DÖNEM: 23 CİLT: 12 YASAMA YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
52nci
Birleşim
22 Ocak 2008 Salı
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.
- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Uşak
Milletvekili Mustafa Çetinin, Uşak ilinin kara yolu
ulaşımı sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, EXPO-2015 İzmir Projesine
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Kütahya
Milletvekili Hüseyin Tuğcunun, aşure gününe ilişkin gündem
dışı konuşması
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman ve 31 milletvekilinin, Bursa ve çevresinde
yaşanacak muhtemel bir deprem felaketine yönelik alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/99)
2.- Malatya
Milletvekili Mehmet Şahin ve 26 milletvekilinin, kayısı üretimi
ve pazarlamasında yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/100)
3.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin ve 22 milletvekilinin, balık çiftliklerinin çevre
ve turizm üzerindeki etkilerinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/101)
4.- Muğla
Milletvekili Gürol Ergin ve 24 milletvekilinin, zeytincilikte yaşanan
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/102)
B) Önergeler
1.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, 78 Sayılı
Yükseköğretim Kurumları Öğretim Elemanlarının
Kadroları Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 190 Sayılı
Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye Ekli Cetvellerde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
(2/23) İç Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/15)
V.-
ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Gündemdeki sıralama
ve çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesi ile 22 Ocak 2008 Salı günü, bir saat sözlü
soruların görüşülmesinden sonra (10/27), (10/34), (10/37), (10/40) ve
(10/102) esas no.lu Meclis araştırması önergelerinin
birleştirilerek görüşülmesine, önergelerin görüşülmesini
müteakiben 56 sıra sayılı
Kanun Tasarısının görüşülmesine ve görüşmelerin
tamamlanmasına kadar Genel Kurulun çalışmalarını sürdürmesine;
Genel Kurulun 23/1/2008 Çarşamba günkü birleşiminde sözlü
soruların görüşülmemesine
ilişkin Danışma Kurulu önerisi
VI.-
SORULAR VE CEVAPLAR
A) Sözlü Sorular ve Cevapları
1.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, yeşil kartların iptal edilmesine
ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/149) ve
Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
2.- Gaziantep Milletvekili
Akif Ekicinin, yeşil kart verilen kişilere ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/154) ve
Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
3.-Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, Orduya Tıp Fakültesi
kurulmasına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/169) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın
cevabı
4.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, Çinden ithal edilen ürünlerin
sağlığa uygun olup olmadığına ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/177) ve
Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
5.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, bir beldenin sağlık
ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
sözlü soru önergesi (6/186) ve Sağlık Bakanı Recep
Akdağın cevabı
6.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, yeni açılacak Antalya Devlet Hastanesine
ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/245) ve
Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
7.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, TOKİ konutları ve toplu
açılış törenlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/163) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Cemil Çiçekin cevabı
8.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokatın bazı ilçelerinde
TOKİnin konut yapıp yapmayacağına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/180) ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı
9.- Tunceli Milletvekili
Kamer Gençin, Kütahya Şeker Fabrikasının
satışına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/185) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil
Çiçekin cevabı
10.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, Türk Telekomdaki greve ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/195) ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı
11.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, THYnin Başbakanlığa satmak için
uçak alacağı iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/230) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı
12.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, bakanların askerlik durumuna ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/234) ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı
13.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahan Merkez Cami imamının
görevden alınmasına ilişkin Devlet Bakanı Mustafa Said
Yazıcıoğlundan sözlü soru önergesi (6/172) ve Devlet
Bakanı Mustafa Said Yazıcıoğlunun cevabı
B) Yazılı Sorular ve Cevapları
1.- Adana
Milletvekili Tacidar Seyhanın, RTÜKün
METEKSAN ve TÜBİTAKa verdiği işlere ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Aydının
cevabı (7/1176)
2.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, Bodrum Yarımadasındaki imar yetkisine
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın
cevabı (7/1200)
3.- Aydın
Milletvekili Mehmet Fatih Atayın, özelleştirme İdaresi
Başkanlığının işgücü uyum programına
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtanın
cevabı (7/1205)
4.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağızın, EPDKnın akaryakıt
denetimlerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Mehmet Hilmi Gülerin cevabı (7/1227)
5.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Ufuk Urasın, iklim değişikliği ile
ilgili uluslararası toplantılara ilişkin Başbakandan sorusu
ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/1237)
6.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, ormanlık alanlarda verilen maden arama
izinlerine,
- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, İzmir kıyılarındaki balık
çiftliklerine,
İlişkin
soruları ve Çevre ve Orman
Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/1248, 1296)
7.- Aydın
Milletvekili Özlem Çerçioğlunun, kadınların iş
hayatına katılımına,
- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, kadın istihdamının
artırılmasına,
Çocuk
haklarına,
Kadının
Statüsü Genel Müdürlüğü kütüphanesine,
İlişkin
soruları ve Devlet Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı (7/1255,
1256, 1257, 1258)
8.- Amasya
Milletvekili Hüseyin Ünsalın, memur maaşlarına enflasyon
farkının yansıtılıp
yansıtılmayacağına ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Kemal Unakıtanın cevabı (7/1265)
9.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, mükelleflerin bilinçlendirilmesine
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtanın
cevabı (7/1266)
10.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, bir şirkete yaptırılan
araştırmaya ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili Nevzat Pakdilin cevabı (7/1287)
11.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, gaziler ve şehit
yakınlarının kurdukları derneklerin protokol
sırasına ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı (7/1290)
12.- Aydın
Milletvekili Özlem Çerçioğlunun, RTÜKün bir kanala verdiği gelir
getirici yayın yasağına,
- İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigenin, TRTnin yılbaşı gecesi için
anlaştığı sanatçıya ve ödenecek ücrete,
İlişkin
soruları ve Devlet Bakanı Mehmet Aydının cevabı
(7/1301, 1302)
13.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, Milas-Fesleğen kültür ve turizm koruma ve
gelişim bölgesine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günayın cevabı (7/1313)
14.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, Milas halılarının
değerlendirilmesine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günayın cevabı (7/1314)
15.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, Bodrum Yarımadasındaki elektrik
kesintilerine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın cevabı (7/1317)
16.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, kloroflorokarbonlu soğutuculara
ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayanın cevabı (7/1324)
17.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, Dünya Ticaret Örgütüyle yapılan
tarım anlaşması müzakerelerine ilişkin Devlet Bakanı
Kürşad Tüzmenden sorusu ve Ulaştırma Bakanı ve Devlet
Bakanı Vekili Binali Yıldırımın cevabı (7/1329)
18.- İzmir
Milletvekili Canan Arıtmanın, TOKİ ile SHÇEK arasında
yapılan protokole ve Atatürk Çocuk Yuvasına ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı (7/1330)
19.-Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, turistlerin karavanlarını ülkemizde
bırakabilmelerine imkan verilmesine ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati
Yazıcının cevabı (7/1334)
20.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, TBMM Genel Sekreteri hakkındaki bir
iddiaya ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili
Nevzat Pakdilin cevabı (7/1339)
21.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, Sayıştay
Başkanının yurt dışı gezilerine ilişkin
sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdilin
cevabı (7/1639)
VII.-
MECLİS ARAŞTIRMASI
A) Ön
Görüşmeler
1.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman ve 29 milletvekilinin, zeytin ve
zeytinyağı ile diğer bitkisel yağların üretimindeki
sorunların araştırılarak altyapı ve
işletmeciliğinin geliştirilmesi için alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/27)
2.- Aydın
Milletvekili Ahmet Ertürk ve 20 milletvekilinin, zeytin ve zeytinyağı
üreticilerinin sorunlarının araştırılarak
zeytinciliğin geliştirilmesi için alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/34)
3.- Bursa
Milletvekili Ali Koyuncu ve 19 milletvekilinin, zeytin ve zeytinyağı
üretimi ve ticaretinde yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/37)
4.-
Balıkesir Milletvekili A. Edip Uğur ve 23 milletvekilinin, bitkisel
yağlar, zeytin ve zeytinyağı sektöründe yaşanan
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/40)
5.- Muğla
Milletvekili Gürol Ergin ve 24 milletvekilinin, zeytincilikte yaşanan
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/102)
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR VE AÇIKLAMALAR
1.- Muğla
Milletvekili Gürol Erginin, Aydın Milletvekili Ahmet Ertürkün
konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Temel Ceza
Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ( Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı) ve Adalet Komisyonu Raporu (1/335) (S. Sayısı:
56)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 14.00te açılarak beş oturum yaptı.
İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, İzmir Çamlı Barajı ve baraj
havzasında altın madeni aranmasına,
İzmir Milletvekili
Selçuk Ayhanın, elektrik zamları ve kesintileri ile yanlış
enerji politikalarına,
İlişkin
gündem dışı konuşmalarına, Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanı Mehmet Hilmi Güler cevap verdi.
Mersin
Milletvekili Mehmet Zafer Üskül, Hrant Dink cinayetine ilişkin gündem
dışı bir konuşma yaptı.
Afyonkarahisar
Milletvekili Abdülkadir Akcan ve 28 milletvekilinin, hayvancılık
sektöründeki sorunların (10/96),
Muğla
Milletvekili Ali Arslan ve 22 milletvekilinin, arıcılık
sektöründe yaşanan sorunların (10/97),
Isparta
Milletvekili Mevlüt Coşkuner ve 25 milletvekilinin, Isparta ilindeki
göllerin çevre sorunlarının (10/98),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı
ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
İsrail
Parlamentosu ve Filistin Yasama Konseyi Dışişleri
Komisyonları Başkanları tarafından davet edilen Türkiye
Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu heyetinin davete icabet
etmesine,
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Köksal Toptanın, Mısır Halk
Meclisi Başkanı Fethi Sururun davetine icabetle, beraberinde
Parlamento heyetiyle Mısıra resmî ziyarette bulunmasına,
Slovenya
Parlamentosu Çevre ve Geniş Alanlar Ekonomisi Komitesi
Başkanlığı tarafından davet edilen Kütahya
Milletvekili TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Başkanı Soner Aksoy ile Ankara Milletvekili Çevre Komisyonu
Başkanı Haluk Özdalganın davete icabet etmesine,
İlişkin
Başkanlık tezkereleri kabul edildi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kararlaştırılmış olan Temel Ceza Kanunlarına Uyum
Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının
(Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı)(1/335) (S. Sayısı: 56) görüşmelerine devam
edilerek 650nci maddesine kadar kabul edildi. Birleşime verilen aradan
sonra,
2nci
sırasında bulunan, Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar
Hakkında Kanun Tasarısı (1/437) (S. Sayısı: 54),
3üncü
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan ve
Karadağ Bakanlar Konseyi Arasında Askeri-Bilimsel ve Askeri-Teknik
İşbirliği Konusunda Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/294) (S. Sayısı: 68),
İlgili komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından ertelendi.
22 Ocak 2008
Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşime 19.19da son
verildi.
|
|
Eyyüp
Cenap GÜLPINAR |
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
|
|
|
|
Yaşar
TÜZÜN |
Fatoş
GÜRKAN |
|
|
Bilecik |
Adana |
|
|
Kâtip Üye |
Kâtip Üye |
No.: 72
II.- GELEN
KÂĞITLAR
18 Ocak 2008 Cuma
Geri Alınan Sözlü Soru Önergesi
1.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, sanayide kullanılan
elektriğe yapılan zamma ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından sözlü soru önergesini (6/348) 17/11/2008 tarihinde geri
almıştır.
Süresi İçinde Cevaplandırılmayan
Yazılı Soru Önergeleri
1.-
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın, 2007 Dünya
Gelişme Raporunun verilerine ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/955)
2.-
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın, açlık ve
yoksulluk sınırı ile gelir dağılımına
ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/956)
3.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Antalya-Kepezde iptal edilen tapulara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1130)
4.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysalın, İSKİden ihale alan bir
şirkete ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1131)
5.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Türkiye aleyhine açılan bir tahkim
davasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/1132)
6.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Antalyanın yağmur suyu
altyapısına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/1133)
7.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Antalyada açılan taşocaklarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1134)
8.- İstanbul
Milletvekili Hüseyin Mertin, Harem otogarının Ataşehire
taşınmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/1136)
9.- İzmir
Milletvekili Harun Öztürkün, rekabeti etkileyen olumsuz bir unsura
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1137)
10.- Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmakın, ABD Büyükelçisinin
yaptığı bazı görüşmelere ve terörle mücadeledeki
işbirliğine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/1138)
11.- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, Muğla doğalgaz boru hattı
projesine ilişkin Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1144)
12.- Muğla Milletvekili Metin Ergunun, kamp ve
karavan turizminin geliştirilmesine ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1146)
13.- Muğla Milletvekili Metin Ergunun,
karavanlardaki vergilendirmeye ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1149)
14.- Bursa Milletvekili Abdullah Özerin, ithal
gıdaların denetimine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1155)
15.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, fizik tedavi uzmanlarına yönelik mesleki
yasal düzenlemeye ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1156)
16.- Çanakkale
Milletvekili Ahmet Küçükün, sivil havacılık hizmetlerinin
güvenliğine ve havalimanlarındaki teknik donanıma ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1163)
17.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Mudanyanın bir sahil köyüne
rıhtım yapılmasına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1164)
18.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın,
Pazarkule Sınır Kapısının ulaşım
sorunlarına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1165)
19.-
İstanbul Milletvekili Hüseyin Mertin, trenlerde internet erişimi
sağlanmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1166)
20.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, Manisa PTTsindeki boş kadrolara ve posta
dağıtıcılarının fiili hizmet zammına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1167)
21.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, Serik Alt Yapı Birliğinin yönetimine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1168)
22.- Adana
Milletvekili Kürşat Atılganın, Atak helikopteri tedariki
ihalesine ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1171)
No.: 73
21 Ocak 2008 Pazartesi
Rapor
1.-
Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi
Hakkında Kanun Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/483) (S. Sayısı:
95) (Dağıtma tarihi: 21.1.2008) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekicinin, yatırımların ve istihdamın
teşvikine ve Gaziantepin durumuna ilişkin Devlet Bakanından
(Mehmet Şimşek) sözlü soru önergesi (6/360)
(Başkanlığa geliş tarihi: 7/1/2008)
2.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekicinin, antepfıstığı ürününün
desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü
soru önergesi (6/361) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/1/2008)
3.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, elektrik zammına ilişkin
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/362)
(Başkanlığa geliş tarihi: 7/1/2008)
4.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, Gaziantepte sanayi elektriği için
ayrı bir fiyat uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/363)
(Başkanlığa geliş tarihi: 7/1/2008)
5.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun, hane halkı borç yüküne
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/364)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9/1/2008)
6.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, Ege kıyılarındaki
balık çiftliklerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/365) (Başkanlığa
geliş tarihi: 9/1/2008)
7.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, sınır güvenlik sistemlerine ve
kapatılan sınır karakollarına ilişkin Milli Savunma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/366) (Başkanlığa
geliş tarihi: 9/1/2008)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- İzmir
Milletvekili Kemal Anadolun, İzmir-Efemçukurundaki arazi
kamulaştırmasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/1463) (Başkanlığa geliş tarihi: 4/1/2008)
2.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, Cuma vaazlarının içeriğinin
denetimine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/1464) (Başkanlığa geliş tarihi: 4/1/2008)
3.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulunun, İzmir-Efemçukurundaki arazi
kamulaştırmasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/1465) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/1/2008)
4.- İzmir
Milletvekili Kemal Anadolun, Dış Ticaret
Müsteşarlığının bir bürokratı hakkındaki
iddialar ile TMSF Başkanına baskı yapıldığı
iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/1466) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/1/2008)
5.- Manisa
Milletvekili Şahin Mengünün, TMSFnin bir basın grubunun
satışı ihalesine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/1467) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/1/2008)
6.- İzmir
Milletvekili Canan Arıtmanın, açlık ve yoksulluk verilerine ve
kömür yardımına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/1468) (Başkanlığa geliş tarihi: 8/1/2008)
7.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, bir mahkemenin kamuya eleman
alımındaki mülakat usulüyle ilgili kararına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1469)
(Başkanlığa geliş tarihi: 8/1/2008)
8.- İzmir
Milletvekili Canan Arıtmanın, ergen evliliği ve
gebeliğinin engellenmesine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/1470) (Başkanlığa geliş tarihi: 8/1/2008)
9.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, SSK hastanelerinin Sağlık
Bakanlığına devri sonrası bazı işlemlere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1471)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9/1/2008)
10.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, Ömerli Belediyesindeki imar
yolsuzlukları iddialarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1472) (Başkanlığa geliş
tarihi: 9/1/2008)
11.- Ankara
Milletvekili Zekeriya Akıncının, İran ve Rusyadan
doğalgaz alımına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/1473) (Başkanlığa geliş tarihi: 9/1/2008)
12.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, Çankaya İlçesindeki bir parselde
bulunan gecekondu sahiplerine ecrimisil tahakkuk ettirilmesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1474) (Başkanlığa
geliş tarihi: 9/1/2008)
13.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, Bafa Gölündeki balık ölümlerine ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/1475)
(Başkanlığa geliş tarihi: 4/1/2008)
14.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, atık geri kazanım, geri dönüşüm ve
bertaraf tesislerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1476) (Başkanlığa geliş
tarihi: 4/1/2008)
15.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adanadaki bazı atık su ve arıtma
tesislerinin yapımına teknik ve mali yardım yapılıp
yapılmadığına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1477) (Başkanlığa geliş
tarihi: 7/1/2008)
16.- Bursa
Milletvekili Hamza Hamit Homrişin, sokak çocuklarının
sorunlarına ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu)
yazılı soru önergesi (7/1478) (Başkanlığa geliş
tarihi: 4/1/2008)
17.- İstanbul Milletvekili Atila Kayanın,
sokakta yaşayan ve çalışan çocukların barınmasına
ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı soru
önergesi (7/1479) (Başkanlığa geliş tarihi: 4/1/2008)
18.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, bir
vaazda çalışan kadınlarla ilgili olarak sarf edildiği iddia
edilen sözlere ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu)
yazılı soru önergesi (7/1480) (Başkanlığa geliş
tarihi: 4/1/2008)
19.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, yabancı bir şirketin altın
madeni işletmelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1481)
(Başkanlığa geliş tarihi: 4/1/2008)
20.- Kocaeli
Milletvekili Cevdet Selvinin, doğalgazın tarife ve kalitesinin
denetimine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1482) (Başkanlığa geliş
tarihi: 4/1/2008)
21.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, biyogaz üretimine ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1483)
(Başkanlığa geliş tarihi: 7/1/2008)
22.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, ulusal petrol stokuna ilişkin Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1484)
(Başkanlığa geliş tarihi: 8/1/2008)
23.- Ankara
Milletvekili Tekin Bingölün, Ankaradaki oto galerilerine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1485)
(Başkanlığa geliş tarihi: 7/1/2008)
24.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, büyükşehir belediyelerinin içme ve sulama
suyu projelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/1486) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/1/2008)
25.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Bursa terminal kavşağının
trafik güvenliğine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1487) (Başkanlığa geliş
tarihi: 7/1/2008)
26.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, internet üzerinden
parayla oynanan oyunlara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1488) (Başkanlığa geliş
tarihi: 9/1/2008)
27.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Karsın Karacaören Köyüne şebeke
suyu bağlanmasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1489) (Başkanlığa geliş
tarihi: 9/1/2008)
28.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Bingölün Yedisu İlçesindeki bazı
yollara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1490) (Başkanlığa geliş tarihi: 9/1/2008)
29.- İzmir
Milletvekili Abdurrezzak Ertenin, İzmirde KÖYDES Projesi ile ilgili
çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1491) (Başkanlığa geliş
tarihi: 9/1/2008)
30.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, bir öğretim görevlisinin
slaytlarının telif hakkına ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1492)
(Başkanlığa geliş tarihi: 7/1/2008)
31.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, milli kültürün endüstriyel tasarımlara konu
edilmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1493) (Başkanlığa geliş tarihi: 8/1/2008)
32.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, Ankara Etnografya Müzesinin yeniden
yapılandırılmasına ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1494)
(Başkanlığa geliş tarihi: 8/1/2008)
33.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, Çeviri ve Yayın Destek Projesine ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1495) (Başkanlığa geliş
tarihi: 8/1/2008)
34.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, milli çizgi film endüstrisi kurulmasına
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1496) (Başkanlığa geliş tarihi: 8/1/2008)
35.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, amatör denizcilik
taşıtlarının vergi oranlarına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1497) (Başkanlığa geliş
tarihi: 4/1/2008)
36.- Ankara
Milletvekili Tekin Bingölün, finansal kiralamadaki KDV oranının
artırılmasına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1498) (Başkanlığa geliş
tarihi: 8/1/2008)
37.- İzmir
Milletvekili Abdurrezzak Ertenin, finansal kiralama işlemlerindeki KDV
oranının artırılmasına ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1499)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9/1/2008)
38.- Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaşın, Bitlis İl Milli
Eğitim Müdürlüğünde yapılan atamalara ve kadro
açıklarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1500) (Başkanlığa geliş
tarihi: 4/1/2008)
39.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, YÖK Başkanının bir gezisine
ve Başkanvekilinin imza yetkisine ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1501)
(Başkanlığa geliş tarihi: 4/1/2008)
40.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, atama kararnamelerine ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1502)
(Başkanlığa geliş tarihi: 7/1/2008)
41.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Bursadaki liselerin idareci kadrolarına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1503) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/1/2008)
42.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Bursada ikili eğitim verilen liselere ve
sınıflardaki ortalama öğrenci sayısına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1504)
(Başkanlığa geliş tarihi: 7/1/2008)
43.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Bursadaki liselerin derslik
açığına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1505) (Başkanlığa geliş
tarihi: 7/1/2008)
44.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Bursada ikili eğitim verilen
ilköğretim okullarına ve
sınıflardaki ortalama öğrenci sayısına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1506)
(Başkanlığa geliş tarihi: 7/1/2008)
45.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Bursadaki ilköğretim okullarının
idareci kadrolarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1507) (Başkanlığa geliş
tarihi: 7/1/2008)
46.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, Bursadaki
ilköğretim okullarının derslik açığına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1508) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/1/2008)
47.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, YÖK Başkanının bir
açıklamasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1509) (Başkanlığa geliş
tarihi: 8/1/2008)
48.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Seyhandaki bir ilköğretim okuluyla ilgili
bazı iddialara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/1510) (Başkanlığa geliş tarihi: 9/1/2008)
49.- İzmir
Milletvekili Abdurrezzak Ertenin, YURT-KURun burs ve yurt hizmetlerine
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1511) (Başkanlığa geliş tarihi: 9/1/2008)
50.- Adana Milletvekili
Hulusi Güvelin, Seyhandaki bir lisede öğrencilerin cuma namazına
götürüldüğü iddialarına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1512)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9/1/2008)
51.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, sözleşmeli personelin becayiş
ve tayin hakları ile askerlik sonrası durumlarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1513)
(Başkanlığa geliş tarihi: 4/1/2008)
52.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, Milas Devlet Hastanesi Başhekiminin
istifasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/1514) (Başkanlığa geliş tarihi: 4/1/2008)
53.- Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslunun, elektronik sigaraya ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1515)
(Başkanlığa geliş tarihi: 4/1/2008)
54.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adanadaki sıtma ve hava
sıcaklığı ile ilgili diğer vakalara ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1516)
(Başkanlığa geliş tarihi: 4/1/2008)
55.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, fizyoterapistlerin istihdamına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1517) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/1/2008)
56.- Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebinin, sınır kapıları,
havaalanları ve limanlarda bulaşıcı hastalıklara
karşı önlem alınmasına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1518) (Başkanlığa geliş
tarihi: 8/1/2008)
57.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, Adanadaki
makine, ekipman alımlarına uygulanan
hibe desteğine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1519) (Başkanlığa
geliş tarihi: 4/1/2008)
58.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, bal ithalatı iznine ve bal üreticilerinin
sıkıntılarına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1520)
(Başkanlığa geliş tarihi: 8/1/2008)
59.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, Mavi Tünel Projesine ilişkin Çevre ve
Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/1521)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9/1/2008)
60.- Adana
Milletvekili Tacidar Seyhanın, Irakta düşen Türk işçilerin
bulunduğu uçağa ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1522) (Başkanlığa geliş
tarihi: 9/1/2008)
61.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, Bodrum-Gümbet Koyuna yeni bir iskele
yapımına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1523) (Başkanlığa geliş
tarihi: 4/1/2008)
62.- Antalya Milletvekili
Hüsnü Çöllünün, amatör denizciliğin vergi oranlarıyla
desteklenmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1524) (Başkanlığa geliş
tarihi: 4/1/2008)
63.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, hava yolu şirketlerinin pilot ve kabin
ekibi personeline ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1525) (Başkanlığa geliş
tarihi: 7/1/2008)
64.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Bingöl bağlantılı bazı
karayollarının bölünmüş yol yapılmasına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1526)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9/1/2008)
65.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, yabancılara
satışı yapılan taşınmazlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1527) (Başkanlığa geliş tarihi: 4/1/2008)
66.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, tank modernizasyonu projesine ilişkin
Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1528)
(Başkanlığa geliş tarihi: 4/1/2008)
67.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, bir televizyon kanalının
şehit yakınları ve gazilere yardım kampanyasına
ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1529) (Başkanlığa geliş tarihi: 4/1/2008)
68.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, futbol kulüplerine siyasi müdahale
iddialarına ilişkin Devlet Bakanından (Murat Başesgioğlu)
yazılı soru önergesi (7/1530) (Başkanlığa geliş
tarihi: 4/1/2008)
69.-
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun, bir
televizyon kanalında yayınlanan bir programa ilişkin Devlet
Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/1531)
(Başkanlığa geliş
tarihi: 8/1/2008)
70.- İzmir
Milletvekili Abdurrezzak Ertenin, Yunanistanla düzenlenen bir ekonomi
zirvesine ve Ege Bölgesindeki laboratuarlara ilişkin Devlet
Bakanından (Kürşad Tüzmen) yazılı soru önergesi (7/1532)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9/1/2008)
No.: 74
22 Ocak 2008 Salı
Rapor
1.-
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/490) (S. Sayısı: 97)
(Dağıtma tarihi: 22.1.2008) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, elektrik zammına
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi
(6/367) (Başkanlığa geliş tarihi: 8/1/2008)
2.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, kamu kurum ve kuruluşlarının
eczacılara olan borçlarına ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/368) (Başkanlığa
geliş tarihi: 9/1/2008)
3.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, vergi borç ve
cezalarının tahsiline ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru
önergesi (6/369) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/1/2008)
4.-
Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın, faili meçhul cinayetlere
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/370)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/1/2008)
5.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, KPSS dikkate
alınmaksızın kamuya eleman alımına ilişkin Devlet
Bakanından (Murat Başesgioğlu) sözlü soru önergesi (6/371)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/1/2008)
6.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, TÜBİTAKın
desteklediği projelere ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet
Aydın) sözlü soru önergesi (6/372) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/1/2008)
7.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, PTT çalışanlarına
prestij cezası verildiği iddialarına ilişkin
Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/373)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/1/2008)
8.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Gaziantepteki hava kirliliğine
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/374)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/1/2008)
9.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Gaziantepteki küçük esnafın
sorunlarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru
önergesi (6/375) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/1/2008)
10.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Gaziantepin teşvik kapsamına
alınmasına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru
önergesi (6/376) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/1/2008)
11.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, kaçak elektrik
kullanımına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/377)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/1/2008)
12.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, Merkez Bankası ve kamu
bankalarının İstanbula taşınmalarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/378)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/1/2008)
13.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Hazinenin
karşıladığı Ziraat Bankasınca
kullandırılan tarımsal kredilere ilişkin Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren) sözlü soru
önergesi (6/379) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/1/2008)
14.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Ziraat Bankasınca
kullandırılan tarımsal kredilere ilişkin Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren) sözlü soru
önergesi (6/380) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/1/2008)
15.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, özel bir sınavla gelir
uzmanlığına atama yapılmasına ilişkin Maliye
Bakanından sözlü soru önergesi (6/381) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14/1/2008)
16.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tarım Kredi Kooperatiflerince
kullandırılan kredilere ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/382) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14/1/2008)
17.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Hazinenin
karşıladığı Tarım Kredi Kooperatiflerince
kullandırılan kredilere ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/383) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14/1/2008)
18.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun, Suudi Arabistandaki bazı Osmanlı
eserlerinin yıkılacağı iddiasına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/384) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14/1/2008)
19.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, Alevi vatandaşların bazı
talep ve sorunlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/385)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/1/2008)
20.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, Antalyadaki işletmelerin gıda
güvenliğine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/386) (Başkanlığa geliş tarihi:
15/1/2008)
21.- İzmir
Milletvekili Şenol Balın, bir yardımcı kaynak kitaptaki
Türkiye haritasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü
soru önergesi (6/387) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/1/2008)
22.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, meyve üreticilerinin desteklenmesine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/388) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/1/2008)
23.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, orman köylülerinin bazı
sorunlarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru
önergesi (6/389) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/1/2008)
24.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, enerji tasarrufu sağlayan yeşil
binaların teşvikine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü
soru önergesi (6/390) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/1/2008)
25.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, doğrudan gelir desteğine ve alternatif
desteklere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/391) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/1/2008)
26.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, Cem evlerinin ibadet yeri
sayılmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/392)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/1/2008)
27.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, Halkbank ve Vakıfbank Genel
Müdürlüklerinin İstanbula taşınmasına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/393) (Başkanlığa
geliş tarihi: 15/1/2008)
28.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, Merkez Bankasının
İstanbula taşınmasına ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/394) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/1/2008)
29.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, Malatya Şeker
Fabrikasının alacaklı çiftçilere verdiği küspe bedeli
fişlerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru
önergesi (6/395) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/1/2008)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Hüseyin Mertin, Merkez Bankasının İstanbula
taşınacağı açıklamasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1533)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/1/2008)
2.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, üniversitelerin fiziki eksikleri ile
öğretim üyelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/1534) (Başkanlığa geliş tarihi: 9/1/2008)
3.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, zayıflama, bitkisel ilaç gibi
ürünlerin denetimine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/1535) (Başkanlığa geliş tarihi: 9/1/2008)
4.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, özelleştirme gelirlerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1536)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9/1/2008)
5.- İstanbul
Milletvekili Hüseyin Mertin, bazı sözleşmeli personelin askerlik
sonrası göreve başlatılmadığı iddialarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1537)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/1/2008)
6.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, İzmirdeki bir TOKİ projesini
yürüten inşaat firmasıyla ilgili iddialara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1538)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/1/2008)
7.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, Konya Orman Bölge Müdürlüğünde mesai
takibinde yapılan bir uygulamaya ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1539) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/1/2008)
8.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, bir işletim sisteminin kamuda
kullanımına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/1540) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/1/2008)
9.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, gübre fiyatlarındaki artışla ilgili
iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1541)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/1/2008)
10.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, İzmirde bir altın madeni işletmesi
için verilen olumlu ÇED raporuna ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/1542) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/1/2008)
11.- Kocaeli
Milletvekili Cevdet Selvinin, gübre fiyatlarındaki artışa
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1543)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/1/2008)
12.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, gübre fiyatlarındaki
artışa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/1544) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/1/2008)
13.-
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaşın, TOKİnin
bir işini yürüten inşaat şirketinde işçilere
ayrımcılık yapıldığı iddiasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1545)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/1/2008)
14.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, Kapıkule Sınır
Kapısının tadilat ve yenileme ihalesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1546)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/1/2008)
15.- Hatay
Milletvekili İzzettin Yılmazın, karayolu
taşımacılığında kullanılan
akaryakıttaki ÖTVye ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/1547) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/1/2008)
16.- Bursa
Milletvekili Hamza Hamit Homrişin, mahkum edilmiş eski milletvekillerinin
özlük haklarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/1548) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/1/2008)
17.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, Ankara Büyükşehir Belediyesinin
hizmet binası ile doğalgaz dağıtımı ile ilgili
ihalelerine ve diğer işlemlerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1549) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/1/2008)
18.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, zirai kredi kullanan çiftçilere
yapılan hacze ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/1550) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/1/2008)
19.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, polislerin özlük haklarının
iyileştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/1551) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/1/2008)
20.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, Yatağanda yapılacak bir baraj ve sulama
işine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1552) (Başkanlığa geliş tarihi: 9/1/2008)
21.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, yapılan ihalelere ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/1553)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9/1/2008)
22.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adanadaki kanal ve kanaletlerin bakım ve
onarımına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1554) (Başkanlığa geliş
tarihi: 9/1/2008)
23.- İzmir
Milletvekili Recai Birgünün, Çamlı Barajı Havzasına olumsuz ÇED
raporu verilmesine ve bir alandaki altın arama faaliyetinin çevreye
etkisine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1555) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/1/2008)
24.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, turizm amaçlı tahsis edilen Belek
ormanlarındaki ağaçların durumuna ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1556)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/1/2008)
25.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Ulusal Ağaçlandırma Seferberliği
Eylem Planı kapsamında üretilen fidanlara ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1557)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/1/2008)
26.- Edirne
Milletvekili Rasim Çakırın, Uzunköprü Çakmak Barajı Projesine
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1558) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/1/2008)
27.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, Yatağan Barajı ve sulama projesine
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1559) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/1/2008)
28.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulunun, İzmirdeki hava
kirliliğine ve bir göldeki kurumaya ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1560)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/1/2008)
29.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, Rusyadan doğalgaz alımına
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1561) (Başkanlığa geliş tarihi: 9/1/2008)
30.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, yapılan ihalelere ilişkin
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1562) (Başkanlığa geliş tarihi: 9/1/2008)
31.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolatın, bir termik santral ve
kömür sahasının işletme hakkı devrine ilişkin Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1563)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9/1/2008)
32.- İzmir
Milletvekili Recai Birgünün, bir alandaki altın madenciliğine
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1564) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/1/2008)
33.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, ithal doğalgazda
kısıntı durumunda alınacak önlemlere ilişkin Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1565)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/1/2008)
34.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, altın rezervinin
değerlendirilmesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1566) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/1/2008)
35.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, yapılan ihalelere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1567)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9/1/2008)
36.- Adana Milletvekili
Nevin Gaye Erbaturun, Adana Büyükşehir Belediye Başkanının
basına karşı sansür uyguladığı iddialarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1568) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/1/2008)
37.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, apartman altlarındaki
oto galerilerine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1569) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/1/2008)
38.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, yapılan ihalelere ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/1570)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9/1/2008)
39.- Manisa
Milletvekili Ahmet Orhanın, Atatürk 2008 takvimine ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/1571)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/1/2008)
40.- Denizli
Milletvekili Emin Haluk Ayhanın, Denizlideki elektrik tüketicilerinin
ödediği tutara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1572) (Başkanlığa geliş tarihi: 9/1/2008)
41.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, Vandaki elektrik kesintilerine ve enerji
tüketimine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1573) (Başkanlığa geliş tarihi: 9/1/2008)
42.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, yapılan ihalelere ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/1574)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9/1/2008)
43.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susamın, pamuk elyafındaki KDV
oranının artırılmasına ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1575)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/1/2008)
44.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, kıyı ve sahil şeritlerinde kiralama
yada kullanma izni ile yapılan yatırımlara ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1576)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/1/2008)
45.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, turizme dayalı işyerini kapatan esnaf ve
sanatkarlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1577) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/1/2008)
46.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, yapılan ihalelere ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1578)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9/1/2008)
47.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, bir grup kız öğrencinin servis
talebine verilen karşılığa ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1579)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/1/2008)
48.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, ilköğretim okullarındaki derslik
açığına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1580) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/1/2008)
49.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, liselerde vekaleten görev yapan yöneticilere
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1581) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/1/2008)
50.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, ikili eğitim verilen liselere ve
sınıflardaki ortalama öğrenci sayısına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1582)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/1/2008)
51.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, ilköğretim okullarında vekaleten görev
yapan yöneticilere ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1583) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/1/2008)
52.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, ikili eğitim verilen okullara ve
sınıflardaki ortalama öğrenci sayısına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1584)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/1/2008)
53.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, liselerdeki derslik açığına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1585) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/1/2008)
54.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, vakıf üniversitelerine Devlet
yardımına ve YÖKün Vakıf Üniversiteleri Raporuna ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1586)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/1/2008)
55.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, Hudut ve Sahiller Sağlık Genel
Müdürlüğünün gelir ve giderlerine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1587)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9/1/2008)
56.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, yapılan ihalelere ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1588)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9/1/2008)
57.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, hastane eczanelerinin yeterliliğine
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1589) (Başkanlığa geliş tarihi: 9/1/2008)
58.-
İstanbul Milletvekili Hüseyin Mertin, verem hastası
sayısında artış olduğu iddiasına ve
İstanbuldaki sağlık ocaklarının sayı olarak
yeterliliğine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1590) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/1/2008)
59.-
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun, müfettiş
yardımcılığı mülakatıyla ilgili iddialara
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1591) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/1/2008)
60.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, bir salgın hastalığa
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1592) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/1/2008)
61.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, aile hekimliği
uygulamasına ve sağlık ocaklarının
kapatılmasına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1593) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/1/2008)
62.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Antalyadaki sağlık ocaklarında
kan tahlillerinin yapılamamasına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1594)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/1/2008)
63.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, yapılan ihalelere ilişkin
Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/1595)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9/1/2008)
64.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, finansal kiralama yöntemiyle
yapılan satışlardaki KDV artışına ilişkin
Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/1596)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9/1/2008)
65.-
İstanbul Milletvekili Hüseyin Mertin, Tüketici Sorunları Hakem
Heyetine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1597) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/1/2008)
66.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Kırgızistana deprem
yardımı yapılıp yapılmadığına
ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Said Yazıcıoğlu)
yazılı soru önergesi (7/1598) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/1/2008)
67.- İzmir
Milletvekili Recai Birgünün, SSK prim borçlarının yeniden
yapılandırılmasına ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1599)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/1/2008)
68.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, lisanssız akaryakıt bayilerine, kaçak
akaryakıta ve akaryakıttaki ÖTV oranına ilişkin Sanayi ve
Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/1600)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/1/2008)
69.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susamın, elektrik zamlarının sanayi
işletmelerine etkisine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1601) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/1/2008)
70.- Manisa
Milletvekili Ahmet Orhanın, kimyasal gübre desteğine ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1602) (Başkanlığa geliş tarihi: 8/1/2008)
71.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, mera kapsamından
çıkartılan araziler ile satılan ve kiralanan Hazine arazilerine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1603) (Başkanlığa geliş tarihi: 9/1/2008)
72.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, yapılan ihalelere ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1604) (Başkanlığa geliş tarihi: 9/1/2008)
73.- Sinop
Milletvekili Engin Altayın, Gerze Karlı Köyü Tarım Kredi
Kooperatifinin kapatılacağı iddiasına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1605) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/1/2008)
74.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin tarımda çeşitli konulardaki
destek tedbirlerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1606) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/1/2008)
75.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, Milas-Labranda yolu
kamulaştırmasının ödemelerine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1607)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9/1/2008)
76.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, yapılan ihalelere ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1608)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9/1/2008)
77.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, Körfez Havaalanının
yeterliliğine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1609) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/1/2008)
78.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, bankacılık sektöründeki
yabancı sermayeye ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Nazım Ekren) yazılı soru önergesi
(7/1610) (Başkanlığa geliş tarihi: 9/1/2008)
79.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, yapılan ihalelere ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1611) (Başkanlığa geliş tarihi: 9/1/2008)
80.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, yapılan ihalelere ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1612)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9/1/2008)
81.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın, Başbakana
yöneltilen soru önergelerinin ilgili bakanlara yöneltilmesine yönelik sözlerine
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Cemil Çiçek) yazılı soru önergesi (7/1613)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/1/2008)
82.-
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun, fosforik asit
ithalatına ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad Tüzmen)
yazılı soru önergesi (7/1614) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/1/2008)
83.- Edirne
Milletvekili Rasim Çakırın, Edirne-Uzunköprü Eskiköy gümrük
kapısının açılmasıyla ilgili bir çalışma
olup olmadığına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Hayati Yazıcı) yazılı soru
önergesi (7/1615) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/1/2008)
84.- Edirne
Milletvekili Rasim Çakırın, Edirne-Uzunköprü Eskiköy gümrük
kapısının açılmasıyla ilgili bir çalışma
olup olmadığına ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1616)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/1/2008)
85.- Sivas
Milletvekili Malik Ecder Özdemirin, bir öğretmene verilen cezaya
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1617)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/1/2008)
86.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, AK Parti Genel Merkezinin bastırdığı
2008 yılı ajandasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1618) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15/1/2008)
87.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, bir trafik kazasına karışan
resmi araçtaki bürokratların görevlendirmesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1619)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/1/2008)
88.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Suudi Arabistan Kralının verdiği
hediyelere ve Cumhurbaşkanının şehit aileleri için
verdiği bir söze ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/1620) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/1/2008)
89.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın,
asgari geçim indirimi ile fiş ve fatura karşılığı
vergi iadesi uygulamasının kaldırılmasının
etkilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/1621) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/1/2008)
90.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, çevreye duyarlı sanayi
kuruluşlarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1622) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15/1/2008)
91.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, Doyran Beldesinde kesilen kızılçam
ağaçlarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1623) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15/1/2008)
92.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, Muğlada yabancılara satılan
gayrimenkullere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1624) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/1/2008)
93.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Büyük Mükellefler Vergi
Dairesi Başkanlığına yapılan atamalara ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/1625)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/1/2008)
94.- Samsun
Milletvekili Osman Çakırın, eğitim kurumları
yöneticilerinin atama yönetmeliğine ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1626)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/1/2008)
95.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susamın, Pendik Harmanderedeki endüstri meslek
lisesi inşaatına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1627) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15/1/2008)
96.- Manisa
Milletvekili Ahmet Orhanın, Ege Bölgesinde tütün üretiminin
desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1628) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/1/2008)
97.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, Türkiyenin toprak bütünlüğünü dikkate
almayan haritalara ve Ilısu Barajı ile ilgili bir iddiaya
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1629) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/1/2008)
98.-
Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepenin, Türk Ceza Kanununun 301 inci
maddesine göre açılan davalara ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1630) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15/1/2008)
99.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, Yalovadaki sosyal yardımlaşma
ve dayanışma mütevelli heyetlerinin üye seçimine ilişkin Devlet
Başkanı ve Başbakan Yardımcısından (Hayati
Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/1631)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/1/2008)
100.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, Hacı adaylarının konaklama
ve ulaşım sorunlarına ilişkin Devlet Bakanından
(Mustafa Said Yazıcıoğlu) yazılı soru önergesi
(7/1632) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/1/2008)
101.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Tapu ve Kadastro Bilgi Sistemi kapsamında
Adanadaki tapu sicil işlemlerine ilişkin Bayındırlık
ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/1633)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/1/2008)
102.- İzmir
Milletvekili Abdurrezzak Ertenin, MOBESE sistemi uygulamasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1634)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/1/2008)
103.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, Doyran Beldesindeki taş ocağı
işletmesinin çevreye etkisine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1635)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/1/2008)
104.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, yeşilkart uygulamasına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1636) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/1/2008)
105.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, SGK eski
Başkanının bir ilaç şirketinin koordinatörlüğünü
yapmasına ve yeni bir kamu ilaç alım protokolü
hazırlanmasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1637)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/1/2008)
106.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, PTT çalışanlarının
ücretlerine ve borçlu personele ceza uygulandığı iddiasına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1638) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/1/2008)
107.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, Sayıştay
Başkanının yurt dışı gezilerine ilişkin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru
önergesi (7/1639) (Başkanlığa geliş tarihi: 9/1/2008)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman ve 31 Milletvekilinin, Bursa ve çevresinde
yaşanacak muhtemel bir deprem felaketine yönelik alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/99)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2008)
2.- Malatya
Milletvekili Mehmet Şahin ve 22 Milletvekilinin, kayısı üretimi
ve pazarlamasında yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/100) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17/01/2008)
3.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin ve 22 Milletvekilinin, balık çiftliklerinin çevre
ve turizm üzerindeki etkilerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/101) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2008)
4.- Muğla
Milletvekili Gürol Ergin ve 24 Milletvekilinin, zeytincilikte yaşanan
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/102)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/01/2008)
22 Ocak 2008 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Harun
TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 52nci
Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce, üç milletvekili arkadaşıma gündem dışı söz
vereceğim.
Konuşma
süreleri beşer dakikadır.
Hükûmet
konuşmalara cevap verebilir, süresi yirmi dakikadır.
Gündem
dışı ilk söz, Uşak ilinde kara
ulaşımının sorunları hakkında söz isteyen,
Uşak Milletvekili Mustafa Çetine aittir.
Sayın Çetin,
buyurun efendim.
Sayın Çetin,
süreniz beş dakika.
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Uşak Milletvekili Mustafa Çetinin, Uşak
ilinin kara yolu ulaşımı sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
MUSTAFA
ÇETİN (Uşak) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Beş
dakikalık süre içinde, Uşakın kara
ulaşımının sorunlarıyla, özellikle kara yolu
ulaşımıyla ilgili Genel Kurulu bilgilendirmek istiyorum.
Uşak,
malumları olduğu üzere, İç Anadoluyu Ege Bölgesine
bağlayan İç Batı Anadolu Bölgesinde bir geçiş
noktasıdır, geçiş güzergâhıdır, aksıdır
diyelim. İzmir-Ankara kara yolu, keza Afyon-Basmane kara yolu
Uşaktan geçmektedir.
Uşak,
tarihsel olarak güçlü bir tarım altyapısına dayanan bir ticaret
ve sanayi ilidir veya kentidir. İlk dokuma fabrikaları Uşakta
açılmıştır, ilk şeker fabrikası Uşakta
açılmıştır. Sanayinin çok eski bir tarihi vardır.
Uşak,
aynı zamanda teşvik bölgesine de alınmıştır,
teşvik edilen iller arasına.
Tarihten gelen
sanayisine ve son yıllarda gelişmekte olan tarım ve
hayvancılığa rağmen kara ulaşımındaki
yetersizlikler sebebiyle bir türlü arzu edilen patlamayı
yapamamaktadır.
Uşak, bir
cazibe merkezi olmaya aday bir ildir ama kentte iki temel sektörde ciddi
problem vardır. Bunlardan birisi ulaşım, diğeri ise
turizmdir.
Kısaca,
zamanımızın azlığını da dikkate alarak, en
önemli kara yolumuz İzmir-Ankara kara yolu Uşak-Kula istikametinde
Uşaktaki
toplam kara yolu ağının 173 kilometresi, devlet yolu diye tabir
ettiğimiz, standardı daha yüksek olan, illeri birbirine bağlayan
yoldur. 294 kilometresi ise il yolu standardındadır.
İl
yolları, 1970li yıllarda
Yani Eşme, Sivaslı, Ulubey ve
Manisa istikametinden Alaşehire kadar, Eşmeden Kulaya kadar,
Sivaslı-Karahallı arası yollarımız il yolu
standardındadır ve bunlar, 1970li yıllarda, ciddi bir projeye
dayanmadan yapılmıştır. Dolayısıyla bu yollarda
günlük hayat, artan araç trafiğiyle beraber, çekilmez hâle gelmiştir.
Bugün, mesela, 1970li yıllarda faal olan Eşme-Kula yolu da âdeta
kaderine terk edilmiş durumdadır.
Biliyoruz,
Hükûmetimizin Uşaka çok hizmeti oldu. Ama Uşakın teşvik
bölgesi yapılmasının, Uşakta sanayinin gelişmesinin
sonuçlarını, semerelerini vermesi için, kara yollarımızdaki
sorunların aşılmasına acil ihtiyaç vardır.
Bu yollar, gerek
virajlarından dolayı gerekse çok tuhaf, yani tamamen, olmaması
gereken fiziki şartlar içinde yapılmış, teknik müdahale
olmadan yapılan yollar olduğu için,
vatandaşımızın can ve mal güvenliği için her gün ciddi
riskler oluşmaktadır. Özellikle geceleri bu yollarda seyahat
neredeyse imkânsız hâle gelmiştir. Keza, mesela, üniversite
kavşağı bir problemdir.
Şimdi iki
konu var gündemde. Biri İzmir-Ankara otoyolu, diğeri de
İzmir-Ankara hızlı tren yolu. Bir de iç etüdü devam etmekte olan
Uşak çevre yolu. Ankara-İzmir yolu, bizim Uşak kentinin tam
ortasından geçiyor. Tabii ki bir çevre yoluna da ihtiyaç var. Gerek çevre
yolunun planlanmasında gerekse İzmir-Ankara otoyolu ve
hızlı tren yollarının planlanmasında Uşakın
içinde bulunduğu, özellikle kara yolu ulaşımının
içinde bulunduğu şartlar dikkate alınarak bir planlama yapılmasında
zaruret vardır. Özellikle Uşak - Ulubey - Eşme ve oradan
Alaşehir, bir de, Ulubeyden güney istikametine giden yollarda
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Çetin, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
MUSTAFA
ÇETİN (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
sanırım
bakım da yeterli olmayacaktır. Çünkü, bu yol, bahsettiğim
Uşak Ulubey Eşme - Alaşehir yolu aynı zamanda Ankaraya
ve İç Anadoluya, hatta oradan doğuya giden sebze ve meyveler için de
çok önemli bir güzergâhtır. Bu konunun bu yönünün de, ekonomik
ağırlığının da dikkate alınarak bir an önce
sağlıklı bir ulaşıma imkân verecek şekilde
çözülmesini umut ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Çetin.
Gündem
dışı ikinci söz, İzmir EXPO-2015 ile ilgili söz isteyen
İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahiye aittir.
Sayın
Sipahi, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
2.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin,
EXPO-2015 İzmir Projesine ilişkin gündem dışı
konuşması
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, birçoğunuzun az veya çok bilgi sahibi olduğu, ancak
İzmir için bir kent dönüşüm planı, bir atılım,
sıçrama, bir dünya kenti olmak, kısacası bir gelecek olan,
aynı zamanda bir Türkiye projesi olan EXPO-2015 hakkında bilgi vermek
üzere huzurlarınızdayım.
EXPO ortalama
beş yılda bir yapılan ve yüz elli yıllık geçmişe
sahip bir fuar organizasyonudur, karar merkezi Paristedir. Bugün için yüz otuz
sekiz üyesi vardır.
Türkiye
uluslararası fuarla ilk defa yine İzmirde
tanışmış olup, yetmiş beş yıllık
İzmir Enternasyonal Fuarı, düşmanın
bıraktığı bir yangın alanından - Büyük Atatürkün
emriyle- doğmuş ve İzmir, sayesinde de Türkiye fuarla tanışmıştır.
İzmirin
artık tarihî işlevini tamamlayan bu fuardan sonra yeni bir
atılımla dünya kenti olma şansı EXPO - 2015 sayesinde
ayağına gelmiştir. Bu, İzmir için yüzyılın
projesidir.
Ben, sıradan
bir Alman kenti olan Hannoverin EXPO-2000 sayesinde bir anda nasıl bir
dünya kenti olduğunu gören bir kişi olarak, İzmir için, Ege için
bir geleceği yaratma projesi olan EXPO-2015 konusunda parti
ayrımı olmadan hepinizin ilgi ve desteğini MHP Grubu adına
bekliyoruz.
Size EXPO-2015in
kısa bir hikâyesini anlatacağım. EXPO için aday olan
Yunanistanın Selanik kenti konusunda Yunanlılar bizden destek
isterler. Biz, destek sözü verirken birisi Bakanımıza
fısıldar: Biz Uluslararası Sergiler Bürosuna üye değiliz.
Bunun üzerine 2004te üyeliğe başvururuz ve doksan sekizinci üye
oluruz. 2005te Bakanlar Kurulu İzmiri aday gösterir. 2006da Paris
Büyükelçimiz İzmir için başvuru mektubunu verir. Daha sonra
İzmire rakip olarak 30 Kasım 2006da İtalyanın Milano
kenti ortaya çıkar. Aralık 2006da Bakanlar Kurulu kararı ile
ilk bütçeleme ve teşkilatlanma yapılır. 2007de, yine Bakanlar
Kurulu kararı ile, teşkil edilen kurullar ve yetkilerinde bazı
değişiklikler öngörülür.
Bu
tanıtım için 10 milyon euroluk bir bütçe öngörülür, daha sonra
Başbakanlık Tanıtım Fonundan bir 6 milyonluk euro daha
tahsis edilir. Şimdiye kadar üç sunum ve bir sempozyum
yapılmıştır proje hakkında, 13-15 Şubatta
İzmirde bir sempozyum daha yapılacaktır. 31 Mart 2008de son
sunum Pariste yapılacak ve aynı gün İzmir veya Milanoya karar
verilecek, yani kısacası karar gününe yetmiş gün
kalmış durumdadır.
İzmir,
yetmiş beş yıllık bir fuar kenti olarak 1971 Akdeniz
Oyunları ve 2005 Üniversite Oyunlarına ev sahipliği
yapmış, yani uluslararası organizasyonlarda Türkiyenin yüz
akı olmuş deneyimli bir kenttir. Bu organizasyonu
yaptığı takdirde, bunun sonrasında 2015e kadar 20-25
milyon dolarlık bir fuar alanı ve kentsel dönüşüm planı
uygulanacaktır. Asgari 40 milyon ziyaretçi beklenmektedir. Yani, EXPO-2015
sadece İzmir ve Egenin değil, aynı zamanda bir Türkiye projesi
olarak Türkiyenin geleceğinde de önemli bir rol oynamaktadır.
Bu konuyu sizlere
takdim etmemin asıl başka bir nedeni var. Daha önce yapılan EXPO
toplantılarında bir EXPO yasası çıkartılması konusunda
karar alınmış, bu konu gündeme getirilmiş, ancak böyle bir
yasa çıkartılmamıştır. Bazı konularda
birbirlerine aykırı hükümler bulunan iki Bakanlar Kurulu
kararını yasal hâle getirmek, tanıtım bütçesinin
geleceğini belirlemek ve esas, en önemlisi olarak, 31 Mart 2008deki kader
ve karar toplantısı öncesinde, biz, bu konuda, EXPO-2015 için,
İzmir için, bu konunun yasasını dahi çıkarttık
şeklinde İzmire bir seçim avantajı sağlamak üzere bir yasa
hazırlanması gerekiyordu. Biz, İzmir MHP milletvekilleri olarak
bu konuda bir yasa teklifini hazırladık, gerekli işlem
yapıldıktan sonra bu huzurlarınıza gelecek.
Parti
ayırımı gözetmeksizin, 31 Mart 2008deki bu karar
aşaması öncesinde bu yasanın sizlerin de desteğiyle
çıkartılması, İzmir için bu kader toplantısında
bir doğal avantaj sağlayacak. Bu yasanın bir an önce gelmesi
konusunda ve geldiği takdirde sizlerin desteğiyle bir an evvel, yani
31 Mart kader ve karar toplantısı öncesi çıkartılması
konusunda sizlerin desteğine ihtiyacımız olacak. Bu desteği
şimdiden vereceğinizi umuyorum.
Sözlerime son
veriyor, yüce Meclise saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Sipahi.
Gündem
dışı üçüncü söz, aşure günü münasebetiyle söz isteyen
Kütahya Milletvekili Hüseyin Tuğcuya aittir.
Sayın
Tuğcu, buyurun Efendim.
3.- Kütahya Milletvekili Hüseyin Tuğcunun, aşure
gününe ilişkin gündem dışı konuşması
HÜSEYİN
TUĞCU (Kütahya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
toplumsal hayatımızda önemli bir yere sahip olan aşure günü
dolayısıyla gündem dışı söz almış
bulunuyorum. Şahsım ve partim adına hepinizi ve şu an bizi
televizyonları başında izleyen yüce milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Aşure günü,
yüzyıllardır İslam dünyasında büyük bir heyecan içerisinde
anılmakta, bu günün ifade ettiği anlam idrak edilmektedir. Ülkemizde
birlikte, kardeşçe yaşayagelen gerek Alevi gerekse Sünni
yurttaşlarımız bu günün anılmasını, âdeta, bir
gelenek hâline getirmiştir. Hazreti Nuhun gemisinin kurtuluşu gibi
birçok tarihî olayla ilişkilendirilen aşure günü, en çok da
Kerbelada Hazreti Hüseyin ve beraberindekilerin şehit edilişleriyle
hatırlanmaktadır.
İnançların
bir kamplaşma ve çatışma değil, hoşgörü ve
barış zemini hâline gelmesi açısından muharrem ayı ve
özel olarak aşure günü, bir fırsat olarak değerlendirilmelidir.
Daha önce Anadolunun bazı şehirlerinde yaşanan acı
olaylar, ülkemiz için Alevi-Sünni kaynaşmasının önemini ortaya
koyması dolayısıyla anlamlıdır. Farklı yorum ve
kimliklere karşı ön yargılı bir tutum geliştirmek
yerine, çeşitliliğin zenginlik sayılacağı bir
yaklaşım ortaya koymak zorundayız.
Sadece Anadoluda
değil, Orta Doğuda, Balkanlarda ve Orta Asyada büyük bir önem
atfedilen aşure günü vesilesiyle bir kez daha ifade etmek isterim ki,
Alevilik konusu bir kısır politik çekişme konusu değil,
insan merkezli yeni bir buluşmanın vesilesi olmalıdır.
Türk milleti,
Dede Korkutun destanlarında ifade edildiği gibi boy boylayıp
soy soylayan dolayısıyla, toplumun en küçük birimini oluşturan
her bir ailede olduğu gibi aşure bir toplumdur, mozaik değildir.
ABD ve Avrupa Birliği mozaik olabilirler ama biz aşure bir milletiz.
Bizde bir tat, bir ahenk, bir kaynaşma var. Büyük Selçuklu da Osmanlı
da aşure bir toplumsal yapıya sahipti. Dağılıp parçalanması
çok kolay olan mozaikçilerden de değiliz. Bunun için aşurede
buluşalım, mozaikte değil diyoruz.
Aşure günü,
bayram, sevinç, huzur, mutluluk, dua, tat, imkân, fırsat, umut,
sabır, şükür, ahenk ve kurtuluşun yanı sıra kederin,
hüznün, matemin yok oluşun, acının, bedduanın, zulmün,
gözyaşının da günüdür. Biz, birilerinin söylediği gibi her
yer Kerbela, her gün aşure diyenlerden de değiliz. Bizim
kültürümüzde aşurenin ayrı bir buruk tadı var. Ancak,
gerçeklerden de uzak kalamayız. İster gelenek ister inanç bağlamında
olsun, ister aşure yemeği ister aşure orucu anlamında
olsun, başta Türk ve İslam dünyası olmak üzere, bütün
insanlık tarihini de ilgilendiren bir zenginliktir aşure günü. Bu
anlamda, aşure günü resmî tatil olmalıdır diyoruz.
Bizim
insanımız komşularına, dost ve akrabalarına yılda
iki defa güzellik dağıtır: Birisi kurbanda et
dağıtmak, ikincisi de aşurede tatlı ya da tuzlu olan çorba
dağıtmak. Alevisi Sünnisi bugünlerde, ayrıca bunların
yanı sıra, muharrem orucunu da tutmaktadırlar. Bunlar bizim
güzelliğimizdir. Kim ne tür güzellikler yapmak istiyorsa devlet o topluma
yardımcı olmak zorundadır. Alevi-Sünni
kaynaşmasının da en önemli harcı buradadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; unutmayalım ki, kişi
bilmediğinin düşmanıdır. Bugün dünyada birçok bölgede
dökülen kan ve gözyaşına son verebilecek bir hayat felsefesini özünde
barındıran Alevi - Bektaşi kültürünün sağlıklı ve
doğru algılanabilmesi için ortam oluşturmamız
gerekmektedir. Gerek bölgemizde gerekse ülkemizde, öfke ve kavganın, iç
çatışmaların, şiddetin son bulması için Hacı
Bektaş Velinin incinsen de incitme uyarısını hepimiz
dikkate almak zorundayız.
Geleceğimiz
olan çocuklarımıza daha onurlu yaşayacakları bir Türkiye
bırakabilmek için, geçmişten devraldıkları peşin
hükümlerle aklın ve bilimin ışığında
yüzleşmelerini sağlamalıyız. Avrupada yaşanan mezhep
kavgalarının bütün insanlık için ağır bedeli göz önüne
alınarak, benzer dramların erdemini bu topraklarda da
yaşanmaması için el birliği ile hareket etmeli, sağduyulu
ve sorumlu davranma erdemini elden bırakmamalıyız. Cehalet ve
nefret hepimizin ortak düşmanıdır.
Aşure günü
vesilesi ile bir kez daha hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tuğcu.
İdrak
etmiş olduğumuz muharrem ayının ve özelde aşure
gününün millî birliğimizin tesisine yardımcı olmasını
diliyorum.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, Sağlık Bakanı Sayın
Recep Akdağ, gündemin sözlü sorular kısmının 1, 2, 4, 7, 14
ve 36ncı sıralarındaki; Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Sayın Cemil Çiçek, bu kısmın 3, 8, 13, 19, 24, 26, 30, 37, 38,
54, 60, 62, 64, 76 ve 107nci sıralarındaki soruları birlikte
cevaplandırmak istemişlerdir. Sayın Bakanların bu
taleplerini sırası geldiğinde yerine getireceğim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, sözlü soru sıralarını
yeniden okursanız, biz de not alalım da Yani, çok süratli okudunuz
BAŞKAN
Sayın Genç, Sayın Bakanların söylediği soruları,
okuduğum hususları size yazılı olarak göndereceğim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) İyi, peki.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin dört önerge
vardır.
Önergeleri
okutuyorum:
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman ve 31
milletvekilinin, Bursa ve çevresinde yaşanacak muhtemel bir deprem
felaketine yönelik alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/99)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Gerekçesini ekte
sunduğumuz, ülkemizde yaşanabilecek muhtemel bir deprem felaketi
öncesinde alınabilecek tedbirlerin tespit edilmesi, yapılacak yasal
düzenlemelerin ele alınabilmesi için Anayasanın 98'inci, İç
Tüzükün 104 ve 105'nci maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) İsmet Büyükataman (Bursa)
2) Necati Özensoy (Bursa)
3) Hamza Hamit
Homriş (Bursa)
4) Rıdvan
Yalçın (Ordu)
5) Şenol Bal (İzmir)
6) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
7) Ahmet Bukan (Çankırı)
8) Osman Durmuş
(Kırıkkale)
9) Murat Özkan (Giresun)
10) Mustafa Enöz (Manisa)
11) Süleyman Latif
Yunusoğlu (Trabzon)
12) Reşat Doğru (Tokat)
13) Ali Uzunırmak (Aydın)
14) Mehmet Günal (Antalya)
15) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
16) Mümin İnan (Niğde)
17) Metin Ergun (Muğla)
18) Ahmet Kenan
Tanrıkulu (İzmir)
19) Yılmaz Tankut (Adana)
20) Hasan Özdemir (Gaziantep)
21) Hüseyin Yıldız
(Antalya)
22) Tunca Toskay (Antalya)
23) Akif Akkuş (Mersin)
24) Muharrem Varlı (Adana)
25) Cumali Durmuş (Kocaeli)
26) Hasan Çalış (Karaman)
27) Recep Taner (Aydın)
28) Süleyman Nevzat Korkmaz (Isparta)
29) Bekir Aksoy (Ankara)
30) Ahmet Duran Bulut (Balıkesir)
31) Mithat Melen (İstanbul)
32) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
Gerekçe:
Dünya üzerinde
meydana gelen önemli doğal afetlerden birisi depremlerdir. Depremler halen
dünyanın farklı yerlerinde farklı şekillerde olmak üzere
insan hayatını ve faaliyetlerini etkilemeye devam etmektedir.
Türkiye
dünyanın etkin depremlerin görüldüğü kuşaklardan birisi üzerinde
yer almaktadır. Ülkemizde çok sayıda kırık
bulunmaktadır. Bu nedenle geçmişten günümüze çok sayıda deprem
meydana gelmiş, can ve mal kaybına neden olmuş/olmaktadır.
Ülkemizde meydana gelen depremlerde sadece 1900'lü yıllardan bugüne 100
bine yakın kişi hayatını kaybetmiş bir milyona
yakın bina yıkılmış veya ağır hasara
uğramıştır.
Bursa ve
yakın çevresini etkilemesi beklenen sismik tehlikeler ise,
aşağıdaki faylar üzerinde meydana gelecek depremlerle
oluşacaktır.
1- Marmara
denizindeki faylarla olacak depremler,
2-
Geyve-İznik fayında olacak deprem,
3- Bursa ve
civarında meydana gelecek depremler.
Marmara denizinde
olması beklenen deprem, Bursa'ya
Geyve-İznik
fayında ise son 500 yıldan beri kırılma olmamış,
dolayısıyla aktif bir fay olarak, Bursa için büyük bir risk
olduğu artık bilinen bir gerçektir.
Bursa ve
civarında tarihi süreç içinde olmuş depremlerde hangi fayların
kırıldığı ve depremlerin tekrarlanma sürelerinin ne
kadar olduğu bilinmemektedir. Ancak oluşturduğu topografyaya
bakıldığında Bursa ve civarında olabilecek depremler
genelde kısa uzunlukta olan faylar boyunca gelişecektir.
Bursa'nın
doğusunda Yenişehir havzasını Kuzeybatı ile
Güneydoğudan sınırlayan yaklaşık 26-30 km. uzunlukları olan faylar bölge için
risk oluşturmaktadır. Bu faylar boyunca orta büyüklükte depremlerin
oluşabileceği beklenmektedir.
1999
yılında yaşadığımız her iki büyük ve
yıkıcı depremde gelişen ağır hasarı
oluşturan esas neden; yanlış yer seçimi, plansız, projesiz,
çarpık kentleşme ve denetimden yoksun yapılaşma
olmuştur.
Bursa'da 300 bin
civarında yapı olduğu tahmin edilmektedir. Ancak, tam olarak kaç
adet mevcut yapı olduğunun kesin bir envanteri yapılmamıştır.
Bu yapıların da %60-70 kadarı da kaçak yapıdan
oluşmaktadır. Her türlü denetimden uzak ve depreme dayanaksız
olan bu mevcut yapı stoku kentimiz ve insanlarımızın
geleceğini hayati olarak ipotek altına almaktadır.
Bu mutlaka
çözülmesi gereken milli bir problemdir. Çözülmedikçe gelecekteki depremlerin de
felakete dönüşmesi kaçınılmazdır.
Yıkıcı
Marmara depreminin üzerinden 9 yıl geçmesine rağmen, yerel ve merkezi
yöneticilerce ciddi bir çalışma yapılmamıştır.
Birinci derecede
deprem bölgesi olan Bursa, büyük bir deprem beklentisi içerisindedir. Bursa'ya
farklı bakılmalı ve Bursa ili için dış kaynaklı
kredilerin temini için ilgili mercilerle hemen temasa geçilmelidir.
Bilinmelidir ki
Bursa bir sanayi şehri ve yüksek miktarda yurt içinden ve yurt dışından
göç alan bir kenttir. Muhtemel bir depremde Bursa'daki can ve mal
kayıpları Türkiye'yi en az 25-30 yıl geriye götürecektir.
Gelecekte
ülkemizin ve kentimizin depremleri en az can kaybı ve maddi hasarla
atlatabilmesi için yapılması gerekenler kısaca şu
şekilde sıralanabilir:
Kent bütünündeki
mevcut yapı stoku mutlaka elden geçirilmeli ve bir kanun ile zorunlu hale
getirilmelidir. Mevcut binaların güçlendirilmesi için, dış
kaynaklı kredilerin temini ve hukuki alt yapının
hazırlanması gerekmektedir. Kaçak yapı yapma
alışkanlığı mutlaka durdurulmalıdır.
Vatandaşlarımızın deprem bilinci güçlendirilmelidir.
Depreme karşı dayanıklı bina yapmak için, yer seçimi ve
zemin etütlerinin daha hassas yapılması, proje yapımı ve bu
projelerin teknik şartnamelerine göre uygulanması ve denetlenmesi
gerekmektedir. İmar Kanunu ile ilgili mevzuat çağın
şartlarına uygun olarak yeniden düzenlenmelidir.
Yukarıda
açıklanan sorunların çözümü için alınacak tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis Araştırması
açılması gerekmektedir.
2.- Malatya Milletvekili Mehmet Şahin ve 26
milletvekilinin, kayısı üretimi ve pazarlamasında yaşanan
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/100)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Özelde Malatya,
genelde bölge ve ülke ekonomisine ciddi katkılar sağlayan
kayısının üretiminden pazarlamaya kadar tüm
sorunlarının tesbit edilerek gereken önlemlerinin alınması
hususunda Anayasanın 98 inci ve iç tüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
gereğince bir Meclis Araştırması açılmasını
arz ederiz.
1) Mehmet Şahin (Malatya)
2) M. Mücahit Fındıklı (Malatya)
3) Cafer Tatlıbal (Kahramanmaraş)
4) Sebahattin Karakelle (Erzincan)
5) Ömer Faruk Öz (Malatya)
6) Mehmet Erdoğan (Adıyaman)
7) Tahir Öztürk (Elâzığ)
8) Öznur Çalık (Malatya)
9) Hamza Yanılmaz (Elâzığ)
10) Şevket Gürsoy (Adıyaman)
11) İhsan Koca (Malatya)
12) H.Hasan Sönmez (Giresun)
13) Fuat Ölmeztoprak (Malatya)
14) Feyzi İşbaşaran (Elâzığ)
15) Fehmi Hüsrev Kutlu (Adıyaman)
16) Ahmet Aydın (Adıyaman)
17) Ali Güner (Iğdır)
18) Veysi Kaynak (Kahramanmaraş)
19) Mikail Arslan (Kırşehir)
20) Hamza Yerlikaya (Sivas)
21) Zülfükar İzol (Şanlıurfa)
22) İbrahim Kavaz (Erzurum)
23) Yaşar Karayel (Kayseri)
24) Fazilet Dağcı Çığlık (Erzurum)
25) Kazım Ataoğlu (Bingöl)
26) Orhan Karasayar (Hatay)
27) Mehmet Sağlam (Kahramanmaraş)
Gerekçe:
Kayısı
Malatya ili ve içinde bulunduğu bölge için çok önemli bir ekonomik
değerdir. Malatya halkının % 80'nin geçim kaynağı,
doğrudan ya da dolaylı olarak, kaysıdır.
Malatya ili ve
bölge halkı için önemli bir ekonomik değer olan kayısı,
ülkemiz ekonomisi için de önemli bir gelir potansiyeline sahiptir. Ancak,
çeşitli idari ve siyasi nedenlerle bu önemli ürün, bugüne kadar yeterince
değerlendirilememiş, bölge halkına ve ülke ekonomisine istenen
düzeyde artı değer yaratılamamıştır. Çünkü;
Kayısı
yetiştiriciliğinde kalitenin yükseltilmesi çalışmaları
yetersizdir. Bu çalışmaların artırılarak sürdürülmesi,
bunun için de kayısıya yönelik bilimsel araştırmalar
yapılması gerekmededir.
Kayısı
ürününe zarar veren beyaz çil, larva gibi zararlılarla mücadele etkisiz kalmaktadır.
Bu sorunun giderilmesi için üniversitelerle işbirliği içerisinde
çalışmak zorunlu ve elzemdir.
Kayısının
geleneksel yöntemlerle yapılan hasadı ürüne önemli ölçüde zarar
vermekte ve bu da ihracatımız yönünden büyük sorun teşkil
etmektedir. Bu nedenle, kayısı hasadı için daha farklı bir
yöntem bulunabilmesi için bilimsel çalışmalara hız verilmesi
gerekmektedir.
Kayısı
yetiştiriciliği, kayısının toplanması,
kükürtlenmesi ve depolanması gibi konularda üreticinin eğitilmesi ve
bilinçlendirilmesi çalışmaları etkisizdir.
Kayısı
üreticisine hasattan önce gübre, zirai ilaç gibi harcamalarında destek
verilmemektedir.
Üretici,
kayısının fiyat istikrarsızlığından
korkarak, kükürdü fazla vermekte ve bu fazla kükürtlü ürün ise Avrupa
Birliği ülkelerine ihracatta sıkıntı yaratmaktadır.
Kayısının
ulusal ve uluslar arası medyalarda reklamı ve tanıtımı
ciddi bir şekilde yapılmamaktadır.
Kayısı
birlik'e verilen destek azdır. Bu nedenle de, kayısı birlik
piyasada istikrarı sağlamaya ve yurtdışı
fiyatları belli bir seviyede tutma imkanından yoksundur.
Kayısının
yaş olarak satışına yeterince önem ve
ağırlık verilmemektedir. Yaş kayısı gibi,
kayısı çekirdeğinin de kabuk ve iç kabuk olarak
değerlendirilmesi istenen seviyede değildir.
Kayısının
uluslar arası standartlarda ambalajlanması yapılamamakta, bu
durum da kayısının ihracatının önünde büyük engel
oluşturmaktadır.
Bütün dünyada
artan natürel ürün eğilimine paralel olarak, kükürtlü üründen
vazgeçilerek, kayısının doğal ortamda, kimyasal işlem
yapmadan kurutulması ve bunun için gereken bilimsel
çalışmaların yapılması gerekmededir.
Kayısının
(konserve, reçel, marmelat, hoşaf ve meyve suyu gibi) ürün
çeşitlemesi ile ulusal ve uluslar arası pazarlara sunulması
imkanları kısıtlıdır.
İhracatın
arttırılması için gerekli olan iade desteği
kayısı ürününe sağlanmamaktadır.
Kayısı
ürünü hem bölge halkına, hem de ülke ekonomisine çok önemli katkılar
yapabilecek, ayrıca önemli bir ihracat potansiyeline sahip olabilecek
iken, bütün bu sorunlar ve yetersizlikler yüzünden yeterince
değerlendirilememektedir.
Yukarıda
saydığımız nedenlerle, kayısının hem bölge
hem de ülke ekonomisi için daha etkin ve verimli bir şekilde
değerlendirilmesi, gerekli araştırmaların
yapılması ve sorunların giderilmesi için gerekli acil önlemlerin
Meclisimiz tarafından tespit edilmesi amacıyla bir meclis
araştırması önergesi hazırlanmıştır.
3.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve 22
milletvekilinin, balık çiftliklerinin çevre ve turizm üzerindeki
etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/101)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
26/4/2006 tarihli
5491 sayılı Çevre Yasasının 9/h maddesi, arkeolojik ve
doğal SiT alanları ile hassas alan niteliğindeki kapalı koy
ve körfezlerde balık çiftliği kurulamayacağını
buyurmaktadır. Çevre ve Orman Bakanlığı'nın yasa
gereği 24 Ocak 2007 tarih ve 26413 sayılı Resmi Gazete'de
yayımlanarak yürürlüğe giren, (Denizlerde Balık Çiftliklerinin
Kurulamayacağı Hassas Alan Niteliğindeki Kapalı Koy ve
Körfez Alanlarının Belirlenmesine ilişkin) tebliğinde, söz
konusu tesislerin kıyıdan en az
Bulundukları
yerlerden ayrılmak istemeyen balık çiftliği sahipleri,
tebliğin iptali ve yürütmenin durdurulması istemi ile
Danıştay 6. Dairesinde dava açmışlardır. Mahkeme,
sorunun tebliğle değil, yönetmelikle çözülmesi gerektiği
düşüncesi ile, 15/5/2007 tarihinde Bakanlık tebliğinin
yürütmesinin durdurulmasına karar vermiştir (Dosya No:2007/1447 E).
Ancak, Bakanlığın itirazı üzerine, Danıştay
İdari Davalar Genel Kurulu, Yürütmenin durdurulması
kararını iptal etmiştir ( Dosya No: 2007/521 K).
Yani, balık
çiftliklerinin açık denize taşınmaları ile ilgili, Çevre
Yasası hükümlerinin ve Bakanlık Tebliğinin
uygulanmasının önünde engel kalmamıştır.
Türkiye'de
balık çiftlikleri ve neden oldukları görüntü ve deniz kirliliği,
2000'Ii yılların başından itibaren
tartışılmaya başlanmıştır. Bugün Muğla,
İzmir, Antalya, Ordu, Trabzon, İstanbul, Edirne, Mersin, Rize, Hatay,
Balıkesir ve Çanakkale olmak üzere, 13 ilde toplam 350'ye yakın
balık çiftliği bulunmaktadır. Bunların % 51'i Muğla'da
%30'u ise İzmir'dedir. Ve % 87'si Yasanın ve Tebliğin
aradığı koşullara aykırı olarak, kapalı koy
ve körfezlerde, arkeolojik ve doğal SiT alanlarında ve
kıyıya çok yakın konuşlanmışlardır. Öyle ki,
hemen bütün koylarımız ve körfezlerimiz, balık çiftliklerinin
işgal altındadır.
Balık
çiftliklerinde kullanılan aşırı kimyasal maddeler içeren
yemlerin yosun miktarını artırdığı, sudaki
oksijen oranını azalttığı bilinmektedir. Bir ton
balık üretimi sırasında
Halbuki
balık çiftliklerinin, yer seçimi ve işletimi en uygun standartlar göz
önüne alınarak, çevre ve deniz ekosistemine ve turizme zarar vermeden, en
uygun şekilde yapılarak, ülke ekonomisine katkıda
bulunmaları esastır. Aksi kabul edilemez. Zira tersi durumlarda hem
çevre sorunları ve hem de ciddi ekonomik kayıplar ortaya
çıkmaktadır. Nitekim geçtiğimiz günlerde Muğla'da, uzun
süreden beri ve kıyıya çok yakın konuşlanmış olan
balık çiftliklerinde, yüz binlerce Çipura balığı, oksijen
yetersizliğinden telef olmuştur. Bu ekonomik kayıp dahi
balık çiftliklerinin denizlerde yarattığı kirliliği ve
denizin ekosisteminde neden olduğu tahribatı göstermektedir.
Ayrıca bazı turizm şirketleri, balık çiftlik/erinin neden
olduğu görüntü ve aşırı deniz kirliliği yüzünden
rezervasyonlarını iptal etmiştir.
Üzülerek
belirtmek gerekir ki, Çevre ve Orman Bakanlığı balık
çiftlikleri konusunda samimi davranmamaktadır. Yasaya aykırı
olarak konuşlanmış olan balık çiftliklerinin,
bulundukları yerlerden açık denize taşınmalarında kararlı
davranmamakta, ayak sürümektedir. Hatta, yasa yürürlüğe girdikten sonra
bile, örneğin İzmir'de yasaklanmış olan alanlarda üç adet
balık çiftliği kurulmasına olumlu ÇED kararı vermiş
olması, Çevre ve Orman Bakanlığı'nın soruna
bakışını göstermektedir. Bakanlığın bu
ikircikli tutumu yüzünden, bugün itibarile 20 aydan beri yürürlükte olan yasa,
bu sektörde uygulanamamakta, dolayısıyla Devletin Otoritesi
sarsılmaktadır. Ekonomik gücü yüksek olan sektörün, etkili lobi
faaliyetlerinin buna sebep olduğu iddiaları yoğundur.
Sonuç olarak,
deniz dibi ve yüzeyinde aşırı kirliliğe neden olan ve
denizin ekosistemini bozar ayrıca görüntü kirliliği de yaratan ve
böylece iç ve dış turizme ağır darbe vuran balık
çiftliklerinin yarattığı sorunlarla, yürürlükteki 5194
sayılı Çevre Yasasının bu sorunlarla ilgili hükümlerinin
uygulanmamasının nedenlerinin tespiti için Anayasanın 98. ve
İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis
Araştırması açılmasını arz ederim.
1) Ahmet Ersin (İzmir)
2) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
3) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
4) İsa Gök (Mersin)
5) Çetin Soysal (İstanbul)
6) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
7) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
8) Atila Emek (Antalya)
9) Gürol Ergin (Muğla)
10) Fatma Nur Serter (İstanbul)
11) Tekin Bingöl (Ankara)
12) Faik Öztrak (Tekirdağ)
13) Fevzi Topuz (Muğla)
14) Orhan Ziya Diren (Tokat)
15) Ali Arslan (Muğla)
16) Vahap Seçer (Mersin)
17) Muharrem İnce (Yalova)
18) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
19) Abdulaziz Yazar (Hatay)
20) Bülent Baratalı (İzmir)
21) Birgen Keleş (İstanbul)
22) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
23) Erol Tınastepe (Erzincan)
4.- Muğla Milletvekili Gürol Ergin ve 24
milletvekilinin, zeytincilikte yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/102)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Tarih boyunca
barış, dostluk ve bereketi zeytin simgelemiştir. Zeytin, besin
değeri çok yüksek bir yiyecektir. Akdeniz uygarlığının
sembolü olan zeytin ağacı, tarih boyunca bu bölgede kurulan tüm
uygarlıkların temelini oluşturmuştur.
Zeytin
yetiştiriciliğinin ilk insanlarla birlikte
başladığı kabul edilmekte ve "zeytin bütün
ağaçların ilkidir" denilmektedir.
Zeytin ve
zeytinyağı Akdeniz insanının önemli bir gıdası
olması yanı sıra Akdeniz ticaretinin de temelini
oluşturmuş ve sadece bir besin maddesi olarak değil, aynı
zamanda, ışık kaynağı, sağlık ve güzellik
iksiri olarak da kullanılmıştır.
Zeytin ve
zeytinyağının başta kalp-damar hastalıkları olmak
üzere, sindirim sistemi, kemik yapısı, beyin ve sinir dokuları
üzerinde çok önemli fonksiyonları bulunmaktadır.
Sağlıklı bir hayat için zeytin ve zeytin ürünleri besin
maddelerimiz arasında bulunmalıdır.
Zeytinyağında
yaklaşık yüzde 80 oranında bulunan oleik asit insan sütündeki en
önemli yağ asididir ve doğumdan hemen sonra bebeğin sinir
dokularının gelişiminin sağlanmasında temel bir
işleve sahiptir.
Zeytinyağı
aynı zamanda dokuların yaşlanmasını önler ve
yaşlanmanın beyin fonksiyonları üzerindeki yıpratıcı
etkisini azaltır.
Gönümüzde
özellikle Marmara, Ege ve Akdeniz Bölgelerimiz zeytin yetiştiriciliği
konusunda dünya çapında isim yapmış yerler arasında
bulunmaktadır.
Zeytin
üreticileri, başta üretim olmak üzere, çeşitli aşamalarda
zorluklarla karşı karşıya kalmaktadır.
Zeytin üretimini
yapan halkın büyük çoğunluğunun arazi küçük, zeytin
ağacı sayısı azdır. Bu yüzden geçimlerini
sağlayacak kazancı ancak elde edebilmektedirler. Bu üreticilerin
desteklenmesi ve üretim alanlarının genişletilmesi gerekmektedir.
Dünya ve ülkemiz
açısından hem çok değerli bir besin maddesi hem de çok zengin
ekonomik potansiyele sahip bir ticaret maddesi olan zeytine hak ettiği
değerin verilmesi gerektiğine inanıyoruz.
Ülkemizde bulunan
zeytin çeşitliliğinin belirlenmesi gerekmektedir. Bölgesel
özelliklere göre yetiştirilen zeytinlerin en uygun biçimde
değerlendirilerek, gerekli işlemler sonunda, kayıp olmadan
üreticinin verdiği emekler ve alınteri hak ettiği değeri
bulmalıdır.
Zeytin
yetiştiricilerinin karşılaştıkları sorunlar ve
üretim düzeyinin en iyi seviyeye getirilmesi amacıyla, ülkemizdeki zeytin
potansiyeli belirlenmeli ve bu potansiyelin en üst düzeye getirilmesi için
planlamaya gidilmelidir. Zeytincilik desteklenerek, üreticilerin sorunları
çözümlenmelidir.
Zeytinliklerin
bulunduğu yerlerin çevrelerindeki yapılanmalardan etkilenme düzeyleri
saptanmalıdır. Sanayileşmeyle birlikte, tarım
alanlarının içine kadar ulaşan fabrikaların
yarattığı fiziksel ve kimyasal etkilerden zeytin
ağaçları nasıl etkilenmektedir; etkilenme varsa, tüketilen
zeytin ve ürünleri yoluyla insan vücuduna etkileri ne olmaktadır?
Zeytin üretiminde
kullanılan kimyasal maddeler, gübreler ve tarım ilaçlarının
ürüne olan etkileri hangi düzeydedir?
Zeytin
işleme aşamasında kullanılan maddelerin tüketilen zeytine
olan etkileri hangi düzeydedir? Bu ürünlerin insan vücuduna verebileceği
etkiler neler olabilir?
Zeytin üretimi
yapan halkımızın, üretim, işleme ve satış
aşamasında karşılaştıkları sorunların
belirlenmesi ve bu sorunlara çözüm yollarının bulunması,
ihracatın artırılması ve teşvik edilmesi,
Sağlıklı
yaşamak için zeytin ve zeytin ürünleri tüketmekte olan halkımız
açısından, zeytinin üretiminden tüketimine kadar geçen aşama
içerisinde meydana gelen kimyasal ve fiziksel zararların belirlenerek,
bunların asgari düzeye çekilmesi,
Zeytin üretimi ve
tüketiminin artırılmazsı yönündeki ihtiyaçların
araştırılması amacıyla, yüce Meclisimizin ve
halkımızın bilgilendirilmesi için, Anayasanın 98inci,
Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzükünün 104üncü ve 105inci maddeleri
gereğince Meclis araştırması açılmasını arz
ederiz.
1) Gürol Ergin (Muğla)
2) Kemal Demirel (Bursa)
3) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
4) Ahmet Ersin (İzmir)
5) Şevket Köse (Adıyaman)
6) Ensar Öğüt (Ardahan)
7) Hulusi Güvel (Adana)
8) Mehmet Ali Susam (İzmir)
9) Ali Koçal (Zonguldak)
10) Hüseyin Ünsal (Amasya)
11) Yaşar Ağyüz (Gaziantep)
12) Turgut Dibek (Kırklareli)
13) Tansel Barış (Kırklareli)
14) Canan Arıtman (İzmir)
15) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
16) Rasim Çakır (Edirne)
17) Bilgin Paçarız (Edirne)
18) Mehmet Fatih Atay (Aydın)
19) Atilla Kart (Konya)
20) Şahin Mengü (Manisa)
21) Bayram Ali Meral (İstanbul)
22) Tekin Bingöl (Ankara)
23) Abdullah Özer (Bursa)
24) Ali Arslan (Muğla)
25) Selçuk Ayhan (İzmir)
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Danışma
Kurulunun bir önerisi vardır, okutup oylarınıza
sunacağım:
V.- ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu
Önerileri
1.- Gündemdeki sıralama ve çalışma
saatlerinin yeniden düzenlenmesi ile 22
Ocak 2008 Salı günü, bir saat sözlü soruların görüşülmesinden
sonra (10/27), (10/34), (10/37), (10/40) ve (10/102) esas no.lu Meclis
araştırması önergelerinin birleştirilerek görüşülmesine,
önergelerin görüşülmesini müteakiben
56 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşülmesine ve görüşmelerin tamamlanmasına kadar Genel Kurulun
çalışmalarını sürdürmesine; Genel Kurulun 23/1/2008
Çarşamba günkü birleşiminde sözlü soruların
görüşülmemesine ilişkin
Danışma Kurulu önerisi
Danışma
Kurulu Önerisi
Tarih:
22/1/2008
Danışma
Kurulunun 22/1/2008 Salı günü yaptığı toplantıda,
aşağıdaki önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması
uygun görülmüştür.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Köksal TOPTAN |
|
|
|
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bekir
Bozdağ |
Hakkı Suha
Okay |
|
|
Adalet ve
Kalkınma Partisi |
Cumhuriyet Halk
Partisi |
|
Oktay Vural |
Grubu
Başkan Vekili |
Grubu
Başkan Vekili |
|
Milliyetçi
Hareket Partisi |
|
|
|
Grubu
Başkan Vekili |
|
|
|
|
|
|
|
|
Selahattin
Demirtaş |
|
|
|
Demokratik
Toplum Partisi |
|
|
|
Grubu
Başkan Vekili |
|
Öneriler:
Gelen
Kâğıtlar listesinde yayımlanan ve bastırılarak
dağıtılan 97 ve 95 sıra sayılı kanun
tasarılarının 48 saat geçmeden gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmının 7 ve 8 inci
sıralarına alınması ve diğer kanun tasarı ve
tekliflerinin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
22 Ocak 2008
Salı günü, bir saat sözlü soruların görüşülmesinden sonra
gündemin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmının 17, 25,
27 ve 30 uncu sırasında yer alan 10/27, 10/34, 10/37 ve 10/40 esas
nolu Meclis araştırması önergeleri ile 22/1/2008 tarihli gelen
kağıtlar listesinde yayınlanan ve biraz önce okunan 10/102 esas
nolu zeytin, zeytinyağı ve bitkisel yağların üretimi ve
ticaretinde yaşanan sorunlarla ilgili Meclis araştırması
önergesinin birleştirilerek görüşülmesi, önergelerin
görüşülmesini müteakiben gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmının birinci sırasında
yer alan 56 sıra sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum
Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının görüşülmesi
ve görüşmelerin tamamlanmasına kadar Genel Kurulun
çalışmalarının sürdürülmesi,
Genel Kurulun;
23.1.2008 Çarşamba günkü Birleşiminde sözlü soruların
görüşülmemesi,
Genel Kurulun;
23.1.2008 Çarşamba ve 24.1.2008 Perşembe günleri 14:00-20:00 saatleri
arasında çalışmalarını sürdürmesi,
Önerilmiştir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Söz
istiyorsunuz önerinin aleyhinde?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN-
Buyurun Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Yeniden bir
Danışma Kurulunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin İç Tüzükünün
maddelerini askıya alan yine uygulamalarıyla karşı
karşıyayız.
Bakın,
Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüküne göre haftada her hâlükârda iki
saat ve gündemin başında soru önergelerinin görüşülmesi gerekir.
Bu, bir defa kaldırılıyor.
Şimdi, soru
önergelerinin burada müzakereleri de hatalı sayın milletvekilleri.
Şimdi, soru önergeleri evvela kürsüde okunur, bakan buna cevap verirse,
98inci maddeye göre çıkacak burada beş dakika konuşacak. Ondan
sonra, onun beş dakikasından sonra ilgili soru sahibi yerinden
kalkıp buna ek sorular da sorabilecek. Ondan sonra bakan bir beş
dakika daha ona cevap verecek. Ondan sonra soru önergesi tamamlanır. Ama,
maalesef, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı,
milletvekillerinin çok hassas noktalarda, çok soyguna, suistimale yönelik
olarak sorduğu soruları burada örtbas etmek için bakana, sırayla
on tane, yirmi tane soruyu burada okutuyorlar -kendileri yerinde- ondan sonra
bakan çıkıyor, hepsini makine gibi gır gır gır, ondan
sonra geçiyor ve milletvekiline buna karşı yeni bir konuşma
hakkı tanımıyor. Böyle bir uygulama yok sayın
milletvekilleri!
Sayın Meclis
Başkanı çıkıp da Hükûmete sahip çıkacağına
Efendim, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkisi mutlaktır, kimse bunu
sınırlandıramaz gibi laflar edeceğine, evvela gelsin,
şu Türkiye Büyük Millet Meclisini İç Tüzüke uygun bir
çalışma sistemine soksun. Türkiye Büyük Millet Meclisinde İç
Tüzük işlemiyor sayın milletvekilleri. Yani, biz yerimizden soru
soruyoruz, maalesef, burada sorularımız yanıtlanmıyor,
böyle, âdeta gırgıra getiriliyor.
Bugün yine,
Türkiye Büyük Millet Meclisi dört dakika geç açıldı. Türkiye Büyük
Millet Meclisi tarihinde, bu dönemki Başkanlık Divanı üyeleri
kadar -hepsi için demiyorum- keyfî, geç açan bir Başkanlık
Divanı görülmedi. Burası oyuncak değil ki sayın
milletvekilleri! Burası, Türkiye Büyük Millet Meclisi, burada hukuk
işleyecek, burada kanun işleyecek, burada siz keyfîlik
yapamazsınız.
Değerli
milletvekilleri, gerçekten, yine, gündemde çok ciddi
sıkıntılarımız var, daha dağıtılmayan
serileri gündeme alıyorsunuz. 651 maddelik kanunu, geldik, burada müzakere
ettik, şimdi tekriri müzakere yapacaklar mı, yapmayacaklar mı
onu da bilmiyoruz, yine, bugün, onun görüşmesi tamamlanıncaya kadar
karar alınıyor.
Değerli
milletvekilleri, vatandaşlar yurdun çeşitli yerlerinden bize telefon
açıyorlar, diyorlar ki: Yahu, Kamer Bey
Mesela, geçen gün,
Urfanın Viranşehirindeki Ziraat Odaları Başkanı
Efendim, bizim köylülere 700 milyar, 800 milyar elektrik parası geldi.
diyor. Ee, nasıl geldi? Bunlar, kuyuyla arazileri
suluyorlarmış, 2000 tarihinden beri elektrik paralarını
ödememişler. Maşallah, o zamandan beri hükûmet edenler de artık
Dedim ki: Sayın Başkan, 2000den beri sen elektrik
parasını ödemiyorsan olur mu bu? Devletin alacağını
niye ödemiyorsun? Efendim, bizden istemediler. 2007ye geldik, her birimize
700 milyar, 800 milyar elektrik faturası geldi. Yoksa, elektriği
keseceğiz diyorlar. Biz de sulamasak topraklar kuruyacak, ziraat
yapamayacağız. diyor.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, böyle bir yönetim olur mu? Yani, siz altı
senedir iktidardasınız. Elektrik parasını tahsil
etmiyorsunuz
Etmiyorsunuz
Etmiyorsunuz... Arkasından bir gecikme
zammı, avukat ücretini vatandaşa şey gönderiyorsunuz, 600-700
milyar liralık elektrik parasını gönderiyorsunuz. Bunu hiçbir
vicdan kabul etmez. En kısa zamanda bu insanlarla anlaşmalı
bence
Hiç olmazsa gecikme zamları ya bunlardan tahsil edilmemeli veyahut
da gecikme zamları, zamanında görevini yapmayan kamu kurumundaki
yöneticilerden tahsil ederek bu iş çözüme bağlanmalıdır.
Yoksa ki, bu insanlarımızın, bu paraları ödemeleri mümkün
değil. Bu sıkıntıların giderilmesi lazım.
Yine, bilmiyorum,
sizler devlet dairelerini geziyor musunuz, gezmiyor musunuz? Dün, birkaç yere
gittim. Şu anda, özelleştirme mağdurları adı
altında 13.800 tane vatandaş var. Bunları senede on ay
çalıştırıyorlar, her birisine 550 milyon para veriliyor arkadaşlar.
Maliye Bakanı, kasten, bunların, bu seneki sözleşmelerini hâlâ
imzadan çıkarmamış.
İnsanlarla
alay etmeyin. İnsanların ekmeğiyle oynamayın. Bu
insanları siz bu kadar mağdur etmekle nereye varacaksınız,
ben anlamıyorum yani. Şimdi, siz, bir defa devletin işleyen
mekanizmalarını yok ettiniz, yani işte KİTleri tuttunuz,
haraç mezat sattınız. Yine satılan
Birtakım soru
önergelerimizde de var. Yine, tabii, bu soru önergesinde de bunu
cevaplandırmasını engelleyeceksiniz.
İş
sahibi insanları işsiz hâle getirdiniz. Onların müktesep
haklarını elinden aldınız ve bu insanlar şu anda
ekmeğe muhtaç. Yani, senede on ay çalışıyor. On ayda
şimdi
Maliye Bakanı bunlara vize vermiyor ve 13.800 vatandaş
ekmek parası peşinde, yani 580 milyon, 530 milyon para hâlâ bunlara
verilmiyor değerli milletvekilleri. Bu Hükûmet ne yapıyor
kardeşim, bunlar neyle uğraşıyor, ben anlamıyorum.
Tayyip Erdoğan çıkıyor, diyor ki Otur oturduğun yerde.
Sen kimsin kardeşim Otur oturduğun yerde. diyeceksin
vatandaşa! Devletin cumhuriyet başsavcısının görevi
arkadaşlar. Devletin cumhuriyet başsavcısının görevi,
siyasi partilerin, Siyasi Partiler Kanununa göre, Anayasaya göre siyasi
faaliyette bulunma zorunluluğu getiriyor. Cumhuriyet
başsavcısının, Türkiyede rejimi koruma görevi vardır.
Cumhuriyet başsavcısı, eğer Türkiye Cumhuriyeti devletinin birlik
ve bütünlüğüne, temel kurumlarına, onun laik düzenine meydan okuyan
siyasi partiler varsa, onları kapatma davasını açma hakkı
vardır. Tabii ki, açması lazım.
Ben, yine, geçen
gün, burada cumhuriyet başsavcısına hitap ettim, dedim ki: Ey
başsavcı, görevini yapmaya hemen seni davet ediyorum. Sen bugün
görevini yapmazsan, yarın Türkiye Cumhuriyetinin temel nitelikleri elden
gittiği zaman, hele bir de çoğunluk kararına dayanarak Türkiye
Cumhuriyeti yok edildikten sonra, senin başsavcılığın
da kalmaz ortada.
Bakın,
sayın milletvekilleri, ilgili herkese sesleniyorum burada. Türkiye
Cumhuriyeti devletinin kendisini korumanın kurumları vardır. Bu
kurumların başında yargı gelir. Yani, Tayyip
Erdoğanın dediği gibi Efendim, hiçbir kurum yasama ve yürütmenin
üstünde değil. Ee, yasama kim, yürütme kim? Sensin. Sen ne dersen,
sözünle kanunla çıkıyor, yürütme de sensin. Dolayısıyla,
yargı
Müsaade et de, yargı Türkiye Cumhuriyeti devletinin hukukunu
korusun.
Dolayısıyla,
sayın milletvekilleri, bunlar, bu memleket için çok sıkıntı
yaratan konulardır. Yargı eğer görevini yapmazsa, o zaman,
Türkiyede rejim ciddi derecede sıkıntıya girer. Onun için, bu
rejimin ciddi derecede sıkıntıya girmemesi için, lütfen,
yargı kendi görevini, zamanında yapsın; yapmadığı
zaman, işte, yarına Türkiyenin başına ne tür
sıkıntılar geleceğini göreceğiz yani.
İşte,
türban konusunu uzun zaman istismar ettiniz. İşte, MHP size buyurun
dedi, gelin çözün.
HALİL
AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Türbanla ne alakası var!
KAMER GENÇ
(Devamla) Çözmüyorsunuz, bu defa bahane arıyorsunuz. Buyurun
Yarına, mahalli seçimlere kadar Efendim, biz ne yapalım? Biz
çözecektik de bize çoğunluk vermedi. Çözün. Yani, çözmemeniz için bir
şey var mı?
HALİL
AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Danışma Kurulu Önerisi hakkında
konuş.
KAMER GENÇ
(Devamla) - Bakın, değerli milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti
devleti bir hukuk devletidir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin şanına,
şöhretine uygun gelenekleri vardır. Sizler, özel
yaşamınızda istediğiniz yaşamı
yaşayabilirsiniz, istediğiniz gibi giyinebilirsiniz, onun için kimse
bir şey demez, ama Türkiye Cumhuriyeti devletinin belli makam ve
mevkilerine geldiğiniz zaman, o makam ve mevkilerin gerektirdiği
kılık ve kıyafetleri giymek zorundasınız. Bugün,
Çankayada, Türkiye Cumhuriyeti devletinin şanına, şöhretine
uygun bir giyim kuşam var mıdır değerli
arkadaşlarımız? Böyle bir şey olmaz. Bugün, işte,
devletin kurumları arasında ciddi sıkıntı var.
İşte, Çankaya Köşkünde bir yemek veriliyor, devletin ordu
mensupları gitmiyor. Ee, ne demek yani şimdi bu? Bence çok ciddi bir
sıkıntı. Yani ondan sonra, devlet
Bakın, devleti yöneten
insanların sorumluluk sahibi olması lazım. Sorumluluk sahibi
olmadığı zaman, nerede, ne zaman, nasıl bir rejim
sıkıntısıyla karşı karşıya
kalacağınızı kestiremezsiniz sayın milletvekilleri,
onun için ben rica ediyorum. Bakın, bu devlet çok ciddi
sıkıntılar içinde, ekonomik sıkıntılar içinde,
Türkiyede denetimi kaldırdınız, dış denetim
İşte,
İç Tüzük değişikliğini getiriyor Sayın Meclis
Başkanımız fakat yani bununla neyi çözeceğimiz de belli
değil. Türkiye Cumhuriyeti devleti, gerçekten, AKP yönetimi zamanında
çok ciddi sıkıntılara giriyor, girecek.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Genç, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
KAMER GENÇ
(Devamla) - Denetimi kaldırdınız. Denetim bir devletin can
damarıdır. Denetimde, müfettişler, bağımsız
denetim elemanları bir ülkede hakikaten devletin sağlıklı
olarak yönetilip yönetilmediği konusunda ciddi inceleme yapar, raporlar
düzenlerler. Ee, siz bunu kaldırdınız yani müsteşarın,
genel müdürün emrindeki bir denetim elemanı gidecek, müsteşarı,
genel müdürü denetleyecek, böyle bir şey olamaz.
Sayıştay
hangi kadrosuyla ne denetim yapacak? Bence denetim, yalnız muhasebe
kayıtlarına göre değil, denetimde yerindelik denetimi de olacak,
hukuk denetimi de olacak. Ee, yerindelik denetimi ve hukuk denetimi
olmadığı zaman öyle bir denetim olmazki.
Değerli
milletvekilleri, bugün devlet dairelerinde neler oluyor, neler bitiyor bizim
hiçbir şeyden haberimiz yok. Cumhurbaşkanlığı Devlet
Denetleme Kurulu var, bu kurul acaba niye maaş alıyor? Bugüne kadar,
bu son zamanlarda herhangi bir denetim yaptı mı? Yapmıyor. Bu
devletin bu kurumlarını işler hâle getirmek bizim görevimizdir.
Saygılar
sunuyorum efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Genç.
HASAN MACİT
(İstanbul) Söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Macit.
HASAN MACİT
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Demokratik Sol Parti ve şahsım adına hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, her hafta salı günü, Meclisin ilk çalışmaya
başladığı saatlerde, âdet üzerine, gene bir
Danışma Kurulu önerisi üzerine tartışıyoruz.
Değerli
arkadaşlar, daha önceleri düşüncelerimizi sizlerle
paylaşırken Gelin, Meclisin çalışma süresini uzunca bir
süre ayarlayalım ve milletvekili arkadaşlar da
programlarını buna göre ayarlasınlar ve Meclise
hazırlıklı gelsinler. diye bir önerimiz olmuştu. Ne
yazık ki bu önerimiz dikkate alınmadı ve gene, üç günlük bir
çalışma süresi için sizin önerinizle karşı
karşıyayız. Geçen hafta burada yaptığımız
konuşmadan sonra, AKP Grup Başkan Vekilinin buraya çıkarak
verdiği yanıtı açıkçası yadırgadım çünkü
grubu bulunmayan veya bağımsız olan milletvekillerinin söz
haklarını ellerinden almaya, baskı kurmaya yönelik bir
açıklama yapmıştı. Sayın Grup Başkan Vekili
Burada, Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve Demokratik
Toplum Partisiyle anlaştık, bu, yaklaşık 530 milletvekili
eder, size ne oluyor? anlamında bir söz sarf etti.
Değerli
arkadaşlar, o zaman, 530 milletvekili ile burada çalışacaksa,
getirin bir yasa, 530 milletvekili deyin. Üst tarafı olmasın diye bir
yasa getirin. Burada, her bir arkadaşımızın, her
milletvekili arkadaşımızın, konuşma hakkı
vardır, düşüncelerini paylaşma ve düşüncelerini ifade etme
hakkı vardır. Bu hakkı, hiçbirimizin elinden, Meclis
çoğunluğunuza dayanarak alamazsınız.
Değerli
arkadaşlar, bu, bir baskı ve yıldırma
politikasının dışa yansımasıdır. Defalarca
söyledik ve o gün Sayın Grup Başkan Vekili de söyledi, diyor ki: Bu
arkadaşlarımız konuşmak istiyorlarsa, söz almak
istiyorlarsa biz hakkımızdan vazgeçeriz. Değerli
arkadaşlar, biz lütuf istemiyoruz, biz hakkımızı burada
kullanmak istiyoruz. Düşüncelerimizi kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz.
Sizin aldığınız sözden fedakârlık yaparak, bizim o
sürede konuşma gibi bir ihtiyacımız yok.
Değerli
arkadaşlar, Meclis açıldığından bu tarafa yasalarla
ilgili şahsımız adına söz almak için talebimiz oluyor.
Bizim başka alanda söz alma, düşüncelerimizi paylaşma
hakkımız yok, ancak şahsımız adına
konuşabiliyoruz. Ne yazık ki bugüne kadar, ben ve
arkadaşlarım herhangi bir yasa üzerinde şahsımız
adına söz alma şansına sahip olamadık, alamadık. Yani
her varışımızda, her müracaatımızda 2 tane AKPli
milletvekili arkadaşımız ne hikmetse bizden önce almış
oluyorlar. Matbaa
OSMAN KILIÇ
(Sivas) Almasınlar mı?
HASAN MACİT
(Devamla) - Alsınlar, ben almasınlar demiyorum.
Matbaadan takip
ediyoruz, Kanunlar Kararlara gelen yasa tasarısı bizden önce
alınıyor.
Değerli
arkadaşlar, lütfen, lütfen, eğer bir
Geçen hafta Grup Başkan
Vekilinizin söylediği gerçek ise şahısları adına söz
alma konusunda, dolambaçlı yollara başvurmayın. Biz onun nasıl
alındığını biliyoruz. Nasıl bizden önce haber
aldığınızı da biliyoruz. Almasınlar demiyoruz,
alsınlar. Ama o hakkı bize de tanıyın. Bizim başka
konuşma hakkımız yok ve buradan sizlerin lütuf hakkıyla
vereceğiniz konuşmaya da ihtiyacımız yok.
Burada Sayın
Grup Başkan Vekili diyor ki: Efendim, bu, hakkın suistimalidir.
İki cümleyle düşüncelerini açıklayabilirler, on dakikayı
kullanmazlar. Evet, o on dakikayı kullanacağız. Niçin
kullanmayacağız on dakikayı? Bu hak bize İç Tüzük
tarafından verilmemiş mi? Danışma Kurulu önerisi üzerine
söz isteyen milletvekilinin söz süresi on dakika değil midir? Sayın
Başkan Vekilinin o konuşması, bizim konuşma
hakkımıza bir müdahale, bir baskı değil midir?
Değerli
arkadaşlar, lütfen, lütfen, burada grubu bulunmayan ve bağımsız
milletvekillerini bu -Danışma Kurulu- veyahut da çok
kısıtlı olan konuşma sürelerinden, konuşma
haklarından da mahrum etme anlayışı demokrasiye,
özgürlüklere vurulan bir kısıtlamadır, bir baskıdır.
Değerli
arkadaşlar -dünya ve Türkiye, dünya insanlığı- bu
baskıların nelere mal olduğunu dünya tarihinde
yaşadık. Almanyada Hitler yüzde 44 oyla iktidara gelmişti ama
yüzde 44 oyun verdiği şımarıklığın neye mal
olduğunu, dünyaya, kendisine ve ülkesine neye mal olduğunu bu dünya
yaşadı, gördü. 62 milyon insan İkinci Dünya Savaşında
hayatını kaybetti ve o ülke paramparça oldu. İşte,
özgürlüklere ve demokrasiye vurduğu pranga, baskı o ülkeyi o hâle
getirdi.
Değerli
arkadaşlar, biz bu hakkımızı kullanmak istiyoruz. Bir
başka hak olarak, değerli arkadaşlarım, ne yazık ki,
bugünden sonra sayın bakanlara şahsım adına soru önergesi
vermeyi artık durduruyorum. Çünkü sayın bakanlar verdiğimiz soru
önergelerine yanıt vermiyorlar, bize masal anlatıyorlar ve verdikleri
yanıtlarla soruların zerre kadar ilgisi yok. Bizim soru
önergelerimize yanıt verilmeyecek ve burada Meclisin denetim süreleri
kısıtlanacak, her gün yeni bir yasayla karşı
karşıya kalacağız; bunun adına demokrasi denilecek,
bunun adına özgürlüklerin kullanılması denilecek!
Değerli
arkadaşlar, lütfen, hiç olmazsa İç Tüzükün maddelerini
uygulayalım. Bu denetimle ilgili konulara yeterince zaman
ayıralım, bunları burada yeterince tartışalım.
Yoksa Türkiyenin gündemini tartışmamış
oluruz, yoksa halkımızın gerçekten beklediği, çözüm
üretilmesini istediği sorunları çözmemiş oluruz.
Değerli
arkadaşlar, tarihimizde de -biraz önce baskılar veyahut da oy
çoğunluğuna dayalı bir örnek daha yaşadık- rahmetle
anıyorum, Adnan Menderes de bir zamanlar: Siz isterseniz hilafeti bile
getirebilirsiniz. demişti. Ama o tarihî süreci de yaşadık.
Lütfen, biraz
daha duyarlı olalım, biraz daha anlayışlı olalım
ve buradaki Meclis kürsüsünü kullanmada, denetim yollarını kullanmada
muhalefet milletvekillerine daha anlayışlı yaklaşılsın,
daha gerçekçi yanıtlar verilsin, daha objektif bilgilendirelim ki biz de
ona göre düşüncelerimizi sizlerle, kamuoyuyla paylaşalım. Yoksa
yanlış bilgilendirme, yanlış yönlendirme farklı
yönlere, farklı kanallara götürebilir.
Değerli
arkadaşlar, bir fıkrayla sözlerime son vermek istiyorum. Biz burada
halkın gündemi şudur, şudur, şudur diyoruz; gelin
bunları tartışalım; işsizliği
tartışalım, kötü giden ekonomiyi tartışalım,
sağlıktaki sorunları tartışalım, tarımdaki
insanlarımızın, çiftçilerimizin yok oluştaki bu tarım
politikaların yanlışlığını tartışalım
diyoruz, ama siz hâlâ kendi gündeminizde, kendi belirlediğiniz gündem
doğrultusunda gidiyorsunuz.
Değerli
arkadaşlar, Temel vefat etmiş, mezar taşına
yazdırmış: Hastayım hastayım dedim
anlamadınız, şimdi ne oldu? Yarın çok geç olabilir.
Halkın sorunlarını tartışalım, halkın
sorunlarına çözüm üretelim, Meclisin gündemini de halkın
sorunlarıyla tartışır, çözüm üretir hâle getirelim.
Hepinize
saygılar sunarım. (DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Macit.
Saygıdeğer
arkadaşlarım, Danışma Kurulu önerisini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
HASAN MACİT
(İstanbul) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Arayacağım.
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
İç Tüzükün
37nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma
önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
Buyurun:
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI (DEVAM)
B) Önergeler
1.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun,
78 Sayılı Yükseköğretim Kurumları Öğretim
Elemanlarının Kadroları Hakkında Kanun Hükmünde Kararname
ile 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnameye Ekli Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifinin (2/23) İç Tüzükün 37nci maddesine
göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/15)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
18.10.2007
tarihinde CHP Grup Başkanlığının 13 nolu
yazısı ile verdiğim 78 Sayılı Yükseköğretim
Kurumları Öğretim Elemanlarının Kadroları
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 190 sayılı Genel Kadro ve
usulü hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye Ekli Cetvellerde
Değişiklik Yapılmasına ilişkin Kanun Teklifi 2/23 esas
sayı ile bugüne kadar Komisyonlar ve Genel Kurulda ele
alınmamıştır. Meclis İçtüzüğünün 37. Maddesi
uyarınca Kanunun Meclis Genel Kuruluna getirilmesini bilgilerinize arz
ederim.
Saygılarımla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu, önerge sahibi olarak buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, size rakam vereceğim. Türkiyede Sağlık
Bakanım da burada- canlıdan canlıya haftada üç kez, haftada üç
ameliyat yapan Türkiyede başka bir tıp merkezi, başka bir
hastane var mı? Avrupada var mı, dünyada? Bir iki tane
arkadaşlar. Bunu iddiayla söylüyorum. Sayın Bakan burada.
Canlıdan canlıya haftada üç ameliyat. Burası artık
Türkiyenin bir gurur merkezi oldu, Turgut Özal Tıp Merkezi.
Arkadaşlar,
buraya Sudandan, değişik ülkelerden insanlar gelip burada
karaciğer nakli yaptırıyor ve gözlerimle gördüm, Sayın
Dekan, gündüz ameliyat yapıyor, gece atlayıp Samsundan kadavradan
tekrar karaciğer getirip ertesi gün başka hastaya
Arkadaşlar,
burada bu insanlar canlarını veriyorlar, bu insanlar bu hastane için,
bu merkez için her şeylerini veriyorlar.
Değerli
milletvekilleri, beş yıldır bu kanun, aynı verdiğim
kanun. Geçen dönem Meclis Genel Kurulu kabul etti -milletvekili
arkadaşlarıma teşekkür ederim- ve kanun basıldı 2005
yılında. Niye vermiyorsunuz? Arkadaşlar, on-on beş
yıldır, burada bazı arkadaşlarımız geçici,
şirket yani temizlik şirketi kadrosunda çalışıyorlar.
Ya etmeyin, bin kişi arkadaşlar. Döner sermayeden bir de 4/B ile
yaklaşık 1.300 kişi, hastanenin tüm 1,5 milyonluk döner sermaye
parası da oraya gidiyor. Yapılış şekliyle çok
amaçlı bina olduğu için ayda tükettiği enerji bedeli başka
hastanelerin, başka üniversitelerin 2 katı.
Arkadaşlar,
biz hakkımızı istiyoruz. Malatya İnönü Üniversitesi Turgut
Özal Tıp Merkezinin verilmeyen doktor, ebe, hemşire
Yalvarıyoruz 70 hemşire verin, yoğun bakım ünitelerimizi
açalım. diyoruz. KPSSden veriyorsunuz. Arkadaşlar, hakkımızı
istiyoruz. Yani niye bunda direniyorsunuz? Niçin direniyorsunuz? O çocuklar,
orada okuyan öğrenciler benim öğrencim değil mi? Oradaki
hastalar bizim hastalarımız değil mi arkadaşlar?
Arkadaşlar,
oradaki bin kişi -temizlik şirketi kadrosunda- hepinizin kardeşi
olabilir. İşlerinde yaklaşık on beş seneleri gitti.
Temizlik şirketi kadrosunda, asgari ücretle çalışıyor bazı
teknik elemanlar.
Arkadaşlar,
bir üniversite bu kadar yok edilemez, bu kadar
Haa dün de kim vermediyse bu
kadroyu, bugün de kim vermediyse insanlık suçu işliyor. Meclis Genel
Kurulu bir kanunu Buraya getir. diyecek, ama getirilmiyor arkadaşlar.
Bunun bir siyasi tarafı yok arkadaşlar. Geçen dönem, iktidarı
muhalefeti Malatyanın tüm milletvekillerinin imzasını
taşıyordu bu teklif. Ben bunu yeniledim.
Hakkımızı
istiyoruz. Yani biz orada, dünyada bir tıp merkezi oluyoruz. Burada
çalışan insanların, orada çok büyük cesaretle, çok büyük emekle
çalışan arkadaşlarımızın şevkini
kırmayalım arkadaşlar. Bunu istiyoruz. Orada çalışan
bin tane geçici işçimizin daha feda olmasını önleyelim
arkadaşlar ve geçen dönem, bu kanun 2005 yılında
basılmasına rağmen, geçen dönemin son günü Meclis
kapanırken, kapanmaya bir ay kala Eskişehir Osmangazi Üniversitesine
ve Konya Selçuk Üniversitesine kadro verdiler. Verin, onlar da bizim
üniversitemiz. Onlara niye verdin, demiyoruz ama Türkiyede bin tane geçici
işçi çalışan başka üniversite yok arkadaşlar. Yani,
burada hak yemek günahtır.
Değerli arkadaşlarım,
hakikaten biz burada
Elektrik borcu var. Döner sermayenin çok önemli
kısmı orada çalışan temizlik şirketi kadrosuna
gittiği için elektrik borcumuzu ödeyemiyoruz. Devlet oranın elektrik
bedelini bütçeye koymak zorundadır arkadaşlar. Plan ve Bütçe
Komisyonunda teklif etmemize rağmen koyulmadı ama bir süre sonra
TEDAŞ elektriği kesmek zorunda kaldı.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Değerli arkadaşlarım,
iktidarıyla muhalefetiyle
Burası Türkiye'nin geleceğinde önemli
bir tıp merkezidir. Yolunu almış gidiyor, buna engel
olmayalım. Gelin, bu insanlara omuz verelim. Gelin, bu insanlara
alkış çalalım. Dünyada önemli bir karaciğer nakil merkezi
olan bu üniversitemize hep beraber sahip çıkalım. Ben bir kez daha
hepinizin vicdanlarına sunuyorum.
Teşekkür
ederim.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.
Önerge üzerinde,
Yalova Milletvekili Sayın Muharrem İnce.
Sayın
İnce, buyurun efendim.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bir süredir
üniversiteleri tartışıyoruz. Nedir tartıştığımız
konu? İdari, mali, yönetsel, bilimsel özerkliklerinin olması gereken,
bilim üretilen, bilgi üretilen yerler. Ama bu üniversitelere böyle değil
de ele geçirilmesi gereken, işgal edilmesi gereken yerler olarak bakarsak,
tabii ki kamuoyunda tartışmalar kaçınılmaz olur.
Şimdi,
sizlere bazı örnekler vermek istiyorum. YÖKe verilen araştırma
görevlisi kadro sayıları 1998de 5.000; 99da 5.500; 2000de 4.000;
2003te 1410; 2004te 1410; 2007de 2.000. Yani, hepimiz biliyoruz ki insan,
tasarruf edilecek bir malzeme değildir. Eğer, siz YÖKün elini kolunu
bağlarsanız, kinle, nefretle, intikamla yaklaşırsanız
sorunlar bu noktaya gelir.
2007de on yedi
üniversite kuruldu. On yedi üniversiteye 2008 bütçesi için ayrılan para
150 milyon YTL. Sadece, Uludağ Üniversitesinin bütçesi 166 milyon YTL,
İstanbul Üniversitesinin bütçesi 449 milyon YTL. Siz on yedi üniversiteye
bir tek Uludağ Üniversitesinin bütçesinden daha az bir para
ayırırsanız, görünen köy kılavuz istemez, Bozdur bozdur harca.
derler. Bu parayla ancak tabela üniversitesi yaparsınız.
Ayrıca,
biliyoruz ki 10 bin öğrencilik bir üniversitenin maliyeti 100-120 milyon
dolar civarında, daha önce açılan on beş üniversiteyi de hesaba
kattığımızda 3,5 milyar YTL dolayında bir para
ayrılması gerekirken onun yüzde 1i kadar parayı
ayırdığınızda başımıza gelenlerin
bunlar olacağı kesindir.
Yine, Millî
Eğitim bütçesinin içindeki YÖKün payına
baktığımızda da yine, bir intikam duygusunu hep birlikte
görebiliriz. 2002de Millî Eğitim bütçesinin yüzde 25i YÖKe ayrılmışken;
2004te yüzde 23; 2006da yüzde 21; 2008de ise yüzde 19,7ye
düşmüştür.
Değerli
arkadaşlarım, yine Malatya Milletvekilimiz Sayın Aslanoğlu
beş yıldır uğraşıyor burada İnönü
Üniversitesinin sorununu çözmek için. Bir başka örnek de ben size Kahramanmaraştan
vereyim. Sütçü İmam Üniversitesi 92de kuruluyor, 9 fakültesi var, 4
fakültesinin kadrosu Meclisten geçmiş, 5 fakültesinin kadrosu ne
yazık ki 92den bu yana hâlâ çözülememiş.
Değerli
arkadaşlarım, YÖK ne yapacak? Yükseköğretimi koordine edecek, sorunları
çözecek. Peki, YÖKün başına gelen kişinin geçmişine
baktığımızda neler görüyoruz? Bir: AKPnin
mutfağında yetişmiş bir kişi. Nereden biliyoruz?
Pollmark şirketinin kurucusu. Bu şirket nerelere iş
yapmış? AKP Genel Merkezine,
Meclis Başkanlığına, Başbakanlığa. Soru
önergeleri veriyoruz Ne kadarlık iş yaptı? diye, ne yazık
ki cevapları alamıyoruz.
YÖK
Başkanı olur olmaz ilk açıklaması, dedi ki, rektörlere
seslendi: Siz, Danıştayın, Anayasa Mahkemesinin, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarını görmezden gelin.
İkinci
açıklaması ne oldu? Üniversiteler paralı olsun.
İşte, tüccar siyaset anlayışının dışa
vurumudur bu.
Değerli
arkadaşlarım, Üniversiteler paralı olsun. dediğinizde
size şu cevapla gelindiğinde alınganlık göstermeyin: Siz
cumhuriyetin kazanımlarıyla hesaplaşmak istiyorsunuz.
dediğimizde lütfen lafın tamamını dinleyiniz. Nedir
cumhuriyetin kazanımlarıyla hesaplaşmak? Bu ülkede eğitimde
fırsat eşitliğini cumhuriyet sağlamıştır;
sağlamıştır, o yüzdendir ki çobanlık yapan bir çocuk
bu ülkede Cumhurbaşkanı olmuştur, kayıkçının
oğlu bu ülkede Başbakan olmuştur. Yadırgamak için
söylemiyorum bunları, övünülecek bir şey olduğunu söylemek için
söylüyorum. Cumhuriyetin sayesinde olmuştur bunlar. Ama siz Üniversiteler
paralı olsun. diyerek, diğer taraftan da fakir fukara, garip gureba
edebiyatı yaparak o fakir çocukların önünü kesmiş oluyorsunuz.
Değerli
arkadaşlarım, burada sizlere şunu söylemek istiyorum: YÖKte
hukuksuzluk dönemi başlamıştır. 27 Aralık 2007 günü
Mısıra gitti YÖK Başkanı, dört gün sonra döndü. YÖK
tarihinde ilk kez hiç kimseye vekâlet bırakmadı. İki başkan
vekili vardı -birinin imza yetkisini aldı, biri istifa etmişti-
hiç kimseye vekâlet bırakmadan Mısıra gitti YÖK
Başkanı. Hukuksuzluğun bir başka örneği de bu.
Üniversitelerin
kadro sorunu var, kaynak sorunu var, çocukların yurt sorunu var,
kahvaltı yapamıyorlar, barınma sorunları var, mezun olan
çocukların iş sorunları var.
Bakın,
Adalet Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin 24/5/2006 günü bir
açıklama yapıyor
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın İnce, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
MUHARREM
İNCE (Devamla)
diyor ki: Türban yüzde 1,5luk kesimin sorunudur.
Bugün ne oldu da Türkiye'nin sorunu hâline geldi, anlamış
değilim.
Ben size
şunu söylemek istiyorum, sizin istediğiniz şu: Muhalefet
susacak, Yargıtay susacak, Danıştay susacak, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi susacak, başsavcı susacak, paşalar
susacak, gazeteciler susacak, meslek odaları susacak, karikatüristler
susacak, bir tek Başbakan konuşacak. Bak, size o jargondan bir şey söyleyeyim:
Yok ya! derler adama. Böyle demokrasi anlayışı olur mu?
Değerli
arkadaşlarım, Meclis Başkanına sesleniyorum buradan:
Sayın Başkan -Başbakanın üslubuyla söylüyorum- lütfen
işinizi yapın! Kırk bir gün önce size yazılı soru
önergesi verdim. Hâlâ cevap vermediniz. (Bağımsızlar
sıralarından alkışlar) On beş gün içinde bana cevap
vermeye mecbursunuz İç Tüzük gereği. Meclis Başkanı İç
Tüzüke uymazsa burada kimse uymaz diyorum.
Hepinize
saygılar, sevgiler sunuyorum ve şu cümleme de herhâlde Sayın
Başkanım müsaade edecektir: Bakın, değerli
arkadaşlarım, Leyla Şahin davasında, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesine Türkiye Cumhuriyeti savunma yaparken altında
Sayın Erdoğanın ve Sayın Gülün imzası vardı
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın İnce
MUHARREM
İNCE (Devamla)
diyor ki: Türbanın üniversitelerde laik
eğitimle çeliştiği ve bağdaşmadığı,
gericiliği teşvik ettiği saptanmıştır. Bunun
altına imza atmıştır Başbakan ve Sayın Abdullah
Gül. Ne oldu? Ne değişti? Leyla Şahin tepki gösterince, Leyla
Şahinin imam olan babasını, 7 kat maaşını
artırarak İstanbul Belediyesinde yönetim kuruluna atadınız
mı, atamadınız mı? Bunun hesabını verin.
Yüce Meclise
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın İnce.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
(CHP sıralarından
Sayar mısınız sesleri)
Sayıyoruz
efendim.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Başkanım, acele etmeyin, Kızılayda
olanlar var, geliyorlar!
BAŞKAN
Kabul etmeyenler
MUHARREM
İNCE (Yalova) Bakanlar Kurulu teslim olmuş IMFye galiba! Teslim
olmuşsunuz Amerikaya!
BAŞKAN
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri, gündemin Sözlü Sorular kısmına geçiyoruz.
VI.- SORULAR VE CEVAPLAR
A) Sözlü Sorular ve Cevapları
1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, yeşil
kartların iptal edilmesine ilişkin Sağlık Bakanından
sözlü soru önergesi (6/149) ve Sağlık Bakanı Recep
Akdağın cevabı
2.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekicinin, yeşil kart
verilen kişilere ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/154) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın
cevabı
3.-Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçının,
Orduya Tıp Fakültesi kurulmasına ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/169) ve Sağlık Bakanı
Recep Akdağın cevabı
4.- Karaman Milletvekili Hasan Çalışın,
Çinden ithal edilen ürünlerin sağlığa uygun olup
olmadığına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü
soru önergesi (6/177) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın
cevabı
5.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın, bir
beldenin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/186) ve
Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
6.- Antalya Milletvekili Tayfur Sünerin, yeni
açılacak Antalya Devlet Hastanesine ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/245) ve Sağlık Bakanı
Recep Akdağın cevabı
BAŞKAN Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, Sağlık Bakanı Sayın
Recep Akdağ, gündemin Sözlü Sorular kısmının 1, 2, 4, 7,
14 ve 36ncı sıralarındaki soruları birlikte
cevaplandırmak istemişlerdi.
Şimdi, bu
soruları sırasıyla okutuyorum
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bir dakika Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) İç Tüzükün 98inci maddesini okuyun. İç Tüzükün 98inci
maddesinde der ki: Soru önergeleri okunur, bakan çıkar cevap verir.
Arkasından, milletvekili yerinden buna karşı itirazı varsa
öne sürer, bakan da tekrar buna karşı bir açıklama yapabilir.
Fıkranın sonunda der ki: Birbiriyle konuları itibarıyla
bağlantılı sorular birlikte cevaplandırılır.
Eğer Meclis
Başkanıysanız, İç Tüzük 98inci maddeye göre her soru
önergesini ayrı ayrı okutun ve cevaplandırılsın
efendim. Yani bizim burada on tane soru önergemiz okunuyor, cevap verilmiyor,
bizim söz hakkımız olmuyor Sayın Başkan. Lütfen İç
Tüzükü uygulayın.
BAŞKAN
Sayın Genç, söz hakkınız bakidir, yeri geldiğinde söz
hakkınız verilecektir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Vermiyorsunuz efendim. Geçen de dokuz tane soru önergem okundu,
benim itiraz hakkım olmadı.
BAŞKAN
Sayın Özkan, buyurun okuyun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda
gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.
27.09.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
22 Temmuz 2007
tarihinde yapılan Milletvekili Genel Seçimleri öncesinde Ülkemizde 14
Milyon 40 Bin yeşil kartlı bulunurken, bu sayı seçimlerden hemen
sonra 8 Milyon 693e inmiş, seçimlerden sonraki iki aylık süre
içerisinde yaklaşık 5 Milyon 347 Bin adet Yeşil Kart iptal
edilmiştir. Ancak işin daha da ilginç yanı Yeşil
Kartların iptal edildiği sahiplerine bildirilmemiştir. Bu
nedenle de kimlerin Yeşil Kartının iptal olduğu ancak
rahatsızlanarak hastaneye gittiklerinde anlaşılacaktır. Yaz
ortasında dağıtılan kömür ve yardım paketleri gibi,
AKP Hükûmeti tarafından seçim malzemesine dönüştürülen ve seçmenden
oy almak için dağıtılan Yeşil Kart uygulamasından
zararlı çıkan yine gariban vatandaşımız olmuştur.
1- 22 Temmuz 2007
Milletvekili Genel Seçimlerinden önce toplam kaç kişiye Yeşil Kart
verilmiştir?
2- İptal
edilen Yeşil Kart sayısının 5 milyon 347 Bin adet
olduğu doğrumudur?
3- 5 Milyon 347
Bin adet Yeşil Kartın iptal edilme gerekçeleri nelerdir?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın sağlık bakanı Sayın Recep Akdağ
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim.
03.10.2007
Akif
Ekici
Gaziantep
Herhangi bir
sosyal ve sağlık güvenlik kuruluşuna bağlı olmayan ve
aldığı hizmetin bedelini kendiliğinden ödeyemeyenler ile
ilgili 1992 yılında çıkarılan 3816 sayılı ödeme
gücü olmayan vatandaşların tedavi giderlerinin yeşil kart verilerek
devlet tarafından karşılanması hakkında kanun
çıkartılarak uygulamaya konulmuştur.
Türkiyede kesin
rakamlar bilinmemekle beraber 31.08.2007 itibarıyla 14.030.969
kişinin yeşil kartlı olduğu tahmin ediliyor. 22 Temmuz
seçimleri öncesinde kişilere yeşil kart düzenlenmesinde büyük
artış olmuştur. Seçimlerden sonra otomatik vize sistemini
gerekçe göstererek çok sayıda yeşil kart iptal edilmiştir.
Seçimden önce artışın, seçimden sora iptallerin olması
dikkat çekicidir.
1. Seçimden önce
halkta fakirleşme arttı mı, yoksa siyasi oy
avcılığı için mi gelişi güzel yeşil kart verildi?
Yeşil kart verilenler hak ederek almışlarsa neden iptal
yöntemine gidiliyor, hak etmemişlerse neden verildi?
2. 22 Temmuz
seçimlerinden önce yanlış ve hatalı yeşil kart veren yöneticiler
hakkında takibat yaptırmayı düşünüyor musunuz?
3. Yeşil
kart için müracaat edenlerin durumlarıyla ilgili ciddi bir
araştırma yapılıyor mu? Karne verildikten sonra hangi
aralıklarla ve kimler tarafından kişinin maddi durumu takip
ediliyor?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
soruların Sağlık Bakanı Sayın Prof. Dr. Recep
Akdağ tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
hususunda gereğini arz ederim.
Saygılarımla.
04.10.2007
Rıdvan
Yalçın
Ordu
Soru:
22 Temmuz
seçimleri öncesi partiniz adayları Ordu halkına, Tıp Fakülteniz
hayırlı olsun şeklinde vaatte bulunup, artık büyük
şehirlere gitmeyeceksiniz yola devam şeklinde afişler
astıkları henüz belleklerde olduğuna göre,
a) Tıp
Fakültesi inşasına ne zaman başlanacağı, hangi tarihte
bitirileceği, Tıp Fakültesi için ne miktarda yatırım
düşünülmekte olduğu hususlarının
cevaplandırılmasını arz ederim.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep AKDAĞ
tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Hasan Çalış
Karaman
Çinde üretilen
bazı oyuncakların zararlı olduğunun ortaya
çıkmasından sonra, şimdi de tekstil ürünlerinde tehlikeli seviyede
formaldehid bulunduğu ortaya çıkmıştır. Yeni Zelanda
ve Hollanda gibi ülkeler, Çinden ithal edilen çeşitli çocuk ve
yetişkin giysileri üzerinde inceleme yapmışlardır.
Basınımıza
da yansıyan bu inceleme sonuçları; Çinden ithal edilen
kumaşların sürekli ütülü gibi olmasını sağlayan
kimyasal bir koruyucu olan formaldehid maddesinin deride alerjiden kansere
kadar bir çok sağlık sorununa neden olabileceğini ortaya
koymuştur.
Bu sorun
uluslararası ticaretin yanı sıra tüketici
sağlığı açısından da büyük önem
taşımaktadır.
Bu bilgiler
ışığında;
1- Çinden ithal
edilen ve ülkemizde iç pazarlarda tüketilen çocuk ve yetişkin giysileri
üzerinde bakanlık olarak sağlık açısından her hangi
bir incelemeniz oldu mu?
2- Böyle bir
incelemeniz oldu ise sonuçları nelerdir?
3- Çinden ithal
edilen oyuncak, tekstil, ağaç ürünleri ile ilgili gümrüklerimizde ne gibi
bir sağlık kontrolü yapılmaktadır?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Sağlık Bakanı Sayın Prof. Dr. Recep
Akdağ tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
arz ederim.
İsmet
Büyükataman
Bursa
Bütün
Bölgelerimizde olduğu gibi Bursa ilimizde de sağlık problemleri
önemli bir yer tutmaktadır. Bursa İli Orhangazi İlçesi
Narlıca Beldesi yaklaşık üç bin nüfusa sahip olmasına
rağmen henüz beldede sağlık ocağı
bulunmamaktadır. Bu beldemize sağlık ocağının
acilen yapılması gerekmektedir.
Buna göre;
Bursa İli
Orhangazi İlçesi Narlıca Beldesine sağlık ocağı
yapmayı düşünüyor musunuz? Bakanlığınızın
2008 programında adı geçen ilçemize sağlık ocağı
yapımı için ödenek ayrılmış mıdır?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini saygılarımla arz ederim.
Tayfur
Süner
Antalya
Antalya Devlet
Hastanesi fiziki durum ve donanım açısından yeterli
sağlık hizmetlerini verememektedir. Antalya halkı,
sağlık hizmetleri için umudunu yeni yapılacak olan hastaneye
bağlamış durumdadır. 2005 yılının Haziran
ayında yapılan bir ihale sonucunda yapılması planlanan
Devlet Hastanesinin 5 Ocak 2007de bitirilmesi gerekiyordu. Yapımı
2005te başlanan hastanenin açılışı 6 defa
ertelenmiştir. Antalya İl Sağlık Müdürlüğünün 15 Kasım
2007de tüm servisleriyle hizmete gireceğini belirttiği yeni Devlet
Hastanesinin açılışı yeniden ertelenmiştir.
Soru 1: Hayati
önem taşıyan bir konuda, yeni hastanenin
açılışının 6 kez ertelenmesinin nedenleri nelerdir?
Soru 2: Müteahhit
firma hastaneyi İl Sağlık Müdürlüğüne teslim etmiş
midir? Eğer zamanında teslim edilmedi ise, müteahhit firmaya
nasıl bir yaptırım uygulanmıştır?
Soru 3: Yeni
hastane tüm servisleriyle ne zaman hizmete açılacaktır?
BAŞKAN
Sözlü soruları cevaplandırmak üzere, Sağlık Bakanı
Sayın Recep Akdağ.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sözlü sorular bir saat mi? Hani, bir öğrenelim efendim, yani,
her şey gündemde yok!
BAŞKAN -
Buyurun Sayın Bakanım. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Saygıdeğer Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, Ardahan Milletvekilimiz Sayın Ensar Öğütün ve
Gaziantep Milletvekilimiz Sayın Akif Ekicinin, yeşil kartların
iptaline ilişkin sözlü soru önergelerine cevap veriyorum. Her iki soru da
birbirine benzer konulara temas etmiş olduğu için, iki soruya birlikte
cevap vermiş olacağım.
Değerli
milletvekilleri, hepinizin bildiği gibi, herhangi bir sosyal güvenlik
kurumuna bağlı olmayan vatandaşlarımız, yeşil
kart almak suretiyle sağlık güvencesinden yararlanmaktadırlar.
58 ve 59uncu Cumhuriyet Hükûmetleri dönemimizden önce, AK Parti Hükûmetleri
döneminden önce, yeşil kartlılar bu hizmeti bu şekilde
alırken, maalesef, özellikle ayakta teşhis ve tedavileri
sırasında büyük sıkıntılarla
karşılaşmaktaydılar. Ayrıca, yeni doğan bebekler
ve ani bir hastalığı olan kişiler de, muhtaç olsalar bile,
yeşil kartları olmadığı için bu yeşil
kartları temin edinceye kadar ciddi sıkıntılar
çekiyorlardı. Hükûmet olarak bunların hepsini ortadan
kaldırdık. Yeşil kartlı vatandaşlarımız da
bu ülkenin bütün diğer onurlu insanları gibi rahatça sağlık
hizmetlerini kamu sağlık kuruluşlarından almaya;
ilaçlarını da eczanelerden alarak ihtiyaçlarını gidermeye
dönemimizde başladılar.
Bu
vatandaşlarımız her yıl yeşil kart
haklarının devamı için kanunun ve ilgili mevzuatın
öngördüğü biçimde vize yaptırmak durumundadır. Çünkü bir
kişi yoksul olabilir, ancak bu yoksulluk derecesi bir yıl içerisinde
değişebilir. Dolayısıyla kanun koyucu böyle bir hüküm
getirmiş durumdadır. Ne yazık ki, eski kayıt sistemlerinde
vefat eden kişiler bile yıllarca sistemin içinde
görülebilmiştir. Dolayısıyla bu meselenin takibi yeterince
yapılamamıştır. Dolayısıyla usulsüz yeşil
kart kullanımları, yersiz tedavi ve ilaç ödemelerine de zaman zaman
sebep olunabilmiştir.
Hepinizin
bildiği gibi, biz yıllarca sorunlardan kaçan, sorunların üstünü
örten anlayışların sağlık sistemimizi ne hâle
getirdiğini geçmişte hep birlikte yaşadık, bunları hep
birlikte gördük. Dolayısıyla Ağustos 2007 tarihinden itibaren
vize süresi dolan yeşil kartlı vatandaşlarımızı
otomatik olarak sistemde görebileceğimiz bir elektronik sistem
geliştirdik ve bu otomasyon sistemini uygulamaya başladık. Bu
çerçevede 21/08/2007 tarihinde yeşil kart bilgi sisteminde 13 milyon 58
bin kişi kayıtlı iken süresi dolmuş ve yeşil
kartını da vize ettirememiş olanların 4 milyon 547 bin
kişi olduğunu tespit etmiş olduk. Bu tarihe kadar daha önce hiç
tespit edilmiş değildi, ilk defa böyle bir tespit yapmış
olduk. Yani, yeşil kartlılarımız aslında iki
kısma ayrılmış oldular. Bir, vizesini
yaptırmış olan, aktif olarak hizmetten yararlanan yeşil
kartlılar. İki, vize süresi bitmiş olan herhangi bir sebeple bu
vizesini yenilememiş olan, ama sisteme daha önce yeşil kartlı
olarak giren vatandaşlar. Dolayısıyla, sistemi daha doğru
bir biçimde takip etmeye başladık. Kuşkusuz ki, bu 4 milyon 547
bin vatandaşımız da eskiden olduğu gibi vize
işlemlerini yaptırarak, eğer müstahak iseler yeşil kart
almaya, yine bu hizmeti almaya devam etmektedirler.
Dolayısıyla
daha önce de birçok kereler şu iddia edildi, bütçe görüşmeleri
sırasında da iddia edildi: Herhangi bir biçimde yeşil
kartların 22 Temmuz seçimlerinden sonra iptal edilmesi,
vatandaşlarımızın mağdur edilmesi, haklarından
yoksun bırakılması gibi bir durum kesinlikle söz konusu
değildir. 2007 yılının başından genel seçimlerin
yapıldığı 22 Temmuza kadar geçen yedi aylık sürede
verilen yeşil kart sayısı 983 bindir. Değerli
milletvekilleri, bu konuya dikkatinizi çekmek istiyorum. Yani, 2007
yılı içerisinde, biz, yedi ayda 983 bin kişiye yeşil kart
vermişiz. 2006 yılında ise 2 milyon 76 bin kişiye
yeşil kart vermişiz. Hani iddialar vardı ya Seçim geldi, siz
seçim yılı diye 5 milyon kişiye yeşil kart
dağıttınız. diye, böyle bir şey kesinlikle yok. Yani,
2006 yılında verilen yeşil kart sayısı, 2007
yılında verilen yeşil kart sayısından daha fazla.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Doğru bilgi versene!
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) Ve vermiş olduğumuz bu rakamlara,
söylediğim gibi, özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum.
Dolayısıyla soru önergelerinin birinde -üzülerek ifade etmek
istiyorum- söylendiği gibi, herhangi bir biçimde oy
avcılığı yaparak yeşil kart düzenlenmesinde büyük bir
artış olduğu iddiası tamamen asılsızdır,
tamamen uydurmadır. Ben, bunu, sizlerin takdirlerinize arz ediyorum.
Kuşkusuz,
yeşil karta başvuruda bulunan vatandaşlarımızın
durumlarının tespiti için, ilgili kurum ve kuruluşlar nezdinde,
il/ilçe idare kurullarımızca gerekli araştırmalar
detaylı olarak yapılmaktadır.
Ayrıca, bu
bahsettiğim otomatik takip sistemiyle de usulsüzlüklerin
yapılması büyük ölçüde ortadan
kaldırılmıştır. Tamamen ortadan kaldırılmıştır
demek güç, çünkü sonuçta insana dayalı bir sistem, milyonlarca insanla
ilgili bir sistemden bahsediyoruz.
Elbette ki -yine
soruda böyle bir noktaya da temas edilmiş- geçmişte yanlış
ve hatalı kart verilmesine aracı olan yöneticiler varsa bunlar için
de gereken yasal takibatlar, daha önce yapıldığı gibi,
bundan sonra da yapılmaya devam edilecektir.
Sağlık
sistemimizi çağın ihtiyaçlarına uygun bir biçimde
şekillendirmek üzere uyguladığımız Sağlıkta
Dönüşüm Programıyla sağlıkta aksayan birçok noktayı
düzelttiğimiz gibi, sizlerin desteğinizle,
vatandaşımıza hak ettiği sağlık hizmetini sunma
çabalarımızın artarak devam edeceğini bir kere daha ifade
ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, Ordu Milletvekilimiz Sayın Rıdvan
Yalçının, Ordu ilimize tıp fakültesi kurulmasına
ilişkin bir sözlü soru önergesi vardır. Hepinizin bildiği gibi,
yeni kurulan tıp fakültelerinin hastane ihtiyaçları veya temel
birimlerle ilgili bina ihtiyaçları olacaktır. Bu ihtiyaçlar, Yükseköğretim
Kurumu, ilgili rektörlükler, Devlet Planlama Teşkilatımız ve
Maliye Bakanlığımızca oluşturulan komisyonlar
marifetiyle, üzerinde çalışılarak belirlenmektedir.
Kuşkusuz, özellikle hastanelerin yapımı konusunda Bakanlığımızın
da planlamalar açısından önemli bir rol üstlenmesi gerekmektedir. Bu
anlamda biz de bahsettiğim kurumlarla birlikte çalışıyoruz.
Ordu ilimizde,
öncelikle Sağlık Bakanlığımızın mevcut
hastane imkânlarının kurulan tıp fakültesinin hastane
ihtiyacını karşılamak açısından, daha
doğrusu hastanelerde verilen eğitim ihtiyacını karşılamak
açısından üniversitemizle birlikte ortak olarak
kullanılabileceğini huzurlarınızda ifade ediyorum. Esasen
birçok şehrimizde bu çalışmaları ilgili rektörlerimizle ve
dekanlarımızla birlikte yürütüyoruz. Yeni tıp fakültelerinin
kurulması aşamasında hem hasta potansiyeli itibarıyla hem
mevcut bina ve ekipman potansiyeli itibarıyla Sağlık
Bakanlığımızın hastanelerini bu yeni kurulan tıp
fakültelerimizin hizmetine açmaya hazırız. İki alternatifli bir
protokol geliştiriyoruz. Yükseköğretim Kurulu Başkanımızla
da ben bu konuyu görüştüm, YÖK Başkanımızla, önümüzdeki
günlerde bu gelişmeleri kamuoyumuza ifade edeceğiz.
Karaman
Milletvekilimiz Sayın Hasan Çalışın, Çinden ithal edilen
ürünlerin sağlığa uygun olup olmadığı ve
bunların ne kadar denetlendiğiyle ilişkili önemli bir sorusu
var.
Esasen, piyasa
gözetim ve denetimi konusunda, değerli milletvekilleri, çeşitli
bakanlıklara farklı görevler verilmiş durumdadır. Tekstil
ürünlerinin piyasa gözetim ve denetimi Sanayi ve Ticaret
Bakanlığımızın sorumluluğundadır. Ancak,
kuşkusuz, gerekli ölçüde bu çalışmaları birlikte
yürütüyoruz. Refik Saydam Hıfzıssıhha
Başkanlığımız da, bu çalışmalarda önemli bir
referans laboratuvarı olarak bütün bakanlıklarımızın ve
kurumlarımızın hizmetine amade biçimde faaliyetine devam ediyor.
Bakanlığımızca
deri ve tekstil ürünlerinde kullanılan azoboyar madde ve aril aminler
hakkında 95 tarihinde bir genelge var. Bu genelgeyle, tekstil ve
hazır giyim ürünlerinde, sayın milletvekilimizin de bahsettiği
formaldehit maddesi ve benzeri ürünlerin kullanımıyla ilgili
kısıtlamalar var. Bütün bu tekstil ürünlerinin, oyuncakların
veya diğer ithal ürünlerinin gümrüklerden girişiyle ilgili yetki ise
Dış Ticaret Müsteşarlığındadır. Yani, sistem
şöyle çalışıyor: Biliyorsunuz, Türkiyeye girecek bu
ürünlerin bir CE belgesi alması lazım. Bu CE belgesiyle ilgili
limitler, standartlar bütün ithal edilen oyuncaklar, tekstil ürünleri, yine
Sayın Milletvekilimizin sorusunda yer alan ağaç ürünleri gibi
bunlarda bir uygunluk beyanı ve kontrol Dış Ticaret Müsteşarlığımızca
yapılmaktadır. Piyasa kontrolü noktasında, özellikle
oyuncaklarla ilgili görev Sağlık Bakanlığımıza
verilmiş durumdadır. Bakanlığımın Tedavi
Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından, Çinden ithal edilen ve
ülkemizde iç pazarda tüketilen oyuncaklar üzerinde piyasa denetim ve gözetimleri
yapılmaktadır. Bu anlamda, piyasadan çeşitli ürünler
toplanmış, bunlar Refik Saydam Hıfzıssıhha
Başkanlığımızda tahlil edilerek
değerlendirilmiştir. 2007 yılında yapılan analizler
neticesinde 15 çeşit üründen 6 adedi kurşun yönünden Türk standartlarına
uygun bulunmamış, 9 adet numune uygun bulunmuştur ve uygun
bulunmayan ürünlerin ülke genelinde toplatılması için gerekli
teşebbüsler yapılmış ve gerekli yasal işlemler de
yapılmış durumdadır. Çok önemli gördüğüm bu konu
üzerindeki, gerek tekstil ürünleri gerek oyuncuklar ve diğer ürünler
üzerindeki piyasa denetim ve gözetimlerimize biraz önce bahsettiğim
bakanlıklarımızla birlikte devam edeceğimizi de siz
değerli milletvekillerimize ifade etmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, Bursa Milletvekilimiz İsmet Büyükatamanın Bursa ili
Orhangazi ilçesi Narlıca beldesinin sağlık ocağı
ihtiyacıyla ilgili bir sorusu var. Değerli Milletvekilimiz
Narlıca beldesinin yaklaşık 3 bin nüfusa sahip olduğunu
ifade ediyor, belki 2000 yılı nüfus kayıtlarında böyle olabilir.
Bizim, Sağlık Bakanlığı olarak hane halklarına
dayalı olarak yaptığımız tespitlerde, Narlıca
beldemizde 1.471 kişi yaşamaktadır. Tabii, bu konuda biraz daha
önümüz açıldı, Türkiye İstatistik Kurumunun adrese dayalı
olarak yaptığı tespitler sonucunda -şimdi, bundan sonra
onlarla birlikte çalışma imkânımız olacak- elimizde
Narlıca beldemizle ilgili olarak gördüğümüz nüfus 1.471dir. Takdir
edersiniz ki, 1.471 nüfus için müstakil bir sağlık ocağı yapmak
hakikaten ülkemizde zordur. Yani, bu örnekten hareketle genel bir
değerlendirme de yapmak istiyorum. Türkiyedeki doktor sayısı
itibarıyla 1 sağlık ocağı hekimi veya 1 aile hekimi
verebileceğimiz nüfus 2.500 ila 3.500 arasındadır. Ortalama 3
binler civarında, 3 binlerin biraz üzerinde bir nüfusa 1 hekim tahsisini
ancak yapabiliyoruz. Dolayısıyla bu nüfuslara ulaşamayan
beldelerimiz veya köylerimiz için, tabii olarak, gezici sağlık
hizmetleriyle bu ihtiyacı yakındaki bir başka sağlık
ocağından veya aile hekimliğinden vermek durumundayız.
Aslında,
1.471 nüfus çok düşük bir nüfus değil. Gerçekten elimizde yeteri
kadar doktor sayımız olsa, bu sayılara da doktor vermek
değer, yani bu sayılardaki nüfusa da bir doktor hizmet edebilir, ama,
Türkiyenin elindeki imkânlar bu şekildedir. Kuşkusuz, ülkemizin her
yanını aynı sevdayla sahiplenmekteyiz ve sağlık
alanında nerede bir ihtiyaç varsa, gerek sağlık
ocaklarını canlandırmak gerek aile hekimliğimiz
uygulamalarını geliştirmek gerekse gezici sağlık
hizmetleriyle bu ihtiyaçları karşılamaya
çalışıyoruz, bundan sonra da bu doğrultuda hareket
edeceğiz.
Antalya
Milletvekilimiz Sayın Tayfun Sünerin, yeni inşa ettiğimiz
Antalya Devlet Hastanesiyle ilgili soruları var.
Öncelikle
şunu ifade etmeliyim: Antalyada, biz, bu bahsettiğim bölge
eğitim araştırma hastanemizi yapmaya karar verdiğimizde
mevcut devlet hastanemiz hangi şartlarda hizmet etmekteydi,
detaylarından bahsetmemiş ama, aslında Sayın
Milletvekilimiz de kısaca buna temas etmiş. Toplam 30 bin metrekare
bir kapalı alanda, yatak başına 47 metrekareyle hizmetler sunulmaktaydı.
Ben, bundan üç buçuk sene önce Antalyaya gittiğimde, oradaki hakikaten
çok içler acısı durumu görmüştüm, merdiven altlarında âdeta
hasta yatırılıyordu. Tabii, bu durum yeni bir durum da
değildi. Yani, Antalyadaki bu durumu Antalyalılar belki yirmi
senedir yaşamaktaydılar. Sayın Başbakanımıza
durumu arz ettim, yatırım programımıza bir hastane koyduk
Antalyamızda. 2005 yılının haziran ayında ihalemizi
yaptık ve 2007nin sonunda da bu hastaneyi
Antalyalılarımıza teslim etmiş olduk. Yani, iki yıl gibi
bir süre içerisinde yeni bir hastane yapmış olduk. Bu yeni hastanenin
toplam kapalı alanı 90 bin metrekaredir ve 1 yatak başına
düşen alan da 200 metrekarenin üzerindedir. Çağdaş bir mekân
oluşturmuş olduk Antalyalılara ve Antalyada çalışacak
bütün sağlık çalışanlarına.
Sayın
Milletvekilimiz şunu soruyor: Bunun açılışı niçin
gecikti? Aslında açılışta ciddi bir gecikme olmadı,
birkaç aylık bir değişiklik oldu. Çünkü Antalyada bu yeni
yaptığımız hastanenin temelleri
açıldığında orada birtakım mağaralar ortaya
çıkmıştı. Dolayısıyla onlar
planladığımızdan üç beş aylık bir gecikme
oluşturdu ama sonuç itibarıyla böylesine devasa bir hastaneyi, yani
90 bin metrekarelik bir hastaneyi iki sene içerisinde yapmış ve
Antalyalılarımızın hizmetine sunmuş olduk.
Sayın
Milletvekilimiz soruyu zannediyorum on birinci ayda vermiş; aslında
hastanenin açılış tarihine yakın bir zaman, sorusunu
sorduğu zamanlar. Antalya Devlet Hastanesinin poliklinikleri 24-25
Kasım 2007 tarihinde, bütün servisleri -acil servisleri, ameliyathaneleri-
ile birlikte 3-6 Aralık 2007 tarihinde hizmete girmiş
durumdadır.
Bütün birimler
şu anda yirmi dört saat hizmet verecek şekilde faaldir.
Sayın
Milletvekilimize de ilgisinden dolayı teşekkür ediyorum.
Altı soruya
böylece cevap vermiş oldum Değerli Başkanım.
Size ve
değerli heyete tekrar saygılarımı arz ediyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Bakanım, teşekkür ediyorum.
Soru sahibi olan
milletvekili arkadaşlarımızın kısa bir açıklama
yapma talepleri vardır. Ben her arkadaşıma bir dakikalık
süre veriyorum.
Sayın
Yalçın, buyurun efendim.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakanın açıklamaları için teşekkür ediyorum.
Ben 1988
yılında Ankara Hukuk Fakültesine gittiğimde sıra
arkadaşlarımız Erzincan Hukuk Fakültesini
kazanmıştı Sayın Bakan. Beş sene geçti -bir sene de
rötar yaptık- mezun olduğumuzda -aynı
arkadaşlarımızla aynı sıralardan mezun olduk- onlar
Erzincan Hukuk diploması aldı, biz Ankara Hukuk diploması
aldık. Ordu Tıp Fakültesi için de böyle bir akıbet mi söz konusu
olacak?
Bu konunun Millî
Eğitim Bakanlığı ve YÖKle ilgili olduğunu da
biliyorum. Fakat YÖKe soruyorsunuz, onlar da hükûmetin tahsis edeceği
ödenekle ilgili olduğunu söylüyor.
Şunu
soruyorum özetle: Ordu Tıp Fakültesi ne zaman öğrenci kabul etmeye
başlayacak, net bir tarih itibarıyla?
Bir de, efendim,
mevcut hastanelerden tıp fakültesinin
faydalandırılacağı beyanınız sevindirici bir
gelişme ama bu, Orduya tıp fakültesi için yeni bir, ayrı bir
bina yapılmayacağı anlamına mı geliyor?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yalçın.
Buyurun
Sayın Çalış.
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Başkanım, Sayın Bakanıma
teşekkür ediyorum soruma gösterdiği ilgi için.
Bu soruyu
soruş nedenim, ithal edilen ürünlerdeki yetki karmaşasına
özellikle dikkat çekmek içindi. Buna Sayın Bakanım değindi.
Bazı hususlarda yetki bir bakanlıkta, bazı hususlarda başka
bakanlıklarda. İthal edilen bütün ürünlerde sağlıkla ilgili
denetimlerin ve kontrollerin Sağlık Bakanlığında
toplanması yönünde çalışmalar yapılırsa faydalı
olacağını düşünüyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çalış.
Sayın
Büyükataman, buyurun.
İSMET
BÜYÜKATAMAN (Bursa) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Ben, Sayın
Bakanımın ifade ettiği bir iki hususu tashih etmek ihtiyacı
duyduğum için söz alma ihtiyacı duydum.
Sayın
Bakanım, Orhangazi ilçesi Narlıca beldesi, en son mahallî idareler
seçimlerine iştirak etmiş ve hâlen belde belediyeliği
hüviyetinde olan ve belediye başkanı bulunan bir beldemiz.
Dolayısıyla 1.471 nüfus ihtiva etmiş olması
Narlıcanın mümkün değil. Bu bilginin tashih edilmesi icap
ettiği kanaatindeyim, bir.
İki: Yine
benim daha önce tevdi ettiğim bu sözlü soru önergesine zatıalinizin
bir yazılı cevabı olmuştu. Bu cevapta, Narlıca
beldesinde, 1/9/2006 tarih ve sayılı valilik onayıyla
sağlıkevi planlandığının ve Narlıca
Belediyesi tarafından Narlıca sağlıkevi hizmet
binasının kaba inşaatının tamamlanmış ve
kalan kısmının da Bursa İl Sağlık Müdürlüğünce
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Büyükataman, tamamladınız mı?
İSMET
BÜYÜKATAMAN (Bursa) Hayır efendim.
...Sayın
Bakanım, 25/10/2007 tarihinde bu sağlık ocağının
kalan inşaatının tamamlanacağını
söylemişsiniz verdiğiniz cevapta. Milyarlarca lira harcanarak
bitirilmek durumunda olan bu sağlık ocağımızın da
akıbetini özellikle merak ettiğimi arz etmek istiyorum efendim.
BAŞKAN
Sayın Bakanım, kürsüye buyurun isterseniz.
Zamanı
tahmin ediyorum iyi kullanırsınız Sayın Bakanım.
Buyurun.
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Teşekkür ediyorum Değerli
Başkanım.
Şimdi, Ordu
ilimizin tıp fakültesiyle ilgili olarak ben şunu özellikle söylemeye
çalıştım: Sayın Rıdvan Yalçına ve değerli
milletvekillerimize bunu bir kere daha ifade etmek isterim huzurunuzda. Bir
tıp fakültesi kuruluş kararından sonra o tıp fakültesinin
bir hastane ihtiyacı var, bir temel bilimlerle ilgili bina
ihtiyaçları var. Öncelikle temel bilimlerle ilgili bina ihtiyaçlarının
planlanmasını ve hastane ihtiyacının devlet hastaneleriyle
birlikte görülmesinin ben daha doğru olduğu kanaatindeyim, çünkü
sonuçta toplam bir yatırım bedeli ihtiyacı var. Temel bilimler
binaları her hâlükârda bu işin olmazsa olmaz ana gereği. Ama
birçok Batılı ülkelerde, Avrupada ve Amerika Birleşik
Devletlerinde kamu hastanelerinin hatta vakıf hastanelerinin
üniversitelerle ortak kullanıldığını biliyoruz. Bu
yapıldıktan sonra, yani, işin başlangıç dönemi bu
şekilde oluşturulduktan sonra, Orduda yeni bir hastane
binasına, fakülte binası için, fakülte hastanesi için veya ortak
kullanılacak bir başka kampüs mantığıyla kurulabilecek
yeni bir hastane kompleksi için ihtiyaç olabilir. Bu, bilahare
değerlendirilir ve gereği yapılır. Ama sonuç
itibarıyla işin hızlanması açısından böyle bir kullanıma
biz Sağlık Bakanlığı olarak hazırız. Bunu,
hem YÖK Başkanlığına hem Maliyemize hem de Devlet Planlama
Teşkilatına iletiyoruz. Yani, bu işi kolaylaştıracak
bir ön adımdır diye düşünüyorum.
Sayın
Çalışın ifade ettiği hususa da katılıyorum.
Özellikle sağlık yönünden bizim müdahil olmamız gereken alanlar
var, bunu diğer bakanlıklarımızla görüşüyoruz.
Narlıca
beldesinde bir bina yapabiliriz Değerli Milletvekilim. Böyle
başlanmış çok binalar var. Bu binaları, takdir edersiniz ki
zayi edemiyoruz. Bunları bir şekilde yapmak, tamamlamak, çürümeye
terk etmemek ve daha sonra da yapılan bu binayı bir şekilde
vatandaşın hizmetine sokmak gerekiyor.
Ben, nüfuslarla
ilgili son durumu yeniden değerlendireceğim. Biraz önce de ifade
ettim, aslında 1.500 nüfus için de 1 doktor vermeyi ben yürekten isterim,
ama Türkiyedeki doktor sayıları 3 bin sayısının
altına düştüğümüzde gerçekten bizi çok zorluyor sayı
yetersiz olduğu için. Sizin de uyarınızı dikkate alarak
buradaki nüfusu bir daha gözden geçireceğimi ifade ediyor, teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
7.- Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçının,
TOKİ konutları ve toplu açılış törenlerine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/163) ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı
8.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
Tokatın bazı ilçelerinde TOKİnin konut yapıp
yapmayacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/180) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil
Çiçekin cevabı
9.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, Kütahya Şeker
Fabrikasının satışına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/185) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı
10.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüzün, Türk
Telekomdaki greve ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/195) ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı
11.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersinin, THYnin
Başbakanlığa satmak için uçak alacağı iddiasına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/230) ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı
12.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, bakanların
askerlik durumuna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/234) ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı
BAŞKAN -
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, biraz önce Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Sayın Cemil Çiçekin cevaplamak
istediği soru numaralarını sizlere sırasıyla
okumuştum, ama şu anda -Sayın Bakanla da tekrar görüştük-
sadece 3, 8, 13, 19, 24 ve 26ncı sıralardaki soruları
arkadaşımıza -Sayın Özkana- okutacağım ve
Sayın Bakanımız da bu soruları
cevaplandıracaklardır.
Sayın Özkan,
buyurun efendim.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
soruların Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda
gereğini arz ederim. Saygılarımla. 04.10.2007
Av.
Rıdvan YALÇIN
Ordu
Soru:
22 Temmuz
seçimleri öncesinde birçok vilayetimizde TOKİ konutları ve toplu
açılış törenleri yapıldığı, tören
organizelerini il valiliklerinin üstlendiği, tören alanı ve yol
güzergâhlarının AK Parti bayrakları ile
donatıldığı, il valilerinin de bu törenlerde konuşma
yaptığı, bu şekilde bir törenin Ordu ilinde de
yapıldığı,
Bu itibarla:
a) Yapılan
törenin devlet töreni mi, yoksa parti mitingi mi olduğu,
b) Devlet töreni
ise tören alanı ve yollardaki parti bayraklarının
asılmasının devlet töreniyle bağdaşıp
bağdaşmadığı,
c) Yapılan
tören bir parti faaliyeti ise bir kısım yüksek bürokrat ve il
valilerinin parti faaliyetinde bulunmalarının, konuşma
yapmalarının, il resmî ve sivil toplum kuruluş temsilcilerinin
davetiye ile çağrılmalarının devlet gelenekleri ve mevzuat
karşısında doğal karşılanıp
karşılanmadığının, doğal
karşılanmıyor ise sorumlular hakkında ne tür bir işlem
düşünüldüğü,
d) Âdeta devlet
eliyle parti mitingine dönüştürülen bu törenlerin ülkemiz genelinde ve
Ordu ilinde toplam ne miktar harcamayla yapıldığı,
e) Nihayet bu
harcamaların partiniz kasasından mı yoksa devlet bütçesinden ise
hangi kurum ve yetkilisi tarafından ve ne miktar harcama
yapıldığı hususlarının cevaplandırılmasını
arz ederim.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Başbakan Sn. Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
31.10.2007
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Tokat
İlimizin Merkez, Turhal, Sulusaray, Artova, Niksar ve Almus
İlçelerinde TOKİ Başkanlığınca konut
yapımı gerçekleştirildiği halde, Erbaa, Yeşilyurt,
Başçiftlik, Pazar, Reşadiye ve Zile İlçelerinde TOKİ
Başkanlığınca konut yapımı bulunmamaktadır.
Bu ilçelerimizde TOKİ Başkanlığınca konut yapılması
düşünülmekte midir?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın aracılığınızla Sayın
Başbakan Tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
Kütahya
Şeker Fabrikası 23.820.000 dolara Partiniz yandaşlarına
24/10/2004 günü Özelleştirme İdaresince devir edilmiştir.
Fabrikanın 2004 yılı beyan edilen net kârı 11 trilyondur.
Satış
işlemi gerçekleştikten sonra Türkiye Şeker Fabrikası Genel
Müdürlüğüne ait olan 112 dönüm arazi, 20/05/2005 tarihinde usulsüz olarak
tapuda Kütahya Şeker Fabrikaları adına düzeltme yoluyla
mülkiyetine geçirilmiştir. Evvelce alınan 241 dönümlük arazi de
usulsüz imar değişikliği ile değeri 58 trilyona
çıkarılmıştır.
1- Yapılan
bu işlemler doğru mudur?
2- Doğruysa
vergi değeri 11 trilyon olan bu arazi evvelce özelleştirme
kapsamında olmasına rağmen nasıl olmuş da Kütahya
Şeker Fabrikaları mülkiyetine özelleştirmeden bir yıl sonra
geçirilmiştir?
3 - Usulsüz imar
değişikliğini yapanlar hakkında işlem
yapılmış mıdır?
4 - Özelleştirmede
satış fiyatı nasıl ve hangi bilirkişilere tespit
ettirilmiştir?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Özelleştirme kapsamında olmamasına rağmen
BAŞKAN
Sayın Genç, verdiğiniz önergeyi olduğu gibi okutuyoruz, neye
itiraz ediyorsunuz?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bir dakika efendim
Özelleştirme kapsamında
olmamasına rağmen
dedim. Sanki, arkadaşımız
olmasına rağmen gibi okudu da, orada bir yanlış
anlaşılma olmasın.
BAŞKAN
Öyle mi? Peki.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yani, mana tamamen değişiyor.
BAŞKAN
Anladım.
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Yani, Kütahya Şeker Fabrikası özelleştirmesi
kapsamında olmayan bu 112 dönüm arazi sonradan ona geçirilmiş.
BAŞKAN
Tamam, tarafınızdan düzeltildi.
Buyurun
Sayın Özkan.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
Ülkemizde 25.000
işçiyi kapsayan Türk-Telekom grevi 21. gününü doldurmuş ve bugüne dek
hiçbir olumlu gelişme olmamıştır.
Yasal bir hak
olan greve karşı, Türk-Telekom İdaresinin yasa
dışı uygulamaları, grevin devamını istemesi
izlenimini yaratmaktadır, çalışanlar ve kamuoyu tedirginlik
içerisindedir.
1. Yaşamsal
önemi olan haberleşme hizmetlerinin aksaması, 25.000 işçinin
hizmet üretememesi her alanda olumsuz etki yaratmaktadır. % 55i
özelleştirilen, % 45i Türk Telekomünikasyon Kurumuna ait olan Türk
Telekomdaki grevin bitirilmesi için hükümetimiz hiçbir olumlu çaba içinde
bulunmamaktadır.
Bu yıl
içinde yaşanan Hava-İş grevinin önlenmesi için hükümetçe
gösterilen çaba ve girişimler bu grev için neden gösterilmemektedir?
2. Sadece iş
ve ekonomi yaşamını değil ülkemiz güvenliğini,
aileleriyle birlikte yaklaşık 100.000 kişiyi ilgilendiren
Türk-Telekom grevinin daha fazla uzamadan bitirilmesi için Türk
Haber-İş Sendikası ile işveren arasında arabuluculuk
ve koordinasyon yapılmasını düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan
tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını talep ederim.
Saygılarımla,
Ahmet
Ersin
İzmir
Özelleştirme
kapsamında ve % 51 oranında hisseleri halka arz edilmiş bulunan
THY yönetim kurulunun, Başbakanlığa satmak üzere en ucuzu 51,7
milyon dolar olan Gulfstream G550 tipi, lüks bir uçak almaya karar verdiği
açıklanmıştır.
THYnin,
Başbakanlığa satmak üzere lüks uçak satın alması
kafaları karıştırmıştır.
1- THYnın
neden Başbakanlığa satmak üzere 51,7 milyon dolara lüks uçak
satın alıyor? Uçağın alınmasını Sayın
Başbakan mı istedi, THY jest mi yapıyor?
2- Bu
alışveriş yönteminin amacı nedir? THY uçağı
aldığı fiyatla mı, daha ucuza veya kâr ederek mi
Başbakanlığa satacak? THYna bu alışverişten
komisyon ödenecek mi?
3- Her gün bir
milyon kişinin aç yattığı Türkiyede, bir yandan tadilat ve
mobilya alımı için Sayın Güle 30,7 milyon YTL ödenek verilmesi
ve diğer yandan sayın Başbakana 51,7 milyon dolara lüks uçak
alınmasında adalet var mı? Bu fahiş harcamalar israf
değil mi? Dinimizde israf günah değil mi?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın aracılığınızla Başbakan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim. 15.11.2007
Kamer
Genç
Tunceli
22 Temmuz
seçimleri sonucu Bakanlar Kuruluna atadığınız bakanlar
arasında:
1-
Askerliğini yapmayanlar var mıdır? Varsa kimlerdir?
2- Paralı
askerlik yapanlar var mıdır? Varsa kimlerdir?
3-
Bakanlarınız arasında geçmişte İran Devrimi
kutlamalarına katılan var mıdır? Varsa kimlerdir?
BAŞKAN
Sayın Bakanım, buyurun.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; biraz evvel okunan soru
önergeleriyle ilgili olarak, sırasıyla Hükûmet adına cevaplamak
üzere -Sayın Başbakan adına- huzurunuzdayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başbakandan sorulan birinci soru önergesi: Muhtevasından da
anlaşılacağı üzere, 22 Temmuz seçimleri öncesi Türkiyenin
muhtelif yerlerinde toplu konut ve benzeri devlet faaliyetleriyle ilgili
açılışlar yapılmaktaydı. Bunlardan bir tanesinin de
Ordu ilinde yapıldığı anlaşılıyor. Burada,
başkaca hizmetlerin yanı sıra, TOKİnin inşa
ettiği konutların açılışında yaşanan bir
kısım hususları dile getirmektedir.
Değerli
milletvekilleri, Toplu Konut İdaresi son beş yıl içerisinde
gerçekten önemli başarılara imza atmıştır, çok büyük
hedefleri de gerçekleştirmiştir. Bundan dolayı, başta
TOKİ Başkanı olmak üzere, emeği geçen herkese buradan
tebriklerimi ve teşekkürlerimi sunmak istiyorum.
Şu an iki
yüz altmış binin üzerinde konut inşaatı bitmiştir veya
devam ediyor, hedefimiz birkaç yıl içerisinde bunu beş yüz bine
çıkarmaktır. Bu projeyi biz önemsiyoruz. Bu çalışmalara da
gerçekten hem destek veriyoruz hem önem veriyoruz hem de teşvik etmeye
çalışıyoruz. Birçok sebebi var bunun. Bir defa, maalesef, en
önemli şehirlerimiz dahi çarpık görüntüler içerisindedir.
Kentleşmeyi şehirlerimizde tam olarak gerçekleştirebilmiş
değiliz. O nedenle, Toplu Konut İdaresi yoluyla hem
şehirlerimize güzellik katmak, kentsel dönüşümü sağlamak hem
orta ve daha düşük gelirli vatandaşlarımızın konut
sahibi olmalarını temin etmek hem konut inşaatlarına kalite
getirmek hem de inşaat sektörü Türk ekonomisinin önemli bir sektörü
olduğu için, motor sektörü olduğu için, bu alanda bir canlanmaya da
sebebiyet vermek ve başkaca sebeplerle de bu inşaatlar Türkiyenin
her yerinde yaygın bir şekilde devam etmektedir.
Dolayısıyla, biten konutların da zaman içerisinde, ne zaman
bittiyse, belli bir program dâhilinde açılışı yapılmaktadır.
Şimdi,
burada dikkat edilecek husus şudur: Ordu ilinde gerçekleşen bu
açılış töreni elbette bir seçim dönemine denk geliyor. Bir
açılışın seçim dönemine gelmesi ayrıdır, seçim
yasaklarına girmesi ayrıdır. Son 22 Temmuz seçimleriyle birlikte
gördük ki, Türkiyede seçimler seksen günden evvel yapılamamaktadır.
Dolayısıyla, seçim kararı alındıktan sonra, seçim
yasaklarının başlaması için daha yetmiş gün var
demektir. Eğer bu açılış törenleri seçim yasakları
içinde gerçekleşmiş olsaydı, tabiatıyla yasalar
açısından doğru bir açılış olmayacaktı,
yasalar açısından sakıncalı bir durum olacaktı. Zaten
böyle bir durum var ise, ilgili makamlar da bununla ilgili gerekli
soruşturmayı yapmakta, o türlü dosyalar da zaten buraya gelmektedir.
Dolayısıyla, seçimlerin başlamış olması devlet
faaliyetlerinin durdurulması, askıya alınması anlamına
gelmiyor ve gelmeyecektir.
O nedenle,
yapılan bu törenler evvela devlet törenidir, bir partinin faaliyeti
değildir. Ancak, seçimin başladığı tarihten itibaren
bütün şehirlerimizde hep beraber görüyoruz, belki bazen de şikâyet
ediyoruz, o ilin ya da ilçenin, hatta köyün caddesi, sokakları parti
bayraklarıyla donatılmaktadır. Dolayısıyla, Ordu
ilinde vaki bir parti bayrağı, flaması varsa veya başka
türlü tanıtım malzemeleri varsa, bu tören dolayısıyla
değil, seçimin başlamış olması sebebiyledir. O
nedenle, TOKİ idaresinin de esasen bu törenle hemen hemen hiçbir ilgisi
yoktur, Valilikle düzenlenmiş bir törendir. Sadece toplu
açılışlar yapıldığı için, TOKİnin
yaptığı iş, orada bu faaliyetlerini gösterebilmek,
tanıtabilmek adına yaptığı bir afiş ya da bez
asımından ibarettir. Yapılan tören bir devlet törenidir ve
burada yasalarımız açısından da sakıncalı bir
durum söz konusu değildir.
İkinci
olarak, yine toplu konutla ilgili, Tokat Milletvekilimiz Sayın Reşat
Doğrunun soru önergesi
Biraz evvel de ifade etmeye
çalıştım. Toplu Konut İdaresi, Türkiyenin her
tarafında, hemen hemen her ilinde ve mümkünse her ilçesinde projelerini
hayata geçirmeye çalışıyor. Özellikle kamu konutları
bakımından ihtiyaç duyulan yerlere öncelik vermek kaydıyla bu
faaliyetlerini belli bir plan dâhilinde sürdürüyor. Şimdi, Toplu Konut
İdaresi bu faaliyetlerini sürdürürken, bu yatırımları
yaparken, konutları yaparken nasıl yapıyor, onunla ilgili genel
kuralı burada bilginize sunmak istiyorum. Ondan sonra da sorunun cevabı
zaten kendiliğinden gelmiş olacaktır.
Toplu Konut
İdaresi tarafından gerçekleştirilen toplu konut projeleri,
ilgili kaymakamlık ya da belediyenin kamu ya da hazine mülkiyetinde konut
yapımına uygun özelliklerde arazi ya da arsa belirleyerek idareyle
yaptığı başvuruların değerlendirilmesi sonucunda
gerçekleşmektedir. Dolayısıyla, Toplu Konut İdaresinin
genellikle bir yere konut yapımında en evvel işi harekete
geçiren belediye başkanlarımız, kaymakamlarımız,
illerde tabiatıyla valiliklerimiz bu türlü taleplerde bulunuyor,
arsayı gösteriyor. Sonra, bu arsalar ya hazine arazisidir veya belediyenin
arazisidir, oraya değer kazandırmak ve şehrin demin
söylediğim amaçlara uygun bir görünüm kazanabilmesi için de bu arsalar
tahsis edilmek suretiyle, İdareyle karşılıklı
görüşmeler içerisinde bu yatırımlar gerçekleştirilmektedir.
Eğer böyle bir karşılıklı talep ve anlaşma
olmadığı takdirde, o zaman boş yere bir yere kaynak israf
edeceksiniz. Talep olmadığı halde konut yaparsanız, o
takdirde o kadar yatırım boşa gidebilecektir. Yaşanan
tecrübelerden sonra, esas itibarıyla bugün Toplu Konut nereye
yatırım yapıyorsa, bu taleplerin sonucudur.
Ayrıca,
Toplu Konut İdaresi tarafından nüfusu 40 binin altında bulunan
yerleşim birimlerinde belediyeler ya da kaymakamlıklarla
işbirliği içinde talep örgütlenmesi yapılmaktadır. Demek
ki, eğer ilçenin nüfusu, yerleşim merkezinin nüfusu 40 binin
altındaysa, şimdi oraya Toplu Konut İdaresinin
kendiliğinden gidip konut yapmasının bir anlamı yok, çünkü
bunu yapıp satmak üzere, ister kamu konutları için lojman olarak
isterse vatandaşlarımıza teker teker satmak için; 40 binin
altındaysa, bizim bugüne kadar uyguladığımız, belediye
başkanlarımız, kaymakamlarımız bir talep örgütlenmesi
yapıyor. Diyor ki: Bizim, burada 150 konutluk bir talebimiz var,
bunların isimleri belli. Bunları tespit ediyorlar, sonra Toplu Konut
İdaresine diyorlar ki: Burada da bir arsamız var, 150 tane de
vatandaşımız bu konutlardan almak istiyor. Böylece, bu
karşılıklı mutabakat ve değerlendirmelerin sonucunda, 40
binin altındaki yerlere konutlar yapılabilmektedir. Yukarıda
ismi geçen, zikredilen Tokat ilimizin ilçelerinde şu ana kadar belediyeler
ya da kaymakamlıklar tarafından bir başvuru söz konusu
değildir. Hiç şüphesiz, başvuru söz konusu olduğunda,
hiçbir ayrım yapılmaksızın, oralarda da bu hizmetler
götürülebilir, bundan da memnun oluruz. Dolayısıyla, şimdi
yapılacak iş, bu talep örgütlenmesini gerçekleştirebilmektir.
İlgili belediye ya da kaymakamlıklar müracaatı yapmış
olması hâlinde, o ilçelerimize de toplu konut yapılabilecektir.
Üçüncü bir soru,
Kütahya Şeker Fabrikasının arsalarıyla ilgili konudur ve
burada dört tane soru var. Bununla ilgili ifade etmek istediğimiz hususlar
şu: Şimdi, söz konusu taşınmaz Kütahya Şeker Fabrikası
Anonim Şirketinin sabit kıymetlerinde yer almakta olup Türkiye
Şeker Fabrikaları Anonim Şirketinin sabit kıymetlerinde
kayıtlı değildir. Demek ki bahse konu arsa, taşınmaz,
Türkiye Şeker Fabrikalarının değil Kütahya Şeker
Fabrikasının mal varlığı içinde gözükmektedir.
Ayrıca, Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi bu
taşınmazla ilgili satın alma bedeli ödemediği gibi bugüne
kadar emlak vergisi, vesaire herhangi bir ödeme de yapmamıştır.
Konunun belirtilen hususlar ve ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde
değerlendirilmesi gerektiği Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne
de bildirilmiştir. Kütahya Şeker Fabrikası Anonim
Şirketinin arazileriyle ilgili idare tarafından herhangi bir imar
çalışması da yapılmış değildir.
Dolayısıyla bunu da bilgilerinize sunuyorum.
Dördüncü soru,
Gaziantep Milletvekili Sayın Yaşar Ağyüzün Telekom greviyle
ilgili sormuş olduğu sorudur. Esas itibarıyla, bu sorunun bugün
itibarıyla konusu kalmamıştır ama kısaca şunu
ifade etmek isteriz: Anayasanın 53üncü ve 54üncü maddeleri toplu
sözleşme, grev ve lokavt hakkını düzenlemektedir. Böyle olunca
toplu sözleşme müzakereleri sırasında, şartlar
gerçekleştiğinde işçi sendikaları yasalar çerçevesinde bu
hakkını kullanabilir, taleplerini karşılasın diye. Bir
manada işverene baskı olsun diye greve gidebilir. Dolayısıyla
greve gitmek işçi sendikasının, toplu sözleşmenin
taraflarından birinin anayasal ve yasal hakkıdır. Bu hakkı
kullanmak adına da ilgili sendikamız greve gitmiştir. Fakat bu
grevin safahatı sırasında Hükûmet olarak müteaddit defalar çaba
sarf edilmiştir, grevin uzamaması için, iki tarafın da
mağdur olmaması açısından. Nitekim, bu konuyla ilgili
gündem dışı, hatırlayabildiğim kadarıyla
Sayın Şandır burada bir gündem dışı söz
almıştı. Buna da Sayın Ulaştırma Bakanı
yaptığı çalışmalarla ilgili bilgi vermişti.
Neticede aradan geçen süre içerisinde şunu gördük ki, yine grevin
bitirilmesinde Hükûmet olarak önemli bir çaba sarf edilmiştir ve
doğrusu da olumlu bir sonuca da ulaşılmıştır. Bu
açıdan baktığımızda, biz üzerimize düşeni
yaptık ve grev de bugün itibarıyla bitmiştir ve bundan da
memnunuz. Soru önergesinin bu manada konusu da kalmamıştır.
Bir başka
soru, İzmir Milletvekili Sayın Ahmet Ersinin. Türk Hava Yollarının
Başbakanlığa satmak için uçak alacağı iddiasına
ilişkin sorular.
Değerli
arkadaşlarım, daha evvel de ifade etmeye çalıştım
-tabii, soru önergeleriyle ilgili olarak 97nci madde bu işin çerçevesini
çizmektedir- hangi konularda soru sorulabilir, hangi konularda sorulamaz diye.
Şimdi, bu konu doğrudan bizi ilgilendirmiyor, sebebi de şudur:
Türk Hava Yolları, soru önergesinde ifade edildiği gibi, artık
çoğunluk hissesi özel sektöre geçmiş, özel şahıslara
geçmiş bir kuruluştur. Kamunun hissesi yüzde 50nin altına
düşmüştür. Dolayısıyla, Türk Hava Yolları, bugün
itibarıyla özel sektör kuruluşudur ve özel hukuk hükümlerine tabidir.
Neye karar verecek, neyi nasıl yapacak, faaliyet alanlarında ne gibi
işlemler, ne gibi kararlar alacak, verecek; bunun bizimle, idareyle,
Hükûmetle bir alakası yok. Lehine olan, müdebbir bir tüccar gibi neleri
yapması gerekiyorsa, hangi kararları alması gerekiyorsa onu
kendisi alabilecektir. Dolayısıyla, doğrudan bizi ilgilendiren
bir yanı da, bu sorunun, yoktur.
Son olarak
Sayın Başkan, Bakanlar Kurulu üyeleriyle ilgili sorulmuş olan
sorudur: Askerliğini yapmayan var mı? Paralı askerlik yapan var
mı? Bakanlar arasında geçmişte İran devrimi
kutlamalarına katılan var mıdır?
Şimdi, Millî
Savunma Bakanlığından gelen, soru önergesine verilen cevap
şudur: Bakanlar Kurulu üyelerinin tümü askerlik hizmetlerini ilgili
dönemlerdeki mevzuat hükümlerine uygun şekilde
tamamlamışlardır. Bakanlar Kurulu üyelerinin
bazılarının geçmişte İran devrimi kutlamalarına
katıldıklarına ilişkin herhangi bir bilgiye de rastlanmamıştır.
Durumu
bilgilerinize saygıyla arz ediyorum.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Yine,
arkadaşlarıma, sırasıyla birer dakikalık bir
görüşlerini ifade etme fırsatı tanıyacağım
İç Tüzük gereğince.
Sayın
Ağyüz, buyurun efendim.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Teşekkür ederim.
Sorumun grev
bitti diye cevaplandırılmamasını ben
yadırgıyorum. Zamanında cevap verilememesinin sonucudur bu.
Sorumun
içerisinde, Hükûmet niye zamanında tavır koymuyor, niye ara buluculuk
yapmıyor, bu kadar millî kaynak heder oluyor, özelleştirmeler hep
işsizlik yaratıyor, hep kaynak israfı yaratıyor
Bu
sorularım grevin bitmiş olması bahane edilerek cevap verilmeden
geçirilemez.
Yabancı
şirket bugüne kadar işçiden kısarak, işçi
kıyımı yaparak, hiçbir altyapı yenilemesi
yapmamıştır, hiçbir teknik yenileşme
yapmamıştır. Bütün kâr cebine kalacak ve Hükûmete de diyecek ki,
grev yapanları sen gözaltına al. Hükûmet organları bariz grev
kırıcılığı yapmıştır. Ben
bunların cevabını arıyorum. Grevin bitmiş olması
demek, bu sorularıma cevap verilmemesi anlamına gelmez. O
bakımdan, soru önergemin de geç cevaplanmış olmasını
ayrıca da kınıyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ağyüz.
Sayın
Yalçın
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanımı hayretle dinledim. Zannediyorum kendileri de oradaki merasim
alanında bulunuyorlardı. Öyle bir devlet töreni düşünün, valilik
tarafından, Sayın Başbakanın ampul rozetli bir resminin
olduğu davetiye gönderiliyor, TEDAŞ araçları tören alanına
AKPnin bayraklarını asıyor, resmî-özel kurumlar
çalışanları kamu gücüyle alana getirilmeye zorlanıyor ve
miting alanı, tören alanı bir parti mitingi şeklinde süsleniyor,
tanzim ediliyor ve bir tek Türk Bayrağı var bu alanda, o da parti
binamızda asılı olan Devlet el koyacak pankartını kapatmak
için iki tane dev vinçle asılmış Türk Bayrağı var ve
bütün bunların masrafının da devlet kesesinden ödendiğini
burada Sayın Bakandan öğrenmiş oluyoruz. Bir zamanlar bu ülkenin
yöneticileri, özel konuşmasıyla kamu konuşmasının
masrafını bile ayrı öderlerdi.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Nereden nereye diyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Yalçın, teşekkür ediyorum.
Sayın
Doğru
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Sayın Başkan, Sayın Bakana 8 numaralı
soruya vermiş olduğu cevaptan dolayı teşekkürlerimi sunmak
istiyorum. Tokat ilinde Yeşilyurt, Pazar, Zile, Erbaa ve Reşadiye
bölgelerinde toplu konutla ilgili bir çalışma
olmamıştır. Bildiğim kadarıyla Erbaa Belediye Başkanı
Ahmet Yenihan, Zile Belediye Başkanımız Murat Ayvalıoğlu,
Reşadiye Belediye Başkanı Rafet Erdem Beylerin toplu konutla
ilgili bir talepleri olmuştur. Hatta yer gösterdiklerini de söylemek
istiyorum Sayın Bakanımıza. Özellikle buradaki insanlar, fakir
bölge olduğu için, ev sahibi olmak istiyorlar. Bu konuda da Sayın
Bakanın 40 bin nüfusun üzerindeki yerlerle ilgili talebini ve
altındakilerin de nasıl talep olacağı şeklindeki
söylemlerini de izledim. Onları da hazırlayıp Sayın
Bakanımıza ve gerekirse gerekli yerlere de
ulaştıracağım. Kendilerine teşekkür etmek istiyorum,
sağ olsunlar efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Doğru.
Sayın Genç,
sizin iki sorunuz olduğu için size iki dakikalık süre vereceğim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Efendim, soruma
cevap verilirken ismim zikredilmediği için ben de sorumu
cevaplandıran kişinin zikretmeyeceğim ismini.
ASIM AYKAN
(Trabzon) Yapma ya!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Şimdi, burada sorulara doğru cevap verilmiyor. Sorulara
doğru cevap verilmesi lazım Sayın Başkan.
Bakın,
şu elimdeki, Kütahya Şeker Fabrikalarının tapu
kayıtları. Bu tapu kaydında
Şimdi, Kütahya Şeker
Fabrikaları 24/10/2004 tarihinde birisi AKPli milletvekili, birisi de
Tolonlar diye bir şirkete 23 milyon 820 bin dolara satılmış.
Fakat, 2004 yılındaki bu fabrikanın kârı 11 trilyon lira. 11i
de daha aşıyor. Ondan sonra, bu tapu alındıktan sonra
24/10/2004 tarihinde Kütahyadaki şeker fabrikalarına ait sütunda
şöyle bir düzeltme yapılıyor. Bakın, burada. Şimdi,
112 dönümlük bir arazinin İlk sahibi Türkiye Şeker Fabrikaları
Anonim Şirketine ait kayıtlı
üzeri çizilmiş, Kütahya
Şeker Fabrikalarına... Yani özelleştirme yapan kişiye
devredilmiştir. Hükûmet adına buna cevap veren insanların
bunları getirip de
Ben bunların tapu kayıtlarını da
söylemiştim. Niye bunlara cevap verilmiyor? Neyi, kimi, kimden gizliyoruz?
Devletin mallarının böyle birilerine peşkeş çekilmesinin,
saklanmasındaki amaç nedir efendim? Yani kendi milletvekilinize
satılmış diye...
Ayrıca, o
sene zaten Türkiye Şeker Fabrikalarının 11 trilyon kârı
var.
Bir de orada imar
değişikliği yapılıyor, o imar
değişikliğini de ayrıca dile getireceğim.
Şimdi,
Sayın Başkan, tabii, siz bizim sorulara yeteri kadar cevap vermemizi
de engellemek istediğiniz için, ille orada bana
Şimdi, ben ikinci
sorumla ilgili bir açıklama yapmayacağım. Şimdi, müsaade
ederseniz ona da bir açıklama yapayım. Yani buna bir cevap veremedim,
çünkü elimde çok ciddi belgeler var, bu soruyu yenileyeceğim.
Şimdi,
Bakanlar Kurulunun askerliğini yapıp yapmadığı
meselesini
Ben diyorum ki: Bakanlar Kurulu içinde askerliğini yapmayan
var mı, kısa askerlik süresini yapan var mı?
Şimdi,
efendim bir sorum var
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Şimdi, bakınız Sayın Genç, bütün sorular için
arkadaşlarıma aynı süreyi verdim, size de verdim. Sorunuz da
cevaplandırıldı.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Benim sorum cevaplandırılmadı Sayın
Başkan. Bunları gizlemeye siz tavassut ediyorsunuz.
BAŞKAN
Hayır, estağfurullah.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bunlara cevap vermesine
BAŞKAN
Hayır.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sizin menfaatinizi öğrenmek istiyorum? Yani, devletin, böyle,
sırlarını saklamakta siz niye bu kadar hassas
davranıyorsunuz? Size teessüf ederim!
BAŞKAN
Peki efendim.
13.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahan
Merkez Cami imamının görevden alınmasına ilişkin
Devlet Bakanı Mustafa Said Yazıcıoğlundan sözlü soru
önergesi (6/172) ve Devlet Bakanı Mustafa Said
Yazıcıoğlunun cevabı
BAŞKAN
Soruya cevap verecek Sayın Bakan? Burada.
Soru önergesini
okutuyorum.
Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Devlet Bakanı Sayın M. Sait
Yazıcıoğlu tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 17.10.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan Merkez
Camiinde 25 yıldır imamlık yapan Ahmet Ballının
AKPliler tarafından önce dövülüp sonra çalıştığı
camiden başka bir yere sürdürülmesi vatandaşlar arasında çok
büyük gerginlik yaratmıştır.
1- Ardahanda
herkes tarafından sevilen ve sayılan 25 yıllık imam Ahmet Ballı,
niçin önce dövülüp sonra görevden alındı?
2- Saygın
kişiliğiyle tanınan Merkez Camii imamı Ahmet
Ballıyı görevine geri vermeyi düşünüyor musunuz?
BAŞKAN
Sayın Bakanım, buyurun.
DEVLET BAKANI
MUSTAFA SAİD YAZICIOĞLU (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Ardahan Milletvekili Sayın Ensar
Öğütün, Ardahan Merkez Camisi İmamının görevden
alınmasına ilişkin sorusunu cevaplandırmak için
huzurunuzdayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Ardahanda aynı zamanda eski bir din görevlisi
olan AK Parti İl Başkanı Nusret Koyuncu ile Merkez Camisi
İmam-Hatibi Ahmet Ballı arasında bir husumetin olduğu ifade
edilmektedir. Bu durum İl Başkanının İl Müftülüğünde
görevli oğlu Tuncer Koyuncunun da müdahil olmasıyla istenmeyen
boyutlara ulaşmıştır.
Buna göre, 2007
yılında taraflar arasında bir festivalde kavga
yaşandıktan sonra 2007 Ramazan Bayramında bayramlaşma
esnasında Ardahan Milletvekili Sayın Saffet Kayanın da
bulunduğu ortamda İmam-Hatip Ahmet Ballı, İl
Başkanı Nusret Koyuncunun bayramlaşmak arzusuyla
uzattığı eli iterek, küfürlü ifadeler kullanmış,
İl Başkanının camiyi terk etmesini istemiştir.
Ardahan
Valiliği, bu istenmeyen ve üzücü olaylar üzerine İmam-Hatip Ahmet
Ballıyı ikametgâhına yakın Merkez Ordu Camisine, Tuncer
Koyuncuyu da Merkez Yatılı Bölge Okuluna geçici olarak
görevlendirmiş, her iki görevli hakkında da idari soruşturma
başlatmış, bu vesileyle Diyanet İşleri
Başkanlığından müfettiş istenmiştir. Diyanet
İşleri Başkanlığı yaptığı
soruşturma neticesinde her iki görevliye kınama cezası
verilmesine ve valilikçe yapılan geçici görevlendirme işleminin iptal
edilerek, söz konusu görevlilerin asıl görev yerlerine iade edilmesine
karar vermiş, bu konuya ilişkin yazıyı 16/01/2007 tarihinde
Ardahan Valiliğine göndermiştir.
Diyanet
İşleri Başkanlığı yetkililerince hem
İmam-Hatip Ahmet Ballı hem de İl Başkanı Nusret
Koyuncunun halk tarafından sevildiği ve saygı duyulduğu
ifade edilmektedir. Söz konusu görevlilerin asıl görev yerlerine iade
edilmesi kararında, İl Başkanlığının bir din
görevlisine baskı yaptığı anlayışının
doğuracağı olumsuz imaj ve İmam-Hatip Ahmet
Ballının Ekim 2008de emekli olacağı durumu da göz önünde
bulundurulmuştur.
Bunun
yanında 2007 Ağustos ayında meydana gelen kavgadan dolayı
her iki taraf savcılıkta dava açmış bulunmaktadır.
Ramazan
Bayramındaki olaydan dolayı İl Başkanı,
İmam-Hatip Ahmet Ballı hakkında tek taraflı olarak dava
açmış olup, mahkeme süreci hâlen devam etmektedir. Ayrıca
İmam-Hatip Ahmet Ballı, geçici olarak bir başka camide
görevlendirilmesinin iptali için Erzurum Bölge İdare Mahkemesine dava
açmış ve mahkeme, konu hakkında idarenin savunmasını
istemiş olup söz konusu dava da hâlen devam etmektedir. Durum bundan
ibarettir.
Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, soru önergeleri
cevaplandırılmıştır.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.28
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.41
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Canan
CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 52nci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, şimdi Genel görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmına geçiyoruz.
Alınan karar
gereğince, gündemin 17nci sırasında yer alan Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman ve 29 milletvekilinin, zeytin ve zeytinyağı
ile diğer bitkisel yağların üretimindeki sorunların
araştırılarak altyapı ve işletmeciliğinin
geliştirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla, 25inci sırada yer alan Aydın Milletvekili Ahmet
Ertürk ve 20 milletvekilinin, zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin
sorunlarının araştırılarak zeytinciliğin
geliştirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla, 27nci sırasında yer alan Bursa Milletvekili Ali
Koyuncu ve 19 milletvekilinin, zeytin ve zeytinyağı üretimi ve
ticaretinde yaşanan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla, 30uncu
sırada yer alan, Balıkesir Milletvekili Ahmet Edip Uğur ve 23
milletvekilinin, bitkisel yağlar, zeytin ve zeytinyağı
sektöründe yaşanan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla ve bugün
okunarak bilgiye sunulan Muğla Milletvekili Gürol Ergin ve 24
milletvekilinin, zeytincilikte yaşanan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın
98inci, İç Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergelerinin
birlikte yapılacak ön görüşmesine başlıyoruz.
VII.-
MECLİS ARAŞTIRMASI
A) Ön
Görüşmeler
1.-
Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman ve 29 milletvekilinin, zeytin ve
zeytinyağı ile diğer bitkisel yağların üretimindeki
sorunların araştırılarak altyapı ve
işletmeciliğinin geliştirilmesi için alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/27)
2.-
Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk ve 20 milletvekilinin, zeytin ve
zeytinyağı üreticilerinin sorunlarının
araştırılarak zeytinciliğin geliştirilmesi için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/34)
3.-
Bursa Milletvekili Ali Koyuncu ve 19 milletvekilinin, zeytin ve
zeytinyağı üretimi ve ticaretinde yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/37)
4.-
Balıkesir Milletvekili A. Edip Uğur ve 23 milletvekilinin, bitkisel
yağlar, zeytin ve zeytinyağı sektöründe yaşanan
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/40)
5.-
Muğla Milletvekili Gürol Ergin ve 24 milletvekilinin, zeytincilikte
yaşanan sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/102)
Muğla
Milletvekili Gürol Ergin ve 24 milletvekilinin, zeytincilikte yaşanan
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98inci, İç
Tüzüğün 104 ve 105inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/102)
BAŞKAN
Hükûmet? Burada.
Meclis
araştırması önergeleri, Genel Kurulun 01/11/2007 tarihli
15inci, 07/11/2007 tarihli 17nci, 08/11/2007 tarihli 18inci, 13/11/2007
tarihli 19uncu ve bugünkü birleşimlerinde okunduğundan tekrar
okutmuyorum.
İç
Tüzükümüze göre, Meclis araştırması açılıp
açılmaması hususunda sırasıyla Hükûmete, siyasi parti
gruplarına ve önergelerdeki birinci imza sahibine veya onların
göstereceği bir diğer imza sahibine söz verilecektir.
Konuşma
süreleri, Hükûmet ve gruplar için yirmişer dakika, önerge sahipleri için on
dakikadır.
Şimdi, söz
alan sayın üyelerin isimlerini okuyorum: Hükûmet adına Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Cemil Çiçek;
gruplar adına, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Muğla
Milletvekili Gürol Ergin, AK Parti Grubu adına Aydın Milletvekili
Ahmet Ertürk, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Edirne Milletvekili
Cemalettin Uslu; önerge sahipleri adına onar dakika, İsmet
Büyükataman, Bursa; İsmail Bilen, Manisa; Ali Koyuncu, Bursa; Ahmet Edip
Uğur, Balıkesir; Kemal Demirel, Bursa milletvekilleri.
İlk söz,
Hükûmet adına Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Sayın Cemil Çiçeke aittir.
Sayın
Bakanım, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Birden çok
önergeyi birleştirerek konuşmuş olacağız. Konuyu
gündeme getiren tüm arkadaşlarımıza huzurunuzda teşekkür
ediyorum. Hükûmet olarak da bu Meclis araştırması önergesini
benimsiyoruz, böyle bir araştırma önergesinin verilmesini olumlu
buluyoruz. Bu konuda yapılacak çalışmalarla, inanıyoruz ki,
bu sektörde çalışan vatandaşlarımız için ve hepimiz
için faydalı sonuçlara ulaşma imkânını birlikte bulmuş
oluruz.
Zeytinin,
zeytinciliğin bizim kültürümüzde, günlük hayatımızda, ekonomik
faaliyetlerimiz içerisinde önemli bir yeri vardır. Birçok
vatandaşımız için de geçim kaynağıdır. Bu
nedenle, konuyla ilgili gelişmelerin değerlendirilmesi,
sorunların tespit edilmesi ve sonuçların ortaya konularak çözümlerin
belirlenmesi hiç şüphesiz icracılara, bizlere de ışık
tutmuş olacaktır. O nedenle, bu araştırma önergesini biz de
olumlu buluyoruz.
Bununla ilgili
değerlendirmemize esas olmak üzere birkaç bilgiyi de sizlere arz etmek
istiyorum: Dünyada yaklaşık 10 milyon hektar alanda 900 milyon zeytin
ağacı bulunduğu tahmin edilmektedir. Dünya sofralık zeytin
üretimi 1,4 milyon ton, zeytinyağı üretimi ise 2,8 milyon ton
seviyesindedir. Ülkemizde zeytin, 640 bin hektar dikim alanıyla, tarım
alanı içerisinde yüzde 2,3lük paya sahiptir. Yaklaşık 400 bin
üretici doğrudan ve 2 milyon kişi dolaylı olarak zeytin
sektöründen geçimini sağlamaktadır.
Türkiye, dünyada
150 milyon ağaç sayısı ve 400 bin ton sofralık zeytin
üretimiyle ikinci, 800 bin ton yağlık zeytin üretimiyle dördüncü, 145
bin ton zeytinyağı üretimiyle beşinci sırada yer
almaktadır.
Ülkemizde
zeytincilik, dört değişik ana iklim bölgesi ve bunların
altında farklı iklimlere sahip küçük bölgelerde
yapılmaktadır. Her bölgenin kendisine ait çeşitleri bulunmakta
ve bu çeşitler ile ekolojilerinin buluşmasından farklı
tatlar da meydana gelmektedir. Zeytinde bu yıl yok yılı sezonu
yaşanmaktadır. Doğal olarak, ürün rekoltesinin düşük
olması da söz konusu olacaktır. 2006-2007 üretim sezonunda, 640 bin
hektar alanda, 150 milyon adet zeytin ağacından 1 milyon 220 bin ton
üretim beklenmekte iken, kuraklık nedeniyle zeytin üretiminde yüzde 20 ila
25 civarında bir kayıp söz konusu olmuştur. Üretim miktarı,
buna paralel olarak, yaklaşık 550 bin tonu yağlık ve 350
bin tonu sofralık olmak üzere toplam 900 bin ton olarak beklenmektedir.
Coğrafi
konumu itibarıyla iklim değişikliği, kuraklık ve
çölleşmeye karşı hassas bir bölgede bulunan ülkemizin toprak ve
su varlığı büyük tehdit altındadır. Yaşanmakta
olan kuraklığın zeytincilik üzerinde olan etkileriyle ilgili
olarak da aşağıdaki hususları ifade etmek istiyorum:
Zeytin, bahçe
bitkileri arasında kuraklığa toleranslı, hatta
dayanıklılığı en yüksek olan meyve türlerinden
birisidir. Ülkemiz zeytinlik tesislerinin çoğu kır, taban ve yamaç
arazilerde olup, yüzde 90-93ü sulanmamaktadır. Diğer taraftan,
zeytinde bu yıl yok yılı sezonu yaşanmaktadır.
Doğal olarak, ürün rekoltesinin zaten düşük olması da
beklenmektedir.
Ege Bölgesinde
çiçeklenme döneminde gerçekleşen aşırı sıcaklar
nedeniyle, meyve tutumunda azalma gözlenmiştir. Ayrıca, yok
yılı olmakla beraber, rekoltede bir miktar düşüş
olacağı, bu düşüşün yüzde 10luk kısmının
kuraklık ve sıcaklık etkisinden kaynaklanabileceği tahmin
edilmektedir. Bu yıl yaşanan kuraklık vejetatif gelişmeyi
yavaşlatacağından gelecek yılın ürün rekoltesinin de
olumsuz olması beklenmektedir. Sulanan bahçeler ile yeni tesisler,
bakım tedbirleri devam ettirildiği sürece kuraklıktan
etkilenmeyebilecektir.
En değerli
tarımsal ürünler, menşei belli ürünlerdir. Bunlar daha kolay
pazarlanmakta ve daha yüksek fiyatlara satılabilmektedir.
Zeytinyağı
ihracatımız ortalama 70 bin ton seviyesindedir. Yıllara göre
ihracat, 2002de 25 bin ton, 2003te 76 bin ton, 2004 yılında 46 bin,
2005 yılında 91 bin ton, 2006 yılında 75 bin ton arasındadır.
Zeytin üretiminde
ülkemizin rakipleri İspanya, Yunanistan, Tunus ve Suriyedir. Zeytin ve
zeytinyağı, ülkemizin Avrupa Birliği tarım sektörü içinde
rekabet edebileceği ürünler arasındadır.
Tarım
Bakanlığı Yem ve Gıda Bilgi Sisteminde 388 adet
zeytinyağı ve 744 adet salamura zeytin işletmesi
kayıtlıdır, Körfez bölgesinde ise 171 adet zeytinyağı
ve 460 adet salamura zeytin işletmesi kayıtlıdır.
Zeytin ve
zeytinyağı üretiminde karşılaşılan
başlıca sorunlar da şunlardır: Ağaç başına
verimin düşük olması, zeytin ağacının üretiminden
dolayı yıllara göre dalgalanmaların mevcudiyeti, zeytin üretim
alanlarının başka amaçlarla kullanılması,
ihracatın dökme yağı şeklinde yapılmış
olması, uluslararası düzeyde tanınan markalarımızın
yeterli olmaması şeklinde ifade edilebilmektedir. Girdi
maliyetlerinin yüksek olması, kişi başına
zeytinyağı tüketiminin yetersiz olması, sulamanın yetersiz
olması da başka faktörlerdir.
Bu noktada neler
yapılabilir, onu hiç şüphesiz araştırma önergesinin
sonunda, hep beraber, bir defa daha, derli toplu görmüş
olacağız, ancak şu hususlara dikkatinizi çekmek isterim:
Tanıtım
ve markalaşmanın yaygınlaştırılması
gerekmektedir.
Dökme
zeytinyağı yerine markalı ihracatın
artırılmasının hedeflenmesi gerekmektedir.
Sulamanın
yaygınlaştırılması esastır.
Zeytinliklerin
kayıt altına alınması ve kişi başına
tüketimin artırılması en önce düşünülebilecek
hususlardır.
Şüphesiz, bu
sektörün desteklenmesi bakımından da Hükûmet ve Tarım
Bakanlığı olarak birçok destekleme çalışmaları
yapılmaktadır. Bunların başında sertifikalı fidan
destekleri gelmektedir. Bundan amaç, Avrupa Birliği içindeki rekabet
gücümüzü artırmak ve modern bahçeler tesis etmek ve sektöre düzenli ham
madde sağlayabilmektir. 2005 yılından itibaren sertifikalı
zeytin fidanına destek verilmeye başlanmıştır. Dekara
verilen destek miktarı 2005te 30 YTL, 2006da 250 YTL, 2007de de 250 YTL
olarak gerçekleşmektedir. Sertifikalı fidan üretimi ise 2001-2002de
3,4 milyon, 2005-2006da 17 milyon, 2006-2007de ise 26 milyon adettir.
Böylece, son iki yılda, 225 bin dekar alanda zeytin bahçesi tesis edilerek
yaklaşık 36 milyon sertifikalı zeytin fidanı dikilmiş
ve 60 milyon YTL prim ödenmiştir. Ülke genelinde sertifikalı fidan
destek başvurularının yüzde 56sını zeytin bahçe
tesisi oluşturmaktadır.
İkinci
olarak üzerinde durduğumuz konu zeytinyağı primidir. Ülkemiz
için böylesine önemli olan bir ürüne 1998 yılından beri prim
verilmeye başlanmıştır. 1998 yılından bugüne
kadar toplam 133 milyon YTL prim ödenmiştir. 2006 yılında
zeytinyağı destekleme primi kilogram başına 11 yeni
kuruş olarak belirlenmiş bulunmaktadır.
Diğer
taraftan, üzerinde durduğumuz bir başka konu zeytinyağı
ihracatını teşvik etmektir. Dış Ticaret
Müsteşarlığı tarafından hazırlanan tebliğ
kapsamında, sofralık zeytin için ton başına 100 ila 150
Amerikan doları, zeytinyağı için ton başına 150 ila
350 Amerikan doları ihracat teşviki verilmektedir.
Bunların
dışında, Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi
çalışmalarını da Hükûmet olarak önemsiyoruz ve
bunların bir an evvel hayata geçmesi noktasında yoğun bir çaba
sarf ediyoruz. Ülkemizin uygulayacağı tarımsal
programların, Dünya Ticaret Örgütü ve Avrupa Birliği ortak tarım
politikalarıyla uyumlu olması yönünde yoğun çalışmalar
yapılmaktadır. Ülkemiz zeytinciliğindeki sorunların acilen
çözüme kavuşturulması için sektörün güçlü örgütlenmeye gitmesinde de
zaruret görmekteyiz. Ülkemizde, ürün konseylerinin hazırlık
çalışmaları 2003 yılında etkin olarak
başlamış ve 2005 yılından sonra daha da
hızlanmıştır. 2006 yılında, Hükûmetimiz döneminde
çıkarılan 5488 sayılı Tarım Kanununun 11inci
maddesiyle, ürün konseyleri kurulmasına yasal zemin
hazırlanmıştır. Pamuk, zeytin ve zeytinyağı,
fındık ve turunçgillerde ulusal ürün konsey yönetmelikleri 5 Nisan
2007 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Aynı konu, Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi için de 2007de bu
konsey gerçekleşmiştir.
Türkiye olarak
zeytincilikteki hedef, 180 ila 200 milyon ağaç sayısına
ulaşmaktır, 1 milyon hektarda dikim gerçekleştirmektir, 4 milyon
ton üretime ulaşmaktır, 750 bin ton zeytinyağı üretimine ve
300 bin ton zeytinyağı ihracatına ulaşmaktır ve
kişi başına
Ülkemizin petrolden
sonra en fazla ithalat yaptığı ürünlerden birisi bitkisel
yağlardır. Dolayısıyla, bitkisel yağ
açığının kapatılması, öncelikli olarak üzerinde
durmamız gereken bir konudur. Bitkisel yağlar genellikle
yağlık ayçiçeği, pamuk, soya, aspur, mısır ve zeytin
gibi bitkisel ürünlerden elde edilmekte olup 2006 yılı
itibarıyla bitkisel yağ üretimi 600 ila 650 bin ton, bitkisel
yağ tüketimi 1,7 milyon ton, dolayısıyla aradaki açık da 1
milyon tondur. Hiç şüphesiz, bu kadar büyük açığın
kapatılabilmesi için bu alanda desteklere ciddi ölçüde ihtiyaç
vardır. Hükûmet olarak da mümkün
olduğunca bu alanı desteklemeye gayret ediyoruz.
2006
yılında 950 milyon YTL destek verilirken, 2007 yılında bu
miktar 1,25 milyar YTLye yükselmiştir. Zeytine 250 YTL sertifikalı
fidan desteği verilmektedir. Ayrıca, doğrudan gelir
desteği, mazot, gübre, toprak analizi, sertifikalı tohum,
basınçlı sulama tesislerine destek verilerek üretim
artırılmaya çalışılmaktadır. Yağlı
tohum üretimimiz yıllara göre 2,5-3 milyon ton arasında
değişmektedir. Üretimin artırılması için 2006-2011
projeksiyonu hazırlanmıştır. Bu doğrultuda destekleme
çalışmaları da devam etmektedir.
Hiç
şüphesiz, araştırma komisyonu kurulduğunda, Tarım
Bakanlığı olarak, bu araştırmadan beklenen
maksadın hasıl olabilmesi ve gerçekten bu konudaki çabaların en
iyi şekilde değerlendirilebilmesi bakımından her türlü
destek verilecektir. İnanıyorum ki bu rapor
-araştırmanın sonucunda düzenlenecek rapor- söylediğimiz açıklamalara
ilaveten belki bize yeni ufaklar açacak, yeni tedbirlerin alınmasına
da imkân verebilecektir.
Böyle de bir
beklenti içerisinde olduğumuzu ifade ediyor, tekraren, bu konuyu gündeme
getiren tüm arkadaşlarımıza huzurunuzda teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Gruplar
adına ilk konuşmacı, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Muğla Milletvekili Sayın Gürol Ergin.
Buyurun efendim.
CHP GRUBU ADINA
GÜROL ERGİN (Muğla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; zeytin, zeytinyağı ve
bitkisel yağ üreticilerinin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasını
isteyen önergeler üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini
açıklamak üzere söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken,
Sayın Başkan sizi, değerli milletvekillerini ve büyük Türk
ulusunu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Sayın Bakanı dinledik. Hükûmet adına yapılan konuşmada
Sayın Bakan bize konuyla ilgili bilgiler verdiler, kendilerine
teşekkür ediyorum. Sayın Bakan bu konuşmasında zeytinde
kuraklık nedeniyle yüzde 20 ila 25 verim eksikliği
yaşandığını ifade ettiler, sonra girdi maliyetlerinin
sorun olarak ortaya çıktığını ifade ettiler ve
konuşmalarının sonunda da destekleri saydılar.
Değerli
arkadaşlarım, bu bakımdan ben de Sayın Bakanın bu
konuşmasını dikkate alarak önce bu maliyetler üzerinde biraz
durmak istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, 2007 yılı Türk çiftçisinin çok büyük
kayıplar yaşadığı bir yıl olmuştur.
Hükûmet 2007 yılı içinde
ödenmesi gereken tarım desteklerinin bir kısmını
ödemiş ama hangi gün seçim yapılmışsa ertesi gün ödemelerin
hepsini durdurmuştur ve o günden itibaren de hiçbir ödemede
bulunulmamıştır.
Değerli
arkadaşlarım, yem destekleri verilmemiştir, tohumluk destekleri
verilmemiştir, hayvancılık destekleri olan süt primi, suni
tohumlama primi, su ürünleri primleri verilmemiştir ve Türk çiftçisi
kuraklıktan 5 milyar yeni Türk lirasının üzerinde zarar görmüşken,
Hükûmet, çiftçiye yalnızca 514 milyon yeni Türk lirası kuraklık
yardımı ödemiştir ve Sayın Bakanın da ifade
ettiği gibi, başta zeytin olmak üzere pamuk, tütün, mısır,
ayçiçeği ve daha birçok ürün kuraklıktan zarar gördüğü hâlde,
Hükûmet, çıkarmış olduğu kararnamede bu ürünlerin hiçbirini
kuraklık yardımına dahil etmemiştir. Bütün bu
sıkıntılar yetmiyormuş gibi, çiftçi, en önemli girdileri
olan mazot, gübre, ilaç ve elektrikteki zamların şokuyla
sarsılmıştır. Çiftçi, isyan etme noktasına
gelmiştir. Pahalı olduğu için özellikle sulamada kullanılan
elektriğin borcunu ödeyemeyen çiftçi, seçim öncesi 13,5 yeni kuruş
olan elektriği şimdi 15,55 yeni kuruştan ödemek
durumundadır.
Türkiyede bugün
sulama birliklerinin ve sulama kooperatiflerinin sulamadan kaynaklanan çok
büyük elektrik borçları vardır. Bunlardan yalnızca
kooperatiflerin borçları faiziyle birlikte 2 milyar yeni Türk
lirasına dayanmıştır. Bugüne kadar 13,5 yeni kuruştan
elektriğini kullandığında parasını ödeyemeyen
çiftçi, şimdi 15,55 yeni kuruştan elektriği kullanacak, bir de
bu borcu ödeyecektir. Bu, mümkün değildir değerli
arkadaşlarım. Bu bakımdan çiftçinin elektrik borçları
üzerinde Hükûmetin ciddi olarak durup, çiftçiyi rahatlatacak kararlar alması
gerekmektedir.
Tarım
ilaçlarında yüzde 15 ile 40 arasında seçimden sonra zam
yaşanmıştır ama gübrede çok daha vahim bir durumla
karşı karşıyayız. Gübre fiyatları
başını alıp gidiyor. Daha bir yıl önce 33 yeni kuruş
olan amonyum sülfat bugün 54 yeni kuruş, 58 yeni kuruş olan üre bugün
76 yeni kuruş, 62 yeni kuruş olan DAP gübresi bugün 110 yeni
kuruş ve 48 yeni kuruş olan kompoze gübre bugün 77 kuruştur ve
bugün yeni zam haberleri de biraz önce bizlere ulaşmıştır.
Gübreye gelen zam son bir yılda ortalama yüzde 58dir. Enflasyonun yüzde
8,4 olduğu bir ülkede çiftçinin gübresine yüzde 58 zam yapmak, çiftçiye
zulüm yapmaktır. 2002 yılından bu yana ise gübreye yapılan
zam ortalama yüzde 185 gibi korkunç bir boyuta ulaşmıştır.
Her nedense,
Sayın Başbakanın açıkladığı
60ıncı Hükûmet Eylem Planında mazot desteğinden söz
ediliyor ama gübre desteğinden hiç söz edilmiyor. Eğer bu bir
unutkanlık sonucu değilse, gübre konusunda Sayın Başbakan
da herhâlde bir şey yapamayacağı kanaatini edinmiş duruma gelmektedir.
Mazotta AKP
döneminde yüzde 105 artış olmuştur, son bir yılda yüzde 17
artış vardır. Mazottaki bu artışı hiç kimse dünya
petrol fiyatlarına bağlamasın. Niçin bağlamasın? Çünkü
daha geçtiğimiz günlerde özel tüketim vergisine, mazottaki özel tüketim
vergisine yüzde 10,8 zam yapılmıştır.
Değerli arkadaşlarım,
çiftçi, bugün 2,57 yeni Türk liradan aldığı mazot için 1,27 yeni
Türk lirası ÖTV ve KDV vermektedir, yani mazotun yarısı
vergidir. Mazotun rafineriden bugünkü çıkış fiyatı
yalnızca 90 yeni kuruştur ama çiftçinin verdiği fiyat,
verdiği para 2,57 yeni Türk lirasıdır.
Değerli
arkadaşım, bu, Türkiyede tarımla uğraşanlara gerçek
bir zulmün rakamsal ifadesidir.
Şimdi,
Hükûmet, Eylem Planında doğrudan gelir desteğini
kaldıracağını söylüyor. Zaten kaldırmak durumunda. Bu
bir Dünya Bankası projesiydi ve süreliydi, süresi 2007 sonunda bitiyor.
2007nin parasını 2008de, işte, verecekler. Ama ne yapacaklar?
Daha önce -o günkü para değeriyle söylersek- dönüme 16 milyon lira olan bu
parayı, bu AKP Hükûmeti önce 10 milyon liraya düşürdü, 2007nin
doğrudan gelir desteğinde 7 milyon liraya düşüreceği
bilgileri bizlere ulaşmış durumdadır. Böylece, oradan
keseceği parayı girdilere verecek ve sanki girdileri daha fazla
destekliyormuş havası yaratacak, yani bir anlamda, göz
boyayıcı bir çalışma yapacaktır.
Hükûmetin
yapması gereken, Eylem Planında söylemesi gerekenler şunlar
olmalıydı: Demeliydi ki Hükûmet Çiftçim zor durumda. Onun
kullandığı elektrikten yüzde 18 KDV alınması
yanlıştır, ben bunu yüzde 1e düşüreceğim. Mazottan
aldığım özel tüketim vergisini kaldıracağım.
Tarım ilaçlarında ve gübrede KDVyi yüzde 1e indireceğim ve
ülkemizde üretilmediği için yurt dışından getirilen
gübreden de gümrük vergisi almayacağım. İşte, eylem
planı bu olmalıydı. Yoksa Eylem Planında Doğrudan
gelir desteğini kaldıracağım. demek bir plan ifadesi
değildir arkadaşlar, o, zaten olması gereken şeyin
söylenmesidir.
Değerli
arkadaşlarım, gelelim şimdi zeytin, zeytinyağı ve
diğer bitkisel yağlara. Bu konu, biliyorsunuz, geçtiğimiz 22nci
Dönemde de burada görüşüldü, 3 Ocak 2006da komisyon kuruldu, ciddi
çalışma yapıldı, çalışma yapılmakla
kaldı. Çalışma yapılmakla kaldı, Hükûmet bu konuda bir
tek şeyin dışında hiçbir şey yapmadı. O yaptığı
tek şey de, 250 milyon lira olan dönüme verdiği teşviki Gemlik
zeytin türünde 45 milyona indirmek oldu. Başka hiçbir şey
yapılmamıştır o konuda. Yüzlerce sayfayı bulan bir
rapor ortaya konmuştur, ciddi bir çalışmadır. Ama
korkarım ki, bugün burada da Hükûmetin Ben de destekliyorum. diyerek,
birlikte kuracağımız komisyon yine ciddi çalışacak, ama
çok ciddiyetsiz bir biçimde, orada ortaya konan sonuçlar raflarda
kalacaktır.
Bu Meclis için en
önemli konulardan biri, bu araştırma önergelerinin
gerektirdiğinin hükûmetler tarafından mutlak suretle
gerçekleştirilmesidir. Eğer bu yapılmıyorsa ne Meclisi
yormalı ne insanımızı kandırmalıyız.
Araştırma önergelerini falan da kabul etmemelisiniz, çünkü sizin
kabul ettiğiniz araştırma önergesinin sonuçları
yalnızca tozlu raflarda bekliyor.
Aynı
şey orman köylüleri için de oldu. Ben o Komisyonda da vardım. Orman
köylüleri için de çok ciddi çalışma yapıldı, ama
çalışma bitti, burada da sonuçları okundu. Sonra? Rafa kondu. O
zaman biz bu çalışmaları niye yapıyoruz değerli
arkadaşlarım? Hani bir öykü var ya, ağa, marabasına O
zaman biz bunu niye yaptık? demiş. Aynı durum ortaya
çıkıyor.
Değerli
arkadaşlarım, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu konunun, zeytin,
zeytinyağı konusunun sulandırılmadan görüşülmesi için
diğer bitkisel yağları ayırıyoruz. O bakımdan,
ben diğer bitkisel yağlara hiç girmeyeceğim burada ve dikkat
ediniz, burada deniyor ki: Zeytinyağı ve bitkisel yağlar.
Değerli arkadaşlarım, zeytinyağı zaten bitkisel
yağ. O zaman burada Zeytinyağı ve diğer bitkisel
yağ. denmesi gerekir.
Zeytinyağı,
değerli arkadaşlarım, bir meyve yağıdır.
Diğer bitkisel yağlar tohum yağlarıdır ve
zeytinyağını bütün diğer yağlardan ayıran çok
ciddi bileşim özelliği vardır. Zeytinyağı,
insanlığın bugüne kadar tanıdığı en
değerli yağdır. Niçin? Tereyağı çok değerlidir,
ama tereyağı belli miktarın üstünde yendiği zaman,
tıpkı margarinler gibi, kalp ve damar hastalıklarına neden
olur, tıpkı diğer hayvansal yağlar gibi. Tohum
yağları fazla yendiği zaman kanserojen olma riskini
artırır, ama zeytinyağında öyle bir bileşim
vardır ki, ne kansere neden olucu ne de kalp damar rahatsızlıklarını
ortaya çıkarıcı bir etkide bulunur. Bu bakımdan,
çağımız insanlığı için yağ denince akla
gelen zeytinyağıdır. Belki hâlâ tam anlaşılamayan bu
zeytinyağının değeri yaklaşık son otuz kırk
yıldır dünyada anlaşılmaya
başlanmıştır, ama insanlık bundan sekiz bin yıl
öncesinden beri de bu yağı bilmektedir. O bakımdan, değerli
arkadaşlarım, zeytin ve zeytinyağı üzerinde Türkiye olarak
çok ciddi olarak durma zorunluluğumuz vardır.
Zeytinyağının
sağlık üzerinde çok çok ciddi özellikleri, yalnızca kansere veya
kalp damar hastalıklarına neden olmayışı
değildir. Ayrıca, zeytinyağı, özellikle
taşıdığı E vitamini bakımından antioksidan
etkisi açısından son derece önemlidir ve yaşamın her
döneminde, doğumdan ölüme kadar, -doksan yaşına kadar-
zeytinyağı, insan kemiklerinde kalsiyumun eksilmesini önleyen bir
çalışmayı ortaya koyar ve zeytinyağı, atardamarlar
içerisinde plak oluşumunu engeller, safra taşı, safrada
kolesterol taşı olmasını engeller. Bu bakımdan
zeytinyağını diğer bütün yağlardan
ayırmamız, hatta mide ve bağırsak ülserlerinde bile
zeytinyağından ilaç gibi yararlanmamız gerekmektedir. Nitekim
İtalyanın zeytinyağını çok tüketen bölgelerinde mide
ve bağırsak ülserleri üzerine iyileştirici etkide bulunduğu
anlaşılmıştır.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, bu zeytin, zeytinyağı konusu
deyince bizim her şeyden önce tarım satış kooperatifleri ve
birliklerini konuşmamız gerekir. 2000 yılı, Türkiyede
tarım satış kooperatifleri ve birliklerini idam etme
yılıdır.
Özerkleştireceğiz adı
altında, dünyada hiç görülmeyen bir biçimde, ki o gün çıkarılan
yasada tarım satış kooperatiflerinin ve birliklerinin devlet
tarafından asla maddi olarak desteklenmeyeceği maddesi
konmuştur.
Değerli
arkadaşlarım, devletin desteklemediği kooperatif olmaz, o
üretici kooperatifi olmaz. Bu madde mutlak surette değiştirilmek
zorundadır, bunu yapmak zorundayız.
Sayın Bakan
Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyinin kuruluşundan söz etti,
teşekkür ederim. Gerçekten o Konseyin kurulmuş olması,
Sayın Bakan, son derece doğru bir iştir, ama orada da bir
eksiğimiz var. Nedir o eksik? Bu Tarım Kanununa göre kurmuş
olduğumuz bu Konseyin maddi yapısı
oluşturulamamıştır, yani parasal gücü
oluşturulamamıştır. Mutlak surette gerek o Konseye gerek
benzer ürün konseylerine maddi yapılarını geliştirecek
şekilde mevzuat oluşturulması zorunluluğu vardır.
Yoksa bunlar bugün için -özellikle bu Konsey için söylüyorum- iyi
çalışmalar yaparken bu çalışmalarını istenen
düzeyde sürdüremezler. Yalnızca üye aidatlarıyla bu Konseyin
ilerleyebilmesi son derece zordur ve sıkıntılıdır.
Değerli
arkadaşlarım, şimdi Sayın Bakan da söyledi, bizde maalesef
ağaç başına ürün çok azdır. Bunun ortalaması, var ve
yok yılı ortalaması olarak baktığınız zaman,
12,5-13 kilo. İtalyaya bakıyorsunuz, bir ağaçtan alınan
verim ortalama 50 kilo.
Değerli
arkadaşlarım, siz, aldığınız dörtte 1
oranındaki ürünle, ne fiyat verirseniz verin, çiftçiyi mutlu edemezsiniz
ve dünyada rekabet edemezsiniz. O bakımdan, ürünün
artırılmasına yönelik teknik çalışmaların mutlak
surette ve hızla gerçekleştirilmesi, ortaya konması gerekir.
Ve bir de şu
prim konusuna geleyim: Arkadaşlarım, şimdi, prim konusu, ne
yapılması, Tarım Kanununda da var olan, yanılmıyorsam
19uncu maddesinde var olan bir konudur. O Tarım Kanununun 19uncu
maddesi incelendiği zaman şu görülür: Prim, zeytine şu kadar
verdim, zeytinyağına şu kadar verdim olarak olmaz. Ürünün
maliyeti belirlenir, uluslararası fiyat belirlenir, hedef fiyat belirlenir
ve piyasa fiyatı hangi düzeyde oluşursa, ona göre bir fark ödeme
şeklinde o prim verilir.
Şimdi,
hepinize soruyorum değerli arkadaşlarım: Eski para
değeriyle, 1 kilo zeytinyağına 110 bin lira verilerek
zeytinyağını destekledim demek mümkün mü? Avrupa
Birliğine bakınız, -Sayın Ahmet Ertürk şimdi
notlarını alıyor, o da söyleyecektir- Avrupa Birliğinde
1,32 euro, 1 kilo zeytinyağına verilen primdir, destektir. Sizin
verdiğiniz -avro cent, euro cent olarak bakıyorsunuz- 9 veya 8,5 euro
cent. Arkadaşlar, euro değil, euro cent. Ee, şimdi nasıl olacak
da benim üreticim kalkacak o Avrupalıyla rekabet edecek? Mümkün müdür?
Bunun için şu kadar olsun, bu kadar olsun demiyorum ama, bugünkü dünya
fiyatları ve Türkiyedeki piyasa fiyatları dikkate
alındığında, üretim maliyetleri dikkate
alındığında, Avrupa Birliğinin destekleri dikkate
alındığında bugün en az -bugünkü parayla- 1 yeni Türk
lirası zeytinyağına prim verilme zorunluluğu vardır.
Aynı şey dane zeytin için de geçerlidir. Dane zeytinde de
Avrupalının
Değerli
arkadaşlarım, tabii ki, gerçekten son yedi sekiz yılda,
ülkemizde zeytin fidanı dikiminde ciddi artışlar oldu. Bundan
sekiz on yıl önce ülkemizdeki zeytin ağacı sayısında
-şöyle söyleyeyim- 95-100 milyonları telaffuz ederken, bugün 135-140
milyonları telaffuz ediyoruz, ama, maalesef, bir kısım
yanlışlar da yapıldı. Nitekim, o yanlıştan
ötürüdür ki Gemlik zeytini için verilen prim 250 milyon liradan 45 milyon
liraya düşürüldü, çünkü Gemlik zeytin fidanının üretilmesi kolay
olduğundan her tarafa Gemlik zeytini gitti ve bir yandan o fidanların
yetişmesinde ortaya çıkan sıkıntı, Gemlik zeytininin
piyasada yaygınlaşmasının fiyatı düşürücü etkisi,
bir yandan Gemlik zeytininden elde edilen yağın uzun süre dayanma
kabiliyetinde olmayışından ötürü, şimdi Gemlik zeytininden
dönülmeye çalışılıyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜROL ERGİN
(Devamla) Değerli arkadaşlarım, aslında bunun dört
beş yıl önce dikkate alınması gerekirdi, fakat
alınmadı.
Değerli
arkadaşlarım, ben, tekrar, eğer burada bir komisyon kurulacaksa
-ki kurulacağı anlaşılıyor- o komisyonun
yapacağı çalışmaya Hükûmetin saygılı
olmasını istiyorum.
Geçen dönem
yapılan çalışmalar raflarda kalmıştır. Tekrar
ediyorum, eğer raflarda kalacaksa Sayın Bakan, ne Meclis yorulsun ne
millet boş yere umutlansın diyorum.
Hepinizi ve yüce
Türk ulusunu saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ergin.
Gruplar
adına ikinci konuşmacı, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Sayın
Ertürk, buyurun efendim.
AK PARTİ
GRUBU ADINA AHMET ERTÜRK (Aydın) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; zeytin ve zeytinyağı konusundaki vermiş
olduğumuz araştırma önergesinin gündeme alınmasıyla ve
partim adına, AK Parti adına sizleri saygıyla selamlıyorum.
Bu üretimi yapan değerli çiftçilerimize, bu ürünü işleyen,
paketleyen, ambalajlayan ve ihracat yapan değerli iş
adamlarımıza ve bunu tüketen çok değerli milletimize bu önerge
marifetiyle yeni fırsatlar ve açılımlar, kazanımlar
sağlanmasını da diliyorum.
Gerçekten,
ülkemizin içinde bulunduğu coğrafi konum ve sahip olduğumuz Akdeniz
iklimi çerçevesinde ülkemizde, çok uzun yıllardan beri, tarih öncesi
zamanlardan beri, Güneydoğu Anadolu Bölgemizde -yüzde 11 nispetinde-
Akdeniz Bölgesinde ve yüzde 80i Ege Bölgesinde, yüzde 8 nispeti de Marmara
Bölgesinde olmak üzere zeytin ve zeytinyağı üretimi
yapılmaktadır.
Akdeniz
Bölgesinin karakteristik ürünlerinden olan zeytin üretimi, son zamanlarda
dünyada büyük bir açılım kazanmış,
zeytinyağının sağlığa verdiği önem ve mesela
Girit Adasında insanların kalp ve damar hastalıklarına çok
az yakalandığı, hatta, hemen hemen hiç
yakalanmadığı, yaşam ömürlerinin yüz yıla
yaklaştığı gibi çeşitli makaleler ve yazılar
yayımlanmaya başlayınca ve gerçekten portakal suyu gibi hiçbir
kimyasal madde içermeden, tamamen meyve ağaçtan toplanıp zeytinyağı
fabrikalarında yağ olarak sıkılıp şişelere
konulup insanların tüketimine sunulunca, böylece hiçbir kimyasal veya bir
katkı maddesi içermeden, çok doğal ortamda üretilen bu zeytinyağının
kıymeti son zamanlarda yavaş yavaş artmaya ve bilinmeye
başlanmıştır.
Ülkemizde de
zeytinyağı ve zeytin üretiminin ve tüketiminin ve bununla ilgili
başta TARİŞ Zeytinyağı Birliği, Ege
İhracatçılar Birliği, Zeytin Dostu Derneği, ziraat
odası, borsalar, hatta üniversiteler, hatta zeytin araştırma
enstitülerimiz gibi devletimizin çok önemsediği kurum ve
kuruluşlarla, Tarım Kanunumuzda, geçen sene, geçen dönemde
Meclisimizde yasalaştırdığımız Tarım
Kanunumuzda hayat bulan ürün konseyleriyle ilgili yasal düzenleme içerisinde
de Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyinin, çıkardığımız
Üretici Birlikleri Kanununun ilgili 11inci maddesine göre de kurulma
fırsatı doğmuş; diğer sektörlerle, Ulusal
Fındık Konseyi, Ulusal Pamuk Konseyi, Ulusal Narenciye Konseyi ve
Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi ve şu günlerde de
çalışmasını takip ettiğimiz ve gerçekten
hayvancılık sektörü için çok önemsediğimiz Ulusal Süt Konseyi
çalışmaları da Tarım Bakanlığımız
tarafından sıkı bir şekilde takip edilmektedir. Ve kurulan
Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi şu anda, örgütlenme
çalışmalarını tamamlamış, yönetim kurulunu ortaya
çıkarmış ve başında çok deneyimli bir
arkadaşımız ve ona yardımcı olan, yol
arkadaşları olan değerli yönetim kurulu üyeleriyle Türk
zeytinciliğine ve Türk zeytinyağı sektörüne yol gösterici
çalışmalarını ve önerilerini Hükûmetimize sunma konusunda
ve bu sektörün üretim ayağında olan çiftçilerimizin beklentilerini
belirleyip, gerek Tarım Bakanlığımıza ve gerekse
Hükûmetimize, karar alıcıları siyaset kurumumuza sunma
konusunda, verimli çalışmalar yapmaktadırlar. Bizler de sık
sık bölgemizde bu çalışmalara iştirak edip, takip
etmekteyiz.
Değerli
arkadaşlarım, değerli milletvekilleri; Hükûmetimiz zeytini ve
zeytinyağını desteklemektedir. Değerli Hocamız her ne
kadar Gemlik zeytinindeki fidan desteklemesinin 45 liraya indiğini söylese
de, dekar başına verilen 250 liralık destekle, bütün ülkemizin
her tarafında, zeytin dikilebilen tüm alanlarda, gerçekten özel ve
itinalı bir tür olan Gemlik zeytinimizin her yerde dikilmemesi yönünde
Çünkü çiftçilerimiz, Gemlik, çubuktan, çelikten üretildiği için, fidan
ucuzdur, herkes Gemlik fidanı dikmek istemektedir, ama gerek domat zeytini
gerek manzalina gerek kalamata dediğimiz eşek zeytini tabir edilen
iri zeytin gerekse memecik zeytini çelikten değil, mutlaka kökleştirmek
ve aşı yapmak suretiyle üretildiği için, o zeytinin fidanı
8-9 milyon lira fiyatlarındadır, ama Gemlik zeytininin fiyatı
2-3 milyon lira düzeyindedir. Çiftçilerimiz maalesef bu konuda yeterli
tecrübeye ve donanıma sahip olamadıkları için -belki bu bir öz
eleştiridir- tarım teşkilatlarımız ve ziraat
odalarımız, çiftçilerimizi bu konuda gerekli bilgilerle
donatmadıkları için, çiftçilerimiz, sanki, zeytin dikilebilecek her
yerde Gemlik zeytini dikmek istemektedirler. Gaziantepte de, Urfada da,
Hatayda da, Aydında da, İzmirde de, Muğlada da,
insanlarımız Gemlik zeytini dikmeye heves etmişlerdir.
Tarım Bakanlığımız bu konuyu bir disipline etmek için,
Gemlik zeytininin desteği olan dekar başına verilen 250 YTLyi
45 YTLye düşürmüş, ancak, diğer zeytin türlerindeki destekleme
250 YTL olarak devam etmektedir. Ancak, bu Gemlik zeytininin de kendi bölgesine
has, o bizim Bursa ilimizin Gemlik bölgesindeki, kendi müstesna
yetiştiği bölgedeki desteklemesinin de aynı fiyatlarla devam
etmesi gerekmektedir.
Değerli
arkadaşlarım, bunun dışında, kırsal kalkınma
destekleri, elbette dünyada
Bizim, 109 milyon -tahmin edilen- civarında
ağacımız var. Son yıllarda da bu, Hükûmetimizin
verdiği desteklerle zeytin dikimindeki aşırı arzu ve
şahlanış, 25 milyon adet zeytin fidanının dikilmesini
gündeme getirmiş, böylece 130 milyonu aşan bir zeytin
varlığımız ortadadır. Bugün 109 milyon mahsuldar
ağacımız vardır, ancak, bu mahsuldar ağaç, yani ürün
veren ağaçlarımız, maalesef, dünyadaki taban araziye dikilen
ağaçlarla aynı seviyede değildir. Pek çok ağacımız,
çok engebeli, eğimli arazilerde, Akdeniz Bölgesinin, Ege Bölgesinin,
Marmara Bölgesinin ve güney bölgelerimizin yamaç arazilerinde dikildiği
için, gübreleme, sulama ve bakım şartları, taban arazilerdeki
dikilmiş zeytin ağaçlarımız nispetinde değildir. Onun
için, verimlerimiz düşüktür. Şimdi, Hükûmetimiz bununla ilgili de
geçen sene çok güzel bir karar almıştır, damlama sulama
projesini gündeme getirmiştir. Sulanamayan bu zeytin
ağaçlarımız için, bir şekilde, ama artezyen, ama
basınçlı sulama sistemleri kullanılmak suretiyle, Hükûmetimiz,
yüzde 50ye varan nispette damlama sulamayı desteklemektedir. Böylece
çiftçilerimiz, kendilerini damlama sulama yöntemiyle, tarım
teşkilatlarımızdan, ziraat odalarımızdan alacakları
bilgilerle, ağaçlarını bu yöntemle suladıkları
takdirde verimlerinin 2-3 kat artacağını görebiliyorlar. Bunu
yapan arkadaşlarımız, her sene bir sene var yılı bir
sene yok yılı tabir edilen zeytinde, artık, her yıl
zeytin mahsulünün, denk olmasa da, bir sene yüzde 70 seviyesinde bir sene yüzde
40 seviyesinde de olsa ama her yıl zeytin alabildiklerini, ürün hasat
edebildiklerini söylemektedirler. O bakımdan Hükûmetimizin ortaya
koyduğu bu kırsal kalkınma destekleri esprisindeki damlama
sulama projesini mutlaka zeytin üreticilerimizin en önemli olarak en başta
ehemmiyet vermeleri gereken üretim mekanizması olarak düşünüyoruz ve
bunun yaygınlaştırılması, tanıtılması
konusunda da sektörün tüm aktörlerinin üzerlerine düşen ödevi yapmaları
gerektiğine inanıyoruz.
Bir
desteğimiz daha var. Bu destek de eğer bu çiftçilerimiz,
üreticilerimiz bir kooperatif çatısı altında örgütlenirlerse bu
yüzde 50 hibe, yüzde 75e çıkmaktadır. Yani zeytin ve
zeytinyağı üreticilerimiz, zeytin diken çiftçilerimiz bir kooperatif
çatısı altında örgütlendikleri takdirde destek miktarı
Örneğin 100 milyarlık bir damlama sulama projesi kurduklarında,
75 milyar lirasını Hükûmetimiz hibe olarak onlara vermektedir. Onlar
sadece yüzde 25 bir katkı sağlamaktadırlar.
Bunun
dışında, zeytin ve zeytinyağı ürününü paketleyen, ambalajlayan
iş adamlarımıza, çiftçilerimize, bu konuda çalışan
değerli insanlara da, iş adamlarına, paketleme, ambalajlama,
hatta zeytinyağı fabrikası kuranlara da yüzde 50 hibe destekler
devam etmektedir.
Biz, burada,
değişik bir çalışmayı başlattık. Değerli
Bakanımız da izah etti, Sayın Hocamız da söyledi ihracat
destekleri
Türkiye, artık, dökme zeytinyağı, bilhassa
rafinajlık ve lampant zeytinyağının ihracatını
kesinlikle yasaklamıştır. Yıllardan beri dökme
zeytinyağı satarak bir yerde rakibimiz olan Yunanistan ve
İtalyaya sattığımız yağların tekrar
ambalajlanarak kendi ulusal zeytinyağımıza, kendi ülkemizde
üretilen zeytinyağımıza rakip olmalarının önü
kesilmiştir. Geçen sene başlayan bu uygulamayla Made in Turkey
damgalı ve Türkiyede üretilen zeytinyağlarımızın,
üreten firmanın kendi ambalajının vurulması suretiyle elde
edilecek ambalajlı Türk ürünlerinin yurt dışına
satımında, 1 litreye kadar ürünlerde en son miktar 400 dolara kadar
yükseltilmiş, zeytinde de 200 dolarlık bir ihracat teşviki
ortaya konulmuştur. Bununla ne yapıyoruz değerli
arkadaşlarım? Zeytin ve zeytin ürününün yurt dışına
satılmasına imkân yaratarak, zeytin üretici fiyatının
artmasını
Dolayısıyla, yurt dışına ihracat
yapıldığı müddetçe, ihracatçımız, gelip dâhilde
bu zeytini üreten çiftçilerden ürün talep edecektir. Böylece, hem zeytin üreten
çiftçilerimiz ürünlerini hak ettiği fiyata satacaklar hem de ülkemiz
zeytin ve zeytinyağı ihracatından para kazanacaktır. Çünkü,
dünyada altı ülkede üretilen bu nadide üründe İspanya en büyük üreticidir;
İtalya, Yunanistan, Türkiye, Tunus, Fas ve bir de son yıllarda
Suriyede üretim başlamıştır. Ama, inşallah, bizler,
şu anda 1 milyar dolar seviyesinde olan zeytinyağındaki ticaret
potansiyelimiz yerine, alınan bu damlama sulama destekleri, fidan
destekleri ve kırsal kalkınma desteklerimizle, çok kısa zamanda,
çok iyi mesafeler alarak 10 milyar dolarlık büyük bir ihracat potansiyeli
ve fırsatı yaratabiliriz diye de düşünüyoruz.
Prim azdır,
doğrudur. Daha önceki yıllar 25 yeni kuruştu prim, bu sene 11
yeni kuruşa düştü. Hükûmetimiz 5,3 katrilyonluk bir tarımı
destekliyor arkadaşlar. Ancak, olaya, sadece çiftçinin eline verilen
primle bakmamak lazım. Burada, dediğimiz gibi, fidan destekleri,
ihracat destekleri, kırsal kalkınma destekleri, damlama sulama
destekleri ve üretim, ambalajlama, paketlemede verilen hibe destekleriyle bizim
zeytin üreticimize verdiğimiz destek daha önceki desteklerin katbekat
üzerindedir. Çünkü, sadece çiftçimizin cebine giren primin ötesinde, bu ürünün
sürdürülebilir olması, uzun yıllar bu ürünü ekip dikerek, bu üründen
para kazanarak yaşamını sürdürebilmesi asıl olandır.
Değerli
arkadaşlarım, bu sektörde pek çok sorun var. Bu araştırma
önergesinin üzerinde değerli arkadaşlarımızla beraber
çalıştık. Mesela, zeytinyağında bir kara su meselesi
var. Bu meselenin mutlaka çözülmesi lazım. Bazı bilim adamları
diyor ki: Bu bir.organik maddedir, faydalıdır. Bazıları da
diyor ki, çevreciler: Hayır, bu bir çevre düşmanı, bir atıktır,
bu mutlaka bertaraf edilmelidir. Bu konu, bu araştırma önergesinin
ana konularından birisidir.
Ondan sonra
ikinci konu prina. Zeytinyağı sıkıldıktan sonra
meydana gelen zeytinin ezilmiş hâli, prinası, atığı
yakacak olarak kullanılmaktadır. Bunun da üzerinde durulması
gerekiyor. Bazıları bunun havayı kirlettiğini, ozon
tabakasını bozduğunu, bazıları öyle bir şey
olmadığını, iyi bir yakacak olduğunu ama, ikinci defa
işlem görmesi gerektiğini söylemektedirler. İki ve üç fazlı
çözümler önerilmektedir. Bazıları sadece, zeytinyağı
sıkıldıktan sonra bir taraftan zeytin çıksın, bir
taraftan da küspe dediğimiz prinayla kara su çıksın
istemektedir. Bazıları da hayır, üç fazlı olsun, bir
taraftan zeytinyağı çıksın, bir taraftan kara su
çıksın, bir taraftan da prina çıksın demektedir. Bu da bu
araştırma önergesinin önemli konularından birisi
olmalıdır.
Bir üçüncü konu,
karışık yağ sorunu vardır. Bazı yabancı
ülkeler zeytinyağının muhtelif asitliliklerde veya bölgesel
farklılıklarla karıştırılarak kendilerine
satılmasını istemektedirler. Bu da bir tereddüt konusudur, karıştırılmalı
mıdır karıştırılmamalı mıdır?
Hatta tağşiş konusu da mutlaka gündemde durmalıdır.
Onun için, bu
konular üzerinde derli toplu bir çalışma yapılması, Ulusal
Zeytin ve Zeytinyağı Konseyinin de önerileriyle beraber,
Parlamentonun bizce bir ödevi, bir görevi olmalıdır diye
düşünüyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bize göre en önemli konu da solgunluk
hastalığıdır. Maalesef, bugün çiftçilerimiz, Hükûmetimizin
bu kadar desteklerine rağmen, diktikleri güzelim fidanların muayyen
zamanlarda kuruduğunu görmektedirler. Vertisilyum solgunluğu diye
tabir edilen, tıbbi açıdan veya tarımsal sektörde vertisilyum
solgunluğu denilen bu solgunluk hastalığı konusunda gerek
Tarım Bakanlığımız gerek üniversitelerimiz gerek
zeytincilik araştırma enstitüleri yoğun çalışmalar
yapmaktadırlar. Ama maalesef, şu ana kadar netleşmiş bir
sonuca ulaşılamamıştır. Pek çok yerde bitki
aktivatörleri, pek çok yerde bu sanki bir damar
tıkanıklığı gibi zeytin ağaçlarındaki
borucukların tıkandığı ve o
tıkanıklığın aşılması yoluyla, aktivatör
kullanılması yoluyla aşılabileceği söylenmektedir. Pek
çok yerlerde solaryum yöntemiyle
Tabii bu, yamaç yerlerde, eğimli
yerlerde zeytin ağaçlarının olduğu zor tabiat
şartlarında mümkün değildir. Naylon sermek suretiyle
toprağın havayla teması kesilerek bu şekilde bir yöntemle
bu işin olabileceği söylenmektedir. Onun için çiftçilerimiz, bu
konuda, bu solgunluk hastalığının mutlaka bir çaresinin
bulunması gerektiğini
Başka türlerde var mıdır, yok
mudur veya bu hastalığa dayanıklı türler varsa, o türlerin
kendilerine önerilmesini istemektedirler. Zeytin üretilen bölgedeki
milletvekili arkadaşlarımız da, her gittiği yerlerde bu
konuda bu sorularla karşı karşıya kalmaktadır. Tabii,
bu bir teknik konudur, bu bir tarımsal araştırma konusudur. Bu
konunun da, üniversitelerimiz, Zeytin Konseyimiz, zeytin araştırma
enstitülerimiz ve bu konuyla ilgili ziraat odalarımız ve sektörün
ilgili aktörlerinin de bütün katılımlarıyla, bu solgunluk
hastalığının mutlaka bir çaresinin ortaya konulması
gerekmektedir.
Değerli arkadaşlarım,
bir tarım televizyonu kurulması, bizim bu araştırma
konumuzda da bence güdeme gelmelidir, çünkü insanlarımızın
bilgiye ihtiyacı vardır. Çiftçilerimizin, üreten
insanlarımızın düzgün üretim yapmaları için yurt
dışına satacağımız zeytin ürünümüzün ve
zeytinyağı ürünümüzün gerek aşırı gübre
kullanımından gerekse aşırı tarım ilacı
kullanımından arındırılması gerekmektedir.
Artık, insanlar iyi fiyatlar ödeyerek organik ürünler tüketme
temayülündedir. Herkes sağlığına gerekli özeni
göstermektedir. O bakımdan çiftçilerimizin üretimde
kullandıkları gerek tarım ilaçlarının gerek
gübrelerin, hatta son zamanlarda hormon tabir edilen pek çok ürünlerin
kullanılmaması gerektiği yönünde, doğru düzgün üretim
yapmaları yönünde de onların bilgiye ihtiyacı vardır. O
bakımdan, belki bir sektör televizyonu olarak gerek
hayvancılıkta gerek bitkisel üretimde ve mesela bu damlama
sulamalarda, kırsal kalkınma desteklerinde devletimizin
yaptığı pek çok çalışmanın
insanlarımıza ulaştırılması konusunda böyle bir
tarım televizyonu gibi sadece
Bu Toprağın Sesi programı
var TRTde. Onun dışında, TRTnin yeni Genel Müdüründen de böyle
bir talepte bulunabilir bu araştırma komisyonumuz, gündeme
alındığında.
Değerli
arkadaşlarım, Değerli Hocamız söyledi, işte
Doğrudan gelir desteği Avrupa Birliğinden veriliyor. dedi. Bu
doğru değildir, doğrudan gelir desteği tamamen bizim kendi
millî bütçemizden ödenmektedir. Sayın Başbakanımız
doğrudan gelir desteğinin kaldırılacağı yönünde
geçen hafta eylem planında bir söz söylemiştir. Kaldırılan
doğrudan gelir desteğinin mutlaka diğer üretim
mekanizmalarında kullanılacağı tabiidir. Mesela, bu ne
olabilir? Arz açığı olan ayçiçeği gibi, pamuk gibi temel
ürünlerde, hatta çiftçilerimizin son günlerde fiyatı artan gübre
desteklemesi gibi üretim mekanizmalarında kullanılabilir.
Değerli
Hocamız dedi ki: Mazot ve gübrede ÖTV var, bu ÖTV ve KDV
kaldırılmalı. Bu bir tekliftir, bu bir taleptir ama Hükûmetimiz
de başka bir şekilde desteklemektedir. Mazot ve gübreyi her sene
dekar başına, nisan ve haziran aylarında
Geçen sene öyle
yapılmıştı, bu sene de büyük ihtimalle öyle olabilir.
Tarım Bakanlığımız daha açıklamayı
yapmadı. 2007 yılındaki üretimde kullanılan mazot ve gübre
destekleri yılda iki defa ödenmişti. Her sene ödeniyor. Burada son
yıllarda gübre fiyatlarında -bilhassa son aylarda- yüzde 30 ila yüzde
40 nispetinde bir artış oldu. Bu artışa
karşılık tabii petrolün fiyatı da 100 dolar oldu, 22
dolardan 100 dolara yükselen bir petrol fiyatı artışı
gördük.
Burada bu bir
tercihtir, bazı siyaset kurumu ÖTVyi kaldırmak ister ama bizim
Hükûmetimiz mazot ve gübre desteği suretiyle bu artışı
telafi etme yolunu tercih etmiştir ve bunlar da nisan ve haziran
aylarında olmak üzere ödenmektedir.
Değerli
arkadaşlarım, gerçekten, sektör himayeye muhtaç bir sektördür ve
Hükûmetimiz tarafından desteklenmektedir. Biz bu desteklerin
artırılarak sürdürülmesini ve Türkiyemiz için çok önemli olan
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Ertürk, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
AHMET ERTÜRK
(Devamla) Teşekkürler Sayın Başkanım.
ülkemiz için
gerçekten çok önemli olan ve Türk tarımının, dünyada yegâne
altı ülkede üretilebilen ve insan sağlığı için de çok
vazgeçilmez olan zeytin ürününün ve bundan elde edilen
zeytinyağının hem üretiminin sürdürülebilmesi hem de ülkemize,
eğer, bu tarımsal desteklemelerimizi çiftçilerimiz kısa zamanda
kendi üretim mekanizmaları olan tarlalarında kullanabildikleri
takdirde, çok yakın bir zamanda, 10 milyar dolarlık bir tarımsal
bütçe içerisinde bir ticaret hacmine ulaşabilecek bir zeytin ve
zeytinyağı sektörünü, biz, aziz Büyük Millet Meclisimize,
sorunlarının giderilmesi yönünde bu araştırma önergemizle
talepte bulunuyoruz. İnşallah, Büyük Millet Meclisimiz karar
verdiği takdirde, bu araştırma önergemizin, bu ürünü üreten
değerli çiftçilerimize ve bu sektörde çalışan
insanlarımıza ve tüketicilerimize hayırlı
olmasını diliyorum.
Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına
GÜROL ERGİN
(Muğla) Sayın Başkan
BAŞKAN -
Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslu
(MHP sıralarından
alkışlar)
GÜROL ERGİN
(Muğla) Sayın Başkan, söz istiyorum efendim.
BAŞKAN Ne
gibi efendim?
GÜROL ERGİN
(Muğla) Benim söylemediğim sözler Sayın Konuşmacı
tarafından bana atfen söylendi, o da şudur: Ben mazottan KDV
alınmasın demedim, bir.
İkincisi,
doğrudan gelir desteğini Dünya Bankası veriyor demedim, iki.
Bunları
açıklamak istiyorum izninizle.
BAŞKAN
Bunlar kayıtlara geçti Sayın Ergin.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Efendim?
BAŞKAN
Bunlar kayıtlara geçti, şu anda söylediniz.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Buradan duyulmadı ki, vatandaşın
duymasını istiyorum.
BAŞKAN Ben
bir tutanakları getirteyim Sayın Ergin, bakayım.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Sayın Başkan, oturduğum yerden iki dakika,
yalnızca bunları açıklamak istiyorum izin verirseniz.
BAŞKAN
Buyurun, açıklayınız.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR VE AÇIKLAMALAR
1.- Muğla Milletvekili Gürol Erginin, Aydın
Milletvekili Ahmet Ertürkün konuşmasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
GÜROL ERGİN
(Muğla) Söz verdiğiniz için teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Biraz önce Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu adına konuşan Sayın
Konuşmacı, benim konuşmamda, doğrudan gelir desteğini
Dünya Bankasının verdiğini
Oysa öyle
olmadığını, bunun bizim bütçemizden
karşılandığını söyledi.
Sayın
Konuşmacı beni iyi dinleyememiş. Ben, yıllardan beri
özellikle bu konularda çalışan bir insanım. Benim sözüm
şuydu: Bu doğrudan gelir desteği olayı bir Dünya
Bankası projesidir ve sürelidir. Normal süresi de 2007 yılı
sonunda bitmektedir. Bu nedenden ötürü zaten bitecek bir projedir. Bu
bakımdan Sayın Başbakanın Biz artık doğrudan
geliri kaldıracağız, bunun yerine ürün desteği
vereceğiz. demesi gerçek olayın gerçeğinden saptırılması
şeklinde ortaya çıkmıştır. Bu bir.
İkincisi,
ben, mazotta KDV kaldırılsın demedim. Sözlerim
zabıtlardadır. Benim sözüm şu: Mazotta ÖTVye daha
geçtiğimiz günlerde yüzde 10,58 kadar zam yapılmıştır.
Bu, çiftçiye yapılan zulümdür. Bu bakımdan, hiç kimse mazot
fiyatlarının artışını dünya petrol
fiyatlarına bağlamasın dedim. Benim sözlerim öyle.
Ayrıca
tekrar şunu söylüyorum: Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara
geldiğinde dünya petrol fiyatları sürekli düştü, Türk
parası sürekli değer kazandı ama Türkiyede hiçbir zaman petrol
fiyatları düşmedi. Şimdi dünya petrol fiyatlarını
gerekçe göstererek, bunun için biz de bu fiyata artırdık demek,
özellikle yapılan bu zamlardan sonra doğruyu ifade etmemek
anlamına geliyor.
Bakınız
bugün şunu söyledim ben: Mazot 2 milyon 570 bin lira, oysa rafineriden
çıkışı 900 bin lira. Ben bunu yeni Türk lirası olarak
söylemişim, daha iyi anlasın diye arkadaşım şimdi eski
para biriminden söylüyorum: 2 milyon 570 bin lira çiftçi
Teşekkür
edip, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ergin. Sağ olun.
VII.- MECLİS ARAŞTIRMASI (Devam)
A) Ön
Görüşmeler (Devam)
1.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman ve 29 milletvekilinin,
zeytin ve zeytinyağı ile diğer bitkisel yağların
üretimindeki sorunların araştırılarak altyapı ve
işletmeciliğinin geliştirilmesi için alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/27)
2.- Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk ve 20
milletvekilinin, zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin
sorunlarının araştırılarak zeytinciliğin
geliştirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/34)
3.- Bursa Milletvekili Ali Koyuncu ve 19 milletvekilinin,
zeytin ve zeytinyağı üretimi ve ticaretinde yaşanan
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/37)
4.- Balıkesir Milletvekili A. Edip Uğur ve 23
milletvekilinin, bitkisel yağlar, zeytin ve zeytinyağı
sektöründe yaşanan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/40)
5.- Muğla Milletvekili Gürol Ergin ve 24
milletvekilinin, zeytincilikte yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/102)
BAŞKAN
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Edirne Milletvekili Cemaleddin
Uslu. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
CEMALEDDİN USLU (Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
milletvekilleri, zeytin ve zeytinyağı ile diğer bitkisel
yağların üretimindeki sorunlar ve çözüm yollarını
belirlemek amacıyla verilen ve Meclis araştırması
açılmasına ilişkin hususlarla ilgili olarak Milliyetçi Hareket
Partisi Meclis Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
sizleri saygılarımla selamlıyorum.
Esasen, az önce
de ifade edildiği üzere, 22nci Dönem Parlamentosunda da bu
başlık adı altında bir Meclis araştırma komisyonu
kurulmuş ve bu komisyon, çalışmalarını bir rapor
hâline getirmiştir, fakat araştırma komisyonun raporu Meclis
Genel Kurulunda görüşülememiştir. Söz konusu bu rapor
incelendiğinde -özverili bir çalışma sergilendiği ve-
birçok soruna çözüm önerilerinde bulunulmuştur. Hâl böyle olmasına
rağmen, konuya biraz daha stratejik bir anlayışla
yaklaşılamadığı sebebiyle Meclis Genel Kurulunda görüşülememiştir.
Bu sebeple, bu çalışmaların yeniden ele alınması ve bu
alanda belirlenen hedeflerin hangi kurum ve kuruluşlar tarafından
nasıl yerine getirileceğinin ve bunun için yapılacak yasal
düzenlemeler dâhil, alınacak önlemlerin tespit edilmesi
bakımından bir Meclis araştırması açılması
grubumuz açısından da fevkalade önemli görülmektedir.
Değerli
milletvekilleri, ülkemiz, bulunduğu coğrafi konum ve sahip
olduğu Akdeniz iklimi özellikleri nedeniyle, İspanya, İtalya,
Tunus ve Yunanistan gibi diğer Akdeniz ülkeleriyle birlikte, dünyanın
önde gelen zeytin ve zeytinyağı üreticilerindendir.
Ülkemiz, 1 milyon
260 bin ton civarındaki zeytin üretimiyle dünya zeytin üretiminin yüzde
7,9unu, 100 bin ton civarındaki zeytinyağı üretimiyle dünya
zeytinyağı üretiminin yüzde 5ini gerçekleştirmektedir.
Ülkemizde 109
milyon zeytin ağacı, 196 bin zeytin üreticisi, 80 bin ton zeytin
işleyen 1.100 zeytinyağı üretim işletmesi
bulunmaktadır.
Son yıllarda
yeni zeytin fidanlarının dikimi ve üreticinin zeytin üretimine
özendirilmesiyle birlikte ağaç sayımız artmıştır.
Ağaç sayımızdaki artışa bağlı olarak
üretimde de artış meydana gelmiş, ülkemiz zeytinciliği
büyük bir gelişim içerisine girmiştir. Zeytinciliğimizin
gelişiminin en önemli göstergelerinden biri olan dökme formda yapılan
ihracatımız azalırken kutulu ihracatımızda
artış olmuştur. Ülkemiz zeytinyağı üretiminin
yaklaşık yarısı ihraç edilmektedir. Avrupa Birliği
ülkelerine dökme formda ihraç ettiğimiz zeytinyağı bu ülkelerde
ambalajlanarak İtalyan ve İspanyol markaları altında
pazarlanmaktadır. Böylece, kendi yağımız, kendi markamıza
rakip olmaktadır. Ayrıca, zeytinyağından elde edilen gelir
de daha düşük olmaktadır.
Ambalaj
şekillerine göre zeytinyağı ihracatımızın
dağılımına baktığımızda, 2006-2007
sezonunda toplam ihracatımızın yüzde 36,5ini ambalajlı
zeytinyağları oluşturmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, üretime ilişkin sorunlar ve çözüm önerilerini şu
şekilde sıralayabiliriz.
Sektörle ilgili
istatistiki veriler güncel değildir.
Rekolte tahmin
çalışmaları uzmanların sadece tecrübeleri ve gözlemlerine
dayanarak yapılmaktadır.
Uzaktan
algılama sistemleri kullanılarak bir coğrafi bilgi sistemi ve
güvenilir veri tabanı oluşturulmalıdır. Başta
ağaç sayısı olmak üzere sektördeki verilerin
güncelleştirilmesi gerekmektedir.
Ülkemizde
yıllara göre ürün miktarı değişkenlik göstermekte, yani
var yılı, yok yılı özelliği şiddetli
yaşanmaktadır. Bunun etkisinin azaltılması için zeytin
çeşitlerinin ıslahının yapılması, sulama,
ilaçlama ve gübreleme ve bazı bakım işlemlerinin modernize
edilmesi, bunun için zeytin üreticisinin desteklenmesi
sağlanmalıdır.
Üretimin
artırılması, bu doğrultuda fidan üretimine
ağırlık verilmesi gerekmektedir. Ancak, üretimde doğru
yönlendirme önem taşımaktadır. Üreticiler en kolay Gemlik
fidanını bulabildikleri için birçok yere bu zeytin çeşidini
dikmektedirler. Oysa, mevcut zeytin çeşit ve tipleri belirlenmeli,
sertifikalandırılmalı ve genetik haritaları
çıkarılmalıdır. Fidan üretiminde bölgesel adaptasyon önemli
olup, coğrafi yöreyle özdeşleşmiş çeşitlerin
diğer bölgelere dikimi engellenmelidir. Her bölgenin yerli çeşitleri
arasında yüksek ürün ve ağaç özellikleri gösteren çeşitler
seçilerek ıslah çalışmaları yürütülmelidir.
Ülkemizin zeytin
gen kaynaklarına sahip çıkılmalı ve fidan ithalatı
yasaklanmalıdır.
Gübreleme
yetersizdir, tekniğine uygun yapılmamaktadır. Analize
dayalı gübrelemeyi teşvik edici önlemler alınmalıdır.
Üretim bölgelerine yakın olan ve üreticilerin yaprak ve toprak
analizlerinin kolaylıkla yapılabileceği bölgesel
laboratuvarların sayıları artırılmalıdır.
Bunun yanında kimyasal gübrelerin yüzde 18 olan KDV oranının
tarım ilaçlarında olduğu gibi düşürülmesi üretim
maliyetinin azalmasını sağlayacaktır.
Tüm tarımsal
girdilerde üreticiye KDV iadesi yapılmalıdır.
İlaçlama
yetersizdir ve tekniğine uygun yapılmamaktadır. İlaçlanan
alanlar genişletilmelidir, ancak kullanılan ilaçlar çevreyle uyumlu
olmalı, organik üretime engel teşkil etmemelidir. Mevcut zeytincilik
kanununda yer alan zeytin zararlıları ile mücadelede
kuruluşların etkin hâle gelmesi ve işlevlerini eksiksiz yerine
getirebilmeleri için kaynak sağlanmalı, parasal anlamda destek
verilmelidir.
Zeytinliklerin
yüzde 92si sulanmamaktadır. Atıl vaziyetteki mevcut su kaynaklarından
mutlak surette yararlanılmalı, damlama sulama gibi modern sulama
yöntemlerinin kullanılması desteklenmelidir.
Toprak erozyonuna
karşı teraslama çalışmaları uzun zamandan beri ihmal
edilmiştir. Ucuz ve uzun vadeli kredilerle teşvik edilmelidir. İtalya
ve İspanyada ağaç başına verim 45-
Kamu destekli bir
program ile bölgelere ve zeytin çeşitlerine göre uygun budama tipleri
belirlenerek toplu ve tek tip budama uygulamaları benimsetilmelidir.
Yaşlı ağaçlar kademeli olarak gençleştirilmelidir. Bu
sayede ağaçlarımız makineli hasada uygun hâle gelecek ve üretim
maliyetinin azalması yönünde olumlu sonuçlar oluşacaktır.
Firesiz ve
hızlı zeytin toplama için mekanik hasat özendirilmeli ve yardımcı
malzemelerin temini ile üretimini kolaylaştıracak önlemler
alınmalıdır. Böylece, dalından kopar kopmaz fermente
olmaya başlayan zeytinin kalitesinin düşmesi önlenmiş
olacaktır.
Yeni
oluşturulacak tesislerde sertifikalı fidan kullanılması
durumunda verilmesi kararlaştırılan 250 yeni Türk
lirası/dekar destek modelinin mevcut geleneksel zeytinliklerin imar ve
ihyasında da kullanılması gerekmektedir.
Zeytinyağı
işletmelerinde oluşan atık zeytin kara suyu, içerdiği
organik kirlilik nedeniyle çevre kirlenmesine yol açmaktadır. Kara sudan
kaynaklanan sorunun çözülmesi için, üç faz çalışan kontinü tesislerin
iki faza dönüştürülmesi, ikinci ekstraction ve kurutma üniteleri ilave
edilmesi veya mevcut üç faz tesislerden çıkan kara suyun
arıtılacağı merkezî arıtma sistemlerinin
kurulması gerekmektedir. Ancak dönüşüm ve tesis maliyeti konusunda
sektörün desteklenmesi ihtiyacı vardır. Öte yandan, kara su,
içerdiği azot ve potasyum gibi bitki besin maddeleri ve organik maddeler
nedeniyle uygun işlemler sonucu sıvı ve katı gübre olarak
kullanılabilmektedir.
Kalite
kayıplarının önlenmesi için zeytinyağı depolama
sistemlerindeki bozukluk giderilmeli, zeytinyağlarımız azot
korumalı paslanmaz çelik tanklarda korunmalıdır. Bunun için
modern stoklama tesislerine gereksinim vardır. Ülke genelinde paslanmaz
çelik tank kapasitesi düşüktür.
Dönüm
başına uygulanan doğrudan gelir desteği sistemi ağaç
başına destekleme modeliyle ağaç başına destekleme
modeliyle düşünülmek suretiyle revize edilmelidir. Bu sayede ülkemizde
gerçek ağaç sayısının tespiti de kolaylaşabilir,
dönümlerce arazisi olup da az sayıda zeytin ağacı
bulunanların haksız desteklenmesi önlenmiş olur.
Mevcut Tarım
Kanununa göre kurulan ürün konseyleri fevkalade olumlu bir
yaklaşımdır. Buna göre çalışmalarını yürüten
Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi birçok sorunu gündeme
getirmektedir, ancak bu ürün konseylerinin daha etkin olabilmeleri
açısından gelir kalemlerinin tekrar gözden geçirilmesi gerekir.
Değerli
milletvekilleri, pazarlamaya ilişkin sorunlar ve çözüm önerilerini şu
şekilde sıralayabiliriz:
Ülkemiz
zeytinyağı ambalajlı ve markalı ihracatının
artırılması ve sürekli pazarların elde edilmesi ancak
Avrupa Birliği ülkeleriyle eşit koşullarda rekabet ile
mümkündür. Hâlen 15-20 bin ton civarında satılan markalı veya
ambalajlı zeytinyağı ihracatının
artırılması için teşvikler geliştirilmeli, Türk
zeytinyağı imajı oluşturulmasına yönelik
tanıtım çalışmaları desteklenmelidir.
Ülkemiz
zeytinyağı tüketimi düşüktür. Hemen hemen üretim bölgelerindeki
alışkanlık ile sınırlı bir hâle gelmiştir.
Son yıllarda tüketimin artırılmasına yönelik
girişimler sonucunda zeytinyağı tüketiminde artış eğilimi
bulunduğu görülmektedir. Ancak bu artış, zeytinyağı
tüketim sorununun çözüldüğü anlamına gelmemektedir.
Zeytinyağı kullanma alışkanlığı olmayan
tüketici kesimin fiyat hareketleri karşısında
zeytinyağından vazgeçmesi kolay olmaktadır.
Zeytinyağının
önde gelen sorunlarından birisi de tağşiştir. Bu nedenle,
piyasa düzenli olarak takip edilerek tağşişli yağ üretim ve
satışı engellenmelidir, tağşişli yağla
ilgili kamu denetimleri artırılarak etkin hâle getirilmelidir.
Tüm standartlarda
zeytinyağı başka bir yağ ile
karıştırılamaz ibaresi yer almalıdır.
Zeytinyağının sağlığa yararları bilimsel
olarak ortaya konmuş durumdadır. Özellikle kalp ve damar
hastalıklarına iyi gelmesi nedeniyle tüketimin teşvik edilmesi,
bu hastalıklar için devlet ve bireylerce yapılan sağlık
harcamalarının azalmasına yol açacaktır.
Tarımda
ayakta kalabilen ve gelecekte daha da yükselecek yegâne ürün olan
zeytinyağının tanıtımına, tüketiminin
arttırılmasına, iç ve dış pazarın
geliştirilmesine yönelik olarak kamu destekli çalışma grubu
oluşturulmalıdır.
Avrupa
Birliği, yaptığı anlaşmalarla, Cezayir, Tunus, Fas ve
Lübnana zeytinyağı konusunda önemli imtiyazlar
tanımıştır. Örneğin, Tunusa yıllık 56 bin
tonluk, diğer ülkelere de 8 bin tonluk gümrük vergisinden muaf bir kota
açıldığı görülmektedir. Benzeri bir uygulamanın Suriye
ile Avrupa Akdeniz Anlaşması çerçevesinde yapılması için
çalışıldığı bilinmektedir. Türkiyenin de Avrupa
Birliğine gümrüksüz zeytinyağı ihracatı yapabilmesi için,
hiç değilse, diğer ülkelere tanınan imtiyazlardan
yararlanması büyük önem taşımaktadır. Hâlihazırda,
2005/3 sayılı Para Kredi Koordinasyon Kurulu altında 5 kilograma
kadar olan ambalajlarda ihraç edilen zeytinyağları için 150
dolar/ton, 1 kilograma kadar olan ambalajlarda ve Türkiye üretimidir ibareli
zeytinyağları için 300 dolar/ton ihracat iadesi verilmektedir.
İhracatta hâlihazırda ton başına 750 dolar vergi
ödenmektedir. Oysa, zeytinyağı sanayi ürünü olarak kabul edilirse
haksız vergilendirme engellenmiş olacaktır. Yine, 2003e 3
sayılı Türk Ürünlerinin Yurtdışında
Markalaşması Ve Türk Malı İmajının
Yerleştirilmesine Yönelik Faaliyetlerin Desteklenmesi Hakkında
Tebliğ, yurt dışında çalışmalar yapan firmaları
daha etkin olarak destekleyecek şekilde düzenlenmelidir.
Zeytinyağının
İspanya ve İtalyada olduğu gibi başka sıvı
yağlarla karışık olarak zeytinyağı adıyla
satılması yasaklanmalıdır. Zira zeytinyağı
fiyatı bitkisel yağ fiyatının 5 katıdır.
Karıştırılıp satılması hem standartlara
aykırı, hileli bir durumdur hem de ekonomik açıdan haksız rekabete
yol açacak piyasa dengelerini bozmaktadır.
Stratejik bir
ürün olması nedeniyle zeytinyağının prim sistemi veya
başka bir ad altında desteklenmesine devam edilmelidir. Prim
miktarı, Avrupa Birliğinde olduğu gibi, zeytinyağı ve
sofralık zeytin için verilmelidir. Avrupa Birliğinde uygulanan prim
miktarı kilogramda 1,32 eurodur. Ülkemizde prim sistemi telafi edici
anlamda kullanılmakta, oysa asıl işlevinin planlayıcı
ve üretimi artırıcı olması gerektiği
unutulmamalıdır. Prim miktarı üretici tarafından önceden
bilinmeli ve süreklilik arz etmelidir. Kayıtlı ekonomiye geçişi
sağlayarak kaynağını kendi içinden yaratan prim hazineye
ilave yük olarak görülmemeli, yeterli miktarda olmalı ve zamanında
ödenmelidir.
Değerli
milletvekilleri, zeytinciliğin gelişim içerisinde olduğu
ülkemizde, iç piyasa fiyatlarının yüksek olduğu gerekçesiyle
zeytin ve zeytinyağı ithalat talepleri doğru
yaklaşımlar değildir. Nitekim, önemli üretici ülkelerden biri
olan İtalyada sızma zeytinyağının üretici satış
fiyatı 6,2 YTL, İspanyada 4,7 YTL iken, ülkemizde birinci kalite
zeytinyağının üretici satış fiyatı ortalama 4 ilâ
5 YTL seviyelerindedir. Dolayısıyla, ülkemiz fiyatları hiç de
yüksek değildir ve üstelik Avrupa Birliği üreticilerine ödediği
destek tutarının kilogram başına 2,3 yeni Türk
lirasına denk geldiğini de ayrıca ifade etmemiz gerekir.
Türkiyenin,
üreticilere kilogram başına verdiği 11 kuruşluk destek ile
Avrupa Birliği ülkeleriyle rekabet etmesi çok zordur. Bunun için
yapılması gerekenler çok açık ve nettir. Türkiyenin
geldiği zeytin ve zeytinyağı seviyesinin daha ileri bir yere
gitmesi, sektörün rekabet edilebilir bir yapıya kavuşturulması
bakımından önemlidir. Bunun için üreticiler mutlaka desteklenmelidir.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; dünyada giderek artan nüfus
artışına paralel olarak gıda maddeleri tüketimi de
artmaktadır. İnsan beslenmesinde önemli yer tutan bitkisel
yağların tüketiminin giderek artması, bu yağların
üretimine ham madde sağlayan yağ bitkilerinin önemini ortaya
çıkarmaktadır.
Ülkemizde
tarımı yapılan yağlı tohumlar, ayçiçeği,
çiğit, susam, kolza, soya, yer fıstığı,
haşhaştır. Ülkemizde gıda olarak tüketilen bitkisel
yağların yüzde 48,4ü ayçiçeğinden, yüzde 33,6sı
çiğitten, yüzde 18i de zeytin ve diğer yağ bitkilerinden elde
edilmektedir.
Ülkemizde
bitkisel yağ sektörü 4 milyon ton tohum işleme, 1,5 milyon ton rafine
üretim, 900 bin ton margarin üretim
kapasitesini haizdir. Bu işin parasal hacmi ise 2 milyar dolardır.
Türkiyede
kişi başına yıllık bitkisel yağ tüketimi 14 ila
16 kilogramdır. Avrupa
normlarında ise yaklaşık
Bölgeler
itibarıyla farklı iklim özelliklerine sahip olan ülkemizde palm ve
Hindistan cevizi hariç yağlı tohumlu bitkilerin tamamı
başarıyla yetiştirilebildiği hâlde, ayçiçeği ekim
alanlarımız yıllar boyunca 500-600 bin hektar düzeyinde
kalmıştır. Ayçiçeği ekiliş alanlarının
belirli bir seviyeyi korumasına karşılık üretimdeki belli
miktardaki yükselişler verimdeki artışa bağlı
gerçekleştirilmiştir.
Yıllardır
her platformda konu edilen, ancak bir türlü istenen artış
sağlanamayan yağlı tohum üretimindeki bu yetersizliğin
sebepleri, genel olarak tarımın genel sorunları yanında
uzun yıllardır yağlı tohumların korunmasının
diğer tarla bitkilerinin yanında çok düşük kalması,
üreticiye gelir üstünlüğü kazandıracak iyi bir fiyat verilememesi,
prim ödemelerinin düşük ve geç yapılmasıdır. Ayrıca,
ekonomide gelişmelere paralel olarak döviz kurundaki değişimler
ve dünya fiyatlarıyla yaşanan rekabet de üreticinin ayçiçeği
ekiminden vazgeçmesi için önemli bir etken olmuştur. Bu durumda, gümrük
vergileri ve destekleme primleri yağlı tohum üretimini etkileyen en
önemli etkenler olarak görülmekte olup, alternatif yağlı tohum
üretimlerinin desteklenmesi de ülkemiz bitkisel yağ
açığının farklı kaynaklardan giderilmesi için
gereklidir.
Ülkemiz için özel
önem arz eden ürünlerin -ayçiçeği, soya ve kanola- yurt içi tüketimini
karşılayacak ve ihracat durumuna gelecek düzeyde üretimi
gerçekleşene kadar dünya piyasasına karşı özel koruma
önlemleri -gümrük vergileri, tarife kontenjanları gibi- ile mutlaka
korunması, üretici maliyetleri düşürücü tedbirler alınması,
destekleme priminin ekimden önce açıklanarak zamanında ödenmesi ve
girdi kullanımlarının desteklenmesinin sürdürülmesiyle dünya
fiyatlarıyla entegrasyonunun sağlanması gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, tahıl ve yağlı tohumlar olmak üzere tüm
tarımsal ürünlerin, geldiğimiz noktada yalnızca
canlıların gıda maddesi olarak değil, yakıt olma
özelliğinin keşfiyle endüstrinin ve dolayısıyla enerji
sektörünün ilgi alanına girdiğini görüyoruz. Bu durum, ülkemizde
tarımın tüm geleneklerini yıkarak değişeceği ve
yeni bir anlayışla tarımın yeniden
değerlendirileceğini ortaya koymaktadır.
Dünyada büyük bir
değişim, dönüşüm yaşanmaktadır. Fosil yakıtlar ve
küresel ısınma dünyayı ağır sorunlarla karşı
karşıya bırakırken, iklim değişiklikleri,
açlık ve işsizlik, göçlerle kitlesel sığınmalara da
yol açmaktadır. Bu konunun ülkemizde yükü galiba en çok enerji bitkilerine
düşmekte ve düşmeye devam edecektir gibi görülmektedir.
Değerli
milletvekilleri, küresel ısınma ve akabinde iklim
değişiklikleri gündeme geldiğinden itibaren tarım
terminolojisinde yenilenebilir, biyoyakıt, biyodizel, biyoetanol, biyogaz,
biyoselüloz gibi yeni ifadeler; su arzı, ekoloji, sera gazları
kavramları ve ekolojik ekonomi gibi konular kendini daha çok göstermeye
başlamıştır. Hatta bunları dünya çapında içeren
protokoller dahi imzalanmaktadır. Demek ki, dünyamız, küresel
ısınmaya bağlı olarak ciddi tehlikelerle karşı
karşıya bulunmakta ve çok dikkat edilirse, çözüm, en çok fosil
yakıtların etkisiyle yükselen sera gazlarının
düşürülmesinde yenilenebilir enerji ve dolayısıyla tarım
sektöründe aranmaktadır. Buna bağlı olarak bütün dünya ülkeleri,
tarıma yeni anlamlar ve misyonlar yüklemekte, ciddi bir güç
kaynağı olarakyeniden yorumlanmaktadır. Böylece de tarım
potansiyelini azami derecede kullanma yoluna gitmekte ve özellikle de
yenilenebilir enerjide yerli kaynaklara yönelmektedir.
Değerli
milletvekilleri, bütün bu ifadelerimizin sonunda, zeytin ve
zeytinyağı ile diğer bitkisel yağların üretimindeki
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılması gerektiğini belirtiyor, bir kez daha sizleri
saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Uslu.
Gruplar
adına konuşmalar tamamlanmıştır.
Önerge sahipleri
adına bir konuşmacı, Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman.
Sayın
Büyükataman, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
İSMET
BÜYÜKATAMAN (Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
zeytin ve zeytinyağı ile diğer bitkisel yağların
üretimindeki sorunlar ve çözüm yollarını belirlemek amacıyla
vermiş olduğumuz araştırma önergesiyle ilgili söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Tarihi günümüzden
sekiz bin yıl öncesine dayanan zeytin, birçok efsanenin de
kaynağı olmuştur. Nuh Peygamberden Antik Yunana,
Mısırlılardan Romalılara kadar tarihin her
aşamasında zeytin ağacından ve zeytinyağının
yararlarından söz edilmektedir. Zeytin ağacı aynı zamanda
Kuran-ı Kerim, Tevrat ve İncil gibi kutsal kitaplarda da yer
almaktadır. Dünyada yaklaşık 10 milyon hektar alanda 900 milyon
kadar zeytin ağacı bulunmaktadır. Dünyadaki zeytin
ağacı varlığının yüzde 98i Akdeniz
çanağında yer alan ülkelerde toplanmıştır. Türkiye,
Akdeniz iklim özelliklerini taşıması nedeniyle dünyanın
önemli zeytin ve zeytinyağı üreticisi ülkeleri arasında yer
almaktadır. Diğer yandan, dünyada sağlıklı ve dengeli
beslenme alışkanlıklarına duyulan ilginin artması,
insanların zeytin ve zeytinyağı tüketimine yönelmesini de
beraberinde getirmiş, buna paralel olarak dünyada zeytin ve
zeytinyağı tüketimi hızla artmıştır.
Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de yağlı
tohumlar önemli ürünler kapsamında değerlendirilmelidir.
Sayın
milletvekilleri, bütün ülkelerin ekonomilerinde tarımın özel bir yeri
ve önemi vardır. Tarım sektörüne ve dolayısıyla ülke
ekonomisine katkısı açısından ciddi bir öneme sahip olan
tarımsal ürünlerden birisi de zeytindir. Zeytin gibi bazı
tarımsal ürünler ancak işlenerek tüketime sunulabilmekte ve daha çok
katma değer sağlayarak ekonomik kalkınmaya yardımcı
olmaktadır. Zeytinin ekonomiye olan diğer bir katkısı da,
ham dane olarak tüketilmediği için, işlenerek sofralık zeytin ve
zeytinyağı gibi farklı sektörlere ham madde kaynağı
oluşturmasıdır.
İnsan
sağlığı açısından da zeytin ve
zeytinyağı büyük önem taşımaktadır. Zeytin ve
zeytinyağının kalp ve damar hastalıklarının
oluşmamasında, sindirim sistemi, sinir sistemi ve kemik
gelişiminde olumlu etkiler sağladığı bilinmektedir.
Zeytinyağının çok tüketildiği Akdeniz ülkelerinde mide ve
bağırsak kanserinin diğer bölgelere göre daha az ortaya
çıktığı bilinmektedir.
Zeytin, Türkiye ekonomisinde
yer alan en önemli on tarım ürünü içerisinde yer almaktadır. Ülkemiz,
dünya zeytin üretiminin yüzde 8,48ini, zeytinyağı üretiminin yüzde
5ini, sofralık zeytin üretiminin ise yüzde 11,2sini
gerçekleştirmektedir. Türkiye, dünya zeytin üretiminde 4üncü,
sofralık zeytin üretiminde 2nci ve zeytinyağı üretiminde de
5inci sırada olmasına rağmen, dünya tüketiminde yüzde 2,8 ile
tüketici ülkeler arasında en son sıralarda yer almaktadır.
Kişi başına zeytinyağı tüketimi Yunanistanda
Bunun nedenleri
arasında, diğer bitkisel yağlara göre zeytinyağındaki
fiyat yüksekliği ve özellikle zeytin üretimi yapılan bölgeler
dışındaki halkın bu yağı tüketme
alışkanlığının olmamasıdır.
Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Türkiyede 1,3 ila 1,4
milyon ton dolaylarında olan toplam bitkisel yağ tüketiminin yüzde
80ini ayçiçek yağı oluşturmakta, bunu zeytinyağı,
mısır yağı ve pamuk yağı izlemektedir. Ülkemizde
yağlı tohumlu bitkilerin üretiminin yetersizliğinden dolayı
bitkisel yağ ihtiyacının önemli bir kısmı ithalat
yoluyla karşılanmaktadır. Geçtiğimiz yıllarda ülkemiz
ihtiyacı olan yağlı tohumlar, bitkisel ham yağlar ve
küspelerin büyük bir kısmını ithalat yoluyla
karşılamıştır.
Bitkisel yağ
üretiminde ülkemizde açığın kapatılması ve dünya
pazarında sağlam bir yer edinebilmesi, yağlı tohumlu
bitkilerin ekim alanlarının artırılması ve üreticinin,
çiftçinin teşvik edilmesiyle mümkün olacaktır.
Bunun yanı
sıra ülkemizde sulama ve su kaynakları da yetersiz kalmaktadır.
Özellikle, zeytinyağı, ayçiçek yağı, soya yağı ve
kanola yağı bitkisel yağ üretiminin artırılması konusundaki
en önemli kaynaklar olarak kabul edilmektedir.
Bitkisel yağ
üretim kapasitesinin artırılması, hem döviz kaybının
önlenmesi hem de barındırılan potansiyelden yararlanılarak
ihracat gelirlerinin artırılması bakımından önem
taşımaktadır. Ayçiçek yağının 400-450 bin tonluk
bölümü ülkemizde üretilirken, geri kalan yaklaşık 400 bin tonluk
ihtiyaç ise ithalat yoluyla karşılanmaktadır. Bununla birlikte,
son on beş yılda, ayçiçeğinde ekim alanları ve üretim
miktarında yüzde 50 civarında azalma görülmektedir.
Önemli
tarımsal ihraç ürünlerimizden zeytin ve zeytinyağı, ülkemizin
Avrupa Birliği tarım sektörü içinde rekabet edebileceği
ürünlerdendir. Ülkemiz zeytinciliğindeki yapısal gücün
artırılması ve Avrupa Birliği ortak tarım
politikası içerisindeki zeytinyağı ve sofralık zeytin ortak
piyasa örgütlenmesine uyumun sağlanması açısından bu
ürünlerdeki sorunların çözüme kavuşturulması son derece
önemlidir.
Ülkemizde ürün
alınan zeytin ağaç sayısında her yıl artış
olmasına rağmen, zeytin üretim miktarında yıldan yıla
farklılıklar yaşanmaktadır. Zeytin üretimindeki bu
olumsuzluk, zeytinyağı üretimine de yansımaktadır.
Sağlık açısından son derece faydalı olan
zeytinyağının, diğer üretilen yağlarla rekabet
ortamı bulunmamaktadır. Bu nedenle de zeytinyağı sektörü ekonomimizde
hak ettiği yere ulaşamamıştır. Zeytinyağı
üretiminde kilo başına ödenen prim, rekabet açısından son
derece yetersiz durumda olup, ödenen prim miktarının Avrupa
Birliği ülkeleri seviyesine çıkarılması gerekmektedir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, zeytinin üretim ve tüketimindeki sorunların
dışında diğer bir husus, özellikle Akdeniz, Ege ve Marmara
kıyılarında yer alan zeytinliklerin rant kurbanı
olmasıdır. Bu alanlar iskâna açılmış veya otel ve
motele dönüştürülmüştür. Üreticilerin kooperatifleşerek veya
şirketleşerek, hem girdilerini azaltması hem de doğrudan
tüketiciye ulaşması gerekmektedir. Aksi hâlde, üretici ile tüketici
arasındaki aracılar, kârlarından vazgeçmeyeceğinden zeytin
üretimi ve buna bağlı olarak zeytinyağı üretimi gittikçe
azalacaktır.
Birçok
gelişmiş ülkede üniversiteler ve araştırma
kuruluşları üretici birliklerinin sorunlarını gidermek veya
yeni teknolojiler üretmek amacıyla yapılan projelerle ayakta
durmaktadır. Oysa, ülkemizde üreticiler kendi sorunlarıyla kendileri
uğraşmak mecburiyetinde bırakılmaktadırlar. Ülkemizde
zeytincilik giderek yok olurken, birçok ülke, zeytinciliğinin
gelişmesi için çok büyük teşvikler vermektedir.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye, dünyanın önde gelen zeytin ve
zeytinyağı üreticisi ülkeler arasında yer almasına ve son
yıllarda zeytinyağı üretiminde artışlar kaydetmesine
rağmen, zeytinin doğasından ileri gelen üretimdeki bir yıl
az, bir yıl çok olma etkisini hâlen azaltabilmiş değildir.
Hâlbuki, zeytinciliği gelişmiş ülkelerin çoğunda bu durum
en düşük düzeye indirilmiştir. Yani, bu ülkeler her yıl
birbirine yakın ürün alabilmektedirler.
Yine ülkemizde
zeytinyağı üretiminde belli mesafeler alınmış, ancak
tüketimde hâlen istenen seviye yakalanamamıştır. Kısa
vadede ihracatın fazla artırılamayacağı dikkate
alındığında, yurt içi talebin artırılması
gerekmektedir.
Zeytinyağı
üretiminde yetiştiricilikten işlemeye ve pazarlamaya kadar
karşılaşılan çok büyük sorunlar vardır. Mevcut
ağaçlarımızın büyük çoğunluğunun meyilli
alanlarda olmasının ve buna bağlı olarak
yetiştiricilikte karşılaşılan sorunların, yani
kültürel işlemlerdeki eksikliklerin zeytinyağı verim ve
kalitesine etkisi büyük önem taşımaktadır.
Ülkemizde
yaklaşık 500 bin aile geçimlerini zeytincilikten
sağlamaktadır. İzmir, Muğla, Balıkesir, Bursa, Manisa,
Çanakkale, Tekirdağ, Hatay illerimiz önemli zeytin üreticisi illerimizdir.
Zeytin üretiminde
kısa ve orta vadede üretimi güçlendirici çözümlere ihtiyaç vardır.
Özellikle Gemlik tipi zeytinin yurt dışına ihracatında
pratik ve kalıcı çözümler bulunmalıdır. Bu bölgeden dışarıya
götürülen fidanlardan elde edilen zeytinler ve bölgeye başka bölgelerden
getirilen zeytinler Gemlik tipi zeytin adı altında piyasaya
sürülmektedir. Bu durum Gemlikte üretilen zeytin kalitesine büyük zarar
vermektedir. Bir an önce bunun önüne geçilmesi için Gemlik, İznik,
Orhangazi ve Mudanya çevresinde üretilen Gemlik tipi zeytinin koruma ve kontrol
altına alınması gerekmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Büyükataman, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
İSMET
BÜYÜKATAMAN (Devamla) Teşekkür ediyorum.
2007
yılında ülkemizin birçok bölgesinde olduğu gibi, Bursa ilimizde
de, zeytin tarımıyla uğraşan çiftçilerimiz kuraklık
sebebiyle zarara uğramıştır. Bu zarar, üretim, istihdam ve
ihracatı olumsuz yönde etkilemiştir. Bursa ilimizde 9 milyona
yakın zeytin ağacı bulunmaktadır. Bu üründen
yaklaşık 100.500 ton civarında üretim yapılmaktadır.
Kuraklık, ülkemizin her yerinde olduğu gibi, Bursa ilimizde de,
yapılmakta olan zeytin üretiminde zarara yol açmıştır. Özellikle
zeytin yetiştiriciliğinin yoğun bir şekilde
yapıldığı Gemlik, Orhangazi, Mudanya ve İznik
ilçelerimizde ürün miktar ve kalitesinde azalmalar görülmüştür.
Bahsettiğim
bu sorunların aşılması ve konunun mutlaka belli bir
programa oturtulması gerekmektedir. Aksi takdirde, diğer ülke
sorunlarında olduğu gibi, zeytin ve zeytinyağı ile
diğer bitkisel yağların üretimindeki sorunlar da içinden
çıkılmaz hâl alacaktır.
Bütün bu
sorunların araştırılması ve çözüm yollarının
belirlenmesi amacıyla verdiğimiz bu araştırma önergesine
katkılarınızı bekliyoruz ve yüce heyetinizi bu vesileyle
saygıyla selamlıyoruz.
Teşekkür
ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Büyükataman.
Önerge sahipleri
adına İsmail Bilen, Manisa Milletvekili.
Sayın Bilen,
buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
İSMAİL
BİLEN (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ülkemiz zeytin ve zeytinyağı üretiminde üreticilerimizin
karşılaştığı sorunların
araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasamızın 98inci maddesi, Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğümüzün 104 ve 105inci maddeleri
gereğince Meclis araştırması açılması için
vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz alan konuşmacı
arkadaşımızla birlikte, geçen dönemde (22nci Dönemde) kurulan
araştırma komisyonunun üyeleriydik. Bu komisyon kuruldu da ne oldu,
komisyonun yaptığı çalışmalar tozlu raflarda bekliyor
ifadesine katılmıyorum. Komisyonumuzun yaptığı
çalışmalar faydalı, yararlı ve verimli olmuştur.
Ülkemizin doğusundan güneyine, kuzeyinden Akdeniz sahillerine
varıncaya kadar birçok şehrimizi arkadaşlarımızla
birlikte dolaştık, gerek müstahsille (üreticilerle) gerekse sektörde
çalışanlarla, ihracatçılarımızla, sektörün ve mahsulün
sorunlarını konuştuk. Bunun üzerine de çok ciddi, hakikaten
belki doktora tezlerine konu olabilecek bir rapor yayımladık, ancak
seçimin biraz erkene alınması, bu raporumuzun, komisyonumuzun
çalışmasının Genel Kurulumuzda değerlendirilmesine
fırsat, zemin ve imkân vermediği için, sonuçları
tartışma, Genel Kurulda konuşma imkânı, fırsatı
bulamadık, fakat burada sorunları ana başlıklar
altında saydık, tespit ettik ve buradan Hükûmetimize de tavsiyelerde
bulunduk, Bakanlığımız da inanıyorum ki bu raporumuzun
sonuçlarından ve yayımladığımız bu rapordan ciddi
istifadelerde bulundu.
Bununla birlikte,
Türkiyedeki zeytin ağacı sayısı zannediyorum 2ye
katlandı. Yine, Tarım Bakanlığımız, daha önceden
olmayan desteklemeleri devreye sokarak zeytinde dekar başına 250
milyon liralık desteklemeyi getirdi. Gemlik çeşidindeki
düşüşün veya destekleme prim düşüşünün -belki
yanlış anladım bilmiyorum- telaffuz edilmesi, düşüşün
yanlış olduğu ifadesi doğru değildir. Çünkü
komisyonumuzun gittiği, araştırma yaptığı birçok
vilayette gördük ki, yörenin iklimine, toprağına uygun olmayan bu
çeşidin ekilmesi, maalesef, hem ürünün kalitesini hem de
verimliliğini düşürmekteydi. Dolayısıyla, Tarım
Bakanlığının almış olduğu bu isabetli
kararı tenkit etmek de kanaatimce yanlış olmuştur.
Zeytincilikte
genel sorunlardan bir tanesi de ar-ge çalışmasının yetersiz
oluşuydu. En önemli sorunlardan belki bir tanesi de zeytin ve
zeytinyağında pazarlama ve tanıtım sorunuydu. Pazarlama ve
tanıtımda, maalesef, yurt içinde olduğu gibi yurt
dışında da zeytini ve zeytinyağını tanıtma
imkânı, fırsatı bulamamıştık.
Yine, o
komisyonumuzun çalışma sonuçlarının bir tanesi de
Uluslararası Zeytin Birliği -Hükûmetimizden önce, 22nci Dönem
Hükûmetinden veya Parlamentosundan önce- üyeliğinden
çıkılmış olmasına rağmen, o çalışma
sonucunda, Hükûmetimiz, AK Parti İktidarı döneminde Uluslararası
Zeytin Birliğine de müracaat etmiş ve bu müracaat da
sonuçlandırılmıştır. Bu, uluslararası arenada da
Türkiye'nin elini aynı zamanda güçlendirmiştir.
Yine, bu
sorunlardan bir tanesi, ürün ihtisas borsalarının
olmayışı ya da zeytin ve zeytinyağı ihtisas organize
sanayi bölgelerinin kurulamayışıydı. Bu hususta da,
raporumuzda çok ciddi sonuçları, hem müstahsillerle hem de
ihracatçılarla, tüccarlarla paylaşma imkânı bulduk.
Sofralık zeytinde, özellikle zeytin çeşitlerindeki
yetersizliğimiz de sorunlarımızdan bir tanesiydi. Yine,
sürdürülebilir üretim ve depolama sorunu bir başka sorundu önümüzde duran.
Yine, prim olmayışı bir başka sorundu.
Bu raporun
sonuçlarından elde edilen uygulamalar müstahsilimizin elini
güçlendirmiş, Türkiyedeki zeytin ağacı sayısının
2ye katlanmasını sağlamış, aynı zamanda da butik
zeytinyağı ihracatının teşvikini getirmiştir.
Dolayısıyla, eskiden tanklarla yapılan zeytinyağı
ihracatı bu şekilde daha da azalmış, hatta hatta, neredeyse
imkânsız hâle gelmiştir.
Yine, zeytin
ağaç ve alan varlığının artırılmasına
yönelik olarak, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki alanların,
arazilerin de zeytinlik yetiştirmek isteyenlere tahsisi amacıyla
Hükûmet tarafından ve Bakanlığımız tarafından da
ayrıca bir çalışma başlatılmıştır.
4086
sayılı Kanunun 5inci maddesinde zeytinlik sahaların
daraltılamayacağı hükmü esas alınmıştır.
Zeytin alanlarının korunmasını amaçlayan bu Kanunun etkin
uygulanmasına gerekli hassasiyetin gösterilmesi yine komisyon raporuyla
tavsiye edilmiştir.
Zeytin
ağaçlandırmasının modern ve organik tekniklere uygun olarak
planlanması, fidan seçiminin bölgedeki Tarım ve Köyişleri Bakanlığı
yetkililerince bölgenin iklim ve çevresel koşulları dikkate
alınarak fidan dikiminin yapılmasının sağlanması
temin edilerek, Orman Kanununun 1inci maddesinde orman
sınırları içerisinde kalan delicelerin ağaçlandırma ve
imar, ihya amacıyla, başta köy tüzel kişilikleri ve yöre
halkına olmak üzere, diğer gerçek ve tüzel kişilere tahsis
edilir. şeklinde bir ifadenin yer alması Hükûmete, Tarım
Bakanlığına ve Orman Bakanlığına tavsiye edilmiştir.
Ekseriyeti
delicelerle kaplı, ekolojik ve ekonomik olarak kültür zeytin
yetiştirmesine müsait olan bozuk orman alanlarındaki deliceler, imar
ve ihya çalışmaları yapılarak zeytinlik alan olarak
değerlendirilmeli ve bu çalışmanın Orman
Bakanlığı ile Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı tarafından müştereken yapılması
için gerekli yasal düzenlemeler gerçekleştirilmelidir. tavsiyesi hayata
geçirilmiştir.
Zeytin
ağacının genetik yapısı, ülkemizde maalesef hâlen
oluşturulmuş değil, bu nedenle varyasyon oldukça fazla, bütün
konuşmacı arkadaşlarımız da bunlara değindi. Ben
konunun tekrarına da girmek istemiyorum ancak bu hususta da her bölgenin
yerli çeşitleri arasında yüksek verimlilik ve kalite gösteren
ağaçlar seçilerek ıslah çalışmalarının
sürdürülmesi komisyonumuzca tavsiye edilmiş ve Tarım
Bakanlığı tarafından da bu nedenle, Gemlik çeşidindeki
destekleme 250 milyondan 45 milyona indirilmiştir.
Fidan
üretimindeki çeşit ve anaç sorunu da ayrı bir sorun olarak zeytin ve
zeytinyağında karşımıza gelmiştir. Burada da
Özellikle zeytin fidanı üretimi genel olarak vegetatif yöntemlerden çelik
ve aşı ile olmaktadır ancak daha ekonomik ve kolay olan çelikle
çoğaltma yöntemi ile köklenmesi kolay olan çeşitlerden en fazla
üretilip satılması, özellikle Tarım Bakanlığı
veya resmî kurumlarca tavsiye edilmemelidir. denmiştir ve bu da hayata
geçirilmiştir.
Yani ben, özet
olarak toparlayacak olursam, Sayın Hocam gibi düşünmüyorum,
çalışmalarımızın da sonuçlarının da verimli
olduğunu, faydalı olduğunu, yol gösterici olduğunu ve
Tarım Bakanlığı tarafından, Hükûmetimiz
tarafından da dikkate alındığını ve bu nedenle
çeşitli desteklemelerin devreye sokulduğunu özellikle belirtmek
istiyorum.
Yine, grubumuz
adına konuşan Ahmet Öztürk arkadaşımın da ifade
ettiği gibi, köy bazlı kırsal destekleme projesiyle de özellikle
birlik ve kooperatiflerin desteklenmediği yönündeki eleştirilerinin
de haksız olduğunu, birlik ve kooperatiflerin yüzde 75 hibe destekli
kredilerden istifade ettirildiğini ve AK Parti Hükûmeti öncesinde böyle
bir desteklemenin de olmadığını, bunun AK Parti Hükûmetiyle
birlikte, özellikle, müstahsile, kooperatiflere ve birliklere destekleme
mahiyetinde bu primlerin, bu desteklemelerin hibe desteklemelerin
yapıldığını belirtmek istiyorum.
Tabii,
raporumuzun sonucu okunmadı demiştim, inşallah yüce heyetiniz
tarafından kabul edilecek ve yeni kurulacak komisyon tarafından
alınacak ve önerilecek tedbirlerin İktidarımızca da dikkate
alınacağını, bakanlıklar nezdinde de olumlu sonuçlar
doğuracağını ve bu sonuçların da müstahsilimize, bu
sektörde çalışanlara, ithalatında ve ihracatında ülkeye
katma değer kazandıranlara hayırlara vesile olmasını
diliyor, heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bilen.
Önerge sahipleri
adına Bursa Milletvekili Sayın Kemal Demirel.
Buyurunuz
efendim.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Sayın Başkan, yine
BAŞKAN
Sayın Ergin, bir şey yok.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Hayır hayır, istirham ederim.
BAŞKAN
Efendim Hocamın görüşüne katılmıyorum. dedi, bu gayet
doğal, görüşe katılmak mecburiyeti yok.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Sayın Başkan, bir dakika
Ben, maruzatımı
ifade edeyim
BAŞKAN O
zaman, kimsenin hiçbir görüşte bulunmaması lazım.
GÜROL ERGİN
(Muğla)
Genel Kurul ve siz dinleyin.
BAŞKAN -
Sayın Demirel, buyurun efendim.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Burada mı konuşayım, oraya mı geleyim?
BAŞKAN
Yok, hiç konuşmayacaksınız Hocam.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Niye konuşmayayım?
BAŞKAN
Evet, Sayın Demirel, buyurun efendim.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Konuşma hakkım yok mu? Benim söylemediğim
şeyler, bana atfen ifade ediliyor. Ondan sonra ben niye
konuşmayayım? Konuşma hakkım var benim.
BAŞKAN
Hayır efendim. Sayın Ergin, istirham ediyorum. Bakınız,
biraz önce, iki dakikalık süre verdim.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Ama, Sayın Başkan, ben
BAŞKAN
Hayır, böyle bir şey yok, ben dinledim yani herhangi bir kimse,
diğerine
GÜROL ERGİN
(Muğla) Ama, benim söylemediğim şeyler, bana atfen, bana ithaf
edilerek söylemişim gibi ifade ediliyor.
BAŞKAN
Sayın Demirel, buyurur musunuz efendim.
Buyurun efendim,
lütfen
GÜROL ERGİN
(Muğla) Rica ediyorum Sayın Başkan, olur mu öyle şey!
BAŞKAN
Hayır, ben, Sayın Demireli kürsüye çağırıyorum.
Buyurun efendim.
Sayın
Demirel, konuşmayacaksanız, ona göre işlem yapayım.
Buyurun efendim.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Sayın Başkan, şunu söylüyorum: Ben Gemlik zeytinine
verilen desteğin azaltılması yanlıştır. demedim.
Yalnızca Bizim çalışmalarımızdaki bir tek husus
dikkate alınmıştır. dedim
BAŞKAN
Sayın Demirel, buyurun efendim.
GÜROL ERGİN
(Muğla)
o da Gemlik zeytinine verilen desteğin
azaltılmasıdır.
BAŞKAN
Sayın Ergin, buyurun.
Sayın
Demirel, buyurun efendim, lütfen.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Ben, bir tek şey söyleyeceğim: Hiç kimse,
yanlış anladığı konu üzerine bir şeyler bina edip
burada konuşmasın.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Buyurun
Sayın Demirel.
KEMAL DEMİREL
(Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; zeytin ve
zeytinyağı ile diğer bitkisel yağların üretimindeki
sorunların araştırılarak altyapı ve
işletmeciliğinin geliştirilmesi için alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasanın 98 ve İç Tüzükün
104 ve 105inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması
açılmasına ilişkin olarak söz almış bulunuyorum.
Hepinizi en içten sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, benden evvel konuşan milletvekillerimiz, zeytinin ve
zeytinyağının -ve bitkisel yağlarla ilgili konularda-
sağlıkla ilgili olsun, sanayi ürünü olmasıyla ilgili olsun,
görüşlerini ortaya koydular. Evet, zeytin gerçekten olağanüstü bir
ürün. Yani hem insan sağlığı açısından hem de
ülkemizin yetiştirdiği stratejik olma özelliği
açısından zeytin önemli bir ürün. Ama böyle dediğiniz zaman,
zeytinin hak ettiği yeri, Türkiyede, verdik mi vermedik mi diye
baktığımız zaman, burada açık açık söylemekten
geri kalmayacağım: Evet, zeytin Türkiyede hak ettiği yerde
değil. Tabii, zeytin Türkiyede hak ettiği yerde
olmadığı zaman, üreten insanların da hak etmediği
yerde olduğu gerçeği ortaya çıkıyor ki, bunlar kimdir?
Bunlar çiftçilerimizdir, köylülerimizdir. O insanlar çok zor şartlar
altında yetiştirdikleri bu ürünün hak etmediği bir yerde
olduğunu gördükleri zaman, tabii,
karşılığını alamamanın üzüntüsünü
yaşıyorlar.
Şimdi,
zeytinin bizim ülkemiz için stratejik bir ürün olduğunu söylemiştim.
Evet, bugün dünya piyasalarında zeytin konusunda, zeytinyağı
konusunda, hak ettiğimiz yere gelmesi noktasında olmamız için
zeytine gereken desteği vermemiz ve zeytin üreten insanlara da sahip
çıkmamız gerektiğini vurgulamak istiyorum. Bugün zeytinle ilgili
bu konuları konuşurken, son yıllarda bilhassa Avrupada zeytinde
iddialı olan bazı ülkelerin geçirmiş olduğu doğal
afetlerden dolayı sıkıntı yaşadığı bir
ortamda, biz zeytine gereken desteği vermiş olsaydık,
inanın Türkiye, dünyada zeytinde lider olurdu, yani birinci sırada
yer alabilirdi. Ama ne yazık ki bizim ülkenin, zeytinyağı
konusunda, zeytin konusunda ulusal bir politikasının
oluşması noktasında daha yeni yeni konuşuyoruz. Zeytin ve
zeytinyağı konusunda, hükûmetler gelip geçse bile, Türkiyenin
artık bu konuda bir devlet politikasına ihtiyacı var. Devlet
politikası oluşturulması lazım. Bu, hükümetler
değişse bile, zeytine vermiş olduğumuz önemi ortaya koymak
açısından önemli.
Bugün Marmara
Bölgesi milletvekiliyiz. Bursa, zeytin konusunda önemli bir şehir ve
biliyorsunuz, bu komisyonu şimdi kuruyoruz. Geçen dönem, zeytin ve
zeytinyağı araştırma komisyonunun kurulması
noktasında önerge vermiştim. O önerge kabul edilmişti ve o gün
kurulan komisyon çalışmalar yaptı. Arkadaşlarımız
da anlatıyorlar, evet,
çalışma yaptılar. Bu komisyonda görev alan Cumhuriyet
Halk Partililerin de katkısı var bu konuda. Ama değerli
arkadaşlarım, gittiğimiz köylerde aldığımız
cevaplar şu: Biz zeytin ve zeytinyağıyla ilgili
araştırma komisyonunun kurulmasını bekliyorduk ama
karşımıza zeytin ve zeytinyağıyla ilgili, diğer
bitkisel yağlar da katılarak bir komisyon kuruldu.
NECDET BUDAK
(Edirne) O komisyon iki ayrı rapor verdi.
KEMAL
DEMİREL (Devamla) Yani, şimdi, zeytin ve zeytinyağı ile
ayçiçeği yağı bir mi?
NECDET BUDAK
(Edirne) İki ayrı rapor verdi.
KEMAL
DEMİREL (Devamla) Bir dakika
Ayçiçeği
yağı bir mi? Onu öğrenmek istiyorum. Soya yağı bir mi?
Pamuk yağı bir mi? Zeytin ve zeytinyağı
farklıdır, o yağlar farklıdır. Çiftçilerimiz
NECDET BUDAK
(Edirne) İki ayrı rapor o.
KEMAL
DEMİREL (Devamla) Lütfen
Lütfen
BAŞKAN
Sayın Budak, lütfen hatibe müdahale etmeyin efendim.
Buyurun
Sayın Demirel.
KEMAL
DEMİREL (Devamla) Şunu söylemek istiyorum: Bu komisyon kendine özgü
bağımsız bir komisyon olmalı. Zeytin ve
zeytinyağı araştırma komisyonu ayrı olmalı,
diğer yağlarla ilgili komisyon ayrı olmalı.
Çiftçilerimizin, köylülerimizin talepleri bu.
Ben yine iddia
ediyorum. Benim kadar dolaşan, köyde dolaşan bir milletvekili var
mı aranızda? Ben köy köy geziyorum, zeytin ve zeytinyağı
üreten insanların o tarlalarına giriyorum, o çamurlu tarlalarda o
insanların feryadını dinliyorum, o feryadı buraya
getiriyorum. Ben burada Kemal Demirel olarak konuşmuyorum, ben o
tarlalardan gelen köylüler gibi, onların çilesini anlatmak için buraya
çıktım ve onların sözcüsüyüm. Yani köylü Ahmetim, köylü
Mehmetim, köylü Hatice anayım. (CHP sıralarından
alkışlar) Ben o çiftçilerin sözcüsü olarak burada sizlere seslenmek
istiyorum. Ben onların diliyim. Bizler sofralarımızda o zeytini
görüyoruz, o zeytinyağlarını sofralarımızda
kullanıyoruz ama o ürünün o tarladan buraya kadar geldiği
aşamada o insanların çektiği çileyi, o feryadı, o ürünün
para etmemesini dile getirmezsek biz görevimizi yapmamış oluruz.
Bakın
değerli arkadaşlarım, geçen dönemlerde zeytin konusunda çok
büyük feryatlar vardı, hak ettiği değeri alamadılar. Geçen
yılın zeytin ve zeytinyağı fiyatları ile bugünkü
fiyatları karşılaştırdığınız zaman
zeytinci perişan. Geçen sene 4 liralarda olan zeytin ve
zeytinyağı fiyatları 1,5 lira düştü. Yani, bugün gübreden
bahsediyoruz. Gübre, zeytin üreticisinin kullandığı gübre yüzde
28di, yüzde 60lara vardı. Yine, tarımda kullanılan gübre
neredeyse yüzde 300lere falan çıktı. Şimdi, gübredeki girdiyi
görüyorsunuz, mazottaki girdiyi görüyorsunuz, elektriği görüyorsunuz, yevmiyeler 30 milyondan 45 milyona
çıktı. Her şey, masraflar, yüzde 100e yakın artarken ama
ürettiğimiz ürünün fiyatları ise yüzde 100 geriledi. Şimdi sizin
kalkıp da yapılan çalışmaların zeytinciyi hak
ettiği yerlere getirdiğini söyleyebilmeniz mümkün mü? Değil.
Yani bugün zeytinci feryat ediyor.
Ben bu Meclis
dönemi açılır açılmaz Sayın Başbakana bir soru
önergesi vermiştim. Niye Sayın Başbakana sordum, Tarım
Bakanına sormadım? Çünkü bu ülkenin Başbakanına sormak
gerekiyor bunu diye düşündüm. Dedim ki: Geçen yıllar zeytinci ve
zeytinyağı üreticisi perişan oldu, hak ettiğini
alamadı. Bizzat sizi göreve çağırıyorum. Bu konuya el
atmanızı istiyorum. Bunu temmuz aylarında sordum, ağustos
aylarında niye sordum? Çünkü şu anda zaten zeytin toplandı,
satıldı. Yani biz bunlar toplanmadan, satılmadan, onun hak
ettiğini vermek için bu komisyonların oluşturulması
gerekiyordu. Zamanında oluşturulmazsa, zamanında üzerine
gidilmezse hak ettiği noktaya gelemiyor. Yani bu noktada da ben şunu
söylüyorum: Bu komisyon şimdi kurulacak, bu komisyon görev yapacak ama bu
komisyonun görev yapması, acaba tarlalarda çalışan, emek sarf
eden, çoluğuyla çocuğuyla, yaşlısıyla genciyle
soğukta, karda kışta mücadele veren insanların acaba hak ettiği,
ürününün karşılığında alması gereken parayı
almalarına katkımız olacak mı? Olmayacak, çünkü her
şey zamanında olursa değer kazanır. Bunun için,
inşallah, bundan sonraki yıllarda zeytinin ve zeytin üreticisi olan
çiftçinin hak ettiğini alması noktasında komisyon
kalıcı çözüm yollarını bulur ama bunu yaparken zeytin ve
zeytinyağının fiyatlarının belirlenmesi
noktasında sadece birlikleri göreve çağırmayacağız. Bu
noktada hükûmetin de gerekli girişimleri, destekleri olmasını
sağlamamız gerekiyor, kooperatiflere sahip çıkmamız
gerekiyor. Kooperatiflerin de tüccarların da bu piyasada fiyat belirlerken
sadece kendi başlarına fiyat belirlemesi değil, hükûmetin de
devletin de burada söz sahibi olması lazım.
Sonuç olarak
şunu söylemek istiyorum: Köylü, çiftçisi, zeytin üreticisi,
zeytinyağı üreticisi ezilmemeli, perişan edilmemeli; hak
ettiğini alması gerektiğini vurgulamak istiyorum.
Biliyorsunuz -her
gittiğimiz yerlerde- Sevgili Mustafa Kemal Atatürkün çok güzel bir sözü
var: Türk köylüsü, milletin efendisidir. diye. Sizler de köylere
gidiyorsunuz, sizler de köyleri dolaşıyorsunuz, Türk köylüsünün,
milletin efendisi noktasından kölesi noktasına geldiğini
görüyoruz ve biz de diyoruz ki, köylünün, kölelikten kurtarılması,
tekrar, Mustafa Kemalin dediği gibi, efendisi olması noktasına
gelmenin tek bir yolu var: Ürettiği ürüne sahip çıkmak, o insanlara
en zor zamanında sahip çıkmak ve onların ürettikleri ürünün hak
ettiğini vermekten geçer ve bu noktada bizim köylümüzü burada bir kez daha
sevgiyle, saygıyla anıyorum. Çünkü o insanlar, her şeye
rağmen ülkesini seviyorlar, her şeye rağmen vatanını
seviyorlar, milletini seviyor çünkü o insanlar, Kurtuluş
Savaşında sanayimiz doğru dürüst yok iken, ekonomik açıdan
o kadar güçlü olmamamıza rağmen, Çanakkalede, Kurtuluş
Savaşında Türkiye Cumhuriyetinin kurtarılması
noktasında söz sahibi olmuş insanlardır. O yüzden, Türkiye
köylüsüne sahip çıkmamız gerektiğini vurguluyorum.
Bu komisyonun,
gerekli çalışmaları yaparak, zeytin ve zeytinyağı
araştırması komisyonunun hak ettiğini vermesini istiyorum.
Hepinizi sevgi ve
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Demirel.
Sayın
Koyuncu
Yok.
Sayın
Uğur
Yok.
Sayın
milletvekilleri, Meclis araştırması önergeleri üzerindeki ön
görüşme tamamlanmıştır.
Şimdi,
Meclis araştırması açılıp açılmaması hususunu
oylarınıza sunacağım: Meclis araştırması
açılmasını kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Meclis
araştırmasını yapacak komisyonun 16 üyeden
kurulmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Komisyonun
çalışma süresinin, başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip
üyenin seçimi tarihinden başlamak üzere üç ay olmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Komisyonun
gerektiğinde Ankara dışında da çalışabilmesi hususunu
oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, alınan karar gereğince, diğer denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına
geçiyoruz.
1nci sırada
yer alan, Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla
Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ( Temel Ceza
Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı) ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/335) (S. Sayısı: 56)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, Genel Kurulumuzun almış
olduğu karar gereğince, Danışma Kurulu önerisi
doğrultusunda, bugün çalışacağımız başka bir
konu yoktur.
Alınan karar
gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla
görüşmek için, 23 Ocak 2008 Çarşamba günü saat 14.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Hayırlı
akşamlar diliyorum.
Kapanma Saati: 19.41