DÖNEM: 23 CİLT: 14 YASAMA YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
62nci
Birleşim
9 Şubat 2008 Cumartesi
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- TBMM
Başkanı Köksal Toptanın, Anayasa değişikliği
müzakerelerinin büyük bir olgunluk ve hoşgörü ortamında
yapıldığını, teklifin lehinde ve aleyhindeki
görüşlerin konuşmacılar tarafından yerine
getirildiğini, özgür bir tartışma gerçekleştirildiğini
belirterek, Parlamentomuzun, önümüzdeki süreçte de sağduyu, hoşgörü,
karşılıklı sevgi, saygı ve uzlaşma çerçevesinde
faaliyetlerini sürdürmesini dileyen konuşması
III.
- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- 9.11.2006
Tarihli ve 5555 Sayılı Vakıflar Kanunu ve
Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme
Tezkeresi ve Adalet Komisyonu Raporu (1/24) (S. Sayısı: 98)
2.- İstanbul
Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve Osmaniye Milletvekili Devlet Bahçeli
ile 346 milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu (2/141) (S. Sayısı: 101 ve 101e 1inci ek)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 14.00te açılarak iki oturum yaptı.
Oturum
Başkanı ve TBMM Başkan Vekili Nevzat Pakdil,
Kahramanmaraşa kahramanlık unvanının verilişinin,
İstiklal Madalyasıyla ödüllendirilişinin ve ilin,
bağımsızlık mücadelesini zaferle
sonuçlandırdığı kurtuluşunun yıl dönümleri
nedeniyle Kahramanmaraşlıları kutlayan bir konuşma
yaptı.
Kahramanmaraş
Milletvekilleri Cafer Tatlıbal ve Mehmet Akif Paksoy,
Kahramanmaraşa
kahramanlık unvanı verilişinin 35inci, İstiklal
Madalyası verilişinin 83üncü ve ilin düşman işgalinden
kurtuluşunun 88inci yıl dönümleri nedeniyle
Kahramanmaraşlıların Kurtuluş Savaşında
gösterdikleri başarıya;
Tokat
Milletvekili Osman Demir, yükseköğrenim öğrencilerinin
sorunlarına,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadol, Kahramanmaraşa kahramanlık
unvanının verilişinin ve ilin düşman işgalinden
kurtuluşunun yıl dönümleri nedeniyle
Kahramanmaraşlıları kutlayan bir konuşma yaptı.
Kırklareli
Milletvekili Tansel Barış ve 20 milletvekilinin, başta Kütahyada
olmak üzere meydana gelen tren (10/120),
İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 19 milletvekilinin, Tuzla Tersaneler Bölgesinde
yaşanan iş (10/121),
Kazalarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki
yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin sırası
geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve Cumhurbaşkanınca bir daha
görüşülmek üzere geri gönderilen 9.11.2006 Tarihli ve 5555
Sayılı Vakıflar Kanununun (1/24) (S. Sayısı: 98) geri
gönderilen maddelerinin görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda
hazır bulunmadıklarından,
2nci
sırasında bulunan, İstanbul Milletvekili Recep Tayyip
Erdoğan ve Osmaniye Milletvekili Devlet Bahçeli ile 346 milletvekilinin,
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin (2/141) (S.
Sayısı: 101 ve 101e 1inci ek) ikinci görüşmesine, birinci
görüşmenin bitiminden itibaren kırk sekiz saat geçmeden
başlanamayacağından,
Ertelendi.
3üncü
sırasında bulunan, Araştırma ve Geliştirme
Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun Tasarısının
(1/483) (S. Sayısı: 95) görüşmelerine devam edilerek 3üncü
maddesine kadar kabul edildi, 3üncü maddesi üzerinde bir süre görüşüldü.
Kırıkkale
Milletvekili Osman Durmuş, tıp alanıyla ilgili yanlış
beyanların hekimlerin çalışma şartlarını
zorlaştırdığını ifade eden bir konuşma
yaptı.
Alınan karar
gereğince, 9 Şubat 2008 Cumartesi günü saat 11.00de toplanmak üzere
birleşime 18.54te son verildi.
|
|
Nevzat
PAKDİL |
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
|
|
|
Canan
CANDEMİR ÇELİK |
|
Yaşar
TÜZÜN |
|
Bursa |
|
Bilecik |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
|
|
|
|
Fatoş
GÜRKAN |
|
Yusuf
COŞKUN |
|
Adana |
|
Bingöl |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
9 Şubat 2008 Cumartesi
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 11.00
BAŞKAN: Köksal TOPTAN
KÂTİP ÜYELER: Canan
CANDEMİR ÇELİK (Bursa), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62nci Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayımız vardır, gündeme geçeceğiz.
II.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- TBMM Başkanı Köksal Toptanın, Anayasa
değişikliği müzakerelerinin büyük bir olgunluk ve hoşgörü
ortamında yapıldığını, teklifin lehinde ve
aleyhindeki görüşlerin konuşmacılar tarafından yerine
getirildiğini, özgür bir tartışma gerçekleştirildiğini
belirterek, Parlamentomuzun, önümüzdeki süreçte de sağduyu, hoşgörü,
karşılıklı sevgi, saygı ve uzlaşma çerçevesinde
faaliyetlerini sürdürmesini dileyen konuşması
BAŞKAN -
Gündeme geçmeden evvel değerli milletvekili arkadaşlarımla
bazı düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Biraz sonra önemli bir
Anayasa oylamasının ikinci turunu gerçekleştireceğiz.
Kuruluşundan bu yana geçen seksen sekiz yılda destansı birçok
kararları alan, Atatürk başkanlığında Kurtuluş
Savaşımızı yöneten, vazgeçilmez ülkümüz cumhuriyetimizi kuran,
bizi her geçen gün biraz daha çağdaş uygarlık düzeyine
yaklaştıran, devrimleri ve binlerce yasayı yapmayı
gerçekleştiren yüce Meclisimiz, önündeki Anayasa
değişikliği önerisi müzakerelerini de büyük bir olgunluk ve
hoşgörü ortamı içerisinde yapmış, önerinin lehinde ve
aleyhindeki görüşler konuşmacılar tarafından dile
getirilmiş, özgür bir tartışma gerçekleştirilmiştir.
Bu nedenle, tüm gruplara ve konuşmacı milletvekili
arkadaşlarıma teşekkür etmek istiyorum.
Sayın
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti, Anayasasında belirlenen,
demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Bu özellikler aynı
zamanda cumhuriyetimizin de karakteridir. Değiştirilemez,
değiştirilmesi teklif dahi edilemez bu özelliklerden demokratiklik Türkiye'nin
ileri hedefini, laiklik milletimizin yaşam biçimini ve devletin
karakterini, sosyal devlet olma insani ve beşerî özelliklerimizi ve bütün
bunların tacı hukuk devleti de bu temel normların bütünleyici
özelliğini ifade etmektedir. Milletimiz tarafından cumhuriyetimizin
temel nitelikleri olarak özümsenen bu özellikler aynı zamanda aziz
milletimizin tarihten gelen sevgi, hoşgörü, sağduyu ve iyi niyet
özelliklerinin de bir yansımasıdır. Bu nedenle, cumhuriyetimizin
temel niteliklerinden vazgeçmek, milletimizin karakter yapısını
terk etmek gibi bir şey olur ki bunu kimse düşünmez, düşünemez;
yapmaz, yapamaz. (CHP sıralarından Bal gibi de yaparlar! sesi) Bu
nedenle, Parlamentomuzun, önümüzdeki süreçte, bizden beklenen ve her zaman
gösterdiğimiz sağduyu ve hoşgörüyü,
karşılıklı saygı, sevgi ve uzlaşma özelliklerini
akıldan çıkarmadan, ayrışılan noktaları
değil, buluşulabilen noktaları aramaya çalışarak
faaliyetlerini sürdürmesini diliyorum. Şimdiye kadar pek çok zorluğu
aşan yüce Meclisimizin ülkemizi aziz Atatürkün hedef gösterdiği çağdaş
uygarlık düzeyinin üzerine iktidar ve muhalefetiyle el ele, gönül gönüle,
bu engin sağduyusuyla çıkaracağına, mutlaka bu hedefi
gerçekleştireceğine yürekten inanıyorum.
Bu duygularla
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum ve gündemimize geçiyoruz. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Sayın
milletvekilleri, alınan karar gereğince gündemin Kanun Tasarı
ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, 9.11.2006 Tarihli ve 5555 Sayılı Vakıflar
Kanunu ve Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü Maddeleri Gereğince
Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme
Tezkeresi ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- 9/11/2006 Tarihli ve 5555 Sayılı
Vakıflar Kanunu ve Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek
Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Adalet Komisyonu Raporu (1/24) (S.
Sayısı: 98)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada
yer alan, İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve Osmaniye
Milletvekili Devlet Bahçeli ile 346 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporunun ikinci
görüşmelerine başlayacağız.
2.- İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve
Osmaniye Milletvekili Devlet Bahçeli ile 346 Milletvekilinin; Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/141)
(S. Sayısı: 101 ve 101e 1 inci ek) (x) (xx)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerlerinde.
Sayın
Milletvekilleri, teklifin birinci görüşmeleri, bildiğiniz gibi,
7/2/2008 Perşembe günü saat 03.54te tamamlanmıştı.
Bilindiği gibi, Anayasa
değişiklik tekliflerinin ikinci görüşmesinde, teklifin
tümü ve maddeleri üzerinde görüşme açılmamakta, yalnızca
maddeler üzerinde verilmiş değişiklik önergeleri
görüşülmekte, birinci görüşmede üzerinde değişiklik teklifi
bulunmayan bir madde hakkında ikinci görüşmede önerge
verilememektedir. Teklifin birinci görüşmelerinde, tüm maddeleri üzerinde
önerge verilmiştir.
Şimdi
teklifin 1inci maddesini okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASININ BAZI
MADDELERİNDE DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA
DAİR KANUN TEKLİFİ
Madde 1- 7/11/1982
tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 10
uncu maddesinin dördüncü fıkrasına, bütün işlemlerinde
ibaresinden sonra gelmek üzere ve her türlü kamu hizmetlerinden
yararlanılmasında ibaresi eklenmiştir.
(x)
101 S. Sayılı Basma Yazı 6.2.2008 Tarihli 59uncu Birleşim
tutanağına eklidir.
(xx)
101e 1inci ek S. Sayılı Basmayazı, bu birleşim
tutanağına eklidir.
BAŞKAN
Değerli arkadaşlarım, madde üzerinde üç önerge vardır.
Önergeleri, önce
geliş sırasına göre okutacağım, sonra
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 101 sıra sayılı yasa tasarısının 1 inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan Sırrı
Sakık
Şırnak Muş
Madde 1-
7.11.1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 10 uncu maddesinin dördüncü fıkrasına bütün
işlemlerinde ibaresinden sonra gelmek üzere ve her türlü kamu
hizmetlerinden yararlanmasında, zorundadırlar ibaresinden sonra da
farklı kültürlere saygı gösterilir ve yaşatılır
ibaresi eklenmiştir.
BAŞKAN
Değerli milletvekili arkadaşlarım, şimdi
okutacağım iki önerge en aykırı önerge olup, aynı
mahiyettedir. Bu nedenle, önergeleri ayrı ayrı okutup
işlemlerini birlikte yapacağım, önerge sahiplerinin istemleri
hâlinde de ayrı ayrı söz vereceğim.
Şimdi,
önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Anayasa
değişikliği teklifinin ikinci tur görüşmelerinde; teklifin
birinci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını
saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/101 Sıra
Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1
inci maddesinin Teklif metninden çıkarılmasını ve madde
numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Canan
Arıtman |
Nesrin Baytok |
Hakkı Suha
Okay |
|
İzmir |
Ankara |
Ankara |
|
Ali Rıza
Öztürk |
Ali İhsan
Köktürk |
Atila Emek |
|
Mersin |
Zonguldak |
Antalya |
|
Şahin
Mengü |
Halil Ünlütepe |
Bihlun
Tamaylıgil |
|
Manisa |
Afyonkarahisar |
İstanbul |
BAŞKAN
Komisyon önergelere katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge sahibi arkadaşlarım?
Sayın
Arıtman, buyurunuz efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın
Arıtman, süreniz beş dakikadır.
CANAN ARITMAN
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Anayasanın Eşitlik ilkesini düzenleyen 10uncu maddesinde büyük
bir eşitsizliğe, ayrımcılığa ve
kadınların geriye götürülüşüne neden olacak bir düzenlemenin
getirilmesi çağdaş Türk toplumunu derinden yaralamaktadır.
Türban,
artık dinî bir mesele değildir; günümüz Türkiyesinde
tarikatların ve emperyalizmin bayrağı hâline getirilmiş bir
siyasi simgedir, bir üniformadır. İktidar ve yandaşları,
din kisvesi altında laik, demokratik rejim karşıtı olarak
kullandıkları bu siyasi simgeyi toplumumuza dayatmaya
çalışmaktadırlar; türban, amaçları doğrultusunda
kullandıkları bir araçtır. Bu sistemde, ne yazık ki,
kadınlar hem figüran hem de kurban konumundadır. Laik, demokratik
cumhuriyet kadını yücelterek, yükselterek kuruldu, ama ne yazık
ki, bugün, tersine, kadınlar geriye götürülerek yıkılmak
isteniyor. Türban, masum bir bireysel özgürlük ve eşitlik meselesi de
değildir. Kadın ayrımcılığı,
kadının tahakküm altına alınması ve gericiliğe
dayalı bu yasal değişiklik özgürlük ve eşitlik adı
altında yutturulmak istenmektedir. Bu büyük yutturmaca, cumhuriyetin
nimetlerinden yararlanmak suretiyle ve cumhuriyete karşı
gerçekleştirilmektedir.
Türban
bayrağı altında laik, demokratik cumhuriyete karşı
yürütülen bu karşı devrim hareketi, iç ve dış güçler
tarafından finanse edilen, planlı bir harekettir; yabancı
fonlarla beslenip, semirtilmiştir. Ukraynanın Turuncu Devrimi gibi,
bu da ne yazık ki, Türkiye'nin kara devrimidir. Kara devrimin öncüleri
asla girme niyetinde olmadıkları AByi de, demokrasinin güçlenmesi,
bireysel özgürlüklerin arttırılması kavramlarını da
kendi yollarında araç olarak kullanmaktadırlar. Bunlar, asla
kendileri için bir amaç olmamıştır. Kara devrimin amacı ne
dindir, ne bireysel özgürlüklerdir, ne de eşitliktir. Finansörleri
tarafından yönlendirilen bu hareketin amacı, ülkemizi ve gücünü ele
geçirmektir. Amaç, Türkiye Cumhuriyetini kuran o özgür ruhun gücünü
karanlığın gücüyle örtmektir.
Bugün kara
devrimin ilk adımı atılmakta, ilk yasası
çıkartılmaktadır. Kara devrim, iktidar mensuplarının
dediği gibi kademe kademe ama hızlı bir şekilde
ilerlemektedir. İmam-hatip katsayıları, Yargıtay
Kanunundaki değişiklikler, vakıflar yasa tasarıları
kara devrimin önümüzdeki günlerde fütursuzca atacağı bir sonraki
adımlardır. Daha sonraki adımlar kamuda, orta ve
ilköğretimde türban olacaktır. Ta ki, kadınlar örtünmeden
sokağa çıkmaktan korkana kadar. Ta ki, kız öğrenciler
türbansız okula alınmayana kadar. Ta ki, kara korku tüm yüreklere
çökene kadar. Maalesef, inanılmaz bir toplumsal aymazlık sonucu
halkın kutsal din değerleri ve içinde bulunduğu ekonomik
zorluklar sömürülerek, bu devrim hareketi aslında büyük bir
çoğunlukla gerçekleştirilmiştir. Türkiye, artık, fiiliyatta
laik, demokratik bir cumhuriyet olarak yönetilmemektedir. Kara devrim sinsi bir
despotizmle gerçekleştirilmektedir. Despotizm her alanda etkilidir.
Yapılan atamalarla özerk kurumların özerklikleri ortadan
kaldırılmıştır. Bu kurumların başındaki
temsilcilere Hele bir dediğimizi yapmasın şeklinde yaklaşıldığı
bilinmektedir.
Hepsinden
önemlisi, yargı bağımsızlığı gittikçe
güçlenen bir şiddetle yara almaktadır. İktidarın
karşısındaki söylemler en saygın makamlardan gelse bile
terbiyesizce, şiddet yüklü söylemlerle susturulmak istenmektedir. Ya bizdesin ya da susacaksın!
dayatması her kademede hissedilmektedir. Özgürlük ve demokrasi adı
altında Türkiye despot bir rejim ile
tanıştırılmıştır. İktidar ve
destekçileri bu kara hançeri milletin kalbine saplamadan önce durup
düşünmelidir. Çünkü o yaradan çıkacak ışık kendilerini
kör edecektir. (CHP sıralarından alkışlar) Çünkü tarih
onları mutlaka yargılayacaktır. (AK Parti sıralarından
Allah Allah! sesleri)
BAŞKAN
Lütfen arkadaşlar, lütfen
CANAN ARITMAN
(Devamla) Tamam efendim.
Vatanını,
milletini gerçekten sevenlerin
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Arıtman, süreniz bitti, bir dakika ek süre veriyorum efendim.
Buyurunuz.
CANAN ARITMAN
(Devamla) Tamam efendim.
Vatanını,
milletini gerçekten sevenlerin, toplumsal uzlaşının
olmadığı, tam tersine derin bir ayrışma ve kaosa neden
olacağı açıkça görülen bu olayda emperyalizmin tarikatçı
uşaklarıyla iş birliği içinde olmamaları gerekir.
Milliyetçiliğin, vatanseverliğin ispatlanacağı yer
burası, zamanı da bugündür.
Kadınlarımızın
geriye götürülmesine, ülkemizin Orta Çağ karanlığına, Orta Doğu
bataklığına çekilmesine asla izin vermeyeceğiz. Gerçek
anlamda eşitlikten, çağdaşlıktan yana olan tüm
yurttaşlarımızla birlikte direneceğiz.
Değerli
milletvekilleri, bu yüce Meclis aziz vatanımızı kurtaran ve laik
cumhuriyetimizi kuran Meclistir. Sakın ola ki yıkanı da
olmasın!
Milletvekili
yeminine sadakat gösterecek olan tüm vekillerimin önünde saygıyla
eğiliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Arıtman.
Sayın Genç,
buyurunuz efendim.
Sayın Genç,
konuşma süreniz beş dakikadır.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye
Cumhuriyeti devletinin kuruluşunda yurdumuzu şer düşman
güçlerine karşı, bu Mecliste onuruyla şerefiyle mücadele veren o
milletvekillerinin kurduğu laik Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve hukuk
devletinin bugün mezara gömülmesinin oturumunu yapıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Genç
Sayın Genç
Bir dakikanızı rica edebilir miyim.
Biz yanlışlık yaptık, onu bir düzeltelim.
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, bir şey olmaz, ne olacak, beş dakika fazla
konuşsak ne olacak Sayın Başkan? Yani, bir şey
kaybetmezsiniz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun, buyurun. Bir dakika fazla konuştunuz zaten, buyurun.
KAMER GENÇ
(Devamla) Değerli milletvekilleri, AKP iktidara geldi, mali denetim
kanununu çıkardınız, devletin ekonomisini çökerttiniz. Binlerce,
iç denetime eleman atadınız, her birisi ayda 3 milyar para
alıyor, üç senedir bir tane iç denetim raporu düzenlenmedi. Bugün bu
kanunu geçireceksiniz, yarına Vakıflar Kanununu çıkaracaksınız,
İstanbulu ecnebilere vereceksiniz. Vakıflar
Bunu zamanım
olmadığı için şey etmiyorum, ama sizlere bir şey
tavsiye ediyorum: Lütfen, o Vakıflar Kanunu çıkarılmadan önce
gidin, bu vakıflar nedir, kimlere ne veriyor, İstanbulda bir
inceleme yapın gelin, rica ediyorum size. Eğer vatanseverlik duygunuz
varsa.
Değerli
milletvekilleri, bakın, burada getirilen şey şu: Bir defa,
Anayasanın 138inci maddesi ile 153üncü maddesinde yargı
kararlarına uyma zorunluluğunu getiren Anayasa hükmünü ortadan
kaldırmak istiyorsunuz. Yani, türbanın üniversitelerde
takılmayacağı, takıldığı takdirde laik
Türkiye Cumhuriyetinin zedeleneceği yolundaki Anayasa Mahkemesi
kararını, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararını
ve Danıştay kararlarını ortadan kaldırmaya
çalışıyorsunuz. Bunun anlamı, laik, hukuk devleti ilkesini
ortadan kaldırmaktır, ayrıca da laiklik ilkesini ortadan
kaldırıyorsunuz. Bu laiklik ilkesinin ortadan
kaldırılmasına yönelik eylemi de, Anayasanın 2nci
maddesinin ortadan kaldırılması anlamına geldiği yine
Anayasa Mahkemesi kararlarında belirtilmiştir. Hukuk devletidir bu,
bu bir şekil meselesidir. Anayasa Mahkemesine gidildiği takdirde ben
de imza vereceğim. Bu şekilden dolayı, yani, Anayasa
değişikliğini Anayasa Mahkemesi denetlemez ama Anayasanın
çatısını ortadan kaldıracak, Anayasayı
kaldıracak, şahdamarını kesecek böyle bir
değişikliğin, esasen teklif edilmemesi gerekirdi, esasen
Sayın Meclis Başkanının da bunu komisyona havale etmemesi
gerekirdi.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, bununla laikliği kaldırıyorsunuz
da, sizin Genel Başkanınız diyor ki: Laikliğin
teminatı benim. Sen laikliği tanımıyorsun yahu. Sen
diyorsun ki: Devlet laik olmaz, kişiler laik olur. E, sen kişi
değil misin? E, kişi nasıl laik olur? Sen hem bir yandan laik
değilsin hem de diyorsun ki: Ben
laikliğin teminatıyım. (AK Parti sıralarından
gürültüler) Bakın, değerli
milletvekilleri, Sayın Başkan biraz önce hoşgörü ve sevgiden
bahsetti.
Değerli
milletvekilleri, bu memleket kan üzerine kurulmuştur, mücadele üzerine
kurulmuştur. Bu memleketi, kanıyla, canıyla kuran; laik Türkiye
Cumhuriyetini getiren bu kişilerin kurduğu bu cumhuriyet
yıkılırken gözlerimizin önünde biz nasıl hoşgörü
göstereceğiz, biz nasıl hoşgörülü olacağız, biz
nasıl susacağız değerli milletvekilleri? Böyle bir şey
olur mu? (CHP sıralarından alkışlar)
Bakın,
sevgili milletvekilleri, Yüce Atatürk diyor ki: Vatan söz konusuysa gerisi
laftır. (AK Parti sıralarından gülüşmeler) Niye
gülüyorsunuz ki.
BAŞKAN
Lütfen arkadaşlar
KAMER GENÇ
(Devamla) Vatan söz konusuysa gerisi teferruattır. diyor. Neyse
konuşmamı şey edeyim. Ama, siz AKPliler dediniz ki bu
lafı: Eğer oy söz konusuysa gerisi teferruattır.
Bazıları da dedi ki: Hasat söz konusuysa gerisi teferruattır.
Değerli
milletvekilleri, ben, şimdi, burada, tek milletvekili olmasaydım ne
yapardım biliyor musunuz? Bu kürsüyü bugün işgal ederdim, bu kanunu
çıkartmazdım. Çünkü bu kanunun bugün burada
çıkarılmaması lazım. Çünkü bu kanun
Arkadaşlar, bu
bir mücadeledir, bu, laik Türkiye Cumhuriyeti devletini ortadan
kaldırmaktır. Laik Türkiye Cumhuriyeti devletinin ortadan
kaldırıldığı gün, biz, böyle, efendim, majestelerinin
muhalefetini yapamayız ki, majestelerinin muhalefetiyle bunlar olmaz.
Çünkü artık sizler gemi
(AK Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Arkadaşlar, lütfen laf atmayın.
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, şimdi, tabii bunu benim süreme de ilave edeceksiniz
Sayın Başkanım. (AK Parti sıralarından
gülüşmeler)
Şimdi, ben,
bu Anayasa çıktığı takdirde Türkiye Cumhuriyeti devletinin
çok ciddi sıkıntılar içine gireceği
Bakın, belli
başlı o sizin ulema dediğiniz kişiler diyorlar ki:
Kardeşim, türban, örtü Kuranın emri değil. Ben bunun
çaresini söyledim.
Ben, muhalefet
partisindeki milletvekillerinden de rica ediyorum: Beyler, gelin biz bu
kürsünün etrafında toplanalım, bugün bu Anayasa oylamasını
yapmayalım. (AK Parti sıralarından gürültüler) Bunun
sorumluluğu
Bakın, tarih sizi affetmez!
YUSUF COŞKUN
(Bingöl) Yuh be!
KAMER GENÇ
(Devamla) Biz, bunu bugün burada çıkartmayalım, ondan sonra
salıya kalsın. Salıya kadar görecek, ondan sonra, bakın,
millet şey edebilir
(AK Parti sıralarından gürültüler)
Arkadaşlar,
mücadele, cumhuriyet mücadelesini veren insanlar kan verdiler, can verdiler.
Onlar, asil ve soylu insanlardı.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Genç
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Devamla) Asil ve soylu insanlara yakışan, bu memleketi parçalamaya
ve yok etmeye götüren insanlara karşı
BAŞKAN
Sayın Genç, süreniz bitti. Bir dakika ek süre veriyorum, lütfen bitirin.
Buyurun.
KAMER GENÇ
(Devamla) Bu ülkenin
Gerçekten laik cumhuriyeti savunanlar, böyle lafla,
majestelerinin muhalefetiyle olmaz! Eylemle olur arkadaşlar, eylemle,
eylemle! (AK Parti sıralarından gürültüler)
Burası
Türkiye Cumhuriyeti devletidir, laik cumhuriyeti yıkamazsınız!
Muhalefet
partisindeki milletvekilleri, buyurun buraya, bu kanunu çıkarmayalım
arkadaşlar, buyurun bu kürsünün etrafını saralım. Gelin,
işte eylem budur! (AK Parti sıralarından gülüşmeler)
BAŞKAN
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Devamla) Gülünecek bir şey söylemiyorum arkadaşlar.
BAŞKAN
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Devamla) Bu kanun çıktığı zaman, Türkiye'nin
başına büyük belalar getirecektir. Üniversitelerimize kavga
gelecektir. Bu memleketin yargısı buna karşı, üniversitesi
karşı. Siz diyorsunuz ki, biz bunu çıkarırsak
Bu memlekete
fayda değil parçalanma getireceksiniz, üniversitelerde
öğrencilerimizin okuma haklarını elinden alacaksınız.
Onun için,
lütfen, buyurun gelin, şu kürsünün etrafında toplanalım ve bugün
bu kanunu çıkarmayalım, birinci oylamasını yapmayalım.
Laik Türkiye Cumhuriyeti devletini birinci oylamada yoğun bakıma
koydunuz, bu oylamada çıkarsa öldüreceksiniz. Onun için, lütfen, gelin bu
kürsü etrafında benim destekçim olun ve biz, bunun mücadelesini
yapalım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ
(Devamla) Sayın Başkan, siz de bana müsamaha gösterin.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Devamla) Ben burayı terk etmiyorum, muhalefetteki
arkadaşlarımı buraya çağırıyorum.
BAŞKAN
Sayın Genç, teşekkür ediyorum.
KAMER GENÇ
(Devamla) Teşekkür ediyorum, ama benim, düşman ayağı
Polatlıya geldiği zaman orada patlayan top seslerinden duyduğum
üzüntüyü, acıyı şu anda duyuyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Başkan, sana bir şey söylüyor.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Genç, lütfen
KAMER GENÇ
(Devamla) Muhalefetteki milletvekili arkadaşlarım, buyurun, biz bu
kürsüde bugün bu Anayasa oylamasını yaptırmayalım. (AK
Parti sıralarından gürültüler)
FATİH ÖZTÜRK
(Samsun) Hadi! Hadi!
BAŞKAN
Sayın Kamer Genç
Arkadaşlar,
lütfen
Lütfen
KAMER GENÇ
(Devamla) Onun için, lütfen, laik Türkiye Cumhuriyeti devletini
düşünenler, buyursun gelsin yanıma.
BAŞKAN
Sayın Genç
Sayın Genç, bu sizin ifade ettiğiniz biçimde bir
yasa yapma biçimi var mı ?
KAMER GENÇ (Devamla)
Efendim, var da Sayın Başkan
BAŞKAN
Bizim Anayasamızda var mı? İç Tüzükümüzde var mı?
KAMER GENÇ
(Devamla) Ama, bir devletin çatısı yok ediliyorsa, bir devlet yok
ediliyorsa
BAŞKAN
Hayır, Türkiye Cumhuriyeti devleti öyle yok edilemez.
KAMER GENÇ
(Devamla)
laik cumhuriyet yok ediliyorsa, bunun için, majestelerinin
muhalefeti gibi mücadele vermeyeceksiniz.
BAŞKAN
Sayın Genç, siz yaptınız muhalefetinizi, buyurunuz.
KAMER GENÇ
(Devamla) Bu tavrın da yolu kavgadır. (AK Parti
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın Genç, lütfen, müzakereleri sabote edecek davranışlardan
kaçınınız. Lütfen yerinize buyurunuz.
KAMER GENÇ
(Devamla) Siz hangi mücadeleyle laik Türkiye Cumhuriyeti devletini ortadan
kaldırıyorsunuz? (AK Parti sıralarından Otur yerine
sesleri, gürültüler) Hangi mücadeleyle?
NUSRET BAYRAKTAR
(İstanbul) Nereden çıkarıyorsun?
BAŞKAN
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Devamla) Hangi zaferi kazandınız? Geldiniz, ondan sonra, milleti
kandırdınız
BAŞKAN
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 11.26
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 11.34
BAŞKAN: Köksal TOPTAN
KÂTİP ÜYELER: Canan Candemir ÇELİK (Bursa),
Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62nci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
101 ve 101e
1inci ek sıra sayılı Anayasa Değişikliği
Teklifinin görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerlerinde.
Teklifin 1inci
maddesi üzerinde, İzmir Milletvekili Canan Arıtman ve
arkadaşları ile aynı mahiyette Tunceli Milletvekili Kamer
Gençin önergelerini birlikte oylarınıza sunacağım: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkanım, efendim, aslında bu kanunun
bugün burada oylanmaması lazım. Sayın Başkanım, ben
eylemime devam ediyorum efendim.
O zaman bana
İç Tüzük hükümlerini uygulayabilirsiniz Sayın Başkanım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 101 sıra sayılı yasa tasarısının 1 inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
Madde 1-
7.11.1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 10 uncu maddesinin dördüncü fıkrasına bütün
işlemlerinde ibaresinden sonra gelmek üzere ve her türlü kamu
hizmetlerinden yararlanmasında, zorundadırlar ibaresinden sonra da
farklı kültürlere saygı gösterilir ve yaşatılır
ibaresi eklenmiştir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkanım, ben milletvekiliyim, beni dinlemek
zorundasınız.
Sayın
Başkanım, bu kanunun bugün buradan çıkmaması lazım, bu
kanıma dokunuyor efendim.
BAŞKAN
Komisyon?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Kaplan, buyurun efendim. (DTP sıralarından
alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkanım, efendim ben burada eylem
koymuşum, bir milletvekiliyim. Benim eylemimi sona erdirmeden siz
başkasının ismini
BAŞKAN
Sayın Genç, böyle bir şey olabilir mi?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim olur tabii, niye olmasın?
BAŞKAN
Nasıl eylem koyuyorsunuz? Türkiye Büyük Millet
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, ben bugün bu kanunun çıkmasını
Bu, Laik
Türkiye Cumhuriyeti devletinin sonu olur diyorum.
BAŞKAN - Bir
dakika, bir dakika
Lütfen, bir dakika
Türkiye Büyük
Millet Meclisinin nasıl çalışacağı
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, İç Tüzükü
uygulayın o zaman, İç Tüzükü uygulayın.
BAŞKAN -
İç Tüzükte de, Anayasada da açıkça bellidir, gelenekleriyle
bellidir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Tamam Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Siz
söyleyeceğinizi söylediniz, şimdi lütfen yerinize oturun, buyurun
efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ama, efendim İç Tüzükü uygulayın.
BAŞKAN
Lütfen, rica ediyorum, İç Tüzükü uyguluyorum ben.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Uygulayın o zaman. Yani, ben burada eylemime devam ederken bu
milletvekilinin çıkıp konuşmaması lazım. Böyle
şey olmaz ki efendim!
BAŞKAN -
Sayın Kaplan, buyurun efendim, süreniz beş dakika.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bugün tarihî bir gün ülkemiz açısından ve biz, başından
beri, bu tür değişikliklerin, 70 milyon insanımızı
ilgilendiren hassas konularda mutabakatın, uzlaşının ülke
çıkarlarına olacağını, sorun çözelim derken sorun
üretir bir yaklaşımın ülkemize zarar vereceğini hep
söyledik.
Bugün
görüşülmekte olan Anayasanın 10 ve 42nci maddesi bu hâliyle
değişse bile, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Avrupa Mahkemesi
kararları doğrultusunda ve özellikle YÖK, ek 17nci maddede bir
uzlaşı sağlanamadığı takdirde yargısal sorun
ve toplumsal karmaşa demektir. Bunun da baş sorumlusu, bu konuda
uzlaşıyı reddeden iktidar partisi AKP ve birlikte önerge
hazırlayan MHPdir. Bizleri dışlayan bir
anlayışın, yaklaşımın getireceği nokta da
budur. Ancak biz, fikirlerimizi, düşüncelerimizi oya
dönüştürdüğümüz zaman, duygularımızla hareket eden bir
parti değiliz.
Bizim
programımızda Eğitim alanında kadınlara fırsat
eşitliği sağlanacaktır. deniliyor. Bizim
programımızda Kadına yönelik her türlü ayrımcılığı
ortadan kaldıracak yasal düzenlemeler yapılarak, başta CEDAW
olmak üzere, cinsler arası eşitliği sağlayacak tüm
uluslararası sözleşmelerin gerekleri yerine getirilecektir.
deniliyor. Biz bu gerekle, bu inançla programımız doğrultusunda
evet oyu kullanırken çekincelerimizi de tekrar tekrar söylüyoruz.
Dışlayıcı, Meclis iradesini dışlayıcı,
grubumuza 2 milyon oy veren seçmenimizi dışlayıcı
anlayışı burada tekrar kınıyorum ve bu gerginlik
ortamının baş sorumlusu olarak gösteriyorum.
Bu konuda basında
çıkan makaleler, yazılar 17nci maddenin kapsamının dahi
sorunu çözmeyeceğini ortaya koyarken, iktidar partisine şuradan
dikkat çekmek istiyorum: Anayasa hazırlattığınız
Sayın Özbudun, Sayın Yazıcı dahi 17nci maddenin bu
şekliyle, bu Anayasa maddeleriyle sorunun çözülmeyeceğini söylüyorsa,
oturun bir daha düşünün, bir daha düşünün, bin defa düşünün.
Hiç kimsenin bu
ülkede laik-antilaik kamplaşmasına ülkeyi getirmeye hakkı
yoktur. Zaten gerilme yaşayan ülkemizde sağcı-solcu,
laik-antilaik, Türk-Kürt çatışması ortamlarından
kaçınmak, yüce Meclisin temsiliyet oranı bulunduğu burada
uzlaşıyı öne çıkarmak gerekiyor.
Sunduğumuz
önergeye gelince: Biz, çok kültürlü, çok dilli bir demokrasiden yanayız ve
mevcut devlet yapılanmalarının eskidiğini söylüyoruz.
Artık,
çağdaş, demokratik, uygar, güçlü ve kalkınmış bir
Türkiye için, 21inci yüzyıla ayak basan aydınlık Türkiye için,
Orta Çağdan kurtulmuş ve feodal kalıntıları
yenmiş bir Türkiye için, günümüzde yaşanan laik-İslamcı
cepheleşmeden kurtulmuş, gerçek anlamda demokratik, laik bir Türkiye
için, bölücülük fobisinden sıyrılmış, kardeşçe ve
birlik beraberlik içinde yaşayan bir Türkiye için, özetle, ülke
ölçeğindeki hedefleri gerçekleştirmesinin ön şartlarından
birisinin de farklı kültürlerimizi yaşatmak ve saygı
göstermekten geçer.
Burada,
Anayasanın bu maddesindeki bu değişiklik önergesiyle biz daha
fazla özgürlükleri savunuyoruz. Biz diyoruz ki: Türkiyede Türkü, Kürtü,
Arapı, Çerkezi, Gürcüsü, Arnavutu, Süryanisi, Keldanisi, Ermenisi,
Pomakı, bunların hepsi, ülkemizin birer çiçeği, birer
zenginliğidir. Bunların hepsini kucakladığımız
zaman, bunların hepsini birlikte yaşadığımız
zaman -o güzelim tabloyu- bu ülkede, demokrasi içinde,
ayrılıkların harcı değil, demokrasimizin
birleştirici harcı olduğunu elbette anlarız.
Eğer
samimiyse iktidar partisi, bu konuda farklı kültürlere saygılı
olduğunu iddia ediyorsa, bu önergeyi desteklemelidir. Aynı
şekilde ana muhalefet partisine de söylüyorum, bu konuda
çalışmaları olduğunu da biliyorum. Farklı kültürlerin
-saygı ve- yaşatılması, Avrupa Birliği
Anayasasında da yer almış evrensel bir ölçüdür. Biz şunu
diyoruz DTP olarak: Evet, bugün de evet oyu vereceğiz, ama şunu da
yüce Mecliste söylemeden geçmeyeceğim.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Kaplan, bir dakikalık ek süre veriyorum.
Buyurunuz
efendim.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Bağlıyorum Sayın Başkan.
Hiçbir
yurttaş, etnik kökeni, dini, dili, mezhebi, siyasi düşüncesi yok
sayılarak, o ülkenin mutlu, eşit ve özgür yurttaşı olamaz.
Bugün Sıhhiye Meydanında eylem hakkını kullanan,
demokratik eylem hakkını kullanan binleri, sivil toplum örgütlerini
de yok sayamayız. Bu ülkede bütün farklılıkları,
farklı düşünceleri dikkate almak ve uzlaşı yapmak
zorundayız.
Buradan tarihî
bir çağrıda bulunuyorum: Gelin, bütün liderler, 17nci madde için
uzlaşalım, ülkeyi bu sorundan kurtaralım. Bu sorunu kim ki
besliyor, kim ki bu gerginliği besliyorsa bunun altında
kalacaktır diyoruz. Bu sorunun çözümü, özgürlüklerin çözümü Türkiyede
barış ve güvenlik ortamını da sağlayacaktır
diyoruz.
Bu duygularla
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge
kabul edilmemiştir.
Değerli
arkadaşlarım, şimdi, teklifin 1inci maddesinin gizli
oylamasına başlayacağız.
Gizli
oylamanın ne şekilde yapılacağını yüce heyetinize
arz ediyorum: Komisyon ve Hükûmet sıralarında yer alan kâtip
üyelerden komisyon sırasındaki kâtip üyeler Adana'dan başlayarak
İstanbula kadar (İstanbul dâhil) ve Hükûmet sırasındaki
kâtip üyeler ise İzmirden başlayarak Zonguldaka kadar (Zonguldak
dâhil) adı okunan milletvekiline biri beyaz, biri yeşil, biri de
kırmızı olmak üzere üç yuvarlak pul ile mühürlü zarf verecek ve
pul ve zarf verilen milletvekilini ad defterine işaretleyecektir.
Milletvekilleri,
Başkanlık kürsüsünün sağında ve solunda yer alan oy verme
yerlerinden başka yerde oylarını kullanamayacaklardır.
Vekâleten oy
kullanacak bakanlar da yerine oy kullanacakları bakanın ilinin
bulunduğu bölümde oylarını kullanacaklardır.
Bildiğiniz
üzere, bu pullardan beyaz olanı kabul, kırmızı olanı
ret, yeşil olanı ise çekimser oyu ifade etmektedir.
Oyunu kullanacak
sayın üye, kâtip üyelerden üç yuvarlak pul ile mühürlü zarfı
aldıktan ve adını ad defterine işaretlettikten sonra
kapalı oy verme yerine girecek, oy olarak kullanacağı pulu
burada zarfın içerisine koyacak, diğer iki pulu ise ıskarta
kutusuna atacaktır. Bilahare oy verme yerinden çıkacak olan üye, oy pulunun
bulunduğu zarfı Başkanlık Divanı kürsüsünün önüne
konulan oy kutusuna atacaktır.
Oylamada adı
okunmayan milletvekiline pul ve zarf verilmeyecektir.
Sayın kâtip
üyelerimizden bu hususlara riayet etmelerini ve milletvekillerinin de pul ve
zarf aldıktan sonra adlarının ad defterine
işaretlendiğine dikkat etmelerini istirham ediyorum.
Şimdi gizli
oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.
Adı
okunmayan arkadaşım lütfen gelmesin. Kâtip üye
arkadaşlarımız o zaman süratli işaretleme
yapamıyorlar.
(Oyların
toplanmasına başlandı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Anayasa değişikliği oylamasında
Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğanın yerine Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Cemil Çiçek,
Devlet Bakanı Sayın Mustafa Said Yazıcıoğlunun yerine
Devlet Bakanı Sayın Mehmet Aydın, Millî Savunma Bakanı
Sayın Vecdi Gönülün yerine Tarım ve Köyişleri Bakanı
Sayın Mehdi Eker, Dışişleri Bakanı Sayın Ali
Babacanın yerine İçişleri Bakanı Sayın Beşir
Atalay, Devlet Bakanı Sayın Murat Başesgioğlunun yerine
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik, Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Hilmi Gülerin yerine Kültür ve
Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay vekâleten oy
kullanmışlardır.
Bilgilerinize
sunarım.
(Oyların
toplanmasına devam edildi)
BAŞKAN
Oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok.
Oy verme
işlemi bitmiştir.
Lütfen
kupaları kaldırınız.
(Oyların
ayrımına başlandı)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Yaşar Bey, yavaşlatma eylemi mi var!
GÜROL ERGİN
(Muğla) Bir oylama üç saat sürer mi Başkan? Bir oylama üç saat mi
sürer?
BAŞKAN
Tasnifini yapıyoruz. Şimdi, sanıyorum, temel sorunumuz,
milletvekili arkadaşlarımız ismi okunmadan buraya geldikleri
için işaretlemeyi yapan kâtip üye arkadaşlarımız zorluk
çekiyorlar. Oysa, ismi okunan arkadaşımız gelse
ESFENDER KORKMAZ
(İstanbul) İki masa olması lazım.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) İki masa olması lazım Sayın
Başkanım. Geçen hafta iki masa vardı orada.
BAŞKAN
Peki, iki masa yapalım.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Çift sıraydı dün.
BAŞKAN
Hocam, anlaşıldı.
MEVLÜT
COŞKUNER (Isparta) Mitinge gideceğiz mitinge.
BAŞKAN
Miting saati kaçta? Daha var vakit.
Peki
arkadaşlar, çift sıra yapalım.
Yine de, ismi
okunmayan arkadaş gelmesin oy kullanmaya arkadaşlar.
(Oyların
ayrımına devam edildi)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının
Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 1inci maddesinin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:
Oy sayısı :
519
Kabul :
403
Ret :
107
Çekimser : 4
Boş : 5
(AK Parti
sıralarından alkışlar)
Böylece, 1inci
madde, Anayasanın ve İç Tüzükün öngördüğü oy yüzdesini
aşmak suretiyle kabul edilmiştir.
2nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2- Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 42 nci maddesine altıncı
fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
Kanunda
açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimse
yükseköğrenim hakkını kullanmaktan mahrum edilemez. Bu
hakkın kullanımının sınırları kanunla
belirlenir.
BAŞKAN
Madde üzerinde verilmiş üç adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 101e 1 inci Ek sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 2 nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve
maddeye aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 2- Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 42 nci maddesine altıncı
fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra
eklenmiş ve dokuzuncu fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
Resmî dil Türkçe
dışında tüm dillerin eğitim ve öğretim
kurumlarında okutulması ve öğretilmesi talebe
bağlıdır ve kanunla düzenlenir.
Hasip Kaplan Sırrı
Sakık Bengi
Yıldız
Şırnak Muş Batman
BAŞKAN
Değerli arkadaşlarım, şimdi okutacağım iki önerge
aynı mahiyettedir; okutup işleme alacağım.
Birinci önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
101e 1. ek S.
Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 2
nci maddesinin Teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Canan
Arıtman Bihlun
Tamaylıgil Ali Rıza
Öztürk
İzmir İstanbul Mersin
Atila
Emek Hakkı Suha
Okay Şahin Mengü
Antalya Ankara Manisa
Ali İhsan
Köktürk Nesrin Baytok Halil Ünlütepe
Zonguldak Ankara Afyonkarahisar
BAŞKAN
Diğer önergeyi okutuyorum.
T.B.M.M.
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Anayasa değişiklik teklifinin 2nci maddesinin Anayasaya
aykırı olduğundan dolayı metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ediyoruz.
Tayfun
İçli Hasan
Erçelebi Harun Öztürk
Eskişehir Denizli İzmir
Süleyman
Yağız Recai
Birgün Hasan Macit
İstanbul İzmir İstanbul
BAŞKAN
Hükûmet aynı mahiyetteki bu iki önergeye katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Komisyon?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Arıtman, söz istiyor musunuz?
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Bihlun Tamaylıgil konuşacak efendim.
BAŞKAN
Sayın Tamaylıgil, buyurunuz efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş
dakika efendim.
BİHLUN
TAMAYLIGİL (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan Anayasa değişikliği
tasarısının 2nci maddesinde Cumhuriyet Halk Partisi olarak
verdiğimiz önerge üzerinde önerge sahibi olarak söz aldım. Sizleri,
bizi dinleyen değerli vatandaşlarımızı, özellikle
bugün Ankarada olduğu gibi günlerden beri ülkemizin dört bir yanında
Atatürk ilke ve devrimleri ile laik cumhuriyeti savunmak için meydanları
dolduran milyonları saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bugün
tartışılan Anayasa değişikliği,
değiştirilmesi dahi teklif edilemeyecek bir Anayasa
değişikliğidir. Anayasa Mahkemesi ve Danıştay,
Anayasanın Başlangıç kısmı ile 2nci, 10uncu ve
24üncü maddeleri kapsamında değerlendirme yaparak, kararlarında,
laikliğin cumhuriyetin özü ve ulusal yaşamın temeli olduğu
gerçeğinden hareketle, dinsel kaynaklı düzenleme ve girişimlerin
Anayasadaki laiklik ilkesi ve laik eğitim kuralları
karşısında demokratik bir hak olduğu iddiasının
savunulamayacağını vurgulamışlardır.
Anayasanın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif
edilemez maddelerini başka maddeleri değiştirerek
dolanmayı, etkisiz kılmayı amaçlayan, biçim yönünden sakat, usul
saptırması olan ve Büyük Atatürkün Anayasaya tescil ettirdiği,
dünden bugüne bütün anayasalarda yer alan, değiştirilemez ve
değiştirilmesi teklif dahi edilemez olan laik olma temel ilkesiyle
bağdaşmasının mümkün olmadığı söz konusu
kuralın teklif metninden çıkarılmasını istiyoruz.
Sadece biz
istemiyoruz. Bakınız, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
uyarıyor Uyulması bir dinsel ödev olarak takdim edilen bu tür bir
sembolün takılmasının, bunu takmamayı tercih edenler
üzerinde doğurabileceği etkiyi de mutlaka göz önüne
almalısınız. diyor. Sadece bunlar da demiyor, siz de
diyorsunuz. 2003 yılında Sayın Cumhurbaşkanının
Dışişleri Bakanı, Sayın Başbakanın
Başbakan olduğu dönemde verdiğiniz mütalaada Kökten
dinciliğin bayraktarlığını yaptığı
düşünülmektedir. diyorsunuz. Çok uzun sürüyor, sürem kısa
olduğu için devamını okumuyorum.
Şimdi,
çoğulcu bir demokrasi yerine çoğunlukçu dayatmalarla götürmeye
kalktığınız bir yasama sürecinde, bakınız,
demokrasiden söz edilemez. Bugün baktığınızda, cumhuriyetin
aydınlanma ışığıyla kadın-erkek
eşitliği yolunda devrimlerle açılmış önemli bir yol
var. Ama, bugün yapılması istenenler, bugüne kadar yapılanlar bu
devrimlerin taşıdığı ruhu silmeye
çalışmakta, karşı devrimin ağlarını örmeye
çalışmaktadır. (CHP sıralarından alkışlar)
Nasıl mı çalışmaktadır? Daha düne kadar, seçime kadar
en üst derecedeki kamu memuru olan değerli milletvekili
arkadaşınız ne diyor: Cumhuriyetin ilkelerinin artık
modası geçti. diyor. Artık,
İslam devletinin kuralları uygulanmalı. diyor. Bunun da arkasındayım. diyor. Siz bunları görmeden,
bunları herhangi bir şekilde dikkate almadan Laiklikle ilgili
problem var, korku var, kaygı var. diyenleri nasıl
eleştirirsiniz? (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli
milletvekilleri, eşitlik diyorsunuz, eşitlik
başlığında bakıyorsunuz, 2004te buraya bir
kadın-erkek eşitliğini sağlayacak Anayasa
değişikliği geldi. Ne yaptınız orada? Sadece, her alanda
kadınlara eşitlik sağlayacak değişikliği
reddettiniz. Peki o zaman, eğer bu fikriniz varsa niye sustunuz?
Şimdi biz burada sadece türbanı ve türbanla ilgili gelişmeleri
tartışmıyoruz. Biz bugün
burada cumhuriyetin başına türban takarak nasıl tahrip
edileceğinin, rejimin başına nasıl çuval geçireceğini
düşünen bir iktidarın oyununu
tartışıyoruz. Beş yıldan bugüne kadar neredeydiniz?
Daha önce üniversitelerin önünde olan gösteriler şimdi neden durdu?
Şimdi, başta türbanlı kızlarımız ve aileleri
olmak üzere hepiniz elinizi vicdanınıza koyun ve bu iktidara sorun
diyorum. Siz mi? Durun bekleyin, her şeyin sırası var,
adım adım dediniz. Bunun için mi anamızın bacımızın baş örtüsüyle
velev ki siyasi dediğiniz, simge dediğiniz türbanı aynı
kefeye koydunuz ve halkımızı kandırdınız, bölmeye
kalktınız, karşı karşıya getirdiniz. Çoğu
Müslüman yirmi iki ülkenin sınırları değişecek.
diyen, bölgemizde Müslüman kanı döken, döktüren Amerikayla kol kola
girdiniz. Laik Türkiye Cumhuriyeti devletini ılımlı İslam devleti
kisvesine sokmaya çalışan BOPun eş başkanı olmaktan
gurur duydunuz. Hoş tabii şimdi, bir de bilerek ya da bilmeyerek
BOPun bir eş başkan yardımcısı var. Tehditle,
kadrolaşmayla, kuşatmayla ele geçirdiğiniz devlet kurum ve
kuruluşlarından sonra sıra cumhuriyetimizle hesaplaşmaya
mı geldi? İşte orada durun! Yedek lastiğiniz ne kadar
sağlam olursa olsun orada durun, tehlikeyi fark edin.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Tamaylıgil, bir dakika ek süre veriyorum.
Buyurunuz efendim.
BİHLUN
TAMAYLIGİL (Devamla) Stepnenizin dün önünüze attığı
yağlı ip, bugün laik demokratik cumhuriyetin boynuna dolanıyor
diye sevinmeyin. Cumhuriyetle hesaplaşmaya, laiklikten rövanş almaya
kalkmayın. Dalgalandırmayın kardeşlik denizimizi. Düşürmeyin
birbirimize bizi.
ALİ KOYUNCU
(Bursa) Siz düşürüyorsunuz, siz!
BİHLUN
TAMAYLIGİL (Devamla) - Hukuka güvenin, yargıya güvenin, üniversiteye
güvenin. Bırakın yüzde 46nın size verdiği dayatmacı
çoğunluk anlayışını. Muhalefete güvenin, medyaya güvenin,
kaygılarını dile getiren vatandaşa güvenin. Yol
yakınken durmasını bilin. Yoksa, sizi ne dizinin dibinde
oturduğunuz Hikmetyar ne kefil olduğunuz El Kadı ne de stepneniz
kurtarabilir! Sizi getiren güç, getirdiği gibi de götürür!
Bakınız,
toplumda nasıl bir bölünme ortaya çıktığı iki gün
önceki televizyon programında ortada ve ne oluyor? Bu bölünmede
karşılıklı kuralları uygulayanlar hedef gösteriliyor.
Bırakın bu ayrımcılık yapmayı, laiklikle,
cumhuriyetle uğraşmayı! Gelin, her cumhuriyete inanan vatandaş
gibi, bizim de ömrümüzün sonuna kadar yapacağımız gibi,
laikliğe sahip çıkın, Türkiye Cumhuriyetine sahip
çıkın.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Tamaylıgil, teşekkür ediyorum.
Sayın
İçli, buyurunuz efendim.
Sayın
İçli, süreniz beş dakikadır.
H. TAYFUN
İÇLİ (Eskişehir) Sayın Başkanım, değerli
milletvekili arkadaşlarım; bir hukukçu olarak, gerçekten hayretler
içindeyim.
Şimdi,
teklife baktığımız zaman, teklifte genç
kızlarımızın başının örtülmesiyle ilgili
herhangi bir düzenlemeye rastlamıyoruz ancak Sayın Bakan olsun,
Komisyon Başkanı olsun, Anayasa değişiklik teklifinin
lehinde görüş bildiren arkadaşlarımız olsun ve
medyamız olsun, bu Anayasa değişiklik teklifinin genç
kızlarımıza bir türban özgürlüğü, örtünme özgürlüğünü
sağladığına dair beyanlarını görmekteyiz.
Hukuk
fakültesinde Bir yasanın, bir maddenin anlaşılması için
lafzı ve ruhuna bakılır. denir. Uygulamada
yargıçlarımız, savcılarımız, avukatlar -kelime
anlama- anlaşılmayan noktalarda komisyonlardaki tutanaklara, Genel
Kuruldaki tutanaklara bakar. Yani, yasa koyucunun, Parlamentonun niyetinin ne
olduğuna bakar. Niyet eğer genç kızlarımıza dinî
özgürlük diye tanımlanan örtünme özgürlüğü sağlıyorsa,
bunu değişiklik teklifinde açık olarak ortaya koymak gerekir.
Birinci tur
oylamalarda önerge üzerinde görüşürken, Parlamentonun iyi niyetli
davranmadığını, teklif sahiplerinin iyi niyetli
davranmadığını ifade etmiştim ve yine, hukuk
fakültelerinde hukuk eğitimi gören genç insanlara verilen, Medeni Kanunun
2nci maddesine atıf yapmak suretiyle Herkesin haklarını
kullanırken iyi niyet kurallarına riayet etmesi gerekir. Yasa kötü
niyeti himaye etmez. demiş, yine, Anayasanın 14üncü maddesine
atıfta bulunarak Anayasamızın da kötü niyeti himaye etmeyeceğini
açıkça bildirmiştim.
Değerli
arkadaşlarım, bu yüce Meclis samimi olmalı, niyetini açıkça
ortaya koymalı. Eğer teklif sahipleri, gerçekten, genç
kızlarımızın dinî inanışları nedeniyle
örtünmesini amaçlamış olsaydı, kulağını hiç
arkadan göstermez, samimi olur, Anayasanın bu teklifine türban
özgürlüğü, türbana ilişkin hükümler koyardı. Ama nedense, teklif
sahipleri ürkek davranıyor. Neden korkuyor teklif sahipleri?
Vatandaştan mı korkuyor? Ordudan mı korkuyor? Yargıdan
mı korkuyor? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden mi korkuyor?
Peki, korkmuyorsa milletten mi korkuyor?
ALİ KOYUNCU
(Bursa) Bak, arkada Egemenlik kayıtsız şartsız
milletindir. yazıyor.
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Eğer milletten korkacak olsa, buraya açık
açık koyarlardı, koymuyorlar. Ama burada, tutanaklarda geçen
gerekçelerde bu niyetin türban olduğu anlaşılıyor.
Arkadaşlar, yasa koyucu değil, herkesin normal yaşamında da
samimi olması lazım.
Şimdi,
bakın, buradan çıkacak bu, öyle anlaşılıyor.
Vatandaşlara diyeceksiniz ki, biz Türkiye'nin yirmi yıldır
kanayan yarasını çözdük ama çözmeyen yüce yargıdır,
diyeceksiniz ve YÖK diyeceksiniz, hedefi orayı göstereceksiniz. Bu sorunun
bu Anayasa değişikliğiyle çözülmeyeceğini biliyorsunuz ve
Yükseköğretim Yasasının ek 17nci maddesine, kendinizin bile
artık kabul edemediğiniz, televizyon yayınlarında
artık gerek olup olmadığını
tartıştığınız bir yasa maddesine, ileride
çıkarmayı düşündüğünüz yasa maddesine
sığınıyorsunuz.
Beyler,
değerli arkadaşlarım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; ne olur samimi olalım, samimi, samimi olalım.
Eğer inandığınız düşüncenin doğru
olduğuna inanıyorsanız bugün Ankarada milyonlara
karşı veyahut ülkenin başka yerlerindeki türbanın lehine
veyahut aleyhinde görüş bildirenlere karşı birbirlerine
düşürecek tutum ve davranışlardan kaçınmanız
lazım.
Bugün burada
tarihe not düşüyoruz. Yüce Parlamento bugün tarihe not düşüyor ama
sizin gibi değil. Siz bu teklifi getirmekle baş örtüsü meselesini
içinden çıkılmaz ve daha da çekilmez bir hâle dönüştürdünüz.
Sosyolojik olayları birdenbire bugün benim canım istedi, akşam
düşündüm, sabah karar verdim uygulamalarıyla
değiştiremezsiniz. Eğer öyle olsaydı Türkiye'nin çok çok
önemli ekonomik ve sosyal sorunlarını da değiştirebilme
gücünüz olurdu. 340 milletvekili, 70 de MHPli milletvekili
arkadaşlarımız, 20 de DTPli milletvekili
arkadaşlarımız, sayısal çoğunluğunuz var ama
gözlerinize baktığım zaman birçok arkadaşımın bu
işten rahatsızlık duyduğunu... (AK Parti
sıralarından gürültüler)
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SONER AKSOY
(Kütahya) Yok öyle bir şey, hayal kurma!
BAŞKAN
Sayın İçli, bir dakika ek süre veriyorum.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) - En
azından duymuyorsanız da gelecekte bu uygulamadan meydana gelecek
olaylardan dolayı çok büyük rahatsızlık duyacağınızı
görüyorum.
Hukuksal metinler
keyfî metinler değildir. Sadece günümüzü kurtarmaz, geleceği de
ilgilendiren metinlerdir.
Değerli
arkadaşlarım, görüyorum ki çok kararlısınız. 1inci
maddenin oylamasında bunu gözlemledim, Türk halkı da bunu gözlemledi.
Bu maddede de bu kararlılığınızı sürdüreceksiniz.
Bir milletvekili
olarak, sizden farklı düşünen
bir arkadaşınız olarak görüşlerimi ifade ettim.
İnşallah,
bu değişiklik teklifi ülkemiz için, halkımız için
hayırlı olur diyorum. Hepinize saygılar sunuyorum. (DSP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın İçli.
Aynı
mahiyetteki bu iki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Üçüncü ve son
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 101e 1 inci Ek sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 2 nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve
maddeye aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Madde 2- Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 42 nci maddesine altıncı
fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra
eklenmiş ve dokuzuncu fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
Türkçe
dışında tüm dillerin eğitim ve öğretim
kurumlarında okutulması ve öğretilmesi talebe
bağlıdır ve kanunla düzenlenir.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Kaplan, gerekçeyi mi okutalım?
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Osmanlıdan tarihi bir mirası devralan Cumhuriyetimizin kuruluş
felsefesinde ve 1921 tarihli anayasada farklılıklar korunarak
anayasal vatandaşlık düzenlenmişti. TBMM Türklerin ve Kürtlerin
meclisi deyimi Mustafa Kemal Atatürk ile İsmet İnönüye aittir.
Lozanda vaat edilen ortak ev projesi hayata geçirilemedi.
Birlikte
devletler kuran, direnen, aynı mevzide ölen Kürt kardeşin, Türk
kardeşi ile eşit yaşamayı isteme hakkı vardır.
Türkiye'nin
çağdaş bir devlet düzeyine ulaşması için,
başarması zorunlu büyük ölçekli hedeflerinin birlik ve beraberlik
içinde gerçekleştirmesinin sihirli formülü ve anahtarı da Kürt
meselesinin çözümünde gizlidir.
Yapılacak
anayasal değişiklik barış ve toplumsal uzlaşmaya
katkı sağlayacaktır.
TBMM zabıt
ceridesi 2.12.1338 (2 Aralık 1922) Yüzkırkdokuzuncu içtimada Gazi
Mustafa Kemal
Türk ve Kürtler tarihi iskanlarından itibaren beş
sene müruru etmişse intihap olunabilir
Belki bütün alemi islamın
muhabbet ve teveccühata mazharım. Binaenaleyh bu teveccühata mukabil
vatandaşlık hukukundan ıskata maruz kalacağımı
asla hatıra getirmezdim... diyerek ayırımcı
yaklaşımlara karşı çıkmıştır. Bu
nedenle tüm yurttaşlarımızı eşit ve özgürlük temelinde
kucaklayacak bir değişiklik, birlik ve bütünlüğümüzü
güçlendirecektir.
BAŞKAN
Gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınızı sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
2nci madde
üzerindeki görüşmelerimiz bitmiştir.
Şimdi, 2nci
maddenin gizli oylamasına Adana ilinden başlıyoruz.
(Oylar
toplandı)
BAŞKAN
Oyunu kullanmayan arkadaşımız var mı? Yok.
Oy verme
işlemi bitmiştir.
Lütfen
kupaları kaldırınız.
(Oyların
ayrımı yapıldı)
BAŞKAN
Değerli arkadaşlarım, tasnif sonucunu açıkladıktan
sonra on dakika ara vereceğim. Yemeğe gitmek isteyen arkadaşlarımız
varsa, bu arada gidip gelebilirler.
(Oyların
ayrımına devam edildi)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının
Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 2nci maddesinin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 518
Kabul :
403
Ret :
108
Çekimser : 2
Boş : 5
(AK Parti
sıralarından alkışlar)
Böylece, 2nci
madde, Anayasa ve İç Tüzükün öngördüğü oyun üzerinde oy almak
suretiyle kabul edilmiştir.
3üncü maddeye
geçmeden birleşime 13.45e kadar ara veriyorum.
Kapanma Saati: 13.23
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 13.48
BAŞKAN: Köksal TOPTAN
KÂTİP ÜYELER: Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa),
Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62nci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
101e 1 ek
sıra sayılı Anayasa Değişikliği Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon ve
Hükûmet yerlerinde.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer ve halkoyuna sunulması
halinde tümüyle oylanır.
BAŞKAN
Maddeyle ilgili verilmiş iki önerge var.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 101e 1. ek Sıra Sayılı yasa teklifinin 3. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Nesrin Baytok Atila Emek Bihlun Tamayligil
Ankara Antalya İstanbul
Ali
İhsan Köktürk Ali
Rıza Öztürk
Zonguldak Mersin
Madde 3: Bu kanun
yayım tarihinde yürürlüğe girer ve halk oyuna sunulması halinde,
her bir madde ayrı ayrı oylanır.
BAŞKAN
Şimdi okunacak olan önerge en aykırı önerge olduğu için
okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 101 sıra sayılı tasarının 3 ncü maddesinin
yayımı tarihinde kelimesinden sonra gelmek üzere üç ay sonra
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan Sırrı
Sakık Mehmet Nezir
Karabaş
Şırnak Muş Bitlis
Bengi
Yıldız Ayla
Akat Ata
Batman Batman
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Kaplan
BENGİ YILDIZ
(Batman) Ben konuşacağım.
BAŞKAN
Sayın Bengi Yıldız, buyurun. (DTP sıralarından
alkışlar)
Sayın
Yıldız, süreniz beş dakikadır.
BENGİ YILDIZ
(Batman) Teşekkürler Sayın Başkanım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 3üncü madde hakkında
Demokratik Toplum Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Sayın Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Önerge hakkında
BENGİ YILDIZ
(Devamla) Efendim, bu maddenin yayımlandığı tarihten üç
ay sonra yürürlüğe girmesini istememizin temel sebebi: Muhtemel
-mahkemelerde, Anayasa Mahkemesinde ve sonraki- gelişmeler, iptal gibi
olumsuz gelişmeler olduktan sonra vatandaşlarımızın
mağdur olmaması; ikinci unsur da bir uzlaşma ortamının
sağlanması için.
Temel hak ve
özgürlükleri düzenleyen yasal ve anayasal değişiklikler için,
toplumun tüm katmanlarının, onların örgütleri, partileri,
üniversiteler sürece müdahil olmak gerekir. Yoksa bugünkü gibi, toplumu geren,
kutuplaşmaya iten ve biraz da yapay gündemler yaratılarak, hem
Parlamentonun hem de toplumun enerjisini boş yere harcamış
oluruz.
Mevcut Anayasamızın
10uncu maddesinde ve 42nci maddesinde değişiklikler yapıyoruz
fakat şu soruyu sorma gereğini duymuyoruz: Yürürlükteki
Anayasamızın 10uncu maddesinin gereği bugüne kadar
yapıldı mı? Mesela, Anayasamızın 10uncu maddesi
Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç,
din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde
eşittir. diyor. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya
sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare
makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun
olarak hareket etmek zorundadırlar. diyor.
Dünyanın,
herhâlde, farklılıkları kabul eden en iyi düzenlemelerinden
birisi mevcut Anayasamızın 10uncu maddesinde var. Problem, bu
maddenin bir kısıtlamaya, bir sınırlamaya gitme problemi
değildir; problem, uygulamada ve uzlaşma kültürünün
sağlanamamış olmasındadır. Çünkü eşitlik ilkesine
yüklediğimiz anlam bizim dilimizden, bizim dinimizden, bizim siyasi
düşüncemizden ve mezhebimizden olanlara eşitliktir. Hâlbuki,
eşitlik ilkesinin hukuki ve felsefi temeli ayrımcılık
yasağı ve farklı olana saygı üzerine kurulmuştur.
Farklılık bir varlığı diğerinden ayıran
özelliktir. Eşitlik ilkesi, özdeş durumlarda aynı çözümün
öngörülmesi, farklı durumlara ise farklı işlemlerin
uygulanması anlamına geliyor. Eşitsizlik ortamında ancak
bazılarının özgürlüğünden söz edilebilir. Önemli olan
bireylerin, grupların farklılıklarıyla eşit muamele ve
hizmet görmesidir. Yoksa köleler de kendi aralarında eşittirler.
Eğer
Anayasamızın 10uncu maddesindeki eşitlik ilkesini bu hukuki ve
evrensel değerlere göre uygulasaydık, bugün
farklılığımızdan kaynaklanan ve ihmalden dolayı
kangrenleşen sorunlar olur muydu? Mesela, sayılarını bile
resmiyete dökmekten korktuğumuz Kürtler kendi dilleriyle eşit
yaşıyorlar mı? Öyleyse, niye dilleri devletin güvencesi
altında değildir? Niye seksen yıllık asimilasyon
politikasından sonra hâlen ayakta duran bu dilden korkuluyor? Uygar
dünyada vatandaşının dilinden korkan, onu bir tehdit olarak
gören devlet var mıdır? Mesela, Avrupanın en katı
üniter devleti olan Fransa bu yönüyle
örnek aldığımız bir devlettir. O devlet içerisinde birden
çok dil devlet güvencesi altına alınmıştır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Yıldız, bir dakika ek süre veriyorum.
BENGİ YILDIZ
(Devamla) - Anayasamızın
10uncu maddesinde cinsiyet eşitliği vardır.
Kadınlarımızın durumunu, peki, bu eşitlik çerçevesinde
bugün değerlendirdiğimizde nasıl bir manzarayla
karşılaşıyoruz? Eğitim düzeyi üçüncü dünya ülkeleri
gibi; gelir düzeyi, üretime katılma yine benzer bir durumda; ülkemiz hâlen
kadın intiharları ve töre cinayetleriyle anılan bir ülke
durumunda.
SAFFET KAYA
(Ardahan) Terörü de söyle!
BENGİ YILDIZ
(Devamla) Demek ki bunu gerçekleştirememişiz, cinsiyet
eşitliğini de ve din ve mezhep eşitliği: Ülkemizde zorunlu
din dersinden tutun da Diyanet İşleri
Başkanlığının bir mezhebin hizmetinde olmasına
kadar birçok açıdan Anayasanın bu maddesi yaşama
geçmemiştir. Bunun içindir ki bir uzlaşma kültürü en önemli
arayışımız olması lazımdır. Türk Medeni
Kanunu, Ticaret Kanunu, Ceza Muhakemeleri Kanunu
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Yıldız, süre bitti.
BENGİ YILDIZ
(Devamla)
en çağdaş kanunlardır ama uygulamada iflas
etmiş kanunlardır.
Sayın
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yıldız.
Değerli
arkadaşlarım, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 101e 1. ek Sıra Sayılı yasa teklifinin 3. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
Nesrin
Baytok (Ankara) ve Arkadaşları
Madde 3- Bu kanun
yayım tarihinde yürürlüğe girer ve halk oyuna sunulması hâlinde,
her bir madde ayrı ayrı oylanır.
BAŞKAN
Komisyon?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Baytok
Buyurunuz
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın
Baytok, süreniz beş dakikadır.
NESRİN
BAYTOK (Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün tarihî bir oturumu
gerçekleştiriyoruz. Bundan yetmiş bir yıl dört gün önce laiklik
ilkesi Anayasaya girmişti. Şimdi de laikliğin ortadan
kaldırılmasına dönük ilk adımı atıyor, anayasal
süreci başlatıyoruz.
Sayın
milletvekilleri, bir an için durup düşünelim. Ne yapıyoruz biz,
nasıl bir karar alıyoruz, aldığımız kararın
ne gibi sonuçları olacak? Ben son bir kez, gözleri yaşlı
kadınların Nereye gidiyoruz? endişesini dile getiren
feryadına kulak vermenizi isteyeceğim. Bu konuda çok derin bir
endişe taşıyoruz. Çığlıklarımız ne
yazık ki kulaklara gitmiyor. Şu anda yüz binlerce kadın
Sıhhiye Meydanında gözyaşı döküyor. Üstelik, Anayasa
değişikliği görüşmelerinde kadın milletvekilleri alana
sürülerek kadınlar kadınlara kırdırılıyor.
Ben de o derin
endişeyi duyan kadınlardan biri olarak kendi yaşantımdan
biliyorum bazı şeyleri. Hepimiz etrafımızdaki erkeklerin
bizleri nasıl da baskı altına alabileceğini,
özgürlüklerimizi nasıl da elimizden çekip alıvereceklerini kendi
ailelerimizden, çevremizden biliyoruz. Bugün, böyle özgür bireyler olabilmemiz,
emin olunuz, hiç kolay değildi. Zaten ailelerin
yaşadığı ekonomik sıkıntılar işleri
iyice zorlaştırırken bir de üzerine ağır bir sosyal
baskı biner. Aile, etraftan ağır eleştirileri
göğüslemek zorunda kalır. Kızlarının kötü yola
düşebileceği iğnelemeleri altında kız çocuklar okula
gönderilir. Kızın bir ağabeyi varsa başını
örtmeye devam etmesi için saçları kazıtılabilir. Daha
küçücükken, kız çocuk, kadın olmanın ne demek olduğunu
hissederek büyür. Başı taa o zamanlardan bağlanır. Seçme
şansı yoktur. Biliniz ki özgürce türban takmaya karar veren
kadınların sayısı, baskıyla örtenlerle
kıyaslanmayacak kadar azdır. Bizzat Sayın Başbakanın
eşi Emine Hanımefendi kendisi açıkladı başının
nasıl zorla örtüldüğünü.
Bakınız,
yakın geçmişte olanlar günlerdir anlatılıyor. Şu anda
yaşananlar ortada. Bu yasa değişikliği çıkınca
Artık, bahanen kalmadı, örtün. diyecek olan ailesini Güngör Mengiye
şikâyet eden Leyla ortada. Artık, bahane de kalmadı, türbana
gir. Kızlara söylenecek olan bu. Bu alacağınız kararla,
bilesiniz, özgürlüklerin kapısını açmıyor, kızlar için
sonsuza dek kapatıyorsunuz.
Konya Selçuk
Üniversitesinden bir öğretim üyesi Hürriyetten Yalçın Bayere,
kız öğrencilerin kara çarşaf ve peçeyle nasıl da derslere
girdiğini yakın geçmişten örnek vererek anlatıyor, daha dün
okuduk.
Olay türbandan
ibaret değil, ancak öyle diyerek başlıyor. Herkesin tereddütsüz
bildiği bir gerçek şudur: Türban hem lise ve ilköğretimde hem de
devlet dairelerinde, yani kamuda hızla yaygınlaşacaktır.
Bugün olduğu gibi, o gün de siyasi rant avcıları kavga
edermiş, ip atar, ip gerermiş gibi görünüp hızla el ele
vereceklerdir. Diplomalarını eline almış
kızlarımızı gösterip timsah gözyaşları
dökeceklerdir. Olayın özü din istismarıdır, dinin siyasete alet
edilmesidir. Bugün olduğu gibi, o gün de, üniversite mezunu,
diplomalı türbanlı kızlar için iki siyasi parti din
istismarı yarışını artırarak sürdüreceklerdir.
Kurt postundaki kuzular din istismarı yarışına girerek
Büyük Orta Doğu Projesinin baş aktörü hâline gelecektir.Yani, bu
kararla sorun çözülmüyor, daha büyük sorunlara kapı açılıyor.
Bir süre sonra, o kızlar erkeklerle tokalaşmayacak, ardından
türban bir namus meselesi olarak görülmeye başlanacaktır. Hâlen
bazı kadınlar, yaşadıkları tutucu ortam nedeniyle
mecburen türban takmaktadır. Devamında, kadınların
artık evlere kapanma dönemi gelecektir. Kadın sosyal hayatın
dışına itilecek ve yasalarda bulunduğu hâlde, bunca
yıldır bir türlü hayata geçirilememiş olan kadın-erkek
eşitliği yasal olarak da ortadan kaldırılacaktır.
Sayın
milletvekilleri, bu bir süreçtir, yani bu aslında domino
taşlarına ilk darbeyi vurmaktır. Ondan sonrası devrilerek
gelecektir; zaten gelmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Baytok, bir dakika ek süre veriyorum, buyurunuz.
NESRİN
BAYTOK (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Toplum
ağır bir baskı altına alınacaktır, bölünecektir.
Laiklik ilkesinin ortadan kaldırılma projesi adım adım
yürütülecektir. Bu karar kadına, daha da artan baskıyı getirir,
bizlere domuz bağını öğreten Hizbullah terörünü getirir, El
Kaide terörünü getirir, yobazlığı getirir. Domino
taşlarının son durağı Afganistan olur. Yani,
artık kadınlar türbanla kalmaz eve hapsedilir. Bizde olmaz, biz
onlar gibi değiliz. diye sakın kimse düşünmesin. Olur,
olmaktadır, olacaktır.
Sayın
milletvekilleri, bu işler halat gererek, hasada çıkarak ele
alınamaz. Bombayla oyun olmaz. Bugün burada bombanın pimini çeken
kararın altına imza atılıyor. Bu sorumsuzluktur. Bu
çıkarcılıktır. Bu siyasi rant
avcılığıdır. Vatandaş istiyor denilemez.
Vatandaşımız Türkiyenin Afganistana döndürülmesini istiyor
olamaz. O nedenle, böyle bir kararın, işi oraya vardırmak
olacağını topluma anlatmak biz siyasetçilerin görevidir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
Birkaç saniye
rica ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Peki, ek bir dakika daha veriyoruz.
Buyurunuz.
NESRİN
BAYTOK (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Geminin kaptan
köşkünden bakarak gelmekte olan tehlikeyi göstermektir, uyarıyı
yapmaktır. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, işte tam da bu görevi
yerine getiriyoruz, uyarılarımızı yapıyoruz. Bu
gidiş çok tehlikeli bir gidiştir. Çok yanlış bir iş
yapılıyor: Cumhuriyet Halk Partisinden söylemesi.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Baytok.
Değerli
arkadaşlarım, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
3üncü maddenin
gizli oylamasına geçiyoruz.
Adana ilinden
başlıyoruz.
(Oyların
toplanmasına başlandı.)
BAŞKAN
Oyunu kullanmayan arkadaşlar lütfen gelsinler.
Sayın
milletvekilleri, bugün 9 Şubat. 9 Şubat, bildiğiniz gibi, Dünya
Sigarayı Bırakma Günü. Buradan, öncelikle bütün milletvekili
arkadaşlarımdan sigarayı bırakma
konusunda toplumumuza örnek ve önderlik yapmalarını rica ediyorum.
Bizi izleyen değerli vatandaşlarımızın, sevgili
gençlerimizin de bugünü bir diyerek sigarayı
bırakmalarını diliyorum. Ama, milletvekili
arkadaşlarımızın yasaklar başlamadan Parlamentomuzun
çatısı altında, özellikle kulislerde sigara içmemeye de özen
göstermelerini rica ediyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
(Oyların
toplanmasına devam edildi)
BAŞKAN -
Oyunu kullanmayan arkadaşımız var mı? Yok.
Oy verme
işlemi bitmiştir.
Kupalar
kaldırılsın.
(Oyların
ayrımı yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, 3üncü maddenin gizli oylama sonucunu
açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 514
Kabul : 411
Ret :
102
Çekimser : 1
(AK Parti
sıralarından alkışlar)
Değerli
arkadaşlarım, böylece, teklifin 3üncü maddesi de yeterli oyu almak
suretiyle Meclisimiz tarafından kabul edilmiştir.
Şimdi,
teklifin tümünün gizli oylamasına başlıyoruz.
(Oylar
toplandı)
BAŞKAN
Oyunu kullanmayan sayın milletvekilimiz var mı? Yok.
Oylama
işlemi bitmiştir.
Kupalar
kaldırılsın.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının
Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin tümünün gizli oylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 518
Kabul :
411
Ret :
103
Çekimser : 1
Boş : 2
Geçersiz : 1
(AK Parti
sıralarından ayakta alkışlar, MHP sıralarından
alkışlar)
Böylelikle,
Anayasa değişikliği teklifi Meclisimiz tarafından kabul
edilmiştir. Bu sonucun milletimiz ve memleketimiz için hayırlı
olmasını diliyorum.
Bundan sonraki
sürecin de karşılıklı iş birliği, uzlaşma,
hoşgörü ve iyi niyet çerçevesi içerisinde sürdürülmesi dileğiyle ve
sözlü soru önergeleriyle diğer denetim konularını
sırasıyla görüşmek için 12 Şubat 2008 Salı günü saat
15.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 15.04