DÖNEM: 23 CİLT: 13 YASAMA YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
58inci
Birleşim
5 Şubat 2008 Salı
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.
- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Mersin
Milletvekili Mehmet Zafer Üskülün, laiklik ilkesinin Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasına girişinin 71inci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması ve Adalet Bakanı Mehmet Ali
Şahinin cevabı
2.- İstanbul
Milletvekili Necla Aratın, laiklik ilkesinin Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasına girişinin 71inci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması ve Adalet Bakanı Mehmet Ali
Şahinin cevabı
3.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekicinin, Doğu Türkistanın Gulca şehrinde
yaşanan katliamın 11inci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun (6/309) esas numaralı sözlü
sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/19)
2.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın (6/333) esas numaralı sözlü
sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/20)
3.- Aydın
Milletvekili M. Fatih Atayın Dilekçe Komisyonu üyeliğinden
çekildiğine ilişkin önergesi (4/23)
4.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar
Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin (2/47) İç Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/22)
5.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macitin, Sivas Madımak Otelinin Kardeşlik,
Anma, Kültür ve Sanat Müzesine Dönüştürülmesine Dair Kanun Teklifinin
(2/89) İç Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/21)
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Şükrü Mustafa Elekdağ ve 29 milletvekilinin, Hristiyan
din adamları ile bazı gayrimüslimlere yönelik
saldırıların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/116)
2.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 23 milletvekilinin, enerji üretiminde ve
yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımında
karşılaşılan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/114)
3.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 22 milletvekilinin, kırmızı palmiye
böceği zararlısı ile etkin mücadele için alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/115)
V.-
SORULAR VE CEVAPLAR
A) Sözlü Sorular ve Cevapları
1.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, sanayi sitelerinin elektrik
tarifesindeki değişikliğe ilişkin Maliye Bakanından
sözlü soru önergesi (6/181)
2.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Kütahyada idare ve vergi mahkemesi
kurulup kurulmayacağına ilişkin Adalet Bakanından sözlü
soru önergesi (6/182) ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinin
cevabı
3.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, bölge istinaf mahkemelerine
ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/283) ve Adalet
Bakanı Mehmet Ali Şahinin cevabı
4.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, Karamandaki bazı köylerin
ÇATAK kapsamına alınıp alınmayacağına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/183)
5.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, fındık üreticilerine
don afeti hasar paralarının ödenmesine ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/188)
6.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, teşvik kapsamında
yatırımcılara verilmesi gereken enerji desteklerine ilişkin
Devlet Bakanı Mehmet Şimşekten sözlü soru önergesi (6/196)
7.- İstanbul
Milletvekili Necla Aratın, miras hukukunda yapılacağı
iddia edilen bir değişikliğe ilişkin Devlet Bakanı
Nimet Çubukçudan sözlü soru önergesi (6/201) ve Devlet Bakanı Nimet
Çubukçunun cevabı
8.- İstanbul
Milletvekili Necla Aratın, bir kongrede açıklanan görüşe tepki
verilip verilmediğine ilişkin Devlet Bakanı Nimet Çubukçudan
sözlü soru önergesi (6/204) ve Devlet Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
9.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, SHÇEKin bazı arsalarına ve
Sevgi Evleri projesine ilişkin Devlet Bakanı Nimet Çubukçudan sözlü
soru önergesi (6/329) ve Devlet Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
10.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, hububat destekleme primleri ödemesine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/205)
11.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Gaziantep Havaalanındaki kargo ve uçak
seferlerine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru
önergesi (6/231)
12.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, uzlaşmaya konu vergi ve cezalara ilişkin
Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/235)
13.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Zile Anadolu Öğretmen Lisesine
ayrılan ödeneğe ve bina yapımına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/237) ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
14.- Gaziantep Milletvekili
Yaşar Ağyüzün, yönetici ve öğretmen atamalarına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/241) ve
Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
15.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, okullarda dağıtılan kitaplara
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/263) ve
Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
16.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, Amasyadaki bir lisede bazı öğrencilere
baskı uygulandığı iddialarına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/285) ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
17.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Antalyanın bazı ilçelerinde ÖSYM
sınav merkezi açılıp açılmayacağına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/301) ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
18.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, bir okul müdürü
hakkındaki iddiaya ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü
soru önergesi (6/303) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin
cevabı
19.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, Sarıveliler ilçesine yeni bir
lise yapılmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü
soru önergesi (6/306) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin
cevabı
20.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın terör mağduru
öğretmenlere ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/308) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
21.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, Kaş İlköğretim Okulu
inşaatına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/331) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
22.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, yüksek lisans ve doktora yapan
öğretmenlere ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/334) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
23.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, öğrenci yurtlarına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/344) ve
Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
24.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, İlköğretim Kurumları
Yönetmeliğinde yapılan bir değişikliğe ilişkin
Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/349) ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
25.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, okullardaki temizlik ve güvenlik
görevlilerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/356) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
26.- İzmir
Milletvekili Şenol Balın, İzmirde depremde yıkılma
riski taşıyan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından
sözlü soru önergesi (6/358) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin
cevabı
27.- İzmir
Milletvekili Şenol Balın, bir yardımcı kaynak kitaptaki
Türkiye haritasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü
soru önergesi (6/387) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin
cevabı
B) Yazılı Sorular ve Cevapları
1.- Erzincan
Milletvekili Erol Tınastepenin, bazı medya ve sivil toplum
kuruluşlarına yönelik denetimlere ilişkin Başbakandan
sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Aydının cevabı (7/1086)
* Ek cevap
2.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, atama kararnamelerine ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Murat Başesgioğlunun
cevabı (7/1245)
3.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yamanın, Malazgirt Adalet Sarayına ilişkin
sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali
Şahinin cevabı (7/1279)
4.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, satın alınan okul
arsalarına ve arsası başka kurum ve kişilere ait okullara
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin
cevabı (7/1319)
5.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, İstanbuldaki bir kolejle ilgili bazı
iddialara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin
cevabı (7/1321)
6.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, terör örgütlerinin finansman
kaynaklarının kesilmesine yönelik girişimlere ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Nazım Ekrenin cevabı (7/1369)
7.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolatın, bir Alman televizyon
kanalında yayınlanan bir diziye ilişkin sorusu ve
Dışişleri Bakanı Ali Babacanın cevabı (7/1376)
8.-
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın, İstanbul
Büyükşehir Belediyesine ihale yolu ile sanatçı
alınacağı iddiasına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/1386)
9.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, özürlülerin kültürel ihtiyaçlarını
karşılayacak materyallere ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/1387)
10.- İzmir
Milletvekili Kemal Anadolun, Tekelin hanımeli markasının
tescilini yapmamasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın cevabı (7/1388)
11.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir Alman televizyonunda yayınlanan bir
diziye ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Ali
Babacanın cevabı (7/1421)
12.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, bir Alman televizyon kanalında
yayınlanan bir diziye ilişkin sorusu ve Dışişleri
Bakanı Ali Babacanın cevabı (7/1422)
13.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Almanyada Türkleri hedef
gösteren seçim propagandalarına ilişkin sorusu ve
Dışişleri Bakanı Ali Babacanın cevabı (7/1423)
14.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, kültür ve tabiat varlıklarının
korunmasına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günayın cevabı (7/1435)
15.- Aydın
Milletvekili Özlem Çerçioğlunun, yılbaşı gecesi Taksimde
olan taciz olayına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günayın cevabı (7/1436)
16.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, Dereköy sınır
kapısının tır trafiğine açılmasına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Hayati Yazıcının cevabı (7/1459)
17.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin biyodizelin vergi araçlarıyla teşvikine
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtanın
cevabı (7/1461)
18.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, İzmirdeki bir TOKİ projesini
yürüten inşaat firmasıyla ilgili iddialara ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı (7/1538)
19.-
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaşın, TOKİnin
bir işini yürüten inşaat şirketinde işçilere
ayrımcılık yapıldığı iddiasına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/1545)
20.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Kırgızistana deprem
yardımı yapılıp yapılmadığına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Said
Yazıcıoğlunun cevabı (7/1598)
21.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, lisanssız akaryakıt bayilerine, kaçak
akaryakıta ve akaryakıttaki ÖTV oranına ilişkin sorusu ve
Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı (7/1600)
22.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, Muğlada yabancılara satılan
gayrimenkullere ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın cevabı (7/1624)
VI.-
MECLİS ARAŞTIRMASI
A) Ön Görüşmeler
1.- İstanbul
Milletvekili Algan Hacaloğlu ve 19 milletvekilinin, işsizlik sorunu
ve İşsizlik Sigortası Fonunun daha etkin kullanımı
konularının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/2)
2.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat ve 20 milletvekilinin, termik
santrallerin çevreye verdiği zararların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına (10/3)
3.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin ve 20 milletvekilinin, uyuşturucu
kaçakçılığı ve üretiminin tespiti ile uyuşturucu
kullanımındaki artışın sebeplerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/6)
4.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş ve 35 milletvekilinin, okullardaki
şiddet olaylarının ve madde
bağımlılığı sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/19)
5.-
Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam ve 30 milletvekilinin,
uyuşturucu kullanımının başta gençler olmak üzere
toplumda yol açtığı olumsuz etkilerin
araştırılarak uyuşturucu
bağımlılığının ve
kaçakçılığının önlenmesi için alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/36)
6.- Adana
Milletvekili Necdet Ünüvar ve 23 milletvekilinin, madde
bağımlılığının nedenlerinin,
boyutlarının ve etkilerinin araştırılarak mücadele
edilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/39)
7.- İstanbul
Milletvekili Halide İncekara ve 22 milletvekilinin, uyuşturucu
bağımlılığının toplum üzerindeki etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/41)
8.- Bitlis
Milletvekili Vahit Kiler ve 24 milletvekilinin, uyuşturucu, alkol ve
sigara bağımlılığı ile
kaçakçılığının nedenlerinin,
ulaştığı boyutların, sosyal ve ekonomik etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/51)
9.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir ve 26 milletvekilinin, uyuşturucuyla mücadelede
yaşanan sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/103)
VII.-
GENEL GÖRÜŞME
A) Ön Görüşmeler
1.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş ve 27 milletvekilinin, basın-siyaset
ilişkileri ve basın özgürlüğü konusunda genel görüşme
açılmasına ilişkin önergesi (8/1)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 14.00te toplanarak üç oturum yaptı.
İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, balık çiftliklerinin çevreye verdiği
zararlar ile balık üreticilerinin,
Manisa
Milletvekili Ahmet Orhanın, Manisa ilinin,
Sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşmalarına, Çevre ve Orman
Bakanı Veysel Eroğlu cevap verdi.
Burdur
Milletvekili Bayram Özçelik, Burdur ilinin eğitim ve öğretim
projelerine ilişkin gündem dışı;
Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır, çiftçilerin hangi ürününe ne kadar destek
verileceğinin bir an önce açıklanması gerektiğine
ilişkin,
Birer
konuşma yaptılar.
Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt ve 21 milletvekilinin, kış
şartları nedeniyle Doğu Anadolu Bölgesinde
hayvancılık ve altyapıda yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla (10/111),
İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhan ve 25 milletvekilinin, organize sanayi bölgelerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla (10/112),
Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz ve 24 milletvekilinin, yapı malzemesi ve
yapı denetimi konusunda (10/113),
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı
ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Sağlık
Bakanı Recep Akdağın Amerika Birleşik Devletlerine
yaptığı resmî ziyarete iştirak etmesi uygun görülen
milletvekiline ilişkin Başbakanlık tezkeresi kabul edildi.
Türkçedeki
bozulma ve yabancılaşmanın araştırılması,
Türkçenin korunması ve geliştirilmesi için alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla, Genel Kurulun 25/12/2007 tarihli 41inci
Birleşiminde kurulan (10/35, 43, 49, 70) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonu üyeliklerine, siyasi parti
gruplarınca gösterilen adaylar seçildi.
Başkanlıkça,
komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yapmak
üzere toplanacağı gün, saat ve yere ilişkin duyuruda bulunuldu.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek
üzere geri gönderilen 9.11.2006 Tarihli ve 5555 Sayılı Vakıflar
Kanununun (1/24) (S. Sayısı: 98) geri gönderilen maddelerinin
görüşmelerine devam edilerek 12nci maddesi, istem üzerine yapılan
açık oylamadan sonra kabul edildi; 14üncü maddesi üzerinde bir süre
görüşüldü.
Konya
Milletvekili Faruk Bal,
Eskişehir
Milletvekili H. Tayfun İçli,
Yozgat
Milletvekili Bekir Bozdağın konuşmasında partilerine;
Konya
Milletvekili Faruk Bal, Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Hayati Yazıcının 57nci Hükûmete,
İstanbul
Milletvekili Hasan Macit, Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Hayati Yazıcının
konuşmasında muhalefet milletvekillerine,
Konya
Milletvekili Faruk Bal, Artvin Milletvekili Ertekin Çolakın
konuşmasında partisine,
Sataştıkları
iddiasıyla;
Yozgat
Milletvekili Bekir Bozdağ, konuşmasında geçen bir ifadeyi,
yanlış anlaşıldığı gerekçesiyle, düzeltmek
için,
Birer
konuşma yaptılar.
Her madde
hakkında milletvekillerince verilen yedi önergeden sonra siyasi parti
gruplarınca verilecek birer önerge haklarının saklı
tutulması ve madde metninde redaksiyon mahiyetinde küçük
değişiklikler yapan önergelerin işleme alınmaması
gerektiği iddiasıyla açılan usul tartışması
sonucunda, Oturum Başkanı, uygulamanın İç Tüzükün 87nci
maddesine uygun olduğunu, tutumunda bir değişiklik
olmayacağını açıkladı.
5 Şubat 2008
Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşime 20.01de son
verildi.
|
|
|
Meral AKŞENER |
|
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
|
|
|
|
|
Fatma SALMAN KOTAN |
|
Canan CANDEMİR ÇELİK |
|
|
Ağrı |
|
Bursa |
|
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
|
|
|
|
|
|
|
Harun TÜFEKCİ |
|
|
|
|
Konya |
|
|
|
|
Kâtip Üye |
|
No.: 82
II.- GELEN KÂĞITLAR
1 Şubat 2008 Cuma
Tasarılar
1.- Avrupa
Yatırım Bankasının Türkiyede Temsilcilik Açmasına
Dair Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Avrupa Yatırım Bankası
Arasındaki Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/501) (Plan ve Bütçe ile
Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23.1.2008)
2.- 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/502) (Plan ve Bütçe
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.1.2008)
Teklif
1.-
Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynakın; Genel Kadro ve Usulü
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Devlet Memurları Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/143)
(İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.1.2008)
Raporlar
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96) (Dağıtma tarihi: 1.2.2008) (GÜNDEME)
2.- Telsiz
Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun
Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/428) (S.
Sayısı: 99) (Dağıtma tarihi: 1.2.2008) (GÜNDEME)
No.: 83
4 Şubat 2008 Pazartesi
Raporlar
1.- Özel
Öğretim Kurumları Kanunu ile Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme
Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı ve Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
Raporu (1/496) (S. Sayısı: 100) (Dağıtma tarihi: 4.2.2008)
(GÜNDEME)
2.- İstanbul
Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve Osmaniye Milletvekili Devlet Bahçeli
ile 346 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu (2/141) (S. Sayısı: 101) (Dağıtma tarihi:
4.2.2008) (GÜNDEME)
3.- Gaziantep
Milletvekili Fatma Şahin ve 9 Milletvekilinin; Gaziantepe İstiklal
Madalyası Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi ve İçişleri
Komisyonu Raporu (2/81) (S. Sayısı: 102) (Dağıtma tarihi:
4.2.2008) (GÜNDEME)
Süresi İçinde Cevaplandırılmayan
Yazılı Soru Önergesi
1.- Edirne
Milletvekili Rasim Çakırın, Meriç Nehrine, yeni köprü
yapılıp yapılmayacağına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1169)
No.: 84
5 Şubat 2008 Salı
Teklif
1.-
Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akmanın; Çarşı ve
Mahalle Bekçilerinin Hizmet Sınıfının
Değiştirilmesine İlişkin Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/144) (İçişleri
ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 1.2.2008)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Iğdır Milletvekili Pervin
Buldanın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde
yakıldığı iddia edilen orman alanlarına ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/412) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22/1/2008)
2.- Niğde Milletvekili Mümin
İnanın, Niğdede yeni bir devlet hastanesi yapılıp
yapılmayacağına ilişkin Sağlık Bakanından
sözlü soru önergesi (6/413) (Başkanlığa geliş tarihi:
25/1/2008)
3.- İstanbul Milletvekili Sebahat
Tuncelin, bir köydeki şiddet olaylarına ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/414)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/1/2008)
4.- Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlunun, turizmle ilgili bir konuşmasına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/415) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/1/2008)
5.- Diyarbakır Milletvekili Gültan
Kışanakın, Diyarbakır İl Genel Meclisinin okul
yapımıyla ilgili kararına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/416) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/1/2008)
6.- Gaziantep Milletvekili Yaşar
Ağyüzün, öğretmen maaşları ile ilgili açıklamalara
ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/417)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/1/2008)
7.- Gaziantep Milletvekili Yaşar
Ağyüzün, girişimcilerin engellendiğine yönelik bir
beyanına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/418)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/1/2008)
8.- Van Milletvekili Fatma Kurtulanın, bir
siyasi partinin basın açıklaması sırasında
yaşanan olaylara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü
soru önergesi (6/419) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/1/2008)
9.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, gıda üretim yerlerinin denetimine ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/420)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2008)
10.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
suni tohumlama yapan serbest veteriner hekimlere ödenmesi gereken prime
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/421) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2008)
11.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, büyük mağazaların piyasada
oluşturduğu bazı sorunlara ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından sözlü soru önergesi (6/422) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25/1/2008)
12.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, gübre fiyatlarındaki artışa
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/423) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2008)
13.- Gaziantep Milletvekili Yaşar
Ağyüzün, Şehitkamil Devlet Hastanesi ile Gaziantepe
sağlık kampüsü yapımına ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/423) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24/1/2008)
14.- Antalya Milletvekili Tayfur Sünerin,
Gazipaşada kara nokta olarak belirlenen kavşaklara ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/425)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2008)
15.- İstanbul Milletvekili Sacid
Yıldızın, huzurevlerinin denetimine ilişkin Devlet
Bakanından (Nimet Çubukçu) sözlü soru önergesi (6/426) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25/1/2008)
16.- Antalya Milletvekili Tayfur Sünerin,
Akseki-Cevizli Beldesindeki kuru çiçek üretimine ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/427)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2008)
17.- Niğde Milletvekili Mümin İnanın,
bir göletin su kapasitesinin artırılmasına ilişkin Çevre ve
Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/428) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25/1/2008)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, Elazığdaki bazı ekonomik ve sosyal
verilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1719)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/1/2008)
2.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, Yusufeli Barajı Projesi çerçevesinde
alınacak sosyal ve ekonomik
önlemlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1720)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/1/2008)
3.- İstanbul Milletvekili Süleyman
Yağızın, Alevi inanç ve kültürüne yönelik çalışmalara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1721)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/1/2008)
4.- Konya Milletvekili Atilla Kartın,
Sağlık Bakanlığının iki müfettişiyle ilgili
iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1722)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/1/2008)
5.- Konya Milletvekili Atilla Kartın,
yapıldığı iddia edilen bazı atamalara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1723)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/1/2008)
6.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersinin,
Sudan Devlet Başkanının ziyaretine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1724) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/1/2008)
7.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, Gökkuşağı Projesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1725)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/1/2008)
8.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, Akdamar Adasındaki kilisenin restorasyonuna
yönelik açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/1726) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/1/2008)
9.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale
Ağırbaşın, lisanslı kullanılan
yazılımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/1727) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/1/2008)
10.- Yalova Milletvekili Muharrem İncenin, bir
şahsın defniyle ilgili Bakanlar Kurulu kararına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1728)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/1/2008)
11.- Bursa Milletvekili Onur Öymenin, TÜİKin
nüfus tespitinin genel seçim sonuçlarına etkisine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1729)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/1/2008)
12.- Konya Milletvekili Atilla Kartın, TPAO
eski genel müdürüyle ilgili iddialara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1730) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/1/2008)
13.- İstanbul Milletvekili Sacid
Yıldızın, Bayındırlık ve İskan
Bakanlığı Müsteşarının bir beyanına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1731)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2008)
14.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateşin,
yabancı sermaye yatırımlarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1732) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/1/2008)
15.- Konya Milletvekili Atilla Kartın,
Sağlık Bakanlığının müfettiş
alımına ve bazı incelemelere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1733) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/1/2008)
16.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan
Köktürkün, Filyos Vadi Projesi kapsamındaki imar
çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve
İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/1734)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/1/2008)
17.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, vekaleten
görev yapan personelden asaleten atananlara ilişkin
Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1735) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/1/2008)
18.- Iğdır Milletvekili Pervin
Buldanın, özel eğitim kurumları öğretmenlerinin SSK
primlerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1736) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/1/2008)
19.- Balıkesir Milletvekili Hüseyin
Pazarcının, bir firma işçilerinin sendikal faaliyetleri
nedeniyle işten çıkarıldıkları iddialarına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1737) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/1/2008)
20.- Yalova Milletvekili Muharrem İncenin,
mahkeme kararıyla iptal edilen görevde yükselme sınavına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1738) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/1/2008)
21.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkayanın, 2022 sayılı Kanuna göre maaş
alanlardan maaşı kesilen ve yersiz ödemenin tahsili istenen
kişilere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1739) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/1/2008)
22.- Artvin Milletvekili Metin
Arifağaoğlunun, Borçka şehir içi geçişi nehir
yatağına ve Borçka-Muratlı yolu korkuluklarının
yapımına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/1740) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/1/2008)
23.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan
Köktürkün, Filyos Vadisi Projesi kapsamındaki çalışmalara
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1741) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/1/2008)
24.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif
Paksoyun, Kahramanmaraşta kömürden kaynaklanan hava kirliliğine
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1742) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2008)
25.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın,
bir kaçak akaryakıt operasyonuna ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Hayati Yazıcı)
yazılı soru önergesi (7/1743) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/1/2008)
26.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif
Paksoyun, Kahramanmaraşta Vakıflar İl Şube Müdürlüğü
ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Hayati Yazıcı) yazılı soru
önergesi (7/1744) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2008)
27.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, AB
üzerinden ithal edilen ürünlerin denetimine ilişkin Devlet Bakanından
(Kürşad Tüzmen) yazılı soru önergesi (7/1745)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/1/2008)
28.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın,
kimya sektörünü ilgilendiren bir AB tüzüğüne ilişkin Devlet
Bakanından (Kürşad Tüzmen) yazılı soru önergesi (7/1746)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/1/2008)
29.- Van Milletvekili Fatma Kurtulanın,
Vandaki sınır ticaret merkezi uygulamasına ilişkin Devlet
Bakanından (Kürşad Tüzmen) yazılı soru önergesi (7/1747)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/1/2008)
30.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin,
İskenderundaki taşocaklarının yerleşim birimlerine
etkisine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1748) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/1/2008)
31.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin,
doğalgaz yer altı depolama projelerine ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1749)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/1/2008)
32.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, uzman jandarmaların özlük haklarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1750) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/1/2008)
33.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, acil
yardım ödeneklerine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1751) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/1/2008)
34.- Muş Milletvekili Sırrı
Sakıkın, Hrant Dink cinayetine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1752)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/1/2008)
35.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateşin,
Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Projesine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1753)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/1/2008)
36.- İstanbul Milletvekili Kemal
Kılıçdaroğlunun, Sarıgazi Belediyesinin imar ıslah
planı değişikliğine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1754) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/1/2008)
37.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin,
Fener Rum Patrikhanesinin internet sitesine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1755)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2008)
38.- Mersin Milletvekili Behiç Çelikin, Genel
İdare Hizmetleri sınıfındaki memurların
aylıklarının iyileştirilmesine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1756)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2008)
39.- Şırnak Milletvekili Sevahir
Bayındırın, bazı kayıp şahıslarla ilgili
işlemlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/1757) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2008)
40.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, Bingöl
İlindeki bir köprünün durumuna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1758)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2008)
41.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan
Tanrıkulunun, İzmirdeki bazı köylerin altyapı çalışmalarındaki usulsüzlük
iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1759) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/1/2008)
42.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, Mudanya
Çayönü Köyü göletinin sulama boruları ihalesine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1760)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/1/2008)
43.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, özelleştirme politikalarına ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/1761)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/1/2008)
44.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale
Ağırbaşın, motorlu taşıtlar vergisine
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/1762)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/1/2008)
45.- Sivas Milletvekili Muhsin
Yazıcıoğlunun, DMOnun bazı bölge müdürlüklerinin
kapatılıp kapatılmayacağına ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1763)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/1/2008)
46.- Aydın Milletvekili Mehmet Fatih
Atayın, finansal kiralama sektöründe KDV oranlarının
artırılmasına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1764) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/1/2008)
47.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin,
tarımsal sulama amaçlı elektrik kullanan abonelerin borçlarına
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/1765)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/1/2008)
48.- Iğdır Milletvekili Pervin
Buldanın, özel eğitim kurumlarındaki öğretmen
sayılarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1766) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/1/2008)
49.- Mersin Milletvekili İsa Gökün, Hataydaki
bir lisede öğrencilerden katkı payı adı altında para
alındığı iddiasına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1767)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/1/2008)
50.- Yalova Milletvekili Muharrem İncenin,
Eğitim Kurumları Müdür Yardımcılığı sınavındaki
bazı soruların iptal edilmesine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1768)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/1/2008)
51.- Yalova Milletvekili Muharrem İncenin,
bazı liselerdeki İngilizce öğretmenlerinin eğitimine
yönelik protokole ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1769) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/1/2008)
52.- İstanbul Milletvekili Çetin
Soysalın, bazı öğrencilere şiddet
uygulandığı iddialarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1770) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/1/2008)
53.- Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahimin,
Giresun Fen Lisesinin ÖSSdeki başarısızlığına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1771) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/1/2008)
54.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, Kuzey Iraktaki üniversitelerde Türk
öğrencilerin tahsiline ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1772) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/1/2008)
55.- Eskişehir Milletvekili Fehmi Murat
Sönmezin, Eskişehir Milli Eğitim Müdürlüğüyle ilgili bazı
iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1773) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/1/2008)
56.- Yalova Milletvekili Muharrem İncenin,
Talim ve Terbiye Kurulundaki uygulamalara ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1774)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/1/2008)
57.- İstanbul Milletvekili Sacid
Yıldızın, okullarda katkı payı adı altında
para toplanmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1775) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/1/2008)
58.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin,
açık lise sınavlarına katılan öğrencilerin
kıyafetlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1776) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/1/2008)
59.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, açık
lise sınavlarına katılan öğrencilerin kıyafetlerine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1777) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/1/2008)
60.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateşin,
Ankarada bir ilköğretim okulunda başarılı öğrencilere
Kuran-ı Kerim dağıtıldığı iddiasına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1778) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/1/2008)
61.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın,
ithal ürünlerin denetimine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1779) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/1/2008)
62.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
üniversite hastanelerinin alacaklarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1780)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/1/2008)
63.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemürün,
Denizlide hastane ve sağlık ocaklarının depreme
karşı güçlendirilmesine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1781) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/1/2008)
64.- Adıyaman Milletvekili Şevket
Kösenin, Teftiş Kurulunda yapılan bazı atamalara ve bir iddiaya
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1782) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2008)
65.- Artvin Milletvekili Metin
Arifağaoğlunun, Artvindeki sağlık personeli
ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/1783) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/1/2008)
66.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, vekaleten
görev yapan personelden asaleten atananlara ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1784)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/1/2008)
67.- Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepenin,
Dinar Devlet Hastanesindeki uzman doktor ihtiyacına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1785)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/1/2008)
68.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, çiftçilere yönelik desteklemelere ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1786) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/1/2008)
69.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükatamanın, gübre fiyatlarındaki artışa ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1787) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/1/2008)
70.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, bal ithalatına ve arıcıların
sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1788) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/1/2008)
71.- Edirne Milletvekili Bilgin
Paçarızın, Edirnedeki çiftçilerin desteklenmesine ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1789) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/1/2008)
72.- Balıkesir Milletvekili Hüseyin
Pazarcının, Marmara Denizindeki salya salgınına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1790) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2008)
73.- Mersin Milletvekili Behiç Çelikin, hayvansal
ve bitkisel üretim destekleme ödemelerine ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1791)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2008)
74.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, gübre
fiyatlarındaki artışa ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1792)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2008)
75.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, sulu
tarımın desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1793)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2008)
76.- Artvin Milletvekili Metin
Arifağaoğlunun, Artvindeki ana arı üreticilerinin destekleme
ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1794) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/1/2008)
77.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin,
tohumluk üretimi teşvik primine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1795)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/1/2008)
78.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın,
Silifke-Kırobası karayolunun bakım ve onarımına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1796) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/1/2008)
79.- Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahimin, Giresundaki bazı
yollara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1797) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/1/2008)
80.- İstanbul Milletvekili Durmuşali
Torlakın, koster filosunun geliştirilmesine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1798)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/1/2008)
81.- İstanbul Milletvekili Durmuşali
Torlakın, LPG ithalatının Türk gemileriyle
yapılmasının teşvikine ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1799) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/1/2008)
82.- İstanbul Milletvekili Durmuşali
Torlakın, tersane sayısının artırılmasına
ve tersanelerin geliştirilmesine ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1800)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/1/2008)
83.- Muğla Milletvekili Metin Ergunun,
Söke-Milas yolunun yapımına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1801)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2008)
84.- İstanbul Milletvekili Atila Kayanın,
HAVAŞın havaalanları ile yerleşim yerleri arasında
yolcu taşımacılığı yapmasına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1802)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2008)
85.- Denizli Milletvekili Hasan Erçelebinin, tren
kazalarına ve bakım-onarım çalışmalarına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1803) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/1/2008)
86.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, vekaleten
görev yapan personelden asaleten atananlara ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1804)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/1/2008)
87.- Konya Milletvekili Atilla Kartın,
Kütahyada yaşanan tren kazasına ve hat bakımına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1805) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/1/2008)
88.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateşin,
Kütahyada yaşanan tren kazasına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1806)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/1/2008)
89.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, ekonomide muhtemel krizlere karşı
alınacak tedbirlere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Nazım Ekren) yazılı soru önergesi
(7/1807) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/1/2008)
90.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, seçim
dönemindeki yayınların denetimine ilişkin Devlet Bakanından
(Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/1808)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/1/2008)
91.- Manisa Milletvekili Ahmet Orhanın,
bazı ilçelerdeki adliyelerin kapatılmasına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1809)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/1/2008)
92.- Manisa Milletvekili Şahin Mengünün,
muharip ve malul gazilere verilen madalyalara ilişkin Milli Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1810)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/1/2008)
93.- Muğla Milletvekili Metin Ergunun, ferdi
sporlarda yabancı sporcu transferine ilişkin Devlet Bakanından
(Murat Başesgioğlu) yazılı soru önergesi (7/1811)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/1/2008)
94.- Konya Milletvekili Atilla Kartın, korsan
yayınla mücadeleye ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1812) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/1/2008)
95.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekicinin, Fener Rum
Patrikhanesinin ekümenlik iddiasına ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1813) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28/1/2008)
96.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, Türk Ceza Kanununun 301 inci maddesinin
değiştirilmesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/1814) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/1/2008)
97.- Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahimin,
Giresundaki KÖYDES uygulamalarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1815)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/1/2008)
98.- Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhanın,
doğrudan gelir desteği ve fiğ desteği ödemelerine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (6/1816) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/1/2008)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 23 Milletvekilinin, enerji üretiminde ve
yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımında karşılaşılan
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/114)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2008)
2.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 22 Milletvekilinin, kırmızı palmiye
böceği zararlısı ile etkin mücadele için alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/115)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/01/2008)
3.- İstanbul
Milletvekili Şükrü Mustafa Elekdağ ve 29 Milletvekilinin, hristiyan
din adamları ile bazı gayrimüslimlere yönelik
saldırıların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/116)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/01/2008)
5 Şubat 2008 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa),
Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 58inci
Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, laikliğin Anayasamıza girişinin
yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Mersin Milletvekili Mehmet Zafer
Üsküle aittir.
Sayın Üskül,
buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
CANAN ARITMAN
(İzmir) Sayın Başkan, sizi kınıyorum. Bugün de
laiklik adına bir Cumhuriyet Halk Partisi temsilcisine söz vermediniz.
Taraf oldunuz. Sizi şiddetle kınıyorum efendim.
AHMET YENİ
(Samsun) Meclis Başkanını kınayamazsınız.
CANAN ARITMAN
(İzmir) Kınıyorum efendim. Böyle tarafgirlik olmaz. (AK Parti
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, lütfen sakin olunuz.
CANAN ARITMAN
(İzmir) Israrla söz istedik. Laikliği katledenlere söz
veriyorsunuz, laikliği koruyanlara söz vermiyorsunuz. Bu, taraf
olmaktır.
BAŞKAN
Saygıdeğer Hanımefendi, Sayın Arıtman, biraz sonra
kimlere söz verdiğimizi grup başkan vekillerinizle de görüşerek
ve biraz sonra kürsüye çıkacak hatiplerden öğrenebilirsiniz veya
görürsünüz.
Teşekkür
ediyorum.
Buyurun.
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Mersin Milletvekili Mehmet Zafer Üskülün, laiklik
ilkesinin Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına girişinin 71inci yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması ve Adalet
Bakanı Mehmet Ali Şahinin cevabı
MEHMET ZAFER
ÜSKÜL (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; laiklik
ilkesinin Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına girişinin 71inci
yılını kutlamak münasebetiyle söz almış bulunuyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, laik demokratik cumhuriyet, bizim yönetim biçimimiz olarak,
cumhuriyetimizin kurulduğu daha ilk günlerden itibaren, bütün bu hususlar,
başlangıçta doğrudan Anayasaya yazılmış olmasa
dahi kabul edilmiş ilkelerdir.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) AK Partiye anlat onu, buraya anlatma!
MEHMET ZAFER
ÜSKÜL (Devamla) Osmanlı İmparatorluğunun bile tam olarak
teokratik bir devlet yapısına sahip olmadığını
biliyoruz, şeri hükümlerin yanında, padişahların
yürürlüğe koyduğu hükümlerin varlığını biliyoruz.
Ancak, cumhuriyetle birlikte, Türkiye Cumhuriyeti devleti daha baştan
itibaren laik temeller üzerine kurulmuştur.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Hocam bize anlatma, o tarafa anlat!
MEHMET ZAFER
ÜSKÜL (Devamla) Her ne kadar, 1923 yılında Anayasada yapılan
bir değişiklikle Devletin dini İslamdır. hükmü
konulmuş olsa da daha sonra gerçekleştirilen yasal düzenlemeler,
gerçekleştirilen reformlarla, laik devlet anlayışı, esasen,
cumhuriyetin bir temel ilkesi olarak uygulanmıştır.
Laiklik 1937
yılında Anayasaya girdi, evet. Laiklikle demokrasi
kavramını bugün, günümüzde birlikte değerlendirme
zorunluluğu var. Daha baştan itibaren öyleydi aslında, çünkü
laik bir devletin var olabilmesi için egemenliğin millete ait olması
gerekir. 1920de Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışıyla
birlikte egemenlik millete tanınmıştır. Millet,
egemenliğini kullanırken, temsilcileri
aracılığıyla kullanırken, artık herhangi bir
başka esasa dayanmadan hukuku da kendisi yaratmaya
başlamıştır. Böylece hukukun laikleşmesi sürecini
yaşadık. Daha sonra eğitim alanında yapılan reformlar,
laikliğin kökleşmesini daha da sağlamlaştırdı,
gerçekleştirdi. Laik devlet, dine müdahale etmeyen, dinin de toplum
yaşamının düzenlenmesine, hukuk kurallarının
yaratılması aracılığıyla toplum
yaşamının düzenlenmesine müdahalesine izin vermeyen bir
devlettir.
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Hocam, tersi olursa ne olur?
MEHMET ZAFER
ÜSKÜL (Devamla) Egemenliğin halka ait olması ilkesi kabul
edildiği andan itibaren zaten artık devlet laik olmak
zorundadır, başka türlüsü olamaz. Demokrasi, bir yandan temel hak ve
özgürlüklere dayanması gereken bir rejim olduğuna göre, özgürlüklerin
sağlanmış olması, tanınmış olması,
güvence altına alınması
Yani demokrasi, demokrasiyi kabul eden
bir ülkede laikliği zorunlu kılar. Demokratik bir ülke, laik olmaktan
başka bir şey olamaz. Bunu hepimiz biliyoruz ve Türkiye Büyük Millet
Meclisinin kurulduğu günden bu yana kanunlarda, Anayasada, yasada ne
yazarsa yazsın bu ilkeler uygulanmıştır, uygulanmaya devam
ediyor, bundan sonra da uygulanmaya devam edecektir.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Anayasayı niye değiştiriyorsunuz?
MEHMET ZAFER
ÜSKÜL (Devamla) Türkiye laik sistemden vazgeçemez, çünkü Türkiye demokratik
bir yaşam biçimini seçmiştir. Bizim ülkemizde insanlarımız,
toplumumuz demokrasiden vazgeçmek niyetinde değildir,
dolayısıyla demokrasinin zorunlu bir gereği olarak laiklikten
vazgeçmeye de niyetli değildir.
Bu
düşüncelerle, bu önemli günü anıyorum ve demokratik laik Türkiye
Cumhuriyeti devletinin, hukukun üstünlüğü anlayışı içinde,
sosyal devlet ilkelerine de bağlı olarak
varlığını ilelebet sürdüreceği inancıyla,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Üskül.
İkinci
konuşmacı, aynı konuda, İstanbul Milletvekili Necla Arat.
Sayın Arat,
buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- İstanbul Milletvekili Necla Aratın, laiklik
ilkesinin Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına girişinin 71inci yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması ve Adalet
Bakanı Mehmet Ali Şahinin cevabı
NECLA ARAT
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yetmiş bir yıl önce, 5 Şubat 1937de laiklik ilkemiz, Kemalizmin
diğer ilkeleri ulusalcılık, cumhuriyetçilik, devletçilik,
halkçılık ve devrimcilikle birlikte Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasına girdi. Laiklik, anayasal ilke olarak benimsendikten sonra,
kabul edilen öteki anayasalarımızda da devletin
değiştirilemez temel nitelikleri arasında yer aldı.
Hepimizin
bildiği gibi, Gazi Mustafa Kemal, bütün dünyayı
şaşkına çeviren bir bağımsızlık
savaşının ardından, önümüzde ulusça kazanmamız gereken
yeni ve daha zorlu bir savaş olduğunu dile getirmişti. Bu
savaş, özgür ve bağımsız ulus devleti ve bu devletin yeni
insanını, yeni bireyini yaratma savaşı idi. Bu savaş,
görkemli bir aydınlanma süreci içerisinde kültür devrimini aşama
aşama gerçekleştirerek çağdaş uygarlık düzeyini
yakalayana değin sürecekti. İşte, temel bir ilke olarak laiklik,
bu toplumsal kültürel projenin dev atılımlarından biri,
aynı zamanda ardı ardına gerçekleştirilen devrimler
arasındaki güçlü harçtı.
Günümüz AKP
İktidarının kendi siyasal bilinçaltını yansıtarak
yayınladığı 2008 Ajandasında önemli günler
arasında yer vermediği hilafetin kaldırılması,
şeriye ve evkaf vekâleti ile tekke ve zaviyelerin kapatılmaları,
Şapka Devrimi gibi devrimler, Kemalist devrimin aydınlanma sürecinin
temeldeki yapı taşları idi. Bu süreç içinde, Kemalist devrim ile
şeriat hukukunun egemenliğindeki kapalı toplum
yapısından çağdaş ve laik hukukun egemen olduğu yeni
ve özgürlükçü bir ortama, kul olan insandan birey olan insana geçiliyordu.
İşte bu bağlamda laiklik, din ve siyasetin birbirinden
ayrılmasının, dine değil de ulusal egemenliğe dayanan
bir toplumsal siyasal düzenin anahtarı oldu. Çünkü laiklik,
kutsallaştırılmış gelenek ve kurallar
karşısında zamanın gereklerine uyan kurum ve kuralları
geliştirmek anlamına gelmekteydi. Laiklik, şeriatçı devlet
anlayışına, din devleti anlayışına kesinlikle
karşıydı. Zira, ümmet düzeni hepiniz biliyorsunuz- bireysel ve
ulusal birliği baskı altında tutup ikisinin de,
dolayısıyla demokrasinin de gerçekleşmesini engellemekteydi.
Laiklik, toplum, ulus ve devletin bilim ve akılla yönetilmesi, dinin
kişisel ya da siyasal çıkarlara araç kılınmaması,
vicdanlardaki kutsal yerini koruması, kısacası din maskesi
altında gerici düşüncelere toplumda egemenlik sağlamaya
çalışılmaması idi.
İşte
bütün bu tanımlamaları göz önünde bulundurduğumuzda değerli
milletvekilleri, AKP İktidarının tam da laikliğin kabulünün
71inci yıl dönümünde MHPnin desteğiyle hazırladığı
türban ile ilgili yeni teklifi, cumhuriyetin temel ilkeleriyle çelişen ve
de hesaplaşan, her şeyden önce de laik toplumsal değerlerimizi
tehdit eden, yani laikliği hedef alan bir girişim olarak görüyoruz.
İktidar, İslam coğrafyasında şeriatçıların
en güçlü simgesi olan türbanı Türkiyede de gündemin ilk maddesi hâline
getirerek ve üniversitelerde serbest olmasını sağlamaya
çalışarak ekonomik sıkıntıları,
işsizliği ve yoksulluğu, yolsuzlukları, laik
eğitimdeki yozlaşmayı örtmeye çalışmaktadır.
AKP kadınlar
üzerinden dinci politika yapmakta, eşitlik ve temel hak ve özgürlükler ise
bu dinci düzenlemenin maskesi olarak rol oynamaktadır. Ne var ki oyun
tutmamıştır, bütün Türkiye ayaktadır, çünkü laiklik ve laik
hukuk düzeninin, çok eşliliği, çocuk yaşta ve istek
dışında evlendirilmeleri ortadan
kaldırdığını, kız çocuk ve kadınların
mirasta ve yargı önünde eşit olmalarını
sağladığını; laiklikle birlikte eğitimde
fırsat eşitliğinin kazanıldığını, tüm
meslek ve bilim alanlarına kadınların girdiklerini, peçe ve çarşaftan
kurtulup özel alandan kamusal alana çıktıklarını bilen
milyonlarca kadın, şimdi, çok anlamlı bir şekilde, türbana
ve arkasından geleceklere hayır demektedir. Bu kadınlar,
AKPnin altı yıllık kuluçkaya yatma döneminin sona
erdiğini, yumurtaların birer birer çatlayıp gizli gündemin
açığa çıktığını, Anayasaya dolaylı bir
biçimde dinle ilgili bir düzenleme sokulmaya
çalışıldığını ve İslamcı devlet
anlayışının her zaman Atatürk ilke ve devrimlerine özgü
olan laikliği hedef aldığını çok iyi bilmektedirler.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET ÇERÇİ
(Manisa) Tam bilim adamına yakışan bir konuşma, bravo!
BAŞKAN
Sayın Arat, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
NECLA ARAT
(Devamla) Toplumsal ve kurumsal mutabakatın olmadığı bir
ortamda, sözde temel hak ve özgürlükler ve eşitlik adına yapılan
bu düzenlemenin gerçekte kadınları aşağı ve ikincil
gören ve bazı kadınlara da küçük yaşlarda verilen eğitim ve
koşullama ile bunu doğalmış gibi kabul ettiren ataerkil
ideolojinin ve erkek bencilliğinin dışa vurumu olduğunu
görmekteyiz.
Laiklik ilkesinin
kabulünün 71inci yıl dönümünde, türbana ilişkin Orta Çağ
tartışmalarının Gazi Mustafa Kemalin Meclisine
taşınmasından büyük bir üzüntü duyuyoruz. AKPnin ve hasat
toplama ümidiyle ona destek veren MHP milletvekillerinin
hazırladıkları düzenlemenin, içinden geçtiğimiz süreçte,
üniversitelerimizi, öğretim üyelerimizi, kadınlarımızı
tehlikeli bir biçimde böldüğünü, yargı kurumları ve sivil toplum
örgütleriyle ne denli ters düştüklerini görmelerini ve bu tarihsel
dönemeçte, Anayasaya ettikleri bağlılık yeminini
anımsayarak davranmalarını istiyoruz. Türkiyenin
rotasını değiştirmeye hiç kimsenin gücü yetmeyecektir.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
İki sayın milletvekilimizin gündem dışı
konuşmalarıyla ilgili olarak Adalet Bakanı
Buyurun
Sayın Bakanım. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Sayın Başkanım,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi sevgiyle,
saygıyla selamlıyorum.
Laiklik ilkesinin
Anayasaya girişinin 71inci yıl dönümü dolayısıyla biraz
önce düşüncelerini bizimle paylaşan Mersin milletvekili
arkadaşımız Sayın Üskül ve İstanbul milletvekili
arkadaşımız Sayın Aratın konuşmalarına
cevap vermek için huzurunuzda değilim, sadece burada ortaya konan
görüşlere katkı yapmak amacıyla Hükûmet adına
huzurunuzdayım. (CHP sıralarından Cevap verecek misiniz? sesi)
MEHMET ÇERÇİ
(Manisa) Cevap vermeye değmez.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Veremezsiniz.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, aslında laiklik ilkesi 1937 yılında
Anayasaya girdi
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Burdur) Tamam da
Adalet Bakanım, Mehmet Bey Cevap vermeye değmez. diyor.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla)
ama Türkiye Cumhuriyeti, kurulduğu
andan itibaren laiklik anlayışını benimsemiş olan bir
devlet yapısına sahipti. Yani cumhuriyet zaten kurulurken dinle
devlet işlerinin ayrı olacağı bir eksen üzerine
oturmuştu, ama daha sonra laiklik ilkesi de Anayasanın 37nci
maddesine girdi. Şu anda yürürlükte bulunan 1982 Anayasası 2nci
maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti devletinin kriterlerinden birinin de,
ilkelerinden birinin de laiklik olduğunu ifade etmektedir. Laiklikten ne
anlamalıyız? Cumhuriyetten ne anlamalıyız? Demokrasiden ne
anlamalıyız? Sosyal hukuk devleti derken neyi anlamalıyız
SÜLEYMAN TURAN
ÇİRKİN (Hatay) Onlar biliyorlar zaten, sen bize söyle.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla)
ve bu Anayasanın
uygulandığı Türkiyede yaşayan Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşları bu ilkelerle ilgili konulara nasıl
yaklaşmalı? Bunun cevabını, Anayasa koyucunun gerekçelerine
bakarak bulabiliriz. 1982 Anayasası, bu Anayasayı yapan anayasa
koyucu, laiklik ilkesinden ne anlaşılması gerektiğini
gerekçesine yazmış, demokrasiden ne anlaşılması gerektiğini
de yazmış. Dolayısıyla birimizin şöyle bir yorum veya
tarif, diğerimizin farklı bir tarif getirmiş olması
birtakım kavram kargaşalıklarına yol açıyor, sonra
farklı farklı laiklik anlayışları, tarifleri ortaya
çıkıyor. Böylece, sanki farklı anayasalara tabi ülke
vatandaşlarıymışız gibi farklı farklı
şeyler yapıyoruz, bazen birbirimizi çok ağır şekilde
de eleştiriyoruz. O nedenle ben diyorum ki: Gelin, 82
Anayasasının gerekçesine bir
bakalım. 82 Anayasasını düzenleyenler ve anayasa koyucu olarak
Parlamentodan geçirenler bununla neyi murat etmişler? Demokrasiyle neyi
murat etmiş, şimdi gerekçeden okuyorum izin verirseniz: Demokrasi
egemenliğin millete ait olduğu bir siyasi rejimdir. Bu konuda da
herhâlde aramızda hiçbir görüş ayrılığı olamaz,
zaten gerekçe demokrasiden ne anlamamız gerektiğini ifade etmiş.
Nitekim zaten Meclisin duvarında yazılı olan o vecize de,
egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunu
ifade eden vecize de bu anlamın bir başka şekilde ifadesidir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Laikliğe dayanan demokrasi
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN
(Devamla) Peki, laiklikten ne anlamalıyız? İşte
1982 Anayasası. 1982 Anayasası esnasında burada, yani
Parlamentoda yer alıp, kurucu heyette yer alıp burada, aramızda
bulunan bir tek milletvekili arkadaşımız var, o çok daha iyi
bilir bunu. 1982 Anayasasının laiklikle ilgili gerekçesini okuyorum,
bakın ne diyor: Hiçbir zaman dinsizlik anlamına gelmeyen laiklik
ise, her ferdin istediği inanca, mezhebe sahip olabilmesi, ibadetini
yapabilmesi ve dinî inançlarından dolayı diğer
vatandaşlardan farklı bir muameleye tabi kılınmaması
anlamına gelir. Bu, 1982 Anayasasının laiklikle ilgili
gerekçesidir. Şu ifadenin, şu tarifin dışında
başka bir şey söylemeye gerek var mı? Her şey burada
açık. Ancak bir şey daha söylemek istiyorum: Tabii ki
Anayasamızı bir bütün olarak değerlendirmek zorundayız,
Anayasanın 24üncü maddesini de göz önünde bulundurmak durumundayız.
Bir bütün olarak değerlendirdiğimizde laiklik, burada ifade
edildiği gibi, her ferdin istediği inanca, mezhebe sahip olabilmesi,
ibadetini yapabilmesi ve dinî inançlarından dolayı diğer
vatandaşlardan farklı bir muameleye tabi tutulmamasıdır.
Biz bunu temin etmeye mecburuz. Hiç kimse dinî inancından dolayı veya
inanmamasından dolayı farklı bir muameleye tabi
tutulmamalıdır. İşte laiklik bunun teminatıdır.
Anayasanın
24üncü maddesinin son fıkrası da devletin din kurallarına göre
yönetilmemesi anlamına gelen bir değerlendirme yapmaktadır.
Nitekim, 1961 Anayasasının laiklikle ilgili gerekçesi okunduğunda
bu anlamın da orada olduğunu görürsünüz. Demek ki laiklik devletin
bir karakteridir. Devlet, laik olur, yani herhangi bir dinin kurallarına
göre yönetilmez.
Ben uzun süre
avukatlık yaptım. Avukatlık yaptığım dönemde Türk
Ceza Kanununun 163üncü maddesi yürürlükteydi. 163üncü maddeye muhalefetten
dolayı da takip ettiğim davalar olmuştu. O dönemde bu davalarla
ilgili bilirkişilik yapmada temayüz etmiş bir öğretim üyemiz
vardı, sanıyorum şimdi rahmetli oldu, Profesör Çetin Özek.
Sanıyorum, bu konuyla ilgili iki ciltlik de bir eseri vardır.
Laikliğe aykırı eylemlerle ilgili bilirkişilik
yaptığı için, uzun bir deneyim olduğundan Hangi
davranışlar laikliğe aykırı olur, hangileri olmaz? bu
soruya cevap teşkil etmek üzere iki ciltlik bir eser
yazdığını hatırlıyorum. Orada kendisi der ki Bir
sözün, bir davranışın laikliğe aykırı olarak
vasıflandırılabilmesi için dört tane unsurun bir arada
bulunması lazım. Bir: Ülkedeki mevcut sistemi, nizamı kötülemesi
lazım. Bu düzen iyi değildir. kâfi değil. Arkasından bir
şey daha söylemesi lazım. Bu düzenin yerine, beğenmediğim
bu düzenin yerine falan dinin kuralları devlet düzeni
olmalıdır. diye önermesi lazım. Bu da kâfi değil. Önerilen
o dinî düzenin bir dinin iman bütünü içerisinde yer alması gerekir, yani
herhangi bir kuralla ilgili önerdiği o düzenin bir dinin kuralları
içerisinde yer almış olması lazım. Sayın Özek diyor
ki: Bu da kâfi değildir. Dördüncü bir ilkeye, unsura daha ihtiyaç
vardır. O da önerilen o dinî düzenin herkes için bağlayıcı
olduğunu da önermesi lazım. Bu dört tane unsur bir araya
geldiğinde laikliğe aykırı olur herhangi bir söz, herhangi
bir davranış ve herhangi bir uygulama.
Dolayısıyla
tabii ki laiklik üzerinde çok şey söylenebilir ama şunu ifade etmek
durumundayız ki: Türkiye Cumhuriyeti, gerçekten, demokratik, sosyal bir
hukuk devleti olmanın yanı sıra laiklik ilkesiyle de ülkemizde
toplumsal birlik ve bütünlüğümüzün en önemli teminatıdır.
Laiklik ilkesi
olmadığı takdirde ne olurdu? şeklindeki bir sorunun da
cevabını aramak durumundayız. O bakımdan, laiklik ilkesinin
ülkemizde Anayasanın gerekçesinde ifade edildiği gibi
yaşatılmasında, geliştirilmesinde,
vatandaşlarımızın herhangi birinin kafasında bu
ilkeyle ilgili bir soru işareti varsa bu soru işaretini ortadan
kaldırma konusunda Türkiyeyi yönetenlere görevler düştüğünü de
ifade etmek istiyorum. Bu ülkede yaşayan herkes cumhuriyetimizi ve onun
temel niteliklerini yürekten benimsemelidir.
Uygulama çok
önemlidir. Eğer uygulamada birtakım, Anayasanın gerekçesinde
yazılı ifadenin dışında onu dar kalıplar
arasına hapsedecek bir yaklaşım olursa
vatandaşlarımızın kafasında birtakım soru
işaretlerine yol açarız. Bunu ortadan kaldırmalıyız. İktidar
partisi olarak bu konuda sorumluluğumuz olduğunu düşünüyorum,
muhalefet partisine mensup arkadaşlarımızın da sorumlu
olduğunu düşünüyorum.
Biraz önce
Sayın Aratın eleştirdiği Anayasa
değişikliğiyle ilgili, burada sanıyorum 300 küsur
milletvekili arkadaşımızın imzalarıyla Meclis
Başkanlığına verilen, Anayasa Komisyonunda görüşülüp
Genel Kurul gündemine inen ve sanıyorum yarın Genel Kurulda
görüşülecek olan o teklifin Anayasanın 2nci maddesinde ifade edilen
laikliğe aykırı olduğu iddiasına katılmak asla
mümkün değildir. Çünkü demin söylediğim gibi, hangi söz,
davranış veya eylem laiklik ilkesine aykırı olur, o
kriterler çerçevesinde değerlendirmek durumundayız. Yapılmak
istenen, eğitim ve öğrenim özgürlüğü önündeki birtakım
engelleri kaldırmaktır. Yasama organının görevi budur,
Türkiyeyi yönetenlerin görevi budur, bu olmalıdır. Yoksa, ülkemizde
birtakım vatandaşlarımız Benim şöyle bir sorunum var,
bu sorunu çözün. dediğinde, ülkeyi yöneten insanlar olarak Hayır, o
beni ilgilendirmez. diyemezsiniz. Mademki milletin vekilleri olarak buraya
geldik, bir tek vatandaşımızın bir sorunu olsa bile bu
sorunun çözümü için gayret etmek milletin vekilleri olarak, milletin
Parlamentosu olarak bizim görevimizdir. Olaya yaklaşımımız
budur.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Siz önce işsizliği, yoksulluğu çözün
Sayın Bakan.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Kuşkusuz ki cumhuriyetimizi
onun temel nitelikleriyle birlikte daha da geliştirerek, daha da bu
ilkeleri çağdaş yorumlayarak ötelere taşımak, bizden
sonraki nesillere taşımak ve ülkemizin aydınlık geleceğinin
bu cumhuriyet ve onun içerisindeki bu ilkeleri geleceğe
taşımakla olduğunu bilmek ve buna göre hareket etmek hepimizin
en önemli görevidir diye düşünüyorum.
Gündem
dışı söz alan 2 arkadaşımın laikliğin
kabulünün 71inci yıl dönümü dolayısıyla yapmış
olduğu bu değerlendirmeye Hükûmet adına ben de katkı
sağlamaya çalıştım.
Hepinizi yeniden
sevgiyle, saygıyla, muhabbetle selamlıyorum efendim. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Gündem
dışı üçüncü söz, Doğu Türkistanın Gulca şehrinde
yaşanan katliamın 11inci yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen
Yozgat Milletvekili Mehmet Ekiciye aittir.
Sayın Ekici,
buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
3.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekicinin, Doğu
Türkistanın Gulca şehrinde yaşanan katliamın 11inci
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
MEHMET
EKİCİ (Yozgat) Çin Halk Cumhuriyeti Sincan Uygur Özerk Bölgesinde
5 Şubat 1997 tarihinde Gulca vilayetinde patlak veren olayların 11inci
yıl dönümü münasebetiyle söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Doğu Türkistan konusu Türk dünyasının kanayan
yaralarından biridir. Türk dünyasının doğusunda yer alan
Doğu Türkistan Avrasya kıtasının tam
ortasındadır. Bugün Çin Halk Cumhuriyeti sınırları
içerisinde olan Doğu Türkistan Çinin bütün eyalet ve özerk bölgelerinin
en büyüğü olarak 1 milyon 600 bin kilometrekarelik yüz ölçümüne sahip bir
bölgedir. 1993 nüfus sayımına göre de bölgede toplam 16 milyon nüfus
yaşamaktadır ve bu nüfusun yüzde 62sini oluşturan 10 milyon
kişi de Türk kökenlidir. Maalesef bugün Çin Halk Cumhuriyeti dünyada insan
hakları ihlalleri bağlamında en fazla eleştiri alan
ülkelerden biridir. 1949 yılında Doğu Türkistan komünist Çin
idaresine girdiğinden bugüne kadar yüzlerce ayaklanma meydana
gelmiştir. Mazlum insanların temel hak istemelerine Çin güvenlik
güçleri tarafından silahla karşılık verilmiş ve
Doğu Türkistan meselesi bugün büyük güçlerin ve uluslararası insan
hakları teşkilatlarının dikkatini çekmiştir.
Şubat
ayı da Doğu Türkistan halkı için son derece büyük bir önem
taşımaktadır. Bu nedenle Gulca olayına kısaca
değinmek istiyorum. 5 Şubat 1997 tarihinde, Doğu
Türkistanın kuzeybatısındaki Gulca şehrinde, Kadir
Gecesinde evinde ibadet etmekte olan kişiler, karakola götürülerek
işkenceyle öldürülür ve cesetleri ailelerine teslim edilir. Bunu duyan
Uygurlar öfkelenerek sokağa dökülür, aile, fert ve bir grup insan hükûmete
şikâyetini bildirmek üzere, hükûmet binasına yürür ve bu grup giderek
kalabalıklaşır. Bu grup başka bir niyetinin
olmadığını, sadece şikâyetini arz etmek niyetiyle
geldiğini anlatmak için, küçük çocuk ve kadınları gösterici
grubun önüne koyarak hükûmet binasına gelir, ama ne yazık ki,
güvenlik güçleri tarafından ateşle karşılanır, olaylar
giderek büyür ve elinde belki de sopadan başka bir şey olmayan
insanlar acımasızca öldürülür. Bu iş bununla da bitmez: Gulca şehrinde bütün evlere operasyon
düzenlenerek gençler tutuklanır, hapishanelere doldurulur, bir bölümü
hapishanelerde hayatını kaybeder. Hatta, Kazakistana kaçmayı
başarabilmiş olanlar bile iade edilerek idam edilmeleri
sağlanır.
İşte,
ben, bugün, bu olayı anmak, bu olayda ölenlere rahmet dilemek için söz
aldım ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin dikkatini buraya çekmek için söz
aldım. Bu Gulca olayından sonra, Doğu Türkistan meselesi,
Uluslararası Af Örgütü, Asyadaki İnsan Hakları İzleme
Teşkilatı gibi uluslararası sivil toplum örgütlerinin dikkatini
çekmeye başladı. Özellikle Uluslararası Af Örgütü, bugüne dek Doğu
Türkistandaki insan hakları ihlalleriyle ilişkili dört tane büyük
rapor yayımlamıştır. Amerika Birleşik Devletlerinde
yayımlanan insan hakları raporlarında da Uygur meselesi
geniş bir şekilde dünya gündemine oturmaya
başlamıştır. Özellikle 11 Eylül olayından sonra, Çin
Hükûmeti, uluslararası terörizmi de gerekçe göstererek Uygur Türkleri
üzerindeki dinî, kültürel baskılarını maalesef
artırmıştır ve haklarını kısıtlamaya
başlamıştır. İşte, Uluslararası Af Örgütünün
Çin Halk Cumhuriyeti: Uygurlar Çinin Terörle Savaş Adına
Uyguladığı Baskıdan Kaçıyor adlı, Temmuz 2004de
yayınladığı raporu son derece önemli ve dikkate
değerdir.
Kısacası,
son yirmi yıldır Doğu Türkistan meselesi, insan hakları
yönünden Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği ülkelerinde
hızla ilgi kazanan bir mesele olurken, maalesef Türk dünyasında bu
ilgi azalmaya başlamıştır.
Bazı
gözlemcilerin, bazı stratejistlerin tespitine göre de, bu mesele
önümüzdeki yıllarda dünyanın önemli meseleleri içinde yer alacak ve
bu meselenin bir çözüm yolu önemli oranda tartışılacaktır.
Bu münasebetle,
amacımız, devletlerin...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Ekici, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
MEHMET
EKİCİ (Devamla)
ve hususen Çin Halk Cumhuriyetinin egemenlik
haklarını sorgulamak değildir, ancak Türkiye Büyük Millet
Meclisi olarak ve cumhuriyet hükûmetinin dikkat etmesi gereken konu, Çin Halk
Cumhuriyetiyle ilişkilerde ciddi bir devlet politikasına
ihtiyacımız olduğu konusudur.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi olarak, tüm dünyadaki insan haklarını ve insan
hakları ihlallerini takip etmeli ve duyarlılık göstermeliyiz,
özellikle soydaşlarımızla ilgili konularda
duyarlılığımızı daha da
artırmalıyız diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ekici.
Katliamda
hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet diliyorum.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, gündeme geçiyoruz.
Sayın
milletvekilleri, gündemin Sözlü Sorular kısmında yer alan
sorulardan, Adalet Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin 2 ve 43üncü
sıradaki soruları, Devlet Bakanı Sayın Mehmet
Şimşek 5 ve 107nci sıradaki soruları, Devlet Bakanı
Sayın Nimet Çubukçu 6 ve 7nci sıradaki soruları, Millî
Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik 11, 14, 26, 45, 56, 58, 59,
60, 82, 85, 93, 97, 103, 105 ve 134üncü sıradaki soruları birlikte
cevaplandırmak istemişlerdir; sayın bakanların bu
taleplerini sırası geldiğinde yerine getireceğim.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Sayın
milletvekilleri, Türkçedeki bozulma ve yabancılaşmanın
araştırılması, Türkçenin korunması ve
geliştirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonu üyeliklerine
seçilmiş bulunan sayın üyelerin, bugün saat 17.00de Halkla
İlişkiler Binası B Blok 2nci kat 4üncü bankoda bulunan Meclis
araştırması komisyonları toplantı salonunda
toplanarak, Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip Üye seçimini
yapmalarını rica ediyorum.
Bilgilerinize
sunulmuştur.
Sözlü soru
önergelerinin geri alınmasına dair iki önerge vardır;
okutuyorum:
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun (6/309)
esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin
önergesi (4/19)
31.1.2008
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin sözlü
sorular kısmının 61 inci sırasında yer alan (6/309)
esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.
Gereğini
saygılarımla arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
2.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın
(6/333) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına
ilişkin önergesi (4/20)
31.1.2008
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin sözlü
sorular kısmının 84 üncü sırasında yer alan (6/333)
esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.
Gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim.
İsmet
Büyükataman
Bursa
BAŞKAN
Sözlü soru önergeleri geri verilmiştir.
Komisyondan
istifa önergesi vardır; okutuyorum:
3.- Aydın Milletvekili M. Fatih Atayın Dilekçe
Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/23)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Üyesi
bulunduğum Dilekçe Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum.
Gerekli
işlemin yapılmasını saygılarımla arz ederim.
01.02.2008
M.
Fatih Atay
Aydın
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır.
İlk
okutacağım Meclis araştırma önergesi 500 kelimeden fazla
olduğu için özeti okunacaktır. Ancak, önergenin tam metni Tutanak
Dergisine eklenecektir.
Önergeleri
okutuyorum:
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili Şükrü Mustafa
Elekdağ ve 29 milletvekilinin, Hristiyan din adamları ile bazı
gayrimüslimlere yönelik saldırıların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/116) (x)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Son iki
yıldır ülkemizdeki Hıristiyan din adamlarına ve bazı
Gayrimüslimlere yönelik saldırıların tekerrür etmesi Türkiye'nin
çıkarları ve ulusal değerlerimiz açısından son derece
üzücü ve endişe verici bir durum yaratmaktadır. Bu
saldırılar, halkımızın hoşgörüye ve insani
değerlere dayanan kültürünü ve inançlarını
yaraladığı gibi, Türkiye'nin dünyadaki imajını
karalamakta ve hasım mihrakların eline ülkemize karşı
yürüttükleri olumsuz propaganda kampanyası için etkili bir koz
vermektedir.
Bu sorunun
ülkemiz için yarattığı tehlike hakkında fikir sahibi olmak
için İzmirde Meryem Ana Kilisesi rahibi Adriano Françiniyi
bıçaklayan Ramazan Bayın, saldırısının gerekçesi
olarak söylediği dehşet verici sözlerin anımsanması
yeterlidir. Ramazan Bay sorgulamasında Rahip Santoro ve Hırant Dink
cinayetlerini işleyen katillerin toplumda kahraman gibi gösterilmesi beni
etkiledi. Ben de onlar gibi hareket edersem, kahraman ve ünlü
olacağımı ve hayatımı kurtaracağımı
düşündüm ve bu nedenle Rahibi bıçakladım
demiştir.
Hıristiyan
din adamlarına ve Gayrimüslimlere karşı işlenen cinayetler
ve saldırılar ülkemizde kamu vicdanını son derece
rahatsız ettiği gibi, Türkiyedeki bazı Hıristiyan mezheplerinin
temsilcisi konumunda olan din adamlarının Hıristiyanlara
yönelik cinayet ve eylemler nedeniyle cemaatlerinin çok
kaygılandığını belirtmelerine yol
açmıştır. Bu endişe ve kaygılar özellikle Malatya
katliamından sonra artmış ve ülkemize hasım mihrakların
da çabasıyla, Türkiyenin dünyadaki imajına ağır bir darbe
vuracak ve ülkemize büyük zarar verecek boyutlara
ulaşmıştır.
Bu bağlamda
değerlendirilmesi gereken iki ciddi bir gelişmeyle
karşılaşmış bulunuyoruz.
Bunlardan
birincisi, Hollanda Protestan Kilisesi ile Dünya Kiliseler Birliğinin
Türkiyeyi Birleşmiş Milletlere şikâyet etmeleri ve bunun bir
sonucu olarak Birleşmiş Milletler Din Özgürlükleri Raportörünün
ülkemizi takibe almak lüzumunu hissetmesidir.
İkincisi
ise, bu konunun Avrupa Birliği Parlamentosuna getirilmek hususunda bir
hazırlığa başlanmış olmasıdır. Nitekim,
Uyum Komitesi Başkan Vekili Lütfi Elvan başkanlığında
TBMM heyetinin Strazburgda yaptığı temaslar sırasında
AP parlamenteri Hollandalı Bastian Belder Hollandalı din
adamlarının Türkiyedeki rahip cinayetlerinden büyük endişe
duyduklarını ve bu konuda ayrıntılı bir rapor üzerinde
çalıştıklarını ve bu raporu Avrupa kamuoyuyla en
geniş şekilde paylaşmak istediklerini ifade etmiştir.
Belder kendisinin de bu konuda derin kaygıları olduğunu
belirtmiştir.
Bu hususları
dikkate alarak Türkiye Büyük Millet Meclisinin, ahlaki ve vicdani olduğu
kadar, dış siyasetimizi de ilgilendiren yönleri olan bu sorunun
üzerine kararlılık ve cesaretle gitmesinin ve karanlık
olayların üstündeki perdenin kaldırarak ve saiklerinin teşhis
edilerek bu suçların tekerrürünün önlenmesine yardımcı
olmasının, Türkiyenin herkesin kimliğine, dinine ve mezhebine
saygıyı öngören büyük tarih geleneği ve kültürü
açısından bir vecibe olduğunu ve ülkemiz çıkarları
açısından da kritik bir önem taşıdığı takdir
edilecektir.
Bu görüş ve
mülahazalarla Hıristiyan din adamlarına ve bazı Gayrimüslimlere
yönelik cinayet ve saldırıların neden ve saiklerinin
araştırılması ve bunların tekerrürünün önlenmesi için
ne gibi tedbirlerin alınması gerektiğinin tespiti amacıyla,
Anayasanın 98 inci, TBMM içtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca Meclis araştırması açılmasını arz
ve teklif ederiz.
1) Şükrü Mustafa
Elekdağ (İstanbul)
2) Onur Öymen (Bursa)
3) Ahmet Küçük (Çanakkale)
4) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
5) Ahmet Ersin (İzmir)
6) Ali Oksal (Mersin)
7) Şevket Köse (Adıyaman)
8) Hulusi Güvel (Adana)
9) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
10) Gürol Ergin (Muğla)
11) Hüseyin Ünsal (Amasya)
12) Fevzi Topuz (Muğla)
13) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
14) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
15) Fuat Çay (Hatay)
16) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
17) Bayram Ali Meral (İstanbul)
18) Ferit Mevlüt
Aslanoğlu (Malatya)
19) Faik Öztrak (Tekirdağ)
20) Mustafa Özyürek (İstanbul)
21) Esfender Korkmaz (İstanbul)
22) Abdurrezzak Erten (İzmir)
23) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
24) Hikmet Erenkaya (Kocaeli)
25) Birgen Keleş (İstanbul)
26) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
27) Necla Arat (İstanbul)
28) Hüsnü Çöllü (Antalya)
29) Tayfur Süner (Antalya)
30) Tekin Bingöl (Ankara)
2.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel ve 23 milletvekilinin,
enerji üretiminde ve yenilenebilir enerji kaynaklarının
kullanımında karşılaşılan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/114)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı'na
Dünyadaki
hızlı teknolojik gelişmelere karşın enerji, ülke
ekonomileri için mutlak girdi olma niteliğini artırarak
korumaktadır. Enerjinin elde edilmesinin, verimliliğinin ve gerek
ekonomik gerek ekolojik maliyetinin önemi giderek artmaktadır.
Ülkelerin
ekonomik ve sosyal gelişimlerinin en temel unsurunun enerji olduğu
gerçeğinden yola çıkıldığında, enerjinin
kesintisiz, güvenilir, temiz ve ucuz yollardan bulunması ve enerji
kaynakların da mutlaka çeşitlendirmesi zorunluluğu ile
karşı karşıya kalındığı görülmektedir.
Geleneksel enerji
kaynakları ile geri kalmış teknoloji
kullanımının, doğal çevrede geri dönülmez tahribatlara yol
açmaması için "sürdürülebilir kalkınma"
anlayışıyla enerji politikası oluşturmak
gerekmektedir. Bunun en önemli ayağını ise yenilenebilir enerji
kaynaklarının kullanımı oluşturmaktadır. Ancak
ülkemizde yasal düzenlemeler bulunmasına karşın yenilenebilir
enerji kullanımı ile ilgili yeterli çalışma
yapılmadığı gözlenmektedir.
Bu nedenle,
enerji üretimi ve enerji üretiminde yenilenebilir enerji
kaynaklarının kullanımı ile ilgili sorunların ve
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci İç Tüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz
ederiz.
1) Hulusi Güvel (Adana)
2) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
3) Ahmet Küçük (Çanakkale)
4) Yaşar Tüzün (Bilecik)
5) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
6) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
7) Mehmet Sevigen (İstanbul)
8) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
9) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
10) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
11) Tekin Bingöl (Ankara)
12) Nesrin Baytok (Ankara)
13) İsa Gök (Mersin)
14) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
15) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
16) Atila Emek (Antalya)
17) Şahin Mengü (Manisa)
18) Atilla Kart (Konya)
19) Fehmi Murat Sönmez (Eskişehir)
20) Şevket Köse (Adıyaman)
21) Tayfur Süner (Antalya)
22) Hüsnü Çöllü (Antalya)
23) Akif Ekici (Gaziantep)
24) Hüseyin Ünsal (Amasya)
Gerekçe:
Uluslararası
Yönetim Geliştirme Enstitüsü (IMD) tarafından yayınlanan 2007
Dünya Rekabet Gücü Yıllığı verileri, ülkemizin enerji
altyapısı ve arz güvenliği konusundaki yetersizliğine
dikkat çekmektedir. Verilere göre, ülkemizin enerji altyapısının
uluslararası piyasalarda birbirleriyle rekabet eden 55 ülke arasında
en zayıf 10. ülke olduğunu ortaya koymaktadır.
Türkiye
İşveren Sendikaları Konfederasyonu tarafından
hazırlanan bir raporda, AB ve OECD ülkeleri ile
kıyaslandığında, en pahalı elektriğin Türk
sanayisi tarafından kullanıldığını ortaya
konulmuştur. Dünyada elektrik enerjisi maliyetleri kilowatt saat
başına 5,5 sent olmasına karşılık ülkemizde 8,6
senttir.
Son yıllarda
sanayinin doğalgaza bağımlılığı
artmış, komşu ülkelerden alınan doğalgazdaki
kısıntılar nedeniyle üretimde kesintiler ve aksamalar
oluşmuştur. Yüzde 72'ye varan enerjide dışa
bağımlılık oranı ülke güvenliğini tehdit eder
hale gelmiştir.
Ülkemizin
yıllık enerji talebi her yıl ortalama % 7 artmaktadır. Bu
da yılda 2700 megavat ek kapasite artırımı anlamına
gelmektedir. Geçtiğimiz yılın son günlerinde enerji
açığının kapatılması gerekçesiyle Nükleer Güç
Santrallerinin Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji
Satışına İlişkin Kanun TBMM'den geçmiştir. Dünya
enerji açığının kapatılabilmesi için fosil
yakıtlara alternatif olarak sunulan nükleer enerji, bugün diğer
enerji kaynakları arasında hem toplumsal hem çevresel hem de ekonomik
açıdan maliyeti en yüksek enerji kaynağıdır. Örneğin
ABD'deki Maine-Yankee reaktörünün kuruluş maliyeti 280 milyon dolar iken,
sökülüp bertaraf edilmesinin maliyeti 2 milyar dolardır. Yani bir nükleer
santralden kurtulabilmek için kuruluş maliyetinin sekiz katını
ödemek gerekmektedir.
Fosil
yakıtlar ise ağır çevre maliyetlerinin yanında gittikçe
artan bir ekonomik maliyete neden olmaktadır. Örneğin 1999
yılında petrolün varili 24 dolar iken günümüzde 100 doları
bulmuştur. Aynı biçimde doğalgazın da fiyatının
sürekli artma eğiliminde olması ve sürdürülebilirlik ile
sürekliliğinin sağlanamaması nedeniyle tercih edilir olmaktan
çıktığı gözlenmektedir. Her iki fosil yakıt türünün de
sera gazı salınımını artırdığı
ayrı bir gerçektir.
Dünyadaki pek çok
ülke enerji politikaları gereği fosil yakıtlar ve nükleer enerji
yerine, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanım
paylarını artırma çabasındadır. 2020 yılında
dünyada üretilen elektriğin yüzde 50'sinin yenilenebilir kaynaklardan
olması, 2010 yılında ise kullanılacak elektrik enerjisinin
yüzde 10'unun rüzgârdan sağlanması planlanmaktadır. Buna örnek
olarak Danimarka'nın elektrik enerjisinin %21'i rüzgârdan
sağlaması ve 2010 yılında bu oranı %25'e çıkarma
hedefi gösterilebilir. Avrupa ülkelerinde 2007 yılında yenilenebilir
enerji kaynaklarına yatırım miktarı yüzde 10'un üzerine
çıkartılmıştır.
Yenilenebilir
enerjilerin, çevreyi fosil ve nükleer enerji teknolojilerinden daha az
etkilemesi, kaynağının sınırsız olması,
kurulum maliyeti dışında çok ucuza mal olması nedeniyle,
tercih edilmesi toplumsal ve ekonomik açıdan bir zorunluluk halini
almıştır.
Günümüzde gerek
ülkemiz, gerek dünya ülkeleri için enerji sistemlerinin sürdürülebilir, enerji
kaynaklarının yenilenebilir olması gerekliliği vardır.
Ekonomiye katma değer kazandırmaları ve sürdürülebilir kalkınma
aracı olmaları açısından yenilenebilir enerji
kaynakları ülkemiz için stratejik bir öneme sahiptir.
Ülkemiz
gelişmiş ülkeler gibi enerji-ekonomi-ekoloji dengesini kurmak
zorundadır. Bunu gerçekleştirebilmek için ülkemizin kaynak
potansiyelini doğru saptamak ve en uygun biçimde enerjiye dönüştürmek
gerekmektedir.
2005
yılında 5346 sayılı "Yenilenebilir Enerji
Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı
Kullanımına İlişkin Kanun" TBMM'de kabul
edilmiştir. Ancak geçtiğimiz yıllar içinde söz konusu kanunun
uygulamalarında yavaş kalındığı ve rüzgâr
enerjisi alanında geçtiğimiz yıl gerçekleşen
gelişmeler dışında, hidrolik, güneş, jeotermal,
biyokütle, biyogaz, dalga, akıntı enerjisi ve gel-git gibi fosil
olmayan enerji kaynaklarında sağlanan ilerlemelerin yeterli
olmadığı görülmektedir.
Avrupa Birliği
ülkelerinde yenilenebilir enerji büyüme hızı içinde biyodizel ikinci,
biyoetanol altıncı sıradadır. Bu iki biyoyakıt için
ülkemizde de büyük bir potansiyel mevcuttur. Biyoyakıtlar, petrolde
dışa bağımlılığı azaltması,
tarımsal üretimde çeşitliliği artırması, kırsal
kalkınmayı desteklemesi ve yem sanayine hammadde sağlaması
gibi sebeplerle ülkemiz açısından daha büyük önem
taşımaktadır. Yenilenebilir enerji kaynakları
bakımından ülkemizin oldukça elverişli bir coğrafyaya sahip
olduğu ortadadır.
Yukarıda belirtilen
gerekçelerle, ülkemiz için stratejik önemde olan yenilenebilir enerji
kaynaklarının verimli olarak kullanımı ve
çeşitliliğin artırılması ile ilgili sorunların ve
alınacak tedbirlerin Yüce Meclisimizce tespiti amacıyla bir meclis
araştırması açılmasının yerinde olacağı
kanısını taşımaktayız.
3.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel ve 22 milletvekilinin,
kırmızı palmiye böceği zararlısı ile etkin
mücadele için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/115)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizin güney
kıyı şeridinde, 3 yıldır etkili olan ve neredeyse
orman yangını kadar tahribat yaratan kırmızı palmiye
böceğinin yayılımının önlenmesi, gerek palmiye
ağaçları gerek yıllık tarım bitkilerinin üretiminde
hayati önem taşımaktadır.
Özellikle son
yıl içinde zararlının yayılma alanları ve
oluşturduğu tahribat artmıştır. Adana ilimizde
salgının boyutu büyümüş, birçok ağacın kesilmesi
gerekmiştir. Bölgede zararlının mısır ve şeker
kamışına bulaşma olasılığı endişe
yaratmaktadır.
Bu nedenle, söz
konusu zararlının yayılmasının önlenmesi ve
zararlı ile daha etkin mücadele edilmesi için, ilgili sorunların ve
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci İç Tüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz
ederiz. 25.01.2008
1) Hulusi Güvel (Adana)
2) Şevket Köse (Adıyaman)
3) Ahmet Ersin (İzmir)
4) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
5) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
6) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
7) Necla Arat (İstanbul)
8) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
9) Bayram Ali Meral (İstanbul)
10) Mustafa Özyürek (İstanbul)
11) Ali Oksal (Mersin)
12) Esfender Korkmaz (İstanbul)
13) Faik Öztrak (Tekirdağ)
14 Ferit Mevlüt Aslanoglu (Malatya)
15) Abdurrezzak Erten (İzmir)
16) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
17) Hikmet Erenkaya (Kocaeli)
18) Birgen Keleş (İstanbul)
19) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
20) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
21) Hüsnü Çöllü (Antalya)
22) Tayfur Süner (Antalya)
23) Tekin Bingöl (Ankara)
Gerekçe:
Akdeniz ve Ege
denizi kıyısındaki lüks oteller ve belediyeler tarafından
dekoratif amaçla, Mısır başta olmak üzere Akdeniz'e
kıyısı bulunan ülkelerden ithal edilen palmiyelerle yurdumuza
gelen ve bir çifti üç yılda 50 milyon adede kadar çoğalabilen
kırmızı palmiye böceğinin, son zamanlarda başta Adana
olmak üzere İzmir, Antalya ve Muğla illerimizde
yaygınlaşması sonucunda yıkıcı zararlar görülmeye
başlanmıştır.
Ülkemiz iklimi,
24 ilde ekimi ve dikimi yapılan bu ağaçlara (Phoenix canariensis)
bulaşan kırmızı palmiye böceği (Rhynchophorus
ferrugineus) orijini olduğu bölgedeki Akdeniz iklimi isteklerine uygundur.
Zararlının ülkemizde yerleşik olması ve yayılması
muhtemel görülmektedir.
İlk defa
1980 yılında Malezya'da hindistancevizi ağaçlarında görülen
bu böcek, 1985 yılında Suudi Arabistan'a, buradan da ihraç edilen
hurma fidanları ile Birleşik Arap Emirlikleri'ne ve 1994'te
Mısır'a sıçramıştır. Salgın 1996
yılında Mısır'dan ihraç edilen hurma ağaçları ile
İspanya'ya yayılmış, 1999da İsrail'de
görülmüştür. Son yıllarda Mısır'dan ithal edilen hurma ve
palmiye ağaçları ile de ülkemize girmiştir.
Palmiye Merkezi
tarafından yapılan hastalık ihbarının birçok
yayın organında çıkmasına rağmen, Bakanlık
tarafından ithalatın geçici durdurulması kararı 5 ay sonra
çıkabilmiştir. Bu arada ülkeye Mısır'dan hurma
ağacı ithalinin çok arttığı gözlenmiştir.
İthalat, bakanlıkça 24 Nisan 2006'da yayımlanan bir
tebliğle yasaklanmıştır. Ancak, Gürcistan'ın da
aralarında bulunduğu karantina dışı ülkelerden palmiye
ithalatı hala sürmektedir.
Kırmızı
palmiye böceğinin yayılımının önlenmesi amacıyla
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nca 2006 yılı
ortalarında, Adana dahil 6 ilde karantina çalışmaları başlatılmış,
ancak, yetersiz kalınmış, salgın engellenememiştir.
Aralarında
üniversite öğretim üyelerinin de bulunduğu uzmanlarca,
kırmızı böcek zararlısının şeker
kamışı ve mısır tarımına da yayılma
ihtimalinin olduğu kaydedilmektedir. Türkiye'nin mısır
ihtiyacının yüzde 45'inin Çukurova'da üretildiği
düşünülürse, böyle bir yayılımın, zararı felaket
boyutuna ulaştıracağı ortadadır.
Yukarıda
sözü edilen bölgelerdeki üreticilerimiz bu zararlı ile mücadeleye
yabancıdır. Yoğun tarım yapılan bölgelerde,
zararlının etki alanını genişletmesinin tarımsal
üretimde ciddi sıkıntılara neden olacağı konusunda
endişe duyulmaktadır. 3-5 Aralık 2007 tarihleri arasında
gerçekleştirilen "Uluslararası Palmiye Böceği
Çalıştayı" sonuç bildirgesi henüz
açıklanmamıştır. 16-0cak-2008 tarihinde, Antalya'da
"Palmiye Kırmızı Böceği Eradikasyon Projesi
bilgilendirme toplantısı yapılmıştır. Bu
toplantıda da konunun önemi ve acil önlem alınması
gerekliliği vurgulanmıştır.
Adana'da bulunan
6 bin palmiye ağacından 750'sine böceklerin hastalık
bulaştırdığı tespit edilmiş, ilaçlama
çalışmaları yapılmış ancak, ağaçlardan 600
tanesi tamamen ölmüştür. Ülkemiz güney kıyı şeridinde
bulunan 500 bini aşkın palmiye ağacı bu
zararlıların tehdidi altındadır.
Avrupa
Birliği ülkeleri 2007 yılının Mayıs ayından bu
yana, üçüncü ülkelerden ithal edilen palmiyelerden, birçok kıstası
kapsayan bir bitki temiz raporu (phytosanitary certificate) ve birlik içindeki
nakillerde, yine belli kıstasların yerine getirildiği bitki
pasaportu (European phytosanitary passport) istemektedirler. Ayrıca bu
ülkelerde hastalıklı bölgelerin belirlenmesi, burada acil tedbirler
alınması, hastalıklı bölge etrafında tampon bölge
oluşturulması ve burada da önleyici tedbirlerin yürürlüğe
konulması önerilmektedir. Ülkemiz için de, 5cm çap üzerindeki bütün
palmiyelerden ithalat ve ihracat sırasında Avrupa Temiz Raporu
istenmelidir. Ülke içinde de hastalıklı yörelerden, hastalık
görünmeyen yörelere palmiye gönderilmesi engellenmeli ve bakanlık
tarafından temiz raporu alınması mecburiyeti
düşünülmelidir.
Sorunun çözümü
için Bakanlık, diğer devlet kurumları, belediyeler, sivil toplum
kuruluşları ve üniversitelerin işbirliği yapması gerekmektedir.
Yukarıda
belirtilen gerekçelerle, kıyı şeridimizde yayılmakta olan
kırmızı palmiye böceği ile daha etkin mücadele etmek
amacıyla, ilgili sorunların ve alınacak tedbirlerin Yüce
Meclisimizce tespiti amacıyla bir Meclis Araştırması
açılmasının yerinde olacağı kanısını
taşımaktayız.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sayın
milletvekilleri, İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş iki adet
doğrudan gündeme alınma önergesi vardır. Ayrı ayrı
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
İlk önergeyi
okutuyorum:
A) Önergeler
(Devam)
4.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, Yüksek
Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/47) İç Tüzükün
37nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi (4/22)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
2/47 Esas nolu
Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun teklifim 45 gün içerisinde
görüşülmediği için TBMM İç Tüzüğünün 37. maddesi
gereğince doğrudan Genel Kurul Gündemine alınmasını
saygılarımla arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
BAŞKAN
Önerge sahibi olarak Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğru,
milletvekilleri adına Akif Akkuş, Mersin Milletvekili.
Sayın
Doğru, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifim ile ilgili olarak İç
Tüzükün 37nci maddesine göre söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Karaman
Milletvekilimiz Hasan Çalış Beyefendiyle beraber
hazırlamış olduğumuz kanun teklifi, öğrenim kredisi
alan öğrencinin, borcunu, okulunu bitirdikten dört yıl sonra, her
yıl için yüzde 1 endeks uygulanarak ödemesi içindir.
Bugünkü
uygulamaya bakmış olduğumuz zaman, uygulamada, öğrenci,
okulunu bitirdikten iki yıl geçtikten sonra ödemeye başlıyor,
fakat, ödemeye başlarken de, ödemesinde, TEFE oranına göre, yani
toptan eşya endeksindeki orana göre borcunu ödemek durumuyla
karşı karşıya kalıyor.
Öğrencinin borcunu bu şekilde ödemesi, tabii, onunla beraber
de bir sürü sıkıntıyı da beraberinde getiriyor.
Değerli
milletvekilleri, Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürümüz, 2006 senesinde
bununla ilgili bir kanun teklifi getirmiş ve iyileştirme de
yapmıştır. Son zamanlarda -Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel
Müdürüne ve çalışanlarına teşekkür etmek istiyorum-
hakikaten, kredi noktasında olsun, yurtlar konusunda olsun, çok büyük
mesafeler alınmıştır. Ancak, o, 2006 senesinde
çıkartılmış olan kanun tam olarak sorunu çözmüş
değildir. Gerek seçim bölgem gerekse Türkiyemizin çeşitli yerlerinde
yapmış olduğum çalışma gezileri esnasında, birçok
insanın bu konular üzerinde çok büyük oranda beklenti içerisinde
olduğunu gördüm. Hepsi, çocuklarının okulunu bitirmesiyle
beraber, işte, iki yıl sonrasında ödemenin
başlamasından ve beraberinde de, o ödeme planındaki TEFE
oranının yüksekliğinden şikâyet ediyorlar. Hatta, bazı
yerlerde bunların çok ciddi manada da belirli bir orana
ulaşmış olduğu da görülüyor. Özellikle 2000le 2005 senesi
içerisindeki öğrenci kredilerindeki bu sorun daha da büyük bir konuma
gelmiş, ama, 2006 senesindeki o Kanunun çıkmasıyla beraber
birazcık nefes almış olsa bile, bizim kanun teklifimizdeki
durumumuz, yani, okulunu bitiren öğrenci, iki yıl sonra ödemeye
başlamasın, dört yıl sonra başlasın. Ayrıca, bunu
isterken de, bilhassa erkek öğrenciler için de biz bunu istedik. Erkek
öğrencilerin, okullarını bitirdikten sonra iş bulma
şanslarının pek o kadar iyi olduğunu söyleyemiyoruz. Yani,
bizim hepimizin de çocukları vardır, Türkiyemizdeki iş bulma
oranı, hangi üniversiteyi bitirirseniz bitirin, çok düşüktür. Son
yıllarda zaten işsizlik oranlarına bakmış
olduğumuz zaman da bunu açık olarak görmekteyiz. Yani, çocuk okulunu
bitiriyor ve beraberinde de işte tam işine başlamadan veyahut da
büyük bir kısmı da asgari ücretle işe başlıyor, o
aşamada bunun geri ödemeyle karşı karşıya
kalmış olması dolayısıyla ailede bir
sıkıntı da yaratıyor. Kredi alan öğrencilerin
ailelerinin birçoğu gariban; işte, emekli, çiftçi veyahut da memur
olan çocukların aileleridir. Yani onlar zaten geçinme zorluğuyla
karşı karşıyalar, bir de bununla
karşılaşmış oldukları zaman büyük bir zorluk
içerisinde kalıyorlar.
Bizim kanun
teklifimizde diyoruz ki biz: Yani iki yıl yerine dört yıl olsun. Dört
yıldan sonrasında da bu TEFE oranı değil, yüzde 1 olsun.
Yani Zam oranlarının veyahut da TEFE oranlarının yüksek
olması en azından ailelerin bir anda -emekli olan insanların
veyahut da çiftçilikle uğraşan insanların- maliyesini
bozmasın. şeklindedir.
Bakınız,
bununla ilgili yapmış olduğum çalışmalar
esnasında, 31.12.2006 tarihi itibarıyla, kredi borcunu
ödeyemeyenlerin -öğrenim kredisinden- yaklaşık olarak
sayısının 544.548 kişi olduğu, yani 99,8 milyon
civarında paranın ödenmediği; ayrıca 419.417 kişinin
de katkı kredisini ödeyememiş olduğu görülüyor. Yani bu
insanların evrakları işte vergi dairelerine gidiyor veyahut da
amme alacaklarıyla ilgili çeşitli kurum ve kuruluşlara geçiyor.
Bakınız,
2008 yılı itibarıyla, şu anda bizim devletimiz 750 bin
civarında öğrencisine öğrenci kredisi, 520 bin civarında
öğrencisine katkı kredisi veriyor. Yani dolayısıyla da
önümüzdeki dönemlerde bununla ilgili sorun daha fazla da büyüyecek şekilde
gelmiş olacaktır. Bu mealde de özellikle geri ödenmesi
noktasındaki garip ve mahzun insanlara destek olunması,
yardımcı olunması ve beraberinde de işte maliyelerimizde
veya icra dairelerimizde şu anda yaklaşık olarak 1 milyona
yakın evrak vardır, bu evrakların da kurtarılması ve
insanlarımızın en azından biraz rahat olması
noktasında, gençlerimizin istekleri doğrultusunda ben bu kanun
teklifini getirdim.
Hatta bu kanun
teklifini verdikten sonra, bazı basın kuruluşlarında yer
almasıyla beraber, birçok yerden de müspet impulslar
aldığımı da ifade etmek istiyorum. İnsanlar, bu
kanunun çıkartılmasıyla beraber, bir nebze de olsa, bunun kendi
bütçelerine katkısı olacağını ifade etmeye
çalıştılar.
İnanıyorum
ki, bu noktada sizlerin o güzel oylarıyla bu en azından gündeme
alınacaktır diye düşünüyorum.
Gençlerimize
sahip çıkmak mecburiyetindeyiz değerli milletvekilleri.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Doğru, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
REŞAT
DOĞRU (Devamla) Özellikle 21inci yüzyıl, lider ülke Türkiye
idealinin olmuş olduğu, gençlerimize vermiş olduğumuz bir
yüzyıl olmalıdır. Artık, gençlerimize, hem okuma
noktasında
Özellikle de son zamanlarda üniversitelerimizde Bologna
Süreci dediğimiz, yani üniversitelerin artık yavaş yavaş
dünya üniversiteleri standardına geçmiş olduğu bir dönemi
görüyoruz. Yani üniversitelerimiz, artık, dünya üniversitelerinin
birçoğundan bile iyi ve kaliteli bir eğitim veriyor.
Gençlerimize
sahip çıkarken, aynı zamanda
Gençlerimizin işte böyle
içerisinde bulunduğu durum veyahut da okullarını bitirdikleri
zamanki o sıkıntılarla karşı karşıya
kalmalarıyla beraber bir anda ümitsizliğe kapılmaması
noktasında bu kanun teklifini hazırladık. Umarım ki bu
kanun teklifine gerekli desteği sağlarsınız. Akabinde de
-onunla beraber, önümüzdeki yakın bir zamanda, bu kanun teklifiyle
beraber- kanunlaşması sağlanmış olur ve gençlerimiz de
bir nebze olsun nefes almış olur diyor, yüce heyetinizin
vereceği kararı saygıyla karşılayacağımı
söylemek istiyorum.
Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Doğru.
Hükûmet
adına, Millî Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik.
Sayın
Bakanım, buyurun.
Süreniz beş
dakika.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) Çok teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bildiğiniz gibi, iktidara
geldiğimizden beri, Kredi ve Yurtlar Kurumuyla ilgili olarak, özellikle
kredilerin tahsili ve öğrencilere kredi ve burs verilmesiyle ilgili çok
önemli iki kanun çıkardık. Bunlardan birisi 5102 sayılı
Kanun, birisi 5505 sayılı Kanun.
5102
sayılı Kanunla, daha önce kamu kurumlarında çok
dağınık bir şekilde yürütülen, özellikle çeşitli
devlet kuruluşları tarafından verilen bütün bursları ve
kredileri tek elde topladık. Kredi ve Yurtlar Kurumu bunun tek yetkilisi
ve dağıtıcısı durumuna geldi. Böylelikle kaynak
israfı ve dublikasyonların önüne geçildi.
Bir
başkası: Bir milletvekilimiz, Bitlis Milletvekilimiz Sayın Vahit
Kiler tarafından hazırlanıp Türkiye Büyük Millet Meclisine
sunulan bir kanun teklifi yasalaştı Türkiye Büyük Millet Meclisinde.
O da 5505 sayılı Kanundu. Buna göre getirdiğimiz düzenleme
şudur: Bir öğrenci kredi aldıktan sonra, kredisini alır,
okulunu bitirir, okulunu bitirdikten iki yıl sonra ödemekle mükelleftir
aldığı kredileri. Ancak, eğer işe girmemişse,
yani, sigortalı, Bağ-Kurlu, Emekli Sandığına mensup
değilse, Kredi ve Yurtlar Kurumuna müracaat ediyor, her yıl, işe
girmediği sürece, borcunu erteleme hakkına sahiptir.
Şimdi,
özellikle Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğruya teşekkür
ediyorum böyle bir konuyu gündeme taşıdığı için.
Yalnız, Sayın Doğruya şunu söylemek isterim:
Öğrencilerimiz, şüphesiz ki, kredi alırken, bunu öderken ciddi
sıkıntılarla -özellikle öderken- karşı
karşıya kalabilirler. Ancak şunu unutmayalım ki, eğer
bu çark dönmezse, bundan sonra kredi vermemiz gereken öğrencilerimiz için
biz kaynak temininde sıkıntılar çekeriz.
Bakın,
değerli milletvekilleri, bu işin takibinde mesele sıkı
tutulduğu için, Kredi Yurtlar Kurumunun kurulduğu 1962den 2003
yılına kadar kırk yıllık süre içerisinde yapılan
tahsilatın tamamı 27,4 trilyon Türk Lirasıdır. Fakat
2003-2007 yılları arasında yapılan tahsilat 906 trilyondur,
1 katrilyona yakındır. Eğer, biz, bugün, öğrencilerimize
âdeta yıldızlı oteller mesabesinde yurtlar inşa edip,
onların emrine takdim ediyorsak, eğer öğrencilerimize gerçekten
kendi evlerindeki aile sıcaklığını hissettirecek
yurtlar verebiliyorsak, 2002 yılının sonunda, 2003
yılının başında 460 bin öğrenciye kredi
verilirken, şimdi 762 bin öğrenciye eğer kredi ve burs
verilebiliyorsa bu geri dönüşüm sayesindedir.
Bir de bütün
öğrenciler bir lisans programını dört yılda bitirmiyorlar.
Sayın Doğru diyor ki: Bitirdikten iki yıl sonra değil,
dört yıl sonra başlasın. Dört yıllık bir lisans
programını altı yılda bitirme hakkına sahipsiniz,
tıp fakültesini dokuz yılda bitirme hakkına sahipsiniz. Siz dört
yıl devam ettikten sonra dört yıl kredi ödenir ve kesilir, ama
öğrenci okulu bitirmemişse tahsilat yapılmaz. Diyelim ki
gecikmeli olarak bitirdiniz, iki yıl sonra bitirdiniz, iki yıl sonra
ödeme başlayacağı için, eğer gecikmeli bitirdiyseniz, bütün
hakkınızı, o geç bitirme hakkınızı kullandıysanız,
okulu bitirdikten zaten dört yıl sonra ödemeye başlıyorsunuz.
Peki, diyeceksiniz ki: Niçin başarısız öğrenciye göre bu
hesabı yapıyoruz, başarılı öğrencilere göre bu
hesabı yapalım? Biz de diyoruz ki: Başarılı
öğrenci, eğer işe girmişse, kendisinden sonrakilere de
kaynak oluşturmak, kendisi de yararlandığı böyle güzel bir
imkândan ardından gelenler de yararlansın diye, zaten işe
girdiyse, kredisini geri ödemeye başlasın. Ama giremediyse, her
yıl müracaat ederek Kredi ve Yurtlar Kurumuna, borcunu erteletme
hakkına sahiptir. Dolayısıyla 5505 sayılı Yasadan
sonra burada yeni bir düzenleme yapılmasına bence ihtiyaç yoktur.
Ancak şüphesiz ki 5505 sayılı Kanunu çıkaran yüce
Meclistir, burada da takdir yüce Meclisindir.
Kredi ve Yurtlar
Kurumu, dediğim gibi, bugün gerçekten dünyada çok az emsali görülecek
şekilde -bunu iddialı söylüyorum- öğrencilerimize en ucuz
şekilde hizmet vermektedir, hatta hiçbir para almamaktadır
diyebilirim. Öğrenciden diyelim ki 50 YTL aylık para alıyoruz,
ama ayda 66 YTL sabah kahvaltısına ve akşam yemeğine
katkıda bulunuyoruz. Dolayısıyla aslında
öğrencilerimiz bir manada Kredi ve Yurtlar Kurumunun yurtlarında
bedava barınmaktadır.
Kız
öğrencilerle ilgili zaten pozitif ayrımcılık
yapıyoruz. Şu anda Kredi ve Yurtlar Kurumunun
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) Bitiriyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Bakanım, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) Şu anda
182 bin öğrencimiz yurtlarda kalmaktadır, Kredi ve Yurtlar Kurumunun
yurtlarında. Bunun 107 bini kız öğrencimizdir, 74 bin küsuru
erkek öğrencidir. Kapasite itibarıyla da kız öğrencilere
ayrılan kapasite çok çok daha fazladır. Kız
çocuklarımıza zaten en iyi imkânları hazırlıyoruz ve
onlara pozitif ayrımcılık yapıyoruz. Dolayısıyla
İç Tüzükün 37nci maddesiyle doğrudan Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna indirilen bu yasanın, bence, gündeme alınmasına
gerek yoktur, takdir yüce Meclisindir diyorum.
Sayın
Başkan, zatıalinizi ve yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.
Mersin
Milletvekili Akif Akkuş.
Sayın
Akkuş, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
biraz önce Sayın Bakanımızı dinledik. Gerçekten, Kredi
Yurtlar Kurumunun, Türkiyeye, Türk eğitimine verdikleri azımsanamaz,
bilakis bunun kutlanması gerektiği kanaatindeyim. Çünkü yoksulluk ve
fakirlik ülkemizde had safhada. Durum böyle olunca, öğrencilerimizin hem
barınma yerine hem de krediye ihtiyaçları bulunmaktadır. Bugün
Kredi Yurtlar Kurumu bunu kısmen karşılıyor. Bu
bakımdan hem Kredi Yurtlar Kurumu yönetimine hem de Kredi Yurtlar Kurumuna
ödenek ayrılmasına vesile olan kişilere teşekkür ediyorum.
Bugün ülkemizde
yaklaşık olarak 2,5 milyon civarında üniversite öğrencisi
var. Bunların 220 bin kadarı da yurtlarda kalıyor. Elbette bu
sayı çok fazla değil, bilakis oldukça da az. Bu sayının artırılması
gerekiyor. Yani hem daha fazla sayıda öğrencinin yurtlarda
kalabilmesi için yeni yurtların, yeni mekânların açılması
gerekiyor hem de bunların aldıkları burs
sayısının, kredi sayısının
artırılması gerekiyor kanaatindeyim.
Şimdi kredi
ve bursların tek elde toplandığını görüyoruz. Bu
gerçekten güzel bir gelişme. Bunun yanında, kahvaltı ve
akşam yemeği parasının tekrar öğrencilere ödenmesi
yine bu fakir fukara öğrenciler için fevkalade bir katkı diye
düşünüyorum.
Değerli
milletvekilleri, şöyle bir düşünün; birçoğumuz bu yurtlarda
kaldık, bu yurtlarda yaşadık. Ben şöyle
hatırlıyorum: İlk üniversiteye gittiğim sene -birinci
yıl- kalacak yer bulamamıştım. Evlerde, şurada burada
idare ettikten sonra ikinci sene Kadırga Yurduna gittim ve Kadırga
Yurdu, bir odada 4 kişinin kaldığı fevkalade güzel, o
zamanın üç yıldızlı otellerinden daha vasıflı bir
yer idi. Dolayısıyla, buradan şunu belirtmek istiyorum:
Hepimizin üzerinde bu kurumların bir hakkı bulunmaktadır, bu
kurumlarda birçoğumuz kaldı.
Tabii, verilen
kredi aylık 160 YTL. Yeter mi? Hayır. Çünkü bugün, bir öğrencimiz,
aşağı yukarı 400 lira ile 800 liranın kendisine kâfi
gelebildiğini, yetebildiğini belirtiyor ve ülkede maaşları
da şöyle bir düşündüğümüz zaman, aşağı
yukarı yirmi yılını tamamlamış bir
öğretmenimiz 1 milyon 200 bin lira para alıyor. Bunun da diyelim ki
400ünü çocuğuna gönderse, 400ünü ev kirasına verse, kendisinin
yaşaması için, yokluk sınırının altında
yaşaması için bile bu para ona yetmeyecektir.
Tabii, son
zamanlarda iki tane yurtta kaldım; bunlardan birisi Muğla Yurdu,
birisi Rize Yurdu. Gerçekten, biraz önce Sayın Bakanımızın
belirttiği gibi, beş yıldızlı otel görünümünde
yurtlar. Bu bakımdan da yine bir teşekkür daha ediyorum.
Ancak burada
şu var: Şimdi, az önce yine Sayın Bakanımız belirtti;
yani, bu çocuklar dört yılda okulu bitiremiyorlar, dolayısıyla
-altı yılda bitirenler var, tıp fakültelerini dokuz yılda
bitirenler var- bunların geriye ödenmesinin dört yıla kadar
uzatılması, geri dönüşü zayıflatacağı için uygun
değildir diye belirtti.
Ancak, burada
tabii, hemen şu konuyu da bununla birlikte düşünmek
mecburiyetindeyiz: Türkiyede büyük bir işsizlik sorunu var, iş
bulmak çok zor. Özellikle, fen-edebiyat fakültelerinden, ziraat
fakültelerinden, eğitim fakültelerinin ve fen-edebiyat fakültelerinin
felsefe grubu öğretmenliklerinden, beden eğitimi bölümü, resim bölümü
gibi yerlerden mezun olan çocuklarımızın
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Akkuş, konuşmanızı
tamamlayınız.
AKİF
AKKUŞ (Devamla) -
hemen iş bulmaları mümkün değil. Bu
bakımdan, bunun dört yıl olmasının, yani dört yıl
sonra geriye ödenmeye başlamasının uygun olacağı
kanaatindeyim.
Bir de, tabii, bu
alınan kredilere faiz ödemesi var. Bu faiz ödemelerinin de ben biraz fazla
olduğunu görüyorum, öyle düşünüyorum en azından. Biliyorsunuz,
bu TEFEye bağlandı. Yahut, işte Kredi ve Yurtlar Kurumu
yetkililerinin belirttiğine göre de, diyorlar ki: Biz bunu beyaz
eşyaya endeksledik. Beyaz eşyaya endekslediyse, beyaz eşyada da
aşağı yukarı yılda böyle yüzde 8lik bir
değişim olsa, o zaman bu faiz yüzde 8 olacaktır ki, bunun
Tabii, biz insan yetiştiriyoruz, insana yatırım yapıyoruz.
Dolayısıyla, bunu bir faiz döngüsü içerisinde düşünmememiz
gerekir diyorum.
Saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Akkuş.
Sayın Doğru,
söz istemişsiniz. Size çok az bir süre vereceğim.
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Bir dakikalık bir süre
BAŞKAN
Lütfen, katkı yapacaksanız o katkınızı
yapınız.
Buyurun.
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Sayın Başkanım, şimdi, benim buradaki
teklifimde faiz oranlarının düşürülmesiyle ilgili olarak bir
teklifim var. Aynı zamanda ödemede de büyük sıkıntılar var.
Bakın, 31.12.2006 tarihi itibarıyla kredisini ödememiş veya
şu anda problemi olan 544.548 kişi var, katkı kredisini
ödememiş 419.417 kişi var. Yani, bu sayı az bir sayı
değil. Demek ki insanlar ödeyemiyorlar. Hele de yani iş bulma
konusunda
İş bulamıyor ki insan. Adam işini bulsa zaten
ödeyecek. Dolayısıyla, garip ama mahzun insanların en
azından biraz nefes alması içindir.
Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Doğru.
Evet,
görüşmeler tamamlanmıştır.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir. (MHP sıralarından alkışlar)
İkinci
önergeyi okutuyorum:
5.- İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, Sivas
Madımak Otelinin Kardeşlik, Anma, Kültür ve Sanat Müzesine
Dönüştürülmesine Dair Kanun Teklifinin (2/89) İç Tüzükün 37nci
maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/21)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
2/89 esas numaralı
Sivas Madımak Otelinin Kardeşlik Anma, Kültür ve Sanat Müzesine
Dönüştürülmesine Dair Kanun Teklifim havale edildiği Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda 45 gün içerisinde
görüşülmediğinden İçtüzüğün 37nci maddesine göre
doğrudan Genel Kurul gündemine alınması hususunda gereğini
rica ederim.
Hasan
Macit
İstanbul
BAŞKAN
Önerge sahibi olarak Hasan Macit, İstanbul Milletvekili.
Buyurun
Sayın Macit. (DSP sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, benim bir söz hakkım vardı
HASAN MACİT
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Sivas
Madımak Otelinin kardeşlik, anma, kültür ve sanat müzesine
dönüştürülmesiyle ilgili kanun teklifimin doğrudan gündeme
alınmasıyla ilgili sözlerime başlamadan önce yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Eylemleri sözdü,
Silahları
sazdı,
Ozan olmaktı
kiminin de
Ozanlar ilinde
günahı.
Suçları Pir
Sultanı anmak,
Cezaları
yanmaktı,
Toplu mezar oldu
onlara
Alev alev
Madımak.
Orman gibi yanan
Otuz yedi can,
Can verirken o gün
Pir Sultan
uğruna.
Büzülüverdi
devlet,
Devlet
beşiği Sivasda
Uykunun
kovuğuna,
Korkudan
Uyanır elbet
bir sabah
Ashab-ı Kehf
uykudan,
Ölür ölür dirilir
yine
Yüreklerde Pir
Sultan
Diyen Sayın
Başbakanımız Bülent Ecevite ve o gün Madımak Otelinde
yanarak canlarını veren canlarımıza, 37 canımıza
Allahtan rahmet diliyorum.
Sayın
milletvekilleri, 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivasta düzenlenen Pir Sultan Abdal
Kültür Şenliklerine katılarak halkımızın arasında
dostluk, kardeşlik, dayanışma ve iş birliği kültürünü
zenginleştirmek için Sivasta bulunan yazar, düşünür, bilim
adamı, sanatçı ve aydınlarımız, bütün
halkımızı yasa boğan, nefretle
kınadığımız bir saldırıyla karşı
karşıya kalmışlardır. Aynı tarihlerde, yani otuz
dört gün önce Almanyanın Solingen şehrinde de ırkçı
saldırısına maruz kalan bir Türk ailede 5 can yanarak yok
olmuştu. İşte, bu iki saldırı, iki devlet
arasındaki, Türkiyede Türk insanına ve Almanyadaki Türk
insanına bakışın çok bariz bir örneğidir. Bu nedenle,
bu tür olayların bir daha gerçekleşmemesi, engel olmak amacıyla,
halkımızın arasında yaratılmak istenilen kin ve
düşmanlığın acı şekilde yaşanan bir
örneğini çocuklarımıza ve bütün vatandaşlarımıza
gösterebilmek için mekânın kardeşlik, anma, kültür ve sanat müzesine
dönüştürülmesi önemlidir. Federal Almanyanın kuzeybatı
kesiminde, biraz önce bahsettiğim, 29 Mayıs 1993 tarihinde de
yakılarak katledilen Türk vatandaşlarının evinin daha
sonraki yıllarda müzeye dönüştürülmesi, Federal Alman Hükûmeti
tarafından ırkçı katillerin unutulmaması ve katledenlerin
hatırlanması amacıyla toplumsal dayanışma ve insana
verilen değer açısından iyi, güzel bir örnektir. Federal
Almanyanın vatandaşlarımıza göstermiş olduğu saygının
kendi ülkemizde yazar, düşünür, bilim adamı, sanatçı ve
aydınlarımızdan bugüne değin esirgenmesi, yalın bir
ifadeyle, eksikliktir. Bu durumun giderilmesi gerekir.
Konuyla ilgili
olarak, özel mülkiyette bulunan binanın istimlak edilerek yeniden
inşası, kültür ortamı ve müzeye dönüştürülmesi için Kültür
ve Turizm Bakanlığının görevlendirilmesi,
yetkilendirilmesiyle ilgili bu önerimizin dikkate alınması ve
doğrudan gündeme getirilmesi bir gerekliliktir diye düşünüyorum.
Sayın Kültür
Bakanımız buradalar. Kendilerine yöneltilen bir soruya aynen
verdiği yanıtı sizlerle paylaşmak istiyorum: Sivas
Madımakta, tarihimizin yüzünü karartan, utanç verici olaylardan biri
yaşandı. 1993 yılının temmuzunda hükûmetin, vilayetin,
askerin, savcının gözünün önünde, Anadolunun ortasında insanlarımız
ölüme, vahşete terk edildiler. Orada, aynı yerde bir lokanta
yapılmış olması beni iğrendiriyor. Açıklıkla
söylüyorum, beni iğrendiriyor. Bu mutlaka takbih edilmesi gereken bir
biçimde hafızalarımıza kazınması gereken, o dönemde
devleti yöneten sorumlularıyla birlikte hafızamıza
nakşedilmesi gereken bir olaydır. Bu konuda gereken dikkati
göstereceğim. Bu, Sayın Kültür Bakanımızın burada
soruya verdiği bir yanıttır.
Demek ki,
Sayın Kültür Bakanımız ve Kültür Bakanlığı,
aynı zamanda bu konuyla ilgili değerli milletvekillerinin
görüşleri de bu doğrultudadır. Öyleyse, biraz sonra
yapılacak oylamada, bu, tarihimize kara bir leke gibi geçen katliamın
barışa, sanata verdiğimiz önemini göstermek için
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun
Sayın Macit.
HASAN MACİT
(Devamla) Barışa, kardeşliğe, insanlığa
verdiğimiz değeri, saygıyı gösterebilmek için burada bir
müzenin yapılması, oluşturulması, insanlık adına
bir görevdir, bir borçtur diye düşünüyorum ve bu kanun
tasarımızın doğrudan gündeme
alınacağını bütün milletvekili
arkadaşlarımızın destekleyeceğine inanıyorum,
güveniyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (DSP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Macit.
Önerge sahibinin
yapmış olduğu konuşmaya Kültür Bakanımız cevap
vereceklerdir.
Buyurun
Sayın Bakanım. (AK Parti sıralarından alkışlar)
KÜLTÜR VE
TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Önce, sözlerimin
başında, dün Almanyada yaşanan vahim bir olayda, yeni bir yangında
canlarını yitiren yurttaşlarımıza Allahtan sonsuz
rahmet diliyorum ve ailelerine, yakınlarına ve bütün milletimize
sabır dileklerimi sunuyorum. Umuyorum ve diliyorum ki, dün akşam
Almanyada yaşanan olay bir kastın sonucu değildir; bir ihmalin
sonucu, bir kazanın sonucudur ve yeni bir acıyla Almanya ve Türkiye
böylece yüz yüze gelmekten bir adım, hiç olmazsa, geride bir noktada durma
şansına kavuşmuş olabilir.
Arkadaşlarımızın,
Sayın Hasan Macit ve arkadaşlarının gündeme getirdiği
konu, Sayın Macitin duygulu konuşması ve önermesi için
teşekkür ederim. Ben bu önermenin çok gecikmiş olduğu
kanaatindeyim. 2 Temmuz 1993ün üzerinden bu temmuzda on beş yıl
geçmiş olacak. Bu on beş yıldan bu yana çok sayıda iktidar,
çok sayıda tek başına ya da koalisyon hâlinde siyasi parti,
siyasi partilerin hükûmetleri ve Kültür Bakanlıkları geldi, geçti ve
ne yazık ki, bu acılı ortamı ortadan kaldırmak, bu
yakışıksız durumu ortadan kaldırmak konusunda, bugün önerge
veren arkadaşlarımızın da mensup olduğu siyasi
çizgilerin aklına bu zamana kadar böyle bir önerge vermek ya da böyle bir
değişiklik yapmak, böyle bir düzenleme yapmak gelmedi.
Sivas, gerçekten,
inanıyorum ki, bizim tarihimizin en yüz karası olaylarından
birisidir, en acı olaylarından birisidir ve en yüz kızartıcı
olaylarından birisidir. Bir soru vesilesiyle burada söylediğimi
tekrar ediyorum, aynen. Gerçekten günün ortasında, herkesin gözünün
önünde, kamunun gözünün önünde, herkesin gözünün önünde, sorumluların
gözünün önünde, yetkililerin, görevlilerin gözünün önünde insanlar günün
ortasında yanmışlardır.
Olaydan sonra
dönemin Cumhurbaşkanının sözleri ilginçtir: Olay münferittir.
Ağır tahrik var. Bu tahrik sonucu halk galeyana gelmiş. Güvenlik
kuvvetleri ellerinden geleni yapmışlardır. Ortada halkla
halkın çatışması yoktur, halkla güvenlik güçlerinin
çatışması yoktur. Bir otelin yakılmasından dolayı
can kaybı vardır. 4 Temmuz 93 tarihli, bir gün sonraki Milliyet
gazetesinden dönemin Cumhurbaşkanı Sayın Demirelin sözleri,
aynen.
Mecliste bir gün
sonraki görüşmelerde olaya o dönemin iktidarının ne kadar
duyarsız ve ne kadar yüzeysel yaklaştığının
çarpıcı kaynakları Türkiye Büyük Millet Meclisi
tutanaklarındadır. Bu vesileyle, bunları tekrar etmek ve yeniden
kayda geçirmek istiyorum. Çünkü, hafızası olmayan toplumlar
erginleşemezler. Hafızası olmayan toplumlar yeteri kadar dünün
ve günün ayrımını, değerlendirmesini ciddiyetle yapamazlar
ve bir toplum ancak hafızasını iyi kullandığı
takdirde geleceğini doğru yönlendirebilir.
Dönemin
Başbakanı
Başbakan Vekili, olay günü Başbakan Vekili
Sayın rahmetli Erdal İnönü. Olaydan bir gün sonra Başbakan
sıfatıyla kürsüde konuşan Sayın Bayan Çiller Dün
akşam hepimizin içini yaralayan çok üzücü olaylara Sivasta tanık
olduk. diyor. Meclis tutanaklarından okuyorum. Bugün aldığımız
bilgilerden, bu otelin yanmasında ve değerli
vatandaşlarımızın hayatlarını kaybetmesinde
yakalanan bir sanık vardır. Bu otelin sahiplerinden ve
ortaklarından bir tanesidir. İlk göstergeler, bu ortağın
kendisinin otelini başka nedenlerden yakmak isteği içinde
olduğunu göstermektedir.
Bakın,
olayın üzerinden bir günden fazla zaman geçmiş ve Dicle
kıyısındaki koyunun hesabını vermekle -devlet
felsefesine göre- sorumlu saydığımız iktidarın,
koalisyonun başı, Vandaki bir otel ihtilafıyla 37 insanın
canını yitirdiği Sivastaki katliamı birbirine
karıştırıyor. Meclis kürsüsünden bunu söylüyor ve bugün
yeni düzenlemeler için öneri yapan arkadaşlarımızın
aşağı yukarı çoğunun bulunduğu Meclis
sıralarından en küçük bir itiraz da gelmiyor. Tutanaklar burada.
Sivastaki olay kadar bunlar da yüz kızartıcı. Şu
okuduklarım da ne yazık ki
ALGAN
HACALOĞLU (İstanbul) - CHPnin
araştırma önergesi var, raflarda duruyor.
KÜLTÜR VE
TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) Bütün tutanaklar burada.
Değerli
arkadaşlarım, 93ten 95e kadar DYP-SHP/CHP iktidarı, 97den
2002ye kadar da DSP-ANAP-MHP tek başına, birlikte koalisyon
iktidarları geldiler.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Bakanım, bir dakikalık süre içinde
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
KÜLTÜR VE
TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) Ne yazık ki, çok
üzüntüyle söylüyorum, beni iğrendiren tablonun onları
iğrendirmesi arkadaşlarımızın aklına, gündemine
gelmedi. Ben bir soru üzerine samimi duygularımı söyledim, belki
orada iş yapan insanların da bir miktar rencide olmasına yol
açacak ama samimi duygularımı, insani duygularımı,
inançlarımı söyledim, aynı kanaatteyim.
Burada bir
düzenleme yapılması için; bu, yüzümüzü karartan, Türkiyenin önündeki
büyük tuzaklardan birisi olan bu olayın hatırlatılması için
bence ve bizim iktidarımızın bunun gereğini yapması
için ben bir kanun ihtiyacı hissetmiyorum. Benim vicdanım, bizim
anlayışımız, o ayıbın ortadan
kaldırılması için ve orada yapılan yanlışın
hatırlanması için gerekeni yapacaktır. Ben buna samimiyetle
inanıyorum.
Biz, orada, o
hesaplaşmanın yapılabileceği, o hesaplaşmanın
izanlarımızda, vicdanlarımızda, idraklerimizde
yapılabileceği, aklımızdan çıkmayacağı, her
zaman ders olarak karşımıza duracağı bir düzenlemeyi
yapacağız.
Türkiye Büyük
Millet Meclisinin takdiridir, yasa çıkarır, işimi
kolaylaştırır, yasa çıkarmaz biz gerekeni yaparız.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Altı yıldır elinizi mi tuttular?
KÜLTÜR VE
TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (Devamla) Ben bir yasa ihtiyacı
içinde olduğumuzu düşünmüyorum.
Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Evet,
milletvekili arkadaşlarımız adına, Bartın Milletvekili
Sayın Yılmaz Tunç. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, ben çoktan vermiştim efendim
BAŞKAN
Efendim, bakınız, burada
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, daha önce ben size kâğıt göndermiştim.
BAŞKAN
Hayır, var efendim. Siz
KAMER GENÇ
(Tunceli) Toplantının başında gönderdim.
BAŞKAN
Sayın Genç, daha sonra sizin sıranız. Bakınız,
arkadaşlarıma
KAMER GENÇ
(Tunceli) Kaçta gelmiş bir bakabilir misiniz?
BAŞKAN
Evet, baktım efendim, siz en son sıradasınız. En son
sırada sizin talebiniz vardır. Talep etmezse arkadaşlar,
konuşma sırasını size vereceğim. Talep olduğu
için verme imkânım yok. Sizler de biliyorsunuz bunu.
Buyurun
Sayın Tunç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Birleşimin başında gönderdim Sayın Başkan.
BAŞKAN -
Saygıdeğer arkadaşlarım, bakınız, burada
arkadaşlarımdan ben bilgiyi alıyorum, saat saat burada
vardır.
Evet, buyurun Sayın
Tunç.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Sözlerime
başlamadan önce, Almanyada meydana gelen bir yangında 5i çocuk 9
vatandaşımızın hayatını kaybetmesi hepimizi
derinden yaralamış, büyük bir üzüntüye sevk etmiştir. Bu elim
yangında hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet diliyor,
yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, İstanbul Milletvekili Sayın Hasan Macitin, Sivas
Madımak Otelinin Kardeşlik, Anma, Kültür ve Sanat Müzesine
Dönüştürülmesine Dair Kanun Teklifinin İç Tüzükün 37nci maddesine
göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
hakkında şahsım adına söz almış bulunuyorum.
2 Temmuz 1993
tarihinde, Sivasta düzenlenen Pir Sultan Abdal Kültür Şenliklerine
katılmak için Sivasta bulunan yazar, sanatçı ve bilim
adamlarının Madımak Otelinde hayatlarını kaybetmeleri
ülkemiz açısından büyük bir üzüntü kaynağı olmuştur.
Böyle üzüntü verici olayların bir daha ülkemizde yaşanmaması en
büyük temennimizdir. Bu üzücü olayın sürekli gündeme getirilmesi,
Madımak Otelinde hayatını kaybeden
vatandaşlarımızın yakınlarını ve
hayatını kaybedenlerin ruhlarını rahatsız etmektedir
kanaatindeyim. Çünkü bu acı olayın hatırlanması, bu olayda
hayatlarını kaybedenlerin yakınlarının
acılarının tekrarlanmasına sebep olmaktadır. Üzücü
olayın meydana geldiği tarih 1993tür. Aradan on beş yıl
geçmiştir. Aradan geçen bu on beş yıl içerisinde on adet hükûmet
kurulmuştur, değişik kültür bakanları görevde
bulunmuştur, kanun teklifini veren milletvekili
arkadaşımızın partisine mensup Kültür Bakanları görev
almıştır. Bu bakanların görev yaptığı
dönemde bu üzücü olayın tekrar hatırlanmasına neden olacak bir
girişimde bulunulmamıştır. Aradan geçen bu süre içerisinde,
özellikle son beş yıl içerisinde, AK Parti iktidarıyla birlikte
ülkemizde siyasi istikrar sağlanmış, ekonomide çok önemli
mesafeler alınmış, demokratikleşme alanında
gerçekleştirilen büyük atılımlarla ülkemiz Avrupa
Birliğiyle müzakere eden bir ülke konumuna gelmiştir. Milletimiz,
artık, toplumda ayrışmayı değil, birlik ve beraberlik
içerisinde, huzur içerisinde, kardeşlik içerisinde ülkemizin
kalkınmasını, gelişmesini istemektedir. Bu gelişme ve
ilerlemeyi istemeyen illegal oluşumlar zaman zaman kendini
göstermiştir. Ancak, Türkiye Cumhuriyeti, devletiyle, milletiyle bu
illegal oluşumların oyunlarını bozmuş, hedeflerine
ulaşamamasını sağlamıştır. Bu tür
olayların sürekli hatırlanması ya da hatırlanmasına
neden olacak girişimlerin doğru olmayacağı kanaatindeyim.
Sayın
Macitin vermiş olduğu kanun teklifi Meclis gündeminde yerini
almıştır. Sırası geldiğinde konu etraflıca
komisyonda da, Genel Kurulda da değerlendirilecektir. Sayın
Milletvekilimizin, ülke meseleleriyle ilgili çok önemli kanunların
görüşüldüğü bir dönemde, bu teklifin doğrudan gündeme
alınmasıyla ilgili önergesine katılmadığımı
belirtmek istiyor, böyle bir olayın bir daha yaşanmamasını
yürekten diliyor, bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Macit, size bir dakikalık süre içinde görüşünüzü ifade
etme hakkı vereceğim, biraz önce Reşat Doğruya da verdim.
Yalnız, milletvekili arkadaşlarımıza şunu
hatırlatmak istiyorum, hani söylenen sözle katkıda bulunmak
istiyorum: Şimdi, burada hangi şekilde sözlü sorulara
girileceği, soru sorulacağı hususları belirlidir. Yani,
37ye göre böyle bir hak yok. Ben, sadece konunun biraz daha
açıklığa kavuşması için veya ekleyecek bir
şeyiniz vardır diye o hususta size söz vereceğim. Bunu
bilgilerinize sunuyorum.
Sayın Macit,
buyurun efendim.
HASAN MACİT
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Olay, on beş
yıl geçti diyerek savsaklanacak bir olay değildir. Elbette ki,
zamanında yapılabilmiş olsaydı çok yerinde bir hareket
olurdu. Bu gecikme, gerçekten telafi edilmesi, söylenmesi gecikti, geciktikten
sonra yapılmasın şekliyle söylenerek telafi edilecek bir olay
değildir. O nedenle, gecikmiş bile olsa, Almanyanın Türk
insanına verdiği değeri, Türk devletinin de vereceğini
düşünüyoruz. Gecikmiş de olsa bunun gündeme alınması
gerekir diye düşünüyoruz.
Ayrıca, biz
kimseyi suçlamak niyetinde değiliz. Yangınla ilgili, yangından
aranan zanlı kişilerin hangi partiye ait hangi belediyelerde
çalıştığını basın
aracılığıyla kamuoyu biliyor.
Sürekli
hatırlanmasında zarar var. dedi biraz önceki Hatip. Aksine, sürekli
hatırlanarak orada birliği, dayanışmayı ve
barışı sembol eden bir müzenin oluşturulması, bu
olayların tekrarını gündeme getirmez, tekrarı olmaz.
Saygılarımla.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Evet, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge, kabul
edilmemiştir.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.38
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.52
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa),
Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 58inci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Gündemin Sözlü
Sorular kısmına geçiyoruz.
V.- SORULAR VE CEVAPLAR
A) Sözlü Sorular ve
Cevapları
1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, sanayi
sitelerinin elektrik tarifesindeki değişikliğe ilişkin
Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/181)
BAŞKAN
Soruyu cevaplandıracak sayın bakan? Yok.
Sorunun
görüşülmesi ertelenmiştir.
2.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Kütahyada idare ve vergi mahkemesi kurulup kurulmayacağına
ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/182) ve Adalet
Bakanı Mehmet Ali Şahinin cevabı
3.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun,
bölge istinaf mahkemelerine ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/283) ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinin cevabı
BAŞKAN -
Sayın milletvekilleri, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Gündemin
Sözlü Sorular kısmının 2 ve 43üncü sıralarındaki
soruları birlikte cevaplandırmak istemişlerdir.
Şimdi bu
soruları sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda
belirtilen soruların Adalet Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini saygılarımla arz ederim.
Alim
Işık
Kütahya
Bilindiği
gibi Kütahya, yaklaşık 700.000 nüfusu ve 160.000 dolayında
işçi, sigortalı ve kamu çalışanı bulunan, ancak
sosyoekonomik göstergeleri açısından Ege Bölgesinin beklenen düzeyde
gelişim gösterememiş bir ilidir. Her yıl çok sayıda
vatandaşımız, değişik nedenlerle Eskişehir Bölge
İdare Mahkemesi bünyesinde bulunan İdare Mahkemesine ve Vergi
Mahkemesine davalı veya davacı olarak gidip gelmek zorunda
kalmaktadır. İl nüfusunun büyük bir bölümünün ilçelerde olması,
ilçelerin de dağınıklığı ve Eskişehir iline
olan uzaklığı nedeniyle vatandaşlarımız hem
zaman, emek ve para kaybına uğramakta hem de birçok
vatandaşımız bu mahkemelere
başvuramadığından dolayı mağdur olmaktadır.
Bu nedenlerle, il merkezinde kurulacak bir İdare Mahkemesine ve Vergi
Mahkemesine Kütahya ilinin ihtiyacı vardır. Bu konuyla ilgili olarak;
1- 2008
yılında hangi illerde İdare Mahkemesi veya Vergi Mahkemesi
kurulması planlanmıştır?
2- Bu iller
içerisinde Kütahya ili var mıdır?
3- Kütahya iline
yakın nüfustaki diğer illerde bu mahkemeler bulunduğu hâlde
şimdiye kadar Kütahyada kurulmamasının sebepleri nedir?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Adalet Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
Yeni kurulan
bölge istinaf mahkemeleri,
1- Kaç ilimizde
bu uygulama başlatılmıştır?
2- Bu illerimiz
seçilirken hangi objektif kriterler dikkate alınmıştır?
3- Malatya
ilimizin coğrafi konumu ve teknik altyapı olanakları çok müsait
olmasına karşın, bu mahkemelerden birisi neden Malatyada
kurulmamıştır?
4- Malatya ve
civarındaki birçok ile hizmet verecek yeni bir istinaf mahkemesini
Malatyada kurmayı düşünüyor musunuz?
BAŞKAN
Soruları cevaplandırmak üzere, Adalet Bakanı Sayın Mehmet
Ali Şahin.
Sayın Bakanım
buyurun.
Süreniz on
dakika.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlarım; Kütahya Milletvekili
arkadaşımız Profesör Doktor Sayın Alim Işık
Beyin, şahsıma yöneltmiş olduğu sözlü soru önergesini
cevaplandırmak için huzurunuzdayım.
Biraz önce de
okunduğu gibi, Sayın Işık, bu sözlü soru önergesinde, 2008
yılında hangi illerde idare mahkemesi veya vergi mahkemesi
kurulmasının planlandığını soruyor ve bu iller
arasında Kütahyanın bulunup bulunmayacağını bizden
öğrenmek istiyor.
Değerli
arkadaşlarım, önce, bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve
vergi mahkemeleri nasıl kurulur, hangi kriterlere göre kurulur, izin
verirseniz, bir iki cümleyle bu soruya cevap vermek ve daha sonra sayın
milletvekili arkadaşımızın sorusunu cevaplandırmak
istiyorum.
2576
sayılı -1982 yılında çıkmıştı- Bölge
İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin
Kuruluşuyla ilgili Yasanın 2nci maddesinde Bölge idare
mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi mahkemeleri, bölgelerin coğrafi
durumları ve iş hacmi göz önünde tutularak Adalet
Bakanlığınca kurulur ve yargı çevreleri tespit olunur.
demektedir. Ayrıca, bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi
mahkemelerinin kuruluş ve yargı çevrelerinin tespitinde,
İçişleri Bakanıyla, Maliye Bakanının da,
Bakanlığının da görüşlerinin
alınacağını ifade etmektedir. Dolayısıyla,
kurulma safhası var, bir de bu mahkemelerin faaliyete geçirilme
safhası var.
Değerli
arkadaşımızın ilk sorusuna cevap vermek istiyorum: 2008
yılıyla ilgili olarak, Adalet Bakanlığının, bölge
idare mahkemesi, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi kuruluşuyla ilgili
herhangi bir planı şu an itibarıyla bulunmamaktadır. Ancak,
Kütahyayla ilgili şu bilgiyi sizlere aktarmak isterim: Kütahya ilimizde
bir idare mahkemesinin kurulmasına Adalet Bakanlığınca 1999
yılında karar verilmiş. Yani, şu anda, kâğıt
üzerinde Kütahyada bir idare mahkemesinin kuruluşu gözüküyor. Ancak,
biraz önce de ifade ettiğim gibi, bu tür mahkemelerin Adalet
Bakanlığınca kurulması kâfi değil, Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulunun faaliyete geçirmesi gerekiyor, atama
yapması gerekiyor.
Bu konu, bizim
iktidarda bulunduğumuz dönem içerisinde, Kütahyada 1999 yılında
idare mahkemesinin kurulmasına karar verilmişti,
dolayısıyla buraya atama yapalım diye, Hâkimler ve Savcılar
Yüksek Kurulunun gündemine getirildi. Ancak, Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulu bu talebi reddetti, gerekçeleri kısaca şunlar: Eskişehir
İdare Mahkemelerine Kütahya ilinden gelen iş miktarının
-Eskişehir İdare Mahkemesine bağlı Kütahya- bu ilde yeni
bir idare mahkemesinin faaliyete geçirilmesini gerektirecek sayıda
olmadığı; Eskişehir ilinde ikinci mahkemenin faaliyete
geçirilmesinin işlerin dengeli olarak dağılımı
bakımından daha uygun olacağı Yüksek Kurulca
değerlendirilmiş ve böylece, Kütahyada faaliyete geçirilmesine
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca karar verilmeyerek, ikinci bir idare
mahkemesinin Eskişehirde kurulmasına karar verilmiş ve
Eskişehirdeki ikinci idare mahkemesi de, geçtiğimiz yıllar
itibarıyla faaliyete geçti.
Dolayısıyla,
Kütahyayla ilgili, idare mahkemesinin var olduğunu, ancak Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulunun faaliyete geçirilmesine sıcak
bakmadığını ve ikinci bir idare mahkemesi olarak
Eskişehirde idare mahkemesinin açıldığını
bilgilerinize arz etmek istiyorum.
İleriki
yıllarda, acaba, Kütahyanın iş hacmi yükselirse, artarsa,
açılması mümkün olabilir mi? Tabii, Adalet
Bakanlığınca tekrar Kurulun önüne ileriki aylarda, ileriki
yıllarda getirildiği takdirde, belki, Kurul bu görüşünden
vazgeçerek, açılmasına da karar verebilir. Ama, şu
aşamadaki durumu sizlere ifade ettim.
Sayın
Aslanoğlu: Biraz önce sorusu okundu, ben zaman almamak için tekrar
etmeyeceğim. O da, Sayın Aslanoğlu da adına istinaf
mahkemeleri dediğimiz ama bölge adliye mahkemeleri olarak bilinen
mahkemelerden kaçının Türkiye genelinde kurulduğunu
Acaba
Malatyada da kurulması mümkün mü, diye bir soru yönelttiler.
Değerli
arkadaşlarım, istinaf mahkemelerinin yani bölge adliye mahkemelerinin
kuruluşuyla ilgili yasa 1 Haziran 2005 tarihinde -5235 sayılı
Yasa- yürürlüğe girdi. Yargıtayın iş yükünü azaltmak ve
yargı sürecinde sürat sağlamak amacıyla 2005 yılında
yürürlüğe giren bu Kanun gereğince Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulunun kararına dayalı olarak dokuz vilayette bölge adliye mahkemelerinin
kurulmasına karar verildi ancak faaliyete henüz geçmedi yine Kurul
kararı gereği. Niçin geçmedi, biraz sonra bir iki cümle ile onu ifade
edeceğim.
Biraz önce
söylediğimi burada da tekrar etmek istiyorum. Biraz önce vermiş
olduğum cevaba benzer bir cevap burada da vermek durumundayım çünkü
bölge adliye mahkemelerinin kurulması ve ayrıca faaliyete geçirilmesi
diye iki safhası olduğunu ifade etmek istiyorum. İstanbulda,
Bursada, İzmirde, Ankara, Konya, Samsun, Adana, Erzurum ve
Diyarbakır olmak üzere toplam dokuz yerde bölge adliye mahkemelerinin
kurulmasına karar verildi ancak henüz faaliyete geçmedi çünkü Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu, hâkim ve savcı açığının
tamamlanması, yardımcı personel açığının
tamamlanması ve bölge adliye mahkemelerinin fiziki mekânlarının
tamamlanması ve bu işlemler bittikten sonra faaliyete geçirilmesi
şeklinde bir karar verdi. Biz, Adalet Bakanlığı olarak
muhtemelen 2010 yılında bu eksiklikleri tamamlayabileceğimizi ve
bölge adliye mahkemelerinin kurulabileceğini düşünüyoruz.
Peki, bu
kadarlık sayıyla mı, dokuz bölge adliye mahkemesiyle mi siz bu
sorunu çözeceksiniz, diye soracak olursanız; hayır, yeni bölge adliye
mahkemeleri açmayı da Adalet Bakanlığı olarak
düşünüyoruz ancak hangi illerde bunların faaliyete geçmesi gerekir;
tabii, bu konuyla da ilgili, ilgili Yasada kriterler var. Bölgelerin
coğrafi durumları ve iş yoğunluğu göz önünde
tutularak, belirlenen yerlerde, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun
olumlu görüşü alınarak Adalet Bakanlığınca
kurulacağı
Malatya, dokuzun
dışında, kurulması muhtemel iller arasında yer alacak
mı? Tabii, ben, şu anda, Adalet Bakanı olarak bu soruya cevap
veremem. Ben, Antalya Milletvekiliyim, Antalya için de cevap veremem. Bunun,
Yasada öngörülen kriterlere göre bir değerlendirmesi yapılacak.
Türkiyenin bu alandaki ihtiyacı nedir? Seksen bir vilayetimiz var, tabii
ki dokuz bölgede istinaf mahkemeleri açarak amacı yakalamamız mümkün
değildir, bu sayıyı artırmamız lazım. Ne kadar
artıracağız, nerelerde açacağız; bunun
çalışması, şu anda, Adalet Bakanlığının
ilgili birimlerince yapılmaktadır.
Tabii ki Malatya
da yeni açılacak bölge adliye mahkemeleri içerisinde potansiyel olarak yer
alabilir, onun kararını tek başıma verebilecek durumda
değilim. Bu çalışmalar yapılırken tüm diğer
vilayetlerimiz gibi tabii ki Malatya ilimizi de değerlendirmeye
alacağız.
Ben, her iki
soruya da böylece kısaca cevap vermiş oldum.
Bu iki konuyu da
gündeme getiren ve böylece benim açıklama yapmama vesile olan değerli
arkadaşlarıma teşekkür ediyorum ve sizlere de saygılar
sunuyorum efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Sayın
Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Öncelikle,
Değerli Bakanımıza, bu açıklamalarından dolayı,
şahsım ve ilim adına teşekkür ediyorum.
Ancak, bir iki
ilave bilgiyi Sayın Bakanıma sunarak Kütahyanın bu
hakkının teslim edilmesini tekrar talep edeceğim çünkü
Kütahyanın, 200 kilometreden daha fazla Eskişehire
uzaklığı olan ilçeleri, maalesef, mağduriyetine rağmen
gidip de hak arayamıyor. Örneğin Gediz, Şaphane, Pazarlar,
Simav, Dumlupınar, Emet, Hisarcık ilçeleri ve burada mağdur olan
birçok insan Eskişehire gidip gelip oradaki sıkıntıyı
çekmekten vazgeçerek haktan vazgeçiyorlar. Onun için, Kütahya il merkezindeki mağdurlar,
Eskişehirdeki idare mahkemesinden ve vergi mahkemesinden
yararlanabilirken, ilçelerinin birçoğundaki insanlar bundan vazgeçiyor.
Aynı şekilde, Kütahyanın nüfusuna yakın olup da yirmi
sekiz bölge idare mahkemesinden bazılarına bağlı idare
mahkemesine sahip olan örneğin Eskişehir, Kırıkkale, Ordu,
Samsun, Van ve Zonguldak illeri bize benzer. Bu hakkın talebini tekrar
değerlendirmenizi istirham ediyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Işık.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Yalnız bir an önce cevaplandırmamız lazım. Soru-cevapta
ayrıca ek süre verme haklarını fazla kullanıyorum.
Buyurun
Sayın Bakanım.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Sadece bir cümle söylemek istiyorum
Sayın Başkanım.
Sayın
Işıka yeniden teşekkür ederim. Biz, Adalet
Bakanlığı olarak, Kütahyada bir idare mahkemesi
açılmasını, biraz önce de ifade ettiğim gibi, zaten
kararlaştırmışız ama Kuruldan geçmedi. Ama önümüzdeki
süreçte bunu tekrar Kurulun önüne getirebiliriz. Dolayısıyla benim
gönlüm Kütahyadan yana, onu ifade etmek
istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.
Sayın
Aslanoğlunun söz talebi var mı? Sisteme girmemiş
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Var efendim.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakanım, teşekkür ediyorum
açıklamalarınıza. Bir de gönlünüz Malatyadan yana olursa çok
seviniriz.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Malatyadan yana.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Çünkü biz hak istiyoruz. Samsun
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN
(Antalya) Sayın Başkan, bir cümle de Sayın
Aslanoğlu için
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bakanım.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN
(Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Tabii tüm
vilayetlerimizi ve burada yaşayan vatandaşlarımızı
seviyoruz. Bu konuda tabii ki Kurulun olumlu görüşü gerekiyor
biliyorsunuz. Benim bu taleplerle ilgili değerlendirmemde, Kütahya için ne
söylemişsem Malatya için de aynı şeyi söylerim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Ama Kurula da benim de gönlüm var derseniz, Kurul
daha olumlu bakar Sayın Bakan.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN
(Antalya) Şimdi Kurul üyeleri ihsası reyde bulunmazlar biliyorsunuz. Ben aynı zamanda Kurul
üyesiyim. Şimdiden ihsası reyde bulundurmayın.
Mesaj
alınmıştır Sayın Aslanoğlu, çok teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
4.- Karaman Milletvekili Hasan Çalışın,
Karamandaki bazı köylerin ÇATAK kapsamına alınıp
alınmayacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/183)
BAŞKAN
Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan? Yok.
Ertelenmiştir.
5.- Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçının,
fındık üreticilerine don afeti hasar paralarının ödenmesine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/188)
BAŞKAN
Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan? Yok.
Ertelenmiştir.
6.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun,
teşvik kapsamında yatırımcılara verilmesi gereken
enerji desteklerine ilişkin Devlet Bakanı Mehmet Şimşekten
sözlü soru önergesi (6/196)
BAŞKAN
Sayın Şimşek bize yazılı beyanda bulunmuştu
geleceğini ama demek ki bir mazereti var. Sayın Bakan yok.
Soru önergesinin
görüşülmesi ertelenmiştir.
7.- İstanbul Milletvekili Necla Aratın, miras
hukukunda yapılacağı iddia edilen bir değişikliğe
ilişkin Devlet Bakanı Nimet Çubukçudan sözlü soru önergesi (6/201)
ve Devlet Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
8.- İstanbul Milletvekili Necla Aratın, bir
kongrede açıklanan görüşe tepki verilip verilmediğine
ilişkin Devlet Bakanı Nimet Çubukçudan sözlü soru önergesi (6/204)
ve Devlet Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
BAŞKAN
Devlet Bakanı Sayın Nimet Çubukçu gündemin sözlü sorular
kısmının 6ncı ve 7nci sıralarındaki
soruları birlikte cevaplandırmak istemişlerdi.
Şimdi, bu
soruları sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda
yer alan soruma Devlet Bakanı Sayın Nimet Çubukçu'nun sözlü olarak
yanıt vermesini saygılarımla arz ederim. 08.XI.2007
Necla
Arat
İstanbul
1- Hükümetin
Medeni Kanunu'nun Miras hükümlerinde yapılacak değişikliklere
ilişkin üç aylık eylem planında yer alan ve "Tarımsal
alanların miras yoluyla hak sahipliği" sistemini
değiştirecek olan yeni düzenlemeye göre, "tarımsal
arazilerin bütün kardeşlere değil, ailedeki en büyük erkek evlada
miras kalacağı" basında yer almaktadır.
Anayasamızın
eşitlik ilkesini ve ayrımcılık yasağını
ihlal edecek olan ayrıca uluslararası sözleşmelere
aykırı ve mirası erkeklere terk ederek kadınların
miras ve mülkiyet haklarını büsbütün yok eden bu düzenleme konusunda
Bakanlığınızın bir çalışması ve
farklı seçenekleri bulunmakta mıdır?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda
yer alan soruma Devlet Bakanı Sayın Nimet Çubukçunun sözlü olarak yanıt vermesini saygılarımla
arz ederim. 07.XI.2007
Necla
Arat
İstanbul
1- Ankara Gazi
Üniversitesi "1. Ulusal Sınıf Öğretmenliği
Kongresi'nde bir Eğitim Fakültesi Dekanı, "İlk
öğretimin beş yılında tek öğretmenin 1.
sınıftan 5. sınıfa kadar öğrencilerle birlikte
olmasının cinsiyet sorunu nedeniyle uygun
olmadığını; ülkemizde uygulanan karma eğitim modelinde
kadın öğretmenlerin erkeklere iyi örnek
olamayacaklarını" dile getirmiştir.
Anayasamızın
eşitlik ilkesi ile Türkiye Cumhuriyeti'nin imzalamış
bulunduğu "Kadınlara Karşı Her Türlü
Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası
Sözleşmesi''ne (CEDAW'a) aykırı ve kadınları
aşağılayan bu cinsiyetçi-ayrımcı tutum konusunda bakanlığınız
herhangi bir tepki göstermiş ya da bir girişimde bulunmuş mudur?
BAŞKAN
Evet, soru önergelerini cevaplandırmak üzere, Devlet Bakanı
Sayın Nimet Çubukçu.
Sayın
Bakanım, buyurun.
Süreniz on
dakika.
DEVLET BAKANI
NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İstanbul Milletvekili Sayın Necla Aratın soru
önergesinde yer alan miras hükümlerine ilişkin tarımsal arazilerin
bütün kardeşlere değil ailedeki en büyük erkek evlada miras
kalacağı hususunun basında yer almakta olduğu ve bu konuda
bilgi talep edilmektedir.
Öncelikle
basında yer alan bu haberlerin herhangi bir dayanağı
olmadığını, içeriğinin doğru
olmadığını ifade ederek, Tarım ve Köyişleri
Bakanlığımız tarafından yürütülen ve
Türk Medeni
Kanununda değişiklik yapılmasına ilişkin tasarı
taslağı hazırlanmıştır ve tasarı
taslağında en büyük erkek evlada yönelik olarak bir özgüleme prensibi
olmadığı gibi, tasarı taslağında 661inci maddede
yapılan düzenlemede, mirasçılardan birinin mülkiyeti devir istemine
itiraz etmesi veya isteklilerin birden çok olması hâlinde, sulh hukuk
hâkiminin, kişisel yetenek ve durumlarını göz önüne almak
suretiyle, tarımsal işletmenin ve tarımsal toprağın
mülkiyetinin kime devredileceğine karar vermesi söz konusudur.
İşletmeye ehil olmanın belirlenmesinde mülkiyeti devri isteyen
mirasçının eşinin yetenekleri de göz önünde bulundurulur. hükmü
vardır ve bu ibarenin mirasçının eşinin yetenekleri
ibaresinin de subjektif olduğundan hareketle, biz bu tasarı
taslağında yer alan bu düzenlemenin de
çıkarılmasını teklif ettik.
Herhangi bir
şekilde, miras hukuku hükümlerinde bir değişiklik
yapılması mümkün olmadığı gibi, sizin soru önergenizde
de yer aldığı şekliyle, CEDAW Sözleşmesine taraf
olmuş ve iç hukukun üstünde kabul edilen ülkemizde kadınların
aleyhine böyle bir düzenlemenin yapılması, her şeyden önce, hem
CEDAWa hem de Anayasanın eşitlik kuralına
aykırıdır. Böyle bir düzenleme hazırlığı da
yoktur. Basında yanlış yer almıştır.
İkinci
sorunuz: Gazi Üniversitesinin 1. Ulusal Sınıf Öğretmenliği
Kongresinde Eğitim Fakültesi Dekanının, ilköğretimin
beşinci yılında, tek öğretmenin birinci sınıftan
beşinci sınıfa kadar öğrencilerle birlikte
olmasının cinsiyet sorunu nedeniyle uygun
olmadığını, ülkemizde uygulanan karma eğitim modelinde
kadın öğretmenlerin erkeklere iyi örnek olamayacağını
dile getirmiş olduğu belirtilmiş, Anayasaya karşı ve
Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesine
karşı, bu konuda bir tepki gösterip göstermediğimiz veya bu
konudaki görüşlerimiz sorulmuştur. Bahse konu beyan, çok
açıktır ki, her şeyden önce Anayasanın 10uncu maddesine
aykırıdır, Anayasanın 10uncu maddesinde yer alan
eşitlik ilkesine aykırıdır ve Türkiye Cumhuriyetinin 1985
yılında imzalayarak taraf olduğu CEDAW Uluslararası
Sözleşmesinin
Ki 2004 yılında yapılan Anayasa
değişikliğiyle 90ıncı madde hükümleri çerçevesinde,
bu, iç hukukun da üstünde kabul edilmiştir. Dolayısıyla, böyle
bir görüşün tarafımızca kabul edilmesi mümkün
olmadığı gibi, genel eşitlik kuralı çerçevesinde kabul
edilebilir bir görüş olmadığı gibi itirazlarımı
bu vesileyle burada dile getirmiş olayım.
Sayın
Başkanım, Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüzün soru
önergesinin de cevaplandırılmasına ilişkin
Sıralamada
vardı ama şu anda siz okumadınız. Sırada var mı?
BAŞKAN
Sayın Bakanım, o zaman, sizi orada bekletmek istemem ben
doğrusu. Siz isterseniz yerinize buyurun Sayın Bakanım, ben soruyu
okutayım, daha sonra cevap verirsiniz.
DEVLET BAKANI
NİMET ÇUBUKÇU (Devamla) Peki. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
9.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüzün,
SHÇEKin bazı arsalarına ve Sevgi Evleri projesine ilişkin
Devlet Bakanı Nimet Çubukçudan sözlü soru önergesi (6/329) ve Devlet
Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
BAŞKAN
Soruyu okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Devlet Bakanı Sayın Nimet Çubukçu
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
Bakanlığınız
ve Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu Hazineden sonra en çok arsa, arazi
ve tesise sahiptir. Kentlerin büyüme ve gelişmesi ile birlikte kent içinde
kalan arsalar cazip rant merkezleri olmaktadır.
1. Gaziantep kent
merkezindeki Düğmeli-Seferpaşa mahallesindeki Çocuk Yurt Binası
ve boş arsası ne şekilde değerlendirilecektir?
2. Sosyal
Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumunun mülkiyetindeki Göztepe Merdiven Köydeki
arsanız, Ankara Sarayköydeki tesis ve arsalarınız için
değerlendirme düşünce ve programınız var mı? Veya
değerlendirildi mi?
3. 12 yaş
çocuklarına yönelik Sevgi Evleri adlı olumlu projeniz kaç ilde devam
etmektedir? Programda olan iller var mıdır?
Bu proje
TOKİ aracılığıyla mı yapılmaktadır?
İnşaat yapılan arsa ve araziler kurum mülkiyetindeki arsalar
mıdır? Yoksa, değerli milletvekilleri arsalarınız
TOKİye devir edilerek kent uzağında herhangi bir yerde
yapılmasına razımı olmaktasınız?
BAŞKAN
Evet, Sayın Bakanımızın talepleri arasından bu sorunun
cevaplandırılması varmış ama arkadaşlar, soru
önergeleri birbirine girdiği için atlamışlar.
Arkadaşlarım adına ben özür diliyorum Genel Kurulumuzdan.
Buyurun
Sayın Bakanım.
DEVLET BAKANI
NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul) Sayın Başkanım,
değerli milletvekilleri; Gaziantep Milletvekilimizin sormuş
olduğu soru aslında son derece önemli. Hem bu vesileyle Türkiyede,
Türkiye'nin hemen hemen bütün illerinde süren Sevgi Evleri Projesine
kısaca değinme imkânım olduğu gibi bir taraftan da
Türkiyede gerçekten gayrimenkulleri açısından son derece zengin bir
kurum olmasına rağmen, hem bağışlarla hem de daha önceki edinilmiş mal
varlıklarıyla son derece kısıtlı imkânlarla ve bütçe
olanaklarıyla yatırım planları içerisinde yer alan,
devletin kısıtlı olanaklarıyla ilerlemeye çalışan
bir sistemdir. Özellikle, bugün soru önergesine konu edilen
arsalarımız, her şeyden önce, bu amaç doğrultusunda
değerlendirilmek için TOKİyle yaptığımız
protokollerle, herhangi bir şekilde zarar görmeden ve bu kurumda kalan ve
bu kurumun hizmetlerinden yararlanan toplumumuzun en zayıf kesimlerinin
hukukunu en üst düzeyde koruyarak planlanmıştır.
Öncelikle
Gaziantep kent merkezindeki Düğmeli Seferpaşa Mahallesindeki çocuk
yurt binası ve boş arsasının ne şekilde
değerlendirileceği sorusu: Söz konusu gayrimenkul belediye imar
planında belediye hizmet ve sosyal kültürel tesis alanı
olduğundan Şahinbey Belediyesi ile bu gayrimenkule
karşılık belediyenin Kızılhisar Mahallesindeki
arsası üzerinde çocuk yuvası yapımı konusunda mutabakata
varılmış olup işlemlerimiz devam etmektedir.
İkinci
soruda yer alan, Göztepedeki, Merdivenköydeki arsamız ve Ankaradaki
Sarayköydeki tesis ve arsalarımıza ilişkin bir soruydu.
İstanbul Göztepedeki arsa karşılığında ihtiyaç
olan illerde bina yapmak şartıyla TOKİye devrettiğimizi
İhtiyacımız olan yerlerde sevgi evleri, engelsiz yaşam
merkezleri, toplum merkezleri ve huzurevleri gibi hemen hemen Türkiye'nin her
yerinde binalar yapılmaktadır. Yine Sarayköydeki özürlü bakım
merkezindeki binaların da eski olması ve hizmete cevap verememesi
nedeniyle yıktırılarak yeniden sekiz yüz yetmiş altı
kapasiteli yetmiş üç engelsiz yaşam birimi yapılmaktadır
özürlü çocuklarımız için.
Üçüncü soruda yer
alan, on iki yaş çocuklarına yönelik olarak sevgi evleri adlı
projemizden söz ediyor. Bu proje de TOKİye kıymetli
arsalarımızın devredilip özellikle şehir
dışındaki yerlerde yapılması gibi bir şey.
Aslında, hâlihazırda şu anda zaten Ankara Sarayköyde bizim
tesislerimiz var. Biz var olan tesisleri yıkıp yerine yapıyoruz.
Dolayısıyla bazı durumlarda da çok fazla kent merkezinde
kalmış arsalarımız. Yetiştirme yurtlarımız
öyle bir durumda ki artık o bölgede o hizmetin verilmesi de bir güçlük arz
ediyor. Aslında şehrin dışında değil,
şehirlerin büyümesine paralel olarak da, daha ziyade çocukların
korunması açısından da daha sağlıklı ve daha
uygun olduğunu düşünüyoruz.
Şu anda ne
kadar olduğu sorulmuş. Şu ana kadar sekiz ilde sevgi evlerimiz
hizmete girmiştir. Aynı zamanda, 26 ilde de sevgi evlerinin
inşaatı sürmektedir, 46 ilde de projelendirilmiştir ve ihale
aşamasındadır. Ümit ediyorum ki bu çalışmalar
tamamlandığında, 2008 sonuna kadar zaten 0-12 yaş
grubundaki çocukların tamamının sevgi evlerine taşınmış
olacağı, 2009 sonuna kadar tüm kurumlarımızın bu
modern binalara yerleşmiş olacağı müjdesini de vermek
isterim.
Bu arsaların
birçoğunun arsa olarak yıllarca kaldığını,
özellikle Göztepe Merdivenköydeki
arsayla ilgili, Kurumun ilk başta tasarrufu altında olan arsanın
miktarının 146 bin metrekare olduğunu söylersem, bugün Kurum
olarak bize kaldığında 50 küsur bin metrekarelik bir araziye
düşmüştü. Çoğu da Kadıköy Belediyesi hizmet binası
veya kurumların hizmet binaları olarak tahsis edilmişti.
Eğer bu arsa, yine arsa olarak kalmaya devam etseydi, sanıyorum, biz
kurum olarak bundan neredeyse hiç istifade etmeden elimizden gidecekti.
Dolayısıyla, biz arsalarımızı en iyi şekilde,
hizmete uygun şekilde planlayarak devirler yapıyoruz.
Bu konuda
açıklama yapma fırsatı veren bu sorudan dolayı da
Sayın Milletvekilimize teşekkür ediyorum, değerli heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Evet, Sayın
Bakanım, bu soruyu da cevaplandırdınız değil mi
efendim?
DEVLET BAKANI
NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul) Evet Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Tamam.
Evet, Sayın
Ağyüz, buyurun efendim.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sevgi Evleri
Projesini önemsediğim için sordum. Arsalarının iyi
değerlendirilmesi elbette gerek hazinenin gerek kamu
kurumlarının, hepimizin üzerinde özenle durduğu bir konu.
Projelerin çabuklaşması ve ivme kazanması açısından da
önemli kentlerin büyüklük olarak öne alınmasında büyük fayda var.
Gazianteple ilgili sorumdu, onun da değerlendirildiğini duymakla
mutlu oldum. Yalnız, bir nüans farkı var: 2004 yılında
yapılan müracaata Sayın Bakan olumsuz cevap vermişti. Belediye
yönetimi AKPli olduktan sonra niye olumlu cevap verdi? Onu ben
anlamış değilim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ağyüz.
Sayın Arat,
sizin iki sorunuz vardı, onun için size iki dakikalık süre
vereceğim.
Buyurun efendim.
NECLA ARAT
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakana
yaptığı açıklama için teşekkür ediyorum. Bu
tarımsal alanların miras yoluyla hak sahipliği sisteminin
değiştirilmesinde taraftar olmadıklarını dile
getirdiler. Çünkü hepimizin bildiği gibi ülkemizin çeşitli
bölgelerinde 1926dan beri geçerli olan Medeni Kanuna göre,
kadınların ve kız çocukların miras hakları, eşit
miras hakları olduğu hâlde, miras hakkından faydalanamayanlar
vardır çok sayıda, bize bu konuda müracaatlar hep olmuştur. Dolayısıyla,
uygulamadaki eksikliklere ve yanlışlıklara kadından sorumlu
Devlet Bakanlığının daha büyük bir duyarlılıkla
eğilmesi bizi memnun edecektir.
İkinci
olarak, bu Gazi Üniversitesinde yapılan çalışmada, kadın
öğretmenlerin cinsiyetleri nedeniyle erkek öğrencilere iyi örnek
olamayacakları, rol modeli olamayacakları, ayrıca karma
eğitimin eleştirildiği burada dile getirilmektedir.
Daha önce
Sayın Millî Eğitim Bakanı da bu soruya cevap verirken Bir
akademisyenin özgür düşüncesini dile getirmesi. demişti ama bu
akademisyen eğer bir eğitim fakültesinin, öğretmen
yetiştiren bir fakültenin başında olan biriyse ve kadın ve
erkek arasında ayrımcılık, kız ve erkek
öğrencilerin bir arada okumasına karşı bir tavır
geliştiriyor ise Millî Eğitim Bakanlığımız da, kadından
sorumlu Devlet Bakanlığımız da bu konuda bir tepki
vermeliydi diye düşünüyorum ben.
Özellikle
kadın bakanlığımızdan Türkiye kadın kesimi çok
şeyler bekliyor. Dicle kenarında bir kurt bir koyunu
aşırsa, gider sahibi onu Ömerden sorarmış. Kadınla ilgili
bütün problemlerde, özellikle bu Anayasa değişiklikleri probleminde
de, sizin milyonlarca kadını ilgilendiren bir konuda bulunmanız
ve görüşlerinizi dile getirmeniz beklenmekteydi.
Çok teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Arat.
DEVLET BAKANI
NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul) Sayın Başkan, ilave bir şey
söylemek istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bakan.
DEVLET BAKANI
NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul) Sayın Başkanım
teşekkür ediyorum.
Öncelikle, bir
kez daha altını çizmek isterim: Tarım
Bakanlığında basında yer aldığı
şekliyle bir çalışma yürütülmüyor, yürütülmemişti. Yani,
Tarım Bakanlığı da zaten Anayasaya uygun bir düzenleme
çabası içerisindeydi. Tarımsal arazilerin değerlendirilmesine
ilişkin çalışmayı da bu kapsamda düşünmek ve
değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
10.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüzün,
hububat destekleme primleri ödemesine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/205)
BAŞKAN
Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan? Yok.
Ertelenmiştir.
11.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemirin, Gaziantep
Havaalanındaki kargo ve uçak seferlerine ilişkin Ulaştırma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/231)
BAŞKAN
Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan? Yok.
Ertelenmiştir.
12.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, uzlaşmaya
konu vergi ve cezalara ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi
(6/235)
BAŞKAN
Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan? Yok.
Ertelenmiştir.
13.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, Zile
Anadolu Öğretmen Lisesine ayrılan ödeneğe ve bina
yapımına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/237) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
14.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüzün,
yönetici ve öğretmen atamalarına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/241) ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı
15.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, okullarda
dağıtılan kitaplara ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/263) ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı
16.- Antalya Milletvekili Tayfur Sünerin, Amasyadaki bir
lisede bazı öğrencilere baskı uygulandığı
iddialarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/285) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
17.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Antalyanın
bazı ilçelerinde ÖSYM sınav merkezi açılıp
açılmayacağına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
sözlü soru önergesi (6/301) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin
cevabı
18.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın,
bir okul müdürü hakkındaki iddiaya ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/303) ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı
19.- Karaman Milletvekili Hasan Çalışın,
Sarıveliler ilçesine yeni bir lise yapılmasına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/306) ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
20.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın
terör mağduru öğretmenlere ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/308) ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı
21.- Antalya Milletvekili Tayfur Sünerin, Kaş
İlköğretim Okulu inşaatına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/331) ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı
22.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın,
yüksek lisans ve doktora yapan öğretmenlere ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/334) ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı
23.- Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçının,
öğrenci yurtlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
sözlü soru önergesi (6/344) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin
cevabı
24.- Karaman Milletvekili Hasan Çalışın,
İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinde yapılan bir
değişikliğe ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü
soru önergesi (6/349) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin
cevabı
25.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın,
okullardaki temizlik ve güvenlik görevlilerine ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/356) ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı
26.- İzmir Milletvekili Şenol Balın,
İzmirde depremde yıkılma riski taşıyan okullara
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/358) ve
Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
27.- İzmir Milletvekili Şenol Balın, bir
yardımcı kaynak kitaptaki Türkiye haritasına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/387) ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
BAŞKAN -
Sayın milletvekilleri, Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik,
gündemin Sözlü Sorular kısmının 11, 14, 26, 45, 56, 58, 59,
60, 82, 85, 93, 97, 103, 105 ve 134üncü sıralarındaki soruları
birlikte cevaplandırmak istemişlerdi.
Şimdi bu
soruları sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Millî Eğitim Bakanı Sn. Hüseyin Çelik tarafından sözlü
olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla. 15.11.2007
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: Tokat Zile
Anadolu Öğretmen Lisesi için 2007 yılında ayrılan ödenek
Tokat Fen Lisesine aktarılmış mıdır, Zile Anadolu
Öğretmen Lisesi binası ne zaman yapılacaktır?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Doç. Dr. Hüseyin
Çelik tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
24 Kasım
Öğretmenler gününü bu yıl da buruk kutluyoruz. Öğretmen, derslik
ve okul açıklarını kapatmak için 2008 yılında da genel
bütçeden yeterli pay maalesef ayrılmadı,
1. 200 bin
öğretmenimizin işsiz olduğu doğru mudur? Her yıl
50.000 işsiz öğretmenin katılması ile büyüyecek olan
işsiz öğretmen sorununu çözmek için bir kadro planlamanız var
mı?
2. Mevcut kaç
öğretmenimiz bulunuyor, bu sayının ne kadarı
sözleşmeli, ne kadarı ücretli konumundadır? Öğretmen
açığımız ne kadardır?
Norm kadro ve
sürgünlerin mağduriyetlere yol açtığı açık bir gerçek
iken, sözleşmeli, ücretli gibi taşeron mantığıyla
kadroların doldurulması doğru mudur?
3. Millî
Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda vekâleten
atanan kaç müdür bulunmaktadır? Atamalarda kariyer ve liyakat ilkelerine
ne derece uyulmaktadır?
Yönetici atama
yönetmeliğinin Danıştayca yürütmesinin durdurulmasından
sonra yeni bir atama yönetmeliği hazırlanmakta mıdır? Yeni
bir atama yönetmeliği hazırlanmakta ise öğretmen
sendikalarına bilgi akışı sağlanması ve
katkılarının istenmesi düşünülüyor mu?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın aracılığınızla Milli Eğitim
Bakanı tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
28.11.2007
Kamer
Genç
Tunceli
İktidara
geldiğiniz tarihten bir süre sonra okullara kitap
dağıtmaktasınız.
1- Okullara
Türkiye genelinde her yıl (yıllar ayrı ayrı olarak) kaç
kitap dağıtılmıştır?
2- Her yıl
bu kitaplar hangi firmalara ve hangi ihale usulü ile verilmektedir? Ve bu
kitapların her yıllık ihale bedeli kaç liradır?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Milli Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini saygılarımla arz ederim.
Tayfur
Süner
Antalya
Amasya Anadolu
Kız Meslek Lisesinden dört kız öğrencinin dinci baskı
nedeniyle okuldan ayrılmasına ilişkin olayda baskıda
bulunduğu belirtilen Din Kültürü öğretmeninin aynı lisedeki bu
ikinci skandalı olurken, eğitimciler beslenme saatine dua ile
başlandığı, kütüphanelerin mescit olarak
kullanıldığı, ilköğretimde türban telkininde
bulunulduğu, dini CD izlettirildiği gibi bilgilerin birçok okuldan
geldiğini vurgulamışlardır. Eğitim Sen Genel
Başkanı Alaaddin Dinçer de eğitimdeki baskıcı tutumun
tırmanma eğiliminde olmasının kendisini
kaygılandırdığını belirtmişlerdir.
Soru 1 :
Bakanlığınız bu olay üzerine müfettiş
görevlendirmiş midir? Daha önceden de bu konudan soruşturma geçiren
Din Kültürü öğretmenine herhangi bir cezai uygulama
yapılmış mıdır?
Soru 2 :
Bakanlığınızca benzer olayları önlemek için bir
genelge yayınlamayı düşünüyor musunuz?
Soru 3 : Adı
geçen okuldaki öğretmenlerden, daha önce bu konuyla ilgili soruşturma
geçiren var mıdır?
Soru 4 :
Bakanlığınıza bağlı okulların kaçında
mescit bulunmaktadır?
Soru 5 : Milli
Eğitim olan Bakanlığınızın adının Dini
Eğitim Bakanlığı gibi algılanması sizce
doğru mudur?
T.B.M.M
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik
tarafından sözlü olarak yanıtlanması için gereğini arz
ederim. 11.12.2007
Hüsnü
Çöllü
Antalya
Antalyanın
batı ilçeleri Kumluca, Finike, Kaş, Demre ve Elmalıda ÖSSnin
yapılmaması, öğrencilerin sınav günü
(ulaşım-sınava yetişememe kaygısı gibi) büyük
stres yaşamalarına neden olmaktadır.
Bu kapsamda,
1
Antalyanın kent merkezine uzak batı ilçeleri olan Kumluca, Finike,
Kaş, Demre ve Elmalıdaki öğrencileri kapsayacak şekilde
bir ÖSYM sınav merkezi oluşturulacak mıdır?
Açılmayacak ise bunun gerekçesi nedir?
2
Kumlucanın bu kapsamda, merkez ilan edilmesi talebi dikkate alınacak
mıdır? 2008 ÖSSnin Kumlucada da yapılması sağlanacak
mıdır?
3-
Öğrencilerimizin sınav stresini artıran, hem de velilerin
sınav harcamalarına barınma ve ulaşım masrafı
eklenmesine yol açan ÖSS trafiğinin önüne geçilecek midir?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Milli Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik
tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını
saygılarımla arz ederim. 11.12.2007
Ergün
Aydoğan
Balıkesir
Balıkesirin
Burhaniye İlçesinde, bir lise müdiresinin kadın öğretmenler ve
kız öğrencilerle yaptığı toplantı
sırasında söylediği iddia edilen sözleri üzerine;
1- Bir okul müdiresinin kız
öğrencilerimize karşı, bacaklarının pergel gibi
açmamalarına yönelik uyarısı, pedagojik açıdan
bakanlığınız ilgili mevzuatında düzenlenen bir konu
mudur? Doğru mudur?
2- Okul müdiresi 14 Nisan 2007 tarihinde resmi
gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Eğitim Kurumları
Atama Yönetmeliği hükümlerine göre mi atanmıştır? Bu
yönetmeliğin ve bu yönetmeliğe istinaden yapılan atamaların
mahkeme kararı ile iptal edilmesinden sonra bu idareciye görevlendirme
veya vekalet yöntemi ile görevine devam etmesi sağlanmış
mıdır?
3- Eşinin Burhaniye İlçesinde
kaymakam olarak görev yapması, okul idarecisi olarak atanmasında
etkili olmuş mudur?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik
tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Hasan
Çalış
Karaman
Sarıveliler, Karaman İlimizin ikinci büyük ilçesidir. 13
köy ve bir belde ile birlikte toplam nüfusu 30.000 civarındadır.
İlçede bulunan mevcut lise binası ihtiyaca cevap veremeyecek duruma
gelmiştir. Bu nedenle, okula yakın mesafede bulunan
1- Sarıveliler İlçesine yeni lise binası
yapılması konusunda herhangi bir çalışmanız var
mıdır? Bu konuda bir çalışma yapmayı planlıyor
musunuz?
2- 2008 yılı yatırım planınızda, bu
konuda bir yatırım planlaması var mıdır? Şayet
yok ise, arsası bağışlanan bu yere ne zaman lise
yapmayı düşünüyorsunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Milli Eğitim
Bakanı Sayın Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
İsmet
Büyükataman
Bursa
Öğretmenlerimiz ülkemizin her köşesinde büyük bir
fedakarlıkla görev yapmaktadırlar. Büyük zorluklar içerisinde görev
yapan öğretmenlerimiz özellikle Doğu ve Güneydoğu Bölgelerimizde
görevleri başında teröristlerce öldürülmektedirler.
Buna göre;
1- Görevleri başında yaralanan ya da öldürülen
öğretmenler şehit ve gazi sayılmakta mıdır?
2- Eğer sayılmıyorlarsa, öğretmenlerimizin bu
haktan faydalanmaları için Bakanlığınızca bir
çalışma yapılmakta mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz
ederim.
Tayfur
Süner
Antalya
Antalyanın
turistik ilçesi Kaşın en eski eğitim kurumu olan Kaş
İlköğretim Okulu, geçen yıl depreme dayanıksız
olması nedeniyle verilen bir rapor sonucu
boşaltılmıştır. Yetkililer ilçe merkezinde başka
bir yerde okul yapmak için harekete geçmiştir. Ancak yeni yapılacak
okul alanının yüksek yapılara uygun olmaması ve yörenin
doğal-kültürel yapısına zarar vereceği ortadadır.
Soru 1: Turizmin
bu kadar önemli olduğu bir ilçemizde, uygun olmayan bir alana yeni okul
binasını yapmak sizce ne kadar doğrudur?
Soru 2: Eski okul
binasının yıkılıp, yerine çevre ile uyumlu yenisinin
yapılması için çalışmalarınız var
mıdır?
Soru 3: Eski
okulu yapan müteahhitten, zararın tazmini için dava açılmış
mıdır?
Soru 4:
02.10.2006 tarihinde boşaltılan okulda tadilat veya yıkıp
yenisini yapmak için neden bu zamana kadar beklenmiştir? Bu zaman içinde,
öğrencilerin nakledildikleri Atatürk İlköğretim Okulunun
kapasitesi yeterli midir?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
İsmet
Büyükataman
Bursa
Öğretmenlerimiz ülkemizin her köşesinde büyük bir
fedakârlıkla görev yapmaktadırlar. Görevlerinin yanı sıra
yüksek lisans ve doktora öğrenimine devam eden çok sayıda
öğretmen bulunmaktadır.
Bu bağlamda:
1- Yüksek lisans ve doktora eğitimi devam eden
öğretmenlerin atamalarında yüksek lisans ve doktora öğrencisi
olmaları özür grubuna girmekte midir?
2- Eğer girmiyorlarsa, öğretmenlerimizin bu haktan
faydalanmaları için Bakanlığınızca bir
çalışma yapılmakta mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki soruların Millî Eğitim
Bakanı Sayın Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim.
Av.
Rıdvan Yalçın
Ordu
Soru:
1- Ülkemizde Kredi Yurtlar Kurumu bünyesinde kaç adet yurt bulunmaktadır?
Kapasiteleri nedir? Bu yurtlarda kaç öğrencimiz ikamet etmektedir?
Açıklamanızı arz ederim.
2- Ülkemizde bulunan özel yurtların
sayılarının, kapasitelerinin ve bu yurtlarda kalmakta olan
öğrenci sayılarının açıklanmasını arz
ederim.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Hasan
Çalış
Karaman
1-
İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinde değişiklik
yapılarak, 2007-2008 öğretim yılında ilköğretim
öğrencilerinin alkol ve uyuşturucu madde kullanmaları suç
kapsamından çıkartılmıştır. Bu yönetmelik
değişikliğinden sonra ilköğretim öğrencileri
arasında bu tip suçlara karışan öğrenci tespit edilmiş
midir? Sayıları kaç kişidir? Bu öğrencilere nasıl bir
işlem uygulanmıştır?
2- Bu yönetmelik
değişikliği AB uyumu çerçevesinde mi
yapılmıştır?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Milli Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim.
İsmet
Büyükataman
Bursa
Ülkemizde bir çok okulumuzda güvenlik ve temizlik hizmetlileri
yetersiz kalmaktadır. Geçtiğimiz günlerde okul önlerinde bir çok adli
vaka meydana gelmiş hatta bazı öğretmenler saldırıya
maruz kalmıştır. Bu nedenle okullarda bulunan okul aile
birlikleri kendi imkanlarıyla temizlik ve güvenlik ihtiyaçlarını
karşılamaya çalışmaktadırlar. Nitelikli ve
sağlıklı bir eğitim hizmeti vermek devletimizin görevidir.
Buna göre;
1- Bakanlığınız bünyesindeki kaç tane devlet
okulu bulunmaktadır, bu okullarda bakanlığınızın
kadrolu kaç tane temizlik ve güvenlik görevlisi
çalıştırılmaktadır?
2- Sizce bakanlığınız bünyesinde temizlik ve
güvenlik alanında çalışan personel sayısı yeterli
midir?
3- Kasım 2002 tarihinden itibaren okullarda kaç adli vaka
meydana gelmiştir?
4- Okul aile birliklerinde çalışan personelin SSK ve
stopajının bakanlığınız tarafından
karşılanması düşünülmekte midir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki belirttiğim soruma, Milli
Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelikin sözlü olarak cevap
vermesine müsaadelerinizi arz ederim.
02
Ocak 2008
Şenol
Bal
İzmir
1. İzmir İlimizde, Bayındırlık ve
İskan Müdürlüğünün Mart 2007 tarihli tesbitiyle depreme
karşı yıkılma tehlikesi taşıyan 300e yakın
okulun varlığı ve bu okulların 110unun çürük olduğu
ve çoğunun acilen boşaltılması ortaya konmuştur.
Üç ayı yaz tatili olmak üzere aradan geçen 9 ay boyunca bu
okullar neden boşaltılmamıştır?
2. İzmirde olası bir depremde yıkılma
tehlikesi olan okullarımızın kaçında tadilat ve tamirat
yapılmıştır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda belirttiğim soruma Milli Eğitim
Bakanı Sayın Hüseyin Çelikin sözlü olarak cevap vermesine
müsaadelerinizi arz ederim. 14.01.2008
Dr.
Şenol Bal
İzmir
İlköğretimin
beşinci sınıflarında yardımcı kaynak olarak
okutulmak için hazırlanıp Mutlu Yayıncılık
tarafından basılan Temel Kaynak
1. Sizce bu büyük
bir skandal değil midir?
2. Milli
Eğitim Talim ve Terbiye Kurulunun yardımcı kaynakları
incelemekle ilgili biriminin görevi nedir? Basım onayı verilen
kitaplar hangi yönleriyle incelenmektedir?
3. Okulların
açıldığı eylül ayından bu yana ilgili kurum
tarafından bu konu fark edilip düzeltilmiş midir?
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Bakanım, yirmi dakikalık süremiz kaldı. Ben, bu süreyi size
veriyorum, soruların ne kadarını
cevaplandırırsanız.
Buyurun efendim.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; birçok milletvekili
arkadaşımızın cevaplandırmak üzere tarafıma
tevcih ettikleri sorulara cevap vermek üzere huzurunuzdayım. Yüce
heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Tokat
Milletvekili Sayın Reşat Doğrunun, Zilede Anadolu
öğretmen lisesi 2007 yılı yatırım programında
mıdır -bu, daha önceden verilmiş bir soru önergesi-
yapılacak mıdır? şeklinde bir sorusu var. 2007
yılı yatırım programında Zile Anadolu öğretmen
lisesi yoktur, ama 2008 yılında bu okulumuzu yapacağız.
Sayın
Yaşar Ağyüz, Gaziantep Milletvekili, Türkiyede kaç öğretmen
olduğunu, kaçının sözleşmeli, kaçının kadrolu
olduğunu ve 200 bin aday öğretmen bulunduğunu, bunlarla ilgili
herhangi bir projemizin olup olmadığını soruyor. Ben,
soruları biraz da özetlemek istiyorum anlaşılır olması
için.
Değerli
milletvekilleri, şu anda fiilen görev yapan 635 bin öğretmenimiz
mevcuttur -bunların küsuratlarını ifade etmiyorum- bunun 40 bini
4/B kapsamında sözleşmeli öğretmen, diğerleri kadrolu
öğretmenlerimizdir. Öğretmenlerin farklı statüde
çalışması, kadrolu, sözleşmeli veya başka konumlarda
çalışması bir eksiklik değildir. Dünyanın her
tarafında farklı çalışma yol ve yöntemleri vardır.
Kaldı ki, özlük hakları itibarıyla aralarında kayda
değer bir fark söz konusu değildir. Sözleşmeli öğretmenlerimiz,
dediğim gibi, yine puan üstünlüğüne göre, KPSSden
aldıkları puanlara göre atanmaktadır. Ama, her atama döneminde
sözleşmeli öğretmenler kadrolu olmak istedikleri zaman da onlar için
bu yol açıktır.
Türkiyede
eğitim fakültelerinden, teknik eğitim fakültelerinden, öğretmen
yetiştiren diğer yükseköğretim kurumlarından mezun olan
bütün insanların bir anda kamuda öğretmen olarak istihdamları
şüphesiz ki mümkün değildir; böyle bir kadro da yoktur, bu kadar
ihtiyaç da yoktur. İhtiyaca göre öğretmen ataması
yapılmaktadır. Hükûmetimiz, iktidara geldiği günden bu yana,
2003ten bu yana, kamunun kullanımını serbest
bıraktığı kadroların yüzde 50si ve daha
fazlasını Millî Eğitime ayırmıştır. 2008
yılında da bu böyle olacaktır. 2007 yılında kamuoyuna
taahhüt ettik 40 bin öğretmen ataması yapacağız. dedik ve
40 bin öğretmen ataması yapılmıştır.
Değerli
arkadaşlarım, Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç
tarafından, Türkiye'de dağıtılan ücretsiz ders
kitaplarının sayısı ve özellikle maliyetiyle ilgili bir
soru mevcuttur. Burada Nasıl satın alınmaktadır, hangi
ihale usullerine göre satın alınmaktadır? şeklinde bir
sorusu vardır.
Ben, Meclisin
huzurunu fazla işgal etmemek üzere yayınevlerinin isimlerini
söylemeyeceğim ama, başta Sayın Genç olmak üzere isteyen bütün
milletvekili arkadaşlarıma bu detayları yazılı olarak
takdim edebilirim. Ama sözlü olarak şunu söyleyeyim: 2003-2004
öğretim yılında 81 milyon 834 bin küsur kitap
dağıtılmış, bunun maliyeti yaklaşık 157,5
trilyon Türk lirası olmuştur. 2004-2005 öğretim
yılında 83 milyon 858 bin adet kitap
dağıtılmış, bunun maliyeti 154,5 trilyon
olmuştur. 2005-2006 yılında 106 milyon 510 bin adet kitap
dağıtılmış, bunun maliyeti yaklaşık 175
trilyon olmuştur. 2006-2007 öğretim yılında,
bildiğiniz gibi ortaöğretim kurumlarına da ücretsiz ders
kitabı dağıtımı yapılmış, bundan
dolayı maliyet biraz daha yükselmiştir; 142 milyon 307 bin adet kitap
dağıtılmış ve bunun maliyeti yaklaşık 267,5
trilyon olmuştur. 2007-2008 öğretim yılında -yani, bu
içinde bulunduğumuz öğretim yılında- toplam olarak 157
milyon 132 bin adet kitap dağıtılmış ve bunun maliyeti
yaklaşık 268 trilyon Türk lirası olmuştur.
Bu kitaplar
açık ihale usulüyle satın alınmaktadır. Ayrıca, Millî
Eğitim Bakanlığının kendi bastığı,
kendi ürettiği, yani müellifi Millî Eğitim Bakanlığı
olan kitaplar mevcuttur. Piyasadan temin edilen kitaplar mevcuttur. Bu kitaplar
önce Talim Terbiye Kurulunun onayından geçer, ders kitabı olarak
tescil edilir. Daha sonra satın alma prosedürü gerçekleştirilir.
Dediğim gibi, serbest rekabet şartlarında açık ihaleyle
yapılmaktadır. Medyanın, özellikle kameraların
bulunduğu bir ortamda bu ihaleler şeffaf biçimde
yapılmaktadır.
Sayın Hüsnü
Çöllü, Antalya Milletvekilimizin, Antalyanın Kumluca, Finike, Kaş,
Demre ve Elmalı gibi merkeze uzak ilçelerinde ÖSS sınavları
yapılacak mıdır? diye bir sorusu var.
Değerli
milletvekilli arkadaşlarım, ÖSS, 81 vilayette, 69 ilçede
yapılmaktadır ve bu ihtiyacı, özellikle nerede
yapılacağını Yükseköğretim Kuruluna bağlı
olarak faaliyet gösteren ÖSYM tespit etmektedir. ÖSYMden
aldığımız bilgilere göre, aslında Antalyanın
başka bir ilçesinde sınav yapılması ihtiyaç olarak
görülmemektedir. Antalyanın Manavgat ve Alanya ilçelerinde bu sınavlar
yapılmaktadır, yani 69 ilçenin içerisinde 2 tane Antalya ilçesi
mevcuttur.
Sayın Ergün
Aydoğan, Balıkesir Milletvekili, bir lise müdiresinin söylediği
sözlerden dolayı hakkında bir işlem yapılıp
yapılmadığı sorulmaktadır. Adı geçen müdireyle
ilgili inceleme ve soruşturma başlatılmıştır.
Kendisi, -bu Yönetmelik, malumunuz, Atama ve Görevde Yükseltme
Yönetmeliğimiz Danıştay tarafından yürürlüğü
durdurulduğu için- eski okuluna, yani Hacı Mustafa
İlköğretim Okulundaki görevine iade edilmiştir.
Eşinin
kaymakam olması yönetici olmasında etkili olmuş mudur? diye bir
soru var.
Değerli
arkadaşlarım, birçok milletvekilimizin eşi de öğretmendir.
Birçok üst düzey bürokratın, askerin, polisin hâkim, savcının,
kamuda çalışan birçok insanın öğretmen eşi mevcuttur.
Onlar kendi haklarıyla bir yöneticilik pozisyonuna gelmişse, illa da
eşleriyle ilişkilendirilmeleri gerekmiyor, doğru da bulmuyorum.
Karaman
Milletvekili Sayın Hasan Çalış Bey, Sarıvelilerde bir çok
programlı liseye ihtiyaç olduğu, bunun yapılıp
yapılmayacağı sorulmaktadır. Aslında, ilden
aldığımız verilere göre, Karaman vilayeti, derslik
başına düşen öğrenci sayısı itibarıyla,
Türkiyedeki en rahat vilayetlerimizden birisidir. Ancak valilikten
Sarıvelilerle ilgili bir teklif gelmiş, milletvekili arkadaşlarımız
da bu problemi dile getirmişlerdir. 2008 yılı için mesele
değerlendirilmektedir.
Bursa
Milletvekili Sayın İsmet Büyükatamanın, özellikle şehit
öğretmenlerle ilgili bir sorusu vardır.
Değerli
arkadaşlarım, bilindiği üzere, 3713 sayılı Terörle
Mücadele Kanununun 21inci maddesinde
kamu görevlilerinden yurtiçinde ve
yurtdışında görevlerini ifa ederlerken veya sıfatları
kalkmış olsa bile bu görevlerini yapmalarından dolayı terör
eylemlerine muhatap olarak yaralanan, sakatlanan, ölen veya öldürülenler hakkında
2330 sayılı Nakdî Tazminat ve Aylık Bağlanması
Hakkında Kanun hükümleri uygulanır. hükmüne yer verilmiştir.
Bakanlığımızca,
2330 sayılı Nakdî Tazminat ve Aylık Bağlanması
Hakkında Kanunun 2nci maddesinin (g) bendinde yer alan Devlet güçlerini
sindirme amacına yönelik olarak yapılan saldırılara maruz
kalan kamu görevlilerini; kapsar hükmü gereğince, terör örgütlerinin
saldırılarına maruz kalan gazilerimize ve şehit edilen
personelimizin varislerine, Bakanlığımız Nakdi Tazminat
Komisyonu kararı uyarınca tazminat ödenmektedir.
Ayrıca,
Bakanlığımız mensuplarından, 2933 sayılı
Madalya ve Nişanlar Kanununun 2nci maddesinin (b) fıkrasındaki
Devlet Övünç Madalyası, ilgili bakanın teklifi, Bakanlar Kurulunun
onayı ve Cumhurbaşkanının tevcihi ile yurt içinde veya
dışında gösterdiği sorumluluk ve görev anlayışı
içinde feragat ve fedakarlık, başarı ve yararlılık
dolu çalışmalarıyla Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Milleti
adına haklı gurur kaynağı teşkil ederek malul olanlara
ve şehit olan kişilerin bu Kanunun 5 inci maddesinde belirtilen
mirasçılarına verilir. hükmü gereğince,
Bakanlığımız personelinden terör eylemlerine maruz kalarak
hayatını kaybedenlerin ailelerine,
Bakanlığımızın da bu konuya önem atfetmesinden
dolayı, Devlet Övünç Madalyası verilmesi hususunda Bakanlar Kurulunun
alınması yönünde çalışmalarımız devam etmektedir.
Antalya
Milletvekili Sayın Tayfur Sünerin, Kaş ilçesinde bulunan bir
ilköğretim okulu ile ilgili bir sorusu vardır. Bu ilköğretim
okulunun müteahhidiyle ilgili yasal süreç devam etmektedir. Bunun
yıkılarak yerine yeni bir okul yapılması
çalışması sürdürülmektedir. Atatürk İlköğretim
Okulunda ikili eğitime geçilerek Kaştaki bu problem şimdilik
geçici olarak çözülmüştür ama kalıcı çözüm
arayışları devam etmektedir.
Yine Sayın
Büyükatamanın, Yüksek lisans ve doktora yapan öğretmenlerin bu
yüksek lisans ve doktora yapmaları, atamaları, tayinleri için bir
mazeret sebebi midir? şeklindeki sorusu vardır. Eğer yüksek
lisans ve doktora yapan arkadaşlarımız zorunlu hizmetlerini
yapmış kişilerse mazeret olarak kabul edilmektedir, değilse
edilmemektedir.
Sebep de
şudur değerli arkadaşlarım: Özellikle büyük şehirlerin
dışındaki yerlere tayin olan birçok insan üniversitelerimizin
yüksek lisans programlarına çok rahatlıkla tezli veya tezsiz
kayıt olabilmektedirler. Bu da ciddi bir istismara yol
açtığı için, dolayısıyla, zorunlu hizmetini
yapmayanlar için bunu mazeret olmaktan çıkardık ama zorunlu hizmetini
yapmışsa mazeret olarak kabul ediyoruz.
Ordu
Milletvekilimiz Sayın Rıdvan Yalçın, Türkiyedeki ilk,
ortaöğretim ve yükseköğretim yurtlarının adedini ve burada
kaç insanın barındığını sormaktadır.
Biraz önce Akif
Bey yaptığı konuşmada Daha fazla yurt
yapılmalıdır ve çok daha fazla öğrencimiz yurtlarda
barınmalıdır. dedi.
Değerli
arkadaşlarım, şu anda üniversitelerimize hizmet eden Kredi Yurtlar
Kurumu bünyesindeki yurtlarımızın kapasitesi 220 bindir ve
şu anda 40 kadar yurdumuzun da inşaatı devam etmektedir. Bu,
aslında şu anda ihtiyacı karşılamaktadır. Çünkü
şu anda bütün yurtlarımızda 220 bin kişilik kapasiteye
rağmen 182 bin kişi barınmaktadır. Takdir edersiniz ki,
şu anda neredeyse her vilayette üniversite var ve insanlar kendi illerinde
üniversiteye gittikleri zaman -ailelerinin ikamet ettikleri yerlerde- kendi
aileleriyle birlikte kalıyorlar. Ayrıca öğrenciler eğitim-öğretim
yılının başladığı ilk aylarda yurdu tercih
ediyorlar; daha sonra arkadaşlarıyla bir araya gelerek ev
tutmayı tercih eden öğrenci sayısı bir hayli fazladır.
Dolayısıyla bize müracaat edip de Biz seni yurda alamayız.
dediğimiz öğrenci sayısı neredeyse yok denecek bir düzeydedir.
Şimdi
Sayın Vekilimiz elini açıyor, yapmayın der gibi. Bazı
illerde, diyelim ki bir ilde değerli arkadaşlar, bir yurt bin
kişiliktir, oraya 1.050 kişi müracaat edebilir. Ama Türkiye
genelinden söz ediyorum. Fakat buna rağmen yurt kapasitesini artırma
gayretimiz sürüyor. Dediğim gibi, devasa 40 yurt şu anda inşaat
hâlindedir.
Türkiyede, 78
ilimizde 85 ilçemizde Kredi Yurtlar Kurumuna bağlı yurt mevcuttur.
Toplam 229 adet Kredi Yurtlar Kurumuna bağlı yurdumuz vardır.
Bunların yatak kapasitesi şöyledir: 117.561i kız
çocuklarımız, 86.290ı da erkek çocuklarımız için
ayrılmıştır. 107.317si kız, 74.596sı da erkek
olmak üzere, 181.915 kişi yurtlarda barınmaktadır.
Özel
yükseköğretim yurtlarına gelince: Özel yükseköğretim ve
ortaöğretim yurtlarının toplamı 3.053 adettir.
Bunların yatak kapasitesi 259.793 kişiliktir. Bu yurtlarda
barınan öğrenci sayısı ise 260 bine yakın kontenjana
rağmen, 143.306dır. Özel yükseköğretim yurdunun adedi 1.156dır.
Buralarda kalan öğrenci sayısı 70 bin küsur kişidir. Özel
ortaöğretim yurdu sayısı ise 1.897dir. Ancak burada kalan
öğrenci sayısı 73 bin civarındadır. Arz ederim.
Sayın Hasan
Çalış Beyin, İlköğretim Yönetmeliği
hazırlanırken, alkol kullanan öğrencinin bir başka okula
gönderilmesi hükmünün kaldırıldığını, bunun cezai
bir işlem olmaktan çıkarıldığını ve
dolayısıyla bu alkol içen öğrenciyi, ilköğretimdeki
öğrenciyi özendirdiği şeklinde bir sorusu vardır.
Değerli
arkadaşlarım, Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde bu
yapılmamıştır; aksine, 5395 sayılı Çocuk Koruma
Kanununun gereği olarak yapılmıştır.
İlköğretimdeki çocukları -diyelim ki bu manada bir suç
işlediğini varsayın ki bu, yok denecek kadar azdır. Bugüne
kadar bununla ilgili yapılan müracaat, yapılan cezai işlem de
söz konusu değildir- damgalama, bu suçu âdeta onun sırtına yafta
gibi vurma yerine, onu ondan vazgeçirme, onu tedavi ettirme aslında daha
pedagojik olandır. Onu, sadece alkol meselesi gündeme geldi diye bir
başka okula gönderdiğiniz zaman, bu yaftayı yiyeceği için,
ilkokul öğrencisi için bunun pedagojik olmayacağını bütün
bilim adamları kabul ediyor ve çocukları koruma, Koruyucu ve
Destekleyici Tedbirler başlığı altında, ilgili
kanunun koruyucu ve destekleyici tedbirler kapsamında
yapılmış olan bir icraattır bu.
Yine Sayın
Bursa Milletvekili Büyükatamanın, okullardaki temizlik işiyle ilgili
bir sorusu vardır. Değerli arkadaşlarım, Türkiye
çapında 675 adet değişik düzeylerde 41 bin okulumuz mevcuttur,
kapalı köy okullarını saymıyorum, onunla birlikte 60 bini
geçer. Ancak onlar zaten taşımalı eğitimden dolayı
kapalı durumdadırlar. Bütün okullarımızda temizlik
hizmetlerinin en iyi şekilde yapılması şüphesiz ki büyük
gayretlerimiz arasındadır. 40 bin küsur yardımcı hizmetler
sınıfında personelimiz vardır ama vilayetlerimizde daha çok
hizmet satın alarak bu problemleri halletmeye çalışıyoruz.
Okul aile birliklerinin sorumluluğunda
Malumunuz, Okul Aile Birliği
Yasası çıktı, sonra yönetmeliği çıktı, o kapsamda
çalıştırılanlarla ilgili her türlü sorumluluk okul aile
birliğine aittir. Bunun böyle bilinmesini istiyorum.
İzmir
Milletvekilimiz Sayın Şenol Bal Hanımefendinin, İzmirde
depreme dayanıklı olmadığı için tedbir
alınması gereken okullarla ilgili sorusu vardır. Değerli
arkadaşlarım, 110 adet okuldan söz edilmektedir. Bunların 39u
bugüne kadar yapılarak depreme karşı güçlendirilmiştir ve
işlem bitirilmiştir, 2siyle ilgili çalışma devam
etmektedir, 48iyle ilgili proje tamamlanmıştır ve bunlarla da
ilgili ihaleye çıkılacaktır. İzmirdeki ve bütün
Türkiyedeki okullarımızın depreme karşı dayanıklı
hâle getirilmesi, çocuklarımız için güvenli irfan yuvaları
olmaları yönündeki gayretimiz devam etmektedir.
Yine, İzmir
Milletvekili Sayın Şenol Bal, bir yayınevi tarafından
Temel Kaynak
Ben, Değerli
Başkan
BAŞKAN
Sayın Bakanım, süreniz doldu. Yalnız, Tayfur Sünerin 45inci
sıradaki sorusuna sonra mı cevap vereceksiniz veya atlandı
mı? Baştan 4üncü sıradaydı Tayfur Sünerin sorusu veya ben
Kaçırdım mı? diye sordum arkadaşlarıma da
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) Olabilir.
Bana soruyu
hatırlatır mısınız Sayın Başkanım.
BAŞKAN Bu
Amasya ilindeki
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) Ona cevap
vereyim.
Değerli
arkadaşlar, Amasya ilinde özellikle oruç tutmadıkları için
bazı öğrencilere baskı yapıldığı yönünde
Sayın Milletvekilimizin bir sorusu vardır. Bunlarla ilgili bir
işlem yapılmış mıdır? Evet,
yapılmıştır, ancak burada söz konusu olan iddialar sübut
bulmamıştır. Amasya Valiliği, Millî Eğitim
Müdürlüğü ve Bakanlığımız gerekli hassasiyeti ortaya
koymuştur. Türkiye Cumhuriyeti devletinde, kimse kimseye oruç tutma veya
tutmama yönünde bir baskı yapamaz, yapma hakkına da sahip
değildir. Bunlarla ilgili soruşturma yapılmıştır,
fakat dediğim gibi iddialar sübut bulmamıştır. Yalnız,
bu kapsamda yapılan inceleme ve soruşturma sonucu, baskı yaptığı
için değil, ancak bazı konularda yeteri kadar, gerekli şekilde
tedbir almadığı için bazı öğretmenlerle ilgili uyarma,
kınama ve başka bir okula nakledilme şeklinde cezai müeyyideler
getirilmiştir. Söz konusu olan öğretmen ve idarecilerle ilgili olarak
da daha önce bir soruşturma yapılmamıştır, ilk defa
soruşturmaya muhatap olmuşlardır.
Sayın
Başkanım, atladığım için özür dilerim.
BAŞKAN
Estağfurullah, teşekkür ederim Sayın Bakanım.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) Soruların
hepsine sanırım cevap vermiş oldum.
Yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Bakanımız süresini gayet dikkatlice kullandı.
Şimdi, üç
milletvekili arkadaşımızın ek açıklamaları var.
Ben o arkadaşlarıma söz vereceğim.
Sayın
Ağyüz, buyurun.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Teşekkür ederim.
Sayın
Bakanım, Yönetici Atama Yönetmeliğinizle ilgili Danıştayca
yürütmenin durdurulmasına karar verildi. Yeni bir atama yönetmeliği
hazırlanmakta mıdır? Ayrıca, Atama Yönetmeliğinize
dayalı olarak, liyakat, çalışma süresi göz önüne alınmadan
bir gecede Gaziantepte 400 tane müdür değiştirildi.
Şimdi,
liyakat sahibi, çalışma süresi doygun insanlar dururken, iki
yıllık, üç yıllık öğretmenleri ve liyakatı
olmayanları müdür atamak millî eğitimde sorun yaratmak değil
midir? Ayrıca, bu öğretmenleriniz, maalesef, türbanı tırmandıran
bunlardır, çevre için yapılan panellerde namaz tarifi veren
bunlardır.
Bakın,
atadığınız bir müdürün Öğretmenler Günü nedeniyle
yazdığı bir yazıyı okuyorum: Eşrefi mahlukat,
yaratılmışların en şereflisi olan insanın
hakikatine uygun hâle getirilmesi için, bıkmadan, usanmadan iğneyle
kuyu kazan, bu uğurda dağları delmeyi bile göze alan azim,
sabır, sebat timsalidir öğretmen. diyor. Bir tek Türkçe söz yok.
Bununla mı biz millî eğitimimizi öz Türkçe
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Ağyüz.
Sayın
Doğru, buyurun.
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Sayın Bakana teşekkür etmek istiyorum. Ancak
Tokatta, özellikle Zile, Turhal, Erbaa, Niksar ve Reşadiye ilçelerinde
hem okul açığı hem de bazı branşlarda öğretmen
açığı vardır. Zile ilçemizde de 2007 yılında
Anadolu Öğretmen Lisesiyle ilgili olarak ayrılmış olan
ödeneğin, halk tarafından Tokata aktarıldığı
noktasında bir düşünce vardır. Ancak Sayın Bakanın
2008 yılında ben oraya ödenek koyduracağım. diyerek
özellikle söylemiş olmasını ben önemsiyorum ve bunun da
gerçekleşmesini temenni ediyorum. Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Doğru.
Sayın Genç,
buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Soruma verilen
cevapları, tabii, ben tatmin edici bulamadım. Çok büyük paralar
harcanıyor tabii, bu sene 268 trilyon harcanmış. Acaba, bu
kitaplar daha kaliteli, daha dayanıklı yapılmak suretiyle ertesi
yıl da kullanılamaz mı? Hakikaten büyük masraflar. Devletin de
tasarrufa riayet etmesi lazım.
Bir de, tabii,
hangi matbalara verildiğini de bilmiyorum.
Tabii, burada,
bizim bölgede, özellikle Tunceli ve doğu, güney doğuda kış
bu sene çok ağır geçiyor, birçok yerlerde yakıt yok, yollar çok
kapalı; kara yolu olsun, işte, köy yolları. Hep bize yakıt
sıkıntısından şikâyet geliyor. Biraz, devlet büyükleri
kendi uçaklarına alacakları akaryakıtın bir
kısmını bu yolların açılmasına tahsis ederlerse
daha adil davranmış olurlar.
Sayın Bakan
bize hangi matbaalara, kimlere ihaleyi verdiğini bildireceğini,
göndereceğini söyledi. Gönderirlerse memnun olurum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Genç.
Sayın
Çalış
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, sorularıma gösterdiğiniz ilgi için teşekkür
ediyorum. Sarıveliler ilçemiz, Karaman ilinin Toroslarda
ulaşımı en zor ve en mahrum olan ilçelerinden birisidir. Burada
eğitim çok önemli. Önümüzdeki yıl değerlendirmeyi
düşündüğünüz lisemizi, inşallah, olumlu olarak
neticelendirirsiniz.
Diğer
sorumla ilgili
Sayın Bakanım, öğrencilerin yaftalanmaması
yönündeki pedagojik yaklaşımınıza saygı duyuyorum.
Ancak keşke caydırıcı özelliğinden dolayı
yönetmelik aynen kalsaydı, bunu şifahi olarak yapsaydınız
ve uygulanmayan bir madde olsaydı daha iyi olurdu diye düşünüyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çalış.
Sayın Süner,
buyurun.
TAYFUR SÜNER
(Antalya) Sayın Başkanım, Sayın Millî Eğitim
Bakanımız, Amasya Anadolu Kız Meslek Lisesindeki din
öğretmeninin ilk defa böyle bir suç işlediğinden bahsediyor.
Oysa, din öğretmeninin ikinci defa suç işlediği tebeyyün
etmiştir. Suçun bir veya iki defa işlenmesi önemli değil; suç
işlenmişse gereği yapılır. Sayın Millî
Eğitim Bakanımız gereğini yapmamıştır.
Saygılar
sunarım.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Süner.
Sayın
Bakanım, ek bir açıklama yapacak mısınız?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) Tabii ki
yapacağım.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bakanım.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Öncelikle,
Sayın Ağyüzün sorusuna cevap vermek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, Millî Eğitim Bakanlığı Yönetici Atama ve
Görevde Yükselme Yönetmeliğinin, bildiğiniz gibi, Danıştay
tarafından yürütmesi durduruldu. Ancak, Danıştay İdari Dava
Daireleri Kurulu tarafından bu yürütmeyi durdurma durduruldu.
Dolayısıyla, o süreç şimdi eskisi gibi oldu. Bu arada bir
çalışma yapılmaktadır. Aynı zamanda hukuki süreç devam
etmektedir. Onun sonucuna göre işlem yapılacaktır. Eğer
birisi yönetici olarak atanıyorsa o atama yönetmeliğinde belirtilen
kriterlere, esaslara göre yapılır ve bu atamalar da ilde
yapılır, kriterler de ona göre yapılmaktadır. Şüphesiz
ki, siz birinin dilini beğenmeyebilirsiniz. Benim dilimle sizin diliniz de
aynı değil Sayın Ağyüz. Şüphesiz, dinimiz
aynıdır ama, dilimiz aynı olmayabilir,
kullandığımız kelimeler, seçtiğimiz, özellikle tercih
ettiğimiz kelimeler aynı olmayabilir. Bu dil konusundaki farklılıkta
biz CHPyle zaten anlaşamıyoruz, bunu biliyorsunuz.
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) Size yazısını göndereyim bakın, ne Atatürk
var ne pozitif bilim var ne akıl var ne bilim var
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) Değerli
milletvekilleri, Sayın Genç -Sayın Genç herhâlde gitti- Bazı
okullarımızda yakıt yok. diyor. Hangi okullarda yakıt
olmadığını iddia ediyorsa bize bildirsin. Hepsine
yakıtını gönderdik. Ama, burada kesinlikle bir yanlış
bilgi söz konusudur.
Değerli
milletvekilleri, bütün vatandaşa bile, isteyen en ücra köye, mezraya
kadar, Hükûmetimiz, kışta, karda vatandaşımız
üşümesin diye kömür gönderirken, kendi okulunu, oradaki resmî bir kurumu
kesinlikle kömürsüz ve yakıtsız bırakmaz. Tabii Devlet
büyükleri kendi uçaklarına aldıkları yakıtı biraz da
oraya göndersin. diyor. Sayın Genç, tabii, soba yakmadığı
için bilmiyor. Soba yaksa o yakıttan biraz gönderirdik kendisine, onun
nasıl yandığını görmüş olurdu.
Yine, Sayın
Süner Sayın Millî Eğitim Bakanı üzerine düşeni
yapmamıştır. diyor. Değerli milletvekilleri, Türkiye bir
hukuk devletiyse, hukukun gereği neyse o yapılır. Bakın,
İstanbulda, yine Alevi bir öğrencimizle ilgili olarak, bir çok
programlı lisede bir olay meydana geldi. İnsan Hakları
Komisyonumuz oraya gitti, olayın doğru olduğunu tespit etti ve
gereken yapıldı. Sayın Başbakanımız başta
olmak üzere, İnsan Hakları Komisyonu Başkanımız ve
ben, çocuğu ve ailesini aradık. Ancak, değerli milletvekilleri,
İnsan Hakları Komisyonu Amasyaya gitti. İnsan Hakları
Komisyonunun içerisinde CHPli değerli bir milletvekili
arkadaşımız da vardı, Sivas Milletvekilimiz ve bu iddialar
sübut bulmamıştır; valiliğin açtığı
soruşturma da sübut bulmamıştır, Millî Eğitim
Bakanlığının açtığı soruşturmada da bu
kanıtlanmamıştır. Dolayısıyla, bir iddia
vardır diye, birilerini Beyazıt Meydanında asmamızı
kimse isteyemez, burası padişahlıkla yönetilmiyor.
Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Soru önergeleri
cevaplandırılmıştır.
Sayın
milletvekilleri birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.05
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.19
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa),
Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 58inci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Gündemin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmına geçiyoruz.
Birinci
sırada yer alan, İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu ve 19
milletvekilinin, işsizlik sorunu ve İşsizlik Sigortası
Fonunun daha etkin kullanımı konularının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla verdiği önergenin görüşmelerine
başlayacağız.
VI.- MECLİS ARAŞTIRMASI
A) Ön
Görüşmeler
1.- İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu ve 19
milletvekilinin, işsizlik sorunu ve İşsizlik Sigortası
Fonunun daha etkin kullanımı konularının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/2)
BAŞKAN -
Hükûmet? Yok.
Ertelenmiştir.
İkinci
sırada yer alan, Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş ve 27
milletvekilinin, basın-siyaset ilişkileri ve basın
özgürlüğü konusunda verdiği önergenin görüşmelerine
başlıyoruz.
VII.- GENEL GÖRÜŞME
A) Ön
Görüşmeler
1.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş ve 27
milletvekilinin, basın-siyaset ilişkileri ve basın
özgürlüğü konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin
önergesi (8/1)
BAŞKAN -
Hükûmet? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü
sırada yer alan, Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat ve 20
Milletvekilinin, termik santrallerin çevreye verdiği zararların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla verdiği önergenin görüşmelerine
başlayacağız.
VI.- MECLİS ARAŞTIRMASI (Devam)
A) Ön
Görüşmeler (Devam)
2.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat ve 20
milletvekilinin, termik santrallerin çevreye verdiği zararların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına (10/3)
BAŞKAN
Hükûmet? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü
sırada yer alan, İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve 20
milletvekilinin, uyuşturucu kaçakçılığı ve üretiminin
tespiti ile uyuşturucu kullanımındaki artışın
sebeplerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla verdiği önergenin görüşmelerine
başlayacağız.
3.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve 20
milletvekilinin, uyuşturucu kaçakçılığı ve üretiminin
tespiti ile uyuşturucu kullanımındaki artışın
sebeplerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/6)
4.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş ve 35
milletvekilinin, okullardaki şiddet olaylarının ve madde
bağımlılığı sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/19)
5.- Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam
ve 30 milletvekilinin, uyuşturucu kullanımının başta
gençler olmak üzere toplumda yol açtığı olumsuz etkilerin
araştırılarak uyuşturucu
bağımlılığının ve
kaçakçılığının önlenmesi için alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/36)
6.- Adana Milletvekili Necdet Ünüvar ve 23 milletvekilinin,
madde bağımlılığının nedenlerinin,
boyutlarının ve etkilerinin araştırılarak mücadele
edilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/39)
7.- İstanbul Milletvekili Halide İncekara ve 22
milletvekilinin, uyuşturucu
bağımlılığının toplum üzerindeki etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/41)
8.- Bitlis Milletvekili Vahit Kiler ve 24 milletvekilinin,
uyuşturucu, alkol ve sigara bağımlılığı ile
kaçakçılığının nedenlerinin,
ulaştığı boyutların, sosyal ve ekonomik etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/51)
9.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir ve 26
milletvekilinin, uyuşturucuyla mücadelede yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/103)
BAŞKAN
Hükûmet? Burada.
Saygıdeğer
milletvekilleri, bu önergeyle aynı konuda olan, bu kısmın 8inci
sırasında yer alan Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş ve 35
milletvekilinin, okullardaki şiddet olaylarının ve madde
bağımlılığı sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi;
24üncü sırasında yer alan, Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan
Sarıçam ve 30 milletvekilinin, uyuşturucu kullanımının
başta gençler olmak üzere toplumda yol açtığı olumsuz
etkilerin araştırılarak uyuşturucu
bağımlılığının ve
kaçakçılığının önlenmesi için alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi; 26ncı sırasında yer alan Adana
Milletvekili Necdet Ünüvar ve 23 milletvekilinin, madde
bağımlılığının nedenlerinin,
boyutlarının ve etkilerinin araştırılarak mücadele
edilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi; 27nci
sırasında yer alan, İstanbul Milletvekili Halide İncekara
ve 22 milletvekilinin, uyuşturucu
bağımlılığının toplum üzerindeki etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi; 35inci sırasında yer alan, Bitlis Milletvekili Vahit
Kiler ve 24 milletvekilinin, uyuşturucu, alkol ve sigara
bağımlılığı ile
kaçakçılığının nedenlerinin,
ulaştığı boyutların, sosyal ve ekonomik etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla ve 85inci
sırasında yer alan, Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir ve 26
milletvekilinin, uyuşturucuyla mücadelede yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98inci, İçtüzüğün 104 ve 105inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergeleri de birlikte görüşülecektir.
Şimdi, söz
konusu Meclis araştırması önergelerinin birlikte yapılacak
görüşmelerine başlıyoruz.
Meclis
araştırması önergeleri, sırasıyla, Genel Kurulun
3/10/2007 tarihli 3üncü, 24/10/2007 tarihli 11inci, 8/11/2007 tarihli
18inci, 13/11/2007 tarihli 19uncu, 21/11/2007 tarihli 23üncü ve 23/1/2008
tarihli 53üncü birleşimlerinde okunduğundan tekrar okutmuyorum.
İç
Tüzükümüze göre, Meclis araştırması açılıp
açılmaması hususunda, sırasıyla Hükûmete, siyasi parti
gruplarına ve önergelerdeki birinci imza sahibine veya onların
göstereceği bir diğer imza sahibine söz verilecektir.
Konuşma
süreleri Hükûmet ve guruplar için yirmişer dakika, önerge sahipleri için
onar dakikadır.
Şimdi, söz
alan sayın üyelerin isimlerini okuyorum: Hükûmet adına
İçişleri Bakanı Sayın Beşir Atalay; gruplar
adına, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili
Sayın Ahmet Ersin, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Giresun
Milletvekili Sayın Murat Özkan; önerge sahipleri adına Sayın
Engin Altay, Sinop Milletvekili; Sayın Yılmaz Ateş, Ankara
Milletvekili; Sayın Ahmet Gökhan Sarıçam, Kırklareli
Milletvekili; Sayın Rüstem Zeydan, Hakkâri Milletvekili; Sayın Halide
İncekara, İstanbul Milletvekili; Sayın Vahit Kiler, Bitlis
Milletvekili ve Sayın Hasan Özdemir, Gaziantep Milletvekili.
İlk söz,
Hükûmet adına İçişleri Bakanı Sayın Beşir
Atalaya aittir.
Sayın
Bakanım, buyurun.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; önce hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Uyuşturucu
konusunu, uyuşturucu kaçakçılığını Türkiye Büyük
Millet Meclisinin gündemine getiren ve bu vesileyle bu önemli konuyu
tartışmamıza vesile olan değerli milletvekili
arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Gerçekten bu konunun
araştırma önergesi olarak yüce Meclisin gündemine getirilmesinden,
biz, Hükûmet olarak memnun olduk. Hem bu konuda sizleri yeterince bilgilendirme
imkânı bulacağız hem yüce Meclis böyle önemli bir sorun
alanını kendi gündeminde değerlendirmiş olacak. Biz bu
önergeleri, başında ifade edeyim, araştırma önergelerini,
destekliyoruz.
Uyuşturucu
insanlık tarihinin en önemli problemleri arasında yer alan konulardan
birisidir. Bu konu, her tür ülkenin, gelişmiş, az gelişmiş,
gelişmekte olan ülkenin sorunudur bugün. Ülkemiz ise bulunduğu
coğrafi konumu nedeniyle uyuşturucu maddeler ile bunların
üretiminde kullanılan ara kimyasal maddelerin
kaçakçılığından ve kullanımından olumsuz
etkilenen ülkelerden birisidir. Olumsuz etkileşimler, suçtan elde edilen
rantın büyüklüğü ve terör örgütlerinin finanse edilmesinin yanı
sıra, son yıllarda teknolojinin hızla gelişmesi, ülkeler
arasındaki sınırların sanal bir hâle gelmesi ve
küreselleşme neticesinde daha da belirginleşmiştir. Türkiye, bu
gerçekten hareketle, uyuşturucu maddelerin olumsuz etkilerini ortadan
kaldırmak amacıyla başarılı olarak sürdürdüğü
yoğun çalışmalarına paralel olarak mücadele
politikasında yeni çalışma açılımları ve uygulamaları
getirmektedir.
Bilindiği
gibi, Anayasamızın 58inci maddesinde, gençlerimizi, başta
uyuşturucu olmak üzere, her türlü kötü alışkanlıklardan
koruma devletin görevleri arasında sayılmaktadır. Bu kapsamda,
pek çok kurumumuza da görevler verilmiştir. Tabii, İçişleri
Bakanlığı olarak bu konuda
Bakanlığımızın da sorumlulukları vardır.
Bunlar arasında, uyuşturucu madde kaçakçılığı ile
ulusal ve uluslararası boyutta etkili ve artan ivme ile mücadele etmek,
madde kullanımı ve bağımlılığını
önlemeyi, tedavi ve rehabilitasyon çalışmalarına özel önem ve
öncelik vermek, diğer kamu kurum ve kuruluşları ve sivil toplum
örgütleriyle iş birliği yapmak, ülkemizin uyuşturucu
güzergâhı olmasını engellemeyi ve yeni stratejileri
geliştirmek Bakanlığımızın görevleri
arasındadır ve bu görevlerini yerine getirmek için kararlı
şekilde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Şu
anda, yaklaşık bir ay önce başlattığımız bir
özel çalışma var, bir özel paket, bir özel proje.
Değerli
Başkanım, değerli milletvekilleri; bu konuda, aslında, daha
önce, bir vesile, kısaca, Meclisimize bilgi sunmuştum. Trafik
paketinden sonra şu anda elimizde,
çalıştığımız uyuşturucuyla mücadele
paketidir. Uyuşturucuyla mücadelede Türkiyenin risk alanı, bugüne
kadar yapılan çalışmalar, şu anda aldığımız
sonuçlar ve bundan sonra neler yapmalıyız bütün boyutlarıyla
değerlendiriliyor hem Emniyet Genel Müdürlüğümüz hem Jandarma Genel
Komutanlığı hem Sahil Güvenlik Komutanlığı ve
gümrük teşkilatımızı da içine alacak şekilde böyle bir
çalışmayı zaten sürdürüyoruz, yakın zamanda bunu da
kamuoyumuzla paylaşacağız. Bu paylaşma hem kamuoyumuzu
bilgilendirme hem de bir anlamda özellikle anne-babaları uyarma yönünde
olacak.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin uyuşturucuyla
mücadelesinde teknolojinin sağlamış olduğu teknik imkânlar,
analiz programları, kontrollü teslimat uygulamaları, gizli soruşturma
yöntemleri gibi modern polisiye teknik ve taktikler sonuna kadar
kullanılmaktadır. Yıllardan beri ülkemizin elindeki tüm
kaynaklar bu yönde harcanmakta ve uyuşturucu madde
kaçakçılığına karşı kararlı bir mücadele
sergilenmektedir. Nitekim, ülkemiz, artırarak devam ettirdiği bu
kararlı mücadelesi neticesinde konumu itibarıyla maruz
kaldığı çift akımlı uyuşturucu
kaçakçılığı gerçeğine rağmen her yıl bir
önceki yıla göre daha fazla operasyon gerçekleştirmekte ve bu
operasyonlarda yakaladığı uyuşturucu madde miktarı da
rekor seviyelerde artmaktadır.
2005
yılında ülkemiz, dünyada en fazla eroin maddesi yakalayan ikinci ülke
olurken, yine aynı yıl, AB üyesi yirmi yedi ülkenin hemen hemen
toplamı kadar eroin maddesini tek başına yakalayan ülke
olmuştur. 2006 yılında ise ülkemiz, AB üyesi yirmi yedi ülkenin
toplamından daha fazla eroin maddesini tek başına
yakalamıştır. Bu çerçevede, uyuşturucuyla mücadele
birimleri bünyesinde teşkil edilen özel timler vasıtasıyla,
gençliğimizi zehirlemeyi hedef alan sokak satıcılarına
yönelik olarak okullar civarında alınan etkin tedbirlerden çok ciddi
sonuçlar elde edilmiştir ve edilmektedir.
Uyuşturucu
ile mücadelede, transit kaçakçılık boyutunun yanında,
vatandaşlarımızı hedef alan sokak çetelerinin çökertilmesi
amacıyla yapılan operasyonlara öncelik verilmektedir.
Vatandaşlarımızı ve özellikle de gençlerimizi zehirleyen
uyuşturucu çetelerinin tüm üyelerini suç delilleriyle birlikte ele
geçirmeye yönelik çalışmalara kararlılıkla devam
edilmektedir.
Vatandaşlarımızdan
alınan ihbarlar veya diğer kaynaklardan elde edilen bilgiler analiz
edilerek, bir plan ve proje dahilinde, kolluk kuvvetleri tarafından
operasyon hazırlığı yapılmaktadır. Kanunlar
çerçevesinde bütün teknik imkânlar kullanılmaktadır. Vatandaşlarımızın
ihbarları büyük önem kazanmaktadır.
Operasyonlar
neticesinde tespit edilen uyuşturucu kullanıcıları gerekli
tedavi için ilgili kurumlara gönderilmektedir.
Sokak çeteleriyle
daha etkin mücadele etmek amacıyla oluşturulan sokak timleri
uyuşturucu maddelerin satılabileceği yerlerde
görevlendirilmekte, teknolojik olarak en ileri gizli takip ve gizli izleme
yöntemleri kullanılmakta, gerektiğinde uzman gizli görevliler
kullanılarak çeteler içine sızdırılmaktadır.
Sokaklarda
uyuşturucu ticareti yapan çetelere yönelik olarak gerçekleştirilen
toplam 444 planlı projeli operasyon neticesinde 444 uyuşturucu sokak
çetesi çökertilmiştir. Sokak çetelerine yönelik gerçekleştirilen
operasyonlar artan bir ivmeyle devam etmektedir.
Narkotik
birimlerimiz tarafından, ülkemiz insanını zehirleyen ve
uyuşturucu madde kullanmaya alıştırılan
uyuşturucu sokak çetelerine yönelik gerçekleştirilen operasyonlarda
sadece uyuşturucu madde tacirleri yakalanmamaktadır. Bu
operasyonlarda hırsızlık, adam öldürme, sahtecilik, dolandırıcılık,
yağmalama gibi suçları işleyen şahısların da
yakalandığı görülmektedir. Yani bu suç türleri âdeta bir arada
bulunabilmektedir. Dolayısıyla asayişe müessir suçların
önlenmesine de önemli katkılar sağlamaktadır.
2007
yılında narkotik birimlerimiz tarafından ülke içi
uyuşturucu çetelerine yönelik gerçekleştirilen operasyonlarda 4.842
şahıstan 1.122sinin çeşitli suçlardan, herhangi birinden veya
birkaçından kaydı bulunmaktadır. Suç kayıtlarına
bakıldığında 1.122 şahsın 1.952 suç kaydı
olduğu görülmektedir. Bu durum, bir şahsın birden fazla suç
kaydının olmasından kaynaklanmaktadır. Ama bunlardan yüzde
44,1inin daha çok uyuşturucuyla irtibatı tespit edilmiştir.
Tabii şuna
da bir açıklık getirmek gerekir, bu kısa süre içinde bütün
boyutlarıyla bunu belki sizlere sunma imkânım yok ama: Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye uyuşturucuda bir hedef
ülke değil -bunu hepimiz biliyoruz- daha çok transit konumunda. Yani, daha
çok, eroin türünün merkezi Afganistan ve Türkiye, oradan batıya
geçişte güzergâh, ama sentetikte de batıdakinin doğuya
geçişi için bir güzergâh.
Şu anda,
sürdürdüğümüz kararlı mücadeleyle bu transit olma özelliği büyük
oranda değişmektedir. Artık Türkiye şu anda en azından
rahat bir güzergâh değil. Yani kuzeye doğru kayma var. Bu zaten
uluslararası raporlarda da yer alıyor ve Türkiyeyle ilgili
uluslararası alanda da ciddi, olumlu değerlendirmeler var. Yani, biz
bu kararlı çalışmamızı sürdüreceğiz, Türkiyeyi
inşallah transit olmaktan çıkaracağız. Tabii, transit
olmaktan çıktığında bir kısmı yurt içinde kalma
özelliği de azalmış olacaktır.
Bir de şunu
ifade edeyim: Biraz önce de değindiğim gibi, uyuşturucuyla
ilgili çalışmalar tamamen çeteleşme içinde cereyan ediyor, gerek
bunun transiti gerek sokaklardaki satışı tamamen çeteleşme
içinde. Birçok suç durumunda olduğu gibi burada da bu özelliği
görüyoruz. Ülkemizin gerçekleri, ama biz bunlarla daha etkili mücadele etmenin
yollarını, yöntemlerini arıyoruz.
Bu arada özel bir
çalışmadan tabii söz etmek istiyorum. Bunu da daha önce yüce Meclisin
çatısı altında kısaca sunmuştum. Bizim bu sene
eğitim-öğretim yılı başlarken devreye koyduğumuz
bir güvenli okul, güvenli eğitim projemiz var. Millî Eğitim
Bakanlığımızla beraber İçişleri
Bakanlığının. Buradaki amacımız
okullarımızı güvenli ortamlar haline getirmek, okul muhitlerini
suç ortamı olmaktan çıkarmak.
Ve bunun için çok
özel bir çalışma yaptık. Uzun eğitimler verildi buralarda
görev alan güvenlik mensuplarımıza, sivil unsular
kullanıldı, servislerden başlayarak, okul çevresi ve okul
bahçelerinin... Sadece uyuşturucu değil tabii- şiddet ve
diğer suç unsurlarından da çocuklarımızı korumayı
hedefliyoruz ilk ve orta öğretimde, bildiğiniz gibi ilk ve
ortaöğretimdeki çocuklarımızın, gençlerimizin sayısı 15 milyondur.
Bu projeyle -işte şimdi sömestir tatilindeyiz- ilk sömestirde çok
başarılı bir dönem geçirdik. Tek tek il değerlendirmeleri
var elimizde. Şu anda bunları çalışıyoruz. Yani bir
sömestirlik uygulamamızda hangi neticeleri almışız ve
genelde olumlu, aksamalar nelerdir ve ikinci sömestirde neleri telafi etmemiz
gerekiyor, tamamlamamız gerekiyor? Bunun üzerinde de
çalışıyoruz. Yani, uyuşturucuda daha çok yan mekânlar olan,
ortamlar olan okul muhitleri -özellikle büyük kentlerimizde- şu anda daha
temizdir ve biz kararlı şekilde oraları temiz tutmaya gayret
ediyoruz, edeceğiz. Bunu ifade etmek istiyorum.
Ayrıca,
Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi kaynaklarına
göre, 2005 yılında Afganistan kaynaklı afyon ve türevleri
uyuşturucu maddelerin satışından elde edilen
yaklaşık 40 milyar dolardır değerli milletvekilleri ve
bunun -yine uluslararası verilerle- yaklaşık 5 milyarlık
kısmı Türkiyede kalmaktadır ve bunun da epey büyük bir
kısmı -ona kesin bir rakam vermiyorum- terörün finansmanında
kullanılmaktadır. Bunu da biliyoruz. Onun için de uyuşturucuyla
mücadele ve uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele bizim
için daha farklı bir önem taşımaktadır. Bu konuda elimizde
takipler var, yakalamalar var, tutuklular var, miktarlar var, sayılar var.
Bir
çalışmamızdan daha kısaca bahsedeyim, sadece nokta nokta
bilgilendirme olarak: Şu anda Türkiye Uluslararası Uyuşturucu ve
Organize Suçlarla Mücadele Akademisi diye Emniyet Genel Müdürlüğümüz
bünyesinde bir birimimiz vardır. Özellikle uyuşturucu
kaçakçılığıyla ilgili iyi uzmanlaşmış bir
birimimizdir. İyi imkânları vardır, destek veriyoruz. Yurt içi
ve yurt dışı eğitim vermektedir. Hem yargı
mensuplarına hem emniyet mensuplarına hem gümrük mensuplarına
burada eğitim verilmektedir ve uluslararası öğrencilerimiz de
olmaktadır. O birimimizi önemsiyoruz. Bugüne kadar 6.457 kişi burada
eğitim görmüştür uyuşturucu özellikleri, uyuşturucuyla
mücadele konusunda. Özel bir uzmanlık sağlıyor.
Ve tabii,
uyuşturucu uluslararası bir olay ve gerçekten şu anda
yakalamalarda elde edilen uyuşturucu miktarlarında veya faillerinde
uluslararası iş birliği çok önemli bir miktarı teşkil
ediyor. Özellikle çevre komşu ülkelerimizle bu konuda yoğun iş
birliğimiz var, Avrupa Birliği ülkeleriyle yoğun iş
birliğimiz var. Bu konuda yaptığımız ciddi
anlaşmalar var, güvenlik birimlerimiz arasında bilgi
paylaşımı var, ortak operasyonlar var. Özellikle açık
denizlerde falan bu operasyonların miktarı oldukça fazladır.
Bunu da ifade etmek isterim.
Bir birimimiz
daha var emniyet teşkilatımız bünyesinde. Türkiye
Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı
İzleme Merkezi, TUBİM diyoruz buna. Bu merkezin kurulmasıyla,
kaçakçılık ve kullanımla mücadele ve tedavide ulusal
koordinasyon kurulu bu çerçevede oluşturulmuştur, uluslararası
anlaşma ve Avrupayla doğrudan iletişim iş birliği
sağlanmıştır, mücadeleye bilimsel katkı
sağlanmaktadır, veri tabanlı mücadeleye geçilmiştir,
önleyici faaliyetlerde hizmetlerin ülke geneline yayılması bu
çerçevede sağlanmaktadır. TUBİMin faaliyetlerini de biz önemli
görüyoruz.
Ayrıca, 2006
yılında -Başbakanımızın imzasıyla tabii-
yayınlanan Bağımlılık Yapıcı Maddeler ve
Bağımlılıkla Mücadelede Ulusal Politika ve Strateji
Belgemiz vardır. Bu belge önemli bir belgedir ve bu çerçevede, bizim
Bakanlık olarak, İçişleri Bakanlığının
çıkardığı, Bağımlılık Yapıcı
Maddeler ve Bağımlılıkla Mücadelede Ulusal Politika ve
Strateji Belgesinin uygulanması için eylem planı, yani
Başbakanımızın çıkardığı, bir anlamda
çerçeve dokümanın eylem planı uygulanmasını biz
İçişleri Bakanlığı olarak ve tabii ilgili kurum ve
kuruluşlarla paylaşarak detaylı şekle getirdik. Burada,
Türkiyede hangi kurum ve kuruluşun bu konuda hangi görevi var, o da
açık olarak belirlenmiş durumda ve bunun da bir kurul tarafından
takibi yapılmaktadır.
Ben, bu
vesileyle, bu bilgileri sunduktan sonra şunu tekrar ifade ediyorum: Bu,
Türkiyenin önemli bir problemidir ve biz, uyuşturucu
kaçakçılığıyla mücadelede, sadece
kaçakçılığı değil, ülke içindeki perakende
satışıyla mücadelede çok kararlı, Türkiyenin ve
Bakanlığımızın bütün imkânları çerçevesinde
mücadele ediyoruz. Bu konuda, değerli milletvekillerimizin
araştırma önergeleri bizim için önemli. Umuyoruz, bu
araştırma önergesi çerçevesinde bu araştırma
yapılır. Bu konunun değişik boyutları daha fazla irdelenir
ve bize ışık tutucu, bize rehber olucu sonuçlar çıkar.
Onun için, bu
araştırma önergelerini desteklediğimizi Hükûmet olarak tekrar
ifade ediyorum. Tekrar hepinize teşekkür ediyorum konuya
katkınız için. Saygılarımla selamlıyorum, sağ
olun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Bakanım, teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Ahmet Ersin.
Sayın Ersin,
buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
AHMET ERSİN (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Türkiye için,
Türkiye'nin geleceği için çok önemli olan bir sorunu görüşüyoruz ve
Sayın Bakanın yaptığı açıklamalardan, bugün
Meclisimizde uyuşturucu kaçakçılığı ve uyuşturucu
kullanımının yaygınlaşmasıyla ilgili
alınması gereken önlemleri tespit edecek olan bir komisyon
kurulmasının önünün açıldığını
düşünüyorum. Sayın Bakan, bilgiler verdi, daha çok İçişleri
Bakanı olarak polisiye önlemleri anlattı. Ancak esasa girmeden önce
Sayın Bakana bazı sitemlerimi de söylemek durumundayım.
Değerli
arkadaşlarım, uyuşturucu kaçakçılığı ve
uyuşturucu kullanımının yaygınlaşmasıyla
ilgili sorunu tam dört yıl önce ben bu Meclise getirdim. 13 Ocak 2004
tarihli araştırma önergem var ve bu araştırma önergesinin
bir an önce ele alınmasını sağlamak için önceki Sayın
Meclis Başkanıyla iki kez görüştüm, yardım istedim; önceki
Sayın İçişleri Bakanıyla görüştüm, yardım
istedim; Sağlık Bakanımızla görüştüm, yardım
istedim ve geçen dönemin AKP Grup Başkan Vekillerinin hepsine âdeta
yalvardım. Bir an önce bu sorunu ele alalım, Meclisin Türkiyedeki
herkesi, 70 milyonu ilgilendiren bu önemli sorunu mutlaka ele alması
gerekir diye girişimlerde bulundum. Yetmedi, gerek Meclis içinde gerekse
Meclis dışında birtakım çalışmalar yaptım,
sırf Türkiye Büyük Millet Meclisinin, ilgili bakanların ve sayın
milletvekillerinin dikkatini çekmek için basın toplantıları
yaptım. İzmirde, eşimle ve üniversite öğrencisi 2
kızımla birlikte, Meclisi harekete geçmeye çağıran imza
kampanyası başlattım, üç günde 46.085 imza topladım ve bu
imzalarla gittim Sayın Arınça, yardım istedim. Ama, geçen dört
yıl boyunca ele alınmayan bu önemli sorun, bugün, Sayın
Bakanın da girişimiyle, yardımlarıyla umuyorum ki bu
Mecliste ele alınacak, sonuçlandırılacak ve bir komisyon
kurulacak. Peki, sormak lazım, sormak istiyorum Sayın Bakana: Dört
yıldan beri bu konu ele alınmadığı için, kamuoyu
yeterince uyarılmadığı için, çocuklarımız,
gençlerimiz bu tehdide karşı eğitilmedikleri için, acaba kaç
tane çocuğumuz, kaç tane gencimiz bu zehir tacirlerinin tuzağına
düştü? Bunun hesabı yapılabilir mi?
Değerli
arkadaşlarım, ama ne olursa olsun, zararın neresinden dönülse
kârdır düşüncesiyle, bugün, her şeye rağmen, Meclisimizin
bu konuda bir araştırma komisyonu kuracağı ve bir etkin
çalışmayla bu sorunun üzerine gideceği ve Türkiyeyi yönetenlere
de bu sorunla ilgili mücadelede bir yol haritası ortaya
çıkaracağını umuyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Birleşmiş Milletler tarafından piyasa
fiyatları da göz önüne alınarak yapılan tahminlere göre, dünyada
uyuşturucu trafiğinden elde edilen ciro toplam 429 milyar dolardır
ve bu miktar, dünyadaki 163 ülkenin millî gelirinden de fazladır ve kara
para olarak adlandırılan bu gelirlerin kayıt altına
alınamadığı, vergilendirilemediği ve bu
kaynağın büyük bir kısmının da yine uyuşturucu,
organize suçlar ve terör suçlarının finanse edilmesinde
kullanıldığına ilişkin ciddi veriler var ve zaten
Sayın Genelkurmay Başkanımız da birçok kez uyuşturucu
ticaretinin, uyuşturucu kaçakçılığının ve bundan
elde edilen gelirlerin terörü finanse ettiğine ilişkin
açıklamaları var. Ama, madem bu kadar önemli bir sorun ve 70 milyonu
tedirgin eden bir sorun, o hâlde neden şimdiye kadar Millî Güvenlik
Kurulunun gündeminin ilk sıralarına
alınmadığını da sorgulamak zorundayım.
Değerli
milletvekilleri, bu kara para aynı zamanda yolsuzluk ekonomisinin de
büyümesine neden olmakta ve spekülatif ve ani çıkışlarla bir
ülkenin ekonomik dengelerini de bozabilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, Sayın Bakan, Türkiye'nin uyuşturucu
kaçakçılığında hedef değil transit ülke olduğunu
söylediler. Sayın Bakanın bu tespiti birkaç yıl öncesine göre
doğrudur. Eğer birkaç yıl öncesine bakarak bu sözleri
söylemiş olsaydı doğruluğunu kabul ederdik. Ancak son
birkaç yıldan beri Türkiye transit ülke olmasının yanında,
aynı zamanda da üretici ülkedir. Bunu ben söylemiyorum, bunu Avrupa
Birliğinin ilgili kurumları, kuruluşları söylüyor.
Türkiye'nin eroin konusunda, uyuşturucu konusunda özellikle, ciddi bir
üretici ülke olduğunu ve elde edilen kara paranın da çok büyük
miktarda olduğunu Avrupa Birliğinin kurumları, kuruluşları
söylüyor. Şimdi, dolayısıyla, Türkiye hem üretici ülke
olması ve hem de transit ülke olması nedeniyle başka ülkelere
göre bu uyuşturucu kaçakçılığından çok daha fazla
zarar görmektedir.
Şimdi, eroin
önemli bir uyuşturucu madde ve insanları ölüme götüren
uyuşturucu madde ve bu eroinin de yüzde 85 oranında menşeinin,
üretiminin Afganistanda olduğunu zaten Birleşmiş Milletler
söylüyor ve Afganistanda üretilen bu eroinin üç rotayla Avrupaya gittiği
ama bizi ilgilendiren en önemli rotanın da Balkan rotası olduğu
bilinen bir gerçek. Yani Afganistanda üretilen eroin Türkiyeye
Ağrı, Van ve Hakkâri illerimizin dağlık bölgelerinden kaçak
olarak giriyor ve İzmir ve İstanbuldaki deniz limanlarından,
ayrıca İstanbuldaki Atatürk Havalimanından ve kara yoluyla da
Edirne ve Kırklareli illerimizden çıkış yapmaktadır,
bu kapılarımızdan çıkış yapmaktadır.
Değerli
arkadaşlarım, eroinin trafiği bu. Sentetik uyuşturuculara
bakacak olursak, örneğin Captagon maddesi, Doğu Avrupa ülkelerinde
üretiliyor çoğunlukla ve Edirneden yine yurdumuza giriş yaparak
Hatay ve Kilis illerimizden Orta Doğu ülkelerine
dağıtımı yapılıyor ve bu tespitler, Emniyet Genel
Müdürlüğünün tespitleridir ve Sayın Bakanın belki yanıldığı
bir başka nokta da şudur: Örneğin, Captagon hap Türkiyede de üretiliyor
değerli arkadaşlarım ve üstelik sadece hap olarak değil,
hapın içine eroin enjekte edilerek üretiliyor ve hap
aldığını, hapla kendisini tatmin ettiğini düşünen
gencimiz, çocuğumuz aslında bir miktar da eroin
aldığının farkında değil ki bu tespitler
geçtiğimiz aylarda, sanıyorum geçen yıl, televizyonlarda da
haber olarak yer almıştır. Yani eroin enjekte edilmiş
Captagonların Türkiyede imal edildiği bilinen bir gerçek. Sayın
Bakan da mutlaka bunu biliyordur, ama herhâlde Türkiyeyi üretici bir ülke
olarak değerlendirmemek için bu gerçeği söylemedi.
Extacy maddesi,
değerli arkadaşlarım, başta Belçika ve Hollanda olmak
üzere, Batı Avrupa ülkelerinden ve genellikle de Edirneden tırlarla,
yolcu araçlarıyla ve deniz limanlarından ülkemize giriş
yapıyor ve Extacy, yine aynı yollardan Orta Doğu ülkelerine
gidiyor.
Değerli
milletvekilleri, emniyet teşkilatımız uyuşturucu
kaçakçılığına karşı çok ciddi bir mücadele
veriyor. Bunu iftiharla söylemek durumundayım. Nitekim, bakın,
bazı rakamlar vereyim size, yakalamalarla ilgili bazı rakamlar: Esrar
maddesi. 2003 yılında ele geçirilen esrar maddesi
Keza eroin. 2003
yılında ele geçirilen eroin miktarı
Captagon. 2003
yılında 2 milyon 332 bin 81 adet Captagon ele geçirilmişken,
2005 yılında 6 milyon 404 bin 923 adet, 2006da ise 10 milyon 971 bin
23 adet Captagon maddesi ele geçirilmiştir ve artış yüzde
500dür.
Extacy 2003te
447 bin 91 adet iken, 2005te 1 milyon 748 bin 799 adet, 2006da ise 1 milyon
592 bin 200 adettir ve artış yüzde 350dir.
Bunları
niçin söyledim değerli arkadaşlarım? Bir yandan emniyet
teşkilatımızın bu uyuşturucuya karşı,
uyuşturucu kaçakçılığına karşı verdiği
mücadeleyi söylemekle beraber, arz-talep dengesi içinde değerlendirilirse
yine ülkemizde bu maddelerin girişi ve kullanımının da
aynı ölçüde artmış olduğunu kabul etmemiz gerekir ve
işi bilenler, bu mücadelenin içinde olanların da belirttiklerine göre,
yakalananların en az 3 misli, 4 misli de piyasaya sürülüyor.
Dolayısıyla Sayın Bakanın söyledikleri çok da fazla
gerçekleri ifade etmiyor. Nitekim, bakın, bir şey söyleyeyim:
Sayın Bakan da sözünü etti. 2005 yılında gerçekleştirilen
NATO toplantısında Birleşmiş Milletlerin uyuşturucu ve
suçla mücadele biriminin başkanı tarafından yapılan sunumda
2005 yılında Afganistan kaynaklı afyon ve türevi uyuşturucu
maddelerin satışından dolayı Türkiyede 5 milyar dolar para
sirkülasyonu olduğu değerlendirilmiştir. Bu 5 milyar dolar
sirkülasyon nereden geliyor? Eğer Türkiye üretici ülke değilse, hedef
değil de sadece transit ülkeyse bu 5 milyar dolarlık sirkülasyon
nereden oluyor?
Yine,
değerli milletvekilleri, Emniyet Genel Müdürlüğünün tespitlerine göre
PKK, ASALA, TKP/ML ve DHKP/C gibi terör örgütlerinin örgütsel faaliyetlerini
sürdürmek amacıyla uyuşturucu kaçakçılığına
karıştıkları ve kaçakçılardan haraç
aldıkları tespit edilmiştir.
Şimdi, bütün
bu gerçekler ortadayken, dört yıldan beri bütün çabalarımıza
rağmen, bütün çocuklarımızı gençlerimizi tehdit eden, bütün
anne babaları tedirgin eden bu önemli sorunu bu Meclis neden ele
alamadı, niçin ele almadı, bunu anlamak mümkün değil.
Değerli
arkadaşlarım, Sayın Bakan konuşmasında emniyet
teşkilatı olarak ya da Bakanlık olarak bu uyuşturucu
kaçakçılığına ve kullanımının yaygınlaşmasına
ilişkin ne tür önlemler aldıklarını anlattılar, ama
söylenenlerin hepsi polisiye önlemler. Şu kadar sokak
satıcısını yakaladık -ki, o sokak satıcıları da
kurbandır aslında- şu kadar kişi aslında bu
işten, daha önce de başka suçlardan sabıkalıydı.
gibi. Evet, polisiye önlemler çok önemli ve Türkiye, polisiye önlemlerde bütün
dünyada takdirle karşılanan bir çaba içindedir. Ancak bugüne kadar
sürdürülen yöntemlerle, bu uyuşturucu kaçakçılığına
karşı ve özellikle de uyuşturucu kullanımının
yaygılaşmasına karşı yeterli önlemlerin
alınamadığı, bunların engellenemediği artık
ortadadır. Bunun üzerinde ısrar etmenin bir mantığı
yok. Aynı babadan kalma yöntemlerle, dededen kalma yöntemlerle sokakta
satan adamı yakalayıp etkisiz hale getirmekle bu sorunun
önlenebilmesinin mümkün olmadığını artık görmemiz
lazım. Zira, sokaktaki satıcıyı, torbacı diye
tanımlanan bu kişileri etkisiz hâle getirseniz bile ertesi gün yerine
başkaları geliyor. Bir kısır döngüdür.
Dolayısıyla, değerli arkadaşlarım, okullara polis
dikerek, okulları polis ablukasına alarak bu sorunu, bu ciddi sorunu,
bu tehlikeyi, tehdidi önlemek de mümkün değil. Sorun nedir değerli
arkadaşlarım? Uyuşturucu kaçakçılığına
karşı, daha doğrusu zararlı bütün girişimlere
karşı en etkili yöntem pazarı daraltmaktır. Pazarı
daraltırsanız, yapacağınız en büyük mücadele bu sonucu
verir. Pazarı daraltırsanız sonuç alırsınız.
Pazarı daraltmanın yolu da nedir? Değerli arkadaşlarım,
uyuşturucu kaçakçılarının ve üreticilerinin hedefi
çocuklarımız ve gençlerimizdir. O hâlde yapılması gereken,
hedef kitleyi bu konuda eğitmek, bilinçlendirmektir. Yani çocukları
polis ablukası altına alıp polis nezaretinde gidip gelmelerini
sağlayarak bu sorunu önleyebilmenin mümkünü yoktur. Okulda
önleyebilirsiniz ama çocuğun sokakta ne yaptığını
bilemezsiniz. Onun için yapılacak şey: Çocukların ve gençlerin,
hedef kitlenin uyuşturucunun kendi bedenlerinde, ailelerinde ve toplumda
ne tür sorunlara neden olduğuna ilişkin bilgilendirilmeleri ve
bilinçlendirilmeleri lazım.
BAŞKAN
Sayın Ersin, birkaç saniyenizi rica edeyim.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, çalışma süremizin dolmasına
birkaç dakika kalmıştır, Hatibin süresinin dolmasına da
dört beş dakika civarında bir süre vardır.
Milletvekili
arkadaşımız Sayın Ersinin konuşma süresinin bitimine
kadar Genel Kurulun çalışma süresinin uzatılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Buyurun
Sayın Ersin.
AHMET ERSİN
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bilgilendirmek,
bilinçlendirmek lazım. Devlet bugüne kadar ne yaptı? Anayasa hükmü
var. Sayın Bakan da okudu. Devletin, çocuklarımızı,
gençlerimizi uyuşturucu ve diğer kötü alışkanlıklardan
koruma görevi var, ancak şimdiye kadar, üzülerek belirtmeliyim ki, bu
görevi tam olarak yerine getirmiş değildir. Sadece polisiye
önlemlerle bu sorunu engellemeye, durdurmaya çalışması ve
sorumluluğu da büyük ölçüde anne babaların üzerine atması
Çocuklarınızı takip edin. Çocuklarınızın
arkadaşlarını takip edin. Kollarına bakın. gibi,
sürekli topu taca atarak bu mücadeleyi sürdürebilmesinin sonucu, işte
bugünkü yaşadığımız sorundur. Uyuşturucu
kullanımı gitgide yaygınlaşmıştır. Kimse
topu taca atmasın ve anne babaların üzerine sorumluluğu atarak
kimse görevinden kaçınmamalıdır.
Şimdi, anne
babalar zaten yeterli bilgiye sahip değil ki çocuklarına ne versin.
Anne babalar çocuklarını takip edecekken -ki etmesi lazım,
elbette çocuklarına sahip çıkmaları lazım- peki, devlet
olarak polisiye önlemler dışında yapılacak başka bir
şey yok mu?
Bakın, geçen
dönemde 2004 Temmuz ayında bir kanun teklifi verdim. İlköğretim
okullarının 6, 7 ve 8inci sınıfları ile lise ve dengi
okullarda okuyan çocuklarımızın, gençlerimizin her yıl ekim
ayının ilk haftasında, Millî Eğitim
Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı,
Sağlık Bakanlığı ve kadın ve aileden sorumlu
Devlet Bakanlığının birlikte hazırlayacakları
programlar dâhilinde, uzman kişiler tarafından, o çocukların
özendirilmeden bilinçlendirilmesini sağlamaya yönelik bir kanun teklifi
verdim. Aradan dört yıl geçti, o kanun teklifinin şimdi nerede
olduğunu bilmiyorum ve elbette, hepinizin de bildiği gibi, kadük
oldu. Yeniledim, tekrar o kanun teklifini verdim. İşte, sorun budur
değerli arkadaşlarım.
Çocukları,
gençleri eğittiğiniz sürece ve bu eğitimde
başarılı olduğunuz sürece bu mücadelenin de
başarısının yolu açılmış olur yani
pazarı daraltmış olursunuz. Bu çocuğa, bu gence bir hap
uzatıldığı zaman, o çocuğumuz, o gencimiz bu
hapın kendi bedeninde, ailesinde ve toplumlarda ne tür sorunlara neden
olduğu hakkında önceden bilgi sahibi olursa, en
sıkıntılı döneminde, bunalım dönemlerinde bile olsa, o
kendisine uzatılan hapı, uyuşturucu maddeyi almaz, reddeder.
Çünkü onun zararlarını bilmesi nedeniyle reddeder.
O nedenle,
değerli arkadaşlarım, sözlerimin sonunda şunu söylemek
isterim: Elbette bu araştırma önergelerinin ve bu konuya duyarlı
davranan diğer arkadaşlarımızın verdiği
araştırma önergelerinin kabul edilmesi ve Mecliste bir
araştırma komisyonunun kurulması bu mücadele için önemli bir
başlangıçtır ve sadece polisiye önlemlerle değil, polisiye
önlemlerin dışında da başka önlemlerin alınmasına
ilişkin birtakım tespitler de ortaya konulabilir.
Dolayısıyla, polisiye mücadele elbette devam etmeli. Polisimiz
elbette bugüne kadar sürdürdüğü başarılı
çalışmayı devam ettirmeli ama bütün sorumluluğu da polisin
üzerine atmayalım. Sadece polisiye önlemlerle yetinmeyelim. Devlet -bu
sorunda- bu polisiye önlemlere ek olacak, onlara katkı verecek başka
önlemleri de devreye sokmalıdır ve bana göre çocuklarımızın
ve gençlerimizin bilgilendirilmesi, bilinçlendirilmesi, hatta anne
babaların da bilgilendirilmesi, bilinçlendirilmesi -çünkü onlar da bu
konuda çok fazla bilgili değiller- bu sorunun çözümü için önemli
katkı verir diye düşünüyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum değerli arkadaşlarım.(Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ersin.
Sayın
milletvekilleri, çalışma süremiz dolmuştur.
Sözlü soru
önergeleri ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla
görüşmek için 6 Şubat 2008 Çarşamba günü saat 15.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum. Sizlere ve bizleri izleyen
vatandaşlarımıza iyi akşamlar diliyorum.
Kapanma Saati: 19.04
Dönem: 23 Yasama
Yılı: 2
İstanbul Milletvekili Şükrü
Mustafa Elekdağ ve 29 Milletve-kilinin, Hristiyan Din Adamları ile
Bazı Gayrimüslimlere Yönelik
Saldırıların Araştırılarak Alınması
Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Meclis Araştırması
Açılmasına İlişkin
Önergesi (10/116)
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Gerekçe
Hristiyan rahipleri ve Gayrimüslimleri
hedef alan cinayetler ve saldırılar, halkımızın
hoşgörüye ve insani değerlere dayanan kültürünü ve
inançlarını yaraladığı gibi, Türkiyenin dünyadaki
imajını karartıyor ve hasım mihrakların eline ülkemize
karşı yürüttükleri olumsuz propaganda kampanyası için etkili bir
koz veriyor. Bunun yanında, Avrupa ülkelerinde yerleşik Türk
işçi ve aileleri ile Türk soylu kişilere yönelik ırkçı
eylemlere de malzeme ve gerekçe oluşturuyor.
Bu sorunun üzerine son derece cesur ve
kararlı bir şekilde gidilerek önlenemediği takdirde, ülkemiz
için yaratacağı tehdit hakkında bir fikir vermek için, kısa
süre önce İzmirde Meryem Ana Kilisesi rahibi Adriano Françiniyi
bıçaklayan Ramazan Bayın, saldırısının gerekçesi
olarak söylediği dehşet verici sözleri sizlere anımsatmak
isterim.
Olaylar rastlantısal ve bireysel
nitelik yansıtmıyor.
Her ne kadar, söz konusu saldırı
ve cinayetler bugüne kadar resmi makamlar tarafından münferit, yerel
ve bireysel olaylar olarak değerlendirilmişse de, işlenen
suçların görünenden daha derin boyutlarının olduğuna ve
aralarında bir tür bağlantı bulunduğuna delalet eden
vakıa ve karineler giderek su yüzüne çıkıyor.
Olayların ortak noktaları
üzerine eğilmeden önce, cinayet ve saldırı dizisine bir göz
atalım. Hırant Dink cinayetinden iki hafta sonra Trabzonda Santa
Maria Kilisesi Rahibi Andrea Santoro Pazar ayini çıkışı
göğsünden kurşunlanarak öldürüldü. Ondan altı ay sonra Samsunda
Katolik Mater Dolorosa Kilisesi Rahibi Pierre Brunisen bıçaklandı.
Ardından, 2007 Nisanında
Bu suçların faillerinin ortak
noktalarının başında, biri hariç, hepsinin
yaşlarının 16 ila 21 arasında bulunması; hepsinin
eğitimsiz ve yoksul olmaları; çoğunun vukuatının
olması ve ilk bakışta kendi başlarına hareket ediyor
gibi görünseler de, arkalarında bir ağabeyin, bir azmettiricinin
bulunması geliyor.
İkinci ortak nokta da, her olayda
faillerin veya azmettiricilerin devlet içinde
bağlantılarının bulunması, saldırılardan
önce bu devlet görevlileri ile fail veya azmettiriciler arasında telefon
görüşmeleri yapılması, soruşturmayı yapma
sorumluluğu olan bazı görevlilerin kanıtların
toplanmasında ciddi kuşkular uyandıran ihmalleri olması ve
davanın seyrini etkileyecek girişimlerde bulunmalarıdır.
Önemli bir ortak nokta da soruşturma
sürecine ilişkindir. Aynen Hırant Dink ve Danıştay
suikastlarında olduğu gibi, rahip Santoronun öldürülmesi ve
Tüm bu hususlar bir arada ele
alınıp değerlendirildiği takdirde, rahip ve Gayrimüslim
cinayetlerinin münferit, bireysel ve rastlantısal olaylar
olmadığı kanaati kuvvetlenmektedir.
Rahip cinayetleri hangi saikten
kaynaklanıyor?
Hıristiyan din adamlarına
yönelik benzer saldırıların birbirini izlemesi, sırf
Türkiye çapında ses getirecek bir eylem yaparak meşhur olmak için
Hıristiyan din adamlarını yok edilecek hedefler olarak seçmekten kaçınmayan
sapıkların türediği çok tehlikeli bir taassup ve
bağnazlık ortamının mevcudiyetine işaret etmiyor mu?
Bu ortamın gelişmesinde
sosyo-ekonomik nedenlerin etkisi göz ardı edilemese de, temel etken
bazı çevrelerin ileri sürdüğü gibi Türkiyede güçlenen dinci
yapılanma ile buna koşut olarak azan dini fanatizm midir?
Bu bağlamda, Diyanet İşleri
Başkanı Sayın Ali Bardakoğlunun,
Batıda gittiğim her ülkede
Türkiyedeki ötekine saygıyı ve inanç özgürlüğünü
anlatırken, muhataplarım bana rahip cinayetlerini anımsatarak
siz öyle diyorsunuz ama Türkiyede rahipler öldürülüyor dediler. Şimdi
de Dink ve Malatyadaki cinayetleri zihinlerinde canlandıracaklar... Bu
kötü örnekleri basit polisiye vakası gibi algılamamız ve dünyaya
izah etmemiz mümkün değildir. Kurbanın dini, ırkı, dili ne
olursa olsun cinayet en büyük günahtır. Bu olay Türkiyenin
imajını gölgeleyecektir. Misyonerlikle ilgili kaygılar olabilir.
Ama hiçbir zaman o kaygılar İncil satan yayınevine
saldırmayı geçerli kılmaz. Yabancı
düşmanlığı Avrupada kınıyorsak ülkemizde de
kınamalıyız. Türkiye sevdası demek yabancılara ve
onların inançlarına da sahip çıkmaktır, boğazlamak
değil. Saldırının İncilin basılıp
satıldığı yere yapılmış olması bu
eylemin arkasında çok büyük oyun olduğunu gösteriyor. Bu olayın
polisiye yönünü, arkasında hangi örgütün olduğunu ve nelerin
hedeflendiğini bilmiyorum ama, bu eylemle Türkiyeye zarar verilmek
istendiği açıktır. Bence bu yapılan, ne vatanseverlik, ne
de din adına savunulamaz. Her ikisine de ihanettir.
Bu ifadeler,
uyarıcılığı yanında haklı bir öfke ve
tepkiyi de içeriyor. Çünkü son zamanlarda
karşılaştığımız vahşet tabloları,
ne tarihimizi, ne inancımızı, ne de kültürümüzü
yansıtıyor.
Ulusal çıkarlarımız
zarar görüyor
Hıristiyan din adamlarına ve
Gayrimüslimlere karşı vahşet olaylarının devam etmesi,
Türkiyenin dünyadaki imajını bulandırma ve ulusal
çıkarlarımıza da ağır zarar verme potansiyeline
sahiptir.
Nitekim, Türkiyedeki bazı Hıristiyan
mezheplerinin temsilcilerinin Hıristiyanlara yönelik cinayet ve eylemler
nedeniyle cemaatlerinin korku içinde yaşadıklarını
belirtmiş olmaları, Hollanda Protestan Kilisesi ile Dünya Kiliseler
Birliğinin Türkiyeyi Birleşmiş Milletlere şikâyet etmesine
ve bunun bir sonucu olarak Birleşmiş Milletler Din Özgürlükleri
Raportörünün ülkemizi takibe almak lüzumunu hissetmesine yol
açmıştır.
Bu ülkenin vatandaşları olarak
bizler, hiçbir şekilde, insanları kökeniyle, diniyle, mezhebiyle
değerlendiren bir kültürün parçası değiliz. Hepimiz, 72 millet
birdir diyen, herkesin kimliğine, dinine, inancına saygı
göstermeyi
Bu hususları dikkate alarak Türkiye
Büyük Millet Meclisinin, ahlaki, vicdani ve siyasi yönleri olan bu sorunun
üzerine kararlılık ve cesaretle gitmesinin ve karanlık
olayların üstündeki perdenin kaldırarak bu suçların tekerrürünün
önlenmesine yardımcı olmasının, Türkiyenin her kesimin
kimliğine, dinine ve mezhebine saygıyı öngören büyük tarih
geleneği ve kültürü açısından bir vecibe olduğunu ve
ülkemiz çıkarları açısından da kritik bir önem
taşıdığı takdir edilecektir.