DÖNEM: 23 CİLT: 17 YASAMA YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
82nci
Birleşim
26 Mart 2008 Çarşamba
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - YOKLAMA
III.
-GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, emeklilerin sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
2.- Tokat
Milletvekili Hüseyin Gülsünün, meslek lisesi ve teknik eğitim fakültesi
mezunlarının sorunlarının çözümüne ilişkin gündem
dışı konuşması ve Yalova Milletvekili Muharrem
İncenin de aynı konudaki ifadesi
3.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, Ordu ilindeki yolsuzluk
iddialarına ve Emniyet Müdürünün görevden alınmasına
ilişkin gündem dışı konuşması ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
IV.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A)
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
1.- Bursa
Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu ve 3 Milletvekilinin; Toprak
Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun ve Diğer Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Çevre ile
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonları Raporları (2/146)
(S. Sayısı: 111)
2.-
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/478) (S.
Sayısı: 93)
3.- Bazı
Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde
Yaptırılması Hakkında Kanun ile Devlet Su İşleri
Umum Müdürlüğü Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/480) (S: Sayısı: 94)
4.- Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile İzmir Milletvekili Bülent Baratalının;
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının; Devlet Memurları Kanunu ile
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
İzmir Milletvekili Bülent Baratalının; Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Manisa Milletvekili Şahin
Mengünün; 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 19
milletvekilinin; 17.7.1964 Tarihli ve 506 Sayılı Sosyal Sigortalar
Kanununa Geçici Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi; Sivas
Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlunun; Engelli Memurların
Emekliliğini Düzenleyen 5434 Sayılı Kanunun 39 uncu Maddesinin
(j) Bendinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalının; 3201
Sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk
Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin
Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
İzmir Milletvekili Bülent Baratalı ve 24 milletvekilinin; 5510
Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununun Geçici 4 Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 12 milletvekilinin;
Sanatçıların Sosyal Güvenliklerinin Sağlanması
Hakkında Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/465, 2/30,
2/31, 2/37, 2/64, 2/71, 2/79, 2/136, 2/147, 2/149) (S. Sayısı: 119)
5.- Tütün, Tütün
Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden
Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine,
İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı
Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı ile Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın ve 12 milletvekilinin; 4733 Sayılı Tütün, Tütün Mamulleri,
Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden
Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine,
İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı
Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Adıyaman Milletvekili Şevket
Kösenin; 4733 Sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol
İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden
Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine,
İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı
Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/538, 2/155,
2/186) (S. Sayısı: 125)
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Uşak
Milletvekili Mustafa Çetinin, Konya Milletvekili Atilla Kartın
konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
VI.-
OYLAMALAR
1.- Toprak Koruma
ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun ve Diğer Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin oylaması
VII.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, usta öğreticilerin özlük haklarına
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin
cevabı (7/1957)
2.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Mut Ovası sulama suyu
inşaatı ve bir gölet projesine,
- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldanın, Van Gölündeki kirliliğe,
-Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, Antalyaya elektrik ve su sağlayan
barajların durumuna,
Demre Çayının kurumasıyla
oluşan su sorununa,
İlişkin
soruları ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
(7/2002, 2004, 2072, 2073)
3.- Tekirdağ
Milletvekili Faik Öztrakın, Tekirdağda bir lisenin depreme
karşı dayanıklılığının tespitine
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin
cevabı (7/2027)
4.- İzmir Milletvekili
Bülent Baratalının, Urla-Çeşme yarımada bölgesinin
korunmasına,
- Edirne
Milletvekili Bilgin Paçarızın, Trakyada su
taşkınlarını önleme çalışmalarına,
- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldanın, Bodrumda yanan bir ormanlık alanla
ilgili iddialara,
İlişkin
soruları ve Çevre ve Orman
Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/2074, 2125, 2126)
5.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, imamların öğretmen olarak
görevlendirilmesine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı (7/2095)
6.-Amasya
Milletvekili Hüseyin Ünsalın, TRTdeki personel hareketliliğine
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Aydının cevabı
(7/2111)
7.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, hizmete açılmayan yatırımlara
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Kürşad Tüzmenin cevabı
(7/2228)
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.03te açılarak iki oturum yaptı.
Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, Türk dünyasında nevruz ve önemine
ilişkin gündem dışı konuşmasına, Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günay;
Kars Milletvekili
Gürcan Dağdaşın, Kars ilinde tarım ve
hayvancılıkta yaşanan sorunlara,
Edirne
Milletvekili Necdet Budakın, 22 Mart Dünya Su Gününe,
İlişkin
gündem dışı konuşmalarına, Çevre ve Orman Bakanı
Veysel Eroğlu,
Cevap verdi.
5018 ile 2919
sayılı Kanunlara göre, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve
Sayıştayın 2006 yılına ilişkin dış
denetimlerini yapmak üzere görevlendirilen komisyon tarafından
hazırlanan dış denetim raporlarının inceleme
sonuçlarına ilişkin Başkanlık tezkeresi, Genel Kurulun
bilgisine sunuldu.
Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın (6/479) esas numaralı sözlü
sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi okundu; sorunun
geri verildiği bildirildi.
Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir ve 30 milletvekilinin, Antep
fıstığı üretimi ve ticaretinde yaşanan sorunların
(10/158),
Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 19 milletvekilinin, kamyoncu-nakliyeci
esnafın sorunlarının (10/159),
Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 22 milletvekilinin, Boğaziçindeki
kaçak ve çarpık yapılaşmanın (10/160),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı
ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Köksal Toptanın, Çin Halk Cumhuriyeti
Ulusal Halk Kongresi Daimi Komitesi Başkanı WU Bangguonun davetine
icabet etmek üzere, beraberinde Parlamento heyetiyle, Çin Halk Cumhuriyetine,
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Köksal Toptan'ın, Slovenya Parlamento
Başkanı France Cukjatı'nin davetine icabet etmek üzere,
beraberinde Parlamento heyetiyle, Slovenya'ya,
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Köksal Toptan'ın, Suudi Arabistan
Şûra Meclisi Başkanı Dr. Saleh Bin Abdullah Bin Hamidin
davetine icabet etmek üzere, beraberinde Parlamento heyetiyle, Suudi
Arabistan'a,
Resmî ziyarette
bulunmalarına ilişkin Başkanlık;
Almanyaya resmî
ziyarette bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğana,
Suudi Arabistana
resmî ziyarette bulunan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günaya,
Refakat eden
heyetlere iştirak etmesi uygun görülen milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık;
Bazı
milletvekillerinin belirtilen sebep ve sürelerle izinli sayılmalarına
ilişkin Başkanlık,
Tezkereleri kabul
edildi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının 55, 56, 24 ve 31inci sıralarında yer alan
119, 120, 48 ve 69 sıra sayılı kanun tasarısı ve
tekliflerinin bu kısmın 4, 6, 7 ve 10uncu sıralarına
alınmasına; gelen kâğıtlar listesinde yayımlanan ve
bastırılarak dağıtılan 125 sıra sayılı
Kanun Tasarısının kırk sekiz saat geçmeden bu kısmın 5inci
sırasına alınmasına ve diğer kanun tasarı ve
tekliflerinin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel
Kurulun 25/3/2008 Salı ve 26/3/2008 Çarşamba günkü
birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesine; 26/3/2008
Çarşamba ve 27/3/2008 Perşembe günkü birleşimlerinde 14.00-20.00
saatleri arasında çalışmalarını sürdürmesine ve 119
sıra sayılı Kanun Tasarısı ve Tekliflerinin İç
Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesine
ilişkin Danışma Kurulu önerisi, yapılan görüşmelerden
sonra, kabul edildi.
Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, 5.1.1961 Tarihli ve 222 Sayılı
İlköğretim Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin (2/44) İç Tüzükün 37nci
maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilmedi.
Birleştirilerek
görüşülmesi kabul edilen (10/3), (10/8), (10/12), (10/28), (10/31), (10/33),
(10/38), (10/42), (10/47), (10/56), (10/59), (10/62,) (10/64), (10/65),
(10/68), (10/71), (10/84), (10/87), (10/89), (10/98), (10/101), (10/119),
(10/145), (10/146) esas numaralı Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergelerin ön görüşmelerine devam
edildi.
26 Mart 2008
Çarşamba günü, alınan karar gereğince, saat 14.00te toplanmak
üzere birleşime 19.03te son verildi.
Meral
AKŞENER
Başkan
Vekili
Canan
CANDEMİR ÇELİK Fatoş
GÜRKAN
Bursa Adana
Kâtip Üye Kâtip
Üye
26 Mart 2008 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili
Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya),Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 82nci
Birleşimini açıyorum.
II.- Y O K L A M A
BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre vereceğim.
Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda
bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme
giremeyen milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama
pusulalarını görevli personel aracılığıyla üç
dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Sayın milletvekilleri, görüşmelere başlamadan önce,
20 Mart 2008 tarihli 80inci Birleşimde yapılan kapalı oturuma
ait tutanak özetinin İç Tüzükün 71inci maddesine göre okunabilmesi için
kapalı oturuma geçmemiz gerekmektedir. Bu nedenle, sayın
milletvekilleriyle Genel Kurul Salonunda bulunabilecek yeminli stenograflar ve
yeminli görevliler dışındakilerin salonu
boşaltmalarını rica ediyorum.
Tutanak özeti okunduktan sonra açık oturuma geçilecek ve
görüşmelere devam edilecektir. Sayın idare amirlerinin bu konuda
yardımcı olmalarını ve salon boşaltıldıktan
sonra Başkanlığa haber vermelerini rica ediyorum.
Kapanma Saati : 14.06
İKİNCİ OTURUM
(Kapalıdır)
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 14.21
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya),Canan
CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 82nci Birleşiminin, kapalı oturumdan
sonraki Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Gündeme geçmeden
önce, üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, emeklilerin sorunları hakkında söz
isteyen İzmir Milletvekili Sayın Selçuk Ayhana aittir.
Buyurun
Sayın Ayhan. (CHP sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI
1.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhanın,
emeklilerin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
SELÇUK AYHAN
(İzmir) Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım;
ekonomide yaşanan olumsuzluklardan, gerçek enflasyondan,
çıkarılan dolaylı vergilerden en çok etkilenen kesim olan
emeklilerimizin, yolda, çarşıda, kafede, nerede
karşılaşırsak yakamıza yapışması ve
sorunlarının yeterince dile getirilmediğini söylemelerini de
gündeme alarak yüce Mecliste konuşma yapmayı uygun buldum. Bu
vesileyle, sizleri ve ekranları başında bizleri izleyen
yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Bakanlıktan aldığım son verilere
göre, toplam 7 milyon 850 bin emekli yurttaşımız var.
Bunların 4,5 milyonu Sosyal Sigortalar Kurumundan, 1 milyon 600 bin
kişisi Emekli Sandığından, 1 milyon 500 bini
BAĞ-KURdan, 200 bini de özel sandıklardan emekli maaşı
almaktadır. Bu verileri de Sosyal Güvenlik Kurumu Tahsisler Daire
Başkanlığından aldım. SSK emeklilerinin en büyük
bölümü 558 YTL maaş alıyor, ortalama maaşı ise 636 YTL.
BAĞ-KURa baktığımızda çoğunluk 436 YTL maaş
alıyor, ortalaması ise 512 YTL. Tarım kesimindeyse alt
sınır 293 YTL, ortalama 467 YTL. Emekli Sandığında da
alt sınır 740 YTL. Türkiyede açlık
sınırının 715 YTL, yoksulluk sınırının
da -4 kişilik bir aile için- 2.328 YTL olduğunu göz önüne
alırsak, bu durumda Türkiyedeki emeklilerin yüzde 80i açlık
sınırının altında yaşamaktadır.
Emeklilerimize verilen maaş zammı bu yıl için iki dilim hâlinde
yüzde 4tür. Enflasyon ise mutfakta yüzde 25, elektrikte yüzde 17, tüpte yüzde
18, ulaşımda yüzde 20, kira artışında yüzde 16.
Emeklilerle
ilgili yeni piyango ise önümüzdeki günlerde Meclis gündemine gelecek. Emlak
vergisi oranları artırılacak, tek evi olandan bile vergi
alınacak. Görülüyor ki, bir emekli maaşı ev kirasını
ancak karşılıyor; evi olanı göz önüne
aldığımızda ise, onun yakıt, elektrik, telefon, su,
aidat giderlerini ancak karşılıyor.
İnsanlar
daha iyi yaşamak için çalışırlar. Dünyadaki teknolojik
gelişmenin, bilimsel gelişmenin temelinde hep daha iyi yaşama
arzusu vardır. Emekli olduklarında da son yıllarını,
çocuklarının gelecek kaygısını taşımadan
geçirmek isterler. Ama ne yazık ki, ülkemizde emekli olmak, açlık, sefalet,
yoksulluk ve ıstırap demektir.
Ekonominin
istikrarından, düzgünlüğünden bahsediyoruz. 450 milyar dolar borç, 35
milyar dolar cari açık, 100 milyar dolar vergisiz faiz götüren sıcak
para, siftah etmeden dükkân kapatan esnaf ve işsizlikte dünya
onunculuğu. Düzgün ekonomiden bahsettiğimiz de bu. Kredi
kartları faciası da insanları böbreklerini satışa
çıkarır duruma getirdi. Bu da ayrı bir trajedi.
Peki, bizler
neler yapıyoruz? Türkiyenin gündemini farklı noktalara çekerek bu
sorunları örtbas ediyoruz. Üniversitelere 1980 öncesi çatışma
ortamını şırınga ediyoruz. Devletin kurumlarıyla
çatışıyoruz. Halkımızı bu dünyada çektikleri ıstıraptan öbür
dünyada kurtulacakları vaatleriyle kandırmaya
çalışıyoruz. Ülkemizin coğrafi konumu, yer altı-yer
üstü kaynakları, genç nüfusu her türlü sorunu aşmaya muktedirdir;
yeter ki gerçeklere, gerçek sorunlarımıza dönelim. Yoksa, tam bir
müstemleke olmaya doğru gidiyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, emeklilerimizin yaşam standardını
iyileştirmek için bir an önce somut adımlar atmalıyız.
Ulusal kaynaklarımızı daha verimli kullanmalıyız. Kamu
mallarını düşük değerlerle yakınlarımıza
verip onların yüksek bedelle satması anlayışını
bırakmalıyız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SELÇUK AYHAN
(Devamla) Bir an önce, yabancı paraya yüksek faiz kazandıran finans
ekonomisinden istihdam yaratan üretim ekonomisine geçmeliyiz. Cari
açığı azaltacak, ithalat-ihracat dengesini ithalat lehine
değiştirecek düzenlemelere ağırlık vermeliyiz.
Yandaşlarımıza dönük yasalar çıkarmak yerine, bir an önce,
kayıt dışına son veren adil bir vergi sistemi oluşturmalıyız.
Vatandaşa En az 3 çocuk yapın. tavsiyesinde
bulunacağımıza, çocuklarımızı iyi
yetiştirecek, iyi eğitecek, onlara iş alanları yaratacak
ortamları oluşturmak için çalışmalıyız.
Sözlerimi Yüce
Atatürkün bu konudaki veciz sözleriyle noktalamak istiyorum: Bir milletin
yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine karşı
tutumu, o milletin yaşama kudretinin göstergesidir.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ayhan.
Gündem
dışı ikinci söz, mesleki teknik eğitim konusunda söz
isteyen Tokat Milletvekili Sayın Hüseyin Gülsüne aittir.
Buyurun
Sayın Gülsün. (AK Parti sıralarından alkışlar)
2.- Tokat Milletvekili Hüseyin Gülsünün, meslek lisesi ve
teknik eğitim fakültesi mezunlarının sorunlarının
çözümüne ilişkin gündem dışı konuşması ve Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin de aynı konudaki ifadesi
HÜSEYİN
GÜLSÜN (Tokat) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; meslek
liselerinin ve teknik eğitim fakültesi mezunlarının sorunları
hakkında gündem dışı söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.
Teknik
eğitim fakültesi mezunları, teknik öğretmen olarak
üniversitelerimizden mezun olmaktadır. Ancak, bu alanda Millî Eğitim
Bakanlığımızın yaptığı öğretmen
alımının sayısının düşük olması, unvan
problemi ve işsizlik nedeniyle inanılmayacak derecede
sıkıntı içinde bulunmaktadırlar. 1999 yılından
itibaren meslek liselerine kat sayı uygulamasının
başlaması nedeniyle lisans eğitimi almak isteyen meslek lisesi mezunları
mecburen teknik eğitim fakültelerine gitmek zorunda, ancak 1999-2007
arasında Millî Eğitime teknik öğretmen olarak atanan kişi
sayısı sadece mezunların yüzde 3ü kadardır. Örneğin,
teknik eğitim fakültesi otomotiv öğretmenliği bölümünden 2000
yılından bu yana sadece 22 kişi atandı. Buna
karşılık her yıl yaklaşık 900 mezun vermeye devam
etti ve hâlen veriyor. Yani, son sekiz yılda bu alandan 7.200 mezun
çıktı ve sadece 22 kişi atandı. Diğer bölümlerden
mezunların durumu da bundan farklı değildir. Peki, geri kalan
mezunlar ne yapıyor? Asıl sorun burada. Fabrikalar işi
almıyor, alsalar da teknisyen ve ustalarla aynı statüde
çalıştırıyorlar veya ücret açısından farklı
muamele uygulanıyor. Örneğin, bir fabrikada mühendislerle yan yana
çalışan teknik öğretmenler 1.100 YTL civarında maaş
alırken, mühendisler 2.500 YTL civarında alıyorlar.
Yaptıkları iş aynı. Teknik öğretmenleri koyacak kadro
bulamayan fabrikalar, genellikle lise mezunlarının yer
aldığı teknisyen kadrosuna alıyorlar çünkü teknik
öğretmenlerin, dört yıl lisans eğitimi almalarına
rağmen imza yetkisi yok, unvanı yok, mühendis desen değil,
teknisyen desen değil, öğretmen okulda olur diyorlar. Unvan sorunu,
büyük bir sorun olarak karşımızda duruyor.
Mühendislik
fakültesi ile teknik eğitim fakültesinin ders programları
kıyaslandığında, yüzde 85 civarında aynı
olduğu görülüyor. Verilen eğitimin içeriği ve süresi aynı
ama mezun olduktan sonra şartlar aynı değil. Sanayinin ihtiyacı,
kaliteli meslek lisesi eğitimi almış ara eleman fakat meslek liselerinin
son yıllardaki sorunlarından dolayı önü kapalı olduğu
için iyi öğrenciler bu liselere gitmemektedirler. On yıl öncesine
kadar devletin yaptığı sınavla girilen meslek liseleri,
şimdi, hiçbir okula girememiş, başarı seviyesi düşük,
öğretmenlere kafa tutabilen öğrencilerin yer aldığı
okullar hâline gelmiştir. Oysa 1999 öncesinde üniversite
sınavında dereceye giren meslek liseleri vardı.
Kısacası, şu anki meslek liseleri, ne sanayinin, piyasanın
ihtiyacını karşılıyor ne üniversitelerin ne de
ailelerin.
Üniversiteler
kararlarını masa başında veriyorlar ama sanayi, üretim,
ihracat, masa başında olmuyor, çıkıp sahada gezmek,
işverenlerle görüşmek gerekiyor. Kat sayı engeli, Türkiyede ara
eleman yetişmesini âdeta durdurdu. Bir holding Meslek Lisesi Memleket
Meselesi adı altında bir kampanya başlattı ve meslek
liselerini özendirmeye çalışıyor çünkü bu grubu büyüten ve
geliştiren, fabrikalarında çalıştırdıkları
meslek eğitimi almış kişiler. Mesleki eğitimdeki
durumun vahametini gören bu grup, büyük bir kampanya başlattı.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Çok haklısınız, bu Millî Eğitim
Bakanı görevden alınmadan çözülmez bunlar!
HÜSEYİN
GÜLSÜN (Devamla) Geçenlerde bir otomobil fabrikası mühendis ilanı
vermiş ve parantez içerisinde Meslek lisesinin üzerine mühendislik
eğitimi almış olmak, tercih sebebidir. şeklinde not
koymuş. Bu fabrikanın insan kaynakları bölümünü aradım ve
bu durumun mümkün olmadığını, meslek lisesi
mezunlarının kat sayı sorunundan dolayı mühendislik
fakültelerine gidemediklerinden bahsettim. Onlar da bu durumu bilmediklerini ve
eskiden, bu şekilde olan kişileri
çalıştırdıklarını söylediler. Demek ki, mesleki
eğitim üzerine mühendislik eğitimi almak, bu tür önemli bir
fabrikanın ilk tercihi.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HÜSEYİN
GÜLSÜN (Devamla) Buna göre, son derece ilkel bir kural olan kat sayı
uygulamasının devamı yanlıştır.
İletişim
meslek lisesi mezunlarının tercih edebileceği bir lisans bölümü
yok. İletişim mezunları, iletişim fakültesine giremiyor;
makine teknik lisesi mezunu, makine mühendisliğine giremiyor; bilgisayar
bölümü mezunu, bilgisayar mühendisliğine gidemiyor. Sizce bu adaletsizlik
değil mi? İnanın bana, bizden çok daha gerideki ülkeler dahi bu
durumu bilseler bizi eleştirirler.
Teknik
eğitim fakültesi mezunlarının unvan sorununa ve meslek
liselerine uygulanan sorunlara acil çözüm üretilmesi, Millî Eğitim
Bakanlığımızın çözüm bulması
çağrısında bulunuyor, hepinizi saygı ve sevgilerle selamlıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Gülsün.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Çok kısa bir sözüm olacak Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Buyurun.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sayın Gülsünü dinlerken çok üzüldüğümü
belirtmek istiyorum. Elektrik bölümünde okuyan bir çocuk, elektrik
mühendisliğine giremiyor; bilgisayar bölümünde okuyan bir çocuk,
bilgisayar mühendisliğine giremiyor; doğrudur. Buyurun, getirin,
ilgili mühendislik hakkını verelim hep birlikte; hadi! Buyurun,
yapın! İlgili mühendisliğe girerken kat sayı problemi
yaşanmasın, biz destekliyoruz. Buyurun, gelin, hemen yarın sabah
çözelim bunu.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın İnce.
Gündem
dışı üçüncü söz, Ordu ilindeki yolsuzluk iddiaları ve
İl Emniyet Müdürünün görevden alınmasıyla ilgili söz isteyen
Ordu Milletvekili Sayın Rıdvan Yalçına aittir.
Buyurun
Sayın Yalçın. (MHP sıralarından alkışlar)
3.- Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçının, Ordu
ilindeki yolsuzluk iddialarına ve Emniyet Müdürünün görevden
alınmasına ilişkin gündem dışı
konuşması ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; temsil etmekten
onur duyduğum Ordu ilinde yaşanan yolsuzluklar ve Ordu İl
Emniyet Müdürünün görevden alınmasıyla ilgili gündem
dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, ülkemizde neredeyse her gün bir yolsuzluk çetesinin ortaya
çıkarıldığına şahit olmaktayız.
Vatandaşlarımız operasyon isimlerini birbirine
karıştırır, âdeta takip edemez hâle gelmiştir.
Futboldan sağlığa, enerjiden KÖYDESe her alanda suç
örgütleriyle kuşatıldığımızı görmekteyiz.
Ortaya çıkan
yolsuzlukların gizlenemeyecek kadar aleni hâle geldiği ya da
birçoğunun da rantı paylaşmada çıkan
anlaşmazlıklar nedeniyle adliyeye intikal ettiği
düşünülünce, esas ürkütücü olan, ortaya çıkarılamayan
yolsuzluklar ve suç çetelerinin büyüklüğü gerçeğidir.
Türkiyenin en
güzel yaylalarına, en güzel sahil şeridine, en zengin bitki
çeşitliliğine sahip olan Ordu da, ne yazık ki, her geçen gün
artarak devam eden yolsuzluk olaylarıyla gündeme gelmektedir.
Ordu, KÖYDES
ödeneğinin en çok gönderildiği iller arasındadır. Bütün
uyarılarımıza rağmen KÖYDES işleri İhale Kanunu
kapsamına alınmadığı gibi başka bir disipline de
tabi tutulmamıştır. Bu nedenle, iyi örnekleri de olmasına
rağmen birçok ilde olduğu gibi Orduda da Vali ve kaymakamlar,
iktidar partisi yöneticileri ve özellikle İl Genel Meclisi üyelerinin
baskısıyla kendileri ya da yakınlarına iş vermeye
zorlanmış, bu baskılar çoğu zaman da sonuç vermiştir.
İyi niyetle
başlatıldığına inandığımız KÖYDES,
yandaşlara rant dağıtım sistemi hâline
dönüşmüştür. Bu şekilde iş alanların önemli bir
kısmının ilk defa müteahhit olduğu da bilinmektedir. Bu
nedenle birçok proje layıkıyla yapılamamış, birçok
proje ise akmayan sular, geçilemeyen yollar şeklinde kamu
parasının çarçur edilmesiyle sonuçlanmıştır. Her iki
hâlde de iş almak için iktidar gücünü kullananlar,
istismarlarının gizlenmesi için de aynı yola
başvurmaktadırlar.
İktidar
partisi mensubu İl Genel Meclisi üyelerinin çoğu muvazaalı
kurulmuş şirketler eliyle hem ihaleyi alan hem de ihaleyi veren makam
olmakta bir sakınca görmemektedirler. Bir kısım Meclis üyesi
hakkında açılmış davalar olduğu gibi, Ordu il
bütçesini yöneten İl Genel Meclisi Başkanı hakkında da kamu
kurumunu dolandırmak suçundan Ordu Ağır Ceza Mahkemesinde
açılmış davalar bulunmaktadır.
AKPli
belediyeler yandaşlarına sahte iş bitirme belgeleri vermekte,
suçüstü yakalandıklarında da sehven verildiği belirtilmektedir.
Orduda ve Türkiyede sayısız AKPli belediye, ödeneğini
çıkarma vaadiyle evsel atık su projesi yaptırmaya âdeta mecbur
edilmekte, piyasa fiyatlarının 2-3 katı proje parası
alınmaktadır.
İktidarla
aynı kulvarda olmakla övünen, arkasında Hükûmetin olduğunu
söyleyen bir memur sendikası, TOKİnin kendilerine ucuz konut yapacağını
belirterek, şahsımın ve TOKİ
Başkanlığının bütün uyarılarına rağmen
2 bine yakın insandan bu yolla para toplayabilmekte, taahhütlerini yerine
getiremeyince de siyasi nüfuz ile, zarar görenleri sindirebilmektedir.
İlimizde
birçok kamu kurumunu kömür yolsuzluğu yaparak
dolandırdığı iddia edilen bir çete yakalanmış,
operasyonlar devam ederken de İl Emniyet Müdürümüz ne yazık ki
görevden alınmıştır. Müfettiş raporuna dayanılarak
yapılan bu tasarruf, değerli arkadaşlarım, çok üzüntüyle
ifade ediyorum, kamuoyunda dolandırıcılıktan
yargılananların Emniyet Müdürü ve hatta Valiyi görevden
aldıracak kadar güçlü oldukları şeklinde
algılanmış, adalete ve hukuka olan inanç zedelenmiştir.
Önceki Emniyet
Müdürümüz de, hatırlanacağı üzere, fındık mitinginde
bir milletvekilinin kalabalığı panzerle dağıtın
emrine uymadığı için görevden alınmışken,
şimdiki Emniyet Müdürümüz de yolsuzlukla mücadele ettiği için
görevden alınmış bulunmaktadır.
Acaba, birileri
sıranın kendilerine gelmesinden mi korkmaktadır? AKP
yapılan yolsuzlukları görmezden gelecek müdür aramak yerine, üyeleri
ve yandaşları içinden ve özellikle Sayın Bakan ve vekillerin
isimlerini kullanarak suistimalde bulunanları ayıklamayı tercih
etmelidir.
Sonuç olarak,
değerli arkadaşlarım, son günlerin bir moda deyimi var, AKPnin
laikliğe karşı bir odak olup olmadığı meselesi
konuşuluyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
RIDVAN YALÇIN
(Devamla) Bunun kararını elbette yargı verecektir ancak kamu
vicdanında AKP, en azından Orduda, çoktan yolsuzlukların
odağı olmaktan mahkûm olmuştur.
Her kim kamu
malına el uzatıyor veya el uzatılmasına sessiz
kalıyorsa bu hesabın görülmesi ahirete kalmayacaktır diyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yalçın.
Şimdi,
Hükûmet adına İçişleri Bakanı Sayın Beşir Atalay.
Buyurun
Sayın Atalay. (AK Parti sıralarından alkışlar)
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Ordu Milletvekili Sayın Rıdvan Yalçının
yaptığı gündem dışı konuşmaya, devam eden
inceleme ve soruşturma sürecini olumsuz yönde etkileyecek ifade ve
yorumlardan da kaçınmak suretiyle ve ana hatlarıyla cevap vermek ve
sizleri bilgilendirmek üzere söz aldım. Sözlerimin başında
hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Sayın
Yalçın da benim gibi hukukçu bir milletvekili arkadaşımız.
Aslında yaşanan sürecin ve bundan sonra yaşanacak sürecin hukuki
boyutlarını gayet iyi bildiğinden hiç kuşkum yoktur ama,
yine de genel ifadelerle bazı boyutları bilginize sunmak istiyorum.
Hepimizin
bildiği gibi Anayasamızın 129uncu maddesinde Memurlar ve
diğer kamu görevlileri Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette
bulunmakla yükümlüdürler.
Memurlar ve
diğer kamu görevlileri hakkında işledikleri iddia edilen
suçlardan ötürü ceza kovuşturması açılması, kanunla
belirlenen istisnalar dışında, kanunun gösterdiği idarî
merciin iznine bağlıdır. hükmü yer almaktadır.
Anayasamızdaki
bu temel düzenlemeye paralel olarak 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununda, 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin
Yargılanması Hakkında Kanunda, 3628 sayılı Mal
Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele
Kanununda, ilgili diğer kanunlarda, bunlara ilişkin ikincil mevzuatta
ayrıntılı düzenlemeler yapılmıştır. Bu
düzenlemelerle ilgili olarak yargı kararları, içtihatlar
oluşmuştur. Bu düzenlemeler bizden önceki dönemlerde olduğu gibi
bu dönemde de kararlılıkla uygulanmaktadır ve
uygulanacaktır.
Ayrıca,
hepimizin bildiği gibi, Anayasamızın 125inci maddesi hükmüne
göre İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı
yargı yolu açıktır. İdari iş ve işlemler
nedeniyle mağdur olduğunu düşünen herkes bu yola
başvurmakta serbesttir ve bağımsız yargının
vereceği karar tarafları bağlamaktadır.
Bu genel
açıklamalardan sonra, konuşmada bahsi geçen Emniyet Müdürünün geçici
görevle Merkez Emniyet Müdürlüğünde görevlendirilmesiyle ilgili süreç
hakkında da kısaca sizleri bilgilendirmek isterim.
Tabii, bu Emniyet
Müdürü şu anda hâlen bizim personelimizdir, kendi memurumuzdur ve onu da korumak
bize düşer. Ama biraz önce okuduğum Anayasa ve maddelerindeki
düzenlemeler çerçevesinde de kamu görevlisi içinde de yanlış tutum ve
davranışları olanlar varsa bunların da belli
soruşturmalara tabi olması kaçınılmazdır.
Bahsi geçen
Emniyet Müdürü hakkında değişik tarihlerde şikâyet
dilekçeleri söz konusudur ve isimleri belli kişiler tarafından
verilen şikâyet dilekçeleri önce incelenir -biliyorsunuz- eğer
somutluk, tutarlılık varsa bunlarla ilgili teftiş
görevlendirilir. Burada da aynı işlem yapılmış. Bu her
zaman yapılan bir işlem ve iddia edilen konuları
araştırmak üzere teftiş görevlendirilmiştir.
Müfettişler, iddia edilen konularla ilgili olarak, mahallinde, başta
il valisi olmak üzere konuyla ilgili kişilerin bilgisine
başvurmuş, evrak üzerinde de gerekli incelemeleri
yapmışlardır. Mülkiye müfettişleri yaptıkları
inceleme sonucunda, beş ayrı konuda, ilgili hakkında -içerik
vermiyorum- 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması
Hakkında Kanun gereğince ön inceleme, ayrıca 657 sayılı
Devlet Memurları Kanunu gereğince disiplin soruşturması ve
değerlendirme raporu teklifinde bulunmuşlardır ve
değerlendirme raporunda da -o gerekçeleri yine ben burada ifade etmiyorum,
çünkü bu bir soruşturma konusudur- ciddi gerekçelerle -Sayın Milletvekilimiz
de mahcup olacaktır o gerekçeleri daha sonra öğrenince- ilgilinin
eylemli emniyet müdürlüğünden alınması teklifinde
bulunmuşlardır. Bu, Emniyet Genel Müdürlüğümüze
gönderilmiştir ve onların teklifiyle de geçici olarak bu
soruşturmalar sona erinceye kadar Merkez Emniyet Müdürlüğüne
alınmıştır. Görevi devam ediyor, soruşturması
sürüyor, soruşturmalar bittiğinde de gerekli işlem
yapılacak, karar verilecektir ve yerine de şu anda bir birinci
sınıf emniyet müdürü vekâleten görevlendirilmiştir. Bu incelemeler,
hem inceleme hem disiplin hukuku açısından yürütülen
soruşturmalar şu anda devam etmektedir. İlgiliyle ilgili konu
böyle.
Tabii, Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; konuyla ilgili süreci,
soruşturmayı etkilememek adına ben çok kısa özetlemiş
oldum. Aslında, soruşturma süreci devam ederken bu
açıklamaları yapmayı hiç tasvip etmiyorum, ama Değerli
Milletvekilimiz geldi, burada çok iddialı ifadelerde bulundu, onun için
ben de mecbur kaldım. Keşke, değerli hukukçu
arkadaşımız inceleme ve soruşturma sürecinin bitmesini
bekleseydi, burada daha sağlıklı bir değerlendirme yapma
imkânı bulabilirdi diye de düşünüyorum, ama, burada, tabii,
yolsuzlukla vesaireyle irtibat kurarak bir gündem dışı
konuşma yaptılar, yani bir imada bulundular.
Değerli
arkadaşlar, bizim son yıllarda, özellikle organize suç örgütlerine
yönelik yaptığımız operasyonlar,
aldığımız sonuçlar akıl ve insaf sahibi herkes
tarafından bilinmekte ve takdir edilmektedir. Yüce Meclisimiz de bunu
bilmektedir. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Bir güvenlik
görevlisinin suçla mücadele etmesi asli görevidir. Tüm ülke genelinde
polisimiz, jandarmamız, sahil güvenlik birimlerimiz yasaların
kendilerine verdiği yetki çerçevesinde,
Bakanlığımızın, ilgili adli mercilerin bilgisi ve izni
doğrultusunda bu çalışmalarını sürdürmektedirler.
Burada Sayın
Milletvekilimizin sözünü ettiği, ima ettiği kömür operasyonu aylar
önce başlamış, Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık
ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi Başkanlığının koordinasyonunda
ve onlar tarafından yürütülen bir operasyondur ve Cumhuriyet
Savcılığının da denetiminde yürütülmektedir. Şu
ana kadar 28 kişi operasyon kapsamında ilgili adli mercilerce
tutuklanmıştır. Bilgimizde yürüyen bir çalışmadır
ve yürüyecektir, sonuna kadar yürütülecektir.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sayın Milletvekili de onu ifade ediyor efendim.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Soruşturmaya devam edilmektedir.
Bu aşamada daha fazla, tabii, ayrıntı bilgi vermiyorum ama
bakın, bir yerde bu operasyon -yüzlerce operasyon, bu manada, organize
suçlarla ilgili- bir kişinin falan işi değil, Organize Suçlarla
ve Kaçakçılıkla Mücadele Daire
Başkanlığının, Emniyet Genel Müdürlüğünde,
onların yürüttüğü önemli operasyondur.
Esasen
Şunu
da ifade edeyim: Devlet ve vatandaş arasındaki güven bağını
zedeleyen en önemli hususlardan birisi, bu organize suç çeteleri, mali suç
örgütleri ve narkotik suç örgütleriyle bizim Bakanlık olarak, Hükûmet
olarak ve bütün birimlerimiz olarak amansız mücadelemiz devam ediyor. Size
bazı bilgiler, veriler sunayım: 2007 yılında mali suç
örgütlerine ve yolsuzluklara karşı 81 ilde 12.264 operasyon
yapılmış, 26.278 kişi hakkında işlem
yapılmıştır. Yine organize suç çetelerine karşı
48 ilde 167 operasyonla 2.453 kişi hakkında işlem
yapılmıştır. Bunlara 2008 yılında da aralıksız
devam edilmektedir. Bakın, 2008 yılında, yaklaşık
şu üç ay içinde, yolsuzlukla mücadele kapsamında ve her türlü mali
suç örgütlerine karşı 81 ilde 2.361 operasyonla 6.074 şüpheliye
soruşturma yapılmıştır. Aynı şekilde,
organize suç çetelerine de bu yıl içinde 16 ilde 28 operasyonda 547
kişiye soruşturma açılmıştır. Yapılan
operasyonlar il emniyet müdürlerinin inisiyatifi gereği yapılmaz
-bunu özellikle ifade edeyim- suç varsa, müdahale edilmesi kanun gereğidir
ve müdahale edilir. Operasyonlar, Ceza Muhakemeleri Kanunu gereği
savcı denetiminde yürütülür yani yargının da denetiminde
yürütülür. Her operasyon, aylarca, teknik ve fiziki çalışmalar sonucu
gerçekleştirilir ve ben bu vesileyle, tüm bu çalışmalarda, bu
operasyonlarda görev alan güvenlik görevlilerimize teşekkür ediyorum,
onları tebrik ediyorum.
Ama şunu da
huzurunuzda ifade ediyorum: Bizim bütün dileğimiz, toplumumuzun devletine
güvenin artması, bu tür illegal, yasa dışı organize suç
örgütlerinin kökünün kazınması. O zaman vatandaşımız
devletine daha fazla güven duyacaktır ve bu konuda adaletli davranmak,
adaleti sağlamak
Adaletli davranmak her şeyin temelidir. Eğer
adaletli davranmazsanız o güveni sağlayamazsınız. Biz bunun
çabası içindeyiz. Geriden farklı şeyler söylenebilir, hiçbir
ayrıcalığımız yok ve olmayacak.
Ordu ilimizde,
bir personelimizle ilgili
Ki, her kurumda, daima personeliyle ilgili zaman
zaman soruşturmalar söz konusu olabilir, bunların sonucu, tabii,
belirleyicidir; daha sonucunu bilmiyoruz, yürüyor. Ordu ilindeki bu tasarruf
tamamen idari bir soruşturmayla ilgilidir, başka konularla
karıştırılmasını arzu etmiyoruz, yanlış
buluyoruz, hiçbir ilgisi yoktur, onu ifade ediyorum.
Bu vesileyle,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Gündeme
geçiyoruz.
Alınan karar
gereğince sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, Bursa Milletvekili Sayın Mehmet Altan Karapaşaoğlu
ve 3 Milletvekilinin; Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ve Diğer
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Çevre ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonları
Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
1.- Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu
ve 3 Milletvekilinin; Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ve Diğer
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Çevre ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonları Raporları
(2/146) (S. Sayısı: 111) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Geçen
birleşimde 3üncü madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmış,
madde üzerinde verilen yedi önerge geliş sırasına göre
okutulmuş ve yedinci önergenin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi,
önergeyi tekrar okutup oylarınıza sunacağım.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) - Karar yeter sayısı arayacaksınız değil
mi Başkanım?
BAŞKAN
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun ve Diğer Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Madde 3-
25/02/1998 tarihli ve 4342 sayılı Mera Kanununun 14 üncü maddesinin
birinci fıkrasının (g) bendinden sonra gelmek üzere (ğ) ve
(h) bentleri eklenmiş olup, beşinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
ğ) Enerji
Piyasası Düzenleme Kurumunun talebi üzerine 4628 sayılı Elektrik
Piyasası Kanunu hükümlerine göre den sonra Çevre ve Orman
Bakanlığının ve yatırımın
yapılacağı bölge halkının uygun görüşünün
alınması ile yenilenebilir ve temiz enerji kaynakları
cümlesinin eklenmesi için ihtiyaç duyulan,
h) Jeotermal
kaynaklı teknolojik seralar için ihtiyaç duyulan
Durumu ve
sınıfı çok iyi veya iyi olan mera, yaylak ve kışlaklarda
birinci fıkranın (a), (f), (g), (ğ) ve (h) bentleri hariç,
tahsis amacı değişikliği yapılamaz.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
(x)
111 S. Sayılı Basmayazı 19/3/2008 tarihli 79uncu Birleşim
Tutanağına eklidir.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE
KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT
KİRİŞCİ (Adana) - Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
H. TAYFUN
İÇLİ (Eskişehir) Karar yeter sayısı istiyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Arayacağım Sayın İçli.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 111 sıra sayılı yasa teklifinin 3. maddesinin sonuna gelmek
kaydıyla aşağıdaki ifadenin eklenmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları
Enerji
Piyasası Kurulu tarafından izin verilen rüzgâr enerjisi sahaları
için tahsis amacı değişikliği yapılabilir.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE
KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT
KİRİŞCİ (Adana) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Söz istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.
Neye
katılmadılar biliyor musunuz Hükûmet ve Komisyon? Diyoruz ki:
EPDKdan rüzgâr enerjisi izni alan
Bakın, yine söylüyorum,
altını çiziyorum -katılmıyor, Hükûmet de
katılmıyor Komisyon da- EPDKdan rüzgâr enerjisi izni alan
kişilere Mera Kanununda gerekli değişiklik yapılabilir,
diyoruz. Bir taraftan diyorsunuz ki: 30 milyar dolar enerji bedeli ödüyoruz
ülkede. Bir taraftan da kendi üretimimiz, kendi rüzgârımız
arkadaşlar. Yani, bunu anlamak mümkün değil. Rüzgâr enerjisiyle
ilgili, bugün Türkiyede birçok yatırımcı o kadar zorluklar
çekiyor ki, enerji nakil hattından tut
Arkadaşlar, bu ülke bizim.
Bir tarafta 30 milyar dolar enerji bedeli ödüyoruz yabancıların
cebine. Diyoruz, bir tarafta kendi rüzgârımızı daha iyi
koşullarda, Mera Kanunu
Yani, bu rüzgâr enerjisi meraya zarar vermiyor.
Rüzgâr enerjisi
ERTEKİN
ÇOLAK (Artvin) Kanunda var zaten.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Kardeşim, biz diyoruz ki
Kanunda var da
kanunda yeterince izin vermiyor.
ERTEKİN
ÇOLAK (Artvin) Nasıl yeterli izin vermiyor?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Vermiyor.
ERTEKİN
ÇOLAK (Artvin) İyi okuyamamışsınız.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Siz okuyamamışsınız. Gelin,
cevap verin, orada konuşmayın Beyefendi. Gelirsiniz, burada cevap
verirsiniz, tamam mı?
Biz bu ülkenin
faydasını düşünerek diyoruz ki: Tahsis amacı
değişikliği yapılabilir. Kanunda böyle bir şey yoktur
ve bir de arkadaşlar, biliyor musunuz, rüzgâr enerjisi kurmak için
5.000lik plan yetmiyor, 1.000lik plana da işlenecek. Arkadaşlar,
rüzgâr enerjisi yapmak için
Apartman yapmıyorsun, gökdelen
yapmıyorsun. Meraya ne zarar veriyor? Bir de belediyelerden, bunu
1.000lik plana işleteceksiniz.
Değerli
arkadaşlarım, bu, Türkiye'nin kendi kaynaklarını kullanmama
yönünde bir zorluktur. Dediğimiz şu: Gelin, rüzgâr enerjisi konusunda
her türlü olanağı, her türlü imkânı, bu ülkede ne kadar rüzgâr
enerjisi üretilecekse bunu yerine getirelim diyoruz, başka bir şey
söylemiyoruz ki. Yani, bizim dediğimiz bu. Ama, Mera Kanunu
çıkıyor, Mera Kanunuyla beraber oradan geçecek enerji nakil
hattıyla ilgili zorunluluklar çıkıyor. Köy Kanununa tabi.
Belediyeden 1.000lik imar planına işleteceksin. Gelin, bunları
ortadan kaldıralım. Bu ülkede EPDK kime rüzgâr enerjisi izni verdiyse
bu enerjiyi ürettirelim. Bunu söylüyoruz, başka bir şey söylemiyoruz
ki.
Ben,
takdirlerinize sunuyorum. Yani, bir tarafta 30 milyar dolar petrol gideri,
enerji gideri, bir tarafta da kendi üretimimiz. Ben, hepinizin
vicdanlarına sunuyorum.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
111 sıra
sayılı kanun teklifinin çerçeve üçüncü maddesi ile düzenlenen 4342
sayılı kanunun ondördüncü maddesinin birinci
fıkrasının (g) bendinden sonra gelmek üzere eklenen (ğ)
bendinde geçen talebi ibaresinin madde metninden çıkarılarak
müracaatı ibaresinin madde metnine eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Veysi
Kaynak
Kahramanmaraş
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
TARIM ORMAN VE
KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT
KİRİŞCİ (Adana) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutayım?
NİHAT ERGÜN
(Kocaeli) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Kanunun
tekniğine uygun olacağı düşüncesiyle mütalaa olunur.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
111 sıra
sayılı kanun teklifinin çerçeve üçüncü maddesi ile düzenlenen 4342
sayılı kanunun ondördöncü maddesinin birinci
fıkrasının (g) bendinden sonra gelmek üzere eklenen (ğ)
bendinde geçen hükümlerine ibaresinin madde metninden çıkarılarak
kurallarına ibaresinin madde metnine eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Müezzinoğlu
İstanbul
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
TARIM ORMAN VE
KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT
KİRİŞCİ (Adana) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutayım?
NİHAT ERGÜN
(Kocaeli) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Kanunun
tekniğine uygun olacağı düşüncesiyle mütalaa olunur.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
111 sıra
sayılı kanun teklifinin çerçeve üçüncü maddesi ile düzenlenen 4342
sayılı kanunun ondördöncü maddesinin birinci
fıkrasının (g) bendinden sonra gelmek üzere eklenen (ğ)
bendinde geçen üzerine ibaresinin madde metninden çıkarılarak
gereğince ibaresinin madde metnine eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Ataş
İstanbul
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
TARIM ORMAN VE
KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT
KİRİŞCİ (Adana) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutayım?
Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: Kanunun
tekniğine uygun olacağı düşüncesiyle mütalaa olunur.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
111 sıra
sayılı kanun teklifinin çerçeve üçüncü maddesi ile düzenlenen 4342
sayılı kanunun ondördüncü maddesinin birinci
fıkrasının (g) bendinden sonra gelmek üzere eklenen (ğ)
bendinde geçen ihtiyaç duyulan ibaresinin madde metninden çıkarılarak
zorunlu olan ibaresinin madde metnine eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Turan
Kıratlı
Kırıkkale
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
TARIM ORMAN VE
KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT
KİRİŞCİ (Adana) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutayım?
Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: Kanunun
amacına uygun olacağı düşüncesiyle mütalaa olunur.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
111 sıra
sayılı kanun teklifinin çerçeve üçüncü maddesi ile düzenlenen 4342
sayılı kanunun on dördüncü maddesinin birinci
fıkrasının (g) bendinden sonra gelmek üzere eklenen (h) bendinde
geçen ihtiyaç duyulan ibaresinin madde metninden çıkarılarak
zorunlu olan ibaresinin madde metnine eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Kerim
Özkul
Konya
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
TARIM ORMAN VE
KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT
KİRİŞCİ (Adana) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutayım?
Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: Kanun
tekniğine uygun olacağı düşüncesiyle mütalaa olunur.
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
TARIM ORMAN VE
KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT
KİRİŞCİ (Adana) Sayın Başkan, bir düzeltme
talebimiz var.
BAŞKAN
Buyurun.
TARIM ORMAN VE
KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT
KİRİŞCİ (Adana) Dilbilgisi kurallarına uygunluk için
maddenin çerçeve metninde yer alan olup ibaresi yerine ve nin
kullanılmasını öneriyoruz.
BAŞKAN Not
alınmıştır.
Bu düzeltmeyle
birlikte maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
4üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 4- Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Madde üzerinde
gruplar adına ilk söz Cumhuriyet Halk Partisinindir.
Konya
Milletvekili Sayın Atilla Kart.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
ATİLLA KART (Konya) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
görüşülmekte olan teklifin 4üncü maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunmaktayım, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, on yılı aşan bir süreden bu yana, belli
bir firmanın, yatırımcı bir firmanın bu
yatırımını nasıl yasal hâle getirebiliriz, Türkiye
Büyük Millet Meclisi bu konuyu tartışıyor, 23üncü yasama
döneminde de tartışmaya devam ediyor. Aslında buradaki
tartışmanın özü şu: Bir anlamda, sistemin ve yürütmenin
tıkanmışlığını, yetersizliğini ve hukuk
dışı müdahalelere açık yapısını
tartışıyoruz. Bu süreçte, yürütme ve yasama organı olarak
zafiyetlerimiz bütün çıplaklığıyla ortaya
çıkıyor. Bu çıplak gerçeği artık görmemiz ve kabul
etmemiz gerekiyor. Böyle bir süreç içinde, başta yargı mercileri
olmak üzere, Bursa Barosu ile Bursadaki tüm meslek odaları, tutarlı
ve kararlı bir şekilde, hukuka saygılı bir şekilde
üstlerine düşeni yaptılar.
Yine, bu çevre
mücadelesinin sürdürülmesinde, hem muhalefet aşamasında hem de
iktidar aşamalarında kararlılıklarını yılmaz
bir şekilde sürdüren Bursa milletvekilleri Ertuğrul
Yalçınbayır, Ali Arabacı ve Yahya Şimşeke
huzurlarınızda teşekkür ediyorum, şükranlarımı
sunuyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Bursa idare mahkemeleri, bu olayla ilgili olarak, bu
süreçle ilgili olarak, fabrika inşaatı başlamadan, inşaat
devam ederken ve üretime geçtikten sonra birkaç kez yürütmenin
durdurulması ve esasa yönelik olarak iptal kararı verdi. En son, 8
Kasım 2007 tarihinde yürütmenin durdurulması kararı verildi.
İdare ve Hükûmet bu kararların hiç birisini uygulamadı. Başka
bir ifadeyle, yargı kararları zamanında ve gereği gibi
uygulansaydı ve kapalı kapılar ardında
Başbakanlık makamında en üst düzeyde görüşmeler
yapılmasaydı, birtakım sözler verilmeseydi, mevcut fiili durum
ve mağduriyetler yaşanmayacaktı. Yargı
kararlarının zamanında ve amacına uygun bir şekilde
uygulanması işte bu bakımdan çok önemli değerli
arkadaşlarım. Peki, bu yargı kararları ne diyordu?
Bakıyoruz, bu yargı kararlarının tamamındaki ortak
gerekçe şuydu: Başbakanlık Yüksek Planlama Kurulu kararıyla
da olsa Bursa ilinin ve İznik Gölü Çevre Düzeni Planında yer alan
tarımsal niteliği korunacak alanlara ilişkin planları
değiştiremezsiniz. Çünkü bu değişiklik doğal
ortamı ve doğal dengeyi bozmaktadır. Bunlar bilirkişi
raporlarına dayalı, uzman görüşlerine dayalı tespitlerdi.
Değerli
arkadaşlarım, bakıyoruz, aslında bu tabloyu, bu
anlattığımız tabloyu bugün iktidar grubuna mensup olan
milletvekilleri ve bu teklifin sahibi olan milletvekilleri de 1999
yılında, yani 21nci yasama döneminde samimi bir şekilde,
tutarlı bir şekilde ve kararlı bir şekilde ifade
etmişler. Sayın Karapaşaoğlu 9/9/1999, Sayın Faruk
Çelik ise 26 Haziran 1999 tarihli açıklamalarında aynen şunu
soruyorlar değerli arkadaşlarım: Bu fabrika
inşaatının devamını temin eden unsur nedir? Ortada bir
çıkar ilişkisi mi vardır?
Kime soruyorlar?
57nci Hükûmete soruyorlar.
Bursa
milletvekillerinin tamamı, bakıyoruz, o dönemde tamamı,
birlikte, müşterek bir imzayla bu inşaatın
durdurulmasını 29 Nisan 1998 tarihinde talep ediyorlar, o dilekçede
adını verdiğim, sözünü ettiğim bu iki milletvekili de var.
Sayın
Karapaşaoğlunun, yani teklif sahibinin çaresizlik içeren
çelişkilerini ve artık
inandırıcılığını kaybeden
açıklamalarını, beyanlarını burada
tartışmaya değer görmüyorum, kayda değer görmüyorum. Ancak
bu sürece dayanarak sizlere, iktidar grubuna şu soruları yöneltmek
istiyorum:
Değerli
arkadaşlarım, geldiğimiz aşamada çevre bilincinizde bir
değişme mi oldu? Geldiğimiz aşamada bu firmaya Merak
etmeyin, siz çalışmaya, kazanmaya devam edin; biz, ne olursa olsun bu
konuya çözüm getireceğiz. diye birileri söz mü verdi? Geldiğimiz
aşamada sayısı onları bulan yargı kararlarına
rağmen bu fabrikanın faaliyetini sürdürmesini temin eden unsur nedir
değerli arkadaşlarım? Sayın Faruk Çelikin, Sayın
Karapaşaoğlunun ifadeleriyle size bugün bunları soruyorum
değerli arkadaşlarım.
İnanıyorum
ki yüce Meclisin saygıdeğer üyeleri bu soruların
değerlendirmesini, bu soruların kıyaslamasını
yapacaklardır. Her şeye rağmen buna inanıyorum değerli
arkadaşım, başını sallayan değerli arkadaşım.
Sizin, yüreğinizde bu sorumluluğu
taşıdığınıza inanmak istiyorum sayın
milletvekili.
İşte
değerli arkadaşlarım, geldiğimiz aşamada cesaretle,
dürüst bir şekilde şunları sorgulamamız gerekiyor: Bu
sürece rağmen bu fabrika inşaatının veya bu fabrikayı
yasal hâle getirme girişimlerinin varlığını temin eden
unsur nedir? Bu fotoğrafı ben size anlatmaya
çalışacağım.
Bakın
-kamuoyuna yansıyan bilgilere göre söylüyorum değerli
milletvekilleri- Türkiye, dünya pancar şekeri üretiminde 4üncü, Avrupa
Birliği ülkeleri arasında 3üncü sırada. Orta Doğudaki
üretimin yüzde 65i Türkiyenin. Yani Fransa, Almanya ve Amerikadan sonra
dünya şeker ham maddesi üretiminde pazarı etkileyecek bir üretime
sahip. Uluslararası finans kuruluşları önünde çok önemli karar
mercilerini etkileyen bir pazardan söz ediyorum değerli
arkadaşlarım.
Tarım
reformu adı altında çıkarılan, 2001 yılında
çıkarılan Şeker Yasası, bu gücü, küreselleşme adı
altında piyasa ekonomisine verdi, yani ulus ötesi firmaların
egemenliğine aktardı. İşte Cargill, bu ulus ötesi güçlerden
birisi olup, elli yedi ülkedeki 90 bin çalışanıyla, dünya
tatlandırıcı ve genetik tohum tekeli olan bir firma.
Cargillin
şeker piyasasındaki gücü yapay şeker üretiminden geliyor
değerli arkadaşlarım. Yapay şekerse, bilindiği gibi,
mısırdan üretiliyor. Bütün kavga, mısırdan üretilen yapay
şekerin kotasını artırmak üzerine
yoğunlaşıyor sayın milletvekilleri. Cargill ve benzeri
firmaların kavgası bu. Orta Doğudaki doğal şeker
pazarını yapay şeker pazarı hâline dönüştürmek. Cargill,
bu piyasada 180 bin ton kapasiteli Amylumdan sonra Türkiye pazarında 135
bin ton kapasiteye sahip, yani ikinci sırada değerli milletvekilleri.
Üçüncü sıradaki Pendik Nişastanın da yüzde 50 hissesine sahip
Cargill. Geri kalan yüzde 50 hisse kimin? O da, enteresandır, Ülker
grubunun. İşte böyle bir piyasada emeğinin
karşılığını alamayan, pazarını
kaybeden, sömürüye açık hâle gelen Anadolu üreticisi, köylüsü, çiftçisi
Size, pancar
üretiminde Türkiyenin geldiği dramatik bir fotoğraftan, bir süreçten
söz ediyorum sayın milletvekilleri. Ülker-Cargill
ortaklığı, Cola Turka derken bu işin içine giren
Başbakan, Maliye Bakanı, bunların mahdumları, bunların
aile bireyleri
(CHP sıralarından alkışlar)
Cargillin Eli,
Kiminin Cebi! Bunu kim yazdı biliyor musunuz? 12 Ocak 2004 tarihinde, bu
bulguları tespit eden dürüst, sorumlu basın mensupları aynen bu
ifadeyi kullandılar: Cargillin Eli, Kiminin Cebi! Bu soruyu ben bugün
buradan bir kez daha soruyorum: Cargillin eli kimin cebi?
Değerli
arkadaşlarım, bu fotoğrafı tespit edince
Başbakanlık Hukuk Müşavirliğinin Tarım ve
Köyişleri Bakanlığına yazdığı 17 Mayıs
2006 tarihli yazıya şaşırmıyorsunuz. Bu yazıdan Sayın
Öymen de söz ettiler ama o yazıyı biraz daha açmak gerekiyor. Ne
diyor o yazıda? Resmî bir yazıdan söz ediyorum, yazının
örneği elimde mevcut, sorumluluk sahibi arkadaşlarıma,
duyarlı arkadaşlarıma bu yazının örneğini
gösterebilirim. Ne diyor bu yazıda? Cargill ile ilgili gelişmelerden
söz edilerek, davalara karşı hazırlanacak dilekçelerde izlenecek
stratejiyi belirlemek ve aleyhe bir kararın sonuçlarını ortadan
kaldırmak üzere Müsteşar Yardımcısı Mustafa Çetinin
başkanlığında -üç dört bakanlığın
müsteşar yardımcılarından söz ediyor- ve Cargill
yetkililerinin katılımıyla toplantının
yapılmasından söz ediyor bu yazı. Bu nedir...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ATİLLA KART
(Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
İlgili
Müsteşar Yardımcısının şu anda iktidar grubunda
milletvekili olarak görevini sürdürdüğünü arkadaşlarımın
bilgilerine sunuyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bu nedir biliyor musunuz? Bakın, devlet
kavramı yok burada, hükûmet kavramı yok burada; burada
şirket kavramı var, burada -daha da ötesi- taşeron
anlayışıyla sürdürülen bir kamu yönetimi
anlayışından söz ediyorum.
Önceki hafta
görüşmelerde Çevre Bakanı olarak Hükûmet sıralarında
bulunan Sayın Bakan bir arkadaşımızın sorusu üzerine
şunu ifade ettiler: Efendim, Bushun Türkiyeye geldiği zaman bu
konunun görüşüldüğünü zannetmiyorum. Evet, Sayın Bakan
doğru söylüyor. Çünkü bu konu, Bush gelmeden evvel, Ocak 2004te, Eylül
2003te Beyaz Sarayda ve Başbakanlık makamında görüşüldü,
kapalı kapılar ardında görüşüldü.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ATİLLA KART
(Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bunun anlamı şudur:
Bunun anlamı, Türkiyeyi müstemleke bir ülke hâline getirme misyonunu
üstlenen bir iktidar, ama bu iktidara karşı, onu
başarısızlığa mahkûm etme sorumluluğunu üstlenen
sorumlu bir muhalefet, ana muhalefet.
Bundan emin
olmanızı istiyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kart.
Şahıslar
adına söz talepleri vardır.
Aksaray
Milletvekili Sayın Ali Rıza Alaboyun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA ALABOYUN
(Aksaray) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bursa
Milletvekili Altan Karapaşaoğlu ve 3 Milletvekilinin; Toprak Koruma
ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun ve Diğer Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair 111 sıra sayılı Kanun Teklifinin
4üncü maddesi hakkında şahsım adına söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, kanun teklifiyle, jeotermal kaynaklarımızın
değerlendirilmesi konusunda önemli bir adım atılmaktadır.
Hepimizin malumu olduğu üzere, her yıl küresel
ısınmanın olumsuz etkilerini daha şiddetli bir şekilde
hissetmekteyiz. Fosil kökenli kaynaklar kullanıldıkça tükenen ve
açığa çıkardıkları karbondioksit ile küresel
ısınmayı tetikleyen enerji kaynaklarıdır. Geçen
yıl Meclisimizin çıkarttığı Yenilenebilir Enerji
Kaynakları Kanunu ile bu konuda önemli bir yasal boşluk
doldurulmuştur.
Yenilenebilir
enerji kaynağı demek, doğal kaynakların kendi kendilerini
doğal mecrası içerisinde sürekli yenileyebilen enerji kaynakları
demektir. Fosil enerji kaynakları sürdürülebilir enerji kaynakları
değildir. Buna mukabil yenilenebilir enerji kaynakları ve jeotermal
enerji, sürekliliği olan, sürdürülebilir bir enerji
kaynağıdır.
Değerli
arkadaşlar, ülkemizin jeotermal enerji potansiyeli açısından
büyük bir kaynağa sahip olduğu herkes tarafından bilinmektedir.
Bu kaynaklardan yararlanabilmek için yasal altyapı öncelikli olarak
hazırlanmıştır. MTA Genel Müdürlüğü tarafından
2006 yılında jeotermal envanter kitabı ve Türkiye jeotermal
haritası hazırlanarak basılmış ve sektörün hizmetine
sunulmuştur. Ayrıca, Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli
Sular Kanunu 13/6/2007 tarihinde yasalaşmıştır.
Ülkemiz,
jeotermal enerji potansiyeli ile 31.500 megavat termal güce sahiptir. Bu da
yılda 20 bin ton/yıl petrol eş değeri enerji demektir.
2002
yılında yılda 2 bin metre jeotermal sondajı
yapılabilirken, 2008 yılı itibarıyla yılda 20 bin
metre jeotermal sondajı yapılabilir hâle gelinmiştir.
31.500 megavat
termal enerji potansiyelinin yüzde 12si görünür hâle getirilmiş, yüzde
16sı kullanılır hâle getirilmiş, yapılan
çalışmalar ile on beş yeni saha elektrik üretimine uygun hâle
getirilmiştir.
Değerli
arkadaşlar, jeotermal kaynaklar, entegre üretimde kullanılabilen
ender doğal kaynaklarımızdandır. Jeotermal kaynak ile
yüksek sıcaklıkta enerji üretilirken, aynı anda teknolojik
seracılıkta, konut ısıtmasında, kuru buz üretiminde,
termal kaplıca hizmetlerinde kullanılmaktadır.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Sayın Başkan, başka bir yasa üzerinde
konuşuyor!
ALİ RIZA ALABOYUN
(Devamla) - Bu teklifle getirilen değişiklikle, jeotermal enerjiden
daha geniş anlamda yararlanılabilecektir. Bu teklif ile jeotermal
kaynakların bulunduğu bölgelerde modern teknolojik
seracılığın önü açılacaktır. Daha önce teknolojik
seracılık yatırımları mevsim
şartlarının uygun olması nedeniyle Akdeniz bölgesi
ağırlıklı olarak gelişmekteydi. Bu
değişiklikle, jeotermal enerjinin bulunduğu bölgelerde de daha
düşük maliyetli teknolojik seracılık yapılabilmesinin önü
açılabilmiştir ve bu bölgelerde de modern tarım teknolojileri
gelişecektir.
Bu teklifin
hayırlı olmasını diliyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Alaboyun.
Şahısları
adına ikinci söz, Bursa Milletvekili Sayın Mehmet Altan
Karapaşaoğlu. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Buyurun.
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Bursa) Sayın Başkanım, değerli
milletvekili arkadaşlarım; benim kürsüye geliş amacım,
burada iki üç gündür dillendirilen hukuki değerlendirmelere cevap
mahiyetinde sadece. Anayasa Mahkememizin verdiği şu kararı bir
okumak istiyorum; vatandaşımız da duysun, değerli
milletvekili arkadaşlarımız da duysun, özellikle de burada
hukukçu kimliğiyle konuşan arkadaşlarımız da duysun.
Metin şöyle:
Anayasanın 87. maddesinde belirtilen genel ve özel af kavramları
ceza hukukuna özgü kavramlar olup, ceza hukuku alanı
dışında kullanılmamaktadır. Bu kavramların
tanımları, hüküm ve sonuçları da ceza hukukunda
düzenlenmiştir.
Bu nedenlerle
Anayasanın 87. maddesinde düzenlenen genel ve özel af
kavramlarının kapsamının maddi ceza hukuku ile
sınırlı olarak anlaşılması gerekmektedir.
İmar
affı niteliğinde olması ve buna ilişkin şekil
şartlarına uyulmaması nedeniyle Anayasaya aykırı
olduğu ileri sürülen 5403 sayılı Yasanın Geçici 1. maddesinin
maddi ceza hukuku anlamında sayılan bir suç ve cezayı içermemesi
nedeniyle genel veya özel af kapsamına alınması kabul edilemez.
Söz konusu Yasanın kabulünde aranması gereken çoğunluk
Anayasanın 96. maddesinde belirtilen çoğunluk olup, bu ise en az 139
kabul oyunu ifade eder.
Anayasa, yasa
koyucuya, toplumsal ihtiyaçlar doğrultusunda tarımsal alanda
düzenleme yapma yetkisi vermektedir. Ancak yasa koyucu bu yetkiyi
kullanırken, kamu yararı amacını gütmek ve Anayasanın
ilgili diğer kurallarına da uymak zorundadır.
Geçici 1.
maddenin gerekçesinde ise söz konusu arazilerin tarımsal niteliği
geri kazanılmayacak şekilde bozulduğu için böyle bir düzenlemeye
gidilmesine ihtiyaç duyulduğu belirtilmiştir.
İptali
istenen kuralda, tarım arazilerinin tarım dışı amaçla
kullanılabilmesi için belirli koşulların yanında,
tarımsal bütünlüğün bozulmamasının ve hazırlanacak
toprak koruma projesine uyulmasının gerektiğinin belirtilmesi
karşısında Yasanın kamu yararı amacı
dışında çıkarıldığı söylenemez.
Anayasanın
10. maddesinde öngörülen yasa önünde eşitlik ilkesi, hukuksal
durumları aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile hukuksal
eşitlik öngörülmektedir. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı
hukuksal durumda bulunan kişilerin aynı işleme bağlı
tutulmalarını sağlamak ve yasalarla kişiler arasında
ayrım yapılmasını ve ayrıcalık
tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan
kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun önünde eşitliğin
çiğnenmesi yasaklanmıştır.
İptali
istenen Geçici 1. madde yasada öngörülen koşulları yerine getiren
herkese aynı olarak uygulanacağından, Anayasada öngörülen
eşitlik ilkesine aykırı değildir.
Anayasanın
Tarım, hayvancılık ve bu üretim dallarında
çalışanların korunması başlıklı 45.
maddesinde, Devlet tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç
dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek
için
gereken tedbirleri alır hükmüne yer verilmiş, ancak bu tedbirlerin
türü ile uygulanma yöntemi yasa koyucunun takdirine
bırakılmıştır.
Söz konusu
yerlerin korunması ve amacına uygun kullanılmasını
sağlamak için iptali istenen maddenin de yer aldığı 5403
sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu
çıkartılmış bulunmaktadır. Kanunda bu konu ile ilgili
düzenlemeler yer almış ve iptali istenen hüküm ile de tarım
arazisi olan ancak, tarım dışı amaçla kullanılan
arazilerin belirli şartların gerçekleştirilmesi halinde
kullanılmasına izin verilmiştir. Geçici 1. maddede belirtilen
iznin verilebilmesi için diğer koşulların yanında
tarım arazisinin tarım dışı
kullanımının tarımsal bütünlüğü bozmaması,
hazırlanacak olan toprak koruma projesine uyulması şartları
öngörülmüştür
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ATİLLA KART
(Konya) Sizin teklifinize gerekçe teşkil etmez bu Sayın
Karapaşaoğlu, zorlamayın.
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Devamla) Efendim, sabırla dinleyin. Biz sizi
sabırla dinledik, siz de lütfen dinleyin. Hukukçusunuz.
ATİLLA KART
(Konya) Aynen yanlışa devam ediyorsunuz.
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Devamla) - Bakın, dinleyin efendim. Ben size bir
hukuki metin okuyorum, lütfen dinleyin.
Konulan bu şartlar tarım
arazilerinin korunmasını sağlamaya yönelik olup, bunlar
gerçekleşmedikçe tarım arazisinin tarım dışı
amaçla kullanılmasına izin verilmesi söz konusu olmayacaktır.
Bu nedenle kural
Anayasanın 2., 10. ve 45. maddelerine aykırı değildir.
Kuralın
Anayasanın 11. ve 44. maddeleri ile ilgisi görülmemiştir. denilmek
suretiyle de yapılan iptal başvurusunun esastan reddedildiği de
görülmektedir.
ATİLLA KART
(Konya) O gerekçe sizi kurtarmıyor.
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Devamla) - Değerli hukukçu arkadaşlarıma
ben bu hukuki metni, Anayasanın bu hukuki metnini ithaf ediyorum. Okuyun,
tekrar tekrar okuyun.
ATİLLA KART
(Konya) Gerekçe sizi kurtarmıyor. Yanıltıyorsunuz, yine yanıltıyorsunuz.
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Devamla) - Benim tavrıma gelince, benim sözlerime
gelince, ben sözlerimin arkasındayım. Bu fabrikanın temeli
atılana kadar mücadele ettim.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ATİLLA KART
(Konya) Sizi bu kararınızdan vazgeçmeye zorlayan unsur neydi?
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Devamla) - Atıldıktan sonra, işlemeye
başladıktan sonra, bu kurum çalışmaya başladıktan
sonra üç sene, dört sene çalıştıktan sonra
yıkılmasının doğru olmayacağına
inanıyorum. Ama bu yasal düzenlemeyi Cargill için getirmedim.
ATİLLA KART
(Konya) Sizi o kararınızdan vazgeçmeye zorlayan unsur neydi?
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Devamla) Eğer maddeyi doğru okursanız
anlayacaksınız.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Cargilli çıkartalım, bir önerge ver. Bir önerge
verin, Cargilli çıkartalım.
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Devamla) Cargill için gelmemiştir bu düzenleme.
Doğrudan doğruya
BAŞKAN
Sayın Karapaşaoğlu, lütfen Genel Kurulu selamlayın. Lütfen
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Bir önerge ver, önerge. Bir önerge ver, Cargilli
çıkartalım kapsamından.
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Devamla) Saygılar sunarım. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Biraz samimi olun ya!
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Bursa) Evet, samimiyiz. Siz de samimi olun.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) - Bir önerge ver, Cargilli çıkartalım. Bir önerge
verin.
BAŞKAN
Sayın Anadol, lütfen
Sayın Anadol, lütfen
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Hazımlı olun!
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Bir önerge ver, bir önerge
Cargilli çıkartalım.
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Hazımlı olun.
BAŞKAN
Sayın Karapaşaoğlu
Lütfen
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Cargilli çıkartalım, bir önerge ver.
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Hazmet! Hazımlı ol, hazmet!
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Allah Allah! Bari doğru söyle burada ya!
BAŞKAN
Madde üzerinde on dakikalık soru-cevap işlemine geçiyoruz.
Sayın Çöllü
MUSTAFA
ÇETİN (Uşak) Sayın Başkan, Cumhuriyet Halk Partisi
sözcüsünün konuşmasında adım geçmiştir, kısa bir
açıklama yapmam gerekiyor.
BAŞKAN
Soru-cevap kısmına geçtik, sonra bir bakacağım.
Buyurun
Sayın Çöllü.
HÜSNÜ ÇÖLLÜ
(Antalya) Sayın Bakan, Antalyada Selimiye ile Kovanlı köyleri
arasındaki tarım arazisi ve mera alanında, Tarım İl
Müdürlüğü onay vermemesine karşın doğal gaz çevrim santrali
inşaatı devam etmektedir. Hem de inşaat mühürlenmesine
karşın bu inşaat kaçak olarak devam etmektedir.
Mutlak tarım
arazisi olarak belirlenen yerde santral nasıl yapılabilmektedir?
Görüştüğümüz tasarı bu doğalgaz santraline de yasal zemin
hazırlamakta mıdır? Bir yanda kaçak inşaat sürerken, bir
yandan da Türkiye Büyük Millet Meclisinde buna ilişkin bir kanun
çıkması tesadüf müdür? Bunun başka örnekleri var mıdır?
Meclisin yasa dışı faaliyetlere yasal zemin
hazırlıyormuş gibi bir görüntü vermesi kabul edilebilir bir
durum mudur? Kaçak inşaatı durduramıyoruz, bari yasal zemin
hazırlayalım mı denilmektedir? Bölgede vatandaşlara ait
tarım arazileri de santral inşaatı için
kamulaştırılacak mıdır? Çok yakınında organize
sanayi bölgesinde yer varken, böylesine şartlar zorlanarak bu
yapılabilir mi?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Barış
TANSEL BARIŞ
(Kırklareli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, 60lı yıllardan beri ülkemizde faaliyet gösteren Cargill
firması, Bursa Orhangazide mısırdan nişasta bazlı
şeker ve yapay tatlandırıcılar üretmektedir. Sorum şu:
On beş -yirmi yıl önce bu yapay tatlandırıcılar
Amerika Birleşik Devletlerinde mesane tümörüne nedenden dolayı
yasaklanmıştı. Daha sonra yapılan araştırma-
geliştirmelerde bunun çok yüksek dozlarda kullanıldığı
zaman mesane tümörüne neden olabileceği söylenmiş ve yine serbest
bırakılmıştı. Bugünlerde, yine Amerika Birleşik
Devletlerinde, toplumda bir obezite sorunu yaşanmaktadır.
Sorum şu:
Sizin Bakanlığınız yapay
tatlandırıcıların insan sağlığı
üzerindeki etkilerini araştırmak için bir kurul oluşturmuş
mudur veyahut da böyle bir niyeti var mı?
BAŞKAN
Sayın Seçer...
VAHAP SEÇER
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, geçtiğimiz hafta Türk tarımının önümüzdeki
beş yıllık vizyonunu açıkladınız. Orada bir
açıklamanız dikkatimi çekti: Artık, desteklemelerin üretim
döneminden önce açıklanacağını ve böylece çiftçilerimizin
üretmek istediği ürüne daha kolay karar verebileceğini belirttiniz.
Bu yaklaşım gayet doğru bir yaklaşım ancak bu
uygulamayı ne zaman başlatacaksınız? Şu anda 2007
üretim yılından kaynaklanan üretici desteğini henüz ödemedi
Hükûmetiniz, onu da henüz açıklamadınız ve 2008 yılı
üretimi için ürün desteği rakamlarını ne zaman
açıklayacaksınız?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Birgün
RECAİ
BİRGÜN (İzmir) Sayın Başkan,
aracılığınızla Sayın Bakanıma sormak
istiyorum: Kurban Bayramından yaklaşık bir hafta önce Show TV
adlı bir kanalda Deşifre programında büyükbaş hayvanlara,
özellikle, uygulanan hormonlu iğne uygulaması yer
almıştı. Bu iğneye muhatap olan büyükbaşların
etini yiyen genç çocuklarda, özellikle kızlarda erkeksi, erkeklerde
kadınsı hormonların daha aktif hâle geldiği ve ergenlik
döneminin öne çekildiği, yetişkinlerde kanser riskinin
arttığı ve bu hormonlu iğnenin Amerikada çok
sıkı kontrolle, Avrupada tamamen yasaklandığı yönünde
bir haber çıkmıştı. Ben bundan sonra Bakanlığımızın
bir şey yaptığını düşündüğüm için konuyu
gündeme getirmemiştim ancak geçenlerde beni ziyarete gelen bir çiftçi
grubu kendilerinin bu hormonlu iğneyi kullandığını ve
böyle bir kontrole de hiç tabi olmadıklarını söylemişti. Bu
yayından bilginiz var mı? Bu eğer doğru ise bu konuda
yapılan bir işlem var mı bunu uygulayan veteriner hekimler
hakkında?
BAŞKAN
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Efendim, birinci
sorum Sayın Bakandan: Bu tarımda doğrudan destek paraları
ne zaman ödenecektir? Özellikle fiğ ve bu geçmiş 2007
yılındaki
Vatandaşlar devamlı bize telefon ediyor. Çok
kötü kış şartları nedeniyle, bu yardımın
yapılmaması kendilerini ciddi bir sıkıntıya
sokmuştur.
Biraz önce
konuşan teklif sahibi diyor ki: Ben bu fabrika yapılmadan önce
yapılmaması için mücadele ettim. Evet, 5 Şubat 1999da Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 50nci Birleşiminde bu fabrikanın
yapılmaması için mücadele ediyor ama fabrika yapıldıktan
sonra niye fikir değiştirdi, onu öğrenmek istiyorum.
Ayrıca, bu
kanun teklifini veren eğer bu arkadaşlarımız olmasaydı
Cargill meselesi dile gelmezdi ama anlaşılıyor ki bu teklifle
Cargilli kurtarmak istiyorlar, başka bir şey değil. Zaten
burada okuduğu Anayasa Mahkemesi kararını da yanlış
yorumladı. Anayasa Mahkemesi kararında diyor ki: Eğer bir arazi
parçası bozulmuşsa, onun tekrar yeni hâle getirilmesi mümkün
değilse, artık fiilî bir durum var. diyor, öyle bir cümle okudu
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Genç.
Sayın Bakan
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Çöllünün sorusu: Antalyada bir kaçak yapılaşmadan bahsediyor,
Selimiye ve Kovanlı köyleri arasında. Öncelikle belirttiği
santral ile ilgili olarak herhangi bir izin verilmiş değil bu manada.
Bunun kuralını da veren, iznini de veren ildeki il toprak koruma
kurulu; mahallinde ona izin verilir eğer uygun ise, şartları
taşıyorsa.
HÜSNÜ ÇÖLLÜ
(Antalya) Böyle bir izin yok efendim.
OSMAN KAPTAN
(Antalya) Mahallinde izin verilmedi Sayın Bakan.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
İzin verilmemesi hâlinde
Efendim,
şöyle şimdi: Bunun faraziyeleri üzerinde değil de
Şimdi
onu şu anda siz söylüyorsunuz. Ben de size bilgi veriyorum, diyorum ki:
Bizim tarafımızdan verilen bir izin şu an itibarıyla söz
konusu değil. Bunun iznini verecek olan Antalya ili İl Toprak Koruma
Kurulu. Eğer onu uygular ve gerekiyorsa verir.
OSMAN KAPTAN
(Antalya) Sayın Bakan, Antalya izin vermedi, valilik mühürledi.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) O
zaman, valilik zaten onunla ilgili gerekli şeyi yapabilir.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Hayır, bu yasanın kapsamına girecek mi bu?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Bu
yasa, değerli arkadaşlar, 11/10/2004 tarihinden önce amacı
dışına çıkarılan tarım arazileriyle ilgilidir. O
tarihten sonraki hususla ilgili değildir. Dolayısıyla sizin
sorunuzun da cevabı bu.
Şimdi,
Sayın Barışın, yapay tatlandırıcıların
insan sağlığı üzerindeki etkisiyle ilgili
Bakanlığımızın bir çalışma yapıp
yapmadığı hususudur, sorusudur. Bu, tabii, Sağlık
Bakanlığımızın görev alanına giriyor, Tarım
Bakanlığının değil. Dolayısıyla o hususu,
biz, Sağlık Bakanlığından öğreniriz o konuda
herhangi bir çalışmaları var mı.
Sayın
Seçerin sorusu, bu destekleme ödemesi uygulamasının önceden
ilanının ne zaman hayata geçebileceğini ve 2008 ürün
desteğinin ne zaman açıklanabileceğini söylüyor. Biz şu
anda onun üzerinde çalışıyoruz. Büyük bir ihtimalle mayıs
ayı içerisinde, biz, 2008e ait olanları
açıklayacağız.
Sayın
Birgünün sorusu sığırlarda hormon uygulamasıyla ilgili,
Kurban Bayramı arifesinde medyada böyle bir haber duyduğunu söyledi,
daha sonra bir çiftçinin, kendisine, bu tür ilaçları
kullandığını söylediğini söyledi. Şöyle söyleyeyim:
Bu tür hormon diye tabir edilen ilaçların beslenmede
kullanılması kesinlikle yasak. Eğer yasa dışı
tabii böyle bir şey yapılıyorsa, biz denetimlerimiz
esnasında bununla karşı karşıya geldiğimizde,
bunlarla ilgili çok şiddetli cezai müeyyide uyguluyoruz. Nitekim bu sene
de geçen sene de Kurban Bayramı öncesinde yine bu amaçla kullanılan
ilaçların tespiti bazı yerlerde yapıldı, hatta hayvanlara
da el konuldu ve onlarla ilgili de sahipleriyle ilgili işlem
yapıldı. Yani bu tür ilaçların kullanımı veya ilaç
benzeri maddelerin kullanımında Avrupa Birliğinin standartları
ne ise bizim ülkede de bu standartlar aynen kabul edilmiş ve aynen
uygulanmaktadır.
Sayın
Gençin destekleme ile ilgili sorusu: Önce şunu söyleyeyim: Tabii 2007
yılına ait doğrudan gelir desteğinin yarısı nisan
ayında ödenecek yani önümüzdeki ay içerisinde, kalan yarısı
ağustos ayında ödenecek. Bu ay içerisinde, bu ay sonu itibarıyla
2,5 milyar YTLye yakın 2008 yılı içerisinde çiftçilerimize
destekleme ödemesi yapılmış olacak. Yarından sonra, cuma
günü 845 milyon YTL mazot ve gübre desteği olarak ödenecek. Onunla
birlikte, mart ayı içerisinde, mart ayı sonu itibarıyla
şimdiye kadar 2,5 milyar YTLye yakın destekleme parası
ödenmiş olacak. Doğrudan gelir desteğinin de yarısı
nisan ayında yarısı da ağustos ayında ödenecek.
Ayrıca, mayıs ayında da 650 milyon YTL kadar bir prim,
yağlı tohum primi ödenecek ve yine haziran ayında 500 milyon
YTLnin üzerinde yine yağlı tohum primi ödenecek. Yaklaşık
5 milyar YTL, ağustos itibarıyla ödemesi tamamlanmış
olacak.
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
KAMER GENÇ
(Tunceli) Önergeler Sayın Başkan?
BAŞKAN
Önerge yok Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bizim önergemiz vardı.
BAŞKAN
5inci maddede var Sayın Genç.
4üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
5inci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 5- Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Gruplar adına söz talebi vardır.
İlk söz,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Bursa Milletvekili Sayın Abdullah
Özerde.
Buyurun
Sayın Özer. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
ABDULLAH ÖZER (Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun ve Diğer Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 5inci
maddesi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Cargill yasası olarak bilinen bu yasanın Türkiye
Büyük Millet Meclisine getirilmesine kadarki süreci sizlerle paylaşmak
istiyorum. Bu süreçte ta başından beri konuyu yargıya
taşıyan ve hukukun üstünlüğünü sağlamaya çalışan
Bursa milletvekilleri Sayın Yahya Şimşek, Sayın Ali
Arabacı ve Sayın Ertuğrul Yalçınbayıra ve Bursa
Barosu başta olmak üzere sivil toplum kuruluşlarına
şükranlarımı arz ediyorum. Sayın Karapaşaoğlunun
bu yargı sürecine sonuna kadar devam etmemesini üzüntüyle
karşılıyorum.
Konuyu iki
bölümde değerlendirmek istiyorum. Birinci bölüm: Cargill -kendi deyişleriyle- iki yıl süren
bir yer seçimi araştırmaları sonucunda Bursa ili Orhangazi
Ovasında 195 bin metrekare birinci sınıf tarım arazisini
en uygun yer olarak belirlemiştir. Buna karşın, sözü edilen
bölgenin birinci sınıf tarım arazisi oluşu; Bursa 2020 yılı
1/1.000 ölçekli mevzi imar planında İznik Orhangazi planlama bölgesi
sınırları içinde ve bu sınırlar içinde geçerli olan
İznik Gölü çevre düzeni imar planında tarımsal niteliği
korunacak alan, sulama alanı ve uzun mesafeli koruma alanında
kalışı; Orhangazi Ovasında sanayi tesisi yapmak için daha
önce başvurmuş olan altı firmanın istemlerinin
reddedilmesi; anılan tesise izin verilmesi durumunda tarımsal dokunun
tahrip edileceği; tesisin 90 bin nüfuslu bir kentin su gereksinimi olan
3.500 ton yer altı suyunu bir günde kullanarak kapalı havzanın
su dengesini bozacağı ve yöredeki 100 bin zeytin
ağacının suyunu keseceği; zeytin
ağırlıklı bir coğrafyada mısır işleyen
bir tesisin kurulmasının yanlışlığı ve
açığının ithal mısır ile
kapatılacağı; ayrıca İznik-Orhangazi Sulama
Projesinin tam ortasında kaldığı; İznik Gölünü
kirleteceği; sit alanı içinde yer alan Medet ve Karsak dereleriyle
ilgili olarak Koruma Kurulundan izin alınmadığı
gerekçeleriyle Bursa kamuoyunda güçlü bir tepki oluşmuştur.
Bu çerçevede
Bursa Büyükşehir Belediyesi tesisin organize sanayi bölgesi içinde
yapılmasını önermiştir. Bu öneriye ve gösterilen diğer
alternatif alanlara sıcak bakmayan Cargill, Hükûmet bazında
yaptığı lobi faaliyetleri sonucu nişasta fabrikası
kurulmasına olanak tanıyan ilk plan değişikliği iznini
Başbakanlık Yüksek Planlama Kurulunun o 9/12/1997 günlü
kararıyla almıştır. Hemen arkasından Bursa
Valiliği 17/6/1998 tarihinde nişasta fabrikasının
yapımı için ruhsat vermiştir.
AHMET YENİ
(Samsun) Kimdi iktidarda olanlar?
ABDULLAH ÖZER
(Devamla) - Bu yatırım için
verilen valilik ruhsatının hukuka
aykırılığı, Bursa 2. İdare Mahkemesi
tarafından 8/7/1998 ve 12/1/1999 günlü yürütmeyi durdurma kararları
ve 27/6/2000 günlü iptal kararlarıyla saptanmıştır.
Danıştay 6. Dairesi tarafından 11/11/1998, 11/1/2000 ve
10/4/2000 günlü yürütmeyi durdurma ve 20/6/2002 tarihli iptal kararlarıyla
Bayındırlık Bakanlığının aynı
amaçlı işlemlerinin hukuka aykırılığı ortaya
konulmuştur.
Yargı
kararları karşısında, Cargill yatırımına
meşruiyet kazandırma çabaları devam etmiş ve bu süreç
Sayın Cumhurbaşkanı tarafından geri gönderilen kanuna kadar
uzamıştır. Son olarak, Bursa 3. Bölge İdare Mahkemesi
14/3/2008 tarihinde yani on iki gün önce yürütmeyi durdurma kararı
almıştır.
5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi
Kullanımı Yasası, 3 Temmuz 2005 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisinde kabul edilmiştir. 5 Temmuz 2005 tarihinde Cargillin amaç
dışı kullandığı araziyi özel endüstri bölgesi
ilan eden 2005/8944 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı
çıkarılmıştır. 5403 sayılı Toprak Koruma ve
Arazi Kullanımı Yasası, 19 Temmuz 2005 tarih ve 25880
sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe
girmiştir. 5403 sayılı Yasanın öngördüğü af süresi 19
Ocak 2006 tarihinde sona ermiştir. Danıştay 10. Dairesi 8
Şubat 2006 tarihinde özel endüstri bölgesi ilanına ilişkin
Bakanlar Kurulu kararının yürütmesini durdurmuştur. Hemen
ardından, ilk bakışta Cargillle ilgisi anlaşılamayan
kanun değişikliği teklifi Bursa Milletvekili Sayın Altan
Karapaşaoğlu tarafından 22/02/2006 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına sunulmuştur. Bu teklif
13/4/2006 tarihinde Komisyona havale edilmiştir. Başbakanlık,
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı ve Devlet Planlama Teşkilatı
temsilcileri ile Cargill yetkililerinin katıldığı ve
aynı ay içerisinde Başbakanlıkta yapılan kurtarma
toplantısının ardından ilgili bakanlığa
yazılı emir verilmiştir. Tarım ve Köyişleri
Bakanlığına gönderilen 20/4/2006 günlü yazıda Cargillin
kurtarılması için Kanunun geçici maddesinin geçerlilik süresinin
uzatılması açıkça emredilmiştir. Bu yazıdan kısa
bir süre sonra, 4/5/2006 tarihinde ise söz konusu teklif Komisyonda
görüşülmeye başlanmıştır. Birçok basın
organında yer almasına rağmen, Sayın Başbakanın
Amerikada bulunduğu sırada, bir hafta sonu ilgili bakanların
katılımıyla aynı amaçlı bir başka toplantı
yapılmış ve bu haber hiçbir şekilde tekzip
edilmemiştir.
Özetlenen bu
süreç, söz konusu düzenlemenin, gösterilen gerekçelerin aksine, açıkça
Cargill yatırımının kurtarılmasını
amaçladığını ortaya koymaktadır. Bu düzenleme, özel
bir kişiliğe ayrıcalık tanınması niteliğiyle
Anayasanın 10uncu maddesindeki gruplara ve kişilere özel düzenleme
yapılamaz, hükmüne aykırıdır. Düzenleme, mülkiyet
hakkının toplum zararına kullanılamayacağı
yönündeki Anayasanın 35 inci maddesine aykırıdır.
Toprağın korunması ve tarım arazilerinin amaç
dışı kullanılmasının önlenmesi amaçlı
Anayasanın 44 ve 45inci maddeleri açısından da bu düzenleme
hukuka aykırıdır. Kesinleşmiş yargı
kararlarını ertelemeden uygulamak zorunda olan yasama ve yürütme
organının, tersi bir tutumla, yargı kararını geçersiz
kılacak düzenleme yapması bakımından da bu kanun
Anayasanın 138inci maddesine aykırıdır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
ABDULLAH ÖZER
(Devamla) Birçok nedenle hukuka aykırı olan bu düzenleme, çok
yetersiz olan verimli tarım arazilerinin talanına kapı açan
anlayışlara meşruiyet kazandırdığı için kamu
yararıyla da bağdaşmamaktadır. Ayrıca, bir
yabancı firma adına hukuksal düzenleme olma özelliği
taşıyan bu yaklaşım, ulusal bağımsızlık
ilkesine de ters düşmektedir.
İkinci
bölüm, sonuçları itibarıyla daha vahim. Çünkü Türkiyenin toplam
şeker gereksinimi kabaca 2,5 milyon ton/yıl dolayındadır.
Buna karşılık, otuz şeker fabrikası 2,8 milyon ton
pancar şekeri üretmekte, nişasta bazlı şeker fabrikası
beş tane Türkiyede, bunların toplam üretimi 1 milyon ton
civarında. Başka bir deyişle, 1,3 milyon ton kapasite
fazlası var demek Türkiyede. Pancar ve mısırdan elde edilen
şeker, yukarıda belirtilen kapasite
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ABDULLAH ÖZER
(Devamla) Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Özer.
Gruplar
adına ikinci söz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mersin
Milletvekili Sayın Mehmet Şandıra aittir.
Buyurun
Sayın Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bir kanunun
görüşmelerini tamamlamak üzereyiz. Ancak bu kanunla ilgili bu kürsüden çok
önemli iddialar, itham düzeyine ulaşan iddialar ortaya konuldu.
Bunların cevabının verildiğini söyleyebilmek çok mümkün
değil.
Değerli
milletvekilleri, burada çıkartılan kanunlar Türkiye Cumhuriyeti
devletinin kanunları, yalnız kanun teklifinin sahibinin veya
tasarının sahibi olan hükûmetin veya onun destekçisi, ona müspet oy
veren iktidar partisi grubunun kanunu değil Türkiye Büyük Millet
Meclisinin çıkarttığı kanunlar. Dolayısıyla, bir
sorumluluk bağlamında, bu son maddesinde, Milliyetçi Hareket Partisi
olarak bu kanunla ilgili endişelerimizi ve görüşlerimizi ifade etmek
gereğini duydum.
Değerli
milletvekilleri, toprak koruma ve arazi kullanımıyla ilgili bir kanun
çıkartıyoruz. Sayın Karapaşaoğlu önümden geçiyor,
kendisi toprak adamı, biliyorum, Bursada topraktan üretilen ürünlerin
sanayiciliğini yapıyor. Bu kanunla toprağı koruyabiliyor
muyuz? Ben toprakla ilgilenen bir bilimin mühendisiyim. Toprak, zannediyorum
bireysel olarak ve toplum olarak en değerli
varlığımız, yerine konulamayan en değerli
varlığımız. Soru çok net, teklif sahibi çok ilgilenmiyor
ama soru çok net: Bu kanunla toprağı koruyabiliyor muyuz?
Toprağın kullanımını, toplum adına, gelecek adına -bize emanet edilen toprağın
kullanımını, arazinin kullanımını- doğru
tanzim edebiliyor muyuz? Bu sorunun cevabını vermek çok müşkül
Ben Mersin
Milletvekiliyim. Mersinde, kayalar düzeltilerek üzerine toprak
taşınıp sera kuruluyor, oradan üretim yapılıyor,
insanlar kendi emekleriyle onurlu yaşamanın gayretini gösteriyorlar.
Toprak yok!
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Ama ürün para etmiyor Sayın Başkan!
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Benim memleketim Hatayda, insanlar kendilerini
ağaca asıp aşağıda, kayaların sekisi
dediğimiz 20-30 metrekarelik toprakların üzerinde tütün ekerek geçimlerini
temin ediyorlar. Bizse, hoyratça, topraklarımızı bir daha üretim
yapamaz hâle getirmek için, inadına, elimizden ne geliyorsa onu
yapıyoruz. Bu doğru değil değerli milletvekilleri. Bu hak
değil. Bu topraklar bize hem geçmişimizin hem geleceğimizin
emaneti.
Şimdi,
kanunun gerekçesini, kanunun görüşüldüğü komisyonlardaki
konuşmaları, tutanakları, kanunun kendisini okuduğumuzda,
bu noktada yanlışımızı kendi cümlelerimizle ifade
etmişiz. Diyoruz ki: 11/10/2004 tarihinden önce izin almadan kaçak sanayi
yapılarının kullandığı tarım arazileri
Amaç dışı kullanılan tarım arazilerinin üzerinde
kurulan sanayi kuruluşlarını bu kanunla yasal bir statüye
kavuşturuyoruz. İyi niyetle soruyor Sayın Karapaşaoğlu
Ne yapalım yani? Kurulmuş
diyor.
Değerli
milletvekilleri, bu iyi niyet bizi kurtarmaz. Masumluk bazen sorumluluğu
ortadan kaldırmaz. Ne yapalım? diyerek suçu kabullenmek, suçluyu
meşrulaştırmak, yasamaya hile
karıştırmaktır, milletin verdiği yetkiyi kötüye
kullanmaktır. Bunu, şu kısa dönemde burada gerçekleştirdiğimiz
birçok kanunda maalesef beraber yaşadık, gördük. Böyle bir hak yok.
22 bin tesis
Soruyor milletvekili arkadaşımız: Antalyada kurulan doğal
gaz çevrim santrali -bütün itirazlara rağmen, mahkeme
kayıtlarına rağmen- kaçak yapılıyor, tarım
arazisinin üzerinde yapılıyor. Ee, şimdi sormazlar mı,
belli bir müddet sonra yeniden böyle bir kanun çıkartarak kaçak
yapılan, toprağı korumayan, yanlış arazi
kullanımının yapıldığı burada da bu tesise
hukuki bir statü kazandırmak için yeni bir kanun mu
çıkartacağız?
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Hiç şüpheniz olmasın çıkar!
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Değerli milletvekilleri, bakın, bir öz
eleştiri yapalım. Bu kanun bugünün kanunu değil. Bu kanun, daha
önceki dönemlerden bu yana her iktidarın teşebbüs ettiği bir
kanun. Her Bakanlar Kurulu, adını andığınız o
firmayla ilgili Bakanlar Kurulu kararı çıkartarak
Bürokratlara
talimat veren, sonra bunun kanunsuzluğu
anlaşıldığı için sonradan kanun çıkartmak
zorunluluğu duyulan bir konu. AKP döneminde iki defa çıkartılmış
buradan okuduğum kadarıyla, mahkeme dört defa iptal etmiş
adı geçen firmanın yetkisini, iznini; Kanunu Anayasa Mahkemesi iptal
etmiş, Bakanlar Kurulu kararını Danıştay iptal etmiş,
Cumhurbaşkanı geri göndermiş. Ee, her iktidar döneminde, iktidar
partisi sebebi kendine ait olmak kaydıyla bu kanunu buraya getirmiş
ama muhalefet sözcüleri acı acı itiraz etmiş. Ne acı bir
tesadüf ki bu kanun teklifinin sahibi de daha önceki dönemde, bu kanunun, buna
benzer bir kanunun, bu firmayla ilgili kanunun çıkmasına burada çok
net cümlelerle itiraz etmiş, suçlamalar yapmış. Ama ne acı
ki her iktidar bu kanunu getirmeye kendini mecbur görmüş, muhalefet de
itiraz etmiş.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin değerli üyeleri; böyle
bir kaderi yaşamak bize -bana göre- yakışmıyor. Şimdi,
bu kanunda, jeotermal ve yenilenebilir enerjiyle ilgili doğru, gerekli
düzenlemeler var, hiç itiraz etmiyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak
yenilenebilir, kaynağı bize ait enerji
yatırımlarının desteklenmesi, bu konuda gerekiyorsa
tarım arazileri ve özellikle mera ve çayırların
kullanılmasında rüzgâr santralleri için doğrudur,
faydalıdır, gereklidir diyebiliriz ve destekleyebiliriz, ama Allah
aşkına, Adanayla Mersinin arasında, Tarsusun arasındaki
o mümbit arazilerde, o pamuk deposu arazilerde yükselen fabrikalar, sanayi
kuruluşları -bugün gerçi onlar da çalışmaz oldu,
binalarıyla hayalet gibi duruyorlar oralarda- tarıma, üretime,
toprağa ve bu toprağı bize emanet eden geçmişimize ve
geleceğimize bir anlamda ihanet değil mi! İşte, böyle bir
kanunu çıkartıyoruz.
Maalesef, burada,
çok ciddi, önemli konuşmalar, itham düzeyine varan iddialar oldu, cevap
verilebildiğini söylemek mümkün değil. Yani kendinizce haklı,
mecbur, zorunlu sebepleriniz olabilir ama bilesiniz ki Milliyetçi Hareket
Partisi olarak muhalefet ettiğimiz bu kanun, ülkemizin, milletimizin
hayrına bir kanun değil, bu kanun masum bir kanun değil ve bu
kanun meşru bir kanun değil. Burada oylanmış olması,
kabul edilmiş olması, bu kanunun masumiyetini, bu kanunun
meşruluğunu hukuken sağlayabilir. Kanunların lafzı
önemli ama ruhu, lafzından çok daha önemli.
Dolayısıyla,
değerli milletvekilleri, biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu kanunun
muhalifiyiz. Bu kanunu sonuçları itibarıyla da işlemden kaldırmanın
imkânı ve yolu varsa tek başına iktidarımızda
toplumumuza bir sözümüz olsun, bunu gerçekleştireceğimizi ifade
ediyorum.
Bu duygularla, bu
kanunun yeniden gözden geçirilmesini
Korkarım ki, Anayasa Mahkemesi
yeniden iptal eder ve bu kanunu bu Genel Kurula getirmek durumunda
kalırsınız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Şandır.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Bir şey daha sormak istiyorum. Değerli
milletvekilleri, özellikle Hükûmetimize ve iktidar partisi grubuna ve yöneticilerine
soruyorum: Bu türde sıkıntılı kanunları niye teklif
olarak getiriyorsunuz da tasarı olarak getirmiyorsunuz? Bu soru
yalnız bununla ilgili değil. Bakınız, ne kadar çok
tartıştığımız kanun varsa, birçoğu kanun
teklifi, sayın milletvekilleri tarafından getiriliyor.
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Hepsi de aslında tasarı.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Yani Hükûmet sorumluluktan mı kaçıyor? Bunu
da dikkatinize sunuyorum, bunu da doğru bulmuyorum. Hükûmet için risk olan bir kanun, sayın
milletvekili ve milletvekilleri için risk değil mi? Doğru bir iş
yaptığına sayın Hükûmet de mi inanmıyor?
Dolayısıyla,
kısacası, bu kanun doğru bir kanun değil, bu kanun masum
bir kanun değil; bu kanun, bana göre, toprağa karşı ve o
toprağın sahiplerine karşı haksızlık içeren bir
kanundur. Bu kanunun, ruhu itibarıyla meşru olduğunu kabul
edemeyiz.
Bu duygularla
hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Şandır.
Sayın
Mustafa Çetin burada mı?
Sayın Çetin,
tutanak elimde.
hazırlanacak dilekçelerde izlenecek stratejiyi
belirlemek ve aleyhe bir kararın sonuçlarını ortadan
kaldırmak üzere Müsteşar Yardımcısı Mustafa Çetinin
başkanlığında -üç dört bakanlığın
müsteşar yardımcılarından söz ediyor- ve Cargill
yetkililerinin katılımıyla toplantının
yapılmasından söz ediyor bu yazı. Bu nedir
diye bir şey.
Böyle bir toplantı yapılmadığına dair bir bilginiz
Bunu ifade edecekseniz size söz vereceğim.
MUSTAFA
ÇETİN (Uşak) Durumu açıklayacağım. Toplantı
yapıldı tabii Sayın Başkan.
BAŞKAN
Bunun içinde başka bir şey yok ama
Sadece bir toplantının
yapıldığı söyleniyor. Bu toplantı
yapılmadıysa -bu size yönelik farklı bir şeydir- o zaman
söz vereceğim, ama böyle bir toplantı yapılmışsa
Sadece o söyleniyor çünkü.
MUSTAFA
ÇETİN (Uşak) Toplantı yapılmıştır ama
burada devamında şu ifadeler var: Burada devlet yok, şirket
var.
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) O sizi ilgilendirmiyor. Sen toplantıda var mıydın,
yok muydun?
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) O size bir sataşma değil ki.
BAŞKAN
Peki, size iki dakika söz veriyorum ama yeni bir sataşmaya mahal vermeden.
MUSTAFA
ÇETİN (Uşak) Kesinlikle Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Devlet yok, şirket var. dedi. Sataşma değil ki
o.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Devleti Cargillle muhatap ettiniz.
V. - SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Uşak Milletvekili Mustafa Çetinin, Konya
Milletvekili Atilla Kartın konuşmasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
MUSTAFA
ÇETİN (Uşak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan teklif üzerinde söz alan Sayın CHP Sözcüsü Atilla
Kartın konuşması sırasında bahsettiği
toplantı tabii ki yapılmıştır. Ben
toplantının yapılmadığını söylemiyorum.
Bu toplantı
niçin yapılmıştır, onun açıklığa
kavuşturulmasında yarar var. Başbakanlığa gerek
kişiler -özel ve tüzel kişiler- gerekse yurttaşlar çok
çeşitli sebeplerle, amaçlarla müracaatta bulunmakta, sorunların
çözümüne yardımcı olunmasını istemektedirler. Zaman zaman,
Başbakanlığın kamu yönetimindeki fonksiyonları
itibarıyla en önemli fonksiyonu koordinasyondur, hükûmet çalışmalarının
koordinasyonudur ve burada bir müracaat üzerine konunun
Başbakanlığa bir şekilde intikali üzerine ilgili kurumlar
davet edilerek toplantı yapılmış ve bu sorunun ne
olduğu üzerinde görüşülmüş, gerekli değerlendirmeler
yapılmıştır. Söz konusu yazı bu toplantı
sonuçlarının Tarım Bakanlığına bildirilmesinden
ibarettir.
Sayın
Konuşmacının sözlerinin devamında Burada devlet yok,
şirket mantığı var. gibi bir ifadede bulunduğu için
bu açıklamayı yapma ihtiyacı duydum. Ben şahsen devletin
içinden gelmiş biriyim; devletin ne olduğunu da çok iyi bilirim,
şirketleri de bilirim.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Cargillin sorunlarını tartıştınız
mı?
MUSTAFA
ÇETİN (Devamla) Hukuk sisteminde bunların hepsinin yeri
vardır.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Cargill yok muydu?
MUSTAFA
ÇETİN (Devamla) Yapılan toplantı, bir
çalışmanın, bir toplantının sonuçlarının
Tarım Bakanlığına bildirilmesinden ibarettir.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Cargill var mıydı, yok muydu toplantıda?
MUSTAFA
ÇETİN (Devamla) Hepinize saygılar sunarım. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Aa! Neresi açıklama bunun ya? Cargill var mıydı,
yok muydu orada?
KAMER GENÇ
(Tunceli) O toplantıya Cargill yetkilisi de katılmış
mı efendim? O toplantıya Cargill yetkilisi de katıldıysa
söylesin burada!
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ (Devam)
1.- Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu
ve 3 milletvekilinin; Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ve Diğer
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Çevre ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonları Raporları
(2/146) (S. Sayısı: 111) (Devam)
BAŞKAN
Madde üzerinde gruplar adına üçüncü söz, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu adına Bursa Milletvekili Sayın Mehmet Altan
Karapaşaoğlu.
Buyurun Sayın
Karapaşaoğlu. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ
GRUBU ADINA MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; biraz önceki konuşmamda
yalnızca hukuki bir metni okudum size. Ama görüyorum ki bu konu öyle bir
abartıldı, öyle bir mecrasından çıkarıldı ki,
saptırıldı ki onun için bir açıklama yapmak lüzumu da
hissettim. O vesileyle buradayım. (CHP sıralarından gürültüler)
Bakın
değerli arkadaşlarım, sabırla, hiç bağırmadan
çağırmadan okuyalım şunları, dinleyelim: Yıl
1997. Yüksek Planlama Kurulu bir karar veriyor. Altındaki imzalar
Başbakan Mesut Yılmaz, rahmetli Sayın Bülent Ecevit. Bir Yüksek Planlama Kurulu kararı
alınıyor ve bu kararda bu firmaya, orada, bahis konusu olan yerde bir
kuruluşu gerçekleştirmek üzere yetki veriliyor.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Evet
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Devamla) Bu,
bir devlet kararı.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Siz de itiraz ediyorsunuz.
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Devamla) Biz
de o noktada buraya kürsüye geliyoruz diyoruz ki, çok yanlış bir
karar verdiniz. Yaptığınız iş
yanlıştır. Burada bu firmanın olmaması gerekir.
Çeşitli sıkıntılar çıkaracaktır,
doğacaktır. Ama daha ortada temel bile yoktur, sadece bir karar
vardır. Ondan sonra -tabii bunların gerekçeleri var, gerekçelerini
okumuyorum, kısa geçiyorum- bu firma, kuruluşunu o bölge üzerinde
gerçekleştiriyor. Daha temel safhasına gelmeden, inşaat
safhasına gelmeden ben burada, bu Parlamentoda iki ayrı konuşma
yaptım, tekrar tekrar: Bakın arkadaşlar, temeli
atılıyor, bundan sonra yapılacak bir şey yok, buna engel
olunması lazım diye de
Hatta Bursa Barosu avukatı
arkadaşlarımızı da teşvik ettik, yani onu da itiraf
edelim, onu da söyleyelim. Ama ondan sonra, bakın, aşağı yukarı
otuza yakın işlem yapılıyor bu firmayla ilgili. Bu
işlemi kim yapıyor? Devletin kurum ve kuruluşları
yapıyor. Bunun arkasından, 2002de bir Bakanlar Kurulu kararı
çıkıyor. Bakın, bu Bakanlar Kurulunda kim var? Ben, isim ifade
ederek bunları anlatmak istemezdim ama mecbur kaldım, kimse kusura
bakmasın, bir saygısızlık ifadesi olarak söylemiyorum.
Onların da o kararlarını uygun karşılamak
durumundayız, çünkü devletin düzenleme yetkisini kullanmışlar,
yapmışlar. Bakın, Sayın Devlet Bahçelinin imzası var burada,
bu kararnamede.
Değerli
arkadaşlar, bakın, bu Yüksek Planlama Kurulu kararı, şu
Bakanlar Kurulu kararı.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Bir de mahkeme kararı var!
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Devamla) Müsaade edin.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Dinliyorum.
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Devamla) Bu devletin uluslararası anlaşmalarla
ilgili olarak kararlaştırdığı hükümlerdir.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Yanlış
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Devamla) Anayasamızın amir maddesinde
devletler arası anlaşmalar, hukuk, Anayasanın üzerinde itibar
edilir.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Hangi devlet?
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Devamla) - Bunu siz benden iyi biliyorsunuz -hukukçu değilim ben- hukukçu
arkadaşlarım.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Rica ederim
Tahkime girmez, tahkime girmez o!
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Devamla) Girer, girer, girer
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Girmez, girmez
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Devamla) - Hiç merak etme, öyle bir girer ki
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Girmez
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Devamla) Öyle bir girer ki
İşte
kamu yararı, kamu yararı orada aranır. Milyar milyar
dolarları ödediğiniz zaman
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Mahkeme kararlarını da söyle
Efendim mahkeme
kararlarını da söyle, devletin yargı organının
kararlarını da söyle!
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Devamla) Bakın, müsaade edin, Sayın Anadol,
müsaade edin.
Siz,
çiftçinizden, köylünüzden, işçinizden, sanayicinizden gıdım
gıdım gıdım vergileri toplayacaksınız, ondan
sonra bir tahkim kararıyla da
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Ondan sonra Cargille fabrika kurduracağım(!)
BAŞKAN
Sayın Anadol, lütfen
Sayın Anadol, lütfen
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Devamla) -
bir tahkim kararıyla da
kalkacaksınız milyarları şeye vereceksiniz.
Bakın, otuza
yakın işlem yapılmış, sene 2002. Faaliyetine devam
edilmesi kararı veriliyor, Bakanlar Kurulu prensip kararı veriliyor,
2002. 2005e kadar, 2005in yarısına kadar faaliyet devam ediyor.
Hiçbir işlem yok. 2005in yarısından sonra, bazı kimseler,
bazı duygu ve düşüncelerle
-bunları ben isimlendirmiyorum- tekrar yargı yoluna
başvuruyorlar ve neyi iptal ettiriyorlar biliyor musunuz? Kamunun
kurumlarının verdiği kararları iptal ettiriyorlar.
Cargillle alakaları yok yargının, yani o noktada Cargillle
alakaları yok ve Cargill çalışmaya devam ediyor, geliyor. On
yıl çalışmış bir firmanın, şimdi siz
yıkılmasını talep eden bir konuda konuşuyorsunuz.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Yok, orayı çok kısa geçtin, mahkeme kararına
rağmen.
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Devamla) Sonra, burada, arkadaşlar geldiler bu
kürsüye, dediler ki: Ya 5 liraya satılır mı arazi! Bugün,
işte, 200 lira şurada, 300 lira şurada. Ya kardeşim, bu
500 lira arazi bedeli değil ki, bu 5 lira cezai bir hüküm. Araziyi adam
sahibinden almış, kaça almışsa almış. Arazi
bedeli değil, devletin arazisi değil, kamunun arazisi değil;
herhangi bir şahıstan Cargill firması gitmiş, satın
almış, bir şeyler yapmış oraya. O 5 lira ceza hükmünde
bir uygulamadır. Bunu da kamuoyuna yanlış deklare ettiniz
burada, bu kürsüde, sanki arazinin bedeliymiş gibi anlattınız.
Bunun
dışında, daha söylenmesi gereken bir şey daha var.
Bakın değerli arkadaşlar, bu teklif, kesinlikle -Anayasa
Mahkemesinin kararını okudum, dinlediniz- af niteliğinde bir
teklif değildir. Sonra, Değerli Arkadaşım, milletvekilleri
kanun teklifi vermesin mi?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Versin, ama niye Hükûmet vermiyor?
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Devamla) Biz, affedersiniz, buraya gelip de şu
koltukta oturup, hiçbir şeye karışmadan oturalım mı
yani?
MUHARREM VARLI
(Adana) Öyle yapıyorsunuz zaten.
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Devamla) Ben onlarca kanun teklifi verdim bu
Parlamentoda.
MUHARREM VARLI
(Adana) Zaten öyle yapıyorsunuz, ne farkı var ki!
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Devamla) Onlarca kanun teklifi verdim ve veririm.
Mantığıma uygun bir şey varsa veririm.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Ya biraz tutarlı olun ya!
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Devamla) Kanun teklifleri nasıl işlem
görür, onu da sizin bilmeniz lazım.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Mutlaka da o, daha önce
çıkardığınız
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Devamla) Onu da sizin bilmeniz lazım. Kanun
teklifi Başbakanlığa gider, ilgili bakanlığa gider;
ilgili bakanlık görüş bildirir, Başbakanlık görüş
bildirir. Sayın milletvekili böyle bir teklif vermiş, ama bize göre
uygun değildir veya uygundur. diye karar verir. Ondan sonra bu teklifler
burada görüşülür.
Yarın öbür
gün inşallah iktidar olursunuz. (MHP sıralarından
İnşallah sesleri) İktidara geldiğinizde göreceğim
sizi, bakalım kanun teklifi veriyor musunuz, vermiyor musunuz.
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Böylesini vermeyiz, merak etmeyin.
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Devamla) O zaman ben bu kürsüye gelip gerçi size
sataşmadan- hatırlatacağım bunları. Tekrar
hatırlatacağım.
Değerli
arkadaşlar
MUHARREM VARLI
(Adana) Dün muhalefet ederken, bugün kanun teklifi verince
İlginç olan
tarafı burası.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Devamla) Canım, olmayacağını da
söyleyelim, olacağını da söyleyelim.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Bir de önerge ver de Cargilli ödüllendirelim.
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Devamla) Kime?
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) - Madalya verelim Cargille
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Devamla) Hiç alakası yok efendim. O önergeyi siz
verin, deyin ki Bu yasadan Cargill yararlanmaz. Buyurun, siz verin o
önergeyi, Bu yasadan yararlanmaz. deyin.
K.KEMAL ANADOL
(İzmir) Tamam verelim, oy verecek misin?
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Devamla) Bakın arkadaşlar, yasayı bir
defa dikkatlice okumanız lazım. Bakın, ne demişiz burada,
yasada bunu düzenlerken, bunu dikkatinize sunuyorum, bakın, iyice şey
yapın...
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Teklifi verdin mi, verdirdin mi onu söyle!
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Devamla) Hayır, ben kendim verdim. Neden verdim,
onu da söyleyeyim, gerekçesini söyleyeyim.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Hiç öyleye benzemiyor.
MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU
(Devamla) - Bu yasa teklifini ben verdiğim zaman Cargill diye bir dava
yoktu ortada. Gebze Organize Sanayi Bölgesi yöneticileri geldi, dediler ki:
Bizim burada on iki-on üç tane organize sanayi bölgemiz var, bütün bölgeyi işgal
ettik. Ama, arada parça parça bazı araziler üzerinde fabrikalar da
kuruldu. Bunlar şimdi yasa dışı faaliyetteler, öyle
gözüküyorlar. Bu fabrikalar büyük çapta ihracat yapıyorlar. Avrupa euro
bölgesine ihracat yapıyorlar. İhracatlarının
gerçekleşebilmesi için, bizim Batıya mal satabilmemiz için
fabrikalarımızın yasal konumda olması gerekiyor. Bunun için
bize yardımcı olun. Biz onun üzerine bir düzenleme yaptık, onun
üzerine bu düzenlemeyi yaptık. Ama, ne hikmetse, kalktı geldi Cargill
de bu işin içine oturdu. İşin aslı budur, işin
esası budur. Buraya yeni gelmiş olan arkadaşlarımıza
bunu duyururum, vatandaşlarımıza da duyururum.
Sonra bu yasayla
yapmış olduğumuz şey topraklarımızı tarumar
etmek değil, koruma altına almaktır değerli
arkadaşlar.
MUHARREM VARLI
(Adana) Zaten hep öyle yapıyorsunuz!
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Devamla) Şu kanun teklifini iyi okuyun, iyi
bakın. Biz koruma altına alıyoruz, disiplin altına
alıyoruz. Ancak, şu şu şartlarda bu işi yaparsın
diyoruz.
K.KEMAL ANADOL
(İzmir) Hayret, Cargill girivermiş!..
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Devamla) - Başka bir şey daha söyleyeyim: Siz
hiç gidip Cargilli gördünüz mü? Hiç görmediniz, kusura bakmayın. Bir
kişi, iki kişi
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Bursa Milletvekili var orada, bakın.
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Devamla) O bilmiyor, o Bursa Milletvekili bilmiyor
onu.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Neyi bilmiyor? Yok ya!
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Devamla) - Çünkü, bakın Cargillin etrafında
onlarca fabrika var kurulmuş.
Asil Çelik var
-ismini veriyorum- Cargillden önce kurulmuş. Neredeydin be
arkadaşım o zaman? Niye
yapmıyordun?
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Çocuktu o zaman ya
Ne demek? Ne zaman kuruldu Asil Çelik?
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Devamla) - Ben o zaman milletvekili değildim.
Dolayısıyla, bakın, bütün bunları yaparken, bu
çalışmaları yaparken haksızlıklar üzerine
yapmayın. Doğru bir şeyler yapalım. Bu kanun teklifi
düzenleme yapıyor, düzenleme getiriyor. Düzenleme de
topraklarımızı koruma adına yapılıyor.
Şimdi,
bakın, bugün Bursada on üç tane organize sanayi bölgesi var. On
dördüncüsü kuruluyor, size söyleyeyim. Nerede kuruluyor? Bursa
Ovasının tam ortasında kuruluyor. Nerede bu Bursa Barosu
avukatları? Niye müdahale etmiyorlar? Niye uğraşmıyorlar?
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Sen çıkarsın, gündem dışı konuşma
yaparsın aleyhine!
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Devamla) Değerli arkadaşlar, bazı
şeyleri hakkaniyet içinde konuşmak lazım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUHARREM VARLI
(Adana) Muhalefetteyken farklı, hükûmetteyken farklı! Hakkaniyet bu
değil!
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Devamla) Ben, bugün böyle bir düzenleme yapılsa
ve bilgim dâhilinde olsa gene aynı konuşmayı yaparım.
Verimli toprak arazisi üzerinde yatırım yapılmasını
uygun bulmam.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Ama fiilî durum varsa!
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Devamla) Aynı şekilde, ama gelmiş,
yapmış, kurmuş. Gel de yık şimdi orayı.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Yasalara rağmen yaptı.
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Devamla) Yık bakalım! Niye?
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Zorla yapmış, zorbalıkla
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Devamla) Nasıl yapacaksın? Nasıl
verimli hâle getireceksiniz?
Dolayısıyla,
değerli arkadaşlar, burada bu kanun teklifi sırasında
yapılan bütün konuşmaların hepsi eksiktir, hatalıdır,
yanlıştır. Ben bunu kamuoyuna duyurmak için söz aldım.
Saygılarımı
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Karapaşaoğlu.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati : 16.19
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.38
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Canan
CANDEMİR ÇELİK(Bursa)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 82nci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
111 sıra
sayılı Kanun Teklifi üzerindeki görüşmelere
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
5inci madde
üzerinde şahsı adına ilk söz Bursa Milletvekili Sayın
Mehmet Emin Tutanda.
Sayın Tutan?
Yok.
İkinci söz
Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Veysi Kaynakta.
Buyurun
Sayın Kaynak. (AK Parti sıralarından alkışlar)
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu ve 3
Milletvekilinin; Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ve Diğer
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
5inci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış
bulunuyorum. Sözlerimin başında hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Çok değerli
milletvekilleri, yasanın son maddesine gelmiş bulunuyoruz. Birçok
şey söylendi ama özetle ben şunu ifade edip huzurlarınızdan
ayrılacağım: Yasa teklifi, Anayasa Mahkemesinin 22/12/2006 tarih
2005/89 esas, 2006/120 karar sayılı kararının gerekçesinde
açıklanan hükümlere uygun hazırlanmıştır.
Bahsettiğim
kararda Anayasa Mahkemesi, Söz konusu arazilerin tarımsal niteliği
geri kazanılmayacak şekilde bozulduğu için böyle bir düzenlemeye
gidildiğinden, tarım arazilerinin tarım dışı
amaçla kullanılabilmesi için belirli koşulların yanında
tarımsal bütünlüğün bozulmamasının ve hazırlanacak
toprak koruma projesine uyulmasının gerektiğinin belirtilmesi
karşısında yasanın kamu yararı amacı
dışında çıkarıldığı söylenemez.
demektedir. Anayasanın 10uncu maddesinde de öngörülen yasa önünde
eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusu olduğundan,
bu madde, yasada öngörülen koşulları yerine getiren herkese aynı
olarak uygulanacak ve Anayasamızda öngörülen eşitlik ilkesine
aykırılık teşkil etmeyecektir.
Ayrıca,
yasanın yenilenebilir enerji kaynaklarına getirdiği yeni
imkânlar ve yeni açılımlar çerçevesinde ülkemiz için
hayırlı olacağını düşünüyor, teklifi
hazırlayan ve emeği geçen bütün arkadaşlarıma
teşekkürlerimi sunuyor, yasanın hayırlı olmasını
temenni ediyorum.
Tekrar hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kaynak.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, başka söz isteyen yoksa ben söz istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Toprak Koruma
ve Arazi Kullanımı Kanunuyla ilgili, 5inci maddesi üzerinde söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, tabii, kanun teklifini veren arkadaşların, burada,
böyle, bir nevi bir heyecan içinde bu kanunu savunmasını gördük.
Şimdi, kanun başlangıçta, Bakanlar Kurulu bir ara burada bir
müsaade veriyor, Bakanlar Kurulu kararı Danıştay İdari Dava
Daireleri Kurulunda iptal ediliyor; kendisine idarece birtakım ruhsatlar
veriliyor, Bursa İdare Mahkemesi bunu iptal ediyor; daha önce kendisinin
yaptığı teklif 5557 sayılı Kanun olarak
çıkıyor burada, Cumhurbaşkanı tarafından veto
ediliyor. Sonra 5578 sayılı Kanun olarak yeniden geliyor. Tabii, bu
kanun ayrıca da aynen buradan geçince, 5578 sayılı Kanun olarak
geçiyor. Bunun üzerine Anayasa Mahkemesine dava açılıyor ve Anayasa
Mahkemesi orada diyor ki
Tarımsal bütünlüğün bozulmayacağı
konusunda maddede herhâlde bir hüküm yok, buna uygun bir karar getiriliyor ve
arkasından da bu kanun geliyor gündeme.
Anayasa Mahkemesi
bu konuda yürütmenin durdurulması kararını veriyor, ama daha
iş esastan karara bağlanmamış. Anayasa Mahkemesinin her
yürütmesini durdurduğu kanunun ille iptal edileceği de bir
varsayımdan ibarettir, mümkün değil, sonradan teşekkülü veya
teşkilatı değişebilir, bunu da pekâlâ kabul etmeyebilir,
ama böyle bir telaş içinde daima bu şirket korunmuş.
Şimdi, biraz
önce, burada, bir milletvekili arkadaşımız,
Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı iken Efendim,
işte, biz, bazı vatandaşları böyle, Başbakanlıkta
topluyoruz -kendisi firma temsilcisini de herhâlde almış karşısına-
acaba bunların karşılaştıkları problemi
nasıl çözeriz?
Siz, bir Türkiye
Cumhuriyeti devleti vatandaşının sorunları olduğu
zaman, Başbakanlık Müsteşarı, çeşitli
bakanlıklarda bir araya toplayıp da sorunlarını çözmeye
kalkıyor musunuz? Hayır. Ancak Amerikan vatandaşının
problemini çözmek için getirip böyle bir organizasyon yapıyorsunuz.
Yani ben,
şahsen, bu kanunu teklif edene ve bunu sizin grubunuzun da bu kadar
hararetli savunmasına çok hayret ediyorum. Yani insanların biraz bu
halka karşı bir sorumluluk duyması lazım.
Ben hafta sonunda
İznike gittim, bu Cargillin olduğu yeri gördüm. Orada, GÜMÇED diye,
Güney Marmara Doğal ve Kültürel Çevre Koruma Derneği diye bir dernek
büyük bir organizasyon yapmıştı, orada bir gece düzenlemişti.
Diyor ki: Gerçekten, İznikin tepesine çimento fabrikası yapacaklar.
Oraya birkaç tane taş ocağı yapacaklar.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, bu Türkiye Cumhuriyeti devletini, Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşlarını yaşayamaz bir hâle sokuyorsunuz.
Düşünebiliyor musunuz, en güzel yerlere getiriyorsunuz fabrika
yapıyorsunuz. Bu fabrika ne yapıyor? Tabiatı bozuyor. İznik
dağının tepesine yapacağınız çimento
fabrikası oradaki bütün ormanları yok edecek, orası da
yaşanamaz hâle gelecek. Bu memlekette o kadar çorak araziler var,
kırsal alanlar var; oraya getirin bunları yapın. Niye oraya
yapıyorsunuz?
Efendim, burada
bütün mesele: Türkiye'yi yöneten insanlar başkalarının
oyuncağı hâline geliyor. Bu Türkiye Cumhuriyeti
coğrafyasında yaşayan kişilerin bu coğrafyada
yaşamaması için birtakım emperyalist güçler bunu, her türlü hile
ve çareye başvuruyorlar. Bizim de bunların o hile ve çareleri
karşısında, bu ülkeyi âdeta idare edemez durumda, biraz da
vatanserverlik duyguları zayıflayan kişiler de olunca,
işte, bunların dedikleri her şeye boyun eğiyorlar. Böyle
bir şey olur mu sayın milletvekilleri? Yani şimdi, siz boyuna
kanun getiriyorsunuz, burada, yasa dışı ne varsa hepsini kanunla
çözmeye çalışıyorsunuz. Bırakın kardeşim! Yani bu
memlekette kala kala yalnız Cargill firmasının sorununun mu
çözülmesi gerekiyor?
Bakın
şimdi, bu kanunda üç tane madde var. 1inci maddesinde enerji
piyasasıyla ilgili bir değişiklik yapılıyor, jeotermal
kaynaklı teknolojik sera yatırımlarıyla ilgili
değişiklik yapılıyor. Bu zaten bu Kanunun 13üncü maddesinde
var zaten. Böyle bir tesis yapılması için bir kamu yararı, böyle
bir yere bu tesis yapılması gerektiği anlarda, bu konuda zaten
ilgili idareler kamu yararı kararını verir. Bunu
değiştirmeye gerek yok.
3üncü maddede de
getirdiğiniz... Mera Kanununda böyle, buna paralel bir
değişiklik yapıyorsunuz. Yine Mera Kanununda da böyle, bu
tesisler yapıldığı zaman, orada böyle bir tesis
kurulması için bir kamu yararı kararı alarak bunu yapmak mümkün.
Bu, kala kala yalnız bu 2nci madde
İşte bunu
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ
(Devamla) Milletin gözünü boyamak için bu 2nci maddeyi getirmişsiniz.
Niye bu 2nci maddede 11/10/2004 tarihini aldınız? Niye
aldınız? O kanun teklifini veren arkadaşımız
çıksın burada bunu izah etsin. 11/10/2004 değil de niye 2005
olmuyor? Bir çıksın bakalım bunu söylesin. Demek ki burada özel
bir amacınız var. Yani şimdi, Sayın Karapaşaoğlu
Ben bunu hatıra binaen, Cargillin hatırını
kıramadım, bu teklifi verdim. de. Yani başka
Bunun
geldiği nokta bu. Yani, işte, şu olmuş, böyle
Değil
ki
Daha önce sen bu tesisin yapılmaması için, muhalefetteyken,
burada çıkmışsın aleyhine konuşmuşsun. Ee, tesis
yapıldıktan sonra niye bu fikri değiştirdin? Sorarlar
adama... Çok büyük hatırı var demek ki bunun sizin
yanınızda ve bu hatırı kıramıyorsun.
Dolayısıyla, kanun teklifini veriyorsun.
HALİL
AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Hatırdan kastınız nedir?
KAMER GENÇ
(Devamla) Onun için, yani kimse de bu söylenenleri anlamamazlık
durumunda değil, herkes de bunu anlıyor, bıyık
altından da gülüyor. Bizi bıyık altından güldürecek
konuşmalar yapmayın bu kürsüden ve kendiniz de çok zor duruma
düşüyorsunuz.
Bu kanun tamamen
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının aleyhine bir kanundur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Genç.
Madde üzerinde
soru-cevap işlemine geçiyoruz.
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Bursa) Sayın Başkan, adımı
zikrederek yanlış ifadelerde bulundu. Cevap vermem gerekiyor
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Tutanağı inceleyeyim Sayın Karapaşaoğlu.
Soru-cevap
işlemine geçiyorum.
Sayın Kart
ATİLLA KART
(Konya) Sayın Başkan, Sayın Bakana şu soruyu
yöneltiyorum: Başbakanlığın Tarım ve Köyişleri
Bakanlığına yazdığı 10/4/2006 tarihli
yazıdan söz ettim. Bu yazının varlığını,
yazıda imzası bulunan müsteşar yardımcısı ve
şu andaki iktidar grubu milletvekili de geldi, Genel Kurulda kabul etti.
Ancak, bu yazı içeriği, orada ifade edildiği gibi, ilgili
müsteşar yardımcısının ve günümüz milletvekilinin
ifade ettiği gibi masum ve mutat bir toplantıyı içermiyor.
Bakıyoruz yazıya: Cargill aleyhine açılmış olan
davalara karşı savunma hazırlamak ve doğabilecek olan
kararların sonuçlarını bertaraf etmek üzere
Devamına bakıyoruz:
Toprak koruma kurulunun yetkisini bertaraf etmek üzere, kanun değiştirme
çalışmasını birlikte hazırlamak üzere
Böyle bir
anlayış, böyle bir devlet yönetimi sorumluluğu kabul edilebilir
bir sorumluluk olamaz.
Ben bu çerçevede,
Sayın Bakana sorularımı açık bir şekilde soruyorum:
Devlet sorumluluğu
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Doğru
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Şeker
pancarının üretimi son yıllarda kotalara bağlı olarak
ve şeker pancarının para etmemesine bağlı olarak
düşme durumuyla karşı karşıya
kalmıştır. Çiftçiler özellikle üretimden vazgeçmeye
çalışıyorlar. Acaba tatlandırıcıların, yani
suni şekerlerin oranlarının düşürülmesi
Neden denirse,
dünyanın birçok yerinde tatlandırıcıların kanser
yaptığı, hatta bazı yerlerde alerjik deri
hastalıkları yaptığı şeklinde çeşitli
çalışmalar vardır. Bunlar da düşünüldüğü zaman,
tatlandırıcıların miktarının düşürülmesiyle
beraber, belki de şeker pancarı üreticilerine daha fazla şans
verilebilecektir. Bu noktada, tatlandırıcıların
oranının düşürülmesi düşünülmekte midir?
İkincisi,
gübre fiyatlarıyla ilgili olarak son zamanlarda büyük oranda
artışlar görülmektedir. Özellikle taban gübresi dediğimiz DAP
gübresi neredeyse 75-80 bin liraya çıkmıştır. Acaba gübre
fiyatlarının düşürülmesiyle ilgili bir çalışma
yapılacak mıdır?
Üçüncü sorum da,
tarım kredi borçlarıyla ilgili olarak gerçi Sayın Bakanım
sıcak bakıyor mu bilmiyorum ama- ciddi manada şu anda eski
dönemlerdeki yapılandırmanın dışında
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Ağyüz
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Teşekkür ederim.
Sayın
Bakanım, bu tarih niye 11/10/2004 tarihi? Bundan önce, 2002de yapan
hatırlı birisi gelirse de yeni bir yasa çıkaracak
mısınız? Bu yasa tarım arazilerine yapılan sanayi
tesislerinin imar affıdır, bunun lamı cimi yok.
Buğday krizi
var mı Sayın Bakanım? Ekmek fiyatları tırmandıkça
tırmanıyor, ne olacak? Biraz da bu tarım işine
baksanız, afları bıraksanız da. Köylü ekinini ekemedi.
Ekinleri kuraklık nedeniyle sulayamıyor. Elektrik faizleri çiftçinin
belini büküyor. 70 bin mükellefi affediyorsunuz, sayısız af kanunu
getiriyorsunuz, bu çiftçileri niye düşünmüyorsunuz, bu çiftçiler
Cargillden daha mı önemsiz Sayın Bakanım?
Ayrıca,
enerji bedelleri için, anaparasını ödemek için, taksitlendirme,
faizini silme gibi bir şey düşünüyor musunuz? Bu yıl çiftçiye
ödenmesi gereken, destekleme dâhil, bunların ödeme planı açık ve
net oldu mu?
Ekmek
fiyatlarının artışı için de, özellikle soruyorum, ne
düşünüyorsunuz? Bu bakımdan, bu sorularımın
cevabını istiyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Barış
TANSEL BARIŞ
(Kırklareli) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, bu teklifin yasalaşması hâlinde yaklaşık
yirmi iki bin tesis bu aftan yararlanmak için müracaatını
yapacaklardır. Ruhsatsız, izinsiz, yıllarca toprak, su ve hava
kirliliğine neden olan bu işletmelere, işgal ettiği toprak
metrekaresi 5 YTLye satılacaktır.
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Bursa) Satılmayacak!
TANSEL BARIŞ
(Kırklareli) Bu 5 YTL sizce adaletli midir? Bu şekilde toplam kaç
metrekare toprak vardır? Bundan ne kadar gelir elde edilecektir?
Ve Sayın
Bakanım, şeker piyasasında yapay
tatlandırıcıların kotası bildiğim kadarıyla
Fransada yüzde 3tür. Bu kota ülkemizde ne kadardır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Varlı
MUHARREM VARLI
(Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakana
sormak istiyorum: Hem kendilerinin hem Sayın Başbakanın
ağzından doğrudan gelir desteğinin, mazot ve gübre
desteğinin bu ay içerisinde çiftçilere ödeneceği beyanı
olmuştu. Ama şu ana kadar, birkaç küçük yer hariç, Türkiye'nin büyük
çoğunluğunda ödeme yapılmadı. Bu ödemeler ne zaman
yapılacak?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Bakan
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Atilla
Kartın her ne kadar sorularını alamadım, o öncesinde daha
açıklamalar yapıyordu; ama, Başbakanlıktan gelen
yazıyla ilgili bir soru olduğunu hissettim, daha doğrusu o
şekilde anladım. Şimdi, o bahse konu yazı bizim Tarım
Bakanlığımıza ulaşmış, doğru. Ancak,
biz o yazıyla ilgili, onu bir kayda almışız. O toplantıya,
davet edilen Tarım Bakanlığından hiç kimse iştirak
etmiş değil ve ona bir cevap da verilmiş değil. Sayın
Altan Karapaşaoğlunun teklifi de o tarihten bir ay öncedir.
Sayın
Doğrunun sorularıyla ilgili olarak
Tabii,
tatlandırıcıların hastalık yapmakta olduğuyla
ilgili bazı şeyler söyledi. O konuda bizim elimizde bilimsel veriler
yok, yani bunlar tamamen söylenti, her türlü şey için söylenebilecek
hususlar. Bizim ülkemizde kodeks alimentarius dediğimiz -yani gıda kodeksi-
hem Birleşmiş Milletlerin hem Dünya Sağlık Örgütünün ve
ilgili tüm uluslararası sağlık kuruluşlarının
onayladığı, bizim de benimsediğimiz bir gıda kodeksi
var ve bizim ülkemizdeki tatlandırıcılar, kullanılan
tatlandırıcılar da bu gıda kodeksine uygun olarak
yapılmakta, uygulanmaktadır ve Dünya Sağlık Örgütünün
benimsediği oranlarda bunların kullanılmasına izin
verilmektedir.
Gübre
fiyatları ile ilgili olarak yine Sayın Doğrunun söylediği,
işaret ettiği hususlar var. Gübre fiyatları
Maalesef, dünyada
aşırı yüksek bir talep söz konusu. Arz sınırlı,
ama arzda bir artış olmamasına rağmen, talepte çok yüksek
bir taleple karşılaşılınca navlun ücretlerinin de
artmasıyla birlikte, bizim de bütün gübre tüketimimizin hemen hemen
tamamı ithalata dayalı veya doğrudan ithalat olduğundan dolayı,
dünya fiyatlarından bu şekilde biz de olumsuz olarak etkileniyoruz.
Bu arada, bizim
çiftçilerimizin etkilenmemesi, en azından çiftçilerimiz üzerindeki yükün
hafifletilmesi amacıyla da 2005 yılından bu yana biz
çiftçilerimize gübre desteği adı altında bir destek veriyoruz.
2005 yılında başlattığımız bu destek 271 trilyon lira 2005 yılı
için, 2006 için 343 milyon YTL ve cuma günü de, yarından sonraki cuma günü
de 352 milyon YTL gübre desteği ödenmeye başlanacak.
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Çok az
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Bu
soruyla, yine desteklemelerle ilgili bir sayın milletvekilimizin
sorduğu soruya da cevap vermiş oluyorum. Yine bu cuma günü mazot
parası da aynı zamanda ödenecek. Şu ana kadar -biraz önceki
maddeyle ilgili soruları cevaplandırırken de söyledim- bu ay,
yarından sonra ödenecek 845 milyon YTL mazot, gübre desteğiyle
birlikte 1 milyar 845 milyon YTL mart ayı içerisinde- ödemesi
tamamlanmış olacak. Bütün ödediklerimiz, hangi illerde ne kadar
ödediklerimiz de var. O bilgileri de arzu edenlere ayrıca özel olarak
verebiliriz. Bundan sonraki aylarda da yine bir ödeme takvimimiz var ve bu
ödeme takvimi de belirlendiği şekilde, ilan edildiği
şekilde uygulanacak.
Tarım kredi
kooperatiflerinden kaynaklanan borçlarla ilgili olarak da
Bizim tabii 2003
yılında Hükûmete geldiğimizde çiftçilerin 1 katrilyon 200
trilyon -o günün parasıyla- borçlarını sildik. Geri
kalanları da yeniden ödeyebilecekleri şekilde yeniden yapılandırdık
ve faizleri düşürdük. Daha sonra, yine vadesi geçen borcu bulunan
ortaklarımızın, borcu kanuni takipte bulunanlara
borçlarının yüzde 20sini peşin olarak ödemeleri
şartıyla kalan borçlarını da -taksit aralıkları
üç ayı geçmemek üzere- on iki aya kadar taksitle ödeme imkânı
uygulaması başlattık ve o da devam ediyor.
Sayın
Ağyüzün sorusu: Neden 11/10/2004 tarihi bu kanunun yürürlüğe girme
tarihi olarak yayınlandı? dendi.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu 12/10/2004
tarihinde yürürlüğe giriyor. Dolayısıyla Türk Ceza Kanununa da
bir 184üncü madde dâhil edilmiş. Bu maddede imar kirliliğine neden
olma diye bir hüküm getirilmiş ve daha önceki Ceza Kanunumuzda böyle bir
yaptırım öngörülmemiş iken, yeni kanunla birlikte ceza
yaptırımı olduğu için mevcut tesislerin otomatik olarak suç
kapsamında olması söz konusu olacaktı. Bu kanunun yürürlük
tarihinden bir gün önceki tarih bunun için baz alınmış Ceza
Kanunu ile ilişkili olduğundan dolayı.
Sayın
Barış 28.000 işletme başvuracak diyor. Daha önceden de
söyledim. Bu kanun kapsamında 5.400 hektar ve 20.000in üzerinde
kişinin bununla ilgili olduğunu hesapladı
arkadaşlarımız.
Şimdi,
tabii, deminden beri söyleniyor ve zaman zaman gerek Hükûmetimize gerek
partimize haksız ithamlarda da bulunuluyor bu kanuna muhalefet edeyim
derken. Sadece Cargill ile ilişkilendiriliyor, bu doğru
değildir, çünkü bütün bu alanlar içerisinde Cargilli ilgilendiren alan
-geçen gün de söyledim- sadece 212 dönümdür, 212 dekar. Şimdi, öbür
tarafta bu kanun kapsamında amacı dışında
kullanılan 5.400 hektar. 5.400 hektar da 20.000in üzerinde insanı
ilgilendiriyor ve Cargill sadece bunların içerisinde 212 dekarla bir firma
ve onun da zaten seyri, burada değerli konuşmacılar tarafından
uzun uzun anlatıldı.
Yine, Sayın
Varlının DGD, mazot, gübre ödenecektir. hem Sayın
Başbakanın hem benim bunu söylediğimiz şeklinde bizimle
ilgili bir açıklaması oldu. Sayın Başbakan o şekilde
ifade etmedi, ben de o şekilde ifade etmedim. Doğrudan gelir
desteğinin yarısı nisan ayında, yarısı da
ağustos ayında ödenecek, mazot ve gübre destekleri de cuma günü
yapılacaktır.
Arz ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Madde üzerinde
bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 111 sıra sayılı yasa teklifinin 5. maddesinin
aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ederiz.
Madde 5- Bu kanun
Bakanlar tarafından yürütülür.
Kamer
Genç Harun Öztürk Hüseyin Mert
Tunceli İzmir İstanbul
Mustafa
Vural Hasan
Macit
Adana İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE
KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET
ERDOĞAN (Adıyaman) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli üyeler; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Maddede, bu
kanunu Bakanlar Kurulu değil de bakanlar yürütür dedik. Tabii, bunu niye
verdik? Sordum ben Başkanlık Divanına, hangi maddede önerge
verme hakkımız kalmış? Dediler ki: 5inci maddede
kalmış. Ben de
Yani siz bütün önergeleri, sözleri
kapatırsanız, biz de milletvekili olarak kendi düşüncelerimizi,
böyle, mantığımızın da kabul etmeyeceği bir
yapı içindeki önergeleri vererek bu düşüncelerimizi dile getirmek
istiyoruz. Tabii, bu durumda bana destek veren Demokratik Sol Partili
arkadaşlara da dedim ki yani kusura bakmayın, bu önerge aslında
çok makul bir önerge değil, ama siz yine de konuşma hakkını
verdiğiniz için size teşekkür ediyorum, arkadaşlara
teşekkür ediyorum.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, tabii, bu kanun hakikaten bu Meclise
yakışmıyor. Niye yakışmıyor? Bakın,
geçmişte ben Danıştay 6ncı Dairesinde de
çalıştım, Danıştayda çalıştım.
Şimdi, bu gibi yerleri tarım dışı kullanabilmeniz
için, kamu yararı kararı alınması lazım. Kamu
yararı kararı da kolay kolay alınmıyor. O alınan kamu
yararı kararları üzerine idari yargıda dava açılıyordu
ve bunlar böylece hallediliyordu.
Şimdi, ben,
bu hafta sonunda İznike gittim, orada, fabrika mahallinde, bir çevre komisyonunun
düzenlediği bir gece vardı, oradaki arkadaşlar çok enteresan
konuşmalar yaptı, diyor ki: Bu fabrika hem yerin altını
kirletiyor hem yerin üstünü kirletiyor. Muazzam bir kirlilik yaratıyor.
Yani, şimdi,
Amerikan Başkanı Bushun gönlü olsun diye, onun direktifleri
doğrultusunda kanun çıkarılır mı? Bütün
başbakanlar Amerikaya gittiği zaman, Bush bunlara zamanında
demiş ki: Bu kanunu çıkarın. Ama son Başbakan gittiği
zaman, maalesef, Tayyip Erdoğan gittiği zaman, o özellikle bu kanunu
çıkarmak için çok büyük bir hassasiyet göstermiş. Hem de Bakanlar
Kurulu kararıyla gelmiyor, milletvekilleri şey ediyor. Ne?
İşte buna da bir bahane şey edeceksiniz: Yahu, ne yapalım
işte, mahallin milletvekili hatıra binaen böyle bir kanun verdi, biz
de milletvekilimizi kırmadık... Yani bu gibi söylemler bile
insanların yaptığı yanlış işlemlere bir
yasallık getirmiyor, buna bir haklılık kazandırmıyor.
Onun için bu kanunu bence reddedin. Bu kanun zaten
Biraz önce teklif
sahibi burada diyor ki: Tahkime gidip para ödeyeceksiniz, tazminat
ödeyeceksiniz. Bunda tahkim olmaz ki değerli milletvekilleri. İlgili
firma gelmiş yasalara aykırı bir inşaat yapmış.
Bu inşaattan dolayı Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir taahhüdü yok
ki. Ayrıca da yaptığı inşaatın kamu yararına
aykırı olduğu
Bu konuda idare mahkemesinin kararı var,
Danıştayın kararı var, Anayasa Mahkemesinin kararı
var. Daha nasıl artık
Böyle bir gayrimeşru tesisi siz
meşrulaştırmak için, yasalara aykırı bir tesisi
yasalara uygun hâle getirmek için niye bu kadar gayret sarf ediyorsunuz?
Bunları, bu
tip şeyleri yaptığınız zaman, hep yabancı
ülkeler, nasıl olsa bu Türkiyenin yöneticileri benim direktifim
dâhilinde, yönetimimde hareket ederler diye her vesileyle size direktifler
getirirler. Onun için biraz direnç gösterin. Yöneticiler de desinler ki yahu,
tamam, biz getiririz, getiririz ama Türkiyede Büyük Millet Meclisi var
desinler. Yani bunun karşısında Büyük Millet Meclisi direnç
gösterdiği zaman, yöneticiler de her yasa dışı, her Türkiye
Cumhuriyeti devletinin ve milletinin menfaatine aykırı olan şeyi
bu Meclise getirmezler. Bunlardan kendimizi kurtarmamız lazım
sayın milletvekilleri. Tabii nasıl kurtaracağız?
Parlamenterlik müessesesinin seviyeli ve onurlu bir makama getirilmesi hâlinde
mümkün olur. Yoksa ki böyle bir merkez yoklamasıyla, genel
başkanın direktifiyle milletvekili seçilirse tabii ki burada genel
başkanın ağzından çıkan iki laf işte
parmakları kaldırır, indirtir. Bu da tabii Türkiye Cumhuriyeti
devletinin en büyük çıkmazı, en büyük ayıbıdır. En kısa
zamanda bunu bitirmemiz lazım.
Gerçekten kanun
sadece bir firma için getirilmiştir. Getirilen tarih itibarıyla da
böyledir. Bir de 5 milyon liralık, yani metrekaresine 5 milyon
Hiç
olmazsa 100-150 milyon koysaydınız da orada kirlenen, yok olan o güzel
topraklara yeni bir yerde, yeni bir arazi
Mesela, öyle para cezasından
ziyade, o ortadan kaldırdığı, yok ettiği arazinin bir
benzerini başka bir yerde bir orman alanı yetiştirme ve
başka bir yerde aynı nitelikte bir toprak dökme zorunluluğunu
getirseydiniz, hiç olmazsa tabiatın dengesini bozmazdınız. Ne
olacak, yani 5 milyon liralık bir değer getirmişsiniz
Onun
için, bu kanun, bence, reddedilmesi gereken bir kanundur.
Dolayısıyla
önergemi -konuştuktan sonra da- geri çekiyorum Sayın Başkan.
Zaten önerge de içim rahat ederek verdiğim bir önerge değildi.
Saygılar
sunuyorum efendim.
HALİL
AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Yaptığın doğru mu?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yani orada sahtekârlık olup olmadığını
Tabii buradaki,
tutanaktaki arkadaşlar yazmıyorlar, oradan laf atıyorsunuz
BAŞKAN
Önerge geri çekildiği için oylamıyoruz.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kanunun
tamamı üzerinde oyunun rengini açıklamak üzere, lehte ilk söz Bursa
Milletvekili Sayın Mehmet Emin Tutana aittir.
Buyurun
Sayın Tutan
Sayın Tutan
yok.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, ben aleyhte söz istemiştim, Mehmet Ali Beyefendiye
devrediyorum.
MEHMET ALİ
SUSAM (İzmir) İkinci sırada ben varım efendim.
BAŞKAN
Mehmet Ali Susam, İzmir Milletvekili.
Buyurun
Sayın Susam. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ALİ
SUSAM (İzmir) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Bursa
Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu ve 3 milletvekilinin, Toprak
Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda değişiklikle ilgili
kanunun, oyumun rengini belirtmek üzere, son noktasında söz
almış bulunuyorum.
Bu sözü bana
veren Sayın Gençe de teşekkür ediyorum. Ama son sözün benim
olmasının da hakkım olduğuna inanıyorum. Neden? Ben,
bu kanuna adını veren o fabrikanın bulunduğu ilçede
doğmuş, büyümüş bir insanım, yani ben Orhangaziliyim. Ondan
dolayı en son konuşma hakkı ve oyumun rengini belirtme
hakkı benim. Bu önergeyi veren Sayın Altan Karapaşaoğlu da
Gemlikli -Orhangaziyi bilir, o bölgeyi bilir- ama neden bu önergeyi
verdiğini ve neden bu önergenin geçmesi için çaba sarf ettiğini o
yörede bulunan insanların çok merak ettiğini düşünüyorum.
Bakınız
arkadaşlar, bu fabrika nasıl bir fabrika? Nişasta bazlı
şeker üretecek bir fabrika. Bu fabrikaya kurulduğu zamandan itibaren
Bursanın her bölgesinden insanlar isyan etmişler. Bu isyan
karşısında yine Bursanın Belediye Başkanı
demiş ki fabrikayı yapanlara: Gelin size organize sanayi bölgesinde
yer verelim, orada yapın. Fabrika oraya gitmek istememiş. Neden
gitmiyor biliyor musunuz? İşin özünde su var, su. Yani Sayın
Altan Karapaşaoğlu diyor ki: Oraya DÖKTAŞ kuruldu, Asil Çelik
kuruldu, niye itiraz etmediniz? Asil Çelik ve DÖKTAŞla onu
karşılaştıramazsınız. Orada da su nerede var?
İznik Gölünde var. İznik Gölü nasıl bir göl? Türkiyenin susuzluk
çekeceği, dünyanın küresel olarak ısınma nedeniyle suya en
çok ihtiyaç duyduğu bir bölgede, en temiz su kaynağına sahip
Uludağın eteğinde, ovada kurulmuş çok güzel bir göl. Bu
göl de bilirsiniz suyu içilirdi. Biz çocukluğumuzda o gölün suyunu
içerdik. Şimdi o gölün suyunu Cargillle yok edeceksiniz. Sadece suyunu
yok etmeyeceksiniz, o bölgede zeytinlik alanları yok edeceksiniz.
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Bursa) Hiç alakası yok, denize gidiyor.
MEHMET ALİ
SUSAM (Devamla) Size soruyorum bakın
MEHMET ALTAN
KARAPAŞOĞLU (Bursa) - Yanlış bilgi veriyorsun ama!
MEHMET ALİ
SUSAM (Devamla) Size soruyorum: Zeytinlerin her noktada yoğun
olduğu bu bölgede mısır fabrikasının, mısır
ürünü işleyen bir fabrikanın ne işi var? Yani Sakarya
ovasında niye kurulmuyor? Neden Balıkesir ovasında kurulmuyor?
Neden İnegöl, Kemalpaşa ovasında kurulmuyor? Neden Orhangazide
kuruluyor? Suya ihtiyacı olduğu için. 90 bin nüfuslu bir şehrin
yıllık tüketimini bir günde tüketiyor Cargill. (AK Parti
sıralarından Amma attın sesleri, gürültüler) Değerli
arkadaşlar, onun için orada kuruyorlar bu fabrikayı.
Değerli
arkadaşlarım, bunun için, o bölgenin hem zeytin alanlarını
yok edecek hem de o bölgenin tarımsal üretimini yok edecek bir fabrika
bugün Bursa milletvekillerinin önerisiyle kuruluyor.
Değerli
arkadaşlarım, bu teklif, Bursada doğmuş büyümüş,
Bursanın o ovasını, İzniki, İznik Gölünü,
oranın tarımsal önemini bilen insanlar için çok hazin bir sonuçtur.
Orası Türkiyede sulu tarımın yapıldığı ilk
bölgedir, meyvenin, sebzenin üretildiği bölgedir, konserveciliğin ilk
başladığı bölgedir. Bu bölgede tarım bunun kadar
önemli bir şeydir ama şu an oranın tarımını son
noktaya getirebilecek çalışmalardan bir tanesi yapılıyor.
Değerli
arkadaşlarım, bu kanunla ilgili bu Mecliste her şey söylendi. Bu
Mecliste söylenen her şeyden sonra, yasama organı olarak sizlerin
vicdanına sesleniyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu kanunla Efendim, yapılmış bu
yatırımı yıkalım mı? zihniyetiyle izin
verilmekle koca bir ovada zeytinciliği, İznik Gölünü, o bölge
insanının geleceğini yok etmekle karşı
karşıya kalınmıştır. Tercihinizi yapmaya davet
ediyorum sizi.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET ALİ
SUSAM (Devamla) Sayın Başkan
O bölgede ticari
kazancı için, organize sanayi bölgesine gitmeyip tarım
toprakları üzerine fabrika kuranların çıkarı mı,
İznik Orhangazi Su Koruma Havzasında yaşayan köylünün
çıkarı mı? Bu takdiri vicdanlarınıza
bırakıyorum.
Oyumun renginin
ret olduğunu belirtiyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Susam.
Sayın
milletvekilleri, teklifin tümünün oylamasının açık oylama
şeklinde yapılmasına dair bir önerge vardır, önergeyi
okutup imza sahiplerini arayacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 111 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümünün
oylamasının açık oylamayla yapılmasını arz ve
talep ediyoruz.
Zeki Ertugay,
Erzurum? Burada.
Mehmet
Şandır, Mersin? Burada.
Muharrem
Varlı, Adana?
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Takabbül ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Akcan takabbül ediyor.
Reşat
Doğru, Tokat? Burada.
Yılmaz
Tankut, Adana? Burada.
Şenol Bal,
İzmir? Burada.
Emin Haluk Ayhan,
Denizli? Burada.
Hüseyin
Yıldız, Antalya? Burada.
Ertuğrul
Kumcuoğlu, Aydın?
CUMALİ
DURMUŞ (Kocaeli) Takabbül ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Cumali Durmuş takabbül ediyor.
Kemal Anadol,
İzmir? Burada.
Hakkı Suha
Okay, Ankara? Burada.
Esfender Korkmaz,
İstanbul? Burada.
Yaşar Tüzün,
Bilecik? Burada.
Şevket Köse,
Adıyaman? Burada.
Hulusi Güvel,
Adana? Burada.
Hüsnü Çöllü,
Antalya? Burada.
Mehmet Ali Susam,
İzmir? Burada.
Ahmet Küçük,
Çanakkale? Burada.
Rıza
Yalçınkaya, Bartın? Burada.
Vahap Seçer,
Mersin? Burada.
Tayfur Süner,
Antalya? Burada.
Açık
oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını
alacağım.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Alınan karar
gereğince açık oylama elektronik cihazla yapılacaktır.
Oylama için üç dakika süre vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen
üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma
rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama
için öngörülen üç dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca,
vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise hangi bakana vekâleten oy
kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve
soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını
yine oylama için öngörülen üç dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, 111 sıra sayılı Kanun Teklifinin
tümünün açık oylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan
oy sayısı :291
Kabul : 204
Ret : 86
Çekimser : 1 (X)
Böylece teklif
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır, hayırlı
olsun.
2nci sırada
yer alan, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
2.- Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
Raporu (1/478) (S. Sayısı: 93)
BAŞKAN
Komisyon burada mı? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemin 3üncü
sırasında yer alan, Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret
Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun ile Devlet
Su İşleri Umum Müdürlüğü Teşkilat ve Vazifeleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
3.- Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret
Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun ile Devlet
Su İşleri Umum Müdürlüğü Teşkilat ve Vazifeleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/480) (S.
Sayısı: 94)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü
sırada yer alan, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İzmir Milletvekili Sayın Bülent Baratalının; Türkiye
Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Sayın
Bülent Baratalının; Devlet Memurları Kanunu ile Türkiye
Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Sayın
Bülent Baratalının; Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; Manisa Milletvekili Sayın Şahin
Mengünün; 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi; Zonguldak Milletvekili Sayın Ali İhsan Köktürk ve 19
Milletvekilinin; 17.7.1964 Tarihli ve 506 Sayılı Sosyal Sigortalar
Kanununa Geçici Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi; Sivas
Milletvekili Sayın Muhsin Yazıcıoğlunun; Engelli Memurların
Emekliliğini Düzenleyen 5434 Sayılı Kanunun 39 uncu Maddesinin
(j) Bendinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi; İzmir Milletvekili Sayın Bülent Baratalının; 3201
Sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk
Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal
Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir
Milletvekili Sayın Bülent Baratalı ve 24 Milletvekilinin; 5510
Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununun Geçici 4 Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Sayın Ali Rıza Öztürk ve 12
Milletvekilinin; Sanatçıların Sosyal Güvenliklerinin
Sağlanması Hakkında Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları
(X)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo Tutanağa eklidir.
4.- Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının; Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalının;
Devlet Memurları Kanunu ile Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
Manisa Milletvekili Şahin Mengünün; 5510 Sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 19 milletvekilinin; 17.7.1964 Tarihli ve
506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa Geçici Maddeler Eklenmesi
Hakkında Kanun Teklifi; Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlunun;
Engelli Memurların Emekliliğini Düzenleyen 5434 Sayılı
Kanunun 39 uncu Maddesinin (j) Bendinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının; 3201 Sayılı Yurt Dışında
Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen
Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalı ve 24 milletvekilinin;
5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun Geçici 4 Maddesinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza
Öztürk ve 12 milletvekilinin; Sanatçıların Sosyal Güvenliklerinin
Sağlanması Hakkında Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/465, 2/30, 2/31, 2/37, 2/64, 2/71, 2/79, 2/136, 2/147, 2/149)
(S. Sayısı: 119)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci
sırada yer alan Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri
Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün
ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve
Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
ile Adıyaman Milletvekili Sayın Ahmet Aydın ve 12
Milletvekilinin; 4733 Sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol
İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden
Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine,
İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı
Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Adıyaman Milletvekili Sayın
Şevket Kösenin; 4733 Sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve
Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden
Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine,
İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı
Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlıyoruz.
5.- Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol
İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden
Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine,
İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı
Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı ile Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın ve 12 milletvekilinin; 4733 Sayılı Tütün, Tütün Mamulleri,
Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden
Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine,
İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı
Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Adıyaman Milletvekili Şevket
Kösenin; 4733 Sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol
İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden
Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine,
İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı
Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/538, 2/155,
2/186) (S. Sayısı: 125) (x)
(x)
125 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
BAŞKAN -
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon Raporu
125 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Teklifin tümü
üzerinde söz isteyen, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Muğla
Milletvekili Sayın Gürol Ergin.
Buyurun
Sayın Ergin. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
GÜROL ERGİN (Muğla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol
İşletmeleri Genel Müdürlüğünün yeniden
yapılandırılması ile tütün ve tütün mamullerinin üretimine,
iç ve dış alım ve satımına, 4046 Sayılı
Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda değişiklik
yapılması hakkında kanun tasarısı üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına görüşlerimizi bildirmek üzere söz
almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken Sayın Başkan
sizi, değerli milletvekillerini ve yüce Türk ulusunu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz tasarı bir yandan Anayasa
Mahkemesinin iptal ettiği 4733 sayılı Kanunun 9uncu maddesinin
(a) fıkrasının iki sayılı bendinde yazılı
olan hükmü yeniden düzenlemek, diğer yandan tütün, tütün mamulleri, alkol
ve alkollü içkiler piyasasında daha şeffaf, güvenli ve rekabetçi bir
piyasa oluşturmak, kurumun daha etkin, verimli
çalışmasını sağlamak amacıyla
hazırlanmıştır. Bu tasarıyı görüşürken bir
yandan ülkemizdeki tütün üretimini ve Tekel işçilerinin durumunu
diğer yandan Tekelin özelleştirilmesinin neler getirip neler
götürdüğünü dikkatle irdelememiz gerekir. Maddeler üzerinde görüş
bildirecek arkadaşlarımız her bir maddede önemli gördükleri
hususlar üzerinde duracağı için ben konunun geneli üzerindeki
düşüncelerimizi açıklayacağım.
Tekelin
özelleştirilmesini sağlamak amacıyla, Tekelin kamu iktisadi
kuruluşu statüsünden iktisadi devlet teşekkülü statüsüne geçirilmesi
sonucu mülkiyetin devri suretiyle özelleştirilmesini öngören ve tek
yanlı ekonomik bakışa dayandırılan 4733
sayılı Yasa -kısa adıyla Tütün Yasası- Dünya
Bankası ve IMFye verilen taahhütler doğrultusunda 57nci Hükûmet
döneminde hızla çıkarılmıştır. O dönemde yasaya
karşı çıkan Adalet ve
Kalkınma Partisi iktidara geldiğinden beri yasayı ödünsüz
uygulamaktadır. Yasa ile tütün üretimi alanında 2002
yılından itibaren tütünde destekleme alım fiyatı
açıklanmamış, tütün alım ve satımının sözleşme
ve açık artırma sistemiyle yapılmasını öngören sistem
ilk yılından başlayarak başarısız olmuştur.
Her şeyden
önce bilinmelidir ki, Tekelin özelleştirilmesiyle yapılan
yabancıya satış, sigarada daha önce
kaldırılmış olan devlet tekelinin yerini bir başka ve
yabancı tekele teslim etme işlemidir. Yani, yapılan, klasik
deyimiyle özelleştirme değil, tekelin geri getirilmesi ancak
yabancı sermayenin çıkarının toplum
çıkarının yerini almasıdır. Bu durumda artık
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. ifadesi yerini
Egemenlik kayıtsız şartsız yabancı sermayenindir.
ifadesine bırakmaktadır.
Sözlerimin bu
bölümünde, seksen üç yıl önce, bu milleti sülük gibi sömüren Reji
İdaresini kaldırıp Tekel idaresini kuran Mustafa Kemali ve
arkadaşlarını, Tekelin varlığını korumak
için yıllarca özveriyle uğraş veren Tekel eski Genel
Müdürlerinden Sayın Orhan Özeti burada rahmet ve şükranla
anıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Hükûmet
tasarının genel gerekçesinde şu ifadeyi kullanmaktadır:
Alkol ve alkollü içkiler piyasasının Devlet tekeli altında
bulunması durumu 2001 yılında 4619 sayılı Kanunun
kabul edilmesi ile son bulmuş olup, serbest rekabete açılan piyasada
Devlet tekelinin sağladığı güven ortamının devam
ettirilebilmesi ve kayıt dışı faaliyetlerin önlenmesinde
son derece önemli olan piyasa kontrolünün etkin bir şekilde
yapılabilmesi için; piyasa faaliyetlerinin kayıt altına
alınması, düzenlenmesi, izlenmesi ve denetlenmesi
mekanizmalarının devam ettirilmesi ve ülke ekonomisine azami düzeyde
katkı sağlayacak, şeffaf, güvenli ve rekabetçi bir piyasa
oluşturulması gerekmektedir.
Bu ifade, Tekelin
alkollü içkiler bölümünün satışı sonucu piyasada güven
ortamının kalmadığının, kayıt
dışı faaliyetlerin kontrolden
çıktığının ve ülke ekonomisinin zarara sokulduğunun
somut bir kanıtı olup, bizzat Hükûmet tarafından dile
getirilmektedir.
Tütün ve Alkollü
İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu Başkanının
27/11/2006 tarihinde Plan ve Bütçe Komisyonunda yaptığı
konuşma da Hükûmet görüşleri doğrultusundadır. Sayın
Başkan şöyle söylemektedir: Dünyada olduğu gibi ülkemizde de
tütün mamulleri ve alkollü içkiler toplum sağlığı
açısından özel önem atfedilen tüketim maddeleridir. Bünyelerindeki
dolaylı vergi oranlarının yüksekliği nedeniyle de
yaygın şekilde piyasaya kaçak ve sahte olarak sürülerek halk
sağlığını, kamu otoritesini ve kamu güvenliğini
ciddi biçimde tehdit eden ve kamu gelirleri açısından da büyük
kayıplara yol açan stratejik ürünlerdir bunlar. Sigara ve içkinin
kayıt dışı üretim ve ticaretinden elde edilen kara
paranın terör ve suç örgütleri için önemli bir finans kaynağı
olduğu bilinmektedir. Monopol piyasasından serbest piyasaya
geçildikten sonra piyasadaki ürün çeşidi katlarıyla
arttığı hâlde, tüketim ve buna bağlı olarak piyasaya
arz edilen miktarın aşırı ölçülerde azalması kayıt
dışılığı gündeme getirmektedir.
Yerli şarap
üreticilerinin, Maliye Bakanı Sayın Unakıtana, kayıt
dışını kayıt içine alma sözü vermesinin hemen
ardından sofra şarabına yüzde 45 ÖTV indirimi
getirilmiştir. Böylece sofra şarabında özel tüketim vergisi 3,28
yeni Türk liradan 1,75 yeni Türk liraya indirilmiştir. Bu niçin yapılmıştır?
Çünkü vaktiyle getirilen yüzde 118 ÖTV artışı
şarapçılıkta çok ciddi olarak kayıt
dışılığı özendirmiş ve
artırmıştır çünkü Türkiyede yaklaşık 80 milyon
litre şarap üretilirken ve bunun yüzde 80ini sofra şarapları
oluştururken, bu üretimin yüzde 75i kayıt dışı olarak
piyasaya sürülmekte, bundan ciddi firmalar zarar görmekteydi. Sektör
yetkilileri sofra şarabının ÖTVsinde yapılan indirimin
kayıt dışı üretimin önemli bölümünü kayıt altına
alacağını tahmin etmektedirler. Alkollü içkiler alanında kayıt
dışılığın piyasayı ve ekonomiyi altüst
ettiğini bu şekilde ikrar eden aynı iktidar,
yaptığı yanlıştan ders almadığını
Tekelin sigara fabrikalarını özelleştirerek de ortaya
koymuştur.
Tekelin sigara
fabrikalarının özelleştirilmesinin sonuçları; Türk tütününden
yapılan Türk sigaralarının üretilmemesi, öncelikle yabancı
markaların üretimi, Türk tütününün alımının
azaltılması, Türk tütününün marka yerine dolgu maddesi olması,
sigara fabrikalarının yabancılaştırılması,
tütün üretimi ve fiyatlandırmasının bütünüyle sayısı
sınırlı özel yerli, yabancı tekellere
bırakılması, ekicilerin uluslararası şirketler
karşısında yalnız kalması ve özel sektöre
bağımlı, sözleşmeli taşeron üretici olması,
ekicilerin gelir kaybı sonucu tarlasını terk etmesi ve kente göç
etmesi, işçilerin işten çıkarılması, sendikasız
ucuz iş gücü olarak çalıştırılması, tüketicilerin
değişen damak tadı, pahalı tüketim, reklam
yoğunluğu, tüketim artışı ve artan sağlık
sorunları olacaktır.
Bu sürecin kamu
yönetimine etkisi; yönlendirme ve denetim gücünü yitirme, dünyadaki stok
fazlası tütün ve sigaraların ülkeye girmesi sonucu dış
satımın azalması ve dış alımın artması,
vergi gelirinde azalma, tarımsal üretim planlaması yerine şark
tipi tütün üretiminin kısıtlanması ve sulu tarım
alanlarının gereksinim duyulan ürün yerine Virginia, Burley tipi
tütüne ayrılması, sağlık harcamalarında
artış, terk edilen topraklarda erozyon ve artacak sosyal sorunlarla
uğraşma olacaktır.
Tekelin
özelleştirilmesinden yarar sağlayacak tek kesim olan ulus ötesi
tekel ise Türk sigara pazarını paylaşım
savaşını kazanacak, yabancı ülkelere yüksek kâr
marjları aktaracaktır. Yerli sanayici, ulus ötesi tekellerin
uzantısı konumuna düşecek ya da marjinalleşecektir. Tütün
ürünleri işleme ve sigara sanayisinin ülkemizde kalması ya da yeni
yabancı yatırımların yapılması, ekonomik ve
sosyal boyutta yaşanacak olumsuzlukları hafifletmeyecek, aksine
yabancı ülkelere kaynak aktarımını
hızlandıracaktır. Tütün kıraç topraklarda susuz ve gübresiz
üretilen, fakir insanların yaşamı olan bir üründür. Dört yüz
yıl önce Anadolu topraklarına atılan tütün tohumu, Anadolu
insanının elinde sabırla işlenerek kazandığı
nefaseti, aroması ve harmanları ıslah edici özellikleri ile dünya
piyasalarında en çok aranan tütün tipidir.
Önümüzdeki
tasarının da ortaya koyduğu gibi, Tekel yalnızca 2008
yılı ürünü için tütün üreticileriyle sözleşme yapacak, daha
sonra sözleşme yapmayacak, piyasadan çekilecektir. Bu durum en çok
Doğu ve Güneydoğuda geçimini tütünden sağlayan ekicileri
vuracaktır. Bölge milletvekillerinin özellikle dikkatini çekmek istiyorum.
Şu örneğe lütfen dikkat buyurun: 31 Ekim 2004 tarihi itibarıyla
Tekelin tütün aldığı ekici sayısı Doğuda 22.100,
Güneydoğuda 97.400 iken, özel sektörün tütün aldığı ekici
sayısı Doğuda 882, Güneydoğuda yalnızca 1.030dur.
Yani özel sektör Doğu ve Güneydoğudan tütün almamaktadır.
Bundan sonra yaşanacak olan budur. Doğu ve Güneydoğuda tütün
üretimi hemen hemen sıfırlanacaktır. Bölge için yeni ekonomik
önlemler alacağını ifade eden Hükûmetin kulaklarının
çınlamasını istiyorum.
Biz, bölge
üreticisinin sıkıntıya girmemesi için, Tekelin özellikle
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki tütün alımının
mutlak surette sürdürülmesi gereğine işaret ediyoruz. Ayrıca,
kıyılmış tütünün 75 yeni Türk lira olan özel tüketim
vergisinin de düşürülerek aile işletmesi şeklinde bu üretimin de
sürdürülmesini istiyoruz.
Özelleştirme
konusundan söz ederken Hükûmetin özelleştirmeye karşı tavır
sergileyen Tekel işçilerine karşı tutunduğu zalimane
tavrı da görmezden gelemeyiz. Şubat ayında eksi 10 dereceyi
aşan hava koşullarında Ankaranın göbeğinde
ekmeğinin savunmasını yapan Tekel işçilerinin üzerine
emniyet güçleri tarafından soğuk ve basınçlı su sıkıldı.
İşçiler korunmasız giysileriyle direnmeye, birbirlerine
dayanarak ayakta kalmaya çalıştılar. Bunun üzerine kolluk
güçleri daha da gaddarlaştı. İşçilerin olay çıkarma
amacında olmadıkları, yanlarında yasa dışı
hiçbir araç gereç taşımamalarından açıkça belli idi. Ama
işçinin iyi niyetli olması emniyet güçlerinin zalim tavrını
önlemeye yetmedi. Acımasız bir şiddete maruz kalan,
çocuklarının gözleri önünde yerlerde sürünen işçiler acaba ne
istiyordu? Tekel ihalesi iptal edilsin, fabrikaları satılmasın,
üretim sürsün istiyorlardı. Çünkü, işçi bugüne kadar
yaşananlardan biliyordu ki, işçi açısından
özelleştirme demek, işsizlik demek, eve ekmek götürememek demekti;
üretici için tütün ekememe, tüketici için çekici ve saldırgan
satış politikaları kapsamında sağlık riskinin
artması ve daha yüksek fiyatlarla sigara satın almak demekti.
Özelleştirmenin
birilerine çıkar sağlama dışında toplum için en ufak
bir yararının olmadığının en iyi örneği,
Tekelin alkol bölümünün özelleştirilmesiyle yaşandı. 2004
yılında Tekelin alkollü içkiler bölümü 292 milyon Amerikan
doları bedelle Mey Alkollü İçkilere yüzde 50si peşin,
kalanı iki yılda eşit taksitte ödenmek üzere satıldı.
Aynı şirket, 292 milyon dolara aldığı Tekelin içki
bölümünün yüzde 92 hissesini iki yıl sonra, 2006da Amerikan Teksas Pasifik
Gruba 3 katı fiyatla 810 milyon dolara sattı. Bu olay özelleştirmelere
tutulan bir aynadır. Bu olaya Evet, doğru, aynen böyle oldu.
diyorsanız, sizin yaptığınız özelleştirmede bir
yanlışlık vardır. Hayır, doğru değil.
diyorsanız, lütfen gelin bu kürsüden söyleyin.
Bu
satıştan kamunun, yani tüm halkın uğradığı
zarar açıktır. Bunun yanında sektör
yabancılaşmış, Amerikan firması satın
aldığı fabrikalardan bazılarını
kapatmış, üretici ürettiği üzüme alıcı bulamaz hâle
düşmüştür. Kısaca, kaybeden Türk halkı, kazanan Amerika
olmuştur.
Tekelin sigara
bölümünün özelleştirilmesinin benzer sonuçlar doğuracağı
açıktır. Bu sonuçların ipuçları da 2002 yılında
çıkarılan Tütün Yasasından bu yana yaşanmaktadır.
Âdeta tütün üretimini yasaklayan ve sektörü özelleştirmeye,
yabancılaştırmaya hazırlayan 4733 sayılı Yasa
hükümlerinin uygulandığı son beş yıllık süre
içerisinde tütün üreticisi sayısı yüzde 47 azalmıştır.
Bugün, 205 bin tütün üreticisi vardır. 2000 yılında, bundan
sekiz yıl önce 200 bin ton olan tütün üretimi, bugün, ilk defa 100 bin
tonun altına düşmüştür. Hem 2006da hem 2007de tütün üretimimiz
100 bin tonun altındadır. Oysa, Türkiye dışarıya
sattığı ve içeride işlediği miktar dikkate
alınınca 200 bin tona yakın tütün üretmeye muhtaç bir ülkedir.
Tekel sigara
fabrikaları devlete yük olmayan, aksine kâr eden ve istihdam yaratan
kuruluşlardır. Bu kuruluşların özelleştirilmesi,
ekonomiye ayrıca bir katkı sağlamayacaktır. Devletin
Tekelin sigara fabrikalarından sağladığı kârı çok
uluslu şirketlere terk etmesi ya da onlarla bölüşmesi için haklı
sayılacak hiçbir nedeni yoktur. Kaldı ki, Tekelin sigara ve yaprak
tütün birimlerinin özelleştirilmesi, tütün ve tütün mamulleri
piyasasında doğrudan belirleyici olacağı için, bundan sonra
tütün üreticisinden tütün mamulleri tüketicisine, toplum sağlığından
ülke ekonomisine kadar geniş ve olumsuz bir etkilenmenin olacağı
açıktır.
Kıraç
arazilerde ortalama 7 dönümlük aile işletmelerinde tütün üreten köylü,
tarım üreticileri içinde en yoksul olan kesimi oluşturmaktadır.
Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadoludaki tütün üretiminin azalması,
ekonomik ve ekolojik alternatif yokluğu nedeniyle göçü zorunlu
kılmıştır.
Burada,
değerli arkadaşlarım, alternatif ürün projesinden kısaca
söz etmek istiyorum. Tütün üretiminin azaltılması için
fındıkta da olduğu gibi bir alternatif ürün projesi adı
altında Dünya Bankası destekli proje getirildi, ama bu proje fos
çıktı arkadaşlar. Çünkü, Türk tipi tütün yalnızca
kıraçta üretilirse bir anlam ifade eder, belli aromayı
taşır. Onun dışında suladığınız
yerlerde zaten o tütün Türk tipi olmaktan çıkar. Kıraçta da
başka hiçbir ürün tütün kadar size gelir getirmez ve getirmediği
görüldü. Bazı aklıevveller tütün ekilen alanlarda kekik üretilmesini
tavsiye ettiler. Yani gramla satılan bir ürünü tonlarla satılan
ürünün yerine ikame edebileceklerini zannettiler. Ama bugün gelip gördüler ki,
böyle bir hayal boş bir hayaldir, yalnızca, Dünya
Bankasının bir basit yönlendirmesidir.
Değerli
arkadaşlarım, özelleştirme, yabancılaştırma
ayrıca şunu getirecek, dikkatinizi çekmek istiyorum: Onların
reklam çalışmaları sonunda sigara tüketimi son derece
artacaktır ve nitekim, dikkatinizi çekerim, 80-85 yılları
arasında sigara satışlarında hiçbir artış yokken,
sonraki beş yılda artış yüzde 21 olmuş, 99da bu
artış yüzde 81e ulaşmıştır.
Atatürkün,
Tekeli 4 milyon liraya devletleştirerek Reji İdaresini
kovmasından bu yana seksen üç yıl geçti. Osmanlının son
döneminde yabancıların alacaklarının tahsili için tuz ve
tütün gelirlerine el koyan Rejinin kolcuları Anadoluda binlerce köylüyü
öldürmüştü. Seksen üç yıl sonra korkarım ki bu film yeniden
sarılıyor ve başa dönülmek isteniyor. Ve yine korkarım ki,
sizler, bir zamanlar Reji İdaresi lehine her kararı alanlar gibi,
yarın Tekelin sigara fabrikalarını alan BAT için benzer
yasaları çıkarmaya, benzer kararları almaya
kalkarsınız. Bu sözlerime itiraz etmeyeceğinizi umuyorum. Çünkü,
daha yirmi dakika önce siz burada Cargill için ve Cargill adına yasa
çıkardınız. Dünyada hemen hemen bütün ülkelerde sigara
endüstrileri yasal ya da yasal olmayan tekellerin elindedir. Türkiyede de bir
devlet tekeli vardı. Ama buna son verdiniz, şimdi bir yabancı
tekeli, British American Tobaccoyu getirdiniz.
Değerli
arkadaşlarım, bunun gelmesiyle, yaklaşık dört yüz
yıldır, topraklarımızda, Anadolu insanının
alın teri ve emeğiyle, sabırla işlenerek üretilen Türk
tütünü, nefaseti, kokusu ve harmanları ıslah edici özellikleriyle
dünya piyasalarında marka olmuş ve özel ürün konumuna gelmişken,
artık, piyasadan kovulacaktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜROL ERGİN
(Devamla) Maalesef, artık, Türkiyenin ürettiği Türk tütününden
belli bir süre sonra söz edilmeyecek duruma geleceğiz.
Zaman kısa
olduğu için kısaca şunu da söylemek istiyorum: Bir Tütün Fonu
vardı, 1986 tarihli kanunla çıktı, sonra bu fon bütçeye
devredildi. Şimdi şunu sormak istiyorum: Tütün, tütün mamullerinde,
bugün, ton başına 3 bin dolar fon alınıyor bunların
ithalatından. Sigara paketi başına da 40 sent fon
alınıyor. Bu fonlar ne oluyor? Bu fonlar, acaba, o Kanunun
çıkış amacında olduğu gibi, Türkiyedeki tütün
çiftçisinin lehine, tütün üretiminin artırılmasına
kullanılsa daha doğru hareket edilmez mi diyorum ve bu arada
şunu da ifade ediyorum: Avrupada, Avrupa Birliğinde, tütün
çeşitlerine göre tütünde kiloda 2,145 ile 4,129 euro arasında bir
destekleme vardır, bize tütün ekmeyin diyenler bu desteği
vermektedir. Ben, Hükûmeti bu desteği yapmaya çağırıyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜROL ERGİN
(Devamla) Teşekkür edeyim efendim.
BAŞKAN
Olmaz. Yani bir dakika ek süre verdim Sayın Ergin size.
GÜROL ERGİN
(Devamla) Değerli arkadaşlarım, sizleri, bana teşekkür
fırsatı vermeyen Sayın Başkanımı ve yüce Türk
ulusunu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Ergin, yirmi dakikanın üzerine bir dakika ek süre verdiğimi
Sayın Anadol biliyor.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Yalnızca teşekkür edecektim. Biliyorum verdiniz de bir
teşekkür edecektim.
BAŞKAN Ama
böyle bir kuralımız var. Dün, Sayın Ensar Öğüt de
Güneydoğuya bir haksızlık yaptığımı
söylemişti burada. Yani, bu tür tavır ve davranışlar da çok
incitici oluyor. Bir kez daha tekrar edeyim, herkese bir ek dakika veriyorum.
Şimdi,
gruplar adına, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Tokat
Milletvekili Sayın Reşat Doğru.
Buyurun
Sayın Doğru. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
REŞAT DOĞRU (Tokat) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 125 sıra sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve
Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden
Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine,
İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 sayılı
Kanunda ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı hakkında Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi en derin
saygılarımla selamlıyorum.
1/538 esas
sayılı Kanun Tasarısının, 4773 sayılı
Kanunun bazı maddelerinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal
edilmesi üzerine hazırlanmış olduğu
anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesi, söz konusu Kanunun Bakanlar
Kuruluna düzenleme yetkisi veren bazı hükümlerini bu hususların ancak
kanunla düzenlenebileceği gerekçesiyle iptal etmiştir. Bu
tasarı, hem iptale konu olan hususları düzenlemekte hem de yeni
bazı düzenlemeler getirmektedir.
Daha önce,
Bakanlar Kurulunca 3/4/2006 tarihinde kararlaştırılan Tütün ve
Alkol Piyasası Kanunu Tasarısında da, Anayasa Mahkemesi
kararında kanunla düzenlenmesi gerektiği belirtilen ve mevcutta
yönetmelikle düzenlenmiş olan Kurumun hizmet birimleri, personelin
statüsü, kadro unvan ve sayıları, mali ve sosyal hakları ile
emekliliklerine ilişkin düzenlemeler öngörülmüştür. Tütün ve Alkol
Piyasası Kurumunda herhangi bir büyüme söz konusu değilken, bu
tasarıda kurum hacmi genişletilmekte, personel sayısı ne
hikmetse artırılmaktadır. Önceki tasarıda 233 olarak
belirlenen kadro sayısı, bu tasarıda 324e
çıkarılmış, komisyonda 5 başkanlık müşaviri
kadrosunun iptal edilmesi sonucu 319 olarak değiştirilmiştir.
Hukuki ya da teknik anlamda bir değişiklik, görev ve yetkilerinde bir
artış olmadığı hâlde kadro sayısı yüzde 37
oranında 86 kişi olarak artırılmaktadır.
2004
yılında yapılan düzenlemelerle Kurumun bir kısım
görevleri Tarım Bakanlığına aktarılmış ve
görev ve yetkileri de azaltılmıştır. Hâl böyle iken, bu
tasarıda kurum yapısında genişlemeci bir
yaklaşımla farklılıklar yapılmasının kabul
edilebilir ve izah edilebilir bir yanı yoktur. Bu yaklaşım,
Anayasa Mahkemesi kararları gerekçe gösterilerek kamuya, özellikle de üst
kurula yeni eleman alınmasından başka bir şey değildir.
Tasarının
5inci maddesiyle 4733 sayılı Kanuna eklenen geçici 5inci maddeyle
ilgili olarak, uzman kadrolarına yapılacak atamalarda genel müdürlük
ve bağlı kuruluşlarda en az on yıllık tecrübeye sahip
personelden daha fazla yararlanılması amacıyla yaş
tahdidinin kaldırılması ve uzman kadro sayısının
yüzde 20si yerine yüzde 30unun söz konusu tecrübeli personel arasından
atanması doğru olacaktır kanaatindeyim. Burada tecrübeli
elemanlardan daha fazla yararlanılması imkânı da beraberinde
getirilmiş olur.
Değerli
milletvekilleri, tasarının 5inci maddesindeki geçici 6ncı
maddede Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Anonim
Şirketi, ülke genelinde ürün arzının
devamlılığını sağlamayı ve yerli tütünden
yapılan sigaraların harman reçetelerinde kullanılan tütün
çeşitlerinin geleceğini güvence altına almayı teminen, 2007
ürün yılı için sözleşme imzalanan üreticiler ile anılan
yılda sözleşme yapılan miktarları aşmamak
koşuluyla 2008 ürün yılı için Tütün Üretim ve
Alım-Satım Sözleşmesi imzalar. hükmü vardır. Bunun bir
gereklilikten ziyade, önümüzdeki yerel seçimlere yönelik popülist bir düzenleme niteliği
taşıdığı açıkça görülmektedir. Ayrıca,
sadece tütün üretiminden geçimini sağlayan ve alternatif ürün ekme
imkânı fiilen bulunmayan illerimiz ve bölgelerimizdeki üreticilerimizin
karşı karşıya kalacağı durum da göz ardı
edilmektedir.
Tütün üretimi çok
zor yapılan ve de kıraç arazilerde yapılan bir çiftçiliktir.
Tütün üretiminde yedi yaşındaki çocuktan seksen yaşındaki
ihtiyara kadar herkes bu üretimde aktif şekilde rol almaktadır.
Fakat, tütün üretiminin yerine geçen, kıraç arazilerde veyahut sulanmayan
arazilerde o kazancı sağlayan başka bir ürün de yoktur. Acaba,
alternatif ürünle ilgili çok ciddi bir araştırma yapılarak bu
alternatif ürün sağlandıktan sonra bu tütün üretiminden vazgeçilmesi
doğru olmaz mıydı? Ancak, inanıyorum ki, bu konularda da
yüce Meclisimize çok yakın bir zamanda Tarım
Bakanlığımız vasıtasıyla bir çalışma
getirilecektir. Acaba, değerli arkadaşlar, neden bir yıl da niye
beş yıl veyahut da on yıl değil? Bir yılda neyi
düzelteceksiniz? Tütün üreticisini korumak için bu süreyi beş yıl
yapmak ve tütün üretiminden vazgeçmek isteyenlere kolaylık sağlamak,
alternatif ürün desenleri ile gelirini sürdürebilir duruma getirmek gerekmez
mi? Tütün üreticisi olup da üretimden vazgeçenlere verilen alternatif ürün
destekleri -kim ne derse desin- yetersiz değerli arkadaşlar çünkü
çiftçi bu noktada tütünün yerini tutan başka bir ürünü o kıraç
arazilerde görmemektedir. Çiftçinin geliri de otomatikman düşmekte,
beraberinde de sürdürülebilir bir duruma gelmemektedir.
Şimdi
sizlere, 2002 yılında bu Kanun yani bu Yüksek Kurulun
çıkmasıyla ilgili, o 2002 yılındaki görüşmeler
esnasında verilmiş olan iki adet önergeyi okumak istiyorum. Birinci
önerge: Yerli ve yabancı sigara üreticileri Türkiye pazarında
sattıkları sigara miktarının yarısı kadar tütünü
doğrudan veya dolaylı olarak Türkiyeden almak zorundadırlar.
Yeterli tütün bulunmasına rağmen, bu zorunluluğa
uymadıkları belirlenenlerin ürünleri ile ilgili üretim,
satış ve ithal belgeleri iptal edilir. Önergenin bir tanesi buydu.
İkinci önerge ise şudur: Görüşülmekte olan 777 sıra
sayılı yasa tasarısının 6ncı maddesinin
altıncı fıkrasından sonra gelmek üzere Yüzde 100 Türk
tütünüyle üretilen sigara markalarının Samsun, Maltepe vesaire mevcut
şekliyle üretimlerine devam edilir. ibaresinin eklenmesi arz olunur. Bu
teklifleri verenlerin kimler olduğunu yüce Meclisin takdirine sunmak
istiyorum ama tutanak kayıtlarında bunların hepsi mevcuttur
ancak ben bugünün kayıtlarına geçmesi açısından birkaç
tanesini saymak istiyorum: Bu önergeleri verenlerin başında, birinci
olarak Bülent Arınç, Dengir Mir Mehmet Fırat, Zülfükar İzol,
Faruk Çelik gibi birtakım milletvekilleri gelmektedir ama tabii, nereden
nereye gelindiğinin takdirini de sizlere sunmak istiyorum. Dün Tekelin
işleyeceği tütün için yerli ürün kullanma oranının
artmasını, ithalata engel olunmasını söyleyenler, bunun
için mücadele verenler acaba iktidara geldikten sonra, diğer örneklerde
olduğu gibi, Tekelin neden acaba yabancılara satılmasına
müsaade ediyorlar veyahut da tütün çiftçisinin şu andaki
zorluklarını veyahut da içerisinde bulunduğu durumu
değerlendirmiyorlar? Gerçekten de nereden nereye! Dün, uzun yıllar
tütün üreticisinin menfaatini korumak isteyenler, acaba, bugün, şu anda,
tek başına iktidarları süresince bunu bir yıl korumayla
ilgili mücadele veremezler mi? Yani, bir yıl için nereye getiriyorsunuz?
Size verilen millî iradeden de, değerli arkadaşlarım, bu konuda
da birtakım çalışmalar yapılmasını beklemekte
olduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Tekelin
özelleştirilmesi sırasında yapmış olduğum bir
basın toplantısında, bir gazeteci Teklifler
alındıktan sonra acaba gâvura peşkeş mi çekilecek? diye
sorduğumuz zaman demişlerdi ki, gazetesinde de
yazmıştı Yabancıya gitmeyecek, en azından yerli
firmalarda kalacak. diye bir tabir kullanmıştı ama şu anda
da Tekel sigara fabrikalarının yabancı bir firma tarafından
alınmakta olduğunu da hep beraber görüyoruz.
Sigara
fabrikalarına alınan fiyatı da şöyle bir
değerlendirelim: Sigara fabrikalarımıza şu anda, beş tane
sigara fabrikasına 1,72 milyar dolar, daha önce de yani 2004
yılında alınan teklifte de 1,15 milyar dolardan daha iyi bir
fiyat var mıydı diye düşünüyoruz. Yani, şu anda 1,72 milyar
dolar, daha önceki dönemde de 1,15 milyar dolar. Hâlbuki döviz kurları göz
önüne alındığında ve beğenilmeyen o fiyat 1,750 milyar
YTL iken YTLye çevirdiğimiz zaman- bugünkü fiyatla 2 milyar YTLdir.
Tekelin bu süre içinde yaptığı yatırımlar göz önüne
alındığında fiyat aynı fiyattır. Bu değer,
Tekelin ayrıca arsa fiyatlarını da göz önüne almış
olduğumuz zaman, ne kadar az olduğunu ve yetersiz olduğunu da
görüyoruz.
Bakın,
şu anda, Tokat Sigara Fabrikası. Tokat Sigara Fabrikası gibi
diğer dört tane sigara fabrikasında da sigara fabrikası
çalışanları, özellikle fabrikanın satılmaması
noktasında bir mücadele veriyorlar. Tokat Sigara Fabrikasını
söylemek istiyorum: Sigara Fabrikasının önünde insanlar çadır
kurmuşlar, yağmur demeden, kar demeden, kış demeden o
zorluklar içerisinde, kendi alın terleriyle kurulmuş ve beraberinde çalışmış
oldukları fabrikaların mücadelesini yani başka ellere gitmemesi
şeklindeki mücadelesini veriyorlar. O insanların seslerini duymak
mecburiyetindeyiz. Daha önceki dönemlerde de, tabii, özelleştirmelerle
ilgili bazı çalışmalar yapılmış, bazı
kanunlar veyahut kanun teklifleri getirilmişti ama, değerli
milletvekilleri, sigara fabrikalarının özelleştirilmesinin
şu an itibarıyla çok fazla faydası olmayacağı da bir
yerde tekrar değerlendirilemez mi? Çünkü sigara fabrikaları
bulundukları bölgelerde ve illerde, çok büyük oranda, o insanların
kendi gelirlerinin yanında o bölgedeki esnafın, en sade, işte,
berberin, simitçinin veyahut da terzinin, tüm insanların hepsinin gelir
durumunu da etkilemektedir.
Bakınız,
Tokatta yaklaşık olarak, aylık olarak, eski parayla 5-6 trilyon
civarında bir para, işçiler vasıtasıyla Tokata giriyor. Bu
yaklaşık olarak 60-70 trilyon -yani şimdiki parayla 60-70 milyon
civarında- yıllık olarak Tokata giren parayı gösterir.
Yani Tokata sigara fabrikasının işçileri vasıtasıyla
gelen o para, sadece işçilerde kalmıyor ki. İşçiler gelen
parayı aldıktan itibaren, bu işçilere verilen paradan bakkal
faydalanıyor, esnaf faydalanıyor, esnafın çeşitli
kurumları faydalanıyor, terzisi faydalanıyor, Tokatın
Gaziosmanpaşa Meydanındaki simitçisi bile bundan faydalanıyor.
Deniyor ki,
sigara fabrikası özelleştikten sonra işçiler atılmayacak
veyahut da işçiler yine görevlerine devam edecekler. Değerli
arkadaşlarım, şunu bir kere kabul etmek gerekir ki, sigara
fabrikasının özelleşmesi yapıldıktan sonra, o yeni
gelecek yabancı firma hiçbir surette Tokat için söylüyorum- 1.200
civarındaki işçiyi çalıştırmaz. Yani o işçilerin
büyük bir kısmı maalesef çeşitli sebeplerle o bölgeden
başka bir yere gönderilecek, 4/C maddesi, 4/B maddesi, ne maddesi olursa
olsun
Yani orada belki işçi mağdur konuma gelmeyecek ama, esas
kaybeden o şehirler olacaktır, yani o şehirdeki insanlar. Tokat
için söylüyorum, yıllık olarak 60-70 trilyon civarında para o
bölgeye girmemiş olacak. Dolayısıyla da -Tokat için yine söylemek
istiyorum- Tokatta şu anda nüfusta müthiş şekilde bir küçülme
vardır. Daha önceki dönemlerde, yani 2002 seçimlerinde 825 bin
civarında olan nüfus, şu an itibarıyla 630 bine
düşmüştür.
Bakınız,
belediyeleri kapatıyoruz. Yaklaşık olarak Tokatta 46 tane
belediye, Türkiyenin çeşitli yerlerinde birçok belediye
kapatıldı. Belediyelerin kapatılması, beraberinde de sigara
fabrikası veyahut da -yine gündemde gibi görünüyor- işte, Turhal
Şeker Fabrikası gibi şeker fabrikalarının
kapatılmasıyla beraber, o bölgelerdeki insanların geçim
durumuyla ve beraberinde de istihdam durumuyla ilgili çok büyük sorunlarla da
karşı karşıya kalacağız. Yani, Tokatlı,
Tokatın tüm insanları, esnafıyla beraber veyahut halkın
tüm katmanlarıyla beraber, sosyal katmanlarıyla beraber sigara
fabrikalarına sahip çıkılmasını, şeker
fabrikalarına sahip çıkılmasını, kendi bölgesine,
başka devlet yatırımlarının olmadığı
bir ortamda kendi bölgesindeki tüm insanlara sahip
çıkılmasının buradan geçmekte olduğunu görüyor.
Tabii,
özelleştirme süreci tekrar gözden geçirilebilir. Yani, şu an
itibarıyla Rekabet Kurumuna gelmiş olan bu özelleştirmeyle
ilgili kararı şöyle bir tekrar gözden geçirdiğimiz zaman,
inanıyorum ki, daha farklı bir durumla karşılaşmış
oluruz ve beraberinde de sigara fabrikasının önünde şu anda
çamurda, yağmurda, karın altında o mücadelesini veren insanlar
hem kendi fabrikalarını kurtarmış olurlar hem de kendi
bölgelerindeki o gelir kaybını da önlemiş olurlar diye düşünüyorum.
Tabii, inşallah Rekabet Kurulu bu gerçekleri ve beraberinde de
Hükûmet bu gerçekleri görür de, o
özelleştirmeler noktasında da en azından bazı
kararları tekrar gözden geçirir diye düşünüyoruz.
Değerli
milletvekilleri, Tekel giderse, Türkiye, tütün piyasasında rekabet
şansını tamamen kaybeder. İhaleyi inceleyen Rekabet
Kurumuna bu hususları iyi incelemesini öneriyorum. Çünkü, bu hususu,
şimdi önlerinde, görüşüyorlar. Ülke gerçekleri doğrultusunda,
yeni şartlara göre bunlar tekrar değerlendirilebilir.
Bakınız,
sigara fabrikaları satılacak, beraberinde yaprak tütün işletme
müdürlükleri de aynı şekilde hiç kalmayacak. Çünkü, tütün üretimini,
şöyle veya böyle, çeşitli şekillerde ortadan kaldırmaya
çalışıyoruz. Bir de beraberinde de yabancı tekeller o sigara
fabrikalarımızı, Türk sigara fabrikalarını tamamen ortadan
kaldırdıktan sonra siz ortamı düşünün.
Değerli
milletvekilleri, Türk tütününe hizmet etmek istiyorsak, bakınız,
birkaç tane öneri ben size sunmak istiyorum: Birincisi,
kıyılmış tütün için ÖTV miktarını düşürelim.
Yani, kilogram miktarı 75 YTLdir. ÖTV miktarı düşürüldüğü
zaman da, bazı noktalarda Güneydoğu halkı aile işletmesi
şeklinde kıyılmış tütün ticaretini yapsın.
Yerinde istihdam sağlar. İkinci olarak, Tütün Fonunu çiftçiye
dağıtalım. Yoksa, 500 milyon dolarlık tütün ihracatı
-yani, şu andaki durum bunu gösteriyor- tehlikeye girecektir ve de tütün,
tütün ihracatından da bir noktada da çok büyük sıkıntılarla
karşılaşmış olacağız.
Üçüncü olarak,
tütün çiftçisinin örgütlenmesi imkânını hazırlayalım. Yani,
örgütlenme konusunda da tütün çiftçilerinde çok büyük oranda
sıkıntı vardır. Şu an itibarıyla da
haklarını savunamadıklarını görüyoruz.
Ayrıca,
bakınız, şu anda yaprak tütün işletme müdürlüklerinin
olduğu birçok yerlerde boş Tekel depoları bulunuyor. Bu boş
Tekel depolarını, üretici birliklerine eğer verirsek, en
azından tütün üretimini de desteklemiş oluruz diye düşünüyoruz.
Ayrıca yine
-sözlerimin bir bölümünde söylemiş olduğum gibi- sigara
fabrikalarının özelleştirilmesi konusunun da yeniden gözden
geçirilmesi ve de sigara fabrikalarının özelleştirilmesinin
tekrar görüşülmesinin gerekli olduğunu düşünüyorum.
Değerli
milletvekilleri, çıkarmakta olduğumuz bu kanunla hiçbir şeyi
düzenlemiyoruz gibi düşünüyorum. Türkiyede tütün üretiminin bitişini
engellemiyoruz. Gelin, kanunu yeniden yazalım. Milletin hayrına bir
iş yapmış oluruz diye de düşünüyorum.
Değerli
milletvekilleri, tütünün ana vatanı Amerikadır. Amerikanın
keşfinden sonra Avrupaya, daha sonra da dünyaya
yayılmıştır. Bugün dünyada 6,5 ila 8 milyon ton tütün
üretilmektedir. Dünyada üretimi yapılan tütünün çok büyük kısmı
sigara imalatında, geri kalanı ise puro gibi, pipo gibi tütün
mamullerinde kullanılmaktadır. Dünyada ulaşım ve
taşımacılık sektöründeki gelişmeler ve çok uluslu
şirketlerin pazar kapma mücadeleleri ile yerel tip sigaraların
tüketimi genel olarak azalmakta ve Amerikan blend tip sigaralarının
talebi artmaktadır. Ayrıca, sigara üretiminde kullanılan,
çeşitli alışkanlık yapan maddeler de bu tip sigara
kullanımını da özendirmektedir. Özelikle şunu ifade etmek
istiyorum ki
Tabii, sigara içmek sağlığa zararlıdır.
Ben de bir hekim olarak hiçbir zaman sigara içilmesini tavsiye etmeyen bir
insanım ancak yabancı sigaralar konusunda, bilhassa son zamanlarda
üretilen sigaralar konusunda da çok ciddi söylemler de vardır. Hatta,
bazı sigaraların sigara içimini artırdığı ve
beraberinde de o tiple ilgili olarak da sigara içiminde, bir noktada da,
değerli milletvekilleri, sanki ona özendirme şeklinde veyahut da
tatlandırılması araştırılmış,
aroması da beraberinde değerlendirilmiş; onunla ilgili de,
beraberinde de o insanları yahut da içmekte olan insanları daha fazla
yönlendirdiği tespit edilmektedir. Bu manada da sigara
kullanımında da özendirmeyle ilgili de çeşitli konularda da
tekrar değerlendirilmesi gerekir diye düşünüyorum.
Ülkemizde sigara
üretimi 17nci yüzyılda küçük atölyelerde başlamıştır.
İlk üretim tesisleri, 1884te İstanbulda Cibali, 1884te
İzmirde, 1885te Adana ve 1887de de Samsunda kurulmuştur.
Cumhuriyet döneminin ilk önemli sigara üretimi İstanbul Maltepe Sigara
Fabrikası olarak geçmektedir. Tekel, daha sonra Tokat Sigara
Fabrikasını 1984te, yine 1997 yılında da Samsun
Ballıca Sigara Fabrikasını devreye koymuştur. Tekel, 1983
yılından itibaren de bazı yabancı sigaraları ithal
etmeye başlamıştır. Daha sonraları özel firmalar
üretime geçmeye başlamıştır. Bu firmalar önce
uluslararası piyasalardaki ün yapan markaları üretmişler,
sonraki yıllarda üretim çeşitlenmeye başlamıştır.
Bu aşamada iç piyasada Tekel ve özel sektör sigara üreticisi firmalar
arasında rekabet başlamıştır.
Özel sektör,
mevcut yatırım, makine, teçhizat ve teknolojileriyle rekabet gücünü
artırmıştır. Tekel ise tesislerinde yenileme
çalışmaları yapmaya başlamış ve rekabet
şartlarını da oluşturmaya çalışmış
olduğu görülmektedir. Ancak Tekel Genel Müdürlüğümüz ve hükûmetlerin
gerekli destekleri göstermemeleri üzerine, rekabet şartlarının
hep Tekelin aleyhinde olduğu da görülmektedir. Yabancı firmalar
yavaş yavaş sigara piyasasını ele geçirmiş ve akabinde
de Tekelin elindeki sigara fabrikalarını ortadan kaldırma
mücadelesinin de başlamış olduğunu görüyoruz.
Özellikle pazar
payı da şöyle bir düşünüldüğü zaman, daha önceki dönemlerde
pazar payları kademeli olarak yüzde 70lere, 80lere, 60lara, hatta
şu an itibarıyla da neredeyse yüzde 40lara ve yüzde 30lara
getirilme durumuyla karşı karşıya
kalınmıştır. Bu amaçla tabii ülkemizdeki tüm sigara
fabrikaları teknolojik olarak geri kalırken, özel sektör de kendisini
yenileyerek hem pazar payında yenileme noktasında, çeşitli
reklam kampanyaları noktasında veyahut da diğer birtakım
çalışmalar neticesinde de pazar payını tamamen eline
geçirmiştir. Tekel buna yetişmeye çalışmış, ama
kim ne derse desin geç kalmıştır. Ancak son yıllarda da Tokat
Sigara Fabrikası gibi bazı fabrikalar, birçok yanlış
uygulamalar neticesinde de olsa, teknolojinin getirilmesiyle ilgili
sıkıntıların olması neticesinde de olsa, yine de
teknolojiler getirilmiş ve beraberinde de kâr eder konuma da
gelmiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
REŞAT
DOĞRU (Devamla) Bu manada da, özelleştirme furyasından bir
noktada da bu fabrikaların çıkarılmasına ben gelmek
istiyorum. Bakınız, daha önceki zamanlarda da özelleştirmelerle
ilgili çeşitli çalışmalar yapılmıştı.
Karabük Demir Çelik örneği vardır. Karabük Demir Çelik
örneğinde, o zamanki Hükûmet 1 YTL miktarla, 1 YTLye yani sembolik bir
ücretle Karabük Demir Çeliği, oradaki, yani Karabükteki sendikalara
vermiş ve daha sonrasında bunun çalışmasını
veyahut onların çalıştırmasını istemişti.
Acaba
özelleştirme noktasında bazı konuları tekrar gündeme
getirerek
En azından Tokat Sigara Fabrikasını söylemek
istiyorum, hem işçilerin oradaki mücadelesinin desteklenmesi hem Tokat
halkının istekleri doğrultusunda da yeniden bir
özelleştirme durumunu ortaya koymak mecburiyetindeyiz. Bundan dolayı
da ben bu kanunun yetersiz olduğunu düşünüyor ve de bu kanunun tekrar
düzenlenmesini ve gözden geçirilerek getirilmesini beklediğimizi ifade
ediyor, yüce Meclisi en derin saygılarımla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Doğru.
Gruplar
adına üçüncü söz, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
Balıkesir Milletvekili Sayın Ali Osman Salide.
Buyurun
Sayın Sali. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ
GRUBU ADINA ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlar; 125 sıra
sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri
Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün
ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve
Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
ile alakalı olarak AK Parti Grubu adına huzurunuzdayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu kanun tasarısı
kanunlaştığında, arkadaşlarımız böyle uzun
bir kanun adı okumak zorunda kalmayacaklar. Tütün ve Alkol
Piyasaları Düzenleme Piyasası Kanunu şeklinde kısa bir
kanun adı olacak. Gerçekten uzun uzun okumak yoruyor insanı.
Değerli
arkadaşlar, bu kanun tasarısında esas olarak üç konu
düzenleniyor. Bunlardan ilki Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler
Piyasası Düzenleme Kurumunun teşkilat kanunu olan ve çokça bahsedilen
4733 sayılı Kanunun kurum personeli ile hizmet birimlerinin
statüleri, görev ve yetkilerine ilişkin düzenleme yapan hükmün Anayasa
Mahkemesince iptaliyle oluşan hukuki boşluğun
doldurulmasıdır.
Değerli
arkadaşlar, bu konunun geçmişini şöylece özetlemek istiyorum:
4733 sayılı Kanunun 9uncu maddesinin birinci
fıkrasının (2) numaralı alt bendi Kurumun hizmet birimleri
ile bunların görev ve sorumlulukları, kadro unvanları,
sayıları ve Kurum personelinin emeklilik statülerinin belirtilmesi
açısından durumu, Bakanlar Kurulu tarafından
çıkarılacak yönetmeliklerle düzenlenir. diyor ve bu kanuni
düzenlemeye uygun olarak Bakanlar Kurulu, Kurumun idari
teşkilatlanmasını, dairelerin görev ve yetkilerini, personelin
emekliliğe dayalı mali ve hukuki durumlarını düzenliyor.
Ancak, konu Anayasa Mahkemesine intikal ediyor ve Anayasa Mahkemesi,
Anayasanın ilgili hükümlerinde karşılığını
bulan yasama yetkisinin devredilmezliği, idarenin kanuniliği, kamu
personelinin hukuki ve mali statüsünün kanuniliği ilkelerine
aykırı bularak bu 4733ün 9uncu maddesinin (2) numaralı alt
bendini iptal ediyor. Böylece, Bakanlar Kurulu düzenlemesi de yasal
altyapıdan yoksun kaldığı için Tütün ve Alkol Piyasası
Kurumunun dairelerinin kuruluşu, görev ve yetkileri, personelinin
emekliliğe ilişkin hakları ortada kalıyor, boşlukta
kalıyor, yasal altyapıdan yoksun hâle geliyor.
Anayasa
Mahkemesinin gerekçeli kararı -Esas 2002/3, Karar 2003/100- 11/8/2004
tarihinde yayınlanıyor. O günden bugüne, bahsettiğimiz konularla
ilgili olarak Kurumun yasal bir teşkilatı ve personelin mali, hukuki
bir statüsü bulunmamaktadır.
Denilebilir ki,
2004 yılından bugüne kadar niye beklendi? Değerli
arkadaşlar, bu konu 22nci Dönemde de Meclisimize sunuldu. Ancak,
yetişmedi ve kadük kaldı. Bugün bu düzenlemeyi yapmak
durumundayız.
Bu düzenlemenin
tamamlanmasıyla beraber, esasen Bakanlar Kurulu ile ve fiilen var olan
daireler yasal bir zemine oturtuluyor. Bakanlar Kurulu kararında 9 daire
kurulması öngörülmüş. Bu defa 2 daire birleştiriliyor, 2 daire
ayrılıyor ve 1 yeni daire kuruluyor. Böylece 9 daire 10a
çıkmış oluyor. Birimlerde böyle bir değişiklik yok. 1
daire artıyor.
Personelle
alakalı, benden önceki konuşmacı arkadaşlar da bahsettiler,
daha önce Bakanlar Kurulu kararıyla bu kadro sayısı 244 olarak
belirlenmiş, kadük kalan tasarıda da o civarda belirlenmiş.
Şu anda 322 olarak belirleniyor. Hâlen fiilen çalışan da
-öğrendiğim kadarıyla- 100 adet personel var.
Değerli
arkadaşlar, personel sayısı, kadro sayısı niye bu
kadar artırılıyor? Personel sayısı
artırılmıyor tabiatıyla, kadro sayısı
artırılıyor. Şöyle bir hesap çıkardım:
Değerli arkadaşlar, 322 kadronun 235 adedi başuzman, uzman ve
uzman yardımcısı. Geriye kalan 87 yönetici ve diğer idari
personel söz konusu. Yanılmıyorsam, yine hesabıma göre, 50
civarında uzman, başuzman, uzman yardımcısı veya
uzmanlığını almış ama atanamamış uzman
yardımcısı mevcut; meslek personeli olarak isimlendiriyoruz. 30
civarında da, geçici maddeyle, şartları taşıyanlar arasından
alınacak.
Sonuçta uzman,
başuzman kadroları istenildiği şekilde kullanılabilir
kadrolar değil, uzman yardımcılığından yükselmek
suretiyle bu kadrolar doldurulacak. Uzman yardımcılarının
da nasıl alınacağı yine yasada düzenleniyor ve hepimizin
bildiği gibi ÖSYM aracılığıyla ve KPSS
sınavına dayalı olarak alınıyor. Diğer personel
de yine aynı şekilde KPSS sınavına dayalı olarak
alınıyor.
Niye bu kadar
artıyor? Değerli arkadaşlar, ilk kuruluş
aşamasında böyle bir sayı belirlenmiş ama çalışma
şartları, yeni görevler, piyasanın durumu dikkate alındığında
tabiatıyla bu ihtiyaç ortaya çıkıyor, kadro genişletme
ihtiyacı, kadro sayısı olarak; personel sayısı
değil arkadaşlar, özellikle belirtiyorum. Tabii, bütün piyasanın
denetiminin koordinasyonu, dairelerin yürütülmesi tamamen bu uzman personel
aracılığıyla yapılacak ve 235 kişi
tarafından -nihai sayıdır bu- bu arkadaşlarımız,
bu uzmanlarımız tarafından yapılacak. Onun için de
sayının yeni şartlara göre artırılmış
olmasını esasen sakıncalı görmediğimi belirtmek
istiyorum çünkü mevcut şartlara göre, ihtiyaca göre kullanılabilecek
kadro sayılarıdır.
Değerli
arkadaşlar, ikinci önemli husus, devlet ve toplum açısından
hassas bir kamusal alan olan tütün ve alkol piyasalarının
düzenlenmesi ve denetlenmesinde büyük önem taşıyan idari
yaptırımlara ilişkin hükümlere 4733 sayılı Kanunda
yer verilmemiş olmasının doğurduğu sorunların
çözülmesi ve adli cezalara ilişkin hükümlerinin de yine Anayasa Mahkemesi
iptal kararı da göz önüne alınarak adil ve etkin hükümler içerecek
şekilde revize edilmesi ihtiyacıdır. Tasarının ikinci
düzenlemesi, ana düzenlemesi de budur.
Değerli
arkadaşlar, bunun da geçmişini çok kısa bir şekilde
sizlerle paylaşmak istiyorum: Bu 4733 sayılı Yasanın
8inci maddesinin ikinci fıkrasında Satış belgesi almadan
satış yapanlar, ellerindeki mamulâta el konulmakla birlikte ruhsat
harcının on katı tutarında ağır para cezası
ile cezalandırılır. hükmü mevcut.
Harçlar
Kanununda ruhsat harcı kaldırıldığı için ve baz
rakamın yasal dayanağı kalmadığı için konu
Anayasa Mahkemesine intikal ediyor ve Anayasa Mahkemesi bunu iptal ediyor.
Bilahare benzer
düzenlemeler 4207 sayılı Kanunda ve 5728 sayılı Kanunda
yer alıyor. Bu defa da böyle bir düzenleme çerçevesinde bu konunun derli
toplu çözümlenmesi amacıyla adli yaptırımlar bu kanunun 8inci
maddesinde düzenleniyor.
Önemli konu idari
para cezalarıyla alakalı konu. İdari para cezaları ilk defa
bu yasaya giriyor. Aslında, hatırlarsınız, 2007
Martında bu idari para cezaları Genel Kurulumuzdan geçti. Ancak
Sayın Cumhurbaşkanı tarafından idari para
cezalarının temyiz süreci adli yargı kapsamı içine
alındığından ve idari para cezası olması
hasebiyle, idari yargı yetkisi içinde kalması gerekçesiyle iade
etmesi nedeniyle yasalaşamadı. Şimdi, Sayın
Cumhurbaşkanının önerileri, düşünceleri doğrultusunda
bu eksiklikler de giderilerek idari para
cezaları yasaya alınıyor, yasa tasarısında yer
alıyor ve idari para cezaları idari yargı kapsamında idari
süreçlere tabi tutuluyor, tabi tutulması öngörülüyor.
Değerli
arkadaşlar, bu iki düzenlemenin özeti şu sonuç olarak: Kanun
tasarısında yer alan tütün ve alkol piyasasının
düzenlenmesine ilişkin hükümler düzenlenirken, Kurumun personel
yapısı ve hizmet birimleri açısından yapısal olarak
hukuki temele oturtulması, Kurumun piyasa düzenleme ve denetlemeye
ilişkin yetkililerinin piyasa oyuncuları açısından hukuki
güvenlik ilkesi çerçevesinde açık bir şekilde ortaya konulması
amacıyla, fiilen var olan dairelerin yasal biçimde örgütlendirilmesi,
Kurumun icra ettiği görevlerin ifasında etkinliğin
artırılması, güvenli bir serbest rekabet piyasasının
etkinlik, şeffaflık, hesap verilebilirlik ve hakkaniyet ilkeleri
ışığında ve sosyal sorumluluk bağlamında
düzenlenmesi, izlenmesi ve denetlenmesi suretiyle piyasalardaki iç ve
dış dinamikler kaynaklı her nevi boşluk ve sorunun
giderilmesi, piyasa düzenine yönelen hukuka aykırı eylemlerin etkin,
adil ve caydırıcı yaptırımlara tabi
kılınması amaçlanmıştır.
Diğer önemli
düzenleme, üçüncü husus şudur: Ülkemiz için önemli olan, önemli bir ürün
olan tütünün ülke politikaları çerçevesinde alımlarına yönelik
düzenleme yapılması ihtiyacıdır.
Değerli
arkadaşlar, bu, tasarının uzun isminde yer alan kanun
teklifleriyle alakalı bölümdür, arkadaşlarımızın kanun
teklifleriyle ilgili bölümdür.
Özeti şudur:
Tütün üreticisinin 2008 ürününün, eski adı Tekel olan, yeni adı
Tütün, Tuz, Alkol
vesaire diye uzayıp giden eski Tekel Genel
Müdürlüğünce satın alınmasıyla alakalı düzenlemedir.
Şimdi, ben,
bu konuya esasen girmek istemiyorum, nihayetinde kanun teklifi veren
arkadaşlarımız, detaylı bir şekilde 2008 tütününün
Tekel tarafından alınması konusunu değerlendireceklerdir
diye düşünüyorum, huzurunuzu bu noktada mükerreren işgal etmeyi
düşünmüyorum.
Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlar; tasarının
hayırlı olması temennisiyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Sali.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati : 18.23
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.44
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Canan
CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 82nci
Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
125 sıra
sayılı Kanun Tasarısı üzerindeki görüşmelere
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Tümü üzerinde
şahsı adına ilk söz, Adıyaman Milletvekili Sayın Ahmet
Aydın.
Buyurun
Sayın Aydın. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri;
125 sıra sayılı Kanun Teklifi ile Kanun
Tasarısının tümü üzerine şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bugün görüşülmekte olan tasarı ve teklif -aynı
zamanda, birlikte görüşülüyor- hakikaten Türk insanının, özellikle
de 800 bine yakın Türk çiftçisinin beklemiş olduğu bir
tasarı. Yaklaşık dört yüz yıldır
topraklarımızda, Anadolu insanının alın teri ve
emeğiyle, sabırla işlenerek üretilen Türk tütünü, nefaseti,
kokusu ve harmanları ıslah edici özellikleriyle dünya piyasalarında
marka olmuş ve özel ürün konumuna konulmuştur. Ülkemizde tütün
üretimi altı coğrafi bölgede yapılmakta olup ülkemiz Şark
tipi tütün üretimi ve ihracatında dünya liderliğini sürdürmektedir.
2007 yılı ihracatımız yaklaşık 113.945 ton ve
bunun ekonomiye katkısı 449 milyon 753 bin Amerikan doları
civarındadır.
Son yıllarda
üretici sayısında belli bir düşüş olmakla birlikte, bugün
itibarıyla yaklaşık 200 bin üreticinin tütün tarımıyla
iştigal ettiği, tütün tarımının aile ziraatı şeklinde
yapılması nedeniyle de her ailede en az 4 kişinin,
dolayısıyla tütün tarımında en az 800 bin kişinin
çalıştığı göz önünde bulundurulursa bu kadar
kişinin istihdamı söz konusu olacaktır. Tekel sadece
Adıyamanda, 342 köyde, 28.977 ekiciyle, 5 milyon 812 bin 200 kilogram
tütün üretmeleri için 2007 yılında sözleşme
imzalamıştır. Ortalama aile başına 4 kişi
hesaplandığında, ilim Adıyamanda bile bu kanun 100 bin
kişiyi ilgilendirecek derecede, ehemmiyette bir kanun.
Değerli
milletvekilleri, tütün üretilen arazilerin yaklaşık yüzde 65inin
kır, yüzde 35inin ise kır taban, genelde sulama imkânı
bulunmayan kıraç, yamaç ve tepelik özellikleri haiz olduğu, bu
arazilerde tütün kadar istihdam sağlayan ve gelir getiren ikame bir ürünün
zor olduğu, bu arazilerin tütün tarımı yapılmadığı
takdirde boş kalacağı, buna bağlı olarak erozyona
açık hâle geleceği ve neticede ekolojik dengenin dahi
bozulacağı düşünülmektedir. Tütün üretimi devamlılık
gerektiren bir aile ziraatıdır. Tütün üretiminden vazgeçen hiçbir
aile tekrar tütün üretimine yanaşmamaktadır. Bu da, geçmişte
kısıtlama yüzünden tütün üretiminden vazgeçen Ege üreticisinin,
şu an tütün üretmemesinden dolayı, dünya sigaralarında yer
alması gereken Ege tütününün siparişi dahi karşılayamayacak
derecede düşmesine neden olmuştur.
Ayrıca,
üretimi yapılan ve yerli tütün kullanılan sigaralarda tütün
çeşitlerinin korunması için üretimin devam etmesi
sağlanmalıdır. İşte, getirilen kanunda da bir
yılda üretimin sağlanması söz konusu. Ülkemizin olası AB
üyeliğinde Türk tütüncülüğünün gerek kaliteli, oryantal tütün
üretimindeki tecrübesi gerekse üretim hacmiyle önemli bir avantaj sahibi
olacağı düşünülmektedir. İlerleyen yıllarda ABD
oryantal tütün üretiminin giderek azalacağı tahmin edilmektedir. Bu
itibarla, ülkemizde tütün üretiminin devam etmesi ayrıca önemli avantajlar
sağlayacaktır.
Değerli
milletvekilleri, tasarıda Tütün Üst Kurulunun yapısı,
işlevleri, özellikle yeniden ele alınmış ve gelişen
şartlar bakımından yeniden değerlendirilmiş ve
tasarı hâlinde hep birlikte görüşüyoruz. Ülkemizde tütün mamulleri
piyasası 1992 yılına kadar, etil alkol ve alkollü içkiler
piyasası ise 2002 yılına kadar devlet tekeli altında
yönetilmiştir. Devlet monopolünün tam anlamıyla sona erdiği 2002
yılında, ülke ekonomisi ve toplumsal açıdan stratejik önem
taşıyan ve tam rekabet kurallarıyla işlemesine müsaade
edilemeyecek derecede kamu güvenliğiyle doğrudan ilgili olan tütün ve
alkol piyasalarını liberalize etmek, düzenlemek ve denetlemek üzere
idari ve mali özerkliğe sahip, bağımsız idari otorite olarak,
4733 sayılı Kanunla Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü içkiler
Piyasası Düzenleme Kurumu kurulmuştur.
Dünyada
olduğu gibi ülkemizde de tütün mamulleri ve alkollü içkiler toplumsal ve
kamusal zararları nedeniyle özel önem atfedilen tüketim maddeleridir.
Diğer taraftan bünyelerindeki dolaylı vergi oranlarının
yüksekliği nedeniyle de yasa dışı yollardan piyasaya kaçak
ve sahte olarak sürülerek insan sağlığını ciddi
şekilde tehdit eden ve kamu gelirleri açısından da büyük
kayıplara yol açan ürünlerdir. Söz konusu ürünler, yasa
dışı ticaret nedeniyle halk sağlığını
tehdit etmekte, bu ürünlerin hazineye sağladığı çok yüksek
orandaki katma değerin organize suça ve kanunsuz uygulamalara yönelmesine
fırsat vermekte, kayıtlı çalışan sektör aktörleri
açısından haksız rekabet oluşturarak bu sektörlerin rekabet
gücünü olumsuz yönde etkilemektedir. Bu itibarla, Kurumun etkinliğinin
geliştirilmesi ile tütün ve alkol piyasasının düzenlenmesinde
güvenli bir serbest rekabet piyasasının etkinlik,
şeffaflık, hesap verilebilirlik ve hakkaniyet ilkeleri
ışığında ve sosyal sorumluluk bağlamında en
az toplumsal maliyet ile en yüksek toplumsal yararı sağlayarak
piyasaların düzenlenmesi, izlenmesi ve denetlenmesinin sağlanması;
yasa dışı faaliyetlerin engellenmesi bağlamında ise kaçakçılığın
ve izinsiz taklit üretimin engellenmesi ve izinli üreticilerin vergisiz mal
arzının önlenmesi temel ilkeler olarak benimsenmiştir.
Ayrıca,
Dünya Sağlık Örgütü Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesinin
getirdiği yükümlülükler çerçevesinde 4207 sayılı Tütün
Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun,
Ulusal Tütün Kontrol Programı konulu 2006/29 sayılı
Başbakanlık Genelgesi ve Ulusal Tütün Kontrol Programı 2008/2012
Eylem Planında tütün kontrolü programının hayata geçirilmesine
yönelik birçok önemli konuda Kuruma da önemli görevler yüklenmiştir.
Değerli
milletvekilleri, tütün ve alkol piyasalarıyla ilgili olarak Kuruma
yüklenen görevlerin niteliği bu denli önem arz etmekle birlikte, Kurumun
toplam 100 personeli bulunmaktadır. Buna karşılık, tütün,
tütün mamulleri, etil alkol, metanol ve alkollü içkiler olmak üzere beş
ayrı stratejik önem taşıyan piyasanın düzenlenmesi ve
denetlenmesi görevini ifa eden bu Kurum, 2004 yılından bu yana acil
ihtiyacı olan personel açığını kapatamamaktadır.
Zira, 4733 sayılı Kanunun 9uncu maddesinin (A)
fıkrasının (2) sayılı bendi Anayasa Mahkemesince iptal
edilmiş, gerekçeli karar Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe
girmiştir.
Anayasa
Mahkemesinin iptal kararı sonucunda kurum personelinin statüsü, kadro ve
unvan sayıları, mali ve sosyal hakları, bu kapsamda
emeklilikleri, aylık ve ödenekleriyle birlikte Kurumun hizmet birimlerini
düzenleyen teşkilat yönetmeliğinin ilgili maddelerinin yasal
dayanağı da kalmadığından, Kurumun
teşkilatlanmasına ilişkin hususların kanunla yeniden
düzenlenme zarureti ortaya çıkmıştır.
Bu bağlamda,
söz konusu amaçlar doğrultusunda Kurumun hizmet birimlerinin görev
tanımlarının yapılması gerektiğinin yanı
sıra adli yaptırımların daha adil, etkin ve
caydırıcı olacak şekilde yeniden tanımlanması ve
kanunda idari yaptırımlara ilişkin bir düzenleme yer
almadığından, idari yaptırımlara ilişkin
fiillerin ve yaptırımların kanunla açık olarak düzenlenmesi
zarureti bulunmaktadır.
Tütün ve alkol
piyasasının günün şartlarında yeniden düzenlenmesine
ilişkin olarak açıklanan hususlar ile Anayasa Mahkemesinin iptal
kararlarında belirtilen gerekçeler de göz önüne alınarak Kurumun daha
etkin ve verimli çalışmasını sağlamak amacıyla
Genel Kurulumuz gündeminde bulunan söz konusu kanun tasarısı hazırlanmıştır.
Arz etmiş
olduğum nedenlerle tasarı ve teklifin kanunlaşması
dileklerimle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Aydın.
Şahısları
adına ikinci söz, Manisa Milletvekili Sayın Mustafa Enöze aittir.
Buyurun
Sayın Enöz. (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ENÖZ
(Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 125 sıra
sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri
Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün
ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve
Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının geneli üzerinde, şahsım adıma söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, tütün, tütün mamulleri ve alkollü içkiler piyasası
düzenlenmesi amacıyla 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Kanunla,
idari ve mali özerkliğe sahip Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü
İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu kurulmuştur. Burada
çalışacak olan personelin durumu ise Bakanlar Kurulu kararıyla
düzenlenmiş, ancak idarenin kanuniliği esasına göre Anayasa
Mahkemesi, bu düzenlemenin yasa ile mümkün olabileceği ilkesinden
hareketle, düzenlemenin Anayasaya aykırı olduğunu tespit
etmiş ve bu kararı iptal etmiştir. Tütün, Tütün Mamulleri ve
Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumunda çalışan
personelin statüsü; kadro, unvan ve sayıları; mali ve sosyal
hakları, aylık ve ödenekleri ile kurumun hizmet birimleriyle ilgili
konularda hukuki bir boşluk meydana geldiği bilinmektedir.
Değerli
milletvekilleri, tütün, ülkemiz için kendi hâlinde bırakılacak bir
ürün değildir. Türk tütünü, fakir toprakların bir ürünüdür. Bugüne
kadar yapılan bütün çalışmalarda, aynı arazilerde
üreticilerin hayatlarını sürdürebileceği gelir
sağlayabilecek alternatif bir ürün veya ekonomik faaliyet konusu maalesef
bulunamamıştır.
Şark tipi
tütünün dünyada en büyük üretimi ülkemizde yapılmaktadır. Sektöre
hâkim Amerikan harmanlı sigaralarda bu tütünlerin kullanılma
zorunluluğunun bulunması bizim için büyük bir avantaj teşkil
etmektedir. Yaklaşık dört yüz yıldır,
topraklarımızda, Anadolu insanının alın teri ve
emeğiyle, sabırla işlenerek üretilen Türk tütünü, kokusu ve
harmanları ıslah edici özellikleriyle dünya piyasalarında marka
olmuş ve özel ürün konumuna ulaşmıştır. Ülkemizde
yerli veya yabancı şirketlerin yeni sigara fabrikaları
kurmalarına, üretim kapasitelerini artırmalarına mevzuatta
hiçbir engel bulunmamaktadır. Devletin Tekelin sigara fabrikalarından
sağladığı kârı çok uluslu şirketlere terk etmesi
ya da onlarla bölüşmesi için haklı sayılabilecek hiçbir
haklı neden olamaz. Hükûmet edenler, Tekel sigara fabrikalarının
özelleştirilmesiyle tütün ve tütün mamulleri piyasasının mutlak
hâkiminin çok uluslu yabancı şirketler olacağını
herhâlde biliyorlardır.
Sayın
milletvekilleri, özelleştirme ile tütünden ekmeğini kazanan
milyonlarca örgütsüz ve savunmasız tütün üreticisi büyük kentlerde
işsiz ve yoksulların arasına karışacak ve sektör
çalışanları ciddi mağduriyetler yaşayacaklardır.
1997 yılı üretimi ile en son alımı gerçekleştirilen
2006 yılı üretimleri kıyaslandığında bile
üretimde yaklaşık yüzde 70lik, üreticide ise yaklaşık
yüzde 65lik bir azalma olduğu anlaşılmaktadır.
Sayın
milletvekilleri, 4733 sayılı Kanunda yapılacağı
söylenen bu düzenleme ile yaklaşık 200 ilave personel
alınacağı anlaşılmaktadır. 4733 sayılı
Yasa ile kurulan Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası
Düzenleme Kurumu kurulmadan yani 2002 yılı öncesi yıllarda
Tekelin yaptığı işleri kıyaslayacak olursak destekleme
alımı hariç neredeyse hiçbir fark olmadığını
görmekteyiz. Tekelin özelleştirilme aşamasında olduğu kesin
karar için Rekabet Kurulu kararının ve Özelleştirme Yüksek
Kurulunun onayının beklendiği, bu onay geldiğinde de BAT
firmasına 1,72 milyar dolara devredileceği herkes tarafından
bilinmektedir. Her ne kadar bu ihale Tek Gıda-İş Sendikası
tarafından mahkemeye taşınmışsa da sürecin işlediği
bilinmektedir. Hem tecrübeleri hem de iş gücünün verimliliği
açısından Tekelde çalışmakta olan personelin bugüne kadar
çalıştıkları iş kolunda çalışmaya devam
etmesi gerekmez miydi? Oysa Tekel çalışanları, kendi
işleriyle alakalı olmayan kurumlarda görev almak durumunda
kalmaktadırlar. Bu yasa ile bunu değiştirmek mümkün iken,
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı nedeniyle personel alamayan ve en
yetkili ağızlardan eleman sıkıntısı her
fırsatta ifade edilirken, neden bu yasa ile Tekelden alınacak
personele ki özellikle uzmanlara- kırk yaş ve 15 kişi gibi
sınırlar getirilmektedir. Bunu anlamak mümkün değildir.
Tekelin bu
yetişmiş personelinin, hâlen sektör düzenleyicisi olan Tütün, Tütün
Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumunda
çalışmaları daha mantıklı ve daha faydalı olmaz
mıydı?
Sayın
milletvekilleri, Bitlis, Malatya, Adana, Tokat, Samsun ve İstanbul
fabrikalarında işçiler iş yerlerini terk etmemek için
direnmektedirler. İşten çıkartıldıklarında
işsiz kalacağını bilen işçilerimiz, yetkililere
seslerini duyurabilmek adına direnmeye çalışmaktadırlar.
Seçim bölgem
Manisa ilimizde bir türlü faaliyete geçirilememiş olan Akhisar ve bunun
yanı sıra, Osmancalı Sigara Fabrikalarının açık
cezaevi olacağı yolunda haberler çıkmaktadır. Hükûmetin, bu
fabrikaları hizmete sokma yerine cezaevi olarak düşünmesini kamuoyunun
takdirine bırakıyorum.
Sayın
milletvekilleri, yasa ile Kurumda uzman kadrosuna nasıl atama
yapılacağı düzenlenmektedir. Ancak üst kurulların sektörü
denetlemesi genellikle uzmanlar eliyle yapılmakta olup yasaya konulan bu
yüzde 20 sınırlaması, işin niteliğine göre uzman
alacak olan Kurumun, denetim ve gözetim görevlerini yaptıracağı
yetişmiş teknik eleman alımına sınır
getirmektedir. Tekel ve bağlı kuruluşlarından alınacak
personeli 15 kişiyle sınırlaması, Tütün Kurumunun
etkinliğini sağlayacak nitelik ve niceliği de
sınırlandırmakta, özelleştirilme kapsamında olan
faaliyet konuları Tekel ile bire bir örtüşen Tütün Kurumuna personel
geçişini büyük ölçüde engellemektedir.
Yasa bu hâliyle
kabul edildiği takdirde, Kurul tarafından yapılacak sözlü mülakat
işin niteliğine yönelik bir sınav olmaktan çok yasayla
sınırlı olarak başvurabilenlerin arasından
sınırlı bir seçim niteliğinde olacaktır. Bu yöntemle
seçme hakkı sınırlanan kurulun mülakat için huzuruna, işin
niteliğine göre, yılların birikimine sahip yetişmiş
elemanlar gelemeyeceklerdir. Sınırlamaların
kaldırılmaması durumunda, özelleştirme kapsamındaki
Tekelin konusunda yetişmiş, kalifiye personeli,
uzmanlığına ihtiyaç bulunan Tütün Kurumu yerine belki de
hayatları boyunca hiç önünden bile geçmedikleri kamu
kuruluşlarında çalışmak zorunda kalacaklardır.
Sınırlamaların kalkması bu açıdan da önem arz
etmektedir.
Yatay
geçişlerin sadece Genel Müdürlük ve bağlı
kuruluşlarından sağlanacak olması özelleştirilme
kapsamında olması nedeniyle önceleri Tekelde
çalışırken ayrılmak zorunda kalanların yanı
sıra, bugün başka kurum ve kuruluşlarda çalışan uzman
personelin de önünü kapatmaktadır. Ayrıca özel sektörde en az on
yıl çalışan ve yaş engeli nedeniyle uzman
yardımcılığı sınavına giremeyecek olan
meslek personelinin de önü kapalıdır. Bu sebepten, kuruma
geçişleri Genel Müdürlük ve bağlı kuruluşlarla
sınırlamanın hak kaybına neden olacağı
açıktır. Hükûmet, bu kanunla birlikte tütünden ekmeğini kazanan
milyonlarca örgütsüz ve savunmasız tütün üreticisi ile ilgili bir
düzenleme getirmiş olsaydı daha isabetli olurdu diye
düşünmekteyim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yasa dışı tütün
mamulleriyle etkin bir şekilde mücadele için soruna geniş bir
perspektiften yaklaşılması ve yasa dışı sektöre
odaklanmış etkin çözümler üretilmesi için kamu otoritesi ile
üreticilerin iş birliği ve koordinasyon içerisinde mücadele etmesi
gereği vardır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ENÖZ
(Devamla) Gümrük Müsteşarlığı Teftiş Kurulunun
2005te hazırladığı rapor her şeyi
açıklığıyla ortaya koymaktadır. Bu raporda,
Barzaninin Kuzey Irakta kurulan iki sigara fabrikasına, başta
makine olmak üzere, sigara üretiminde kullanılan her türlü madde Mersin
Serbest Bölgede kurulu yedi şirket aracılığıyla
gönderildiği ifade edilmektedir. Raporda, Kuzey Irakta kurulu Barzaninin
fabrikalarının istenen her türlü markayı sahte olarak
ürettiği ve Türkiyeye geri soktuğu belirtilmektedir. Bu sonucu
özellikle doğu ve güneydoğuda satılan sigara
miktarının yüzde 80lere varan oranlarda düşmüş
olmasına bağlayan rapor, terörist örgütlerin bölgede denetim
kurmuş olmaları nedeniyle buradan kazanılan parayla terörist
faaliyetlerinin finans edildiğini de ortaya koymaktadır.
Bu duygu ve
düşüncelerle yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Enöz.
Teklif üzerinde
soru-cevap işlemine geçiyoruz.
Sayın
Çalış
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, bu, basına yansıdığı kadarıyla,
Tekelin özelleştirilmesi sonucunda Tekel
çalışanlarının ekonomik ve özlük haklarının
korunacağı beyan edilmektedir. Uygulamada -bu işçilerimizin ve
diğer çalışanların- on iki ay çalışma imkânı
verilecekse ve hak kaybı olmayacaksa, daha önce özelleştirilen
kurumlarda çalışıp bugün kendilerini özelleştirme
mağduru olarak tanıtan 4/Clilere de aynı hakları verecek
miyiz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN -
Sayın Bal
ŞENOL BAL
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
biliyorsunuz otuz dokuz yıl boyunca -1884-1923 yılları arasında-
Türk topraklarını ve Türk insanını sömüren Reji
Şirketi bir yabancı sigara şirketiydi. Reji Şirketini
topraklarımıza getiren şartlar günümüz şartlarıyla da
çok benziyor. Günümüzde de borcun faizini ödemek için özelleştirmeler
yapılırken o zamanlarda da Reji Şirketini
başımıza musallat eden Osmanlı imparatorluğunun
yabancılara borçlanması ve borcun faizini bile ödeyemez duruma
gelmesiydi. İktidarınız döneminde cumhuriyet
kazanımları olan millî kaynaklarımız gerçek
değerlerinin çok altında yabancı sermayeye
satılmaktadır. Bunlardan biri de Tekeldir. Bu özelleştirmeler
sonucunda yabancı özel sektör tekelleşmektedir. Yerli tütün
üreticisinin durumu içler acısıdır. Bu kanun teklifiyle
yabancıların eline geçmiş bu piyasanın
yabancıların lehine sorunsuz işlemesine ve özel sektörün bu
alanda iyice tekelleşmesine yardımcı mı olmak istiyorsunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Enöz
MUSTAFA ENÖZ
(Manisa) - Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Sayın Bakana
soruyorum: 1,72 milyar dolara özelleştirilen Tekel sigara
fabrikalarının ucuz fiyata satıldığı, sahip
olunan arsa bedellerinin bile bu fiyattan fazla olduğu ifade edilmektedir.
Bu doğru mudur? Arsa bedellerinin rayiç bedeli üzerinde bir
çalışma yapılmış mıdır?
İkinci
sorum: Sigara fabrikalarının özelleştirilmesi ile devletin
üretici üzerindeki koruyuculuğu büyük ölçüde kalkmıştır.
Çok uluslu sigara tekellerinin eline düşen üreticinin korunması
bundan sonra nasıl sağlanacaktır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Öztürk
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Devlet tekelinin
sona ermesinden sonraki dönem için tasarı gerekçesinde yer alan
serbest
rekabete açılan piyasada Devlet tekelinin sağladığı
güven ortamının devam ettirilebilmesi ve kayıt
dışı faaliyetlerin önlenmesinde son derece önemli olan piyasa
kontrolünün etkin bir şekilde yapılabilmesi için; piyasa
faaliyetlerinin kayıt altına alınması, düzenlenmesi,
izlenmesi ve denetlenmesi mekanizmalarının devam ettirilmesi ve ülke
ekonomisine azami düzeyde katkı sağlayacak, şeffaf, güvenli ve
rekabetçi bir piyasa oluşturulması gerekmektedir. şeklindeki
ifadeler, geçmişte devlet tekelinin piyasadaki çoğu olumsuzluğu
önlemede önemli rol oynadığının Hükûmet tarafından bir
itirafı değil midir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Uras
MEHMET UFUK URAS (İstanbul)
Sayın Bakan, Hükûmetiniz çiftçi sendikalarıyla ilgili iç hukuk
düzenlemesi yapmayı düşünüyor mu yoksa mahkemelerde kapatma
davaları devam mı edecek?
Alternatif ürüne
geçilmeden bir yıllık çözüm çözüm değilse Avrupada
yaygın uygulaması olan telafi edici ödemelerle hak
kayıplarını karşılamayı düşünüyor musunuz?
BAŞKAN
Sayın Bakan
DEVLET BAKANI
MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım. Soru soran değerli milletvekillerimize de
kıymetli görüşleri için çok teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlar; şu anda görüşmekte
olduğumuz kanun tasarısı, hepinizin bildiği gibi, daha önce
yüce Parlamentodan çıkmış ve bir kısım hükümleri
Anayasa Mahkememiz tarafından iptal edilmesi üzerine doğan hukuki
boşluğu gidermek üzere hazırlanmış bir
tasarıdır. Geçen dönemde Parlamentoya sevk edilmiştir ama
maalesef yasalaşma imkânı bulunmamıştır.
Kısaca
Tütün ve Alkol Piyasası Kurulu dediğimiz, bir denetleyici, bir
düzenleyici kurulun hem kendi kurumsal yapısını tamamlaması
hem de yasanın kendisine vermiş olduğu
yaptırımları uygulaması açısından kendisine yetki
verilmektedir. Bugüne kadar, maalesef, 2002 yılından bu tarafa
öngörülmüş olan bu düzenleyici Kurul, hedeflenen görevlerini bu
saymış olduğum gerekçelerden dolayı yerine getirememiştir.
Dolayısıyla, burada bir özelleştirme kanunu görüşmüyoruz.
Değerli
milletvekillerimin sormuş olduğu diğer konular, bu
görüşmüş olduğumuz kanunun kapsamı dışında
olan hususlardır. Ama yine de olabildiğince, bu genel çerçeve
içerisinde bir kısmına cevap vermek, geri kalanlara da
yazılı cevap takdim etmek istiyorum.
Bu
özelleştirmeden dolayı istihdamdan ve çalışma
hayatından yoksun kalacak işçilerimiz için Tekelin diğer
birimlerinde istihdam imkânı sağlanması konusunda bir durum söz
konusudur.
Daha önce
özelleştirilmiş ve Hükûmetimizin almış olduğu bir
kararla diğer kamu kurumlarına yerleştirilmiş bulunan 4/C
diye tabir ettiğimiz personelle ilgili, şu andaki mevcut
sözleşmeleri yenilenmiştir. Ama gönlümüzdeki, tabii geçen dönemde
yapmış olduğumuz geçici işçilere daimî kadro verme
konusundaki anlayışımızı
yaygınlaştırmak istiyoruz. Belki önümüzdeki dönem içerisinde, bu
4/C personelinin de yaşamış oldukları bu mağduriyetin
giderilmesi bizim de arzu ettiğimiz, o işçi kardeşlerimize
kazandırmak istediğimiz bir çalışma şeklidir.
Bunun
dışında, tabii özelleştirme bedelinin düşük
olduğuna yönelik sorular var. Bunlar kamuoyunda yeterince
tartışıldı, ilgili bakan arkadaşlarımız bu
konuya ilişkin gerekli cevapları verdiler.
Bir soru: Acaba
bu kanun yabancı tekellerin işleyişini, piyasadaki
etkinliğini daha mı artıracak? Hayır. Buradaki bu kanunun
amacı şudur: Gerek kamu sağlığı
açısından gerekse kamu güvenliği açısından çok
stratejik olan bu tütün ve alkol konusunun denetlenmesinin, bizatihi bir kamu
otoritesi tarafından yapılmasını öngörüyoruz. Eğer
böyle bir düzenleyici kurumunuz olmazsa her şeyin layüsel olduğu, bir
denetimin olmadığı, belki o zaman daha yabancı tekellerin
serbest piyasanın şartlarından ve dinamizminden yararlanarak çok
aşırı bir tüketim profiline girdikleri bir manzarayla
karşı karşıya kalabiliriz. Aksine, bu kanun ve bu kanunun
koruduğu Kurul kamu sağlığını, kamu
güvenliğini korumanın yanında devletimizin bu anlamda vergi
kaybını da önlemeyi hedeflemektedir.
Tabii,
kaçakçılık yine bu Kurulun bizatihi görev alanı içerisinde
değildir. Diğer konuya ilişkin: Devletimizin görevli
kıldığı -İçişleri Bakanlığı,
Gümrük Muhafaza Teşkilatı gibi- kuruluşlarla ortak bir
çalışma içerisinde, ülkemizdeki bu kaçakçılık ve yasa
dışı illegal üretimin önüne geçme konusunda da yine bu Kurulun
önemli görevi vardır ve diğer kuruluşlara bu anlamda servis
vermektedir.
Dolayısıyla,
değerli arkadaşlarım, Sayın Başkanım; bu -Kurul,
daha önce çıkmış olan ve Anayasa Mahkememiz tarafından
iptal edilen- yasal boşluğun doldurulmasını
amaçlamaktadır. Eğer Parlamentomuz bu konuda gerekli onayı
verirse tam anlamıyla önümüzdeki dönemde işlevini tamamlayabilmek
için hukuksal bir platforma kavuşmuş olacak ve devletimizin, milletimizin
kendinden beklemiş olduğu bu görevleri yerine getirecektir.
Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Arayacağım.
Teklifin tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati : 19.17
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 19.32
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Canan
CANDEMİR ÇELİK(Bursa)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 82nci
Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
125 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Tasarının
maddelerine geçilmesinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi tasarının maddelerine
geçilmesini yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi
okutuyorum:
TÜTÜN, TÜTÜN
MAMULLERİ, TUZ VE ALKOL İŞLETMELERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNÜN
YENİDEN YAPILANDIRILMASI İLE TÜTÜN VE TÜTÜN MAMULLERİNİN
ÜRETİMİNE, İÇ VE DIŞ ALIM VE SATIMINA, 4046 SAYILI KANUNDA
VE 233 SAYILI KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMEDE DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA DAİR KANUNDA
DEĞİŞİKLİK
YAPILMASI HAKKINDA KANUN TASARISI
MADDE 1- 3/1/2002
tarihli ve 4733 sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol
İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden
Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine,
İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı
Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunun 4 üncü maddesinin
başlığı Kurum personelinin statüsü, atanma usulü ve özlük
hakları olarak değiştirilmiş, birinci
fıkrasının sonuna Diğer personelin ataması ise Kurul
tarafından belirlenen personel politikası çerçevesinde Başkan
tarafından yapılır. cümlesi eklenmiş, üçüncü
fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve aynı maddeye aşağıdaki
fıkralar eklenmiştir.
Kurul
Başkan ve üyeliklerine atananlar ile ekli (I) sayılı cetvelde gösterilen
kadrolarda bulunan Kurum personeli, 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine tabidir.
Emeklilik yönünden, Kurul Başkanına bakanlık
müsteşarı, Kurul üyelerine bakanlık müsteşar
yardımcısı, Kurum başkan yardımcılarına
bakanlık genel müdürü, I. hukuk
müşavirine bakanlık I. hukuk müşaviri, daire
başkanlarına bakanlık genel müdür yardımcısı ve
Kurum meslek personeline kazanılmış hak dereceleri
itibarıyla karşılık gelen Başbakanlık Uzmanı
ve Başbakanlık Uzman Yardımcıları için tespit edilen
ek gösterge ve makam tazminatı uygulanır. Bu görevlerde 1 inci derece
için belirlenmiş olan ek göstergelerin uygulanması suretiyle
geçirilen süreler makam tazminatı ödenmesini gerektiren görevlerde
geçmiş sayılır. Diğer personel hakkında ise genel
hükümler esas alınır.
Meslek
personeli; başuzman, uzman ve uzman yardımcılarından
oluşur. Uzman yardımcılığına atanabilmek için
adaylarda 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun 48 inci maddesinde sayılan şartlara ek olarak;
a) En az dört
yıllık eğitim veren; tıp, hukuk, iktisat, işletme,
siyasal bilgiler, iktisadi ve idarî bilimler fakülteleri ile makine, endüstri,
kimya, gıda, ziraat, tütün teknolojisi mühendisliği veya fen edebiyat
fakültelerinin biyoloji veya kimya bölümlerinden veya bunlara denkliği
Yükseköğretim Kurulu tarafından onaylanmış yurt
dışındaki fakülte veya yüksek okullardan mezun olmak,
b) Yapılacak
yarışma sınavında başarılı olmak,
c)
Sınavın yapıldığı yılın Ocak
ayının ilk gününde otuz yaşını doldurmamış
olmak,
d) Daha önce
uzman yardımcılığı yarışma
sınavına iki defadan fazla katılmamış olmak,
şartları
aranır. Uzman yardımcılığına atananlar, üç
yıl çalışmak ve olumlu sicil almak kaydıyla Kamu Personeli
Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavından en az (C) düzeyinde
veya buna denk kabul edilen uluslararası geçerliliği bulunan
yabancı dil puanı alması, hazırlayacakları
uzmanlık tezinin oluşturulacak jüri tarafından kabul edilmesi ve
yeterlik sınavında başarılı olması halinde uzman
olarak atanır ve bunlara bir defaya mahsus olmak üzere bir derece
yükseltilmesi uygulanır. Mazereti olmaksızın tez
hazırlamayan veya sınava girmeyen ya da sınavda iki defa
başarısız olanlar, Kurumda durumlarına uygun kadrolara
atanırlar. Kurumun meslek personelinin yarışma ve yeterlik
sınavları, çalışma usul ve esasları ile ilgili
diğer hususlar Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle
belirlenir.
Kurumda istihdam
edilecek personele ilişkin kadro, sınıf, unvan ve dereceleri
ekli (I) sayılı cetvelde gösterilmiştir. Bu Kanun ekindeki (I)
sayılı cetvelde yer alan toplam kadro sayısı geçilmemek ve
mevcut kadro unvanları ile 14/12/1983 tarihli ve 190 sayılı
Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki cetvellerde
yer alan kadro unvanlarıyla sınırlı olmak üzere, kadro,
sınıf, unvan ve derecelerinin değiştirilmesi ile boş
kadroların iptali Bakanlar Kurulu Kararı ile yapılır.
Kurum personeli,
ilişkili Bakanlık haricinde diğer kamu kurum ve
kuruluşlarında geçici olarak görevlendirilemez.
BAŞKAN
1inci madde üzerinde söz isteyen, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Tekirdağ Milletvekili Sayın Faik Öztrak.
Buyurun
Sayın Öztrak. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 125 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 1inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi şahsım
ve grubum adına saygıyla selamlıyorum.
Değerli
üyeler, konuştuğumuz yasa tasarısının 1inci maddesi
Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen 4733 sayılı Kanunun
9uncu maddesindeki sakıncaları ortadan kaldırma amacına
yöneliktir. Bu kapsamda getirilen düzenleme ile piyasa düzenleyicisi görevini
üstlenen bağımsız kurumun personelinin uzman ve uzman
yardımcılarından oluşmasına ve uzman
yardımcısı atamalarında liyakati esas alan bir
yapılanmaya imkân verilmektedir. Bu düzenleme, Kurumu, bir uzmanlık
ve ihtisas kurumuna dönüştürmek bakımından olumludur. Bununla
birlikte uzman ve uzman yardımcılarının tütün ve alkol
piyasası uzmanı ve uzman yardımcısı olarak
tanımlanmasının uzmanlığın konusunu daha iyi
ifade edeceği ve daha yararlı olacağını
düşünüyorum.
Değerli
milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz maddenin yukarıdaki olumlu
yönlerine karşın maddede yer alan ve Kurum içinde yönetimin uyum ve
istikrarını bozabilecek bir düzenlemeye de dikkat çekmekte yarar
görmekteyim. 4733 sayılı Yasanın 4üncü maddesi, Kurum
başkan yardımcılarının kurul kararıyla atanmasını
öngörmektedir. Mevcut düzenlemeyle de başkan yardımcıları
dışında diğer personelin ataması Başkana
bırakılmıştır. Bu yapı, Kurul ve Kurum
arasındaki dengeyi bozma riskini taşımaktadır. Kurul
Başkanı Kurumun en üst amiridir, ancak Kurul da karar
organıdır. Başkan yardımcılarının
atamasında Kurul Başkanının herhangi bir söz hakkı
olmaması, buna karşılık diğer bir üst düzey yönetici
kadrosunu oluşturan daire başkanlarının atamasında da
Kurulun hiçbir yetkisinin olmaması yanlıştır. Bu nedenle,
ilgili maddede aynen BDDK Yasasında olduğu gibi Kurum başkan
yardımcıları ve daire başkanlarının Kurul
Başkanının önerisiyle Kurul tarafından atanmasını
sağlayacak şekilde düzenlenmesi, denge ve uyumu sağlamak
bakımından yerinde olacaktır.
Değerli
milletvekilleri, yüksek heyetiniz huzuruna gelen bu yasa tasarısıyla
tütün, tütün mamulleri ve alkollü içkilerin üretimine, iç ve dış
alımına, satımına yönelik politika ve stratejileri
doğrudan ya da dolaylı etkileyecek kuralların da ihdasına
çalışıyoruz. Bu nedenle, kanun tasarısının öznesi
olan tütün ve tütün üretimine ve alkollü içkilerin ana girdilerinden birini
üreten üzüm üreticilerinin sorunlarını dikkatinize sunmanın
yararlı olacağını düşünüyorum.
Değerli
üyeler, Türk çiftçisi, tarım sektörünün pek çok alanında olduğu
gibi tütün üretiminden de vazgeçirilmektedir. Dünyaca ün yapmış Türk
tütünü topraklarımızı yavaş yavaş terk etmeye
başlamıştır. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre
tütün ekilen topraklar 2000-2006 döneminde üçte 1den fazla gerileyerek 1
milyon 462 bin dekara düşmüştür. Aynı dönemde üretim
miktarındaki gerileme daha da çarpıcıdır. 2000-2006
döneminde tütün üretimi yarıya inmiştir. Üretim, 1987
yılından bu yana ilk kez 2006 yılında 100 bin tonun
altına düşmüştür. Üretimin ekilen alandan daha hızlı
gerilemesi neticesinde dekar başına elde edilen tütün verimi ise
aynı dönemde 85 kilogramdan 67 kilograma düşmüştür.
Değerli
üyeler, dünya ile karşılaştırıldığında
Türkiyenin dünya tütün üretimi içindeki payının da hızla
gerilediği dikkati çekmektedir. Nitekim FAO verilerine göre, 2000
yılında dünya işlenmemiş tütün üretiminin yüzde 3ünü yapan
Türkiye, 2006 yılında toplam üretimin yüzde 2,1ini yapar hâle
gelmiştir.
Değerli
vekiller, ülkemizde tütün üretimi genellikle Ege, Karadeniz, Marmara ve
Doğu, Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde gerçekleştirilmektedir.
Makineden ziyade insan emeğine dayalı olarak gerçekleştirilen
tütün üretimi ve işlenmesi bu özelliğiyle birçok ailenin geçim
kaynağıdır. Bazı bölgelerde ise ekolojik olarak
ekilebilecek tek üründür. Bununla birlikte, Tütün ve Tütün Mamulleri ve Alkollü
İçecekler Piyasası Düzenleme Kurulu verilerine göre, ülkemizde tütün
üretiminden geçinen vatandaşlarımızın sayısı tüm
bölgelerde hızla azalmaktadır. Tarımda yaşanan ve 1,5
milyonu aşan iş kayıplarına, Hükûmetin tütün ile ilgili
politikaları da önemli bir katkı yapmaktadır. Bu
azalışın yaklaşık yüzde 10u tütün üreticisinin bu
üretimden çekilmesinden kaynaklanmaktadır.
Değerli
üyeler, veriler karşılaşılan manzarayı oldukça net bir
biçimde ortaya koymaktadır. Çiftçi tütün üretiminden vazgeçirilmektedir.
Dünyanın sayılı tütün üreticilerinden birisi olan ülkemizin bu
konumundan hızla uzaklaştığı
anlaşılmaktadır. Dünya tütün üretimindeki
ağırlığımız hızla gerilemektedir.
Değerli
milletvekilleri, dikkatinizi çekmek istediğim bir diğer husus ise,
özelleştirme uygulamalarının endüstriyel tarım sektöründe
yarattığı sıkıntılardır. Tekelin tütün ve
tütün mamulleriyle ilgili bölümü yeni özelleştirilmiş olmasına
karşın önümüzde daha önce gerçekleşen içki fabrikalarının
özelleştirilmesiyle ilgili bir tecrübe bulunmaktadır. Bu tecrübeyi en
ağır şekilde yaşayan illerden birisi de
Tekirdağdır. 2004 yılında Tekelin içki bölümünün
özelleştirilmesiyle birlikte Tekirdağda üzüm üreticileri ciddi bir
darboğaz ile karşılaşmışlardır.
Özelleştirme öncesinde üzüm üreticilerinin eline kilogram başına
35 kuruş geçerken şimdi 25 kuruş geçmektedir.
Bir de
özelleştirilen fabrikalardaki işçilerin mağduriyetleri
bulunmaktadır. Örneğin, Tekirdağ İçki Fabrikasında
özelleştirme öncesinde 280 personel çalışmaktayken şu an
itibarıyla ilgili fabrikada 115 personel çalışmaktadır.
Ayrıca Şarköy, Hoşköy, Uçmakdere Şarap Fabrikaları da
kapatılmıştır. Bu kapatılan fabrikaların
arazilerinin bir kısmı bölge halkı tarafından bu fabrikaların
yapımı için bağışlanmıştı. Şimdi
bu araziler, üzerindeki tesislerle birlikte boş durmaktadır. Devletin
tekel olduğu ve tarımda önemli bir üretici kitlesinden girdi alan
sektörlerde yapılan özelleştirmelerde, sadece elde edilecek paraya
odaklanan ve ham madde üretiminden nihai tüketiciye kadar uzanan zincirde
ortaya çıkacak ekonomik etkinlik sorunlarını, sosyal
sıkıntıları görmezden gelen yaklaşımın
ortaya çıkardığı bu manzara gerçekten çok üzücüdür.
Bu çerçevede,
bugün yasasını görüşmekte olduğumuz Tütün ve Alkol
Piyasası Düzenleme Kuruluna bu açıdan önemli görevler
düştüğünü söylemeliyim. Geniş üretici kitlelerinin ürettiği
tarımsal girdileri kullanan sektörlerdeki düzenleyici kurumlar, sadece
mamul piyasasında rekabet koşullarını sağlamaya
odaklanmamalıdır. Sektörün uzun vadeli gelişmesi ve çiftçinin
sürdürülebilir bir biçimde üretim yapabilmesi konusunda stratejileri de ilgili
bakanlıklarla birlikte üretebilmelidirler. Bu çerçevede, Türk tütününün ve
üreticisinin, alkol ve alkollü içkilerin girdisini üreten çiftçilerimizin
içeride ve dünya piyasalarındaki durumunu iyileştirmek konusunda
Kurumun yapabileceği çok şey olduğuna inanıyorum. Yasa
teklifiyle getirilen uzmanlaşma olanağının böyle bir
yaklaşımın da önünü açmasını bekliyoruz.
Değerli
milletvekilleri, konuşmamın kalan bölümünde kısaca ekonomideki
genel duruma değinmek istiyorum. Türk ekonomisinin bugünkü durumuna
baktığımız zaman, büyüme performansının 2005ten
sonra bize benzeyen ekonomilerin gerisine düştüğünü görüyoruz.
Dış rekabete açık imalat sanayi üretiminde çok ciddi bir
yavaşlama var. Geri dönmeyen krediler, iflaslar sanayi sektöründe giderek
artmaya başladı. Esnaflarla konuştuğunuz zaman esnafın
kan ağladığını görüyoruz. Tarımda girdi
fiyatlarının yükselmesi, ürünün para etmemesi nedeniyle fiyat ve
maliyet arasında çiftçi sıkışmış durumda.
İşsizlik hızla artıyor, buna rağmen enflasyon
düşmüyor. Dış açık hızla büyüyor. Ülkenin döviz
cinsinden açık pozisyonu hızla artıyor.
Bütün
bunların arkasında, dönüp baktığımız zaman, ne
son dönemde yaşanan siyasi gerginlik var ne de dünya piyasalarında
yaşadığımız sıkıntılar var.
Aslında bu
gelişme Türkiyede 22 Temmuzdan beri sürekli yaşanıyor, hatta
daha öncesinde başladı, hatta 2005ten bu yana -biraz önce arz
etmiştim- Türkiyedeki büyüme bize benzeyen ekonomilerin gerisine
düştü. 2002-2005 döneminde, biz, bize benzeyen ekonomilerin üstünde
büyüdük. 2005ten sonra, biz, bize benzeyen ekonomilerin çok altında
büyüyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FAİK ÖZTRAK
(Devamla) Bunun arkasında, baktığımız zaman,
Hükûmetin Türkiyede uygulamakta olduğu bu küresel piyasalardan gelen
aşırı likiditeye kayıtsız kalması ve Türkiyenin
hazmetme kapasitesinin üzerinde sermaye girişine izin vermesi var. Böyle
bir gelişmenin Türkiyenin rekâbet gücü üzerinde yaptığı
tahribat sonucunda Türkiye giderek yapışkan bir durgunluğa giriyor,
aynen daha önce Latin Amerika ülkelerinde olduğu gibi.
Şimdi, son
dönemde Hükûmet tarafından yaratılan siyasi gerginlik ve
dışarıdaki dalga bu olayı çok daha büyütme riskini
taşıyor. Ama dönüp baktığımız zaman, seçimlerden
bu yana ekonomide atılan reformların gerçekleştirilmesi yönünde
herhangi bir adım yok, mali dengeler açısından bunları
düzeltecek herhangi bir düzenleme yok. Çok tehlikeli bir noktaya doğru
gidiyoruz.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Öztrak.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Kahramanmaraş Milletvekili Sayın
Mehmet Akif Paksoy.
Buyurun
Sayın Paksoy. (MHP sıralarından alkışlar)
Sayın
Hatibin konuşması bitinceye kadar görüşmeleri uzatmak için
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Buyurun
Sayın Paksoy.
MHP GRUBU ADINA
MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 125 sıra sayılı Tütün ve Tütün
Mamulleri Kanunu ile 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Yapılan Değişiklik hakkında Milliyetçi Hareket Partisi
Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum.
Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanunun birinci maddesinin (d)
fıkrasında uzman yardımcılığına
alınanlar için kamu personeli yabancı dil bilgisi seviyesi tespit
sınavından en az (c) düzeyinde
veya buna denk kabul edilen uluslararası geçerliliği bulunan
kurumlardan alınan belge şartı getirilmektedir. Bu dil
şartı ilk personel alımında istenmemiştir. Ancak,
Hükûmetiniz tarafından her alanda olduğu gibi sonradan bu
değişiklikler yapılmıştır. Acaba diyorum bu
değişiklikle, Türk dilinin, ana dil yerine ikinci dil
olmasını mı amaçlıyorsunuz? Dil bilen eleman
istiyorsanız yarışma sınavı açar, şartlarını
belirler öyle alırsınız.
İstediğiniz
zaman istediğiniz yasayı apar topar Meclis gündemine getiriyorsunuz,
bir çoğu Anayasaya, mevcut yasalara aykırı olan düzenlemeleri
kanuna monte ediyorsunuz. Nasıl olsa Sayın Cumhurbaşkanı
veto etmiyor. O zaman muhalefete tek yol kalıyor, o da Anayasa Mahkemesine
başvuruyor. Sonra da yargıdan işinize gelmeyen kararlar
çıkınca yargıyı eleştiriyorsunuz.
657
sayılı Yasada memuriyete girişte yaş üst
sınırı olmamasına rağmen, bu tasarıda
sınavın yapıldığı yılın ocak ayının ilk gününde otuz
yaşını doldurmamış olma şartı
aranmaktadır. Bu da işsiz gençlere sizin müjdeniz olsa gerek.
Soruyorum sizlere: 657 sayılı Yasada böyle bir düzenleme var
mı? Bu düzenleme Anayasanın eşitlik ilkesine de
aykırıdır.
Başka bir
husus ise: Kamu personelinin ilişkili bakanlık haricinde diğer
kamu kurum ve kuruluşlarından geçici olarak
görevlendirilmeyeceğine dair tekliftir. Bu durumun ne yasal ne de
hakkaniyete uyar bir tarafı var. Yani Kurumdaki bir uzmanı yarın
Cumhurbaşkanlığı geçici görevle istese vermeyecek misiniz?
Veya Başbakanlık, Türkiye Büyük Millet Meclisi istediği takdirde
buna hayır mı diyeceksiniz? Bunun bir örneği var mı? Bu
hususun düzeltilmesini talep ediyoruz.
AKPnin
yaptığı yasalarda ben yaptım oldu mantığı
geçerli. İşte adaletsizlik örneği: Uzmanlığa
alınma şartlarına en az dört yıllık eğitim veren;
tıp, hukuk, iktisat, işletme, siyasal bilgiler, iktisadi ve idari
bilimler fakülteleri ile makine, endüstri, kimya, gıda, ziraat, tütün
teknolojisi mühendisliği veya fen edebiyat fakültelerinin biyoloji ve
kimya bölümlerinden mezun olmak şartı getirilirken, elektrik ve çevre mühendisleri bu kapsam
dışında tutulmuştur. Milliyetçi Hareket Partisi olarak yukarıda
zikredilen bölümlere elektrik ve çevre mühendislerinin de dâhil edilmesini
teklif ediyoruz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; getirilen düzenlemede Meslek
personeli, baş uzman, uzman ve uzman yardımcılarından
oluşur. denilmektedir. Bu üst kurulda baş uzman kadrosuna niçin
ihtiyaç duyulduğunu merak ediyoruz. Kanunun bu kısmının da
Meslek personeli, uzman ve uzman yardımcılığından
oluşur. şeklinde değiştirilmesini teklif ediyoruz. Bizce
daire başkanlığı ve uzman kadroları arasında
baş uzman ara kadrosuna ihtiyaç yoktur. Ancak, bu kadroya atayacak
arkadaşlarınız varsa ona bir şey diyemem.
Bir başka
eksiklik ise, diğer üst kurullarda Kurul üyelerinden iki yıllık
görev süresini tamamlamış olanlar arasında kura çekilerek
kurası çıkan üyenin görevi sona erdirilmekte, böylece kurayla yeni
üyelerin atanmasına imkân tanınmaktadır. Ancak, Kurumda bu hüküm
göz ardı edilmiştir. Söz konusu Kurumda iki yıllık görev
süresini tamamlayan üyelerin, kurayla yenilenmesinin uygun
olacağını düşünüyoruz. Bu üst kurulda bu şekilde,
diğerinde başka bir şekilde görev süresinin düzenlenmesi bizce
mantıklı değildir. Bu düzenleme, Hükûmetinizin kamu yönetiminde
koordinasyona ve işleyiş birliğine riayet etmediğinin
açık delilidir.
2nci maddede
ise, Alkol Piyasası Daire Başkanlığı ve Alkollü
İçkiler Daire Başkanlığı olarak iki daire başkanlığı
oluşturulmuştur. Şu an aynı görevi bir daire
başkanlığı yürütmektedir. Mevcut
Başkanlığın adının Alkol ve Alkollü İçkiler
Daire Başkanlığı olarak düzenlenerek yeni bir daire
başkanlığının getireceği ilave külfet bertaraf
edilebilecektir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmet üyeleri sürekli olarak
olumlu önerilere açık olduklarını beyan ediyorlar. Ancak, bizim
hiçbir önerimizi dikkate almıyorlar. Mevcut düzenlemeyle,
doktorasını yapmış olanlardan sadece gıda ve kimya
mühendislerinin mülakatla atanmasına imkân tanınmaktadır.
Mülakatla belediyelerde yaptığınız atama herhâlde yetmedi,
şimdi sıra üst kurullarda mı? Bu, Anayasanın eşitlik
ilkesine aykırı, şahsa özel bir düzenlemedir. Bu hatadan
dönülerek diğer bölümlerden de doktorasını yapmış olanların
atanmasına imkân tanınmasını istiyoruz.
Bir yasa
hazırlanıyor, her tarafı sakatlıklarla, özel
ayrıcalıklı düzenlemelerle dolu. Neresini düzeltmeye kalksak
elimizde kalıyor. Mesela, Tekel AŞden toplam 15 kişinin Tütün
Kurumuna mülakatla geçmesi başka bir ayrıcalık örneği.
Böyle diyeceğinize, Biz torpille 15 kişiyi alacağız.
deyin daha iyi, dürüstçe bir davranış olur. Ondan sonra diyorsunuz
ki: Bizim partimizin adında adalet var. Bu mu adalet? O zaman,
yarışma sınavıyla girecek olan gençlerimize
haksızlık yapmış olmuyor musunuz? O zaman, Tekel AŞde
on yıl çalışanlarda yaş şartı aranmayacaksa,
yarışma sınavıyla girecek personele de yaş
şartı aranmasın. Zaten memuriyete girişte ne Anayasada ne
de 657 sayılı Yasada üst yaş sınırı yok. Alt
sınır ise on sekiz yaştır.
Kadro cetvelinin
incelenmesinden de, Kurumda memur, büro memuru, iletişim görevlisi gibi
kadro ve çalışan personelin verimliliğinin ve
başarısının yükseltilmesi için yükselebilecekleri unvanlar
bulunmamaktadır. Bu personeli hem motive etmek hem de yasal olarak en
doğal hakları olan görevde yükselme haklarını sağlamak
için kadro cetvelinde şef unvanının da eklenmesi gerekmektedir.
Kurumda, uzman olarak atanmış mühendisler ile diğer mühendisler
arasında özlük hakları bakımından da büyük adaletsizlik
bulunmaktadır; bu bir haksızlıktır. Bir defaya mahsus olmak
üzere, Kurumda mühendis olarak görev yapan personelden isteklilerin uzman
olarak atanması bu haksızlığı giderecektir diyor, yüce
heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Paksoy.
Kanun tasarı
ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 27 Mart 2008
Perşembe günü, alınan karar gereğince, saat 14.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati : 19.58