DÖNEM: 23 CİLT: 17 YASAMA YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
85inci
Birleşim
2 Nisan 2008 Çarşamba
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - YOKLAMALAR
IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Sivas
Milletvekili Osman Kılıçın, madenciliğin önemi ve
Sivasın maden potansiyeline ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Van
Milletvekili İkram Dinçerin, Vanın düşman işgalinden
kurtuluşunun 90ıncı yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Van
Milletvekili Kayhan Türkmenoğlunun, Vanın düşman
işgalinden kurtuluşunun 90ıncı yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- İsrail
Parlamentosu ve Filistin Yasama Konseyi Dışişleri
Komisyonları Başkanlarının davetine istinaden, bu ülkelere
resmî ziyarette bulunacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisi
Dışişleri Komisyonu heyetini belirlemek üzere, siyasi parti
gruplarınca bildirilen isimlere ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/380)
2.- Rusya
Federasyonu Federal Meclisi Federasyon Konseyi Uluslararası Komitesi
tarafından davet edilen Türkiye Büyük Millet Meclisi
Dışişleri Komisyonu heyetinin davete icabet etmesine
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/381)
3.- NATO Parlamenter
Asamblesi Türk Delegasyonu Başkanı ve Kırıkkale
Milletvekili Vahit Erdemin, Bükreşte gerçekleştirilecek olan NATO
Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesine katılmasına
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/382)
B) Önergeler
1.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin (6/499) esas numaralı sözlü sorusunu geri
aldığına ilişkin önergesi (4/39)
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Tütün, Tütün
Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden
Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine,
İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı
Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı ile Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın ve 12 milletvekilinin; 4733 Sayılı Tütün, Tütün Mamulleri,
Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden
Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine,
İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı
Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Adıyaman Milletvekili Şevket
Kösenin; 4733 Sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol
İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden
Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine,
İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı
Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/538, 2/155,
2/186) (S. Sayısı: 125)
2.- Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının; Devlet Memurları Kanunu ile
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
İzmir Milletvekili Bülent Baratalının; Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Manisa Milletvekili Şahin
Mengünün; 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 19
milletvekilinin; 17.7.1964 Tarihli ve 506 Sayılı Sosyal Sigortalar
Kanununa Geçici Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi; Sivas
Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlunun; Engelli Memurların
Emekliliğini Düzenleyen 5434 Sayılı Kanunun 39 uncu Maddesinin
(j) Bendinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalının; 3201
Sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk
Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin
Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı ve 24 milletvekilinin; 5510 Sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 4
Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 12 milletvekilinin;
Sanatçıların Sosyal Güvenliklerinin Sağlanması
Hakkında Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/465, 2/30, 2/31, 2/37, 2/64, 2/71, 2/79, 2/136, 2/147, 2/149) (S.
Sayısı: 119)
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmakın, Oturum Başkanı ve TBMM
Başkan Vekili Eyyüp Cenap Gülpınarın şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
2.-
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin, Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun konuşmasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
3.-
Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuşun, Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin konuşmasında 57nci
Hükûmete sataşması nedeniyle konuşması
VIII.-
DÜZELTİŞLER
1.- Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmaka söylenen bir sözün tutanaktan
çıkarılmasına ilişkin
IX.-
KİT KOMİSYONU RAPORU
1.- Kamu iktisadi
teşebbüslerinin 2005 yılı denetimine ilişkin komisyon
raporu (I. II.Cilt)
X.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, MTAnın tespit ettiği bir rezervin
ruhsatlandırılmasıyla ilgili iddialara ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Gülerin cevabı
(7/2133)
2.- Mersin
Milletvekili İsa Gökün, Akkuyuda nükleer enerji santrali
kurulmasına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Mehmet Hilmi Gülerin cevabı (7/2135)
3.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağızın, Madımak Otelinin müze
yapılmasına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günayın cevabı (7/2148)
4.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, şans oyunlarına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın cevabı (7/2160)
5.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yamanın, Alparslan 1 Barajı
kamulaştırma bedellerine ve köylülerin iskânına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı (7/2161)
6.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, hizmete açılmayan yatırımlara
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Nazım Ekrenin
cevabı (7/2182)
7.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, TMSFnin yaptığı
tahsilata ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Nazım Ekrenin cevabı (7/2183)
8.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, BOTAŞ soruşturmasıyla ilgili bir
iddiaya ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Mehmet
Hilmi Gülerin cevabı (7/2191)
9.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, Adanada konutlarda doğalgaz
kullanımına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Mehmet Hilmi Gülerin cevabı (7/2193)
10.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Mavi Hat Operasyonu soruşturma
safhasıyla ilgili bazı iddialara ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Gülerin cevabı (7/2258)
11.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, TPAOya yapılan bir bürokrat
atamasına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Mehmet Hilmi Gülerin cevabı (7/2320)
12.- Hatay
Milletvekili Gökhan Durgunun, Antakya Huzurevinde kalanların emanetteki
paralarına,
- Balıkesir
Milletvekili Hüseyin Pazarcının, kadına yönelik şiddete,
- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, kadın istihdamına ve kadınlara
karşı ayrımcı uygulamalar yapıldığı
iddiasına,
İlişkin
soruları ve Devlet Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı (7/2325,
2328, 2329)
13.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, Devlet Halk Dansları Topluluğu
genel sanat yönetmeni hakkındaki iddialara ilişkin sorusu ve Kültür
ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/2349)
14.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Sakaryadaki yatırımlara ilişkin
sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı
(7/2353)
15.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Sakaryadaki yatırımlara ilişkin
sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı
(7/2354)
16.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, Ziraat Bankası şubelerinin
dış cephe ve iç tadilat yenileme işine ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım
Ekrenin cevabı (7/2378)
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.00te açılarak üç oturum yaptı.
Kayseri
Milletvekili Yaşar Karayelin, Kayseride gerçekleştirilen ve
gerçekleştirilmesi planlanan yatırımlar ile Sultan
Sazlığına ilişkin gündem dışı
konuşmasına, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu,
İstanbul
Milletvekili Çetin Soysalın, Muhsin Ertuğrul Tiyatrosunun
yıkımına ilişkin gündem dışı
konuşmasına, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay,
Cevap verdi.
Karabük
Milletvekili Cumhur Ünal, Karabük Demir-Çelik İşletmelerinin
kuruluşunun 71inci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı bir konuşma yaptı.
Genel Kurulun
1/4/2008 Salı ve 2/4/2008 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü
sorular ile denetim konularının görüşülmeyerek gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan işlerin görüşülmesine ve Genel Kurulun
1/4/2008 Salı günkü birleşiminde 15.00-21.00, 2/4/2008 Çarşamba
ve 3/4/2008 Perşembe günkü birleşimlerinde ise 13.00-21.00 saatleri
arasında çalışmalarını sürdürmesine ilişkin
Danışma Kurulu önerisi,
Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, Devlet Memurları Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
(2/116) İç Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi,
Yapılan
görüşmelerden sonra kabul edildi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan, Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol
İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden
Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine,
İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı
Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı ile Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın ve 12 Milletvekilinin, 4733 Sayılı Tütün, Tütün Mamulleri,
Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması
ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım
ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, 4733 Sayılı
Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel
Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve
Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına,
4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
(1/538, 2/155, 2/186) (S. Sayısı: 125) görüşmeleri, komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından, ertelendi.
2nci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kararlaştırılmış olan Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İzmir Milletvekili Bülent Baratalının,
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, Devlet Memurları Kanunu ile
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
İzmir Milletvekili Bülent Baratalının, Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Manisa Milletvekili Şahin
Mengünün, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 19
Milletvekilinin, 17.7.1964 Tarihli ve 506 Sayılı Sosyal Sigortalar
Kanununa Geçici Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi; Sivas Milletvekili
Muhsin Yazıcıoğlunun, Engelli Memurların Emekliliğini
Düzenleyen 5434 Sayılı Kanunun 39 uncu Maddesinin (j) Bendinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
İzmir Milletvekili Bülent Baratalının, 3201 Sayılı
Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt
Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri
Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı ve 24 Milletvekilinin, 5510 Sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 4
Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 12 Milletvekilinin,
Sanatçıların Sosyal Güvenliklerinin Sağlanması
Hakkında Kanun Teklifinin (1/465, 2/30, 2/31, 2/37, 2/64, 2/71, 2/79,
2/136, 2/147, 2/149) (S. Sayısı: 119) birinci bölümü üzerindeki
görüşmelerine devam edildi.
2 Nisan 2008
Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 13.00te toplanmak
üzere birleşime 21.02de son verildi.
|
|
|
Nevzat PAKDİL |
|
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
|
|
|
|
|
Fatoş GÜRKAN |
|
Yusuf COŞKUN |
|
|
Adana |
|
Bingöl |
|
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
|
|
|
|
|
|
|
Canan CANDEMİR ÇELİK |
|
|
|
|
Bursa |
|
|
|
|
Kâtip Üye |
|
No.: 119
II.- GELEN KÂĞITLAR
2 Nisan 2008 Çarşamba
Tezkereler
1.- Mardin
Milletvekili Emine Aynanın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/376)
(Anayasa ve Adalet Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona)
(Başkanlığa geliş tarihi: 1.4.2008)
2.-
Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğlukun Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/377) (Anayasa ve Adalet Komisyonu
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş
tarihi: 1.4.2008)
3.- Mardin
Milletvekili Emine Aynanın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/378) (Anayasa ve Adalet Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa
geliş tarihi: 1.4.2008)
4.-
Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğlukun Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/379) (Anayasa ve Adalet Komisyonu
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş
tarihi: 1.4.2008)
Raporlar
1.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonunun, Kamu
İktisadi Teşebbüslerinin 2005 Yılına Ait Bilanço ve Netice
Hesapları ile Faaliyet Raporlarından Denetimleri Tamamlananlara Dair
Raporu (Sayı 150) (Dağıtma tarihi: 2/4/2008) (Rapor, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 2/4/2006 tarihli 85 inci Birleşim Tutanak
Dergisine eklenmiştir.)
2.- İstanbul
Milletvekili Hasan Kemal Yardımcı ve 2 Milletvekilinin; Türk
Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Türk
Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Türk Silahlı
Kuvvetleri Personel Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı; Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile
Uzman Jandarma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Millî Savunma Komisyonu Raporu (2/187, 1/446, 1/509,
1/513) (S. Sayısı: 127) (Dağıtma tarihi: 2.4.2008)
(GÜNDEME)
3.-Askerlik
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/503) (S. Sayısı: 128)
(Dağıtma tarihi: 2.4.2008) (GÜNDEME)
4.- Çavuş ve
Uzman Çavuş Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu
Raporu (1/508) (S. Sayısı: 129) (Dağıtma tarihi: 2.4.2008)
(GÜNDEME)
5.-Harp
Akademileri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/511) (S.
Sayısı: 130) (Dağıtma tarihi: 2.4.2008) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, bir yörenin kültür ve turizm koruma ve
gelişim bölgesi yapılmasına ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından sözlü soru önergesi (6/578) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24/3/2008)
2.- Adana
Milletvekili Kürşat Atılganın, OSBlere doğalgaz
işletmeciliğinde uygulanan iskonto oranına ilişkin Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/579)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/3/2008)
3.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, cep telefonu
kullanımındaki vergilere ilişkin Ulaştırma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/580) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24/3/2008)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Kocaeli
Milletvekili Hikmet Erenkayanın, İGSAŞın
özelleştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/2658) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/3/2008)
2.- Kocaeli
Milletvekili Cevdet Selvinin, müteahhitlerin ve işletmelerin kamudan
alacaklarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/2659) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/3/2008)
3.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, bir operasyonda bazı
kişilerin gözaltına alınmasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2660)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/3/2008)
4.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, erişimi
engellenen internet sitelerine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/2661) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/3/2008)
5.- Kocaeli
Milletvekili Muzaffer Baştopçunun, İzmit Büyükşehir
Belediyesinin eski bir Başkanı hakkındaki davalara ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2662)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/3/2008)
6.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Ufuk Urasın, F tipi hapishanelerde mahkumların
sohbet etmesine imkân sağlayan genelgenin uygulanmadığı
iddiasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2663) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/3/2008)
7.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, bir dava dosyasının akibetine
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2664)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/3/2008)
8.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, gazilere ödenen şeref
aylığına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2665)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/3/2008)
9.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Özyürekin, İstanbul Sağlık
İşleri İl Müdürlüğü personelinin kurduğu derneğin
özel sağlık kuruluşlarından bağış
topladığı iddiasına ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/2666)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/3/2008)
10.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, şehitlerin kanuni
mirasçılarına ve gazilere ödenen ikramiyeye ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2667) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/3/2008)
11.- Samsun
Milletvekili Osman Çakırın, SPK Başkanının bir
uzmanın sicilini geçmişe yönelik düzelttiği iddiasına
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Nazım Ekren) yazılı soru önergesi (7/2668)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/3/2008)
12.- Samsun
Milletvekili Osman Çakırın, SPK Başkanının temsil
harcaması adı altında yaptığı harcamalara ve bir
lojmanın kullanımına ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren) yazılı
soru önergesi (7/2669) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/3/2008)
13.- Samsun
Milletvekili Osman Çakırın, SPK Başkanının
yaptığı bazı atamalara ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren) yazılı
soru önergesi (7/2670) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/3/2008)
14.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, Türkiye İstatistik Kurumu yönetimi
ile ilgili bazı iddialara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Nazım Ekren) yazılı soru önergesi
(7/2671) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/3/2008)
15.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, TMSFye devredilen bir
bankanın mudilerinin mağduriyetine ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren) yazılı
soru önergesi (7/2672) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/3/2008)
16.- Mersin
Milletvekili İsa Gökün, Çanakkale Deniz Zaferi törenlerine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2673)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/3/2008)
17.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, Adana Büyükşehir Belediyesinin
ithal ettiği palmiye ağaçlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2674)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/3/2008)
18.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, İstanbul Büyükşehir
Belediyesine ait bir firmanın ihalelerine ve faaliyetleriyle ilgili
bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2675) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/3/2008)
19.- Ankara
Milletvekili Yıldırım Tuğrul Türkeşin, bir
soruşturmaya Ergenekon adının verilmesine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2676)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/3/2008)
20.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, bir gazetecinin gözaltına
alınmasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2677) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/3/2008)
21.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, İstanbul İl Millî Eğitim Müdürünün
oğlunun okullara güvenlik kamerası takan bir şirketin
ortağı olduğu iddiasına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2678)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/3/2008)
22.- Aydın
Milletvekili Mehmet Fatih Atayın, Boluda yapılan bir konferansa
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2679) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/3/2008)
23.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Bolu İl Millî Eğitim Müdürlüğü
yöneticilerinin bir konferansa katılmasına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2680)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/3/2008)
24.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, gübre fiyatlarındaki artışa
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2681) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/3/2008)
25.- Samsun
Milletvekili Osman Çakırın, hububat piyasasına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2682) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/3/2008)
26.- Samsun
Milletvekili Osman Çakırın, TMOnun iptal edilen hububat ihalesi
olup olmadığına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2683)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/3/2008)
27.- Mersin
Milletvekili Akif Akkuşun, mısırdaki teşvik ödemesine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2684) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/3/2008)
28.- Mersin
Milletvekili Akif Akkuşun, sertifikalı ürün destekleme ödemelerine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2685) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/3/2008)
29.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, zeytin sineğine
karşı yapılan ilaçlama bedellerinin tahsiline ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2686) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/3/2008)
30.- Mersin
Milletvekili İsa Gökün, bir tiyatro oyunu ile ilgili bazı iddialara
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2687) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/3/2008)
31.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, haksız olarak yeşil kart
alanların takibatına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2688) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/3/2008)
32.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Kaz Dağlarındaki
madencilik faaliyetlerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2689) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/3/2008)
33.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, yayıncı
kuruluşların ödediği telif bedeline ilişkin Devlet
Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/2690)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/3/2008)
34.- İzmir
Milletvekili Recai Birgünün, Kelkit Sadak Barajı Projesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2691)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/3/2008)
35.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigenin, İstanbul Büyükşehir
Belediyesinin ihale verdiği firmaların çalışmalarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2692) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/3/2008)
2 Nisan 2008 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 13.04
BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Fatoş GÜRKAN (Adana), Yusuf
COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 85inci Birleşimini açıyorum.
III. YOKLAMA
BAŞKAN
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır;
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce, üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, madenciliğin önemi ve Sivas ili maden
potansiyeli hakkında söz isteyen Sivas Milletvekili Osman
Kılıça aittir.
Buyurun
Sayın Kılıç. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Sivas Milletvekili Osman Kılıçın,
madenciliğin önemi ve Sivasın maden potansiyeline ilişkin
gündem dışı konuşması
OSMAN KILIÇ
(Sivas) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
madenciliğin önemi ve Sivas ili maden potansiyeli hakkında gündem
dışı söz almış bulunuyorum. Konuşmama
başlarken, sizleri saygıyla selamlıyorum.
Madencilik
sektörü, ülkenin kalkınmasında önemli rol üstlenen bir sektördür.
Maden ürünleri, sanayi, enerji, tarım, inşaat ve nükleer sektörlerde,
yani bütün ana yatırım alanlarının temel girdilerini
oluşturmaktadır. Geçmişte olduğu gibi, gelişen
teknolojiye bağlı olarak, günümüzde de madencilik sektörü ülke
ekonomisine yön veren ve ekonominin lokomotifi durumunda olan sektör durumuna
gelmiştir. Dünyadaki maden fiyatlarının artış
göstermesi ve buna bağlı olarak ülkemizdeki madenlere olan
aşırı talep, madenlerin stratejik önemini
artırmaktadır. Bugün kullandığımız bütün
teknolojik cihazların ham maddesi madenlerdir.
Türkiye maden
kaynakları bakımından zengin bir ülkedir. Türkiyede bugün elli
üç farklı maden ve mineralin üretimi yapılmaktadır. Ülkemiz,
dünya madenciliğinde, yüz otuz iki ülke arasında toplam maden üretimi
açısından 28inci sırada olup, üretilen maden çeşitleri
açısından da 10uncu sıradadır. Petrol ve kömür
dışında, ülkemizde dört bin dört yüz maden yatağı
bulunmaktadır. Tüm endüstriyel ham maddelerde dünya rezervlerinin
yaklaşık yüzde 2,5i Türkiyede bulunmaktadır. Bunlardan
bentonit minerallerinde dünya rezervlerinin yüzde 20si, bor minerallerinde
dünya rezervlerinin yüzde 72si, perlit rezervlerinde ise dünya rezervlerinin
yarısı Türkiyede bulunmaktadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 28.488 kilometrekare yüz ölçümü ile
Türkiyenin ikinci büyük ili olan Sivas, çok çeşitli maden kaynaklarına
sahiptir. Sivas il sınırları içerisinde bulunan en önemli yer
altı zenginlikleri altın, bakır, demir, krom, kurşun,
çinko, manganez, nikel, manyezit, doğal taş, jips, sölestin, tuz,
asbest, talk, kireç taşı ve çimento ham maddesi yatakları,
linyit yatakları, kaplıca suyu kaynakları ve çeşitli
özelliklerde maden suyu, memba suyu kaynakları şeklinde
sıralanabilir.
İlimizde
bulunan birçok yataktan istenilen ölçüde verim
alınamamıştır. Sivasta bulunan büyük rezerv ve yüksek
tenörlü madenler işletme kapasitelerinin genişletilmesiyle ilimiz ve
ülkemiz ekonomisine önemli katkılar sağlayacağı
açıktır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sivas ilinde çıkartılan
bazı madenler hakkında sizlere kısa bilgi vermek istiyorum:
Yöre, krom
sahası sayısı bakımımdan oldukça zengin olup bugüne
kadar yüz yirmi yedi adet krom sahası belirlenmiştir.
En önemli
doğal taşlardan olan traverten yataklarımızın yüzde
18i yine ilimizde bulunmaktadır. Örneğin Sıcak Çermik
yöresindeki sarı travertenler dünya markası durumuna gelmiştir.
Sivas yöresi 200
milyon tondan fazla rezerviyle jips yataklarına sahiptir.
Sivas, kireç ham
maddesi bakımından da çok zengindir.
Tuz potansiyeli
bakımından bölge oldukça zengin olup yirmi üç adet tuzla
bulunmaktadır.
Stronsiyum
yataklarımızın yüzde 90ı yine Sivastadır.
Türkiyede demir
yataklarının yüzde 36sı Sivas yöresinde bulunmaktadır.
Ülkemiz demir çelik ham madde ihtiyacının yarısını
Divriği yöresindeki demir yataklarından
karşılamaktadır.
Kangal ilçemizde
bulunan linyit rezervleri buradaki termik santralini beslemekte olup ülkemiz
enerji ihtiyacının bir kısmını
karşılamaktadır.
İmranlı,
Koyulhisar, Suşehri, Yıldızeli ve Zara bölgesinde de
elverişli kurşun, çinko yatakları bulunmaktadır.
Dünya ve
ülkemizde gittikçe kullanımı artan su kaynaklarının
insanların kullanımına sunulması ve ekonomiye
kazandırılması gerekmektedir. Sivas yöresinde
şişelenebilecek kalitede Yıldız Dağı, Tecer
Dağı, Gürlevik Dağı, Yama Dağı,
Yıldızeli ve Doğanşar bölgesinde bol miktarda içme suyu
havzası bulunmaktadır.
Sivas yöresindeki
sağlık amaçlı kullanılan kaplıcalardan biri olan
Balıklı Kaplıca, sedef hastalığı ve romatizmal
hastalıkların tedavisinde ülkemizde ve dünyada ün yapmış
bir kaplıcadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Kılıç.
OSMAN KILIÇ
(Devamla) - Sivas, maden yatakları bakımından oldukça zengin bir
yapıya sahiptir. Ancak, mevcut olan madenlerimiz çeşitli nedenlerle
ülke ekonomisine istenen ölçüde kazandırılamamıştır.
AK Parti İktidarının gayretiyle
kazandırıldığı takdirde büyük ekonomik güç ortaya
çıkacaktır. Bu nedenle, iktidarımız ve özel sektör
tarafından yapılacak yatırımlarla Sivasın istihdam
şehri olacağına yürekten inanıyorum.
Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN -
Teşekkürler Sayın Kılıç.
Gündem
dışı ikinci söz, Van ilinin düşman işgalinden
kurtuluşunun 90ıncı yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen
Van Milletvekili İkram Dinçere aittir.
Buyurun
Sayın Dinçer.
2.- Van Milletvekili İkram Dinçerin, Vanın
düşman işgalinden kurtuluşunun 90ıncı yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
İKRAM
DİNÇER (Van) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Van ilimizin düşman
işgalinden kurtuluşunun 90ıncı yılı
münasebetiyle gündem dışı söz almış
bulunmaktayım. Aziz Vanlıları ve bütün Türkiyeyi kutluyorum.
Kitle hâlinde Ermeni çeteleri ve Rus işgali sırasında katliama
uğrayarak hayatını kaybeden şehitlerimizi,
canlarını kurtarmak üzere Vandan göç etmek zorunda kalan, yollarda
hayatını kaybeden, geri dönemeyen bütün Vanlı
hemşehrilerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.
Allah milletimize
ve ülkemize bir daha böyle bir felaket, acı yaşatmasın.
Konuşmamda kullanacağım Ermeni sıfatıyla hiçbir
şekilde cumhuriyet Türkiyesinin sadık evlatları olan Ermeni
vatandaşlarımızı kastetmiyorum. Onlar, bu devlete
bağlı, kaderlerini bu ülkenin geleceğiyle
özdeşleştirmiş, vatanlarına karşı her türlü
yükümlülüklerini yerine getiren, çok değer verdiğimiz
yurttaşlarımızdır.
Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; erkeği,
kadını, çocuğu, yaşlısı bütün Vanlılar
Birinci Dünya Savaşı sırasında yiğitçe, kahramanca
mücadeleler vermiş, destanlar yazmıştır. Vanda verilen
mücadele Anadoluda emperyalizme verilen mücadeleyle aynıdır. Bu
mücadelelerde Vandan cepheye mermi ve erzak taşıyan Vanlı 120
kahraman çocuk, Ali Paşa, Nigar Hanım, İmam Server, Vanlı
Talat ve Süreyya Sülün, kahramanlarımızdan sadece
birkaçıdır.
Van, Ermeni
sorununda önemli bir kenttir. Ermeni macerası Vanda başlamış,
Türkiye düşmanları da kan dökmüş, acı
yaşatmıştır. Bu nedenle, Vanı önemsemek, daha fazla
dikkate almak gerektiği düşüncesindeyim. Tarihin
tanığı Vandır, Vanlılardır.
Yakılan bir
kentin külleri içinde kalan Vanlılar çok büyük acılar, çileler çekmişlerdir.
Vanlıların türkülerinde, mânilerinde, kilim motiflerinde 1915in
gölgesi, hüznü ve izleri vardır. 30 binin üzerinde masum sivil
-kadın, kız, yaşlı, çocuk- Ermeni çetelerince
katledilmiştir.
Yolu
düşenler, Van Kalesi güneyinde bulunan ve Ermeni çetelerince
yakılıp yıkılan eski Van şehrini, 200 Müslümanın
topluca katledildiği Zeveyi görerek Vanlıların
yaşadığı acıları daha iyi anlayabilir. Rus
işgalcileri ve Ermeni çeteleri tarafından Rusyaya
kaçırılan masum çocukların, insanlarımızın
akıbeti ise bilinmemektedir.
Değerli
arkadaşlarım, bugün de belli güç odaklarının, Türkiyeyi
zayıf düşürme adına taşeronluğunu yapan bazı
kesimlerin olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu grupların adı ve
kimlikleri farklı olsa da aynı amaçları
paylaştıklarının farkındayız. Vanlılar ve
bölge halkı, tarihte olduğu gibi şimdi de bunlara gereken dersi
vermiştir, verecektir; bundan da kimsenin şüphesi olmasın.
Biz Türkiye
olarak Ermenilerden şunları istiyoruz: Bize iftira etmeyin. Fitne
fesat yaratmayın. 4T iddialarınızdan, yani tanıtma,
tanınma, tazminat ve toprak taleplerinizden vazgeçin. Doğu Anadolu
topraklarına batı Ermenistan demeyin. Ağrı
Dağını sembolünüz olarak göstermekten vazgeçin.
Sınırlarımızı tanıyın. İşgal
ettiğiniz Azeri topraklarından çekilin. Sözde soykırım iddialarınıza
son verin.
Değerli
arkadaşlar, şehitlerimizi andığımız şu
günlerde, bu toprakları vatan yapan, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk
olmak üzere, devlet büyüklerimizi ve aziz şehitlerimizi bir kez daha
rahmetle anıyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Dinçer.
İKRAM
DİNÇER (Devamla) Mehmet Âkif Ersoyun Birlik şiirinde dediği
gibi;
Cehennem olsa
gelen, göğsümüzde söndürürüz.
Bu yol ki Hak
yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz;
Düşer mi tek
taşı sandın harim-i namusun,
Meğer ki
harbe giden son nefer şehid olsun.
Su
karsımızdaki mahşer kudursa, çıldırsa,
Denizler ordu,
bulutlar donanma yağdırsa,
Bu
altımızdaki yerden bütün yanardağlar
Taşıp
da kaplasa âfakı bir kızıl sarsar,
Değil mi
cephemizin sinesinde iman bir;
Sevinme bir,
acı bir, gaye aynı, vicdan bir;
Değil mi
ortada bir sine çarpıyor, yılmaz,
Cihan
yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz!
Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Dinçer.
Gündem
dışı üçüncü söz, aynı konuda söz isteyen Van Milletvekili
Kayhan Türkmenoğluna aittir.
Buyurun
Sayın Türkmenoğlu. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
3.- Van Milletvekili Kayhan Türkmenoğlunun,
Vanın düşman işgalinden kurtuluşunun 90ıncı
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Van) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; bugün 2 Nisan, Vanın kurtuluşu, Vanın mutlu
günü. Bu mutlu güne, bu coşkuya, bu kutlu günümüze bütün Türkiye gibi,
burada, Mecliste ortak olan siz değerli milletvekillerimize ve buradan
bütün Van halkına saygı ve sevgilerimle, bu mutlu günün kutlu
olmasını temenni ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, bundan bir ay evvel, hepinizin bildiği gibi,
kahramanlıklarla dolu birçok kentimizin, Maraşın, Antepin,
Erzurumun, tarihe tanıklık eden bu tür kahramanlıklarıyla
ün salmış illerimizin kutlamalarına şahit olduk.
Bu arada, 15-18
Cihan Harbinde yaşanan olayları beyaz perdeye aktarmaya
çalışan
Evet,
değerli milletvekilleri, değerli ülkem; 1915 yılında,
Rusların güdümüyle Ermeni çeteleri tarafından benim kentim yerle bir
olmuştur, bir çakıl taşı kalmamıştır.
Osmanlıdan, Selçukludan bize miras kalan bütün tarihî eserler yerle bir
olmuştur. Bir şehri imar etmek ne kadar zorsa bir şehri
yıkmanın ne kadar kolay olduğunu gördüm ve bu hadise
sonrasında, o yöremizin insanları, bizler, bizlerin aileleri
batı şehirlerine göç eder ve dönüşünde gördüğü manzara
karşısında vatandaşımız şöyle
haykırır:
Vardım ki
ben Vana gör neler olmuş,
Yıkılmış,
yakılmış, virane olmuş,
Bülbül
otağına baykuş konmuş,
Yanarım ana
ben Vana yanarım.
Evet,
değerli arkadaşlarım, değerli milletvekillerim; bu
ülkemizin her bir köşesi, bu ülkemizin her bir ücra köşesi bizim için
kıymetlidir. Allah bir daha bu tür hadiseleri bize göstermesin. 2 Nisan
bizim için çok önemlidir. 2 Nisan, Vanlıların emperyalizme
karşı verdikleri mücadelenin adıdır. 2 Nisan,
isyancıların tarihe gömüldüğü gündür. 2 Nisan, Van
yıkılırken Çanakkalede savaş gemisini batıran
İsmail Çavuşun yüreğidir. 2 Nisan, hainlerin hıyanetine,
canilerin cinayetine, isyancıların kirli emellerine son verdiği
gündür. 2 Nisan, Vanın kurtuluşunu ve destanını anlamak,
anlatmak, anmak ve unutmamak günüdür.
Değerli
arkadaşlarım, Van şehrinin nüfusu o dönemlerde 100 bin iken,
1918 tarihi itibarıyla 6 bin olmuş. Yüzde 90ı harap olmuş ve
insanlarıyla beraber yok olmuştur ve cumhuriyet döneminin -1927
yılında- ilk vilayetlerinden birisi olan Vanın nüfusu ilk
günlerde 6.980 iken, bugün -2008 yılındayız- tarihî
güzellikleriyle, tarihî derinlikleriyle bir geçmişi geride bırakan
Van ilimiz, tarihin önemli şehirlerinden birisi olmakla beraber,
kucağını açmış, tüm ülkenin en güzel
coğrafyası olduğunu haykırarak
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Türkmenoğlu.
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) -
Türkiyenin en güzel coğrafyası, en
mükemmel şehirlerinden birisi olmak adına istikbal vaat ediyor.
Türkiyenin Asyaya açılan Van Gölü havzası sizleri bekliyor ve tüm
insanlık âlemini bekliyor.
Tarihî
güzellikleriyle, tarihî dokusuyla ve muhteşem manzarasıyla sizlere
Vanı, Vanlıları anlatmaya çalıştım. Bu duygu ve
düşünceyle, bu kurtuluş günümüzün ülkemize, milletimize,
Vanlılarımıza hayırlı olmasını temenni
ediyorum. En derin saygı ve sevgilerimle hepinizi selamlıyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Türkmenoğlu.
Sayın
milletvekilleri, biz de Başkanlık Divanı olarak Van ilimizin
düşman işgalinden kurtuluşunun 90ıncı yıl
dönümünü kutluyoruz.
Gündeme
geçiyoruz.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi
vardır, okutup, bilgilerinize sunacağım:
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- İsrail Parlamentosu ve Filistin Yasama Konseyi
Dışişleri Komisyonları Başkanlarının
davetine istinaden, bu ülkelere resmî ziyarette bulunacak olan Türkiye Büyük
Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu heyetini belirlemek üzere,
siyasi parti gruplarınca bildirilen isimlere ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/380)
31
Mart 2008
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
İsrail
Parlamentosu ve Filistin Yasama Konseyi Dışişleri
Komisyonları Başkanlarının davetine istinaden, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu heyetinin İsrail
ve Filistin'e resmi bir ziyarette bulunması Genel Kurul 'un 17 Ocak 2008
tarihli 51. birleşiminde kabul edilmiştir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında 3620 Sayılı Kanunun ikinci maddesi uyarınca heyeti
oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının bildirmiş
olduğu isimler Genel Kurul'un bilgilerine sunulur.
Köksal
Toptan
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
|
Deniz
Bölükbaşı |
Ankara
Milletvekili |
|
|
|
Suat
Kınıklıoğlu |
Çankırı
Milletvekili |
|
|
|
Murat Mercan |
|
Eskişehir
Milletvekili |
|
|
Şükrü
Elekdağ |
|
İstanbul
Milletvekili |
|
|
Nursuna Memecan |
İstanbul
Milletvekili |
|
|
|
Mehmet Ceylan |
Karabük
Milletvekili |
|
|
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Sözlü soru
önergesinin geri alınmasına dair bir tezkere vardır, okutuyorum:
B) Önergeler
1.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemirin (6/499) esas
numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi
(4/39)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin sözlü
sorular kısmının 165 inci sırasında yer alan (6/499)
esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.
Gereğini
saygılarımla arz ederim.
Hasan
Özdemir
Gaziantep
BAŞKAN
Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının iki tezkeresi
vardır, ayrı ayrı okutup oylarınıza
sunacağım:
A) Tezkereler (Devam)
2.- Rusya Federasyonu Federal Meclisi Federasyon Konseyi
Uluslararası Komitesi tarafından davet edilen Türkiye Büyük Millet
Meclisi Dışişleri Komisyonu heyetinin davete icabet etmesine
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/381)
31
Mart 2008
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Rusya Federasyonu
Federal Meclisi Federasyon Konseyi Uluslararası Komitesi, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu heyetini Rusya Federasyonu'na
davet etmektedir.
Söz konusu davete
icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
ilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 Sayılı Kanun'un 6
ncı Maddesi uyarınca Genel Kurul'un tasviplerine sunulur.
Köksal
Toptan
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN
Tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer
tezkereyi okutuyorum:
3.- NATO Parlamenter asamblesi Türk Delegasyonu
Başkanı ve Kırıkkale Milletvekili Vahit Erdemin,
Bükreşte gerçekleştirilecek olan NATO Devlet ve Hükümet
Başkanları Zirvesine katılmasına ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/382)
27
Mart 2008
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
NATO Parlamenter
Asamblesi Türk Delegasyonu Başkanı ve Kırıkkale
Milletvekili Vahit Erdemin, 2-4 Nisan 2008 tarihleri arasında
Bükreş'te gerçekleştirilecek olan "NATO Devlet ve Hükümet
Başkanları Zirvesi"ne katılması öngörülmektedir.
Söz konusu
Zirve'ye, Kırıkkale Milletvekili Vahit Erdem'in katılması
hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Dış ilişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 8. Maddesi
uyarınca Genel Kurul'un tasviplerine sunulur.
Köksal
Toptan
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN
Tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Tezkere kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, alınan karar gereğince sözlü soru önergeleri
görüşülmüyor bugün ve gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol
İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden
Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine,
İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı
Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı ve bu tasarıyla birleştirilen
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve 12 milletvekilinin,
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin aynı konudaki kanun
teklifleri ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol
İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden
Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine,
İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı
Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı ile Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın ve 12 Milletvekilinin; 4733 Sayılı Tütün, Tütün Mamulleri,
Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden
Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine,
İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı
Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Adıyaman Milletvekili Şevket
Kösenin; 4733 Sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol
İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden
Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine,
İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı
Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/538, 2/155,
2/186) (S. Sayısı: 125)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemin 2nci
sırasında yer alan, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve bu
tasarıyla birleştirilen İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının, Manisa Milletvekili Şahin Mengünün, Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 19 Milletvekilinin, Sivas Milletvekili
Muhsin Yazıcıoğlunun, İzmir Milletvekili Bülent
Baratalı ve 24 Milletvekilinin ve Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk
ve 12 milletvekilinin aynı konudaki kanun teklifleri ile Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İzmir Milletvekili Bülent Baratalının; Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının; Devlet Memurları Kanunu ile Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
Manisa Milletvekili Şahin Mengünün; 5510 Sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 19 Milletvekilinin; 17.7.1964 Tarihli ve
506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa Geçici Maddeler Eklenmesi
Hakkında Kanun Teklifi; Sivas Milletvekili Muhsin
Yazıcıoğlunun; Engelli Memurların Emekliliğini
Düzenleyen 5434 Sayılı Kanunun 39 uncu Maddesinin (j) Bendinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
İzmir Milletvekili Bülent Baratalının; 3201 Sayılı
Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt
Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından
Değerlendirilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent
Baratalı ve 24 Milletvekilinin; 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 4 Maddesinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 12 Milletvekilinin; Sanatçıların
Sosyal Güvenliklerinin Sağlanması Hakkında Kanun Teklifi ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve
Bütçe Komisyonları Raporları (1/465, 2/30, 2/31, 2/37, 2/64, 2/71, 2/79,
2/136, 2/147, 2/149) (S. Sayısı: 119) (x)
(x)
119 S. Sayılı Basmayazı 27/3/2008 tarihli 83üncü Birleşim
Tutanağına eklidir.
BAŞKAN
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Sayın
milletvekilleri, geçen birleşimde birinci bölümde yer alan 16ncı
madde üzerinde verilen beş önergeden ilk üç önergenin işlemleri
tamamlanmıştı.
Şimdi
16ncı madde üzerindeki son iki önergeyi tekrar okutup işleme
alacağım.
Önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra
sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 16 ncı
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
|
|
Nurettin
Canikli |
Bekir
Bozdağ |
Öznur
Çalık |
|
|
Giresun |
Yozgat |
Malatya |
|
|
Ahmet Öksüzkaya |
Agâh Kafkas |
İhsan Koca |
|
|
Kayseri |
Çorum |
Malatya |
Madde 16- 5510
sayılı Kanunun 28 inci maddesinin ikinci fıkrasının
(a) ve (b) bentlerinin sonuna aşağıdaki cümleler eklenmiş,
üçüncü fıkrasına "yaş hadlerine" ibaresinden sonra
gelmek üzere "65 yaşını geçmemek üzere" ibaresi
eklenmiş, yedinci fıkrasındaki "50" ibaresi,
"55" şeklinde değiştirilmiş, sekizinci
fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş, dokuzuncu fıkrasındaki "prim ve
her türlü borcunun" ibaresi, "prim ve prime ilişkin her türlü
borcunun" şeklinde değiştirilmiştir.
"Ancak, 4
üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında
sigortalı sayılanlar için prim gün sayısı şartı
7200 gün olarak uygulanır."
"Ancak
yaş hadlerinin uygulanmasında (a) bendinde belirtilen prim gün
sayısı şartının doldurulduğu tarihte geçerli olan
yaş hadleri esas alınır."
Yukarıdaki
fıkralarda belirtilen yaşlılık aylıklarından
yararlanabilmek için, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a)
bendinde belirtilen sigortalının çalıştığı
işten ayrıldıktan, (b) bendinde belirtilen
sigortalının sigortalılığa esas faaliyete son verip
vermeyeceğini beyan ettikten sonra yazılı istekte
bulunmaları, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c)
bendinde belirtilen sigortalıların ise istekleri üzerine yetkili
makamdan emekliye sevk onayı alındıktan sonra ilişiklerinin
kesilmesi şarttır."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılıyoruz
efendim.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Gerekçe okunsun Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yaşlılık
sigortasında Kanunda öngörülen 9000 gün prim sayısı
koşulunun hizmet akdiyle çalışan sigortalılar yönünden 7200
gün olarak uygulanması ve sigortalıların söz konusu gün
sayısını tamamladıkları tarihte geçerli olan yaş
hadlerinde emekli olmaları amaçlanmıştır.
Ayrıca,
Kanunda belirtilen yaş hadlerine 3 yıl eklenmek ve en az 5400 gün
prim ödeyen sigortalılara yaşlılık aylığı
bağlanması için öngörülen yaş hadleri için Devlet Memurları
Kanununa paralel olarak kamu görevlileri için 65 yaş sınırı
gözetilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, biraz önce kabul edilen önergeyle 16ncı madde tümüyle
değiştirilmiştir. Bu nedenle, aynı maddede
değişiklik öngören Diyarbakır Milletvekili Selahattin
Demirtaş ve arkadaşlarının önergesini işleme koyma
imkânı kalmamıştır. Önergeyi işlemden
kaldırıyorum.
16ncı
maddeyi oylarınıza sunacağım: 16ncı maddeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
17nci madde
üzerinde dört önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra
sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 17 nci maddesinin
çerçevesinde yer alan "birinci ve üçüncü fıkraları"
ibaresinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları" olarak
değiştirilmesini ve dördüncü fıkrasında hesaplanan gün
sayısına göre ibaresinden sonra gelmek üzere % 50 yi geçmemek
üzere ibaresi eklenmiştir." düzenlemesinin madde çerçevesinden
çıkarılmasını ve değiştirilen 5510
sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin üçüncü fıkrasından sonra
gelmek üzere aşağıdaki dördüncü fıkrasının
eklenmesini arz ve teklif.
|
|
Nurettin
Canikli |
Bekir
Bozdağ |
Veysi Kaynak |
|
|
Giresun |
Yozgat |
Kahramanmaraş |
|
|
Fatma
Şahin |
Fatih
Arıkan |
Öznur
Çalık |
|
|
Gaziantep |
Kahramanmaraş |
Malatya |
"28 inci
maddenin dördüncü ve beşinci fıkralarına göre aylığa
hak kazanan sigortalılar için hesaplanacak aylık bağlama
oranı, prim ödeme gün sayısı 9000 günden az olanlar için
çalışma gücü kayıp oranının 9000 gün prim ödeme gün
sayısı ile çarpımı sonucu bulunan rakamın % 60'a
bölünmesi suretiyle hesaplanan gün sayısına göre, % 50'yi geçmemek
üzere üçüncü fıkra uyarınca tespit edilen orandır. Prim ödeme
gün sayısı 9000 günden fazla olanlar için ise toplam prim ödeme gün
sayısına göre aylık bağlama oranı belirlenir. Ancak, 4
üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında
sigortalı sayılanlar için bu fıkrada geçen 9000 prim gün
sayısı 7200 gün, % 50 oranı da % 40 olarak uygulanır."
BAŞKAN
Diğer önergeyi okutuyoruz:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 17.
maddesi ile değiştirilen 5510 sayılı Kanunun 29. maddesinin
üçüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla.
|
|
Oktay Vural |
Münir Kutluata |
Mustafa
Kalaycı |
|
|
İzmir |
Sakarya |
Konya |
|
|
Beytullah Asil |
Muharrem
Varlı |
Prof. Dr. Alim
Işık |
|
|
Eskişehir |
Adana |
Kütahya |
Aylık
bağlama oranı, sigortalının toplam prim ödeme gün sayısının
her 360 günü için % 2,6 oranının toplamıdır. Bu hesaplamada
360 günden eksik süreler orantılı olarak dikkate alınır.
TBMM
Başkanlığına
119 sıra
sayılı kanun tasarısının 17. maddesi ile
değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı
kanunun 29. maddesinin üçüncü fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ediyoruz.
Aylık
bağlama oranı, sigortalının malullük,
yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi geçen toplam prim ödeme
gün sayısının ilk 3600 gününün her 360 günü için % 3,5, sonraki
her 360 günü için % 2,5 oranlarının toplamı olarak
uygulanır. Bu hesaplamada 360 günden eksik süreler orantılı
olarak dikkate alınır. Ancak aylık bağlama oranı %
100ü geçemez.
|
|
Gültan
Kışanak |
Hasip Kaplan |
Sevahir
Bayındır |
|
|
Diyarbakır |
Şırnak |
Şırnak |
|
|
Selahattin
Demirtaş |
Akın
Birdal |
Aysel
Tuğluk |
|
|
Diyarbakır |
Diyarbakır |
Diyarbakır |
|
|
Osman Özçelik |
|
Mehmet Nezir
Karabaş |
|
|
Siirt |
|
Bitlis |
BAŞKAN
Şimdi, maddeye en aykırı olan önergeyi okutup, işleme
alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Tasarının çerçeve 17. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Bayram Meral |
Tayfur Süner |
|
|
Trabzon |
İstanbul |
Antalya |
|
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Mustafa Özyürek |
M. Ali Susam |
|
|
Malatya |
İstanbul |
İzmir |
|
|
Gürol Ergin |
Faik Öztrak |
Esfender
Korkmaz |
|
|
Muğla |
Tekirdağ |
İstanbul |
|
|
Bülent
Baratalı |
Birgen
Keleş |
Ali Rıza
Öztürk |
|
|
İzmir |
İstanbul |
Mersin |
MADDE 17 - 5510
sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin birinci ve üçüncü
fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş, dördüncü fıkrasında hesaplanan gün
sayısına göre, ibaresinden sonra gelmek üzere % 50yi geçmemek
üzere ibaresi eklenmiştir.
4 üncü maddenin
birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki
sigortalılar ile aynı fıkranın (c) bendine göre bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten sonra ilk defa sigortalı olarak
çalışmaya başlayanların yaşlılık
aylığı, aşağıdaki hükümlere göre belirlenecek
ortalama aylık kazancı ile aylık bağlama oranının
çarpımı sonucunda bulunan tutardır.
Aylık
bağlama oranı, sigortalının malûllük,
yaşlılık ve ölüm sigorta-larına tabi geçen toplam prim
ödeme gün sayısının her 360 gün için %2,5 olarak uygulanır.
Bu hesaplamada 360 günden eksik süreler orantılı olarak dikkate
alınır. Ancak aylık bağlama oranı %100ü geçemez.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu önergeye?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge sahibi olarak
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Tayfur Bey konuşacak.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Süner. (CHP sıralarından alkışlar)
TAYFUR SÜNER
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan tasarının 17nci maddesi üzerine vermiş
olduğumuz önerge üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Görüşmekte
olduğumuz tasarının Plan ve Bütçe Komisyonundaki alt komisyonca
hazırlanan metni, müzakere esnasında Cumhuriyet Halk Partisinin tüm
iyi niyetli uyarı ve çabalarına rağmen, daha da ağırlaştırılmış
bir şekilde halkımızın ve işletmelerin
karşısına çıkarılmıştır. Söz konusu
düzenlemelerde sosyal tarafların dile getirdiği sorunlar müzakere edilmediği
gibi, aksine, işveren kesimine yeni yükümlülükler getirilmiştir.
Ayrıca, kayıt dışıyla mücadele gerekçesiyle
yapılmaya çalışılan değişikliklerin de kayıt
dışını azaltmak yerine körükleyecek şekilde
olduğu açıktır.
Hükûmet
Programında yer alan 5 puanlık işveren prim indiriminin gündeme
getirildiği bir dönemde, görüşülen tasarıyla, bu tutumun tam
aksine, işveren primlerini 2 ila 4 puan artıracak yeni yükler
getirilmesini anlamak mümkün değildir. Söz konusu düzenlemelerde
ısrar edilmesi, önce primi yükselt sonra indir gibi yanlış bir
yaklaşımı gündeme taşımaktadır. Hükûmet
Programı bu durumda gerçeklik arz etmemektedir. Halkımız AKP
Hükûmeti tarafından kandırılmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, mevcut sistemde emekli aylığı bağlama
oranı SSKlılar ve BAĞ-KURlularda prim ödenen her üç yüz
altmış gün için yüzde 2,6, bu oran memurlarda ise yüzde 3tür. 5510
sayılı Kanunda primi ödenen her üç yüz altmış gün için
2015 yılına kadar yüzde 2,5; 2016 yılı başından
itibaren yüzde 2 uygulanması öngörülmüştü. Görüştüğümüz bu
maddeyle, primi ödenmiş her üç yüz altmış günün aylık
bağlama oranı doğrudan yüzde 2ye düşürülmek istenmektedir.
Yapılmak istenen bu uygulama çok yanlış sonuçlar
doğuracaktır. Yürürlükten kaldırılan 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununa göre ortalama dokuz bin gün prim ödeyen
sigortalılara bağlanan yaşlılık
aylığının oranı yüzde 65 olmakta, prim ödeme gün
sayısına bağlı olarak aylık bağlama oranı
yüzde 100ü aşabilmektedir. BAĞ-KURda da aynı uygulama
vardır. Emekli Sandığında ise aylık bağlama
oranı yüzde 75 olmasına rağmen, bu oran yüzde 100ü
geçememektedir. Bu tasarıya göre, aylık bağlama oranı,
sigortalının prim ödeme süresinin her üç yüz altmış gün
için yüzde 2 uygulanmak suretiyle hesaplanacaktır. Buna göre, yasanın
yürürlüğe girdiği tarihten sonra ilk kez işe başlayan ve
prim ödeme süresini dolduracak emekli olan sigortalının
yaşlılık aylığı bağlama oranı yüzde 50
olacaktır. Aylık bağlama oranları da hiçbir şekilde
yüzde 90ı geçmeyecektir. Sigortalı yaşlılık
aylığının prim ödeme süreleri bu kanun yürürlüğe
girdikten sonra iki şekilde değerlendirilecektir. Yani, kanun
yürürlüğe girmeden önce eski kanuna göre prim ödeme gün sayısı
hesaplanacak, kanun yürürlüğe girdikten sonra da yeni kanuna göre prim
ödeme süresi hesaplanıp yaklaşık yaşlılık
aylığı bağlanacaktır. Yürürlük tarihinden önce üç bin
altı yüz günden az prim ödemiş olan SSK ve BAĞ-KURluların
aylık bağlama oranları da yüzde 65in altına
düşecektir. Aylık bağlama oranlarının
düşürülmesi, yoksulluk sınırının altında olan
emekli aylığı tutarlarının daha da
aşağı çekilmesi sonucunu doğurur, ki bu durum sosyal devlet
anlayışına tamamen aykırıdır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; çalışanın, emeklinin
ve yoksulun insanca yaşamalarının gerektirdiği asgari
koşullar, bu yasa tasarısıyla hiç kimsenin hak etmediği
kabul edilemez düzeylere çekilmeye ve vatandaşlarımızın
insanca yaşama hakkı ellerinden alınmaya
çalışılmaktadır. Sosyal devletin erozyona
uğramasının temel nedenlerinden biri, bazı hizmetlerin
karşılığının bireylerden
alınmasıdır. Oysa, özellikle sosyal güvenlik
politikalarının ve buna bağlı yasal düzenlemelerin
temelinde devletin bu alanda vereceği hizmetlerin
karşılığında bireylerden bir katkı bedeli
beklememesi yatmalıdır.
AKP Hükûmeti
tarafından toplumla yeterince paylaşılmadan, ilgili kesimlerin
görüş ve eğilimleri istenen ve özlenen düzeyde alınmadan
hazırlanan bu tasarı, devletin Anayasada yer alan temel
niteliklerinden biri olan sosyal niteliğini önemli ölçüde
yaralamaktadır.
Anayasamızda
yer alan sosyal devlet sözcüğü, bu politikayı hiçbir kuşkuya
yer vermeyecek şekilde belirtmektedir. Ancak, AKP İktidarı bu
düşünceyi hiçe sayarak Anayasaya aykırı hareket etmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Süner.
TAYFUR SÜNER
(Devamla) SSK emeklilerinin yıllardır beklediği intibak
kanununu çıkarmadınız. Adalet diyorsunuz ama
adaletsizliği yasalaştırıyorsunuz. Cumhuriyet Halk Partisi
olarak bizim verdiğimiz kanun teklifini reddettiniz. 22 Temmuzdan beri
çıkardığınız her yasa ile toplumu germektesiniz. Bu
gerginlik ortamı yaratma becerisinden bir an önce vazgeçiniz. Toplumsal
barışa toplumun ihtiyacı var.
Bu duygu ve
düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Süner.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
119 sıra
sayılı kanun tasarısının 17. maddesi ile
değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı
kanunun 29. maddesinin üçüncü fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ediyoruz.
Aylık
bağlama oranı, sigortalının malullük,
yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi geçen toplam prim ödeme
gün sayısının ilk 3600 gününün her 360 günü için %3,5, sonraki
her 360 günü için % 2,5 oranlarının toplamı olarak
uygulanır. Bu hesaplamada 360 günden eksik süreler orantılı
olarak dikkate alınır. Ancak aylık bağlama oranı %
100ü geçemez.
Gültan
Kışanak (Diyarbakır) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu önergeye?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Sayın Osman Özçelik konuşacak.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Özçelik, önerge sahibi. (DTP sıralarından
alkışlar)
OSMAN
ÖZÇELİK (Siirt) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 119
sıra sayılı Yasa Tasarısının 17nci maddesine
ilişkin verdiğimiz değişiklik önergesi üzerine söz
aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ancak buna
geçmeden önce nevroz kutlamalarında halkın karşı
karşıya kaldığı devlet şiddetine değinmek
istiyorum. Nevroz Orta Doğu ve kimi Kafkas ülkelerinde de kutlanan ancak
2630 yıldan beri Kürtler tarafından düzenli kutlanan, geleneksel ve
tarihsel değeri olan bir bayramdır.
Kürtler,
bayramı, yeni bir yaşamın ve özgürlüklerin günü olarak görürler.
Bu nedenle nevroz aynı zamanda kutsal bir gün olarak
değerlendirilir. Özgürlük denirken, sistemler, özgürlükleri ve bunu
çağrıştıran her şeyi yasaklama eğilimindeler. Bu
nedenle Kürtler, yıllarca nevrozu gizli kutlamak zorunda kaldılar.
Son yıllarda gelişen kısmi hoşgörü sonucu nevroz kitlesel
ve tam bir bayram coşkusuyla kutlandı. Ne yazık ki bu yıl
kimi kentlerde nevroz yasaklanarak kutlamalar engellenmek istendi, kitlelere
şiddet uygulandı.
Toplantı ve
toplantı yürüyüşleri bile izne bağlı olmaksızın
serbest bırakılırken, geleneksel bir bayramın izne tabi
kılınmasının gerekçelerini hiç kimse açıklayamaz.
Bayramın izinle kutlandığı yerlerde -bu yıl için- bu
yıl toplumun her katmanından milyonlarca insan coşkuyla
kutlamalara katılmış, en küçük bir şiddet olayı
yaşanmamıştır. Bayram vesilesiyle kitleler, demokratik
taleplerini de ifade etme olanağı bulmuşlardır. Kimilerinin
hoşlanmadığı sloganların da ifade edildiği
gerçektir ve kuşkusuz bu sloganlar da atılmıştır.
Şiddet
içermeyen bu talepler, demokratik yaşamın bir gereği olarak
görüldüğünde ve hoşgörüyle yaklaşıldığında
hiçbir sorunun yaşanmadığı görülmüştür. Van, Hakkâri,
Yüksekova ve Siirtte kutlamalar yasaklanmış, bir araya gelen
topluluklara aşırı şiddet uygulanmıştır.
Televizyon ekranlarına da yansıyan görüntüler dehşet vericidir.
Yerde oturmuş 3-5 yaşlı kadını 8-10 güvenlik
görevlisinin sopalarla, acımasızca dövdüğünü gördük.
Yine, 3 güvenlik
görevlisinin on dört yaşındaki bir çocuğun kolunu bükerek
kırdığına tanıklık ettik. Çocuk hâlâ
gözaltında, ailesi ve avukatlarıyla görüştürülmüyor. On dört
yaşında bir çocuk -hâlen Hacettepe Hastanesinde- gözlerini kaybetti
yediği darbeler sonrasında. Vanda komada olduğu söylenen 2
kişi var.
Yüzlerce insan
darp edildi. Tutuklanma korkusuyla yüzlerce yaralı insan hastanelere
başvurmadı. Onlarca polisin arasında kalıp kafasından
aldığı sopa darbeleri nedeniyle, oraya buraya kaçıp,
yeniden darbelere maruz kalan on dört yaşındaki gencin ruhunda
yaratılan travmadan haberiniz var mı? En kötüsü 3 insan
yaşamını kaybetti beyler. Bu öfke, bu şiddet nedir? Bunu
kim açıklayacak soruyorum? Yaşamını yitirenlere Allahtan
rahmet diliyorum.
Siirtte 5
kişinin ateşli silahlarla yaralanmasına, aralarında
güvenlik görevlilerinin de bulunduğu yüzlerce kişinin darp edilmesine
neden olan Emniyet Müdürü, herhangi bir gerginliği önlemek, itidali
sağlamak üzere girişimlerde bulunan biz 3 DTP milletvekilinin
yardım taleplerini kabul etmediği gibi, uzattığımız
elimizi tutmayacağını açıkça ifade ederek, bize hareket
etme cüretini göstermiştir. Sorumlular AKP Hükûmetinden cesaret
almaktadır. Hâlâ herhangi bir kovuşturma
yapılmamıştır.
Bizim üzerimizden
Türkiye Büyük Millet Meclisine yapılan hakarete de sessiz
kalırsanız, yarın iktidardan düştüğünüzde
düşüncelerinizi beğenmeyen devlet görevlilerinin benzer
tutumlarına maruz kalma yolunu açmış olursunuz. Yoksa,
kadın da olsa, çocuk da olsa gereğini yapacağız tutumunuzda
ısrar mı ediyorsunuz? Rüzgâr ekenin ne biçeceğini bilmiyor
musunuz? Sizi uyarıyoruz: Derhal gereğini yapın ve sorumlular
hakkında yasal işlem başlatın!
Değerli
milletvekilleri, yapılmasını istediğimiz
değişiklik önerisi, çok zor koşullarda yaşamını
sürdürmek zorunda kalan emeklilerin yaşam koşullarını
düzeltmeye yöneliktir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Özçelik, buyurun.
OSMAN
ÖZÇELİK (Devamla) Bitiriyorum.
Sosyal Güvenlik
Yasasıyla yaşam koşullarının düzelmesini bekleyen 10
binlerce emekli bu yasa tasarısıyla bir kez daha hayal
kırıklığına uğramıştır. Lütfen
önergemizi kabul ederek emeklilerin yaşam koşullarının
düzelmesine yardımcı olunuz.
Saygılar
sunuyorum. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Özçelik.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 17.
maddesi ile değiştirilen 5510 sayılı Kanunun 29. maddesinin
üçüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla.
Oktay
Vural (İzmir) ve arkadaşları
Aylık
bağlama oranı, sigortalının toplam prim ödeme gün
sayısının her 360 günü için % 2.6 oranının
toplamıdır. Bu hesaplamada 360 günden eksik süreler
orantılı olarak dikkate alınır.
BAŞKAN
Komisyon katıyor mu önergeye?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sakarya Milletvekilimiz Münir Kutluata konuşacak.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kutluata. (MHP sıralarından alkışlar)
MÜNİR
KUTLUATA (Sakarya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 17nci maddesiyle değiştirilen 5510
sayılı Kanunun 29uncu maddesinin üçüncü fıkrası
aylık bağlama oranıyla ilgilidir. Emekli
aylıklarının hesaplanmasında esas olan bu aylık
bağlama oranını düşük gördüğümüz için bir
değişiklik önergesi vermiş bulunuyoruz. Aylık bağlama
oranının yükseltilmesi yönündeki önerge hakkında Milliyetçi
Hareket Partisi adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce
Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Sosyal güvenlik
sistemimizin başlıca sorununun gelirleriyle giderlerini
karşılayamaması ve bu karşılayamama işinin her
geçen gün daha da zorlaşmasıdır, bir başka ifadeyle sosyal
güvenlik açıklarının her geçen büyüyor olmasıdır.
Görüşmekte
olduğumuz 119 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının esas gerekçesinin sürdürülebilir bir
sosyal güvenlik sisteminin oluşturulması olduğu görülmektedir.
Bunun için fiilî çalışma süresinin uzatılması ve
dolayısıyla emeklilik süresinin kısaltılması,
kazanılmış bazı hakların yeni yasada ihmal edilmesi,
çalışma süresi içindeki bazı harcamalarda ve emekli
maaşlarında belirli kriterlere göre azaltmalar yapılması
gibi tedbirler öngörülmektedir.
Bu yasa
tasarısının gerekçesine ve bu gerekçe uyarınca
getirdiği önlemlere bakınca çok önemli bir husus göze
çarpmaktadır. Sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sistemi oluşturmak
çok önemli bir hedef olmakla birlikte, bunun kadar önemli olan bir şartla
takviye edilmesi gerektiği ortadadır. Bu da çağdaş bir
sosyal devlete yakışır, sürdürülebilir bir sosyal güvenlik
sistemidir. Bu yasaya gelen itirazların çoğunun sözünü ettiğim
olmazsa olmaz şartın ihmal edilmesinden
kaynaklandığını görüyoruz.
Getirilen
yasanın çağdaş bir sosyal hukuk devletinin sorumluluğunu
yerine getirmesine elverişli, sürdürülebilir bir soysal güvenlik sistemini
tesis etmesi gerekiyor. O zaman eksiklik nerededir? Buna bakmak
zorundayız.
Sistemin gelir ve
giderleri arasında sağlıklı bir denge oluşturabilmenin
yolu sadece giderleri üzerinde kesinti yapan tedbirlerden ibaret olmamalıdır.
Gelir boyutuyla ilgili gelişmeleri göz ardı etmemek gerekiyor.
Sosyal güvenlik
sistemimizin aktif ve pasif dengesi bir olumsuzluk örneği olarak sık
sık dile getirilmektedir. Emekli sigortalıların
çalışan sigortalılara oranı anlamına gelen bu dengenin
tamamen sistemin aleyhine döndüğünü görüyoruz. Gerçekten, her 2
çalışana karşılık 1 emeklisi bulunan sosyal güvenlik
sistemimizin bir darboğaz içinde olduğu açıktır.
Emekli
sayısındaki oransal fazlalığın geçmişte uygulanan
bazı popülist politikalarla izahı mümkün olabilir ancak
sigortalı çalışan sayısındaki yetersizliğin de
inandırıcı şekilde izahı gerekmektedir.
Çalışan sayısının azlığı, anormal
rakamlardaki işsizlik oranı iyi değerlendirilmeden, sistemin
aktiflerini artırma yollarını aramadan, sadece pasifler üzerinde
oynayarak sağlanacak dengeler sürdürülebilir görünse bile adil olmayacak,
sosyal devlet anlayışı ve sorumluluğuyla uyumlu kabul
edilemeyecektir.
Burada,
Türkiye'nin içinde bulunduğu duruma, uygulanan politikalarla Türkiye
ekonomisinin devamlı güç kaybediyor olmasına, cari açık ve faiz
ödemeleriyle dışa doğru sürekli kanama içinde bulunmasına
bakmadan, istihdam artırıcı tedbirleri göz ardı ederek
aktiflerin neden artmadığını anlamak ve sadece
harcamaları kısmakla sonuç almak zor görünüyor.
Ekonominin genel
görüntüsü ve gidişiyle ilgili çok farklı görüşlere sahip olan
iktidar ve muhalefetin, böyle bir konuda, her konuda anlaşmaya varabilmesi
mümkün değildir, bunu da doğal karşılamak gerekiyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kutluata.
MÜNİR
KUTLUATA (Devamla) - Değerli milletvekilleri, tasarının 17nci
maddesiyle 5510 sayılı Kanunun 29uncu maddesinin üçüncü
fıkrası şu şekle getirilmektedir: Aylık bağlama
oranı, sigortalının malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına
tabi geçen toplam prim ödeme gün sayısının her 360 gün için % 2
olarak
uygulanmasını esas alıyor yasadaki bu üçüncü
fıkra. Bizim verdiğimiz teklifte yüzde 2 oranının yüzde
2,6ya çıkarılması, dolayısıyla, emekli
maaşı bağlama oranında, emeklilerin alacağı
maaşta, mevcut hâlde memurlarda yüzde 75, Sosyal Sigorta ve
BAĞ-KURlularda yüzde 60a, 65e düşen oranın yeni getirilen
yasayla ve oranla yüzde 50ye düşmesinin önüne geçip tekrar belirli
yükseklikte bir maaş bağlanmasının temini esasına dayanmaktadır.
Bu bakımdan
bu önerimizin dikkate alınmasını ve desteklenmesin rica ediyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kutluata.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum efendim:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra
sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 17 nci maddesinin
çerçevesinde yer alan "birinci ve üçüncü fıkraları"
ibaresinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları" olarak
değiştirilmesini ve 5510 sayılı Kanunun dördüncü
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
"28 inci
maddenin dördüncü ve beşinci fıkralarına göre aylığa
hak kazanan sigortalılar için hesaplanacak aylık bağlama
oranı, prim ödeme gün sayısı 9000 günden az olanlar için
çalışma gücü kayıp oranının 9000 gün prim ödeme gün
sayısı ile çarpımı sonucu bulunan rakamın % 60'a
bölünmesi suretiyle hesaplanan gün sayısına göre, % 50'yi geçmemek
üzere üçüncü fıkra uyarınca tespit edilen orandır. Prim ödeme
gün sayısı 9000 günden fazla olanlar için ise toplam prim ödeme gün
sayısına göre aylık bağlama oranı belirlenir. Ancak, 4
üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı
sayılanlar için bu fıkrada geçen 9000 prim gün sayısı 7200
gün, % 50 oranı da % 40 olarak uygulanır."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Kanunun
28 inci maddesinde yapılan düzenlemeye paralel olarak maddede
değişiklik yapılmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, kabul edilen önerge doğrultusunda 17nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
18inci madde
üzerinde dört adet önerge vardır.
Önergeleri önce
geliş sırasına göre okutacağım, sonra
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 18 inci
maddesi ile değişik 5510 sayılı kanunun 30 uncu maddesinin
üçüncü fıkrasının (b) bendinde yer alan % 15 oranının
% 10 olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
|
|
Harun Öztürk |
Recai Birgün |
Jale
Ağırbaş |
|
|
İzmir |
İzmir |
İstanbul |
|
|
Kamer Genç |
Hasan Erçelebi |
Hasan Macit |
|
|
Tunceli |
Denizli |
İstanbul |
|
|
|
Hüseyin Mert |
|
|
|
|
İstanbul |
|
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Tasarının çerçeve 18. maddesi ile
değiştirilmesi öngörülen 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 30 uncu
maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendinde yer alan %15i
oranında sosyal güvenlik destek primi kesilir ibaresinin % 10u
oranında sosyal güvenlik destek primi kesilir şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Gürol Ergin |
Mustafa Özyürek |
|
|
Trabzon |
Muğla |
İstanbul |
|
|
Faiz Öztrak |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Esfender
Korkmaz |
|
|
Tekirdağ |
Malatya |
İstanbul |
|
|
Bayram Meral |
Bülent
Baratalı |
Ali Rıza
Öztürk |
|
|
İstanbul |
İzmir |
Mersin |
|
|
Hüsnü Çöllü |
|
Birgen
Keleş |
|
|
Antalya |
|
İstanbul |
TBMM
Başkanlığına
119 sıra
sayılı kanun tasarısının 18. maddesi ile
değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı
kanunun 30. maddesinin beşinci fıkrasındaki %15 oranında
sosyal destek pirimi kesilir ibaresinin, % 5 oranında sosyal güvenlik
destek primi kesilir şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ediyoruz.
|
|
Selahattin
Demirtaş |
Gültan
Kışanak |
Hasip Kaplan |
|
|
Diyarbakır |
Diyarbakır |
Şırnak |
|
|
Akın
Birdal |
|
Osman Özçelik |
|
|
Diyarbakır |
|
Siirt |
BAŞKAN
Şimdi maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme
alacağım efendim:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 18.
maddesi ile değiştirilen 5510 sayılı Kanunun 30. maddesinin
üçüncü fıkrasının (b) bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini ve dördüncü fıkranın madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Saygılarımla.
|
|
Oktay Vural |
Behiç Çelik |
Mustafa
Kalaycı |
|
|
İzmir |
Mersin |
Konya |
|
|
Beytullah Asil |
Muharrem
Varlı |
Prof. Dr. Alim
Işık |
|
|
Eskişehir |
Adana |
Kütahya |
|
|
|
Yılmaz
Tankut |
|
|
|
|
Adana |
|
b) Bu Kanunun 4
üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin 4 numaralı
alt bendi hariç olmak üzere diğer alt bentlerine tabi çalışmaya başlayanlardan
aylıklarının kesilmemesi için yazılı istekte
bulunanların yaşlılık aylıklarının
ödenmesine devam edilir.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)-
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılamıyoruz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Yılmaz Tankut, Adana Milletvekili
BAŞKAN
Buyurun Sayın Tankut. (MHP sıralarından alkışlar)
YILMAZ TANKUT
(Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 18inci
maddesiyle değiştirilen 5510 sayılı Kanunun 30uncu
maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendinin
değiştirilmesi ve dördüncü fıkranın madde metninden
çıkarılması hakkında verdiğimiz önergeyle ilgili
olarak söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Milliyetçi Hareket Partisi
ve şahsım adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, oluşturulmak istenen bu sistemle mevcut sistemdeki
hakların korunduğu iddia edilmektedir. Ancak bu iddialar tüm çalışanlar
için ne yazık ki gerçeği yansıtmamaktadır. Çünkü söz konusu
tasarı yasalaşırsa bu yasanın yeni düzenlemelerinin
İddiaların aksine, kesinlikle herkes bu yasadan olumsuz bir
şekilde etkilenecektir. Ayrıca, tasarı, norm ve standart
birliği sağlamamakta, aksine, var olan farklılıkları
çok daha fazla bir şekilde derinleştirmektedir. Sosyal güvenlik
hakları açısından yarınları tamamıyla güvencesiz
bırakan ve amaçlanan norm ve standart birliğini çalışanlar
aleyhine daha da bozan bu düzenlemeyi mevcut hâliyle kabul etmemiz elbette ki
kesinlikle mümkün değildir.
Nitekim, 5510
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununun 30uncu maddesinin üçüncü fıkrasıyla
Yaşlılık aylığı almakta iken bu kanuna tabi
sigortalı olarak yeniden çalışmaya başlayanlardan veya
4üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine tabi olarak
faaliyete devam edeceğini beyan edenlerden aylıklarının
kesilmemesi için yazılı istekte bulunanların
yaşlılık aylıklarının ödenmesine devam olunur.
Bunlardan 80 inci maddeye göre tespit edilen prime esas kazançlar üzerinden 81
inci maddenin (e) bendi gereğince sosyal güvenlik destek primi
alınır. Sosyal güvenlik destek primi ödenmiş veya
bildirilmiş süreler bu kanuna göre malullük, yaşlılık ve
ölüm sigortaları prim ödeme gün sayısına ilave edilemez. 31 inci
ve 36 ncı madde hükümlerine göre toptan ödeme yapılamaz.
şeklinde düzenlenmiştir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; mevcut düzenleme çerçevesinde,
yaşlılık aylığı almaktayken yeniden
çalışmaya başlayanlardan, prime esas kazançları üzerinden
yüzde 33,5 ile yüzde 39 oranında sosyal güvenlik destek primi
alınması öngörülmektedir. Bu düzenlemeye göre, 4/A kapsamındaki
işçiler sigorta priminin yüzde 14ünü öderken, 4/B kapsamındakiler,
yani BAĞ-KURlular yüzde 33,5 ile yüzde 39 aralığındaki bir
oranın tekabül ettiği primi tek başına ödeyeceklerdir.
Anayasa Mahkemesi eskiden işçiler için yüzde 7,5 olan sosyal güvenlik
destek primi oranının yüzde 14e yükseltilmesine karşılık,
BAĞ-KURluların eskiden yüzde 10 olan sosyal güvenlik destek prim
oranının yüzde 14e yükseltilmesini makul ve ölçülü bulduğundan,
yeni düzenlemede, BAĞ-KUR kapsamında çalışacak emeklilerin
yüzde 15 oranında sosyal güvenlik destek primi ödemesi öngörülmektedir. Bu
oranın, ilk yıl yüzde 12, sonraki her yıl birer puan
artırılarak yüzde 15e kadar çıkartılması
hesaplanmıştır.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; ancak bugün ülkemizin içinde
bulunduğu zor ekonomik şartlar göz önünde bulundurulduğunda,
zaten belirli bir yaşa gelmiş ve zor hayat şartlarında
geçim kavgası veren vatandaşlarımızdan
yaşlılık aylığı almaktayken yeniden
çalışmaya başlayanların, yani yeni iş kuranların,
işyeri açanların emekli aylıkları üzerinden sosyal güvenlik
destek primi alınmasının uygun olmadığı
düşüncesindeyiz. Bu kesintilerden ne kadar bir kaynak bekleniyor
bilemiyoruz ama bunun, geçimini zor sağlayan emeklileri ya iş
yerlerini kapatmaya ya da işlerini bırakıp kahve köşelerine
mahkûm olmaya mecbur edeceğini bizler düşünmekteyiz.
Değerli
arkadaşlar, şimdi buradan Sayın Bakanımıza sormak
istiyorum: Emekli olunca çalışmayı kim ister? Eğer
çalışmak gibi bir zevki varsa zaten emekli olmaz. Emekli olup da
çalışanlar, elbette ki ihtiyaçları olduğu için
çalışmaktadırlar. Hayatlarının sonbaharında
emekli maaşlarıyla geçinemedikleri için çalışmak
mecburiyetinde kalan bu insanlarımızın desteklenmesi icap
etmiyor mu? Sosyal güvenlik destek primi yüzünden iş yerlerinin
kapatılmasının ülke ekonomisine maliyeti, elde edilecek prim
gelirinden çok daha fazla olmayacak mıdır? Ekonomik maliyetin çok da
ötesinde meydana gelecek olan sosyal maliyet nasıl telafi edilecektir? Bu
anlayışla üreten, vergisini veren, hatta yanında birkaç
kişiye istihdam sağlayan bir iş yerinin kapatılmasına
yol açılmış olunmayacak mıdır?
Değerli
arkadaşlar, önemli olan, üretim ve buna bağlı olarak
işsizliğin azaltılmasıdır. Bunun için de bu
tasarının ilgili maddesi önergemiz doğrultusunda yeniden
düzenlenmelidir diye düşünüyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Tankut.
YILMAZ TANKUT
(Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sonuç olarak,
anılan tasarının 18inci maddesinin 5510 sayılı
Kanunun 30uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendinin
değiştirilmesi ve dördüncü fıkranın madde metninden
çıkartılması hakkında vermiş olduğumuz önergenin
kabulüyle, zaten düşük aylık alan
vatandaşlarımızın aylıklarından bir kesinti
yapılmamış olacaktır.
Milliyetçi
Hareket Partisi olarak, emekli aylığı alırken iş yeri
açan emeklilerden sosyal güvenlik destek primi kesilmesine
karşıyız diyor; bu düşüncelerle, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Tankut.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir. (MHP sıralarından Kabul edildi sesleri)
Diğer
önergeyi okutuyorum
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Kabul edildi Sayın Başkan.
BAŞKAN
Anlamadım, pardon
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, sayın
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayıya bakın Sayın Başkan.
BAŞKAN Tek
bir kişi konuşsun efendim. Dinliyorum
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, saydınız
mı da Kabul edilmemiştir. dediniz? Kabul edenlerle, etmeyenleri
saydınız mı efendim?
BAŞKAN
Efendim, göz kararıyla şey yapıyorlar
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Allah aşkına Sayın Başkan!..
BAŞKAN -
Karar yeter sayısı istenmediği için saymadık. Doğru
diyorum. Karar yeter sayısı istense sayacağız efendim.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Yani siz Meclis Başkanısınız, AKP
Grup Başkanı değil.
BAŞKAN
Bundan sonra karar yeter sayısı isterseniz sayarız efendim.
Diğer
önergeyi okutuyorum efendim:
TBMM
Başkanlığına
119 sıra
sayılı kanun tasarısının 18. maddesi ile
değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı
kanunun 30. maddesinin beşinci fıkrasındaki %15 oranında
sosyal destek pirimi kesilir ibaresinin, % 5 oranında sosyal güvenlik
destek primi kesilir şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ediyoruz.
Selahattin
Demirtaş (Diyarbakır) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz
efendim.
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Sayın Gültan Kışanak
konuşacaklar.
BAŞKAN
Önerge üzerinde buyurun Sayın Kışanak. (DTP
sıralarından alkışlar)
GÜLTAN
KIŞANAK (Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan yasa tasarısının 18inci
maddesine ilişkin verdiğimiz değişiklik önergesi konusunda
Demokratik Toplum Partisinin görüşlerini ifade etmek üzere söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu yasa toplumda
var olan eşitsizliklerin giderek derinleşmesine yol açan bir yasa
olduğu için bu eşitsizliklere itirazı olan kesimler, bu
taleplerini, coplar pahasına da olsa dile getirmeye
çalışıyorlar. Dün emekçiler meydandaydı bugün de
kadınlar. Kadınlar, Türkiyenin dört bir yanından gelen
kadınlar, Meclisin önünde bir basın açıklaması yapmak üzere
bir yürüyüş hâlinde Meclisin önüne gelmek istediler. Ne yazık ki
emekçilerde olduğu gibi kadınların da yürüyüş yaparak
Meclisin önüne gelmesi ve bu en demokratik haklarını
kullanmaları engellendi. Fakat kadınlar, bir şekilde yolunu
bularak küçük gruplar hâlinde Meclisin önüne geldiler ve
açıklamalarını yaptılar, itirazlarını dile
getirdiler. Adanadan Eskişehire, Ankaradan Diyarbakıra,
İstanbuldan Hakkâriye kadar Türkiyenin dört bir yanından
kadınların toplumun, hayatın her alanına eşit olarak
katılmalarını, aktif birer yurttaş olmaları
mücadelesini veren seksen sekiz kadın örgütünün imzaladığı
basın açıklamasını sizlerle paylaşmak istiyorum:
Şimdiye dek var olan SSK, Emekli Sandığı ve BAĞ-KUR
gibi tüm sosyal sigorta sistemleri, kadınlara karşı
ayrımcı ve eşitsiz sistemlerdir. Bütün bu sistemleri tek bir
çatı altında toplayan yeni yasa tasarısı da hem
kadın-erkek herkesin kazanılmış haklarını
ellerinden almakta hem de kadınlarla erkekler arasındaki
eşitsizlikleri derinleştirmektedir.
Bu sistem,
kadınların ev içinde harcadıkları emeğin tümünü ev
dışında harcadıkları emeğin ise büyük bölümünü
yok saymaktadır.
Sosyal güvenlik
sisteminin, kadın-erkek herkese işsizlik, kaza, hastalık,
malullük, yaşlılık ve ölüm hâllerinde ve tüm kadınlara
analık ve doğurganlık hâllerinde sosyal güvence
sağlaması; kadınlara sosyal haklarını
babalarından ve kocalarından bağımsız olarak
tanıması; kadınlara ev içinde harcadıkları emeğin
karşılığı olarak erken emeklilik, cinsiyete
dayalı yıpranma payı/fiilî hizmet zammı haklarını
tanıması gerekir.
Bunların
hiçbirini sağlamadığı için bu yasanın geri çekilmesini
istiyoruz."
İmza veren
kuruluşlar: Adana Kent Konseyi Kadın Meclisi, Adana Kadın
Danışma Merkezi ve Sığınma Evi Koruma Derneği,
Akıllara Zarar, AKL Türkiye, Amargi Kadın Dayanışma
Kooperatifi, Ankara Kadın Platformu, Ankaralı Feministler, Antalya
Kadın Danışma ve Dayanışma Merkezi, Antalya Kadın
Danışma ve Dayanışma Derneği, Antalya Kent Konseyi
Kadın Meclisi, Avcılar Ev Eksenli Çalışanlar Kooperatifi,
Aydın Ev Eksenli Çalışan Kadınlar Grubu, Aydın
Kadın Haklarını Koruma Derneği, Ayvalık
Bağımsız Kadın İnisiyatifi, Bağımsız
Feministler, Bağlar Kadın Kooperatifi, Bartın Kadın
Dayanışma Derneği, Buca Evka-1 Kadın Kültür ve
Dayanışma Evi, Biga Kadın Çevre Kültür ve İşletme
Kooperatifi, Boğaziçi Üniversitesi Kadın Araştırmaları
Kulübü, Evka-2 Kadın Kültür Evi, Çanakkale Girişimci Kadınlar
Üretim ve Pazarlama Derneği, Çanakkale Kadın El Emeği
Değerlendirme Derneği Kadın Danışma Merkezi,
Diyarbakır Yerel Gündem 21 Kadın Siyaset Ana Çalışma Grubu,
EKDAV, EVKAD, Eskişehir Demokratik Kadın Platformu, Ev Eksenli
Çalışan Kadınlar Çalışma Grubu, Feminist Kadın
Çevresi, Filmmor, Fitne Fücur
AHMET YENİ
(Samsun) Fücur ne demek ya?
GÜLTAN
KIŞANAK (Devamla) -
Girişimci Kadınların Desteklenmesi
Derneği, Gökkuşağı Kadın Derneği, Güldünya
Kadın Derneği, Günyüzü Kadın Dayanışma Derneği,
Hakkâri Ev-eksenli Çalışan Kadınlar Grubu, IRIS Eşitlik
Gözlem Grubu, İğne Oyası Kadınların Düş
Kollektifi, İmece Kadın Dayanışma ve İşletme
Kooperatifi, İmece Kadın Araştırmaları ve Dayanışma
Derneği, İzmir Ev-eksenli Çalışan Kadınlar Grubu,
İzmir Kadın Dayanışma Derneği, İzmir Kadın
Kuruluşları Birliği, KA-DER, KA-DER Adana, KA-DER Ankara, KA-DER
Eskişehir, KADAV Yeni Adım Kadın Merkezî, Kadın
Dayanışma Vakfı, Kadın Emeğini Değerlendirme
Vakfı, Kadın Mühendisler, Mimarlar, Şehir Plancılar, Fen
Bilimciler ve Teknik Elemanlar
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kışanak.
GÜLTAN
KIŞANAK (Devamla)
Kadın Tiyatrosu, Kadınlarla
Dayanışma Vakfı, Kadının İnsan Hakları Yeni
Çözümler Derneği, KAMER Vakfı.
Türkiyenin dört
bir yanında eşitlik mücadelesi veren seksen sekiz kadın
örgütünün taleplerini dikkate almak gerektiğini düşünüyorum. Bu
ülkede eğer sosyal taraflardan bir diyalogdan bahsediliyorsa kadınlar
da en önemli sosyal taraflardan biridir, bu toplumun yarısını
oluşturmaktadır. Taleplerinin dikkate alınması
gerektiğini düşünüyorum.
AHMET YENİ
(Samsun) Kadın-erkek ayrımcılığı
yapmıyoruz.
GÜLTAN
KIŞANAK (Devamla) - Anayasamızın ilgili maddesi kadınlar
ile erkeklerin eşit olduğunu ifade etmektedir ve devlete de bu
eşitliği fiilî olarak sağlamak için özel önlemler alma
yükümlülüğü getirmektedir ve kadınların istediği de budur.
Bu özel yükümlülük görevinin yerine getirilmesi ve eşit olmayanların
eşit pozisyona getirilinceye kadar tanınması gereken haklarını
ifade etmektedir.
Bu soruyu soran
arkadaşımızın dinlemesini ve bunu anlamasını
isterdim ama -ne yazık ki laf atıp- dinleme nezaketini göstermiyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kışanak.
GÜLTAN
KIŞANAK (Devamla) Ben teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(DTP sıralarından alkışlar)
Bunları ne
yazık ki öğreneceksiniz, başka şansınız yok!
BAŞKAN
Teşekkürler.
Sayın
milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir efendim.
Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım son iki önerge aynı
mahiyettedir. Önergeleri ayrı ayrı okutup birlikte işleme
alacağım. İstemleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı
ayrı söz vereceğim.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Tasarının çerçeve 18. maddesi ile
değiştirilmesi öngörülen 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 30 uncu maddesinin
üçüncü fıkrasının (b) bendinde yer alan %15i oranında
sosyal güvenlik destek primi kesilir ibaresinin % 10u oranında sosyal
güvenlik destek primi kesilir şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi (Trabzon) ve arkadaşları
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 18 inci
maddesi ile değişik 5510 sayılı kanunun 30 uncu maddesinin
üçüncü fıkrasının (b) bendinde yer alan % 15 oranının
% 10 olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Harun
Öztürk (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu efendim önergelere?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu efendim?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz Değerli
Başkan.
BAŞKAN
Önerge sahipleri adına konuşmak isteyen var mı?
Buyurun
Sayın Öztürk.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. Önergemizle ilgili olarak, sosyal güvenlik
destek primi hakkında yüce heyetinize bazı bilgiler sunmak istiyorum.
Sosyal güvenlik
destek pirimi, emekli olup da tekrar çalışmaya devam edenleri
ilgilendiriyor. Kural olarak, emeklilikten sonra
çalışılırsa emekli maaşının kesilmesi
esastır. İstisnai olan, eğer emekli
maaşınızı kestirmeden çalışmak istiyor iseniz o
zaman sosyal güvenlik destek primi ödemek durumundasınız.
Emekli maaşı
kesilerek devam edenler için, sigorta kolları yeniden işlemeye devam
ediyor ve bu son çalıştığı hizmetleri işi
bıraktığında yeniden değerlendiriliyor ve son
hizmetine göre emekli aylığı bağlanıyor.
Şimdi,
tasarı sisteme yeni girecekler için bu sözünü ettiğimiz sosyal
güvenlik destek primini kaldırıyor değerli arkadaşlar.
Bunun Hükûmet tarafından bir mantığı var, milletimizin de
bilmesi için biz söyleyelim tekrar: Kaldırılmasının en önemli
nedenlerinden biri, eğer emekli olabilecek altmış beş
yaşa gelir ise arkadaşımız, zaten çalışma takati
kalmayacağı için bu şekildeki bir müesseseye de sistemde ihtiyaç
olmayacaktır. O anlamda, Hükûmet bu konuda tutarlı.
Hâlen sistemde
olanlar için, emekliler ve hizmeti olup da emekli olana kadar
çalışmaya devam edenler için sosyal güvenlik destek primi
uygulaması eskiden olduğu gibi aynen devam ediyor ama bir farkla:
Eskiden sosyal güvenlik destek primi olarak yüzde 30 oranında ödeme yapan
emekliler, bu kez kısa vadeli sigorta kollarından olan risk sigorta
primlerinin de, yani yüzde 1 ile 6,5 arasında değişen primlerin
de ilavesi suretiyle çalışmaya devam edebilecekler. Yani yük bu
alanda artıyor.
Eskiden, yüzde 30
oranı uygulanırken de hepinize şu yönde şikâyetler
gelmiştir: Yüzde 30 oranı emeklilerin tekrar çalışmasında
büyük bir oran ve bu oran karşılığında emekliler
tekrar herhangi bir şekilde hizmet ihyası yoluna gitmiyorlar.
Dolayısıyla, oran yüksek olduğu için de ve bütün
sıkıntılarımızın başında yer alan
kayıt dışı istihdama zorlayan bir hüküm idi. Şimdi, bu
yüzde 30 oranını bir ölçüde daha artırmak suretiyle, kayıt
altına almaya çalıştığımız insanların
bir kısmını daha kayıt dışında
çalışmaya zorlamış oluyoruz.
Değerli
milletvekilleri, BAĞ-KURla ilgili olarak sosyal güvenlik destek priminin
de yüzde 10 oranından, yasal olarak öngörülen yüzde 15 oranına üç
yıl içinde çekilmesi öngörülüyor. Yani ilk etapta, yasa çıkar
çıkmaz yüzde 12den başlayacak. Dolayısıyla, 2 puanlık
bir ilave var. Bu ilaveye sizin dikkatlerinize getirmek istediğim
başka bir husus daha var: Bugün basamaklara göre ödedikleri destek primi
konusu asgari ücret dikkate alınarak ödeneceği için oradan da bir
miktar ayrıca yük gelecek görünüyor.
Değerli
milletvekilleri, Sayın Bakan yayımlamış olduğu bu
tanıtıcı kitapçıkta, BAĞ-KURlularla ilgili olarak
prim oranlarının yüzde 40tan yüzde 33,5a indiğini
yazıyor. Ancak burada, risk primlerinden 6,5 oranını dikkate
almadan sadece alt oranı belirtmiş olmasını da
unutulmuş olarak dikkate almayı ümit ediyorum eğer bir
yanıltma amacı yoksa.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
HARUN ÖZTÜRK
(Devamla) Toparlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun efendim.
HARUN ÖZTÜRK
(Devamla) Dolayısıyla, buradan prim oranını indiriyorum
der iken aslında sosyal güvenlik destek primi olarak BAĞ-KURlulara
öbür taraftan bir bindirme var. Bunu dikkatlerinize getirmek istedim.
Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Öztürk.
Diğer önerge
üzerinde söz isteyen var mı efendim?
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Antalya Milletvekili Sayın Hüsnü Çöllü
konuşacak.
BAŞKAN
Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
HÜSNÜ ÇÖLLÜ
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan tasarının çerçeve 18inci maddesiyle
değiştirilmesi öngörülen 5510 sayılı Kanunun 30uncu
maddesiyle ilgili verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Efendim, genel
bir uygulama vardır, bir sıkıntı oldu mu, bir kriz
yaşandı mı hemen Kemer sıkalım,
çalışanları işten çıkaralım, verilecek
zamları donduralım, daha az verelim. diye. Hep bu politikalar
uygulanmıştır bugüne kadar. Ama, bu politikaların bir sonuç
vermediği ortadadır. Bunun bilinmesine rağmen, Hükûmet, Sosyal
güvenlikte açık var, elimizde de bir grup çalışan var, hemen onların
haklarından kesinti yapalım, onlar için yapılacak
harcamaları azaltalım. yaklaşımı içerisindedir. Bu
tasarının genel özeti budur; haklardan kesinti, verilen desteklerin
de azaltılması şeklindedir.
Bu, doğru
bir yaklaşım değildir. Emek sömürüsü olan kayıt
dışılık önlenemediği sürece, prim tahsilatları
doğru bir şekilde yapılmadığı sürece bu
tasarıdan bir sonuç alınması maalesef mümkün değildir. Tek
başına, tasarruf yapıyorum diyerek haklarda kesintiye gitmek
çözüm olmayacaktır.
Hükûmet sosyal
güvenliği kara bir delik olarak sunmaktadır. Bu kara delik nedir? Bu
bazen bir süt parası, bazen bir özürlünün maaşı, bazen de bir
hastanın protezidir. Bunlara kara delik denemez.
Maliye
Bakanı da Bu 37 milyar lirayı başka yere harcasak daha
doğru olmaz mı? diyor. Diyor da, bu ülkenin son beş yılda
faize harcadığı para 185 milyar dolar düzeyindedir, bu ülkenin
son on-on beş yılda yolsuzluklarda kaybettiği paranın
miktarı bir hesaba göre 200 milyar dolar düzeyindedir. Ne oldu, bu
alanlarda bir değişiklik yapıldı mı? Bu
kaynakları da ülkemizin gençlerine istihdam yaratacak alanlarda
kullansaydık daha doğru olmaz mıydı?
Değerli
milletvekilleri, önergemize gelecek olursak; Hükûmet diyor ki: Emekli olduktan
sonra yeniden işe başlayan olursa emekli aylıklarından
yüzde 15 mertebesinde sosyal güvenlik primi olarak kesilsin. Biz de
önergemizde diyoruz ki: Bu kesinti yüzde 10 olsun.
Şimdi
arkadaşlar, buna bir bakmak lazım. Eğer emeklimiz emekli
aylığı ile geçimini sağlayabilecekse,
yaşantısını sürdürebilecek olanaklara sahip ise yeniden
çalışmak ister mi? Demek ki bir sıkıntı var. Yirmi
beş-otuz yıl çalışmış, emekli olmuş, ama
geçinemiyor. Bu yaşından sonra yeniden çalışmayı kim
ister? Bir de bunun başka bir boyutu var, Bakan açıklıyor:
Kırk-kırk beş yaşında emekli oluyorlar, sonra bir
işe girip çalışıyorlar. diyor. Ben sormak istiyorum: Kamu
kuruluşlarındaki emekçiler kırk-kırk beş
yaşında; süreniz doldu, hadi emekli olun diye zorunlu emekliliğe
sevk ediliyor mu, edilmiyor mu? Yani bu insanlar: Daha gücüm var, ben
çalışmak istiyorum. diyor, ama izin verilmiyor. Hatta
emekliliğe zorlanmak için de türlü türlü işlemler
yapılıyor. Bunlar yaşanmıyor mu? Bunu, Sayın Bakana
soruyorum. Bu insanlarımız da doğal olarak ne yapsın?
Lisede, üniversite okuyan çocuğu var, eğitim harcamalarını
karşılamak, geçimini sağlamak adına kırk beş-elli
yaşından sonra işe girmek çok da tercih edeceği bir
şey değildir.
Çalışma
ortamlarını hepimiz biliyoruz. Çalışmak zorunda
kalmış insanlarımızdan bir prim alınmak isteniyorsa
biz diyoruz ki, bu daha az olsun. Belki asgari ücretle bir işe girecek;
neredeyse yarısını destek primi olarak geri almaya
çalışmayalım.
Ben, bir kez daha
vurgulamak istiyorum: Sadece kesinti yaparak, tasarruf yaparak bir yere
varılamaz. Tasarruf önemlidir, ama sadece emekçilere verilecek desteklerde
tasarruf yapmak bir çözüm getirmeyecektir.
Bir de sosyal
güvenlik kurumlarının gelirleri vardır; tahsilatları
doğru yapıyor muyuz? Kayıt dışılık konusunda
ne gibi sonuçlar elde edeceksiniz? Elinizdeki kaynakları verimli
kullanıyor musunuz? Bu sorular, bu sorunlar ortada dururken tek
başına kesinti yaparak Türkiye'nin sosyal güvenliğini bir yere
taşıyamazsınız diyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Çöllü.
Sayın
milletvekilleri, aynı mahiyette olan önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
18inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
19uncu madde
üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum efendim:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra
sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 19 uncu maddesi ile
düzenlenen 5510 sayılı Kanunun 31 inci maddesinin ikinci
fıkrasındaki tutarını talep ibaresinin tutarın
ilgiliye tebliğ şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
Bekir
Bozdağ |
Turan
Kıratlı |
Canan Candemir
Çelik |
|
|
Yozgat |
Kırıkkale
|
Bursa |
|
|
İkram
Dinçer |
Rüstem Zeydan |
Metin
Kaşıkoğlu |
|
|
Van |
Hakkâri |
Düzce |
BAŞKAN
Önergeye komisyon katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılıyoruz Değerli
Başkanım.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutayım, konuşmak isteyen var mı?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) - Rüstem Bey konuşacak.
BAŞKAN
Sayın Zeydan, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
RÜSTEM ZEYDAN
(Hakkâri) Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Geçen hafta benim
seçim bölgemde oluşan üzücü olaylardan dolayı bütün Hakkârili
hemşehrilerime geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Hayatını
kaybeden vatandaşımıza Allahtan rahmet diliyorum ve yaralanan
güvenlik kuvvetlerimize de geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum.
Saygıdeğer
Kurul, yıllardır ertelenen bir temel meselemizden söz ederek
sözlerime başlamak istiyorum.
Sosyal güvenlik
reformu, ülkemizin bugününü ve yarınlarını ilgilendiren hayati
öneme sahip konulardan biridir. Bizden önceki iktidarların sürekli
konuştuğu, sürekli tartıştığı ama çözüme bugüne
kadar kimsenin yanaşmadığı temel sorunlar bugünkü
Türkiyemizin öncelikli meselesi olmuştur. İktidarımız,
daha önce attığı büyük reform adımlarının
tamamlayıcısı olarak, sosyal güvenlik şemsiyesini güvenceye
almaya kararlıdır. Bunun güçlü bir siyasi irade ve
kararlılık gerektirdiğinin farkındaydık. Türkiyenin
bu değişim ve dönüşüme ihtiyacı vardı. Türkiye sosyal
güvenlik reformunu daha fazla erteleyemezdi. Sosyal güvenlik meselesi,
tıpkı ulusal güvenlik gibi popülizme feda edilemeyecek idi.
Türkiyede sosyal
güvenlik sistemi uzun yılların hataları sonucu sürdürebilirlik
vasfını giderek kaybetme noktasına gelmiştir. Siyasette ve
ekonomide uzun yılların birikimiyle ortaya çıkan o çarpık
düzen, sosyal güvenlik sisteminin insani ve iktisadi cepheleriyle rasyonel bir
şekilde ele alınmasının önünde engel teşkil
etmiştir. Son beş yılda Türkiyenin siyasette ve ekonomide
oluşturduğu rasyonel zemin, sosyal güvenlik alanını da
yeniden düşünmemize imkân vermiştir.
Geleceği
ucuz popülizmle değil, ancak ve ancak rasyonel hesaplarla öngörülebilir
bir şekilde planlayabiliriz. Siyaseti, içinde
yaşadığımız dünyanın gerçeklerinden
bağımsız bir zeminde kuramayız. Kurmaya
kalkıştığımızda da uzun vadede milletimize ve
insanımıza kötülük etmiş oluruz. Kısa vadeli siyasi kazanımlar
için toplumun geleceğini, ülkenin geleceğini riske atamayız.
Alınması gereken bir risk varsa, o riski bizler aldık. Toplumun
bekasını ve milletin geleceğini belirsizliğe
bırakamazdık. Kamunun menfaatini, toplumun uzun vadeli
çıkarlarını gözetmek, hesaba katmak kamu yönetiminin öncelikli
görevidir. Milletimiz bizden imtiyaz değil adalet istiyor ve adalet
bekliyor. Biz de sosyal devletin bütün vatandaşlarının
eşitlik esasında haklarını kullanmasının zeminini
ve fırsatını vermeliydik.
Bu ülkede Emekli Sandığı
mensubu, BAĞ-KUR mensubu, SSK mensubu ya da yeşil kartlı
vatandaşların hepsinin ayrı bir hukuk düzeni vardı. 2007de
2 çalışan 1 emekliye bakar durumda iken, sürdürülebilir bir sosyal güvenlik
için bu oranın en az 4 çalışana 1 emekli olması gerektiğini
bütün uzmanlar ve bütün bilim adamları ifade etmekteydiler.
Saygıdeğer
milletvekilleri, aç susuz bir vatandaş bir lokantanın önünden
geçerken lokantanın camında şöyle bir yazıyı görür:
Ne yerseniz yiyin, hesabınızı torununuz ödesin. diye.
Vatandaş içeri girer, yemeğini yer, tam kalkıp hesabı
vermeden çıkarken garson eline bir pusula tutuşturur. Bu ne? der,
der ki: Bu sizin dedenizin hesabıdır. Bizim dedelerimizin
hesabını bize ödettirdiniz, ama lütfen saygıdeğer
milletvekilleri, çocuklarımızın hesabını onların
çocuklarına ödettirmeyelim.
Onun içindir ki,
sosyal güvenlik reformuyla norm ve standart birliğinin
sağlanmasını, sosyal güvenlik sisteminin finansal
sürdürülebilirliğinin sağlanmasını, kolay
erişilebilir, tüm vatandaşlarımızı kapsayan genel
sağlık sigortasının kurulmasını amaçlayarak bu
yasayı getirdik.
Kazanılmış
haklar aynen devam etmektedir ve devam edecektir. Şu an emekli olduğu
hâlde 2 milyon 100 bin insanımız emeklilikten sonra
çalışmak zorunda kalmıştır. Sosyal güvenlik
sistemimizle ilgili bir çelişki değil midir bu?
SSK, BAĞ-KUR
ve Emekli Sandığı 5502 sayılı Kanunla 16 Mayıs
2006 tarihinde birleşti ve tek çatı altında toplandı.
Bildiğiniz gibi, norm ve standart birliğini sağlamaya dönük 5510
sayılı Yasa, Anayasa Mahkemesinin bazı hükümlerinin iptaliyle
yürürlüğe girememiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Zeydan.
RÜSTEM ZEYDAN
(Devamla) Hangi toplumsal kesimler, ne ölçüde etkileniyor? Sosyal devlet
ilkesinin gereği olarak bu düzenlemeyle emeklilik koşulları ve
maaş hesapları işçi, memur ve esnaf için eşitleniyor.
Dünden bugün
görülebilseydi, bugün, değerli arkadaşlar, aynı
yanlışı devam ettiremeyecektik. Geleceği doğru
hesaplamak ve doğru planlamak zorundayız.
Yaptığımız şey, temelde çalışma
hayatını, çalışma barışını esas alan
bir düzenlemedir.
İlk kez,
tarımda çalışanlar ve köy muhtarlarına asgari ücretin
yarısı kadar beyan edebilme imkânı getiriyoruz.
Yine ilk kez,
yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinde işverenlerimizin
rekabet gücünü olumsuz etkilemeyecek şekilde, işçilerimizi de
mağdur etmeyecek şekilde sigortalılıklarını
yeniden düzenliyoruz.
Memur da,
işçi de, esnaf da, çiftçi de, Türkiye Cumhuriyetinin özgür ve hür
vatandaşları olarak bu sosyal kesimler bizden imtiyaz yerine adalet
istiyordu, biz de bunu yaptık.
İlk defa
memuriyete girecek olanlar bu yasanın kapsamına alınıyor.
İsteğe bağlı sigortalı olabilmek için üç yıl
çalışma şartı aranıyor.
Sayın
Başkan, zatıalinize ve bütün arkadaşlara
saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum.
Teşekkür
ederim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Zeydan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda 19uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
20nci madde
üzerinde dört adet önerge vardır.
Önergeleri önce
geliş sırasına göre okutacağım, sonra
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra
sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 20 nci maddesi
çerçevesinde yer alan eş ve kız çocuklara ibaresinin kız
çocuklarına olarak değiştirilmesini, 5510 sayılı
Kanunun 32 nci maddesinin değiştirilen ikinci
fıkrasının (a) bendinin sonuna veya 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı
sayılanlar için, her türlü borçlanma süreleri hariç en az 5 yıldan
beri sigortalı bulunup, toplam 900 gün malûllük, yaşlılık
ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş ibaresinin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
|
|
Nurettin
Canikli |
Ahmet Öksüzkaya |
Bekir
Bozdağ |
|
|
Giresun |
Kayseri |
Yozgat |
|
|
Öznur
Çalık |
|
İhsan Koca |
|
|
Malatya |
|
Malatya |
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Tasarının çerçeve 20. maddesi ile
değiştirilmesi öngörülen 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 32 inci maddesinin
ikinci fıkrasının (a) bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Bayram Meral |
Mustafa Özyurt |
|
|
Trabzon |
İstanbul |
İstanbul |
|
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Vahap Seçer |
Faik Öztrak |
|
|
Malatya |
Mersin |
Tekirdağ |
|
|
Esfender
Korkmaz |
Bülent
Baratalı |
Birgen
Keleş |
|
|
İstanbul |
İzmir |
İstanbul |
|
|
Ali Rıza
Öztürk |
Ali Arslan |
Gürol Ergin |
|
|
Mersin |
Muğla |
Muğla |
a) En az 900 gün
malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi
bildirilmiş,
TBMM
Başkanlığına
119 sıra
sayılı kanun tasarısının 20. maddesi ile
değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı
kanunun 32. maddesinde birinci fıkrasının c bendine eklenmek
istenen
kız
ibaresinin çıkarılmasını, ikinci
fıkrasının a bendinin
En az beş yıldan beri
sigortalı bulunup toplam olarak 900 gün malullük, yaşlılık
ve ölüm sigortaları bildirilmiş
şeklinde kalmasını
arz ve teklif ediyoruz.
Teklif Edenler:
|
|
Gültan
Kışanak |
Hasip Kaplan |
Sevahir
Bayındır |
|
|
Diyarbakır
|
Şırnak
|
Şırnak |
|
|
Selahattin
Demirtaş |
Akın
Birdal |
Aysel
Tuğluk |
|
|
Diyarbakır
|
Diyarbakır
|
Diyarbakır |
|
|
Osman Özçelik |
|
Mehmet Nezir
Karabaş |
|
|
Siirt |
|
Bitlis |
BAŞKAN
Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 20.
maddesinin metinden çıkarılmasını ve sonraki maddelerin
buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla,
|
|
Oktay Vural |
Reşat
Doğru |
Erkan Akçay |
|
|
İzmir |
Tokat |
Manisa |
|
|
Beytullah Asil |
Muharrem
Varlı |
Prof. Dr. Alim
Işık |
|
|
Eskişehir |
Adana |
Kütahya |
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) -
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge sahibi
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Reşat Doğru
BAŞKAN
Sayın Doğru, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama
başlamadan önce, dün bölücü terör örgütüne karşı mücadele
ederken şehit düşen kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri personeline
Allahtan rahmet diliyor, milletimize, askerlerimize ve ailelerine
başsağlığı diliyorum. Hainler er geç mutlaka
cezalarını çekecektir diyorum.
Değerli
milletvekilleri, önergemizle, 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 20nci maddesinin metinden
çıkarılması ve sonraki maddelerin de buna göre teselsül
ettirilmesi istenmektedir. Bu önergemizle, 16 Haziran 2006 tarihinde Resmî
Gazetede yayımlanmış olan 31/5/2006 tarihli Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda öngörülen düzenlemelerin
muhafaza edilmesi amaçlanmıştır. Önergemizde, daha önce SSK,
Emekli Sandığı ve BAĞ-KUR kapsamındaki dul ve yetimler
için verilmiş olan hakların korunması amaçlanmaktadır.
Dul ve yetimlere
aylık bağlanabilmesi için gerekli olan prim ödeme gün
sayısı 5510 sayılı Kanun ile dokuz yüz güne indirilmiş
idi. Bu durum, hatırlanabilirse 12/12/2006 tarihindeki Meclisimizdeki
görüşmelerde şimdiki iktidar milletvekilleri tarafından da
hararetle savunulmuştur, doğrusu da oydu. Ancak daha üzerinden bir
yıl bile geçmeden acaba ne oldu da tekrar alınan karardan
vazgeçiliyor? Bin sekiz yüz gün çok uzun bir zaman süresidir. Bunun dokuz yüz
gün olmasına veyahut da daha makul bir süreye indirilmesine gerek
vardır diye düşünüyoruz, çünkü dul ve yetim olarak mahzun
kalmış insanlarımıza yapılacak olan iyileştirme
çok görülmemelidir; bu, haksızlık olur, sosyal devlet ilkesine de
uymaz.
Bakınız,
atalarımız yıllar önce nasıl bir sosyal devlet
kurmuşlar: İstanbulda Haseki Sultanın
yaptırdığı ve bugün hâlâ ayakta duran Vakıf Gureba
Hastanesinin vakfiyesine şöyle bir göz atalım. Orada şöyle
deniyor: 1 kelle soğanın 1 altın olduğu devirlerde bile bu
Hastanede hastalar bedava tedavi edilecek, ilaçları bedava verilecek ve
hastaların yemeğine mutlaka ama mutlaka belirlenen miktarda et
konulacaktır. Kıtlık olursa, savaş olursa, hayvan kesimi
yasaklanırsa görevlendirilen ve maaşlarını vakıftan
alan avcılar Belgrad Ormanlarına gidecek, avlanacak, ama
hastaların yemeğine mutlaka et konulacak.
Değerli
arkadaşlar, sosyal devlet işte böyle olur. Bakınız, bugün
ülkemizde, Anadolunun her tarafında esnafımız
dükkânlarını siftah yapmadan kapatıyor, günlük
nafakalarını kazanamıyorlar. İş adamları
işletmelerini kapatmamak için mücadele veriyorlar, işçilerinin
maaşlarını bile neredeyse ödeyemez durumdadırlar. 2007
yılı sonu itibarıyla açıklanmış olan büyüme
rakamlarının da ekonomideki iflasın geldiği noktayı
ortaya koyduğu da bir gerçektir. Yani yıllar itibarıyla,
yavaş yavaş, büyüme neredeyse sıfır noktasına
doğru gelmektedir. Hâl böyle iken bu insanlar BAĞ-KUR primlerini, SSK
primlerini nasıl ödeyecekler? Çiftçiler tarlalarına gübre atamıyor
-gübre fiyatları almış başını gidiyor- tarım
sigortası primlerini nasıl yatıracaklar? Bu konuların da
acilen Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmesi ve verilecek olan
kararların da bir an önce verilmesi gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, bu yasanın mantığında emekliliğin
olmadığı görülmektedir. Bu yasanın temel
mantığında vatandaşımızı uzun süre sistem
içerisinde tutarak fazla prim ödemesinin sağlanması, elde edilen
primlerin ise piyasaya tedavi ve ilaç parası olarak dağıtılmasından
ibaret olduğu görülüyor. Emeklilik eksenli değil, tedavi etme eksenli
olduğu da görülüyor. Ancak, koruyucu hekimlik hizmetlerinin
geliştirilmesi ile vatandaşın hasta olmamasının
sağlanması hedeflerimiz içerisinde olsa belki daha da kârlı
duruma gelmiş olabilirdik, çünkü tedavi masrafları çok ama çok
fazladır.
Ayrıca, bu
kanun hazırlanırken ve yasalaşırken meselenin sadece
ekonomik ve mali yönü dikkate alınmış, sosyal güvenlik
hakları daraltılmış, sosyal devlet ilkesi ile sosyal
güvenlik hakkının temel kuralları da maalesef göz ardı
edilmiştir. Ancak Türkiye Cumhuriyeti devletinin sosyal bir devlet
olduğu da unutulmamalıdır.
Biz önergemizle,
işte o mahzun insanlara bin sekiz yüz gün üzerinden verilmekte olan o gün
sayısının düşürülmesini ve dokuz yüz gün olarak
indirilmesini teklif ediyoruz. Buradaki amaç sosyal devlet olma
amacıdır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Doğru.
REŞAT
DOĞRU (Devamla) Yani sosyal devlet, kendisini ve beraberindeki
insanlarını da en iyi şekilde koruyan bir devlettir. Bin sekiz
yüz fazla bir gündür. Gerçi dokuz yüz günü de az bulabilirsiniz, ama en
azından bu ikisinin arasında ortalama bir rakam bulunabilir. Bunu
bulduğumuz zaman da o mahzun insanlara yardım etmiş oluruz diye
düşünüyorum.
Değerli
milletvekilleri, her yönüyle görüşülse de bu kanunun ülkemize, milletimize
hayırlı olmasını temenni ediyor, yüce Meclisimizi en derin
saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Doğru.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra
sayılı kanun tasarısının 20. maddesi ile
değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı
kanunun 32. maddesinde birinci fıkrasının c bendine eklenmek
istenen
kız
ibaresinin çıkarılmasını, ikinci
fıkrasının a bendinin
En az beş yıldan beri
sigortalı bulunup toplam olarak 900 gün malullük, yaşlılık
ve ölüm sigortaları bildirilmiş
şeklinde kalmasını
arz ve teklif ediyoruz.
Gültan
Kışanak (Diyarbakır) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu önergeye?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Önerge
üzerinde Sayın Kaplan, buyurun. (DTP sıralarından
alkışlar)
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
insanlık tarihinin en eski bayramını bugün kutlayarak
başlamak istiyorum. Kadınların 1 Nisandan itibaren papatyalardan
saçlarına taçlar ördüğü, kapılarına astığı,
tarihi 6756 yılına giden insanlık tarihinin en eski
bayramını, Süryanilerin kutladığı Akuti Bayramı
ve Festivalini buradan kutlamak istiyorum, çünkü Mezopotamyayı sular
altında bırakan Nuh tufanıyla bağlantılı olarak
bir yaradılış efsanesine dayanmaktadır.
Diğer bir
konu olarak, bugün açıklanan sosyal güvenlik bütçesinin
açıklarının 60 milyon olduğu söyleniyor. Ben, buradan,
İzmir EXPO 2015e bir atıf yapmak istiyorum. Şayet kabul
edilmiş olsaydı, sadece EXPO fuarına 60 milyon dolarlık bir
yatırım gelmiş olacaktı. Neden olmadı bu kadar güçlü
olduğumuz bir anda? Yok, AKPyi, DTPyi kapat, siyasi
istikrarsızlık, çatışma, nevroz olayları değil.
Bunların içinde elbette var, ama lobi yapamadık,
çalışmadık. Latin Amerikaya gidemedik, Orta Amerikaya, Güney
Afrikaya ve Afrikaya yenildik. Kongo, Gabon, Uganda dâhil on iki ülkenin
oylarını Milano topluca alırken, çevrecilik kartını
oynadı ve ne yazık ki, biz Allianoii sular altında
bırakırken, Milano aldı bayrak yarışını.
Buradan çağrımız: Bunun sorumluluğu iktidar ve muhalefet
partisine EXPO-2015 Projesiyle aynen devam etmeli diyoruz.
Bu maddeye
gelince, doğrusu, sosyal güvenlik çok tartışmalı. En
tartışmalı iki noktası vardı. Birisi dokuz bin iş
günü, diğeri emeklilikte altmış beş yaş konusu. 14
Martta emek cephesi meydanlara dayandığı zaman Hükûmetimiz
kendine geldi biraz, dokuz bin günü yumuşattı, yedi bin iki yüz güne
indirdi. Bugün geçti bir önceki maddede. Ancak, her ne kadar
Yumuşattık, 2028de uygulayacağız dese de, artık,
AKP İktidarının 60ıncı Hükûmet olarak
altmış beş yaşla mezarda emekliliği
halkımıza armağan ettiğini bugün itibarıyla ilan
ediyorum buradan. Evet, 2028de uygulanırsa bu, yani bu şekilde
yumuşatmaya kalkarsanız, torunlarınıza armağan olsun
derim! Ne diyeyim? Altmış beş yaş Türkiye gerçekleriyle
uyuşmuyor. Emek cephesi 14 Martta meydanlara indikten sonra uzlaşma
adı altında
Evet, uzlaşma olsaydı dün Kızılay
Meydanında, Güven Parkta işçilerimizin, emekçilerimizin üzerine cop
ve biber gazıyla gitmemiş olacaktık. Neden acaba Washingtonda,
Beyaz Sarayın önünde her gün gösteri oluyor da kıyamet mi kopuyor?
Meclisin önünde demokratik haklarını gösteren emekçi kesimlere,
Buradan DİSKe, KESKe, Türk Tabipler Birliğine, Diş Hekimleri
Odasına, TMMOBa mücadelelerinde destek sunduğumuzu ve her zaman
yanlarında olduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Emek cephesinin
iki kanadı vardır; bir kanadı sağcı sendikalar,
sarı sendikalar, sendika ağalarından oluşur, onu tarih
boyunca uzlaşmacı kişilikleriyle tanırız; onların
karşısında devrimci sendikalar vardır, sınıf
mücadelesi vardır, emek savunusunda kararsız olmayan sol demokrat,
devrimci, ilerici sendika geleneği vardır. Bu
uzlaşının içinde bu yasaya imza vermemişlerdir, ortak
olmamışlardır halkımızın kazanımlarını
kaybettiren bu yasaya.
Ama bu
mücadelenin bugün Parlamentoya yansımasını bu maddede
verdiğimiz önergede görüyoruz ve yaşıyoruz. Evet, bu maddede
dört tane önerge var. Bakıyoruz, bizim önergemizde diyoruz ki: Kız
çocukları ibaresini kaldırın. Çünkü Hükûmet önergesinde
kız çocukları olsun diyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Bağlıyorum.
Peki, erkek
çocuklarlının evlenme ödeneğinden yararlanma hakları yok
mu? Onlar daha çok mağdur olmuyor mu evlendiği zaman?
Başlık parası da veriyor, çeyizi de veriyor
Daha çok
mağdur değil mi? Ne bu ayrımcılık? Kız-erkek diye
ayırmayalım diyoruz bizim farklılığımız bu
önergede.
Özellikle
şunu söylüyorum: Evet, biz de bin sekiz yüz günün beş yüz güne
çekilmesi gerektiğini önermiştik. Bu konuda AKP ile CHPnin de
önergeleri var. Bu önergelerde, bu üç grubun ortaklaştığı
bu noktadaki önergelerde bir tek farklılığımız
cinsiyet ayrımcılığı yapmayın. Hiç kimseye
kazandırmaz. Bunu ifade etmek istiyoruz, buna dikkat çekmek istiyoruz.
Önergemize destek istiyoruz ve bu konudaki hatadan dönülmesini istiyoruz.
Teşekkür
ediyoruz. (DTP sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Destekliyoruz.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kaplan.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Tasarının çerçeve 20. maddesi ile
değiştirilmesi öngörülen 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 32 nci maddesinin
ikinci fıkrasının (a) bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi (Trabzon) ve arkadaşları
a) En az 900 gün
malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi
bildirilmiş,
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Sayın
Başkanım, kısa bir açıklama yapmak istiyorum müsaade
ederseniz:
Burada bu
düzenleme ölüm aylığıyla ilgilidir. Mevcut
mevzuatımızda, SSKlılarda ölüm aylığı için dokuz
yüz prim günü ödeme şartı var, BAĞ-KURlularla ilgili bin sekiz
yüz prim günü ödeme şartı var, Emekli Sandığı
mensupları için ise üç bin altı yüz prim günü ödeme şartı
var.
Biz, norm ve
standart birliği çerçevesinde, bin sekiz yüz günde ölüm
aylığını eşitleyelim diye bu düzenlemeyi yaptık.
Fakat sosyal taraflarla yaptığımız görüşmede, 4/A yani
hizmet akdiyle çalışan SSKlılarla ilgili şu anda dokuz yüz
prim günü kazanılmış bir hak olduğu çerçevesinde, bunun
korunması şeklinde bir talep geldi. Biz de önergemizi bu çerçevede
düzenledik. Burada bir hak kaybı filan söz konusu değil. Aksine,
bugün, dün caddelerde yürüdüğü söylenen kamu çalışanlarıyla
ilgili ölüm aylığı için üç bin altı yüz gün şartı
aranırken bin sekiz yüz güne iniyor. Niçin yüründüğünü, neden
yüründüğünü ben milletimizin çok iyi anladığı
inancındayım.
Sosyal
taraflarla uzlaştınız mı, uzlaşmadınız
mı? Biz, çok değerli siyasi parti gruplarına da bir hayli
uzlaştığımız maddeleri takdim ettik ve gerçekten de
yüzde 80-90 civarında bir uzlaşı sağladık ve bu
açıklamayı da Türk milletine hep birlikte yaptık. Ben
kendilerinden özellikle rica ettim, dedim ki: Buraya katılmak
istemiyorsanız, çıkınız, katılmadığınızı
açık bir şekilde ifade ediniz, biz size saygı duyarız.
Bunu açık ve net ifade etmemize rağmen, böyle bir
açıklamayı değil, bizimle birlikte, yüzde 80-90lık bir
uzlaşı sağladıklarını yanımızda durarak
açıkladıktan sonra, dört beş gün sonra, ne olduğunu,
nereden olduğunu, nasıl olduğunu bilmediğimiz tarzda
eğer birileri caddelere çıkmayı düşünüyorsa, caddelere
çıkmalarını da saygıyla karşılarız,
tepkilerini de saygıyla karşılarız ama hukuk çerçevesinde
olmasını da hukuk devleti çerçevesinde isteriz. Bu bir.
Diğeri:
Kız çocuğu, erkek çocuğu şeklinde, bu evlenme
ödeneğiyle ilgili konu sık sık gündeme geliyor. Bu konuyu izah
etmemize rağmen, tekrar gündeme gelmesi de doğrusu
anlaşılır gibi değil. Belki bu yasanın bir
talihsizliği bu.
Şimdi, erkek
çocuğu evlendikten sonra aylık kesilmiyor. Siz bu
konuşmanızda Erkek çocuklarından bu aylığı
kesiniz. diyorsunuz. Biz de Bu haksızlıktır,
yanlışlıktır, bunu yapamayız. diyoruz yani. Bu ödenek
kesilmiyor zaten şu anda. Onun için, kız ve erkek ayrımı
olmuyor aslında, hak eşitliği oluyor.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Aylıkla ilgili değil önergemiz.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Eğer, Bunu bizim
dediğimiz gibi bir ayrıma tabi tutun. derseniz, o zaman,
aylığı, ödeneği kesmemiz gerekiyor erkek
çocuklarından.
Onun için, bu
yasayı bir bütün olarak ele almayanların, bu yasanın bu kadar
haklar temin ettiği çerçevesinde konuyu ele alıp
değerlendiremeyenlerin, bir parçasını alarak, Acaba bir
şey çıkarabilir miyiz? düşüncesini ben doğru bulmuyorum.
Ben,
yasanın, sosyal devlet ilkelerine son derece uygun ve sosyal taraflarla birlikte
çok önemli düzenlemeleri içeren bir yasa olduğunu bir kez daha ben
vurgulamak istiyorum, hepinize teşekkür ediyorum.
Önergeye
katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakan.
Önerge üzerinde
efendim
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Önerge üzerinde Sayın Arslan
konuşacak.
BAŞKAN
Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ ARSLAN
(Muğla) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; görüşülmekte olan 119 sıra sayılı
Tasarının çerçeve 20nci maddesiyle değiştirilmesi
öngörülen 31/5/2006 tarihli -tarihe dikkatinizi çekiyorum değerli
arkadaşlar- 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun 32nci maddesinin ikinci
fıkrasının (a) bendinin en az dokuz yüz gün malullük,
yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirmiş olmasını
öngören bir önerge bu.
Cumhuriyet Halk
Partisi adına söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlamadan
önce hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, biraz önce tarihe dikkat çektim: 31/5/2006. Sayın
Bakan biraz önceki konuşmasında, işte Emekli
Sandığında üç bin altı yüz gündü, biz bin sekiz yüz güne
indirdik. BAĞ-KURda farklıydı. Yeni, bir hak veriyormuşuz
gibi bir açıklama yaptı.
Değerli
arkadaşlarım, 5510 sayılı Kanun, geçtiğimiz dönem
-22nci Dönemde- bu Parlamentonun çıkardığı bir kanundur.
5510 sayılı Kanunda ölüm aylığına hak kazanabilmek
için, hem kamu çalışanlarının hem de işçi ve
BAĞ-KURluların beş yıl sigortalı olmak ve dokuz yüz
gün prim ödemek koşulu vardı. Bu Kanunu siz
çıkardınız. Aşağı yukarı bundan iki yıl
önce çıkardığınız, verdiğiniz bu hakkı
şimdi geri alıyorsunuz. Bu bir yaman çelişki aslında. Sonra
da -şimdi açıklamalarınızda- sanki bir hakkı
veriyormuş gibi açıklamalarda bulunuyorsunuz. Hayır değerli
arkadaşlarım, bir hakkı geri alıyorsunuz. Çalışanlara
verdiğiniz bir hakkı, dokuz yüz günlük prim ödeme koşulunu bin
sekiz yüz güne çıkararak bir hakkı geri alıyorsunuz.
Değerli
arkadaşlarım, sosyal güvenlik, sosyal devlet olma koşulunun bir
aracı. Sosyal devlet ilkesini, sosyal güvenlik kurumlarıyla hayata
geçirebiliyoruz. Anayasal bir hak sosyal güvenlik, yurttaşlara
Anayasanın tanıdığı bir hak. Biz bu hakkı
şimdi yavaş yavaş sosyal güvenlik kurumlarında
yaşadığımız, aktüeryal dengelerinde
yaşadığımız sıkıntılar nedeniyle
yavaş yavaş kısıtlıyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, aslında sosyal güvenlik sisteminde bir sorun
olduğu, bütün Türkiye'nin kabul ettiği, bütün siyasi partilerin kabul
ettiği bir gerçek. Ancak, yine hepimiz biliyoruz ki, sosyal güvenlik
konusundaki bu sıkıntının aslında asıl sebebi kayıt
dışı ekonomi. Sorunu kayıt dışı ekonominin
üzerine giderek çözmek varken
Bakın, Avrupa Birliği ülkelerinde,
dünyanın gelişmiş diğer ülkelerinde kayıt
dışı ekonominin kayıtlı ekonominin içindeki payı
dörtte 1lerin altındayken bizde neredeyse yarısı, yüzde 46,7.
Bu büyük bir problem. Bunu çözmemiz gerekiyor. Asıl yapılması
gereken, emekçilerin, yurttaşlarımızın haklarının
kesilerek sosyal güvenlik harcamalarının azaltılması
değil. Asıl yapılması gereken, sosyal güvenlik için
harcamamamız gereken parayı, sosyal güvenlik için harcamamız
gereken kaynağı tabana yayarak, kayıt içindeki ekonomiyi
genişleterek kaynağı artırmak varken -ki, bunu yapmak tabii
Adalet ve Kalkınma Partisi için çok zor, o çevrelerden büyük destek
alıyorsunuz- elinize geçirdiğiniz yoksul halkı,
işçilerimizin, memurlarımızın, kamu
çalışanlarımızın,
BAĞ-KURlularımızın haklarını kısıp
sosyal güvenlikteki sorunları çözmeye çalışıyorsunuz. Ben
hekimim biliyorsunuz, tamamen yanlış bir teşhis, bu hasta ölür
değerli arkadaşlar. Çıkardığınız yasa
hastayı öldürecek bir yasadır.
Bakın,
sendikaların bazılarıyla anlaşmalar yaptınız,
biraz önce Sayın Bakan da anlattı uzlaştık diye. Bazı
sendikalar, maalesef, kendilerini kurtarmak adına, yarın -Allah
göstermesin- ölümleri hâlinde eşlerinin ve çocuklarının
düşeceği durumu göz ardı ettiler. Sosyal güvenlikteki en önemli
konulardan bir tanesi -hepimizin yüreğini burkan-
yakınımızda, eşimizde, dostumuzda bir ölüm hâlinde
asıl sosyal güvenliğin olması gerektiğidir.
Şimdi, siz,
çalışanların -Allah korusun- ölümü hâlinde eşlerinin ve
çocuklarının alması gereken maaşı engellemeye
çalışıyorsunuz, sosyal güvenlik harcamalarını
kısıtlamaya çalışıyorsunuz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ ARSLAN
(Devamla) Şimdi, bakın, Anayasanın 2nci maddesi -bu konuda
hep kavga ederiz bu kürsülerden, Laiklik diye Taktınız. diye- laik,
sosyal, hukuk devleti
Hukukla ilgili kavganızı biliyoruz. Laiklikle
ilgili kavganızı biliyoruz. Şimdi bu Anayasanın 2nci
maddesindeki sosyal devlet kavramını da çürütmeye
çalışıyorsunuz. Canlılarla mücadelenizi biliyoruz.
İş Kanunuyla geçtiğimiz dönemde çalışanları köle
hâline getirdiniz. Şimdi de bu maddeyle canlıları
bıraktınız, ölülerin de haklarını almaya
çalışıyorsunuz. Yazıktır değerli
arkadaşlarım!
O açıdan, bu
Cumhuriyet Halk Partisinin önergesine kulak vermenizi öneriyorum. Sosyal
güvenlik konusundaki ihtiyaç bir gün hepimize lazım oluyor.
Bu konuda
hepinizi duyarlı olmaya davet ediyorum ve hepinizi yeniden saygıyla,
sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Arslan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra
sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 20 nci maddesi çerçevesinde
yer alan eş ve kız çocuklara ibaresinin kız çocuklarına
olarak değiştirilmesini, 5510 sayılı Kanunun 32 nci
maddesinin değiştirilen ikinci fıkrasının (a) bendinin
sonuna veya 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi
kapsamında sigortalı sayılanlar için, her türlü borçlanma
süreleri hariç en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, toplam 900 gün
malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi
bildirilmiş ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu önergeye?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılıyoruz
efendim.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Evlenme
ödeneğinin sadece kız çocuklarına verilmesine yönelik olarak 37
nci maddede yapılan düzenlemeye paralel olarak değişiklik
yapılmıştır.
Ayrıca,
mevcut uygulamaya paralel olarak hizmet akdiyle çalışan
sigortalıların hak sahiplerine, borçlanma süreleri hariç 5
yıldan beri sigortalı bulunup toplam 900 gün malûllük,
yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olmak
kaydıyla ölüm aylığı bağlanması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda 20nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
21inci madde
üzerinde dört adet önerge vardır; önergeleri önce geliş
sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra
sayılı kanun tasarısının 21. maddesi ile
değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı
kanunun 34. maddesinin b bendinin bir nolu alt bendinde geçen,
Yüksek
öğrenim yapması hâlinde 25 yaşını
ibareleri yerine
Yüksek öğrenim (lisans, yüksek lisans ve doktora dâhil) yapması
hâlinde 33 yaşını
şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ediyoruz.
|
|
Gültan Kışanak |
Hasip Kaplan |
Sevahir Bayındır |
|
|
Diyarbakır |
Şırnak |
Şırnak |
|
|
Selahattin Demirtaş |
Akın Birdal |
Aysel Tuğluk |
|
|
Diyarbakır |
Diyarbakır |
Diyarbakır |
|
|
Osman Özçelik |
|
Mehmet Nezir Karabaş |
|
|
Siirt |
|
Bitlis |
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 21.
maddesi ile yeniden düzenlenen, 5510 sayılı Kanunun 34. maddesinin
birinci fıkrasının (a) bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Saygılarımla.
|
|
Oktay Vural |
Şenol Bal |
Mustafa Kalaycı |
|
|
İzmir |
İzmir |
Konya |
|
|
Beytullah Asil |
Muharrem Varlı |
Prof. Dr. Alim Işık |
|
|
Eskişehir |
Adana |
Kütahya |
|
|
|
Hasan Çalış |
|
|
|
|
Karaman |
|
a) Dul
eşine % 50si; aylık bağlanmış çocuğu bulunmayan
dul eşine ise % 75i,
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 21 inci
maddesi ile değişik 5510 sayılı kanunun 34 üncü maddesinin
birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
Harun Öztürk |
Recai Birgün |
A. Jale
Ağırbaş |
|
|
İzmir |
İzmir |
İstanbul |
|
|
Kamer Genç |
Hasan Macit |
Hasan Erçelebi |
|
|
Tunceli |
İstanbul |
Denizli |
|
|
|
Hüseyin Mert |
|
|
|
|
İstanbul |
|
a) Dul
eşine %50si; aylık bağlanmış çocuğu bulunmayan
dul eşine ise %75i,
b) Çocuklardan;
BAŞKAN
Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme
alacağım efendim.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Tasarının çerçeve 21. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
M.Akif
Hamzaçebi |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Mustafa Özyürek |
|
|
Trabzon |
Malatya |
İstanbul |
|
|
Esfender
Korkmaz |
Faik Öztrak |
Bülent
Baratalı |
|
|
İstanbul |
Tekirdağ |
İzmir |
|
|
Ali Rıza
Öztürk |
Birgen
Keleş |
Tansel
Barış |
|
|
Mersin |
İstanbul |
Kırklareli |
|
|
Hikmet Erenkaya |
Gürol Ergin |
Bayram Ali
Meral |
|
|
Kocaeli |
Muğla |
İstanbul |
|
|
|
Tekin Bingöl |
|
|
|
|
Ankara |
|
Madde 21- 5510 sayılı Kanunun 34
üncü maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentleri
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
a) Dul
eşine %75i,
b) Bu Kanunun 5
inci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (e) bentleri
hariç çocuklardan;
1) 18 yaşını,
lise ve dengi öğrenim görmesi halinde 20 yaşını, yüksek
öğrenim yapması halinde 25 yaşını
doldurmayanların veya,
2) Kurum
Sağlık Kurulu kararı ile çalışma gücünü en az %60
oranında yitirip malûl olduğu anlaşılanların veya,
3)
Yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan
boşanan veya dul kalan kızlarının,
her birine
%25i,
d) Hak sahibi
eş ve çocuklardan artan hisse bulunması halinde ve diğer
çocuklarından hak kazanılan gelir ve aylıklar hariç olmak üzere
gelir veya aylık bağlanmamış olması şartıyla
ana ve babaya toplam %25i oranında; ana ve babanın 65
yaşın üstünde olması halinde ise artan hisseye
bakılmaksızın yukarıdaki şartlarla toplam %25i,
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar)- Karar yeter sayısı istiyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Arayacağız efendim.
Konuşmak
isteyen var mı önerge üzerinde?
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Tansel Barış.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Barış. (CHP sıralarından
alkışlar)
TANSEL BARIŞ
(Kırklareli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısının çerçeve
21inci maddesinin değiştirilmesiyle ilgili önerge hakkında söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, konuya girmeden önce on günden beri Türk hukuk sistemine
Avrupa Birliği tarafından bir saldırı
yapılmaktadır. Ben bu saldırıyı
huzurlarınızda kınıyorum. Avrupa Birliğinin
genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn Türk hukuk sistemine
güvenmediğini, Türk mahkemelerini eleştirerek bu duygularını
dile getiriyor ve değerli arkadaşlarım, bizler bu üzüntüyü
yaşarken Türk adaletinin temsilcisi Adalet Bakanı, maalesef, buna bir
cevap vermiyor. Acaba Sayın Adalet Bakanımız Olli Rehn gibi mi
düşünüyor? Ben Adalet Bakanımızdan buradaysa cevap, değilse
de Hükûmet temsilcisi olarak burada bulunan bakanlardan bir cevap istiyorum.
SIRRI SAKIK
(Muş) Yargının darbesine ne istiyorsun?
TANSEL BARIŞ
(Devamla) Değerli milletvekilleri
LÜTFİ
ÇIRAKOĞLU (Rize) Güzel bir soru geldi, ona ne diyorsun?
TANSEL BARIŞ
(Devamla)
ölüm aylığı bağlanacak olan dul eşin bir
ek gelire sahip olması hâlinde aylık bağlama oranının
yüzde 50ye düşürülmesi ilkesi elde edilen ek gelirin miktarı ile
ilişkilendirilmelidir. Örnek olarak ayda 100 YTL ek gelir elde eden dul
eş ile ayda 10 bin YTL ek gelir elde eden dul eşin aynı kapsamda
değerlendirilmesi sosyal adalet ilkesiyle uyuşmamaktadır. Bu
nedenle, yüzde 50 aylık bağlama oranının belirlenmesinde
gerekçe olarak sunulan ek gelir elde etme koşuluna bir taban getirilmesi
ve bu miktarın üstünde ek gelir elde edenlere ölüm
aylığının yüzde 50sinin bağlanması sosyal adalet
anlayışına da uymaktadır ve onun gereğidir. Bunu
nazarıdikkate alacağınızı umut etmekteyiz.
Sayın
milletvekilleri, Sayın Başbakanımız Aile başına
üç çocuk. diyor.
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) En az, en az
SACİD YILDIZ
(İstanbul) En az
TANSEL BARIŞ
(Devamla) - Dört veya beş de olabilir tabii ki. Buna Sayın
Başbakanımızın itiraz edeceğini sanmıyorum.
Ama Sayın
Bakanım, neden emzirme parası altı aydan bir aya indiriliyor?
Burada bir çelişki yok mu? Ve inanıyorum ki, size ilk hesabı da
Sayın Başbakan soracaktır. Başbakanın bu önerisinin
altının doldurulması gerekirken yani altı aydan on iki aya
çıkarmak gerekirken, sizler altı aydan bir aya indiriyorsunuz. Burada
bir çelişki yok mu?
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Tasarruf yapıyorlar, tasarruf.
TANSEL BARIŞ
(Devamla) Bu konu gerçekten önemli bir konu. Hem annelere hem bebelere
yazık oluyor Sayın Bakanım. Bu konuyu yeniden nazarıdikkate
alacağınızı umuyorum.
Getirdiğiniz
bu yasa tasarısında, özürlü vatandaşlarımıza gerçekten
haksızlık ediyorsunuz. Daha çok prim ödeme gün sayısı, daha
uzun süre sigortalılık. Bu vatandaşlarımız evlere
mahkûm. Bu vatandaşlarımıza sahip çıkmamız gerekirken,
böyle bir haksızlık olmaması lazım. Yaşam kalitelerini
artıralım, toplum hayatına kazandıralım derken, böyle
bir tasarıyla karşımıza çıkınca, gerçekten
özürlülerimize yazık oluyor. Toplum hayatına kazandıralım
derken, aynı zamanda iş yerlerindeki özürlü kontenjan
sayısını artıralım, yüzde 3ten yüzde 5e
çıkaralım.
Diğer
taraftan, Sayın Bakanım, toplumda yeni bir sendrom
yarattınız. Altmış beş yaş sendromu. Yeni bir
hastalık. Bu hastalık şu anda ülkemizde dalga dalga
yayılıyor. Tsunami olmuş vaziyette. İnsanların
kimyası bozulmuş Sayın Bakanım. Gerçekten müthiş bir
psikolojik baskı
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Barış.
TANSEL BARIŞ
(Devamla) Müthiş bir psikolojik altında insanlarımız ve
evet, yine söylüyorum, mezarda emeklilik psikolojik baskısı
altında vatandaşlarımız kimyası bozulmuş bir
vaziyette bu altmış beş yaşın
değiştirilmesini bekliyor.
Değerli
milletvekilleri, bu yasa tasarısına her kesim karşı, herkes
karşı, işçiler karşı, sendikalar karşı,
emekliler, çiftçiler, hatta işverenler bile bu yasa tasarısına
karşı. Onun için, gelin diyoruz, yeniden tartışalım,
yeniden çok tartışalım; her kesimin ve herkesin, ülke
koşullarına uygun ve yaşam koşullarımıza uygun
bir yasa tasarısı hazırlayalım ve emin olun ki bu birlik,
beraberlik, bütünlük içerisinde yapacağımız yeni yasa
tasarısını herkes kabul edecektir ve herkesin de arzu
ettiği mutlu bir sona ulaşabiliriz.
Ben yasa
tasarısının geri çekilmesini ve önerimizin desteklenmesini
istiyorum. Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Barış.
Önergeyi
oylarınıza sunacağım ama Sayın Akcan, karar yeter
sayısında ısrar
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN
Deminki talebiniz geçerli değildi aslında da onun için soruyorum ben.
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Karar yeter sayısını istiyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Israrlısınız yani.
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Evet.
BAŞKAN
Peki, arayacağız efendim.
Önergeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge
kabul edilmemiştir efendim.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 21 inci
maddesi ile değişik 5510 sayılı kanunun 34 üncü maddesinin
birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Harun
Öztürk (İzmir) ve arkadaşları
a) Dul
eşine % 50si; aylık bağlanmış çocuğu bulunmayan
dul eşine ise % 75i.
b)
Çocuklardan;
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Genç, buyurun efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 119 sıra
sayılı kanunla ilgili olarak arkadaşlarımızla
verdiğimiz bir önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinize
saygılar sunuyorum.
Ancak
Başkanlık Divanı tek partiden oluştuğu için, bana göre
Başkanlık Divanının bu şekilde oluşmaması
lazım. Divan kâtiplerinden birisinin muhalefete mensup olması
lazım.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, tabii, tek, bağımsız olunca
Mecliste de işimiz çok zor. Yüz yetmiş iki maddelik bir kanunda ancak
işte, sağ olsun, Demokratik Sol Partideki arkadaşların
birkaç tane önergesine ben de imzamı atmak suretiyle bu tasarı
üzerinde konuşma hakkını elde ettim. Daha da verip
vermeyeceklerini bilmiyorum. Kendilerine teşekkür ediyorum.
Şimdi, o
kadar karışık bir kanun ki, kanunu getiren Hükûmet bundan
habersiz, Komisyon bundan habersiz, Meclis bundan habersiz. Bakalım, Allah
bu kanunu uygulayanlara sabır versin, bilgi versin.
Şimdi,
Sayın Bakan, bakın, siz 1999da bu kanun müzakere edilirken
diyorsunuz ki: 1992'de sistem tahrip edildi; şimdi de, siz, işçiyi,
memuru, çiftçiyi, emekliyi, vatandaşı tahrip ediyorsunuz,
vatandaşın hayalini, vatandaşın geleceğini
yıkıyorsunuz.
Türkiye
gerçeklerine aykırı bir tasarıdır. Bu tasarı, bilimsel
analizin ürünü değildir. Bu tasarı, kâr ve zarar
mantığına göre hazırlanmış bir
tasarıdır. Arkasından da diyorsunuz ki: Bu tasarıyı
hazırlayan siyasî parti önümüzdeki dönem, Türk siyasî hayatına,
Parlamento dışında katkıda bulunmaya devam edecektir; buna
soyunmuş gibi görünüyor!
Şimdi,
tabii, ben aslında Türkiye Cumhuriyeti devletinin ciddi bir devlet
olduğunu, bu devleti yöneten insanların sorumluluk duygusu
alması gerektiğini, dolayısıyla birçok vesileyle sizlere
söyledim. 340 milletvekili geldiniz. Bakın, şu memleketin ekonomisi
iflas etmiş, bir sürü suistimal var, devlet çarkı dönmüyor. Bir iki
sene kemer sıkma politikasını getirerek, riski de göze alın
ve bu memleketin ekonomisini düzeltmek böyle bir iktidara nasip olur. Yoksa
koalisyonlar bu işi zor yapar. Böyle kanunları getirmekte
Aslında tabii Hükûmeti de suçlamıyorum, ancak getirdiğiniz
kanun, Türkiye gerçeklerine aykırı Sayın Bakan. Şimdi,
gidin mezarlara bakın, mezarlıkları gezin, acaba Türkiyede
mezarlıklarda altmış beş yaşından sonra ölen kaç
tane emekli var? Hepsi, bakın, birçoğu altmış beş
yaşından önce ölmüş.
Şimdi,
emeklilik yaşını altmış beş yaşına
çıkarmakla, zaten siz bu kanunun temel felsefesini bitirdiniz. Yani, hiç
olmazsa insanlar belli bir, yani yirmi yaşında, on sekiz
yaşında çalışmaya başlayan bir kişinin emekli
yaşına geldiği zaman hiç olmazsa emekli
aylığından, imkânlarından yararlanması lazım. Siz
altmış beş yaşını getirmekle zaten burada
işi artık bitirdiniz. Yani vatandaşın yüzde 1i belki
altmış beş yaşını veya yüzde 2si geçer mi geçmez
mi? Bu durumda bir kanun getirdiniz. Geçmişte sizin de, işte, 1999da
sizin sözcülerinizin söylediği sözlerin tamamen tersini yapıyorsunuz.
Arkadaşlar,
kara delikleri
Bu aslında bir kara delik değil, bu aslında ak
delik, aslında kara delik AKPnin devlette, ekonomisinde
yaptığı kara delik. İşte, ihalelerde en büyük
yolsuzlukları siz yapıyorsunuz. Bakın gazetenin birinde bugün
Bir firmanın 150 trilyon liralık size yakın- vergi
alacağı kesinleşmiş, Maliye mahsus bekletiyor. Ondan sonra
bunu uzlaşmaya çağırıyorlar. Ben yarın onu takip
edeceğim. Sizin Genel Başkanınızın da iyi
ahbabıdır bu. Bakalım, 150 trilyon lirayı kaça
indireceksiniz?
MUSTAFA ÖZBAYRAK
(Kırıkkale) Petrol Ofisini de söyle!
KAMER GENÇ
(Devamla) - Cesaretiniz varsa indirin! Eğer o parayı indirirseniz,
onda zimmet
Yani onu indirenlerin bundan menfaat
sağladığını bu kürsüden söyleyeceğim. Bunu
peşin şey edeyim. Yani diyorum ki
(AK Parti sıralarından
Önerge sesleri) Önerge efendim. Diyoruz ki, dul eşe yüzde 75 maaş
bağlansın.
Arkadaşlar,
zaten emeklilik yaşını altmış beşe
çıkarıyorsunuz. Altmış beş yaşından sonra
taraflardan, eşlerden birisi ölse de kaç sene yaşayacak? Hiç olmazsa,
bırakın, altmış beş yaşından sonra üç sene
mi yaşar, iki sene mi yaşar, bir sene mi yaşar,
maaşının yüzde 75ini alsın. Burada devletin de bir
kaybı yok. Hak, adalet, sosyal adalet gereği budur.
Ama, tabii çok
konuşma hakkımız da olmadığı için bu vesileyle
onu da dile getirmek istiyorum. Bakın, ihalelerde çok büyük yolsuzluklar
yapıyorsunuz, ciddi bir vergi düzenlemesini yapmıyorsunuz. Geçen gün
burada sordum Maliye Bakanına, dedim ki: Sen 44 trilyon liralık vergi
aslını uzlaşmada 4 trilyon liraya indirdin mi indirmedin mi?
Diyor ki: Vergi mahremiyeti var, ben bunu söylemem. Niye söylemiyorsun? Vergi
mahremiyetine girmiyor ki. Ben demiyorum ki falanca firmanın
Var böyle,
inkâr ediyor. Demek ki siz
Bakın, yabancı bir bankanın 3,5
milyar dolarlık vergisini siz bir kalemde uzlaşmada sildiniz Merkezî
Uzlaşma Komisyonunda.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, bu memleketin kaynakları var. Bu memleketin
kaynaklarını sağlıklı tahsil ederseniz, bu memleketin
harcamalarını da sağlıklı harcarsanız, bu
memlekette işçiye, emekliye
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Genç, buyurun efendim.
KAMER GENÇ
(Devamla) Yani bu devletin kaynaklarını iyi
değerlendirirseniz, vergilerini iyi tahsil ederseniz, millî geliri de
hakça bölüşme ilkelerini düzenleyen yasalar getirirseniz, emekliye,
çalışana, yoksula, işsize devletin imkânları yeter, bunu
vermeye çok çok yeter. Ama, şimdi mesela son zamanlarda siz bu
kanunları getirince birtakım büyük hastaneler belirdi. Bu hastaneler
kimin parasıyla yapılıyor? Kim? Tarikatlar büyük büyük
hastaneler yaptılar ve yarına siz bu kanunu çıkardıktan
sonra bunlara büyük kaynak aktaracaksınız. İstanbula bir
gidiyorsunuz, gökdelenler hastane olmuş. Kimdir, kime yakın? Bu
siyasi iktidara yakın. Türkiyenin her tarafına
yayılmış. Bu hastaneler parayı nereden alacak?
İşte yarın sosyal güvenlik, bu kanun çıkınca bütün
paralar onlara gidecek. Onlar size güvenerek bu hastaneleri yapıyorlar.
Demek ki devletin kaynaklarını siz iyi kullanmıyorsunuz. Fakirin
boğazını sıkıyorsunuz, zenginin cebine para
katıyorsunuz. İşte milyarderler, milyar dolar sahipleri sizin
zamanınızda arttı. Dolayısıyla, yani devletin
kaynaklarını iyi kullanın, muhtaçlara da para ödeyin.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Devamla) Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 21.
maddesi ile yeniden düzenlenen, 5510 sayılı Kanunun 34. maddesinin
birinci fıkrasının (a) bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Saygılarımla.
Oktay
Vural (İzmir) ve arkadaşları
a) Dul
eşine % 50si; aylık bağlanmış çocuğu bulunmayan
dul eşine ise % 75i,
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Sayın
Başkanım, kısa bir açıklama da yapmak istiyorum müsaade
ederseniz.
BAŞKAN
Buyurun.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Şimdi, Sayın
Genç enteresan şeyler söylüyor ve sık sık
KAMER GENÇ
(Tunceli) Benim konuşmama müdahale edemez.
BAŞKAN
Yalnız Sayın Bakan
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Hayır efendim,
hayır
BAŞKAN
Sayın Bakan, müsaade eder misiniz.
Sayın Bakan,
sataşmaya mahal vermemek kaydıyla açıklama yapın.
Buyurun.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Hayır hayır,
sataşma değil
KAMER GENÇ
(Tunceli) Söz hakkım doğuyor.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Kısa bir
açıklama hakkımız var Sayın Genç.
OKTAY VURAL
(İzmir) Ama önergemizle ilgili olursa
Önerge bizim önergemiz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Önergeyle ilgili
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Önerge, aynı
mahiyette önerge.
BAŞKAN
Sayın Genç, dinler misiniz lütfen.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Şimdi, efendim,
yolsuzluk varsa yolsuzlukların ortaya çıkarılması
gerekiyor, gereğinin de yapılması gerekiyor. Herhâlde, bunu
yapan insanların da bir koltukta oturma şanslarının
olmayacağını hepiniz takdir edersiniz. Bunu konuşmak
değil, gereğini yapmak gerekiyor. Varsa bilgiler, belgeler, ortaya
koymanız gerekiyor, bir.
İkincisi,
hastaneler yapılıyor, güzel bir şey. Sağlıkla ilgili
modernizasyon, sağlık hizmetlerinin vatandaşımıza en
kestirme yoldan, en kısa yoldan, en sağlıklı şekilde
ulaşmasına sevinmemiz gerekiyor. Sosyal güvenlik kurumunun hangi
şartlarda, hangi kurallar çerçevesinde sağlık hizmet sözleşmesi
yapacağı da yasasında bellidir, onun dışında bir
şey yapma şansı yoktur. Bunu devletin imkânlarını
aktarıyorsunuz gibi takdim etmek çok şık değil, doğru
değil. Devletin imkânlarını vatandaşa aktarır sorumlu
yetkililer. Vatandaşın sağlığı da son derece
önemlidir. Onun için genel sağlık sigortası kavramını
getiriyoruz.
Şu
altmış beş yaşla ilgili, değerli arkadaşlar,
1/1/2008de yürürlüğe girme imkânı olan bir düzenlemeyi Hükûmet
olarak yürürlüğe koymadık ve bunu, bu kadar önemli bir yasanın
bir kez daha sosyal taraflar tarafından, siyasi partiler tarafından
irdelenmesinin doğru olacağı düşüncesiyle
değerlendirdik ve altmış beş yaşı
Bütün
düzenlemeler Türkiyenin geleceğiyle ilgili düzenlemelerdir ve zaruri
düzenlemelerdir. Biz, partilerle görüştüğümüzde de sivil toplum
örgütleriyle görüştüğümüzde de herkes bu düzenlemenin önemini bize
ifade etmiştir. Hiç bu düzenleme olmasın, bu reform olmasın
diyen hiçbir sosyal tarafa biz rastlamadık, böyle bir görüş de hiç
kimse tarafından bize iletilmedi.
BAŞKAN
Sayın Bakanım, lütfen
Kısa dediniz, ama uzadı yani biraz
.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Altmış
beş yaşla ilgili
Son olarak şunu söyleyeyim Sayın
Başkan. Altmış beş yaşla ilgili
yaptığımız bu görüşmelerde bir güzel şey oldu, o
da şudur: 2028 yılına kadar bunu öteleyerek, şu anda
vatandaşlarımız kademeli bir şekilde emeklilik
yaşında emekli olacaklardır. Yani, kırk dört, kırk
beş, kırk altı, altmışa kadar, 2028e kadar rahmetli
Ecevitin, Sayın Bahçelinin ve Sayın Mesut Yılmazın
hükûmet oldukları dönemde çıkardıkları altmış
yaş emekliliği şu anda geçerlidir, 2036 yılına kadar
da geçerli olacaktır. Türkiyenin geleceğine dönük bir düzenleme
yaptıysak, bu da alkışlanması gereken bir durumdur diye
düşünüyorum.
Teşekkür
ediyorum ve önergeye katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakan.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kılıçdaroğlu.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, Sayın Bakan
açıklama yaparken Genel sağlık sigortası
kavramını getiriyoruz. dedi. Bu kavram bu Hükûmet döneminde gelen
bir kavram değil. Bu, Anayasada yer alan bir kavramdır.
BAŞKAN
Tutanaklara geçti efendim.
Teşekkür
ederim.
Önerge üzerinde
söz isteyen var mı efendim?
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Hasan Çalış konuşacaklar efendim.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Çalış. (MHP sıralarından
alkışlar)
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime
başlarken hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Kahraman Türk
Silahlı Kuvvetlerimizin Şırnakta hain teröristlere
karşı verdiği mücadelede şehit düşen askerlerimize
Allahtan rahmet diliyorum, yakınlarına ve büyük Türk milletine
başsağlığı diliyorum.
Görüşmekte
olduğumuz yasanın 21inci maddesinin (a) bendiyle ilgili önergemiz
üzerine söz almış bulunuyorum. Önergemiz ile çocuğu olmayan
emekli eşi dullara verilen maaşın yeni şartlara
bağlanmasını önlemek istiyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, bu yasa Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığımızdan Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuna tali komisyon olarak ve
Plan Bütçe Komisyonuna da esas komisyon olarak gönderildi. Ne yazık ki
Sağlık Komisyonumuzda küçük bir usul tartışmasıyla
geçiştirildi. Sağlıkla ilgili, sosyal güvenlikle ilgili
arkadaşlarımızın birikiminden niye istifade edilmek
istenmedi, bunu hâlâ anlamış değilim.
Bu tasarıyla
ilgili olarak temennimiz, sosyal güvenliğin, sağlığın
bir türlü halledilememiş müzmin problemlerinin halledilmesi, topluma huzur
ve mutluluk getirmesidir. Çabamız ise bu amaca uygun olarak katkı
sağlamaktır. Ümidimiz ise
Keşke ümitvar olabilsek diyoruz çünkü
şu ana kadar yapıcı, samimi katkı vermemizin yolunun
kapalı olduğunu gördük. Önergelerimiz iktidar partisince, zaman zaman
da Genel Kurulda yeterli çoğunluk olmayınca kulislerden uzanan
parmaklarla ne yazık ki reddediliyor.
Bu tasarı,
toplumun yüksek gelir sahibi üst kesiminin taleplerini karşılarken
orta ve alt gelir gruplarının taleplerini
karşılamıyor. Hâlbuki, önergelerimiz ile bu
yanlışları düzeltmeye, katkı vermeye
çalışıyoruz. 21inci Dönem Parlamentosunda aynı sosyal
güvenlik yasa çalışmalarında bu salonda Mezarda emeklilik,
Topluma hakaret, Sivil toplum kuruluşları sokağa dökülün.
diye bağırıp bugün aynı kesimler için çok ağır
problemleri bulunan bu yasa tasarısını getirmek veya olumlu
katkı vermek durumunda olan arkadaşların bir kısmı
bugün bu sıralarda bakan veya milletvekili, kalanları da gözümüzün
önünde duruyor.
Sendikalarla,
sivil toplum kuruluşlarıyla anlaşma yollarını arayan
Hükûmet, niye muhalefetle anlaşmaya ihtiyaç duymuyor? Bunu öğrenmek
istiyorum değerli arkadaşlarım. Böyle önemli bir yasada
toplumsal fikir birliğine, toplumsal güç birliğine, toplumun
tamamının desteğine ihtiyacınız yok mu Sayın
Hükûmet? Yüksek prim oranları, kayıt dışı istihdam,
pasif-aktif oranındaki, sigortalı oranındaki bozukluk, prim
ödeme alışkanlığının
oluşturulamamış olması gibi nedenler sosyal güvenlik
açığını her geçen gün büyütmektedir. Ama kayıt
dışı istihdamın altında yatan en önemli neden ise
artık, esnafın, köylünün, çiftçinin gerçekten bu primleri verecek
gücü kalmamıştır değerli arkadaşlarım.
İktidar partisi temsilcilerine bakıyoruz, Türkiye güllük gülistanlık,
Türkiye çağ atlamış! Güya çağ atlamış. Lütfen, lütfen
topluma kulak verin. Bu toplum, kendisini dinlemeyenlere, kendisini dikkate
almayanlara, zamanı geldiği zaman ağır tokatlar
vurmuştur değerli arkadaşlarım.
Bu
tasarıyla, gene, emekli bir kişi öldüğü zaman, çocuğu
olmayan dul eşine verilecek maaşı yüzde 75ten, nasıl yüzde
50ye çekebilirizin yolları aranıyor. Başka bir gelirinin
olması, aylık gelirinin olması veya yabancı bir ülke
müktesebatına göre çalışmak durumunda olduğu hâllerde, bu aylığı
yüzde 50 oranına düşürme şartlarına
bağlanmıştır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Çalış.
HASAN ÇALIŞ
(Devamla) Ölen sigortalının eşini zora sokan bu uygulama,
sosyal adalet, sosyal devlet ilkelerine aykırı bir durumdur, âdeta
kayıt dışını teşvik etmektedir. Önergemiz ile kayıt
dışını azaltmak, çalışmayı, tasarrufu
teşvik etmek istiyoruz değerli arkadaşlarım.
Önergemize
katkınızı bekler, hepinize saygılarımı
sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Çalış.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
H. TAYFUN
İÇLİ (Eskişehir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Karar yeter sayısı mı?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Oylamaya sundunuz Sayın Başkanım,
oylamaya geçtiniz.
BAŞKAN
Arayacağım efendim.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
On beş
dakika ara veriyorum efendim.
Kapanma Saati: 15.44
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.05
BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Fatoş
GÜRKAN (Adana)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 85inci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
119 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet burada.
21inci madde
üzerinde verilen Sayın Oktay Vural ve arkadaşlarının
önergesinin oylanması sırasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi önergeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Önergeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Son önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra
sayılı kanun tasarısının 21. maddesi ile
değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı
kanunun 34. maddesinin b bendinin bir nolu alt bendinde geçen,
Yüksek
öğrenim yapması halinde 25 yaşını
ibareleri yerine
Yüksek öğrenim (lisans, yüksek lisans ve doktora dahil) yapması
hâlinde 33 yaşını
şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ediyoruz.
Gültan
Kışanak (Diyarbakır) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet ?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Demirtaş. (DTP sıralarından
alkışlar)
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Sayın Divan, değerli
arkadaşlar; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu önergenin benzeri olan bir önergeyi de 1inci maddede
vermiştim ve orada da benzer düşünceleri, görüşleri
savunmuştuk. Şimdi, bu tasarının 1inci maddesinde de
yükseköğrenim görenler sadece lisans düzeyinde eğitim yapanlar olarak
ele alınmış ve yirmi beş yaş sınırı
konulmuştu. Dolayısıyla, yüksek lisans ve doktora
öğrencileri hak sahibi olarak tanımlanmamıştı 1inci maddede.
Şimdi,
aylık bağlanma mevzusunu düzenleyen 21inci maddede de benzer bir
düzenlemeye gidilmiş. Yine burada da yirmi beş yaş
sınırı konularak sadece ön lisans ve lisans eğitimi
yapanlar dikkate alınmış. Dolayısıyla, yüksek lisans
ve doktora öğrenimine devam edecek olan öğrencilerin aylık
bağlamayla ilgili durumları hak kaybına, hak gasbına
uğramış durumda.
Şimdi,
milletvekili olan çok sayıda öğretim görevlisi de var aramızda,
onların öğrencileri de var. Onlar çok daha iyi bilirler ki, özellikle
yüksek lisans ve doktora öğrenimi yapan öğrenciler, eğer hak
sahibi olarak tanımlanmaz veya aylık bağlamadan istifade
edemezlerse, okurken, öğrenciyken çalışamayacakları için de
dolayısıyla ara bir statüde, daha doğrusu statüsüz bir
şekilde kalacaklar.
Şimdi,
Sayın Bakan, iki konuda özellikle konunun
anlaşılamadığını ifade ediyor. Herhâlde bu da
onlardan değildir. Bu konu da anlaşılmayan veya mutabakata
varılan konulardan değildir diye düşünüyoruz. Çok açık ve
net bir şekilde yirmi beş yaş sınırı
konulmuş, yüksek lisans ve doktora yapacak öğrenciler bu
şekliyle en azından yaş sınırı konularak kapsam
dışı bırakılmış bu maddede.
Şimdi,
sosyal taraflarla varılan uzlaşmalar arasında bu yok.
Dolayısıyla herhâlde bu da, Sosyal taraflarla
uzlaşmıştık, anlaşmıştık,
dolayısıyla muhalefetin bu konuları dile getirmesine gerek yok.
şerhiyle karşılanmayacaktır Sayın Bakan
tarafından.
Yine, bu konuya
ilişkin 1inci maddede verdiğimiz önergemize karşılık,
bu kişilerin, doktora veya yüksek lisans yapacak olan öğrencilerin
statüsüne ilişkin bir açıklama yapılmamıştı.
Bunların durumları ne olacak? Öğrenciyken aynı zamanda
çalışamayacakları için, yaşları da yirmi beşi
geçtiği için hak sahibi olamayacaklar, kendilerine aylık
bağlanamayacak, dolayısıyla doktorasını ve yüksek
lisansını tamamlayana kadar bu sistemin içine giremeyecekler, dâhil
olamayacaklar. Bunların bu yönlü mağduriyetlerini değerli
arkadaşlar, önleme açısından hazırlanmış bir
önerge bu. Sanıyorum, Sayın Bakan bu konuda eğer bir
açıklama yaparsa -bu kişilerin durumları, statüsü ne olacak-
biz, belki, hani bugüne kadar hiçbir maddeyi anlamamıştık da,
bunu da en azından bir şekilde anlamış oluruz. Yirmi
beş yaş sınırı konulmuşsa, yirmi beş
yaşına kadar insanlar nasıl hem yüksek lisansı hem
doktorayı tamamlayacak, doğrusu merak ediyoruz? Lise öğrencileri
için, ortaöğretim öğrencileri için yirmi yaş
sınırı konulmuş. Burada bir makul durum var. Yirmi
yaşına kadar ortaöğrenimini tamamlaması beklenir
öğrencilerin ama yirmi beş yaşına kadar
yükseköğreniminin tümünü bitirmesi elbette ki beklenemez, makul
değil. En iyi ihtimalle yirmi beş yaşına kadar lisans
düzeyindeki eğitimini tamamlayacak bu öğrenciler, bu
vatandaşlarımız. Dolayısıyla, eğer yüksek lisans
yapma gibi bir tercihle veya doktorasını yapma gibi bir tercihle
karşı karşıya kalırsa, bu sosyal güvenlik
şemsiyesinin dışına, bu çatının
dışına itilmiş olacaklar, hem 1inci maddede
düzenlenmiş şekliyle hak sahibi olarak tanımlanmamış
olacaklar hem de burada 21inci maddede düzenlenmiş hâliyle kendilerine
aylık bağlanma durumundan istifade edemeyeceklerdir.
Dolayısıyla,
bu önergemizle bu konuya bir kez daha dikkat çekmek istedik. Desteklerinizi
verirseniz yüksek lisans ve doktora öğrencileri de en azından bu
haktan faydalanmış olacaklar diye düşünüyor,
teşekkürlerimi, saygılarımı sunuyorum. (DTP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Demirtaş.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
21inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
22nci madde
üzerinde önerge yok.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler...
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) 22nci maddede önerge var.
BAŞKAN
Önerge yok efendim.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Var efendim.
MEHMET ALİ
SUSAM (İzmir) Hayır, verdik.
BAŞKAN
Burada yok.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) 22de var
MEHMET ALİ
SUSAM (İzmir) 22de az önce verdim, size verdim.
BAŞKAN
Bendeki listede yok efendim.
MEHMET ALİ
SUSAM (İzmir) Az önce verdik.
BAŞKAN
Burada yok, listede yok efendim, bu maddede yok.
Maddeyi oyluyorum
efendim: Maddeyi kabul edenler
MEHMET ALİ
SUSAM (İzmir) Başkan, bir dakika
BAŞKAN
Kabul etmeyenler
MEHMET ALİ
SUSAM (İzmir) Önerge verdim. Önergeyi yok ettiyseniz bizim suçumuz mu
Başkan? Önergeyi geldim az önce ben vermedim mi?
BAŞKAN
Benim de suçum değil efendim.
MEHMET ALİ
SUSAM (İzmir) Divanın suçu. Benim suçum mu? Beş kişi imza
verdik.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Önerge verildi Sayın Başkan.
BAŞKAN
Evet, 23üncü madde üzerinde dört adet önerge var.
Şimdi
önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra
sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 23 üncü maddesi ile
düzenlenen 5510 sayılı Kanunun 37 nci maddesinin birinci ve üçüncü
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Nurettin
Canikli |
Bekir
Bozdağ |
Öznur
Çalık |
|
|
Giresun |
Yozgat |
Malatya |
|
|
Ahmet Öksüzkaya |
|
İhsan Koca |
|
|
Kayseri |
|
Malatya |
Evlenmeleri
nedeniyle bağlanan gelir veya aylıkları kesilmesi gereken
kız çocuklara, evlenmeleri ve talepte bulunmaları halinde almakta
oldukları aylık veya gelirlerinin iki yıllık tutarı
bir defaya mahsus olmak üzere evlenme ödeneği olarak peşin ödenir. Evlenme
ödeneği alan hak sahibinin aylığının kesildiği
tarihten itibaren iki yıl içerisinde yeniden hak sahibi olması
halinde, iki yıllık sürenin sonuna kadar gelir veya aylık
bağlanmaz, bu durumda olanlar 60 ıncı maddenin birinci
fıkrasının (f) bendi kapsamında genel sağlık
sigortalısı sayılır."
"İş
kazası veya meslek hastalığı sonucu veya sürekli iş
göremezlik geliri, malûllük, vazife malullüğü veya yaşlılık
aylığı almakta iken veya kendisi için en az 360 gün malûllük, yaşlılık
ve ölüm sigortası primi bildirilmiş olup da ölen
sigortalının hak sahiplerine Kurum Yönetim Kurulunca belirlenip Bakan
tarafından onaylanan tarife üzerinden cenaze ödeneği ödenir. Cenaze
ödeneği, sırasıyla sigortalının eşine, yoksa
çocuklarına, o da yoksa ana babasına, o da yoksa kardeşlerine
verilir."
TBMM
Başkanlığına
119 sıra
sayılı kanun tasarısının 23. maddesi ile
değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı
kanunun 37. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesine
eklenmek istenen
kız
ibaresinin çıkarılmasını,
aylık veya gelirlerinin bir yıllık tutarı
ibaresi
yerine
aylık veya gelirlerinin iki yıllık tutarı
ibaresinin eklenmesini, üçüncü fıkrasının birinci cümlesinde
geçen
asgari ücret tutarında
ibaresinin yerine
asgari ücretin üç katı
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ediyoruz.
Teklif Edenler:
|
|
Gültan
Kışanak |
Hasip Kaplan |
Sevahir
Bayındır |
|
|
|
Diyarbakır |
Şırnak |
Şırnak |
|
|
|
Selahattin
Demirtaş |
Akın
Birdal |
Aysel
Tuğluk |
|
|
|
Diyarbakır |
Diyarbakır |
Diyarbakır |
|
|
|
Osman Özçelik |
|
Mehmet Nezir
Karabaş |
|
|
|
Siirt |
|
Bitlis |
|
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Tasarının çerçeve 23. maddesi ile
değiştirilmesi öngörülen 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 37 nci
maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini ve üçüncü fıkranın sonuna
aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz
|
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Faik Öztrak |
|
|
Trabzon |
Malatya |
Tekirdağ |
|
|
Esfender
Korkmaz |
Mustafa Özyürek |
Bülent
Baratalı |
|
|
İstanbul |
İstanbul |
İzmir |
|
|
Zekeriya
Akıncı |
Ali Rıza
Öztürk |
Birgen
Keleş |
|
|
Ankara |
Mersin |
İstanbul |
|
|
Gürol Ergin |
|
Bayram Meral |
|
|
Muğla |
|
İstanbul |
Evlenmeleri
nedeniyle 34 üncü maddeye göre bağlanan gelir veya aylıkları
kesilmesi gereken eş veya kız çocuklara, evlenmeleri ve talepte
bulunmaları halinde almakta oldukları aylık veya gelirinin iki
yıllık tutarı bir defaya mahsus olmak üzere evlenme ödeneği
olarak peşin ödenir. Evlenme ödeneği alan hak sahibinin
aylığının kesildiği tarihten itibaren iki yıl
içerisinde yeniden hak sahibi olması halinde, iki yıllık sürenin
sonuna kadar gelir veya aylık bağlanmaz, bu durumda olanlar 60
ıncı maddenin birinci fıkrasının (f) bendi
kapsamında genel sağlık sigortalısı
sayılır."
"Sigortalı
olarak çalışmakta iken veya sürekli iş göremezlik geliri,
malullük, vazife malullüğü veya yaşlılık
aylığı almakta iken ölen sigortalının hak sahiplerine,
asgari ücretin üç katı tutarında cenaze ödeneği ödenir. Cenaze
ödeneği, sırasıyla sigortalının eşine, yoksa
çocuklarına, o da yoksa ana babasına, o da yoksa kardeşlerine
verilir."
BAŞKAN
Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutup, işleme
alacağım efendim.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 23.
maddesi ile yeniden düzenlenen, 5510 sayılı Kanunun 37. maddesinin
birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla.
|
|
Oktay Vural |
Beytullah Asil |
Muharrem
Varlı |
|
|
İzmir |
Eskişehir |
Adana |
|
|
Mustafa
Kalaycı |
|
Prof.Dr.Alim
Işık |
|
|
Konya |
|
Kütahya |
"Evlenmeleri
nedeniyle 34 üncü maddeye göre bağlanan gelir veya aylıkları
kesilmesi gereken eş veya çocuklara, evlenmeleri ve talepte
bulunmaları halinde almakta oldukları aylık veya gelirlerinin
iki yıllık tutarı bir defaya mahsus olmak üzere evlenme ödeneği
olarak peşin ödenir. Evlenme ödeneği alan hak sahibinin
aylığının kesildiği tarihten itibaren bir yıl
içerisinde yeniden hak sahibi olması halinde, bir yıllık sürenin
sonuna kadar gelir veya aylık bağlanmaz, bu durumda olanlar 60
ıncı maddenin (f) fıkrası kapsamında genel
sağlık sigortalısı sayılır."
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu önergeye?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
Buyurun
Sayın Asil. (MHP sıralarından alkışlar)
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 10uncu maddesiyle değiştirilen 5510
sayılı Kanunun 23üncü maddesiyle yeniden düzenlenen 5510
sayılı Kanunun 37nci maddesinin birinci fıkrasında
evlenme ödeneğinin 16 Haziran 2006 tarihli Resmî Gazetede
yayımlanmış olan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanununda öngörüldüğü şekilde
evlenmeleri nedeniyle 34üncü maddeye göre bağlanan gelir veya
aylıkları kesilen erkek çocuklarına da verilmesi ve bunun
aylık veya gelirlerinin iki yıllık tutarlarının
üzerinden ödenmesiyle ilgili vermiş olduğumuz değişiklik
önergesi nedeniyle söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyeti
saygıyla selamlarım.
Değerli
milletvekilleri, görüşmelerine başladığımız,
Bakanlıkça reform diye adlandırılan bu düzenleme, tümüyle,
emekli, dul ve yetimlere yapılan aylık ve diğer ödemelerin
azaltılması yoluyla sistemin açıklarının
kapatılmasını esas almakta, sistemin asıl sorunu olan
aktif-pasif dengesinin düzelmesini sağlayacak ana düzenlemeler
içermemektedir. Böylece, fakirlik düzeyinde emekli maaşına layık
görülen memur emeklilerimiz, işçi emeklilerimiz, BAĞ-KUR emeklilerimiz
ile bunların dul ve yetimleri bugünleri de arar hâle getirilecektir.
Değerli
milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz 119 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılan yasa
tasarısının üçüncü sayfasında, 27/11/2007 tarihinde
Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına sunulan Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının
gerekçesinde aynen şöyle denilmektedir: İstihdam
yapısını gösteren mevcut verilere göre iş gücünün ancak
yarısı sosyal sigorta güvenlik kapsamına tabi
çalışırken, iş gücünün diğer yarısı
yaklaşık 11 milyon kişi kayıt altına alınamamıştır.
Değerli
milletvekilleri, o hâlde, bugün iş gücünün diğer yarısı
olan, Başbakanın ifadesiyle kayıt altına alınamayan
yaklaşık 11 milyon kişiyi kayıt altına nasıl
alabilirizi konuşmamız gerekmez miydi? Ancak AKP
İktidarının her zaman yaptığı gibi işin
kolayına kaçılmış, 11 milyon çalışanı
kayıt altına almak suretiyle sisteme para girişini artırmak
yerine, kayıt dışı istihdamın yaygın bir seyir
izlemesine göz yumulmuştur.
Başbakanlığının
beşinci yılını doldurduğu o günlerde İş
gücünün diğer yarısı, yaklaşık 11 milyon kişi
kayıt altına alınamamıştır. diyerek aczini
ortaya koymak ne denli hazindir. Bu beş yıllık süreçte gerekli
düzenlemelerin yapılmaması nedeniyle, sistemdeki adaletsizliklerin ve
açıkların her geçen yıl daha artmasına yol
açıldığı da bilinen bir gerçektir.
Değerli
milletvekilleri, AKP iktidarını son beş altı aydır
sürekli uyarıyoruz. Ekonomideki kötü gidişe dur diyecek tedbirlerin
alınması gerektiğini ifade ediyoruz. Cari açıkların
ekonomiyi tehdit etmeye başladığını ifade ediyoruz.
AKP İktidarı burada da aczini ortaya koymuştur. Tedbir almayarak
gösterdiği ihmale, bugün yaşadığımız ekonomik
bozulmaya kılıf arama ihtiyacı anlaşılır gibi
değildir.
Çiftçinin
tarlasını nadas etmesi gerektiği bugünlerde, traktörünün
deposuna koyacak mazot parası bulmakta zorlanmaktadır. Çiftçilerimiz
baharda atması gereken çimen gübresini, gübre fiyatlarındaki
artış nedeniyle atamamıştır.
Değerli
milletvekilleri, sonuç olarak bu tasarı, emeklilik yaşını
neredeyse bugünkü ortalama ömür olan altmış beş yaşına
yükselterek, emekli dul ve yetimlerine yapılan aylık ve diğer
ödemeleri azaltarak insanımızın geleceğe umutla
bakmasının önüne geçilmiş, âdeta genç kuşakların
gelecekten umutları yok edilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Asil.
BEYTULLAH
ASİL (Devamla) - Değerli milletvekilleri, vakit çok geç
değildir, maddeler üzerinde verdiğimiz ve vereceğimiz önergelere
destek olun. İnsanımızın, genç
kuşaklarımızın geleceğe umutla bakmasını
sağlayalım, 11 milyon çalışanı kayıt altına
almak için gerekli yasal ve idari düzenlemeleri yapalım, işçi, memur
ve esnaf emeklilerini ve bunların dul ve yetimlerini mağdur edecek bu
düzenlemeleri bir kenara bırakalım diyor, yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Asil.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Tasarının çerçeve 23. maddesi ile
değiştirilmesi öngörülen 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 37 nci
maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini ve üçüncü fıkranın sonuna
aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi (Trabzon) ve arkadaşları
Evlenmeleri
nedeniyle 34 üncü maddeye göre bağlanan gelir veya aylıkları
kesilmesi gereken eş veya kız çocuklara, evlenmeleri ve talepte
bulunmaları halinde almakta oldukları aylık veya gelirlerinin
iki yıllık tutarı bir defaya mahsus olmak üzere evlenme
ödeneği olarak peşin ödenir. Evlenme ödeneği alan hak sahibinin
aylığının kesildiği tarihten itibaren iki yıl
içerisinde yeniden hak sahibi olması halinde, iki yıllık sürenin
sonuna kadar gelir veya aylık bağlanmaz, bu durumda olanlar 60
ıncı maddenin birinci fıkrasının (f) bendi
kapsamında genel sağlık sigortalısı
sayılır.
Sigortalı
olarak çalışmakta iken veya sürekli iş göremezlik geliri,
malûllük, vazife malûllüğü veya yaşlılık
aylığı almakta iken ölen sigortalının hak sahiplerine,
asgarî ücretin üç katı tutarında cenaze ödeneği ödenir. Cenaze
ödeneği, sırasıyla sigortalının eşine, yoksa
çocuklarına, o da yoksa ana babasına, o da yoksa kardeşlerine
verilir.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu önergeye?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılamıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Akıncı. (CHP sıralarından
alkışlar)
ZEKERİYA
AKINCI (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Eğer
yanlış hatırlamıyorsam değerli arkadaşlarım,
son sekiz yıldır 3üncü kez bir sosyal paketle hükûmetler
karşımıza geliyor. Bu kez gerekçe eskilerinden çok farklı
değil. Yine açıklardan söz ediliyor, yine kara deliklerden söz
ediliyor, yine kaynak yetersizliğinden söz ediliyor, yine
iyileştirmelerden söz ediliyor. Bu kez tabii, daha süslü bir
tanımlama daha var: Reform sözcüğü çok sık
kullanıldı bu yasa tasarısı sırasında. Gerçi AKPnin
hemen hemen bugüne kadar gündeme getirmiş olduğu çok doğal
yasalarla ilgili de reform sözcüğünü sıkça
kullandığını biliyoruz ama artık biz şuna
alıştık: AKP bir yasa tasarısı getiriyorsa ve bunu
reform diye günlerce anlatmak ihtiyacını duyuyorsa orada ya bir
aldatmaca vardır ya da bir yutturmaca vardır; ya toplumun geniş
kesimlerinin hak kaybı vardır ya ulusal çıkarların
zedelenmesi vardır ya da çok rutin, çok doğal bir yasa düzenlemesi
topluma çok büyük bir hizmetmiş gibi sunuluyordur. Bunun tipik örneklerini
arkadaşlarımız hatırlayacaklar: Vergi yasasında
gördük, Ceza Yasasında gördük, teşvik yasalarında gördük, en
son da Sosyal Güvenlik Yasasında benzer bir tanımlamayla
karşı karşıyayız. Gariptir, AKP yapıyor reform
oluyor, bozuyor o da reform oluyor. Böyle bir tanımlamanın
arkasına sığınıyor ve gerçekleri bu
tanımlamanın arkasında gizlemeye çalışıyor.
Son yasa
tasarısında da bir anlamda toplumun büyük kesimine ve
sendikalarına, onun örgütlü güçlerine ölüm gösterildi ve sıtmaya
razı edildi. Önce dokuz bin gün iş günü uzun bir süre dillendirildi,
sonra yedi bin iki yüz iş gününe dönüldü. Dokuz bin iş gününden söz
edilirken de AKP büyük reform yapıyordu -temel direği olan
yasanın- yedi bin iki yüz iş gününe dönen maddeye gedik çekildi,
burada da reform oldu. Bunu şunun için söylüyorum: AKPnin uzunca bir
süreden beri topluma Büyük bir reform gerçekleştiriyoruz. diye sunmaya
çalıştığı yasanın aslı astarı nedir?
Sayın Bakan buna daha süslü bir ifade, daha süslü bir tanımlama da
buldu, diyor ki: Biz 21inci yüzyılı biçimlendiriyoruz. Yani,
2020leri, 2030ları, 2040ları falan biçimlendiriyoruz diyor ama
nasıl biçimlendirdiğini biliyoruz. Aslında biz AKPnin
kafasındaki 21inci yüzyıl Türkiyesinin ne olduğunu biliyoruz.
ABDULKERİM
AYDEMİR (Ağrı) Nereden biliyorsun?
ZEKERİYA
AKINCI (Devamla) Ona fırsat vermeyeceğiz ama Sosyal Güvenlik
Yasasıyla ilgili olarak da söylenmesi gereken şu galiba: Sayın
Bakan, siz 21inci yüzyılı, yeni doğan çocuğunu emzirirken
parası kesilen annelerle, evlenmeye hazırlanan yetim kız
çocuklarının çeyiz yardımını düşürmekle, vefat
etmiş birisinin cenaze yardımını azaltmakla, sonuçta
insanları mezarda emekliliğe mahkûm kılmakla, bu şekilde
21inci yüzyılı biçimlendiriyorsunuz. Bunlar daha
çoğaltılabilir ama bir şeyi bilmenizi istiyoruz: Eğer
gerçekten 21inci yüzyılın Türkiyesini tanımlamak
istiyorsanız, 21inci yüzyılın Türkiyesi bu olmaz,
olmamalı da. Hele hele Sayın Başkanın bugün manşetlere
çıkmış Birinci Lige çıktık. tanımına uygun
bir Türkiye için hiç bunlar olmaz. Yani, bir gecede maşallah kişi
başına düşen millî gelirini 7 bin küsurlardan 9 bin küsurlara,
10 bin dolarlara çıkarmış bir ülkeye, Allah aşkına,
şu rakamlarla oynamak ve çalışan o garip, yoksul insanların
haklarından bunları bile kısabilmek için yasa çıkarmak
yakışıyor mu? Böyle bir 21inci yüzyıl Türkiyesi olabilir
mi değerli arkadaşlarım? Hadi, her neyse, Birinci Lige
çıktığımızı farz edelim ama umarım kaderimiz
Kasımpaşa Spor gibi olmaz. Şimdi, bu yasanın bir
başka
Lig sonuncusu da onun için diyorum. Ayrıca, Sayın
Başbakana da spordan sorumlu Devlet Bakanımızın
hatırlatmasını istiyorum: Bu Birinci Lig tanımı
eskidi, şimdi Süper Ligler var, Şampiyonlar Ligleri var; Türkiyedeki
Birinci Lig, eski İkinci Lig takımlarının oynadığı
bir lig. Daha uygun bir ifade bulalım Türkiye'nin bu parlak konumuna.
Bir de,
değerli arkadaşlarım, lütfen, bu IMF dayatması deyince
kızmayın. Bakın, bu IMF dayatmasının 2004
yılında yapılan destek yardımlarla 3,5 milyar dolar verilen
paranın karşılığında bu yasanın da
çıkarılmasının olduğunu aslında siz de biz de biliyoruz.
Ayrıca, Sayın Bakan Gençtim, yeniydim, olabilir. diyor da
Sayın Osman Aslanın, Sayın Mehmet Çiçekin, Sayın
İrfan Gündüzün benzer değerlendirmeleri var. 1999daki Yasaya
muhalefet şerhi koyan Sayın Ali Coşkunun, Sayın
Ünalın, Zeki Ergezenin, Sayın Sait Açbanın, Sayın Altan
Karapaşaoğlunun da benzer yorumları var. Yani, biz bir şey
söylemeye çalışınca, inanın ki biz bunu muhalefet
gayretkeşliği içinde söylemiyoruz. Sizin arkadaşlarınız
da, bugün bu sıralarda oturan birçok insan da benzer düşünceleri
sıralamışlar ama ne gariptir, iktidara gelince, iktidar
koltuğuna oturunca bu düşüncelerinde
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Akıncı.
ZEKERİYA
AKINCI (Devamla)
çok önemli değişiklikler olmuş, Sayın
Bakan, bunun veciz bir açıklamasını yaptı.
Yani, burada bir
şeye dikkatinizi çekmek istiyorum değerli arkadaşlarım:
Allah aşkına, şuradan 3 arkadaş çıksak, önümüze gelen
10 tane çalışana ya da emekliye sorsak, desek ki: Biz
milletvekiliyiz, Mecliste de böyle bir yasa görüşülüyor. Sen bu yasayla
ilgili ne düşünüyorsun? Binlerce insana sorun, bir tekinden Ya, bir
reform var, bir umut var, bir gelecek var, bir güven var, daha çok hak elde
edeceğim, maaşım artacak, haklarım düzelecek
diye,
hiçbirinden böyle bir şey duyamazsınız değerli
arkadaşlarım, duyamazsınız.
LÜTFİ
ÇIRAKOĞLU (Rize) - Yüzde 55
ZEKERİYA
AKINCI (Devamla) Yani, bu insanlar haklarını korumakta ve
savunmakta, haklarına sahip çıkmakta, Allah aşkına sizden
daha mı acizler? Yani siz milletvekillerisiniz, siyaset
adamlarısınız, gücünüz var, parmağınız var, bu
yasa düzenlemelerini yapıyorsunuz ama tarih sizi affetmeyecek.
LÜTFİ
ÇIRAKOĞLU (Rize) - Gücümüz milletten geliyor, milletten!
ZEKERİYA
AKINCI (Devamla) Sadece sizi değil, çalışan emekçiler
sokaklarda coplanırken sıcak koltuklarına gömülen sendika
yöneticilerini de affetmeyecek bu toplum, bu tarih, bunu bilmenizi istiyorum.
Hepinizi
saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Akıncı, teşekkür ederim.
LÜTFİ
ÇIRAKOĞLU (Rize) - Sizin hayaliniz yetmez. Bu ülkeye bir taş
koymadınız!
BAŞKAN
Lütfen, müdahale etmeyin efendim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) - Sayın Başkan, karar yeter sayısı
BAŞKAN
Geçti efendim. Alışkanlık hâline geldi.
Kabul etmeyenler
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Kabul edilmemiştir.
BAŞKAN -
Lütfen acil davranın, acil olun biraz.
Önerge kabul
edilmedi.
MUHARREM VARLI
(Adana) Saydınız mı Sayın Başkan?
BAŞKAN
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
119 sıra
sayılı kanun tasarısının 23. maddesi ile
değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı
kanunun 37. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesine
eklenmek istenen
kız
ibaresinin çıkarılmasını,
aylık veya gelirlerinin bir yıllık tutarı
ibaresi
yerine
aylık veya gelirlerinin iki yıllık tutarı
ibaresinin eklenmesini, üçüncü fıkrasının birinci cümlesinde
geçen
asgari ücret tutarında
ibaresinin yerine
asgari ücretin üç
katı
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ediyoruz.
Gültan
Kışanak (Diyarbakır) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu önergeye?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Sayın Akın Birdal
konuşacak Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Birdal. (DTP sıralarından alkışlar)
AKIN BİRDAL
(Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 119
sıra sayılı Yasanın 23üncü maddesi üzerinde söz
almış bulunuyorum. Demokratik Toplum Partisi Grubu adına
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi,
gerçekten, bu yasa maddeleri üzerinde yapılan değişikliklerin
karşılığı nedir, ne değildir, bence pek dikkate
alınmıyor. Aslında, toplumun demokratikleşmesi için
emekçilerin ürettikleri üzerinde söz ve karar sahibi olabilmesi ve bunu da
birtakım demokratik kanallardan ifade etmesi demokrasinin gereği.
Örneğin Sayın Bakan diyor ki: Bu eylem kararını alanlar,
politik bir karar almaktadırlar. Doğru; nasıl ki bu yasa
tasarısıyla uluslararası emperyalist finans ve mali
kurumların reçetelerinin buraya getirilmesi nasıl ideolojik ve
politik bir tercihse, buna karşı emekçilerin de kendi hak ve
özgürlüklerini korumaları ve o yolda eylemlilikleri ideolojik, politik bir
karardır ve bu, demokrasinin bir gereğidir. Yani, şimdi,
baştan beri izliyoruz, şu yasama dönemi
açıldığından beri AKP ne zaman muhalefetin bir önerisini
dikkate almıştır? Örneğin, yasa maddeleri üzerinde birtakım
öneriler getiriyoruz, arkadaşlar, bunu gerçekten bu toplum için gerekli
midir değil midir düşünmeden Kabul edenler
Etmeyenler
şeklinde, Edilmiştir. ya da Edilmemiştir. Arkadaşlar,
bu nasıl demokrasidir? Demokrasi, gerçekten çoğunluğa
karşı azınlığın haklarını ve
özgürlüklerini gözeten bir rejimdir ve bu rejim üzerinde bir kültür
inşasıdır. Şimdi, örneğin nasıl ki dün EXPO 2015
gerçekten bu çatı altında dört partinin ortak iradesiyle
çıkmış, ama ne yazık ki bunu İzmire
taşıyamamışızdır. Keşke bu gerçekten
taşınabilseydi ve bu ekonomik, sosyal ve kültürel akımı
buraya taşıyabilseydik.
O nedenle,
diğer konularda da gerçekten bu yasa
Örneğin, şimdi DİSK,
KESK, TTB, TMMOB ve Diş Hekimleri Derneği dün kapıya
yaklaştırılmıyor. Bugün, şu anda kadın arkadaşlarımız
var, kadın örgütlerinin temsilcileri; kendilerini ifade etmek için bugün
zar zor Meclise girebildiler. Dün nevrozda, gerçekten, insanların
barışçıl, demokratik, bir arada eşit ve özgür ve kardeşçe
yaşama dilekleri dikkate alınmıyor. E, şimdi bu nasıl
olacak? O nedenle, bakın şimdi, örneğin, ne diyorlar -ki,
kadın arkadaşlarımızın hak arama mücadelesini burada
selamlıyoruz ve kendileriyle dayanışma içinde olduğumuzu
buradan duyuruyoruz- arkadaşlarımız? Sosyal güvenlikte
kadınlar için pozitif ayrımcılık şart. diyorlar.
Elbette, bakın şimdi, eşitlik ama hangi koşullarda? Ev
içindeki karşılıksız emeğimiz ortadan
kaldırılıncaya dek erkeklerle eşitmişiz gibi düzenleme
yapılmasına karşıyız. Geçici önlem ve pozitif
ayrımcılık istiyoruz. diyorlar. Şimdi, bunu kimden
isteyecekler? Elbette ki bu yüce Meclisin iradesinden isteyecekler. Nasıl
isteyecekler? Demokratik olarak, gelip buraya kendilerini ifade ederek. O
nedenle, şimdi, Avrupa'da, örneğin, meclisin öyle bilmem 500 metresine
kadar yaklaştırılmaz falan diye bir şey yok.
Avrupa'nın parlamentolarında şuna tanık olmuşuzdur:
Çevreciler, ayrımcılığa karşı olanlar, insan
hakları savunucuları, emekçiler, farklı cinsel tercihte olanlar,
vicdani retçiler gelirler, kendilerini parlamentonun önünde ifade ederler ve ne
istiyorlarsa bildirilerini dağıtırlar ve mecliste grubu bulunan
siyasi partilerin temsilcileri gelir, o bildiriyi alırlar, giderler
gruplarında değerlendirirler, gerçekten ülkenin ve toplumun
çıkarlarına neyse, o maddelerde anlaşırlar ve genel kurula
getirirler ve oy birliğiyle kabul ederler. Ayrılıklı,
diğer farklı düşündükleri maddeleri de -onlar sümen altı
diyorlar ya da dosya altı diyorlar- tek, tek, tek getiriyorlar ve
tartışıyorlar. Şimdi, bizim, geldiğimizden beri
farklı olanların ve muhalefetin önerilerine bir kez daha grup
başkan vekilleri arkadaşlarımız -AKPden- ve de diğer
arkadaşlarımız, Evet, bu dikkate alınabilinir, gelin bir
görüşelim. denilmiyor. Olmaz arkadaşlar, toplumun beklentilerine,
gereksinimlerine böyle karşılık verilmez.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun efendim.
AKIN BİRDAL
(Devamla) Gerçekten, sosyal güvenlik neyi getiriyorsa, sağlık
sigortası neyi getiriyorsa bunların
karşılığı vardır. Nerede? Uluslararası
sözleşmelerde. Örneğin, Birleşmiş Milletler Ekonomik,
Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesinde
çalışanların haklarının nasıl
korunacağı düzenlenmiştir. Ama ne yazık ki Türkiye Büyük
Millet Meclisinden hâlâ Birleşmiş Milletlerden bu çıkan
sözleşme onaylanıp iç hukukumuza geçirilmemiş, ama ne yazık
ki IMFnin, Dünya Bankasının, Dünya Ticaret Örgütünün reçeteleri ya
da programları buraya getirilerek Türkiye halkının
beklentilerine ve özlemlerine karşılık vereceği
aranmaktadır. Ve verilmez ve ne yazık ki verilmeyecek ve bu toplumu
gerecek. Hani uzlaşacaktık?
O zaman, gelin,
gerçekten emekçiler ne istiyorsa onların istediklerine kulak vererek
uzlaşalım ya da hukuk dışı örgütlenmelerin
açığa çıkarılması için sonuna kadar gidilmesi için
uzlaşalım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Birdal
AKIN BİRDAL
(Devamla) Teşekkürler Sayın Başkan.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (DTP sıralarından
alkışlar)
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkan, karar yeter sayısı
BAŞKAN
Sayın Milletvekilim, daha oylamaya geçmeden önce istiyorsunuz. Bir dakika
müsaade edin. Müsaade edin, acele etmeyin.
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Önce söylesek suç, sonra söylesek suç!
BAŞKAN
Sayın Bakanım, galiba bu önerge üzerinde kısa bir açıklama
yapmak istiyorsunuz.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Evet, kısa bir
açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN
60ıncı maddenin dördüncü fıkrasına göre size söz
veriyorum.
Buyurun efendim.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Sayın
Başkanım, değerli hatip arkadaşımız, milletvekili
arkadaşımız ve bir önce konuşan arkadaşımız
Emekçiler ne istiyorsa, emekçilerin talepleri doğrultusunda konular ele
alınmıyor, görüşülmüyor; bu nasıl demokrasi? şeklinde
eleştiriler yapılıyor.
Şimdi,
burada, madde üzerinde, bu madde ne getiriyor, ne götürüyor, bunun üzerinde
hiçbir değerlendirme yapılmıyorsa, bu nasıl bir demokrasi?
Bu bir.
İki:
Şimdi bakın, bu madde üç bölümden oluşuyor, üç ana konu var
burada. Birincisi, ölen kişinin eşine evlenme ödeneğini
vermeyelim diyor. Kim? Emek Platformundaki bütün sivil toplum örgütleri. Tekrar
ediyorum, ölen kişinin eşine evlenme ödeneğini vermeyelim
kararı, bizim tasarıda bu var, ama sosyal taraflar bunun
çıkmasını istiyor; bir. Hepsi
Bakın, toplantıda
ittifakla söylüyorum- kendilerinden gelen talep bu.
İki:
Kız çocukları için, bildiğiniz gibi, Emekli
Sandığından evlenme ödeneği on iki ay, SSK ve
BAĞ-KURda yirmi dört ay, tasarıda on iki ay. Bunu yirmi dört aya
çıkaralım dedi. Kim? Emekçiler. Biz de yirmi dört aya
çıkarıyoruz.
Üç: Cenaze
ödeneğini, Sosyal Güvenlik Kurumu
Çünkü, orada sivil toplum örgütü
temsilcileri var; o, yönetim kararı ve bakanın onayıyla
çıksın dediler.
Yani, emekçiler
ne istiyorsa, tamamı bu yasada, bu maddede var. Onun için,
konuşurken, değerlendirirken, ne yapıldığına,
önergelerde ne olup bittiğine bakmamız gerekiyor.
Ben, böyle bir
açıklamayı uygun buldum.
Başkan,
teşekkür ediyorum, sağ olun.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakan.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, biz, önergelerle yeni önerilerimizi
ortaya koyduk. Bu bir madde görüşmesi değildir.
BAŞKAN
Doğru, haklısınız.
OKTAY VURAL
(İzmir) Temel yasa konuşulmaktadır.
BAŞKAN Dün
aynı uygulama olduğu için tekrar ettim efendim,
farkındayım.
OKTAY VURAL
(İzmir) Dolayısıyla, bu konuları benimsiyorlarsa
desteklesinler; maddeyi tartışmıyoruz ki.
BAŞKAN Dün
aynı uygulama olduğu için tekrar ettim, maalesef, evet, doğru
haklısınız.
Önergeyi
oylarınıza sunacağım: Kabul
SEVAHİR
BAYINDIR (Şırnak) Bir şey söyleyebilir miyim
Şu an
kadınlar burada ve evlenme yardımı istiyorlar Sayın
Başkan. Kadınlar burada ve evlenme yardımı istiyorlar.
Bunlar sivil toplum örgütü olmuyor mu? Toplumun yarısı olmuyor mu?
BAŞKAN
Anlaşıldı.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, karar yeter
sayısı aramıyor musunuz?
BAŞKAN
Efendim
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Karar yeter sayısı aranmadı.
BAŞKAN
Müsaade eder misiniz
Müsaade eder misiniz
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Sayın Başkan, zamanında
söyleyince kabul etmiyorsunuz, sonrasında kabul etmiyorsunuz. Ne zaman
söyleyeceğiz?
BAŞKAN -
Oylamaya geçerken kesin olarak
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Diyarbakır) İstendi.
BAŞKAN
İstenmedi efendim. Bakan Beyin açıklamasından evvel istendi.
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Oylamaya geçmeden istendi.
OSMAN
ÖZÇELİK (Siirt) - Var mı böyle bir şey?
BAŞKAN Var
öyle efendim, İç Tüzüke göre oylamaya geçerken istenir efendim.
OSMAN
ÖZÇELİK (Siirt) Kaşla göz arasında oylama yapıyorsunuz!
BAŞKAN -
Okur musunuz
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra
sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 23üncü maddesiyle
düzenlenen
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkan
BAŞKAN
Oturur musunuz yerinize
Yerinize oturur musunuz lütfen.
5510
sayılı Kanunun 37nci maddesinin birinci ve üçüncü
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkan, bundan sonra her maddede, her
önergede karar yeter sayısı isteyeceğim, hadi bakalım!
BAŞKAN - El
sallama bir daha! Terbiyesiz! (x) El sallama bana! (MHP sıralarından
gürültüler)
El sallama bana,
bak! El sallama bana! (MHP sıralarından sıra kapaklarına
vurmalar)
(x)
Bu İfadenin tutanaktan çıkarılmasına ilişkin oylama,
bu Tutanak Dergisinin Düzeltişler bölümünde yer
almıştır.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Terbiyesiz diyemezsiniz! Terbiyesiz diyemezsiniz!
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Saygısızsınız siz!
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, terbiyesiz diyemezsiniz!
Sözünüzü geri alın!
BAŞKAN - El
sallama bana! Başkana parmak sallanır mı!
(Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ile Aydın Milletvekili Ali
Uzunırmak Başkanlık kürsüsünün önüne geldiler)
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Sayın Başkan, sözünüzü düzeltin!
Milletvekiline bunu diyemezsiniz!
(MHP sıralarından
Sayın Başkan, istifa et, istifa! sesleri)
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Bu oturuma devam edemezsiniz.
BAŞKAN
Birleşime beş dakika ara veriyorum efendim.
Kapanma Saati : 16.43
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.59
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Fatoş
GÜRKAN (Adana)
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 85inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
119 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkanım, ben söz istiyorum.
BAŞKAN -
Daha Genel Kurulu açıyorum Ali Bey, lütfen buyurun efendim, yerinize
oturunuz lütfen. Ben daha Genel Kurulu açmadım, yeni başlıyorum.
Lütfen yerinize oturunuz, sonra görüşelim. Buyurun efendim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Niye sinirleniyorsunuz ya?
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
21inci madde
üzerindeki verilen son önergeyi okutuyorum.
Önergeyi
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkan, böyle bir yönetim metodu olmaz
yani! Olmaz böyle bir şey!
BAŞKAN
Arkadaşlar, bir dakika
Bir dakika
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, bir dakika ara verin
BAŞKAN -
Efendim?
OKTAY VURAL
(İzmir) Biraz önceki toplantıda Sayın Milletvekiline atfedilen
bir hususla ilgili, sataşmayla ilgili, Sayın Milletvekili bununla
ilgili ifadede bulunmak istiyor. Siz, herhâlde burada, devam eden bir oturumu
yönetmek üzere daha önceden bulunmuyordunuz. Müsaade edin de milletvekili
BAŞKAN
Sayın Vural, Milletvekiliniz huzurda, Milletvekiliniz görüşlerini
ifade edebilir. Lütfen, buyurun oturun efendim.
Evet, Sayın
Uzunırmak
OKTAY VURAL
(İzmir) Edebilirse niye susturuyorsunuz o zaman! Allah! Allah!
BAŞKAN -
Sayın Oktay Vural, lütfen oturunuz, buyurunuz efendim.
Sayın
Uzunırmak, buyurun efendim.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkan, sizin buraya geliş
gerekçenizi mutlaka ki siz öğrenmişsinizdir.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Buradan şey yapsın Sayın Başkan,
ses gelmiyor!
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Sizin geliş gerekçenizi siz mutlaka
öğrenmişsinizdir.
BAŞKAN
Hayır, ben bir şey öğrenmedim.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Niçin değiştiniz Sayın Başkan?
Niçin değiştiniz? (AK Parti ve MHP sıralarından gürültüler)
LÜTFİ
ÇIRAKOĞLU (Rize) Bu soruş şekli ne kadar medeni?
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Siz karışmayın! Siz
karışmayın!
LÜTFİ
ÇIRAKOĞLU (Rize) Böyle soru mu sorulur!
RECEP TANER
(Aydın) Sen avukatı mısın?
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Sana danışarak mı konuşacak
burada! İzin mi alacağız konuşurken senden!
BAŞKAN
Arkadaşlar, lütfen sakin olun
Milletvekilleri
Lütfi Bey,
lütfen
Evet, Sayın
Uzunırmak, dinliyorum efendim.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Eğer mümkünse bu Parlamento kuruluşuna,
prensiplerine, İç Tüzüküne ve geleneğine uygun
çalışacaksa, lütfen, bu önce Başkanlık Divanının
yönetiminden geçer. Dolayısıyla, doğru olmayan beyanlarla,
birbirimizi kandırarak, bu Parlamentonun işleyişine,
şerefine, haysiyetine yanlış düşen davranışlarda
bulunmak edep dışıdır. Dolayısıyla, bizi karar
yeter sayısı istediğimizde terbiyesizlikle itham eden bir Meclis
Başkan Vekilinin değişmesinin neticesinde onun tutumu
hakkında şahsıma Terbiyesiz denmesine cevap vermek için söz
istiyorum ve bunu, size, geldiğinizde, oturduğunuzda Söz istiyorum.
dediğimde Vereceğim, oturun yerinize. dediniz, ondan sonra
maddelere geçiliyor. Size de yakıştıramadım!
BAŞKAN
Sayın Uzunırmak
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Evet, buyurun.
BAŞKAN
lütfen sükûnetle dinleyin.
Meclis içerisinde
zaman zaman Başkanlık Divanının veya Genel Kurulda bulunan
milletvekili arkadaşlarımızın hatalı
davranışları olabilir, iletişim noksanlığı
olabilir, böyle bir sıkıntı olabilir. Burada konuşurken her
birimize
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Terbiyesiz. deme hakkı vermez bunlar!
BAŞKAN
Ben, Terbiyesiz denip denmediğini bilmiyorum.
Bakınız,
konuşurken
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) O zaman zabıtları getirtin.
BAŞKAN
Sayın Uzunırmak, ben şunu ifade etmek istiyorum: Daha önceden
anlaşıldığı üzere bugün nöbet benimdi ama Başkan
Vekilimiz Sayın Gülpınar, bugünkü saat itibarıyla
çıkmıştı. Diyelim ki bu istenmeyen olay veya olumsuz olay
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Başkan, ben söz istiyorum
Bana Terbiyesiz
denmesiyle ilgili söz istiyorum.
BAŞKAN
Efendim, sözümü tamamlayayım. Lütfen buyurunuz.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Buyurun.
BAŞKAN -
tesadüf etmişti. Dolayısıyla, bu olaydan dolayı ben buraya
gelmiş değilim. Daha önceden hesaplanmış olan bir husus
vardı bundan dolayı gelmişimdir. Bunu belirtiyorum yani. (MHP ve
CHP sıralarından gürültüler)
Arkadaşlar
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkan, ben söz istiyorum
Ben söz
istiyorum.
BAŞKAN Ben
tutanakları getirteyim, eğer böyle bir husus varsa ben size söz
vereceğim, tamam.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Sizin tutumunuzla ilgili de söz istiyorum.
BAŞKAN
Arkadaşlar, lütfen, Genel Kurulu sükûnetle yönetelim. İstirham
ediyorum ve bakınız, burada bir söz ifade ediyorum ama siz
inanıp inanmamakta serbestsiniz, ama ben samimi duygularımla
doğru olanı söylüyorum. Ama sizi, mutlaka bu doğruya
inandırmak mecburiyetim de yoktur; bir kanaatimi söylüyorum, doğru
olanı söylüyorum ama inanmıyorsunuz; ona ben bir şey diyemem.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Doğru olmadığı belli.
BAŞKAN -
Evet, tutanakları getirttireceğim, Sayın Uzunırmak
hakkında böyle bir ifade varsa ona da söz vereceğim.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Olayın muhatabı gelsin.
BAŞKAN -
Buyurun efendim:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra
sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 23 üncü maddesi ile
düzenlenen 5510 sayılı Kanunun 37 inci maddesinin birinci ve üçüncü
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
Evlenmeleri
nedeniyle, gelir veya aylıklarının kesilmesi gereken kız
çocuklarına, evlenmeleri ve talepte bulunmaları hâlinde almakta
oldukları aylık veya gelirlerinin iki yıllık tutarı
bir defaya mahsus olmak üzere evlenme ödeneği olarak peşin ödenir.
Evlenme ödeneği alan hak sahibinin aylığının kesildiği
tarihten itibaren iki yıl içerisinde yeniden hak sahibi olması halinde,
iki yıllık sürenin sonuna kadar gelir veya aylık bağlanmaz,
bu durumda olanlar 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının
(f) bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı
sayılır.
İş
kazası veya meslek hastalığı sonucu veya sürekli iş
göremezlik geliri, malûllük, vazife malûllüğü veya yaşlılık
aylığı almakta iken veya kendisi için en az 360 gün malûllük,
yaşlılık ve ölüm sigortası primi bildirilmiş olup da
ölen sigortalının hak sahiplerine Kurum Yönetim Kurulunca belirlenip
Bakan tarafından onaylanan tarife üzerinden cenaze ödeneği ödenir.
Cenaze ödeneği, sırasıyla sigortalının eşine,
yoksa çocuklarına, o da yoksa ana babasına, o da yoksa
kardeşlerine verilir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Evlenme
yardımının sadece kız çocuklarına verilmesi ve
evlendikleri tarihteki aylık veya gelirlerinin 2 yıllık
tutarında evlenme yardımı verilmesi amaçlanmış,
ayrıca cenaze ödeneğinin Kurum Yönetim Kurulunca belirlenip, Bakan
tarafından onanan tarife üzerinden verilmesi esası
getirilmiştir.
BAŞKAN
Hükûmetin katıldığı, Komisyonun takdire
bıraktığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge istikametinde 23üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
24üncü madde
üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Tasarının çerçeve 24. maddesi ile
değiştirilmesi öngörülen 5510 sayılı Yasanın 38.
maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
Mehmet Ali
Susam |
Muharrem
İnce |
Ali Rıza
Öztürk |
|
|
İzmir |
Yalova |
Mersin |
|
|
Necla Arat |
|
Tayfur Süner |
|
|
İstanbul |
|
Ankara |
İkili veya
çok taraflı uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri hükümleri
saklıdır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılamıyoruz.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Susam konuşacak efendim.
BAŞKAN
Önerge sahipleri adına, İzmir Milletvekili Sayın Mehmet Ali
Susam.
Buyurun
Sayın Susam. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ALİ
SUSAM (İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 119
sıra sayılı Kanun Tasarısı üzerine söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisinin toplumun çok önemli, seçilmiş insanları olarak,
muhakkak ki, hem oturumların yönetilmesinde hem de kanun
tasarılarının kanuna dönüştürülmesinde uzlaşmaya,
uyuma, karşılıklı birbirimizi dinlemeye çok
ihtiyacımız var. Az önce yaşanan olayı, bu anlamıyla
talihsiz ve üzücü bir olay olarak nitelendiriyoruz.
MEHMET NİL
HIDIR (Muğla) Kaşıma!
MEHMET ALİ
SUSAM (Devamla) Öncelikle, yöneten insanların, toplumun bu
anlamıyla daha uyum içerisinde gitmesinde önderlik yapmaları ve uzlaşıcı
olmaları gerekir.
Az önce
Sayın Bakan, önergem kaybolduğunda 22nci gündem maddesinde 24üncü
gündem maddesinde konuşursun, sen uzlaşmacı bir insansın
demişti. Teşekkür ediyorum bu nitelendirmesine. Bu anlayış
hepimizde hâkim olmalı. Bu nedenle, az önceki davranışla ilgili
duygularımı sizlerle bir kez daha paylaşmak istiyorum.
Bu kanunda da
böyle olmalıydı. Bu kanunda da toplumun her kesimi
uzlaşabilmeliydi. Bu kanun çok önemli bir kanun. Tüm toplumun sosyal
güvenlik konusundaki ortak görüşünü saptamamıza ihtiyaç var.
Diyebilirsiniz ki: Türkiyede sosyal güvenlik sistemi çok ciddi bir açık
veriyor ve bu açığı acilen gidermemiz gerekir ve bununla ilgili
olarak bu kanunu acilen çıkarmamız gerekir.
Değerli
arkadaşlarım, muhakkak ki, sosyal güvenlik sisteminin bugün açık
verdiği ve ciddi sorunları olduğu hepimizin malumu. Ama bu
sosyal güvenlik sisteminin en doğru çözüm yöntemi sigortalı
sayısını artırmaktan geçiyor. Türkiyede sosyal güvenlik
sisteminin kapsamını, şemsiyesini ve prim ödeyen
sayısını artırıp, bu
artırdığımız prim ödeyen sayısıyla da sosyal
güvenlikten hizmet alanların hizmet kalitesini ve hizmet miktarını
yükseltmemiz gerekiyor. Altıncı yılına gelen Hükûmetin,
bugüne kadarki çalışmalarında bu şemsiyenin
genişlemesi için yapmış olduğu çalışma var
mı? Kayıt dışılığı kayıt içine
alma doğrultusunda attığı adım var mı? Sigortalı
sayısını yükseltmek için yapmış olduğu doğru
düzgün çalışma var mı?
HALİL
AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Var, var!
MEHMET ALİ
SUSAM (Devamla) Maalesef bu konularda çok içtenlikle ve samimiyetle Var.
diyemezsiniz. Türkiye her geçen gün kayıt dışı
işsizliğin çoğaldığı bir ülke hâline geldi ve
bugün, başta devlet kurumlarında olmak üzere, taşeron sistemi
yaygın bir şekilde teşvik ediliyor ve teşvik edilen bu
sistemle sigortasız ve kapsam dışı çalışmalar
getiriliyor. Geçen gün TRTye gittim. TRTdeki insanlar diyorlar ki: Bizim
işimizi başka bir şirkete verip sanatçılık işini
bile bir şirket vasıtasıyla, taşeronla alacaklar.
Değerli arkadaşlar, bu taşeronlaşma aynı zamanda
kapsamı daraltma ve sosyal güvenlik sistemini çökertme sistemidir.
Aynı zamanda bu yasada birçok örnekler var ki bu yasanın ciddi
şekilde sıkıntılarını getiriyor.
Bakın,
BAĞ-KURlular için çok ciddi bir sıkıntı var.
BAĞ-KURluların sosyal güvenlik destek primi yüzde 10dan yüzde 12ye
çıktı. Sayın Başbakan ne diyor: Kazanılmış
hiçbir hakkı biz bu tasarıda geri almayacağız. Eskiden
yüzde 10du. O bile adaletli değildir, kesinlikle adaletli değildir.
Çünkü bir insan emekli olma hakkını elde edene kadar ödediği
primlerin karşılığında devletin tayin ettiği
rakamı alıyor ve bugün altıncı basamakla on ikinci basamak
arasında, yaklaşık yüzde 98i 415 lirayla 560 lira arasında
emekli maaşı alıyor BAĞ-KURluların. Bunlardan yüzde
10 kesiyordunuz, şimdi yüzde 12ye çıkartıyorsunuz ve diyorsunuz
ki: Bu iş adil olmuştur. BAĞ-KURlu bu maaşla geçinebilir
mi arkadaşlar? Bu insanlar aynı zamanda esnaftır zaten.
Bunları siz sigortaya alırken Yirmi beş yıl sonra esnaflığı
bırakacaksınız. mı dediniz? Böyle bir anlaşma mı
var? Esnaflık başlar, ölümde biter.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Susam, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
MEHMET ALİ
SUSAM (Devamla) Onun için birçok esnaf şimdi kayıt
dışılığa gidecektir bu yasayı
çıkardığınız zaman. Kayıt
dışılığı gene artıracaksınız.
İkincisi:
Esnaflar sağlık hizmetlerinden yararlanamıyor bir ay prim borcu
var diye. Bu yasada da aynı şekilde bu korunmaya
çalışılıyor. Arkadaşlar, hiç prim ödememiş
insanlara milyonlarca yeşil kart dağıtırken, bugün geçim
sıkıntısı çeken, iş yerlerini kapatmak durumunda olan
esnaflara neden sağlık hizmeti vermekten imtina ediyorsunuz? Bu
anlamıyla bu yasada ciddi bir adaletsizlik olduğunu,
BAĞ-KURluyu, esnafı, sanatkârı ciddi şekilde yok
ettiğini bir kez daha huzurlarınızda belirmek istiyorum.
Huzurlarınızı
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Susam.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Madde 24ü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 25 üzerinde
dört adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
119 sıra
sayılı kanun tasarısının 25. maddesi ile
değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı
kanunun 40. maddesindeki tablonun 16 numaralı bölümünün
aşağıdaki gibi değiştirilmesini ve tabloya
aşağıdaki 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24 ve 25 numaralı
bölümlerin eklenmesini, üçüncü fıkranın
çıkarılmasını arz ve teklif ediyoruz.
|
Kapsamdaki
İşler/İşyerleri |
Kapsamdaki
Sigortalılar
|
Eklenecek Gün
Sayısı |
|
16) İtfaiye, Arama ve Kurtarma İşleri |
Yangın söndürme, her türlü afet ve can kurtarma |
90 |
|
|
işlerinde
arama kurtarmada çalışanlar |
|
|
17) Zabıta İşleri |
Asaleti onaylanmış olmak şartıyla
adaylıkta |
90 |
|
|
geçirilen
süreler dahil zabıta memurları |
|
|
18) 5953 sayılı Kanun kapsamındaki |
13/6/1952 tarihli ve 5953 sayılı Kanuna tabi |
90 |
|
işyerlerinde, |
olarak çalışan sigortalılar ile Basın
Kartı |
|
|
|
Yönetmeliğine göre basın kartı sahip olmak
|
|
|
|
suretiyle gazetecilik yaparken kamu kurumlarına |
|
|
|
giren ve bu kurumlarda meslekleriyle ilgili görevde |
|
|
|
istihdam
edilenler, |
|
|
19) Posta dağıtımı işyerlerinde
yaya olarak |
PTT Dağıtıcıları |
90 |
|
yapılan
işlerde, |
|
|
|
20) Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu |
Türkiye Radyo Televizyon Kurumunda haber |
90 |
|
haber hizmetlerinde, |
hizmetini yapan ve haber hizmetlerinde fiilen |
|
|
|
çalışan;
Daire Başkanı, Başkan Yardımcısı, |
|
|
|
Müdür, Müdür Yardımcısı, Şef,
Muhabir, Stajyer |
|
|
|
Muhabir, Baş Spiker, Redaktör Spiker, Spiker, |
|
|
|
Stajyer Spiker, Masa Şefi, Baş Kameraman, |
|
|
|
Şef Kameraman, Kameraman, Kamera Asistanı, |
|
|
|
Başmontajcı, Şef Montajcı,
Montajcı, Stajyer |
|
|
|
Montajcı, Redaktör, Mütercim, Fotoğrafçı,
Işıkçı, |
|
|
|
Sesçi, Başteknisyen, Şef Teknisyen, Baş
Teleksçi, |
|
|
|
Teleks
Operatörü, |
|
|
21) Zirai mücadele ve zirai karantina teknik |
Tarım Bakanlığı Zirai Mücadele ve
Karantina |
60 |
|
ve idari işleri ile salgın,
bulaşıcı, paraziter |
Teşkilatı ile Veteriner Teşkilatında
vazife gören |
|
|
hayvan
hastalıkları ile mücadele işlerinde, |
memur ve
hizmetliler, |
|
|
22) Devlet Tiyatroları ile
Cumhurbaşkanlığı |
Devlet Tiyatrosu sanatkârları,
Cumhurbaşkanlığı |
90 |
|
Senfoni
Orkestrasında |
Senfoni Orkestrasının
şef ve üyeleri, |
|
|
23) Ceza ve Tutukevlerinde fiilen hükümlü |
İnfaz Koruma Memurları, Baş memurları
ve |
90 |
|
ve tutuklularla
irtibat içinde olan görevliler, |
diğer personel |
|
|
24) Uçak ve Lokomotifler, |
Hava yollarının uçucu personeli, lokomotif |
90 |
|
|
makinistleri |
|
|
25) Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme |
Bu işyerlerinde çalışan tüm personel |
60 |
|
Kurumu Bakım ve Rehabilitasyon merkezleri |
|
|
|
ile çocuk-gençlik ve sokak çocukları
merkezleri |
|
|
|
|
Gültan
Kışanak |
Hasip Kaplan |
Sevahir
Bayındır |
|
|
Diyarbakır |
Şırnak |
Şırnak |
|
|
Selahattin
Demirtaş |
Akın
Birdal |
Aysel
Tuğluk |
|
|
Diyarbakır |
Diyarbakır |
Diyarbakır |
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 25.
maddesi ile yeniden düzenlenen, 5510 sayılı Kanunun 40. maddesinde
belirtilen fiili hizmet süresi zammından yararlanacaklarla ilgili tabloya
aşağıdaki numaraları belirtilen sigortalıların
eklenmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla.
|
|
Oktay Vural |
Abdülkadir
Akcan |
Mustafa
Kalaycı |
|
|||
|
|
İzmir |
Afyonkarahisar |
Konya |
|
|||
|
|
Erdal Sipahi |
Muharrem
Varlı |
Prof. Dr. Alim
Işık |
|
|||
|
|
İzmir |
Adana |
Kütahya |
|
|||
|
|
|
Beytullah Asil |
|
|
|||
|
|
|
Eskişehir |
|
|
|||
|
Kapsamdaki
İşler/İşyerleri |
Kapsamdaki
Sigortalılar
|
Eklenecek Gün
Sayısı |
||||
|
16) Basım ve gazetecilik işyerleri |
Basım ve gazetecilik işyerlerinde 4857
sayılı |
90 gün |
||||
|
|
İş
Kanununa göre çalışanlar. |
|
||||
|
17) 5953 sayılı Kanun kapsamındaki
işyerleri |
13/6/1952 tarihli ve 5953 sayılı Kanuna tabi |
90 gün |
||||
|
|
olarak çalışan sigortalılar ile Basın
Kartı |
|
||||
|
|
Yönetmeliğine göre basın kartı sahibi
olmak |
|
||||
|
|
suretiyle gazetecilik yaparken kamu kurumlarına |
|
||||
|
|
giren ve bu
kurumlarda meslekleriyle ilgili |
|
||||
|
|
görevde istihdam edilenler. |
|
||||
|
18) Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu |
Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumunda haber |
90 gün |
||||
|
Haber Hizmetleri |
hizmetini yapan ve haber hizmetlerinde fiilen |
|
||||
|
|
çalışanlar
|
|
||||
|
19) Denizde |
Gemi
adamları, gemi ateşçileri, gemi kömürcüleri |
90 gün |
||||
|
20) Fiilen uçakta ve lokomotifte |
Havayollarının uçucu personeli, lokomotif |
90 gün |
||||
|
|
makinistleri |
|
||||
|
21) Ceza ve tutukevlerinde fiilen hükümlü ve |
İnfaz koruma memurları, baş memurları
ve |
90 gün |
||||
|
tutuklularla
irtibatlı işyerleri |
diğer
personel |
|
||||
|
22) Posta dağıtımı işyerlerinde
yaya olarak |
Dağıtıcılar |
90 gün |
||||
|
yapılan
işler |
|
|
||||
|
23) Zirai mücadele ve ziraî karantina teknik |
Tarım Bakanlığı Ziraî Mücadele ve
Karantina |
60 gün |
||||
|
ve idarî işleri ile salgın,
bulaşıcı paraziter |
Teşkilatı ile Veteriner Teşkilatında
vazife gören |
|
||||
|
hayvan
hastalıkları ile mücadele işleri |
memur ve
hizmetliler |
|
||||
|
24) Devlet Tiyatroları ile
Cumhurbaşkanlığı |
Devlet Tiyatrosu sanatkârları,
Cumhurbaşkanlığı |
90 gün |
||||
|
Senfoni
Orkestrası işyerleri |
Senfoni
Orkestrasının şef ve üyeleri |
|
||||
|
25) Orman
işyerleri |
Orman muhafaza
memurları |
60 gün |
||||
|
26) Gümrük
işyerleri |
Gümrük muhafaza
memurları |
60 gün |
||||
|
27) Güvenlik işleri |
Mahalle ve gece bekçileri, köy korucuları, |
60 gün |
||||
|
|
zabıta memurları |
|
||||
|
28) Kamu ve
özel sektör işyerleri |
Şoförler |
60 gün |
||||
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, tutanakları
getirttim. Tutanakları okudum. Evet; tutanakların okunması
sırasında -ümit ediyorum ki ve kanaatim, öyle olmasını
istiyorum- sehven olduğuna inandığım, iletişim
noksanlığından kaynaklanan bir şekilde, bazı uygun
olmayan kelimeler
Ben o kelimeleri burada kullanmak tekrar istemiyorum ama bu
tip kelimelerin zaman zaman, teessüfle ifade ederim ki,
kullanıldığını görüyoruz.
Bu konularla
ilgili olarak, Sayın Uzunırmak söz talebinde bulunmuştu.
Kendisine çok kısa bir söz vereceğim ama herhangi bir, tekrar yeni
bir sataşma olmadan, Meclisimizin sükûnetinin sağlanması,
çalışmalarımızın devam etmesi için Sayın
Uzunırmaka iki dakikalık bir süre vereyim.
Ayrıca, bu,
kullanılan kelimenin daha sonra, Sayın Uzunırmak
konuştuktan sonra da sizin, Genel Kurulunuzun onayını alarak
tutanaklardan çıkarılmasını da oylarınıza arz
edeceğim.
Sayın
Uzunırmak, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmakın,
Oturum Başkanı ve TBMM Başkan Vekili Eyyüp Cenap
Gülpınarın şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Başkanlık makamı her
zaman saygıdeğer olarak ifade edilir. Tabii ki bu makama olan
saygıdeğerlik, yönetimin saygı uyandıran yönetim metoduyla,
davranışlarıyla mümkün olur ve perçinlenir.
Biz, ihsan
istemiyoruz, lütuf istemiyoruz. Biz, bir milletvekili olarak, yasaların,
İç Tüzükün, kuralların bize verdiği hakları
kullanıyoruz. Platona soruyorlar: Kim idare etmeli? Tüccarlar mı,
entelektüeller mi, ilim adamları mı, köylüler mi? Diyor ki:
Kurallar idare etmeli. İşte, demokrasi kültürü, hukuk düzeni, hukukun
üstünlüğü ve bu mantık, bu yönetim mantığı burada
kendini gösterir. Bir milletvekili ihsan istemeden karar yeter sayısı
istiyor, duymazlıktan geliniyor. İkinci önergede tekrar karar yeter
sayısı isteniyor ve geçiştiriliyor.
Kıymetli
milletvekilleri, ben merak ediyorum, Sayın Bakan diyor ki: Sosyal
tarafların uzlaşısıyla geçti. Ben ve grubum bu yasaya
muhalefet ediyoruz. Elbette ki muhalefet edeceğiz. Eğer muhalefet
edilmiyorsa, uzlaşıyla çıktıysa sabah gelirken Meclisin
önündeki polisler niye buraya kıtalar hâlinde bindirilmiş? Kimden
korunmak isteniyor Meclis? Bu insanlar polis tarafından niye
coplanıyor bu insanların hakları elinden alınmıyor
ise? Ben -bir milletvekili olarak- ve grubum bu insanlara sahip çıkmak
zorundadır. Dolayısıyla bu yasanın geciktirilmesini,
mümkünse çıkmamasını istiyoruz, bunun için de muhalefet
ediyoruz.
Sayın
Başkana el sallamadım. Sayın Başkana söz istemek için elimi
kaldırdım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ
UZUNIRMAK (Devamla) Bunun da tutanaklara geçmesini istiyorum.
Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Uzunırmak.
Evet, tutanaklara
geçen o kelimenin tutanaklardan çıkarılmasını Genel
Kurulun
(CHP sıralarından gürültüler)
ATİLA EMEK
(Antalya) Gelip Meclise özür dileyecek.
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Sayın Başkan, bir özür borçlu
BAŞKAN
Saygıdeğer arkadaşlarım
KADİR URAL
(Mersin) Muhatap teklif etsin Sayın Başkanım, muhatap teklif
etsin onu. Gelsin, çıksın, söylesin!
VIII.- DÜZELTİŞLER
1.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmaka söylenen
bir sözün tutanaktan çıkarılmasına ilişkin
BAŞKAN
Saygıdeğer arkadaşlarım, evet, o kelimenin tutanaklardan
çıkarılmasını oylarınıza arz ediyorum: Kabul
edenler
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Ben bu konuda hakkımı bir milletvekili
olarak sizin yönetiminize emanet ediyorum Sayın Başkan.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Evet, oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Teşekkür ediyorum Genel Kurula, kabul edilmiştir.
Evet, ümit
ediyorum ki bundan sonra karar oylamasında, yeter sayı istenmesinde
daha dikkatli oluruz diyoruz.
AKİF
EKİCİ (Gaziantep) Sayın Başkan, küfür oylanır
mı?
BAŞKAN
Saygıdeğer arkadaşlarım, bir sükûneti sağlıyoruz.
Ne var bunda yani? Siz sükûnet olmamasını mı istiyorsunuz?
Lütfen
AKİF
EKİCİ (Gaziantep) Sayın Başkan, biz de
alışırsak, biz de küfür edersek ne olacak?
BAŞKAN
Evet, milletvekili arkadaşımız, muhatap olan
arkadaşımız konuşmuştur, konuyu izah etmiştir.
Kendisine de teşekkür ediyorum. Konu vuzuha kavuşmuştur.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri (Devam)
2.- Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İzmir Milletvekili Bülent Baratalının; Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının; Devlet Memurları Kanunu ile Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
Manisa Milletvekili Şahin Mengünün; 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Zonguldak Milletvekili Ali
İhsan Köktürk ve 19 milletvekilinin; 17.7.1964 Tarihli ve 506
Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa Geçici Maddeler Eklenmesi
Hakkında Kanun Teklifi; Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlunun;
Engelli Memurların Emekliliğini Düzenleyen 5434 Sayılı
Kanunun 39 uncu Maddesinin (j) Bendinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının; 3201 Sayılı Yurt Dışında
Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen
Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalı ve 24 milletvekilinin;
5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun Geçici 4 Maddesinde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 12
milletvekilinin; Sanatçıların Sosyal Güvenliklerinin
Sağlanması Hakkında Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/465, 2/30, 2/31, 2/37, 2/64, 2/71, 2/79, 2/136, 2/147, 2/149)
(S. Sayısı: 119) (Devam)
BAŞKAN -
Evet, buyurun.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Tasarının çerçeve 25. maddesi ile
değiştirilmesi öngörülen 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 40 ıncı
maddesinde yer alan tabloya aşağıda 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22,
23, 24 ve 25 numaralı sıralarında belirtilen
sigortalıların eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Mustafa Özyürek |
|
|||
|
|
Trabzon |
Malatya |
İstanbul |
|
|||
|
|
Esfender
Korkmaz |
Birgen
Keleş |
Ali Rıza
Öztürk |
|
|||
|
|
İstanbul |
İstanbul |
Mersin |
|
|||
|
|
Faik Öztrak |
Bülent
Baratalı |
Bayram Meral |
|
|||
|
|
Tekirdağ |
İzmir |
İstanbul |
|
|||
|
|
Gürol Ergin |
|
Sacid
Yıldız |
|
|||
|
|
Muğla |
|
İstanbul |
|
|||
|
16) Gemi
adamları, |
Denizde |
90 |
||||
|
17) Havayollarının uçucu personeli, |
Fiilen uçakta ve lokomotifte |
90 |
||||
|
lokomotif
makinistleri |
|
|
||||
|
18) Basım ve gazetecilik |
1) Solunum ve cilt yoluyla vücuda geçen |
90 |
||||
|
İşyerlerinde 4857 sayılı İş
Kanununa |
gaz veya diğer zehirleyici maddelerle |
|
||||
|
göre çalışanlar |
çalışılan işyerleri. |
|
||||
|
|
2) Fazla gürültülü ve ihtizaz yapıcı makine |
|
||||
|
|
ve aletlerle çalışarak iş yapılan işyerleri. |
|
||||
|
|
3) Tabii ışığın hiç
olmadığı veya münhasıran |
|
||||
|
|
suni ışık altında
çalışılan işyerleri. |
|
||||
|
|
4)Günlük mesainin yarıdan fazlası saat |
|
||||
|
|
20.00den sonra çalışılarak yapılan
işyerleri. |
|
||||
|
|
5) Doğrudan doğruya yüksek hararete |
|
||||
|
|
maruz bulunarak çalışılan işyerleri. |
|
||||
|
|
6) Fazla ve devamlı fiziki gayret sarf |
|
||||
|
|
edilerek
iş yapılan işyerleri. |
|
||||
|
19) 13/6/1952 tarihli ve 5953 sayılı |
5953 sayılı Kanun kapsamındaki |
90 |
||||
|
Kanuna tâbi olarak çalışan sigortalılar |
işyerlerinde |
|
||||
|
ile Basın Kartı Yönetmeliğine göre |
|
|
||||
|
basın kartı sahibi olmak suretiyle |
|
|
||||
|
gazetecilik yaparken kamu kurumlarına |
|
|
||||
|
giren ve bu kurumlarda meslekleriyle |
|
|
||||
|
ilgili görevde
istihdam edilenler. |
|
|
||||
|
20) İnfaz koruma memurları, |
Ceza ve tutukevlerinde fiilen hükümlü ve |
90 |
||||
|
baş
memurları ve diğer personel |
tutuklularla
irtibat içinde olan görevliler. |
|
||||
|
21) PTT dağıtıcıları |
Posta dağıtım işyerlerinde |
90 |
||||
|
|
yaya olarak
yapılan işlerde. |
|
||||
|
22) Türkiye Radyo-Televizyon |
Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu |
90 |
||||
|
Kurumunda haber hizmetini yapan ve |
haber hizmetlerinde. |
|
||||
|
haber hizmetlerinde fiilen çalışan; |
|
|
||||
|
Daire Başkanı, Başkan
Yardımcısı, |
|
|
||||
|
Müdür, Müdür Yardımcısı, Şef, |
|
|
||||
|
Muhabir, Stajyer Muhabir, Başspiker, |
|
|
||||
|
Redaktör Spiker, Spiker, Stajyer Spiker, |
|
|
||||
|
Masa Şefi, Başkameraman, Şef |
|
|
||||
|
Kameraman, Kameraman, Kamera |
|
|
||||
|
Asistanı, Başmontajcı, Şef
Montajcı, |
|
|
||||
|
Montajcı, Stajyer Montajcı, Redaktör, |
|
|
||||
|
Mütercim, Fotoğrafçı, Işıkçı,
Sesçi, |
|
|
||||
|
Başteknisyen, Şef teknisyen, Teknisyen, |
|
|
||||
|
Başteleksçi, Şef Teleksçi, Teleks |
|
|
||||
|
Operatörü. |
|
|
||||
|
23) Tarım Bakanlığı Zirai Mücadele |
Zirai mücadele ve ziraî karantina teknik |
90 |
||||
|
ve Karantina Teşkilatı ile Veteriner |
ve idarî işleri ile salgın,
bulaşıcı, paraziter |
|
||||
|
Teşkilatında vazife gören memur ve |
hayvan hastalıkları ile mücadele
işlerinde. |
|
||||
|
hizmetliler. |
|
|
||||
|
24) Devlet Tiyatrosu sanatkârları,Devlet |
Devlet Tiyatroları ile Devlet Opera ve |
90 |
||||
|
Opera ve Balesi Cumhurbaşkanlığı |
Balesi ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni |
|
||||
|
Senfoni
Orkestrasının şef ve üyeleri. |
Orkestrasında |
|
||||
|
25) Belediye
Zabıta Personeli |
Belediye
Zabıta İşleri |
60 |
||||
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın çerçeve 25
inci maddesi ile değişik 5510 sayılı kanunun 40
ıncı maddesinin birinci ve dördüncü fıkraları ile ekli
cetvelin 10 ve 11 inci bentlerinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini söz konusu cetvele aşağıdaki 16, 17,
18, 19, 20, 21, 22, 23, 24 ve 25 numaralı bentlerin eklenmesini ve üçüncü
fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
|
|
Harun Öztürk |
Ayşe Jale
Ağırbaş |
Kamer Genç |
|
|
İzmir |
İstanbul |
Tunceli |
|
|
Hasan Erçelebi |
Hasan Macit |
Hüseyin Mert |
|
|
Denizli |
İstanbul |
İstanbul |
|
|
|
Recai Birgün |
|
|
|
|
İzmir |
|
Aşağıda
belirtilen işyerlerinde ve işlerde çalışan
sigortalıların hizmet sürelerine, bu işyerlerinde işlerde
geçen çalışma sürelerinin her 360 günü için
karşılarında gösterilen prim gün sayıları, fiilî
hizmet süresi zammı olarak eklenir. 360 günden eksik sürelere ait fiilî
hizmet süresi zammı, 360 gün için eklenen fiilî hizmet süresi ile
orantılı olarak belirlenir.
Yukarıdaki
hükümlere göre hesaplanan fiilî hizmet süresi zammı sekiz yılı
geçmemek üzere uzun vadeli sigorta kolları uygulamasında prim ödeme
gün sayısına eklenir ve emeklilik yaş hadlerinden üç
yılı geçmemek üzere yarısı indirilir.
Yukarıda yer
verilen tablonun (10) numaralı sırasında yer alan ve 180 gün
fiilî hizmet zammı süresi verilen sigortalılar için sekiz
yıllık süre sınırı uygulanmaz.
|
10) Yer altı işlerinde sürekli veya |
Maden işyerleri |
180 gün |
|
münavebeli
çalışanlar |
|
|
|
11) Mesleği icabı; röntgen, radyum ve |
Röntgen, radyum ve benzeri iyonizan |
90 gün |
|
benzeri iyonizan radyasyonlarında |
radyasyon laboratuarları işlerinde. |
|
|
fiilen çalışan hekim, diş hekimi, |
|
|
|
teknisyen, sağlık memuru, radyasyon |
|
|
|
fizikçisi ve teknisyeni ve iyonizan |
|
|
|
radyasyonla fiilen çalışan bilumum |
|
|
|
personel ve
yardımcıları. |
|
|
|
16) Basım ve gazetecilik işyerlerinde |
1) Solunum ve cilt yoluyla vücuda geçen |
90 gün |
|
4857 sayılı İş Kanununa göre
çalışanlar. |
gaz veya diğer zehirleyici maddelerle |
|
|
|
çalışılan işyerleri. |
|
|
|
2) Fazla gürültülü ve ihtizaz yapıcı |
|
|
|
makine ve aletlerle çalışarak iş
yapılan |
|
|
|
işyerleri. |
|
|
|
3) Tabii ışığın hiç
olmadığı veya |
|
|
|
münhasıran suni ışık altında
çalışılan |
|
|
|
işyerleri. |
|
|
|
4) Günlük mesainin yarıdan fazlası saat |
|
|
|
20.00den sonra çalışılarak yapılan |
|
|
|
işyerleri. |
|
|
|
5) Doğrudan doğruya yüksek hararete |
|
|
|
maruz bulunarak
çalışılan işyerleri. |
|
|
|
6) Fazla ve devamlı fiziki gayret sarf |
|
|
|
edilerek
iş yapılan işyerleri. |
|
|
17) 13/6/1952 tarihli ve 5953 sayılı |
5953 sayılı Kanun kapsamındaki |
90 gün |
|
Kanuna tabi olarak çalışan sigortalılar |
işyerlerinde |
|
|
ile Basın Kartı Yönetmeliğine göre |
|
|
|
basın kartı sahibi olmak suretiyle |
|
|
|
gazetecilik yaparken kamu kurumlarına |
|
|
|
giren ve bu kurumlarda meslekleriyle |
|
|
|
ilgili görevde
istihdam edilenler. |
|
|
|
18) İnfaz koruma memurları, baş |
Ceza ve tutukevlerinde fiilen hükümlü |
90 gün |
|
memurları
ve diğer personel |
ve tutuklularla
irtibat içinde olan |
|
|
|
görevliler. |
|
|
19) PTT dağıtıcıları |
Posta dağıtımı işyerlerinde yaya
olarak |
90 gün |
|
|
yapılan
işlerde. |
|
|
20)Türkiye Radyo-Televizyon |
Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu |
90 gün |
|
Kurumunda haber hizmetini yapan |
haber hizmetlerinde |
|
|
ve haber hizmetlerinde fiilen çalışan: |
|
|
|
Daire Başkanı, Başkan
Yardımcısı, |
|
|
|
Müdür, Müdür Yardımcısı, Şef,
Muhabir, |
|
|
|
Stajyer Muhabir, Başspiker, Redaktör |
|
|
|
Spiker, Spiker, Stajyer Spiker, Masa |
|
|
|
Şefi, Başkameraman, Şef Kameraman, |
|
|
|
Kameraman, Kameraman Asistanı, |
|
|
|
Başmontajcı, Şef Montajcı,
Montajcı, |
|
|
|
Stajyer Montajcı, Redaktör, Mütercim, |
|
|
|
Fotoğrafcı, Işıkçı, Sesçi,
Başteknisyen, |
|
|
|
Şef Teknisyen, Teknisyen, Başteleksçi, |
|
|
|
Şef
Teleksçi, Teleks Operatörü |
|
|
|
21) Tarım Bakanlığı Ziraî Mücadele |
Zirai mücadele ve zirai karantina teknik |
60 gün |
|
ve Karantina Teşkilatı ile Veteriner |
ve idari işleri ile salgın,
bulaşıcı, |
|
|
Teşkilatında vazife gören memur ve |
paraziter hayvan hastalıkları ile mücadele |
|
|
hizmetliler. |
işlerinde |
|
|
22) Devlet Tiyatrosu sanatkârları, |
Devlet Tiyatroları ile
Cumhurbaşkanlığı |
90 gün |
|
Cumhurbaşkanlığı Senfoni |
Senfoni Orkestrasında |
|
|
Orkestrasının
şef ve üyeleri. |
|
|
|
23) Gemi adamları, gemi ateşçileri, |
Denizde |
90 gün |
|
gemi
kömürcüleri, dalgıçlar. |
|
|
|
24) Havayollarının uçucu personeli, |
Fiilen uçakta ve lokomotifte |
90 gün |
|
lokomotif
makinistleri |
|
|
|
25) Orman
Muhafaza Memurları |
Çevre ve Orman
Bakanlığında |
90 gün |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Önergeye
katılamıyoruz Sayın Başkanım.
Yalnız bir
redaksiyon talebimiz var. Tasarının çerçeve 25inci maddesiyle
değiştirilen 5510 sayılı Kanunun 40ıncı
maddesinde yer alan, tablonun 7nci sırasında yer alan
işlerinde ibaresi herhâlde yazım hatası ya da basım
hatası nedeniyle sehven yanlış yazılmış. Bu
işlerinde ibaresi işlerde şeklinde düzeltilmelidir.
BAŞKAN
Gerekli not alınmıştır.
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Öztürk, buyurun.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Kamuoyunda
yıpranma tazminatı olarak bilinen görüştüğümüz madde,
bugüne kadar Hükûmetin Kazanılmış haklara dokunmadık.
dediği ve gerçekten dokunduğu maddelerden bir tanesi. Bazı
meslek mensuplarını tasarıdan çıkarılmış
görüyoruz. Bir kere, Sayın Bakana bu Sosyal Güvenlik Reformunu düzenlerken
herhâlde bürokratlarının şu şekilde bir
uyarısının olmuş olmasını açıkçası ben
beklerdim. Bir tasarıda yaş haddini artırırken
emekliliği zorlaştırıyorsunuz. Ona ek olarak ve bilimsel
birtakım verilere dayandığınızı söylüyorsunuz.
Bazı mesleklerin emeklilikten sayılan hizmet sürelerini de ortadan
kaldırmanın ben akıllı bir davranış olduğunu
düşünmüyorum yani herhâlde bürokratlarınızdan sizi bu konuda
uyaranlar olmuştur. Zaten biz emeklilik yaşını artırıyoruz,
burada da önemli bir şey yok, dolayısıyla buradan da bir
rahatsızlık vermemizin bir anlamı yok, demiş olabilirler.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Medya patronları
HARUN ÖZTÜRK
(Devamla) - Sürekli olarak sosyal taraflarla mutabakat içinde olduğunuzu
söylüyorsunuz. İnsanlar niye sokaklarda? Millet hepimizi izliyor, sizi de
dinliyor.
Değerli
arkadaşlar, şimdi, bu getirilen tasarıdan yararlanabilmek için
bir kere maddede sayılan meslek gruplarından olacaksınız ve
bu meslek gruplarından sayılmış olmak yeterli değil, o
mesleği fiilen yapacaksınız. Bu da yeterli değil, o
meslekle ilgili öngörülen risklere maruz kalacaksınız. Bu da yeterli
değil, kazanılmış hakları önlemek için, ayrıca o
meslekte üç bin altı yüz prim ödeme gün sayısını
tamamlayacaksınız ve bu da yeterli değil, önceden sekiz
yılını saydığınız hizmetler için bir
kısım mesleklerde bu yıl sayısını sekizden
beşe indireceksiniz. Sonra da çıkıp diyeceksiniz ki: Biz
kazanılmış haklara dokunmuyoruz.
Değerli
arkadaşlar, bu meslek gruplarından çıkarılanlardan bir
tanesini dikkatlerinize getirmek istiyorum. Değerli gazeteci
arkadaşlarımızı çıkarıyorsunuz. Gazeteci
arkadaşlarımız masa başında görev yapmıyorlar.
Gazeteci arkadaşlarımız askerler ve emniyet güçleriyle birlikte
gerektiğinde savaş meydanında görev yapıyorlar,
gerektiğinde terör olaylarıyla ilgili olarak, olayları izlemek
için emniyet görevlileriyle birlikte olay yerinde görevlerini yapıyorlar.
Siz Genel Kurulun huzuruna gelerek nasıl oluyor da Ben bilimsel olarak
incelettim konuyu, dolayısıyla gazetecilerin artık burada yer
almasına gerek yok. diyebiliyorsunuz, bunu milletin takdirine
bırakıyorum.
Değerli
arkadaşlar, gazetecilerin ve diğer meslek mensuplarının
haklarıyla ilgili olarak, kazanılmış haklarının
yok edilip edilmediği konusunda ileride geçici 7nci madde önünüze
gelecek. Eğer inceleme fırsatı bulursanız, orada iki gruba
ayrılmış olduklarını görüyoruz. SSKlı olup da
yeni yasada listede yer almayanlar için Eski hizmetleri için yeni
getirdiğim üç bin altı yüz prim ödeme gün sayısını
dikkate almam. Diyorsunuz, SSKlılar için. Dönüyorsunuz kamu kesimine,
kamu kesiminin içinde olanlar erbaşlar, Uzman Erbaşlar Kanunu var,
MİT mensupları var, Cumhurbaşkanlığı senfoni
orkestrası var, milletvekilleri var ve Emekli Sandığı
Kanununun 32nci maddesi var ve burada ayrım yapmaksızın, yeni
listede olup olmadıklarına bakmaksızın diyorsunuz ki: Üç
bin altı yüz günün doldurulmasında önceki sürelerini dikkate
alırım. Peki, bu arkadaşlarımız, üç bin altı yüz
gün süresini doldurmamışlar ise, mefhumu muhalifinden, dikkate
almayacağınız anlamı çıkıyor. Yani o maddede de
Plan-Bütçede bu eleştiriyi yaptım ama arkadaşlarım
herhâlde dikkate almadılar. Bu kazanılmış haklar yönünden
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN -
Sayın Öztürk, tamamlayınız konuşmanızı.
HARUN ÖZTÜRK
(Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.
O madde gelene
kadar arkadaşlarımızın bunun üzerinde
çalışmalarının doğru olacağını
düşünüyorum. Çünkü yukarıda da söyledim, o maddenin yazılım
biçimi, ileride bir mukteza almak suretiyle milletvekillerinin de yıpranma
tazminatlarının devam ettiği noktasına kadar götürülebilir.
Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (DSP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Tasarının çerçeve 25. maddesi ile
değiştirilmesi öngörülen 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 40 ıncı
maddesinde yer alan tabloya aşağıda 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22,
23, 24 ve 25 numaralı sıralarında belirtilen
sigortalıların eklenmesini arz ve teklif ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi (Trabzon) ve arkadaşları
|
16) Gemi
adamları, |
Denizde |
90 |
|
17) Havayollarının uçucu personeli, |
Fiilen uçakta ve lokomotifte |
90 |
|
lokomotif
makinistleri |
|
|
|
18) Basım ve gazetecilik |
|
|
|
İşyerlerinde 4857 sayılı İş
Kanununa göre |
1) Solunum ve cilt yoluyla vücuda geçen gaz |
90 |
|
çalışanlar |
veya diğer zehirleyici maddelerle
çalışılan |
|
|
|
işyerleri. |
|
|
|
2) Fazla gürültülü ve ihtizaz yapıcı makine ve |
|
|
|
aletlerle çalışarak iş yapılan
işyerleri. |
|
|
|
3) Tabii ışığın hiç
olmadığı veya münhasıran |
|
|
|
suni ışık altında
çalışılan işyerleri. |
|
|
|
4)Günlük mesainin yarıdan fazlası saat |
|
|
|
20.00den sonra çalışılarak yapılan
işyerleri. |
|
|
|
5) Doğrudan doğruya yüksek hararete maruz |
|
|
|
bulunarak çalışılan işyerleri. |
|
|
|
6) Fazla ve devamlı fiziki gayret sarf edilerek |
|
|
|
iş
yapılan işyerleri. |
|
|
19) 13/6/1952 tarihli ve 5953 sayılı Kanuna |
5953 sayılı Kanun kapsamındaki
işyerlerinde |
90 |
|
tâbi olarak çalışan sigortalılar ile
Basın Kartı |
|
|
|
Yönetmeliğine göre basın kartı sahibi
olmak |
|
|
|
suretiyle gazetecilik yaparken kamu |
|
|
|
kurumlarınagiren ve bu kurumlarda |
|
|
|
meslekleriyle
ilgiligörevde istihdam edilenler. |
|
|
|
20) İnfaz koruma memurları, baş
memurları |
Ceza ve tutukevlerinde fiilen hükümlü ve |
90 |
|
ve diğer
personel |
tutuklularla
irtibat içinde olan görevliler. |
|
|
21) PTT dağıtıcıları |
Posta dağıtım işyerlerinde |
90 |
|
|
yaya olarak
yapılan işlerde. |
|
|
22) Türkiye Radyo-Televizyon Kurumunda |
Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu haber |
90 |
|
haber hizmetini yapan ve haber hizmetlerinde |
hizmetlerinde. |
|
|
fiilen çalışan; Daire Başkanı,
Başkan Yardımcısı, |
|
|
|
Müdür, Müdür Yardımcısı, Şef,
Muhabir, |
|
|
|
Stajyer Muhabir, Başspiker, Redaktör Spiker, |
|
|
|
Spiker, Stajyer Spiker, Masa Şefi,
Başkameraman, |
|
|
|
Şef Kameraman, Kameraman, Kamera Asistanı, |
|
|
|
Başmontajcı, Şef Montajcı,
Montajcı, Stajyer |
|
|
|
Montajcı, Redaktör, Mütercim, Fotoğrafçı, |
|
|
|
Işıkçı, Sesçi, Başteknisyen, Şef
teknisyen, |
|
|
|
Teknisyen, Başteleksçi, Şef Teleksçi, Teleks |
|
|
|
Operatörü. |
|
|
|
23) Tarım Bakanlığı Ziraî Mücadele ve |
Ziraî mücadele ve ziraî karantina teknik ve |
90 |
|
Karantina Teşkilatı ile Veteriner
Teşkilatında |
idarî işleri ile salgın,
bulaşıcı, paraziter hayvan |
|
|
vazife gören memur ve hizmetliler. |
hastalıkları
ile mücadele işlerinde. |
|
|
24) Devlet Tiyatrosu sanatkârları, Devlet |
Devlet Tiyatroları ile Devlet Opera ve Balesi ve |
90 |
|
Opera ve Balesi
Cumhurbaşkanlığı Senfoni |
Cumhurbaşkanlığı Senfoni
Orkestrasında |
|
|
Orkestrasının
şef ve üyeleri. |
|
|
|
25) Belediye
Zabıta Personeli |
Belediye
Zabıta İşleri |
60 |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Niye katılamıyorsunuz? Mazeretiniz mi var?
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Sacid Yıldız,
İstanbul Milletvekili.
BAŞKAN
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
SACİD YILDIZ
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Tasarının
çerçeve 25inci maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 31/5/2006 tarihli
ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun 40ıncı maddesi hakkında
verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi, grubum ve şahsım adına saygıyla
selamlıyorum. Televizyonda bizi dinleyen vatandaşlarımızı
ve dinleyici locasındaki gazeteci arkadaşlarımızı da
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Görüşmelerine
başladığımız Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Yasası, sosyal güvenliği sosyal bir
hak olmaktan çıkarmayı amaçlayan, çalışanı köle gibi
gören sömürücü bir zihniyetin ürünüdür. Sosyal güvenlik, uluslararası
sermayenin talepleri doğrultusunda şekillendirilmek istenmektedir ve
tüm bunlar yapılırken sosyal taraflar yok sayılmaktadır
çünkü bu yasa Meclise getirilmeden evvel Ekonomik ve Sosyal Konseyde
görüşülmemiştir; Meclise getirildikten sonra Ekonomik ve Sosyal
Konseyde görüşülmüş ve uzlaşma sağlanmadan Meclise
getirilmiştir, bu çok önemlidir.
Tasarıda,
çalışanlara daha önce tanınan bazı hakların geri
alınması söz konusudur. Ne yazık ki dün burada konuşan
sendika kökenli arkadaşlarımız da Çalışanların
hakları geri alınmamaktadır, kazanılmış
hakları korunmaktadır. demesine rağmen, işte bu verdiğimiz
önergede de, haklar geri alınmıştır, bunu görmekteyiz.
Görüşülmekte
olan tasarıda gazeteciler, hava yolları uçucu personeli, lokomotif
makinistleri, posta dağıtıcıları, infaz koruma
memurları, gemi adamları, Türkiye Radyo-Televizyon Kurumunda haber
hizmetini yapanlar ve ayrıca haber hizmetlerinde fiilen
çalışanlar, tüm basın çalışanları, zirai mücadele
ve karantina teşkilatında görev yapan memurlar, belediye zabıta
personeli, devlet sanatçıları fiilî hizmet süresi zammı
kapsamından çıkarılmışlardır. Bunların, bu
arkadaşlarımızın daha evvel kazanılmış
hakları vardı, buradan çıkarılmışlardır.
Cumhuriyet Halk
Partisi olarak verdiğimiz önergede yukarıdaki iş
kollarının tasarının 40ıncı maddesinde yer alan
tabloya eklenmesini istemekteyiz. Örnek aldığımız Avrupa
Birliğinde bundan daha genişleri vardır. Örneğin,
Belçikada öğretmenler de bu kapsam içindedir. Bu mesleklerde
çalışanlar da en az fiilî hizmet süresi zammına dâhil edilen
işlerde çalışanlar kadar risk taşımaktadırlar.
AKP Hükûmeti ne kadar böyle düşünmese de kapsamdan çıkarılan
iş kollarında çalışanların tümü fiziksel, sosyal ve
ruhsal açıdan ağır çalışma koşullarıyla
karşı karşıyadırlar. Örneğin, devlet tiyatrosu ve
devlet opera ve balesi sanatçıları bir oyunu sahneye koymak için
provalarda günlerce, haftalarca, gece gündüz demeden, mesai kavramı
olmadan emek harcamaktadırlar. Aslına bakılırsa sahnede
hamal karakterini canlandıran sanatçı ile gerçek hamal arasında
yıpranma bakımından çok fazla da fark yoktur. İşi
oraya koymak için verilen emek, o emeği seyirciye yansıtmak için
verilen çaba da sanatçıları oldukça yıpratmaktadır.
Yasaya göre
gazeteciler de fiilî hizmet süresi zammı kapsamından
çıkarılan iş kolları arasındadırlar. Gazeteciler
hem fikren hem bedenen ağır ve tehlikeli bir görev
yapmaktadırlar. Çok farklı yer ve zamanlarda can güvenliği
olmayan ortamlarda çalışan gazeteciler toplumsal olaylarda da sürekli
hedef hâlindedirler. Ayrıca, mesai kavramının olmaması,
gece gündüz çalışmak durumunda olan gazetecilerin fiziksel olarak
zorlanmalarına neden olmaktadır.
Gazetecilik son
derece riskli bir meslek koludur. Türkiyede görevleri başında
öldürülen gazeteci sayısı 62dir ve birçoğunun da faili hâlâ
mevcut değildir. Bu düzenleme sadece medya patronlarının
işine yaramaktadır, çalışanların değil. Her
şeyden önce, yıpranma hakkı gazetecilere tanınmış
bir ayrıcalık değildir, kazanılmış
haklarıdır.
Risk
altındaki iş kollarından biri de haber
kameramanlığıdır, oldukça da zor şartlar altında
gerçekleştirilen bir iştir. Kameramanlar
ağırlığı 8 ila 15 kiloya kadar çıkan omuz
kameraları kullanmaktadırlar; üzerlerine zimmetli olan ve fiyatları
çok yüksek olan kameralara gelebilecek herhangi bir zarar kameramanlar üzerinde
büyük stres yaratmaktadır. Haber kameramanlarının belirli bir
çalışma düzenleri yoktur ve hemen hemen hiçbiri sendikalı
değildir; bu yüzden iş güvenlikleri de yoktur, özellikle toplumsal
olaylarda açık hedeftirler. Fiziksel olarak da güç bir işte
çalışan kameramanların -bayan kameramanlar da var, ben hekim
olarak söylüyorum bu kısmını- çoğunun boyun, omuz,
sırt ve bel bölgelerinden şikâyetleri vardır, buraya
ilişkin hastalıkları vardır.
AKP Hükûmeti, bu
yasayla devletin çalışanlarına sunması gereken sosyal
hakları bütçeye yük olarak görmekte, çalışanların
emeğini yok saymaktadır. Otuz yıla yakın zamandır var
olan kazanılmış bir hakkın günümüzde giderek
ağırlaşan koşullar altında geri alınmaya
çalışılması adaletli ve hakça bir iş değildir;
Partinin adıyla da, AKPnin adıyla da uyuşmamaktadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Yıldız, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
SACİD YILDIZ
(Devamla) Teşekkür ederim Başkan.
Hükûmet,
çalışanları hak kaybına uğratan düzenlemelerine bir
son vermelidir, yaptığı yasalarda sendikal örgütlenmeyi
teşvik edici düzenlemeler yapmalıdır. Avrupada
sendikalaşma yasak değildir, bu yüzden oradaki
çalışanların hak kaybına uğraması söz konusu
değildir.
Değerli
arkadaşlar, grubumuz adına verdiğimiz önergedeki maddelerin
tasarıya eklenmesi ve ilgili iş kollarında
çalışanların mağduriyetinin giderilmesi konusunda bütün,
tüm Meclisin üzerine düşen görevi yapacağı inancıyla yüce
heyetinizi saygıyla ve mağdur olacak arkadaşları
inşallah olmaz- saygıyla selamlıyorum. Teşekkür ediyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yıldız.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum
(CHP, MHP ve DTP sıralarından gürültüler)
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Hayır, kabul edilmiştir ya!
BAŞKAN
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum
(CHP, MHP ve DTP sıralarından gürültüler)
Arkadaşlar tartışmaya
gerek yok. Bakınız, burada küçük bir durum var, öbür tarafta var
GÜLTAN
KIŞANAK (Diyarbakır) Sayalım.
KADİR URAL
(Mersin) Başkanım, bir saysaydınız.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Yanlış yapıyorsunuz, saymadan kabul
edilmiştir diyorsunuz. Efendim, sayı yeterli kabul edilmiştir
önerge. Niye saymıyorsunuz efendim? Niye saymıyorsunuz? Sayı
var.
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Başkan, sayalım.
OSMAN
ÖZÇELİK (Siirt) Kabul edilmiştir Başkanım.
SEVAHİR
BAYINDIR (Şırnak) Kabul edilmiştir.
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Sayın Başkanım, taraflı
davranıyorsunuz.
KADİR URAL
(Mersin) Başkanım, bir saysaydınız.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Yazık ediyorsunuz!
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Burdur) - Kamerayla tespit istiyoruz.
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Sayın Başkanım, gazeteciler size
bakıyor.
BAŞKAN
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 25.
maddesi ile yeniden düzenlenen, 5510 sayılı Kanunun 40. maddesinde
belirtilen fiili hizmet süresi zammından yararlanacaklarla ilgili tabloya
aşağıdaki numaraları belirtilen sigortalıların
eklenmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla.
Oktay
Vural (İzmir) ve arkadaşları
|
Kapsamdaki
İşler/İşyerleri |
Kapsamdaki
Sigortalılar
|
Eklenecek Gün Sayısı |
|
16) Basım ve gazetecilik işyerleri |
Basım ve gazetecilik işyerlerinde 4857
sayılı |
90 gün |
|
|
İş
Kanununa göre çalışanlar. |
|
|
17) 5953 sayılı Kanun kapsamındaki
işyerleri |
13/6/1952 tarihli ve 5953 sayılı Kanuna
tâbi |
90 gün |
|
|
olarak çalışan sigortalılar ile Basın
Kartı |
|
|
|
Yönetmeliğine göre basın kartı sahibi
olmak |
|
|
|
suretiyle gazetecilik yaparken kamu kurumlarına |
|
|
|
giren ve bu kurumlarda meslekleriyle ilgili |
|
|
|
görevde
istihdam edilenler. |
|
|
18) Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu |
Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumunda |
90 gün |
|
Haber Hizmetleri |
haber hizmetini yapan ve haber hizmetlerinde |
|
|
|
fiilen
çalışanlar |
|
|
19) Denizde |
Gemi adamları, gemi ateşçileri, gemi |
90 gün |
|
|
kömürcüleri |
|
|
20) Fiilen uçakta ve lokomotifte |
Havayollarının uçucu personeli, lokomotif |
90 gün |
|
|
makinistleri |
|
|
21) Ceza ve tutukevlerinde fiilen hükümlü ve |
İnfaz koruma memurları, baş memurları
ve |
90 gün |
|
tutuklularla
irtibatlı işyerleri |
diğer
personel |
|
|
22) Posta dağıtımı işyerlerinde
yaya olarak |
Dağıtıcılar
|
90 gün |
|
yapılan
işler |
|
|
|
23) Ziraî mücadele ve ziraî karantina teknik |
Tarım Bakanlığı Ziraî Mücadele ve
Karantina |
60 gün |
|
ve idarî işleri ile salgın,
bulaşıcı paraziter |
Teşkilatı ile Veteriner Teşkilatında
vazife |
|
|
hayvan
hastalıkları ile mücadele işleri |
gören memur ve hizmetliler |
|
|
24) Devlet Tiyatroları ile
Cumhurbaşkanlığı |
Devlet Tiyatrosu sanatkârları, Cumhurbaşkanlığı |
90 gün |
|
Senfoni
Orkestrası işyerleri |
Senfoni
Orkestrasının şef ve üyeleri |
|
|
25) Orman
işyerleri |
Orman muhafaza
memurları
|
60 gün |
|
26) Gümrük
işyerleri |
Gümrük muhafaza
memurları
|
60 gün |
|
27) Güvenlik işleri |
Mahalle ve gece bekçileri, köy korucuları, |
60 gün |
|
|
zabıta
memurları |
|
|
28) Kamu ve
özel sektör işyerleri |
Şoförler
|
60 gün |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
OKTAY VURAL
(İzmir) Abdülkadir Akcan konuşacak.
BAŞKAN
Sayın Akcan buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Yasa
Tasarısının çerçeve 25inci maddesi üzerinde vermiş
olduğumuz önerge hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, çok önemli bir yasa tasarısını
görüşüyoruz. Elbette ki toplumun sosyal boyutuyla ekonomik boyutunun
birlikte ele alındığı ve ileriye yönelik aktüeryal
dengeleri de gözetilerek yaratılmak istenen, yapılmak istenen,
kurulmak istenen bir denge üzerinde, bir bütün hâlinde Türkiyenin ihtiyacı
olan bir yasa tasarısı. Ancak bu tasarının, sosyal taraflar
bakımından mağdur edici olmaması gerektiği hepimizce
malum. İşte, önergenin özelliği, içeriğinin de bu
doğrultuda değerlendirilmesi gerekir.
Değerli
milletvekilleri, sık sık burada, bu kürsüde dile getiriyoruz:
2002de şuydu, şimdi şu; nereden nereye? İşverenin,
çalıştırdığı personelini, geleceğini
düşünerek, primini yatırarak, onun geleceğini de garanti
altına alabilmesi için önce kendi ekonomik durumunun düzgün olması
lazım. 2002de elbette ki iki tane ekonomik kriz vardı ve cumhuriyet
tarihinin bu en büyük iki ekonomik krizinde, mesela, 499 bin civarında
olan protesto edilmiş senet sayısı, 2007 sonu itibarıyla
1,5 milyona yaklaşmış, 1 milyon 471 bin olmuştur.
Şimdi, bu şartlar altında, senedini ödeyemeyen iş
adamı kaçak işçi çalıştıracak mı,
çalıştırmayacak mı? Çalıştıracak elbette.
Dolayısıyla, sizin bu kanunla sağlamak istediğiniz
aktüeryal dengeler bir anlam ifade etmez hâle gelecek.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, sosyal taraflardan birisi yıpranma payı
olarak ele alınmış olan fiilî hizmet zammı süresinin kimi
iş kapsamı bakımından daraltılması, süresinin
azaltılması, kimilerinin de kaldırılması söz konusu.
İşte,
burada, vermiş olduğumuz önergede özellikle gazetecilik ve Basın
Kanunu kapsamında çalışan insanlarımızın doksan
gün olarak önceden var olan fiilî hizmet zammı süresinin ortadan
kaldırılmışlığını telafi etmek; keza,
Radyo-Televizyon Kurumunda haber hizmeti veren insanlarımızın
fiilî hizmet zammının düzenlenmesini sağlamak, gemi
adamlarının stresli ortamında yıpranma paylarını
göz önüne almak; keza, ceza ve tutukevlerinde fiilen hükümlü tutuklularla
irtibatlı iş yerlerinde çalışanların
yıpranmalarını ve stres altında gerçekleşmiş olan
yıpranmalarını telafi etmek; aynı şekilde, sürekli,
teknoloji ne olursa olsun belli riskler altında uçan uçuş
adamlarının sıkıntılarını ortadan
kaldırmak ve gene aynı şekilde, postacıların yürüyerek
dağıtmak zorunda oldukları ve yıprandıkları hâli,
masa başında oturan rastgele bir memur gibi mütalaa etmenin ne kadar
hatalı olduğunu göz önüne alarak bu sıkıntıyı
ortadan kaldırmak; Devlet Tiyatroları,
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası
çalışanlarının yıpranmalarını ortadan
kaldıracak önlem almak; gümrük ve orman iş yerlerinde güvenlik
işlerinde çalışan personelin fiilî hizmet sürelerinin ortadan
kaldırılmışlığının
yarattığı sıkıntıyı bertaraf etmek ve bu arada,
zirai karantina ve zirai mücadelede çalışanların -veteriner
hekimlerin- dünyanın her tarafında kabul edilmiş olan
yıpranma paylarını göz önüne alarak bir önceki Kanunda var olan
haklarının yeniden verilmesini sağlamak amacıyla
verilmiş bir önergeden bahsediyoruz. Bu önergede, mesela veteriner hekimleri
ele alın. Veteriner hekimlerin fiilî hizmet zammını, cumhuriyet
tarihi boyunca, bu kanun ihdas edildiği andan itibaren var olan
hakkını elinden alıyoruz. Zirai mücadelede çalışan ve
ilaçlarla muhatap olan insanlarımızı, ziraat mühendislerimizi,
ziraat teknisyenlerimizi ve teknikerlerimizi kanun kapsamının
dışında bırakıyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Akcan, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
ABDÜLKADİR
AKCAN (Devamla) Değerli milletvekilleri, veteriner hekimleri
çağın gelişmiş teknolojisini göz önüne alarak acaba
helikopterle dağın başındaki koyun sürülerine mi
götürüyoruz? Oraya giderken mesela bir brucella hastalığı
Zaman zaman Sayın Bakanımızın yanında değerli bir
tıp adamını otururken görüyorum, eski Sağlık
Bakanlığı Müsteşarımızı. Bir sorun,
Sağlık Bakanımıza sorun, acaba bu hastalığa maruz
olan veteriner hekim sayısı kaçtır?
BAŞKAN
Sayın Akcan, lütfen konuşmanızı tamamlayınız
efendim.
ABDÜLKADİR
AKCAN (Devamla) Çalışan veterinerlerin yüzde 60ı brucella
hastalığına yakalanmış ve bunun yüzde 40ına
yakını da yeniden nüksetmiştir. Bu yıpranma getirmezse ne
getirir? Aynı şekilde, organik tarım tamamen
yerleşmediği sürece insan sağlığı için
zararlı ilaçlarla uğraşan ziraat mühendislerinin durumunu göz
ardı etmek acaba hakkaniyet ilkesiyle bağdaşır mı?
Bütün
bunları göz önüne alarak vermiş olduğumuz önergemizi
desteklemenizi bekliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, az önce medya
mensupları bu olayı protesto edip dışarı
çıktılar. Acaba son önerge görüşülmeden önce, istirham etsek,
Bakanlık medya mensuplarının yıpranmaları konusunu bir
kez daha düşünebilir mi efendim?
BAŞKAN
Sayın Başkanım, onu Sayın Bakanla, diğer
arkadaşlarla görüşürsünüz. Ayrı bir şey.
MEHMET NİL
HIDIR (Muğla) Neyi protesto ettiler?
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Kendilerine verilen hakların geri
alınmasını protesto ettiler efendim.
BAŞKAN
Sayın Kılıçdaroğlu, teşekkür ederim.
Sayın
Bakanım, buyurun.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; fiili hizmet zammıyla
ilgili madde, uzunca bir süredir, belki de en yoğun
tartışılan maddelerden birisi oldu.
Şimdi, bu
konuyla ilgili yüzeysel bir yaklaşım, tabii takdir edersiniz ki
popülist bir yaklaşım saygıdeğerdir. Siyaset
yapılıyor, politik amaçlara dönük bazı şeyler
kullanılabilir, bazı ifadeler kullanılabilir. Bizim ne
yaptığımız konusunda kısaca bilgi vermek istiyorum:
Şimdi,
elimizde üç yönetmelik var: Bu yönetmeliklerden biri, Ağır ve
Tehlikeli İşler Yönetmeliği; bir diğeri, yedi saatten daha
az çalışılması gereken işler yönetmeliği; bir
diğeri, kadın ve genç işçilerin
çalıştırılamayacağı işler yönetmeliği.
Bu Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliğinin de bir
alt tebliği var, orada da ilgili
işlerle ilgili risk grupları oluşturulmuş. Bu risk
grupları beş ana gruptan oluşmaktadır. Biz, fiili hizmet
zammı kapsamına girecek olan grupları beşinci risk grubu
olarak değerlendirdik ve beşinci risk grubunda olan yani, en
ağır risk grubunda olan meslekleri fiilî hizmet zammı
kapsamına aldık.
Bakınız,
bugün mevcut meri mevzuatta -değerli arkadaşlarımızın
ifade ettiği gibi- gazeteciler, gemi adamları, gemi ateşçileri,
gemi kömürcüleri, uçucu personel, veterinerler, TRT çalışanları,
TRT spikeri, haber dairesi başkanı, TRT
ışıkçısı, sesçisi, devlet tiyatrosu
sanatçıları, Cumhurbaşkanlığı Senfoni
Orkestrası gibi sıralayabileceğimiz meslekler fiili hizmet
zammı kapsamında. Olmayanlar hangileri arkadaşlar? Şimdi,
siyaset yapıyoruz, sorumlu bir noktadayız, bir düzenleme
yapacaksınız ve burada bir ölçünüz olmalı. Eğer ölçüsüzlük
hâkim olacaksa yani kişisel olarak bana soruyorsanız, herkes fiilî
hizmet zammına girsin, 70 milyon, fiilî hizmet zammından istifade
etsin. Böyle bir yaklaşım, bireysel yaklaşım ne derece
doğrudur, yönetim anlayışıyla ne derece bir paralellik arz
eder, takdirlerinize bırakıyorum.
BAŞKAN Sayın
Bakanım
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Sayın
Başkanım, çok kısaca, önemli olduğu için
Şimdi,
bakınız, kurşun ve arsenik işlerinde çalışanlar
fiilî hizmet zammı kapsamında değil arkadaşlar. Cam
fabrikalarında, atölyelerinde, 60 derece ateşin
karşısında çalışanlar yok, cıva üretiminde yok,
çimento fabrikalarında yok, kok fabrikalarında yok, termik
santrallerinde, kazan dairelerinde, kül ve kömür dairelerinde
çalışanlar yok, asit üretimi yapanlar yok, su altında,
basınç altında çalışanlar yok. Şimdi, bunun gibi
beşinci risk grubunda olanların birçoğu yok.
Nasıl
olmuş diye, biz, Bakanlığımızda bu
çalışmayı teknik bir heyetle yürütürken şunu gördük: Çok
ciddi politik müdahalelerle, geçmiş dönemlerde illere, bölgelere göre
dönük o yöredeki çeşitli fabrikalar, iş kolları ve meslek
kollarıyla ilgili siyasi tercihler neticesinde bu meslekler fiilî hizmet
zammı kapsamına girmiş. Devam etsin mi? Doğrusu, bir
ilkeye, bir kurala oturtulması gerekiyor bunun ve az önce değerli
hatip orada söyledi, biz bunları da belirlerken, efendim, cam
fabrikasında çalışanlar fiilî hizmet zammı kapsamına
girmiyor. Kimler giriyor? Bizzat 60-70 derece ateşin
karşısında çalışmak zorunda olanlar ve bu iş
dolayısıyla ömründen bir şey alıp götürenler, ömrü
kısaltan ve yedi saatlik çalışma süresini
çalışamayacak ağırlıkta bir meslekle, bir işle
karşı karşıya olan vatandaşlarımızı
kapsam altına alıyoruz. Teknolojinin gelişmesi neticesinde risk
oluşturmayan meslekleri ise kapsam dışına
çıkarıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Bakanım, teşekkür ediyorum size.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Efendim
Değerlendirelim diyorsunuz, daha süremiz var. Ben, değerli
basın mensuplarına da tüm milletvekillerimize söylüyorum, burada bir
ilkeli kural getirirseniz, gelirse, bu kapsamı genişletebiliriz. Aksi
takdirde
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Getirelim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Yani, makul ve
mantıklı bir açılım getirilmesi gerekiyor.
Bunu ifade
ediyorum, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Bakanım, teşekkür ediyorum.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, ara ver, getirelim.
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Kısa bir ara verelim Sayın
Bakanın önerisi doğrultusunda. Basın emekçileri konusunda en
azından uzlaşırız.
OKTAY VURAL
(İzmir) Getirelim, demek ki öyle bir ihtiyaç var herhâlde.
BAŞKAN
Şimdi, saygıdeğer arkadaşlarım
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Son önergeye geçmeden bunu yapalım
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Demirtaş, bakın şunu ifade ediyorum: Sayın Bakan
burada, sizler buradasınız. Hükûmet adına başka bir üye
oturabilir, oturur anlaşırsınız, o cereyan eder, arka
tarafta görüşürsünüz. Ama bu tip bir yaklaşım içinde sürekli ara
verirsek Meclisi çalıştıramayız.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
119 sıra
sayılı kanun tasarısının 25. maddesi ile
değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı
kanunun 40. maddesindeki tablonun 16 numaralı bölümünün
aşağıdaki gibi değiştirilmesini ve tabloya
aşağıdaki 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24 ve 25 numaralı
bölümlerin eklenmesini, üçüncü fıkranın
çıkarılmasını arz ve teklif ediyoruz.
Gültan
Kışanak (Diyarbakır) ve arkadaşları
|
Kapsamdaki
İşler/İşyerleri |
Kapsamdaki
Sigortalılar |
Eklenecek Gün
Sayısı |
|
16) İtfaiye, Arama ve Kurtarma İşleri |
Yangın söndürme, her türlü afet ve can |
90 |
|
|
kurtarma
işlerinde arama kurtarmada çalışanlar |
|
|
17) Zabıta İşleri |
Asaleti onaylanmış olmak şartıyla
adaylıkta |
90 |
|
|
geçirilen
süreler dahil zabıta memurları |
|
|
18) 5953 sayılı Kanun kapsamındaki |
13/6/1952 tarihli ve 5953 sayılı Kanuna tabi |
90 |
|
işyerlerinde, |
olarak çalışan sigortalılar ile Basın
Kartı |
|
|
|
Yönetmeliğine göre basın kartı sahip olmak
|
|
|
|
suretiyle gazetecilik yaparken kamu kurumlarına |
|
|
|
giren ve bu kurumlarda meslekleriyle ilgili |
|
|
|
görevde
istihdam edilenler, |
|
|
19) Posta dağıtımı işyerlerinde
yaya olarak |
PTT Dağıtıcıları |
90 |
|
yapılan
işlerde, |
|
|
|
20) Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu |
Türkiye Radyo Televizyon Kurumunda |
90 |
|
haber hizmetlerinde, |
haber hizmetini yapan ve haber hizmetlerinde |
|
|
|
fiilen çalışan; Daire Başkanı,
Başkan Yardımcısı, |
|
|
|
Müdür, Müdür Yardımcısı, Şef,
Muhabir, Stajyer |
|
|
|
Muhabir, Baş Spiker, Redaktör Spiker, Spiker, |
|
|
|
Stajyer Spiker, Masa Şefi, Baş Kameraman, |
|
|
|
Şef Kameraman, Kameraman, Kamera |
|
|
|
Asistanı, Başmontajcı, Şef
Montajcı, Montajcı, |
|
|
|
Stajyer Montajcı, Redaktör, Mütercim, |
|
|
|
Fotoğrafçı, Işıkçı, Sesçi,
Başteknisyen, Şef |
|
|
|
Teknisyen,
Baş Teleksçi, Teleks Operatörü, |
|
|
21) Zirai mücadele ve zirai karantina teknik |
Tarım Bakanlığı Zirai Mücadele ve
Karantina |
60 |
|
ve idari işleri ile salgın,
bulaşıcı, paraziter |
Teşkilatı ile Veteriner Teşkilatında
vazife |
|
|
hayvan
hastalıkları ile mücadele işlerinde, |
gören memur ve
hizmetliler, |
|
|
22) Devlet Tiyatroları ile
Cumhurbaşkanlığı |
Devlet Tiyatrosu sanatkarları,
Cumhurbaşkanlığı |
90 |
|
Senfoni
Orkestrasında |
Senfoni
Orkestrasının şef ve üyeleri, |
|
|
23) Ceza ve Tutukevlerinde fiilen hükümlü |
İnfaz Koruma Memurları, Baş memurları
ve |
90 |
|
ve tutuklularla
irtibat içinde olan görevliler, |
diğer
personel |
|
|
24) Uçak ve Lokomotifler, |
Hava yollarının uçucu personeli, lokomotif |
90 |
|
|
makinistleri |
|
|
25) Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme |
Bu işyerlerinde çalışan tüm personel |
60 |
|
Kurumu Bakım ve Rehabilitasyon merkezleri |
|
|
|
ile
çocuk-gençlik ve sokak çocukları merkezleri |
|
|
BAŞKAN -
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN -
Sayın Kışanak
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Osman Özçelik konuşacak Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Sayın Özçelik, buyurun. (DTP sıralarından alkışlar)
OSMAN
ÖZÇELİK (Siirt) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
119 sıra sayılı Tasarının 25inci maddesine
ilişkin değişiklik önerimiz üzerine söz aldım.
Konuya geçmeden
önce, az önce bir sayın milletvekiline yönelik Meclis Başkan
Yardımcısının sarf ettiği sözü kabul edilemez buluyor,
teessüflerimizi bildiriyoruz.
119 sıra
sayılı Tasarının 25inci maddesinde, önergemizde de
belirtildiği gibi, çalışanlar açısından
kazanılmış hakların korunması ve bu haklardan
yararlanan çalışanların fiilî hizmetten yararlanmasının
engellenmesine ilişkin bölümlere dair önerilerimiz yer almaktadır.
Önerge az önce
okundu. Bunları, ben sadece kapsamdaki iş yerlerinin adını
vererek geçmek istiyorum. İtfaiye arama ve kurtarma işlerinde
çalışanların kapsam dâhiline alınması lazım.
Zabıta işlerinde çalışanlar, gazeteciler, posta
dağıtım işlerinde çalışan
dağıtıcılar, Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumunun haber
hizmetlerinde çalışanlar, zirai mücadelede risk altında
çalışanlar, Devlet Tiyatroları ve
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasında
çalışanlar, ceza ve tutukevlerinde fiilen hükümlü ve tutuklularla
irtibat içinde bulunan infaz koruma görevlileri, uçak ve lokomotiflerde
çalışan personeller, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu
bakım ve rehabilitasyon merkezleriyle, çocuk, gençlik ve sokak
çocukları merkezlerinde çalışanların kapsam dâhiline
alınmasını talep ediyoruz ve fiilî hizmet süresine eklenecek gün
miktarlarını da önergemizde veriyoruz.
Özellikle iki
meslek grubunun sorununa -zaman nedeniyle- değinmek istiyorum. Kar,
kış, gece, gündüz demeden, doğru dürüst tatil yapma
olanağı da bulmadan, toplumsal olaylarda can güvenliği tehlikeye
giren, hatta yaşamını kaybeden haberciler, gazeteciler, toplumun
haber alma hakkına katkı sağlayarak toplumun bilgilenmesini
sağlayan basın emekçilerinin yaşam düzeylerini yükseltmek
yerine, kazanılmış haklarından geri dönülüyor.
Sayın Bakan
bunu bazı meslek gruplarında teknolojinin gelişmesine
bağladı. Evet, gerçekten matbaalarda çalışan kimi
basın emekçilerinin mürettiphanelerde kurşunla yüz yüze kalması
sonucu doğabilecek zehirlenmelere karşı fiilî hizmet zammı
alınıyordu. Teknoloji gelişti, şimdi tipo baskı yok,
ofset baskılar var. Evet, bu alanda teknik gelişmeler var.
Peki,
teknolojinin gelişmesiyle habercilerin yaşamlarının,
sokaktaki yaşamlarının garanti altına
alındığını söyleyebilir miyiz? Toplumsal olaylarda
polis copundan teknoloji kurtarabiliyor mu? Bunların diğer risklerden
kurtulmasının teknolojiyle ne alakası var? Hâlâ bu tür riskler
altındadırlar.
Sayın Bakan
bu tasarının sosyal gruplarla birlikte
hazırlandığını, dün Meclis dışında
kendi görüşlerini açıklamak isteyenlerin ideolojik ve politik
yaklaşımlarla karşı çıktıklarını ifade
ettiler. Peki, bugün burada Meclisi ziyarete gelerek, kazanılmış
haklarının gasp edildiğini ve bunun geri
alınmasını ifade etmek isteyen basın emekçileri de acaba
ideolojik maksatla mı geldiler? Biz, muhalefet gruplarının
önerilerini de popülist yaklaşımlar olarak ifade ediliyor ve
deniliyor ki: Sizin sırtınızda yumurta küfesi yok. Oraya buraya
dağıtın diye teklif ediyorsunuz. Yumurta küfesi sizin
sırtınızda değil demek istiyorlar. Yumurta küfesi bizim
sırtımızda değil, sizin sırtınızda, ama bu
gidişle bu halk yumurta küfesini sizin sırtınızdan alacak,
bunu bilmenizi istiyorum.
Bir diğer
çalışma grubu da özellikle PTT
dağıtıcılarının çok ağır
koşullarda çalışmalarını sürdürdüklerini biliyoruz.
Sırtlarında
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Özçelik, konuşmanızı tamamlayınız.
OSMAN ÖZÇELİK
(Devamla) Basın emekçilerinin sayısı da çok fazla değil.
Sayın Bakan dedi ki: 72 milyon insana bu hizmet, fiilî hizmet zammı
talep ediliyor. Hayır, 72 milyona talep etmiyoruz. Keşke Türkiye'nin
bütçesi buna yetecek olsa, keşke 72 milyonun insanca yaşayabileceği
bir ekonomik refah düzeyine ulaşmasını sağlayabilsek, bunun
biz farkındayız, ama basın emekçileri toplam 15 bin kişi.
Yine, posta dağıtıcıları 13 bin kişi ve bütün bu
önergemizde yer alan insan sayısı 50 bini bulmaz. Bunların
yaşam düzeylerinin yükseltilmesi, hele hele basın emekçilerinin
kazanılmış haklarının geri verilmesi son derece
gereklidir, zaruridir, kazanılmış haklardan geri dönülemez.
Sayın Bakanın bu konuda bir esneme payı gösterebileceğini
ifade etmesinden memnunluk duyuyoruz. Sayın Başkanın bir ara
vermesiyle belki gruplarımızın görüşmesi sonucu bu
mağduriyet önlenebilir. Biz, tekrar, bir ara verilerek görüşmeye
fırsat tanınmasını istiyoruz.
Saygılar
sunuyorum. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Özçelik.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Madde 25i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır.
Malumlarınız olduğu üzere, görüşülmekte olan tasarı
veya teklife konu kanunun komisyon metninde bulunmayan, ancak tasarı veya
teklifle çok yakın ilişkisi bulunan bir maddesinin
değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğun-lukla
katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açılacağı İç Tüzükün 87nci maddesinin
dördüncü fıkrası hükmüdür. Bu nedenle, önergeyi okutup komisyona
soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla, 21 üyesiyle
katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme
açaca-ğım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması
hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanu-nu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılma-sına Dair Kanun Tasarısı"na
aşağıdaki çerçeve 26 ncı maddenin eklenmesini ve izleyen
madde numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Harun Öztürk |
Recai Birgün |
Jale
Ağırbaş |
|
|
İzmir |
İzmir |
İstanbul |
|
|
Kamer Genç |
Hüseyin Mert |
Hasan Macit |
|
|
Tunceli |
İstanbul |
İstanbul |
|
|
|
Hasan Erçelebi |
|
|
|
|
Denizli |
|
Madde 26- 5510
sayılı Kanunun 43 üncü maddesi başlığı ile
birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Cumhurbaşkanlığı
ve Başbakanlık görevinde bulunanların aylıkları
Madde 43-
Cumhurbaşkanı iken bu görevinden herhangi bir nedenle
ayrılanlara, istekleri üzerine, müracaat tarihini takip eden ay
başından itibaren, istek tarihinde Cumhurbaşkanına
ödenmekte olan aylık ödeneğin % 40'ı oranında
yaşlılık aylığı bağlanır.
Ancak, herhangi
bir nedenle görevden ayrılan Cumhurbaşkanı, 28 inci maddeye göre
yaşlılık aylığına hak kazanıyorsa, 29 uncu
maddeye göre yaşlılık aylığı ayrıca hesaplanır
ve aylıklardan yüksek olanı yaşlılık
aylığı olarak bağlanır. 28 inci maddeye göre
aylığa hak kazanamaması halinde birinci fıkraya göre
bağlanan aylığın tümü, 28 inci maddeye göre
aylığa hak kazanması halinde ve 29 uncu maddeye göre hesaplanan
aylık, birinci fıkraya göre bağlanan aylıktan düşükse
aradaki fark, Hazineden tahsil edilir.
Başbakan
iken bu görevinden herhangi bir nedenle ayrılanlara, istekleri üzerine,
müracaat tarihini takip eden ay başından itibaren, istek tarihindeki
Cumhurbaşkanına ödenmekte olan aylık ödeneğin % 40'ı
esas alınarak Cumhurbaşkanına bağlanacak
yaşlılık aylığının % 75'i oranında
yaşlılık aylığı bağlanır.
Ancak herhangi
bir nedenle görevden ayrılan Başbakan, 28 inci maddeye göre
yaşlılık aylığına hak kazanıyorsa, 29 uncu
maddeye göre yaşlılık aylığı ayrıca
hesaplanır ve aylıklardan yüksek olanı yaşlılık
aylığı olarak bağlanır. 28 inci maddeye göre
aylığa hak kazanılamıyorsa üçüncü fıkraya göre
bağlanan aylığın tümü, 28 inci maddeye göre aylığa
hak kazanılıyor ve 29 uncu maddeye göre hesaplanan aylık, üçüncü
fıkraya göre bağlanan aylıktan düşükse aradaki fark
Hazineden tahsil edilir.
Cumhurbaşkanı
veya Başbakan iken veya bu görevlerden ayrıldıktan sonra
ölenlerin hak sahiplerine, bu maddeye göre hesap edilen aylık 34 üncü
madde hükümlerine göre ölüm aylığı olarak bağlanır.
Bu madde kapsamında
bağlanan gelir ve aylıklar, 55 inci maddenin ikinci fıkrası
hükümlerine göre artırılır.
BAŞKAN
Sayın Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) Salt
çoğunluğumuz yoktur, katılamıyoruz.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmamış olduğundan, önergeyi işlemden
kaldırıyorum.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, bir yasak savma bu! O zaman
madde ilavesi yapalım!
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, aslında bu önergeyi kendisi getirdi, kendi
maaşını Cumhurbaşkanıyla Başbakanın
seviyesine bağladı. Yani Meclis Başkanı niye gidip de
Cumhurbaşkanının maaşını alıyor?
BAŞKAN
Evet, İç Tüzükün hükümlerini uyguladım, önergeyi işlemden kaldırdığım
için yapacak bir işlem yoktur.
26ncı madde
üzerinde iki adet önerge vardır.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Tasarının çerçeve 26. maddesi ile
değiştirilmesi öngörülen 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 46
ncı maddesinin ikinci fıkrasında yer alan bu sürelere ait
primler kendilerince ödenerek ibaresinin bu sürelere ait primlerden işveren
payı kurumları tarafından, işçi payı ise kendilerince
ödenerek şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Mustafa Özyürek |
|
|
Trabzon |
Malatya |
İstanbul |
|
|
Esfender
Korkmaz |
Faik Öztrak |
Gürol Ergin |
|
|
İstanbul |
Tekirdağ |
Muğla |
|
|
Bülent
Baratalı |
Ali Rıza
Öztürk |
Birgen
Keleş |
|
|
İzmir |
Mersin |
İstanbul |
|
|
|
Bayram Meral |
|
|
|
|
İstanbul |
|
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 26.
maddesi ile yeniden düzen-lenen 5510 sayılı Kanunun 46. maddesinin
üçüncü fıkrasına aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve
teklif ederim. Saygılarımla.
|
|
Oktay Vural |
K. Erdal Sipahi |
Mustafa
Kalaycı |
|
|
İzmir |
İzmir |
Konya |
|
|
Prof. Dr. Alim
Işık |
Muharrem
Varlı |
Beytullah Asil |
|
|
Kütahya |
Adana |
Eskişehir |
Bu süreler,
beş yılı geçmemek üzere emeklilik yaş hadlerinden
indirilir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Sipahi, siz mi konuşacaksınız?
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Evet.
BAŞKAN
Buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin
başında, hainlere karşı yürütülen operasyonlarda,
Şırnakta şehit olan 3 subay ve astsubayımıza
Tanrıdan rahmet diliyorum, silahlı kuvvetler camiasına ve yüce
milletimize başsağlığı diliyorum, yaralılara acil
şifalar diliyorum.
Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu olarak ikinci bir üzüntümüz, EXPO 2015in maalesef kaybedilmesi
sürecini birkaç gün önce yaşamamız. Bizler Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu olarak, çeşitli girişimlerle, bu arada EXPO
Yasasının geçirilmesine önayak olmak suretiyle, İzmir için,
İzmirli için, Ege için çok büyük bir çıkış, bir
sıçrama noktası olacak olan EXPOnun kabulü konusunda büyük bir
mücadele verdik. Ancak, maalesef kaybedildi. Bunun kaybedilmesiyle ilgili
olarak muhakkak ki, birçok eleştiri de yapılacak ama, bazı konulara
değinmekte erken de olsa fayda umuyoruz.
Bunlardan bir
tanesi, iki tane tema tespit edilmişti; bir tanesi yollardı,
diğeri sağlıktı. Evet, yollar diye tema tespit ettik EXPO
için, ama İzmirin kuzey çevre yolundaki 5 kilometrelik
bağlantıyı altı yılda tamamlayamadık.
Bu arada,
doğal gaz inşaatı diye, raylı sistem inşaatı diye
İzmirin kazılmadık hiçbir yolunu ve caddesini
bırakmadık. O da yetmiyormuş gibi, İzmir Havaalanı ile
İzmir şehrini birbirine bağlayan yolu âdeta iptal ettik. Ondan
sonra da yollar temasıyla EXPO kazanacağımızı
zannettik.
Bir başka
tema sağlık idi. Fuar sahasının üç beş kilometre
kuzeyinde bir baraj havzasında siyanürle altın arama müsaadesi
verildi Hükûmetimiz tarafından, ondan sonra da sağlık
temasıyla EXPO kazanacağımızı zannettik ve
yabancılar uyuyor zannettik.
Tabii, bir
diğer hata daha vardı: EXPOyu kazanmak için İzmiri
tanıtmamız gerekiyordu, ama İzmiri tanıtmak yerine
birileri ellerine çantalarını, valizlerini aldılar İzmiri
tanıtmak yerine kendileri, dünyanın hiçbir yerinde
tanımadık hiçbir yer bırakmadılar.
Bunları
şunun için söylüyorum: Evet, kaybettik, bir sürü suçlu arıyoruz ama
Biz nerede hata yaptık? sorusuna cevap vermek zorundayız.
Liderlikle ilgili kitaplarda hata yapıldığı zaman şu
üç öneride bulunulur:
1)
Hatanızı kabul edin.
2) Bu hatadan
ders çıkartın.
3) Tekrar
etmeyin.
Buradan konuyu
Sosyal Güvenlik Yasasına getiriyorum. Evet, IMFnin zorlamasıyla bir
hata yaptıysanız Sayın Bakan, lütfen hiç olmazsa bazı
yerlerde önerilere, sokaktaki vatandaşın sesine, Türk işçisinin,
Türk memurunun, Türk emeklisinin sesine biraz ses verin de hataların hiç
olmazsa bazılarını kabul edin.
Evet, 25inci
maddede fiilî hizmet süresi zammı uygulanacak iş ve iş yerleri
on beş grup altında toplanmakta ve bu kapsamdaki sigortalılar
ile bu iş ve iş yerleri gruplarından her biri için fiilî hizmet
süresine eklenecek gün sayıları belirtilmektedir, ki bu iş
alanlarının daha fazla artırılması konusundaki
önergeler malumunuz biraz önce reddedildi. Bu açıklamaların
ardından yer alan bir cümlede şu husus yer almıştır:
Bu sürelerin, üç yılı geçmemek üzere yarısı emeklilik
yaş hadlerinden indirilir. İşte, Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu olarak bizim önerimiz, bu cümlenin şu şekilde
değiştirilmesidir: Bu süreler, beş yılı geçmemek
üzere emeklilik yaş hadlerinden indirilir. Neden? Hâlihazır
uygulamada yaş hadlerinden azami beş yıl düşürülmektedir.
Pratik ve hesaplanması kolay olan bir yöntem ve uygulamadır.
Ayrıca, kazanılmış bir hak olarak
alışılmış ve yerleşmiş bir uygulama konusudur.
Diğer
taraftan fiilî hizmet süresi zammından yararlanabilmek için,
malumlarınız, en az üç bin altı yüz gün prim ödenmiş
olması, yani fiilen en az on yıl çalışılması
gerekmektedir. Bizim yaş haddinden düşülmesi için teklif
ettiğimiz azami beş yıllık süre, hem bu on yıllık
çalışma süresinin yarısıdır hem de yirmi
yıllık fiilî çalışmanın
karşılığı elde edilecek olan fiilî hizmet süresine
tekabül etmektedir. Mevcut düzenlemede emeklilikte yaş hadlerinin
yükseltilmesi sebebiyle, yirmi beş yıllık fiilî
çalışma süresi tamamlanmadan emekli olabilmek mümkün olamıyor
pratikte.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Sipahi.
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (Devamla) Çalışma süresi otuz beş, otuz sekiz
yıla kadar uzayabilecektir. Bu nedenle, yaş haddinden düşülecek
sürenin fiilî hizmet süresi zammı ile uyumlu olması gerekmektedir. Bu
nedenle, biz Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak, şu anda da
uygulandığı gibi, teklif ettiğimiz, makul, uygulanabilir
gerçekçi bir süre olan beş yılın hâlen olduğu gibi
uygulanmaya devam edilmesinin en mantıklı çözüm olacağı
inancındayız.
Yüce Meclise
saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Sipahi.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum...
AHMET ORHAN
(Manisa) Karar yeter sayısı istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Arayacağım, önergeyi oylarınıza sunup karar yeter
sayısını arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.24
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.36
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Harun
TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 85inci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
119 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
26ncı madde
üzerinde verilen Sayın Oktay Vural ve arkadaşlarının
önergesinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Tasarının çerçeve 26. maddesi ile
değiştirilmesi öngörülen 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 46 ncı
maddesinin ikinci fıkrasında yer alan bu sürelere ait primler
kendilerince ödenerek ibaresinin bu sürelere ait primlerden işveren
payı kurumları tarafından, işçi payı ise kendilerince
ödenerek şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M.Akif
Hamzaçebi (Trabzon) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI NAZIM EKREN (İstanbul) Katılmıyoruz.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Oğuz Oyan konuşacaklar.
BAŞKAN
Sayın Oğuz Oyan, önerge sahipleri adına.
Buyurun
Sayın Oyan. (CHP sıralarından alkışlar)
OĞUZ OYAN
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; efendim,
burada görüştüğümüz sosyal sigortalar ve genel sağlık
sigortası düzenlemesi, 2006 yılında yasalaşmış,
ama bir türlü yürürlüğe girememiş bir düzenlemenin tekrarı
niteliğinde. İşin ilginci de şu: Türkiye, 1999
yılında birinci nesil denilen bir sosyal güvenlik reformu
yapmıştı. Orada elli sekiz-altmış yaş limitleri
vardı, bu yaş limitlerine karşı sendikalar inanılmaz
gösteriler yaptılar ve doğru bir iş yaptılar. O elli
sekiz-altmış yaş limitlerini yaşayamadık, yani 99
sonrasında işbaşı yapıp da elli sekiz-altmış
yaşında olan daha bir tane vatandaşımız yok, ama
diyoruz ki şimdi: Bu yetmez, altmış beşe çıkaralım.
Ya, uygulamayı bir görün; 99da çıkmış, henüz 2000den bu
yana çalışanlar elli sekiz-altmış yaşına gelip
emeklilik hakkını kazanmadılar, uygulamayı bir görün, bir
yaşayalım. Yok
İlginç
başka bir şey de şu oldu: 2006 yılında bu 5510
çıkarken sendikalar 99daki eylemliliklerini
bırakmışlardı, hiçbir şey yoktu ortada. Hükûmet de
Ekonomik ve Sosyal Konseyi bile toplamamış idi. Yani tam bir bahar
havası, yani -hiç kimse- sanki ortada bir sosyal güvenlik düzenlemesi
yokmuş gibi. 2006 sonunda Cumhuriyet Halk Partisinin başvurusuyla bu
düzenleme iptal edildi ve işin ilginci, gene iktidar bayram yaptı.
İktidar bayram yaptı, çünkü 2007de seçimlere 5510la gitmek
istemiyordu ve bu arada, beş milyon kadar yeşil kart
dağıtma fırsatı buldular. Ondan sonra seçimler bitti, dört
milyon yedi yüz bini geri çekildi. Şimdi yeni seçimler var, bu yasa daha
çıkmadan yeni, bir milyonu aşmış durumda, bu arada yeniden
yeşil kartlar dağıtılıyor. Yani, son derece oportünist
bir uygulama sürecinden geçiyoruz. Şimdi, çok ilginç bir şey oldu.
2008de, 4 Ocakta Ekonomik ve Sosyal Konsey toplandı. Gene tam bir oyalama
ve ikna -güya- çabası, ama oyalamaydı, yani durumu kurtarma
meselesiydi. Sonra ne olduysa Emek Platformu iki saatlik bir iş
bırakma eylemi yaptı. Fakat işin ilginci, aynı gün
Cumhuriyet Başsavcısının iddianamesi geldi. Hangisi daha
etkili oldu bilmiyoruz, ama iktidar geri adım attı. Emek
temsilcileriyle görüşme talebini bu sefer kabul etti. Süreç içinde olan,
Komisyondan geçmiş bir yasada dokuz bin iş gününden yedi bin iki yüz
iş gününe doğru geri adım attı.
Şimdi, bu
ilginç tabii. Bu ilginçlik iki tarafı da kurtardı mı bilmiyorum.
Ama muhtemelen, iktidara yakın, iktidar güdümlüsü olan bazı
konfederasyonlar da rahat nefes aldılar. Böylece, hem işte, eylem
yapmış oldular, bir göstermelik eylem hem de iktidar geri adım
atmış oldu. Böylece, bir yerde buluşmuş gibi oldular ve
birdenbire Emek Platformu sanki hiçbir şey yokmuş gibi diğer
taleplerini de sürdürüyor gözükmekle birlikte ortada yoklar. Kutluyorum.
Kutluyorum. Buna rağmen bazı sendikalar, bazı meslek
kuruluşu örgütleri bugün cansiparane bu yasaya, bu antisosyal yasaya
karşı mücadele veriyor. Kendilerini kutluyorum değerli
arkadaşlarım ve şunu da söylüyorum: Türk-İş bir
deklarasyon yayınlamış, diyor ki: Biz Emek Platformu olarak
Genel Kuruldaki görüşmeleri, aktif olarak bu süreci takip ediyoruz. Hani
neredesiniz? Hani tribünlerde Türk-İş, hani Hak-İş,
neredesiniz? 2003te burada İş Yasası görüşülürken buraya
sadece 1 kere ne yazık ki Selüloz-İşin 60 işçisi geldi.
Ben şuradan davet ediyorum Türk-İşi, bu yasa daha sürecek,
geliniz, orada oturunuz. Sizden kimse pankart açmanızı istemiyor.
Sizin orada nefes almanız bile iktidarı, bugün bu yasayı
getirenleri etkileyecektir. Geliniz, orada soluk alınız. Orası
bin kişi alıyor. Gelin, ey Türk-İş, ey Hak-İş,
şube başkanları, bütün sendika başkanları, hepinizi davet
ediyorum buradan. Evet, aktif müdahale böyle yapılır, yerinizde
oturarak değil. Gelin, sürece müdahale edin. Bu, buradaki siyasilerden
daha fazla, bu siyasetçilerden daha fazla sizi ilgilendiriyor. O halde gelin,
temsil ettiğiniz kitleleri layıkıyla temsil edin.
Değerli
arkadaşlarım, yedi bin iki yüz güne indirmek meseleyi çözmez
altmış beş yaş orada durdukça. Kesintisiz yirmi yılda
bu günü doldurduğunu düşünelim, kırk beş yaşında
doldurdunuz-altmış beş yaşına kadar yirmi yıl
beklemeniz gerekiyor. Elli yaşında doldurdunuz, on beş yıl
beklemeniz gerekiyor. Bugün Avrupa Birliği ülkelerinin çoğunda
SSKlı türü sigortalı işçi olanlarda beş bin günü
geçmemektedir. Dolayısıyla bu kesinlikle büyük bir
haksızlıktır, bu, bir sosyal erozyondur, bu bir büyük hak kaybıdır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Oyan, konuşmanızı tamamlayınız.
OĞUZ OYAN
(Devamla) Değerli arkadaşlarım, bakın, size bir örnek
vereyim: Bugün Avrupa Birliğinde -sadece Fransa için- Fransada yüz
yaşını aşmış insan sayısı 20 bini
bulmuştur. Fransada elli altı yaş ilâ altmış beş
yaş arasındaki -çok daha az, yüz değil, bakın- dilimde
çalışma imkânı bulanların oranı, o yaş grubundaki
aktif olabilecek insanların yüzde 38inden ibarettir. Avrupa
Birliğinde ortalama yüzde 42dir. En yüksek oran İsveçte ve yüzde
69dur. Türkiyede yüzde kaç, bir hesabınız var mı Sayın
Bakan? Yüzde 10 var mı? Memur olanları söylemiyorum, memurlar
dışındaki, işçilerde, bana söyleyin, elli
altı-altmış beş yaş arasında Türkiyede Avrupa
ortalaması yüzde 42- yarısı vardır deyin, dörtte 1i
vardır deyin, var mı böyle bir şey? Siz, hiç, Türkiyede
herhangi bir yere gittiğinizde
BAŞKAN
Sayın Oyan, lütfen konuşmanızı tamamlayınız
efendim. Ek süremiz yoktu, belki siz farkına varamadınız.
OĞUZ OYAN
(Devamla) Önümde, gösteriyor.
Sayın
Başkan, size güveniyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Buyurun, tamamlayın, örnek olmasın.
OĞUZ OYAN
(Devamla) Efendim, dolayısıyla bu konuyu mutlaka gözden geçirin.
O zaman son bir
noktaya değineyim. Avrupa Birliğinin bu konuda ikiyüzlülüğüne
değinmek istiyorum. Avrupa Birliği, Türkiyede İhale
Yasasını yakından izliyor, çünkü çıkarlarını
ilgilendiriyor, bütün ilerleme raporlarında var. Peki, niçin şunu
söylemiyor Avrupa Birliği: Niçin Avrupa Birliğinin sosyal
kazanımlarının çok altında bir yasa
yaptığımızla ilgilenmiyor? Niçin işsizlik
sigortasının işlevsizliğine değinmiyor ve
işsizlik sigortasının sosyal güvenlik kurumu çatısı
altına alınmasını istemiyor? Niçin Avrupa Birliği,
devletin taraf olmasının yetersizliğine dikkat çekmiyor?
BAŞKAN
Sayın Oyan, lütfen
OĞUZ OYAN
(Devamla) Son cümlem Sayın Başkan.
Niçin Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu gibi bir
geri uygulamanın bu kapsam içine, sosyal güvenlik kapsamı içine
alınmasını istemiyor? Bu bir çifte standarttır, bu bir iki
yüzlülüktür. Olli Rehn bunlara öncelikle el atsa daha iyi olur.
Çok teşekkür
ediyorum ilginiz için. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Madde 26yı
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 27de bir
adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı kanun tasarısının 27 nci
maddesinin 8 inci fıkrasının (d) bendinin aşağıda
belirtilen şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
K. Erdal Sipahi
|
Emin Haluk
Ayhan |
Recep Taner |
|
|
İzmir |
Denizli |
Aydın |
|
|
Oktay Vural |
|
Erkan Akçay |
|
|
İzmir |
|
Manisa |
(d) Askeri
harekatı gerektiren; iç güvenlik harekatı, sınır ötesi
harekat ve sınır güvenliği ile ilgili görevler
sırasında, bu harekat ve görevlerin sebep ve etkisiyle.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Sipahi, buyurun efendim.
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Evet, bir
Parlamento klasiği daha yaşadık. Buradaki önergenin kesinlikle
işin özüyle, aslıyla, yasanın lafzıyla bir alakası
yok. Ben
Tamamen, bir askerî tabirin yanlış
kullanılmasına, yanlış anlaşılmasına,
yanlış yorumlanmasına ve daha sonra vazife malulü olup da harp
malulü sayılacaklarla ilgili işlemler yürütülürken, yapılacak
yorum yanlışlarına, hak kayıplarına mani olmanın
dışında hiçbir iddiası yok bu önergenin. Ama, bir
Parlamento klasiği yaşadık. En haklı önerge bile verilse
Komisyon? Hayır., Hükûmet? Hayır., AKP? Hayır., biraz
zorlarsanız Yüzde 46,7 oy aldık, kusura bakmayın. Biraz daha
zorlarsanız Karar yeter sayısı dediğiniz zaman da
-Sayın Başkan, sizi tenzih ediyorum- biraz önce yaşadığımız,
bir daha yaşamak, görmek, işitmek istemediğimiz bir tabirle
karşı karşıya kalıyoruz. Lütfen, sayın
milletvekilleri
Yazan tabirini
düzeltmeye geliyorum. Askerî harekâtı gerektiren iç tedip ve
sınır hareketleri sırasında, bu hareketlerin sebep ve
etkisiyle.
Bir kere, tedip
harekâtı askerî literatürde 1930larda ve öncesinde
kalmıştır. Kaldı ki, tek başına kullanılan
bir ibare değildir, tedip ve tenkil harekâtı olarak
kullanılır. Ben emekli olalı beş sene oldu, ondan önce
askerlik öğretim hayatımda kırk senem Silahlı Kuvvetlerde
geçti, ben bile, bu tedip ve tenkil harekâtı sözlerini askerî tarih
vesikalarında okudum. Bunun yerine, gayet mantıklı olarak,
günümüz Türkçesine uygun, günümüz hukukuna uygun üç tane kavram getirdik. Ne
getirdik? İç güvenlik harekâtı, sınır ötesi harekât ve
sınır güvenliğiyle ilgili görevler sırasında, bu
harekât ve görevlerin sebep ve etkisiyle. diye, günümüz hukukuna, günümüz
anlayışına, günümüz siyasetine, günümüz mücadelesine uygun
tabirler getirdik. Dediğim gibi, her zamanki alışkanlıkla
Hayır dendi.
Evet, buradan,
Patrikhane kokulu Vakıflar Yasasını geçirdik bu mantıkla,
ABD kokulu Cargill Yasasını geçirdik bu mantıkla, şimdi
sıra IMF kokulu Sosyal Güvenlik Yasasını geçirmeye geldi.
Kusura bakmayın, son maddesine kadar, MHP Grubu olarak, her türlü
mücadeleyi, Türk işçisiyle beraber, Türk memuruyla beraber, Türk
emekçisiyle beraber vermeye devam edeceğiz burada. (MHP
sıralarından alkışlar)
Şimdi,
tedip harekâtı diyorsunuz, tedip harekâtının kullanılmasında
ısrar edilmesini istiyorsunuz. Ben, size, tedip harekâtını
merak ettim -belki yanlış hatırlıyorumdur, çünkü ben bile
zor hatırlıyorum- lügatten baktım. Tedip ne demek biliyor
musunuz? Edeplendirme, terbiye verme, haddini bildirme. Evet, iç edeplendirme,
iç terbiye verme, iç haddini bildirme ibaresinin yasada kalmasında
ısrar ettiniz.
Efendim,
aynı şekilde, sınır hareketleri tabiri de açık
olmayıp, hangi hususları, uygulamaları ihtiva ettiği
belirsizdir. Sınır hareketleri dediğimiz olay, bugün
sınır güvenliği kapsamı içerisinde onun bir bölümünü
teşkil etmektedir, ancak tamamını kapsamamaktadır.
Sınır
ötesi harekât tabiriniyse, bu iki tabire ilaveten bu cümleye koymak
zorundayız. Nedenini şöyle söyleyeyim size: Aynı maddenin (f)
bendinde şu şekilde bir ibare var: Anayasanın 92 nci maddesi
veya Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler
uyarınca Türk Silâhlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere
gönderilmesini gerektiren durumlarda, birliklerin bulundukları yerlerden
hareketlerinden itibaren yurt içinde, yurt dışında, yabancı
ülkelerde veya yurda dönüş sırasında.
Şimdi
bazılarınız diyecek ki: Bu, sizin buraya ilave ettiğiniz
sınır ötesi harekât tabirini karşılıyor. Hayır,
karşılamıyor. İlk bakışta
karşılıyormuş gibi görünüyor.
Bu yazılan
(f) bendindeki ibare Afganistan gibi, Kosova gibi, Lübnan gibi ve son 16 Ekim
tezkeresinde olduğu gibi Meclis kararı sonrasındaki
operasyonları kapsıyor, doğru. Ancak, sınır mücavir
alanında sıcak takip kapsamında veya 1992-97 yılları
arasında olduğu gibi Meclis kararı olmaksınız
yapılan sınır ötesi harekâtları bu tabir kapsamıyor.
Hatta kar örtüsü, görüş azlığı gibi nedenlerle
yanlışlıkla sınırın geçilebileceği
şartları da kapsamıyor; mahdut hedefli özel veya küçük
çaplı operasyonları, etki-tepki operasyonlarını da
kapsamıyor. Onun içindir ki biz günümüz Türkçesine, askerî literatüre
uygun olsun diye ve herhangi bir hukuki tartışmaya neden olmasın
diye, hak kaybına neden olmasın diye, vazife malullerinin hak malulü
sayılmasında herhangi bir eksiklik ve aksaklık olmasın diye
tamamen teknik düzeyde bu üç tabiri buraya getirdik.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Sipahi.
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (Devamla) Bilmiyorum hâlâ Komisyon? Hayır., Hükûmet?
Hayır. tabirine katılmaya devam mı edeceksiniz, yoksa tamamen
teknik düzeydeki kırk yılın askerî tecrübesiyle
karşınıza çıkartılan bu tabiri kabul etmek
olgunluğunu mu göstereceksiniz?
Yüce Meclise
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Sipahi.
Sayın
Komisyon, bir düzeltme
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) Bir düzenlememiz var
Sayın Başkan.
Tasarının
çerçeve 27nci maddesiyle değiştirilen 5510un 47nci maddesinin on
beşinci fıkrasındaki (a) bendinde olan Kanunun birinci
fıkrasının ibaresi Kanunun 4üncü maddesinin birinci
fıkrasının şeklinde değiştirilmesini istiyoruz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Bunun önergeyle alakası yok ki!
BAŞKAN
Hayır efendim
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) Düzeltme talebi
Sayın Başkanım.
OKTAY VURAL
(İzmir) Önergeler görüşüldükten sonra düzeltme talebi olur.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Komisyon nerede konuşacağını bilmiyor!
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Sen çok biliyorsun!
BAŞKAN
Şimdi önergeyi oylarınıza sunacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Düzeltmeyle
birlikte madde 27yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 28i oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
29uncu madde
üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Tasarının 31/5/2006 tarihli ve
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun 49. maddesinde değişiklik öngören çerçeve
29. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve
müteakip maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Mustafa Özyürek |
|
|
Trabzon |
Malatya |
İstanbul |
|
|
Esfender
Korkmaz |
Birgen
Keleş |
Ali Rıza
Öztürk |
|
|
İstanbul |
İstanbul |
Mersin |
|
|
Faik Öztrak |
Gürol Ergin |
Bülent
Baratalı |
|
|
Tekirdağ |
Muğla |
İzmir |
|
|
|
Bayram Meral |
|
|
|
|
İstanbul |
|
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu, buyurun.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bazen şaşırıyorum, acaba burada otururken
söylenen laflar ile orada otururken söylenen laflar birbirini tutmuyor.
Şimdi size bir Meclis tutanağı okuyacağım, bir Meclis
tutanağı, daha sonra da söyleyeceğim: Değerli
milletvekilleri, iktidar olarak Meclis çalışmalarından
dolayı bize fırsat vermiyorsunuz. Fırsat buldukça seçim
bölgelerine gidiyoruz. Esnaf, işçi, sanayici, köylü, işsiz ve sivil
toplum örgütleriyle bir araya geliyoruz, hükûmetin icraatıyla ilgili
yoğun bir soru bombardımanına tutuluyoruz. Halkın
arasına giremezsiniz. İktidarın gündemi başka, Türkiyenin
gündemi başka. diyor. Devam ediyor: Bakınız
çoğunluğum var diyerek 1992'de, Sayın Demirel zamanında
bir düzenlemeye gidildi. Sistem tahrip edildi ve bu tasarı kâr-zarar
mantığına doğru gitti, ama şimdi burada sistemi bir
kez de siz tahrip ediyorsunuz.
Değerli
milletvekilleri, şunu anlamakta güçlük çekiyoruz: Bakın, bu
tasarı, muhataplarına bir fayda getirmiyor; muhatapları memnun
değil bu tasarıdan. Kim bunlar? Çiftçi, memur, emekli... Hiçbir
vatandaşımız memnun değil. Ayrıca, kurumlar
açısından meseleye bakacak olursak, yalnız yaş yükseltmekle
kurumların finansman sorunları çözülmez. Çok değerli, iktidara
mensup milletvekili arkadaşlar ifade ettiler. İş gününü 7 000
güne yükseltmekle, burada, sistemi rahatlatmak mümkün değildir ifadesini
kullandılar. Bu tasarının, muhataplarına faydası yok.
Bu tasarının kurumların finansman sorununu çözeceğine
inanmıyoruz. Siz bu işi IMFin talimatı için yapıyorsunuz.
HALİL
AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Siz söylediniz galiba
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Hayır, hayır, burası söylüyor
efendim, ben söylemiyorum.
OSMAN DEMİR
(Tokat) Kim söylüyor?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Burada yazıyor işte. Bu bir Meclis
tutanağı.
OSMAN DEMİR
(Tokat) Kim söylüyor?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Söyleyeceğim. Bu bir Meclis tutanağı.
Ve IMF'ye teslim
olduk der mahiyette ifadelerde bulunuyorsunuz. diyor ve sonunda diyor ki
OSMAN DEMİR
(Tokat) Kimin söylediğini söyle.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Bir dakika ya, bunu söyleyeni söyleyeceğim.
Diyor ki: Bu bir
aktüeryal denge hesabıdır, malların değerlendirme
hesabıdır. Yani yaş yükseltmekle, insanlara prim şey
yapmakla
Emekli Sandığının, SSKnın çok büyük mali
imkânları var, fakat bunlar kullanılmıyor ve bir sürü arazileri
var, bunlar heba ediliyor, iyi yönetilmiyor. Bunu söyleyen Sayın Faruk
Çelik. (CHP sıralarından alkışlar)
AHMET YENİ
(Samsun) O zaman doğrusunu söylemiş.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Peki, artık nasıl kabul ediyorsanız.
Tarih de 16
Ağustos 1999. O tarihte
LÜTFİ
ÇIRAKOĞLU (Rize) Batırmıştınız memleketi.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Memleketi biz batırmadık beyefendi.
Lütfen, yerinde oturarak laf atma. Haddini bil, haddini bil. Ben memleketi
batırmadım.
LÜTFİ
ÇIRAKOĞLU (Rize) Niye kızıyorsun?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Haddini bil ama. Ne demek
Batırmıştınız. Ne demek bu Batırmıştınız.
Ne demek Batırmıştınız.
LÜTFİ
ÇIRAKOĞLU (Rize) Batırmıştınız.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Ne demek Batırmıştınız.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen...
Sayın
Aslanoğlu, lütfen
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) O zaman size aynı şeyi yarın bir
başkaları söyleyecektir. Ben size sadece Meclis tutanaklarından
-ben ilave de etmedim- bir tutanak okudum arkadaşlar ve bakın, bu
tutanağın sahibini de -kim istiyorsa vereyim- 16 Ağustos 1999da
bu konuşmayı yapan Sayın Faruk Çelik.
Başka tutanaklar
da okuyacağım, onları da okuyacağım,
başkaları da var, başkaları da var.
ŞİNASİ
ÖKTEM (İstanbul) Şimdi doğru söylemiyor, o zaman doğru
söylemiş.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Ha, acaba o mu doğru, bugün dediğiniz mi
doğru? Ben de bilmiyorum.
Saygılar
sunarım. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bakanım.
VII.- SATMAŞLARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
2.- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelikin, Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun
konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; Sayın Aslanoğluna
teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Hah, bravo!
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Sayın
Aslanoğlu yaptığı kısa konuşmada Millet
perişan. dedi. Yıl 1999. Aynen doğru, millet
perişandı.
Sayın Aslanoğlu
İktidarın gündemi başka, Türkiye'nin, milletin gündemi
başka. dedi. 1999 yılında aynen böyleydi. İktidarın
gündemi başkaydı, milletin gündemi başkaydı. (CHP
sıralarından Aynı, aynı sesleri, gürültüler)
Üç:
Muhatapları memnun değildi. dedi. Doğru söylüyorlardı.
2000 yılında Emek Platformunun yapmış olduğu tüm
Türkiyedeki eylemleri hepimiz biliyoruz, meydana gelen hadiseleri biliyoruz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Bugün de var efendim, bugün de var.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Şimdi adam copluyorlar, adam copluyorlar!
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Şimdi
Müsaade edin,
müsaade edin
BAŞKAN
Sayın Bakanım, lütfen, kısa
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Müsaade edin, ben
dinledim sabırla.
BAŞKAN
Sayın Bakanım, lütfen, kısa tamamlayınız.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Bakınız, bu
konuyla ilgili ben de diyorum ki: Memurlarla ilgili düzenlemede hiçbir sorun
yok, hiçbir problem yok, mevcut kamu çalışanlarını hiç
ilgilendirmiyor. Onun için sorun yok.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Kamu-Sen katılmıyor bu görüşlere.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - İki: Çiftçilerle
ilgili son derece önemli ve olumlu düzenlemeler getiriyor bu düzenleme. Hiçbir
sorun yok. Dikkat ederseniz, çiftçilerden bir sorun duymuyorsunuz. (CHP ve MHP
sıralarından gürültüler)
Üçüncüsü:
İşçilerle ilgili on dokuz maddelik
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Çiftçiler battı!
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Bakın,
dinleyemiyorsunuz
Sayın
Başkan, müsaade ederseniz
Bakınız,
bir şeyi söylediğiniz zaman arkasında duracaksınız.
Siyaset önemli bir şeydir. Uzun süreli, uzun soluklu bir iştir
siyaset.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Siz duruyor musunuz?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Şimdi
bakınız, işçi sendikaları bizim önümüze on dokuz madde
koydular. Diyorum ki: Yüzde 90ında anlaştık. Bu da normaldir,
yüzde 10unda anlaşamamak da normaldir. Saygı duyuyorum diyorum.
Bunları siz televizyonlarda izlediniz, anlaştık mı
anlaşamadık mı, aksi bir açıklama olmadı.
Son olarak
bakın şunu söylüyorum
(CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın Bakanım, lütfen tamamlayınız.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Müsaade edin Sayın
Başkanım.
Efendim, yedi
bin gün, o zaman getirdiğiniz yasada altmış yaşla ilgili.
Bu mümkün değildir. demişim, Başka şeylere de ihtiyaç
var. demişim, çok doğru demişim. Bu yasa, şu anda
getirdiğimiz düzenleme, yalnız yaş ve yalnız prim günü,
yalnız güncelleme değil, bu yasa, aynı zamanda kayıt
dışının önüne geçecek düzenlemeleri de getiriyor. (CHP ve
MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın Bakanım, teşekkür ediyorum.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Bu da ayrı bir
düzenleme.
Son olarak şu
Sayın Başkanım
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Mezarda emeklilik dediniz o zaman.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Sayın
Başkanım, son cümlem
BAŞKAN
Sayın Bakanım çok uyarı
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa)
son cümlem de şu:
Sayın Aslanoğlu, şunu da çok doğru söylüyorsunuz: IMFyle
ilgili söylediğim cümle de
O zamanı, 99u hatırlayanlar iyi
bilirler. Sayın Kemal Derviş, burada, âdeta, Hükûmetin
başkanı gibiydi ve şu talimat vardı: On beş günde on
beş yasa. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
(Mikrofon
Başkan tarafından kapatıldı)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Siz de bu yasayı onun için mi getirdiniz?
BAŞKAN
Sayın Bakanım, teşekkür ediyorum, sağ olun.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İzmir Milletvekili Bülent Baratalının; Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının; Devlet Memurları Kanunu ile Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Manisa
Milletvekili Şahin Mengünün; 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Zonguldak Milletvekili Ali
İhsan Köktürk ve 19 milletvekilinin; 17.7.1964 Tarihli ve 506
Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa Geçici Maddeler Eklenmesi
Hakkında Kanun Teklifi; Sivas Milletvekili Muhsin
Yazıcıoğlunun; Engelli Memurların Emekliliğini
Düzenleyen 5434 Sayılı Kanunun 39 uncu Maddesinin (j) Bendinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının; 3201 Sayılı Yurt Dışında
Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin
Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
İzmir Milletvekili Bülent Baratalı ve 24 milletvekilinin; 5510
Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununun Geçici 4 Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 12 milletvekilinin;
Sanatçıların Sosyal Güvenliklerinin Sağlanması
Hakkında Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/465, 2/30, 2/31, 2/37, 2/64, 2/71, 2/79, 2/136, 2/147, 2/149) (S.
Sayı-sı: 119) (Devam)
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Sayın Bakanım, 99da Kemal Derviş var
mıydı?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, bir dakika
BAŞKAN
Efendim?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, tutumunuz hakkında söz istiyorum.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Nerede Kemal Derviş vardı?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, Meclisi çok kötü yönetiyorsunuz. Sayın Bakana bu sözü
neye göre verdiniz?
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Milletvekili çıktı, önergesini
açıkladı Meclise. Tutumunuz hakkında söz istiyorum.
BAŞKAN -
Sayın Bakana ismen hitap etti, o gerekçeyle verdim. Sayın
Bakanın ismini geçirdi, söyledi.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, tutumunuz hakkında söz istiyorum.
BAŞKAN -
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, Sayın Bakana neye göre söz verdiniz?
BAŞKAN
Sayın Bakanın ismi geçtiği için, Sayın Bakana sataşma
olduğu için verdim sözü.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Öyle bir talebi yok ki.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Öyle bir talebi yoktu ki.
BAŞKAN
Madde 30 üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, bu Meclisi böyle yönetemezsiniz.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Sayın Başkan ben de söz istiyorum. Bakan
rakamları yanlış söylüyor.
BAŞKAN
Efendim, söz isterseniz değerlendiririm.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Bakan tarihi bilmiyor, rakamları yanlış
söylüyor, Dervişleri karıştırıyor. Onun için söz
istiyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Böyle Meclis yönetilmez. Böyle Meclis yönetilir mi?
BAŞKAN
Buyurun.
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Sayın Başkanım, sataşma var, söz
istiyorum.
BAŞKAN
Sayın Durmuş, değerlendireceğim, tamam. İtirazım
yok bakın sözünüze. Buyurun oturun.
Buyurun.
Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 30. Maddesi ile
değiştirilen 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 50. Maddesinin
ikinci fıkrasının aşağıdaki gibi
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Kemal
Kılıçdaroğlu |
Hakkı Suha
Okay |
Hüseyin Ünsal |
|
|
İstanbul |
Ankara |
Amasya |
|
|
Bayram Meral |
Çetin Soysal |
Durdu Özbolat |
|
|
İstanbul |
İstanbul |
Kahramanmaraş |
İsteğe
bağlı sigortalı olabilmek için,
a) En az 1080 gün
malullük yaşlılık ve ölüm sigortası primi ödemiş
olmak,
b) Bu Kanuna tâbi
zorunlu sigortalı olmayı gerektirecek şekilde
çalışmamak veya sigortalı olarak çalışmakla birlikte
ay içerisinde 30 günden az çalışmak ya da tam gün
çalışmamak,
c) Kendi
sigortalılığı nedeniyle aylık
bağlanmamış olmak,
d) 18
yaşını doldurmuş bulunmak,
e)
İsteğe bağlı sigorta talep dilekçesiyle Kuruma
başvuruda bulunmak,
şartları
aranır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kılıçdaroğlu.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, az önce hatip
konuşurken AKP sıralarından bir arkadaşımız Siz
memleketi batırdınız. diye bir ifade kullandı. Ülkeyi
pazarlamayı kendisine görev edinenler, bizi ülkeyi batırmakla
suçlayamazlar, önce pazarlamaktan vazgeçsinler efendim. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Kılıçdaroğlu, önerge üzerinde konuşacak
arkadaşımız
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Çetin Soysal konuşacak.
BAŞKAN
Sayın Çetin Soysal, buyurun.
ÇETİN SOYSAL
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sosyal Güvenlik
Yasasını yani sosyal güvenlik reformunu konuşuyoruz. Bunun
neresi sosyal, neresi güvenlik, hele neresi reform! Yani açıkçası
çıkıp şunu deseniz de herkes rahatlasa: Bu, IMFye gözden
geçirmeyle ilgili verdiğimiz sözdür. Biz bu sözü verdik, bunu taahhüt
ettik. Onun için biz bunu hayata geçiriyoruz. IMF ne diyorsa biz bunu
yapıyoruz. deyin, en azından bu yüreği, bu cesareti gösterin,
anlayalım. İşin doğrusu da bu. IMF çıktı
Bunu, gözden
geçirmeyi hayata geçirebilmek için, IMFyle olan
politikalarınızı devam ettirebilmek için, bir de adına
reform dediğiniz sosyal güvenlik reformunu -sizin tabirinizle- hayata
geçirtme çabası içindesiniz. Hâlbuki burada görünen o ki
kazanılmış hakları geri alıyorsunuz ve öyle bir
alıyorsunuz ki insanların canını yakıyorsunuz. Yani bu
ülkeye çok çivi çakan siz
Sizin iktidarınız evet çivi çakıyor
ama öyle bir çakıyor ki insan etine çakıyor, insanın
canını yakıyor. Bu reform dediğiniz olay da ta kendisidir,
olay budur. Bu gerçeği kabul etmeniz gerekir. Çünkü gelecek ipotek
altına alınıyor. Bu arada bir de yeni bir şey
çıktı: 3 çocuk. Yani geleceği ipotek altına alınan,
çalışanlarının geleceği ipotek altına
alınan, geleceği karanlık olan, yarınlarına güvenle
bakamayan bir toplum 3 çocuğu nasıl barındıracak,
inanamıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bugün sosyal güvenlik yasası falan değil,
kazanılmış hakların geri alınmasıyla ilgili bir
şeyleri konuşuyoruz aslında. AKP İktidarı
kazanılmış hakları geri alıyor. Buna dönük, elbette ki
reddeden
Sizin ön bahçenizi tabii ki kabul etmiyorum. O sizin ön bahçeniz
Sayın Başkanın deyimiyle. Ama burada bu toplum elbette ki bunu
reddedecek, elbette ki buna dönük eleştirilerini, değerlendirmelerini,
demokratik haklarını kullanmak zorundadır. Ancak, bu
hakları kullananlara karşı gerçekten büyük bir
haksızlık yapılıyor, barikatlar oluşuyor.
İşte sizin de demokrasi anlayışınızın bu
kadar olduğunu gösteriyor. Burası vekalettir, biz vekiliz. Asiller
elbette ki sesini duyuracak. Yunanistanda -anımsayın-
çalışanların kazanımlarıyla ilgili birtakım
haklar alınma noktasına gelince bütün Yunanistan ayağa
kalktı. Fransa keza öyle. Diğer bütün ülkelerde bu böyledir. Ama
maalesef, burada
Ama bunun yabancısı değiliz. Tekel
satıldı, 16 bin Tekel işçisi gerçekten karanlığa
gömüldü, yok pahasına satıldı, haksızlık
yapıldı. Ama ona dönük demokratik haklarını kullananlara
eksi 10 derecede su fışkırtan anlayış işte bu
anlayıştır. Siz busunuz. Demokrasi adına ahkâm kesmeye de
hakkınız yok, özgürlük adına ahkâm kesmeye hakkınız
yok. Getirmiş olduğunuz tasarıya karşı sesini
yükseltenlere maalesef gösterdiğiniz tepki ortada.
Şimdi, bu
kaynakların nasıl kullanıldığını da biz
biliyoruz. Örneğin bir tanesini söyleyeyim size: İstanbulda Sosyal
Sigortalar Kurumunun olan bir mal önce 20 milyara, sonra 34 trilyona
satıldı. Akabinde imar değişikliği. 10 misli, 10 misli
İstanbulun göbeğinde. Burada bu fiyatlarla, bu rakamlarla, o
sattığınız yerin sonucunda değişen imarla -daha
sonra imarı değişiyor- orada gelinen rakamlar, şu anki
hesabı yaptığınız zaman en az 10-15 katı bir rant
elde ediliyor.
Şimdi, tüyü
bitmemiş yetimin hakkını yiyeceksiniz, kaynakları bu
şekilde heba edeceksiniz ve bunun da acısını toplumdan,
halktan çıkaracaksınız. Reform dediğiniz zaman, o reform
içinde kazanılmış hakların üzerinde
kazanılmış haklarla gelinirse olur. Örneğin,
Güneydoğudaki tarım işçileri, o kadın tarım
işçileri için bir şey yapabiliyor musunuz? İlkel şartlarda
çalışan, hiçbir sosyal güvenliği olmayan, her yıl 10larcası
ölen o tarım işçileri için bugüne kadar bir şey
yaptınız mı?
Şimdi
baktığımız zaman
Tabii ki vakit
kısıtlı. Zamanı da iyi kullanmaya
çalışıyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Bir dakikan var.
ÇETİN SOYSAL
(Devamla) Bir dakikamızı kullanıyor muyuz Sayın
Başkan?
BAŞKAN
Sadece cümlenizi tamamlamanız için veriyorum ama arkadaşlar bunu
kullandırmıyor.
Lütfen cümlenizi
tamamlayınız, teşekkür ediniz Sayın Soysal.
ÇETİN SOYSAL
(Devamla) Peki. Sadece bir şiir okuyorum.
SIRRI SAKIK
(Muş) Bence şiir okuma.
ÇETİN SOYSAL
(Devamla)
Sen doğdun
Üç gün aç tuttuk,
Üç gün meme
vermedik sana Adiloş bebem,
Hasta
düşmeyesin diye, töremiz böyle diye.
Saldır
şimdi memeye,
Saldır da
büyü.
Bunlar engerek ve
çıyanlardır.
Bunlar
aşımıza, ekmeğimize göz koyanlardır.
Tanı
bunları, tanı da büyü.
Saygılarımla.
(MHP ve DTP sıralarından alkışlar)
III.- YOKLAMA
(MHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
OKTAY VURAL
(İzmir) Toplantı yetersayısı istiyoruz efendim.
BAŞKAN
Evet, önergenin oylamasından önce yoklama talebi vardır.
Sayın Vural,
Sayın Durmuş, Sayın Asil, Sayın Yalçın, Sayın
Kalaycı, Sayın Taner, Sayın Işık, Sayın
Ertuğrul, Sayın Enöz, Sayın Büyükataman, Sayın
Yıldız, Sayın Tankut, Sayın Varlı, Sayın Akcan,
Sayın Şandır, Sayın Bal, Sayın Toskay, Sayın
Özensoy, Sayın Çalış, Sayın Kumcuoğlu. Tamam, yirmi
kişi.
Evet, ismini
okumuş olduğum, kaydetmiş olduğum
arkadaşlarımız lütfen yoklamaya girmesinler. Yoklama
işlemini yapacağım. Yoklama için üç dakikalık süre
veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, yoklamanın şeklini oylayın
lütfen. Ad okunmak suretiyle istiyor arkadaşlar. Yoklamanın
şeklini oylayın önce.
OKTAY VURAL
(İzmir) Elektronikle yapın.
BAŞKAN Elektronik
cihazla
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, yoklamanın hangi usulle
yapılacağını oylayın.
BAŞKAN
Evet, Sayın Vural elektronik cihazla yoklama istediklerini ifade ettiler.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır efendim, istemedi. Ad okunmak suretiyle istedi, efendim.
BAŞKAN
Hayır, soralım bir dakika. Sayın Vural burada.
Sayın Vural?
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Efendim, yoklamanın şeklini oylayacaksınız.
İç Tüzük hükmü ortada ya!
OKTAY VURAL
(İzmir) Oylayın efendim.
BAŞKAN -
Yoklamanın elektronik cihazla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Elektronik
cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, toplantı yeter
sayısı vardır.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İzmir Milletvekili Bülent Baratalının; Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının; Devlet Memurları Kanunu ile Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
Manisa Milletvekili Şahin Mengünün; 5510 Sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 19 milletvekilinin; 17.7.1964 Tarihli ve
506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa Geçici Maddeler Eklenmesi
Hakkında Kanun Teklifi; Sivas Milletvekili Muhsin
Yazıcıoğlunun; Engelli Memurların Emekliliğini
Düzenleyen 5434 Sayılı Kanunun 39 uncu Maddesinin (j) Bendinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
İzmir Milletvekili Bülent Baratalının; 3201 Sayılı
Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt
Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri
Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı ve 24 milletvekilinin; 5510 Sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 4
Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 12 milletvekilinin;
Sanatçıların Sosyal Güvenliklerinin Sağlanması
Hakkında Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/465, 2/30, 2/31, 2/37, 2/64, 2/71, 2/79, 2/136, 2/147, 2/149) (S.
Sayısı: 119) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
30uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, biraz önce Sayın Çelik, Sayın Mevlüt
Aslanoğlunun konuşması üzerine yaptığı
konuşmada, o günkü hükûmetle ilgili olarak bazı ifadelerde bulundu ve
o gün kabinede görev yapan Sağlık Bakanı Sayın Osman
Durmuş da bu konuyla ilgili olarak kısa bir açıklama yapma
hakkı doğduğunu ifade ederek başvurmuştur. Kendisine
bu hususta söz vereceğim.
Buyurun
Sayın Durmuş. (MHP sıralarından alkışlar)
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
3.- Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuşun
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin
konuşmasında 57nci Hükûmete sataşması nedeniyle
konuşması
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; hükûmet etmek zor iştir. Hükûmet edenlerin, bakanlık
makamında oturanların ağzından çıkan sözün delili,
belgesi olması gerekir.
1999
yılı Türkiyesi, bizden önce hükûmet edenlerin oluşturduğu
kargaşa nedeniyle birçok azınlık hükûmetleri ve müdahaleli
dönemlerden sonra bir buçuk yıldır bütçesi olmayan ve 99
yılı bütçesiyle birlikte, altı aylık bütçeyle birlikte, bir
buçuk yıllık bütçe yapmak zorunda kalan bir 57nci Hükûmettir.
1999
yılında IMFyle bir anlaşma yoktur, Bakanın beyanı
yanlıştır, doğru değildir. 1999da Derviş diye
bir bakan yoktur, bu beyanı da yanlıştır. Neresini
düzelteceğim? Stand-by anlaşması daha sonra
yapılmıştır ve bu yasalarla ilgili bakanın görüş
ifade ettiği dönemde, bir kargaşadan, kaostan gelen Türkiye
Cumhuriyeti devletini tekrar bir uzlaşma ortamı oluşturarak
sağ ve sol ayrışmayı ortadan kaldıran bir 57nci
Hükûmet icraatı vardır ki o icraatın
başlangıcında enflasyon yüzde 20lere inmişti. Biz Hükûmeti
nereden teslim aldığımızı burada saymaya kalksak
zamanımız yetişmez ama teslim ettiğimiz Hükûmet 1,5 milyar
cari açık nedeniyle ekonomik krize sokulan ve bugün Parlamento
sıralarında oturanların yeşil sermayeyi Bankadaki
paralarınızı çekin. diye teşvik eden bir kısım
parlamenter ve siyasetçiler Türkiyeyi 1,5 milyarlık cari açıkla o
gün krize soktular. Bugün sorumlu muhalefet, sizin borçları 450 milyar
doları aşırdığınız, 42 milyar dolar cari
açığa getirdiğiniz yerde vatandaşlarımıza Bu
Hükûmet soyuyor, bu Hükûmet satıyor, bankaları boşaltıyor,
aman paranızı çekin. demiyoruz, demeyiz, sorumluluğumuz var.
Onun için, biz,
rakamları da çarpıtmayız. Türkiyenin yarınını
düşündüğümüz için de, şu anda Türkiye için de, getirdiğiniz
konumdan çıkarmak için her hafta grup toplantısında liderimiz
çözüm teklifleri getiriyor, el uzatıyor. Diyorsunuz ki: İspiyonluyorsunuz.
Madriddeki konuşmaya MHP lideri de katıldı, destek verdiler.
Onlarla ilgili niye soruşturma açmıyorsunuz? Sizin siyaset
anlayışınız bu. (MHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Durmuş, tamamlayın konuşmanızı.
OSMAN DURMUŞ
(Devamla) Bizim sorumlu siyaset anlayışımız
Türkiyenin
istikrara, huzura ihtiyacı var. Dün Mezarda emeklilik. dediniz, bugün
musallayı bile bulamayacak emeklimiz. Getirdiğiniz yasa bu.
Onun için,
istirham ediyorum, bu makama gelenler, ben dâhil, bugün söylediklerimizin
BAŞKAN
Sayın Durmuş, lütfen tamamlayın konuşmanızı.
OSMAN DURMUŞ
(Devamla) -
yarın önümüze geleceğini bilmemiz lazım.
Saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Bakanım, bir açıklama yapacaksınız, lütfen çok kısa
olsun.
Buyurun.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Durmuşa teşekkür ediyorum.
Benim buradaki
amacım, o günkü hükûmet de değil, ama konuşmacı, Cumhuriyet
Halk Partisi sözcüsü öyle şeyler söyledi ki şahsımızla
ilgili, yani söylediği cümleleri muhalefet partisi olarak bir yere
oturtmanız gerekiyor. O çerçevede söylediğim bir şey. Ama
Sayın Durmuş bir şeyi unuttular yalnız.
Bakınız,
1999un şartlarını çok boyutlu görmemiz gerekiyor. Bu yasa
Mecliste olduğu zaman, Türkiyenin yaşadığı en büyük
deprem olayı vardı. O olayın üstesinden gelme konusunda da
milletin birliği, beraberliği ve hükûmetin de büyük gayretleri vardı.
Onu da unutmamak gerekiyor. Onu da söylüyorum ama benim söylediğim
cümleler, ağırlıklı olarak, Sayın Aslanoğlunun,
burada, gerçekten, çok farklı düzeylere, farklı düzlemlere
konuşmasını kaydırmasında kaynaklanıyor, yoksa
direkt olarak da bir ifade değil.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan! Sayın Başkan!
BAŞKAN
Efendim
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, ben tutanak okudum.
Sayın Bakana rica ediyorum
Ben tutanak okudum.
BAŞKAN
Tamam.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Ben sadece tutanakları okudum. Bakanın
söylediğini okudum ben. Ben başka bir şey söylemedim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.
Sayın
milletvekilleri, birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.21
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.45
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Fatoş GÜRKAN (Adana), Yusuf
COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 85inci
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
119 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İzmir Milletvekili Bülent Baratalının; Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının; Devlet Memurları Kanunu ile Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
Manisa Milletvekili Şahin Mengünün; 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Zonguldak Milletvekili Ali
İhsan Köktürk ve 19 milletvekilinin; 17.7.1964 Tarihli ve 506
Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa Geçici Maddeler Eklenmesi
Hakkında Kanun Teklifi; Sivas Milletvekili Muhsin
Yazıcıoğlunun; Engelli Memurların Emekliliğini
Düzenleyen 5434 Sayılı Kanunun 39 uncu Maddesinin (j) Bendinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
İzmir Milletvekili Bülent Baratalının; 3201 Sayılı
Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt
Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri
Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı ve 24 milletvekilinin; 5510 Sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 4
Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 12 milletvekilinin;
Sanatçıların Sosyal Güvenliklerinin Sağlanması
Hakkında Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/465, 2/30, 2/31, 2/37, 2/64, 2/71, 2/79, 2/136, 2/147, 2/149) (S.
Sayısı: 119) (Devam)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi,
ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm
31 ila 60ıncı maddeleri kapsamaktadır.
İkinci tur
üzerinde söz isteyen milletvekili arkadaşlarımın ismini
okuyorum: Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Mehmet Akif Hamzaçebi,
Trabzon Milletvekili; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Osman
Durmuş, Kırıkkale Milletvekili; Demokratik Toplum Partisi Grubu
adına Sevahir Bayındır, Şırnak Milletvekili; Ak Parti
Grubu adına Necdet Ünüvar, Adana Milletvekili.
Şahsı
adına Nevin Gaye Erbatur, Adana Milletvekili; Öznur Çalık, Malatya
Milletvekili.
İlk söz
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Hamzaçebiye aittir.
Buyurun
Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tasarının ikinci bölümü üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Sözlerime
başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hükûmetin, sosyal
güvenlik sisteminde reform iddiasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
getirdiği bir tasarıyı görüşüyoruz. Temel yasa kabulüyle
görüşüldüğü için bu bölümde tasarının 31inci maddeden
itibaren toplam 30 maddesini görüşeceğiz. On dakikalık
konuşma süresinin yetersizliği nedeniyle maddeler üzerinde kısa
da olsa değerlendirme yapma imkânım maalesef mevcut değil. Bu
nedenle ben, tasarının ana hareket noktası, ana felsefesi
üzerinde bir değerlendirme yapmak istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, sosyal güvenlik sisteminde reform tartışmaları
bugüne mahsus değildir. 90lı yılların ikinci
yarısından itibaren bu kavram, sosyal güvenlik sisteminde reform
kavramı bizim toplumsal gündemimizin en önemli maddelerinden biri
olmuştur. 1999 yılındaki 4447 sayılı Yasa düzenlemesi
yapılırken de yine bu tartışmayı yaptık.
Şimdi bu Hükûmet zamanında bu yasal düzenleme yapılırken, yine
sosyal güvenlikte reform kavramını gündemimizde tutuyoruz,
bulunduruyoruz.
Gerek 1999
yılında gerekse şimdi reform denildiği zaman sosyal
güvenlik sisteminin büyüyen açıkları, büyüyen açıklar
nedeniyle bu sisteme bütçeden yapılan transferlerdeki yüksek oranlı
artışlar gibi başlıklar çerçevesinde konuşuyoruz,
yani reformun belirleyicisi, sistemin açığının sürdürülemez
oluşu noktasındadır. Hükûmet bu argümanla bu tasarıyı
getirmiş ve bunu görüşüyoruz.
Sistemin
sürdürülemez olduğu iddia edilen açığı nedeniyle
alınan önlem harcamaların kısılmasıdır. Bunun
için temel birtakım veriler vardır, prim ödeme gün sayısı
artırılıyor, emeklilik yaşı
artırılıyor, aylık bağlama oranı
düşürülüyor, güncelleme kat sayısı düşürülüyor. Bunun yanında
bunları destekleyecek birtakım önlemler de mevcut.
Değerli
arkadaşlar, şüphesiz finansal açıdan sürdürülebilir bir sosyal
güvenlik sisteminin varlığı, bunun oluşturulması,
yönetilmesi sadece bizim değil, bütün toplumların en önemli
meselesidir. Bu çok önemlidir. Bu konu gerçekten popülizm yapmaya müsait bir alan
değildir. Müsait gibi gözüküyorsa da, popülizm yapmak gerçekten doğru
değildir, ama sorunu yanlış noktalardan alıp,
yanlış bir şekilde tartışırsak, biz doğru
sonuca varamayız.
Bugünkü Hükûmet
bu konuyu eksik ele almıştır, doğru noktalardan ele
almamıştır. Sosyal güvenlik sisteminin aktüeryal dengesini kurma
adına yapılan düzenlemelerin birçoğunun temeli yoktur. Hükûmet
ciddi bir aktüeryal denge hesabı yapmamıştır. Plan ve Bütçe
Komisyonunda bize dağıttığı metinde aktüeryal denge
adına verilen tablolar, grafikler gerçeği yansıtmamaktadır.
2002 yılı için sosyal güvenlik sisteminin açığı olarak
Hükûmetin Plan ve Bütçe Komisyonunda bize verdiği rakam yüzde 5in
üzerindedir, açığın gayrisafi millî hasılaya oranı.
Açın bakın Devlet Planlama Teşkilatının
rakamlarına faturalı ödemeler hariç açık yüzde 3 düzeyindedir.
Faturalı ödemeleri buna koysanız açık 3,6 düzeyindedir. 2003
rakamları da aşağı yukarı buradadır. Yüzde 5in
üzerinde bir açıkla devraldım, bunu azaltmaya çalışıyorum.
diyor Hükûmet, emeklilik sisteminin açığını. Bir kere
doğru bir hesap yok.
Bu hesapta ikinci
eksik olan nedir: Sosyal güvenlik sisteminin gelir yapısının ne
olacağını Hükûmet bize ve kamuoyuna açıklamış
değil. İşin gelir tarafını ihmal ediyoruz. Harcamaları
kısmak suretiyle aktüeryal dengeyi kurmaya çalışmak son derece yanlıştır.
Sayın Bakan, 1999 yılındaki konuşmasında birçok
şeyi yanlış söylemiş, söylediği bir tane doğru
şey var: Sadece prim ödeme gün sayısı ile emeklilik yaşı
yükseltmesiyle aktüeryal dengeyi kuramazsınız. Evet, bunu ben
açıyorum. Gelir tarafında neredeyiz, sosyal güvenlik sisteminin prim
gelirleri nedir: Evet, sosyal güvenlik sistemin prim gelirlerinin gayrisafi
yurt içi hasılaya oranı 2006-2007 yılları için yüzde 5,5
düzeylerindedir. Yüzde 5,5! Peki, OECD ortalaması nedir: Türkiye ile
birlikte otuz ülkenin üye olduğu OECD ortalaması yüzde 9,4tür.
Avrupa Birliği ortalamaları nedir: Yüzde 11,3 ile 11,7 arasında
değişmektedir. Yani, bizim sistemimizin prim geliri OECD ve Avrupa
Birliği ortalamalarının yarısının bile
altındadır, yarısı bile değildir.
Şimdi, bu
sistemde primleri artırmak gibi, prim gelirini artırmak gibi ciddi
bir konuyu, popülizme müsait olmayan bir konuyu bir kenara bırakıp,
kayıt dışı gibi bir konuyu önlemeyi bir kenara
bırakıp bu sistemden yararlananların,
çalışanların, emeklilerin harcamalarını, mütevazı
haklarını kısmaya çalışarak dengeyi kurmaya
çalışırsanız, bu sistem topluma barış getirmez.
Sosyal güvenlik sisteminin aktüeryal dengesinin sağlam olmaması
ekonomide birçok sorun yaratır, sosyal açıdan birçok sorun
yaratır. Ama, aynı şekilde, yanlış varsayımlarla
kurguladığınız bir sistem nedeniyle
çalışanların, emeklilerin, yaşlıların
haklarını ellerinden alırsanız bu da toplumda sosyal
huzursuzluklara yol açar. Bunun faturasını ileride toplum görecektir.
Bir adım
daha ileri gideceğim değerli arkadaşlar. Sosyal koruma
harcamaları denen bir kavram vardır. Bizde de var; Devlet Planlama
Teşkilatının Sayın Bakanın da imzası olduğu
2008 yılı programında bu kavram var, bunun altında bu
harcamaların ayrıntıları var. Batıda da var. Sosyal koruma
harcamaları biraz daha geniş bir kavram. Emeklilik sistemi var
burada, işsizlik sigortası ödemeleri var, hatta doğrudan gelir
desteği ödemeleri var. Bu yönden bir kıyaslama yapalım Avrupa
Birliğiyle. Avrupa Birliğinin harcamalarının gayrisafi yurt
içi hasılaya oranı yüzde 11-12 arasında değişmektedir;
AB 15-25 ayrımına göre 11,3-11,7 arasındadır. Biz
neredeyiz? Biz 7,3teyiz.
Ben şimdi
Sayın Bakanı ve Hükûmeti bu konuda samimiyete davet ediyorum. Gelin
şu sosyal güvenlik sisteminin prim gelirlerini artıran, bu prim
matrahını genişleten bir ciddi programı uygulamaya
koyalım. Sayın Bakan belki biraz sonra söyleyecektir: İki tane
madde koyduk efendim. Buraya konulan o maddelerle kayıt
dışının önlenmesi mümkün değildir. O maddeler
geldiğinde oradaki görüşlerimizi de ifade edeceğiz.
Kayıt
dışını KADİM adında bir genelgeyle önlemeye
çalışan bir hükûmetimiz var. Genelgeyle kayıt
dışı önlenmez. Türkiyedeki istihdamın, 21 milyon
kişilik istihdamın 10 milyonu kayıt dışıdır.
Bunun yarısının tarım sektöründe olduğunu varsayıyorum.
İstihdamın yüzde 26,4ü tarım sektöründedir. Buradaki
çalışanların kayıt altına alınma
zorunluluğunu biliyorum, bunları hariç bırakıyorum. Ama,
yaklaşık 5 milyon kişi kayıt dışı
çalışıyor Türkiyede. Peki niye kayıt dışı?
Çünkü, kayıtlı olmanın maliyeti yüksektir, yüzde 42,8dir;
istihdam üzerindeki vergilerin ele geçen ücrete oranı imalat sanayisinde.
Bu sene uygulamaya konulan asgari geçim indirimi bunu birkaç sıra
aşağı indirecektir. Ama, yüzde 26-27de olan OECD
ortalamasının oldukça üzerindeyiz. Bu prim oranlarıyla
kayıt dışını körükleyen bir yapımız var. Bu
prim oranlarını indirmediğimiz sürece matrahı
genişletemeyiz, matrah genişlemeyince prim geliri artmaz, Hükûmet
dönüp dolaşıp, buradan yapılan harcamaları
kısacağım noktasına gelir. Anlayış budur. Bu
anlayışı eksik buluyorum, samimi bulmuyorum.
Değerli
arkadaşlar, tasarının Anayasaya aykırılık yönü
devam ediyor. Memurlar yönünden Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu
bir iptal kararı vardı. Bunun sorusunu Sayın Bakana Plan ve
Bütçe Komisyonunda sordum, cevap şuydu: Hâlen çalışan
memurların kazanılmış haklarını koruduk. diyor.
Yani sisteme yeni girecek olan memurlarla ilgili herhangi bir düzenleme yok.
Anayasa Mahkemesi kararının dikkatle okunmasını tavsiye
ediyorum. Anayasa Mahkemesi, kazanılmış haklar yönünden bir
aykırılık değerlendirmesi yapmıyor. Anayasanın
128inci maddesinde yapılmış olan memur tanımından
hareketle, emeklilikte bunu ayırmak zorundasınız,
çalışanlarla diğerlerini. Çözümü, eğer hakikaten eşit
konuma getirmekse herkesi, Anayasanın o hükmünü değiştirmekte
yatar. Eğer Hükûmet
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, lütfen, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Toparlıyorum Sayın Başkan.
Bu yönden
Anayasaya aykırılık iddiası devam ediyor, bizim
iddiamız devam ediyor, bu aykırılık ortadan
kalkmış değil. Bunu, tasarının yine önemli bir
eksiği olarak görüyorum. Akla ister istemez şu geliyor tabii: Yani,
bile bile bu Anayasaya aykırılığı neden muhafaza
edersiniz, bir kez daha iptal olmasını istemek için mi? Eğer
gerçekten Anayasaya aykırılığı gidermek
istiyorsanız, bu maddeyi, memurlarla ilgili düzenlemeyi, iptal
gerekçelerini dikkate alarak düzenleyebilirdiniz. Maalesef, işin bu
kısmı da eksik kalmıştır.
Sözlerimi burada
tamamlıyorum ve hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
İkinci
konuşmacı, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına,
Kırıkkale Milletvekili Sayın Osman Durmuş.
Sayın
Durmuş, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 119 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanun Tasarısının
31-60ıncı maddeleri üzerinde görüşlerimizi açıklamak üzere
MHP Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum efendim.
İşçimiz,
fabrikada ve üretim tesisinde çalışırken, tesisi
özelleştirdik diye yabancıya peşkeş çekmişsiniz veya
yerli ortakla birlikte yabancıya vermişsiniz. İşçinin
yarınını güvence altına almamışsınız.
Yeni işveren işçinin işine son vermiş. İşsiz
kalan vatandaşımız bari emeklilik hakkımı ve
sağlık güvencemi kaybetmeyeyim diye isteğe bağlı
sigortalılığa müracaat etmiş. Ona diyorsunuz ki: Yüzde 25
prim yetmez, yüzde 32 prim ödeyeceksiniz. Bunun Türkçe anlamı, zulümdür.
İşsiz kalanın, maaşsız kalanın sağlık
hakkını da emekli hakkını da elinden al diye size bu
aklı veren kimdir? Bu yol, yol değildir. Tez zamanda vazgeçin, size
hayrı olmaz. Başınıza gelenlerden ibret almıyor
musunuz? Mazlumun ahını alıyorsunuz. IMF sizin için öte
dünyanızı garanti mi ediyor? Genç kadın, hamile, başhekime
baskı yapıyorsunuz: İhaleyi bize vereceksiniz. Bunu söyleyen
firma -satanist reklamcısı- milletvekilinizin adını veriyor
ve tehdit ediyor. Doktor hanım bayılıyor, bebeğini
düşürme tehdidiyle karşı karşıya kalıyor.
Maaş mutemedi, sağlık çalışanlarına Sendika
değiştir, Memur-Sene geç. diye baskı kuruyor veya
emekliliğe zorluyor. Sendika yöneticisi, valinin en ağır
misafiri. Valilerin görev tanımını da değiştirdiniz:
Ya il başkanı gibi ol ya da şoför mahallinde kömür
dağıtıcısı. Buna seve seve razı, muti adamlar da
var, vali diyemiyorum.
Değerli
milletvekilleri, kişinin korunması hukuk devletinin amaçları
arasındadır. Kişinin korunması sosyal güvenlik, sosyal
refah ve sosyal adaletin gerçekleşmesiyle sağlanır. Toplumda
yoksul ve ihtiyaç duyan insanlara devletçe yardım sağlanarak
onların insan onuruna yaraşır, asgari yaşam düzeyinin
üzerinde imkânlara kavuşturulması, maddi ve manevi
varlığının geliştirilmesi, insan haysiyetine uygun bir
ortam içinde yaşamalarını sağlayarak oluşturulan
gelecek güvencesiyle mutluluğa kavuşturmak devletin amaç ve görevleri
arasındadır. Bu yolda, devlet yol gösteren, bilgilendiren ve uyaran
ve elinde tutan niteliğini taşıyan en üst insani değer ve
organizasyondur. Bir tarafta, bir aylık prim borcunu geciktirdiği
anda sağlık güvence hakkını
kullandırmayacaksınız, ayrıca sigortalıyı prim
borcu nedeniyle iş göremezlik ödeneğinden yoksun
bırakacaksınız. Vatandaşımızın gelecek
güvencesini, mutluluk ve huzurunu tehlikeye düşürecek böylesi bir uygulama
gayriadildir, kabul edilemez.
Kişi
başına düşen gayrisafi millî hasılanın 10 bin dolara
çıktığı yalanına bu toplumu nasıl
inandıracaksınız? Bir an için bunun doğru olduğunu
düşünüyorsanız, yoksul ve aç insanların hakkını küçük
bir azınlığa yedirirken, niçin bu insanların sosyal
güvenlik primini devlete ödetmiyorsunuz? Sosyal güvenlik hakkı, sosyal
hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayan ve o ilkeleri
sınırlayan engelleri kaldıracağınız yerde, bu
engelleri uygulamaya koyduğunuz ortadadır.
Hafızanız
da çok zayıf hani! 8 Mayıs 2003te
çıkardığınız ve Emekli Sandığı
Kanununu değiştiren Kanun ile zorunlu emeklilik
yaşını altmış beşten altmış bire
düşürmüştünüz, yüce mahkemeden döndü. Yine zorladınız; 44
valiyi, birçok diplomat ve üst düzey devlet memurunu gönderip şoför
mahalli yolcusu atayacaktınız, tekrar mahkemeden döndü. İş
kadrolaşma oldu mu, koltukları boşaltmak için altmış
bir yaş diyeceksiniz, direktif IMFden geldi mi altmış beş
yaş diyeceksiniz -geçen oturumda Sayın Akcan da açıkladı-
IMF ve Dünya Bankasının isteklerini baş tacı edeceksiniz.
Hani IMFyi kovacaktınız? Ne gezer, bizim gönderdiğimiz Çekiç
Güçten direktif almak için Washingtona ricacı gönderiyorsunuz.
Sosyal Sigortalar
Kanununda isteğe bağlı emeklilikte yüzde 7 oranında primi
artırıyorsunuz. İşçiye ne zam verdiniz ki bunun yüzde
7sini geri alıyorsunuz? Adam işten atıldığı için
isteğe bağlı sigortalılığa devam ederek emeklilik
ve sağlık sigortasını kaybetmemek istiyor, işçi
sendikaları da bunu dile getirmiyor. Yani, son zamanlarda sarı ve
turuncu renk moda oldu sendikalara yakıştırmak istemiyorum ama
nerede bu sendikalar, işçi haklarını savunanlar?
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Mercedese biniyorlar.
OSMAN DURMUŞ
(Devamla) 650 milyon Türk lirası maaş alan işçi emeklisine 12
milyon lira zam verdiniz, 45 milyon ek prim istiyorsunuz. İsteğe
bağlı sigortanın amacı, sosyal güvenlik kapsamında
çalışırken işini kaybedenlerin emekliliği kazanabilmek
için açık kalan sürenin primini ödeyerek emekliliği tamamlama
arzusudur.
Emekli
aylıklarını hesap ederken millî gelir artış
payını yansıtmayacaksınız, komisyonlardaki muhalefet
şerhlerini dikkate almayacaksınız, 14 Mart sivil
dayanışmasından sonra düzelttik diyeceksiniz. Nasıl
düzelttiniz? Yüzde 70ini kestiğinizi niye söylemiyorsunuz? Emekli
aylıklarına emeklinin isteği dışında haciz
konulamıyordu, şimdi haciz işlemini rızası
hilafına koyabiliyorsunuz.
Değerli
milletvekilleri, yeşil kart verilen kişilerin kart
kıstaslarını unutan AKP, seçim öncesi yeşil kart
sayısını 16 milyon 400 bine çıkardı. Seçimden sonra
Oyu aldık. dediniz, 5 milyon 400 binini iptal ettiniz. Şimdi,
Sosyal Sigorta Yasa Tasarısının 38inci maddesinde bu kriteri
değiştiriyorsunuz. Aylık geliri ve aile içindeki gelir payı
net asgari ücretin 1/3ünden az olanlara veriliyor iken, şimdi,
harcamaları, taşınır ve taşınmaz malları ile
bunlardan doğan hakları da dikkate alarak kurumca belirlenecek test
yöntemleri ve verileri kullanarak belirleyeceğiz diyorsunuz. 3816daki aylık
gelir ve aile içindeki gelir payı asgari ücretin 1/3ünden az olanlar
kıstası devam etmeli, bu kişiler sağlık sigortalı
sayılmalı ve primi devlet tarafından
karşılanmalıdır. Yiyecek, giyecek ve zaruri
ihtiyaçlarını karşılayacak bir gelir düzeyi üzerinden hesap
yapılmalıdır. İki göz odada yaşayan yoksul ve aç
insanların, sosyal devletin asli görevi olan bu sağlık
hakkından mahrum edilmesi doğru değildir, insaflı
değildir, insani değildir.
Tasarının
40ıncı maddesinde, finansman sağlanacak sağlık
hizmetlerinin türlerini, miktarlarını ve kullanım sürelerini, Sağlık
Bakanlığı görüşü alınarak bilimsel komisyonlarla
belirleme yetkisi verilecek diyorsunuz. Kan ve kan ürünleri ile ilaçların
ve kişisel tıbbi malzemelerin miktar ve süresini belirleyecek,
bunlardan kısıntıya gidecek bir uygulama, hastanın tam
olarak sağlık hakkının kullanılmaması
anlamına gelir. Bunun yerine ikame edilecek tanı ve tedavi
protokolleri, bir hastalığın teşhisi için gerekli tetkik
türü ve öncelikler sırası -teşhiste de aynı sıra
kullanılabilir- burada, üniversite ve klinik şeflerine hazırlatılacak
tanı ve tedavi kriterleri kitapları tüm ilgili taraflara
dağıtılarak yapılır.
Amerikan Target
firması ortaklarının seri hastaneleri tamamlandıktan sonra,
hastaneleri A, B, C, D diye sınıflara ayıracaksınız.
İşçiler, marabalar, esnaf ve köylüler D ve C sınıfı
hastanelere; memur ve üst düzey yöneticiler B grubu hastanelere;
kaçakçılar, soyguncular, sonradan görme türediler de A grubu hastanelere
gidecek. Hani, sınıfsız, imtiyazsız bir millet idik! Öyle
ya devran değişti, Mustafa Kemale ait ne varsa yasaklandı. Otuz
yedi parçalı Türkiyeli toplama toplum olduğumuzu söylemiyor mu
Sayın Başbakan!
Hastanın
tedavisi için gerekli ilaçlar ve hastanın tam iyilik hâline
kavuşması için elzem olan imkânlar insanımızdan
esirgenmemelidir. Kanserli hastanın ilacını vermiyorsunuz. Türk
milleti adına karar veren Danıştay sayesinde hastamız
ilacına kavuşuyor. Sizden olanların bir eli yağda, bir eli
balda; sizden olmayanlar da kaybettiği işini geri almak için ya da
ilacını almak için mahkeme koridorlarında sürünmektedir.
Başbakana
göre, ayak işlerini yapacak gençlere ihtiyaç var. Okutamazsınız
da. AB ve ABD sözcülerinin dediği gibi, projelerini desteklemek için asker
olarak canlarını, kanlarını feda ederler.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Durmuş, konuşmanızı lütfen
tamamlayınız.
Buyurun.
OSMAN DURMUŞ
(Devamla) AB sözcüleri söylemiyor mu? İhraç olarak askerlerinizi
gönderirsiniz. Şimdi de Olli Rehn demiyor mu? Gerekli reformları
yapmazsanız arkamızı size döneriz. Yakayı
kaptırmışsınız; illa yapacaksınız, yoksa siz
gidersiniz. Elinizi çabuk tutun. Bir adım geri atmayan eş başkana
can ve kan lazım. Haydi 3 çocuk kampanyası başlattı
Sayın Erdoğan.
Sayın
milletvekilleri, kişinin yaşama hakkı, maddi ve manevi
varlığını koruma hakkı, birbiriyle sıkı
bağlantılı olan devredilmez, vazgeçilmez temel
haklardandır. Bu haklara karşı olan her türlü engelin
kaldırılması, devletin görevidir.
BAŞKAN
Sayın Durmuş, lütfen tamamlayınız.
OSMAN DURMUŞ
(Devamla) Bitiriyorum efendim.
Hukuk devletinin
amaç edindiği yaşama hakkının korunması, sosyal
güvenliğin gerçekleştirilmesiyle sağlanır. Sosyal
güvenliği sağlayacak kuruluşların yasal düzenlemelerinin,
yaşama hakkıyla maddi ve manevi haklarını zedeleyecek
hükümler içermemesi gerekir diyor, yüce heyetinizi saygılarla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Gruplar adına
üçüncü konuşmacı Şırnak Milletvekili Sayın Sevahir
Bayındır.
Buyurun efendim.
(DTP sıralarından alkışlar)
DTP GRUBU ADINA
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 119 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnameler hakkında grubum adına söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gündeme
ilişkin konuşmadan önce -geçen hafta ben de Yüksekovadaydım-
nevrozda halka dönük geliştirilen aşırı güç
kullanımını kınıyorum. Yaşamını
yitirenlere
MEHMET NİL
HIDIR (Muğla) Halkın değil, halk hepimizin halkı.
SEVAHİR
BAYINDIR (Devamla) Halkımıza dedim, halkımıza dedim ben
de. Dinleyin lütfen.
Yaşamını
yitirenlere Allahtan rahmet, halkımıza da
başsağlığı diliyorum ve bu suçu işleyen,
artı sokak ortasında on beş yaşında çocuğu
yakalamasına rağmen işkence yaparak gözaltına
alınmasını da kınıyorum ve bunların, bu
işlemi yapanların bir an önce cezalandırılmasını
diliyorum.
Şimdi,
Sosyal Güvenlik Yasasını tartışıyoruz. Bu Sosyal
Güvenlik Yasasının aslında sosyal boyutu ortadan
kaldırılmış oluyor, sadece güvenlik işlemleri
yapılıyor. Yani, nevrozda hak talep edene de sadece güvenlikle
yaklaşıldı, uzun süredir emek mücadelesi veren ve 70 milyonu
ilgilendiren bu yasaya ilişkin düşüncelerini ifade etmek üzere dün
sokaklara çıkanların düşüncelerini dinlemek yerine, yine
güvenlik tedbirleriyle, zor kullanarak, cop kullanarak cevap verilmiştir.
Yine, Sayın
Bakanımız ikide bir Neden bu yasanın sadece maddelerine
ilişkin görüşmüyorsunuz? Neden bütünü hakkında
konuşmuyorsunuz? Neden yanlış konuşuyorsunuz? diye sürekli
ithamlarda bulunuyor. Tabii, Sayın Bakana göre, belirlenmiş çerçevede
sunduğu yasanın tersine, halk lehine kullanan herkes
yanlış, sadece kendileri doğru düşünüyor. Yani, doğru
düşünmek sadece Sayın Bakanın düşündüklerini söylemek
mahiyetinde ele alınıyor. Bu yaklaşımın kendisi bile
problem.
Yine, Sosyal
Güvenlik Yasası kadınlar açısından hiçbir şekilde
muhataplık geliştirilmeden geçiştirildi ve kadınların
talepleri olmasına rağmen -örneğin, prim gün
sayılarıdır, ölüm aylığıdır, diğer
kanunlardır, çifte hizmet yapıldığı için fiilî hizmet
zammından yararlanmadır ve benzeri- kadının bugüne kadar
ayrımcılığa tabi tutulduğu ve sadece erkeğe
bağımlı tutulduğu erkek zihniyetinin egemenlikçi yanı
ne yazık ki bu yasada da sımsıkı savunulmakta ve
korunmakta. Kadınları sadece özel alanlara, yani kadınların
da bugün alanlarda attığı slogan gibi eve hapsetmek, eve kapatmanın
ötesinde bir durum arz etmiyor.
Şimdi, her
şeyden önce bu yasa sağlığa zararlı. Yani, Sosyal
Güvenlik Yasasının sağlık boyutuyla,
sağlığı korumadığı, toplumu
kapsamadığı çok açık. Bugüne kadar konuşma yapan hemen
hemen bütün konuşmacılar bu sosyal güvenlik sisteminin prime
dayalı, ek vergiye dayalı sistemin -kesinlikle gerekçesi bütçedeki
kara delikleri kapatmayı hedeflese de- kara delikleri
kapatmadığı gibi insanların sağlığında
çok derin yaralar açacağı ve insanlar paran kadar sağlık
politikasıyla karşı karşıya
bırakılmış oluyor. Bu durumda devletin kendi asli görevi
olan güçsüzü güçlü karşısında savunma yani sosyal devletin
sosyal adalet boyutu tamamen ortadan kaldırılmış oluyor.
Yani adaleti ve kalkınmayı parti isminde dahi kullanan ve onun bakanı
olarak görev başında bulunan Değerli Bakanımıza
hatırlatmak istiyoruz, sürekli bu kavramları isim olarak
kullanacaksınız, yasaya koyacaksınız ama pratikte ve
uygulamada ve kararlaştırmada bunun tam tersini
yaşatacaksınız. Bunun neresi adalet? Bunun neresi sosyal
güvence? Bunun neresinde kalkınma var? Elbette ki kimileri bu piyasa
koşullarında parayı, rantı alıp
kalkınacaktır, ama bu kalkınanlar, bu haktan
faydalananların hiçbiri, ne işçisi ne gündelikçi ne namı
şahsına bağımsız çalışıp bugün kepenk
kapatmayla karşı karşıya kalan esnafı ne tarım
işçisidir ne de bu çalışmadan en çok mustarip olan, mağdur
olan kadınlardır. Dolayısıyla, her şeyden önce sosyal
adalet kavramını sağlık açısından ele
aldığımızda devletin yapması gereken, herkese
parasız, eşit sağlık hizmetini sunmaktır. Hükümetin
öngördüğü ve benimsediği bu sağlık politikaları, belki
maliyetleri şu ana kadar fazla olsa da harcama yükü fazla olsa da ama bu,
sağlıkta maliyetlerin artması sağlıklı hizmet
alımı anlamına gelmiyor. Yani bunun örnekleri dünyada
vardır. Amerika bunların başında geliyor. Çok da
peşinden gidip örnek aldığımız bir ülke olarak ABDyi
burada örnek vermek istiyorum. Dolayısıyla, sosyal güvenlik
yasası çerçevesinde eğer yeni bir değişimi öngörüyorduysak,
Türkiye, hakikaten, yarınını, yani yüzyılını
düşünecek bir zihniyetle bir politika uygulayacaktıysak da,
sağlıkta, her şeyden önce, toplumun hepsini kapsayan ve herkesin
sağlık hizmetinden faydalanabileceği bir öngörü ve bir
çağdaş hizmet anlayışıyla politika üretmek
gerekiyordu. Ne yazık ki ekonomik mali disiplini kırmayalım diye
toplumu hastalıktan kıracağız. Yani bu yasanın en
temel sonuçlarından biri bu olacak. IMF programları çerçevesinde
teminat belgeleri şahsında ekonomik
kırılganlığını önlemek adına, toplumu
enfeksiyonlardan kıracağız, kronik hastalıklardan
kıracağız, parasızlıktan kıracağız ve
hizmet alımını engelleyerek hastalıkla, ölümle
karşı karşıya bırakacağız ve sonradan da
afaki, hayalî, işte, yirmi yıl sonra insan ömrünün ne kadar
uzayacağından bahsediyoruz. Böyle bir tabloyla, böyle bir programla
bırakın insan ömrünün uzamasını, Sayın Bakanın
bile bu süredeki bu tartışmadan dolayı ömründen epey zarar
ettiğini düşünüyorum yani. Çünkü toplumun adına yola
çıkmış ve toplumu korumakla, onun haklarını korumakla
görevli bir parlamentonun ve onun icracı kurullarının yapması
gereken ilk şey, gerçekten toplumun ihtiyaçlarına ve isteklerine
kulak kabartmaktır. Yani bu sosyal güvenlik yasası küresel sermayenin
bütün dünyada uygulamak istediği bir model iken, işte, Yunanistanda,
Fransada, hakikaten şalterler indirilme noktasına getirilerek çok
güçlü bir muhalefetle bu rafa kaldırıldı. Şimdi bizim takip
ettiğimiz Avrupa Birliği bunlarda bu kadar geri adım
atıyorsa biz neden bu kadar hızla koşuyoruz, bu antidemokratik ve
sağlıksız sistemin takipçisiyiz? O nedenle, öncelikle bu
sağlık politikalarıyla asgari ücretin kesinlikle prim
dışı ve vergi dışı bırakılması
gerekiyor. Şimdi, açlık sınırı bile bin YTLye
varıyorken, siz, asgari ücretten primlendirme, ek vergi almak demek,
hakikaten kayıt dışı çalışan ve zaten
aldığı ücretle zar zor geçinen insanların, patronu
karşısında feragat ettiği priminin yanı sıra, bu
ek ödemeyle de bir bütün bu sosyal haklarından imtina etmesini,
peşinen bu sözleşmeyi dayatmış oluyorsunuz topluma.
Yine
sağlık hizmetleri birinci, ikinci, üçüncü basamak olarak ele
alınıyor. Bu birinci basamak sağlık hizmetleri, koruyucu
sağlık hizmetleri en temel bir hizmet alanıyken, biz, ne
yazık ki yeni öngörülen sistemle ve Hastaneler Birliği Projesiyle ve
yakın zamanda bu Meclise taşınacak olan yasa
tasarısıyla da bu birinci basamak hizmetlerden de imtina etmiş
olacağız, yani toplumu yine korumasız
bırakacağız. İkinci ve üçüncü basamak hizmetleri de
işte lüks hizmetler diye, ek ödemeler diye insanları yine bu hizmet
alımından imtina etmelerini ve bundan yoksun bırakmış
oluyorsunuz.
Yine hastanelere
gidip yatmak bir lüks oluyor. Yani nerede görülmüş Benim canım
sıkıldı, bugün hastaneye gidip yatmak istiyorum. diyen bir
vatandaş hiç gördünüz mü siz? Ya da eğer bugün sağlık,
psikolojik, sosyal, fiziksel bir iyilik hâliyse, psikolojisini
bozmuşsanız, hastaneye gidip yatmak zorunda kalıyorsa bu da bir
sorundur sizin için ya da bizim için, hepimiz için. Dolayısıyla,
eğer hastalıklı bir psikoloji, hastalıklı bir problem,
herkesi hastalık hastası yapmışsak ve bundan böyle
caydırıcı etkiler, yöntemler kullanmaya
çalışıyorsak bunun sebebi yine biziz, yani bu politikaları
uygulayanlardır. Dolayısıyla, işte, ortez, protezlere
getirilen ek ödemeler... Şimdi, kimler? İşte üst
bacağım kırılmış
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Bayındır, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
SEVAHİR
BAYINDIR (Devamla) Ya, ben, işte bir platin takmak istiyorum
İşte, bu lüks ve keyfî bir masraf olmuş oluyor. Hangi hasta
ayağı kırıldıktan sonra gidecek, platini, sırf
aksesuar, sanki gümüş ve altın gibi aksesuarı
takıyormuş gibi davranacak?
Yine, sonuna
gelirken, özellikle bu sağlık sistemiyle ilgili olarak, bugün de
kadınlar geldiler ve alanlarda belirttiler. En çok zorlanacak olan
kadınlardır. Sevk zincirinin bozulması, poliklinik
hizmetlerinden, sağlık ocaklarından vazgeçilmesi
En çok
kadın ve çocukların faydalandığı, hizmet gördüğü
alanlardır ve yine çocuk ve anne ölümlerini önlemekle övünenlerle, bu politikalardan
övünenlerle hep birlikte göreceğiz ki, bu sistemle yine kadın ve
çocuk ölümlerinin önünü açmış olacağız.
Kurumların
keyfiyetine bırakılmış hizmet
fiyatlandırılması
Tabii ki, her hastane kendisi
açısından kendi hastanesinin döner sermayesinin
artırılmasına ilişkin ek ücret de isteyecektir. Hiçbir zaman
hasta lehine bir tanımlama da, bir feragat de, bir hak koruma da
olmayacaktır.
BAŞKAN
Sayın Bayındır, lütfen, konuşmanızı
tamamlayınız.
SEVAHİR
BAYINDIR (Devamla) Yani, hizmetin alımı ve
fiyatlandırılmasını kurumlara veya Sosyal Güvenlik Kurulunun
inisiyatifine bırakmak bile gerçekten halkı bekleyecek olan sosyal
felaketin bir çağrıcısı ve habercisidir.
Bu yasanın
geri çekilmesi gerektiğini düşünüyoruz ve hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
AK Parti Grubu
adına Adana Milletvekili Sayın Necdet Ünüvar.
Buyurun
Sayın Ünüvar. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ
GRUBU ADINA NECDET ÜNÜVAR (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 119 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanun Tasarısı hakkında AK Parti
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, uzun süredir ertelenen ve ertelemenin maliyetinin her geçen
gün arttığı bir konuyla ilgili yasa çıkartıyoruz. Bu
yasa çok önemli maddeler içeriyor. Tasarının bütünü üzerinde
arkadaşlarım konuştular. Ben bu ikinci bölümde
ağırlıklı olarak genel sağlık sigortası
bölümüyle ilgili konuşacağım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; devleti sosyal devlet yapan en
önemli hizmetlerden birisi sağlık hizmetidir. Yani, devlet, ülkesinde
yaşayan tüm vatandaşlarına etkin ve hakkaniyetli bir
şekilde sağlık hizmeti sunmak durumundadır.
Anayasamızın 56ncı maddesi de bunu emreder. Hatta, Anayasamız,
Sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi
için kanunla genel sağlık sigortası kurulabilir. hükmünü de
açık bir şekilde ifade etmiştir. Dolayısıyla, bu
yasayla, bu tasarıyla, genel sağlık sigortası
kurulması amaçlanmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, insan hafızası geçmişi çabucak unutabiliyor.
Biz de, uzunca bir süre hekimlik yaptık ve Doğu Anadoluda Erzurumda
öğretim üyeliği yaptım, farklı yerlerde doktor olarak
çalıştım. Yeşil kartlı, SSKlı, Emekli
Sandığı mensubu vatandaşlarımızın neler
çektiğini biliyoruz. Bir yeşil kartlı vatandaşımızın
bir sevk alması için, defalarca, kaymakamlarla, vali
yardımcıları ve valilerle konuştuğumu, yeşil
kartlı vatandaşlarımıza ilaç temin etmek için ilaç
firmalarına defalarca ricada bulunduğumu çok iyi
hatırlıyorum.
Tabii, bugün,
yeşil kart, gerçekten önemli bir sağlık sigortası
sağlamaktadır, sağlık güvencesi sağlamaktadır.
2005 yılında, özellikle, Hükûmetimiz, SSKlı
vatandaşımız, BAĞ-KURlu vatandaşımız, yeşil
kartlı vatandaşlarımızın sağlık hizmetine
erişiminde çok önemli kolaylıklar getirdi. Önce, SSKyla
Sağlık Bakanlığı kurumları birleştirildi, o
hastanelerimizde ciddi iyileştirmeler sağlandı,
işçilerimizin her türlü hastaneye gidebilme hakkı verildi.
Yine, özellikle
SSKlı vatandaşlarımızın sadece kendi hastane
eczanelerinden ve kısıtlı sayıdaki anlaşmalı
eczanelerden ilaç almasıyla ilgili husus, bütün eczanelerden faydalanma
şekline getirildi.
Keza, yine
aynı yıl, bütün yeşil kartlı
vatandaşlarımız, tıpkı devlet memurları gibi,
tıpkı SSKlı vatandaşlarımız gibi ilaç hizmetine
erişir hâle geldiler.
Tabii, bugün,
yeşil kartlı vatandaşlarımızın sağlık
hizmetiyle ilgili hususlarda kısıtlama olduğunu söyleyen
arkadaşlarımız, geçmişte, 2002 yılında,
Çalışma Bakanlığıyla Sağlık
Bakanlığı arasında yapılan ama bir türlü yürümeyen
protokolü hatırlamak istemiyorlar. O zaman da protokol
yapılmıştı ama yürürlüğe geçememişti. Bugün
hiçbir ayrım olmadan vatandaşlarımız sağlık
hizmetini alabiliyor. Ama bu kanunla, değerli arkadaşlar, sadece ülkemizde
yaşayan tüm vatandaşlar değil, aynı zamanda ülkemizde
ikamet eden yabancılar, vatansızlar ve
sığınmacılar da kapsam altına alındı.
Burada çok önemli
bir vurgu var: On sekiz yaş altındaki tüm
vatandaşlarımız genel sağlık sigortalı olarak
anneleri, babaları tescil edilmemiş olsa da ve otuz günlük genel
sağlık sigorta primi ödememiş olsa da, o durumlarına
bakılmaksızın sigortalı oluyor ve genel sağlık
sigortası haklarına eşit ve hakkaniyete uygun bir şekilde
erişebiliyor. Bu çok önemli bir ayrıntı.
Ayrıca
uzunca bir süredir gündemde olan ama bir türlü sağlanamayan isteğe
bağlı sigortalı vatandaşlarımız da bu kapsam
altına alınmaktadır.
Yine geçici köy
korucuları, olimpiyat ve Avrupa şampiyonu sporcularımız ve
bunların aileleri de keza yine sağlık sigorta kapsamına
alınmaktadır.
Yeşil
kartlı vatandaşlarımız genel sağlık sigorta
kapsamına alınıyor. Bunların primi devlet tarafından
karşılanacak. Ama burada yine bir değerli konuşmacı
bahsetti, bu kanunla maraba, işçi ve zengin arasında bir ayrım
yapıldığını ifade etti ama halbuki kanun bütünüyle
okunduğu zaman görülecektir ki sağlık hizmetlerinden
yararlanmada tüm vatandaşlar eşit haklara sahiptir. Primin devlet
tarafından ödenmiş olması veya kişi tarafından
ödenmiş olması veya işveren tarafından ödenmiş
olması arasında herhangi bir fark yoktur. Herkes bütün
sağlık hizmetine eşit ve hakkaniyete uygun bir şekilde
ulaşacaktır.
Yine bu kanun,
değerli arkadaşlar, SSKlı ve BAĞ-KURlu
vatandaşlarımıza çok önemli avantajlar sağlamaktadır.
Örneğin şu anda SSKlı vatandaşımız doksan gün,
Bağ-Kurlu vatandaşımız iki yüz kırk gün prim ödemeden
sağlık hizmetinden yararlanamıyor ama bu süre bu yasayla otuz
güne indirilmektedir. Kaldı ki şu anda bir gün bile BAĞ-KURdan
prim borcu olan vatandaşlar sağlık hizmetine erişemiyor ve
bu şikâyet konusu oluyor. Hâlbuki bu kanunla bu süre de otuz güne
çıkmaktadır.
Yine bu kanunun
sağladığı çok önemli bir farklılık yurt
dışında tedavi boyutu. Yine mevcut uygulamada, SSKlı
vatandaşımızın üç yüz gün, BAĞ-KURlu
vatandaşımızın da on ay prim ödemek durumunda olduğunu
biliyoruz. Hâlbuki bu süre bu yasayla otuz güne indirilmektedir.
Ayrıca yurt
dışı geçici görevlendirmelerde de sağlık hizmetinden
acil durumlarda vatandaşlarımız yararlanabilecektir.
Yine yurt
dışında yapılan tetkikler de yasa uyarınca ödenebilir
hâle gelecektir.
Özellikle
BAĞ-KUR ve yeşil kartlı vatandaşlarımız için; ki,
onların şu anda gündeminde olmayan, mevcut uygulamada gündemde
olmayan bir konu var ki, o, bu yasayla hak hâline gelmektedir. Bunlar nedir?
Yol parası, zaruri masraflar ve refakatçi giderleri. Bunlar da yine
yasayla kapsam altına alınmaktadır.
Bir başka
husus -daha önceki konuşmacılardan birisi bahsetmişti- yirmi
beş yaş üstü kız çocuklarının durumu. Hâlbuki
şöyle bir durum var: Yirmi beş yaşına kadar kız
çocuklarımız bakmakla yükümlü olunan ailesi tarafından
sağlık güvencesi altında. Hâlbuki yirmi beş
yaşından sonra şayet mağduriyeti, yoksulluğu devam
ediyorsa yine primi devlet tarafından ödenecek. Ama annesinin,
babasının herhangi bir sağlık güvencesi varsa, yine o,
kazanılmış hak olarak devam edecektir.
Bir başka
husus da katılım payı. Hâlbuki şu anda SSK ve
BAĞ-KURlu vatandaşlarımız katılım payı
ödemektedir. Bu kanunla da yine farklı bir uygulama yok. Ayaktan
tedavilerde, ortez, protez ve ayaktan tedavide sağlanan ilaçlardan
katılım payı devam ediyor. Ama iş kazası, meslek
hastalığı durumu, askerî tatbikat ve manevralarda sağlanan
sağlık hizmetleri, aile hekimliği muayenesi, kişiye yönelik
koruyucu sağlık hizmetleri, kronik hastalıklar ve hayati önemi
haiz protez ve ortezler, kontrol muayeneleri, organ ve doku naklinde herhangi
bir katılım payı ödemesi söz konusu değildir.
Ayrıca,
vazife malulü olan vatandaşlarımız, İstiklal Madalyası
verilmiş vatandaşlarımız, şeref aylığı
alanlar, harp malulü aylığı alanlar ve Terörle Mücadele Kanunu
kapsamında aylık alanlardan da yine katılım payı
alınmayacaktır.
Tabii burada
kanun, esasında ödemelerle ilgili de çok önemli bir hususu gündeme
getiriyor. Sosyal Güvenlik Kurumu sözleşme yoluyla sağlık
hizmeti alacaktır ve sözleşme yapılan kamu ve özel sektördeki
hizmet veren kuruluşlardan vatandaşımız gidip hizmetini
alacaktır. Ama o ödemeyle ilgili şöyle bir ayrıntı var:
Şu anda özel hastanelerden veya özel kuruluşlardan sağlık
hizmeti alan vatandaşlarımız sınırsız bir
şekilde fark ödemektedir. Bu yasayla bu yüzde 20ye çekiliyor, yüzde
20den daha fazla herhangi bir katkı payı alamayacak. Bu da
vatandaşımızın cepten yaptığı
harcamaları çok önemli ölçüde kısıtlayacak bir husus. Tabii,
ödemelerde de yüzde 70 ila 85ini Sosyal Güvenlik Kurumu kırk beş gün
içinde ödeyecek, doksan gün içinde de fatura işlemlerini bitirecektir.
Değerli
arkadaşlar, dolayısıyla bu yasa çok önemli hususları
vatandaşlarımıza sağlayacak ve nüfusun tamamını
herhangi bir ayrım gözetmeksizin kapsayacağı gibi verilecek
sağlık hizmetlerinde de primin devlet tarafından ödenmiş
olup olmaması veya o kişi tarafından ödenir olup olmamasına
bağlı olmaksızın hakkaniyetli, eşit ve adil bir
şekilde sağlık hizmetini sunar hâle gelecektir. Bu anlamda
yasanın çok önemli bir eksikliği gidereceğine inanıyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Ünüvar, konuşmanızı tamamlayınız.
NECDET ÜNÜVAR
(Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Konuşmamın
sonunda, bugün Fenerbahçe-Chelsea maçı var. Ben,
Beşiktaşlıyım ama Fenerbahçeye başarılar
diliyorum. (Alkışlar) Bunu cumartesi günü hakem yardımıyla
da olsa bizi yenen Fenerbahçeli dostlarıma ithaf ediyorum. Bizim Türkiye
sevdamız her türlü sevginin üzerindedir. O yüzden, Türkiye için bugün
Fenerbahçe diyorum.
Başarılar
diliyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Şahsı
adına Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur.
Sayın
Erbatur, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
NEVİNGAYE
ERBATUR (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun
Tasarısının ikinci bölümü üzerinde şahsım adına
söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla
selamlarım.
Kamuoyunda
yoğun itirazlara sebep olan bu tasarı, Anayasal koruma altında
olan sosyal devlet ilkesine tümüyle aykırılık
taşımaktadır bence.
Yasa,
kadınların ev içinde harcadıkları emeğin tümünü, ev
dışında harcadıkları emeğin ise büyük bölümünü
yok saymaktadır. Yasa, kadınların asıl kimliklerini
annelik ve eş olarak tanımlamaktadır. Buna
karşılık erkeklerin kimliklerini ise baba ve eş olarak
değil vatandaş olarak tanımlıyor.
Kadınlar bu
ülkenin vatandaşı değil midir? Kadınlar ülkemizde
erkeklerle her alanda eşit değilken, bu yasa, kadını
erkekle tam eşit şartlarda sisteme dâhil ederek evdeki emeğini
yok saymaktadır.
Bu yasa,
kadın ve erkekler arasındaki mevcut eşitsizliklerin
derinleşmesi ve kadınların, önce sosyal güvenlik sisteminden,
sonra da toplumsal ve ekonomik yaşamdan dışlanması riskini
taşımaktadır.
Yasayla,
emeklilik yaşı, emeklilik süresi ve prim sayısıyla ilgili
daha önce kadınlar lehine olan düzenlemelerin güçlendirilmesi gerekirken
ortadan kaldırılmaktadır.
Sosyal güvenlik
sistemi düzenli prim ödeyen ücretli çalışma üzerine kurulduğu
sürece, evde ev işleri ve bakım hizmetleri için hiçbir
karşılık almadan çalışan ev kadınları,
gündelikçi kadınlar, çoğunluğu kadın olan ev eksenli
çalışanlar, tarım işçileri, ücretsiz aile işçileri,
geliri asgari ücretin altında olanlar sosyal güvenlik sisteminin
dışında tutulmaktadır.
Bu yasayla,
takriben 13 milyon ev kadını sosyal güvenlik sistemi
dışına itilmektedir. Tasarının, birey olarak sosyal
güvenlik sisteminden dışladığı ancak koca ve
babasının himayesi altında olduğu sürece bazı
haklardan yararlanabilecek kadınların toplam sayısı 17-18
milyon civarındadır. Bu durumda da kadınların sağlık
hizmetine erişimleri zorlaştırılmakta, aynı zamanda,
yaşlılık sigortasına hak kazanma ve yararlanma
açısından sistem dışına itilmektedirler. Oysa bu
hizmetler, mevcut iş gücünün üretken bir şekilde
işbaşı yapabilmesi ve gelecek nesil iş gücünün yetiştirilmesi
için olmazsa olmaz hizmetlerdir. Bu yüzden, toplumsal bir sorumluluk olarak
kamunun, işverenin ve erkeklerin de paylaşması gereken bu
işleri, kadınlar açısından, tasarı yok
saymaktadır.
Kadınlar
gelir getirici bir işte çalışsınlar ya da
çalışmasınlar, sigortalı olsunlar ya da olmasınlar,
aile ve toplumun ihtiyaç duyduğu bakım hizmetlerinin -evin her türlü
işi, çocuk ve yaşlı bakımı, hasta bakımı
gibi- hemen hemen tümünü üstlenmiş durumdadırlar.
Genel
sağlık sigortası, kişilerin ihtiyaç duyabilecekleri tüm
sağlık hizmetlerini karşılıksız olarak
sağlamaktan uzaktır. Sağlık hizmetlerinin
kapsamını, türünü, miktarını, süresini belirleme ve ihtiyaç
duyuldukça değiştirebilme yetkisi Sosyal Güvenlik Kurumuna
verilmiştir.
Genel
sağlık sigortasına üye olanlar, devlete sosyal harcamalar
yapması için verilen vergilerin yanı sıra, sağlık
hizmetine, ancak sigortaya ödedikleri prim, sağlık hizmeti
alırken ödeyecekleri katılım payı ve özel hastanelere
gittikleri takdirde verecekleri ilave ücret sonucunda ulaşabileceklerdir.
Çoğunluğu
kadın olan, işi olmayan ya da kayıt dışı bir
işi olup da düşük geliri olan kişiler nasıl bu sistemin
sigortalısı olacaklardır? Prim yükümlülüklerini nasıl
karşılayacaklardır?
Evli
kadınlar, isteğe bağlı sigortalı olmaları hâlinde
bağımlı olarak ilişkilendikleri eşlerinin
sağlık sigortasından yararlanma hakları ellerinden
alınmakta, ek olarak, sağlık sigortası primi de
yatırmak zorunda kalmaktadırlar. Yirmi beş yıl gibi uzun
bir süre ve yüksek bir ödemeyi yapacak kadınların
sayısının çok az olacağını tahmin etmek zor
değildir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sosyal devlet ilkesine uygun bir
sosyal güvenlik sisteminin kadın, erkek herkese, işsizlik, kaza,
hastalık, malullük, yaşlılık ve ölüm hâllerinde ve tüm
kadınlara analık ve doğurganlık hâllerinde sosyal güvence
sağlaması, kadınlara sosyal haklarını
babalarından ve kocalarından bağımsız olarak
tanıması, kadınlara ev içinde harcadıkları emeğin
karşılığı olarak erken emeklilik, cinsiyete
dayalı yıpranma payı, her çalışılan yıl için
fiilî hizmet zammı haklarını tanıması gerekir. Oysa
bugün Adalet ve Kalkınma Partisinin zihniyetini yansıtan bu
tasarının sosyal güvenlik kavramıyla yakın uzak bir ilgisi
yoktur.
Bugün, Sosyal
Haklar için Kadın Platformu, Ankarada bu taleplerini dile getirmek için
MEHMET NİL
HIDIR (Muğla) Bizim zihniyetimiz değil Türkiye Cumhuriyetinin
zihniyeti bu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Erbatur, konuşmanızı tamamlayınız lütfen.
Buyurun.
NEVİNGAYE
ERBATUR (Devamla)
bir basın açıklaması yapmak istedi.
Türkiye'nin dört bir tarafından gelen yaklaşık doksan kadın
kuruluşunu ve Platformunu temsil eden kadınların bu taleplerinin
yerine getirilmesi ancak Sayın Ankara Valisini aramam ve onun anlayış
göstermesiyle mümkün oldu. Duyurunun yapılacağı alanda
kadınlardan çok daha fazla polis vardı. Demokratik hak ve taleplerini
dile getirmek isteyen kadınların bu haklarını yerine
getirmek istemelerinden bile korkulmuştu.
Bu nedenle,
sözlerime son verirken, bu tasarıya ret oyu vereceğimi belirtir, beni
dinlediğiniz için teşekkür ederim. (CHP ve DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Erbatur.
Şahsı
adına son konuşmacı, Malatya Milletvekili Sayın Öznur
Çalık. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Buyurun
Sayın Çalık.
ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının ikinci bölümü üzerine şahsım adına
söz almış bulunuyorum. Konuşmama başlamadan önce yüce
heyetimizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte
olduğumuz bu yasa tasarısıyla, ülkemizin çağdaş
ülkelerde uygulanan sosyal güvenlik sistemine kavuşması adına
reform niteliğinde önemli bir adım atıyoruz. Yapılan bu
çalışma, gelecekte oluşacağı muhakkak olan sosyal
güvenlik çıkmazına tedbir olacak ve bir yandan da ülkemizin
sosyoekonomik kalkınması adına son derece önemli olumlu
katkılar sağlayacaktır. Biz bundan sonra
reformlarımızı yapmaya da devam edeceğiz.
Sağlıkta
yapılan reformları hep birlikte bir hatırlamaya
çalışalım: Daha önceden SSK hastaneleriyle devlet hastanelerinin
pozisyonlarını biliyorsunuz, SSKlı
hastalarımızın kuyruklarda nasıl beklediğini
biliyorsunuz. İnsanlar hastanelere giderken bir tane doktor kuyruğuna
gitmek için yanına mutlaka refakatçi alır, biri doktor
kuyruğunda, diğeri de eczane kuyruğunda beklerdi. Şimdi
SSKlı hastalarımız çok rahatlıkla serbest eczanelerden
ilaçlarını alabilmekte, yeşil kartlı hastalarımız
eczaneden ilaçlarını alabilmekte ve ciddi manada sağlıkta
yapmış olduğumuz reformu da Sosyal Güvenlik Kurumunda
yapmış olduğumuz reformla taçlandırmaktayız. Bugüne
kadar sosyal güvence kapsamında olmayan ya da sistemde olup yürürlükteki
Yasa nedeniyle çeşitli zorluklar yaşayan
vatandaşlarımızın sorunlarına nihai çözüm üretecek bu
yasa tasarısıyla sağlanacak yeniliklere ilişkin
düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, mevcut uygulamada SSKlı olarak bin seksen gün, Emekli
Sandığına bağlı olarak ise üç bin altı yüz gün
çalışarak isteğe bağlı sigorta yapılabilmektedir.
Ancak yeni düzenlemenin 31inci maddesiyle on sekiz yaşına gelen her
Türk vatandaşı müracaatının kurum kayıtlarına
intikal ettiği tarihi takip eden günden itibaren sigortalı olabiliyor
ve genel sağlık sigortasından yararlanabiliyor.
Diğer bir
yenilik ise aylıklara ilişkin olarak, şu an yürürlükteki Yasada
yalnız malullük ibaresi yer alırken, yeni yasanın 34üncü
maddesine vazife malullüğü aylığı ibaresi de
eklenmiştir. Hem vazife hem de yaşlılık
aylığını hak eden sigortalılara bu
aylıkların her ikisinin de bağlanma imkânı
getirilmiştir. Yine aynı maddede birden fazla çocuğundan
dolayı gelir hakkı kazanan ana ve babaya mevcut Yasada yalnız
tek bir çocuk üzerinden aylık bağlanırken, yeni düzenlemeyle her
iki çocuğundan dolayı da aylık bağlanma imkânı
getirilmiştir.
Bir başka
maddeyle, şu an mevcut uygulamada olan, anne ve babasına ait prim
borçları bulunan ya da sosyal güvencesi bulunmayan ailelerin
çocukları genel sağlık sigortasından yararlanamıyordu.
Ancak yeni yasanın 38inci maddesinde yapılan düzenleme ile
ebeveynlerinin prim borçları bulunan ya da sosyal güvencesi olmayan on
sekiz yaşına kadar tüm çocuklarımız sağlık
sigortası kapsamına alınacaktır. Bu da yine Türkiye
adına çok önemli bir reformdur. Yarınlarımızın
teminatı, en değerli varlıklarımız
çocuklarımızın sağlıklı bireyler olarak
yetişmesini sağlamayı amaçladığımız bu
düzenlemeyle, AK Parti olarak, Anayasamızda yer alan sosyal devlet
ilkesinin ruhuna uygun bir düzenleme getirmiş bulunmaktayız.
Tedavi
uygulamalarında ise, diş tedavilerinde yürürlükte olan yüzde 50
katılım payı ile yaş sınırı uygulaması
40ıncı maddede kaldırılmış ve sağlık
hizmetleri açısından önemli bir yenilik hedeflenmiştir. Mevcut
uygulamada, genel sağlık sigortalarından yararlanabilmek için
SSKlı olanların doksan gün, BAĞ-KURlu olanların ise iki
yüz kırk gün prim ödeme şartı vardı. Yeni yasanın
42nci maddesiyle sağlık güvencesinden yararlanmak için prim ödeme
süresi otuz güne düşürülmüştür. BAĞ-KURlu olanlar ise, şu
anki uygulamayla, bir gün bile prim borcu varsa sağlıktan istifade
edemiyorlardı, sağlık yardımı alamıyorlardı.
Yeni düzenlemeyle bu süre otuz güne çıkarılmış vaziyette.
Ayrıca, işçi ve esnafın sigortalılıklarının
sona ermesi durumunda, takip eden doksan gün boyunca borcu olup
olmadığına bakılmaksızın, sigortalıya genel
sağlık sigortasından yararlanma imkânı getirilmiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Çalık, konuşmanızı tamamlayınız
lütfen.
Buyurun.
ÖZNUR ÇALIK
(Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sosyal
güvencesi olmaması ya da prim borçlarını ödeyemediği için
sosyal güvence kapsamı dışında kalarak hastanelerde
çocuğunu, eşini, annesini rehin bırakmak zorunda kalan
vatandaşlarımızın yaşadığı acı
tabloları hâlâ hatırlıyoruz. Bu yeni yasayla, devletimizin
desteğini, güvencesini ve yardımını kesintisiz olarak
alacak vatandaşlarımızın bu gibi zorluklarla
karşılaşmayacak olması son derece mutluluk vericidir.
Ben bu duygu ve
düşüncelerle, özellikle yasaya destek vererek halkımızın
yarınlarına umut olan siz değerli milletvekillerimize
şükranlarımı sunuyor, bu yeni yasanın hayırlı
olmasını diliyor, değerli vatandaşlarımızı
ve yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
ÖZNUR ÇALIK
(Devamla) - Bugün Chelsea-Fenerbahçe maçı var. Ben Malatyasporlu olmama
rağmen Fenerbahçeyi gönülden destekliyorum ve fanatik bir Fenerli olarak
da inşallah bu gece hep birlikte Fenerbahçeyi bir kez daha
alkışlarız diyorum.
Saygılar
sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, bölüm üzerinde on beş dakika süreyle
soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.
Sayın
Tankut
YILMAZ TANKUT
(Adana) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanımıza sormak istiyorum. Bugün ne yazık ki ekonominin
genelinde yaşanan sıkıntı ve durgunluk, tahsilat ve nakit
akışı sorunu yüzünden, küçük büyük demeden tüm işletmelerin
önemli ölçüde ve ödenemez duruma gelen sigorta primi ve vergi borcu
birikmiş durumdadır. Öyle ki faiz ve cezalarla birlikte bugün toplam
74 milyar YTLyi bulan bu borçlar her geçen gün daha da büyümektedir. Öbür
yandan maliye ve Sosyal Güvenlik Kurumunun bu borçlarla ilgili haciz tehdidi
ise ne yazık ki gerçeğe dönüşmüş, bir iki aylık borcu
olan işletmelere dahi haciz uygulandığına dair bilgiler
gelmektedir. Şimdi buradan sormak istiyorum. Bu tablodan ve haciz işlemlerinden
haberdar mısınız? Ayrıca, esnaf ve işletmelerimizin
ekonomik tablosunun her beş yılda bir sıtma nöbetine
yakalanır gibi birikmiş borç hastalığına
yakalanmaması için vergi ve sigorta yüklerinin indirileceğine yönelik
vermiş olduğunuz sözleri ne zaman yerine getireceksiniz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tankut.
Sayın
Birgün
RECAİ
BİRGÜN (İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, size bizzat benim ilettiğim gazilerle ilgili bir konu
vardı. Sanıyorum, bürokratlarınız buna pek sıcak
bakmamışlar. Öncelikle bizzat ilgilenirseniz, ben eminim, siz çok
mantıklı bulacaksınız ve böyle bir düzenlemeyi
getireceksiniz.
Soruma geçiyorum.
Genel sağlık sigortası kesintisi dolayısıyla
çalışanların ve emeklilerin maaşlarında herhangi bir
azalma olacak mıdır? Eğer olmayacaksa, bunu hangi maddeye
dayanarak garanti ediyoruz?
Yeni sistemde,
çalışanların ve emeklilerin sağlık hizmeti için
ceplerinden çıkacak para mevcut uygulamaya göre artmış
mıdır, yoksa azalmış mıdır?
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Vural.
MUSTAFA VURAL
(Adana) Sayın Başkan, aracılığınızla
Sayın Bakana sorum şöyle: 3 kişilik bir ailede, emekli
babanın aylık geliri 750 YTLdir. Ailenin başka geliri yoktur.
Çocukları yükseköğretim mezunu olup, 26 yaşında ve
işsizdir. Ailenin ortalama geliri asgari ücretin üçte 1inden fazla
olduğu için, yeni yasayla, bu ailede işsiz olan çocuğun genel
sağlık sigortasını devlet de ödemeyeceğine göre kim
ödeyecektir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Kaptan.
OSMAN KAPTAN
(Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakana
sorularım var.
Sayın Bakan,
18 Mart 2008de, Hak-İş ve Türk-İş
ortaklığında yürütülen, Medya Örgütlenmesi Yoluyla Çocuk
İşçiliğine Karşı Farkındalık Geliştirme
Projesi tanıtım toplantısında
yaptığınız konuşmada: Kanında bozukluk olan, bu
memleketin bayrağıyla, toprağıyla, cumhuriyetiyle sorunu
olanlar olabilir. diyorsunuz.
1) Çocuk
işçiliği ile bu ifadenizin bağlantısı nedir?
2) Kanında
bozukluk olan, bu memleketin bayrağıyla, toprağıyla,
cumhuriyetiyle sorunlu olanlar diyerek kimleri kastediyorsunuz?
3) Türkiye
Cumhuriyetinin bir Bakanı olarak böyle bir üslubu
kullandığınıza göre, bu konuda Hükûmetle aynı
görüşte misiniz? Hükûmet de aynı görüşteyse, bu memleketin kanıyla,
toprağıyla, cumhuriyetiyle sorunu olanlar hakkında Hükûmet
olarak ne yaptınız? Cumhuriyet savcıları bu konuda ne
yapmıştır?
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kaptan.
Sayın Akcan.
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Aracılığınızla
Sayın Bakanıma şu soruları yöneltmek istiyorum:
Sayın Bakan,
size göre, kurşun ve arsenik üretimiyle uğraşanlar bu
ağır metallerden etkilenirken, kurşun ve arsenik
bileşiği olan, bitki zararlılarına karşı sahada
kullanılan zirai ilaçlar, ziraat mühendisi ve ziraat teknisyenlerini
etkilemez mi?
Sayın Bakan,
size göre, hayvanlarda olup salgın yapan ve insanlara da yoğun
şekilde bulaştığı için çok ciddi mücadele gerektiren
hastalıklar, bununla mücadele eden veteriner hekim ve hayvan
sağlık personelini etkilemez mi?
Üç: Huzur bozucu
faaliyetler sırasında polis yıpranıyor, doğru. Ama
aynı ortamda basın mensupları bu ortamdan hiç mi etkilenmiyor?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Evvela, sizin bu
Meclisi ne zaman dürüst yöneteceğinizi öğrenmek istiyorum? Ne İç
Tüzüke riayet ediyorsunuz ne milletvekilinin söz istemesine şey
ediyorsunuz. Orada çıkıyoruz konuşuyoruz
İç Tüzüke
aykırı olarak Bakana söz veriyorsunuz Bakan istediği gibi
konuşuyor, milletvekillerine söz vermiyorsunuz. Bu da milletvekiline
yapılan bir haksızlıktır, İç Tüzükte de böyle bir
hüküm yoktur. Lütfen, şu Meclisi usulüne göre yönetin. Bu kadar keyfî
yönetmek, belki, bazı devlet uçaklarında sizlere Parise getirme
nasip olur ama bunu da kamuoyunda bir aksi tesiri olduğunu da bilmenizi
istiyorum.
Tasarıya
göre asgari ücretten prim ödediği varsayılan bir
vatandaşımız için hesaplanacak alt sınır
aylığı ne olacaktır? Bugün işçi, BAĞ-KUR ve memur
emeklilerinin alt sınır aylıkları miktarı ne
kadardır?
Biraz önce
konuşanlar diyorlar ki: Bugün, bir gün BAĞ-KUR primi olanın
masrafı ödenmiyor. Hâlbuki BAĞ-KUR otuz günden otuz güne ödeniyor.
Yani, bir günle otuz gün arasında fark yok. Milleti kandırmanın
da bir anlamı yok çünkü
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Çalış.
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Bakanım, bana çok sorulan bir soruyu size
soracağım. Aynı süre sigortasını, primlerini
yatırıp emekli hakkını elde ettiği hâlde
yaşı dolan sigortalı emekli olabiliyor, yaşı dolmayan
ise emekli olamıyor. Emekli olamayan vatandaşımız
sağlık hizmetini nasıl alacağını soruyor. Emekli
olan sağlık hizmeti alıyor ben alamıyorsam bu eşitlik
ilkesine uygun mudur? diye soruyor. Bu konuda açıklama yaparsanız
memnun olurum.
Bir diğer
sorumuz da
Sosyal Güvenlik Kurumuna bağlı huzurevlerinin
akıbeti ne olacak? Nasıl kullanmaya devam edeceksiniz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın Köse
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, Sosyal Güvenlik Yasasını protesto eden işçi ve
memurların polis coplarıyla susturulmasını bir bakan olarak
içinize sindirebiliyor musunuz?
Gazetecilerin
fiilî hizmet zammı haklarını ellerinden aldınız. Bunu
hangi gerekçeye dayandırıyorsunuz? Gazetecilik zor bir meslek. Haber
peşinde koşup yaşamını yitirenler bile var. Medya
patronlarına şirin görünmek için mi yıpranma
tazminatlarını aldınız?
Teşekkür
ederim. Bunu öğrenmek istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Son olarak
Sayın Öztürk
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Genel
sağlık sigortası kapsamına gireceklerin
sayısının ne olmasını bekliyorsunuz? Bir yılda ne
kadar sağlık primi geliri elde etmeyi düşünüyorsunuz? Devletin
düzenli katkısı ne olacak? Yoksullar adına ne kadar ödemede
bulunacaktır? Tasarı yasalaştıktan sonra sağlık
hizmeti için ödenmesi gereken fatura tutarının ne olmasını
öngörüyorsunuz? Özetle, sistem açık mı verecek, fazla mı
verecek, bu hesabı yaptınız mı? Yapmadıysanız
vatandaşların cepten ödeyeceği katkıları ve ek
ücretleri neye göre tespit ettiniz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
Sayın
Bakanım, buyurun.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Kurum
alacaklarıyla ilgili bir soru soruldu. Anlayabildiğimiz kadarıyla
Biraz uğultulu geldi. Yapılandırması bozulanlarla ilgili
bir çalışmamız var. Bunu ifade edelim.
Sigorta prim
indirimiyle ilgili bir soru soruldu. Bizi, tabii vergi değil, sigorta
ilgilendirdiği için ifade ediyorum. İstihdam paketini hemen bu yasadan
sonra getiriyoruz ve 5 puanlık SSK prim indirimini o yasada bulmuş
olacaksınız.
Bir diğer
konu GSS (Genel Sağlık Sigortası) priminde bir artış
olacak mı? diye bir soru soruldu. Bununla ilgili yalnız isteğe
bağlı sigortalılarda yüzde 25 olan oran yüzde 32ye
çıkacak. Bunun sebebi de, şu anda isteğe bağlı
sigortalılar, bildiğiniz gibi, sağlık sisteminden istifade
edemiyorlar yani GSS kapsamında değiller. SSKlılar bin seksen
gün prim yatıracaklar, ondan sonra isteğe bağlı
sigortalı olabilecekler ve Bağ-Kurlular ise, 2000 yılından
sonra yapılan bu düzenlemeyle, 2000 yılından sonra emekli
olduktan sonra isteğe bağlı olarak ancak GSSden istifade, yani
sağlıktan istifade edebiliyorlar.
Burada
yalnız prim artışı hiçbir yerde yok. İsteğe
bağlı da var ama bugün isteğe bağlı olan vatandaş
da sağlık sisteminden istifade etmeye başlayacak. Yüzde 12
civarında, şu anda isteğe bağlı primi yüzde 25, daha
yüksek olması gerekirken, biz bunu yüzde 32de tutmaktayız.
Dolayısıyla herhangi bir artış
olmadığını ifade ediyorum.
Bu kanında
bozuklukla ilgili bir soru soruldu. Arkadaşın o toplantıda
olmasını isterdim. O gün birçok oraya katılan siyasiler ve
sendika başkanları gündemle ilgili değerlendirmeler
yaptılar, biz de bakan olarak bir değerlendirme yaptık. Bundan
kastettiğimiz kişiler, çevreler bellidir. Türkiyenin
bayrağıyla, toprağıyla, cumhuriyetiyle, cumhuriyetin
değerleriyle ilgisi olanlardır diye, açık da, üzerine basa basa
söylediğim bir cümledir. Rahatsız olan varsa, onlar için de
söyleyeceğim bir şey yoktur.
Kurşun ve
arsenik fiilî hizmet kapsamına alınıyor, zirai ilaçlar niye
alınmıyor veya orada zirai mücadelede çalışan
arkadaşlarla ilgili olarak. Az önce bunu ifade ettim, dedim ki: Bununla
ilgili risk gruplarını baz aldık ve bilimsel bir
çalışma yapıldı. Beşinci risk grubu çerçevesinde
olayı ele aldığınız zaman, zirai ilaçlar ve zirai
mücadeledeki arkadaşlar bu gruba girmiyorlar. Büyük ihtimalle,
yanılmıyorsam, dördüncü grupta yer almaktadırlar.
Aldığınız zaman, o zaman da sağlık kesiminde,
intaniyede ve diğer mikrobik hastalıklar bölümünde çalışan
sağlık personelinin talepleri gündeme geliyor, o kadar
yaygınlaşıyor ki
Bununla ilgili onun için dedim ki,
aylardır belki iki aydır, üç aydır ilgili taraflara şunu
söylüyorum: Bu konuda bir düzenleme varsa, elde sağlıklı bir
veri varsa, bunları biz değerlendirebiliriz ve bunları fiilî
hizmet zammı kapsamına alabiliriz. Amacımız bunu daraltmak
değil, yok etmek değil. Ama gerçekten de fiilî hizmet zammı
alması gereken bir çerçeve çizme konusunda bütün sivil toplum
kuruluşlarına da davetiye çıkarmış idik. Bugüne kadar
bu yaptığımız bilimsel çalışma ve onun verilerine
ilave maalesef gelmedi. Ne geldi? Ben mevcut haklardan istifade ediyor idim, o
hâlde devam etsin tarzındaki talepler geliyor
ağırlıklı. Bunu da takdirlerinize bırakıyorum.
Bununla ilgili de arkadaşlarımız bir çalışma hâlen de
yürütüyorlar. Meclisten geçinceye kadar da yapılması gereken bir
çalışma varsa fiilî hizmet zammıyla ilgili, açık olduğumuzu
ifade ediyorum.
Alt
sınır aylığıyla ilgili değişen bir şey
yok. 4447de yüzde 35 bildiğiniz gibi. Biz burada yine sosyal taraflarla
görüşerek bir ilave yaptık. Eğer evli veya yanında bakmakla
yükümlü olduğu birisi varsa onu yüzde 40a çıkardık. Mevcut,
şu anda uygulamada yüzde 35. Onu bozmadık ama ilave birisi varsa ona
da yüzde 40; 5 puanlık bir artış getiriyoruz.
Bağ-Kurla
ilgili bir gün meselesi tartışılıyor. Bu konunun
anlaşılması açısından ifade ediliyor. Yoksa,
dediğiniz, bir aylık bir süredir; primin ne zaman
yatacağını herkes biliyor. Ama iki yüz kırk günde prim
yatırmadığınız sürece sağlıktan istifade
etme şansınızın olmadığı bugünkü uygulamada
ortada. Bunu kaldırıyoruz, bir aylık bir prim esasını
getiriyoruz. Sağlık hizmetindeki yani bir mağduriyet olur mu?
şeklinde
Şunu söyleyelim arkadaşlar: Genel itibarıyla
sağlıkta bu GSS bütün vatandaşlarımızı
BAŞKAN
Sayın Bakanım, süremiz çok az kaldı, dolmak üzere. Eğer iki
dakika içinde tamamlayacaksanız ek süre almayayım.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) İki dakikada
tamamlıyorum.
BAŞKAN
Tamam, buyurun.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Sağlıkla
ilgili bakınız hiçbir vatandaşımızın
dışarıda kalması söz konusu değil. Efendim
vatandaş çalıştı, emekliliğine beş
yıllık süre var, prim gününü doldurdu, çalışmak da istemiyor.
Bu vatandaşımız da bir kategoriye giriyor. Ya Ben prim günümü
doldurdum, çalışmak da istemiyorum, o hâlde ben 24 YTL ödeyerek,
gelir düzeyim çok düşük olduğu sağlıktan istifade etmek
istiyorum diyebilir. 203 YTLden, asgari ücretin brütünden
aşağı gelirim olmadığı için, fakir olduğum
için ben bu şekilde kapsama girmek istiyorum. diyebilir veyahut da
çalışır, çalışınca da sağlıktan
istifade edebilir. Bu, bütün vatandaşlarımız için geçerli ve
genel bir kuraldır. Not aldığımız hususlar bunlar.
Bir konu daha
var: GSS kapsamında ne kadar olacak
diye Sayın Öztürk
yanılmıyorsam sordular. On sekiz yaş altı, 24 milyon 300
bin vatandaşımız var. Bunların tamamı, 24 milyon 300
bin vatandaşımız genel sağlık sigortası
kapsamına giriyor, diğer verdiğiniz, teknik olarak
istediğiniz rakamların ise yazılı olarak verilmesinin çok
daha uygun olacağını, uygun olacağını
düşünüyorum.
Peki, genel
sağlık sigortasıyla ilgili projeksiyonlarınız kaç
yılına kadar? diye de ifade ettiniz. 2025 yılına kadar
genel sağlık, 2070 yılına kadar ise sigorta sistemimizin
projeksiyonları sizlere de takdim edilmişti. Umuyorum daha
açıklayıcı bilgi istenirse, bu konularda bilgi verebiliriz.
Hepinize çok
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Çok
teşekkür ederiz Sayın Bakanım.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, ikinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır. Çalışma süremiz de
tamamlanmıştır.
Kanun tasarı
ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için 3 Nisan 2008
Perşembe günü alınan karar gereğince saat 13.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum. Sizleri ve bizleri izleyen
vatandaşlarımıza hayırlı akşamlar diliyorum,
Fenerbahçeye de başarılar diliyorum.
Kapanma Saati: 21.01
IX.-
KİT KOMİSYONU RAPORU
1.-
Kamu iktisadi teşebbüslerinin 2005 yılı denetimine ilişkin
komisyon raporu (I. II.Cilt) (*)
(*) KİT
Komisyonu Raporu tutanağa eklidir.