DÖNEM: 23                              CİLT: 16                       YASAMA YILI: 2

 

 

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

80’inci Birleşim

20 Mart 2008 Perşembe

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

   I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

  II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - YOKLAMA

 IV. - GENEL GÖRÜŞME

A) ÖN GÖRÜŞMELER

1.- CHP Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okay, İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol’un, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kuzey Irak Operasyonu konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/4)

 

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Önergeler

1.- Samsun Milletvekili Suat Kılıç ve 19 milletvekilinin, “Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kuzey Irak Operasyonu” ile ilgili genel görüşme önergesinin ön görüşmelerinin, İç Tüzük’ün 70’inci maddesine göre, kapalı oturumda yapılmasına ilişkin önergesi

B) Tezkereler

1.- Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın, Dışişleri Bakanlığını temsilen listede adları bildirilen görevlilerin de kapalı oturuma katılmasına ilişkin tezkeresi

 

VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu ve 3 milletvekilinin; Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ve Diğer Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Çevre ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonları Raporları (2/146) (S. Sayısı: 111)

 

VII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, arazi ve arsa üretimine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/1976)

2.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, açtığı ceza ve tazminat davalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in cevabı (7/2117)

3.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, hizmete açılmayan yatırımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/2225)

4.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, gündem dışı söz uygulamasına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in cevabı (7/2382)

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 14.00’te açılarak dört oturum yaptı.

 

Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan, sendikal örgütlenmenin önündeki engellere,

Çanakkale Milletvekili Mustafa Kemal Cengiz, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 93’üncü yıl dönümüne,

İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.

 

İstanbul Milletvekili Esfender Korkmaz’ın millî gelir hesaplamasına ilişkin gündem dışı konuşmasına, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren cevap verdi.

 

Avrupa Parlamentosu milletvekillerinden oluşan bir heyetin ülkemize davet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

 

Van Milletvekili Kayhan Türkmenoğlu ve 19 milletvekilinin, seracılığın geliştirilmesi (10/156),

Artvin Milletvekili Ertekin Çolak ve 19 milletvekilinin, Artvin ili ve Çoruh Vadisi’ndeki bitki örtüsünün korunması (10/157),

İçin alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

 

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında bulunan; Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu ve 3 milletvekilinin, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ve Diğer Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin (2/146) (S. Sayısı: 111) görüşmelerine başlanılarak 2’nci maddesine kadar kabul edildi. Verilen aradan sonra, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

 

2’nci sırasında bulunan; İzmir Milletvekili Mehmet Tekelioğlu’nun, EXPO 2015 İzmir Yönlendirme Kurulunun Her Türlü Mali Faaliyetleri ve Bunların Denetimine Dair Usul ve Esaslar Hakkında Kanun Teklifi ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ve 2 milletvekilinin, EXPO 2015 İzmir Yönlendirme ve Yürütme Kurullarının Her Türlü Mali Faaliyetleri ve Bunların Denetimine Dair Usul ve Esaslar Hakkında Kanun Teklifi’nin (2/60, 2/99) (S. Sayısı: 118) yapılan görüşmelerden sonra kabul edilip kanunlaştığı açıklandı.

20 Mart 2008 Perşembe günü, alınan karar gereğince, saat 14.00’te toplanmak üzere birleşime 19.56’da son verildi.

                                                                       

                                                    Şükran Güldal MUMCU

                                                            Başkan Vekili

           Fatoş GÜRKAN                                                                Fatma SALMAN KOTAN

                  Adana                                                                                       Ağrı

               Kâtip Üye                                                                               Kâtip Üye

No.: 113

II.- GELEN KÂĞITLAR

20 Mart 2008 Perşembe

Tasarılar

1.- Organize Sanayi Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/544) (Tarım, Orman ve Köyişleri; Plan ve Bütçe ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.3.2008)

2.- Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/545) (Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.3.2008)

3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Türkmenistan Hükümeti Arasında Ekonomik İşbirliğine Dair Hükümetlerarası Türk-Türkmen Komisyonu Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna İlişkin Kanun Tasarısı (1/546) (Plan ve Bütçe ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.3.2008)

4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Tunus Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kadının, Ailenin ve Çocukların Statülerinin Geliştirilmesi Üzerine İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/547) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.3.2008)

Teklifler

1.- Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman’ın; Belediye Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/188) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.3.2008)

2.- Elazığ Milletvekili Faruk Septioğlu’nun; Belediye Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/189) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.3.2008)

3.- Demokratik Toplum Partisi Grup Başkanvekili Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılması Hakkında İçtüzük Teklifi (2/190) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.3.2008)

Tezkereler

1.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/364) (Anayasa ve Adalet Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonu) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.3.2008)

2.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (Anayasa ve Adalet Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonu) (3/365) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.3.2008)

3.- Mardin Milletvekili Emine Ayna’nın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/366) (Anayasa ve Adalet Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonu) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.3.2008)

20 Mart 2008 Perşembe

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.00

BAŞKAN: Köksal TOPTAN

KÂTİP ÜYELER: Fatoş GÜRKAN (Adana), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 80’inci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayımız vardır, gündeme geçiyorum.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince gündemin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmına geçiyoruz.

Bu kısmın 115’inci sırasında yer alan, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okay, İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kuzey Irak operasyonu konusundaki genel görüşme önergesinin ön görüşmesine başlıyoruz.

IV.- GENEL GÖRÜŞME

A) Ön Görüşmeler

1.- CHP Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okay, İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol’un, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kuzey Irak Operasyonu konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/4)

BAŞKAN – Hükûmet?  Burada.

Genel görüşme önergesi, Genel Kurulun 11/3/2008 tarihli 75’inci Birleşiminde okunduğundan tekrar okutmuyorum.

Genel görüşme önergesinin ön görüşmesinin kapalı oturumda görüşülmesine dair İç Tüzük’ün 70’inci maddesine göre verilmiş bir önerge vardır. Kapalı oturum istemine dair önergeyi okutuyorum:

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Önergeler

1.- Samsun Milletvekili Suat Kılıç ve 19 milletvekilinin, “Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kuzey Irak Operasyonu” ile ilgili genel görüşme önergesinin ön görüşmelerinin, İç Tüzük’ün 70’inci maddesine göre, kapalı oturumda yapılmasına ilişkin önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda görüşülecek olan “Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kuzey Irak Operasyonu” ile ilgili Genel Görüşme Önergesinin görüşmeleri için İçtüzüğün 70 inci maddesine göre kapalı oturum yapılmasını arz ve teklif ederiz.

               Suat Kılıç                             Kerim Özkul                          Veysi Kaynak

                 Samsun                                    Konya                            Kahramanmaraş

              Faruk Koca                    Mehmet Müezzinoğlu                    Nihat Ergün

                 Ankara                                  İstanbul                                   Kocaeli

            Turan Kıratlı                          Mustafa Ataş                          A. Sibel Gönül

                Kırıkkale                                 İstanbul                                   Kocaeli

            Ahmet Aydın                      İdris Naim Şahin                  A. Gökhan Sarıçam

               Adıyaman                                İstanbul                                 Kırklareli

           Mustafa Elitaş                    Ayhan Sefer Üstün                     Gülşen Orhan

                 Kayseri                                  Sakarya                                      Van

           Sadullah Ergin                  Mehmet Emin Tutan                     Fatih Metin

                  Hatay                                      Bursa                                        Bolu

                                    Bekir Bozdağ                          Fahrettin Poyraz

                                          Yozgat                                        Bilecik

BAŞKAN -  Gerekli şartları taşıyan kapalı oturum önergesinin gereğini yerine getireceğiz.

Sayın milletvekilleri, kapalı oturumda Genel Kurul salonunda bulunabilecek sayın üyeler dışındaki dinleyicilerin ve görevlilerin dışarıya çıkmaları gerekmektedir. Sayın idare amirlerinden salonun boşaltılmasını temin etmelerini rica ediyorum.

Yeminli stenograflar ve yeminli görevlilerin salonda kalmalarını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Dışişleri Bakanı Sayın Ali Babacan’ın bazı görevlilerin kapalı oturum süresince salonda bulunmalarına dair bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım:

B) Tezkereler

1.- Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın, Dışişleri Bakanlığını temsilen listede adları bildirilen görevlilerin de kapalı oturuma katılmasına ilişkin tezkeresi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

20 Mart 2008 tarihinde TBMM’de gerçekleştirilmesi öngörülen kapalı Genel Görüşme’de Bakanlığımızı temsilen ilişikte sunulan listede yer alan görevlilerin katılımının temin edilmesini yüksek müsaadelerine ve tensiplerine saygılarımla arz ederim.

                                                                                                            Ali Babacan

                                                                                                        Dışişleri Bakanı

Liste:

- Ertuğrul Apakan, Büyükelçi, Müsteşar

- Feridun Hadi Sinirlioğlu, Büyükelçi, Müsteşar Yardımcısı

- Hayati Güven, Büyükelçi, Güvenlik İşleri Genel Müdürü

- Aydın Selcen, Irak Özel Temsilciliği’nde Daire Başkanı

- Ceren Yazgan Etiz, Güvenlik İşleri Genel Müdürlüğü’nde Şube Müdürü

BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

İdare amiri arkadaşlarımızdan salonun boşaltılmasını rica ediyorum.

Grup başkan vekili arkadaşlarımızda bulunan telsiz telefonları da lütfen dışarıya göndermelerini kendilerinden rica ediyorum.

Bu hazırlıkların yapılması için birleşime kısa bir süre ara veriyorum.

Kapanma Saati: 14.06

İKİNCİ OTURUM

(Kapalıdır)

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 16.54

BAŞKAN: Köksal TOPTAN

KÂTİP ÜYELER: Fatoş GÜRKAN (Adana), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 80’inci Birleşiminin kapalı oturumundan sonraki Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

1'inci sırada yer alan, Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu ve 3 Milletvekilinin; Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ve Diğer Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Çevre ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonları raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu ve 3 milletvekilinin; Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ve Diğer Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Çevre ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonları Raporları (2/146) (S. Sayısı: 111) (x)

BAŞKAN – Komisyon? Yerinde

Hükûmet? Yerinde.

Şimdi 2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- 5403 sayılı Kanunun, 31/01/2007 tarihli ve 5578 sayılı Kanunla eklenen Geçici 3 üncü Maddesi yürürlükten kaldırılmış ve 5403 sayılı Kanuna aşağıdaki Geçici Madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 4- 11/10/2004 tarihinden önce, gerekli izinler alınmadan tarım dışı amaçlı kullanıma açılmış bulunan arazilerin tarımsal bütünlüğü bozmuyor ise istenilen amaçla kullanımı için, bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren bir yıl içerisinde Bakanlığa başvurulması, hazırlanacak toprak koruma projesine uyulması ve tarım dışı kullanılan tarım arazilerinin her metre karesi için beş Yeni Türk Lirası ödenmesi şartıyla izin verilir.

Söz konusu arazi ve tesislerin istenilen amaçla kullanımı için çeşitli kurumlardan alınması gerekli ruhsat, izin gibi işlemler, Bakanlığa başvuru tarihinden itibaren 2 yıl içerisinde tamamlanıncaya kadar başvuru sahipleri faaliyetlerine devam ederler. Bu süreler içerisinde gerekli izinleri alamayanların üretim faaliyetleri ilgili idarelerce durdurulur.

Tarım arazisi vasfından çıkarılan araziler, ilgili kuruluşlarca başvuru sahibinin isteği doğrultusunda vasfını değiştirir.”

BAŞKAN – Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Bursa Milletvekili Sayın Onur Öymen.

Sayın Öymen, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz on dakikadır.

CHP GRUBU ADINA ONUR ÖYMEN (Bursa) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; toprak koruma ve arazi kullanımı ile ilgili Kanun’un 2’nci maddesi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere söz almış bulunuyorum. Yüce Meclise saygılar sunuyorum.

Şimdi, bu Kanun’un 2’nci maddesini şu anda görüşüyoruz. Dikkatlice okuyacak olursanız, bu Kanun’un esası zaten 2’nci madde. Belli ki 1’inci ve 3’üncü maddeler sonradan monte edilmiş ve bunların 2’nci maddeyle hiçbir alakası yoktur. Kanun’un getiriliş sebebi 2’nci maddedir doğrudan doğruya ve 2’nci maddede, adı sanı belli bir Amerikan şirketinin, Cargill’in, yasalara aykırı biçimde yaptığı bir faaliyetin, bir inşaatın yasaklanmasına ilişkin mahkeme kararlarını geçersiz kılmaktır. Bu son derece önemli bir tekliftir. Dikkatinize sunmak istiyorum: Bu herhangi bir kanun tasarısı gibi görüşülemez. Bunun hem hukuki hem siyasi hem de ekonomik boyutları vardır.

Öncelikle şunu belirteyim: Biz, yabancı firmaların gelip Türkiye’ye yatırım yapmasına karşı değiliz. Hele Bursa’ya, bir Bursa Milletvekili olarak yabancı bir firmanın gelip yatırım yapmasına karşı çıkmamız düşünülemez. Efendim, bunlar ülkede üretimi arttırırlar, istihdamı arttırırlar. O bakımdan, biz, bu gibi yatırımları ilke olarak destekleriz. Bir şartla: Kanunlarımıza uyacaklar. Kanunlarımıza uyulmadığı takdirde, o zaman kanunun gereği neyse o yapılır.

Şimdi bizim en yapmamamız gereken şey, Meclisten çıkaracağımız bir yasayla mahkeme kararlarını geçersiz kılmaktır. İşte, bu kanunun getiriliş sebebi budur, sadece budur. Anayasa Mahkemesi de dâhil olmak üzere mahkemelerin, Danıştayın, bölge idare mahkemesinin, usullere, kanunlarımıza uymadığı için bu yatırımı durdurma veya yürütmeyi durdurma kararlarını geçersiz kılmak için getirilen bir kanun tasarısıdır ve bunu çok derin bir üzüntüyle karşılıyoruz.

Şimdi, bu konunun çok evveliyatı var, yani Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmetinden çok önceye gidiyor. Onun için, bu işin bütün sorumluluğunu Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmetine yüklersek haksızlık yapmış oluruz. Ama bu dönemde cereyan eden olaylar, AKP Hükûmetinden önceki dönemden çok farklıdır. Bu dönemin özelliği, doğrudan doğruya yasalara aykırı faaliyetlerin korunmasıdır. İşte, işin bizi rahatsız eden, bizi tedirgin eden tarafı budur.

Başından itibaren size ayrıntılarını vermeyeceğim, ama bu konuda o kadar çok mahkeme kararı var ki isterseniz hepsinin teker teker sayısını, tarihini verebilirim. Barolar birliği müracaat etmiş, sivil toplum örgütleri müracaat etmiş, hepsi teker teker müracaat etmişler, yasalara aykırı bu uygulamanın iptal edilmesi için ve sonunda, gene burada bir yasa çıkarılmış ve o yasayı, o zamanki Cumhurbaşkanımız Sayın Ahmet Necdet Sezer Meclise geri gönderiyor. Meclis ısrar ediyor “Hayır, illa bu böyle olacaktır.” diye. Onun üzerine, Sayın Cumhurbaşkanı Anayasa Mahkemesine gidiyor. Anayasa Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı veriyor.

Şimdi, bizim Anayasa’mıza göre, mahkemelerin verdiği karar herkes için bağlayıcıdır, idare için de Hükûmet için de Meclis için de. Hiç kimse mahkemelerin verdiği kararı uygulamamazlık edemez.

Şimdi, Anayasa Mahkemesinden bu karar çıkıyor, yerel bölge mahkemesinden -iki tane bölge mahkemesinden- yürütmeyi durdurma kararı çıkıyor, valilik emir veriyor “Hayır, devam edebilirsiniz.” diyor. Valiliğin bu emri üzerine bir dava daha açılıyor, ona da durdurma kararı veriyor mahkeme, gene devam ediyor.

Şimdi bu, hukuka başkaldırmaktır. Türkiye, ya bir hukuk devletidir ya bir hukuk devleti değildir, buna bir karar vermemiz lazım. Hukuk devletiysek, mahkeme kararına uyacaksınız. Bir kanunla mahkeme kararlarını geçersiz kılamazsınız. Şu anda yapılan odur.

Değerli arkadaşlarım, bu konuda, geçmişte çok büyük duyarlılık gösteren milletvekillerimiz olmuştur, kendilerini kutluyorum. Mesela bu milletvekillerimizden bir tanesi, 23 Temmuz 1998 tarihinde bu konunun görüşüldüğü oturumda Meclis kürsüsüne çıkıyor, şunları söylüyor, birkaç cümlesini söyleyeceğim: “Amerikan Cargill firmasının, Anayasanın ilgili maddeleri dışında, 2683 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununa aykırı hareket etmesi de ayrıca yatırımın durdurulması için en önemli sebeplerdendir.” filan dedikten sonra, “Bu projenin uygulandığı bu arazi içinde ve en önemli noktasında Cargill firmasına Yüksek Planlama Kurulu özel izniyle verilen yatırım izninin derhâl durdurulması gerekir.” Tebrik ediyoruz bu arkadaşımızı ve en sonra da konuşmasının sonunda diyor ki: “Bu yatırımın bir an önce durdurulması ve daha makul bir bölgeye sevk edilmesini teklif ediyoruz.”

Kim bunu diyen? Bunu diyen kim? Şu anda Adalet ve Kalkınma Partisinin üyesi olan ve huzurunuzdaki kanun teklifini Meclise sunan arkadaşımız, AKP Bursa Milletvekili Altan Karapaşaoğlu. Yani birkaç sene önce aynı konuda çıkıyor Meclis kürsüsünde “Derhâl bu yatırımı durdurun.” diyor, şimdi “Kanunsuz olarak yapılan yatırımı affedin.” diye kanun tasarısı veriyor. Arkadaşlar, bu kadar hukuksuzluk olabilir mi?

Burada denildi ki daha önceki konuşmalarda: “Efendim, böyle kişiye özel kanun çıkmaz, bir firmaya özel kanun çıkmaz.” Ve çok değerli arkadaşlarımız, Sayın Bakan, Komisyon Başkanı dediler ki: “Efendim, böyle şey olur mu, söz konusu değil. Kim demiş bu kanun özel bir firmaya yöneliktir?” Değil mi, bunu demediler mi burada? Hepimiz duyduk.

Şimdi, değerli arkadaşlar, size bir belge gösteriyorum. Bu belge Başbakanlıktan Tarım ve Köyişleri Bakanlığına gönderilmiştir, 28 Nisan 2006 tarihli ve 3020 sayılıdır bu yazı, resmî yazı. Yazıda diyor ki: “Bir toplantı yaptık Başbakanlıkta, ilgili kuruluşlar katıldı, Cargill firmasının yetkilileri de katıldı.” Ve diyor ki: “Sivil toplum örgütlerinin de içinde bulunduğu Toprak Kurulunun yetkisinin kaldırılması ve bu yetkinin Tarım ve Köyişleri Bakanlığına devredilmesi gerekmektedir.” Ve aynen okuyorum: “Sivil toplum örgütlerinin bu konudaki olumsuz tutumlarının bu şekilde bertaraf edileceği düşünülmektedir.” Yani sivil toplum örgütlerini ağzından düşürmeyen bu Hükûmet,  sivil toplum örgütlerini bertaraf etmek için resmen Köyişleri Bakanlığına yazı yazıyor -dahası var- ve bu yazıda diyor ki bu firmayla ilgili olarak af niteliği taşıyan hükümde, esası bu: “Altı aylık başvuru süresinin altı ay daha uzatılması, dolayısıyla Cargill için yeni bir af yasasının çıkarılması yolunda kanun değişikliği yapın.” diyor. Başbakanlık, Tarım ve Köyişleri Bakanlığına talimat veriyor: “Bu firmayla ilgili kanun çıkarın.” diyor. Daha ne diyelim arkadaşlar? Daha ne diyelim? (CHP sıralarından alkışlar)

CANAN ARITMAN (İzmir) – Yazıklar olsun!

ONUR ÖYMEN (Devamla) – Yani, şimdi, siz kalkacaksınız, burada diyeceksiniz ki: “Bu kanunun bu firmayla hiçbir alakası yoktur. O bakımdan, efendim, bunu genel bir kanun olarak kabul etsin, Meclis onaylasın.” Burada zapta geçiriyoruz, tarihin huzurunda not düşürüyoruz: Bunu tek bir firma için yapıyorsunuz. Başbakanlığın talimatı üzerine yapıyorsunuz ve bu yaptığınız iş hukuksuzdur. Anayasa Mahkemesinin emirlerinin arkasından dolaşıyorsunuz, hiçe sayıyorsunuz. Çok ayıplıyoruz, yalnız kınamıyoruz, ayıplıyoruz bu yaptığınızı. Bu yapılamaz. Türkiye ya hukuk devleti ya değil.

“Efendim, işte bir yabancı yatırım yapmış, fena mı olmuş?” Değerli arkadaşlar, Stephan Kinzer diye bir Amerikalı yazarın bir kitabı çıktı geçenlerde, Overthrow diye. Açın görün bakalım, bazı büyük Amerikan tarım firmalarının menfaatlerini korumak için Amerikan Hükûmeti kaç ülkede hükûmet devirmiştir. Açın bakın, kitapta yazıyor. Bütün Latin Amerika ülkeleri tarumar edilmiştir bir Amerikan tarım firmasının menfaatini korumak için. Biz ne diyoruz “Firma kapansın” mı? Hayır, sulak tarım arazisinin ötesine çekilsin, başka bir yere taşınsın. “Hayır, firma ne istiyorsa o olacak, gerekiyorsa kanun çıkarılacak.” İşte bu yanlış.

Türkiye bir sömürge değil arkadaşlar, Türkiye bağımsız bir cumhuriyettir, Türkiye bir hukuk devletidir. Bize sömürge muamelesi yapamazsınız. Her dönemde bu baskıyı yapmışlardır. Bir dönemde ben Müsteşarken Amerikan Büyükelçisi geldi “Burada bir Amerikan firması var çok sayıda satış noktası olan. Bu firmanın ihtiyacı olan hazır kıymanın ithalini istiyoruz.” dedi. Dedik ki: “Mevzuatımıza aykırı. Hazır kıyma ithal edilemez.” “O zaman, Amerikan Kongresi Türkiye’ye vermek için müzakere ettiği askerî malzemenin, teçhizatın, yedek parçanın Türkiye’ye verilmesini durdurabilir, haberiniz olsun.” dedi. Baskı bu işte. Bazıları “Baskı nedir?” diyor, baskı bu. Biz öyle bir tepki gösterdik ki “Aman bunu söylememiş olayım.” diye çekti gitti. Şimdi, düşünebiliyor musunuz, bu iş böyle, yani ya hukuk devletisiniz ya bağımsız bir cumhuriyetsiniz…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum Sayın Öymen.

Buyurunuz.

ONUR ÖYMEN (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.

… ya bağımsız bir cumhuriyetsiniz, bir hukuk devletisiniz, ki biz öyle olduğumuza inanıyoruz. O zaman böyle kanunları bu Meclisin huzuruna getirmezsiniz. Hele hele, kendinizin kalkıp da bu Meclisin kürsüsünde şiddetle karşı çıktığınız bir konuya sahip çıkıp, gelip onun tam tersini burada söyleyemezsiniz, bu kadar olmaz. Yani biraz tutarlı olalım.

Bu firmaya biz karşı mıyız? Hayır. Bu firma bize de geldi, size geldiği gibi bize de geldi. Biz onlara dedik ki: “Türkiye bir hukuk devleti, kanunun dediği olur, hukukun dediği olur. Türkiye’de çok tepki var bu projeye. Pancar üreticilerinin durumu var.” Her şeyi anlattık. Yani, bize de müracaat ettiler, “Aman siz de destekleyin.” filan ve şimdi bütün bu ayrıntıları görünce dehşete kapılıyoruz.

Peki, nereden biliyoruz biz bu yazıyı, Başbakanlığın Tarım ve Köyişleri Bakanlığına gönderdiği yazıyı? İnternet’te var. Merak ederseniz siz de açın, okuyun. Değerli arkadaşlar, biz uydurmuyoruz bunları. İnternet’e kadar düşmüştür bu. Yani, bu kanunun kabul edilmesi Yüce Mecliste, Türkiye hesabına bir skandal olacaktır. Size bu kadarını söylüyorum.

Yüce Meclise saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Öymen.

Söz sırası, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın İsmet Büyükataman’ın.

Buyurunuz efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakikadır Sayın Büyükataman.

MHP GRUBU ADINA İSMET BÜYÜKATAMAN (Bursa) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 111 sıra sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 2’nci maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Küresel ısınma, iklim değişiklikleri ve kuraklıkların ülkemizde ve dünyamızda ne kadar etkili olduğunu hepimiz görüyoruz ve bilfiil yaşıyoruz. Önceki yıllarda kendi kendine yeten tarımsal üretimi olan ülkemiz, son yıllarda özellikle tarımsal ürünlerde ithalatçı duruma düşürülmüştür. Maalesef, ülkemizde gerek sanayi kuruluşları gerek yerleşim birimleri düzensiz, çarpık bir şekilde oluşmuş, tarım arazilerimiz neredeyse hiç korunmamıştır. Buna ülkemizin çok değişik yerlerinden örnekler verebiliriz. Özellikle Marmara Bölgemizde yoğunlaşan sanayi bunun çok açık örneğidir. Ancak, bu böyle gitmemelidir. Gelecek kuşaklara iyi bir ülke bırakmak istiyorsak bu duruma hepimiz “dur” demeliyiz.

Saygıdeğer milletvekilleri, Anayasa’mızın 63’üncü maddesi “Devlet, tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlar.” hükmünü ihtiva etmektedir. Yine, Anayasa’mızın 125’inci maddesi; yapılan yatırımın, işlemin uygulanması hâlinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması hâli zuhur ederse idari yargılama konusu olabilir ve idare mahkemesi bunu durdurabilir, demektedir. Buna paralel olarak, İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27’nci maddesinin ikinci bendinde: “Yürütmenin durdurulması: …idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe gösterilerek yürütmenin durdurulmasına karar verebilir.” hükmü yer almaktadır.

Saygıdeğer milletvekilleri, kamuoyunda “Cargill yasası” olarak bilinen ve verimli tarım arazilerinin izinsiz ve hukuka aykırı biçimde işgal edilmesi eylemlerine af getiren 5578 sayılı Kanun 9 Şubat 2007 tarihinde yasalaşmıştır.

ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) – Kaç tarihinde?

İSMET BÜYÜKATAMAN (Devamla) - Cargill firması bu Kanun’un sağladığı imkânlardan yararlanmak amacıyla aynı gün başvuruda bulunmuş ve Bursa Valiliği tarafından verilen 20 Şubat 2007 tarihli izinle, firmanın hukuk dışı yatırımına meşruiyet kazandırılmak istenmiştir.

ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) – İzni siz verdiniz, siz.

BAŞKAN – Sayın Özkan, lütfen…

İSMET BÜYÜKATAMAN (Devamla) – Valilik işleminin iptali için Bursa idare mahkemelerinde iptal davaları açılmıştır. Bu davalar devam ederken, Sayın Cumhurbaşkanının anılan Kanun’un iptaline ilişkin olarak açtığı dava ilk sonucunu vermiş ve 19 Şubat 2007 tarihli Anayasa Mahkemesi kararıyla, Kanun’la ilgili olarak yürürlüğün durdurulması kararı verilmiş ve bu karar Resmî Gazete’de 22 Şubat 2007 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.

Anayasa Mahkemesi tarafından verilen bu karar değerlendirilerek, artık yasal dayanağı kalmamış bulunan Valilik işlemi hakkında, Bursa 1. İdare Mahkemesince 23 Mart 2007 ve 3. İdare Mahkemesince de 8 Kasım 2007 tarihlerinde iki ayrı yürütmeyi durdurma kararları verilmiştir. Anayasa Mahkemesi ve idare mahkemesi kararlarıyla hukuka aykırılığı belgelenen Valilik izin işleminin ortadan kalkması üzerine, firmanın verilmiş mahkeme kararlarına aykırı yatırımının kurtarılması amacıyla bu kez, 14 Şubat 2008 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunca kabul edilen kanun teklifi hazırlanmıştır. Bu kanun teklifi ile tarım arazisinde izinsiz gerçekleştirilmiş yatırımlara hukuksallık kazandırılmak amacıyla bir yıllık yeni bir af süresi getirilmiştir. Bu düzenleme açıkça hukuka aykırı olduğu gibi, ülke ve milletin geleceğinin güvencesi olan verimli tarım arazilerinin talanına yol açacak özelliği ile ülke ve millet yararlarına da aykırıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisini, kamuoyunu ve medyayı, hukukun üstünlüğünün egemen kılınması ve millî varlıklarımızla bağımsızlığımızın korunması yolundaki çabalarımıza omuz vermeye ve destek olmaya çağırıyoruz.

Kanun teklifine konu 2’nci madde ile Bursa ili Orhangazi ilçesinde 212 bin metrekare birinci sınıf tarım arazisi üzerinde kurulu bulunan -Bursa idare mahkemeleri ve Danıştayın ilgili dairelerinin defalarca yürütmenin durdurulması ve iptali kararı verdiği, en son Anayasa Mahkemesi tarafından yürütmenin durdurulması kararı verilen- fabrika hukuk şemsiyesi içine çekilmeye çalışılmaktadır. Sözü edilen fabrika 1989 yılından beri değişik adlarla yürürlükte bulunan Tarım Alanlarının Amacı Dışında Kullanılmasının Önlenmesine Dair Yönetmelik hükümlerine aykırı olarak inşa edilmiştir. 3 Temmuz 2005 tarihinde 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçmesinden yalnızca iki gün sonra, 5 Temmuz 2005 tarihinde, 2005/8944 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Cargill arazisi özel endüstri bölgesi ilan edilmiştir. 19 Temmuz 2005 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5403 sayılı Yasa’nın, metrekaresine 5 YTL ödenmesi şartıyla tarım alanlarını amacı dışında kullananlara af getiren geçici 1’inci madde hükmüne rağmen, Cargill, Özel Endüstri Bölgesi ilan edilmesi sebebiyle ilgili hükümden yararlanmak için başvuru yapmamıştır. Yasa’nın altı ay olarak öngördüğü sürenin 19 Ocak 2006’da dolmasından sonra 8 Şubat 2006 tarihinde, Danıştay 10. Dairesi, Özel Endüstri Bölgesi ilanını öngören Bakanlar Kurulu Kararı’nın yürütmesini durdurmuştur. Bundan yalnızca on beş gün sonra Bursa Milletvekili Sayın Karapaşaoğlu’nun verdiği kanun teklifiyle Cargill bir kez daha kurtarılmaya çalışılmış, bu çerçevede Toprak Koruma Yasası’nda değişiklik yapan 5578 sayılı Yasa çıkarılmıştır. Sayın Cumhurbaşkanının veto ettiği, Türkiye Büyük Millet Meclisinden aynen geri gönderilen Yasa’nın ilgili hükmünün yürütülmesi ise Anayasa Mahkemesi tarafından durdurulmuştur. Bu kez yine aynı Sayın Milletvekili, yine aynı amaçla Cargill’i hukuk içine çekebilmek için yasa teklifi vermiştir.

Kanun teklifi, Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve idare mahkemelerince verilmiş olan yargı kararlarına uymayan ve onları geçersiz kılan niteliğiyle Anayasa’nın 138’inci maddesinde yer alan “Yasama ve yürütme mahkeme kararlarına uymak zorundadır.” hükmüyle hiçbir biçimde bağdaşmayan özelliğinden ötürü hukuk dışıdır.

Teklif, özünde bir tüzel kişiliğe özel ayrıcalık tanıyan niteliğinden dolayı, Anayasa’nın 10’uncu maddesinde yer alan “Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.” hükmüyle de bağdaşmamakta ve bu nedenle de hukuka aykırı bulunmaktadır.

Teklif, esasen son derece yetersiz olan verimli tarım arazilerinin talanını hızlandıracak özelliğinden ötürü ülke ve millet yararlarına da açıkça aykırıdır. Hukuka ve toplum yararlarına aykırı olan bu teklif, bir yabancı firma yararlarını gözeten özü ve niteliği ile millî bağımsızlığımızla da bağdaşmamaktadır.

Saygıdeğer milletvekilleri, Ekim 1994’te özelleştirme işlerini yürütmek üzere kurulmuş Kamu Ortaklığı İdaresinin Başkanı, Anayasa Mahkemesinin oy birliğiyle verdiği iptal kararını hiçe sayarak, Ereğli Demir Çelik Fabrikalarının hisselerinin yüzde 51,66’sını “Kaça satarsanız satın, kabul ediyoruz.” kaydıyla bir İngiliz firmasına devretti. Bu yasa dışı satışı gerçekleştirmek üzere hisse senetleri çantasında İngiltere’ye uçmadan önce, havaalanında gazetecilere konuşan Özelleştirme İdaresi Başkanı “Anayasa Mahkemesi kararları bizi bağlamaz.” diyerek açıktan meydan okuyordu. Özelleştirmenin öncülüğünü yapmış İngiltere’de bile böyle bir kanunsuzluğun olması mümkün değildi ancak aynı İngiltere, 20 Nisan 1996 tarihinde İstanbul’da büyük bir törenle, aynı Başkana, İngiltere’nin en önemli unvanlarından birini, Britanya İmparatorluğu’nun Şeref Kumandanı unvanını vererek bir de madalya taktı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Büyükataman, bir dakika ek süre veriyorum.

Buyurun.

İSMET BÜYÜKATAMAN (Devamla) – Komisyon toplantısında kanun teklifi sahibi AKP’li Sayın Karapaşaoğlu “Cargill’in çalışma ruhsatı iptal edilmedi, devlet izinleri iptal edildi. Cargill’in çalışması yasal. Kaldı ki, mahkemelerin verdiği her kararın yasal olduğunu da düşünmüyorum.” şeklinde konuşmuştur. Hâlbuki aynı Sayın Karapaşaoğlu 9 Ocak 1999 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda bu konuyla ilgili yaptığı bir konuşmasında “Bakınız, ülkemizde birtakım değerler artık yozlaşmaya başlamıştır. Hukuka saygı kalmamıştır.” demektedir. O tarihten bu tarihe ne değişmiştir de, dün hukuka saygının kalmadığını ifade eden Sayın Karapaşaoğlu, bugün mahkemelerin verdiği her kararın yasal olmadığını savunmaktadır. Hukuka saygı, kendisinin yaptığı mıdır? Cargill firmasıyla alakalı, siz de, yoksa, Anayasa Mahkemesi kararlarını hiçe sayarak Amerika Birleşik Devletleri’nden mi madalya bekliyorsunuz? (MHP sıralarından alkışlar)

Saygıdeğer milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, millî bağımsızlık ve toprak varlığımızın korunması adına yüce Meclisimizde halkın huzurunda ant içmiş milletvekillerimizi bu kanun teklifine hayır demeye davet ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Büyükataman.

Gruplar adına başka söz isteyen yok.

Şahısları adına, Kocaeli Milletvekili Sayın Azize Sibel Gönül.

Buyurunuz efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakikadır.

AZİZE SİBEL GÖNÜL (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 111 sıra sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ve Diğer Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 2’nci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bildiğiniz gibi hızlı nüfus artışı, çok sayıda sosyoekonomik ve politik sorunlara neden olmasının yanında yanlış arazi kullanımına ve toprak kayıpları nedeniyle ekonomimize ve kalkınmamıza önemli etkileri olan sorunlar da ortaya koymuştur.

Ülkemizde toprakların korunmasıyla ilgili tedbirlerin yetersizliği ve arazilerin kullanımı konusunda yanlışlıkların olması nedeniyle toprağın korunmasını, geliştirilmesini ve çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak arazi kullanımını hedefleyen, kısaca tüm unsurlarıyla kapsayan Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu çıkarılmıştır. Amaç, toprağın doğal ve yapay yollarla kaybını, niteliklerini yitirmesini engelleyerek, korumasını, geliştirilmesini, sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak planlı arazi kullanımını sağlayacak usul ve esasları belirlemektir.

Bu yasa ile üç planlama getirilmiş: Bir, arazi kullanım planlaması; iki, tarımsal amaçlı arazi kullanım plan ve projeleri; üç, toprak koruma projelerinin hazırlanması. Arazi kullanımında genellikle uyuşmazlıklar ortaya çıktığından ve birbiriyle rekabete giren arazi kullanımlarını uyumlaştırma olanakları çok çeşitli nedenlere bağlı olarak gitgide azaldığından kapsamlı ve bütümcül planlama, başka bir deyişle yüksek düzey bakış açısı, stratejik planlama, yani bu kanun yaşamsal bir önem taşımaktadır. Bu tür çalışmalarda sosyal, ekonomik, kültürel ve çevresel amaçları geliştirebilmek üzere strateji belirlemek, belirsizlikleri ve riskleri kabul eden ve bunlara cevap veren esnek bir yaklaşım sergilemek, çıkarların uyumlaştırılması sürecini temel almak gerekir.

Şimdi, bu kanuna baktığımız zaman, şu anda konuştuğumuz 2’nci maddeye ek olarak “11/10/2004 tarihinden önce, gerekli izinler alınmadan tarım dışı amaçlı kullanıma açılmış ve tarımsal bütünlüğü bozulmuyor ise…” ibaresi eklenerek yeniden düzenlenmiştir.

Değerli arkadaşlar, bu kanunla ilgili, sadece bir düzenlemeyle ilgili, bir ilimizde yapılan bir fabrikayla ilgili kanunu oraya endekslemek çok yanlış. Bakın, elimde bir Bakanlar Kurulu prensip kararı var “…yerin işletilmesiyle ilgili (…) şirketine ait…” oraya izin veren. Yani, bizim 2002 döneminde verilmiş bir şey var.

Şimdi şunu söylemek istiyorum: Sadece bir alandaki yere endekslemek doğru değil. Bununla ilgili, sanayi yapılarının yoğun olduğu Trakya bölgesinden tutun, benim kendi seçim bölgem olan Kocaeli’den tutun Türkiye’nin çok çeşitli bölgelerinde bu tür ruhsat ve izinle ilgili sıkıntıları olan yerler var. Bunların bir çözüme ulaşmasına, 11/10/2004 tarihinden öncesiyle ilgili olarak çözüme ulaştırılmasına ve bundan sonraki kanunda da bu şekilde devam etmesine inanıyoruz. Ama bir de şuna inanıyoruz değil mi: Dünya gittikçe küçülüyor. Canlıların yaşayabileceği başka bir gezegen de yok, keşfedilmedi. Çok uzun yıllar boyunca belki bu dünyada yaşayacağız. Toprağın tahribinin, ekolojik değerlerin bozulmasının sadece bir ülkeyi değil, tüm dünyayı tehdit ettiğine de hepimiz inanıyoruz. Bu tür toprak tahribi tehditlerini önlemek amacıyla bu kanuna ihtiyaç duyulmuştur.

Bu kanunun milletimize hayırlı olmasını diliyorum.

Ben, bu duygularla yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Gönül.

Şahısları adına ikinci ve son söz, Kocaeli Milletvekili Sayın Fikri Işık…

Buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Sayın Işık, süreniz beş dakikadır.

        FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 111 sıra sayılı Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu ve 3 Milletvekilinin; Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nda değişiklik yapılmasına yönelik kanun teklifinin 2’nci maddesi üzerinde şahsım adına  söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, Türkiye’de yaşayan bir insan olarak herhâlde hepimiz şunu çok iyi biliyoruz: Türkiye’nin bir dönemi, maalesef, pratiğin teorinin çok önünde gittiği bir dönem oldu. Uygulamalar, planlamaların çok önünde gitti hatta bu “işgal” diyebileceğimiz, işte gecekondulaşma, sanayinin çarpık şekilde yapılması, sanayi bölgelerinin planlanmadan birtakım pıtrak gibi sanayi kuruluşlarının kurulması dönemlerini Türkiye yaşadı.

Bu acı gerçeği en fazla yaşayan illerden biri de Kocaeli. Şimdi, bu kanun teklifi üzerinde sanki olay sadece Bursa’da bir firmayı ilgilendiren bir kanun teklifiymiş de, bir yere statü kazandırılmaya çalışılıyormuş, bir yere işte efendim hakkı olmayan bir imkân ve imtiyaz tanınıyormuş gibi bir yaklaşım burada muhalefet partisi sözcüleri tarafından sürekli dile getirildi.

RASİM ÇAKIR (Edirne) – Cargill de aynı şeyi söylüyor. Ucuz arsa…

FİKRİ IŞIK (Devamla) - Değerli arkadaşlar, şuna dikkatinizi çekeyim: Özellikle, 1990’ların sonuna kadar Türkiye’de tarım depo ruhsatıyla kurulan yüzlerce, binlerce sanayi kuruluşu var. Bunların önemli bir kısmı da benim kentim Kocaeli’de. Evet, bunlara zamanın hükûmetleri, maalesef göz yummuş. “Siz tarım arazisine gidin, bir ‘tarım deposu’ adı altında bir hangar yapın, ondan sonra içinde hangi faaliyeti gösterirseniz gösterin, biz buna göz yumarız.” denmiş ve insanlar gitmişler tarım alanları içerisinde “tarım deposu” diye sanayi tesislerini kurmuşlar. Buna o dönemin iktidarları hiç müdahale etmemiş. Hatta Cargill örneğinde, biraz önce arkadaşlar söylediler, Bakanlar Kurulu özel karar çıkarmış. Merhum Ecevit tahsis yapmış, ondan sonraki iktidar bunların üretimi için Bakanlar Kurulu kararı çıkarmış ve çok acıdır ki, bazı kamu görevlileri, işi kılıfına uydurma konusunda çok mahirane metotlar, yöntemler geliştirmiş ve bu sanayi tesisleri, maalesef, organize sanayi bölgelerinin dışında bugün bir vakıa olarak duruyorlar. Bu tesislerin sayıları, sadece Kocaeli için söylüyorum, yüzlerin üzerinde. Tarım Bakanlığına müracaat edenlerin sayısını dün sordum, dört bine yakın. Şimdi bunlar var, ama bunların ruhsatı yok. Bu arkadaşlarımız, bu sanayiciler üretim yapmak için şu anda resmen kanuna karşı hile yapmak durumundalar. Bakın, ihracat yapmak istiyorlar, ama ihracat yapmak için gerekli belge ve sertifikaları, ruhsatları olmadığı için alamıyorlar. Bu bölgelerde binlerce, on binlerce insanımız istihdam edilmiş durumda. Şimdi bu bir problem değil mi? Sadece Cumhuriyet Halk Partisini ilgilendiren Cargill mi? Bu, bu ülkenin bir problemi değil mi? Bu soruna bu Meclis bir çözüm bulmak durumunda değil mi?

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Cargill’i çıkaralım, tamam.

FİKRİ IŞIK (Devamla) -  İş, bir tek Cargill firmasına gelip kilitleniyor. Öte tarafta binlerce Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, bu sıkıntıyı çekmeye devam ediyor. Burada sizin de sorumluluğunuz var.

RASİM ÇAKIR (Edirne) – Yasa dışı fabrika yapanların sorumluluğu yok mu? Kim yapmış?

FİKRİ IŞIK (Devamla) - Geçmiş iktidar dönemlerinin hepsinde buna göz yumulmuş.

Şimdi burada bir noktayı daha ifade etmek istiyorum: Şimdi, bizim organize sanayi bölgelerimizde, maalesef, bazı bölgelerde arsa spekülasyonları organize sanayi bölgelerinin fiyatlarını ciddi derecede yükseltti. Bu da sanayicinin organize sanayi bölgelerinde yatırım yapmasını gittikçe zorlaştırdı. Böyle bir tarım depolama ruhsatı, nasıl olsa böyle bir yol var deyince, herkes organize sanayi bölgelerinin dışına çıktı.

Değerli arkadaşlar, bugün için bu, Türkiye’nin bir sorunudur, sadece Cargill’in sorunu değildir, sadece Bursa’nın sorunu değildir. Bugün için bu, Türkiye’nin bir sorunudur.

RASİM ÇAKIR (Edirne) – Küresel ısınma da Türkiye’nin sorunu.

FİKRİ IŞIK (Devamla) -  Kanun teklifi, eğer sizlerin teveccühüyle yasalaşırsa ne getirecek? Bunlara ruhsat verin demiyor kanun; bir yıl içerisinde müracaat etsin, tarım topraklarının bütünlüğünü bozmayacak tarzda bütün kanuni müeyyideleri yerine getirmek kaydıyla ruhsatlandırılabilir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Işık, bir dakika ek süre veriyorum, lütfen bitirin.

RASİM ÇAKIR (Edirne) – Bütünlüğün ölçüsü ne? Bütünlüğü bozmamanın kıstası ne, ölçüsü ne? Kim bozdu, kim bozmadı bütünlüğü?

FİKRİ IŞIK (Devamla) – Bakın, kimin bozduğu, kimin bozmadığı konusunda…

RASİM ÇAKIR (Edirne) – Ölçüsü var mı onun? Bir ölçüsünü söyleyin. Neye göre?

FİKRİ IŞIK (Devamla) - …tarihte bütün belgeler de kimin bozduğunu çok iyi gösteriyor.

RASİM ÇAKIR (Edirne) – Ya ya ya!

FİKRİ IŞIK (Devamla) - Çok iyi gösteriyor. Bu da, o dönemde, 1980’lerden 2002’ye kadar iktidar olan bütün partilerin burada sorumluluğu var.

RASİM ÇAKIR (Edirne) – Ya, tabii!

FİKRİ IŞIK (Devamla) - Göz yummayacaklardı. Bugün yukarıya tükürseniz bıyık, aşağı tükürseniz sakal noktasında bir pozisyonla karşı karşıyayız.

RASİM ÇAKIR (Edirne) – Başbakanın yok muydu sorumluluğu gecekondulaşmada, gecekondulara af getirmede, İstanbul’u katletmede?

BAŞKAN – Arkadaşlar, laf atmayın.

FİKRİ IŞIK (Devamla) - Bu kanun Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesini de karşılayacak şekilde tekrar düzenleniyor. Ve istiyoruz ki, iki yıl içerisinde kendi müesseselerini hukuki noktada yasal noktaya getirebilen getirsin, getiremeyen de karşılığına katlansın diyorum.

Kanun teklifinin kabulünü bekliyor, bu vesileyle Meclise saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Madde üzerinde konuşmalar sona ermiştir.

Şimdi soru-cevap kısmına geçiyoruz. Beş dakika soru, beş dakika cevap. 5 arkadaşımızın soru sorabilmesini temin bakımından birer dakika süre verelim. O nedenle, hemen otomatik kesileceği için bir dakikaya soruların sığdırılmasını rica ediyorum arkadaşlardan.

Sayın Gök… Yok.

Sayın Genç, buyurun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Efendim, bu kanunun getirilmesinin amacı, tamamen Amerikan Cargill firmasını kurtarmaya yöneliktir. Zaten, bir defa bu kanunu devamlı takip eden Bursa Milletvekili Altan Karapaşaoğlu bu kanunun çıkması için gösterdiği gayreti Bursa’ya hizmet için gösterseydi Bursalılara daha iyi hizmet edeceğine inanıyorum.

RASİM ÇAKIR (Edirne) – Yoruldu artık, Genel Kurula bile gelmiyor!

KAMER GENÇ (Tunceli) - Efendim, bu konuda Danıştay iptal kararı vermiş, İdare Mahkemesi iptal kararı vermiş, Anayasa Mahkemesi yürütmeyi durdurmuş. Kanun bir defa Meclise geliyor bir firmayı korumak için. Bir defa Meclise geliyor, Cumhurbaşkanı tarafından veto ediliyor, geliyor Hükûmet tekrar virgülüne dokunmadan çıkarıyor. Arkasından 5578 sayılı Kanun’u çıkarıyor. Yani bu Parlamento bir yabancı firmanın itibarını kazanmak için, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına aykırı hareket etmesine meşruluk kazandırmak için, bu kadar, Türkiye makamları işgal…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Genç.

Sayın Tankut, buyurun.

YILMAZ TANKUT (Adana) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, bu kanun teklifinden yirmi iki bin civarında tesisin faydalanacağını ve toplam 45 milyon metrekare tarım arazisinin bu kapsama girdiğini ifade etmektesiniz ve zaten bunların da yeniden tarıma kazandırılmasının mümkün olmadığı, AKP Grubu adına konuşma yapan milletvekili arkadaşlarımız tarafından ifade edilmiştir.

Peki, şimdi sormak istiyorum: Haksız ve hukuksuz olarak, birinci sınıf tarım arazilerini işgal eden yerli ve yabancı firmaları, bu kanun teklifinizle, bu suçlarından dolayı mükâfatlandırmış olmuyor musunuz? Öbür yandan, bundan sonra bu tip işgalleri yapma niyetinde olan kişi ve kurumları da “nasıl olsa ileride yine bu ve benzeri yasa teklifleriyle affediliriz” düşüncesine sevk ederek, bundan sonra, haksız ve yasa dışı, birinci sınıf tarım arazilerini işgal etmeye teşvik etmiş olmuyor musunuz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tankut.

Sayın Öztürk, buyurun.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Aracılığınızla sormak istiyorum: Yüce Mecliste yapılan görüşmelerde, maalesef, bu yasanın bir şirket için özel olarak çıkarıldığı şeklinde ifadelerde bulunuldu. Bu yanlış izlenimi ortadan kaldırmak için, bu yasada geçen 11/10/2004 tarihini bir gün önceye çekme şansı var mıdır, yok mudur?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.

Sayın Birgün, buyurun.

RECAİ BİRGÜN (İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Teklifin görüşmeleri sırasında açıkça ortaya çıktığı gibi, sadece bir Amerikan firması Cargill için düzenlenen bu kanun teklifini savunan arkadaşlar, daha önceki hükûmetler dönemlerinde buna göz yumulduğu bahanesinin arkasına sığınarak hep bunu savundular; genelde iktidarın yaptığı da hep bu. Daha önce vardı diye bu yanlışı devam ettirmek doğru mudur? Bu yanlış mı doğru mu? Sadece bu konuda Sayın Bakana sormak istiyorum. Çünkü bu kanunun gündeme gelmesi, Bush’un Türkiye’ye gelmesinden sonra Tayyip Erdoğan’ın böyle bir talebi basına yansımıştı. Bu doğru mu değil mi? Bunu sormak istiyorum Sayın Bakana.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Doğru…

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Aracılığınızla Sayın Bakana sormak istiyorum: Genetiğine müdahale edilerek bozulan mısır gibi çeşitli ürünlerden elde edilen tatlandırıcılarla ilgili olarak son zamanlarda dünyanın çeşitli üniversite ve ARGE merkezlerinde araştırmalar yapılmaktadır. Bu ürünlerin kullanılmasının kanser, alerjik cilt hastalıkları gibi çeşitli hastalıkların tetikleyicisi ve uyarıcısı olduğuna dair iddialar ortaya konmaktadır. Bu hususta Bakanlığımızın tüketiciler için bir çalışması, araştırması var mıdır? Bu konuda bilgi almak istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Işık…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, kanun teklifinin gerekçesinde de yer aldığı gibi yaklaşık yirmi iki bin tesisten bahsediliyor. Bu yirmi iki bin tesis midir, yirmi iki bin işletme midir? Bunlardan en fazla alana sahip olan 50 tesis kimlere aittir? Bu tesisler içinde Cargill’den daha fazla alana sahip olan bir firma ya da firmalar var mıdır? Varsa bunlar hangileridir? Bu firmalardan kaç adedi yerli, kaç adedi de yabancı veya yabancı ortaklı firmadır? Söz konusu tarım arazilerinin ne kadarı birinci sınıf, ne kadarı diğer sınıflardadır? Bu alanlar çoğunlukla hangi illerimize aittir? Çünkü, bu sorularım bundan sonraki tartışmaları yönlendirecek sorulardır.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Bakan, buyurunuz.

Süreniz beş dakika.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evvela şunu açıklıkla ifade edeyim: Bu kanun sadece bir firma için çıkarılmıyor. Özellikle elinizde kayıtlar var; yaklaşık 45 bin dekar ve 20 ile 22 bin kişiyi veya şirketi, firmayı alakadar eden bir durum söz konusu. Cargill firması sadece bunlardan birisidir -onu özellikle belirteyim- ve bunun alanı da yaklaşık olarak 212 dekardır.

RASİM ÇAKIR (Edirne) – Sayın Bakanım, siz Çevre Bakanısınız ama!

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Dolayısıyla, 45 bin dekar yanında 212 dekardır.

Tabii, bununla ilgili de şunu açıklıkla ifade edeyim: Bunlar, geçmişte, yani 1997 yılında müracaat edilmiş, Yüksek Planlama Kurulu kararıyla da izin alınmış -o zamanki Sayın Başbakanın ve koalisyon ortağı 10 tane de bakanın imzası var- daha sonra 1/1000’lik mevzi imar planları hazırlanmış, bunlar onaylanmış ve 1998’de yapı ruhsatı alınmış, firma 1998 yılında inşaata başlamış. Yani, bunlar tamamen geçmişte yapılmış işler.

Tabii, bu kadar, 20 ila 22 bin kişiyi ilgilendiren bir konuda… Artık, bunlar tamamen tarım dışı, tarım sahası olarak kullanılması mümkün değil, yani elden çıkmış. Ancak, bunlar hiçbir şekilde ruhsat alamıyorlar, üretim ve ihracatın önünde engeller oluyor, yasal statüye kavuşmadıkları için birtakım engeller var. Dolayısıyla, fiilen tarım dışına çıkmış olan bu alanlarla ilgili, ihracat ve üretimin önündeki birtakım engellerin kaldırılmasına matuf bir işlem. Dolayısıyla, bu bizden önce yapılmış.

Bir de, bununla ilgili şunu ifade edeyim: Bazı arkadaşlar diyorlar ki, bu teşvik… Sayın Tankut’un, ifade ettiği gibi “Bunlar bazılarını yasa dışı yollara teşvik etmiyor mu?” şeklinde suali vardı. Bildiğiniz gibi, 11 Ekim 2004 tarihi esas alınmış, ondan önce yapılanlar için geçerli, ondan sonra yapılanlar için herhangi bir teşvik vesaire de yok diye düşünüyorum.

Sayın Öztürk’ün “Bir gün önceye alınamaz mı?” teklifi var. Bu konuda da, tabii ki, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu 12/10/2004 tarihinde yürürlüğe girmiştir; dolayısıyla, bu tarih dikkate alındığından 11/10/2004 tarihi esas alınmıştır, sebep budur diye düşünüyoruz.

Bunun dışında, Bush’un Türkiye’ye gelmesiyle bir alakası olmadığına inanıyorum.

Ayrıca, bir sayın milletvekilimiz, bu tür birtakım üretimlerin kanserojen olduğu şeklinde birtakım iddialar olduğunu söyledi. Bu konuda yazılı olarak  -tabii, Sağlık Bakanlığımızı alakadar ediyor- zatıalinize cevap verilecektir.

Ayrıca, Sayın Işık, özellikle “Bunlar kimdir? İlk beşe giren firmalar hangileridir?” diye sordu. Tabii, bunlar çok tafsilatlı olduğu için, müsaade ederseniz onlara da yazılı olarak Bakanlığımız sizlere cevap verecektir.

Hepinize saygılarımı sunuyorum efendim. Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Değerli arkadaşlarım, 2’nci madde üzerinde on bir adet önerge verilmiştir. İç Tüzük’ün 87’nci maddesi gereğince her madde için en fazla yedi önerge, bildiğiniz gibi, işleme alınabilmektedir. Her siyasi parti grubuna mensup milletvekilleri tarafından bir önerge verme hakkı, bildiğiniz gibi, saklıdır. O nedenle, CHP, MHP ve DTP gruplarına mensup milletvekilleri tarafından verilmiş önergeleri işleme alabilmek için, veriliş tarihine göre en son verilmiş üç önergeyi işlemden kaldırıyorum.

Şimdi, yedi önergeyi sırasıyla okutup işleme alacağım.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkanım, müsaade ederseniz, burada ben bir şey söyleyeyim. 87’nci maddede diyor ki: “Milletvekilleri yedi önerge verir. Ayrıca, her siyasi parti grubunun da önerge verme hakkı saklıdır.” Buna göre, şimdi burada eğer yedi tane siyasi parti olursa, o zaman sizin bu uygulamanızda hiçbir milletvekilinin önerge hakkı kalmaz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – İç Tüzük’te öyle yazıyor, ne yapalım!

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, müsaade ederseniz, zatıaliniz Meclisi yönetirken, bu şansı yakalamışken, bu uygulamayı değiştirin lütfen. Milletvekillerinin önerge verme… Verecekleri önerge yedi tane. Burada zaten ilk defa Anayasa Mahkemesine bu gittiği zaman milletvekillerinin önerge verme sayısı üçtü. Anayasa Mahkemesi bunu iptal etti. “Üç tane önerge az.” dedi. Şimdi dört tane grup var, yarına on tane grup var. Yani, böyle bir şey olur mu Sayın Başkanım? Şimdi, milletvekillerinin her halükârda yedi önergesini işleme koyun, gruplar da bir tane koysun. Sonra, gruplarımıza bu kadar imtiyaz verilemez ki, yani son anda geliyor, önergeyi veriyor, bizim önergelerimizi hükümsüz kılıyor.

BAŞKAN – Sayın Genç, bu uygulama, bildiğiniz gibi, müstakar hâl aldı, bu uygulamayı sürdüreceğiz.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama efendim, bu konudaki uygulama hatalı bir uygulama, yani siz bunu düzeltebilirsiniz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

111 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve ikinci maddesi ile 5403 sayılı kanuna eklenen geçici dördüncü maddenin ikinci fıkrasında geçen “2 yıl” ibaresinin madde metninden çıkarılarak “üç yıl” ibaresinin madde metnine eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                         Turan Kıratlı

                                                                                                            Kırıkkale

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

111 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve ikinci maddesi ile 5403 sayılı kanuna eklenen geçici dördüncü maddenin birinci fıkrasında geçen “bir yıl” ibaresinin madde metninden çıkarılarak “iki yıl” ibaresinin madde metnine eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                         Mustafa Ataş

                                                                                                             İstanbul

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

111 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve ikinci maddesi ile 5403 sayılı kanuna eklenen geçici dördüncü maddenin birinci fıkrasında geçen “beş Yeni Türk Lirası” ibaresinin madde metninden çıkarılarak “on Yeni Türk Lirası” ibaresinin madde metnine eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                       Ramazan Başak

                                                                                                            Şanlıurfa

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

111 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve ikinci maddesi ile 5403 sayılı kanuna eklenen geçici dördüncü maddenin birinci fıkrasında geçen “bulunan” ifadesinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                                     Mehmet Müezzinoğlu

                                                                                                                 İstanbul

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 111 sıra sayılı Yasa Teklifinin 2. Maddesinde yer alan “her metrekaresi için beş Yeni Türk Lirası” ifadesinin “her metrekaresi için yirmi beş Yeni Türk Lirası” olarak değiştirilmesini arz ederiz.

                Oktay Vural                         Alim Işık                            Hakan Coşkun

                     İzmir                               Kütahya                                Osmaniye

             Yılmaz Tankut                  Rıdvan Yalçın                         Recep Taner

                    Adana                                Ordu                                      Aydın

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ve Diğer Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 2. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

              Hasip Kaplan                            Ufuk Uras                            Akın Birdal

                    Şırnak                                   İstanbul                              Diyarbakır

                                   Ahmet Türk                              Sebahat Tuncel

                                       Mardin                                        İstanbul

Madde 2- 5403 sayılı Kanunun, 31/01/2007 tarihli ve 5578 sayılı Kanunla eklenen Geçici 3 üncü Maddesi yürürlükten kaldırılmış ve 5403 sayılı Kanuna aşağıdaki Geçici Madde eklenmiştir.

“Geçici Madde 4- ‘11/10/2004 tarihinden önce, gerekli izinler alınmadan tarım dışı amaçlı kullanıma açılmış bulunan arazilerin tarımsal bütünlüğü bozmuyor’ kelimesinden sonra ‘ve ilgili meslek odası ile İl Toprak Koruma Kurulu’nun olumlu görüşünün alınması kaydıyla,’ cümlesinin eklenmesini ‘istenilen amaçla kullanımı için, bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren bir yıl içerisinde Bakanlığa başvurulması, hazırlanacak toprak koruma projesine uyulması ve tarım dışı kullanılan tarım arazilerinin her metrekaresi için’den sonra beş bin Yeni Türk Lirası olarak ödenmesi şartıyla izin verilir.

‘Söz konusu arazi ve tesislerin istenilen amaçla kullanımı için çeşitli kurumlardan alınması gerekli ruhsat, izin gibi işlemler’den sonra ‘Bakanlığa başvuru tarihinde tamamlanmış olması şarttır.’ cümlesinin eklenmesini, bu süreler içerisinde gerekli izinleri alamayanların üretim faaliyetleri ilgili idarelerce durdurulur.

Tarım arazisi vasfından çıkarılan araziler, ilgili kuruluşlarca başvuru sahibinin isteğinden sonra ve İl Toprak Koruma Kurulu kararı doğrultusunda vasfını değiştirir.”

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 111 sıra sayılı Yasa Teklifinin 2. maddesinin Teklif metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

                Atilla Kart                         F.Murat Sönmez                Osman Kaptan

                   Konya                                  Eskişehir                            Antalya

              Yaşar Tüzün                           Rasim Çakır                Mehmet Ali Susam

                   Bilecik                                    Edirne                                 İzmir

                                 Ergün Aydoğan                      Ali İhsan Köktürk

                                       Balıkesir                                  Zonguldak

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 111 sıra sayılı Yasa Teklifinin 2. maddesinin Teklif metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                Atilla Kart (Konya) ve arkadaşları

BAŞKAN –  Komisyon önergeye katılıyor mu?

TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇEVRE VE ORMAN  BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

ATİLLA KART (Konya) – Söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Kart, buyurunuz efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakikadır.

ATİLLA KART (Konya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu  saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, 22’nci Yasama Döneminde Bursa Milletvekili Sayın Ertuğrul Yalçınbayır’ın 16 Kasım 2006 tarihinde yaptığı konuşmayı aynen bilgilerinize aktarmak, sizlerle değerlendirmek ve sizlerin sorgulamasına sunmak istiyorum. Aynen okuyorum:

“Değerli milletvekilleri, bunu Cargill’e indirmek haksızlık olur, ama Cargill bu işin içinde vardır. 21'inci Dönemde, Tekstil Komisyonu olarak -ki, o Komisyonun Başkanıydım- Türkiye'nin çeşitli yerlerini gezdik. Birinci sınıf tarım alanları üzerinde kurulan tesisleri gördük. O tesislerin sayısı gerçekten 20 bine yaklaşıyor. O tesisleri yıkmak, o tarım alanlarını kazanmak mümkün olmayabilirdi, fakat onların çevreyle uyumunu gözetmek suretiyle ıslahını sağlamak mümkündü ve Komisyon Raporu olarak biz bu hususu Komisyon Raporu'na da dercettik. Ama, öyle sanayi tesisleri var ki -örneğin, boya fabrikaları- bunların atıkları arazilere giriyor. Örneğin, Cargill aynı şekilde. Bunların korunması mümkün değildir. Bunları yasayla koruyabilmek de mümkün değildir. Anayasa'ya aykırılık iddiam var. O hususta bunları ayrıca arz edeceğim.

Konu gündeme geldiğinde, o dönemde Bursa Milletvekili olan çeşitli partilere mensup tüm milletvekilleri hazırladığımız metni imzaladılar ve Başbakana, başbakan yardımcılarına, Çevre Bakanına, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanına, Tarım ve Köyişleri Bakanına, Bayındırlık Bakanına bir yazı takdim ettiler ve orada yapılacak yatırımın yerine itiraz ettiler, gerekçelerini sıraladılar. Eğer 29 Nisan 1998 günlü bu talebimiz dikkate alınıp Yüksek Planlama Kurulu kararıyla Cargill’e ait arazilerin tarımsal amaçlı bir araziye kullanılmasına izin verilmeseydi bunlar hiç başımıza gelmeyecekti.

Bu hususu Meclis kürsüsünden defalarca ifade ettik, bu dönemde de geçen dönemde de 20'nci Dönemde de. Aynı hususları tekrarlamaktan insan zaman zaman bıkıyor, ama hatalardaki ısrar, insanın azmini, insanın gücünü daha da artırıyor. Geçen dönem, buna sebebiyet veren Başbakan ve yetkililer, devletin uğraması muhtemel olan, Cargill’in maliyet gideri olan 90 milyon dolar artı muhtemel kâr kayıpları da dikkate alınarak 200 milyon dolar Türkiye ödemek durumunda kalırsa bunları kendi ceplerinden ödemelidir, dedik. Bu konudaki sözümüzü, kim olursa olsun, hangi zamanda olursa olsun, hiç esirgemedik.”

Devam ediyor Sayın Ertuğrul Yalçınbayır: “Bu kararı değiştirdiler, Yüksek Planlama Kurulu kararına imarı uygun hâle getirdiler. Ondan bir sene önce, on altı firma başvurmuştu, hepsi hukuka uygun bir şekilde reddedilmişti, ama zorladılar. Fakat, şüphesiz ki, yürütmenin gücü var, ‘zorladılar’ mazeret değil. Biz, bu nedenle size zarar verdiysek bu zararı tazmin etmek borcu altındayız.” diyor.

Hemen şunu ifade edeyim: Burada Sayın Ertuğrul Yalçınbayır’ı, Bursa Barosunu ve Bursa’daki meslek odalarını huzurunuzda saygıyla bir kez daha anmak ihtiyacını duyuyorum, anmak gereğini duyuyorum, hakşinaslık adına, milletvekilliği sorumluluğu adına buna ihtiyaç duyuyorum.

Bakın, değerli arkadaşlarım, çok açık bir şekilde Anayasa’nın 137’nci maddesinin ihlali var, Anayasa’nın 138’inci maddesinin ihlali var, İç Tüzük’ün 38’inci maddesinin ihlali var. Peki, bütün bunlara rağmen, bunlar ortada iken -bunları, inanıyorum ki, en az bizim kadar sizler de biliyorsunuz.- neden ısrar ediyorsunuz?

Sayın Faruk Çelik’in ifadesiyle, Bursa Milletvekilinin ifadesiyle, bunları temin eden unsur nedir? Bunları temin eden unsur nedir, biliyor musunuz? Üzülerek ifade ediyorum, biraz evvel iktidar sözcüleri konuştular “Peki, çözüm nedir?” dediler. Çözüm, bakın, Sayın Ertuğrul Yalçınbayır’ın anlattığı şu metnin içinde var. Yeter ki çözüm iradesi içinde olun, yeter ki çözüm amacı içinde olun. Ama bu amacın içinde olamazsınız. Niye? Başbakandan başlayarak, Maliye Bakanından başlayarak, çıkar ilişkileri söz konusu.

VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Çok ayıp!

ATİLLA KART (Devamla) – Çıkar ilişkileri söz konusu. Bunları 4’üncü maddedeki konuşmamda, yine belgeleriyle ifade edeceğim, yine anlatacağım. Bütün mesele bu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kart, ek bir dakika…

ATİLLA KART (Devamla) – Bağlıyorum Sayın Başkanım.

Bakın, burada, çok açık olarak ifade ediyorum: 55’inci Hükûmetten başlayarak, Üçüncü Yılmaz Hükûmetinden başlayarak, 55, 56, 57’nci Hükûmetlerin hizmet kusuruna dayalı sorumluluğu var. Ama 58, 59, 60’ıncı Hükûmetlerin ise çıkar ilişkileri söz konusu.

VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – İspat etmeyen müfteri olur.

ATİLLA KART (Devamla) – Bunu görmeniz gerekiyor. Utanç verici ilişkiler söz konusu. Bunu, biraz sonra 4’üncü maddede daha ayrıntılı olarak ifade edeceğiz. Onun için diyoruz ki -bir kez daha sizleri uyarıyoruz- bu çıkar ilişkilerine, devlet yönetimi adına utanç verici nitelik gösteren bu ilişkilere alet olmayın; milletvekili sorumluluğunun gereğini yapın, sağduyulu bir şekilde, sorumluluk duygusu içinde değerlendirmenizi yapın ve kararınızı verin, diyoruz değerli arkadaşlarım.

Bu değerlendirmelerle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Önergenin oylamasında karar yeter sayısı istiyorum.

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

Hükûmetin ve Komisyonun katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.54

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 18.01

BAŞKAN: Köksal TOPTAN

KÂTİP ÜYELER: Fatoş GÜRKAN (Adana), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 80’inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

111 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerlerinde.

Teklifin 2’nci maddesi üzerinde Konya Milletvekili Sayın Atilla Kart ve arkadaşları tarafından verilen önergenin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Önergeyi kabul edenler…

TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Yine yok Sayın Başkan.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Asıl şimdi yok karar yeter sayısı.

BAŞKAN – Etmeyenler…

MUHARREM İNCE (Yalova) – Elini vicdanına koy Sayın Başkan.

K.KEMAL ANADOL (İzmir) – Yok… 139 oy yok.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Bekleyelim, gelsinler!

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, karar yeter sayısı hakkında tereddüde düşülmüştür; o nedenle, beş dakika daha ikinci bir ara vereceğim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Elektronik oylama yapın Sayın Başkan.

BAŞKAN – Karar yeter sayısı yok gibi gözüküyor, o nedenle beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 18.03

 

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 18.09

BAŞKAN: Köksal TOPTAN

KÂTİP ÜYELER: Fatoş GÜRKAN (Adana), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)

 

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 80’inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

111 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Teklifin 2’nci maddesi üzerinde Konya Milletvekili Atilla Kart ve arkadaşları tarafından verilen önergenin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

K.KEMAL ANADOL (İzmir) – Yoklama istiyoruz efendim.

BAŞKAN – Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım, ancak önergenin oylamasından önce bir yoklama talebi var. Şimdi bu talebi yerine getireceğim, ancak yoklama talebini işleme koyabilmem için ayakta olup yoklama talep eden milletvekilleri sayısının 20 olup olmadığını tespit edeceğim.

İsimler tutanağa geçeceğinden, ayaktaki arkadaşlarımızın sırasıyla isimlerini söylemelerini rica ediyorum.

Sayın Anadol, Sayın Özyürek, Sayın Tamaylıgil, Sayın Korkmaz, Sayın Öztürk, Sayın Özer, Sayın Bingöl, Sayın Aslanoğlu, Sayın Ateş, Sayın Baytok, Sayın Aydoğan, Sayın Serter, Sayın Güner, Sayın Dibek, Sayın Köktürk, Sayın İnce, Sayın Susam, Sayın Özkan, Sayın Çakır, Sayın Arifağaoğlu.

Evet, yoklama için 3 dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, toplantı yeter sayısı vardır.

VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu ve 3 milletvekilinin; Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ve Diğer Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Çevre ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonları Raporları (2/146) (S. Sayısı: 111) (Devam)

BAŞKAN – Şimdi, önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım:

Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır; önerge kabul edilmemiştir.

İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ve Diğer Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 2. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                        Hasip Kaplan (Şırnak) ve Arkadaşları

Madde 2 – 5403 sayılı Kanunun, 31/01/2007 tarihli ve 5578 sayılı Kanunla eklenen Geçici 3 üncü Maddesi yürürlükten kaldırılmış ve 5403 sayılı Kanuna aşağıdaki Geçici Madde eklenmiştir.

“Geçici Madde 4 – ‘11/10/2004 tarihinden önce, gerekli izinler alınmadan tarım dışı amaçlı kullanıma açılmış bulanan arazilerin tarımsal bütünlüğü bozmuyor’ kelimesinden sonra ‘ve ilgili meslek odası ile İl Toprak Koruma Kurulu’nun olumlu görüşünün alınması kaydıyla,’ cümlesinin eklenmesini istenilen amaçla kullanımı için, bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren bir yıl içerisinde Bakanlığa başvurulması, hazırlanacak toprak koruma projesine uyulması ve tarım dışı kullanılan tarım arazilerinin her metre karesi için –den sonra beşbin Yeni Türk lirası olarak ödenmesi şartıyla izin verilir.

‘Söz konusu arazi ve tesislerin istenilen amaçla kullanımı için çeşitli kurumlardan alınması gerekli ruhsat, izin gibi işlemler’ den sonra ‘Bakanlığa başvuru tarihinde tamamlanmış olması şarttır.’ cümlesinin eklenmesini, bu süreler içerisinde gerekli izinleri alamayanların üretim faaliyetleri ilgili idarelerce durdurulur.

Tarım arazisi vasfından çıkarılan araziler, ilgili kuruluşlarca başvuru sahibinin isteğinden sonra ve İl Toprak Koruma Kurulu kararı doğrultusunda vasfını değiştirir.”

BAŞKAN – Komisyon?

TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Uras, buyurunuz.

Sayın Uras, süreniz beş dakikadır.

MEHMET UFUK URAS (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli vekiller; bu konuda olduğu gibi her konuda söylediğimizle yaptığımızın tutarlı olmasında fayda var. Değişik konular tartışıyoruz. Mesela uzun bir süre Türk dilinin yozlaşması burada tartışıldı. Parlamenterlerin kaldığı Parlamenter Konukevi’ne gidiniz, girişinde “Parlament Business Hotel” yazılı. Bazen mum dibine ışık vermiyor.

Burada uzun süre nükleer santraller tartışıldı. Dedik ki: Pahalıdır. Dedik ki: Risklidir. Dedik ki: Atık sorunu vardır. Hadi, anlayasınız diye, dedik ki: Yahu, Tanrı’nın yarattığı maddenin atomunu parçalamaktan daha şeytani ne olabilir? Yine de kabul ettiremedik.

Şimdi burada yenilenebilir enerjinin ne kadar önemli olduğunun altı çiziliyor. Şimdi doğrusu reddeden heyete bakıyorum, şimdi, tarımsal bütünlüğün bozulup bozulmadığını kim belirleyecek? Takdir kimin olacak? birilerinin lütfu mu olacak bu iş? Bir öneri getiriyoruz, heyet reddediyor. Tersten okursanız “Bu işler keyfî olsun.” demektir. Yasa delinmesin, takiye yapılmasın diye önerilerde bulunuyoruz. “Meslek örgütlerinin, Toprak Koruma Kurulunun görüşü alınsın.” diyoruz, heyet kabul etmiyor. Tersi ne demek? “Kimsenin görüşü alınmasın.” Meslek örgütlerinin, bölge halkının görüşünü baypas etmek zaten ortada bir problem olduğunu göstermiyor mu? Bir filtre koymak istiyoruz taslağa ki suistimaller kapansın ve burada daha derli toplu bir yasa çıksın.

Değişik vekil arkadaşlarımız bu konuda izlenen zikzaklardan bahsetti, hani “Bir zaman şöyle denmiş, bugün böyle denmiş.” diye. Araya menfaat girince zikzak olması doğal, o yüzden dünyanın bütün dillerinde, İngilizcede, Fransızcada, İtalyancada, Türkçede zikzağa “zikzak” derler. Şimdi, bu zikzağın yasalarda karşılığının olmaması gerek. Arkadaşımız soruyor: Ruhsatı yok, üretim yapmayacak mı? Peki, niye ruhsatı olamıyor? Ruhsat şartı olmadan nasıl bu iş oluyor sorusunu kendimize sormuyoruz. Biz ruhsat almadan buraya geliyor muyuz? Biz, mazbatayı sonra alalım gelelim, mazbata arkadan gelsin diyor muyuz?

Meclisin bir tek pusulası vardır: Kamusal çıkar, kamusal faaliyet. Dolayısıyla, yasal noktaya gelmeden, yasa dışı bir iş, olmazın tertibini alıyoruz. Sayın heyet buna da “olmaz” diyor. Bir de yani, yanlış misal misal olmaz ki. Komşunuz çocuğunu dövüyorsa ben de mi döverim diyeceksin? Komşum da dövmesin ben de dövmeyeyim diyeceksin. Yani işin pusulası karışınca, mantık hatalarını da giderek çok daha fazla yapmaya başlıyoruz.

Bir firma için yasa çıkmaz tabii ki, ama, o firmayı içerir. Üstelik o firma eğer hukuk dışı işler yapıyorsa, yasayı çıkardığınızda, örneğin Cargill’in bölgeye verdiği zararı önleyeceğinizi mi zannediyorsunuz? Yoksa, isterseniz depreme karşı da yasa çıkarırsınız, “İkinci bir emre kadar deprem yasaktır.” dersiniz. Ama çıkardığınız yasa Cargill’in bölgedeki zararını ortadan kaldırıyor değil ki. O yüzden, bu Amerikan şirketi için ya özel imar planı yapılıyor ya Bakanlar Kurulu kararı çıkarılıyor ya endüstri bölgesi ilan ediliyor ya da özel yasalar hazırlanıyor, ama Cargill’i bölgede yasalaştırmaya yönelik bütün çabalar, ya Danıştay tarafından ya idare mahkemesi tarafından, hukuki bulunmayarak reddediliyor. Bakın, on yılda, toplam 8 iptal davası açılmış, 4’ü iptal olmuş, 7’sinde yürütmeyi durdurma kararı alınmış. Bir özel yasa hazırlanmış, yasa Cumhurbaşkanınca veto edilmiş yedi kelimelik bir şey koyuyorsunuz “tarımsal bütünlük” diye. Demin dediğim gibi kim karar verecek belli değil. Hem Anayasa Mahkemesine taşınıyor, Anayasa Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı alıyor, bu telaşı, bu enerjiyi takdir etmemek mümkün değil. Devlet merkezli siyaset vardır, din merkezli siyaset vardır, emek merkezli siyaset vardır. Ama firma merkezli siyaset söz konusu olmamalıdır. Yine en son Cargill’e tarım il müdürlüğü tarafından verilen işletme izni… Yürütmeyi durdurma kararı veriliyor ve Cargill, Cargill diyoruz… Arkadaşlar vurguladılar, genetiği değiştirilmiş mısırdan nişasta bazlı şeker üreten ve Avrupa Birliğinde yüzde 2 olan nişasta bazlı şekerin bizim ülkemizde neden yüzde 10 olduğu ve her yıl Bakanlar Kurulunun kararı ile yüzde 50 neden artırıldığını birisi çıkıp halka açıklamıyor. Cargill gibi bir tesise, imar planlarına, hukuka aykırı olarak birinci derecede tarım arazisi olan, “kara elmas” denilen zeytinliklerimiz içinde, genetiği değiştirilmeye uğramış mısırdan şeker üretimini rahat rahat yaptıran güç nedir? Bunun açığa çıkarılması gerekiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Uras, bir dakika ek süre veriyorum.

MEHMET UFUK URAS (Devamla) – Toparlıyorum.

Neden Cargill’in işgal ettiği alana yeniden tarım vasfı kazandıracak girişimlerde bulunmuyor? Şirketin verdiği zararlar, tükettiği sular, kirlettiği toprakların bedeli neden ödettirilmiyor? Bunun da dünyada benzer bir örneği yok. Dolayısıyla bizim yapmamız gereken, zararın neresinden dönersek o kadar Bursa halkınadır, toplum yararınadır deyip, toplumsal çıkarı esas almaktır. Ben, Meclisin manevi şahsiyetinin ancak böyle ayakta tutulacağına inanıyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Uras.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 111 sıra sayılı Yasa Teklifinin 2. Maddesinde yer alan “her metrekaresi için beş Yeni Türk Lirası” ifadesinin “her metrekaresi için yirmi beş Yeni Türk Lirası” olarak değiştirilmesini arz ederiz.

                                                                                                Oktay Vural (İzmir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeyi katılıyor mu?

TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Işık, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakikadır Sayın Işık.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygılarımla selamlıyorum. Görüşülmekte olan 111 sıra sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile Mera Kanunu’nda değişiklik yapılması hakkında kanun teklifinin 2’nci maddesinde yer alan ve 11/10/2004 tarihinden önce gerekli izinler alınmadan tarım dışı kullanıma açılmış tarım arazilerinin her metrekaresi için 5 YTL ödenmesi şartıyla izin verilmesini öngören ifadenin değiştirilmesine yönelik bir değişiklik önergesi üzerine söz almış bulunmaktayım.

Önergemiz kısaca, metrekare başına 5 yeni Türk lirası yerine, 25 yeni Türk lirasının ceza olarak ödenmesini öngörmektedir. Çünkü, 2005 yılı değerlerine göre hangi bilimsel kriterlerin kullanılarak belirlendiği bilinmeyen bu 5 YTL/metrekare değerinin aradan geçen üç yıl sonunda aynı kalmasının anlaşılır bir yanı olmadığı gibi, teklifin, birilerinin düşük bir ceza ödemesiyle alelacele kurtarılma girişiminin bariz bir göstergesi olduğu kaçınılmazdır.

Aradan geçen üç yıllık TÜFE değerleri dikkate alındığında bile değerin hiç olmazsa en azından yüzde 25 oranında artırılması beklenirdi. Bu değerlendirme eksikliği dahi, teklifin amaçlı bir teklif olduğunun kesin delilidir.

Diğer yandan, çok büyük bir bölümünün Bursa, Kocaeli, Sakarya ve benzeri gibi büyük ve sanayi şehirlerimizde olduğu tahmin edilen bu tarım arazileri, bu yasa teklifiyle, âdeta sanayi arazisi konumuna dönüştürülmektedir. Bu illerimizin değerli milletvekillerine açık yüreklilikle soruyorum: İlinizin en kırsal alandaki sanayi bölgesinde arsanın metrekaresi kaç paradır acaba? Bu illerde metrekaresi 150-200 YTL’den daha düşük olan bir sanayi arsasını gösterebilir misiniz?

ALİ KOYUNCU (Bursa) – Var.

ALİM IŞIK (Devamla) – Nerede var?

ALİ KOYUNCU (Bursa) – Mustafakemalpaşa Organize Sanayi Bölgesinde…

BAŞKAN – Karşılıklı konuşmayalım arkadaşlar.

ALİM IŞIK (Devamla) – Ayrıca, tarla iken sanayi arsası olan yerlerde en az 10 kat bedel artışının olduğu da bir gerçektir. Ülke gerçekleri göz önünde dururken 5 YTL/metrekare ceza ile bu birinci sınıf tarım alanlarının tarım dışı kullanımının yasallaştırılması mümkün müdür?

Diğer yandan, Anadolu’nun herhangi küçük bir ilinde veya ilçesinde ya da beldesinde başını sokacak bir gecekondu yapan garip gurebanın evini bir gecede başına yıkmaktan çekinmeyen anlayış, nasıl olur da böyle bir uygulamayı kabul etmektedir? Bu bir çelişki değil midir değerli milletvekilleri? Suç, fakir olmakta mıdır yoksa zengin olup da yasa dışı yaşamakta mıdır? Bunu sizlerin vicdanına bırakıyorum.

Değerli milletvekilleri, tarım arazilerinin 1 metrekaresinin bile tarım dışı amaçlarla kullanılmasına hiçbir aklıselim vatandaşımızın razı olması mümkün değildir. Anlaşılan odur ki bu teklif, değerli AKP milletvekillerinin kalkacak parmaklarıyla kabul edileceğe benziyor. Hiç olmazsa milyonlarca tarım camiasının vicdanına biraz olsun su serpmek için 5 YTL/metrekare ceza yerine bu tesislerin bulunduğu yörelerde belirlenen resmî emlak değerleri üzerinden bir ceza verilmesi daha doğru olacaktır. Ülkemiz şartlarında ortalama 25 yeni Türk liralık bir ceza değeri günümüz koşullarına biraz daha uygun bir değerdir.

Bu nedenle, önergemizin siz değerli milletvekilleri tarafından kabul edilmesini arz ediyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Işık.

Komisyonun ve Hükûmetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

111 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve ikinci maddesi ile 5403 sayılı kanuna eklenen geçici dördüncü maddenin birinci fıkrasında geçen “bulunan” ifadesinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                               Mehmet Müezzinoğlu

                                                                                                          İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Gerekçeyi…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum.

Gerekçe:

Kanunun tekniğine uygun olacağı düşüncesiyle mütalaa olunur.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

111 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve ikinci maddesi ile 5403 sayılı kanuna eklenen geçici dördüncü maddenin birinci fıkrasında geçen “beş Yeni Türk Lirası” ibaresinin madde metninden çıkarılarak “on Yeni Türk Lirası” ibaresinin madde metnine eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                      Ramazan Başak

                                                                                                           Şanlıurfa

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

TARIM ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

111 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve ikinci maddesi ile 5403 sayılı kanuna eklenen geçici dördüncü maddenin birinci fıkrasında geçen “bir yıl” ibaresinin madde metninden çıkarılarak “iki yıl” ibaresinin madde metnine eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                        Mustafa Ataş

                                                                                                            İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

TARIM ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Elitaş…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Kanun metninde geçen bir yıllık sürenin kısa olacağı düşüncesiyle mütalaa olunur.

BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

111 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve ikinci maddesi ile 5403 sayılı kanuna eklenen geçici dördüncü maddenin ikinci fıkrasında geçen “2 yıl” ibaresinin madde metninden çıkarılarak “üç yıl” ibaresinin madde metnine eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                         Turan Kıratlı

                                                                                                             Kırıkkale

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

TARIM ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Kanunun amacına uygun olacağı düşüncesiyle mütalaa olunur.

BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Madde üzerindeki müzakereler bitmiştir.

2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… 2’nci madde kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- 25/02/1998 tarihli ve 4342 sayılı Mera Kanununun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinden sonra gelmek üzere (ğ) ve (h) bentleri eklenmiş olup, beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“ğ) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun talebi üzerine 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu hükümlerine göre elektrik faaliyetleri için ihtiyaç duyulan,

h) Jeotermal kaynaklı teknolojik seralar için ihtiyaç duyulan”

“Durumu ve sınıfı çok iyi veya iyi olan mera, yaylak ve kışlaklarda birinci fıkranın (a), (f), (g), (ğ) ve (h) bentleri hariç, tahsis amacı değişikliği yapılamaz.”

BAŞKAN – Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Nesrin Baytok.

Sayın Baytok, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakikadır Sayın Baytok.

CHP GRUBU ADINA NESRİN BAYTOK (Ankara) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 2008 yılı Cargill yasası üzerinde Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini ifade etmek üzere yüce Meclisimizin kürsüsündeyim.

Söze “Cargill yasası” diye girdim çünkü bu görüştüğümüz yasa “Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu ve 3 Milletvekilinin; Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile Mera Kanununda  Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi” diye takdim edilmiş olsa da, hepimiz biliyoruz ki, aslında Cargill yasası. Belki de Başkan Bush yasası diyebiliriz.

Yine söze girerken “2008 yılı” diye girdim. Çünkü her yıl Meclisimiz bir kez Cargill yasası çıkarıyor. Bu şimdiki yasa 2008 yasası.

Sayın milletvekilleri, şu anda bu yüce kürsüde 70 milyon vatandaşımız adına bir konuşma yaparken, içinde bulunduğum sıkıntıyı, boğulma duygusunu anlatmam mümkün değil. Öyle bir yasayı görüşüyoruz ki aslına bakarsanız bu bir utanç verici yasa. Vicdanı olan hiç kimse, on yıllık bu serüvene bugün gelinen noktada böyle bir onayı veremez, hele böyle bir kanun teklifiyle şu yüce Meclisin önüne hiç gelemez.

Sayın milletvekilleri, ancak olmaması gereken oldu ve Cargill yasası yüce Meclisimizin bir kez daha huzurunda. Türkiye’de zaten geleceği tahmin edebilmek için falcı olmaya hiç gerek yok. Sadece yapılmaması gereken, olmaması gereken işleri alt alta yazıp tam tersine de olacaklar diye yazıp liste yaparsanız geleceği bilebilirsiniz. Bu da öyle bir konu işte. Yapılmaya çalışılan iş, yasaları nasıl olur da atlatabiliriz işi; nasıl olur da Ziraat Mühendisleri Odası başta olmak üzere, Bursa Barosu avukatlarını, TEMA Vakfını, Türkiye Toprak Bilimi Derneğini, KESK’i yani Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonunu, Tekgıda-İş Sendikasını, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğini, Tarım Ekonomisi Derneğini, Türk Tabipler Birliğini, Veteriner Hekimler Derneğini, Köy-Koop Merkez Birliğini, Türkiye Tarımcılar Vakfını, Çiftçi Sendikaları Girişim Komitesini ve Tüketici Hakları Derneğini atlatabiliriz işidir; olmaması gereken bir iştir. Daha önce defalarca denenmiş, her seferinde yargıya takılmış bir girişimden bahsediyoruz. Uğrunda Anayasa’ya aykırı yasalar çıkarılmış olan, Bakanlar Kurulu kararıyla çeşitli ayrıcalıklar getirilmiş bulunan, her aşamada yargının iptal ettiği, bir önceki Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer tarafından veto edilmiş bulunan bir girişimden bahsediyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisinin ortalama yılda bir kez Cargill için toplanıp yasa çıkarmasından bahsediyoruz.

On yıllık bir hikâye bu. Biz şimdi on yıl önceki dönemden başlayan yanlışlıkların on yıl boyunca nasıl devam edebildiğinin, nasıl bir tutarlılıkla sürdürüldüğünün filmini izliyor gibiyiz. Önceki hükûmetlerin yanlışlarını bu Hükûmetin de nasıl tutarlılıkla sahiplendiğini ibretle görüyoruz. Elbette şaşırmadan izliyoruz.

Her konuşmada, Sayın Başbakan başta olmak üzere, iktidar partisinin hemen hemen bütün mensupları Kasım 2002 yılını milat alarak konuşurlar. Geçmişi reddeden, o dönemleri eleştiren, beğenmeyen bir tutum izlerler. Ancak Cargill örneği gibi durumlarda bir bakıyoruz ki aslında hiç de birbirinden farkı olmayan uygulamalarla karşı karşıyayız. Halkımız bu şekilde uyutuluyor, gerçek halka başka sunuluyor. Yani yok aslında geçmiş hükûmetlerden bir farkı.

AKP’nin, geçmişteki yanlışları ısrarla nasıl takip edip sonuçlandırmak istediğine tanıklık ede ede geliyoruz. Her seferinde, halkımızın gece uyurken Meclisin sabahlara kadar çalıştırılarak nasıl da gece yarısı yasaları geçirildiğini sıkıntılar içinde yaşıyor, görüyoruz.

Sayın milletvekilleri, bu yüce Meclisten 22 Haziran 2004 yılında birinci Cargill affı çıktı. İkinci Cargill affı 3 Temmuz 2005 tarihinde çıktı. Üçüncü Cargill affı 23 Kasım 2006 tarihinde çıktı. Dördüncü Cargill affı 31 Ocak 2007’de çıktı. Şimdi beşincisini görüşüyoruz.

1998 yılında yapımı için ruhsat verilmiş bir tarımsal sanayi kuruluşu olan Cargill birinci sınıf tarım arazisi üzerinde kurulunca yasal sorunlar da başladı. Cargill, iki yönlü bir sorun kaynağı olarak ortaya çıktı. Birincisi: Fabrikanın yasalara aykırı biçimde tarım arazisinde kurulmuş olması. 195 bin metrekarelik birinci sınıf tarım arazisinden bahsediyoruz. Ayrıca, bir de fabrikanın İznik Gölü üzerinde kirletici etkisinden bahsediyoruz.

Daha şirket Bursa’da faaliyetine başlamadan önce, 1997’nin Haziranında Çevre Bakanlığının tarımsal sanayi kuruluşları için ÇED raporu diye bilinen Çevresel Etki Değerlendirme raporu zorunluluğu kaldırılmıştır, yani çevre duyarlılığı bir yana bırakılmış bir projedir. Arkasından, sürekli olarak yasalara aykırılığı her düzeyde mahkemelerde karara bağlanmış bir konudur. Her seferinde Meclisten yasalar çıkarılmış, hep iptal olmuş, bugüne gelinmiştir ve şimdi 2008 yılı Cargill yasasını görüşüyoruz.

Cargill’in yarattığı ikinci sorun ise nişasta bazlı şeker üretimi ile piyasadaki şeker üretimine dönük yaratılan sorunlardır.

Sayın milletvekilleri, şeker sektörü Türkiye’de tarıma dayalı sanayinin en önemli ve başarılı örneğidir. Türkiye dünyanın önemli şeker üreticileri arasında gelmektedir. Pancar tarımı Türkiye’nin en önemli tarım konularındandır. 2003 yılında, yani AKP İktidarının başlangıcında pancar tarımıyla geçimini sağlayan 500 bin aile vardı. Bilin bakalım şimdi bu sayı kaç? 300 bin. 2002 yılında 16,5 milyon ton olan şeker üretimi bugün 12,8 milyon tona inmiştir. Nişasta bazlı şeker üretiminde kullanılan mısırda ise Türkiye dışarıya bağımlıdır. Yani bu yıl için 600-700 ton civarında ithalat yapılması gereği vardır.

Bakınız, “endüstri üretimi” denilen mısır, tütün, ayçiçeği gibi ürünler için bizi bekleyen bir tehlike daha var: Devlet Su İşleri bu yıl tarım alanlarına su bile veremeyecek durumda. Geçen yıl da ikinci ürüne verememişti.

Şimdi, bir yandan kendi üretimimiz olan pancara kotalar getireceğiz, öte yandan mısır ithal ederek cari açığımızı, dış ticaret açığımızı artıracağız, beri yandan da Cargill’in yasalara aykırı biçimde çalışmasını sağlayacak girişimleri burada gerçekleştireceğiz.

Sayın milletvekilleri, bu açıklaması güç konunun çeşitli boyutları var. İnsan mısır konuşurken Bakan mahdumlarını hatırlamadan geçemiyor. Hani, şu hasat döneminde mısırdaki gümrük vergisi oranını 2003 Nisanında yüzde 20’ye indiriveren Maliye Bakanlığı kararı vardı ya, hani aynı Bakanın oğlu o dönemde 4 bin tonluk dış alım gerçekleştirmişti ya!

Sayın milletvekilleri, hatırlamaya başlayınca, insan, duymak, görmek istemediği konuları bir bir önünde buluyor.

Bakınız, bugün bu yasa teklifiyle karşımızda bulunan Sayın Karapaşaoğlu, 1999 yılı Şubat ayındaki Türkiye Büyük Millet Meclisinin 51’inci Birleşiminde ne demiş: “Sanki hukuki mercilerden bu firmaya ‘siz merak etmeyin, siz yatırımınızı yapın, biz bu işleri düzeltiriz’ dercesine büyük bir cesaretle yatırımlar yapılmaya devam edilmektedir.” Yine Sayın Karapaşaoğlu şöyle devam ediyor: “Bakınız, ülkemizde bazı değerler artık yozlaşmaya başlamıştır, hukuka saygı kalmamıştır. Evet, ülkemizin yatırıma ihtiyacı vardır, yatırımlar yapılmalıdır ama çevre tahrip edilmeden, insanların özgürlüklerine set vurulmadan bu yatırımlar yapılmalıdır.”

Biz, sizin hangi zamanda söylediklerinizi doğru kabul etmeliyiz acaba? Sayın Başbakan’ın gömleğini çıkardığını söylediği birinci iktidar döneminizle, “Aslında değişmedim.” dediği ikinci iktidar döneminizden hangisini dikkate almalıyız?

Sayın milletvekilleri, hiçbir açıdan savunulamaz bir yasayı görüşüyoruz. Bu düzenleme açıkça hukuka aykırı olduğu gibi ülke yararlarına da aykırıdır. Bu 2008 yılı Cargill yasası, Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve idare mahkemelerince verilmiş olan yargı kararlarına uymayan, onları geçersiz kılan bir niteliğe sahiptir. Bu yönüyle, Anayasa’nın 138’inci maddesine aykırıdır. Maddeye göre, yasama ve yürütme mahkeme kararlarına uymak zorundadır.

İkincisi: Teklif, bir tüzel kişiye özel ayrıcalık tanıma niteliğinden dolayı Anayasa’nın 10’uncu maddesine aykırıdır. Yani hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.

 (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Baytok, bir dakika ek süre veriyorum.

NESRİN BAYTOK (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Üçüncüsü: Teklif, verimli tarım arazilerinin talanını hızlandıracağı için ülke yararına açıkça aykırıdır.

Son olarak, en önemlisi de budur ki: Dışarılardan alınmış talimatlarla özel olarak izlenen bir konu olması yanıyla da ulusal bağımsızlığımızla bağdaşmamaktadır.

Bir tarihte birilerinin “kullanın” sözünü hatırlatması bakımından, çok ilginç özelliği olan bir yasa tasarısıdır.

Bu 2008 yılı Cargill yasasına, diğer bir deyişle Başkan Bush yasasına hayır diyoruz.

Bütün bu nitelikleriyle bu yasaya karşı olduğumuzu bir kez daha belirtir, yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Baytok.

Söz sırası, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık’ta.

Buyurun Sayın Işık. (MHP sıralarından alkışlar)

Sayın Işık, süreniz on dakikadır.

MHP GRUBU ADINA ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinize saygılarımı sunuyorum.

Görüşülmekte olan 111 sıra sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile Mera Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 3’üncü maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Sözlerimin başında yüce Meclisi saygılarımla tekrar selamlıyorum.

Milletçe iki gün önce idrak ettiğimiz Çanakkale Zaferi’nin 93’üncü yıl dönümü ve Şehitler Günü nedeniyle büyük komutan ve askerî deha öncülüğünde tüm dünyaya “Çanakkale geçilmez.” dedirten ve vatan için  canlarını vererek bu kutsal toprakları bizlere emanet eden 250 bini aşkın şehidimizi rahmetle anıyor, ruhları şad olsun diyorum.

Ayrıca, bu kahramanlık mücadelesinin nasıl kazanıldığını,

“Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın

Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.

Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın,

Bir vatan kalbinin attığı yerdir.” diyerek gelecek nesillere aktaran millî şair Necmettin Halil Onan’ı,

“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır;

Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır!” dizeleriyle vatan topraklarının önemini en güzel şekilde dile getiren Mithat Cemal Kuntay’ı ve “Benim sadık yarim kara topraktır.” diyen Âşık Veysel’i de bütün şehitlerimizle birlikte rahmetle anıyorum.

Ayrıca, örnek insan Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed’in doğum yıl dönümü olan Mevlit Kandili’nizi de -bir gece önce idrak ettiğimiz kandili- en içten duygularımla kutluyor, yüce milletimize nice kandiller temennisiyle saygılarımı sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, hepinizin de bildiği gibi toprak bir millet için en kutsal varlık olup vatan kurmanın olmazsa olmazlarındandır. Ancak atalarımızın Çanakkale’de, Dumlupınar’da, Kafkasya’da ve Balkanlar’da yüz binlerce şehit vererek elde edebildiği vatan topraklarının nasıl kullanıldığını tartıştığımız talihsiz bir yasa teklifiyle ilgili konuşuyoruz.

MUHARREM VARLI (Adana) – Cargill’e feda olsun!

ALİM IŞIK (Devamla) - Her karışında şehit kanı bulunan, hele hele Çanakkale’de metrekaresi başına altı bin merminin düştüğü vatan topraklarının da içinde bulunduğu tarım arazilerinin bugün metrekaresini sadece ve sadece 5 YTL karşılığında tarım dışı kullanıma izin verdiğimiz bir kanun teklifiyle karşı karşıyayız. Bu konunun değerlendirmesini sizlere ve yüce milletimize bırakıyorum.

Bilindiği gibi tarım, ülkemizin en temel sektörlerinden birisidir. Ülkemiz gayrisafi millî hasılasının yaklaşık yüzde 10’u-15’ini; istihdamın ise yüzde 30’unu tarım sektörü karşılamaktadır. Ülkemiz için büyük önem arz eden bu sektörün geleceği, temel kaynaklarımızdan birisi ve en önemlisi olan tarım topraklarının korunmasına ve amacına uygun olarak kullanılmasına bağlıdır.

Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, Türkiye’de işlenen tarım alanları toplamı 1980 yılında 24,560 milyon hektardan 1990 yılında 24,192 milyon hektara, 2000 yılında 23,033 milyon hektara, 2006 yılında da 22,233 milyon hektara gerilemiştir. Yani tarım alanları, son yirmi beş yılda, değişik nedenlerle giderek azalmış ve yüzde 10 oranında daralmıştır. Buna karşın ülkemiz nüfusu 1980 yılında 44 milyon 737 bin kişi iken, yaklaşık yüzde 60 oranında artmış ve 2006 yılında hepimizin bildiği gibi 71 milyon kişiye çıkmıştır. Aynı dönemde 1 kilometrekare vatan toprağı başına düşen nüfusu gösteren nüfus yoğunluğu değeri ise 1980 yılında 58 kişi iken, yine yüzde 60 oranında yükselerek 2006 yılında 91 kişiye yükselmiştir. Ancak birim tarım alanı başına düşen nüfus yoğunluğu yüzde 75 oranında artmıştır. Bu, bir gerçeği bize gösteriyor: Her geçen gün tarım toprakları değerleniyor, tarım topraklarının beslemek zorunda kaldığı insan sayısı dünyada olduğu gibi Türkiye’de de artıyor. Yani biz “1 metrekare vatan toprağından, tarım toprağından ne çıkar?” diye bir olayı küçümseyemeyiz. Gelecek çok büyük tehlikelerin beklendiği bir gelecek.

Bu değerler de göstermektedir ki tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de gelecekte toprak çok daha değerli olacak ve belki de dünyamız bugünkünden daha yoğun savaşlara sahne olmaya devam edecektir. Mevcut artış hızıyla, cumhuriyetimizin 100’üncü kuruluş yılında ülkemiz nüfusunun yaklaşık 100 milyona dayanacağı beklenmektedir. İşte, yüce Meclisin değerli üyeleri olan biz siyasetçilerin temel görevi, geleceğin lider ülkesi Türkiye için, mevcut doğal kaynakları, yani kıt kaynaklar konumunda olan toprak, su ve çevre ile gelişen teknolojiyi kullanarak toplumun taleplerinin karşılanmasını sağlayacak yasal düzenlemeleri gerçekleştirmektir. Diğer bir ifadeyle, Meclisimizin temel görevi, bir yanda kaynak potansiyeli, diğer yanda da talep ve kısıtları olan bir yönetim probleminin gerçekçi ve bilimsel yöntemlerle en uygun şekilde çözümünü sağlamaktır. Halbuki, bu yasa teklifi, kıt kaynak konumundaki tarım arazilerinin haksız yollarla ve tarım dışı kullanıma sunulmasının önünü açarak problemin çözümünü daha da zorlaştırmaktadır. Hâlen birçok tarım ürünü ithal eden ülkemiz, eğer doğal kaynaklarımız doğru kullanılmaz ve korunmaz ise gelecekte artan ülke nüfusunun beslenme, giyinme, barınma ve benzeri gibi temel ihtiyaçlarının karşılanmasında içinden çıkılamayacak kadar büyük sorunlarla karşılaşılması kaçınılmaz olacaktır. Bu temel problemlerin çözümü için toprak kaynaklarının korunması, kaliteli tohumluk, sulama, gübreleme, ilaçlama, ürün işleme, mekanizasyon araçlarının kullanımı ve benzeri gibi modern tarım teknolojilerini kullanarak birim alandan elde edilecek verimin artırılması gerekmektedir. Tarım alanlarının değişik nedenlerle giderek daraldığı ülkemizde bu olumsuzlukların önüne yasal yollarla geçilmez ise birim alandan elde edilecek ürün veriminin daha da fazla artırılması zorunluluğu kaçınılmazdır.

Görüşülmekte olan yasa teklifiyle, benden önceki değerli hatiplerin de belirttiği gibi, 11/10/2004 tarihinden önce tarım dışı amaçlarla kullanıma açılmış tarım arazilerinin istenilen amaç doğrultusunda kullanılabilmesi sağlanmaktadır. Dolayısıyla bu teklif bir af niteliğinde olup 70 milyon insanımızın hakkını gasbetmektedir. Tekliften yaklaşık 22 bin tesisin faydalanacağı ifade edilmekte ancak kaçak olarak devletin tarım arazilerine yapılan bu tesislerin, bir değerli milletvekilinin sorusuna cevaben Sayın Tarım ve Köyişleri Bakanımızın ifadesiyle, yaklaşık 45 milyon metrekare alana yayıldığı, bu alanın sadece 220 bin metrekaresinin, yani binde 5’inin Cargill firmasına ait olduğu belirtilmiştir.

Bu vesileyle Sayın Bakanımıza, cevaplandırılması talebiyle birkaç soru da bu oturumun başında ben sormuştum. Bunlardan bazılarını tekrarlamak istiyorum: Bu tesisler içerisinde Cargill’den daha fazla alana sahip kaç adet firma bulunmaktadır? Bu firmaların kaç adedi yerli, kaç adedi yabancı ya da yabancı ortaklıdır? Bu alanlar çoğunlukla hangi illerimizde bulunmaktadır? Bunun mutlaka cevaplanması gerekiyor. Eğer Sayın Bakanımız hemen bürokratlarından bu soruların cevabını alıp da kanun teklifinin oylanmasından önce bu kürsüden açıklama yapabilirse, eminim ki, yüce Meclisimizin değerli milletvekilleri oylarını daha rahat kullanacaklar ve teklife kabul oyu verenler de millî iradeye mi yoksa yabancı iradeye mi hizmet ettiklerini daha rahat anlayabileceklerdir.

Tarım dışı amaçlarla kullanılan bu alanın küçümsenemeyecek bir tarım alanı olmadığı açıktır. Bu yasa teklifinin, kamuoyunda yaygın olan, hatırı sayılır birkaç firmanın kaçak tesislerinin yasallaştırılmasına yönelik bir yasa olduğu endişesi mutlaka giderilmelidir.

Bu konuyla ilgili olarak, 21 Şubat 2008 tarihli Bugün gazetesinin “İmajımızı düzeltiyoruz. Türkiye’yi mısır ülkesi yaptık.” başlıklı haber yazısında Cargill’in Türkiye tarım ve gıda sanayisi Başkanı Murat Tarakçıoğlu’nun, ABD Başkanı Bush tarafından konunun Sayın Başbakanımıza iletilmesi ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde Cargill yasası adıyla bilinen kanunun çıkarılması hakkındaki değerlendirmesinde “Bunlar doğal gelişmelerdir.” demesi aşikârdır ve maalesef manidardır.

Bağımsızlığından hiç kimsenin şüphe edemeyeceği yüce Meclisimizin, bu kanun teklifini, bu görüşleri de dikkate alarak değerlendireceğini beklemekteyiz çünkü bu Meclis, adından da anlaşılabileceği gibi, sadece ve sadece Türkiye’nin Büyük Millet Meclisidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Işık, bir dakika ek süre veriyorum.

ALİM IŞIK (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Görüşülmekte olan yasa teklifinin 3’üncü maddesi, Mera Kanunu’nun 14’üncü maddesine iki yeni bent ilavesiyle bir fıkranın değiştirilmesini öngörmektedir. Bu fıkralara benden önceki değerli hatipler değindiği için, zamanı da kazanmak amacıyla değinmeyeceğim.

Kanun’un beşinci fıkrasında yapılacak değişikliğe de… Yeni eklenen bir değişiklik önergesi de, değişiklik maddesi de (a), (f) ve (g) bentleri dışında tahsis amacı değişikliği yapılamayacağı hükmünü bağlamaktadır; yani Petrol Kanunu hükümlerine, ülke güvenliğine ve doğal afet bölgelerine yerleşim yeri için ihtiyaç duyulan alanların açılabileceğine hükmetmektedir. Bu değişiklikler, ilk bakışta, eğer tahsis amacı değişikliği sadece yerli sermaye sahibi olan Türk firmalarını kapsayacak şekilde bir düzenleme yapılırsa makul gibi görünse de kabul edilemez. Yakında Meclisimizin gündemine gelecek olan Petrol ve Maden Kanunu gibi değişiklikler de dikkate alındığında bu yasa teklifine olumsuz oy verileceğini bekliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Işık.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Grup Başkan Vekili Sayın Mustafa Elitaş, Kayseri.

Buyurun Sayın Elitaş. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Sayın Elitaş, süreniz on dakikadır.

AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Dün öğleden sonra başlayıp 1’inci maddesini görüştüğümüz, bugün de 2’nci maddeden itibaren devam ettiğimiz toprak reformu yasa teklifiyle ilgili görüşmeleri, inşallah, bugün neticelendirmeye gayret ediyoruz.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Toprak reformu değil.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Değerli arkadaşlar, bugün, özellikle bugünden itibaren buraya çıkan muhalefet sözcüsü arkadaşların yasa tasarısı hakkında kamuoyunu tamamen yanıltıcı bilgiler verdiklerini ifade etmek istiyorum. Bir kere, 19/6/2006 tarihinde bu kanun teklifi -yine o zaman Bursa Milletvekili olan, yine Adalet ve Kalkınma Partisi Milletvekili olan Sayın Altan Karapaşaoğlu tarafından verildiğinde- tarım komisyonunda konuşuluyor. Tarım komisyonunda… Sivil toplum örgütlerinin temsilcileri de buraya çağırılıyor. Onların görüşleri nelerdir? Bu kanun teklifi görüşülürken onların görüşlerini almaya da ihtiyaç hissediliyor.

Bakın, Gebze Aktif Sanayici ve İş Adamları Derneği Başkanı Sayın Yaşar Çetinkaya’nın 19/10/2006 tarihli komisyon tutanaklarından bu kanun teklifiyle ilgili görüşlerini ifade ediyorum: “Bölgemiz, bildiğiniz gibi, sanayiyle yüklü bir şekilde olan sanayi kenti hâline gelmiş, on üç tane organize sanayi bölgesi olan bölgemizde geri kalan alanlar olduğu gibi daha önce tarımsal gibi görünen ama tarım işlevini zaten yitirmiş alanlardan ibarettir. Tabii, kamuoyunda -aynen okuyorum- ‘Cargel’ falan dendi ama aslında bizlerin talebiydi. Daha önceki 5403 de bizlerin talebiydi, fakat bunlar problemlerimizi çözmede yeterli olmadı.”

Yine komisyonda 19/10/2006 tarihinde Tarımsal Kalkınma Vakfı Başkanı Sayın Yaşar Dostbil konuşuyor. Konuşma metninden, tutanaklardan aynen okuyorum bir kısmını: “Dolayısıyla biz, getirilen bu 1’inci maddeyle maddenin lehinde olduğumuzu ve böyle bir değişikliğin olması gerektiği kanaatindeyiz. Ancak 5 yeni Türk lirası değil de rayiç bedele göre fiyatlandırılmasının daha uygun olacağını düşünüyoruz.” diye… Sivil toplum örgütlerinin de bu konuda katkıları, istekleri, talepleri var.

Şimdi, buraya çıkan muhalefet milletvekili arkadaşlarımız, kendilerine hazırlanmış, verilmiş metinleri buraya geliyorlar, okuyorlar ama…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) –  İstirham ederim… Olmaz!

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın ilim adamına hakaret ediyorsunuz siz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Müsaade edin… Bir dakika…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Lütfen düzeltin ifadenizi.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Müsaade edin…

BAŞKAN – Bir dakika arkadaşlar… Tabii, yani öyle de olabilir. Bir dakika…

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Bir dakika Sayın Şandır, şimdi kime söyleyeceğimi ifade edeceğim.

Bakın, biraz önce gelen muhalefetten bir milletvekili arkadaşımız…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkanım, ifadesini düzeltsin Sayın Hatip, milletvekiline hakaret olur.

BAŞKAN – Hayır efendim. Yani bir şey yok…

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Sayın Şandır…

BAŞKAN – Sayın Şandır, bir dakika…

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Sayın Şandır, biraz önce sizi de çok ilgilendiren bir konuda…

BAŞKAN – Sayın Elitaş… Sayın Elitaş…

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – …burada yolsuzluk, hırsızlık var diye ifade eden bir milletvekilinin sözüne itiraz etmediniz.

BAŞKAN – Sayın Elitaş…

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Hâlbuki burada Sayın Genel Başkanınızın da imzası var.

Müsaade edin, bir dakika…

BAŞKAN – Sayın Elitaş, bir dakika rica ediyorum.

Şimdi, arkadaşlar…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Meclis müzakerelerine gölge düşürür bu sözünüz.

BAŞKAN – Sayın Şandır… Sayın Şandır, yani…

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Efendim, kim olduğu muhalefet milletvekilinin…

BAŞKAN – Sayın Elitaş, müsaade eder misiniz… Müsaade eder misiniz…

Şimdi, bir parti grubu adına konuşan bir sözcü arkadaşımızın konuşmasının o partinin ilgilileri tarafından, yetkilileri tarafından hazırlanıp eline verilmesinde bir sakınca yok ki.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Çok sakınca var efendim. Olur mu efendim? O zaman Meclisin meşruiyetine gölge düşürürsünüz böyle söyleyerek.

BAŞKAN – Hayır, hayır… Niye olsun? Yani grupların…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Milletvekilleri bizim emrimizde değil, kendi özgür...

BAŞKAN – Sayın Elitaş onu kastetmemiştir.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Kastetmediğini ifade etsin. Haksızlık sayarım...

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Düzeltmiyor… Düzeltmiyor efendim…

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Elitaş.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Sayın Başkanım, gruplar milletvekillerine muhakkak ki fikrî yönden destek vereceklerdir. Biraz önce burada şekerle ilgili, pancarla ilgili konuşan sayın milletvekilim, Türkiye’de 2002 yılından bu tarafa pancar üretiminin azaldığını ifade etmiş. Ben onu bilgi eksikliğini… 16 milyon 500 bin ton olan şeker üretimi, şimdi 12 milyon tona düşmüştür diye ifade etti ama aslında bunun doğrusu, 16 milyon 500 bin ton olan pancar üretiminin 12 milyon 500 bin tona düştüğünü ifade etme anlamında bunu söylediğini algılıyorum. Ama eğer o sayın milletvekili yeterli incelemeyi yapsaydı veya danışmanlarına, partisine yeterli inceleme yapma imkânını bulmuş olsaydı, aslında Türkiye’nin 2002 yılından bu tarafa pancar üretiminin hiç eksilmediğini görürdü, görme imkânını bulurdu.

ABDULLAH ÖZER (Bursa) – Kota koydunuz, kota… Kota koydunuz…

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Kotayı biz koymadık, komşunuz koydu.

BAŞKAN – Bir dakika arkadaşlar… Lütfen dinleyin, lütfen…

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Şimdi, değerli arkadaşlar…

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Siz devam ettirmediniz mi?

BAŞKAN – Lütfen dinleyin arkadaşlar.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Bakınız, yine yanlış bilgiyle oradan değerli arkadaşlarım kalkıp bize itiraz ediyorlar. Lütfen benim açıklamalarımı dinleyin, ondan sonra, bir madde sonra grup başkan vekiliniz veya ilgili olan arkadaşlarınız, bu konuyu çok iyi bildiğini iddia eden arkadaşlarınız varsa gelirler beni düzeltirler. Ben o sayın milletvekilinin yanlış bilgilendiğini ve kamuoyunu yanlış bilgilendirdiğini ifade etmek için burada söylüyorum.

Şu anda Türk Şeker Fabrikasının -Türk Şeker diyorum- kamu ortaklığı olan, özel sektöre devredilmemiş, Özelleştirme İdaresi nezdinde bulunan Türk Şekerin 12 milyon ton pancar üretimi vardır; 5,5 milyon ton da Kayseri Şeker Fabrikası, özel sektöre aittir; Konya Şeker Fabrikası, Çumrayla beraber, özel sektöre aittir; Amasya Şeker Fabrikası, özel sektöre aittir. Amasya Şeker Fabrikası, özel sektöre aittir. Kütahya Şeker Fabrikası, Adapazarı Şeker Fabrikası, özel sektöre aittir. Bunlarla birlikte toplam imalatları, toplam pancar ekilme miktarları 17 milyon tona ulaşmıştır.

Bu bilgileri düzeltmek için söylüyorum. Yani buradan kalkıp da Türkiye Büyük Millet Meclisini çiftçilerimiz izliyorlar, bunu söylerken de pancar çiftçisinin gönlünü alayım diye bir ifadeyi kullanmak ve onlara da yanlış bilgi vermek milletvekilliğine sığmaz diye düşünüyorum. Ben, düzeltmek amacıyla bunu söylüyorum.

Değerli arkadaşlar, yine muhalefet partisinden bir milletvekili arkadaşımız, buradan Sayın Altan Karapaşaoğlu’nu eleştirdi. Yine 22’nci Dönem Adalet ve Kalkınma Partisi Milletvekili olan Bursa Milletvekili Sayın Ertuğrul Yalçınbayır’ın, 2006 yılında, konuştuğumuz yasayla ilgili olan süreçteki söylemlerini dile getirdi.

Bakın, ben, size ifade ettiğimiz, kamuoyunda “Carge” diye söylenen aslı “Kargil” diye ifade edilen şirketin tarihçesi hakkında bilgi vermek istiyorum. Kuruluş izni 9 Aralık 1997 tarihinde verilmiş. Kim vermiş bunu? Sayın Mesut Yılmaz’ın Başbakan olduğu dönemde bu izin verilmiş. Bu izinde Başbakan Yardımcısı olarak kimin imzası var? Sayın Bülent Ecevit’in imzası var. Biraz önce en arka taraftan konuşan bir arkadaşımız “Başkalarının yanlış yaptığı yasayı siz niye devam ettiriyorsunuz, o yanlışları niye devam ettiriyorsunuz?” diye söylüyor. Eğer bunu Hanımefendi izliyorsa, herhâlde yarın veya bir gün onun kulaklarını çekecektir diye düşünüyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Şimdi, değerli arkadaşlar, Sayın Altan Karapaşaoğlu ne zaman bu Yasa’yla ilgili itirazlarını gündeme getirmiş? 1998 yılında.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Hanımefendi’nin milletvekili değil onu söyleyen. 

BAŞKAN – Laf atmayın arkadaşlar.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - 1998 yılında itirazlarını dile getirmiş. Bu itirazlarını dile getirirken…

RECAİ BİRGÜN (İzmir) – Sayın Başkan, niye müdahale etmiyorsunuz?

BAŞKAN – Sayın Birgün, o ilgili arkadaş, yanlış bir şey ifade ediliyorsa onu düzeltir.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Hanımefendi’nin milletvekili değil onu söyleyen Nesrin Hanım, Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili.

BAŞKAN – O da öyle bir şey demedi zaten.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – O anladı, arkadan itiraz eden anladı.

MUSTAFA VURAL (Adana) – Sen de mutlu ol! Sen de keyiflendin değil mi!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Değerli Başkan, Sayın Altan Karapaşaoğlu ne zaman itiraz etmiş? Gerçekten büyük mücadele vermiş. Bu şirkete izin verilmemesi konusunda hakikaten önemli mücadele vermiş. Bu mücadeleyi verirken -1998 yılında vermiş- şirkete 9 Aralık 1997 tarihinde izin verilmiş. Altı ay sonra, Sayın Karapaşaoğlu, henüz daha çivi çakılmadan “Gelin, bu işi yanlış yapıyorsunuz, düzeltelim bunu.” diye ifade etmiş, ama maalesef hiç kimse dinlememiş. O zaman, biraz önce yine muhalefetten konuşan bir milletvekili arkadaşımız, Altan Bey’in 1998 yılındaki konuşmasından buraya ifade ediyor. Sizin grubunuzdan, Allah aşkına, hiç mi milletvekili yoktu, Sayın Karapaşaoğlu’nun duyarlılığını gösteren hiç mi milletvekili yoktu da itiraz etmedi bu konuyla ilgili?

ATİLLA KART (Konya) – Mecliste değildik o zaman, Mecliste yoktuk.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – O zaman Bursa’dan milletvekiliniz yok muydu? Siz 1999 yılına kadar Parlamentoda temsil edilen…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Mecliste yoktuk.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) –Cumhuriyet Halk Partisi 1999 yılına kadar vardı Sayın Başkan. 98 yılında Sayın Karapaşaoğlu itiraz etmiş. Biraz önceki konuşmacınızı dinlememişsiniz. Sayın Karapaşaoğlu’nun 1998 yılındaki konuşmalarını burada, geldi, tutanaklardan okudu. O zaman bu cesareti gösteren, Bursa gibi bir yerde böyle bir fabrikanın kurulmasının yanlış olduğunu eleştiren, söyleyen bir milletvekiliniz yok muydu?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Vardı, hepsi söyledi.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Niye kimse konuşmamış? Niye tutanaklardan…

ABDULLAH ÖZER (Bursa) – Vardı, konuşuldu onların hepsi.

BAŞKAN – Sayın Elitaş, bir dakika ek süre veriyorum.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Sayın Başkan, üç dakikamı siz kullandınız. Lütfen, rica ediyorum. Üç dakikamı siz kullandınız.

BAŞKAN – Buyurun.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Eleştirmediğini ispat et!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Şimdi, Altan Karapaşaoğlu’nun gösterdiği cesareti…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Başkan…

BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen… Sayın Anadol, lütfen…

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - …Altan Karapaşaoğlu’nun gösterdiği milletvekili duyarlılığını, 1998 yılında, burada o parti adına bulanan arkadaşlarımızın muhakkak göstermelerini arzu ederdim.

Yine, biraz önce konuşan son konuşmacı, inanın, hakikaten kendi grubunu çok üzecek bir ifade de kullandı. “Değerli arkadaşlar, kanunun sonunun oylanmasında sizin hepinizi millî iradeye davet ediyorum. Millî irade mi egemen olacak, yabancı güçlerin iradesi mi egemen olacak? Milletvekilleri Türk milletine hizmet etmek amacıyla seçilmiştir.” diye bir söylem kullandı, ama o değerli milletvekiline diyorum ki: Siz 24/7/2002 tarihinde Sayın Bülent Ecevit’in Başbakan olduğu, Sayın Devlet Bahçeli’nin Başbakan Yardımcısı olduğu Bakanlar Kurulu prensip kararının alındığı süreçte…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan, son cümlem.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Yanlış yapıldıysa, sen düzelt.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – …Bakanlar Kurulunun tavsiye kararı aldığı günde, millî iradenin millete mi hizmet ettiğini, yoksa yabancıya mı hizmet ettiğini sormanız gereken zaman o zamandı. Geç kaldınız diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Elitaş.

Gruplar adına konuşmalar sona ermiştir.

Şahısları adına 2 arkadaşıma söz vereceğim.

İlk söz, Malatya Milletvekili Sayın Öznur Çalık’a aittir.

Buyurun Sayın Çalık. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakikadır.

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce, milletin iradesiyle tecelli etmiş yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ve Diğer Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 3’üncü maddesi üzerine şahsım adına söz almış bulunmaktayım.

4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu hükümleri gereğince hidroelektrik üretim tesislerinin rezervuar alanında bulunan hazinenin özel mülkiyetindeki ve devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmaz mallar için, bedelsiz olarak kullanma izni verilebilmesini teminen, elektrik yatırımlarının kesintiye yol açmadan kısa sürede gerçekleştirilebilmesi için 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile 4342 sayılı Mera Kanunu’nda değişiklik yapılması ihtiyacı doğmuştur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu nedenle hazırlanan kanun teklifinin 3’üncü maddesi yaşanan sorunları çözmeye yöneliktir. Ülkemizde enerji arzının az olması, ihtiyacı karşılayamaması nedeniyle enerji ithalatı yapılmaktadır. Toplam ithalatımızın yüzde 20’sini enerji ithalatı oluşturmaktadır. Enerjide dışa bağlılığı azaltmak için yenilenebilir ve sürdürülebilir enerji kaynaklarına ve hâlihazırdakilerin yönetilebilirliğine acil ihtiyaç vardır.

Daha önce konuşan muhalefet milletvekillerinden bir arkadaşımız geçmişi hatırlattı. Evet, hafızai beşer nisyan ile maluldür, biz de hatırlatalım, bunca senedir Meclistesiniz sizler neler yaptınız? Lütfen hafızanızı tekrar bir yenileyin ve aynen söylüyorum: Su akarken siz bakıyordunuz, rüzgâr eserken siz es geçiyordunuz ama bizim İktidarımız döneminde artık suların enerjiye dönüştüğü, rüzgârın enerjiye dönüştüğü bir atmosferin içerisindeyiz. (AK Parti sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Nerede, nerede? Altı yıl geçmiş nerede!

ÖZNUR ÇALIK (Devamla) - Küresel ısınmayla birlikte…

BAŞKAN – Şimdi, Öznur Hanım, bir dakika.

Arkadaşlar, arkadaşlar, niye bağırıyorsunuz! Yani, hatip konuşmayacak mı?

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Altı yıl geçti, altı yıl! Ne oldu göstersin, yapmış gibi gösteriyorlar!

ÖZNUR ÇALIK (Devamla) – Arkadaşlar… Arkadaşlar…

BAŞKAN – Rica ediyorum arkadaşlar, sükûnetle dinleyin.

Sayın Çalık, buyurunuz.

ÖZNUR ÇALIK (Devamla) - Küresel ısınmayla birlikte…

ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) – Sayın Başkan, hakaret ediyor..

BAŞKAN – Hayır, hakaret edemez.

ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) – Hakaret ediyor! Hanımlara yakışmıyor.

BAŞKAN - Bir milletvekili başka bir milletvekiline hakaret edemez.

ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) – Ne yaptığını çok iyi biliyor; kendine yakışmıyor.

BAŞKAN – Sayın Kumcuoğlu, hayır. Hele bir hanımefendi öyle bir şey düşünür mü?

ÖZNUR ÇALIK (Devamla) – Küresel ısınmayla birlikte su, rüzgâr gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından istifade etmek büyük öneme haiz olmuştur. Getirilen düzenlemeyle bilimin ve modern ülkelerin yaklaşımlarına uygun olarak yenilenebilir enerji yatırımlarının önündeki sınırlamalar kaldırılmakta ve ülkemizin kalkınmasının önündeki bir engel de bu şekilde kaldırılmaktadır.

Jeotermal enerjiye dayalı seracılık faaliyetleri, gerek üretim kalitesi gerekse çevreye uyumlu olması nedeniyle desteklenmesi gereken faaliyetlerdir. Uygulamada bu tür işletmeler için gerekli tesislerin kurulmasında yapılacak tesisin sanayi tesisi mi, yoksa tarım tesisi mi olduğu konusunda tereddütler yaşanmakta, gerekli izinlerin verilmesi konusunda idareler arasındaki ihtilaflardan kaynaklanan gereksiz kırtasiyecilikle karşılaşılmaktadır. Getirilen düzenleme ile bu tür sıkıntılar giderilmekte, yaşanan belirsizlik ve karışıklık sona erdirilmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; düzenlemeyle mahkemeler bağlanmamaktadır. Mahkemelerin yargısal fonksiyonlarına bir müdahale mahiyetinde değildir. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, toprak koruma projesini dikkate alma şartının aranması, çeşitli spekülasyonları ortadan kaldırmaktadır. Tekliften sadece bir şirket değil, yirmi iki bin tesis faydalanacaktır. Düzenleme herhangi bir özel amaç taşımamaktadır, bu geneldir. Dolayısıyla bu düzenlemenin sadece bir firmaya yönelik yapıldığını söylemek hakkaniyetle bağdaşmamaktadır.

Sözlerime son verirken yüce Meclisi saygıyla selamlıyor, yasanın vatanımıza, milletimize hayırlı olmasını temenni ediyor, saygılar sunuyor, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından “Bravo!” sesleri, AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çalık.

Şahısları adına son söz, Sayın Ertekin Çolak, Artvin Milletvekili.

Sayın Çolak, buyurunuz. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakikadır.

ERTEKİN ÇOLAK (Artvin) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile 4342 sayılı Mera Kanunu’nda değişiklik yapılması hakkında Kanun Teklifi’nin 3’üncü maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi ve yüce milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Kanunun 3’üncü maddesi, Mera Kanunu’nun 14’üncü maddesindeki birtakım değişiklikleri kapsamaktadır. Bu nedenle biraz Mera Kanunu’ndan bahsetmek istiyorum.

Mera Kanunu’nun amacı, kadimden beri kullanılmakta olan mera, yayla, kışlak ve kamuya ait olan çayır ve otlakların tespit, tahdit ve tahsisiyle ilgili konuları düzenlemek ve bunların sürdürülebilir olmasını sağlamaktır. Hiç şüphesiz ki sağlıklı olabilmemiz için, sağlıklı beslenebilmemiz için, sağlıklı et, süt, peynir ve benzeri temel gıda maddelerine ihtiyaç duymaktayız. Bu bahsettiğimiz et, süt, peynir ve benzeri temel gıda maddelerinin sağlıklı olabilmesi için de sağlıklı hayvanlara ihtiyacımız vardır. Sağlıklı hayvanların olabilmesi için de hiç şüphesiz ki hayvanlarımızın da sağlıklı beslenmesi gerekir. Dolayısıyla meralarımızın, çayır ve otlaklarımızın kaliteli ve vasıflı olması gerekmektedir.

AK Parti İktidarlarıyla birlikte, ülkemiz meralarımızın farkına vardı, meralarımızdaki ıslah çalışmalarının farkına vardı ve Tarım Bakanlığımız tarafından meraların ıslahı için, ıslah projeleri için kaynak ayrıldı ve bugün Anadolu’nun her tarafında, özellikle mayıs ve haziran aylarında ıslah edilmiş mera projeleri hayata geçirilmekte, artık, üreticilerimiz, çiftçilerimiz, ıslah edilmiş meraların açılışını, bayram ve düğünlerde yapmış olduğu açılışlar gibi yapmaktadır.

Meralarımızda ıslah yapılırken neler yapılmakta? Eğer meralarımızın vasfı bozulmuşsa tohum atılmakta, meralarımıza gübre atılmakta, eğer meralarımızda ihtiyaç varsa, meralarımıza su getirilmektedir.

Ben, Tarım Bakanlığında yaklaşık on yedi-on sekiz yıl çalıştım ve ilk defa AK Parti İktidarları döneminde mera ıslah projelerine katıldım. Burada, aramızda Tarım Bakanlığında çalışmış milletvekillerimiz var, üniversitelerde hocalık yapmış milletvekillerimiz var, hodri meydan! Eğer önceden yaptıkları mera ıslah projeleri varsa, gelir burada söylerler, biz de öğreniriz nerede yaptılar.

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – 2002’den önce çadırlarda yaşıyorduk zaten!

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, söz hakkı doğuyor! Böyle bir üslup yok!

ERTEKİN ÇOLAK (Devamla) – Şimdi, değerli arkadaşlarımız, Kanun’un 14’üncü maddesi meraların tahsis amacının değiştirilmesiyle ilgili. Yani neler yapılıyor bu 14’üncü maddede?

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Sayın Vekilim, Mera Fonu 1998’de oluşturuldu.

BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen…

 ERTEKİN ÇOLAK (Devamla) – Yani siz, şimdi burada konuşacaksınız, herhâlde biz konuşmayacak değiliz!

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Sayın Vekilim, dün Sayın Bakan söyledi, 2001 yılında 880 bin dönüm arazinin ıslah edildiğini!

BAŞKAN – Bir dakika, müsaade eder misiniz…

ERTEKİN ÇOLAK (Devamla) – Sayın Milletvekilim, yani burada söylersiniz ne söyleyecekseniz…

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Sataşıyorsunuz.

BAŞKAN – Sayın Akcan, müsaade eder misiniz… Yani böyle bir şey olabilir mi?

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Sayın Başkanım, sataşarak konuşmasın, sözünü söylesin.

BAŞKAN – Efendim, sözünü söylüyor, siz dinlemiyorsunuz ki.

ERTEKİN ÇOLAK (Devamla) – 14’üncü maddede, maden ve petrol faaliyetlerinde, turizm yatırımlarında, kamu yararı görülen faaliyetlerde meraların tahsis amacı değiştirilebilir. 

3’üncü maddede buna ilave olarak, elektrik enerji üretiminde ve jeotermal kaynaklı teknolojik seraların yapımında da tahsis amacı değişikliğine gidebilir.

Bundan gayet normal, doğal bir şey olamaz değerli arkadaşlarım. Elbette ki meralar korunacak, ama sizin eğer meralarda enerji üretmeniz gerekiyorsa üreteceksiniz. Ben bu mantığı anlamakta zorlanıyorum. Her şeye karşı çıkıyoruz. Üretim yapma, enerji üretme, petrol üretme, maden üretme. Arkadaşlar, bu memlekette ne üreteceğiz o zaman?

Bir de şimdi, gelen bütün arkadaşlarımın söylediği bir şey var, özellikle muhalefete ait milletvekillerimizin söylediği bir şey var: “Bu kanun çıkarsa millî iradeye aykırı olur.” deniliyor.

Peki, şimdi, ben buradan sormak istiyorum: Buradaki birçok milletvekili arkadaşımızın özgeçmişini okuduğumuz zaman, bazılarının Amerika’da eğitim yaptığını görüyoruz ve gururlanarak da bunu özgeçmişlerine koymuşlar. Kariyer yaparken Amerika iyi, referans, eğitim yaparken millî iradeye aykırı değil…

ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) – Ne alakası var?

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – 100 bin dolar para harcıyor devlet orada.

ERTEKİN ÇOLAK (Devamla) -  …ama burada kanun çıkarken ve yabancıların da bu kanundan…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Çolak, bir dakika ek süre verdim.

Buyurun.

ATİLLA KART (Konya) – Grubuna söyle, Başbakana söyle!..

BAŞKAN – Sayın Kart… Sayın Kart… Lütfen arkadaşlar…

ERTEKİN ÇOLAK (Devamla) – Şimdi, yabancıların bu çıkacak olan kanundan faydalanarak burada yatırım yapmalarının millî iradeye bunun neresi aykırı, bunu anlamakta zorlanıyorum. Bu kafalar 69’da kaldı.

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Sizin millî irade anlayışınız o!

ERTEKİN ÇOLAK (Devamla) - Siz hâlen oralara takılmış durumdasınız.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Şimdi, sevgili arkadaşlarım, yani bir Artvinlinin mera hakkında konuşması çok zor şeydir. Sayın Çolak…

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Sayın Başkanım, 69’a göre, 69’a göre…

BAŞKAN – Müsaade eder misiniz…

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) –  Söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Ne sözü istiyorsunuz?

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Bakın, Sayın  Başkanım, Sayın Hatip, Sayın Vekil…

BAŞKAN – Hayır, bir dakika…. Bir dakika…

Şimdi bir dakika; yani böyle her isteyen kalkıp konuşursa bu Meclisin İç Tüzüğü, bu Meclisin gelenekleri ne olacak?

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Sayın Başkanım, İç Tüzük’ün 69’uncu maddesine göre söz istiyorum; nedenini izah edeceğim.

BAŞKAN – Hayır, nedenini izah edecek bir şey yok; bir sataşma çünkü söz konusu değil.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sataşma yok.

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Var, sataşma var Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Soru-cevap işlemine başlıyoruz. Beş dakika soru, beş dakika cevap. (MHP sıralarından gürültüler)

İlk soru Sayın Öztürk’ün.

Buyurunuz efendim.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Teklifin düzenlediği konuda daha önce kabul edilmiş Yasa’nın ilgili maddesinin yürürlüğü Anayasa Mahkemesinin 19/2/2007 tarihli kararıyla durdurulmuştur. Bu Kanun’un Anayasa Mahkemesinin kesin kararı beklenmeden, yeniden yasa konusu yapılması Anayasa’nın 138’inci maddesinin dördüncü fıkrasına aykırılık teşkil etmiyor mu? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının yasama organına Anayasa’yı ihlal etme suçu işletmesini nasıl karşılıyorsunuz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Özensoy…

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, bu yasayla, ifade edildiği gibi yirmi iki bin gecekondu sanayi binasına af çıkartıyoruz. Buradan hareketle Türkiye'de yüz binlerce insan, yolları yapılmış, sokak isimleri verilmiş, kapı numaraları verilmiş, elektriği suyu bağlanmış binalarda mağdur ediliyor. Gerçi buralarda yabancı uyruklular yaşamıyor ama buna rağmen, bunlara da af çıkarmayı düşünüyor musunuz?

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Özensoy.

Sayın Enöz…

MUSTAFA ENÖZ (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakan, birinci sınıf tarım arazilerinin bazı şirketlere işletme ve fabrika arazisi olarak tahsis edilmesi ve bu tip uygulamaların bugünkü gibi yasal zemine oturtulmaya çalışılması Türk tarım ekonomisine vurulabilecek en önemli darbelerden biridir. Hâlbuki, bugün üreticilerimizin çok önemli sorunları vardır ve çözüm beklemektedirler. Bu bağlamda:

1) Temel tarım girdilerinden olan gübre fiyatları geçen yıldan bu yana yüzde 150 artmıştır. Bu konuda üreticiye destek vermeyi düşünüyor musunuz?

2) Tane mısır destekleme fiyatları hâlâ açıklanmamıştır. Geçen yıla oranla prim desteklemelerinin bu yıl yüzde 60 oranında düşürüleceği söylentisi ne kadar doğrudur?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Enöz.

Sayın Genç…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Efendim, bu Mera Kanunu aslında bizim zamanımızda çıkarıldı, 1998’de çıkarıldı. Ben de o zaman Meclis Başkan Vekiliydim, Meclisi yönetiyordum. Hakikaten Türkiye için faydalı olan bir yasaydı. Şimdi, bu AKP’lilerin buna sahip çıkmasını kınıyorum. Böyle bir şey yok.

Bir de meraları da ıslah etmediler. Bizim bölgede, Tunceli bölgesinde çok ciddi bir koyun var, 1 milyon 200 bin civarında, o koyunların meralara, yaylalara çıkması konusunda ciddi sıkıntılar var, hiç ıslah da yapılmadı.

Ayrıca Sayın Başkanım, bu Cargill ile ilgili olarak öyle bir düzenleme yapılmış ki, mesela, 10/4/2006 tarihinde, Başbakanlıkta, müsteşar yardımcısının başkanlığı altında bazı kamu kurumları toplantı yapıyorlar. “Acaba, Cargill’i biz, işte, faaliyete geçirdik ama, bununla ilgili olarak eğer bir hukuki sorun çıkarsa nasıl hallederim?” diyorlar. İşte, müsteşar yardımcısının başkanlığında, Bayındırlık İskân Bakanlığı…

BAŞKAN – Sayın Akcan…

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Sayın Başkanım, aracılığınızla Sayın Bakana, 1998 yılında çıkan Mera Kanunu’nda oluşturulan, Mera Fonu’nda toplanan paralarla yapılan mera ıslahının, 2000, 2001, 2002 yıllarına isabet eden kısmında kaç bin dekar mera alanı ıslah edilmiştir onu istiyorum. Bu söz, aynı zamanda biraz önceki konuşmacıya da cevap olacaktır, var mı yok mu görsün.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Uzunırmak…

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Yirmi iki bin tesisten söz ediliyor. Öncelikli olarak, bu yirmi iki bin tesis kaç özel ve tüzel kişiliğe aittir? Yani bir özel ve tüzel kişinin birden çok sahip olduğu tesis var mıdır?

İki: En önemlisi, hangi yıllarda, kaç tesis böyle izinsiz şekilde yapılmıştır? Bilhassa son altı yılda yapılan tesis sayısı kaçtır, AKP İktidarında?

Üç: her alana 5 YTL olarak tahakkuk ettirilen ceza, düşünün ki birisi sanayi alanının içerisinde ve şehrin kenarında kalmış, birisi de dağ başında; bu bir adaletsizlik değil mi ve alelacele hazırlanmış bir şey değil mi? Şimdi, Cargill’in arazisiyle dağ başında olan bir tesise aynı 5 YTL’yi ben adaletsiz bir tercih olarak buluyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Bakan…

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Akcan’ın sorusuna özellikle cevap vermek istiyorum. Diğer sorulara yazılı olarak cevap vereceğiz.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, Millî Eğitimle ilgisi yok ki Sayın Bakan ne anlar, ilgili bakan gelsin!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, yine korsan yayın yayına geçti, asalak, parazit…

BAŞKAN – Hükûmet adına Sayın Genç.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) – Değerli arkadaşlar, bakın, yıllara göre yapılan mera ıslahları ne kadardır, bunu açıklıyorum: 2000 yılında 6.608 dekar mera ıslahı yapılmış, 2001 yılında 8.811 dekar mera ıslahı yapılmış; sadece 2000, 2001 yılını veriyorum. Hükûmetimiz döneminde…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Hektar mı, dekar mı Sayın Bakan?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) – Dekar.

2003 yılında 97.713 dekar mera ıslahı yapılmış, 2004 yılında 703.790 dekar mera ıslahı yapılmış, 2005 yılında 900.112 dekar mera ıslahı yapılmış, 2006 yılında 531.812 dekar mera ıslahı yapılmış ve 2007 yılında 540.271 dekar mera ıslahı yapılmış. Dolayısıyla 2003’ten önceki dönemle 2003 ve daha sonrasını mukayese ettiğiniz zaman arada uçurumlar var. Netice itibarıyla, Hükûmetimizin yaptıkları ortadadır.

Değerli arkadaşlarımızın sordukları detaylı sorular var, gerekli notlar alındı, kendilerine yazılı olarak cevap verilecek.

Arz ederim Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, Hükûmet yerine gelsin otursun!

BAŞKAN – Bir dakikanızı rica edeyim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Milletvekillerinin bundan sonraki sorularına cevap versin.

BAŞKAN – Soru-cevap süremiz bitmedi, Sayın Özer’e soru sorması için söz veriyorum.

Sayın Özer, buyurun.

ABDULLAH ÖZER (Bursa) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Böyle Hükûmet olur mu?

(TBMM İdare Amiri ve Adıyaman Milletvekili Fehmi Hüsrev Kutlu, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in yanına gitti.)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkanım, bu niye geliyor buraya?

ALİ KOYUNCU (Bursa) – İdare Amiri!

KAMER GENÇ (Tunceli) – Niye geliyor buraya?

BAŞKAN – Sayın Kutlu, bildiğiniz gibi İdare Amiri.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Ama sizin görev vermeniz lazım Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Genç… Sayın Kutlu…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkanım, sizin göreve davet etmemeniz hâlinde İdare Amirine bir görev düşmez.

BAŞKAN – Tamam, sorun yok arkadaşlar.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Ama bunu her defasında yapıyor arkadaşlarımız.

BAŞKAN – Sayın Kutlu, rica ediyorum.

AHMET YENİ (Samsun) – Kamer Genç’i müdafaa etmeyin!

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Efendim, Kamer Genç’in müdafaası değil, buranın hukukuna riayet etmek.

BAŞKAN – Sayın Genç, Sayın Kutlu İdare Amiri; görevini yapıyor. Lütfen… Lütfen…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Kamer Genç meselesi değil!

BAŞKAN – Sayın Özer, buyurun efendim.

ABDULLAH ÖZER (Bursa ) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Sayın Bakandan şu sorunun cevaplandırılmasını rica ediyorum: Bugün Avrupa ülkelerinde sağlığa zararlı olduğu için tüketimlerine yüzde 2-3 oranında müsaade edilen nişasta esaslı şeker, ülkemizde tüketimimizin yüzde 15’ini teşkil etmektedir. Çocuklarımızın şeker hastası olmaması için bu yüzde 15 oranını Avrupa’daki gibi yüzde 2-3 oranına çekmeyi düşünüyor musunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özer.

Sayın Bakanım, bu son soruya cevap verir misiniz?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) – Yazılı cevap vereceğim.

BAŞKAN – Yazılı cevap vereceksiniz.

Teşekkür ediyorum.

Soru-cevap işlemi sona ermiştir.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde verilmiş… (Gürültüler)

Arkadaşlarım, lütfen… Sevgili arkadaşlarım, bakın beş buçuk saattir çalışıyoruz, yoruldunuz biliyorum, ama yarım saatimiz daha var. Lütfen…

Madde üzerinde verilmiş dokuz adet önerge vardır, yedi önergeyi işleme alıyorum.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Naylon önergeleri niye işleme alıyorsunuz?

BAŞKAN – Lütfen arkadaşlar, rica ediyorum.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Meclisin ciddiyetiyle bağdaşmıyor.

BAŞKAN – Lütfen… Rica ediyorum arkadaşlar.

Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

111 sıra sayı kanun teklifinin çerçeve üçüncü maddesi ile düzenlenen 4342 sayılı kanunun ondördüncü maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinden sonra gelmek üzere eklenen (h) bendinde geçen “ihtiyaç duyulan” ibaresinin madde metninden çıkarılarak “zorunlu olan” ibaresinin madde metnine eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                           Kerim Özkul

                                                                                                                Konya

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

111 sıra sayı kanun teklifinin çerçeve üçüncü maddesi ile düzenlenen 4342 sayılı kanunun ondördüncü maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinden sonra gelmek üzere eklenen (ğ) bendinde geçen “ihtiyaç duyulan” ibaresinin madde metninden çıkarılarak “zorunlu olan” ibaresinin madde metnine eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                           Turan Kıratlı

                                                                                                              Kırıkkale

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

111 sıra sayı kanun teklifinin çerçeve üçüncü maddesi ile düzenlenen 4342 sayılı kanunun ondördüncü maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinden sonra gelmek üzere eklenen (ğ) bendinde geçen “üzerine” ibaresinin madde metninden çıkarılarak “gereğince” ibaresinin madde metnine eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                           Mustafa Ataş

                                                                                                               İstanbul

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

111 sıra sayı kanun teklifinin çerçeve üçüncü maddesi ile düzenlenen 4342 sayılı kanunun ondördüncü maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinden sonra gelmek üzere eklenen (ğ) bendinde geçen “hükümlerine” ibaresinin madde metninden çıkarılarak “kurallarına” ibaresinin madde metnine eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                   Mehmet Müezzinoğlu

                                                                                                               İstanbul

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

111 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve üçüncü maddesi ile düzenlenen 4342 sayılı kanunun ondördüncü maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinden sonra gelmek üzere eklenen (ğ) bendinde geçen “talebi” ibaresinin madde metninden çıkarılarak “müracaatı” ibaresinin madde metnine eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                        Veysi Kaynak

                                                                                                     Kahramanmaraş

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 111 sıra sayılı yasa teklifinin 3. maddesinin sonuna gelmek kaydıyla aşağıdaki ifadenin eklenmesini arz ederiz.

Saygılarımızla.

    Ferit Mevlüt Aslanoğlu             Abdullah Özer                   Bihlun Tamaylıgil

                 Malatya                                Bursa                                  İstanbul

                                  Yılmaz Ateş                              Tekin Bingöl

                                      Ankara                                      Ankara

Enerji Piyasası Kurulu tarafından izin verilen rüzgar enerjisi sahaları için tahsis amacı değişikliği yapılabilir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ve Diğer Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Madde 3- 25/02/1998 tarihli ve 4342 sayılı Mera Kanununun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinden sonra gelmek üzere (ğ) ve (h) bentleri eklenmiş olup, beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“ğ) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun talebi üzerine 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu hükümlerine göre, den sonra Çevre ve Orman Bakanlığı’nın ve yatırımın yapılacağı bölge halkının uygun görüşünün alınması ile yenilenebilir ve temiz enerji kaynakları cümlesinin eklenmesini için ihtiyaç duyulan,

h) Jeotermal kaynaklı teknolojik seralar için ihtiyaç duyulan”

“Durumu ve sınıfı çok iyi veya iyi olan mera, yaylak ve kışlaklarda birinci fıkranın (a), (f), (g), (ğ) ve (h) bentleri hariç, tahsis amacı değişikliği yapılamaz.”

           Ufuk Uras                              Akın Birdal                            Sebahat Tuncel

            İstanbul                                Diyarbakır                                  İstanbul

                             Hasip Kaplan                                 Ahmet Türk

                                   Şırnak                                           Mardin

BAŞKAN – Dinlediğiniz önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağız.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bu konuda bizim de önergelerimizin olduğunu fakat işleme konulmadığını ifade edin efendim.

BAŞKAN – Sayın Genç, onu biraz evvel konuştuk, açıkladık. Siz de düşüncenizi söylediniz.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, iktidar partisi bizi engellemek için, bu yüz karası yasada bizi konuşturmamak için önergelerimizin işleme alınmadığını ifade ediniz.

BAŞKAN – Tabii, çok doğru. Yani uygulanması kolay olmayan bir İç Tüzük’ümüz var. İnşallah, hep beraber iş birliği yapmak suretiyle bu İç Tüzük’ü değiştiririz. Herkes şikâyetçi İç Tüzük’ten ama biz mecburuz mevcut olan İç Tüzük hükümlerine göre Genel Kurul çalışmalarını yürütmeye.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ve Diğer Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Madde 3- 25/02/1998 tarihli ve 4342 sayılı Mera Kanununun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinden sonra gelmek üzere (ğ) ve (h) bentleri eklenmiş olup, beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“ğ) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun talebi üzerine 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu hükümlerine göre, den sonra Çevre ve Orman Bakanlığı’nın ve yatırımın yapılacağı bölge halkının uygun görüşünün alınması ile yenilenebilir ve temiz enerji kaynakları cümlesinin eklenmesini için ihtiyaç duyulan.

h) Jeotermal kaynaklı teknolojik seralar için ihtiyaç duyulan”

“Durumu ve sınıfı çok iyi veya iyi olan mera, yaylak ve kışlaklarda birinci fıkranın (a), (f), (g), (ğ), ve (h) bentleri hariç, tahsis amacı değişikliği yapılamaz.

                                                                                            Ufuk Uras (İstanbul) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

TARIM ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Uras, buyurunuz.

Süreniz beş dakikadır Sayın Uras.

MEHMET UFUK URAS (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli vekiller; burada sık sık Çanakkale Zaferi’nden bahsedildi. 1915’te Çanakkale’nin geçilmediğini biliyoruz ama aynı İngiltere sonunda savaşmadan, elini kolunu sallayarak Çanakkale’yi geçti ve donanmasıyla İstanbul’a geldi. Neden? Çünkü, ruhunu emperyalizme teslim etmiş olan Osmanlı yöneticileri nedeniyle.

Şimdi biz bu konu konuşulurken Türkiye’de katılımcı demokrasiden bahsediyoruz, öneride diyoruz ki: Gelin -katılımcı demokrasiyse- yöre halkının, meslek örgütlerinin, ilgili kurumların, Bakanlığın filtresi olsun, suistimali olmasın diye. Bu reddediliyor.

Hayatın her alanında halkın olmadığı yerde, demokrasinin olmadığı yerde problem oluyor. Daha dün Maltepe’de Başıbüyük’te kentsel dönüşüm projesi nedeniyle bu yüzden güvenlik güçleriyle yurttaşlarımız karşı karşıya geliyor.

Şimdi, Tütün Yasası, Şeker Yasası, bizim “Derviş yasaları” dediğimiz yasalar, değişik partilerden dolaştı, geldi -Sayın Derviş yurt dışında, ruhu şimdi Adalet ve Kalkınma Partisinde- bununla uğraşıyoruz aslında.

Enerji Piyasası Düzenleme Kuruluna bakıyorsunuz, kamu enerji yatırımı yapmıyor. Enerji özelleştiriliyor, lisanslar dağıtılıyor dün çantacılar dediğim kesime, ama özel sektör yatırım yapmıyor. Şimdi, burada bir kontrol olsun diye öneride bulunuyoruz, heyet burada onay vermiyor.

Şimdi, burada çok tuhaf konuşmalar olduğunu fark ettim. Mesela kulak çekilmekten bahsetti. Kimin kulağının çekildiğini bilmiyorum ama, birilerinin kulağını çeken elin Cargill olduğunu çok açık görüyoruz.

Şimdi “Elinize geleni gelip burada okuyorsunuz.” diyorsunuz. Efendim, bakın Cargill’in gazetelere verdiği ilanlara, o ilanlardaki cümleleri aynen tekrar etmek neyi okumak oluyor?

Bir beyefendi burada “Efendim, mera mı ürettiniz bu konuda konuşuyorsunuz.” diyor. Yumurtayı bayatından tazesini ayırmak için yumurtlamak mı gerekiyor. Böyle bir mantık olabilir mi?

“Görüşleri aldık değişik kesimlerin.” deniyor. Bütün Bursa’daki toplumsal muhalefet örgütleri, odaları görüşlerini ortaya koymuş. Diyelim görüşlerini aldınız, ama görüşlerini alıp yine bildiğinizi okuyorsunuz. Dolayısıyla o görüşlerin alınması… Sivil toplum örgütlerinin bir konu malzemesi hâline getirilmesi doğru değildir.

Sevgili arkadaşlar, Orta Doğu’da birçok ülke çölden vaha yapıyor. Bizim “tarım işlevini yitirmiş alan” deyip kolaylıkla memleketin toprağını gözden çıkarmamamız gerekiyor.

Bunu, üretime karşı olarak ele almak doğru değil. Bu ülkede kumarhane kapitalizminin kimler tarafından savunulduğu, üretim ekonomisinin kimler tarafından savunulduğu ortada. Biz yalan üretmeye karşıyız. Bu memleketin yüzde 54’üne madenlerle ilgili arama ruhsatı verip tam bir keyfîlikle -köstebek yuvasına- memleketin, ormanların, her alanın açılmasına karşı çıkmak gerekiyor. Dolayısıyla içinde bulunduğumuz bu konjonktürde neoliberal politikaların çok açık sonuçlarıyla karşılaşıyoruz. “Ekonominin ayrı kuralları vardır, ekonomi ile siyaseti ayrıştırmak gerekir.” deniyor. Ekonomi ile siyaseti ayrıştırdığınızda, ekonomi kendi kurallarıyla, yani uluslararası kapitalizmin dinamikleriyle hareket ettiğinde o zaman siyasete ne gerek kalıyor, siyaset kurumunun işlevi anlamlı olmuyor. O yüzden birinci derecedeki tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı bu kadar kolay lütfa bırakılmamalı.

Bizim önerdiğimiz bir mekanizma kurulsun. Heyet bu mekanizmayı reddediyor ve tamamıyla, başından beri bu işin keyfîliğine açık bir ortam yaratıyor ve hukuksuz işleyen bir yapıya bu kadar müsamaha gösterilmemesi gerektiği hâlde, şirkete yönelik özel hukuk oluşturulmaması gerektiği hâlde, yasal dayanağı olmayan, ruhsatı olmayan, imar planına aykırı, hukuka, bilime aykırı bir yapıya yol verilmemesi gerektiği hâlde, aksi bir tutumla karşı karşıyayız. O yüzden diyorum ki: Gelin ortak değerlerimize sahip çıkalım. Gelin kapkaç siyasetinden her alanda vazgeçelim, bu işin çivisini çıkarmayalım.

Yasanın öyle vatanla, milletle alakası yoktur, doğrudan Cargill’i ilgilendirdiğini bizi izleyen yurttaşlar fark ediyorlar. Ben, bu yüzden, Anayasa Mahkemesinin, esas hakkında karar verilinceye kadar yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararına gönderme yaparak, İçişleri Bakanlığına “Yargı kararlarını niye uygulayamıyorsunuz?” diye sormuştum Sayın Atalay’a. Bana yazılı cevabında, kazanılmış bir haktan bahsederek, kararın içeriğini sorguladı. “Kanuna uygun olmayan bir eylem için kazanılmış bir haktan bahsedilemez” demesini bekliyordum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Uras, bir dakika ek süre veriyorum.

MEHMET UFUK URAS (Devamla) – Yürütmenin hukuk kararlarını tartışmaya açma yetkisinin olmadığının ortaya çıkması gerekiyordu. Dolayısıyla Cargill konusunda idarenin keyfî tutumu hukuk devletini yok ederek, hukuku parçalayarak bir zemine taşımış olmaktadır, tam da bugün hepimizin hukuka ihtiyacımız olduğu bir dönemde.

Biraz önce “pancar, şeker” lafı edildi. Pancardan şeker olur ama şekerden pancar olmaz. O yüzden, geriye dönüşü olmayan bir yolculuğa çıkmamamızı öneririm.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Uras.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar yeter sayısının aranmasını istiyorum.

BAŞKAN – Karar yeter sayısını arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Uygulamalarımızı ve çalışma süremizin bitimine çok az bir zaman kaldığını da dikkate alarak, sözlü soru önergeleriyle diğer denetim konularını sırasıyla görüşmek için, 25 Mart 2008 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyor, arkadaşlarıma iyi hafta sonları diliyorum.

Kapanma Saati: 19.41