DÖNEM: 23 CİLT: 15 YASAMA YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
73üncü
Birleşim
5 Mart 2008 Çarşamba
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.
- YOKLAMA
IV.
- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.-
Kırıkkale Milletvekili Turan Kıratlının, TÜRKSAT
uydusuna ve üretim sürecine ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun Adana Tekel Fabrikasındaki
işçilerin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
3.-
Eskişehir Milletvekili Emin Nedim Öztürkün, Avrupa Birliği ortak
tarım politikası çerçevesinde Türkiyenin tarım
politikasına ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
TEZKERELER
1.-
Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici hakkında yasama
dokunulmazlığının kaldırılıp
kaldırılmaması hususunda tanzim edilen ve TBMM
Başkanlığına gönderilen soruşturma dosyalarının
Hükûmete geri verildiğine ilişkin Başbakanlık tezkeresi
(3/334)
2.-
Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk hakkında yasama
dokunulmazlığının kaldırılıp
kaldırılmaması hususunda tanzim edilen ve TBMM
Başkanlığına gönderilen soruşturma
dosyalarının Hükûmete geri verildiğine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/335)
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekici ve 21 milletvekilinin, tekstil ve hazır giyim
sektöründeki sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/138)
2.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman ve 19 milletvekilinin, Muş Ovasındaki
tarımsal üretimin araştırılarak verimliliğin
sağlanması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/139)
3.- Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş ve 19 milletvekilinin, kredi kartı
ve bireysel kredi alanında yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/140)
VI.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- Genel Kurulun
5/3/2008 Çarşamba günkü birleşiminde çalışmaların saat
24.00e kadar sürdürülmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Kocaeli
Milletvekili Nihat Ergünün, İzmir Milletvekili K. Kemal Anadolun
konuşmasında partisine sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Konya
Milletvekili Faruk Balın Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdinin
konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
3.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdinin
konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
VIII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Seçimlerin
Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu
(1/498) (S. Sayısı: 110)
2.- Trabzon
Milletvekili Cevdet Erdöl ve Adana Milletvekili Necdet Ünüvarın;
Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (2/65) (S.
Sayısı: 72)
3.-
Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe
Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu
(1/529) (S. Sayısı:117)
IX.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Kabul edilen
bir siyasi parti grubu önerisiyle Genel Kurulda görüşülecek konu
belirlenmişken bir başka konunun görüşülmesinin mümkün
olamayacağı gerekçesiyle oturum başkanının tutumu
hakkında
X.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Elâzığdaki bazı
ekonomik ve sosyal verilere ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekrenin
cevabı (7/1719)
2.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macitin, Tuzlada sit alanı olan Ayazmada
başlatılan inşaata ilişkin Başbakandan sorusu ve
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/1818)
3.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolatın, GAP kapsamındaki
yatırım projelerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekrenin cevabı
(7/1823)
4.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, hayvancılık
tesisleri inşaat maliyet bedellerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin
sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtanın cevabı (7/1840)
5.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, sit alanı olan
Tuzla-Ayazmada yapılmak istenen inşaata ilişkin sorusu ve
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/1892)
6.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, Adanada don olayından zarar gören
üreticilere,
- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Kozandaki don olayından oluşan zarara,
- Bursa
Milletvekili Hamza Hamit Homrişin, ithal edilen tohumlara ödenen
ıslahçı hakkı bedeline ve tohumculuğun
geliştirilmesine,
İlişkin
soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı (7/1908, 1909, 1910)
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.00te açılarak sekiz oturum yaptı.
Birinci,
İkinci, Üçüncü, Dördüncü ve Beşinci Oturum
Mardin
Milletvekili Mehmet Halit Demir, Mardin Ovasıındaki sulama
kanalları ve Mardin Artuklu Üniversitesinin sorunlarına,
Ankara
Milletvekili Zekeriya Akıncı, Ankara Büyükşehir Belediyesinin
bazı uygulama ve etkinliklerine,
Samsun
Milletvekili Fatih Öztürk, Samsunun sorunlarına,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Yüksek Öğretim Kurumları Teşkilatı
Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/24)
İç Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi,
Gündemin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmının 31inci sırasında yer alan
(10/53) esas no.lu belediyelerin altyapı, katı atık ve atık
su yönetimindeki sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesine ilişkin Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun
4/3/2008 tarihli 72nci Birleşiminde yapılmasına ilişkin
MHP Grubu önerisi,
Gündemin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmının 100üncü sırasında yer alan
(10/126) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 4/3/2008 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi,
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının 1inci sırasında yer alan kanun
tasarısının yarım kalan görüşmelerine 4/3/2008 günkü
birleşimde devam edilmesine; Genel Kurul çalışma sürelerinin
4/3/2008 günü 15.00-22.00, 5/3/2008 günü 14.00-22.00, 6/3/2008 günü 15.00-19.00
saatleri arasında olmasına ilişkin DTP Grubu önerisi,
Yapılan
görüşmelerden sonra, kabul edilmedi.
Gelen
Kâğıtlar listesinde yayımlanan ve bastırılarak
dağıtılan 117 sıra sayılı Kanun
Tasarısının kırk sekiz saat geçmeden gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının 3üncü, 53üncü sırasında yer alan 111
sıra sayılı Kanun Teklifi'nin bu kısmın 4üncü
sırasına alınmasına ve diğer kanun tasarı ve
tekliflerinin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel
Kurulun 4/3/2008 Salı günkü birleşiminde sözlü sorular ve diğer
denetim konularının görüşülmeyerek gündemin Kanun Tasarı
ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan işlerin görüşülmesine; 5/3/2008
Çarşamba günkü birleşiminde de sözlü soruların
görüşülmemesine; 4/3/2008 Salı günkü birleşiminde 117 sıra
sayılı Kanun Tasarısının, 5/3/2008 Çarşamba
günkü birleşiminde 72 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar, 6/3/2008 Perşembe günkü
birleşiminde ise saat 14.00te toplanarak 111 sıra sayılı
Kanun Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesine ilişkin AK Parti Grubu
önerisi, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edildi.
Diyarbakır
Milletvekili Selahattin Demirtaş, Eskişehir Milletvekili H. Tayfun
İçlinin konuşmasında şahsına sataştığı
iddiasıyla bir konuşma yaptı.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan, Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının (1/498) (S. Sayısı: 110),
2nci
sırasında bulunan, Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve Adana
Milletvekili Necdet Ünüvarın, Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/65)
(S. Sayısı: 72),
Görüşmeleri,
ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır
bulunmadıklarından, ertelendi.
3üncü
sırasına alınan, Büyükşehir Belediyesi
Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının (1/529) (S. Sayısı: 117) görüşmelerine
başlanılarak 1 ve 2nci maddeleri kabul edildi, 3üncü maddesine
bağlı birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları üzerinde bir süre
görüşüldü.
Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir Milletvekili K. Kemal
Anadol, kırk üç fıkralık metnin bir madde hâlinde
görüşülmesinin sağlıklı olamayacağı
iddiasıyla bir açıklamada bulundu.
İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadol, İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın, ileri sürmüş olduğu görüşlerden farklı
görüşleri kendisine atfetmesi nedeniyle,
İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin, Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdinin,
kendisi tarafından verilen bir kanun tasarısı hakkında
eksik ve yanıltıcı beyanlarda bulunduğu iddiasıyla,
Birer
konuşma yaptılar.
İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadol ve 22 milletvekilinin İç Tüzükün 70inci
maddesine göre görüşmelerin kapalı oturumda yapılmasına
ilişkin önergeleri üzerine kapalı oturuma geçildi.
Altıncı
Oturum
(Kapalıdır)
Yedinci
ve Sekizinci Oturum
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
3üncü
sırasına alınan, Büyükşehir Belediyesi
Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının (1/529) (S. Sayısı: 117)
görüşmelerine devam edilerek 3üncü maddesine bağlı dördüncü
fıkrası üzerinde bir süre görüşüldü. Birleşime verilen
aradan sonra, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır
bulunmadığından, ertelendi.
İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadol, Genel Kurulun bir günde on dört saat
çalışmasının gayriinsani olduğu, bunun bütün
mevzuatlara, ILO standartlarına, kanunlara ve Anayasaya aykırı
olduğu iddiasıyla bir açıklamada bulundu.
5 Mart 2008
Çarşamba günü saat 15.00te toplanmak üzere, birleşime 05.15te son
verildi.
Nevzat PAKDİL
Başkan
Vekili
Harun TÜFEKCİ Yaşar
TÜZÜN
Konya Bilecik
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Fatoş GÜRKAN Yusuf
COŞKUN
Adana Bingöl
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Murat ÖZKAN Canan
CANDEMİR ÇELİK
Giresun Bursa
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
No.: 103
II.- GELEN KÂĞITLAR
5 Mart 2008 Çarşamba
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Gaziantep Milletvekili
Akif Ekici ve 21 Milletvekilinin, tekstil ve hazır giyim sektöründeki
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/138)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/02/2008)
2.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman ve 19 Milletvekilinin, Muş Ovasındaki
tarımsal üretimin araştırılarak verimliliğin
sağlanması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/139) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27/02/2008)
3.- Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş ve 19 Milletvekilinin, kredi kartı
ve bireysel kredi alanında yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/140) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28/02/2008)
5 Mart 2008 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 73üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, TÜRKSAT uydusu hakkında
söz isteyen Kırıkkale Milletvekili Turan Kıratlıya aittir.
Sayın Kıratlı, buyurun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Kırıkkale
Milletvekili Turan Kıratlının, TÜRKSAT uydusuna ve üretim
sürecine ilişkin gündem dışı konuşması
TURAN KIRATLI (Kırıkkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; TÜRKSAT Anonim Şirketinin daveti üzerine
iktidar ve muhalefete mensup bir grup milletvekili arkadaşımızla
birlikte Fransada üretimi tamamlanmış olan TÜRKSAT 3A uydusunu ve
üretim sürecini yerinde inceleme imkânı bulduk. Sizleri bu konu
hakkında bilgilendirmek üzere şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği gibi, Türk Telekom Anonim Şirketi
tarafından yürütülen uydu hizmetlerini yürütmek üzere 16/06/2004 tarihinde
TÜRKSAT Anonim Şirketi kurulmuştur. Ülkemizin uzay çağına
girişi, 1994 yılında hizmete giren TÜRKSAT 1B millî
haberleşme uydusuyla başlamıştır. Hâlen yörüngede olan
TÜRKSAT 1C ve TÜRKSAT 2A uydularının kapsama alanı Avrupadan
Orta Asyaya kadar uzanmakta olup televizyon yayıncılığı,
kırsal alan telefon haberleşmesi ve kamu kurumlarının ses,
görüntü ve data iletişiminde hizmet vermeye devam etmektedir.
TÜRKSAT, yeni uydunun üretim sözleşmesi kapsamında ilk
defa önemli bir adım atmış ve Fransadaki uydu üretim
tesislerinde, teknoloji transfer ve eğitim programı
oluşturmuştur. Çoğu yurt dışında eğitim
görmüş 22 TÜRKSAT mühendisi bu programa katılmış ve uydu
dizaynı alanında bir yılı aşkın süre eğitim
alıp TÜRKSATın uydu operatörlüğünden gelen bilgi birikimini,
uydu tasarımını yapma ve üretme düzeyine yükseltmiştir. Bu
bilgi birikimiyle Türkiyenin bundan sonra kendi uydularını
üretebilmesi için ilgili kurumlar arasında sağlanan iş
birliği de memnuniyet vericidir.
Savunma Sanayi Müsteşarlığının
öncülüğünde Türkiyede kurulacak olan uydu üretim tesislerinde, TÜRKSAT
haberleşme ve Göktürk gözlem uydularının Türk mühendislerince
üretileceğini öğrenmek bizlere büyük bir mutluluk vermiştir.
Ülkemizin uzay çağından geri kalmaması için kendi insanına
güvenmesi ve gerekli imkânları sağlamasıyla olacaktır.
Ayrıca, bu ziyaretimizde tamamıyla
TÜRKSAT mühendisleri tarafından dizayn edilen ve Türkiyede
kurulacak olan uydu entegrasyon tesislerinde üretilip 2014 yılında da
uzaya fırlatılması planlanan TÜRKSAT 5A haberleşme
uydusunun dizaynında gelinen noktayı görmek bizlere umut ve gurur
vermiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin
uydu ve uzay teknolojisindeki önemli bir kilometre taşı olan TÜRKSAT
3A uydusunun yapım süreci ve fırlatma tarihi, yeni haberleşme
uydularının yapım süreci hakkında hepimizin daha
ayrıntılı bilgiye sahip olmasının çok faydalı
olacağını düşünüyor; bu çalışmada, başta
Ulaştırma Bakanımız olmak üzere, TÜRKSAT çalışanlarına
ve Sekizinci Cumhurbaşkanımız Sayın Turgut Özal ve dönemin
Maliye Bakanı Sayın merhum Adnan Kahveciye uydu teknolojisi
alanında gösterdikleri katkılarından dolayı kendilerini
rahmetle anıyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kıratlı.
Gündem dışı ikinci söz, Adana Tekel Sigara Fabrikasındaki
işçilerin sorunları hakkında söz isteyen Adana Milletvekili
Yılmaz Tankuta aittir.
Sayın Tankut, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
2.- Adana Milletvekili Yılmaz
Tankutun Adana Tekel Fabrikasındaki işçilerin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
YILMAZ TANKUT (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bir kısmı geçtiğimiz yıllarda satılan
bir kısmı da yine geçtiğimiz günlerde altın tepsi
içerisinde sunulan Tekel ile ilgili yaşanan sorunlar ve
yansımaları hakkında gündem dışı söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bildiğiniz üzere Tekel ülkemizin en önemli iktisadi
varlıklarından birisi idi. "İdi" diyorum, çünkü
artık ne yazık ki bizim değil. Tekelin alkollü içkiler bölümü
2004'te 292 milyon dolara, âdeta bir altın tepsi içerisinde, adı
herkesçe malum bir konsorsiyuma sunulmuştur. Kurumun adını Mey
İçki olarak değiştiren konsorsiyum, yüzde 100'ünü satın
aldığı şirketin yüzde 90'lık kısmını
iki yıl sonra 810 milyon dolara yabancı bir şirkete
satmıştır.
İzmir Alkollü İçkiler Fabrikası, Çanakkale Kanyak
Fabrikası ve Paşabahçe Tekel Fabrikası da aralarında olmak
üzere toplam 17 tesisten 12si kapatılmış, çok sayıda
işçinin iş akdi ise maalesef feshedilmiştir. Bu operasyonlara ve
şirketin küçültülmesine rağmen Maliye Bakanı Sayın
Unakıtan, işletmenin kısa sürede 3 katına
satılmasını ise ekonomideki iyi gelişmelere
bağlamış idi. Sayın Unakıtan'ın öne sürdüğü
gibi ekonomimiz sözde iyiye giderken maalesef bir buçuk asırlık
geçmişe sahip Tekelin sigara bölümü de 1 milyar 720 milyon dolara
geçtiğimiz günlerde yabancı bir şirkete
satılmıştır. İhalede Tekele ait Adana, İstanbul,
Ballıca, Bitlis, Malatya ve Tokat Sigara Fabrikaları, yani millî
ekonomimizin sembolleri artık ne yazık ki yabancıların
olmuştur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; asil ve aziz
milletimizin alın teri ile cumhuriyetimizin en önemli iktisadi
kazanımlarından birisi olarak on binlerce işçinin, yüz binlerce
tütün ve üzüm üreticisinin ekmek kapısı olarak hayata geçirilen bu
dev tesislerin bir oldubitti ile yok pahasına satılmasına,
vicdan sahibi ve ülke sevdalısı hiç kimsenin tahammül göstermesi
elbette ki mümkün değildir. Siyasi iktidar, sermayeye, özellikle de
yabancı sermayeye kırmızı gül dağıtırken
milletimize ve çilekeş işçilerimize her zamanki gibi yine
sırtını dönmüştür.
Geçtiğimiz günlerde Ankara ve Adana'da haklarını
arayan işçilerimizin karşılaştığı tepki
hâlen belleklerimizdedir. Eksi 10
derecede ekmeğinin çalınmasına tepki gösteren işçilerimiz,
bölücü eylemleri demokrasi adına tebessümle seyreden siyasi iktidarın
buz gibi tokadı ile yerlerde sürüklenmiş ve biber gazları ile
âdeta hain muamelesi görmüşlerdir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu
gidiş hayra alamet değildir. Ne varsa babalar gibi
satarım." mantığı sağlıklı bir mantık
değildir. Satılan sadece makine parçası, demir
yığını ve beton binalar değildir; satılan,
milletimizin alın teridir, geleceğidir. Satılan tesislerde
çalışan işçiler ya işsiz kalmış ya da gelecek
korkusu içerisinde malum akıbetlerini büyük bir sıkıntı ve
ruh bozukluğu içerisinde beklemektedirler.
Geçtiğimiz günlerde Sayın Başbakan,
özelleştirilen tesislerdeki işçilerin hiçbir hak kaybı olmadan
başka kamu kurumlarında istihdam edilebileceğini ifade
etmiştir, ancak gerçekler aksini söylemektedir. Sadece Tekel Adana Sigara
Fabrikasında satış kaygısı yüzünden son üç yılda
işçilerin beş yüz kadarı başka illere göç etmek zorunda kalmışlar
ve ne yazık ki aile bütünlüklerini de muhafaza edememişlerdir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Adanada Tekel
Sigara Fabrikasındaki işçilerimizden bazıları gelecek
kaygısı ile 2007 yılında çıkışını
yapıp İŞKURa müracaat etmiştir. Kendilerine iki ay süreyle
800 YTL işsizlik maaşı verilmiştir. Yine bu
işçilerimizden şanslı olanlar 4/C kapsamında iki ay sonra
diğer kamu kurumlarında istihdam edilmiştir. Tekelde iken 1.000
YTL maaş alan bu işçilerimiz, ne yazık ki Sayın
Başbakanın hiçbir hak kaybı olmayacak sözünün aksine, şimdi
523 YTL maaş almaktadır. Yılda on ay
çalıştırılıp iki ay ücretsiz izin yaptırılan
işçimiz haklı olarak isyan etmektedir, haklı olarak Sayın
Başbakana ve AKP Hükûmetine güvenmemektedir.
Mevcut özlük haklarını kaybederek iş bulan
bazı işçilerimizi şanslı olarak kabul etsek bile,
diğer on binlerce vatandaşımızın durumu ne
olacaktır? Kendi tütününü ekemez hâle getirilen milyonlarca
insanımızın hâli nice olacaktır? Bu işten ekmek yiyen
on binlerce, ailesiyle yüz binlerce insanımızın AKP
İktidarı için hiç mi bir önemi yoktur?
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
geçtiğimiz pazartesi günü Adana Tekel Sigara Fabrikasını
Milliyetçi Hareket Partisi Adana teşkilatlarımız ve Adana
Milletvekilimiz Sayın Atılgan ile birlikte ziyaret ederek oradaki
işçi kardeşlerimizin sıkıntılarını,
kırgınlıklarını, isyanlarını ve
beklentilerini yakinen tespit edebilme imkânına sahip olduk.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Tankut, buyurun efendim
konuşmanızı tamamlayınız.
YILMAZ TANKUT (Devamla) - Maalesef Adana Sigara Fabrikasında
yaşanan dramı ve ileride meydana gelebilecek olan sosyal patlama ve
olayları buradan kelimelerle ifade edebilmemizin mümkün
olmadığını söylemek istiyorum, ancak buradan, aynı
ziyareti, özellikle AKP'nin Adana milletvekillerinin de yapmasını
tavsiye etmek isterim. Belki o zaman iktidar milletvekilleri olarak
yaşanan çile ve sıkıntıları bizzat yerinde görüp
Hükûmetinizi ikna edebilirsiniz diye düşünüyoruz.
Adana Tekel Sigara Fabrikasında çalışan işçilerimiz
orada, fabrikanın önünde çadır kurup gece gündüz nöbet
tutmaktadırlar. Bu dondurucu soğukta, kendilerine sunulan bir dilim
ekmeği de kaybetmemek için direnmektedirler ve işimizi kaybetmektense
canımızı vermeye hazırız demektedirler.
Buradan, bu vesile ile bir çağrıda bulunmak istiyorum:
Geliniz, AKP İktidarı olarak milletimizden özür dileyiniz, biz
kestiğimiz dalın aslında bindiğimiz dal olduğunu yeni
fark ettik deyiniz ve başta Adana Tekel Sigara Fabrikası
çalışanları olmak üzere Türk tütün üreticisinin ürünlerini
işleyen bu kardeşlerimizin ve milletimizin geleceğini satmaktan
artık vazgeçiniz diyor, hepinize saygılarımı sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tankut.
Gündem dışı üçüncü söz, Avrupa Birliği ortak
tarım politikası çerçevesinde tarım politikamız ile ilgili
söz isteyen Eskişehir Milletvekili Emin Nedim Öztürke aittir.
Sayın Öztürk, buyurun efendim. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
3.- Eskişehir Milletvekili
Emin Nedim Öztürkün, Avrupa Birliği ortak tarım politikası
çerçevesinde Türkiyenin tarım politikasına ilişkin gündem
dışı konuşması
EMİN NEDİM ÖZTÜRK (Eskişehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Avrupa Birliği ortak tarım
politikası çerçevesinde tarım politikamız hususunda gündem
dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Meclisimizin
siz değerli temsilcilerini saygıyla selamlıyorum.
Hepimizin bildiği gibi, ülkemiz nüfusunun küçümsenmeyecek bir
bölümü tarımla meşgul olmakta ve hâlen birçok teknolojik yenilikten
yoksun olarak çalışmaktadırlar. Gümrük Birliği
kapsamında yer almayan tarım sektörü, Avrupa Birliği tam
üyeliğine aday olan Türkiye açısından artık daha
farklı yaklaşılması ve tam üyelik sürecinde ABnin ortak
tarım politikasına yakınlaştırılması gereken
bir sektör konumuna gelmiştir. Türk ekonomisi ve istihdamını da
kapladığı yer göz önüne alındığında,
mevzuubahis uyum çalışmalarının hızla ve köklü
reformlarla birlikte gerçekleştirilmesi gereği açıkça ortaya
çıkmaktadır.
Aslında Türkiye, doğal zenginliklerinden dolayı
bazı ürünlerin üretiminde avantajlı bir konuma bile sahiptir.
Örneğin, pamuk, tütün, meyve, sebze gibi. Yine koyun, keçi etinde rekabet
edebilme yeteneğine sahip bir ülkeyiz fakat bu avantajı koruyabilmek
için özellikle hayvan sağlığı konusunda titiz olmak ve
şartları, koşulları iyileştirme çabası içine
girmemiz kaçınılmazdır.
Değerli milletvekilleri, tarım sektörünün
sorunlarının birikimli olduğunu varsaymak oldukça gerçekçi bir
yaklaşım olarak karşımıza çıkmaktadır.
Diğer bir ifadeyle, bugün karşılaştığımız
sorunlar çok kısa bir süre önce ortaya çıkmış
değildir. Sorunlar oldukça uzun bir süreç sonunda bugünkü sorunlar
yumağı hâlini almıştır. Ayrıca, bu sorunlara çok
kolay ve çabuk çözüm bulmak oldukça zor bir iştir. Öte yandan tarım
sektörü, yalnız kendi içinde olup bitenden değil,
dışındaki gelişmelere de duyarlı olduğundan,
çözüm arayışları olayın daha geniş bir perspektifte
incelenmesi gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır.
Temelde yatan sorunların en başına, gelişmekte
olan ülkelerin çok uzun bir süredir tarım sektörünü ihmal etmiş
olduklarını koyabiliriz. Ekonomik gelişme için, neredeyse
istisnasız, sanayileşmeye öncelik verilmiş, tarım kesimi
sanayiyle olan ilişkisine göre ya da arta kalan kaynaklarla yetinmek
durumunda kalmıştır. Ayrıca, gelişmiş ülkeler
tarım sektörlerini gelişmekte olan ülkelere karşı her zaman
aşırı bir dozla korumuşlardır. Bu yüksek
korumanın gerekçesi, Batı ülkelerinin, özellikle Batı Avrupa ve
Amerika Birleşik Devletlerinin tarım politikalarının
amaçlarını da dile getirmektedir. Tarım sektöründe zaten
azalmış nüfuslarını tutabilmek, yani göçü önleyebilmek ve
aynı nedenle tarımda çalışanlara diğer sektördeki
düzeyde gelir sağlayabilmektir.
ABnin ortak tarım politikası, yürürlüğe
girdiğinden bu yana sürekli reform baskısı altında
kalmıştır ve değişmektedir. Türkiyenin de tarım
politikası değişim göstermektedir. Avrupa Birliğinin bu
politikayla birinci sıraya koyduğu hedef, üretim ve doğrudan
gelir desteği ilişkisini ortadan kaldırmaktır. İkincisi,
bu ödemeleri çevre, gıda güvenliği, hayvan refahı, sağlık
karşılığında vermek ve üçüncüsü, büyük
işletmelere verilen doğrudan gelir desteğini kırsal
kalkınmaya aktarmak olarak karşımıza çıkmaktadır.
Dördüncüsü ise yeni bir danışmanlık sistemi kurmak.
Beşincisi, yani kırsal kalkınma önlemleri alarak üretim kalitesini,
gıda güvenliğini yükseltmek, danışma sisteminin
maliyetlerini karşılamak ve son olarak ürün piyasalarında
düzenlemeler yapmaktır.
Değerli milletvekilleri, Avrupa Birliği yolunda büyük ve
önemli adımlar atan ülkemizde tarım sektöründe de tıpkı
diğer sektörlerde olduğu gibi, hem yasal hem de uygulamalı
çalışmalar yapılmaktadır. Burada tarım kesimine
yapılan yatırımların yerini bulması adına
unutulmaması gereken en önemli husus ise yasal zeminde yapılan tüm
düzenlemelerden önce, bizzat tarım kesimindeki çalışanların
tutumu ve geleceğe yönelik davranışları olmaktadır. Bu
bağlamda gelişmeler ümit vaat edici olmakla beraber, zaman içinde
gündemi daha fazla meşgul edecek bir hâl alacağı kuşkusuzdur.
Değerli milletvekilleri, Hükûmetimizin ve
Bakanlığımızın bu konudaki hassasiyetlerine olan
inancımı bu kürsüden bir kez daha belirtiyor ve sizleri tekrar
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
vardır.
Başbakanlığın iki tezkeresi vardır,
ayrı ayrı okutuyorum:
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Binici hakkında yasama
dokunulmazlığının kaldırılıp
kaldırılmaması hususunda tanzim edilen ve TBMM
Başkanlığına gönderilen soruşturma
dosyalarının Hükûmete geri verildiğine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/334)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi: a) 5/11/2007
tarihli ve B.02.0.PPG.0.12-310-13501 sayılı yazımız.
b) Adalet Bakanlığının
12/2/2008 tarihli ve B.03.0.CİG.0.00.00.03-128.4851-2007/8775
sayılı yazısı.
Terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde suçluyu övmek suçunu
işlediği iddia olunan Şanlıurfa Milletvekili İbrahim
Binici hakkında Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü maddesi
uyarınca yasama dokunulmazlığının
kaldırılıp kaldırılmaması hususunda ilgi (a)
yazımız ile Başkanlığınıza gönderilen
soruşturma dosyasının iadesi ile ilgili Adalet
Bakanlığından alınan ilgi (b) yazı sureti ve eki
ilişikte gönderilmiştir.
Gereğini arz ederim.
Cemil
Çiçek
Devlet
Bakanı ve
Başbakan
Yardımcısı
2.- Diyarbakır Milletvekili
Aysel Tuğluk hakkında yasama dokunulmazlığının
kaldırılıp kaldırılmaması hususunda tanzim edilen
ve TBMM Başkanlığına gönderilen soruşturma
dosyalarının Hükûmete geri verildiğine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/335)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi: a) 29/11/2007
tarihli ve B.02.0.PPG.0.12-310-14733 sayılı yazımız.
b) Adalet
Bakanlığının 18/2/2008 tarihli ve
B.03.0.CİG.0.00.00.03-128.5916-2007/10301 sayılı
yazısı.
Suçu ve suçluyu övmek, terör örgütünün propagandasını
yapmak suçlarını işlediği iddia olunan Diyarbakır
Milletvekili Aysel Tuğluk hakkında Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 83 üncü maddesi uyarınca yasama
dokunulmazlığının kaldırılıp
kaldırılmaması hususunda ilgi (a) yazımız ile
Başkanlığınıza gönderilen soruşturma
dosyasının iadesi ile ilgili Adalet Bakanlığından
alınan ilgi (b) yazı sureti ve eki ilişikte gönderilmiştir.
Gereğini arz ederim.
Cemil
Çiçek
Devlet
Bakanı ve
Başbakan
Yardımcısı
BAŞKAN Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden
kurulu Karma Komisyonda bulunan dosyalar Hükûmete geri verilmiştir.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Gaziantep Milletvekili Akif
Ekici ve 21 milletvekilinin, tekstil ve hazır giyim sektöründeki
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/138)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Tekstil ve tekstil sanayicilerinin sorunlarının
araştırılarak tespit edilebilmesi, çözüm önerilerinin ve ülkemiz
tekstil politikalarının belirlenebilmesi için Anayasanın 98
inci, İçtüzüğün 104 üncü ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis
Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ederiz. 26/02/2008
1) Akif Ekici (Gaziantep)
2) Yaşar Ağyüz (Gaziantep)
3) Fevzi Topuz (Muğla)
4) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
5) Hüsnü Çöllü (Antalya)
6) Hulusi Güvel (Adana)
7) Tayfur Süner (Antalya)
8) Algan Hacaloğlu (İstanbul)
9) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
10) Ali Oksal (Mersin)
11) Bilgin
Paçarız (Edirne)
12) Tansel
Barış (Kırklareli)
13) Zekeriya
Akıncı (Ankara)
14) Fehmi Murat
Sönmez (Eskişehir)
15) Suat Binici (Samsun)
16) Oğuz
Oyan (İzmir)
17) Yılmaz
Ateş (Ankara)
18) Şahin
Mengü (Manisa)
19) Derviş
Günday (Çorum)
20) Birgen
Keleş (İstanbul)
21) Bayram Ali
Meral (İstanbul)
22) Rahmi Güner (Ordu)
Gerekçe:
Tekstil ve hazır giyim sektörü 1980'li yılların
ortalarından sonra hızlı bir yükselişe geçerek ihracatta ve
işsizliğin yüksek olduğu ülkemizde eleman istihdamında
önemli bir yere sahiptir. Günümüzde tekstil ve hazır giyim toplam
ihracatımız içerisinde % 35'lik paya sahiptir.
Bu sektör incelendiğinde, birçok alt dallardan
oluştuğu görülmektedir. Üretim bazında, pamuk lifi üretimi,
iplik üretimi, kumaş üretimi, terbiye (boya, baskı) ve
konfeksiyondur. Bununla birlikte her alandaki tekstil eğitimi
(mühendislik, tekniker, teknisyen, tasarım ve dizayn, pazarlama) yan
sanayi (kimyasal maddeler, tekstil makineleri v.b.) düşünülebilir. Bu
kadar geniş alanı kaplayan sektör, ülkemiz açısından önemli
oranda istihdam sağlamaktadır.
Ülkemizin özellikle bazı bölgelerinde tekstil ve hazır
giyim sektörü ön plana çıkmıştır. Bunlara örnek olarak,
Gaziantep, İstanbul, Bursa, Denizli, Kayseri, Tekirdağ, İzmir,
Aydın, Antalya, İçel, Manisa, Malatya, Kocaeli, Kahramanmaraş ve
Edirne verilebilir.
Ülkemiz, tekstil ve hazır giyimde teknolojisi
gelişmiş ülkeler ile hammadde, işçilik ve enerji maliyetleri
düşük olan ülkelerle rekabet edemez hale gelmiştir. Sektöre
baktığımızda tehlike sinyalleri vermektedir. Dünya Ticaret
Örgütü Ocak 2005'te kotaların kaldırılması
kararını almış fakat bu karar geçici olarak 2008
yılına ertelenmiştir. Birçok sektörde olduğu gibi Çin,
tekstil ve hazır giyimde de ön plana çıkmaktadır. En önemli
pazarlardan Avrupa ve ABD Çin mallarının istilası
altındadır. 2008 yılına geldiğimiz günlerde bu gibi
ülkelerle rekabet edebilmemiz için çok ciddi tedbirler almamız gerekir.
Yapılması gereken ise bir an önce istihdamın üzerindeki yüklerin
kaldırılarak, istihdamı özendirici önlemlere ilişkin yeni
politikalar uygulanmaya konulmalıdır.
Tekstil ve hazır giyim sektörünün dünya ülkeleri ile rekabet
edebilmesi için önündeki engellerin kaldırılması gerekir. Bunlardan
biri de yüksek enerji maliyetidir. Diğer ülkelere
baktığımızda en pahalı enerji kullandıran ülke
olduğumuz görülmektedir. Enerji maliyetleri düşürüldüğünde bu
sektörde üretim yapan sanayicilerimiz, rakipleri karşısında
rekabet edebilir hale gelecekler.
Verginin yüksek olması, SSK primlerinin üzerindeki vergi
yükünün ağır olması da maliyetleri artırmaktadır. Türk
hazır giyim ve tekstil sektörünün rekabet gücünü koruyabilmesi için SSK
primleri üzerindeki yüksek kamu maliyetlerinin OECD ortalamasına çekilmesi
zorunluluk haline gelmiştir. SSK prim yükü, OECD-AB ortalamasına yani
%26 seviyelerine indirilmelidir. Kayıt dışının önüne
geçebilmek için, fazla sayıda işçi çalıştırmayı
teşvik edecek bir sistem oluşturulmalı, yaratılan
istihdamın büyüklüğüne orantılı bir avantaj
sağlanmalıdır.
Bu vesile ile tekstil ve hazır giyim sektörüne gerekli
ilginin gösterilmesi için Yüce Meclis tarafından TBMM Araştırma
Komisyonu kurulmasını saygılarımızla arz ederiz.
2.- Muş Milletvekili M. Nuri
Yaman ve 19 milletvekilinin, Muş Ovasındaki tarımsal üretimin
araştırılarak verimliliğin sağlanması için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/139)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Muş Ovasının içinde bulunduğu durumun tespiti
ve uygulamaya konan projelerin verimliliğinin saptanması
hakkında Anayasanın 98 inci, TBMM İçtüzüğünün 104 üncü ve
105 inci maddeleri uyarınca Meclis Araştırılması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
1) M. Nuri Yaman (Muş)
2) Ahmet Türk (Mardin)
3) Selahattin
Demirtaş (Diyarbakır)
4) Fatma Kurtulan (Van)
5) Emine Ayna (Mardin)
6) Ayla Akat Ata (Batman)
7) Sebahat Tuncel (İstanbul)
8) Mehmet Nezir
Karabaş (Bitlis)
9) Bengi Yıldız (Batman)
10) Sırrı Sakık (Muş)
11) Özdal Üçer (Van)
12) Aysel Tuğluk (Diyarbakır)
13) Pervin Buldan (Iğdır)
14) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
15) Akın Birdal (Diyarbakır)
16) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
17) Hasip Kaplan (Şırnak)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Şerafettin Halis (Tunceli)
20) Osman Özçelik (Siirt)
Gerekçe:
Muş Ovası, kapladığı 819 bin
hektarlık alan ile Türkiye'nin üçüncü büyük ovası unvanına sahip
olmasına rağmen hükümetlerin ilgisizliği nedeni ile kaderi ile
baş başa bırakılmış, bu olumsuz durumdan Muş
ili de nasibini almıştır. Devlet Planlama
Teşkilatının verilerine göre Muş, sosyoekonomik
gelişmişlik açısından 81 il içerisinde son sırada,
gelir düzeyi açısından ise 80'inci sırada yer almaktadır.
Çeşitli kuruluşların yaptığı
araştırmaya göre ovanın 342 bin hektarı tarım
arazisine uygun nitelikte iken bunun ancak 61 bin hektarı tarımda
kullanılmaktadır. Nüfusunun %85'inin tarım ve
hayvancılıkla uğraştığı ilde, tarıma
uygun arazinin sadece %18'inin kullanılabilir olması Muş'un
ekonomik sorunlarını gittikçe derinleştirmekte ve il
sakinlerinin gelecek ile ilgili kaygılarını
artırmaktadır.
1998 yılında Türk ve ABD'li firmalardan oluşan
Konsorsiyum ile Devlet Su İşleri arasında, Alparslan 2
Barajı'nın yapımı için bir antlaşma
imzalanmıştır. Alparslan 2 Barajı sadece enerji
ihtiyacını değil Muş Ovasının sulama
ihtiyacını da kısmen karşılayacak, baraj sayesinde 70
bin hektarlık alan sulanabilecektir. Ancak Alparslan 2
Barajının inşasına başlanabilmesi için Alparslan 1
Barajının faaliyete geçmesi beklenmektedir. Alparslan 1
Barajı'nın teknik iş bitirmesi, yapılan plan dâhilinde 12
yılda tamamen bitirildiği hâlde, kamulaştırma
işleminin teknik iş bitirme ile uyumlu hâle getirilmemesi sonucu, bu
bedellerin sadece üçte birinin ödenebildiği durumu da düşündürücüdür.
Muş Ovasının önemli bir sorunu da ilkbahar
mevsiminde yaşanan sel baskınlarıdır. Karların
erimesiyle taşan Karasu Nehri, tarlalarda su birikintilerine sebep olmakta
ve bu sebeple de üründen istenilen verim alınamamaktadır. Bu sorunu
ortadan kaldırmak amacıyla 2006 yılında faaliyete geçirilen
"Karasu Yatak Islah Projesi" ile 119 kilometre uzunluğundaki
Karasu Nehri'nin 64 kilometreye düşürülmesi planlanmıştır.
Proje kapsamında 2006 yılında 4 kilometrelik kısmın
bitirilmesi öngörülürken, ödenek yetersizliği nedeni ile ancak 1
kilometrelik kısım tamamlanabilmiştir. Karasu Islah Projesi'nin,
Muş Ovasında yapılması planlanan tarım ve
hayvancılık projelerinin başlangıcı ve hatta
altyapısı olduğu düşünülürse, söz konusu projedeki
gecikmelerin, tarım ve hayvancılığa dayalı Muş
ekonomisindeki iyileştirmeyi daha da geciktireceği muhakkaktır.
2000 yılında uygulamaya geçirilen Yeşil Kuşak
Projesi'nin alt projelerinden biri olan Bağcılık Projesi
kapsamında Muş üzümünün üretiminde önemli artışlar
olduğu belirtilmektedir. Ancak Muş üzümü, pazarda, diğer
üzümlere kıyasla iki kat fiyatla alıcının
karşısına çıkmakta, bu durum ise üreticileri olumsuz
etkilemektedir. Mesele sadece ürün miktarını artırmak değil,
ürünün daha düşük maliyetle üretimini sağlayarak üreticinin pazar
rekabet gücünü de artırmaktır. Aksi hâlde, Muş üzümü,
dış piyasalar bir yana iç piyasada bile diğer üzümlerle rekabet
şansını yitirecektir.
Tarımsal arazilerin sulanması amacıyla 30-40
yıl önce yapılan kanalların bozularak su
sızdırdığı ve bu durumun, tarlaların veriminin
düşmesine ve dekarlarca tarımsal toprağın kaybedilmesine
sebep olduğu bilinmektedir. Gerekli önlemler
alınmadığı takdirde Muş Ovası kısa süre
içinde çoraklaşacaktır.
Yaklaşık iki yıldır Ankara Üniversitesinden
bir ekiple çalışma yapıldığı ve kurulan bir
serada lale soğanları yetiştirildiği bilinmektedir. Ancak
projenin ağır işleyen bürokrasinin yükünden
kurtarılması gerektiği önem arz etmektedir.
Ayrıca Muş ekonomisini yıllarca sırtında
taşıyan tütün ve şeker pancarının durumu da, konulan
kotalarla içler acısı hâle getirilmiştir.
Sonuç olarak; yukarıda değinilen görüşlerin
ışığı altında Muş ekonomisine önemli
katkılar sağlayacak olan Muş Ovasının içinde
bulunduğu durumun TBMM tarafından bir Meclis Araştırma
Komisyonu kurularak ayrıntılı bir şekilde incelenmesi
gerektiği inancındayız.
3.- Bitlis Milletvekili Mehmet
Nezir Karabaş ve 19 milletvekilinin, kredi kartı ve bireysel kredi
alanında yaşanan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/140)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
2007 sonu itibariyle kara listeye girenlerin sayısı
kredi kartlarından dolayı 585.060 kişi, tüketici kredilerinden
dolayı ise 101.956 kişi olmak üzere toplamda 687.016'ya ulaşmış
bulunmaktadır. Yeni bir kredi kartı kriziyle karşı
karşıya olduğumuz aşikârdır. Muhtemel sosyal ve etik
sorunların önlenmesi adına köklü çözüm ve düzenlemelerin ivedilikle
ele alınması gerektiğine inanıyoruz.
Anayasamızın 98, TBMM İçtüzüğümüzün 104 ve
105. maddeleri gereğince Araştırma Komisyonu kurularak, sorunun
araştırılmasını saygılarımızla arz
ederiz.
1) Mehmet Nezir
Karabaş (Bitlis)
2) Ahmet Türk (Mardin)
3) Selahattin
Demirtaş (Diyarbakır)
4) Fatma Kurtulan (Van)
5) Emine Ayna (Mardin)
6) Ayla Akat Ata (Batman)
7) Sebahat Tuncel (İstanbul)
8) Bengi Yıldız (Batman)
9) Sırrı
Sakık (Muş)
10) M. Nuri Yaman (Muş)
11) Özdal Üçer (Van)
12) Aysel Tuğluk (Diyarbakır)
13) Pervin Buldan (Iğdır)
14) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
15) Akın Birdal (Diyarbakır)
16) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
17) Hasip Kaplan (Şırnak)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Şerafettin Halis (Tunceli)
20) Osman Özçelik (Siirt)
Gerekçe:
Kredi kartı ilk olarak 1968 yılında
yaşamımıza girmiş ve 1980 yılında bankaların
bu piyasada yerini almasıyla vazgeçemediğimiz ekonomik araçlardan
birisi olmuştur. 1987 yılında ATM'ler ve 1991 yılında
POS terminallerinin hizmete girmesiyle kredi kartları yeni bir ivme
kazanarak ekonomik hayatımızdaki yerini iyice
pekiştirmiştir. Aslında temel işlevi "ödeme
aracı" olan ve ekonomik alanda pratiklik getirmesi amaçlanmasına
karşın toplumdaki yanlış algılamalar ve bu konudaki
bilinç eksikliği ile "borçlanma aracı" hâline
dönüştürülmüştür. Bu algı ve bilinç eksikliğinin temel
nedeni, uzun süreden beri yaşamımızda yer edinmesine
rağmen, banka ve kredi kartları konusunda yasal düzenlemelerin
zamanında yapılmaması, yapılan düzenlemelerin de
ihtiyacı karşılamaktan uzak olmasıdır. Bu durum, kart
kullanıcılarının uzunca bir süre bankaların
insafına bırakılmış olması anlamına
gelmektedir.
Kredi kartları konusunda yapılan ilk düzenleme 14 Mart
2003 tarihindeki kredi kartı borç bakiyesi 4 milyar 526 milyon YTL iken,
sorunlu kredi kartı tutarı 277 milyon YTL' dir. İkinci düzenlemenin
yapıldığı 26 Şubat 2005 tarihindeki kredi kartı
borç bakiyesi 13 milyar 524 milyon YTL iken, sorunlu kredi kartı
tutarı 716 milyon YTL olmuştur. 01 Şubat 2008 tarihine
gelindiğinde ise kredi kartı borç bakiyesi 27 milyar 279 milyon YTL
iken, sorunlu kredi kartı tutarı 1 milyar 775 milyon YTL'ye
ulaşmış olması var olan yaranın tekrar kanamaya
başladığının göstergesidir.
Palyatif çözümlerle tüketicilerin korunmasının mümkün
olmadığı yaşanan sorunlarla bir kez daha ortaya
çıkmış bulunmaktadır. Yaşantımızı
kolaylaştırmak amacıyla kuIIanımımıza sunulan
kredi kartları, bankalar için vazgeçilemeyecek ölçüde tatlı kazanç
kapısı olarak görülmektedir. Nitekim enflasyonun % 8'ler düzeyine
indiği, Merkez Bankası verilerine göre borç verme faiz
oranının %19,25 olduğu ülkemizde kredi kartlarına uygulanan
yıllık bileşik faiz oranı %78,1'i bulmaktadır.
Bankalar bu tatlı kazancı sürekli ve yaygın hâle getirmek için
çeşitli kampanya ve uygulamalarla tüketicileri tuzağa
düşürmektedir. Özellikle sayfalar dolusu ve düşük puntolarla
yazılmış sözleşmeleri birçok kullanıcı okuma
gereği duymadan imzalamakta ve bu noktada bankanın
yaptırımlarını peşinen kabullenmektedir. Bu
uygulamalar içersinde en çarpıcı olanları ise;
kaldırımlarda dağıtılan kartlar, kartlara yapılan
uzun vadeli (36 aya varan) taksitler ve "asgari ödeme
tutarı"dır. Kredi kartlarında en doğru sistemin,
harcanmış olan miktarın süresi içinde ödenmesidir. Uygulamada
ödeme kolaylığı adı altında sunulan "asgari ödeme
tutarı" ile tuzağa düşürülen kullanıcılar, yüksek
faiz oranlarıyla karşılaşmaktadırlar. Bu sayede bir
süre sonra ötelenen borçlar yüksek faiz (yıllık bileşik
oranı % 94) sarmalıyla büyüyen bir ateş topu olarak
tüketicilerin kucağında kalmaktadır.
Ülkemizde % 94 olan kredi kartı borçlarına uygulanan
yıllık bileşik faiz, Almanya'da %12 ile 17 oranları
arasında, ABD'de bankasına ve kartına göre değişmekle
birlikte % 9 ile 16 oranları arasında, İngiltere'de %15 ile 16
oranları arasında bulunuyor. Komşumuz Yunanistan'da % 9 ile 10
oranları arasında, Belçika %16 düzeyinde İtalya'da %12.68
oranında bileşik faiz uygulanıyor.
Kredi kartı faizlerinde üst sınırı belirleme
yetkisi bulunan Merkez Bankası, bu sınırı akdi faiz için
aylık % 4.93, gecikme faizi için de aylık % 5.68 olarak
belirlemiştir. Türkiye'de müşterilerine kredi kartı veren 21
bankanın 12'si akdi faizi, 13'ü de gecikme faizini üst
sınırından uygulamaktadır. Uygulamada olan faiz
oranlarının ne açıklanan ekonomik göstergelerle ne de
Türkiye'nin etik değer ve toplumsal gerçekliğiyle
uyuşmadığı ortadadır.
Yukarıda sıraladığımız gerekçelerle
sorunun çözüm noktası olacağını düşündüğümüz bir
komisyon oluşturulmasını gerekli görmekteyiz.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre bir önerisi vardır. Okutup oylarınıza
sunacağım:
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
1.- Genel Kurulun 5/3/2008
Çarşamba günkü birleşiminde çalışmaların saat 24.00e
kadar sürdürülmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 5.3.2008 Çarşamba günkü (Bugün)
toplantısında oybirliği sağlanamadığından,
TBMM İçtüzüğünün 19 uncu maddesi gereğince, Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına
sunulmasını arz ederim.
Nihat
Ergün
Kocaeli
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun 05.03.2008
Çarşamba günkü (bugün) birleşiminde çalışmaların saat
24:00e kadar sürdürülmesi.
Önerilmiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, ben de öneriyle
ilgili söz talebinde bulunuyorum.
BAŞKAN Aleyhte herhâlde değil mi?
KAMER GENÇ (Tunceli) Yok, lehte kullanacağım.
BAŞKAN AK Parti grup önerisinin lehinde, Kocaeli
Milletvekili Nihat Ergün, Tunceli Milletvekili Kamer Genç; aleyhinde,
İzmir Milletvekili Oktay Vural, İzmir Milletvekili Kemal Anadol.
Sayın Ergün, buyurun efendim. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; grup önerimizin lehinde söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlarım.
Dün çok yoğun bir mesai ile 117 sıra sayılı
kanun üzerinde görüşmeler yaptık ve sabah beş civarında bu
kanunla ilgili görüşmelere ara vermiştik. Dünkü grup önerimizde, bu
kanunun bitimine kadar -salı günü- çalışalım diye bir öneri
vardı, Genel Kurul kabul etti. Ancak dünkü çalışmalar bu kanunun
bitmesine imkân vermedi. Dolayısıyla bu sabah Meclis
Başkanımızın Başkanlığında bir
öğlen yemeğinde grup başkan vekilleriyle buluştuk. O
toplantıda muhtelif konular gündeme geldi, çalışma sistemiyle
alakalı bazı aksaklıklar. O konulardaki görüşmelerin
neticeleri de eminim en kısa zamanda Genel Kurul
çalışmalarına yansımış olacaktır.
Orada ayrıca bugünkü görüşmelerde, dünkü
aldığımız karara göre, bugün hem seçimlerin temel
hükümleriyle ilgili bir kanun tasarısını hem de klinik
şeflerinin durumuyla ilgili Sağlık Bakanlığının
bir konusunu ele alan bir arkadaşımızın kanun teklifini görüşme
vardı. Onların bitimine kadar görüşecektik. Onların da
uzunca görüşmeleri gerektiren kanunlar olması hasebiyle
arkadaşlarımızla yaptığımız
görüşmelerde, bugün belediyelerle ilgili kanunun görüşmelerine devam
edecek şekilde bir düzenleme yapmamız gerektiğini ancak bu
konuda bir Danışma Kurulu getiremediğimiz için grup önerisi
olarak getirdik. Sağ olsun diğer siyasi partiler herhangi bir grup
önerisi içerisinde bulunmadılar. Belki bizim grup önerimiz hakkında
farklı görüşler ifade edecekler, ama bizim grup önerimiz, bugün hem
dünkü yorgunluğu da dikkate alarak çalışma saatini bitimine
kadar değil saat 24.00le sınırlandırmak
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Lütfediyorsunuz!
AHMET YENİ (Samsun) Oylayacağız.
NİHAT ERGÜN (Devamla) -
hem de belediye kanunuyla ilgili,
belediyelerle ilgili kanun konusundaki çalışmaları sürdürmek ve
bitirebilirsek, tamamlayabilirsek bugün bu
çalışmalarımızı tamamlamak, yarın da diğer
gündem konularına devam etmektir. Bu nedenle çalışma saatinde
bir değişiklik yapılmıştır.
Dünkü grup önerimizdeki çalışma saati bitimine
kadardı ve iki tane kanunun bitimine kadardı. Bu iki tane kanunun
bitimine kadar olma özelliği ortadan kaldırılarak, sadece
24.00e kadar sıradaki konuları çalışmak üzere bir grup
önerisi getirmiş bulunuyoruz. Sıradaki konuları bugün
çalışacağız ve dün yarım
bıraktığımız belediyelerle ilgili kanun
tasarısını görüşmeye devam edeceğiz. Bu nedenle bir
grup önerisi verdik. Çok uzun uzun konuşmaya hacet yok. Grup önerimizin
temel özelliği budur.
Bu grup önerimize Genel Kurulun oylarıyla destek
vereceğine inanıyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ergün.
Önerinin aleyhinde, İzmir Milletvekili Oktay Vural.
Sayın Vural, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AKP Grubunun Meclis çalışma saatlerini düzenlemeyle
ilgili grup önerisi üzerinde aleyhte söz almış bulunmaktayım.
Hepinize saygılarımı arz ederim.
Tabii, dün, gündemi belirleyen ve bu konunun, özellikle büyükşehir
belediyeleri, ilçe kurulması ve belediyelerin kapatılmasıyla
ilgili kanunun çok acele olduğunu ve bitimine kadar milletvekillerinin
çalışması gerektiğini ifade eden bir grup önerisini bütün
yüce Meclis kabul etti ve biz de uyduk. Saat sabah beşi beş geçeye
kadar Milliyetçi Hareket Partisi, Genel Başkanı başta olmak
üzere, milletvekilleri, burada bu millî iradenin büyükşehir belediyeleri
ve bu kanunla ilgili görüşmelerde bulunmak üzere burada hazır
bulundu. Ancak, maalesef, grup önerisini getiren değerli AKP grup
başkan vekilleri olmak üzere, AKP Grubu bu kanunun görüşülmesini
açıkçası istemedi, tamamlanmasını istemedi.
Dolayısıyla, bugüne geldik. Ben, öncelikle, sabah saat beşe,
beşi beş geçeye kadar yörelerinin sorunlarını, dertlerini
dile getirmek için sıralarda bekleyen değerli milletvekillerimize,
başta Milliyetçi Hareket Partisi Grubu milletvekillerine teşekkür
ediyorum gerçekten. Çünkü, milletin derdi karşısında,
haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan
olmadıklarını gösterdiler. Devam edeceğiz, dile getirmeye
devam edeceğiz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Biz de
buradaydık saat altıya kadar. Bize niye teşekkür etmiyorsunuz?
OKTAY VURAL (Devamla) Evet, başta Milliyetçi Hareket
Partisi milletvekilleri
Birazdan sayın grup başkan vekilimiz herhâlde
öyle yapacaktır, bana düşmeyeceği için ifade etmedim. Burada
bulunan AKPden de sekiz on tane milletvekili vardı. Sabırla bekledik
görüşelim diye. Madem öyle diyorsunuz, gelin dedik. Olmadı, bugüne
gelindi. Bugün ne yapacağız değerli milletvekilleri?
Huzurlarınızda, aslında Meclis gündemi belirlenmiş
olmasına rağmen yine bir belirsizlik var. Gerçekten, bugün, eğer
bu grup önerisi olmasaydı, belki seçimlerle ilgili kanunu ya da
sağlıkla ilgili kanunu görüşebilir olacaktık, ama gerçekten
bundan sizin de haberiniz olmayacaktı. Böyle bir sağlıklı
çalışma zemini olması mümkün değil. Milletvekillerimiz
hangi konuda ne soruları yöneltecek, ne önergeleri verecek bilemiyorlar.
Doğrusu, bu, sağlıklı bir çalışma zemini
değil, milletvekillerine de haksızlık yapılıyor. Bu
milletvekilleri sayın bakanların istediği zaman, istedikleri
kanunu, istediği saatte çıkartma görevlisi değiller. Elbette,
yasama çalışmalarına devam ederken onların da ihtiyaçları
ve istekleri dikkate alınması lazım, ama dikkate
alınmadı. Bugün geldik.
Değerli arkadaşlarım, şimdi getirilen grup
önerisi çarşamba günü 24.00e kadar sürdürülmesi. Dün kabul ettiğimiz
öneri neydi sayın milletvekilleri? Dün, 72 sıra sayılı
Kanun Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadardı. 72
sıra sayılı Kanun Teklifi nedir? Sağlık Hizmetleri
Temel Kanunuyla ilgili husustur.
Şimdi, bugün, yine belediyelerle ilgili kanunu görüşelim
diyorlar, ama aslında bugünkü birleşimde sadece sağlıkla
ilgili bu değişiklik öngören teklif görüşülebilir. Çünkü,
yapılan grup önerisi sadece çalışma saatiyle ilgilidir, gündemi
belirleyen bir grup önerisi değildir. Dolayısıyla, böyle
olduğu zaman, bu grup önerisiyle bu belediyelerle ilgili kanunu
görüşmemiz mümkün olamayacaktır diye düşünüyoruz.
Dolayısıyla, eğer iktidar partisi bu büyükşehir
belediyeleriyle ilgili kanunu görüşmek istiyorsa bu kanunun
-açıkçası- görüşülmesini temin edecek bir gündemde tespiti
gerekmektedir.
Gündeme baktığımız zaman, birinci sırada
seçimlerin temel hükümleri, ikinci sırada da 72 sıra sayılı
Kanun Teklifi vardır. Şimdi eğer bu kanun teklifi
görüşülecekse, görüşülürse, saat 24.00e kadar biterse Meclis
çalışmalarını tatil edecek, bitirecek. Bunun
dışında bir gündeme ilişkin, büyükşehirlerle ilgili
bir kanunu gündemde görüşmemizin mümkün olmayacağını
düşünüyorum.
Gerçekten, saat on ikiye kadar, on bire kadar, gece sabah ikiye
kadar bu çalışma yöntemi sağlıklı bir yasama
çalışmasını mümkün kılmıyor açıkçası.
Milletvekillerimizin çalışma disiplinine de saygı göstermek
gerekir, onların da bir şahsiyeti vardır. Onlar da bu
bakımdan bu çalışma saatlerinin belirgin olmasını,
hangi zamanda hangi işi konuşacaklarını bilmeleri ve hangi
saate kadar Meclis çalışmalarında bulunacağını bilmeleri
gerekmektedir. Bu belirsizlik ortamı içerisinde bu yasama
çalışmalarının sağlıklı olmasını
açıkçası sürdürmemiz mümkün değil.
O bakımdan, AKP Grubunun yaptığı öneri saat
24.00e kadar sadece ve sadece seçimler ve 72 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşülmesiyle ilgilidir. Bu bakımdan bu önerinin,
zannederim, Meclisin gündemini belirleme konusunda, bu eksikliği
karşısında gruplarımızın da bir araya gelerek bu
konuyu da açıklığa kavuşturması lazım. Biz
şimdi hangi kanunu görüşeceğiz? Değerli milletvekilleri,
hangi kanunu?
ÜNAL KACIR (İstanbul) Belediyeler kanununu
görüşeceğiz.
OKTAY VURAL (Devamla) Şimdi, dün alınan
Danışma Kurulunda çarşamba günü 72 sıra sayılı
kanunun tamamlanmasına kadar diye aldı. 72 sıra sayılı
kanun gündemin ikinci sırasında. Dolayısıyla, böyle
olduğu zaman, bu büyükşehir belediyeleriyle ilgili kanunun görüşülmesinin
bu safhada mümkün olmaması gerekir diye düşünüyorum. O bakımdan
bunu yeniden değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum.
Eğer grup önerisi değiştirilirse
Gerçekten, bu
zamanı heba etmeyelim, Türkiye Büyük Millet Meclisinin zamanı,
milletvekillerimizin zamanı kısıtlıdır, belediyelerle
ilgili kanunu görüşeceksek onu temin edelim. Onu temin etmek üzere bir
grup önerisi olursa Milliyetçi Hareket Partisi olarak da bu konuda lehte ya da
aleyhte bir konuşma yapmayacağımızı da ifade etmek
istiyorum ama neyi görüşeceğimizi bilmek istiyoruz gerçekten.
Sayın Başkanın da bu doğrultuda
dağıttıkları gündemde bir ve ikinci sıradakiler ve
Danışma Kurulu kararı varken bu grup önerisiyle
açıkçası- Başkanlığın da milletvekillerine ne
görüşüleceği konusunda sarih bir açıklama yapması
gerekmektedir.
O bakımdan, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu önerinin
özellikle iktidar partisinin arzusu olan sonucu da
doğurmayacağını ve bizim de
çalışmalarımız açısından hangi kanun tasarı
ve teklifinin de görüşülebileceğini bilemediğimiz için bu
önerinin aleyhinde oy kullanacağımızı ifade ediyor,
hepinize saygılarımı arz ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Grup önerisinin lehinde, Tunceli Milletvekili Sayın Kamer
Genç.
Buyurun Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AKP Grubunun Meclisin bugün saat 24.00e kadar
çalışması konusunda getirdiği önerinin lehinde söz
aldım. Hepinize saygılar sunuyorum.
Şimdi, biliyorsunuz, AKP bir grup, Grup Başkanı
talimat veriyor, diyor ki Ey grup, bu kanunu çıkaracaksın. Ee, biz
de hepimiz öyleydik yani bir parti içindeyken grup başkanı talimat
verince mecburen talimata uyuyorduk. Ben de onun için lehine konuşuyorum.
Hatta, 24.00e kadar değil de sabah dörde kadar çalışalım.
Ben de dün saat üçe kadar buradaydım. Ama tabii, burada hep seyrediyoruz,
bütün sözleri AKPliler alıyor, bize söz hakkını vermiyorlar.
Biraz önce de yerimde izledim, AKPnin grup önerisi gelince, -iki tane-
muhalefet partisi başkan vekillerinin hemen söz istediklerini gördüm.
AKPden, baktım bir kişi istedi, dedim, hiç olmazsa biz de bu
fırsattan yararlanarak bir de biz söz alalım. Çünkü, ben, geçen hafta
Antalyada, İdareciler Derneğinin düzenlediği bir panele
katıldım, orada çok büyük miktarda, belediye başkanı arkadaşlarımız
vardı. Hakikaten, onların çığlıklarını
duydum, o çığlıklarını da kısmen burada dile
getirmemiz lazım. Şimdi, bu kanun üzerinde de hiç konuşma hakkımız
olmayınca ne olacak? O insanlar da bizden bir şey bekliyorlar.
Tabii, şimdi, değerli milletvekilleri, bu getirilen,
kapatılmak istenen belediyelerde veyahut da onların yerine
bağlanmak istenen belediyelerde büyük rantlar var. Bu rantlara bir an önce
kavuşmak lazım. Çünkü mesela, bugün, Hereke Belediyesini kapatıyorsunuz,
19 bin nüfuslu bir yer, Körfez Belediyesine bağlıyorsunuz. Ee, orada,
tabii, Hereke Belediyesinin, sizin istekleriniz doğrultusunda
yapmadığı birtakım konular var. Ne yapacaksınız?
Orada, imarda kendi istediğiniz gibi düzeltme yapacaksınız.
Ondan sonra, o rantları, kendi grubunuzun, kendi paralelinizdeki
insanların yararlanması için bunu getiriyorsunuz. Yoksa geçen gün,
vergi af yasasını getirdiniz yani belediyelerin, diyorsunuz ki 45
trilyon, 50 trilyon veyahut da bu belediyelerin borcu var diyorsunuz. Bir kalemde,
siz, Futbol Federasyonu Başkanlığına kendi istediğiniz
kişiyi tayin etmek için 45 trilyonu sildiniz yani öyle,
parasızlık marasızlık diye bir şey yok.
Şimdi, o belediye başkanlarının bir
kısmı o kadar büyük bir kin içinde ki Yahu, vallahi Sayın
Milletvekilim, bu bizim belediyeleri kapatan kişiler bizim ile, ilçeye,
beldeye geldikleri zaman biz de tu tu tu diyeceğiz, siz nasıl bizim
belediyelerimizi kapattınız, bunlar kazanılmış
haklardır. diyorlar. Yani, siz, bir yerde kurulmuş, oraya bir
medeniyeti getirmiş, kendi kaynaklarıyla o belediyeyi orada ayakta
tutmuş bir belediyeyi, tutuyorsunuz, müktesep hakları da bir tarafa
itiyorsunuz ve dolayısıyla, ne yapıyorsunuz, onu
alıyorsunuz, başka yere veriyorsunuz.
Şimdi bakın, bir belediye kurulmuş, oradaki, o
belediyedeki kişiler, kendi paralarını vermişler, oraya
ambulans almışlar, oraya belediye binasını inşa
etmişler, oraya imar planı yaparak okul yapmışlar,
çeşitli menkul ve gayrimenkulleri almışlar. Ee, siz ne
yapacaksınız bunları? Alacaksınız, başkasına
vereceksiniz. Bu, en ilkel toplumlarda olmaz. Hukukta bir müktesep hak var.
Siz, yarın getireceksiniz, A beldesinde belediye kurulurken halkın
kendi kaynaklarıyla sağladığı imkânları o halktan
alıp, getirip il özel idaresine, hatta, o belediye
başkanlarının makam arabalarını da belki kendi
partilerinizin il başkanlarına tahsis edersiniz çünkü siz kanun ve
hukuk dinlemezsiniz ki! Yaa, bakın, ben sizi çok iyi tanıyorum.
AHMET YENİ (Samsun) Var mı yani öyle bir şey!
KAMER GENÇ (Devamla) Onun için, yani,
tanıdığım için, getirdiğiniz, bakın, bu kanun
AHMET YENİ (Samsun) Bir tane örnek göster!
KAMER GENÇ (Devamla) Bu kanun, Türkiyede bir deprem
yaratmaktır. Yani, siz, üçte 1 belediyeyi kapatmakla Türkiyeyi de
Halkla
alay ediyorsunuz ya! Ya diyorsunuz ki yani o Ali Dibolar meselesi vardı
ya, hani, Ali Dibo, Ali Dibo
Çıktı Tayyip Erdoğan dedi ki Ya
işte, Ali Dibo dediniz, Ali Dibo dediniz, bak gittik, fazla oy
aldık. Yani, kendisi burada dedi. Şimdi de göreceksiniz, bu belediyeler,
kapattığınız belediyeler onlara benzemiyor, Ali Dibolara
benzemiyor çünkü adamın can damarını kesiyorsunuz, adamın
alın terini, emeğini alıyorsunuz, orada belediye hizmetlerinden
bunları mahrum ediyorsunuz, getiriyorsunuz, başka yere bağlıyorsunuz.
Arkadaşlar, yani, esas olan, çağımızda, yerel
yönetimleştirmeyi yaygınlaştırmak esas ilke değil
midir? Ondan, siz gericiliğe doğru gidiyorsunuz, çağın
gerisine gidiyorsunuz. Böyle bir zihniyet, böyle bir düşünce, yani Türkiye
Cumhuriyeti devleti kurulduğundan beri bugüne kadar
işlememiştir. Zaten, yürürlükte olan 5373 sayılı Kanunda
diyor ki: Efendim, bir yerde bir belediyeyi kapatmak isterseniz,
Danıştaya gidin, eğer hakikaten bu belediye, belediyecilik
hizmetlerini yapamaz durumda ise onu kapatabilirsiniz. Ama siz Türkiyedeki
bütün belediyelerin üçte 1ini bir kanunla kaldırırsanız
şuna benzer: Efendim, memlekette yetmiş yaşını
geçmiş herkes hastalıklıdır, hepsini katledelim, keselim.
Bu, aynı zihniyet. Ama yetmiş yaşını geçen
insanların hepsi hastalıklı değil ki, bakarsınız
yüz on yaşına kadar yaşayanlar da var. Böyle bir, yani, çok
ilkel bir mantıkla, çok çağ dışı bir mantıkla,
çağın ve insan mantığının kabul etmeyeceği
bir kanunla böyle bir düzenleme yapmak, bu millete de bir şey getirmez
size de bir şey getirmez.
Şimdi, geçen gün Danıştay bir karar verdi -sizin
bazıları çıkıp ötüyor- efendim, Danıştay ne
diyor: Din kültürü ve ahlak dersi, senin bugün okullarda verdiğin ders
Anayasanın 24üncü maddesinde öngörülen din kültürü ve ahlak dersi statüsüne
uygun değil. Bence çok yerinde bir
şey. Diyor ki: Din kültürü nedir? Çok büyük boyutlu, yani bütün dinleri
anlatan bir kültür sistemini kuracaksın. Ahlak dersi
Ahlakın ne
olduğunu, herhâlde onun dersini de verecek değiliz.
Şimdi, Türkiyede millî eğitimde okutulan din kültürü ve
ahlak dersindeki programda öngörülen ne? Efendim, tamamen Sünni ve Hanefi
mezhebine dayalı bir eğitim sistemi getiriyor. İşte
Danıştay diyor ki: Kardeşim, tamam, sen okullarda din kültürü ve
ahlak dersini ver ama Anayasanın özüne ve ruhuna uygun bir programla ver.
Yani, sen böyle, yalnız bir mezhebin propagandasına dayalı bir
sistemle bir program yapamazsın. Bence Danıştayın burada
verdiği kararı alkışlamak lazım ve bu Türkiyenin
gerçeklerine uygun bir şeydir. Eğer Millî Eğitim
Bakanlığı diye bir bakanlık varsa, Danıştayın
bu kuralını göz önünde tutarak bunu hemen, ders programını
da, din ve ahlak kültürü derslerini de buna göre yönetmesi lazım.
Birtakım insanların, daha Danıştayın verdiği
kararın mahiyetini anlamadan sırf
Danıştaya karşı duydukları tepkinin bir gereği
olarak Efendim, bunlar din dersini, Anayasayı ihlal ediyor. demek çok
cahilane, hukuk bilmezlik bir davranış ve anlayış
biçimidir.
Şimdi, değerli milletvekilleri, bakın,
milletvekilleri makine değildir. Burası el kaldırılarak
kanun
Yani, o kadar çok kanun çıkarıyorsunuz ki,
çıkardığınız kanunlar gerçekten memleketin lehine,
memleketin ihtiyaçlarına cevap verecek kanunlar değil. Bakın
uygulamalarda göreceksiniz, çoğu da suistimallere elverişli kanunlar.
Şimdi şurada bu bin yüz otuz belediyeyi kapatırken
bir araştırma da yapılabilirdi. Yani, hakikaten, bu belediyeleri
kapatmak gerekir mi? Elbette kapatılacak belediyeler olabilir. Yani, ama,
böyle bir kalemde ülkeyi bütün bir kargaşalık içine getirecek bir
düzenleme yaptığınız zaman siz ve milletvekilleri
yarın o beldelere giremezsiniz. AKPliler kime hizmet ediyor? Yarın,
sizin genel başkanlarınız, genel yönetim kurulları,
bakanlarınız sizi orada kurtarmaz sayın milletvekilleri.
AHMET YENİ (Samsun) Bizi düşünüyorsun yani!
KAMER GENÇ (Devamla) Bakın burada, vatandaş bu kürsüde
kimin buna parmak kaldırdığını görüyor, o beldeler
görüyor. Yani, bir beldenin can damarını kesiyorsunuz. Ey belde
diyorsunuz, Belediyeyi kurmuşsun, çağın, medeniyetin
hizmetlerinden yararlanıyorsun, kendi kaynaklarınla bir belediye
binasını kurmuşsun, tesisler kurmuşsun, sağlık
ocağı kurmuşsun; ben bunları senin elinden alıyorum,
başkasına veriyorum. Bu, olmaz. Bu, müktesep haklara da
aykırıdır. Kanunlar böyle hayal zihniyetiyle, bir hukukta
aranması gerektiğini
Hukukun genel ilkeleri ihlal edilmek suretiyle
kanunlar çıkarılmaz, ama bu kadar ısrarcılık da size
fayda getirmez.
Yani, milletvekillerini
Ben, bakın yani, dün işte
İstanbulda iki tane televizyon programına katıldım geldim,
burada da saat iki buçuğa kadar kaldım. Ben yirmi dört saat de
çalışırım. Ama sizi bu çalışmayla hasta ederler,
ben size söyleyeyim. Yani, yarın öbür gün
sağlığınızı da kaybettiğiniz zaman bu sizin
bakanlık keyfini de süren kişilerin size bir faydası olmaz.
Onların da elde ettikleri kaynaklardan size bir fayda gelmez. Onun için
size
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Genç, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
İSMAİL KATMERCİ (İzmir) Neyin lehinde
konuştun!
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, çok lehinde konuştum
işte. Size biraz öğüt vermek lehinde konuşmak demektir, öyle
değil mi? Onun için sizlerden bana göre, ben sizin yerinizde olsam
Arkadaş, bu kanunu çıkarmak Türkiye Cumhuriyeti devletini felaketin
içine itmek demektir. Burada, birtakım işte, Tayyip Erdoğan
ailesi Türkiyede belli kurumların başına gelmiş,
işte, TOKİnin başına gelmiş kendi
yakınları. Ne yapacak? Belde imar planlarını kendisi
yaptıracak, çünkü onama yetkileri onlarda. Dolayısıyla, ranta
çevirmedikleri birçok kamu mallarını bu vesileyle kendi istekleri
doğrultusunda imar planları yapacaklar, kendi yandaşlarına
bunları peşkeş çektirecekler. Böyle bir düzenleme bu memlekete
de size de bir fayda getirmez.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Grup önerisinin aleyhinde, İzmir Milletvekili Sayın
Kemal Anadol.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Başkan, yüce
Meclisin saygıdeğer üyeleri; ben de sözlerime başlarken, dün
gündüz ve sabah, on dört saat beş dakika aralıksız
çalışan Meclise ve özelikle Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
milletvekillerine teşekkür ederek başlıyorum. Yüce Meclise
sevgiler, saygılar sunuyorum.
Şimdi, elbette, bugün ne görüşeceğimiz biraz sonra
belli olacak, tartışacağız veya
tartışmayacağız. Benim söz alış nedenim o
değil, benim söz alış nedenim
AKP Grubunun önerisi şu:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun çarşamba günü -bugün-
birleşimindeki çalışmaların saat 24.00e kadar sürdürülmesi.
Çalışma saatleri üzerinde, arkadaşlar ısrardan
bıkmadılar, ben de artık konuşmaktan
bıkmayacağım. Bu çalışma saatleri üzerinde sadece
Meclis kürsüsünde değil -artık karar verdim- bir milletvekili olarak
Parlamento içinde, Türkiyede, uluslararası platformda ezilen
milletvekillerinin, yürütmenin tahakkümü altında hatta AKP Genel
Başkanı ve Başbakanı Recep Tayyip Erdoğanın
tahakkümü altında çalışan bu Meclisin bir milletvekili olarak
haklarını aramaya karar verdim arkadaşlar, sonuna kadar. (CHP
sıralarından alkışlar) Hatta sözlerime başlarken
şunu söyleyeyim, anlayışı sergileme bakımından:
On dört saat beş dakika çalışmış bu Meclis. Saat
beşten sonra dağılmış, en erken saat altıda
yatağa girmiş bu milletvekilleri, buraya geliyorlar. Kimse dün
akşamki gibi değil. O uykusuzluğun yan etkileri var, nabız,
tansiyon, vücudun dayanma gücü
Ben doktor değilim, doktor milletvekilleri
burada
AHMET YENİ (Samsun) Bizim tarafta böyle bir şey yok!
K. KEMAL ANADOL (Devamla) Siz Süpermensiniz, siz Süpermensiniz!
Siz Recep Tayyip Erdoğanın tayfasısınız! Size bir
şey olmaz! Size bir şey olmaz! (CHP sıralarından
alkışlar) Ama bunlar paralı asker değil. Burada oturanlar
paralı asker değil, burada oturanlar paralı asker değil.
AHMET YENİ (Samsun) Sizinkiler uyuyorsa biz ne
yapalım?
BAŞKAN Sayın Yeni, lütfen
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Vallahi biz
insanız, biz Süpermen falan değiliz!
K. KEMAL ANADOL (Devamla) Şimdi, işin şakası
yok, işin şakası yok, işin şakası yok. İç
Tüzük açık, 54üncü madde diyor ki: Resmî tatile
rastlamadığı takdirde Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu,
Salı, Çarşamba, Perşembe günleri saat 15.00ten 19.00a kadar
toplanır.
Danışma Kurulunun teklifi üzerine Genel Kurul,
toplantı hafta, gün ve saatlerini değiştirebileceği gibi,
diğer günlerde de toplantı yapılmasına karar verebilir.
Birinci fıkra genel kuraldır, ikinci fıkra istisnadır.
Ben Kıbrıs Barış Harekâtına karar veren
Parlamentonun şerefli üyelerinden bir tanesiyim. Geç saatlere kadar bu
Parlamento çalıştı. Benim 5inci dönem Parlamento
yaşamım. En güç koşullarda çalışma saatlerini ben
biliyorum ama geçen dönemden bu tarafa şu Meclisteki milletvekillerine
dayatılan çalışma saatleri, iddiayla söylüyorum, abartmadan
söylüyorum, insan haklarına aykırıdır, gayriinsani
çalışma koşulları içinde bu milletvekilleri tahakküm
altında tutulmaktadır; iddiayla söylüyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Siz boşuna uğraşıyorsunuz. Niye Tuzladaki
tersanelerdeki ölümler hakkında tahkikat komisyonları filan
kuruyorsunuz, araştırma komisyonları? Sağlık Komisyonu
ayrı gidiyor, İnsan Hakları Komisyonu ayrı gidiyor. Özel
bir komisyon kuruyoruz. Arkadaşlar, bizi burada çalıştıran,
tahakküm eden zihniyet, Tuzlada ölümlere sebep olan, iş cinayetlerine
sebep olan taşeron patron sisteminin aynı sistemidir, aynı
mantıktır, aynı mantıkla burada
çalıştırılıyor! (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar) Alay ediyor gibi Grup Başkan Vekili diyor ki
bu kürsüde: Dün saat beşe kadar çalıştınız, onu
dikkate alarak
MEHMET YÜKSEL (Denizli) Sayın Anadol, paralı asker ne
demek?
K. KEMAL ANADOL (Devamla) Benden sonra konuşursun!
MEHMET YÜKSEL (Denizli) Ben paralı asker değilim! (CHP
sıralarından Otur yerine, otur! sesleri)
K. KEMAL ANADOL (Devamla) Benden sonra konuşursun!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
MEHMET YÜKSEL (Denizli) Ben paralı asker değilim!
Kimse paralı asker değil!
K. KEMAL ANADOL (Devamla) Otur yerine! Otur yerine!
MEHMET YÜKSEL (Denizli) Ben paralı asker değilim!
İzah et, paralı asker ne demek?
BAŞKAN Sayın Yüksel
MEHMET YÜKSEL (Denizli) Ben paralı asker değilim!
K. KEMAL ANADOL (Devamla) Sen beni susturamazsın! Ben 12
Eylül zindanlarında susmadım, senden mi korkacağım! Otur
yerine!
MEHMET YÜKSEL (Denizli) Oturmuyorum!
BAŞKAN Sayın Yüksel
Sayın Anadol, lütfen.
MEHMET YÜKSEL (Denizli) Sen kimsin! Kimse bana paralı asker
diyemez! İzah et! (CHP sıralarından Otur yerine! sesleri)
BAŞKAN Sayın Yüksel, lütfen
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) El kol hareketi yapma!
K. KEMAL ANADOL (Devamla) Yerine otur! Hangi hakla sözümü
kesiyorsun! Hangi hakla!
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
K. KEMAL ANADOL (Devamla) Otur yerine!
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
MEHMET YÜKSEL (Denizli) Sözünü geri al! (CHP
sıralarından gürültüler)
K. KEMAL ANADOL (Devamla) Otur yerine! Sözümü geri meri
almıyorum! Altını çizerek tekrarlıyorum! Otur yerine! Otur!
MEHMET YÜKSEL (Denizli) Yazıklar olsun!
K. KEMAL ANADOL (Devamla) Sana yazık olsun!
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım, lütfen
müdahale eder misiniz. Konuşmacıya zorla müdahale etmenin anlamı
yok.
BAŞKAN Sayın Yüksel
(AK Parti ve CHP
sıralarından gürültüler)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen arkadaşlar
yerimize oturalım, herhangi bir husus yok arkadaşlar, lütfen! (AK
Parti ve CHP sıralarından gürültüler)
Sayın milletvekilleri, lütfen yerinize oturunuz. (AK Parti ve
CHP sıralarından gürültüler)
Sayın Yüksel, lütfen
OKTAY VURAL (İzmir) Beşi beş geçe neredeydin
Sayın Milletvekili!
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, tutanaklara bakalım. Eğer Sayın Konuşmacı
gerçekten o ifadeyi kullanmışsa düzeltme yapması gerekir.
Tutanaklara bakalım. Sözünü geriye alması gerekir. (Gürültüler)
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Sen yatağında
uyuyorken biz çalışıyorduk burada! Biz saat beş buçuğa
kadar burada çalıştık! Sen yatağında uyuyordun!
MEHMET YÜKSEL (Denizli) Konuşma! (CHP
sıralarından Sus! Otur yerine! sesleri)
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Terbiyeli ol! El kol
hareketi yapma edepsiz! Haddini bil!
MEHMET YÜKSEL (Denizli) Konuşma!
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Haddini bil! Önce adam
ol!
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan, bir ara verseniz
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen oturalım. (AK Parti ve
CHP sıralarından gürültüler)
Sayın milletvekilleri, birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 16.06
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.15
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yaşar
TÜZÜN (Bilecik), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 73üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verdiği önerge üzerindeki görüşmelere devam
edeceğiz.
Önergenin aleyhinde söz alan İzmir Milletvekili Sayın
Kemal Anadol, sözünüzü tamamlamak için size kalan sürenizi vereceğim.
Sayın Anadol, üç dakikalık bir süreniz
kalmıştı, onu ilave ediyorum.
Buyurun efendim.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Değerli
arkadaşlarım, üç dakika içinde meramımı ifade
edeceğim.
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) Altı dakika vardı.
BAŞKAN Saygıdeğer arkadaşlarım, lütfen
müdahale etmeyiniz.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) Normal bir insanın günlük
yaşamı 24 saat. Bunun 8 saati çalışmaya; 8 saati ibadet
gibi, özel yaşam gibi, özel gereksinimleri gibi özel yaşamına
aittir; 8 saati de uykuya aittir, dinlenmesi için. Bu, dünya tıp
literatüründe, çalışanlar için tespit edilen kurallarda -içimizde çok
değerli doktorlar, yöneticiler var- belli. Şimdi bunu zorluyoruz.
Bunu zorlarsak ne olur? Zorlarsak insan vücudu da zorlanabilir. Bir, iki, üç
Ama on dört saat çalışma, on beş saat çalışma, on üç
saat çalışma
Hiçbir şey yokmuş gibi gine devam.
Somut örneği burada, kara mizah örneği buradadır.
İktidar partisinin Grup Başkan Vekili dedi ki Dün saat beşe
kadar çalıştık, onu da dikkate alarak bu akşam 24.00e
kadar çalışmayı öneriyoruz. Arkadaşlar Süpermen olabilir,
ben ona bir şey demiyorum. Biz normal insanız ve her normal insan
gibi yoruluruz. Dinç zamanımız olur. Azalan verim kanunu diye bir
şey vardır, çok çalışıldığı vakit
insanın verimi düşer. Biz normal insanlar gibi düşünüyoruz ve
diyoruz ki: Bu milletvekillerinin de çalışma
koşullarını savunma hakkı vardır. Gayriinsani
koşullar içinde bu Parlamento çalıştırılıyorsa,
hele hele bir yerden gelen talimatlarla bu çalışma da
zorlanıyorsa, üretim zorlaması yapılıyorsa
Burada biz yasama
üretiyoruz, boyacı küpü
Boyamıyoruz biz, çakıl falan
taşımıyoruz. Tamamen düşünceyle ilgili, halkın
çıkarlarıyla ilgili, vicdanımızla ilgili bir
çalışma yapıyoruz. Bunu zorladığınız vakit
Hukukta -ben hukukçuyum, bunu iyi biliyorum- belirli olmayan müddetler konmaz.
Bitinceye kadar
En kısa sürede
Hukukta böyle kavramlar yoktur.
İcra emri gelir, belirli sürede ya ödersiniz ya mal beyanında
bulunursunuz, bulunmazsanız içeri girersiniz veya parayı ödersiniz.
Süreler bellidir, beş gün, yedi gün, on beş gün, altmış
gün. Yanlışlık nerede? Böyle bitinceye kadar dediğiniz
vakit, bitinceye kadar o belediyeler yasası çalışmak
zorundaydık; bir gün, iki gün, üç gün, dört gün, beş gün. Niye çalışamıyoruz?
İnsan vücudu müsaade etmiyor.
Evvela, parti farkı gözetmeksizin bu Mecliste bulunan doktor
milletvekillerini, idareci milletvekillerini göreve davet ediyorum. Hep beraber
oturalım, bunu ILO standartlarına göre, Türkiyedeki
çalışma mevzuatına göre, itfaiyecilerin, dalgıçların,
pilotların, Trafik Kanunu hükümlerini dikkate alarak,
yaptığımız iş normal mi değil mi
(CHP
sıralarından alkışlar)
ERTEKİN ÇOLAK (Artvin) Yapacağımız çok
iş var.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) Arkadaşlar, hakkımıza
sahip çıkma durumundayız. Kendi hakkını arayamayan bir
milletvekili halkın hakkını hiç arayamaz, millî iradenin
temsilcisi değildir. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Anadol, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
AHMET YENİ (Samsun) Çok çalışacağız.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) Çalışmaya
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) Çalışmaktan
zarar gelmez.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Biz tembel falan değiliz, çok
daha fazla çalışırız sizden. Gündüzün suyu mu
çıktı? Biz pavyon fedaisi falan değiliz!
ASIM AYKAN (Trabzon) Yapma ya!
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) Ayıp! Ayıp ama!
K. KEMAL ANADOL (Devamla) Konsomatris de değiliz. (CHP
sıralarından alkışlar)
ASIM AYKAN (Trabzon) Sayın Başkan, lütfen müdahale
edin. Pavyon falan
K. KEMAL ANADOL (Devamla) Gece sabaha kadar bizi
çalıştıramazsınız! Olmaz öyle şey! Biz, saat
09.00da çalışma saati başlıyor, 09.00da
başlarız, 19.00a kadar, 20.00ye kadar
çalışırız.
ASIM AYKAN (Trabzon) O cümleyi geri alın Kemal Bey.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) Ben size bir şey söylemedim. Ben
ne olmadığımı söyledim. Ben pavyon fedaisi değilim.
AHMET YENİ (Samsun) Ayıp oluyor!
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Bir daha söylüyorum: Gece kuşu
değilim. Ne olmadığımı söylüyorum kardeşim,
kimseye bir şey söylediğim yok, kimseye bir laf
attığım filan yok. Ne olmadığımı söylüyorum,
ne olmadığımı.
Dolayısıyla, saat dokuzda
başlatırsınız bu çalışmayı, ne getirirseniz
tartışırız, görüşlerimizi
On, on bir, on iki
Sırf halk izlemesin, bizim muhalefetimizi yaptığımız
sırada uykuda olsun, gece üçte, dörtte diye, çalışma saatlerini,
Türkiyede hiçbir kesimin çalışmadığı bir dönemde
Meclisi çalıştırıyorsunuz. Bunlar gayriinsani çalışma
koşullarıdır. Buna boynumuzu uzatmayacağız. Ne zaman
insani bir çalışma mesaisi olur, onun mücadelesini de sonuna kadar
vereceğiz.
Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Sayın Başkanım
BAŞKAN Gördüm Sayın Ergün.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, izninizle
NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Sayın Başkanım
BAŞKAN Gördüm, ben birkaç cümle söyleyeyim, sonra size söz
hakkı veririm.
Arkadaşlar, bugün huzurumuza gelmiş olan
Danışma Kurulu önerileri veyahut da grup önerileri yeni olan hususlar
değildir. Geçmişte de Danışma Kurulu önerileri
gelmiştir, grup önerileri gelmiştir, burada
oylanmıştır. Şunu ifade etmek istiyorum: Çalışma
şartlarını, diğer hususları, grup önerilerini, hatta
Danışma Kurulu önerilerini beğenmeyen milletvekili
arkadaşlarımız olabilir, gruplarımız olabilir.
Muhalefet de yapabilirler, eleştirebilirler de ama burada
eleştirilerin belirli bir dozda olması lazımdır.
Sayın Anadol, çok deneyimli parlamenter bir
arkadaşımız, yıllardır sorumluluklar yüklenmiş
olan bir arkadaşımız. Ama biraz önceki konuşmalar, belki
kendisinin de ifade ettiği yorgunluklar vesilesiyle olabilir. Yani kendisi
de takdir edecektir ki, o söylenen bir kısım kelimeler, burada,
kanaatim odur ki, kullanılması uygun değildir veya en
azından hoş olmamıştır, zarif
olmamıştır diye şahsen düşünüyorum.
Çalışma şartlarımızda
ağırlıklar olabilir, yorgunluklar olabilir. Ama bu bugüne mahsus
olan bir husus değildir. Dolayısıyla iktidar partisi grup
önerisi olarak getirmiş, bir kanunu geçirmek istiyor,
çalışıyor, gayret ediyor. Bunun için zaman uzayabilir. Bu
hususta her türlü eletiriler olabilir. Dün de burada her türlü eleştiri
oldu, akşam vakti yapıldı, gece sabaha kadar yapıldı.
İşte, Sayın Anadol Saat 05.05 itibarıyla
çalışıyoruz. dedi. Doğrudur bunlar, ona bir şey
demiyorum. Ama tenkitler olurken bu bir dikkat içinde, özen içinde
olmalıdır.
Ayrıca, arkadaşlarımızın birbirlerine
karşı olan fiziki hareketleri, el kol hareketleri kimseye bir fayda
getirmez. Arkadaşlar, bakınız, beş altı dönemdir
burada çalışan arkadaşlarımız var, daha fazlası
olanlar var; burada olduk. Bunların siyaseten de bir faydası yok,
kişilere davranış olarak da bir faydası yok. Onun için, bu
hususta birbirimizi ikna etmemiz, birbirimize sükûneti tavsiye etmemiz
gerekirken bu hususta birbirimizi böyle hareketli anlarda teşvik edici
olmamamız gerekir diye düşünüyorum. Tenkit olacak, muhalefet olacak,
ama bu, uygun üslup içerisinde olacak, hem iktidar açısından hem
muhalefet açısından diye düşünüyorum. Bu Meclisi
çalıştıracağız, yasalar çıkaracağız;
bazen hep beraber anlaşılacak. Onları ifade etmek istiyorum.
Biraz önce söylenen hususlar vardı. Söz atmalar, laf atmalar oluyor.
Bunlar da belirli bir şekilde tolere edilebilir, ama bunun öbür
tarafına geçerek bir grubu veya hatta burada zaman zaman icrayı
temsil eden Bakanlar Kurulu üyelerini, hatta hatta Sayın
Başbakanı eleştirilerde bir ölçünün mutlaka olması
lazım. Herkes her istediği gibi konuşamaz. Hatta milletvekili
arkadaşlarımızı, birbirimizi tenkit ederken dahi o ölçüyü
kullanmamız gerekir diye düşünüyorum. Umut ederim
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, nasihate
ihtiyacımız yok!
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
Bu hususta çalışmalarımızı itinayla
sürdüreceğimizi sizlerin dikkatine sunuyorum.
Sayın Ergün, buyurun efendim.
NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Sayın Başkan, Sayın
Anadol konuşması sırasında hem partimizi hem de grubumuzu
rencide eden...
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Hayır, hayır efendim.
NİHAT ERGÜN (Kocaeli)
yaralayıcı ifadeler
kullandı.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Başkanım, ben
kimseye bir şey söylemedim.
NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Arkadaşlarımızın
da infialine sebep oldu. Kendinin sözleri hakkında söz almak istiyorum.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Ben sataşma falan
yapmadım.
BAŞKAN Evet Sayın Ergün, size bu hususta, grubunuz
hakkında söylenen sözlerle ilgili bir açıklama yapma veya grup
önerisi getiren bir arkadaşımız olarak bu hakkı
vereceğim.
Buyurun efendim. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Sayın Ergün, üç dakikalık süre veriyorum. Herhangi bir
sataşmaya sebebiyet vermeden konuyu tamamlayalım.
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Kocaeli Milletvekili Nihat
Ergünün, İzmir Milletvekili K. Kemal Anadolun konuşmasında
partisine sataşması nedeniyle konuşması
NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulda hepimizin 67nci maddeye göre konuşması
gerekiyor. Konuşma üslubumuzun kaba ve yaralayıcı sözlerden
oluşmaması, Başkanın bu kimseyi derhâl temiz bir dille
konuşmaya davet etmesi gerekiyor; ısrar ederse kürsüden
ayrılmaya davet etmesi, bunda da ısrar ederse ve Başkan gerekli
görürse o birleşimde salondan çıkarması gibi müeyyideler var.
Bir milletvekili arkadaşımızın böyle bir pozisyona
düşmesi, böyle bir pozisyonda olması hiçbirimizin istediği
şeyler değildir. Bu kaba ve yaralayıcı sözlerin mutlaka
düzeltilmesi lazımdır. Eğer pavyon fedaisi gibi ifadeler,
paralı asker gibi ifadeler, Tuzla tersanesindeki taşeronlarla
aynı zihniyette olmak gibi ifadeler yaralayıcı ifadeler, kaba
ifadeler değilse kaba ifadeler ve yaralayıcı ifadeler ne
olabilir arkadaşlar? Herhâlde sövmek olamaz. Bu kürsüden hiçbir
milletvekilinin, şu tarafa ya da şu tarafa bakarak ağır,
içinde küfür dolu sözler edecek hâli yoktur. Bu kürsüdeki yaralayıcı
söz ne demek? Bu kürsüdeki yaralayıcı söz, buna benzer ifadeler
olabilir.
Şimdi, Kemal Bey yorgun belli ki. Kemal Beyin kendisini
pavyon fedaisi hissetmemesi için ya da paralı asker hissetmemesi için
bunları söylemesine hacet yoktu. Biz onun zaten pavyon fedaisi
olmadığını biliyoruz. Biz onun zaten paralı asker
olmadığını biliyoruz. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Öyle bir özelliklere sahip olmadığını
biliyoruz. Üstelik, tecrübesinden dolayı kendisine de saygımız
sonsuz. Ama ayrıca bunları hatırlatıyormuş gibi
görünerek buradaki çalışmaları âdeta bir pavyon fedaisinin
çalışmasına, âdeta bir paralı askerin
çalışmasına benzetmeye çalışmak kaba ve
yaralayıcı söz değilse nedir arkadaşlar? Ayıp
olmuştur. Ayıp olmuştur. AK Parti Grubu bütün milletvekilleri bu
sözlerden rencide olmuştur. Bazen sabahın beşine kadar
çalışırız. Ama Türkiye Büyük Millet Meclisinin onurlu bir
üyesi olarak çalışırız, pavyon fedailerine benzetilecek
şekilde değil. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Üç gün çalışırız, beş gün
çalışırız; işimize bakarız. Bu sözler Kemal Beye
yakışmamıştır. Parlamentonun çatısı
altında söylenecek sözler değildir. Bundan dolayı da burada veya
bir başka şekilde Kemal Beyin mutlaka bu sözlerden dolayı özür
dilemesi gerekmektedir.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Özür dilemeye niyetim yok.
NİHAT ERGÜN (Devamla) Lütfen, burada, kaba ve
yaralayıcı söz konusunda hepimiz kendimize hassasiyet gösterelim.
Buranın kaba ve yaralayıcı sözleri bu tür sözlerdir, kalkıp
dümdüz sövmek değildir. Eğer bir milletvekili burada dümdüz sövecekse
ve bunun adı kaba ve yaralayıcı söz olacaksa, o adam milletvekilliği
yapmasın zaten, öyle bir milletvekili olamaz.
Bu nedenle, buradaki konuşmaları tasvip
etmediğimizi, grubumuza dönük bu yaklaşımları
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ATİLA EMEK (Antalya) Esasına gel. Esas,
çalışma koşulları ne olacak?
NİHAT ERGÜN (Devamla) -
Parlamento çalışmalarına
dönük bu yaklaşımları
tasvip etmediğimizi ifade ediyorum, hepinize saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- Genel Kurulun 5/3/2008
Çarşamba günkü birleşiminde çalışmaların saat 24.00e
kadar sürdürülmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, bütün arkadaşlarıma teenni ve güzellikler
temenni ederek AK Parti Grup önerisini oylarınıza sunacağım:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince, sözlü soru
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım,
açıklık getirmeniz gerek. Neyi kabul ettik, ne görüşeceğiz?
Yani bakın, dünkü birleşimi kapatırken, İç Tüzükümüz diyor
ki, Sayın Başkan birleşimi kapatırken gelecek
birleşimde hangi konunun görüşüleceğini ifade eder. Biliyor
musunuz siz, hangi konuyu görüşeceğimizi?
BAŞKAN Efendim, dün kapatırken kanun tasarı ve
tekliflerini görüşmek üzere, saat 15.00te toplanmak üzere
birleşimi kapattık.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, zaten
BAŞKAN Sayın Vural, müsaade ederseniz
Şu anda yeni bir grup önerisi geldi ve bu grup önerisi
bugünkü silsilenin saat 24.00e kadar takip edilmesi gerektiğini ifade
etti ve grup önerisi Genel Kurul tarafından kabul edildi. Ben, kabul
edilen bu hususu, Genel Kurulun kararını uygulamaya
koyacağım.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım, neyi
koyuyorsunuz siz, hangisini? Dün kabul ettiğimiz bir teklif var: 72
sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşülmesine kadar diye.
Şimdi çalışma süresi saat 24.00e kadar uzatıldı.
Dolayısıyla neyin görüşüleceğini lütfen söyler misiniz?
BAŞKAN Sayın Vural, Genel Kurulun
aldığı karar gereğince kanun tasarı ve tekliflerini
sırasıyla görüşeceğiz efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır efendim, öyle bir karar
almadık. Almadık öyle bir karar ya! (Gürültüler)
Danışma Kurulu diyor ki, Danışma Kurulu
BAŞKAN - Aldık efendim. Şu anda grup önerisini
aldık.
AKİF EKİCİ (Gaziantep) Nedir bu
sıraların üstündeki dağıtılan
BAŞKAN Sayın Ekici, lütfen oturunuz.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
Danışma Kurulu önerisi: Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun
çarşamba günkü birleşiminde çalışmaların saat 24.00e
kadar sürdürülmesi
BAŞKAN Evet.
OKTAY VURAL (İzmir) Dünkü karar 72 sıra
sayılı Kanun Teklifi diyor.
BAŞKAN Sayın Vural, bakınız,
alınmış olan bu kararı Başkanlığın
ifade ettiği yorumlaması şudur: Kanun teklif ve
tasarıları sırasıyla görüşeceğiz, bu kadar.
NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Genel usul o.
OKTAY VURAL (İzmir) Nasıl? Böyle bir teklifi siz grup
önerisi olarak değiştiremezsiniz. Genel Kurul kabul etti bunu, böyle
bir şey olur mu efendim? Yani
BAŞKAN Basılı gündemdeki sırayla
çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Alınan karar gereğince, sözlü soru önergelerini
görüşmüyor
OKTAY VURAL (İzmir) Nasıl böyle bir şey
yapabilirsiniz? Böyle bir şey olur mu?
BAŞKAN -
ve gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına
geçiyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) Neyi görüştüğünüzü siz bile
bilmiyorsunuz Sayın Başkan.
BAŞKAN 1inci sırada yer alan Seçimlerin Temel
Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Seçimlerin Temel Hükümleri ve
Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu
(1/498) (S. Sayısı: 110)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
OKTAY VURAL (İzmir) Hükûmet?
BAŞKAN - 2nci sırada yer alan, Trabzon Milletvekili
Cevdet Erdöl ve Adana Milletvekili Necdet Ünüvarın
OKTAY VURAL (İzmir) Hükûmet nerede Sayın
Başkanım?
Sayın Başkanım
BAŞKAN Efendim?
OKTAY VURAL (İzmir) Hükümet de yok burada.
BAŞKAN Komisyon olmayınca yetiyor Sayın Vural.
Ertelenmiştir.
OKTAY VURAL (İzmir) Hükümeti niye sormuyorsun? Hükûmet
otursun o zaman.
BAŞKAN Komisyon olmayınca hükûmeti aramıyoruz
efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Hükûmet otursun. Gelecek birleşime
kadar olur. Öyle bir şey olur mu?
BAŞKAN Yıllardır yapılan uygulama budur
Sayın Vural, lütfen.
2nci sırada yer alan, Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve
Adana Milletvekili Necdet Ünüvarın Sağlık Hizmetleri Temel
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
2.- Trabzon Milletvekili Cevdet
Erdöl ve Adana Milletvekili Necdet Ünüvarın; Sağlık Hizmetleri
Temel Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonu Raporu (2/65) (S. Sayısı: 72)
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
BAŞKAN 3üncü sırada yer alan Büyükşehir
Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
yaptığınız uygulamayla ilgili usul
tartışması açmak istiyorum.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Yanlış oluyor efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Yanlış yapıyorsunuz.
BAŞKAN Yanlış yapmıyorum Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Yanlış yapıyorsunuz.
BAŞKAN Hayır.
OKTAY VURAL (İzmir) Evet, yanlış
yapıyorsunuz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, Grup
Başkan Vekili olarak söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın Vural, lütfen yerinize oturunuz.
OKTAY VURAL (İzmir) Usulünüz yanlıştır.
BAŞKAN Hayır.
Benim tutumum hakkında söz istiyorsanız usul
tartışması açarım, lütfen.
OKTAY VURAL (İzmir) Usulünüz yanlıştır.
BAŞKAN Sayın Grup Başkanvekilleri, ikinizin
birden ayağa kalkmasına gerek yok efendim. Oturduğunuz yerden bu
hususlar olabilir.
Eğer usul hakkında tartışma istiyorsanız
usulüm hakkında tartışma açarım.
OKTAY VURAL (İzmir) Açın.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Yanlış yapıyorsunuz
Sayın Başkanım; açın.
BAŞKAN Arkadaşlar, ben burada İç Tüzükün
hükümlerine göre yorumluyorum. Tutumum hakkında söz isteyebilirsiniz, ama
bu, yanlışlık olduğu anlamına gelmez.
OKTAY VURAL (İzmir) Dün yaptığınız da
İç Tüzüke uygun bir hareket değildi.
BAŞKAN Ha, tutumum hakkında söz istiyorsanız...
OKTAY VURAL (İzmir) Tutumunuz hakkında söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın Vural, lütfen efendim
Tutumum hakkında söz istiyorsanız ben size söz veririm.
OKTAY VURAL (İzmir) Bal gibi yanlışlık var
hem de keyfîlik.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, söz
verecek misiniz?
BAŞKAN Evet, söz istiyorsunuz
Sayın Şandır, herhâlde aleyhte söz istiyorsunuz?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Evet efendim.
BAŞKAN Buyurun efendim.
IX.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Kabul edilen bir siyasi parti
grubu önerisiyle Genel Kurulda görüşülecek konu belirlenmişken bir
başka konunun görüşülmesinin mümkün olamayacağı
gerekçesiyle oturum başkanının tutumu hakkında
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, bugün
grup önerisi olarak iktidar partisinin getirdiği öneri bugünkü
çalışmaların saat 2400e kadar devam etmesinin karar altına
alınmasını isteyen bir öneri. Bunu Genel Kurulumuz oyladı
ve kabul etti; tamam, bunu kabul ediyoruz ancak bu haftanın gündemini
Sayın Başkanım, meselemiz sizinle. Lütfen efendim
BAŞKAN Buyurun efendim.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Siz Genel Kurula hitap edin efendim.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Ama yani kararı Sayın
Başkan vereceği için, dinlemesini istiyorum.
BAŞKAN Evet, buyurun.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Biz vereceğiz efendim,
oylayacağız.
MUHARREM VARLI (Adana) Siz niye karışıyorsunuz?
BAŞKAN Arkadaşlar, karşılıklı
konuşmayalım. Lütfen Sayın Hatibi dinleyelim. Bakınız,
bir grup başkan vekili konuşuyor. Lütfen
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Efendim, hadise şu:
Şimdi, değerli arkadaşlar, müsaade ederseniz bir şeye
katkı vermek istiyoruz. Bakın, tabii bu sonuç, hep beraber
mutabık kaldığımız yaşanan bir hadisenin sonucu,
dünkü yorgunluğun sonucu. Bunun doğru olmadığını,
bundan ders alarak bundan sonra özen gösterilmesi gerektiğini de bir ders
olarak, bir sonuç olarak çıkartmamız gerektiğini müsaadenizle
ifade etmek istiyorum.
Efendim, itiraz ettiğimiz husus şudur: Türkiye Büyük
Millet Meclisinin Genel Kurulunun çalışma gündemini dün yine iktidar
partisinin verdiği grup önerisiyle belirledik. O öneride çok açık,
net olarak deniliyor ki: Çarşamba günkü birleşimde 72 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar
Bugün ne yaptık? Bu tamamlanma ifadesini çıkarttık,
saat 24.00e kadar dedik.
Şimdi, bugün getirilen grup önerisinde eksik olan husus:
Bugün neyin görüşüleceğinin, yani dünkü kararın yerine neyin
ikame edileceğinin ifade edilmesi gerekir. Eksik olan husus bu. Bunu
söylüyoruz. Yoksa, bir akıl yarışında, laf
yarışında değiliz. İç Tüzüke göre
çalışacaksak, sayın grup yöneticilerinin, bugün, dünkü
kararlarını ortadan kaldıran bir karar getirmeleri gerekirdi.
Yanlış olmuştur. Bunu size hatırlatmaya
çalışıyoruz. Arzımız budur.
Bugün, şu anda Danışma Kurulu dünkü alınan
kararı uygulamak mecburiyetindedir. O da 72 sıra sayılı
kanunu görüşmek ama saat 24.00e kadar görüşmek durumundayız.
İç Tüzüke göre uygulama böyle olmak durumundadır. Bunu arz ediyoruz,
bunun düzeltilmesini teklif ediyoruz.
Teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Şandır.
Evet, tutumum hakkında başka söz talebi yok.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, ben aleyhinde
istiyorum.
BAŞKAN Hayır, yok dedim, yeni istediniz efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sormadınız ki, söz isteyen var
mı diye soracaksınız.
BAŞKAN Evet, yok dedikten sonra istediniz Sayın
Genç. Tartışmayalım tekrar.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sormadınız ki Sayın
Başkan. Söz isteyen var mı diyeceksiniz? Başka
olmadığına göre
BAŞKAN Efendim?
KAMER GENÇ (Tunceli) Söz isteyen var mı, yok mu diye
sormadınız.
BAŞKAN Hayır, teklif ettiniz mi siz buraya?
Tartışmaya açtım ben, teklifte bulundunuz mu?
KAMER GENÇ (Tunceli) Şimdi istiyorum. Tutumunuz
hakkında söz istiyorum.
BAŞKAN Hayır.
KAMER GENÇ (Tunceli) Beyefendi, burası orada istediğin
gibi hareket edecek bir makam değil. Mademki usul
tartışmasını açtın, lehte, aleyhte iki kişiye söz
vereceksin. Soracaksın.
BAŞKAN İstenirse lehte, aleyhte iki kişiye söz
vereceğim.
KAMER GENÇ (Tunceli) İstiyorum. Allah Allah
BAŞKAN Bundan sonra, Sayın Genç
KAMER GENÇ (Tunceli) Yani, bir söz vardır: İsteyenin
bir yüzü, vermeyenin iki yüzü
Hiç olmazsa onu da hatırlayın
canım.
BAŞKAN Sayın Genç, bundan sonra söz talebinde
bulunursanız, konuşmalar sırasında sözünüzü lütfen önceden
belirtiniz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Neyse, ben şimdi istiyorum.
BAŞKAN Evet, gel bakalım. Bu defalık olsun,
buyurun. (CHP sıralarından gürültüler)
ATİLA EMEK (Antalya) Sayın Başkan, yorgunluk
belli oluyor.
ŞAHİN MENGÜ (Manisa) - Sayın Başkan,
yorgunluktan ne yaptığınızı bilmiyorsunuz
BAŞKAN Başkan yorgun değil efendim.
Konuşmasını yapacak olan kişiler tartışma
sırasında söz talebinde bulunurlar. Sayın Genç bu defalık
gecikti, bir dahakinde gecikmez!
Buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Değerli milletvekilleri, şu
Meclis Başkanlık Divanında oturan Meclis
Başkanlarının İç Tüzükü iyi uygulamaları lazım.
Şimdi, AKPnin bir huyu var, biliyorsunuz.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) AK Parti diyeceksin.
KAMER GENÇ (Devamlai) Neyse ya
Sen AK Parti hâline gelin de ben
AK Parti derim ama daha AKPsiniz, daha parti hâline gelmediniz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Şimdi, burada oturan kişiler, evvela, yani, Meclis
Başkan Vekillerimiz evvela diyecek
İç Tüzükte böyle. Söz, ya
yazılı istenir veyahut da sözlü istenir. Yazılı isteme
imkânımızı AKPnin davranışları maalesef
imkânsız hâle koymuş. Niye? Çünkü bütün yasa tasarıları
üzerinde gidiyorlar kişisel söz alıyorlar, biz burada ben mesela-
söz istediğim zaman, hemen Tamam efendim sırada 2 kişi var,
sana üçüncü sıra diyorlar. Şimdi, biz de sizin bu oyununuzu bozmak
için söz istemiyoruz, ama burada oturan Başkan Vekilinin şey ederken
Söz isteyen var mı arkadaş? diye sorması lazım. Eğer
madde üzerinde yeteri kadar veyahut da konu hakkında yeteri kadar söz
isteği yoksa, burada yazılı gelmemişse Arkadaşlar,
başka söz isteyen var mı? diye hitap etmesi lazım. O zaman
yoksa, tamam. Ama Söz isteyen yok. E sen sordun mu ki ben istemedim
kardeşim! Yani önce o kürsünün kendine göre durumu var.
Şimdi, AKP grup başkan vekilleri biraz eğitim
görmesi lazım. Neden eğitim görmesi lazım?
BAŞKAN Sayın Genç, lütfen tartışmaya
sebebiyet verecek konuşmalara gelmeyelim.
KAMER GENÇ (Devamla) Tamam efendim. Bugün bir öneri
BAŞKAN AKP grup başkan vekillerinin eğitim
alıp almayacağına siz karar veremezsiniz. Lütfen
KAMER GENÇ (Devamla) Ama yani getirdikleri öneri
yanlış.
BAŞKAN Ha, önerinin şeyinde söyleyin.
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, AKPye ben bir laf söylüyorsam
onlar savunsun. Sabahtan beri kendi kendinize Meclis Başkanlık
makamında tutuyorsunuz millete öğüt veriyorsunuz. Bu size düşmez
ki, yani buradaki grup başkan vekillerinin Başkanlığa
yönelik olarak yaptıkları tenkitlere siz cevap verebilirsiniz ama
gruplara yönelik olarak, Hükûmete yönelik olarak yaptıkları tenkite
siz Hükûmetin sözcüsü de değilsiniz, vekili de değilsiniz, grubun
temsilcisi de değilsiniz, vekili de değilsiniz- bunlara siz cevap
veremezsiniz. Orada lütfen
O makam tarafsız bir makamdır.
Tarafsız makam olmak demek, bütün gruplara, bütün parlamenterlere
karşı tarafsız olmak demektir.
Bunları
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) Sen hiç tarafsız
oldun mu?
KAMER GENÇ (Devamla) Ben çok güzel tarafsız oldum, size de
iyi dersler verdim bakın.
BAŞKAN Tartışmayalım lütfen.
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, ya
tartışırız bunları da
BAŞKAN Hayır, size söz atmasınlar diyorum yani.
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, bakın, getirdikleri konu,
diyorlar ki: Bugünkü çalışma süresi 24.00e kadar
uzatılmıştır. Tamam, 24.00e kadar uzatırız. Ama
şimdi, dün kabul edilen gündemde diyor ki: 5/3/2008 Çarşamba günü
birleşimin 72 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmesinin tamamlanmasına kadar
Bunun anlamı şudur:
24.00e kadar çalışırız ama 72 sıra sayıdaki
kanunu siz burada Hükûmet olmadı mı bugünkü mesai bitmiş
demektir. Bunun anlamı budur. Ha, grup önerisinde Efendim, saat 24.00e
kadar çalışacağız. Ama bu gündemdeki 72 sıra
sayılı Kanun Teklifi görüşmesi tamamlanıncaya kadar
ibaresi de gündemden çıkarılmıştır. deseydi o zaman
dediğiniz doğruydu. Ama siz şimdi diyorsunuz ki, bugünkü, yani
iki tane zıt hüküm var. Diyorsunuz ki: Bugünkü mesaimiz 24.00e kadar
bitecek ama bu mesaide de 72 sıra sayılı kanunun müzakeresini
tamamlayıncaya kadar çalışacağız. Yani, işte
tenakuz burada oluyor.
Meclis Başkan Vekili arkadaşımız da şimdi
diyor ki: Hükûmet yok
Bir de ona da
Şimdi orada da iyi ifade
Komisyon? diyor Ertelenmiştir. Yahu kardeşim, Komisyon yoktur.
Ertelenmiştir. de. Yani, şimdi ondan sonra bu millet
Yani bunlar
hepsi düzeltilmesi gereken şeylerdir. Başkan Vekili arkadaşlarımızın
Meclisi çok açık, net, anlaşılabilir ibareler ve ifadelerle
ifade etmesi
Komisyon? Ertelenmiştir. Ne demek ertelenmiştir?
Kabul edenler
Kabul edilmiştir. Yahu Kabul edenler
diyeceksin,
Kabul etmeyenler
diyeceksin, ondan sonra
Bunların hepsinin burada
telaffuz edilmesi lazım, tutanaklara geçilmesi lazım. Bunun için yani
burada önemli olan, bu çatı altında Meclisin en adil, en hakkaniyet
ölçüleri içinde yönetilmesi. Ondan sonra, Meclis Başkan Vekilliği
veya Başkanlık makamında oturan
arkadaşlarımızın o görevini hakkaniyetle yapması
lazım.
Şimdi, şu panolar niye var biliyor musunuz
arkadaşlar? Bu panolar yoklamalar yapıldığı zaman,
oylamalar yapıldığı zaman, orada bir düğme var, o
düğmeye bastığınız zaman oraya da bütün bilgileri
veriyor, katılan milletvekili sayılarını.
ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay) Siz uyguluyor muydunuz?
KAMER GENÇ (Devamla) Tabii, ben onu uyguluyordum. Ben,
uyguluyordum arkadaşlar.
Şimdi, sizin başkan vekillerinizin geçen dönemden gelen
bir huyları var, şimdi bunları uygulamıyorlar. Niye? Karar
yeter sayısı isteniyor değil mi? Karar yeter
sayısını makineyle yapacaksınız, o panoya sonucunu
aktaracaksınız. O panoda, Mecliste, farz edelim ki karar yeter
sayısı 139 kişi olabilir ama eğer 184 kişi oy
kullanmamışsa Mecliste o gün toplantı yeter sayısı
yoktur.
Bakın, biz, geçmişte bu konularda, özellikle
uluslararası anlaşmaların çoğunda karar yeter
sayısı var, toplantı yeter sayısı
olmadığı için o gün Meclisi tatil etmişiz. Yani bu Meclisi
lütfen usulüne göre yönetin. Yani ben ne bileyim kardeşim Meclis Başkanlığı
makamında oturan arkadaşımızın o gün doğru
teşhis koyduğunu! Niye bu panoları yapmışız? O
zaman düğmeye basacaksın, oylama sonucunu panoya aktaracaksın.
Bundan niye çekiniyorsunuz, neyi gizliyorsunuz, kimden gizliyorsunuz? Kaç defa
bunu söyledim, yerimden de söyledim: Bunları yapın, yapılmak
zorundadır. Bunları arkadaşlarımız da muhalefet de
zorlamalıdır, iktidar da zorlamalıdır. Niye
zorlamıyorlar? Ben anlamıyorum.
Ya, şimdi bunlara o kadar para verilmiş. Bunlar niye...
İşte, tak, her şeyi gösteriyor orada. Niye gizliyorsunuz? Bunun
gizlenmemesi lazım. Yani karar yeter sayısını bulmak
şart değil -önemli ama- öte tarafta toplantı yeter
sayısının olması lazım.
Dolayısıyla, arkadaşlarımızın, her
şeyi, bu Meclisi usulüne göre yönetmeleri lazım, hataları
yapmamaları lazım. Yani, iktidar partisine yaranmak için de Meclis
başkan vekillerinin hiç de bir ihtiyaçları yok yani bana göre. Çünkü
o makam çok yüce bir makamdır. Ben orada -inanmanızı istiyorum-
o makamda oturduğum zaman, kendimi Tanrının
karşısında hesap verir bir durumda hissediyorum diye, öyle bir
ölçülülük, o ölçülülük içinde orayı yönetiyordum. Ama o sırada
birtakım partilerin çok art niyetli davranışları
vardı. Tabii ki o art niyetli davranışlar karşısında
da art niyetli davranışların başarıya
ulaşmaması için gerekli hassasiyeti, titizliği gösteriyorduk.
Onun için
Ama bugün, maalesef, bu kürsüde oturan bazı
arkadaşlarımız, işte, ille AKPnin doğrultusunda
hareket etmek durumunda kalıyorlar. Bunlar sizlere bir şey getirmez
arkadaşlar. Zaten, AKPnin 340 milletvekili var. 340 milletvekilinin bu
çoğunluğu sağladığı ağır bir tahakküm
karşısında milletvekili hakkının da korunması
lazım.
ASIM AYKAN (Trabzon) Tahakküm ne demek?
KAMER GENÇ (Devamla) - Sonra, yani bakın, Meclis
zabıtlarını bir inceleyin. Hiçbir zaman iktidar partisi
milletvekilleri konuşmaz. Ne konuşuyorsun kardeşim! Senin
icraatın
(AK Parti sıralarından gülüşmeler)
Ya, gülünecek bir şey yok. Siz burada, yalancı hatipler
gibi çıkıp, olmayan icraatlarınızdan bahsediyorsunuz. Ya,
millete ne verdiniz kardeşim? Köylü ağlıyor, tarımdaki
vatandaş ağlıyor; ondan sonra, işsizlerin sayısı,
üniversiteyi bitirmiş insanlarımız işsiz; ondan sonra,
memlekette soygunlar alabildiğine yürüyor, devlet denetimden
uzaklaştırılıyor. Ee, ondan sonra, siz
çıkıyorsunuz, burada yalancı propagandalar yapıyorsunuz.
Ya, millet de diyor ki: Allah Allah! Bu Parlamentodaki insanları, biz
bunları seçtik, Meclise gönderdik ki yalan mı söylesinler. (AK Parti
sıralarından gürültüler)
ASIM AYKAN (Trabzon) Sayın Başkan, ne ilgisi var?
Hangi konuda konuşuyor?
KAMER GENÇ (Devamla) Bunlar niye böyle bizim
karşımıza çıkıp da her türlü yalan dolan şeyleri
söylüyorlar. Hâlbuki Parlamento kürsüsü çok mükemmel bir kürsüdür.
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) Size bakınca bunu söylüyorlar!
KAMER GENÇ (Devamla) Bu kürsüde yalan söylenmemesi lazım,
halkın kandırılmaması lazım.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, lütfen şu hatibi bir uyarın. Hakaret ediyor, sözünü geri
alsın.
BAŞKAN Sayın Genç, kim yalan söylüyor bu kürsüden?
Milletvekilleri mi yalan söylüyor, onu mu demek istiyorsunuz? Böyle ifade olur
mu yani?
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, Sayın Başkan, şimdi
size bu iş düşmez. Bakın, burada
BAŞKAN Olmaz!
KAMER GENÇ (Devamla) Başta, Hükûmetin bazı
bakanları burada çıkıp yalan söylüyor.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Sayın
Başkan, kendinde değil bu adam, ne söylediğini bilmiyor.
BAŞKAN Olmaz böyle bir şey!
KAMER GENÇ (Devamla) Ben şimdi söyleyeyim mi, nereden ne
yalan söylediklerini söyleyeyim mi şimdi? İsterseniz söyleyeyim
hangi
Yani, şimdi, burada, bu kürsünün dili olsa
O yalanları
söyleyenleri bir daha bu kürsüde barındırmaz ama. Neyse
Bu kürsünün
de dili yok. Onun için
Şimdi, yani, niye, siz, eğer, söylediğim
sözler doğruysa, üzerinize niye alıyorsunuz? Demek ki
LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) Yalan konuşuyorsun!
KAMER GENÇ (Devamla) Yalanı siz konuşuyorsunuz.
Gerçekleri söylediğimiz zaman da siz bunlardan çekiniyorsunuz.
LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) Belgen var mı?
KAMER GENÇ (Devamla) Yahu, ben sizin bakanlarınızın
burada ne kadar gerçek dışı konuştuklarını
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) Ne dediğini sen bilmiyorsun.
Bilmiyorsun kendini. Konuşmayı öğren!
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, Tayyip Erdoğanın,
şunun bunun burada ne kadar gerçek dışı konuştuklarını,
hepsini bilen insanlarım. Çıkıp da, öyle laflar söyleniyor ki,
ben hayret ediyorum yahu! Öyle gaflar yapılıyor ki
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) Aynen senin gibi!
KAMER GENÇ (Devamla) Siz, tabii, basını kendi lehinize
tavlamışsınız diye
Tayyip Erdoğanın
yaptıkları gafları şimdiye kadar hiçbir başbakan
yapmamıştır. Geçmişte Tansu Çiller bir ilin, vilayetin
ismini yanlış söyledi diye günlerce vay efendim şu gaf
yapıldı diye
Hâlbuki o kadar
LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) Takılmışsın
Çillerin peşine
KAMER GENÇ (Devamla) Yani, bugünkü şeyler
O kadar gaflar
yapılıyor ki
Ama, basında, tabii, bunlar yer almayınca,
efendim, gidiyorsunuz, bugün
ASIM AYKAN (Trabzon) Sayın Başkan, usul
tartışmasıyla ne ilgisi var?
KAMER GENÇ (Devamla) Usul tartışması bu.
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) Sen kendine bak!
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, bakın
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) - Tayyip Erdoğan milletin
sevgilisi. Abdestle ağzına al adını.
KAMER GENÇ (Devamla) Bir defa, insanların
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Konuşmanızı tamamlayınız
Sayın Genç.
Buyurun.
KAMER GENÇ (Devamla) Bugün, bu memlekette, bakın, çok
önemli bir olay var: Şimdi, Türk Silahlı Kuvvetleri sınır
dışı bir harekât yaptı. Sınır dışı
harekât yaptıktan sonra, oradan sekiz günden sonra Türk ordusu çekildi.
Şimdi, Amerikanın, orada, Bushun bir konuşması var.
Amerikan Savunma Bakanı geldi. Şimdi, burada siyasi
(AK Parti
sıralarından gürültüler)
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Sayın Başkan, usulle
ne alakası var?
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, bunlar çok önemli, hayati
şeyler.
BAŞKAN Sayın Genç, bunun gündemle ne ilişkisi
var?
KAMER GENÇ (Devamla) Bunların siyasi muhatabı,
yabancıların siyasi muhatabı Hükûmettir. Hükûmet burada
çıkıp bunun sorumluluğunu üzerine alması gerekirken
susuyor. Ondan sonra silahlı kuvvetleri hedef alıp söylüyor. Yani,
Türk Silahlı Kuvvetlerini yıpratmak kimseye bir değer
kazandırmıyor. (AK Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Genç, gündeme gelin lütfen.
KAMER GENÇ (Devamla) Ama sizin iktidarınızın tek
hedefi bütün sorumlulukları getirip silahlı kuvvetlerin üzerine
yıkıp, o silahlı kuvvetleri halkın gözünde küçültmeye
çalışıyorsunuz.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Boşa konuşuyorsun,
boşa!
İSMAİL BİLEN (Manisa) Ne konuştuğunun
farkında mısın sen?
KAMER GENÇ (Devamla) Eğer bunun sorumluluğuna
katlanamıyorsanız, iktidar sorumluluğuna
katlanmıyorsanız lütfen iktidarı terk edin efendim.
İSMAİL BİLEN (Manisa) Hangi konuda söz
aldığını hatırlıyor musun sen?
KAMER GENÇ (Devamla) Ben uygulamanızın
yanlış olduğunu söylüyorum, aleyhindeyim.
Saygılar sunuyorum.
AHMET YENİ (Samsun) Kimse inanmıyor sana be!
İSMAİL BİLEN (Manisa) Komik adamsın sen,
komik!
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, bu
konuda başka bir söz talebi var mı efendim? Aleyhte konuşuldu,
lehte yok.
Saygıdeğer milletvekilleri, bugün AK Parti grup
önerisinin kabul edilmesiyle dün belirtilen bugünkü gündem
değişmiştir. Basılı gündemin uygulamasına
geçilmesi zarureti doğmuştur ve biraz önce ifade ettim, iki komisyonu
aradım, o iki komisyon yoktu. Dolayısıyla, o kanun tasarı
ve tekliflerini görüşmedik, geçtik, erteledik zorunlu olarak.
Şimdi, 3üncü sırada yer alan Büyükşehir Belediyesi
Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Büyükşehir Belediyesi
Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/529) (S.
Sayısı:117) (x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet burada.
Geçen birleşimde çerçeve 3üncü maddeye bağlı
dördüncü fıkra üzerinde konuşmalar ve soru-cevap işlemi
tamamlanmıştır. Şimdi önerge işlemi
yapacağız.
Altı tane önerge vardır, geliş sıralarına
göre okutup aykırılık durumlarına göre işleme
alacağım.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
117 sıra sayılı kanun tasarısının
çerçeve üçüncü maddesinin dördüncü fıkrası ile düzenlenen 2972
sayılı yasanın dördüncü maddesinde geçen
sınırları ibaresinin madde metninden çıkarılarak
mücavir alanı ibaresinin madde metnine eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ramazan
Başak
Şanlıurfa
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
117 sıra sayılı kanun tasarısının
çerçeve üçüncü maddesinin dördüncü fıkrası ile düzenlenen 2972
sayılı yasanın dördüncü maddesinde geçen çevresi ibaresinin
madde metninden çıkartılarak bölgesi ibaresinin madde metnine
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Veysi
Kaynak
Kahramanmaraş
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117 sayılı tasarının 3.
maddesinin 4. fıkrasında (2972 sayılı yasanın 4.
maddesinde yapılan düzenleme) orman köyleri de kelimelerinden sonra
gelmek üzere dahil kelimesinin çıkarılıp yerine hariç
kelimesinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.
Necati Özensoy Rıdvan Yalçın Cemalettin Uslu
Bursa Ordu Edirne
Beytullah Asil Mustafa Kemal Cengiz Recep Taner
Eskişehir Çanakkale Aydın
Nevzat
Korkmaz
Isparta
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117 sıra sayılı
tasarının 3. maddesinin 4. fıkrasıyla
değiştirilen madde 4de yer alan
orman köyleri de dahil olmak
üzere
ifadesinin
köyler de dahil olmak üzere
şeklinde değiştirilmesini
arz ederiz.
Alim
Işık Hakan
Coşkun Yılmaz
Tankut
Kütahya Osmaniye Adana
Akif
Akkuş M.
Akif Paksoy S. Nevzat
Korkmaz
Mersin Kahramanmaraş Isparta
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Büyükşehir Belediyesi Sınırları
İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 3. maddesinin 4. fıkrasının
Büyükşehir Belediye Başkanının seçiminde seçim çevresi,
Büyükşehir Belediye sınırları içinde bulunan olmak üzere
Büyükşehir Belediye sınırlarından oluşur
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kemal Anadol Bihlun Tamaylıgil Hakkı Suha Okay
İzmir İstanbul Ankara
Yaşar Tüzün Hüseyin Ünsal Akif Ekici
Bilecik Amasya Gaziantep
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
BAŞKAN En aykırı önergeyi okutup, işleme
alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Büyükşehir Belediyesi Sınırları
İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 3. maddesinin (4) fıkrasının Anayasaya
aykırı olduğundan tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kemal Anadol Bihlun Tamaylıgil Hakkı Suha Okay
İzmir İstanbul Ankara
Yaşar Tüzün Hüseyin Ünsal Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Bilecik Amasya Malatya
Akif
Ekici
Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu, buyurun efendim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın
Başkan, yüce Meclisin çok değerli milletvekilleri; hepinize
saygılar sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, hepiniz şuranızda bu
yasayı hazmedebiliyor musunuz? Ben hazmedemiyorum; eşitlik
açısından, hak açısından, adalet açısından. Size
üç tane örnek vereceğim. Bazı belediyeler, bundan altı ay önce,
yanındaki, beş kilometre yoldaki köylerle birleşti, 2 bin nüfusu
geçti. O belediyeler -çünkü referandumu kabul ettiniz- devam ediyor yollarına.
Helal olsun! Eğer halkına hizmet veriyorsa helal olsun! Peki,
aynı hakkı Ey belediyeler, ben böyle bir yasa tasarısı
hazırlıyorum; böyle bir imkân ve olanak var, biliyorsunuz. Siz de bu
imkân ve olanağı kullanın. Eğer etrafınızdaki 5
kilometre içindeki diğer birimlerle birleşip böyle bir
olanağı kullanın. demeyeceksin, Ben seni kapattım.
diyeceksin. Hiçbiriniz gidip Niye? diye soramıyorsunuz. Arkadaşlar,
lütfen
Değerli arkadaşlar, bir kere, bu, hakka, hukuka, adalete
aykırı. Onlara o imkânı vermiyorsunuz.
İki, bazı bölgelerde nüfusa dayalı seçim
yaptık Türkiyede. TÜİK yapıyor. Aradan iki ay sonra diyor ki:
Ey belediye, bu nüfus sana aitmiş. Al şu 300 kişi de senin.
diyor. Arkadaşlar, niye dikkate almıyorsunuz? Değerli arkadaşlar
niye dikkate almıyorsunuz? Kaç belde var böyle.
Değerli arkadaşlar, ben size birkaç örnek
vereceğim. Deprem olmuş. İnsanlara ev
yapmamışsınız orada. İnsanlar evini terk etmiş,
evlerini bekliyorlar, başka yerde geçici oturuyorlar. Onlara orada evlerini
vermediğiniz için gelemiyorlar. Seni kapattım. diyor. Adaletsizlik
yapmayalım arkadaşlar.
Şimdi, Sayın Bakanım, burada bir tek bu yasada
büyükşehirler
Büyükşehir, büyükşehir arkadaş
Türkiyede
diğer illerin bugün nüfusu mevcut büyükşehirlerden fazla olan ve
hakkı yenen iller adına sesleniyorum. Kimsenin hakkını
yemeyin. Şanlıurfanın nüfusu 650 bindir, Şanlıurfa
büyükşehir değildir ama Erzurum, Samsun, Adapazarının
nüfusu ne kadardır? Ne kadar para ödüyorsunuz bu üç şehre,
Şanlıurfaya ne kadar ödüyorsunuz?
Değerli milletvekilleri, bu yasa hazırlanırken,
önce belediye gelirleri yasası hazırlanmalıydı ve
defalarca
Ben anlamıyorum; acaba, bu belediyelerin sahibi kim
arkadaşlar? Niye oturuyor İçişleri Bakanım burada?
İçişleri Bakanlığı bugüne kadar belediyelere sahiplik
mi yapmıştır? Belediyelerin hangi sorununu çözmüştür? Sade,
İçişleri Bakanlığı belediyelere tahkikat
yaptırmıştır.
Arkadaşlar, İçişleri Bakanlığı
değildir belediyenin sahibi. Belediyelerin bir sahibi olmalıdır.
Onların hakkını hukukunu, eşitlik ilkesine göre koruyacak
bir sahibi olmalıdır ve bugün bu yasayı hazırlarken, acaba,
hangi eşitlik kıstasına göre bu
hazırlanmıştır? Size örnekler vereceğim.
Değerli milletvekilleri, burada, adrese dayalı olmayan
ve sonradan nüfusu yok edilen beldeler var arkadaşlar. Gelin, etmeyin
tutmayın, bu yasayı çekin. Bu yasayı çekin arkadaşlar. Hak,
hukuk
Bak, ne diyorum: Eğer kamuoyu, orada yaşayan insanlar
hizmetlerden memnun değilse, hakikaten, o belediye hiçbir yere hizmet
veremiyorsa, buradaki herkes buna evet der ama siz, hiçbir şekilde,
belediyelerin çalışmalarını dikkate almaksızın
Çok başarılı belediyeler var. Örneğin, bugün nüfusu 1.800
görünen, aslında yaz nüfusu 5 bin olan isim vereceğim- ama gelecek
sene en az 3 bin çalışanı olacak Malatyanın Hasançelebi
Belediyesini kapatırsanız, bunun vebalini kim üstlenecek? Bugün,
yine, Malatyanın Tepehan Belediyesini kapatıyorsunuz; Malatyaya 70
kilometre, ilçesine kırk kilometre. Buraya kim hizmet verecek? Demin
bahsettiğim Gökçe beldesi, 200 nüfusu yazılmamış, gelmiş,
sonradan gönderilmiş. Yazık değil mi bu belediyelere?
Değerli arkadaşlarım, gelin, burada, eşitlik
ilkesinden; herkesin, belediyeleri bire bir irdeleyerek, belediyeleri bire bir
sorunlarını, dertlerini bilerek ve potansiyel olacak belediyelerimizi
yok etmeyelim çünkü hepimize gerekli. Burada bir fistan biçmişsiniz tek
bir konfeksiyondan herkesi aynı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu, konuşmayı
tamamlayınız.
Buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Bitiriyorum
Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, büyükşehirler konusunda, bu
Hükûmetinizin
Her nedense mevcut on altı tane büyükşehir, sanki bu
Allah yazgısı! Zamanında on altı tane büyükşehir ilan
edilmiş, başka illerin hak ve hukukunu hiçbir zaman korumuyorsunuz.
Lütfen, verilen paraları
Büyükşehirde nüfusa göre para veriliyor.
Arkadaşlar rica ediyorum hepinizden, büyükşehirlere ne kadar para
veriliyor, diğer belediyelere ne kadar para veriliyor, nüfusa dayalı?
Değerli milletvekilleri, diğer illerin hakkı
yeniyor hakkı, hakkını yiyorsunuz. Yine bu yasayı getirmişsiniz,
on altı tane büyükşehri allıyorsunuz, pulluyorsunuz
Sayın
Bakanım, öbür belediyelerin hakkı nerede? Başka belediyelerde,
başka illerde ilçe olacak -Türkiyede geri kalan, on altı büyük
belediyeden başka illerde ilçe olacak- acaba bölge yok muydu, merkez yok
muydu? Sizlere sordular mı arkadaşlar?
Değerli milletvekilleri, bu yasa adil değildir,
eşitlik ilkesine aykırıdır. Bir kez daha gözden geçirin ve
kimsenin hakkını yemeyin.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Sayın Başkan, toplantı
yeter sayısı isteyeceğiz.
BAŞKAN Sayın Okay, arkadaşları tespit
edeyim: Sayın Suha Okay, Sayın Ahmet Küçük, Sayın Orhan Diren,
Sayın Tansel Barış, Sayın Hulusi Güvel, Sayın Ali
İhsan Köktürk, Sayın Turgut Dibek, Sayın Şevket Köse,
Sayın Tayfur Süner, Sayın Mevlüt Coşkuner, Sayın Mevlüt Aslanoğlu,
Sayın Ali Oksal, Sayın Akif Ekici, Sayın Ergün Aydoğan,
Sayın Zekeriya Akıncı, Sayın Eşref Karaibrahim,
Sayın Şahin Mengü, Sayın Rıza Yalçınkaya, Sayın
Vahap Seçer, Sayın İsa Gök, Sayın Yaşar Ağyüz,
Sayın Atay, Sayın Tütüncü.
Bu ismini okuduğumuz arkadaşlarımız yoklamaya
girmesinler lütfen.
Evet, yoklama yapacağım ve toplantı yeter
sayısını arayacağım.
Sayın milletvekilleri, yoklama için üç dakika süre veriyorum
ve yoklama işlemini başlatıyorum:
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Büyükşehir Belediyesi
Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/529) (S.
Sayısı:117) (Devam)
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Büyükşehir Belediyesi Sınırları
İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 3. maddesinin 4. fıkrasının
Büyükşehir Belediye Başkanının seçiminde seçim çevresi,
Büyükşehir Belediye sınırları içinde bulunan olmak üzere
Büyükşehir Belediye sınırlarından oluşur
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Akif
Ekici (Gaziantep) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Sayın Ekici
BAŞKAN Buyurun Sayın Ekici. (CHP
sıralarından alkışlar)
AKİF EKİCİ (Gaziantep) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ben öncelikle bir şeyin altını
çizmek istiyorum: Değerli arkadaşlar, burada 550 kişiyiz. (AK
Parti sıralarından gürültüler)
AHMET KÜÇÜK (Çanakkale) Sayın Başkan, lütfen!
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın Başkan!
AKİF EKİCİ (Devamla) Öğrenirler,
öğrenirler
Dinlemeyi öğrenirler. Dinlemeyi öğrenirler,
öğrenirler
Siz sakin olun arkadaşlar.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen yerlerimize
oturalım.
Arkadaşlar, lütfen ayakta durmayalım.
AKİF EKİCİ (Devamla) Yani bu davranış
BAŞKAN Sayın Ekici, Genel Kurula hitap edin.
Buyurun.
AKİF EKİCİ (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bu davranış biçimi bile, sergilediğiniz şu
davranış biçimi bile sizlerin hangi tavır ve düşünce
içerisinde olduğunuzun net bir göstergesidir.
Bizler, arkadaşlarımız, illerimizden milletvekili
olarak seçilmek için aday olduğumuzda ve seçilip buraya geldiğimizde,
yemin ettiğimizde şunu söylemiştik: Bu ülkemiz için,
halkımız için, ulusumuz için, inandığımız
şeyleri yapacağız özetliyorum- diye
başlamıştık. Ben burada şunu görüyorum
ŞÜKRÜ AYALAN (Tokat) - Öyle bir yemin yok.
AKİF EKİCİ (Devamla) Burada şunu görüyorum
Ben özetini söylüyorum. Dinle sen bir defa, dinle oturduğun
yerde! Saygılı ol! Saygılı ol! (AK Parti
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Ekici, lütfen
Sayın Ekici
AKİF EKİCİ (Devamla) Ben saygılı
olmayı öğretirim sana, bilmezsen. Saygılı olacaksın!
Çık konuş! (AK Parti sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar, gürültüler)
ŞÜKRÜ AYALAN (Tokat) Rol yapıyorsun!
AKİF EKİCİ (Devamla) Rol yapmıyorum.
BAŞKAN - Sayın Ekici, Genel Kurula konuşunuz.
Buyurun.
AKİF EKİCİ (Devamla) Saygılı
olacaksın, saygılı olmayı bileceksin. Kimse oturduğu
yerden öyle kabadayılık etmesin.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, bu Meclisi kim yönetiyor?
AKİF EKİCİ (Devamla) Adaplı olun!
Adaplı olun lütfen! Adaplı olun arkadaşlar! Adabı
öğreneceksiniz! Siz elinize tutuşturulan yazıları gelip
burada okuyorsunuz. Biz onu yapmıyoruz, biz araştırıyoruz.
ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay) Yazıklar olsun!
AKİF EKİCİ (Devamla) Saygılı
olmayı bilmelisiniz. (AK Parti sıralarından gürültüler)
ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay) Size yazıklar olsun!
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
AKİF EKİCİ (Devamla) Hepiniz birden
konuşuyorsunuz. Yani şunu mu söylüyorsunuz: 340 kişiyiz
(AK
Parti sıralarından gürültüler)
ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay) Konuşma adabını bilmiyorsun,
yazıklar olsun! Ayıp, ayıp!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
AKİF EKİCİ (Devamla)
340 kişiyiz, biz
istediğimizi yaparız. Yok arkadaş, öyle bir şey yok. Yok
öyle bir şey!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Özel mi çıkardılar
seni oraya?
AKİF EKİCİ (Devamla) Sakin olun! Kibar olmak
zorundasınız. Hepiniz de kibar olmak zorundasınız. (AK
Parti sıralarından gürültüler) Hadi gelin buraya o zaman, hadi
çıkın şuraya. Bunu mu istiyorsunuz?
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen sakin olun.
AKİF EKİCİ (Devamla) Sizin Sayın Hükûmet
Sözcünüz Cemil Çiçek sık sık şunu tekrar ediyor. Kendisi de
burada. Ortam geriliyor deniyor. Muhalefet ortamı geriyor. Ortamı
siz geriyorsunuz işte. Yaptığınız hareket açık ve
ortada, net.
LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) Millete saygılı ol
biraz! Hakaret ediyorsun!
AKİF EKİCİ (Devamla) Kibar olun arkadaşlar,
dinlemeyi öğrenin! (AK Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Lütfen sakin olun
arkadaşlar
Lütfen
Lütfi Bey
AKİF EKİCİ (Devamla) Sizi dinletene kadar
konuşacağım buradan. Size dinlemeyi öğretene kadar
konuşacağım. Sakin olun!
LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) Konuşacak kelimelerin yok
ki hakaret ediyorsun!
AKİF EKİCİ (Devamla) Hakaret etmiyorum.
LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) Millete hakaret ediyorsun!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
AKİF EKİCİ (Devamla) Kimseye hakaret etmiyorum.
Bu millet sizi biliyor. Yüzde 47 oy aldık
Onun peşine
sığınarak bu davranış biçimi içerisindesiniz. Sizden
önce çok hükûmetler gördük, çok bu oyu alanları gördük.
LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) Darbeci zihniyetten
çıkın!
AKİF EKİCİ (Devamla) Hüsranla sonuçlanan
sonuçlarını da gördük arkadaşlar. Korkarım sizin de sonunuz
bu olacak. Korkarım sizin de
MEHMET OCAKDEN (Bursa) Tehdit mi ediyorsun?
AKİF EKİCİ (Devamla) Ben tehdit etmiyorum. Sizi
biz bile kurtaramayacağız. Sakin olun! (AK Parti
sıralarından gürültüler)
ŞÜKRÜ AYALAN (Tokat) Vatandaşın talebi bu
değil.
AKİF EKİCİ (Devamla) Değerli
arkadaşlar, hadi biraz siz konuşun, siz sustuktan sonra ben
konuşacağım. Siz konuşun önce. Siz sakinleşin, ondan
sonra ben konuşacağım. (AK Parti sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, hatibi
anlayamıyoruz, lütfen arkadaşlar
MEHMET OCAKDEN (Bursa) Çok meraklıysan ihtilal
yaparsın!
BAŞKAN Sayın Ocakden, lütfen
AKİF EKİCİ (Devamla) Değerli
arkadaşlar, şimdi bin küsur belediyeyi kapatmayla ilgili
MEHMET OCAKDEN (Bursa) Ne kadar meraklısınız bu
ihtilale be!
AKİF EKİCİ (Devamla) Dinle be! Yahu sus be!
Dinle! Sus be!
BAŞKAN Sayın Ekici, lütfen
AKİF EKİCİ (Devamla) Kırk üç belediye açma,
bin belediyeyi kapatmayla ilgili bir yasayı getiriyorsunuz. Ne
yapıyorsunuz? Sabah alt komisyona geliyor. Sabah alt komisyona geliyor,
öğleden sonra komisyona getiriliyor. Muhalefeti hiçe sayarak, protesto
ederek, demokratik olmayan tavrınızı protesto ederek komisyondan
ayrılan muhalefeti de hiçe sayarak yasayı Genel Kurula indiriyorsunuz
ve dün hep beraber yaşadık, sabahın saat 6sına kadar bu
konunun üzerinde tartışılıyor. Bugün yeniden geliyorsunuz
buraya, farklı bir şey getiriyorsunuz, sonra da şu
kızgın tavrı gösteriyorsunuz. Yakışıyor mu bu
Parlamentoya? Yakışıyor mu sizlere? (AK Parti
sıralarından gürültüler)
LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) Kabadayı mısın!
ZEYİD ASLAN (Tokat) Sana yakışıyor mu? Ne
söyleyeceksen onu söyle kardeşim!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, sakin olun
arkadaşlar, lütfen hatibi dinleyelim.
AKİF EKİCİ (Devamla) Oradan öyle, köşeye
gizlenip de bağırma. Tamam mı? Çık şuradan konuş,
gel buradan konuşursun. (AK Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın Ekici, Genel Kurula hitap edin lütfen.
AKİF EKİCİ (Devamla) Efendim, Genel Kuruluna
sahip ol o zaman. Genel Kuruluna sahip ol, ben de konuşayım.
Sayın Başkan Genel Kuruluna sahip ol, ben de burada
konuşayım. (CHP sıralarından alkışlar, AK Parti
sıralarından gürültüler)
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) Sen nerede
konuştuğunun farkında mısın?
AKİF EKİCİ (Devamla) Arkadaşlar, ben özgür
düşüncelerimi bu mikrofondan söylerim. Tahammül edemeyen arkadaş
çıkar, söz alır, cevabını verir. Bu adabı
öğrenmek zorundasınız, bu adaba gelmek zorundasınız.
(AK Parti sıralarından gürültüler)
ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay) Hani bir şey yok daha
AKİF EKİCİ (Devamla) Söylüyorum ben, söylüyorum
Değerli arkadaşlar, dün gece sabah 6ya kadar bu konunun
uğraşısını vereceğimize, yaklaşık 2
milyon insana kentli olmanın dışında
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ekici, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
AKİF EKİCİ (Devamla) Efendim konuşmadık
ki, konuşturmadınız ki! Konuşturmadanız ki!
Konuşturmadınız ki konuşalım! Arkadaşlar
dinlemiyor ki. Çok söyleyeceğim var arkadaş, çok söylenecek şey
var. (AK Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
AKİF EKİCİ (Devamla) Bu ülkeyi bu
davranış biçiminizle bu hâle getirdiniz. Diktatör tavır
içerisindeki çoğunluğun azınlığa diktatöryası
olarak bu hâle getirdiniz. Maalesef bunu götüremeyeceksiniz.
AHMET AYDOĞMUŞ (Çorum) Demokrasiye itirazın
mı var?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
karşılıklı konuşmayalım.
AKİF EKİCİ (Devamla) Bu demokrasi mi? Bu demokrasi
mi yani? Çoğunluğun baskısı, demokrasi bu mudur, sizin
anladığınız demokrasi bu mudur?
ŞÜKRÜ AYALAN (Tokat) Öyle bir şey yok Türkiyede.
ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay) Milletin size niye çok oy
vermediği belli oluyor.
AKİF EKİCİ (Devamla) Değerli arkadaşlar,
gönül şunu arzu ederdi: Dün akşam belediye kapatmak için
sabahlayacağımıza, 18 milyon açlık sınırında
olan, 2 milyon aç yatıp aç kalkan, açıkta yatan insanların
sorunlarını çözmeyle ilgili bir görüş açılmasını
biz arzu ederdik. Ben onu arzu ederdim, ben ve arkadaşlarım
milletvekili olarak onu arzu ederdik, onun tartışmasını
yapaydık. Gece yarısı baskınlarıyla
araştırma, AR-GE yasası getirip, vakıflar yasası
getirip
(AK Parti sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ekici, teşekkür ediyorum.
AKİF EKİCİ (Devamla) Böyle
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Sayın Başkan, Sayın
Hatibin konuşması, müdahalelere cevap vermekle geçti!
BAŞKAN Sayın Okay, buraya çıkan her hatip, oradan
konuşan arkadaşlarla karşılıklı muhatap olursa
olmaz.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Ama, müdahale ediyorlar.
AKİF EKİCİ (Devamla) Arkadaşların
susmuyor ki!
BAŞKAN Hayır. (Gürültüler)
Arkadaşlar, lütfen
Sayın Ekici, buyurun efendim. (CHP sıralarından
gürültüler)
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Ama bu, bir usul olur, bir başka
partiden de biri konuşur, bütün Cumhuriyet Halk Partisi laf atar, onu
konuşturmaz.
BAŞKAN Hayır.
Teşekkür ediyorum Sayın Ekici.
AKİF EKİCİ (Devamla) Ben teşekkür etmiyorum.
BAŞKAN Olabilir. Buyurun efendim.
AHMET ERSİN (İzmir) Akif, ayrılma oradan.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Sayın Başkan, Genel Kurulun
bu kadar müdahale ettiği bir ortamda
BAŞKAN Arkadaşlar
(CHP sıralarından
gürültüler)
Bakınız, Sayın Okay, buraya çıkan her hatip
olan, konuşmacı olan milletvekili arkadaşlarımız
karşısındaki, Genel Kurulda olan arkadaşlarla tek tek
diyaloğa girerse biz bunun sonunu alamayız.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Genel Kurul, hatibe böyle müdahale
edemez. Olur mu böyle bir şey?
BAŞKAN - Lütfen
Evet, Sayın Ekici, buyurun efendim, teşekkür ediyorum.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Sayın Başkan, bir
yanlış uygulamaya başladınız.
BAŞKAN Hayır, yanlış uygulama yok efendim,
süresi doldu, ek süresini verdim, bitti!
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Bundan sonra AKP Grubundan bir
arkadaşımız konuşursa Cumhuriyet Halk Partisi aynı
müdahaleyi yapacak, o hatibi konuşturmayacak!
BAŞKAN - Evet, Sayın Ekici, buyurun efendim yerinize.
Buyurun efendim, teşekkür ediyorum.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Böylesine sıralı bir
müdahale
BAŞKAN - Ek süreyi verdim, diğer şeyi verdim, siz
konuşmuyorsanız ben ne yapayım efendim. Buyurun efendim.
AKİF EKİCİ (Devamla) Nasıl
konuşmamı istiyorsunuz efendim, dediğiniz gibi mi?
BAŞKAN Hayır, benim dediğim gibi değil.
AKİF EKİCİ (Devamla) Siz
alışmışsınız talimatla konuşmaya, ben
talimatla konuşmuyorum, içimden geleni söylüyorum. (AK Parti
sıralarından gürültüler) Anlayanlar anladı, anlayanlar anladı!
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge, kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117 sayılı tasarının 3.
maddesinin 4. fıkrasında (2972 sayılı yasanın 4. maddesinde
yapılan düzenleme) orman köyleri de kelimelerinden sonra gelmek üzere
dâhil kelimesinin çıkarılıp yerine hariç kelimesinin
getirilmesini arz ve teklif ederiz.
Cemaleddin
Uslu (Edirne) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Uslu, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
CEMALEDDİN USLU (Edirne) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
görüşülmekte olan kanun tasarısının 3üncü maddesinin
dördüncü fıkrasıyla ilgili katkıda bulunmak üzere bir önerge
verdik, bu önerge hakkında söz aldım. Hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bildiğiniz gibi bu kanun
tasarısına Milliyetçi Hareket Partisi olarak şiddetle
karşıyız. Dünden beri yürüttüğümüz muhalefet neticesinde de
şu saate kadar bu tavrımızı da ortaya koymaya
çalışıyoruz. Neden? Biz belediyelerin bu şekilde
kapatılmasını istemiyoruz. Belediyeler, gerçekten hizmeti
yerinde yapan, halkıyla, insanlarıyla iç içe olan ve en küçük
birimler.
Edirne genelinde olaya baktığımızda, Edirnede
toplamda 17 belediyenin 11i bu şartlarda kapatılıyor. Edirne
geneli incelendiğinde, daha ziyade tarımla iç içe olan
insanların yaşadığı bir yer Edirne ve bu
kapatılan 11 belediye tamamen tarımın oralarda biraz daha yok
olmasına sebep verecek. Neden? Çünkü Edirneyi incelediğimizde yukarıdan
aşağı yaklaşık 200-225 kilometrelik bir mesafede ve
Edirne merkezden bu kapatılan beldelerin köye dönüştürülmesi hâlinde
bu hizmetlerin yürütülmesinin mümkün olmadığını
düşünüyoruz. Özellikle, merkezden 200 kilometre giderek bu hizmetlerin
yapılması da mümkün değildir.
Yine Edirne merkezine baktığımızda, Saros
Körfezine uzanan ve burada konuşlanmış olan ilçeler var,
belediyeler var, bunlar da kapatılıyor. Özellikle yaz nüfusu 20-25
bin nüfusa ulaşan Mecidiye beldesi, yanında Erikli sahiliyle
birleştiği takdirde bu nüfusa ulaşıyor ve Edirne
merkezinden yazın özellikle oradaki sıkıntıların
giderilmesi inanın çok zor görülüyor.
Yine, Yenimuhacir beldesi -dün Sayın Bakanıma da buradan
sordum- Keşana çok yakın bir belde, burası da kapatılacak.
Ancak orada TOKİnin yaptığı inşaatlar var ve bu
inşaatlar bittiğinde orada oturma, ikamet söz konusu olduğunda 2
binin çok üzerine çıkan bir nüfusa ulaşacak. Dolayısıyla,
oradaki insanların bu beldenin kapatılmaması, belediyenin
kapatılmaması üzerinde çok ciddi talepleri var. Keza Çamlıca ve
Paşayiğit yine Keşanın çok yakın beldeleri, aynı
sıkıntılar buralarda da var.
İbriktepe, İpsalada elli yıllık bir belediye.
Burada yaşayan insanlar doğduklarında belediye olduğunu
biliyorlardı, hâlâ belediye orası ancak kapatılacak. Ciddi
sıkıntılar var. Keza Uzunköprünün Yeniköy ve Çöpköy beldeleri
de elli yıllık belediyeler. Burada da ciddi sıkıntılar
var. Kurtbey yine aynı keza, elli yıllık bir belediye ve bu
insanlar kapatılmaması için inanın bizleri gece gündüz arıyorlar
ve bu anlamda da bizlerden ciddi beklentileri var, talepleri var.
Şimdi söyleniyor ki: Hizmetlerde hiçbir
sıkıntı olmayacak, merkezî yönetim, özellikle il özel idareleri,
bu beldelerdeki alet, ekipmanlarla beraber buradaki hizmetleri vermeye devam
edecekler. Ancak bunda ciddi endişelerimiz vardır. Bahsettiğim
gibi, Edirne genelinde hadiseyi değerlendirdiğimizde, bu uzak
mesafeden bu hizmetlerin götürülmesi son derece zordur.
Bu verdiğimiz önergeyi bir kez daha bilgilerinize sunuyoruz.
Orman köylerinin, özellikle orman bölgelerinin bu tasarı kapsamına
çıkarılması fevkalade önemlidir, ileride daha ciddi
sıkıntılara sebep olacaktır.
Bu bilgilerle, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Uslu, teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117 sıra sayılı
tasarının 3. maddesinin 4. fıkrasıyla değiştirilen
madde 4te yer alan
orman köyleri de dahil olmak üzere
ifadesinin
köyler de dahil olmak üzere
şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Alim
Işık (Kütahya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Işık, buyurun efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygılarımla
selamlarım.
Birkaç cümle önergemizle ilgili konuştuktan sonra, sözlerimin
geri kalan kısmını vatandaşın sesi olarak size
duyurmaya çalışacağım.
Madde mevcut hâliyle Büyükşehir belediye başkanının
seçiminde seçim çevresi, büyük şehir belediye sınırları
içerisinde bulunan orman köyleri de dahil olmak üzere büyükşehir belediye
sınırlarından oluşur. diyor. Biz diyoruz ki: Orman
köylerinden oluşmasın, büyükşehir sınırları
içerisindeki tüm köyleri de kapsasın. Bunun herhâlde hayır
denecek, itiraz edilecek bir tarafı olmaması lazım. Eğer
derseniz ki orman
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Niye olmasın?
ALİM IŞIK (Devamla) Hayır, orman köyleri de dâhil
zaten.
BAŞKAN Sayın Işık, müdahale etmeyelim efendim.
Lütfen, arkadaşımız görüşlerini açıklıyor.
Buyurun.
ALİM IŞIK (Devamla) Eğer sadece orman köylerini
dâhil eder de diğerlerini dâhil etmezseniz burada başka niyetler
aranır. Acaba orman köyleriyle ilgili rant hesabı mı
yapılmaktadır diye düşünenler olabilir. Bizim görevimiz uyarmak.
(MHP sıralarından alkışlar)
Dolayısıyla bu önerge, sadece orman köylerini değil
büyükşehir belediyesi sınırları içerisindeki tüm köyleri
kapsamaya yönelik bir önerge. Bu, umut ediyoruz ki kabul edilecek.
Tabii kurulmuş olan belediyeler ve ilçelerle ilgili bizlerin
de hiçbir itirazı yok, ihtiyaçsa kurulsun. Onlara
vatandaşımız olarak
Tabii ki memnun olan bölge bizim de
desteğimizi almak zorunda. Ancak biz şu ana kadar kurulanlarla ilgili
konuları görüştük fakat vatandaş kapananları
konuşuyor. Bu sabah odama geldiğimde iki gündür Meclis
dışında kalıp bunu bekleyen belediye
başkanlarıyla karşılaştım. Sizlere
selamlarını iletiyorum. Milletvekillerimiz ellerini
vicdanlarına koysunlar, o ellerinin parmaklarını öyle
kaldırsınlar. diyor. Ben aracıyım.
Sabah geldim masamda bir faks. İsterlerse grup başkan
vekillerimize bırakabilirim. Vatandaş Mehmet Ali Bey, Mehmet Ali
amca, Balıköyden göndermiş, aynen okuyorum: Sayın
milletvekilim, belediyeleri kapatmanın millete ve memlekete yararı
olamaz, vebali size kalır, reddedin. Saygılarımla. diyor,
05/03/2008.
İki üç gündür öncelikle, kapatılan belde
başkanlarımız olmak üzere kendi seçim bölgemdeki tüm belediye
başkanlarımla görüşmeye çalıştım. En az dörtte
3üne ulaştım ve her birinin söylediklerini not almaya
çalıştım, bazılarını size aktaracağım.
Emet Yenice Beldesi Başkanı: Gelen parayla üç dört köye de birlikte
bakıyoruz. Bu nedenle sadece merkez nüfusunu dikkate almayın, o
köyleri dikkate aldığınızda bizim nüfusumuz 4 bin. diyor.
Valinin ve Danıştayın görüşü dikkate alınarak
kapatılmamız gerekirken, niye böyle bir kararla bizi
kapatıyorsunuz? Ayrıca, 550 metre kalınlıkta bor madeninin
üzerinde oturan bir beldenin başkanıyım ben. Bor madeninin
Türkiye ve dünya için önemini lütfen o Meclis kürsüsünden milletvekillerimize
duyuruverin. dedi. Ben aracıyım, duyuruyorum.
Eğrigöz Belediye Başkanımız Evet, göç eden
nüfusumuz var, ancak yakındaki yerleşim alanlarıyla
birleştiğimizde biz bu barajı aşabiliriz. Yazın
nüfusumuz 5 bin-7 bin arasında değişiyor. Şu andaki 1.900
nüfusa göre bizi kapatırsanız, biz bundan çok üzüntü
duyacağız. şeklinde ifadeleri var.
Örencik Belediye Başkanım Kırk yıllık
nahiyeyiz, hemen hemen tüm kurumlarımız var, sadece kaymakamlık
binası eksik bu beldede. Gelsinler, baksınlar, yerinde görsünler, o
zaman kapatsınlar. diyor. Daha birçoğu var, bu madde vesilesiyle
aldığım söz kapsamında sadece birkaçını size
aktardım.
Sözlerimin sonunda, sizlere şu çağrıyı tekrar
yapmak zorunluluğunda hissettim kendimi: Siyasi ve ekonomik rant için yeni
ilçe ve belediyelerin kurulmasını amaçlayan ancak bu amacı
kamufle etmeye çalışan belediyelerin kapatılma
kararını kabul etmemiz mümkün değildir. Belde halkına
başta eğitim, sosyal yardım ve sağlık hizmetlerinde
çok önemli görevler üstlenerek hizmet götüren belediyelerimiz ve bunların
çalışanlarının mağdur edilmesi kararı, eminim ki
hiçbir milletvekilimizin kabul edemeyeceği kadar açıktır. Bu
nedenle, belediyeleri kapatan maddelerin oylamasında lütfen ellerinizi
vicdanınıza götürerek oylarınızı kullanınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun Sayın Işık.
ALİM IŞIK (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sözlerimin sonunda, bu uyarımı da yaptıktan sonra,
sizi vicdanlarınızla baş başa bırakıyorum. Evet,
kurulan belediyelere sözümüz yok, bunlar ihtiyaçsa amenna! Ama kapatılan
belediyeleri, lütfen değerli milletvekilleri, tekrar düşünerek kendi
hür iradenizle kararınızı verin ve oyunuzu ona göre
kullanın diyorum, saygılar sunuyorum, bu önergemizi de desteklemenizi
talep ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Işık.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
117 sıra sayılı kanun tasarısının
çerçeve üçüncü maddesinin dördüncü fıkrası ile düzenlenen 2972
sayılı yasanın dördüncü maddesinde geçen çevresi ibaresinin
madde metninden çıkartılarak bölgesi ibaresinin madde metnine
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Veysi
Kaynak
Kahramanmaraş
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara)
Katılmıyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN Tamam.
Gerekçeyi Okutuyorum:
Gerekçe:
Kanunun tekniğine uygun olacağı düşüncesiyle
mütalaa olunur.
BAŞKAN Evet, önergeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
117 sıra sayılı kanun tasarısının
çerçeve üçüncü maddesinin dördüncü fıkrası ile düzenlenen 2972
sayılı yasanın dördüncü maddesinde geçen
sınırları ibaresinin madde metninden çıkarılarak
mücavir alanı ibaresinin madde metnine eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ramazan
Başak
Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanunun amacına uygun olacağı düşüncesiyle
mütalaa olunur.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
3üncü maddenin (4)üncü fıkrasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddenin (5)inci fıkrasını okutuyorum:
(5) 3/7/2005 tarihli ve 5393
sayılı Belediye Kanununun 11 inci maddesine aşağıdaki
fıkra eklenmiştir.
Tüzel kişiliği kaldırılan belediyelerin
bulunduğu yerleşim birimlerinde, hizmetlerin aksamadan yürütülmesi
amacıyla, ilgili belediye veya büyükşehir belediyesi ve köye
dönüşen yerlerde il özel idaresi veya köylere hizmet götürme birlikleri
tarafından içme suyu, kanalizasyon, temizlik, çöp toplama,
ulaşım, itfaiye ve diğer hizmetlerin yürütülmesi için gerekli
tedbirler alınır ve ihtiyaç durumuna göre bu hizmetleri yürütmek
üzere hizmet birimleri kurulabilir. Büyükşehir belediye
sınırları içinde açılacak hizmet birimlerini yönetmek
üzere, büyükşehir belediye meclis üyeleri veya diğer belediye
personeli arasından görevlendirme yapılabilir. Mahalli hizmetlerin
aksamadan yürütülmesi için vali veya kaymakamlar ilgili kuruluşlar
arasında koordinasyonu sağlar ve gerekli tedbirleri alır.
BAŞKAN 3üncü maddenin (5)inci fıkrası üzerinde
gruplar adına, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir; Demokratik Toplum Partisi Grubu
adına Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan; şahıslar adına,
Sakarya Milletvekili Recep Yıldırım, Afyonkarahisar Milletvekili
Halil Ünlütepe.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Ağyüz,
buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Meclisimize reform diye sunulan,
oylarınızla sekiz yüz altmış üç belde ve iki yüz otuz dokuz
ilk kademe belediyesini tarihe gömen, büyükşehir belediyeleri için
iştah kabartan yeni rant alanları yaratan, İçişleri
Komisyonunda virgülüne dokunmadan, alelacele, emir gereği transit olarak
geçen yasa tasarısının 5inci fıkrasında CHP Grubunun
görüşlerini açıklamak için söz aldım. Sizleri CHP Grubu
adına saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu yasa, Türkiye gerçeklerine
uymayan, salt nüfus kriterini baz alan, coğrafi konumu, kültürel,
anıtsal ve turizm özelliklerini görmezlikten gelen bir yasadır. Siz
göreve geldiğiniz günden beri, iki dönemdir, 2004 ve 2005
yılında Büyükşehir Yasası, Belediye Yasası
çıkardınız ve bunu kamuoyuna abartarak reform olarak sundunuz.
Ama o yasanızda ne katılımcılık vardı ne
büyükşehir belediyeleriyle ilçe belediyeleri arasında eş güdümü
sağlama vardı. Sadece Büyükşehir Belediye Yasasıyla
Büyükşehir Belediyeler Birliği kurdunuz ve büyükşehir statüsünde
özelleştirmeyi yaygınlaştırarak büyükşehirde kamu
hizmetlerinin şirketlere dağılımını esas alan bir
birlik hâline dönüştürdünüz büyükşehirleri. Bunu nereden
çıkarıyorum? Ankaraya baktığınız zaman bunu
görüyoruz, İstanbula baktığınız zaman bunu görüyoruz,
Adanaya baktığınız zaman bunu görüyoruz, Gaziantepe
baktığınız zaman bunu görüyoruz.
İstanbul, rant, cazibe alanı oldu. İstanbula bir
zamanlar -belediye başkanı olduğu dönemde- vize
uygulamasından bahseden Sayın Başbakan, 1995ten 2008e on üç-on
dört sene geçti, hâlen hangi belediye modelinde karar
kılacağını bilemez hâlde belediyeleri kapatmakta çare
buluyorsunuz. Sizin, ekonomide olmadığı gibi, diğer
konularda olmadığı gibi, belediyecilik konusunda da vizyonunuz
yok. Vizyonunuz olmadığı gibi, demokrasi kültürünüz olmadığından,
dinleme tahammülünüz de yok. Dinleme tahammülünüz olsa, buralarda çok güzel
şeyler söyleniyor. Ama, bağırarak çağırarak, sadece
parmak kaldırarak
Çünkü, yasaya kafa yormuyorsunuz. Önünüze gelen
yasayı belki grup başkan vekilleriniz inceliyor, ama Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun, diğer muhalefet parti gruplarının her üyesi
yasayı didik didik ediyor. Halktan aldığı temayülleri
buraya aktarıyor. Ama siz bir kişinin temayülünü buraya aktarmakla
görevlisiniz, onun için zorunuza gidiyor. Bir kişi geliyor, ya buraya
oturuyor ya size talimat veriyor, Bu yasa geçecek. diyor, sabaha kadar
çalışıyorsunuz. Dün utandım parlamenter olduğumdan,
sabah dörtte hepiniz terk ettiniz. Madem bu yasaya bu kadar önem veriyordunuz,
bu yasa halk için gerekliydi, Türkiye için gerekliydi, neden saat dörtte terk
ettiniz, tıpış tıpış arkanıza bakmadan
kaçtınız? Şimdi de kalkmışsınız burada
gündeme Danışma Kurulunun kararını getirerek yersiz
tartışma açıyorsunuz değerli arkadaşlarım.
Sekiz yüz altmış üç belediyenin ne günahı var?
İki yüz otuz dokuz ilk kademe belediyesinin ne günahı var? Belediye
kültürünü özümsemiş bir toplumda çarpık kentleşmeyi önlemek için
belediye sayısını artırmak gerekirken, burada hangi
cesaretle, hangi bilgiyle belediyelerin kapatılmasını savunuyorsunuz
siz? Seçim bölgenize gittiğinizde yüreğiniz sızlamayacak
mı? 2004te bu belediyeleri ilk kademe belediyesi yapan siz değil
misiniz? 2005ten 2008e kadar bu ilk kademe belediyelerinden yüzde 35 alan siz
değil misiniz? Büyükşehir belediye sınırlarını
genişleterek köyleri büyükşehir sınırına dâhil edip
atık su parası alan siz değil misiniz? Akan su olmayan yerde
çevre temizlik vergisi alan siz değil misiniz? Çöp toplanmayan yerde
arazileri arsa yapıp arazi vergisini, arsa vergisini artıran siz
değil misiniz? Köylüler bundan dertli değil mi? Şimdi tekrar
köyleştiriyorsunuz değerli arkadaşlarım.
Bu yasa geçmişte çıkardığınız
yasaların başarısız olmasının bir ürünüdür. Bunu
açıklıkla kabul edin. Niye kırsal belediyeler modeli
örneğini tartışmıyorsunuz? Her zaman söylediğiniz bir
söz var: Bize model mi öneriyorsunuz? Niye kentsel belediyeler modelini
tartışmıyorsunuz? Niye kırsal belediyeler birliğini
tartışmıyorsunuz? Ama belediyeyi kapatmak kolayınıza
geliyor. Dükkân mı kapatıyorsunuz siz? Bu belediyeler babanızdan
miras mı kaldı sizin? Bir de övünüyorsunuz: Bizim
kapattığımız belediyelerin şu kadarı bizim
partili. 2009da ne olacağını biliyor musunuz? Bir yıl
sonra ne olacağını biliyor musunuz? Siz yerelleşmeden yana
değilsiniz. Siz yerleşmeden yanasınız. Ama bu halk, size bu
yerleşme hakkını vermeyecek. Bunlar, geçicidir değerli
arkadaşlarım. (CHP sıralarından alkışlar) Bunu
bilesiniz, bunu bilesiniz!
Değerli arkadaşlarım, bu hizmetleri aksatan
büyükşehir belediyelerine şimdi geniş yetki veriyorsunuz
sınırlarını genişleterek. Bu hizmetlerin altından
kalkamayan belediyeler, hizmetleri özelleştirdiler,
taşımayı özelleştirdiler, su sayaçlarını
özelleştirdiler, elektriği özelleştirdiğiniz gibi, her
türlü hizmet
Ben, kendi seçim bölgemden örnek veriyorum: Partili belediye
başkanınız, altı aydır kentin ulaşım sorununu
çözemeyen belediye başkanı Burça ne hizmet götürecek?
Oğuzeline ne hizmet götürecek? Şahinbeye ne hizmet götürecek? Ama
siz buraları bilmiyorsunuz. Sayın Bakan da bilmiyor,
İçişleri Bakanı da bilmiyor. Çünkü bu yasa, maalesef,
İçişleri Bakanlığında yapılmadı. AK Parti
Genel Merkezinde yapılan yasa da bu kadar olur değerli
arkadaşlarım. Bunun cevabını da almak istiyorum. Bu yasa
nerede yapılmıştır? Hangi teknokratlar bunun üzerinde çalışmıştır?
Bunlara cevap istiyorum değerli arkadaşlarım.
Belediyeciliği tartışacaksak enine boyuna
tartışacağız. Ben çok, böyle kentleşme bilinci
içerisinde, kentleşme düşüncesi içerisinde ve bilimsel konuşmak
istiyordum, ama Sayın Grup Başkan Vekilimize yapılan yersiz
saldırı, Gaziantep Milletvekiline yapılan yersiz saldırı
beni bu şekilde konuşmaya mahkûm etti. Bizim belediyecilik
anlayışımız, tüm Türkiyenin belediye olmasıdır,
belediyeleri kapatmak değildir, 1,5 milyon insanı belediye
kültüründen yoksun bırakmak değildir.
Peki, bu turizm beldelerinin ne günahı var? Tarihsel
mirası olan belediyelerin ne günahı var? Tarihi Kentler
Birliğine üye olan 40 bin nüfuslu, 50 bin nüfuslu, 10 bin nüfuslu, 3 bin
nüfuslu beldelerin ne günahı var bunların belediyeliğini ortadan
kaldırıyorsunuz? Çarpık kentleşmeyi önlemek istiyorsanız,
çarpık kentleşmenin yolu belediyeciliği
yaygınlaştırmaktan geçer, çokça sayıda belediye sahibi
olmaktan geçer. Ama siz, yerelden değil merkezî idareden
yanasınız, sözde yerelcilikten yanasınız,
yerelleşmeden yanasınız.
Şimdi, il özel idarelere bağlıyorsunuz. İl
özel idareleri 2005 yılından
beri ne hizmetler üretti? Elimizde belgeler var, raporlar var.
Şimdi ona, sekiz yüz altmış üç belediyeyi de köy yaparak yükünü
artırıyorsunuz değerli arkadaşlarım.
5inci fıkrada görevi veriyorsun hizmet götürme birliklerine.
Büyükşehir belediyeleriniz, bugünkü hizmet hinterlandının
arasında sıkışmış kalmış.
Belediyelerinizin Meclis gündemlerine bakıyoruz ilçe, büyükşehir-
hepsi imar tadilatlarıyla dolu. Hangi yeşil alana imar tadilatı
yaparım
Bakın, İstanbuldan bir kara haber: Kadıköy
tarafında Meteorolojinin alanını alan, size güdümlü bir iş
adamının aldığı arsaya 156 metre yüksekliğinde
imar verdiniz. Bu insafla, bu vicdanla, bu bilimsellikle bağdaşır
mı? Bu rant değil midir? Şimdi yeni rant alanları
yaratıyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar) Bunu
kimden gizliyorsunuz siz? Büyükşehir alanlarında iştahı
kabartan imar rantları yaratıyorsunuz; işte Arnavutköyde
yaratıyorsunuz, Çekmeköyde yaratıyorsunuz, Ankarada
genişleterek yaratıyorsunuz. Adanada hiç mi imar şaibeleri
kulağınıza gelmiyor? Gaziantepte kamudan alınan arazilerin
peşkeş çekildiği hiç mi kulağınıza gelmiyor? Ama
işinize geliyor bu. İktidarınız neyse belediyeniz de o! İhaleleriniz
aynı yöntemle yapılıyor, özelleştirmeleriniz aynı
yöntemle yapılıyor ve birtakım insanları rantlarla
rantiyeci hâline getiriyorsunuz değerli arkadaşlarım.
Sizin hedefleriniz, politikalarınız, halkın
sorunlarını çözmek değil. Eğer bu olsaydı, bugün
sabahtan beri gelen telefonlar, Arabandan, çeşitli yerlerden
Adam diyor
ki: Kuraklık var Sayın Vekilim. Sulama suyumun enerjisine haciz
geldi, kesildi. Ekinimi sulayamıyorum. Siz, bu elektrik borçlarına
niye çözüm getiremiyorsunuz? Çok bilmiş Maliye Bakanınız, amme
alacaklarını bir çırpıda silmeyi biliyor, Citibankın
borçlarını bir çırpıda kendi iradesiyle silmeyi biliyor,
ama ne hikmetse, Enerji Bakanınız, içeriye düşen
bürokratlarının peşinden ayrılabilirse, bu elektrik
borçlarına çözüm getirecek değerli arkadaşlarım!
Hapishaneler bürokratlarınızla doldu, tapu bir yandan, BOTAŞ bir
yandan. Saymakla bitmiyor değerli arkadaşlarım.
Onun için, sevgili arkadaşlar, ülkenin ana sorunlarıyla
ilgilenin. Niye asgari ücreti vergi dışı bırakmak için çaba
göstermiyorsunuz? Uluslararası kriz geliyor, uluslararası kriz. Bu,
lafla önlenmez. Özelleştirmeye güvenin, 10 milyar dolarlık daha
özelleştirme diyen Maliye Bakanının sözüyle bu krizi
atlatamayız değerli arkadaşlarım.
Bakın, bugünkü gazetelerde bakanlarınız ne diyor?
Birisi diyor ki: Almamız gereken tedbirler var, yeniden gözden geçirmemiz
lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ağyüz, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) Bir tanesi Mutfakta yangın
var. diyor. Siz bu yangınları görmezden geliyorsunuz, belediyeleri
kapatmakla uğraşıyoruz. Belediyelerin borcu var. diyorsunuz.
Peki, BOTAŞ ile EGOnun alacağı ne kadar? 690 milyar dolar. (AK
Parti sıralarından milyar değil sesleri) Borç ne kadar? 500
milyon YTL. Neyse, rakamlar şaşırtmaz, burada dokümanlar var.
Rakamlarla uğraşma. Bu borç var mı, yok mu? Bu silindi mi,
silinmedi mi? Küçük belediyeleri niye
borç batağı içerisinde gösteriyorsunuz? İç göçü küçük
belediyeler mi yarattı? Uyguladığınız ekonomik, sosyal
politika bu noktaya getirdi. İnsanları açlığı mahkûm
ederseniz, yokluğa mahkûm ederseniz, insanları işsizliğe
mahkûm ederseniz, onlar büyük kentlere gelir. Ama siz sırça köşklerde
oturursanız bunlardan haberiniz olmaz.
Bence, bu belediyeleri kapatacağınıza
özelleştirin. Çok iyi insanlarınız var. Mesela, İstanbulda
Büyükşehir Belediye Başkanlığı kanalıyla zengin
ettiğiniz insanlar var, personel
taşımacılığı yaparken. ATV, Sabah ihalesini alan
damadın şirketi var. Antalyada Servet Arslan, genç bir çocuk var.
Bölün bu belediyeleri İstanbulu ayrı, Egeyi ayrı. Doğu
işinize yaramaz zaten orada rant yok. Böyle paylaştırın
arkadaşlar.
BAŞKAN Sayın Ağyüz, teşekkür ederim.
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) Yerelleşme değil,
yerleşme ama buna 2009da halk müsaade etmeyecek.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Demokratik Toplum Partisi adına
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan.
Sayın Kaplan, buyurun. (DTP sıralarından
alkışlar)
DTP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, gerçekten önemli bir yasa
tasarısı üzerinde konuşuyoruz.
Yerel yönetimlerle ilgili reformların yapılması,
Türkiyede metropol kentler başta olmak üzere, en küçük beldelere kadar ve
köylere kadar hatta, yeni bir düzenlemeyle, gerçekçi çözümlerin
bulunmasını biz de isterdik. Böylesi bir sürece de iktidar partisinin
katılımcı bir anlayışla, çoğulcu bir
anlayışla, bunu Mecliste grubu bulunan ve bulunmayan tüm partilere
getirmesini isterdik, bunun üzerinde makul çözümlerde ortaklaşmak
isterdik. Ancak, komisyonda görüşülmeden iki gün önce tasarı elimize
ulaştı ve hemen yine çoğunluğa dayanarak iktidar partisi
Genel Kurula getirdi. Dün, bugün sağlıklı olmayan
koşullarda bir tartışmadır yapıp götürüyoruz.
Doğrusu, bu tartışma biçimini, bu çalışma biçimini
yadırgadığımızı ifade etmek istiyorum. Yani
21inci yüzyılda yüce Meclisin bu tür bir çalışma tarzı
içinde bulunmasının yarınlarımıza zarar verdiğini
düşünüyoruz, sağlıklı yasalar
yapamayacağımızı düşünüyoruz,
ortaklaşamayacağımızı düşünüyoruz, birlikte çözüm
üretemeyeceğimizi düşünüyoruz ve bunun gerçekten de zararlı
olduğunu söylemek istiyorum. Demin muhalefet partisi temsilcileri dedi ki:
Önerge veriyorsunuz, çalışma süresini günde on beş saate kadar
uzatıyorsunuz. Evet, yani Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesinin 4üncü maddesinde angarya yasağı var. Biraz da
angaryaya dönmeye başladı yasama meclisindeki çalışmalar.
Yani bundan da artık kaçınalım, bunu alışkanlık
hâline getirmesek iyi olur.
Ben bu konuda grubumuz adına söz alırken, daha önce de
grubumuz adına söz alan arkadaşlarımız, eğer bu yasa
teklifi bu şekilde, böyle bir paket hâlinde getirilmese, her beldeyle
ilgili ayrı ayrı maddeler konulsa, her ilçeyle ilgili ayrı
ayrı maddeler konulsa bir kısmına onay verebileceğimizi,
ortak aklın, ortak mantığın yolunu
bulacağını, bir kısmına da hayır
diyebileceğimizi, muhalefet şerhimizi düşebileceğimizi
ifade etmiştik. Ancak seçimlere bir yıl kala kırk üç ilçenin
kurulması, sekiz yüzü aşkın beldenin feshedilmesi, Meclise gelen
belde başkanlarından muhtarlara kadar seçmenlerin kendilerine de
danışılmadan böylesi bir yasa ile belediye
olanaklarının sona erdirilmesi
Yine, bu üzerinde söz
aldığımız 5inci fıkrada da, tüzel kişiliği
kaldırılan belediyelerin durumunun ne olacağı
düzenlenmiş. İnanın, bu, toplumda gönül
kırıklıklarına yol açacak, birçok turistik, tarihî
beldemiz
Yani belediyeyken köy olmak -hatırlarsınız,
geçmiş siyasetlerde vilayetken oy vermediği için düşürülen, ilçe
yapılan yerleri biliyoruz- bunun örnekleri vardır siyaset tarihimizde.
Ancak iktidarların bir özelliğidir, yerel yönetimler ile
demokrasi ilişkisini; yerel yönetimler ile hizmet ilişkisini; yerel
yönetimler ile Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartını; yine,
yerel yönetimler ile kentleşme sürecindeki yerel demokrasilerin
güçlendirilmesini; yine, yerel yönetimler ile sivil toplum ilişkilerini
Yani, daha doğrusu, işte, görüyoruz, yerel yönetimler ile Avrupa
Birliği ilişkileri, işte, görüyoruz imkânlar var, maddi
imkânsızlıklar nedeniyle kapatıyoruz. 2013 yılına kadar
1 milyar euro proje desteği vardır belediye yerel hizmetlerimizde.
Yani 200-300 milyon lira için bunca belediyeyi kapattığımız
zaman görüşlerini almadan -ki, bu konuda biz parti olarak açıklama
yaptık mahallinde referandumlar yapalım
- yöre halkı ne diyor?
Kapatılsın mı kapatılmasın mı? Başka bir
çözüm olsun mu? Yani, gerçekten bu konuda görüşlerini sormak demokrasinin
gereği olurdu. Böyle bir yolu işletmek haklı bir yol olurdu.
Ancak, kendim de ikna olmadığım çok şey var. Elimde
TÜİKin son sayımı, adrese dayalı sayımı var.
Sayın Bakan da bir öğretim üyesi. Şimdi, buradan
okumayacağım ismini ama, şöyle çıkarmışım on
tane il ve ilçe. Belediye nüfusu 2 binin altında olan ilçelerimiz var.
Şimdi bir şey daha söyleyeceğim:
Şırnakta, bilmem 90lı yıllardı, biz Güçlükonak
değil de, Fındık nahiyesi vardır dağın
kovuğunda, çok tarihî bir yerdir. Burası ilçe olacaktı, ama daha
sonra, 50 haneli Güçlükonak korucubaşı köyüdür diye orayı ilçe
yaptılar ve o nüfusu 2.500 olan nahiye insanları ne kadar
kahrolmuştu gözlerimizle gördük. 3-4 milletvekili arkadaşla
gitmiştik. Şimdi, o Fındık belde oldu. Benim ilimde,
Şırnakta Fındık, şimdi belediye olmaktan da
düşürülüyor, yani hem ilçe olamadı hem de belediye olmaktan
düşüyor. Şimdi, o insanların gönül
kırıklığını nasıl giderirsiniz? Tarihî bir
yer, kökleri tarihle müseccel bir yer ve sonradan korucu köyü, 50 haneli bir
yeri getirip belediye yapıyorsunuz, ilçe yapıyorsunuz ki,
onların dahi şeyi olmadı.
Ben, gerçekten bugün burada çok zevkli tartışmalar
yapmak isterdim. Örneğin, 2010da İstanbul dünya kenti olacak. Nüfusu
itibarıyla İstanbul, baktığımız zaman, bugün
Avrupa Birliği ülkesi on beş devletin nüfusundan daha büyük bir
kentimiz, metropolümüz. Bu metropolümüzü nasıl daha güzel yönetebiliriz?
tartışmasını bugün burada yaşamak isterdim. Yine,
gerçekten -bugün Plan ve Bütçe Komisyonundaydım, biraz önce geldim-
umuyorum ki güzel İzmir, 2015 EXPO uluslararası sağlık
temalı fuarın ev sahipliğini yapacaktır ve güzel İzmirin
daha da güzelleşmesine katkı sunacaktır. Bunu tartışmak
isterdim bugün arkadaşlarımızla, farklı partiden
arkadaşlarla. Bir örnek koymak isterdim: İspanyada, Barselona
Stratejik Planından da bahsetmek isterdim, derdim ki: 1988de,
Barcelonanın 92 Olimpiyatlarına ev sahipliği kararı
alındıktan sonra neler yaşamış; orada nasıl,
belediye meclisleri, kent konseyleri, meslek odaları, emek örgütleri,
sendikalar, Barselona konsorsiyumundan Uluslararası Ticaret Fuarına,
ticari birliklere, Barselona büyükşehir bölge bünyesindeki belediyelerin
tamamına, üniversiteye ve Liman Başkanlığına kadar
nasıl teknik komiteler kurup nasıl katılımcı bir
kültürü yaşattıklarını ve ürettiklerini bugün burada
tartışmak isterdim. Plan, sosyal ve ekonomik
katılımcılarla kent sorunlarının nasıl
çözüldüğünü de tartışmak isterdik. Stratejik planların bu
tür metropol kentler açısından ne anlama geldiğini anlatmak,
tartışmak isterdik. Evet, demokrasilerin de ütopik yanları,
hayal, ideal yanları vardır. Biz bunları tartışmak
isterdik burada. Kapışmak değil, yüksek gerilimde sinirli tartışmak
değil
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kaplan, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
HASİP KAPLAN (Devamla)
küreselleşme sürecindeki
yerelleşmeyi, felsefesini tartışmak isterdik. Yerel
demokrasileri tartışmak isterdik. Ancak Gündem 25
başlıklı eylem planlarından tutun da 1992 yılında
Rioda düzenlenen Birleşmiş Milletler Yeryüzü Zirvesinde
sürdürülebilir kalkınmadan tüm insanlığa yapılan
çağrıları tartışmak isterdik. Fakat
anlaşılıyor ki, bu usulle, bu yöntemle, bu çalışma
tarzıyla bizim, halkımıza, ülkemize fazla da fayda sağlama
şansımız yok. Sorumluluğuyla baş başa
bırakıyoruz iktidar partisini. Umuyoruz ki önümüzdeki günlerde, en
azından ülkemizin ortak projelerinde ortaklaşma
şansını bizlere de sunarlar, biz de katkı sunmak isteriz.
Bu duygularla konuşmalarıma son veriyorum. Teşekkür
ederim. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
AK Parti Grubu adına Manisa Milletvekilli Sayın Hüseyin
Tanrıverdi. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
görüşülmekte olan Büyükşehir Belediyesi Sınırları
İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 5inci fıkrası üzerinde grubumuz
adına söz almış bulunuyorum.
Bu fıkraya baktığımız zaman Tüzel
kişiliği kaldırılan belediyelerin bulunduğu
yerleşim birimlerinde, hizmetlerin aksamadan yürütülmesi amacıyla,
ilgili belediye veya büyükşehir belediyesi ve köye dönüşen yerlerde
il özel idaresi veya köylere hizmet götürme birlikleri tarafından içme
suyu, kanalizasyon, temizlik, çöp toplama, ulaşım, itfaiye ve
diğer hizmetlerin yürütülmesi için gerekli tedbirler alınır
cümlesiyle devam eden bir fıkradır. Buradan da anlaşılacağı
gibi, bu belediyelerin, yerel yönetimlerin yeniden oluşumunda bir
aksaklık doğabilir mi endişesini ortadan kaldıran ve
hizmetin devamlılığını esas alan bir düzenleme
olduğunu görüyoruz. Burada bir defa daha ifade etmem gerekirse, bu yasal
düzenlemeyle, tüzel kişilikleri sona erdirilen ve özel idarelere
devredilip köye dönüştürülen yerleşim birimlerimizde
halkımız hizmetleri sağlıklı bir şekilde alacak,
verimli bir şekilde alacak, kaliteli bir şekilde alacaktır. Bu
düzenleme, halkımızı hizmetten mahrum eden düzenleme
değildir. Bu düzenleme, daha çok bu yerleşim birimlerinde
yaşayan halkımızın çağımızda ihtiyaç
hissettiği hizmetlere çağdaş anlamda kavuşması
anlamına gelmektedir. Dolayısıyla, burada, bu kürsüde, bu konu
üzerinde Belediyeler kapatılıyor, belediyeler yok ediliyor!
şeklinde bir feveran yerine, daha doğrusu bir felaket
tellallığı yerine bu sistemin yerinde yerelleşmeye denk
düşen, yerindelik ilkesine uygun olduğunu ifade etmek, sanıyorum
daha doğru olacaktır. Çünkü nüfusu 2 binin altına düşmüş
belediyelerde bütün arkadaşlarımız, halkımız ve
şu an belediye başkanlığı yapan
arkadaşlarımız da biliyorlar ki, şu günkü imkânlarıyla
yerinde de kaynak üretemedikleri için mali sıkıntı içerisindeler
ve hizmet veremez noktadalar. Bunun başkaca bir formülünün
olmadığı da ortada.
Bunu sadece Türkiye uygulamıyor. Bütün dünya ülkeleri
aynı noktada birleşmiştir. Bu noktada
arkadaşlarımız, değişik pencereden bakarak ifade
etmeye çalışıyorlar, dünya ülkelerinde
Bakınız, ben
ifade edeyim
FARUK BAL (Konya) Bir örnek ver, bir örnek ver.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) Örnek vereyim Sayın
Bal.
Danimarkada 1.387 belediye varken şu an 98 belediye var.
FARUK BAL (Konya) Fransa, İspanya, İtalya?
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) - Bulgaristanda,
komşumuz ülkede, 2.178 belediye varken şu an 260 Sayın Bal.
İsveçte 2.281 belediye varken şu an 290 Sayın Bal.
AHMET BUKAN (Çankırı) Bunların yüz ölçümü ne
kadar?
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) - Bunları devam
ettirelim. İngiltere, her zaman demokrasinin beşiği olarak ifade
edilen bir ülke değil mi? Bu ülkeye baktığımız zaman,
2.028ken şu an 467 Sayın Bal. Bunlar resmî kaynaklar. Bu ülkeleri de
hemen hemen görmüşsünüzdür. İniyorum, Belçikada 2.669ken 589.
Gelelim Türkiyeye, 628ken şu an 3.225 olmuşuz.
FARUK BAL (Konya) Saydığınız ülkelerin
coğrafyası Konya kadar.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) Fransaya gelelim,
bakınız, Fransaya gelelim, sizin dediğiniz yere gelelim. 38.814
Fransada belediye sayısı, şu anda 36.778. Şunu çok iyi
biliyorsunuz ama bilmemezlikten geliyorsunuz sanki, Fransada üç haneli bir
yerleşim merkezinin adı da belediye.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Güzel!
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) Buna vurduğunuz
zaman bizim 34.477 belediyeyi de, deyin ki 35 bin -35 bin köy- 35 bin artı
3.225i de ilave ettiğinizde ne yapar? 38 bin küsur, işte Fransayla
eş değersiniz. Adını böyle koyarsanız, elmayla armudu
karıştırmazsanız neticeye gidersiniz, ama elma armut
karışınca sayılar da karışıyor. Bütün mesele
burada.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, bunlar dünya
gerçekleri, bunlar kaynaklar. Şimdi, Sayın Bal oradan
konuşmuşken, dün söylediniz, Efendim, siyasetçinin güvenini
sağlamak için bunu yaptık.
FARUK BAL (Konya) Siyasetin onurunu
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) Onuru. Bu sözü ben
kullandım.
Bakınız, bu bir kanun teklifidir -Sayın Ersin
burada mı bilmiyorum- Sayın Ersinin kanun teklifidir. Ben, vakti
almamak için -vakit sınırlı- sadece bir paragrafını
tekrar okumak istiyorum: Karabağlar, içinde barındırdığı
iş yerleri nedeniyle hem İzmir için ve hem de Türkiye için önemli bir
vergi kaynağı olduğu hâlde, çok geniş bir fiziki alana
yayılmış olması nedeniyle gerek belediye hizmetlerinden ve
gerekse diğer idari hizmetlerden hak ettiği kadar
yararlanamamaktadır. Hükûmet başkanları, bakanlar,
milletvekilleri, bölgede yaşayan vatandaşlarımızın
ilçe olma özlemini bildiklerinden seçim dönemlerinde hep söz vermişler,
ancak sözlerini tutmamışlardır. Bu durum, doğal olarak
siyasetçiye olan güveni erozyona uğratmıştır. Bu,
Sayın Ahmet Ersin Beyin gerekçesindeki ifadesidir.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Niye reddettiniz bunu?
FARUK BAL (Konya) Bizimle ne alakası var?
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) Şimdi, biz
Alakası şurada
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Bu kanun teklifini reddettiniz.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) Alakası şurada:
Şimdi, burada Sayın Ersin çok güzel bir şekilde -buradalar
kendileri- ifade etmişler: Bu durum, doğal olarak siyasetçiye olan
güveni erozyona uğratmıştır.
Şimdi, biz, Karabağları ilçe yapıyoruz,
Karabağları ilçe yapıyoruz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Bu kanunu niye reddettiniz?
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) Karşıyakada
Bayraklıyı -yine kanun teklifleri var- ilçe yapıyoruz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Niye reddettiniz ya?
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) Batıkenti niye reddettiniz?
Çayyolununu niye reddettiniz?
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) Şimdi, ilçe
yapmakla
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) Lagosta balık yerken söz
veriyorsunuz, sonra reddediyorsunuz.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) -
işte, siyasetçiye
olan güven erozyonunu durduruyoruz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Niye reddettiniz?
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) Siyasete ve siyasetçiye
güven kazandırıyoruz, onurunu koruyoruz. Bunu söylüyoruz. Bütün
mesele bu.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Hayret bir şey ya! Ya, niye
reddettiniz 22nci dönemde?
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) Şimdi, burada
çarpıtmanın bir anlamı yok.
Peki, Sayın Anadol, şuraya gelelim: Niye? Niye o zaman
kabul etmemişiz? Bu, sadece Karabağlar için, sadece Bayraklı
için verilmiş kanun teklifleridir. Oysa Türkiye'nin kamu yönetimi
açısından, yerel yönetimler açısından bir bütün düzenlemeye
ihtiyacı var. Bunu parça parça yapmak yerine, işte şimdi
Hükûmetimiz, Sayın Bakanımız, teknokratlarımız
hazırlıklarını yapmışlar
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) Hesabını
kitabını yapmışlar! Hazırlık değil, hesabını
yapmışlar!
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) -
bir bütün, Türkiye'yi
kucaklayan bir düzenlemeyi ortaya getirmişler. Yani bunda rahatsız
olacak ne var? Ne var?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) 28 Mart için, değil mi?
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) Hayır efendim.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Tabii
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) 28 Mart için
Biz,
siyaset için bir düzenleme yapmayız.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) O zaman yürürlük maddesi
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) Biz geleceğimiz için
düzenleme yaparız.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Haziranda yürürlüğe girsin.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) Siyasi rant için bir
düzenleme yapmayız. Bunu her defasında söylüyoruz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
Yürürlük maddesini göreceğiz.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) Biz, ülkede hizmet verirken
geleceğimize yönelik, gelecek nesillerimize daha düzgün bir ülke ve daha
düzgün bir çevre bırakalım
Onun için bu düzenlemeleri
yapıyoruz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Yürürlük maddesini göreceğiz.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) Yoksa bazı arkadaşlarımızın
çıktığı gibi, hayalini burada
canlandırdığı sözlerin bizde
karşılığı yok. İşbaşına
geldiği zaman o arkadaşlarımızın ne yapmak
istediklerini ifade eden cümleleri burada duyuyor gibi oluyorum. Ama, buna
halkımız fırsat vermeyecek, geçit vermeyecek. Halkımız
gene kendisine dayanan, güvenen, kendisine hizmet eden bu AK Parti
İktidarını 2009 Martta yapılacak yerel seçimlerde
işbaşına yerelde de getirecek. Bunu herkes böyle bilsin. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Değerli dostlarım, değerli milletvekili
arkadaşlarım, bir de konuya Anayasa açısından bakalım.
Niye böyle köy, özel idare, belediyeler açısından münferit
değerlendirip, bir farklı noktaya takılıp kalıyoruz?
Anayasaya bakıyorsunuz, madde 127: Mahallî idareler; il, belediye veya
köy halkının mahallî müşterek ihtiyaçlarını
karşılamak üzere kuruluş esasları kanunla belirtilen ve
karar organları, gene kanunda gösterilen, seçmenler tarafından
seçilerek oluşturulan kamu tüzelkişileridir. Yani şimdi, köye
dönüştürülmek Anayasaya aykırı bir iş midir?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Dördü de oku, dördü.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) - Anayasal çerçevede bir
düzenleme, Anayasal çerçevedeki bu düzenlemeye itirazınızı
anlamıyorum.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Dördüncü fıkrayı da oku.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) - Bizim buradaki bu
düzenlememizin temelinde yatan tek şey, halkın daha
sağlıklı hizmet almasıdır, kaynak israfını
önlemektir, optimal büyüklük dediğimiz verimli hizmeti sunabilecek bir
büyüklüğü elde etmektir, bütün düzenleme budur.
Değerli bir arkadaşım çıktı burada
Efendim, niye bu kanunun geçtiğimiz maddesinde, sadece büyükşehir
belediye başkanlarının seçiminde seçim çevresi büyükşehir
belediye sınırları içinde bulunan -orman köyleri de dâhil olmak
üzere- büyükşehir belediye sınırlarından oluşur?
diyor oy kullanmayı. Tabii bu arkadaşımız bilmiyor
olabilir. Ben sadece bilgilendirme adına söylüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Tanrıverdi,
konuşmanızı tamamlayınız. Buyurun.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) Sayın Işık
buradalar. Sayın Işık, büyükşehir belediyeleri bünyesinde
köy olmaz. Büyükşehir belediyesi bünyesinde ilçe belediyeleri olur.
İlk kademeler vardı, biliyorsunuz, bu kanunla kaldırıyoruz.
Köy diye büyükşehir bünyesinde bir olay yoktur. Ancak orman köylerinin
özel statüleri vardır, orman köyleri bunun dışındadır.
Bu kapsama, orman köylerinde yerleşmiş insanlarımızın
da demokratik haklarını kullanmaları, büyükşehirlerde oy
kullanmaları sağlanmaktadır. Yani büyükşehir
kapsamında köyün olamayacağını, şahsınızda
bütün halkımızı bilgilendirmiş oluyorum.
Sayın Başkan teşekkür ediyorum, saygılar
sunuyorum değerli milletvekili arkadaşlarım. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
FARUK BAL (Konya) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Bal.
FARUK BAL (Konya) Sayın Hatip, ismimi de ifade etmek
suretiyle, konuşması sırasında, dün yaptığım
konuşmayla ilgili eksik ve yanlış bilgi verdi. Bunun sürçülisan
olmadığı da anlaşıldı. İzin verirseniz iki
dakika içerisinde
BAŞKAN Konuyu tavzih edeceksiniz.
Buyurun Sayın Bal.
AHMET ERSİN (İzmir) Sayın Başkan, 69a göre
ben de söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın Ersin, Sayın Balı
konuşturayım da
Arkadaşlar, o zaman, benim anladığım konu
şu: Hiç kimse kimseden bir alıntı yapmayacak, kimseye bir
şey söylemeyecek. Çünkü, olan metni okuduğunuz zaman dahi
arkadaşlar tekrar çıkıp söz talep ediyor. Şimdi, olan bir
metin var, teklif edilmiş bir şey var, onu konuştu.
AHMET ERSİN (İzmir) Ben de 69a göre söz istiyorum.
BAŞKAN Hayır, ben size vereyim, benim o konuda bir
şeyim yok ama şunu demek istiyorum: O zaman kimse kimseden bir
alıntı falan yapamaz, böyle bir şey yapamaz, böyle bir şey
söyleyemez.
Neyse, Sayın Balı konuşturalım da sonra
Buyurun Sayın Bal.
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.- Konya Milletvekili Faruk Balın
Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdinin konuşmasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
FARUK BAL (Konya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlarım, aslında bir polemik
ihtiyacı içerisinde değilim. Ancak, Sayın Hatibin dün
söylemiş olduğu sözlerin bir sürçülisan olduğunu, bugün
düzeltmesi gerektiğini beklemiştim ama ısrarla ifade ettiği
için ben de söz almış bulunuyorum, huzurunuzdayım.
Değerli arkadaşlarım, dün aynen şu
şekilde ifade edilmiştir bazı belediyelerin köylere
dönüştürülmesiyle ilgili konuşmada: Biz bunu siyasetin onurunu
koruma adına bir düzenleme olarak yapıyoruz. Ben de buradan
Konyanın 106 tane beldesi kapatılmaktadır. 106 belde çok ciddi
bir rakamdır ve bu kanunda en fazla rahatsızlık ortaya
çıkacak olan ilimiz Konyadır. Buradan sormak istedim. Dedim ki:
Konyanın Akören ilçesinde 2 tane belde, Akşehir ilçesinde 5 tane
belde, Beyşehirde 13 tane belde, Bozkırda 9 tane belde,
Cihanbeylide 3 tane belde, Çeltikte 1 tane belde, Çumrada 6 tane belde, Derebucakta 3 tane
belde, Doğanhisarda 7 tane belde sıralıyoruz- Hüyükte 9 tane
belde, Hadimde 5 tane belde; topluyoruz 106 tane, dahası var; zaman
almamak için ifade etmiyorum.
Acaba bunlar belde olarak varlıklarını sürdürmek
istiyorlar
Onursuz bir siyasete mi talep oluyorlar?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Çarpıtmayın
Sayın Bal, 106 belde düşmesin diye söz aldınız.
FARUK BAL (Devamla) Efendim, buradan çıkan anlam bu. Bu
insanların yerel yönetim hizmetlerini almak için, demokrasinin özü olan
hesap verebilirlik ilkesinden
yararlanmak için en makul, en haklı taleplerini dile
getirdiğinde onursuz bir davranışın içinde mi bulunuyorlar?
Bu soruya cevap istiyorum.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bal.
AHMET ERSİN (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Ersin, ben size söz vereceğim ama
şunu öğrenmek istiyorum, beni mazur görün: Açıklama
yapacağınız konu nedir?
AHMET ERSİN (İzmir) Sayın Başkan, Sayın
Hatip, benim verdiğim kanun teklifini dün de bugün de, gerçi Sayın
Bakan da
Yani benim verdiğim kanun teklifi Hükûmet tasarısına
gerekçe olmuş. Öyle anlaşılıyor. Çünkü her çıkan
konuşmacı benim kanun teklifinden bahsediyor. Sayın Hatip de
söylerken adımı vererek ve teklifimden söz ederken çok
yanıltıcı bazı sözler söyledi. O konuda izin verirseniz
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Metninden haberin yok demek
ki senin.
BAŞKAN Bakınız
Hayır, ben söz veririm, onda
bir şey yok, yalnız yanıltıcı bir bilgi vermedi,
sadece metni okudu.
AHMET ERSİN (İzmir) Efendim, metni okudu fakat
şimdiki hazırlananla benim metnim arasında çok fark var, onu
anlatmaya çalışıyorum.
BAŞKAN Sayın Ersin, dün söylediniz, bu işin
başı sonu olmaz yani. Her gün burada İzmir Karabağlarla
ilgili nasıl bir teklif verildi, Hüseyin Tanrıverdi ne söyledi, Ahmet
Ersin Bey ne söyledi bunu tartıştırmayın.
AHMET ERSİN (İzmir) Konuşuyorsunuz
BAŞKAN - Bu defa son defa olarak vereyim ve bundan sonra o
zaman hatipler konuşacaksa
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Arkadaşımız
sadece metni okudu.
BAŞKAN - Sayın Elitaş, lütfen efendim
Sayın Ersin, bakınız, sizin söylediğinize
hiçbir ilave yapılmadı, sadece metninizi okudu.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Cımbızla çekildi
cımbızla.
BAŞKAN - O zaman, milletvekili arkadaşlar birbirinin
metnini okumayacak demektir.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) Sayın Başkan, tahrifat
yapıldı. Bir paragrafı okuyunca esası kayboluyor işin,
özü kayboluyor işin. Yanıltıyor milleti.
BAŞKAN Kaybolan bir şey yok Sayın
Akıncı, istirham ederim.
Buyurun.
3.- İzmir Milletvekili Ahmet
Ersinin, Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdinin
konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
AHMET ERSİN (İzmir) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlarım
(AK Parti sıralarından
gürültüler) İzin verir misiniz
O zaman hatiplerinize söyleyin, benim
adımı anmasınlar.
Şimdi, bir kanun teklifi hazırladım geçen dönemde
ama iki günden beri gerek Sayın Bakanın gerekse AKP sözcülerinin
söylediklerine bakıyorum, her çıkan benim kanun teklifimden söz
ediyor. Yani benim Karabağlar için verdiğim kanun teklifi koskoca
Hükûmetin kanun tasarısının gerekçesi olmuş. Öyle
anlaşılıyor.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Size değer veriyoruz.
AHMET ERSİN (Devamla) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; ben geçen dönemde Karabağların ve eski
İzmirle birlikte -yani İzmiri tanıyanlar anımsayacaklardır-
on altı ya da on sekiz mahalleyi kapsayan ve kendi coğrafi
sınırları içinde ilçe olması için iki kez kanun teklifi
verdim. 28 Ocak 2003 tarihinde verdim, onu reddettiniz; 20/5/2005 tarihinde
verdim, onu da reddettiniz. Şimdi, Karabağlar ilçe olsun diye bir
tasarı hâlinde buraya getiriyorsunuz. Karabağların ilçe
olmasına hiçbir itirazım yok. Hiçbir itirazım yok. Neden? Çünkü,
bu uğurda uğraş vermiş bir
arkadaşınızım. Ama, itirazımız nedir? Bakın,
Karabağlarla hiçbir ilgisi olmayan Fahrettin Altay, Üçkuyular, Poligon,
Esenlik, Vatan, Yeşilyurtun tamamı, yani, en fazla on sekiz
mahalleden oluşabilecek bir ilçeyi elli beş mahallelik bir büyük ilçe
hâline getiriyorsunuz. Bizim itirazımız buna. Yani, Konak ilçesini kuşa
çevirmek için, elinizde makasla, mahalleleri kesip kesip Karabağlara
bağlamışsınız. Yani, buna itiraz ediyoruz değerli
arkadaşım. Yoksa, Karabağlar elbette ilçe olsun ve bunu çoktan
da hak etmiş durumdadır. Ama bunu yapacağız diye
Konakı kuşa çevirmeye kalkışırsanız,
Bayraklıyı ilçe yapacağız diye Bornovayı ve
Karşıyakayı kuşa çevirmeye
kalkışırsanız işte biz buna itiraz ederiz ve
itirazımız da bunadır. Ne Bayraklının ne de
Karabağların ilçe olmasına karşı bir
tavrımız yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Ersin.
AHMET ERSİN (Devamla) Sayın Başkan, bir dakika
daha.
BAŞKAN Tamam, iki dakika süre verdim, teşekkür ederim,
buyurun.
AHMET ERSİN (Devamla) - Sadece bu ilçeler için seçim
amacıyla yaptığınız seçmen operasyonuna itiraz
ediyoruz.
Saygılarımla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
AHMET AYDOĞMUŞ (Çorum) Aynı şey.
AHMET ERSİN (İzmir) Söylemesin. Niye adımı
anıyor? Söyleyecek başka bir şey bulamadı mı?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bundan sonra söylemeyiz.
AHMET ERSİN (İzmir) Anmayın canım,
rahatsız oluyorum.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Büyükşehir Belediyesi
Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/529) (S.
Sayısı:117) (Devam)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Gaziantep
Milletvekili Sayın Hasan Özdemir.
Buyurun Sayın Özdemir. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 117 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 3üncü madde 5inci
fıkrası üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
3/7/2005 tarih ve 5393 sayılı Belediye Kanununun
11inci maddesine aşağıdaki şekilde bir fıkra
eklendiğini görüyoruz.
Bu değişikliği incelediğimiz zaman görüyoruz
ki tüzel kişiliği kaldırılan belediyelerin bulunduğu
yerleşim birimlerinde, hizmetlerin aksatılmadan yürütülmesi
amacıyla, ilgili belediye veya büyükşehir belediyesi ve köye
dönüştürülen yerlerde il özel idaresi veya köylere hizmet götürme
birlikleri tarafından içme suyu, kanalizasyon, temizlik, çöp toplama,
ulaşım, itfaiye ve diğer hizmetlerin yürütülmesi için gerekli
tedbirlerin alınacağı belirtilmektedir.
Yine, ihtiyaç durumuna göre bu hizmetleri yürütmek üzere hizmet
birimlerinin kurulacağı ve büyükşehir belediye
sınırları içinde açılacak hizmet birimlerini yürütmek
üzere, büyükşehir belediye meclis üyeleri veya diğer belediye
personeli arasından görevlendirilme yapılacağı
belirtilmektedir. Yani bunlar sanki yeni bir şeymiş gibi
Hâlbuki
bunların zaten görevleri var. Ayrıca, mahallî hizmetlerin
aksatılmadan yürütülmesi için, yine sanki yeni bir şeymiş gibi,
vali ve kaymakamların da ilgili kuruluşlar arasında
koordinasyonu sağlamaları ve gerekli tedbirleri almaları
belirtilmektedir.
Belediyeler, diğer mahallî idari birimleri olan köy ve il
özel idarelerine göre halka daha verimli ve faydalı hizmetlerin
götürüldüğü yerel yönetim birimlerimizdir. Kamu hizmetlerinde yeniden
yapılanmanın yolu, ülkemizde yerel yönetim hizmetlerini mevcut
durumlardan geriye götürmek olmamalıdır. 1930 yılında
çıkarılan Belediye Yasasında belediyelerin kurulması,
sınırlarının değiştirilmesi, seçim
kurullarınca orada yaşayan insanlara yapılacak referandumla
yürürlüğe gireceği belirtilirken, maalesef, bugün üzülerek
söylüyorum, yetmiş sekiz yıl sonra, demokrasimizin daha fazla
gelişeceği beklendiği bir zamanda yapılacak olan bu
değişiklikle bunun tam tersi olmaktadır.
Adrese dayalı nüfus sayımıyla nüfusu 2 binin
altına düşen belediyelerin belediye tüzel kişilikleri
kaldırılarak köye döndürülmesi, yine bazı ilk kademe
belediyelerinin mahallelere dönüştürülmesi ve sadece 2009da
yapılacak olan belediye seçimleri düşünülerek kurulacak olan ilçeler,
ülke genelinde, yöre halkımızda büyük mutsuzluk, şaşkınlık
ve hatta tedirginlik yaratmıştır. Yapılmak istenen
düzenlemeler ve değişiklikler öncesinde yöre halkının,
yerel yöneticilerin ve sivil toplum örgütlerinin görüşlerinin
alınmamasının, demokrasiyle bağdaşır hiçbir
haklı yanı yoktur.
Ağızlarından her konuşmalarında
özgürlük ve demokrasiyi düşürmeyen AKP Hükûmetleri, bırakın
onların görüşlerini almayı, milletimizin istek ve taleplerini
İçişleri Komisyonu üyesi olarak dile getirmemiz beklenen biz
milletvekillerinin çalışmalarını bile engellemek
istemişlerdir. Çoğunlukla, çoğunluklarına güvenerek Ne
yaparsam olur. mantığıyla hareket eden AKP Hükûmetinin
güdümünde olan Komisyon, biz milletvekillerinin tasarı maddesi üzerinde
birden fazla değişiklik önergesi vermemizi ve beş dakikadan
fazla konuşmamızı engellemek istemişlerdir.
Milletvekillerinin, ülke genelinde birçok ili, ilçeyi ve belediyeyi
ilgilendiren bu konuda tek bir önerge verebileceğine dair
kısıtlama, esasen tasarının sağlıklı bir
zeminde görüşülmesini de engellemiştir. İç Tüzükte bir
kısıtlama olmamasına rağmen, biz milletvekillerin birden
fazla önerge verme hakkının Komisyonca kısıtlanmak
istenmesinin parlamenter demokratik sistemimize ve İç Tüzüke
aykırı olduğu bir gerçektir. Bunu gören ben ve Komisyon üyesi
diğer 2 milletvekili arkadaşım ve diğer muhalefet üyesi
milletvekilleri, bu engellemeleri protesto etmek için Komisyonu terk ettik.
Değerli milletvekilleri, bu yasa
değişikliğiyle kendi seçim bölgem olan Gaziantep ilinden bu
konuda biraz bahsetmemde yarar vardır diye düşünüyorum. 1968
yılında kurulan Burç ilk kademe belediyesinin Şahinbey ilçe
belediyesine, yine 1996 yılında kurulan Aktoprak ve 1972
yılında kurulan Arıl ilk kademe belediyelerinin Şehitkamil
ilçe belediyesine, 1968 yılında kurulan Yeşildere ile 1972
yılında kurulan Büyük Şahinbey ilk kademe belediyelerinin ise
Oğuzeli ilçesine bağlanarak mahalle statüsüne
dönüştürüldüğü ve belediye tüzel kişiliklerinin
kaldırıldığını, üzülerek, yöre halkı,
belediyedeki ilgililer bizlere bildirmektedirler.
Ayrıca, Gaziantep Şahinbey ilçesi
sınırları içinde bulunan ve 1993 yılında kurulan,
Gaziantepe 30 kilometre uzaklıktaki Cevizli Belde Belediyesi ile Nizip
ilçe sınırları içerisinde bulunan ve 1998 yılında
kurulan, Nizip merkeze 37 kilometre uzaklıkta olan Tatlıcak belde
belediyeleri artık belediye değildir. Çünkü, nüfusu 2 binin altına
düştü diye köye dönüştürülmüştür.
Değerli milletvekilleri, içinizde köyden gelenler
vardır. Ben köylülüğü çok iyi bilirim, tam bir köy çocuğuyum.
Köylü insanın belirli yerlere, devletin belirli kademelerine gelmesi
zordur, önünde çok büyük engeller vardır. Biz belediyeyi
kapatıyoruz, köy yapıyoruz, burayı daha iyi
yapacağız. diyorlar. Bu yanlıştır. Ben köy
sayımızın azaltılmasında yarar vardır diye
düşünüyorum. Bu belediyelerimizin nüfusu azaldı diye
kapatılmaları kabul edilir bir mazeret değildir. Ülkemiz büyük
ölçüde köyden kente göç hareketi yaşamaktadır. Kurulu olan
belediyelerimiz bu göç hareketlerini biraz olsun frenlemekteydiler.
Yine, Gaziantep ilimizde nüfusu hızla büyüyen Şehitkamil
ilçemize bağlı Gazikent ile Şahinbey ilçemize bağlı
Karataş mahalleleri, çevrelerindeki belde belediyeleri, mahalleler ve
köylerle birleştirilerek Gaziantep ilimizde iki merkez ilçe
kurulmasında yarar vardır. Hem yukarıdaki belediyelerin mevcut
durumlarının devam etmesi ve hem de iki yeni ilçe kurulmasıyla
ilgili verdiğim değişiklik önergelerinin dikkate
alınmasında yarar olmasına rağmen, önergelerin
reddedildiğini burada üzülerek belirtmemde yarar vardır diye
değerlendiriyorum.
Nüfusu bize çok yakın olan ülkelerden Fransanın
belediyelerine baktığımız zaman, burada 36.621, Türkiyeden
çok daha az nüfusu olan İspanya ve İtalyada 8 binin üzerinde
belediye varken, ülkemizde ise sadece 3.225 belediye bulunmaktadır. Avrupa
ülkeleri ve Türkiyedeki durumu karşılaştırırsak, Türkiyede
yaklaşık 21.850 kişiye bir belediye düşerken, Fransada bu
rakam 1.700 kişiye, İtalyada 7.300 kişiye, İspanyada
6.800 kişiye bir belediye düşmektedir.
Değerli milletvekilleri, 24 Aralık 2004 tarihinde
yürürlüğe giren 5272 sayılı Belediye Kanununun 15inci
maddesiyle, nüfusu 2 binin altına
düşen belediyelerin, Danıştay görüşü alınarak,
İçişleri Bakanının önerisi üzerine müşterek
kararnameyle köye dönüştürülmesinde yarar vardır. Bunlara,
dediğim gibi, uyulmadığını görüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özdemir, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
HASAN ÖZDEMİR (Devamla) Kısaca şunu belirtmemde
yarar var: AKP Hükûmeti, şimdiye kadar söz konusu Kanunun uygulaması
konusunda çok kararlı bir tutum göstermezken, şimdi seçimlere bir
sene kala, sabaha kadar Meclisi çalıştırmak isteyerek, alelacele
bu kanunları geçirmek istemektedir. Bu yaklaşım
tarafımızdan hayretle karşılanmakta ve doğru
bulunmamaktadır. Geçmişe bakıldığında da, bu tür
kanunlarla oynayan siyasi iktidarların kendilerine fayda getirmediği
görülmektedir.
Sözlerime son verirken, bu kanun tasarısına Milliyetçi
Hareket Partisi olarak olumsuz oy vereceğimizi belirtir, Fenerbahçe
Kulübümüzü de son başarısından dolayı kutlar, yüce
heyetinize saygılar sunarım.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özdemir.
Şahsı adına, Sakarya Milletvekili Sayın Recep
Yıldırım, buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
RECEP YILDIRIM (Sakarya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Büyükşehir Belediyesi Sınırları
İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 3üncü maddesine (5)inci bir fıkranın
ilavesi konusunda şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, grup başkan vekillerimiz ve
sözcülerimiz, Sayın Bakanımız, Komisyon
Başkanımız bu hususta geniş açıklamalarda bulundular.
Ama burada, bu maddede açıkça yazıldığı, fıkra
ilavesinde açıkça görüldüğü gibi de kapatılacak veya yeni ilçe
olan büyükşehir belediyeleri içerisindeki otuz beş ilk kademe
belediyesi ve aynı zamanda mahallelerden oluşan sekiz ilçenin
kurulmasıyla ilgili, daha sonra da bu ilçeler ilçe belediyesi olarak da
büyükşehir alt kademesinde devam edecektir. Ama, bugüne kadar bu ilk
kademe belediyeleri büyükşehir belediyesinin hizmetlerinden istifade
etmekte; su, kanalizasyon, yol ve büyük arter yolları, itfaiye
çalışmaları, aynı zamanda mezarlık hizmetleri gibi
hizmetleri bugüne kadar görmüşler ve bundan sonra da görecekler. Yaklaşık
diğer ilk kademe belediyeleri de yeni kanunla büyükşehir içerisinde
ilk kademe belediyeleri kaldırılmakta ve mahalleleriyle birlikte
büyükşehre ve ilçe belediyelerine bağlanmaktadır.
Değerli kardeşlerim, değerli arkadaşlar;
buradan, özellikle bu belediyelerin tamamen kapısına kilit vurulacak
-muhalefet sözcüsü arkadaşlarımız bunu dile getirdiler- sanki bu
belediyelerin binaları yok olacak, araçları tarumar edilecek,
yağmalanacak, öyle bir noktaya getirilerek halkımızı
tedirgin etmektedirler. İcraatın içinden gelen bir
arkadaşınız olarak, üç dönem belediye
başkanlığı yapmış bir arkadaşınız
ve Türkiyenin çeşitli bölgelerinde partimin verdiği görev
istikametinde de gezdiğim bütün yerlerde gördüğüm, büyükşehir ve
köylerdeki icraatlarda gördüğümü aktarmak için aynen izah ediyorum. Burada
mahallelere dönüştürülecek yerlerde belediyelerimizin idaresi burada
fıkrada da var- büyükşehir belediye meclisinin atayabileceği bir
meclis üyesiyle idare edilebileceği veya o personel içerisinden bir
personelin atanarak görevlendirileceği hükmü getirilmektedir ve
dolayısıyla bu hizmetler devam edecek; memuru, işçisi, makinesi
aynen devam edecek.
Değerli arkadaşlar, sayın muhalefet; açıkça
söylüyorum, halk, belde olmuş, köy olmuş, büyükşehir olmuş,
ilçe olmuş, hiç bakmıyor. Halka hizmet etmek, halka hizmet edeni de
başa taç etmek bizim halkımızın şiarıdır ve
bunun örneğini de geçmiş dönemlerde yapmıştır, yapmaya
devam edecektir.
Bakınız, burada, özellikle tüzel kişiliği
kaldırılan belediyelerimizin köye dönüştürülmesi
Belki,
muhalefet sözcüleri arkadaşlarımın haklı talepleri
noktasındaki söylediklerine hiç itirazım yok, ancak bizim
Hükûmetimiz, partimiz böyle bir karar, kendi başına, gizli
kapaklı almış değil. Bunu da bu şekilde sunuyorsunuz.
2005 yılında değiştirilen bu hüküm çerçevesinde köye
dönüştürüleceği, nüfus sayımı sonrasında 2 binin
altına düşen belediyelerin mutlak surette, ilk yapılacak mahallî
seçimlerde mutlak şekilde köye dönüştürüleceği hükmü belli. Bunu
biliyorsunuz, geçen dönemde muhalefetteki arkadaşlarımız
buradaydı. Bugüne kadar grup başkan vekili arkadaşlar bizim
Hükûmetle ilgili Grup Başkanlarımızla veya Sayın
Bakanımıza, Ya, bu kapanacak kardeşim, bununla ilgili bir
değişiklik yapalım. diye bir önerge veya bir teklif yapıldı
mı ben bilmiyorum. Onun için, halkımıza gerçekleri doğru
şekilde yansıtalım ve bunu o şekilde halkımıza
anlatalım diyorum.
Ayrıca, bakınız, KÖYDES programları
yapıldı, KÖYDES tatbikatı yapıldı ilk defa; reform
olarak, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, KÖYDES icraatlarıyla birlikte,
geçen seneler. Bu hizmetler neyle yapıldı? İlçelerde,
değerli arkadaşlar, köylere hizmet götürme birlikleri vasıtasıyla
yapıldı. Burada kim var? 2 tane il genel meclisi üyesi, 2 tane
muhtar, halkın seçtiği -halk kendisi seçiyor- ve de onların
başında kim var? Kaymakam.
Değerli arkadaşlar, kaymakamın
başkanlığında, bu 4 tane eleman encümen vazifesi görüyor ve
köylere hizmet yarışında tüm köylerimiz seferber olmuştur
ve hakikaten burada kutluyorum, tüm kaymakamlarımızı ve il genel
meclisi üyesi arkadaşlarımı buradan kutluyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Yıldırım,
konuşmanızı tamamlayınız. Buyurun.
RECEP YILDIRIM (Devamla) Büyük bir başarı elde ettiler
ve köylerimizin yolu ve suyu halledildi.
OSMAN ERTUĞRUL (Aksaray) Hepsi bozuk, hepsi bozuk.
Yapmayın.
RECEP YILDIRIM (Devamla) Aynı zamanda, bakınız,
sonra BELDES ilave edildi. Niye BELDES ilave edildi? Öyle yerlerimiz oldu ki, köylerimiz,
beldelerimizden daha çok hizmet alarak, yolu ve suyu olmayan beldeler hâline
düştü. Tek, biz de köy olsaydık. dediler. Açıkça söylüyorum
bunu, Türkiyenin her yerinde gezmiş bir arkadaşınız olarak
da söylüyorum. Burada iyi niyetle hizmet vardır. Bunun ispatı da,
bakınız, yapılan yanlışlıklarda
Muhalefetteki
arkadaşlarıma söylüyorum: Yani arkadaşlar, biz kötü bir icraat
yapıyorsak hodri meydan, 2009 seçimlerinde halka gideceğiz. Onun
öncesinde 2007 seçimlerini size hatırlatırım. İşte,
KÖYDES ve BELDESin başarısıyla 2007 seçimlerinde halk yüzde
47yle AK Partiyi tekrar iktidarının devamı için yola devam
diye karar almıştır. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar, halk kendine hizmet edeni unutmaz.
Yapılan muhalefetteki iktidarlarınızda
Bakınız, ben
bu mevzuya da girmek istemiyorum ama hep burada adaletten, doğruluktan,
iyi hizmetten
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Yıldırım, teşekkür
ediyorum.
RECEP YILDIRIM (Devamla) -
demokrasiden bahsediyorsunuz ve her
iki iktidarında, yaptığı iktidarlarında belediye
başkanlığı yapmış bir kişi olarak
söylüyorum: Çok adaletsizlikler vardır. İnşallah bunların
hepsini kökten düzelteceğiz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sağ olun, var olun.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Yıldırım.
Şahsı adına Afyonkarahisar Milletvekili Sayın
Halil Ünlütepe. (CHP sıralarından alkışlar)
HALİL ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; belediyelerle ilgili kanun tasarısı
üzerinde düşüncelerimi açıklamak üzere söz almış
bulunuyorum. Kırk iki belediyesi kapatılan bir ilin parlamenteriyim.
Kırk iki belediye kapatılıyor, Afyon parlamenterlerinin
hiçbirisinin sesi çıkmıyor. 2003 yılında da bu yasayı
çıkarttınız. 2003 yılında yirmi kasabamız,
belediyemiz kapanıyordu. 2003 yılında bu yasayı
çıkarttığınızda aynen şu hüküm vardı: Tüzel
kişilikleri başkaca bir işleme gerek kalmaksızın 27
Mart 2004 tarihinde hükmi şahsiyetleri sona erer. diyordu. Yani, siyasi
iktidar 2003 yılından beri nüfusu 2 binin altına düşen
belediyelerin belediyeliklerine son vereceğini söylüyordu. Peki, bu kanunu
bugüne kadar niçin Parlamentonun gündemine getirmediniz de bizi on altı
saat çalıştırarak mart ayında belirli bir güne kadar
yetiştirme telaşı içindesiniz? Siyasi iktidar Parlamento ile
yasama organıyla uyum içinde olursa ve ödevini iyi yaparsa, zamanında
2003ten beri düşündüğü bir olayı altı ay önce
Parlamentonun gündemine getirebilseydi bu konular bugünkü stresin dışında
çok daha rahat tartışılabilirdi. Siyasi iktidar,
açıkçası, sıkıştığı gün Ben
sıkıştım, bunu kanunlaştırın. Yasama
organı yürütmenin tahakkümüne girmiştir. Bu, kuvvetler ayrılığı
sistemine tamamen aykırı olan bir olaydır.
Bu kanun tasarısının üzerinde yeterli bir
çalışma yapıldı mı? Yapılmadı. Komisyonda
yeterli bir etkinlik gösterildi mi? Gösterilmedi. Pek de komisyonda usule uygun
da bir çalışma yapıldığı kanaatinde değilim.
Böyle bir ortamda, işte ilimizde kırk iki belediyeyi kapatıyoruz.
Arkadaşlarımız bunun yararlı olduğunu söylüyorlar. O
zaman Ankarayı da köy yapalım, mademki köye dönüş yararlı
bir işse. Ankarada çok başarısız bir belediye
başkanının mahiyetinde çalışıyoruz.
MUHARREM SELAMOĞLU (Niğde) Onu Ankaralılar bilir.
HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) - Sularımız akmadı
Sularımız akmadı, Kızılırmaktan
getirdiğiniz suyun içilebilir olduğu konusunda ciddi endişeler
var ve o endişeler üzerine hâlâ daha bu belediyeye tüm
olanaklarınızı seferber ediyorsunuz. Yurttaşları zehirlemeye
ne hakkınız var?
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Öyle bir şey yok
Halil Bey.
HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) Yurttaşların o içilecek
su üzerinde birtakım tereddütleri yaşamaya ne hakkınız var?
Niye böyle bir ortamı veriyorsunuz?
ORHAN KARASAYAR (Hatay) Su gelmiş, teşekkür edin.
HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) Dinleyin
Dinleyin
Hiç kendini
üzme ve dinle. Sen de dinle, sen de dinle.
Şimdi, biz parlamenter olarak milletin temsilcisiyiz,
Anayasanın 80inci maddesindeki yükümlülüğümüz bu, ama Parlamentoya
geldiğimizde bugün ne görüşülecek, yarın ne görüşülecek,
onu bilemiyoruz. Ben parlamenter olarak gerekli şekilde görevimi
yapabildiğime inanmıyorum. Sabahleyin geliyorum, Bugün bu kanun
görüşülmeyecek, şu görüşülecek, aman hazırlık yapar
mısınız. Bir parlamenter bu kürsüye
çıktığında en iyi şekilde hazırlanır ve
yurttaşlarına en iyi şekilde duyduğu endişeleri
anlatmak zorundadır. Böyle bir olayı yaşayabiliyor musunuz?
Böyle bir olayı siz yaşatabiliyor musunuz? Bunu
yaşatamıyorsanız, bu sizin ayıbınızdır, bu
sizin eksikliğinizdir. Bu, yasamanın, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubunun, siyasi iktidarın yörüngesine girmesidir.
Sevgili arkadaşlar, yerel yönetimler demokrasinin
beşiğidir diyoruz. Sayın Bakan iki gündür açıklamalar
yapıyor: Belediyelerdeki yapılan hizmetlerden daha fazlası
yapılacak. Bunu duyunca üzüldüm.
Sayın Bakan, Kapanan belediyeler görmedikleri hizmeti
görecekler. diyorsunuz. Acaba kapanan belediye
başkanlarımızın yeterli hizmet üretemediklerini mi
söylüyorsunuz? Bu büyük bir haksızlık değil mi veya yeterli
hizmet yapamadılarsa bunda Hükûmetin beceriksizliğinin göz ardı
edilmesi gerekmiyor mu? Bunda sizin bir kusurunuz yok mu? Niçin hep illaki
başkalarını kusurlu gösterme ihtiyacı duyuyorsunuz?
Ben şunu çok iyi biliyorum: Yöremin belediye
başkanları hâlâ buradadırlar. Gece gündüz demeden
çalışmaktadırlar. İnanır mısınız,
yurttaşlarından dilencilik yaparak makine parkı
kurmuşlardır. Pek çok belediyenin borcu yoktur. Kurtuluş
Savaşının başlangıç noktası olan o kasabalar kapatılıyor.
Bundan mutlu muyuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ünlütepe, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) Toparlamaya
çalışacağım.
Bazı arkadaşlarımız şunu söylüyor: Ya
işte köydü, belediyeydi, şehirdi, ilçeydi
Niye bazı yerleri
ilçe yapıyorsunuz? Farklıdır, farklıdır. Küçücük bir kasabada
seçim yaptığınızda A partisinden, B partisinden, C
partisinden belediye meclis üyeleri geliyor. Orada demokrasi kültürünü
yaşatıyorsunuz. Zaman zaman stresin yoğun olduğu dönemde
burada bile A partisiyle B partisinin milletvekilleri arasında huzursuzluk
çıktığını gördüğümüzde, bize o kasabalarda
Yaptığınız ayıptır. diyorlar. Biz bunları
yapmıyoruz. O demokrasi kültürünü getiren bir uygulamaydı.
Belediyecilikten kaçışınız, bu yasanın düzenlenmesi,
açıkçası iktidarınızın, eylemlerinizin
iflasıdır.
Göç var
Peki bu göçte
Niçin göç var, bunu incelediniz mi?
Kanunun ana sebebi, mesnedi bu. Anadolu illerinden ciddi göç var. O
kasabalardan o insanlar niye göç ediyor? Bunu incelediniz mi? Bunun
çıkışını bulabildiniz mi? Şimdi, bu yasa
tasarısıyla
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla)
göçü daha çok
hızlandıracağınıza inanmıyor musunuz?
BAŞKAN Sayın Ünlütepe, teşekkür ediyorum.
HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) Sayın Başkan,
bitiriyorum.
BAŞKAN Ek sürenizi verdim efendim.
HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) Efendim, hayır, teşekkür
edeyim müsaade ederseniz. Sadece teşekkür edeceğim.
BAŞKAN Efendim
HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) Başkanım, sadece
teşekkür edeceğim.
BAŞKAN Sistemimi ihlal ettirmeyin bana.
MUSA SIVACIOĞLU (Kastamonu) Prensip, prensip.
HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) Sadece teşekkür
edeceğim. Teşekkür edeyim Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) Ben duygularımı sizlerle
paylaşma ihtiyacı duydum.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Teşekkür et.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkana
verdiğiniz sözü yerine getirin.
HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) Kırk iki belediyenin
sıkıntılarını, o yurttaşların
sıkıntılarını Afyon parlamenteri olarak sizlerle
paylaştım. Hepinize teşekkür ediyorum ve saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Saygıdeğer arkadaşlarım, verilen
ek bir dakikalık süre zaten teşekkür etmek için verilmiş olan
bir süredir. Tekrar tekrar kullanmayalım. 22nci Dönemde bunun
teferruatını gördük. Onun için uygulamalarımızı
aksatmayalım.
Evet, madde üzerinde soru-cevap işlemi
gerçekleştireceğiz.
MUHARREM İNCE (Yalova) Sayın Başkan, 24üncü
döneme geldiğimizde o bir dakikayı da mı vermeyeceksiniz? Geçen
dönem farklı, bu dönem farklı uygulamanız. İç Tüzük mü
değişti, sizin tavırlarınız mı değişti?
BAŞKAN Sayın Yalçın, buyurun efendim.
RIDVAN YALÇIN (Ordu) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakanım, dün de arz etmiştim. Efendim,
yapılan müzakerelerden çıkan sonuç itibarıyla, aslında yeni
kurulan ilçelere bir muhalefetin olmadığı, esas problemin
kapatılması düşünülen, köye dönüştürülen belediyelerden
kaynaklandığı anlaşılıyor.
Efendim, Belediyeler Kanununda Danıştayın
görüşü ve Bakanlığınızın teklifiyle bu
belediyeleri kapatma imkânı varken neden ısrarla hepsini birden
kapatmayı tercih ediyorsunuz? Bunun bir özel sebebi var mı?
İsterseniz, uygun görürseniz Danıştayı da bir kenara
bırakıp sadece Bakanlığınızın görüşüne
bağlı olarak bu düzenleme yapılabilir ve turizm gereklerinin,
güvenlik gereklerinin de denetimiyle birtakım sizin de kabul
ettiğiniz istisnalar kurtarılabilir diye düşünüyorum. Neden,
ısrarla, bu imkân varken topluca kapatmayı düşünüyorsunuz?
Çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Asil
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli Bakanım, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik
Şartı 15/10/1985 tarihinde imzaya açılmıştır.
Türkiye anlaşmaya 21/11/1988 tarihinde imza koymuş, anlaşma
9/12/1992 tarihinde onaylanmıştır. Yürürlük tarihi ise 1/4/1993
olarak belirlenmiştir.
Bunun 1inci maddesinde Taraflar bu Şartın 12
maddesinde belirtilen şekil ve ölçüde kendilerini aşağıdaki
maddelerle bağlı kabul edeceklerini taahhüt ederler. denilmektedir.
5inci maddede de Yerel Yönetim Sınırlarının
Korunması başlığıyla Yerel yönetimlerin
sınırlarında, mevzuatın elverdiği durumlarda ve
mümkünse bir referandum yoluyla ilgili yerel topluluklara önceden
danışılmadan değişiklik yapılamaz.
denilmektedir.
Bu konuda herhangi bir çalışma yapılmış
mıdır? O konuda heyetimizi aydınlatırsanız sevinirim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Taner
RECEP TANER (Aydın) Sayın Bakanım, kapatılan
belde belediyelerine ait binalar, araç gereçler il özel idarelerine
bırakılmakta.
Çilek üretiminin önemli merkezlerinden olan Aydın ili
Sultanhisar ilçesi Salavatlı Belde Belediyesine ait hal tesisi var.
Şu anda belediyenin işlettiği bu hal tesisinde vergi ve rüsum
alınmakta. İl özel idaresine bu tesisi devrettiğimiz zaman
belediye olmadığına göre o hal kapatılacak mı? Vergi
ve rüsumlar nasıl tahsil edilecek?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Taner.
Sayın Tankut
YILMAZ TANKUT (Adana) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın Bakanım, bu tasarıyla, uzun yıllardan
beri belediye hizmeti almaya alışmış
vatandaşlarımıza bu hizmeti çok görmek suretiyle sekiz yüz
altmış üç belde halkını köy hayatına geri
döndürmektesiniz. Birçoğu en az yarım asırdır belediyelik
olan bu beldelerde yaşayan insanlarımızın ve belediye
başkanlarımızın içine düşeceği psikolojik
bunalımın önlenmesi amacıyla herhangi bir rehabilitasyon
çalışması yapılacak mıdır? Bu konuda nasıl
bir çalışma planlanmıştır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Tankut.
Sayın Yunusoğlu
SÜLEYMAN LATİF YUNUSOĞLU (Trabzon) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, 5393 sayılı Belediyeler Kanunu
gereğince borçlanan belediyelerimizin kamu kurum ve
kuruluşlarına olan borçlarının, köy statüsüne döndüğü
takdirde bir yıl içerisinde ödenmesi öngörülmektedir. Acaba bu borçlara
belediyelerimizin özel kurum ve kuruluşlara ve şahıslara olan
borçları da dâhil midir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Yunusoğlu.
Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Bakanım, Belediyeler Birliği kanalıyla,
31/12/2007 tarihi itibarıyla nüfusu azalan belediyelerin başkanlarının
cep telefonlarına eski nüfus değerleri üzerinden İller
Bankası ödeneğinin ödenmesine devam edileceği mesajı
gönderilmiştir. İçişleri Bakanı olarak Maliye Bakanımızla
bu konuda bir mutabakat sağladınız mı? Sizin
ağzınızdan bu mesaj doğrulanabilir mi?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Işık.
Sayın Bakanım, buyurun.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Aracılığınızla, değerli
milletvekillerimizin sorularının bir kısmına vaktin
elverdiğince cevap vermeye çalışacağım. Tabii, konuya
bugün tekrar fırsat düştüğü için başlangıçtan
şöyle birkaç cümleyle başlamak istiyorum. Burada bazı
konuşmacıların ifadeleri de oldu, onları da bu cevap içinde
bir iki cümleyle cevaplamak istiyorum.
AK Parti Hükûmetlerinin yerel yönetimlere verdiği
desteği Türkiyede herkes bilir. Dün de ifade ettim,
uluslararası alanda belgelere
geçmiştir. Belediyeciliğe, il özel idarelerine bizim verdiğimiz
yetki, imkân bilinmektedir. Yerel hizmetleri biz parti ve Hükûmet olarak çok
önemsiyoruz ve belediye başkanlarımıza çok destek verdik. Bu
tasarrufun temelinde -burada o da ifade ediliyor-
başkanlarımızı filan biz suçlamıyoruz; mevcut belediye
başkanlarımızla ve onları tek tek suçlamayla bu
tasarının bir ilgisi yok. Bir sistem meselesi bu. Bu sisteme ne zaman
karar vermişiz değerli milletvekilleri? Bu sisteme biz 2005
yılında çıkardığımız kanunla karar
vermişiz. Belediye kurulması için ölçeği büyütmüşüz, nüfus
ölçeğini 5 bine çıkarmışız ve 2 binin altında
kalanların -ki, eskiden 2 bindi ölçek- eski ölçeğin altında
kalanların da tüzel kişiliklerini
kaldıracağımızı ifade etmişiz. Orada,
aslında o günün tartışmalarını o günü bilenler
hatırlar. Otomatik olarak kanunda öyle bir mekanizma getiriliyordu ama
sonradan bir uzlaşma metni olarak bu şekilde çıktı.
Şimdi niye biz Danıştay görüşü alarak üçlü kararnameyle
bunu yürütmüyoruz? Dün de arz ettim aslında. Çünkü, böyle ciddi bir
tasarrufu eğer yürütecekseniz, önümüzdeki seçimlerde uygulanması lazım.
Aksi takdirde, şu anda yapacağınız bir düzenlemenin bu
seçimde de hiçbir sonucu olmayacak, uygulaması olmayacak ve sistemle
ilgili düzeltmek istediğiniz hiçbir şeyi düzeltemeyeceksiniz. Onun
için, biz, süre yaklaştığı için ve zaten büyükşehir
alanlarında bir düzenleme tasarrufu da olacağı için bu iki
hususu birleştirerek yüce Meclisin huzuruna getirmiş olduk.
Burada, tabii, sorularda bir iki pratik şey var, onları
cevaplamaya çalışayım. Bu birinci soru Sayın
Yalçının, Danıştay görüşüyle ilgili ifade etmiş
oldum.
Sayın Tanerin bina, araba, tesis vesaire ve özellikle bu
tesisle ilgili sorusu. Tabii, alacaklar, borçlar, imkânlar, hepsi il özel
idaresine devredilecek, ama o ilin il özel idaresidir. Zaten buralarda
valilerin başkanlığında veya koordinasyonunda bu
düzenlemeler, değerlendirmeler yapılacak. Bizim oradaki tutumumuz,
kararlılığımız şudur: Bütün araçlar, imkânlar,
tesisler yine o beldemizle, köye dönüşen o beldemizle irtibatlı
olacaktır, oraya hizmet verecektir ve on yıl süreyle gönderilecek kendi
İller Bankası ödenekleri de sadece o köye hizmet götürmek için
kullanılacaktır. Bu tesislerin falan yürümesinde hiçbir aksamaya
meydan verilmeyecektir.
Burada borçlarla ilgili, kamu borçlarıyla ilgili bir
yıllık bir süre öngörülüyor, ama zaten şu anda üzerinde
konuştuğumuz maddede de yer aldığı gibi, belediyelerin
bütün alacakları, borçları ve mal varlıkları il özel
idarelerine devredilecek ve bu özele ait borçların sorumluluğu da
tabii o şekilde devredilmiş olacak.
Belediyeler Birliğinin bir mesajından Sayın
Işık söz ettiler. O mesajdan bilgim yok, ama son Bakanlar
Kurulumuzda, nüfusu azalan belediyelerimize gönderilen ödeneklerle ilgili
değerlendirme yapılmıştır, karar verilmiştir; bu
belediyelerimizin gelirlerinde bir düşme olmayacaktır, seçimlere
kadar daha önceki gelirleri gönderilecektir; böyle bir karar verilmiştir.
Ben Bakanlar Kurulu kararını burada da ifade etmiş olayım.
Esasen, dün Başbakanımız da grup konuşmasında bunu
ifade etmişlerdi.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Madde üzerinde altı adet önerge vardır.
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) Sayın
Başkanım, Sayın Bakan Hükûmet adına konuşma hakkı
varken bu konuşmasını kullanmayıp sorular için sizin
ayırdığınız beş dakikalık zamanın üç
dakika dört saniyesini tasarının geneli üzerinde
konuşmuştur. Bu iyi niyetli davranış değildir. Burada
kamuoyunun ve milletvekillerinin bilgilendirilmesi için ayrılan bu
zamanı iyi niyetli olarak kullanması konusunda Sayın Bakanı
uyarırsanız mutlu oluruz.
Teşekkür ederim.
AHMET ERSİN (İzmir) Çok doğru.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Saygıdeğer arkadaşlarım, şimdi, İç
Tüzükün hükümleri var, içinizde çok değerli devlet yöneticileri var
parlamenter arkadaşlarımızdan. Zaman zaman gruplar da mesela bu
haklarını kullanmazlar, konuşmazlar. Bazen şahıslara
verilen haklar konuşulmaz veya soru-cevap işleminde aynı
husustur. Sayın Bakanlar da Hükûmet adına veya komisyon
başkanları gerekli gördüğü zaman konuşuyorlar,
bilgilendiriyorlar ama Sayın Bakanları bizim Başkanlık
Divanı olarak mutlaka konuşmaya zorlamamız söz konusu olmaz.
Eğer Sayın Bakan bunun üzerine bir açıklama yaparsa onu
bilmiyorum.
Buyurun.
AHMET ERSİN (İzmir) Efendim, gerekçe var zaten bizde.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Benim yaptığım açıklamanın tamamı
aslında sorularla ilgilidir, sorulara cevaptır. Sadece bir konuya
değinmiş oldum daha önceki, o da bir background açıklama olsun
diye. Yani öyle ileri bir suçlamayı değerli milletvekilimizin tabii
kabul etmemiz mümkün değil.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanlar Mecliste veya Hükûmette, Bakanlar Kurulunda,
buradalar. Zaman zaman, sadece Genel Kurulda değil, Genel Kurul
dışında da bu münasebetler sürdürülebilir, komisyon
başkanlarımız da aynı şekilde. Ben o takdiri size ve
sayın Hükûmet yetkililerine bırakıyorum.
Evet, bu önergeleri geliş sırasına göre okutup
aykırılık durumlarına göre işleme alacağım.
Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
117 sıra sayılı kanun tasarısının
çerçeve üçüncü maddesinin beşinci fıkrası ile düzenlenen 5393
sayılı Belediye Kanununun onbirinci maddesine eklenen fıkrada
geçen Mahalli hizmetlerin ibaresinin madde metninden çıkarılarak
Yerel ihtiyaçların ibaresinin madde metnine eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Turan
Kıratlı
Kırıkkale
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
117 sıra sayılı kanun tasarısının
çerçeve üçüncü maddesinin beşinci fıkrası ile düzenlenen 5393
sayılı Belediye Kanununun onbirinci maddesine eklenen fıkrada
geçen Tüzel kişiliği ibaresinin madde metninden çıkarılarak
Hükmi şahsiyeti ibaresinin madde metnine eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Ataş
İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117 sayılı yasa
tasarısının 3. maddesinin 5. fıkrasında son cümlede
yer alan Vali veya Kaymakamlar ibarelerinin metinden
çıkartılıp mülki amirler ibaresinin konulmasını arz
ve teklif ederiz.
Rıdvan
Yalçın Beytullah
Asil Cemaleddin Uslu
Ordu Eskişehir
Edirne
Recep Taner Nevzat Korkmaz Mustafa Kemal Cengiz
Aydın Isparta Çanakkale
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 3. maddesinin 5. fıkrasının Tüzel
Kişiliği kaldırılan belediyelerin bulunduğu
yerleşim birimlerinde, hizmetlerin aksamadan yürütülmesi amacıyla,
ilgili belediye veya büyükşehir belediyesi ve köye dönüşen yerlerde
il özel idaresi veya köylere hizmet götürme birlikleri tarafından içme
suyu, kanalizasyon, temizlik, çöp toplama, ulaşım, itfaiye ve
diğer hizmetlerin yürütülmesi için gerekli tedbirler alınır ve
ihtiyaç durumuna göre bu hizmetleri yürütmek üzere hizmet birimleri kurulabilir.
cümlesinin son kelimesinin kurulur olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Beytullah Asil Hasan Özdemir Recep Taner
Eskişehir Gaziantep Aydın
Kadir Ural Cemaleddin Uslu Nevzat Korkmaz
Mersin Edirne Isparta
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Büyükşehir Belediyesi Sınırları
İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 3. maddesinin 5. fıkrasına itfaiye kelimesinden
sonra gelmek üzere sosyo-kültürel hizmetler olarak ekleme yapılmasını
arz ve teklif ederiz.
Kemal Anadol Bihlun Tamaylıgil Hakkı Suha Okay
İzmir İstanbul Ankara
Yaşar Tüzün Hüseyin Ünsal Zekeriya Akıncı
Bilecik Amasya Ankara
Ergün
Aydoğan
Balıkesir
BAŞKAN Bu önergeyi okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde
ilçe kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 3.
maddesinin (5) fıkrasının Anayasaya aykırı
olduğundan tasarı metninden çıkartılmasını arz ve
teklif ederiz.
Kemal Anadol Yaşar Tüzün Bihlun Tamaylıgil
İzmir Bilecik İstanbul
Zekeriya
Akıncı Ergün
Aydoğan Hakkı
Suha Okay
Ankara Balıkesir Ankara
Hüseyin
Ünsal
Amasya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Akıncı, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlarım; hepinizi sevgiyle, saygıyla
selamlıyorum.
Bu maddeyle ilgili küçük bir değerlendirme yapayım önce,
arkadaşlarımın bilgisi olsun. Burada biz esas itibarıyla bu
belediyelerin kapanmasından sonra veya köye dönüşmesinden sonra orada
hizmetlerin aksamaması için hizmetlerin kimin tarafından
yürütüleceğini karara bağlıyoruz ve burada da
bağlanmış olan belediyeden ya da büyükşehir belediyesinden
söz ediyoruz, hizmetin onlar tarafından götürüleceğini ifade
ediyoruz.
Değerli arkadaşlarım, dün gündem
dışı konuşmamı izleyenler varsa Ankara Büyükşehir
Belediyesinin içerisinde bulunduğu koşulları enine boyuna
anlatmaya çalıştım o beş dakikalık süre içerisinde.
Şunu söylemek istiyorum: Dün çizmeye çalıştığım Büyükşehir
Belediyesinin bugün Ankarada kapanacak olan belediyelere herhangi bir biçimde
hizmet yapmaya hâli ve mecali yoktur. Kendisinin yapması gerekeni,
Ankarada yapması gerekeni yapmaktan aciz bir duruma düşmüştür.
Tam bir borç batağındadır. Çareyi de EGOyu özelleştirerek
oradan gelecek kaynaklara bağlamış bulunmaktadır. Siz bu
koşullar içerisinde, bu durum içerisinde bulunan bir belediyeye
ayrıca yeni yükler yıkarsanız, onların başkaca
yerlerde su, kanalizasyon, altyapı, sosyal işler ve benzeri itfaiye
hizmetlerini götürmesini beklerseniz, orada çok büyük aksaklıklarla
karşı karşıya kalırsınız, bunu biliniz.
Bakınız, burada çok somut bir örnek vermek istiyorum:
Belki Karabağlar kadar tartışılmadı ama Temelli de
müthiş güzel bir örnek. Biz geçen hafta sonu Temellideydik. Binlerce
Temellili insan toplanmış, belediyelerine sahip çıkma
tavrını sergiliyorlar. Sayın Genel Başkanımız ve
Ankara milletvekilleriyle oradayız. Yağmur sicim gibi yağıyor
ve binlerce insan orada. Hani diyorsunuz ya Niye referandum
yapılmıyor? referandumun sonucu belli çünkü, ondan
yapılmıyor ve orada çok çarpıcı bir pankart, iki tane daha
doğrusu dövizi dikkatinize sunmak istiyorum: Bir tanesi diyor ki: Temelli
nüfusu -iskâna açık, evlere de taşınınca insanlar- 20 bine
yaklaşacak. Bütçesi 20,5 trilyon, borç sıfır. Bir başka
döviz. Bağlanacağı belediyeyi söylüyorum: Sincan. Nüfus 400
bin, bütçe 50 trilyon, borç 50 trilyon.
Şimdi, Sayın Bakan, sevgili arkadaşlarım;
borcu sıfır, son derece önemli hizmetleri Temelliye
taşımış, bütçesi denk bir belediyeyi bütçesi kadar borç
batağında olan bir başka yere bağlayarak daha verimli
sonuçlar alacağınızı sanıyorsanız
Ya, kimseyi
aldatamıyorsunuz, yapmayın, etmeyin; bu akıl işi
değil, kâr işi değil!
Kriterler koyuyorsunuz. Bu çizdiğim tablo hangi kriterlere
uyuyor? Maddeler sıralıyorsunuz, her birini birine
yapıştırıyorsunuz, o nedenle, bu nedenle, şu nedenle
falan. E bu hangi nedenle? Burada ne kriteri var? Burada AKP kriteri var, rant
kriteri var, fırsat kriteri var, çünkü Temelli gelişiyor, sanayi
bölgesi olmuş, kooperatifler sırada, gelişmeye açık. Dün,
AKP Grup Başkan Vekili arkadaşım eski, tarihî, köklü
belediyelerden söz ederken Ya, bunlar belediye olmuş da ne
yapmışlar? diyor. E görmüyorsunuz ki! Yani bu,
vicdansızlıktır, insafsızlıktır. Şurada
Hasanoğlanı kapatıyorsun, burnunun dibinde, git bir bak
bakalım, Hasanoğlan Belediyesinde neler yapılmış.
Böyle bir inkârcılık olabilir mi? Bu haklı mıdır, bu
doğru mudur? İnsafsızlıktır bu. Ha, niye görmüyorsunuz
söyleyeyim: Çünkü siz her gittiğiniz yerde tarlalara ve arsalara
bakıyorsunuz; buraya ne kondurulabilir, buraya ne yapılabilir,
burası nasıl kapatılabilir. (CHP sıralarından
alkışlar) Onun için yapılanları görmüyorsunuz, onun için
inkârcı bir politika izliyorsunuz. Bunu dikkatinize sunmak istiyorum.
Haksızlık ediyorsunuz, yanlış
yapıyorsunuz sevgili arkadaşlarım, yanlış
yapıyorsunuz. Bakın, Ankara Belediyesinin acizliği,
çaresizliği o kadar belirgin bir hâle gelmiştir ki Sayın
Belediye Başkanının çıtı çıkmıyor, sesi
çıkmıyor. Ha, yeniden aday gösterilmeyeceği için belki morali
bozuk falan filan olabilir, biz onunla da meşgul değiliz, ama ben
size Ankaranın gerçeğini anlatmaya çalışıyorum.
Sayın Bakan burada, başarılar diliyorum, geçen
dönem de Devlet Bakanımızdı. Siteler, mobilya sektörünün kalbi,
bilmeyen yok yediden yetmişe. Çok açık söylüyorum, büyük
sıkıntılar içerisinde. Yirmi yıldır Sitelerde
esnaflık yapmış bir arkadaşınızım.
Sayın Bakan topladı, sanayi odası başkanları,
yetkililer, bürokratlar, oradaki meslekî kuruluşlar falan. Ertesi gün bir
baktık gazetelere: Sitelerin kurtuluş reçetesi. İki gün sonra
bir açıklama yaptım: Siteler böyle kurtulmaz. Ya, Siteler öyle
kurtulmaz da sizin o reçeteyi Allah aşkına Sayın Bakan izleyebildiniz
mi, uygulandı mı? O reçetede, Büyükşehir Belediyesinin
yapacağı sosyal tesisler, kaldırımlar, yollar,
aydınlatmalar, parklar, Sitelerin Samsun yoluna olan cephesinin
düzenlemesi ve benzeri
Hiç takip ettiniz mi Sayın Bakanım? Hiç takip
etmediniz. Niye takip etmediniz? Orada, esnafın, vatandaşın
ağzına bir parmak balı çaldınız, geldiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Akıncı,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
ZEKERİYA AKINCI (Devamla) Tamamlıyorum.
Nasıl olsa yapısı itibarıyla da epeyce de oy
alıyoruz, ya, yatırım yapsan, o Altındağ garip bir
bölge, fukara bir semt, neyine yatırım yapacaksın? Rant da yok,
bir şey de gelmeyecek. Herkes elini eteğini çekmiş.
Bakın, Ankaranın en yoksul bölgesi
Altındağdır, ama Büyükşehir Belediyesinden en az hizmet
alan da Altındağdır. Niye? Hizmet götürdüğün zaman
alabilecek bir şey var mı yok mu hesabını yapıyorsun
ve bir bakıyorsun ki, yok bir şey orada. Ama bu taraflarda var,
görüyorsun, biliyorsun ve ona uygun davranıyorsun. O yüzden
Altındağlılar Büyükşehir Belediyesinden büyük şikâyet
içerisindedirler. Mobilyacılar büyük sıkıntı içindedirler.
Zafer Çağlayan Bey de geçen hafta -Sayın Bakanımız
toplantı yaptı- benzer tepkilerle karşılaştı.
Bu Büyükşehir Belediyesi niye oralara hizmet götüremez
Sayın Bakanım, biliyor musunuz? Ben Aydınlıkevlerde
oturuyorum. On beş gün önce bir boru patladı, dört gün yüz binlerce
insan susuz kaldı, yüz binlerce insan. Altyapı çürümüş,
ASKİ bitmiş. Kendi altyapısını yenilemekten âciz bir
belediye, başka yerlere hangi altyapı hizmetlerini götürecek?
Takdirinize bırakıyorum.
Çok şey söylemek lazım, ama süre sınırlı.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akıncı.
Açıklama mı yapacaksınız Sayın Bakan?
Buyurun.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın
Akıncı bana soru sorduğu için söz almış oldum.
Altındağ ve özellikle Sitelerle ilgili
çalışmalarımızı tabii yakından takip ediyorlar.
Biz -sadece şahsım değil- Ankara milletvekillerimiz olarak Altındağdaki
gelişmeleri çok yakından takip ediyoruz. Altındağda çok
iyi çalışmalar oluyor. Bunun için de Sitelerle ilgili şu anda
orada komisyon kuruldu, çalışmalar yapılıyor.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) Sizin döneminizde de kuruldu.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Biliyorsunuz, o, bizim çalışma takvimimizin içinde en
önemli hususlardan birisi: Doğal gaz yoktu orada, doğal gaz şu
anda oraya götürüldü. Diğer çalışmaları da takip ediyoruz,
ama Sitelerle ilgili -ben burada da açıkça söylüyorum- Siteler
esnafıyla görüşmelerimizde özellikle oradaki meslek
kollarını temsil eden arkadaşlarımızla
görüşmelerde de ifade ediyoruz, kendi aralarındaki koordinasyon
yeterince sağlanamıyor ve verimsizlik biraz oradan geliyor.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) Sayın Bakanım, bunun
asfalt yapmaya, yol yapmaya, kaldırım yapmaya engeli var mı?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Burada ne Büyükşehir Belediyemizin ne Altındağ
Belediyemizin yetersizliğiyle ilgili bir boyut yok. Onu ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Büyükşehir Belediyesi Sınırları
İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 3. maddesinin 5. fıkrasına itfaiye
kelimesinden sonra gelmek üzere sosyo-kültürel hizmetler olarak ekleme
yapılmasını arz ve teklif ederiz.
Ergün
Aydoğan (Balıkesir) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Aydoğan, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun
tasarısının 3üncü maddesinin (5)inci fıkrası
üzerinde verilen önergeyle ilgili konuşmak istiyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
AKP, hazırladığı yasa tasarısıyla,
2.001 belde belediyesinin 863ünü nüfusları 2 binin altına
düştüğü için kapatmak istemektedir. Nüfusu 2 binin altına
düşen 26 ilk kademe belediyesine de bunlarla birlikte
baktığımızda, 889 belediye ne yazık ki
kapatılmaktadır.
Değerli Bakan yerel yönetimlere önem verildiğini, yerel
yönetimlere kendi dönemlerinde en fazla önem verildiğini söylerken, AKP
iktidara geldiğinde belediyelere ayrılan pay ne yazık ki yüzde
5e indirilmiştir. Öte yandan, AKP yerelleşmeden yana görülmekte ama
uygulamada yetkileri merkezîleştirmektedir. Yerel yönetimlerin yetkileri
yasalarla merkezî yönetime devredilmektedir. AKPnin işbaşında
olduğu süre içinde belediyelerin bazı yetkileri, Toplu Konut
İdaresi Başkanlığına, Özelleştirme İdaresi
Başkanlığına, Turizm Bakanlığına, Sanayi
Bakanlığına, Tarım Bakanlığına
devredilmiştir. Büyükşehir belediye başkanlığı
olan yerlerde ise ilçe ve ilk kademe belediyelerinin yetkileri büyükşehir
belediyelerine devredilmiştir. Yerinden yönetim bu mudur diye soruyoruz?
Kapatılan belediye yönetimlerinin
devredileceği il özel idareleri bu ihtiyaçları kaynak kullanmadan mı
sağlayacak? Bahane olarak ileri sürülenler il özel idareleri için geçerli
olmayacak mı? Yerel yönetimler kendilerine verilen görevleri yerine
getirmek için yeterli kaynağa kavuştuğunda küçük belediyeler
ölçek küçüklüğünü kolayca avantaja dönüştürebilirler. Buralarda
yolsuzluk, verimsizlik olmaz. Kaynaklar yerel önderler aracılığıyla
en yüksek faydayı sağlayacak şekilde kullanılır.
Öncelikle, büyük kentlerde yaşanan döneminizdeki yolsuzluklara bakmak
gerekiyor.
Kapatılacak olan belediyelerde yaşayan yöre halkı
hizmete en çok ihtiyaç duyan vatandaştır. Daha çok kaynakla hizmet
almayı beklerken Belediyeleriniz kapatılacaktır. deniyor. Borç
nedeni ile belediyeler kapatılacaksa, Ankara ve Adana Büyükşehir
Belediyeleri ne yapılacak? Kaldı ki, borçlanma konusunda söylenenler
gerçeği tam olarak yansıtmıyor. Küçük belediyeler içinde çok
sayıda borçsuz ya da borcu az olan belediye var. Kaldı ki, küçük
belediyeler borçlu da, büyük belediyeler borçsuz mu? Ülke borçsuz mu?
Başbakan Borç yiğidin kamçısıdır. demedi mi?
Borçlanmanın bir erdem olduğunu, güvenilirlilik olduğunu
söylemedi mi? Sadece küçük belediyelerin değil, büyük belediyelerin de,
merkezî yönetimin de, özel sektörün de borcu artıyor. Bu yüzden kapatmak
çare değil. Borcundan dolayı kapatıyorsak, ülkemiz ne olacak?
Belediyeler nüfuslarına göre değil, mali
kaynaklarına göre değerlendirilmelidir. Öyle belediyeler var ki
nüfusu 1.500dür, turistik bir bölgedir, kendi öz kaynaklarıyla kendi
beldesine olağanüstü hizmetler vermektedir. Nüfusa göre değil de
ekonomik duruma göre değerlendirilmelidir. Kent görünümünden köye
dönüştürerek yerel yöneticilik olmaz. Belediyelerin yaz kış,
gece gündüz nüfusları, tarihsel ve kültürel dokuya sahip olmaları,
turizm merkezi, sanayi bölgesi olma gibi özellikleri dikkate
alınmalıdır.
Bu özellikleri dikkate alındığında,
belediyeler içinde çok uzun yıllardır belediye olarak hizmet veren
belediyelerimiz var. Balıkesir ilimizin Gömeç ilçesi Karaağaç beldesi
on altı yıllık bir belediyedir. Yaz aylarında nüfusu 30
bindir. Bütçesi yüzde 70 öz kaynaktır. Arıtma tesisleri ve
altyapı sorunlarını çözmüştür. Nüfusu 100 kişi eksik
diye kapatılmaktadır. Aynı şekilde, Balya ilçesi Belediyesi
otuz altı yıllık bir belediye. Termal turizmi beldesidir. Yüzde
80 öz kaynakları var ve kendi ayakları üzerinde durmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Aydoğan buyurun,
konuşmanızı tamamlayınız.
ERGÜN AYDOĞAN (Devamla) Aynı zamanda
Kızıksa, Gölcük, Yaylabayır belde Belediyeleri de
kapatılmak istenmektedir.
Değerli arkadaşlarım, kapatma için ileri sürülen
gerekçelerden biri de Türkiyede belediye sayısının Avrupa
ülkeleri düzeyinde olduğudur. OECDnin yayınladığı
rapora göre, Türkiyede kişi başına düşen belediye
sayısı, ne yazık ki, ifade edildiği gibi değildir.
Kasabadan köye dönüştürülen, nüfusu 2 binden az olan belediyelerin bulunduğu
yörede, artık, demokrasinin yaygınlaşmasından ve
etkinleşmesinden söz edilemeyecektir.
Değerli arkadaşlar, sevgili milletvekilleri; köye
dönüştürülmek istenen belediyeler, sanki köylerin sorunları
çözülmüş gibi, köylerin sorunları yokmuş gibi; köylerimizin yol,
su, kanalizasyon, altyapı ve ebe sorunları bulunuyorken, köye
dönüştürülen beldelerin sorunlarının nasıl
çözüleceğini buradan sizlerle paylaşıyorum. Bugün yedi binin
üzerinde köyümüzde ebe bulunmamaktadır.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Aydoğan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 3. maddesinin 5. fıkrasının Tüzel
kişiliği kaldırılan belediyelerin bulunduğu
yerleşim birimlerinde, hizmetlerin aksamadan yürütülmesi amacıyla,
ilgili belediye veya büyükşehir belediyesi ve köye dönüşen yerlerde
il özel idaresi veya köylere hizmet götürme birlikleri tarafından içme
suyu, kanalizasyon, temizlik, çöp toplama, ulaşım, itfaiye ve
diğer hizmetlerin yürütülmesi için gerekli tedbirler alınır ve
ihtiyaç durumuna göre bu hizmetleri yürütmek üzere hizmet birimleri kurulabilir.
cümlesinin son kelimesinin kurulur olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Beytullah
Asil (Eskişehir) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Asil, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Az önce yerimden ifade ettiğim bir cümlenin altını
doldurmak maksadıyla konuşmamın bir dakikasını buraya
ayırmak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, burada her maddeden sonra,
madde görüşmeleri sona erdiğinde, oylamaya geçilmeden önce, İç
Tüzükün milletvekillerine tanıdığı bir hak var. Bu
beş dakika içerisinde, az sonra oylarını kullanacak olan
milletvekilleri bazı konularda bilgilenme ihtiyacı
duymaktadırlar ve bu sorularımızı da Sayın Bakana veya
Komisyon Başkanına bildiriyoruz. Şimdi ben de burada bu madde
için önemli olan bir soruyu Sayın Bakana yönelttim. Sayın Bakan
sorduğumuz sorulara cevap verme yerine, tasarının tümü
üzerindeki açıklamasını yapmak suretiyle bizi bu konuda
bilgilendirmedi.
Değerli arkadaşlarım, ben de şunu ifade ettim,
dedim ki: Sayın Bakanın her zaman tasarının tümü üzerinde
bilgi verme hakkı ve yetkisi var; o hâlde bu beş dakikayı, ne
olur, bizi bilgilendirmek için, az sonra oy kullanacağımız madde
üzerindeki tereddütlerimizi gidermek için kullanın, ifadesinde bulundum.
Değerli arkadaşlarım, bütçe sırasında
sorduğum bir soruya Çalışma Bakanlığından
şubat ayının sonunda cevap geldi.
Şimdi, burada sorduğumuz bu sorular, bilgilenmenin
dışında, az sonra vereceğimiz oyu belirlememiz için de
geçerli olacağından
Bu hak sadece muhalefet milletvekillerine
tanınmamış. Tüm milletvekillerine tanınan bu hakkın
iyi niyetli olmadan kullanılmasına karşı bir görüş
ifade ettim. Bu konuda değerli bakanlarımız hassas olurlarsa
mutlu olacağımızı ifade ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, şimdi Tüzel kişiliği
kaldırılan belediyelerin bulunduğu yerleşim birimlerinde,
hizmetlerin aksamadan yürütülmesi amacıyla, ilgili belediye veya
büyükşehir belediyesi veya köye dönüşen yerlerde il özel idaresi veya
köylere hizmet götürme birlikleri tarafından içme suyu, kanalizasyon,
temizlik, çöp toplama, ulaşım, itfaiye ve diğer hizmetlerin
yürütülmesi için gerekli tedbirler alınır
Cümle alınır
diye devam etmektedir, bakın
ve ihtiyaç durumuna göre bu hizmetleri
yürütmek üzere hizmet birimleri kurulabilir. Cümlenin sonu kurulabilir
kelimesiyle bittiğinde, işin içerisine keyfîlik girer değerli
arkadaşlarım. Az önce, burada, yerel yönetimlerden sorumlu Genel
Başkan Yardımcınız geldi ve grup adına bir konuşma
yaptı. Orada diyor ki: Burada bir defa daha ifade etmem gerekirse, bu
yasal düzenlemeyle, tüzel kişilikleri sona erdirilen ve özel idarelere
devredilip köye dönüştürülen yerleşim birimlerimizde
halkımız
Bu düzenleme, halkımızı hizmetten mahrum
eden düzenleme değildir. Bu düzenleme, daha çok, bu yerleşim birimlerinde
yaşayan halkımızın çağımızda ihtiyaç
hissettiği hizmetlere çağdaş anlamda kavuşması
anlamına gelmektedir.
O hâlde, işi keyfîliğe bırakırsak
kurulabilir cümlesiyle
Şimdi Tedbir alınır. diye amir hüküm
getiriyoruz. Tedbiri alacaksın. diyoruz. Ondan sonra da Bu tedbirleri
alabilmen için gerekli olan hizmet birimlerini kurabilirsin. Değerli
arkadaşlarım, burada büyük bir çelişki vardır ve
kurulabilir cümlesinin kurulur olarak düzeltilmesi gerekmektedir. O
nedenle, bu önergemizin heyetiniz tarafından desteklenmesini talep
ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, burada, benim
ilimde, Eskişehir Mihalıççık ilçesinin Dinek beldesi var. Nedim
Bey de burada. Kendisinin de köyü sayılır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN- Sayın Asil, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
BEYTULLAH ASİL (Devamla) Bu beldemiz, belediyemiz
Eskişehire 120 kilometre uzaklıkta, ilçeye de 20 kilometre mesafede.
Değerli arkadaşlarım, bu çorak toprakları
bekleyen, sahiplenen, orayı ekip biçip karnını doyurmaya
çalışan insanlara bir nebze de olsa sağlıklı bir ortam
sunan belediyeyi, biz, burada şu kanunu çıkarmakla çok görüyoruz.
Ortaya koyduğumuz gerekçe de, masraflı oldukları
Bu çorak
toprakları beklemenin bir bedeli var değerli arkadaşlarım,
onu da, o bedeli de, bu devlet, o insanlara ödemek zorunda. Böyle gerekçelerle
bu insanlar bu haktan mahrum edilemez. Kanun maddesini de düzenlerken, böyle
keyfîlik içeren ifadelerle bu yasayı çıkardığımız
zaman, o çorak toprakları bekleyen o insanlar, devletten beklediklerini
alamamayla karşı karşıya geleceklerdir. Bu konuda yüce
heyetinizi uyarıyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Asil.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117 sayılı yasa
tasarısının 3. maddesinin 5. fıkrasında son cümlede
yer alan Vali veya Kaymakamlar ibarelerinin metinden
çıkartılıp mülki amirler ibaresinin konulmasını arz
ve teklif ederiz.
Necati
Özensoy (Bursa) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu önergeye?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Özensoy, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yasanın 3üncü maddesinin beşinci
fıkrasında verdiğimiz önerge üzerinde söz almış
bulunuyorum.
Gerekçemiz de İlgili maddenin yasa tekniğine uygun hâle
getirilmesi şeklinde.
Bu kanuna baktığımızda, zaten bu kanunun elle
tutulur bir tek tarafı var, o da: Büyükşehir belediyesi
sınırları içerisinde ilçe kurulması. Zaten, bu kanuna bu
ismi, bu adı verirken de, Hükûmet de bunu itiraf etmiş durumda.
Devamında Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı deniliyor. Yani, 2 binin altındaki
belediyelerin kapatılması, birinci kademe belediyelerin
kapatılması. denmiyor bu yasada. Yani şu yasanın isminde
bile Hükûmetin tedirgin olduğu açık ve net bir şekilde ortada
duruyor.
Yine, bu büyükşehir belediyesi sınırları
içerisinde ilçe kurulmasıyla alakalı da ne kadar geniş bir
perspektifte çalışmalar yapıldığına da, dünkü
veya bugünkü diyelim, sabaha karşı yaptığımız
görüşmelerde soru-cevaplarda aldığımız örnekleri de
vermek istiyorum.
Ben, Bursadan örnekle Sayın Bakanımıza bir soru
sordum: Yeni ilçelerin kurulma genel gerekçelerine
baktığımızda Büyük şehirlerde yaşanan nüfus
artışı ve sınır genişlemeleri nedeniyle merkezî
idarelerin kurulması zorunlu hâle gelmiştir. noktasından hareketle
Bursada Osmangazi ilçesinin 736 bin, Yıldırım ilçesinin 575
bin, Nilüfer ilçesinin 251 olmasına rağmen ve İçişleri
Bakanlığının talimatıyla Bursa Valiliğinin
yaptığı çalışma olmasına rağmen niye
Bursayı dikkate almadınız, bu büyüklükleri yeterli görmediniz
mi? diye sorduğumda Bursayla ilgili herhangi bir ilçe kurulmasıyla
ilgili vilayetin bir teklifi olmamıştır, tamamen Bursa ilimizin
kendi şartları içinde ilk kademe belediyelerin nereye
bağlanacağı yönünde değerlendirmeler olmuştur. diye
cevap verdi Sayın Bakan. Ben, Valiliğin yaptığı bu
çalışmayı kendisine gösterdiğimde yine orada bana
verdiği cevap Bürokratlarımız bana böyle bilgi verdi. oldu.
Şimdi, bu çalışmaların ne şekilde
olduğu ve yine bürokratların ne şekilde bilgi verdiği
burada açık ve bariz bir örnek. Sayın Bakanım kusura
bakmasın, ben olsaydım bugün o sayın bürokratları
yanımda oturtmazdım, çünkü onların görevi Sayın Bakana
doğru bilgiler vermek. Dolayısıyla, bu doğru bilgileri
vermeyen bürokratların orada oturması, bence doğru bir
tavır ve davranış değil diye düşünüyorum.
Bunun yanında yine kapatılan belediyelerle alakalı
gerekçelere baktığımızda, özellikle küçük belediyelerin
borçlarının olması ve hizmet noktasındaki problemlerden
bahsediliyor. Bakın, bütün bu belediyelerin burada bahsedilen
borçlarının toplamı yaklaşık 200 trilyon lira. Her
yıl, Hükûmet yine yaklaşık 300 trilyon liralık kömür
dağıtıyor. Bunu biz yadırgamıyoruz. Sosyal devlet
gereğinin bir anlayışı. Ama belediyelerin de hizmetleri
yine sosyal devlet gereğinin bir anlayışıdır.
Yine, KİT Komisyonu toplantılarında denetlemelerde
bulunurken, o KİT kurumlarının ne kadar zarar ettiklerini,
devlete hangi yüklere mal olduklarını oralarda gördüğümüzde, o
belgeleri önümüze getirdiklerinde, bu 200 trilyonun ne kadar komik bir rakam
olduğuna hep birlikte şahit oluyoruz.
KİT Komisyonundan arkadaşlarımız da burada.
Sadece Taşkömürü Kurumu yılda 400 trilyon lira zarar ediyor. Niye
bununla ilgili öncelikle tedbirler alınmıyor? Niye KİTlerin
devlete olan, her yıl katrilyonlarca olan zararları konusunda
kanunlar burada görüşülmüyor? Niye onlarla ilgili düzenlemeler burada
görüşülmüyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özensoy.
NECATİ ÖZENSOY (Devamla) Yani, özellikle
vatandaşlarımızın bize, belediye
başkanlarımızın bize gönderdikleri bilgilerde, bize
verdikleri bilgilerde, bu belediyelerin kapanmasıyla ilgili hangi
zorlukları yaşayacağını mutlaka milletvekillerimize de
aynı şekilde iletmişlerdir. Bu kanunla ilgili -ifade
ettiğim gibi- bir tek elle tutulur taraf bu, yeni belediyelerin, yani ilçe
belediyelerinin ihdas edilmesi. Bunun yansımasını da yine hep
birlikte görüyoruz, beldeden ilçe olan belediyeler bayram yapıyorlar,
şölen yapıyorlar.
Son olarak şunu da ifade etmek istiyorum: Bursayla ilgili
verdiğimiz önerge
Valiliğin, bu iktidarın
yaptığı çalışma kabul edilmedi ama, bizim
verdiğimiz yine bu konuda bir kanun teklifi var. Hükûmet ve iktidar
milletvekillerinin bunu dikkate alarak Bursaya da haksızlık
etmemelerini diliyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özensoy.
Buyurun Sayın Bakanım.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Sayın Başkanım, Değerli Milletvekilimiz Bursa
iliyle ilgili bir bilgi veriyorlar, onu düzeltmek istiyorum.
Bu çalışma sürecinde, yani bizim şu tasarı ve
büyükşehirlerdeki ilçe kurulması çalışması içinde
Bursa ilimizle ilgili ilçe kurulması gündeme gelmemiştir.
Valiliğimizden bu konuda bir teklif istenmemiştir, bir
çalışma gelmemiştir. Bir vatandaş, Bursada, 2005
yılında dört ilçe kurulmasıyla ilgili teklifte bulunmuş ve
2005 yılında Valiliğin Bakanlığımıza intikal
ettirdiği bir konudur. Sayın Milletvekilimizin bahsettiği, 2005
yılında Bursa Valiliğinin, bir vatandaş teklifi üzerine
İçişleri Bakanlığına gönderdiği bir husustur.
Şu anda Bakanlığımızda altı yüz on dört tane ilçe
kurulmasıyla ilgili teklif vardır, değişik ilçelerimizden
vatandaşlarımızın bu konularda başvuruları
olmaktadır. Bu konuyu tekrar düzeltiyorum. Dün açıklamamıza
rağmen, bizim -tekrar ifade ediyorum- şu anda huzurunuzda bulunan
tasarının çalışmasıyla ilgili -ki bu birkaç aylık
bir çalışmadır ve esas tabii nüfus sayımı
sonuçlarından sonra daha da ilerlemiştir- bu konuda bir teklif
gelmemiştir, gündeme gelmemiştir, Bursayla ilgili yeni ilçe
kurulması, bizim bu çalışma sürecimizde hiç gündemimizde
olmamıştır, mevcut il kademelerle ilgilidir.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
117 sıra sayılı kanun tasarısının
çerçeve üçüncü maddesinin beşinci fıkrası ile düzenlenen 5393
sayılı Belediye Kanununun onbirinci maddesine eklenen fıkrada
geçen Tüzel kişiliği ibaresinin madde metninden
çıkarılarak Hükmi şahsiyeti ibaresinin madde metnine
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Ataş
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanunun tekniğine uygun olacağı düşüncesiyle
mütalaa olunur.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
117 sıra sayılı kanun tasarısının
çerçeve üçüncü maddesinin beşinci fıkrası ile düzenlenen 5393
sayılı Belediye Kanununun onbirinci maddesine eklenen fıkrada
geçen Mahalli hizmetlerin ibaresinin madde metninden çıkarılarak
Yerel ihtiyaçların ibaresinin madde metnine eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Turan
Kıratlı
Kırıkkale
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanunun tekniğine uygun olacağı düşüncesiyle
mütalaa olunur.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri 3üncü maddenin beşinci
fıkrasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime bir saat ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.29
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.31
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yaşar
TÜZÜN (Bilecik), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 73üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
117 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının 3üncü maddesinin 6ncı
fıkrasını okutuyorum:
(6) 2/2/1981 tarihli ve 2380
sayılı Belediyelere ve İl Özel İdarelerine Genel Bütçe
Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin
üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş
ve dördüncü fıkrası yürürlükten
kaldırılmıştır.
Genel bütçe vergi gelirlerinden belediye ve il özel idarelerine
ayrılan payların dağıtımına esas belediye ve il
nüfusları, her yıl sonu itibarıyla İçişleri
Bakanlığınca, İller Bankası ve Maliye
Bakanlığına bildirilir. Belde, köy, mahalle veya bunların
bazı kısımlarının bir belediyeye katılması
veya birleşmesi halinde bu belediyelerin payı, katılma veya
birleşmenin fiilen gerçekleştiği tarihi takip eden Ocak ayının
birinci gününden itibaren yeni nüfuslarına göre hesaplanır.
BAŞKAN Fıkra üzerinde söz isteyen milletvekili
arkadaşlarımın isimlerini Genel Kurula arz ediyorum: Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Amasya Milletvekili Hüseyin Ünsal, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Behiç Çelik, Demokratik
Toplum Partisi Grubu adına Bitlis Milletvekili Nezir Karabaş;
şahısları adına Elazığ Milletvekili Hamza
Yanılmaz ve Adana Milletvekili Yılmaz Tankut.
İlk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Amasya
Milletvekili Hüseyin Ünsala aittir.
Sayın Ünsal, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 117 sıra
sayılı kanun üzerine söz almış bulunuyorum.
Kanunun ilgili maddelerine geçmeden önce bir konuyu
huzurlarınızda açıklamak istiyorum Sayın İçişleri
Bakanına bu konuda. Ben dün bir belgeyi size vermeye
çalıştım ve verdim. Sağ olun, sizler de kabul ettiniz o
belgeyi. O belge de TÜİKten alınan, Kayseri Bölge Müdürlüğünden
alınan istatistiki bilgilerdi. Bu bilgileri size verdim. Siz
aldınız, sanırım, arkadaşlara teslim ettiniz. Ama,
arkanızdaki bürokratlar, şahsımı ve yüce Meclisi
sıkıntıya koyacak tarzda fazla bir şey söylemek
istemiyorum- bizleri rencide edecek tarzda harekette bulundular Sayın Bakan.
Bu konuda bilginiz oldu mu? Bir. Bilginiz olduysa bu bürokratlarla ilgili bir
işleme başladınız mı? Öncelikle sormak istediğim
konu bu.
Değerli Bakanım, ben sizin konuya ne kadar ciddiyetle
yaklaştığınızı, bu konuyla ilgili de saygın
bir duruşunuz olduğunu şimdiden yine söylemek ve ifade etmek
istiyorum. Ama, buraya gelen bürokratlar Türkiye Büyük Millet Meclisinin
çatısı altına geldiğini bilmeliler. Onlar devlet
memurları, bir siyasi parti mensupları değil. Bizler birbirimize
belki sıkıntılı davranabiliriz, zaman zaman sinirli hareket
edebiliriz ama o arkadaşlarımızın çok çok ciddi tavır
göstermesi gerekir. Benim arkam dönüktü ama benim grubum bu konuda gerekli
tepkiyi gösterdi. Ben bu konudaki sizin düşüncelerinizi de almak
istiyorum.
Şimdi bende bir belge daha var, bunu vermeyeceğim
şimdi size. İşte o belgeleri almak için uğraşan
belediye başkanı, Adalet ve Kalkınma Partili belediye
başkanının başvuruda, Ben bu nüfus sayımı
sonuçlarını istiyorum, nüfus tespit sonuçlarını istiyorum.
dediğinde Size bu sonuçları vermiyoruz. dedikleri bir yazı
var. Vermiyorum çünkü bunu da herhâlde uçak yapıp bizim üzerimize atmaya
kalkacaklar. Dolayısıyla, Sayın Bakanım, bu konuda bir
uyarı yaparsanız, bir devlet memuru çocuğu olarak, fazla üstüne
gitmeden konunun, sizden bu konuda gerekli çalışmayı
yapmanızı arz ediyorum efendim. Özellikle bunu söylemek istedim.
Şimdi, gelelim diğer konuya: Belediyelere ayrılan
paylar
Değerli konuşmacı arkadaşlarımız ve
Sayın Bakanımız belediyelere ayrılan paylarla ilgili,
iktidar oldukları dönemde ne kadar yardımcı
olduklarını ve belediyelerin neredeyse çok ciddi, böyle bir bayram
havası yaşadıklarını söylediler.
Değerli arkadaşlarım, şimdi ben, belediyelere
ayrılan paylarla ilgili, bugüne kadar yapılan, 2380 sayılı
Yasa nedeniyle söylüyorum, genel bütçe vergi tahsilatından alınan paylarla
ilgili bir bilgi vereceğim. Daha sonra da konuya girmek istiyorum.
Bakın, ÖTV matraha girmemiş. ÖTV matraha girmeden,
belediyelere şu anda yüzde 6 pay veriliyor, yüzde 5, 5-6 arasında
değişen bir pay. Ben bunun tarihî seyrini sizlere arz edeyim: 1984
yılında belediyelere yüzde 10,9 -belediye başkanıydım-
1986 yılına gelindiğinde 8,55; 1987den 2001 yılına
gelene kadar, on beş yıl yüzde 10,30; 2001-2003 arası yüzde 5;
2004ten bugüne kadar da yüzde 5,5-6 arası pay veriyorsunuz. Belediyelere
çok şeyler vermiyorsunuz.
Bir konuyu daha sözlerime ilave etmek istiyorum. Bakın, çok
özendiğiniz o belediyelere çok mu yardım ettiğinizi
düşünüyorsunuz? 28 Kasım 2007 Çarşamba günlü ve 26714
sayılı Resmî Gazetede yayımlanan bir Bakanlar Kurulu
kararı var: Tabii afetler nedeniyle gelir kaybı ve altyapı
hasarına uğrayan belediyelere yapılacak yardımlar. Siz bu
Bakanlar Kurulu kararını aldınız ama bu Bakanlar Kurulu
kararını uygulamadınız, belediyelere hiçbir destek
yapmadınız.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım;
belediyelere ciddi destekler yapılmadı. Belediyelerin borçları
bahane edilerek belediye kapatılmasına gidilmesi, küçük ölçek-büyük
ölçek ayrımı yaparak, değerli grup başkan vekilimizin -o da
belediye başkanlığı yaptı- böyle bir ayrıma
gitmesinin belediyelerin kapatılmasına neden olacak kriter
olmadığını tekrar ispat etmek istiyorum. Kriter o
değil. Belediyelere bir yardım gider
Siz ilk önce Belediye Gelirleri
Yasasını bir yapın. Belediye Gelirleri Yasasını
yaptıktan sonra, bu belediyeleri destekledikten sonra konuya girmeniz
gerekirdi. Bakın, bu kanunun gerekçesinde 2006 yılında
belediyelerin borçlarını
yapılandırdığınızı ama belediyelerin de
tekrar borçlandığını söylüyorsunuz. Ee, bu ortamda
belediyeler zaten borçlanır. Bir de hizmet yapmaya kalkıyorlarsa
Hizmet yapan belediyelerde borç yapma eğilimi fazladır.
Şimdi, burada yapacağımız işlerden bir
tanesi çok önemli. Şimdi, belediye kapatmak ayrı. Ama ben
altını çizerek çok önemli bir söz söylemek istiyorum: Kamu yönetiminde
kurumlar oluşturulurken veya kaldırılırken nüfus ya da o
kurumun muhasebe veya bilanço değerleri belirleyici kıstas
değildir hiçbir zaman, olmamalı. İdarenin sürekliliği ve
bütünlüğü devlet olmanın gereğidir. Dolayısıyla, kamu
yararı varsa ekonomik güçlükler kamu yararının önüne geçemez.
Şimdi, belediyeleri kapatmakla kamu yararının önüne
geçemezsiniz. Bu ekonomik güçlüklerin aşılması da önce o
belediye gelirlerinin geliştirilmesi, daha sonra da belediyelere
yapılan desteklerin hızlandırılmasıyla olur. Toplumun,
bir de, alıştırdığı hizmetlerden yoksun
bırakılması veya yok edilmesi de doğru değildir.
Şimdi, değerli arkadaşlarım konuştular burada
-değerli eski belediye başkanları genelde konuşuyorlar-
diyorlar ki: Canım, köy olsun, büyükşehir olsun, önemli değil, yeter ki hizmet
gitsin. Kentsel yaşamdan vazgeçirmek, köye dönüştürmek hangi
çağdaş dünyada var Allah aşkına, söyleyin bunu. Böyle bir
şey yok. Bizler bütün Türkiyenin belediye olmasını, kente dönüşmesini,
kırsal kesimin de kent yaşamına alışmasını
isteriz.
Şimdi Bizler onu mahalli idarelere hizmet götürme
birlikleriyle yapacağız. diyorsunuz. Hangi kültürle
yapacaksınız? Belediyelerde bu kültür oluştu.
Bakın, bana bugün yine bizim partimize mensup olmayan
belediye başkanı arkadaşımız yazı gönderdi.
Bakın, Yalıköy Belediye Başkanı, bir de Erzincanın
Mercan Belediye Başkanı, bunların hepsi grubumuza ve
şahsımıza geldiler. Sayımlarını
yaptırmışlar, mahkemeye vermişler. Sayımları 2
binin üzerinde çıkıyor
tespitlerine göre. Mahkeme tespiti var Mercan Belediyesinin. Diğer
Yalıköy Belediyesi de 30 kilometreden su getirdim diyor. Hangi mahalli
idarelere hizmet götürme birliği bu işi yapacaksa gelsin,
yapsın. diyor.
Belediyelerin hazır bir kültürü vardır. O kültürü
yaşatırlar değerli arkadaşlar. Suyu, kanalizasyonu,
itfaiyecisi, zabıtası, sosyal hizmetlerini yapanlar, kültürel
hizmetlerini yapanlar oturmuşlar, o gelenekselleşmiş kültür
şenlikleri yapanlar, yerel özelliklerine göre; bunların artık
alışmış bir yapıları var. Bunlardan vazgeçirmeye
çalışmak Canım, biz bunu mahalli idareler kanalıyla
yapıyoruz, oraya koyacağımız bir nahiye müdürüyle
yapıyoruz. demek aldatıcı olur.
Bu yasa iyi düşünülerek yapılmamış
değerli arkadaşlarım. Şimdi, değerli grup başkan
vekili arkadaşım, çok da saygı duyduğum, sevdiğim,
belediye başkanlığı da yapmış bir
arkadaşım tuttu, dedi ki: Fayda-maliyet analizi yapmak lazım.
Allah aşkına getirin şu fayda-maliyet analizini, Genel Kurulda
bir okuyun, biz de bir tatmin olalım. Böyle bir
hazırlığınız var mı? İlçelerin maliyeti,
belediyelerin kapanması
Bu fayda-maliyet analizini nerede
yaptınız? Fayda-maliyet analizi varsa Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündemine Böyle bir analiz yaptık, bu kanun bu yüzden geçerli noktaya
geldi. neden demiyorsunuz? Şu fayda-maliyet analizinizi şurada gelin
bize okuyun. Kaç liraya mal oluyor, Türkiyenin bütçesine ne kadar fayda
getiriyor, ben sizden özellikle istiyorum. Bir tatmin olalım en
azından. Siz iktidarsınız, mutlaka bu bilgileri derleyip
toparlayıp yaptı iseniz bir fayda-maliyet analizi getirin.
Bir, fayda-maliyet analiziyle bu işler olmaz. Fayda, kamu
faydası, kamu yararı. Kamu yararını bir kenara itip,
toplumun alışkanlıklarını, uygarca
alışkanlıkları bir kenara itip bu daha faydalı, daha
kârlı bir hizmet yapıyor diyemezsiniz.
Bakın, Göreme Belediyesinin uygulamalarından bir
tanesini söylüyorum, hangi nahiye müdürünüz yapacaksa yapsın: Çocuğun
doğumundan itibaren hem çocuğu ve hem anneyi ilkokula gidene kadar
eğitime alıyor bu belediye. Var mı yapan bir nahiye müdürü,
çıkacak mı bu çalışmayı
Veya lisan eğitimi
yapıp, Göremeye gelen turistlere hizmet verecek, bu
çalışmayı götürecek bir daire müdürü olacak mı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ünsal, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
HÜSEYİN ÜNSAL (Devamla) Tamamlıyorum efendim.
Değerli arkadaşlarım, hazırlanan kanun acele
hazırlanmış. Hazırlanan kanun, hukuktan kaçırmak için,
5393 sayılı Yasanın uygulanmasını bir kenara
bırakmak için hazırlanmış, çünkü oraya giderseniz, o
Yasaya göre bu 2 binin altındaki belediyeleri bir kenara atmak isterseniz
önce Danıştaya gideceksiniz. Bu yasayla hukuk yapıyoruz derken,
hukuksuzluğu icat ettiniz, Danıştay denetimini baypas ettiniz.
Olacak şey değil. Dolayısıyla bu kanunun bu ülkemize fayda
getirmeyeceğini, siyasi haritasına çok ciddi zedeler vereceğini
ve sonunda da yine hukuk yönüyle bu kanunun bir kenara
atılacağını bilmenizi istiyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ünsal.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili
Sayın Behiç Çelik, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; 117 sıra sayılı Yasa
Tasarısı üzerinde konuşma yapmak üzere söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, bu konuda birçok eleştiriler oldu. Dün hep
birlikte Genel Kurul salonunda yaşadığımız
gerginlikler oldu. Ama, bunun yanında belirtmek durumundayım ki,
özellikle ben Mersin Milletvekili olarak yaşadığımız iki
güzellik oldu. Birincisi, Mezitlimizin, yaklaşık, çevresiyle
birlikte 120 bini geçen Mezitlinin, yani Mersin kentinin
batısının bir ilçe hüviyetine kavuşmuş olmasından
sonsuz haz duyduk ve ikinci konu da Arpaçsakarlar ve Yalınayak
beldelerimizin bağlılıkları değişti ve kurulmakta
olan Toroslar ilçesine bağlandı. Bu ikisi Mersin için gerçekten
önemliydi. Bundan dolayı Genel Kurula ve katkıda bulunanlara
ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, tasarının 3üncü
maddesinin altıncı fıkrası, benden önceki
konuşmacının da ifade ettiği gibi, 2380 sayılı
Yasanın nüfus kıstasına ilişkin hükümlerini
değiştiriyor. Burada, tabii İçişleri
Bakanlığının İller Bankasına ve Maliye
Bakanlığına bunu bildireceği, yıl sonunda ve takip
eden yılbaşından itibaren de bunun uygulanacağına
ilişkin bir amir hüküm getiriyor ki bunun yapılması zaten yeni
nüfus tespiti açısından lüzumlu bir düzenleme.
Şimdi, Türkiyede belediyeciliğin, aslında birçok
ülkenin daha ulus olarak tarih sahnesine çıkmazdan önce var olduğunu
görüyoruz. Daha 1848li yıllarda İstanbul Şehremanetini,
Dersaadet Şehremanetini görüyoruz. 1856da Fransadan getirilen bir
heyetin İstanbulda yaptığı bir çalışma var.
İntizamı Şehir Komisyonu diye adlandırılan, La
commission municipale adıyla Fransızca, Fransız heyetinin
çalıştığı yapı üzerinde İstanbul altı
daire-i belediyeye ayrılıyor ki, 6. Daire-i Belediye olan Pera,
şimdiki Beyoğlu Türkiyede ilk belediye adını alan kent olarak
veya şehrin bölümü olarak önümüze çıkıyor. Demek ki 1848lerden
başlayan bu hareket 1864 Vilayat Nizamnamesi, takip eden yıllarda,
1911de çıkan bir kanunu muvakkatle güçlendirilmiş ve cumhuriyete bu
hâliyle intikal etmiştir.
Aslında erken cumhuriyet dönemi Türkiyede gerek genel
idarenin yeniden yapılanması gerekse Türk belediyeciliğinin veya
Türk yerel yönetimciliğinin ilk güzel uygulamalarını
içermektedir. Erken cumhuriyet dediğimiz dönem, daha cumhuriyeti yeni
kurduk, birinci yılında, 21inci yüzyılda dahi köylerimizin
ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde -birkaç düzenleme yapmak
kaydıyla- 442 sayılı Köy Kanunu var 1924 tarihli, harika bir
kanundur ve 1924lü yılları aşan bir kanundur. Büyük Atatürkün
Türk toplumuna en büyük armağanlarından biridir. Bu, maalesef hep
gözden kaçan bir husustur. Bunu uzmanları çok iyi bilir. 1930 tarihli ve
1580 sayılı Belediye Yasası var. O Yasanın 1inci maddesi
belediyenin ne anlama geldiğini çok iyi tanımlar. Der ki: Belde
halkının mahallî ve müşterek ihtiyaçlarını tanzim ve
tesviye ile mükellef hükmi bir şahsiyettir. Aynen böyle tanımlar.
Yeni Belediye Yasasında bu hususlar korunmakla birlikte,
organlarının seçimle geleceği ve idari ve mali özerkliğe
sahip olacağı da bu tanımın içine ilave edilmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1928
yılında Umuru Belediyeye Müteallik Ahkâmı Cezaiye Kanunu
çıkarılmıştı, bu belediyelere ilişkin suç
işleyenlerin cezalandırılmasına ilişkin. Bu Yasa hâlâ
duruyor, bunun yeniden düzenlenmesi gerekiyor bir yerel yönetim anlamında.
Fakat, arz ettiğim gibi, Özel İdare Yasası daha uzun yıllar
eski hâlinde devam etmekle birlikte en son, yanılmıyorsam, 2004
yılında yürürlüğe girdi ve bu yasa aslında geçmişte
uygulamalar ve Danıştay kararlarıyla çizilen yolun
dışında birtakım dışarıdan dayatmalardan da
esinlenen ve Türk milletinin millî ihtiyaçlarının dışında
birtakım odaklara da hizmet eden bir özel idare yasası olarak
karşımıza çıkıyor. Yani 1920li, 30lu, 40lı
yıllarda yapılan yerel yönetim düzenlemeleri, 2000li
yılların başında yapılan yerel yönetim
düzenlemelerinin çok önünde olduğunu, burada bir yerel yönetimci olarak da
vurgulamak isterim.
Sayın milletvekilleri, Atatürk zamanında, mesela 1930lu
yıllarda özel idarelerin genel bütçeden almış olduğu pay
yüzde 20 düzeyindeydi, belediyelerin aldığı pay da -ki 400
civarında belediye vardı- yüzde 16ydı,
topladığınız zaman yüzde 36 yapar. Yani bütçenin yüzde
36sını yerel yönetimler kullanıyordu. Şimdi yüzde 6lara
düşen bir durum var belediyeler açısından ve özel idarelere
verilen pay hâlâ yüzde 1,12. Bununla mı biz yerele hizmet edeceğiz,
halkımıza hizmet edeceğiz? Yerel ihtiyaçları, medeni
ihtiyaçları yüzde 1,12 ile mi karşılayacağız? Yüzde
6yla mı kanalizasyon, altyapı hizmetlerini yapacağız,
şehircilik hizmetlerini yapacağız? O zaman önce gelirimizi
güçlendirelim. Toplanan vergilere bakıyorsunuz, dolaylı vergiler
maalesef gelir ve kurumlar vergisinin katbekat önünde; neredeyse toplanan,
tahsil edilen verginin yüzde 70ten fazlası dolaylı vergi konumuna
gelmiş. Şimdi, siz bu topladığınız verginin yüzde
6sını belediyeye verdiğiniz zaman bu belediyeler nasıl
yapacak? Ankara Büyükşehir Belediyesi ortada. Dikmen Caddesinin dahi
bakımını yapamayan, Atatürk Bulvarının
bakımını yapamayan bir belediye anlayışıyla
karşı karşıyayız. O hâlde bunların hepsini bir
bütün olarak ele almak ve ona göre çözüm üretmek durumundayız. Biz
birbirimize lazımız. Bütün insanlarımız, Türk milleti
birbirine muhtaçtır. Milletvekilleri olarak da biz, başkaları ne
der, şu odak veya şu grup ne der diye değil, bütün milletin
ihtiyaçlarına dönük, mahallî ihtiyaçlarına dönük bir belediyecilik,
yerel yönetimcilik anlayışını oturtmak zorundayız.
Sayın milletvekilleri, 27 Şubat 2008 tarihinde
İçişleri Komisyonunda ben konuşma yapamadım. Söz istedim.
Sayın Kart acil bir işi olması nedeniyle benim yerime
konuştu. Ondan sonra ben konuşacaktım, Sayın Başkan
nedense söz vermedi. Orada aslında bu çalışmaların,
elimizdeki kanun tasarısının nasıl yapılması
gerektiği konusunda kendilerini aydınlatıcı kısa bir
görüşümü arz etmek istiyordum. Buna engel olundu. Biz şunu arzu
ediyoruz: Genel Kurulda olsun, komisyonlarda olsun,
çalışmalarımızda iktidarın tasallutu veya ceberut
tutumu altında çalışmak istemiyoruz. Herkesin burada
milletvekili sıfatıyla eşit olarak katkıda bulunmasını
istiyoruz. Onun için, Sayın Komisyon Başkanının bu tutumunu
da huzurlarınızda arz etmek istiyorum.
Tasarının hazırlanmasında usul yönünden
hatalar var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Çelik, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Çünkü her ilin farklılıkları var. Türkiye sürekli
göç hâlinde olan bir halka sahip. Doğudan batıya, içeriden
kıyılara ve kırsaldan kentlere doğru üç türlü göç hareketi
var. Bütün bunları planlayan, geleceğin potansiyel kentlerinin
hangisi olacağına dair ciddi bilimsel çalışmalar yapan
ekiplerle bunları sağlamak durumundayız. Oturup siz masa
başında şu kadar belediyeyi kapatıyoruz, şu kadar
ilçe kuruyoruz dediğiniz zaman, yarın sizin karşınıza
heyula gibi sorunlar gelir ve sadece AKPyi götürmez bu, devletimize de ciddi
kayıplar çıkartır. O nedenle, bu çalışma usulü hiç
uygun değil. En azından, muhalefet partilerinin bu konuda
görüşlerinin önceden alınmasında yarar vardı. Spesifik
çalışma yapmak gerekiyordu, ama o da yapılmadı. Turistik
belediyeler maalesef dikkate alınmadı ve birleştirilecek
belediyeler var, onlar dikkate alınmadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Çelik, teşekkür ediyorum size.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Sayın Başkan,
teşekkür edeceğim sadece.
BAŞKAN Buyurun, teşekkür edin.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Bu itibarla, bunların
dikkate alınarak yapılması durumunda gerçekten güzel bir yasa
olacağını biz de bekliyorduk, ancak bu yasa maalesef iyi
olmadı.
Görüşlerimi bu şekilde arz etmiş oldum. Hepinize
teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Çelik.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) Sayın
Başkan, kısa bir açıklama yapabilir miyim?
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkan.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi sevgiyle,
saygıyla selamlıyorum.
Efendim, bazı konuşmacılar İçişleri
Komisyonunda kısıtlamalar yapıldığı, yeterince
söz hakkı verilmediği yolunda bazı ifadelerde bulundular; bunlar
doğru değil. İçişleri Komisyonu perşembe günü saat on
buçukta toplantıya başladı, saat 16.00ya kadar, geneli üzerinde
her kim isterse söz hakkı verildi. Tutanaklar yanımda, 19 kişi
söz aldı; bunların sadece 7 tanesi komisyon üyesi, geriye kalanı
tamamen komisyon dışından milletvekillerine verilmiş
sözlerdir.
Sayın Behiç Çelikin burada biraz önce ifade ettiği konu
doğru değil. Şöyle ki: Sayın Behiç Çelike konuşma
hakkını verdiğimde, kendisinin yerine Sayın Kartın konuşmak
istediğini, sırasını ona verdiğini ifade
etmiştir. Tüzükümüzde diyor ki Bir milletvekili konuşma
hakkını bir başka milletvekiline verebilir, ancak onun
sırası -yani konuşma sırasını verdiği
kişinin sırası- geldiğinde kendisine tekrar sıra
verilebilir. Dolayısıyla Sayın Kartın sırası
biraz daha gerideydi, bu nedenle kendisine daha sonra sıra verecektim, ama
kendisi Bana söz vermediniz. diyerek çok haşin bir şekilde
komisyonu terk etti.
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Hayır Başkanım,
doğru konuşmuyorsunuz.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) Hem sen
meslektaşsın hem de bana söz hakkı vermiyorsun. diyerek
komisyonu terk etmiştir. Kamuoyunun, Genel Kurulun bilgilerine arz
ediyorum.
Teşekkür ederim.
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Siz doğru
konuşmuyorsunuz orada. En son size söz vereceğim. dediniz.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) Bu açıklamayı
yapmanın yeri burası mı?
BAŞKAN Arkadaşlar, bütün milletvekili
arkadaşlarımızın, grupların söz hakları var,
şahısları adına konuşacaklar. Yerinizden
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) Sayın Başkan
söz isteyen herkese söz verdiğini
söyledi. Tutanaklarda, söz istediğimiz hâlde vermediği yer
alıyor. Komisyon Başkanı yanıltıcı bilgi veriyor
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Köktürk, lütfen.
Demokrat Toplum Partisi adına Bitlis Milletvekili Nezir
Karabaş.
Buyurun. (DTP sıralarından alkışlar)
DTP GRUBU ADINA MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 117 sıra
sayılı Yasa Tasarısı üzerine Demokrat Toplum Partisi
adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tasarıya geçmeden önce önemli gördüğüm bir konuda
kısaca düşüncelerimi ifade edeceğim.
Değerli milletvekilleri, hepinizin bildiği gibi uzun
süredir satışı gündemde olan Tekel, sınır
dışı operasyon hengâmesi arasında bir saat içinde
satıldı. Tabii, Tekelin satışı Türkiyede
KİTlerin, Türkiyede özelleştirmelerin ne ilkidir ne de sonu olacak,
ancak sorun bu değil. Hepinizin bildiği gibi her özelleştirmede,
özellikle, başta çalışanlar belli bir mağduriyet
yaşar. Ancak, daha önce, özelleştirme gerçekleştiği zaman,
mevcut hükûmetler, iktidarlar, yetkili bakanlar -az veya çok- işçinin
özelleştirmeden sonra, o kamu kurumunun, KİTin
satışından sonra haklarının nasıl
korunacağı, mağduriyetlerinin nasıl asgariye
indirileceği üzerinde bir çalışma yürütürdü. Ancak,
bakıyoruz, son dönemlerde AK Parti bundan tümüyle vazgeçmiş
bulunuyor. Özelleştirme gerçekleştiği zaman, ihaleye
katılan firmalarla özelleştirmeden sonra o kamu kurumunda
çalışanların gelecekleriyle ilgili, mevcut
durumlarının korunmasıyla ilgili hiçbir çalışma
yürütülmemekte, tam tersine 4/C adı altında asgari ücrete ve
güvencesiz bir çalışmaya mahkûm edilmektedirler. Ama bundan da daha
önemli gördüğümüz bir konu var: Geçenlerde, değerli bir milletvekilinin
Tekel işçileriyle ilgili sorusuna Maliye Bakanımız Sayın
Unakıtan aynen şu cevabı verdi: Biz, özelleştirmeden
sonra, işçilerin tazminatlarını ve sosyal haklarını
veriyoruz. Zaten, o ikramiyelerini ve sosyal haklarını aldıktan
sonra, çoğunluğu kendi işini kuruyor, kendi işinde
çalışıyor gel, sana iş, çalış desek bile
çalışmıyor. diye bir söz kullandı.
Şimdi, değerli milletvekilleri, haftalardır,
Tekelin satışı üzerine demokratik hakkını kullanan ve
Türkiye, bu Parlamento, iktidar, onların eksi 10 derece soğukta
tazyikli suya tabi tutulmalarını, gaz bombalarına tabi
tutulmalarını, başlarına cop indirilmesini sadece izledik.
Bari iktidar olarak, bari Hükûmet olarak, bari sorumlu bakanlar olarak,
işçinin, bu kadar eziyetten sonra onurunu kıracak, gönlünü
kıracak, kalbini kıracak bu tür sözleri kullanmayalım.
Şimdi, değerli milletvekilleri, hepinizin bildiği
gibi Tekel özelleştirmesinden bu yana Bitliste, Tokatta, Adanada,
Samsunda, İstanbulda ve daha birçok yerde Tekel
çalışanları gündüz fabrikada işini yapıyorken,
çalışıyorken gece sabahlara kadar fabrikayı terk
etmemektedir. Bizler birçok yerde, örneğin Bitliste, tarihinin tek
fabrikası olan, seksen yıl önce kurulan fabrikanın özelleştirilmesinden
sonra Hükûmetin, yetkili bakanların işçilerin sorununu bir an önce
giderecek bir çabanın içine girmesini istiyoruz ve bu kürsüden bu
çağrıyı yapıyoruz.
Değerli milletvekilleri, 117 sıra sayılı
Tasarıyla ilgili, dünden bu yana, tüm gruplar, birçok milletvekili
işin teknik boyutunu, işin sosyal boyutunu, hangi beldenin, hangi
mahallenin, hangi köyün ne tür kaygılarla, oy hesabıyla nereye
bağlandığını açıkladılar, ben bunlara çok
girmeyeceğim; ancak işin, Türkiye'nin, özelikle iktidar partisi ve
Hükûmetin söylemleri boyutuna değineceğim.
Şimdi, Türkiye yıllardır çağdaş bir ülke
olma hedefini karşısına koymuş. Türkiye
yıllardır, on yıllardır Avrupa Birliğine girme
çabası içinde. AK Parti iktidarı ve Hükûmetlerinden bu yana da bu
konuda daha ileri adımlar atılmış durumdadır. Ancak
demokratikleşme, ancak çağdaşlaşma, Avrupa Birliğine
girme ve Avrupalı olma iddiasındaki bizlerin, bu Parlamentoya
getirilen bu yasaya ne dememiz gerekiyor? Şimdi, Hükûmete soruyoruz
buradan: Siz, Avrupalı olmaktan ve bu iddiayı da AK Partinin
gerçekleştireceğinden bahsediyorsunuz ancak kırk üç tane ilçeyi
yeni sınırlarla belirlerken, birçok mahalleyi, köyü bu
sınırların dışına çıkarırken, yine,
sekiz yüz altmış üç tane belediyeyi, neredeyse, Türkiye belediyelerinin
üçte 1ini kapatırken, Avrupa Birliğinin hiçbir normuna uymayan bir
pratikle bunu gerçekleştiriyorsunuz.
Şimdi, bugün çağdaş ülkelerde -bugün Avrupada,
bırakın yeni bir ilçenin kurulmasını- yeni bir belediyenin
kurulmasını veya bir belediyenin kapatılmasını, bir
ilde, bir ilçede, bir beldede, hatta bir köyde eğer bir
değişiklik yapılacaksa, eğer oraya farklı bir proje
uygulanacaksa, oradaki yetkili birimler, orada yaşayan ve yarın da
yaşayacak halka gider, o değişiklikleri götürür veya yeni
projeyi götürür, onun üzerine, bazen haftalarca, aylarca tartışma
yapılır, ondan sonra bu pratiğe geçer. Şimdi, bu
mantığa değinmek gerekiyor. Şu iddia var: Birçok belde köy
durumundadır, gönderilen kaynaklar yeterli değil veya verimli
kullanılmıyor. Bu belediyelerin kapatılmasından sonra,
bizler, Hükûmet olarak, devlet olarak çok daha geniş olanaklar
götüreceğiz. diyorlar. Olabilir, götürebilirsiniz ancak bu, bu
mantığı değiştirmez. Eğer siz, milyonlarca
insanı ilgilendiren ve onlarca, kimisi yüzlerce yıldır
kurulmuş bazı belediyeleri, beldeleri kapatıp, bazı
ilçeleri yeniden açıp, bazı yerlerini diğerine
bağlıyorsanız, o halka sormalısınız. O halka
sormadığınız durumda demokrasiden bahsedemezsiniz; o halka
sormadığınızda, demokrasiyi, yetkiyi halka
taşımaktan bahsedemezsiniz. En iyi şeyi yapsanız bile,
eğer siz halkı, orada yaşayanları, onların
iradelerini, onların kendileriyle ilgili karar verme hakkını
ellerinden alıyorsanız bu hiçbir anlam ifade etmez.
Değerli milletvekilleri, birçok arkadaş dile getirdi.
Şimdi, kapatılan sekiz yüz altmış üç belediyenin
birçoğunun yıllardır çeşitli siyasi kaygılarla belde
yapılmasına, belediye yapılmasına rağmen bir köy
statüsünü aşmadığını biliyoruz. Ancak sekiz yüz
altmış üç belediye içinde yüzlerce belediye, tarihî, kültürel, sosyal
anlamda birçok kentin, birçok büyük ilçenin mevcut kentsel kültüründen,
belediye kültüründen, deneyiminden, birikiminden daha fazla bir birikime
sahiptir. Şimdi, birçok arkadaş bunlarla ilgili örnek verdi. Peki,
siz, tüm bu belediyeleri kapattığınız zaman, o köy
statüsünde olan, geri kalmış olan o belediyeyle birlikte diğer
yüzlerce belediyeyi hangi hakla cezalandırıyorsunuz? Üstelik halka
sormadan, üstelik orada yaşayanlara sormadan, üstelik Parlamentonun, sivil
toplum örgütlerinin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Karabaş, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
MEHMET NEZİR KARABAŞ (Devamla) Teşekkür ederim
Başkan.
Sivil toplum örgütlerinin bu konuda düşüncesini dile
getirmesini engelleyerek
Şimdi -birçok örnek verildi- tek bir örnek vereceğim:
Fındık beldesi Belediyesi. Fındık Belediyesi, Gabar
Dağının eteklerinde, geçmişte 8 bin nüfusu olan bir
belediye, ancak bölgede süren çatışma ortamı, operasyonlar
nedeniyle büyük oranda boşalmış. Birinci Dünya
Savaşında Fındıktan 65 kişi gönüllü olarak
savaşa gidiyor, bunların 62si şehit oluyor, 3ü gazi oluyor.
Atatürk o dönem -şimdiki Siirt ili Bitlise bağlı- Bitlisi ilk
ziyaret ettiğinde ödül olarak Fındıkı nahiye yapıyor.
Şimdi, buna benzer yüzlerce beldemiz var, bunları
kapatıyoruz. Bunların doğru olmadığına
inanıyoruz, bundan geri adım atılması gerektiğini
düşünüyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Karabaş.
AK Parti Grubu adına Kocaeli Milletvekili Sayın Nihat
Ergün. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlarım.
117 sıra sayılı Kanun Tasarısının
3üncü maddesinin altıncı fıkrasındayız. Bu
fıkrada belediyelere pay verilmesiyle ilgili bir düzenleme geliyor.
Küçük ölçekli belediyelerin İller Bankasından
almış oldukları pay da genel bütçe vergi gelirleri
tahsilatından nüfuslara göre dağıtılan paydır nihayeti
itibarıyla. Az önce bir arkadaşımız konuştu Küçük
ölçekli belediyelerde nedir bu fayda-maliyet analizi? diye. Benim kastettiğim
şey, bunun devlete maliyetinden ziyade vatandaşa faydası,
vatandaşa maliyetidir. Vatandaşa ne faydası var, vatandaşa
ne maliyeti var, bunun ortaya konulması lazım. Kuşkusuz,
birtakım sosyal faydalardan söz edebiliriz, ekonomik faydalardan söz
edebiliriz, ama sosyal ve ekonomik maliyetlerden de söz etmemiz lazım.
Bunlardan bir kısmı ikame edilebilir, bir kısmı ikame
edilemez. Mesela, bir sosyal faydadır bir beldede belediye
başkanının olması hastasını hastaneye
götürebilmek açısından, gecenin yarısında cenazesi olan
birisinin cenazesine yardımcı olmak açısından ya da
karı koca kavgalarında belediye başkanının araya
girmesi, arayı bulması açısından. Fakat bunlar ikame
edilebilir faydalardır. Belediye başkanının
olmadığı yerde ne oluyor arkadaşlar, karı koca
boşanma davası mı açıyor? Belediye
başkanının olmadığı yerde birisinin cenazesi
olduğu zaman açıkta mı kalıyor? Belediye
başkanının olmadığı yerde birisi
hastalandığı zaman oraya yetişilmiyor mu?
Değerli arkadaşlar, bunlar ikame edilebilir sosyal faydalardır,
ama 2 bin nüfuslu bir belediye örneği vereyim, 2 bin nüfuslu: Bugün
itibarıyla İller Bankasından ortalama 10 YTL genel bütçe vergi
gelirleri tahsilatına göre kişi başına pay alır. Ayda
20 bin YTL yapar; -20 milyar eski parayla- bunun yüzde 40ı yaklaşık
geçmiş borçlarına kesilir, 8 bin YTL. Geriye 12 bin YTL kalır.
Hiç kesilmediğini varsayalım, hiç. Kesintisiz bir dönem
varsayalım. Belediye başkanına maaş vereceğiz, 2.500
lira verdim, en düşük maaştan verelim. 9 tane meclis üyesi var
-eskiden nüfusu 70 binin altındaki yerlerde oturum ücreti
alınmazdı, şimdi nüfusa bakılmaksızın bütün
belediyelerde belediye meclis üyeleri oturum ücreti de alabilirler- en az 500
lira verelim. Meclis toplantıları, komisyon toplantıları
9
meclis üyesi vardır en küçük belediyede, 4.500 lira yapar ayda. 10 tane
personeli olduğunu varsayalım, 10 tane; -bunu da minimum seviyeden
tutuyorum- bunların vergi, sigorta dâhil maliyetleri bin YTL olsun
kişi başına, asgari ücretle çalışsınlar, yani
daha yüksek ücret vermeyelim, 10 bin
YTL.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Kapatmadığınız
belediyelerde de aynı hesabı yapın!
NİHAT ERGÜN (Devamla)
Bunun 3 bin YTL de telefon gideri, mazot gideri olsun.
Değerli arkadaşlar, hiç kesintisiz olsa, sadece bunlar
20 bin YTL tutuyor ve bu bölgenin kendi içinden bir tahsilatı olmayan bir
bölge ise burada organizasyonun kendisi sadece -daha hizmetlere gelmedik, yola
gelmedik, parka gelmedik, diğer
hizmetlere gelmedik- bu parayı yuttu. Ne olacak yol? Ne olacak park? Ne
olacak hizmetler? Bunu belediye başkanı, kendinden büyük belediye
başkanlarına gidecek yalvaracak; büyükşehir belediye
başkanlarına, ilçelere. Buraya, devletin bürokratlarına gelecek
kapılarında ceket ilikleyecek, 3 lira, 5 lira yardım dilenecek.
Böyle olmaz arkadaşlar. Bu, doğru bir yaklaşım değil.
O açıdan baktığımızda bunun sosyal faydası sosyal
maliyeti, ekonomik faydası ekonomik maliyeti, vatandaşa faydası
vatandaşa maliyeti açısından bakmamız lazım. Kırk
yıllık belediye, yüz yıllık belediye, on yıllık
belediye
Fayda, hizmet, bütün bunları birçoğunda görmek mümkün.
Şimdi, başka bir noktaya gelelim. Biz bu düzenlemeyle,
aslında buradaki belediyeyi borçsuz bir hâle getiriyoruz, İller
Bankasından özel bir yöntemle borçlarını tasfiye ediyoruz.
Bunların bugün aldığı payı özel idareye aynen
gönderiyoruz. 20 bin YTLnin bu beldeye her ay hizmet olarak, borçsuz bir
şekilde özel idare tarafından yapıldığını
düşünelim, senede 240 bin YTL. Şu belde, senede 240 bin YTLyi hizmet
olarak alsın. On yıl süreyle özel idareye bunu veriyoruz. 2,5 trilyonluk
bir yatırım. Bu köyün, bu kasabanın, bu beldenin kırk
yılda alamadığını üç dört yılda alacak
dediğimiz şey âdeta budur işte.
Değerli arkadaşlar, küçük ölçekler tarım
arazilerinde de yok mu? Üç dönüm bir yerde, beş dönüm bir yerde, yedi
dönüm bir yerde tarlası olan adamı düşünün; traktörle bir onu
sürmeye gider, bir onu sürmeye gider, bir onu sürmeye; bir onu ekmeye, onu
biçmeye gider, koşar durur. Bu adamın parça parça 100 dönüm arazisi
olduğunu düşünelim, arazi toplulaştırmasında diyoruz
ki senin bu 100 dönüm arazin parça parça olduğu için işe
yaramıyor. Gel, bunu sana 90 dönüm olarak toplu bir arazi verelim. 90
dönümlük toplu arazinin sana katkısı, 100 dönümlük parça parça
araziden çok daha fazla olacaktır; çok daha ucuza üreteceksin,
zamanın kıymetli olacak, ürünün kıymetli olacak; bütün
bunları verebilme imkânına burada sahip oluyoruz.
Elbette bazı hizmetlerde maliyet artışı var,
yeter ki hizmet ortaya çıksın. Özellikle merkezî nitelikli kamu
hizmetlerinde ilçeler kuruyoruz şimdi, bunun bir maliyeti olmayacak
mı? Olacak. Ama karşılığında bir merkezî
nitelikli kamu hizmeti olacak; eğitim hizmeti orada daha iyi verilecek,
sağlık hizmeti orada daha iyi verilecek, tapu hizmeti orada daha iyi
verilecek, nüfus hizmeti orada daha iyi verilecek. İnsanlar,
büyükşehirlerdeki nüfus idarelerinde, tapu idarelerinde büyük bir
yığılma içerisindeler. Orada da yeni ilçeler oluşturarak,
özellikle her ilçe oluştuğunda belediyesi de otomatikman
oluşmaktadır ve kendi özel kaynaklarıyla oluşmaktadır.
Bu yönüyle baktığımızda, bütün bunların fayda-maliyet
analizini yaptığımız zaman görüyoruz ki, değerli
arkadaşlar, küçük ölçekle, orta ölçek, büyük ölçek arasında çok ciddi
farklılıklar vardır.
Bir konu daha var: Efendim, işte, uluslararası
sözleşmeler, Avrupa Özerklik Şartı, Anayasaya
aykırılık
Değerli arkadaşlar, Anayasaya aykırılık
idari işlemden varsa Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartıyla
alakalı bir sorundan bahsedebiliriz. Bu, mevzuata bağlı bir
meseledir. Anayasa Mahkemesi de bunu böyle kabul etmiştir. Bizim
mevzuatımızda ne varsa onu yapıyoruz. Ama birisi idari
işlem yaparken, tabii ki orada bir referandum yoluna gidecektir.
Mevzuatımızda bu konularla ilgili referandum yoksa referandum
yapmazsınız. Sizin kanunlarınız burada esastır,
önemlidir. Zaten Yerel Yönetimler Özerklik Şartı da bunu
öngörmektedir, Anayasa da bunu öngörmektedir. O açıdan, biz burada bir
idari işlem yapmıyoruz. Burada bir mevzuat yapıyoruz, burada
kanunla bir işlem yapıyoruz. Bunlar birbirinden farklıdır.
İdari işlem farklıdır, kanunla yapılan işlem
farklıdır değerli arkadaşlar.
Halk arasında bir tabir var
Şimdi burada söylemek
lazımsa bu yaptığımız iş Anayasaya
aykırı mı? Bu yaptığımız Anayasaya
aykırı değil. Bu yaptığımız işin
kitapta yeri var, var, doğru yapıyoruz ya; yanlış bir şey
yok.
ŞAHİN MENGÜ (Manisa) Size göre doğru.
NİHAT ERGÜN (Devamla) Ha, siz yazacaksınız,
gideceksiniz, başka konulardaki gerekçelerinizde olduğu gibi,
bazı gerekçeler ileri süreceksiniz
Ben sizin Anayasa Mahkemesine yaptığınız
son başvurudaki gerekçeleri de dikkatle okumaya çalıştım.
İnan üzüldüm, bazı açılardan üzüldüm. Yani, bu gerekçelerle
Anayasa Mahkemesine başvurmak hiç şık düşmedi. Şimdi
bununla ilgili başvurup da benzer bir metotla, gerekçelerle
başvuracaksınız o da hiç şık düşmez.
Bu düşüncelerle değerli arkadaşlar, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ergün.
Şahsı adına Elazığ Milletvekili Hamza
Yanılmaz.
Sayın Yanılmaz? Yok.
Adana Milletvekili Sayın Yılmaz Tankut.
Buyurun Sayın Tankut. (MHP sıralarından
alkışlar)
YILMAZ TANKUT (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 117 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 3üncü maddesinin altıncı
fıkrasıyla ilgili olarak şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, söz konusu maddenin
altıncı fıkrasıyla Belde, köy, mahalle veya bunların
bazı kısımlarının bir belediyeye katılması
veya birleşmesi hâlinde bu belediyelerin payı, katılma veya
birleşmeyi takip eden ocak ayının birinci gününden itibaren yeni
nüfusuna göre hesaplanır. denilmektedir.
Şimdi buradan sormak istiyorum: Peki, söz konusu
katılım 2 Ocakta, 15 Ocakta veyahut da 5 Şubatta
gerçekleşirse gelire esas olan yeni nüfus için bir yıl beklenmesi mi
gerekecektir? Bu uygulama söz konusu belediyenin gelirinin hesaplanmasında
bir adaletsizliğe ve haksızlığa sebep olmayacak
mıdır?
Dolayısıyla, değerli milletvekilleri, alelacele
tepeden inme bir zihniyetle Meclisimize getirilen bu yasa tasarısı ne
yazık ki -daha önceki konuşmacıların da ifade ettikleri
gibi- baştan sona yanlışlıklar, eksiklikler ve
haksızlıklarla doludur. Gerçi bize göre AKPnin bu
anlayışında ve yüce Meclise getirip çıkartmak istediği
içi boş ve milletimizin menfaatlerinden ziyade kendi siyasi
kazanımlarına yönelik kanun tekliflerinde yadırganacak bir durum
ve bizim için sürpriz bir tablo yoktur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün
Türkiyede ülkemizin millî çıkarlarını ve köklü devlet
geleneklerini kendi siyasi saltanatlarını, kendi siyasi
iktidarlarını devam ettirebilmek için sermaye yaparak harcamaktan
çekinmeyen bir zihniyet ne yazık ki işbaşındadır ve
maalesef bu zihniyetin en tepesindeki insan olan Sayın
Başbakanın, bakanlarının ve Meclis grubu temsilcilerinin
nafile gayretlerle çizmeye çalıştığı sahte Türkiye
tablosuyla, pembe Türkiye tablosuyla yaşayan ve yaşanan gerçek
Türkiyenin gece ve gündüz kadar farklı olduğunu da bugün insaf ve
vicdan sahibi herkes ama herkes kabul etmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sekiz yüz
altmış üç belde belediyesinin kapatılmasına sebep olacak
olan bu yasa tasarısıyla, ne yazık ki, az önce de ifade etmeye
çalıştığım gibi, AKP İktidarı, bilerek veya
bilmeyerek, devletimizin ve milletimizin değerlerini, teamüllerini ve
köklü devlet geleneklerini tasfiye etme planları yapanların, acı
da olsa, amaçlarına hizmet etmektedir.
Değerli arkadaşlar, önceki konuşmacılar
tarafından da ifade edildiği gibi, bu yasa, evrensel normlara ve
insan hak ve kazanımlarına da kesinlikle uygun değildir.
Dün Aksaray Milletvekilimiz Sayın Osman Ertuğrul, bugün
Eskişehir Milletvekilimiz Sayın Beytullah Asilin de belirttiği
gibi, Avrupa Konseyinin ortaya koyduğu Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik
Şartı 15/10/1985 tarihinde imzaya açılmıştır.
Türkiye, anlaşmaya 21/11/1988 tarihinde imza koymuş, anlaşma
9/12/1992 tarihinde onaylanmıştır. Yürürlük tarihi ise 1/4/1993
olarak belirlenmiştir.
Değerli arkadaşlar, bu şartı imzalayan Avrupa
Konseyi üyesi ülkeler, yerel makamların her türlü demokratik rejimin
temellerinden birisi olduğunu kabul etmiştir. On iki madde olan bu
şartnamenin beşinci maddesinin başlığı Yerel
Yönetim Sınırlarının Korunması şeklindedir.
Açılımında ise Yerel yönetimlerin sınırlarında,
mevzuatın elverdiği durumlarda ve mümkünse bir referandum yoluyla
ilgili yerel topluluklara önceden danışılmadan değişiklik
yapılamaz. denilmektedir.
Değerli arkadaşlar, şimdi buradan sormak istiyorum:
Uğruna bu kadar mücadele ettiğiniz, göstermelik olarak verilen sözde
müzakere tarihiyle gündüz gözü havai fişek kutlamaları
yaptığınız Avrupa Birliğinin ve dolayısıyla
Avrupa Konseyinin söz konusu yerel yönetimlerin sınırlarıyla
ilgili bu şartını bu tasarıyla çiğnemiş olmuyor
musunuz? Peki, bunu hangi samimiyet ölçünüzle izah edeceksiniz? Yoksa kara
sevdayla bağlanmak istediğiniz Avrupa Birliğini, sadece
devletimizin ve milletimizin bölünmez bütünlüğüne yönelik tuzakları
gizlemek, birlik ve beraberliğimize yapılan suikastları örtmek
ve insanlarımızın temel sıkıntılarını
saklamak için bir kılıf olarak kullanmaya devam mı etmektesiniz?
Değerli arkadaşlar, defalarca
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Tankut, konuşmanızı
tamamlayınız. Buyurun.
YILMAZ TANKUT (Devamla) -
bu kürsüden ifade edildiği gibi,
hiçbir yapıcı katkı ve eleştiriye, inceleme ve
araştırmaya tahammül göstermeden Ben ne istersem o olur.
mantığıyla ve sayısal çoğunluğun verdiği
şımarıklıkla Parlamento ciddiyetini ve geleneklerini hiçe
sayan ve yüce Meclisimizi kendi parti grubu gibi yönetmeye çalışan
AKP zihniyetinin bu anlayışını terk etmediği taktirde,
artık, bu saatten sonra, Türk toplumunun menfaatine, devletimizin
bekasına verebileceği hiçbir hayırlı hizmetinin
olmayacağı yaşanan gelişmelerle ve bugün meydana gelen
aymazlıklarla sabit hâle gelmiştir diyorum.
Sonuç olarak, AKP Grubunun, bugün, ülkemize ve milletimize şu
aşamada hiçbir fayda ve katkısının olmayacağına
inandığımız bir oldubitti anlayışıyla
çıkartmaya çalıştığı bu yasa
tasarısının, az önce de ifade etmeye
çalıştığım hususların bir ispatı
olacağını belirtiyor ve son bir kez elinizi
vicdanınıza koyarak bu tasarıyı yeniden
değerlendirmenizi temenni ediyor, hepinize saygılarımı
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, şahsım
adına söz talep ediyorum.
BAŞKAN Evet, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
117 sıra sayılı Yasa Tasarısının
3üncü maddesi üzerinde, bir fırsatı ganimet sayarak söz
almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
Tabii, bu memlekette bazıları savaş ganimetinden
yararlanır, biz de, işte, söz alan kişilerin
bulunmamasından kaynaklanan bir söz alma hakkını
kullanıyoruz.
Değerli milletvekilleri, tabii, o kadar çok yasalara, İç
Tüzüke aykırı bir yasa hazırlanmış getirilmiş
ki
Komisyon Başkanı burada açıklama yapıyor: Ben herkese
söz verdim. Sen nasıl herkese söz verdin? Sen bu tasarıyı orada
kaçırdın milletvekillerinden tenkidinden. İşte,
getirdiğin bu tasarıyı yarına inceledikleri zaman o kadar
çıkmaz bir uyuşmazlıklarla karşılaşacaklar ki bu
tasarıyı hazırlayanlara halk çok büyük bir methiyeler düzecek
ama methiyeler menfi yönde olacak, müspet yönde olmayacak, onu da size söyleyeyim.
Şimdi, biraz önce AKPli Grup Başkan Vekili burada
konuşuyor, diyor ki: Yani belediye kalkacak, yerine muhtarlık
gelecek. Değerli milletvekilleri, belediye ile muhtarlığı
aynı statü içinde gören zihniyet olur mu? Mümkün değil ki,
belediyenin olanakları başka, muhtarlığın
olanakları başka. Şimdi, eğer bir yerde, bir beldede belediye kurulmuşsa o, çağdaş
bir yönetime kavuşmuş demektir. Devletin oraya eli gitmiştir,
belirli bir halkın kültür seviyesi yükselmiştir, eğitim seviyesi
yükselmiştir, oralara birtakım hizmetler gelmiştir. Şimdi,
bunu, yani zaten bir muhtarla bir belediye farkını kavramayacak kadar
zekâ mahzurlular, özürlüler varsa bunlara zaten bir şey anlatmaya gerek
yok.
BAŞKAN Sayın Genç, bakınız, böyle bir ifade
olmaz. Yani bir milletvekili arkadaşımıza söylediğiniz
ifadeye dikkat ediyorsunuz değil mi?
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, ben, hayır, onu
kastetmiyorum, genel konuşuyorum. Yani, diyorum ki eğer bir
belediyeyle bir köy farkını kavrayacak bir zihniyet yoksa onu
şey etmek mümkün değildir.
Şimdi, bakın, sizler bu Meclise geldiğiniz zaman
bir yemin ettiniz, halkın huzur ve güvenini koruyacağınıza
yemin ettiniz. Şimdi, bu kanunla halka huzursuzluk ve güvensizlik
getiriyorsunuz. Niye? Yıllarca
Bu memlekette kurulan belediyeleri kaldırıyorsunuz,
kaldırdığınız zaman, yarın siz o halkın
nasıl karşısına gideceksiniz? Ne yapacaklar? Yarına,
buraya siyasi
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Seni ilgilendirmez!
KAMER GENÇ (Devamla) Ya, varsa yiğitliğin gel gidelim!
Varsa bir
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Söz
aldığın hususta konuş!
KAMER GENÇ (Devamla) - Efendim?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Düzgün konuş!
Hangi hususta söz aldıysan o konuda konuş, milleti yanıltma!
Yanlış şeyler söylüyorsun, doğru şeyler söylemiyorsun!
KAMER GENÇ (Devamla) Ben, sana danışmam ki, senin
evvela benim konuşmalarımı kavrayacak bir niteliğin yok,
onu bir bil de ondan sonra, başka
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Kimse ciddiye
almıyor zaten seni!
BAŞKAN Sayın Genç, lütfen
KAMER GENÇ (Devamla) Ayrıca, eğer istiyorsan
çıkalım, hangi televizyonda istiyorsan, senin
yandaşlarının televizyonunda, senin meslek grubunla ilgili her
konuda seninle tartışırım
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Ben seninle niye
konuşayım?
KAMER GENÇ (Devamla) -
ve getirdiğiniz bu kanun da facia bir
kanun.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sen kimsin ki seninle
televizyona çıkacağım!
KAMER GENÇ (Devamla) - Bu kanunla, Türkiye Cumhuriyeti devleti
içinde yerleşen huzuru bozuyorsunuz, belli beldelerdeki rant peşinde
koşuyorsunuz. Yarın, size bağlı olan imar planlarını
yapacak kurumlar kanalıyla bugüne kadar sahip
olmadığınız yerlerdeki hazine arazilerini, mera arazilerini
-belediyeler hududu içindeki arazileri- getireceksiniz, plan kapsamında
kendinize özel planlar yapacaksınız zaten bu sizin huyunuzdur-
yeşil alanlardaki
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) İspat et.
KAMER GENÇ (Devamla) İspat edersem sen ayrılacak
mısın milletvekilliğinden?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) İspat edemeyen
şerefsizdir.
KAMER GENÇ (Devamla) - Sizin milletvekiliniz Tuzlada yeşil
alanı imar planına çevirmedi mi? (AK Parti sıralarından
gürültüler)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Ezbere
konuşuyorsun.
KAMER GENÇ (Devamla) - Getirelim
Getirelim efendim.
ASIM AYKAN (Trabzon) İşte orada Bakan
KAMER GENÇ (Devamla) - Gazeteler yazdı. Yazmadı mı?
Bilmiyor musunuz? Yani siz belediye başkanı olarak hiç yeşil
alanları imara açmadınız mı? (AK Parti
sıralarından gürültüler)
ASIM AYKAN (Trabzon) İspat et.
KAMER GENÇ (Devamla) Eğer ki ispat edersem
milletvekilliğinden istifa eder misin? İstifa eder misin?
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) Bir şey yapamazsın.
ASIM AYKAN (Trabzon)
İşte Bakan orada, şikâyet et.
KAMER GENÇ (Devamla) Siz, yeşil alanları kendi
yandaşlarınıza getirip de imar sahasına açıp da
yapmadınız mı?
ASIM AYKAN (Trabzon) İspat et.
KAMER GENÇ (Devamla) - İspat edeceğim.
ASIM AYKAN (Trabzon) Getir, şikâyette bulun yargıya
KAMER GENÇ (Devamla) - Açalım
Şimdi, zaten siz denetimi kaldırdıktan sonra neyi
ispat edeceğiz? Yani bunu getireceğiz ama bu sözünüzün arkasında
kalacaksınız.
Şimdi, dolayısıyla, bu yasayla getirdiğiniz
şey, zaten sizin zihniyetinizdeki kişilerin şeyi, Acaba, bu
memleketteki kaynakları nasıl bizim yandaşlarımıza
kanalize ederiz. Bütün mesele bu. Bütün mesele bu.
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) Siz biliyorsunuz, sizin
döneminizde olmuştur.
KAMER GENÇ (Devamla) - Bakın, belediyelerinizde
çalışan bürokratlar metreslerine 1 trilyon civarında hediyeler
alıyorlar. Efendim, burada, hiç bu mahkeme üzerine gidiyor mu? Gitmiyor.
Niye? Çünkü savcıları ve hâkimleri, siz bu statüyle
korkutmuşsunuz. Çünkü araştırma yapıyorlar, soruşturma
yapıyorlar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Konuşmanızı tamamlayınız
Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Devamla) Aynı zamanda da devlette de denetim
olmayınca bu nasıl olacak?
Ha, siz şimdi bu belediyeleri aldınız.
Aldığınız o arsalarla
Erzaklar
dağıtacaksınız, ondan sonra yine kömürler
dağıtacaksınız, siz oy almaya gideceksiniz. Ama bu iş
o kadar ucuz değil; yarın sizi, belediyeler, o belediyenin
hudutları içine sokmayacaklar. Göreceksiniz, siz, cıyak cıyak,
oralara girdiğiniz zaman bağıracaksınız ve geri
döneceksiniz. Bu halk, bu kadar, yani kendisine kötülük yapan insanlara
karşı artık gün gelecek ona cezasını verecek
kapasitede ve nitelikte bir halktır. Onun için, getirilen bu kanun
komisyonda doğru dürüst incelenmemiş, Genel Kurulda doğru dürüst
incelenmemiş, konuşmaların hepsini
kapatmışsınız. Bu komisyonda, bir defa, biz
Uzun zaman
Parlamento görevini yapan insanların kanunları komisyonda enine
boyuna tartışması lazım. E, şimdi, başka
zamanlarda, meclislerde, il kurulması, ilçe kurulması, belde
kurulması öyle kolay kolay geçmezdi. Çünkü herkesin bir belde kurma
imkânı var, her milletvekilinin ilçe kurma hakkı var. Bunların
hepsini engellediniz. Tabii, Komisyon Başkanı burada her şeyi
dikta bir rejimle önledi. Ama bunun sonucuna kendisi katlanır.
Saygılar sunuyorum efendim.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, madde üzerinde
soru-cevap işlemini gerçekleştireceğiz.
Sayın Erçelebi
HASAN ERÇELEBİ (Denizli) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Aracılığınızla Sayın Bakanıma
sormak istiyorum:
Kapatılacak olan belediyelerden AKPli belediye
başkanlarının partiden istifa etmemeleri için Size daha büyük
görevler vereceğiz. denildiğini duyuyoruz. Bu görevler nelerdir?
Denizlide kırk beş tane belediyeyi kapatıyorsunuz.
Bu hizmetleri nasıl vereceksiniz?
Bu yasayla köyleri ilçe sınırları içerisine
alıyorsunuz. Köy mezraları ne olacaktır?
Bu tasarıda akçalı işler var. Neden Plan ve Bütçe
Komisyonunda bu tasarı görüşülmeden Genel Kurula geldi?
Kapatılan belediyelerin borçları ne olacak?
Biraz önce AKP Grup Başkan Vekili söyledi, Anayasa
Mahkemesine giderseniz şık olmayacak. dedi. Anayasa Mahkemesine
şıklıktan dolayı değil haksızlık ve
hukuksuzluktan dolayı gidildiğini düşünüyorum. Ne diyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Cengiz
MUSTAFA KEMAL CENGİZ (Çanakkale) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
İki gündür tabii, sorularımıza çok cevap
alamıyoruz ama
Özellikle Çanakkalede sekiz tane beldenin kapatılması
ve bunların ortak yönleri var. Vatandaşlarımız tabii merak
ediyorlar. Özellikle, kapatılan beldelerde bir, büyük belediye
binaları var; iki, sağlık ocakları var 2 doktorlu; üç,
liseler var, YİBOlar var, jandarma var ve bu gibi kooperatifler de var.
Bu beldeler köy olunca bunların durumu ne olacak diye merak ediyorlar.
Acaba bu konuda, köyde olması görülmeyen bu müesseselerin durumları
ne olacak? Sayın Bakanımız bilgi verebilir mi?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Bukan
AHMET BUKAN (Çankırı) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
2002 yılından bugüne kadar kaç tane belde belediyesi
kurulmuştur? Bu kanunla da kaç tanesi kapatılmaktadır?
İkinci bir sorum: Kaç belediye başkanı adli
makamlarca yargılanmıştır? Bunun sonucu ceza alıp
görevden alınan belediye başkanı, meclis üyeleri veya belediye
çalışanları var mıdır? Varsa hangi belediyelerdir?
BAŞKAN Sayın Çalış
HASAN ÇALIŞ (Karaman) Başkanım, teşekkür
ediyorum.
Sayın Bakanım, son nüfus sayımına göre nüfusu
azalan belediyelerimize İller Bankasınca gönderilen ödenekler
azaldı. Sorulan sorulara verdiğiniz cevaplarda bu ödenekleri eski
şekilde göndereceğinizi söylediniz. Ama bu hangi kurallara göre
olacak, nasıl olacak, bu ne kadar sürecek? Burayı açıklamadınız,
bir.
Bir diğer husus: Nüfusu artan belediyelerdeki
uygulamalarınız nedir? Nüfusu artan belediyelere gönderdiğiniz
ödenekler arttı mı yoksa eskisi gibi, eski az nüfusuna göre mi devam
ediyor?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Bal
FARUK BAL (Konya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Aracılığınızla Sayın Bakana sormak
istiyorum: Bu kanun, kaynak yetersizliği nedeniyle, tasarruf amacıyla
nüfusu 2 binin altında bulunan sekiz yüz altmış üç tane beldenin
kapatılmasını da içermektedir ve içindeki maddeleri
itibarıyla da buralara mahallî hizmetin sunulabilmesi için il özel idaresi
veya köylere hizmet götürme birlikleri vasıtasıyla içme suyu,
kanalizasyon, temizlik, çöp toplama, ulaşım, itfaiye ve diğer
hizmetleri götürmek amacıyla gerekli tedbirleri alacak bir yetki
veriliyor. Altında da kaymakamlar ve valiler bunlarla ilgili koordinasyon
yapmakla görevlendiriliyor ve İller Bankasındaki kaynaklardan,
nüfuslarına göre, bu hizmetlerin yerine getirilebilmesi için bu
kuruluşlara kaynak transfer ediliyor.
Buradan anlaşıldığına göre, Türkiyede
sekiz yüz altmış üç tane belde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FARUK BAL (Konya) Sayın Başkan, sorumu soramadım.
Müsaade edin, birkaç saniye içinde tamamlayayım.
BAŞKAN Pardon. Otomatik kesiliyor Sayın Bal. Bir
dakikaya göre ayarladığımız için, bu hususta
FARUK BAL (Konya) Sorumu tamamlayayım.
BAŞKAN Şimdi, burada sırada arkadaşlar var.
Benim sistemi tekrar değiştirmem lazım, alttan itibaren yüklemek
lazım.
FARUK BAL (Konya) O zaman şunu sormak istiyorum
Değerli Başkanım: Bu mahallî hizmetlerin devletleştirilmesi
değil midir bu kanun?
İkinci olarak da: Bütün dünya Mersine giderken bu kanunla bu
Hükûmet tersine mi gidiyor?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Buyurun Sayın Bakanım.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Erçelebinin sorusu, kapatılan, tüzel
kişiliği düşürülen belediyelerdeki başkanlarla ilgili, AK
Partili belediye başkanlarımızla ilgili. Tabii, bir soru olarak
da nitelemek mümkün mü, onu bilemiyorum ama bizim kimseye bir taahhüdümüz
olmadı. AK Parti ailesi, AK Parti belediye başkanları bizim bunu
niçin yaptığımızı gayet iyi biliyorlar. Yani bizim bu
tasarıyla yerel yönetimlere daha büyük imkân
aktaracağımızı ve yerel hizmetlerin daha iyi
yürüyeceğini biliyorlar. O konuda söyleyeceğim fazla bir şey
yok.
Kapatılan belediyelerin borçlarıyla ilgili daha önce
ifade ettik, zaten maddede de yer alıyor. Borçları, alacakları,
hepsi il özel idarelerine devrediliyor ve borçlarının tasfiyesi il
özel idareleri tarafından yapılacak.
Çanakkaleyle ilgili Sayın Cengizin sorusu: Kapatılan
belediyenin binaları, imkânları ve o beldemizdeki diğer
kooperatif ve diğer tesisler devam
edecek. Bu konularda hiçbir endişeye gerek yok. Hatta, bugün tekrar başka
bir soruya verdiğim cevapta da ifade ettim. Bunların kendi
araçları, araç gereçleri, köye hizmet götüren bütün imkânları orada
korunacak ve oraya hizmet götürmeye devam edecek.
2002 yılından bu yana kaç belediye kurulmuş, belde
belediyesi? Daha önce belediyelerin Türkiyedeki gelişimiyle ilgili tablo
sunmuştuk. 2000 yılından bu yana Türkiyede hiç yeni belediye
kurulmamıştır, belde belediyesi de dâhil.
AHMET BUKAN (Çankırı) Benim ilimde kuruldu Sayın
Bakan, şimdi de kapatılıyor.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) 2000de, zaten, biliyorsunuz, büyükşehir Sakarya söz konusuydu.
2002den sonra hiç belediye kurulmamıştır. Bu tasarı ile de
kaç belediyenin tüzel kişiliğinin kaldırılacağı
zaten bilinmektedir.
AHMET BUKAN (Çankırı) Ünür Belediyesi kuruldu, benim
ilimde kuruldu, Çankırıda.
KADİR URAL (Mersin) Bürokratlarınız
yanlış bilgi veriyor Sayın Bakan.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Nüfusu azalan belediyelere gönderilen ödenekle ilgili, değerli
arkadaşlar, bu konuda da tabii biraz önce yine açıklama
yapmıştık. Hükûmetimizin şöyle bir
kararlılığı vardır: Bu, tabii, adrese dayalı
nüfus kayıt sistemi çok önemlidir. Bakın, dün de ifade etmiştim,
bu, Türkiyede gerçekten, artık, güncel olarak nüfusumuzun
sağlıklı olarak takibine imkân veriyor. Bu çerçevede,
belediyelerimizin tabii bazılarının nüfusu daha fazla
çıkmıştır. Yani on yılda yapılan bir sayım
ve çok geç kalıyordu. Şimdi şöyle düşünelim: Bazı
yerleşim yerlerimizin nüfusu bilinenin iki misline çıkmış
ama ödeneği az. İşte, bu adaletsizlik gideriliyor ama bizim
Hükûmet olarak da şöyle bir kararımız var; son Bakanlar
Kurulumuzda da bunu görüştük, dün Sayın Başbakanımız
grup toplantısında da bunu deklare etti: Nüfusu azalan belediyelerimize,
2009daki yerel seçimlere kadar ödeneklerinde düşme olmayacak ama nüfusu
artan belediyelerimize, hak ettikleri için de yeni nüfuslarına göre
ödenekleri gönderilecek.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Seçim senesi Sayın Bakan,
tabii olacak o kadar. Seçimden sonra ne olacak?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara)
Tabii, son olarak da Sayın Balın sorusu:
Hizmetlerle ilgili mekanizmayı zaten anlattık. Sekiz yüz
altmış üç beldemizde
Sadece malî sebepler değil bu
tasarrufumuzun temelinde yatan, bunu tekrar tekrar ifade ediyoruz; ölçek
büyütme, optimal bakış, hizmetleri daha iyi yürütme ve yerel
yönetimlerimizi gerçekten dünyadaki trende paralel olarak daha planlı hale
getirme. Biz, bu çerçevede Köy Kanununu da yakın zamanda ele
alacağız. Köy Kanununda, köylerimizle ilgili düzenlemeleri de muhtarın
yeni konumu, köylere götürülecek hizmetlerin yeni organizasyonuyla,
yaklaşık otuz beş bin civarındaki köyümüzü de daha
farklı bir bakışla değerlendirmiş olacağız.
Kısa sürede bu da huzurunuza gelecek ama gelmeden önce, o konuda, Köy
Kanunu üzerinde çok detaylı bir çalışma yapacağız.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) Sayın
Başkanım, bir soruya cevap vermem lazım Komisyonla ilgili.
Verebilir miyim?
BAŞKAN Evet, buyurun.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) Sayın
Başkanım, Sayın Erçelebi Neden Bütçe Plan Komisyonunda bu
tasarı görüşülmedi? diye bir soru yöneltti. Bu konuda benim cevap
vermem lazım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
tarafından 26/2/2008 tarihinde sadece İçişleri Komisyonuna
havale edildiği için, başka bir komisyona havale edilmediği için
sadece bizim Komisyonumuzda görüşülmüştür.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Madde üzerinde altı adet önerge vardır, geliş
sırasına göre okutup aykırılık durumuna göre
işleme alacağım.
Buyurun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
117 sıra sayılı kanun tasarısının
çerçeve üçüncü maddesinin altıncı fıkrası ile düzenlenen
2380 sayılı kanunun birinci maddesinin üçüncü fıkrasında
geçen kısımlarının ibaresinin madde metninden
çıkarılarak bölümlerinin ibaresinin madde metnine eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
Mustafa
Ataş
İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
117 sıra sayılı kanun tasarısının
çerçeve üçüncü maddesinin altıncı fıkrası ile düzenlenen
2380 sayılı kanunun birinci maddesinin üçüncü fıkrasında
geçen gelirlerinden ibaresinin madde metninden çıkarılarak
paylarından ibaresinin madde metnine eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Kerim
Özkul
Konya
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117 sıra sayılı
Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe
Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının 3. Maddenin altıncı
fıkrasında yer alan ocak ayının birinci gününden itibaren
ibaresinin kaldırılarak bir yıl sonra ibaresinin gelmesini arz
ve teklif ederim.
Cemaleddin Uslu Kadir
Ural Mustafa
Enöz
Edirne Mersin Manisa
Nevzat
Korkmaz Beytullah
Asil
Isparta Eskişehir
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 3. maddesinin 6. fıkrasının
aşağıdaki şekilde düzenlenmesini arz ve teklif ederiz:
Genel Bütçe vergi gelirlerinden belediye ve il özel idarelerine
ayrılan payların dağıtımına esas belediye ve il
nüfusları, her yıl sonu itibariyle İçişleri
Bakanlığınca, İller Bankasına ve Maliye
Bakanlığına bildirilir. Belde, köy, mahalle veya bunların
bazı kısımlarının bir belediyeye katılması
veya birleşmesi halinde bu belediyelerin payı, katılma veya
birleşmenin fiilen gerçekleştiği tarihi takip eden Ocak
ayının birinci gününden itibaren yeni nüfuslarına göre
hesaplanır.
Belediye ve il nüfusları 10 yıl süreyle
paylarının hesaplanmasında 2 kat olarak dikkate
alınır.
Behiç Çelik Nevzat Korkmaz Kadir Ural
Mersin Isparta Mersin
Beytullah
Asil Cemaleddin
Uslu
Eskişehir Edirne
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Büyükşehir Belediyesi Sınırları
İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 3. maddesinin 6. fıkrasındaki Maliye
Bakanlığına diye devam eden cümleye ilgili belediyesine de
şeklinde ekleme yapılmasını arz ve teklif ederiz.
Bihlun
Tamaylıgil Yaşar
Tüzün Hüseyin
Ünsal
İstanbul Bilecik Amasya
Yaşar
Ağyüz Orhan
Ziya Diren Ahmet
Küçük
Gaziantep Tokat Çanakkale
Kemal
Anadol Hakkı
Suha Okay
İzmir Ankara
BAŞKAN En aykırı önergeyi okutup işleme
alacağım.
Buyurun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Büyükşehir Belediyesi Sınırları
İçerisinde ilçe kurulması ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 3. maddesinin (6) fıkrasının
Anayasaya aykırı olduğundan tasarı metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Bihlun
Tamaylıgil Yaşar
Tüzün Hüseyin
Ünsal
İstanbul Bilecik Amasya
Yaşar
Ağyüz Orhan
Ziya Diren Ahmet
Küçük
Gaziantep Tokat Çanakkale
Kemal
Anadol Hakkı
Suha Okay
İzmir Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Sayın Başkan, Orhan Ziya
Diren
BAŞKAN Buyurun Sayın Diren.
ORHAN ZİYA DİREN (Tokat) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
117 sıra sayılı büyükşehir belediyesi
sınırları içinde ilçe kurulması ve bazı belde
belediyelerinin kapatılması hakkındaki Kanun
Tasarısının 3. maddesi (6)ncı bendi üzerine vermiş
olduğumuz önerge münasebetiyle söz aldım. Bu vesileyle yüce
heyetinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Huzurlarınızda -eğer bu tasarı
kanunlaşırsa- kırk altı beldesi kapatılacak bir seçim
çevresinin milletvekili olarak bulunuyor ve bu konudaki duygularımı
sizlerle paylaşmak üzere bulunuyorum.
İktidar partisi olarak toplumun neredeyse
yarısını ilgilendiren bir düzenleme yapıyorsunuz.
Yaptığınız bu düzenlemeyle mahallî idareleri neredeyse
yeniden yapılandırıyorsunuz. Tabii ki iktidar partisi
düzenlemeler yapacaktır ama Ben iktidarım, her istediğimi
istediğim şekilde yaparım. dememelidir.
Şimdi, bu kanun tasarısı kamuoyunda da
tartışılmamış, komisyon görüşmeleri -daha önce
arkadaşlarımın da iddia ettiği gibi- neredeyse oldubittiye
getirilmiş, altyapısı oluşturulmadan yangından mal
kaçırır gibi Türkiye Büyük Millet Meclisine getirilmiştir.
Ekonomi her geçen gün kötüye gitmekte, dış ticaret
açığı büyümekte, işsizlik katlanarak artmaktayken, öncelik,
hangi belediyeleri kapatalım, nereleri ilçe yapalım
olmamalıydı.
Ben öyle tahmin ediyorum ki Avrupa Birliğiyle
yaptığımız görüşmeler sürecinde, bizim tarım
kesiminde özellikle nüfusumuzun neredeyse yüzde 37si vardı ve bize
dayatılan en önemli konulardan bir tanesi de buydu, bu rakamın
mutlaka daha aza indirilmesiydi. Acaba bu beldelerin bir kısmı
değişik mülahazalarla kapatılırken bu kırsaldaki nüfus
acaba şehirlere göç ettirilerek, azaltılarak Avrupa Birliğine olumlu
cevap mı vermek isteniyor diye düşünüyorum.
Bu belediyeler kurulduğunda, tabii ki, bu 2 binlik
kıstaslara uyan nüfus sayısına sahip beldelerdi ama bunlar
ekonominin kötüye gidişi, belki tarımda yeteri kadar destek
bulamadıkları ve geçimlerini sağlayamadıkları için
kentlere göçün sonucu buralarda nüfusta azalma olmasına karşın,
bizim özellikle Tokatımızda kapanma durumuyla karşı
karşıya kalan beldelerimizde bu belediyelerin getirdikleri hizmetler
sonucu yavaş yavaş bir kentsel yerleşim, kentsel yaşam kültürünün
gelişmeye başlaması sonucu köye dönüş anlamında da
ciddi gelişmeler var.
Bu noktada, birçok milletvekilimizin genel görüşmelerde de
söylediği gibi, eğer bu beldelerin kapatılması gerekiyorsa
bunu birbirine çok benzeyen domino taşlarını dizer gibi ya da
kilit taşlarıyla bir kaldırım oluşturur gibi bir
anlayışla değil, her yörenin özelliğine, her yörenin
gereksinmelerine, coğrafi konumuna bakılarak tek tek incelenmek
suretiyle, halkın da buna katılımı sağlanarak daha
demokratik şekilde yeniden bir düzenleme yapılabilirdi. Burada, biz
bunun çok demokratik olduğunu göremiyoruz.
Örneğin, Muğlada Turunç ve Bafa, Nevşehirde
Göreme ve Mustafapaşa gibi beldeler çok büyük özellik arz etmesine
karşın 2 bin nüfusun altında nüfus yerleşik görünüyor
adrese dayalı sayım sistemi içerisinde ama bunlar, turistik sezonda
ve senenin büyük bir bölümünde de çok yoğun bir nüfusu maalesef
ağırlamak durumunda kalıyorlar. Ama bunlara bu hizmetleri,
belediyenin götürdüğü bu hizmetleri bundan sonra nasıl vereceğiz
ya da oradaki tarihî ve turistik değerleri nasıl
koruyacağız? Bunlar da apayrı sorunlar.
Bizim Tokatımızda özellikle kapatılacak
beldelerimizden Akarçay, Ataköy, Cihet, Dikili, Gölgeli gibi, Almusumuzdaki
Görümlü, Kınık gibi köylerimiz, beldelerimiz, gerçekten bu hizmeti
vermesi planlanan il genel meclisinin ya da il genel sekreterliğinin
emrindeki makine parkının ya da diğer bütün hizmetleri getirecek
kurumlara çok uzak yerlerde, hakikaten çok müsait olmayan coğrafi
koşullarda yapılanmış, yavaş yavaş da bu köye dönüş
anlayışı içerisinde gelişmeye başlamış
şeylerdi. Eğer bunlar, dediğim gibi teker teker incelenip,
raporlanıp bunlara biraz daha imkân verilebilseydi belki çok daha
yararlı, o bölgelerin gelişmesine katkıda bulunacak
çalışmaları yapmış olacaktık. Bu konuda da yine
bu işin aceleye getirilmiş olduğunu düşünüyorum.
Özellikle Tokatta kapanacak bu birçok belediyenin gerçekten il
genel meclisleri ve ne bileyim, KÖYDES projelerinden hizmet almak
bakımından çok olumsuz coğrafi koşullarda konumlarda
konuşlanmışlardır. Ayrıca, buralarda hizmet, bu
şekliyle daha da pahalıya mal olacaktır diye düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Diren, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
ORHAN ZİYA DİREN (Devamla) Tamamlıyorum efendim.
Kaldı ki BELDES ve KÖYDES projeleri kapsamında buralara
bu hizmetlerin götürüleceğini iddia ediyorsunuz ama yerelde bize de gelen
şikâyetler var. Eğer iktidar partisine mensup bir belediye
başkanı yoksa, gerek BELDES gerekse KÖYDES projelerinde oylara her
zaman dikkat çekilmiş ve orada partizanlık her zaman
yapılmıştır. İnşallah, bunların önüne
geçecek tedbirleri mutlaka alacağınızı düşünüyorum.
Verdiğimiz önergede de Anayasanın, idarenin her türlü
eylem ve işleminin yargının denetimine tabi olduğuna
amirdir
Yapılan değişiklikle kapatılan veya bağlanan
ilk kademe belediyelerinin haklarını idari yargıda
aramalarının önüne geçildiğinden, bu durum meşru yol ve
vasıtalarla yargı mercileri önünde hak arama özgürlüğünü ortadan
kaldırdığından dolayı Anayasaya aykırı
görüyor ve bu maddenin (6)ncı bendinin çıkartılmasını
talep ediyoruz.
Önergemizin destekleneceği ümidiyle, hepinizi tekrar sevgi ve
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Diren.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum.
Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Büyükşehir Belediyesi Sınırları
İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının
3. maddesinin 6. fıkrasındaki Maliye Bakanlığına diye
devam eden cümleye ilgili belediyesine de şeklinde ekleme
yapılmasını arz ve teklif ederiz.
Kemal
Anadol (İzmir) ve arkadaşları.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Yaşar Ağyüz efendim
BAŞKAN Sayın Ağyüz, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu madde üzerindeki değişiklik önergesi
için söz aldım. Hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli arkadaşlar, bu yasa
yanlışlıklarla, eksikliklerle dolu baştan beri
söylediğimiz gibi. Komisyonda da iyi incelenmemiş. Bakın,
Belediye Yasasında belediyelerin bütçe yapma dönemi kasım
ayıdır. Siz, vergi gelirlerinden alınacak payın
bildirilmesini her yıl sonu itibarıyla diyorsunuz ve İller
Bankasıyla, Maliye Bakanlığıyla sınırlıyorsunuz.
İlgili belediye, bütçesinde yatırım programı
planlayacak, ödenek ayıracak. Belediyelerdeki en büyük payın da
devletten alınan vergi payı olduğu ortadayken, böyle bir
çelişkiyi kabul etmek mümkün mü? Bu kadar bir farklılık dâhi ne
Komisyonda ne hükûmette görüşülmemiş. Bu, bir çelişkidir. Bunun
düzeltilmesi lazım.
Ayrıca, burada konuşuldu, önergeyle düzeltildi.
Bakın Samsunun iki tane ilçesindeki köy bölüşümüne:
Kırmızı işaretliler ortak. Hangi köy iki ilçede? Bunu
nasıl çözeceksiniz? Kura çekimiyle mi çözeceksiniz?
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Düzeltildi.
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) Diğerlerinde de bir sürü
yanlışlıklar var. Komisyon Başkanı diyor ki: Çok iyi
incelendi. Ben o komisyondaydım, on buçuktan bir buçuğa kadar
görüşler söylendi, bir buçukta tatile çıkıldı; üçte
başladı, üç buçukta muhalefet terk etti görüşlerine önem
verilmediği için, görüşleri dinlenmediği için. Öneriler
işlerine gelmediği için, iktidar partisi üyeleri, kapalı toplantıda
yarım saatte bu koskoca, Türkiyenin idari yapısını yeniden
biçimlendirecek ve çok tehlikeli, ileriye dönük sakıncaları olacak,
özellikle AK Parti gibi bir iktidarın elinde yapılan bir
değişiklik olduğu için çok büyük sakıncaları olacak.
Böyle bir yasayı yarım saatte geçirdiniz ve iki gündür de
görüşmelerle burada bunu tamamlayacağız.
Değerli arkadaşlarım, o kadar yanlış
bilgiler veriliyor ki, Sayın Bakan da yanlış bilgi veriyor,
diyor ki: Bu, 2004te çıkan yasada vardı. Orada var Sayın
Bakan, ama Danıştayın görüşü alınarak
diyor, siz
Danıştayın görüşünü baypas ediyorsunuz. Bunu, niye burada
dürüstçe söylemiyorsunuz, niye açıklıkla söylemiyorsunuz sekiz yüz
altmış üç belediyeyi kapatırken?
Yine bir Grup Başkan Vekili arkadaşımız diyor
ki, hesap çıkarmış, 20 milyar. Peki bu personelin
maaşı verilmeyecek mi? Yoksa personeli burada böyle gösterip
çıkarmayı mı düşünüyorsunuz 9 tane personeli, 10 tane
personeli? 9 tane belediye meclisi üyesine ödenek
Peki, bu yasa çıkarken
sizin öneriniz olamaz mıydı, ayda bir belediye meclis üyeliği
yapacağına eskisi gibi üç ayda bir yapılsın, dört ayda bir
yapılsın, nüfusa göre dengelensin. Olmaz mıydı? Ki, o kadar
abartılı rakamlar veriyor ki eskiden belediye
başkanlığı da yapmış değerli arkadaşımız,
ayda herkese 500 milyon, ufak bir beldede 500 milyon aylık ödenek veriyor
meclis üyelerine.
Değerli arkadaşlarım, varsayalım ki 20 milyar,
bin belediye kapattınız, 20 trilyon. Bakın son bir haber:
EGOnun BOTAŞa olan 676 milyon YTL borcunu sildiniz, yeniden
yapılandırma dediğiniz olayla ve vergi aflarıyla
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin ve on dört şirketinin
borçlarını sildiniz, yeniden yapılandırdığınız
belediyelerinizde ayrıcalıklı işlem yaptınız.
Maliye Bakanlığınız aylardır, yıllardır
seçim dönemine yaklaşıldığı dönemlerde
ayrıcalıklı işlem yapıyor. Bir partiye fazla veriyor,
kendi partisine, iktidar partisine, bir partiye az veriyor. Bunlar yaşanan
gerçekler. Bunları niye söylemiyorsunuz yani, niye söylemiyorsunuz?
Ankara Büyükşehir Belediyesinde 1 katrilyon borç ne oldu?
Bunların hesabı niye sorulmuyor? Bin belediye, senede 20 trilyon
yapıyor arkadaşlar, 20 trilyon. Sizin verdiğiniz ayda 20 trilyon
yapıyor, senede 240 trilyon. Sizin bir çırpıda sildiğiniz
borç 676 milyon YTL değerli arkadaşlarım. Bu büyük bir
çelişkidir, bu büyük yanlıştır, bilgi eksikliği çok
büyük yanlışlıktır.
Bakın, Avrupa Özerklik Şartını
arkadaşımız okumamış. Beni bağlamaz. diyor.
Nasıl seni bağlamaz? 5inci maddesi diyor ki: Öngörülen
sınır değişikliklerinde belde halkına önceden
danışılması şarttır. Bu bağlayıcı
bir maddedir. Referanduma her konuda hevesli olan iktidarınız bu
konuda niye referanduma gitme gereğini hissetmiyor değerli
arkadaşlar? Bunlar hep yasanın büyük çelişkileridir. O nedenle,
yasa tamamen eksiktir ve bu yasanın iyi incelenmeden geldiği
açık ve net görülmektedir değerli arkadaşlarım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ağyüz, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) - Muhalefet çok ciddi önergeler
veriyor, ama dinleyen kim! Yine otomatik parmaklarla reddediyorsunuz.
Yine bir değerli arkadaşımız konuştu
burada: Bir tek yeşil alan tadilatı gösterirseniz
dedi. AKBİL
ile İGDAŞta soruşturmanın ucundan,
kıyısından yer alanlar bize belediye dersi veremezler. (CHP
sıralarından alkışlar)
AHMET YENİ (Samsun) İSKİden bahset!
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) - Gaziantepde fuar alanı
bugün peşkeş çekiliyor, fuar alanı, 40 bin dönüm. Yüzüncü
Yıl Kültür Parkı peşkeş çekiliyor. MHPli Bursa
Milletvekili arkadaşımız rantı koydu. İki saat önce
konuşmamda, Kadıköyde iktidara yakın bir inşaat
şirketine 156 metre yüksekliğinde Meteoroloji mülküne imar ruhsatı
verildiğini kanıtladım ben. Var mısınız
büyükşehirleri incelemek üzere, Ankaradan başlamak üzere Mecliste
bir araştırma komisyonu kuralım? Eğer bu dediğim
belediyelerde yolsuzluk çıkmazsa ben milletvekilliğinden istifa
edeceğim. (CHP sıralarından alkışlar) Yoksa, iddia
edenler istifa edecek mi? Her tarafınızda yolsuzluk kokuyor
yolsuzluk. Belediyeleriniz yolsuzluk batağına batmış. (CHP
sıralarından alkışlar) Ve rant tükendi, yeni rant
alanları yaratıyorsunuz; İstanbulda, Adanada, Ankarada yeni
rant alanlarının mücadelesini veriyorsunuz değerli
arkadaşlarım. Halkın mücadelesi değil bu.
Belediyeleri kapatarak kolaycı bir yola gidiyorsunuz siz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) Belediyeleri yaşatmak
zordur, belediyeleri yaşatmak da yerelleşme politikasını
defterine ve programına yazan partilerin işidir.
Dolayısıyla, belediyecilik de sosyal demokratların işidir
değerli arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Ağyüz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 3. maddesinin 6. fıkrasının
aşağıdaki şekilde düzenlenmesini arz ve teklif ederiz
Behiç
Çelik (Mersin) ve arkadaşları
Genel bütçe vergi gelirlerinden belediye ve il özel idarelerine
ayrılan payların dağıtımına esas belediye ve il
nüfusları, her yıl sonu itibarıyla İçişleri
Bakanlığınca, İller Bankasına ve Maliye
Bakanlığına bildirilir. Belde, köy, mahalle veya bunların
bazı kısımlarının bir belediyeye katılması
veya birleşmesi halinde bu belediyelerin payı, katılma veya
birleşmenin fiilen gerçekleştiği tarihi takip eden Ocak
ayının birinci gününden itibaren yeni nüfuslarına göre
hesaplanır.
Belediye ve il nüfusları 10 yıl süreyle
paylarının hesaplanmasında 2 kat olarak dikkate
alınır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Çelik
OKTAY VURAL (İzmir) Mustafa Kemal Cengiz konuşacak.
BAŞKAN Sayın Cengiz, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KEMAL CENGİZ (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 117 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 3üncü maddesinin altıncı
fıkrasında vermiş olduğumuz önerge üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi ve bizleri televizyonları başında izleyen gönlü buruk
ve gözleri nemli belediye başkanlarıma saygılar sunuyorum.
Özellikle, bu teklifimiz, bu önergemiz, bütçeleri
dolayısıyla zor duruma düşmüş, birleşme durumuna
gelmiş belediyelerimizin on yıl süreyle İller Bankası
payını 2 kat olarak alması şeklindedir. Tabii ki, zor
duruma düşmüş yerel yönetimleri düşünerek hem yerel yönetimlerin
güçlendirilmesi hem de yerel yönetimlerin bir an önce toparlanması
adına -zor duruma düşmüş hem belediyelerimizin hem de özel
idaremizin bu teklifimizle bir an önce kendi ayakları üzerinde durup
yürümesi için- bir önerge vermiş bulunuyoruz. Ancak, tabii bu kanun
tasarısının hazırlanması esnasında -iki gündür
izliyoruz- sadece bir kriter ele alınmış. Bu kriter de nüfus
kriteri olarak ele alınmış, sadece nüfusa
bakılmış.
Bugün karşınızda şahsım olarak, dokuz
yıl belediye başkanlığı yapmış ve yerel
yönetimlerden gelen birisi olarak, bu yasa tasarısının, hem
iktidar partisinin hem de muhalefette bulunan ve ilde, ilçede, beldede belediye
başkanlığı yapmış arkadaşlarımıza
sorulmadığı, bunların görüşü
alınmadığı, bölgesel farklar açısından
düşünülmediği, hem doğuda hem batıda farklı belediye
hizmetlerinin olabileceği ve bu belediye hizmetlerinin belediye
başkanlarının özverisiyle devletten aldıkları 1
trilyona karşılık 25 trilyonluk hizmet yapmış belediye
başkanlarımız var. Dolayısıyla, bu belediye
başkanlarımızın, o halkımızın belediyeleri
evi olmuş ve onların emeği, gözyaşı
Gece gündüz
uyumamış ve beldesine hizmet etme çabasıyla Avrupaya gitmiş.
Avrupada sahneye çıkıp beldesine para toplayan, efendim Avrupada
şarkı söyleyerek beldesine ambulans kazandıran, Avrupadan bir
şeyler kazandırarak kendi beldesine devletin verdiğinin 20
katı, 25 katı hizmet eden belediye başkanları var. Bugün
bin tane belediye başkanı bizi izlerken bir umut içinde ve bir
kurtarılış bekliyor ve bu bin tane belediye başkanı,
bu yasayla, tarihe, evini mühürleyen, evinin kapısına kilit vuran
belediye başkanı olarak geçecektir. İşte bu, bin
kişiye ve o beldede 5 milyon civarındaki -direkt ve endirekt olarak 5
milyon kişiyi ilgilendiren- bu insanlara bu psikolojik
yıkıntıyı da yaşatan ve o psikolojik bozuntuyu da
bunların üzerine verecek bir yasa olarak bizlerin elinden
çıkacaktır.
Biz bu yasaya katkı vermek istiyoruz. Muhalefet olarak da,
gelin bu yasayı birlikte yapalım diyoruz. Bizim de tecrübelerimiz var
ve bu tecrübelerimizi bu yasaya aktaralım. Bu yasanın sadece bir
kriterle olması mümkün değildir. Bakın, Çanakkalede kapanan
sekiz tane belde belediyemiz var. üç tanesinin de ortak özelliği var:
Ayvacık ilçesi, Küçükkuyu termal turizm alanı ilan edilmiş.
Yenice ilçemizde Akçakoyun ve Pazarköy ilçe merkezine 40 kilometre, il
merkezine de 150 ve 180 kilometre bir mesafedeler. Burada, bakıyorsunuz ne
için kapatılıyor? Efendim, çocuğunu okutmak için il merkezine
gitmiş ve orada sayılmış, geri gelecek insanlar il
merkezinde sayıldığı için kapatılıyor. Efendim,
bazılarında silahlı kuvvetlerin nüfusu o beldeye
katılmamış. Efendim, bazıları nüfusunun daha yüksek
olduğunu iddia etmesine rağmen, bunlar gerçekten
değerlendirilmemiş. Bu beldelerde jandarma karakolu var, doktorlu
sağlık ocağı var, lisemiz var, YİBOmuz var,
kooperatifimiz var, eczanemiz var. Köy olunca, muhtar bu köyü nasıl
yönetecek? O öğrencileri servisle götüren belediye başkanı, o
fedakâr hizmeti yapan insanlar buradan gidince, bu Köy Kanunuyla veya köy
tüzel kişiliğiyle bu hizmetler nasıl verilecek? Bunları
düşünmek zorundayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafında kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Cengiz, konuşmanızı
tamamlayınız lütfen.
MUSTAFA KEMAL CENGİZ (Devamla) Sayın
Başbakanımızın yerel yönetimlerden gelen ve bunları
iyi bilen bir insan olduğuna inanıyoruz. Ama, iki günden beri,
burada, tek kişilik demokrasi filmini bu Mecliste izliyoruz. Yani 70
milyon kişi bu Meclisten de tek kişilik demokrasi filmini izlemek zorunda.
Onun için, ben, böyle kanunlarda, ülkemizin ali menfaatini ilgilendiren
kanunlarda mutlaka bizlerin de katkısını almak bir lütuf
sayılmamalıdır. Çünkü, biz de, bir muhalefet partisi olarak, bu
Mecliste bir görev ifa etmeye geldik ve katkı sağlamaya geldik ve bu
duygu düşüncelerle, bin tane belediye başkanımızın bu
akşamki nemli gözleri, inanıyorum, sizleri iki gündür ikna etmeye
çalışan muhalefetin her türlü gayretlerine rağmen, inşallah
bir tecelli olur, bu tasarı bir daha gözden geçirilir. Gerçek
değerler üzerinden, gerçekten kapatılması gereken beldeler varsa
bunları tartışalım, kapatalım ama gerçekten, çok zor
şartlarda kapatılanlara da bir şans tanımak
gerektiğine inanıyorum.
Bu vesileyle bizleri izleyen herkese saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117 sıra sayılı
Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe
Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının 3. Maddenin altıncı
fıkrasında yer alan ocak ayının birinci gününden itibaren
ibaresinin kaldırılarak bir yıl sonra ibaresinin gelmesini arz
ve teklif ederim.
Cemaleddin
Uslu (Edirne) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Enöz konuşacak.
BAŞKAN Sayın Enöz, buyurun.
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 117 sıra sayılı
Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe
Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının 3üncü maddesinin (6)ncı
fıkrasında yer alan ocak ayının birinci gününden itibaren
ibaresinin kaldırılarak bir yıl sonra ibaresinin gelmesini
teklif ettiğimiz önerge üzerine Milliyetçi Hareket Partisi adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bilindiği
gibi 2/2/1981 tarihli ve 2380 sayılı Belediyelere ve İl Özel
İdarelerine Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında
Kanunun 1inci maddesinin üçüncü fıkrası
değiştirilmiş ve Genel bütçe vergi gelirlerinden belediye ve il
özel idarelerine ayrılan payların dağıtımına esas
belediye ve il nüfusları, her yıl sonu itibarıyla
İçişleri Bakanlığınca, İller Bankası ve
Maliye Bakanlığına bildirilir. Belde, köy, mahalle veya
bunların bazı kısımlarının bir belediyeye
katılması veya birleşmesi hâlinde bu belediyelerin payı,
katılma veya birleşmenin fiilen gerçekleştirildiği tarihi
takip eden ocak ayının birinci gününden itibaren yeni
nüfuslarına göre hesaplanır. denilmektedir.
Biz, verdiğimiz önergeyle, bu ocak ayından itibaren
ibaresinin kaldırılarak bir yıl süre içerisinde bir geniş
zaman dilimini önerdik. Buradaki gerekçemiz, katılma payları
birleşmenin fiilen gerçekleşme tarihinden itibaren bir yıl
sonra demekle, nüfus sayısının daha da artabileceği ve
payların da bu beldelerimize, belediyelerimize daha fazla miktarda
aksettirilmesini temin etmek amacıyla böyle bir önerimiz oldu.
Değerli milletvekilleri, büyükşehir belediye
teşkilatı bulunan yerlerde etkin ve güçlü, hizmet kapasitesi yüksek
ilçe belediyelerinin oluşturulması ve büyükşehirlerde yerel
yönetim teşkilatına paralel merkezî yönetim
teşkilatının yani ilçelerin, ilk adım ilçelerinin
kurulmasına karşı olmadığımızı daha
önce de belirtmiştik. Ama bu tasarının, ülkemiz ve demokrasi
açısından en büyük kaybının belde belediyelerimizin yok
edilmesi olduğunu düşünmekteyiz. Altyapı, makine parkı,
hizmet araçları ve personeliyle, beldesine veya ihtiyaç duyduğunda
çevre köylere de yardım götüren belediyelerimizin
kaldırılışı, aynı zamanda belediyenin
bulunduğu çevreyi de oldukça mağdur edecektir.
Değerli arkadaşlar, bilindiği gibi, belediyelerimiz
aynı zamanda çevre, civardaki köylere de birebir yardım
yapmaktadır. Bu köylerden de bize sürekli telefonlar gelmekte,
belediyelerin kaldırılması gerçekleştiğinde bu
köylerin hizmetlerinde bir aksama olacağını bizlere ifade
etmektedirler. Bize Mademki KÖYDES bu kadar başarılıydı,
bu köylerden bize niye telefon ediyorlar ve belde belediyelerinden yardım
taleplerinin yok olmasını neye bağlıyorsunuz?
şeklinde sorular soruluyor. Demek ki yok olunca, belediyelere KÖYDES
tarafından yapılan yardımlar da yetersiz kalacak ve köylerimizin
daha da mağdur edilecek olduğunu bir kez daha dikkatlerinize sunmak
istiyorum. Bu belediyelerimizin sadece ve sadece nüfuslarının
azalması öngörülüyor. Nüfusları azaldı diye bu belediyeleri
kaldırmanın çok bir mazeret olmadığını ben
buradan bir kere daha ifade ediyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde büyük ölçüde köyden kente
doğru bir göç hareketi yaşanmaktadır. Kurulu olan
belediyelerimiz bu göç hareketini biraz da olsa frenlemektedir. Tabii, bu göçle
ilgili birkaç şey söylemek istiyorum. Her şeyden önce göçün sebepleri
üzerinde durmamız gerekiyor. Bugün, kırsaldan şehir merkezlerine
göç hareketinin en önemli sebebi, en büyük sebebi, tarım sektörünün AKP
eliyle bitirilmiş olmasıdır, bunu ifade etmek durumundayım.
Bugün mazot fiyatlarına, gübre fiyatlarına bakıldığında,
çiftçinin, köylünün ne kadar mağdur edildiğini görmekteyiz.
Evet, köyden kasabaya, kasabadan ilçeye, ilçeden de ile
dönüşme, insanlarımız üzerinde olumlu tesir yaparken belediye
statüsündeki bir yerin köye dönüştürülmesi, yöre halkı üzerinde de
fevkalade üzücü bir sonuç yaratmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Enöz, konuşmanızı
tamamlayınız.
MUSTAFA ENÖZ (Devamla) Ülkemizde faaliyette bulunan mevcut 2.011
belde belediyesinin 863 tanesinin kapanacak olması, yerel yönetimlerin
yerinden yönetimi ile tezatlık teşkil etmekte olup neredeyse belde
belediyelerimizin yüzde 50si kapanacaktır. Bu fevkalade yanlış
olan uygulamadan dönülmesi gerektiğini ısrarla bir kez daha
vurguluyor ve önergemizin kabulünü arz ediyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
117 sıra sayılı kanun tasarısının
çerçeve üçüncü maddesinin altıncı fıkrası ile düzenlenen
2380 sayılı kanunun birinci maddesinin üçüncü fıkrasında
geçen gelirlerinden ibaresinin madde metninden çıkarılarak
paylarından ibaresinin madde metnine eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Kerim
Özkul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanun tekniğine uygun olacağı düşüncesiyle
mütalaa olunur.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
117 sıra sayılı kanun tasarısının
çerçeve üçüncü maddesinin altıncı fıkrası ile düzenlenen
2380 sayılı kanunun birinci maddesinin üçüncü fıkrasında
geçen kısımlarının ibaresinin madde metninden çıkarılarak
bölümlerinin ibaresinin madde metnine eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Ataş
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanunun tekniğine uygun olacağı düşüncesiyle
mütalaa olunur.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
3üncü maddenin (6)ncı fıkrasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Geçici madde 1i okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 1- (1) Ekli (44) sayılı listede
adları yazılı belediyelerin tüzel kişilikleri, ilk genel
mahalli idareler seçiminden sonra geçerli olmak üzere kaldırılarak
köye dönüştürülmüştür.
(2) Bu yerleşim yerleri
için 2380 sayılı Kanun uyarınca verilen paylar, tüzel
kişiliğin kalktığı yıl için İçişleri
Bakanlığınca bildirilen nüfus esas alınmak suretiyle on yıl
süreyle ilgili il özel idarelerine gönderilir.
(3) Köye dönüştürülen
belediyelerin, 5393 sayılı Belediye Kanunu gereğince
yapılandırılan borçları ile kamu kurumlarına ve
İller Bankasına olan borçları, bu belediyelerin tüzel
kişiliklerinin fiilen sona erdiği tarihi takip eden yıldan
itibaren, 2380 sayılı Kanun uyarınca genel bütçe vergi gelirleri
tahsilât toplamı üzerinden belediyelere ayrılan toplam paydan bir
yıl içinde İller Bankasınca kesilir ve on iki eşit taksit
halinde alacaklı idarelere ödenir.
(4) Birinci fıkra hükmü
uyarınca köye dönüştürülen belediyeler, bu Kanunun yayımı
tarihinden itibaren altı ay içinde 5393 sayılı Belediye
Kanununun 8 inci maddesindeki usule bağlı olmaksızın,
belediye meclisinin kararı ile bağlı olduğu il veya ilçe
belediyesine mahalle olarak katılma talebinde bulunabilir. Katılma
işleminin gerçekleşebilmesi için katılacak belediye ile
katılınacak olan il veya ilçe belediyesinin sınırları
arasında başka bir belediye veya köy bulunamaz. Bu belediyeler ile
katılacakları il veya ilçe belediyeleri arasındaki meskûn
sahadan meskûn sahaya olan uzaklık on kilometreden fazla olamaz.
Katılım işlemi katılınacak belediye meclisinin olumlu
kararı ile sonuçlanır.
BAŞKAN Evet, geçici madde 1 üzerinde gruplar adına: AK
Parti Grubu adına Nihat Ergün, Kocaeli Milletvekili; Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Ahmet Küçük, Çanakkale Milletvekili; Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Hüseyin Yıldız, Antalya
Milletvekili. Şahısları adına: Şevki Kulkuloğlu,
Kayseri Milletvekili; Alim Işık, Kütahya Milletvekili.
Sayın Ergün, buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 117
sıra sayılı Kanun Tasarısının geçici 1inci
maddesi hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, kanun, iki gündür çok yoğun bir
tartışma trafiği içerisinde görüşülüyor. Tabii, bu trafik
içerisinde kanun hakkında değişik yorumlar
yapılıyor. Bazen çok
farklı bilgiler veriliyor. Bilginin, eğer faydalı bir bilgi
olması isteniyorsa evvela doğru bir bilgi olması lazım. Sonra,
doğru olsa bile tam olması lazım, eksiksiz bir bilgi olması
lazım. Doğru ve tam olsa bile temiz bir bilgi olması lazım.
Eğer bilgi doğru değilse, tam değilse ve temiz
değilse
Bazı bilgiler var içinde virüs barındırır.
Bulaştı mı bütün bilgisayarın her tarafı çöker. Onun
için, değerli arkadaşlar, bazı bilgiler, gerçekten çok
faydalandığımız bilgiler oldu ama bir kısım
bilgilerin de doğruluğu şüpheli, eksik ve temiz olmayan bilgiler
de burada çokça ortalıkta dolaştı. Mesela, borçlu
büyükşehir belediyeleri konusu, işte Ankarayı da
kapatalım, şunu da kapatalım
Değerli arkadaşlar, borç var iş yaparak borç
yaparsınız, borç var iş yapmadan borç yaparsınız.
Fakirin borcuyla zenginin borcu da bir olmaz; fakirin borcu fakiri
batırır, zenginin borcu zengini daha da zengin eder. Onun için,
borcun ödenebilme kabiliyeti vardır, ödenememe kabiliyeti vardır.
Türkiyenin borcuyla alakalı çok konuşuluyor, işte şu
kadardı, şu kadar oldu diye. Ama Türkiyenin gelirleriyle borcunu
mukayese ettiğimizde, gelirlerinin içinde borcunun ne kadar
azaldığını da hepimiz biliyoruz.
Değerli arkadaşlar, ben Kocaeli milletvekiliyim.
İzmit Büyükşehir Belediyesi -bu kanunla Kocaeli Büyükşehir
Belediyesi adını alıyor- Türkiyenin en borçlu belediyeleri
arasında birinci sıradadır. Sebebi ne?
M. AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Hayır, hayır,
birinci olan Ankara Büyükşehir Belediyesi.
NİHAT ERGÜN (Devamla) - Sebebi Yuvacık Barajı.
Niye? Normalde -Sayıştay raporuna göre söylüyorum, politik
tartışmalara falan hiç girmiyorum- Sayıştay raporu diyor
ki, Türkiyenin en kötü yap-işlet-devret modeli örneğidir.
Türkiyenin en kötü.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) İş yapıp da borç yapmak
Kocaeli için de geçerlidir.
NİHAT ERGÜN (Kocaeli) - 200 milyon dolara yapılması
gereken bir iş, yaklaşık 1 milyar dolara tekabül etmiştir,
on beş yıllık geri ödeme planıyla da 4,5 milyar dolar gibi
bir rakam ödenecektir.
Doğal gaz projesi vardır bunun gibi -Eskişehirle
eşdeğer bir projedir- Eskişehirde 13,5 milyon dolara
bitmiş olan doğal gaz yapım işi, Kocaelide Fransızlara
135 milyon dolara ihale edilmiştir, tam 10 kat fazla, tam 10 kat fazla.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) Sefa Sirmen,
Dokunulmazlığımı kaldırın. dedi, niye
dokunulmazlığını kaldırmadınız? (Gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
NİHAT ERGÜN (Devamla) İşte bunlar, Türkiyede
belediyelerin borçlanmasıyla ilgili nasıl bir tablo
oluştuğunu da ortaya koymaktadır. (CHP sıralarından
gürültüler)
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) Ayıptır,
yüreğin yetiyorsa git Kocaelide konuş. Kaldırın
dokunulmazlığı. Yalan söylüyorsun.
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
NİHAT ERGÜN (Devamla) Değerli arkadaşlar, onun
için, yine Gaziantepte de benzer örnekler vardır. Hiç rahatsız
olmaya gerek yok. Yanlış yapan varsa, hukuki
yanlışların faturası mahkemede ödenir. Siyasi
yanlışların faturası sandıkta ödenir, öyle değil
mi?
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) Yalan konuşuyorsun,
yalan.
NİHAT ERGÜN (Devamla) Sandıkta siyasi
yanlışların faturasını herkes ödemiştir. Onun
için boşuna tartışmayalım. (AK Parti sarılarından
alkışlar)
Bak, biz de siyasi yanlış yaparsak, biz de bu siyasi
yanlışların faturasını sandıkta öderiz zaten.
Bunun farkındayız ve bilincindeyiz. Onun için hukuk var memlekette,
demokrasi var, problemler hukuk ve demokrasi içerisinde elbette çözülecektir.
Burası Türkiyenin başkenti Ankara. Beş yıl
önceki Ankarayı biz hatırlıyoruz. Beş yıl önce
milletvekili olduğumuz zamanki Ankarayla, beş yıl sonra bugünkü
Ankara arasında çok fark var. Üstelik de Ankara, AK Partili bir belediyedir,
büyükşehir belediyesidir diye borçları falan da silinmemiştir.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) Mahkeme kararlarına saygılı
ol, ayıptır.
NİHAT ERGÜN (Devamla) Kimsenin borcu silinmez. Herkesin
borcu eşit olarak, eşit muamele görerek
yapılandırılmıştır. Bunlar bizim dönemimizde olan
işlerdir değerli arkadaşlar.
Belediyelerde vaktiyle ayrımcılık var
mıydı? Vardı Türkiyede. Biz hepimiz bundan çok çektik. Borcumuz
sebebiyle İller Bankası payımızın tamamına el
konuldu, tamamına ve o gün ne yapacağımızı
şaşırdık. Beş kuruşsuz kaldık, beş
kuruşsuz. Hep bu acıları yaşaya yaşaya, başta
Genel Başkanımız, Başbakanımız da aynı
sıkıntıları çeken bir insan olarak, gelir gelmez bir karar
alındı: Hiçbir belediyenin borcu yüzde 40tan daha fazla
kesilmeyecektir, hangi partiden olursa olsun.
Yapılandırılmış borcu yoksa yüzde 25ten fazla
kesilmeyecektir. Bu bizim dönemimize ait bir uygulamadır, bizim dönemimize
ait bir uygulama.
Değerli arkadaşlar, herkesten eşit pay kesiliyor.
Yaz aylarında hiçbir belediyenin parasından kesinti
yapılmıyor. AK Partili, DTPli, CHPli, DYPli hiç kimsenin
parasından yaz aylarında belediyelerimiz hizmet üretsinler diye kesilmiyor
ve muhalefet belediyelerinin projelerine de ciddi manada katkı
sağlanıyor, başta İzmir Büyükşehir Belediyesi olmak
üzere. İzmir Büyükşehir Belediyesinin ulaşım projelerine,
İzmirdeki olimpiyatlara, İzmirdeki her türlü yatırıma,
bir Cumhuriyet Halk Partili belediyedir diye bakılmıyor, Türkiyenin
göz bebeğidir diye bakılıyor her türlü yatırım
yapılırken.
Onun için, değerli arkadaşlar, geçmişte ne
vardı? Bir zamanlar şöyle şeylere şahit olduk: 99
yılında deprem oldu Türkiyede, Kocaelide deprem oldu, bazı
iktidar partisi belediyelerinin Anadoludaki vilayetleri afet bölgesi ilan
edildi. Niye? 5 kat para alsınlar diye. Ya orada deprem olmadı ki,
Kocaelide oldu. Niye? Afet kararnamesinin içine bunları da sokalım
diye. Yanlış oldu, öyle değil mi? Ayıp değil miydi,
yanlış değil miydi?
Bir başka yerde, Karadenizde sel oldu, hiç yağmur
yağmayan, bir damla yağmur yağmayan yer gene afet bölgesi ilan
edildi, 5 kat para alsın diye.
FARUK BAL (Konya) Siirtte deprem oldu!
KADİR URAL (Mersin) Başkanım hiç
yakışmıyor.
NİHAT ERGÜN (Devamla) Aldı da ne oldu?
KADİR URAL (Mersin) Başkanım sana hiç
yakışmıyor.
NİHAT ERGÜN (Devamla) Aldı da ne oldu?
KADİR URAL (Mersin) Ayıp ediyorsun.
NİHAT ERGÜN (Devamla) Bunların hepsi, siyaseten toplum
tarafından yanlış bulunduğu için siyasi faturası
vatandaş tarafından kesildi arkadaşlar. (AK Parti
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
KADİR URAL (Mersin) Sana yakışmıyor
Başkanım.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
KADİR URAL (Mersin) Sana hiç yakışmıyor
Başkanım.
NİHAT ERGÜN (Devamla) Değerli arkadaşlar, hukuki
yanlışların faturası mahkemeler tarafından kesilir,
siyasi yanlışların faturası halk tarafından kesilir.
KADİR URAL (Mersin) Sana hiç yakışmıyor
Başkanım. Helal olsun sana!
NİHAT ERGÜN (Devamla) Geçmişte kesilmiştir, bugün
kesilir, yarın gene kesilir. Burada her zaman konuştuk, biz, hukuki
yanlışlarımızın hesabını da veririz
yapıyorsak, siyasi yanlışlarımızın
hesabını da veririz
MUHARREM VARLI (Adana) Müslüman, önce doğruları
söyler.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Yüzün de
kızarmıyor!
NİHAT ERGÜN (Devamla)
ama, şu tasarıyla,
Türkiyenin en önemli, en büyük reformlarından bir tanesini
yapıyoruz. Elbette tartışılacaktır, ama
tartışılırken, rica ederim arkadaşlar, siyasi
değerlendirmeler yapılırken, baştan da söylediğim
gibi, doğru bilgiler, temiz bilgiler ve eksiksiz bilgilerle
değerlendirmeler yapılırsa daha doğru bir neticeye
varılır. Eleştiriler faydalı olur, bu eleştirilerden
hepimiz yararlanırız. Yoksa, bu eleştirilerin, bu tasarıyla
yapılan reforma önemli bir katkısı olmaz diye düşünüyorum.
Tasarının tekrar hayırlı olmasını
diliyor, hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Çanakkale Milletvekili
Sayın Ahmet Küçük.
Buyurun Sayın Küçük
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Sayın Başkan
BAŞKAN Efendim
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Benim konuşmama sözcü
cevap vermek istedi, dolaylı yollardan hakkımı gasbetti
BAŞKAN Hayır, böyle bir şey yok.
Grubunuz adına bir arkadaşımız konuşacak
efendim.
Buyurun Sayın Küçük.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Sefa Sirmenin
dokunulmazlığının kalkmasına niye oy vermedin? (AK
Parti sıralarından Bağırma sesleri) Niye? Pislikleriniz
çıkacak meydana.
BAŞKAN Sayın Küçük, buyurun.
CHP GRUBU ADINA AHMET KÜÇÜK (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 117 sıra sayılı sekiz yüz
altmış üç belde belediyesinin kapatılmasıyla ilgili
yasanın geçici 1inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım
(CHP ve AK Parti
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın Ünsal
Lütfen arkadaşlar, Sayın
Hatibi dinleyelim.
AHMET KÜÇÜK (Devamla) Değerli arkadaşlarım
(CHP
ve AK Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Kızılcıklı
Arkadaşlar, karşılıklı konuşmayalım. Lütfen
Buyurun Sayın Küçük.
AHMET KÜÇÜK (Devamla) Burada iki gündür çok ciddi bir
tartışmayı yapmaya
(Bir grup CHP milletvekili AK Parti
sıralarına doğru yürüdü)
Sayın Başkan, lütfen süremi durdurun. Bu durumda
(CHP
ve AK Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Sayın milletvekilleri, birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 22.32
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 22.39
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yusuf
COŞKUN (Bingöl), Fatoş GÜRKAN (Adana)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 73üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
117 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının geçici 1inci maddesi üzerinde söz
sırası Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Çanakkale
Milletvekili Sayın Ahmet Küçüke aittir.
Saygıdeğer arkadaşlarım, lütfen, birbirimize
karşı daha tahammüllü olalım. Birbirimizin görüşlerini
mutlaka kabul etmek zorunda değiliz ama tahammüllü olmak zorundayız.
Takdirlerinize sunuyorum.
ŞAHİN MENGÜ (İstanbul) Sayın Başkan,
yorgunluktan oluyor; gece dörde kadar çalışınca böyle oluyor.
BAŞKAN Buyurun Sayın Küçük.
CHP GRUBU ADINA AHMET KÜÇÜK (Çanakkale) Selamlama
faslını yapmıştık
BAŞKAN Hayır, yeniden, tekrar size söz verdim.
Buyurun.
AHMET KÜÇÜK (Devamla) Tazelemeden ben devam etmek istiyorum
müsaadenizle.
Değerli arkadaşlarım, burada iki gündür çok önemli
görüşmeler yapıyoruz. Biz, muhalefet olarak, gerçekten büyük bir iyi
niyetle, Türkiye için önemli sayılan veya Türkiyede çok geniş insan
kitlelerini ilgilendiren böyle bir yasaya olumlu katkı vermeye, varsa yanlışları
düzeltmeye veya iktidarı yanlıştan döndürmek için her türlü
arayışı gösteriyoruz. Ama çok ilginç bir şekilde, iktidar,
bu yasayı inatla çıkarmaya çalışırken, maalesef, biraz
önce tanık olduğumuz biçimde ortalığı gererek, durup
dururken olay çıkararak, sorun çıkararak, iktidar grubunun içinden
bazı arkadaşlar ve özellikle iktidarın Grup Başkan Vekili,
hiçbir maddede iktidar grubu sözcüleri söz almazken grup adına ve burada
grup adına konuşmaları, genellikle birinci konuşmaları
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu yaparken, çok ilginç bir şekilde, iktidar
partisi grup başkan vekili çıkıyor buraya ve hiç alakasız
bir şekilde, ortamı geren ve burada olmayan eski bir belediye
başkanımız, eski bir milletvekilimiz hakkında anlamsız
bazı sataşmalarda bulunarak, anlamsız bir
tartışmanın önünü açıyor.
Değerli arkadaşlarım, bu, tabii, insanı
bazı soruların arayışına yöneltiyor. Yani,
iktidarın niyetinin ne olduğunu anlayamıyoruz. Gerçi, ben
şunu biliyorum: Şu anki 60ıncı Hükûmet Türkiyenin en
başarısız 58inci Hükûmetidir, en başarısız 58inci
Hükûmettir. (CHP sıralarından alkışlar) Peki, 59, 60;
onlar, zaten, biliyorsunuz, 58, 59, 60ıncı Hükûmetler var, süre
yetmediği için en başarısız hükûmet olma hakkını
kazanamadı ama bu davranışlarıyla, bu dönemki, toplumun
gündemini esas olarak teşkil etmeyen konuları Meclisin gündemine
taşıyarak, lüzumsuz gerginliklerin içine Türkiyeyi sokarak en
başarısız hükûmet olma yönünde de hızla yol
almaktadır.
Bakın, köylü perişan, esnaf kepenk kapatmak üzere,
ülkede buğday yok, fırınların önünde kuyruk olacağı
söyleniyor, buğday stoklarımız erimiş, gübre fiyatları
2 katına çıkmış, çiftçi ekim yapamamış, bu sene
ne olacağı belli değil, işsizlik almış
başını gitmiş, kriz gelmiş Türkiyenin
kapısını çalıyor, iktidar, Türbanı nereden
bağlasak onu tartıştırıyor Türkiyeye
arkadaşlar. Böyle anlamsız bir gündem oluşturmaya
çalışan bir iktidar Türkiyenin yararına işler üretebilir
mi?
Şimdi, Türkiyenin kurulu bir yapısı var, düzeni
var, bir yönetim yapısı var, durup dururken sırf nüfus kriteri
çerçevesinde getirip sekiz yüz altmış üç tane belde belediyesini ve
birçok belediyeyi kapatmak, bu düzeni altüst etmek, yerinden oynatmak, birçok
insanı işsiz bırakmak gibi bir arayışın içine
girdi.
Şimdi, ben, Belde belediyelerinin hiçbirinde sorun yoktur,
nüfus eksilmesi yoktur, o nedenle de bir sorun ortaya
çıkmamıştır. demiyorum. Elbette sorunlar vardır, her
yerde her zaman sorunlar çıkabilir ama bu sorunları çözmek için
tıpkı fabrikaları satıp onlardan kurtulduğunuz, Tekeli
özelleştirerek Türkiyeye kaynak yaratmaya çalıştığınız,
Türkiyenin bankalarını yabancılara satarak Türkiyeyi sömürünün
kucağına attığınız gibi şimdi de
belediyeleri kapatıp Okullar olmasa Millî Eğitim Bakanlığını
ne güzel yönetirim. anlayışı içerisinde belediyeleri yönetme
arayışı içine girdiğiniz anlaşılıyor
değerli arkadaşlarım. Böyle bir şey olabilir mi? Yani
gerçekten ciddi bir nüfus eksilmesi bazı belediyelerde varsa bu sorunun
çözümü için birçok yöntem geliştirilebilir. Bunun kriteri sadece nüfus
olmaz, başka yöntemler olabilir. İki belediyeyi yan yana getirmek,
çevre köylerle birleştirmek olabilir. Var olan yönetim potansiyelinden ve
kaynaklardan, araç parkından maksimum yararlanmanın
şartları aranır.
Değerli arkadaşlarım, bakın, sekiz yüz
altmış üç belde belediyesini kapatıyoruz ve bunların
hepsinin ayrı ayrı hikâyeleri var, hepsinin ayrı ayrı önemi
var. Birçok arkadaşım iki gündür burada birçok belediyeyi örnek
verdi.
Bakın, ben Edirneden bir örnek vereceğim değerli
arkadaşlarım, çok ilginç geldi: İbriktepe Belediyesi
2000 nüfus
sayımında 2 binin üzerinde imiş nüfusu. Bu şimdi, adrese
dayalı nüfus sistemi içerisinde 1.789 çıkmış. Bu
belediyenin 4 kilometre doğusunda Hacı beldesi var, nüfusu 1.716; 4
kilometre batısında Sultan beldesi var, nüfusu 1.648. Şimdi bu
üç belediyeyi de kapatıyoruz. Ya, yok mu bir akıl, izan? Bu üç
belediyeyi bir araya getirerek gerekirse- 5 bin nüfusu belediye olarak yönetme
ve bu üç belediyenin potansiyelini birleştirerek o bahsettiğiniz
maliyeti düşürerek bu insanları daha mutlu etmek, hizmet etmek gibi
bir çözüm arayışı içinde, benzer sorunları, benzer
şekilde çözme arayışı içinde olamaz mıyız? Bu
beldeler, aynı zamanda, çevresindeki köylere birçok hizmette de önderlik
yapıyor, onların çözümüne katkıda bulunuyor.
Değerli arkadaşlarım, bu belediyelerin, kapatılan
belediyelerin hepsinin ayrı hikâyeleri var. Bakın, biraz önce MHPli
eski Belediye Başkanı Çanakkale Milletvekili
arkadaşımız anlattı, Çanakkalede de sekiz belediye
kapanıyor. Bunların hepsinin ayrı hikâyesi var. Mesela,
bunların içinde Gülpınar Belediyesi değerli
arkadaşlarım. Bu Gülpınar, Anadolunun en batı ucunda, Baba
Burnunun yanında bulunuyor. Bu belediyemiz, Apollon Smintheus
kazılarının yapıldığı bir kentin hemen yanında
ve çok önemli turizm potansiyeli olan, sıcak su kaynaklarının
olduğu ve turizm bölgesi ilan edilen bir bölgede. Şimdi bu
belediyeyi kapatıp geçiyoruz. Bu belediyenin en yakın Ayvacık
Belediyesine uzaklığı 38 kilometre. Şimdi bunun
yanında bir sürü köy var. Bunlarla birleştirerek bu sorunu çözmek
Ve
burada kurulmuş bir düzeni bozmak kimin işine yarıyor, ne
işe yarıyor? Bir iktidar, ülkesinin sorunlarını çözmek,
insanları mutlu etmek için mi yoksa yeni mutsuzlukların
kaynağı olmak için mi var değerli arkadaşlarım?
Gene Kumkale Belediyesi
Çanakkalede Troyanın yanında
hemen. 30 kişiyle 2 bini kaçırmış -geçen sefer 2 binin
üzerindeymiş, bu defa 30 kişiyle kaçırmış- şimdi
Bu belediyeyi kapatacağız. diye tutturduk. 30 kişi
bulmadı, olmadı diye veya bazı kayıtlar mükerrer
çıktı diye veya bazı yanlışlıkların
olduğu anlaşılıp 2 bini geçerse, şimdi bunu bu
sistemin dışına atmak kime ne kazandırıyor
değerli arkadaşlarım? Bir iktidar, ülkesinde sorunları
eksiltmek ve var olan çözümleri çoğaltmak için var olmalıdır.
Değerli arkadaşlarım, mesela, Bigada üç tane belde
kapanıyor: Yeniçiftlik, Kozçeşme, Balıklıçeşme. Hadi Kozçeşmeye bir şey demiyorum,
büyüme ihtimali pek gözükmeyen bir beldemiz. Ama Yeniçiftlik, çok önemli bir
sanayileşme merkezinin hemen yanında ve yaklaşık on
beş yıl önce belediye olmuş ve hızla çok modern bir şekilde
kentleşme yolunda ilerleyen bir yer, 2 bin nüfuslu olmadığı
için kapatılıyor. Balıklıçeşmenin hemen dibinde Biga
Organize Sanayi Bölgesi var, elli tane fabrika kurulacak, şu anda
altı yedi tanesi kuruldu. Şimdi, bu belediyeyi kapatıyoruz biz.
Ben iddia ediyorum, on sene sonra bu belediyeyi yeniden kuracağız.
Organize sanayinin bitişiğinde -imar planı içinde organize
sanayi var- elli tane fabrika kuruluyor arkadaş. Neden kapatıyoruz
bunu? Neden böyle bir projeksiyon yapmıyoruz? Gelişme şansı
olan, gelişme hinterlandı olan, böyle bir fırsatı olan
belediyeyi kapatmak kime ne kazandırıyor değerli
arkadaşlarım? Böyle bir şey olabilir mi? Böyle bir
mantıksızlık olur mu?
Gene, Yenicede Pazarköy ve Akçakoyun ve Geliboluda Kavakköyü,
bizim 6 bin askerimizin bulunduğu yer. Şimdi, askerleri
almışız Kavakköyden yazmışız Geliboluya,
Kavakın nüfusu 7 binden bine düşmüş. Yani, şimdi, böyle
bir şey olur mu? Eskiden 7 bindi Kavak şimdi bine düştü. Neden?
Askerler evvelden Kavakta yazılıydı, şimdi onları
tuttuk Gelibolu merkeze yazdık, Kavakın nüfusu düştü,
kapatalım!
Değerli arkadaşlarım, bu iş değil, bu
çözüm değil, bu doğru değil. Şimdi, ben size ne
anlatırsam anlatayım, ne söylersem söyleyeyim, ikna
olacağınız da yoktur. İki günlük gelişmeler ve
buradaki tartışmalar bunu ortaya çıkarmaktadır.
Tabii ki, biz muhalefet olarak bu konularda sizi
uyarırız, gerekenleri yaparız ve doğru katkılar
vererek sizi yanlıştan alıkoymaya ve ülke
kaynaklarının perişan olmasını önlemeye, var olan imkânlarımızın
en iyi şekilde değerlendirilmesi için katkı vermeye
çalışırız. Ama, gittiğiniz yol yol değildir,
tuttuğunuz yol yol değildir ve yaptığınız
uygulamalar ülkenin yararına değildir, hayrına değildir ve
bu Hükûmet -60ıncı Hükûmet- Türkiye'nin en başarılı
60ıncı Hükûmeti olma -olumlu söylüyorum!- en
başarısız 1inci hükûmeti olma yolunda hızla yol
almaktadır.
Bakın, kriz sonrası gelen bir hükûmet etme
anlayışısınız. Türkiye'nin tarihinin en büyük
küçülmesinin arkasından geldiniz ve dünyada likidite bolluğunun, para
bolluğunun yaşandığı bir dönemde, başarı
gibi görünen bir hikâyenin üzerine oturdunuz. Ama gelişen olaylar
gösteriyor ki krizle geldiniz, galiba krizle gideceksiniz. Bu bizi sevindirmez,
biz bu ülkeyi seviyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Küçük, konuşmanızı
tamamlayınız.
AHMET KÜÇÜK (Devamla) Bu ülkenin sorunlarının
çözülmesi ve en aza indirgenmesi, hepimiz gibi, Cumhuriyet Halk Partisini de en
çok sevindirir. Çünkü biz biliyoruz ve inanıyoruz ki Türkiye'nin
yararına olan her şey Cumhuriyet Halk Partisinin de
yararınadır, bu konularda partizanlık yapmayız. Gelin, bu
yanlıştan dönün. diyoruz tekrar. Dönerseniz dönersiniz, dönmezseniz,
en kısa zamanda, geldiğiniz gibi gidersiniz.
Bu vesileyle yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili
Sayın Hüseyin Yıldız. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan yerel
yönetimler ile ilgili yasa hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun
görüşlerini belirtmek üzere söz almış bulunuyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tüm
Türkiyeyi ilgilendiren çok önemli bir kanunu görüşmekteyiz. Ancak, üzülerek
ifade etmek zorundayım ki 23üncü Dönem Meclisinin
açılışından beri Türkiye Büyük Millet Meclisinde ülke
gerçekleri, Türk milletinin beklentileri, muhalefetin, özellikle Milliyetçi
Hareket Partisinin uyarıları dikkate alınmadan, yasalar
Sayın Başbakanın ve dar çevresinin önerileri ve bilinen
çevrelerin telkinleriyle yapılmaya devam edegelmektedir. Görüşmekte
olduğumuz tüm yerel yönetimleri ve tüm Türkiyeyi ilgilendiren yasa da
bunlardan birisi olma kervanına maalesef katılacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bundan
böyle, yasalaşan ancak Türk milleti için sakıncalı
gördüğümüz konuları her konuşmamda tekrar ederek Türk milletinin
de hatırlamasını sağlamaya çalışacağım.
Kimler tarafından istendiği Türk milletince bilinen,
ancak Türk milletince istenmediği kesin olan, ülkemizin bölünmez
bütünlüğünü tehlikeye düşüren, devletimizin hükümranlık
haklarını tartışmalı hâle getiren 5555
sayılı Vakıflar Kanunu, Milliyetçi Hareket Partisinin tarihî
sorumluluk bilinciyle yapmış olduğu tüm itirazlara rağmen,
AKPnin oylarıyla yasalaşmıştır.
Değerli milletvekilleri, 17 rakamının sadece
Çanakkale ilimizin plaka numarası olmadığının tüm AKP
yöneticileri tarafından bilinmesi gerektiğinin altını bir
kez daha çiziyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz bu
yasayla, az önce ifade etmeye çalıştığım yasalara bir
de kapatılan belediye yasaları geliyor. Bunları da yine, bundan
sonraki konuşmamda üst üste getirerek Türk milletinin tekraren hatırlamasını
sağlamaya çalışacağım.
Görüşmekte olduğumuz yerel yönetimler düzenlemesi, çok
geniş bir alanda köklü değişiklikler getirilmesine rağmen,
bundan önceki yasalarda olduğu gibi yeterli çalışmalar,
araştırmalar yapılmadığından, ülkemiz ve şehircilik
gerçeklerinden uzak, yine Ben böyle uygun gördüm, sayısal çoğunluğum
da var, yaparım. mantığının vizyona
konmasıdır. Bu düzenleme, köyde yaşamamış, köyde
doğmuşsa da köyünü unutmuş, görmeyen, görse bile
bakmasını bilmeyen kişilerin hazırlamış
olduğu bir yasa taslağıdır.
Değerli milletvekilleri, az önce burada AKP Grup Başkan
Vekilinin bir konuşmasıyla yine salonda tatsız
tartışmalar yaşadık. Değerli milletvekilimiz,
Milliyetçi Hareket Partisinin 57nci dönemdeki bazı
uygulamalarını da kastederek Milliyetçi Hareket Partili belediyelere
hak etmediği desteklerin verildiğini ifade ettiler. Değerli
milletvekilleri, benim o dönemde bakanlık yapan büyüklerim,
bakanlarım buradalar; milletvekilliği yapan arkadaşlarım da
buradalar, o dönemde bürokratlık yapan arkadaşlarım da buradalar.
Eğer yanlış yapmış isek, altı senedir siz tek
başınıza bu ülkeyi yönetiyorsunuz, niye haklarında
işlem yapmıyorsunuz? (MHP sıralarından alkışlar)
Eğer siz kendinize çok güveniyorsanız, buyurun,
dokunulmazlıklarımızı kaldıralım, ak-kara ortaya
çıksın. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
Doğruları lütfen söyleyelim.
Şimdi, bundan önceki görüşmelerimizde de Sayın
Bakanım burada ifade ettiler, dediler ki: Milliyetçi Hareket Partisi bize
görüşmekte olduğumuz yasalarla ilgili öneri getirdi de
gerçekleştirmedik mi? Sayın grup başkan vekillerimiz de
aynı şeyleri söylüyorlar. Getirdiğimiz tüm önerilere, siz Bakana
ve Komisyon Başkanına bakıyorsunuz, onların verdiği
cevaplar tüm Türkiye tarafından malum. Böyle bir anlayışla bu
Meclisi yönetmeye elbette devam edebilirsiniz. Her fırsatta, bu milletin
size yüzde 46,5 oy verdiğini, bu sebeple de her istediğinizi
yapabileceğinizi ifade edebilirsiniz. Bunda da şimdilik
haklısınız. Ama, sizden önce Türkiye Büyük Millet Meclisinde
sizin gibi konuşan, tek başına olduğunu, bundan sonra da
ömür boyu bu Mecliste tek başına kalacağını söyleyen
çok iktidarlar oldu. Onların yerlerinde şimdi yeller esiyor.
Dolayısıyla, büyük sadece Allahtır. Büyük konuşmamak
gerekir. Bir gün siz de onların yerine düşebilirsiniz diyorum, Amin
diyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, şimdi, bakın, eğer
Sayın Bakanımız samimiyse sözünde, sayın grup başkan
vekillerimiz de samimiyse, şimdi, bu geçici maddede, siz
yazmışsınız, bir kelimesini değiştirmeyeceksiniz
diye talimat da almışsınız Sayın
Başbakanımdan -sanıyorum burada yok-
değiştirmiyorsunuz da; kendi milletvekillerinizin vermiş
olduğu önergelere bile hayır diyorsunuz bakışarak, bunu
da parantez içinde söylüyorum.
Şimdi, bu fıkrada diyor ki: Köye dönüştürülen
belediyeler bu kanunun yayımı tarihinden itibaren altı ay
içinde
Sayın grup başkan vekilim, eğer biz yazarsak bu
önergeyi, siz hayır diyeceksiniz muhterem heyetle beraber. Biz
samimiyetimizi ortaya koyuyoruz, siz de buyurun koyun, görelim.
5393
sayılı Belediye Kanununun 8inci maddesindeki usule bağlı olmaksızın,
belediye meclisinin kararı ile bağlı olduğu il veya ilçe
belediyesine mahalle olarak katılma talebinde bulunabilir. Yani, köye
dönüştürmüş olduğunuz belediyeler, ilçe ya da ile mahalle olarak
katılabilir.
Buyurun, aynı uygulamayı, belde belediyeleri için de
yapalım. Zaten, biz istesek de istemesek de siz bu yasayı
geçireceksiniz. En azından, yan yana olup nüfusundan dolayı bir
tanesi iptal edilen belediyenin, o belde belediyesine mahalle olarak
katılmasını buraya getirelim. Bu teklifte sakıncalı
bir taraf var mı? Var mı Sayın Başkan? Sesiniz çıkmaz
tabii.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Konuşursak
cevabını alırsınız.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) - Tabii, cevabını
alacağız. Yalnız, bu cevabı, Sayın Milletvekilim, Türk
milleti de verecek. Bize zamanında hatamız olmadığı
hâlde verdi ama siz, bu hatalarınızla çok daha fazla cevap
alacaksınız. Neden? Bugün Türkiyede çok iyi olarak ifade
ettiğiniz ekonomiyi
Buyurun, hep beraber, her siyasi partiden bir
milletvekilimizle beraber, Türkiye Büyük Millet Meclisi televizyonunu da
alarak, esnafı hep beraber gezelim. Hayatından memnun olan, Bu
Hükûmet geleli, ben, gerçekten işlerim düzgün gidiyor. diyen bir esnaf
çıkarsa; aynı uygulamayı köye yapalım, köylü
vatandaşımız, aynı şekilde Ben memnunum. derse, biz
sizden özür dileriz, size de oy veririz merak etmeyin.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Yüzde 47 neyi ifade ediyor o
zaman?
LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) 22 Temmuzda gezdik ya hep
beraber.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Şimdi, 22 Temmuzdan bu yana
altı ay geçti, şartlar değişti Sayın Milletvekilim.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
karşılıklı konuşmayalım.
Buyurun.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Aynı uygulamayı
diğer alanlarda da yapabiliriz. Buyurun, belediyelerimiz için
yapalım. Çok cesaretiniz varsa, vatandaş bundan memnunsa, özellikle
AKPli belediyeleri gezelim bu getirdiğiniz uygulamalardan memnunlarsa
bizim diyeceğimiz hiçbir şey yok.
Değerli milletvekilleri, Antalya ilimde de Dağbeli 1.828
nüfusuyla, Cevizli 1.063 nüfusuyla, Elmalı Akçay beldesi 1.721 nüfusuyla,
Kaş Gömbe beldesi 1.774 nüfusuyla, Korkuteli Yeşilyayla 1.566, Serik
Abdurrahmanlar 1.988, Serik Belkıs Belediyesi de 1.904le sizin
getirdiğiniz yasayla kapatılacak belediyeler kervanına
katılacaklar.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Dağbelinde Belediye
Başkanıyla hanımını yazmayı unutmuşlar.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Değerli milletvekilleri, bu
nüfusa dayalı olarak nüfus sayımının nasıl
yapıldığını, hangi eksikliklerle beraber
yapıldığını Türkiyede siyasetin kenarından
bulaşmış herkes bilmektedir. Sağlıklı bir nüfus
sayımı maalesef yapılamamasına rağmen bu sayıma
istinaden de o belediyelerimizin maalesef belediyelikleri elinden
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Yıldız,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Bakanımız dün akşamki
görüşmelerimiz esnasında şunu ifade ettiler: Biz bu yasadan
sonra köylerle ilgili yeni bir yasa getireceğiz. dediler. Doğru
mudur Sayın Bakanım? Evet, başını
salladığına göre doğrudur. Şimdi, bu yasayı bu
belediyeler iptal edilmeden getirmiş olsaydık da -Sayın
Bakanımızın ifade etmiş olduğu gibi- eğer köye
dönüşecek yerler çok daha fazla hizmet alacaksa o şartları da o
vatandaşlarımız, o belediyelerimiz bilmiş olsaydı,
kimse itiraz etmezdi. Madem köyler çok daha fazla hizmet alacak, o zaman ilçe
kurmaya ne gerek var, illere ne gerek var, büyükşehir belediyelerine ne
gerek var? Bunların hepsinin isminin önüne birer köy koyalım, hepsi
hizmetlerden çok daha fazla faydalansın.
Sayın Grup Başkan Vekilim, az önce ifade ettim,
samimiyetinizi test edeceğim. Sürem bitti. İnşallah sözünüzde
durursunuz. Öyle umut ediyor, bütün Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Yıldız.
Gruplar adına konuşmalar tamamlanmıştır.
Şahsı adına Kayseri Milletvekili Şevki
Kulkuloğlu.
Burada mı Sayın Kulkuloğlu?
Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık.
Sayın Işık, burada.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Kulkuloğlu geldi Sayın Başkan.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, ben de şahsım adına
söz istiyorum.
BAŞKAN Tamam, sizi de üçüncü sıraya yazayım
Sayın Genç.
Buyurun Sayın Kulkuloğlu. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. Görüşülmekte olan 117 sıra sayılı
Tasarının geçici 1inci maddesi üzerinde şahsım adına
söz almış bulunuyorum.
Sayın milletvekilleri, konuyla ilgili konuşmadan önce
şunu söylemek istiyorum: Yaklaşık sekiz aydır burada AKPli
vekillerin tüm konuşmalarında yüzde 47 oy oranına vurgu yaparak
hükümran bir tavır ile nefislerine yenik düştüklerini görüyoruz.
İktidar milletvekillerine sesleniyorum: Dinimizin bize emirleri içerisinde
Allah sevgisi, nefis terbiyesi ve tevazu hepimizin ortak karakteri olarak
bulunmalıdır. Lütfen arkadaşlar, unutmayalım, vermeye
muktedir olan almaya da muktedirdir, hatırlatmak istiyorum.
Sayın milletvekilleri, AKP İktidarı ülke gündeminde
önem ve önceliği olan ve toplumun temel sıkıntı ve
problemleri dururken sürekli her türlü rant getirecek yasalar peşindedir.
Şu anda uygulanan ekonomik program çökmüştür yani yeni bir ekonomik
programa ihtiyaç vardır. Esnaf, tüccar, sanayici, emekli, işçi kan
ağlamaktadır, çeklerini, senetlerini, kiralarını ödeyemez
durumdadırlar. İşten çıkarmalar her gün artmaktadır.
Talep neredeyse yok denecek kadar daralmış durumdadır, tam bir
durgunluk, parasızlık, geçim sıkıntısı ve bir
ekonomik buhran vardır. Bırakın bu gibi yasaları, gelin yeni
bir ekonomik eylem planını ortaya koyunuz, ülkeyi içinde
bulunduğu bu sıkıntılı durumdan kurtarınız.
Geçici 1inci maddenin ilk fıkrasında, 44
sayılı listede yer alan belediyelerin tüzel kişilikleri ilk
mahallî idareler seçiminden sonra geçerli olmak üzere kaldırılarak
köye dönüştürülmüştür hükmü getirilmektedir.
Sayın milletvekilleri, Avrupa yerel yönetimler özerklik
şartlarına göre Avrupa standartlarında tanımlanan yerel
yönetim, demokrasinin temeli olarak nitelendirilen, etkili bir kamu hizmeti
vermesi için vatandaşlara yakın olması gereken bir yönetim
makamını ifade etmektedir. İfade etmek gerekir ki müşterek
ihtiyaçların temininde belediye hizmetlerinden yararlanmak o bölgede
yaşayan halkın temel hakkı hâline gelmektedir. Bu hak, üçüncü
kuşak olarak ifade edilen yeni bir insan hakkı olarak da
tanımlanmalıdır.
Yüce heyetiniz karşısına getirilen yerel
yönetimlerle ilgili kanun tasarısına geldiğimizde, bu kanun
tasarısı maalesef yerel yönetimleri budayan, yerel yönetim
anlayışını toprak rantına ve siyasi ranta kurban eden,
halkın temel hakkı olan yerel yönetim hakkına zarar veren bir
kanun tasarısıdır.
Sayın milletvekilleri, size hatırlatırım ki,
5393 sayılı Belediyeler Yasasının 11inci maddesinin
ikinci fıkrasına göre, Danıştayın görüşü
alınarak, İçişleri Bakanlığının önerisiyle,
müşterek kararnameyle nüfusu 2 binin altına düşen belediyeler
kapatılabilir. Bu madde varken görüştüğümüz bu yasanın
anlamı nedir? Halk bunu yemez arkadaşlar. Peki, o zaman bu
tasarının asıl amacı nedir? Bu tasarının asıl
amacı, oy rantı ve toprak rantıdır.
Sayın milletvekilleri, getirilen yasa tasarısı,
hukuka ve Anayasaya aykırıdır. Şöyle ki: Yerel yönetim
hakkı, belediyenin kurulmasıyla kazanılmış bir
haktır. Hukukun genel ilkesi olan kazanılmış haklara
saygı prensibi nedeniyle, bugünkü bu tasarı, hukukun bu genel
ilkesiyle çelişmektedir. Ayrıca bu tasarı, Anayasanın
2nci maddesinde yer alan demokratik hukuk devleti ilkesine de
aykırıdır. Çünkü bir ülkede seçimlerden önce oyların
seyrini cetvelle çizdiğiniz yasalar ile değiştiremezsiniz. Demokratik
devlet ilkesine aykırıdır. Ayrıca hukukun genel ilkesi olan
kazanılmış haklara saygı göstermemeniz de yine hukuk
devleti ilkesine aykırıdır.
Bu yasa tasarısı, iktidarın yerel seçimlere
yatırım kampanyasının önemli bir
çalışmasıdır. Harita üzerinde yapılan bu
çalışmalarla sınırlar değiştirilmekte, mahalli
seçimlerde istenilen oy oranlarının alınması
hedeflenmektedir. Eğer ki amacınız bu değil ise gelin,
hemen bu hukuka aykırı yasa tasarısını geri çekin.
Vatandaşlarımızı yerel yönetim hakkından mahrum
etmeyiniz.
Sayın milletvekilleri, demokratik ve gelişmiş
ülkelerde çağdaş yerel yönetimler ve bunların sayıları
günden güne artmaktadır. Türkiyede yaklaşık 21.850 kişiye
bir belediye düşerken Fransada yaklaşık 1.700 kişiye, İtalyada
yaklaşık 7.300 kişiye, İspanyada yaklaşık 6.800
kişiye bir belediye düşmektedir. İktidar bu belediye
katliamını yaparken acaba hangi ülkeyi örnek almaktadır?
Eğer bu örnek 77.700 kişiye bir belediye düşen İran ise bu
dikkate değerdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kulkuloğlu,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
MEHMET ŞEVKİ KULKULOĞLU (Devamla)
İktidardakilere sesleniyorum: Böyle cetvel ve pergel kullanmak suretiyle
yaptığınız seçim çalışmalarınız, yani
bu gibi tasarılar size hiçbir şey kazandırmayacaktır,
kaybettirecektir. Tarihe gömdüğünüz belediyeler ve bunların
sınırları içerisinde yaşayan, gözünüzü oylarına ve
topraklarına diktiğiniz, gözünüzü oylarına ve topraklarına
diktiğiniz seçmenler de emin olun sizi sandığa ve tarihe
gömecektir.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şahsı adına Kütahya Milletvekili Alim
Işık.
Sayın Işık, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkanım, çok
değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla
selamlıyorum. Görüşmekte olduğumuz 117 sıra
sayılı yasa tasarısının en vahim ve acıklı
maddesi üzerinde söz aldım. Hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Çünkü, bu madde, burada sizin oylarınızla geçtiği
andan itibaren 863 belediyenin intihar ve ölüm maddesidir,
kapanmasını oylayacağınız maddedir. O açıdan,
hakikaten, böyle bir maddede konuştuğum için bir taraftan derdi
sizlerle paylaşmadan dolayı bir ölçüde şanslı ama zor bir
maddede konuştuğum için de kendimi şanssız hissediyorum.
Çünkü, hakikaten, şu anda bu maddenin geçmesini dört gözle bekleyen ya da
sonucunun ne olacağını dört gözle bekleyen
insanlarımız kilitlenmiş durumda bizi izliyor.
Bu maddeyle, daha önceki bir konuşmamda da bir vesileyle
belirttiğim gibi, Konyada 106, Kütahyada 48, Tokatta 46, Denizlide 43,
Afyonda 41, Yozgatta 30, Kayseride 22, Ispartada 21, Çorumda 21, Manisada
25, Nevşehir ve Trabzonda 20 ve daha nicelerini
sayacağımız belediyeye son veriliyor ve tüzel kişilikleri
köye dönüştürülüyor.
Şimdi, bu arada sizleri de muhtemelen
aradıklarını tahmin ettiğim, birçok insanın dile
getirdiği birkaç konuyu tekrar sizlerle paylaşmak istiyorum. Sadece
belediye başkanları değil, bu defa kapatılacağı
söylentisini duyan belde halkı da aramaya başlıyor. Diyorlar ki:
Benim evim yanarken gece saat üç buçukta belediye başkanım itfaiyeyi
beş dakika içerisinde bu eve getirdi ve evimin tamamı yanmadan,
çatısıyla kurtardım. Acaba bu belediye
kapandığında, il özel idaresine devredildiğinde bu
teçhizat, kaç saatte benim köyüme gelebilir? En yakın ilçeye 45
kilometre, il merkezine 145 kilometre olan bir köy bu. Anadolunun birçok
ilinde buna benzer beldemizin sayısı oldukça fazla.
Mesela, Hasanlar Belediyesinden bir vatandaşımız ve
belediye başkanı dâhil olmak üzere diyor ki: Benim belediyemin bir
kuruş borcu yok. Param da var kasamda. Suçum ne? Niye benim belediyem
kapatılıyor?
Bir başka belediye de, Üçbaş Belediyesi de Niçin sadece
borçlara göre bu düzenleme yapılıyor? Gelirlerine ve borçlara göre
tüm belediyelerimiz gözden geçirilseydi de nüfusu 2 bine yakın birçok
belediyemiz borcu olmadığı hâlde bu kapatılmaktan
kurtarılsaydı daha iyi olmaz mıydı? diyor. Hatta belediye
başkanı diyor ki: Eğer bizim maaşlarda
milletvekillerimizin gözü varsa bizi maaşsız
çalıştırmayı da düşünebilirsiniz.
Maaşımızı düşürün, ama belediyemizi kapatmayın.
Bir belediye başkanı da diyor ki: Ben bu ay 480 milyon lira
maaş aldım, üstünü de almayacağım. Bundan sonraki
maaşlarımın bir çoğunu da bu beldeye
bağışlayacağım.
Şimdi, bunlar bu ülkenin gerçeği iken ısrarla ve
inatla bu kanunu geçirmeye çalışmamız gerçekten milletimizi
üzüyor. Bu nedenle, çok değerli siz milletvekillerini, özellikle bu
maddeye olumlu oy verecek olan milletvekillerini bir daha düşünmeye davet
ediyorum, çünkü bu maddenin oylanmasına kadar geçecek olan bir-bir buçuk
saatlik süre, sizin için son süre. Vatandaşımız elbette ki
nezaketinden dolayı, misafirperverliğinden dolayı bizleri kendi
ayaklarına gittiğimizde gülerek ve samimiyetle
karşılayacaktır, ancak inanınız on-on beş dakika
sohbet etmeye vakit ayırırsanız, size bizlerin
söyleyemediği, telefonda ya da yüzümüze söyleyemediği birçok acı
sözü söyleyecektir, ama bir şeyi çözemeyeceğiz: Bu belediyeler
kapanmış olacaktır. Geliniz, bu tasarıyı son anda
tekrar değerlendirerek bu belediyeleri kapanmaktan kurtaralım
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Işık, tamamlayınız konuşmanızı.
ALİM IŞIK (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Bir belediye başkanımız aynen şunu ifade etti,
dün bir nebze Bakanıma da bir soru kapsamında söyledim: Ben bu
beldenin başkanı olarak şahsım adına sadece belediye
başkanı olmamdan dolayı beldeme eserim olsun diye okul
inşaatı başlattım, kaba inşaatını bitirdim,
ama şimdi ne yapacağım? Bu okulu bitirsem ne işe
yarayacak? diye sızlandı.
Bunlar bu ülkenin gerçekleri. Bu nedenle bunların bir nebze
de olsa hislerini size aktarmaya çalıştım. Takdir, tabii ki
elbette yüce Meclisimizin ve siz değerli milletvekillerimizindir. Hepinizi
sözlerimin sonunda tekrar saygılarımla selamlıyorum. Yasa,
inşallah, bu maddesiyle olur almaz diyorum, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Işık.
Sayın milletvekilleri, madde üzerinde soru-cevap işlemi
gerçekleştireceğiz.
Sayın Ertuğrul burada mı efendim? Yok.
Sayın Topuz, buyurun.
FEVZİ TOPUZ (Muğla) Sayın Bakan,
yaptığınız konuşmanızda kapatılacak
belediyelerin başkanlarının ve beldelerde yaşayan
vatandaşların, belediyelerinin yeni statüsünden, yani köye dönüştürülmesinden
memnun olacaklarını ifade etmektesiniz. Bir haftadan bu yana Ankarada
bulunan belediye başkanları teşekkür etmek için mi geldiler
yoksa belediyelerinin kapanmaması için mi geldiler? Bunu
açıklarsanız sevinirim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Ünsal
HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) Sayın Bakan, belediyelerde
çalışan geçici işçilerin 2006 yılında altı ay
çalışma zorunluluğu olmuş olanlar kadroya
alınmış, altı ay çalışamayanlar da kadroya
alınmamıştır. Bunların mağduriyetlerinin giderilmesiyle
ilgili bir düşünceniz var mıdır?
İkincisi: Tüzel kişiliği biten belediyelerdeki
geçici işçilerin bu pozisyonda durumları ne olacaktır? Bu
konuyla ilgili düşüncelerinizi istiyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Yalçınkaya...
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, referandumla bir hukuki süreç izlenerek
kazanılmış hak ve sorumlulukların Biz yaptık oldu
bitti. dayatmasıyla ortadan kaldırılmasını, hukuk
devleti ilkesini düzenleyen Anayasamızın 2nci maddesiyle nasıl
bağdaştırıyorsunuz? Bu konuda görüşlerinizi almak
istiyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Ekici...
AKİF EKİCİ (Gaziantep) Sayın Bakan, yeni
ilçeler kurulmasına kim veya kimler nasıl ve nerede karar
vermişlerdir? Kıstasları ne olmuştur? Kime, hangi sivil
toplum kuruluşuna danışılmıştır veya
görüş, bilgi alınmış mıdır?
İkinci sorum: AKP Ankara İl Başkanının,
kapatılacak olan belediyelerin başkanlarına Merak etmeyin,
hepiniz önemli yerlerde görevlendirileceksiniz. mesajını nasıl
yorumluyorsunuz? Bu Başkan veya diğer il başkanları bahis
konusu önemli yerler üzerinde bu kadar etkin ve karar sahibi midirler?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Ural...
KADİR URAL (Mersin) Sayın Bakanım, AKPli Grup
Başkan Vekili, konuşmacı Milletvekilimiz Meclis üyeleri 500 YTL
maaş alıyor. diyor. Hangi meclis üyesi nerede 500 YTL maaş
alıyor? Meclis üyelerimizi zan altına almıyor musunuz?
Sayın Bakanım, ikinci sorum: Ayrıca O beldede
çalışan işçi, memurları işten atmıyorsunuz ki.
Yine özel idarede ve ilgili yerlerde değerlendireceğiz. diyorsunuz.
Sonuçta nerede çalışırsa çalışsın, bunlara devlet
olarak para ödemeyecek misiniz? Belediyelerin İller Bankasından
aldıkları katkı paylarını yükseltmeyi düşünmüyor
musunuz? Sadece nüfus kriteri sizce doğru mudur? Başka kriterler
İller Bankası katkı paylarında belirlenemez mi? 2.000 nüfus
altındakiler kendilerine bakamıyorlar da 2.002, 2.003, 2.004
nüfusuyla kurtulan belediyeler kendilerine nasıl bakacaklar? Yani 20
milyarla geçinemeyen belediyeler 20 milyar 10 bin, 20 milyar 20 bin lirayla
nasıl geçinecekler?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Paksoy
MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, bu yasayla 3.820 memur, 5.840 işçi
ve 134 sözleşmeli olmak üzere toplam 9.794 personel il özel iradelerine
devrediliyor, bunlar maaşlarını almaya devam edecekler. Yine,
yıllık ödenekleri on yıl gönderilmeye devam edecek. Bunun
dışında bir belediye başkanı kalıyor.
Yatırımlara yine Hükûmet para göndereceğini söylüyor. Devletin
ne şekilde tasarruf edeceğini izah eder misiniz?
İkinci sorum: Köy Hizmetleri kapatılıp hizmetler
özel idareler geçtikten sonra, Devlet Su İşlerinin görevleri
dışındaki tarımsal sulamalara hiç yatırım
yapılmamaktadır. Bu tür tarımsal sulamalar hangi kuruluş
tarafından yapılacaktır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Yunusoğlu
SÜLEYMAN LATİF YUNUSOĞLU (Trabzon) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, adrese dayalı nüfus sayımı
neticelerine göre nüfusu 2 binin altında olan beldeleri
kapatıyorsunuz. Ancak bazı beldeler, mahkemelere bazı noksanlıkları
ve eksiklikleri tespit ederek müracaat etmiş ve nüfus
sayımının yapıldığı zaman birimi
içerisindeki nüfuslarının 2 binin üzerinde olduğunu
ispatlamışlardır. Bu durum karşısında yargı
kararlarını uygulayacak mısınız?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım, buyurun.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sorular tabii hızlı şekilde de sorulduğu için,
bazen tamamını alamayabiliyoruz, bir kısmını belki bu
süre içinde cevaplayabilirim.
Burada geçici işçilerle ilgili bir soru var Sayın
Ünsalın. Geçici işçiler ve personelle ilgili, aynen hakları
korunacaktır, onlarda bir değişiklik olmayacaktır. Bu
konuda yine Sayın Uralın da bir sorusu var personele ilişkin,
ikisini birden cevaplamış olayım. Zaten burada,
tasarımızda da yer alıyor. Bu beldelerimizde çalışan
bütün personel, memur, işçi, hepsi il özel idareleriyle
irtibatlanıyor, fakat bunlardan bir kısmı, ihtiyaç varsa, yine
bulundukları beldede değişik görevleri yürütebilecekler. Bu,
tabii, bir organizasyon meselesi ama bir kısmı o il çerçevesinde, çok
formalite ve bürokratik işlem olmadan, valiliğin düzenlemesiyle
ihtiyaç olan diğer kurumlarda da görevlendirilebilecekler. Mesela,
sağlık alanında veya eğitim alanında, okullarımızda
ihtiyaç varsa oralarda görevlendirilebilecekler ve kadroları da oralara
aktarılmış olacak. Yani, bunlar maaşlarının
tamamını da il özel idaresinden almamış olacaklar, ama
bizim için yine de bu personelle ilgili haklarının kaybolmaması,
kazanımlarının kaybolmaması önemli ve bir de o yörelerin yürüyen
işlerinin tabii aksamaması birinci plandadır.
BAŞKAN Sayın Bakanım, üç beş saniyenizi rica
edebilir miyim.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım,
ayrıca sanki Meclis içerisinde bir hava var gibi bir izlenim var. Lütfen
yerlerimize oturalım, istirham ediyorum. Lütfen arkadaşlar
KADİR URAL (Mersin) Öyle bir hava yok!
BAŞKAN Arkadaşlar lütfen
HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) Olacak şey mi bu?
BAŞKAN Yani medeni bir ikazı niye böyle
karşılıyorsunuz?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Bize lütfen demenize gerek yok
Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakanım.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Referandumla ilgili bir soru var. Esasen bunu biraz da Avrupa Yerel
Yönetimler Özerklik Şartıyla da irtibatlayarak cevaplamaya
çalışayım. Çok değerli milletvekillerimizden bunu ifade
edenler oldu. Bildiğiniz gibi bu belge 1992 tarihinde Bakanlar Kurulunca
onaylanmıştı. 5inci maddesi de Mevzuatın öngörmesi
durumunda ve mümkünse referandum yoluyla halka sorularak sınır değişikliği
yapılabilir. demektedir. Belediye Kanununun 8inci maddesine göre idari
işlemlerimizde de biz zaten bunu uyguluyoruz. Ancak burada bir de Anayasa
Mahkemesi kararıyla ilgisini kurdu değerli milletvekilimiz. Bu
karardan aslında bahsedildi ama ben o önemli cümlesini tekrar
kayıtlara geçmesi için okumak istiyorum: Belediye Kanununun 11inci
maddesine göre, imar düzeni ve altyapının zorunlu
kıldığı hâllerde referandum öngörülmemiştir zaten. Bu
husus Anayasa Mahkemesine de götürülmüş, Anayasa Mahkemesi 24/1/2007
tarihli kararında aynen şu ifade gerekçesiyle Yasa koyucu, mahallî
idarelerin kuruluş esaslarını maddi ve usule ilişkin
çerçeveyi belirlemek koşuluyla, ölçek sorununu dikkate alarak daha etkin
ve verimli bir kamusal hizmet sağlamak amacıyla bir belediyenin ya da
köyün tüzel kişiliğini kaldırabilir, belediyeyi köye, köyü
belediyeye dönüştürebilir. demektedir. Çok sayıda belediye tüzel
kişiliğinin idari işlemle kaldırılması, takdir
edersiniz ki -burada ben ifade ettim- bu çerçevede, idari işlemle
kaldırma sürecinde, bu sürede yetişmeyebilirdi. Tamamen bu sebeple ve
büyükşehirlerdeki düzenleme de söz konusu olduğu için, ikisini birden
biz yüce Meclisin takdirine sunmuş oluyoruz ve burada, yasayla çözümlensin
istedik. Yoksa, diğer idari işlemlerimizde, sınır
değişikliği vesaire konusunda zaten şu anda
uyguladığımız yasanın gereği
yapılmaktadır, hem Danıştay süreci olarak hem de
vatandaşların görüşlerini alma olarak.
Burada, tabii, Sayın Ekicinin sorusu Kim karar verdi?
vesaire gibi. Bu, ciddi bir süreçtir. Bakanlığımızda ciddi
çalışmalar yapılmıştır. İllerimizden
büyükşehirlerle ilgili görüşler alınmıştır.
Valiliklerimizin bu konuda görüşleri alınmıştır ve ben
hazırladığımız tasarıyı bir önceki Bakanlar
Kurulunda sundum, hem bir süre sonra huzurunuza gelecek Belediye Gelirleri ve
İl Özel İdaresi Gelirleri Kanun Tasarısını hem bu
tasarıyı. Bakanlar Kurulumuzun tasarısı olarak zaten yüce
Meclise gelmiştir. Onu da ifade etmiş olayım.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Birkaç soru
kaldı, onları yazılı olarak takdim edeyim ben.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.
Sayın milletvekilleri, madde üzerinde yedi adet önerge
vardır.
Önergeleri önce geliş sırasına göre
okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
117 sıra sayılı kanun tasarısının
Geçici 1. maddesinin 1. fıkrasında geçen sonra kelimesinin metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Nihat Ergün Bekir Bozdağ Hüseyin Tanrıverdi
Kocaeli Yozgat Manisa
Ayhan
Sefer Üstün Asım
Aykan
Sakarya Trabzon
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Büyükşehir Belediyesi
Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının Geçici 1 inci maddesinin birinci
fıkrasının, ekli 44 sayılı Listesinin 265 inci
sırasında bulunan Denizli İli Merkez İlçesine
bağlı, Korucuk Belediyesinin listeden
çıkarılmasını ve sıra numaralarının
teselsülünü arz ve teklif ederiz.
Nihat Ergün Selma Aliye Kavaf Mithat Ekici
Kocaeli Denizli Denizli
Mehmet Yüksel Hüseyin Tanrıverdi Mehmet Salih Erdoğan
Denizli Manisa Denizli
Ahmet
Yeni
Samsun
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Büyükşehir Belediyesi
Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının Geçici Birinci Maddesine Ekli (44) sayılı
listenin 13. sırasında adı yazılı Adıyaman ili
Besni ilçesi Köseceli Belediyesinin listeden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Şevket Köse Hulusi Güvel Suat Binici
Adıyaman Adana Samsun
Ali
Oksal M.
Rıza Yalçınkaya
Mersin Bartın
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
117 sıra sayılı yasa tasarısının
Geçici 1. maddesinin (1)inci fıkrasının aşağıdaki
gibi değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Metin Ergun Rıdvan
Yalçın Alim
Işık
Muğla Ordu Kütahya
Osman
Çakır Hüseyin
Yıldız
Samsun Antalya
Geçici madde 1- (1) Ekli (44) Sayılı listede
adları yazılı belediyelerin tüzel kişilikleri tabiat ve
kültür varlıklarının korunması ile turizm gerekçeleri
bakımından Kültür ve Turizm Bakanlığının, asayiş
ve güvenlik gerekçeleri bakımından ise İçişleri
Bakanlığının uygun görüş belirtmeleri hâlinde ilk
genel mahallî idareler seçiminden sonra geçerli olmak üzere
kaldırılarak köye dönüştürülmüştür.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117 sıra sayılı yasanın
geçici 1. maddesinin 4 Nolu fıkrasının madde metninden
çıkarılmasını arz ederiz.
Kamer Genç Ensar Öğüt Hasan Erçelebi
Tunceli Ardahan Denizli
Hasan
Macit Harun
Öztürk
İstanbul İzmir
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım,
maddeye en aykırı olan iki önerge aynı mahiyette olduğundan
işlemlerini ve oylamasını birlikte yapacağım,
talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117 sıra sayılı
tasarının geçici 1. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Nevzat Korkmaz Hakan Coşkun Alim Işık
Isparta Osmaniye Kütahya
Osman Çakır Metin Çobanoğlu Oktay Vural
Samsun Kırşehir İzmir
Mehmet
Şandır
Mersin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Büyükşehir Belediyesi Sınırları
İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının Geçici (1). Maddesi Anayasaya aykırı olduğundan
Tasarı metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Yaşar Tüzün Hüseyin Ünsal Orhan Ziya Diren
Bilecik Amasya Tokat
BAŞKAN Komisyon bu önergelere katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Orhan Ziya Diren konuşacak.
BAŞKAN Sayın Orhan Diren, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ORHAN ZİYA DİREN (Tokat) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; belediyelerle
ilgili tartıştığımız bu yasanın 4üncü
maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla,
sevgiyle selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, Adrese Dayalı Nüfus
Sayımı sonucu kapatılması gündeme gelen belediye
sayısı 863. Yani, bu yasa tasarısı Türkiye Büyük Millet
Meclisinde kabul edildiği takdirde, belde belediyelerimizin
yarısına yakınını kapatmış
olacağız. Kendimize örnek aldığımız Avrupa
ülkelerinden nüfusu bize yakın olan Fransada 36.600, bizden daha az
nüfusa sahip İtalya ve İspanyada 8 binin üzerinde belediye
bulunmaktadır. Türkiyede 21.850 kişiye bir belediye düşerken,
Fransada bu rakam 1.700, İtalyada 7.300, İspanyada 6.800
kişiye kadar düşmektedir. Biz bu rakamlarla mı Avrupa
Birliği üyesi olacağız, bunu çok merak ediyorum doğrusu.
Sayın milletvekilleri, birçoğu onlarca yıl önce
kurulmuş olan belediyelerimiz, beldelerinde olduğu kadar
yakınında bulunan köy ve mezralarda yaşayan nüfusun temel
ihtiyaçlarını karşılama, altyapı hizmetleri,
eğitim, sağlık ve sosyal ihtiyaçlarının
karşılanması hususunda da çok önemli görevler ifa etmektedirler.
Bahse konu belediyelerimizin nüfusu azaldı diye kapatılmaları
kabul edilebilir bir mazeret değildir. Bu düzenlemeyle köyden göçün
artacağı, yerel yönetimlerin zayıflayacağı, kapsam
dâhilinde olan yaklaşık 2 milyon vatandaşımızın
psikolojik çöküntü içine gireceği kaçınılmazdır.
Şimdi, şunu sormak lazımdır: Devletin burada
kâr veya tasarrufu nedir? Belediyelerde istihdam edilen 9.794 personel, il özel
idareleri ve çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarına
aktarılacak, İller Bankası aracılığıyla bu
beldelere aktarılan kaynak, özel idareye aktarılmaya devam edecektir.
Devletin kayda değer bir kazancı ya da tasarrufu da
bulunmamaktadır. Yapılan, bir belediyeyi kapatmak değildir;
yapılan, o belediye sınırları içinde yaşayan
halkın medeniyetten, yani eğitim, sağlık, ticaret, kültür
ve sanat merkezi hizmeti almasını sadece siyasi nedenlerle
engellemektir.
Peki, AKP İktidarının bu belde belediyelerini
kapatmasının altında ne yatıyor, merak ediyoruz. Oysa
belediyeler demokratik, laik ve sosyal hukuk devletinin
sigortalarıdır; toplumsal gelişme, ekonomik büyüme, kent
yaşamına uyum özellikleriyle birer demokrasi okullarıdır.
Yine, yeni ilçeler kurulması, mahalle birleştirme uygulamaları
da gayriciddi, keyfî ve siyasi uygulamalar olarak görülmektedir. Tasarıda
hiçbir ekonomik, sosyal ve ticari etki analizi yapılmamış, yöre
halkının görüş ve düşünceleri sorulmamıştır.
Oysa altında Türkiyenin de imzası bulunan, 1988de kabul
ettiğimiz ve 1993te yürürlüğe koyduğumuz Avrupa Yerel
Yönetimler Özerklik Şartı hükümlerince, mahallî idare birimine
yapılacak olan bağlanma veya ayrılmaların, orada ikamet
eden halkın iradesinin sonuçlarına göre, yani referandum ile
yapılması hükme bağlanmıştır. Aksi davranışlar,
hukuka aykırı davranışlardır.
Sayın milletvekilleri, tahmin ediyorum ki, iktidar
milletvekillerimiz içinde de bu yasa tasarısına hayır diyen
arkadaşlarımız mutlaka vardır. Bir emir komuta zinciri
biçiminde her şeye olur verilmemelidir. Seçim bölgelerimizde,
seçmenlerimize karşı, belediyelerini kapatan vekiller durumunda
bırakılmamalıyız.
Benim seçim bölgem Tokatta kırk altı tane belediyem
şu uygulama neticesinde kapatılmayla karşı
karşıyadır. Bugün Tokatın 1.125 rakımında
-Tokata göre 700 metre daha yüksekte- hemşehrileriyle medeni bir ortamda
yaşam savaşı veren, doktor unvanı almış bir
belediye başkanımız ve onun belediye meclisi üyeleri şu
anda ağlamaktadırlar. İktidar olarak bu belde belediyelerimizin
sesine kulaklarımızı tıkamamalıyız. İktidar
ve muhalefet, bu belediyelerimizi kurtarma şansımızı hâlen
var görüyorum. Yaklaşık 2 milyon vatandaşımızı
mağdur edecek bu uygulamaya hep beraber hayır demeliyiz. Olayı
referandum yoluyla düzene koymaya çalışmak her hâlde en
sağlıklı, en akılcı yoldur diye düşünüyorum.
Bu konuda 30 Ocak 2008de bir kanun teklifi vermiştim ama
maalesef o gündeme alınmadığı için onu
tartışamadık. Mevcut 2 bin sayısına dayalı
belediyelerimizin sayıları azalmış da olsa bu durumu
böylece muhafaza edebiliriz ve belki de hak edilmiş bir hakkın
zayisine fırsat vermemiş olabiliriz. Bundan sonraki kriterler daha
önce de yaptığımız gibi değiştirebilir, 5 bin
olabilir, buna bir itirazımız olamaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Diren, konuşmanızı tamamlayınız.
ORHAN ZİYA DİREN (Devamla) Ama,
insanlarımızı hak etmiş oldukları bu medeni ortamdan
mahrum etmeyelim ve gerekirse yine onların devamına katkıda
bulunalım diye düşünüyor, hepinizi saygı ve sevgiyle
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Coşkun, diğer önerge sahipleri adına siz
mi konuşacaksınız?
OKTAY VURAL (İzmir) Hakan Coşkun konuşacak
Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Coşkun.
HAKAN COŞKUN (Osmaniye) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 117 sıra
sayılı Tasarının geçici 1inci maddesinin tasarı
metninden çıkarılmasını öngören önerge üzerinde söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, hükûmet, bu tasarıyı
tasarruf amacıyla yaptığını belirtmektedir. Osmaniye
ilimizde kapatılması düşünülen üç tane belediyemiz mevcuttur:
Mehmetli, Alibeyli ve Kırmıtlı. Mehmetli Belediyemizin personele
ve diğer kurum ile kuruluşlara hiçbir borcu bulunmamaktadır.
Bunun yanında Kırmıtlı Belediyemizin yapılandırma
borcu bulunmakta, çalışanlara, işçilerine bir borcu
bulunmamaktadır. Alibeyli Belediyemizin yine su projesinden dolayı
cüzi bir borcu bulunmakta, fakat yine bunun da çalışanlarına bir
borcu bulunmamaktadır. Bunun yanında Osmaniye ilinin en büyük ilçesi
olan 80 bin nüfuslu Kadirli Belediyesinin durumunu anlatmak ve bu konuda
Sayın Bakanımı bu söylenenleri denetlemeye davet ediyorum.
Kadirli Belediyesinde çalışan 350 personelin, 10 bin ile
27 bin YTL arasında belediyeden maaş alacağı
bulunmaktadır ve hâlen de maaşlarını eksik almaya devam
etmektedirler. Kadirli Belediyesi bir yandan işçilerine bu parayı
ödemezken, belediyenin temizlik ve su kesim işlerini özel şirketlere
yaptırmakta olup, bunun için aylık 120 bin YTL özel şirketlere
para ödemektedir.
Buradan da anlaşılacağı gibi kapatılmak
istenen belde belediyelerimiz iyi hizmet götürdüğü gibi, devlete ve
halkına borç yüklemeden devamlılığını
sağlayabilmek için mücadele etmektedir. Sayın Bakanım, tasarruf
belde belediyelerinin kapatılmasıyla olmaz diye düşünüyorum.
Ancak, iyi bir denetim ve bilinçli yönetimlerle kaynak
kullanımını kontrol altına alarak tasarruf
sağlayabiliriz diye düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt
Sistemi ne kadar sağlıklı bilemiyorum. Ülkemizin birçok bölgesinde
çeşitli sebeplerden dolayı bazı hataların
oluştuğunu düşünüyorum. Özellikle Osmaniye ilimizde
hemşehrilerim tarımla iştigal etmektedir. Bunun yanında
iklimden, iklim koşullarından dolayı yazın
yaylacılık, ormancılık ve hayvancılıkla
faaliyetlerini beraber devam ettirmektedirler. Bu durumda, yılın
belli dönemlerinde, hemşehrilerimin hem il ve ilçe merkezlerinde hem belde
belediyelerinde hem de Toroslarda ormancılık, hayvancılık
ve yaylacılıkta konaklama yerleri mevcuttur. Bunların hepsinde
hemşehrilerimin evleri bulunmakta, bu sebepten dolayı Adrese
Dayalı Nüfus Kayıt Sisteminde hata payının benim bölgemde
daha yüksek olduğunu tahmin etmekteyim, yani üç ay bir bölgede, üç ay
diğer bir bölgede konaklayabilmektedirler. Bunu nerede saydılar
bilemiyoruz tabii.
Bununla ilgili belediyelerimizin nüfus şeyine
baktığımızda, bizim Kırmıtlı Belediyemiz,
kuş cennetimizin olduğu bir bölgedir, önemli bir yer. Hatta
şöyle bir şey daha söyleyebilirim: 2007 yılı genel
seçiminde seçmen sayısı 1.700, Adrese Dayalı Nüfus tespitinde
Kırmıtlının seçmen sayısı 1.141 olarak
görünüyor. Sumbas Belediyemize bağlı Mehmetli Belediyemizin yine
1.700 -Adrese Dayalıda- Alibeylinin de 1.911 olarak görünüyor. Bu
sebeplerden dolayı, yapılan sayımın doğruluğu
konusunda birçok insanın fazlasıyla şüpheye düşmesi
normaldir. Diğer arkadaşlarımızın bölgelerinde de
aynı sorunların mevcut olduğunu biliyorum. Şu an güncelleme
yapıldığında, kapatılmak durumunda olan birçok
belediye nüfusunun 2 binin üzerinde çıkacağını
göreceksiniz.
Değerli milletvekilleri, önerimize vereceğiniz destek
oylarıyla kendi belde belediyelerinizi de kurtarabiliyorsunuz diyorum.
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir. Ama
Hükûmetimiz, şu altı yıllık sürede yaptığı
uygulamalarda bir örnek vererek bizi şüpheye düşürmekte. 2002-2007
yılları arasında 150 binin üzerinde çiftçimiz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Coşkun, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
HAKAN COŞKUN (Devamla) Kredi borçlarından dolayı
tarlasına, evine, traktörüne haciz getirilmiş durumda. Bunun
haricinde 1,5-2 milyona yakın köylümüz zorunlu göçe tabi tutulmuş.
Şu anda da iki milyona yakın belde belediyelerimiz kapatılmak
durumunda sırf 200 milyon YTL borcu olduğundan dolayı. Ben
hatırlıyorum ki, seçimden önce (A) holdinginin 1 milyar dolar
civarında borcunu sıfırladınız. Yani, Türkiye
Cumhuriyeti devleti olmaktan çıkarıp Türkiye Cumhuriyeti holdingi
oldu şüphesi bende uyanmaktadır.
Bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117 sıra sayılı yasanın
geçici 1. maddesinin 4 Nolu fıkrasının metinden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Kamer
Genç (Tunceli) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan geçici maddenin son
fıkrasının madde metninden çıkarılması hususunda
önerge verdik. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, kırk dört tane belediyeyi köy
hâline çeviriyorsunuz. Tabii, bugün bu kırk dört belediyede ve her tarafta
büyük bir üzüntü var. Onlar diyorlar ki, Bu belediyeleri köye çevirenlerin
-bizim köyümüze, hudutlarımıza geldiği zaman- yüzlerine çok
büyük bir dolu seviyesinde yağmur yağdıracağız. Onu
da bilesiniz; bana da söylediler bunu zaten.
Şimdi, bakın, o kadar muğlak bir fıkra ki,
Birinci fıkra hükmü uyarınca köye dönüştürülen belediyeler, bu
Kanunun yayımı tarihinden itibaren altı ay içinde 5393
sayılı Belediye Kanununun 8 inci maddesindeki usule bağlı
olmaksızın, belediye meclisinin kararı ile bağlı
olduğu il veya ilçe belediyesine mahalle olarak katılma talebinde
bulunabilir.
Şimdi, mevcut mevzuata göre, bir köyün belediye olabilmesi
için evvela orada referandum yapılması lazım, Belediye Kanunu
öyle. Şimdi, siz bunu kaldırıyorsunuz, onun yerine, dokuz
kişilik belediye meclisi kararıyla, diyorsunuz ki, bu köyü şu
ilin belediyesine bağlıyoruz veyahut şu ilçenin belediyesine
bağlıyoruz. O kadar çok muğlak yazılmış ki.
Katılma işleminin gerçekleşebilmesi için
katılacak belediye ile katılınacak olan il veya ilçe
belediyesinin sınırları arasında başka bir belediye
veya köy bulunamaz.
Yani arasında ifadesi neyi ifade ediyorsa, Komisyon
anlıyorsa lütfen açıklasın. Zaten, her ilin
sınırları içinde, her ilçenin sınırları
içerisinde bir tek belediye bulunuyor. Yani, bu arasında derken, bu
köyle o il veya ilçenin arasını mı kastediyor, o da tam
anlaşılmıyor.
Ayrıca da, şimdi, değerli milletvekilleri, peki,
iki aynı hudutta, köyde, yani, o kadar bu köyde bir ihtilaf yaratacak bir
şey ki. Köyün bir kısmı ben şu belediyeye
katılacağım, öteki de ben bu belediyeye
katılacağım diyor. Yani, burada, kâğıt üzerinde kanun
çıkarmak kolay da biraz, uygulamayı bilmek lazım. Siz, niye peki
köy halkının menfaatini, onun iradesini göz önünde tutmuyorsunuz?
Mademki burası bir köy, yani belediyeyi kaldırıyorsunuz köy
hâline dönüştürüyorsunuz, o köyün başka bir belediyeye katılması
için referandum alın.
Ben, Antalyaya gittim, orada belediye başkanları
vardı. Panelisttim, orada birisi bana bir kâğıt göndermiş.
Referandumla doğdu, Tayyiple öldü, çok işkence gördü, ruhuna
Fatiha. diyor. Yani, kendi belediyesinin ismini, mezar taşına bunu
yazacağız diyor. Yani, zaten, işte bu kırk dört belediye,
mezar taşına böyle diyecek Referandumla doğdu, Tayyip
kararıyla öldü, ruhuna Fatiha.
Şimdi, yani, halkla alay ediyorsunuz. Bir köyün iradesini
nasıl beş kişilik bir belediye meclisi üyesi belirler? O zaman,
bütün köylerde belediye kurma işini bu usule çevirin. Yani, gerçekten
Sonra, katılınacak belediye
Bakın Katılım işlemi katılınacak
belediye meclisinin olumlu kararı ile sonuçlanır.
Peki, hangi hâlde, bu belediye meclisi bunu kabul edip etmeme
ihtiyarına mı sahiptir, yoksa ki katılma kararını
kabul etmek zorunda mıdır? Yani bunların hepsi çok önemli. Yani
şimdi bunları düşünmeden burada Komisyon da zaten bunu ciddi
müzakere etmemiş. İnanmanızı istiyorum, bakın, ben on
beş sene Danıştayda hâkimlik, savcılık yaptım,
şu kanuna göre çıkacak ihtilafı çözmek mümkün değil. O
kadar muğlak ifadeler var, o kadar anlaşılması zor ifadeler
var ki. Tabii Komisyon Başkanı doğru dürüst Komisyonda bunu
müzakere etmiyor, enine boyuna tartışmıyor, sanki yangından
mal kaçırırcasına, işte hemen -o kadar tuzak da hükümler
var ki- bunu çıkarmış burada. Bu kanun, gerçekten kavga
çıkaracak, kargaşa çıkaracak, kaos çıkaracak bir kanun.
Yani söylesin işte, burada çıksın Hükûmet de şey etsin,
Komisyon da şey etsin. Yani bir köyün yarısı derse ki
kardeşim ben şu ilçe belediyesine bağlanacağım,
ötekisi hayır ben bu ilçeye
Bunun kaderini getiriyorsunuz 9 kişilik
belediye meclisinde 5 kişinin iradesine bağlıyorsunuz. Bunlar
olmaz sayın milletvekilleri. Hiç olmazsa bunların bu karar
alması konusunda, katılmak istedikleri belediyenin de buna
katılması konusunda bir mecburiyet koyun o zaman. Yani niye? O köy
gidecek bir belediyeye katılma kararını alacak, öteki belediye
ben kabul etmesem der. Onlar için de onur kırıcı bir şey
olur veyahut da bu konuda hiç olmazsa bunu bunlara empoze edecek yetkili bir
merci tayin etmek lazım. Onun için, getirilen kanun hakikaten her yönüyle
problem doğuracak bir şeydir.
Burada biraz önce AKPnin Grup Başkan Vekili diyor, burada
bilgi veriliyor, bilgide virüs var. Yahu, şimdi, virüsü yaratan sizsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Genç, konuşmanızı
tamamlayınız.
KAMER GENÇ (Devamla) Yani, bilgide virüs, kirlilik yaratan
sizsiniz, doğru dürüst bu Parlamentoda kanunların müzakeresini
engelleyen sizsiniz. Bizim istediğimiz,
çıkardığımız kanun halka bir refah getirsin, huzur
getirsin, bir ihtilaf yaratmasın. Ama sizin getirdiğiniz kanunlar
şimdiye kadar, yani şu 23üncü Dönemde getirdiğiniz bütün
kanunların uygulaması maalesef ülke yararına değil, halk
yararına değil; kaos yaratan, belli kişileri zengin eden
Şurada bir hüküm koymuşsunuz: Büyükşehir belediye
başkanının seçiminde seçim çevresi, büyükşehir belediye
sınırları içinde bulunan orman köyleri de dahil olmak üzere
büyükşehir belediye sınırlarından oluşur. Yani buraya
niye orman köylerini kattınız? Herhâlde o ormanları
alacaksınız, işte biraz önce dediğim gibi,
yandaşlarınıza orayı açacaksınız, imar
mevzuatını orada uygulayacaksınız, tabii katrilyonlar
kazanacaksınız. Yahu, sizin siciliniz bozuk. O bakımdan, bunu
söylemek zorundayız, çünkü siz mala mülke çok düşkünsünüz. Bu kadar
mala mülke düşkün olmayın, sonunuz iyi olmaz. (AK Parti
sıralarından gürültüler)
Saygılar sunarım.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
117 sıra sayılı yasa tasarısının
Geçici 1. maddesinin (1)inci fıkrasının aşağıdaki
gibi değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Metin
Ergun (Muğla) ve arkadaşları
Geçici madde 1- (1) Ekli (44) Sayılı listede
adları yazılı belediyelerin tüzel kişilikleri tabiat ve
kültür varlıklarının korunması ile turizm gerekçeleri
bakımından Kültür ve Turizm Bakanlığının,
asayiş ve güvenlik gerekçeleri bakımından ise İçişleri
Bakanlığının uygun görüş belirtmeleri hâlinde ilk
genel mahallî idareler seçiminden sonra geçerli olmak üzere kaldırılarak
köye dönüştürülmüştür.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Ergun. (MHP
sıralarından alkışlar)
METİN ERGUN (Muğla) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 117 sıra sayılı Yasa
Tasarısının geçici 1inci maddesi üzerinde vermiş
olduğumuz önergeyle ilgili olarak söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Malum olduğu üzere, sayın milletvekilleri, yasalar,
kurumsal ve toplumsal yarar üzerine hazırlanır ve
çıkarılır. İktidar veya iktidar partisi, yasaları,
toplumsal yarar esasını alarak, kriteri o olarak, kurumsal yarar
esasını alarak getirir. Muhalefet de, aynı şekilde,
aynı kriterleri dikkate alarak katkıda bulunmaya gayret sarf eder.
İki gündür Milliyetçi Hareket Partisi bunu esas alarak yasa
tasarısına katkıda bulunmaya gayret sarf ediyor. Fakat ne
yazık ki, bütün bu fayda sağlama gayretine rağmen
şartlanmış bir duygusallık içinde önerilerimize hayır
diyorsunuz.
Bu yasa tasarısı hazırlanır iken bir kriter
konulmuş, denilmiş ki: 2 binin altındaki belediyeler
kapatılacak. Burada da, esas olarak, fayda olarak söylediğiniz de,
Bunlar borçlu belediyeler, hizmet edemiyorlar, 200 milyon YTL civarında
borçları var.
Dünden itibaren Ankara Büyükşehir Belediyesinin borçları
çok söylenildi, ben onu söylemeyeceğim ama şunu söyleyeyim sayın
milletvekilleri: Bu 200 milyon YTLlik borç, bu yasa tasarısında yer
alan turizm bölgesindeki belediyeler eğer bu kapsamın içerisinde kalmaya
devam eder ise, beş yıl içerisinde 2 katına
çıkacaktır. Çünkü turizm darbe alacaktır.
Turizm bölgeleri önemlidir. Burada bir istisna getirmemiz
gerekiyor. İstisnanın adını koyabiliriz, istisna deriz ki:
Turizm alanı, kapsamı içerisinde olan belediyeler hariç.
Sayın milletvekilleri, buralarda belediyecilik zordur. Burada
belediyeler gecenin geç vaktinde veya sabaha karşı bir seferlik çöp
toplamazlar, günün her saati çöp toplanır. Sadece belediyeler değil,
sivil toplum örgütleri de çöp toplar. Ben dâhil, siyasi partilerin tamamı
dâhil
Zaman zaman bu kampanya hâline getirilir, çöpler toplanır. Sadece
belediye içerisindeki çöpler de toplanılmaz. Bölgemden olan
arkadaşlarım da bilirler, ilçe ile belde arasındaki yol güzergâhındaki
çöpler de toplanır. Sebep, turist kirli yere, pis yere gelmez.
Şimdi, buralarda belediyeler kapatılıyor, 2 binin
altındaki belediyeler kapatılıyor. Bunlardan biri Marmarisin
Turunç beldesi. Evet, doğrudur, Turunçun nüfusu 2 binin
altındadır, ama ancak kasım sonu, aralık, ocak, şubat
ve mart aylarında 2 binin altındadır. Buna
karşılık nisan ortasından itibaren 5 bin artarak devam
eder, 10 bin, 15 bin, 20 bin, zaman zaman daha da ileri gider.
Sayın Bakanım, günlük, Turunç beldesine turizm sezonunda
-ki Marmariste turizm sezonu sekiz aydır- sadece bir gün içerisinde gelen
insan sayısı 15 bindir. Peki, burada hangi hizmeti
yapabileceğiz? Yetkiyi alıyorsunuz, hakkı alıyorsunuz, bir
tane memur veya görevli -ne olduğunu bilmiyoruz- atanacak
Diyelim ki Köy
Hizmetlerinin imkânlarıyla çöpü günde bir defa toplama
başarısını elde ettiniz, ama turizm bölgesinde sadece bu
geçerli değildir, yangını ne yapacaksınız? Başka,
sıhhi hadiseleri ne yapacaksınız? Muğla merkezden
Marmarisin Turunç beldesine iki saatte ulaşabilirsiniz, itfaiye
aracıysa bu, üç saatte ulaşabilir. Turist böyle bir yere gelmez.
Eğer bir beldede turizm açısından bir
sıkıntı var ise muhterem milletvekilleri
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ergun, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
METİN ERGUN (Devamla) -
bütün ülke turizmi zarar görür.
Biz bundan dolayı arkadaşlarımızla birlikte bu
tasarının tamamına karşıyız, ama hiç değilse
turizm bölgelerini ve Kültür Bakanlığının tescil
ettiği turizm alanları içerisindeki beldeleri hariç tutalım
diyorum.
Önergemizin kabul edilmesi dileği, arzusu ile hepinize
saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ergun.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım,
çalışma süremizin dolmasına çok az bir zaman
kalmıştır, ama geçici 1inci maddenin üzerindeki
çalışmalar için de sadece bir on dakikalık süreye ihtiyaç
vardır. Onun için, geçici 1inci madde üzerindeki
çalışmalarımız tamamlanıncaya kadar Genel Kurulun
çalışma süresinin uzatılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Teşekkür ediyorum.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Büyükşehir Belediyesi
Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının Geçici Birinci Maddesine Ekli (44) sayılı
listenin 13 sırasında adı yazılı Adıyaman ili
Besni İlçesi Köseceli Belediyesinin listeden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Şevket
Köse (Adıyaman) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Köse, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Büyükşehir Belediyesi
Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Yasa
Tasarısının geçici 1inci maddesi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle, hepinizi saygı ve sevgiyle
selamlarım.
Sayın Başkan, Değerli Başbakanım; burada
sizi bulmuşken, yıllar önce Adıyamanda -Adıyamanlı
milletvekili arkadaşlarım da buradadırlar, bilirler- tütün
kotası 200 iken Bunu 400e çıkaracağım. diye, bize,
Adıyaman halkına söz vermiştiniz. Bu sözü bir an önce yerine
getirmenizi, Adıyaman halkı adına öncelikle rica ediyorum ve
dört gözle bekliyorum efendim.
Bugün, Türkiye'nin geleceği açısından gerçekten çok
önemli bir konuyu görüşmekteyiz. Daha da önemlisi, hukuki ya da ekonomik
gerçeklerle değil siyasi gerekçelerle hazırlanmış bir yasa
tasarısı için burada tartışmaktayız.
Bu yasa tasarısının genel gerekçesinde de
belirtildiği gibi, ülkemizde yerel yönetimlerin tarihi oldukça eskidir.
Yerel yönetimler, demokrasinin gelişmesi konusunda ise önemli bir yere
sahiptir. Ne diyor yasanın gerekçesi: Demokrasimiz geliştikçe yerel
yönetimlerimiz de güçlenmektedir. O
zaman bu tasarıyla demokrasimiz geriye gitmiyor mu?
Yasaya baktığımızda, İktidar, yerel
yönetimleri geliştirmek yerine geriletmektedir. Getirilmeye
çalışılan yasayla -dikkat edelim- iktidar, var olan
belediyelerin üçte 1inden fazlasını halka rağmen
kapatmaktadır. Ne diyor iktidar? Küçük belediyeler yatırım
yapamamaktadır ve gelirlerinin çoğunu cari harcamalara
ayırmaktadır. Soruyorum size: Hükûmet Anayasanın 127nci
maddesi gereğince yerel yönetimlere yeteri kadar gelir sağlıyor
mu? Şüphesiz hayır. Gelir sağlamadığı gibi,
Hükûmet, son Belediye Yasası ile belediyelere yeni görevler yüklemektedir.
Şöyle ki: Belediyelere hem gelir vermeyen hem de yeni görevler yükleyen
Hükûmet, sonra kalkıp İşini yapmıyorsun, senin kapına
kilit vuruyorum. diyor.
Arkadaşlar, bu ülkede fabrikaları kapatarak, Tekeli
özelleştirerek, belediyeleri kapatarak, geçmişte de olduğu gibi
adliye binalarını kapatarak bu ülkeyi düzlüğe, refaha
çıkaramazsınız. Eğer belediyelerin gelişmesini
istiyorsak onların gelirlerini artırmamız gerekir diye
düşünüyorum. Belediye gelirleri ise belediyelerin borç almasıyla
değil öz gelirleriyle artırılmalıdır. Ayrıca,
merkezî yönetimden gönderilen payların da artırılması
gerekir. İktidarın belediyeleri kapatmasında Belediyenin borcu
var. diye bir gerekçe var. Kaldı ki, belediyelere yeteri kadar gelir
sağlamıyorsunuz. Sonra da borçlanmanın önünü açarsanız,
sonuç doğal olarak borçlanmaya doğru gidecektir. Ancak, eğer
borç yüzünden belediye kapatılacaksa, ilk önce Ankara ve Adana
Belediyelerinin kapatılması gerekir. Doğruluk, dürüstlük ve
adalet bunu gerektiriyor.
Sayın milletvekilleri, kapanan belediyelerde bir de nüfus
oyunu oynanmaktadır. Bir ulusal gazete haber yaptı: Bizzat
Sayın Başbakan elli ilçeyi kapatmaktan kurtardı.
Dolayısıyla, belde bile olamayacak ilçeler kapanmanın sınırından
döndü. Peki, bu çelişki değil midir sizce?
Değerli arkadaşlarım, Adıyamanın Besni
ilçesinin Köseceli beldesinin nüfusu sadece adrese dayalı nüfus
sayımına göre 1998dir. Sadece 2 kişiyle tüzel
kişiliği elinden alınmaktadır. Oysa, Sayın
Başbakan elli ilçeyi kurtarırken, Kösecelide 2 kişi yüzünden
bir belediyenin kapısına kilit vurulmaktadır. Bu, hangi vicdana
sığıyor, size soruyorum.
Yine, Adıyamanın Yaylakonak beldesine bakalım: Bu
beldede adrese dayalı nüfus sayımında sayılmayan
vatandaşlar bulunmaktadır. Bu durum belgelerle ispatlıdır.
TÜİK ile Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel
Müdürlüğünün bu durumdan haberi var. Öyle anlaşılıyor ki,
TÜİK sağlıklı bir sayım yapmamıştır.
Bundan dolayı, Yaylakonak Belediyesi Başkanı Sayın Hasan
Karakaya hukuki mücadelesini vermektedir. Eğer, bu hukuki mücadelede
başarılı olursa bu beldemiz tekrar belediyeye dönecek midir?
Bunun hesabını kim verecek? Oysa, bu beldemizin de tüzel
kişiliği elinden alınacaktır. Şimdi, bu durumda
Yaylakonak Belediyesinin halkı daha mı iyi hizmet görecektir?
Arkadaşlar, bir yandan beldeleri kasabalıktan daha
ilçelere doğru götürmemiz gerekirken, tam tersi köylü bir duruma getirmeye
çalışıyorsunuz. Yani, orada belirli bir kültürleşme
vardır. Yaylakonak Belediyesi hareketli nüfusa sahip olan bir beldemizdir.
Gidin, orada kışın bir nüfus, yazın bir nüfus. Orada lise
yok, öğrenciler şehir merkezinde dershaneye gidiyor.
Dolayısıyla, TÜİK sağlıklı bir nüfus
sayımı çalışması yapmamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Köse, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
ŞEVKET KÖSE (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Ayrıca, 1993 tarihinde yürürlüğe giren bir
şartı size söylemek istiyorum: Yerel yönetimlerin
sınırlarında mevzuatın el verdiği durumlarda ve
mümkünse referandum yoluyla ilgili yerel topluluklara önce
danışılmadan değişiklik yapılamaz.
denilmektedir. Mademki siz bu beldeleri köye dönüştürmek istiyorsunuz,
mademki diyorsunuz Yüzde 47yle biz güçlü bir şekildeyiz. kendinize
güveniyorsanız, buyurun referanduma, Cumhurbaşkanlığı
seçimi gibi, burada referanduma gidin, eğer başarılı
olursanız sizi tebrik ederiz. Bu kadar açık ve net. Eğer bunu
yapmazsanız demokrasiye ters düşmüş olursunuz.
Bu önergemizin desteklenmesini diliyor, saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Büyükşehir Belediyesi
Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının Geçici 1 inci maddesinin birinci
fıkrasının, ekli 44 sayılı Listesinin 265 inci
sırasında bulunan Denizli İli Merkez İlçesine
bağlı, Korucuk Belediyesinin listeden
çıkarılmasını ve sıra numaralarının
teselsülünü arz ve teklif ederiz.
Nihat
Ergün (Kocaeli) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılıyoruz Sayın Başkanım.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Denizli İli Merkez İlçesine bağlı Korucuk
Belediyesi, 5393 sayılı Belediye Kanununun 11 inci maddesine göre
işlem yapılarak 12/8/2006 tarihli ve 26257 sayılı Resmî
Gazetede yayımlanan 2006/8352 sayılı Kararname ile ilk genel
mahallî idareler seçiminde uygulanmak kaydıyla, Denizli Belediyesine mahalle
olarak katıldığından dolayı bu değişiklik
yapılması gerekmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
117 sıra sayılı kanun tasarısının
Geçici 1. maddesinin 1. fıkrasında geçen sonra kelimesinin metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Nihat Ergün (Kocaeli) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılıyoruz Sayın Başkanım.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bir anlam karışıklığı
olmasının önüne geçilmek istenmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önergeler istikametinde geçici madde 1i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, çalışma süremiz
dolmuştur.
Kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla
görüşmek için, 6 Mart 2008 Perşembe günü, alınan karar
gereğince saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 00.07