DÖNEM: 23 CİLT: 17 YASAMA YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
86ncı
Birleşim
3 Nisan 2008 Perşembe
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - YOKLAMA
III.
- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, Alparslan Türkeşin ölümünün 11inci
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
2.-
Diyarbakır Milletvekili Akın Birdalın, ülkemizde yaşanan
insan hakları ihlallerine ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Malatya
Milletvekili Öznur Çalıkın, Malatyaya yapılan ve
yapılacak olan yatırımlara ilişkin gündem
dışı konuşması
IV.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Tütün, Tütün
Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden
Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine,
İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı
Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı ile Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın ve 12 milletvekilinin; 4733 Sayılı Tütün, Tütün Mamulleri,
Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden
Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine,
İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı
Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Adıyaman Milletvekili Şevket
Kösenin; 4733 Sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol
İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden
Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine,
İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı
Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/538, 2/155,
2/186) (S. Sayısı: 125)
2.- Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
İzmir Milletvekili Bülent Baratalının; Devlet Memurları
Kanunu ile Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
İzmir Milletvekili Bülent Baratalının; Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Manisa Milletvekili Şahin
Mengünün; 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 19
milletvekilinin; 17.7.1964 Tarihli ve 506 Sayılı Sosyal Sigortalar
Kanununa Geçici Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi; Sivas
Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlunun; Engelli Memurların
Emekliliğini Düzenleyen 5434 Sayılı Kanunun 39 uncu Maddesinin
(j) Bendinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalının; 3201
Sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının
Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri
Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı ve 24 milletvekilinin; 5510 Sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 4
Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 12 milletvekilinin;
Sanatçıların Sosyal Güvenliklerinin Sağlanması
Hakkında Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/465, 2/30, 2/31, 2/37, 2/64, 2/71, 2/79, 2/136, 2/147, 2/149) (S.
Sayısı: 119)
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Yozgat
Milletvekili Bekir Bozdağın, Sivas Milletvekili Malik Ecder
Özdemirin konuşmasında partisine sataşması nedeniyle
konuşması
2.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Sivas Milletvekili Malik
Ecder Özdemirin konuşmasında partisine sataşması nedeniyle
konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun, Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplanın konuşmasında partisine
sataşması nedeniyle konuşması
VI.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
A)
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, İller Bankasında
görevden alınan bürokratlara ilişkin sorusu ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız
Özakın cevabı (7/2176)
2.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, hizmete açılmayan yatırımlara
ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı M. Vecdi Gönülün cevabı
(7/2227)
3.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, Başbakanlık Basın Sözcüsünün
yazdığı iki kitabın basım ve tanıtım
maliyetine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/2236)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 13.04te açılarak beş oturum yaptı.
Birinci ve İkinci Oturum
Sivas
Milletvekili Osman Kılıç, madenciliğin önemi ve Sivasın
maden potansiyeline;
Van Milletvekili
İkram Dinçer ile
Van Milletvekili
Kayhan Türkmenoğlu,
Vanın
düşman işgalinden kurtuluşunun 90ıncı yıl
dönümüne,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
İsrail
Parlamentosu ve Filistin Yasama Konseyi Dışişleri Komisyonları
Başkanlarının davetine istinaden, bu ülkelere resmî ziyarette
bulunacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu
heyetini belirlemek üzere, siyasi parti gruplarınca bildirilen isimlere
ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin (6/499) esas numaralı sözlü sorusunu geri
aldığına ilişkin önergesi okundu; sorunun geri
verildiği bildirildi.
Rusya Federasyonu
Federal Meclisi Federasyon Konseyi Uluslararası Komitesi tarafından
davet edilen Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu
heyetinin davete icabet etmesine,
NATO Parlamenter
Asamblesi Türk Delegasyonu Başkanı ve Kırıkkale
Milletvekili Vahit Erdemin, Bükreşte gerçekleştirilecek olan NATO
Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesine katılmasına,
İlişkin
Başkanlık tezkereleri kabul edildi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan, Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol
İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması
ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım
ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı ile Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve 12
Milletvekilinin, 4733 Sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol
İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden
Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine,
İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı
Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Adıyaman Milletvekili Şevket
Kösenin, 4733 Sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri
Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün
ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve
Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
(1/538, 2/155, 2/186) (S. Sayısı: 125) görüşmeleri, komisyon yetkilileri
Genel Kurulda hazır bulunmadığından, ertelendi.
2nci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kararlaştırılmış olan Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İzmir Milletvekili Bülent Baratalının,
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, Devlet Memurları Kanunu ile
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
İzmir Milletvekili Bülent Baratalının, Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Manisa Milletvekili Şahin
Mengünün, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 19
Milletvekilinin, 17.7.1964 Tarihli ve 506 Sayılı Sosyal Sigortalar
Kanununa Geçici Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi; Sivas
Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlunun, Engelli Memurların
Emekliliğini Düzenleyen 5434 Sayılı Kanunun 39 uncu Maddesinin
(j) Bendinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalının, 3201
Sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk
Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin
Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
İzmir Milletvekili Bülent Baratalı ve 24 Milletvekilinin, 5510
Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununun Geçici 4 Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 12 Milletvekilinin,
Sanatçıların Sosyal Güvenliklerinin Sağlanması
Hakkında Kanun Teklifinin (1/465, 2/30, 2/31, 2/37, 2/64, 2/71, 2/79,
2/136, 2/147, 2/149) (S. Sayısı: 119) birinci bölümünün
görüşmelerine devam edildi.
|
|
|
Eyyüp Cenap GÜLPINAR |
|
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
Fatoş GÜRKAN |
|
Yusuf COŞKUN |
|
|
Adana |
|
Bingöl |
|
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
Üçüncü, Dördüncü ve Beşinci Oturum
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
2nci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kararlaştırılmış olan Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İzmir Milletvekili Bülent Baratalının,
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, Devlet Memurları Kanunu ile
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
İzmir Milletvekili Bülent Baratalının, Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; Manisa Milletvekili Şahin Mengünün, 5510
Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 19 Milletvekilinin, 17.7.1964
Tarihli ve 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa Geçici Maddeler
Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi; Sivas Milletvekili Muhsin
Yazıcıoğlunun, Engelli Memurların Emekliliğini
Düzenleyen 5434 Sayılı Kanunun 39 uncu Maddesinin (j) Bendinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
İzmir Milletvekili Bülent Baratalının, 3201 Sayılı
Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt
Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri
Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı ve 24 Milletvekilinin, 5510 Sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 4
Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 12 Milletvekilinin,
Sanatçıların Sosyal Güvenliklerinin Sağlanması
Hakkında Kanun Teklifinin (1/465, 2/30, 2/31, 2/37, 2/64, 2/71, 2/79,
2/136, 2/147, 2/149) (S. Sayısı: 119) görüşmelerine devam
edilerek ikinci bölümüne kadar kabul edildi; ikinci bölümünün tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlandı.
Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmak, Oturum Başkanı ve TBMM Başkan
Vekili Eyyüp Cenap Gülpınarın şahsına sataşması
nedeniyle bir konuşma yaptı.
Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmaka söylenen bir sözün tutanaktan
çıkarılması kabul edildi.
Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun konuşmasında şahsına,
Kırıkkale
Milletvekili Osman Durmuş, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelikin konuşmasında 57nci Hükûmete,
Sataştığı
iddiasıyla birer konuşma yaptılar.
Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu ve Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuşun
konuşmalarına ilişkin bir açıklamada bulundu.
3 Nisan 2008
Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 13.00te toplanmak
üzere birleşime 21.01de son verildi.
|
|
|
Nevzat
PAKDİL |
|
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
Yusuf
COŞKUN |
|
Fatoş
GÜRKAN |
|
|
Bingöl |
|
Adana |
|
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
|
|
Harun
TÜFEKCİ |
|
|
|
|
Konya |
|
|
|
|
Kâtip Üye |
|
3 Nisan 2008 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 13.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Harun
TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 86ncı
Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, merhum Alparslan Türkeşin 11inci ölüm
yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen İzmir Milletvekili Oktay Vurala
aittir.
Sayın Vural,
buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, Alparslan
Türkeşin ölümünün 11inci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk
siyasetinin ve devlet hayatının yeri dolmayacak eşsiz insanı,
Türk milliyetçilerinin ebedi lideri, Türk milletinin, devletiyle ve
vatanıyla onurlu bir şekilde kıyamete kadar
yaşamasını hayatı boyunca kendine temel gaye edinen
Başbuğ Alparslan Türkeşin 11inci ölüm yıl dönümünü anmak
amacıyla gündem dışı söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinize saygılarımı arz
ediyorum.
Lider ve devlet
adamları zincirinin bir büyük halkası, kendine Türk milliyetçilik
davasını misyon, kader seçen ve karlı bir baharda
Yaradanın huzuruna sıfatların en güzeliyle uğurlanan Başbuğ
Alparslan Türkeş, Türk dünyasının bilge lideridir.
Bilgeliğin özünde var olan, onu harekete geçiren alplık ruhudur.
Bilgelik ve alplık özelliklerine sahip olan Türk liderleri, içinden
çıktıkları milletin kimliğini belirleyen temel nitelikleri
benliklerinin derinlerinde duyarlar. Bu değerler maddi-manevi şartlar
olgunlaştıkça söz konusu şahsiyette aşk, doğru bilgi
ve atılımcı cesaretin öncülüğünde Kutup
Yıldızı gibi ortaya çıkmaya ve aynı ülkü için kalpleri
çarpan insanları etrafında toplamasıyla bir ışık
hüzmesi hâlini alır. İşte, Türkeşi bilge yapan,
ülkücülüğü sarsılmaz kılan da budur.
Sayın
milletvekilleri, Alparslan Türkeş, tarihin haklı
çıkarttığı liderdir çünkü Alparslan Türkeşin engin
devlet tecrübesi ve olgun imanıyla desteklenmiş bilgi ve aksiyonu,
milletimizin varlığını ilgilendiren her konuda ortaya
koyduğu tezleri ve tespitleri, yıllar sonra gelişen olaylarda
gerçekleşmiş, doğruluğu en uçtaki rakipleri tarafından
bile kabul edilmiştir. Ne demişti Başbuğ Türkeş:
Komünizm iflas edecek ve Sovyetler Birliğinin
yıkılmasıyla birlikte milyonlarca esir Türk
bağımsızlığına kavuşacak. Unutturmak
isteyenlerin inadına, Büyük Atatürkün öngörüsüne sahip
çıkmıştı kararlılıkla. Bugün milyonlarca Türk,
bağımsızlıklarını ilan eden Türk devletlerinin
bünyesinde yeni bir dünyaya merhaba demiştir.
Başka bir
öngörüde de bulunmuştu bilge lider: Milliyetçiliğin ve dinin
yükselişe geçeceğini, dünyanın oluşacak şartlara göre
yeniden şekilleneceğini; devlet, millet olarak o günler için
hazırlanmamız gerektiğini de söylemişti. Bugün, Balkanlar
ve Kafkaslardan başlamak üzere, özellikle de 11 Eylül sonrası
yaşadıklarımız, yeniden şekillenen dünya düzeni, bu
gerçeği teyidin en önemli göstergeleri değil midir?
Alparslan
Türkeş Geleceğin süper güçleri, bilgiyi en iyi şekilde kullanan
devletler olacaktır. diyerek, Türk milletinin çağlar üzerinden
sıçrayarak medeniyet yarışında ön saflara geçmesi için
insanımızın eğitimine büyük önem verilmesini istemiş
ve milletimizin yüksek teknolojiyi üretmesi gerektiğini sürekli vurgulamıştır.
Dünya yeni bir çağın eşiğinde bulunuyor. Buna ilim, bilgi
ve teknik çağı da diyebiliriz. Nasıl ki sanayi hareketi 18inci
yüzyılda başlayıp gittikçe toplumların sosyal yaşayışları
üzerinde büyük tesisler yaptıysa bu çağ, bilgi çağı da
insanların hayatını değiştirecektir, bunları
şimdiden görmek lazımdır. derken, bilgi toplumuna geçişin,
bilgiyle sermayeyi bir araya getirerek yüksek teknolojiye dayalı ürünlerin
üretilmesinde başrolü oynayan büyük araştırma
laboratuvarlarının meydana getirdiği bilgi kentleri olarak
adlandırılan merkezlerin kurulması gerektiğini de
söylemiştir. Evet, tarih, bundan kırk yıl önce söyledikleriyle
Alparslan Türkeşi tekrar haklı çıkartmıştır.
Bugün sermaye yoğundan bilgi yoğuna geçen, bilgiyi üreten ve bilgiyi
pazarlayan toplumlar dünya siyasetine, dünya ekonomisine hâkim vaziyettedir.
Sayın
milletvekilleri, bütün bu haklı çıkmışlıkların
gerisinde yatan neydi? Her şeyden önce lider bir siyaset
adamıydı. O, zaman ufkunun ötesini görebilen bir vizyon sahibiydi,
geleceği gören ve gelecekle ilgili sağlıklı projeler üreten
güçlü bir liderdi. Güçlü öngörüleri vardı; bu öngörüler, onun
peşinden gidenlerde ona yönelik haklı bir güven duygusu
oluşmasına sebebiyet vermiştir. Onun bu karizması ve
mücadele aşkı, Türk milliyetçiliğinin sadece entelektüel bir
kültür hareketi olarak kadükleşmesini, boğulmasını
önlemiş, Türk milliyetçiliğini siyasileştirmiş, siyasi bir
güç olmasını sağlamıştır. O, milletine
sarsılmaz bir imanla inanıyordu. Milletinin geri
kalmışlık yaftasını sırtından
atacağından da hiçbir zaman endişe duymuyordu. Çünkü biliyordu
ki Türkler, muhteşem bir maziyi daha muhteşem bir atiye
dönüştürecek potansiyeli içlerinde taşıyan yegâne milletti.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Vural, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
OKTAY VURAL
(Devamla) Evet, yine biliyordu ki, bu millet, demokrasiyi kendilerine rejim
olarak seçerek bu ülküyü gerçekleştirecektir.
Sayın
milletvekilleri, Başbuğ Alparslan Türkeş, Türk siyasetine soluk
getiren, Türk siyasetine yeni bir bakış açısı
sağlayan, aynı zamanda, bir gençlik lideri olmuştur. Bu ümitler
bugün yeşermiş ve olgunlaşmıştır. Kırk
yıllık emek meyvelerini vermiş ve onun özlediği büyük
Türkiyeyi kuracak ülkücü gençler milyonları aşmıştır.
Bugün, onun yanında, ondan feyz alarak yetişmiş, milletimizin
birliği ve dirliği sorumluluğuyla gayretle çalışan
kadrolar görev başındadır. Bugün bölücülük, AB,
Kıbrıs, Irak ve yeni dünya düzeninde milletimizin önüne çıkan
tehditleri önceden görüp MHP haklı çıkmıştır
dedirten lideriyle MHP görev başındadır. Bugün yükselen
milliyetçiliğin siyasal adresi olan MHP Türk milletinin sarsılmaz yol
arkadaşıdır. Fikrî mücadelede karşımızda
duramayanlar tarihin karanlığına çekilirken milliyetçilik dimdik
ayaktadır. Dün ay yıldızımıza el uzatanların
akıbeti ne olmuşsa bugün yine aynı olacaktır. Dün halklara
özgürlük diyerek milletimizi parçalamak isteyenlerin akıbeti ne
olmuşsa bugün milletimizi etnik kimliklere bölmek isteyenlerin de
akıbeti aynı olacaktır. Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti var
olmaya devam edecek ve lider ülke olacaktır.
Başbuğum,
senin emanetin olan bu çetin davanın yılmaz neferleri olarak aziz
hatıran önünde saygıyla eğiliyoruz.
Saygılarımla.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Gündem
dışı ikinci söz, ülkemizde yaşanan insan hakları
ihlalleriyle ilgili söz isteyen, Diyarbakır Milletvekili Akın
Birdala aittir.
Sayın
Birdal, buyurun. (DTP sıralarından alkışlar)
2.- Diyarbakır Milletvekili Akın Birdalın,
ülkemizde yaşanan insan hakları ihlallerine ilişkin gündem
dışı konuşması
AKIN BİRDAL
(Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 2007
yılı ve son, içinde bulunduğumuz yılın ilk üç
ayında insan hak ve özgürlüklerine ağır saldırılar
var, ihlaller var; bunu bilginize sunmak ve de demokratikleşme yolunda
insan hakları ne yapılabilir konusunu bu kısa sürede sizlerle
paylaşacağız ama ileride bunların her birini ayrı
ayrı satır başlarıyla yüce Meclisinize getireceğiz. Bu
nedenle söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlarım.
Şimdi,
geçtiğimiz günlerde, 21 Mart nevrozda, izinli ve izinsiz, biliyorsunuz,
birtakım yerlerde halkımız bayramını kutladı.
İzinli yerlerde en ufak bir sorun olmadı, mülki idarenin
gösterdiği duyarlılık ve halkımızın
gösterdiği duyarlılık sonucunda bir bayram havasında
kutlandı, ama ne yazık ki, kimi yerlerde, halk tabii bu sevinci
paylaşmak için kendi temsilcileriyle o gün de birlikte olmak istediği
için, 21 Mart yerine 22 ve 23 Marta da yayıldı. Ama kimi yerlerde bu
gerekçe gösterilerek izin verilmedi. İzin verilmeyen yerlerde
ağır durumlar yaşandı, 3 kişi yaşamını
yitirdi; Zeki Erinç, İkbal Yaşar ve dün de yaşamını
yine Vanda yitiren Ramazan Dal. 187 kişi yaralandı, bini
aşkın insan gözaltına alındı ve 200ü aşkın
insan da özgürlüğünden yoksun bırakılıp tutuklandı.
Şimdi sizler
de tanık oldunuz, kimi yerlerde kamu görevlilerinin, orada kamu düzenini
sağlamakla yükümlü olan kamu görevlilerinin, nasıl kamu düzenini
bozmak için orada bulunduklarına tanık olundu. Bu, medya aracılığıyla
bütün kamuoyuna da yansıdı. Çocukların, kadınların,
nasıl açıkça saldırıya, işkenceye, kötü muameleye
uğradığına tanık olduk ve biz nevroz öncesi Sayın
İçişleri Bakanıyla görüşerek olası birtakım
tehlikelere dikkat çekmiştik ve Sayın Bakan da gerekli önlemleri
alacaklarını söylemişlerdi. Ama ne yazık ki 21 Mart, 22
Mart günleri ne Sayın Bakana ulaşabildik ne de sayın valilere
ulaşıp bu işin muhatabını bulamadık ve
sonrası birtakım durumlar yaşandı. Örneğin, Siirtte
Emniyet Müdürü olduğu söylenen, gerçekten yaka paçası
dağınık birisi, orada biz Diyarbakır Milletvekili
arkadaşımızla, Aysel Tuğlukla birlikte gittiğimizde
ve Siirt Milletvekili de oradayken, elimizi uzatıp oradaki gerilimi
yumuşatmak ve olası birtakım olayları önlemek için
oradayken kendisi elini bize uzatmadı. Birçok milletvekili
arkadaşımızın bu durumdan duyduğu üzüntüyü
paylaşmış olmaktan elbette mutluluk duyduk ama kimi
milletvekilleri de sanıyorum hak ettiğimizi kabul etmiş
olacaklar ki sessiz kaldılar. Türkiye Büyük Millet Meclisi Sayın
Başkanıyla görüştük. Bu bizim elimizin havada kalması ve
muhatap kabul edilmeyişimiz sadece bize yönelik değil halkın
seçtiği milletvekillerine yönelik bir durumdur, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin iradesine yönelik bir durumdur ve bu hepimize karşı
yapılmış bir durumdur ve hâlâ sorumlular hakkında bugüne
değin bir soruşturmanın açılmamış olması
bile onları ne yazık ki cesaretlendirmektedir.
İşkence
sistematik olarak sürmektedir. Geçtiğimiz günlerde Amerika
Dışişleri Bakanlığının raporu
yayınlandı, Avrupa İşkence Komitesinin raporu
yayınlandı ve bir de insan hakları örgütlerimizin raporları
yayınlandı. Örneğin, 2007 yılında yapılan
işkence ve kötü muamelenin sayısı 451ken resmî kurumların
işkence sayısı 45. Galiba, 4-5-1, ama orada 4-5-1, herhâlde 1
fark görmüş olacaklar ki hiç kimsenin dikkatini çekmedi 451 işkence
vakası ve son bir hafta içerisinde 6 kişi yaşamını
yitirdi. Şimdiden haber veriyorum ben, cezaevleri büyük sancılara
gebe. Bu genelgenin yayınlanması, 45/1inci maddenin
uygulanmaması. O nedenle, şimdiden dikkatinizi çekiyorum,
işkencenin sistematik olması ve Birleşmiş Milletler
İşkenceye Karşı Sözleşmenin seçmeli protokolünün
imzalanmış olmasının üzerinden yirmi beş ay
geçmiş olmasına rağmen onaylanmaması, ne yazık ki
işkencecileri de cesaretlendirmektedir.
Değerli
milletvekilleri, şimdi, herkes için demokrasi, herkes için adalet ve
herkes için hukuk gereklidir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Birdal, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
AKIN BİRDAL
(Devamla) Teşekkürler Sayın Başkan.
Ne yazık ki
bazı siyasilerimiz ve en tepedeki Sayın Başbakan, kimi grup
toplantılarında kimi zaman yaptığı
konuşmaların Anadoludaki yansımalarını bir siyasetçi
olarak dikkate almak durumundadır. Yoksa onun
karşılığının, kamu görevlilerinde
yansımasını görmekteyiz.
Duverge, bir ünlü
hukukçu: Adalet eğer bir yerde sağlanmamışsa herkes suçlu
duruma düşer. diyor.
Şimdi, bugün
Türkiyede yaşanılan insan hak ve özgürlüklerinin ihlallerinden
hepimiz sorumluyuz. Bugüne gelişimizden, herkes, her şeyden sorumlu. O
nedenle, bu ihlallerin, hak ve özgürlükler alanındaki
yıkımların ve insanlık onuruna bağlı bir
yaşamın kurulması yine hepimizin ortak sorumluluğunda
olmalıdır ve biz bunu umuyor ve diliyoruz.
Avrupa
Birliği hukukuna bağlı düzenlemelere karşı da tepki göstermek
doğru değil. Eğer o hukuka bağlıysak Kopenhag Siyasi
Kriterlerinin başlıklarına da bağlı olmak
durumundayız: Tam demokrasi, insan haklarına tam
bağlılık, hukukun üstünlüğü ve azınlıkların
korunması.
Bu düzenlemelerin
yüce Meclisimizce yapılacağını umuyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür
ederim. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Gündem
dışı üçüncü söz, Malatya iline yapılan ve yapılacak
olan yatırımlar hakkında söz isteyen Malatya Milletvekili
Sayın Öznur Çalıka aittir.
Sayın
Çalık, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
3.- Malatya Milletvekili Öznur Çalıkın,
Malatyaya yapılan ve yapılacak olan yatırımlara
ilişkin gündem dışı konuşması
ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle
Fenerbahçeyi tebrik etmek istiyorum. (Alkışlar) Çok güzel bir maç
oldu, hepimiz için güzeldi.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Malatyaya yapılan ve
yapılacak olan yatırımlarla ilgili şahsım adına
gündem dışı söz almış bulunmaktayım.
Konuşmama başlamadan evvel yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Malatyamıza
bugüne kadar yapılmış olan çalışmaları 2002
yılı itibarıyla incelediğimizde çok ciddi
çalışmalar yaptığımızı hep birlikte
göreceğiz. Özellikle sağlık konusunda Malatyada bugüne kadar,
altmış yıldan beri devam eden ve hastane fiziki
şartlarının çok kötü olduğu bir mekân vardı ve
Sayın Bakanımız ve Başbakanımızla Malatyayla
ilgili yapmış olduğumuz görüşmeler neticesinde, sekiz yüz
yataklı modern bir hastane kompleksini Malatyamıza kazandırmak
üzere şeker fabrikası alanı üzerinden 200 dönümünün
Sağlık Bakanlığına devrini istedik ve bununla ilgili
devir işlemleri tamamlandı. Malatyamıza sekiz yüz yataklı
bir hastane kazandıracağız. Ayrıca, 2008de tamamlanacak
olan Konak Sağlık Ocağı, Dilek Sağlık
Ocağı, Develi Sağlık Ocağı ve Tepehan
Sağlık Ocağı bu il sağlık ocaklarımız
arasındadır. Ayrıca, merkezde kurulacak ağız ve
diş sağlığı merkezi ve acil sağlık
hizmetleri komuta kontrol merkezi yine 2008 yılında faaliyete
geçirilecektir.
Malatyanın
altını olarak nitelendirdiğimiz ve dünya kayısı
talebinin yüzde 80ini karşılayan kayısımız bizim için
çok önemlidir. Bununla ilgili, Malatya milletvekilleri olarak öncelikle Meclise
bir kayısı araştırma önergesi vermiş
bulunmaktayız. Ayrıca Tarım Bakanımız ve yine Sanayi
Bakanımız ve ihracattan sorumlu Sayın Bakanımızla
kayısıyla ilgili sorunların çözümü için gereken tüm
girişimleri yaptık ve öncelikle kayısı konusunda akredite
bir analiz ve test laboratuvarı kurulması adına Sayın
Bakanımızdan destek istedik ve bu talimatı vermiş
vaziyette.
Kayısı
ihracatçıları birliğinin kurulması için Sayın
Bakanımız Kürşad Tüzmenden desteğini istedik. Ayrıca,
yine kayısı üreticilerinin uğradığı
zararların karşılanabilmesi adına tarım sigortası
tüm Malatya genelinde son derece başarılı olmuştur. 2007
yılında Türkiye genelinde 36.620 poliçe düzenlenmiş, bunun
10.228 tanesi Malatyanındır ve dolayısıyla
kayısı konusunda da, inşallah, herhangi bir afet olduğunda
vatandaşlarımız zararlarını bu vesileyle
giderebileceklerdir. Şu an mevcut uygulamada don ve doluya karşı
yapılan sigortanın çiçek dönemini de kapsamasıyla ilgili olarak
Sayın Bakanımızla gereken görüşmeleri yaptık ve bu
konuda da destek istedik.
2008
yılında sulama ve baraj projelerine aktarılmak üzere 25 trilyon
Malatyaya, barajlara ayrılan ödenek söz konusu. Bununla ilgili ek ödenek
için de Sayın Bakanımızla Malatya vekillerimiz olarak
görüşmelerimizi yaptık ve hâlâ devam etmekte. Özellikle Battalgazi
ilçemizin şu an yaşamış olduğu sulamayla ilgili
sıkıntıyı rehabilite etmek için gerekli
çalışmalara devam etmekteyiz. Derme ve Çerkezyazı sulaması,
Darende-Gökpınar sulaması, Boztepe Barajı ve Kapıkaya
Barajıyla ilgili olarak şu an 25 trilyonluk ödeneğimiz
hazırlanmış vaziyettedir.
Millî eğitim
konusunda: Tüm Türkiyede cumhuriyet tarihinde ilk defa Millî Eğitim
Bakanlığı bütçesi dört yıl üst üste genel bütçeden en büyük
payı almıştır. Millî Eğitim Bakanımız
Sayın Hüseyin Çelikin Malatyaya yapmış olduğu ziyaretleri
neticesinde Malatyadaki millî eğitim konusundaki eksiklerimiz tespit
edilmiş ve bu eksiklerin giderilmesi adına ve
okullarımızın onarımı ve tadilatı da dâhil olmak
üzere, Malatyaya bir İl Millî Eğitim Müdürlüğü ana binası
kazandırmak adına 6 milyon 259 bin YTL kaynak
aktarılmıştır.
Bizim
Malatyasporumuzun bugüne kadar yaşamış olduğu
sıkıntılarla ilgili, özelikle vergi borçlarının
yeniden yapılandırılması için Maliye Bakanımızla
gereken görüşmeleri yaptık ve yeniden
yapılandırılmasını istedik.
Ulaştırma
konusunda: Hükûmetimiz Acil Eylem Planı kapsamında Malatya ilinde çok
ciddi çalışmalar yapmıştır. Cumhuriyet kurulduğu
andan itibaren Malatyaya yapılan toplam yol miktarı
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Çalık, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
ÖZNUR ÇALIK
(Devamla)
duble yol kalitesinde, bölünmüş yol kalitesinde
olacaktır ve 28 trilyonluk ödenekle bunun tek şeridi bu dönem
bitirildi, 2008de de ikinci şerit bitirilecektir.
Hava yolunun
halkın yolu olduğu bu dönemde, Malatyadan Ankara, İstanbul ve
İzmire günde beş ila altı sefer düzenlenmektedir. Mevcut yolcu
terminalinin ihtiyaca cevap verebilmesi için Sayın Bakanımızla
yapmış olduğumuz görüşmeler neticesinde yeni bir terminal
kazandırılması için Sayın Bakanımız talimat
vermiş, 2008 yılında Malatya yeni bir havaalanı terminaline
kavuşacaktır. Bunu da buradan Malatyalı hemşehrilerime
iletmek istiyorum.
Ayrıca,
Beylerderesi viyadüğü bizim için, Türkiye için çok önem arz eden
projelerden bir tanesiydi. Sayın Başbakanımızın
talimatıyla, 2009 yılında bitirilmesi amaçlanan bu proje için
geçen yıl 10 milyon 933 bin YTL ihale bedeliyle
BAŞKAN
Sayın Çalık, lütfen konuşmanızı
tamamlayınız.
ÖZNUR ÇALIK
(Devamla) Bu esnada Doğanyol, Yazıhan ve Kuluncak ilçelerinde de
ilçe emniyet müdürlüklerinin kurulması için gereken çalışmalar
yapılmıştır.
Ben yüce
heyetinizi ve değerli Malatyalı hemşehrilerimi saygıyla
selamlıyorum, teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çalık.
Evet, dün
akşam bizlere Türk milleti olarak büyük bir coşku yaratan,
fırsatı veren, bir güzel galibiyet hediye eden Fenerbahçe Spor
Kulübünü de canıgönülden tebrik ediyoruz.
Sayın
milletvekilleri gündeme geçiyoruz.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol
İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden
Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine,
İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı
Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı ve bu tasarıyla birleştirilen
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve 12 milletvekilinin, Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin aynı konudaki kanun teklifleri ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
IV.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol
İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması
ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım
ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı ile Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve 12
milletvekilinin; 4733 Sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol
İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden
Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine,
İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı
Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Adıyaman Milletvekili Şevket
Kösenin; 4733 Sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri
Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün
ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve
Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/538, 2/155, 2/186) (S. Sayısı: 125) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
1inci madde
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi Grupları
adına konuşmalar tamamlanmıştı.
Şimdi söz
sırası Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplana aittir.
Buyurun
Sayın Kaplan.
DTP GRUBU ADINA
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; çok önemli bir yasayı görüşürken -sosyal güvenlik
reformunu- yine Hükûmet, iktidar partisi aceledir deyip bugün gündemde
olmamasına rağmen, sosyal güvenlik reformu
tartışmaları olmasına rağmen, tütün ve tütün
mamulleriyle ilgili yasa tasarısının bir geçici maddesini,
üreticilerin 2007 yılında olduğu gibi, tekrar bu yıl da devam
etmesinin aciliyet kesbettiğini belirterek bunu gündeme getirmiştir.
Evet,
şüphesiz, üreticilerimizin zarar görmemesi için bizim hassasiyet
göstermemiz, diğer parti gruplarının da göstermiş
olması, tasarının içerik olarak doğru olduğu,
yapılanların doğru olduğu ve ihtiyaç nedeniyle
yapılacakların da doğru olduğu anlamına gelmiyor. Bunu
eğer daha iyi algılamak gerekirse tütün, tütün mamulleri, şarap
ve diğer alkollü içkilerin üretimi, satışı ülkemizin tüm
bölgelerini ve toplumumuzun önemli ölçüde bir üretici kesimini çok
yakından ilgilendirmektedir.
Konulan kotalar
ayrı bir konu. Türkiye zaten en değerli ürünleri konusunda
uluslararası alanda sık sık bu kotalarla
karşılaşır. Tekstilde iyiyiz, tekstile kota konulur; tütünü
kıymetlidir Türkiye'nin, tütün üretimine kota konulur; pancarı
önemlidir, pancara kota konulur ve ülkenin kendi ulusal gelirleri konusunda
üreticimizin geleceği düşünülmez.
Hatırlarsınız
-çok değil- çok yakın zamanda, eksi 20 derecede, Ankaranın
karlar altında olduğu bir dönemde, Tekelin özelleştirilmesine
karşı yürüyüşe geçen Tekel işçilerinin Ankarada, kar
yağışında, Kızılay Meydanında o
coplandığı, o kendi haklı, demokratik isteklerini dile
getirdikleri fotoğrafı bir daha gözler önüne getirmekte yarar
vardır. Hatırlarsınız, özelleştirmeye karşı
Tekel işçileri Bitlisten, Muştan, Adıyamandan,
Diyarbakırdan, Egeden, Karadenizden Ankaraya yürümüşlerdi. Ancak
eksi 20 derecede, panzerlerden o soğukta sıkılan sularla
Bu
özelleştirmeye karşı ses çıkaran işçilerin, ses
çıkaran çalışanların, ses çıkaran üreticilerin,
gerçekten, kaygılarını anlamak ve yeniden yapılanmayı
getiren bu yasa tasarısında özelleştirme ve yeniden
yapılandırma adı altında yapılacak kadrolaşmayla,
kaygıları olan bu işçilerimizin istemlerini bir kez daha dile getirmekte
yarar vardır.
Tütün üretimi
hâlen yaklaşık 207 bin civarında çiftçimizi ilgilendirmektedir.
207 bin rakamı dikkate alındığı zaman,
uluslararası tütün piyasası dikkate alındığında,
Türkiyede tütün üreticilerinin kaliteli ürünlerinin nasıl alındığını
ve tıpkı AKP döneminde Tekelin içki bölümünün özelleştirilmesi
sonucu, bu bölümün özelleştirilmesi sonucu ihaleyi alanların da çok
geçmeden yaklaşık 4 katı oranında fahiş bir fiyata
sattıkları da hepimizin belleklerindedir.
(x)
125 S. Sayılı basmayazı 26/3/2008 tarihli 82nci Birleşim
Tutanağına eklidir.
Böylesi bir
durumu dikkate aldığımız zaman, Türkiyede tütün mamulleri,
alkollü içkilerle ilgili şarap ve bunun üretimindeki üzüm üreticilerinin -kaygılarını-
geleceklerini planlamanın ciddi bir yapılanma sonucu, ciddi bir
ekonomik programlama sonucu olması gerektiği şüphesiz
ortadadır.
Gelinen noktada,
özellikle üretimin devamı için önemli olan Özelleştirilecek sigara
fabrikalarının Tekel Yaprak Tütün İşletmelerinden tütün
alımını devam ettirmesi özelleştirmenin şartı
olmalıdır. konusunun hiç dikkate alınmadığı da
görülmektedir. Bu durum, özellikle Doğu ve Güneydoğu Bölgelerinde
üretimin devamını zorlaştıracaktır.
Tekel gibi
KİTlerin kuruluş nedenlerinden birisi de ülkenin geri
kalmış bölgelerini kalkındırmak ve bölgelerde istihdam
yaratmaktı. Devlet geri kalmış bölgelerde KİTleri
oluştururken özel sektör gibi sadece kâr amacı gütmeyip sosyal fayda,
maliyet hesabını da göz önüne alarak yapmaktadır. Tabii ki, geri
kalmış bölgelerin teşvikleriyle ilgili vergi ve prim
indirimleriyle ilgili politikalar bir yandan gündeme getirilirken diğer
yandan bu gerçekliğin de göz ardı edilmesini anlamak mümkün
değildir.
Tütünde 2001
yılında yaklaşık 477 bin ekici ailenin bulunduğu, 2006
yılında da bu rakamın 220 bine kadar gerilediği, ekici
sayısında yüzde 53lük bir azalmanın söz konusu olduğu ve
2008 bütçe görüşmeleri sırasında tarım alanında üretim
ve istihdamdaki gerilemenin gayrisafi millî hasılada azalmaya yol açan en
önemli kalemlerden birisi olduğunun da altını çizmek istiyoruz.
Bu
gerçekliği dikkate aldığımızda biz buradan Hükûmete
şunu söylemiştik: KÖYDESiniz var, BELDESiniz var, neden TARDESiniz
yok, tarımı destekleme projeleriniz yok? TARDESi olmayan bir ülkenin
kendi tütün üreticisini, kendi şarap ve üzüm üreticisini ve bu alandaki
bütün çiftçilerini düşündüğünü ifade etmek mümkün değildir.
Peki, bu yasayla
neler olacak? Bakıyoruz, gerçekten yeni bir yapılanmayla gelecek olan
bu yasa, Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel
Müdürlüğünün yeniden yapılandırılması ve tütün ve
tütün mamullerinin üretimindeki iç-dış alım
satımlarına kadar oldukça kapsayıcı bir düzenleme.
Bu nereden
geliyor? Bakıyoruz gerekçeye, her zamanki gibi Anayasa Mahkemesinin yine
bir kararına dayanarak baypas yasası olarak karşımıza
çıktığını görüyoruz. Anayasa Mahkemesinin
Özellikle
bu alanda çalışan memurların ve diğer kamu görevlilerinin
nitelikleri, atanmaları, görevleri, yetkileri, hak ve yükümlülükleri
karşısında nasıl bir kaygı
yaşadıklarını, tekellerin özelleştirilmesiyle
Ankaraya gelen işçilere, özelleştirme sonucu hiçbir kişi
açıkta kalmayacak, hak kaybına uğramayacak diyenlerin, gerçekten
bu sese bir kez daha kulak vermesi gerekiyor.
Peki, Türkiye, böylesine
ekonomik önemi olan, katma değeri yüksek olan ve gerçekten
uluslararası şirketlerin iştahını çeken Doğu,
Güneydoğudan Karadenize, Karadenizden Egeye kadar ülkemizin her
alanında her yerde tarımsal olarak bir değer ifade eden bu
alanda geleceğimizi nasıl şekillendirecektir?
60ıncı
Hükûmet Programı ne yazık ki bize karamsar bir tablo çizmiştir.
60ıncı Hükûmet Programında böyle bir belirleme yoktur. Devlet
Planlama Teşkilatının 2013 planlarına baktığınız
zaman da böyle bir veriye rastlayamıyorsunuz.
Ben, burada
sözlerime son verirken Hükûmete, tekrar, Kızılay Meydanında
eksi 20 derecede kar yağarken
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Konuşmanızı tamamlayınız Sayın Kaplan.
Buyurun.
HASİP KAPLAN
(Devamla)
coplanan, özelleştirmeye karşı çıkan Tekel
işçilerinin feryadına bir kez daha kulak vermelerini, onların
sıkıntılarını dinlemelerini, bu alanda
çalışanlarla beraber üreticilerimizin azami derecede gelir elde
edebilecekleri, tarımda istihdamı geliştirebilecekleri tütün, üzüm
ve benzeri alanlardaki kotaları da dikkate alarak yeniden bir düzenleme
yapmaları gerektiğinin altını çiziyoruz.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Teşekkür ederim. (DTP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Gruplar
adına konuşmalar tamamlanmıştır.
Şahsı
adına söz talebi? Yok.
Soru-cevap
işlemi gerçekleştireceğiz.
Sayın
Doğru burada mı efendim? Yok.
Madde üzerinde
bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 125 Sıra Sayılı "Tütün,
Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün
Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin
Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046
Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı"nın
Çerçeve 1 inci maddesinin çerçevesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Nihat Ergün |
Veysi Kaynak |
Ahmet
Aydın |
|
|
Kocaeli |
Kahramanmaraş
|
Adıyaman |
|
|
Ayşe
Türkmenoğlu |
|
A. Sibel Gönül |
|
|
Konya |
|
Kocaeli |
"Madde 1- 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Tütün,
Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün
Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin
Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046
Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde ĴKararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 4 üncü maddesinin
başlığı "Kurum personelinin atanma usulü, statüsü ve
özlük hakları", birinci fıkrasının ikinci cümlesi
"Başkan yardımcıları ve Daire Başkanları
Başkanın önerisi ile Kurul tarafından, diğer personelin
ataması ise Başkan tarafından yapılır." olarak ve
üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş,
aynı maddeye aşağıdaki fıkralar
eklenmiştir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Düzenleyici ve denetleyici kurumların idari açıdan
bağımsız kılınmaları, Kurumun kendi
sorumluluğunu, yönetimini, personel ve parasal kaynaklarını
kullanma biçimini belirleme yetkisini içermektedir. Ancak, kuruluş
aşamasından itibaren süregelen yetki karmaşası
kurulların idari karar süreçlerinde tıkanıklıklar
yaşanmasına yol açmakta, bu da kurulların etkin
çalışmasını engellemektedir.
Bu bağlamda, önerilen değişiklikle, Kurum
personelinin atama yetkililerinin, teşkilat kanunlarında son
zamanlarda değişiklik yapılan diğer bazı düzenleyici
kurum örneklerine de paralel olarak, yeniden düzenlenmesi öngörülmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 1inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, 1inci maddeyi
okutmadınız efendim! 1inci maddeyi okutmadınız!
BAŞKAN Sayın Genç, 1inci madde üzerinde, daha önceden
okundu, görüşmeler yapılmıştı.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, biraz önce tümü üzerinde
dediniz.
BAŞKAN Sayın Genç, bakınız
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır, yani
BAŞKAN Efendim, yasanın bütünlüğünü takip edelim.
Şu bakımdan, 1inci madde okunmuş, üzerinde görüşmeler
açılmış, iki grup adına konuşmalar
yapılmıştı, üçüncü grup konuştu, yani daha önceki
dönemde konuşmalar yapılmıştı, çünkü bu
atlanmıştı, o zaman yarım kalmıştı,
yarım kaldığı yerden devam ettik. Oldu mu efendim?
Evet, 2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- 4733 sayılı Kanuna aşağıdaki
madde eklenmiştir.
Kurumun hizmet birimleri
MADDE 4/A - Kurumun hizmet birimleri ile görev ve yetkileri
şunlardır:
a) Tütün Piyasası Daire Başkanlığı; Tütün
tohumunun taşınması, ithali ve ihracı, tütün üretimi,
üretici tütünlerinin alım satımı, tütünlerin işlenmesi,
depolanması, iç ve dış ticareti ile tütün fireleri, tütün
işleme tesislerinin kurulması, üretim izni, proje tadilatı, yer
değişikliği, kapatılması, her türlü devir
işlemleri ile tüm bu işlemlerin teknik kontrolüne ilişkin
çalışmaları yürütmek,
b) Tütün Mamulleri Piyasası Daire
Başkanlığı; Tütün mamullerinin üretimi, iç ve dış
ticareti ile tütün mamulleri üretim tesislerinin kurulması, üretim izni,
proje tadilatı, kapatılması, her türlü devir işlemleri ile
tüm bu işlemlerin teknik kontrolüne ilişkin
çalışmaları yürütmek,
c) Alkol Piyasası Daire Başkanlığı; Etil
alkol ve metanolün üretimi, iç ve dış ticareti, denatürasyonu,
ambalajlanması, dağıtımı, üretimde
kullanılması amacıyla elde bulundurulması,
depolanması, geri kazanımı, işlemesi, üretim tesislerinin
kurulması, üretim izni, proje tadilatı, kapatılması ve her
türlü devir işlemleri ile 8/6/1942 tarihli ve 4250 sayılı
İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanununun
uygulanmasına yönelik işlemlere ve tüm bu işlemlerin teknik
kontrolüne ilişkin çalışmaları yürütmek,
d) Alkollü İçkiler Piyasası Daire
Başkanlığı; 27/5/2004 tarihli ve 5179 sayılı
Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun hükümleri
hariç olmak üzere, alkollü içkilerin iç ve dış ticareti,
dağıtımı, depolanması, geri kazanımı; üretim
tesislerinin kurulması, işletilmesi, proje tadilatı,
kapatılması ve her türlü devir işlemleri ile 4250 sayılı
Kanunun uygulanmasına yönelik işlemlere ve tüm bu işlemlerin
teknik kontrolüne ilişkin çalışmaları yürütmek,
e) Sektörel Rekabet ve Tüketici Hakları Daire
Başkanlığı; 5179 sayılı Kanun hükümleri hariç
olmak üzere, Kurumun yetki alanına giren ürünlerin satış ve
sunum faaliyetlerine ilişkin izin ve yetki belgelerinin verilmesi, bu
faaliyetlere ilişkin piyasa takip ve kontrolünün sağlanması,
tütün ve alkol piyasalarına ilişkin düzenlemeler ve uygulamalar
konusunda kamuoyunda tüketici bilinci oluşturmaya yönelik
çalışmalar yapılması ve tüketicilerin seçeneklerini
azaltabilecek rekabet ve reklam koşullarının belirlenmesi
çalışmaları ile bu Kanun kapsamındaki ürünlerde bandrol,
etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaretlerin
kullanımına ilişkin çalışmaları gerektiğinde
diğer kamu kurum ve kuruluşlarıyla işbirliği
içerisinde yürütmek,
f) Tütün ve Alkol Kontrolü Daire Başkanlığı;
Tütün ve alkol tüketiminden kaynaklanan kamusal veya tıbbi nitelikteki
zararlı etkilerin önlenmesi amacıyla, Dünya Sağlık Örgütü
Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesinin ve 7/11/1996 tarihli ve 4207
sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü
Hakkında Kanunun uygulamasına yönelik çalışmaların
yapılması, tütün ve alkol tüketimini teşvik edecek faaliyetleri
ve yasadışı ticareti önleyecek çalışmaların
ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği içerisinde yürütülmesi,
5179 sayılı Kanun hükümleri hariç olmak üzere tütün, tütün mamulleri,
etil alkol, metanol ve alkollü içkiler konusunda analizlerin
yapılması veya yaptırılması ile insan
sağlığına zarar verebilecek maddelerin belirlenmesini
sağlamak,
g) Denetim Daire Başkanlığı; Kurumun
düzenlediği piyasalarda faaliyet gösteren gerçek ve tüzel kişilerin
işlem ve hesaplarını incelemek ve denetlemek, gerektiğinde
bu hususlarda yetkili kamu kurum ve kuruluşları ile
işbirliği yapmak, piyasalarda görülen aksaklıklara ilişkin
çözüm önerilerinde bulunmak,
h) Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Daire
Başkanlığı; 5/5/1969 tarihli ve 1173 sayılı
Milletlerarası Münasebetlerin Yürütülmesi ve Koordinasyonu Hakkında
Kanun çerçevesinde, görev alanına giren konularda, Avrupa Birliği
müktesebatına uyum sağlamak amacıyla gerekli
çalışmaları yapmak, uluslararası ve yabancı
kuruluşlar ile ilgili işlemleri yürütmek, bu kuruluşlarla
yapılacak müzakereleri koordine etmek ve istişarelerde bulunmak,
gerektiğinde bu kuruluşlara Kurumun üye olması ile ilgili
çalışmaları yürütmek,
ı) Başkanlık Müşavirliği; Kurul
Başkan ve üyelerine, Kurumun görev alanıyla ilgili konularda
danışmanlık ile Kurul Başkan ve üyeleri tarafından
verilecek diğer görevleri yapmak,
j) Hukuk Müşavirliği; Kurumun taraf olduğu
işlemlerin veya Kurumu ilgilendiren uyuşmazlıkların takibi
ve çözümlenmesi amacıyla adlî ve idarî davalarda gerekli bilgileri
hazırlamak, taraf olduğu davalarda Kurumu temsil etmek veya Kurumca
hizmet satın alma yoluyla temsil ettirilen davaları takip ve koordine
etmek, Kurul Başkanına, Kurula, ve hizmet birimlerine
danışmanlık hizmeti yapmak, Kurumun görev alanına giren
hususlarda mevzuat çalışmalarında bulunmak, hizmet birimleri
veya diğer kurum ve kuruluşlarca hazırlanarak Kuruma gönderilen
kanun, tüzük ve yönetmelik tasarıları ile diğer hukukî konular
hakkında görüş bildirmek, Kurumun menfaatlerini koruyucu,
anlaşmazlıkları önleyici hukukî tedbirleri zamanında almak,
anlaşma ve sözleşmelerin bu esaslara uygun olarak
yapılmasına yardımcı olmak,
k) Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği;
Kurumun faaliyet alanı ile ilgili konularda yazılı ve görsel
basını takip ederek gerekli dokümantasyonu sağlamak, Kurumun
basın ve yayın kuruluşları ile ilişkilerini planlamak
ve kamuoyunda tanıtılmasına ilişkin yayın ve
faaliyetleri yürütmek, 9/10/2003 tarihli ve 4982 sayılı Bilgi Edinme
Hakkı Kanununa göre yapılacak bilgi edinme
başvurularını etkin, süratli ve doğru sonuçlandırmak
üzere gerekli tedbirleri almak,
l) İnsan Kaynakları ve Destek Hizmetleri Daire
Başkanlığı; Kurumun işgücü planlaması, personelin
ücret ve diğer malî ve sosyal hakları ile yurt içi ve yurt
dışı eğitimine ilişkin olarak eğitim
planını hazırlayarak uygulanmasını sağlamak,
değerlendirmek, performans kriterleri ve meslek ilkelerinin tespiti ile ilgili
çalışmaları yürütmek, 10/12/2003 tarihli ve 5018
sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu kapsamındaki
görevlerin ifası ile Kurumun ihtiyacı olan her türlü yapım,
satın alma, kiralama, bakım ve onarım, arşiv,
sağlık ve benzeri idarî ve malî hizmetleri yürütmek,
taşınır ve taşınmaz mal kayıtlarını
tutmak, sivil savunma ve seferberlik hizmetlerini plânlamak ve yürütmek,
m) Bilişim Daire Başkanlığı; Kurum
bilişim stratejisini hazırlamak ve uygulanmasını takip
etmek, yazılım ve donanım alt yapısı ile ilgili tüm
işleri koordine etmek ve yürütmek,
n) Kurul Özel Büro Müdürlüğü; Kurul ve Kurul üyelerinin
sekretarya hizmetlerini yürütmek ve protokol işlerini düzenlemek,
o) Başkanlık Özel Büro Müdürlüğü; Kurul
Başkanının sekretarya hizmetlerini yürütmek ve her türlü
protokol işlerini düzenlemek.
Hizmet birimlerinin faaliyet alanı, yukarıda belirtilen
görev ve fonksiyonlara uygun olarak Kurumun teklifi ve Bakanlar Kurulu
kararıyla yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenir.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz talebi var mı?
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, ben söz istiyorum.
BAŞKAN Şahsı adına Tunceli Milletvekili
Sayın Kamer Genç.
Buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; dün sosyal sigortalarla ilgili bir yasayı görüşüyorduk
ve -aşağı yukarı yüz yetmiş küsur maddelik bir kanun-
birdenbire ona ara verildi, tütün ve tütün mamulleriyle ilgili bir yasaya
geçildi. Ben yerimde televizyonu izliyordum, Sayın Başkan dedi ki:
Tümü üzerinde gruplardan yalnız DTPnin söz hakkı kaldı, ona
söz verdim.
BAŞKAN Sayın Genç
KAMER GENÇ (Devamla) Neyse yani, ben öyle anladım en
azından efendim.
BAŞKAN Tamam, peki.
KAMER GENÇ (Devamla) Ondan sonra ben de hemen geldim. Tabii,
kanunu da incelemedik doğru dürüst.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Kanun 1inci sırada.
KAMER GENÇ (Devamla) Kardeşim, siz kendinizi sorumlu tutun
kendi konuşmalarınızda. Elbette ki burada Türkiye'nin
geleceğini yönlendiren bu kadar
Tütün mamulleri Türk köylüsünün
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Senin haberin yoksa ne
yapalım yani.
KAMER GENÇ (Devamla) Yahu, benim haberim olmasa bile sizden çok
daha haberim var. Çünkü ben, bir defa yılların
bürokratıyım, deneyimli politikacısıyım, her konuda
bilgim var. Buraya getirip de siz yılların Türk köylüsünün
tütünlerini birtakım yabancı tekellere peşkeş
çektirirseniz, ayrıca da birtakım düzenleyici ve denetleyici kurullar
kurarsanız, bunlara yandaşlarınızı getirirseniz,
getirdiğiniz yandaşlarınıza Türkiye'deki personel rejiminde
olmayan çok üstün nitelikte, çok büyük rakamlarda pay verirseniz, ondan sonra
oraya kendi yandaşlarınızı getirirseniz personel hukukuna
bağlı olmadan
Burada bu maddeyle yirmi tane kuruldan
bahsediyorsunuz, yirmi tane daireden bahsediyorsunuz, daire başkanlığından,
iletişim daire başkanlığı, bilmem özel kalem
müdürlüğünden bahsediyorsunuz. Bunların statüleri ne olacak? Kim,
nasıl alınacak buraya? Hangi nitelikteki memurlar atanacak?
Bunların aldıkları maaşlar nedir? Hangi sisteme göre
alınacak? Türkiye'de belli bir personel statüsü var. Bunların hepsini
bu düzenleyici ve denetleyici kurullar kanalıyla bir tarafa itiyorsunuz.
Ondan sonra, böyle gidip de anlaşıp Efendim biz anlaştık,
efendim acele bir kanun
Acele bir kanun değil ki. Bakın, siz,
Türkiye'de tütün üreticisini öldürdünüz, tütünü yabancı tekellerin emrine
verdiniz. Şimdi, yabancı tekellerin rahatlıkla bu memleketi
soyması için mevcut kanunlardaki var olan engelleri
kaldırıyorsunuz, haydi bakalım yabancı tekeller, Türkiye
sizin emrinizde, ne istiyorsanız yapın diyorsunuz. Böyle bir şey
olur mu? Bunları, bu kadar geniş kitleleri ilgilendiren, çiftçiyi
ilgilendiren, tütün çiftçisini ilgilendiren bir kanunu getiriyorsunuz burada
müzakeresiz geçiriyorsunuz. Şu kanunun en azından yüz maddede
incelenmesi lazım. Getiriyorsunuz, üç maddede, tütünle ilgili
piyasayı üç maddede düzenliyorsunuz.
Bakın, sizin iktidarınız zamanında
partizanlık o kadar aldı yürüdü ki, bir defa, başı örtülü
olmayan bir kişiyi bir yere getirmiyorsunuz. Yani bu düzenleyici ve
denetleyici kurulları araştırın bakalım, içinde bir tane,
bir tane ama başı örtülü olmayan bir bürokrat var mı? Bunlara
kaç lira para ödüyorsunuz?
LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) Bu kadar iftira ve yalan olur
mu?
KAMER GENÇ (Devamla) Türkiyede asgari ücret 300-500 milyon lira
iken, siz 7-8 milyar lira, 15 milyar lira, 20 milyar lira verdiğiniz
düzenleyici ve denetleyici kurumlar var. TMSFnin Başkanı ve üyeleri
kaç lira alıyorlar?
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Onları biz mi kurduk?
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, kurmadınız ama kendi
adamlarınızı getirdiniz, bunların durumlarını
düzelttiniz. Çıksınlar burada, bunlar kaç lira ücret alıyorlar
bakalım? YÖK Başkanı eskiden kaç lira alıyordu? Sizin
atadığınız YÖK Başkanı maaşına birdenbire
yüzde 200 zam yaptı. İşte gazetelerde Efendim, bu benim
aleyhime oldu. Benim eski karım da benden zam istiyor, yeni karım da
benden zam istiyor. diyor. İşte, bu duruma düştünüz. (AK Parti
sıralarından gürültüler)
Bakın, bana bağıracağınıza bu
Hükûmetinize, bu boş sıralara bağırın. Bu boş
sıralara bağırın da
Nerede bu Hükûmet, bu Hükûmet nerede?
LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) Arkana bak, Bakan arkanda.
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, böyle olunca
Sayın milletvekilleri, bakın, kısacası, bu
kanunla
BAŞKAN Arkadaşlarımız
Sükûneti
sağlayalım Lütfi Bey.
KAMER GENÇ (Devamla)
siz, tütün ekicisi köylüyü yok
ediyorsunuz. Bunu yabancı kartellerin emrine veriyorsunuz, bu kanunlarla
bunların yolunu açıyorsunuz. Dolayısıyla bu kanunu, bence,
Parlamento da yeteri kadar incelememiştir. Burada getiriyorsunuz, el
çabukluğuyla hemen geçiriyorsunuz. Ortada hükûmet yok, işte böyle bir
Meclis, böyle bir Hükûmet bu memleketin hiçbir menfaatini düşünemez ve
sağlıklı bir kanun da çıkaramaz. Aslında, Sayın
Bakan gelmeseydi ben gidip o Başbakanın kürsüsüne oturacaktım,
hiç olmazsa orası boş kalmasaydı diyecektim.
LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) Lekelenir, lekelenir, oraya
oturma, lekelenir.
BAŞKAN Sayın Genç, son cümlenizi alayım lütfen.
KAMER GENÇ (Devamla) Değerli milletvekilleri, bu
tasarı gerçekten Türk köylüsüne, Türk tütün ekicisine hayırlı
bir şey getirmiyor. Tamamen yabancı karteller, yabancı tröstler
ve biliyorsunuz, yaptığınız özelleştirmelerle tütün
piyasası yabancıların eline geçti. Özelleştirmelerin
karşısında bir Danıştay var. Danıştayı
da her vesileyle yasalarla baypas etmeye çalışıyorsunuz. Keyfî
özelleştirmeler yapıyorsunuz, kendi yandaşlarınıza
özelleştirme yapıyorsunuz. Yaptığınız
özelleştirmeler yok pahasına olan özelleştirmeler.
İşte, geçenlerde söyledim, bin tane misal veririm sizin
zamanınızda yapılan özelleştirmelere. Manisada devletin
bir arazisi 3 milyon dolara özelleştirildi, bunun yarısı dört ay
sonra birtakım yandaşlara 15 milyon dolara, yani başka
yabancılara satıldı. Düşünebiliyor musunuz, en azından
30 milyon dolarlık şeyi siz 3 milyon dolara özelleştiriyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Genç, teşekkür ediyorum size
efendim.
KAMER GENÇ (Devamla) Kanuna karşıyım efendim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Başka söz talebi? Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- 4733 sayılı Kanunun 8 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
MADDE 8- Kurumdan tesis kurma ve faaliyet izni almadan; tütün
işleyenler veya tütün mamulleri, etil alkol, metanol ya da alkollü içki
üretmek üzere fabrika, tesis veya imalathane kuran ve işletenler bir
yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin günden onbin güne kadar
adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu Kanunun 6 ncı
maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarına aykırı hareket
edenler ile tesislerinde izin verilen kategori dışında faaliyette
bulunanlara da aynı ceza verilir.
Tütün mamulleri, etil alkol, metanol ve alkollü içkilerin
ambalajlarına kamu kurumlarınca uygulanan bandrol, etiket, hologram,
pul, damga veya benzeri işaretleri; ilgili mevzuatta belirlenen
şekilde temin etmesine rağmen belirlenen ürünlerde
kullanmaksızın bedelli veya bedelsiz olarak yayanlar, bunları
alma veya kullanma hakkı olmadığı halde sahte evrak veya
dokümanlarla veya herhangi bir biçimde ilgili kurum ve kuruluşları
yanıltarak temin edenler, bunları taklit veya tahrif ederek ya da
konulduğu üründen kaldırarak, değiştirerek ya da her ne
suretle olursa olsun tedarik ederek amacı dışında
kullananlar iki yıldan beş yıla kadar hapis ve onbin güne kadar
adlî para cezası ile cezalandırılır.
İkinci fıkrada belirtilen bandrol, etiket, hologram,
pul, damga veya benzeri işaretlerin taklitlerini imal eden veya
taklitlerini ülkeye sokanlar ile bunları bilerek bulunduran, nakleden,
satan ya da kullananlar üç yıldan beş yıla kadar hapis ve onbin
güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
Ambalajlarında bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya
benzeri işaret bulunmayan ürünleri ya da taklit veya niteliğine uygun
olmayan işaretleri taşıyan ürünleri ticari amaçla bulunduran,
nakleden, satışa arz eden veya satanlar iki yıldan beş
yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile
cezalandırılır. Bu fıkrada belirtilen ürünlere el
konulması, muhafazası ve tasfiyesi ile bunları ihbar edenlere ve
yakalayan kamu görevlilerine ikramiye ödenmesi hususlarında 21/3/2007 tarihli
ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda kaçak
eşya için öngörülen usuller uygulanır. Bu ürünlere el konulduğu
tarihten itibaren onbeş gün içinde, numune alınarak ve gerekli
tespitler yapılarak, soruşturma evresinde hâkim, kovuşturma
evresinde mahkeme tarafından imha suretiyle tasfiye kararı
verilebilir.
Tütün, tütün mamulleri, etil alkol, metanol ve alkollü içkiler
piyasasında mal veya hizmet üreten, işleyen, ihraç veya ithal eden,
pazarlayan, alan veya satan gerçek ve tüzel kişilere
aşağıda yazılı idarî yaptırımlar
uygulanır:
a) Bu Kanun veya ilgili mevzuat gereğince Kurum
tarafından istenilen ticari faaliyetlerini gösterir satış veya
faaliyet raporlarını veya bilgi, belge ve numuneleri yazılı
uyarıya rağmen belirlenen süre içinde vermeyenlere, yanlış
veya yanıltıcı bilgi veya belge verenlere, gerekli tesis ve
yerleri incelemeye açmayanlara ellibin Yeni Türk Lirasından ikiyüzelli bin
Yeni Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
b) Üreticiden satın aldıkları tütünleri
satış merkezlerine veya Kuruma tescil ettirmeyenlere,
yazılı sözleşme yapma tarihine uymayanlara, işleme
açılış ve kapanışları ile tütün
stoklarını ve tütün depolarını süresi içinde
bildirmeyenlere, izinsiz standart dışı işleme yapanlara, bu
Kanunda tütün eksperi unvanına sahip olanlar tarafından
yapılması öngörülen işleri yetkisiz kişilere
yaptıranlara, yazılı sözleşme esası veya açık
artırma yöntemi ile yapılan alım satım kapsamındaki
yükümlülüklerini süresi içinde yerine getirmeyenlere onbin Yeni Türk
Lirasından elli bin Yeni Türk Lirasına kadar idarî para cezası
verilir. Bu hüküm, Kurumdan izin almadan bir yere mahsus tütün çeşidinin
tohum veya fidelerini başka çeşitlere ayrılmış olan
yerlere ekenler, dikenler veya bu amaçlarla taşıyanlar hakkında
da uygulanır.
c) İzin almadan veya güncelleme yapmadan, ana girdilerde veya
ürün ambalajında değişiklik yaparak ürünleri piyasaya arz
edenlere ellibin Yeni Türk Lirasından beşyüzbin Yeni Türk
Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
d) Kurumdan izin almaksızın işleme veya üretim tesislerinde
proje tadilat kapsamındaki işlemleri yapan, kurulu makinelerini ülke
içerisinde kısmen veya tamamen aynı firma tarafından kurulan
yeni veya eski bir fabrikaya nakleden, başka bir firmaya devreden ya da
ülke dışına çıkaranlara veya bildirimde bulunmaksızın
faaliyetini sona erdirenlere ellibin Yeni Türk Lirasından beşyüzbin
Yeni Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
e) Kurumdan izin almadan veya bildirimde bulunmadan dökme alkollü
içkileri piyasaya arz eden, sevkıyatını yapan veya izin verilen
yerlerden farklı yerlerde depolayanlara ikiyüzbin Yeni Türk Lirası
idarî para cezası verilir.
f) Kurumdan belge almamış kişilerden ürün alan veya
bu kişilere ürün satan ya da belgesinde belirtilen işyeri
dışında satış yapan toptan veya perakende tütün
mamulü, etil alkol, metanol veya alkollü içki satıcıları ya da
açık içki satıcılarına bin Yeni Türk Lirasından onbin
Yeni Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
g) Kurumdan satış belgesi almadan tütün mamulleri, etil
alkol, metanol ve alkollü içkilerin toptan satışını
yapanlara ellibin Yeni Türk Lirası; perakende satışını
yapanlara ise beşbin Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir.
h) Kurumdan yetki belgesi almadan veya bildirimde bulunmadan tütün
ticareti yapanlara ellibin Yeni Türk Lirası idarî para cezası
verilir.
ı) Kurumdan uygunluk belgesi almadan enfiye, çiğneme,
nargile tütünü veya yaprak sigara kâğıdı ya da makaron üretenler
ile satan veya satışa arz edenlere, ticari amaçla sarmalık
kıyılmış tütün üretenler ile satan veya satışa
arz edenlere beşbin Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir.
j) Yetkili olmadıkları halde, açık olarak içki
satışı veya sunumu yapanlar ile satışa sunulan tütün
mamulleri, etil alkol, metanol ve alkollü içkileri arz ambalajlarını
bozmak veya bunları bölmek suretiyle satanlara bin Yeni Türk
Lirasından onbin Yeni Türk Lirasına kadar idarî para cezası
verilir.
k) Tütün mamulleri veya alkollü içkilerin tüketicilere
satışını internet, televizyon, faks ve telefon gibi
elektronik ticaret araçları ya da posta ile sipariş yöntemi
kullanarak yapanlar ile satılan ürünleri kapıda teslim edenlere
ellibin Yeni Türk Lirasından ikiyüzellibin Yeni Türk Lirasına kadar
idarî para cezası verilir.
l) Tütün mamulleri veya alkollü içkileri satış
yerlerindeki raf veya standlara, her türlü teşhir ünitesine, reklam ve
tanıtımına ilişkin mevzuata ve Kurum düzenlemelerine
aykırılık oluşturacak veya herhangi bir firmaya üstünlük
sağlayacak şekilde yerleştirenlere otuzbin Yeni Türk Lirası
idarî para cezası verilir.
m) Tütün mamulleri veya alkollü içkilerin
kullanımını ve satışını özendirici veya
teşvik edici kampanya, promosyon, reklam ve tanıtım
yapılmasını önlemek amacıyla Kurum tarafından bu Kanun
uyarınca yapılan düzenlemelere aykırı hareket edenlere
otuzbin Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir.
n) Tütün mamulleri veya alkollü içkileri; otomatik satış
makinesi ile satanlara veya bahis oynatmak veya ödül vermek gibi yollarla
verenlere, fiilleri suç oluşturmadığı takdirde ellibin Yeni
Türk Lirasından ikiyüzellibin Yeni Türk Lirasına kadar idarî para
cezası verilir.
Yukarıda sayılan fiiller dışında, bu
Kanun ile 4250 sayılı Kanuna veya bu kanunlara göre yürürlüğe
konulmuş yönetmeliklere ya da Kurumca verilen belgelerde yer alan
şartlara uyulmadığının tespiti halinde, ilgili gerçek
ve tüzel kişiler uyarılır ve
aykırılığın giderilmesi için uygun bir süre verilir.
Her işlem için verilecek süre Kurumca belirlenir. Verilen süre sonunda
aykırılığın devam etmesi halinde veya
aykırılığın giderilmesinin mümkün
olmadığı hallerde süre verilmeksizin Kurumca verilen belgeler
iptal edilir.
İdarî para cezaları, fiillerin tekrarı halinde, bir
önceki cezanın iki katı olarak verilir. Beşinci
fıkranın (c) bendinde sayılan fiillerin tekrarı halinde
ayrıca ihlale konu ürünün piyasaya arzının bir yıla kadar durdurulmasına;
(a), (b), (d), (e), (f), (j), (k), (l), (m) ve (n) bentlerinde sayılan
fiillerin, ilk fiilin işlenmesinden sonraki beş yıl içinde
üçüncü defa işlenmesi halinde ise belgelerin iptaline karar verilir.
Satış belgesi iptal edilen satıcılar, satış
belgesi iptaline konu işyerinde aynı işletme adı
altında faaliyette bulunan üçüncü kişiler ile satış belgesi
iptal edilen satıcılarca belge iptaline konu işyerinin
farklı işletme adı altında fiilen işletilmesi halinde,
bu işletme üzerine kayıtlı görünen üçüncü kişiler
adına iki yıl süreyle yeni belge başvurusunda bulunulamaz.
Bu Kanuna, 4250 sayılı Kanuna veya 5607 sayılı
Kanuna aykırılıktan dolayı yargılanması devam
edenler ile mahkum olanlara veya aynı kanunlara
aykırılıktan dolayı iki defadan fazla ön ödemede
bulunması nedeniyle haklarında kamu davası
açılmamış ya da düşmüş olanlara satış,
dağıtım veya uygunluk belgesi verilmez; verilmiş olanlar da
iptal edilir.
Beşinci fıkranın (f), (g), (h), (ı) ve (j)
bentlerinde yazılı fiiller hakkında idarî yaptırım
uygulamaya ve bu fiillerin konusunu oluşturan her türlü eşyanın
mülkiyetinin kamuya geçirilmesi kararını vermeye mahalli mülkî
amirler, diğer bentlerde yazılı fiiller hakkında idarî para
cezası vermeye Kurum yetkilidir. Mahalli mülkî amirlerce uygulanan idarî
yaptırımlar onbeş gün içinde Kuruma iletilir.
Bu Kanun hükümlerine göre verilen idarî yaptırım
kararlarına karşı, 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı
İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümlerine göre kanun yoluna
başvurulabilir. Ancak, idare mahkemesinde dava, işlemin tebliği
tarihinden itibaren onbeş gün içinde açılır. İdare
mahkemesinde iptal davası açılmış olması, kararın
yerine getirilmesini durdurmaz.
İdarî yaptırımlara ilişkin olarak bu Kanunda
hüküm bulunmayan hallerde 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler
Kanunu hükümleri uygulanır.
BAŞKAN Madde üzerinde söz talebi var mı? Yok.
Soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.
Sayın Macit, buyurun.
HASAN MACİT (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Tekel Yaprak Tütün Müessesesi tütün satışlarında teminat
olarak yüzde kaç oranında teminat mektubu almaktadır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Teşekkür ediyorum.
Yüzde 6 oranında teminat mektubu alınmaktadır.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım size
de.
Madde üzerinde iki adet önere vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 125 Sıra Sayılı "Tütün,
Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün
Yeniden Yapılandırılması İle Tütün ve Tütün
Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve
Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı"nın Çerçeve 3 üncü maddesi ile değiştirilmesi
öngörülen 4733 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin altıncı
fıkrasının (k) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Ahmet
Aydın |
Mehmet
Erdoğan |
|
|
Malatya |
Adıyaman |
Adıyaman |
|
|
Vahit
Kirişci |
|
Mevlüt Akgün |
|
|
Adana |
|
Karaman |
"k) Tütün mamulleri veya alkollü içkilerin tüketicilere
satışını; izinsiz olarak veya Kurum düzenlemelerine
aykırılık oluşturacak şekilde internet, televizyon,
faks ve telefon gibi elektronik ticaret araçları ya da posta ile
sipariş yöntemi kullanarak yapmak üzere satış sistemi kuran veya
faaliyette bulunanlara yirmibin Yeni Türk Lirasından yüzbin Yeni Türk
Lirasına kadar idarî para cezası verilir."
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 125 Sıra Sayılı "Tütün,
Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün
Yeniden Yapılandırılması İle Tütün ve Tütün
Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve
Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı"nın Çerçeve 3 üncü maddesi ile
değiştirilmesi öngörülen 4733 sayılı Kanunun 8 inci
maddesinin birinci fıkrasına ilk cümle olarak
aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Faik Öztrak |
Orhan Ziya
Diren |
|
|
Malatya |
Tekirdağ |
Tokat |
|
|
Esfender
Korkmaz |
Şevket
Köse |
Ahmet
Aydın |
|
|
İstanbul |
Adıyaman |
Adıyaman |
Ticari amaç olmaksızın, kendi ürettiği ürünleri
kullanarak elli kilogramı aşmayan sarmalık
kıyılmış tütün elde eden veya üçyüzelli litreyi
aşmayan fermente alkollü içki imal edenler haricinde,
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu, konuşacak
mısınız, gerekçeyi mi okutayım?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Gerekçe efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Herhangi bir tesis veya imalathane kurmadan ve üretim teçhizatı
kullanmadan, kendisinin ürettiği ürünleri kullanmak suretiyle kendisinin
ve ailesinin kullanacağı kadar az miktarda tütün işleyen veya
alkollü içki imal edenlerin adli takibata uğraması ülke gerçeklerine
uygun olmadığı gibi, bunların izinsiz üretim yapanlarla
aynı cezaya tabi tutulması adil olmayacaktır. Bu sebeple ceza
hükmünde bu durumdaki kişilerin istisna olduğunun açıkça
yazılması yararlı olacaktır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 125 Sıra Sayılı "Tütün,
Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün
Yeniden Yapılandırılması İle Tütün ve Tütün
Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına,
4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı"nın Çerçeve 3 üncü maddesi ile
değiştirilmesi öngörülen 4733 sayılı Kanunun 8 inci
maddesinin altıncı fıkrasının (k) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
ve
arkadaşları
"k) Tütün mamulleri veya alkollü içkilerin tüketicilere
satışını; izinsiz olarak veya Kurum düzenlemelerine
aykırılık oluşturacak şekilde internet, televizyon,
faks ve telefon gibi elektronik ticaret araçları ya da posta ile
sipariş yöntemi kullanarak yapmak üzere satış sistemi kuran veya
faaliyette bulunanlara yirmibin Yeni Türk Lirasından yüzbin Yeni Türk
Lirasına kadar idarî para cezası verilir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu, gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Elektronik ticaret yolu ile tütün mamulü ve alkollü içki
satışının Kurumca belirlenen usuller çerçevesinde
yapılabilmesini teminen söz konusu düzenleme öngörülmüştür.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önergeler istikametinde maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
4üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 4- 4733 sayılı Kanuna aşağıdaki ek
madde eklenmiştir.
EK MADDE 2- İlgili mevzuatta Tütün, Tütün Mamulleri ve
Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumuna yapılmış
olan atıflar Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumuna; Tütün, Tütün
Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kuruluna
yapılmış olan atıflar Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kuruluna yapılmış sayılır.
BAŞKAN Madde üzerinde, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Adana Milletvekili Sayın Yılmaz Tankut.
Sayın Tankut, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA YILMAZ TANKUT (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 125 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşülmekte olan 4üncü maddesiyle ilgili
olarak Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bilindiği üzere Türk
tütüncülüğü, tütün piyasası, ekimi ve pazarlaması, ülkemizin en
güncel konularından birisini oluşturmaktadır. Bu alanda gelinen
noktanın, özellikle tütün üreticisi vatandaşlarımız açısından
iç açıcı bir konumda olduğunu söylemek ne yazık ki mümkün
değildir.
Şark tipi türü ile ayrı bir yeri olan ve sektörde özel
bir önemi bulunan Türk tütünü, ülkemizde yüz binlerce
insanımızın geçim kapısıdır. Kendisine has özel
aromasıyla dünyada aranan bir tür olan yerli tütünümüz, üreticilerimizle
beraber, izlenen yanlış politikalara, maalesef, kurban edilmektedir.
Dün Osmanlının zayıf düşmesi sürecinde
emperyalist sermayece oluşturulan dayatmalarla kurulan Reji İdaresini
andıran kurumsal bir yapı ihdas edilmesine tanık olmanın
bugün üzüntüsü ve kaygısı içindeyiz. Böyle bir yapının
kuruluşu sürecinde tütün üretim alanlarının
daraltılması, dolayısıyla üretici sayısının
azaltılması, fiyat belirlenmesinde Tekelin devreden çıkartılarak
yeni tekelci piyasanın insafına ve merhametine terk edilmesi bugün
pek çok sakıncaları da birlikte getirmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk
tütününün ve Türk tütün üreticilerinin sonunu hazırlayan bu süreçte
Tekelin özelleştirme adı altında yabancılara devredilmesi
Türk tütüncülüğü ve tütün sektörümüz için en büyük yıkımlardan
birisi olmuştur. Tamamen özel ve yabancı sermayeye teslim edilen bu
alanda egemen olan ticari anlayış, ne yazık ki, her türlü
kaygıdan uzak ve sadece kazanmayı amaçlayan bir sömürü zihniyetini
temsil etmektedir.
Değerli arkadaşlar, öbür taraftan, tütün
satışları 4733 sayılı Kanunda belirtildiği üzere
açık artırma ve sözleşme usulüne göre yapılmaktadır.
Ancak, ne yazık ki, 2003 yılından bu zamana kadar geçen süre
içerisinde tütün üreticilerimizin elde ettiği gelir enflasyonun çok
altında kalmıştır. Tütün girdilerindeki,
dolayısıyla da maliyetindeki artışa paralel olarak fiyat
artışının düşük olması, 2002 yılından
itibaren 4733 sayılı Kanunda tütün fiyatlarının her ne
kadar tüccar ile üreticinin karşılıklı mutabakatıyla
belirleneceği öngörülse de genellikle tüccarın belirlediği
fiyattan oluşması gibi nedenler üreticinin tütün üretimini
bırakmasını hızlandırmıştır.
Sayın milletvekilleri, bakınız, elimde Türkiye
Ziraat Odaları Birliğince hazırlanan ve 1998 ve 2006
yılını karşılaştıran bir tablo, daha
doğrusu bir çizelge vardır. Bu çizelgeyi incelediğimizde, 1998
yılında tütün üreticisi
Öbür yandan, Ege Bölgesindeki bir tütün üreticisi 1 ton tütün
üretimi karşılığında 5.500 YTL gelir elde edebilirken,
komşumuz ve AB üyesi Yunanistanda primle desteklenen üreticinin eline ise
1 ton karşılığında 14 bin YTL geçmektedir. Yani Yunan
tütün üreticisinin Türk tütün üreticisinden 3 kat daha fazla gelir elde ettiği
görülmektedir.
Tütün üreticilerinin yaşayabilmesi ve yabancı ülkelerin
üreticileriyle rekabet edebilmeleri için, Maliye Bakanlığınca
uygulanan tütün ithalatından elde edilen vergi, fon gibi gelirlerden bir
kısmıyla doğrudan desteklenmesi icap etmektedir. Ayrıca,
sigaralardan alınan vergilerin yüzde 1inin dahi tütün üreticilerine
aktarılmasında üreticilerimize önemli bir destek
sağlanacaktır. Bu gelir artışı Türk tütün üreticisinin
köyden kente göçünü engelleyecek, sosyal ve ekonomik sorunlarının
çözümüne de önemli katkılar sağlayacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; netice
olarak buradan, bu kürsüden müteakip defalar yaptığımız
gibi bazı hususlarda uyarılarda bulunmayı da vazgeçilmez bir
görev olarak görmekteyim.
Bugün ülkemizin AKP İktidarı döneminde her geçen gün
geriye gittiğini bilmeyen kalmamıştır. İç ve
dış siyasette kaos, karmaşa ve aldatmanın mimarı olan
bugünkü iktidar döneminde maalesef ekonomi de iflas etmiş durumdadır.
Artık yabancı kaynaklarla bu işin götürülemeyeceği
apaçık bir şekilde ortadadır. O nedenle bugünkü siyasi iktidar
ikinci kez yetki aldığı millete güvenmesini bilmelidir.
Asıl umut bağladığı emperyalist sermaye çevrelerinin
kendilerinin kara kaşına, kara gözüne sevdalı
olmadıklarını anlamalıdır. 100 milyar doları
aşan sıcak paranın bir gün geri döneceğini bilmelidir. Yani
kısaca, AKP İktidarının üreten, istihdam ve katma
değer sağlayan, ihracat yapan ülkemizin öz kaynaklarını
babalar gibi satmaktan vazgeçmesi gerektiğinin altını çizerek
bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Şayet atılan yanlış
adımlardan geri dönülmez ise ülkemizi ve milletimizi çok karanlık
günler, telafisi mümkün olmayan hadiseler beklemektedir. Belki siyasi
iktidarın yönetime yakın mensuplarının ve yine yönetimle iç
içe olan yandaşlarının böyle bir kaygısı olmayabilir.
Ancak olan, varlığımızı borçlu olduğumuz fedakâr
ve cefakâr necip milletimize olacaktır.
Bakınız, sadece Tekel örneğinde tarihe bir
atıf yaparak muhtemel tehlikelere dikkat çekmek istiyorum. 1880li
yıllarda iç ve dış borç batağına düşen
Osmanlı İmparatorluğu, tütün ticaretini yabancılar
tarafından 1883te kurulan Reji İdaresine devretmişti. Bu idare
tütün ekim alanlarının daraltılması ve tütün
pazarlanmasında tüm yetkileri elinde bulundurmaktaydı ve bu idare
uyguladığı alım politikalarıyla tütün üreticilerimizi
perişan etmişti. Çünkü fiyatları istediği gibi belirliyor,
istediği fiyattan yurt dışına satıyor, üreticiye de
istediği zaman parasını ödüyordu. Bu durum
karşısında zamanla oluşan kaçakçılığı
önlemek için ise Reji İdaresi silahlı kolcu birlikleri kurmuştu.
Kırk iki yıllık Reji İdaresi yönetiminde kaçakçı,
kolcu ve zabıtadan on binlerce insanımızın
hayatını kaybetmiş olduğu bu dönemde Reji İdaresinin
vahşeti ve halkımızı sömürüsü ne yazık ki acı bir
gerçektir. Bu vahşet ve yanlış Büyük Önder Atatürkün 1925te
Reji İdaresini satın almasıyla son bulmuştur.
Şimdi ise, son altı yılda atılan adımlarla
oluşturulan şartlar giderek
ağırlaştırılmış olup, bu politikalardan
ülkemizin ve milletimizin hiçbir menfaati olmamıştır.
Mağdur olan kendi insanımız, kaybeden ülkemiz olmuştur.
Hiçbir yatırım yapmadan, istihdam artırıcı değil
aksine azaltıcı bir uygulamayla, sadece hazıra konarak en önemli
kurumları ele geçiren küresel sermayenin dayatmaları, ister istemez,
Osmanlının iç ve dış borç batağına
saplandığı dönemde ortaya çıkan Reji İdaresini
hatırlatmaktadır. Şimdi de Tekel devreden
çıkartılarak, üreticimiz yabancı sermayenin vicdanına terk
edilmiştir. O zaman baskıcı Reji İdaresi yüzünden ortaya
çıkan kaçakçılık aynı idare tarafından silahla
önlenmeye çalışılmış ve on binlerce
insanımız katledilmişti. Şimdi ise, bu piyasaya tamamen
egemen olan aynı sermaye grupları Hükûmetle iç içe
oluşturdukları yasa ve yönetmelikler marifetiyle üreticilerimiz ve
işçilerimiz üzerinde şiddet estirmektedirler. Ancak,
değişen sadece uygulanan metotlar olmuştur. Tekel satılmasın.
diyen işçilere Adanada ve Ankaranın buz gibi havasında
şiddet uygulayan kolluk kuvvetlerine acaba hangi zihniyet emir
vermiştir? Elbette ki bunları düşünmemiz icap etmektedir.
Şimdi soruyoruz: Yüz binlerce üretici ve ailesinin geçim
kapısı olan tütüncülük sektörünü bitirmeye sizi kimler mecbur
bırakmıştır? On binlerce insanımızın ekmek
kapısı olan, ülkemizin en önemli vergi yükünü çeken Tekel gibi bir
devasa kurumu satmaya sizleri kimler zorlamıştır? AKP
İktidarı olarak bir taraftan böylesi kurumların devlete yük
getirdiğini savunup Tekel fabrikalarındaki üretimi önce
azalttınız, sonra da Ziyan ediyor. diyerek ne yazık ki
sattınız ve gariban işçilerimizi ise sokağa
attınız. Sokağa terk ettiğiniz bu işçileri Başka
kurumlara naklediyoruz. ifadesi ise koskocaman bir palavradır. Son iki
yıldır sadece Adanadaki tesislerde çalışan yüzlerce
işçi başka illere göç etmek zorunda kalmış, bir
kısmı da başka kamu kurumlarına geçmek için istifa etmek
zorunda bırakılmıştır. Ancak bunlardan
şanslı olanlar başka kamu kurumlarında iş
bulabilmiştir. O şanslılar da yılda sadece on ay
çalıştırılmakta ve 500 YTL civarında maaş
alabilmektedir.
Şimdi buradan soruyorum: Bu mudur çalışana güvence
anlayışınız? Bu mudur adalet ve kalkınma
anlayışınız?
Ve daha da çarpıcı olanı, devletin üzerindeki yükü
hafifletmek iddiasında olan AKP zihniyeti, ne yazık ki, artık,
üreticimiz açısından hiçbir önemi kalmamış, fonksiyonunu
kaybetmiş olan Tütün Piyasası Düzenleme Kuruluna onlarca, hatta,
yüzlerce personel almaya ve almanın hesabını yapmaya
başlamıştır. Bu uygulamanın öne sürülen mazeretle,
yani devletin üzerindeki yükü hafifletmek gibi bir bahaneyle
örtüştüğünü söyleyebilmenin ne yazık ki bugün için bir
imkânı da yoktur. Ama, bu yapılmak istenenlerin amacı bizce
malumdur. Asıl maksat hasıl olmuş, yani Tekel gibi dev bir kurum
babalar gibi satılmış, Türk işçisi sokağa mahkûm
edilmiştir. Tütün Piyasası Düzenleme Kurulu da yeni bir derebeylik
olarak yabancı tütün ve sigara markalarına hizmet edecek bir kurum
haline getirilmeye çalışılmaktadır. Bu bağlamda
işin özeti maalesef budur, değerli arkadaşlarım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Tankut, konuşmanızı
tamamlayınız, buyurun.
YILMAZ TANKUT (Devamla) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sözlerime son verirken AKP İktidarını Türk
milletine güvenmeye, kendi öz kaynaklarımızı satmaktan vazgeçip
işletmeye, işçilerimize uygulanan işkenceye son verip sahip
çıkmaya ve tarihten ders almaya davet ediyor, hepinize
saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tankut.
Madde üzerinde başka bir söz talebi
HASAN MACİT (İstanbul) Sayın Başkan, söz
istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Macit.
HASAN MACİT (İstanbul) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; yüce heyetinizi şahsım ve Demokratik Sol
Parti adına saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bugün çok önemli bir yasa üzerinde
görüşmelerimizi yapıyoruz. Daha doğrusu görüşmelerimizi
yapamıyoruz. Bakıyorum, maddeler üzerinde çok fazla
tartışma, çok fazla söz alan arkadaşlarımız ne
yazık ki yok. Biz iki söz talebimiz olduğunda Sayın AKP Grup
Başkan Vekili bir sözle sınırlamak isteyince biz de bu
anlaşmaya uymadığımızı belirtmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, konumuz tütün, tütün üreticisi,
tütün mamullerinin satışı; önemli bir konu. Tabii, bu önemli
konunun içinde yapılan uygulamalar da çok önemli. Belki üretimden daha
önemlisi uygulamalardır diye düşünüyorum ve AKP İktidara
geldikten sonra, 2003 yılında bir tütün satış
olayını sizlerle paylaşmak istiyorum belgelerle.
Biraz önce Sayın Bakana yüzde kaç teminat alınır
diye sorduğumda, yönetmeliğin yüzde 6 olarak teminat
aldığını biliyordum ama bu konuşmama dayanak
teşkil etmek ve bu konuşmamdan sonra, yüzde kaç üzerindeki
yanıtların doğru olabilmesi için ben Sayın Bakanın
cevabını özellikle talep ettim ve teşekkür ederim, Sayın
Bakan, yönetmelikte alınması gereken, bize, teminat
rakamını söyledi.
Değerli arkadaşlar, 2003 yılında Alman
Weserfrucht isimli bir firma Yaprak Tütünden tütün almak istiyor ve bu tütün
alma talebini de bir faks olayıyla Tekel Genel Müdürlüğüne bildiriyor.
Bakın, bu faks olayında çok ilginç bir olay var, İnternet
ortamında geçiyor. İnternet ortamında, 27 Haziran
Ama ne
hikmetse, satış müessesinde 25 Haziranda işleme giriyor ve
bürokrasimizde işler o kadar hızlı yürüyor ki, 25inde yönetim
kurulu olarak toplanıyorlar ve bu talebi değerlendiriyorlar, olur
veriyorlar.
Değerli arkadaşlar, bunlar olur. Yani, bir şirket
tütün talep etmiştir, işi hızlandırmak için belki geriden
bir talep gelmiştir. Olmuştur, Tekeldeki tütünleri değeri
fiyatına satabilmek için böyle bir yöntem izlenmiştir diyelim ama bu
şirketten, değerli arkadaşlar, teminat olarak binde 3
alınıyor. Yani biraz önce Sayın Bakan yüzde
Değerli arkadaşlar, binde 3 teminat mektubu veren bu
firma, ne yazık ki, şartnamede kendisine verilen süre içerisinde
tütünleri müesseseden çekmiyor ve müesseseden çekmedikten sonra, ek bir talep,
ek bir şartname imzalanması gerekiyor ve Kalan tütünleri
alacağım. diyor, yeni bir şartname imzalanıyor binde 5
teminat mektubuyla.
Değerli arkadaşlar, bu teminat mektubunu imzalayan
arkadaşınız
İlk önce Kies Maris isimli bir vatandaş
imzalıyor, daha sonra ek teminat mektubunu Şenol Çelik isimli bir
vatandaş imzalıyor. Değerli arkadaşlar, bu yükümlülük de
yerine gelmiyor, yani ilk teminatta verilen binde 3 ve binde 5 teminatlar
Yaprak Tütüne, Tekele gelir olarak kaydediliyor. Ama ne hikmetse yeni bir firma
daha doğuyor, bu firma Dubaide kurulmuş -İnternet firması-
2004 yılında. Bu firma Tekelden tütün talep ediyor ve Tekelle de bu
tütün talebiyle birlikte bir anlaşma imzalıyor. Ne yazık ki bu
anlaşmada da teminat mektubu binde 5 ve anlaşmayı imzalayan
kişilerin içerisinde ilk teminata uymayan Şenol Çelik bu
firmanın ortaklarından ve miktarı yüzde 10 eksiğine
alıyor yani ilk vaat edilen fiyatın, tütün fiyatının yüzde
10 eksiğine bu tütünleri satın alıyor. Kişiler aynı
kişiler, ortaklar aynı ortak ve o gün Tekelin Genel Müdürü olan
bürokrat Sezai Ensari bu anlaşmaları imzalayan kişi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Macit, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
HASAN MACİT (Devamla) Ne yazık ki, bu
bürokratımız daha sonra Tekele kullanılmış makine
satan şirketle, bu Şenolla beraber İspanyaya geziye
gidiyorlar. Bu İspanyaya geziye götüren şirket MTS şirketi yani
Tekele kullanılmış makine satan şirket. Ben bunun
detayına girmek istemiyorum. Bu makineyle ilgili çok fazla
tartışma yapıldı. Benim esas üzerinde durmak istediğim
Tekel tütününün nasıl hortumlandığı, nasıl daha ucuza
kapatıldığıyla ilgili. Bu nedenle, bu ikinci anlaşmada
yüzde 10 eksikle yapılan anlaşma sonucu tahmini 13 trilyon
liralık ilk vaat edilen fiyattan daha az bir fiyatla
satıldığı ortadadır ve Tekelin
kayıtlarındadır.
Değerli arkadaşlar, sizin yüreklerinize sesleniyorum,
sizin vicdanlarınıza sesleniyorum
BAŞKAN Sayın Macit, konuşmanızı tamamlayınız
efendim. Lütfen
HASAN MACİT (Devamla) Bizim bürokratımız
doğru yapar. anlayışından lütfen vazgeçin.
Kalan bölümünü ikinci konuşmamda tamamlayacağım.
Teşekkür ederim. (DSP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Madde üzerinde soru-cevap işlemi
gerçekleştireceğiz.
Sayın Ağyüz, buyurun.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Teşekkür ederim.
Sayın Bakan, görüştüğümüz yasada yeni kadro statüsü
belirleniyor, birtakım kurumlara yeni isimler veriliyor. Geçenlerde de
Tekel sigara bölümü özelleştirildi. Şimdi, biz, bu özelleştirme
şartnamesinde Tekeli alan BATa Türk tütünü ile sigara üretmeye devam etme
zorunluluğu veya güvencesi verilen bir madde var mı sözleşmede?
Ayrıca, bu çalışanların güvencesi nedir? 14
bin kişi veya 12 bin kişi her gün eylem yapıyor ama
Hükûmetinizde hiçbir ses yok. Bunların statüleri ne olacak? Yine
diğerleri gibi 4/C ile 4/B ile kamu kurumlarına aktarılacak, bir
kısmı emekli mi olacak; yoksa devam eden hakları, geçmişten
gelen hakları belli bir statüye kavuşacak mı?
Ayrıca, bu özelleştirmeyle Türk tütününün öleceği
inancında değil misiniz? Özellikle doğu bölgesindeki
tütüncülerin büyük mağduriyet çekeceği inancında değil
misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Ağyüz.
Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, bu, Tekele
kullanılmış makineyi kullanılmamış diye satan
İspanya firmasına bu işlemi yapan, şu anda biri de
Özelleştirme İdaresi Başkanı olan Metin Kilci ve birkaç
kişi adına 350şer trilyon liralık -yani rakamda
yanılabilirim, galiba 350 trilyonluk veya 35 trilyonluk da olabilir- bir
idari para cezası kesildi. Bu idari para cezalarının
akıbeti nedir? Sayın Bakandan öğrenmek istiyorum. Tahsil ettiler
mi, etmediler mi? Etmedilerse niye etmiyorlar efendim? Onu öğrenmek
istiyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, buyurun.
DEVLET BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Birinci soruya ilişkin olarak söylüyorum:
Tasarımız, özelleştirmeye ilişkin bir tasarı
değil, Tütün ve Alkol Kurumuna ilişkin bir yasa ve özelleştirmeye
ilişkin kısımlarda yazılı olarak cevap vereceğiz.
Diğer soruyu da yazılı olarak
cevaplandıracağız.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Kanunu biliyoruz, herhâlde
okuma yazmamız var bizim. İlgilisi gelsin o zaman oraya otursun bu kanunla
ilgili. Yani bizim okuma yazmamız var Sayın Bakanım.
DEVLET BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul)
Yazılı cevap verme hakkımız var.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
5inci maddeye bağlı geçici madde 5i okutuyorum:
MADDE 5- 4733 sayılı Kanuna aşağıdaki
geçici maddeler eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 5- Bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihte, Kurumda grup başkanı, sektör uzmanı, denetim
uzmanı ve kurum uzmanı kadrosunda bulunanlar uzman kadrosuna, kadro
ve görev unvanları değişmeyenler aynı unvanlı yeni
kadrolara, başka bir işleme gerek kalmaksızın
atanmış sayılırlar. Diğer personelden kadro ve görev
unvanları değişenler veya kaldırılanlar, bu Kanunla
ihdas edilen kadrolardan, derecelerine uygun kadrolara üç ay içinde
atanırlar. Bunlar yeni bir kadroya atanıncaya kadar en son ayda
almakta oldukları aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminat ile
diğer malî haklarını almaya devam ederler. Bunların yeni
kadrolarında alacakları aylık ile diğer malî hakları
toplamı net tutarının eski kadrolarına bağlı
olarak en son ayda almakta oldukları aylık ile diğer malî
hakları toplamı net tutarından az olması halinde aradaki
fark, farklılık giderilinceye kadar atandıkları kadrolarda
kaldıkları sürece herhangi bir kesintiye tabi tutulmaksızın
tazminat olarak ödenir. Atandıkları kadro unvanlarında
isteğe bağlı olarak herhangi bir değişiklik olanlar
ile başka kurumlara geçenlere fark tazminatı ödenmesine son verilir.
Yeterlik sınavında başarılı olup Kurumda
uzman unvanını almaya hak kazandığı halde, uzman
kadrosuna ataması yapılamayan uzman yardımcıları,
başka bir işleme gerek kalmaksızın uzman unvanını
almaya hak kazandıkları tarih itibarıyla durumlarına uygun
uzman kadrosuna atanmış sayılırlar.
11/8/2004 tarihinden bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihe kadar, Kurum personelinin kazanılmış hak
aylığı ve emekli keseneğine esas aylığın
belirlenmesinde değerlendirilmemiş olan hizmet süreleri, öğrenim
durumu itibarıyla yükselebilecekleri dereceyi aşmamak koşuluyla
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 64 ve 68 inci maddeleri
ile 2/2/2005 tarihli ve 5289 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu
Görevlilerine Bir Derece Verilmesi Hakkında Kanun hükümleri dikkate
alınarak kazanılmış hak aylık derece ve kademelerinin
tespitinde değerlendirilir. Ayrıca Kurumda makam, temsil veya görev
tazminatı ödenmesini gerektiren kadrolara atanmış bulunan
personelin, 11/8/2004 tarihinden bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe
kadar söz konusu kadrolarda geçirdikleri süreler makam, temsil veya görev
tazminatı ödenmesini gerektiren görevlerde geçmiş sayılır.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren
altı ay içinde, bu Kanuna ekli (I) sayılı cetvelde yer alan
uzman kadro sayısının yüzde yirmisini geçmemek üzere, uzman
yardımcılığı sınavına giriş için aranan
öğrenim şartını taşımak ve başvuru tarihinde
kırk yaşını doldurmamış olmak şartıyla;
(a) Mesleğe özel yarışma sınavı ile giren
ve meslek içi eğitim sonrasında yapılan yeterlik
sınavında başarılı olup, kamu kurum ve
kuruluşlarında vergi, hukuk, uluslararası ilişkiler,
gümrük, dış ticaret alanlarında çalışmakta olanlar,
(b) Yükseköğrenim kurumlarında araştırma
görevlisi veya öğretim elemanı olarak çalışmış
olanlardan, gıda ve kimya mühendisliği alanında doktora
çalışmalarını tamamlayanlar,
(c) Sigara üretimi alanında beş kişiden, yaprak
tütün alımı ve işlemesi alanında beş kişiden ve
pazarlama alanında da beş kişiden fazla olmamak üzere, Genel
Müdürlük ve bağlı kuruluşlarında en az on yıldır
çalışmakta olanlar,
Kurum tarafından yapılacak mülakatta
başarılı olmaları halinde uzman kadrosuna atanabilir.
BAŞKAN Geçici madde 5 üzerinde söz isteyen milletvekili
arkadaşlarımın ismini okuyorum: Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Manisa Milletvekili Erkan Akçay, şahıslar adına
Adıyaman Milletvekili Mehmet Erdoğan, Adıyaman Milletvekili
Ahmet Aydın.
Sayın Akçay, buyurun efendim.
HASAN MACİT (İstanbul) Sayın Başkan, bir kez
daha konuşalım da şunu tamamlayalım. Eğer bu
Yapmayın lütfen! Hem anlaşıldı diyorsunuz bizim
dışımızda hem bir iki konuşmayı bizzat çok
görüyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun efendim, siz
konuşunuz.
HASAN MACİT (İstanbul) Biz burada Türkiyeyi
ilgilendiren bir konuyla ilgili bir açıklama yapıyoruz.
MHP GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 125 sıra sayılı tütün ve tütün
mamullerine ilişkin kanun tasarısının 5inci maddesinin
geçici 5inci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Muhterem
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin tarihinde tütün kadar kültürel,
sosyal, ekonomik ve politik derin etkileri olan ve tartışılan
başka bir tarımsal ürün yoktur. Tütün, yaklaşık dört yüz
yıldır bu ülke topraklarında üretilen geleneksel bir
ürünümüzdür. Uygulanan politikalarla bugüne kadar üretici sayısı
maalesef 200 bine kadar gerilemiştir.
Manisa ilinde 2007 yılı rakamlarına göre 120 bin
üretici tarafından yaklaşık 40 bin ton tütün üretilmiştir.
Manisada çekirdeksiz kuru üzümden sonra ilin tarımsal değerinin
ikinci sırasını tütün bitkisi oluşturmaktadır.
Ülkemizdeki toplam tütün üretim alanlarının yüzde 41i Manisa
ilindedir.
Tekel özelleştirilmiş, binlerce Tekel
çalışanı gibi tütün üreticileri de perişan edilmiştir.
Tütün üreticisi fiyat yönünden piyasada etkinlik gösteren
sınırlı sayıdaki kişi ve kuruluşların tek
yanlı saptadığı fiyatlara mahkûm edilmiştir. Daha da
kötüsü, Tekelin giderek etkinliğinin kırılması ve
özelleştirilmesi sonucu tütün alımı yapan şirketlerin
sayısı her geçen yıl daha da azalmakta, üreticiler daha az
sayıda firmaya mahkûm olmaktadır.
Sigara üretimi yapan çok uluslu şirketler maliyetlerini
azaltmak amacıyla tütün fiyatlarının düşürülmesi için
baskı oluşturmaktadırlar. Bu yıl baskı o kadar
güçlüdür ki tütün üretmenin mümkün olmadığı sözleşme
fiyatları bile nevi uygulamalarıyla daha da aşağıya
çekilmektedir.
Sözleşmelerdeki yıllık bazdaki fiyat
artışının enflasyon oranı kadar olması,
üreticinin kazancının hiçbir zaman artmayacağı
anlamına gelmektedir. Yazılı sözleşme esasının
dışında diğer alternatif üretim ise piyasa fazlası
olması riski taşıyan sözleşme dışı üretimde
bulunmaktadır. Sözleşme dışında üretilen tütünler
ancak tütün satış merkezlerinde alınıp
satılabilmektedir. Bunun dışında alım ve satım
yapılamamaktadır. Bugüne kadar açık artırmalı
satış yapılabilecek tütün satış merkezleri maalesef
kurulamamıştır.
Türk tütününün fiyatının şirketlerin tek
taraflı sözleşmeleriyle değil, çiftçi sendikalarıyla,
birlikleriyle ve şirket temsilcisi arasında toplu pazarlık
usulüyle belirlenmesi gerekmektedir. 2007 yılı için sözleşme
imzalanan üreticiler ile anılan yılda sözleşme
miktarını aşmamak şartıyla 2008 ürün yılı
için tütün üretim ve alım satım sözleşmesi
imzalanacağı hükmü tasarıda getirilmektedir. Ama maalesef,
üreticilerle 2008 yılı için daha henüz anlaşma
yapılmamıştır. Bu yüzden tütün üreticileri ne
yapacaklarını bilememektedirler.
Tarım Bakanı Sayın Mehdi Eker, tütün
üreticilerimize alternatif bir ürün ekmesi yönünde birtakım öneriler
götürüleceğini, bununla ilgili bir çalışma
yaptıklarını belirtmiştir. Ama Sayın Bakan şunu
bilmelidir ki tütün üretimi kıraç, verimsiz ve genellikle eğimli
topraklarda yapılmaktadır. Tütünün yetiştiği topraklarda
yetişecek, alternatifi olabilecek başka ürün hemen hemen yok gibidir.
Onların tütün üretmekten vazgeçmeleri demek, topraklarını terk
etmeleri demektir, terk edilen bu toprakların erozyonlarla ve başka
nedenlerle yok olması demektir.
Tekelin alkol birimi 2004 yılında Özelleştirme
adı altında iki yılı ödemesiz yedi yıl vadeli 230
milyon dolarlık kredi kullanmak suretiyle 292 milyon dolara Ortak
Girişim Grubuna satılmıştı. 2006 yılında bu
Ortak Girişim Grubu tarafından kurulan MEY İçkinin yüzde
90ı 810 milyon dolara Pasifik Grupa peşin olarak
satılmıştır. Özelleştirme adı altında kamu
kaynaklarının değerinin altındaki fiyatlarla el
değiştirmesine ve yurt dışına transfer edilmesine
neden olan bu yasa dışı ticaretin bir diğer sonucu da söz
konusu tesislerin bulunduğu bölgelerde geçmişte devletin
teşvikiyle bağcılık yapan üreticilerin, üzümünü satamama ve
düşük fiyat sıkıntısıyla karşı
karşıya kalmalarına yol açmaktır.
Sayın milletvekilleri, tasarıda on daire
başkanlığı oluşturulmakta ve daire
başkanlıklarının görevlerinin tanımlanması
yapılmaktadır. Burada dikkati çeken, Denetim Dairesi
Başkanlığı dışındaki daire
başkanlıklarının piyasa denetimi yapamayacak
olmasıdır. Hâlihazırda sektördeki denetim sektör uzmanları
eliyle yapılırken tüm denetim görevinin sadece Denetim Dairesi
Başkanlığına bırakılması ve onların
eleman sayısına bakıldığında bunu ne kadar
sağlıklı yapabilecekleri düşünülmesi gereken bir husustur.
Hükûmetin denetimi sevmediği, teftiş kurullarını
kaldırmayı amaçladığı malumunuzdur. Bu yolla denetimin
zorlaştırılıp sınırlı yapılması
mı düşünülmektedir? Burada maksat, böylesi özerk yapılı
kurumlarla piyasaların denetimi ve düzenlenmesi görevini yapmak mı
yoksa kadrolaşmak mı amaçlanmaktadır?
Değerli milletvekilleri, 4046 sayılı Kanunda ve
233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunun 4üncü maddesinin
başlığı Kurum personelinin statüsü, atanma usulü ve özlük
hakları olarak değiştirilmiş, birinci
fıkrasının sonuna Diğer personelin ataması ise Kurul
tarafından belirlenen personel politikası çerçevesinde Başkan
tarafından yapılır. cümlesi eklenmiştir. Bu cümle, 4733
sayılı Yasanın hâlen yürürlükte olan, Kurulun çalışma
esasları, görev ve yetkilerini belirleyen 3üncü maddesinin (y) bendinde
bulunan Personel atamaları da dâhil olmak üzere kurumun personel
politikasını oluşturmak hükmüne aykırılık ve
tezat teşkil etmektedir. Başkan tüm atamalarda tek söz sahibi
yapılırken bu durum yasanın değişmeyen hükmüne
aykırılık teşkil etmektedir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye hâlihazırda
dünyanın en büyük şark tipi tütün üreticisi konumundadır. Ancak,
son yıllarda uygulanan yanlış politikalar, tüketici
eğilimlerinin ve tercihlerinin değişmesi, rekabetin
yoğunlaşması, sağlık endişelerinin artmaya
başlaması ve ekonomilerin globalleşmesi gibi birçok sebebe
dayalı olarak Türkiyenin şark tipi tütünle rekabet şansı
azalmaya başlamıştır.
Aynen fındıkta olduğu gibi, ülkemiz tütünde de en
büyük üretici olma konumunu izlenen yanlış üretim ve pazarlama
politikaları nedeniyle iyi kullanamamış, bu da tütünü hem
üreticiler hem de ülke için ekonomik bir ürün olmaktan
çıkarmıştır.
Tütün sektörünün bugün itibarıyla başta ABD olmak üzere
Avrupa Birliği ve diğer ülkelerle rekabet etme şansı
zayıflamıştır. Bunun başlıca nedenleri,
üreticinin temsilcisi konumundaki örgütlerin fiziki yapı, mali güç,
kalifiye personel yetersizliği gibi nedenlerden dolayı sektörde gerek
ulusal ve gerekse uluslararası ölçekte etkin ve yaygın bir
şekilde faaliyet gösterememesidir. Üreticiye verilen tarımsal
desteklerin tütün üretimini koruyacak ve geliştirecek mahiyetten uzak
olması da bir başka faktördür.
Değerli milletvekilleri, olumsuzluğu kısmen
bertaraf eden, dolayısıyla tütün sektörünün rekabet gücünü
artıran ve koruyan önemli bir unsur, 4629 sayılı Kanunun geçici
1inci maddesi kapsamında mülga Tütün Fonu adı altında yaprak
tütün ithalatından alınan ton başına 3 bin ABD doları ödemedir.
Bu koruyucu faktör kaldırıldığı takdirde Türkiyede
şark tipi tütün üretimi ciddi manada olumsuz etkilenecektir. Virginia ve
Burley tütün üretiminde ise yoğun bir emek sonunda ulaşılan
üretim sonlandırılacak, yapılan tüm yatırımlar
atıl kalacak ve tamamen dışa bağımlı hâle
gelmemiz kaçınılmaz olacaktır.
Son yıllarda yasa dışı yollarla ülkeye sokulan
kaçak ve sahte tütün mamulleri ve halk sağlığını
korumaya yönelik geliştirilen düzenleme ve yasaklar gibi nedenlerden
dolayı Türkiye sigara pazarında bir daralma meydana gelmiştir.
Kaçak ve sahte sigarayla etkin mücadele için, öncelikle kurumlar arasında
koordinasyon sağlanarak caydırıcı cezalar içeren yasal
düzenlemeler yapılmalıdır. Türkiyedeki toplam sigara
pazarının küçülmesinde en önemli etkenin kaçak ve sahte sigara
olduğu düşünülmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Akçay, konuşmanızı
tamamlayınız.
ERKAN AKÇAY (Devamla) Kayıt dışı bir sektör
olmasından ötürü tam olarak boyutları bilinememekle beraber, toplam
pazarın yüzde 10 ila yüzde 15inin kaçak ve özellikle de sahte ürünlerden
oluştuğu tahmin edilmektedir. Değerli milletvekilleri, bu durum,
ülke açısından çok ciddi vergi kaybı oluşturmakla beraber,
yasal sigara üreticilerinin ve tütün yetiştiricilerinin pazar kaybetmelerine
de neden olmaktadır. Bundan ötürü, yasa dışı tütün mamulü
ticaretini önleyici tedbirlerin bir an evvel alınması gerekmektedir.
Yapılacak olan mücadelede temel odak, öncelikle yasa dışı
ürünlerin yurda girişini önlemek için sınır ve gümrük
kontrollerini artırmak ve ülke içinde bu ürünlerin
dağıtımını engellemek için dağıtım
ağı denetimini etkin hâle getirmek ve tüketicilerin ürünlerini
lisanslı satıcılardan almalarını sağlamak
olmalıdır.
Yasa dışı tütün mamulleriyle etkin bir şekilde
mücadele için soruna geniş bir perspektiften yaklaşılması
ve yasa dışı sektörlere odaklanmış etkin çözümler
üretilmesi için kamu otoritesiyle üreticilerin iş birliği ve
koordinasyon içerisinde mücadele etmesi faydalı olacaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akçay.
Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Şırnak
Milletvekili Sayın Hasip Kaplan.
Buyurun. (DTP sıralarından alkışlar)
DTP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; özellikle bu maddeyle ilgili birçok
önerge var. Biz de önemsediğimiz geçici 6ncı maddeyle ilgili ve
özellikle bu konudaki politikalarla ilgili birkaç noktaya değinmek
istiyoruz.
Ülkemizin tarihinde gerçekten tütün kadar kültürel, sosyal,
ekonomik ve politik derin izler bırakan ve tartışılan çok
az sayıda tarım ürünü vardır. Çünkü, Türkiye denince gerçekten
bir tarım ülkesi olarak
Türkiye zeytiniyle, Türkiye üzümüyle, Türkiye
tahılıyla, Türkiye coğrafi ve iklimsel zenginleriyle birçok
tarımsal ürünün yetiştiği bir ülke olmakla beraber, bu alanda
devletin son yıllardaki politikaları ne yazık ki 1925
yılında Türkiye Cumhuriyetinin Reji şirketini 4 milyon lira
bedelle alıp Tekeli, devlet tekelini -o dönemlerde inhisar olarak ünlü- kurmasıyla
Bugüne geldiğimizde, özelleştirmeyle artık bunların tamamen
ortadan kalkmış olduğunu ve geçici 6ncı maddeyle de bir
yıllığına sözleşmelerin uzatılmak
istendiğini görüyoruz. Oysaki tütün üreticilerinin feryadı çok daha
farklı, çünkü iktidar partisi en çok oy aldım dediği bölgede, Batmanda,
Bitliste, Diyarbakırda, Adıyamanda, birçok yerde üreticinin ana
geçim kaynaklarından birinin Tekel olduğunu, tütün olduğunu,
tütün üreticileri olduğunu bilmektedir. Sayın Tarım Bakanı
Batmanda
Sayın milletvekillerinin Batmanda
katıldığı toplantıların notları yürek
parçalayıcıdır. Bunların önlemleri alınmadan,
işsizliğe ve yoksulluğa bir nebze olsun katkı sunan
verimsiz topraklardaki tütün üretimi ile ilgili tartışmalar yapılırken,
çok uluslu sigara şirketlerinin Türkiyeyi istila ederek ne yazık ki
önceleri Bitliste kurulan Best Sigara Fabrikasının -daha sonra Tekel
bunun yüzde 25ini almıştı, bunun hisselerine ortak
olmuştu, bunların- artık yavaş yavaş tarih olması
gerçekten düşündürücüdür. Bunları özelleştirme furyasına
baktığımız zaman, Tekelin öncelikle alkolden başlayan
özelleştirilmesi sürecine bir göz atmak gerekiyor ve
Nurol-Limak-Özaltın-Tütsab konsorsiyumuna 292 milyon dolara satılarak
özelleştirilmesiyle başlayan süreçte Mey İçki Sanayi ve Ticaret
AŞnin 2004 Şubat ayında faaliyetleri ve arkasından yüzde
80lik pazar bölümünü ele geçirmesi ve arkasından, 2006 yılında
özel yatırım fonlarından Texas Pasific Groupa yüzde 90
payını 810 milyon dolara satmasına dikkat çekmek istiyoruz.
Tekelin alkol bölümünün değerinin çok altında özelleştirildiği
bir gerçek. Ama, Tekelin tekelliği yok edilirken, çok uluslu dev
şirketlerin de önü açılırken sigara bölümü ise birkaç kez
ihaleye çıkarılmasına rağmen yeterince müşteri
talebini bulamadığı için satılamamıştı, ama
son zamanlarda bu da sağlanarak ilk ihaleye katılan 1.150 milyon
dolarla JTInin verdiği fiyatın düşüklüğü nedeniyle ilk
ihale iptal edilmiş, ikinci ihalede teklif alınmamış ve
âdeta düşük fiyata bir taraftan mecbur edilirken özelleştirme, bir
taraftan da üretici yoksulluğa mahkûm edilmeye
çalışılmıştır. Onun için, üreticiler şöyle
bir slogan atmışlardı: Tütün üreticisi darda, sigara
şirketleri kârda, Hükûmet nerede? Evet, şimdi biz de soruyoruz: Ne
olacak bu tütün üreticisinin hâli?
Gerçekten, devletin tarım politikaları konusundaki yanlışlığının,
Türkiyedeki tarım üretim planlamasının
olmayışının, tarım arazilerinin çok parçalı
oluşundan tutun, devletin çiftçilere ilişkin net örgütlenme politikası
olmayışının, etkin bir kooperatifçilik
anlayışı olmayışının, Türkiye Ziraat
Odaları Birliği Kanunu ve mevzuatta Tarım
Bakanlığının yan kuruluşu olarak
işlevselleşmesiyle üreticilerin geldiği noktada, maalesef,
gelişen ekonomik krizlerden darbe üzerine darbe yiyor. Şimdi sormak
istiyorum değerli arkadaşlarım. 24 Ocak kararları
tarıma vurulan ilk darbedir. Bakın, 24 Ocak. Evet, Türkiye
tarımı ve köylüsü ve tütün üreticisi o zaman zor yıllar
yaşadı. Arkasından geldik 24 Ocak 1980de IMFyle uyum
programı başlatıldıktan sonra 99 yılına. 99
yılı kriz yılına geliyor. 2001, IMFyle imzalanan stand-by
anlaşması gündeme geliyor ve tabii ki 2001 Dünya Bankasıyla
imzalanan Tarım Reformu Uygulama Projesiyle devam ediyor. Bunların
hiçbirisi tesadüf değil.
Şimdi, Türkiye yine ekonomik bir küresel krizle
karşı karşıya. Acaba diyoruz, çiftçilerimiz ürünlerini
pazarlayamadan, satamadan, hatta üretemez duruma düşürülerek yeni bir
darbe mi yiyecekler? Böylesi bir durum karşısında gerçekten
şu verilere dikkatle baktığımızda
şaşırtıcı oluyor: Türkiyede tütün üretiminde,
sözleşmeli tarım araştırmasında bazı sayısal
verileri bilim insanları şöyle ortaya koyuyor, diyor ki: Tekelin
özelleştirilmesi hususunda üreticilerin yüzde 87,5u olumsuz görüş
bildirmiştir. Yeni Tütün Kanunu öncesinde pazarlama sisteminden, yani
sözleşmesiz çiftçilikten memnun olanların oranı yüzde 94,8.
Yani şimdi yine üreticilerin şöyle bir tespiti var: Türkiye Ziraat
Odaları Birliği Kanunuyla çiftçilerin haklarını arama,
koruma, geliştirmeden çok, Tarım Bakanlığının yan
kuruluşu gibi işlev gördüğü söylenir bir noktaya gelmiş.
Şimdi bütün bu verilerin üzerinden
baktığımız zaman geçici 6ncı maddeyle ilgili
ayrı ayrı önergeler var. Bir yıllığına tütün
üreticisinin elindeki yaprakları satsın diye, ömrünüz bir yıl
diye, bugün burada yasama Meclisinden bu kanunu çıkarırsak nasıl
bakarız bu üreticimizin yüzüne? Gerçekten, Tokatta, Amasyada, Batmanda,
Bitliste, Adıyamanda, Egenin birçok şehrinde, hatta Karadenizde,
tütün üreticisi, belki de bir yıl daha ömrümüzü uzatıyorlar,
elimizdeki yaprakları da alarak bunu bitirecekler kaygısını
yaşıyorsa bunu düzeltmek gerekir diye düşünüyoruz.
Bu konuda çok ciddi tespitler var ama detaya girmeden, kota
konusunda söylemek istediğim, bazı yerlerdeki 200 kilo kotanın
400 kilo kotaya çıkarılması yönündeki feryatlarına bile
kulak verilmezken ki bu çok yakın zamanda, Batman ilimizde bu konuda çok
ciddi tartışmalar yaşandı ama bazı illerimizde de bu
kotanın artırıldığını görebiliyoruz.
Örneğin, Muş ilinde hâlâ, kota oranına
baktığımız zaman, kota oranı 200, fiyat 400 YTL
civarında, oysaki tutar 800 YTL olması gereken bir konumda.
Şimdi, böylesi sorunları da yaşarken bir de bu
yasayla, sözleşmeli olarak bir yıllığına
artırmanın, tütün üreticisine hiçbir şekilde bir gelecek vaat
etmediğini ifade etmek istiyoruz ve Tekelin özelleştirilmesi sonrası
ilk iki firmanın pazar payları toplamının da yüzde 81, üç firmanın
yüzde 90 olacağını düşündüğümüz zaman, iki üç firmaya,
maalesef, Türkiyeyi, Türkiyenin Türkiyeye özgü tütününü, çünkü dört yüz
yıllık tarihinde Orient tütün tarzını ve değişik
tütünlerini Türkiyeden almak zorunda kalan yabancı firmalara
karşı maalesef değerlendirme imkânından yoksun
olduğumuzu ifade etmek istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kaplan, konuşmanızı
tamamlayınız.
HASİP KAPLAN (Devamla) Son olarak Adana, Bitlis, Malatya
sigara fabrikalarının devir işleminden birkaç gün sonra
kapatılması, diğerlerinin de birkaç ay, birinin ise en çok bir
iki yıl sonra kapatılması bekleniyor. Şimdi Tekelde kalan
Yaprak Tütün İşletmeleri, sigara fabrikaları kapatılınca
başsız kalacak, ellerinde tütün stoklarıyla birlikte küçülerek
yok edilecekler. Üreticimiz yok edilecek, tarımımız yok
edilecek, çiftçimizin geleceği yok edilecek ve yoksullara yeni
yoksulları katmış olacağız. Bu nedenle, Ufuk Uras
arkadaşımızın sunduğu önerge doğrultusunda ek
6ncı maddedeki sözleşmeli sürenin bir yıl değil, tütün
üreticisinin de geleceği düşünülerek makul bir çerçevede
uzatılması gerektiğini düşünüyoruz.
Bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DTP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şahsı adına İstanbul Milletvekili Sayın
Hasan Macit. (DSP sıralarından alkışlar)
HASAN MACİT (İstanbul) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Bu arada, dün vefat eden, cumhuriyeti, Türkiye Cumhuriyeti
devletini bize emanet eden son gazimiz olan Yakup Amcaya da Allahtan rahmet
diliyorum.
Değerli arkadaşlar, biraz önceki söylediğim
konularla ilgili, tamamlamak üzere söz almış bulunuyorum. Tabii bu
organizasyon ciddi bir organizasyon. Bu organizasyon içerisinde Tekel Yaprak
Tütünün içinin nasıl boşaltıldığını, hangi
yollarla, yasal kılıf uydurma noktasında hangi belgelerle
boşaltıldığını gösteren belgeler burada.
Sanırım, bu konuşmayı yaptıktan sonra yürütme,
bakanlık bu konunun ciddi bir şekilde
araştırmasını yapar, ciddi bir şekilde
sorumlularının cezalandırılması yönüne gider.
Eğer bu belgelere ulaşılamıyorsa bu belgeler bende var,
araştırma yapacak arkadaşlara, denetim elemanlarına da bu
belgeleri takdim etmeye hazırız.
Değerli arkadaşlar, bu süreç içerisinde, tabii, devletin
malını mülkünü koruyan bürokratlarımız da var, ciddi bir
şekilde, yapılan kanunsuz olaylara karşı çıkan
bürokratlarımız da var. Örneğin, bu haberler
yayıldıktan sonra bir müfettiş bunların açığa
çıkmasıyla ilgili, bir denetim yapmasıyla ilgili izin istiyor.
Ama, bu müfettişimize, ne yazık ki Sen yetkini ve haddini
aştın. diyerek bir ceza veriliyor. Bunun ötesinde, bir müessese
müdürünün, bu satışa izin verilmesi noktasında karşı
çıktığı için görev yeri değiştiriliyor.
Değerli arkadaşlar, kullanılmış makine
alımıyla ilgili kişiler, kuruluşlar, bu tütünlerle ilgili,
alımıyla ilgili kişi ve kuruluşlar aynı kapıya,
aynı şirkete, aynı yere çıkıyor. Hatta, bu
satışta Weserfrucht firması ile Interlink firmasına
Tekelden gönderilen mektupların da Adreste
bulunamamıştır. şekliyle geri gelmesi söz konusu. Öyleyse,
bu şirketlerin bir tabela şirketi olduğu gerçeği ortaya
çıkmaktadır.
Bunun dışında, değerli arkadaşlar, ben
yürütmeye şu sorularımı sormak istiyorum: Interlink şirketi
içerisinde, ortakları içerisinde acaba bir milletvekili var
mıdır? Bunun bir araştırılması gerekiyor.
Aynı şekilde, ikinci sözleşmeye imza atan, aynı protokolde
imza atan Şenol Çelik ile firma ilişkisi nedir? Bu firma Almanyada
mıdır, Dubaide midir? Bunların
araştırılması gerekiyor.
Bir diğer konu: Biraz önce Sayın Bakan Teminat olarak
yüzde 6 alınıyor. dedi. Bu şirketlerden alınan binde 3
teminat ve binde 5 teminatın yarattığı zarar
soruşturulmuş mudur? İlgili firmalardan tahsili noktasında
bir karar, bir uygulama yapılmış mıdır?
Bir diğer konu: Bir gazetede yer alan ucuz tütün
satımında yolsuzluk kokularından bahseden gazete haberlerinden
sonra başmüfettiş olan bir arkadaşımıza -ismi burada
var- neden soruşturma açılmış ve neden ceza verilmiştir?
Acaba, o günkü Sayın Genel Müdürün korkmasının sebebi neydi?
Acaba, o firmayı tanıyor ve dolayısıyla kayırıyor
muydu?
Bir diğer konu: Aynı tütünlere talip olan Interlink
firmasının -bir yıl sonra-bu defa Weserfrucht firmasına
verilen fiyattan dolayı yüzde 10 kadar düşük fiyatla tütünlere talip
olması, bu yeni fiyatın önceki fiyatları bildiği
anlamına mı geliyor? Bu nasıl bir ticari zihniyettir? Bu
şekilde firma kayırılmış olmuyor mu? Birinci firmadan
900 bin dolar irat kaydedilirken, ikinci firmaya fiyat indirimi adı
altında milyonlar aktarılmış mıdır? Her iki
şirkette iki firma aynı kişilere ait midir? Şenol Çelikin
iki firmanın faaliyeti sırasında müessese müdürlüğüyle
ilişkileri neden sürdürülmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Macit, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
HASAN MACİT (Devamla) Değerli arkadaşlar, bu
olaylardan sonra Türkiyede kaçak sigara satışının pazar
payını çok ciddi bir şekilde etkilediği ve Tekelin yüzde
70lerdeki payının yüzde 28lere düşmesi, kaçak sigaraya
pazarı terk etmesi sonucu, bu ucuz tütünler bir komşu ülkede sigaraya
çevrilerek Türkiyede satışı ve bu satışıyla
ilgili terör örgütüne para aktarımı söz konusu mudur? Aynı
şekilde devletin denetim elemanları, Başbakanlık denetim
elemanları uyarı yaptıkları hâlde Tekelde niçin bir
düzenleme söz konusu olmamıştır ve görevden alınan müessese
müdürü acaba şu anda nerededir? Hangi görevdedir?
Cezalandırılmış mıdır ödüllendirilmiş midir?
Bunları merak ediyorum. İnşallah sayın yürütme,
Bakanlık bu konuların cevaplarını verir diye
düşünüyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, ben de söz
istemiştim.
BAŞKAN Buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, bu kanunda bir madde getirilmiş. Üreticilerle
sözleşmeyle üretim yapılması uygulaması var Türkiyede. Ya
işte 2008 yılında bu kanun çıkmazsa, işte
üreticilerden artık tütün alamayız. Dolayısıyla, bir sene
daha bunu uzatalım. Ee, 2009da ne olacak, 2010dan sonra yani tamamen
üreticinin ürettiği tütün alınmayacak mı? Aslında, niye bir
sene uzatıyorsunuz, devamlı uzatın.
Yani şimdi, sevgili milletvekilleri, bana göre, kendi
memleketini, kendi insanını, kendi vatanını düşünen
parlamentolar, evvela, getirdikleri kanunları, kendi halkının
lehine olması için kanun yaparlar. Biz eğer bir kanun
getirmişsek, Türk tütün üreticilerinin tütününü en iyi şekilde
değerlendirelim, tütün fabrikalarını alan müstahsillere,
fabrikatörlere Türk tütününü kullanma zorunluluğunu getirelim, Türkiyede
tütün ekim alanlarını genişletelim. Türk tütününün, Türk üreticisinin
Türkiyede üretim yapması için zaten belli bir
Çiftçimiz, zaten bununla
geçiyor, bunun dışında bir şeyle geçinmiyor. Bunları
öngörmemiz gerekirken, piyasadaki tütün alan tekellerin piyasasında
Tekelin payını yüzde 65ten yüzde 35e indirdik. Onu da şimdi
satacağız, Türk tütününü eken Türk köylüsü yok olacak. Böyle bir
Parlamento, halkın parlamentosu olur mu arkadaşlar? Tabii bunu
iktidar için diyorum, halk parlamentosu olur da.
Şimdi, bakın, Hükûmet sırasında oturan
Sayın Bakan, Allah rızası için, bu kanunun bir maddesini
okumuş mu? Ben şimdi çok ciddi bir şeyler öğrenmek
istiyorum.
Şimdi, bakın, sevgili milletvekilleri, demin
dediğim gibi, Türk üreticisinin sözleşme ile üretim
yapılması uygulamasını bir yıl uzatıyorsunuz ya,
bir madde hayır için getiriyorsunuz, on madde şer için getiriyorsunuz.
Şimdi, bakın, şu maddenin ikinci fıkrasında Yeterlik
sınavında başarılı olup Kurumda uzman
unvanını almaya hak kazandığı halde, uzman kadrosuna
ataması yapılamayan uzman yardımcıları, başka bir
işleme gerek kalmaksızın uzman unvanını almaya hak
kazandıkları tarih itibarıyla durumlarına uygun uzman
kadrosuna atanmış sayılırlar. Peki, niye
atamadınız şimdiye kadar? Hangi tarihten itibaren uzman
kadrosuna atayacaksınız? Kadro arayacak mısınız?
İçimizde personel hukukunu bilen insanlar var arkadaşlar.
Bir yere atama yapmak için kadrosu olması lazım. Kadrosu yoksa ne
yapacaksınız? Kanunda yeni kadro ihdas ediyorsunuz. Ayrıca da
demek ki bu Hükûmet zamanında, kendi yandaşlarını korumak
için, haddinden fazla -bu kanunda sevk ettiler ya- uzman yardımcılığına
aldılar kendi yandaşlarını, kadro da bulamadılar.
Şimdi bu kanun yürürlüğe girince belki 100-150 tane uzman
yardımcısını atayacaklar. Uzman yardımcısı
da deyip de geçmeyin, kamu personeli alanında çok büyük avantajları
olan kişiler ekonomik yönden, maaş yönünden.
Şimdi, maddenin yine dördüncü fıkrasında Bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde, bu
Kanuna ekli (I) sayılı cetvelde yer alan uzman kadro
sayısının yüzde yirmisini geçmemek üzere
Bu uzman kadro
sayısı 200 -yani 190 da, 200- 38 kişi ediyor.
uzman
yardımcılığı sınavına giriş için
aranan
Eğitim almış ama uzman imtihanını
geçmemiş kişilerden, şu şu şu kişilerden atama
yapılır...
Şimdi, getirdikleri uzman
yardımcılığı kadrosunun 60 tanesi birinci derece
sayın milletvekilleri. Şimdi, bu kadar arpalık bir kanun
getirilir mi? Yani 38 kişi, siz kendi yandaşlarınızdan
Efendim, bunlar mesleğe özel yarışma sınavıyla giren
ve meslek içi sınavdan yapılan yeterlilik sınavını
kazanan kişiler. diyor. Ayrıca da diyor: Sigara üretimi
alanında beş kişiden, yaprak tütün alımı ve
işlemesi alanında beş kişiden ve pazarlama alanında da
beş kişiden
Şimdi, bu kadar arpalık yaratan bir
uygulamaya gitmeyin. Birileri birinci derece kadroyu bu memlekette almak için
-kamu personeli- yirmi sene, otuz sene emek verirken, siz kendi
yandaşlarınıza hiçbir emek vermeden getirip birinci derece kadro
veriyorsunuz. Yahu, ne bunu Allah kabul eder ne din kabul eder ne Kuran kabul
eder. Siz nasıl böyle, Allahın, dinin, Kuranın kabul
etmediği bu haksızlıkları getiriyorsunuz da kendi
yandaşlarına haksız kazanç elde ettiriyorsunuz ve
uyguluyorsunuz? Böyle olmaz sayın milletvekilleri! Bu devlet, bu
zihniyetle yönetilmez. Bu devlet böyle arpalıklar tesis edilerek, kendi
yandaşlarına devlet kaynakları haksız, adice kanalize
edilemez sayın milletvekilleri.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Genç, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi söylediğimiz sorulara
çıksın cevap versin. İşte Hükûmet, çıksın cevap versin.
Desin ki: Biz bu uzman kadrolarını niçin doldurmadık, niye atama
yapmadık, kaç kişiyi atayacağız; on sene önceki tarih
itibarıyla mı uzman kadrosuna atama yapacağız; yine, bu
1inci dereceye kaç tane uzman yandaş atayacağız
Çıksın konuşsunlar efendim. Bu kürsü niye burada var? Biz burada
söyleyeceğiz, onlar susacak. O zaman niye varsınız Hükûmet
olarak? Demek ki siz bu memleketi yönetecek kabiliyet ve kişilikte ve
dürüstlükte değilsiniz. Dolayısıyla, bu memleket bu zihniyetle
yönetilemez. Bu memleketi bu zihniyetle yöneten insanlar bu memleketi felakete
götürür. Çıkın burada sorularımıza cevap verin.
BAŞKAN Sayın Genç, konuşmanızı
tamamlayınız lütfen.
KAMER GENÇ (Devamla) Biraz önce soru sordum: Bu Tekele
kullanılmış makine satan
O yönetim kurulunda, bugünkü
Özelleştirme İdaresi Başkanı da dâhil 35 trilyon lira
bunlara idari para cezası kesildi. Ne oldu bu para cezası?
Çıksın söylesin, işte Hükûmet burada. Tahsil ediliyor mu,
edilmiyor mu? Edilmiyorsa, senin babanın parası mı kardeşim
bu para?
BAŞKAN Sayın Genç, lütfen konuşmanızı
tamamlayınız.
KAMER GENÇ (Devamla) Niye ben gidip de piyasada yüzde 20lerde
faizle alacağım da, sen devletin oradaki alacağını
tahsil etmiyorsun?
BAŞKAN Sayın Genç, bir dakikalık süreyi
aştık, lütfen efendim.
KAMER GENÇ (Devamla) Saygılar sunarım efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz sayın
milletvekilleri.
Sayın Öztürk
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Görüşmekte olduğumuz çerçeve 5inci maddeyle eklenen
geçici 5inci maddede diğer kurumların kariyer
uzmanlıklarından mülakatla personel alınması, bu personelin
bir yeterlilik sınavından geçmiş olması nedeniyle itiraz
edilemeyecek bir husustur. Keza, araştırma görevlisi ve diğer
öğretim elemanları için de aynı şeyi söylemek mümkün.
Ancak, geçici 5te, üç ayrı birimden beşer kişi olmak üzere 15
kişinin mülakatla uzman kadrosuna geçirilmesinin doğru olmadığını
düşünüyoruz. Bu yöntemin subjektifliğe ve kayırmaya açık
olduğuna Sayın Bakan da katılır mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.
Sayın Ağyüz
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, iktidar partisi milletvekillerinin gelen
yasaları okumadıkları yönünde bir eleştirim vardı, ama
görüyorum ki bakanlar da okumuyor.
Bu yasa 11/2/2008 günü Bakanlar Kurulunda görüşülerek havale
edilmiş ve tütünle ilgili, tütün alımıyla ilgili, sadece alkolle
değil. Bu yasayla üreticilere sözleşmeyle üretim
yaptırılması ve alımı son kez bir yıl daha
uzatılıyor. 2008 yılı sonrası tütün ve tütün üreticisi
kaderine mi terk edilecek? Uluslararası piyasanın işgalcilerinin
insafına mı terk edilecek? Doğu ve Güneydoğu Anadoluda yüzde
92, yüzde 95 oranında tütün alımını devlet
gerçekleştiriyordu. Şimdi ne olacak?
Alkol birimini özelleştirdiniz, iki yıl ödemesiz, yedi
yıl vadeli, 292 milyon dolara aldı adam, 810 milyon dolara
sattı. Bu örnekler size hiç ders olmuyor mu Sayın Bakanım?
Ben size Bakanlığınızla ilgili soru sorsam
burada, cevap vermemekte haklısınız, ama Tekelle ilgili
soruyorum. 14 bin işçiyi soruyorum. Tekel özelleştirmesinin
peşkeş çekilmesini soruyorum, ama sizden cevap alamıyorum.
Eğer cevap veremiyorsunuz, lütfen iyi bilen bir bakan gelsin otursun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ağyüz.
Sayın Ağırbaş
AYŞE JALE AĞIRBAŞ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Geçici 6ncı maddede, 2007 yılı için sözleşme
imzalanan üreticilerle, aynı koşullarda 2008 yılında da
sözleşme yapılacağı hükme bağlanmaktadır. Bu,
yeni üreticilerle sözleşme yapmayacağınız anlamına
geldiği gibi, 2009dan itibaren ise hiçbir üretici ile üretim ve
alım-satım sözleşmesi yapılmayacağı anlamına
geliyor. Yapmak istediğiniz, üreticiyi piyasanın insafsız
kurallarına mı terk etmektir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, buyurun.
DEVLET BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
İlk soruya cevap veriyorum: Öncelikle bu kurumun ilk
kuruluşundan beri personele yönelik olarak kurallar aynı şekilde
işliyor ve bu konuda herhangi bir yasal değişiklik ve düzenleme
söz konusu değil. Dolayısıyla, yetişmiş personelin de
bu konuya ilişkin olarak en fazla sayıda bulunduğu kurum Tekel
olduğu için, eskiden bu yana, genellikle bu kurumlardan personel
bulunması ve alınması da son derece normal.
Yine, Tekel özelleştirmesine ilişkin bir soruydu. Az
önce de soruya yazılı olarak cevap vereceğimi belirtmemden hemen
sonra soruyu soran Sayın Milletvekilinin yerinden Eğer bunu
bilmiyorsanız cevaplandıracak bir bakan otursun. şeklinde yine
aynı benzeri bir şeyle açıklama yaptığı için,
konuya ilişkin olarak yazılı cevap vermenin de bir hak
olduğunu ve sorduğunuz soruların görüştüğümüz
yasanın ilgili maddesine ilişkin olmadığını,
dolayısıyla ilişkin olmayan bir maddeye ilişkin olarak da
özelleştirme kapsamındaki sorulara da ilgili kurumdan
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Sayın Bakan,
okumamışsınız.
DEVLET BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul) Dinlemeyi de
öğrenin Sayın Milletvekili, dinlemeyi öğrenin. Soru sormayı
bildiğiniz kadar dinlemeyi de öğrenin. Yaptığınız
tutum da hiç Genel Kurulun usul ve üslubuna uygun değil.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Çocuk yuvası yönetmeye
benzemez bu işler.
DEVLET BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul) Bir kere her
şeyden önce burada son derece nezaketsiz ve Genel Kurulun üslubuna uygun
olmayan bir tutum içerisindesiniz. Ben sizin sorduğunuz soruya cevap
vermeye çalışıyorum. Karşılıklı bir
soru-cevap yapmıyoruz. Yazılı cevap verilmesi de Bilgilenmekse
eğer amacınız, size yazılı olarak cevap
vereceğiz. (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Lütfen arkadaşlar
BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) Dünkü Meclis Başkanı
dâhil mi? Nezaket kuralınıza dünkü Meclis Başkanı dâhil mi?
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Karar verecek, karar. Evet mi
hayır mı? Cevaba göre
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Kanunu okuyun, kanunu.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Kanuna göre karar verecek.
BAŞKAN Saygıdeğer milletvekilleri, lütfen
efendim, Sayın Bakanı dinleyelim.
Buyurun Sayın Bakanım.
DEVLET BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum. Diğer sorulara yazılı cevap
vereceğiz.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Bilmiyorum, haberim yok.
deseydiniz, daha şık olurdu.
DEVLET BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul) Sizin haberiniz
olduğu kadar benim de haberim var.
BAŞKAN Geçici madde 5i oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 6yı okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 6- Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol
İşletmeleri Anonim Şirketi, ülke genelinde ürün
arzının devamlılığını sağlamayı ve
yerli tütünden yapılan sigaraların harman reçetelerinde
kullanılan tütün çeşitlerinin geleceğini güvence altına almayı
teminen, 2007 ürün yılı için sözleşme imzalanan üreticiler ile
anılan yılda sözleşme yapılan miktarları aşmamak
koşuluyla 2008 ürün yılı için Tütün Üretim ve
Alım-Satım Sözleşmesi imzalar. Satın alınacak tütün
miktarı, her bir üretici ile imzalanan sözleşme miktarının
% 10 fazlasını aşamaz.
Şirketin, Tütün Üretim ve Alım-Satım
Sözleşmesi imzalayacak olduğu tütünlerin satın alınabilmesi
ve satın alınan tütünler için işleme, nakliye, ilaçlama,
bakım ve depolama gibi giderler Hazine Müsteşarlığının
2009 yılı bütçesine bu amaçla konulacak ödenekten
karşılanır. Bu kapsamda satın alınan tütünlerin 2009
yılı sonuna kadar kullanılamaması veya
satılamaması durumunda bu tütünlerin işleme, nakliye, ilaçlama,
bakım ve depolama hizmetleri için ihtiyaç duyacağı kaynak
müteakip yıllarda Hazine Müsteşarlığı bütçesine bu
amaçla tefrik edilen ödenekten karşılanır.
Bu tütünlerin satışından elde edilecek
hâsılat, Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Anonim
Şirketince tahsilâtı takip eden ayın on beşine kadar genel
bütçeye gelir kaydedilmek üzere hazine hesaplarına aktarılır.
2008 ürünü olarak satın alınacak tütünler, destekleme
stoku tütünlerin satışında uygulanan usul ve esaslar dâhilinde
satılabilir.
Bu madde kapsamında şirket tarafından
yapılacak alımlar ile alınan tütünlere ve yapılan giderlere
ilişkin denetim Yüksek Denetleme Kurulunca yapılır.
BAŞKAN Geçici madde 6 üzerinde, Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Tokat Milletvekili Reşat Doğru, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu;
şahısları adına Malatya Milletvekili Ömer Faruk Öz ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının söz talepleri vardır.
İlk konuşmacı, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğru.
Sayın Doğru, buyurun efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA REŞAT DOĞRU (Tokat) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol
İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden
Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine,
İç ve Dış Alım ve Satımına Dair 125 sıra sayılı
Kanun Tasarısının geçici 6ncı maddesi hakkında
konuşmak üzere Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclisi ve yüce milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, Kurtuluş Savaşı
gazisi, son gazimiz Allahın rahmetine ulaşmıştır,
Yakup Satara Allahtan rahmet diliyorum, ailesine
başsağlığı diliyorum.
Ayrıca, dün itibarıyla cenazeleri kalkan, Güneydoğu
Bölgesinde şehit düşmüş askerlerimize Allahtan rahmet
diliyorum, askerlerimize başsağlığı diliyorum.
Bu geçici 6ncı madde, 2007 ürün yılı için
sözleşme imzalayan üreticilerle ilgili bir maddeydi, yani 2007
yılında üreticiler bir sözleşme yaptılar ve 2008
yılında satacaklar, bu maddeyle de 2008 yılında tekrar
sözleşme yapılacak ve 2009 yılında satılacak, yani bir
yıl süreyle üreticilerle ilgili bir madde getirmiş bulunuyoruz. Ancak
tabii insan düşünmeden edemiyor, neden bir yıl?
Bakınız, değerli milletvekilleri, tütün
ziraatı çok zor olan bir ziraattır ve kıraç toprakta
yapılan bir ziraattır, bu ürünün yetişmiş olduğu,
üretiminin yapılmış olduğu topraklarda başka bir
üretim de yapılmaz. Acaba, neden biz bir yıl süreyle, özellikle 2009
yılıyla ilgili olarak bunu getirmiş bulunuyoruz? Acaba, 2009
yılında yerel yönetim seçimleri var da onunla mı ilgili?
İnsan tabii düşünmeden edemiyor. Bu bir yıllık süreyi neden
biz beş yıl veya on yıl yapmayalım? Yani bunu geçici madde
olarak getireceğimiz yerde kalıcı madde olarak getirsek ve bu da
devamlı bir şekilde, yani o bölgedeki insanların gelirlerini
temin etmesi noktasında, tütünden başka ekimin
yapılmadığı bu bölgelerde bunu sağlamış
olsak ne kaybederiz? Burada, esasında kaybeden ülkemiz olmaktadır,
Türk çiftçisi olmaktadır, Türk insanları olmaktadır.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde, tütün, sosyal, ekonomik
ve politik olarak en fazla tartışılan ürünlerin
başında gelmektedir. Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasıyla
birlikte Reji İdaresi satın alınarak devlet tekeli
oluşturulmuş ve tütün politikaları belirlenmiştir. Tekel,
her zaman ülke ekonomisine çok büyük katkılarda bulunan
kuruluşlarımızın da başında gelmektedir. Bu
kuruluş kârlı bir kuruluş olmuştur.
Türkiyenin ekolojik koşullarına uygun nitelikte bir
ürün olan tütün, dört yüz yıldır Anadolu topraklarında
yetiştirilmektedir. Türk tütünü, genelde kıraç, fakir topraklarda
yetiştirilmekte, bu topraklardan yüksek gelir getiren ürün
çeşitlerinin de başında gelmektedir.
Ülkemizde aile tarımı şeklinde yetiştirilmekte
olan tütün, ihracat, istihdam ve devlet gelirleri açısından da önemli
bir üründür. Şark tipi tütün olarak bilinen Türk tütünleri, nefaseti ve
kokusu ile dünya piyasalarında marka olmuş ve sigara
harmanlarında da aranan çeşitler arasına girmiştir.
Tütünün Türkiyenin tarımsal ürünler dış
ticaretinde önemli bir yeri de bulunmaktadır, Türk tütününün. Her yıl
önemli miktarlarda tütün ihraç edilmekte ve Türkiyenin genel ihracat
gelirlerine de önemli katkılar sağlamaktadır.
Türkiyenin son yıllarda izlenen tütün politikalarındaki
yanlışlıklar tütün üretimini önemli ölçüde de
geriletmiştir. 2007 yılı itibarıyla, 2002
yılındaki 381 bin olan üretici sayısı 222 bine, 151.853 ton
üretim de 62.771 tona düşürülmüştür. Bölgeler itibarıyla
incelendiğinde; Ege Bölgesinde 2003 yılında 193 bin olan tütün
üreticisi sayısı bugün 70 bine gerilemiş, 104 bin ton olan
üretim ise 53 bin tona; Karadeniz Bölgesinde 2003 yılında 74 bin
olan üretici sayısı bugün 32 bin, 24 bin ton olan üretim de 15 bin
ton olarak gerçekleşmiştir.
Ülkemizde tütün üretimi ile bağlantılı olan girdi
fiyatlarında yıldan yıla önemli oranda artışlar varken,
son yıllarda özellikle düşük döviz kuruna bağlı olarak
tütün satış fiyatları neredeyse sabit kalmıştır.
Bu durum üreticilerin tütün tarımından çekilmesine de neden
olmaktadır. Üreticilerimizin aile işletmeciliğine dayanan tütün
üretiminden çekilmesiyle birlikte işsizlik artmakta ve büyük kentlerimize
de göçler başlamaktadır. Çünkü, aynı topraklardan, tütünden elde
edilen gelire yakın başka ürünlerin aynı miktarda gelir elde
etme imkânı yoktur. Bugün, büyük kentlerimizde baş gösteren
asayişsizliğin temelinde yatan olguların bir tanesinin de göç
olayları olduğu dikkate alındığında, tütün
üretiminin ülkemiz için ne kadar önemli olduğunu da anlatmak
mecburiyetindeyiz. Tütün üretiminin kaybolmuş olduğu yerlerde,
maalesef, son zamanlarda büyük oranda da işsizlikler almış
başını gitmektedir.
Tabii, bunların yanında, sigara fabrikalarına da
gelinmesi gerekiyor. Özellikle son zamanlarda, sigara fabrikalarının
satılmasıyla ilgili çok yoğun mücadeleler verilmiş.
Özellikle sigara fabrikası işçileri, bulundukları illerde
-beş tane sigara fabrikası satılmıştır- her türlü
mücadeleyi halkla beraber vermişlerdir. Halk, sigara
fabrikalarının satılmasını istememekteydi. Özellikle
niye istemiyorlardı?
Değerli milletvekilleri, bakınız, Tokat Sigara
Fabrikası, yaklaşık olarak 1965 yılında kurulmuş
ve de o bölgeye çok büyük oranda ekonomik katkı sağlayan
fabrikaların başında gelmektedir. Tokat Sigara Fabrikasına
işçiler sahip çıkmak istemişlerdir, Tokat Sigara Fabrikasına
esnaflar sahip çıkmak istemişlerdir. Tokat Sigara Fabrikası gibi
diğer sigara fabrikalarına o bölgelerin tüm insanları sahip
çıkmaya çalışmışlardır. Bakınız, Tokat
Sigara Fabrikası, yaklaşık olarak eski paraya göre ayda 6-7
trilyon civarında o bölgeye paranın girmesini
sağlamaktaydı. Bu, yaklaşık olarak 70-80 trilyon
civarında para yapmaktadır. Yani, o bölgede çalışan, o
fabrikada çalışan 1.200 tane işçi yaklaşık olarak
60-70 trilyon civarındaki parayı orada kendileri maaş olarak
alırken, o bölgenin esnafına veyahut da Cumhuriyet Meydanındaki
simitçisine bile götürüyorlardı. Şimdi, Rekabet Kurulu sigara
fabrikalarının özelleştirilmesi noktasında karar verdi ve
işte, British Tobacco Anonim Şirketine de bu sigara
fabrikalarını sattılar. Tabii, satılmasıyla beraber
işçilerin hepsinde büyük telaş başladı, ama esas telaşın
olduğu yer neresi biliyor musunuz? İnsanların gönülleridir.
Şu anda o fabrikaların bulunduğu şehirlerdeki
insanların hepsi Acaba biz nasıl geçineceğiz? veyahut da
Bizim durumumuz ne olacak? şeklinde büyük bir sıkıntı
içerisinde, üzüntü içerisinde kalmışlardır.
Bakınız, sigara fabrikasının olduğu
yerlerin birçoğunda -Tokat da aynı şekildedir- devletimizin
başka bir yatırımı yoktur. Oralarda sadece sigara
fabrikaları büyük bir yatırım olarak değerlendirilmiş
ve yıllardan beri de bu hep bu şekilde değerlendirilmiştir.
Siz Tokat Sigara Fabrikasını kapatıyorsunuz. Yakın bir
zamanda işte Turhal Şeker Fabrikası da satılacak ve
kapatılacak diye düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, kapatılmayı şunun
için kullanıyorum: Gerçi, belki, Tekelin buradaki yetkilileri
Kapatılmayacak, oralar devam edecek. diyor ama bakınız, 1.200
işçiyle çalışan Tokat Sigara Fabrikası, acaba
Özelleştirmeye teslim edildikten sonra kaç işçiyle
çalışacak? Yaklaşık olarak
Bunların büyük bir
çoğunluğu buralardan başka bir yere aktarılacak.
Aktarılmasıyla beraber ne olacak? Yaklaşık olarak diyorum,
çünkü o fabrikayı alan firmanın, ben 200-250 işçiden veyahut da
belki de Türk sigara sanayisinin, Türk tütününün ortadan kaldırılması
noktasında da kapatılma durumuyla karşı karşıya
kalınacak. O zaman ne yapacağız? Tokatımız için
söylüyorum: Şu anda işsizlik almış başını
gidiyor. Gidin esnafın yanına, esnafımız, sanayi
esnafımız olsun veyahut da diğer esnaflar olsun -o bölgeleri
geziyoruz- siftah yapamadan, yani günlük nafakasını bile temin
edemeden dükkânlarını kapatıyorlar. Yani, siz, siftah yapamayan
bir esnafla karşı karşıyasınız. Çiftçilerin
yanına gidiyorsunuz, çiftçiler şu anda
İşte taban
gübresi dediğimiz DAP gübresinin fiyatı 80 bin liranın üzerine
çıkmış. Çiftçi gübreyi alamıyor, yani gübreyi alıp da
tarlasına atamayacak durumdadır. Yani, çiftçisi perişan,
esnafı perişan, işçisi perişan, emeklisi perişan ve
kart borcuna gark olmuş veyahut da kart ve senetler içerisinde kalmış
bir insanlar topluluğuyla karşı karşıyayız. Bu,
nereye kadar böyle, bu şekilde gidecek? Yani şunu ifade etmek
istiyorum ki: İnşallah, bu sigara fabrikalarının
satışları bir yerden geri döner. Gerçi Özelleştirme
İdaresi şu an itibarıyla bunu kabul etti, ama inşallah bir
yerden döner diye düşünüyorum. Çünkü, sigara fabrikalarının
olduğu yerdeki tüm insanlar bunu istiyor.
Ayrıca, bakınız tütün üretimiyle ilgili
konuşuyoruz, bir yıl daha uzatılması, yani sözleşmeli
çiftçiliğin bir yıl daha uzatılması noktasında bir
kanun teklifiyle karşı karşıyayız. Biz diyoruz ki:
Neden bir yıl, niye bir yıl? Beş yıl olsun, on yıl
olsun veya devamlı olsun. Çünkü, buralardaki, bu topraklardaki, yani
kıraç arazilerdeki başka bir üründen bunu alamıyorsunuz. Siz
ürün desenlerini ortaya koyun. Bakın, şu an itibarıyla
çiftçilerimize ödenmekte olan destek primlerinde çok büyük oranda
düşüş vardır. Şu anda, yani 2008 yılı için
ödenecek olan destek primlerinin ciddi oranda düşük olduğu bir
ortamda, siz -ayrıca, işte çiftçilerin perişanlığının
yanında- tütün ekmeyin diyorsunuz, sigara fabrikaları
kapatılsın diyorsunuz ve değerli milletvekilleri, beraberinde de
tütün üreticisini tamamen ortadan kaldırıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Doğru, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
REŞAT DOĞRU (Devamla) Yaprak tütün işletme
müdürlükleri vardır. Yaprak tütün işletme müdürlüklerinin de,
değerli milletvekilleri -bu sigara fabrikalarının
kapatılmasıyla beraber- kapatılması durumuyla
karşı karşıya kalacağız.
Ben şuradan şunu söylemek istiyorum: Eğer siz, Türk
tütününe hizmet etmek istiyorsanız, kıyılmış tütün
için ÖTV miktarını düşürün. Bakınız, bu, kilogram
başına 75 YTLdir, bunu düşürün. Bunu düşürdüğünüz
zaman, Güneydoğu halkı aile işletmesi şeklinde
kıyılmış tütünün ticaretini yapsın, yerinde istihdam
sağlansın.
Bakınız, şu anda Tütün Fonu alınıyor.
Tütün Fonunu, gelin, çiftçilere dağıtalım. Yani
yaklaşık olarak 500 milyon doların üstündeki
ihracatımızı sağlayan bu tütünden almış
olduğumuz fonları, biz, gelin, üreticiye dağıtalım,
üretici birliklerini güçlendirelim. Üretici birliklerini güçlendirdiğimiz
zaman, tütün üreticisi daha fazla güçlendirilmiş olacak ve de 500 milyon
doların üzerindeki ihracatımızı daha fazla
artırmış olacağız.
BAŞKAN Sayın Doğru, lütfen
konuşmanızı tamamlayınız efendim.
REŞAT DOĞRU (Devamla) Tamamlıyorum Sayın
Başkanım.
Boş Tekel depolarını üretici birliklerine
verirken
Gerçi, sigara fabrikalarını özelleştirdik ama
inşallah özelleştirmenin bir yerinden geçip en azından kendi
bölgesindeki insanlara sigara fabrikalarının verilmesini
düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, söylenecek çok söz var ama sözlerimi
burada tamamlıyor, yüce Meclisi en derin saygılarımla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Malatya Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu.
Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize saygılar
sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, böyle bir yasayı
konuşmaktan utanıyorum. Bu, belki Türk tütünü üzerine son
görüşme olacaktır. Birbirimizi kandırmayalım, tütünün ve
Tekelin yok ediliş kanunudur.
Değerli milletvekilleri, bir ülke eğer kendi
değerine sahip çıkmıyorsa, bir ülke eğer kendi
ürettiği değerlere, yarattığı katma değerlere
sahip çıkmıyorsa, bunu birilerine vermeye çalışıyorsa,
bu ülkede geleceği düşünün.
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Son sözün bu mu?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Değerli
milletvekilleri, Tekel yedi yıldır özelleştirme kapsamına
girdi. İlk yaptığınız işlerden biriydi. Tek bir
çivi çakmazsan, bu kurumlara bir tek çivi, hep çiviler sökülürse
Oradaki
insanlar, çalışan arkadaşlarımız canla başla
üretim yapmaya çalışmasına rağmen, siz üretimi
durduracaksınız. Adana Fabrikasını yaklaşık
beş yıldır, Malatya Sigara Fabrikasını
yaklaşık beş yıldır, Bitlis Sigara
Fabrikasını yaklaşık üç yıldır
çalıştırmayacaksınız, çalıştırıyoruz
diyeceksiniz. Günde 60 ton sigara üreten bir fabrikada 1 ton sigara
üretiyorsanız, bunun adı yasak savmaktır. Erkekçe, dürüstçe,
namusluca Biz burayı kapatacağız. deyin. Hayır, bunu da
söylemiyorsunuz Vallahi, bakıyoruz
Neye bakıyorsunuz
kardeşim? Ülkenin sanayisini, ülkenin katma değerini, ürününü yok
ediyorsunuz. Çil çil dövizler geliyor.
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Yedi yıl
değil, altı yıldır.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Yedi
yıldır.
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Altı
yıldır.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Değerli
milletvekilleri, önce Tütün ekimi serbest. dediniz. Tütün Türkiyenin bir
ananevi ürünüdür. Yıllardır ananevi ürünüdür. Türk çiftçisi buna
alışmıştır. Önce tütün alım merkezlerini
kapattınız, kantarları kapattınız. Tütün
alımı serbesttir. dediniz, ama tek alıcıydı Tekel,
kota uygulamasını soktunuz. Kota uygulamasında, diyelim ki bir
tarlada 100 kilo tütün çıkıyor -bu berekettir, toprağın
bereketidir- 200 kilo tütün çıktığı zaman, öbür tütünü
çiftçiden beşte 1 fiyatıyla aldınız. Çiftçiyi
kandırdınız. 100 kilo tütün teslim ettirdiniz Tekele,
bunların hepsini zorunlu BAĞ-KURlu yaptınız Sayın
Bakanım, zorunlu. 100 kilo tütün, bir defalık 100 kilo tütün teslim
etti, hemen BAĞ-KURa bildirdiler Bu adam 100 kilo tütün teslim etti
Aldığı para 100 milyon. Bunları bir kere teslim etti diye
beş yıl zorunlu BAĞ-KURlu yaptılar. Şu anda 100 kilo
tütün teslim eden kişinin BAĞ-KURa borcu 25 milyar arkadaşlar.
Bir de, borçları da yoktu, bu adamlar borçlu çıktı. Yani, tütün
yok olduğu gibi, tütün üreticisi bir de borçlandırıldı.
Sigara fabrikalarına tek bir çivi çakılmadı.
Bir daha söylüyorum: İki yıl önce, Tokat Sigara
Fabrikasına, hurda makineleri gümrükten geçirmek için bu Meclise bir torba
yasa getirildi. Hepiniz, burada olan arkadaşlarım çok iyi
anımsayacak. Tokat milletvekillerimiz Sayın Diren -burada kendisi- ve
Sayın Feramus Şahin, âdeta yalvardılar, Tokata bu hurda
makineleri sokmayın, Tokat Sigara Fabrikasına yeni makine sokun
Ama,
ne hikmetse, o eski makineler bir şekilde bu Meclisten geçirilmeye
çalışıldı.
Değerli milletvekilleri, ben size söylüyorum sigara
fabrikalarının geleceğini, ülkede sigara üretiminin
geleceğini. Cevizli Fabrikasının arazisini, yeni alan beylere
satmadılar. İki yıl sonra Cevizli Fabrikasında üretim
duracak. Mecburen, yeni alan beyefendiler oradan çıkacak. Zaten, Adana,
Malatya ve Bitlis Fabrikaları -Allah rahmet eylesin- beş
yıldır, bir ton tütün üretimi
Orada çalışan
arkadaşlarımız aldıkları maaşı yiyemiyorlar.
Onurları, şerefleri, haysiyetleri o kadar güzel ki bu
insanların, bize burada üretim yaptırılmıyor diyorlar,
ağlıyor bu insanlar.
Malatya Tekel Fabrikası 900 kişiden 200 kişiye
düşürüldü, 200 kişi de her gün ağlıyor.
Değerli milletvekilleri, bu üç fabrikada da -Adana, Malatya
ve Bitliste- beyefendiler, hemen teslim aldığı gün kapıya
kilit! Haydi bize eyvallah buradan. diyecekler. Kâhin olmaya gerek yok. Ne
kaldı elimizde? Bir Tokat kaldı, bir Samsun kaldı. Pazar
payı
Eğer yedi yıldır, yedi yıldır bir dükkân
Yarın bu dükkân kapatılacak diye levha asılırsa o
dükkâna, o dükkâna müşteri girer mi? Yedi yıldır biz bunu
satacağız, satacağız, satacağız diyorsunuz
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Beş yıl
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Ya, sizden Tekel ne
istiyor arkadaşlar? Ekmek mi istiyor, su mu istiyor? Ne istedi? Ve her
yıl 5 katrilyon vergi ödüyor bu Tekel bu devlete. Ne istiyorsunuz ya?
Ekmek mi istiyor, su mu istiyor sizden? Ne istedi? Yani, ne yaptı bu Tekel
size?
Bir ay önce Tekel Genel Müdürümüz -ben şahsından özür
diliyorum- bu kanun görüşülürken komisyonda -benim asla kişilerle
işim yok- orada oturuyordu. Ya, senin ne işin var burada? dedim.
Sen sattın gitti, malı sattın
Haa, değerli arkadaşlar, bu yasa Türk tütününün yok
edilmesidir. Düşünün ki kendi fabrikanda işlediğin bir malı
kendi fabrikana
Yarın bu tütün alanlar senin fabrikaların
olmadığını bile bile senden tütün alacaklar mı? Hangi
pazara bu malı satacaksın? Bile, bile, bile Türkiyede tütünü yok
edeceksin. Birbirimizi kandırmayalım. Hadi gelin tüm milletvekilleri
Sizin içinizden, iktidar partisinin içinden önerge veren
arkadaşlarımız var, üreticiyle beş yıl sözleşme
yapalım diyorlar. Hadi gelin, gelin hep beraber imzalayalım, beş
yıl sözleşme yapalım. Ama bu yıl geçti, zaten seneye,
herhâlde Tekelin özelleştirilmesine okey verdi Rekabet Kurulu, çok
yakında da biliyorsunuz Özelleştirme Yüksek Kurulundan çıkacak,
elveda Tekel diyeceğiz ve kısa sürede tüm fabrikalarda üretim
duracak, artık tamamen ülkede yerli tütün yerine yabancı tütün
kullanılacak. Bu gerçeği hepiniz biliyorsunuz. Bitlis
milletvekillerim nerede? Adana milletvekillerim nerede?
VAHİT KİRİŞCİ (Adana) Burada, burada.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Gelin, bu,
Türkiyenin öz malıdır, yani Türkiyenin bir millî
davasıdır, ulusal bir sorundur, ekmektir bu ekmek. Ekmeğe sahip
çıkalım. Sattık, gitti. Çok yakında, tabii, tüm bu
fabrikalarda kuşlar ötecek arkadaşlar. Bunu bugünden söylüyorum.
Bu ara, tabii, biliyorsunuz, bu Avrupa Birliği sözcüleri,
Avrupa Adalet Divanı sözcüleri Türkiyeye uzaktan bakarak böyle ötüyorlar
ya
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Konuşuyorlar.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Konuşmuyorlar,
ötüyorlar, ötüyorlar, ötüyorlar, ötüyorlar!
Şimdi aynı şey de Tekelde olacak. Sen kimsin
kardeşim! Türkiye bir hukuk devletidir. Önce, gel, Türkiyenin içindeki
insanlar, Türkiyedeki insanlar, Türkiyenin ulusal bölünmez bütünlüğü
için
Avrupa Birliği sözcüleri, oradan, çok uzaktan ötmeyi
bıraksınlar. Aynı şekilde
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu, bunların hepsi
dış politikamızı da ilgilendiren hususlardır, ileride
hakkımızda sıkıntılara sebep olabilir, lütfen efendim
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Sayın
Başkanım, ben Tekeli konuşuyorum.
BAŞKAN Hayır yani, başkalarının
görüşlerini eleştirin de, tabirlerimizi yerli yerinde kullanalım
efendim.
Buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Değerli
milletvekilleri, bu ülke bizim. Yarın, Tekelin yok oluşunun, Türk
tütününün yok oluşunun ve elden gitmesinin vicdan azabını
hepimiz çekeriz. Ben, Tekelin özelleştirilmesini bir kez daha
vicdanlarınıza sunuyorum. Çok mu beceriksiziz? Biz, sigara
fabrikaları kurarak -ama buna beyin ister, beyin- dünyanın diğer
ülkelerinde Türk tütününü, katma değer yaratarak, orada acaba
çalıştıramaz mıyız? Satalım, yok edelim.
Uygulanan politika bu. Çiftçi yok edildi, Tekel çalışanı yok
edildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Konuşmanızı tamamlayınız
Sayın Aslanoğlu.
Buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Bitiriyorum
Başkanım.
Buradan iki kelime de Tekel çalışanlarına
söylüyorum: Değerli arkadaşlarım, özellikle Malatya, Adana ve
Bitlisteki arkadaşlarım
REŞAT DOĞRU (Tokat) Tokatı da söyle.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Hayır, öncelik
bu üç fabrikadır arkadaşlarım.
ve Cevizlideki arkadaşlarım, çok yakında -4/C
diye bir şey uyguluyorlar, biliyorsunuz, meşhur 4/C- hepiniz 4/Cli
olacaksınız. Artık, makinistlerimiz gidip hangi okulda
temizlikçi olacak
Kendinizi bugünden hazırlayın, çünkü bunun sonu
budur; kâhin olmaya gerek yoktur, Tekeli ve tütünü yok eden bir iktidar
olmanın gururunu hep beraber yaşarsınız.
Teşekkür ederim. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
AK Parti Grubu adına Adıyaman Milletvekili Sayın
Ahmet Aydın.
Sayın Aydın, şahsınız adına da söz
talebiniz vardır, ikisini birleştiriyorum.
Buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA AHMET AYDIN (Adıyaman)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
125 sıra sayılı Kanun Teklifimiz ile aynı
zamanda Tasarının geçici 6ncı maddesi üzerine grubum ve
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, öncelikle bir teşekkürümü
yapmak istiyorum. Az önce geçen 3üncü maddede vermiş olduğumuz,
arkadaşlarımızla birlikte hazırlamış
olduğumuz -iktidar-muhalefet bütün arkadaşlarla birlikte
hazırlamış olduğumuz- bir önergemiz vardı.
Adıyamanda, özellikle Çelikhan bölgesinde ve dağ bölgesinde ve çevre
illerde dağda bir dönüm ya da iki dönümde en fazla yetişebilen
kıyılmış sarmalık tütünlerle ilgili çok ciddi cezai
takibatlar yapılıyordu, sıkıntılar vardı ve bu
yöredeki insanlarımız hakikaten ciddi mağduriyetler yaşıyorlardı.
Biz, hobi amaçlı olarak üretilen ve aynı zamanda ailenin belki
yıllık ihtiyacını karşılayacak olan, kendi
başına ürettiği ve kıydığı tütünden
dolayı bir cezai takibata uğramaması için bir önerge verdik. Hem
Sayın Komisyonumuza, Komisyon Başkanımıza hem Hükûmetimize
ve özellikle de bu önergeye destek veren siz değerli üyelerimize
teşekkür etmek istiyorum. Çelikhan halkına ve Adıyaman ve çevre
illerde dağ bölgesinde yaşayan, kıyılmış tütün içen
tüm üreticilere de ben hayırlı olsun demek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, gene bir hususu ben düzeltmek
istiyorum aslında. Öncelikle tütün AK Parti İktidarıyla yok
olmadı, bunu herkes bilsin. Özellikle bizden önceki dönemlerde yaprak
tütüne desteğin sona erdiğini, tütünün kotaya
bağlandığını herkes çok iyi biliyor ve Tekelin
ihtiyacı oranında tütün alması getirildi.
YILMAZ TANKUT (Adana) Tekel ne zaman satıldı, Tekel?
AHMET AYDIN (Devamla) Değerli arkadaşlar, bakın,
on beş günde on beş yasa çıkaran gene bizden önce bu Meclisti ve
bu Mecliste de hani malum Derviş yasaları. diye zikredilirdi, ama o
dönemde yaprak tütüne destek kaldırıldı ve ondan sonra da
Tekelin ihtiyacı oranında üretim yapması ve satın
alması kabul edilmişti.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Ahmet Bey, beş
yıl ekelim, beş yıl!
AHMET AYDIN (Devamla) Bir başka husus değerli
arkadaşlar: Biliyorsunuz, yine bizden önceki dönemlerde yapılan bütün
özelleştirmelerde işini kaybedenler sokağa atılıyordu
ama AK Parti geldi, AK Parti, Hükûmetiyle birlikte çıkartmış
olduğu kanunla tüm özelleştirme mağdurlarına yeni iş
imkânları, istihdam alanları yarattı.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Efendim, hepsini
açlığa mahkûm ettiniz.
AHMET AYDIN (Devamla) Ondan da kimsenin endişesi
olmasın.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Ömür boyu ücret
artışı olmayacak onlarda.
AHMET AYDIN (Devamla) Biz, hem üreticimizin yanındayız
hem de çalışanımızın yanındayız.
Değerli arkadaşlar, 4733 sayılı Yasayla tütün
üretiminde ve satımında sözleşme sistemi getirilmiştir.
Sözleşme süreleri dolmakla birlikte, yine bir önceki AK Parti Hükûmetimiz
döneminde, üreticilerimizin mağdur olmaması için geçici madde 4 ilave
edilmiş 2006 yılında ve bu maddeyle de hem 2006 hem de 2007
yılında Tekelin tütün alması hüküm altına bağlanmıştır.
Böylece, tütün üreticilerinin iki yıl daha mağduriyeti
önlenmiştir. Tekel, 2007 yılına kadar kamu ve özel sektör
ihtiyacı paralelinde sözleşme yaparak tütün alımına
iştirak etmiştir.
İşte, Tekelin 2008 yılı için de sözleşme
yapabilmesi için söz konusu kanunun çıkması gerekmektedir ve bütün
tütün üreticilerimiz -Türkiyede yaklaşık 200 bin üretici var-
şu anda, şu gün, şu saatte bu yasanın
çıkmasını bekliyor ve acele olduğu için o yüzden şu
anda gündeme geldi ve Sosyal Güvenlik Kanun Tasarısına da ara
verilmek durumunda kalındı. Çünkü insanlarımız bir an önce
sözleşme yapmak -ki, ekim sezonu geldi- ve tütününü ekmek durumundalar.
Değerli milletvekilleri, Doğu ve Güneydoğu Anadolu
Bölgelerinde üretilen tütünlerin yaklaşık yüzde 80i önceki
yıllarda Tekel tarafından alınıyordu; diğer bölgelerde
ise Tekel az oranda tütün alsa da tabii ki onun varlığı
aynı zamanda fiyatlar konusunda bir denge unsuru oluyordu.
Yıllardan beri geçim kaynağını tütün üretimine
göre düzenleyen, arazi ve ekipmanını tütün üretimi için dizayn eden
üreticilerin bir anda tütün ekiminden mahrum kalmaları ciddi sorunlara
neden olacaktır. Zira, tütün üretimi, kırsal alanda, kısmen
verimsiz topraklarda ve aile ziraatı şeklinde
yapılmaktadır. Ayrıca, ülkemizde tütün ziraatında
tarımsal mekanizasyon da maalesef yeterince gelişmemiştir.
Tarımsal mekanizasyon imkân ve kültüründen de uzak, başka alternatifi
olmayan üreticilerin tütün üretiminden de tabii ki mahrum
bırakılmaması gerekir.
Tekelin 2008 yılında üretim sözleşmesi
yapmaması, bu bahsetmiş olduğumuz 200 binin üzerindeki tütün
üreticisinden Tekelle sözleşme yapmak suretiyle ekim yapan 135 bin tütün
üreticisini sıkıntıya sokacaktır. Diğer taraftan,
yerli tütün arzının devamlılığı da yine büyük
önem arz etmektedir.
İzah etmeye çalıştığım üzere,
gerekli planlama ve altyapı çalışmaları yapılmadan,
alternatifi geliştirilmeden Tekelin tütün üretim sözleşmesini
yenilememesi ve bu yıl Tekeli üreticiden uzak tutmak, hakikaten hem
üreticilerimiz için hem de orada yaşayan bölge halkı için ciddi
sıkıntılar doğuracaktır. Bu itibarla, Tekelin, 2007
yılı için sözleşme imzalanan üreticilerle 2008 yılı
için de sözleşme imzalaması bu mağduriyeti giderecektir.
Aynı zamanda bu süreçte, tabii ki alternatif ürünün geliştirilmesi
çalışmaları devam edecektir. Alternatif ürün konusunda özellikle
de Tarım Bakanlığımızın çok ciddi
çalışmaları var; bölge bölge, il il, hatta köy köy, tütüne
ikame hangi ürün olacak ve bu ürüne ne tür destekler verilecek gibi
çalışmalar da işte bu bir yıllık süreçte inşallah
tamamlanacaktır.
Değerli milletvekilleri, tarımsal üretim, özellikle
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinin ekonomisinin lokomotifidir.
Gelişimi ve ekonomisi, tarımsal üretim ve tarıma dayalı
endüstri yoğunlukludur. Adıyaman, Batman, Bingöl, Bitlis,
Diyarbakır, Hakkâri, Malatya, Mardin, Hatay, Muş, Siirt ve Van gibi
illerimizde tütün, âdeta, sosyoekonomik hayatın bir parçası
olmuş ve aynı zamanda büyük bir istihdam da oluşturmuştur.
Bir örnek olarak, Adıyamanda yetiştirilen tarım
ürünleri arasında yer alan ve uzun yıllardır birçok kişinin
geçimini sağladığı tütünün il ekonomisi içerisindeki
payı oldukça büyüktür. Sadece geçtiğimiz yıl içerisinde 29.043
tütün üreticisinin Adıyamanda toplam üretmiş olduğu 5 milyon
736 bin
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinin genelinde ise,
yaklaşık 87 ila 90 bin civarında tütün üreticisinin Tekelle
sözleşme yapmak suretiyle üretim yaptığı ve tütünün önemli
bir geçim kaynağı olduğu, kırsal kesimde işsiz
insanlara istihdam yarattığı göz ardı edilmemelidir. Tütün
üretimi yapılmaması durumunda, geçinmek zorunda olan bu insanlar iç ve
dış göç ile karşı karşıya kalacaklar ve
işsizlik sorunuyla önüne geçilmeyecek gayrikanuni olaylarda da büyük
oranlarda maalesef artışlar olabilecektir. Hatta, hâlihazırda bu
kanunun görüşülmemesi ya da geç görüşülmesinden dolayı dahi
göçle ilgili birtakım problemler yaşanmaktadır. Diliyoruz ve
umuyoruz ki, inşallah, bugünle birlikte, artık, çiftçimiz, kanunun
Resmî Gazetede yayımlanmasıyla birlikte sözleşme yapmak
suretiyle, bu bir yıllık süreçte de, gene, hem tütün üretimini bir
taraftan mevcut şartlar içerisinde devam ettirirken, diğer taraftan
da tütüne alternatifin arayışı içerisinde olacaktır. Bir
taraftan, Hükûmetimizin, devletimizin, diğer taraftan da çiftçimizin,
ikame ürün konusunda, muhakkak ki bu bir yıllık süreçte de gene
gayretleri olacaktır ve birtakım çalışmaları
olacaktır.
Değerli milletvekilleri, ifade ettiğim gibi, yerli
tütünlerimiz, tabii ki verimsiz kıraç tarlaların ürünüdür. Buralarda
yetiştirilen diğer ürünlerin getirisi az olduğundan ikame ürün
yetiştirmek güçtür, onu da kabul ediyoruz. Gerçekten tütün yerine,
kıraç araziler olduğu için, onun yerine ikame ürünü bulabilmek ve
onunla hayatını idame ettirmek güçtür. Ama bu bir yıllık
süreçte, inşallah -daha önce verdiğimiz iki yıllık süreçte
birtakım mesafeler katettik- hem çiftçimiz hem devletimiz, bu ikame ürün
konusunda, gerek sulama çalışmalarının
yaygınlaştırılması; ki, özellikle de biliyorsunuz,
Doğu ve Güneydoğuda, özellikle de GAP bölgesinde doğrudan
yatırım alan dokuz ilimiz var ve bu illerde tütün,
ağırlıklı olarak ekiliyor ve bu doğrudan
yatırım alacak olan illerde de ana projeler sulama projeleridir.
İnşallah bu beş yıllık süreçte bu ana projeler de
muhakkak ki -Başbakanımız da ifade ettiği için-
gerçekleşecek ve bu süreçte de bizler inşallah ikame ürünü orada
geliştireceğiz ve tütünden daha kârlı ürünlere yönelmiş
olacağız.
Sonuç olarak, değerli milletvekilleri, Tütün, Tütün
Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Anonim Şirketi ülke
genelinde ürün arzının devamlılığını
sağlamayı ve yerli tütünden yapılan sigaraların harman
reçetelerinde kullanılan tütün çeşitlerini güvence altına
almayı teminen, 2007 yılı için sözleşme imzalayan
üreticiler ile anılan yılda sözleşme miktarlarını
aşmamak koşuluyla 2008 ürün yılı için tütün üretim ve
alım satım sözleşmesinin imzalanmasının
sağlanması gerekmektedir.
Arz etmiş olduğum tüm bu nedenlerle tasarı ve
teklifin kanunlaşması dileklerimle hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şahsı adına ikinci konuşmacı Malatya
Milletvekili Sayın Ömer Faruk Öz
(AK Parti sıralarından
alkışlar)
ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 4733 sayılı Kanunla ilgili
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
hepinizi şahsım adına saygıyla selamlıyorum.
Yaklaşık 200 bin tütün üreticisini ilgilendiren
yasanın bu şekilde Meclisten geçmesinin hayırlı bir sonuç
olduğunu ifade ediyor, bu vesileyle üreticilerim adına emeği
geçenlere teşekkür ediyorum.
Daha önce yapılan konuşmalarda
Tütünle ilgili
kotanın bizim iktidarımız döneminde getirilen bir kota olduğunu
belirtiyor ve özelleştirme sürecindeki sigara fabrikalarında
çalışan işçilerimizin mağdur edilmemesi noktasında
Bakanlığımızdan gerekli tedbiri almalarını
bekliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Madde üzerinde soru-cevap işlemi
gerçekleştireceğiz.
Sayın Öztürk
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Biraz önce Sayın Bakan sayın milletvekillerinin
sorularına yazılı cevap verebileceğini söyledi. Bu gayet
doğal hakkı. Ancak, milletvekillerinin tasarıyla ilgili
sorularının mümkün olduğunca aynı oturumda
cevaplandırılmasının milletvekillerinin kararını
etkileyebileceği ve tasarının daha mükemmel bir şekilde
yasalaşmasına katkıda bulunacağı da
unutulmamalıdır. Bu amaca ulaşmak için, görüşülen yasayla
ilgili bakanların Hükûmeti temsilen yerlerini almalarının ne
kadar önemli olduğu ortadadır. Hükûmet bu konuda daha hassas
davranmayı düşünüyor mu?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.
Sayın Doğru
REŞAT DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Bu geçici 6ncı maddede, 2007 yılındaki ürün
sözleşmesi yapan çiftçilerin 2008 yılında da yapacağı
söylenmiştir. Acaba, başka çiftçiler
Yani 2007 yılında
değil de, öyle, herhangi ekim yapmamış ama 2008
yılında ekim yapmak isteyen çiftçilere böyle bir hak verilebilecek
mi?
Bir de Yüzde 10 artabilir. diyor. Bu yüzde 10 niye daha fazla
artırılamıyor? Bu konuda bilgi almak istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Tankut
YILMAZ TANKUT (Adana) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Adana Tekel Sigara Fabrikasında çalışan
işçilerimiz fabrika içerisinde çadır kurmak suretiyle nöbet
tutmaktadırlar ve sizlerden güvence gelince kadar da eylemlerine devam
edeceklerini ve canları pahasına da olsa fabrikadan
çıkmayacaklarını ifade etmektedirler. Adana Sigara
Fabrikası başta olmak üzere, diğer Tekel işçilerimizin
karşı karşıya bulundukları bu
sıkıntıları gidermek için işçi ve temsilcileriyle yüz
yüze görüşmeyi düşünür müsünüz? Düşünürseniz, Adana Sigara
Fabrikasını ziyaret eder misiniz? Ziyaret ederseniz, iktidar ve
muhalefet bütün Adana milletvekillerini de birlikte Adanaya götürür müsünüz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tankut.
Sayın Bakanım, buyurun.
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, soruları
cevaplayacağım.
Sayın Harun Öztürk, tabii, benden önce burada oturan
Sayın Bakanımızın Yazılı cevap vereceğim.
şeklinde ifadesine karşılık, Görüşmeler
esnasında sorular cevaplansa milletvekilleri kararlarını daha
rahat oluştururlar. şeklinde bir ifadede bulundu. Gayet tabii ki,
asıl olan, kanunların Mecliste görüşülürken cevapların da
değerli milletvekillerini tatmin edecek şekilde verilmesidir. Ancak,
bu, soruların türüne, içeriğine göre, takdir edersiniz ki,
değişir. Öyle soru vardır ki genel olarak ifadelerle cevap
verilebilir, kısıtlı zaman içerisinde; öyle sorular vardır
ki kapsamlı bilgileri ihtiva eder, teknik detayları ihtiva eder; bunları
da yazılı olarak cevaplamak Parlamentonun uyguladığı
usullerden biridir. Burada Hükûmet adına bir Bakan bulunuyorsa, hangi
kanun görüşülürse görüşülsün, o konuda gereken cevapları vermeye
mezun ve memurdur. Bu konuda bir sıkıntı olduğunu asla
kimse düşünmesin. Şimdi, hepimizin mazereti olabilir. Konuyla
doğrudan ilgili bakan olmayabilir. Sizlerin de zaman zaman mazereti olup
gelmeyebilirsiniz. Bundan normal ve doğal bir şey yoktur. Ama ben
sizin cevaplarınızı vereceğim. Bu sorunun cevabı bu.
Başka bir şey sorulmadığı için buna verilecek
başka bir cevap yok.
Sayın Reşat Doğrunun sorusu
Önce, bu kanun ne
diyor? Bu kanun üç tane şey düzenliyor sayın milletvekilleri. Bunu
söylemekte yarar var. Bir, 2002de çıkan bir Kanun var. Bu Kanun ne? 4733.
Burada üst kurulları düzenleyen bir genel çerçeve kanun
çıkmış. Ancak, personel özlük hakları, sektöre ilişkin
ceza ve düzenlemeler bu Kanunda yer almamış, 2002de çıkan bu
Kanunda. Daha sonra bu konu Anayasa Mahkemesine gitmiş ve bu Kanunun bu
hükümleri iptal olmuş. Sadece bu değil, önünüze şimdi
Telekomünikasyon Üst Kurulu gelecek, başka üst kurullar gelecek. Yani,
geçmişte kanunla verilmeyen yetkiler yönetmelikle düzenlenmiş, bunu
da Anayasa Mahkemesi iptal etmiş; çünkü, bir ceza kanunla düzenlenir,
personel özlük hakları kanunla düzenlenir. En temel hukuki gerçek
olmasına rağmen, geçmişte buna dikkat edilmemiş. Olabilir,
hata yapılmış. Bizim işimiz de zaten hataları
düzeltmekle geçiyor bugüne kadar. Bunu da düzelteceğiz, bu yüce Parlamento
bir araya gelip düzeltecek.
KAMER GENÇ (Tunceli) Altı senedir o makamdasınız.
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan)
İşte, altı senedir ancak sıra geliyor. O kadar çok hata var
ki, düzelte düzelte geliyoruz.
Şimdi, sayın milletvekilleri, yüzde 10
sınırı
Yani, şöyle söyleyelim: Alım
Tekelin
özelleştirme kararından sonra, üretici hazırlıksız
olarak mağdur olmasın diye bir karar almışız.
Demişiz ki, 2007de de, Tekel özelleşmesine rağmen, Tekel ürün
almaya devam etsin. Bu da yine üreticinin lehine bir düzenlemedir. Sağ
olun, sizlerin desteğiyle bugün bu yasalaşacak. Bunun -yüzde 10 da
sözleşmenin gereğidir- artı eksi yüzde 10 olacağı da
karşılıklı sözleşmede yer aldığından,
bu miktarın değiştirilmesi söz konusu değildir.
Sayın Tankut Vekilimizin sorusu: Tekel, özelleştirmeden
sonra, işçilerin talepleri hâlinde diğer birimlere
aktarılması düşünülmekte midir?
Bu konu, doğrusunu isterseniz, şu anda bu
özelleştirme kararının detayları yok. Yanlış
bilgi vermek istemiyorum. Bu konuda da detay, hangi şartlarla bu
özelleştirme sözleşmesi yapıldıysa, bunun
detaylarını da bilahare tarafınıza yazılı olarak
bildireceğiz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Madde üzerinde dört adet önerge vardır. Önergeleri okutup en
aykırı olandan başlamak üzere işleme alacağım.
Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 125 Sıra Sayılı Tütün,
Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün
Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin
Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046
Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı nın Çerçeve 5
inci maddesi ile 4733 sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen
GEÇİCİ MADDE 6ncı maddesinde yer alan Tütün Mamulleri, Tuz ve
Alkol İşletmeleri Anonim Şirketi ibaresinin Tütün, Tütün
Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Anonim Şirketi olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Nihat Ergün |
Veysi Kaynak |
Ahmet Aydın |
|
|
Kocaeli |
Kahramanmaraş |
Adıyaman |
|
|
A. Sibel Gönül |
|
Ayşe Türkmenoğlu |
|
|
Kocaeli |
|
Konya |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 125 sıra sayılı kanun
tasarısı Geçici 6. madde birinci fıkrasında geçen 2008
ürün yılı için ibaresi her yıl yenileyerek 2020
yılına kadar ibaresi ile değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
Oktay Vural |
Dr. Reşat Doğru |
Hasan Çalış |
|
|
İzmir |
Tokat |
Karaman |
|
|
Abdülkadir Akcan |
Mehmet Şandır |
Süleyman Latif Yunusoğlu |
|
|
Afyonkarahisar |
Mersin |
Trabzon |
|
|
Murat Özkan |
|
Prof. Dr. Alim Işık |
|
|
Giresun |
|
Kütahya |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 125 sıra sayılı kanun
tasarısın 5. maddesinin Geçici 6 maddesinin 1.
fıkrasının sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini
arz ederiz.
Saygılarımızla.
|
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Şevket Köse |
Esfender Korkmaz |
|
|
Malatya |
Adıyaman |
İstanbul |
|
|
Orhan Ziya Diren |
Mehmet Ali Susam |
Hulusi Güvel |
|
|
Tokat |
İzmir |
Adana |
|
|
Zekeriya Akıncı |
|
Halil Ünlütepe |
|
|
Ankara |
|
Afyonkarahisar |
Geçici 6: 2003 yılında sözleşme yapılan tütün
üreticilerimizle 2008 yılından itibaren 5 yıllık
sözleşme yapılır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 125 Sıra sayılı
tasarının Çerçeve 5. Mad.nin Geçici 6. Maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz. 26.03.2008
Ufuk
Uras
İstanbul
Geçici Madde 6- Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol
İşletmeleri Anonim Şirketi, ülke genelinde ürün
arzının devamlılığını sağlamayı ve
yerli tütünden yapılan sigaraların harman reçetelerinde
kullanılan tütün çeşitlerinin geleceğini güvence altına
almayı teminen, 2007 ürün yılı için sözleşme imzalanan
üreticiler ile anılan yılda sözleşme yapılan
miktarları aşmamak koşuluyla -dan sonra "2008 ürün
yılı için" ibaresinin kaldırılmasını Tütün
Üretim ve Alım-Satım Sözleşmesi imzalar. Satın
alınacak tütün miktarı, her bir üretici ile imzalanan sözleşme
miktarının % 10 fazlasını aşamaz.
Şirketin, Tütün Üretim ve Alım-Satım
Sözleşmesi imzalayacak olduğu tütünlerin satın alınabilmesi
ve satın alınan tütünler için işleme, nakliye, ilaçlama,
bakım ve depolama gibi giderler Hazine
Müsteşarlığının -dan sonra "2009 yılı
bütçesine" ibaresinin kaldırılmasını bu amaçla konulacak
ödenekten karşılanır. Bu kapsamda satın alınan
tütünlerin -den "2009 yılı sonuna kadar" ibaresinin
çıkarılmasını kullanılamaması veya
satılamaması durumunda bu tütünlerin işleme, nakliye, ilaçlama,
bakım ve depolama hizmetleri için ihtiyaç duyacağı kaynak müteakip
yıllarda Hazine Müsteşarlığı bütçesine bu amaçla
tefrik edilen ödenekten karşılanır.
Bu tütünlerin satışından elde edilecek
hâsılat, Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Anonim
Şirketince tahsilâtı "takip eden ayın on beşine kadar
genel bütçeye gelir kaydedilmek üzere hazine hesaplarına
aktarılır.
"2008 ürünü olarak" ibaresinin
çıkarılmasını satın alınacak tütünler, destekleme
stoku tütünlerin satışında uygulanan usul ve esaslar dâhilinde
satılabilir.
Bu madde kapsamında şirket tarafından
yapılacak alımlar ile alınan tütünlere ve yapılan giderlere
ilişkin denetim Yüksek Denetleme Kurulunca yapılır."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Uras, buyurun efendim. (DTP
sıralarından alkışlar)
MEHMET UFUK URAS (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli vekiller; ben de geçenlerde ziyaret ettiğim Maltepe Cevizli
Tütün Fabrikasını göz bebeği gibi koruyan işçilere
selamlarımı sunarak sözüme başlamak istiyorum.
Orada gördüm, değişik politik görüşlerdeki insanlar
yan yanalar ama sınıf bilinci, tarih bilinci, yurttaşlık
bilinci yan yana gelmiş ve hakikaten Türkiyenin her yerinde tütün
fabrikalarında bu direnişin son derece önemli olduğunu görüyoruz.
Sadece Kurtuluş Savaşının son gazisi Yakup
Beyi yitirmedik, cumhuriyetin bütün iktisadi kazanımlarının da
aslında mevta olduğunu açık bir şekilde görmekteyiz.
Ardından bir fatiha okunulabilecek bir duruma geldik fakat bu düzen böyle
gitmeyecek, pireler filleri yutmayacak. Bu dönemin bu şirketler keyfini
çıkarmak durumunda ama biliniz ki, bu ülkede Amerikancı, IMFci
iktidarlar gelip geçecek, bir gün sol iktidarlar gelecek ve bunların
hepsini geri alacağız. Not düşüyorum: Biz bilmiyorduk.
demesinler. Cargill gibi, siz, Bursa halkının yedi davasında
kaybedeceksiniz, Bursa halkının kapıdan kovduğunu Meclisin
bacasından girerek kazanmaya çalışacaksınız. Bu
sürecin böyle devam etmeyeceğini bilmemizde fayda var.
ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) Nasıl yapacaksınız?
MEHMET UFUK URAS (Devamla) Evet, geri alacağız
efendim.
Maltepedeki araziyi gördüğümde, o yüzlerce dönüm araziyi
gördüğümde, kimlerin gözlerinin kamaştığını
açık bir şekilde gördük.
Sevgili arkadaşlar, tekellerin en tehlikelisi aslında
kelam tekelidir. Memleketimizdeki kelam tekeli de esas itibarıyla
neoliberalizm ideolojisidir yani aslında bu bir batıl inançtır.
Bu Altta kalanın canı çıksın. zihniyetidir. Sen ağa
ben ağa, inekleri kim sağa. düşüncesidir. Bir elin beş
parmağı bir olur mu? anlayışıyla bir yere
varılamayacağı çok açık bir şekilde ortadadır.
Empati yeteneğimizi yitirmediysek, burada çalışan
işçilerimizin, emekçilerimizin derdini görmek durumundayız.
Şimdi, bakıyoruz, biraz önce AKP adına konuşan
arkadaşımız önemli bir itirafta bulundu; dedi ki: Tütün bizimle
yok olmadı, aslında hep birlikte yok ettik. Bizden öncekilerin
başladığını biz tamamladık. Hakikaten
Derviş Yasası dediğimiz Tütün Yasasına baktığımızda,
parti meclisi toplantılarında Bu küreselleşmenin mantıksal
sonucudur, başka bir şey yapılamaz. zihniyetine
baktığımızda bir al gülüm, ver gülüm politikasıyla
karşı karşıya kaldığımızı
görmekteyiz.
Şimdi, tütün üretimi önem taşıyorsa, tütün
işsizliğe ve yoksulluğa devaysa ve o dönemden çıkan tütün
yasasından beri küresel sermayenin istekleri doğrultusunda hareket
ediliyorsa, yani uluslararası tütün tekellerinin bir dediği iki
edilmeyip tütün üreticilerimizi göz ardı ediyorsak ve tütünle geçinen,
ailesiyle birlikte 3 milyon insanın geleceği söz konusuysa her
şeyi bir kere daha gözden geçirmek durumunda ve çok uluslu
şirketlerin tütünü ele geçirme arzusu ve emellerine karşı
direnmek durumundayız.
Türk tütününe kota, sınırlama, yabancı tütününe
teşvik geldiğinde bunun altında kimlerin imzası olduğu
ortada. O zaman, bugün tepkilere baktığımda acaba bir idrak, bir
intikal sorunu mu var diye düşünmeden edemiyorum. Özelleştirmeyle
kamusal malların özel ellere devrinin kamu çıkarıyla bir ilgisi
olmadığını bir kere daha görüyoruz. Serbest rekabet
adına bunu savunuyorsunuz ama İngilizler buna rat race diyorlar,
sıçan yarışı ya da denizin dibine doğru bir rekabet.
Bunun sonucuna baktığımızda ülkemiz açısından
anlamlı olmadığını görüyoruz. Japonların güzel
bir atasözü var, deniyor ki: Güneşe tapılan bir ülkede ısı
kanunları tartışılmaz. Bizim iktisat
politikalarımız da bu neoliberal kabule, bir inanca, bir imana
dayanıyor. Bu sorgulanmaksızın detayların önemi yok. Bunu
sorgulayan Tütün-Sen Sendikası, bunu sorgulayan çiftçi sendikaları.
Onları da Anayasaya uygun değildir diye kapatmaya
çalışıyorsunuz. Bu sendikaların iradesi diyor ki: Avrupa
Birliği tarımı destekliyor, Avrupa köylü koordinasyonu bu konuda
çalışıyor, peki dünyada ne yapıyorsak biz
aynısını yapacağız dediğimizde oradaki destekleri
niye görmüyoruz, niye tarımsal üretim planları yapmıyoruz?
Türkiye sağının duayeni Süleyman Demirelin bir lafı var:
Biz plan değil, pilav istiyoruz. demiş. Aynı minvalli Türkiye
sağa gidiyor. Hâlbuki, hem plan hem pilav mümkün. Hem plan yapıp hem
de pilav yememiz mümkün. Çiftçiler adına karar alınırken
çiftçilerin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Uras, konuşmanızı
tamamlayınız.
MEHMET UFUK URAS (Devamla)
karar süreçlerinin
dışına çıkmaması mümkün. Yapılması gereken
şu: Tütün ekim alanlarının Tarım ve Köyişleri
Bakanlığının, ziraat fakültelerinin, ziraat
odalarının, ziraat mühendisleri odalarının da sürece dâhil
edildiği, toprak analizi yapılarak yetişecek uygun ürünün
saptanmasıyla üreticiye alternatif ürün sunmak ve kalıcı çözüm
sağlamak. Bir kerelik çiftçiye sunulacak çözüm, çözüm değil, olsa
olsa bir parmak bal çalmak olabilir. Tütün üreticiliğinin aynı
zamanda bir aile üretimi olduğu düşünülürse, üretimin
sınırlanmasıyla istihdam üzerindeki etkisi görülecektir. 2007
ürün yılı için sözleşme imzalanan üreticiler ile anılan
yılda sözleşme yapılması yeni üreticilerle sözleşme
yapılmasını ortadan kaldıracaktır. O yüzden bu yasa
tütün üreticileri açısından bir hayat memat meselesidir.
Hepinize kolay gelsin. (DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 125 sıra sayılı kanun
tasarısın 5. maddesinin Geçici 6 maddesinin 1.
fıkrasının sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini
arz ederiz.
Saygılarımızla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
ve
arkadaşları
Geçici 6: 2003 yılında sözleşme yapılan tütün
üreticilerimizle 2008 yılından itibaren 5 yıllık
sözleşme yapılır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge sahipleri adına Adıyaman Milletvekili
Sayın Şevket Köse.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Katıldılar
mı efendim?
BAŞKAN Katılmadı efendim.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 125 sıra sayılı yasa
tasarısının 5inci maddesinin geçici 6ncı maddesinde
değişiklik yapılmasına ilişkin verdiğimiz önerge
üzerinde söz almış bulunmaktayım. Hepinize saygılar,
selamlar.
Sayın milletvekilleri, sadece bir yıl için tütün
alımı yapmanın tütün üreticimize, köylümüze yararı
olmayacağını herkes bilmektedir. Peki, bir yıl sonra ne
olacaktır? Benim aklıma hemen şu geliyor: Bir yıl sonra
yerel seçimler var. Siz bunu bir rüşvet olarak ileri sürdünüz ve oy
çokluğuyla bunu kabul ettiniz. Bu hangi vicdana sığar? Eğer
yüreğiniz yetiyorsa, içinizden geliyorsa, gerçekten samimi iseniz, her
şeyden önce alternatif ürünün yetişmeyeceği yerlerde olmakla
birlikte gelin bunu en az beş yıl veyahut da hiç ürünün
yetişmeyeceği yerlere bunu süresiz olarak oylarınıza
sunarak kabul edelim. Tütün üreticimiz zaten Tekelin satışından
sonra mağdur durumda kalmaya başlamıştır. Bu
mağduriyetin önüne geçmek için
Bu da bizim görevimizdir.
Özelleştirme mağdurlarının ağzına
bir parça bal çalarak onları ömür boyu asgari ücrete mahkûm ettiniz. Bu
acaba sizce insan haklarına aykırı değil midir? Mademki
hepimiz insanız, vicdanımızın sesine kulak verelim, buna
iyice destek verelim.
Şimdi, Türk tütününün eğer korunmasını
istiyorsanız, özelleştirmişseniz, acaba bu özelleştirmede
Türk tütününün koruma oranı, yani katkı oranı nedir? Niye böyle
bir şey düşünmediniz? Bu sizin kendi düşüncenizle
çelişmiyor mu acaba?
Plan ve Bütçe Komisyonuna sunduğum yasa teklifiyle alternatif
ürün programı uygulanan yerlerde, program gerçekleşene kadar
yapılması önlenmişti, maalesef, bu da, sizin oy
çokluğunuzla reddedilmişti. Bu teklifim olumlu görülmedi, kabul
görmedi, ancak mevcut yasa tasarısıyla bütün tütün üreticilerinin
mağdur edileceğini düşünüyorum. Bundan dolayı teklifimde,
2008 yılından itibaren beş yıllık sözleşme
yapılmasını önermekteyim. Bunu önermekteki amaç, gerçekten
belirttiğim gibi, en azından şimdilik bir çözüm
bulunmasıdır.
Değerli milletvekilleri, kalıcı çözümlerle
uğraşmalıyız. Türk tütünü
Tekeli bugün
özelleştirdiniz. Tekelin, Türkiyede bugün 1 milyon tütün üreticisi mevcuttur
ve kâr eden bir kuruluştu ve bunu özelleştirdiniz. Mağdur
ettiğiniz insanların, işçilerin ve dolayısıyla bu
işçilerin gelirleri esnafa yansımakta idi. Bir hafta önce
Adıyamanda idim, esnaf toplantısına katıldım. Esnaf
kan ağlıyor. Ama siz sürekli şöyle yapacağız gibi
şeylerle, cek, cak larla, planlar yapacağız, projeler
yapacağız diye tütün üreticisini mağdur ettiniz ve ölüme mahkûm
etmeye çalışıyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, verdiğim önergeyle tütün
üreticilerinin sorunlarına en azından geçici de olsa bir çözüm
bulunmasını söylüyorum. Bundan dolayı da vereceğiniz
kararla vicdanlarınıza danışarak destek verirseniz memnun
olurum.
Değerli milletvekilleri, ayrıca görüştüğümüz
125 sıra sayılı Yasa Tasarısının 3üncü
maddesiyle kanuna eklenecek olan 8inci maddenin (ı) bendinde
değişiklik yapılması amacıyla verdiğim değişiklik
önergesi yüce heyetinizce kabul edildiği için teşekkür ederim, tabii,
Türk tütün üreticileri adına.
Sayın milletvekilleri, 8inci maddeye Hobi amaçlı ve
ticari amaç gütmeyen sarmalık kıyılmış tütün üretip
sadece kendileri tüketenlere bu yaptırım uygulanamaz. ibaresi
eklenmektedir. Bu, Ticari amaçlı olmadan da
Değerli milletvekilleri, bugün tütün dediğiniz zaman
-Adıyaman için konuşuyorum- Karadenizde Rizedeki çay üreticisi
neyse, Malatyadaki kayısı üreticisi neyse, Konya Ovasındaki
tahıl üreticisi neyse Adıyamanda da tütün üreticisi odur. Bu tütün
aynı zamanda Batmanda da geçerlidir, Bitliste de geçerlidir, Muşta
da geçerlidir. Bu durumu göz önünde bulundurmanızı düşünerek ve
bu önergemi destekleyerek en az beş yıl, en az beş yıl
desteklenmesini istiyorum. Niye bir yıla
sığdırıyorsunuz? Konuşmamın başında
belirttiğim gibi bir yıl uzatarak acaba gelecek yıl
yapılacak olan yerel seçimlerde bir rüşvet olarak mı ileri
sürmektesiniz? Bunu özellikle üzerine basa basa söylüyorum.
Vicdanınıza danışarak bir karar vereceğinizi umuyor,
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP, MHP ve DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Köse.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 125 sıra sayılı kanun
tasarısının geçici 6. madde birinci fıkrasında geçen
2008 ürün yılı için ibaresinin her yıl yenileyerek 2020
yılına kadar ibaresi ile değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Oktay
Vural (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Vural. (MHP
sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün bu geçici maddeyle görüştüğümüz konu,
aslında yaklaşık 265 bin tütün üreticisini ilgilendiren ve
muhtemelen 150 milyon dolarlık bir alımı, sözleşmeyi
kapsayan bir konuyla ilgili. Aslında kanun maddesine baktığımız
zaman, değerli milletvekilleri, aynen şunu söylüyor: Ülke genelinde
ürün arzının devamlılığını
sağlamayı diyor. Şimdi size soruyorum: Sözleşmeyi bir tek
2008 yılı için yaparsanız ülke genelinde ürün arzını
nasıl sağlayacaksınız, nasıl garanti edeceksiniz? Yani
kanunun içerisinde çelişki var; hem Ürün arzını garanti etmeyi
diyorsunuz, sadece 2008 yılı için bir alım garantisi
veriyorsunuz ki, bu tamamıyla gerek teklif sahibi olan
arkadaşların gerek de Hükûmetin, daha doğrusu Komisyonun kabul
ettiği bu tasarı, bu teklif tamamen çelişkiyle dolu. Şimdi
nasıl bir ürün arzı garantisi sağlayacaksınız? Bu
amaçla çıkardığınızı söylüyorsunuz. Oysa 2009
yılı için böyle bir sözleşmenin
yapılamayacağını da hüküm altına alıyorsunuz. Şimdi
böyle bir şey olabilir mi? 2009 yılı ne olacak, 2010
yılı ne olacak? Ürün arzı yok. Ne olacak, tütün üreticisi
ürettiği tütünü ne yapacak? Ne yapacak? Sözleşme yapmayacak da ne
yapacak? Bunun cevabını bir verin. Tütün üreticileri bunu merak
ediyor.
Ha 2008 yılı neden seçildi? Seçim öncesi olduğu
için, 2009da tütün üreticisini yok edeceğiniz için, yaprak işleme ve
tütün işletmelerini de kapatacağınız için, bu belli
olmasın diye 2008 yılını halledelim diyorsanız bunu da
açıkça söyleyin, tütün üreticilerine söyleyin. Nitekim, Sayın Kösenin
teklifinde diyor ki: Alternatif Ürün Programının uygulanmadığı
yerlerde her yıl
Şimdi Alternatif Ürün Programı
uygulanmıyorsa, uygulanmadığı yerlerde tütün üreticisi ne
yapacak? Kanun teklifi böyle, Komisyondan gelen başka bir husus. Her
yıl denilmesine rağmen sadece 2008 yılı için
yapılması son derece yanlıştır. Onun için, biz, ürün
arzının devamlılığını sağlamak
amacıyla, 2020 yılına kadar her yıl
yapılmasını sağlayacak bir öneri getirdik. Gerçekten,
değerli milletvekilleri, kanunda arzı garanti etmek için
diyorsunuz, ondan sonra da 2008 yılından sonra tütün üreticilerini
kaderine terk ediyorsunuz.
Şimdi, yaprak tütün işletmeleri -aslında harman
olarak kullanılan- bunlar sigara fabrikalarına veriyor. Tekelin
sigara fabrikalarını kapattınız, sigara
fabrikalarını sattınız. Şimdi, yaprak tütün
işletmeleri de 2008 yılından sonra tütün almazsa, demek ki
satın alan sigara fabrikaları istediği yerden tütünü
alabilecektir. Böylelikle, sözleşmeli üreticiler kendi kaderine terk
edilmiş olmaktadır.
Şimdi, böyle bir kanun teklifi ne zaman geldi değerli
arkadaşlarım? Tekelin özelleştirilmesinden sonra. Demek ki
Tekelin özelleştirilmesiyle birlikte tütün üreticileri mağdur
edilecek ki, değerli milletvekilleri, Adıyaman milletvekilleri bu
konuda endişe duymuşlar aman hiç olmazsa garanti altına
alalım diyorlar.
Şimdi, Tekele verilen taahhüt nedir? Fabrikaları
özelleştirirken, ben sözleşmeli filan kabul etmem, tütün üretirsin,
istediğim yerden alırım, bununla ilgili piyasayı ben
düzenlerim diye mi sözler verildi? Bunun için mi yapıldı?
Doğrusu bunu merak ediyoruz.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, bu konuda
herhâlde komisyon üyeleri de şikâyette bulunmuş ki, Hükûmet
komisyonda aynen şunu söylüyor, Hükûmet diyor ki: Bu kapsamda tütün
üreticileriyle yapılan alım sözleşmelerinin 2008 yılı
için de geçerli olacağı, ancak eldeki mali imkânlar nedeniyle bu
sürenin uzatılmasının zor olduğu, destekleme
politikalarının başka projelere devam ettirileceği
Ee, bu
ne demektir? Ben, tütün üreticisinden almayacağım diyorsunuz.
Tütün yok artık diyor, açıkça söylüyor. Bundan sonra ben tütün
almayacağım. diyor. Bütün bunlarla ilgili tabii sigara
fabrikaları özelleştirildi, bütün masraflar da açıkçası
hazinenin üzerine yükleniyor. Hazine bütün satın alması için gerekli
paraları, işletme, bakım, onarım
Bu tütünün
alınmaması hâlinde bile bütün yük milletin boynuna yüklenmektedir.
2009 yılı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Vural, konuşmanızı
tamamlayınız.
OKTAY VURAL (Devamla) Diyor ki: Satılamazsa, edilemezse
ben karşılayacağım. Bu ne demektir?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Alan yabancı ne
olacak?
OKTAY VURAL (Devamla) Evet
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Alan yabancı
OKTAY VURAL (Devamla) Alan yabancı Kemiksiz
alacağım, kemiksiz verin bana. Ben bu tütün üreticisiyle
uğraşamam. Bana nesin ya! Sen üretiyor musun, üretmiyor musun, beni
ilgilendirmez senin çiftçin. Beni ilgilendiren, benim ülkemin çiftçisidir.
diyor. Böyle bir şey olabilir mi?
Değerli arkadaşlarım, 2009 yılı için bile
bu tütünün depolarda kalacağının garantisini vermişsiniz,
masrafları da hazineden verilecek. Yükleyin Tekelin boynuna, o ödesin!
Alsın, niye getirmiyorsunuz bunu? Getirmek lazım değerli arkadaşlarım,
bunları getirmek lazım. Tekele kemiksiz bir şekilde tütün de
teslim edilmektedir, o bakımdan bu kanun teklifinin içinde yer alan
arzı sağlamak, devamlılığı sağlamak
unsurunu temin etmek sadece 2008 yılıyla olmaz. Bu bakımdan bu
sürenin 2020 yılına kadar uzatılması, hatta ve hatta
alternatif ürün programı olmadığı her yıl için de bu
alımın yapılmasını temin etmek, alan tekelin de -hangi
şirket almışsa o şirketin de- bu tütünleri tüketmesini
temin edecek politikalar gerekmektedir.
BAŞKAN Sayın Vural, lütfen konuşmanızı
tamamlayınız.
OKTAY VURAL (Devamla) Önergemiz bu yöndedir.
Desteklerinizi bekler, saygılarımı arz ederim. (MHP
ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 125 Sıra Sayılı Tütün,
Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün
Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin
Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046
sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının Çerçeve 5
inci maddesi ile 4733 sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen
GEÇİCİ MADDE 6ncı maddesinde yer alan Tütün Mamulleri, Tuz ve
Alkol İşletmeleri Anonim Şirketi ibaresinin Tütün, Tütün
Mamulleri Tuz ve Alkol İşletmeleri Anonim Şirketi olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nihat
Ergün (Kocaeli) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan)
Katılıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Sehven eksik yazıldığı
anlaşılan şirket unvanının düzeltilmesi
öngörülmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde geçici madde 6yı
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 5i kabul edilen geçici madde 5 ve geçici madde 6yla
birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime on beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 16.26
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.43
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Fatoş
GÜRKAN (Adana), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 86ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
125 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
FEVZİ TOPUZ (Muğla) Başkan, toplantı yeter
sayısı yoktur.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Kimse yok Sayın
Başkan.
BAŞKAN Efendim, şu anda oturumu açtık, devam
ediyoruz görüşmelere. Grup başkan vekili
arkadaşlarımız o konuları gayet iyi bilirler.
Tasarının 6ncı maddesini okutuyorum:
İbare değişiklikleri ve yürürlükten
kaldırılan hükümler
MADDE 6- a) 4733 sayılı Kanunun;
1) Adı Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun,
2) 1 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan Tütün,
Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumunun
ibaresi Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumunun, ikinci
fıkrasında tanımlar kısmında yer alan Tütün, Tütün
Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulunu ibaresi
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulunu ve Tütün, Tütün Mamulleri ve
Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumunu ibaresi Tütün ve Alkol
Piyasası Düzenleme Kurumunu,
3) 2 nci maddesinin başlığı Tütün ve Alkol
Piyasası Düzenleme Kurumu ve Kurulu, aynı maddenin birinci
fıkrasında yer alan Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler
Piyasası Düzenleme Kurumu ibaresi Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme
Kurumu ve Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası
Düzenleme Kurulu ibaresi Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu,
olarak değiştirilmiştir.
b) 4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının
Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanunun 3/1/2008 tarihli ve 5727
sayılı Kanun ile değişik 5 inci maddesinin sekizinci,
dokuzuncu ve onüçüncü fıkraları yürürlükten
kaldırılmış ve üçüncü fıkrasında yer alan ve
onbirinci ibaresi metinden çıkarılmıştır
BAŞKAN Madde üzerinde, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman; şahısları
adına, Tokat Milletvekili Orhan Diren ve Adıyaman Milletvekili Mehmet
Erdoğanın söz talepleri vardır.
Sayın Büyükataman, buyurun efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA İSMET BÜYÜKATAMAN (Bursa) Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun
tasarısının 6ncı maddesi üzerinde, Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle
yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Konuşmama geçmezden önce, kurtuluş mücadelemizin
sembolü, İstiklal Savaşımızın son gazisi Yakup Tatar,
Eskişehirde dün akşam Hakkın rahmetine kavuştu. Merhuma,
bütün şehitlerimize ve aramızdan on bir yıl önce ayrılan,
Türk milletinin Başbuğu Alparslan Türkeşe Cenabıhaktan
rahmet niyaz ediyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, dünyada en liberal ekonomi
modellerini uygulayan ülkelerde bile tütün üretimi, ürünün niteliğinden
dolayı devletin gözetim ve denetimi altındadır. Ülkemizin hedefi
hâline getirilen Avrupa Birliğinde de tütün üretimi gözetim ve denetim
altında yapılmaktadır. Ülkemizdeki üretici ve
alıcıların yapısı, tütün mamulleri
imalatçılarının sayısal azlığı, dünyadaki
uygulamalar ve bu gibi hususlar birlikte mütalaa edildiğinde, yaprak tütün
sektöründe düzenlemelerin yapılması ve tüm aktörlerin tam rekabet
içerisinde faaliyet göstermesi için kamu gözetim ve denetiminin şart
olduğu ortadadır.
İhracat açısından miktar ve nitelik itibarıyla
en önemli yere sahip olan bu tütünlerimizin tamamı, sulanamayan kır
arazilerde, aile ziraatı şeklinde yetiştirilmektedir. Son
yıllarda, tütün yetiştiriciliği yapan üretici
sayısında azalmalar meydana gelmiştir. Bunun temel nedeniyse
destekleme alımlarının kalkması, sözleşmeli üretime
geçilmesi ve son yıllarda üretici tütün fiyatlarındaki
artış oranının üretimde kullanılan girdi fiyat
artış oranlarına göre çok geride kalmasıdır. Tütünde
üretici kaderine terk edilmiştir. Ekonomimizde bu kadar önemli olan ve 1,5
milyon insana iş sağlayan tütünü, dolayısıyla geçimini tütünle
sağlayan insanları korumak zorundayız. Tütün üreticilerimiz,
Avrupa Birliği ve diğer ülke tütün üreticileri
karşısında çok zayıf durumdadır. Diğer ülkelerin
prim ve benzeri desteklerle çeşitli şekilde korumuş olduğu
tütünü, Türkiyenin de fon ile koruma altında tutması gerekmektedir.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
seçim meydanlarında bol keseden aş, iş vadedenlerden bugün ne
yazıktır ki ses çıkmamaktadır. Tütünde acilen üretim
planlaması yapılmalıdır. Yapılacak yasal düzenleme ile
ihracat, iç tüketim ve emniyet stoku esas alınarak ülke
şartlarına uygun olarak Tütün Kurumu tarafından belirlenip
üreticilere dağıtılmak üzere kota miktarı belirlenerek
üretim planlaması yapılmalıdır. Fiyatlar, alıcı
firmalar tarafından tek taraflı olarak belirlenmekte ve üreticiye
teklif edilmektedir. Anlaşma yapılamadığından,
zayıf konumda olan tütün üreticisi fiyatı kabul etmek zorunda
kalmakta veya sözleşme yapmamaktadır. Hiçbir üreticinin,
alıcının belirlediği sözleşme kilosuna karşı
itiraz etme şansı yoktur. Üreticinin itiraz etmesi ya da
alıcının o üreticiyle sözleşme imzalamaması durumunda
üreticiyi riske karşı koruyabilecek bir düzenleme ve sistem mevcut
değildir. Belli bir fiyat ve pazar garantisinin sağlanması,
üreticilerde tek yanlı bağımlılığa neden olmaktadır.
Yıllık fiyat artışının enflasyon oranı kadar
olması, üreticinin refah düzeyinde bir artış
sağlamamaktadır. Üretim aşamasında tütün
ziraatının yapısından kaynaklanan riskler, alıcı
firmalarla paylaşılamamaktadır. Tek alıcının
sözleşme imzaladığı bir ilçe veya alım noktasında
ekici, alternatifi olmadığından, tüm olumsuzlukları
kabullenmek zorunda kalabilmektedir.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
ülkemizde yazılı sözleşme esasına göre yapılan tütün
üretiminde sorunların giderilmesi veya azaltılması için
alıcı ve satıcı arasındaki ilişkinin ikili ve
karşılıklı mutabakata, anlayışa, güvene ve her
iki tarafın haklarının korunmasına dönüştürülmesi gerekmektedir.
Bunun en etkin yolu ise üreticilerin kooperatifler, birlikler, yetiştirici
dernekleri, vakıflar ve şirketler şeklinde örgütlenmesi ve
örgütler ile alıcı firmalar arasında sözleşmelerin
yapılmasıdır. Tütün sözleşmelerinin ve fiyat belirlemesinin
bu kooperatifler aracılığıyla yapılması
ekonominin gerçeklerine daha uygun düşecek olup alıcı ve
satıcıyı memnun eden bir sistem oluşacaktır.
Saygıdeğer milletvekilleri, nargilelik tütün
mamullerinin tüketim yerleri denetlenerek yasal olmayan yollarla yapılan
satışlar ve tüketim engellenmelidir. Kaçak ve sahte tütün mamulleri
ticaretiyle etkin mücadele edilmelidir. Kaçak ve sahte tütün ile etkin mücadele
için, öncelikle kurumlar arasında koordinasyon sağlanarak
caydırıcı cezalar ihtiva eden yasal düzenlemeler mutlaka
yapılmalıdır.
Türkiyedeki toplam sigara pazarının küçülmesinde en
önemli etkenin kaçak ve sahte sigara olduğu düşünülmektedir.
Kayıt dışı bir sektör olmasından ötürü tam olarak
boyutları bilinememekle beraber toplam pazarın yüzde 10 ila 15inin
kaçak ve özellikle sahte ürünlerden oluştuğu tahmin edilmektedir. Bu
durum ülke açısından çok ciddi vergi kaybı oluşturmakla
beraber, yasal sigara üreticilerinin ve tütün yetiştiricilerinin pazar
kaybetmelerine de neden olmaktadır. Bu nedenle, yasa dışı
tütün mamulü ticaretini önleyici tedbirler alınması gerekmektedir.
Yasa dışı tütün mamulleriyle etkin bir mücadele için, soruna
geniş bir perspektiften yaklaşılması ve yasa
dışı sektöre odaklanmış etkin çözümler üretilmesi için
kamu otoritesi ile üreticilerin iş birliği ve koordinasyon içerisinde
mücadele etmesi gereği vardır. Kaçak ve sahte tütün mamullerinin
ticaretinin önlenmesinin yanı sıra özellikle Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde üretilerek yasa dışı
yollarla satışı yapılan sarmalık
kıyılmış tütünün de yasal zemine çekilmesi gerekmektedir.
Kıymetli milletvekilleri, Bursada bir tarım ilçesi olan
İnegölde tütün tarımının önemi çok fazladır.
Tütüncülük, geçmişte ve bugün çok sayıda insanın geçimini
sağladığı ve İnegölün bugünkü konumuna gelmesinde çok
önemli ekonomik katkısı olan bir sektördür. Son yılarda devletin
tütün politikaları, İnegöldeki tütüncülüğü ve bu işten
geçimini sağlayanları zor durumda bırakmıştır.
2002, 2003, 2004 yıllarında tütün kotası, üreticisi
başına, Tekelce 200 kilograma kadar düşürülmüş, 2005
yılında bin kilogramı geçmemek üzere kota büyütülmüş ve
yine aynı yıl, Türkiye Büyük Millet Meclisinde çıkarılan
bir kanunla 2006-2007 yıllarında tütün ekecek ekicilerin, 2005
yılında Tekele teslim etmiş oldukları ürün kilosu kadar
ekim yapabilecekleri ve bu kiloya göre sözleşme imzalanacağı
belirtilmiştir.
Bu gelişmeler doğrultusunda 2004 yılında
60lara kadar düşen İnegöldeki ekici sayısı, 2005
yılında çıkarılan kanunla yeniden canlanmaya
başlamıştır; Tekelin ekici sayısı 198,
tüccarın ise 300 civarına gelmiştir. 2005 yılında
çıkan kanuna göre, 2006-2007 yıllarında sözleşmeli ekim
yapılan kanun süresinin dolmasıyla 2008 yılında tütün
ektirilmeyeceği haberleri yayılmıştır. İnegölde
tüccarın tütün alımından vazgeçmesiyle on yedi köyde
tütüncülükle geçimini sağlayan 500 civarında çiftçimizin ortada
kalacağı görülmektedir. Tütün ekiminde kota sorununa bir çözüm
bulunmalıdır. Eğer kota konulacaksa konulan kotalar
şahıs bazında değil, il ve ilçe bazında
konulmalıdır. Bursa ve İnegölde tütün ekimi yapan köyler, tütün
ekiminden başka yapacak bir şeyi olmayan fakir köylerdir. Bu mağduriyetin
giderilmesi için gerekli çalışmaların
yapılacağını ümit ediyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, tütün, ülkemiz için kendi
hâlinde bırakılacak bir ürün değildir. Bunun en önemli nedeni,
küçük ölçekli aile ziraatı şeklinde üretimi gerçekleşen
Şark tipi tütünün dünyadaki en büyük üreticisi olmamız ve sektöre
hâkim Amerikan harmanlı sigaralarda bu tütünlerin kullanılma
zorunluluğunun bulunmasıdır. Bu özellik çok iyi
değerlendirilebilir. Planlı bir üretimle tütünün ülke ekonomisine yük
olmayacağı gibi, tam tersine ekonomik değeri yüksek
olduğuna inanan bir anlayışın yeni düzenlemeler
yapması gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Büyükataman, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
İSMET BÜYÜKATAMAN (Devamla) Teşekkür ediyorum
Başkanım.
Aslında, kuraklığın gündemde olduğu
şu günlerde, suya çok az ihtiyaç duyan bir sanayi bitkisi olan tütünden
vazgeçmek yerine, bu üründen ülke olarak daha fazla fayda sağlama yoluna
gitmeliyiz diyor, bu duygular içerisinde yüce heyetinizi tekrar en derin
saygı ve hürmetlerimle selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şahsı adına, Tokat Milletvekili Sayın Orhan
Diren.
Sayın Diren, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
ORHAN ZİYA DİREN (Tokat) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tütün, Tütün
Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün yeniden
yapılandırılmasıyla ilgili değişiklik konusunda
söz aldım. Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Öncelikle Babalar gibi satarım. anlayışı
çerçevesinde başlatılan bu özelleştirme süreci sonrasında,
birçok sektörde olduğu gibi bu sektörde de üreticisinden çalışan
personeline, satıcısından sanayicisine toplumun tüm kesimlerinin
zarar gördüğünü hep birlikte yaşadık ve görüyoruz. Sadece satmak
baz alındığında, belirli bir zaman dilimi geçtiği
zaman görüyoruz ki, ülkemizin bugüne kadar yarattığı tüm
değerlerini kaybetmiş, sektör içerisinde tüm aktörler bu durumdan
büyük zarar görmüş, geri dönülemez bir noktada başarısızlık
su yüzüne çıkarak büyük kayıplar yaşanmıştır.
Tokat Sigara Fabrikası çalışanlarının
feryatlarını duymazdan gelmek, üreticinin feryatlarını
duymazdan gelmek, yaşadıkları sıkıntıları
görmezden gelmek çözüm değildir.
Sigara fabrikasından sonra Turhal Şeker
Fabrikasının da özelleştirilmesi gündeme geldiğinde, ilin
ekonomisine ve de ülke ekonomisine yıllarca katkı yapmış bu
fabrikaların kapatılması söz konusu olduğunda, seçim sürecinde
yaptığımız tüm söylemlerin ne kadar doğru olduğu
bir kez daha ortaya çıkmıştır.
Sayın milletvekilleri, Tokat Sigara Fabrikası 1983
yılında hizmete açıldı. Bu fabrikanın Tokata
kurulmasının nedeni, ilimizin merkez, Erbaa ve Niksar ilçelerinde
yoğun tütün üretiminin yapılmasıydı. O tarihlerde
yapılan tütün üretimi 7 bin ton civarındaydı. Şimdi ise bu,
üretilen tütün miktarı bin tona düşmüştür. Adını
verdiğim ilçelerde 1983 yılına kadar göçten bahsetmek mümkün
değildi. Şimdi ise tüm üretimin yapıldığı
köylerde yaşlılardan başka hiçbir kimseye rastlamak mümkün
değil ve göç vermeyen köylerimiz göç verir hâle gelmiştir.
Bu duruma nasıl geldik? Önce tütün üretiminin girdi
masrafları artırıldı. Gübre ve tarımsal ilaç
fiyatları, mazot gibi girdiler inanılmaz fiyatlara
ulaşırken, tütün alım fiyatlarında o yıllardaki girdi
artışlarını bile karşılamayacak düzeyde bir
artış gerçekleştirildi. Tütün üretiminin bir yıl boyunca
sürmesi, ancak bir yılın sonunda hatta bazen yeni ürünün
ekildiği tarihte karşılığının ödenmesi tütün
üreticisini üretemez hâle getirdi. Bu sorunları çok sıklıkla
diğer konuşmacı arkadaşlarımız dile getirdiler.
Ben, bir de bu arada bağcılıkla ilgili sorunlara
değinmek istiyorum. Biliyorsunuz, tütüne kota konulduktan sonra tütün
üretilen arazilerdeki alternatif tek ürün bağcılıktır ve
üzümdür. Yine üzümcülükte Türkiyemiz çok önemli rakamlara sahipken Türkiye 540
bin hektarlık bağlarıyla dünyada beşinci, 3 milyon 600 bin
ton üzüm üretimiyle de dünyada altıncı sırada yer almaktayken
bunun büyük bir bölümünü kuru üzüm olarak ihraç etmektedir. Ancak kuru üzümün
de altmış yıldır dolar bazında fiyatı hiç
değişmemiştir. Oysa bu rakamın binde 2si de ancak
şarap üretiminde değerlendirilmektedir.
Bugün tartıştığımız konulardan bir
tanesi yine, işte, bu, alkolün ve tütünün
sınırlandırılması veya onun tüketiminin denetlenmesi.
Ama bakınız, bugün Fransada kişi başına
Fransanın sadece şarap ihracatından
yıllık geliri 8 milyar dolar. Türkiyemizde de eş değer bir
potansiyel var. O hâlde, bu sektörün mutlaka desteklenmesinde ve ihracata
yönelik çalışmanın mutlaka teşvik edilmesinde büyük yarar
görmekteyim.
Onun için, özellikle dün basında gördüğüm bir haber beni
çok üzdü. Büyük mağaza zincirlerinden birinde promosyona yönelik
satış yapan bir şarap üreticisine ciddi miktarda bir ceza
kesildi ki bunu doğru bulmadığımı, iki açıdan
doğru bulmadığımı ifade etmek isterim. Bir, ekonomik
nedenlerle desteklenmesi gereken bu sektöre bir darbe vuruluyor. İki,
girmek için büyük heyecan içerisinde olduğumuz Avrupa Birliğine girme
yolunda, dışarıdan Türkiyenin görünüşüne büyük zarar
verecek bir uygulamadır diye de düşünüyorum. Yabancılar
şimdi bize Bakın işte, alkolde promosyon yaptı da onun
için cezayı aldı. diye bize mutlaka güleceklerdir diye
düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu arada, geçen dönem
çıkardığımız yasalar muvacehesinde yapılan
yönetmelikle çok yüksek bir özel tüketim vergisi uygulanmıştı.
Nitekim, o yanlışlığın farkına varılarak,
hiç olmazsa ucuz şaraplardaki özel tüketim vergisinin, maktu verginin
düşürülerek fiyatların biraz daha cazip hâle getirilmesinde büyük
katkıları oldu. Gayretleri geçenlere de ayrıca teşekkür
ediyorum.
Bu tütün tesislerinin özelleştirilmesi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Diren, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun efendim.
ORHAN ZİYA DİREN (Devamla) Tütün, diğer
konuşmacı arkadaşlarımızın da bahsettiği
gibi, gerçekten hem nüfusun doğduğu yerde tutulabilmesi, göçün
önlenebilmesi açısından hem onların geçim
standartlarını sağlayabilmesi açısından önemli. Bu
konuda özelleştirmeler yapılırken tabii, Özelleştirme
İdaresi ihale şartnamesine belli oranlarda Türk tütünü kullanma
zorunluluğunu getirmiş olsaydı çok daha iyi olurdu. Ama maalesef
orada da bu hatayı yaptık ve apar topar bir ihaleyle bunları
sattık. İnşallah, bundan sonra çıkaracağımız
bu tür yasalarda ulusal çıkarlarımızı ön plana alarak bu
işleri yaparız diye düşünüyor, hepinizi sevgiyle, saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Diren.
Sayın Bingöl, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
TEKİN BİNGÖL (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.
Bildiğiniz gibi, kısa bir süre önce sigara
fabrikaları özelleştirildi. Sigara fabrikası özelleştirme
kapsamı içerisinde Bitlis Sigara Fabrikası da var idi. Ancak, Bitlis
Sigara Fabrikasını diğer sigara fabrikalarından
ayrıştıran çok temel birtakım özellikler söz konusu.
Bunlardan bir tanesi, Bitlis Sigara Fabrikası Bitlisin tek sanayi tesisi
olma özelliğini taşımakta ve seksen yıldır son derece
mütevazı anlamda, teknolojiyi geriden takip etmesine rağmen inatla,
kararlılıkla Bitlis ekonomisine hizmet etmekteydi, ama maalesef
Bitlis Sigara Fabrikası bu paketin içerisine alınarak
özelleştirme sürecine sokuldu. Korkarım ki, özelleştirme
ihalesini alan yabancı firma, verimlilik esasına dayanarak, bir süre
sonra Bitlis Sigara Fabrikasını kapatacaktır.
İnanın ki değerli arkadaşlar, Bitlis Sigara
Fabrikasının kapatılması demek, Bitlis ekonomisinin tümüyle
çökmesi anlamına gelmekte. Bu bağlamda, yazılı soru önergeme
cevap veren Sayın Maliye Bakanının soru önergesindeki
cevaplardan bir tanesi son derece manidar. Hepinizin bildiği gibi,
özellikle tütün üretimi yapılan illerdeki milletvekilli
arkadaşlarımın çok iyi bildiği gibi, tütün kalitesi
açısından Virginia tipi tütün tüm dünyada en kaliteli tütün olarak
kabul edilir ve bu bir bilimsel gerçekliktir. Bitliste de tütün üretimine
başlandığı günden bugüne kadar Virginia tipi tütün ekilir.
Değerli arkadaşlar, Sayın Bakanın
yazılı soru önergeme vermiş olduğu cevapta, Bitliste
yapılan deneme çalışmaları sonrasında İzmir tipi
tütün ekileceğinden bahsedilmekte. Bu, son derece ilginç bir cevap. Bu
konuyu çok irdeledim, yetkililere sordum, tütün eksperlerine
danıştım; herkes son derece ilginç karşıladı, son
derece farklı bir anlayışın hâkim olduğundan
bahsettiler.
Sonuçta, şu kanıya vardım değerli
arkadaşlar: Bitlis Sigara Fabrikasının kapatılmasından
sonra, Bitliste tütün üreticilerinin Virginia tipi tütünden vazgeçirilip
İzmir tipi tütün ekilmesi demek, yıllardır göç veren Bitlis
kentinin çok daha hızlı bir göç sürecine girmesi anlamına
gelmektedir.
Bakınız değerli arkadaşlar, son altı
yıl içerisinde Bitlis 50 bin göç verdi. Göç eden
yurttaşlarımız metropol kentlerde hayata tutunmak adına bir
mücadele içine girmekteler ve maalesef bu yurttaşlarımızın
birçoğu yoksulluğun ve çaresizliğin cenderesi altında
siyasi rant hesapları adına kullanılmaktalar.
Değerli arkadaşlar, bugün sigara fabrikalarında
çalışan işçiler, fabrikalarını, geleceklerini, çoluk
çocuklarının rızkını korumak adına bir
direniş sergilemekteler. Sadece ve sadece bir anlayışı
güdüyorlar: Onlar, ülke topraklarını satmak adına, özdeş
olarak gördükleri sigara fabrikalarının satışına dur
demek adına direniyorlar. Ben, Tokatta, Sivasta, Bitliste, Malatyada
ekmekleri uğruna direnen işçi kardeşlerimi yürekten kutluyorum,
onları selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Adanayı unutma!
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Adıyamanı unutma!
TEKİN BİNGÖL (Devamla) Değerli milletvekili arkadaşlarım,
Bitliste sigara fabrikasını kapatmak ve Virginia tipi tütün
üretimine geçmek, Bitlisin 17 bin civarında olan tütün üreticisi son
beş yıl içerisinde nasıl 12.500 kişiye gerilemişse
İnanın o 12.500 tütün üreticisinin birçoğunun, ama
birçoğunun doğduğu, büyüdüğü, anılarıyla hayat
buldukları topraklarından göç anlamına gelmektedir. Eğer
bu, AKP İktidarının anlayışıyla
bağdaşıyorsa, eğer vicdanen o insanları
topraklarından sürmek onların içine siniyorsa
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bingöl, konuşmanızı
tamamlayınız lütfen.
TEKİN BİNGÖL (Devamla)
bu kürsüden
söyleyebileceğim çok fazla bir şey bulamıyorum. Ben, bu
gelişmeyi sizlerin anlayışına bırakıyor, o
bölgelere mutlaka ve mutlaka sahip çıkmamız gerektiğini
düşünüyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, soru-cevap işlemini
gerçekleştireceğiz.
Sayın Akçay
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Manisanın Akhisar ilçesindeki Tekel Sigara Fabrikası,
bina ve depoları ile yaklaşık 1.500 dekarlık arsası
Maliye hazinesine intikal ettirildi. Hükûmetimiz bir millî servet olan Akhisar
Sigara Fabrikasının bina ve depoları ile arsasını
nasıl değerlendirmeyi düşünüyor?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Tütüncü
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Üç gün önce Bitlisteydim, Tekel Fabrikası işçileriyle
bir arada olduk. Şu soruyu soruyorlar: 12.500 dolayında tütün ekicisi
var, aileleriyle beraber 60 bin kişilik bir nüfus kitlesi.
Özelleştirme, az önce Sayın Bingölün de ifade ettiği gibi,
kapatmaya götürüyor o fabrikayı. Acaba özelleştirme ve
arkasından kapatılmadan sonra Hükûmet 12.500 tütün üreticisi için, 60
bin nüfus için hangi ekonomik önlemleri almaktadır? Hangi projeleri,
istihdam açısından, Bitlise dönük düşünmektedir?
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Özkan
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Sayın Bakan, Tekel işçileri Tekel vatandır, vatan
satılamaz. diye haykırıyorlar. Burdur Bucakta da bizde
Virginia tipi tütün söz konusuydu, ancak sözleşmeli üretimle,
Burdurumuzun Ürkütlü, Yüreğil, Ambahan, Kestel, Keçili köylerinde bu
tütün üreticilerine tütünden el çektirdiniz, ancak alternatif ürün
anlamında bir ürün sunulmadı.
Yine bu bölgedeki insanlar kıl keçisiyle iştigal
etmektedirler, onu da elinden alıyorsunuz. Bu konuda, bu köylülerimizin
feryadına kulak verir misiniz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, buyurun.
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; efendim, tabii,
görüşmekte olduğumuz yasayla ilgili sorulara cevap vermeden önce, bir
önceki maddede, Sayın Yılmaz Tankut Tekelin statüsünün
değişmesiyle birlikte çalışanların durumu ne olacak?
diye bir soru sormuştu, bunu cevaplamakta yarar görüyorum.
Şimdi, bir kere Tekeldeki bu statü
değişikliği, esasen Tekelin isim hakkının ve
işletme hakkının devridir. Dolayısıyla, 3.300
civarında çalışanımız aynen haklarını
muhafaza edecekler ve bunlar tercih yapacaklar. Yeni oluşumla
çalışmaya devam etmek isterlerse, Tekel, kıdem, ihbar, bütün
haklarını verecek, orada çalışmaya devam edecekler.
Eğer istemezlerse, tamamı, kamu kurum ve kuruluşlarında,
aynı şartlarla, tüm özlük haklarıyla devam edecekler. Yani
çalışanlar açısından hiçbir hak kaybı söz konusu
değildir, bunun bilinmesinde yarar var.
İkincisi, geçmişte özelleştirmeler oldu ve insanlar
kapının önüne konuldu. Onların dertlerini çözmek,
sorunlarını da çözmek yine bize nasip oldu; 4/C uygulamasıyla
hepsi kamuda tekrar istihdam edildi ki, emeklilik hakkı kazansınlar.
Çalışanın yanında, milletinin yanında olan bir iktidar
bugün işbaşındadır.
Değerli arkadaşlar, tabii, şimdi, burada Adana,
Samsun, Tokat, Malatya, Bitlis fabrikaları veriliyor. Tekelin elinde
birçok gayrimenkul var, bunların hepsi hariç tutuldu. Sadece bunlardan
önemlisi, mesela, İstanbul Cevizli bu devirde hariç tutuluyor,
diğerleri fabrikalarıyla birlikte veriliyor. Amaç, burada üretimin
devam etmesi. Biliyorsunuz, kırk civarında Tekelin ürettiği ürün
var. Bu ürünler bizim insanımızın, tiryakilerimizin damak
tadına uygun ürünler. Dolayısıyla, buradaki tütünler kullanılacak.
Yani Bu statü değişikliğinde tütün ekilmeyecek, 12.500 tütün
ekicisi mağdur olacak demek doğru değildir arkadaşlar. Bu
tütünler üretilmeye devam edecek, belki kotayla verdiğinin çok daha
fazlasını buralara verecek. Bunu yaşayıp, beraber göreceğiz.
Bakın, bu statü değişikliği aslında bir mağduriyet
değil, yeni istihdam alanları açıyor. Niye? Şimdi, mevcut
3.300 çalışanın haklarını koruyoruz. Bu
fabrikaları alanlar burayı çalıştırmak için
çalışana, iş gücüne ihtiyaç var. Yeni insanımızı
alacaklar, o bölgedeki insanlara yeni iş alanları açılmış
olacak.
Burada yapılan özelleştirmeler, vesaire hiçbir zaman
buranın ne fabrikasını ne arsasını bu ülkenin
sınırları dışına kimse götüremez. Öyle olsa,
bugün 1950 yılına kadar her şeyi devlet yapıyordu, birer
birer özel sektör bu işleri yapmaya başladı, devlet asli
görevlerine döndü. Sayın Diren, şarabı da devlet üretiyordu,
meyve suyunu da devlet üretiyordu; bugün siz üretiyorsunuz. Yani bunda ne var?
Gayet de güzel; daha verimli çalışıyorsunuz, Türkiye'nin her tarafına,
dünyanın her tarafına hizmet ediyorsunuz ve insanların
isteklerini, arzularını yerine getiriyorsunuz.
Diğer bir soru: Manisa Akhisar Fabrikasının
arazisi
Tabii, özelleştirme öncesi biz isim hakkını
verdiğimiz için bunları hazinede tutuyoruz ki gerek bir kamu
hizmetinde gerek başka amaçla kentleşme projelerinde veya bir sanayi
yatırımında bu arsalar kullanılsın. Gayet tabii ki
kamu yararına en iyi şekilde bunlar değerlendirilecektir, bundan
kimsenin şüphesi olmasın.
Sayın Tütüncü, aslında sorunuza bir öncekinde cevap
verdim, tütün üreticisinin ne olacağı konusunda. Tekel
vatandır, satılmaz! Efendim, dediğim gibi hiçbir şeyi
satmıyoruz, hiç merak etmeyin. Hiçbir şeyi yurt dışına
kimse götüremez, gümrük memurlarına tembih ettik ne fabrikalar çıkar
ne de topraklar! Hepsi bu vatanın içindedir ve hizmet vermeye de devam
edecektir. Bundan endişeniz olmasın.
Teşekkür ediyorum.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Bakan, kârlar
götürülmüyor mu yurt dışına? Kâr transferini de
yasakladınız mı?
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, süre dolmadan önce Sayın Kilerin
bir sorusu var.
Sayın Kiler, buyurun.
VAHİT KİLER (Bitlis) Sayın Başkanım,
teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, bir şeyi öğrenmek istiyorum:
Bitliste üretilen tütünler Virginia türü tütün müdür yoksa nefs-i Bitlis
tütünü müdür? Bir yanlış anlamayı burada önlemek için.
İkinci sorum: Türkiyede üretilen sigaralar içinde şu
andaki nefs-i Bitlis tütününün payı nedir? İzmirde üretilen
İzmir türü tütünün payı nedir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan)
Biliyorsunuz, ülkemizde sigara üretiminde İzmir türü tütünler çok daha
revaçta, çok daha yaygın kullanılıyor. Bitlis tütününün
oranı yüzde 1 civarında, İzmirin yüzde 15 civarında. Biz
bunu gördüğümüz için, Tekel idaresi Doğu ve Güneydoğuda
İzmir türü tütünün yetiştirilmesi için bir çalışma
yürütüyor; buralara, o tip tütün ekimi deneme amaçlı yapılıyor.
Bundan amacımız -sonuçlar da gayet iyi gidiyor- sonuç
alındığında, bundan sonra üretimde, hem Güneydoğu
tütünü hem de daha fazla rağbet gören İzmir tütünü birlikte
kullanılacak. Böylece üreticiler çok daha menfaat
sağlayacaklardır, bundan istifade edeceklerdir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Süremiz de doldu.
Madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 125 Sıra Sayılı Tütün,
Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün
Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin
Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046
Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının Çerçeve 6
ncı maddesinin (b) fıkrasında yer alan 3/1/2008 tarihli ve 5727
sayılı Kanun ile değişik ibaresinden sonra gelmek üzere 4
üncü maddesinin ikinci fıkrası Tütün ürünlerinin
satışının serbest olduğu yerlere Yasal Uyarı: 18
yaşını doldurmayanlara sigara ve diğer tütün ürünleri
satılamaz; satanlar hakkında yasal işlem yapılır.
ibaresi Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme
Kurumunca belirlenen usullere uygun olarak yazılarak, rahatlıkla
görülebilen ve okunabilen yerlere asılır. şeklinde
değiştirilmiş, ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Nurettin
Canikli |
Ahmet
Aydın |
Vahit
Kirişci |
|
|
Giresun |
Adıyaman |
Adana |
|
|
Mehmet
Erdoğan |
Abdülhadi Kahya
|
Kerem Altun |
|
|
Adıyaman |
Hatay |
Van |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 125 Sıra Sayılı "Tütün,
Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün
Yeniden Yapılandırılması İle Tütün ve Tütün
Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve
Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı"nın Çerçeve 6 ncı maddesinin (a)
fıkrasının 3 numaralı bendinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki bendin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Nurettin
Canikli |
Kemal
Kılıçdaroğlu |
Oktay Vural |
|
|
Giresun |
İstanbul |
İzmir |
|
|
Selahattin
Demirtaş |
|
Mehmet Ali
Susam |
|
|
Diyarbakır |
|
İzmir |
"4) Ek 1 inci maddesi "Kurum, bu kanunun
uygulamasında gerekli koordinasyonun sağlanması ve
yasadışı faaliyetlerin önlenmesi amacıyla, bu kanunun
uygulamasına ilişkin denetimlerin kendi adına yapılması,
yetki devri suretiyle idari yaptırımların uygulanması ve
satış belgelerinin verilmesi konularında ilgili kamu kurum ve
kuruluşlarıyla, ayrıca satış belgelerinin verilmesi
konusunda kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarıyla
protokoller yapabilir"
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan)
Katılıyoruz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yürürlükte bulunan ek 1 inci maddede, satış belgelerinin
verilmesi ve bu kapsamda yapılacak denetimler ile uygulanacak idari
yaptırımlar konusunda il özel idarelerine yetki devri
düzenlenmiştir. Bu önerge ile, düzenleyici ve denetleyici kamu otoritesi
olarak yapılandırılan ve merkezi Ankara'da bulunan Kurumun,
sayıları iki yüz bine ulaşan yaygın satış
ağı dikkate alınarak ve piyasa risklerini minimize etmek için
pek çok alanda diğer kamu kurum ve kuruluşları ile koordineli
çalışmalar yürütmekte olduğu göz önünde bulundurularak; piyasa
denetimleri, idari yaptırımlar ve satış belgelerinin
verilmesi konularında genel bir yetki devrinin düzenlenmesinin daha uygun
olacağı değerlendirilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 125 Sıra Sayılı Tütün,
Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün
Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin
Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046
Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının Çerçeve 6
ncı maddesinin (b) fıkrasında yer alan 3/1/2008 tarihli ve 5727
sayılı Kanun ile değişik ibaresinden sonra gelmek üzere 4
üncü maddesinin ikinci fıkrası Tütün ürünlerinin
satışının serbest olduğu yerlere Yasal Uyarı: 18
yaşını doldurmayanlara sigara ve diğer tütün ürünleri satılamaz;
satanlar hakkında yasal işlem yapılır. ibaresi Tütün, Tütün
Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumunca belirlenen
usullere uygun olarak yazılarak, rahatlıkla görülebilen ve okunabilen
yerlere asılır. şeklinde değiştirilmiş,
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan)
Katılıyoruz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Gerekçe Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
İşbu önerge ile değişiklik yapılması
öngörülen 4207 sayılı Yasanın 4 üncü maddesinin ikinci
fıkrasında söz konusu uyarının en az beş
santimetrelik puntolarla, beyaz zemin üzerine büyük harfler ve siyah yazı
rengiyle yazılması düzenlenmiş olmakla birlikte, bu usule uygun
olarak yazılan uyarı metninin boyut itibarı ile uygulama
sorunları çıkaracağı düşünüldüğünden bu
düzenlemenin yapılmasının yararlı olacağı
düşünülmektedir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, burada bir usul
hatası var. Ben tam kavrayamadım da 5727 sayılı Kanunla
değişik 4üncü madde mi deniyor?
BAŞKAN 4üncü maddenin ikinci fıkrası.
KAMER GENÇ (Tunceli) 4üncü maddenin ikinci fıkrası
mı?
BAŞKAN Evet.
KAMER GENÇ (Tunceli) O zaman burada tasarıda yok Sayın
Başkan, o zaman Komisyonun çoğunluğunun orada olması
lazım. Yani burada 87ye göre, görüşülmekte olan kanunun metninde yok
bu 4üncü madde. 4üncü maddeyse yok, ama 5inci maddenin başka
fıkrasıysa olur.
BAŞKAN Kanunun görüştüğümüz metninde bu madde
var.
KAMER GENÇ (Tunceli) 4üncü madde yok ama efendim.
BAŞKAN Evet, bu şekilde
KAMER GENÇ (Tunceli) 4üncü madde yok Sayın Başkan,
5inci madde var.
AGÂH KAFKAS (Çorum) Sayın Başkan, böyle bir usul var
mı?
BAŞKAN Sayın Genç, görüştüğümüz maddenin
metninde bu 5727 sayılı Kanun geçiyor, o ifade var. Onun için bu
düzeltmeyi yapıyoruz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, bakın 87nci maddede diyor
ki: Görüşülmekte olan bir kanun metninin başka bir maddesi
değişirse komisyonun çoğunluğunun orada olması
lazım. Yani bir bakın da Sayın Başkan,
yanlışlık olmasın.
BAŞKAN Sayın Genç, görüştüğümüz kanunun
metninde o madde geçiyor. Dolayısıyla, o madde üzerindeki bir
değişiklik söz konusu. Yani usulde bir yanlışlık yok.
Evet, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Size de ikazınız için teşekkür ediyorum.
Komisyonun bir düzeltme talebi vardır.
Buyurun Sayın Başkan.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar) Sayın Başkan, 6ncı maddenin
başlığının kanun tekniği açısından
çıkarılması gerekiyor.
BAŞKAN Evet, tamam.
Kabul edilen önergeler istikametinde, Komisyonun düzeltme talebi
istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
7nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 7- Bu Kanunun;
a - 3 üncü maddesi yayımı tarihinden bir ay sonra,
b - 6 ncı maddesinin (b) fıkrası 19/5/2008
tarihinde,
c - diğer maddeleri yayımı tarihinde,
yürürlüğe girer.
BAŞKAN Madde üzerinde, şahısları adına
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve Adıyaman Milletvekili
Mehmet Erdoğanın söz talepleri vardır.
Sayın Aydın, buyurun efendim.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan, değerli
üyeler; görüşülmekte olan tasarının 7nci maddesi üzerine söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
İlgili madde yürürlüğü düzenleyen madde. 3üncü
maddesinin bir ay sonrasında, 6ncı maddesinin de 19/5/2008 tarihinde
yürürlüğe girmesiyle ilgili bir hüküm.
Değerli arkadaşlar, az önce İzmir tütün,
aslında Ege menşei tütünden bahsedildi. Gerçekten, bizim o bölgede de
Ege menşei tütün için deneme üretimleri başladı ve son derecede
verimli geçtiği görüşünde üretici arkadaşlarımız.
İnşallah, bu Ege menşei tütünü konusunda biraz daha ciddi destek
alırsak hem çiftçimiz için hem devletimiz için daha faydalı
olacaktır diye düşünüyorum.
Ben, bu kanunun hepimize hayırlar getirmesini diliyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Aydın.
Sayın Erdoğan, buyurun.
MEHMET ERDOĞAN (Adıyaman) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarıyla ilgili söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu görüştüğümüz tasarının milletimize
hayırlı, uğurlu olmasını diliyor, emeği geçenlere
teşekkür ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Erdoğan.
Soru-cevap işlemini gerçekleştireceğiz.
Buyurun Sayın Öztürk.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Bakan biraz önce özelleştirilen kuruluşlarda
çalışanları 4/C kapsamına alarak mağdur etmediklerini
belirtti. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4/C maddesine
göre istihdam edilenler özelleştirilen kurumlardaki ücretlerini almaya
devam ediyorlar mı? Yılın on iki ayında
çalışabiliyorlar mı? Toplu iş sözleşmesi ve kıdem
tazminatı hakları sürüyor mu? Eğer bu sorulara olumlu cevap veremiyorsanız
nasıl mağdur etmediğinizi açıklarsanız sevinirim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.
Sayın Cengiz...
MUSTAFA KEMAL CENGİZ (Çanakkale) Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, bu yasa bitmek üzere tabii. Daha önce de
gündeme gelmeyen, getirilmeyen veya sorulmayan bir soru da gözüme
takıldı. 2nci maddenin, Kurumun hizmet birimleri ile görevleri ve
yetkileri bölümünün (a) bendinde Tütün Piyasası Daire
Başkanlığı, (b) bendinde Tütün Mamulleri Piyasası
Daire Başkanlığı, (c) bendinde Alkol Piyasası Daire
Başkanlığı, (d) bendinde de Alkollü İçkiler
Piyasası Daire Başkanlığı kurulmaktadır. Bunlara
baktığımızda, görevleri ve şeyleri mutat olarak
hepsine aynen konmuş, sadece fiks menü geçilmiş bu maddelerde.
Ben bir araştırma yaptım. İncelediğimde,
baktığımda, özellikle bunlar bu kadar gerekli miydi, yoksa hani
bir makam, mevki tesis etme adına mı böyle bir şey
yapıldı? Kafalarda da bir fluluk oluşturuluyor. Dolayısıyla,
ele aldığımızda bu dört daire
başkanlığını, Tütün ve Tütün Mamulleri Piyasası
Daire Başkanlığı, Alkol ve Alkollü İçkiler
Piyasası Daire Başkanlığı şeklinde
düzenlenebilirken niye bu kadar uzatılmış? Yani bu lüzumsuz gibi
görülüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Cengiz.
Sayın Tütüncü...
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Tekirdağ Şarap ve Rakı Fabrikası
özelleştirildikten sonra orada, gerçekten, çalışan işçiler
açısından bir mağduriyet meydana gelmiştir. Ama, onun
ötesinde üzüm üreticileri açısından büyük bir mağduriyet meydana
gelmiştir.
Soru sorma anlamında konuştuğum için
ayrıntıya girmiyorum ama Sayın Bakandan Tekirdağ Şarap
ve Rakı Fabrikasının özelleştirilmesi ya da diğer içki
fabrikalarının özelleştirilmesinden sonra üzüm üreticilerinin
içine düştükleri mağduriyet ve ekonomik çöküntü açısından
Hükûmetin acaba bir araştırması var mıdır ve bu
araştırmanın sonuçları nedir?
En azından şunu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Sakık
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
Ben de bu kotayla ilgili Sayın Bakanıma sormak
istiyorum. Bölgede zaten
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Sakık.
Sayın Bakanım, buyurun efendim.
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Öztürkün, özelleştirme sonucu boşta kalan,
işsiz kalan çalışanlarımızın 4/C ile
değerlendirildiği konusunda bir sorusu var. Ben şunu
hatırlatmak istiyorum: 2002 öncesi, yani Hükûmetimizin göreve
başladığı tarihten önce yapılan özelleştirmede
işlerini kaybeden 13 bin çalışanımıza, Hükûmetimiz, en
azından emekli olabilmelerini sağlamak, sosyal güvenceye
kavuşturmak ve de çok fazla değil ama bir ücret de, 500 milyonun
üzerinde bir ücret de vermek şeklinde mağduriyetlerini gidermeye
yönelik sosyal devlet anlayışıyla bir düzenleme
yapmıştır. Bunun altını çiziyorum: Bu
çalışanlarımız hiçbir hakka sahip olmadan işlerini
kaybeden çalışanlarımızdır. Tabii ki beklentilerini
karşılayacak düzeyde olmasa bile kısmen mağduriyetlerini
giderecek bir formül bulunmuştur. Biz bunu ifade etmeye
çalıştık.
Sayın Cengizin sorusu: Bu Kanun, 4733
çıktığında personel özlük hakları, sektörel suç ve
cezalar, kanunda olmamasına rağmen, yönetmelikle düzenlendiği
için Anayasa Mahkemesinden döndü. Sadece bu Tütün Üst Kurulu değil, bütün
üst kurullar, aynı iptal nedeniyle, yasalarını yeniden düzeltmek
durumundalar. Burada yapılan iş, yasayla yapılması gereken
işin yönetmelikle yapılmasından dolayı ortaya çıkan
yanlışlığın düzeltilmesidir, yoksa kadrolarla ilgili
herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Bir istisnayla Alkol
Dairesi ilave edilmiştir. Alkol Dairesi niye ilave ediliyor? Sektörde
serbestleşme başladı. Yani alkollü içeceklerde de
serbestleşme süreci başladığı için, burada da kamunun
düzenleme ve denetlemeyi yapması için bir uzman daireye ihtiyacı var.
Bu yüzden bu düzenleme yapılmıştır ve tamamen bir yasal
eksikliği gidermeye yönelik çalışmadır.
MUSTAFA KEMAL CENGİZ (Çanakkale) Sayın Bakanım,
ben bunu öyle sormak istemedim, yani öyle değildi. Yani burada, ben,
incelediğim kadarıyla, bir daire başkanının
altında bir tütün piyasasına bakan, bir de tütün mamullerine bakan
başkan yardımcısıyla bu derlenir toparlanır. 4 daire
başkanı yerine 2 daire başkanıyla, buradan, hem personelde
hem giderlerde tasarruf eder -böyle bir işlem hacmi de 2 daire
başkanını kaldırıyor- acaba niye 4 tane
yapıldı? Bunu o yönden sordum.
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan)
Sayın Vekilim anladım. Yani teknik bir konu, ama şunu
söyleyeyim: Tütün ve tütün mamulleri aynı şey değil.
Ayrıntıya girdiğimiz zaman, farklı uzmanlık gerektiren
konular. Bu üst kurulların kuruluş amacı da sektörde
oluşabilecek olumsuzlukları, vatandaşın, tüketicinin
aleyhine gelişebilecek hususları uzmanlar düzeyinde
değerlendirmek, rapora bağlamak ve bunu kurul kararına hazır
hâle getirmektir. Bu esasa göre çalışıyorlar. Demek ki teknik
olarak, arkadaşlar, böyle iki ayrı daire
yapılanmasının daha uygun olacağına karar
vermişlerdir.
Arz ediyorum.
Efendim, Sayın Tütüncünün sorduğu soru: Tekirdağ
Şarap Rakı Fabrikası özelleştirildikten sonra üreticilerin
mağduriyetinin söz konusu olduğunu ifade ediyorsunuz. Doğrusunu
isterseniz bu konuyla ilgili yapılan çalışma ve bunun
sonuçları -bu mağduriyetin giderilmesine yönelik, eğer var ise-
nelerdir; buna, şu detaylara takdir edersiniz ki şurada sahip
değiliz, vâkıf değiliz. Bu yüzden bunu bilahare yazılı
olarak cevaplandıracağız.
Arz ediyorum.
Efendim, diğer bir sorumuz: Sayın Sakık, kota
Yani
aslında Tekelin alımlarında kota sınırlaması yok.
Yani böyle bir, şu kadar alacağım diye bir sınırlama
yok.
SIRRI SAKIK (Muş) Nasıl yok Sayın Bakan!
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Ne
var? Tekel, o yıl işleyeceği tütün miktarını dikkate
alarak kendisi bir açıklama yapıyor, diyor ki: Ben bu yıl
üretici başına 200 kilo alacağım. Bir başka yıl
başka miktar alıyor. Dolayısıyla arz-talebe göre bu
alımlar gerçekleşiyor. Bu konunun esası, özü budur.
Arz ederim.
Teşekkür ediyorum.
SIRRI SAKIK (Muş) Sorunun cevabı bu değildi!
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 8i okutuyorum:
MADDE 8 - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Evet, madde üzerinde yine tütün bölgesinden iki
arkadaşımızın söz talebi var: Sayın Ahmet Aydın,
Adıyaman; Sayın Mehmet Erdoğan, Adıyaman.
Sayın Aydın, buyurun efendim.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan, değerli
üyeler; görüşülmekte olan tasarının 8inci maddesiyle ilgili söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Aslında kifayeti müzakere olmuştur. Hakikaten, kaç
gündür, biz, Plan ve Bütçe Komisyonunda çıkarmıştık ama
bugün sabahtan başlamış olduğumuz bu tasarıyı
nihayete erdirdik. Özellikle 200 bin tütün üreticisinden yaklaşık 135
bini Tekelle sözleşme yaparak üretime devam ediyordu; bu konuda
onları rahatlatmış olduk bu yıl. Aynı zamanda,
kıyılmış sarmalık tütünlerle ilgili bir rahatlama
sağladık.
Ben, bu kanunun bütün tütün üreticilerine hayırlı
olmasını diliyorum. Bu kanunda emeği geçen Plan ve Bütçe
Komisyonu üyelerine, Hükûmetimize, bürokratlarımıza ve siz
değerli üyelerimize, muhalefetiyle iktidarıyla hepinize çok
teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Aydın.
Sayın Erdoğan
MEHMET ERDOĞAN (Adıyaman) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarıyla ilgili söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
2007 yılı tütün alımlarının devam edip,
bitmeye başladığı bugünlerde 2008 yılı tütün
alımlarıyla ilgili olarak üreticilerle sözleşme yapılmasını
da gerektiren bu tasarıyla ilgili katkıda bulunan herkese
teşekkür ediyor, milletimize de hayırlı uğurlu olsun diyor,
sizleri saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Erdoğan.
Sayın Aydoğan, soru talebiniz vardı.
Buyurun.
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Çıkarılan kanunla, halkımızın önemli
ekonomik gelir kaynaklarından tütüncülük sona ermektedir. Şu anda
üreticilerimiz vahşi piyasa koşullarına teslim olmuş
durumdadır. Tütün eken üreticilerimiz boş sözleşmeye imza
atarak, tamamen tüccarın kontrolünde, ekonomik zorluklar altında
kalmaktadır. Bu çıkarılan yasaya, arkadaşlarımız
hayırlı olması temennilerinde bulunmaktadırlar. Bu
çıkarılan tütüncülük yasasıyla, bu ekonomik ciddi
kayıpların önümüzdeki dönemlerde halkımızı daha da
ciddi sıkıntılara sokacağını düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Aydoğan.
Sayın Sakık
SIRRI SAKIK (Muş) Başkanım, ben de teşekkür
ediyorum.
Muş bölgesinde çalışan bir grup bayan
arkadaşımız var. Bunlar her sabah Muştan Bitlise
giderler, akşamleyin de eve dönerler ve her gün bir azap içerisindedirler.
Bunları yetkililere uzun süredir aktardık ama bugüne kadar bir sonuç
alamadık. Bu noktada Sayın Bakanımızın ilgilenmesini
istiyorum, bu mağduriyetin bir an önce ortadan kalkmasını talep
ediyorum.
İkinci konu: Bölgedeki kotayla Karadenizdeki ve Egedeki
kota arasında korkunç bir uçurum var. Aslında, bölgeye pozitif bir
ayrımcılık gerekirken ne yazık ki diğer bölgelerde
var.
Bu haksızlığın giderilmesini diliyorum,
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Sakık.
Sayın Bakanım
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Aydoğan bir değerlendirme yaptı -tabii
saygı duyuyoruz- herhangi bir soru içermiyor.
Sayın Sakık Muşta çalışanlar Bitlise
gidiyor, bu çileyi sona erdirelim. diye bir soru yöneltti.
Malum, Muş fabrikası kapandığından
çalışanlarımız mağdur olmasın, işlerini
kaybetmesin diye Bitliste istihdam ediliyorlar. Gayet tabii ki fabrikayı
Bitlisten kaldırıp götürmemiz söz konusu olmayacağına
göre, çalışanlarımızın da işlerini kaybetmesine
gönlümüz razı olmayacağına göre, bu seyahat devam edecektir.
SIRRI SAKIK (Muş) Orada iş bulun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sırrı Bey,
Tokata gelin, Tokata.
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan)
Tokata da geliriz, yani merak etmeyin.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İç Tüzükün 86ncı maddesine göre tümünün
oylanmasından önce, aleyhte, Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç.
Sayın Genç, buyurun efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, o, işleme
usulsüz olarak koyduğunuz önergeyi tekrar bir kontrol edin, orada çok
büyük bir ifade eksikliği var.
BAŞKAN Teşekkür ederim, olur.
Buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 125 sıra sayılı Yasa Teklifinin tümünün
oylamasından önce yasa aleyhinde -oyumun rengi aleyhte- oyumun rengini
belirtmek üzere söz almış bulunuyorum.
Biraz önce Sayın Bakan, tabii, birtakım şeylerden
söz etti: İşte, Özelleştirmeden mağdur olan işçiler
olmadı. dedi. Sizin zamanınızda, 2002den önce
özelleştirilenlerden 13 bin kişi kaldı. Biz bunları
işe aldık. Şimdi, herhâlde bu 2002yi
unutmayacaksınız. Bence
Şimdi, Sayın Bakan, bu eskiden özelleştirilen
müesseselerden açıkta kalan 14 bin veya 15 bin kişi var. Bunlar
senede on ay çalıştırılıyor, hiçbir güvenceleri yok -o
da, işte, Maliye Bakanının keyfine kalmış, isterse
sözleşmeyi tekrar imzalıyor, imzalamıyor- ve 500 civarında
bir para alıyorlar. Bu insanlar, tabii, mağdur edildi. Önemli olan,
bu özelleştirmede mağdur edilen insanların eski haklarına
kavuşturulmasıdır.
Ayrıca, bu da
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme
Kurulu diye söylüyorsunuz. Zannedersem, devletin elinde alkol piyasası
kalmadı; var mı, bilmiyorum da. Mesela, bu Elâzığ
Şarap Fabrikasını özelleştirdiniz, Elâzığ ve
civarında -Elâzığ, Tunceli, o civarlarda- üzüm diken
müstahsiller, maalesef, bu sene çok büyük mağdur oldular. Bunların
ürettikleri üzümler ya ellerinde kaldı veyahut da yok pahasına
satıldı. Dolayısıyla, tabii, böyle, üreticiyi
düşünmeden, işte, sırf, birkaç tane sermayedarı
düşünmek ve birkaç tane yandaşa büyük rantlar sağlamak için
yasalar hazırlanırsa, tabii bunun sonucunda en büyük zararı
vatandaş görür. Zaten Vatandaşın canı çıksın.
diyorlar. Ne olacak, vatandaşı düşünen kim var ki? Önemli olan,
işte Biz ne yapsak, bize oy veriliyor. Dolayısıyla, bize oy
verildiğine göre, yüzde 47 de oy aldığımıza göre biz
istediğimizi yaparız. Bakalım, bu kanunları getirdikten
sonra, önümüzdeki sene oy alacak mısınız, yoksa bu salonun
dışına mı çıkacaksınız, onu hepimiz beraber
göreceğiz.
Şimdi, tabii bu kanunda üreticiler lehine getirilmiş bir
hüküm var. O da, işte, üreticilerle sözleşmeyle üretim
yapılması uygulaması bir sene uzatılıyor. O da -bundan
önceki arkadaşlardan da bazıları belirtti, önümüzde mahallî
seçimler var- işte, mahallî seçimlerde de bu tütün üreticilerini de hadi
mağdur etmeyelim, onların da oyunu almak için bunlara bir sene
avantaj verelim
Aslında, arkadaşlar, tütün bu memleketin çok temel bir
üretim maddesidir. Bu üretimi yapan çiftçinin devamlı korunması
lazım. Özelleştirme yaparken, bana göre, bu Tekelle ilgili fabrikalar
özelleştirilirken, yine bunların tütün almasını zorunlu
kılan yasal düzenlemeleri buraya koymak lazım. İşte, Tekel
fabrikasındaki arkadaşlarımız greve gittiler. Ben
kendilerinin bu soylu davranışlarını tebrik ediyorum. Ama
bu insanların grevden de bir sonuç alması gerekiyor.
Dolayısıyla, ülkenin yararına, eğer, kanunlar
çıkarılırsa
Ülkenin yararı tektir, bunların üreticinin
menfaatine olan, üreticinin gelirini artıran, üreticiye iş
imkânı sağlayan düzenlemeler olması lazım. Ama bu kanunla
ne getirmişsiniz? Kendinize düzenleyici ve denetleyici kurullar
getirdiniz. Eskiden de tabii vardı ama siz tabii çok bol keseden,
düzenleyici ve denetleyici kurullara, çok büyük avantalar getiriyorsunuz, çok
büyük arpalık kadrolar getiriyorsunuz. İşte, 322 tane yeni kadro
ihdas ediyorsunuz Sayın Bakan. Bu 322 kadronun aşağı
yukarı 70-80i birinci derecede ve bu birinci dereceye atanacak
insanların çoğu da tamamen siyasi iktidarın takdiriyle buraya
atanacak kişiler. Bol miktarda ücret alıyorlar, harcırah
alıyorlar, altlarında makam arabaları var.
Bu AKP İktidarının bir durumunu daha size
söyleyeyim: Bütün resmî arabalara sivil plakalar takıyorsunuz. Yani bu
tamamen sizin karakterinizi aksettiren bir görüntü biçimidir. Sokaklarda bu
resmî plakalı arabalar nereye gitti? Hepsi de özel plakalı arabalar.
Bakanlar dahi halkın arasında resmî plakalı arabalarla gezmiyor.
Tabii ki, yani bu sizin bir görüntünüzü, halktan neyi gizlediğinizi,
halkın içine çıkma cesaretini göstermediğinizi göstermesi
bakımından önemli bir şey.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Kanunla ne ilgisi var,
maddeyle ne ilgisi var?
KAMER GENÇ (Devamla) Ama bir yanda da şu var: Yani devletin
kullandığı bu resmî arabaları kendi eşleri,
çocukları, o ille ilgili bürokratlar pazara da gidiyorlar, her türlü özel
yerlerde de kullanıyorlar, sırf milletten gizlemek için. Bu
ikiyüzlülükle, milletten bunları saklamakla bir yere varamazsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Ezbere niye
konuşuyorsun? Çıkıyorsun burada eski konuları
konuşuyorsun. Bunların hiçbirisinin ispattı yok. Sen yaptın
bütün bunları. Bu söylediklerin senin dönemine ait.
BAŞKAN Sayın Genç, konuşmanızı
tamamlayınız lütfen.
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Maddeye gel.
KAMER GENÇ (Devamla) Evet, bununla ilgili konuşuyorum.
Dolayısıyla, hiç olmazsa kullandığınız bu resmî
plakalı arabaları halktan gizlemeyin.
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Maddeyle ilgili
konuş.
KAMER GENÇ (Devamla) Bakın, maddeyle ilgili işte.
Maddede, tütün
Ben neyi, ne konuşacağımı sizden daha iyi
biliyorum.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Bir tane delilin yok.
Eğer bir tane delilin varsa, çıkarsın o delilleri ortaya
koyarsın. Herhangi bir delilin yok. Boş konuşuyorsun, ezbere
konuşuyorsun, yanlış konuşuyorsun.
KAMER GENÇ (Devamla) Yani bu halktan birtakım gerçekleri
gizleyerek siz bu halkı kandıramazsınız. Yarına çok
ağır cezalar ödeyeceksiniz. Bu kanunla getirdiğiniz,
yandaşlarınıza getirdiğiniz arpalık kadrolara
atadığınız kişiler bu memlekete fayda getirmiyor.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
Arpalığı en iyi sen bilirsin. Bunların nasıl
yapıldığını sen bilirsin.
KAMER GENÇ (Devamla) Bilakis bu kadar partizanca hareket ederek,
hak etmedikleri hâlde, birinci, ikinci, üçüncü derecede insanlara kendi
adamlarınızı atamak, onları imtihana tutmamak, devlet
personel statüsü dışındaki bir statüyle bunları istihdam
etmek adalete de, hakka da, insafa da sığmaz. Ama, tabii adalet, hak
ve insafla sizin iktidarın pek işi yok. Zaten olsaydı,
bakın, yine boş sıralar
Bu boş sıralarda kim oturacak
sayın milletvekilleri? Bu Hükûmet nerede? Lütfen bu Hükûmeti
(AK Parti sıralarından
gürültüler)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
Çalışıyorlar, iş yapıyorlar.
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, aslında gideceğim
şurada, şu koltukta otaracağım ama neyse, yine ben kendime
yediremiyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
Kanunun aleyhinde oy kullanacağım.
BAŞKAN Sayın Genç, teşekkür ederim, sağ
olun.
KAMER GENÇ (Devamla) Gidip oturayım.
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Sayın Başkan,
müdahale et.
BAŞKAN Tasarının tümünü oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Sayın Genç, lütfen yerinize. Millet öyle bir yetkiyi verirse
gelirsiniz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Verecek, verecek, Sayın Başkan.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Kahvede bir sandalye
var. Sen kahvedeki sandalyeye oturursun. Oraya millet oturtur.
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Oraya oturacak
kabiliyet mi var sende?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, kabul edilen
tasarının milletimize hayırlar getirmesini diliyorum.
2 nci sırada yer alan, Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve bu tasarıyla birleştirilen İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, Manisa Milletvekili Şahin
Mengünün, Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 19 milletvekilinin,
Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlunun, İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı ve 24 milletvekilinin ve Mersin Milletvekili
Ali Rıza Öztürk ve 12 milletvekilinin aynı konudaki kanun teklifleri
ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile
Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İzmir Milletvekili Bülent Baratalının;
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının; Devlet Memurları Kanunu ile
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
İzmir Milletvekili Bülent Baratalının; Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Manisa Milletvekili Şahin
Mengünün; 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 19
milletvekilinin; 17.7.1964 Tarihli ve 506 Sayılı Sosyal Sigortalar
Kanununa Geçici Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi; Sivas
Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlunun; Engelli Memurların
Emekliliğini Düzenleyen 5434 Sayılı Kanunun 39 uncu Maddesinin
(j) Bendinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalının; 3201
Sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk
Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin
Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
İzmir Milletvekili Bülent Baratalı ve 24 milletvekilinin; 5510
Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununun Geçici 4 Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 12 milletvekilinin;
Sanatçıların Sosyal Güvenliklerinin Sağlanması
Hakkında Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/465, 2/30, 2/31, 2/37, 2/64, 2/71, 2/79, 2/136, 2/147, 2/149) (S.
Sayısı: 119) (x)
BAŞKAN Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
Sayın milletvekilleri, geçen birleşimde ikinci bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştı. Şimdi ikinci
bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza arz
edeceğim.
31inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
32nci madde üzerinde iki önerge vardır, önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 32 nci maddesi ile değiştirilen, 5510
sayılı Kanunun 52 nci maddesinin birinci fıkrasında geçen
%
|
|
Süleyman L.
Yunusoğlu |
Erkan Akçay |
Mustafa
Kalaycı |
|
|
Trabzon |
Manisa |
Konya |
|
|
Emin Haluk
Ayhan |
|
Mehmet Günal |
|
|
Denizli |
|
Antalya |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 32. Maddesi ile değiştirilen
31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun 52. Maddesinin birinci
fıkrasının aşağıdaki gibi
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
(x) 119 S. Sayılı
Basmayazı 27/03/2008 tarihli 83üncü Birleşim Tutanağına
eklidir.
|
|
Kemal
Kılıçdaroğlu |
Hakkı Suha
Okay |
Hüseyin Ünsal |
|
|
İstanbul |
Ankara |
Amasya |
|
|
Bayram Meral |
R. Kerim Özkan |
Durdu Özbolat |
|
|
İstanbul |
Burdur |
Kahramanmaraş |
|
|
|
Abdullah Özer |
|
|
|
|
Bursa |
|
İsteğe bağlı sigorta primi, 82 nci maddeye
göre belirlenen prime esas kazancın alt sınırı ile üst
sınırı arasında, sigortalı tarafından belirlenen
prime esas aylık kazancın % 25idir. Bunun % 15i malûllük,
yaşlılık ve ölüm sigortaları primi, % 10u genel
sağlık sigortası primidir. 51 inci maddenin üçüncü
fıkrasında belirtilenler için 82 nci maddeye göre belirlenen prime
esas kazancın alt sınırı ile üst sınırı
arasında olmak kaydıyla belirlenen günlük kazanç ve gün
sayısı üzerinden malûllük, yaşlılık ve ölüm
sigortaları ile genel sağlık sigortası primi
alınır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Kılıçdaroğlu
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Ramazan Kerim Özkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce bir tespiti
sizlerle paylaşıp konuya gireceğim.
Avrupa Adalet Divanı PKK terör örgütünü listesinden
çıkarmıştır. Bunu kınıyorum. Avrupalılar
hâlâ, bizim verdiğimiz ulusal Kurtuluş Savaşını
içlerine sindirememişlerdir. Dışişleri
Bakanlığını da bu konuda göreve davet ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
verdiğimiz önergeyle, işsizler için yüzde 7lik bir iyileştirme
yapmak istiyoruz. Şöyle ki: Tasarıyla, isteğe bağlı
sigortalılar da genel sağlık sigortalısı
sayılarak prim oranı yüzde 32ye çıkarıldı.
İsteğe bağlı sigortalılığın temel
amacı, sosyal güvenlik sistemi kapsamında çalışanlardan
işsiz kalanların emekliliğe hak kazanabilmeleri için gerekli
olan prim ödeme süresini isteğe bağlı sigorta yoluyla
tamamlamalarına imkân sağlamaktır. 506 sayılı Kanunda
önce yüzde 30 olarak belirlenen oran daha sonra yüzde 25e
düşürülmüştü. Şu anda prim oranını artırmakla,
işsiz kalan ve başka bir geliri de olmayanların eksik prim ödeme
sürelerini isteğe bağlı sigorta yoluyla tamamlamaları
nedeniyle imkânsız hâle getirilmektedir. Bu nedenle prim
oranının yüzde 32 yerine yüzde 25 olarak değiştirilmesini
öneriyoruz, takdir siz sayın milletvekillerinindir.
Hani, biz demiyor muyduk: Demokraside
katılımcılık. Demokrasi, sivil toplum örgütlerinin sesine
kulak vermekti. İşte, biz, şu anda yine sivil toplum
örgütlerinin sesine kulak vermiyoruz. Sosyal taraflar diyoruz
Tarım Bakanlığında da aynı şekilde
bir düzenleme yapılıyor. Hayvancılıkta
hayvancılık desteklemeleriyle ilgili bir tasarı Bakanlar
Kuruluna sunulmuş fakat sosyal taraflar olan Damızlık
Sığır Yetiştiricileri Birliğinin sesine, sözüne kulak
verilmiyor, KÖY-KOOP dinlenilmiyor, ziraat odaları dinlenilmiyor.
Kayıt dışı ekonomiye bir geçiş sağlanmak
isteniyor. O tasarıda, destekleme anlamında yerli
sığır ırklarına 300 milyon lira yıllık,
kültür ırklarına 350 milyon lira, hastalıktan ari
işletmelere 400 milyon lira verilmek isteniyor hayvancılık
desteklemelerinde. Ama, gidin
Sivil toplum örgütlerini, bu sosyal
tarafları dinledik diyoruz ama sosyal taraflar hâlâ sokaklarda yürüyor.
Yine onda da sosyal taraf olan KÖY-KOOP dinlenilmiyor, Damızlık
Sığır Yetiştiricileri Birliği dinlenilmiyor, ziraat
odaları dinlenilmiyor. Kayıt dışılığa yol
açıyoruz. Burada ekonomiden bahsediliyor, yükten bahsediliyor. Onun için
bazı primlerin artışı söz konusu yapılıyor ama
kayıtlı hâle gelmiş Batının Holstein inekleri
kayıt dışına çekilmek isteniyor.
Doğu ve Güneydoğu Anadolunun, biz, çocuğunu
kontrol edemiyoruz, gencini kontrol edemiyoruz. Burada söyleniyor,
bazıları nevruz diyor, bazıları nevroz diyor, ben
anlayamadım bunu. Bayram sevgi, kardeşlik günleri. O çocukların
ellerine o parke taşları kim öneriyor? O polisimize, o askerimize, o
kepenklerimize taşları kim attırıyor? Bayramlar sevgi ve
kardeşlik günleri, sosyal dayanışma diyoruz
HASİP KAPLAN (Şırnak) Ölenlere ne diyorsun?
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) İşte
Ölenlere,
Allahtan rahmet diliyorum ölenlere. Ölenlere Allahtan rahmet diliyoruz,
tümüne.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Kolu kırılana ne
diyorsun? İşkenceye ne diyorsunuz? Ah, biraz da vicdanınıza
el koyun.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) Ama, kalkıp sen bayramda
Türk askerine
OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) Sosyal demokrat, konuş
bakalım!
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sosyal demokrat,
tatbikatınız ortada sizin!
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla)
Türk polisine taş
atacaksın, kepenkleri indireceksin, Türk Bayrağını indirip
başka bayraklar çekeceksin
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sosyal güvenliği
konuşacaktın, başka şeyler konuşuyorsun.
OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) Hadi oradan sen de!
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla)
arkasından da sosyal
barıştan bahsedeceksin. Böyle sosyal barış olmaz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Hani biz çok kazanandan çok, az kazanandan az alacaktık,
olmayanı da devlet destekleyecekti. Anayasanın temel ilkeleri, laik,
demokratik sosyal hukuk devleti. Sosyal devlet. diyoruz, Halkına
bakacak devlet. diyoruz, Olmayana verecek devlet. diyoruz ama olmayandan bu
yasayla yüzde 32lik bir prim almaya çalışıyoruz. Onun için,
diyoruz ki bu primi yüzde 25e çekin. Talebimiz bu yöndedir. Desteklerinizi
bekliyoruz.
Biraz önce söylediğim gibi, o tasarının, Tarım
Bakanlığında görüşülmekte olan tasarının, bir an
önce -taslak olarak sunulmuş- çekilmesini öneriyorum, çünkü kayıt
dışılık orada had safhadadır. Biz Doğu ve
Güneydoğuya yapılacak desteklere yürekten, katkılara yürekten
katılıyoruz ancak bunun yasal anlamda olmasını diliyoruz.
Elektrik parasını toplayamıyor Hükûmet
Elektriği parasız vereceğim. diyor. Hükümetlerin görevi,
devletin görevi onu toplamaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özkan, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla)
Topladığınız parayı gerçekten fakirimize
fukaramıza adaletli bir şekilde
dağıtırsınız. Hepimiz diyoruz fakir fukara, garip
gureba şeklinde ama önce toplamak gerekiyor, kayıt
dışılığı kayıt altına almak gerekiyor.
O kayıt dışı aldığımız değerleri
de olmayanlara, fakirimize fukaramıza adaletli bir şekilde, veren eli
alan el görmeyecek şekilde dağıtmamız gerekiyor.
Bu duygularla önergemizin desteklenmesini talep ediyor, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 32 nci maddesi ile değiştirilen, 5510
sayılı Kanunun 52 nci maddesinin birinci fıkrasında geçen
%
Süleyman
L. Yunusoğlu (Trabzon)
ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa)
Katılmıyoruz efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Mustafa Kalaycı Bey
BAŞKAN Sayın Kalaycı, buyurun efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türk milletinin başbuğu Alparslan Türkeşi ölüm
yıl dönümünde rahmetle anıyorum.
Dün hayatını kaybeden son İstiklal Savaşı
gazimize de Allah rahmet eylesin diyorum.
Bu arada, vatandaşlarımızın ekonomik ve sosyal
sorunlardan bunaldığı bir dönemde, Türk milletine millî heyecan
yaşatan, sevindiren ve gururlandıran Fenerbahçe Spor Kulübümüzü
başarısından dolayı kutluyorum.
Yine, bu arada, Konyasporun da bu hafta çok önemli bir maçı
var. Başta Sayın Başbakan ve Rizeli arkadaşlar kusura
bakmasın, biz bu maçı alacağız, başka yolu yok.
Konyaspora da başarılar diliyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
Bu duygularla, muhterem heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, AKP İktidarı,
sosyal güvenlik açıklarının yükünü, mevcut
çalışanların ve özellikle de bundan sonra
çalışacakların sırtına yüklemektedir. Bu
açıkların azaltılması konusunda AKP kendisine göre en kolay
yolu seçmektedir: Eller havaya, maaşlar aşağıya. AKPnin
çözümü, bağlanacak emekli aylıklarını düşürmektir.
Bunun için aylıkların hesabında temel iki unsur olan güncelleme
katsayısını ve maaş bağlama oranını
değiştirmektedir.
Şimdi, bazı konularda uzlaştık diye bazı
gerçekleri gizlemeye çalışıyorsunuz. Bu uzlaşıda
güncelleme katsayısı iyileşiyor mu? Yok. Aylık bağlama
oranı iyileşiyor mu? Mevcut sigortalılar için tasarıya göre
kısmi bir artış, ancak mevcut durumdan yine kötü. Yeni
sigortalılar için ise bir iyileşme yok. Siz, asgari ücretle, bu
kanuna tabi yedi bin iki yüz gün çalışacak bir sigortalıya
bağlanacak aylığın 300 YTLnin altına
düşeceğinin, dul ve yetimler için çok daha düşük rakamların
ortaya çıkacağının farkında mısınız?
Bir taraftan kişi başına 9.313 dolar gelirimiz var derken, 2023
yılına 20 bin dolarlar hedef koyarken, aynı dönemde emekli
olacaklar için kişi başına 1.000-1.500 dolar geliri nasıl
reva görüyorsunuz? Nasıl olsa çocuklar, gençler bunun farkında
değil, bazı sendikalar da maalesef sahip çıkmıyor diye
böyle sorumsuz davranılabilir mi? Bu yasaya evet diye kalkacak ellerin
hepsi vebal altında kalacaktır. Biz uyarıyoruz. Bir gerçek var
ki -belki şimdi tam farkında değiller ama-
çocuklarımız, gelecek nesillerimiz sizleri hiç de hayırla yâd
etmeyecek.
Sigortalı ve hak sahiplerinin gelecekte her ay
alacağı emekli, malul, dul ve yetim aylıklarının
düşürülmesi karşısında ömrü boyunca bir veya birkaç kez
yararlanabileceği diğer bazı ödemeleri de bir miktar
artırmış görünmenin fazla bir anlamı bulunmamaktadır.
Bunlarda uzlaşsanız da uzlaşmasınız da
aylıkların yanında getirisi götürüsü nedir ki! Mevcut durum
itibarıyla zaten düşük olan emekli aylıklarının
gelecekte daha da azaltılması yerine esasen prim gelirlerinin
artmasını, sosyal güvenlik sisteminin ana sorunu olan aktif-pasif
dengesinin düzelmesini sağlayacak tedbirler alınmalıdır.
Bunun yolu da işsizlikle ve kayıt dışılıkla
kararlı ve etkin mücadeleden geçmektedir.
Türkiye, OECDnin en genç nüfusa sahip üyesidir. Buna rağmen
yaşlanan nüfusun yarattığı emeklilik giderlerinin
baskısı altındaki OECD ülkelerinin problemlerini ülkemiz
şimdiden yaşamaktadır. Türkiyede 20-59 yaş arasındaki
nüfusun 60 yaş üstü nüfusa oranı 7,1 olarak görünmektedir. Mevcut
aktif-pasif oranı ise 1,99 düzeyine kadar inmiştir. Bu veriler,
Türkiyede 7 çalışanın 1 emekliyi finanse edebileceği kadar
nüfus potansiyeli bulunmasına rağmen mevcut sistemde
yaklaşık 2 çalışan 1 emekliyi finanse etmektedir.
OECD ortalamasına bakıldığında 20-59
yaş arasındaki nüfusun 60 yaş üstü nüfusa oranı 2,9 iken,
aktif-pasif oranı 2,1dir. Bize göre çok düşük genç nüfusa
karşılık aktif-pasif oranında daha iyi durumdalar. Sosyal
güvenlik açısından ülkemizin genç nüfus avantajını
kullanamadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca, genç
nüfusumuzun oranı hızla azaldığından bu avantajı
hızla iyi kullanmamız gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kalaycı, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
MUSTAFA KALAYCI (Devamla) Çözüm istihdamın
artırılması ve kayıt
dışılığın azaltılmasıdır.
İşverenleri kayıt dışı işçi
çalıştırmaya yönelten faktörlerden biri prim
oranlarının yüksekliğidir. O nedenle, bir projeksiyon dâhilinde
prim oranları düşürülmelidir. Bizim verdiğimiz bu önerge,
aslında Hükûmet Programında da yer alan, bu yıl 5 puan
indirileceğini Sayın Başbakanın
açıkladığı prim oranlarının düşürülmesidir.
Burada isteğe bağlılar için bu teklifi verdik. Daha sonraki
ilgili maddelerde aynı paralelde tekliflerimiz gelecek.
Bu teklifimize destek vereceğinizi umuyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Kalaycı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
32nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
HASAN MACİT (İstanbul) Karar yeter sayısı
istiyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Karar yeter sayısı
istiyorum.
BAŞKAN Tamam, karar yeter sayısını
arayacağım.
Evet, 32nci maddeyi oylarınıza sunup karar yeter
sayısını arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.10
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.22
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Fatoş GÜRKAN (Adana), Yusuf
COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 86ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
119 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.
Tasarının 32nci maddesinin oylamasında karar
yetersayısı bulunamamıştı. Şimdi, maddeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını
arayacağım.
32nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir, karar yetersayısı
vardır.
33üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
34üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
35inci madde üzerinde beş adet önerge vardır,
önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra sayılı kanun tasarısının
35. maddesi ile değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510
sayılı kanunun 55. maddesinin ikinci fıkrasından sonra
gelen fıkrada geçen,
Ortalama aylık kazancın yüzde 35inden az
olamaz
ibareleri yerine,
Ortalama aylık kazancın yüzde 85inden
az olamaz
ibareleriyle değiştirilmesini arz teklif ederiz.
|
|
Gültan
Kışanak |
Hasip Kaplan |
Sevahir
Bayındır |
|
|
Diyarbakır |
Şırnak |
Şırnak |
|
|
Selahattin
Demirtaş |
Akın
Birdal |
Aysel
Tuğluk |
|
|
Diyarbakır |
Diyarbakır |
Diyarbakır |
|
|
Osman Özçelik |
|
Mehmet Nezir
Karabaş |
|
|
Siirt |
|
Bitlis |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı nın çerçeve 35inci maddesi ile değişik 5510
sayılı kanunun 55 inci maddesinin birinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini, ikinci
fıkradan sonra gelmek üzere eklenen fıkrada yer alan yüzde 35inden
az olamaz ibaresinin yüzde 40ından az olamaz şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Harun Öztürk |
Hasan Erçelebi |
Hasan Macit |
|
|
İzmir |
Denizli |
İstanbul |
|
|
A. Jale
Ağırbaş |
Kamer Genç |
Hüseyin Mert |
|
|
İstanbul |
Tunceli |
İstanbul |
Bu Kanuna göre bağlanan gelir ve aylıklar, her
yılın Ocak ve Temmuz ödeme tarihlerinden geçerli olmak üzere, bir
önceki altı aylık döneme göre Türkiye İstatistik Kurumu
tarafından açıklanan en son temel yıllı tüketici
fiyatları genel indeksindeki değişim oranı ve bir önceki
yıla ait sabit fiyatlarla pozitif gayrisafi yurt içi hasıla
gelişme hızının yarısına kadar
artırılarak belirlenir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra sayılı Kanun Tasarısının
çerçeve 35 inci maddesinin madde çerçevesi ile birlikte
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
Bekir
Bozdağ |
Ahmet Öksüzkaya |
Avni Erdemir |
|
|
Yozgat |
Kayseri |
Amasya |
|
|
Öznur
Çalık |
|
A. Sibel Gönül |
|
|
|
|
|
|
|
Malatya |
|
Kocaeli |
Madde 35- 5510 sayılı Kanunun 55 inci maddesinin madde
başlığı Gelir ve aylıkların düzeltilmesi,
yükseltilmesi, alt sınırı, ödenmesi ve yoklama işlemleri
şeklinde, ikinci fıkrası ise aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş ve bu fıkradan sonra gelmek
üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
Bu Kanuna göre bağlanan gelir ve aylıklar, her
yılın Ocak ve Temmuz ödeme tarihlerinden geçerli olmak üzere, bir
önceki altı aylık döneme göre Türkiye İstatistik Kurumu
tarafından açıklanan en son temel yıllı tüketici
fiyatları genel indeksindeki değişim oranı kadar
artırılarak belirlenir.
Bu Kanuna göre sigortalıya bağlanacak aylıklar ile
ölen sigortalının hak sahiplerinin aylıklarının
hesabına esas tutar, çalışma sürelerindeki her yıl için 82
nci maddeye göre tespit edilen prime esas günlük kazanç alt
sınırları dikkate alınarak, talep veya ölüm
yılına ait Ocak ayı itibariyle 29 uncu maddenin ikinci
fıkrasına göre belirlenen ortalama aylık kazancın %
35'inden, sigortalının bakmakla yükümlü olduğu eşi veya
çocuğu varsa % 40ından az olamaz. Hak sahibi kimselerin
aylıkları; hak sahibi bir kişi ise bu fıkraya göre
hesaplanan alt sınır aylığının % 80'inden, hak
sahibi iki kişi ise % 90'ından az olamaz. Uluslararası sosyal
güvenlik sözleşmeleri gereğince bağlanan kısmî aylıklar
için bu fıkra hükümleri uygulanmaz.
4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c)
bentleri kapsamındaki sigortalılar için ayrı ayrı olmak
üzere, malûllük sigortasından dosya bazında her yıl
bağlanan aylıkların aylık başlangıç tarihinin ait
olduğu yılın Ocak ayı itibarıyla yıl içine ait
artışlar uygulanmaksızın hesaplanacak tutarları,
yaşlılık sigortasından bir önceki yılın son ödeme
ayında söz konusu sigortalılar için ayrı ayrı dosya
bazında ödenen en düşük yaşlılık aylığından
az olamaz.
İş kazası veya meslek hastalığı
sonucu başka birinin sürekli bakımına muhtaç duruma gelen
sigortalı için bu Kanunun 19 uncu maddesine göre hesaplanacak sürekli
iş göremezlik geliri, 82 nci maddeye göre tespit edilen prime esas kazanç
alt sınırının aylık tutarının % 85inden az
olamaz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 35 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Saygılarımla.
|
|
Akif Akkuş |
Erkan Akçay |
Emin Haluk
Ayhan |
|
|
Mersin |
Manisa |
Denizli |
|
|
Mustafa
Kalaycı |
|
Mehmet Günal |
|
|
Konya |
|
Antalya |
Madde 35- 5510 sayılı Kanunun 55 inci maddesinin madde
başlığı Gelir ve aylıkların düzeltilmesi,
yükseltilmesi, alt sınırı, ödenmesi ve yoklama işlemleri
şeklinde, ikinci fıkrası ise aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş ve bu fıkradan sonra gelmek
üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
Bu Kanuna göre bağlanan gelir ve aylıklar, her
yılın Ocak ve Temmuz ödeme tarihlerinden geçerli olmak üzere, bir
önceki altı aylık döneme göre Türkiye İstatistik Kurumu
tarafından açıklanan en son temel yıllı tüketici
fiyatları genel indeksindeki değişim oranı kadar
artırılarak belirlenir. Ayrıca, her yılın birinci ve
ikinci altı aylık döneminde sabit fiyatlarla gayri safi yurt içi
hasılada meydana gelen artış oranı kadar, Türkiye
İstatistik Kurumu tarafından açıklandığı tarih
itibarıyla gelir ve aylıklar da artırılır. En son
temel yıllı tüketici fiyatları genel indeksindeki
değişim oranı veya sabit fiyatlarla gayri safi yurt içi
hasıla gelişme hızının eksi olduğu yıllarda
eksi değerler sıfır olarak alınır.
Bu Kanuna göre sigortalıya bağlanacak aylıklar ile
ölen sigortalının hak sahiplerinin aylıklarının
hesabına esas tutar, aylık bağlama tarihindeki asgari ücretin %
50sinden az olamaz. Hak sahibi kimselerin aylıkları; hak sahibi bir
kişi ise bu fıkraya göre hesaplanan alt sınır aylığının
% 80'inden, hak sahibi iki kişi ise % 90'ından az olamaz.
Uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri gereğince
bağlanan kısmî aylıklar için bu fıkra hükümleri
uygulanmaz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı
Tasarının 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 55. maddesinde
değişiklik öngören çerçeve 35. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Mustafa Özyürek |
|
|
Trabzon |
Malatya |
İstanbul |
|
|
Gökhan Durgun |
Esfender
Korkmaz |
Ali Rıza
Öztürk |
|
|
Hatay |
İstanbul |
Mersin |
|
|
Bayram Meral |
Ali Koçal |
Bülent
Baratalı |
|
|
İstanbul |
Zonguldak |
İzmir |
|
|
Gürol Ergin |
Faik Öztrak |
Birgen
Keleş |
|
|
Muğla |
Tekirdağ |
İstanbul |
Madde 35- 5510 sayılı Kanunun 55 inci maddesinin madde
başlığı Gelir ve aylıkların düzeltilmesi,
yükseltilmesi, alt sınırı, ödenmesi ve yoklama işlemleri
şeklinde, ikinci fıkrası ise aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş ve bu fıkradan sonra gelmek
üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
Bu Kanuna göre bağlanan gelir ve aylıklar, her
yılın Ocak ve Temmuz ödeme tarihlerinden geçerli olmak üzere, en az
bir önceki altı aylık döneme göre Türkiye İstatistik Kurumu
tarafından açıklanan en son temel yıllı tüketici fiyatları
genel indeksindeki değişim oranı kadar artırılarak
belirlenir.
Bu Kanuna göre sigortalıya bağlanacak aylıklar ile
ölen sigortalının hak sahiplerinin aylıklarının
hesabına esas tutar, çalışma sürelerindeki her yıl için 82
nci maddeye göre tespit edilen prime esas günlük kazanç alt
sınırları dikkate alınarak 29 uncu maddenin ikinci
fıkrasına göre belirlenen ortalama aylık kazancın %
70'inden az olamaz. Hak sahibi kimselerin aylıkları; hak sahibi bir
kişi ise bu fıkraya göre hesaplanan alt sınır
aylığının % 80'inden, hak sahibi iki kişi ise %
90'ından az olamaz. Uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri
gereğince bağlanan kısmî aylıklar için bu fıkra
hükümleri uygulanmaz.
Bu Kanun gereğince bağlanacak gelir veya aylıklar
ve sağlanacak yardımlar, nafaka borçları ve bu Kanuna göre takip
ve tahsili gereken alacaklar dışında, haciz veya
başkasına devir ve temlik edilmez. Yanlış ve yersiz
ödendiği anlaşılan her türlü gelir, aylık ve sigorta yardımları
ilgililerin sonraki her çeşit istihkaklarından kesilmek suretiyle
geri alınır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Gökhan Durgun, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
GÖKHAN DURGUN (Hatay) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu tasarının
35inci maddesi, 5510 sayılı Kanunun 55inci maddesinin ikinci
fıkrasında değişiklik öngörmektedir. Bu madde, gelir ve
aylıkların düzeltilmesini, alt sınırın ödenmesini ve
yoklama işlemlerini düzenleyen bir maddedir. Bu maddenin ikinci
fıkrası şu şekildedir: Bu Kanuna göre bağlanan gelir
ve aylıklar, her yılın Ocak ve Temmuz ödeme tarihlerinden
geçerli olmak üzere, bir önceki altı aylık döneme göre Türkiye
İstatistik Kurumu tarafından açıklanan en son temel
yıllı tüketici fiyatları genel indeksindeki değişim
oranı kadar artırılarak belirlenir.
Biz burada bir önceki altı aylık döneme ibaresinden
önce en az ibaresinin konulmasını öneriyoruz. Buradaki
amacımız ise, aylık artışların sadece enflasyonun
artışı kadar değil, gerektiğinde artan refahtan da pay
verilmesini sağlamaktır, amacımız budur.
Diğer bir amacımız ise, 1999 tarihli 4447
sayılı Kanun, sigorta primlerine esas kazancın yüzde 70i olarak
ödenen alt sınır aylığını yüzde 35e
düşürmüştür. 1510 sayılı Yasa, alt sınır
aylığı uygulamasını hiç önermemiştir. Bu yasa
tasarısı, alt sınır aylığı oranını
4447 sayılı Yasada olduğu gibi yüzde 35 olarak öngörmektedir.
Değişiklik önergemizle bu oranın 1999 yılı öncesinde
olduğu gibi yüzde 70 oranına yükseltilmesini istemekteyiz, arzu
etmekteyiz.
Değerli arkadaşlarım, bu adına reform
denilen düzenleme Türkiye Büyük Millet Meclisinde tartışılmaya
başlandığı günden bu yana Türkiyede çıkan gazetelerde
ortaya atılan manşetleri yorumsuz olarak bilgilerinize sunmak
istiyorum: Emekçiye yine polis dayağı, Sosyal güvenlik copu,
Memur eyleminde üniformalı memur sivil memuru copladı, Sosyal
tekme, İşçiler altmış beş yaşa hayır
diye haykırdı, Mezarda emekliliğe isyan ettiler, Esnaf,
işçi, memur kan ağlıyor, Sokakta isyan var. Manşetler
bunlar. Peki, fotoğraflarda ne var? Fotoğraflarda ise yerde
sürüklenen, polisin tekmesini suratında hissetmenin
şaşkınlığını yaşayan
çalışanlarımız var. Kim bu insanlar? Bu insanlar bu ülkenin
çalışan insanları, emekçileri, memurları, işçileri,
doktorları, mühendisleri. Bu yasa tasarısı ile Türkiyenin
karşı karşıya geldiği manzara budur. Bu insanlar neden
sokakta? Bu insanlar neden coplanıyor? IMF ve Dünya Bankasının
dayatmaları sonucu gündeme getirdiğiniz Sağlık ve Sosyal
Güvenlik Yasa Tasarısıyla kaybettiklerine ve
kazanılmış haklarına sahip çıkmak için; bu yasa
tasarısıyla sosyal devlet anlayışını tasfiye
ettiğiniz için; bu düzenlemeyle halkın sağlık ve sosyal
güvenlik hakları büyük bir tahribata uğradığı için.
Değerli arkadaşlarım, bu düzenleme ne
imzaladığımız uluslararası anlaşma ve belgelerle
ne Anayasamızla ne de Türkiyenin gerçekleriyle
bağdaşmamaktadır. Bu yasa tasarısı ile getirilmek
istenen düzenlemeler Anayasanın değiştirilemez,
değiştirilmesi dahi teklif edilemez maddesini de bir yönde tahrif
etmektedir. Türkiye Cumhuriyetinin temel nitelikleri arasında
sayılan sosyal devlet niteliği de bu yasa tasarısıyla
ağır bir darbe yiyecektir.
Ülkemizde ekonomik bir kriz yaşanmaktadır. Bu iktidar,
yılların kazanımları olan
varlıklarımızı satarak ve dışarıdan gelen,
daha doğrusu gönderilen sıcak para ile ekonomiyi yürütmeye
çalışmaktadır. Üretimden, istihdamdan vazgeçilmiş,
altı yıl satarak ve borçlanarak geçirilmiştir. Uluslararası
normlara, adalet ve eşitlik ilkelerine uygun, toplumsal
dayanışmayı güçlendiren, etkin ve çağdaş bir sosyal
güvenlik sistemine bugün her zamankinden daha çok ihtiyaç olduğuna
inanıyorum. Bu da kazanılmış hakları ortadan
kaldırarak değil, yeni ek yükler getirerek değil; 5 milyon
işsize iş yaratarak, 11 milyon kayıt dışı
istihdamı kayıt içine alarak, 2 milyon yabancı kaçak işçi
çalıştırılmasını önleyerek, prime devlet
katkısı getirerek, tahsil edilemeyen 41 milyon YTL prim
alacağını düzenli tahsil ederek; kurumları
kadrolaşmadan, israftan, yolsuzluklardan, usulsüzlüklerden koruyarak
sağlanabilir.
Yine IMFnin isteği ile geçen dönem çıkarılan,
adına da Toprak reformu denilen düzenleme ile tarım sektörümüzün
geldiği nokta ortadadır. Tarım reformu için de ortaya
atılan gerekçelerde tarıma verilen desteklemelerin küçük
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Durgun, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun lütfen.
GÖKHAN DURGUN (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
Tarıma verilen desteklerin çiftçiye
ulaşmadığı iddiaları vardı, kara delik olarak
tarım görülüyordu, çiftçiye asalak olarak bakılıyordu. Gelinen
noktada ise 1,5 milyon çiftçimiz şehir varoşlarında
işsizler ordusuna katılmıştır, tarımda üretim
durmuştur, 15 milyonluk Yunanistandan pamuk ithal eder duruma geldik.
Benzer süreç sosyal güvenlik sistemi için de işletilmektedir.
Sosyal güvenlik sistemi için de aynı tarımda olduğu gibi Kara
delik ilanı yapılmıştır, senaryo aynıdır,
sonuçlar da aynı olacaktır. İnatla ve ısrarla yapmaya
çalıştığınız, adına da reform
dediğiniz bu düzenlemeyle bu yanlış tabloyu düzeltemezsiniz,
düzeltemeyeceksiniz.
Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak toplumumuzu ve gelecek
nesilleri doğrudan ilgilendiren bu çok önemli konuda, sorumluluk
anlayışı içinde vereceğimiz haklı mücadeleyi
sürdürmeye devam edeceğiz. Sizleri saygı ve sevgiyle tekrar
selamlıyorum, iyi günler diliyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Durgun.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 35 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Saygılarımla.
Akif
Akkuş (Mersin) ve arkadaşları
Madde 35 - 5510 sayılı Kanunun 55 inci maddesinin madde
başlığı Gelir ve aylıkların düzeltilmesi,
yükseltilmesi, alt sınırı, ödenmesi ve yoklama işlemleri
şeklinde, ikinci fıkrası ise aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş ve bu fıkradan sonra gelmek
üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
Bu Kanuna göre bağlanan gelir ve aylıklar, her yılın
Ocak ve Temmuz ödeme tarihlerinden geçerli olmak üzere, bir önceki altı
aylık döneme göre Türkiye İstatistik Kurumu tarafından
açıklanan en son temel yıllı tüketici fiyatları genel
indeksindeki değişim oranı kadar artırılarak
belirlenir. Ayrıca, her yılın birinci ve ikinci altı
aylık döneminde sabit fiyatlarla gayri safi yurtiçi hasılada meydana
gelen artış oranı kadar, Türkiye İstatistik Kurumu
tarafından açıklandığı tarih itibarıyla gelir ve
aylıklar da artırılır. En son temel yıllı
tüketici fiyatları genel indeksindeki değişim oranı veya
sabit fiyatlarla gayri safi yurtiçi hasıla gelişme
hızının eksi olduğu yıllarda eksi değerler
sıfır olarak alınır.
Bu Kanuna göre sigortalıya bağlanacak aylıklar ile
ölen sigortalının hak sahiplerinin aylıklarının
hesabına esas tutar, aylık bağlama tarihindeki asgari ücretin %
50sinden az olamaz. Hak sahibi kimselerin aylıkları; hak sahibi bir
kişi ise bu fıkraya göre hesaplanan alt sınır
aylığının % 80inden, hak sahibi iki kişi ise %
90ından az olamaz. Uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri
gereğince bağlanan kısmi aylıklar için bu fıkra
hükümleri uygulanmaz.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılmıyoruz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Mehmet Günal
konuşacak.
BAŞKAN Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın milletvekilleri, 35inci maddede, önerge hakkında
söz aldım.
Bu maddeyle ilgili, iktidar partisinin de düzenlemesi vardı
ama yüzde 40ta kaldı. Biz burada iki ekleme yapıyoruz: Birincisi,
bir ifade, birinci fıkraya her yılın birinci ve ikinci
altı aylık döneminde sabit fiyatlarla gayri safi yurtiçi
hasılada meydana gelen artış oranı kadar diye bir ilavemiz
var; diğeri de yüzde 50ye çıkaran, asgari ücretin yüzde 50sinden az
olamayacağını ifade eden bir öneri.
Burada, değerli arkadaşlarım, bu
aylıkların artırılmasında, büyüyen ekonomiden emekli,
dul ve yetimlere düşecek refah payının gözetilmesi ve tüketici
fiyatları genel indeksindeki değişim oranı veya sabit
fiyatlarla gayrisafi yurt içi hasıla gelişme hızının
eksi çıkması olasılığına karşı bir
sınır öngörülmesi amaçlanmıştır. Bu gidişle,
geçtiğimiz günlerde açıklanan büyüme rakamlarına
baktığımız zaman gidişatın çok iyi
olmadığı ve büyümede de geriye doğru bir gidiş
olduğu görülüyor.
Değerli arkadaşlar, sizin önerinizde eşi ve
çocuğu varsa diye de bir şart var. Yüzde 40a çıkarıyorsunuz
ama, eşi ve çocuğu yoksa ne olacak? Bizim bu getirdiğimiz
önergeyle bunları dikkate almadan, en azından, hiç olmazsa
hayatlarını idame ettirebilmelerine katkı sağlamak üzere
bir önerge getirmiş bulunuyoruz. Emekli, dul ve yetimlerimiz maalesef
refah payından gerekli katkıyı alamamaktadırlar. Son
günlerde baktığımız zaman bunların değişik
göstergelerini görüyoruz. Her ne kadar yeni millî gelir hesaplamasıyla
millî geliri belli ölçüde artırdıysak da bunların
çalışana, emekliye yansımadığını biliyoruz.
Size bununla ilgili kısa bir bilgi vermek istiyorum:
Açlık sınırının altında, yoksulluk
sınırının altında yaşayan emeklilerin kısaca
bilgisini vereceğim Sayın Aydoğan. Siz merak ettiniz ne bilgi
verecek diye ama
Şimdi, bakınız, BAĞ-KUR emekli
aylığı -en düşük olan- açlık
sınırını yaklaşık 19 gün ancak
karşılayabilir, yoksulluk sınırınıysa 6 gün
karşılayabilir. Rakamlar değişiyor ama, BAĞ-KUR
emeklilerinin tümü yoksulluk sınırının altında
maaş alıyor. SSKya bakıyoruz: 25 gün ancak
karşılıyor, yoksulluk sınırınınsa dörtte
1ini karşılayabiliyor. SSK emeklilerinin tümü yoksulluk sınırının
altında bir şekilde geçim savaşı veriyorlar. Memur
emeklisine geldiğimiz zaman, nispeten şanslı olmakla beraber, en
düşük aylık 4 kişilik bir ailenin ancak açlık
sınırını karşılayabiliyor değerli
arkadaşlar. Yoksulluk sınırınınsa 1/3ünü, yaklaşık
yüzde 32sini karşılıyor. Yani, bu rakamlarda son
gelişmelerle 1-2 puan oynama sağlanabilir. Her ne kadar, onun da ne
kadar gerçekçi olduğunu biliyoruz ama
Şimdi, isterseniz mutlak rakamlardan da bir iki örnek
vereyim: Ocak 2008 itibarıyla ek ödeme ve sosyal yardım zammı
dâhil olmak üzere en düşük emekli aylığı BAĞ-KURda
436 olmuş, SSKda 558, Emekli Sandığında 733 YTL. Bu
durumda, çalışan işçinin en az ücreti ise net asgari ücret olan
482 iken, memurlarda en düşük maaş tutarı 828 lira. Buna
rağmen, son bir yılda net ele geçen asgari ücretteki 78,52 YTL ile en
düşük hizmetli maaşındaki 124 liralık artış 4
kişilik ailenin zorunlu harcamasında bir yılda meydana gelen 248
liralık artışın maalesef gerisinde kalmış.
En düşük emekli maaşlarında ise durum daha da içler
acısı durumda. Son bir yıl itibarıyla artış
tutarı Emekli Sandığı memuru için 47,23; SSK için 25,53;
BAĞ-KUR esnafı içinse 24,16 olmuş. Yani, bu durumda, bu
emeklilerimizin durumunun iyi olduğunu,
sıkıntılarının olmadığını söylemek
doğru değil.
Önergemizle emeklilerimize insan onuruna yakışır
bir hayat sürdürebilmeleri için bir nebze de olsa -kesin çözüm olmasa da-
destek sağlamayı amaçladık. Bu çerçevede önergemize
desteklerinizi bekliyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Günal.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra sayılı Kanun Tasarısının
çerçeve 35 inci maddesinin madde çerçevesi ile birlikte
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Bekir
Bozdağ (Yozgat) ve arkadaşları
Madde 35 - 5510 sayılı Kanunun 55 inci maddesinin madde
başlığı Gelir ve aylıkların düzeltilmesi,
yükseltilmesi, alt sınırı, ödenmesi ve yoklama işlemleri
şeklinde, ikinci fıkrası ise aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş ve bu fıkradan sonra gelmek
üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
Bu Kanuna göre bağlanan gelir ve aylıklar, her
yılın Ocak ve Temmuz ödeme tarihlerinden geçerli olmak üzere, bir
önceki altı aylık döneme göre Türkiye İstatistik Kurumu
tarafından açıklanan en son temel yıllı tüketici
fiyatları genel indeksindeki değişim oranı kadar
artırılarak belirlenir.
Bu Kanuna göre sigortalıya bağlanacak aylıklar ile
ölen sigortalının hak sahiplerinin aylıklarının
hesabına esas tutar, çalışma sürelerindeki her yıl için 82
nci maddeye göre tespit edilen prime esas günlük kazanç alt
sınırları dikkate alınarak, talep veya ölüm
yılına ait Ocak ayı itibariyle 29 uncu maddenin ikinci
fıkrasına göre belirlenen ortalama aylık kazancın %
35inden, sigortalının bakmakla yükümlü olduğu eşi veya
çocuğu varsa % 40ından az olamaz. Hak sahibi kimselerin
aylıkları; hak sahibi bir kişi ise bu fıkraya göre
hesaplanan alt sınır aylığının % 80inden, hak
sahibi iki kişi ise % 90ından az olamaz. Uluslararası sosyal
güvenlik sözleşmeleri gereğince bağlanan kısmî
aylıklar için bu fıkra hükümleri uygulanmaz.
4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c)
bentleri kapsamındaki sigortalılar için ayrı ayrı olmak
üzere, malûllük sigortasından dosya bazında her yıl
bağlanan aylıkların aylık başlangıç tarihinin ait
olduğu yılın Ocak ayı itibarıyla yıl içine ait
artışlar uygulanmaksızın hesaplanacak tutarları,
yaşlılık sigortasından bir önceki yılın son ödeme
ayında söz konusu sigortalılar için ayrı ayrı dosya
bazında ödenen en düşük yaşlılık
aylığından az olamaz.
İş kazası veya meslek hastalığı
sonucu başka birinin sürekli bakımına muhtaç duruma gelen
sigortalı için bu Kanunun 19 uncu maddesine göre hesaplanacak sürekli
iş göremezlik geliri, 82 nci maddeye göre tespit edilen prime esas kazanç
alt sınırının aylık tutarının % 85inden az
olamaz.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılıyoruz efendim.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Gerekçe okunsun Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Bağlanacak gelir ve aylıklardaki alt
sınır uygulaması yeniden düzenlenmiştir.
II.- YOKLAMA
(MHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Toplantı yeter
sayısı
BAŞKAN Evet, Sayın Uzunırmak, Sayın Vural,
Sayın Şandır, Sayın Ural, Sayın Korkmaz, Sayın
Günal, Sayın Cengiz, Sayın Durmuş, Sayın Taner, Sayın
Uslu, Sayın Akcan, Sayın Akçay, Sayın Tankut, Sayın
İnan, Sayın Çalış, Sayın Doğru, Sayın
Yıldız, Sayın Ekici, Sayın Yıldırım,
Sayın Asil.
BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) Sayın Başkan, biraz
daha ağırdan alın, biraz daha!
BAŞKAN - Evet, Sayın Uzunırmak, Sayın Vural,
Sayın Şandır, Sayın Ural, Sayın Korkmaz, Sayın
Günal, Sayın Cengiz, Sayın Durmuş, Sayın Taner, Sayın
Uslu, Sayın Akcan, Sayın Akçay, Sayın Tankut, Sayın
İnan, Sayın Çalış, Sayın Doğru, Sayın
Yıldız, Sayın Ekici, Sayın Yıldırım ve
Sayın Asil lütfen sisteme girmesinler efendim.
Yoklamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Adlarını okuduğum sayın üyeler, yoklama için lütfen cihaza
girmesinler.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
IV.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İzmir Milletvekili Bülent Baratalının;
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının; Devlet Memurları Kanunu ile
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
İzmir Milletvekili Bülent Baratalının; Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Manisa Milletvekili Şahin
Mengünün; 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 19 milletvekilinin;
17.7.1964 Tarihli ve 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa Geçici
Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi; Sivas Milletvekili Muhsin
Yazıcıoğlunun; Engelli Memurların Emekliliğini
Düzenleyen 5434 Sayılı Kanunun 39 uncu Maddesinin (j) Bendinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının; 3201 Sayılı Yurt Dışında
Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin
Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
İzmir Milletvekili Bülent Baratalı ve 24 milletvekilinin; 5510
Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununun Geçici 4 Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 12 milletvekilinin;
Sanatçıların Sosyal Güvenliklerinin Sağlanması
Hakkında Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/465, 2/30, 2/31, 2/37, 2/64, 2/71, 2/79, 2/136, 2/147, 2/149) (S.
Sayısı: 119) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
OKTAY VURAL (İzmir) Kabul edilmedi.
BAŞKAN Önerge kabul edilmemiştir. (AK Parti
sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) Kabul edilmemiştir, evet.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Kabul edilmedi.
KADİR URAL (Mersin) Kabul edilmemiştir Sayın
Başkan.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Çalışanların aleyhine
OKTAY VURAL (İzmir) Zaten tasarı
çalışanların aleyhine Sayın Bakan. Madem öyle istiyorsunuz,
hepsini çekin geriye.
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı nın çerçeve 35 inci maddesi ile değişik 5510
sayılı kanunun 55 inci maddesinin birinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini, ikinci
fıkradan sonra gelmek üzere eklenen fıkrada yer alan yüzde 35inden
az olamaz ibaresinin yüzde 40ından az olamaz şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Harun
Öztürk (İzmir) ve arkadaşları
Bu Kanuna göre bağlanan gelir ve aylıklar, her
yılın Ocak ve Temmuz ödeme tarihlerinden geçerli olmak üzere, bir
önceki altı aylık döneme göre Türkiye İstatistik Kurumu
tarafından açıklanan en son temel yıllı tüketici
fiyatları genel indeksindeki değişim oranı ve bir önceki
yıla ait sabit fiyatlarla pozitif gayri safi yurtiçi hasıla
gelişme hızının yarısına kadar
artırılarak belirlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Sayın Başkanım, kısa bir açıklama yapmak
istiyorum. Az önce belki muhalefet de konuyu tam anlayamadı. Asgari
aylıkla ilgili sosyal taraflarla bir mutabakat
sağlamıştık; orada, evli olan ve çocuklu olanlarla ilgili
asgari aylıkta beş puanlık bir artış
sağlamıştık. Öyle mutabakat
sağlamıştık, fakat burada önergeyle ilgili
OKTAY VURAL (İzmir) Kabul ettik.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Biz kabul ettik.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Arkadaşlarınız
reddettiler.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Efendim
Efendim, müsaade eder misiniz.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Biz de orada müdahale ettik
Neyi oyladıklarını bilmiyorlar. diye.
KADİR URAL (Mersin) Biz kabul ettik.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Bu önergeye katılmıyoruz, ama az önce
çalışanların aleyhine bir durumu savunmamızın da
doğru olmayacağını burada ifade ediyorum yani.
SIRRI SAKIK (Muş) Daha olumlu bir önerge gelecek.
OKTAY VURAL (İzmir) Biz kabul ettik zaten Sayın Bakan.
BAŞKAN Sayın Öztürk, buyurun efendim. (DSP
sıralarından alkışlar)
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz tasarıyla ilgili olarak, dün
5510 sayılı Yasada yer almakla birlikte görüştüğümüz
tasarıda yer almayan bir maddeyle ilgili önerge verdim ve bu önergemiz
Sayın Divan tarafından Komisyonun çoğunluğu
olmadığı için işleme alınmadı. Ancak, bir önceki
tütünle ilgili yasa tasarısında benzer bir uygulamanın
yapılmasını, Başkanlık Divanının çifte
standardı olarak dikkatlerinize getirmek istedim.
Eğer, dünkü önergeyle ilgili olarak düşüncemi
öğrenme ihtiyacı duyulsaydı, şunları ifade edecektim:
Bu sözde reform tasarısı tek çatı kurmaya
çalışıyor. Ancak bu önergede dikkatinize sunmak istediğim
madde, ileride bu tek çatıda gedik açacak bir maddeydi, çünkü burada
ayrı bir emeklilik sisteminin tohumları atılıyor.
Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlığı için
farklı emeklilik sistemi uygulamasına Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanını da dâhil ettiğini görüyoruz ve bu tasarının
getireceği olumsuzluklar sonucunda, önce Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyelerinden başlamak üzere, arkasından sivil, asker ve yargı üst
düzey görev mensuplarının da bu madde kapsamına girmek üzere
talepte bulunacaklarını ve sisteme gedik açacaklarını dikkatlerinize
sunmak istedim.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz
maddeyle ilgili olarak emekli maaşlarının TÜFE oranında
artırılması öngörülüyor. Bunu kimler için yapıyoruz? Bunu,
eski-yeni SSK ve BAĞ-KURlular için yapıyoruz ve yeni memurlar için
yapıyoruz TÜFEye göre artışı ama bir farklı uygulama
getiriyoruz, sistemde bulunan eski memurlar için, eski kat sayı
uygulaması emekli maaşlarının artırılmasında
devam edecek.
Evet, tek çatı ve norm ve standart birliği
sağlamaya çalıştığımız tasarıdan
birtakım düzenlemeleri böylece dikkatlerinize getirmek istedim.
Değerli arkadaşlar, bir diğer konu, bu
tasarıyla getirilen en düşük alt taban aylığı
uygulaması. Burada yüzde 35 öngörülüyordu, evliler için yüzde 40a,
Hükûmetin önerisiyle, yükseltildi.
Şimdi, öncelikle şunu dikkatlerinize sunmak istiyorum:
Şu anda, arkadaşımız biraz önce ifade ettiler, SSKda 558
lira, BAĞ-KUR emeklileri için 409 lira, tarım
BAĞ-KURluları için 271 lira ve Emekli Sandığı
emeklileri için 731 lira. Biz ne diye yola çıktık ve halka
seçimlerden önce de sosyal güvenlik reformunu takdim ederken ne dedik? Bu üç
sosyal güvenlik kuruluşundan emekli maaşı alanların
maaşlarına eşitlik sağlayacağız ve adalet
sağlayacağız diye yola çıktık. Ancak, bu
söylediğim tabloda, bu görüştüğümüz tasarıda en küçük bir
düzenleme yok, eski uygulama devam edecek. Yani eski adaletsizlikler sürmeye
devam edecek.
Peki, yeniler için ne yapıyoruz? Eskiler içerisinde bu
adaletsizlikler var da yeniler için ne getiriyoruz? Evet, yeniler için de
getirdiğimiz şu: Eğer bir sigortalının asgari ücretten
sürekli prim ödediğini ve bunun da güncellenerek emekli olduğu güne
getirildiğini düşünün ve o günkü asgari ücretliye bunu dikkate
alın. Bugünkü rakamlarla yüzde 35 rakamı 213 YTLydi. 30 lira zam
yaptı Hükûmet önergesiyle ve bazı sosyal tarafların,
Türk-İşin ve Hak-İşin bu 30 liralık zamma evet
demesini milletin takdirlerine bırakıyorum.
Değerli milletvekilleri, gerçekten, yola çıkarken
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Öztürk, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
HARUN ÖZTÜRK (Devamla) Toparlıyorum Sayın Başkan.
İnsanlara eşitlik ve adalet
sağlayacağız. diye yola çıkıp, Tek çatı
kuracağız. diye yola çıkıp önümüze getirdiği
tasarıda
Değerli arkadaşlar, artık, hepimizin inceleyip ve
farkına varmış olmaları lazım. 4/A deyince ne
anlıyorsunuz? SSKlıları. 4/B deyince bu tasarıda ne
anlıyorsunuz? BAĞ-KURluları. 4/C deyince ne anlıyorsunuz?
Memurları. Ve bu tasarı bu sistematik üzerine kurulmuştur, tek
çatı yerine getirilmemektedir, kaosa doğru götürmektedir.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DSP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
119 sıra sayılı kanun tasarısının
35. maddesi ile değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510
sayılı kanunun 55. maddesinin ikinci fıkrasından sonra
gelen fıkrada geçen,
Ortalama aylık kazancın % 35inden az
olamaz
ibareleri yerine,
Ortalama aylık kazancın % 85inden az
olamaz
ibareleriyle değiştirilmesini arz ve teklif ediyoruz.
Gültan
Kışanak (Diyarbakır)
ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
GÜLTAN KIŞANAK (Diyarbakır) Söz istiyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın Kışanak, buyurun efendim. (DTP
sıralarından alkışlar)
GÜLTAN KIŞANAK (Diyarbakır) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz yasa
tasarısının 35inci maddesine ilişkin verdiğimiz
değişiklik önergesi üzerinde grubumuzun görüşlerini dile
getirmek üzere söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Verdiğimiz değişiklik önergesiyle, emekli
aylıklarının alt sınırının yükseltilmesini
ve emeklilerin az da olsa yaşam koşullarının
iyileştirilmesini öngörüyoruz.
Önümüzdeki yasa tasarısında, sigortalıya
bağlanacak aylık ile hak sahiplerinin aylıklarının
hesabına esas miktarın aylık kazancın yüzde 35inden az
olamayacağı ifade ediliyor. Bu, yaklaşık olarak 200 YTLye
denk geliyor, yani AKP Hükûmetinin emekliye reva gördüğü en düşük
emekli aylığı 200 YTL olacak.
Emekli aylıklarına konulan alt sınır
uygulaması, sosyal güvenlik sistemlerinde yer alması gereken en
önemli koruyucu politikalardan biridir, kaynağını da sosyal
devletin emeklilere insanca yaşam koşulları sağlama
sorumluluğundan almaktadır.
Emeklilere bağlanacak aylık ve gelirin alt
sınırının, emeklinin ve geçindirmekle yükümlü olduğu
aile fertlerinin asgari ölçülerde geçimlerini sağlayacak yeterlilikte
olması gerekir.
Mevcut uygulamaya göre, en düşük memurun emekli
aylığı 680 YTL, SSK ve BAĞ-KURda ortalama alt
sınır aylığı 540 YTL, AKP Hükûmetinin bu tasarı
ile gündeme getirdiği rakam ise yaklaşık 200 YTL. Bu
rakamları özellikle alt alta koydum; çünkü, her fırsatta bu
tasarının hak kayıplarına neden olmadığı
ileri sürülmekte. Oysa bu madde çok açık ve net bir şekilde emekli
aylıklarının alt sınırı konusunda çok büyük bir
hak kaybına neden olmaktadır. Oysa bu ülkede açlık
sınırı bazı sendikaların yaptığı
hesaplamaya göre 700 YTLdir. Yani, 200 YTL aylık alan emeklinin temel
ihtiyaçlarını karşılaması bir yana açlıkla yüz
yüze kalacağı tartışmasız bir gerçektir. Bu durumu ne
vicdan ne de mantıkla anlamak mümkün değildir. Acaba bu öneriyi bu
Meclise getirenler nasıl bir mantık ve vicdan muhasebesi
yaptılar diye gerçekten çok düşündüm. Olsa olsa Nasılsa
emeklilik yaşını altmış beşe çıkarttık.
Altmış beş yaşında emekli olan kişiler en fazla
birkaç yıl yaşarlar. O zaman da bu birkaç yılı kemer
sıkarak geçirsinler diye düşünmüş olmalılar.
Bu yasa tasarısı ile emekli olmak
zorlaştığı gibi, emekli olduktan sonra yaşamak ise
neredeyse imkânsız hâle getiriliyor. Aylık bağlama oranı
düşürülüyor, emeklilerin refahtan pay almaları
sınırlandırılıyor, alt sınır
aylığı 200 YTLye indiriliyor. Bütün bunlara
bakıldığında, bu tasarıyı Meclisin gündemine
getiren Hükûmetin mezarda emeklilik tasarısına imza atma şerefini
kazanmak için çok çaba sarf ettiği görülüyor ve âdeta, ölmeden emekli
olmayı başaranlar cezalandırılıyor.
Değerli milletvekilleri, sosyal güvenlik sistemine
yapılan kamu katkısını kara delik olarak gören AKP
Hükûmeti, bu açığı emeklileri açlığa mahkûm ederek
kapatmaya çalışıyor. Bir kez daha sesleniyoruz: Bu, doğru
bir yol değildir. Gelin bu yoldan vazgeçin.
Bütçeden sosyal güvenliğe yapılan transferlerin
toplamı 26 milyar YTLdir. Çokça ifade ettik ama bir kez daha
sıralayalım: Bu açığı çalışanların
boğazını sıkarak karşılamak mümkün değildir.
Başka yolları var bu açığı kapamanın. 2007
yılında sosyal güvenlik transferleri bütçe harcamalarının
yüzde 13ünden pay almaktadır. Oysa aynı yıl içerisinde
rantiyeye ödenen faiz yüzde 23 paya sahiptir. Rantiyeye aktarılan faiz
giderlerini azaltmak dururken sosyal güvenlik hizmetlerine neden el
atıyorsunuz? Neden hakları kısıtlıyorsunuz?
Tek başına bu kıyaslama bile göstermektedir ki
sorun sadece sosyal güvenlik sistemi değil, maliye
politikalarını ve genel makroekonomik politikaları
ilgilendirmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kışanak,
konuşmanızı tamamlayın efendim; buyurun.
GÜLTAN KIŞANAK (Devamla) Bu kara delik, kaçak
işçiliğe göz yumulması, ücretlerin eksik beyan edilmesi sonucu
prim ve vergi kayıplarından kaynaklanmaktadır. Yapılan
hesaplara göre kaçak istihdam ve eksik beyandan kaynaklı kayıplar
toplam 116 milyar YTLye denk gelmektedir. Bu ise bugün kamudan sosyal güvenlik
sistemine aktarılan payın 2 katından, 3 katından bile
fazladır. Bu rakamlar da göstermektedir ki sorun sosyal güvenlik
sisteminde değildir. Sorun, kayıt dışı ve eksik
beyanı önlemeyen Hükûmettedir.
BAŞKAN Sayın Kışanak, lütfen
konuşmanızı tamamlayınız efendim.
GÜLTAN KIŞANAK (Devamla) Sorun, vergi yapısındaki
çarpıklıktır. Sorun, işsizliği önleyecek politikalar
getirmeyen yönetimlerdir. Sorun, kamu yönetimini elinde tutan Hükûmettir.
Bu kötü yönetimin faturasını halka ve emekçilere
çıkartmaya hiç kimsenin hakkı yoktur diyorum ve bunun
anlaşılacağını umarak hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
36ncı madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
T.B.M.M. Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı yasanın
çerçeve 36. maddesindeki ödenmiş bulunan gelir ve aylıklar, 96.
madde hükümlerine göre geri alınır ifadesinin madde metninden
çıkartılmasını arz ederiz.
Saygılarımızla,
|
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Gökhan Durgun |
Hulusi Güvel |
|
|
Malatya |
Hatay |
Adana |
|
|
Nesrin Baytok |
|
R. Kerim Özkan |
|
|
Ankara |
|
Burdur |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılmıyoruz efendim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben size yine tutanak
okuyacağım. Dün ne dediniz, bugün ne diyorsunuz.
OKTAY VURAL (İzmir) Ne demişler?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) 1999 yılına
gidiyorum ve tutanak okuyorum.
AHMET YENİ (Samsun) Bizim dediğimizi
bırakın, siz ne diyorsunuz, ona bakın!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Bir dakika beyefendi,
demişsiniz, bir dakika.
OKTAY VURAL (İzmir) Nereden nereye!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Şimdi,
arkadaşlar, aynen okuyorum: Buna reform diyorsunuz. Mezarda
emekliliği getiren tasarıyla ilgili olarak milleti huzursuz
ediyorsunuz, toplumu huzursuz ediyorsunuz. Sadece çalışanlara
değil, işsizlere de kötülük ediyorsunuz. Dolayısıyla,
siyasete kötülük ediyorsunuz. Uzlaştık diyorsunuz
OKTAY VURAL (İzmir) Bize diyorlar değil mi?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Hayır,
sendikalarla
Burada Komisyon Başkanı diyor ki: Yüzde 95
uzlaştık. Ben dün de burada hep yüzde 95 lafı duyduğum
için, yüzde 95
Sayın Emre Kocaoğlu, o tarihteki Komisyon
Başkanı Yüzde 95 uzlaştık. diyor. Dün de hep burada yüzde
95 lafları duydum ya
Diyor ki ilgili konuşan kişi: Burada
sendika liderlerine de seslenmek istiyorum. Elbette tasarı Parlamentodan
çıkacaktır, muhalefet görevini, iktidar gereğini
yapacaktır. Burada söylenecek söz yok ama sendikaları da buradan
uyarmak istiyorum. Başından beri istenilen tavrı, maalesef,
koymuyorlar. İsterseniz gidin, taraflara sorun. Taraf işçidir,
işçiye sorun. Galiba siz de yöneticilik makamında bulunduğunuz
için böyle davranıyorsunuz. Şu anda iktidar değil de muhalefet
sıralarında oturan bir milletvekili olsaydınız,
inanıyorum ki siz de böyle konuşmayacaktınız. 16/08/1999,
Sayın Salih Kapusuz.
OKTAY VURAL (İzmir) Dilin kemiği yok ki.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Takdiriilahi.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, aynen, okuyorum: Üstüne basa basa belirtmek zorundayım:
Bu Hükûmet ve bu Hükûmeti oluşturan siyasi partiler, sosyal güvenlik
kurumlarının içinde olduğu çok acıklı durumun
sorumlusu olarak, maalesef, işçilerimizi,
vatandaşlarımızı, esnaflarımızı ve
sanatkârlarımızı görüyor. Sayın Mehmet Ali Şahin.
Değerli arkadaşlarım, 58-60 yaşında
emeklilik demek, bir kere, özel sektörde çalışanların
emekliliği hayal bile etmemesi demektir. Pek çok firmada
çalışanları görüyorsunuz; özel sektörde, nerede 50 yaşın
üzerinde çalışan var diye baktığınızda kimseyi
göremiyorsunuz. Bir kere, işin fiilî durumu, realitesi, özel sektörde,
daha çok, genç işgücünün istihdam ediliyor olmasıdır. 50
yaşın üzerinde çalışanların sayısı, genel
istihdam içerisinde önemsenemeyecek kadar azdır. O hâlde,
vermediğiniz, fiilen sağlamadığınız bir
hakkı gösteriyorsunuz çalışsaydın emekli olabilirdin
diyorsunuz.
Diğer taraftan, 7000 günlük prim ödeme gün
sayısıyla birlikte düşündüğünüzde, daha korkunç tablolar
ortaya çıkıyor. Kamu kesiminde, mevsimlik işçiler vardır,
geçici işçiler vardır; sizin getirdiğiniz bu tasarıyla,
yılda üç ay çalışan bir mevsimlik işçinin, emekli olabilmek
için yetmişbeş yıl çalışması lazımdır;
eğer yılda altı ay çalışıyorsa, emeklilik için
kırk yıl çalışması gerekmektedir.
Dolayısıyla, bu getirdiğiniz bu düzen, şu
getirdiğiniz sistem, insani değildir, Türkiye'nin ölçülerine ve
özelliklerine de uygun değildir. Sayın Abdüllatif Şener.
OKTAY VURAL (İzmir) Osman Pepe Beyin de var, onu da bir
okuyun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ortak
çalışıyorsunuz herhâlde.
OKTAY VURAL (İzmir) Sizin söyledikleriniz artık
tarihte yazılı olduğu için, herkes okumasını biliyor.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Devam ediyorum
OKTAY VURAL (İzmir) Tutanaklar yalan söylemez.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Siz
yanlışta ısrar ettikçe, biz de bunları söylemeye devam
edeceğiz, bu yanlışlığa kamuoyunun dikkatini
çekeceğiz. Belki de yıllar boyu, bu
yanlışlığı yapanlar, kamuoyunun vicdanında mahkûm
olacaklardır. Sayın Bülent Arınç.
Bilgilerinize sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
AHMET YENİ (Samsun) Sizin bir sözünüz yok mu?
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa ) Ne dedi? Anlamadık ki
önergeyi!
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
36ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
37nci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı yasa
tasarısının çerçeve 37. maddesi ile değiştirilen 5510
sayılı yasanın 58. maddesinin 1. fıkrasında yer alan
Türk Tabipler Birliği ifadesinden sonra gelmek üzere Türk
Eczacılar Birliği ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
|
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Hulusi Güvel |
R. Kerim Özkan |
|
|
Malatya |
Adana |
Burdur |
|
|
Mehmet Ali
Susam |
|
Şevket Köse |
|
|
İzmir |
|
Adıyaman |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılmıyoruz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Şevket Köse konuşacaklar Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Köse, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Şu ana kadar yapılan konuşmalara ya da sorulan
sorulara, Sayın Bakan, yasanın sadece bir bölümünün
görüşüldüğünü, bütününe bakıldığında farklı
sonuçlar çıktığını söyleyerek yanıt vermektedir.
Yasanın bir bölümü ya da tümüne bakıyoruz, ama nedense aynı
sonuç çıkıyor. Örneğin emekli aylıklarının
haczedilebilmesinin önü 5510 sayılı Yasayla
açılmıştır. 119 sayılı Yasa Tasarısı da
haczi kaldırmıyor. Zaten emeklilerin aylıkları oldukça
düşük. Bu da yetmiyormuş gibi, bir de az olan aylığın
haczedilmesinin önü açılırsa emeklinin durumu daha da vahim
olacaktır. Aylıkları, az da olsa emeklinin tek güvencesidir.
Aylıklara el konulmasına izin verilmemelidir. Bu söylediğim,
tasarının emeklileri kapsayan bir noktası sadece bu değildir.
Değerli milletvekilleri, tasarı sadece emeklilerin
haklarını mı alıp götürüyor? Hayır. Emekliler gibi
çalışanların da birçok hakkı elinden alınıyor.
Yasa, sosyal güvenlikle ilgili ne varsa alıp götürüyor. Hükûmet Hem
çalışan hem de işveren memnun değil var olan Yasadan.
diyor. Oysaki kimse memnun değil. Sorunlar çıkıyorsa yeni bir
düzenleme yapılmalıdır, ama devletin olduğu gibi
kişilerin de yararı düşünülmelidir diye düşünüyorum.
İktidar ise çalışanların ve emeklilerin zararına
iş yapmaktadır. Bundan dolayı bu yasaya IMF yasası
diyoruz. Zaten çalışanların da emeklilerin de haklarına iyi
diyemeyiz. Az da olsa var olan haklar iktidar tarafından teker teker geri
alınmaktadır. İnsanların en önemli haklarından biri
olan sağlığı elinden aldığınız gibi,
sağlığı bozuk nesiller yetişmesinin, iş gücü veriminin
düşmesinin de önünü açıyor bu Hükûmet, yani iktidarınız.
Değerli arkadaşlarım, tasarının
sorunları sadece düzenlemelerle kalmıyor. Emeklinin ve
çalışanın haklarını elinden alan yasa
tasarısı uygulanabilecek mi, bu da ayrı bir sorun. Bu konuda
ciddi endişeler duymaktayız. Tasarı, sistemi o kadar
karmaşık hâle getiriyor ki çalışanlar ve emekliler ne
yapacağını bilemez durumdadır. Üstelik, Hükûmet Anayasa
Mahkemesi tarafından iptal edilmemiş birçok maddede yeni
düzenlemelere gitmektedir. Yasa yürürlüğe girmeden, henüz hiç uygulanmadan
maddelerinde değişiklik yapılıyorsa Hükûmet önünü görmüyor
demektir. Lütfen bu konuya çok dikkat edelim değerli milletvekilleri.
Tasarıya bir de başka gözle bakmak gerekir. IMFnin
dayattığı, sosyal güvenlik alanında emeklinin ve
çalışanın yararlarını düşünmeyen tasarı,
devlet bütçesini rahatlatma gibi bir amacı da taşımaktadır.
Çünkü Hükûmet, maalesef, sosyal güvenliği bir yük gibi görmektedir. Oysa
sosyal güvenlik sosyal devletin en önemli ilkelerinden biridir. Eğer,
İktidar, sosyal güvenliği yurttaşların elinden alırsa
sosyal devleti de öldürmüş oluyor. Peki, sağlık ve güvenlik
hakları elinden alınmış insanlardan oluşan toplum ne
derece sağlıklı bir toplum olacaktır?
Sağlıksız bir toplumun üretimi o toplumu hem sosyal hem de
ekonomik olarak geliştiremez. Eğer önleyici sağlık
hizmetinin harcamalarını azaltırsanız, ileride daha çok
harcama yapmak zorunda kalacaksınız.
Değerli milletvekilleri, yani bütçenin
rahatlayacağı düşüncesi yanlıştır. Ayrıca,
bu düzenleme insanların sağlıklarının elinden
alınması pahasına yapılmaktadır ve bu uğurda çaba
gösterilmektedir. Emeklileri zor durumda bırakırsanız
çalışanların sağlığının
bozulmasına göz yumarsınız, insan haklarını ihlal
etmiş olursunuz. Kaldı ki Hükûmet sosyal güvenlikte kâr anlayışıyla
hareket edemez. Ancak iktidar çalışana ve emekliye Size bakamam,
başınızın çaresine bakın. diyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmet bir
an önce bu yanlıştan dönmelidir. Hâlâ bu yanlıştan
dönebilmek için olanak vardır, vakit geç değildir. Hükûmet ise bu
yanlıştan dönmediği gibi sosyal güvenlik alanında da reform
yaptığını söylüyor. Bu yapılan bir reform değil,
yıkımdır. Hükûmet bir yıkım yapmaktadır. Bu
yıkım gelecekte vatandaşlarımıza çok ama çok
pahalıya mal olacaktır. Yıkımı durdurmak isteyen
emekçiler dinlenmiyor. Aksine emekçilere işkence yapılıyor,
dayak atılıyor; dünkü bu uğurda dayak yiyen memur,
işçilerde gördüğünüz gibi.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak tarihî uyarıyı bir kez
daha yapıyoruz: Hükûmet yetkilileri bu yıkımı bir an önce
durdurmalıdır. Hükûmet bir toplumun geleceğini
yıkıyor, buna izin vermeyiz.
Değerli milletvekilleri, konuşmama son verirken hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Köse.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Sayın Başkan, kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN Evet, buyurun.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Şimdi, değerli milletvekili arkadaşımız,
tabii, konuşmalarını yaptılar yalnız,
tasarının çerçeve 56ncı maddesini okursanız, orada, emekli
gelir ve aylıklarının nafaka borçları
dışında haczedilemeyeceğini görürsünüz. Zaten
başından beri söylediğimiz bu. Tasarı okunmuyor dediğimiz,
anlaşılmıyor dediğimiz bu.
Tasarı diyor ki: Emekli aylıkları haczedilmez.
Hatip diyor ki: Emekli aylıklarını haczediyorsunuz. Bu
şekilde bilgi verirsek topluma yazık ederiz, yanlış ederiz
yani. Bizim, muhalefetin de görevi, iktidarın da görevi, yanlış
varsa, eksik varsa bunları kürsüden ifade etmenizden biz de memnuniyet
duyarız ama haczedilemez deniyor da, haczedilir derseniz burada, zaten
toplumdaki sıkıntı da budur diyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Madde 37yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.25
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.42
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yusuf
COŞKUN (Bingöl), Fatoş GÜRKAN (Adana)
BAŞKAN Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 86ncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
119 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının 38inci maddesi üzerinde üç önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra sayılı kanun tasarısının
38. maddesi ile değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510
sayılı kanunun 60. maddesinin birinci fıkrasının c
bendinin 1 nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Gültan
Kışanak |
Hasip Kaplan |
Sevahir
Bayındır |
|
|
Diyarbakır |
Şırnak
|
Şırnak |
|
|
Selahattin
Demirtaş |
Akın
Birdal |
Aysel
Tuğluk |
|
|
Diyarbakır |
Diyarbakır |
Diyarbakır |
|
|
Osman Özçelik |
|
Mehmet Nezir Karabaş |
|
|
Siirt |
|
Bitlis |
1) Harcamaların, taşınır ve
taşınmazları ile bunlardan doğan hakları da dikkate
alınarak, kurumca belirlenecek test yöntemleri ve veriler
kullanılarak tespit edilecek geliri kişi başına düşen
aylık tutarı asgari ücretten az olan vatandaşlar,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 38. Maddesi ile değiştirilen
31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun 60. Maddesinin birinci
fıkrasının (c) bendinin (1) numaralı alt bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
Kemal
Kılıçdaroğlu |
Hakkı Suha
Okay |
Hüseyin Ünsal |
|
|
İstanbul |
Ankara |
Amasya |
|
|
Bayram Ali
Meral |
Durdu Özbolat |
Fevzi Topuz |
|
|
İstanbul |
Kahramanmaraş |
Muğla |
(1) Aile içindeki gelirinin kişi başına düşen
aylık tutarı asgari ücretten az olan vatandaşlar,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının çerçeve 38 inci maddesi ile değişik 5510
sayılı kanunun 60 ıncı maddesinin birinci
fıkrasının (c) bendinin (1) numaralı alt bendi ile son
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini ve son fıkranın madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
|
Harun Öztürk |
Recai Birgün |
A. Jale
Ağırbaş |
|
|
İzmir |
İzmir |
İstanbul |
|
|
Kamer Genç |
Hasan Erçelebi |
Hasan Macit |
|
|
Tunceli |
Denizli |
İstanbul |
|
|
|
Hüseyin Mert |
|
|
|
|
İstanbul |
|
1) Harcamaları, taşınır ve
taşınmazları ile bunlardan doğan hakları da dikkate
alınarak, Kurumca belirlenecek test yöntemleri ve veriler
kullanılarak tespit edilecek aylık geliri asgari ücretin üçte
ikisinden az olan vatandaşlar,
80 inci maddede belirtilen aile, aynı hane içerisinde
yaşayan eş, evli olmayan çocuk, büyük anne ve büyük babadan
oluşur.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI HAYATİ YAZICI
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Öztürk, buyurun efendim.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Önergeyle ilgili düşüncelerimi açıklamaya geçmeden önce,
Sayın Bakan yerinde yok, ama bürokratlarının kendilerine bu
dileğimizi iletmesi şeklinde bir şeyimiz olacak, Sayın
Bakan da iletebilir. Şimdi, biraz önce bir hatip
arkadaşımızın yine tasarıyı doğru
okumadığı şeklinde bir ithamı oldu. Bu, gelir,
aylık ve ödeneklerin nafaka borçları dışında
haczedilemeyeceğine ilişkin hüküm. Eğer, maddeyi Sayın
Bakan bir kez daha dikkatle okursa, sizler de dikkatle okursanız
Biz
yanlışsak biz düzeltelim, ancak eski hâlinde, hâlen uygulanan hüküm
sadece nafaka borçları dışında haczedilemez şeklinde
idi. Ancak, yeni getirilen hükümde 88inci maddeye göre takip ve tahsili gereken
alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez.
şeklinde bir düzenleme var. 88inci maddeyi de açıp bakarsa, prim
tahsilatlarına ve takibine ilişkin madde olduğunu görecektir.
Eğer, biz yanılıyorsak Sayın Bakan bizi uyarsın,
kendisi yanılıyorsa kendisini düzeltsin diyorum.
Şimdi, önergeyle ilgili olarak, gerçekten eski yeşil
kartlıların yerine bir sistem getiriliyor ve asgari ücretin üçte
1inin altında geliri olanlara Genel Sağlık Sigortası ödeme
zorunluluğu getiriliyor. Şimdi, bu sadece böyle olsa iyi
diyeceğiz, ama 5510dan farklı olarak burada farklı bir
hesaplama yöntemi getiriliyor. Sadece kişinin gelirine değil, ailenin
ortalama gelirine bakılıyor.
Bu ne demek değerli arkadaşlar? Şimdi, ailenizde 4
kişi çalıştığını ve 1 emekli olduğunu
düşünün. Diyelim 3 kişi olsun -hesabı kolay olsun, soru
şeklinde de arkadaşlarımız sormuştu- 3 kişi
çalışıyor, 750 milyon emekli geliri var, üçe bölüyorsunuz, 250.
Dolayısıyla, asgari ücretin üçte 1inin üstünde. Bu
arkadaşımız, asgari ücretin üçte 1i ile asgari ücret
tutarı arasında kaldığı için üçte 1in
karşılığı olarak 24 lira genel sağlık
sigortası ödeyecek. Önemli değil, miktar fazla değil.
diyebilirsiniz. Ancak Türkiyede 2005 yılında gelir
dağılımı sonuçlarına baktığımızda,
ortalama 3 milyon 300 bin kişinin gelirinin 190 milyon liranın
altında olduğunu görüyoruz. 14 milyon 600 bin kişinin gelirinin
de 367 liranın altından olduğunu dikkatlerinize sunarsam, bu
vatandaşlarımız için 24 lira da olsa önemli olduğunu
düşünüyoruz. Bu 24 lirayı kim ödeyecek? Evde çocuğu işsiz,
bakmakla yükümlü değil, yirmi beş yaşına geçmiş,
yüksek okulda okumuyor, dolayısıyla emekli geliri elde eden aile
reisi bu zorunlu sigortayı ödemek zorunda kalacak.
Değerli arkadaşlar, bu, ayrıca bir
tartışmayı yeniden gündeme getiriyor. Yani, asgari ücretin üçte
1ine atıf yapmamız, Türkiyede sanki asgari ücret refah
sağlayan bir ücret ve dolayısıyla asgari ücretin üçte 1i kadar
geliri olan vatandaşımız da geçimini sağlayabilir, o zaman
dolayısıyla genel sağlık sigortasını da ödesin.
Yani, böyle bir mantığı gündeme getiriyoruz. Hiç değilse
asgari ücretin üçte 2si düzeyine çıkarılması şeklinde bir
önerimiz oldu. Destek verirseniz, bu işsiz
vatandaşlarımızın zorunlu genel sağlık
sigortası ödemede bir ölçüde rahatlamış olacaklardır.
Bu dileklerimle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 38. Maddesi ile değiştirilen
31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun 60. Maddesinin birinci
fıkrasının (c) bendinin (1) numaralı alt bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Kemal
Kılıçdaroğlu (İstanbul)
ve
arkadaşları
(1) Aile içindeki gelirinin kişi başına düşen
aylık tutarı asgari ücretten az olan vatandaşlar,
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI HAYATİ YAZICI
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Kılıçdaroğlu?
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Topuz
konuşacak.
BAŞKAN Sayın Topuz, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
FEVZİ TOPUZ (Muğla) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 119 sıra
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 38inci maddesiyle değiştirilen 5510
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununun 60ıncı maddesinin birinci fıkrasının (c)
bendinin (1) numaralı alt bendinin değiştirilmesine ilişkin
önergemiz hakkında söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla
selamlarım.
Değerli milletvekilleri, tasarı incelendiğinde,
tasarının toplumun sosyal güvenlik ve sağlık
haklarını tehdit ettiği, kazanılmış hakları
ortadan kaldırdığı, sağlık ve sosyal güvenlik
kurumlarının ticari işletmelere dönüştürüldüğü
görülmektedir. AKP Hükûmeti bu tasarıyla sosyal hukuk devleti ilkesini
görmezden gelmekte ve sosyal güvenlik kavramının içini
boşaltmaktadır.
Sağlıkta Dönüşüm Programının
finansmanını sağlamak amacına yönelik olarak
hazırlanan genel sağlık sigortası mevcut sağlık
haklarını geriye götürmekte ve sağlık hakkını
ortadan kaldırmaktadır.
Tasarı, özelleştirmeye dayalı bir sağlık
programını amaçlamakta ve sağlık, temel hak
niteliğinden uzaklaştırılarak, devletçe ödediğimiz
vergilerle karşılanan sosyal bir hak olmaktan
çıkarılmaktadır. Sağlık hakkı bundan böyle sadece
belirli hizmetlerin karşılanması ile
sınırlandırılabilmektedir. Tedavi için gerekli olan yöntem
ve hizmetlere ulaşmak parası olanların hakkı
olacaktır. Sistemin bu şekilde tasarlanması ile özel
sağlık sigortalarına yönelme teşvik edilecek, Sosyal
Güvenlik Kurumundan kaçış hızlanacaktır. Bu durumda Kurum,
en düşük ve en sınırlı hizmeti sağlayan yoksulluk
yönetimi kurumuna dönüştürülecektir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; mevcut yasa,
yeşil kart verilen kişileri aylık geliri veya aile içindeki
gelir payı net asgari ücretin 1/3ünden az olan vatandaşlar olarak
tanımlamaktadır. Getirilen yasa tasarısı ise
Harcamaları, taşınır ve taşınmaz malları
ile bunlardan doğan hakları da dikkate alınarak, Kurumca
belirlenecek test yöntemleri ve veriler kullanılarak tespit edilecek aile
içindeki geliri kişi başına düşen aylık tutarı
net asgari ücretin üçte birinden az olan vatandaşlar olarak
tanımlamaktadır.
Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak
vermiş olduğumuz değişiklik önergesiyle, söz konusu
maddenin Aile içindeki gelirin kişi başına düşen
aylık tutarı asgari ücretten az olan vatandaşlar olarak
değiştirilmesini öngörmektedir. Zira, 5510 sayılı
Yasanın 60ıncı maddesinin (c) bendinde yapılan
düzenlemeyle, sosyal sigortalarla ilgili hükümlere tabi olmayan kesimler genel
sağlık sigortası kapsamına alınmıştır,
ancak yoksulluk belirleme yönteminin Kuruma bırakılması yerinde
bir düzenleme değildir. Bu konunun sosyal yardım ve primsiz ödemeler
yasası çıkarılarak, nesnelliği, genelliği ve
yasallığı konusunda kuşku yaratmayacak bir yöntem olarak
düzenlenmesi gereklidir. Öte yandan, 5510 sayılı Yasada,
yalnızca aile içindeki aylık geliri asgari ücretin üçte 1inden az
olan kişiler yoksul olarak belirlenmiştir.
5510 sayılı Yasada yeşil kart verilecekler için
belirlenen ölçüt, sosyal sigortalarla ilgili hükümlere tabi olmayan kesimlerden
genel sağlık sigortası kapsamına alınacaklara
aktarılmış ve aile içindeki her türlü aylık gelirin
tutarı net asgari ücretin üçte 1inden az olan kişiler genel
sağlık sigortalı sayılmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yeni yasa
tasarısında, artık kişinin geliri yanında
taşınır ve taşınmaz malları ve bunlardan
doğan hakları da dikkate alınacaktır. Bunun anlamı,
yeşil kartlı sayılanların sayısı hızla
düşecek ve örneğin geliri olmayan ama kendine ait tek gözlü bir
gecekonduda yaşayan bir kişi artık yeşil kartlı
sayılmayacaktır.
AKP Hükûmetinin işçiye, memura, esnafa ve çiftçiye
karşı tutumu esasen ilk yıllarında ortaya
çıkmıştır. AKP Hükûmetinin reform yutturmacaları ile
başladığı, aşama aşama bugünlere getirdiği
bu düzenleme AKP Hükûmetinin gerçek yüzünü bir kez daha ortaya
çıkarmıştır.
Tasarı ile sosyal devlet anlayışı terk
edilmekte, başta işçiler, memurlar ve emekliler olmak üzere ilgili
tüm kesimlerin kazanılmış hakları geri götürülmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Topuz, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
FEVZİ TOPUZ (Devamla) Teşekkürler Sayın
Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; elbette
Türkiye'nin gerçek bir sağlık ve sosyal güvenlik reformuna
ihtiyacı vardır ve böylesi bir reform herkese sağlık ve
güvenli gelecek hakkını sağlamalıdır. Lösemili
çocuklardan dahi katılım payı alınmasını öngören
bu tasarıyla, bundan sonra sağlık hizmeti alabilmek için bu
ülkenin vatandaşı olmak, üstelik vergi ödemek, dahası genel
sağlık sigortası primini yatırmak, hatta bir de
katılım payı ödemek yetmeyecektir.
Bu anlamda, bu tasarının sosyal devlet
anlayışı ile toplumun tüm kesimlerinin görüşleri
alınarak yeniden ele alınmasını talep ediyoruz.
Yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Topuz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra sayılı kanun tasarısının
38. maddesi ile değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510
sayılı kanunun 60. maddesinin birinci fıkrasının c
bendinin 1 nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Gültan
Kışanak (Diyarbakır)
ve
arkadaşları
1) Harcamaların, taşınır ve
taşınmazları ile bunlardan doğan hakları da dikkate
alınarak, kurumca belirlenecek test yöntemleri ve veriler
kullanılarak tespit edilecek geliri kişi başına düşen
aylık tutarı asgari ücretten az olan vatandaşlar.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI HAYATİ YAZICI
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Kışanak
HASİP KAPLAN (Şırnak) Pervin Buldan
konuşacak.
BAŞKAN Buyurun Sayın Buldan. (DTP
sıralarından alkışlar)
PERVİN BULDAN (Iğdır) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yaklaşık bir haftadır Sosyal
Güvenlik Yasa Tasarısını Genel Kurulda geçirmeye
çalışıyoruz ama ne yazık ki muhalefetin verdiği
önergeleri dikkate almadan bunu yapıyoruz ve yine, iki gündür özellikle
Dikmen Kapısı önünde eylem yapan insanlarımızın
taleplerini dikkate almadan bunu yapmaya çalışıyoruz. Dün, yine,
seksen kadın kurumunun altına imza attığı
-dosyalarıyla birlikte geldikleri ve Dikmen Kapısında
basın açıklaması yaptıkları- kadınların
taleplerini dikkate almadan bunları yapmaya çalışıyoruz.
Ben, bu önergeyle ilgili sunumumu yaptıktan sonra, elimdeki dosyayı
Sayın Bakanımıza ileteceğim. Zahmet edip eğer bu
dosyayı incelerlerse, kadınların bu konudaki taleplerini belki
dikkate alıp bu yasayı ona göre geçirirler diye temenni ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın
Bakan sağlıkta düzenlenen reformlarla herkesin genel sağlık
sigortası kapsamına alınacağını beyan etmektedir.
Şunu önemle belirtmek gerekir ki
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Sayın Bakanın
önünü açın, Sayın Bakan dinlesin Sayın Hatibi. Lütfen
ÜNAL KACIR (İstanbul) Biz de aynı konuları
konuşuyoruz.
BAŞKAN Hayır, Bakanımız tamam Hükûmet
sırasında oturmuyor da Sayın Bakana hitaben konuşuyorlar.
Yanına oturun Sayın Kacır. Lütfen
Buyurun.
PERVİN BULDAN (Devamla) Ben Sayın Bakana dosya
vereceğim zaten.
Şunu önemle belirtmek gerekir ki, bir eşitlik kriteri
oluşturacaksak, bu yoksullukta eşitliği değil, hak
temelinde eşitliği kapsamalıdır. Ancak, 119 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 38inci maddesiyle öngörülen
değişikliğe baktığımızda tam tersi bir
durumu görmekteyiz. Bakanlık, yasa tasarısıyla on sekiz
yaşına kadar herkesi genel sağlık sigortası
kapsamına alırken on sekiz yaşından sonra
çalışmaması durumunda bir yoksulluk tanımı
yapmaktadır ve Sosyal Güvenlik Kurumunca belirlenecek bu yoksulluk
sınırının üstünde bulunanlar, çalışmasalar dahi,
genel sağlık sigortası primi ödemekle yükümlüdürler. Şu
aşamada ise yoksulluk sınırı aile içerisinde fert
başına 140 YTL olarak belirlenmiştir. Yoksulluk
sınırının aylık 140 YTLye denk gelmesi ülkemizin
şu anki ekonomik koşullarında oldukça gülünç bir durumdur.
Bunun yanı sıra kişi, aylık geliri
olmamasına rağmen, ailede gelir elde eden kişinin gelirinin
ailedeki fert sayısına bölünerek bu gelirin kişi
başına aylık 140 YTLye denk düşmesi durumunda kişi
kendi sosyal güvenlik primini kendisi yatırmak zorundadır. Burada
şu noktaya dikkat çekmek istiyorum: Kişi reşit olduğu için
sosyal güvenlik kapsamından çıkarıyorsunuz ama bu kişinin
sosyal güvenlik primi ile ilgili düzenlemeyi yaparken aile içerisinde gelir
elde eden kişinin gelirini baz alıyorsunuz. Yani bireyin sosyal
güvenlik durumunu aile içinde gelir getiren bir başka kişiye
bağımlı kılıyorsunuz. Özcesi, burada, kişinin
ferdî özerkliğine dair yasal anlamda çelişkili bir tanım
yapılmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu yasa
değişikliği kamusal hizmeti kendi yurttaşına kara
delik olarak gören siyasi zihniyetin, devletin kamusal hizmetini
sınırlandırmasını hedeflemektedir. Oysa Türkiye, OECD
ülkeleri arasında devletin sosyal güvenlik sistemine prim ödeyerek katkı
yapmadığı tek ülkedir. Avrupa Birliği ülkeleri sosyal
güvenlik ve sağlık için bütçelerinin yaklaşık
yarısını harcarken Türkiyede bu oran bütçenin beşte 1ine
dahi ulaşamamaktadır. Ancak Anayasada Türkiye sosyal bir hukuk
devletidir. deniyorsa bunun bir gereği olarak da herkes için
sağlık ulaşılabilir, eşit, ücretsiz ve nitelikli
olarak kamu eliyle sunulmalıdır. Bu noktada izlenmesi gereken temel
yaklaşım, sağlık ve sosyal güvenlik haklarının
eşitlikçi ve tüm kesimleri kapsayan bir yapıya
kavuşturulmasıdır. Ancak yapılan düzenlemeyle prim ödeme
gücü bulamayanlar kapsam dışında bırakılmaktadır,
toplumun yoksul kesimleri hak kaybına uğratılmakta, genel
sağlık sigortası kapsamı dışında
tutulmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Konuşmanızı tamamlayınız
Sayın Buldan.
Buyurun efendim.
PERVİN BULDAN (Devamla) Bitiriyorum Başkan.
Bu nedenle, sosyal hukuk devletinin temel yükümlülüğü olan
sağlık hakkının korunması amacıyla vermiş
olduğumuz değişiklik önergesiyle, gelir tespitinde aileden
bağımsız olarak kişinin gelirinin esas alınarak genel
sağlık sigortalısı olmasını öngörüyoruz ve yine
asgari ücretten az geliri bulunanların da genel sağlık
sigortasının devlet tarafından ödenmesini teklif ediyoruz. Nitekim,
asgari ücret, zaten asgari düzeyde geçimin sağlanabileceği gelir
eşiğini ifade etmektedir.
Divanı ve sizleri saygıyla selamlıyorum. (DTP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Buldan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Madde 38i oylarınıza
KAMER GENÇ (Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum.
HASAN ERÇELEBİ (Denizli) Sayın Başkan, karar
yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Tamam, karar yeter sayısını
arayacağım.
Madde 38i oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, madde kabul edilmiştir.
39uncu maddede bir adet önerge vardır.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu
ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 39. Maddesi ile
5510 sayılı yasanın 61inci maddesinde yer alan 18
yaşını dolduruncaya kadar ifadesinin metinden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz. 02.04.2008
|
|
Ufuk Uras |
Osman Özçelik |
Selahattin
Demirtaş |
|
|
İstanbul |
Siirt |
Diyarbakır |
|
|
Akın
Birdal |
|
Sırrı
Sakık |
|
|
Diyarbakır |
|
Muş |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI HAYATİ YAZICI
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Konuşacak bir arkadaş var mı,
gerekçeyi mi okutayım?
Buyurun Sayın Sakık.
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; hepinize iyi akşamlar diliyorum, saygılar sunuyorum.
Bu kürsüde birkaç kez tekrar etmemize rağmen, uyarmamıza
rağmen hâlen hukuksuz bir şekilde DTPye karşı bir ambargo
uygulanıyor.
BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) Ses, ses!
SIRRI SAKIK (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Daha önce de burada söyledik; bütün yurt dışı
gezilerinde, Sayın Meclis Başkanının
çıktığı gezilerde, Sayın
Cumhurbaşkanının ve Başbakanın ve Parlamento
gruplarının, hiçbirine DTPnin dâhil edilmemesini bir türlü
anlayamıyoruz. Daha dün yurt dışından dönen Meclis
Başkanımız üç grupla, üç beyazlarla birlikte gittiler ve geri
döndüler. Şimdi, AKP katılıyor, MHP katılıyor, CHP
katılıyor; DTP niye katılmıyor, onu anlamıyoruz. Bu
haksızlık devam ettiği müddetçe biz bu platformda her gün bunu
gündeme getireceğiz. Kendi içerisinde hukuku uygulamayan bir parlamento
halka hukuk vadedemez ve kimse de buna inanmaz.
Sevgili arkadaşlar, şimdi, birkaç gündür bu yasayla
ilgili görüşmeler yapıyoruz. Sayın Bakan hep şunu söylüyor:
Ya buraya arkadaşlar çıkıyor, efendim, yasayla ilgili
konuşmuyor. Hepimiz konuştuk, biz yüzlerce önerge verdik, diğer
siyasi partiler verdiler. Bir tek tane önerge kabul edildi mi?
Uzlaşıdan yana bir tavır takındınız mı?
Oturup konuştunuz mu? Sayısal çoğunluğunuzla diğer
muhalefeti görmemezlikten geliyorsunuz. Eğer böyle devam ederse ortak bir
hukuk bulamayız. Bu noktada Parlamentonun ortaklaşması
gerektiğini düşünüyoruz. Ne yazık ki bu yok. Bunun için de bu
antidemokratik uygulamalarınıza karşı biz sürekli,
muhalefet partisi olarak sizleri halka şikâyet edeceğiz.
Sokakta kamu emekçileri, parlamenter demokrasiye inanıyorlar,
Sorunlarımızı Ankarada çözmek istiyoruz
Parlamentonun
kapısına geliyorlar ama sosyal devlet dediğimiz bu devlet, eli
sopalı, eli silahlı, kamu emekçilerini dövüyor. Bu yetmiyor,
nevrozda alanlara çıkıp bayramını kutlamak isteyen
insanlar kurşunlanıyor. Biraz önce CHPden bir milletvekili, sözüm
ona sosyal demokratlar, çıkıp o masum insanların ölümünü
onaylayan laflar sarf ettiler. Peki, o katillerin günahı yok mu? Sokakta
insanlara kurşun sıkan, 3 insanı öldürenlerin hiç mi günahı
yok?
ALAATTİN BÜYÜKKAYA (İstanbul) Askere kurşun
sıkanların hiç mi günahı yok?
SIRRI SAKIK (Devamla) On dört yaşındaki çocuğun
kolunu kıran o güvenlik güçlerinin hiç mi günahı yok?
ALAATTİN BÜYÜKKAYA (İstanbul) 14 çocuğu
öldürenlerin hiç mi günahı yok?
HASİP KAPLAN (Şırnak) İşkencecilerin
günahı yoktur Sırrı.
SIRRI SAKIK (Devamla) Sizden beklenen, bunlardan hesap
sormaktır. On dört yaşındaki çocuğun elinde taş da
olabilir ama devletin görevi bunlara silah sıkmak değil.
ALAATTİN BÜYÜKKAYA (İstanbul) Devlete kurşun
sıkanların hiç mi günahı yok?
SIRRI SAKIK (Devamla) Sosyal devlet şefkatli devlet olur,
eli silahlı devlet olmaz, eli sopalı devlet olmaz. Bu çok gerilerde
kaldı. Artık devletimizle biz uygar bir şekilde
barışmak istiyoruz. Çoluk çocuğumuza hayatın her
alanında zulmetmeyi artık kabul etmiyoruz.
Sevgili arkadaşlar -bize bunu söylerken- dün Siirt CHP
İl Başkanı size geldi, Siirtte Siirt İl Emniyet Müdürünün
nasıl kahvelere girdiğini, bırakın nevroz
kutlamalarını, direkt vatandaşlara nasıl sinkafla hakaret
ettiğini bizzat il başkanınız gelip size söyledi. Sizden,
çıkıp burada o il başkanınızın taleplerini burada
seslendirmenizi bekliyorduk ama ne yazık ki bu olmuyor.
Aslında bugün burada Sosyal Güvenlik Yasası değil,
bugün burada antidemokratik yasalar ve Anayasa tartışılmalıydı
yoksa başka türlü bu ülke özgürleşmez. Bu ülkenin seçtiği
Cumhurbaşkanı hakkında dava açılıyor; halkın
iradesiyle gelen sizin, bizim hakkımızda, yargı durumdan vazife
çıkarıyor. Bunlara seyirci kalıyorsunuz ve sonra dönüyorsunuz
emekçileri nasıl kırparız, nasıl IMFye
yaranırız, nasıl iş çevrelerine yaranırız?
Asıl sorun burada. Eğer yüreğiniz varsa eğer bu ülkeyi
özgürleştirmek istiyorsak buyurun, hep birlikte bu 12 Eylül rejiminden
kalan o faşist yasaları ve Anayasayı birlikte
değiştirelim. O zaman halkın iradesi olur. Bunları
yapabilirsek sosyal bir devlet oluruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Sakık, konuşmanızı
tamamlayınız lütfen.
SIRRI SAKIK (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Sevgili arkadaşlar, şimdi bakın, son günlerde
burada Anadoludan gelen insanlar var. Burada gelip günlük 30-40 milyon liraya
çalışıyorlar. Bu insanların büyük bir çoğunluğu
inşaatlarda hiçbir güvencesi olmayan ve tedbir alınmadan
hayatlarını kaybediyorlar. Muştan 3
vatandaşımızın 2si öldü, 1i şu anda
araştırma hastanesinde bitkisel hayatta.
BAŞKAN Sayın Sakık, lütfen son cümlenizi
alayım.
SIRRI SAKIK (Devamla) Ben bitiriyorum Sayın
Başkanım.
Değerli arkadaşlar, siz birazdan buradan evinize
gideceksiniz, çoluk çocuğunuzun yüzüne bakacaksınız, bu
söylediğim tabloyu bir beyninizden geçirin. Eğer
çocuklarınıza, eşinize ve geleceğinize dair bunlarla ilgili
vicdanınız rahatsa, çocuklarınıza sarılıp rahat
bir şekilde uyuyorsanız sorun ağırdır ama
rahatsızsanız bunları değiştirmemiz lazım.
Eğer rahat uyuyorsanız size iyi geceler diliyorum, iyi uykular
diliyorum.
Teşekkür ediyorum.
(DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Saygıdeğer arkadaşlarım, tabii
ki her grubun içerisinde hata yapan insanlar olabilir, güvenlik güçlerimizin
içerisinde de olabilir, başka yerde de olabilir. Bunları genelleme
yapmamak
SIRRI SAKIK (Muş) Biz genelleme yapmadık, silah
sıkanları kastettik Sayın Başkan.
BAŞKAN Hayır, hayır, şunu söyledim
SIRRI SAKIK (Muş) Genelleme yok
RASİM ÇAKIR (Edirne) Daha ne genelleyeceksin?
SIRRI SAKIK (Muş) İnsanlara kurşun
sıkanlardan bahsettim ben.
BAŞKAN Tamam, ben bir şey demedim zaten yani...
RASİM ÇAKIR (Edirne) Daha ne genelleyeceksin? Eli
silahlı, sopalı devlet. diyorsun.
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkanım, bu konuda
duyarlı olan vali ve güvenlik güçlerine de nevroz sonrası
teşekkür ettik.
BAŞKAN Tamam.
SIRRI SAKIK (Muş) Gittik ilimizde, ilçemizde onlarla yan
yana olduk. Bu konuda bir sıkıntımız yok.
BAŞKAN Sayın Sakık, ben de o hususu belirtmek
istedim.
SIRRI SAKIK (Muş) Ama hukuksuzluk uygulayan herkese
karşı bu tavrımızı da sürdürürüz.
RASİM ÇAKIR (Edirne) Anladık!
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Devlet diyorsun.
SIRRI SAKIK (Muş) Ben devlet demedim, devletin güvenlik
güçleri
RASİM ÇAKIR (Edirne) Eli silahlı, sopalı devlet
dedin.
BAŞKAN Evet, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Madde 39u oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 40 üzerinde dört adet önerge vardır.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra sayılı Kanun Tasarısının
çerçeve 40 ıncı maddesi ile düzenlenen 5510 sayılı Kanunun
63 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
Bekir
Bozdağ |
Ünal Kacır |
Mustafa
Ataş |
|
|
Yozgat |
İstanbul |
İstanbul |
|
|
Yılmaz
Helvacıoğlu |
|
Ramazan
Başak |
|
|
Siirt |
|
Şanlıurfa |
d) Kişilerin hastalanmaları halinde ayakta veya
yatarak; ağız ve diş muayenesi, diş hekiminin göreceği
lüzum üzerine ağız ve diş hastalıklarının
teşhisi için gereken klinik muayeneler, laboratuvar tetkik ve tahlilleri
ile diğer tanı yöntemleri, konulan teşhise dayalı olarak
yapılacak tıbbî müdahale ve tedaviler, diş çekimi, konservatif
diş tedavisi ve kanal tedavisi, hasta takibi, diş protez
uygulamaları, ağız ve diş hastalıkları ile ilgili
acil sağlık hizmetleri, 18 yaşını
doldurmamış kişilerin ortodontik diş tedavilerinin 72 nci
maddeye göre belirlenen tutarı,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 40 ıncı maddesi ile
değiştirilen, 5510 sayılı Kanunun 63 üncü maddesinin
birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan 18
yaşını doldurmamış kişilerin ortodontik diş
tedavilerinin 72 nci maddeye göre belirlenen tutarı ile 18
yaşını doldurmamış veya 45 yaşından gün
almış kişilerin diş protezlerinin 72 nci maddeye göre
belirlenen tutarının % 50'si. ibaresinin, ortodondik diş
tedavileri ile diş protezleri tutarı. şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Osman
Durmuş |
Erkan Akçay |
Mustafa
Kalaycı |
|
|
Kırıkkale
|
Manisa |
Konya |
|
|
Emin Haluk
Ayhan |
Mehmet Günal |
Kemalettin
Nalcı |
|
|
Denizli |
Antalya |
Tekirdağ |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı
Tasarının çerçeve 40. maddesinde değiştirilmesi öngörülen
31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunun 63 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (d) bendinde yer alan 18 yaşını
doldurmamış kişilerin ortodontik diş tedavilerinin 72 nci
maddeye göre belirlenen tutarı ile 18 yaşını
doldurmamış veya 45 yaşından gün almış kişilerin
diş protezlerinin ibaresinin, ortodontik diş tedavileri ile
diş protezlerinin 72 nci maddeye göre belirlenen tutarı olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Osman Kaptan |
|
|
Trabzon |
Malatya |
Antalya |
|
|
Mustafa Özyürek |
Esfender
Korkmaz |
Bayram Meral |
|
|
İstanbul |
İstanbul |
İstanbul |
|
|
Gürol Ergin |
Faik Öztrak |
Bülent
Baratalı |
|
|
Muğla |
Tekirdağ |
İzmir |
|
|
Ali Rıza
Öztürk |
|
Birgen
Keleş |
|
|
Mersin |
|
İstanbul |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra sayılı kanun tasarısının
40. maddesi ile değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510
sayılı kanunun 63. maddesinin birinci fıkrasının d
bendindeki,
ile 18 yaşını doldurmamış veya 45
yaşından gün almış kişilerin diş protezlerinin
72. maddeye göre belirlenen tutarının %50si. İbareleri yerine,
ile diş protezlerinin 72. maddeye göre belirlenen tutarının
tamamı ibareleri ile değiştirilmesini, ikinci
fıkranın başındaki kurum kelimesinden sonra
sağlık hakkı ihlaline yol açmayacak biçimde ibarelerinin
eklenmesini arz ve teklif ediyoruz.
|
|
Gültan
Kışanak |
Selahattin
Demirtaş |
Hasip Kaplan |
|
|
Diyarbakır |
Diyarbakır |
Şırnak |
|
|
Akın
Birdal |
Sevahir
Bayındır |
Aysel
Tuğluk |
|
|
Diyarbakır |
Şırnak |
Diyarbakır |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Kışanak
Siz mi konuşacaksınız Sayın Kaplan?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Evet.
BAŞKAN Buyurun. (DTP sıralarından
alkışlar)
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sosyal devletin en başta gelen görevi,
vatandaşına sağlık hizmetlerini her kademede eşit
olarak sunmaktır. Yani diş hekimliği alanı ayrı, yok
başka cerrahi alanlar ayrı, şu branşta böyle, bu branşta
böyle
Sağlık bir bütündür ve bunun örnekleri dünyada vardır.
Biz bir tercih yapmışız sosyal güvenlik reformunu yaparken.
Dünyada iki örnek vardı bu konuda. Dünyadaki örneklerden birisi, sosyal
devletin hem katkılarını, kaynaklarını belirler.
Gelirlerini vergilerden temin eden bir devletler topluluğu var, bir de
primlerden temin eden. IMF, primleri, Hükûmete uygun bulduğu için
Her ne
kadar 1999 yılında muhalefette söyledikleri sözleri bugün farklı
bir şekilde dile getiriyorlarsa da şunu çok açık ifade etmek
lazım: Devletin katkı oranı nedir? Vatandaştan
istiyorsunuz, katkı payını istiyorsunuz; diş
hekimliğinde de istiyorsunuz, protezde de istiyorsunuz. Ama sosyal devlet
olmanın çok belirgin bir ölçüsü var: Devletin katkı oranı üçte
1dir, sosyal devletlerde, hukuk devletlerinde üçte 1dir. Şimdi üçte 1
katkı payını koymayan devlet ne yapıyor; sigortalıdan,
BAĞ-KURludan, tarımdan, çiftçiden, memurundan almaya kalkıyor.
İşte, bu sosyal devlet anlayışıyla
bağdaşmayan bu düzenlemeler nedeniyle verdiğimiz bir önerge bu.
Bunun devamında da katkı payıyla ilgili önergelerimiz var.
Ancak şunu bir ifade etmek istiyoruz: Yani sosyal güvenlik
reformu projesine haksızlık etmek istemiyoruz. Gerçekten, Sayın
Bakanın Hükûmetin en fazla yorulan bakanı olduğunu, bu konuda da
elinden gelen gayreti gösterdiğini de biliyoruz. Bütün emek cepheleriyle
görüşmeler, grupları ziyaretlerini de biliyoruz. Ama ne yazık
ki, gelin görün ki AKPyi aşıyor proje. AKPnin, Hükûmetin iradesini
aşıyor, Meclisteki milletvekillerinin iradesini aşıyor.
Çünkü önlerine öylece bir beyaz kitap konuldu. 5-12 milyon arası grup
etkileniyordu. Dört aşamalı bir reform yapacaksınız.
denildi. Sosyal güvenlik kurumunu tek çatı altına alın.
denildi. Sağlık artı sosyal
5510 sayılı Yasa.
denildi. Sadaka devletten sosyal devlete geçiş için fazla bir şey
söylenmedi. Karadelik denildi. Karadeliğin kabahati de
çalışana, emekçiye, halkımıza bulundu.
Peki, kardeşim, batan bankalardan 100 milyar devlet
ödemiş. Sosyal güvenlik açığı sadece ve sadece 46 milyar.
Burada hiç mi başka karadelik yok? Savaş harcamalarına
ayrılan bütçe 100 milyar dolar son yıllarda. Yakın zamanda 12
milyar dolar F-35 uçaklarına ayırdınız savaş
harcamalarında.
Yani bu ülkenin emekçisi, memuru, işçisi, ailesi
sağlıklı büyüyemezse, ekonomik göstergeleriyle
gelişmiş Avrupa standartlarında yaşayamazsa hepsi,
Afrikadaki açlıktan kırılmış insanlar gibi yeterince
beslenmemiş çocukları 3 değil 333 tane doğursanız ne
olur?
Bu ülkenin geleceği sağlıklı bireyde olur,
özgür bireyde olur, örgütlü toplumda olur, demokraside olur, hukukta olur. Ee,
bunu sağlamak için sağlığı sağlıklı
yapacaksınız, eğitiminizi düzenli yapacaksınız. Bu
sağlık ve eğitim gibi temel göstergelerde devlet işte,
katkı payını üçte 1 oranında katmak zorundadır. Sosyal
güvenliğin millî güvenliğin harcı olduğunu iddia
ediyorsanız, bu ülkenin millî birliği, bütün demokrasi de sosyal
güvenlikten geçer.
Bu açıdan, AKPyi aşan
Haksızlık ve
insafsızlık etmek istemiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kaplan konuşmanızı
tamamlayınız.
HASİP KAPLAN (Devamla) Bitiriyorum.
Zaten görüyorum, CHP ile MHPde gözlere bakıyorum. Gerçekten
biraz toleranslı bakıyorlar. Yani geçmiş dönemde bu
tartışmalar da yaşandı. Ama tarih bizi nasıl affeder,
biz halka nasıl hesap veririz, vicdanımıza nasıl hesap
veririz? Bu sosyal güvenlik anlayışıyla hepimiz sorumluyuz,
hepimiz bunun altında kalırız.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Biraz zor, zor! O
vicdanının hesabını veremezsin! Zor! Vicdan varsa tabii.
HASİP KAPLAN (Devamla) Gerçekten bu tasarı derhâl geri
çekilmelidir. Bu tasarı geri çekilmeli ve halkın, emekçinin,
çalışanın, köylünün gerçek talepleri yerine getirilmelidir.
OECD ülkeleri içinde en çok benim ülkemde ücret ödeniyor, en uzun
emeklilik benim ülkemdedir. Bunların hiçbirisinin gerçekle
bağlantısı yoktur. Getirin reel rakamları OECD ülkeleri
içinde bir emeklinin aldığı maaşla senede 3 defa tatil
yapıyor; arabası var, evi var, borcu yok ve tatil yapabiliyor
BAŞKAN Sayın Kaplan, lütfen konuşmanızı
bitiriniz.
HASİP KAPLAN (Devamla) Bağlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
HASİP KAPLAN (Devamla)
ve biz böyle bir ülke özlüyoruz.
Motorları maviliklere sürebilecek, özgür geleceği bir ülke
düşlüyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
HASİP KAPLAN (Devamla) Bu, ülkede de bu sosyal güvenlik
reformu gerçek anlamda olmakla olur. Bu önergemiz bu değişimle
ilgilidir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DTP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı
Tasarının çerçeve 40. maddesinde değiştirilmesi öngörülen
31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunun 63 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (d) bendinde yer alan 18 yaşını
doldurmamış kişilerin ortodontik diş tedavilerinin 72 nci
maddeye göre belirlenen tutarı ile 18 yaşını
doldurmamış veya 45 yaşından gün almış
kişilerin diş protezlerinin ibaresinin, ortodontik diş
tedavileri ile diş protezlerinin 72 nci maddeye göre belirlenen
tutarı olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi (Trabzon)
ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Kaptan, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
OSMAN KAPTAN (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 119 sıra sayılı
Tasarının çerçeve 40ıncı maddesi üzerine verdiğimiz
değişiklik önergesi hakkında söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlarım.
Sayın milletvekilleri, ağız ve diş
hastalıklarında doktor muayenesi, diş çekimi, ortodontik tedavi,
protez, onkolojik ve benzer tedavi ve uygulamalar konusunda sağlık
yardımlarının düzenlendiği bu maddeyle,
sigortalının ödeyeceği para miktarı tedavi giderinin yüzde
10u iken yüzde 50sine çıkarılmaktadır.
Ayrıca, 18-45 yaş arası kişilerin diş
protez giderlerinin de tamamının sigortalı tarafından
ödenmesi bu maddeyle hükme bağlanmaktadır. Biz ise,
tasarının 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Yasasının 63üncü maddesinin birinci
fıkrasının (d) bendi ve ikinci fıkrasında
değişiklik yapan 40ıncı maddesinin Ortodontik diş
tedavileri ile diş protezlerinin 72nci maddeye göre belirlenen
tutarı
şeklinde değiştirilmesini yani belirlenecek
tutarın tamamının kurum tarafından ödenmesini, yaş
sınırının da kaldırılmasını teklif
etmekteyiz. Zaten mevcut uygulamada da yaş sınırı yoktur.
Sayın milletvekilleri, kişiler için,
sağlıklı yaşamak anayasal bir haktır. Bu hakkı
sağlamak da devlet için görevdir. İnsan Hakları Evrensel
Beyannamesinin 25inci maddesine göre Herkesin, gerek kendisi gerekse ailesi
için, tıbbi bakıma, gerekli sosyal hizmetler dâhil olmak üzere,
sağlığını sağlayacak uygun bir yaşam
düzeyine sahip olmaya ve hastalık hâllerinde güvenliğe hakkı
vardır. denmektedir. Bu konuda Anayasa Mahkemesi 1990/27 esas, 1991/2
sayılı 17/1/1991 tarihinde verdiği bir kararında, sosyal
güvenlik çerçevesinde yapılacak sağlık
yardımlarının, Anayasanın 65inci maddesindeki Devlet,
öncelikleri gözeterek mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde
yerine getirir sınırlamasına tabi olamayacağı
belirtilmektedir.
Maalesef, bu tasarıyla görüyoruz ki hem İnsan
Hakları Evrensel Bildirgesi hem Anayasa Mahkemesinin bu kararı göz
ardı edilmektedir. Artık, sosyal devlet yerini tüccar devlete
bırakmaktadır. Kayıt dışılık
özendirilmektedir. Hâlbuki sosyal güvenlikte başarı
sağlamanın yolu, kayıt dışılığın
önlenmesine bağlıdır. IMFnin ve Dünya Bankasının
talimatlarına değil, meydanlara inen emekçilerin sesine kulak vermeye
bağlıdır.
Sayın milletvekilleri, bu tasarıyla
insanlarımız daha çok çalışacak, daha çok prim ödeyecek,
daha geç emekli olacaklar ve daha az maaş alacaklardır. Mevcut duruma
göre hak kayıpları olacaktır.
Kadınlarımız erkeklerden iki yıl daha erken
emekli olurken, bu tasarıyla kadın-erkek eşitliği ancak
altmış beş yaşta emekli olmakla sağlanmaktadır.
Hani hak kaybı yok deniyordu? Kadınlarımızın iki
yıl bile olsa erken emekli olma hakkı ellerinden
alınmaktadır, kendilerine çok görülmektedir. Bu, hak kaybı
değildir de nedir?
Sayın milletvekilleri, TÜRK-İŞ, Hak-İş,
Türkiye Kamu-Sen ve Memur-Sen, bu hak kayıplarını nasıl ve
hangi gerekçeyle görmüyorlar, anlayamıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kaptan, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
OSMAN KAPTAN (Devamla) Sayın Bakan, mademki hak
kayıplarından TÜRK-İŞ, Hak-İş, Türkiye Kamu-Sen
ve Memur-Sen bu kadar memnunlar, hak kaybı olduklarına
inanmıyorlar, o zaman bu sendikaların genel başkanlarının
emeklilik yaşını 80e, hatta 90a çıkarın.
Verdiğimiz bu önergeyle biz, sendika
ağalarının değil, emekçilerin, emekli dul ve yetimlerin,
çalışanların hakkını korumak istiyoruz. O nedenle bu
önergemizi verdik.
Önergemizin kabulünü diler, yüce Meclisi saygıyla
selamlarız. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kaptan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 40 ıncı maddesi ile
değiştirilen, 5510 sayılı Kanunun 63 üncü maddesinin
birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan 18
yaşını doldurmamış kişilerin ortodontik diş
tedavilerinin 72 nci maddeye göre belirlenen tutarı ile 18
yaşını doldurmamış veya 45 yaşından gün
almış kişilerin diş protezlerinin 72 inci maddeye göre
belirlenen tutarının % 50si ibaresinin, ortodontik diş
tedavileri ile diş protezleri tutarı. şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Osman
Durmuş (Kırıkkale)
ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Durmuş, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; 40ncı maddeye verdiğimiz
önerge dolayısıyla söz almış bulunuyorum.
Sayın Bakan zaman zaman birilerinin kanunu
okumadığını ifade ediyor. Biz şimdi kanunu okursak
konuşacak süremiz kalmayacak. Elimizdeki kanuna göre konuşuyoruz
efendim. Sizin vereceğiniz önerge elimize geçmediğine göre, sizin
verdiğiniz kanun tasarısına göre konuşmak zorundayız.
Burada diyorsunuz ki:
acil sağlık hizmetleri; 18
yaşını doldurmamış kişilerin ortodontik diş
tedavilerinin 72 nci maddeye göre belirlenen tutarı ile 18
yaşını doldurmamış veya 45 yaşından gün
almış kişilerin diş protezlerinin 72 nci maddeye göre
belirlenen tutarının % 50si. Ağız, diş tedavisi
giderlerinin ödenmeyecek kısmı neresi? On sekiz-kırk beş
yaş grubuna ait. Ödenecek bölümü ne? On sekiz-kırk beş
dışındaki diğer yaşlar. Tamamını mı
ödeyecek? Hayır, yüzde 50sini ödeyecek.
Peki, 68inci maddeye göre emeklilerde yüzde 10,
çalışanlarda yüzde 20 katkı payı alıyoruz. Bu yüzde 50
ilaveyi nasıl hesaplayacaksınız? Kümülatif fiyatın üzerine
yüzde 20 katkı payını koyduktan sonra mı, onu
çıkardıktan sonra mı? Yani, bir koyundan iki post
çıkarıyorsunuz; hem yüzde 10 alıyorsunuz veya 20
alıyorsunuz, bir de yüzde 50 alıyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, ortodonti çok özel bir diş
hekimliği branşıdır. Türkiye'de sayıları çok çok
sınırlıdır. Bugün ortodontiden çocuklarınız için
randevu isteseniz 75. Yıl Hastanesinde iki yıldan evvel randevu
alamazsınız, üniversitelerimizden isteseniz dört yıldan evvel
randevu alamazsınız. Bu belirlenen fiyatın tamamını,
yüzde 100ünü ödeseniz o fiyatla kimse size bakmaz. Türkiye gerçeklerini
konuşalım. Türkiye gerçekleri: Cebinden çok büyük, fahiş paralar
vermeden ya da özel aracılarla randevu talebini yenilemeden siz
ortodontide çocuğunuzun yanlış dizilmiş, bozuk
dişlerini düzeltemezsiniz. O hâlde burada neyi konuşuyoruz?
Anayasanın 56ncı maddesi, herkesin istifade
edeceği hizmetin yaygın bir biçimde uygulanacağı bir genel
sağlık sigortası kurulabileceğinden bahsetmekte.
Şimdi, yaşa bağlı sınırlama
Bireyin
yaşamının dönemleri arasında farklı uygulamalar
öngörüyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, yedi yaşına kadar olan
dişler geçici dişlerdir, halk arasında süt dişi
dediğimiz. On altı-on sekiz yaşına kadar yirmi dört adet
dişe kavuşur gencimiz. On altı-on sekizden sonra azı
dişleri çıkar; çoğu zaman da bunlar çıkmaz, gömülü
kalır ve cerrahi işlemlerle çıkarmak zorunda kalırsınız.
Onun için, dişlerin dizilim düzeni ve dişlerin kapanış
şekli, üst çeneyle alt çenenin ilişkileri insan hayatında çok
önemlidir.
Bu ahengi sağlayamazsanız ne gibi
değişiklikler olur, söyleyeyim: Erken dönemde bir diş
çürüğünü tedavi ettiğinizde dolgu yapıyorlar. Dolgunuz yüksekse,
kaplamanız yüksekse oklüzyon dediğimiz kapanma şekli bozulur.
Bu kapanma şeklinin bozukluğu, dolgu yüksekliği, çene eklemini
bozar, eklem resmen yer değiştirir. Deneysel çalışmalarla
biz bunu gözlemledik ve buna bağlı müzmin baş ağrıları
olur. Bu baş ağrısı birçok tetkik ve araştırmadan
sonra yakalanabilir ya da yakalanamaz ve çalışma verimini
düşürür. Şimdi, siz de on sekiz yaşına gelmiş, on
sekiz yaşından gün almışa özel, şimdi önerge
veriyorsunuz, onu devre dışında bırakıyorsunuz. Zaten
dişin yirmi dört adedinin kendini düzenleme dönemi bu yaş grubu.
Azılar çıktığı zaman sıkışıyor,
sağa sola zorluyor ve ağızdaki şekil bozuluyor. Siz, tedavi
şansını belli bir yaş grubuna vermiyorsunuz, bu
yanlıştır. Önergenizde getiriyorsanız, hiç istisna
getirmeyin, tamamını düzeltmemiz lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Durmuş, konuşmanızı
tamamlayın lütfen.
OSMAN DURMUŞ (Devamla) Bitiriyorum efendim.
Değerli milletvekilleri, biraz evvel Anayasadan bahsettim.
Anayasanın 56ncı maddesini tekrar söylüyorum:
herkesin
yaşamını, beden ve ruh sağlığı içinde
sürdürmesini sağlamak
direktifini veriyor 56ncı madde. Bazı
yaşlarda evet bazı yaşlarda hayır; bu
yanlıştır. Yine, Anayasanın 65inci maddesini öne
sürebilirsiniz. Devletin imkânları düzeyinde bunları
sağlayacağız. diyebilirsiniz. Ancak, Anayasa Mahkemesinin
sağlıkla ilgili kararı var, bunu göz ardı edemezsiniz.
Sosyal güvenlik hakkını ortadan kaldıran ya da onu
kullanılmayacak hâle getiren sınırlamalar uygulanma alanı
bulmamalıdır. diyor. O hâlde biz, Anayasa Mahkemesi bozuyor tekrar
getiriyoruz.
Bir şeyi daha söyleyeyim, son olarak: Milletvekili olarak
şimdi diş hekimine gidin, önce sizin panoramik bir çene filminizi
istiyorlar. Neden? Zannedersiniz ki teşhisi sağlamak için.
BAŞKAN Sayın Durmuş, konuşmanızı
tamamlayınız lütfen, bir dakikayı geçti.
OSMAN DURMUŞ (Devamla) Bitiriyorum, hemen bitiriyorum
Sayın Başkanım.
Tedaviniz olur, ikinci defa panoramik diş çekimine
gönderiyorlar. Niçin? Sizin beyanınıza, milletvekili olarak sizin
beyanınıza güvenilmiyor. Hekimin yaptığı tedaviye
güvenilmiyor, ödemeye esas olmak üzere iki ayrı film masraf olarak
kullanılıyor. Bir şey söylüyorum: Bütçe, tedavi için
ayrılmış bir bütçedir.
BAŞKAN Sayın Durmuş, iki dakikaya
yaklaştık, lütfen efendim
OSMAN DURMUŞ (Devamla) Bütçe, parayı ödeyecekleri
tatmin için bir bütçe değildir. Yeni bir masraf kapısı Mecliste
de, uygulamada da yapılıyor, bunun düzeltilmesini ivedi olarak
istiyorum ve bu vesileyle önergeme destek istiyorum. Çocuklarınıza
yazık etmeyin.
Bu vesileyle hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra sayılı Kanun Tasarısının
çerçeve 40 ıncı maddesi ile düzenlenen 5510 sayılı Kanunun
63 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Bekir
Bozdağ (Yozgat) ve arkadaşları
d) Kişilerin hastalanmaları halinde ayakta veya
yatarak; ağız ve diş muayenesi, diş hekiminin göreceği
lüzum üzerine ağız ve diş hastalıklarının
teşhisi için gereken klinik muayeneler, laboratuvar tetkik ve tahlilleri
ile diğer tanı yöntemleri, konulan teşhise dayalı olarak
yapılacak tıbbî müdahale ve tedaviler, diş çekimi, konservatif
diş tedavisi ve kanal tedavisi, hasta takibi, diş protez
uygulamaları, ağız ve diş hastalıkları ile ilgili
acil sağlık hizmetleri, 18 yaşını
doldurmamış kişilerin ortodontik diş tedavilerinin 72 nci
maddeye göre belirlenen tutarı,
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Sayın Başkanım, kısa bir açıklama yapmak
istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Sosyal güvenlik sisteminde, bu diş protezleriyle ilgili ödemeler
oldukça sınırlı. Bazı Avrupa ülkelerinde bir global bütçe,
bir pay ayrılıyor; o bittikten sonra bununla ilgili yeni bir ödeme de
yapılmıyor. Biz bu alanla ilgili düzenlemede, yaş ve ödeme
sınırlamasını getirirken bu uygulamaları da dikkate
almış idik. Ama sosyal taraflarla yaptığımız
değerlendirmede, az önce Sayın Durmuşun da ifade ettiği
gibi, bu yaş ve tedavi bedeli sınırlarını
kaldırdık. Umarım, bütün vatandaşlarımız için de
hayırlı olmuştur.
Teşekkür ediyorum, önergeye katılıyoruz efendim.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Gerekçe Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Maddede sayılan diş tedavilerinin yanı sıra
diş protezi ihtiyacı olan her yaştaki genel sağlık
sigortalılarının diş protezlerinin bedellerinin de 5510
sayılı Kanunun 72 inci maddesine göre belirlenen tutarının
tamamının karşılanması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde
KAMER GENÇ (Tunceli) Karar yeter sayısı Sayın
Başkan.
BAŞKAN Tamam Sayın Genç.
Kabul edilen önerge istikametinde 40ıncı maddeyi
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Maddeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, madde kabul edilmiştir.
41inci maddede bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 41. Maddesi ile 31/5/2006 tarihli ve
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun 64. Maddesine eklenen (c) bendinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
|
Kemal
Kılıçdaroğlu |
Hakkı Suha
Okay |
Hüseyin Ünsal |
|
|
İstanbul |
Ankara |
Amasya |
|
|
Bayram Meral |
Malik Ecder
Özdemir |
Durdu Özbolat |
|
|
İstanbul |
Sivas |
Kahramanmaraş |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılmıyoruz.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Malik Özdemir
konuşacak.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özdemir. (CHP
sıralarından alkışlar)
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 119 sıra
sayılı Yasa Tasarısının 41inci maddesiyle ilgili
vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, önergeye ilişkin
değerlendirmeme geçmeden önce, bir milletvekili olarak bir tespitimi, bir
üzüntümü Genel Kurulla paylaşmak istiyorum. Son günlerde, hangi gerekçeyle
olursa olsun, söz alan bir grup milletvekili arkadaşımız bu
kürsüye çıkıyor, nevruz bayramı kutlamalarında Doğuda
ve Güneydoğuda yaşanan olayları ve bu olaylarda güvenlik
güçlerinin uyguladığı şiddeti söylüyorlar ve bu şiddeti
kınadıklarını söylüyorlar. Bu arkadaşlarımız
bu söylemlerini bir kere değil, âdeta sistemli bir biçimde bir kampanyaya
dönüştürerek söylüyorlar.
SIRRI SAKIK (Muş) Senden mi müsaade alacağız, ne
yapacağız?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Hükûmet açıklama yapana
kadar da söyleyeceğiz. (DTP sıralarından alkışlar)
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Devamla) Şimdi, sizi
anlıyorum
HASİP KAPLAN (Şırnak) Bu kürsü halkın
kürsüsü, onun için geldik.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Devamla) Değerli
arkadaşlarım
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sosyal demokratlar, böyle
sınıfta kaldınız! Bu kafayla barajın altında da
kalırsınız!
BAŞKAN Sayın Kaplan
Sayın Kaplan, sakin
olalım lütfen.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Devamla) Sayın Milletvekili,
sizi anlıyorum ben. Sizin ne demek istediğinizi anlıyorum.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Yazıklar olsun sizin
gibi sosyal demokratlara!
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Devamla) Ama
anlayamadığım, bu konuda iktidarın, Hükûmetin ve AKP
sıralarındaki milletvekillerinin suskunluğudur. Bunu bir türlü
anlayamıyorum.
NURETTİN AKMAN (Çankırı) Siz niye susuyorsunuz?
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Devamla) Biz susmuyoruz.
Değerli arkadaşlarım, ya çıkın bu
kürsüden
HASİP KAPLAN (Şırnak) Zaten sıfır oy
almışsınız bölgeden, sıfır oy
almışsınız.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Devamla)
bu kampanyaya karşı
ya çıkın bu kürsüden Evet, nevruz olaylarında Doğuda ve
Güneydoğuda
SIRRI SAKIK (Muş) Onu siz yapıyorsunuz, siz!
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Devamla)
bazı devlet
memurları, bilerek ya da bilmeyerek şiddet
uygulamıştır.
GÜLTAN KIŞANAK (Diyarbakır) Bilerek
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Devamla) Bu, bizim
beceriksizliğimizdir, bunun için toplumdan özür diliyoruz. deyin ya da
çıkın bu kürsüden Doğu ve Güneydoğuda asıl terörü
uygulayan, şiddeti uygulayan otuz yıldan bu tarafa PKK terör örgütü
ve onun yandaşlarıdır. deyin. İkisinden birini söyleyin.
(CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN (Şırnak) İşkencede susan,
yaşam hakkında susan ana muhalefet de o kadar sorumludur. Ana
muhalefet bu kadar sorumludur işte! İşkencede susuyorsunuz,
yaşam hakkında susuyorsunuz ama.
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) Sen Meclise gelmiyorsun ki
bunları duyacaksın.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Devamla) Ama görüyorum ki, AKPli
milletvekilleri, bir suskunluk içerisinde görüyorum sizleri.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Gelsin genel başkanlarınız
Gelsin, görelim.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Devamla) Aylardır burada
konuşuluyor, bu suskunluğunuz acaba
Sayın Başkanım, konuşmama ortam yaratır
mısınız lütfen.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Susun, susun
Kolu
kırılan işkenceleri görüyorsunuz her gün ekranda.
BAŞKAN Sayın Özdemir, lütfen
Buyurun.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Devamla) Şimdi, bu
suskunluğunuz Sükût ikrardan gelir. sözünde olduğu gibi, bu
söylenenleri kabul ettiğiniz için mi suskunsunuz?
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Meclise gelmiyorsun,
Meclise.
SIRRI SAKIK (Muş) Yazıklar olsun sana! Sana
yazıklar olsun!
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Devamla) Yoksa, hani
geçmişte bir banka reklamı vardı değerli
arkadaşlarım, Yok birbirimizden farkımız ama biz
Osmanlı Bankasıyız. derdi. Aslında, birbirinizden
farkınız yok.
RASİM ÇAKIR (Edirne) Aynen
Doğru
SIRRI SAKIK (Muş) Senin de çetelerden farkın yok!
İşkence çetelerinden farkın yok!
BAŞKAN Sayın Özdemir, lütfen
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Devamla) Biriniz devletin üniter
devlet yapısına, ulus devlet yapısına
karşısınız
BAŞKAN Sayın Özdemir
HASİP KAPLAN (Şırnak) İşkence
şakşakçıları
İşkenceye şakşak
çakanlar
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Devamla)
birileriniz de devletin
laiklik ilkesine, sosyal devlet ilkesine karşısınız. Yok
birbirinizden farkınız. Aynı şeyleri söylüyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Özdemir, lütfen
SIRRI SAKIK (Muş) Darbeciler! Darbeciler!
HASİP KAPLAN (Şırnak) Ergenekon çeteleri!
Ergenekona gidin!
BAŞKAN Sayın Özdemir, lütfen önergeniz üzerinde
konuşunuz. (DTP sıralarından gürültüler)
RASİM ÇAKIR (Edirne) Otur yerine! Otur yerine!
SIRRI SAKIK (Muş) Terbiyesiz!
HASİP KAPLAN (Şırnak) Konuşma!
Konuşamazsın!
RASİM ÇAKIR (Edirne) Otur yerine! Haddini bil!
HASİP KAPLAN (Şırnak) Yazıklar olsun!
Yazıklar olsun sizin gibi sosyal demokratlara!
BAŞKAN Sayın Kaplan
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Devamla) Değerli
arkadaşlarım
BAŞKAN Sayın Kaplan, lütfen
CEMAL KAYA (Ağrı) Provokatörlük yapma!
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Devamla) Provokatörlük
değil, doğruyu söylüyorum.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Yaşama hakkında
susamazsın! Sosyal demokratlar susamaz!
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Devamla) Çıkın o zaman,
bu söylenenler karşısında gereken cevabı verin burada.
BAŞKAN Sayın Özdemir, lütfen
konuşmanızı tamamlayınız.
CEMAL KAYA (Ağrı) Provokatörlük yapıyorsun!
ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) Provokatörlük yapıyorsun!
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Devamla) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlarım; bir haftadan bu tarafa insan hakları
konusunda söylemlerde bulunuyoruz. (DTP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar, gürültüler)
SIRRI SAKIK (Muş) Nasıl insan haklarını
ağzına alıyorsun?
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Devamla) Evet, insan hakları
konusunda sayacak olursak çok farklı insan hak ve sorumlulukları
vardır
HASİP KAPLAN (Şırnak) Konuşma!
BAŞKAN Sayın Kaplan
Sayın Sakık, lütfen
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Devamla)
insan hak ve özgürlükleri
vardır. Örneğin ifade özgürlüğü vardır, inanç
özgürlüğü vardır, eğitim hakkı vardır, barınma
hakkı vardır
HASİP KAPLAN (Şırnak) İşkencede
susacaksınız! Yaşam hakkında susacaksınız!
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Devamla)
ama tüm bu
hakların ötesinde bir hak vardır ki, bunların hepsinin
üstündedir, o da insanın yaşama hakkıdır.
OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) Yaşama hakkını siz
savunuyor musunuz?
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Devamla) Şimdi, Hükûmet, bu
getirdiği teklifle, aslında, önceden cumhuriyetinizin laiklik ilkesine
karşı tavrı belliydi. Giderek, artık, AKP
İktidarı sosyal devleti ortadan kaldırmaya
çalışıyor. Getirdiğiniz bu yasa tasarısıyla
sosyal devleti yok etmek istiyorsunuz.
SIRRI SAKIK (Muş) Askerî kışladan
çıkın, çıkın! Askerî kışladan çıkın!
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Devamla) Sosyal devlet de,
değerli arkadaşlarım, her köşe başında
açtığınız ve adına sosyal market dediğiniz
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Sosyal devleti gel de AK
Partide gör.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Devamla)
adına gıda
bankası dediğiniz kurumlarla sosyal devletin alakası yok!
BAŞKAN Sayın Özdemir
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Köylerde gör sosyal devleti.
BAŞKAN Sayın Hıdır
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Devamla) Bu kurumlar yani
gıda bankası dediğiniz kurumlar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özdemir, bakınız, önergeyle
ilgili hiçbir şeyden bahsetmediniz, diğer şeylerden bahsettiniz.
Bir dakikalık süre vereceğim. Konuşmanızı
tamamlayınız ve bitiriniz.
Buyurunuz.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Devamla) Son bir dakikamı kullanmak
istiyorum.
BAŞKAN Buyurun bir dakikalık süre size.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Devamla) Bu kurumlarla övünmeyin.
Ramazan ayında kurduğunuz bir aylık çadırlarla övünmeyin.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Beş yıldır
dağıtıldı. Siz ne yaptınız?
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Devamla) Övünmeyin bununla!
Dağıttığınız 8 milyon aileye, kömür
dağıtmakla övünmeyin! Bu tablo övünülecek bir tablo değil! Tam
tersine utanılacak bir tablodur, utanılacak bir tablo! (AK Parti
sıralarından gürültüler)
ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay) Elli yıldır
muhalefetsiniz!
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Devamla) Dünkü gazetelerde var.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek 400 bin aileye
yardım dağıtacağım. diyor değerli
arkadaşlarım.
ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay) Milletten kork!
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Devamla) Bağırmadan
dinle!
400 bini çarp 4le; 1 milyon 600 bin eder. Yani, Ankarada,
Türkiye Cumhuriyetinin başkentinde 3 milyon nüfuslu; 3,5 milyon nüfuslu
bir kentte eğer 1 milyon 600 bin kişi sizin
dağıtacağınız sadakaya, ulufeye muhtaç
kalmışsa bununla övünmeyin, bununla utanın! Bununla
utanmanız gerekiyor! (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar; AK Parti sıralarından gürültüler)
Rakamları çarpıtarak bir sahte cennet
yaratıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Devamla) Oysa bugün bizim
ülkemizde 20 milyon insan açlık sınırında, yoksulluk
sınırının altında yaşıyor
BAŞKAN Sayın Özdemir, teşekkür ediyorum.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Devamla) 2 milyon
insanımız resmen açlık sınırının
altında yaşıyor.
BAŞKAN Sayın Özdemir, teşekkür ederim efendim,
buyurun.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Devamla) Her seferinde yoklama
yapmak için, dışarı çıkıp sonra buraya gelmekle
(CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özdemir, lütfen efendim, buyurun.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Devamla) İzin verirseniz
devam edeyim.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
sataşma var. Kürsüden sadece bir cümleyle
BAŞKAN Sayın Kaplan, bir dakika
Arkadaşlar, bir dakika sakin olalım
Bir dakika efendim
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Bozdağ, dinleyeceğim sizi
efendim, oturun, dinleyeceğim sizi, şu önergeyi bitireyim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
(AK Parti ve CHP sıralarından
karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
Arkadaşlar, önergeyi oyluyorum... Sayın Özdemir, lütfen
oturunuz yerinize... Sayın Özdemir
Lütfen arkadaşlar
Sayın
Kılıçdaroğlu, lütfen
Sayın milletvekilleri, Sayın
Tutan, lütfen...
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Madde 41i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın Bozdağ, buyurun efendim.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Kaplan, lütfen oturun. Sayın Kaplan,
oturunuz efendim.
Sayın Bozdağ, buyurun efendim.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan, Hatip
konuşmasında grubumuzu itham ederek birtakım açıklamalarda
bulunmuştur, söz istiyorum sataşmadan dolayı.
BAŞKAN Doğrudur, evet.
Buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Arkadaşlar, durun, sakin olun. Bir şey
yapmıyorum ben.
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan, aynı
şekilde bize de sataşma var.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
bize hitaben, grubumuza hitaben, isimle
BAŞKAN Sayın Kaplan, lütfen sakin olunuz, buyurunuz
efendim, oturunuz.
Buyurun Sayın Bozdağ.
V.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Yozgat Milletvekili Bekir
Bozdağın, Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemirin
konuşmasında partisine sataşması nedeniyle
konuşması
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sözlerimin başında hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bugün, burada, haftanın başından beri
görüştüğümüz, Türkiyenin sosyal güvenlik alanındaki
sorunlarına çözüm getiren, geleceğini planlayan önemli bir
yasayı görüşüyoruz. Bütün muhalefetiyle, iktidarıyla
milletvekilleri katkılarını sunmaya gayret ediyor. Ama burada
katkı sunarken, çalışırken konuyu ilgisi, alakası
olmayan yerlere çekmenin hiç kimseye bir faydası yok. Burada
konuşulan sosyal güvenlik reformuyla laiklik ilkesinin ne alakası
var? Nereden getirip nasıl bir ilişkiyle bunu kurabiliyorsunuz? (AK
Parti sıralarından alkışlar)
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Bir haftadır
Doğuda işkence yapıldığı söyleniyor. Bununla
ilgili herhangi bir cevap veriyor musunuz? Susuyorsunuz sadece.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Bakın, biz AK Parti
olarak, milletimizin bize oy verdiği günden bugüne kadar,
iktidarıyla
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Bir aydır bu
konuşmalara niye cevap vermiyorsunuz?
BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
Meclis grubuyla beraber
cumhuriyetin nitelikleri daha güçlü olsun diye
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Onun cevabını
vermek durumundasınız ya doğru ya yanlış. Susmakla
görev alınmaz ki.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
demokrasi niteliği güçlü
olsun, hukuk devleti niteliği güçlü olsun, sosyal devlet niteliği
güçlü olsun, laiklik niteliği güçlü olsun diye uğraştık.
Onun için de cumhuriyetin her bir niteliği AK Partiyle daha da
güçlenmiş, daha da kuvvetlenmiştir. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Haydi canım sen de!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Hem laiklik ilkesi
güçlenmiştir
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Onu Anayasa Mahkemesine
anlatacaksın.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
hem demokrasi ilkesi
güçlenmiştir hem de hukuk devleti ilkesi.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Onu Anayasa Mahkemesine
anlatacaksın. (AK Parti sıralarından Otur yerine! sesleri,
gürültüler)
SIRRI SAKIK (Muş) Nasıl demokratsın, nasıl
demokrat?
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Bakın, sosyal devlet
ilkesinden bahsediliyor, değil mi? Bugüne kadar, biz gelene kadar da
iktidarlar oldu.
OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) Sosyal demokrat değil, sahte
demokrat!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Biz geldik, devletin memuru
ayrı bir sosyal güvenlik kurumuna bağlı, işçisi ayrı
bir yere bağlı.
SIRRI SAKIK (Muş) Askerî kışladan çıkın
ya, çıkın!
TANSEL BARIŞ (Kırklareli) Dağlara mı
gidelim!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Hastalandığı
zaman gidiyor hastaneye, memuruna bakan yapı ayrı, işçisine
bakan yapı ayrı. Doktor aynı, hastane aynı,
maaşını veren aynı, işçiye bakış ayrı,
memura bakış ayrı. Hani devlet Herkes eşit. diyordu
10uncu maddede?
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Sürüyorsunuz,
sürüyorsunuz doktorları.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Devlet
ayrımcılık yapmaz. diyor, sosyal devlet de bunu yapmaması
lazım. İşçisini ayrı hastaneye, memurunu ayrı
hastaneye gönderen devlet hukuk devleti mi, sosyal devlet mi? (AK Parti
sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar)
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Doktorlar intihar ediyor.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Atamalara bakın,
atamalara.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Biz ne yaptık? Bir araya
getirdik. Hastanelerin kapısını açtık vatandaşa.
Bakın, eskiden benim işçi kardeşim Yozgattan, Edirneden,
Karstan gelir Ankaraya, bir numara alır muayene olmak için; sonra
doktorun kapısına gider, bekler, kuyruk; ilaca gider, bekler, kuyruk
Depoda ne kadar ilaç varsa o kadar tedavi. Kuyrukları kaldırdık.
TANSEL BARIŞ (Kırklareli) Değişen bir
şey yok ama, aynen devam.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Efendim, bütün eczanelerin
kapılarını açtık. Memur-işçi arasındaki
ayrımı kaldırdık, eşitliği, sosyal devleti
getirdik.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) İntihara
zorladığınız doktora ne diyorsunuz?
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Vatandaşın
yaşamasını sağladık. Kötü mü ettik? Sosyal devlet bu.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Doğudaki doktora
ne diyorsun?
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Şimdi, benim işçi
kardeşim gittiği zaman istediği eczaneden ilacını
alabiliyor mu, istediği yere gidebiliyor mu? (AK Parti
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Biz milletimizin önünü
açtık. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bozdağ, konuşmanızı
tamamlayınız. (AK Parti sıralarından alkışlar,
CHP sıralarından gürültüler)
MALİK EJDER ÖZDEMİR (Sivas) Sayın Başkan,
bunların sataşmayla ne alakası var?
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Diyoruz ki, devlet
vatandaşının derdine deva olacak. Eskiden şu vardı:
Gidiyordu doktora muayene oluyordu, Sen kansersin diyordu
BAŞKAN Sayın Bozdağ, lütfen
konuşmanızı tamamlayınız.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Bitiriyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Lütfen son cümlenizi alayım.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Tedavi, para
Ama, şimdi
devlet tedavisini yapıyor, her türlü giderini üstüne alıp
karşılıyor.
Bir başka şeyi daha ifade edeceğim
BAŞKAN Sayın Bozdağ, lütfen
konuşmanızı tamamlayınız.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Bu memlekette Türkiyede ay
yıldızlı Bayrak da yetmiş milyonun kanı vardır, o
kandan bu rengi almıştır. Burada konuşurken, bu milleti
ayrıştırıcı konuşmalar yapmak birbirinin
karşısına dikecek konuşmalar yapmak hiç kimseye fayda
vermez. (AK Parti sıralarından Bravo sesleri, alkışlar ve
DPT sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bozdağ, lütfen
Teşekkür ederim
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Biz kardeşiz, Türküyle,
Kürtüyle, Lazıyla, Çerkeziyle kardeşiz, bizim kanımız da
al Bayrakta.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından Bravo sesleri alkışlar, DTP
sıralarından alkışlar; CHP sıralarından
gürültüler)
SIRRI SAKIK (Muş) Bir kardeşliği
alkışlıyoruz kardeşliği.
OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) Ergenekoncuları da
yuhlayacağız.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Kaplan, çok kısa olmak kaydıyla
size de söz vereceğim, buyurun konuşun.
Buyurun Sayın Kaplan. (AK Parti ve CHP sıralarından
karşılıklı gürültüler)
SIRRI SAKIK (Muş) Biz kardeşliği
alkışlıyoruz, siz ihaneti alkışlıyorsunuz. (CHP
sıralarından Hangi kardeşliği sesleri, gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
SIRRI SAKIK (Muş) Yazıklar olsun sana! Kürt ve
Alevisin bir de, yazıklar olsun!
BAŞKAN Lütfen
2.- Şırnak Milletvekili
Hasip Kaplanın, Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemirin
konuşmasında partisine sataşması nedeniyle
konuşması
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; burası halkın kürsüsü. Biz halkın
oylarıyla, anaların ak sütü gibi helal oylarıyla buraya geldik
RASİM ÇAKIR (Edirne) Biz gökten zembille mi indik geldik
buraya?
HASİP KAPLAN (Devamla) Sus, cevabını
alacaksın.
BAŞKAN Bütün milletvekilleri aynı geldi Sayın
Kaplan.
SIRRI SAKIK (Muş) Siz Baykalın talimatıyla
geldiniz.
HASİP KAPLAN (Devamla) Bir hukuk devletinde insan
hakları, demokrasi uğrunda mücadele için burada yemin ederek bu
kürsüde göreve başlamadık mı? Eğer, Vanda seksen
yaşındaki bir anamız coplarla ayaklar altına
alınıyorsa, bundan rahatsızlık duymuyorsanız, o sizin
sorununuz.
MALİK EJDER ÖZDEMİR (Sivas) Rahatsızım.
HASİP KAPLAN (Devamla) Eğer, Yüksekovada üç tane
polis, on beş yaşında ağzı kapatılmış
bir çocuğunun kolunu ekranlarda kırıp, vicdanınız
sızlamıyorsa, o sizin sorununuz. Eğer
(Gürültüler)
BAŞKAN Sayın Kaplan
MALİK EJDER ÖZDEMİR (Sivas) Sızlıyor ama bu
gün kaldırılan şehit cenazelerinde de vicdanım
sızlıyor benim.
HASİP KAPLAN (Devamla) Eğer, demokratik hak ve
özgürlükleri kullandığı için Vanda, Yüksekovada, Ercişte
3 tane insanımız yaşamını yitiriyorsa, insan
haklarının en başında gelen, temel hak ve hürriyetlerin en
başında gelen yaşama hakkını, en kutsal hakkı
sizler savunmuyorsanız, onlar sizin sorununuz, ama bizim görevimiz de bu
kürsüden Hükûmeti uyarmaktır.
RASİM ÇAKIR (Edirne) Bize değil, iktidara diyeceksiniz
onu, talimat vereni uyarın.
HASİP KAPLAN (Devamla) Hükûmeti açıklama yapmaya davet
etmektir. Bu çok doğaldır. Bu doğallığı sonuna kadar
ısrarla istemek, milletvekili olmanın onurudur, şerefidir! (DTP
sıralarından alkışlar) Bu ülkede biz Kürtüyle, Türküyle,
Çerkeziyle, Boşnakıyla, Arnavutuyla, hep birlikte bir ve
kardeşçe yaşayacağız! (DTP ve AK Parti
sıralarından alkışlar)
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Yalan söylüyorsun, yalan!
HASİP KAPLAN (Devamla) Herkese rağmen, bütün
farklılıklara rağmen, bütün mezhep inançlarına rağmen
bu ülkede birlikte yaşama arzusunu, bu ülkenin bütünlüğünü
demokraside ve hukukta sağlayacağız. İsteyenler çetelerde
arayabilir, isteyenler darbelerde arayabilir, isteyenler halkın iradesi
dışında başka yerlerde arayabilir! (DTP ve AK Parti
sıralarından alkışlar)
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Alkışlayın
alkışlayın, hislerinize tercüman oluyor zaten!
HASİP KAPLAN (Devamla) Ama burada bir söz
yazılıyor: Egemenlik, kayıtsız şartsız
milletindir. Bu milletin önünde eğiliriz, saygıyla eğiliriz,
bin kez eğiliriz, ama işkencecilerin karşısında asla
eğilmeyiz! Bu böyle biline ve
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Kaplan, AKPye
söyleyin!
HASİP KAPLAN (Devamla) Ve özür dilemeye davet ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kaplan
HASİP KAPLAN (Devamla) CHPyi, sosyal demokrat geçinenleri
bu kürsüden yaptığı konuşmalardan sonra özür dilemeye davet
ediyorum. Halkımız adına, işkence görenler adına,
ölenler adına, insan hakları ayaklar altına alınanlar
uğruna, bunun için özür dilemeye davet ediyorum!
BAŞKAN Sayın Kaplan, teşekkür ediyorum.
HASİP KAPLAN (Devamla) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Süremiz de doldu, teşekkür ediyorum.
HASİP KAPLAN (Devamla) Bu ülkede birliğimizi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla)
gücümüzü, kardeşliğimizi
birlikte yaşama arzumuzu, hiçbir kanun dışı, hukuk
dışı, insanlık dışı anlayış
yıkmayacaktır! Bunu herkes böyle bilsin. Bu onurla bu Mecliste görev
yapıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla) Kardeşçe de, yeri geldiği
zaman da omuz omuza Türkiye için mücadele ederiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla) Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (DTP ve AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Efendim?
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
partimizi özür dilemeye davet etti, CHPli... (Gürültüler)
HASİP KAPLAN (Şırnak) Özür dileyeceksiniz tabii,
Sayın Kılıçdaroğlu.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Hadi oradan!
BAŞKAN Arkadaşlar, bir dakika, sakin olalım
lütfen. Bakınız
Buyurun, Sayın Kılıçdaroğlunu dinleyin.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Efendim, söz istiyorum.
Partimizin adı kürsüde ifade edildi.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Muhatabınız AKP
İktidarı, CHP değil.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Konuşmayın. Siz
işkencecilerle gidiyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Öztürk, arkadaşlar, lütfen
Sayın milletvekilleri
HASİP KAPLAN (Şırnak) İşkenceyi
savunmak size kazandırmaz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Orası, orası!
SIRRI SAKIK (Muş) Ne elini kaldırıyorsun? Ne?
Nedir? Agresif bir adamsın sen!
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Sakık,
bir dakika efendim.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) AKPye çatın!
BAŞKAN Arkadaşlar, Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Kılıçdaroğlunun kısa bir
açıklama yapması için söz vereceğim ama süremiz doldu. Sayın
Kılıçdaroğlunun konuşması tamamlanana kadar
çalışma süremizin uzatılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
SIRRI SAKIK (Muş) Nesin, kim oluyorsun da
HASİP KAPLAN (Şırnak) Kürsüyü bu hâle getiren
sizin konuşmacılarınız değil mi? İki
konuşmacınız çıkıp kürsüyü bu hâle getirmedi mi? Biz
mi getirdik? Herkes haddini bilsin.
SIRRI SAKIK (Muş) Gidin siz il başkanınızla
konuşun. Siz, il başkanınıza nasıl hakaret
edildiğini ondan öğrenirsiniz.
TANSEL BARIŞ (Kırklareli) Otur yerine!
HASİP KAPLAN (Şırnak) Hakaret edemezsiniz. Ölürüz
de hakaret ettirmeyiz kendimize.
RASİM ÇAKIR (Edirne) Hakaret etmeyin de hakaret ettirmeyin.
Haddini bil! Haddini bil, hakaret etme!
HASİP KAPLAN (Şırnak) Haddini herkes bilecek!
SIRRI SAKIK (Muş) Siz bileceksiniz!
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Arkadaşlar, lütfen
BAŞKAN Sayın Kılıçdaroğlu, buyurun. Bir
sataşmaya sebebiyet vermeden tamamlayalım.
3.- İstanbul Milletvekili
Kemal Kılıçdaroğlunun, Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplanın konuşmasında partisine sataşması nedeniyle
konuşması
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Teşekkür ediyorum.
RASİM ÇAKIR (Edirne) O işkenceleri biz çektik biz, 12
Eylülde biz yattık, biz.
SIRRI SAKIK (Muş) Siz, işkencecilerin yanında
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) Arkadaşlar, lütfen
BAŞKAN Arkadaşlar, Grup Başkan Vekiliniz
konuşuyor, lütfen
KEMAL KILIÇDAROĞLU Devamla) Arkadaşlar, lütfen ya!
Lütfen arkadaşlar ya!
BAŞKAN Buyurun Sayın Kılıçdaroğlu.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) Sayın Başkan, çok
teşekkür ediyorum.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Herkes safını
belirler!
RASİM ÇAKIR (Edirne) Sen çelik çomak oynuyordun o günlerde!
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) Lütfen arkadaşlar
BAŞKAN Süreyi uzattım efendim.
SIRRI SAKIK (Muş) Siz hayatınız boyunca çelik
çomak oynamışsınız!
BAŞKAN Sayın Sakık, lütfen
Sayın Kılıçdaroğlu, buyurun efendim.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) Efendim, bu Parlamentoda, bu
saatte
SIRRI SAKIK (Muş) Hayatınız boyunca hiçbir özgürlük
için mücadele
RASİM ÇAKIR (Edirne) Hadi oradan!
SIRRI SAKIK (Muş) Hadi sen de be! Uşak!
RASİM ÇAKIR (Edirne) Salak!
BAŞKAN Sayın Sakık, lütfen
Sayın Kılıçdaroğlu, buyurun.
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) Terbiyesiz olma!
HASİP KAPLAN (Şırnak) Terbiyesiz olmayın!
Burada küfür ettirmeyiz, hiç kimse küfür edemez.
BAŞKAN Sayın Kaplan, lütfen
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
müdahale edin, sözünü geri alsın. Terbiyesiz dedi. Bir milletvekiline
diyemez. Sözünü geri alsın.
BAŞKAN Sayın Kaplan
HASİP KAPLAN (Şırnak) Hayır, konuşamaz
almadığı sürece. Terbiyesiz dedi, alacak.
BAŞKAN Sayın Kaplan, ben şeyleri alayım,
duymadım. Lütfen oturunuz.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Terbiyesiz ne,
öğrenecekler, alacaklar sözlerini geri.
BAŞKAN Sayın Kılıçdaroğlu, buyurun
efendim.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) Sayın Başkan,
lütfedip baştan başlatırsanız
HASİP KAPLAN (Şırnak) Terbiyesiz demeyi nereden
öğreniyorsunuz!
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen sakin olalım.
ZEYİD ASLAN (Tokat) Başkanım, çıksın
dışarı böyle terbiyesizce konuşan adam. Çık
dışarı lan!
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Sen de yerinde otur!
ZEYİD ASLAN (Tokat) Konuşma!
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Yerinde otur!
BAŞKAN Sayın Kılıçdaroğlu, lütfen
konuşmanızı tamamlayınız. Sayın Kılıçdaroğlu,
buyurun efendim.
ZEYİD ASLAN (Tokat) Sen ne bakıyorsun lan?
BAŞKAN Arkadaşlar, bakın bir grup başkan
vekilimiz konuşuyor, lütfen dinleyelim.
ZEYİD ASLAN (Tokat) Seninle de hesaplaşırız!
Terbiyesiz! Lafını geri alsana!
BAŞKAN Sayın Aslan, lütfen
Sayın Kılıçdaroğlu, buyurun efendim.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) Sayın Başkan, çok
teşekkür ediyorum.
Efendim, Sosyal Güvenlik Yasasını görüşüyoruz.
Görüşme sırasında, dikkat ederseniz, Demokrat Türkiye Partisine
mensup arkadaşlarımız kürsüye geldiklerinde
ŞÜKRÜ AYALAN (Tokat) Öyle bir parti yok.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) Efendim
BAŞKAN Arkadaşlar, tamam, anlıyorsunuz.
Buyurun lütfen.
ŞÜKRÜ AYALAN (Tokat) Öyle bir parti yok.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) Yani DTP
BAŞKAN Sayın Kılıçdaroğlu, buyurun
efendim.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla)
milletvekili
arkadaşlarımız geliyorlar, kendi bölgelerinin bir sorununu
burada ısrarla dile getiriyorlar. Bizim konuşmacımız da
sözüne başlarken o bölgede insanların öldüğünü, her gelen milletvekili
arkadaşın bunu ısrarla dile getirdiğini, ama kürsüye gelen
iktidar kanadından hiçbir konuşmacının da bir şekliyle
bu soruna yanıt vermediğini söyledi. Yanıt vermediğini
söyleyince de ortada bir diyalog eksikliği çıktı.
Burada şimdi kardeşlikten söz ediliyor. Arkadaşlar,
Parlamentoda her milletvekili seçilip gelmiştir. Kimse başka bir
ülkenin oyuyla buraya gelmemiştir. Kendi
yurttaşlarımızın oyuyla geldik. Hepimiz kendi
yurttaşlarımızın oyuna saygı göstereceğiz. Bize
oy verene de vermeyene de saygı göstereceğiz. Eğer bu ülkede
demokrasi varsa, biz Şırnaktan, Hakkâriden, Diyarbakırdan
seçilen gelen insanlara da; Trakyadan, Adanadan, Mersinden, İzmirden
gelen arkadaşlarımıza da saygı göstereceğiz.
Biz hiçbir zaman
Bakın, bir şeyin altını
çizeyim, ben hiçbir zaman ve hiçbir ortamda, işkenceden medet uman,
işkenceyi bir araç olarak gören bir düşünceyi hayatım boyunca
kabul etmedim, kabul etmemiz de zaten yanlış olur. İşkence
dünyanın en aşağılık işidir. İşkenceyi
yapanlar da dünyanın en aşağılık insanlarıdır.
SIRRI SAKIK (Muş) Bunu savunanlar da en
aşağılık insanlardır.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Doğru, işkenceyi
savunanlar aşağılık insanlardır.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) İşkenceden medet
ummak da bu çerçevede bir olgudur, bir olaydır.
Bakın, biz demokrasi diyorsak, demokraside
yurttaşların verdiği oya, yurttaşların tercihlerine
saygı göstermek zorundayız.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Allah Allah!
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) Değerli arkadaşlar,
bakın, ben size bir örnek vereyim. Biz burada CHP olarak Sayın
Abdullah Gülün Cumhurbaşkanı seçilmesine karşı
çıktık, ama şunu söyledik: Parlamentodan seçilirse, artık,
o Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanıdır. dedik, ama
karşı çıktık, bunu açıklıkla söyledik. Beraber
televizyon programına katıldığım Adalet Ve
Kalkınma Partisi grup başkan vekilleri vardı, onlara da söyledim
ben ve bunu televizyonun önünde söyledik biz.
İSMAİL BİLEN (Manisa) Anayasaya göre başka
bir şey söyleme şansınız var mıydı?
BAŞKAN Sayın Bilen, lütfen
Sayın Kılıçdaroğlu, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun efendim.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) Efendim, bizim her şeyi
söyleme şansımız vardır.
BAŞKAN Arkadaşlar lütfen
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) Eğer bu kürsüyü bize
yasaklama gücünüz varsa buyurun yasaklayın. Eğer yasaklama gücünüz
yoksa, bu kürsüde, seçilen her milletvekili konuşacaksa o zaman bizim
söyleyeceğimizi kabul etmek zorundasınız. Beğenirsiniz veya
beğenmezsiniz, kabul edersiniz veya etmezsiniz ama her parlamenterin
burada konuşmaya, düşüncelerini özgürce dile getirmeye hakkı
vardır.
OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) Provokasyon yapmaya hakkı yok
ama!
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) Anayasa
değişikliği şöyle olur böyle olur. O ayrı bir
olaydır. Anayasa değişikliği getirirsiniz, biz de parti
olarak görüşümüzü beyan ederiz, katılırız veya
katılmayız.
BAŞKAN Sayın Kılıçdaroğlu, lütfen
tamamlayınız.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) Ama şunu derseniz: Bizim
getirdiğimize katılırsanız demokratsınız,
katılmazsanız darbecisiniz. Böyle bir anlayış nereden
çıkar arkadaşlar!
MUSTAFA ÖZBAYRAK (Kırıkkale) Şüphen mi var!
BAŞKAN Sayın Kılıçdaroğlu
Sayın
Kılıçdaroğlu, lütfen tamamlayınız.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) Tabii.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum, vaktimiz doldu. Lütfen
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) Başka bir şeyin daha
altını çizmek isterim.
MEHMET EMİN EKMEN (Batman) Referandumun iptali için niçin
mahkemeye gittiniz halkoyuna saygılıysanız? Halka
saygınız nerede sizin!
BAŞKAN Sayın Ekmen, lütfen
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Dinle de biraz bir şey
öğren!
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) Bakın, değerli
arkadaşlar
BAŞKAN Sayın Kılıçdaroğlu, son
cümlenizi alayım.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) Bana bu soruyu sormanız
için demokrasiyi sindirmeniz lazım. (AK Parti sıralarından
Dinlemiyoruz sesleri) Tabii
Tabii
Eğer siz Anayasa Mahkemesine başvurmayı
demokrasinin gereği saymıyorsanız zaten demokrasiye
inanmıyorsunuz. Demokrasiye inanmayan insanlara da biz demokrasi dersi
vermeye zaten gerek duymuyoruz.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Saygıdeğer milletvekilleri, yoğun bir gün geçirdik.
Kırk bir maddeyi kabul ettik, bugün ona ulaştık. Hepinize
çalışmalarınız için teşekkür ediyorum.
Sözlü soru önergeleri ile diğer denetim konularını
sırasıyla görüşmek için, 8 Nisan 2008 Salı günü saat 15.00te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Sizlere ve bizleri izleyen vatandaşlarımıza
hayırlı akşamlar diliyorum.
Kapanma Saati: 21.07