DÖNEM: 23 CİLT: 15 YASAMA YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
72nci
Birleşim
4 Mart 2008 Salı
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II. - GELEN
KÂĞITLAR
III. - YOKLAMALAR
IV. - GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI
1.- Mardin
Milletvekili Mehmet Halit Demirin, Mardin Ovasındaki sulama
kanalları ve Mardin Artuklu Üniversitesinin sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
2.- Ankara
Milletvekili Zekeriya Akıncının, Ankara Büyükşehir
Belediyesinin bazı uygulama ve etkinliklerine ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Samsun
Milletvekili Fatih Öztürkün, Samsunun sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Yüksek Öğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin (2/24) İç Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/32)
2.- İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadol ve 22 milletvekilinin İç Tüzükün 70inci
maddesine göre görüşmelerin kapalı oturumda yapılmasına
ilişkin önergesi
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- (10/53) esas
numaralı Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin
Genel Kurulun 4/3/2008 tarihli 72nci Birleşiminde yapılmasına
ilişkin MHP Grubu önerisi
2.- (10/126) esas
numaralı Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 4/3/2008 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi
3.- Gündemin
Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmının 1inci sırasında yer alan
kanun tasarısının yarım kalan görüşmelerine 4/3/2008
günkü birleşimde devam edilmesine ve Genel Kurulun çalışma
saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin DTP Grubu önerisi
4.- Gündemdeki
sıralama ve çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesi ile Genel
Kurulun 4/3/2008 Salı günkü birleşiminde sözlü sorular ve diğer
denetim konularının görüşülmeyerek kanun tasarı ve
tekliflerinin görüşülmesine; 5/3/2008 Çarşamba günkü
birleşiminde de sözlü soruların görüşülmemesine ilişkin AK
Parti Grubu önerisi
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.-
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaşın, Eskişehir
Milletvekili H. Tayfun İçlinin konuşmasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
2.- İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadolun, İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın, ileri sürmüş olduğu görüşlerden farklı
görüşleri kendisine atfetmesi nedeniyle konuşması
3.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdinin,
kendisi tarafından verilen bir kanun tasarısı hakkında
eksik ve yanıltıcı beyanlarda bulunduğu gerekçesiyle
konuşması
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Seçimlerin
Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu
(1/498) (S. Sayısı: 110)
2.- Trabzon
Milletvekili Cevdet Erdöl ve Adana Milletvekili Necdet Ünüvarın;
Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (2/65) (S.
Sayısı: 72)
3.-
Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe
Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu
(1/529) (S. Sayısı:117)
IX.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, kırk üç fıkralık
metnin bir madde hâlinde görüşülmesinin sağlıklı
olamayacağına ilişkin açıklaması
2.- İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadol, kırk üç fıkralık metnin bir madde
hâlinde görüşülmesinin sağlıklı olamayacağına
ilişkin açıklaması
3.- İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadolun, Genel Kurulun bir günde on dört saat
çalışmasının gayriinsani olduğu, bunun bütün
mevzuatlara, ILO standartlarına, kanunlara ve Anayasaya aykırı
olduğuna ilişkin açıklaması
X.- SORULAR VE CEVAPLAR
A) Yazılı Sorular ve
Cevapları
1.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, Abdullah Öcalanın
avukatlarıyla yaptığı görüşmelere ve adıyla
yayınlanan kitaplara ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali
Şahinin cevabı (7/1294)
2.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, kadın
istihdamında bakım hizmetlerinin yerine ilişkin Başbakandan
sorusu ve Devlet Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı (7/1349)
3.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, TÜBİTAK ve
Aselsanın bazı elemanlarının ölüm olaylarına
ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinin cevabı
(7/1354)
4.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, askeri yargıdaki
bazı davalara ilişkin sorusu ve
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinin cevabı (7/1355)
5.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, Emniyet Teşkilatı personeli gazilerinin
elektrik indiriminden yararlanabilmesine ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Kemal Unakıtanın cevabı (7/1426)
6.- İstanbul
Milletvekili Hüseyin Mertin, bazı sözleşmeli personelin askerlik
sonrası göreve başlatılmadığı iddialarına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Murat
Başesgioğlunun cevabı (7/1537)
7.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, İzmirde yaşanan elektrik
kesintilerine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın cevabı (7/1677)
8.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Yusufeli Barajı Projesi
çerçevesinde alınacak sosyal ve ekonomik önlemlere ilişkin
Başbakandan sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı (7/1720)
9.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, yapıldığı iddia edilen
bazı atamalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı
Kemal Unakıtanın cevabı (7/1723)
10.- Artvin
Milletvekili Metin Arifağaoğlunun, Borçka şehir içi geçişi
nehir yatağına ve Borçka-Muratlı yolu korkuluklarının
yapımına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı (7/1740)
11.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, Genel İdare Hizmetleri
sınıfındaki memurların aylıklarının
iyileştirilmesine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı
Beşir Atalayın cevabı (7/1756)
12.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, özelleştirme politikalarına
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtanın
cevabı (7/1761)
13.- Sivas
Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlunun, DMOnun bazı bölge
müdürlüklerinin kapatılıp kapatılmayacağına
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtanın
cevabı (7/1763)
14.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, tarımsal sulama amaçlı elektrik
kullanan abonelerin borçlarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı
Kemal Unakıtanın cevabı (7/1765)
15.- Mersin
Milletvekili İsa Gökün, Hataydaki bir lisede öğrencilerden
katkı payı adı altında para alındığı
iddiasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin
Çelikin cevabı (7/1767)
16.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, eğitim kurumları müdür
yardımcılığı sınavındaki bazı
soruların iptal edilmesine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı (7/1768)
17.- Giresun
Milletvekili Eşref Karaibrahimin, Giresun Fen Lisesinin ÖSSdeki
başarısızlığına ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı (7/1771)
18.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, Talim ve Terbiye Kurulundaki uygulamalara
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin
cevabı (7/1774)
19.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, okullarda katkı
payı adı altında para toplanmasına ilişkin sorusu ve
Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı (7/1775)
20.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, korsan yayınla mücadeleye ilişkin
sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı
(7/1812)
21.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın, şehit
aileleri tarafından hakkında tazminat davası açılıp
açılmadığına ilişkin Başbakandan sorusu ve Adalet
Bakanı Mehmet Ali Şahinin cevabı (7/1817)
22.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin Osmaniye Valiliğince güvenlik sistemi
kurulması amacıyla personelden para toplandığı
iddiasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı (7/1833)
23.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, kaçakçılık olaylarına ilişkin
sorusu ve İçişleri Bakanı
Beşir Atalayın cevabı (7/1834)
24.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, korsan taksilere ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı
Beşir Atalayın cevabı (7/1836)
25.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, tarımsal sulamada kullanılan
elektrik borçlarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın cevabı (7/1838)
26.-
Eskişehir Milletvekili Fehmi Murat Sönmezin, şeker
fabrikalarının özelleştirilmesine ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Kemal Unakıtanın cevabı (7/1842)
27.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulunun, Organize Sanayi Bölgeleri Yer
Seçim Yönetmeliğindeki değişikliğe ilişkin sorusu ve
Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
(7/1857)
28.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adanada yanan ormanlık alanların
ağaçlandırılmasına,
- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susamın, Çamlı Barajı projesine,
İlişkin
soruları ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
(7/1881, 1943)
29.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, İstanbuldaki tarihi bir
yerin plan tadilatına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günayın cevabı (7/1860)
30.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adanadaki vergi incelemelerine ilişkin
sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtanın cevabı (7/1896)
31.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Besni Organize Sanayi
Bölgesinin yapımına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı (7/1917)
32.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Diyanet İşleri
Başkanlığından başka kurumlara personel geçişine
ve ibadet yerlerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Said
Yazıcıoğlunun cevabı (7/1918)
33.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulunun, serbest bölgelerde üretim
malı girişinin durdurulmasına ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati
Yazıcının cevabı (7/1922)
34.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, bazı personel atamalarına
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat
Pakdilin cevabı (7/2057)
35.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, TBMM Genel Sekreteri ile ilgili bazı
iddialara ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan
Vekili Nevzat Pakdilin cevabı (7/2115)
36.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, üyelikle bağdaşmayan bir göreve sahip
milletvekili olup olmadığına ilişkin sorusu ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdilin cevabı (7/2159)
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 14.00te açılarak beş oturum yaptı.
Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, esnaf ve sanatkârların sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşmasına, Sanayi ve
Ticaret Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan cevap verdi.
Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır, Mersin ilinin sorunlarına,
Zonguldak
Milletvekili Ali Koçal, Millî Eğitim Bakanlığı Talim
Terbiye Kurulunun işlevine ve önemine,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susam, Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayanın konuşmasında şahsına
sataştığı iddiasıyla bir konuşma yaptı.
Mısır
Halk Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanının
davetine istinaden, Mısıra resmî bir ziyarette bulunacak olan TBMM
Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan heyeti belirlemek
üzere, siyasi parti gruplarınca bildirilen isimlere ilişkin Başkanlık
Tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Kosova
Cumhuriyeti ve Birleşik Arap Emirlikleri Parlamentoları ile TBMM
arasında parlamentolararası dostluk grubu kurulmasına
ilişkin Başkanlık tezkeresi,
Genel Kurulun
28/2/2008 Perşembe günkü birleşiminde gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının 3üncü sırasındaki 72 sıra
sayılı Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve Adana Milletvekili Necdet
Ünüvarın, Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin
uzatılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi,
Kabul edildi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan, Araştırma ve Geliştirme
Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun Tasarısının
(1/483) (S. Sayısı: 95) görüşmeleri tamamlanarak, yapılan
açık oylamadan sonra, kabul edilip kanunlaştığı açıklandı.
2nci
sırasında bulunan, Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının (1/498) (S. Sayısı: 110)
görüşmeleri,
3üncü
sırasında bulunan, Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve Adana
Milletvekili Necdet Ünüvarın, Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/65)
(S. Sayısı: 72) tümü üzerindeki görüşmeler tamamlandı,
1inci maddesi üzerinde bir süre görüşüldü. Verilen aradan sonra,
Komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından ertelendi.
4 Mart 2008
Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşime 21.45te son
verildi.
Şükran
Güldal MUMCU
Başkan
Vekili
Canan
CANDEMİR ÇELİK Fatoş
GÜRKAN
Bursa Adana
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
No.: 100
II.- GELEN KÂĞITLAR
29 Şubat 2008 Cuma
Teklifler
1.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelik ve 22 Milletvekilinin; Mersin İli, Merkez
İlçesine Bağlı Mezitli Beldesinde Mezitli Adı Altında
Bir İlçe Kurulmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/164)
(İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.2.2008)
2.- Mersin
Milletvekili Kadir Ural ve 23 Milletvekilinin; Mersin İli, Tarsus
İlçesine Bağlı Huzurkent Beldesinde Huzurkent Adı
Altında Bir İlçe Kurulmasına İlişkin Kanun Teklifi
(2/165) (İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.2.2008)
3.- Aksaray
Milletvekili Osman Ertuğrul ve 15 Milletvekilinin; Aksaray İli,
Merkez İlçesine Bağlı Sultanhanı Beldesinde,
Sultanhanı Adı Altında Bir İlçe Kurulmasına
İlişkin Kanun Teklifi (2/166)
(İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.2.2008)
Geri Alınan Yazılı Soru Önergesi
1.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı, SPK Başkanı hakkındaki
iddialara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Nazım Ekren) yazılı soru
önergesini 29.2.2008 tarihinde geri almıştır. (7/2009)
No.: 101
3 Mart 2008 Pazartesi
Rapor
1.- Büyükşehir
Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/529) (S.
Sayısı:117) (Dağıtma tarihi: 3.3.2008) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, İşsizlik Sigortası Fonundan
yararlananlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından sözlü soru önergesi (6/488) (Başkanlığa
geliş tarihi: 20/2/2008)
2.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, Sarıveliler İlçesindeki
öğretmen açığına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/489) (Başkanlığa
geliş tarihi: 20/2/2008)
3.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun, gübredeki KDV oranına
ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/490)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/2/2008)
4.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, 5582 sayılı Kanun
kapsamında konut kredisi kullananlara ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren) sözlü soru
önergesi (6/491) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/2/2008)
5.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, Gaziantepte kent içi ulaşım
sözleşmesi kapsamında mağdur olan işçilere ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi
(6/492) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/2/2008)
6.-
Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanakın, kendisinden
haber alınamayan bir üsteğmene ilişkin Millî Savunma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/493) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21/2/2008)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, TBMM Genel Sekreteriyle ilgili bazı
iddialara ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından
yazlı soru önergesi (7/2115) (Başkanlığa geliş tarihi:
31/1/2008)
2.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekicinin, Yunanistan Başbakanının Türkiye
ziyaretine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/2116) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/2/2008)
3.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağızın, açtığı ceza ve
tazminat davalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/2117) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/2/2008)
4.- Tunceli
Milletvekili Şerafettin Halisin, Tuncelinin bazı köylerine imam atanmasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2118)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/2/2008)
5.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağızın, ekonomiyle ilgili bazı
değerlendirmelere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/2119) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/2/2008)
6.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macitin, belediye başkanlarının belediye
hizmetlerinin reklamlarını yapmasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2120)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/2/2008)
7.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, rahim ağzı kanserine yönelik
çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/2121) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/2/2008)
8.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macitin, ruhsatsız çalışan işyerlerinin
denetimine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2122)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/2/2008)
9.-
Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcının, adli personelin
ücret ve çalışma koşullarına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2123)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/2/2008)
10.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, Datça Hükümet Konağı ve Adliye
Binasının depreme karşı güçlendirilmesine ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2124)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/2/2008)
11.- Edirne
Milletvekili Bilgin Paçarızın, Trakyada su
taşkınlarını önleme çalışmalarına
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2125) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/2/2008)
12.-
Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın, Bodrumda yanan bir
ormanlık alanla ilgili iddialara ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2126)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2008)
13.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susamın, İzmirde iş akitleri
askıya alınan özürlü çalışanlara ilişkin Çevre ve
Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/2127)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/2/2008)
14.-
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaşın, cenaze
namazı kılınmayan kişilere ilişkin Devlet
Bakanından (Mustafa Said Yazıcıoğlu) yazılı soru
önergesi (7/2128) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/2/2008)
15.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, Balıkesir
Müftüsünün cuma vaazına ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Said
Yazıcıoğlu) yazılı soru önergesi (7/2129)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/2/2008)
16.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, Başbakanın Almanyada
düzenlediği bir toplantının finansmanına ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2130) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/2/2008)
17.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, emekli büyükelçilere Cumhurbaşkanınca
davet yapılıp yapılmadığına ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2131)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/2/2008)
18.- İzmir
Milletvekili Oğuz Oyanın, Afganistanda verilen bir idam
cezasına karşı diplomatik girişimde bulunulmasına
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2132) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/2/2008)
19.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, MTAnın tespit ettiği bir rezervin
ruhsatlandırılmasıyla ilgili iddialara ilişkin Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2133)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/2/2008)
20.- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, TKİdeki nitelikli işgücü
kaybına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2134) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/2/2008)
21.- Mersin
Milletvekili İsa Gökün, Akkuyuda nükleer enerji santrali
kurulmasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2135) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/2/2008)
22.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, protestocu TEKEL
işçilerine polis müdahalesine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2136) (Başkanlığa
geliş tarihi: 20/2/2008)
23.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, motorlu
taşıtların teknik muayenesine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2137)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/2/2008)
24.- Trabzon
Milletvekili Süleyman Latif Yunusoğlunun, nüfus verilerine göre
gelirleri azalan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2138) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/2/2008)
25.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, Turunç Belediyesinin kapatılmasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2139) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/2/2008)
26.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Urasın, 1981de idam edilen bir
kişinin mezarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2140) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/2/2008)
27.- İzmir
Milletvekili Recai Birgünün, Polis Meslek Eğitimi Ön Lisans
Programından ilişiği kesilenlere ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2141)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/2/2008)
28.- Mersin
Milletvekili İsa Gökün, Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda yapılan
değişikliğin sonuçlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2142)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/2/2008)
29.- Ankara
Milletvekili Tekin Bingölün, radar kontrol uyarı levhalarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2143) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/2/2008)
30.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Yüreğir Belediyesine tahsis edilen
taşınmazlara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2144) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/2/2008)
31.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Seyhan Belediyesine tahsis edilen
taşınmazlara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2145) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/2/2008)
32.-
Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın, Iğdırda
yaylaların küçükbaş hayvancılığa
kapatılmasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2146) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/2/2008)
33.-
İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlakın, Haliç Tersanesindeki
yıkımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2147) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/2/2008)
34.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın, Madımak
Otelinin müze yapılmasına ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2148)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/2/2008)
35.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, sözleşmeli öğretmenlerin
pedagojik formasyon programına katılmasına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2149)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/2/2008)
36.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, Kırklarelide yapılan
bir atamaya ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/2150) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/2/2008)
37.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, kadın öğretmen ve yönetici
sayılarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2151) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/2/2008)
38.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Adıyamandaki derslik
ihtiyacına ve ÖSSdeki başarı seviyesinin yükseltilmesine
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2152) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/2/2008)
39.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, mikrobik bir
hastalığa karşı alınan önlemlere ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2153)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/2/2008)
40.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, sağlık
kuruluşlarında fotoğraf ve kamera çekiminin yasaklanmasına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2154) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/2/2008)
41.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, bazı
sağlık verilerine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2155) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/2/2008)
42.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, Milasta zeytin ağaçlarında görülen bir
hastalığa ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2156) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/2/2008)
43.- Giresun
Milletvekili Eşref Karaibrahimin, fındığın
kuraklıkta tarım sigortası kapsamına alınmasına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2157) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/2/2008)
44.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, Balıkesirde
bölünmüş yol kamulaştırma bedellerinin ödenmesine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2158)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/2/2008)
45.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, üyelikle bağdaşmayan bir göreve sahip
milletvekili olup olmadığına ilişkin Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/2159)
(Başkanlığa geliş tarihi: 1/2/2008)
Süresi İçinde Cevaplandırılmayan
Yazılı Soru Önergeleri
1.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulunun, SSK primlerindeki işveren
payına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/1640)
2.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Özyürekin, Dünya Bankasındaki bir yetkilinin
öğretmen maaşlarına yönelik açıklamasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1641)
3.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Dışişleri konutuna
yaptırılan tadilat ve değiştirilen mobilyalara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1642)
4.-
Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcının, Fransa ve Almanya
ile yapılacak zirve toplantısına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1644)
5.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, hastanelerde yatan hastaların ilaç ve
tıbbi malzemelerinin hastane tarafından karşılanmasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1645)
6.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Gaziantepteki işsizlik sorununa
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Nazım Ekren) yazılı soru önergesi (7/1663)
7.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekicinin, doğalgaz sorununa ilişkin Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1671)
8.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, bomba imha uzmanlarına ek ödeme
yapılıp yapılmayacağına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1673)
9.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Bursa-Kütahya arasındaki bir köy yolunun
yapımına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1674)
10.- Ankara
Milletvekili Nesrin Baytokun, 115 yaş üzerindeki kişilerin nüfus
kayıtlarının kapatılmasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1675)
11.- Antalya
Milletvekili Atila Emekin, Antalyada toplu taşıma araçlarında
kullanılan Antkart uygulamasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1676)
12.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, ilköğretim ve liselerde mevzuata
aykırı mescit bulunup bulunmadığına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1682)
13.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, yurtdışında burslu
eğitim alan ve alacak olan öğrencilere ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1683)
14.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Gaziantepteki okulların başarı
durumuna ve İl sanayisinin ara eleman ihtiyacına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1688)
15.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, bazı ilköğretim ve
liselerde ibadethanelerin bulunduğu iddialarına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1690)
16.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, yatan hastaların ilaç ve tıbbi
malzemelerinin hastanelerce karşılanmasına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1692)
17.- Aydın
Milletvekili Özlem Çerçioğlunun, müsteşarlık makam aracı
ile yapılan bir kazaya ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1693)
18.- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, özel hastanelere ve personellerine
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1694)
19.-
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın, Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1695)
20.- Adana Milletvekili
Hulusi Güvelin, bazı ilaçların satış fiyatlarına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1696)
21.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, eğitim
hastanelerindeki doktorların ücretsiz izinlerini
kullanamadığı iddiasına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1697)
22.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, mısır üretimine ve teşvik
primlerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1698)
23.- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, çam balı üreticilerinin kuraklık
destek projesine dahil edilmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1699)
24.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, Muğla-Milas-Güllük Körfezinde meydana gelen
balık ölümlerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1700)
25.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, fosforik asit ithalatı ve gübre
fiyatlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1701)
26.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, Denizlideki yem bitkileri desteklemelerine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1702)
27.- Ordu
Milletvekili Rahmi Günerin, Ordu Yağ Sanayi A.Ş.den işçi
çıkarılmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1703)
28.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, yem bitkileri destekleme ödemelerine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1704)
29.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, kırmızı palmiye böceği
zararlısına ve hurma ağacı ithalatına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1705)
30.- Çanakkale
Milletvekili Ahmet Küçükün, gübre ve mazot fiyatlarına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1706)
31.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin,
Çelikhan-Adıyaman-Yeşilyurt-Malatya karayolu projesine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1707)
32.- Aydın
Milletvekili Özlem Çerçioğlunun, uçaklardaki teknik arızalara
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1708)
33.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekicinin, uçak
kazalarına ve alınan önlemlere ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1709)
34.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Rize-Erzurum arasındaki yola ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1710)
35.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Bilecik-Osmaneli-Bursa-Bandırma demiryolu
yapımına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1711)
36.- İzmir
Milletvekili Kemal Anadolun, Cumhurbaşkanının ABD gezisinde
gidilen bir yemeğe ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1713)
No.:
102
4 Mart 2008
Salı
Tezkereler
1.- Niğde Milletvekili
Mümin İnanın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/289) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)
2.- Sivas Milletvekilleri
Selami Uzun ve Mehmet Mustafa Açıkalın ile İstanbul Milletvekili
İdris Naim Şahinin Yasama Dokunulmazlıklarının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (2/290)
(Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)
3.- İstanbul
Milletvekili Necat Birincinin Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/291) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)
4.- İstanbul
Milletvekili Necat Birincinin Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/292) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)
5.- İstanbul
Milletvekili Necat Birincinin Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/293) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)
6.- İstanbul Milletvekili
Necat Birincinin Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/294) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)
7.- İstanbul
Milletvekili Necat Birincinin Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/295) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)
8.- İstanbul
Milletvekili Necat Birincinin Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/296) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)
9.- Muş Milletvekili
Sırrı Sakıkın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/297)
(Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)
10.- Muş Milletvekili
Sırrı Sakıkın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/298) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)
11.- Muş Milletvekili
Sırrı Sakıkın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/299) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)
12.- Muş Milletvekili
Sırrı Sakıkın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/300) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)
13.- Mardin Milletvekili
Ahmet Türkün Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/301) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)
14.- Bitlis Milletvekili
Mehmet Nezir Karabaşın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/302) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)
15.- Muş Milletvekili
Sırrı Sakıkın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/303) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)
16.- Tunceli Milletvekili
Şerafettin Halisin Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/304) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)
17.- Muş Milletvekili
Sırrı Sakıkın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/305) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)
18.- Ağrı
Milletvekilleri Fatma Salman Kotan ve Mehmet Hanifi Alırın Yasama
Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/306) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26.2.2008)
19.- Van Milletvekili Fatma
Kurtulanın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/307) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)
20.- Siirt Milletvekili Osman
Özçelikin Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/308) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)
21.- Bitlis Milletvekili
Mehmet Nezir Karabaşın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/309) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)
22.- Bartın Milletvekili
Muhammet Rıza Yalçınkayanın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/310) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26.2.2008)
23.- Muş Milletvekili
Sırrı Sakıkın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/311) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)
24.- Siirt Milletvekili Osman
Özçelikin Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/312) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)
25.- Diyarbakır
Milletvekili Selahattin Demirtaşın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/313) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26.2.2008)
26.- Muş Milletvekili M.
Nuri Yamanın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/314)
(Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)
27.- Balıkesir
Milletvekili Mehmet Cemal Öztaylanın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/315) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26.2.2008)
28.- İstanbul Milletvekili
Sebahat Tuncelin Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/316) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)
29.- Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Binicinin Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/317) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26.2.2008)
30.- Siirt Milletvekili Osman
Özçelik, Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk, Van Milletvekili Fatma
Kurtulan ve Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındırın
Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/318) (Anayasa ve Adalet
Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)
31.- Mardin Milletvekili
Emine Aynanın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/319) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)
32.- Siirt Milletvekili Osman
Özçelikin Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/320) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)
33.- Bitlis Milletvekili
Mehmet Nezir Karabaşın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/321) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)
34.- Bitlis Milletvekili
Mehmet Nezir Karabaşın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/322) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)
35.- Van Milletvekili Özdal
Üçerin Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/323) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)
36.- Adana Milletvekili
Necdet Ünüvarın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/324) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)
37.- İstanbul
Milletvekili Necat Birincinin Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/325) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)
38.- Muş Milletvekili
Sırrı Sakık ve Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir
Karabaşın Yasama Dokunulmazlıklarının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/326) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)
39.- Mardin Milletvekili
Ahmet Türkün Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/327) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)
40.- Siirt Milletvekili Osman
Özçelikin Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/328) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)
41.- Diyarbakır
Milletvekili Gültan Kışanakın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/329) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26.2.2008)
42.- İstanbul
Milletvekili Necat Birincinin Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/330) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)
43.- İstanbul
Milletvekili Necat Birincinin Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/331) (Anayasa ve Adalet
Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)
44.- İstanbul
Milletvekili Necat Birincinin Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/332) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)
45.- İstanbul
Milletvekili Necat Birincinin Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/333) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.2008)
4 Mart 2008 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yaşar TÜZÜN
(Bilecik)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 72nci Birleşimini
açıyorum.
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Konuşma süreleri
beşer dakikadır. Hükûmet bu konuşmalara cevap verebilir.
Hükûmetin konuşma süresi yirmi dakikadır.
Gündem dışı
ilk söz, Mardin Ovasındaki sulama kanalları ve Mardin Artuklu
Üniversitesinin sorunları hakkında söz isteyen Mardin Milletvekili
Mehmet Halit Demire aittir.
Sayın Demir buyurun
efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Mardin Milletvekili Mehmet Halit Demirin, Mardin Ovasındaki
sulama kanalları ve Mardin Artuklu Üniversitesinin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
MEHMET HALİT DEMİR
(Mardin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Mardin
Ovasındaki sulama kanalları ve Mardin Üniversitesiyle ilgili gündem
dışı söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Genel
Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Bu arada, Filistin Dostluk
Grubu Yönetim Kurulu Üyesi olarak da Filistinde sivillere yönelik yapılan
saldırıları -kendi şahsım adına- buradan
kınadığımı da ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
Mardin, bildiğiniz gibi ülkemizin güneydoğusunda, 840 bin
kişilik nüfusuyla Suriyeye sınır bir kenttir. Bugün, ülkemizde
sulanabilir arazilerin yüzde 20sini kendi içinde barındıran
Güneydoğu Anadolunun sulanabilir arazilerinin büyük bir bölümü -Konya Ovasından
sonraki en büyük ovamız olan- Mardin Ovasında bulunmaktadır.
Bu ovadaki çiftçilerimiz ve
bu ovadaki bereketli topraklarımız, bugüne kadar hasretle suya
kavuşacakları günü beklemiş değerli milletvekilleri. Bu
amaçla, bildiğiniz gibi, GAP adı altında bir proje uygulamaya
kondu. Bu projeye, geçmiş hükûmetler çeşitli zamanlarda, çeşitli
miktarlarda kaynaklar aktardılar. Bu projenin bir an önce bitmesini
sağlamak için de 59uncu AK Parti Hükûmeti bu projeye çok önemli oranda
bir kaynak aktardı ve bu kaynak önceki hükûmetlerin aktardığı
kaynaklardan daha büyük bir kaynaktı.
Değerli milletvekilleri,
öyle sanıyorum ki bu proje, içinde bulunduğumuz bu yeni süreçte büyük
oranda veya tamamı bitirilecek ve bu sayede, Mardin Ovasında
hasretle suyu bekleyen çiftçilerimiz ve Mardin Ovasında hasretle suya
kavuşmayı bekleyen bereketli topraklarımız bu suya
kavuşacak. Bu su sayesinde Mardin Ovasından elde ettiğimiz
ürünler artacak, bu ovadan elde ettiğimiz ürünlerin kalitesi ve
çeşitliliği yine aynı şekilde artacak ve bunlara
bağlı olarak tabii ki sanayimiz gelişecek, bütün bunlara
dayalı olarak da istihdam alanlarımız artacaktır.
Yapılan hesaplamalar
sonucu, bu projenin bitirilmesi durumunda, 3 milyona yakın
insanımızın istihdam alanına kavuşacağı
hesaplanıyor.
Değerli milletvekilleri,
Mardin, diğer illerimiz gibi, derin bir tarihe, derin bir kültüre sahip
bir il ve bugün de Mardinde değişik diller, değişik
inançlar, değişik kültürler bir arada ve kardeşçe
yaşıyor. 840 bin kişilik nüfusuna rağmen ve bütün bu
saydığımız verilere rağmen, maalesef, geçmiş
hükûmetler Mardinde sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel ya da eğitimsel
alanda herhangi bir açılım yapamadılar.
İşte, bu
boşluğu doldurma adına, 2007 yılında AK Parti Hükûmeti
Mardinde bir üniversite kurma kararı aldı. Kararı
alınmış olan bu üniversitenin bir an önce bitirilmesi durumunda
Mardine, bölgemize ve ülkemize ekonomiksel katkısının büyük
olacağını biliyoruz, ama bizim asıl önemsediğimiz
tarafı, bu üniversitenin, bitirilmesi durumunda sağlayacağı
kültürel açılımlarla bugün ilimizde, bölgemizde ve ülkemizde
yaşamış olduğumuz sosyal sıkıntıları,
sosyal ve siyasal sorunları ve almış olduğumuz sosyal
yaraları restore edecek çok ama çok önemli bir yapı olmasıdır.
Değerli milletvekilleri,
2002 tarihlerini şöyle bir hatırlayalım: O tarihlerde ülkemizde
kişi başına düşen millî gelir, maalesef, 2.300 dolar
seviyesindeydi ve bu oran, Mardinde ise -üzülerek belirtiyorum- 980 dolarlar
seviyesindeydi ve eğer Mardinde o en üst tabakadaki birkaç kişiyi bu
ortalamanın dışında tutup bir hesap yapacak olsaydık o
tarihlerde, kişi başına düşen millî gelirin Mardinde 500
ila 600 dolarlara kadar gerilediğini hepimiz görebilirdik. İşte
bu ekonomik yetersizlik ve bu ekonomik imkânsızlıktan dolayı
Mardindeki hemşehrilerimiz diğer illerle ve diğer bölgelerle,
maalesef, ilişki kurma şansını elde edemediler.
Diğer bir yandan,
Mardinimizin bir cazibe merkezi hâline getirilememesinden dolayı
diğer illerimizdeki ve diğer bölgelerimizdeki
insanlarımızın da
Mardine gelme ve gitme şansı maalesef oluşturulamadı.
İşte arada görünmeyen sınırlar, arada görünmeyen
duvarlardı bunlar değerli milletvekilleri. Mardin Üniversitesinin
bitirilmesi durumunda buraya gelecek olan öğrencilerimizin ve bu
öğrencilerimizi ziyarete gelecek olan ailelerin Mardini daha yakından
tanıması, Mardindeki kültürü daha yakından tanıması,
Mardindeki hemşehrilerimizle daha yakından ilişkiye girmesi ve
bu sayede sağlanacak olan iletişim ve etkileşimle bugüne kadar
yaşamış olduğumuz o sosyal problemleri, sosyal ve siyasal
sorunları restore etmekte çok ama çok önemli bir fonksiyonu böylece Mardin
Üniversitesi icra edecektir.
Değerli milletvekilleri,
geçmiş hükûmetler, uygulamış oldukları politikalarla,
bilerek ya da bilmeyerek, doğru ya da yanlış uygulamaları
sonucu ilimizde, bölgemizde büyük boşluklar bırakmış ve bu
boşluklardan ötürü bugüne kadar
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Demir, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
MEHMET HALİT DEMİR
(Devamla) Teşekkür ediyorum Başkan.
uygulanmış olan bu
politikalardan dolayı, büyük eksikliklerden dolayı bir sürü
insanımız mağdur oldu, büyük acılar yaşadık ve
büyük bedeller ödedik. İşte, bugün, Hükûmetimiz, artık bütün bu
anlayışları bir kenara bırakıp ülkemizde yaşayan
bütün inançlara, bütün dillere, bütün kültürlere ve topluluklara aynı
açıdan, aynı mesafeden yaklaşma anlayışıyla
açılımlar yapmaya çalışıyor ve bu anlayışla
Mardinimizi en kısa sürede Türkiye standartlarına kavuşturacağına
inanıyorum. Mardinli hemşehrilerimiz, Hükûmetimizin bu
anlayışıyla, Mardinimizin Türkiye standartlarına bu içinde
bulunduğumuz süreçte kavuşturulacağına inanıyor, bu
duygularla ben tekrar Genel Kurula saygılarımı sunuyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Demir.
Gündem dışı
ikinci söz, Ankara Büyükşehir Belediyesinin bazı uygulama ve
etkinlikleriyle ilgili söz isteyen Ankara Milletvekili Zekeriya
Akıncıya aittir.
Sayın Akıncı,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- Ankara Milletvekili Zekeriya Akıncının, Ankara
Büyükşehir Belediyesinin bazı uygulama ve etkinliklerine ilişkin
gündem dışı konuşması
ZEKERİYA AKINCI (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi sevgiyle,
saygıyla selamlıyorum.
Türkiyenin bu yoğun
gündeminde, bine yakın belediyenin de kaderini
tartıştığımız bugünlerde, vermiş
olduğum bir önergenin de karşılığını
değerlendirerek Büyükşehir Belediyemizin kimi uygulamalarıyla
ilgili düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Hiç kuşkusuz,
yıllardır burada, hem ülkenin temel sorunları hem de
milletvekili olduğumuz ilin sorunlarıyla ilgili
değerlendirmelerimiz, çalışmalarımız, çözüm
arayışlarımız oldu. Bunu, kimi zaman yasa düzenlemeleriyle
yaptık, kimi zaman verdiğimiz çeşitli önergelerle kamuoyunu
bilgilendirmeyi, Ankaralıları bilgilendirmeyi amaçladık. Ama çok
açık bir şeyi ifade etmeliyim ki son dönemde bu sorunlarla ilgili
vermiş olduğum önergeye aldığım yanıt ne
yazık ki beni tam bir hayal kırıklığına
uğrattı. Onu yanıt diye bana yazan Büyükşehir Belediye
Başkanını ya da yetkililerini, aracılık edip işte
Büyükşehir Belediyesinin verdiğiniz sorulara cevabı diye
yollayan İçişleri Bakanını da huzurunuzda
kınıyorum ve bu önergeme verilmiş olan düzeysiz, niteliksiz,
kaba, ilkel cevabın sadece bana değil, Türkiye Büyük Millet Meclisine
ve bütün milletvekillerine yapılmış olduğunu da sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Sorun nedir değerli
arkadaşlarım? Sorun, Ankaranın on beş yıla yakın
süredir kötü yönetiliyor olması ve Cumhuriyet Halk Partililerin de bu kötü
yönetim karşısında göstermiş olduğu duyarlılıktır.
Bakınız, önergemde
çok açık, berrak, hepinizin yaşadığı bir olayın,
tanıklık ettiği bir olayın yanıtını
aramışız: Susuzluk sorunu. Tek bir cümle: Ankara yazın
susuz bırakılmamıştır, Zekeriya Akıncı
acemice polemik yapmasın.
Yani ben polemik yapmayı
çok beceremiyor olabilirim. Biz Sayın Başkanın ne kadar
polemiksever olduğunu biliyoruz, polemik yapmaktan sorunlara çözüm
bulamadığını da biliyoruz ama Allah aşkına bu yaz
Ankarada borular patlamadı mı değerli milletvekilleri?
Günlerce, haftalarca susuz kalan sizler, bizler değil miydik? Yani tamirat
yapıldıktan sonra da boruların patladığına
hepimiz hep birlikte tanık olmadık mı? Hâlâ Türkiyenin,
Ankaranın gündeminde Ankaranın susuzluğu
tartışılmıyor mu? Hâlâ dip suyu tartışmaları
yok mu? Hâlâ Gerede Projesi tartışılmıyor mu? Hâlâ
Kızılırmak suyunun niteliği
tartışılmıyor mu? Biz rüya mı görüyoruz, hayal mi
görüyoruz? Daha kısa bir süre önce Çevre ve Orman Bakanı
çıkıp Ben bu Kızılırmak suyunu içerim. demedi mi?
Kızılırmak suyunu Ankaraya getireceğiz,
karıştıracağız, harmanlayacağız. diyen
Belediye Başkanı Ankaranın barajlarında dip suyu
kaldığını, harmanlayacak suyun bile
kalmadığını bilmiyor mu?
Burada Sayın Çevre ve
Orman Bakanımıza bir şeyi hatırlatmak isterim sevgili
arkadaşlarım: Çernobil patlamasından sonra da bazı bakanlarımız
radyasyonlu çayları halkın gözünün önünde içerek onlara güven telkin
etmeye çalıştılar ama sonraki yıllar içerisinde
Karadenizin kanserden kırılıp geçtiğini gördük. Veysel
Eroğlunun içeceği sular da korkarım ki ileride
Ankaralıların kanserden kırılıp geçmesine neden
olmasın. O yüzden, biz Ankaralılar, bilmenizi istiyoruz,
bakanların içtiği çaylara, sulara fazlaca da güvenmiyoruz. Sayın
Çevre ve Orman Bakanını da bu noktada daha dikkatli olmaya davet
ediyorum.
Ne demişiz? Metro
demişiz. Yalan mı arkadaşlar? Burada üç dönem
milletvekilliği yapan arkadaşlarımız var. Siz
geldiğiniz günden bugüne kadar, Melih Gökçek Ankarada 1 metre metro
yürüttü mü sevgili arkadaşlarım? Bunu sorgulamayacak mıyız?
Yandaşlar zengin edilecek diye Ankaranın dört bir yanına ucube
alt geçitler, üst geçitler yapılmadı mı? Bunları
söylemeyelim mi? Ankaranın en güzel meydanlarının,
bulvarlarının katledildiğini anlatmayalım mı halka,
söylemeyelim mi? ASKİnin kaynaklarıyla üst geçit, alt geçit
yapıldığı için ASKİnin batırıldığını
söylemeyelim mi? Taşeronlara teslim edildiğini söylemeyelim mi,
anlatmayalım mı halka, uyarmayalım mı? Bunları
söylemeye devam edeceğiz sevgili arkadaşlarım.
Şimdi Metroyu merkezi
hükûmet yapsın. demeye başladı. Belli, beceriksiz, kaynaklar
çarçur edilmiş. Zaten bizim sorunumuz bu, bizim sorunumuz işin
başındaki değil. Ankaralıların ödediği vergiler
gerçekten Ankaralılara hizmet olarak dönüyor mu, yoksa çarçur ediliyor,
çalınıp çırpılıyor mu? Biz bunun hesabını
görmek istiyoruz, biz bunun hesabının verilmesini istiyoruz
değerli arkadaşlarım.
Bakınız, borçlar
açıklanıyor. Türkiyenin en borçlu belediyesi Ankara Büyükşehir
Belediyesi, en borçlu belediyesi. Kapatmak istediğiniz belediyelerin
toplam borcunun 200 trilyon olduğu söyleniyor. Bu büyük belediyelerin
şölenlerde düzenlediği, attığı havai fişeklerin
parasını verseniz o belediyeleri kurtarırsınız, havai
fişek parasını verseniz. Bunları söylemeyecek miyiz?
Ankarayı batırdın demeyecek miyiz? Ankaralıya doğal
gazı peşin para alarak sattın ama BOTAŞa borcunu
ödemediğin için BOTAŞı bile batırdın Sayın
Gökçek. demeyecek miyiz sevgili arkadaşlarım, demeyelim mi, bunu mu
bekliyorsunuz? Biz bu paraların nereye gittiğini bilmek istiyoruz
arkadaşlar. Ankaralıların harcadığı, emek
verdiği, ödediği vergiler nereye gidiyor Ankarada?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Akıncı, konuşmanızı tamamlayınız lütfen.
Buyurun.
ZEKERİYA AKINCI
(Devamla) - Gazetelerde bir sürü haberler çıkıyor,
arkadaşlarımız önergeler veriyor, önümüzdeki günlerde yoğun
tartışılacak ama hepinizin bilmesini istediğimiz bir
şey var: Biz, kimsenin aşkıyla meşkiyle meşgul
değiliz. Biz, kimsenin aşkıyla meşkiyle meşgul
değiliz. Biz, sadece Sanayi Bakanından, Sayın
Bakanımızdan, önümüzdeki günlerde bu Büyükşehir Belediye
şirketlerinin denetlenmesini talep ediyoruz. Eğer siz BELPAda olup
bitenlere sessiz kalırsanız, BELBETONda, BELYAda, başka
şirketlerde olup bitenlere sessiz kalırsanız,
Ankaralıların hakkını ve hukukunu koruyamazsınız
Sayın Bakan. İşsizliğin diz boyu olduğu bu ülkede, bu
memlekette, üstelik Ankarada Türkiye ortalamasının yüzde 50
fazlası olduğu hâlde, Sanayi Odasının yemeğinde sizin
gözünüze baka baka Sanayi sitelerine tek bir çivi çakmam. diyen Belediye
Başkanının genel müdürlerinin ne halt ettiğini
araştırmayacaksınız, niye Bakanlık yapıyorsunuz o
zaman Sayın Bakan? Üstelik siz Ankaralısınız. Ankarada
olup bitenleri en iyi siz biliyorsunuz. Bunların üstüne gitmeyecek
misiniz? Sormayacak mısınız o fakir fukaranın
hakkını, garip gurebanın hakkını? Bunu bekliyoruz,
bunu rica ediyoruz.
Eskişehir Yoluyla ilgili
Danıştayın inceleme kararı var, uygulanmıyor
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Akıncı, teşekkür ederim.
ZEKERİYA AKINCI
(Devamla) Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sağ olun.
Gündem dışı
üçüncü söz, Samsun ilinin sorunları hakkında söz isteyen Samsun
Milletvekili Fatih Öztürke aittir.
Sayın Öztürk, buyurun.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
3.- Samsun Milletvekili Fatih Öztürkün, Samsunun sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
FATİH ÖZTÜRK (Samsun)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, sizlere,
kurtuluş meşalesinin yakıldığı, Türkiye
Cumhuriyetinin temellerinin atıldığı 19 Mayıs
şehri Samsundan bahsetmek istiyorum. Bu vesileyle de yüce Meclisi
saygı ve sevgilerimle selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Karadeniz Bölgesinin en büyük metropol kenti ve bölgenin ticaret merkezi
konumunda olan Samsun, limanı, iskeleleri, kargo üniteleri,
uluslararası havaalanının yanı sıra, Anadolunun
Karadeniz ve kuzey ülkelerine açılan kapısı
noktasındadır; kültürel yapısı, sosyoekonomik
potansiyeliyle de bölgenin merkezi pozisyonundadır. Şehrimiz, kendi
ekip ve kaynakları ve de tüm kurumlarının katılım ve
katkılarıyla gelişme stratejisini, planını
yapmış ülkemizin tek ilidir.
Değerli arkadaşlar,
son yıllarda hızla büyüyen ve gelişim sürecine giren
şehrimiz, gayrisafi millî hasıladan aldığı 1,41lik
rakamı yükseltmek adına büyük çaba göstermektedir. Kişi başına
millî gelir birkaç yıl öncesine kadar 1.500 dolar civarındayken bugün
4 bin, 4.500 dolar civarına gelmiştir. Ticaret hacmi gün geçtikçe
artmakta ve bu nedenle de yeni yatırımcıların gözdesi
konumundadır.
Türkiyenin en önemli iki
ovası şehrimizde bulunmaktadır. Bafra ve Çarşamba
ovaları bizim göz nurumuzdur. Bu iki delta ovasının sulama
projelerini tamamladığımızda sulanabilir alanımız
yüzde 50ye çıkacak, endüstriyel tarım ürünleri imalatı ve
tarıma dayalı sanayinin kurulması istenen düzeye gelecektir.
Türkiyenin tek özel kargo üniteleri şehrimizde kurulmuş olup
inşaatı da bitmiştir. Bu da tarım alanında önemli
konuma gelen Samsun çiftçisinin ürettiği tarım ürünlerinin yurt
dışı pazarında söz sahibi olacağı anlamına
gelmektedir.
25 bin öğrenci
sayısı, 12 fakülte, 15 yüksekokul ve 2 bin civarında
akademisyeniyle Türkiyenin en önemli üniversitelerinden olan Ondokuz
Mayıs Üniversitesi, Karadenizin en büyüğüdür ve bölgenin de ekonomik
lokomotifidir. İkinci üniversite hazırlığı da hızla
devam etmektedir. Kurulacak olan yeni üniversite özel olup bölgenin de tek özel
üniversitesi olacaktır, Karadenizin tek nüfusu düşmeyen ve
hızla büyüyen şehrimizin hem ekonomisine hem de kültürüne önemli bir
katkı sağlayacaktır. Buna paralel olarak sağlık
yatırımlarımız da hızla büyümektedir. Kamunun bölgesel
hastanelerinin yanı sıra özel hastaneler de hızla
açılmakta, yeni planlamaya çalıştığımız
sağlık kompleksi de yine Karadenizde ilk olacaktır.
Şehrimizin acil ihtiyacı durumunda olan -uluslararası
ihtisaslaşmış olan- fuar alanı ve kongre merkezi
ihtiyacı da hızla büyümektedir. Bu konuyla alakalı da proje
çalışmaları devam etmektedir, önümüzdeki günlerde de projeyle
alakalı yeni hareketlilik meydana gelecektir.
Ticari
yapımızın yanı sıra organize sanayimize de önem
verilmiş, hâlen faal olan merkezdeki organizenin yanı sıra Bafra
ve Kavak organizelerinin altyapıları tamamlanmıştır.
Bu konuda her türlü altyapı çalışmalarına destek olunmakta,
sanayicilerimize ve girişimcilerimize kapımız sonuna kadar
açıktır. Yatırım yapacak tüm
yatırımcılarımızın işlemleri Samsun
Valiliği Yatırım Koordinasyon Merkezince yürütülmektedir. Kamu
bürokrasisinin olmadığı bir yerde yatırım
düşünüyorsanız Samsun sizin için tek ve en önemli adrestir.
Ülkemizin ve Hükûmetimizin en
önemli çalışma alanlarından olan gemi inşa sanayisi de
şehrimizde hızla gelişmektedir. Merkez ve Terme ilçemizde olmak
üzere inşaatı devam eden iki tersanenin çalışmaları
devam ederken merkezin mendirek inşaatı başlamak üzere olup,
dört ayrı müteşebbise bedelsiz arsa tahsisi
yapılmıştır. Termede de kısmi üretim
başlamıştır. Her iki bölge de genişleyerek devam
edecek olup, istihdam sorunumuzun kalmayacağı günler çok
yakındır.
Değerli arkadaşlar,
ticaretimizin yanı sıra turizmimize de önem verilmektedir. Bu
sektörde önemli cazibe merkezlerine sahip durumdayız. Ladik-Akdağ ve
Vezirköprü-Kunduz yaylaları yayla turizmi, Ladik ve Havza
kaplıcaları termal turizm ve de endemik kuş türleriyle de Bafra
kuş cenneti, Yakakent Çamgölü, Kızılırmak ve Yeşilırmak
Deltası doğal turizmin merkezi durumundadır. Kayak turizmi için
de önemli adımlar atılmış, Ladik-Akdağ yol projesi
tamamlanmış, yeni beş yıldızlı otel
çalışmamız da hızla devam etmektedir.
Değerli milletvekilleri,
şehir olarak stratejimiz, Samsun ilinde gelişmeyi destekleyen bir
ortam oluşturmak ve de yüksek katma değer üreten istihdam
alanını desteklemektir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Öztürk, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
FATİH ÖZTÜRK (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Vizyonumuz, Türkiye'nin
Karadeniz kıyısındaki ülkelerle, Avrupa Birliği ve Türk
cumhuriyetleriyle olan ilişkilerinde önemli bir rol oynayan, üreten,
ticaret ve hizmet merkezi şeklindedir.
Bu vesileyle, Samsuna
yatırım yapacak olan, Samsunu değer bilip Samsuna gelecek olan
bütün yatırımcılarımızı Samsuna bekliyor ve de
siz değerli Genel Kurula saygılarımı sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Öztürk.
Sayın milletvekilleri,
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.
İç Tüzükün 37nci
maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
Buyurun:
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
Yüksek Öğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile 78 ve 190
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/24) İç Tüzükün
37nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi (4/32)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
2/24 Esas
Numaralı Kanun Teklifim 45 gün içinde Komisyonda
görüşülmediğinden İç Tüzüğün 37. Maddesi gereğince
doğrudan gündeme alınması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 08.01.2008
Ensar
Öğüt
Ardahan
BAŞKAN
Önerge sahibi olarak Sayın Ensar Öğüt, buyurun efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
ENSAR
ÖĞÜT (Ardahan) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
Ardahan iline Ardahan isimli üniversite kurulmasıyla ilgili vermiş
olduğum kanun teklifi üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlarım.
Değerli
arkadaşlar, Ardahan, Gürcistan ve Ermenistana sınır,
kuzeydoğuda, ağır iklim şartlarında yaşam
mücadelesi veren bir ilimiz. Bu ilimizde görev yapan çeşitli
arkadaşlarımız var, görenler vardır. 1.800
rakımlı bölgede en şiddetli kış ayları sekiz ay
sürer.
Bölgemiz
korkunç derecede göç verdi. Bölge boşaldı, şu anda
Ardahanın nüfusu 112 bine indi. Göç zorladı, Ardahan
boşaldı, Ardahanın köylüsü perişan, Ardahanın ilinde
ve ilçelerinde yaşayan esnaf çok perişan. Esnaf çekini ödeyemiyor,
senedini ödeyemiyor, vergisini ödeyemiyor, siftah yapmadan dükkânını
kapatıp açıyor. Siz de biliyorsunuz, televizyonda izlediniz, son
yılların en ağır kış şartlarını
Ardahan yaşadı.
Şimdi,
böyle bir bölgenin kalkınması, o bölgeye yatırım
yapılması sanayiciler tarafından yapılmıyor. Bölgeye
yatırım da gitmiyor. Ama bölgeye yatırım ve
kalkınmayla ilgili gitmeyen devlet, vatandaşını da göçe
zorluyor. Böyle bir konumda kırk üç yıl Rus işgali altında
kalan Ardahan halkı vatanına, devletine, milletine bağlı
bir toplum.
Esnaf
perişan, köylü esnaftan da perişan. Köylünün tek geçim
kaynağı hayvancılık. Hayvanı para etmiyor
insanlarımızın, malı, mülkü para etmiyor. Köyden şehre
gelerek hastanede tedavi olamıyorlar, yol kapalı. Çocuğunu
okutamıyor. Perişan bir durumda. Bölge âdeta kaderine terk
edilmiş durumda. Yatırım da gitmediğine göre, bu tip
bölgelerin kalkınabilmesi için, gelişebilmesi için hiç olmazsa
sınır kapıları çalışsın diyoruz,
sınır kapıları da çalışmıyor; Posof
Sınır Kapısı çalışmıyor, Çıldır da
kapalı. Sanki, devlet, bölgeyi boşaltmak için bir politika izliyor.
Böyle bir devlet olabilir mi, böyle bir hükûmet olabilir mi? Nüfus 112 bine
düşmüş, insanlar perişan bir durumda.
Şimdi
ben sizden rica ediyorum sayın milletvekilleri: Ardahan için tarihî bir
kader günüdür. Ardahana üniversite kurulursa Ardahanın kaderi
değişecektir, sizlerin sayesinde. Parti gözetmeden, herkese
saygı duyuyorum.
Bakın,
1990 yılında, Kars için 50 Milyara Satılık Şehir
diye Milliyet gazetesi bir başlık atmıştı. O zaman
Karsa hepimiz sahip çıktık. Karsa Kafkas Üniversitesi kuruldu,
Karsta göç durdu, bölgenin nüfusu, hakikaten belli bir oranda potansiyel oldu,
çünkü Karsta nereden baksanız 15 bin tane talebe var.
Şimdi,
Ardahanda ve Ardahan gibi gelişmemiş bölgelerde de üniversiteler
olursa insan potansiyeli gider. İnsan potansiyeli giderse esnaf iş
yapacak, köylü iş yapacak, o bölge kalkınacak, gelişecek.
Sanayici gitmiyor, ticaretçi gitmiyor, sınır ticareti
açılmıyor. Böyle bir ortamda ben sizden istirham ediyorum sayın
milletvekilleri, AK Parti Grubundan da rica ediyorum, MHP Grubundan da, CHP
zaten tamam, DTP Grubundan da rica ediyorum: Bu kanun teklifimize evet deyin,
Ardahana üniversite kurulmasını çok görmeyin. Bunu, lütfen, sizden
istirham ediyorum.
Millî
Eğitim Bakanımız açıklama yaptı Dokuz ile daha
üniversite kurulacak. diye. Ben teşekkür ederim Millî Eğitim
Bakanımıza. Gelsin şimdi, burada grubu evet desin, Ardahana
üniversite kurulsun. Ardahana üniversite kurulması, değil
Ardahanın, Doğu Anadolunun kalkınması demektir
değerli arkadaşlar. Böyle bir konumda Millî Eğitim
Bakanını şimdi samimi olmaya davet ediyorum. Şu anda,
Çıldırda, Çıldır Lisesinde matematik öğretmeni yok,
fizik öğretmeni yok, kimya öğretmeni yok, biyoloji öğretmeni
yok, felsefe öğretmeni yok. 431 tane öğrenci var, öğretmen yok.
Vanda, Sayın Bakanın bölgesinde -dün Van İlçe
Başkanımız aradı- Ercişte yine 1.500 kişilik
Atatürk Lisesinde öğretmen yok, matematik öğretmeni yok.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Öğüt, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
ENSAR
ÖĞÜT (Devamla) Değerli arkadaşlar, burada parti gözetmeden
herkesten istirham ediyorum, rica ediyorum. Doğu Anadolunun,
Güneydoğunun kalkınmasını istiyorsak oraya biraz ilgi
gösterelim. Oraya mutlak surette yatırım gitmesi lazım.
Yatırım gitmiyorsa, sanayi gitmiyorsa eğitimi götürelim,
üniversiteyi kuralım, fakülte kuralım, o bölgeleri
kalkındıralım. Doğu ve Güneydoğu kalkınmazsa
Türkiye kalkınmaz, ben bunu iddia ediyorum. Doğu ve Güneydoğuya
hizmet etmek en büyük ibadettir diyor, hepinize saygılar sunuyorum. Kanun
teklifimin kabulünü rica ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Öğüt.
ADALET
BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Yerimden bir açıklama
yapabilir miyim?
BAŞKAN
- Sayın Bakanım, bu konuda bir milletvekili
arkadaşımızın söz talebi var, ona da söz vereyim,
sonrasında
ADALET
BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Peki, ondan sonra efendim.
BAŞKAN
- İstanbul Milletvekilimiz Sayın Esfender Korkmazın önerge
üzerinde söz talebi vardır.
Buyurun
Sayın Korkmaz. (CHP sıralarından alkışlar)
ESFENDER
KORKMAZ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, ben bu kanun teklifiyle ilgili iki başlık
altında konuşmak istiyorum. Birisi üniversitelerin bölgelere
getirdiği fayda ve sosyal yararlar, ikincisi de Ardahana neden böyle bir
üniversite kurmak gereği var; bu iki başlık altında
konuşmak istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, üniversitenin bölge kalkınmasına önemli etkileri
var. Bir defa, üniversitenin kurulduğu illerde ekonomi canlanıyor,
konut talebi artıyor, gıda talebi artıyor, ulaşım,
haberleşme, konaklama hizmetleri artıyor ve turizm potansiyeli
değerlendirilmiş oluyor. İkincisi, ilin üretim ve hizmet altyapısına
katkı yapıyor. Özellikle üniversite-sanayi iş birliği o
bölgede, o ilde sanayinin ve hizmet sektörünün gelişmesine etkili oluyor.
Üçüncüsü, ekonomide verimlilik artıyor, o bölgede vasıflı,
kaliteli iş gücü oluşuyor, eğitilmiş insan gücü
oluşuyor ve dolayısıyla, üretimde ve hizmet sektöründe
verimlilik artışı sağlanmış oluyor. Ayrıca,
eğitim toplumda kastlaşmayı önlüyor, sosyal mobilite
sağlıyor, sosyal hareketlilik sağlıyor.
Dolayısıyla, eğitilmiş insan hem gelir açısından
hem statü açısından farklı noktalara geliyor ve
dolayısıyla, toplumda hareketlilik sağlanıyor, sosyal
sınıflar arasında hareketlilik sağlanıyor ve sosyal
kastlaşma önleniyor.
Değerli
arkadaşlar, Ardahana böyle bir üniversitenin yapılmasına çok
ihtiyaç var. Bakın, bir örnek vereyim: Çıldır, Ardahanın
bir ilçesi ve önemli tarihî imkânları olan, kültürel açıdan
araştırılması gereken bir bölge. O bölgede bu tarihî
kazıların yapılması lazım ama bu bizzat benim teşebbüs
ettiğim ve neticede Erzurum Üniversitesinin yaptığı bir
altyapı çalışması olabildi, bir kazı
çalışması olabildi. Oysaki, Ardahanda bir üniversite
kurulmuş olsaydı, o bölgenin tarihî imkânları,
kazıları daha kolayca ve daha yakından takip edilmiş,
yapılmış olurdu.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, Ardahan 1992de il oldu ama bugün aradan on
beş yıl geçmiş Ardahanın henüz vilayet binası yok,
Ardahanın henüz emniyet binası yok. Var ama bunlar geçici olarak
kalıyorlar. Şimdi, düşünebiliyor musunuz, 92de il olmuş
bir ilin bugün yeni emniyet binası tamamlanmamış ve yeni vilayet
binası tamamlanmamış. Arkadaşlar, burada, Ardahana kaynak
ayrılmamış bugüne kadar. Geçmiş hükûmetler
ayırmadı ama bugünkü Hükûmet hiçbir şekilde ayırmıyor.
Ardahan ve ilçelerinde ancak biz sağdan soldan
arkadaşlarımızı, dernekleri toparlayarak birtakım
okullar, yatırımlar yaptırıyoruz. Bazı arkadaşlar
Ardahanın içine yurt yapıyor, yatırım yapıyor.
Bunlara teşekkür ediyoruz ama devletin kaynak ayırması
gerekiyor. Madem Ardahan il oldu, Ardahana kaynak ayırması
gerekiyor; kaldı ki, il olmasa da aynı kaynağı ayırması
gerekiyor ama kaynaklar bütün dünyada, bütün ekonomilerde kıttır. Ama
önemli olan Hükûmetin öncelikleridir, Hükûmetin Ardahana öncelik vererek bu
kaynakları ayırması gerekiyor.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, bu kaynaklar Türkiyede maalesef ihtiyaca göre
ayrılmıyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Korkmaz, buyurun, konuşmanızı
tamamlayınız.
ESFENDER
KORKMAZ (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Neye göre
ayrılıyor? Kıt kaynaklar oy hesabına göre
ayrılıyor değerli arkadaşlar. Yani oy hesabına göre
kaynak ayrılırsa bir ekonomide o kaynak rasyonel kullanılamaz.
Bugün, önünüzdeki, büyükşehir belediyesi sınırları içinde
ilçe kurulması tasarısı da aynı oy hesabıyla gelen bir
tasarıdır. Ardahana kaynak ayrılmaması da oy
hesabıyladır, çünkü Ardahanda nüfus yeterli değil.
Dolayısıyla, kaynak ayırmakta da oy hesabı itibarıyla
çok fayda görmüyor bu Hükûmet. Dolayısıyla, bu tavrın
değiştirilmesi lazım, Ardahana kaynak ayrılması
lazım, bunun için de önce üniversite kurulması lazım.
Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.
Sayın
Bakanım, çok kısa bir açıklama mı yapacaksınız,
yoksa
Söz hakkınız var, kürsüden de konuşabilirsiniz beş
dakika.
ADALET
BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Kürsüden de
konuşabilirim.
BAŞKAN
- Buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ADALET
BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Sayın
Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinize
saygılar sunuyorum.
İç
Tüzükümüzün 37nci maddesi gereğince doğrudan gündeme alınma
tezkeresini görüşüyoruz. Ardahan Milletvekili arkadaşımız
Sayın Öğüt Ardahan ilimize bir üniversite kurulmasıyla ilgili
bir teklifin ilgili komisyonda süresi içerisinde görüşülemediği için
doğrudan gündeme alınması talebiyle huzurumuza geldiler.
Şunu
hemen ifade edeyim ki hükûmetlerimiz döneminde çok büyük bir
çoğunluğu devlet üniversitesi olmak üzere vakıf
üniversiteleriyle birlikte kırk civarında yeni üniversite
kurulmuştur. Bu, AK Parti İktidarlarının eğitime ve
özellikle yüksekokul eğitimine vermiş olduğu önemi gösterir.
Şu anda ülkemizde üniversitesi olmayan dokuz tane ilimiz
kalmıştır. 60ıncı Cumhuriyet Hükûmeti olarak
kararlıyız, dönemimizde üniversitesi olmayan, Türkiyede, il
kalmayacaktır. (AK Parti sıralarından alkışlar) Geriye
kalan dokuz üniversitenin kuruluşuyla ilgili, başta Millî Eğitim
Bakanlığımız olmak üzere, Hükûmetimiz gerekli
çalışmaları yapmaktadır ve huzurunuza bu dokuz ilimizde
üniversite kuruluşuyla ilgili tasarı gelecektir. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Ardahana
üniversite kuruluşuyla ilgili Ardahan Milletvekili
arkadaşımız Sayın Saffet Kaya da bir kanun teklifi
vermişlerdi ancak kendisi Hükûmetimizin bu konudaki
kararlılığını bildiği için bu teklifin
doğrudan gündeme alınması teşebbüsünde bulunmadı. Tabii,
Sayın Öğüt de haklıdır bir il milletvekili olarak böyle bir
öneriyi vermekte ve doğrudan gündeme alınması talebinde
bulunmakta, kendi takdiridir. Önümüze geldi.
Şimdi,
bir üniversitenin kurulabilmesi için fakülte sayıları önemlidir,
yüksekokul sayıları önemlidir, bu üniversiteye ihtiyaç duyulacak, bu
üniversitede ihtiyaç olarak karşımıza çıkacak kadro
sayıları önemlidir. Bununla ilgili Yükseköğretim Kurumunun,
Maliye Bakanlığının, Devlet Personel Başkanlığının
ve tabii ki Millî Eğitim Bakanlığının bu kurulacak,
kurulması düşünülen üniversitelerle ilgili bir çalışma
yapması gerekiyor. Tabii ki, bu teklif, bütün bu çalışmalar
yapılmadan ve ilgili komisyonda da görüşülmeden, İç Tüzükün
37nci maddesi gereğince gündeme gelmiştir. Şu hâliyle gündeme
alınarak yasalaşmasında biz Hükûmet olarak isabet görmüyoruz.
Birçok eksiklerle maluldür.
O
bakımdan, demin ifade ettiğim gibi, dokuz üniversite kuruluşuyla
ilgili, önümüzdeki dönemde, yani 60ıncı İktidar döneminde,
mutlaka bir teklif huzurunuza gelecek ve Ardahan da bu arada inşallah bir
üniversiteye kavuşacaktır.
Bunu
huzurunuzda belirtmeyi gerekli gördüm. Arkadaşıma cevap vermek için
değil, Hükûmet adına bu konudaki
kararlılığımızı vurgulamak için
çıkmıştım.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Evet, İç Tüzükün 60ıncı maddesine göre, Ardahan Milletvekili
Sayın Saffet Kayanın yerinden çok kısa bir söz talebi
vardır. Onu yerine getireceğim.
Sayın
Kaya, buyurun.
SAFFET
KAYA (Ardahan) Evet, Değerli Başkanım, delaletinizle, arz
edeyim: Ardahan iliyle ilgili, Sayın Bakanımın da yüksek
huzurunuzda ifade ettiği gibi, bir kanun teklifimiz var. Sayın
Başbakanımızın seksen bir ilde üniversite kurulması
konusunda zaten AK Parti Hükûmetleri noktasında çok ciddi bir duruşu
var. Dokuz ilimiz üniversiteye kavuşmamıştı. Dokuz ilin de
kavuşması anlamında Millî Eğitim Bakanımız ve
Sayın Başbakanımızın, bizatihi Sayın
Bakanımızın Ardahana gelerek Ardahanda üniversitenin müjdesini
verdiğini herkes çok çok iyi bilir.
Ben de
geçmişte muhalefet sıralarında oturduğumda bu konuyla
ilgili kanun teklifi vermiştim. Biliyordum ki iktidar olmadan
Ardahanın üniversiteye kavuşması mümkün değildi. Elbette
ki muhalefet olarak arkadaşlarımızın bu konudaki gayretleri
doğrudur. Ancak şurası çok çok kesin bir gerçektir ki, seksen
bir ilin de insana yatırım, eğitime yatırım
bağlamında üniversiteye kavuşması ilk defa cumhuriyet
hükûmetleri döneminde 60ıncı Hükûmet, Adalet ve Kalkınma
Partisine nasip olacaktır. Bu da bir gerçektir. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Onun
dışında, özellikle ben Saffet Kaya olarak kendi ilimde 400
öğrencilik bir yurt ve yine kendi imkânlarımla bir yüksekokul
yapmış, oradaki eğitime ve insana yatırım
anlamında naçizane katkımı sunmuştum bölgeme.
Onun
dışında, üniversitenin mutlaka ve mutlaka Ardahanın
gündemine kampus şehir olarak gelmesi, hiç şüphesiz ki bölgede
istihdamın, kültürün, sosyal dokunun, ekonomik dokunun yeniden
yapılanması anlamına gelecektir. İktidar olarak
destekliyoruz. İktidarın onayıyla gelecek olan bu teklif,
inşallah yasamadan geçtikten sonra Ardahanımızın tarihine
bir üniversite olarak geçmiş olacaktır.
Ben
özellikle Sayın Başbakanımıza, Hükûmetimize ve AK Parti
Grubuna bu anlamda teşekkürlerimi borç biliyorum. Ardahana Sayın
Başbakanımızın fakülteyi bir şekilde sunması ve
Ardahanımızın fakülteye sahip olması da Sayın
Başbakanımızın gerçekten himmetleriyle olmuştur.
Ben çok
teşekkür ediyorum. İnşallah üniversite de bu sene yasamadan
geçecektir.
Çok
teşekkür ederim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kaya.
ENSAR
ÖĞÜT (Ardahan) Sayın Bakanım, bir üniversiteyi bir ile kurmak
için sekiz on yıl gerekiyor, parası alınacak, binaları
yapılacak
Yani ne zaman yapacaksınız? (AK Parti
sıralarından gürültüler)
ADALET
BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz kurduk, kırk tane
kurduk.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Sayın Ensar Öğütün İç Tüzükün
37nci maddesine göre verilmiş bu önergesini şimdi
oylarınıza sunacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Sayın
milletvekilleri, kâtip üyelerimiz arasında sayım konusunda ihtilaf
çıkmıştır. Şimdi, elektronik oylama neticesinde durumu
tespit edeceğim.
Oylama
için üç dakikalık süre veriyorum.
Oylamayı
başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, önerge kabul edilmemiştir.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır.
Okutup oylarınıza sunacağım. Talep hâlinde ikişer
üyeye lehte ve aleyhte söz vereceğim.
Buyurun.
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- (10/53) esas numaralı Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun
4/3/2008 tarihli 72nci Birleşiminde yapılmasına ilişkin
MHP Grubu önerisi
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 4 Mart 2008 salı günü yaptığı toplantıda oy
birliği temin edilememiştir. MHP TBMM Grubu olarak Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmının 31 inci sırasında yer alan
10/53 esas nolu Belediyelerin altyapı, katı atık ve atık
su yönetimindeki sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesine ilişkin Meclis
Araştırması önergesinin görüşmelerinin Genel Kurulun 04
Mart 2008 tarihli 72 nci birleşiminde yapılmasını Genel
Kurulun tasviplerine arz ederiz.
Oktay
Vural
İzmir
MHP
Grup Başkan Vekili
BAŞKAN
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin lehinde, Tekirdağ
Milletvekili Sayın Kemalettin Nalcı ve Ankara Milletvekili Sayın
Hakkı Suha Okay; aleyhinde, Gümüşhane Milletvekili Kemalettin
Aydının söz talepleri vardır.
Buyurun
Sayın Nalcı.
KEMALETTİN
NALCI (Tekirdağ) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Milliyetçi Hareket Partisinin, belediyelerin çevre ve altyapı
problemleriyle ilgili verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin
bugün görüşülmesine dair verdiği öneri lehinde söz almış
bulunmaktayım.
Sayın
milletvekilleri, ülkemizde 3.225 belediye bulunmaktadır; bunların 16
tanesi büyükşehir belediyesi, 65i il belediyesi, 850si ilçe belediyesi
ve 2.011i de belde belediyesidir. Bu belediyelerin yaklaşık olarak
yüzde 67sinin içme suyu, yüzde 81inin kanalizasyonu, yüzde 92sinin
arıtması ve yüzde 93ünün de katı atık bertaraf tesisleri
bulunmamaktadır.
Sayın
milletvekilleri, Çevre ve Orman Bakanlığının 2872 no.lu
Çevre Kanununun işlemeyen hükümlerinin geçici 4üncü maddesinde
Atık su arıtma ve evsel nitelikli katı atık bertaraf
tesisini kurmamış belediyeler ile, halihazırda faaliyette olup,
atık su arıtma tesisini kurmamış organize sanayi bölgeleri,
diğer sanayi kuruluşları ile yerleşim birimleri, bu
tesislerin kurulmasına ilişkin iş termin planlarını bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde
Bakanlığa sunmak ve aşağıda belirtilen sürelerde
işletmeye almak zorundadır.denmiştir.
Sayın
milletvekilleri, bu belirttiğimiz konular 2006 yılında
belediyelere bildirilmiş bulunmaktadır. Bu gönderilen tebliğde
belediyelere, 100 binin üzerinde bulunan nüfuslarda üç yıl, 100 binle 50
bin nüfus arasında beş yıl, 50 binle 10 bin nüfus
aralığında olan belediyelere yedi yıl, 10 binle 2 bin
aralığında bulunan belediyelere de on yıl süreç
verilmiştir.
Şimdi
sayın milletvekilleri, burada da belediyeleri kapatmaya
çalışıyoruz. Ben buradan şunu belirtmek istiyorum: Bu süreç
dâhilinde hiçbir belediye
Belediye Kanunu çıkmış fakat gelirler
kanunu çıkmamıştır. Bunu yapacak en yakın kuruluş
yani parayı temin edebileceği kuruluş İller Bankası
olmasına rağmen -biz daha önce de burada, bütçede de
belirttiğimiz gibi- İller Bankasının bu yıl, 2008
yılında bu iş için hazırlamış olduğu para
sadece 40 milyon YTLdir. 2007 yılında bu para 120 milyon YTL idi,
2006 yılında ise 180 milyon YTL idi. Ben şimdi buradan sizlerin
takdirine bırakıyorum. 40 milyon YTLyle bu hizmetlerin
yapılmasının imkânı var mı? Bana göre yok. Bunun için
kabataslak bir tahminle 6-7 milyar YTL para gerekmektedir.
Sayın
milletvekilleri, şimdi bunlarla birlikte bizim bundan sonraki
konuşacağımız belediyelerin kapatılması konusuna
da değinmek istiyorum. Mevcut belediyeler bu imkânlarla, altyapı
imkânlarını, mevcut arıtmalarını, kanalizasyonlarını,
katı atık bertaraf tesislerini zaten yapamamış bulunmaktadırlar.
Şimdi, bunlar ya yan belediyelere devredilecek veya özel idarelere
verilecektir.
Ben,
burada şunu belirtmek istiyorum. Aynı zamanda, küresel
ısınma ve bunun etkileri konusundaki su komisyonunda, gezerken her
tarafta görmüş olduğumuz konu şu: Şimdi, köylerde BELDES
tarafından yapılan kanalizasyonlar var, inanın ki bunlar
yapılmasa daha iyi. Yapılıp bir yerde toplanıyor, bir yerde
toplandığı zaman, bu ya bir dereye veya bir nehre, denize
verilmektedir. Bugün yapılacak olan uygulamalar dâhilinde, ben size
şunu kesinlikle söyleyebilirim: Bu belediyelerin hiçbirisinin altyapı
ihtiyaçları karşılanamayacak. 863 tane belediyenin
kapatılması söz konusu ki, bize bununla ilgili, çok yerlerde
kapatılmaması için ve gerekçeleriyle ilgili yazılar gelmektedir.
Sayın
milletvekilleri, şimdi, ben size bazı rakamlar vermek istiyorum:
Türkiyede 3.225 belediyemiz var. Fransada 36 bin belediye var ki -nüfusumuz
hemen hemen aynı- 1.700 kişiye bir belediye düşüyor.
İspanya ve İtalyada 8 binin üzerinde belediye var. Şimdi,
demokrasinin ve gelişmişliğin simgesi belediyelerimizi kapatmaya
çalışıyoruz ve bugüne kadar, 2008 yılının
başlarına kadar da, biz yüzde 90 mertebesinde bu belediyelerimizin
altyapı problemlerini çözemedik. Bunları çözmek için de ayrılan
kaynaklar yetersizdir. Ben buradan, yüce Mecliste bu konuyla ilgili bir
araştırma önergesi verilmesini talep ediyorum. Nedeni şu: Bugün,
bu kanun teklifinde, yani 2006da verilen, belediyelere gönderilen,
yaptırımlarda para cezaları çok komik. Bugün organize
sanayilerin, bulunduğum bölgeden söyleyeyim, Çerkezköy, Çorlu,
Muratlı bölgesinde hiçbir sanayi bölgesinin daha bugüne kadar hiçbir
arıtma tesisinin ne çalışmalarına
başlanmıştır ne de yapımına başlanmıştır.
Sayın
milletvekilleri, burada dikkat etmemiz gereken husus şu: Bütçeler
açıklandığı zaman ne Çevre Orman Bakanlığı
ne de İller Bankası bu belediyelerin altyapılarıyla ilgili
bir fon, bir bütçe belirtmemiştir. Peki, bu süreçler dolduğu zaman
yani 100 bini geçen belediyeler tamam doğru, fakat diğer
belediyelerin bu altyapı, katı atık arıtma tesisleri,
kanalizasyon şebekeleri nasıl yapılacak? Kendi imkânları
dâhilinde yapmasının imkânı yok. Bugün Tekirdağda
Ki, iki
belediye de Tekirdağa bağlanıyor. Bunlardan teki Kumbağ
-ki, Kumbağ yazın nüfusu 25 bine, 30 bine çıkan bir beldemiz- ve
bunu kapatıyoruz, getirip Tekirdağa bağlıyoruz.
Tekirdağın merkezinin şu anda arıtma tesisi ve
kanalizasyon tesisatları yok. Biz ekstra, o belediyeleri, kendi
işlevlerini yerine getiremeyecek diye başka bir belediyeye katmaya
çalışıyoruz.
Saygıdeğer
milletvekilleri, ben bu konuyla ilgili daha fazla bütçe
Çünkü çevre, su, su
kaynakları
Hepimizin bildiği gibi, küresel ısınma ve
mevcut su kaynaklarımızın korunması için çevreye
fazlasıyla duyarlı olmamız gerekiyor. Bununla ilgili
yapılacak olan çalışmaların hem partimize hem de yüce
Meclise bildirilmesini talep ediyoruz.
Ben
sözlerime kapanacak belediyelerle ilgili birkaç kelime eklemek istiyorum. Bugün
sabah geldiğimiz zaman mevcut belediyelerden bize bir ton faks geldi.
Sayın
milletvekilleri, biz belediyeleri kapatıyoruz. Peki, bu belediyeleri
kapattığımız zaman
Ki, birbirine yakın olan
belediyelerin kapanmasına bir şey diyeceğimiz yok, arada 2
kilometre, 3 kilometre. Hizmeti verilebilecek belediyeler kapansın, buna
ben şahsım olarak karşı çıkmayabilirim fakat şunu
söyleyeyim: Arada 25 kilometre, örnek vereyim ben, bulunduğum bölgede
Büyükçavuşlu. Büyükçavuşlu kapatılıyor, Silivriye
bağlanıyor, aradaki mesafe 27 kilometre. Silivri Belediyesi kendi
problemlerini çözememiş ki oradan kalkıp gelecek, Büyükçavuşlu
Belediyesine, hem altyapı konularında hem diğer, çöp konusunda,
çevre konusunda, imar planları konusunda, çevresel konuda hizmet
vermesinin imkânı yok. Aynı şekilde, Tekirdağda bulunan,
Malkaraya bağlanmak istenen Kozyörük Belediyesi. Kozyörük Belediyesi ki
Türkiyenin her tarafında bu sistem hemen hemen aynıdır, 25
kilometre, 30 kilometre, 40 kilometre mesafedeki belediyeleri kalkıp
başka bir belediyeye bağlamak, o belediyenin hizmetlerinin aksatılmasından
ve hiçbir hizmet yapılmamasından öteye gitmeyecektir.
Değerli
milletvekilleri, sekiz yüz altmış üç tane belde belediyesini
kapatacağız. Peki, bu belediyeleri kapattığımız
zaman buradaki mevcut bulunan çalışanları, valilikler
kanalıyla ya oradaki resmî kurumlara dağıtacağız veya
çevre belediyelere vereceğiz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Nalcı, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
KEMALETTİN
NALCI (Devamla) Ekipmanlarını, burada çalışan
işçileri de dağıtmak zorunda kalacağız. Sadece, bir
belediye başkanı ve bununla birlikte meclis üyelerinin
dışında, belediyelerin ek yükü -ki sadece bir belediye
başkanı maaşının dışındaki yükler-
aynı şekilde kalacak.
Değerli
milletvekilleri, buradan, ben şunu kesinlikle söylemek istiyorum: İl
meclisleri, il genel meclisleri, bağlanan beldelerin veya köylerin
altyapı ihtiyaçlarını yerine getiremeyecektir ki bugüne kadar
getirememiş olmaları da bunun en büyük göstergesidir. Bunun için hem
altyapı konularında yapılacak çalışmalarda hem de
belediyelerin kapatılması konusunda daha duyarlı davranarak,
önümüze gelecek yasalarda bunlara dikkat ederek ret oyu vermeniz dileğiyle
teşekkür ediyorum; herkese iyi günler. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Nalcı.
Grup
önerisinin aleyhinde, Gümüşhane Milletvekili Sayın Kemalettin
Aydın.
Sayın
Aydın, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
KEMALETTİN
AYDIN (Gümüşhane) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Meclisimizin gündeminde olan grup önerisinin ana konularına
baktığımız zaman, il, ilçe, belde ve hatta köylerin
çağdaş, gelişmiş Batı toplumlarında olması
gerekli olan atık su, kanalizasyon, içme suyu gibi bütün konularına
canıgönülden katılmak ve Meclis olarak elde edilecek kanun hükmünde
kararnameler, kanunlar, yönetmelikler, yönergelerle bunların yerine getirilmesi
ana unsurdur. Hükûmetimiz de 2002den itibaren başlatmış
olduğu çalışmalarda önemli bir yol almaktadır, KÖYDES,
arkasından BELDES, daha sonra gelecek enerji yatırımlarıyla
ülkemizin her metrekaresindeki bu hizmetlerin yerine getirilmesi adına elinden
gelen bütün çalışmayı yapmaktadır.
Bu
çalışmaların Meclis gündeminde araştırma komisyonu
olarak ele alınmasına gelecek olursak: Şu anda Meclisin beş
araştırma komisyonu vardır ve bu beş araştırma
komisyonunda 16dan olmak üzere 80 civarında milletvekili
arkadaşımız çalışmaktadır. Bunun haricinde
ihtisas komisyonları vardır ve bunun haricinde de Meclis Genel
Kurulunun yürüme zorunluluğu vardır. Bu yüke
bakıldığında, sağlıklı bir süreç
yaşanamayacağı düşüncesiyle, önergenin ana fikrine
katılmakla beraber Meclisin işlevsel bütünlüğünün
sağlanması ve Meclisin daha yüksek performansta bir iş üretmesi
açısından, ardışık gelecek zaman içerisinde yeni
komisyonlar oluşturulabileceğini, ama şu anki Meclisin
gündeminde bu komisyonun lehinde olmadığımı, aleyhinde
olduğumu bildirir, hepinizi saygıyla selamlarım. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Aydın.
Grup
önerisinin lehinde, Ankara Milletvekili Sayın Hakkı Suha Okay.
Sayın
Okay, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
HAKKI
SUHA OKAY (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Milliyetçi Hareket Partisi tarafından verilen, belediyelerin
altyapısı, katı atık ve atık su yönetimi
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesine ilişkin grup önerisi lehinde söz aldım.
Biraz
evvel dinlediğim Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu Sözcüsü, bu
önergenin önemsendiğini, ancak bu
önergenin bu aşamada görüşülmesinin Meclis çalışma düzeni
bakımından çok sağlıklı olmayacağını,
beş tane araştırma önergesiyle ilgili komisyonun
çalışmakta olduğunu ve Meclisin Genel Kurul
çalışması, komisyon çalışması ve
araştırma komisyonlarının çalışmalarıyla
birlikte ele alındığında, sağlıklı bir
sonuca ulaşılamayacağını söyledi.
Şimdi,
bu önerge bugün için önemli. Niçin önemli? Çünkü, biraz sonra, AKPnin
getirmiş olduğu grup önerisiyle, Büyükşehir Belediyesi
Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısını
görüşeceğiz. Bu tasarının gerekçesinde ne var? Bu
tasarının gerekçesinde, küçük yerleşim birimlerindeki
belediyelerin kaynak oluşturma kapasitesi bulunmadığından
küçük belediyelerin genel bütçe vergi gelirlerinden aktarılan paylara
bağımlı hâle geldiği, nüfusu küçük belediyelerin kaynak
sıkıntısı nedeniyle mali yapılarının
bozulduğu, ileri teknoloji gerektiren katı atık ve su
arıtma gibi yatırımları gerçekleştiremeyecekleri,
teknik kapasite yetersizliği nedeniyle imar ve ruhsat işlemlerinin
yeterli kalitede elemanı olmadığı ileri sürülmektedir.
Şimdi,
böyle bir mücerret iddia var, deniliyor ki: Katı atık ve su
arıtma gibi yatırımları gerçekleştiremeyeceği
Ve bu nedenle de toplam 1.147 belediyenin belediyelik statüsü
kaldırılacak, yerine 43 tane, bundan ayrı 43 belediye kurulacak.
Şimdi, bu mücerret iddia doğru mu değil mi, Meclis bunu tespit
edecek, Meclis bunu araştıracak ve aynı yasanın
gerekçesinde yani AKP tarafından önerilen ve birazdan grup önerisi olarak
görüşeceğimiz yasa tasarısı içerisinde bir başka iddia
var: Bu kapatılması düşünülen, nüfusu 2 binin altındaki 863 belediyenin toplam 200 trilyon borcu
var. deniliyor. Bunların sorunları ve çözüm önerileri için
perşembe günü gene bir grup önerisi
gelmişti, bu da AKP çoğunluğunun oylarıyla
reddedilmişti.
Şimdi,
siyasal iktidarın mücerret iddialarının doğru kabulü mümkün
değil ama kimi doğrular var. Şimdi, sadece Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanlığının kamuya olan
borçlarını söyleyeceğim: 2 katrilyon 542 trilyon Ankara
Büyükşehir Belediyesinin borcu var. ASKİnin (Ankara Su ve
Kanalizasyon İdaresi) 439 trilyon borcu var. EGO Genel Müdürlüğünün 1
katrilyon 342 trilyon kamuya borcu var ve bunların toplamı alt alta
olunca 4 katrilyon 323 trilyona ulaşıyor ve Ankara Büyükşehir
Belediyesi bunları kamu borcu olduğu için saklayamıyor.
Diğer borçları hariç, sadece kamuya olan borçları ve Belediyenin
yan kuruluşları da bunun içinde yok.
Şimdi
böylesine reel gerçeklerin burada konuşulup, gerçekten, Türkiyede
belediyelerin kapatılmasına ihtiyaç var mı yok mu, bunları
konuşacağız ama bunları konuşurken zannetmeyin ki 29
Marta kadar bu yasayı çıkartmamız şart, eğer
çıkartamazsak, 2009 seçimlerinde bu yasa bizim için
Bu belediyeleri
küçültmüş olacağız, yeni belediyeler
oluşturacağız, onlarla seçime gireceğiz. Bunlarla ilgili
açıklamada bulunacağım ama şimdi yapılmak istenen şu:
Ankara özelinde, nüfusu 10 bini aşkın, 70 sanayi kuruluşu olan
ve katı atık sorunu olmayan Hasanoğlan Belediyesini de
kapatıyorsunuz. Yine Ankara ili içerisinde Türkiye'nin ikinci büyük
organize sanayisi olan Temelliyi Sincana bağlıyorsunuz ve on
yıllık perspektifte 650 bin nüfus hesap edilen Temelli ilçesini
kuş uçuşu 50 kilometre mesafe uzaklıktaki Sincana bağlamak
istiyorsunuz ve bu konuda belediye başkanları, yerel yöneticiler,
muhalefet partilerinin kapısını çalıyor ve bunların
büyük bir kısmı da iktidar partisine mensup belediye
başkanı arkadaşlarımız ve maalesef, iktidar partisinin
grubuna dahi giremiyorlar, grup toplantılarına dahi
alınmıyorlar.
Şimdi,
öylesine belediyeler kapatılıyor ki, 7 bin yatak kapasiteli,
Marmarisin hemen yanındaki Turunç beldesinin Belediyesi
kapatılıyor, turizmde öncelikli olan Çorumun Alacahöyük Belediyesi
kapatılıyor ve dünya miras listesinde yer alan ve yılda 2 milyon
turist gelen Göreme Belediyesi kapatılıyor.
Değerli
arkadaşlarım, bunlar bir tarafa, bir de burada hüküm veriliyor,
burada hüküm veriliyor. Erzurum Ilıca ilçesi feryat ediyor, ismini
değiştiriyorsunuz Aziziye diyorsunuz. Diyorlar ki: Aziziye Sultan
Azizden geliyor. O da önemli bir isim ama Erzurumun doğu tarafı
Aziziyedir.
HÜSEYİN
TANRIVERDİ (Manisa) Sultan Azizden gelmiyor.
HAKKI
SUHA OKAY (Devamla) Bana gelen bilgi öyle.
O
doğu tarafı Aziziyedir. Biz Ilıcayız ve biz bu
Ilıca ismini Hazreti Muhammedin sahabelerinden Halid bin Velidden beri
taşıyoruz
diyorlar ve devam ediyorlar:
ve bu ismimiz öyle
kaldı ki, Rus işgalinde, Ermeni işgalinde dahi bu ismimiz
değişmedi ve de Mustafa Kemalin Erzuruma geldiğinde Ilıca
ona ev sahipliği yaptı. diyorlar. Ilıca isminden ne istiyorsunuz?
Onu niye değiştiriyorsunuz?
Değerli
arkadaşlarım, bunların hepsini götürü olarak ceffelkalem bir
araya getirip listeler oluşturup ek liste deyip bütün belediyeleri
kapatmak yerine, gelin, hangi belediyeyi niye kapatıyorsunuz, hangi
haklı gerekçesi var, sadece bir nüfus kriterine bağlı olarak
böylesine nitelikli belediyeleri kapatmak kimin yararına, bunları
tartışalım.
Onun
için, bu grup önerisi, belediyelerin ciddi anlamda katı atık ve su
arıtmayla ilgili sorunları nedir, bunların tespitine yöneliktir.
Onun için, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak bu grup önerisine destek
vereceğiz. Dilerim, perşembe günü olduğu gibi, belediyelerin
sorunları ve çözüm önerilerine ilişkin grup önerisinin
reddedildiği gibi, AKP çoğunluğuyla bu öneri de reddedilmez.
Yüce
heyetinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin aleyhinde Sayın Bekir
Bozdağ
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Konuşmayacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN
Konuşmayacaksınız.
Milliyetçi
Hareket Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Arkadaşlar,
sayalım lütfen.
SIRRI
SAKIK (Muş) Kapıları kapatın Başkan!
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Arkadaşlar, ne görüşülüyor ne? Kapıdan
girenler: Ne görüşülüyor, ne oylanıyor? Neyi oyluyoruz?
BAŞKAN
Arkadaşlar lütfen.
Kabul
etmeyenler
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Niye geldiniz arkadaşlar?
SIRRI
SAKIK (Muş) Başkan, bir sor bakayım neyi kabul etmiyorlar?
AKİF
EKİCİ (Gaziantep) Başkan, yakışıyor mu! Böyle
mi idare edilir Meclis!
BAŞKAN
Sayın Milletvekilim, lütfen yerinizde milletvekilliği görevinizi
yapınız. Ben görevimi yapıyorum.
AKİF
EKİCİ (Gaziantep) Sen de görevini yap o zaman! Meclis
Başkanlığı görevini yap!
BAŞKAN
Sayın Anadol, lütfen, istirham ediyorum,
arkadaşımızın hitap tarzını bir Grup Başkan
Vekili olarak
AKİF
EKİCİ (Gaziantep) Benim ismim Akif Ekici!
BAŞKAN
Öneri kabul edilmemiştir.
AKİF
EKİCİ (Gaziantep) Kepazelik ya!
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup oylarınıza
sunacağım.
Okutuyorum:
2.- (10/126) esas numaralı Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun
4/3/2008 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
CHP Grubu önerisi
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 04/03/2008 Salı günü (Bugün) yaptığı
toplantısında siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından, Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Hakkı
Suha Okay
Ankara
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmının 100üncü sırasında yer alan (10/126) esas
numaralı Meclis araştırma önergesinin görüşmelerinin Genel
Kurulun 04/03/2008 Salı günü (Bugün) birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin lehinde Bursa Milletvekili Sayın Onur Öymen, Konya Milletvekili
Sayın Faruk Bal; aleyhinde Bursa Milletvekili Sayın Mehmet Emin
Tutan
Evet,
grup önerisinin lehinde Bursa Milletvekili Sayın Onur Öymen.
Sayın
Öymen, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
ONUR
ÖYMEN (Bursa) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
sözlerime başlamadan önce, birkaç gün önce Kuzey Irakta
gerçekleştirilen sınır ötesi operasyonda kahramanca mücadele
eden, çok çetin şartlarda başarılı sonuçlar alan Türk
Silahlı Kuvvetlerini kutlamak istiyorum. Bu operasyonda şehit
düşen askerlerimize Allahtan rahmet diliyorum, yakınlarına,
milletimize başsağlığı diliyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu operasyon askerî açıdan gerçekten övünç verici bir
başarıyla sonuçlanmıştır. Ama, meselenin siyasi
boyutunu, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak yakında yüce Meclisin
huzuruna getireceğiz. Çünkü, burada Hükûmete yetki verdik, Hükûmete yetki
verdik. Yapılacak operasyonun sınırı, kapsamı,
şümulü, zamanı konusunda Hükûmet Büyük Millet Meclisine izahat verme
durumundadır. Kuzey Iraktan bütün teröristlerin tasfiye edilmesi için
Hükûmet bir direktif vermiştir de bu direktife itiraz eden mi
olmuştur? Hiç tahmin etmiyoruz. Türkiyenin böyle bir operasyonu
başarıyla sonuçlandıracak çok yüksek bir gücü ve kabiliyeti
vardır. O zaman, sınırlı bir operasyon için Hükûmetin
talimat verdiği anlaşılıyor. Niçin böyle olmuştur?
Sebepleri nelerdir? Hangi dış faktörler bunu etkilemiştir? Bu
konuda yüce Mecliste kapsamlı olarak Hükûmetten bilgi alma
ihtiyacımız var ve bu konuyu çok yakında yüce Meclise
getireceğiz ve milletvekili olarak halkın bize verdiği görevi
eksiksiz yerine getireceğiz.
Çok
değerli arkadaşlarım, birkaç dakika sonra, önümüzdeki saatlerde
belediyelerle ilgili düzenlemeleri bu Mecliste görüşeceğiz. Fakat bu
görüşmenin esasını teşkil eden, Türkiye Ulusal
İstatistik Kurumunun yaptığı son sayımlardır.
Öyle anlaşılıyor ki Hükûmet bu sayımları esas alarak
devletin bütün idari yapısını baştan aşağı
değiştirecek bir düzenleme yapmayı
kararlaştırmıştır, Meclise böyle bir öneride
bulunmuştur.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, bu, son derece ciddi bir konudur. Bu
konuyu yüce Meclisin dikkatine getirmek istiyorum, çünkü bir devlet bir konuda
iki ayrı veri tabanına dayanarak işlem yapamaz. İşte
size somut önerim
Sayın Başbakana bir yazılı soru önergesi
verdim. O önergede şunu sordum, dedim ki: 22 Temmuz 2007 tarihinde Yüksek
Seçim Kurulu Türkiye'de, on sekiz yaşını bitirmiş, seçmen
olmaya hak kazanmış 42 milyon 533 bin 41 kişi bulunduğunu
hesaba katarak seçimleri düzenlemiştir. Şimdi, Belediyecilik
Kanununa da esas teşkil eden, Türkiye Ulusal İstatistik Kurumunun
rakamları nedir? diye sordum Sayın Başbakana. Türkiye'de on
sekiz yaşından büyük, seçmen olma hakkını
kazanmış kaç vatandaşımız var? Biraz önce cevabı
geldi. Sayın Başbakan adına bir Değerli Devlet
Bakanımızın imzasıyla gelen cevapta aynen şu
yazılı: Türkiye'de on sekiz yaşından büyük, yani seçmen
olma hakkını kazanmış tam 48 milyon 286 bin 261 kişi
bulunmaktadır. Devletin resmî rakamı budur. Şimdi size
soruyorum: Bu devletin resmî rakamı hangisidir? Türkiye Ulusal
İstatistik Kurumunun rakamıysa seçimlerde çok büyük bir hata
yapılmıştır, yaklaşık 5,5 milyon on sekiz
yaşından büyük vatandaşımız oy verme hakkından
mahrum bırakılmıştır. Şimdi, bunun sebebini
sordum, ona cevap yok.
Türkiye
Ulusal İstatistik Kurumunun rakamlarını esas alırsanız
birçok ilimizin çıkaracağı milletvekili sayısı
değişiyor. Mesela, İstanbulda son seçimlerde çıkan
milletvekiline nazaran 14 milletvekilinin daha fazla çıkması
lazım. Yani bu seçimlere katılmış, aday olmuş 14
arkadaşımız, eğer eski adıyla Devlet İstatistik
Kurumu, onun rakamları esas alınsaydı, şimdi Belediye
Kanununda esas alacağımız gibi o rakamlar esas
alınsaydı şu anda Mecliste olacaktı. İzmirden 3
milletvekili fazla çıkacaktı. Bu arkadaşlar
çıkamadılar, sırf bu rakamlar dikkate
alınmadığı için. Bursadan 1 milletvekili fazla
çıkacaktı. Birçok ilimizden daha fazla milletvekili çıkacaktı,
bazı illerimizden daha az milletvekili çıkacaktı. Yani
eğer, şimdi devletin esas aldığı ve bana resmen
Sayın Devlet Bakanının gönderdiği rakamlar gerçeği
yansıtıyorsa, o zaman bu Mecliste oturma hakkına sahip bazı
arkadaşlarımız, bundan mahrum kaldılar; bulundukları
illerin, seçmen oldukları illerin çıkaracağı milletvekili
sayısı düştüğü için seçilmemesi gereken bazı
arkadaşlarımız bu Mecliste görev yapıyorlar. Şimdi
bunu, adil, demokratik bir seçim olarak vasıflandırabilir misiniz?
Bunun sebebini sordum, Nasıl çözeceksiniz bunu? dedim. Cevap yok. Cevap
bir cümle, o cümlede de şu yazılı: Türkiyede on sekiz
yaşını bitirmiş, yani seçmen konumuna gelmiş 48 milyon
286 bin 261 kişi var.
Değerli
arkadaşlarım, ciddi bir devlette böyle bir iş olabilir mi? Ciddi
bir demokraside böyle bir durum olabilir mi? Bunu nasıl izah edeceksiniz?
Ya biri doğrudur ya öbürü doğrudur. İkisi birden doğrudur
diyebilecek bir aklı başında adam çıkar mı? Şimdi
anlıyoruz ki, devlet, Türkiye Ulusal İstatistik Kurumunun
rakamını esas almış, bütün devlet işlemleri ona göre
yapılacak, belediyelerle ilgili düzenlemeler dâhil. O zaman seçimler
yanlış. Yok efendim, Yüksek Seçim Kurulunun rakamları
doğruydu. diyorsanız, o zaman demek ki Türkiye'nin nüfusu
yaklaşık 64 milyondur ve Türkiye Ulusal İstatistik Kurumunun
rakamlarına göre biz burada, Mecliste, devletin başka
kurumlarında hiçbir işlem yapamayız. Hangisi doğru? Lütfen,
cevap bekliyorum. Hükümet burada, Hükûmetten cevap bekliyorum. Hangisi doğrudur?
Şimdi,
bunun cevabını veremediğiniz sürece burada
yapacağımız bütün işlemler kuşkulu olacaktır, son
seçimler de dâhil olmak üzere bütün işlemler kuşkulu olacaktır.
Bir devlette bu kadar büyük gayriciddilik olamaz. Nedir doğrusu?
Şimdi,
değerli arkadaşlar, bu konunun üzerine gideceğiz ve bu konunun,
mutlaka, açıklığa kavuşmasını isteyeceğiz.
Onun için diyoruz ki: Bunları araştıralım.
Araştırma önergemizin esası bu. Bunu araştıralım,
gelin birlikte araştıralım; gerçek nerede? İçinizde bir
arkadaş çıkıp da şu iş makuldür diyorsa kürsü burada,
buyursun izahat versin memlekete. Millet izliyor bizi, vatandaş izliyor,
birisi gelsin izahat versin.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, Belediyeler Kanunuyla ilgili olarak
söylenecek çok şey var ama, ben sadece bir iki önemli noktaya
değineceğim, kısa bir süremiz kaldığı için.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiye 1988 yılında bir uluslararası
sözleşme imzaladı ve bu Sözleşmeyi Türkiye Büyük Millet Meclisi
1991 yılında 3723 sayılı Yasayla onayladı ve bu Yasa
1 Nisan 1993te yürürlüğe girdi. Ne diyor bu Anlaşmanın 5inci
maddesi? Anlaşmanın tam adı: Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik
Şartnamesi. Yani bir milletlerarası anlaşma niteliğinde.
5inci madde şunu söylüyor: Başlık: Yerel Yönetim
Sınırlarının Korunması. Metinde şu yazıyor:
Yerel yönetimlerin sınırlarında, mevzuatın elverdiği
durumlarda ve mümkünse bir referandum yoluyla ilgili yerel topluluklara önceden
danışılmadan değişiklik yapılamaz. Şimdi
soruyorum size: Şu yaptığınız değişiklik
için yerel topluluklara danıştınız mı, referandum
yaptınız mı? Yapmadınız. Peki, bir uluslararası
anlaşmayı bir kanunla değiştirme yetkimiz var mı? Yok.
Çünkü, anlaşmalar hukukuna göre bir uluslararası anlaşma ancak
başka bir anlaşmayla değiştirebilir, bir kanunla bir
anlaşmayı değiştiremezsiniz. Anlaşma açık, halka
soracaksın diyor. Biz halka sormadan, Hükûmetin kararıyla, Meclise
onaylatarak deprem niteliğinde bir idari yapı
değişikliğine gidiyoruz; hakkımız var mı? Yok.
Anayasamız çok açık bu konuda, Uluslararası anlaşmalara
aykırı kanun yapılamaz. diyor, biz yapıyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Öymen, konuşmanızı tamamlayınız.
ONUR
ÖYMEN (Devamla) Sayın Başkan, bitiriyorum.
Vakıflar
Yasasında aynı şeyi yaptınız. Bizim bütün
ısrarımıza rağmen, Lozana aykırı, Lozanı
aşan hükümler içeren bir Kanunu kabul ettiniz. Lozana aykırı.
Yani, bir anlaşmayı bir kanunla değiştirmeye
kalktınız. Şimdi Anayasa Mahkemesine gideceğiz. Orada
göreceksiniz, ümit ediyoruz ki orada hukuk galip gelecek. Burada da hukuka
aykırı bir işlem yapmayınız, sizi uyarıyoruz, bir
anlaşmayı bir kanunla değiştirmeye
kalkışmayınız. Bunun gerçekten izah edilir tarafı
yoktur, ne Türkiyede ne yurt dışında, kimseye anlatamazsınız.
Şu kanunun gereğini yerine getirin. Referandum yapın,
bakalım, bu sizin iptal etmek istediğiniz belde belediyeleri sizin
gibi mi düşünüyor? Bakalım, Bursada Celal Bayarın Umurbey
Belediyesi Celal Bayarın doğduğu, tarihî önem
taşıyan- halkı sizin gibi mi düşünüyor? Cumhuriyet Halk
Partisine yüzde 54 oy verdiği için cezalandırmaya
çalıştığınız İstanbulda Bahçeşehir
Belediyesi acaba sizin gibi mi düşünüyor? Ürgüp sizin gibi mi
düşünüyor?
Değerli
arkadaşlar, bu işleri ciddi bir anlayışla
gerçekleştirmek zorundayız.
Yüce
heyetinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Öymen, teşekkür ediyorum.
SIRRI
SAKIK (Muş) Başkan, Bahçeşehir ANAPın.
ONUR
ÖYMEN (Bursa) Biliyorum, bugün bize geçti.
BAŞKAN
- Grup önerisinin aleyhinde, Bursa Milletvekili Mehmet Emin Tutan.
Sayın
Tutan, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
MEHMET
EMİN TUTAN (Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin aleyhinde söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet
Halk Partisinin önergesinde ne isteniyor, önce onu kısaca açıklamak
istiyorum. CHP, önergesinde, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi,
MERNİS ve seçmen kütüklerinde nüfus sayısının farklı
rakamlar içerdiğini öne sürerek Meclis araştırması
açılmasını istiyor.
Değerli
arkadaşlarım, bildiğiniz gibi, ülkemizde nüfus
sayımları, AK Parti gelene kadar, bizim iktidarımıza kadar,
milletin, evlerinde pazar günü kapatılması suretiyle
yapılıyordu.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) O daha sağlam oluyordu.
MEHMET
EMİN TUTAN (Devamla) Yine, hatırlayın, bu eve
kapatılmalarda -bazı belde belediyeleri Ankarada, İstanbulda,
Bursada bunu yaparlardı- otobüsler kaldırılırdı.
Samsuna, Yozgata otobüsler kaldırılırdı. Neydi burada
amaç? İşte, beldemizin nüfusu artsın, İller Bankasından
alacağımız paylar artsın. Bunlar Bursada da
yapıldı, İstanbulda da yapıldı, Ankarada da
yapıldı; hepimiz bunları yaşadık.
EŞREF
KARAİBRAHİM (Giresun) Onlar orada oturmuyor mu? Yazın orada
oturuyor.
MEHMET
EMİN TUTAN (Devamla) - Devlet dedi ki: Bu işler böyle olmaz. Herkes
oturduğu yerde, adresinde sayılsın. Dolayısıyla,
Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemine geçildi.
Değerli
arkadaşlar, hepimiz evlerimizde sayıldık ve işin ne kadar
doğru olduğu da işte bu sayımlarda belli oldu. 2 binin üzerinde
zannettiğimiz belediyelerin bin kişinin bile altına
indiğini gördük.
Değerli
arkadaşlar, şimdi, öneride söylenenin ne kadar tutarsız
olduğunu ben size izah etmeye çalışacağım. Şimdi,
Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemine geçildi ve askıya
çıkarıldı bu listeler biliyorsunuz. Daha sonra itiraz süreleri
var. İtirazlar yapıldı ve bu itirazlar değerlendirildikten
sonra listeler kesinleşti. Şu anda 2 binin altında bulunan belde
belediyelerinden birçoğu itiraz etti. Bu itirazlar değerlendirildi ve
neticede bu nüfus doğru çıktı, bildiğiniz gibi. Şu
anda şunu da iddia ediyor arkadaşlarımız, diyorlar ki:
Türkiyenin nüfusu azaldı. Hayır, Türkiyenin nüfusu azalmadı;
abartılıyordu daha önceki nüfuslar, şu anda gerçek sayıya
ulaşıldı.
Değerli
arkadaşlarım, itirazlar yapılmış, itirazlar
reddedilmiş, değerlendirilmiş ve sonuçta bir nüfus ortaya
çıkmış. Eğer her konuda, yani itiraz süresi,
itirazların değerlendirilmesi, bu konularda sürekli böyle araştırma
önergesi verirsek Türkiyede iş yapmanın mümkün
olmadığını elbette ki sizler takdir edeceksiniz.
Değerli
arkadaşlar, buraya çıkan konuşmacılar, önerilerinden daha
çok, biraz sonra bizim grup önerimizde de ortaya getireceğimiz, biraz
sonra tartışacağımız, belediyelerle ilgili yasayı
konuşuyorlar.
Değerli
arkadaşlarım, bu konuda kısaca bir iki şey söyleyecek ve
kürsüyü terk edeceğim daha sonra.
Değerli
arkadaşlar, şimdiye kadar Türkiyede şu uygulama
yapıldı: Köyler belde yapıldı, beldeler ilçe
yapıldı, ilçeler şehir yapıldı, şehirler
büyükşehir yapıldı. Neden? Oy almak için. Peki, bu beldeleri
ilçe yapanlar, ilçeleri il yapanlar bugün nerede değerli
arkadaşlarım? Hepsi Meclisin dışında. Popülizmle
Türkiye hiçbir yere gelmez. AK Parti popülizm yapmadı bugüne kadar, 22
Temmuzda, bu popülizm yapmamanın mükafatını gördü. Hiç
şüphe etmesin muhalefet partili arkadaşlarım, yine biz popülizm
yapmayacağız ve gerçekten inanıyorum ki, bugün inşallah
oylarımızla çıkaracağımız kanunla göreceğiz
ki, bu önümüzdeki seçimlerde, bu beldelerimizde, bu ilçelerimizde, bu
illerimizde AK Parti yine birinci parti olacaktır diyorum; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Grup
önerisinin lehinde Konya Milletvekili Sayın Faruk Bal. (MHP
sıralarından alkışlar)
FARUK BAL
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; ben de sözlerime, Kuzey Irakta zor coğrafi
şartlara ve iklim şartlarına rağmen bölücü terör örgütüne
karşı kahramanca mücadele verirken hayatını kaybetmiş
olan aziz şehitlerimizin bu mücadelesini Türkiye Büyük Millet Meclisinin
huzurunda bir kez daha takdir ve tebrik ederken, Hakkın rahmetine
kavuşan şehitlerimize Cenabı Allahtan rahmet diliyorum,
gazilerimize acil şifalar temenni ediyorum.
Değerli
arkadaşlarım, adrese dayalı nüfus kayıt sistemi,
MERNİS ve seçmen kütükleri rakamları arasında oluşan
farklılıkların incelenmesi ve bu farklılıkların
22 Temmuz 2007 tarihinde yapılan milletvekili genel seçimlerine etkisinin
araştırılması için verilmiş olan araştırma
önergesinin lehine söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, devlet ciddi bir kurumdur. Ciddi bir kurumun -seçim
gibi, nüfus gibi- vatandaşlarının temel bilgilerinin
kaydedildiği rakamlarının da o ciddiyet ile
bağdaşır bir doğrulukta olması gerekmektedir.
Şimdi, ortaya çıkan rakamları sizlerle
paylaştığım takdirde, Türkiye Cumhuriyeti devletinin 2004
yılında yapmış olduğu mahallî idareler genel seçimi
ile 2007 yılında yapmış olduğu milletvekili genel
seçimlerinde oy kullanan seçmenlerimizin rakamsal açıdan değerlendirilmesinde
arada ciddi bir rakamın fark olarak ortaya
çıktığını görmekteyiz.
Gerçekten,
28 Mart 2004 tarihinde yapılan mahallî idareler seçiminde seçmen adedi 43
milyon 552 bin 931dir. Aradan üç yıl geçtikten sonra -ki bu üç yılda
Türkiyenin nüfusu yaklaşık yüzde 4 civarında artmaktadır-
bu rakamın ortalama bir 44 milyonu geçmesi, 45 milyona ulaşması
gerekmektedir ancak 2007 yılı temmuz ayında yapmış
olduğumuz seçimlerde her ne hikmetse bu rakam 42 milyon 799 bin 303e
düşmüştür. Arada 793.627 seçmen kayıptır. Bazı
illerimizde 6 bin seçmenin oyu ile 1 milletvekilliği seçilebildiğini
hesaba katar isek, 793.627 seçmenin kayıp olması, arkamızda
kayıtsız şartsız milletin egemenliğinin bu Meclise ait
olduğuna dair vecizedeki sıkıntıyı birlikte
müşahede etmiş oluruz.
Değerli
arkadaşlarım, bu kayıp bununla bitmiyor. Yüksek Seçim Kurulunun
seçim öncesi yaptığı çalışmalarda sisteme
aktarılan 31 milyon seçmenin yüzde 7sinin Türkiye Cumhuriyeti kimlik
numarasının tespit edilebildiğini, bunlardan 1 milyon 400 bin adedinin
ise Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasının tespit edilemediğini
Yüksek Seçim Kurulu Başkanı açıklamıştır. Bu
açıklamaya göre, 1 milyon 400 bin civarındaki seçmenin önemli bir
kısmı oyunu kullanamamıştır. Bunların niçin oyunu
kullanamadıklarının ve niçin kimlik numarası
alamadıklarının araştırılması gerekmektedir.
Yani seçmen kütükleri ile MERNİS Projesi arasındaki bu
uyuşmazlık nedeninin belirlenmesi gerekmektedir ki, ortaya
çıkacak olan millî irade sağlam temeller üzerine oturabilsin.
Diğer
taraftan, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi sonuçlarına göre,
Türkiyenin nüfusu 70 milyon 586 bin 256dır. Bu nüfustan, nüfusun 18
yaştan üzerini hesapladığımız takdirde, 48 milyon
vatandaşımızın seçmen olması gerekmektedir. Oysa
Yüksek Seçim Kurulunun ilan ettiği rakama göre, 42 milyon 500 bin
civarında bir seçmenimiz vardır. Aradaki 5,5 milyon seçmen
kayıptır.
Değerli
arkadaşlarım, bu iki -ciddi devlet anlayışı
açısından değerlendirdiğimizde- kaybın
araştırılmaması, ciddi devlet açısından bir
ayıp teşkil etmektedir. Dolayısıyla bu ayıbın
ortadan kaldırılması ve millî iradenin oluşmasında
üzerinde bulunan gölgenin, lekenin ortadan kaldırılabilmesi için
araştırma önergesinin lehinde oy kullanacağız.
Diğer
taraftan, bundan sonraki gündemde, tabii ki, yine, seçimlerle ilgili bir kanun
tasarısı vardır. Bu tasarıda, herkes Mersine giderken,
Hükûmet, maalesef, tersine gitmeye devam etmektedir. Her zaman Avrupa
Birliğini ve onun müktesebatını ön plana almış olan
iktidar grubu, bu defa, her nedense, Avrupa Birliğinin yerelleşme,
yerel yönetimlerle ilgili ilkeler ve hesap verebilirlik ilkesinin tam tersini
gerçekleştirmek suretiyle, 831 tane beldede, yaklaşık üçte
1inden fazlasını teşkil etmektedir, belde hükmi şahsiyeti
ortadan kaldırılmaktadır. Önemli bir kısmı diğer
büyük ilçelerle birleştirilmekte ve 42 tane de yeni ilçe teşkil
edilmektedir.
Değerli
arkadaşlarım, 831 tane belediyenin hükmi şahsiyeti ortadan
kaldırılırken, gerekçe olarak, tasarruf ilkesi ön plana
çıkarılmaktadır. Ancak kanun tasarısının
gerekçesine baktığımızda tasarrufla ilgili bir tek konu
doğrudur ki, o da, seçilecek belediye başkanlarının
maaşıdır. Onun dışında, belediyede
çalışan geçici ve daimi personel, olduğu gibi, devletin bir
başka kurumu olan özel idarelerin üzerine bindirilmektedir. Belediyelerin
hak ve mükellefiyetleri, taşınır ve taşınmaz
malları yine özel idarelerin üzerine bindirilmektedir. O zaman tasarruf
dediğimiz hadisenin ne gibi bir anlamı vardır? Neyin tasarrufu
yapılabilmektedir? Hiçbir tasarruf gerekçesi, bu kanunun, bu şekilde,
yüce Meclisin önüne getirilmesini haklı kılmamaktadır. Aksine,
beldelerin hizmetinden yararlanacak olan insanların kilometrelerce uzak
özel idarelerin inisiyatifine terk edilmesi, hatta, özel idare
çalışanlarının insafına terk edilmesi, hizmet sunulur
iken hesap verebilirlik dediğimiz kavramı bire bir
yaşadığımız yerel yönetimlerde ortadan kaldırmak
amacını gütmektedir ve bu amacın bu şekilde tahakkuk
ettirilmesi, Adalet ve Kalkınma Partisinin yeni geliştirmiş
olduğu parmak demokrasisiyle mümkün olacaktır. Biz, bu parmak
demokrasisinin hak ve adaleti, nefaseti ortadan kaldırmaması
çerçevesi içerisinde sonuna kadar bu kanuna karşı Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu olarak İç Tüzükün vermiş olduğu imkânları kullanacağız
ve bu kanun tasarısının kanunlaşmaması için elimizden
gelen tüm gayreti göstereceğiz.
Değerli
arkadaşlarım, bu kanun ile sadece benim seçim bölgem olan Konyada
yüz on tane belediye hükmi şahsiyeti ortadan
kaldırılmaktadır. Konya, 13 tane milletvekili vermiştir
Adalet ve Kalkınma Partisine. Konyalı seçmen, 13 tane milletvekilini
size armağan ederken yüz on tane belediyesinin hükmi şahsiyetinin
ortadan kaldırılmasını mı istemiştir? Böyle bir
taahhüdünüz mü olmuştur? O zaman, böyle bir taahhüdünüz yoksa bu iş
nereden çıkmıştır? Nereden gelmektedir bu iş?
Değerli
arkadaşlarım, aklıselimi ortaya koymanız gerekmektedir. Bu
kanun tasarısının bir tek anlamı vardır: Nasıl
devletin genel yapısını bir silkelemeyle çarnaçar bir hâle
bırakıyor iseniz, yerel yönetimi de şimdi silkelemek suretiyle
telafisi mümkün olmayacak bir şekilde yapıyı
bozmaktasınız. Bozulan bu yapının altında
kalacaksınız. Vakit erkenken aklıselime dönün ve belediyelerin
-yüz yıldan fazla belde halkına hizmet etmiş olanlar da dâhil
olmak üzere- kapatılmasıyla ilgili bu kanunu tekrar
görüşülebilecek ve adalete, nefasete uygun hâle getirilebilecek bir
şekle getirmek için bu kanun tasarısını geri çekmenizi
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak talep etmekteyiz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bal, konuşmanızı tamamlayınız.
FARUK BAL
(Devamla) Bu kanun tasarısı geri çekilmediği takdirde yerel
yönetimlerde oluşacak olan bozulma, yerel hizmetlerin sunulmasında
meydana gelecek aksamalar sadece sizin halk indindeki
itibarınızı sıfırın altına indirmek gibi bir
sonuç doğurmayacaktır, bunun yanı sıra asayişin
bozulması, kente göçün artması, beldelerdeki ekonomik
sıkıntıların artması, işsizliğin
artması gibi sosyal sorunların da doğumuna sebebiyet verecektir.
Bu gibi
sıkıntıların altında kalmak yerine, bu
sıkıntılara çözüm aramakla görevli olan yüce Meclisin ortak
akılda buluşmasına imkân verin diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bal.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Demokratik
Toplum Partisinin İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş olan
önerisini okutup oylarınıza sunacağım.
Buyurun:
3.- Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmının
1inci sırasında yer alan kanun tasarısının yarım
kalan görüşmelerine 4/3/2008 günkü birleşimde devam edilmesine ve
Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin
DTP Grubu önerisi
4/3/2008
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 04.03.2008 Çarşamba günü (bugün) yaptığı
toplantıda siyasi parti grupları arasında oybirliği
sağlanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Selahattin
Demirtaş
Diyarbakır
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin
Kanun Tasarı ve Teklifi ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler Kısmının 1. Sırasında yer alan Kanun
tasarısının yarım kalan görüşmelerine 04.03.2008 günkü
birleşimde devam edilmesine,
Genel
kurul çalışma sürelerinin 04.03.2008 günü 15:00-22:00 05.03.2008 günü
14:00-22:00 06.03.2008 günü 15:00-19:00 saatleri arasında olması
önerilmiştir.
BAŞKAN
Grup önerisinin lehinde, Diyarbakır Milletvekili Sayın
Demirtaş.
Buyurun efendim.
(DTP sıralarından alkışlar)
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, hepinizi saygıyla,
sevgiyle selamlıyorum.
Doğrusu,
bugün, alışılageldiği üzere bir Danışma Kurulu
önerisiyle huzurlarınıza gelemedi grup başkan vekilleri,
gruplar. (Gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen sükûneti sağlayalım.
Buyurun.
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Devamla) Biz, ilk günden bu yana, Demokratik Toplum
Partisi olarak -hatta diğer muhalefet partileri de- Hükûmetin, iktidar
grubunun önceliklerini biraz dikkate alan, işte, kamuoyunun beklentisi
olan, kamuoyunun acil olarak beklediği yasal değişiklikleri,
Hükûmetin de bu konudaki en azından takdir hakkının bulunduğunu
dikkate alan bir tarzla mümkün olduğunca desteklemeye
çalıştık ve bu konuda mutabakat sağlayarak
Danışma Kurulu önerisiyle siz saygıdeğer milletvekillerinin
huzuruna gelme gayreti içerisinde olduk. Ancak bugün yapılan
Danışma Kurulunda, maalesef ki bir mutabakat
gerçekleşmediği için her grup kendi önerisiyle Genel Kurulun
huzurlarına çıkmış durumda. Biz, Danışma
Kurulunda AK Parti Grubunun gündeme ilişkin önerilerine desteklerimizi
sunarken, öncelikle Kamuoyunun söz konusu gündemle yakın ilişkisi,
beklentisi nedir, durum acil midir, önerilen gündem genel kamu
yararını gözetiyor mu, çıkarılmak istenen yasalar bunu
gözetiyor mu? bütün bunlara bakarak desteğimizi sunuyorduk. Ancak, sözlü
olarak tarafımıza iletilen belediyelerle ilgili şu yasal değişikliğin
bugün Danışma Kurulu önerisiyle getirilmesi kararında
doğrusu mutabakat sağlanamadı. Biz de Demokratik Toplum Partisi
olarak kendi grup önerimizle sizlere gündem önerisi sunmayı uygun gördük.
Değerli
arkadaşlar, şimdi, Danışma Kurulunda gündem
oluşturulurken, az önce de ifade ettiğim gibi, öncelikler,
aciliyetler, kamuoyunun beklentisi, iktidar partisinin beklentisi, bütün bunlar
değerlendiriliyordu ve buna göre belirleniyordu. Şimdi, önceki
haftalarda bu kriterler çerçevesinde belirlenmiş gündemler vardı.
Bunlardan, işte, seçimlerin temel hükümlerine ilişkin yasa
tasarısı vardı, sağlıkta şef, şeflik
ataması vesaire vardı. Bütün bunlar da
tartışılırken, yine Hükûmetin bu konuda acil
ihtiyacının olduğu, bu yasaların hızlı bir
şekilde Genel Kuruldan çıkması gerektiği beklentisi
vardı ve bizler de Danışma Kuruluna bu çerçevede destek vererek
o gündemi oluşturmuştuk. Şimdi, her iki yasa tasarısı
veya teklifi yarıda bırakılarak görüşmeleri tamamlanmadan,
o teklifler, tasarılar bir kenara itilerek yeni bir tasarı alelacele
Meclis gündemine getirilmek isteniyor. Dolayısıyla gündemin bu kadar
hızlı değiştirilmesi, tasarı ve teklifler dahi
sonuçlandırılmadan -ki bu tasarı ve teklifler son derece az
maddelerden oluşan tasarı ve teklifler- gündemin bu kadar
hızlı değiştirilmesi, doğrusu bizim Danışma
Kuruluna verdiğimiz desteğin de anlamını bir derece de
yitirmesine neden oluyor. Bu nedenle, değerli arkadaşlar, biz bu grup
önerimizle önceki hafta görüşmeleri yarım kalan, seçimlerin temel
hükümleri hakkındaki kanun tasarısının bugün mutlaka
görüşülmeye devam edilmesi, yine yarım kalan diğer,
sağlıkta şeflik atamaları yasasının
tamamlanmadan, yeni yasaların, Danışma Kurulu önerisiyle veya
grup önerisiyle Meclis gündemine alınmasının doğru
olmayacağını düşünüyoruz. Bu nedenle, değerli
arkadaşlar, bu grup önerimizle
(Gürültüler)
SIRRI
SAKIK (Muş) Sayın Başkan, lütfen Hatipi dinlesinler.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, saygıdeğer arkadaşlarım;
lütfen, istirham ediyorum
Arka sırada bulunan arkadaşlar, lütfen
efendim
Milletvekili arkadaşlarımız tarafından ikaz
alıyoruz.
Buyurun.
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Devamla) Teşekkürler Sayın Başkan.
Bu
nedenle, değerli arkadaşlar, eğer bugün bahsettiğimiz ve
grup önerimizde de ifade ettiğimiz kanun tasarıları ve
teklifleri gündeme alınır, tamamlanırsa, bu bir iki günlük süre
zarfında bunlar tamamlandıktan sonra, belki Hükûmetin, iktidar
grubunun önerisi Danışma Kurulu önerisi olarak mutabakat hâlinde de
Genel Kurula getirilebilir, bunun sağlanma imkânı da olabilir. Bu
nedenle, muhalefetin bu konuda vermiş olduğu gündem önerileri
maalesef ki kabul edilmedi. Görünen o ki, bizimki de kabul görmeyecek. En
nihayetinde, iktidar grubunun sunacağı önergeyle birlikte
oluşacak gündem çerçevesinde bugünkü tartışmamızı
sürdüreceğiz.
Bizim,
değerli arkadaşlar, bir de önergemizde Genel Kurulun
çalışma saatlerinin düzenlenmesine ilişkin öneriler vardı.
Takdir edersiniz ki, Genel Kurulun sabahlara kadar çalışması
değerli milletvekili arkadaşlarımızın
performansını düşürüyor. Çok önemli bir yasayı
görüşeceğiz -belediyelerin tasfiyesi, birleştirilmesi, ilçe
kurulması ile ilgili bir yasa- bitime kadar sürenin alınması,
belirlenmesi sıkıntı yaratabilir. Bu nedenle görüşmelerin
bugün saat 22.00ye kadar, yarın yine 22.00ye kadar, perşembe günü
de -milletvekili arkadaşlarımızın seçim bölgesine gitme
ihtimalini de düşünerek- saat 19.00a kadar yeniden düzenlenmesinin
faydalı olacağı kanaatindeyiz. Dolayısıyla, bu
önergemiz, değerli arkadaşlar, hem gündemin yeniden
oluşturulmasına hem de çalışma saatlerinin yeniden
düzenlenmesine ilişkindir.
Yine,
gündeme alınmak istenen tasarı, değerli arkadaşlar,
kamuoyunda yeterince tartışılıp
olgunlaştırılmış, bu konuda yeterince görüş
alınmış veya kamuoyunun bu konudaki haklı
eleştirileri, kaygıları dikkate alınarak yeniden
tartışılmış bir tasarı değil. Geçen hafta
itibarıyla gruplara Sayın Bakan ve değerli
arkadaşlarımız tarafından iletildikten sonra, çok
hızlı bir şekilde komisyonda görüşülmüş, komisyonda
değişiklik önergelerinin verilmesi dahi engellenmeye
çalışılmış ve arkadaşlarımız, muhalefet
partilerinin hiçbiri en küçük bir değişikliği dahi orada
gerçekleştiremeden komisyon görüşmeleri tamamlanmış ve
muhalefet partilerinin üçü de komisyon görüşmelerinden çekilmiştir.
Hükûmet Partisi tek başına komisyonda çalışmayı
tamamlamış ve tasarıyı bu şekilde Genel Kurula
indirmiş durumda. Dolayısıyla, komisyonda bile
sağlıklı tartışılmamış ve olduğu
gibi geçmiş; muhalefetin görüşleri, en küçük değişiklik
önergesi dahi dikkate alınmamış bir haliyle buraya gelmiş
bir tasarının buradan da aynı şekilde geçeceğinden
şüphe duymuyoruz. Bu da kaygı uyandırıyor bizde.
Bir
diğer önemli konu değerli arkadaşlar, kanunun tekniği
açısından çok önemli sıkıntılar var. Bu kadar önemli
bir kanun üç madde hâlinde düzenlenmiş. Diğer geçici maddeler ve
yürürlük maddesi hariç üç madde hâlinde düzenlenmiş. Bir tek maddede
kırk üç ilçe kuruluyor. Yani, her ili ilgilendiren, kırk üç
değişik ili ilgilendiren, şehri ilgilendiren öneriler
yapılacak, değişiklikler yapılacak ve bu bir maddede görüşülecek.
Hiçbir milletvekili arkadaşımız kendi seçim bölgesiyle ilgili
burada Genel Kurula bilgi sunamayacak, detaylı aktarım yapamayacak,
tartışamayacak ve biz orada ne olup bittiğini anlamadan dahi,
belki bir kısmına olumlu görüş belirteceğimiz halde, küçük
bir kısmına belki itiraz etmemiz gerektiği hâlde, maalesef ki
madde tümüyle oylanacak ve çok
Yasanın bu tekniği nedeniyle,
aslında her birinin ayrı maddede düzenlenmesi ihtiyacı
gözetilmeden, kırk üçünün de tek maddede düzenlenmiş olması
vesilesiyle değerli arkadaşlar, maalesef ki
katılımcılık ilkesi görüşmelerde ihlal edilmiş
olacak. İnanıyorum ki, milletvekillerinin tamamı, ne olup
bittiğini anlamadan, oradaki sıkıntılar ne, sorunlar ne
Yani, ben Diyarbakırı anlatacağım, bir arkadaşım
İzmiri anlatacak, bir arkadaşım belki başka bir
şehir, ama dört veya beş şehir burada ifade edilebilecek en
fazla, ama kırk üç şehirde biz değişiklik yapmış
olacağız. Oradaki sıkıntılar buradaki değerli
arkadaşların, milletvekillerinin takdirine sunulmadan, ne olup
bittiğini anlamadan maalesef ki arkadaşlarımız oylarını
kullanmak zorunda kalacaklar. Bu açıdan da sakıncalıdır
diye düşünüyoruz. Bu nedenle, değerli arkadaşlar, eğer
gündeme ilişkin önerimiz kabul görürse, en azından bir haftalık
bir zaman daha kazanmış olacak Genel Kurul. Milletvekilleri bu süre
zarfında, süreden yararlanarak belki tasarıyı yeniden
detaylı inceleme şansına sahip olacak. Herkes kendi seçim
bölgesi dışında diğer seçim bölgelerinde oluşacak
değişiklikleri de dikkate alacak şekilde bir görüş
oluşturacak ve bununla birlikte Genel Kurula geldiğinde daha
sağlıklı bir karar vermiş olacak.
Adrese
dayalı nüfus sisteminin sıkıntılarıyla ilgili
değerli arkadaşlarımız görüşlerini belirttiler,
tümüyle katılıyoruz. Son derece sağlıksız bir
çalışma sonucunda oluşmuş bir veri tabanı üzerine yeni
bir idari yapılanma, yeni bir idari sistem oluşturuluyor.
Dolayısıyla sağlıksız taban üzerine oluşturulacak
idari sistem de sonucu itibarıyla, hani düz mantık yürütmek
istemiyorum ama, çok sağlıksız sonuçlar doğuracaktır.
Evet,
değerli arkadaşlar, bu belirttiğim gerekçe ve kaygılarla,
sizlerin de bu kaygılarımızı paylaşarak grup önerimiz
hakkında olumlu oy kullanacağınıza olan inancımla
hepinizi en içten duygularımla sevgiyle, saygıyla selamlıyor,
teşekkürlerimi sunuyorum. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Grup
önerisinin aleyhinde Eskişehir Milletvekili Sayın Tayfun İçli.
Buyurun
Sayın İçli.
H. TAYFUN
İÇLİ (Eskişehir) Sayın Başkanım, çok
değerli milletvekili arkadaşlarım; Demokratik Toplum Partisi
grup önerisinin aleyhinde söz almış bulunuyorum.
Hepinizin
bildiği gibi, Demokratik Sol Partinin grubu yok. Bizim de Türkiye Büyük
Millet Meclisinin çalışma usulleri hakkında, gündem belirleme
hakkında ne yazık ki bir grup önerisi sunma hakkımız da
yok.
Değerli
arkadaşlarım, bugüne kadar, Demokratik Toplum Partisi, AKP ile
birlikte, AKPnin getirdiği hemen hemen bütün önerilere destek veriyordu.
Biraz evvel, Sayın Grup Başkan Vekili neden bu konuda ayrı
düştüklerini sizlere ifade etti.
Değerli
arkadaşlarım, İç Tüzükün bana verdiği yetkiye dayanarak da
aslında, AKPnin grup önerisinin ne kadar sağlıksız
olduğunu sizlere gerekçeleriyle ifade etmek istiyorum: Grup önerileri ve
Danışma Kurulu kararları, aslında, Parlamento hukukunda bir
istisnadır, çok acil durumlar için işleme konulan bir usuldür ama
23üncü Dönem Parlamento çalışmaya başladığından
bu yana, hemen hemen her hafta, ya AKP diğer gruplarla uzlaşarak bir
Danışma Kurulu önerisi olarak gündemi belirledi ya da
uzlaşamadığı zamanlarda AKP grup önerisi olarak
Parlamentonun çalışma takvimini, çalışma usullerini
belirledi.
Değerli
arkadaşlarım, bu, aslında, AKPnin ne kadar plansız
olduğunu, ne kadar programsız olduğunu, aslında
icraatının hiçbir plan ve programa dayalı
olmadığını kanıtlayan çok somut bir göstergedir. AKP
yeni kurulmuş bir parti değil, AKPnin 60ıncı Hükûmeti
yeni bir hükûmet değil. Hepinizin bildiği gibi, 58inci, 59uncu ve
60ıncı Hükûmet Programlarını burada okuyan ve yol
haritasını, hatta seçimden önce seçim bildirgeleriyle Türk
halkına, neleri yapacağını, nelerin acil olduğunu,
Acil Eylem Planlarını ortaya koyan ve Hükûmet Programıyla da
halka, ulusa, neleri öncelikli olarak yerine getireceğine söz veren bir
partidir. Anlaşılan o ki, 22 Temmuz seçimlerinden sonra her hafta yapılanla,
aslında AKPnin halkı aldattığı, hiçbir
programının olmadığı, hiçbir önceliğinin
olmadığı, akşam düşünüp sabah birtakım kararlar
verdiğini net olarak görüyoruz. Şimdi, AKP, grup önerisinde, 117nci
sıradaki belediyelerle ilgili bir yasanın öncelikle ele
alınmasını istiyor ve 111inci sıradaki yine kanun
teklifinin hemen bu kanun tasarısından sonra gündeme
alınmasını istiyor.
Değerli
arkadaşlarım, AKP ne yaptığını bilmiyor; bütün
samimiyetimle söylüyorum ve AKPyi burada yüce Türk ulusuna da şikâyet
ediyorum. Bu bir iddia diyebilirsiniz. Aslında AKP ne
yaptığını da biliyor tersinden bakarsanız. AKPnin
bugüne kadar izlediği tüm politika, ülkede bir çatışma ve
gerginlik politikası yaratmak suretiyle, bir kriz politikası yaratmak
suretiyle, yapamadıklarını ya da kötü
yaptıklarını gündem değiştirmek suretiyle halkın
gözünden saklamaya çalışıyor. Altını çizerek
söylüyorum: Aslında ne yaptığını çok iyi biliyor.
Türkiyenin gündeminde hiçbir şey yokken türban meselesini ortaya attı,
Türkiye türbanı tartıştı. Vakıflar Yasası
-Türkiyenin hiç, öncelikli meselesi Vakıflar Yasası değil-
bakıyoruz Avrupa Birliğinden belirli diğer yasaları -Türk
Ceza Kanunu 301de gelecek, bakın iddia ediyorum, çok yakın zamanda
getirecek AKP- Avrupa Parlamentosu, Avrupa Birliği istedi diye Türkiye
Büyük Millet Meclisinin önüne getiriyor. Acıdır ki, biz muhalefet
olarak bilmiyoruz, halk olarak bilmiyoruz ama AKP sıralarında oturan
çok değerli AKPli milletvekili arkadaşlarımız dahi yol
haritasının ne olduğunu, yarın bir gün genel merkezlerinin,
önlerine ne gibi bir kanun tasarısın veyahut teklifini
koyacağını da bilmiyor. Bilmediği için de
hazırlıklı değil. Önlerindeki belgeleri bilmiyorlar, kanun
tasarı ve teklifinin ne getirdiğini bilmiyorlar.
RECEP
KORAL (İstanbul) Çok yakışıksız o ifadeler, iade
ediyorum.
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Bunlar hiç, hiç
Saygıdeğer milletvekilim,
dinleyin.
RECEP
KORAL (İstanbul) Dünyadan haberiniz yok.
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Bakın
Burada, burada
Dost acı söyler,
biz bu Parlamentoda bu ülkenin çıkarları için kanun çıkartmaya
çalışıyoruz, birilerinin keyfi için değil; onun için
sabırlı olun. Siz, burada, bakın
Bizim grubumuz yok öyle
yirmişer dakikalar filan konuşmuyoruz. Bakın, bakın
RECEP
KORAL (İstanbul) Ne dediğini bilmiyorsun.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri müdahale etmeyelim lütfen.
Buyurun
Sayın İçli.
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Lütfen
Şimdi,
alt kimlik üst kimlik
RECEP
KORAL (İstanbul) Sayın Başkan, hitaba bakın.
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Değerli arkadaşım, ben ne
konuştuğumu biliyorum siz ağzınızdan çıkanı
duyun, ona göre bana sataşmaktan vazgeçin.
BAŞKAN
Arkadaşlar, lütfen hatibe müdahale etmeyelim.
Buyurun.
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Şimdi, bakın, kendi itirafınız
var. Ben kanundan bir şey
Ülkeyi ne hâle getirdiğiniz kendi
kanununuzun, bakın Hükûmet gerekçesinde: Nitekim 2007 yılında
yapılan adrese dayalı nüfus sayımında bazı
belediyelerimizin nüfusu dramatik şekilde düşmüştür. Bunu ben
mi düşürdüm? 2002den 2008e kadar iktidarda olan siz değil misiniz?
Köylerden göçü zorlayan, köylüyü açlığa mahkûm eden -gübre
fiyatlarını, işte, almış gitmiş- siz değil
misiniz? Kendi itirafınız... Bu köylerin, beldelerin, belediyelerin
nüfusunun 2 binin altına düşmesine sebep muhalefet mi, iktidar
mı? Kendi itirafınız
AVNİ
DOĞAN (Kahramanmaraş) Sizin zamanınızda
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) 2002, 2002 Sayın Milletvekili. Açın,
kanun
Bakın, tekrar okuyayım, dinlemediniz: Dramatik şekilde
düşmüştür. diyorsunuz. Sizin meseleniz
(AK Parti
sıralarından gürültüler) Geç
Tarım bitti. Köyde oturacak
vatandaş bulamayacaksınız. Bakın, belediyeleri köy
yapıyorsunuz, köyde oturacak vatandaş yok.
MUSA
SIVACIOĞLU (Kastamonu) Belediye olunca çiftçilik yapmayacak mı?
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) - Gübre fiyatlarından haberiniz var mı?
Buğday fiyatlarının ne olduğundan haberiniz var mı
sayın milletvekili? Yaa
İşte, bizi dinleyen
vatandaşlarımız bunları biliyor. Geçin...
Enflasyon
Dün açıklandı. Ne oldu? Ekonomik kriz
Bankaların yüzde
50sinden fazlasını yabancılara ben mi sattım?
Borsaların yüzde 70inden fazlasını yabancıların eline
ben mi sattım? Kaç yıldır iktidardasınız? 2002-2008,
altı yıl. Geç
İşsizlik
TEVFİK
ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) Düşüyor
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Her gün
vatandaş, ana-baba Sayın Milletvekilim, bana iş bul. diye
geliyor. Üniversite mezunu, üniversite
Biraz
evvel Sayın Bakanım, bir arkadaşımızın üniversite
kurulmasıyla ilgili Her ile üniversite açacağız. dediniz.
Açın
Üniversite mezunu gençlerimize iş bulamadıktan sonra
hükûmet olmanın ne anlamı var? Üniversite mezunu işsizler
(AK
Parti sıralarından gürültüler) Sabır göstereceksiniz, siz
iktidarsınız. Ben sizi eleştiriyorum, iyisini yapın.
İyisini yaptığınız zaman ülke kazanacak, ülke.
MUSA
SIVACIOĞLU (Kastamonu) Enflasyon düşerken düştü demiyordunuz.
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) - Bakın, bu yasada bir şey, düzenleme
yaptığınızı söylüyorsunuz. Borcu nereye
atıyorsunuz? Sildiniz mi borcu? Nereye gitti bu belediyelerin borcu? Öbür
tarafa, yine devlete. Kadrolarını nereye attırıyorsunuz?
İl özel idaresine. Peki, ne yapıyorsunuz, ne
yaptığınızın farkında mısınız?
Toplumu yine geriyorsunuz. Ne kadar belediye? 863. Oranı, seçmeni var.
Şimdi onları geriyor musunuz, germiyor musunuz? Onları ne olduk,
bize bunlar geldi de, biz ne kötülük ettik de bu AKP İktidarı, bizi,
belediyemizi alıyor köy yapıyor
Hatta köyde oturacak iş
yaratmamışsınız, yatırım yok. Bir tane
yatırımla ilgili, bu ülkenin gerçek gündemiyle ilgili ne zaman bir
grup önerisi getirdiniz Allah için söyleyin? Şu 22 Temmuzdan bugüne kadar,
halkın cebine para koyan, işsizliği ortadan kaldıran,
ekonomik krizi çözen ne gibi bir öneri getirdiniz de biz muhalefet olarak sizin
bu talebinize hayır dedik? Getiremediniz.
Sizin
yaptığınız, bir tabirle, illüzyon, sihirbazlık yapmaya
çalışıyorsunuz. Halkın gözünü kabadayılıkla,
bağırmakla çağırmakla korkutacağınızı
sanarak ve kriz politikası yaparak gerçekleri gizleyeceğinizi
zannediyorsunuz.
Değerli
milletvekilleri, Hükûmet aldanıyor. Bir söz vardır,
yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Neyi, ne kadar saklamaya çalışırsanız
saklayın gerçeği saklayamayacaksınız diyorum ve DTPnin
aslında vermiş bulunduğu bu grup önerisinden dolayı bana da
bir konuşma fırsatı sağladı çünkü İç Tüzük
Hatırlarsınız, birkaç ay önce burada beş dakika
konuşabilmek için nasıl bir mücadele verdiğimi de hepiniz
biliyorsunuz.
Teşekkür
ediyorum, sözlerime son veriyorum. (DSP sıralarından
alkışlar)
MUSA
SIVACIOĞLU (Kastamonu) - Kendi adınızla niye girmediniz seçime?
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın İçli.
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Sayın Başkanım, kısa
bir açıklama yapma ihtiyacımız var çünkü DTP olarak AKPnin
getirdiği her şeyi destekledik, diye bir söz sarf ettiğimi ifade
etti kendileri. Lütfen, birkaç dakikada, hemen, kısaca bir açıklama
BAŞKAN
Buyurun.
Sayın
Demirtaş, iki dakika içinde konuşmanızı
tamamlayınız.
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin
Demirtaşın, Eskişehir Milletvekili H. Tayfun İçlinin
konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Değerli
arkadaşlar, az önceki hatip arkadaşımız
konuşmasına başlarken, DTP olarak biz bugüne kadar AKPnin
getirdiği her şeyi destekledik ama işte bugünkü
Danışma Kurulunu desteklemedik gibi bir cümlesinden yanlış
anlamlar çıkabilir.
Bizim
burada ifade ettiğimiz, biz, Danışma Kurulunda, DTP olarak
diğer muhalefet partileriyle birlikte mümkün olduğunca mutabakat
sağlamaya çalıştık. Mümkün olduğunca Danışma
Kurulu kararı hâlinde Genel Kurula bir gündem önerisi getirmeye
çalıştık. Yoksa Biz AKPnin bugüne kadar yaptığı
her şeyi veya Genel Kurula getirdiği her şeyi destekledik veya
böylesi bir tavır içerisinde olduk şeklinde gibi bir cümle
kullanmadığım gibi bu anlama gelebilecek herhangi bir ifadede de
bulunmadım. Dolayısıyla değerli
arkadaşımızın ifade etmeye
çalıştığı, belki kastı aşan, niyeti bu
olmasa dahi tutanaklara bu şekilde geçen cümlenin düzeltilmesi
açısından İç Tüzükün 69uncu maddesi gereğince grubumuz
adına bir düzeltme hakkını kullandım.
Tutanakların
bu şekilde düzeltilmesi grubumuz açısından
sağlıklı olacaktır.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
- Teşekkür ediyorum Sayın Demirtaş.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri (Devam)
3.- Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmının
1inci sırasında yer alan kanun tasarısının yarım
kalan görüşmelerine 4/3/2008 günkü birleşimde devam edilmesine ve
Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin
DTP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN
- Demokratik Toplum Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Adalet ve
Kalkınma Partisi grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup oylarınıza
sunacağım.
Buyurun
efendim:
4.- Gündemdeki sıralama ve
çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesi ile Genel Kurulun 4/3/2008
Salı günkü birleşiminde sözlü sorular ve diğer denetim
konularının görüşülmeyerek kanun tasarı ve tekliflerinin
görüşülmesine; 5/3/2008 Çarşamba günkü birleşiminde de sözlü
soruların görüşülmemesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 4/3/2008 Salı günkü (Bugün) toplantısında oy
birliği sağlanamadığından, TBMM İç Tüzüğünün
19uncu maddesi gereğince, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin
Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Nurettin
Canikli
Giresun
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Gelen
Kâğıtlar listesinde yayımlanan ve bastırılarak
dağıtılan 117 sıra sayılı Kanun
Tasarısının, 48 saat geçmeden Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmının
3üncü sırasına, Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmının
53üncü sırasında yer alan 111 sıra sayılı Kanun
Teklifinin bu kısmın 4üncü sıralarına alınması
ve diğer kanun tasarı ve tekliflerinin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesi,
Genel
Kurulun 4 Mart 2008 Salı günkü birleşiminde sözlü sorular ve
diğer denetim konularının görüşülmeyerek Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan işlerin görüşülmesi, 5 Mart 2008
Çarşamba günkü birleşiminde de sözlü soruların
görüşülmemesi,
Genel
Kurulun 4/3/208 Salı günkü (bugün) birleşiminde 117 sıra
sayılı Kanun Tasarısı, 5/3/2008 Çarşamba günkü
birleşiminde 72 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar, 6/3/2008 Perşembe günkü
birleşiminde ise saat 14.00te toplanarak 111 sıra sayılı
Kanun Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesi,
Önerilmiştir.
BAŞKAN
AK Parti Grup önerisinin lehinde Nurettin Canikli, Giresun Milletvekili;
Recai Birgün, İzmir Milletvekili; aleyhinde Mehmet Şandır,
Mersin Milletvekili; Hakkı Suha Okay, Ankara Milletvekili.
Lehinde
Nurettin Canikli, Giresun Milletvekili.
Sayın
Canikli, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum. AK Parti Grubunun
grup önerisinin lehinde söz almış bulunuyorum.
Değerli
arkadaşlar, bugün ve müteakip çarşamba ve perşembe günü
Meclisimizin çalışma programının dizayn edilmesiyle ilgili
diğer parti gruplarıyla bir mutabakata varamadık. Grup
temsilcisi arkadaşlarımızla görüşmeler yaptık. Biz, bu
hafta öncelikle, önemli olduğunu düşündüğümüz, acil
olduğuna inandığımız ve bir an önce gecikmeden,
sürüncemede kalmadan ve birileri tarafından kamuoyunun çok daha fazla
yanlış yönlendirilmesine fırsat vermeden belediyelerle ilgili
kanun tasarısının Genel Kurulda bu hafta görüşülmesini ve
sonuçlandırılmasını düşünüyoruz. Bunun doğru
olduğuna inanıyoruz.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Bir de 28 Mart gelmeden tabii!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Tabii, biraz sonra grup önerimiz kabul
edildiği takdirde bu tasarıyla ilgili görüşmeleri
yapacağız. Arkadaşlarımız da, elbette ki muhalefet de
kendi kanaatini, görüşünü ortaya koyacak; bütün bunları enine boyuna
tartışacağız.
Tabii,
benim öncelikle sizlerle paylaşmam gereken birkaç husus var, onları
arz etmek istiyorum. Biz, bir mutabakat sağlanması hâlinde,
muhalefete, bugün 19.00a kadar Meclisin denetim görevini yapmasını
önerdik yani sözlü sorulardan sonra yine muhalefetimizin önereceği
araştırma önergelerinin görüşülmesinin mümkün olduğunu
ifade ettik. Ama akabinde, doğal olarak Hükûmetimizin de kendi
açısından öncelikleri var ve yasalaşmasını
istediği önemli bir düzenleme var, akabinde bunun görüşülmesi halinde
eğer böyle bir irade ortaya çıkarsa muhalefet tarafından,
muhalefete mensup partilerimizin grupları tarafından, saat 19.00a
kadar bu denetim konularını görüşürüz, 19.00dan sonra da bitime
kadar, şu anda aktarmaya çalıştığım belediyelerle
ilgili kanun tasarısının görüşmelerini yapmış
oluruz. Böylelikle hem muhalefetin bu konudaki talebi yerine gelmiş olur
hem de Hükûmetimizin görüşülmesini talep ettiği ve önemli
gördüğü bu tasarı Meclis gündemine gelir ve görüşülmüş
olurdu. Ancak muhalefete mensup arkadaşlarımız, özellikle bu
belediyelerle ilgili kanun tasarısının Meclisin gündemine
gelmemesini talep ettiler. Tabii, saygıyla karşılıyoruz
elbette böyle düşüncelerini, hiç kimseye herhangi bir şey söyleme
imkânımız yok ama doğal olarak da Meclisin çalışma
biçiminin bu şekilde yönlendirilmesi ya da reddedilmesinin de
açıkçası çok uygun olmadığını düşünüyoruz.
Burada
biz, hem muhalefetin bu önerisinin kabul edilmesi ama diğer taraftan da
Hükûmetimizin bu kanunun görüşülmesi talebinin uygun görülmesini veya bu
konuda bir mutabakata varılmasının açıkçası makul,
uygun olduğunu düşünmüştük. Ama biraz önce söylediğim gibi,
muhalefete mensup arkadaşlarımız bunu kabul etmediler.
Aslında
biz sonuna kadar zorluyoruz yani bir mutabakat sağlansın ve Meclis
çalışmaları, Meclisin gündemi bu şekilde oluşsun,
diğer parti gruplarımızın da katılım ve
iştirakleri çerçevesinde oluşsun. Buna arkadaşlarımız
da şahit. Samimiyetle zorluyoruz. Elbette diğer partilerimiz de -bunu
çoğu zaman, bugüne kadar Danışma Kurulu kararı olarak
getirdik- bu mutabakatın sağlanması noktasında ellerinden
geleni yapıyorlar. Ancak bugün bu olmadı. Her zaman olmayabilir, bunu
da doğal karşılamak gerekir.
Biz bir
şey daha yaptık: Yani aslında çok açık olmayan bir konu.
Bugün dört tane grup önerisi getirildi. Biraz önce üç tanesini oyladık ve
Meclis Genel Kurulu reddetti. Tabii, hangisinin öncelik alacağı
konusunda da aslında çok netlik yok, en azından bir
tartışma var. Ama biz, o konuda da önce muhalefetimizin grup
önerileri okunsun, onlar kanaatlerini ortaya koysunlar, en son AK Parti
Grubunun önerisi gelsin, dedik çünkü AK Parti Grubunun önerisi ilk olarak
gelirse ve oylanıp kabul edildiği takdirde diğer önerilerin,
muhalefete mensup grup önerilerinin kabul edilmesi, görüşülmesi mümkün
değildi. Ama biz, özellikle muhalefetimiz önerilerini Meclise sunsun,
arkadaşlarımızla kanaatlerini paylaşsın ve
konuşsun gerekçesiyle, düşüncesiyle diğer muhalefete mensup gruplarımızın
önerilerinin öne alınmasını kabul ettik. Bunu da sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Şunu
söylemek istiyorum: Yani bizim, kesinlikle, bu konuda AK Parti Grubu olarak
muhalefetin az konuşması ya da konuşmaması ya da işte
onların yönlendirilmesi gibi en ufak bir düşüncemiz, kanaatimiz veya
adımımız, tavrımız olamaz. Özellikle dikkat ediyoruz,
muhalefetin bu hassasiyetine saygı da duyuyoruz ancak elbette ki Meclisin
de çalışması gerekiyor ve Hükûmetimizin yarın hesap
vermeden önce, aktif bir şekilde, milletimizin beklediği
icraatları ve bunlarla bağlantılı yasal düzenlemeler varsa
bunları tamamlaması gerekiyor. Bu da son derece doğal.
Dolayısıyla, muhalefetin bu talepleri ve bu istekleri ne kadar
doğalsa, en az onların bu düşünceleri kadar, Hükûmetimizin de,
Grubumuzun da Meclisi çalıştırma ve milletin verdiği
desteği hizmete dönüştürme arzusunun, düşüncelerinin buraya
yansıtılmasını istemesi son derece doğaldır.
Olayın bu şekilde değerlendirilmesi gerekir.
Biz
önerimizle bugün tabii, biraz da zaman da kaybettik bu tartışmalar
nedeniyle, zaman da geçti dolayısıyla- denetim yapılmaması
ve sadece, şu anda tartışmalarına kısmen de
başladığımız 117 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerinin yapılmasının
uygun olduğunu düşünüyoruz AK Parti Grubu olarak ve bunun da bitimine
kadar olmasını arzu ediyoruz. Ancak o şekilde tamamlanabilir.
Çünkü muhalefet, engelleme demeyelim ama sonuna kadar bütün kanaatlerini,
düşüncelerini ve bütün imkânlarını kullanacak, öyle
anlaşılıyor. Dolayısıyla, ancak biz belki sabaha kadar
çalışmak durumunda kalacağız. Bir an önce bunun, bu
gereksiz veya yanlış tartışmaların, yanlış
yönlendirmelerin de ortadan kalkması için bu tasarının bir an
önce kanunlaşmasını istiyoruz, kanunlaşmasının
uygun olduğunu düşünüyoruz.
Elbette
kanunla ilgili çok şey söylenir, söylenecek de ancak ben onlara
girmeyeceğim. Yalnız biraz önce bir sayın
konuşmacının burada ifade ettiği birkaç cümleyle ilgili
kanaatlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Tabii,
işsizlikten, bu oranlardan bahsedildi, işsizlik oranlarından
bahsedildi. Bir de köyden kente göçün devam ettiği, köydeki nüfusun
azaldığı gerekçesiyle grubumuzu ve partimizi hedef alan ifadeler
kullanıldı. Tabii, burada çok mantıksal bir eksiklik ve
yanlışlık var bu konuşmada. Çünkü muasır medeniyet
seviyesinin önemli göstergelerinden bir tanesi de kentleşme oranıdır.
Yani kırsal kesimde yaşayan insanların oranı-kentlerde
yaşayan insanların oranı. Muasır medeniyet seviyesine
ulaşmış olarak kabul ettiğimiz OECD ülkelerinin
oranlarına baktığımızda bu oran yüzde 4 ile 14
arasındadır; en az yüzde 4, en fazla yüzde 14 civarındadır.
2002 yılında bu oran yüzde 35 seviyesindeydi Türkiyede. Yani
kırsal kesimde, köylerimizde yaşayan nüfusun toplam nüfusa oranı
yaklaşık yüzde 35 civarındaydı ve aynı paralelde de
istihdam içindeki payı da yaklaşık olarak bu seviyelerdeydi ve
şu anda hızlı bir şekilde AK Parti döneminde azalıyor.
Azalması da gerekiyor. Önemli ölçülerden bir tanesi budur.
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Üretimin düşmesi pahasına değil.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Şimdi bakın, tabii, çok
ayrıntılarına girmeyeceğim; konumuz da bu değil ama
konuşulduğu için söylüyorum.
Şimdi,
tabii, bunun için, kentlerde, köylerdeki gizli işsizlerin, istihdam içinde
gözüken, yani tarımsal nüfusun tarımsal istihdamın içinde
gözüken, çalışıyor gözüken, esasında çalışmayan
ve ekonomide gizli işsiz olarak tanımladığımız
bu insanların köyden şehre geçebilmesi için şehirde, kentte
iş imkânlarının ortaya çıkması gerekiyor.
İşte 2002 ile 2007 yılları arasında bu iş
imkânları ortaya çıktığı için
HİKMET
ERENKAYA (Kocaeli) Yapma ya! Yapma ya!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) -
bakın, tarımda beş yılda 2
milyon 400 bin kişi, tarımda çalışıyor gözüken 2
milyon 400 bin kişi kopmuş gelmiş bu tarım
istihdamından kent istihdamına aktarılmış ve
bunların büyük çoğunluğu da iş bulmuş. (CHP ve MHP
sıralarından gürültüler)
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Tarımsal üretim ne oldu, tarımsal üretim?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Arkadaşlar, rakamları söylüyorum ben
size. Bundan rahatsız olmayın.
İşin
bir başka garip tarafı ne biliyor musunuz: Bunu söyleyen arkadaşımızın
partisi iktidar olduğunda işsizlik oranı yüzde 7ydi. Yüzde 7
olarak devraldıkları işsizlik oranını yüzde 10,3
olarak devrettiler ve bizim 2,4 milyon gizli işsize iş bulma
rakamlarımızı da dâhil etmemize rağmen 10,3ün halen
altındadır. Eğer bunu hesap ederseniz, bu rakamları dikkate
alırsanız, işsizlik oranı -yani tarımdaki istihdam
kapasitesi hiç değişmemiş olarak kabul etseniz, yani 2002deki
7,6 milyon istihdam kapasitesini aynen kabul edin, hiç
değişmemiş kabul edin- bugün yüzde 4ün altına
düşmüş olacaktı değerli arkadaşlarım.
RECAİ
BİRGÜN (İzmir) Rakamlar öyle söylemiyor.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Bunu kiminle konuşursanız konuşun,
rakamlar böyle söylüyor.
Dolayısıyla,
buraya gelip konuşurken, lütfen, gerçekçi olmak lazım. Elbette eleştiriye
bir şey demiyoruz, bu son derece doğal ama hamaset nutukları
atılmaması gerekir.
Yani
insanlar bu rakamları söylerken, işte, tarımda yatırım
yapmıyorsunuz, şunu yapıyorsunuz, bunu yapıyorsunuz
Tarım rakamları da var. Ama hiç kimse, muasır medeniyet
seviyesine erişme hedefi olan bu milletin insanlarını köye
hapsetmeye
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Belediye kapatarak olmaz beyefendi. İşsizlik
var, yoksulluk var.
BAŞKAN
Sayın Canikli, konuşmanızı tamamlayınız
efendim.
Buyurun.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla)
köyde gizli işsiz olarak yaşamaya
mahkûm edemez.
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Varoşlar aç, varoşlar da işsiz.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Buna hiç kimsenin hakkı yoktur ve bütün
arkadaşlarımızın da konuşurken bu gerçekleri her zaman
göz önünde bulundurmaları gerekir.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Komisyondan niye kaçırdınız?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Değerli arkadaşlar, grup önerisinin
lehinde söz aldım ve AK Parti Grubu olarak lehinde oy
kullanacağımızı belirtiyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Komisyonda niye
tartıştırmadınız yasayı?
BAŞKAN
Grup önerisinin aleyhinde, Mersin Milletvekili Sayın Mehmet
Şandır.
Sayın
Şandır, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun verdiği Danışma Kurulu,
grup önerisi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Öncelikle, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, gerçekten, üzerine titrememiz gereken, önem vermemiz gereken
ortak çalışma şartlarını zorluyoruz. Bunun ülkemize,
milletimize, Türkiye Büyük Millet Meclisine ve gruplarımıza
faydası olmayacağı kanaatindeyim. Bugün ilk defa, 23üncü
Dönemde, dört parti grubu ayrı ayrı Danışma Kurulu, grup
önerisi getirdi. Bu, ilk defa oluyor. Böylelikle, biz bir ortak mutabakat
oluşturmak, ortak zemin oluşturmak, gündemi birlikte tespit etmek
gibi bir zorunluluktan bugün ilk defa bu çapta bir sapma yaşıyoruz.
Bunu yasama kalitesi açısından, Meclisin çalışmaları
açısından çok sıkıntılı bir gelişme olarak
görüyorum ve Türkiye Büyük Millet Meclisini çalıştırmak
sorumlusu olan iktidar partisi grubunun yöneticilerinin dikkatine sunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, demin bir arkadaşımız Devlet ciddi bir
kurumdur. demişti. Ben inanıyorum ki Türkiye Büyük Millet Meclisi de
çok çok ciddi bir kurumdur. Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu millet adına
milletin geleceğini belirleyen kanunları burada, birlikte
görüşüp bir hukuki statü oluşturuyor, buna göre devlet yönetimi
şekilleniyor.
Şimdi
siz, ikide birde Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma usulleriyle
oynarsanız, İç Tüzükün mutabakat oluşturulan hükümlerinde
değişiklik yapmaya kalkarsanız bunun bir faydası yok,
milletin kafasını karıştırırsınız;
birbirimize olan güveni, saygıyı kaybederiz. Salı günü denetim
günü olacaktı. Böyle kararlaştırmıştık, bu
noktada mutabakat sağlamıştık. Salı gününde denetimin
kısıtlanmasını, çok özel hâller dışında bir
genel kabul, kural hâline getirmiştik, İç Tüzükümüz de böyle
hükmetmektedir. Şimdi, her fırsatta, iktidar grubu sayısal
çoğunluğunun da gücünü kullanarak oluşturulan mutabakatları
bu şekilde bozmayı usul hâline getirirse güven, güvene dayalı
saygı ve ortak çalışma zemininin, işte, verimli, olumlu
havasını dinamitlemiş oluruz. Öncelikle bunu tenkit ediyorum.
Bir
başka husus: Tabii, bu grup önerisi konusunda Sayın AKP Grubunun
Sözcüsünün ifade ettiği nezaket, eyvallah! Ama bir de onu yapsaydınız!
Yani diğer grupların önerilerini, imkânınız vardı
Anlaşılıyor ki bu gelişme oraya kadar sizi götürecek. Sizi,
kendi kendinizi bir otokontrole davet ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, görüşülmesini istediğiniz gündem
değişikliği, gerçekten sosyal yönleri ve sonuçları
itibarıyla çok önemli bir konu. Mahallî idareler yapısını
çok derinden sorgulayan, sonuçları itibarıyla uzun müddet
tartışılacak bir kanun tasarısını Meclisimizin
gündemine getiriyorsunuz. Getirebilirsiniz, iktidarsınız, bu ülkeyi
Türk milleti adına yönetme sorumluluğu size tevdi edilmiştir,
gerekli görüyor olabilirsiniz ve bunu getirirsiniz. Ama insaf ediniz, bunu önce
toplumla paylaşmanız lazım, sonra bu Meclisle
paylaşmanız lazım. Şimdi, Türkiye yerel yönetiminin üçte
1ini çok doğrudan ilgilendiren, çok köklü bir değişikliği
komisyonda bir gün tartışarak, hem de hiçbir sağlıklı
zemini hazırlanmadan
HİKMET
ERENKAYA (Kocaeli) On beş dakika
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) On beş dakika veya neyse işte
Ama yeterince
tartışıldığını söyleyebilmek mümkün
değil. Bu kanun tasarısı, burada bulunan her milletvekilini
doğrudan, bizatihi ilgilendirmektedir; 1.200e yakın belediyeyi
ilgilendirmekte, kapatılan belediyeler açısından yapılan
hesaba göre 4 milyon insanı ilgilendirmektedir; zannediyorum, toplumun
yarıya yakınını ilgilendiren bir değişiklik
yapıyorsunuz. Bu değişiklikle Türk mahallî idaresini yeniden
yapılandırıyorsunuz. Bunu yeterince
tartışmadığınız, öncelikle Türkiye Büyük Millet
Meclisinde gruplarla paylaşmadığınız için, bunun
yanlış olduğunu, yanlışın faturasının
çok ağır olacağını kendi ifadelerinizle size
hatırlatmak istiyorum. Bu bir risktir diyorsunuz, acil ve önemlidir diye
tanımlıyorsunuz, Siyasi risk olacaktır. diyorsunuz ama bu
riskin paylaşılmasını talep eden Türkiye Büyük Millet
Meclisinin grubu bulunan partilerinin teklifini ciddiye almıyorsunuz.
Milliyetçi
Hareket Partisi olarak daha önce verdiğimiz araştırma
önergesine, araştırma komisyonu kurulsun, belediyelerimizle ilgili
sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi açısından bir komisyon kurulsun önerimizi maalesef geçen
hafta reddettiniz. Hâlbuki, bugün, işte, kanunu yeterince
görüşülmeden, yeterince paylaşılmadan Türkiye Büyük Millet
Meclisine getiriyorsunuz, grup önerisiyle de bir anlamda -bağışlayın-
dayatıyorsunuz ki görüşelim ve sabaha kadar görüşelim, bitinceye
kadar. Böyle bir hak yok sayın milletvekilleri.
Değerli
milletvekilleri, getirdiğiniz değişikliğin veya
görüşülmesini istediğiniz, dikte ettirdiğiniz kanun
tasarısının kapsamını zannediyorum ki biliyorsunuz,
bilmeniz gerekir çünkü bugün bir sayın sözcünün de ifade ettiğine
göre -ki ben de biliyorum- belediye başkanlarını, bu konuda
şikâyeti olan, sızlanması olan belediye başkanlarını
kabul etmediğiniz söyleniyor.
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Doğru.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Kapatılması düşünülen veya işte
birleştirilmesiyle, ayrılmasıyla statüsü değişen
belediye başkanlarının görüşme taleplerini kabul
etmediğiniz söyleniyor.
Ee,
şimdi sekiz yüz altmış üç belediyeyi kapatıyorsunuz.
Şimdi, Kayseri milletvekillerine: Erkilet Belediyesini niye
kapatıyorsunuz arkadaşlar? Yani hangi kritere dayalı olarak,
hangi haklı gerekçeye dayalı olarak Göreme Belediyesini niye
kapatıyorsunuz? Öyle kapattığınız belediyeler veya
birleştirmelerle statüsünü değiştirdiğiniz öyle belediyeler
var ki bu insanları resmen cezalandırıyorsunuz. Buna
hakkınız var mı? Bakınız, çok önem verdiğiniz
Avrupa Birliğinin Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartına
dayalı olarak yapacağınız değişiklikleri
kamuoyuna sormak gibi bir sorumluluğu kabul ettiniz, böyle bir
sorumluluğunuz var. Kapatacağınız belediyelerin
halkına sordunuz mu: Sizi kapatıyoruz. veya Sizi buradan
alıyoruz, buraya bağlıyoruz. Böyle bir şey yaptınız
mı?
Sayın
milletvekilleri, hitabım sizedir, Hükûmetinizin öncelikleri sizin
takdirinizdedir, siz kararlaştıracaksınız ama yarın
vatandaş da size soracak yani Arkadaş, benim 1912 yılında
kurulan Erkilet Belediyemi niye kapattınız? diye sormayacak mı
vatandaş? Hangi gerekçeyle izah edeceksiniz?
Değerli
arkadaşlar, eğer bu kanun çok acil ve çok önemliyse Türkiyeyi
beş yıldan bu yana yönettiğinizi unutuyor musunuz? Bu kadar acil
ve önemliydi de bugüne kadar niye gündeme almadınız? Niye yeterince
tartıştırmadınız? Niye vatandaşla
paylaşmadınız? Bu belediye başkanlarını
vatandaşlar seçti, bu belediyeleri vatandaşlar oylarıyla kabul
ettiler, kurumsallaştırdılar, azından çoğundan hizmet
ürettiler. Siz, hangi hakla burada parmak kaldırıp indirerek insanların
iradesine, geleceğine hükmediyorsunuz, onların
kazanılmış haklarını gasbediyorsunuz? Bu doğru
mu, bu akıllıca mı, bu siyaseten akıllıca mı?
Değerli
dostlar Başbakanımız böyle istiyor, biz AKP Grubu olarak bu
isteğin arkasında duracağız. demenizin, vatandaş
nezdinde, insanımız nezdinde hiçbir geçerliliği yoktur. Onun
için, düzenlediğiniz bu Danışma Kurulu, grup önerisinin size
hayır getirmeyeceğini düşünüyorum, ülkemize hayır
getirmeyeceğini düşünüyorum. 1.200e yakın belediyenin
statüsüyle oynamanın ülkemize bir hayır getirmeyeceğini
düşünüyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Şandır, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Bakın, millet size bir güç verdi, bu gücün
istikrarıyla ülkeyi yönetiyorsunuz. Milletin verdiği bu güçle
milletin düzenini bozmaya hakkınız yok. Bunu durun, düşünün.
(MHP sıralarından alkışlar) Milletin verdiği güçle
devletin düzenini bozmaya hakkınız yok. Bu doğru olmuyor.
Doğru olmadığına siz değerli milletvekillerinin de inandığını
biliyorum. Birçok milletvekili, AKP milletvekili, bu noktada yapılanın
çok ciddi bir risk olduğunu, yanlış olduğunu, eksik
olduğunu biliyor, konuşuyor; ama grup disiplini, grup kararıyla,
yapılan yanlışa ortak olmak durumunda kalıyor.
Sizleri
tekrar düşünmeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Şandır.
Grup
önerisinin lehinde, İzmir Milletvekili Sayın Recai Birgün.
Sayın
Birgün, buyurun.
NİHAT
ERGÜN (Kocaeli) Recai Bey, lehinde konuş.
RECAİ
BİRGÜN (İzmir) Efendim, AKP Grubunun önerisinin lehinde, evet.
Gelirken herkes ikaz ediyor Lehinde mi konuşacaksınız? diye,
evet, lehinde konuşacağım.
Efendim,
şimdi, bugün Samsundan, Ordudan ve İzmirden bazı muhtar
arkadaşlar bizleri ziyarete geldiler. Ziyaret gerekçeleri, malum, bugün
Mecliste görüşülmesi düşünülen belediyelerle ilgili
değişiklikti. Onlara Siz bu ülkenin Başbakanından daha
mı iyi biliyorsunuz? Ne talep ediyorsunuz? Ülkenin Başbakanı
karar vermiş, bu kanun buradan çıkacak. Öyle de çıkacak, böyle
de çıkacak, boşuna buralara kadar yorulmasaydınız. dedim.
Ama, bize seçim sırasında böyle söylemediler, biz de bunun
cevabını almaya geldik. dediler. Muhtar arkadaşlara O zaman, şu
an iktidar olan AKPli milletvekili arkadaşlarımıza gidin onlara
bu derdinizi anlatın. dedim. Ben hafta sonunda da Samsun ve Ordu illerini
ziyaret etmiştim, orada da söyledim. Maalesef, biz Ankaraya kadar
geldik, bizi kabul dahi etmediler bunları görüşmek için. dediler.
Yani, buraya gelen bazı konuşmacılar Efendim, Avrupayla bir
anlaşma imzaladık, burada halka sormak gerekiyor. gibi laflar
ettiler. Bırakın halka
sormayı, ayaklarına kadar gelen halkın en birinci temsilcisi
olan muhtarları dinlemeyi bile maalesef iktidar kabullenemiyor
anlaşılan.
Yine bu
getirilen kanunda, malum, belde belediye başkanı, itibar ve güven
olmadığından olsa gerek
Yürürlüğe girdiği andan
itibaren halkın verdiği oyları gasbetmiş olacak yine bu
kanun çıktığı zaman. Çünkü, çıktığı
andan itibaren belde belediyelerinin sahip olduğu bütün yetkileri
donduruyor bu kanun. Yani, o insanların, orada yaşayan
insanların bu belediye başkanına, meclis üyelerine, belediye
meclisi üyelerine verdiği yetkiyi bir yasayla almış oluyoruz.
Alabilir miyiz? Alırız, öyle görünüyor, çünkü Başbakan öyle
istiyor!
Yine
buraya gelen arkadaşlar sosyolojik araştırmalardan bahsettiler,
masa başında bu hesabın yapılmayacağından
bahsettiler, Çünkü, iki kere iki her zaman dört olmuyor sosyolojik
araştırmalarda. dediler. Ama ben sanıyorum ki, bu ülkenin
Başbakanı bunları da tek tek düşünmüştür ve muhakkak o
sosyolojik araştırmaları yaptırmıştır.
Aldığı karar da herhâlde kendisini tatmin etmiş olsa gerek
ki, buraya bu kanun tasarısı alelacele geldi. Onun için, sosyolojik
araştırma falan diye de bence boşuna konuşuyorsunuz.
Evet,
doğru, popülist politikalar buraya kadar getirmiş olabilir. Daha önce
halk belde olmak için ayağa kalkardı, ilçe olmak için ayağa
kalkardı ve maalesef, daha çok sağ siyasi partiler de Sizi il
yapacağız, ilçe yapacağız, belde yapacağız. diye
oy topladı, buraya kadar geldiler. Şimdi, anlaşılan,
artık sağ partiler halkın sesine kulaklarını
tıkadılar, masa başında İki kere iki dört mü? Dört.
Bu hesaptan gidiyorlar.
Yine bir
arkadaşımız popülist politikadan bahsetti. Doğrudur, sağ
partiler bu ülkenin popülist politikasının
bayraktarlığını yapmışlardır. Tabii,
popülist politikadan ne anladığınıza bağlı. Yine
bu ülkenin Başbakanın, seçimlere gitmeden önce özellikle 500 bin oya
hitap eden emniyet teşkilatına seçimden önce zam verirsem
yanlış anlaşılır, onun için seçimden sonra söz, size
zam vereceğim.
demesi mi popülist yaklaşım yoksa zammı seçimden önce
vermesi miydi? Tabii seçimden sonra da vermedi bu zammı. Hangisi popülist
yaklaşım, takdirlerinize sunuyorum.
Devletin
birinci görevi kâr amacı gütmek değildir, hizmettir. Buraya gelen
arkadaşlar hesap kitap yapmışlar herhâlde, belde belediyelerini
kapatırsak kâr edeceğiz. diyorlar. Diğer bir gelen de diyor
ki: Hayır kâr etmeyeceksiniz, sadece belediye başkanının
maaşından kâr edeceksiniz. Çünkü belde belediyelerinde veya bazı
ilçelerde hâlihazırda görev yapan kişiler il özel idarelerine
aktarılacak. Buradan kâr etmeniz söz konusu değil. Ülkenin Başbakanı
düşünmüş karar vermiş, kâr-zarar hesabı yapmış ve
Ben, bu beldeler kalırsa zarar ediyorum. demiş, kapatmış.
Kapatır, kime ne!
Buraya
gelen bütün arkadaşlarımız, hep AKP Grubunu, AKPli milletvekili
arkadaşları suçladılar. Ben katılmıyorum. Keşke
onları suçlayabilsek. Ancak ben, Hükûmeti de AKPli milletvekili
arkadaşlarımı da asla suçlamıyorum, çünkü
KEMALETTİN
GÖKTAŞ (Trabzon) AK Parti diyeceksin!
RECAİ
BİRGÜN (Devamla) AKP efendim.
KEMALETTİN
GÖKTAŞ (Trabzon) AK Parti!
RECAİ
BİRGÜN (Devamla) Peki, siz öyle bilin. Öyle demekle ak olunsaydı
keşke, mümkün olmuyor maalesef.
KEMALETTİN
GÖKTAŞ (Trabzon) Öğren, öğren!
RECAİ
BİRGÜN (Devamla) Fakat ben, hem AKP Grubundaki milletvekili
arkadaşlarımı hem de Hükûmeti suçlamıyorum, çünkü ben ve
herkes biliyor ki, bütün Türkiye biliyor ki ülkeyi yöneten Hükûmet ve AKPli milletvekillerinin desteği
değil, Başbakanın bizatihi kendisidir. Akşam karar veriyor,
sabah da onun verdiği kararlar bu Meclisten olduğu gibi geçiyor.
ASIM
AYKAN (Trabzon) DSPde öyleydi, Ecevit zamanında öyleydi.
RECAİ
BİRGÜN (Devamla) Görüyoruz efendim, görüyoruz.
Şimdi
efendim, benim partimin mensubu olduğu Sayın Tayfun İçli
Beyefendi burada bir açıklama yaptı, ekonomiyle ilgili küçük bir
şey söyledi. AKP Grup Başkan Vekili arkadaşımız çıktı
izahatlarda bulundu ve Rakamlar böyle söylüyor. dedi. Tabii, köyleri
şehre taşıyarak ülkenin gelişmişliğini
yükseltemezsiniz. O zaman, şehirlere, şehir merkezlerine binalar
yapalım, köyden insanları getirelim şehir merkezlerine
oturtalım; ee olduk, gelişmiş ülke mi olduk? Hayır, bu
mantık da çok ters bir mantık.
Felsefede
bir şey vardır: Kör at nadirdir, nadir at kıymetlidir, o zaman
kör at kıymetlidir. Bu örnek, sanıyorum, onunla bir oldu. Rakamlar
tabii konu dışı, ben de katılıyorum ama rakamlar,
tamamen TÜİKin rakamlarıdır ve Maliye
Bakanlığının, hazinenin ve Merkez Bankasının
rakamlarıdır. Burada işsizlik oranlarının ne kadar
arttığı, ülkedeki işe katılma oranlarının ne
kadar düştüğü, hepsi çok net ortada.
Bu arada,
İzmirdeki bazı muhtarlar, bir işgüzarlık
yapmışlar; İzmirin Karşıyaka ilçesinde bazı
mahallelere, tutmuşlar, sandık koymuşlar. Akılları
sıra, referandum yapacaklar! Tabii, oranın yerel kuvvetleri buna pek
müsaade etmemişler ama bütün zorluklara rağmen de bir referandum
sonucu çıkmış. Hayır: 31.691; evet: 23. Bu işgüzar
muhtarlar, tutmuş, bir de bu sonucu
Cumhurbaşkanlığındaki referandumla
kıyaslamışlar! Sanki başka işleri yok! Ve bu
çıkan sonuçta da yüzde 54 iken, bu ayaküstü yapılan, sokaklarda gayet
iptidai usullerle yapılan referandumda yüzde 54 iken,
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, aynı bölgede, yüzde 50
katılma oranı ve hayır: 31.691. Bu da oradaki bazı muhtar
arkadaşların işgüzarlığı!
KEMALETTİN
GÖKTAŞ (Trabzon) Onlarla avunun işte!
RECAİ
BİRGÜN (Devamla) - Yine, bu iş yapılırken masa
başı işi yapılır, olur, Başbakan istemiştir,
yapılabilir ama bu iş yapılırken biraz da nizam konur,
biraz mesafe gözetilir, biraz rant hesabı yapılmaz diye düşünüyorum.
Her şey para değil, her şeyin dini imanı para değil
Sayın Başbakan.
Saygılar
sunuyorum. (DSP, CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Grup
önerisinin aleyhinde, Ankara Milletvekili Sayın Hakkı Suha Okay.
Sayın
Okay, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
HAKKI
SUHA OKAY (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKP
Grubu tarafından verilen grup önerisinin aleyhine söz aldım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, tabii, değişik yönetim biçimleri var ama
demokrasilerin olmazsa olmazı muhalefettir. Muhalefet, çok önemli iş
yapar, çok ciddi görev yapar ve demokrasilerde parlamentonun da yasama
meclisinin de yürütmenin de aynı şekilde, görevini yaparken o
ciddiyet içerisinde olmak zorunluluğu var. Kimi düzenlemeler burada
oylanırken bazı arkadaşlarım hemen sol taraftaki -bana göre
sol taraftaki- kapıdan geliyorlar, kabul veya ret oyu veriyorlar. Ama
neyi oyladıklarını paylaşmak istiyorum.
Elimde
Hükûmetin gönderdiği tasarı var. Eğer bu tasarı
arkadaşlarımın elindeyse rica edeceğim 52nci sayfayı
açsınlar. Samsun İli Canik İlçesine Bağlanan Köyler diye
başlıyor, Devgeriş Köyü ile başlıyor: İlçesi
Merkez, Bucağı Merkez. 40 tane köy. Hemen 53üncü sayfayı
çeviriyoruz. Samsun İli İlkadım İlçesine Bağlanan
Köyler 12nci köy yine Devgeriş. Canik ilçesine bağlanan köylerin
hepsi bir sayfa sonra dönüyor İlkadıma bağlanıyor.
K.KEMAL
ANADOL (İzmir) İki ilçeli köy, fena mı!
HAKKI
SUHA OKAY (Devamla) Şimdi, ilçeler arasında kura mı
çekeceğiz, yoksa köyleri birer birer dağıtacak mı?
Değerli
arkadaşlarım, çok ciddi, hiç gülümsemeyin! Bunun altında
Başbakanın imzası var, Bakanlar Kurulunun imzası var,
Hükûmetinizin imzası var. Bunu böyle önemseyeceksiniz. Ama buraya gelip:
Kabul mü, ret mi? Kabul edenler, etmeyenler el kaldırsın... Buna
bakacaksınız. Samsuna hesap vereceksiniz, Samsuna hesap
vereceksiniz.
Şimdi,
bu işin bu tarafı. Bir başka tarafı: Değerli Grup
Başkan Vekili Sayın Canikli burada çok güzel, çok munis, çok olumlu,
çok böyle içten konuşmalar yaptı. İki gün evvel, geçen hafta
İçişleri Komisyonunda böyle değildi. Muhalefeti susturmak için
ne mümkünse yapıldı, ne mümkünse yapıldı. İç Tüzükte
olmadığı hâlde konuşma süreleri kısıtlandı
ve Komisyon üyelerine bir önerge verilme hakkı tanındı.
Değerli
arkadaşlarım, İç Tüzükü
okuyanlar bilirler. Bir değişiklik önergesi gerekçesiyle
beraber en fazla beş yüz kelime olacak. Yani, öyle maddeler var ki ve o
maddelerin öyle eki listeler var ki bunun neresini düzelteceksiniz, neresini
toparlayacaksınız ve nasıl beş yüz kelimenin içine
sokuşturacaksınız? Ve sonunda muhalefete söz hakkı AKP
Komisyon üyelerinin oylarıyla kısıtlanınca on dakikada
bütün yasa geçti, bütün yasa, ama geçerken
nasıl geçti? Biraz evvel hükûmet tasarısında
okuduğum gibi şimdi sıra sayıya bakın: Sayfa 36 ve 37,
yine Samsun Canik, yine Samsun İlkadım. Belki bunu söylemesem aynen
oylayacaktınız, hem Canike bağlayacaktınız
Devgeriş ve altındaki kırk köyü hem İlkadıma
bağlayacaktınız Devgeriş ve altındaki kırk köyü.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, söylenen şu: Efendim, acelemiz var.
Niçin aceleniz var? Yerel seçim. Yerel seçim 28 Mart 2004te oldu.
Şimdi, 2009un yerel seçimi ne zaman olacak? 30 Mart 2009da. Böylece, oy
verme yönünden -oy verme yönüne- bir yıllık süreden önce biz bu
değişiklikleri yapalım, belediyeleri kapatalım, yeni
belediyeler açalım, cımbızla kimi mahalleleri
ayıralım, öbür belediyelere ekleyelim ve kendimize göre bir siyasi
fotoğraf çıkaralım. Ama önce Mahallî İdareler Kanununun
8inci maddesini okuyacaksınız. Ne diyor? 8inci madde diyor ki:
Mahallî idareler seçimleri beş yılda bir yapılır. Her
seçim döneminin beşinci yılındaki 1 Ocak günü seçimin
başlangıç tarihidir. Aynı yılın mart ayının
son pazar günü oy verme günüdür. Seçim 1 Ocak 2009da başlıyor.
Kanunu değiştiririz. diyorsun. Anayasa 127de bunu söylüyor,
Anayasa 127 ve Anayasanın 67nci maddesi var. O da ne diyor, 67nci
maddesi? Son fıkrasını okuyorum: Seçim kanunlarında
yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren
bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz.
Peki,
seçim ne? Seçim, sadece oy verme mi? Seçim, sadece oy verme mi? Seçimin bölgesi
belirleniyor, seçmen kütükleri belirleniyor, askıya çıkıyor,
listeler hazırlanıyor, adaylar belirleniyor ve seçim süreci 1 Ocak
2009da başlayacak.
Şimdi,
oy verme nedir? Seçimin sonlandığı, noktalandığı
gündür. Burada Oy verme günü demiyor hiçbir yasada. Anayasada da Oy verme
günü demiyor. Oy verme gününden itibaren bir yıl içerisinde olan
uygulanmaz demiyor. Seçimlerde uygulanmaz diyor ve seçimlere, bugün 4 Mart,
1 Mart deseniz on ay kaldı.
Şimdi,
hiçbir aceleniz yok. Hiç paniğe de gerek yok. Heyecana da gerek yok.
Gelin, şu araştırma önergelerimizi önemseyin. Gelin, neresinin
yeniden belediye olması gerekiyor, neresinin kapatılması
gerekiyor, neresinin birleştirilmesi gerekiyor
Böyle, iki ilçeye birden
bütün köyleri bağlamak yerine, gelin bunu bir ciddiye alalım,
birlikte değerlendirelim, katkı verelim, yanlıştan
döndürelim sizi.
Değerli
arkadaşlarım, işiniz zor, işiniz zor. Öylesine, sadece 29
veya 30 Marta endeksli belediyeleri kapatırsanız yazık
edersiniz, yazık edersiniz. Çünkü, kapatsanız dahi, mahallelerin
yerini değiştirseniz dahi o seçimi gerçekleştiremeyeceksiniz.
Anayasa engel. Eğer bu seferki Anayasa engelinize bir destek
bulamazsanız, bunu gerçekleştirme şansınız da yok,
bunu gerçekleştirme şansınız da yok. Onun için, bu
Parlamento faaliyetini oldubittilere getirmeyin ve ondan sonra da
Önceliklerimiz var. demeyin. Geçen hafta görüşülüyor, önceliğimiz
var
Ne? Şef ve şef muavinleri
Yahu, Anayasa Mahkemesinden
yürürlüğün durdurulması kararı verilmiş, 3 kez geri
gitmiş. Hayır, bir daha çıkaracağım
Faydası yok!
Danıştayın kararları var. Yeniden iptal edilecek.
Eğer
Parlamentoyu böylesine zaman israfı içerisinde kullanmaya kalkarsanız
sonuç alamazsınız. Bu yasayla ilgili, yarın öğlen
saatlerini bulacak çalışmamız, yarın öğlen saatlerini
bulacak ve bu yasadan beklediğiniz sonucu alamayacaksınız. Onun
için, bu yasanın bir önceliği yok, bir faydası da yok ve bir
sürü mağduru geride bırakıp yeniden Türkiye'de yerel birimlerde
kaos yaratacaksınız. Onun için, gelin, bu inattan, bu kuru inattan
vazgeçin ve gerçekten Türkiye'nin ihtiyaçlarına göre bir yasal düzenleme
çalışması getirin, bunları komisyonlarda tartışalım.
O, komisyonda on dakikada geçirdiğiniz tüm yasayı bugün nasıl
düzelteceğinizi bilemeyeceksiniz, bilemeyeceksiniz, o listeleri dahi
okuyamayacaksınız bugün belki.
Parlamento
ciddi iş yapıyor. Böylesine önemli bir sorumluluğu olan
Parlamentoyu çalıştıracağız derken zaman israfı
yaratmayın ve bu yanlış gidişattan vazgeçin diyorum ve AKP
önerisinin aleyhine oy kullanacağımızı biliyor,
saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Okay.
Grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmiştir.
18.00de
toplanmak üzere birleşime ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.49
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati:18.04
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat
PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya),
Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 72nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Alınan
karar gereğince, sözlü soru önergeleri ile diğer denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri
1.- Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/498) (S.
Sayısı: 110)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci
sırada yer alan, Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve Adana Milletvekili
Necdet Ünüvarın; Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
2.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve Adana
Milletvekili Necdet Ünüvarın; Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Raporu (2/65) (S. Sayısı: 72)
BAŞKAN
- Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü
sıraya alınan Büyükşehir Belediyesi Sınırları
İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
ve İçişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
3.- Büyükşehir Belediyesi
Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/529) (S. Sayısı:117)
(x)
BAŞKAN
Komisyon? Burada.
Hükûmet?
Burada.
Komisyon
raporu 117 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
(x) 117 S. Sayılı Basmayazı
tutanağa eklidir.
Tasarının
tümü üzerinde, gruplar adına Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
İzmir Milletvekili Sayın Kemal Anadolun söz talebi vardır ve
şahsı adına da Sayın Anadolun söz talebi vardır. Diğer
gruplardan herhangi bir bilgi Başkanlığımıza
ulaşmamıştır.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Metin Çobanoğlu Milliyetçi Hareket
Partisi adına konuşacak.
BAŞKAN
Sayın Anadolun şahsı adına da söz talebi var. Diğer
grup başkan vekili arkadaşlarımız da buradalar.
Görüşürken Sayın Anadolu en son konuşturursam ikisini birleştirme
durumu doğacak, yoksa 2 defa kürsüye çıkma durumu olacak. Sizce de uygunsa
Sayın Ergün,
uygun mu efendim Sayın Anadolun son konuşmacı olması
gruplar adına?
NİHAT
ERGÜN (Kocaeli) En son biz konuşmak isteriz. Eleştirilere cevap
vereceğiz.
BAŞKAN
Hükûmet Sayın Anadoldan sonra konuşacak.
Ben size
sunuyorum yani fark etmez.
NİHAT
ERGÜN (Kocaeli) Efendim, şahsı adına bir kere daha
konuşsun.
BAŞKAN
Tekrar konuşsun. diyorsunuz, peki.
O zaman,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Kemal Anadol, İzmir
Milletvekili.
Sayın
Anadol, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
Ben, size
ayrıca şahsınız adına da söz vereceğim.
Süreniz
yirmi dakika.
CHP GRUBU
ADINA K. KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Başkan, yüce Meclisin
saygıdeğer üyeleri ve ekranları başında bu tarihî
oturumu izleyen sevgili yurttaşlarımız, mahallesi
değiştirilen muhtarlar, belediyesi kapatılan belediye
başkanları; hepinizi şahsım ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
başlamadan evvel, dün vefat eden ve yarın da toprağa
vereceğimiz İzmirin koca başkanı merhum İhsan
Alyanaka Tanrıdan rahmet diliyorum, kederli ailesine
başsağlığı diliyorum, tüm İzmir halkına ve
milletimize başsağlığı diliyorum.
Değerli
arkadaşlar, önce konuşmamın esprisinden başlamak istiyorum.
Ben, 14 Mayıs 1950 seçimlerinde ilkokulda idim, 27 Mayısta üniversite
öğrencisi idim, 12 Martta ilçe başkanı idim, 12 Eylülde ikinci
dönemini, görevini yapmakta olan bir milletvekili idim, şu anda da
sizlerle beraber 23üncü Dönemde yasama görevimi yerine getirmeye
çalışıyorum. İsterim ki 14 Mayısı demokrasinin
miladı olarak ele alırsak -hilesiz hurdasız, hâkim denetiminde
bir seçim olarak, ki tarihçiler ve siyasetçiler öyle kabul ediyorlar- 14
Mayısı bir milat olarak kabul edersek -aşağı
yukarı elli sekiz sene geçmiş- elli sekiz sene içinde demokrasimizin
her geçen gün erginliğe ulaşması lazım, olgunluğa
ulaşması lazım, güncel tartışmaları aşarak
çağdaş demokratik ölçülere Türkiye demokrasinin, Türkiye Cumhuriyeti
demokrasinin varması, ulaşması lazım. Benim öncelikle
amacım budur. Bu gerçekleştiği vakit seviniyorum -iktidarda
olalım muhalefette olalım- ama bu gölgelenirse üzüntü duyuyorum.
Nedir bunlar?
Arkadaşlar,
demokrasinin çocukluk hastalıkları vardır, her ülkede
görülmüştür. 14 Mayıs 1950de Demokrat Parti, bir çoğunluk
sisteminden de yararlanarak, kahir bir ekseriyet
sağlamıştır eski deyimle, mutlak çoğunluk
sağlamıştır 1950de. 53te, aradan üç sene geçmiş, Kastamonunun
Abana ilçesi Cumhuriyet Halk Partisine rey veriyor, Bozkurt köyü Demokrat
Partiye oy veriyor ve 1953te, arkadaşlar, Abana ilçesinin ilçe tüzel
kişiliği kaldırılmış, ilçe merkezi Demokrat
Partiye oy veren köye nakledilmiş, Bozkurta. Taa, sonradan, 1967de
Anayasa Mahkemesi bozmuş, kararı burada emsal.
1954te
Demokrat Parti çok daha fazla bir oyla gelmiş, 2-3 puan Cumhuriyet Halk
Partisinin oyu düşmüş -34lere, 35lere düşmüş- 2
Mayısta, bu ezici çoğunluğu sağlayan Demokrat Parti,
ayağının tozuyla, daha mayıs ayı bitmeden, Cumhuriyet
Halk Partisine ve onun Genel Başkanı merhum İsmet İnönüye
oy verdiği için Malatyayı cezalandırmış, içinden bir
ilçeyi çıkarmış -Adıyamanı- vilayet yapmış.
Malatya ucuz kurtarmış, bir ilçesi vilayet olmuş. Ama, 30
Haziran 1954te -2 Mayısta seçim var, 30 Haziran 1954te- Cumhuriyetçi
Millet Partisine ve Osman Bölükbaşına oy verdi diye
Kırşehir ilçe yapılmış -il merkezi- ve
cezalandırılmış, aradan
üç sene geçmiş, 57 seçimlerine giderken, 12 Haziran 1957de, üç
sene sonra Kırşehiri tekrar il yapmışlar bize rey versin
diye, ama 24 Haziranda Bölükbaşının
dokunulmazlığını kaldırmışlar, 2 Temmuzda
hapse atmışlar, 27 Ekim 1957de seçim olmuş, hapisten çıkan
Bölükbaşı tekrar milletvekili olmuş.
Bunları
niye söylüyorum, hatırlatıyorum? Hep bunlar demokrasinin çocukluk
hastalıkları. Bartında seçim var, Bartınlılar
İl olalım. diye yıllarca bağırmışlar,
zamanın başbakanı gelmiş seçim kampanyasında Verin
oyunuzu, sizi vilayet yapacağım demiş. Bartın Milletvekili
burada, tanığım. Bartınlıların eski
feryatlarını duymayanlar, seçimde oy alabilmek için
Bartını il yaptılar. 5 Nisan kararlarını
açıkladı bir başka Sayın Başbakan, bu kararların
içinde Karabük Demir Çelikin kapatılması vardı. Karabük Demir
Çeliki kapatıyorlar, seçmene sus payı olsun diye de Sizi il
yapacağız. diyorlar. Karabükü kapattıktan sonra,
fabrikayı, orayı başkent yapsan ne olacak? Hep siyasi
endişe.
Arkadaşlar,
samimi olarak soruyorum, Düzce milletvekilleri var aramızda: Deprem
olmasaydı Düzceyi vilayet yapacaklar mıydı? Oysa Anayasa ne
diyor, 126ncı madde? 61 Anayasasının ona tekabül eden maddesi
de aynıdır, üç kıstas arıyor. Yani bu üç kıstas
Tekrar okuyayım isterseniz 126ncı maddeyi, faydası var:
Türkiye, merkezî idare kuruluşu bakımından, coğrafya
durumuna, ekonomik şartlara ve kamu hizmetlerinin gereklerine göre,
illere; iller de diğer kademeli bölümlere ayrılır. 61
Anayasasında aynı metin var. Oradaki numara 115. 61
Anayasasının 115, hâlen yürürlükte olan Anayasanın
126ncı maddesi.
Şimdi,
bu kıstasları bir yana atacağız, biz nereden, nasıl
rey alacağız diye illerin, ilçelerin sınırlarını
oynayacağız! Şimdi maalesef bu önümüze getirdiğiniz
tasarı da böyle. Sekiz yüz altmış üç belediye köye
dönüşüyor. Sebep? Sebepleri okuduk gerekçeye göre. 200 milyon YTL
borçluymuş. Hangi belediyeler? Tam sekiz yüz altmış üç belediye.
Toplam 200 milyon YTL borçluymuş.
Arkadaşlar,
arkadaşlarım söyledi, Sayın Grup Başkan Vekilimiz, global
söylüyorum, tek başına Ankara Belediyesinin borcu 3,5 milyar dolar.
Bu mantığa göre Ankara Belediyesini kapatalım.
Biraz
daha ileri gidelim bu mantıkla: Bu Hükûmet, şu anda
işbaşında bulunan Hükûmet, cumhuriyet hükûmetlerinin en fazla
borçlanan hükûmeti. Bu mantığa göre, Bakanlar Kurulunu ihtiyar heyeti
yapalım, Başbakanı da muhtar yapalım. (AK Parti
sıralarından gürültüler) Olur diyeceğinize
Bu mantık bu!
Arkadaşlar,
bir de, sekiz yüz altmış üçü hiç ayırmadan, acaba, bu belediye
nasıl bir belediye, ne zaman kurulmuş, işlevi ne, borcu var
mı, harcı var mı demeden
Senede 2
milyon turistin geldiği Alacahöyükü kapatıyorsunuz. Hitit
uygarlığının
Japonların geldiği, Japon
turistlerinin dünyanın ta öbür tarafından geldiği
Ankaranın
Hasanoğlanını kapatıyorsunuz. Arkadaşlarım
Temelliyi söylediler, uzun uzun söylemiyorum.
Göremeyi
kapatıyorsunuz, her konuşmacı söyledi. Neymiş? Hizmet
veremiyormuş Göreme, bu belediyeler. Nevşehir Valisine bir sorun
Allah aşkına: Yurt dışından ve Ankaradan resmî ve
gayriresmî heyet geldiği vakit, onları Nevşehirde mi
ağırlıyor Nevşehir Valisi yoksa Göremeye mi götürüyor? En
az yüz elli dükkânı var Göreme Belediyesinin. Para içinde yüzüyor, hizmet
yapıyor ve tamamı birinci derecede sit alanı.
Turunçu
siz kapatıyorsunuz, 2 binden az, 1.900 nüfuslu diye. 7 bin turist
yatağı var ve bunların 5 bini belgeli, uluslararası
standartta yatak.
Egenin
tek kar yağan ve uluslararası standartlara göre kayak yapılan
Bozdağ Belediyesini kapatıyorsunuz.
Daha
evvel Genel Başkanımız da sabah söyledi, Sayın Onur Öymen
de söyledi: Celal Bayarın doğduğu, şu anda
mezarının bulunduğu ve Bursanın en gözde köşelerinden
biri, -başta zeytincilik- ekonomik değeri olan belediyeyi
kapatıyorsunuz. Ne yapacaksınız? Efendim, onu il özel idaresine
bağlarız, belediyeyi şube yaparız
Bunların hepsi
boş laf. Belediye reisleri orada saat beşten sonra mesaiye
başlarlar; kavga eden karı kocayı
barıştırırlar; gece iki buçukta ölen, cenazeyi mezara
ulaştırmak için arabayı temin etmeye çalışırlar.
Her şeye o belediye reisleri koştururlar, hepsine. Onlar gidecek, asık
suratlı, sizin partizan kadrolarınızla oraya tayin edilen, sabah
dokuz, akşam beş, ondan sonra, orada bile oturmayan, ilçeye yatmaya
giden bir memur gelecek oraya ve işi bitireceksiniz.
Daha da
önemlisi, bu sekiz yüz altmış üç yerde, yurt köşesinde, 23
Nisan, 19 Mayıs, 29 Ekim ulusal bayramları kutlanmayacak, tören
yapılmayacak, onlar da kapanıyor.
İki
yüz otuz dokuz ilk kademe belediyesini muhtarlığa
dönüştürüyorsunuz. Ne zararını gördünüz bunların? Ne için
kapatıyorsunuz? Bir örnek vereyim, teker teker sayarsam zaman yetmez:
1879da belediye teşkilatı kurulan Yeni Foça Belediyesini
kapatıyorsunuz, İzmirde, orayı mahalle yapıyorsunuz. Peki,
neden sekiz tane belediyeyi ilk kademe sınırlarından
çıkarıp, anakent sınırlarından çıkarıp ilçe
ve belediye yapıyorsunuz da, Yeni Foçayı mahalleye çeviriyorsunuz?
Çünkü Yeni Foçanın kabahati büyük: 11 belediye meclisi üyesi var Yeni
Foça Belediyesinin, 10 tanesi CHPli, 1i Doğru Yolcu, günahı büyük.
Hâlâ Biz partizanlık yapmıyoruz, bunlara dikkat etmedik. filan
deyip durun.
ASIM
AYKAN (Trabzon) İstisna
K. KEMAL
ANADOL (Devamla) Ne istismarı, 11 belediye meclisi üyesi var, 10 tanesi
CHPli.
ASIM
AYKAN (Trabzon) İstisna bu ya.
K. KEMAL
ANADOL (Devamla) 1879da açılmış bu belediye beyefendi, rica
ederim. Yaz nüfusu 60 bin. Hiçbir kriterinize uymuyor. Peki, bunları
geçtik. Ya Eminönü? On beş senedir İstanbulda
iktidardasınız. Nüfusu 50 binden 30 bine düşmüş.
Türkiyedeki belediyelerin yüzde 51i 10 binden düşük nüfuslu belediyeler,
10 binin altında. On beş yıldır elinizde, hizmet
verseydiniz de o nüfusu 50 binin üzerine çıkarsaydınız.
Bakın,
Yerebatan Sarayı, muhteşem Ayasofya -Bizanstan geliyor-
padişahların içinden üç kıtayı yönettiği Topkapı
orada, Osmanlı idaresinin kalbi, beyni Babıali orada, muhteşem
Sultan Ahmet orada, Kapalıçarşı, Mısır
Çarşısı, Mahmutpaşa, hatta Tahtakale, cumhuriyetin ilk
millî mimarisinin örnekleri Birinci Vakıf Han, İkinci Vakıf Han
-mimar Vedat Teki de rahmetle anıyorum- bunların hepsi orada, 700
otel var, 240 bin vergi mükellefi var ve Karadenizin hırçın dalgalarının
çırpınarak çarptıkları Sarayburnu orada; bu dünya kültür
başkentini mahalle yapıyorsunuz, muhtarlığa çeviriyorsunuz.
Hiç kuşkumuz yok, hiç kuşkunuz da olmasın sizin, tarihe
geçeceksiniz, böyle bir yeri muhtarlığa çevirdiğiniz için tarihe
geçeceksiniz. Yine hiç kuşkunuz olmasın bu şeref size ait
olacak, kutluyorum.
Arkadaşlar,
yeni ilçeler ihdas ediyorsunuz. İzmirde Bayraklı ilçe olsun diye
kanun teklifi verdi arkadaşlarımız geçen dönem -on dört
mahalleden oluşan- reddettiniz, sizlerin oylarıyla reddedildi.
Karabağlar ilçe olsun diye Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri kanun
teklifi verdiler 2 defa, onu da reddettiniz. Şimdi,
başınıza taş mı düştü buraları tekrar ilçe
yapıyorsunuz? Haa, ilçe yaparken de bizim kanun teklifi verdiğimiz
gibi değil, biraz sonra söyleyeceğim...
Bakın,
çevirin yine (23) no.lu ek listeyi: İzmir İli Bayraklı
İlçesine Bağlanan Mahalleler. Yirmi üç tane mahalle
sayılıyor. İzmir İli Bayraklı İlçesine
Bağlanan Mahalleler, Karşıyaka İlçe Belediyesine
bağlı yazıyor başında. Yalan! Üç tanesi -Manavkuyu,
Mansuroğlu ve Osman Gazi- Bornova ilçesine bağlı.
Arkadaşlar,
Bornova ilçesinde bu üç mahallenin toplam oyu, Cumhuriyet Halk Partisinin
aldığı oyların yüzde 25i. Cumhuriyet Halk Partisinin
oylarının yüzde 25ini yekûn olarak toplayan üç mahalleyi
Bayraklıya dâhil ediyorsunuz ve 22 Temmuzda, Bornovada Cumhuriyet Halk
Partisi sizi 3.500 oy geçiyor. Bu oyların yüzde 25ini alıp yeni
kurduğunuz ilçeye koyuyorsunuz ve ondan sonra diyorsunuz ki: Biz,
herhangi bir siyasi menfaat için bunu yapmadık.
Arkadaşlar,
bu yasa çıkarsa
22 Temmuz seçimleri, bu oylamaya göre, CHPnin belediye
sayısı 7, AKPnin belediye sayısı 2. Bu kanun çıkarsa
Cumhuriyet Halk Partisinin belediye sayısı 6, AKPnin belediye
sayısı 5 olacak. Buna yalan diyen varsa, aslı yok diyen varsa,
her platformda tartışmaya hazırım.
ADALET
BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Daha seçim
yapılmadı ki.
K. KEMAL
ANADOL (Devamla) - Burada, 22 Temmuz oylarına göre söylüyorum. 22 Temmuz
oyları
ADALET
BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Kemal Bey, daha seçim yapılmadı.
K. KEMAL
ANADOL (Devamla) Yapılacak, işte böyle yapılacak Sayın
Bakanım.
Bu
Bu
ADALET
BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Ne biliyorsunuz milletin
nasıl oy vereceğini?
K. KEMAL
ANADOL (Devamla) Bırakın
Bırakın
Bu, 22
Temmuzda alamadığınız oyları bu şekilde elde etme
teşebbüsünden başka bir şey değildir.
Bu, seçim sandığını Zati
Sungur kutusuna döndürmekten başka bir şey değildir. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bu,
Hasan almaz, basan alır. mantığıdır
Hasan almaz,
basan alır. mantığıdır. Bu, ahlaki bir şey
değildir. (AK Parti
sıralarından gürültüler)
Oylar
belli kardeşim, hiç itiraz etmeyin.
MEHMET
NİL HIDIR (Muğla) İzmir zaten bize verecek Kemal Ağabey.
K. KEMAL
ANADOL (Devamla) İzmir size
MEHMET
NİL HIDIR (Muğla) İzmir zaten bize verecek, hiç merak etmeyin.
K. KEMAL
ANADOL (Devamla) Haa, ben size söyleyeyim: Bütün bunlar para etmeyecek,
İzmirden havanızı alacaksınız! İzmirden
havanızı alacaksınız! (CHP sıralarından
alkışlar, AK Parti sıralarından gürültüler) Göreceğiz,
göreceğiz, göreceğiz
ALİ
İHSAN MERDANOĞLU (Diyarbakır) - İzmirden hava değil
belediye alacağız.
K. KEMAL
ANADOL (Devamla) - Göreceğiz, göreceğiz, göreceğiz
Peki, bir
şey söyleyeceğim size. Diyor ki Sayın Başbakan, sizin
sözcüleriniz de burada söylüyor: Bu kapatılan belediyeler 2 binin
altına düştüğü için, bunların yüzde 50si, 56sı
Adalet ve Kalkınma Partili.
RÜSTEM
ZEYDAN (Hakkâri) Yüzde 57si
K. KEMAL
ANADOL (Devamla) - 57si, doğru... Bir teklifim var arkadaşlar: 22
Temmuzda size oy veren -yüzde 57si size oy vermiş- belediyeden mi
korkuyorsunuz, seçmenlerden mi? Hadi bir referandum yapın, hadi bir
referandum yapın! Var mı cesaretiniz?
RECEP KORAL (İstanbul) Vakit yok,
vakit.
K. KEMAL
ANADOL (Devamla) Haa, vakit yok değil
OKTAY
VURAL (İzmir) İşine geldiği zaman
K. KEMAL
ANADOL (Devamla) Hani Sayın Başbakan Referandum kültürüne bu
millet alışsın. diyordu, Her kanunu ona soracağız.
diyordu. Referandum Abdullah Gülün Çankayaya çıkması için mi
lazım sadece? (CHP sıralarından alkışlar) Bu
belediyeler için, yani
Vatandaş Eminönünde yatacak, sabah gazeteye
bakacak ki Fatihte, vatandaş Bornovada oturacak, yatacak, sabah bir
bakacak ki Bayraklıda olmuş. Yani, bu halk sizin paryanız
mı, tebaanız mı? Yani, bu memlekette bir sürü yerel yönetimle
ilgili kürsüler var, üniversiteler var, bilim adamları var, kamuoyu var,
başında sizin belediye başkanlarınızın
bulunduğu belediyeler dernekleri var, bir de Avrupa Şartı var,
özerklik şartı var
Hepsi bir tarafa, Recep Tayyip
Erdoğanın ağzından çıkan, dudağından
çıkan fermana göre yurttaşların kaderi belirlenecek. Bunlar
yanlış arkadaşlar. Bunlar size hayır getirmez. Nasıl,
demin söylediğim, demokrasinin çocukluk hastalıklarını bu
memlekete yaşatan, Malatyayı bölen, Kırşehiri kaza yapan,
tekrar vilayet yapan, Abanayı, Bozkurtu, ilçe merkezini ilçeden
alıp köye taşıyan anlayış nasıl
başarılı olamadıysa, size de bunlar hayır
getirmeyecektir ve şuna üzülüyorum sizin hesabınıza, ister kabul
edin ister kabul etmeyin ve böyle bir çelişkiden üzüntü duyuyorum: Daha
altı ay evvel yüzde 47 gibi büyük bir seçim
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Anadol, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun
efendim.
K. KEMAL
ANADOL (Devamla) Daha altı ay evvel yüzde 47 gibi çok büyük bir seçim
başarısı kazanmış bir iktidarın, altı ay
içinde bu tür ucuz işlere tevessül etmesine ve sandıktan
korkmasına sizin hesabınıza hayıflanıyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Anadol.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Kırşehir Milletvekili Sayın
Metin Çobanoğlu, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU
ADINA METİN ÇOBANOĞLU (Kırşehir) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına,
Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe
Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde söz almış
bulunuyorum.
Çok
değerli milletvekilleri, gerçekten bu tasarı hakkında söz
almış bulunuyorum ama, bir burukluk yaşıyorum. Eski bir
belediye başkanı olarak, bu tasarıyla kapatılacak sekiz yüz
altmış üç belde, iki yüz kırk bir ilk kademe belediyesinin
kapatılmasının sıkıntısını, üzüntüsünü,
bu konularda bu sıkıntılarını bizlere ifade etmek
üzere gelen, zaman zaman da birlikte yaptığımız
toplantılarda bu sıkıntıları bizlere aktaran belediye
başkanlarının bu üzüntülerini paylaşarak bu burukluğu
yaşıyorum. Tabii, demokrasi gazisi bir şehrin,
Kırşehir Milletvekili olarak da bu sıkıntıları
evimde de şehrimde de yani ili ilçe yapılmış bir
şehrin milletvekili olarak da bu kapatılan belediyelerdeki belediye
başkanlarının ruh hâlini, sıkıntılarını
çok yakından bilen bir insan olarak bu sıkıntıyı ben
de huzurunuzda yaşıyorum.
Değerli
milletvekilleri, geçtiğimiz perşembe günü, Antalyada, kapatılan
üç yüz elli belediyenin başkanıyla bir araya geldik. Tabii, bu
toplantıda iktidar partisine mensup milletvekili ve yönetici
arkadaşlarımız da davet edilmişti, ama maalesef, büyük
çoğunluğu AKPden seçilmiş belediye başkanlarının
bulunduğu bu toplantıda, iktidar partisine mensup hiçbir
arkadaşımız bu toplantıya katılmadı. Keşke
katılsaydınız ve oralarda yaşanan dramatik konuşmalara
sizler de şahit olsaydınız!
Değerli
arkadaşlarım, yüzleşmek zorundayız. Bu yasayla ve -bu
tasarı eğer kanunlaşırsa- bunun sonuçlarıyla sizler de
yüzleşeceksiniz, bizler de yüzleşeceğiz.
Bakın,
bugün bütün partilerin, grubu olan partilerin grup toplantıları
vardı. Bizim grup toplantılarımıza yüzlerce belediye
başkanı iştirak etti. Ama, hepsinin bize dile getirdiği,
iktidar partisinin grup toplantılarına
alınmadıklarıdır.
Yine,
değerli arkadaşlarım, bakın, bugün, burada, bu
tasarıyı çok yakından takip eden belediye başkanları
Genel Kuruldaki görüşmeleri takip etmek istemişler. Dinleyici
localarına bakıyorum, bir tek belediye başkanı yok. Sebebi:
Alınmamışlar. Yüzlercesi şehrinden, beldesinden kopup
gelmiş ve o beldede yaşayan vatandaşlara da şunu
söylemiş: Biz bu mücadeleyi veriyoruz, işte Ankaraya gidiyoruz,
iktidar partisine mensup milletvekilleriyle de görüşeceğiz. Belki bu tasarı geri çekilebilir
umuduyla Ankaraya gelmişler.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Meclise bile giremiyorlar.
METİN
ÇOBANOĞLU (Devamla) - Ama maalesef değerli arkadaşlarım,
sizlerle de görüşemediler, bugün burada localarda gelip dinleyeceklerdi
ama buna da müsaade edilmedi.
Değerli
milletvekilleri, ben Antalyadaki toplantıdan sonra, kendi ilimde bulunan
ve bu tasarıyla kapatılacak on dokuz beldede ayrı ayrı
toplantılar düzenledim, hepsini tek tek ziyaret ettim. Vatandaşlarla
bir araya geldik. Emin olun, o toplantılara şahit olmanızı
da özellikle isterdim. Ama, zaten bu kapatılan belediyelerin çok büyük bir
bölümü partinize mensup. Lütfen, o belediye başkanlarıyla hepsine
gittim- görüşüp oralardaki vatandaşların ruh halini, ne noktaya
geldiklerini görürseniz, tespit ederseniz bu tasarının
kanunlaşması halinde ne sonuçlarla
karşılaşacağınızı da daha iyi anlarsınız.
Değerli
milletvekilleri, gerçekten, eski bir belediye başkanı olarak, bu
tasarının gerekçelerinde de haklı hiçbir sebep yoktur. Onun
için, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu tasarının özüne de, ruhuna
da, bütün maddelerine de karşıyız. Bakın,
Geliştireceğiz. diyoruz, Ülkemizi dengeli
kalkındıracağız. diyoruz, Gelişmişliği
bütün yörelere yayacağız. diyoruz ama ne yapıyoruz? Biz, mevcut
3.225 belediyenin 1.100 küsurunu bugün burada iktidar partisinin Hükûmet
tasarısıyla kapatıyoruz, yok sayıyoruz; bu belediyeleri toza,
çamura, çöpe mahkûm hâle getiriyoruz değerli milletvekilleri.
Bakın,
bu tasarının gerekçeleri dört temel esasa dayanıyor. Diyorsunuz
ki: Bu belediyelerin çoğu kırsalda yer almaktadır.
Dolayısıyla da mahallî kaynak oluşturma konusunda
yetersizdirler. Genel bütçeden aldıkları paylarla da kendi
işlerini görme noktasında sıkıntılar vardır.
Yine, bu
tasarının bir maddesinde, gerekçe olarak şunu söylüyorsunuz:
sekiz yüz altmış üç belediyenin 200 milyon YTL borcu vardır.
Büyükşehirlerdeki ilk kademe belediyelerinin de 325 milyon YTL
civarında borçlarının olduğunu söylüyorsunuz. Nüfusun da
azalmasıyla bu belediyeler borçları ödeme kabiliyetlerinden mahrum
kalmaktadırlar ve bu gelirlerle de hizmetlerini yapamayacak hale
gelmişlerdir. diyorsunuz.
Yine, bu
belediyelerin, çevre koruma noktasında, temiz su üretme noktasında,
katı atık ve atık su arıtma noktasında, kendi
imkânlarıyla bu tesisleri yapabilme imkânı
olmadığından bahsediyorsunuz.
Yine, bu
belediyelerin, teknik ve personel yetersizliği noktasında, özellikle
ruhsat ve imar konularında yetersiz kaldıklarını ifade
ediyorsunuz.
Yine, bu
belediyelerin gelişme süreci içerisinde, bu belediyelere daha fazla kaynak
ve yetki aktarılması gerektiğini, ama bu belediyelerin
yetersizliğinden dolayı yapmak istediğiniz yerel yönetimler
reformunu gerçekleştiremediğinizi bu gerekçede söylüyorsunuz.
Ayrıca
diyorsunuz ki: Bu belediyeler, kapanan belediyeler, o yöredeki halka hizmet
edemez duruma gelmiştir. diyorsunuz.
Değerli
arkadaşlarım, bu gerekçeleri siz yazdınız, ben söylemiyorum
ama bu gerekçelerin hiçbirine dayanarak bu belediyeleri kapatmak doğru
değildir. Bakın, kaynak yaratamıyorlar, nüfusları
azalmış, borçlanmışlar
Ne kadar? Sekiz yüz
altmış üç belediye 200 milyon YTL borçlanmış. Biraz önceki
çok değerli konuşmacılar da ifade ettiler, bir tek Ankara
Büyükşehir Belediyesinin borçları sekiz yüz altmış üç
belediyenin 25 katıdır değerli milletvekilleri. O zaman buyurun
kapatalım, buyurun kapatalım. Şimdi, eğer mesele borçsa
bunun da çözümü var değerli milletvekilleri. Şimdi, bu kadar
belediyeyi kapatacaksınız, sebebi 200 milyon YTLlik bir borç. Çok
açık, net söylüyorum: Büyükşehir belediyelerinin bir yılda
yaktıkları, havaya attıkları havai fişek
parasıyla memleketimizin bazı sanatçılarına ödedikleri
paraları toplayın, bu sekiz yüz altmış üç belediyenin
borcundan fazla edecektir. Ama, biz, şimdi, bu belediyelerin borçları
var diye kapatıyoruz ve diyoruz ki: Bu belediyeler imar ve ruhsat
konularında yetersizdir.
Değerli
arkadaşlarım, bu belediyeleri dolaşmanızı tavsiye
ederim. İstanbul Büyükşehir Belediyesi on beş yıldır
aynı görüşte, aynı istikamette devam ediyor. İstanbul
Büyükşehir Belediyesindeki imarla ilgili sıkıntılar bugün
hiçbir belde belediyesinde yoktur. İstanbuldaki konutların çok büyük
bir bölümü ya ruhsatsız ya kaçaktır. İşte, takriben bir ay
önce İstanbulda ruhsatsız bir havai fişek
fabrikasının patlamasının neticelerini hep beraber,
üzüntüyle yaşadık. Ama gidin bu küçük belde belediyelerine, yolunu
yapmış, kaldırımını yapmış, suyunu
akıtıyor, çöpünü topluyor
Ama, biz, şimdi, iktidar partisinin gayretleriyle
bu belediyeleri kapatıyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, mevcut kapatılan belediye başkanlarıyla
yaptığımız görüşmelerde şunu özellikle sordum:
Kendi bölgenizdeki kendi milletvekillerinize bu sıkıntıyı
götürmediniz mi? Hepsi dedi ki: Götürdük. Peki, ne dediler? Kişisel
olarak biz de böyle bir yasanın çıkmasını istemiyoruz ama
Sayın Başbakanımızın talimatı, biz bu yasayı
geçireceğiz.
Evet,
bugün burada da gördüğümüz tablo bu. Sayın Başbakan talimat
vermiş -maalesef hiç kimse bu konuda itirazını ifade etmeden,
edemeden- grup kararıyla bu
yasayı geçirmek için. İşte komisyondaki görüşmeleri de
takip ettik. Orada da muhalefetin sesi kısıldı, burada da
alışılagelenin, anlaşmalardan farklı olarak bugün
burada denetleme yapacağımız bir gün, yapılan bir
değişiklikle de bu tasarıyı görüşüyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, bu doğru değildir. Şunu ifade etmek
istiyorum: 2002 yılında AKP iktidar olduktan sonra yerel yönetimlerle
ilgili yapacaklarını hem 58inci Hükûmette hem 59uncu Hükûmette
ifade etmişti. Yerel yönetimlerle ilgili ilk söylediğiniz Biz
yerinden yönetim ilkesini benimsiyoruz. Şeffaflık,
katılımcılık, hesap verebilir, denetlenebilir bir belediye
anlayışı getirmek istiyoruz. Ayrıca, bu yerel yönetimler
reformlarını yaparken Avrupa yerel yönetimler özerklik
şartı standartlarına uygun bu düzenlemeleri
yapacağız. dediniz. Bu, Hükûmet Programınızda var ve ne
yaptınız değerli milletvekilleri: Önce, bir reform paketi
içerisinde 5393 sayılı Belediye Yasasını, 5216
sayılı Büyükşehir Belediyesi Yasasını, 5302
sayılı İl Özel İdaresi Yasasını
çıkardınız.
Değerli
arkadaşlarım, orada aslında şunu da yaptınız:
İşte, 5393ten önce çıkan 5272 sayılı Yasanın
11inci maddesinde belediyelerin nasıl kapatılacağını
orada söylediniz. Dediniz ki: Nüfusu 2 binin altında olan belediyeler
Danıştayın görüşü, İçişleri
Bakanlığının teklifiyle üçlü kararnameyle tüzel
kişilikleri ortadan kaldırılır. dediniz.
Değerli
arkadaşlarım, bunu 2004te çıkardığınız
yasada var ve o yasanın geçici bir maddesinde de 2 binin altındaki belediyeler
2000 yılında yapılan nüfus tespitine göre bu belediyelerin tüzel
kişilikleri kaldırılır dediniz. Bu yasada 31/12/2005
yılına kadar da süre verdiniz. Bu yasanın yerine kaim olan 5393
sayılı Yasada da aynı madde korundu ama belediyelerin tüzel kişiliğinin
kaldırılması 31/12/2006 yılına kadar
uzatıldı.
Peki,
soruyorum: Bu yasaları 2004te çıkardınız, aradan bu kadar
süre geçti, niye işletmediniz? Şimdi, bir kül hâlinde bin yüz
civarındaki belediyenin tüzel kişiliğini birdenbire
kaldırıyorsunuz ve seçimlere bir sene gibi kısa bir süre kala bu
düzenlemeyi yapmaktasınız. Biraz önce çok değerli bir iktidar
partisine mensup milletvekili şunu dedi: Acelemiz var. Neyin acelesi?
İşte, 2009 yılında yapılacak mahallî idareler
seçimlerinden bir sene önce bunu çıkaralım ve Anayasanın
127nci maddesindeki engele takılmayalım diye böyle bir alelacele bu
kanunu getiriyorsunuz. Her kanunda, her acele getirilen kanunda olduğu
gibi bu kanun da ayaklarınıza takılacaktır.
Şunu
söylüyorum: Belki kapatmayı hak eden çok cüzi de olsa belediyeler olabilir
-kaynakları, imkânları- ama çok büyük bir bölümü bu
kapatılmayı hak etmiyor. Keşke Danıştay bir inceleme
yapsaydı, hepsiyle ayrı ayrı incelenseydi ve akabinde bizler de bu
konuda bilgilendirsek, bizler de inceleme yapsak bu itirazlarımız
olmazdı ama siz, Sayın Başbakanın bir talimatıyla
bütün belediyelerimizin üçte 1ini bir günde çıkaracağınız
yasayla köye dönüştürüyorsunuz veya mahalleye dönüştürüyorsunuz. O
köylerdeki, o belediyelerdeki insanlarla önümüzdeki günlerde yüzleşeceksiniz.
Sayın Başbakan bugün diyor ki: Merak etmesinler, daha fazla kaynak
aktaracağız, daha fazla yatırım yapacağız.
Değerli
arkadaşlarım, madem öyleydi, demokrasinin ilk kademesi olan bu
belediyelerin başkanları mı size çok geldi? O zaman daha fazla
kaynak aktarsaydık, daha fazla imkân sağlasaydık da bu belediye
başkanlarımız istediğimiz anlamda faaliyetlerini
sürdürebilselerdi.
Değerli
arkadaşlarım, şunu söylüyorum, imkân sınırlı
olabilir ama şunu yapabiliriz: 2 binin altındaki nüfustaki belediyelere,
illere bir gönderiyorsak bunlara iki gönderelim. Bu bütçelerle mümkün, bu
sıkıntıları da çözeriz. Bakın, benim kendi
şehrimdeki bazı belediyelerde, kapatılan belediyelerde, çok
samimi söylüyorum, yüzme havuzları var. Bugün birçok ilde olmayan, o küçük
dediğimiz, yetersiz dediğimiz, hizmet yapamıyor dediğimiz
belediyelerimizde var. Avrupada emekli olmuş Hayatımın son
kısmını gideyim, kendi bölgemde, kendi beldemde geçireyim,
nasıl olsa belediye de var, hizmetler de var, orada yaşayayım.
demiş. Şimdi insanlar kan ağlıyor. Villasını
yaptırmış, yüzme havuzu yapılmış, Avrupadan
gelecek, o beldedeki yaşayan insanlar için bunu gerçekleştirmiş
belediye, şimdi bunlardan vazgeçeceğiz. Tasarruf diyorsunuz.
Belediye başkanının maaşı dışında
burada bir tasarruf yok. Ayrıca belediyelerin diğer sosyal
görevlerini yok sayıyorsunuz. Belediye başkanları bir tek yol,
kaldırım, imar, ruhsat işleriyle uğraşmıyor.
Değerli
arkadaşlarım, gece birde, ikide, üçte, o belde de kim hasta olsa
belediye başkanının kapısını çalar, belediye
başkanı gerekirse kendi gider, gerekirse memurlarını
gönderir, aracını verir, takip eder ve o hastanın acil durumuna
çözüm üretir.
Değerli
milletvekilleri, bakın, bazı beldelerde şunu ifade ettiler.
Diyorlar ki: Biz çocuğumuzu belediyenin araçlarıyla şehre çok
cüzi miktarlarda servis ücretiyle gönderiyoruz. Bu belediyeler
kapatıldığı zaman piyasa fiyatlarıyla
çocuklarımızı okutmaya gönderme şansımız yok.
Şimdi biz bu tasarıyla çocukların eğitimini de
engellemiş bulunuyoruz.
Değerli
milletvekilleri, şunu da buradan söylemek istiyorum: Büyükşehirlerde
bazı belediyeleri, bakın Temelliyi kaldırıyoruz Sincana
bağlıyoruz, Hasanoğlanı kaldırıyoruz
Elmadağa bağlıyoruz, Erzurumun tarihî belediyesi
Ilıcayı, tarihî ismini siliyoruz ve bir başka belediye
altında diğer beldelerle bir araya getiriyoruz.
Değerli
milletvekilleri, şunu da ifade etmek istiyorum: İstanbul
Gürpınar Belediyesini ortadan ikiye böldünüz, bir kısmı
Büyükçekmecede bir kısmı Beylikdüzünde.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Çobanoğlu, lütfen konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
METİN
ÇOBANOĞLU (Devamla) - Belediye başkanı feryat ediyor, diyor ki:
Bizi madem kapatıyorsunuz. Verecekseniz, benim beldemi bir bütün hâlinde
nereye verirseniz verin. Bunu da mı çok görüyorsunuz?
Değerli
milletvekilleri, bakın, şurada, hemen yanımızda
Kırıkkale var. Üç tane belde çok önemli. Ne bunlar: Hasanoğlan,
Koçubaba, Hamzalı. Bunların önemi nereden?
OSMAN
DURMUŞ (Kırıkkale) Hasandede
METİN
ÇOBANOĞLU (Devamla) Hasandede, pardon. Hasandede, Koçubaba,
Hamzalı. Bunların önemi şuradan: Nüfusları küçük ama
bunların tesir sahaları çok büyük. Bunlar Bektaşi kültürünün çok
önemli merkezleridir. Gönlüm Hasandedenin ilçe yapılması gerekir
derken, şimdi siz bu belediyeyi kapatıyorsunuz.
Bakın,
Bektaşilik Anadolunun Türk yurdu olmasında çok önemli bir felsefe.
İşte, diğer, Anadolunun alperenleri gibi, onlar da Anadolunun
Türk yurdu olmasında, bu kültürün buralara yayılmasında
müthiş bir görev görmüşler.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
METİN
ÇOBANOĞLU (Devamla) - Şimdi biz buraları köreltiyoruz.
Keşke bu tasarıyla oraları ilçe yapabilsek.
BAŞKAN
Sayın Çobanoğlu, teşekkür ediyorum.
METİN
ÇOBANOĞLU (Devamla) Ben teşekkür ediyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Diyarbakır Milletvekili
Sayın Selahattin Demirtaş.
Buyurun
Sayın Demirtaş. (DTP sıralarından alkışlar)
DTP GRUBU
ADINA SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 117 sıra
sayılı Kanun Tasarısının tümü üzerinde DTP Grubu
adına görüşlerimizi belirtmek üzere söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, çok değerli konuşmacıların da
altını çizerek ifade ettikleri gibi toplumun çok önemli bir kesimini,
milyonlarca insanı doğrudan etkileyecek önemli bir kanun
tasarısı üzerinde bugün Genel Kurul kendi iradesini ortaya koyacak.
Dolayısıyla bu kanun tasarısının, toplumun büyük bir
kısmını bu kadar yakından ilgilendiren sosyal, ekonomik,
siyasal, kültürel yaşamını, günlük yaşamını
değiştirebilecek, doğrudan etkileyebilecek bir kanun
tasarısı üzerinde elbette ki öncelikli olarak toplumun genelinin
düşüncelerinin alınması çok önemlidir. Şimdi, kanun
tasarısının Genel Kurula geliş süreci göz önünde
bulundurulduğunda, bu sürecin yeterince işletilmediği, demokrasi
adına, katılımcılık adına bir
değişiklik yapılacağı iddiasıyla, tam tersine,
katılımcılık, şeffaflık, demokratiklik ilkesinin
katledildiğini görüyoruz. Bu tasarı yaklaşık bir hafta önce
gruplara iletildi. Gruplar bunun üzerinde daha sağlıklı bir
şekilde tartışmasını yürütemedi, çünkü yüzlerce
belediyenin kapatılması veya birbirine bağlanması söz
konusu. Bürokratların belki uzun süre üzerinde çalışıp
hazırladığı, aylarca, belki yıllarca üzerinde
çalışıp hazırladığı kanun
tasarısının Mecliste tartışmaları için Komisyonda
sadece bir gün verilmiş, Genel Kurulda da bir günde milletvekillerinin
bunu tartışarak onaylaması isteniyor. Bu da demokrasi adına
yapılıyor. Doğrusu kendi içinde tutarsız olan,
anlayış itibarıyla çelişkili olan bir yaklaşım
daha başından itibaren hissedilir durumda.
Değerli
arkadaşlar, bu kanun tasarısının bu kadar alelacele,
hızlı bir şekilde Genel Kurula indirilmesiyle birlikte,
aslında bu belediyelerle ilgili, belediyelerin ahalisiyle ilgili
çalışmalar yapan, imza toplayan, bu konuda kamuoyu yaratmaya
çalışan, bu çaba içerisine giren sivil toplum örgütleri,
muhtarlıklar, belediyeler, bir bütün olarak toplumun kendisinin bütün
çabaları boşa çıkarılmış oldu. Aslında bu
konuda toplumda hararetli bir tartışma var. Fakat bu
tartışmaların önü Genel Kurula hızla indirilen bu
tasarıyla kesilmiş oldu. Dolayısıyla, halkın
görüşleri gruplara yansımadan, Meclise yansımadan
tartışmayı yürütmek durumunda kaldık.
Yine,
değerli arkadaşlar, kanunun tekniği, bir kez daha
altını çizmek istiyorum ki demokratiklik,
katılımcılık ve şeffaflığı bertaraf
edecek şekilde düzenlenmiş. Bir tek maddede kırk üç belediyenin
kurulmasına karar vereceğiz. Kırk üç ayrı şehirle
ilgili bir tek maddede konuşacağız, bir tek maddede analiz
yapacağız, değerlendireceğiz ve bir tek maddede oylamayla
bunun kararını almış olacağız. Oysa yapılması
gereken, her bir belediyenin ayrı bir maddede düzenlenmesi ve o maddeyle
ilgili tartışmalar yürütülürken o belediyenin özgün
koşulları, öznel koşulları dikkate alınarak gerçekten
bu düzenleme o bölge halkına, o yöre halkına faydalı olacak
mı, kamusal amacı yerine getirecek mi, getirmeyecek mi; her maddenin
tartışmasında ayrı ayrı ortaya çıkacaktı,
ama kanunun tekniği, düzenleniş şekli buna da imkân vermiyor.
Şimdi,
genel gerekçelerde üç dört tane genel gerekçe ifade edilmiş, ama
bunların tamamı, dördü de -örneğin, dört genel gerekçe var ama-
dört genel gerekçenin tamamı da sekiz yüz yirmi belediye için geçerlidir
diyemeyiz. Bunlardan biri birkaçı için geçerlidir, ikisi birkaçı için
geçerlidir, ama dördünün tamamı için geçerli olduğunu ifade etmek
mümkün değil. Dolayısıyla her belediyenin ayrı ayrı
tartışılıp, gerçekten de kanunun amacına hizmet edecek
bir düzenleme yapılıyor mu, yapılmıyor mu sonucunun ortaya
çıkarılabilmesi açısından her birinin ayrı maddede
düzenlenmesi gerekirdi. Dolayısıyla kanunun 1inci maddesi özellikle
bu yönüyle derinlemesine bir tartışmayı, analizi milletvekillerinin
bilgisine sunmaya, buna göre de milletvekillerinin karar vermesine imkân
verecek şekilde düzenlenmemiş.
Birazdan
maddelere geçilecek ve belki yarım saatlik bir konuşmadan sonra
kırk üç tane belediyenin kurulmasına, ilçenin kurulmasına karar
vermiş olacağız. Sadece yarım saat tartışma
fırsatımız olacak. Oysa ben biliyorum ki milletvekillerimizin
birçoğunun, işte Diyarbakırda yapılacak düzenleme neyi
getiriyor neyi götürüyor, çok bilme şansı olmayacak. Benim,
Bursadaki düzenlemeden, gelen giden ne olacak, bilme şansım
olmayacak. Her bir milletvekili için bu geçerlidir. Dolayısıyla,
değerli arkadaşlar, bu hâliyle yasalaşırsa kanaatim odur ki
bir müddet sonra tekrar ele alınmak durumunda kalınacak. Çünkü, çok
alelacele hazırlanmış, her belediye için, her ilçe için
farklı bir gerekçe sunulmamış, Komisyonda da zaten yeterince
tartışılmamış, tartışılmasına
imkân da verilmemiş, muhalefet partileri bu konuda değişiklik
önergeleri sunmak istemişler ama buna da imkân verilmemiş. Komisyon
zaten her maddeyi olduğu gibi onaylayarak Genel Kurula sevk etmiş.
Dolayısıyla, tartışmalar son derece yetersiz. Bu sıra
sayıdan da, yapılan tartışmalardan da, gerekçelerden de,
karşı oy yazılarından da, bu kanunun
değiştireceği sosyal yaşantıyı, ekonomik
yaşantıyı, kültürel yaşantıyı anlayabilmek,
gerçeği ortaya çıkarabilmek maalesef ki mümkün değil. Yani
aylarca üzerinde çalışılan, belki onlarca, yüzlerce
bürokratın aylarca üzerinde çalıştığı bir kanun
tasarısını burada birkaç saat içerisinde hep birlikte
oylamış, onaylamış olacağız.
Yine,
adrese dayalı nüfus sistemini esas alarak, bunu taban kabul ederek bu veri
tabanı üzerinde düzenlemeler yapılmaya
çalışılıyor ama, Sayın Bakan bu yapılan nüfus
sayımına çok güvendiğini, bugüne kadar Türkiye Cumhuriyetinde
yapılan en sağlıklı nüfus sayımının bu
şekilde gerçekleştiğini ifade etse de bizler biliyoruz ki
neredeyse anket yapılır gibi yapılan bu uygulama nüfusun önemli
bir kısmını ya dışarıda tutmuş ya da
farklı yerlerde yazılmasına yol açarak en azından
sağlıklı bir veri tabanı oluşmasını
engellemiş durumda. Dolayısıyla, ortada, önceki nüfus
sayımları ve şu anda yapılmış olan bizce
sağlıksız, adrese dayalı veri tabanı üzerinde gerçekleştirilen
bu düzenlemenin yine bir müddet sonra ihtiyaca cevap vermediği
anlaşılacak. Aslında veri tabanının yanlış
olmasından kaynaklı olarak da sonuçlarının da
yanlış bir şekilde ortaya çıktığını
bariz bir şekilde ortaya koyacaktır değerli arkadaşlar.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, bir belediye başına düşen nüfus
oranı itibarıyla Türkiye zaten yetersizken, bu hâliyle belediye
başına düşen nüfus oranı artırılarak yerel
katılımcılık, yerel demokrasi de büyük oranda
zayıflatılacak. Şimdi, aslolan şudur: Mümkün olan en az
nüfusun, yerelde, hizmetlerle ilgili olarak tartışma süreçlerine
katılabilmesi, yerel yönetimlere önerilerini sunabilmesi, denetleyebilmesi
ve mümkün olan en az nüfusun o birimde, belediye çatısı altında
örgütlenerek kendi hizmetlerini kendi belediyesi
aracılığıyla görebilmesidir. Bunu, demokratik devletlerin,
tartışırken en mikro düzeyde, yapabileceği en küçük
birimlere ayırarak yapması demokrasinin gereğidir. Demokrasi
artık yerelden işliyor. Ademi merkezi sistem ne kadar güçlüyse bir
ülkenin demokrasisi o kadar güçlüdür. Şimdi, eğer demokrasi
adına bu yapılıyorsa bu da yanlış bir anlayış.
Ülkemizdeki
belediye sayısı sanki çok çok fazlaymış, emsallerine göre
sanki çok fazlaymış gibi bir de belediyeleri büyüterek, hem fizikî
olarak, coğrafi olarak büyüterek hem de belediyelerin nüfus
sayısını artırarak maalesef ki
katılımcılığı zorlaştırıyoruz.
Orada yaşayan, o belediye sınırları içerisinde yaşayan
halkın kendi düşüncelerini, önerilerini, kendi seçtikleri
belediyelerine aktarmalarını ve denetlemelerini giderek zorlaştırıyoruz.
Dolayısıyla, eğer demokrasi adına bu yapılıyorsa
bu gerekçe de mantıklı değil değerli arkadaşlar.
Bir
başka önemli husus bu tasarıyla ilgili: Şimdi, Avrupa Yerel
Yönetimler Özerklik Şartı var değerli arkadaşlar. Onun
5inci maddesinde, bu gibi durumlarda, yani belediye sınırları
değiştirilecekse eğer, mümkünse o yörenin halkının
düşüncelerine başvurmak gerekir diye bir prensip belirlemiş.
Şimdi, burada mümkünse derken, çok olağanüstü koşullar olur ve
bu bu değişikliği yapan siyasi irade referandumu yapabilecek
koşullara sahip olmaz, deprem olur, savaş hâli olur, afet olur,
bilmem ne olur ama bu yasa değişikliği de o anda gereklidir,
dolayısıyla referandum yapmak mümkün değildir. Bu mümkünse
kısmına sığınarak referandum yapmayabilir ama onun
ötesinde, mümkün olan her hâlde referandum yapmak zorundadır. Avrupa Yerel
Yönetimler Özerklik Şartı bunu şart koşmaktadır.
Nedir
peki bunun önemi bizim için? Anayasanın 90ıncı maddesi
gereğince usulüne uygun bir şekilde yürürlüğe girmiş
uluslararası bir sözleşmedir bu ve kanun hükmündedir;
uygulanmadığı zaman, siz, yasayı ihlal etmiş
olursunuz. Herhangi bir iç hukuk mevzuatımızın bir hükmü hâline
gelmiştir. Dolayısıyla, bu yörelerde referandum yapmak hükûmetin
inisiyatifinde değildir, zorunludur, yapılması zorunludur. Aksi takdirde,
uluslararası sözleşmelerin de hiçbir anlamı kalmaz,
Anayasanın 90ıncı maddesinin de hiçbir anlamı kalmaz.
Şimdi,
değiştirilen, sınırları değiştirilen veya
işte birleştirilen belediyelerin hangi birinde referandum
yapıldı? Hiçbirinde. O yöre halkının hiçbirinin bu konudaki
düşüncesi resmî olarak ya da gayriresmî olarak alınmadı,
alınmak istenmedi ama bu düzenleme, onlar adına, onlar için Meclis
tarafından yapılıyor, onlara rağmen yapılıyor
ama. Dolayısıyla, bunun bu şekilde yasalaşması,
Anayasanın 90ıncı maddesine aykırı olacak
değerli arkadaşlar. Belki, Anayasa Mahkemesi, ilerideki itirazlarda
bunu göz önünde bulunduracaktır. Neden o yörelerde referandum
yapmadınız, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartının
5inci maddesine göre neden o yörelerde referandum yapmadınız, neden
bu referandumun sonuçlarını dikkate alarak bu
değişiklikleri, sınırları değiştirmeyi ondan
sonra yapmadınız, diye belki de bir iptal durumu söz konusu olacak.
Bu nedenle, bu konu da çok hassas. Bu da doğrudan demokrasiyle ilgili,
halkın iradesiyle, milletin iradesiyle doğrudan ilgilidir ama burada
yapılan, o yöre halkının iradesine rağmen, onlar
istemediği hâlde, onlar uygun bulmadığı hâlde Kanun koyucu
olarak bizler sizin için bunu uygun gördük, dolayısıyla bundan sonra
böyle yaşayacaksınız, siz uygun görmeseniz de biz sizin için
uygun gördük. diyerek yasalaştırmış olacağız.
Şimdi,
evet, referandum yapılamadı ama -birçok arkadaşımız
ifade etti, bundan sonra da ifade edilecek- Meclise ulaşabilen bütün
bölgeler, belediye başkanları, meclis üyeleri, o bölgede yaşayan
halk bir şekilde sesini buraya ulaştırmaya da
çalışıyor. Basın açıklamalarıyla, faks
etkinlikleriyle, hazırladıkları raporlarla, aldıkları
meclis kararlarıyla düşüncelerini aktarmaya
çalışıyorlar. Yani neredeyse bu belediyeler içerisinde, durumu
değişecek belediyeler içerisinde hâlinden memnun olan,
değişiklikten, tasarıdan memnun olan belediye yok gibi.
MEHMET
NİL HIDIR (Muğla) İnsaf edin, insaf!
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Devamla) Bu konuda, değerli arkadaşlar, bütün
gruplara elbette ki iletilmiştir, eminim ki iktidar partisine mensup
milletvekili arkadaşlarımız da bu konuda değişik
önerileri almıştır.
AHMET
YENİ (Samsun) Samsun memnun! Herkes memnun kardeşim!
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Devamla) Yüzde 100 olmak zorunda değil tabii ki.
Yani bunlardan bir tanesi bile itiraz ediyorsa değerli arkadaşlar,
demokrasi ilkesi, katılımcılık ilkesi çiğnenmiş
demektir.
Burada,
değerli arkadaşlar, Eminönünden gelen dosya var. Sadece Eminönünün
dosyası bu. On beş bin imza var -zannedersem diğer gruplara da
iletmişlerdir- on beş bin imza. İşte referandum.
MEHMET
NİL HIDIR (Muğla) Sosyal demokratlar organize etmişler.
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Devamla) Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik
Şartına göre referandum. On beş bin kişi Biz bunu
istemiyoruz. diyor. Diğer gruplara da iletmişlerdir. Eminönü
Belediyesi DTPli de değildir.
MUHYETTİN
AKSAK (Erzurum) İmzalar sahtedir.
MEHMET
NEZİR KARABAŞ (Bitlis) Dinle, dinle!
Başkan,
müdahale eder misiniz?
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Devamla) Dolayısıyla, değerli
arkadaşlar, bu referandumu yapmazsanız, halk bu şekilde,
taleplerini, ihtiyaçlarını, beklentilerini Meclise
ulaştırmaya çalışır. Bizim dediğimiz şu:
Yani, doğru olan ve bu insanların
hakkı olan şey referandumu gerçekleştirmek. Buradan çıkan
resmî sonuçlar üzerinden bakanlığın bir kanun tasarısı
hazırlaması, komisyonun da buna uygun bir şekilde görüş
belirterek Genel Kurula indirmesiydi. Bizler de burada milletvekilleri olarak
eğer o bölge halkı için, o belediye halkı için konuşacaksak,
referandum sonuçlarına bakarak, oradakiler istemiş mi istememiş
mi ona göre belki görüş belirtme şansına sahip olurduk. Ama
maalesef her birimiz, diğer belediyeden hiç haberdar olmadan, oradaki
halkın isteği, beklentisi nedir bunu çok dikkate almadan, bilmeden zaten
oy kullanmak zorunda kalacağız. Lehe oy kullanırken de böyle
yapacağız, aleyhe oy kullanırken de. Yani, belki aleyhe oy
kullanırken, o yöre halkı, arkadaşlarımızın
belirttiği gibi, bunu arzulayan belediyeler var ama biz durumu bilmediğimiz
için aleyhe oy kullanacağız. İşte, keşke referandum yapılabilse
ve keşke her biri ayrı maddelerde düzenlenmiş ve o şekilde
o kanun tekniğiyle Genel Kurula indirilmiş olsaydı o zaman her
biriyle ilgili lehe veya aleyhe konuşma, oy kullanma
şansımız olabilirdi.
İşte,
örnekleri var değerli arkadaşlar: Ümraniyede muhtarlar bir araya
gelmiş, durumdan şikâyetçi: Bu yapılan düzenleme bizim
ihtiyaçlarımızı karşılamıyor. Bu konuda
çeşitli girişimlerde bulunmuşlar. Gümüşhane Tekke
Belediyesi, işte, veryansın ediyor, bütün gruplara ulaşmaya
çalışıyorlar. Yapılan düzenleme bizi mutlu etmeyecek,
bizim düşüncelerimizi yansıtmıyor. Dolayısıyla,
Meclisin bu konuyu dikkate alması,
milletvekillerinin bu konuyu dikkate alması gerekir. diyorlar. İşte,
Eminönünden göndermişler, değerli arkadaşlar,
Diyarbakırdan göndermişler.
Bakın,
çok ilginç bir durum var. Sur Belediyesi, değerli arkadaşlar,
biliyorsunuz AK Parti Hükûmetinin çok dilli belediyecilik kararı
aldığı için görevden aldığı belediye
başkanı ve meclis üyelerinin olduğu Sur Belediyesi, onunla
ilgili ilginç bir değişiklik var bu tasarıda. Şimdi, bu
belde ile Sur beldesi ilçe hâline getiriliyor. Bu ilçeyle fiziki olarak hiçbir
şekilde yakınlığı uzaklığı olmayan bir
beldeyi bu ilçeye bağlıyorlar. O beldeden Sur Belediyesine gitmek
için iki ayrı ilçeden geçmek zorundasınız. Yani ben, Sur
Belediyesinden yeni bağlanacak olan Çarıklı beldesine gitmek
için Yenişehir ilçesi sınırlarından bir de Bağlar
ilçesi sınırlarından geçtikten sonra ancak oraya ulaşabilirim.
Yani, fiziki olarak bu kadar bağımsız, ayrı, coğrafi
olarak, ekonomik olarak, sosyal olarak hiçbir ilişkisi olmayan bir belde
Sur beldesine bağlanıyor. Neden? Tahmin etmek zor değil
değerli arkadaşlar herhâlde. Niye Yenişehire
bağlanmıyor, niye Bağlara bağlanmıyor? Çünkü Sur
Belediyesinde oya ihtiyaç var, o oyun da bir miktarı Çarıklıda
var, onu alıp Sur Belediyesine bağlama ihtiyacı
hissedilmiş. Yani, diğerlerinde durum nedir bilmiyorum ama diğer
illerde.
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Seçim sonuçlarına bir bakın, ona göre.
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Devamla) Tabii ki ona göre söylüyorum.
Oradaki
birkaç yüz oy -600,700 AK Parti oyu- Sur Belediyesine lazım, başka
türlü alamayacak, makarna kömür de yetmiyor.
AHMET
YENİ (Samsun) Biz o işlere bakmıyoruz!
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Devamla) Dolayısıyla o Çarıklıdaki
oyları oraya bağlamak gerekecek. (DTP sıralarından
alkışlar) Şimdi, korkumuz ve kaygımız o ki, eğer
diğer yerlerde de bu tür şeyler dikkate alınarak veya benzer
şeyler dikkate alınarak yapılmışsa, bunun önemli bir
kısmının siyasi saiklerle, siyasi amaçlarla
yapıldığı gibi bir hisse kapılıyoruz.
Arkadaşlar herhâlde ifade edecekler, herkes yakından bildiği
bölgeyi bu şekilde tanımlamaya, tariflemeye çalışacak.
Şimdi,
Çarıklı beldesi Sura bağlanınca, orada yaşayan
işte 2-3 bin insan için işkenceye dönüştüreceksiniz. Bağlara
bağlansa çok rahat bir şekilde işlemlerini yapacak, görecek ya
da Yenişehire bağlansa çok daha rahat edecek ama, kilometrelerce
uzaktaki Sura bağlayarak o vatandaşlara iyilik yapmış
olmuyoruz. Biz şunu diyoruz: AK Partinin oradaki 600 oya ihtiyacı varsa
biz verelim, Çarıklı halkına o işkenceyi çektirmeyin. (DTP
sıralarından alkışlar)
MUHYETTİN
AKSAK (Erzurum) İşine bak sen ya!
MEHMET
NİL HIDIR (Muğla) Çantada keklik gördün milletin
oylarını! Oradan aldınız, buraya verdiniz.
SIRRI
SAKIK (Muş) Kasımpaşayı da bağlasanız sonuç
alamazsınız.
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Devamla) Değerli arkadaşlar, Diyarbakırla
ilgili ciddi siyasi kaygılarımız yok. Yani, şu
Çarıklı meselesini oradaki yurttaşlarımızı
düşündüğümüz için ifade ediyorum. O konuda
sıkıntımız yok. Yani, Diyarbakır 2ye katlansa 4e
bölünse, birleştirilse ayrılsa, orada ciddi bir siyasi
kaygımız yok, ondan emin olun. Dolayısıyla, bizim de
itirazlarımız siyasi kaygılarla değil. Çarıklı
beldesi gibi küçük bir belde niye oraya bağlanıyor? Bağıvar
bağlanıyor örneğin. Orada da AK Parti belediyesi var.
İtirazımız yok. Çünkü, fiziki olarak da gerçekten
Bağıvarın olması gereken durum, Sur Belediyesine, Sur
ilçesine bağlı olması durumudur. Oradaki insanlar Sura
bağlanınca ancak rahat edecekler, itirazımız yok ona. Ama,
Çarıklının şeyini anlayamadık doğrusu.
Değişiklik önergesiyle de bunu tekrar gündeme getirip takdirlerinize
sunacağız ama, yani umut ediyorum ki, tartışmalar
yürütülürken değerli arkadaşlarımla bu
yaptığımız uyarılar, siyasi kaygılardan öte,
oradaki vatandaşların hassasiyetlerini, beklentilerini dikkate alan
itirazlardır. Bizim de yaklaşımımız bu
noktadadır. Umut ediyorum ki, iktidar partisinin de
yaklaşımı bu noktada olacaktır.
Dolayısıyla,
bu düşüncelerle, biz, tasarının tümü hakkında aleyhte oy
kullanacağımızı, desteklemeyeceğimizi DTP Grubu olarak
ifade etmek istiyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DTP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Demirtaş.
AK Parti
Grubu adına, Kocaeli Milletvekili Sayın Nihat Ergün.
Sayın
Ergün, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK
PARTİ GRUBU ADINA NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 117 sıra sayılı Kanun
Tasarısı hakkında AK Parti Grubu adına söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu tasarının iki önemli
unsuru var. Bunlardan bir tanesi, küçük ölçekli belediyeler sorununa bir çözüm
getirmek. İkincisi, büyükşehir belediyelerinde ölçek sorununu ve
idari düzenlemeyi yeniden ele almaktır. Tasarının amaçları
ve sonuçları itibarıyla baktığımızda son
yılların en kapsamlı idari reformlarından bir tanesi
olduğu çok açık bir şekilde görülecektir. Gerçekten bu
tasarı, AK Parti Hükûmetlerinin baştan beri reformcu yanını
bir kere daha öne çıkaran önemli tasarılardan bir tanesidir.
Elbette
bütün reformlar kendi içerisinde bazı önemli fırsatları ve
riskleri bir arada barındırırlar. Bu tasarının
içerisinde de çok önemli fırsatlar vardır, halkın hizmete daha
kolay ulaşımını sağlayacak fırsatlar vardır.
Sayın muhalefet sözcülerinin sözünü ettiği bazı risklerden de
söz edilebilir. Siyasi riskler varsa bu tasarı içerisinde, en önemli
siyasi riski AK Parti üstleniyor olmalıdır; çünkü eğer sizin
sözünü ettiğiniz şeyler doğruysa bu tasarıdan dolayı
vatandaş bize gücenecek demektir, belki de oy vermeyecek demektir. Bu
açıdan baktığımızda bu tasarının siyasi
riskini bizim üstlendiğimiz doğrudur. Ama biz siyasi risk hesabı
yapmadan, biz, yerel nitelikli kamu hizmetlerinin vatandaşlara daha
hızlı, daha ucuz, daha kaliteli bir şekilde nasıl
ulaşacağının hesabını yaparak bu reformu hayata
geçiriyoruz. Tasarının amacı özü itibarıyla budur. Her
zaman reformlar haklı haksız birtakım eleştirilere maruz
kalmıştır. Dünyadaki bütün reformlar eleştiriye maruz
kalmıştır. Biz de bu reformlar sebebiyle elbette muhalefetin
eleştirilerine maruz kalacağız. O eleştirileri de dikkatle
takip ediyoruz. Ama sonunda, eleştiriler olur, günü gelmiş hiçbir
şey gecikmez. Bir şeyin günü geldi mi yapılır, tartışılır
tartışılır, günü gelmişse olur; bunun günü
gelmiştir. Türkiye belirli bir dönemde, belediye dağıtma, ilçe
dağıtma, il dağıtma gibi bir dağıtma dönemi
yaşamıştır. Bu dönem AK Partiyle birlikte sona
ermiştir. Şimdi, Türkiye bir toparlanma dönemindedir. İdari
açıdan da bir toparlanmanın içerisinde olduğumuzu bu
tasarıyla görüyoruz.
OKTAY
VURAL (İzmir) Kırk üç yeni ilçe kuruyorsunuz.
NİHAT
ERGÜN (Devamla) Hiç kimseye popülist amaçla bugüne kadar bir şey
dağıtmadık. Şimdi, toparlıyoruz, Türkiye'nin idari
yapısını da toparlıyoruz.
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) - Mahalleleri dağıtıyorsunuz, mahalleleri
dağıtıyorsunuz!
NİHAT
ERGÜN (Devamla) Değerli arkadaşlar, bazı tarihî reformlardan
size örnek vermek isterim. Mesela, Osmanlıya matbaanın gelişi de
o dönem itibarıyla bir reformdur. Bazı direnişler yüzünden
herhâlde otuz sene kadar geç gelebilmiştir.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Gericiler karşı gelmiştir.
MUHARREM
İNCE (Yalova) - İki yüz elli sene geç kaldı.
NİHAT
ERGÜN (Devamla) Hattatlar, matbaanın kurulmasına kendilerince
haklı olarak eleştiri getirmişler ve karşı çıkmışlardır.
Hatta dönemin hattatları, İstanbulda Beyazıt Camisinde bir
cenaze namazı kılmışlar, tabutun içerisine okka ve diviti
koymuşlar. Matbaa sebebiyle mesleklerinin öldüğünü orada gıyabi
cenaze namazı, temsilî cenaze namazıyla göstermişler. Beyazıt
Meydanınından Topkapı Sarayına kadar da yürüyüş
yapmışlardır. Ama, matbaa gelmiştir ve olmuştur.
MUHARREM
VARLI (Adana) Aynı Viyana Bozgununu da siz önlemiştiniz Sayın
Ergün!
OKTAY
VURAL (İzmir) Tüm itirazınıza rağmen geldi.
NİHAT
ERGÜN (Devamla) Şimdi, hattatlık bir meslek olmaktan
çıkmış ama bir sanat olarak varlığını devam
ettirmektedir, bir sanat. Bugün, hattatlık bir sanattır.
MUHARREM
VARLI (Adana) Aynı Viyana Bozgununu da siz örnek vermiştiniz.
NİHAT
ERGÜN (Devamla) Bunun gibi, özelleştirme politikaları
karşısında da çok eleştiriler olabilir. Özelleştirmeye
karşı çıkanlar da olabilir. Hatta, aynen az önceki örnekte
olduğu gibi mutlaka temsilî cenaze namazları kılınıp,
işte fabrikanın öldüğüne dair, sektörün öldüğüne dair
nümayişler de yapılmıştır. Ama özelleştirme
bugünün iktisat politikaları açısından geçerli ve gerekli bir
politikaysa yoluna devam edecektir ve etmektedir.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Geçerli mi acaba?
NİHAT
ERGÜN (Devamla) - 141, 142 ve 163üncü maddeler Türkiye'de tartışılırken,
141 ve 142 kalkınca ertesi gün komünizmin geleceği, 163üncü madde
kalkınca da ertesi gün Türkiye'nin bir din devletine dönüşeceği
kaygıları çokça dile getirilmiştir. 141, 142 kalkalı çok oldu,
163 kalkalı çok oldu, Türkiye'ye o gün bugündür ne komünizm geldi ne
Türkiye bir din devleti oldu. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
SIRRI
SAKIK (Muş) Yüreğiniz yetiyorsa 301i kaldırın, 301i.
NİHAT
ERGÜN (Devamla) Avrupa Birliği reformları en çok
tartışılan reformlar olmuştur.
OKTAY
VURAL (İzmir) Belediyelere anlat, belediyelere.
NİHAT
ERGÜN (Devamla) - Bu reformlarla, Türkiye'nin hukuktaki, demokrasideki ve
ekonomideki standartları adım adım yükselmektedir.
OKTAY
VURAL (İzmir) Belediye başkanları televizyondan izliyorlar,
onlara söyle.
NİHAT
ERGÜN (Devamla) Hatırlıyor musunuz değerli arkadaşlar,
hatırlıyor musunuz, hastanelerin birleştirilmesi
sırasında ne tartışmalar oldu? Hastaneler
birleştirilirken niye itirazlar oldu? İşçinin malı
şuraya gidiyor, işçinin malı buraya gidiyor
İşçi,
şimdi yeni hastanesine gittiği zaman
Eskiden başhekim
torpiliyle, politikacı torpiliyle özel oda ayırmak zorunda
kalıyordu insanlar, şimdi bütün odalar özel oda oldu, bütün odalarda
beş yıldızlı otel odası gibi tek kişilik, iki
kişilik yataklar var, tuvaleti banyosu içinde, kimsenin torpiline hacet
kalmadı. (AK Parti sıralarından alkışlar)
OKTAY
VURAL (İzmir) Demek daha önce yoktu öyle mi?
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Hadi beraber gidelim hastanelere, bir bakalım.
NİHAT
ERGÜN (Devamla) Değerli arkadaşlar, Köy Hizmetlerinin özel idareye
bağlanması sırasında da çok tartışmalar oldu. Ne
tartışmalar
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Sadede gel, sadede.
NİHAT
ERGÜN (Devamla) Türkiye bölünüyor, Türkiye'nin üniter yapısı
tahrip ediliyor, Türkiye federal bir rejime gidiyor falan diye endişeler
dile getirildi. Ben de açıkçası, bu idari reformu ya hakikaten böyle
mi yapıyoruz diye bir baktım, meğer öyle değilmiş.
Meğer, sendika işveren değiştiriyormuş, bütün problem
buymuş.
OKTAY
VURAL (İzmir) Nerede kamu yönetimi temel kanunu? Niye getirmiyorsunuz?
Hadi
NİHAT
ERGÜN (Devamla) Sendika işveren değiştiriyormuş, bütün
problem buymuş.
Değerli
arkadaşlar, ama Köy Hizmetleri özel idareye bağlandıktan sonra,
İstanbul ve Kocaelide büyükşehir belediyelerine
bağlandıktan sonra köyler çok süratli ve kaliteli hizmet almaya
başlamışlardır. Buna da ne kadar itiraz edildi, ama ne
kadar hayırlı bir iş olmuştur.
Büyükşehir
belediyelerinin sınırlarını genişleten düzenlemeler
yapıldığı zaman da aynı şeyler oldu.
İstanbul, il mülki sınırlarıyla büyükşehir olur mu?
Kocaeli, il mülki sınırlarıyla büyükşehir olur mu? Oldu.
Ne oldu? Her yer hizmet gördü. Köylere kadar doğal gaz gitti, köylere
kadar.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Doğal gaz cep yakıyor.
NİHAT
ERGÜN (Devamla) Yüz sene sonra bile gitmezdi, ama bugün gitti. Gidin görün bu
yapılan işlerin ne manaya geldiğini.
Belediye
kanunlarında, diğer yerel yönetim reformlarında da benzer
tartışmalar oldu. Şimdi bu kanunda da benzer itirazlar ve
tartışmalar olmaktadır.
Değerli
arkadaşlar, 2003 yılında bu ölçek sorununa biz burada el
attık, üç yüz kırk belediyenin tüzel kişiliğini
kaldıran bir kanun teklifi geldi ve buradan geçti. Sayın
Cumhurbaşkanımıza gitti. Sayın Cumhurbaşkanımız
geri gönderme gerekçesi önümde- diyor ki, Ya, seçimlere üç ay var. Bu, seçim
sonuçlarını etkileyecek mahiyette bir değişiklik
sayılır. O nedenle, siz bu konuyu bir daha görüşün.
Aslında, bunda kamu yararı var. diyor. Kamu yararı var ama
seçimlere çok yakın olduğu için siz bunu yapmayın. Kamu
yararı olan bir şey yapıyoruz biz aslında. Neden kamu
yararı olan bir şeyi yapıyoruz?
Değerli
arkadaşlar, bir şey gereğinden küçükse gerçekten fonksiyonel
olmuyor, gereğinden büyükse de fonksiyonel olmuyor, optimum ölçekler
oluşturmamız lazım. Şimdi, yeni kanunda optimum ölçek ne?
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Köy yapıyorsunuz gelişiyor diyorsunuz,
nasıl bir gelişme bu?
NİHAT
ERGÜN (Devamla) - Yeni bir belediye olması için en az 5 bin nüfus
lazım ve 5 kilometre yakınında da bir belediye bulunmaması
lazım. Demek ki optimum belediye ölçeğinden bunu kastediyoruz. Ama
bizim yerel yönetimlerimiz sadece belediyelerden oluşmuyor. Yerel yönetim
deyince herkesin aklına sadece belediye geliyor. Türkiyede yerel
yönetimler üçe ayrılıyor: Bir, köy tüzel kişilikleri; iki,
belediyeler; üç, il özel idareleri.
Şimdi
sırada Köy Kanunu var, Bakanlık çalışıyor, çok süratli
bir şekilde getirecek. Köy Kanunu 1920li yıllardan kalma.
OKTAY
VURAL (İzmir) Eyvah, köyleri de kapatacaklar! Mecburi iskân konacak.
Mecburi iskâna tabi tutacaklar.
NİHAT
ERGÜN (Devamla)
Bu Kanuna göre, eğer bu Kanunun gereklerinin yerine
getirilip getirilmediğine bakılsa köylünün hepsi mahpushaneye girer.
O kadar ağır bir Kanun, o kadar ağır. Şimdi Köy
Kanununu da getiriyoruz ve köylerin de dünyanın en modern ülkelerindeki
köylerde olan hizmetlere ulaşacak bir performansa
ulaşmasını bu kanunla elbette getireceğiz.
OKTAY
VURAL (İzmir) Bugüne kadar niye yapmadınız ya?
NİHAT
ERGÜN (Devamla) Şimdi, ölçek sorunu ne? Nüfus gereğinden az, gelir
gereğinden az, maliyetler son derece yüksek, masraflar çok, cari giderler
bütün harcamaları, bütün gelirleri yutan bir özellikte
OKTAY
VURAL (İzmir) Ankarayı da kapat, Ankarayı da.
NİHAT
ERGÜN (Devamla)
bu nedenle de aşırı borç yükü, arzu edilen
hizmetlerin üretilememesi, kamu yararının olmaması;
seçilmiş olmanın özellikleri bile kalmıyor burada, seçilmiş
olmanın. Başkanlar bakanlıkların kapısında,
memurların önünde ceket ilikleyip 3 milyar, 5 milyarlık
yardımlarla beldelerinde hizmet üretmeye çalışıyorlar. Bu
mu seçilmişliğin itibarı, bu mu? Böyle seçilmişlik
itibarı olmaz. İşte, yıllardır devam eden bu köhne
düzeni bu yapıyla değiştirmiş oluyoruz.
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Şu Ankaranın borcuna hiç cevap vermiyorsunuz.
Nedense Ankara Belediyesinin borcunu hiç duymuyorsunuz. Ankaranın borcu
Ankaranın borcunu bir deyiver yahu!
ZEKERİYA
AKINCI (Ankara) Ankaranın borcu, Ankaranın.
NİHAT
ERGÜN (Devamla) Değerli arkadaşlar, demokratik sistem de bu
açıdan sorunlu küçük yerlerde. Katılım dediğimiz
şey, gerçek manada seçmen iradesinin tezahürüyle gerçekleşmiyor.
Manipülasyonlar kolay; akraba çatışmalarının,
küskünlüklerin küçük yerleşim birimlerinde had safhada olduğunu
biliyoruz. Bir belediye başkanlığını kazanmak demek
oradaki bütçeye hükmetmek demek olduğu için, hangi sülalenin, hangi
ailenin bu bütçeye hükmedeceği doğrultusunda çok ciddi
çatışmaların olduğu Anadolu kasabalarının var
olduğunu biliyoruz. Bu açıdan, değerli arkadaşlar,
demokratikleşmede de, demokratik katılımın
sağlanmasında da ölçeğin önemli bir şey olduğunu
görmemiz lazım. Ölçek bu açıdan da önemlidir.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Bu anlayışınızı doğru
bulmuyorum Sayın Başkan.
NİHAT
ERGÜN (Devamla) Elbette bazı sosyal faydalardan söz edilebilir, ama
fayda-maliyet analizi yaptığımızda, faydasının
maliyetinden çok olmadığını görüyoruz bu küçük
yerleşim birimlerinde. Küçük yerleşim birimlerinde, ayrıca
diğer popülist baskılar rasyonel karar almayı da engellemekte.
Belediye başkanları ve belediye meclis üyeleri, bütçe idare eden,
borçlanan, karar alan, plan yapan kişiler olduğu için, çoğu
yerde bu baskı gruplarının baskısı altında
popülist kararlar almak mecburiyetinde kalmaktadırlar.
Burada
yaptığımız şey şudur: Etkinliği ve
verimliliği sağlamak için nasıl tarımda
toplulaştırma dediğimiz bir hadise varsa, yerel yönetimlerde,
idarede de bir toplulaştırma çalışması, bir yeniden
yapılanma çalışması zarureti vardır. Az sonra
geleceğim, büyükşehir belediyelerinde de bu toplulaştırma
çalışmasını yapıyoruz.
Buralar
köye dönüştürülüyor. eleştirisi bence haksızdır. Çünkü köy
de bir yerel yönetim birimidir. Köyü, bir yerel yönetim birimi olarak ilk defa
biz bu dönemde ele aldık.
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Köylerin sorunları çözülmedi ki!
NİHAT
ERGÜN (Devamla) KÖYDES projesi ile köylerin yıllarca yapılamayan hizmetleri
çok kısa zaman içerisinde yapılmaya başlandı. Köye Hizmet
Götürme Birlikleri son derece aktif bir şekilde bu hizmetlerin
götürülmesinde -kaymakamlar, il genel meclisi üyeleri, muhtarlar iş
birliği içerisinde- bu hizmetleri götürmeye başladılar. Şimdi
Köy Kanunuyla köylere daha etkili bir yerel yönetim biçimi kurmanın
çalışmalarını da beraberinde getiriyoruz değerli
arkadaşlar.
Efendim,
göçü hızlandıran bir karar bu. Hayır, değerli
arkadaşlar, esas göçü hızlandıran şey, insanların
bulundukları yerde hizmet görememiş olmalarıdır. Niye o
zaman bu belediyelerin nüfusları 2000e göre bugün yarı yarıya
düştü? Niye düştü? O kadar güzel hizmetler üretiliyordu da,
altyapı vardı da, kanal vardı da, yol vardı da, imar
vardı, plan vardı da nereye gitti bu insanlar o zaman? Niye göç
ettiler?
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Açlıktan
NİHAT
ERGÜN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, hizmet meselesiyle bu çok
yakın alakalı bir konudur, dolayısıyla kentleşme
Kentleşmeyi önlüyorsunuz
Kentleşme olmuş mu burada?
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Kentleşmiş olan belediyeleri muhtarlık
yapıyorsunuz, köy yapıyorsunuz.
NİHAT
ERGÜN (Devamla) - Şimdi bu tasarıyla beraber getireceğimiz
önlemler kentleşmeyi de sağlayacak olan önlemler niteliğindedir.
Değerli
arkadaşlar, Avrupa ülkelerinde de benzer bir trend
yaşanmıştır. Geçen konuşmamda örnek verdim, hemen
hemen bütün Avrupa Birliği ülkeleri belediyelerini rasyonel ölçeklere
getirdiler ve sayılarını optimum bir sayıya
ulaştırdılar. Fransa örneği çokça veriliyor. Fransada 37
bin civarında yerel yönetim birimi var, bunlardan 21 bin tanesi köy. 21
bin tanesi köy belediye başkanı, köy muhtarı. Burada özellikleri
de var, vakit olmadığı için saymıyorum. Geri kalanları
küçük ölçekli belediyeler. Ama 1999da ve 2004te bir karar aldılar.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Bize yanlış bilgi verme, onlar Kırsal
Belediyeler Birliğini kurdular.
NİHAT
ERGÜN (Devamla) - Bazı orta noktalar belirlediler, 37 bin tane yerel
yönetime 2.500 tane koordinatör yönetim tayin ettiler. Yerel yönetim birimine
2.500 tane koordinatör yönetim tayin ederek bir toplulaştırma
çalışması yaptılar ve bunu daha da güçlendiriyorlar.
Eğer
biz de, bütün yerel yönetim birimlerimizi, 36 bin köyümüzü, 3 bin belediyemizi,
81 tane il özel idaremizi yerel yönetim diye sayarsak, bizde de 40 bin tane var
arkadaşlar, 40 bin yerel yönetim unsuru var, 40 bin.
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Yok yok, insaf! Onlar belediye.
NİHAT
ERGÜN (Devamla) - Böyle bakmayacaksınız. Ülkeler
Bu açıdan
baktığımızda, Fransa, bizimle mukayese edilecek noktada değildir.
Kaldı ki son yıllarda o da bu düzenlemelerini doğru bir
şekilde yapmıştır.
Değerli
arkadaşlar, biz, bu tasarıyla, köy tüzel kişiliğine
dönüşen yerlerde hizmet güvenliklerini de sağlıyoruz. Hizmet
güvencelerini
Kırk yıldır belediye olduğu hâlde alamadığı
hizmetleri dört yılda alabilecekleri güvence getiriyoruz biz bu
tasarıyla, göreceksiniz.
ZEKERİYA
AKINCI (Ankara) Üç yılda ne oldu, üç yılda? Ne yaptınız
üç yılda?
NİHAT
ERGÜN (Devamla) Göreceksiniz, bu güvenceler
Kırk yıldır
belediye falan deniliyor ya, kırk yıldır belediye de, ne hizmet
var ne hizmet? Bu önemli. Şimdi getirilen güvencelerle, burada, son derece
önemli hizmetleri de görmüş olacaktır.
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Hangi güvence?
NİHAT
ERGÜN (Devamla) - Bu yöre halkının memnuniyeti maksimum düzeyde
sağlanmış olacaktır, maksimum düzeyde. Göreceksiniz, sizin
bu yaptığınız bütün itirazlar, birkaç yıl içerisinde o
bölgelerdeki hizmetler yükseldikçe boşa çıkmış olacaktır.
ZEKERİYA
AKINCI (Ankara) İnanmıyorsun, zorla söylüyorsun.
NİHAT
ERGÜN (Devamla) - Hiç kimse de mağdur edilmemektedir, ne halk ne belediye
ne bölge ne de o belediyede çalışan personel. Hepsinin güvence
mekanizmaları bu kanun tasarısı içerisine konulmuştur.
ZEKERİYA
AKINCI (Ankara) İnanmıyorsun, zorla söylüyorsun.
NİHAT
ERGÜN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, şunları da ifade
ederek sözlerimi toparlamak istiyorum: Büyükşehir bölümünde ise bu
kanunun, büyükşehirlerde kırk üç tane yeni ilçe
oluşturulmaktadır. Büyükşehir belediyelerinin
sınırları genişledikten sonra, çok sayıda ilk kademe
belediyesi oldu. Belde belediyesi, ilk kademe belediyesi, ilçe belediyesi
adı altında değişik statüler oluştu, ama gördük ki
büyükşehir belediyeleri bu belediyelerin temel hizmetlerini zaten görmektedirler.
Bir belediye başkanı için optimum büyüklük
değişmiştir, artık büyükşehirlerde bir belediye
başkanı çok daha geniş alana -çok daha büyük bir nüfusa hitap
edebilmekte- hizmet edebilme imkânına kavuşmuştur.
Dolayısıyla biz, şu anda büyükşehir belediyelerinde 1
kişiyle yapacağımız işi 10 kişiyle, 1 binada
göreceğimiz işi 10 binada, 1 arabayla gideceğimiz yere 10
arabayla gidecek lükse sahip değiliz. Türkiye, kaynakları kıt,
ihtiyaçları nihayetsiz bir ülkedir. Burada gerçekten iktisadi bir idari reform
yapmak mecburiyetindesiniz.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Anlaşıldı, Recep Beye göre kanun
çıkarıyorsunuz! Onun tarifi bu!
NİHAT
ERGÜN (Devamla) Eğer kaynaklarınız kıt,
ihtiyaçlarınız sonsuzsa organizasyonu yeniden kurmak
zorundasınız, kaynakları etkin ve verimli kullanmak
zorundasınız, öncelikleri iyi belirlenmiş bir plan yapmak
zorundasınız, az zamanda az imkânla çok hizmet üretmek ve çok insana
hizmet götürmek zorundasınız. İşte bu tasarı bunu
yapmaktadır.
E,
politik davranıyorsunuz siz
Politik molitik davranmıyoruz.
İşte, İzmirin Karabağlar ilçesinde siz de kanun teklifi
vermişsiniz, demişsiniz ki: Karabağlar ilçe olsun.
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Fahrettin Altayın orada ne işi var? Poligonun
ne işi var orada? Üçkuyuların ne işi var? Sırf seçim
kazanılsın...
NİHAT
ERGÜN (Devamla) Ama nasıl bir teklif vermişsiniz? Demişsiniz
ki: On altı mahalle. Siz, on altı mahalleden oluşan bir
Karabağlar ilçesi teklif etmişsiniz. Biz, elli beş mahalleden
oluşan bir Karabağlar ilçesi teklif ediyoruz, elli beş. On
altıyla elli beş arasında bir fark var, söyleyeceğim az
sonra.
Bayraklıda
kanun teklifi vermişsiniz, on bir mahalleden oluşan bir Bayraklı
kanunu; biz yirmi üç mahalleden oluşan bir Bayraklı teklifi
vermişiz.
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Mansuroğlunun ne işi var orada? Manavkuyunun
ne işi var orada?
NİHAT
ERGÜN (Devamla) Peki, ne fark var? On birle yirmi üç arasındaki fark
kadar mı fark var? Hayır, küçük düşünenlerle büyük
düşünenler arasındaki fark kadar. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Hep oy hesabı! Hep oy hesabı!
NİHAT
ERGÜN (Devamla) - Bu iki ilçedeki fark, iki teklif arasındaki fark, küçük
düşünenlerle büyük düşünenler arasındaki fark kadar bir
farktır. Dolayısıyla seçimi kim alacak? Kim alırsa
alsın, çok çalışın siz alın, çok
çalışalım biz alalım, alanın olsun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Siz alamayacaksınız yine!
NİHAT
ERGÜN (Devamla) Ben, bu çalışmaların son bölümlerinde, Genel
Başkanımızın, Başbakanımızın şöyle
bir gözden geçirdiği bölümlerinde Grup Başkan Vekili olarak bulunma
imkânım oldu. Sizin söyledikleriniz, basında işte Politik
davranıyorlar, şöyle yapıyorlar, böyle yapıyorlar. diye
söyledikleriniz ona da ulaştı. Genel
Başkanımızın, Başbakanımızın tutumunu
söylüyorum: Hayır arkadaş, bu amaçla bir düzenleme yapamayız,
çalışan kazansın.
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Yapmayın o zaman, Başbakanı dinleyin!
NİHAT
ERGÜN (Devamla) Çalışan kazansın. Hiç kimsenin de oyu
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Başbakanı dinleyin!
BAŞKAN
Sayın Ergün, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
NİHAT
ERGÜN (Devamla) Oylar, kimsenin cebinde mühürlü olarak bulunmuyor. Oy,
hizmete gidiyor, halka yakın olmaya gidiyor. Halka yakın olun, oyu
alın. Hizmet götürün, oyu alın. Halka tepeden bakarak oyu kimse
alamaz. (AK Parti sıralarından alkışlar)
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Dalavere yapmayın! Dalavere yapmayın!
NİHAT
ERGÜN (Devamla) - Siz Niye alamıyoruz? diye düşünüyorsanız,
aslında, belki de bu sebeple alamıyorsunuz da bu gerçeği görmek
hoşunuza gitmiyor olabilir. Size, hoşunuza gitmeyen bu gerçeği
göstermek istedim.
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Hayır, o mahalleleri biz aldık, siz
çalıyorsunuz.
NİHAT
ERGÜN (Devamla) - Bu tasarının hayırlı olmasını
temenni ediyorum. Bütün ülkemize, bütün bölge halkımıza, büyükşehirlerimize
ve beldelerimize hayırlı olsun diyor, saygılar, sevgiler
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ergün.
Tasarının
tümü üzerinde şahsı adına Amasya Milletvekili Sayın Hüseyin
Ünsal.
Buyurun
Sayın Ünsal. (CHP sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN
ÜNSAL (Amasya) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
117 sıra sayılı kanun üzerinde söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi
ben buraya gelirken, bir bakayım diye Hükûmet Programını da
yanıma aldım geldim. Şurada gördüm ki, Hükûmet
Programında
Bu, reformu düşünen, reformcu Hükûmet olarak iddia
edilen arkadaşlarımızın, iktidarımızın
hiçbir şekilde Hükûmet Programında böyle bir
çalışması olduğunu görmedim. Böyle bir
çalışmanız yok. Sayın Ergün konuşmasında
Reformdan yanayız. dedi. Ama, reformunuz 60ıncı Hükûmet
Programında hiç yer almıyor. Bu belediyelerin, yerel yönetimlerin
düzelmesiyle ilgili hiçbir konu yok. Dolayısıyla, kanunu çıkarırken
acele ettiniz. Kanunu çıkarırken, ilgili valilere, belediye
başkanlarına, kaymakamlara hiç danışmadınız,
alelacele getirdiniz ve bir TÜİK çalışmasını ön plana
alarak
Sayın İçişleri Bakanımıza da, ben,
İçişleri Komisyonu toplantısında Sayın Bakanım,
bu konuda bir yanlışlık var, onu bir arz edeyim. dedim ve arz
ettim.
Şimdi,
konuşmama özel bir konuyla başlamak istiyorum: Bakın, bugün
sizin grup toplantınıza giremeyen ve yine sizin partinize
bağlı Sivasın Yıldızeli ilçesinin Kalın Belediye
Başkanı nüfus sayım sonuçlarını getirdi bana.
İçişleri Bakanlığının, sizin web sayfanızdan
elde ettiği nüfus sayımlarını getirdi; bunu size takdim
edeceğim efendim şimdi. Bakın, burada, 2.100 kişi, 2.099
kişi var. Ama, siz bu listeye bu Kalın Belediyesini
almışsınız.
TÜİKin
yapmış olduğu çalışmalarda -değerli arkadaşlarım,
o gün de söyledim, bugün de söylüyorum- TÜİK, nüfus kâğıdı
olanın Adreste var mı yok mu? diye kapısını
çaldı. Bu bir nüfus sayımı değildi. Bu yapılan,
tamamen bir nüfus tespitiydi, durum tespitiydi. Türkiye nüfusunun zaten yüzde
30u hareketli, yerinde durmuyor; büyük şehirlere göç var, her gün bir
değişiklik var. Dolayısıyla, şu optimum ölçek
anlayışınızı nüfusa dayandırarak belde
kapatmanızın, ilk kademe belediyelerini de kapatmanızın
anlamı da bu anlamda ortadan kalkıyor.
Bakın,
nüfusla ilgili bir şeyler söyleyeceğim: Nüfus sayım
sonuçlarında -üniversitelere gidin, bilim adamlarıyla konuşun bu
konuyla ilgili- bebek sayısının azaldığı bu
TÜİK sonuçlarında ortaya çıktı. Yaşlı nüfus
fazlalaşmış, hiç olmayacak iş. Biliyorsunuz nüfusumuz
azaldı. Doğru bir sayım yapılmadı ve TÜİK
yöneticileri de üniversitelere gidip Biz bu sayımı doğru mu
yaptık acaba? Beraber bu sayımın bir
çalışmasını yapalım. diye teklifte bulundular.
Değerli
arkadaşlarım, Sayın Başbakanın 60ncı Hükûmetle
ilgili yaptığı programdan bir pasaj okumak istiyorum,
tamamı nasıl olsa hepimizde olduğu için, kısaca: İl
özel idareleri, belediyeler ve köylerden oluşan yerel yönetimlerimizin
hizmet kapasitesini geliştirmek ve finansman imkânlarını
kuvvetlendirmek yeni hükûmetimizin temel öncelikleri arasında yer
alacaktır.
Bu
çerçevede, geçen dönem hazırlıklarını tamamlamış
olduğumuz İl Özel İdareleri ve Belediye Gelirleri Kanun
Tasarısı bu dönemde çıkarılarak yerel yönetimlerimiz mali
yönden de güçlendirilecek, Köy Kanunu da yenilenecektir.
Değerli
arkadaşlarım, sizin yerel yönetimleri güçlendirme
anlayışınız, 1.147 tane belediyeyi kapatmakla mı
bitecek? 863 tanesi belde belediyesi, geri kalanı ilk kademe belediyesini
kapatmaya kalktınız.
Konuşmacı
arkadaşımız optimal değerlerden bahsetti, kriterlerden
bahsetti. Kriter, küçük ölçek kriteri, büyük ölçek kriteri
Bir beldenin hizmet
anlayışını ortaya koymadan kriter koyabilir misiniz, o
ölçeğe koyabilir misiniz sadece nüfusla? O beldenin işlevleri
farklıdır. Değerli arkadaşlarım, beldeyi kapatmak için
nüfus kriteri ön plana alınmaz. Beldeyi kapatmak için o beldenin kamuya
olan borcu da ön plana alınmaz.
Arkadaşlarımızın
hepsi söylediler, bin yüz kırk yedi tane belediyenin borcunun 24 misli,
Ankara Büyükşehir Belediyesinin borcu olarak duruyor. Siz eğer bu
mantıkla hareket edecekseniz, Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanına el çektirin, el çektirdikten sonra da Hükûmet olarak
şu belediyenin başına oturun, şu yolsuzlukların,
huzursuzluğun önüne geçin Ankaradaki. (CHP sıralarından
alkışlar)
Bakın,
sadece Ankarada değil, İstanbulda bir belediye işçisinde -bunu
ben söylemiyorum, bunu hesap uzmanlarıyla İstanbul Emniyetinin
Kaçakçılık Şubesi söylüyor- 1 milyon dolar para
çıkıyor. Hesapları inceleniyor, yolsuzluklar çıkıyor.
Bakın, Ankara Belediyesinde tefrika hâline geldi. Bir genel müdürün özel
yaşamından bahsetmek istemiyorum, ama tefrika hâline geldi. Evler
almış, arsalar almış hanımlarına, sırayla.
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Aileden zenginler!
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Oğlunun sünnetinden gelmiştir, altın
gelmiştir!
HÜSEYİN
ÜNSAL (Devamla) İlk önce yapacağınız iş,
büyükşehirlerdeki yolsuzlukların önüne geçme, usulsüzlüğün önüne
geçme.
Anadoluya
bu tür şeyler yaparak, Anadolu beldelerini kapatarak, oradaki sosyal
yaşama tesir ederek, oradaki sosyal yaşamı aşağı
çekmek suretiyle hiçbir şey yapamazsınız. Buradaki
amacınızı üç aşağı beş yukarı tahmin
ediyoruz. Bunları da söylemek zorundayız.
Değerli
arkadaşlarım, şimdi, oradaki beldelere birer müdür
atayacaksınız, vali oraya bir müdür atayacak. O müdür de saat 17.00
oldu mu evine gidecek. O 17.00den sonra o beldede yaşanan
sıkıntıları kim izleyecek? Ben belediye
başkanlığı yaptım, on sene, uzun süre. Gece üç buçukta
ben telefonla kaldırıldım evimden. Kalk Başkan, benim
oğlumla kızım, gelinim kavga etti, bunları
barıştır. dedi. Belediye başkanlarının böyle bir
özel önemleri vardır. O belde belediye başkanları -2 bin
nüfuslu, 3 bin nüfuslu, beğenmezsiniz- giderler, Almanyadan, Hollandadan
para toplayıp memleketine, beldelerine para getirirler, imkân getirirler,
kamunun açığını bir şekilde kapatmaya
çalışırlar. Onlar birlik kurarlar, mezbaha kurarlar, soğuk
hava deposu kurarlar, beldelerinde bir iş imkânı sağlarlar.
Değerli
arkadaşlarım, çok basit şeyler değil.
Kapattığınız belediyeler
Kapattığınız
belediye başkanlarını dinledik biz. 130 tane belediye
başkanını dinledik. Bakın, bir tanesi ne dedi; Göreme
örneği, Alacahöyük örneği, Turunç örneği çok verildiği için
söylüyorum: Benim beldemin hiçbir özelliği yok. Yalnız, benim
beldemin
Ben Ankarada daire müdürüydüm, gittim, beldeme belediye
başkanı oldum. Orada kent yaşamını öğrettim,
kentli gibi yaşamayı öğrettim. dedi.
Bakın,
dünyada en temel insan haklarından bir tanesi de kentsel yaşamı
özendirmektir. Sizler, bu çıkardığınız kanunla kentsel
yaşamı köy yaşamına dönüştürmeye
çalışıyorsunuz.
Bakın,
bir kolaylık da çıktı. Bir göç sorunu var bu ülkede. Artık,
nüfus yer değiştirdi, el değiştirdi; yüzde 70 kentlerde,
yüzde 30 kırsal kesimde. Şimdi imkânımız daha iyi var.
Şimdi kırsal kesimde bu belde belediyelerini özendirerek,
geliştirerek, kentsel yaşamı özendirerek göçün önüne
geçebiliriz. Bu fırsat bizim elimizde. Siz şimdi bu fırsatı
da bir kenara itiyorsunuz.
Değerli
arkadaşlarım, uygar ülkelerde insanın sivil ve siyasal
yaşama katılımını geliştirmek, üretkenliğini
ve örgütlenme düzeyini yükseltmek, kendini yöneten ve kendine yeten bireyler
haline getirmek kamu yönetiminin temel hedefidir. Ölçek işte budur,
değerli arkadaşlarım. Yoksa Küçük ölçek, burası bize
pahalıya mal oluyor
Bir ticarethane değil, kamu yararı söz
konusu olduğu zaman, beldedeki toplumun yararı söz konusu olduğu
zaman orada bir ticari anlaşmaymış gibi, ticari bir
işletmeymiş gibi düşünemezsiniz. Oraya hizmeti ben işte
mahalli idareler hizmet birliğiyle götüreceğim, orada da, işte,
ihalesiz götüreceğim, BELDES müteahhitlerinden canım
sıkılıyor, KÖYDES müteahhitleriyle bu işi
götüreceğim. diyorsanız bu yanlış bir
gidişattır.
Değerli
arkadaşlarım, bu beldelerin kapatılması, ilk kademe
belediyelerinin kapatılması ve büyük şehirlerde yapmış
olduğunuz siyasal uygulamaların hiçbir sonucu gelmez. Ben 89
yılında 50 bin nüfuslu beldenin, belediyenin
başkanlığına aday olduğumda rahmetli Turgut Özal
Merzifonu il yapacağım. diye telgraf çekti. O telgraf da ev ev
dolaştırıldı, o tarihteki partililer tarafından. Hatta
Elleri kolları bağlı belediye başkanı mı
istiyorsunuz? diye karikatürler yayınlandı. Ama o seçimlerden sonra,
o iktidar, Anavatan Partisi, sanırım bir veya iki tane il, çok ufak
tefek ilçeler aldı. Türkiyenin çoğunu hep muhalefet partileri
aldı.
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Bir tane, bir tane
Gümüşhane
HÜSEYİN
ÜNSAL (Devamla) Değerli arkadaşlarım, belediyelerle, belediye
yasalarıyla oynayarak, idari bölüşümlerle oynayarak siyaseten hiçbir
yere varamazsınız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Ünsal, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
HÜSEYİN
ÜNSAL (Devamla) Değerli arkadaşlarım, bu
çıkardığımız yasa Anadoluyu birbirine
karıştıracak, birbirine götürecek bir yasa olacak. Bakın,
perşembe günü akşamı çıkın, gidin memleketinize,
illerinize, kent merkezlerine; o beldelere gidecek yüzünüz kalmayacak.
KEMALETTİN
GÖKTAŞ (Trabzon) Oradan geliyoruz.
HÜSEYİN
ÜNSAL (Devamla) Yanlış geliyorsunuz, size yanlış bilgi
veriyorlar.
Bakın,
oralara gidecek, hiçbir şekilde yüzünüz kalmayacak. Zaten, sizin
iktidarınızın bir çuval geçirme
alışkanlığı var. Sizin iktidarınızda Türk
askerinin başına çuval geçirildi. Şimdi, bin yüz kırk yedi
tane de belediye başkanına, kendi başkanlarınıza çuval
geçirmeye çalışıyorsunuz ama o çuval bir gün sizin
başınıza geçecektir.
Saygılarımla.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Hükûmet
adına, İçişleri Bakanı Sayın Beşir Atalay.
Sayın
Bakanım, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Büyükşehir Belediyesi Sınırları
İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
hakkında Hükûmetimiz adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyor, düzenlemenin ülkemiz için hayırlı ve
güzel hizmetlere vesile olmasını diliyorum.
Sözlerime
başlarken, bu tasarıyla ilgili burada söz alan bütün grup
temsilcilerine, milletvekillerimize, katkıları için,
eleştirileri için, değerlendirmeleri için peşinen teşekkür
ediyorum.
Biz,
değerli arkadaşlar, AK Parti olarak yerel yönetimlere ne kadar önem
verdiğimizi herkes bilir. Bizim en belirgin özelliğimiz, Parti ve
Hükûmet olarak, yerel yönetimleri güçlendirmektir. Kurulduğumuz günden
beri, 2002nin kasım ayından beri, AK Parti Hükûmetlerinin
gündeminde, yerel yönetimlere daha fazla yetki vermek, yerel yönetimlere daha
fazla imkân vermek, onların işlerini daha kolaylaştırmak ve
çalışmalarını desteklemek şeklinde olmuştur.
Belki cumhuriyet hükûmetleri içinde yerel yönetimlere en fazla destek veren
hükûmetlerden birisiyiz diye ifade edebilirim. Yani, uluslararası alanda
bile Hükûmetimizin yerel yönetim reformu övülmüş, kayıtlara
geçmiştir. Yerelleşmeye verdiğimiz önem kayıtlara geçmiştir
ve özellikle de şunu, tabii, hepimiz biliyoruz, biz Hükûmet olarak buna
çok özen gösterdik: Vatandaşımıza en yakın idari hizmet
birimleri yerel yönetimlerdir, onun için de vatandaş memnuniyeti
açısından da daima yerel yönetimleri biz el üstünde tuttuk, tutmaya
da devam edeceğiz.
Ayrıca,
demokratikleşmenin de yerel yönetimlerle
başladığını ve bu mekanizmalar içinde
güçlendiğini gayet iyi biliyoruz. Bunların farkındayız ve
bunun da gereğini yapma yönünde elimizden gelen bütün gayreti gösterdik.
Şöyle, Hükûmetimizin ilk kurulduğu döneme bir göz atarsak, Türkiyede
yerel yönetimler adına, belediyeler adına, il özel idareleri
adına yaptığımız çalışmaları
kısaca bir hatırlatmak istiyorum.
Biliyorsunuz,
çok eskimiş veya çok sorunları olan yasalarımız vardı
bu alanda; Belediye Kanunu bunların başında. Büyükşehir
Belediyesi Kanunu, İl Özel İdaresi Kanunu ve Mahallî İdare
Birlikleri Kanunu 2004 ve 2005 yıllarında
yasalaştırılmıştır. Şöyle, biraz, madde
madde okumak istiyorum, bu kanunlarla ana hatlarıyla neler getirdik biz:
Çıkarılan bu yasalar genel olarak, müşterek mahallî nitelikli
her tür hizmeti halka en yakın birimler olan il özel idaresi ve
belediyelere devretmeyi hedeflemiştir. Yerel yönetimler özerkliğini
kısıtlayan ve sadece bürokratik işlem şeklindeki izin,
onay, bildirimde bulunma gibi birçok vesayet uygulaması belediyelerimiz
üzerinden kaldırılmıştır.
Yerel
yönetimlerde personel istihdamı
kolaylaştırılmıştır.
Kentsel
dönüşüm projelerinin uygulanmasına imkân
sağlanmıştır.
Kent
konseyleri kurulmuş ve sivil toplum kuruluşlarının belediye
yönetimine aktif olarak katılması sağlanmıştır.
Büyükşehir
belediyesi kurulması için 750 bin, belediye kurulması için ise 5 bin
nüfus şartı öngörülerek, yerel yönetimlerin kuruluşunda optimal
alan ve nüfus büyüklüğü kriterleri getirilmiştir.
Biz bu düzenlemeyi
-biraz önce ifade edildi burada- aslında 2005 yılında
yaptık değerli arkadaşlar. 2005 yılında
çıkardığımız Belediye Kanunumuzda, optimal nüfus
büyüklüğünü 5 bin olarak zaten bu yüce Meclis belirlemiştir ve
şu anda yürürlükteki Kanunda bu mevcuttur ve aynı Yasada -biraz
sonra geleceğim- nüfusu 2 binin altına düşen belediyelerle
ilgili düzenlemeyi de yapmıştık.
Belediye
meclislerinin her ay toplanması öngörülerek katılım ve denetim
mekanizmaları artırılmıştır.
Yerel
yönetimlerin görev ve sorumluluklarını yerine getirmeye
elverişli, kendi meclislerinin kararıyla kurulabilen, esnek ve
ihtiyaca göre değiştirilebilen teşkilat yapılarına
sahip olması imkânı sağlanmıştır.
Meclis ve
komisyon kararlarının kamuoyuna duyurulması öngörülmüştür.
Uzun dönemli
planlama ve stratejik yönetim anlayışı benimsenmiştir.
Yerel
yönetimlerle diğer kamu kurum ve kuruluşları arasında daha
etkin bir iş birliği mekanizması kurulmuştur.
Yerel
yönetimlerin idari ve mali özerklikleri güçlendirilmiştir.
Aslında,
2005 yılında, en önemlilerinden olan Belediye Yasası burada,
yüce Mecliste görüşülürken değerli arkadaşlar, nüfusu 2 binin
altına düşen belediyelerimizle ilgili de değerlendirme
yapılmıştır, çünkü bundan sonra yeni belediye
kurulması için optimal nüfus 5 bindir ve ilk nüfus sayımında
nüfusu 2 binin altına düşen belediyelerin hükmi şahsiyetinin
kaldırılması da Belediyeler Kanununun 11inci maddesinde hükme
bağlanmıştır. Yani biz, bunu bugün karara bağlamıyoruz.
Bunu bir defa daha ifade etmek istiyorum.
Peki,
niçin bu gecikmiştir? Biliyorsunuz, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt
Sistemi bizim Acil Eylem Planımızda mevcuttu, bunun
çalışması yapılıyordu ve zaten o zamanki kanunda da
yer almıştır, Türkiye İstatistik Kurumu Kanununda. Bunun
uygulaması nüfus sayımının sonucuna bırakılmıştır
ve hatta 2006 yılı sonuna kadar bu belediyeler arasında
birleşme, birbirine katılma gibi gelişmelere de imkân
sağlanmıştır ve neticede, geçen ocak ayı içinde Adrese
Dayalı Nüfus Kayıt Sisteminin sonucu açıklanmış ve
biz de bu sebeple, kanunda da öngörüldüğü gibi, bu şarta
bağlandığı için, bu tasarrufumuzu şu anda tasarı
olarak huzurlarınıza getiriyoruz. İzin verirseniz, bu Adrese
Dayalı Nüfus Kayıt Sistemiyle ilgili
Tabii, burada
değerlendirmelerde bulunuluyor.
Bakın,
değerli arkadaşlar, Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben, gerçekten, muhalefet partilerimizden, en azından, bu
ülke için yapılan çok önemli, çok olumlu, çok güzel şeylerde Hükûmet
bunu da yaptı, teşekkür ederiz. demelerini beklerdim.
Bakın,
bu Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi, Türkiyeyi çağdaş
yeni bir sisteme kavuşturmuştur. Hatırlayalım şöyle:
Nüfus sayımı bizde nasıl yapılıyordu? Sonu
sıfırla biten on yılda bir yani on yılda bir nüfus sayımımız
yapılıyordu, on yıl
On yıl ne demek bu çağda, bu
kadar hareketliliğin ve değişimin olduğu bir çağda? On
yıl, biz, nüfus verilerimizi öğrenmek için bekliyorduk ve on
yılda bir gün herkes evine kapanıyor ve bir günde bir sayım
yapılıyordu. Biliyoruz, otobüslerle taşımaları,
bindirilmiş kıtaları, bütün köylerimizin, beldelerimizin,
ilçelerimizin nüfusunu fazla çıkarma yönündeki gayretlerini. Bunun
sonucunda da çok da güvenilmeyen, bazı yerlerde gerçekten problemleri
kısa sürede ortaya çıkan nüfus sonuçları görüyorduk.
Şimdi,
bakın, bugünkü dünyada bazen bilmeden, iyice araştırmadan
konuşuluyor burada değerli arkadaşlar- artık on yılda
falan nüfus sayımı yok. Her an nüfusunuzu biliyorsunuz, her an
izliyorsunuz. Çünkü çok dinamik bir çağı yaşıyoruz. Biz,
şimdi, o gerçekten ülkemize yakışmayan bir sistemi terk ettik.
Vatandaşlık numarasıyla, adresiyle her an nerede, ne kadar
vatandaşımız yaşıyor, bunu biliyoruz.
Bakın,
bizde nüfus iyi bilinemediği için pek çok hizmet planlaması
doğru dürüst yapılamıyordu. Millî Eğitim
Bakanlığımız neredeyse yeniden nüfus sayımı
çalışmaları yapıyordu, Sağlık
Bakanlığımız öyle. Şimdi artık nüfusumuz
biliniyor -belediye başkanlarımız da dâhil bütün kamu
kurumları- ve nerede, ne kadar vatandaşımız var, hangi
yaşta bunlar ve bunlara hangi hizmet götürülecek, işte bu sistem bunu
getiriyor. Onun için, burada bu sistemle ilgili, gerçekten, değerlendirme
yapmadan önce üzerinde biraz inceleme yapılsa, bilgilenilse çok iyi olur
diye düşünüyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu tasarının amacıyla ilgili burada
değişik açıklamalar yapıldı. Bizim temel
amacımız, yerel yönetimlerimizi daha da güçlü kılmak,
imkânlarını daha da artırmak ve vatandaşımıza
daha fazla hizmet götürmek. Tek amacımız bu. Yerel kamu hizmetlerinin
daha kaliteli sunulmasını istiyoruz. Alan ve nüfus bakımından
optimal ölçekte birimleri oluşturarak bu hizmetlerin daha iyi yürümesini
hedefliyoruz.
Burada,
küçük ölçekli belediyelerde yaşanan sorunları aslında bütün
milletvekillerimiz biliyor. Kendi yörelerinde bunların durumunu
biliyorlar. Tabii, belediyelerle ilgili bir konu, hele bir miktar belediyemizin
hükmi şahsiyeti kaldırılıyorsa siyaseten muhalefet olarak
bunun kullanılması kaçınılmaz bir şey. Ama ben
şuna inanıyorum: Muhalefet partisi de dâhil, bütün
milletvekillerimiz, kendi yörelerine gittiğinde çok küçük nüfuslu
belediyelerde yaşanan sorunları gayet yakından görüyorlar. Biz
bunları çözmek istiyoruz, amacımız o ve burada hem
fonksiyonları kaybolan ilk kademe belediyelerinin
kaldırılmasıyla büyükşehirlerimizde derleyip toparlama, çok
parçalı görüntüyü ve hizmetlerin
dağınıklığını gerçekten önlemek istiyoruz
hem de daha planlı kentlerimizin gelişmesini öngörüyoruz.
Şimdi,
önümüzde iki tane daha önemli yerel yönetim reformunun parçası olan
tasarımız var. Özellikle
bunlardan bir nebze bahsetmek istiyorum. Bakın bunlardan birisi
Belediye Gelirleri Kanunudur, İl Özel İdaresi ve Belediye Gelirleri
Kanunu.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Şimdiye kadar niye çıkarmadınız?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Yani bizim reform paketimizin
parçası bunlar. Bir diğeri de Köy Kanunudur. İl Özel
İdaresi ve Belediye Gelirleri Kanunu şu anda tasarı olarak
Meclise sunulmuştur. Esasen geçen ilkbaharda bu, Meclise geldi ama kadük
oldu, şu anda yeniledik ve komisyonda görüşülmeyi bekliyor. Kısa
sürede huzurunuza getireceğimizi umuyoruz, o yönde planlamalar
yapıyoruz.
İkincisi
ise Köy Kanunu. Köy Kanunu gerçekten sanıldığından daha
önemli ve bizim çok değer verdiğimiz ve şu anda düzenlemesi
üzerinde yeniden çalıştığımız bir kanun.
Değerli
arkadaşlar, bizim 34.475 köyümüz var. Bu Köy Kanunuyla aslında biz
şu anda beldeden köye dönüştü diye değerlendirdiğimiz
yerleşim yerlerimizde değil sadece, bütün köylerimizde yeni bir
bakışı getirmek istiyoruz. Fransa örneği
tartışılıyor. O iyi incelenirse aslında bizdeki köy
yapısına çok benzer. Yani biz dünyadaki gelişmeleri, yerel
yönetimlerde nasıl derlenme, toparlanma oldu, ölçek büyütmenin ne demek
olduğunu, optimal büyüklüğün ne olduğunu oralarda da iyi
inceledik, değerlendirdik bu tasarıyı çalışırken.
Bu Köy Kanunuyla şunu getireceğiz: Muhtarlığa yeni bir
bakış, ihtiyar heyetine yeni bir bakış ve köylerimizi
beldeyle, belediye ile bugünkü köy yapısı arasında yeniden bir
düzenlemeye tabi tutmak istiyoruz. Bunu epey bir tartışmaya da
açacağız. Onun süresiyle ilgili büyük bir sorunumuz yok, daha
geniş tartışılacak. Ve cumhuriyetin ilk yıllarının
önemli kanunlarından biri Köy Kanunu. Umuyorum, Köy Kanunundaki yeni
düzenlemeyle, bugün kaygı ettiğimiz pek çok, endişe
ettiğimiz pek çok husus daha burada, Mecliste giderilmiş
olacaktır. Biz, köylerimizi, muhtarlıklarımızı,
ihtiyar heyetlerimizi, yeni oluşacak köy düzenlememizi hizmet birimleri
olarak düşünüyoruz.
BAŞKAN
Sayın Bakanım, izin verirseniz
Sizin konuşmanızı
tamamlamanıza dört buçuk dakika var, bizim süremiz de dolmak üzere.
Sayın
Bakanın konuşmasını tamamlayıncaya kadar
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Bugün bitimine kadar değil mi?
BAŞKAN
Pardon. Arayı 20.00de vereceğim için ona şartlandım ben.
Affedersiniz
Sayın Bakanım, buyurun.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; esasen, AK Parti olarak biz hiçbir
yeri köyleştirmiyoruz, biz köylerimizi şehir yapma
çabasındayız. Bakın, geçtiğimiz döneme bakın;
Türkiyede köyler nereden nereye geldi, bunu hepimiz görüyoruz. Yani KÖYDESle
köylerimize ne getirdiğimizi herkes biliyor. Evin içinde musluğundan
su akıyor köylerimizin. Biz köyleri şehirleştireceğiz. Köy
Kanununu getirdiğimizde bu daha da bir görülecek. Biz şehrimizde ne
varsa köyümüzde de onun olmasını istiyoruz. Çabamız bunun için.
Dolayısıyla, Köy Kanunu ve Belediye Gelirleri Kanunu bizim bu
paketimizin önemli parçası olacak.
Şimdi,
burada, değerli muhalefet sözcüleri bazı ifadelerde bulundular. Biz,
bakın
Sayın
Anadol ifade ettiler rey vermediği için cezalandırma falan. AK
Partinin kitabında böyle bir şey yok. Hiç böyle bir şey
yapmadık biz, hiç ve şuna da
(AK Parti sıralarından
alkışlar)
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Ortada Sayın Bakanım.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Bu tür düzenlemelerle, bu tür
yasalarla, bu tür kararlarla ne oy kazanıldığını ne de
oy kaybedildiğini düşünmüyoruz. Hizmet götürüyorsanız oy
alırsınız. Biz, inanın
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Sayın Bakanım örnek veriyorum.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Bak, sizin elinizde biliyorum
-Komisyonda da gösterdiniz- bazı mahallelerdeki oy
dağılımları falan var.
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Üç tane.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Biz, onlarla bu
büyükşehirlerimizdeki ilçeleri falan belirlerken hiç hareket etmedik. Biz,
tabi sınırları -bir yol geçiyorsa yol, bir otoban varsa otoban-
daha çok burada değerlendirdik ve şimdi, İzmirlilerin hepsi
biliyor. Karabağlar ve Bayraklının ilçe olması
yıllardır İzmirlilerin gündemindedir.
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Biz istedik, siz reddettiniz.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Biz bunu yapıyoruz.
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Hayır, biz verdik.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Biz bu bütün
çalışmanın içinde onu getiriyoruz. Sizin de daha önce
tasarınız, ne güzel, o da gerçekleşiyor yani siz de buna destek
verin.
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) İlçeye karşı değiliz.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Ama yani inanın, eğer
birileri oy hesabı yaparak bu tür kararları veriyorsa hiçbir şey
kazanmamıştır. Türk siyasi hayatına bakın, bunlar hiç
kimseye bir şey kazandırmamıştır.
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Bunu yapmayın efendim, yapmayın.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Biz ne yapıyoruz? Bakın,
bugün, Başbakanımız da söyledi grup konuşmasında.
Aslında, siyasi risk denilebilecek bir çalışmayı
yapıyoruz çünkü AK Parti kurulduğundan beri riskler alıyor ülkem
için, şehirlerimizin geleceği için, daha fazla hizmet için risk
alıyoruz biz ve bu düzenlemeler bittiğinde, o hizmetler
götürüldüğünde görülecektir. O sekiz yüz altmış üç beldemiz
kısa sürede daha fazla hizmet aldığını görecek. Biz bunu
göstereceğiz. Köy Kanunuyla ve buralara on yıl süreyle kendi
ödeneklerini göndererek, şu anda çalışan personelin hiçbir
hakkını zayi etmeyerek, özlük haklarını koruyarak biz
onları memnun edeceğiz ve onlar, belediye olduklarından daha
fazla hizmet alacaklar. Biz buna söz veriyoruz.
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Verdiğiniz hangi sözü tuttunuz?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Bu tasarıyı getirirken bu
bilinçle getiriyoruz ve arkadaşlarımız bundan emin olsunlar.
Şimdi,
Diyarbakırla ilgili bir şeyler söylendi. Ben şuna hayret
ediyorum: Diyarbakırda, bakın, 800 bin civarında nüfus
vardır, 1 milyon civarındadır. Hiç merkez ilçesi yoktur
büyükşehir alanında. Diyarbakır, Mersin, Eskişehir gibi
illerimiz böyledir. Biz, Diyarbakıra dört tane güzel ilçe kuruyoruz.
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Çarıklı
Sayın Bakan.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Ben oraların oy
dağılımını bile bilmem. Diyarbakıra,
Diyarbakırlıların çok sevineceği yeni hizmet
mekanizmaları getiriyoruz. Bir sürü hizmet veremeyen belde belediyesi var,
birleştiriyoruz; dört tane merkezde ilçe kuruyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Bakanım, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Sağ olun.
Kaymakamıyla,
diğer bütün mekanizmalarıyla daha fazla kamu hizmeti sunacak birimler
getiriyoruz. Aslında, sizin teşekkür etmeniz lazım. Bir tane bir
küçük mahallenin oy oranına takılarak, Diyarbakırla ilgili
eleştiride bulunulmasını doğrusu ben
yadırgıyorum. Darlıklara düşmeyelim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; burada biz küçük hesaplar yaparak
yola çıkmadık. İnanın, hiç öyle darlıklar içinde
değiliz. Bu konularda sizler de bilirsiniz siyasi tarihimize
bakarsanız, hele Sayın Anadol gibi buradaki en eski siyasi profiller
bunları daha iyi bilirler. Bu tür konularda darlıklara düşenler
hiçbir şey kazanmadı. Geniş bakacağız, geniş.
Ufkumuzu geniş tutacağız. Ama vaat ediyoruz, o köylerimize,
sadece o köylerimize değil, 35 bin civarındaki köyümüze biz farklı
bir kanun getireceğiz, farklı bir hizmet akışını
zaten başlattık, devam ettireceğiz. Köylerimiz şehir gibi
olacak biz ona inanıyoruz.
Ben, bu
tasarımıza destek vermenizi diliyorum. Başında
vermiyorsunuz ama destek verin, birlikte çıkaralım diyorum.
Hepinize
teşekkür ediyorum. Saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Sayın Başkanım, İç Tüzükün 69uncu
maddesine göre -Sayın Bakanın bana
sataştığını iddia etmiyorum-
ileri sürmüş
olduğu görüşten farklı bir görüş kendisine atfolunan
Hükümet, komisyon, siyasî parti grubu veya milletvekilleri, açıklama
yapabilir ve cevap verebilir. İki dakika istirham ediyorum.
BAŞKAN
Açıklama yapacaksınız.
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Evet.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Ben size iltifat ettim Sayın Anadol,
sataşmadım.
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Sataşma demedim
BAŞKAN
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.- İzmir Milletvekili K. Kemal Anadolun,
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın, ileri sürmüş
olduğu görüşlerden farklı görüşleri kendisine atfetmesi
nedeniyle konuşması
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Önce
şunu söyleyeyim: Sayın Bakanın bana
sataştığını filan iddia etmiyorum.
İlişkilerimiz gayet medenidir ve saygıya dayanır. O konuda
bir tereddüt yok.
Ben
şimdi, şunu söylüyorum arkadaşlar, çok basit: Bornovada 22
Temmuz 2007de 252.530 geçerli oy var. Cumhuriyet Halk Partisi 87.884 oy
almış, yüzde 34,80; Adalet ve Kalkınma Partisi de 83.408 oy
almış, yüzde 33,03. Yani 3.500 civarında Cumhuriyet Halk Partisi
ileri. Buna başa baş denilebilir. Başa baş
AKP ile CHP
Bornovada eşite yakın oy almışlar.
Şimdi,
bu kanunla, Bornovadan Manavkuyu, Mansuroğlu, Osmangazi
Üç mahalle
Arkadaşlar, bu üç mahallenin seçim sonuçlarını söylüyorum
hepinize: Geçerli oy sayısı 46.502 -büyük mahalleler- Cumhuriyet Halk
Partisi 22.132 rey almış bu üç mahalleden.
AHMET
YENİ (Samsun) İzmirin tamamını alacağız,
tamamını!
K. KEMAL
ANADOL (Devamla) Adalet ve Kalkınma Partisi 11.567 rey almış.
CHP yüzde 47,59; AKP yüzde 24,87.
Şimdi,
bu üç mahalleyi
AHMET
YENİ (Samsun) Mahalleyi bırakın, İzmirin
tamamını alacağız!
K. KEMAL
ANADOL (Devamla) Bu yasa tasarısı gerçekleşirse geçerli oy
sayısı -Bornovadaki durum- şu hâle geliyor: 206.028, Cumhuriyet
Halk Partisi 65.752, Adalet ve Kalkınma Partisi 71.841. Şimdi, bu,
Sayın Başbakanın size verdiği talimata ters düşüyor.
Eğer Sayın Başbakan samimiyse bunu resen düzeltir, yok siz
samimiyseniz hemen Sayın Başbakana Bir yanlışlık
olmuş, biz hak etmediğimiz oylarla, oylar değişmediği
hâlde, sandık yerlerini, mahalleleri değiştirerek sonuç almaya
çalışıyoruz. Bu etik değildir, siyasi ahlaka
sığmaz. deyin, düzeltelim, ben de bu sözlerimi geri alayım.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
AHMET
YENİ (Samsun) İzmirin tamamını alacağız!
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Göreceğiz.
BAŞKAN
Sayın Anadol, teşekkür ederim.
Tabii,
Türk siyasi hayatında sadece iki siyasi parti yok, başka siyasi
partilerimiz de var, seçmenin oyları da değişkendir, kime
nasıl gideceğini, onu da bilmiyoruz.
Saygıdeğer
arkadaşlarım, bir milletvekili arkadaşımızın
şahsı adına söz talebi var, ayrıca soru-cevap işlemi
gerçekleştireceğiz, vakit de ilerledi.
Birleşime
bir saat ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.09
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:21.12
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat
PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya),
Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 72nci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
117
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri (Devam)
3.- Büyükşehir Belediyesi
Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/529) (S.
Sayısı:117) (Devam)
BAŞKAN
- Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının
tümü üzerinde söz sırası, şahsı adına, Trabzon
Milletvekili Sayın Asım Aykanda.
Sayın
Aykan, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz
on dakika.
ASIM
AYKAN (Trabzon) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 117
sıra sayılı Yasa Tasarısı hakkında
şahsım adına görüşlerimi arz etmek için söz aldım. Bu
vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, yerel yönetimler,
insanımızın doğumundan ölümüne kadar yirmi dört saatinde
olmazsa olmaz mahallî müşterek ihtiyaçlarını
karşılamak için hizmet üreten birimlerdir, asli fonksiyonları da
hizmettir; vatandaşımızın bu birimlerden beklediği
temel mesele de hizmettir. Eğer hizmeti yerine getiremiyorlarsa
fonksiyonlarını kaybetmişler demektir.
Belediyelerimizin
hizmet alanlarıyla ilgili olarak kısaca şunları arz
edebiliriz: İmar, altyapı yani su ve kanalizasyon başta olmak
üzere diğer hizmetler, ulaşım, temizlik, çevre, şehir içi
trafik, defin hizmetleri, nikâh, sosyal faaliyetler, konut, kültür, spor,
ekonomik gelişmeyi teşvik etmek, sağlık hizmetleri;
ayrıca 1580 sayılı Yasada olmayan daha sonra 5393le beraber
verilmiş eğitim kurumu açmak ve fiziki olarak eğitim
kurumlarına destek sağlamak.
Şimdi,
Hükûmetimizin getirmiş olduğu yasa tasarısını bu
fonksiyonlar açısından yani bu hizmetler açısından
şöyle bir değerlendirecek olursak yasada iki tane temel planlama
yapıldığını görüyoruz.
Bunlardan
bir tanesi, birinci düzenleme: Büyükşehirlerin bünyesindeki
düzenlemelerdir. Burada bu düzenlemenin de özü kırk üç tane yeni ilçenin
kurulmasıdır. Bu işlem yapılırken iki tane temel
parametreye dikkat edilmiş. Birincisi: Nüfusu aşırı
büyümüş ilçelerde daha verimli ve yönetilebilir bir düzenlemenin
yapılması. Diğer düzenlemeyle ise küçük yerleşim
birimlerinde birleştirme işlemleri yapılarak idari yönden,
ekonomik yönden, teknik altyapı yönünden ve imar yönünden güçlendirme esas
alınmıştır.
İkinci
ana düzenleme ise nüfusu 2 binin altında olan belediyelerin
tüzelkişiliklerinin sona erdirilmesidir. Burada 5393 sayılı
Yasanın 11inci maddesi uygulanmıştır. Sadece,
bakanlığın teklifi ve Danıştayın
onaylamasıyla yapılan düzenleme kaldırılarak resen 2 binin
altına düşenler, önce 2006 yılının sonuna kadar
ertelenmişti, daha sonra adrese dayalı nüfus kayıt sisteminden
sonra bu düzenlemeyle beraber bu belediyelerimizin tüzel kişilikleri sona
erdirilmektedir. Yani 5393 sayılı Yasanın 11inci maddesi
şimdi uygulanmaktadır.
Kapatılan
veya köye dönüştürülen bu belediyelerimizin 493 tanesi AK Partiye mensup
belediye başkanlarımızdır, 133 tanesi Cumhuriyet Halk
Partisine mensup arkadaşlarımızdır, 73 tanesi Milliyetçi
Hareket Partisine, 95 tanesi Doğru Yol Partisine, 19 tanesi Anavatan
Partisine, 16 tanesi bağımsız, 34 tanesi de diğer
partilerimize mensup arkadaşlarımızdır.
Değerli
arkadaşlarım, bu uygulamayı neden yapıyoruz konusunda,
müsaade ederseniz, birkaç cümle arz etmek istiyorum. Bir kere şunu çok iyi
bilmemiz gerekir: Bu belediyelerimizin önemli bir kısmı kurulurken
şehircilik ilkelerine, bilimsel gerçeklere dayalı olarak
kurulmadılar, daha çok siyasi yarışla, siyasi gayretlerle
beraber kuruldular ve kurulurken de nüfusları biraz zorlamayla bu
şimdiki nüfus sayımının öncesine dönüştürülmüş
oldu. Bunu yakından bilen bir insan olarak söylüyorum. Suni müdahaleler
yapıldı, sizin orada kuruldu, bizim orada da kurulsun diye böyle
bir yarış da oluştu ve anlamsız yerler belediye hâline
getirildi. Bu belediyelerin büyük bir kesimi kırsal bölgelerimizdedir ve
-2380 sayılı- İller Bankasından hazineye toplanan
paralardan yüzde 6lık payla beslenmektedirler, herhangi bir kaynak
oluşturmaları da mümkün değildir. Ne kadar zorlarsanız
zorlayın, istisnalar vardır ama çoğunluğu böyledir.
Ayrıca,
gelirlerinin büyük bir kısmını personel, araç ve gereç
harcamalarında kullanmaktadırlar, hizmete kaynak
ayıramamaktadırlar. Belediye yapılırken nüfusu 2 binin
üzerine çıkarmak için
Mesela Karadeniz gibi -bizim oradaki bölgeler için
söylüyorum- yerleşim bölgelerinin dağınık olduğu
alanlarda çok geniş alanlar belediye içerisine alınmış.
Mesela, bir beldemizin yol ağı 300 kilometredir. Siz bu beldemize
hangi kaynağı aktarırsanız aktarın 300 kilometrelik
yol ağının altından kalkması mümkün değildir.
KÖYDES uygulamasından sonra yandaki köyler hizmet alıp belediyeler
alamayınca vatandaşlarımızın talebi
başlamıştır. Biz de vatandaşız, bizim
belediyemizin durumu iyi değildir. Oraya madem hizmet getiriyorsunuz, bize
de hizmet getirin. diye talep oluşmuştur.
Ayrıca,
çoğunda yeterli seviyede teknik eleman yoktur, nitelikli eleman yoktur.
Böyle, işin ehline verilmiş olduğu yerler bayağı
azdır. Yani bu hâliyle belediyelerimizin önemli bir kısmı
istihdam oluşturan kuruluşlara dönüşmüştür ve kurulurken
bazı beldelerimizde öyle büyük hatalar yapılmış ki
-yakından bildiğim yerler var- siz hangi kaynağı
aktarırsanız aktarın o borç yükünden kurtulması mümkün
değildir. Nüfusu 2 bin olmayan yerin borcu 1 trilyonu bulmuştur.
İller Bankasına yanlış işler verilmiş benzer
işlerle beraber ve bu noktaya gelmiştir ve
vatandaşlarımız buralarda çok sıkıntılı
durumdadır. Gittiğimiz her yerde her zaman Allah aşkına
buna bir çare bulun ya bize hizmet getirin veya bizi kapatın. aynen böyle
söylenmektedir. Durup dururken bu işler ortaya
çıkmamıştır.
Uygulamada
da ne yapacağız arkadaşlar? Diğer
arkadaşlarımız,
Sayın Bakanımız da ifade ettiler. On yıl süreyle
buraya parayı göndereceğiz. İl özel idareleri veya köylere
hizmet getirme birlikleri, içme suyu, kanalizasyon, temizlik, çöp toplama,
ulaşım, itfaiye ve diğer hizmetler için gerekli tedbirleri
alacaklar ve gerekirse hizmet birimleri kurabilecekler. İmar hizmetleri
özel idare tarafından getirilecektir.
Köye
dönüşen beldelerde başka işleme gerek kalmaksızın,
vali beyin uygun görüşü, İçişleri Bakanının
onayıyla, aynı beldede birden fazla yeni köy kurma
imkânımız olacaktır. Alacak, borç ve mülkiyetler, araç gereçler
özel idareye devredilecektir. Bu kanunun yayımından itibaren
altı ay içerisinde değerli arkadaşlar, 5393 sayılı
Yasanın 8inci maddesine bağlı kalmaksızın -belediye
meclisinin kararı- arada başka köy ve belde olmamak
şartıyla, meskûn mahallerin arasında 10 kilometre varsa
bağlı olacak olduğu yani talep etmiş olduğu ilçeye
veya ile bağlanabilecek karşıki belediyenin belediye meclisi
kararıyla. Yani bu şartı da, daha doğrusu bu imkânı da
getiriyoruz.
Değerli
arkadaşlar, katılma işleminin karşıki belediyenin
onayıyla olduğunu ifade etmek istiyorum.
Kanun
tasarısının özüne bakacak olursak arkadaşlar, sonuç itibarıyla:
Siyasi amaç güdüldü zannediliyor. Ama iyi incelenirse, objektif
bakılırsa siyasi amaçtan ziyade daha çok bölgenin ihtiyaçları,
bu bölgelerdeki belediye hizmetlerinin, talep edilen hizmetlerin daha optimum
yerine gelmesi için lazım gelen düzenlemelerin
yapıldığını görüyoruz. Zaten siyaset yapsak,
bunların yüzde 57si AK Partili, belediyelerdeki, yani
büyükşehirlerdeki alt kademelerin de yüzde 59u AK Partili. Eğer
buradan bir zayiat göreceksek o zaman bizim bunu göğüslememiz gerekiyor.
Herhâlde her siyasi parti de bunu düşünmesi gerekir. Olaya biraz daha
dikkatli bakmak lazım.
Tamamen
hizmeti öne alan bir düzenleme peşinde olduğumuzu özellikle
vurgulamak istiyorum. Kaynak israfını ve diğer hususları
ortadan kaldırmaya çalışıyoruz; İmar ve altyapı bütünlüğünü
sağlamayı hedefliyoruz; coğrafi şartları da
nazarı itibara alıyoruz.
Değerli
arkadaşlar, şimdi, burada konuşan hatip
arkadaşlarımızın bazı değindiği konular için
bir iki görüşümü arz etmek istiyorum. CHPli
arkadaşlarımız, buralarda referandum yapılmadığını,
millî iradeye saygı gösterilmediğini ifade ettiler. Bu, çok
sevindirici bir gelişme. Ama aynı arkadaşlarımızdan
Cumhurbaşkanlığı seçiminde o millî iradeyi çok iyi
unuttuklarını da hatırlatmak istiyorum.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Ne alakası var?
ASIM
AYKAN (Devamla) - O gün unuttukları millî iradeyi şimdi
hatırlamışlar.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) O gün referandum istiyordunuz
ASIM
AYKAN (Devamla) Günaydın! diyoruz biz. Yani o zaman da millî irade
vardı, ona hayır diyordunuz, şimdi millî iradeyi
hatırlıyorsunuz. Bu, çok güzel bir gelişmedir CHP
açısından, hayra alamet sayılabilir.
Bir
diğer mesele değerli arkadaşlar
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) O zaman istiyordunuz, şimdi istemiyorsunuz.
ASIM
AYKAN (Devamla) - Yani siz o gün millî iradeye karşı
çıkıyordunuz, şimdi millî iradeyi de
hatırladınız. Çok güzel bir gelişme diyorum yani sizi
alkışlıyorum ben, problem yok.
BAŞKAN
Sayın Akyan, lütfen Genel Kurula hitap ediniz.
Sayın
milletvekilleri, karşılıklı konuşmayalım.
ASIM
AYKAN (Devamla) Genel Başkanımızın bugün yapmış
olduğu konuşmada ortaya koyduğu vizyonu çok iyi irdelemeden
-onun ıstırabını- belediye başkanlığı
yapmış bir insan olarak bakmadan arkadaşlarımızın
yaptığı değerlendirmenin çok doğru olduğunu
düşünmüyorum.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) İstanbula vize uygulansın diyordu.
ASIM
AYKAN (Devamla) - Bu işin içinden gelen bir insanın,
Başbakanlık makamında Türkiyenin diğer birikimlerini de
bünyesinde toplamış olduğu bir hâlde bu mevzuya
yaklaşımını biraz daha dikkatli
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Ondan başka bilen yok zaten.
ASIM
AYKAN (Devamla) - Yani Sayın Başbakanımız bu işte
şampiyonlar liginde oynuyor, siz lige çıkmaya
çalışıyorsunuz. Buna dikkat edin, iyi bakın bu meseleye.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Onun için İstanbula vize uygulansın.
diyor.
ASIM
AYKAN (Devamla) - Bir diğer mesele değerli arkadaşlar,
bitiyorum, Ankara Belediyesiyle ilgili, buraya her çıkan
arkadaşımız bazı sözler söyledi.
Değerli
arkadaşlar, uzun yıllardan beri Ankarada yaşayan
arkadaşlarımız var, biz de epey zamandan bu yana, beş
yılı aşkın zamandır Ankarada yaşıyoruz.
Ankaradaki hizmetlerin nasıl değiştiğini hep beraber
görüyoruz, Ankaranın nasıl değiştiğini görüyoruz.
Yani barajlarıyla, çevre yatırımlarıyla, kentsel
dönüşümle, alt geçitleriyle, üst geçitleriyle, diğer düzenlemelerle
beraber Ankara muhteşem bir seviyeye gidiyor.
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Müdürler, metresleri, eşleri, sevgilileri,
apartmanlar, şirketler
ASIM
AYKAN (Devamla) - Ankara Belediyesi iş yaptığı için
borçlandı. Bana, Allah aşkına, 200 milyon dolara ihale
etmiş olduğunuz İzmit Yuvacıktaki barajı devlete 4,5
milyar dolara nasıl mal ettiğinizi bir açıklayın da ondan
sonra Ankara için konuşun lütfen.
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Gazetelerde okudun mu sen? Magazin basını,
magazin! Magazin basını! Eşleri, metresleri gazetede!
ASIM
AYKAN (Devamla) - Önce şu 200 milyon dolarlık bir barajı 4,5
milyar dolarla devletin hazinesine mal ettikten sonra çıkıp da Ankara
Belediyesini
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Su bulamayan Melih Gökçeki savunuyorsun sen!
BAŞKAN
Sayın Aykan, konuşmanızı tamamlayınız efendim.
Buyurun.
ASIM
AYKAN (Devamla) Bu kadar hizmeti veren Ankara Belediyesinin 3,5 milyar dolar
borcunu konuşurken, oradaki harcamayı da
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Önce Akbilin hesabını ver!
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
milletvekilleri, tasarının tümü üzerinde soru-cevap işlemi
gerçekleştireceğiz.
Sayın
Coşkun, buyurun efendim.
HAKAN
COŞKUN (Osmaniye) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bakanıma
sormak istiyorum: Adrese dayalı nüfus kayıt sistemiyle elde edilen
nüfus değerlerinin doğruluğunu kontrol etmek amacıyla
Bakanlığınızca bir çalışma yapıldı
mı? Yapıldıysa yüzde kaç oranında bir sapma olduğu
belirtilmiştir, saptanmıştır?
Bir soru
daha sormak istiyorum: Kırsal kesimdeki belde belediyelerinin sekiz yüz
altmış üçü nüfus ölçütü bazı alınarak
kapatılmaktadır. Bu belediyelerinin kendi şartları göz
önüne alınarak başka kriterlerinin de göz önünde tutulması bir
değerlendirme yapılması açısından uygun mudur?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Coşkun.
Sayın
Işık
ALİM
AŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Aracılığınızla
Sayın Bakanımıza sormak istiyorum: 31/12/2007 tarihi
itibarıyla yayınlanan adrese dayalı nüfus sayımı
sonuçlarına göre nüfusu 2 binin altında kalan beldelerin belediyelerinin
kapatılması kararının verilmesinde sadece nüfus kriterinin
yanında bu beldelerin coğrafi konumu, borç ve alacak dökümleri,
tarihî ve kültürel varlıkları ile valilik görüşü gibi kriterler
niçin dikkate alınmamaktadır?
İkinci
sorum: Bugün itibarıyla -yani 4/3/2008 tarihi itibarıyla- nüfuslar
bilgisayar sistemiyle güncelleştirildiğinde, nüfusu 2 binin
altında olduğu gerekçesiyle kapatılmak durumunda olan kaç adet
belde belediyesinin nüfusu 2 binin üzerine çıkmaktadır? Yani bugün
güncellenmiş nüfuslar dikkate alınsa kaç belediye kapatılmaktan
kurtulabilecektir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Paksoy
MEHMET
AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın
Bakanım, iki soru soracağım:
Hükûmet
tarafından hazırlanan tasarının oluşturulması
sürecinde, muhalefet partilerinin, sivil toplum kuruluşlarının,
üniversitelerin ve kamuoyunun görüşü neden
alınmamıştır?
İkinci
sorum: Sekiz yüz altmış üç belediyenin kapatılma gerekçelerinden
birisi de buralarda yaşayanların önemli bir katkısının
bulunmadığı ve kaynak sıkıntısı sebep olarak
gösterilmektedir. Ancak örnek aldığımız Avrupa
Birliğinde, Fransada 1.700 kişiye, İtalyada 7.300 kişiye,
İspanyada 6.800 kişiye 1 belediye düşmektedir. Biz de ise
21.850 kişiye 1 belediye düşmektedir.
Buradan
hareketle, Avrupa Birliği ülkelerinde belediyelerin olduğu yerlerde
ayrı bir kaynak temini mi var yoksa buralarda kaynak
sıkıntısını nasıl çözümlemişlerdir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Paksoy.
Sayın
Tankut
YILMAZ
TANKUT (Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanımıza sormak istiyorum: İnatla çıkartmaya
çalıştığınız bu yasa çerçevesinde seksen küsur
yıl önce kurulan belediyeler başta olmak üzere söz konusu beldelerin
kazandığı müktesep haklarını, manevi şahsiyetini
ve tüzel kimliğini hangi demokrasi ilkeleri çerçevesinde ellerinden alıyorsunuz?
Bu
belediyelerin kapatılması adalet
anlayışınızın hangi kriteriyle örtüşmektedir?
Yine,
belediyelik sıfatını ellerinden aldığınız
belde halkını bu anlayışınızla
aşağılamış olmuyor musunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tankut.
Sayın
Ertugay
ZEKİ
ERTUGAY (Erzurum) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakana sorumu soruyorum: Milletin hayrına görmediğimiz bu yasayla,
Erzurum ilimizde iki alt kademe belediyesi ve dokuz belde belediyemiz
kapatılmaktadır. Bunların içerisinde -bu belde belediyeleri
içerisinde- Osmanlıdan beri nahiye olan ve hatta teröre hedef olmuş
beldelerimiz vardır. Bu yasa hazırlanırken bu uygulamanın
özellikle bölgemizde ve Türkiye genelinde sosyal maliyeti hesaplandı mı?
Bir
diğer sorum: Bu yasayla bir ilçemizin ismi değiştirilmektedir.
Halkın benimsediği bu ismin -Ilıca ilçemizin ismi
değiştirilmektedir- yüzyıllardan beri kullanılan bu ismin
değiştirilmesinin gerçek gerekçesi nedir? Antrparantez ifade edeyim:
Yeni konulmak istenen isme bir itirazımız olamaz yani Türk tarihinde
önemli yeri olan bir isimdir ve nitekim Erzurumda da birçok yöremizde
Aziziye ismi kullanılmaktadır. Bu sadece, yöre halkının
isyanına, öfkesine, talebine tercüman olmak için, katıldığım
bir soruyu Sayın Bakanın cevaplamasını istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Korkmaz
S. NEVZAT
KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan,
aracılığınızla Sayın Bakana sormak istiyorum:
Optimal hizmet büyüklüğü göreceli ve soyut bir kavram olup bu
tasarıda son derece keyfî neticelere yol açmaktadır. Isparta ili
Yalvaç ilçesi Körküler Belediyesinin nüfusu 1.995. Diğer taraftan,
diğer il ve ilçeler de 2.001, 2.002 ve benzeri nüfusa sahip belediyeler.
Körküleri kaldırıyorsun, diğerinin tüzel kişiliği
devam ediyor. Bu durum adalet anlayışına uygun mudur?
Öte
yandan, bazı ilçeler var nüfusu 2 binin altına düşmüş,
optimal büyüklük statüsünden uzaklaşmış, küçük belediyelerden
daha çok rantabl olmayan kaynaklar kullanılıyor. Bu ilçelerin tüzel
kişiliğini de gereksiz mi buluyorsunuz? Merak ediyorum, bundan
sonraki süreçte bu ilçelerin tüzel kişiliğini de kaldıracak
mısınız?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Enöz
MUSTAFA
ENÖZ (Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, belediyesi kapatılan beldeler, belediyesini kaybeden vatandaşlarımız
-ki bunların sayısı çevresinde yaşayanlarla beraber 4
milyonu bulmaktadır- doğumdan ölüme kadar her türlü hizmetini
kesintisiz yirmi dört saat belediyesinden alan vatandaşlarımız,
saatleri sınırlı il özel idare memurlarına mahkûm
edilmeyecek midir? Bu hizmetlerin sağlıklı sunulabilmesini
nasıl garanti ediyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Cengiz...
MUSTAFA
KEMAL CENGİZ (Çanakkale) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Beş
yıldan beri mevcut iktidar, Avrupa Birliğine giden süreçte, özellikle
kayıtsız şartsız bu yolun takipçisi olduğunu ve her
zaman da olacağını ifade etmiştir. Özellikle, 2000
yılında Avrupa Birliğine katılan ülkelere daha önce gelen
kriterlere baktığımızda, işte ekonomik kriterler
açısından baktığımızda enflasyonun yüzde 3,
işsizliğin yüzde 4 ve köy nüfuslarının da yüzde 9
civarında olması gerektiği, özellikle Polonyanın yüzde 40
civarında olan köy nüfusuna da atıfta bulunarak Yüzde 40 olamaz,
Avrupa Birliği bir şehir toplumudur, kent kültürüdür.
Dolayısıyla, köy nüfuslarınızı
azaltacaksınız. denmiştir Avrupa Birliğince.
Bugün
bizim köy nüfusumuzu ve köy hinterlandımızı
genişlettiğimiz noktada, Avrupa Birliğine giden yolla mevcut
iktidar ters düşmüyor mu acaba? Sayın Bakanımızdan rica
etsek
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Cengiz.
Sayın
Yalçın
RIDVAN
YALÇIN (Ordu) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, on sekiz beldesi, belediyesi kapatılan Ordu adına
konuşuyorum.
Sayın
Bakanım, bu kapattığınız belediyelerin birçok
ekipmanı, iş makinesi, ambulansı, itfaiyesi ve hatta birçok
belediyenin belediye binası bile vatandaşlarımız
tarafından imece usulüyle yapılıyor ve bağışlar
suretiyle belediyeler bu taşınır malları kazanıyorlar.
Siz şimdi, bu taşınır, taşınmaz mallara,
belediyelere bağışlayanların rızası
dışında, el koymuş olmuyor musunuz? Bağışta
bulunan bu vatandaşlarımız Biz belediyeye
bağışlamıştık, bağışlama
irademizden rücu ediyoruz. derler ise bu malları
bağışlayanlara iade edecek misiniz?
Bir de
efendim, turizm bölgelerindeki belediyeler bakımından, asayiş ve
güvenlik bakımından diğer belediyelerimizdeki
değerlendirmeleri ilgili kurumlarla değerlendirmiş oldunuz mu
daha önce?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yalçın.
Sayın
Özkan
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Burdur) Burdur ilinin on beş beldesinde yaşayan
binlerin feryadını sizlere duyurmak istiyorum. Onlar şöyle
diyorlar: Doğduğumuz topraklarda doymak istiyoruz. Beldemizde
üreterek, kentli gibi yaşamak istiyoruz. Kentlerin varoşlarında
sorun olmak istemiyoruz.
Emekliliğini
beldesinde yaşamak isteyenlere, üretenlere, çoğaltanlara kulak
vermeden, bu yasayı geri çekmeyi düşünüyor musunuz?
Burdur
ilinde on beş belde sizleri izlemektedir. Burdurumuzun Büğdüzünden
Kozlucasına, Saldasına, Hasanpaşasına, Beyköyüne,
Çavdırına, Kozağacına, Bayırına,
Yusufçasına, İbecikine, Yeşilbaş köyüne,
Çanaklısına, Ürkütlüsüne, Kızılkayasına,
Gündoğdusuna, Çamlıkına aşığım, beldelerin
kapanmasına karşıyım.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Evet saygıdeğer arkadaşlarım, soru süremiz doldu.
Sayın
Bakanım, buyurun efendim.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; arkadaşlarımızın sorduğu sorulara
kısa kısa cevap vermeye çalışacağım.
Sayın
Coşkunun adrese dayalı nüfus kayıt sisteminin
karşılaştırılmasıyla ilgili bir sorusu var.
Biliyorsunuz,
değerli arkadaşlar, yine Hükûmetimiz döneminde, 2003 yılında, İçişleri
Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel
Müdürlüğü bünyesinde MERNİS sistemi hizmete
açılmıştı. Yani, vatandaşlık numarasına
dayalı, ama adresle karşılaştırması olmayan bir
sistemdi. Şimdi, yeni çalışmayla ki, Türkiye için -biraz önce
konuşmamda da ifade ettim- gerçekten çok çağdaş bir sistem
kurduk. Bu vatandaşlık numaraları, adresle karşılaştırarak
sistem oluşturuldu. Bunu Türkiye İstatistik Kurumu yaptı, alan
çalışmasını. Ama, Bakanlığımız
MERNİS sistemiyle karşılaştırılarak, MERNİS
kayıtlarıyla, şu anda Bakanlığımız
bünyesinde tamamlanmış oldu. Bütün, tabii, kamu
kurumlarımız, yerel yönetimlerimiz bu sistemden faydalanacaklar.
Sadece
nüfus kriteriyle sekiz yüz altmış üç belediyenin hükmi
şahsiyetinin kaldırılması yönündeki soru... Burada ifade
ettiğimiz gibi, değerli arkadaşlar, 2005 yılında
Belediye Kanununda bir kriter getirildi. Yüce Mecliste kabul edilmiş
Kanunda yeni belediye kurulması 5 bin nüfus kriterine bağlandı.
Diğer kriterler de olacak, ama nüfus olarak, nüfus büyüklüğü olarak
bundan sonra belediye kurulması 5 bin nüfus esasına dayalı. O
zaman bir hüküm daha getirildi: 2 binin altında nüfusu olan belediyelerin
de, işte bugün getirdiğimiz teklifte olduğu gibi, hükmi
şahsiyetinin kaldırılması. Yani, neticede Kanunda kabul
edilmiş bir kriter ve biz de şu anda onu uygulamış
oluyoruz.
Bu
tarihte güncellemeyle kaç belediye kurtuluyor, gibi bir soru var. Tabii, o
soruyu tam anlayamıyorum ama nüfus yılın başında
açıklanmış oldu ve bizim tasarı da o açıklamaya
dayalı. Bundan sonra -zaten Kanunda da var- sistem şöyle yürüyecek:
Nüfus sayımı yapılmayacak ülkemizde, ama her sene yıl
başında, ocak ayının başında güncellenmiş
şekliyle nüfus açıklaması resmî şekilde İstatistik
Kurumu tarafından yapılacak ve bütün resmî işlemler de,
diğer kararlar da yılın başında açıklanan o
nüfusa göre yapılmış olacak. Yani dolayısıyla şu
tarihten sonra, o, ocağın başındaki açıklamadan sonra
güncellemeyle ilgili yeni bir işlem yapılmayacak.
Tabii,
kapatılan belediyelerle ilgili kaynak sorunu ifadesi
Burada öyle bir
soru var. Biz, biraz önce konuşmamızda da ifade ettiğimiz gibi,
Köy Kanunumuzu da değiştirerek, bütün köylerimizle ilgili yeni bir
sistemi getirmek istiyoruz. Burada Fransa tartışması da oldu bir
nebze. Yani bu ülkelerde olduğu gibi, en küçük birimimize kadar hizmeti
yöneten, hizmeti getiren, hizmeti talep eden, hizmeti organize eden bir
yapıyı öngöreceğiz. Köy Kanunumuzda bu sistemi getireceğiz
ama şu anda, bu belediyelerimizle ilgili de, zaten, 2009 yılında
yapılan seçimlere kadar bütün bu belediyelerimiz
çalışmalarına devam edecek, başkanlarımız
başkanlıklarını devam ettirecek. 2009 Mart ayında
yapılacak yerel yönetimler seçiminde zaten yeni adaylar olacak veya yeni
seçimler olacak. O zamana kadar gelirlerinde falan da bir problem olmayacak. O
tarihten sonra da, tasarıda olduğu gibi, on yıl süreyle, zaten
bu beldelerimizin ödenekleri gönderilmiş olacak.
Burada
tabii, soru gibi sorulan ama aslında ifade ve hüküm taşıyan
ifadeler var, yani yargı taşıyan. Burada biz ciddi bir iş
yapıyoruz. Ne o belde halkıyla ne o belediye başkanlarıyla,
bu manada aşağılama gibi falan ifadelere katılmamız
mümkün değil. Aksine, biz, o vatandaşlarımıza daha fazla
hizmet götüreceğiz, bunun çabası içindeyiz. Ciddi bir yerel yönetim
organizasyonu yapılanması yapıyoruz. Onun için, öyle bir soruya
ve soru şeklindeki ifadeye katılmamız mümkün değil.
Erzurumla
ilgili: Tabii, Erzurumda yeni ilçeler kuruluyor. Erzurum, biliyorsunuz
büyükşehir ama ilk kademe belediyelerinden oluşuyordu, merkezde
ilçesi yoktu veya biraz uzakta bir ilçesi vardı, yeni bir planlamayla daha
çerçeveli, güzel ilçelerin kurulduğu bir ilimiz hâline geliyor.
Optimal
hizmet büyüklüğü izafi deniliyor. Tabii, optimal hizmet büyüklüğü
veya nüfus kriteri değerlendirilebilir, değişik nüfus kriterleri
alınabilir. İfade ettiğimiz gibi, bizim Belediye Kanunumuzda
-bu alandaki en temel kanunumuz- optimal nüfus büyüklüğü 5 bin olarak
alınmış. Eski kanunumuzda belediye kurulması 2 bin nüfus
kriterine bağlıydı. Dolayısıyla şu anda
Kanunumuzda olan -o zaman Meclisin takdir ettiği, 2005 yılında-
5 bindir, bundan sonra da yeni belediye kurulmasında bu esas alınacaktır.
Tabii, ilçeler de var, 2 binin altına nüfusu düşen. Yani ilçelerle
ilgili herhangi bir tasarrufumuz söz konusu değil, ne ilçelerin
kaldırılması ne de ilçe belediyeleriyle ilgili herhangi bir
tasarruf söz konusu değil, olmayacak da;onu ifade edeyim.
Kapatılan
belediyelerin vatandaşları il özel idarelerinin memurlarına
emanet edilecek
Hiç öyle olmayacak. Görecekler, siz de göreceksiniz
inşallah. Oralara hizmetleri biz daha iyi götüreceğiz.
Belediyelerimizin bugün çok zorlandığı alanlarda da
vatandaşlarımız daha iyi hizmet alacak. Biz Hükûmet olarak bunun
kararlılığı içindeyiz, bunu taahhüt ediyoruz. İl özel
idarelerimiz bünyesinde, daha dinamik mekanizmalarla, bu köylerimiz iyi hizmet
alacaklar, ondan eminiz.
Tabii,
burada önemli bir soru var. Bu belediyelerin mal varlıkları, araç
gereci, binaları -biliyorsunuz tasarının getirdiği hüküm-
il özel idarelerine bunların devredilmesidir. Ama tabii komisyonlar
kurulacak valilikler bünyesinde, il özel idareleri bünyesinde, valilerin
koordinasyonunda bunlar çalışacak. Bizim orada öngördüğümüz,
bütün araç gereç, hele bağış olanlar, iş makineleri -varsa-
hepsi o beldelerde, o köylerde kalacak, oraya hizmet üretecek ve oraya daha
fazlası verilecek, ekstrası verilecek.
İl
özel idarelerine, on yıl süreyle, kendi nüfuslarına göre
alacakları pay yine gönderilecek ve bu sadece o köyün, o beldenin
ihtiyaçları için harcanacak ve bunun denetimi de yapılacak. Şu
andaki aldıkları hizmetten daha fazla hizmet alacaklar, bunu ifade
ediyorum.
Cevaplandırmadığım
bir iki soru var burada, turizm beldeleriyle ilgili falan. Sadece şunu ifade
edeyim
Fırsat düştüğünde ifade edeyim, şimdi süre
bitmiş oldu.
Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Saygıdeğer
milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Yoklama istiyoruz efendim.
BAŞKAN
Evet, yoklama isteyen sayın milletvekili arkadaşların
isimlerini tespit edeyim: Sayın Kemal Anadol, Sayın Ensar Öğüt,
Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Sayın Önder Sav, Sayın Ali
Oksal, Sayın Hüseyin Ünsal, Sayın Enis Tütüncü, Sayın Atila
Emek, Sayın Ramazan Kerim Özkan, Sayın Birgen Keleş, Sayın
Nesrin Baytok, Sayın Yaşar Ağyüz, Sayın Akif Ekici,
Sayın Ahmet Ersin, Sayın Rıza Yalçınkaya, Sayın Bayram
Ali Meral, Sayın Rahmi Güner, Sayın Ali Koçal, Sayın Eşref
Karaibrahim, Sayın Ergün Aydoğan, Sayın Yaşar Tüzün,
Sayın Suha Okay.
Evet,
saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, ismini
kaydettiğim arkadaşlarımız lütfen yoklamaya
katılmasınlar.
Yoklama
için üç dakika süre vereceğim ve yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın Milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri (Devam)
3.- Büyükşehir Belediyesi
Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/529) (S. Sayısı:117)
(Devam)
BAŞKAN
- Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci
maddeyi okutuyorum:
BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ
SINIRLARI İÇERİSİNDE İLÇE KURULMASI VE
BAZI KANUNLARDA
DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA
KANUN TASARISI
İlçe
kurulması
MADDE 1-
(1) Aşağıda belirtilen esaslar çerçevesinde;
1.
Sofulu, Buruk, Kürkçüler, Baklalı, İncirlik ve Suluca ilk kademe
belediyelerinin tüzel kişilikleri kaldırılarak, ekli (1)
sayılı listede belirtilen mahalleler merkez olmak, aynı listede
adları yazılı köyler bağlanmak ve aynı adla bir
belediye kurulmak üzere Adana İlinde Sarıçam,
2.
Salbaş İlk Kademe Belediyesinin tüzel kişiliği
kaldırılarak, ekli (2) sayılı listede belirtilen mahalleler
merkez olmak, aynı listede adları yazılı köyler
bağlanmak ve aynı adla bir belediye kurulmak üzere Adana İlinde
Çukurova,
3.
Altınova, Sarayköy ve Sirkeli ilk kademe belediyelerinin tüzel
kişilikleri kaldırılmıştır. Altınova
İlk Kademe Belediyesinin Yıldırım Beyazıt ve Peçenek
mahalleleri ile Sarayköy ve Sirkeli belediyeleri Pursaklar İlk Kademe
Belediyesine katılmıştır. Pursaklar merkez olmak üzere
Ankara İlinde Pursaklar,
4. Aksu,
Pınarlı ve Yurtpınar ilk kademe belediyelerinin tüzel
kişilikleri kaldırılarak mahalleleri ile birlikte Çalkaya
İlk Kademe Belediyesine katılmıştır. Çalkaya merkez
olmak, ekli (3) sayılı listede adları yazılı belediye
ile köyler bağlanmak ve Çalkaya Belediyesinin adı Aksu olarak
değiştirilmek üzere Antalya İlinde Aksu,
5.
Düzlerçamı, Yeşilbayır ve Çığlık ilk kademe
belediyelerinin tüzel kişilikleri kaldırılarak mahalleleri ile
birlikte Döşemealtı İlk Kademe Belediyesine
katılmıştır. Döşemealtı merkez olmak ve ekli (4)
sayılı listede adları yazılı köyler bağlanmak üzere
Antalya İlinde Döşemealtı,
6. Varsak
İlk Kademe Belediyesinin tüzel kişiliği kaldırılarak
mahalleleri ile birlikte Kepez İlk Kademe Belediyesine
katılmıştır. Kepez merkez olmak ve ekli (5)
sayılı listede adları yazılı köyler bağlanmak
üzere Antalya İlinde Kepez,
7.
Beldibi ve Doyran ilk kademe belediyelerinin tüzel kişilikleri
kaldırılarak mahalleleri ile birlikte Konyaaltı İlk Kademe
Belediyesine katılmıştır. Konyaaltı merkez olmak ve
ekli (6) sayılı listede adları yazılı köyler
bağlanmak üzere Antalya İlinde Konyaaltı,
8.
Muratpaşa İlk Kademe Belediyesi merkez olmak üzere Antalya İlinde
Muratpaşa,
9.
Bağlar İlk Kademe Belediyesi merkez olmak ve ekli (7)
sayılı listede adları yazılı köyler bağlanmak
üzere Diyarbakır İlinde Bağlar,
10.
Kayapınar İlk Kademe Belediyesi merkez olmak ve ekli (8)
sayılı listede adları yazılı köyler bağlanmak üzere
Diyarbakır İlinde Kayapınar,
11.
Bağıvar ve Çarıklı ilk kademe belediyelerinin tüzel
kişilikleri kaldırılarak mahalleleri ile birlikte Sur İlk
Kademe Belediyesine katılmıştır. Sur merkez olmak, ekli (9)
sayılı listede adları yazılı belediye ve köyler
bağlanmak üzere Diyarbakır İlinde Sur,
12.
Yenişehir İlk Kademe Belediyesi merkez olmak ve ekli (10)
sayılı listede adları yazılı köyler bağlanmak
üzere Diyarbakır İlinde Yenişehir,
13.
Kazım Karabekir İlk Kademe Beledi-yesinin tüzel kişiliği
kaldırılarak mahalleye dönüştürülmüştür. Palandöken
Belediyesi ve ekli (11) sayılı listede adları yazılı
mahalleler merkez olmak ve aynı listede adları yazılı
köyler bağlanmak üzere Erzurum İlinde Palandöken,
14.
Dadaşköy ve Dumlu ilk kademe belediyelerinin tüzel kişilikleri
kaldırılarak mahalleleri ile birlikte Yakutiye İlk Kademe
Belediyesine katılmıştır. Yakutiye Belediyesi ve ekli (12)
sayılı listede adları yazılı mahalleler merkez olmak
ve aynı listede adları yazılı köyler bağlanmak üzere
Erzurum İlinde Yakutiye,
15.
Odunpazarı İlk Kademe Belediyesi merkez olmak ve ekli (13)
sayılı listede adları yazılı köyler bağlanmak
üzere Eskişehir İlinde Odunpazarı,
16.
Çukurhisar ve Muttalip ilk kademe belediyelerinin tüzel kişilikleri
kaldırılarak mahalleleri ile birlikte Tepebaşı İlk
Kademe Belediyesine katılmıştır. Tepebaşı merkez
olmak ve ekli (14) sayılı listede adları yazılı köyler
bağlanmak üzere Eskişehir İlinde Tepebaşı,
17. Boğazköy, Bolluca, Durusu,
Hadımköy, Haraççı ve Taşoluk ilk kademe belediyelerinin tüzel kişilikleri
kaldırılarak ve ekli (15) sayılı listede adları
yazılı mahalleler ile mahalle kısımları Arnavutköy
İlk Kademe Belediyesine katılmıştır. Ekli (15)
sayılı listede adları yazılı mahalleler ile mahalle
kısımları merkez olmak ve aynı listede adları yazılı
köyler bağlanmak üzere İstanbul İlinde Arnavutköy,
18. Ekli
(16) sayılı listede adları yazılı mahalleler ile
mahalle kısımları merkez olmak ve aynı adla bir belediye
kurulmak üzere İstanbul İlinde Ataşehir,
19.
Bahçeşehir İlk Kademe Belediyesinin tüzel kişiliği
kaldırılarak ekli (17) sayılı listede adları
yazılı mahalleler ile mahalle kısımları merkez olmak,
aynı listede adları yazılı köyler bağlanmak ve
aynı adla bir belediye kurulmak üzere İstanbul İlinde
Başakşehir,
20.
Gürpınar ve Yakuplu ilk kademe belediyelerinin tüzel kişilikleri
kaldırılarak ekli (18) sayılı listede adları
yazılı mahalleler ile mahalle kısımları Beylikdüzü
İlk Kademe Belediyesine katılmıştır. Ekli (18)
sayılı listede adları yazılı mahalleler merkez olmak
üzere İstanbul İlinde Beylikdüzü,
21.
Alemdağ, Ömerli ve Taşdelen ilk kademe belediyelerinin tüzel
kişilikleri kaldırılarak ekli (19) sayılı listede
adları yazılı mahalleler ile mahalle kısımları
Çekmeköy İlk Kademe Belediyesine katılmıştır. Ekli
(19) sayılı listede adları yazılı mahalleler ile
mahalle kısımları merkez olmak ve aynı listede adları
yazılı köyler bağlanmak üzere İstanbul İlinde
Çekmeköy,
22.
Kıraç İlk Kademe Belediyesinin tüzel kişiliği
kaldırılarak Esenyurt İlk Kademe Belediyesine
katılmıştır. Ekli (20) sayılı listede adları
yazılı mahalleler ile mahalle kısımları merkez olmak
üzere İstanbul İlinde Esenyurt,
23.
Samandıra, Sarıgazi ve Yenidoğan ilk kademe belediyelerinin
tüzel kişilikleri kaldırılarak, ekli (21) sayılı
listede adları yazılı mahalleler ile mahalle
kısımları merkez olmak, aynı listede adları
yazılı köyler bağlanmak ve aynı adla bir belediye kurulmak
üzere İstanbul İlinde Sancaktepe,
24. Ekli (22) sayılı listede
adları yazılı mahalleler ile mahalle kısımları
merkez olmak ve aynı adla bir belediye kurulmak üzere İstanbul
İlinde Sultangazi,
25. Ekli (23) sayılı listede
adları yazılı mahalleler merkez olmak ve aynı adla bir
belediye kurulmak üzere İzmir İlinde Bayraklı,
26. Ekli
(24) sayılı listede adları yazılı mahalleler merkez
olmak, aynı listede adları yazılı köyler bağlanmak ve
aynı adla bir belediye kurulmak üzere İzmir İlinde
Karabağlar,
27.
Yeniköy, Bahçecik, Yuvacık ve Kullar ilk kademe belediyelerinin tüzel
kişilikleri kaldırılarak mahalleleri ile birlikte
Karşıyaka İlk Kademe Belediyesine katılmıştır.
Karşıyaka Belediyesi ile ekli (25) sayılı listede
adları yazılı mahalle kısımları merkez olmak,
aynı listede adları yazılı köyler bağlanmak ve Karşıyaka
Belediyesinin adı Başiskele olarak değiştirilmek üzere
Kocaeli İlinde Başiskele,
28.
Şekerpınar İlk Kademe Belediyesinin tüzel kişiliği
kaldırılarak mahalleleri ile birlikte Çayırova İlk Kademe
Belediyesine katılmıştır. Çayırova Belediyesi ve ekli
(26) sayılı listede adları yazılı mahalleler merkez
olmak üzere Kocaeli İlinde Çayırova,
29.
Darıca İlk Kademe Belediyesi ve ekli (27) sayılı listede
adları yazılı mahalleler merkez olmak üzere Kocaeli İlinde
Darıca,
30. Tavşancıl İlk Kademe
Belediyesinin tüzel kişiliği kaldırılarak mahalleleri ile
birlikte Dilovası İlk Kademe Belediyesine
katılmıştır. Dilovası merkez olmak ve ekli (28)
sayılı listede adları yazılı köyler bağlanmak
üzere Kocaeli İlinde Dilovası,
31. Kuruçeşme, Bekirpaşa, Alikahya ve
Akmeşe ilk kademe belediyelerinin tüzel kişilikleri
kaldırılarak mahalleleri ile birlikte Saraybahçe İlk Kademe
Belediyesine katılmıştır. Saraybahçe merkez olmak, ekli
(29) sayılı listede adları yazılı mahalle
kısımları ile köyler bağlanmak ve Saraybahçe Belediyesinin
adı İzmit olarak değiştirilmek üzere Kocaeli İlinde
İzmit,
32.
Uzunçiftlik, Uzuntarla, Eşme, Acısu, Maşukiye, Büyükderbent,
Arslanbey, Sarımeşe ve Suadiye ilk kademe belediyelerinin tüzel
kişilikleri kaldırılarak mahalleleri ile birlikte Köseköy
İlk Kademe Belediyesine katılmıştır. Köseköy
Belediyesi merkez olmak, ekli (30) sayılı listede adları
yazılı köyler bağlanmak ve Köseköy Belediyesinin adı
Kartepe olarak değiştirilmek üzere Kocaeli İlinde Kartepe,
33.
Adanalıoğlu, Arpaçsakarlar, Bahçeli, Dikilitaş, Karacailyas,
Kazanlı, Yalınayak, Yenitaşkent, Bağcılar ve Huzurkent
ilk kademe belediyelerinin tüzel kişilikleri kaldırılarak
mahalleleri ile birlikte Akdeniz İlk Kademe Belediyesine
katılmıştır. Akdeniz merkez olmak ve ekli (31)
sayılı listede adları yazılı köyler bağlanmak
üzere Mersin İlinde Akdeniz,
34.
Davultepe, Tece ve Kuyuluk ilk kademe belediyelerinin tüzel kişilikleri
kaldırılarak mahalleleri ile birlikte Mezitli İlk Kademe
Belediyesine katılmıştır. Mezitli merkez olmak ve ekli (32)
sayılı listede adları yazılı belediyeler ve köyler
bağlanmak üzere Mersin İlinde Mezitli,
35.
Dorukkent İlk Kademe Belediyesinin tüzel kişiliği
kaldırılarak mahalleleri ile birlikte Toroslar İlk Kademe
Belediyesine katılmıştır. Toroslar merkez olmak ve ekli
(33) sayılı listede adları yazılı belediyeler ve
köyler bağlanmak üzere Mersin İlinde Toroslar,
36. Çiftlikköy İlk Kademe Belediyesinin
tüzel kişiliği kaldırılarak mahalleleri ile birlikte
Yenişehir İlk Kademe Belediyesine katılmıştır.
Yenişehir merkez olmak ve ekli (34) sayılı listede adları
yazılı köyler bağlanmak üzere Mersin İlinde Yenişehir,
37. Güneşler
İlk Kademe Belediyesinin tüzel kişiliği kaldırılarak
mahalleleri ile birlikte Adapazarı İlk Kademe Belediyesine
katılmıştır. Adapazarı merkez olmak ve ekli (35)
sayılı listede adları yazılı köyler bağlanmak
üzere Sakarya İlinde Adapazarı,
38.
Nehirkent ve Hanlı ilk kademe belediyelerinin tüzel kişilikleri
kaldırılarak mahalleleri ile birlikte Arifiye İlk Kademe
Belediyesine katılmıştır. Arifiye merkez olmak ve ekli (36)
sayılı listede adları yazılı köyler bağlanmak
üzere Sakarya İlinde Arifiye,
39. Bekirpaşa
ve Çaybaşıyeniköy ilk kademe belediyelerinin tüzel kişilikleri
kaldırılarak mahalleleri ile birlikte Erenler İlk Kademe
Belediyesine katılmıştır. Erenler merkez olmak ve ekli (37)
sayılı listede adları yazılı köyler bağlanmak
üzere Sakarya İlinde Erenler,
40. Kazımpaşa ve Yazlık ilk
kademe belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılarak
mahalleleri ile birlikte Serdivan İlk Kademe Belediyesine
katılmıştır. Serdivan merkez olmak ve ekli (38) sayılı
listede adları yazılı mahalle ve kısımlar ile köyler
bağlanmak üzere Sakarya İlinde Serdivan,
41. Atakent, Kurupelit, Altınkum, Çatalçam
ve Taflan ilk kademe belediyelerinin tüzel kişilikleri
kaldırılarak mahalleleri ile birlikte Atakum İlk Kademe
Belediyesine katılmıştır. Atakum merkez olmak ve ekli (39)
sayılı listede adları yazılı köyler bağlanmak
üzere Samsun İlinde Atakum,
42. Canik İlk Kademe Belediyesi merkez
olmak ve ekli (40) sayılı listede adları yazılı köyler
bağlanmak üzere Samsun İlinde Canik,
43. Gazi
ve Yeşilkent ilk kademe belediyelerinin tüzel kişilikleri
kaldırılarak mahalleleri ile birlikte İlkadım İlk
Kademe Belediyesine katılmıştır. İlkadım merkez
olmak ve ekli (41) sayılı listede adları yazılı köyler
bağlanmak üzere Samsun İlinde İlkadım,
adlarıyla
kırküç ilçe kurulmuştur.
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Sayın Başkanım, düzeltme talebimiz var.
BAŞKAN
Buyurun.
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) 18 sayılı listede bir sıralama, teselsül
hatası var. Onlar, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10 olarak
21
sayılı listede Paşaköyün
Orada Paşaköy Köyün
olmuş, Paşaköyün, bir ün eklenecek. Bir de 34 sayılı
listede yine bir teselsül, sıralama hatası var. O da yine 1, 2, 3, 4,
5, 6, 7, 8 şeklinde düzeltilecek Başkanım. Bir de 43
sayılı liste de yine aynı şekilde sıralama hatası
var.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, Komisyonda yarım
saatte geçerse, arkadan burada düzeltirsiniz!
BAŞKAN
Arkadaşlar, sakin olalım, sabaha kadar buradayız, çalışmalarımızı
sürdüreceğiz. Onun için, heyecana gerek yok.
Evet,
İç Tüzükün 60ıncı maddesine göre Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkan Vekili Sayın Mehmet Şandırın bir söz
talebi vardır.
Sayın
Şandır, buyurun.
IX.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, kırk üç fıkralık metnin bir madde
hâlinde görüşülmesinin sağlıklı olamayacağına
ilişkin açıklaması
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Tabii bu
kanunun görüşmelerinin tüm devreleri, tüm aşamalarında bir
farklılık var; hazırlanmasında, görüşmelerin
yapılmasında. 1inci maddede kırk üç tane fıkra var,
kırk üç tane. Şimdi bunları
bir madde kapsamında görüşüyoruz, bunlarla kırk üç tane
ilçe kuruyoruz. Her ilçe birçok milletvekilini ilgilendirmektedir. Konuyla
ilgili, işte Sayın Komisyon Başkanımızın da
düzeltme, redakte yaptığı gibi değişiklik önergeleri
var. Yani gerçeğe uymayan, fiziki yapıya uymayan durumlar var,
bunların düzeltilmesi gerekiyor. Bu konuda ilçelerden gelen, çevreden
gelen, illerden gelen şikâyetler var, bunların dillendirilmesi
gerekiyor. Ama bir madde kapsamında yedi önerge vereceğiz.
İşte, gruplar adına birer kişi konuşacak,
şahıslar adına da birer kişi konuşacak. Dolayısıyla
görüşme sağlıklı ve tamam olamayacak.
Biz bir
usul tartışması açmayı çok gerekli görmedik, yani bir
gerginlik yaşanmasın diye. Ama bu durum yanlış
olmuştur. Sayın Komisyonun, Sayın Hükûmetin ve iktidar partisi
grubu yöneticilerinin dikkatine sunmak için söz istemiştik, teşekkür ediyorum
size, söz verdiniz. Bu madde kırk üç fıkralık bir madde. Bu
maddenin bir kanun maddesi kapsamında görüşmeye açılması
yanlış olmaktadır. Yeterli bir görüşme
yapılamayacağı kanaatindeyiz. Bunu kamuoyunun ve Genel Kurulun
dikkatine sunmak için söz aldım.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Şandır.
Sayın
Anadol, buyurun.
2.- İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol,
kırk üç fıkralık metnin bir madde hâlinde görüşülmesinin
sağlıklı olamayacağına ilişkin
açıklaması
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Sayın Başkanım, söz verdiğiniz için
teşekkür ederim.
Şunu
ifade etmek istiyorum: Şu anda konuştuğumuz,
tartıştığımız konu Komisyonu da akamete
uğrattı. Komisyonda aynı şeyler
tartışıldı. Derdimizi anlatamadığımız
için üç muhalefet partisi olarak ayrı ayrı Komisyonu terk ettik.
Neden terk ettik? Geçmiş uygulamalar Komisyon Başkanını
veya Meclis Başkanlık Divanını haklı gösterebilir.
Vaktiyle bir listeyle, bir oylamayla yüz ilçe birden yasalaşmış
olabilir, yüz ilçenin kurulması birden yasalaşmış olabilir.
Beş ilçe, on ilçe, elli ilçe
Ama kötü misal emsal olmaz, akla
mantığa ters bir hukuk kuralı olmaz.
Şimdi,
burada kırk üç tane ilçe ihdas ediliyor, çok önemli bir olay. Şimdi,
ben İzmir Milletvekili olarak Bayraklıda ilçe kurulmasına
karşı değilim. Ama birtakım hesaplarla
Karşıyakadaki Doğançay, Emek, Gümüş Pala, Onur, Nafiz
Gürman, Postacılar, Soğukkuyu, Yamanlar, Turan mahallelerinin bu yeni
kurulan Bayraklı ilçesine dâhil edilmesine karşıyım. Ne
yapacağım? Bir önerge vereceğim bir milletvekili olarak. Bunun
başka çaresi var mı? Hayır, bana bu imkân tanınmıyor.
Kırk üç tane ilçeye ya evet diyeceksin ya hayır diyeceksin,
başka olanak tanınmıyor. Bu, hukuka aykırıdır,
mantığa aykırıdır ve vicdana aykırı bir
şeydir. Yani bu mantık geçen dönem de yürüdü. Bir Anayasa
değişikliği geldi önümüze, yirmi beş yaşındaki
Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının seçilme hakkı ve 2/B
Ya
ikisine birden evet diyeceksin ya ikisine birden hayır diyeceksin.
Biri seçilmeyle ilgili, öbürü ormanla ilgili.
Şimdi,
bizi öyle bir durumda bırakıyor bu uygulama. Milletvekilleri, özgürce,
temsil ettiği vilayetin ve halkın, milletin sözcülüğünü
yapamıyor, öneride bulunamıyor. Bakın, İç Tüzük 87nin
altıncı fıkrası: Değişiklik önergeleri gerekçeli
olarak verilir. Değişiklik önergeleri ve gerekçeleri beş yüz
kelimeden fazla ise, önerge sahibi önergesini beş yüz kelimeyi geçmeyen
açıklama yapmak zorundadır. Peki, nasıl önerge
verilemeyeceğini söylemiş de nasıl kanun maddesi
düzenlenmeyeceğini söylememiş İç Tüzük. Şimdi, şu 1inci
maddeye bakın. Vicdanınıza, insafınıza
bırakıyorum. Böyle madde olur mu? O zaman, mesela bin maddelik, bin
küsur maddelik Ticaret Kanununa
Madde 1 diyelim, altına fıkra
fıkra, bin maddeden ibaret olsun; 2nci madde yürürlük, 3üncü madde
yürütme
Ne yapacak vatandaş o zaman? Farkı yok bunun Sayın
Başkan. E, o zaman
Akıllarına düşürmek
O zaman bu
uygulamayı bir sorgulamak gerekir. Evet-hayır yoluyla bunu yaparsak
ülkemizin esenliği için, demokrasisi için, hukuk için büyük bir
yanlış yapmış oluyoruz. Onu arz etmek istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Anadola ve Sayın Şandıra teşekkür ediyorum.
Bu
hususta Genel Kurulu bilgilendirmek istiyorum.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, tasarının 1inci maddesi ile
kırk üç ilçe kurulmaktadır, doğrudur. Bunu zaten bütün
milletvekili arkadaşlarımız da takip etmişlerdi. 2 Grup
Başkan Vekili arkadaşımız bu husustaki görüşlerini
ifade ettiler. Burada arkadaşlarımızla bu hususu müzakere ettik
ve elimdeki bir kısım dokümanlar arkadaşlarım
tarafından getirildi. Sayın Anadol da kısmi olarak buna
değindi. Örnek olarak, 19/6/1987 tarihinde kabul edilen 3392
sayılı Kanunun 1inci maddesiyle yüz üç ilçe kurulmuştur.
15/6/1989 tarihinde kabul edilen 3578 sayılı Kanunun 1inci
maddesiyle beş ilçe, 2nci maddesiyle dört il kurulmuştur. 9/5/1990
tarihinde kabul edilen 3644 sayılı Kanunun 1inci maddesiyle yüz
otuz bir ilçe kurulmuştur. Bu kanunların görüşme
tutanaklarına bakıldığında, tek madde olarak
görüşülüp Genel Kurul tarafından kabul edildiği görülür.
Başkanlığın
tutumu, mevcut tasarının 1inci maddesinin tek madde olarak
görüştürülmesi şeklindedir. Bu hususta muhalefet partisi milletvekili
arkadaşlarımıza, Başkanlık, elinden geldiğince
-İç Tüzükün imkânlarını da kullanacak- görüşlerini
açıklamak için gerekli toleransı gösterecektir.
Bunu bilgilerinize
arz ediyorum.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri (Devam)
3.- Büyükşehir Belediyesi
Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/529) (S.
Sayısı:117) (Devam)
BAŞKAN
- Şimdi, 1inci madde üzerinde ilk konuşmacı olarak Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına, Bilecik Milletvekili Sayın Yaşar
Tüzüne söz veriyorum.
Sayın
Tüzün, buyurun efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU
ADINA YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; 117 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 1inci maddesi üzerine, grubum olan Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bildiğiniz gibi 1inci madde
Benim de
konuşmamda üzerine değineceğim önemli konuları az önce 2
Grup Başkan Vekilimiz detaylı bir şekilde anlattılar.
1inci madde, gerçekten, kanun yapma tekniğine uygun olmayan bir madde.
Bildiğiniz gibi bu maddede, kırk üç tane yeni ilçe kuruyoruz ve -her
ilçe, ilk kademe ilçesi kendi ili ayrı ilde olduğu için- her bir
milletvekilinin de kendi seçim bölgesinde kendi iliyle ilgili görüşlerini
burada geniş bir şekilde belirtmesi gerekiyordu. Ancak az önce Sayın
Kâtip Üye arkadaşımızın da okuduğu gibi, bize verilen
süreden daha fazla orada maddenin okunması ve yine kısa bir süre
sonra Komisyon Başkanın bu konuda değişiklik
düşüncesini söylemesi, bu kanunun ne kadar aceleye geldiğini ve bir
oldubitti mantığıyla Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine
geldiğini görüyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, bu kanunu özet olarak tarif edecek olursak, bir mizah
kültürümüzde yer almış olan -hepinizin de
hatırladığı gibi- hani, bir zamanlar Millî Eğitim
Bakanımızın Şu okullar olmasa Millî Eğitim
Bakanlığı ne güzel idare edilir. dediği ile sizin
yaptıklarınız maalesef örtüşmektedir. Şimdi bu cümleyi
dikkate aldığımızda bunun espri olarak çıkıp hayata
geçtiğini de düşünürsek, şimdi de sizler, iktidar partisi nerede
sorun var, bu sorunların çözüme girmesi konusunda yasa çıkarması
gerekirken Kapatalım, yok sayalım, terk edelim
Geçtiğimiz
22nci Dönem Parlamentosunda da, birçok ilçemizde bulunan adliye
binalarını kapatarak, ilçenin kendine özgü özelliklerini yok sayarak
bu ilçelerimizde bunları kapattınız, şimdi ise yine sekiz
yüz altmış üç tane belediyemizi maalesef kapatıyorsunuz.
Değerli
arkadaşlarım, burada şunun altını çizerek bu konuya
özellikle değinmek istiyorum. Bildiğiniz gibi, ülkemizde bulunan üç
bin iki yüz yirmi beş belediyenin temsil edildiği bir Türk
Belediyeler Birliği var. Bu Belediyeler Birliğinin Başkanı,
Adalet ve Kalkınma Partisinden seçilen, aynı zamanda, Adana
Büyükşehir Belediye Başkanının, maalesef, kendi
belediyeleri kapatılırken, bugüne kadar, bu saate kadar hiçbir
açıklama yapmaması tüm belediyeler adına üzüntü vericidir.
Yine,
bölge belediyelerine baktığınızda, Marmara ve
Boğazları Belediyeler Birliği, Ege Belediyeler Birliği,
Akdeniz Belediyeler Birliği gibi, ülkemizde birçok belediyeler
birliğinin olduğunu düşündüğümüzde ve bunların da
yönetim kurulları ve başkanlarının siyasi iktidardan tarafa
olduğundan dolayı, yine hiçbir açıklama yapmamaları
gerçekten büyük üzüntü vericidir.
Değerli
arkadaşlarım, bu kapanan sekiz yüz altmış üç belediye,
aşağı yukarı, beş yıldır kendine gelen
paylardan -İller Bankasından kesinti yaparak- belediyelerin
varlığını hissettirebilmek için, hemen yanı
başımızda, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yanında bir
gayrimenkul alarak, tabelasını da oraya takarak, Türk Belediyeler Birliği
binasını belediyelerin hizmetine kazandıracağım
derken, maalesef, hizmet binası olarak orada ışıklı
levhalarıyla gününü gün etmekte olan başta Birlik Başkanı
ve yönetim kurulu üyelerini bu yüce Meclisten
kınadığımı belirtmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bildiğiniz gibi, 2 bin nüfusun altındaki
belediyelerin kapanması bu bölgede yaşayan 1 milyon 200 bine
yakın insanımızı belediyesiz bırakmaktadır.
Belediye başkanını sadece maaş mekanizmasıyla geçinen
bir yurttaş olarak düşünürseniz bunda büyük yanılgı
hissedeceğinizi tahmin ediyorum. Belediye başkanı, o kentin, o
beldenin, o yörenin her şeyi, annesi, babası, büyüğü, aile
reisi, dolayısıyla orada olan biten her şeyden kendisinin
sorumlu olduğunun farkındadır. Kuşkusuz, o bölgede
yaşayan, o kentte, o beldede yaşayan vatandaşımız da
benim verdiğim her türlü vergi, benim ödediğim su parası, benim
ödediğim vergi beyannamesi, emlak vergisi bana hizmet olarak dönüyor
diyerek daha fazla belediyesine sahip çıkmaktadır.
Şimdi,
bu yasanın Türkiye Büyük Millet Meclisine geliş şeklini hepimiz
biliyoruz. Anlayamadığım bir şey var: Burada geçmişte
belediye başkanlığı yapmış çok değerli
arkadaşlarım var, yani değerli arkadaşlar, özellikle
belediye başkanlığı yapmış arkadaşlarım
bu kanunu, bu tasarıyı nasıl savunurlar, nasıl gelip de
burada sekiz yüz altmış üç belediyenin kapanmasına oy verirler,
bunu anlamak mümkün değil, gerçekten değil. Yani burada yapılan
uygulamaların detayına girmek istemiyorum ancak bildiğiniz gibi
2000 nüfus sayımına göre 2 bin nüfusun altında olan o
geçmişteki üç yüz kırk üç belediyeye bir şans
tanınmıştı. Özellikle TÜİKin yapmış
olduğu bu adrese dayalı sayımdan sonra nüfusu 1.500ün üstünde
olan bu belde belediyelerimize belirli bir süre tanıyıp -yani üç ay,
altı ay süre içerisinde- 6 kilometre, 10 kilometre veya 5 kilometre
paralelinde bulunan köylerde referandum yaparak nüfuslarını 2 bine
çıkarmaları için bir zaman tanımış olsaydık,
gerçekten bu kadar zayiat verilmeyecekti. Ama bu kadar oldubittiye gelmesinin
sebebini iktidar partisinin yetkililerinden şu ana kadar duyduk, bundan
sonra da duymaya devam edeceğiz.
Değerli
arkadaşlarım, yine özellikle iktidar partisinin temsilcileri
ısrarla gelip Sekiz yüz altmış üç belediyenin işte
beş yüze yakını, dört yüz doksan üç tanesi bizim partili belediyemiz,
biz kendi ayağımıza kurşun sıkar mıyız.
söylemiyle -bir takiye sözcüğü içerisiyle- karşı
karşıya kalmışlardır.
Değerli
arkadaşlarım, siz yüzde 57sine sahip olduğunuz belediyelerin
şimdi bu kanunla yüzde 100üne sahip olmak istiyorsunuz. Çünkü yerel
yönetimi yok sayarak, orada belediye başkanlarını ikinci plana
iterek, kendi atadığınız kaymakamların ve kendi
atadığınız il özel idaresi genel sekreterlerinin emrine
sokacaksınız bu beldeleri. Dolayısıyla yüzde 57sine
değil, bu beldelerin yüzde 100 yönetim şansını elinize
geçirmiş olacaksınız. Yani burada Efendim, çoğunluk bizde,
biz kendi partili belediyelerimizi kapatıyoruz. anlayışı,
bana göre bir takiye anlayışıdır. Dolayısıyla
sizin buradaki beyninizin altında yatan gerçek, bu belediyelerin yüzde
100üne sahip olmanız düşüncesidir.
Değerli
arkadaşlarım, çağdaş dünya yerel yönetimlerinin şöyle
genel sayılarına baktığımızda, bildiğiniz
gibi, Türkiyede 22 bine yakın kişiye 1 belediye düşerken,
bildiğiniz gibi, yine, Fransada 1.700, İtalyada 7.800,
İspanyada da 7 bine yakın kişiye 1 belediye düşüyor.
Peki, bu
örnek nereden çıktı? Özellikle Genel
Başkanınızın, geçmişte belediye
başkanlığı yapmış, birlikte belediye
başkanlığı yaptığımız bir arkadaşın,
belediye kökenli bir genel başkanın ve başbakanın, bu
modeli hangi gerekçelerle Türkiye Büyük Millet Meclisine getirdiğini
anlamak, kabul etmek mümkün değil.
Ben, bu
tasarı gündeme geldikten sonra, kamuoyunda konuşulduktan sonra,
yapmış olduğum araştırmada, sadece ve sadece dünyada
işte Malezya örneğini ve sizin herhâlde kafanızın
arkasındaki bu örneği Türkiyeye model olarak sokmak
istediğinizin en somut anlayışı ve kanunu budur
değerli arkadaşlar.
Şimdi,
bakınız, Malezyada 9 şehir konseyi var, 34 tane belediye var,
101 tane de bölgesel konsey var.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Tüzün, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
YAŞAR
TÜZÜN (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi,
şehirleri başkanlar, belediyeleri ve bölgeleri başbakan
yönetiyor. Yani şimdi sizin Türkiyede uygulamak istediğiniz model,
anlayış, tüm Türkiyeye Başbakanın iki
dudağının arasında hizmet götürmesi
anlayışıysa, bu anlayışın yanlış
olduğunu, bu anlayışın Türkiyede
olamayacağını, buna başta muhalefet partileri bizler ve
Anayasa Mahkememizin karşı olacağını belirtiyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Tüzün, teşekkür ederim.
Madde
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili
Mustafa Enöz.
Sayın
Enöz, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU
ADINA MUSTAFA ENÖZ (Manisa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Büyükşehir Belediyesi Sınırları
İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 1inci maddesi üzerine söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyeti Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına saygıyla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, devletler, verdikleri kamu hizmetleri kapsamında
kendilerini gözden geçirerek yeniden yapılanma fikirlerini ortaya
koymalı ve bu rekabette geri kalmamaları gerekmektedir.
Sayın
milletvekilleri, kamu yönetiminde yeniden yapılanma, sürdürülebilir
gelişme ve vatandaş odaklı hizmet
anlayışının uygulamaya konulması son derece önemlidir.
Bilgi çağı toplumunun katılımcılık,
şeffaflık, hesap verebilirlik gibi ilkelere sahip olan yönetim
anlayışı, kendisini her alanda olduğu gibi her türlü hizmet
alımında da göstermektedir. Son yıllarda gelişen teknoloji
ile birlikte yerel yönetimlerde de değişimler meydana gelmiş,
yerel halkın istek ve ihtiyaçlarını yerine getirmek
amacıyla yeni hizmet anlayışı geliştirilmeye
başlanmıştır. Hizmetlerin yerine getirilmesinde dikkat
edilmesi gereken önemli noktalardan birisi, bu hizmetlerin yerine getirilmesinde
insanlarımızın memnuniyetinin ne derece sağlanabildiğini
ölçmek, hizmet yerine getirilirken yapılan hataları görmek ve bu
hataları düzeltici faaliyetlerde bulunmaktır.
Yaşadığımız çağda dünyanın bir ucundan öbür
ucuna kadar, insanlar birbirinin yaşam standartlarını çok çabuk
öğrenebilmektedirler. Özellikle kalkınmış ülke
insanlarının kamu ve yerel hizmetlerden nasıl etkili ve sürekli
olarak faydalandıkları diğer insanlar tarafından
görülmektedir. Bu yüzden, küreselleşme sürecini yaşayan çağımızda
halkın beklenti ve ihtiyaçlarına cevap verme görevinde olan kamu ve
yerel yönetimler, giderek yeniden yapılanma ve etkinliğin
arttırılması çalışmalarına ihtiyaç
duymaktadırlar. Küreselleşmeyle birlikte yönetim
anlayışları değişmekte ve bu değişim
beraberinde yeni değerleri ortaya çıkarmaktadır.
Sayın
milletvekilleri, geçmiş yıllarda merkezden yönetim sistemi daha
yararlı görülerek, ekonomik gelişme üzerindeki denetimin daha
hızlı ve etkili yapılması savunulmakta idi. Bugün dünyada
ve ülkemizde zamanla merkezden yönetimin birtakım savurganlıklara
yol açtığı, haksız kayırmacılığa neden
olduğu tecrübesi yaşanarak, bu durumun dünyadaki örnekleri de
dikkate alınmış, dolayısıyla, yerinden yönetim ilkesi
benimsenmiştir. Vatandaşlar yerel yönetimleri, kendilerine daha
yakın ve sorunlarına daha çabuk ve etkili çözümler üretebilecek
kuruluşlar olarak görmektedirler.
Bilindiği
gibi belediyeler, sorumluluk alanları içerisinde
insanlarımızın ihtiyaç duyduğu her konuda çözüm
arayışı içinde olmaktadırlar. Tarımsal sulama, çöp
toplamak, park, bahçe, çevre düzenlemeleri yapmak, kanalizasyon ve içme suyu
gibi altyapı sorunlarını çözmek, sağlık ve spor
tesisleri kurmak, afetlerden etkilenen ailelere yardım etmek, çocuk,
yaşlı, engellilerin bakılıp korunması gibi hizmetleri
yerine getirmek ve buna benzer birçok sorunun çözümünde ilk akla gelen
belediyelerdir. Şimdi, kapattığınız belediyelerin
yerine ikame edilen ve yapılacak olan bu işleri özel idarelerin tam
ve zamanında yapacağını zannediyorsanız
yanıldığınızı çok yakında
anlayacaksınız.
Sayın
milletvekilleri, bunlar yapılırken, hiçbir ekonomik, sosyal ve
psikolojik etki analizleri yapılmamış, yöre halkının
görüş ve düşünceleri, ihtiyaçları ve talepleri
sorulmamış, kaldırılan, kurulan veya birleştirilen
belediyelerle ilgili değişikliklerin neden yapılması
gerektiği açıklıkla ifade edilmemiştir. Bu düzenlemeler o
yörede yaşayan insanlarımızın yaşam
şartlarında asla bir iyileşme sağlamayacaktır. Sadece
Bütçeye yük getiriyor. diye böyle bir düzenlemeye gitmenin hakkaniyetle bağdaşır
bir yönü bulunmamaktadır.
Sayın
milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz 117 sıra sayılı
yasanın 1inci maddesinde otuz beş ilk kademe belediyesinin ilçe
belediyesine dönüşmesi, mahallelerin birleştirilmesi suretiyle sekiz
ilçe belediyesiyle beraber toplam kırk üç yeni ilçenin kurulması, iki
yüz otuz dokuz ilk kademe belediyesinin tüzel kişiliğinin sona
erdirilerek en yakın ilçe belediyesine mahalle olarak
bağlanması, dokuz ilk kademe belediyesinin büyükşehir belediye
sınırları dışarısına çıkarılarak
sekizinin belde belediyesi ve birinin ise köye dönüştürülmesi, Eminönü
ilçesinin kaldırılarak da Fatih ilçesine dâhil edilmesi
öngörülmektedir.
Değerli
milletvekilleri, madde üzerinde yeterince tartışmaların
Komisyonda yapılmadığını,
yapılamadığını da ifade ederek tasarıyla
planlaması yapılan yeni ilçe kurulumlarını destekliyoruz.
Ancak, daha önce milletvekillerimiz tarafından yeni ilçeler
kurulmasıyla ilgili verilen kanun tekliflerinin neden tasarıyla
beraber ele alınmadığını ve AKP tarafından
Mecliste reddedildiğini anlamakta zorluk çekiyoruz.
Sayın
milletvekilleri, sonuç olarak daha iyi hizmetlerin verilebilmesini teminen,
büyükşehir belediyelerinde ilk kademe belediyelerinin ilçe hâline
getirilmesini olumlu buluyor ve destekliyoruz. Ancak, nüfusu 2 binin
altına düşen belediyelerin kapatılmasının
kentleşme merhalesi üzerindeki ve vatandaşlarımızın
yaşam biçimine etkilerini, bu beldelerin kendini yönetme kültüründen
uzaklaştırılmasının demokrasi ile
bağdaşıklığını sorguluyoruz. Kentlerin,
beldelerin geri götürülmesine asla rıza göstermiyoruz ve
kapatılmasını da doğru bulmuyoruz.
Bu duygu
ve düşüncelerle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Enöz.
Demokratik
Toplum Partisi Grubu adına Şanlıurfa Milletvekili Sayın
İbrahim Binici. (DTP sıralarından alkışlar)
DTP GRUBU
ADINA İBRAHİM BİNİCİ (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 117 sıra
sayılı Büyükşehir Belediyesi Sınırları
İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısıyla ilgili Demokratik Toplum Partisinin görüşlerini
açıklamak üzere huzurunuza çıkmış bulunmaktayım.
Değerli
milletvekilleri, kanunu şöyle bir incelediğimizde, gerçekten önemi
büyük olan sekiz yüz altmış üç belediyenin kapatılması ve o
belediyelerin o yöre halkına götürdüğü hizmetlerin ne denli
etkileneceği göz ardı edilemez. Burada Sayın Bakanım biraz
önce söylemişlerdi: Evet, biz belediyeleri kapatıyoruz, ama
köylerimize daha fazla hizmet götüreceğiz KÖYDES sayesinde. Sayın
Bakan, doğrudur, götürebilirsiniz. Ama, şu anda sekiz yüz altmış
üç beldenin belediyesinin kapatılması sizce ne kadar doğrudur?
Bu belediyelerin bütçeye maliyeti 200 milyon YTL imiş. 200 milyon YTL için
belediyelerin kapatılması ne kadar doğrudur? Yine
bakıyoruz, kapanan belediyelerin personelleri il özel idarelerine transfer
edileceklerdir. Sadece ve sadece belediye başkanlarının
maaşı açıkta kalıyor. Bunun altında başka
şeyler aramak gerekiyor arkadaşlar. Bunun alelacele Meclise
getirilmesinden de anlaşılıyor, gündeme alelacele
alınıyor, bunun çok iyi
niyetli olmadığı açıktır.
Değerli
milletvekilleri, AKP Hükûmeti Avrupa Birliği üyeliği için
çalışmalar yapıyor. İşte, bu yasanın
içeriğiyle Avrupaya ne kadar
uzaklaştırıldığı da göz ardı edilemez.
Avrupa Birliği ülkelerinden bazılarının durumunu size arz
etmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, her zaman Avrupa Birliğini örnek veriyorsunuz, özellikle
AKP İktidarı. Avrupa Birliğine girmeyi arzuluyorsunuz,
katılıyoruz buna. Ama, bu durumda şeffaf
olmalısınız, Avrupa Birliği normlarını
yakalamalısınız. İşte, bu kanunla Avrupa Birliği
normlarından biraz daha uzaklaşmış olacaksınız.
Örneklersek Türkiyede yaklaşık 21.850 kişiye bir belediye
düşerken Fransada bu rakam 1.700 kişidir; İtalyada 7.300
kişiye bir belediye düşmekte, İspanyadaysa 6.800 kişiye
bir belediye düşmektedir. Yani, bu gibi
tasarılarla halkımızın belediyelerini neden
kapattığınız açıktır, seçime dönük
yatırımlardır, açıktır bunlar, bunlar inkâr edilemez.
Onun için, bu kanun kanunlaşmadan önce bir an önce geri çekilmesinde fayda
vardır.
Yine,
değerli arkadaşlar, mevcut belediyelerimizin sorunlar içerisinde ne
kadar zorlandığını hepiniz biliyorsunuz. Şimdi, ilime
bağlı Ceylanpınar Belediyesinin yıllardır çözülmeyen
sorunları bugüne değin de çözülmemiştir. Ceylanpınar ilçesi
1960 yılında belediyelik olmuş, 1976da kadastro görmüş,
1982 yılında ilçe olan şehrimiz yıllarca ihmal
edilmiştir. 1976 yılında yapılan kadastro
çalışmalarında ilçemizde 3.432 kadastro parseli
bulunmaktaydı. Bu parsellerden 735 tanesi ki bunların çoğu
çarşı merkezinde bulunan, alanı küçük olan yerlere tapu
verilmiştir. 24/2/1984 yılında çıkarılan 2981
sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı
Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler adlı Yasa
gereğince, 1.170 adet parsele tapu tahsis belgesi verilmişti. Ancak,
ilçenin, hepinizce malum, TİGEM gibi devasa bir tarım
işletmesinin bulunması da gözden
kaçırılmamalıdır. İşte, çevre il ve ilçelerden
yoğun göç almış, bu da hem nüfusa hem de bina
sayısının artışına neden olmuştur. Hâl böyle
olunca, şehrimiz hızla gecekondulaşmaya ve imar kirliliğine
maruz kalmıştır. Belediye olarak tapu veya tapu tahsisi
olmadığından, yeni yapılan inşaatlara ruhsatları
bile verilememektedir. Kaldı ki 20/7/1966 yılında kabul edilen
775 sayılı Gecekondu Kanununun 18inci maddesi de Bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten sonra belediye sınırları
içinde veya dışında belediyelere, hazineye, özel idarelere,
katma bütçeli dairelere ait arazi ve arsalarda veya devletin hüküm ve tasarrufu
altında bulunan yerlerde yapılacak daimi veya geçici izinsiz
yapılar inşaat sırasında olsun veya iskân edilmiş
bulunsun, hiçbir karar alınmaya lüzum kalmaksızın belediye veya
devlet zabıtası tarafından yıktırılır.
denilmektedir. 775 sayılı Yasanın 18inci maddesi Ceylanpınara
uygulandığında, başta Hükûmet Konağı olmak üzere
arkadaşlar, Hükûmet Konağı bile tapusuzdur Ceylanpınar
ilçesinde- bütün resmî kurumlar, vatandaşlar tarafından
yaptırılan yaklaşık 7 bin konut ve hatta halen devam eden
TOKİ inşaatlarının hepsinin yıktırılması
gerekmektedir.
İşte,
belediyeler kendi içinde bu zorluklarla, bu sıkıntılarla, yasal
açmazlarla boğuşurken bugün alelacele sekiz yüz altmış üç
belediyenin kapatılmasıyla ilgili kanun tasarısı
kanunlaşmak için Meclis gündemine alınmaktadır.
Değerli
arkadaşlar, yine, sıra sayısına
baktığımızda, mevcut, İçişleri Komisyonunun bir
tek görüşüne rastlamamaktayız. İki kelimeyle
geçiştirilmekte: Tasarının 1 inci maddesi, Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir. Değerli arkadaşlar, komisyonun fikri yok
muydu? Komisyon burada bir fikir belirtemez miydi? Komisyonun
sorumlulukları yok muydu? Hükûmetten gelen her teklif kanunlaşacak
diye bir şey var mı? En azından muhalefet şerhi konulamaz
mıydı? Ancak, muhalefet şerhini, biz, mevcut muhalefet
partilerinin koyduğunu gördük.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Binici, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
İBRAHİM
BİNİCİ (Devamla) Ben, bu yaklaşımla, bu kanunun
-sekiz yüz altmış üç belediyenin kapatılması- Türkiye
Cumhuriyetinin menfaatine olmadığını düşünüyor, bu
kanunda aleyhte oy kullanacağımızı bildirir, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Binici.
AK Parti
Grubu adına Manisa Milletvekili Sayın Hüseyin Tanrıverdi.
Buyurun
Sayın Tanrıverdi. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
AK
PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Büyükşehir
Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısının 1inci maddesi üzerinde grubumuz adına
söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, dünyada yerelleşmenin ve yerel yönetimlerin önemi
bu yüzyılda daha da artmıştır. Özellikle büyük kentlerde
yaşanan göç ve nüfus artışı sonucu hizmetlerin
aksaması ve gecikmesi, bu alanda yaşanan sorunların yerinde
çözümü için yeni bir perspektif gerektiğini ortaya koymuştur.
Değişimi fark eden, değişimin gereklerini yerine getiren
toplumlar çağa uyum sağlamada güçlük çekmemektedirler, çünkü yeni
sorunları klasik yöntemlerle değil, yeni sorunlara yeni çözümler
getirecek teknikleri geliştirip uygulayarak sorunları aşmak
mümkündür. Gelişmiş toplumlar, ekonomik, sosyal, hukuki yapıda
toplumun ihtiyaçlarını ön planda tutarak faaliyetlerini sürekli iyileştirmektedirler.
Partimiz de bu bilinçle hareket ederek, iktidarımızın ilk
döneminde yerel yönetim reformuna start vermiş, gerekli yasal
düzenlemeleri yapmıştır. Yıllardır birçok
iktidarın seçim meydanlarında, seçim beyannamelerinde, hatta hükûmet
programlarında ve koalisyon protokollerinde yer alan ama bir türlü
gerçekleştirilemeyen yerel yönetimler reformu, AK Parti döneminde hayata
geçirilmektedir.
Geçtiğimiz
AK Parti dönemimizde, 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu,
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu, 5393 sayılı
Belediye Kanunu, 5173 sayılı İller Bankası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, 5355
sayılı Mahalli İdare Birlikleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun ve diğer mevzuat
değişiklikleriyle yerel yönetim mevzuatımızın daha
çağdaş ve anlaşılabilir olması
sağlanmıştır.
Bu
dönemde de, değerli arkadaşlarım, hedefimiz, sosyal restorasyon
projelerimizle birlikte yerel yönetimler reformunu tamamlamaktır. AK
Partinin misyonu, değişimin ve dönüşümün arkasından gitmek
değil, değişimi ve dönüşümü bizzat gerçekleştirmektir.
Demokrasimiz ve ülkemiz, yerel yönetimleri kendi kaderlerine terk ederek
değil, orada yaşayan herkesin sağlık, eğitim, güvenlik
ve diğer kamu hizmetlerinden aynı oranda ve eşitçe
yararlanmasını sağlamakla gelişecektir.
Değerli
arkadaşlarım, bildiğiniz gibi, Türkiye İstatistik Kurumu,
Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sisteminin sonuçlarını ocak
ayı içinde Sayın Bakanımız tarafından
açıkladı. Buna göre, 863 belde belediyesi, 30 ilk kademe belediyesi
ve 50 ilçe belediyesinin nüfusları 2 bin rakamının altına
düşmüştür.
Bildiğiniz
gibi, 1980 sonrası, ülkemizdeki belediye sayılarında önemli
artışlar olmuştur değerli arkadaşlarım. 1984
yılında belediye sayısı 1.702 iken 1999 yılına
gelindiğinde bu rakam yüzde 189, yani 1.523 adet belediye kurularak
belediye sayısı 3.225e ulaşmıştır. Geçmişin
malum siyaset anlayışı ve popülist yaklaşımıyla
belediye yapılmış olan birçok beldemiz, bugün hem borç
batağında hem yöre halkının istediği ve beklediği
hizmetleri yerine getirememektedir.
Bilindiği
gibi, değerli arkadaşlarım, Antalya, Diyarbakır, Erzurum,
Eskişehir, İzmit, Mersin, Samsun ve Sakaryada büyükşehir
belediyeleri kurulurken -ki sekiz büyükşehir belediyemizdir- merkezî idare
bakımından ilçe teşkilatı ihdas edilmeden ilk kademe
belediyeleri kurulmuştur.
Öte
yandan, 5216 sayılı Kanunla, kent bütünlüğünün
sağlanması ve büyük kentlerin gelişme alanlarının daha
disiplinli bir yapıya kavuşması için büyükşehir
belediyelerinin sınırları genişletilmiştir.
Genişleme sırasında irili ufaklı çok sayıda belde
belediyesi, ilk kademe belediyesi olarak büyükşehire dâhil
edilmiştir. Büyükşehir kapsamındaki küçük ölçekli belediyelerin
yeni bir ölçek ve alan düzenlemesine tabi tutulması önemli bir ihtiyaç
olarak ortaya çıkmıştır. Bu çerçevede, büyük
şehirlerde yaşanan nüfus artışı ve sınır
genişlemeleri nedeniyle, merkezî idare hizmetlerinin
sağlıklı biçimde yürütülmesini temin etmek üzere buralarda da
bazı yeni ilçelerin de kurulması zorunlu hâle gelmiştir.
Bu konuda
daha önceki dönemlerde de çok değerli milletvekili
arkadaşlarımız Meclisimize kanun tekliflerinde
bulunmuşlardır. Mesela geçtiğimiz 22nci Dönemde Sayın
Vezir Akdemirin ve Kemal Vatanın daha önceki dönemde,
Bayraklının ve Karabağların ilçe olması yönünde
önerileri, kanun teklifleri vardır. Aynı zamanda, Sayın Ersin
-buradalar, İzmir Milletvekilimiz- Karabağların ilçe
olması için iki kanun teklifi vermiş, Yeşilyurt için de bir
kanun teklifi vermiş.
Şimdi,
burada, baktığımız zaman, çok değerli
arkadaşımız, gerçekten önemini vurgulayan bir güzel gerekçe de
koymuş. Bu gerekçeye baktığınız zaman, örneğin
Karabağlar ilçesinin oluşması için, vakti fazla israf etmemek
adına sadece bir iki paragrafını okumak istiyorum:
Karabağlar, içinde barındırdığı iş yerleri
nedeniyle, hem İzmir için ve hem de Türkiye için önemli bir vergi kaynağı
olduğu hâlde, çok geniş bir fiziki alana yayılmış
olması nedeniyle, gerek belediye hizmetlerinden ve gerekse diğer
idari hizmetlerden hak ettiği kadar yararlanamamaktadır.
Hükûmet
başkanları, bakanlar, milletvekilleri, bölgede yaşayan
vatandaşlarımızın ilçe olma özlemini bildiklerinden, seçim
dönemlerinde hep söz vermişler, ancak sözlerini
tutmamışlardır. Bu durum doğal olarak, siyasetçiye olan
güveni erozyona uğratmıştır.
Sayın
Ersin, buradalar. Gayet güzel bir gerekçeyle bu kanun teklifini vermişler.
Ben teşekkür ediyorum.
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Siz de reddettiniz ama.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Komisyonda niye dinlemediniz o zaman?
HÜSEYİN
TANRIVERDİ (Devamla) Ben teşekkür ediyorum Sayın Anadol.
Şimdi,
burada altını çizmemiz gereken bir konu var. Burada Bu durum
doğal olarak siyasetçiye olan güveni erozyona
uğratmıştır. Görülüyor ki biz AK Parti adına bir
siyasi rant elde etme değil
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Niye reddettiniz?
HÜSEYİN
TANRIVERDİ (Devamla) -
siyasetin onurunu koruma adına bir düzenleme
yapıyoruz, ancak
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Niye reddettiniz Sayın Tanrıverdi?
HÜSEYİN
TANRIVERDİ (Devamla) -
Sayın Anadol, teşekkür etmeniz gerekir,
takdir etmeniz gerekirken burada doğrusu hâlâ anlayamadığım
bir üslup ve lisanla buna tepki göstermeye çalışıyorsunuz.
Mesela burada oylamalardan söz ettiniz
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Soru soruyorum, tepki göstermiyorum!
HÜSEYİN
TANRIVERDİ (Devamla) -
oylamalardan söz ettiniz
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Niye reddettiniz?
HÜSEYİN
TANRIVERDİ (Devamla) -
oylamalardan söz ettiniz. Aynı şekilde
Bayraklıya ilişkin de yine burada kanun teklifleri var.
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) - Biz verdik, niye reddettiniz?
HÜSEYİN
TANRIVERDİ (Devamla) - Bu kanun tekliflerine
baktığınız zaman, bu kanunlarda, bu kanun tekliflerinde
milletvekili arkadaşlarımız ifade ediyorlar, toplantılar
yapmışlar muhtarlarla, belediye meclis üyeleriyle, il genel meclis
üyeleriyle ve o yörede bulunan sivil toplum örgütleriyle toplantı yapmışlar,
Bayraklının ilçe olmasını istemişler.
Şimdi,
burada, biz AK Parti olarak yerel yönetimlerde, daha doğrusu kamu
yönetiminin yeniden yapılandırılmasına önem veren ve bu
yönde düzenleme yapan bir parti olarak, bir hükûmet olarak özellikle bu kamu
yönetimi içerisinde yerel yönetimlerin daha da öncelikli düzenlenmesini
istiyoruz.
Daha
önceden Bayraklı için, Karabağlar için, Yeşilyurt için bu
önerileri vermişsiniz ama bakıyorum Meclis zabıtlarına,
başka biri yok. O hâlde şimdi, değerli dostlarım, bir bütün
olarak on altı büyükşehir belediyesini ilgilendiren ve kanunun
zorunluluğu nedeniyle de nüfusu 2 binin altına düşen
belediyelerin tüzel kişiliklerinin sona erdirilmesine yönelik bir
düzenleme yapılmaktadır. Bu konuda doğrusu biz yerinden yönetimi
önemseyen, halkımızın bire bir kamu hizmetlerinden
faydalanmalarını sağlayacak bir düzenlemeyi ortaya koyuyoruz.
Buradan halkımız bizi izliyor. Merak etmesin, bu konuda hizmet
aksaması diye bir şey yok ve şu günkünden daha fazla, daha
verimli, daha kaliteli hizmeti halkımız alacaktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Tanrıverdi, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
HÜSEYİN
TANRIVERDİ (Devamla) Şimdi, bu konuda biliyorsunuz ki
yıllardır köylerimiz ihmal edilmiş, bu tür maddi imkânı
olmayan belediyelerimiz, belde belediyelerimiz halkına hizmet verememenin
sıkıntısını çekmişler
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Yerel yönetimlerle ilgili kanunu niye
çıkarmadınız?
HÜSEYİN
TANRIVERDİ (Devamla)
ve KÖYDES, BELDES adı altında iki proje
uygulamışız ve Köylü milletin efendisidir. sözünün içini
doldurmak için böylesi bir projeyi uyguluyoruz.
Bu konuda
doğrusu ben bu Mecliste bulunan herkesin bu güzel hizmette ortak
olmasını bekliyorum. Hayırlı olmasını diliyorum
ve ilerleyen saatlerde, birkaç konu var cevap vermemiz gereken, eğer
fırsat bulursak onları da cevaplandırırız.
Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Değerli
arkadaşlarım, sizlere saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tanrıverdi.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, sataştı!
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu, sakin olalım.
AHMET
ERSİN (İzmir) Sayın Başkan, adımı kullanarak,
verdiğim bir kanun tasarısını eksik anlatarak
yanıltıcı beyanlarda bulundu. İzin verirseniz bir
açıklama yapacağım.
AHMET
YENİ (Samsun) Yok, yanıltıcı bir şey demedi
şimdi.
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Burdur) Ağır tahrik var! İthamda bulundu!
BAŞKAN
Arkadaşlar, sakin olursanız Sayın Ersini dinleyeyim ben.
Buyurun
Sayın Ersin.
AHMET
ERSİN (İzmir) Benim verdiğim iki kanun
BAŞKAN
Sizin verdiğiniz bir kanun teklifinden bahsetti Sayın
Tanrıverdi ve oradan paragraflar okudu, doğru.
AHMET
ERSİN (İzmir) Eksik ve yanıltıcı beyanda bulundu
efendim. İzin verirseniz açıklayayım.
BAŞKAN
Hayır, ben size söz vermekten çekinmem, söz veririm de sadece bir
paragrafı okudu, takdirini belirtti, yoksa o hususta bir şey
söylemedi.
AHMET
ERSİN (İzmir) İzin verirseniz birkaç cümleyle
açıklayayım.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Ama yanlış bilgi veriyor efendim.
Açıklasın.
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu, Sayın Ersin kendisini müdafaa eder, sen
endişe etme.
Buyurun
Sayın Ersin, eğer Sayın Tanrıverdi aksine bir görüş
beyan ettiyse onu açıklayın.
Buyurun
efendim.
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersinin,
Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdinin, kendisi tarafından
verilen bir kanun tasarısı hakkında eksik ve
yanıltıcı beyanlarda bulunduğu gerekçesiyle
konuşması
AHMET
ERSİN (İzmir) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; Sayın Tanrıverdinin söylediklerini biraz
önce Sayın Bakan da benzer şekilde anlattı. Aynı zamanda
AKPnin Grup Başkan Vekili de sözcü olarak buraya geldiğinde benzer
sözlerle Karabağların ilçe olmasına ilişkin verdiğim
iki kanun teklifinden söz ettiler.
Değerli
arkadaşlarım, doğrudur, 22nci Dönemde Karabağların
eski İzmirle birlikte -İzmiri bilenler belki daha iyi
anımsayacaklardır- kendi coğrafi sınırları içinde
ilçe olması için iki tane kanun teklifi verdim. Birisi 28 Ocak 2003
tarihli kanun teklifi, onun gündeme alınmasını bile reddettiniz.
Daha sonra 20 Mayıs 2005 tarihinde biraz daha genişleterek
sınırları yeni bir kanun teklifi verdim, onu da reddettiniz.
Şimdi,
burada gerek Sayın Bakanın gerekse diğer
konuşmacıların yanıldıkları nokta şu: Siz,
şimdi, Karabağların ilçe olmasını istiyorsunuz, ben
de istiyorum. Yani, Karabağların eski İzmirle birlikte, kendi
coğrafi sınırları içinde ilçe olmasına hiç kimsenin
itirazı yokken
Ama siz Karabağları ilçe yapacağız.
diye Konakı kesip biçerek kuşa çevirdiniz, itirazımız
bunadır. On iki yıl öncesinde bağımsız belediye olan
Yeşilyurtu tümüyle Karabağlara bağlayarak Türkiye'nin önemli
büyük ilçelerinden birini oluşturuyorsunuz, İzmirin en büyük ikinci
ilçesini oluşturuyorsunuz. Oysa Karabağların coğrafi ve
sosyolojik sınırları içinde -Karabağların hatta
Bayraklının- ilçe olmasına kimsenin itirazı yok,
itirazımız sınırlarının olağanüstü
genişletilmesinedir.
Şimdi,
Sayın Bakan burada söyledi. Ben şimdi sorayım mesela Sayın
Bakana. Fahrettin Altay ile Karabağların ilgisi nedir diye sorsam
bilmez.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Başkan, iki dakika daha.
BAŞKAN
Hayır, iki dakika verdim.
Sayın
Ersin
AHMET
ERSİN (Devamla) Tamamlayayım, son cümlemi söyleyeyim izin
verirseniz.
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Poligonu da sor, Poligonu!
AHMET
ERSİN (Devamla) Son cümlemi söyleyeyim, bitireyim efendim.
BAŞKAN
Evet, lütfen konuşmanızı tamamlayınız.
AHMET
ERSİN (Devamla) Evet, efendim.
Poligonun
nerede olduğunu, Karabağlarla ne ilgisinin olduğunu nasıl
söyleyebilirsiniz? Değerli arkadaşlarım, tekraren söylüyorum:
Karabağların ve Bayraklının kendi coğrafi
sınırları içinde ilçe olmasına hiçbir itirazımız
yok ama Bayraklı için bir miktar Bornovadan bir miktar
Karşıyakadan mahalleleri dâhil ederseniz, Karabağlar için de Konakı
kuşa çevirecek bir şekilde büyük bir ilçe yaratmaya
kalkışırsanız ve coğrafi
sınırlarını aşacak şekilde bir ilçe yaratmaya
kalkışırsanız işte itirazımız bunadır.
Değerli
arkadaşlarım, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Ersin.
Evet,
Sayın Ersin, siz de Karabağların ilçe olmasını
istiyorsunuz teklif olarak. Tasarıda da Karabağların ilçe
olması var. Sınırlarında değişiklikler var, evet.
O hususu Genel Kurulun takdirine sunarım.
VIII.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri (Devam)
3.- Büyükşehir Belediyesi
Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/529) (S.
Sayısı:117) (Devam)
BAŞKAN
- Saygıdeğer arkadaşlarım, şahsı adına,
Batman Milletvekili Sayın Bengi Yıldız.
Buyurun.
(DTP sıralarından alkışlar)
BENGİ
YILDIZ (Batman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 117
sıra sayılı Yasa Tasarısının 1inci maddesi
hakkında şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii,
gecenin bu vaktinde halkımız televizyonun başında bizleri
izlemektedir. Yüce Meclisin dikkate alacağı bazı olgular var.
Özellikle, siyaset kurumunun yıpratılması meselesi.
Şimdi,
bu kapatılacak belde belediye başkanları ve oranın
sakinleri şu soruyu soruyorlar: Yüce Meclis ve onun hükûmetleri beş
yıl önce, on yıl önce bize geldiler, oy istediler, dediler ki:
Oyunuzu bize verirseniz, biz sizi belde yapacağız. Kendinizi daha
güzel yöneteceksiniz. Ve biz de oy verdik, bizi belde yaptılar; belediye
başkanı olduk, meclis üyesi olduk. Şimdi, aradan beş
yıl, on yıl geçtikten sonra yüce Meclisimizin çatısı
altındaki iktidar, bu sefer o kesimlere sormadan, onların oyunu
almadan Ben sizleri kapatıyorum, belde statüsünden köy statüsüne
geçtiniz. diyor ve Sizin oyunuzu alma gereğini de duymuyorum.
Tabii,
bu, sayın milletvekili, bu bir aç-kapa politikasıdır. Bunu
kısalttığın zaman AKP çıkıyor:
Aç-kapa-politikası, AKP. (DTP sıralarından alkışlar)
Dolayısıyla on beş yirmi gün önce bu Meclisteki o torba
yasalara biz yaptık oldu yasaları demiştik, şimdi buna
da aç kapa yasası diyoruz.
LÜTFİ
ÇIRAKOĞLU (Rize) Size de derin terör partisi diyebilir miyiz?
BENGİ
YILDIZ (Devamla) Muhalefete zaten tahammülünüz yok, yani size de diktatörlük
partisi dememiz lazım o zaman.
BAŞKAN
Sayın Yıldız, siz Genel Kurula hitap edin.
Arkadaşlar,
lütfen Hatibe müdahale etmeyelim.
BENGİ
YILDIZ (Devamla) Laf atıyorlar Sayın Başkan.
BAŞKAN
Siz de atıyorsunuz. Karşılıklı olmasın.
BENGİ
YILDIZ (Devamla) Peki, Türkiyedeki belediyelerin ve
kapattığınız belediyelerin temel sorunu nedir? Bu
belediyeleri bir rant kapısı ve aynı zamanda bir istihdam
kapısı olarak değerlendiren zihniyettir. Bunu geçmişten
beri yapageldik, bu süreç devam ediyor. Problem şu: O belediyeleri
kapatacağımıza, Avrupa Birliğinin birçok ülkesinde
olduğu gibi kaynakların yüzde 60ını, yüzde 70ini yerele
aktaracağız, o halk kendi kendini yönetecek ve biz bu rejimin
adına demokrasi diyeceğiz. Yoksa hem demokrasi deyip hem de
Ankaradan ben sizi yöneteceğim. veyahut Benim istediğim
şekilde olursanız ancak ayakta kalabilirsiniz, belde olursunuz.
politikası demokrasiyle bağdaşan bir politika değil.
Bu kanunla
belediyelerin gelirlerini artırıyor muyuz? Hayır, böyle bir
çalışma da yok.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, bu beldeler köy olursa ne olur? Bir
konuşmacı arkadaşımız belirtti, dedi ki: O zaman
KÖYDES devreye girer. Evet, KÖYDES devreye girer ve Sayın Başbakanın
dediği gibi, vali, muavin gibi arabanın şeyine atlayacak, kömür
nasıl dağıtıyorduysa şehirde, orada da AKPnin valisi,
ilçede AKPnin kaymakamı olarak -devlet olarak değil ama, devletin
valisi ve kaymakamı olarak değil- Ben size su getirdim, asfalt getirdim.
o zaman da Oyunuzu bize verin. noktasına geliriz. Bu politikaya çok
aşinayız, siz de aşinasınız herhâlde. Biliyorsunuz,
onun için buna itirazınız da olamaz.
NURETTİN
AKMAN (Çankırı) Vali devletin valisi
BENGİ
YILDIZ (Devamla) Şimdi, değerli arkadaşlar
Evet, devletin
valisi ama siz devletin valisi olmasına izin vermiyorsunuz, mesele o.
AKP,
bazı belediyeleri
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Yıldız, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
BENGİ
YILDIZ (Devamla) Değerli arkadaşlar, sadece büyükşehir
belediyeleri değil, ilçe belediyeleri, Batmanın Kozluk ilçesinin
Bekirhan beldesi daha beldeyi sürdürecek olanaklara sahip değilken Bu
dönemde sizi ilçe yapacağız. adı altında, AKPli yetkili
arkadaşlar gidiyor ve onlara müjde veriyor.
Tabii,
şurada, Batmanda 2006 yılında bir sel felaketi oldu. İller
İdaresi ve Bakanlık, belediyeye 8 trilyon vereceğini söylüyor.
Aradan bir buçuk yıl geçmiş, bir kuruş para gönderilmemiş.
Bir buçuk yıl geçmiş aradan, kanalizasyon, altyapı
yatırımları olduğu gibi duruyor. Yarın bir sel gelse,
yine o dönemdeki gibi, onlarca insan yaşamını yitirecek, ama,
belediyeleri açıyorsunuz, kapatıyorsunuz, ama mevcut belediyeleri de
görmezlikten geliyorsunuz. Bu politika, çıkmaz bir sokaktır.
Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Yıldız.
Şahsı
adına, Sakarya Milletvekili Sayın Münir Kutluata.
Buyurun
Sayın Kutluata. (MHP sıralarından alkışlar)
MÜNİR
KUTLUATA (Sakarya) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 117
sıra sayılı büyükşehir belediyesi sınırları
içinde ilçe kurulmasıyla ilgili Kanun Tasarısının 1inci
maddesi hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Bu kanun
tasarısıyla, Belediye Kanunuyla ve Büyükşehir Belediyesi Kanunu
ile Sakaryada da birçok belde belediyesi kapanmaktadır. Ama onların
hepsinin ayrı sıkıntıları var diğer
belediyelerimiz gibi. Ama benim üzerinde durmak istediğim husus,
Sakaryada kurulmakta olan ilçeler konusunda gösterilen dikkatsizliktir. Yeni
ilçeler ihdas edilirken, Sakaryanın, özellikle Adapazarı
şehrinin büyük Marmara depreminde yaşadığı afet hiç
dikkate alınmamıştır. Adapazarında Adapazarı,
Erenler, Serdivan ve Arifiye adlarıyla dört ilçe kurulmaktadır.
Bu dört ilçe de şehrin eski merkezi ve depremin yoğun hasara sebep
olduğu, büyük ölümlere sebep olduğu yerlerdir.
Adapazarında
bir başka yerleşim alanı var ki depremden sonra devletin büyük
gayretleriyle tespit edilen, Bayındırlık
Bakanlığının büyük çabalarıyla tespit edilen, bölgenin
tek sağlam zemini üzerine kurulmuş olan yeni yerleşim
bölgesidir. Bunlar Camili, Karaman ve Korucuk adlarıyla bilinen,
şimdi bölgede Yenikent adıyla genel olarak ifade edilen bu
yerleşim bölgesinde 70 binin üzerinde insanımız yaşamaktadır.
18 okulu vardır sadece oradaki saydığım bu üç mahallenin,
18 camisi olmuştur, 1 spor salonu vardır. Yıkılan Hükûmet
konağı bile, valilik binası bile oraya inşa
edilmiştir. 2 tane hastanesi vardır. Yani büyük
yatırımların da yapıldığı bir yerdir. Bunun
sebebi, bunların yapılmasının sebebi,
Adapazarının bundan böyle buraya kayması arzusu idi.
Şimdi, böyle bir bölgenin ilçe yapılmadan, mademki ilçe
yapılıyor, buranın atlanarak eski yerleşim bölgelerinin
üzerinde durulması, nüfusun tekrar buralarda yoğunlaşacağını
ve yeni depremlerle büyük afetlerin yeni baştan
yaşanacağını göstermektedir. Bu bakımdan bu konuya
dikkatinizi çekmek istiyorum. Bunun gözden kaçmış bir husus
olabileceğini ümit ediyor ve bunun düzeltilmesini arzu ediyorum.
Bu,
Türkiye için ve Sakarya için çok önemli bir husustur. Ayrıca bölgede
yaşayan insanların, burayı yeni yerleşim bölgesi ve yeni
gelişim alanı olarak kabul etmeleri sonucu yerleşen
insanların beklentileri açısından bakarsak, şehre 15
kilometre mesafede ve bütün ihtiyaçlarını belirli bir mesafeyi
giderek karşılamak durumunda olan insanlar
Ama esas önemlisi yeni
depremlerdir, yeni afetlerdir; ki burası afet bölgesidir. 1967
yılında yaşanan depremden sonra Adapazarı bunu
unutmuş, devamlı yeni kat ilaveleri yapılmıştır.
Şimdi, yine şehirde ilave kat talepleri
başlamıştır. Dolayısıyla, bu hususun, bir
vesileyle düzeltilmesini, önergemiz vasıtasıyla düzeltilmesini,
önergemiz vesilesiyle düzeltilmesini arzu ediyoruz.
Diğer
taraftan, Sapanca Gölü kenarında, başta İstanbul olmak üzere,
geniş bir iç turizm hinterlandına sahip olan Kırkpınar ve
Kurtköy Belediyeleri de ortadan kalkmak üzeredir. Ülkemizin bu cennet
köşesini her türlü arsa rantı yağmasından korumayı
başarmış, modern şehirciliğe azami dikkat
göstermiş, borç batağına batmamış bu belediyelerimizin
sakinleri, farklı bir belediyecilik anlayışına terk edilmek
üzeredir. Bugüne kadar gösterdikleri hassasiyet, ödüllendirilmek yerine
cezalandırılmaktadır. Bu beldelerimizin özelliklerinin, çevre
koruma hassasiyetlerinin sürdürülebilmesi için bunların belediye olarak
muhafaza edilmesi gerekiyor. Ancak, bu, bu görüntü altında mümkün
olmadığına göre, Kurtköy ve Kırkpınarın
ikisinden birinin adıyla -bizim teklifimizde Kırkpınar adıyla-
ilçe yapılması hususu da önemli bir noktadır. Sakaryanın
bir şanssızlığı olan Marmara Bölgesinin sanayi
kirliliğinin ve kirli sanayilerinin bölgeye kayma riski
yaşanırken ve gözlenirken, bölgenin tabii özelliklerinin
korunmasına fayda sağlayacak bu tedbirlerin alınmasında
büyük zaruret görüyoruz. Önergemizde
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Kutluata, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
MÜNİR
KUTLUATA (Devamla) Sağ olun Sayın Başkanım.
Müşterek
önergemizde Yenikent ve Kırkpınar adlarıyla iki ilçe
oluşturulması, kanuna bunun eklenmesi konusunda teklifimiz var.
Eğer bu hususta yüce heyetinizin ilgisi olursa Hükûmetin gözden
kaçırdığını tahmin ettiğimiz çok ciddi bir
eksikliğin giderileceğini ümit ediyor, ileride daha büyük felaketlere
kapı açacak bir umursamazlığın da ortadan
kaldırılabileceğini tahmin ediyorum.
Hepinize
bu duygularla ve bu ricalarla saygılarımı sunuyorum efendim.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Saygıdeğer
milletvekilleri, on dakika süreyle soru-cevap işlemi yapacağız.
Sayın
Ağyüz, buyurun efendim.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Teşekkür ederim.
Sayın
Bakan, pergel yasasıyla kırk elli yıllık belde
belediyelerini büyükşehir ilk kademe belediyesi yaptınız, bugün
kapatıyorsunuz. Acaba bu, kapatmalarına bir gerekçe hazırlamak
için ön çalışma mıydı?
Seçim
bölgem Gaziantepte Şahinbey-Şehitkâmil ikiye bölünüp iki ayrı ilçe olması
gerekirken, kırk elli yıllık Burç Belediyesinin, Aktoprak,
Büyükşahinbey, Arıl Belediyelerinin günahı ilk kademe
belediyeleri olmaları mıdır? Bunların 3 bin, 4 bin, 2.500
nüfusları var Sayın Bakanım. Ayrıca da
duyumlarımıza göre Bu yasa İçişleri
Bakanlığında değil AK Parti Genel Merkezinde siyasi gözlemciler
vasıtasıyla yapılmış. diye bir duyumumuz var. Bu
doğru mudur?
Deminki
konuşmanızda Kapatma eski Yasada da var. dediniz. Eski Yasada
Danıştay görüşü alınarak var. Bu yasanın amacı
Danıştayı baypas etmeniz. Yanlış bilgi verdiğiniz
için de size hatırlatmak gereği hissediyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Uslu
CEMALLEDDİN
USLU (Edirne) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, Edirne ili genelinde 17 belde belediyesinden 11 adedi bu yasa
çerçevesinde kapanacaktır. Bu belediyelerin nüfusları genelde 1.500-2
bin arasında olup bir kısmı elli yıllık
belediyelerdir. Bu beldelerde yaşayan insanlarımız son derece
üzülmektedir. Hatta bugün bir vatandaşımız beni arayarak
özellikle Artık, millî marşımızı da
dinleyemeyeceğiz. diye ifade ettiler. Yani, hafta sonu
başlangıcında belediye bandosundan dinledikleri millî
marşımızı da dinleyemeyeceklerinden dolayı son derece
üzüntülüler.
Sayın
Bakanım, diğer taraftan Erikli sahili ile yazın yaz nüfusu 25-30
bine ulaşan Mecidiye Belediyesi kapatıldığında, zaten
sizin partinizden olmadığı için destek alamadığı
ifade edilen Keşan Belediyesi, bu kıt imkânlarla ve bu nüfusa göre
alacağı ilave katkıyla bu beldeye ve kendisine bağlanan
diğer beldelere yeterli hizmeti verebilecek midir? Buna inanıyor
musunuz?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Asil...
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, Eskişehir ili Çukurhisar ve Muttalip ilk kademe
belediyelerinin tüzel kişilikleri kaldırılarak
Tepebaşı Belediyesine katılmıştır. Gerek
Çukurhisar gerekse Muttalip Belediyelerinin arazileri çok geniş, birinci
sınıf tarım arazisi olup bu muhitte sulanamayan toprak yoktur.
Bu yerleşim alanları Büyükşehir Belediyesine
bağlandığında bu birinci sınıf tarım
alanlarının konut hâline getirilmesini önlemek için bir tedbir
düşünüyor musunuz? Halkın verdiği yetkiyi halka rağmen,
halka karşı kullandığınızın farkında
mısınız?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Asil.
Sayın
Özensoy
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, bu yeni ilçelerin kurulma genel gerekçelerine
baktığımızda Büyükşehirlerde yaşanan nüfus
artışı ve sınır genişlemeleri nedeniyle merkezî
idare hizmetlerinin sağlıklı biçimde yürütülmesini temin etmek
üzere buralarda bazı yeni ilçelerin kurulması zorunla hâle
gelmiştir. Ayrıca, büyükşehirlerde nüfusları
bakımından çok büyük olan ilçe belediyelerinden bazı mahalle ve
kısımlar ayrılarak yeni ilçeler ve dolayısıyla
belediyeler kurulmaktadır. deniyor. Buradan hareketle, Bursaya
bağlı merkez ilçelerden Nilüfer ilçesinin son sayımlara göre
251.344, Osmangazi ilçesinin 736.034, Yıldırım ilçesinin 575 bin
nüfusa sahip olmasına rağmen ve İçişleri
Bakanlığının talimatıyla Valiliğin
yaptığı bir öneri olmasına rağmen -dört yeni ilçenin
kurulmasıyla alakalı- niye Bursayı dikkate almadınız?
Bu büyüklükleri yeterli bulmadınız mı?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Özkan
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Burdur) Burdur ili Çaldır ilçesinin havası sert,
insanı mert Kozağaç beldesinden yirmi yaşında Osman
Özkırın sorusunu sizlerle paylaşmak istiyorum:
Sayın
iktidar vekilleri, belediye olarak doğduğum yerde köy olarak
yaşamamı istiyorsunuz. Bizlere sormadan kırk yıllık
belediyemizi kapatıyorsunuz. Bizim beldemiz küçük, ama her vatandaşın
doğumunda, ölümünde, cenazesinde, kazasında belasında belediye
başkanını, belediye personelini hep yanımızda gördük.
Her konuda belediyemizden bilgi alarak yola çıktık. Yeşil kartlının,
yaşlının, hastanın, yoksulun yanında hep belediye
oldu. Doyurulduk, taşındık, eğlendirildik.
Sayın
iktidar vekilleri, bizim kaderimizle oynamayın. Belediye kurulurken
vatandaşa soruluyor da kapatılırken niçin referandumla
vatandaşa sorulmuyor? Hani egemenlik kayıtsız şartsız
milletindi? Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürkün bu sözüne sadık
kalmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Özkan.
Sayın
Bakanım, buyurun.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekillerimizin sorularıyla ilgili kısa kısa cevap vermeye
çalışacağım.
İlk
kademe belediyelerinin kapatılması, ilçelerin kurulması
Bunun
gerekçesiyle ilgili Sayın Ağyüzün sorusu. Tabii, bu, aslında,
hem yazılı gerekçemizde yer alıyor hem değişik
konuşmalarda da ifade edildi. Büyükşehirlerimizde büyük bir
dağınıklık var. Yani, on altı büyükşehrimizde
biliyorsunuz
Büyükşehirlerin belediye sınırları da epeyce
geniş. Yani, bu, 2005 yılında yapılan düzenlemeyle de ciddi
şekilde genişletildi. Ankara ve İzmirde 50 kilometre, birkaç
ilimizde 30, çoğunluğunda da 20 kilometredir. Şimdi, bu 20
kilometrenin bir kısmında hiç ilçe yok, ama çok sayıda ilk
kademe belediyesi var. Tabi, bu büyük bir dağınıklık
getiriyor. Yani, büyükşehrin toplu bir planlama yapması bile, derli
toplu bir şehircilik planlaması bile kolay olmuyor. Yani
büyükşehirlerle ilgili düzenlemenin temel amacı, değerli
milletvekilleri, gerçekten büyükşehirlerimize toplu bakışın
sağlanması, planlamanın daha ciddi şekilde ve iyi bir
şehircilik doğrultusunda yapılabilmesi.
Şimdi,
bazı illerimizde hiç ilçe yok. İlçelerin kurulması, özellikle
yeni ilçelerin kurulması, mesela burada Eskişehir, bir soruda da
vardı, Sayın Asilin sorusunda, hiç ilçe yok, beş tane ilk kademe
belediyesi var. Biz orayı kamu hizmetlerinin de daha iyi gitmesi için
topluyoruz -beş ilk kademe belediyesini- ve merkezde zaten iki büyük
belediye olan ilk kademe belediyemizi ilçe yapıyoruz. Buna tabii
şöyle de bakılabilir: Bir dağınıklık gidiyor, ayrıca
belediyelerin karşılığı ilçe yönetimi de kurulmuş
oluyor. Yani bu, büyükşehirlerimize daha ciddi bir görünüm, hem de
hizmetlerin daha iyi gitmesi için yeni bir idari yapılanma getiriyor.
Burada
tabii Eskişehirle ilgili, işte topraklarla ilgili değerlendirme
var. Aslında buralar zaten büyükşehrin alanındadır, yani
büyükşehir sınırının içindedir. Sadece ilçe değil
de ilk kademe belediyesiydi, yine büyükşehrin planlaması içindeydi,
şu anda ilk kademe belediyesi değil, ilçe belediyesi şekline
getiriliyor.
Bursayla
ilgili, herhangi ilçe kurulmasıyla ilgili vilayetin bir teklifi
olmamıştır. Tamamen Bursa ilimizin kendi şartları
içinde ilk kademe belediyelerinin nereye bağlanacağı yönünden
değerlendirmeler olmuştur. Onu o şekilde ifade etmek isterim.
Tabii,
bizim söyleyeceğimiz şu, özellikle son sorusuna Sayın
Özkanın: Bu beldelerimizde bunların tüzel kişiliğini
kaybetmesiyle vatandaşlarımız hiçbir eksiklik duymayacak, daha
fazla hizmet alacaklar ve belediyelerimizin yürütmekte zorluk çektikleri
hizmetleri bile biz oraya götüreceğiz. Onlar, bugüne kadar görmedikleri
daha fazla hizmetleri görecekler, biz onu ifade ediyoruz. O soruya benim
cevabım da bu şekildedir.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Hepinizi
saygılarla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Burdur) Biz, atanmışlardan değil,
seçilmişlerden istiyoruz hizmeti.
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, madde üzerinde yedi
adet önerge vardır.
Önergeleri,
önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra
aykırılık durumuna göre işleme alacağım.
İlk
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde
İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 1 inci maddesinde
belirtilen Samsun İli İlkadım İlçesine bağlanan (41)
sayılı köyler Listesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nihat Ergün Hüseyin Tanrıverdi Nurettin Canikli
Kocaeli Manisa Giresun
Mustafa
Elitaş Ahmet
Yeni
Kayseri Samsun
(41)
SAYILI LİSTE
SAMSUN
İLİ İLKADIM İLÇESİNE BAĞLANAN KÖYLER
No BİRİMİN ADI İLÇESİ BUCAĞI
1 Çandır Merkez Merkez
2 Aşağıavdan Merkez Merkez
3 Avdan Merkez Merkez
4 Çelikalan Merkez Merkez
5 Bilmece Merkez Merkez
6 Çivril Merkez Merkez
7 Çatkaya Merkez Merkez
8 Kapaklı Merkez Merkez
9 Gürgendağ Merkez Merkez
10 Akgöl Merkez Merkez
11 Çanakçı Merkez Merkez
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde
İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 1 inci
maddesinde belirtilen (2) sayılı Listede Adana İli Çukurova
ilçesine bağlanan köylerden Kabasakal ve Karahan köylerinin bağlılık
durumunun aşağıdaki şekilde düzeltilmesini arz ve teklif ederiz.
Nihat Ergün Hüseyin Tanrıverdi Nurettin Canikli
Kocaeli Manisa Giresun
Mustafa Elitaş Ahmet Yeni Vahit
Kirişci
Kayseri Samsun Adana
Fatoş
Gürkan
Adana
ADANA
İLİ ÇUKUROVA İLÇESİNE BAĞLANAN KÖYLER
No BİRİMİN ADI İLÇESİ BUCAĞI
1 Kabasakal Seyhan Merkez
2 Karahan Seyhan Merkez
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 117 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 1.
maddesinin 33. fıkrasında geçen Arpaçsakarlar ve Yalınayak
ibarelerinin bu fıkradan çıkarılmasını ve 35.
fıkrasına, Dorukkent ibaresinden sonra gelmek üzere Arpaçsakarlar
ve Yalınayak ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Bekir Bozdağ Hüseyin Tanrıverdi Kadir Ural
Yozgat Manisa Mersin
Behiç Çelik Mehmet Şandır Ömer İnan
Mersin Mersin Mersin
Ali Oksal Yılmaz Tankut Şenol Bal
Mersin Adana İzmir
Necati Özensoy Nevzat Korkmaz Hasan
Çalış
Bursa Isparta Karaman
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 117 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 1.
maddesinin 11. fıkrasındaki Çarıklı ibaresinin çıkarılarak
fıkranın dilinin buna uygun olarak yeniden düzenlenmesini öneriyoruz.
Selahattin Demirtaş Sırrı Sakık Bengi
Yıldız
Diyarbakır Muş Batman
Özdal Üçer Osman Özçelik Nezir Karabaş
Van Siirt Bitlis
İbrahim
Binici
Şanlıurfa
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde
İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının İlçe
Kurulması başlıklı 1. Maddesine (26), Nolu
fıkrasından sonra aşağıdaki fıkraların eklenmesini
ve numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ali Oksal Suat Binici Bayram Meral
Mersin Samsun İstanbul
27.
Gümüldür İlk Kademe Belediyesi merkez olmak üzere İzmir ilinde
Gümüldür,
28.
Yenifoça İlk Kademe Belediyesi merkez olmak üzere İzmir ilinde
Yenifoça,
29.
Ürkmez İlk Kademe Belediyesi merkez olmak üzere İzmir ilinde Ürkmez,
30.
Doğanbey İlk Kademe Belediyesi merkez olmak üzere İzmir ilinde
Doğanbey,
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.24
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:23.39
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat
PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Fatoş GÜRKAN (Adana),
Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 72nci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
117
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
Tasarının
1inci maddesi üzerinde verilmiş olan yedi önergeden ilk beş önerge
okunmuştu, şimdi altıncı önergeyi okutuyorum.
Buyurun:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 117 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 1. Maddesi
43. fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıda
yazılı 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52. ve 53.
fıkraların eklenmesini arz ederiz.
Oktay Vural A. Kenan Tanrıkulu Şenol Bal
İzmir İzmir İzmir
Kamil Erdal Sipahi Mehmet Şandır Behiç Çelik
İzmir Mersin Mersin
Hasan Özdemir Akif Akkuş Kadir Ural
Gaziantep Mersin Mersin
Necati Özensoy Hamit Homriş İsmet Büyükataman
Bursa Bursa Bursa
Münir Kutluata Meral Akşener Nevzat Korkmaz
Sakarya İstanbul Isparta
Gündüz S. Aktan Atilla Kaya Mithat Melen
İstanbul İstanbul İstanbul
Ümit Şafak D. Ali Torlak Metin Çobanoğlu
İstanbul İstanbul Kırşehir
Osman Ertuğrul Zeki Ertugay Beytullah Asil
Aksaray Erzurum Eskişehir
44. Ekli
(1) Sayılı listede adları yazılı mahalleler merkez
olmak, ekli (2) sayılı listede adları yazılı köyler
bağlanmak ve aynı adla bir belediye kurulmak üzere İzmir ilinde
Pınarkent,
45. Ekli
(3) listede bağlı belde ve köyleri gösterilen Mersin İli
Büyükşehir Belediyesi ve Tarsus ilçe belediyesi sınırları
arasında Huzurkent.
46. Ekli
(4), (5), (6), (7) listede bağlı belde ve köyleri gösterilen, Bursa
İli merkezinde ve yine Büyükşehir kapsamında Osmangazi
ilçesinden ayrılacak Emek ve Demirtaş, Nilüfer İlçesinden
ayrılacak Görükle ve Çalı,
47. Ekli
(8) listede bağlı belde ve köyleri gösterilen, Sakarya
Büyükşehir sınırları içerisinde, Camili, Karaman, Korucu
mahalleleri merkez olmak üzere Yenikent, Kırkpınar Beldesi merkez
olmak üzere Kırkpınar,
48. Ekli
(9) listede bağlı belde ve köyleri gösterilen Nevşehir ili,
Avanos ilçesi, Kalaba beldesinde, belde merkezi ilçe merkezi olmak üzere Kalaba,
49.
İstanbul ili, Büyükşehir kapsamında, Bahçeşehir belediyesi
sınırları esas alınmak, Ömerli köyünün de bu merkeze
bağlanmak suretiyle Bahçeşehir,
50. Ekli
(10) listede bağlı mahalle ve köyleri gösterilen İstanbul ili,
Büyükşehir kapsamında Hadımköy Beldesi ilçe merkezi olmak
suretiyle Hadımköy,
51. Ekli
(11) listede bağlı köyleri gösterilen, Eskişehir ili Seyitgazi
ilçesi, Kırka beldesinde, belde merkezi ilçe merkezi olmak üzere
Kırka,
52. Ekli
(12) listede bağlı köyleri gösterilen, Aksaray ili, Sultanhanı
beldesinde, belde merkezi ilçe merkezi olmak üzere Sultanhanı,
53. Ekli
(13) listede bağlı belde ve köyleri gösterilen, Gaziantep ili,
Büyükşehir kapsamında, Karataş mahallesi ilçe merkezi olmak
üzere Karataş, Gazikent mahallesi ilçe merkezi olmak üzere Gazikent,
Adıyla
ilçeler ihdas edilmiştir.
Ek (1)
Sayılı Liste
PINARKENT
İLÇESİNE BAĞLI MAHALLELER
Sıra No Mahalle Adı
1 Gürpınar Mahallesi
2 Kemalpaşa Mahallesi
3 Ümit Mahallesi
4 Yeşilçam Mahallesi
5 Yunus Emre Mahallesi
6 Işıklar Mahallesi
7 Egemenlik Mahallesi
8 Karacaoğlan Mahallesi
Ek (2)
Sayılı Liste
PINARKENT
İLÇESİNE BAĞLI KÖYLER
Sıra No Mahalle Adı
1 Gökdere Köyü
2 Kavaklıdere Köyü
MERSİN
MERKEZ HUZURKENT İLÇESİNE BAĞLANACAK BELEDİYELER:
Mersin Merkez Yenitaşkent Belediyesi 5.487
Mersin Merkez Bahçeli Belediyesi 3.201
Mersin Merkez Adanalıoğlu Belediyesi 6.704
Tarsus İlçesi Bahşiş Belediyesi 2.445
Tarsus İlçesi Atalar Belediyesi 2.151
Tarsus İlçesi Bağcılar Belediyesi 2.578
Tarsus İlçesi Huzurkent Belediyesi 12.553
Toplam: 35.119
MERSİN
MERKEZ HUZURKENT İLÇESİNE BAĞLANACAK KÖYLER:
Tarsus İlçesi Kerimler Köyü 270
Tarsus İlçesi Sayköy Köyü 439
Tarsus İlçesi Çiriştepe Köyü 209
Tarsus İlçesi Sarıveli Köyü 495
Tarsus İlçesi Cinköy Köyü 763
Tarsus İlçesi Tepeköy Köyü 195
Tarsus İlçesi Karadiken Köyü 576
Tarsus İlçesi Taşçılı Köyü 769
Tarsus İlçesi Kaklıktaşı Köyü 361
Tarsus İlçesi Dorak Köyü 243
Tarsus İlçesi Pirömerli Köyü 330
Tarsus İlçesi Belen Köyü 721
Tarsus İlçesi Boztepe Köyü 287
Tarsus İlçesi Böğrüeğri Köyü 523
Tarsus İlçesi Köselerli Köyü 181
Tarsus İlçesi Kulak Köyü 747
Tarsus İlçesi Nacarlı Köyü 1.200
Tarsus Bağlarbaşı
Köyü 1.100
TOPLAM: 9.413
GENEL
TOPLAM: 44.532
BURSA
İLİ EMEK İLÇESİNE BAĞLANACAK BELDE MAHALLE VE KÖYLER
İl İlçe Yerleşim Yeri
Adı Nüfus
Bursa Osmangazi Emek Belediyesi 41.373
İl İlçe Alt Kademe Mahalle Adı Nüfus
Adı
Bursa Osmangazi Merkez Adalet
4.715
Bursa Osmangazi Merkez Akpınar
11.657
Bursa Osmangazi Merkez Bağlarbaşı
33.078
Bursa Osmangazi Merkez Dereçavuşköy
562
Bursa Osmangazi Merkez Geçit
7.813
Bursa Osmangazi Merkez Hamitler
38.844
Bursa Osmangazi Merkez Hürriyet
4.352
Bursa Osmangazi Merkez İstiklal
9.178
Bursa Osmangazi Merkez Soğukkuyu
8.459
Bursa Osmangazi Merkez Yenikaraman
10.826
Bursa Osmangazi Merkez Yunuseli
18.094
İl
İlçe
Köy Adı Nüfus
Bursa Osmangazi Ahmetbey 430
Bursa Osmangazi Nilüfer 1.225
Bursa Osmangazi Aksungur 369
TOPLAM NÜFUS: 190.975
BURSA
İLİ DEMİRTAŞ İLÇESİNE BAĞLANACAK
BELDE
MAHALLE VE KÖYLER
Yerleşim Adı Şu Andaki İdari Konumu Nüfus
Demirtaş
Belde Merkezi 16.547
Ovaakça Belediye 6.581
Doğanevler
Mahalle 2.500
İsmetiye
Mahalle 2.500
Alaşar
Mahalle 1.200
Dürdane Köy 1.800
Selçukgazi Köy 1.100
Seçköy Köy 1.300
Avdancık
Köy 950
Karabalçık
Köy 800
BURSA
İLİ GÖRÜKLE İLÇESİNE BAĞLANACAK
BELDE
MAHALLE VE KÖYLER
Yerleşim Adı Şu Andaki İdari Konumu Nüfus
Görükle Belde Merkezi 22.638
Akçalar Belediye 3.078
Gölyazı
Belediye 1.732
Konaklı
Köy 1.026
Çaylı
Köy 320
Badırga
Köy 435
Çatalağıl
Köy 240
Karacaoba
Köy 274
Başköy
Köy 293
Yolçatı
Köy 2.317
BURSA
İLİ ÇALI İLÇESİNE BAĞLANACAK BELDE MAHALLE VE KÖYLER
Yerleşim Adı Şu Andaki İdari Konumu Nüfus
Çalı
Belde
Merkezi 4.575
Hasanağa
Belediye 6.097
Kayapa Belediye 1.666
Gelemi Mahalle
Ürünlü Mahalle 1.023
Alaeddin
Bey Mahalle 650
Gümüştepe
Mahalle 1.234
Demirci Mahalle 1.839
Dağyenice
Köy 220
Yaylacık
Köy 1.881
Kadriye Köy 129
Atlas Köy 227
İnegazi
Köy 124
Üçpınar
Köy 87
Kuruçeşme
Köy 78
Güngören Köy 506
Tahtalı
Köy 1.122
Korubaşı
Köy 255
Unçukuru Köy 263
Maksempınar
Köy 259
Ayva Köy 143
Fadıllı
Köy 461
EK (8)
LİSTE
YENİKENT
MAHALLE VE KÖYLER
Mahalle Köyler
Camili Aşırlar
Karaman Beşevler
Korucuk Büyük
Hataplı
Evren Karadavutlu
İkizce
Kayrancık
İkizce
Osmaniye Kışlaköyü
Göktepe Küçük
Hataplı
Taşkısığı Nasuhlar
Karapınar Örentepe
Çaltıcak Salmanlı
Alandüzü Işıklar
Döğdü
Acıelma Elmalı
Harmantepe Karadere
KIRKPINAR BELDE VE KÖYLER
Belde Köyler
Kurtköy Yanık
Mahmudiye
EK (9)
LİSTE
Beldeler Köyler
Mahmat Paşalı
Akarca Üçkuyu
Çalış Altıpınar
Topaklı Karacauşağı
Ek (10)
Sayılı Liste
HADIMKÖY
İLÇESİNE BAĞLI MAHALLE VE KÖYLER
BAĞLANACAK
MAHALLELER
1- İmrahor
2- İslambey
3- Merkez
4- Yavuz Selim
5- Atatürk
6- İstiklal
7- Merkez
8- Hicret
9- Mavigöl
10- Merkez
11- Karlıbayır
12- Merkez
13- Adnan Menderes
14- Fatih
15- M. Fevzi Çakmak
16- Mehmet Akif Ersoy
17- Merkez
18- Çilingir
19- Sazlıbosna
20- Nakkaş
21- İstasyon
22- Hastane
23- Yeşilbayır
24- Deliklikaya
25- Ömerli
26- Dursunköy
27- Bahşayış
28 - Cami
29 - Zafer
BAĞLANACAK
KÖYLER
1- Baklalı
2- Boyalık
3- Balaban
4- Yassıören
5 - Karaburun
(11)
Sayılı Liste
KIRKA
İLÇESİNE BAĞLI KÖYLER
Sıra
No Köy
Adı
1 Fethiye köyü
2 Gökçegüney köyü
3 Oynaş köyü
4 Gökbahçe köyü
5 Büyükyayla köyü
6 Yarbasan köyü
7 Akin köyü
8 Karaören köyü
9 Numanoluk köyü
10 Salihler köyü
11 İkizoluk köyü
12 İdrisyayla köyü
13 Çürüttüm köyü
14 Gemiç köyü
15 Göcenoluk köyü
16 Kümbet köyü
17 Yapıldak köyü
18 Sandıközü köyü
(Ek 12)
SULTANHANI
İLÇESİNE BAĞLI KÖYLER VE YAYLALAR
1- Bozyer 9- Sekeler 17- Bozcamahmut
2- Akkaş 10- Dikilitaş 18 - Süleymancık
3- Çağlak 11- Elagöz 19 - Bakalak
4- Güneşli 12- Bozkuyu 20 - Sılataş
5- Bezirci 13- Mezitli 21 - Topçakıl
6- Güllüdere 14- Görli 22 - Bayramdüğün
7- Karakol 15- Köşk 23 - Beşağıl
8- Başaran 16- Tatarlı 24 - Ortakuyu
(Ek 13)
Gaziantep
KARATAŞA,
İLÇE OLMASI DURUMUNDA BAĞLANACAK YERLER
Bağlarbaşı
köyü
Küçük
Kızılhisar köyü
Zeytinli
köyü
Küçük
Ulumahsere köyü
Gülpınar
köyü
Cebeler
köyü
Durantaş
köyü
Serince
köyü
Bostancık
köyü
Büyükşahinbey
Belde Belediyesi
Burç
Belde Belediyesi
Cevizli
Belde Belediyesi
Geneyik
köyü
GAZİKENTE,
İLÇE OLMASI DURUMUNDA BAĞLANMASI GEREKEN YERLER
Beylerbeyi
köyü
Dülük
köyü
Karahöyük
köyü
Etebek
köyü
Bedir
köyü
Subağız
köyü
Bilek
köyü
Yukarı
Savcılı köyü
Aşağı
Savcılı köyü
Tokdemir
köyü
Küllü
köyü
Sinan
köyü
Taşlıca
köyü
Göksuncuk
köyü
Arıl
Belde Belediyesi
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde
İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 1.
maddesinin Anayasaya aykırı olduğu için tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
K. Kemal Anadol Hakkı Süha Okay Bihlun Tamaylıgil
İzmir Ankara İstanbul
Yaşar Tüzün Hüseyin Ünsal Ahmet Ersin
Bilecik Amasya İzmir
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Sayın Anadol?
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Sayın Ersin konuşacak.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Ersin.
AHMET
ERSİN (İzmir) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Görüşülmekte
olan kanun tasarısıyla ilgili görüşmelerin
başlangıcından itibaren çeşitli eleştiriler
yapıldı ve bu eleştirilerde, genel olarak, bu
tasarının bir ihtiyaçtan kaynaklanmadığı, sadece
siyasi gerekçelere dayandığı ve bu amaçla, oy ve seçim
hesabıyla hazırlandığına ilişkin eleştiriler
vardı ki tasarının hazırlanış biçimine ve burada
savunuluş biçimine baktığımızda bu kanun
tasarısının gerçekten bir ihtiyaçtan
kaynaklanmadığı, tamamen seçim ve oy hesabıyla masa
başında yapılan bir seçmen operasyonu olduğu
şeklindedir. Örneğin kendi ilimle ilgili söyleyeyim, İzmirde
yeni oluşturulan ilçelere ve bu ilçelere bağlanmak istenen mahallelere
baktığımız zaman bu çok açık bir şekilde görülüyor.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, elbette, çıkarılan, burada
görüşülen ya da kanunlaşan tekliflerin ya da tasarıların
öncelikle Anayasaya uygun olması gerekir. Şimdi, bu tasarıda
anayasal açıdan da bazı sakıncalar görüyoruz. Değerli
arkadaşlarım, şimdi, büyükşehir belediye
sınırları içindeki ilk kademe belediyeleri kapatılıyor
ve en yakınındaki ilçeye bağlanıyor. Oysa, Türkiyenin de
taraf olduğu Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı gereği
-ki bu sözleşmenin 5inci maddesine göre- kapatılacak olan belde
belediyesinde yaşayan belde sakinlerinin görüşünün
alınması, yani referandumla bu sonucun alınması gerekiyor.
Yani o belde kapatılacaksa, o belde belediyesinin kapatılmasına
orada yaşayan insanlar karar vermelidir, onların görüşü
alınarak bu yapılabilir. Bu da yetmiyor değerli
arkadaşlarım, katılınacak olan belediyenin meclisinin de bu
katılımı kabul etmesi gerekiyor.
Şimdi,
siz bu tasarıyla bazı ilk kademe belediyelerini kapatıyorsunuz
ancak, ne o beldelerde bir referandum yaptınız, o beldelerde yaşayanların
görüşünü aldınız ve ne de bağlamak istediğiniz
belediyenin meclisinden böyle bir karar çıkarttınız.
Dolayısıyla, sadece bu yönüyle bile bu tasarı Anayasaya
aykırıdır çünkü bildiğiniz gibi, Türkiyenin taraf
olduğu ve Meclisimizde usulüne uygun şekilde onaylanmış
olan uluslararası anlaşmalar yasa hükmündedir, hatta yerel yasalardan
daha da önde değerlendirilir. Dolayısıyla, getirilen bu
tasarı, bu yönüyle Anayasaya aykırıdır.
Bakın,
ben size bir örnek vereyim. Yani bu tasarının önceden bir hazırlığı
olmadığı; masa başında, seçmen sayısı, oy
oranları gözetilerek kesilip biçildiği ve böylece bir tasarı
ortaya çıkarıldığı; yani tamamen seçmene yönelik,
seçimlere yönelik ve oy hesabıyla hazırlanan bir tasarı
olduğu ve çok da eski bir geçmişinin olmadığına bir
örnek vermek istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, dün, İzmir Gaziemir Sarnıç beldesindeydim.
Belde Belediye Başkanıyla
görüştüm ve orada, beldede
yaşayan insanlar -ki, bu beldenin nüfusu 23 binin üzerindedir-
muhtarlar aracılığıyla bir imza kampanyası
açtılar. Ben de bu kampanyaya destek verdim ve bu belde belediyesinin
hizmet binasının açılışını iki ay önce
Sayın Başbakan yaptı; gayet güzel bir bina, çağdaş bir
bina. Sayın Başbakan iki ay önce hizmet binasını
açtığı belediyenin bugün kapatılmasını istiyor.
Dolayısıyla, işte, eskiye dayanan bir çalışmanın
ürünü olmadığı, alelacele, apar topar, çalakalem bir
tasarıyla ortaya çıkıldı ve 28 Marta yetiştirmek için
de gece yarılarına kadar Türkiye Büyük Millet Meclisinin
çalıştırıldığı
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Ersin, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
AHMET
ERSİN (Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkanım, çok
teşekkür ederim ilginize.
böyle
bir olumsuz tabloyla karşı karşıya kaldık. Ama bu size
bir hayır getirmeyecek değerli arkadaşlarım. Bakın, 28
Mart 2009 tarihinden sonra, inşallah, hepimiz sağlık içinde yine
burada oluruz ve bu sözümü unutmayın: Bu tasarı Adalet ve
Kalkınma Partisine hayır getirmeyecektir, Türkiye için de
hayırlı olmayacaktır.
Hepinizi
saygılarımla selamlıyorum değerli arkadaşlarım.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ersin.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Yoklama istiyoruz efendim.
BAŞKAN
Yoklama istiyorsunuz, tamam Sayın Anadol.
Evet,
Sayın Kemal Anadol, Sayın Hakkı Suha Okay, Sayın Muharrem
İnce, Sayın Ali Oksal, Sayın Ahmet Ersin, Sayın Bihlun
Tamaylıgil, Sayın Bayram Meral, Sayın Ferit Mevlüt
Aslanoğlu, Sayın Ramazan Kerim Özkan, Sayın Yaşar
Ağyüz, Sayın Akif Ekici, Sayın Atila Emek, Sayın Ergün
Aydoğan, Sayın Hulusi Güvel, Sayın Ali Öztürk, Sayın Mevlüt
Coşkuner, Sayın Orhan Diren, Sayın Ali Rıza Ertemür,
Sayın Rahmi Güner, Sayın Eşref Karaibrahim, Sayın Osman
Coşkunoğlu.
İsmini
yazdığım arkadaşlarım lütfen yoklamaya girmesinler.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, yoklama için iki dakika süre veriyorum ve
yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri (Devam)
3.- Büyükşehir Belediyesi
Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/529) (S. Sayısı:117)
(Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 117 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 1. Maddesi
43. fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıda
yazılı 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52. ve 53.
fıkraların eklenmesini arz ederiz.
Oktay
Vural (İzmir) ve arkadaşları
44. Ekli
(1) Sayılı listede adları yazılı mahalleler merkez
olmak, ekli (2) sayılı listede adları yazılı köyler
bağlanmak ve aynı adla bir belediye kurulmak üzere İzmir ilinde
Pınarkent,
45. Ekli
(3) listede bağlı belde ve köyleri gösterilen Mersin İli
Büyükşehir Belediyesi ve Tarsus ilçe belediyesi sınırları
arasında Huzurkent,
46. Ekli
(4), (5), (6), (7) listede bağlı belde ve köyleri gösterilen, Bursa
İli merkezinde ve yine Büyükşehir kapsamında Osmangazi
ilçesinden ayrılacak Emek ve Demirtaş, Nilüfer İlçesinden
ayrılacak Görükle ve Çalı,
47. Ekli
(8) listede bağlı belde ve köyleri gösterilen, Sakarya
Büyükşehir sınırları içerisinde, Camili, Karaman, Korucu
mahalleleri merkez olmak üzere Yenikent, Kırkpınar Beldesi merkez
olmak üzere Kırkpınar,
48. Ekli
(9) listede bağlı belde ve köyleri gösterilen Nevşehir ili,
Avanos ilçesi, Kalaba beldesinde, belde merkezi ilçe merkezi olmak üzere
Kalaba,
49.
İstanbul ili, Büyükşehir kapsamında, Bahçeşehir belediyesi
sınırları esas alınmak, Ömerli köyünün de bu merkeze
bağlanmak suretiyle Bahçeşehir,
50. Ekli
(10) listede bağlı mahalle ve köyleri gösterilen İstanbul ili,
Büyükşehir kapsamında Hadımköy Beldesi ilçe merkezi olmak
suretiyle Hadımköy,
51. Ekli
(11) listede bağlı köyleri gösterilen, Eskişehir ili Seyitgazi
ilçesi, Kırka beldesinde, belde merkezi ilçe merkezi olmak üzere
Kırka,
52. Ekli
(12) listede bağlı köyleri gösterilen, Aksaray ili, Sultanhanı
beldesinde, belde merkezi ilçe merkezi olmak üzere Sultanhanı,
53. Ekli
(13) listede bağlı belde ve köyleri gösterilen, Gaziantep ili,
Büyükşehir kapsamında, Karataş mahallesi ilçe merkezi olmak
üzere Karataş, Gazikent mahallesi ilçe merkezi olmak üzere Gazikent,
Adıyla
ilçeler ihdas edilmiştir.
Ek (1)
Sayılı Liste
PINARKENT
İLÇESİNE BAĞLI MAHALLELER
Sıra
No Mahalle
Adı
1 Gürpınar Mahallesi
2 Kemalpaşa Mahallesi
3 Ümit Mahallesi
4 Yeşilçam Mahallesi
5 Yunus Emre Mahallesi
6 Işıklar Mahallesi
7 Egemenlik Mahallesi
8 Karacaoğlan Mahallesi
Ek (2)
Sayılı Liste
PINARKENT
İLÇESİNE BAĞLI KÖYLER
Sıra
No Köy Adı
1 Gökdere Köyü
2 Kavaklıdere Köyü
MERSİN
MERKEZ HUZURKENT İLÇESİNE BAĞLANACAK BELEDİYELER:
Mersin Merkez Yenitaşkent Belediyesi 5.487
Mersin Merkez Bahçeli Belediyesi 3.201
Mersin Merkez Adanalıoğlu Belediyesi 6.704
Tarsus İlçesi Bahşiş
Belediyesi 2.445
Tarsus İlçesi Atalar Belediyesi 2.151
Tarsus İlçesi Bağcılar
Belediyesi 2.578
Tarsus İlçesi Huzurkent
Belediyesi 12.553
Toplam: 35.119
MERSİN
MERKEZ HUZURKENT İLÇESİNE BAĞLANACAK KÖYLER:
Tarsus İlçesi Kerimler Köyü 270
Tarsus İlçesi Sayköy Köyü 439
Tarsus İlçesi Çiriştepe Köyü
209
Tarsus İlçesi Sarıveli Köyü 495
Tarsus İlçesi Cinköy Köyü 763
Tarsus İlçesi Tepeköy Köyü 195
Tarsus İlçesi Karadiken Köyü 576
Tarsus İlçesi Taşçılı
Köyü 769
Tarsus İlçesi Kaklıktaşı
Köyü 361
Tarsus İlçesi Dorak Köyü 243
Tarsus İlçesi Pirömerli Köyü 330
Tarsus İlçesi Belen Köyü 721
Tarsus İlçesi Boztepe Köyü 287
Tarsus İlçesi Böğrüeğri
Köyü 523
Tarsus İlçesi Köselerli Köyü 181
Tarsus İlçesi Kulak Köyü 747
Tarsus İlçesi Nacarlı Köyü 1.200
Tarsus Bağlarbaşı
Köyü 1.100
TOPLAM: 9.413
GENEL
TOPLAM: 44.532
Ek (4)
Sayılı Liste
BURSA
İLİ EMEK İLÇESİNE BAĞLANACAK BELDE MAHALLE VE KÖYLER
İl İlçe Yerleşim Yeri Adı Nüfus
Bursa Osmangazi Emek Belediyesi 41.373
İl İlçe Alt
Kademe Mahalle Adı Nüfus
Adı
Bursa Osmangazi Merkez Adalet
4.715
Bursa Osmangazi Merkez Akpınar
11.657
Bursa Osmangazi Merkez Bağlarbaşı
33.078
Bursa Osmangazi Merkez Dereçavuşköy
562
Bursa Osmangazi Merkez Geçit
7.813
Bursa Osmangazi Merkez Hamitler
38.844
Bursa Osmangazi Merkez Hürriyet
4.352
Bursa Osmangazi Merkez İstiklal
9.178
Bursa Osmangazi Merkez Soğukkuyu
8.459
Bursa Osmangazi Merkez Yenikaraman
10.826
Bursa Osmangazi Merkez Yunuseli
18.094
İl İlçe Köy Adı Nüfus
Bursa Osmangazi Ahmetbey 430
Bursa Osmangazi Nilüfer 1.225
Bursa Osmangazi Aksungur 369
TOPLAM NÜFUS: 190.975
BURSA
İLİ DEMİRTAŞ İLÇESİNE BAĞLANACAK
BELDE
MAHALLE VE KÖYLER
Yerleşim
Adı Şu
Andaki İdari Konumu Nüfus
Demirtaş
Belde Merkezi 16.547
Ovaakça Belediye 6.581
Doğanevler
Mahalle 2.500
İsmetiye
Mahalle 2.500
Alaşar
Mahalle 1.200
Dürdane Köy 1.800
Selçukgazi Köy 1.100
Seçköy Köy 1.300
Avdancık
Köy 950
Karabalçık
Köy 800
BURSA
İLİ GÖRÜKLE İLÇESİNE BAĞLANACAK
BELDE
MAHALLE VE KÖYLER
Yerleşim
Adı Şu
Andaki İdari Konumu Nüfus
Görükle Belde Merkezi 22.638
Akçalar Belediye 3.078
Gölyazı
Belediye 1.732
Konaklı
Köy 1.026
Çaylı
Köy 320
Badırga
Köy 435
Çatalağıl
Köy 240
Karacaoba
Köy 274
Başköy
Köy 293
Yolçatı
Köy 2.317
BURSA
İLİ ÇALI İLÇESİNE BAĞLANACAK
BELDE
MAHALLE VE KÖYLER
Yerleşim
Adı Şu
Andaki İdari Konumu Nüfus
Çalı
Belde
Merkezi 4.575
Hasanağa
Belediye 6.097
Kayapa Belediye 1.666
Gelemi Mahalle
Ürünlü Mahalle 1.023
Alaeddin
Bey Mahalle 650
Gümüştepe
Mahalle 1.234
Demirci Mahalle 1.839
Dağyenice
Köy 220
Yaylacık
Köy 1.881
Kadriye Köy 129
Atlas Köy 227
İnegazi
Köy 124
Üçpınar
Köy 87
Kuruçeşme
Köy 78
Güngören Köy 506
Tahtalı
Köy 1.122
Korubaşı
Köy 255
Unçukuru Köy 263
Maksempınar
Köy 259
Ayva Köy 143
Fadıllı
Köy 461
EK (8)
LİSTE
YENİKENT
MAHALLE VE KÖYLER
Mahalle Köyler
Camili Aşırlar
Karaman Beşevler
Korucuk Büyük Hataplı
Evren Karadavutlu
İkizce
Kayrancık
Mahalle Köyler
İkizce
Osmaniye Kışlaköyü
Göktepe Küçük Hataplı
Taşkısığı Nasuhlar
Karapınar Örentepe
Çaltıcak Salmanlı
Alandüzü Işıklar Döğdü
Acıelma Elmalı
Harmantepe Karadere
KIRKPINAR
BELDE VE KÖYLER
Belde Köyler
Kurtköy Yanık
Mahmudiye
EK (9) LİSTE
Beldeler Köyler
Mahmat Paşalı
Akarca Üçkuyu
Çalış Altıpınar
Topaklı Karacauşağı
Ek (10)
Sayılı Liste
HADIMKÖY
İLÇESİNE BAĞLI MAHALLE VE KÖYLER
BAĞLANACAK
MAHALLELER
1- İmrahor
2- İslambey
3- Merkez
4- Yavuz Selim
5- Atatürk
6- İstiklal
7- Merkez
8- Hicret
9- Mavigöl
10-
Merkez
11-
Karlıbayır
12-
Merkez
13- Adnan
Menderes
14- Fatih
15- M.
Fevzi Çakmak
16-
Mehmet Akif Ersoy
17-
Merkez
18-
Çilingir
19-
Sazlıbosna
20-
Nakkaş
21-
İstasyon
22-
Hastane
23-
Yeşilbayır
24-
Deliklikaya
25-
Ömerli
26-
Dursunköy
27-
Bahşayış
28 - Cami
29 -
Zafer
BAĞLANACAK
KÖYLER
1-
Baklalı
2-
Boyalık
3-
Balaban
4-
Yassıören
5 -
Karaburun
(11) Sayılı Liste
Kırka
İlçesine Bağlı Köyler
Sıra
No Köy
Adı
1 Fethiye köyü
2 Gökçegüney köyü
3 Oynaş köyü
4 Gökbahçe köyü
5 Büyükyayla köyü
6 Yarbasan köyü
7 Akin köyü
8 Karaören köyü
Sıra
No Köy
Adı
9 Numanoluk köyü
10 Salihler köyü
11 İkizoluk köyü
12 İdrisyayla köyü
13 Çürüttüm köyü
14 Gemiç köyü
15 Göcenoluk köyü
16 Kümbet köyü
17 Yapıldak köyü
18 Sandıközü köyü
(Ek 12)
SULTANHANI
İLÇESİNE BAĞLI KÖYLER VE YAYLALAR
1- Bozyer 9- Sekeler 17- Bozcamahmut
2- Akkaş 10- Dikilitaş 18 - Süleymancık
3- Çağlak 11- Elagöz 19 - Bakalak
4- Güneşli 12- Bozkuyu 20 - Sılataş
5- Bezirci 13- Mezitli 21 - Topçakıl
6- Güllüdere 14- Görli 22 - Bayramdüğün
7- Karakol 15- Köşk 23 -
Beşağıl
8- Başaran 16- Tatarlı 24 Ortakuyu
(Ek 13)
Gaziantep
KARATAŞA,
İLÇE OLMASI DURUMUNDA BAĞLANACAK YERLER
Bağlarbaşı
köyü
Küçük
Kızılhisar köyü
Zeytinli
köyü
Küçük
Ulumahsere köyü
Gülpınar
köyü
Cebeler
köyü
Durantaş
köyü
Serince
köyü
Bostancık
köyü
Büyükşahinbey
Belde Belediyesi
Burç
Belde Belediyesi
Cevizli
Belde Belediyesi
Geneyik
köyü
GAZİKENTE,
İLÇE OLMASI DURUMUNDA BAĞLANMASI GEREKEN YERLER
Beylerbeyi
köyü
Dülük
köyü
Karahöyük
köyü
Etebek
köyü
Bedir
köyü
Subağız
köyü
Bilek
köyü
Yukarı
Savcılı köyü
Aşağı
Savcılı köyü
Tokdemir
köyü
Küllü
köyü
Sinan
köyü
Taşlıca
köyü
Göksuncuk
köyü
Arıl
Belde Belediyesi
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Vural. (MHP sıralarından alkışlar)
OKTAY
VURAL (İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Görüşülmekte
olan bu kanun tasarısı aslında birçok ilimizi, birçok beldemizi,
1.200-1.300ü aşkın mahallemizi ve birimimizi ilgilendiren bir kanun
tasarısı. Tabiatıyla, böyle bir kanun tasarısı,
milletvekillerimizin, illerinden seçilerek gelen milletvekillerimizin, o
illerin kaderiyle ilgili, o illerin köyleri, beldeleri, belediyelerini
ilgilendiren konular hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisinde söyleyecek
sözleri olmalıdır. Bu, huzurlarınıza gelen önergeyle
birlikte -önergede- İzmirde, İstanbulda, Mersinde, Bursada,
Aksarayda, Nevşehirde, Eskişehirde ve Gaziantepte çeşitli
ilçelerin kurulmasını talep etmekteyiz.
Fakat
sayın milletvekilleri, düşünün ki yöresinden gelen bir milletvekili
kendi ilinde bir ilçenin kurulması ya da belediyenin
kaldırılmasıyla ilgili vatandaşlarının istek ve
taleplerini Meclis kürsüsünde dile getirememektedir. Şimdi, böyle bir
toplu önergeyle huzurlarınıza geldim ama bu önerge gelirken
İzmirde Pınarkent adı altında bir ilçe
kurulmasının gerekçelerini gönül isterdi ki o yörenin oylarıyla
seçilmiş milletvekillerimiz Sayın Kenan Tanrıkulu ve Erdal
Sipahi Bey dile getirseydi keşke ama bunu
kısıtladınız, söz hakkı vermiyorsunuz. Orada 15 bin
kişinin talebiyle bir ilçe olması, ilişkisi kurulması
talebini iletme konusunda maalesef söz hakkı bile olmuyor.
Yine,
aynı şekilde, Tarsusta Huzurkent ilçesi kurulması, Sayın
Mehmet Şandır, Sayın Akif Akkuş, Sayın Behiç Çelik,
Sayın Kadir Uralın burada söz hakkı olmaz mı? Yörelerine
söyleyecek sözleri nasıl kısıtlayabiliriz değerli
arkadaşlarım? Bu değerli milletvekillerimiz oraların
oylarıyla geldi. Oraya gittikleri
zaman ne söyleyecekler?
Yine,
aynı şekilde, değerli arkadaşlarım, Bursada
çeşitli birimlerin kurulmasıyla ilgili talepler var. Yine bu önergede
Bursa milletvekillerimiz Sayın Necati Özensoy, İsmet Büyükataman,
Hamit Homriş Beyin söyleyecek hiç mi sözü yok? Bakın, 2005
yılında valiliğin hazırladığı, yeni ilçelerin
kurulmasıyla ilgili yaptığı çalışma burada.
Valiliğin İçişleri Bakanının talebi üzerine hazırladığı
çalışmayı bir kanun
teklifi olarak getirmişler. Biz de önerge olarak getirdik.
Şimdi, valiliğin ve idarenin hazırladığı bu
önergeye hayır diyeceksiniz. Kendi
hazırladığınız, valiliğin İçişleri
Bakanının talebi üzerine hazırlamış olduğu ve
haritası da burada belli olan yeni ilçelerin kurulmasına hayır
diyeceksiniz. Bu konuda milletvekillerimizin söyleyecek sözü yok mudur?
Yine,
aynı şekilde, Sakarya Büyükşehirle ilgili yani Münir Kutluata
Beyin o yöreyle ilgili bir işlem konusunda söyleyecek sözünü, size
iletecek bir mesajını niye kesiyorsunuz? Neden kesiyorsunuz?
Kırk üç ilçe tek bir maddede. Bizler her birimiz ayrı yörelerden
geldik. Bunların her birisi birbirinden bağımsız.
Yine,
İstanbulda Sayın Meral Akşenerin, Atila Kayanın, Mithat
Melenin, Ümit Şafakın bu konuda söyleyecekleri var, yöre
halkının istekleri, talepleri var. Yine dile getirilmiyor.
Aynı
şekilde, Eskişehirde Beytullah Asilin, Seyitgazi ilçesi Kırka
olmak üzere, Kırka ilçe belediyesinin kurulmasını istiyor.
Söyleyecek şeyleri var.
Aynı
şekilde, yine Gaziantepte, yine oradan seçilmiş milletvekilimiz
Sayın Hasan Özdemirin bu konuda özellikle Gazikent adı altında
bir ilçe kurulmasını istiyor.
Aynı
şekilde, yine Nevşehirde Kalaba adı altında bir ilçe
kurulmasına ilişkin talep.
Şimdi,
Nevşehirin istek ve taleplerini dile getirmek, beş dakika içerisinde
size neyi iletebiliriz? Neden ilçe olmak istiyorsunuz? diye sorduğunuz
zaman kim cevap verecek? Beş dakikada bu kadar milletvekilinin ve bu kadar
yörenin neden ilçe olmak istediğini ya da neden belediye olarak kalmak
istediği şeklindeki fikir ve düşüncelerini sizlerle
paylaştırma imkânı bile vermiyorsunuz. Dolayısıyla
böyle bakıldığı zaman, gerçekten Aksarayda mesela,
Sultanhanı adı altında değerli arkadaşlarım, bir
ilçe kurulmasını istiyor. Peki, size soruyorum: Osman Ertuğrul
Beyin söz hakkını niye kısıyorsunuz? O yöreye
söyleyeceği bir şey yok mu? O yörenin talebi var.
(Mikrofon
otamatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Vural, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
OKTAY
VURAL (Devamla) - İşte bu önerge, toplulaştırarak
getirdiğimiz ama sayın milletvekillerimizin söz hakkını
kısıtlayarak, sadece ismini geçirtebiliyoruz. Bunları izleyen o
yörenin insanları var. Ee, sizler konuşmayabilirsiniz,
susabilirsiniz, parmak kaldırabilirsiniz ama bizim söyleyecek sözlerimiz
var. Milletvekillerimizin milletin taleplerini iletme konusunda
düşünceleri var, fikirleri var. Sizin olmayabilir ama bizim var. Ee, tek
bir maddede, tek bir önergede beş dakikada bunu bitiriniz ve bunu ifade
ediniz şeklindeki bir yaklaşım tarzı gerçekten doğru
değil.
Milliyetçi
Hareket Partisi olarak hizmetlerin etkinlikle sürdürülmesi konusunda yeni ilçelerin
kurulmasına karşı değiliz. Ama eğer siz yeni ilçe
kurulmasını istiyorsanız, gelin, Milliyetçi Hareket Partisinin,
bu illerde kurulan yeni ilçelerine de evet deyin. Objektif bir şekilde o
yörelerin taleplerine de evet demeye çağırıyorum.
Bu bakımdan,
bu önergenin lehinde oy kullanılması doğrultusunda değerli
milletvekillerimizin özel olarak dikkat etmelerini ve Milliyetçi Hareket
Partisi olarak da yeni ilçelerin kurulmasını desteklediğimizi
ifade ediyorum. Hepinize saygılarımı arz ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Vural.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Kabul edilmiştir.
BAŞKAN
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde
İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının İlçe
Kurulması başlıklı 1. Maddesine (26), Nolu
fıkrasından sonra aşağıdaki fıkraların
eklenmesini ve numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Ali
Oksal (Mersin) ve arkadaşları
27.
Gümüldür İlk Kademe Belediyesi merkez olmak üzere İzmir ilinde
Gümüldür,
28.
Yenifoça İlk Kademe Belediyesi merkez olmak üzere İzmir ilinde
Yenifoça,
29.
Ürkmez İlk Kademe Belediyesi merkez olmak üzere İzmir ilinde Ürkmez,
30.
Doğanbey İlk Kademe Belediyesi merkez olmak üzere İzmir ilinde
Doğanbey,
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Sayın Oksal, gerekçeyi mi okutayım?
Önerge
sahiplerinden kimse yok mu efendim?
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Bayram Beyin imzası yok mu efendim?
BAŞKAN
Sayın Bayram Meral.
Buyurun
Sayın Meral. (CHP sıralarından alkışlar)
BAYRAM
ALİ MERAL (İstanbul) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; görüşülmekte olan 117 sıra sayılı
Yasanın 1inci maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Bir
önergemiz var değerli arkadaşlarım. Sayın AK Parti grup
başkan vekillerini, sözcülerini burada izledim. Genelde,
icraatlarının hizmete yönelik olduğunu söylediler. Eğer
hizmete yönelikse, Egenin en güzel sahillerindeki -ismini biraz önce
değerli sözcünün okuduğu, şimdi benim ifade ettiğim-
Gümüldür, Yenifoça, Ürkmez, Doğanbey beldelerimizin ilçe
olmasını istiyoruz. Çünkü bunların -turistik bir yöredir-
yıl içerisinde ortalama nüfusu 30 bine yakındır değerli
arkadaşlarım. Bunların ilçe olması, inanıyorum ki
turizm bakımından olsun diğer konularda olsun ülkemize büyük
katkılar sağlayacaktır.
Değerli
arkadaşlarım, ne derseniz deyin, siz bildiğinizi
yapıyorsunuz, ama yapmayınız. Bakınız,
yaptığınız bu yasa tasarısı milyonlarca
insanı sıkıntıya sokmuştur. Bu yasa
tasarısıyla -hayata geçerse- hizmet yerine hizmetsizlik, huzur yerine
huzursuzluk gelecektir. Hükûmetleriniz, her nedense değerli
arkadaşlarım, ülkenin her şeyden daha önce huzura ihtiyacı
varken, bazı icraatlarınızla bu huzursuzlukları meydana
getiriyorsunuz. Bakınız, birkaç örnek vermek istiyorum: Değerli
arkadaşlarım, ülkenin en önemli müesseselerinden birisi YÖK, bugün
çalışmaz hâle getirdiniz. Üniversiteleri birbirine düşman
ettiniz. (AK Parti sıralarından Bunu siz yaptınız.
sesleri) Kaş yapayım, göz yapayım derken sağlık
sorununu bugün içinden çıkılmaz hâle getirdiniz. Millî eğitim
temelini tahrip ettiniz. Bunların, öğretmenler arasında
asıl öğretmen, geçici öğretmen diye bu irfan yuvasında insanları
birbirine karşı huzursuz hâle getirdiniz. Yargıyı
tartışır hâle getirdiniz.
AHMET
YENİ (Samsun) Kanunla ne ilgisi var?
BAYRAM
ALİ MERAL (Devamla) - Getirdiğiniz huzursuzluklardan bahsediyorum. Bu
da onun bir bölümü.
Devletin
en verimli müesseselerini, yok pahasına özelleştirme adı
altında, uluslar ve uluslararası tekellere peşkeş çektiniz,
ama bu müesseselerin önemli arsalarının bir bölümünü de
yandaşlarına peşkeş çektiniz. Binlerce işçiyi
işinden aşından ettiniz ve huzursuz ettiniz. Getirdiğiniz
huzursuzluklardan bahsediyorum, niye rahatsız oluyorsunuz? Senin
vatandaşın değil mi şu anda Tekelde binlerce işçi
çoluğuyla, çocuğuyla, eşiyle kendisini fabrikaya
kapatmış. Senin vatandaşın değil mi? Bu, ülkede bir
huzursuzluk değil mi? Bundan bahsediyorum. Şu getirdiğiniz
yasada da binlerce belediye kapanacak, binlerce orada çalışan ve
belediye personeli yine huzursuz olacaktır, bunu söylemeyip de neyi
söyleyeceğiz beyler? Bunlar hepimizin sorunu değil mi?
ABDÜLHADİ
KAHYA (Hatay) Belediyelerden bahset!
BAYRAM
ALİ MERAL (Devamla) Değerli arkadaşlarım,
bakınız, icraatınız yok, üretim yok. Biraz önce grup
başkan vekilleriniz, birisi konuşuyor, diyor ki: Efendim,
işsizliği yüzde 7den yüzde 4e indirdik. Ya Allah aşkına,
hangi fabrikayı kurdunuz da
MEHMET
EMİN TUTAN (Bursa) Öyle demedi, sen yoktun ki, sen yoktun ki burada!
BAYRAM
ALİ MERAL (Devamla) Otur orada, sana ne oluyor? Sahibi orada duruyor da
sana ne oluyor, hele bana söyler misin, sana ne oluyor? Konuşan orada
duruyor sana ne oluyor?
BAŞKAN
Sayın Tutan, lütfen.
Arkadaşlar
BAYRAM
ALİ MERAL (Devamla) Efendim, yüzde 7den -not aldım- yüzde 4e
düştü. diyor. Nerede bir müessese açtınız, nerede bir fabrika
kurdunuz da bizim haberimiz yok? Gelin, burada bunları anlatın.
MEHMET
EMİN TUTAN (Bursa) Ya sen önergeyi anlatsana, önergeyi!
BAYRAM
ALİ MERAL (Devamla) Sizin kapınıza gelen işsizleri siz
görmüyor musunuz değerli arkadaşım? Bunlardan bahsediyorum.
Siz,
bakınız değerli arkadaşlarım, cumhuriyet hükümeti,
cumhuriyet hükûmetleri seksen dört yılda 216 milyar iç ve dış
borç yaptı. Beş yıl içinde siz bunu 500 milyar dolara
tırmandırdınız. Bununla mı icraat yaptınız
muhterem arkadaşlarım?
MEHMET
EMİN TUTAN (Bursa) Önergeyi anlat, önergeyi anlat!
BAYRAM
ALİ MERAL (Devamla) Bakınız, işsizlik, yoksulluk ve
yardım beklemeyi halkın kaderi hâline getirdiniz.
MEHMET
EMİN TUTAN (Bursa) Önergeyi okudun mu?
BAYRAM
ALİ MERAL (Devamla) Evet, önergeyi okudum. Önergede diyor ki
Niye
rahatsız oluyorsun? Nasırına mı bastım, niye
rahatsız oluyorsun gözüm, ne oldu? Bak, bu olumsuzluklar yetmiyormuş
gibi bin iki yüzün üzerinde belediyenin kapısına kilit vuruyoruz.
MEHMET
EMİN TUTAN (Bursa) Önergeden haberin yok senin!
BAYRAM
ALİ MERAL (Devamla) Değerli arkadaşlarım, önergeden
haberim var, var da sizin Türkiyeden haberiniz yok, halkınızdan
haberiniz yok, onu hatırlatıyorum size değerli
arkadaşlarım, onu. (CHP sıralarından alkışlar)
Önergede var bak, önergede diyor ki
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Meral, konuşmanızı tamamlayınız lütfen.
Buyurun.
BAYRAM
ALİ MERAL (Devamla) Egenin incisi diyor. Turistik yöre, neresi?
Gümüldür, Yeni Foça, Ürkmez, Doğanbey; bunları kaza yapalım.
diyor. Varsanız, elinizi kaldırırsanız size teşekkür
ederiz.
MEHMET
EMİN TUTAN (Bursa) Anlat, anlat
BAYRAM
ALİ MERAL (Devamla) Önergeyi öğrendin mi? Umarım
öğrettim, elini kaldırırsın, senden şimdi onu
bekliyorum.
Değerli
arkadaşlarım, siz niye gerçekleri söylemekten rahatsız
oluyorsunuz? Yani bu ülkenin gerçeklerini burada konuşmayıp da neyi
konuşacağız?
ABDÜLHADİ
KAHYA (Hatay) Siz kapatıyorsunuz gerçekleri.
BAYRAM
ALİ MERAL (Devamla) Ama bir şey söyleyeyim size -yanlış
anlamayın, biraz özür dilerim, lafımı da hoş görün- halk
sizi biraz şımarttı, ama öyle bir tokat yersiniz ki yerinizden
kalkamazsınız!
ABDÜLHADİ
KAHYA (Hatay) Kıskandınız herhâlde.
BAYRAM
ALİ MERAL (Devamla) Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 117 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 1.
maddesinin 11. fıkrasındaki Çarıklı ibaresinin
çıkarılarak fıkranın dilinin buna uygun olarak yeniden
düzenlenmesini öneriyoruz.
Selahattin
Demirtaş (Diyarbakır) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Çarıklı
Beldesinin fiziki, ekonomik vb. hiç bir şekilde Sur Belediyesi ile ilgisi
olmadığından madde metninden çıkarılmasını
gerekir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 117 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 1.
maddesinin 33. fıkrasında geçen Arpaçsakarlar ve Yalınayak
ibarelerinin bu fıkradan çıkarılmasını ve 35.
fıkrasına, Dorukkent ibaresinden sonra gelmek üzere Arpaçsakarlar
ve Yalınayak ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Şandır (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Yüce Meclisin takdirine bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Katılıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Şandır, buyurun.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
gecenin bu geç saatinde hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Burada
bazen güzel şeyler de yaşansın arzusuyla kürsüye geldim.
Gerçekten, bir yanlışlık düzeltildi. Arpaçsakarlar ve
Yalınayak Beldelerimizin insanları, gündeme getirilen bu
tasarıda kendilerinin Akdeniz ilçesinin mahalleleri olarak
düzenlenmiş olmasının yanlışlığını
bizlere ifade ettiler, diğer milletvekillerimize de ifade ettiler.
Sonuçta, bunun düzeltilmesi için bir önerge verdik. Tabii, Mersin Milliyetçi
Hareket Partisi milletvekilleri olarak verdik ama önergemiz, iktidar
partisinin, AKP Grubunun değerli yöneticileri tarafından da
Sayın Bakanımıza ve Komisyona, ilgili bürokratlara da iletilerek
durumun düzeltilmesi yönünde bir kanaat oluştu. Sonuç itibarıyla
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Bekir
Bozdağ ve Genel Başkan Yardımcısı Sayın Hüseyin
Tanrıverdi de imzaladılar. Yine Mersin Milletvekili Sayın Ömer
İnan ve Cumhuriyet Halk Partisi Mersin Milletvekili Sayın Ali Oksal Beyin
de imzalarıyla bu önerge tüm grupların önergesi hâline geldi,
Mersini ilgilendirdiği için Mersin milletvekillerinin önergesi hâline
geldi ve bir yanlışlık düzeltildi. Çünkü, bu iki beldemiz,
bütünüyle, her yönüyle ama her yönüyle Toroslar Belediyesinin mahalleleri
olmalılar; onunla organik ve her anlamda bir bağlantıları
var.
Dolayısıyla
Meclisimiz, bugün, bu sıkıntılı, tartışmalı
ve gerçekten aceleye getirilmiş, ileride birtakım problemleri
doğurma ihtimali olan bu kanun tasarısında bir yanlışlığı
uzlaşarak, anlaşarak, konuşarak düzeltmiş oldu.
Bunun
için ben, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Mersin milletvekilleri
olarak, hem bu önergeye imza koyan arkadaşlarıma hem de buna onay
veren iktidar partisi grubuna ve Sayın Bakana çok teşekkür etmek için
söz aldım. Bu önergenin hayırlı olmasını diliyorum.
Aynı
şekilde bir başka güzellik daha yaşadık, bakın, onu da
ifade etmem gerekiyor, çünkü bu güzellikleri öne çıkartarak
yanlışlıkları, eksiklikleri tamamlayabiliriz. Demek ki
istenilirse bazı güzellikler, doğrular da yapılabiliyormuş.
Mezitli beldesinin ilçe yapılması meselesinde de biz, yine Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu olarak, önce Mersin milletvekilleri olarak bir kanun
teklifi oluşturduk. Sayın Hükûmetin, işte üç beldeyi veya ilk
kademe belediyesini ilçe yapma tasarısı Mezitliyi de kapsayacak
şekilde genişletildi. Milliyetçi Hareket Partisinin kanun teklifi
tasarının içerisine alınarak Mersinde Mezitli diye bir ilçenin
kurulması da hükûmet tasarısı olarak buraya geldi. Böylelikle,
yine müşterek bir toplum talebini burada
kanunlaştırmış olduk.
Bu türlü
güzelliklerin çoğalması dileğiyle hepinize saygılar
sunuyorum, teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Şandır.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde
İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 1 inci
maddesinde belirtilen (2) sayılı Listede Adana İli Çukurova
ilçesine bağlanan köylerden Kabasakal ve Karahan köylerinin
bağlılık durumunun aşağıdaki şekilde
düzeltilmesini arz ve teklif ederiz.
Nihat
Ergün (Kocaeli) ve arkadaşları.
Adana
İli Çukurova İlçesine Bağlanan Köyler
No Birimin Adı İlçesi Bucağı
1 Kabasakal Seyhan Merkez
2 Karahan Seyhan Merkez
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Gerekçeyi okutunuz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Adana ili Seyhan ilçesine bağlı Kabasakal ve Karahan köylerinin
bağlılıkları Seyhan ilçesi yazılacağı yerde,
yanlışlıkla Aladağ olarak yazılmıştır.
Bu yanlışlığın düzeltilmesi amacıyla önerge
verilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde
İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 1 inci
maddesinde belirtilen Samsun İli İlkadım İlçesine
bağlanan (41) sayılı köyler Listesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nihat
Ergün (Kocaeli) ve arkadaşları
(41)
Sayılı Liste
Samsun İli İlkadım İlçesine
Bağlanan Köyler
No Birimin Adı İlçesi Bucağı
1 Çandır Merkez Merkez
2 Aşağıavdan Merkez Merkez
3 Avdan Merkez Merkez
4 Çelikalan Merkez Merkez
5 Bilmece Merkez Merkez
6 Çivril Merkez Merkez
7 Çatkaya Merkez Merkez
8 Kapaklı Merkez Merkez
9 Gürgendağ Merkez Merkez
10 Akgöl Merkez Merkez
11 Çanakçı Merkez Merkez
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
- Hükûmet?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Samsun
ili Canik ilçesine bağlanan köyler ile İlkadım ilçesine
bağlanan köyler arasındaki mükerrerliğin giderilmesi
amacıyla bu düzenlemenin yapılması zorunlu görülmüştür.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önergeler doğrultusunda bağlı olduğu listelerle
birlikte maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bu arada,
Fenerbahçe de tur atlamıştır. Onu da sizlere müjdeliyorum.
(Alkışlar)
Fenerbahçe
camiasını da tebrik ediyoruz, canıgönülden.
2nci
maddeyi okutuyorum:
Katılma,
bağlanma, sınır dışına çıkarılma ve
isim değişikliği
MADDE 2-
(1) Büyükşehir belediye sınırları içinde bulunan ve ekli
(42) sayılı listede adları belirtilen ilk kademe belediyelerinin
tüzel kişilikleri kaldırılarak aynı listede belirtilen ilçe
belediyelerine mahalleleri veya mahalle kısımları ile birlikte
katılmıştır.
(2)
İstanbul İlinde Eminönü İlçesi
kaldırılmıştır. Eminönü Belediyesinin tüzel
kişiliği kaldırılarak mahalleleriyle birlikte Fatih
Belediyesine katılmıştır.
(3)
İstanbul İlinde Kadıköy İlçe Belediyesine bağlı
Atatürk Mahallesinin E-80 karayolu ile O4 karayolunun kuzeyinde kalan
kısımları Ümraniye İlçe Belediyesine, Esenler İlçe
Belediyesine bağlı askeri alanın güneyinden geçen, İstanbul
Büyükşehir Belediyesi Proje Yolunun Mahmutbey yolu ile kesiştiği
noktadan başlayarak, Mahmutbey yolunu takiben Gaziosmanpaşa İlçe
Belediyesinin Malkoçoğlu ve İsmet Paşa mahallelerinin kesiştiği
noktaya gelen hattın batısında ve Proje Yolunun kuzeyinde kalan
kısmı Başakşehir İlçe Belediyesine ve İstanbul
Büyükşehir Belediyesi Proje Yolunun güneyinde kalan kısmı
Bağcılar İlçe Belediyesine katılmıştır.
(4) İstanbul İlinde Gürpınar
İlk Kademe Belediyesine bağlı Pınartepe Mahallesi ve
Kıraç İlk Kademe Belediyesine bağlı Çakmaklı
Mahallesinin TEM-D100 bağlantı yolunun batısı Büyükçekmece
İlçe Belediyesine; Çekmeköy İlk Kademe Belediyesine bağlı
Mehmet Akif Ersoy Mahallesinin Ümraniye-Şile Yolunun güneyinde kalan
kısmı Ümraniye İlçe Belediyesine; Ömerli İlk Kademe
Belediyesine bağlı Merkez Mahallesinin Ömerli Baraj Gölü içindeki
Yarımada üzerinde bulunan Germeçli Tepesi, Akça İlyas Tepesi, Ziyaret
Tepesi ve Koçullu Köyü Ziyaret Tepesi mevkilerinin Pendik İlçesine bağlı
Kurtdoğmuş Köyüne ve Bahçeşehir İlk Kademe Belediyesinin 1.
Kısım Mahallesinin TEMin güneyinde ve TEM D100 bağlantı
yolunun doğusunda kalan kısmı Avcılar İlçe
Belediyesine katılmıştır.
(5)
Erzurum İlinde Dadaşkent İlk Kademe Belediyesinin tüzel
kişiliği kaldırılarak mahalleleriyle birlikte Ilıca
Belediyesine katılmış ve Ilıca İlçesinin adı
Aziziye olarak değiştirilmiştir. Merkez İlçeye
bağlı Dereboğazı ve Yukarı-yenice köyleri Aziziye
İlçesine bağlanmıştır.
(6)
Ankara İlinde Bala İlçesine bağlı Karaali İlk Kademe
Belediyesinin tüzel kişiliği kaldırılarak Merkez ve
Yazlık mahalleleri Gölbaşı Belediyesine; Tohumlar,
Karahasanlı, Kömürcü, Evciler, Çavuşlu, Yayla ve Akarlar mahalleleri
Çankaya Belediyesine; Ahmetçayırı ve Yöreli mahalleleri ise Bala
Belediyesine katılmıştır.
(7)
Eskişehir İlinde Sakarıılıca Belediyesi köye
dönüştürülerek büyükşehir belediye sınırları
dışına çıkarılmıştır. Bursa İlinde
Zeytinbağı, Göynükbelen ve Karıncalı belediyeleri,
İzmir İlinde Mordoğan Belediyesi ve Samsun İlinde
Çınarlık Belediyesi tüzel kişiliğini korumak suretiyle
büyükşehir belediye sınırları dışına
çıkarılmıştır. Mersin İlinde Gözne ve
Soğucak belediyeleri Toroslar İlçesine ve Değirmençay Belediyesi
Yenişehir İlçesine bağlanarak büyükşehir belediye
sınırları dışına
çıkarılmıştır.
(8)14/1/2000
tarihli ve 593 sayılı Sakarya İlinde Büyük Şehir Belediyesi
Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede belirtilen
Adapazarı Büyükşehir Belediyesinin adı Sakarya Büyükşehir
Belediyesi ve 2/9/1993 tarihli ve 504 sayılı Yedi İlde
Büyükşehir Belediyesi Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamede belirtilen İzmit Büyükşehir Belediyesinin adı
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi olarak değiştirilmiştir.
(9) Ekli
(43) sayılı listede adları yazılı bucaklar ve bucak
teşkilatları kaldırılmıştır.
Kaldırılan bucak merkezleri ve bağlı köyleri bu Kanunda
belirtilen il ve ilçelere bağlanmıştır.
BAŞKAN
Madde üzerinde ilk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgile aittir.
Sayın
Tamaylıgil, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU
ADINA BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 117 sıra sayılı Yasa
Tasarısı üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, 2nci
maddede görüşlerimizi bildirmek üzere söz aldım. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Türk
sporunun dünyada göstermiş olduğu başarılara bir örnek olan
Fenerbahçe Spor Kulübümüzü de gönülden kutluyorum. (Alkışlar)
Değerli
milletvekilleri, bugün saat şu anda yarım. Neden yarımda bir
yasa çalışmasının görüşmelerini devam ettiriyoruz?
Daha ne kadar devam edecek? Yarın öğlen olacak, saat ne olacak belli
değil. Peki, biz, bunu, bu saatte neden böyle çok acil, Türkiyenin acil
gündem maddesi olarak konuşuyoruz? Sadece, gece neden
konuştuğumuz belli: O kadar büyük büyük tepki var ki o tepki halk
tarafından Meclisteki görüşmelerle paylaşılmasın, halk
bunu seyretmesin, biz bunu kendi aramızda Mecliste geçirelim gitsin,
mantığıyla böyle, çok uzun, zorlayıcı şartlarda götürülen
bir çalışma ve bu çalışma sağlıklı ve acil
bir çözümü de yerine getirmiş olsa amenna. Ama öyle
yanlışlıklar, öyle haksızlıklarla dolu ki bu
çalışmayı bu saatlerde ve ilerleyen saatlerde
gerçekleştirme çabasının bilinçli bir programı, planı
gerçekleştirmekten öte bir başlığının
olduğuna inanmıyorum.
Şimdi,
bakın, Belediyeler ve Belediyecilik Yasası, 1580 sayılı
Yasa, 1930 tarihinde yayınlandığı zaman demokrasinin bir
örneğini gerçekleştiriyor, kadına seçme hakkını
veriyor. Dünyanın pek çok ülkesinde olmayan hakkı Türk
kadınına veriyor ve ne oluyor? Demokrasinin işleyişinde
-bir laboratuvar olarak, bir okul olarak işleyişinde- önemli bir
başlık oluşturuyor. Ama şimdi, belediyelerle ilgili
çıkarttığımız yasa ne getiriyor? Demokrasiye,
katılımcı demokrasiye ve yerinden yönetimin ortaya
koyacağı bu paylaşıma ve otokontrol denetime imkân vermeyen
yasal düzenlemelerle devam eden bir süreci işletiyor.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, bunu bu başlıkta görmemiz gerekiyor ve
bunu bu şekilde değerlendirirken de Biz, belediyeleri
kapatırız, bir bütünlük hâline getiririz, yine de bunun içinde, bir
planlama içinde bunu gerçekleştiririz; bu, bir kamusal yapı
içerisinde dengeyi oluşturur. diye bir bakış
açısını ortaya koymak çok da sağlıklı değil
çünkü halk, kendi oyuyla, kendi sorumluluğuyla ve denetimiyle yönetiminin
oluşturduğu, geliştirdiği süreci değerlendiriyor. Biz
buna, kabul etmeyerek engel olan bir bakış açısıyla
gidiyoruz.
Bakın,
şimdi, 2nci maddede 283 tane ilk kademe belediyesinin 237si mahalle
oluyor, 37si ilçe oluyor, 8inin tüzel kişiliği korunuyor, 1 tanesi
de köye dönüşüyor. Şimdi, hepsini yani böyle bir noktaya
getiriyorsunuz ki efendim siz de ilçe kurulmasını istiyorsunuz
İstiyoruz ama ilçeyi kurarken neye göre hangi kriterlerle kurulması
gerektiğinde de bir konsensüs, bir paylaşım, bir ortak karar
oluşsun istiyoruz; evrensel kriterler dikkate alınsın istiyoruz,
uluslararası belediyecilik uygulamaları dikkate alınsın
istiyoruz. Yani seçim sonuçlarını belli bir
Hani, bir zamanlar
yapboz diye bir oyun vardı. Şimdi bunu bozyap hâline
dönüştürüp, bir şeyleri bozup ondan sonra kendi siyasi
düşüncenizle beraber şekillenecek haritalar hâline getirme
çabası, çok kabul edilecek bir başlık değil.
Hadi,
bundan da geçtik -çünkü bunun cevabını önümüzdeki seçimlerde
halkımız size çok net olarak verecektir- bunun bir de ekonomik rant
kısmı var. Şimdi şu ana kadar dinliyorum,
büyükşehirler açısından baktığınızda
ekonomik rant ve yolsuzluklarla ilgili çıkan başlıkları çok
fazla konuşmadık. Bu ekonomik rant ve büyükşehirlerde çıkan
yolsuzluklarla ilgili örnekleri siz çok yakinen bilirsiniz, çünkü Ali Dibo
örneğini, bu Türkiyede siz literatüre oturttunuz
FATİH
ARIKAN (Kahramanmaraş) İSKİ! İSKİ!
BİHLUN
TAMAYLIGİL (Devamla) -
veya büyükşehirlerde oluşan, hani,
belediye şirketlerinin kimisi magazinsel kimisi de cezai şartlar
getirecek gelişmelerini de çok iyi bilirsiniz.
FATİH
ARIKAN (Kahramanmaraş) İSKİyi çok iyi biliriz!
BİHLUN
TAMAYLIGİL (Devamla) Ama bunları unutmamanız lazım.
Büyükşehir
planları yapacağız. diyor Sayın Bakanım. Biz ilk
kademe belediyeleriyle beraber bir büyükşehir planı
oluşturacağız, bu dengeli olacak.
Şimdi,
bakınız, 2006 yılında İstanbul Büyükşehir
Belediyesinin açıkladığı bir 1/100.000lik plan var. Ne
oldu bu plan biliyor musunuz? Haberiniz vardır herhâlde. Çevre
Mühendisleri Odası idari mahkemeye başvurdu ve yürütmesini durdurdu.
Yani ne kadar başarılı bir plan yaptığınız
ortaya çıktı.
Şimdi,
bazı şeyleri ortaya koyarken hukukun değerlendirmelerini göz
ardı etmeyin. Yani doğruyu yaptığınızı da,
yapamadığınızı ortaya koyan hukuki kararları da
dikkate alın.
Bakın,
ne yapıyorsunuz bu yasada? Danıştayın görüşü
Daha
önceden Danıştayın kararı vardı, bunu görüşüne
çevirmiştiniz. Şimdi artık Danıştayı da baypas
ediyorsunuz. Danıştay görüş bildirirse, acaba, bizim yapmaya
çalıştığımız ortadan kalkar mı?
düşüncesiyle onu da baypas edip bir tarafa bırakıyorsunuz.
Hukuktan kaçmayın.
Bakın,
hukuk, işte büyükşehirlerde 1/100.000lik planlarınızla
ilgili kararını ortaya koydu. Bakalım doğru mu
yapıyorsunuz şimdiki bu birleştirme, bölme, ayırma konusunda,
bir de bunlara bakın.
Şimdi,
ben İstanbul ikinci bölge milletvekiliyim. Benim bölgemde tarihî bir ilçe
var, adı da Eminönü. Bu madde içeriğinde, Eminönü ilçesi, ne
yazık ki kapatılmaya çalışılıyor ki bu
kapatılma noktasına da getiriliyor. Şimdi, Eminönü,
baktığınız zaman, Ayasofyası, Sultanahmet Camii, At
Meydanı, Dikilitaşı, Kapalı Çarşısı,
Galata Köprüsü, Kumkapısıyla beraber çok büyük bir yapı.
İstanbulda günlük nüfusta 1,5-2 milyon kişi Eminönüde, günlük
yaşam, gün içerisinde bulunuyor. Bakınız, Eminönülü harekete
geçmiş; bugün geldiler, Mecliste bizi kapatmayın diyorlar ve bunun
ötesinde bakın Romalılar zamanında Eminönüde bir Milyon
Taşı diye bir yer vardır. Burası ne olarak görünüyor
biliyor musunuz, dünyanın başlangıç noktası. Hani bir laf
vardır Her yol Romaya çıkar. diye. İşte, bu laf
aslında Her yol Eminönüne çıkarla aynıdır. Ama siz ne
yapıyorsunuz? Eminönüyü bütün tarihî, kültürel, turizmle ilgili
değerlerine rağmen, kapatıp, bir mahalle yapıp bir muhtara
bağlamaya çalışıyorsunuz. Oradaki vergi mükellefi
Bakın, rakamlar çok açık. Orası bir ulaşım
ağı ortak noktasıdır ve 550 bin kişi oradan
-bunların hepsi resmî rakamlardır- 559 bin kişi buradan hareket
eder her gün. Baktığınızda 5 milyon kişi oradaki
müzeleri ziyaret eder. Bu, Türkiyedeki müze gelirlerinin yüzde 70ini
oluşturur.
FATİH
ARIKAN (Kahramanmaraş) Müzeler bir yere gitmiyor.
BİHLUN
TAMAYLIGİL (Devamla) Bakınız, bir dakika
ADALET
BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Müzeler bir yere gitmiyor,
insanlar yine gidecek oraya.
BİHLUN
TAMAYLIGİL (Devamla) Bir dakika
Kültürel
ve turizm açısından büyük önemi olan Eminönü ilçesinin belli
başlı bir ilçe olarak kendi yönetimini gerçekleştirmesi
lazım. Fatih ilçesine bağlanarak, orada, 2010 İstanbul kültür
başkenti olarak yer aldığında kendi ayrı bir
yapısına ihtiyacı var. Siz, gidip de her ilçeyi, aman efendim
Fatihe bağla
Ama neden biliyor musunuz? Ben, Süleymaniye Projesinden
kiminizin haberi var kiminizin haberi yok bilmiyorum. Hani bir Süleymaniye Projesi
var, bir meşhur danışmanı vardı. Belediye
Başkanıyla, Büyükşehir Belediye Başkanı
Danışman olarak tanımıyorum. deyip de gidip evlerini
satması için, insanların evlerini boşalttırması için
birçok faaliyette bulunmuş ve oradaki kişiler oradan ayrılmak zorunda
kalmış bir Süleymaniye Projesi var. Siz, o Süleymaniye Projesinin
rantını bir yerlere Biz oradaki seçimlerde kaybederiz. korkusuyla
ortaya koyup da onun telaşı içinde olmayın sakın?
FATİH
ARIKAN (Kahramanmaraş) Yok, yok. Gökkafesi nasıl kurtardınız?
BİHLUN
TAMAYLIGİL (Devamla) Değerli arkadaşlar, bakın, Eminönü
için konuşurken, biraz İstanbulu ve Eminönüyü bilin.
FATİH
ARIKAN (Kahramanmaraş) Ne çabuk unuttunuz Gökkafesi?
BİHLUN
TAMAYLIGIL (Devamla) Eminönüde 240 bin tane vergi mükellefi var ve bu vergi
mükellefiyle beraber özel hizmet isteyen bir ilçemizdir.
Bakınız,
Anayasa Mahkemesinin almış olduğu, bundan önceki
görüşmelerinde bir karar var. O kararda da yerelde katılacak olan
halkın görüşünün alınmasının altı çiziliyor. Bu
bir özerklik olarak gerekli. Bunları da dikkate almayacaksınız,
sormayacaksınız. Biz bildik, tabii ki Başbakanımız,
Genel Başkanımız bize talimat verdi. Otururuz, elimizi
kaldırırız, sabaha kadar da onun talimatını yerine
getirmek için çalışırız. dersiniz.
Bakın,
bir sorun daha var: Şimdi, bölüyorsunuz, çiziyorsunuz,
kaldırıyorsunuz. Burada bölünen ilçelerdeki bu yasal uygulamaya
paralel olarak, kişilerin nüfus kayıtları, tapu
kayıtları ve diğer pek çok başlıkta
yapılması gereken düzenlemelere de Resen yapılır. diye bu
kanun içerisinde bir atıfta bulunmak gerekiyor. Bunlar için ne
yapacaksınız? Yani elindeki tapusu, elindeki nüfus
kâğıdı ve diğer belgeleriyle ilgili, ne yaptınız
bu konuda? Biz her şeyi
Vatandaşımız hiçbir problem
yaşamayacak.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Tamaylıgil, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
BİHLUN
TAMAYLIGİL (Devamla) Teşekkür ederim.
Vatandaşımızın
problem yaşamasın diye çözüm arıyorsanız, tabii bunlarla
ilgili de yapılacakları veya yapmayı düşündüklerinizi
ortaya koyacaksınız.
Biraz
önce, tabii kanun çalışmasını ortaya koyarken öyle bir
örnek sergilediniz ki Bakanlar Kurulundan ve Başbakanlıktan gelen
taslağın içinde Samsunda iki ilçenin köylerini birbirine karman
çorman yapmışsınız. Burada biz uyardık, önerge verip
değiştirdiniz. Ama bir şey söyleyeyim mi: Benim bildiğim
kadarıyla -Samsunlu değilim- yetmiş sekiz tane merkez köyü var
Samsunun. Alibeyli köyünü de tamamen haritadan sildiniz. İki önergede de,
taslakta da, burada görüşülen komisyon çalışması raporunda
da bunları göremiyoruz. Herhâlde onu haritadan da sildiniz, yani
belediyeliğini falan ortadan kaldırmak veya bir köy olarak
varlığından değil, onu haritadan sildiniz. Ona da dikkatinizi
çekiyorum.
Bakınız,
siz oy alırken halkın size güvendiğini
Onların o güveniyle
aldığınız oyun hakkıyla burada milletvekilliği
yapıyorsunuz. Ama halka sormadan, onların yerel idarelerinin
hakkında karar vermeyi sakın ola ki tek başına
Başbakanınıza bırakmayın. Size hesabı o halk
soracak, hesabı da siz vereceksiniz, Başbakanınız
değil.
İyi
akşamlar diliyor, saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Madde
üzerinde, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Niğde Milletvekili
Sayın Mümin İnan.
Sayın
İnan, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU
ADINA MÜMİN İNAN (Niğde) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygı
ve sevgiyle selamlıyorum.
Genel
Kurula, Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde
İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı olarak gelen ancak
kamuoyunda Türkiye İstatistik Kurumunun koordinasyonluğunda yürütülen
adrese dayalı nüfus kayıt sistemi sonuçlarına göre, nüfusu 2
binin altına düşen belde belediyelerinin kapatılması kanunu
olarak bilinen bu tasarının 2nci maddesi hakkında grubum
adına söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlamadan önce yüce
heyetinizi grubum ve şahsım adına saygı ve sevgiyle
selamlıyorum.
13 Temmuz
2005 tarih ve 25874 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 5393
sayılı Belediye Kanununun Tüzel kişiliğin sona
erdirilmesi başlıklı 11inci maddesinde Nüfusu 2.000'in
altına düşen belediyeler, Danıştayın görüşü
alınarak, İçişleri Bakanlığının önerisi
üzerine müşterek kararname ile köye dönüştürülür. hükmü vardı.
Yine bunların ne şekilde tasfiye olacağına ilişkin
düzenlemeler mevcuttu. Ne oldu da böyle aceleyle bu tasarı gündeme
getirildi? Bunu anlamak mümkün değildir.
Bu
tasarı gündeme geldiğinden itibaren çok sayıda belde belediye
başkanı ve yerel politikacılar gerek faks gerekse e-maille
gerekse şahsen buralara kadar gelerek bu tasarıdan geri dönülmesi
konusunda çalışmalar yapmaktadırlar. Bu insanların bu kadar
alarm durumuna geçmeleri normaldir. Çünkü maddede ekli 44 sayılı
listede tam 863 belde belediyesi köye dönüştürülmektedir. Bu da 1,5 milyon
civarında insanımızın, az ya da çok, bu belediyeler
sayesinde almış olduğu hizmetlerden mahrum olması demektir.
Yıllardır
uygulanan sosyoekonomik politikalar yüzünden gelir dağılımı
sürekli bozulduğu için, kırsaldan şehre, buradan da büyük
şehirlere sürekli göç yaşanmış ve hâlen de
yaşanmaktadır. Yatırımların ülke geneline
yayılarak nüfusun yaşadığı bölgelerde geçinebilmesinin
sağlanması gerekirken son dönemlerde uygulanan acımasız
tarım politikaları yüzünden kırsaldan kentlere göç daha da
hızlanmıştır. İnsanlar, belki daha iyi yaşam
şartları ve eğitim imkânları elde edebilme umuduyla
kentlere yönelmektedir. Böylece beldelerimizin nüfusu düşmektedir. Anadolu
boşalmakta, büyük şehirler taşmaktadır.
İnsanların kırsalı terk edip şehirlere yönelmesi tüm
dünyada dikkatle izlenip çevre ve ekonomik açıdan bir an önce çözümlenmesi
gereken sorun olarak algılanırken, bizde, bunu, âdeta teşvik
edercesine, bu kanunla, büyük şehirlerin var olan çevre, içme suyu,
çarpık kentleşme gibi sorunlarına yenilerinin eklenmesinin yolu
açılmaktadır. Bu belediyelerin kapatılması, belde
insanlarının kaderine terk edilmesi demektir. Hükûmetin belediyeleri
kapatma çalışması, beldelerimizde ve çevresinde bulunan köylerde
yaşayanların huzursuzluğuna ve moral bozukluğuna neden
olmaktadır. Halka rağmen siyasetin olmadığını
hepimiz biliyoruz. Halkın görüşü alınmadan halkın
yaşadığı belde belediyesinin kapatılmasının
uygun olmadığını söylüyoruz. Bunu demokrasi içerisinde
kabul etmek mümkün değildir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; bu tasarı,
Avrupa Konseyinin 1981 ve 1984 yılları arasında yerel idarelerin
özerkliğiyle ilgili bazı ilkeleri tartışarak Yerel
idarelerin güçlendirilmesi, özerkliklerinin savunulması, yerinden yönetim
ve demokrasi ilkelerine dayanan bir Avrupa kurulmasının temel
koşuludur. görüşünden hareketle hazırlandığı ve
daha sonra Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı olarak kabul
ettiği Avrupa Yönetimler Özerklik Şartının Türkiye
tarafından da benimsenen Yerel yönetimlerin
sınırlarının konulması
başlığını taşıyan 5inci maddesinde: Yerel
yönetimlerin sınırlarında, mevzuatın elverdiği
durumlarda ve mümkünse bir referandum yoluyla ilgili topluluklara önceden
danışılmadan değişiklik yapılamaz.
şartıyla da ters düşmektedir.
Anayasamızın
123üncü maddesi, idarenin kuruluş ve görevlerinin merkezden yönetim ve
yerinden yönetim esaslarına dayanacağını ifade etmektedir.
Yerel yönetimleri konu alan 127nci maddenin ilk fıkrasında da bu
yönetimlerin varlık nedeni açıklanmaktadır. Buna göre mahallî
idareler, il, belediye veya köy halkının mahallî müşterek
ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları
kanunla belirlenen ve karar organları gene kanunda gösterilen seçmenler
tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzelkişileridir.
denilmektedir.
Şimdi,
biz bu tasarıyla ülkedeki belediyelerin yaklaşık olarak üçte
1ini kapatmaktayız. Bu belediyeler vatandaşa en yakın durumda
olan, en alt düzeydeki yönetim birimleridir. Doğru dürüst
araştırma yapılmadan, verimli olmadıkları ve israfa
neden oldukları gibi muğlak gerekçelerle kapatılması, hem
yöre halklarına hem de başkanından personeline kadar, buralarda
görev yapan binlerce personele yapılan çok büyük bir
haksızlıktır.
İnsan
ihtiyaçlarının çok ve çeşitli olması, yerel halkın
müşterek ihtiyaçlarını karşılamak göreviyle yükümlü bu
yönetim birimlerinin hizmetlerinin de çeşitli ve karmaşık
olmasına neden olmaktadır. Ayrıca, ülke düzeyindeki ekonomik ve
sosyal sorunlar da yerel yönetimlerin işleyişini etkilemektedir.
Ülkemizin genel sorunları olan işsizlik, tarım işçileri,
yaşlılık ve yoksulluk sayısındaki artış,
çevre kirliliği, konut sorunu gibi konular, buraların da
başarı düzeyini olumsuz etkilemektedir. Bu belediyeleri, ülke
kaynaklarını verimsiz kullandığı, çok
borçlandığı gerekçesiyle kapatırken, bunların toplam
borçları, İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyelerinin bir
yıllık yazlık çiçek düzenleme giderleri kadar bile
değildir. Bu borçlar, Ankara Büyükşehir Belediyesinin neredeyse
otuzda 1i bile değildir.
Yerel
yönetimler ile demokrasi arasında çok önemli bir demokrasi ilişkisi
vardır. Bu ilişkinin temel dayanağı, kendi kendini yönetim
ilkesidir. Kendi kendini yönetme ilkesi, katılmayı da beraberinde
getirmektedir. Dolayısıyla, demokrasinin işlerlik kazanması
ve sürdürülmesi daha çok halk katılımının
artırılmasıyla mümkün olacaktır. Yerel yönetimlere, yerel
halkın demokrasi bilincinin geliştirilmesi ve onların yönetime
katılımlarının sağlanması açısından
büyük görevler düşmektedir. Vatandaşın demokratik ilkelere ve
davranışlara olan alışkanlıkları daha çok yerel
yönetimler aracılığıyla kazanılmaktadır. Bu
nedenle, yerel yönetimlere demokratik terbiye kuruluşları
denilmektedir. Yerel sorunları olgun insan davranışları
çerçevesinde tartışmak ve birbirlerinin görüşlerine
karşı hoşgörülü davranmak, tartışmalar sonucunda
ulaşılan kararlara saygı göstermek daha çok buralarda
öğrenilmektedir. Demokrasi alanında yerel düzeyde
başarılı olunduğu takdirde ülke düzeyinde de
başarı beklenebilir. Yine, yerel düzeyde kavgasız ve gürültüsüz
bir şekilde yönetici adayları arasından en iyisini seçmeyi
öğrenen vatandaşlar millî düzeydeki temsilcilerini de aynı
duyarlılıkla seçme imkânını bulabilirler.
Bu
belediyelerin aynı zamanda kanunlarla tanımlanmayan ancak çok önemli
siyasal görevleri de vardır. Bu belediyeler, yöneticilerinin küçük
yerleşim birimlerinde yaşayan vatandaşlarla
karşılıklı etkileşim içerisinde bulunmasını
sağlayan en iyi araçlardır. Buralardaki seçilmiş temsilciler
yerel halkın isteklerine kulak vermek ve bu isteklerini
değerlendirmek zorundadırlar. Bunları kapatmayı
düşünmek yerine, demokratik alışkanlık ve yöntem
eğitim merkezi konumunda olan bu belediyeler desteklenerek çok iyi bir
şekilde işletilebilirse millî meclislerin başarısına
da katkı sağlayacak ve onlar için birer örnek
oluşturulacaktır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; demokrasi bir
açık toplum rejimi olup üç temel özelliğe sahiptir, bunlar: temsil,
katılım ve denetimdir. Yönetimde açıklığın
sağlanması yönetilenlerin kamu yönetiminin işleyişini
denetleyebilmelerine büyük imkân sağlamaktadır. Türk siyasi
yaşamında en çok sözü edilen konulardan biri de kuşkusuz yerel
yönetimlerin güçlendirilmesi ve bu yönetimlere yetki ve kaynak
aktarımının sağlanmasıdır. Türk kamu yönetiminde
yeniden yapılanmanın en önemli aşamalarından sayılan
bu konu hemen hemen tüm siyasal otoritelerce ele alınmakta ve devlet
eliyle yürütülen birçok hizmetin yerinden yönetiminin örgütlerine devredilmesi
gerekliliği dile getirilmekteyken bugün sadece, nüfusu 2 binin altına
düştü diye içlerinde çok önemli tarihî ve turistik bölgelerin, yine
yarım asırdan daha uzun bir süre belediye olarak yönetilen beldelerin
de bulunduğu bu yönetim birimlerinin bu şekilde köye
dönüştürülmesi, burada yaşayan insanlara ve insanların iradelerine
saygısızlıktır diye düşünüyorum. Bu belediyeler,
toplumumuzun kentlilik kültürünün oluşmasında ve hayata
geçirilmesinde, ilk adım yerleri olarak daha büyük bir öneme sahiptir.
Belediyelerimizce verilen iş yeri ruhsatları, hazırlanan imar
planları, çöp toplama, defin hizmetleri gibi uygulamalar, kırsal
kesimde yaşayan vatandaşlarımızın kentlilik kültürüne
adaptasyonunda önemli katkılar sağlamaktadır.
Şehirlerde
yaşayan vatandaşlarımızın birçoğu hâlâ
yöreleriyle ilişkisini devam ettirmekte, özellikle büyük şehirlerde
yaşayan vatandaşlarımız, yaz tatillerinde, çoluk
çocuğuyla beraber uzun süre bu yörelerde yaşamaktadır.
Dolayısıyla, bu belediyelerimizin yaz dönemlerinde nüfusu birkaç
katına çıkmaktadır. Buraları köye çevirdiğinizde, yazın
oraya gelen insanlara hizmet etme imkânınız ortadan kalkacaktır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; kapatılan
bu belediyelerde çalışan binlerce memur ve işçi
bulunmaktadır. Bu taslakta, bunların kadrolarının il özel
idarelerine devredileceği yer almaktadır ancak kadro alamayan ve
geçici olarak çalışan birçok personel de bulunmaktadır.
Kapatılmadan sonra bu insanlarımızın durumları ne
olacaktır?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın İnan, konuşmanızı tamamlayınız
lütfen.
Buyurun.
MÜMİN
İNAN (Devamla) Teşekkür ediyorum efendim.
Ülkemizde
bu kadar işsizler ordusu varken, bu insanlarımız da bu orduya
eklenecektir. Kadrolu olup da il özel idarelerine devredilen personelin ise
gerek görülmesi hâlinde başka kurumlarda ve birimlerde
çalıştırılmasına yönelik tanınan yetki,
yıllardır burada çalışan ve kendine göre bir düzen kuran
insanların, çocuklarının eğitimini buna göre planlayan
personelin de bir sürü mağdur olmasına sebep olacaktır.
Bu
tasarının gündeme gelmesiyle yurdumuzun her tarafında bir
tedirginlik yaşanırken ve kapatılması söz konusu olan
belediyeler ve yörelerinde yaşayan insanlar buna tepki gösterirken,
kuruluş amacı belediyelerin hak ve menfaatlerini korumak olan Türkiye
Belediyeler Birliğinden bu konuda herhangi bir ses çıkmaması da
hayli düşündürücüdür.
Belediyelerin
hayrına olmayacağını düşündüğümüz bu yasaya
Milliyetçi Hareket Partisi olarak karşı olduğumuzu ve hayır
oyu vereceğimizi belirterek yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu arada,
Fenerbahçeyi de kutluyor, nice başarılarını diğer
takımlarımızdan da bekliyoruz efendim. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Evet, gruplar adına başka bir söz talebi bize intikal
etmemiştir.
NİHAT
ERGÜN (Kocaeli) Efendim, Recep Koral konuşacaktır AK Parti Grubu
adına.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Koral.
AK Parti
Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Recep Koral.
AK
PARTİ GRUBU ADINA RECEP KORAL (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
2nci
madde üzerinde AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum ve
biraz evvel büyük bir başarı kazanan Fenerbahçeyi ve Fenerbahçelileri
de kutluyorum.
Değerli
arkadaşlar, 2nci maddeyle, büyükşehir sınırları
dahilinde ilk kademe belediyelerinin tüzel kişilikleri
kaldırılmakta ve en yakın ilçe belediyesine dâhil edilmeleri
sağlanmaktadır. Coğrafi şartlar açısından
korunması gereken ilk kademe belediyeleri de büyükşehir
sınırı dışına çıkarılmak suretiyle
belde belediyesi olarak korunmaktadır. İstanbul Eminönü ilçesi
Fatihe bağlanmakta, Adapazarının adı -vilayet adıyla
birleşmesi açısından- Sakarya Büyükşehir Belediyesi,
İzmit de Kocaeli Büyükşehir Belediyesi olarak
değiştirilmektedir. Bazı bucak merkezlerinin de tüzel
kişilikleri kaldırılarak il ve ilçelere
bağlanmaktadır.
Değerli
arkadaşlar, söz konusu tasarı, yerel yönetimlerde kamu hizmetlerinin
verilmesinde yeni bir oluşum, yeni bir yapılandırmadır.
2nci maddeyle, büyükşehirlerdeki ilk kademe belediyelerinin mahalle olma
esası geldiğini ifade etmiştik. Burada oluşan yeni
ilçelerle -büyükşehirde- yerel hizmetlerin daha etkili, daha verimli
verilmesi sağlanırken, merkezî idarenin de yeni kurulan ilçelerde
yerel hizmetleri vermesi imkânı getirilmektedir. Merkezî idarenin
birimleri, kaymakamlık ve ilçe idare kurulları oluşturulmak
suretiyle merkezî yönetimin yerelde daha fazla hizmet verme imkânı
sağlanmaktadır.
Beldesine
karakol isteyen bir beldeye emniyet müdürlüğü getirilmekte, nüfusta büro
isteyen beldeye ilçe nüfus müdürlüğü getirilmekte, okul isteyen beldeye
ilçe millî eğitim müdürlüğü getirilmekte; ebe, doktor, hemşire
isteyen beldeye sağlık grup başkanlığı
getirilmekte, imam isteyen beldeye ilçe müftülüğü getirilmektedir. Memur
isteyen beldeye de tapu sicil müdürlüğü, gençlik spor ilçe müdürlüğü,
tarım ilçe müdürlüğü getirilmektedir. Dolayısıyla kırk
üç tane yeni ilçe kurulurken bunlara karşı çıkmanın
manasını anlayabilmiş değilim, bunu da buradan özellikle
ifade ediyorum. Çünkü kurulan bu beldeler ve ilçelere katılan beldeler
bugün, daha güçlü hizmet alabilmenin sevincini yaşıyorlar.
İhtiyaç
olan yerlerde ilçe yapılanmasına gidilmekte, diğer yerlerde
ilçeye katılım veya köye dönüşüm oluşmaktadır.
Şehirleşme, köyde yaşama birbirini tamamlayan yaşam
biçimidir. Kırsal nüfus ve şehir nüfusu ülkenin birbirini tamamlayan
bütünlüğüdür. İktidarımızın KÖYDES projesiyle köylere
yaptığı hizmetler halkımızın hafızasına
işlenmiştir. Belediyelere kaynak dahi veremeyenler,
halkımızın hizmetten mahrum kalmasını mı
istemektedirler? KÖYDESi, BELDESi görmüyor muyuz?
Yerel
yapılanmada köyler, il özel idareleri, belediyeler yer almaktadır. Bu
tasarıyla yapılan düzenlemede getirilen hizmet değişik bir
yapı değil, bir düzenlemedir. Köy olmak, belediye olmak tabii bir
yerel yapıdır, anayasal haktır. Orman köylüsü anayasal koruma
altındadır. Asıl olan, hizmetin etkin, verimli, yerinden
verilmesi ve yeterli kaynak sağlanarak israfın önlenmesidir.
Merkezî
yönetimin yerelde var olması ve hizmetini yerelde verebilmesi çok
önemlidir ve bu tasarı bunu getirmektedir. Düşününüz,
İstanbulla ilgili arkadaşlarımız görüşlerini biraz evvel
belirttiler, İstanbulda şu anda 32 ilçe, 41 tane belde belediyesi
var, yani 73 başlı. Bir de Büyükşehir Belediyesini ilave ediniz.
Buna karşılık 32 tane kaymakamlık var. Burada, merkezî
yönetimin eksikliğini yerel yönetimler karşılamaya
çalışıyordu İstanbulda bugüne kadar. Şimdi, 73
belediye yerine 39 ilçede, 32 ilçede kaymakamlık yerine 32, 39 ilçede
kaymakam olmak üzere 39 kaymakamlık ve 39 ilçe belediyesiyle daha uyumlu
bir hizmet verilebilecektir. Bu bakışta Türkiyede 43 yeni
kaymakamlık ve ilçe idare kurulu oluşturularak bu müdürlüklerle 42
yeni ilçe belediyesi kamu hizmetini yerelde birlikte vereceklerdir ve hizmet
eksiği ortadan kaldırılacaktır.
İlçelerde
ilçe oluşumu yıllardır halkımızın talebidir.
Sadece İstanbulla ilgili İller İdaresine 38 tane ilçe olma
talebi gelmiştir. Her dönem sözü edilmiştir ama hiçbiri hayata
geçirilememiştir. Bir ölçü dâhilinde ve düzen sağlanmak suretiyle bu
ilçelerin kurulmuş olmasından İstanbullular fevkalade memnundur
ve âdeta sevinçlerini buradan çıkacak kararla bütünleştireceklerdir,
kulakları buradadır. Halkın talebine uygun ilçeler
oluşturulmuştur ve beldelikleri kaldırılarak hemen
bitişiğindeki ilçeye gelen yerlerde de yine güçlü bir ilçeyle, güçlü
hizmetlerin alınması söz konusudur. Zaten Büyükşehir Kanunu ve
Belediye Kanunu, Özel İdare Kanununda yaptığımız
değişikliklerle de İstanbul bu hizmetleri fevkalade güzel
aldığını bu vesileyle, bu geçen süre içerisinde
göstermektedir.
İstanbulla
ilgili arkadaşlarımızın bazı sözleri var, bunlara
cevap dahi vermek istemiyorum. Çünkü geçmiş dönemlerde İstanbul
belediyelerindeki yolsuzluklar nedeniyle bugün İstanbulludan kimlerin oy
alamadığını hepimiz biliyoruz değerli arkadaşlar.
İstanbullu gayet iyi biliyor. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
HÜSEYİN
ÜNSAL (Amasya) Yapma ya! Belgeler var, burada yazıyor
yaptığınız!
RECEP
KORAL (Devamla) Bu düzenlemeyle getirilen esaslar dışında
belediye olarak kalma talepleri de olabilir, yeni belediye, yeni ilçe olma
talepleri de olacaktır değerli arkadaşlar.
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) ASKİyi açıklar
mısınız?
RECEP
KORAL (Devamla) Büyükşehir dışındaki illerde de ilçe olma
talepleri gelecektir, bunlar doğaldır ve devam edecektir.
Gelişen şartlara göre de değerlendirilmeye devam edilecektir.
Hiçbir şey kalıcı değildir, değişime mutlaka ayak
uydurmak zorundayız. Bu talepleri de değerlendireceğiz. Son
beş yıl içerisinde çıkarılan kamu yönetimi ve yerel
yönetimlerle ilgili birbirini tamamlayan kanunlara burada katkı
yapılmaktadır.
Değerli
arkadaşlar, Eminönüyle alakalı ve birçok kültürel yerlerle
alakalı, tarihî yerlerle alakalı, arkadaşlarımız
görüşlerini belirttiler. Ben onlara diyorum ki: Bu tarihî yerlerin,
kültürel yerlerin bir sahibi var. Neresi? Orada yaşayan insanlar. Ama
kanuni sahibi ilgili bakanlık. Burada hizmetleri belediyeler vermez,
burada muhatap belediyeler değildir, burada muhatap ilgili
bakanlıktır. Dolayısıyla belediye hizmetlerinin sanki
gidiyormuş gibi tanıtılması, hele hele büyükşehirde
kurulan bu kırk üç tane ilçeyle alakalı olarak fevkalade
yanlıştır.
Dolayısıyla
değerli arkadaşlar, Eminönünün de Fatihle bütünlüğünü
İstanbulda yaşayan, İstanbullu olan herkes bilir. Eminönü ve
Fatih bir bütündür, Suriçidir. Teknik terim itibarıyla da öyledir,
planlama açısından da öyledir, tarihî yapı açısından
da öyledir, kültürel yapı açısından da öyledir. Her şeyiyle
bir bütündür, sadece ismen ayrılmaktadır. Aksaray gibi, Eminönü,
Fatih; bir şey fark etmiyor, Suriçi bir bütündür. Suriçindeki bu
bütünlüğü, artık, bir merkezden hizmet vermek suretiyle
sağlamaya gayret ediyoruz. Kaldı ki İstanbul vilayeti
Eminönündedir. Yani bir hizmet eksikliği söz konusu değil. Bunu
buradan özellikle ifade edelim.
Müze
ziyaretlerinin de sahibi yine bakanlıktır. Yani belediyeleri burada
öne çıkarmanın
Süleymaniye
Projesiyle ilgili, hanımefendi, Değerli Milletvekilim bir
şeyler söyledi ama böyle o kadar yarım kaldı ki o konuları
gayet iyi bilen biri olarak onları keşke daha geniş manada
konuşmamız mümkün olsaydı.
HAKKI
SUHA OKAY (Ankara) Keşke, keşke!
RECEP
KORAL (Devamla) Süleymaniye Projesi ve İstanbulda sit alanları,
tarihî doku alanlarıyla ilgili burada bir kanun çıkardık geçen
dönem. O kanunla, İstanbulda kentsel dönüşüm sit alanlarında
başlıyor. Bu konuda çalışma yapanları
destekleyeceğiz. Ha, eğri basan varsa hep birlikte
karşısında olacağız, o ayrı. Ama bunları
lütfen destekleyelim. İstanbulun gerçekten bir dönüşüme
ihtiyacı var. Sit alanlarında var, diğer alanlarda var. Bu
sadece İstanbul meselesi değil ama İstanbulla ilgili
bunları söylemiş olmaları fevkalade yanlış. Bütün
büyükşehirlerde yeni ilçe kurulmalarını, birçok illerde de
diğer ilçe taleplerini gelecekte hep birlikte
karşılayacağız ve bu manada da görüşmeler
olacaktır.
Halka
sormadan yapıldı. diye asla söylemeyiniz. Biraz evvel söyledim,
sadece İstanbulda 38 tane ilçe olma talebi vardı. Biz
bunların sadece 8 tanesini
gerçekleştirdik ki güçlü ilçeler olsun. 32 ilçeden 39 ilçeye, bir tane
Eminönü kapanarak 38 başlı bir ilçe hâline geldik.
Dolayısıyla İstanbulda koordinasyonun da daha iyi
sağlanması mümkün. Onun için değerli arkadaşlar, bu
yapılan, 2nci maddeyle getirilen düzenlemeler, 1inci maddeyle getirilen
düzenlemeler birbirini tamamlayan düzenlemelerdir ve bugüne kadar
yaptığımız yerel hizmetlere katkı yapan hizmetlerdir,
bir dönüşümün, değişimin artık cevap bulmasıdır
ve hizmetin daha iyi gitmesini sağlamaktadır.
Ben, bu
manada, emeği geçen arkadaşlarımın hepsine teşekkür
ediyorum. Gerçekten Türkiye'nin birçok yerinde bu kadar geniş
kapsamlı bir hizmeti iller bazında vermişler ve Parlamentoya
gelmiş, oradan da bugün Türkiye Büyük Millet Meclisinde, Genel Kurulda
kararlaştırıyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Koral, konuşmanızı tamamlayınız lütfen.
Buyurun.
RECEP
KORAL (Devamla) Tamamlıyorum efendim, teşekkür ediyorum.
Emeği
geçenlere teşekkür ediyorum. İnşallah kurulacak ilçelerde
-bağlanan ilçeler de dâhil olmak üzere- oluşan köylerde daha iyi
hizmet verebilme gayretinde olsun burada görevlendirilecek idarecilerimiz,
yöneticilerimiz. Bunu da özellikle şimdiden istirham ediyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Şahsı
adına ilk konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın Nusret
Bayraktar.
Buyurun
Sayın Bayraktar. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika.
NUSRET
BAYRAKTAR (İstanbul) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; 117 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 2nci maddesi üzerinde şahsım adına
söz almış bulunuyor, bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Fenerbahçemizi de tebrik ediyoruz, kutluyoruz, bundan
sonraki çalışmalarında da başarılar diliyoruz. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Maddenin
içeriğini ve özünü benden önceki arkadaşlarım detaylarıyla
anlattılar. Benim detaya girecek vaktim yok ancak ilave etmek
istediğim birkaç husus var. Büyükşehir belediye hudutları
içerisindeki ilk kademe belediyelerinin ve bucakların
kaldırılması, birleştirilmesi, köye ve mahalleye
dönüştürülmesi hususu var. Öncelikle, İstanbul, İzmir, Ankara
gibi daha önceden oluşmuş büyükşehir belediyelerinin ilk kademe
belediyeleri önce yoktu. Ama 5216 sayılı Yasa ile belde
belediyelerinin tamamı ve özellikle, İzmit ve İstanbulda il
hudutları, belediye hudutları içerisine alınınca, bütün
belediyeler ilk kademe belediyesi olarak büyükşehir belediyesine dâhil
edilmiştir. Ama temsilde adalet konusu gündeme gelince -dikkat edin,
İstanbul, Bursa ve Kayseride özellikle hesaplarını yaptım-
kent merkezi içerisinde yaşayan nüfusun yaklaşık yüzde 65ini
oluşturduğunu, kırsal kesim dediğimiz ilk kademe ve belde
belediyelerinin, yani daha yaygınlaştığı Büyükçekmece
gibi -İstanbulu ele alalım- ilçelerdeki ilk kademe belediyelerindeki
toplam oluşturulan nüfus il hududu genelinde yüzde 35
civarlarındaydı. Ama büyükşehir belediye meclislerindeki temsile
baktığınız zaman, merkezden gelen ilçe belediye meclis üye
sayıları ile kırsaldan gelen ilk kademe meclis üyeleri
sayıları arasında ciddi bir dengesizlik vardı.
Örnek
veriyorum: Bir Kadıköy, 1 milyon nüfuslu Kadıköyün Büyükşehir
Belediye Meclis üye sayısı 9. Ama 600 bin nüfuslu Büyükçekmece
Belediyesinin Büyükşehre giden belediye meclis üyesi sayısı 40.
Neden? İlk kademe belediyelerinde ikişer meclis üyesi, bir de
belediye başkanı 3 meclis üyesi Büyükşehir Belediyesine gidiyor.
5216 sayılı Belediye Kanununda aslında İlk kademe
belediyelerindeki belediye meclisi temsilinde onda 1 meclisi üyesi diyerek
kanunda değişiklik yapmıştık, ama eşitlik
ilkesine aykırıdır diye Anayasa Mahkemesi bunu iptal ederek,
yine beşte 1 hükmüyle bu konu gündeme getirilmişti.
Öncelikle
temsilde adaleti sağlama hususunda, proje ve planlarla ilgili,
uygulamalarla ilgili
aksaklıkların giderilmesi ve daha verimli olması
hususunda bu şekildeki düzenlemenin zaruri olduğunu görüyoruz. Adapazarı
ve İzmitteki isim değişikliğinin mutlaka -Recep Beyin
bahsettiği gibi- aslına uygun vilayet ismi ile büyükşehir
isminin bir şekilde aynı isim içerisinde çakışması
gerektiği hususu da bu konunun içerisinde özetleniyor.
Aceleye
getirildi diyenlere şunu söylemek istiyorum: Biz 1989 yılından
bu yana yerel yönetimlerde merkezî vesayetin kurtarılması ve yerel
yönetimlerde ciddi bir tadilat yapılması, reform
yapılmasını hep dillendiriyorduk. Bu arada da İstanbuldaki
-ben, İstanbuldan bahsedeceğim- Gaziosmanpaşa, Büyükçekmece,
Kadıköy, Ümraniye, hatta Üsküdar gibi büyük ilçelerin çok fazla
büyüdüğünü, bunların bölünerek ikiye ayrılması
gerektiğini, hatta birçok yerlerde isim bile verildiğini, Erengazi
gibi, Sultangazi gibi, Yeni Çamlıca gibi
Ümraniyeden gelişen o yeni
ilk kademe belediyelerindeki gelişme standartlarına
baktığınız zaman, Anadoludaki göçün, aslında
sebeplerinden bir tanesi de kent merkezlerindeki plansız yapılanmalar
ve kolay inşaat yapımı ve kontrolünün
sağlanmadığını fırsat bilenlerin gelmesi
suretiyle bu tip olumsuzluklar olmuştur. İşte bu olumsuzlukları
gidermek için hem nüfus potansiyeli açısından denge kurmak
Küçücük
bir Tuzlada -küçük bir ilçe, İstanbulun en küçük ilçesi- iki tane küçük
mahallesini belde yapmışız, faydalı olmamış. Ama
1 milyonluk Kadıköy maalesef daha da büyümüş ve bu büyüyen çerçeveye
Üsküdarın değişik mahalleleri, Ümraniyenin mahalleleri ve
Samandıranın mahallerini de o aradaki Ataşehir dediğimiz
gelişme trendinin merkezinde olan yere
bağlanıldığı takdirde o bölgede denge
olacağını görmüşüz. Gaziosmanpaşa da aynı
şekilde.
Esenyurt
beldesi 250 bin nüfuslu bir belde, ilk kademe belediyesi. 250 bin nüfuslu belde
olmaz, bunu mutlaka ilçeye dönüştürmek gerekir. İşte,
Büyükçekmecenin çevresinde de bu şekilde ilçeler oluşturulmak
suretiyle İstanbulda ve Bursada, Adapazarında, Ankarada
Bir de
pergel yasası diye birçok arkadaşlarımızın
aslında alay ettikleri veyahut da burada Böyle bir yasa olur mu,
uygulanamaz. Hele hele il hudutları, belediye hudutları olmaz.
diyerek eleştirenlere de sormak gerekir: Bakın, İstanbul ve
İzmitte, Kocaelideki belediye çalışmaları diğer
illere oranla daha verimli olmuştur. Aslında biz bu vesileyle
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Bayraktar, konuşmanızı tamamlayınız.
NUSRET
BAYRAKTAR (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkanım.
Bu
vesileyle şunu da önermek istiyoruz ki: Türkiye genelinde bu pilot
uygulamalardan aldığımız ibret ve derslerle Türkiye
geneline yaygınlaştırmak gerektiğine inanıyoruz.
İl hudutlarının tamamının belediye hudutları
olması gerektiği hususu.
Diğer
konulardaki detaylar diğer arkadaşlarımız tarafından
zaten dile getirildi. Üç yüz kırk belediyenin kapatılması hususu
daha önceden kayda alınmıştı. 2005 yılında
çıkartılan bu yasa ile iki yıllık bir ek süre
tanınmış ve 2 bin nüfusu birleştirdikleri takdirde beldeler
kapatılamayacaktı, hem 2 bin birleştirilemedi
Yirmi yıl
belediyecilik yapacaksınız, belediye başkanı
olacaksınız, 2.500 nüfusu 3 bine, 5 bine, 10 bine
çıkarmanız gerekirken 800e düşüreceksiniz. Demek ki burada bir
hastalık vardı. Bu hastalığın
varlığında herkes hemfikir. Hemfikir de şekil
itibarıyla, zaman itibarıyla bazı tartışmalar söz
konusu olabiliyor.
Ben,
yasanın son derece hayırlı ve faydalı olacağı
inancı ile katkı vereceğinizden dolayı şimdiden
teşekkür ediyor, yasanın hayırlı olması temennisiyle,
emeği geçenlerin tamamını tebrik ediyorum, hepinize
teşekkürler sunuyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bayraktar.
Şahsı
adına ikinci konuşmacı Konya Milletvekili Sayın Atilla
Kart.
Sayın
Kart, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
ATİLLA
KART (Konya) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
görüşülmekte olan tasarının 2nci maddesi üzerinde
şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bir Beşiktaşlı olarak Fenerbahçe
camiasını ve Fenerbahçeyi yürekten kutluyorum. (Alkışlar)
İzninizle, Fenerbahçeli oğluma da sevgilerimi iletiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, gerek tasarının gerekçesinde ve gerek
komisyon görüşmelerinde, getirilen tasarının, idari yapılanma
anlamında, cumhuriyet tarihinin en kapsamlı, en cesur ve siyasetten
uzak bir anlayışla hazırlandığı ifade ve iddia
edilmiştir. Sayın Bakan, kamu hizmeti verimsizliğini, kaynak
yetersizliğini, idari ve teknik kapasite dengesizliğini ortadan
kaldırmak amacıyla ve keza, tasarruf sağlamak, yönetimde
rasyonel bir yapılanmayı gerçekleştirmek amacıyla bu
tasarının hazırlandığını ifade ve iddia
etmişlerdir. Hükûmet sözcülerinin de aynı minval üzere
konuştuklarını görüyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, keşke bu gerekçeler tasarıda da göz önüne
alınsaydı. Cumhuriyet tarihinin en iddialı ve en kapsamlı
idari yapılanmasını sağlamaya yönelik bir
tasarının içinin dolu olması ve gerekçelerinin tutarlı olması
gerekirdi. Gerçek maalesef böyle değildir. Birkaç somut örnekle bu süreci
anlatmak istiyorum, sizlerle paylaşmak istiyorum. Seçim bölgem Konyadan
hemen örnek vermek istiyorum. Bakın, kapatılan 863 beldenin
106sı Konyadan değerli arkadaşlarım. Yani sekizde 1 gibi
bir uygulama söz konusu. Ayrıca 3 kademe belediyesinin de
kapatıldığını hemen ifade etmek istiyorum.
Dolayısıyla bu tasarıda en çok mağdur edilen ilin Konya
olduğunu hemen ifade etmek gereğini duyuyorum. Konyada
kapatılmasına karar verilen beldelerden, bakıyoruz nüfusu
1.800ü, 1.900ü aşan 1.989a ulaşan 17-18 tane belde var
değerli arkadaşlarım. Ki bu beldelerin önemli bir bölümünün
nüfusunun 2 binin çok üstünde olduğunu gelişen süreç içinde
biliyoruz.
Yine
bakıyoruz, Türkiye genelinde 50 civarında ilçenin ilçeden söz
ediyorum- nüfusunun binin altına düştüğünü veya 1.500
seviyesinde olduğunu görüyoruz. Yine Konya için söylüyorum: Konyada
nüfusu 1.098 ve 1.612 olan ilçeler var değerli arkadaşlarım. Bu
ilçelere bağlı olan nüfusu 4 bini, 5 bini aşan belde var. Düşünebiliyor
musunuz, taşra ve merkezde bakıyoruz, köyleriyle beraber,
mahalleleriyle beraber nüfusu 50 bini aşan beldeler var. Benim beldem,
Cihanbeyli Yeniceoba beldesinin nüfusu 50 bini aşıyor. Bu nasıl
bir ölçüdür değerli arkadaşlarım? İlçe yapılanmasında
ve belde yapılanmasında nasıl bir ölçüdür bu? Nasıl bir
adalet anlayışıdır? Nasıl bir hakkaniyet
anlayışıdır?
İşte
değerli arkadaşlarım, cumhuriyet tarihinin en iddialı
düzenlemesi olarak gündeme getirilen -Sayın Komisyon
Başkanının ifadesiyle- tasarının iç yüzü. Aslında
içi boş olan bir tasarıyı görüşüyoruz burada. Burada
tamamen konjonktürel hesaplara, siyasi çıkar ilişkilerine ve rant
yaratma amacına yönelik olan bir tasarıyla karşı
karşıya olduğumuzu hemen ifade etmek gereğini duyuyorum.
Doğaldır ki, böyle bir anlayışla hazırlanan
tasarıda yasal ve anayasal anlamda da ciddi hukuki sakatlıklar söz
konusudur.
Birinci
hukuki sakatlık şudur: Danıştayın görev ve yetki
alanlarını düzenleyen Anayasanın 155inci maddesinin açık
bir şekilde ihlali söz konusudur. Anayasa Mahkemesinin 29/12/2007 tarihli
kararı da bu anayasal zorunluluğu ortadan kaldırmıyor
değerli arkadaşlarım. Zaman zaman Hükûmet sözcülerinin Anayasa
Mahkemesinin bu kararına dayandıklarını, bunu gerekçe
olarak dile getirdiklerini görüyoruz. İlgili karar -tekrar ifade ediyorum-
bu Danıştayın görev ve yetki alanını düzenleyen
155inci maddesindeki anayasal zorunluluğu ve gerekliliği ortadan
kaldırmıyor.
Bir
diğer önemli konu şu, bir diğer kritik konu şu: Güvenlik ve
asayiş yönünden jandarmaya bağlı iken polisin denetim
alanına giren belde ve bölge sayısı nedir? Bu soruyu Komisyonda
Sayın Bakana yönelttim, ama bugüne kadar bir cevap almadık.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Kart, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
ATİLLA
KART (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Buradaki
kritik nokta şudur: Emniyetteki cemaat yapılanması ve partizan
yapılaşma yoluyla parti devleti yapılanmasını
sağlamaya yönelik bir amacın varlığından söz ediyoruz.
Bu konudaki kaygılarımızı, endişelerimizi bir kez daha
ifade etmek, vurgulamak gereğini duyuyoruz. Bu tasarının
aslında temel gerekçelerinden birisinin de bu nokta olduğunu
özellikle ifade ediyor ve vurgulamak istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiye Cumhuriyeti devletini AKP devletine
dönüştürme projesinin ayaklarından birisini teşkil eden bir
tasarı söz konusu. Bu faşizan yapılanmanın toplumsal
barışa hizmet etmesi ve kamu hizmeti verimliliğini
sağlaması mümkün değildir, gelişen süreç maalesef bunu
gösterecektir.
Bu
düşünce ve değerlendirmelerle bu tasarıya karşı
olduğumuzu bir kez daha ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Saygıdeğer
milletvekilleri, madde üzerinde on dakika süreyle soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Bakanım, bir söz talebiniz mi vardı?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Sayın Kart önemli bir şey
söyledi, iki dakika ona cevap vermek istiyorum. İsterseniz sorulara cevap
verirken
BAŞKAN
Sorulara cevap verirken onun için de verirsiniz Sayın Bakan.
Sayın
Özkan...
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Burdur) Adrese dayalı kayıt sistemine göre çok az
nüfuslarla belediyeliğini kaybeden beldeler var. Bazı beldeler
şu anda nüfuslarını 2 binin üzerine çıkardılar. Bu
sayımları geçerli saymayı düşünüyor musunuz?
Birçok
turistik beldede olduğu gibi Alacahöyük, Ürgüp, Belkıs binlerce
Japon, Alman, Rus turiste ev sahipliği yapıyor. Onlara hizmeti kimler
verecek?
Bir
TOKİ yetkilisi, kapanacak beldelerde üretimin
azaldığını, olmadığını
söylüyormuş. Gelsin Burdur beldelerini görsün. Kozluca, Büğdüz
beldeleri günde on beşer tonun üzerinde süt üretiyor. Kozağacı
-topalını ayda görmüşler- hayvancılıkta birinci
sırada. Yeşilbaşköy kirazını, alabalığını
dünyaya tanıttı. Yusufça, soğan tohumunda, iskelende, güverde,
havuçta marka oldu. Salda halı dokumada ün saldı. Çamlık, sera
üretiminde lider. Hasanpaşa, Beyköy, Bayır, İbecik, Çanaklı,
Ürkütlü, Kızılkaya, Gündoğdu tarım ve
hayvancılıkta lider. Bu beldelerde belediyeler bu koşullarda
kapatılmayı hak ediyor mu?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Güvel
HULUSİ
GÜVEL (Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, birinci sorum: Bilindiği gibi, kentsel gelişme
planlamaları belli ilkelere göre gerçekleştirilmektedir. Özellikle
yeni ilçe ihdas edilmesinde bu planlamaların sekteye
uğrayacağı gözlenmektedir. Kent planlama mesleğinin
dayandığı yönetim birimi ile fiziksel gerçeklerin dikkate
alınmadığı yolunda kamuoyunda haklı kuşkular
oluşmuştur. Kurulacak yeni ilçelerde, daha önceden
yapılmış olan kentsel gelişme planlamalarının
devamlılığı nasıl sağlanacaktır?
Planlanmış altyapı çalışmaları ve büyük
yatırımların akıbeti ne olacaktır?
İkinci
sorum Sayın Bakanım: Bildiğiniz gibi, adrese dayalı nüfus
sayımı yalnızca o beldede yaşayan insanların ikametgâh
adreslerine göre yapılmaktadır. Beldelerin gece ve gündüz nüfus
farklılıkları dikkate alınmamaktadır. Örneğin,
tüzel kişiliği kaldırılan Adana ili Suluca beldesinin
gündüz nüfusu, o beldede yer alan organize sanayi işletmeleri nedeniyle en
az 15 kat artmakta
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Aydoğan
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Belediyelerin
kapatılma nedenleri ve gerekçeleri ekonomik nedenler olduğu ifade
ediliyor. Tasarıya göre, kırk üç yeni ilçe kurulmasından sonra
değişik bakanlıklara bağlı 3.182 kişilik personel
ataması yapılacak. Yasa yürürlüğe girdikten sonra kaymakam,
emniyet müdürü, mal müdürü, millî eğitim müdürü, tapu sicil müdürü,
şef, tabip, hemşire, müftü, kaymakamlar için kırk üç yeni makam
aracı bütçeye yeni yük getirmiyor mu? Belediye olan yerler belediye olma
nedeniyle sevinirken, belediye hakkını kaybedenler köy olduk diye
sevinmeleri mi gerekiyor?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Köse
ŞEVKET
KÖSE (Adıyaman) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, karar verme sürecinin tabana yayılması ve
yurttaşların kendilerini ilgilendiren konularda söz sahibi
olmasının demokrasinin gereği olduğu kuşku götürmez
bir gerçektir. Bu tasarının hazırlanması sürecinde;
1) Herhangi bir sivil toplum inisiyatifinin
görüşü alınmış mıdır?
2) Herhangi bir kamuoyu araştırması
yapılmış mıdır?
3) Herhangi bir kent
planlamacısının hazırladığı bir rapor var
mıdır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Uslu.
CEMALEDDİN
USLU (Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, Edirne ili Keşan ilçesi sınırları içerisinde
olan Yeni Muhacir beldesi 1.924 nüfuslu olup bu tasarı kapsamında kapanacak
beldelerden bir tanesidir. TOKİ, bu belde sınırları
içerisinde iki yüz kırk konutluk inşaat yapmaktadır ve bu iki
yüz kırk konut bu ağustos ayı içerisinde, yani 2008in
Ağustos ayı içerisinde teslim edilecek ve tamamı
satılmıştır. Belde halkı, iki yüz kırk konutun
mevcut nüfuslarına belli bir oranda katılmasını istemekte
ve bu sayede belediyelerin kapatılmamasını arzu etmektedirler.
Bununla ilgili ne söyleyeceksiniz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Varlı
MUHARREM
VARLI (Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakana sormak istiyorum: AKP Grubundan söz alan sayın sözcüler,
belediyelerin kapatılma gerekçelerinden birinin de hizmet üretemedikleri
yönünde açıklama yapmışlardır. Halihazırda
kapatılmamış, ancak adrese dayalı nüfus sayımıyla
nüfusu azalmış, dolayısıyla İller Bankası
tahsisleri de azılmış olan özellikle belde belediyelerinin
işleri oldukça zorlaştırılmıştır.
Geçmiş dönemlerden gelen işçi fazlalılığı ve
yapılan borçlanmalar da devlette devamlılık esastır
ilkesine göre, yeni belediye başkanlarının üzerine
yıkılmıştır.
Bunlar da
yetmezmiş gibi, İller Bankası, belediyelerin tahsislerinden
geçmişe dönük borçlardan yüzde 40 payını kesintiye
uğratmaktadır. Böylelikle, bu kesintilerle özellikle belde belediye
başkanlarının hizmet üretmesini Hükûmetiniz engellemiş
olmuyor mu? Bu kesintilerin yüzde 20ler oranına çekilmesini
düşünüyor musunuz?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, buyurun.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; milletvekillerimizin sorduğu sorulara mümkün
olabildiğince cevap vermeye çalışacağım, ama biraz
önce şahsı adına söz alan Sayın Kartın bir ifadesiyle
ilgili, tabii, bir düzeltme yapmak istiyorum.
Sayın
Kart aslında Komisyonda da böyle bir konuya değindi. Bu düzenlemeyi
getirip güvenlik kuruluşlarımızla bir irtibat içine sokmaya
çalışıyorlar. Şimdi, bu, çok yanlış, zerre kadar
hakikat payı olmayan, zerre kadar burada gerekçe olmamış bir
husustur.
ATİLLA
KART (Konya) Sayın Bakan, sakin ol!
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Bakın, güvenlik
kuruluşlarımızın hepsi bizim için değerlidir. Ben
İçişleri Bakanıyım. Jandarma Genel
Komutanlığı benim bağlı kuruluşumdur, Emniyet
Genel Müdürlüğü benim bağlı kuruluşumdur, Sahil Güvenlik
Komutanlığı benim bağlı kuruluşumdur.
ATİLLA
KART (Konya) Jandarmada kadrolaşma yapamıyorsun.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Bunların hepsinin görev
alanı, görev tanımı kendi kanunlarında belirtilmiştir.
Kimin nerede görev yapacağı kanunla belirlidir. Bu hassas konuları
getirip böyle siyasi polemiğin içine sokmanızı
yadırgıyorum, kınıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Zerre kadar da hakikat payı yoktur; tekrar ifade
ediyorum.
Çok
yanlış bir şey yapıyorsunuz. Çok yanlış bir
şey yapıyorsunuz.
ATİLLA
KART (Konya) Hamaset yapmayın, soruma cevap verin.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) - Ben sorunuza çok iyi cevap veriyorum,
yanlış bir konuya değiniyorsunuz Sayın Milletvekili.
ATİLLA
KART (Konya) Demagoji yapmayın.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) - Ben demagoji yapmıyorum.
Bakın
ATİLLA
KART (Konya) Hamaset yapmayın, demagoji yapmayın.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) - Karşılıklı
konuşmak istemiyorum Sayın Başkan. Sorularını
sordular, ben cevap veriyorum.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
Sayın
Bakanım, diğer sorulara cevap verin, buyurun.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) - Benim sayın milletvekillerine
saygım var, hiç demagoji yapmam, bu salonu ve bu kürsüyü demagojiden
tenzih ederim. Onun için o ifadenizi de tasvip etmiyorum ama zerre kadar
söylediğinizle bu konunun bir ilgisi yoktur, onu ifade ediyorum.
Şimdi,
değerli milletvekillerimizin sorularıyla ilgili aslında tabii
bunların bir kısmı daha önce soruldu ve bu kısa süreye
sığmayabilir cevapları ama şöyle birkaç tanesine
değinmeye çalışayım. Bizim çünkü iki dakika gibi bir burada
vaktimiz kaldı. (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) - Sadece şunu söyleyeyim
Burada
Sayın Varlının bir sorusu var, bakın -belediyelerin-
aylık İller Bankası payından kesintilerle ilgili bir soru
sordular, şunu rahatça ifade ederim ben: AK Parti dönemi belediyeler için
gerçekten bütün imkânların daha fazla arttığı bir dönemdir.
(CHP sıralarından çok sesleri)
Bakın,
ben burada konuşmamda da ifade ettim, belediyelerle ilgili, il özel
idareleriyle ilgili, yerel yönetimlerle ilgili en önemli yasaları biz bir
önceki Hükûmetimiz döneminde çıkardık; hem yetkilerini
artırdık hem kaynaklarını artırdık hem gerçekten
onlara rahat çalışma ortamını sağladık. Ben
onları orada ifade ettim, tekrar burada yenilemeyeyim ama ödenekleriyle
ilgili de, bakın, şunu herkes biliyor: Bizden önceki hükûmetlerde
âdeta belediye başkanları partisine göre ayrılırdı ve
hepsine ayrı ayrı oranlarda ödenekler gönderilirdi.
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Siz, kesin çözüm, kapatıyorsunuz.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) - Bakın, AK Parti iktidarları
döneminde, yerel yönetimlerimizle ilgili, belediyelerimizle ilgili hiçbir
ayrım gözetilmemiştir, sizler bunu biliyorsunuz.
KADİR
URAL (Mersin) Yapma Sayın Bakanım!
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) - Hiçbir partinin belediye
başkanına farklı bir ödenek de gönderilmemiştir. Ama
KADİR
URAL (Mersin) Sayın Bakanım, biz de belediye
başkanlığı yaptık.
BAŞKAN
Arkadaşlar, lütfen, Sayın Bakanı dinleyelim.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) O zaman söylersiniz. Falanca partili
diye hiçbir belediye başkanına farklı muamele
yapılmamıştır. Ama borçları varsa ve buradan kesinti
yapılması gerekiyorsa, bütün belediyelere bu
uygulanmıştır. Ama, yine de, biliyorsunuz, yaz dönemleri,
özellikle daha fazla belediyelerimizin iş yapma dönemi olan aylarda bu
kesintiler hiç yapılmamıştır ve bu her sene uygulanır.
MUHARREM
VARLI (Adana) Sayın Bakanım, yüzde 40 oranı çok yüksek, bunu
düşürmeyi düşünmüyor musunuz diye sormuştum.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Ben, diğer sorulara, burada
değerli milletvekillerimizin sorduğu sorulara daha sonra
yazılı olarak cevap vereceğim.
Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
milletvekilleri, madde üzerinde yedi adet önerge vardır. Önergeleri, önce
geliş sırasına göre okutacağım, sonra
aykırılık durumlarına göre işleme alacağım.
İlk
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
117
sıra sayılı kanun tasarısının ikinci maddesinin
ikinci fıkrasında geçen Fatih Belediyesine ibaresinin madde
metninden çıkarılarak Fatih Belediyesi tüzel kişiliğine
ibaresinin madde metnine eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Suat
Kılıç
Samsun
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
117
sıra sayılı kanun tasarısının ikinci maddesinin
yedinci fıkrasında geçen köye dönüştürülerek ibaresinin madde
metninden çıkarılarak köy tüzel kişiliğine
dönüştürülerek ibaresinin madde metnine eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Turan
Kıratlı
Kırıkkale
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 117 sıra sayılı kanun tasarısının 2. maddesi
2. fıkrasının tasarı metninden
çıkarılmasını, 2. maddesinin 1. fıkrasında
atıfta bulunan 42 sayılı listede yer alan Lalahanın
Elmadağ ilçesine bağlanmasını arz ederiz.
Oktay Vural Faruk Bal Osman
Çakır
İzmir Konya Samsun
Mehmet Şandır Nevzat Korkmaz Kadir Ural
Mersin Isparta Mersin
Ali
Torlak Meral
Akşener
İstanbul İstanbul
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 1/529 esas numaralı tasarının 2. Maddesinin 5.
fıkrasının Erzurum ilinde Dadaşkent ilk kademe
Belediyesinin tüzel kişiliği kaldırılarak mahalleleriyle
birlikte Ilıca belediyesine katılmıştır. Merkez ilçeye
bağlı Dereboğazı ve Yukarıyenice köyleri Ilıca
ilçesine bağlanmıştır şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Zeki Ertugay Oktay Vural Mehmet
Şandır
Erzurum İzmir Mersin
Nevzat
Korkmaz Kadir
Ural
Isparta Mersin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde
İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının
Katılma, bağlama, sınır dışına
çıkarılma ve isim değişikliği başlıklı
2. Maddesinin (1) Numaralı bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hulusi Güvel M. Rıza Yalçınkaya Ali Oksal
Adana Bartın Mersin
Suat
Binici Şevki
Kulkuloğlu
Samsun Kayseri
Büyükşehir
belediye sınırları içinde bulunan ekli (42) sayılı
listede adları belirtilen ilk kademe belediyelerden Kayseri
Büyükşehir Belediye sınırları içinde bulunan Erkilet
Belediyesi tüzel kişiliği korunarak büyükşehir belediye
sınırları dışına
çıkarılmıştır. Büyükşehir belediye
sınırları içinde bulunan ekli (42) sayılı listede
adları belirtilen diğer ilk kademe belediyeleri tüzel
kişilikleri kaldırılarak aynı listede belirtilen ilçe
belediyelerine mahalleleri veya mahalle kısımları ile birlikte
katılmıştır.
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekilleri, şimdi okutacağım maddeye
en aykırı olan iki önerge aynı mahiyette olduğundan
işlemlerini ve oylamasını birlikte yapacağım.
Talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde
İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 2.
Maddesinin Anayasaya aykırı olduğu için Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Yaşar Tüzün Hüseyin Ünsal Fevzi Topuz
Bilecik Amasya Muğla
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 117 sıra sayılı kanun tasarısının 2 inci
maddesinin Anayasaya aykırı olduğu için tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Muhsin
Yazıcıoğlu
Sivas
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge sahipleri konuşacaklar mı?
FEVZİ
TOPUZ (Muğla) Evet.
BAŞKAN
Önerge sahipleri adına Sayın Fevzi Topuz, Muğla Milletvekili.
Buyurun
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
FEVZİ
TOPUZ (Muğla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 117 sıra sayılı Büyükşehir
Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısının 2nci maddesinin Anayasaya aykırı
olduğu gerekçesiyle verdiğimiz önerge üzerine söz almış
bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Tasarıyla,
35 ilk kademe belediyesi ilçe belediyesine dönüştürülmekte, mahallelerin
birleştirilmesi suretiyle 8 ilçe belediyesi kurulmakta, 239 ilk kademe
belediyesinin tüzel kişiliği sona erdirilerek en yakın ilçe
belediyesine mahalle olarak bağlanmakta, 9 ilk kademe belediyesi
büyükşehir belediyesi sınırları dışına
çıkarılarak 8i belde belediyesine, 1i de köye
dönüştürülmektedir.
Tasarıyla,
Eminönü ilçesi kaldırılarak Fatih ilçesine bağlanmakta ve
Türkiye İstatistik Kurumu tarafından 2007 yılında
gerçekleştirilen Adrese Dayalı Kayıt Sistemi sonuçlarına
göre 2 bin nüfusun altına düşen sekiz yüz altmış üç
belediye de köye dönüştürülmektedir. Bu, Anayasanın 123üncü ve
127nci maddelerine aykırıdır.
Değerli
milletvekilleri, 1580 sayılı Belediye Kanununda, bir yerleşim
yerinde belediye idaresi kurulabilmesi için gerekli olan nüfus 2 bin idi. 1959
yılına kadar, nüfusun 2 bini aşması yeterli koşul idi.
Bu durum da 1959 yılında değiştirilmiş, nüfus
eşiği, gerekli koşul derecesine indirilmişti. 2005
yılına kadar geçerli olan bu uygulamaya karşın, nüfusun
yüksek bir hareketlilik sergilediği Türkiyede bazı belediyeler zaman
içinde gerekli nüfus eşiğinin altına düşmüştür. Zamanın
yasası belediye tüzel kişiliği kazanmayı geri
alınamaz bir hak olarak görmüş, tüzel kişiliği
kaldırma konusunda herhangi bir hüküm öngörmemişti.
2005
yılında çıkarılan 5393 sayılı Belediye Kanunu,
belediye kurmada nüfus eşiğini yeterli koşula
dönüştürmüş, eşiği ise 5 bin nüfusa yükseltmiştir.
Kapatılmasına karar verilen belediyelerin altyapı ve
gelişmişlik durumuna bakılmadan, nüfus ölçütüne göre köye
dönüştürülme kararının verilmesinin ne bilimle ne de belediyenin
sahip olduğu altyapı ve sosyal donatılarla bir ilişkisinin
olmadığı açıktır. Böyle olmadığı,
Muğla ilinin Marmaris ilçesine bağlı Turunç Belediyesinde,
Muğla ili Milas ilçesi Bafa Belediyesinde, Nevşehir ili Göreme
Belediyesinde ve Nevşehir ili Ürgüp ilçesine bağlı
Mustafapaşa Belediyesinde görülmektedir.
Değerli
milletvekilleri, yine, Muğla ili Marmaris ilçesine bağlı Turunç
Belediyesi
30 Ağustos 1989 tarihinde Muğla Marmaris ve çevresi
turizm alanı ilan edilmiş. Nevşehir ili Göreme Belediyesi de
Yine aynı tarihlerde Nevşehir ve çevresi turizm alanı ilan
edilmiş ve söz konusu Bakanlar Kurulu kararıyla 13 Eylül 1989 tarih
ve 20281 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe
girmiştir. Söz konusu bölgeler, beş yıllık ülke
kalkınma planları doğrultusunda Bayındırlık ve
İskân Bakanlığı tarafından hazırlanan çevre
düzeni planına uygun olarak Bakanlar Kurulu kararıyla
belirlenmiş ve Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından
yürürlüğe konulmuştur. Turizm alanı planlarında yer alan
plan karar ve notları, yatak kapasiteleri belirlenmiş ve
Bakanlıkça onaylanmıştır.
Değerli
milletvekilleri, getirilen bu yasa tasarısıyla, tarih, kültür ve
turizm bölgeleri değerlerine sahip kimi belediyelerin de nüfus ölçütü
nedeniyle kapatılmasına karar verildiği görülmektedir. Oysa, bu
belde ve ilçe belediyelerinin kış ve yaz nüfusu değişmektedir.
Bakanlığın uygulama planı ve kararlarıyla ortaya
çıkan yatak kapasiteleri ve sayıları ilgili
bakanlıkların bilgisi içerisindedir. Örneğin, adrese dayalı
kayıt sistemine göre nüfusu 2 binin altında çıkan Muğla
Marmaris Turunç beldesi, Turizm ve Kültür Bakanlığı belgeli üç
bin yatak kapasitesine sahiptir. Ayrıca, beldede, belediye belgeli üç bin
tane yatak daha bulunmaktadır. Turunç Belediyesinin nüfusu yaz
aylarında 20 binin üzerine çıkmakta ve yabancıların ev
satın aldığı bölgelerin başında gelmektedir.
Yabancıların mülk edinmesi yasası kapsamında Turunç
beldesinden ev satın almış ve kendilerine vergi kimlik
numarası verilmiş yabancı uyruklu kişiler, bilfiil
Turunçta yaşadıklarını belgelemelerine karşın
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, konuşmanızı tamamlayınız.
FEVZİ
TOPUZ (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
salt
yabancı uyruklu oldukları gerekçesiyle, 2007 yılında
gerçekleştirilen Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sisteminde dikkate
alınmamışlardır. Bu kişilerin sayısı 200
civarındadır. Bugün kapatılma kararı verilecek olan Turunç
Belediyesi, mevcut mali yapısı ile bu kişilere de hizmet
vermektedir.
Yine,
kültür ve turizm başkenti olarak adlandırılan Kapadokya
bölgesinin önemli merkezlerinden ve 1930 yılında kurulmuş
bulunan yetmiş sekiz yıllık Göreme Belediyesi nüfusu 2 binin
altına düştüğü için kapatılmaktadır.
Bu
yörelerimiz yaz aylarında 10 binlerce ziyaretçiye ev sahipliği
yapmaktadır. Böylesi özellikleriyle çekim merkezi olan yerel
yönetimlerimiz, yaz aylarında yöreye gelen 10 bin civarında ziyaretçisine,
İller Bankasından kendilerine 2 bin nüfusa göre verilen ödeneklerle
hizmet görmektedir.
Değerli
arkadaşlarım, bir başka örnek de, 1972 yılında
kurulan, yine Milas ilçesine bağlı Bafa Belediyesi, coğrafi
konumu itibarıyla, bölgede tarihî kimlik ve kültürel değerlere sahip
bir beldemizdir.
Bu
beldelerin kapatılması verilen hakların geriye
alınması anlamındadır
ve dolayısıyla Anayasaya aykırı olduğunu
görmekteyiz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Topuz, teşekkür ediyorum size.
FEVZİ
TOPUZ (Devamla) Başkanım, teşekkür ederim.
Bu kanun
tasarısının Parlamentodan geçmemesi konusunda ve geriye
çekilmesi konusunda yüce heyetin karar vermesi gerek.
Hepinize
teşekkür ederim, saygılar sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Yazıcıoğlu konuşacak mısınız?
MUHSİN
YAZICIOĞLU (Sivas) Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun.
MUHSİN
YAZICIOĞLU (Sivas) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
belediye, belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını
karşılamak üzere kurulan ve karar organı seçmenler
tarafından seçilerek oluşturulan, idari ve mahallî özerkliğe
sahip kamu tüzel kişiliğidir.
Belediyeler
köy yaşamından kent yaşamına geçişin ilk
adımı olmakla, modern dünyaya ve şehir yaşamına uyum
sağlama ve sosyal gelişmenin sağlanması hususunda önemli
görevler üstlenmiş kurumlar olarak,
ülkemize ve halkına önemli hizmetlerde bulunmuşlardır. Bu
bağlamda, belde halkına eğitim, sağlık, kültür,
tarım, hayvancılık alanında da öncülük yaparak, halkın
yaşam düzeyinin yükseltilmesine, istihdamın
artırılmasına ve kentlere göçün önlenmesine büyük katkılar
sağlamış ve politikalar üretmişlerdir.
Bir
taraftan köylerden büyük kentlere göçlerin önlenmesi için çareler aramaya ve
politikalar geliştirmeye çalışırken, diğer taraftan
sadece nüfus sayısına dayanarak belediyeleri kapatmak tezat
oluşturmaktadır. Bu belediyelerin kapatılması göçü
artıracaktır. Belediye hizmetlerini almaya ve belediye yönetimine
alışmış köy halkı köy yaşamına adapte
olamayacak ve büyük kentlere taşınacaklardır. Birçok belediyenin
coğrafi konumları ve fiziki şartları, merkeze olan
uzaklıkları itibarıyla, yerinden yönetim yerine merkezî yönetim
tarafından hizmet götürülmesi güç olacaktır.
Belediyeler,
geçmişte olduğu gibi bugün de, elektrik, su, temizlik, itfaiye,
cenaze, ulaşım, eğitim, spor, parklar, çevre, yol ve meydan
düzenlemeleri, ağaçlandırma gibi konularda belde halkına hizmet
vermektedir. Bu nedenlerle, belediyeler nüfusuyla değil, hizmeti,
işleyişi, coğrafi konumu ve ifa ettiği görevler
itibarıyla değerlendirilmeli ve ülkemize ve insanımıza
kattığı maddi ve manevi değerler göz önüne alınarak
karar verilmelidir. Bu belediyeler bir
yük değil, güçtür. Büyük çoğunlukla bu belediyeler bütçelerinin yüzde
70ini kendi öz kaynaklarıyla temin etmektedirler. Kapatılması
planlanan yaklaşık dokuz yüz civarında belediyede 1 milyon 300
bin ila 1 milyon 500 bin kişi yaşamaktadır. 1 milyon 300 bin
kişiyi on ile çarptığınızda 13 milyon YTLdir. Bu da
abartılacak bir husus değildir. Zaten belediyelerin personeli özlük
haklarıyla birlikte kamuya devrediliyor. BELDES, KÖYDES projeleri
ödenekleri de verilecektir. Bu belediyelerin kapatılması yerine,
çıkarılacak bir kanunla belde belediyelerine uzaklığı
5 ya da 10 kilometre mesafede bulunan köylerin pergel sistemi uygulanarak resen
bu belediyelere bağlanarak hem belediye hizmetlerinden daha çok
kişinin yararlanması hem de bu belediyelerin tüzel
kişiliklerinin korunması daha isabetli bir karar olacaktır.
Bu
belediyelerin müktesep haklarının yöre halkına sorulmadan
ortadan kaldırılmasını Anayasamıza aykırı
buluyorum ve düzeltilmesini istiyor, yüce Meclisinizi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Beraber
işleme aldığımız önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde
İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının
Katılma, bağlama, sınır dışına
çıkarılma ve isim değişikliği başlıklı
2. Maddesinin (1) Numaralı bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hulusi
Güvel (Adana) ve arkadaşları
Büyükşehir
belediye sınırları içinde bulunan ekli (42) sayılı
listede adları belirtilen ilk kademe belediyelerinden Kayseri
Büyükşehir Belediye sınırları içinde bulunan Erkilet
Belediyesi tüzel kişiliği korunarak büyükşehir belediye
sınırları dışına
çıkarılmıştır. Büyükşehir belediye
sınırları içinde bulunan ekli (42) sayılı listede
adları belirtilen diğer ilk kademe belediyeleri tüzel
kişilikleri kaldırılarak aynı listede belirtilen ilçe
belediyelerine mahalleleri veya mahalle kısımları ile birlikte
katılmıştır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Sayın Kulkuloğlu, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) - Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Önergede,
Kayseri Büyükşehir Belediye sınırları içinde bulunan
Erkilet ilk kademe belediyesinin tüzel kişiliğinin korunarak
büyükşehir belediye sınırlarının dışına
çıkarılması amaçlanmıştır. Tasarının
2nci maddesiyle, büyükşehir sınırları dahilindeki ilk
kademe belediyelerinin tüzel kişilikleri kaldırılarak, idari
kapasiteleri uygun olan en yakın ilçe belediyelerine dâhil edilmektedir.
Ayrıca, tüzel kişiliğinin korunması gerektiği ifade
edilen bazı belediyeler ise belde belediyesi olarak büyükşehir
belediye sınırları dışına
çıkarılmıştır.
Tasarının
gerekçesinde, o bazı korunan belediyelerin ise korunma nedeninin
coğrafi sebepler olduğu belirtilmektedir. Burada Hükûmete
sorulması gereken soru, şüphesiz ki, bazı belediyelerin
korunması için coğrafi nedenler dışında başka
nedenlerin olup olmadığıdır.
Sayın
milletvekilleri, bu tasarıyla yok ettiğiniz belde ve ilçe
belediyeleri, çoğulcu ve katılımcı demokraside hizmetin ilk
basamakları, siyaseten görev almanın ilköğretim
okullarıdır. Bunları azaltmak, çoğulcu,
katılımcı, demokratik bir rejimde yapılabilecek
yanlışların en büyüklerinden birisidir. Bu bir tarih kıyımıdır,
bu bir yok ediştir. Benim memleketimde, 1913te kurulmuş Erkilet ve seksen
yıllık Gesi Belediyesinin yok edilişi maalesef çok
acıdır. Türküleriyle, bağ ve bahçeleriyle, gerek hâlen
Türkiyede yaşayan Türklerin gerekse daha önce buralarda yaşayarak
yurt dışına göç etmiş Ermeni ve Rum
vatandaşlarımızın da yürek acıları olacaktır.
Geçen yıl bir televizyon programında Gesiden Yunanistana göç
etmiş, ağlayarak ve hasretle Gesi Bağları türküsünü
söyleyen Rum teyzeyi hatırlayınca insanın içi burkuluyor.
Eminim, iktidarın geldiği bu noktada, sahip olduğu kontrolsüz
gücün ona verdiği, karşısındakileri yok sayan, hiç yerine
koyan, dilediği gibi davranma özgürlüğüne sahip olduğunu
sanması ve bunun sonucunda ortaya çıkan işte bu tasarı gibi
uygulamalar, içinizden birçoğunu da vicdanen rahatsız ettiğini
düşünmekteyim. En azından ben böyle umuyorum.
Sayın
milletvekilleri, belediyeleri büyükşehir belediyeleri hâline getirirken
şemsiye altında oluşturulan küçük belediyelerle yönetim
kolaylığı ve bölgenin her köşesine homojen hizmet
dağılımı göz önüne alınmıştı. Bu amaçla
da büyük belediyeler daha küçük alt belediyelere bölünmüştü. Peki, bugün
yapılan nedir? Yine örneği kendi memleketimden vereceğim: Gesi
ve Mimarsinan belediyeleri gibi nüfusu hızla artan ve toplu konut
alanlarını içinde barındıran beldeler ilçe
yapılacaklarına maalesef mahalleye dönüştürülmektedir. Bu,
mutlaka hizmet kalitesinde düşüklüklere neden olacak, genişleyen alan
yönetim zorluğu mutlak ve mutlak getirecektir.
Sayın
milletvekilleri, bu tasarı ile yapılan kıyımda gerekçe
olarak gösterilen nedenlerin uygulama ile örtüşmediğini görmekteyiz.
Kayseride kapatılan, Erkilet, Gesi ve Mimarsinan belde belediyeleri
Kayserinin Akkışla, Bünyan, Felahiye, Hacılar, İncesu,
Özvatan, Pınarbaşı, Sarıoğlan, Sarız, Tomarza ve
Yeşilhisar belediyelerinden nüfusça daha büyüktür. 52 beldenin 41i yok
edilmektedir, 11 belde kalmaktadır. Kalan bu 11 beldenin nüfusu da 41
beldenin birçoğundan azdır.
Erkilet
Belediyesinin sahip olduğu toprakların yüz ölçümü mahalle hâline
getirilerek bağlandığı Kocasinan Belediyesinin sahip
olduğu toprakların yüz ölçümünün sizce kaç katı olabilir? Tam 2
misli. 29 Temmuz 2007de yani 22 Temmuz seçim sonuçları belli olduktan tam
bir hafta sonra Kayseri Büyükşehir Belediye Meclisi toplanıyor
1/25.000 ölçekli çevre planını onaylıyor ve çok katlı, çok
yoğun inşaat sahası bu planda Erkilet merası üzerine
konuyor. Ya bu arada devletin valisi ne yapıyor? Sizin daha önce
çıkardığınız 4342 sayılı Mera Kanununda
getirilen, daha önce Bakanlar Kurulunun kullandığı yetkiyi
kullanarak -ki sonradan ödüllendirilerek terfi ettirilen bugünkü
İçişleri Bakanlığı Müsteşarı- toplam
büyüklüğü 1 milyon 400 bin metrekareyi bulan yeni çevre yolunun tam
yanı başındaki Erkilet merasını mera vasfından
çıkarıyor. Bugün de bu kanunla sizler Erkilet Belediyesini
kaldırarak, mal varlığını bağlı olduğu
Kocasinan Belediyesine devrediyorsunuz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Kulkuloğlu, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Devamla) Bu ne demek biliyor muyuz? Toprak
rantı demek, toprak rantı.
Değerli
arkadaşlar, maalesef, burada, Kayseri örneğinde, AKPye yüzde 85 ile
90 oy veren beldeler ödüllendirilmekte, ona muhalif tek ilçe belediyesi olan
Gesi ve bu yapılan uygulamayı reddeden Erkilet ve Mimarsinan
cezalandırılmaktadır.
Değerli
arkadaşlarım, baştan sona çelişkiler içeren, gerekçeleri
inandırıcı olmayan bu tasarının geri çekilmesi
zaruridir. Bu düşüncelerle, hepinizi saygılarımla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 1/529 esas numaralı tasarının 2. Maddesinin 5.
fıkrasının Erzurum ilinde Dadaşkent ilk kademe
Belediyesinin tüzel kişiliği kaldırılarak mahalleleriyle
birlikte Ilıca belediyesine katılmıştır. Merkez ilçeye
bağlı Dereboğazı ve Yukarıyenice köyleri Ilıca
ilçesine bağlanmıştır şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Zeki
Ertugay (Erzurum) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Sayın Ertugay, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
ZEKİ
ERTUGAY (Erzurum) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yapılan bir düzenlemeden,
çıkarılan bir yasadan maksat, halka hizmet imkânlarını
artırmak olmalıdır; hâlbuki, bu yasayla bunun tam tersi
yapılmakta ve halkımıza hizmet imkânları ortadan
kaldırılmakta ve yok edilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, birçok değerli sözcümüzün, grubumuzun değerli
sözcülerinin ve milletvekili arkadaşlarımızın da ifade
ettiği gibi, bu yasa gerçekten doğru ve adil bir yasa değildir,
evrensel hukuk kurallarına aykırıdır, Anayasanın
sosyal devlet ilkesine aykırıdır ve kapatılması
öngörülen sekiz yüz altmış üç belde belediyemizin
sınırları içerisinde yaşayan ve çok daha fazla hizmet
bekleyen insanlarımızın taleplerine sırt çeviren bir
düzenlemedir.
Bu
yasayla, insanlarımız resmen cezalandırılmakta,
kazanılan hakları gasbedilmektedir ve üzülerek ifade ediyorum,
gerçekten, sosyal maliyeti çok ağır bir yasadır, sosyal maliyet
hiçbir şekilde dikkate alınmadan çıkarılmış bir
yasadır. Özellikle Doğu Anadolu Bölgesi için, Erzurum için
söylüyorum: Bu, doğu için, o bölgemiz için bir sosyal felaket olan göçü
tetikleyecek bir uygulamadır. Bunun da sonuçlarının ortaya
çıkaracağı vahim durumlar bugünden kestirilmelidir diye
düşünüyorum. Bu yüce Meclisin görevi budur.
Bu
uygulamada görünen şu ki, sadece nüfus dikkate alınarak bu düzenleme
yapılmış ve buna dayalı olarak Erzurumda 9 belde
belediyemiz, 2 alt kademe belediyemiz kapatılmıştır.
Kandilli, Yeniköy, Yavi, Halilçavuş, Çamlıkaya, Madenköprübaşı,
Şekerli, Alvar ve Pehlivanlı belde belediyelerimiz
kapatılmıştır. Bu beldelerin kapatılması için
gösterilen yegâne sebep, nüfuslarının düşmesidir. Bu, doğru
bir ölçü, doğru bir esas, doğru bir baz değildir. Hâlbuki bu
beldelerimizin kapatılmaması için onlarca ciddi sebep saymak
mümkündür ve bunların içerisinde Osmanlıdan beri bugüne kadar nahiye
ve belde olarak gelmiş olan ve teröre şehit vermiş beldelerimiz
bulunmaktadır.
Bu
düzenlemenin gerçekten yeniden çıkarılmasını, düzenlemenin
yeniden gözden geçirilmesini çok önemli görmekteyim. Mümkünse, bu yasa teklifi
geri çekilsin. Aksi takdirde, gerçekten, yarın bunun için çok geç
olunacaktır.
Efendim,
bu bölgemizdeki, insanlarımızdaki genel kanaat, daha yasa
çıkmadan, devletin buralara sırtını döndüğü şeklindedir.
Bunun telafisi gerçekten mümkün değildir.
Son
olarak şunu ifade etmek istiyorum: Bu önergemize konu olan teklifimiz,
Ilıca ilçemiz, Dadaşkent beldesinin katılımıyla
Ilıca ilçemiz, iki de merkeze bağlı köyümüzün
katılımıyla oluşturulan Ilıca ilçemizin ismi
değiştirilmektedir. Bu isim tarihî bir isimdir. Yüzlerce yıldan
beri kullanılan bir isimdir. Değiştirilmesi son derece
yanlıştır. Jeotermal özelliği ile bilinen bir ilçemizdir.
Ilıca ilçemizin gerçekten yakın tarihimizde de, geçmişte de çok
önemli bir yeri vardır. Ilıca halkımız da bu düzenlemeden,
gerçekten çok mustariptir, sıkıntıdadır. En azından,
yasa böyle çıkacaksa bile bu ismin değiştirilmemesi, Ilıca
olarak kalmasının doğru olduğunu düşünüyorum. Bu
önergeyi onun için verdik.
Biraz
önce soru sorarken de ifade ettim. Yanlış
anlaşılmasın, Azize ismi çok güzel bir isim, tarihî bir isim,
Türk İslam medeniyetinde önemli yeri olan bir isim. Yakın
tarihimizdeki Erzurum tarihiyle, Erzurum özellikleriyle de özdeşleşmiş
bir isim. Zaten Erzurumda birçok yerimizde, okulumuzda, hastanemizde, Erzurum
halkının duyduğu hassasiyetten dolayı bu isim
kullanılmaktadır. Keşke mümkün olsa da daha başka yeni
oluşumlar için kullanılabilse. Ama burada sakın bir
yanlış anlama ve spekülasyon olmasın, o isme zerre kadar
karşılığımız söz konusu değildir,
karşı değiliz. Ancak Ilıca isminin
değiştirilmesini son derece yanlış buluyoruz,
karşı duruyoruz ve bunun yüce Meclis tarafından
nazarıitibara alınmasını diliyor, hepinize saygılar
sunuyorum.
Teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ertugay.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 117 sıra sayılı kanun tasarısının 2. maddesi
2. fıkrasının tasarı metninden
çıkarılmasını, 2. maddesinin 1. fıkrasında
atıfta bulunan 42 sayılı listede yer alan Lalahanın
Elmadağ ilçesine bağlanmasını arz ederiz.
Oktay
Vural (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bal. (MHP sıralarından alkışlar)
FARUK BAL
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 117 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 2nci maddesi hakkında
verdiğimiz değişiklik önergesiyle ilgili olmak üzere söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Eminönü, Fatih, Okmeydanı Osmanlının
beledi selasiyesidir. Beledi selasiye üç belde demektir. Bu üç belde, 1453
yılında İstanbulun fethinden sonra Aksaray, Karaman ve
Konyadan gelen Türk boylarının yerleştiği yerdir. Bu üç
belde, İstanbulun Osmanlı dönemindeki mülki idare
sırasında, önemli bir anlam içerisinde, ciddi bir değer
içerisinde yönetilmiştir ve Osmanlının payitahtı
Topkapı Eminönündedir, Yerebatan Sarayı Eminönündedir, Kapalı
Çarşı Eminönündedir, Babıali Eminönündedir. Böyle millî ve
dinî değerlerimizin abideleşmiş olan eserleri Sultanahmet,
Ayasofya Eminönündedir.
Tabii ki
bu eserlerin yanı sıra bir başka değer de vardır
Eminönüde. Parmak demokrasisi ile alelacele geçirilen vakıflarla ilgili
olmak üzere ihtilaflı olan azınlık vakıflarının
gayrimenkullerinin de ciddi bir kısmı Eminönüdedir. Eminönüde eski
eserler yakılmaktadır, Eminönüdeki tarihî eserleri koruyacak olan
kurullar görevini yapmaya çalışmaktadır, ama önlerine ciddi bir
engel daha çıkmaktadır. Şimdi Eminönü, Osmanlının
payitahtı, Topkapıdan dünyayı cihan hâkimiyeti mefkuresiyle
idare etmiş olan Osmanlının payitahtı mahalleye
çevrilecektir.
Ben bu
arada çok merak ediyorum, Avrupa Birliği kriterleri üzerine kriter koyan
Batının bazı odakları Helsinki kriterlerinin üzerine onca
kriteri dayatmacı olarak koymuş, arkasından 58, 59 ve
60ıncı Hükûmet tam bir teslimiyet anlayışı içerisinde
bunlara evet demiş. Üç, dört, altı, yedi ve dokuzuncu uyum
paketlerinde bu kanunları çıkarmışlar ve
azınlıklara beş yüz kırk beş yıllık bir
intikamı alma imkânı sağlayacak bir hak verilmiştir
gayrimenkul edinme üzerine. Şimdi bu haklardan yeni bir tanesi daha talep
edilmiştir. Sayın Karamanlis İstanbula başbakan olarak,
Yunanistan Başbakanı olarak geldiğinde Avrupa Birliğine
girebilirsiniz, ancak pasaportu benim cebimde. demiştir. Cebindeki
pasaportun bedelini de açıklamıştır: Rum Ortodoks
Kilisesine ekümeniklik. Merak ediyorum, acaba Eminönü bu kadar millî, bu kadar
dinî, bu kadar tarihî değerleri itibarıyla Avrupa Birliğine
gidilecek olan yol üzerinde Karamanlisin cebindeki pasaportun harç pulu mudur?
Değerli
arkadaşlarım, Eminönü 1,5-2 milyon/günlük nüfusa hitap eden,
Türkiye'nin önemli ticari ve iktisadi merkezlerinden bir tanesidir. Bu karardan
dönülmelidir. Lalahan aynı vaziyette.
Ancak ben
başka bir hususa daha değinmek istiyorum. İsmini
vermeyeceğim ama bir sayın AKP milletvekili burada bu kanunu izah
ederken dediler ki: Siyasette siyasetçiye olan güven erozyona
uğramıştır. Siyasetin onurunu koruma adına biz bu
düzenlemeyi yapıyoruz.
Şimdi,
benim memleketim olan Konya yüz on tane belediyesini kapatan bir il olarak bu
siyasi onur meselesinden son derecede alınmıştır. İki
gündür Konyadan gelip burada bu kanuna karşı mücadele veren belediye
başkanları, belediye meclis üyeleri ve Konyadan bizi arayan
hemşehrilerimiz adına bu Sayın Milletvekiline -eğer AKPnin
adına konuşmuş ise- sormak istiyorum: Konyanın Akören
ilçesindeki Avdan, Kayasu beldesinin seçilmişleri ve belde sakinleri; Akşehir ilçesinin
Atakent, Engilli, Gölçayır, Reis, Yazla; Beyşehir ilçesinin Adaköy,
Akçabelen, Bayafşar, Emen, Esence, Gökçimen, Gölyaka, Kayabaşı,
Kurucaova, Sevindik, Üstünler, Yenidoğan, Yeniçay, Yeşildağ
beldesinin seçilmişleri, belediye başkanları, belediye meclisi
üyeleri ve belde sakinleri
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Bal, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
FARUK BAL
(Devamla) Teşekkür ederim Başkanım.
Bozkır
ilçesinin Dereiçi, Dereköy, Hamzalar, Harmanpınar, Hisarlık, Sorkun,
Söğüt, Üçpınar, Büyükbeşkavak; Cihahbeylinin İnsuyu,
Çeltikin Küçükhasan, Çumranın Apa, Arıkören, Dinek, Güvercinlik,
Türkmencamili, Yenisu beldelerinin seçilmişleri ve belde sakinleri acaba
siyasetin onursuz bir talebi ile mi burada değerlendirme içerisindedirler?
Derbentin
Çiftliközü, Gencek, Pınarbaşı, Yukarıyayla;
Doğanhisarın Ayaslar, Çınaroba; Deştikin Karaağa,
Koçaş, Konakkale, Yenice; Emirgazinin Işıklar, Ereğlinin
Kutören, Sazgeçit, Güneysınırın Aydoğmuş, Hadimin
Bağbaşı, Bademli, Bolat, Göğnükışla,
Yalınçevre
BAŞKAN
Sayın Bal, teşekkür ediyorum, süreniz doldu.
FARUK BAL
(Devamla) Şu beldeleri, az kaldı Sayın Başkanım,
birkaç saniye verirseniz onları da söyleyeyim.
BAŞKAN
Şimdi, genel itibarıyla hep aynı usulü uyguladık.
Şimdi bir ayrıcalık olursa olmaz, diğer arkadaşlarım
kınar. Beni mazur görürseniz sevinirim Sayın Bakan.
FARUK BAL
(Devamla) Peki, teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bal.
Evet,
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
117
sıra sayılı kanun tasarısının ikinci maddesinin
yedinci fıkrasında geçen köye dönüştürülerek ibaresinin madde
metninden çıkarılarak köy tüzel kişiliğine
dönüştürülerek ibaresinin madde metnine eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Turan
Kıratlı
Kırıkkale
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
NİHAT
ERGÜN (Kocaeli) Gerekçe.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanun
amacına uygun olacağı düşüncesiyle mütalaa olunur.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
117
sıra sayılı kanun tasarısının ikinci maddesinin
ikinci fıkrasında geçen Fatih Belediyesine ibaresinin madde
metninden çıkarılarak Fatih Belediyesi tüzel kişiliğine
ibaresinin madde metnine eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Suat
Kılıç
Samsun
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Sayın Kılıç.
SUAT
KILIÇ (Samsun) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanun
tekniğine uygun olacağı düşüncesiyle mütalaa olunur.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Evet,
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 02.11
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati:02.26
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat
PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya),
Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 72nci
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
117
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
Saygıdeğer
milletvekilleri, görüşülmekte olan kanun tasarısının 3üncü
maddesiyle, dört farklı kanunda değişiklik
yapılmaktadır. Bugüne kadarki uygulamalara uygun olarak 3üncü
maddenin 1, 2 ve 3üncü fıkralarını birlikte, 4üncü, 5inci ve
6ncı fıkralarını ayrı ayrı işleme alıp
görüşeceğiz.
Şimdi
3üncü maddeye bağlı 1inci, 2nci ve 3üncü fıkraları
okutuyorum:
Yürürlükten
kaldırılan, değiştirilen ve eklenen hükümler
MADDE 3-
(1) 10/7/2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi
Kanunu ve diğer kanunlarda ilk kademe belediyesine yapılan
atıflar ilçe belediyesine yapılmış sayılır.
(2) 5216
sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun 6 ncı maddesinin
ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile geçici 2 nci maddesinin
ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.
(3) 5216 sayılı Büyükşehir
Belediyesi Kanununun 14 üncü maddesinin dördüncü fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş,
beşinci fıkrasında geçen on gün içinde ibaresi madde metninden
çıkarılmış, altıncı ve yedinci
fıkraları yürürlükten kaldırılmış, sekizinci
fıkrasının sonuna Üç ay içinde büyükşehir belediye
meclisinde görüşülmeyen kararlar onaylanmış sayılır.
cümlesi eklenmiştir.
Büyükşehir
belediye meclisi ve ilçe belediye meclisi kararları,
kesinleştiği tarihten itibaren en geç yedi gün içinde mahallin en
büyük mülkî idare amirine gönderilir. Mülkî idare amirine gönderilmeyen
kararlar yürürlüğe girmez.
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Kocaeli Milletvekili Sayın Hikmet
Erenkaya.
Sayın
Erenkaya, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
Saygıdeğer
milletvekilleri, Genel Kurulda sükûnet olduğu için biraz yüksek sesle
konuşmalar Genel Kurulu huzursuz ediyor, lütfen dikkatli olalım.
Buyurun.
CHP GRUBU
ADINA HİKMET ERENKAYA (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan kanunun 3üncü maddesinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Şahsım
ve Grubum adına sizleri en içten saygılarımla, sevgilerimle
selamlıyorum.
Bugün,
özellikle burada, Mecliste yapılan çalışmalarda,
milletvekillerimizi, iktidar partisine ait milletvekillerimizi
dinlediğimizde ve aynı zamanda grup toplantısında
Sayın Başbakanı dinlediğimizde, gerçekten acaba bu
belediyelerin tümünü mü kapatsak diye insanın aklına geliyor. Ancak,
daha önce de ifade ettiğim gibi, gerçekten uzun yıllar belediye
başkanlığı yapmış olan bir insan olarak bunun ne
kadar yanlış olduğunu ve bu tasarının, bu kanunun
uygulanma noktasının ne kadar zor olduğunu görmek mümkün.
Değerli
milletvekilleri, özellikle AKP, iktidara geldikten sonra -hepinizin
bildiği gibi- belediyelerle ilgili belirli yasa tasarıları
gündeme getirdi. Özellikle büyükşehirlerle ilgili, hepimizin bildiği
gibi Pergel Yasası adı altında büyükşehir belediyeleri
oluşturuldu. Aynı zamanda, bununla birlikte de, yine biraz evvel
bazı milletvekillerimizin ifade ettiği gibi, iki tane ilimiz, Kocaeli
ve İstanbul, il sınırları olarak, büyükşehir olarak
tahsis edildi ve nüfusa göre bazı büyükşehir belediyeleri 20 kilometrelik
alan içerisinde oluşturuldu. Bazıları nüfusuna göre 30
kilometrelik alan içerisinde oluşturuldu. Bazıları da 50
kilometre alan içerisinde oluşturuldu.
Kocaeli
ile İstanbula baktığımız zaman il
sınırları oluştu. İl sınırları demek
Bütün köyler dâhil olmak üzere bütün belediyeler büyükşehir belediyesine
katılma noktasında bir kanun gerçekleştirildi ve büyükşehir
sınırları olduktan sonra, hepinizin yine bildiği gibi, Köy
Hizmetleri büyükşehir belediyesine katıldı ve o tarihten
itibaren büyükşehir belediyesi köylere de hizmet noktasında görev
yapma içerisinde oldu. Ama bu sürece gelindiğinde, özellikle Kocaeli gibi
çok önemli bir kentte, büyükşehir belediyesi il sınırları
olmasına rağmen, köylerde yapılan çalışmaların
yeterli olmadığını da hep birlikte gördük. Bu böyle iken,
bugün özellikle sekiz yüz altmış üç tane belediyenin ortadan
kaldırılması ile köye dönüştürülmesiyle bu köylerde
nasıl hizmet verileceğini anlamak mümkün değil. Yani Kocaeli
gibi çok önemli bir kentte, büyükşehrin güçlü olduğu bu kentte
köylere, köy sınırlarında olmasına rağmen hizmette
gecikme oluyorsa
Yani bunun özel idarelerle nasıl
yapılacağını burada anlamak mümkün değil diye
düşünüyoruz.
Onun
için, değerli milletvekilleri, şu anda köylerin özellikle hizmet
alamama noktasında kalacağını bildirmek istiyoruz. Bu
yasayla köylerin sadece fiziksel yapıları değil, özellikle o
kaldırılan beldelerde yaşayan
vatandaşlarımızın yıllardan beri belediye anlayışı
içerisinde yaşamlarını sürdürürken birdenbire köye
dönüştürülmelerinin o insanların yaşam biçimlerini ne kadar
olumsuz etkileyeceğini de hepimizin görmesi gerektiğine
inanıyorum.
Artı,
yine Kocaeli ilinde ilçeler oluşturuldu. Kocaeli ilinde bazı belde
belediyelerinin özellikle nüfusları oranıyla çok küçülmesi
noktasında ortadan kaldırılması, kapatılması
belki doğru olabilir, ama otuz iki tane belediyenin kapanması
gerçekten doğru bir yaklaşım değil, yani otuz iki tane
belediyeyi kapatıyorsunuz. On iki ilçe ve bir büyükşehir
belediyesinden oluşan bir durum ortaya koymuş vaziyetteyiz Kocaelinde.
Bu durumda Kocaelinin yapısı gerçekten tamamen
değişmiş durumdadır. Özellikle bizim, Kocaeli ili olarak
-vatandaşlarımızın da isteği doğrultusunda
önergelerle de destekledik bunu, ama maalesef kabul edilmedi- bir
Değirmendere beldemiz var, 35 bine yakın nüfusu olan bir beldemiz.
Tarihî özelliği de olan, özellikle Kocaeli ilinde Türkiye tarafından
tanınan bu beldemizin de Gölcük ilçesine
bağlandığını görüyoruz. Biz, Değirmendere
beldesinin, özelliğinden dolayı, yanındaki iki beldeyle,
Ulaşlı ve Halıdere beldeleriyle birleştirilerek ilçe
olmasını teklif ettik, ama maalesef iktidar tarafından
reddedildi.
Yine
aynı şekilde, Kocaeli milletvekillerimiz de çok iyi bilirler, bir
Herekemiz var. Hereke, sadece Kocaeli, Türkiye genelinde
tanınmış bir belde değil. Uluslararası alanda da
tanınan bir beldemiz olmasına rağmen, maalesef Herekemiz de
ortadan kaldırılarak, kapatılarak Körfez ilçemize
bağlanmıştır. Yine, mademki Kocaelinde ilçeler oluşturuluyor,
biz, nüfusu 1,5 milyona yaklaşan bu kentte bir Hereke ilçesinin de
kurulmasını önerdik, Tavşancıl ve
Kirazlıyalıyla birleştirilerek Hereke ilçesi kurulsun dedik,
ama maalesef bunun da ortadan kaldırıldığını ve
kapatıldığını hep birlikte üzüntüyle gördük.
Değerli
arkadaşlar, özellikle eski bir belediye başkanı olarak şu
önümdeki kanun tasarısını okuduğumda, gerekçelere
baktığımızda, kesinlikle, hiçbir gerekçenin bu
belediyelerin kapanmasıyla ilgili yeterli olmadığını
hep birlikte görebiliriz. Burada gerekçelerin bir tanesi: Bu beldelerdeki nüfus
sayılarının düşmesi noktasında gerekçe ortaya
koyulmuş. Özellikle Kocaelide beldelerin nüfuslarının zaman
zaman değişebildiğini, zaman zaman yükselebildiğini
rahatlıkla görebiliyoruz. Tabii ki, bu beldelerin içerisinde nüfusu çok
azalan birkaç tane beldemiz var. Ama onları nüfus dolayısıyla
ortadan kaldırmak yerine, belki yanlardaki, 1 kilometre, 2 kilometre alan
içerisindeki başka belediyelerle birleştirilerek bir belde belediyesi
hâline getirebilirdik diye düşünüyoruz.
Artı,
yine hizmetlerle ilgili, burada, Başbakanımız da dâhil olmak
üzere buradaki iktidar grubunun milletvekillerinin, hele hele belediye
başkanlığından gelen milletvekillerinin yapmış
olduğu konuşmaları, gerçekten, eski bir belediye
başkanı olarak üzüntüyle karşıladığımı
ifade etmek istiyorum. Daha önceki belediye başkanlığım
döneminde -burada Kocaeli milletvekillerimiz de var- 150 bin nüfuslu bir
beldenin belediye başkanı, yani alt kademe belediyesinin belediye
başkanı olarak görev yaptım, aynı zamanda, büyükşehir
belediye başkanı olarak da görev yaptım ve şunu
söyleyebilirim: Büyükşehir belediyesinin desteği olmadan, yine biraz
evvel ifade ettiğim gibi, Kocaeli gibi, gerçekten Türkiye ölçeğine
bakıldığında en önemli, gelirsel anlamda da en önemli
kentlerden biri olmasına rağmen, şu anda kurulan ilçelerimizin
şu yasada
Çünkü, okuduğumuzda, hiçbir ekonomik anlamda yeni bir
düzenleme olmadığını gördüğümde eski başkan
olarak bu ilçelerin nüfuslarını -biraz evvel Nihat Ergün
arkadaşım burada daha kalabalık, daha büyük ilçeler ortaya
koyduğunu ifade etti gururlanarak- siz 100 bin, 150 bine de
çıkarsanız, ekonomik anlamda bu belediyeleri desteklemediğiniz
zaman, bu belediyelerin maaş ödemekten öteye hizmet yapmalarının
mümkün olmadığını görürsünüz. Kaldı ki, belde
belediyeleri hizmet yapmamakla suçlanıldı bu kürsüde, bu da çok
yanlış olaydır. Belde belediyeleri ticari bir kurum
değildir. Belediyelerin hiçbir ticari kurum değildir. Bu
yaklaşımı kabullenmek
mümkün değildir. Belediyeler halka hizmet yeridir. Şu anda
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi en güçlü belediyeler içerisinde
olmasına rağmen, ticaret yapma olanağı yoktur, çünkü
belirli kanunlarla kurulmuştur, halka hizmet etme anlayışı
içerisinde kurulmuştur. Kocaeli Büyükşehir
Belediyesinin şu anda ticaret yapma olanağı var mıdır?
Mümkün değildir. Böylesi belediyenin ticaret yapma olanağı
yokken, belde belediyelerinin kaynak yaratma anlayışı içerisinde
gayret göstermesini istemek de haksızlık diye düşünüyoruz.
Değerli
arkadaşlar, özellikle şunu ifade etmek istiyorum: Eğer bu yasa
buradan geçerse ve yeni kurulan ilçelerin
Gerçekten bu ilçelerin nüfus
oranları büyütüldü, bütün beldeler bunlarla birleştirilerek büyük
ilçeler hâline getirildi. Kendi alanları içerisinde büyükşehir
belediyesi yardım etmeden hizmet yapma olanakları yoktur. Eğer
bunun aksini ispat eden bir arkadaşım varsa buraya gelsin, ki ben
Kocaeli ilinden bahsediyorum. Ankaranın ötesindeki ilçelere
baktığımızda
Kocaelide böyle bir olanak yoksa, diğer
ilçelerin vay hâline diye de düşünmek gerekiyor.
Değerli
milletvekilleri, özellikle yine şunu ifade etmek istiyorum:
Büyükşehir belediyesi il sınırları olduğu için şu
anda büyükşehir belediyesine
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
- Sayın Erenkaya, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
HİKMET
ERENKAYA (Devamla) -
köyler de oy kullanacak -bizim il
sınırları olduğu için- ama yanlarında olan ilçelerde
oy kullanma şansı bulunmayacak. Bu da ayrı bir konu.
Bu
vesileyle şunu ifade etmek istiyorum: Bu yasaya bu hâliyle, başta
Sayın Başbakan olmak üzere, sayın milletvekillerimiz ve eskiden
belediye başkanlığı yapıp da bu yasaya oy veren,
aynı zamanda AKP İktidarına mensup olan mevcut belediye
başkanları, beldelerinin kapanması noktasında mücadele
vermediklerinden dolayı, tarihin karanlık sayfalarına altın
harflerle yazılacaktır. Bunu burada bildirmek istiyorum.
Hepinizi
saygılarımla, sevgilerimle selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Aksaray Milletvekili Sayın Osman
Ertuğrul.
Buyurun
efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU
ADINA OSMAN ERTUĞRUL (Aksaray) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; 117 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi
Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının
3üncü maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu
yasayla kırk üç yeni ilçenin kurulması gerçekleştirilecek.
Elbette yeni kurulacak ilçeler demek, yeni hizmet alanları, yeni istihdam
alanları ve halkın ihtiyaçlarının daha hızlı
karşılanması anlamına da gelir.
Ancak,
büyük şehirlere ilçeler kurulurken diğer büyükşehir olmayan
illerimizin de bölgelerinde geniş çaplı bir araştırma
yaparak, yıllarca ilçelik bekleyen, göç vermeyen, çevresindeki
potansiyelleriyle çoktan ilçe olmayı hak eden, hak etmiş bu
beldelerimizin de hakkını vermek lazımdır.
Onun
için, büyükşehirlere ilçelik verileceğine -Türkiye genelinde otuz
sekiz belediyenin de nüfusu 10 binlerin üzerindedir- bunların üzerinde
ciddi bir araştırma, ekonomik, stratejik, coğrafi ve siyasi bir
araştırma sonucu bu yerlere de ilçelik verilmiş olsa ülkemiz
için daha iyi olur diye düşünüyorum.
Buna
örneklerden biri de Aksarayın Sultanhanı kasabasıdır. Eski
İpekyolu üzerinde bulunan Konya-Aksaray arasında Selçuklu dönemi
konaklama yerlerinden olan, hanların en büyüğü Sultanhanı ismini
de ondan alan, Aksaraya 45 kilometre, Konyaya 100 kilometre mesafede olan ve
şu anda dünya eski halı tamiri merkezi konumunda olan, Amerika ve
Avrupanın her bölgesinden eski halının tamirinin
yapıldığı bir kasabadır. Türk ekonomisine
yıllık milyar dolar kazandıran, halı ticareti ve halı
tamirleri yapılan bir beldedir. İlçe olduğunda, Aksaray ve ülke
ekonomisine daha fazla katkısı olacağı kesindir.
İlçeliğin avantajlarını en iyi şekilde kullanacak ve
değerlendirecek bir hâldedir. Orada yaşayan insanların kültürü
ve turizme yaptığı katkılarıyla ilçede önceliği
çoktan hak etmiştir. Siyaseten AKP vekillerinin hepsi ilçelik sözü
vermişlerdir. Hatta Türkiye Büyük Millet Meclisinin eskiyen
halılarının tamiri de bu kasabamızda
yapılmıştır. O zamanki Meclis Başkanı Sayın
Bülent Arınç Sultanhanını ziyaret edip buraları gezerken
Türkiyede iki yer ilçe olacaksa bunun biri mutlaka Sultanhanı
olacaktır. Bu namus sözüdür. diye söz vermiştir. AKPli
milletvekillerinin ve eski Meclis Başkanının bu sözlerinin
arkasında durmasını, Aksaray ili ve bilhassa Sultanhanı
halkı umutla beklemektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; AKP bu yasayla sekiz yüz altmış
üç belde belediyesinin tüzel kişiliğini kaldırarak köy statüsüne
geçiriyor ve özel idarelere bağlıyor. Ben Aksarayın
milletvekiliyim, 1933 yılında il tüzel kişiliği elinden
alınıp ilçe yapılan bir ilin milletvekiliyim, bir yerin
statüsünün değiştirilip, derecesinin düşürülmesinin o yörede
yaşayan insanları nasıl olumsuz etkilediğini bilen
birisiyim, elli altı yıl büyük uğraş ve mücadele
neticesinde tekrar il statüsüne alındığında oradaki
halkın nasıl sevindiğini yaşayan biriyim. Senelerce
belediye olarak hayatını idame ettiren o insanların elinden bu
hakkını alıp bu insanları üzmeyin. Devletin elinin o
insanlara belediye olarak uzanmasının devamını
sağlayın. Çünkü Türkiyede kurulan tüm belediyelerin öyküleri
vardır.
Dedelerimiz,
babalarımız kent yaşamını tatmadıkları,
kenti bilmedikleri, kilometrelerce öteye gidemedikleri için, eğitimden
sağlığa, küçük bir devlet işinden esnafına kadar
birçok hizmeti büyük zorluklar içinde aldılar ya da alamadılar. Onlar
Bizden sonrakiler böyle olmasın. diye, düştüler Ankaranın
yoluna, dayandılar vekillerin kapısına, oturdular, aylarca,
umutla beklediler. Kentlerinde belediyenin kurulmasını
sağladılar ve böylece, kentinin, kasabasının kaderini
değiştirdiler. Çünkü belediyecilik demek, sınırları
içinde, yani sorumluluğu altında bulunan topluluğun
müşterek ihtiyaçları başta olmak üzere, insanın
doğumundan ölümüne kadar temel ihtiyacını karşılayan
kurumun adıdır. Bu ismi ve bu statüyü bu insanların elinden
almayın ve bu insanlara referandumla sorun, bunu kabul ediyorlar mı
yoksa etmiyorlar mı, ona göre karar verin. Her şeyi parmak
hesabıyla yapmayın, Biz böyle istiyoruz, böyle olacak.
mantığını bırakın.
Birçok
kanunu, Avrupa Birliği istiyor diye Meclise getirip
yasalaştırıyorsunuz. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartının
5inci maddesi şöyledir:
Yerel
Yönetim Sınırlarının Korunması
Yerel
yönetimlerin sınırlarında, mevzuatın el verdiği
durumlarda ve mümkünse bir referandum yoluyla ilgili yerel topluluklara önceden
danışılmadan değişiklik yapılamaz.
Avrupa
Birliği bile bunu söylüyorken, siz, belde halkına sormadan,
kasabayı köye çeviriyorsunuz. Köy olduklarında özel idare
kanalıyla hizmet daha iyi gidecek. deniyor. Özel idarelerin de
yapısı değiştirilerek daha güçlü hâle getirilmeye
çalışıldı. Köy Hizmetleri de lağvedilerek özel
idarelere bağlandı. Kaç yıl geçmesine rağmen hâlâ uyum
sağlanamadı.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Köy Hizmetlerinde görev yaptım,
Köz Hizmetleri özel idarelere devredildikten sonra da özel idarelerde görev
yaptım ve Aksarayda Belediye Başkanlığı görevinde
bulundum. Uygulamaların içinden gelen bir kişi olarak söylüyorum,
inanın şu anda özel idareler büyük bir kargaşanın
içindedir. Seçilmişler ve atanmışlar arasında, Köy
Hizmetleri çalışanı - özel idare çalışanı
arasında hizmet anlayışı farkı ve çekişmesi had
safhadadır. Şu anda Türkiyede bulunan otuz üç binden fazla köye
yeterli hizmet yapılıyor mu ki Bu sekiz yüz altmış üç
belediye de köy yapılarak hizmet götürülecek. deniyor?
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; kargaşanın üstüne bir
kargaşa daha eklenecektir. Köylere, KÖYDES, köy hizmet birlikleri, özel
idareler kanalıyla hizmet verilmeye çalışılıyor,
durumları ortada. Sekiz yüz altmış üç kasabayı da bu
kargaşanın içine atmayın, burada yaşayan halkı da
mağdur etmeyin. Devlete borçları 200 milyon YTL. deniyor. Bu borç
Ankara Büyükşehir Belediyesinin bir şirketinin borcu bile
değildir. O beldede yaşayan milyonlarca insanı Devlete yük
oluyor. diye mağdur etmeyin.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Ertuğrul, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
OSMAN
ERTUĞRUL (Devamla) Teşekkür ederim.
Yurdumuzun
en ücra köşesine bile devletin sosyal elini ve şehir kültürünü,
toplumun dinî ve millî günlerini o halkın en iyi şekilde
yaşamasını sağlayan bu belediyeler, çevresinde bulunan en
az dört beş köye de hizmetlerini ulaştırmaya
çalışıyorlar. Özel idarenin ulaşamadığı
bazı köylere, yakınında bulunan bu belediyelerden hizmet
ulaştırılıyor.
Onun
için, bu belediyeleri kapatmayın diyorum, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ertuğrul.
AK Parti
Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Sekmen.
Buyurun
efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK
PARTİ GRUBU ADINA MEHMET SEKMEN (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 117 sıra sayılı Büyükşehir
Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısının 3üncü maddesi üzerine AK Parti Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, yerel yönetim kavramını incelersek, yerel yönetim
üç anlamı ifade etmektedir. Bunlardan birincisi: Yerel yönetimin kendini
yöneten topluluk olmasıdır. İkincisi: Yerel nitelikli
gereksinimleri karşılayan bir kurum olmasıdır. Üçüncüsü
ise: Merkezî hükûmetten ayrı bir hizmet birimi
oluşturmasıdır.
AK Parti
olarak, merkezî yönetimde, göreve geldiğimiz günden beri özellikle yerel
yönetimlerle ilgili çok büyük reformlar yaptık. Belediye Kanunu,
Büyükşehir Belediyesi Kanunu, İl Özel İdaresi Kanunu ve Mahallî
İdare Birlikleri Kanunlarını yasalaştırdık.
Amacımız, ülkemizde bulunan il özel idaresi, belediye ve köy olmak
üzere üç türlü yerel yönetim biriminin her birini güçlü ve etkin
kılmaktır. Bu nedenle, önümüzdeki günlerde de burada Köy Kanununu
konuşacağız, daha çağdaş bir konuma
kavuşturacağız. Ayrıca, Hükûmet olarak, içme suyu, yol ve
kanalizasyon şebekesi olmayan yörelere hizmet için KÖYDES, BELDES projelerini
hayata geçirdik.
Değerli
milletvekilleri, özellikle 1984-99 yılları arasında yeni kurulan
bin beş yüz yirmi üç belediyeyi incelediğimizde çoğunun
kırsal alanda küçük yerleşim birimleri olduklarını
görmekteyiz. Bu belediyeler oluşturulurken, ne yazık ki,
vatandaşa hangi kaynaklarla nasıl hizmet götürecekleri
düşünülmeden, altyapısı ve gelirleri oluşturulmadan
kurulmuştur. Ayrıca, bu duruma yeterli idari ve teknik personelin ve
yeterli alet, makine, edevatın olmaması da eklenince, buralar çözüm
üreten yer olmaktan çıkmış, âdeta çözülmesi gereken bir konu
hâline gelmiştir. Bu belediyeler kendi giderlerini karşılayamaz
durumdadır. Personeline aylarca maaş ödeyemeyen, personelini memnun
edemeyen bu hizmet kuruluşlarının hangi imkânlarla
vatandaşı nasıl memnun edeceğini dikkate almak
zorundayız. Hizmet götüremeyen bu yerleşim birimlerimizden, bunun
içindir ki büyük kentlere göç durmamış, devam etmiştir.
Yerel
yönetimler, sorunları iyi bilen, bunlara gerekli çözümleri üreten, yerel
projeler geliştiren, çağdaş hizmet anlayışına
sahip güçlü birimler olmalıdır. Bu anlamda, çağdaş ve yeni
nesil belediyecilik anlayışıyla belediyelerimizi dünya
standartlarına kavuşturmalıyız.
Tasarının
3üncü maddesi ile 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ve
5393 sayılı Belediye Kanunundaki düzenlemelerle uyum
sağlanmıştır. Bu tasarıyla tüzel kişiliği
kaldırılan belediyelerin sınırları içerisinde
yaşayan vatandaşlarımız mağdur edilmeyecek, aksine, bu
vatandaşlarımıza içme suyu, kanalizasyon, temizlik, çöp toplama,
ulaşım, itfaiye, çevre düzenlemesi gibi belediye hizmetleri il özel
idareleri ve köylere hizmet götüren birlikler tarafından götürülecektir.
Yani bu hizmetler kesintisiz ve eksiksiz olarak yürütülecektir. Köye
dönüştürülen bu belediyelerin hizmetleri, diğer bir ifadeyle, bir
başka yerel yönetim hizmet birimi olan il özel idareleri tarafından
yerine getirilecektir.
2/2/1981
tarihli ve 2380 sayılı Belediyeler ve İl Özel İdarelerine
Genel Bütçeden Pay Verilmesi Kanununun 1inci maddesinin üçüncü
fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve dördüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.
payların dağıtımına esas belediye ve il
nüfusları, her yıl sonu itibarıyla İçişleri
Bakanlığınca, İller Bankası ve Maliye
Bakanlığına bildirilir. Belde, köy, mahalle veya bunların
bazı kısımlarının bir belediyeye katılması
veya birleşmesi halinde bu belediyelerin payı, katılma veya
birleşmenin fiilen gerçekleştiği tarihi takip eden Ocak
ayının birinci gününden itibaren yeni nüfuslarına göre
hesaplanır.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım,
yerel yönetimlerin içinden gelen bir arkadaşınız olarak,
belediyecilik kısıtlı kaynaklarla en iyi hizmet vermeyi
gerektirmektedir. Bu nedenle, yapılabilecek en
sıkıntılı işlerdendir. Bu işi yaparken, yirmi
dört saatinizi, gönlünüzü ve inancınızı ortaya koymanız
gerekir. Belediye
başkanlarımızın böylesine zor olan bir görevi,
vatandaşlarımıza çağdaş bir anlayışla hizmet
sunma gayretlerini takdir ediyoruz ve onlara, buradan, gösterdikleri
fedakârlık ve çaba için sonsuz teşekkürlerimizi sunuyorum.
Bu
düşüncelerle, tasarının ülkemize, milletimize hayırlı
olmasını temenni ediyorum.
Şunu
tekrar belirtmek istiyorum ki, muhalefetten buraya çıkan birçok
arkadaşımız, sanki bu sekiz yüz altmış üç belediye
tamamen kapatılıyor, orta yerden kaldırılıyor,
artık buralara yerel hizmet verilmeyecek diye takdim etmeye
çalışıyor. Ama, hepimiz biliyoruz ki, bu belediyelerin yüzde
90a yakın bir kısmı, taa buralara kadar gelerek, bizlerden,
beldelerine gerekli hizmetleri yapamadıklarını,
maaşlarını ödeyemediklerini, bundan dolayı da yardım
talep ettiklerini hep biliyoruz. İşte bunun içindir ki, bu
belediyeler kapatılmıyor, bu belediyeler bir başka yerel hizmet
birimine dönüştürülerek, il özel idareleri kanalıyla hizmetleri
götürülmeye çalışılıyor ve çalışılacak.
ALİ
KOÇAL (Zonguldak) Yani, bu belediye başkanları tamamıyla
beceriksiz, değil mi? Yani, belediye başkanlarının tümü
beceriksiz!
MEHMET
SEKMEN (Devamla) Ve inanıyorum ki, o yörelerde oturan, o beldelerde oturan birçok
vatandaşımız bundan mustariptir. İşte, bundan sonra bu
hizmetler devam ettiği müddetçe, inanıyorum ki bizlere ve sizlere
teşekkür edeceklerdir. Çünkü, hâlâ suyu olmayan, hâlâ kanalizasyonu
olmayan, hâlâ yolu olmayan, ama yıllar önce kurulmuş böyle birçok
belediyemiz mevcut.
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Borcu olmayanlar, parası olanlar ne olacak?
MEHMET
SEKMEN (Devamla) - İşte, onlar da böyle bir yeni anlayışa
inşallah kavuşarak hizmetlerine devam edecekler.
SUAT
BİNİCİ (Samsun) KÖYDES, BELDES diye anlatıyordunuz ya, ne
oldu?
MEHMET
SEKMEN (Devamla) - Diğer bir konu da, büyükşehir belediyelerimiz
içerisinde bulunan ilk kademe belediyeleri de yıllardan beri hep ilçe
olmayı arzu ederlerdi. İşte onları da bütünleştirmek
suretiyle, belli bir ölçeğe getirmek suretiyle de ilçe yapıyoruz.
İnşallah onlar da daha etkin, daha verimli bir şekilde
hizmetlerine devam edecekler.
SUAT
BİNİCİ (Samsun) Çok beddua alıyorsunuz.
MEHMET
SEKMEN (Devamla) Ben, bu kanun tasarısının
hazırlanmasında emeği geçen bürokratlarımıza ve parti
gruplarımıza teşekkür ediyorum. Bu belediyelerin inşallah
yeni dönemde yeni anlayışla hizmet sunmaları dileğiyle
hepinize sevgiler ve saygılar sunuyorum, hayırlı olsun diyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Şahsı
adına, Trabzon Milletvekili Safiye Seymenoğlu, buyurun efendim. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
SAFİYE
SEYMENOĞLU (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Büyükşehir Belediyesi Sınırları
İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun
Tasarısının 3üncü maddesi üzerinde şahsım adına
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bugüne kadar olan süreçte AK Partinin yerel yönetimlerde
reform anlayışına önem verdiği, öncelikle üzerinde
durduğu 58, 59 ve 60ıncı Hükûmet programlarında yer
aldığı da bilinmektedir. Bugün Genel Kurulda
görüştüğümüz kanun tasarısı yerel yönetim reformunun önemli
bir parçasıdır, fakat son noktası değildir. Daha sonra gündemimize gelecek olan İl
Özel İdareleri ve Belediye Gelirleri Kanun Tasarısı ve Köy
Kanunu Tasarısı bu reformların tamamlayıcısı
olacaktır.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Trabzon büyükşehir olacak mı?
SAFİYE
SEYMENOĞLU (Devamla) Değerli milletvekilleri, bildiğiniz gibi,
TÜİKin yaptığı Adrese Dayalı Nüfus Kayıt
Sisteminin sonuçlarına göre ülkemizin nüfusu 70 milyon 487 bin 917 olarak
açıklanmıştır. Bu sayıma göre büyükşehirlerde
nüfus artarken, kırsaldaki nüfus azalmıştır. Bu çerçevede,
büyükşehirlerde yaşanan nüfus artışı ve
sınır genişlemeleri nedeniyle, merkezî idare hizmetlerinin
sağlıklı biçimde yürütülmesini temin etmek üzere, buralarda da
bazı yeni ilçelerin de kurulması zorunlu hale gelmiştir.
Değerli
milletvekilleri, on altı büyükşehir belediyesi tekrar ele
alınarak yapılan düzenlemeyle çok parçalı yerel yönetim
yapısına son verilmekte, yerel yönetimlere paralel merkezî ilçeler
kurulmakta; eğitim, sağlık, güvenlik ve sosyal yardım gibi
merkezî yönetimin sorumlu olduğu hizmetlerin halka daha yakın idari
birimlerce sunulması sağlanmakta; yerel yönetim sayıları,
uluslararası eğilimlere uygun olarak optimal nüfus ve alan
büyüklüklerine kavuşturulmakta; kentlerde yaşam kalitesinin
arttırılması, kent büyüklüğünün sağlanması, belli
bir disipline alınması hedeflenmektedir. Çağdaş demokrasilerde olduğu gibi, verimlilik,
etkinlik ve tutumluluk devreye sokulmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, gecenin bu ilerleyen saatlerinde sözlerimi fazla uzatmak
istemiyorum. Bu yasa tasarısıyla yerel yönetimlerin daha güçlü ve
imkânları yeterli, halka hizmet götürmede daha hızlı ve etkin
olacağı inancımı belirtiyor, kanunun hayırlı
olmasını diliyor, emeği geçen herkese teşekkür ediyor, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Şahsı
adına, Ordu Milletvekili Sayın Rıdvan Yalçın.
Sayın
Yalçın, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
RIDVAN
YALÇIN (Ordu) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri
Sayın
Başkan, milletvekillerimiz dinlemeyeceklerse daha sonra devam edeyim
isterseniz
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen Sayın Hatibi dinleyelim.
RIDVAN
YALÇIN (Devamla) Sayın milletvekilleri, görüşülmekte olan 117
sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Sınırları
İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 3üncü maddesi üzerinde kişisel
görüşlerimi arz etmek üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, bu kürsüde, gecenin bu geç saatlerinde yalnızca kendi
adıma değil temsil etmekten onur duyduğum Orduda köye
dönüştürülmesi öngörülen on sekiz belde belediyesinde yaşayan vatandaşlarımız
ile sekiz yüz altmış üç kapatılan belde belediyesinde ikamet
eden vatandaşlarımız adına da konuşmuş oluyorum.
Değerli
arkadaşlarım, yalnızca nüfus kriterini bir belediyenin
kapatılması için yeterli saymamak gerektiğini düşünüyorum.
Neticede ülkemizin hepimizce malum gerçekleri var; birçok beldede yaşayan
insanlarımız yılın bir yarısını beldesinde
geçiriyor, diğer bir yarısını da şehirdeki
ikametlerinde geçiriyor. Kapatılan belediyeler arasında Orduda
Yalıköy gibi, Üçyol gibi, Yeşilce, Yokuşdibi, Pelitözü, Topçam
gibi yerli ve yabancı turizmin parlayan yıldızı olan
beldeleri de köye çeviriyoruz. Sayın milletvekilleri, bu ilçeler Ordunun
ve Karadenizin en güzel yaylalarını kapsamaktadır.
Yaylaların yapılaşma hatalarının önüne geçen,
buraları güzelleştiren, doğayı koruyan, bu belde
belediyeleridir. Ayrıca, yöre insanlarının birbiriyle
kaynaşmasına sebep olan, yöresel kültürün yeni nesillere
aktarılmasını temin eden, yayla şenliklerini organize eden
kurumlar da bu belediyelerdir.
Sayın
milletvekilleri, bu belediyeler, bize göre, Ordunun ve bulunduğu
mahallerin en uzak yerinde kurulu birer demokrasi karakoludur.
Kapattığınız yerlerin içerisinde, Orduda olduğu gibi,
Türkiyenin birçok yerinde, kırk yıllık, elli yıllık
belediyeler bulunmaktadır. Orduda kapattığınız
Yeşilce Belediyesinde bir yüksekokul bulunmaktadır, bir yurt
binası bulunmaktadır. Bu beldelerin, abartısız, yaz
nüfusları 7 bin, 8 bin ve hatta 10 binli rakamlara kadar çıkabilmektedir.
Buralarda yaşayan vatandaşlarımızın tek
mutluluğu, bir belediye şemsiyesi altında olmaktır; onun
için, onların ellerinden bu mutluluğu almayın diye temenni
ediyoruz.
Sayın
milletvekilleri, bu beldelerde, insanlarımız, uzun zamandır
devletine güvenmiş, yasalarına güvenmiş ve belediye olması
hasebiyle buralara yatırım yapmış, ev almış,
iş yerleri açmış; şimdi biz köye dönüştürerek
insanların bu yatırımlarını heba ediyor ve âdeta göçe
mahkûm ediyoruz.
Sayın
milletvekilleri, bir diğer husus, bu beldelerin mal
varlıklarını da il özel idarelerine devrediyoruz. Hepiniz
bilirsiniz ki, bu belde belediyeleri, daha ziyade, imece usulü
çalışan, gurbetçilerinin ekonomik katkılarıyla alet, edevat
edinebilen, ambulans alabilen belediyelerdir. Şimdi, bu belediyelere bu
vatandaşlarımızın hibe şeklinde yaptığı
kazanımlara, onlara sormadan, onları iradesine aykırı
olarak el koymuş oluyorsunuz. Hibe eden vatandaşlarımız bu
katkılarını geri talep ederlerse acaba ne tür bir cevap vermeyi
düşünüyorsunuz?
Sayın
milletvekilleri, buradan özellikle AKP Grubundaki
arkadaşlarımızı ikaz etmek istiyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Yalçın, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
RIDVAN
YALÇIN (Devamla) Yarın yine seçimler gelecek ve sizler bu beldelere
gitmekte zorlanacaksınız.
Bakın,
bugün, bu kapanan belediyelerde insanlar, belediye başkanlarını
yeterli nüfusu yazdıramadınız diye suçlamakta ve kendi
aralarında tartışmalar çıkmaktadır. Doğabilecek
bu karışıklıkların da sorumlusu sizler
olacaksınız.
Sayın
milletvekilleri, söylemek istediğim daha uzun şeyler vardı ama
süre yeterli gelmiyor. KÖYDESten burada çok övgüyle bahsedildi.
Sayın
Bakanım, Orduda İl Genel Meclisi Başkanınız, kamu
kurumunu dolandırmak suçundan yargılanıyor ve birçok İl
Genel Meclisi üyeniz, aynı zamanda, ihale alan şirketlerle ortaklıklar
yürütüyor. Onun için, KÖYDESi, 57 hükûmet hiçbir şey yapmamış
da bu dönemde yapılıyor gibi takdim etmeyi, geçmiş hükûmetlere
haksızlık olarak değerlendirdiğimizi belirtmek istiyorum.
Bu
hatadan dönmenizi rica ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Yalçın, teşekkür ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, kapalı oturuma geçilmesine dair İç Tüzükün 70inci
maddesine göre verilmiş bir önerge vardır. Kapalı oturum
istemine dair önergeyi okutuyorum:
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI (Devam)
A) Önergeler (Devam)
2.- İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol ve
22 milletvekilinin İç Tüzükün 70inci maddesine göre görüşmelerin
kapalı oturumda yapılmasına ilişkin önergesi (Devam)
TBMM
Başkanlığına
TBMM
İçtüzüğünün 70. maddesi gereğince kapalı oturum talep
ediyoruz.
Gerekli
işlemin yapılmasını arz ederiz.
Kemal Anadol Hakkı Suha Okay Hüseyin Ünsal
İzmir Ankara Amasya
Nevingaye Erbatur Şahin Mengü Faik Öztrak
Adana Manisa Tekirdağ
Birgen Keleş Muharrem İnce Şevket Köse
İstanbul Yalova Adıyaman
R. Kerim Özkan Ali Oksal Ferit Mevlüt
Aslanoğlu
Burdur Mersin Malatya
Atila Emek Hulusi Güvel Fevzi Topuz
Antalya Adana Muğla
Hikmet Erenkaya Orhan Ziya Diren Metin
Arifağaoğlu
Kocaeli Tokat Artvin
Yaşar Ağyüz Eşref Karaibrahim Ali Koçal
Gaziantep Giresun Zonguldak
Bihlun Tamaylıgil Abdülaziz Yazar
İstanbul Hatay
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, kapalı oturumda Genel Kurul salonunda
bulunabilecek sayın üyeler dışındaki dinleyicilerin ve
görevlilerin dışarıya çıkmaları gerekmektedir. Genel
Kurul salonunda bulunan idare amirlerinden salonun
boşaltılmasını temin etmelerini rica ediyorum.
Yeminli
stenografların ve yeminli görevlilerin salonda kalmalarını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kapalı
oturuma geçme hazırlıklarını yapmak üzere birleşime üç
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 03.15
ALTINCI OTURUM
(Kapalıdır)
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati:03.29
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat
PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun),
Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 72nci
Birleşiminin kapalı olan Altıncı Oturumundan sonraki
Yedinci Oturumunu açıyorum.
117
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.-
Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe
Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu
(1/529) (S. Sayısı:117) (Devam)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının
3üncü maddesinin 1, 2 ve 3üncü fıkraları üzerindeki
görüşmelere devam edeceğiz.
On dakika
süreyle soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.
Sayın
Işık, buyurun.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, seçim bölgem olan Kütahya ilindeki toplam 74 belediyeden 48i,
yani yüzde 70i bu kanunla köy statüsüne dönüştürülmektedir.
Kapatılan bu beldelerin çoğunda, 22 Temmuz 2007 seçimlerinde, iktidar
partisine yaklaşık yüzde 70 oranında oy
çıkmıştır. Size büyük çoğunluğu oy veren bu
insanların elinden belediyelerini almayı ne kadar ahlaki ve vicdani
buluyorsunuz? Bu bir haksızlık değil midir?
İki:
Kütahya ilinde, Taşvanlının Balıköy,
Altıntaşın Zafertepeçalköy, Emetin Günlüce beldeleri,
yakın yerleşim yerleriyle birleşme yönünde referandum yaparak
nüfuslarını bugün itibarıyla 2 binin üzerine
çıkarmışlardır. Kanunun yürürlük tarihi itibarıyla
birkaç beldemiz daha nüfuslarını artırmış
olacaktır. Bu durumdaki belde belediyelerinin, yapılacak bir
düzenlemeyle kanun kapsamı dışında
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Asil
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, seçim bölgem olan Eskişehirin Sakarılıca
beldesinde Türkiye'nin en kaliteli kaplıca suyu çıkmaktadır.
Sakarılıca beldesini köye dönüştürüyorsunuz. Yunus Emrenin
ebedî mekânı Yunus Emre beldesini köye dönüştürüyorsunuz. Nasreddin
Hocanın doğum yeri Nasreddin Hoca beldesini köye
dönüştürüyorsunuz. Bu beldelere ve bu manevi şahsiyetlere
haksızlık yaptığınızı düşünüyor
musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Paksoy
MEHMET
AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın
Bakanım, Avrupa Birliği Yerel Yönetimler Özerklik
Şartının 5inci maddesinde Yerel yönetimlerin
sınırlarında, mevzuatın el verdiği durumlarda ve
mümkünse bir referandum yoluyla ilgili yerel topluluklara önceden
danışılmadan değişiklik yapılamaz. deniliyor.
Ama Kahramanmaraşta merkez, Karacasu ve Kavlaklı Belediyeleri iki
belde halkının istememesine rağmen, Kahramanmaraş merkez
Belediyesine bağlanıyor. Ama aynı şartları haiz Kültür
Belediyesi dışarıda bırakılıyor. Bu durum sizce
yasal mıdır?
İki:
Kırsal kesimdeki belediyelerden birbirine çok yakın olan ve
bulundukları coğrafyada peş peşe sıralanan üç, dört
belediyeden istikbal vadeden bir tanesinin merkeze alınarak
birleştirilmesi neden düşünülmemiştir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Özensoy
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, genel bütçe vergi gelirlerinin belediyelere
dağıtımının, özel idarelere ayrılan payların
dağıtımının nüfus esasına göre
yapılacağı noktasında bir değişiklik
öngörüyorsunuz. Yaz nüfuslarından bahsedildi. Bursa da yaz nüfusu hayli
artan illerden bir tanesi. İstanbul nüfusu yazın 3 milyon
düşüyor. Bu, yaz nüfusları dikkate alınmıyor,
alınması doğru değil mi? Sizin bindirilmiş kıta
diye bahsettiğiniz bu insanların büyük bir bölümü de
yazlarını kendi beldelerinde geçiriyorlar. Bu anlamda, bu yaz nüfusları
artan belde ve ilçelere haksızlık yapılmıyor mu?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Korkmaz
S. NEVZAT
KORKMAZ (Isparta) Sayın Bakan, siz de dâhil Bakanlar Kurulunun tüm
üyeleri ve milletvekilleri seçim bölgelerinde şu anda kapatılması
öngörülen belediye başkanlarıyla birlikte dağ tepe, köy bucak
demeden gece-gündüz dolaştınız ve oy istediniz. Muhtemelen
sizlere eşlik eden seçim otobüsünden beraber ıslandık, beraber
yürüdük bu yollarda
adlı şarkı terennüm ediliyordu.
Şimdi, ortaya çıkan neticeye bakarak sormak istiyorum. Sizler yol
alırken, sizlere eşlik eden belediye başkanlarının
payına sırılsıklam ıslanmak mı
düşmüştür? Onlara ve onların temsil ettiği insanlara
karşı, hiç olmazsa küçücük de olsa bir açıklama borcu
hissetmiyor musunuz?
Teşekkür
ederim. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Cengiz
MUSTAFA
KEMAL CENGİZ (Çanakkale) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, Çanakkalede sekiz tane belde kapatılmaktadır. Bunlar
Kumkale, Gülpınar, Balıklıçeşme, Yeniçiftlik, Kavak,
Akçakoyun, Kozçeşme ve Pazarköydür. Bunlardan Yenice-Pazarköy,
Yenice-Akçakoyun ve Ayvacık-Gülpınar beldelerini örnek verirsem,
bunların ilçelerine mesafesi 40 kilometre, Çanakkale il merkezine de
150-180 kilometre bir mesafe değişikliği vardır. Bu
beldelerimizde bir sağlık ocağı vardır, iki
(YİBO) yatılı bölge okulu vardır, bunun yanında
jandarması vardır, bazı altyapı hizmetleri vardır.
Bunlar köye dönüştüğünde bunlar kalkmayacak mı ve ilçe merkezine
ve il merkezine bu kadar uzak beldelerimizin eğitim, sağlık ve
güvenlik hizmetlerinin nasıl karşılanacağını
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, buyurun.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Sayın Başkanım, tabii
değerli milletvekillerimizden de artık gecenin bu vakti olduğu
için herhâlde pek ciddiye almadan soru sormak için soranlar var, ama biz
ciddiye alıyoruz buradaki çalışmaları. Ben, yine
değerli milletvekillerimize cevap vermeye çalışacağım.
Evet,
doğrudur, zaten biz ifade ettik. Birinci soruyu soran Sayın
Işık Kütahya örneğiyle ifade ediyorlar. Fazlaca beldesinin tüzel
kişiliği kaldırılan illerimizden birisidir -ikinci
sıradadır- Kütahya ve yüzde 70i de doğrudur, bize oy
vermiştir ve zaten bize oy vereceklerdir. Biz zaten açıklamamızda
da söyledik, bu beldelerin belediyesinin büyük çoğunluğu AK
Partilidir şu andaki başkanlardan ve biz ne
yaptığımızı biliyoruz, bu konuyu
çalıştık. Bu tasarrufumuzun bu beldelerimize ne
getireceğini de gayet iyi biliyoruz. O belediye başkanlarımız
da öyle, burada zannedildiği gibi büyük bir alınganlık içinde
değildir. Onlar daha önceden, iki sene öncesinden zaten bu kararın
verildiğini, bu Mecliste bu konunun görüşüldüğünü biliyorlar ve
nüfusu 2 binin altına düştüğünde bu tasarrufun yerine getirileceğini
de zaten bu beldelerimiz bekliyorlardı. Hiçbirinde öyle bir alınma
yoktur ve başta da ifade ettiğim gibi, hem o
başkanlarımız hem bu beldelerde yaşayan
vatandaşlarımız, inşallah, hizmetlerin daha fazla
geldiğini, kendi yaşadıkları o beldelerin daha da
güzelleşeceğini, altyapısının daha da hızlı
gerçekleşeceğini göreceklerdir.
Bu
konuda, tabii Ahlaki mi? falan gibi, böyle ifadeler kullanılıyor.
Biz ciddi bir işle uğraşıyoruz. İdari
yapılanmamızda, ülkemizin geleceği için, daha fazla
vatandaşımıza hizmet götürmek için ciddi bir işle
uğraşıyoruz burada.
FEVZİ
TOPUZ (Muğla) Bir haftadır burada belediye başkanları.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) - O değerlendirmeler değerli
arkadaşlarımıza aittir.
FEVZİ
TOPUZ (Muğla) Sanki belediye başkanları buraya gezmeye
geldiler!
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) -
Tabii, burada yaz-kış nüfusuyla ilgili soruluyor.
Değerli
Milletvekili, nüfus sayımı
Tabii, ikamete dayalı, adrese
dayalı nüfus kayıt sisteminde kişiler bir yerde kaydoluyorlar:
Sürekli ikamet ettikleri yerde. Ondan sonra, yazlıkları veya hareket
hâlinde olup birkaç ay kaldıkları yerler ikinci ikamet olarak
kaydediliyor. Ama yörelerin nüfusu ifade edilirken birinci kayıtlar esas
alınıyor, vatandaşımızın sürekli
yaşadığı. Çünkü, diğer kamu hizmetlerini alırken
de oradaki adresi esas alınıyor, belediye hizmetleriyle irtibatı
da o adres içinde oluyor. Yazlıklardaki, ikinci adres statüsündedir. Aynen
o şekilde de kayıtlarda geçer, onu ifade etmiş olayım. Yani
bindirilmiş kıta falan diye ifade edilen şeyler bu
değildir. Onlar İstanbulda oturur ama kendi beldesinin nüfusu
düşük görülmesin diye gider orada kaydolurlar. Şimdi getirilen sistem
artık ona da müsaade etmiyor, çünkü vatandaş ikamet ettiği yerle
kamu hizmetleriyle buluşacak ve kamu hizmetine -belediye de dâhil-
başvurduğunda ikameti esas alınacak. Böyle bir sistem
getirilmiş oluyor. Bu, çağdaş, her yerde uygulanan bir
sistemdir. Vaktim doldu, diğerlerine ben yazılı cevap
vermiş olayım.
Sayın
Başkanım teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.
Sayın
milletvekilleri, madde üzerinde altı adet önerge vardır, geliş
sırasına göre okutup aykırılık durumuna göre
işleme alacağım.
Buyurun.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
117
sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve üçüncü
maddesinin üçüncü fıkrası ile düzenlenen 5216 sayılı
Büyükşehir Belediyesi Kanununun 14 üncü maddesinin sekizinci
fıkrasının sonuna eklenen cümlede geçen Üç ay ibaresinin madde
metninden çıkarılarak On gün ibaresinin madde metnine eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Kerim
Özkul
Konya
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
117
sıra sayılı kanun tasarısının üçüncü maddesinin
üçüncü fıkrasında geçen en geç yedi gün içinde ibaresinin madde
metninden çıkarılarak en geç on gün içinde ibaresinin madde metnine
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Suat
Kılıç
Samsun
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117 sayılı
tasarının 3. maddesinin 2. fıkrasında
kaldırılmıştır kelimesinden önce gelmek üzere ilk
genel yerel seçimlerden sonra uygulanmak üzere ibaresinin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Alim Işık Rıdvan Yalçın Cumali Durmuş
Kütahya Ordu Kocaeli
İsmet Büyükataman Murat Özkan Necati Özensoy
Bursa Giresun Bursa
Kadir
Ural Nevzat Korkmaz
Mersin Isparta
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Büyükşehir
Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve
Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 3. Maddesinin 3. fıkrasında yer alan Üç
ay içinde Büyükşehir Belediye Meclisinde görüşülmeyen kararlar
onaylanmış sayılır cümlesi 1 ay içinde onaylanır
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kemal Anadol Bihlun Tamaylıgil Hakkı Suha Okay
İzmir İstanbul Ankara
Yaşar Tüzün Hüseyin Ünsal Abdülaziz Yazar
Bilecik Amasya Hatay
Metin
Arifağaoğlu
Artvin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 117 sıra sayılı tasarının 3 üncü maddesinin 3
fıkrasında sekizinci fıkrasında kelimeleriyle
başlayan cümlenin madde metninden çıkartılmasını arz
ve teklif ederiz.
Alim Işık Rıdvan Yalçın Beytullah Asil
Kütahya Ordu Eskişehir
Cemalettin Uslu Mustafa Kemal Cengiz Recep Taner
Edirne Çanakkale Aydın
Nevzat
Korkmaz
Isparta
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Büyükşehir
Belediyesi sınırları içerisinde ilçe kurulması ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
tasarısının (3) Maddesi Anayasaya aykırı
olduğundan tasarı metninden çıkartılmasını arz ve
teklif ederiz.
Kemal Anadol Bihlun Tamaylıgil Hakkı Suha Okay
İzmir İstanbul Ankara
Hüseyin Ünsal Abdülaziz Yazar Metin
Arifağaoğlu
Amasya Hatay Artvin
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
HAKKI
SUHA OKAY (Ankara) Metin Arifağaoğlu.
BAŞKAN
Buyurun Sayın
Arifağaoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
METİN
ARİFAĞAOĞLU (Artvin) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; görüşülmekte olan Büyükşehir Belediyesi
Sınırları İçinde İlçe Kurulması ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 3üncü maddesinin Anayasaya aykırı
olduğunu belirten önergemiz üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Gecenin
bu geç saatlerinde görüşülmekte olan yasa tasarısının
Anayasanın özüne de, ruhuna da aykırı olduğunu belirtmeye
çalışacağım.
Büyükşehir
belediyesi sınırları içerisinde yeterli büyüklüğe sahip alt
kademe belediyeleri ilçe belediyesine dönüştürülmekte, 5216
sayılı Yasayla kurulan diğer ilk kademe belediyeleri kendisine
en yakın ilçe belediyesiyle birleştirilmektedir.
Belediye,
belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikleri, ihtiyaçlarını
karşılamak üzere kurulan ve karar organı seçmenler
tarafından seçilerek oluşturulan idari ve mali özerkliğe sahip
kamu tüzel kişileridir. Belediye sınırları içinde oturan,
diğer bir deyişle kentsel alanda ikamet eden sakinlere sorulmadan,
danışılmadan, iradesine başvurulmadan belediyelerin tüzel
kişiliğine son verilip köy hâline getiriliyor. 1991
yılından bu yana yürürlükte olan Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik
Şartının 5inci maddesine göre öngörülen sınır
değişikliklerinde bölge halkına önceden
danışılması şartı öngörülüyor. Buradan da
anlaşılacağı üzere referandum gündeme gelmektedir.
Referadum kültürüne alışmalıyız. diyen Sayın
Başbakan neden bu konuda referandum düşünmemiştir.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; biliyorsunuz bu yasa
tasarısı kanunlaştığı takdirde sekiz yüz
altmış üç belde belediyesi köy hâline gelmektedir. Bakınız,
benim memleketim olan Artvinde üç belde belediyesi köy hâline gelecek. Peki,
bu üç belde belediyesi niçin köy hâline geliyor?
Değerli
arkadaşlarım, Artvin, sarp, kayalık, derin, yalçın vadileri
bulunan ve ormanları gür ve bol olan bir ilimizdir. Burada beş adet
ağaç sanayiye dayalı fabrika, bir adet de ağır sanayiye
dayalı bakır fabrikası vardı. Ne yaptınız? Siz
önce beş tane fabrikayı sattınız. Arkasından, şu
anda kapanmakta olan Murgul-Damar beldesinin içinde bulunan, belediye
hudutları dâhilinde bulunan bakır fabrikasını
sattınız. Ben 1970 mezunuyum, ilk defa Karadeniz Bakır
İşletmelerinde çalıştım, 2 bin işçisi vardı,
100ün üzerinde mühendisi bulunmaktaydı. Şimdi, bu, özelleştirmeyle
satıldı. Satıldıktan sonra gelen para nereye gitti? Tekrar
o ile, o beldeye dönmedi. Dönmeyince ne olacak? Gayet tabii ki o küçülecek,
küçüldükçe küçülecek. Ne yapalım, küçüldü, biz sizi belde
yapıyoruz. diyorsunuz. İşte, Anayasanın ruhuna
aykırıdır arkadaşlar. O köy belde olurken oraya soruldu,
belde olması için orada yaşayanların iradesine
başvurulmuştur. Ancak, şimdi, bu yasa tasarısıyla,
orada yaşayanlara sormadan, etmeden, kendilerini şehirde
yaşıyor varsayanlar, ben kentte yaşıyorum diye düşünenler,
bu yasa tasarısı gerçekleşirse, köyde yaşıyor
olacaklar. Peki, bu, Anayasanın özüne, ruhuna aykırı değil
midir?
Yine,
Yusufelinin Kılıçkaya beldesi vardır.
Kılıçkayanın eski adı Ersisdir. Niye Ersisdir?
İsterseniz, kısaca ona da değineyim. 1877 Harbine
gitmişler, dönen olmamış. Halit Paşa gelmiş, Bu köyde
erkek yok mu? demiş. Erkeklerimizin hepsi harbe gitti, henüz sağ
dönen olmamış. demişler ve Bu köyün adı Ersis olsun.
demişler. 1896da bu köy belde olmuş. İlk belediye
başkanı da kadındır. 1896dan bahsediyorum. Yüz on iki sene
sonra siz burayı köy yapıyorsunuz!
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı.)
METİN
ARİFAĞAOĞLU (Devamla) Peki arkadaşlar, bu olur mu? Bu,
Anayasanın özüyle bağdaşır mı? Soruyorum size. Yüz on
iki sene sonra, biz, bu beldeyi köy hâline getiriyoruz. Orada yatılı
bölge okulu var, jandarma var, şehri var. Yani altyapısı
mükemmel, ilçe olmayı hak eden bir nüfusumuz yok diye, orayı belde
yapıyoruz. Bu ne kadar doğrudur, takdirlerinize sunuyorum.
Değerli
arkadaşlar, Anayasanın 90ıncı maddesinin son cümlesinde
belirtildiği gibi Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve
özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla
kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle
çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma
hükümleri esas alınır. Bu nedenle, Yerel Yönetimler Özerklik
Şartının Yerel Yönetim Sınırlarının
Korunması başlıklı Yerel yönetimlerin
sınırlarında, mevzuatın elverdiği durumlarda
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Arifağaoğlu, teşekkür ediyorum.
METİN
ARİFAĞAOĞLU (Devamla) Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN
Ek sürenizi verdim ben size, kesilmişti.
METİN
ARİFAĞAOĞLU (Devamla) Yirmi saniye verirseniz bitiriyorum
Başkanım.
BAŞKAN
Hayır, gecenin bu vaktinde ben yirmi saniyeyi vermekten çekinmem de
Buyurun,
tamamlayın.
METİN
ARİFAĞAOĞLU (Devamla)
yerel topluluklara önceden
danışılmadan değişiklik yapılmaz. denen 5inci
maddesine aykırı olduğundan dolayı Anayasaya
aykırıdır diyorum.
Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Arifağaoğlu.
III.- YOKLAMA
(MHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
OKTAY
VURAL (İzmir) Toplantı yeter sayısı istiyoruz efendim.
BAŞKAN
Yoklama istiyorsunuz.
Talepte
bulunan arkadaşlarımızı tespit edelim: Sayın Oktay Vural,
Sayın Osman Çakır, Sayın Mehmet Şandır, Sayın
Osman Durmuş, Sayın Behiç Çelik, Sayın Nevzat Korkmaz,
Sayın Hasan Özdemir, Sayın Metin Ergun, Sayın Beytullah Asil,
Sayın Mustafa Kemal Cengiz, Sayın Mehmet Akif Paksoy, Sayın Akif
Akkuş, Sayın Mustafa Enöz, Sayın Necati Özensoy, Sayın
Rıdvan Yalçın, Sayın Hüseyin Yıldız, Sayın Recep
Taner, Sayın Hasan Çalış, Sayın Ahmet Bukan, Sayın
Kemalettin Nalcı.
İsimlerini
okuduğum arkadaşlar lütfen yoklamaya girmesinler.
Yoklama
için iki dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri (Devam)
3.- Büyükşehir Belediyesi
Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/529) (S. Sayısı:117)
(Devam)
BAŞKAN
- Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 117 sayılı tasarının 3. maddesinin 3
fıkrasında sekizinci
fıkrasının kelimeleriyle başlayan cümlesinin madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Alim
Işık (Kütahya) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Işık, gerekçeyi mi okutayım, konuşacak
mısınız?
ALİM IŞIK (Kütahya)
Konuşacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Işık. (MHP sıralarından
alkışlar)
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Çok
değerli milletvekilleri, 117 sıra sayılı kanunun 3üncü
maddesi hakkında vermiş olduğumuz bir önergeyle ilgili söz
aldım. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Bugün,
burada, inanmadıkları hâlde, sadece Hükûmet üyelerinin ve Sayın
Başbakanın isteği üzerine bu kanunu savunmaya çalışan
milletvekillerinin mahcubiyetini görüyorum. (AK Parti sıralarından
gürültüler) Çünkü,
inanmadığınız hâlde evet diyorsunuz. Bu haftanın
sonunda, sizlerin birçoğunun seçim bölgesine gidemeyeceğine
şahit olacağız. (AK Parti sıralarından gürültüler)
Evet evet, göreceksiniz. Çünkü, birçoğumuzun seçim bölgesinde,
yıllarca, zor şartlarda da olsa belde halkına onurluca görev
vermeye çalışan belediye başkanlarımızı seçimden
önce yanınıza alarak oy istediniz. Ama, bugün onların
belediyelerini kapatmakla meşgulsünüz ve onun için parmaklarınız
kalkacak biraz sonra. O nedenle, bunu, herhâlde sizlerin içinize
sindirdiğini zannetmiyorum.
Bu
kanunun ekindeki 44 sayılı listede kapatılmasına karar
verilecek olan, toplam yetmiş ildeki 863 belde belediyesi
incelendiğinde, örneğin Konyada 106, Kütahyada 48, Tokatta 46,
Denizlide 43, Afyonda 41, Yozgatta 30 ve daha birçok ilde 20nin üzerinde
beldenin kapatıldığını göreceksiniz. Kütahyadaki
mevcut belediyelerin yüzde 70i, Konyadakilerin yüzde 60ı, birçok ilde
de mevcut belediyelerin yüzde 50si bu kanunla kapatılıyor.
Kendi
ilim Kütahyada kapatılacak olan 48 beldede yaklaşık 70 bin
kişi yani nüfusun yüzde 15i yaşıyor ve bunlardan 8 tanesi 2
bine çok yakın nüfusla bu belediyelik hakkını kaybediyor.
Örneğin, Altıntaşın Zafertepeçalköy beldesi yüce
Atatürkün Kurtuluş Savaşını
başlattığı yer olup, 137 bin vatan şehidimizin
yattığı yörede Şehit Sancaktar Mehmetçik
Anıtının temelinin 30 Ağustos 1924te Atatürk
tarafından atıldığı ve yüce Atatürkün Hiç şüphe
edilmemelidir ki Türkiye Cumhuriyetinin temeli burada atıldı.
dediği çok özel bir yerdir. Ben kendi ilimin milletvekilleri dâhil, birçok
milletvekili arkadaşımın böyle bir beldenin belediyesinin
kapatılmasına rahat parmak kaldıracağına
inanmıyorum. Çünkü burası çok özel bir yer. Anadoluda bunun gibi
birçok beldemiz var. Bu beldemizin de 31/12/2007 tarihi itibarıyla nüfusu
1.839 ve 16 Mart 2008 tarihinde yapılacak referandumla da bu beldenin
nüfusu 2.500e çıkacak.
Bir
diğer belde olan, Emet ilçemizin Günlüce beldesi de yine 1.978 kişiye
sahip. Bu beldemiz referandum sürecini tamamladı, Işıklı
Köyü ile birleşerek 2.100ün üzerine nüfusunu çıkardı şu
anda ve bu belde, çevresindeki birçok köyün öğrencilerine eğitim
hizmeti veriyor, hastalarına sağlık hizmeti veriyor. Çok özel
bir beldemiz, yine kapatılıyor.
Tavşanlı
ilçemize bağlı Balıköy beldesi, en yakın ilçeye 100
kilometre uzaklıkta ve yirmi beş-otuz tane köye âdeta bir ilçe
hizmeti veren bir belde. Bunun kapatılmasına hiçbirinizin gönlünün
razı olacağına inanmıyorum. Dolayısıyla,
Anadolunun birçok yerinde bu tür özel beldelerimiz var, bunların
kapatılmaması gerekiyor.
Benzer
şekilde, Gediz ilçemizin Erdoğmuş beldesi 1.754 nüfusa sahip.
Simav ilçemizin Demirci, Yemişli, Yeşildere beldeleri ile
Tavşanlının Gürağaç beldesi yaklaşık 1.700-1.900
arasında nüfuslara sahip beldeler ve şu anda bunlar, üç aylık
geçmiş dönemdeki nüfus hareketleriyle zaten 2 bini geçmiş durumdalar.
Geliniz,
verilecek önergelere yapacağınız destekle, hiç olmazsa bu tür
durumda olan beldelerimizi -belki toplam 863 içerisinde 100-150 civarında
belde olacak- bunları bari belediyelikten mahrum etmeyelim, bunu
kurtaralım diyorum.
Bu
amaçla, kanunun yürürlük tarihi itibarıyla güncelleşmiş nüfus
kayıtları dikkate alınabilir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİM
IŞIK (Devamla) Bir dakika kaldı Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Işık, tabii.
Buyurun.
ALİM
IŞIK (Devamla) Yürürlük tarihine kadar referandum sürecini
başlatmış ya da tamamlamış olan beldelerin
nüfusları eğer 2 bini aşmışsa kanun kapsamı
dışına alınabilir.
Bir
diğer önerim de: 5 kilometre yarıçaplı bir daire içerisinde
kalan beldeler içerisinde en yüksek nüfusa sahip olan merkez olmak üzere,
diğerleri birleştirildiğinde yine nüfus 2 bini geçiyorsa bu
beldeler kurtarılmış olabilir.
Bu
düşüncelerimle önergemize olumlu oy vereceğinizi ümit ediyor,
hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Işık.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Büyükşehir
Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısının 3. maddesinin 3. fıkrasında yer alan
Üç ay içinde Büyükşehir Belediye Meclisinde görüşülmeyen kararlar
onaylanmış sayılır cümlesi 1 ay içinde onaylanır
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kemal
Anadol (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Yazar, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
ABDULAZİZ
YAZAR (Hatay) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe
Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının 3üncü maddesinin üçüncü fıkrasında
yer alan Üç ay içinde büyükşehir belediye meclisinde görüşülmeyen
kararlar onaylanmış sayılır. cümlesi 1 ay içinde
onaylanır. şeklinde değiştirilmesi önerimizin
hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, hemen hemen her konuda olduğu gibi, AKPnin, yerel
seçimlerine yıl kala Türkiyede sanki hiçbir sorun kalmamış gibi
belediyelerle ilgili bu aceleci tavrını anlamış
değiliz. Bu aceleci tavırlar tasarıda da bazı
yanlışlara neden olmuştur.
Değerli
milletvekilleri, son sayımda nüfusu 2 binin altında
çıkmış olan sekiz yüz altmış üç belde belediyesi
kapatılıyor ve 1 milyon 187 bin 431 kişi belediyesiz ve yerel
hizmetlerden mahrum bırakılıyor. Belediye olmak için elbette ki
nüfus çok önemli ama ülkemizde öyle beldeler var ki kışın bin kişi
yaşıyor, yazın 10 bin nüfusa çıkıyor. Burada
yaşayan insanlar yıllarca belediye hizmetlerinden faydalanacak.
İmar planı yapılmış, imar planının
uygulamasına geçilmiş; şimdi bunlar bitecek, Köy Kanununa tabi
imar düzenine geçilecek. O bölgelerde yaşayan
vatandaşlarımıza çok büyük bir haksızlıktır. Elbette
ki bu yasayla getirilmek istenen haksızlığa
karşıyız.
Değerli
milletvekilleri, diğer taraftan, büyükşehir belediye alanı
içerisindeki ilk kademe belediyeleri de ortadan kaldırılıyor. Bu
belediyelerin de önemli bir kısmının belediyelikleri iptal ediliyor.
Ayrıca bunların dışında yeni ilçe yapılan yerlere
başka bazı belediyeler bağlanarak onların belediyelikleri
ortadan kaldırılıyor. Ankaraya en yakın Temelliyi örnek
vermek gerekirse, burası Ankaraya 50 kilometre mesafede bir belediye,
yerleşmiş bir belediye. 3 tane organize sanayi bölgesi olan, 10dan
fazla kooperatifi bulunan, Ankaranın parlayan bir
yıldızıydı. Şimdi Temelliyi Sincana
bağlayacağız. Temelli belediyeden çıkacak, Sincanın bir
mahallesi olacak. Bu örnekleri çoğaltmamız mümkündür.
Aynı
tablo İstanbul içinde de geçerli. Bahçeşehir çok
başarılı bir belediye. Bahçeşehirin belediyeliğine
son veriliyor, sağa sola dağıtılıyor. Neden? Çünkü
Cumhuriyet Halk Partisi bu beldemizde yüzde 55 oy alıyor, AKP ise yüzde 14
oy alıyor diye. Bunun başka bir izah tarzı da yoktur.
Değerli
milletvekilleri, görüldüğü gibi, yapılan bu düzenlemenin akıl,
mantık ve sağduyuyla bağdaştırılması mümkün
değildir. Pek çok konu, pek çok sorun, yolsuzluklar bir türlü bitmiyor.
Sivil Havacılıkta, BOTAŞta yolsuzluklar almış
gidiyor. Yıllardır AKP İktidarı iş başında.
Kadroları, atamaları bu iktidar yaptı. Yeni kurulacak olan
kırk iki ilçeye de tüm kadroları, atamaları AKP
İktidarı yapacak. AKPnin kadrolaşması
atardamarlardaydı, şimdi kılcal damarlara kadar inerek, imam
hatip kökenli ve tarikat mensuplarını yeni kurulacak ilçelere ilçe
müdürleri, kaymakamlar, okul müdürleri ve benzeri atamalar yapılarak,
derin bir kadrolaşmayla yandaşlarını bu kurumlara
yerleştireceklerdir.
ÖMER
FARUK ÖZ (Malatya) Saptırma, saptırma! Ne alakası var? Sizde
var o kafa.
ABDULAZİZ
YAZAR (Devamla) Değerli milletvekilleri, İskenderun ilçemiz nüfus
bakımından Türkiyedeki birçok il merkezi nüfusundan daha
kalabalıktır. Organize sanayi bölgeleri, kooperatifleri ve demir
çelik fabrikası, İskenderun Limanı ile özel, on tane,
ihracat-ithalat yapan doğal limanlara sahiptir. İlçemizdeki birçok
kamu kurum ve kuruluşları, Karayolları Bölge Müdürlüğü,
Zirai Donatım Kurumu, DLH ve benzeri kurumlar kapatılarak ya da
başka şehirlere taşınmak suretiyle, il olmayı hak eden
İskenderun ilçemizi daha da küçülterek bir beldeye, köye
dönüştürülmek istenmektedir. Yerel gazetelerde de son günlerde,
İskenderun Gümrük Baş Müdürlüğünün kapatılarak başka
bir ile taşınacağı haberleri tüm hemşehrilerimi son
derece rahatsız etmektedir. Tüm İskenderunlu hemşehrilerimi
huzursuz eden bu düzenlemeden vazgeçilmesi hayırlı olacaktır
düşüncesindeyim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; vermiş olduğumuz bu
önergenin kabul edilmesini talep eder, hepinize saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Yazar, teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 117 sayılı tasarının 3. maddesinin 2.
fıkrasında kaldırılmıştır kelimesinden
önce gelmek üzere ilk genel yerel seçimlerden sonra uygulanmak üzere
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Rıdvan
Yalçın (Ordu) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Özensoy, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 3üncü
maddenin ikinci fıkrası üzerine verdiğimiz önerge üzerine söz
almış bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Önergemizin
gerekçesinde yeni getirilen düzenlemeyle doğacak
karışıklıkların önlenmesi isteniyor. Eğer bu yasa
Anayasa Mahkemesinden dönmez ise zaten bu yasanın tümü
karışıklıklara vesile olacak. Çünkü bu yasa bir şablon
olarak hazırlanmış, bu şablon da Türkiyenin birçok iline
uymamaktadır. Bu şablonun uymadığı illerin
başında da Bursa gelmektedir. Bursada nüfusu 2 binin altına
düşen beldelerden 5i kapatılıyor, bunların 3ü zeytin
üreticilerinin olduğu bölge. Yani ilçede ve merkezde yaşayan insanlar
yaz olduğu zamanlarda veya oralara gitmek durumunda kaldıkları
zamanlarda o beldelerde uzun süre yaşayan insanlardan oluşuyor. Daha
önce o insanlar o beldelerde nüfuslarını gösterirken o
haklarının elinden alınmaması için oralarda ikametlerini
gösteriyorlar idi.
Birinci
kademe beldelerine gelince, Bursada on beş birinci kademe beldesi kapatılıyor.
Bunların içerisinde Güzelyalı, Kurşunlu, Küçükkumla sahil
beldeleri, yaz nüfusunun 4 katına, 5 katına
çıktığı yerler. Güzelyalıdan örnek vermek gerekirse
22 bin nüfusu olan belde, yirmi beş bin konutun vergi ödediği bir
belde; yani 4 kişi üzerinden hesaplarsanız, demek ki yaz nüfusu 100
bine ulaşan bir belde. Yenikapı-Bursa feribot seferlerinin
düzenlendiği belde olduğunun da altını çizmek istiyorum.
ALİ
KOYUNCU (Bursa) Feribotu kim getirdi abi?
NECATİ
ÖZENSOY (Devamla) Umurbey beldesi, rahmetli Celal Bayarın doğup
büyüdüğü ve şu anda da anıt mezarının olduğu
beldedir, yaz nüfusu yine artan beldeler içerisindedir.
Bakın,
bu şablonun bir kısmı belki Bursaya uyardı, yani yeni
beldelerin ikame edilmesiyle alakalı, yeni ilçelerin ikame edilmesiyle
alakalı kısmı uyardı ama Bursada ne hikmetse yeni ilçeler
ihdas edilmedi. Bu konuda önerge verdik. Bu verdiğimiz önerge, 2005
yılında İçişleri Bakanlığının
talimatıyla Valiliğin önerisi üzerine çıkılan önerinin bire
bir aynısıdır.
Bakın,
Demirtaş belde, 1/5.000lik planında 145 bin nüfuslu olarak
gösteriliyor. Yine Çalı belde, bu planda 57 bin kişi olarak
gösteriliyor. Yine Görükle belde, bu imar planına
açıldığında 250 bin nüfuslu olarak gösteriliyor ve yine üniversitenin
olduğu ve 44 bin kayıtlı misafir öğrencinin olduğu
beldedir. Yine Emek beldesi tam 41 bin nüfusa sahip, çevresindeki ilçeleri de
içine kattığımızda, gerçekten, bu beldenin ilçe olması
zaruri olan hâllerden bir tanesiydi.
Sayın
Grup Başkan Vekili, konuşmasında Biz büyük düşünüyoruz. dedi.
Bursada niye büyük düşünmediniz? Ama Bursada AKPnin büyük
düşündüğü girişimler var. Bakın, imar uygulamalarıyla
ilgili bir örnek vereceğim. Emek beldesinde Renaultnun tam
karşısında BOTAŞa ait olan arazi, 150 dönümlük arazi,
sıfır imarla, ileriyi gören bir girişimciye satıldı
ihaleyle ve bir ay sonra -bu girişimci iyi görmüş ileriyi- çıkan
imar planı üzerine, tam 250 bin metrekare iş yeri, 1.200 adet daire
olarak imar planından çıktı.
Şimdi,
bu imar planına göre, bu 1.200 daireyi hangi müteahhide verseniz, bu 250
bin metrekare iş yerini size verir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Özensoy, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
NECATİ
ÖZENSOY (Devamla) Bu 250 bin metrekarenin, şu anda, iş yerinin
aylık kirası ne kadar biliyor musunuz? Tam 15 milyon dolar yani bu
alışveriş merkezinin yaklaşık rayiç bedeli 2 milyar
dolar. Bu arazinin satış bedelinin ne kadar olduğunu tahmin edin
desem, hiçbiriniz tahmin edemezsiniz. 12 milyon dolara satıldı yani
bir aylık kirası bile değil. Dolayısıyla, AKPnin, bu
anlamda, yaptığı girişimlerde büyük düşündüğü,
kamunun birtakım insanlara peşkeş çektiği girişimler
var. Bunları da kamuoyunun gündemine getirmek istedim.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
117
sıra sayılı kanun tasarısının üçüncü maddesinin
üçüncü fıkrasında geçen en geç yedi gün içinde ibaresinin madde
metninden çıkarılarak en geç on gün içinde ibaresinin madde metnine
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Suat
Kılıç
Samsun
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanunun
amacına uygun olacağı düşüncesiyle mütalaa olunur.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
117
sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve üçüncü
maddesinin üçüncü fıkrası ile düzenlenen 5216 sayılı
Büyükşehir Belediyesi Kanununun 14 üncü maddesinin sekizinci
fıkrasının sonuna eklenen cümlede geçen Üç ay ibaresinin madde
metninden çıkarılarak On gün ibaresinin madde metnine eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Kerim
Özkul
Konya
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanunun
amacına uygun olacağı düşüncesiyle mütalaa olunur.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri, 3üncü maddeye bağlı birinci, ikinci ve üçüncü
fıkraları oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi
3üncü maddeye bağlı dördüncü fıkrayı okutuyorum:
(4)
18/1/1984 tarihli ve 2972 sayılı Mahallî İdareler ile Mahalle
Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanunun
4 üncü maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
MADDE 4-
Büyükşehir belediye başkanının seçiminde seçim çevresi,
büyükşehir belediye sınırları içinde bulunan orman köyleri
de dahil olmak üzere büyükşehir belediye sınırlarından
oluşur.
BAŞKAN
İlk konuşmacı, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına,
Bartın Milletvekili Rıza Yalçınkaya.
Sayın
Yalçınkaya, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU
ADINA MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; 117 sıra
sayılı Büyükşehir Belediyesi Sınırları
İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, 2008 yılı Sayın Başbakanın ekonomik
açıdan fevkalade güzel günlere girildiğine dair
açıklamaları ve değerlendirmelerine rağmen, tüm
iktisatçılarca ve hatta bu konuda eğitim almamış, sadece
yaşam mücadelesi veren sokaktaki vatandaşlarımızca bir
yangın yılı olarak değerlendirilmektedir. Halk kan
ağlıyor. Yakında yerel seçimler var. Yeni bir seçim zaferi için
AKP ne yapıyor? Gündemi değiştirme amaçlı, hakka, hukuka,
akla, izana sığmaz teklifleri gündeme getirip halkı halka
kırdırma, bu arada da parsayı kaldırma hesapları
yapıyor.
Bu
tasarı ile bazı belediyeler diğerleriyle kendi
rızaları dışında birleştiriliyor. Belediyelerin
hatları değişiyor, bazı belediyeler ise nüfus kriteri
kullanılarak mahalle ya da köye dönüştürülüyor. Sadece nüfus
kriteri baz alınarak belediyelerin
kapatılması yanlıştır. Bölgenin turizm
yapısı, yaz kış nüfusu, sanayisi, ekonomisi ve benzeri
verilerinin de dikkate alınması gerekmektedir.
Belediye
demek sadece belli sayıdaki nüfusun birbirine yakın
olmadığı yer demek değildir. Belediye demek orada
yaşayan halkın özgür iradesiyle kentleşmek ve kendi gelirlerini
kendi yararına kullanır hâle getirebilmek, bazı
haklarının sınırlandırılmasına razı
olmak, bazı hizmetlerden yararlanabilmek için bedel ödemeye hazır
olduklarını ilan etmeleri demektir. Bunu neden mi söylüyorum? 1930
yılında kabul edilmiş olan 1580 sayılı Belediyeler
Kanununda da 5393 sayılı son kabul edilmiş olan Belediye
Kanununda da belediye olabilmek için referandum ile belediye olması
düşünülen yöre halkının yarıdan bir fazlasının
oyunun aranıyor olmasına dayanarak söylüyorum. Bir belediyenin
kurulmasının yanı sıra, 1580 sayılı Kanunda
belediye sınırlarının genişletilmesinde de aynı
yöntem, yani halkın özgür iradesiyle kendi yaşam alanları
hakkında referandum zorunluluğunun varlığını belediye
başkanlığı yapmış tüm
arkadaşlarımız gayet iyi bilir.
Gene hiç
tartışmasız kabul edilen ve bir genel hukuk kuralının,
idari kararların, ancak aynı yöntemle yani hangi süreçlerden geçerek
o idari karar oluşturulduysa aynı yol izlenerek
kaldırılabileceği gerçeğidir.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiye ile katılım için
çırpınmakta olduğumuz Avrupa Birliği ülkeleri arasında
en ciddi fark, kırsal-kentsel nüfus oranlarında ortaya
çıkmaktadır. Ülkemizin kırsal nüfusu yüzde 45ler düzeyindeyken
bu gelişmiş Batılı ülkelerde yüzde 20ler düzeyindedir.
Kırsal nüfus, bir belediye yönetimi altında yaşamayan nüfustur.
Biz kentli olmayı büyük şehirlerde yaşamak olarak
değerlendirdiğimiz için, şimdi nüfusu küçük diyerek var olan
belediyelerimizi ortadan kaldırmak için kanun yapıyoruz. Türkiyede
21.850 kişiye bir belediye düşüyor. Oysa Fransada bu rakam 1.700
kişiye bir belediye, İtalyada 7.300 kişiye bir belediye,
İspanyada 6.800 kişiye bir belediyedir. Nüfusu bize yakın olan
ülkelerden Fransadaki belediye sayısı 36.621 adet, Türkiyeden çok
daha az nüfuslu İspanya ve İtalyada da 8 binin üzerinde belediye
bulunuyor. Hükûmet ise Türkiyede var olan 3.225 adet belediye
sayısını azaltmak peşinde. Bu kanun tasarısı
Avrupa Birliği yolundaki bir ülkenin kırsal nüfusunu
artırmanın dışında hangi yaraya merhem olacaktır?
Değerli
arkadaşlar, belediye olmak veya olmamak kararı sadece ülkemizde
değil demokratik, sosyal, hukuk devleti niteliği taşıyan
her ülkede referandum yoluyla yani halkın doğrudan iradesini
açıkladığı seçim sandığı başında
verdiği bir karara bağlı olup, 1988 yılında Türkiye
tarafından kabul edilip 1991 yılında yasallaşan Yerel
Yönetimler Özerklik Şartnamesinin 5inci maddesinde de: Bir mahallî
idare birimine yapılacak bağlantıların veya o birimden
ayrılmaların o bölgede oturan halkın iradesinin sonuçlarına
göre olması gerekir. hükmü yer almaktadır. Anayasamızın
90ıncı maddesi gereğince usulüne göre yürürlüğe
konulmuş milletlerarası anlaşmalar kanun hükmünde olup
ayrıca bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiasında
bulunulamaz denilmektedir.
Evrensel
genel hukuk teamüllerine, Anayasanın 2nci maddesinde yer alan sosyal
hukuk devleti ilkesine, insan haklarına aykırı olan bu kanun
teklifi, AKP Hükûmetinin genel tavrının doğal bir
yansımasıdır. Bu kanun teklifi, aslında son derece anlamlıdır.
AKP Hükûmetinin demokrasiden ne anladığının
kanıtıdır bu teklif. Bu kanun teklifi, aynı zamanda AKP
Hükûmetinin hukuk anlayışının tipik bir örneğidir. Bu
nedenle de son derece anlamlıdır. Oy potansiyelinin yüksek
olduğu belli noktalarda yerel yönetimleri parçalayarak güçlenmek isteyen
Hükûmet, çözümü ilçe sınırlarıyla oynamakta bulmuştur.
Oysaki ilçe sınırlarını değiştirmek bu derece
acele ve masa başında yapılacak bir iş değildir.
İlçe sınırlarının bilimsel ölçüler çerçevesinde test
edilmesi, sosyoekonomik anlamda somut bir ihtiyacın ortada olması
gerekmektedir. Söz konusu düzenlemelere ilişkin hiçbir belge, taslak,
ilgili kurum ve kuruluşlarla paylaşılmamakta, kamuoyuna yasal
bir açıklama yapılmamaktadır. Siyasi rant olarak kurgulanan bu
çalışmalar bilimsel gerçeklerden ve ortak, paylaşımcı
ve katılımcı ortamlardan uzak üretilmektedir.
Etkin bir
kent yönetimi anlayışı benimsenmeden, altına imza
konulmuş uluslararası anlaşmaların gerekleri yerine
getirilmeden alınan bu kararlar, mevcut kapasiteleriyle yeterli ve etkin
hizmet vermekte güçlük çeken belediyeleri daha da büyük kaoslara
sürüklemektedir. Ekonomileri, hizmet erişim mesafeleri, hemşehrilik
olguları, geleneksel sınırlar gibi pek çok boyutu olan bu
konunun geniş bir perspektifle ele alınması ve değerlendirilmesi
gerekmektedir. Nüfus kriteri böylesi çok kapsamlı düzenlemeler için tek
faktör olmamalıdır. Mevcut envanterler, kentsel, bölgesel, teknik,
sosyal altyapı ve donatılar, fiziki mekâna ilişkin envanter ve
mevcut durum saptamaları bu bağlamda detaylı bir şekilde
saptanması ve yorumlanması gereken başlıklardır.
Aceleyle, gerekçeleri somut ve net olarak ortaya konulmadan ve tamamen bir
seçim stratejisi olarak ele alındığı zaman bu kararlar,
ilçelerin nüfusları bazında aldıkları paylar, donatı
alanlarının paylaşımında adaletsizlik, kamusal
hizmetlerden faydalanmada eşitsizlik gibi sorunları da
kaçınılmaz olarak beraberinde getirecektir.
Maalesef
AKP İktidarı, mevcut sorunları çözmek yerine, yeni sorunlar
yaratmayı alışkanlık hâline getirmiştir. Bu Hükûmetin
gerek ulusal ve gerekse uluslararası hukuk kurallarına
aykırı bir biçimde, referandumla oluşmuş, demokrasinin
beşiği olarak tanımlanan belediyeleri lağvetme
girişimi yanlıştır, ayıptır. Kapatılan
belediye sınırlarında yaşayan insanların
ahlarını almayın. Kapatılan belediyelerden hizmet alan
vatandaşlarımız, hizmet alma yönünden artık mağdur
olacağını düşünmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Yalçınkaya, buyurun efendim, konuşmanızı
tamamlayınız.
MUHAMMET
RIZA YALÇINKAYA (Devamla) Şu andan itibaren kendilerini ikinci
sınıf vatandaş olarak hissetmekte ve devlet tarafından terk
edildiklerine inanmaktadırlar. Allah insanı gördüklerinden yoksun
bırakmasın. diye bir özdeyişimiz var. Bu kanun
taslağı, sekiz yüz altmış üç yerleşim yerinde,
halkın gördüklerinden, kendi özgür iradeleri içinde kendileri için
seçmiş oldukları yaşam tarzından geri
bıraktırılmaları, verilmiş olan hizmetlerin ellerinden
alınması anlamındadır. Meclis çoğunluğu bende.
diyerek inatlaşmak yerine, bu yanlışlıktan dönülmesi
ümidiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yalçınkaya.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına, Mersin Milletvekili Sayın Kadir Ural.
(MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU
ADINA KADİR URAL (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle, Sayın Bakanıma ne kadar ciddi bir konuda
çalışma yaptığınızı göstermek için,
İktidarımızın milletvekillerinin oturacak oldukları
şu koltuklara bakmalarını
Hükûmetin de burada
olmasını arzu ederdik ama çok ciddi bir konu
görüştüğümüzden dolayı zannedersem, hiçbiri gelmediler. (MHP
sıralarından alkışlar)
AKPnin
grup önerisi, her ne hikmetse yangından mal kaçırırcasına
gündeme alınması önerilen ve kabul edilen Büyükşehir Belediyesi
Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 3üncü maddesinin 4üncü fıkrası
hakkında Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış
bulunuyorum. Türkiye Cumhuriyetine, Türk milletine, Türk vatanına, Türk
Bayrağına bağlı olan aziz milletimizi ve
milletvekillerimizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Mersin ili Silifke ilçesi Atayurt
beldesinde iki dönemdir belediye başkanlığı yaparak bu
kutsal çatı altına gelen bir arkadaşınız olarak,
Türkiyedeki ve bölgemdeki belediyelerin sorunlarını,
sıkıntılarını ve çözümsüzlük karşısında
bu belediyelerin vatandaşlarının ve yönetimlerinin çırpınışlarını
sizlerle paylaşmak istiyorum. Keşke öyle bir imkânımız
olsaydı da burada, belediyesi kapanan bir belediye
başkanını konuşturabilseydik. Bir Huzurkent Belediye
Başkanını konuşturabilseydik. Adalet ve Kalkınma
Partisi tarafından seçilmiş olan, Adalet ve Kalkınma Partili
olan Huzurkent Belediye Başkanını konuşturabilseydik.
Davultepe Belediye Başkanını konuşturabilseydik. Keşke
konuşturabilseydik de o zaman, bu kanunu neye, nasıl, niçin
çıkardığınızı hep beraber anlayabilseydik.
Bu
getirilmek istenilen kanunla, Türkiyedeki 863 belde belediyesi nüfusları
bahane edilerek kapatılacak, büyükşehir sınırları
dâhilindeki 241 belde belediyesi alt kademe belediyelerin bir mahallesi hâline
dönüştürülerek kapatılacak, 43 adet de ilçe kurulacak.
Öncelikle,
kapatılacak sekiz yüz altmış üç belde belediyesi konusuna
değinmek istiyorum. AKP Hükûmeti, zaten, bütün konularda olduğu gibi
bunda da işin kolayını buldu, Kıbrısta ve
dış politikada ver kurtulcu, devlet mallarını
özelleştirmede sat kurtulcu bir zihniyet gözeten AKP Hükûmeti, belediyelerde
de kapat kurtul siyasetini izlemektedir. Bu belediyelerde sorunların ve
problemlerin çözümü belediyeleri kapatmakla olmayacaktır. Bu zulme Türk
milleti layık değildir.
Sayın
milletvekilleri, yerel yönetimler genel olarak sivil toplum örgütlerini
harekete geçirmek için çok önemli bir araçtırlar. Yerel yönetimler
güçlendiği oranda sivil toplum kuruluşlarının girişim
olanakları da artmaktadır.
Böylece demokratik gelişmede çoğulculuk akımları da
güçlenmektedir. Ülkemiz genelinde 16 büyükşehir, 65 il merkezi, 850 ilçe
merkezi, 283 ilk kademe belediyesi, 2.011 belde belediyesi olmak üzere toplam
3.225 belediye bulunmaktadır. Nüfusu bize yakın olan ülkelerden
Fransadaki belediye sayısı 36.621, Türkiyeden çok daha az nüfuslu
İspanya ve İtalyada 8 binin üzerinde belediye bulunmaktadır.
Son nüfus sayımıyla nüfusu 2 binden aşağı düşen
belediyelerimizin tüzel kişiliklerinin kaldırılması, nüfusu
fazla olan bazı belediyelerin ilçe belediyesine dönüştürülmesi ve ilk
kademe belediyelerinden bazılarının statülerinin
değiştirilmesiyle ilgili yapılmak istenen düzenlemeler o yörede
yaşayan insanlarımızda şaşkınlık ve
tedirginlik yaratmıştır.
Altyapı,
makine parkı hizmet araçları ve personeliyle beldesine ve ihtiyaç
duyulan çevre köylere de yardım götüren belediyelerimizin
kaldırılışı, aynı zamanda belediyenin bulunduğu
çevreyi de mağdur edecektir. Nüfusu azaldı, kapatın. demek
kabul edilebilir bir mazeret değildir. Bahse konu belediyelerimizin
çoğu yıllar önce kurulmuş olup birer tarihî mirastır.
Nevşehir
Uçhisar belde Belediye Başkanımız Mustafa Bey, bütün milletvekillerine
göndermiş olduğu yazıda belirttiği gibi, bu belediyenin
kapanmasıyla dünyanın kültürel ve tabiat varlığı olan
Uçhisar rant peşinde koşan arsa spekülatörlerinin yağmasına
uğrayacaktır.
Ayrıca,
Mersinin Silifke ilçesindeki Uzuncaburç beldesi binlerce yıl önce
kurulmuş bir şehir merkezidir. 1989 nüfusuyla bölgesine hizmet etmeye
çalışan bir beldedir. Fakat şu anda kapatılmakla
karşı karşıyadır. Bu nüfus sayımından sonra
acaba on bir tane doğum olmamış mıdır o belde de
şimdi kapatacağız bu beldeyi? Olmamış mıdır
sizce? Herhâlde olmuştur. Ama, maalesef bunu da kapatma peşindeyiz.
Mersinde
bölgede kapanacak olan Gülnar Büyükeceli beldesi de nükleer enerji santrali
kurulacak bir beldedir. Hem santral kurulup nüfusu çoğaltacaksanız
hem de belediyeyi kapatacaksınız. Olmaz böyle bir şey!
Sayın
milletvekilleri, bir belediye başkanı, sadece 5393 sayılı
Yasada belirtilen belediye başkanlığı görev ve
sorumluluklarını yerine getirmekle kalmıyor, o bölgedeki
insanların her şeyi olmaya çalışıyor. Bir belediye
başkanı, özellikle küçük beldelerde o beldenin Telekom müdürüdür, TEK
müdürüdür, sağlık grup başkanıdır, doktorudur,
jandarma komutanıdır, hâkimidir, savcısıdır,
velhasıl o beldenin her şeyidir. Bu belediyelerin
kapatılması orada yaşayan halkın sosyal yönden de
çökeceği anlamına gelir.
Sayın
Başkan, sayın milletvekillerimiz; Bu belediyelerin borçları
çok, kapatın demek de doğru değildir. Zira kapatılacak
belediyelerin toplam borcu 200 milyon YTL civarındadır. Kanunun genel
gerekçesinde belirtilen borç yüzünden kapanması gereken bir belediye var
ise bu, Ankara Büyükşehir Belediyesidir. Neden mi? Sadece EGO
vasıtasıyla Ankarada yaşayan insanlardan zamlı olarak
toplanan ve BOTAŞa ödenmesi gereken doğal gaz parası
miktarı 400 küsur milyon YTL çıkarılan bir kanunla
alınmamış, çıkarılan kanundan sonra da 600 küsur
milyon YTL borç daha yapılmış ve hâlen ödenmemiştir. Yani
Ankara Büyükşehir Belediyesinin sadece BOTAŞ
aracılığıyla borcu 1 milyar YTL, yani 1 katrilyon lira
civarındadır. Bu borcun toplamının 3,5 katrilyon
olduğu söylenilmektedir. Öyleyse, sekiz yüz altmış üç beldenin
25 katı, yani 25 kere kapatılması gerekmektedir.
Ayrıca,
birçok ilimizin, ilçelerimizin en büyük sorunlarından birisi göçtür. Yani
köyden kente göç hareketini şu anda kurulu olan belediyelerimiz biraz
olsun frenlemektedirler.
Değerli
milletvekilleri, kapanmayla karşı karşıya kalan
belediyelerimizden bir kısmının nüfusu, özellikle yaz
aylarında oldukça fazla olmaktadır. Yine kış aylarında
normal nüfusa hizmet veren belediyelerimiz, yazın 60-70 binlere, hatta 100
binlere hizmet vermek zorunda kalıyor. Bu yoğunluk yaz aylarında
bir kısım büyük belediyeleri rahatlatırken bazı
belediyelerimizin yüklerini de artırmaktadır. Yılın belirli
aylarında nüfusları önemli ölçüde artan bu beldelerde belediyelerin
kapanması durumunda buralarda yaşayan insanların hizmetlerini
kim, nasıl yerine getirecektir, bu da merak konusudur. Biraz önce
konuşan sayın hatiplerden bir tanesi, ildeki atanmış
kişilerin bunu yöneteceğini söyledi. O zaman, Türkiyedeki bütün
belediyeleri kapatın, başına birer tane müdür atayın, o
zaman da devletin nasıl bir hâle geleceğine de hep beraber
bakalım.
Sayın
milletvekillerimiz, ülkemizde faaliyette bulunan 2.011 belde belediyesinin 863
tanesinin kapanacak olması, yerel yönetimlerin yerinden yönetimiyle
tezatlık teşkil etmekte olup neredeyse belde belediyelerimizin yüzde
50si kapanmaktadır. Müzakeresi dahi mümkün kılınmamış
863 belde belediyesini ortadan kaldıran, 43 yeni ilçe kuran, çeşitli
belediyeleri birleştiren bir kanun tasarısında milletvekili
arkadaşlarımızın yörelerinin istek ve taleplerini
Komisyonda dile getirmesini sağlayacak değişiklik önergesi
vermesinin bile kısıtlamasının, demokratik sistemimize ve İç
Tüzüke aykırı bir uygulama olan bu tasarının
akıbetini Türk milleti önümüzdeki yerel seçimlerde gösterecektir. Bu
konuda Türk milletine güvenimiz de tamdır. Yani bu belediyeleri
kapatırken veya birleştirirken kime sordunuz? O mahalde oturan
vatandaşların bu konudaki fikirlerini aldınız mı?
Danıştayın görüşünü aldınız mı? Yoksa ben
yaptım oldu zihniyeti burada da mı geçerli oldu? Bu durumu, bu
belediyelerde yaşayan insanlarımıza haksızlık olarak
düşünüyorum. Yani diyorsunuz ki vatandaşa: Siz bu işlerden
anlamazsınız, sizin bu işlere kafanız çalışmaz,
biz yaparız, siz de uyarsınız. demek bu insanlara hakaret
etmektir. Bütün vatandaşlarımıza da sizleri şikâyet
ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, diğer taraftan, göç, mevsimlik çalışan
işçiler, sağlık ve eğitim gibi sebeplerden dolayı
nüfusları azalmış belediyelerimizin çoğu İller
Bankası katkı payları düştüğü için
çalışanının maaşlarını ödeyemez duruma
gelmiştir. Oysaki 5393 sayılı Kanunun 49uncu maddesinin
yedinci fıkrasında ve İçişleri
Bakanlığının 12/3/2007 tarihli yazısında
Personele ait her türlü alacakları zamanında ve öncelikle ödenir.
denilmektedir. Böyle giderse belediyelerimiz maaşlarla birlikte, SSK,
Emekli Sandığı, gelir vergisi, KDV gibi yükümlülüklerini yerine
getiremeyecektir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Ural, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
KADİR
URAL (Devamla) Sayın milletvekilleri, kısaca, Hükûmet
geçmişte, söz konusu Kanunun uygulanması konusunda çok kararlı
bir tutum göstermezken şimdi seçimlere bir sene kala alelacele bu
tasarının Meclise getirilmesi doğru değildir. Biz
Milliyetçi Hareket Partisi olarak belediyelerimizin
kapatılmasını istemiyoruz, aksine, daha çok desteklenmesini
istiyoruz. Ayrıca, Tarsusun batısında bulunan en az toplam 70
bin nüfuslu beş altı tane belediye, özellikle Huzurkent beldesi 19
kilometre uzaklıkta olmasına rağmen neden Akdeniz ilçesine
bağlanıyor? Hem Akdeniz Belediyesine yük olacak olan bu durumda
Huzurkent Mahallesi nasıl hizmet alacaktır? Bunun bize ve oradaki
vatandaşlarımıza anlatılması gereklidir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime son verirken,
kapatılan 1.100 belediyedeki belediye başkanları, belediye
meclis üyeleri ve o beldede yaşayan insanlar adına,
vatandaşlarımız adına diyorum ki: Sizden büyük Türk milleti
ve Allah var. Herkesin bir hesabı vardır. Allahın da bir
hesabı vardır.
Teşekkür
ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Şahsı
adına, Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahim.
Sayın
Karaibrahim, buyurun efendim.
EŞREF
KARAİBRAHİM (Giresun) Sayın Başkan, sevgili milletvekilleri;
esasında, bugün belediye başkanlarımızın bana
gönderdiği fakslarla ilgili metinleri okuyacaktım ama
AKPli bir
arkadaşımız biraz önce Bu belediyeler zaten
çalışmıyordu, sorunları vardı. Belediye
başkanları da her gün bize gelip ısrarla bizim belediyemizi
kapatın diyorlardı. dedi. Ben de onun üzerine o anlamda söylemedi
ama öyle dedi, öyle demek istedi- ona, bazı belediye
başkanlarının bana gönderdiği bir metni kısaca okumak
istiyorum: Daha hiçbir şey geç değil, gelin halkın sesini
dinleyin. Halkın iradesinden korkmayın. Sizi o makama getiren
halkın iradesi olduğunu unutmayın. Görev süreniz bittikten sonra
kendi beldenize vicdanı rahat dolaşabilmek için gelebilecek misiniz?
diyor. Ancak bir şey daha söylüyor burada -Bayan
arkadaşlarımız var, özür diliyorum, onu söylemek de istemiyorum-
Gelin, referandum yapalım, bakın o zaman neyin ne olduğunu
göreceksiniz. diyor. Bunu söyleyen sizin belediyelerinizden bir tanesi ya da
birkaçı.
Şimdi,
peki bu beldelerle ilgili neden nüfus azaldı? Size Giresundan bazı
örnekler vereyim. Giresunun nüfusu dört-beş yılda tam 100 bin
azalmıştır, çünkü üç yıldır üst üste
fındıkta sorunlar yaşıyoruz. Bu fındık
olaylarını biliyorsunuz. Gerçekten hızlı bir şekilde
göç olmaktadır. Beldelerin nüfusu değil arkadaşlar,
ilçelerimizin nüfusu düşmektedir. Bazı ilçelerimizin nüfusunun 2
binin altına düştüğü görülmektedir. Peki, o ilçeleri de mi
kapatacaksınız 2 bine düştü diye? Kapatmayacağız
diyor arkadaşlarımız. İlçelerimizin nüfusu hızlı
bir şekilde düşüyor, işsizlik had safhada, ne yapacak insanlar?
Büyük şehirlere doğru hızlı bir şekilde göç etmekte.
İstanbulda, Giresundaki nüfusumuzdan daha fazla nüfus vardır. Bu,
Bursada da vardır, başka illerde de vardır.
Giresun
hızlı bir şekilde göç vermektedir. Bu göç bir iki sene içinde
daha da hızlanacaktır. İlçelerimiz boşalıyor.
İlçe belediye başkanları anlatıyor bana. İlçelerine
gelen paraların işçi ücretlerine, memur ücretlerine dahi
yetmediği söyleniyor. Biraz önce Bakanımız Gerek yok, biz
belediyelere gerekli parayı gönderiyoruz. dedi. Ama belediye
başkanları öyle demiyor. Bana Giresundan devamlı gelen
fakslarda görüyoruz ki
FİKRİ
IŞIK (Kocaeli) Para yetmez ki, yani 10 kişinin
çalışması gereken yerde 50 kişi çalışıyor.
EŞREF
KARAİBRAHİM (Devamla) Ama Bakanımız yeter diyor.
Bakanımızın açıklamasına göre söylüyorum ben.
BAŞKAN
Sayın Işık
EŞREF
KARAİBRAHİM (Devamla) Sayın arkadaşım, Memur
maaşlarını veremiyorum.diyor, memur maaşları,
hizmet demiyor. Memur ve işçi maaşlarını gelen paradan
ödeyemiyorum, yetmiyor diyor. Benim anlatmak istediğim odur.
FİKRİ
IŞIK (Kocaeli) Doğru bir iş
yaptığımızı siz de itiraf ediyorsunuz.
EŞREF
KARAİBRAHİM (Devamla) Evet, gelir anlatırsınız
burada. Arkadaşlarınız da nasıl olsa gitti, siz
kaldınız. Buradan anlatmanızda
Bir de
örnek vermek istiyorum: Bu sizin belediyeniz olduğu için örnek vermek
istiyorum, kapanan belediye, sizin belediyeniz. Bu belediye, Kovanlık
Belediyemiz. İnanın, en yakın yerleşim birimine 50
kilometre uzaklıktadır. Altyapısı vardır, okulu
vardır, lisesi vardır, karakolu, eczanesi ve altyapısı
oluşmuş bir belediyedir. Nüfusu azdır. Neden azdır? Çünkü,
civarındaki köylere hizmet vermektedir. Ciddi bir şekilde de pazar
yeri kurulmaktadır burada. Böyle
bir beldeyi şimdi kapatıyorsunuz. Belediyeyi kapatırken, en az
on beş köyü de kapatıyorsunuz. Bunu anlamakta zorlanıyoruz.
Yani, oradaki bu belde de 1956da bucak olmuş. Yani belde olmuş bir
belediyemizi, şimdi on beş köyün bütün gelirini, bütün
yapısını karşılayan bu beldeyi kapatıyor AKP.
Esasında ne olacak biliyor musunuz? O köyleri de kapatacaksınız,
o köylerdeki göçü hızlandıracaksınız. Büyük şehirlere
hızlı bir şekilde göç olacak. Yani bundan şunu
söyleyebilirim: Yakında Giresun büyük şehirlere gidecektir.
Beldelerimiz değil, ilçelerimiz de kapanacaktır, Giresun da
kapanacaktır.
Böyle bir
yasanın Türkiyeye hayır getirmeyeceğini düşünüyorum. Beni
dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Karaibrahim.
Şahsı
adına, Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz.
Sayın
Korkmaz, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT
KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Yüce
heyetinizi diyorum, şurada AKPden 5-6 milletvekili
arkadaşımız, burada 5-6 arkadaşımız herhâlde
nöbetçi milletvekili arkadaşlarımız. Kendilerine teşekkür
ediyorum yine de, burada bulundukları için.
Buradan
tabii Meclis Başkanımıza da bir önerim olacak: AKP Grubu ne
müzakerelere katılıyor ne konuşulanları dinliyor, sadece
parmak hesabı
Kapıda biri bekliyor, çağırıyorlar,
oyunu kullanıp gidiyor. Bir elektronik sistem geliştirelim,
evlerinden bu oylamaya katılsınlar, kendilerini de daha fazla
yormayalım. (MHP sıralarından alkışlar)
Bugün son
derece önemli bir konuda birtakım insanların beldeleriyle ilgili
karar veriyoruz. Bu kararla ilgili olarak bizler ellerimizi
kaldırıyoruz, indiriyoruz ama onlar için gerçekten çok hüzünlü bir
an. Çünkü, birçok defa AKPli milletvekili arkadaşlarımız da
belirtmiştir, demokrasinin okulu olan yerel yönetimler kapanıyor. Bir
müktesep hak ellerinden alınıyor. Son derece önemli bir karar idari
sistemimiz açısından. Meselenin idari, ekonomik, siyasi ve sosyal boyutları
var. Keşke bu hususlar geniş bir platformda
tartışılıp bu yönleriyle ele alınabilmiş
olsaydı. Yalnız AKP bu hususları meşveret etmeyi galiba
beyhude saymaktadır; Biz yüzde 47 oy aldık, istediğimizi
yaparız. yaklaşımıdır bu olup biten. Onlarca
yıllık belediyeleri kaldırırken Bak bunları
kaldırıyoruz ama onlar köy olunca nasıl hizmet edeceğiz,
dudağınızı ısıracaksınız,
ağzınız açık kalacak. gibi konuşmalar, hem Meclise
hem de milletimize büyük bir aymazlık içinde yapılıyor.
Şimdi, aklıma şöyle bir senaryo geliyor: Bunları
kaldırmak için, beldelere yeteri kadar hizmet götürmediğinizin bir
ifadesi midir bu sözler? Elinizde hizmet imkânı vardı da bugüne kadar
neden kullanmadınız? Yoksa, Hoca Nasreddin misali, Biz, sizin
gençliğinizi de biliriz. mi dememiz gerekiyor?
Kapattığınız belediyelerin borçlarının artık
hizmet üretmelerine engel olduğundan bahisle,
kapatılmalarının uygun olacağını ve hatta bunun
da bir reform olduğunu söylüyorsunuz.
Şu
sualleri sizlere soruyor ve birazcık düşünmeye davet ediyorum:
İktidara gelir gelmez, belediye başkanlarının
maaşlarının kendi başkanlıklarındaki belediye
meclislerince yapılmasına siz karar vermediniz mi? Bundan
dolayı, ilçe kaymakamı o sıralar 1,5-2 milyar Türk lirası
maaş alırken, küçük beldelerden bir kısmı belediye
başkanlarının maaşlarını 4-5 milyar lira olarak
belirlemedi mi? Bugüne kadar bunların harcamalarına herhangi bir
kontrol mekanizması öngördünüz mü? Bundan dolayı birçoğu sizin
zamanınızda lüks makam araçları alırken, bunların
onayını kim verdi? Küçük beldelerde birçok gösteriş
yatırımları yapılırken Hükûmetiniz neredeydi? Ülkenin
mali kaynaklarının optimal kullanımından haberdar
değil miydiniz yoksa? Bunların, SSK, elektrik ve benzeri diğer
ödemelerini yapıp yapmadıklarını bugüne kadar neden gündeme
getirmediniz? Onları, devletin alacaklarını ödeme konusunda
bugüne kadar neden zorlamadınız? Tüm bu soruları içeren mahallî
idareler kontrolörlerinden aldığınız denetim
raporlarından hangisini işleme koydunuz? Bu soruları zamanında
düşünmeyecek, gündeme getirmeyeceksiniz, ama bir gecede Artık borçlandınız,
sizi kapatıyoruz. diyeceksiniz. Bunun, alacaklısını önce
borçlandırıp sonra da boğazına çöken tefeci
mantığından ne farkı vardır?
Değerli
arkadaşlar, AKP, iktidara geldiği günden beri, âdeta, yerel
yönetimleri, belediyeleri kutsamıştır. Şimdi gelinen
noktada doğrusu şunu sormak istiyorum: Belediyelerden umduğunuzu
mu bulamadınız, yoksa yüzde 47 oy aldıktan sonra bunlara
ihtiyacınız mı kalmadı?
Tüm bu
soruları sizlerin takdirlerine sunuyor, bir kez daha düşünmeye davet
ediyor, bu yanlış karardan vazgeçmeye çağırıyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.
Sayın
milletvekilleri, on dakika süreyle soru-cevap işlemi
gerçekleştireceğiz.
Sayın
Asil
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, Nevşehirin Uçhisar Belediyesinden gelen bir fakstan bir
bölümü size okuyarak bir soru yöneltmek istiyorum. Bakanlar Kurulu
tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilen söz konusu yasa
tasarısıyla, Uçhisar Belediyesi, tüzel kişiliğini
kaybederek tarihî ve kültürel açıdan çok değer taşıyan ve
Türk turizminin en önemli destinasyonu olan bu eşsiz ve doğa
harikası yer Nevşehirin kimliksiz bir mahallesi hâline dönüştürülecektir.
Bu yasanın getireceği bu gibi sorunlara ne gibi tedbir almayı
düşünüyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Korkmaz
Yok.
Sayın
Çelik
BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Ben,
özellikle Sayın Bakana son belediye başkanlarının
geçirdiği soruşturma ve kovuşturmalarla ilgili bir soru
yöneltmek istiyorum. Son 58, 59 ve 60ıncı Hükûmet döneminde
Anayasamızın 127/4 fıkrasına göre İçişleri
Bakanınca görevden uzaklaştırılan belediye
başkanı sayısı nedir? Bunlar hakkında bir suç tasnifi
cetveli tutuyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
- Teşekkür ediyorum Sayın Çelik.
Sayın
Özdemir
HASAN
ÖZDEMİR (Gaziantep) Sayın Başkan, Sayın Bakanıma
soruyorum: Seçim bölgeniz Gaziantep ilimizin ilk kademe belediyesi olan Burç,
yine ilk kademe belediyelerimizden Şahinbey ilçe belediyesine; Aktoprak ve
Arıl, Şehitkamil ilçe belediyesine; Yeşildere ile
Büyükşahinbey ise Oğuzeli ilçe belediyesine mahalle olarak
getirilmektedir. Ayrıca, Şahinbey ilçesinde bulunan Cevizli
Belediyesi ile Nizip ilçemize bağlı Tatlıcak da köy hâline
gelmektedir. Bunlardan Cevizli hariç tüm belediyeler AK Partili belediyelerdir.
Bu belediyelerin kapatılmasını istemediklerini belediye
başkanlarından, bütün fakslarından alıyoruz. Bu
belediyelere haksızlık yapmıyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Yalçın
RIDVAN
YALÇIN (Ordu) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, hâlâ Türkiye birçok yerden, bu salondan çıkacak mutlu bir
haberi bekliyor. Aslında, Belediye Kanununun 11inci maddesinde, nüfusu 2
binin altına düşmüş belediyelerin Danıştayın
görüşü ve Bakanlığınızın önerisi ile
kapatılabileceği öngörülmüş durumda.
Bu
prosedür takip edildiğinde, turizm gerekleri, asayiş, güvenlik
gerekleri, coğrafi konum gibi nüfus dışındaki kriterlerin
de değerlendirilmesi mümkünken neden topluca kapatma yolu ısrarla
tercih edilmek isteniyor?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Taner
RECEP
TANER (Aydın) Sayın Bakanım, kanunun gerekçesine
baktığımızda, kamu kaynaklarının
sıkıntısı ve borçlar gerekçe olarak gösterilmekte.
Aydın ili Salavatlı Belediyesinin, ne kamuya bir lira borcu var ne de
bir kaynak sıkıntısı var. Jeotermal kuyularının
olduğu yerdeki belde belediyemizin kapatılması, gerekçelerinizle
uyuşmuyor veya dünya miras listesinde olan Afrodisiasın olduğu
Geyre Belediyesi, yaz aylarında binlerce turist gelmesine rağmen,
kapatılmakta veya nüfusu son 2007 sayımıyla 1.990 olan
Koçarlı Bıyıklı Belediyesi o günden bugüne nüfusu
artmasına rağmen, kapatılmakta. Dolayısıyla,
gerekçelerinizle kanunun sadece ve sadece nüfus kriterine uygun olarak
kapatılma şartı arasındaki sıkıntı devam
etmekte. Bu konudaki görüşünüz nedir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Çakır
OSMAN
ÇAKIR (Samsun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, nüfusu 2 binin altında olup kapatılmayan bir belediye var
mıdır?
İkinci
sorum: Erzincanın Tercan ilçesinin Mercan beldesinde nüfus 2 binin
üstünde olduğu hâlde 2 binin altında olduğu tespit edilmiş,
bu mahkeme kararıyla, nüfusun 2 binin üstünde olduğu Belediye
Başkanınca ifade edilmiştir. Şayet bu doğruysa, bu tür
belediyelere ne gibi işlem yapılması düşünülmektedir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, süremiz doldu ama 3 arkadaşımız kaldı.
İzninizle, gecenin bu saatinde girmişler, ben onlara da söz
sırası vereyim, sonra cevaplandırırsınız.
Sayın
Durmuş, buyurun.
OSMAN
DURMUŞ (Kırıkkale) Sayın Başkan, Sayın Bakana
sormak istiyorum: 1415 yılında Horasan erlerinden Hasan Dedenin
gelip kurduğu Hasandede beldemiz camisi ve türbesiyle inanç turizmine
hizmet eden tarihî bir beldemizdir. Sayın Bakan yakinen bilecekler,
bölgenin tüm fide ihtiyacını ve bağ üzümleriyle
ihtiyacını gören bir beldemizken, orada kurulan rafineri yüzünden
tarımda geriye düştüler. Şimdi de ellerinden belediyeleri
alınıyor. Hükûmetimizin, devletine bağlı,
çalışkan bu belde insanlarına bir istisna yapması mümkün
değil midir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Cengiz
MUSTAFA
KEMAL CENGİZ (Çanakkale) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, Çanakkale ili Kavak ve Çanakkale merkeze bağlı Kumkale
Belediyesi sınırları içerisinde askerî birlik olup bu askerî
birliğin tüm ihtiyaçları da bu belediyeler tarafından
karşılanmakta. Ancak, 3 bin ve 5 bin civarındaki askerî birlik
sayısının bu belediyelerin nüfusuna dâhil edilmediği tespit
olunmuş belediye başkanları tarafından ve bunlar
çıkarıldığından dolayı veya bunlar dâhil
edilmediğinden dolayı bu belediyelerin de sayısı
düşerek kapatılma noktasına gelmiştir.
Bir: Bu
askerî birliğin nüfusu niye ve niçin dâhil edilmemiştir?
İki:
Bu belediyelere dâhil edilmemişse nereye dâhil edilmiştir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Son
olarak, Sayın Işık, buyurun efendim.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, kapatılan belde belediyelerinin birçoğu belde sakinleri
yanında komşu köylere de kendi mahallesiymiş gibi yıllarca
hizmet vermiştir. Diğer yandan, birçok belde belediyesinin kamu
kurumlarına da borcu bulunmamaktadır. Örneğin, Kütahya ili Gediz
ilçesine bağlı Akçaalan Belediyemizin belediye başkanı
şahsı adına okul dahi yaptırmaktayken, birçok belediyemizin
kapatılmasını ne kadar gerçekçi buluyorsunuz? Türkiye gerçekleri
ile bu kapatma kararı ne kadar bağdaştırılabilir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Işık, teşekkür ediyorum.
Sayın
Pehlivan, buyurun efendim.
MÜCAHİT
PEHLİVAN (Ankara) Sayın Başkanım, çok teşekkür
ediyorum, lütfettiniz.
Ben de
Sayın Bakanıma bir soru arz etmek istiyorum
şahsınızda.
Efendim,
malumunuz, yaz dönemlerinde kıyı şeritlerinde göçler çok oluyor,
özellikle sayfiye yerlerinde ve bu bölgelerdeki nüfusun demografik
dağılımı çok dinamiktir. Bu yapıya göre acaba bir
planlama var mı ya da buna göre bir hesap yapıldı mı, bir
haksızlık söz konusu olabilir mi? Bunu arz ediyorum efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, buyurun.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Bazı
sorular var, Sayın Çelikin belediye başkanlarıyla ilgili
soruşturmaya dair sorusu ve buna benzer bir iki soruyu yazılı
olarak sonra kendilerine takdim ederiz ama diğerleriyle ilgili, tabii soru
da tam soru da tam soru gibi gelmiyor. Bir kısmı, tabii, düşünce ifadesidir. Daha önce de
söyledik, işte, ilk soruda olduğu gibi kimliksiz mahalle hâline
geliyor falan gibi ifadeler var.
Değerli
arkadaşlar, Türkiyede otuz beş bin civarında köyümüz var. Bu
sekiz yüz altmış üç beldemiz, bunların içinde belirgin olanlar,
nüfusu biraz fazla olanlar... Biz bunun hepsinden sorumluyuz, hiçbirisi
kimliksiz değil. Sizler de aslında, bu soruyu soranlar da, bu
belediyelerimizin, şu andaki belde belediyelerimizin bir
kısmının gerçekten hiçbir hizmet
alamadığını, o belediye hizmetlerinin de yürümediğini
biliyorsunuz.
Ben
tekrar ediyorum, söyledim ama, Sayın Başkanım, bir
dakikanızı alarak sadece.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bakanım, lütfen.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Her ülkede değerlendirmeler var,
kriterler var. Belediye konusunda özellikle nüfus kriteri dünyanın her
tarafında geçerli. Dünyada giderek belediyelerin daha bütünleştirilmesi,
güçlü hâle getirilmesi ve daha fazla hizmet verir hâle getirilmesi
eğilimi, trendi hızla sürüyor. Türkiyede 2005 öncesi belediye
kurulması 2 bin nüfus kriterine bağlı idi. Bir yerde eğer
belediye kurulacaksa 2 bin nüfus şartı aranıyordu. 2005te
çıkardığımız kanunla biz bunu 5 bin nüfus esasına
getirdik ve bir hüküm koyduk: Efendim, nüfusu 2 binin altına düşerse
-yeni yapılacak nüfus sayımında- bunların belediye hükmi
şahsiyetinin düşeceği... 2005 yılında bu karar verildi
ve bu belediyelerimiz, aslında bu belediye başkanlarımız
bunu biliyorlar.
Şimdi,
bu çatının altındaki partilerimiz diyorlar ki: O zaman
çıkmış bu kanun, biz bunu uygulamayalım. İstisnalar
falan hepsi görüşülebilir, zaman içinde bunların hepsi
değerlendirilebilir. Haklı bulduğumuz istisnalar vardır.
Ama biz bu konuda tutarlı olmak durumundayız. Köylerimizin geneliyle
ilgili yeni politikalar geliştirebiliriz, bunu geliştireceğiz.
Ama, belediye konusunda hiçbir kriter yok ve böyle sırf siyasi bir konu
olduğu için, muhalefet şeyiyle, burada biraz da onları istismar
eden havada, gerçekten, ben bazı konuşma ve ifadeleri çok da üzücü
buluyorum.
EŞREF
KARAİBRAHİM (Giresun) Yani, bütün konuşmalar boşa mı
gitti Sayın Bakan?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Sabahın bu saatinde bunu da
söylemek istiyorum. Yani, bunu hepimiz biliyoruz, bu belediyelerle ilgili
durumu. Kanunu da biliyoruz, 2005teki kanunu da biliyoruz.
HAKKI
SUHA OKAY (Ankara) 2005te iktidarda kim vardı?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Peki, şöyle bir soru var:
Danıştay görüşü alınarak idari tasarrufla niye
yapılmıyor? Bakın, Danıştay görüşü alınarak
idari tasarrufla yapmanız bu kadar çok belediyeyi, kısa sürede
olmuyor.
BİHLUN
TAMAYLIGİL (İstanbul) Aceleniz ne?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Zaten Danıştay görüşü
diyor sadece. Eğer bir tasarruf uygulayacaksanız önümüzde bir
yıl sonra bir seçim var. Ondan sonra beş yıl var yeni mahallî
idareler seçimi... Yani, böyle bir şeyi 2005 yılında kanununuza
koyuyorsunuz, önünüzdeki yerel seçimlere bile uygulayamıyorsunuz. Bu tabii
tutarsızlık olur, bakın. Yani, neden bu gerçekleri bilerek
konuşmalarımızı yapmıyoruz?
HAKKI
SUHA OKAY (Ankara) 2005te bu yasayı çıkaranlar kimdi?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Makulü bulalım. Bakın, ifade
edilen istisnalarla ilgili Şunlar istisna olamaz mıydı? Biz
onu çok düşündük. Ama, eğer bir yerde kuralı koymazsanız
HAKKI
SUHA OKAY (Ankara) Tahrik ediyorsunuz Sayın Bakan.
BAŞKAN
Arkadaşlar, lütfen Sayın Bakanı dinleyelim.
Karşılıklı konuşmayalım.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Hemen bitiriyorum.
Soruları
sordunuz, konuştunuz, cevap vermeye çalışıyorum.
Sayın
milletvekilleri, eğer bir yerde kuralı koymazsanız, bir çizgiyi
çizmezseniz hiçbir tasarruf yapamazsınız böyle konularda. Biz
onu düşündük, çok da
çalıştık. Yine Köy Kanunu çalışmamız
sırasında biz buraya getireceğiz. Yani, burada gündeme getirilen
o istisnaların hepsi değerlendirilebilir. Bunların
sayısı da fazla değil ama bakın, bu belediye konusunda,
ciddi belediyecilik yapmak istiyorsak, gerçekten hizmet götüren belediyecilik
yapmak istiyorsak, bizim bu tasarrufları da gerçekleştirmemiz
lazım.
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) Sayın Bakan, doğru
söylüyorsunuz da, neden yerel seçimlerden önce yapmadınız?
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, saygıdeğer arkadaşlarım;
sizler soruyu sordunuz, Sayın Bakan da cevap veriyor. Lütfen
karşılıklı konuşmayalım.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Ben, Sayın Başkanım,
daha fazla vaktinizi de almayayım. Sorular var ama bunları daha sonra
cevaplayacağız. Zaten, yarın da devam edeceğiz, öyle
görünüyor. Bir kısmını o fırsatla da cevaplamış
olurum.
Tekrar
teşekkür ediyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum,
hayırlı sabahlar diliyorum. Sağ olun.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Sayın Başkanım, kapatacaksanız
önergelere geçmeden, 60ıncı maddeye göre, çok kısa, yerimden
iki cümle söylemek istiyorum, tutanaklara geçmesi açısından.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Yarın geçsin Sayın Başkan. (MHP
sıralarından Devam edelim sesleri, gürültüler)
BAŞKAN
Saygıdeğer arkadaşlarım, lütfen, sabahın bu saatinde
sükûneti sağlayalım. Bakınız, milletvekili
arkadaşlarımız konuşuyor, eleştiriler oluyor,
Sayın Bakan suhuletle cevap veriyor, diğer
arkadaşlarımız tahammül gösteriyor.
Sayın
Anadol, bir şey ekleyeceksiniz.
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Konuyla ilgili değil efendim, çalışma
durumumuzla ilgili.
OKTAY
VURAL (İzmir) Devam edelim Sayın Başkan. AKP milletvekilleri
yok diye gitmeyin.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, görüşmeler
tamamlandı mı madde üzerinde?
BAŞKAN
Sakin olun Sayın Elitaş.
Sayın
Anadol, buyurun lütfen, çok kısa
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Çok kısa efendim.
Önergeye
geçecekseniz, ben ondan sonra
BAŞKAN
Siz buyurun.
IX.- AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- İzmir Milletvekili K. Kemal
Anadolun, Genel Kurulun bir günde on dört saat çalışmasının
gayriinsani olduğu, bunun bütün mevzuatlara, ILO standartlarına,
kanunlara ve Anayasaya aykırı olduğuna ilişkin
açıklaması
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Şimdi saat 05.05. 15.00te başladık, demek
ki 14 saat 5 dakika çalışma yapmışız. 1 saatlik yemek
paydosu dışında sürekli bir çalışma. Evvela,
tutanağa bu geçsin istiyorum. Bu Meclisin milletvekilleri, eğer bir
silahlı ayaklanma olursa -Allah göstermesin- memleket bir tecavüze
uğrarsa çok daha fazla çalışırlar, çok daha fazla
sıkıntı çekerler, o konuda bir tereddüt söz konusu değil
ama sırf önümüzdeki 28 Mart seçimlerine yetişsin diye, bu kadar
gayriinsani koşullarda
Ben inceledim, geçen Meclisten de biliyorum.
Şimdi, İş Kanununa bu aykırı, Trafik Kanununa
aykırı, ILO standartlarına aykırı, itfaiye
teşkilatının ve sel gibi afetlerdeki çalışma
mevzuatına aykırı, pilotların ve
denizaltıcıların çalışma statülerine aykırı.
Niye yapıyoruz bunu Anayasaya aykırı? Şunun için
yapıyoruz işte: Sırf 28 Marta yetişsin diye bir seçim
kanunu, belediye seçim kanununa uygun olsun diye belediyelerle ilgili bu
yasayı çıkartmaya çalışıyoruz. Bunu da
çıkartırız, iktidar ister, çoğunluk ondadır ama
sağlıklı bir ortamda, kazma kazmaya, yük taşımaya,
sırtına küfe alıp bir yerden bir yere gitmeye benzemez yasama
çalışması. Çok titizlik ister, özel bir ortam ister.
Bunları bir tarafa atıyoruz. Bir şey daha söylüyorum. Bu âdet
hâline geldi çünkü geçen dönemden bu döneme.
BAŞKAN
Sayın Anadol, lütfen tamamlayınız.
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Bitiriyorum.
Bir
şey daha söylemek istiyorum: Bu çalışmalarda hep
vatandaşın uyuduğu sırada, TRT 3ü vatandaş dinlemesin
diye gündüz saat 10.00da çalışmıyoruz, 11.00de
çalışmıyoruz, 12.00de çalışmıyoruz, sürekli
öğleden sonra bu çalışma saati başlıyor. Örneğin,
yarın, biz grup başkan vekilleri Sayın Meclis
Başkanımızın öğle yemeğine davetliyiz 12.30da.
Neden? Çünkü, bu kanun görüşülürken İçişleri Komisyonunda olay
çıktı, maddelere geçemedik, muhalefet terk etti. Meclis
Başkanı ara buluculuk yapmak istiyor ama nasıl bir ara buluculuk
olacak ki on dört saat çalışıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Anadol, lütfen
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Ben bu gayriinsani çalışma statüsünü
kınıyorum, bir.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) İki: Meclis Başkanının nazik davetine
katılamayacağım çünkü insani bir saat içinde değiliz ve
bunun da mücadelesini bundan sonra sürdüreceğim. Bunu da söylüyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Anadol, teşekkür ediyorum sizlere.
Tabii,
biz burada nihayetinde bir yasama görevi yapıyoruz. Genel Kurul karar
alıyor, grup önerileri geliyor, Danışma Kurulu önerileri
geliyor; milletvekili arkadaşlarımızın, Genel Kurulun
aldığı tavsiyeler doğrultusunda, kararlar doğrultusunda
çalışıyoruz. Aksine bir karar alırsa onu da yerine
getiririz. Millet bize böyle bir görev yüklemiş, onu yerine getiriyoruz.
FEHMİ
HÜSREV KUTLU (Adıyaman) Bence de Sayın Anadol haklı, ara
verelim.
BAŞKAN
Sayın Kutlu, lütfen efendim, buyurunuz. Biraz önce sizi aradık
yoktunuz idare amirlerini göreve çağırdığımızda.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 05.10
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati:05.14
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat
PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya),
Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 72nci
Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
117
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri (Devam)
3.- Büyükşehir Belediyesi
Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/529) (S. Sayısı:117)
(Devam)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Başkanım
Sayın
Başkanım
BAŞKAN
Buyurun efendim.
OKTAY
VURAL (İzmir) Efendim, Meclis Danışma Kurulu, bitimine kadar
karar verdi. Dolayısıyla, beş dakika ara verip, AKP Grubunu
yarım saat, bir saat önce gönderip, Hükûmetin, âdeta AKP Grubunun
isteği doğrultusunda, komisyonda ve burada oturmamasını
kınıyorum. Bu doğru bir şey değil. Eğer nezaket
olsaydı, gruplar arasında bir müzakere olurdu, ona göre beş
dakika arayı verirdiniz bitirirdik ama böyle bir şey olmadı
Sayın Başkanım. Gerçekten, çok üzüldüğümü ifade etmek
istiyorum. Gerçekten çok üzüldüm, gerçekten çok üzüldüm. (MHP
sıralarından alkışlar) Böyle bir şey olabilir mi?
Beş dakika ara veriyorsunuz, sırf Hükûmet kalksın diye.
Otursaydık burada keşke.
BAŞKAN
Sayın Vural, lütfen efendim
MUSTAFA
KEMAL CENGİZ (Çanakkale) Bir genel başkan da, bakın, bu saate
kadar burada oturmuş. Yani bir devlet adamı
BAŞKAN
Saygıdeğer arkadaşlarım
Komisyonun
bundan sonra da bulunamayacağı göz önüne alındığı
için, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini
sırasıyla görüşmek için, 5 Mart 2008 Çarşamba günü saat
15.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 05.15