DÖNEM: 23 CİLT: 18 YASAMA YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
88inci
Birleşim
9 Nisan 2008 Çarşamba
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.
- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Yozgat
Milletvekili Osman Coşkunun, 10 Nisan Polis Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
2.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macitin, tarımsal desteklemelere ilişkin gündem
dışı konuşması ve
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
3.-
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın, Sağlık
Haftasına ilişkin gündem dışı konuşması
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan ve 19 milletvekilinin, Vandaki nevruz
kutlamaları başta olmak üzere bazı olaylara yapılan
müdahalelerle ilgili iddiaların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/163)
2.- Bursa
Milletvekili Necati Özensoy ve 22 milletvekilinin, enerji
kaynaklarının araştırılarak stratejik enerji
politikası izlenmesi için alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/164)
B) Duyurular
1.- AB Komisyonu
Başkanı Jose Manuel Barrosonun 10 Nisan 2008 tarihli 89uncu
Birleşimde Genel Kurula hitaben
konuşma yapma isteğine ilişkin
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel
Barrosonun Genel Kurula hitap edebilmesi için Mecliste karar
alınması gerektiğine ilişkin açıklaması
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
İzmir Milletvekili Bülent Baratalının; Devlet Memurları
Kanunu ile Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
İzmir Milletvekili Bülent Baratalının; Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Manisa Milletvekili Şahin
Mengünün; 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 19
milletvekilinin; 17.7.1964 Tarihli ve 506 Sayılı Sosyal Sigortalar
Kanununa Geçici Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi; Sivas
Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlunun; Engelli Memurların
Emekliliğini Düzenleyen 5434 Sayılı Kanunun 39 uncu Maddesinin
(j) Bendinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalının; 3201
Sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk
Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin
Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
İzmir Milletvekili Bülent Baratalı ve 24 milletvekilinin; 5510
Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununun Geçici 4 Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 12 milletvekilinin;
Sanatçıların Sosyal Güvenliklerinin Sağlanması
Hakkında Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/465, 2/30, 2/31, 2/37, 2/64, 2/71, 2/79, 2/136, 2/147, 2/149) (S.
Sayısı: 119)
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Muş Milletvekili Sırrı
Sakıkın konuşmasında Başbakana sataşması
nedeniyle konuşması
2.- Giresun
Milletvekili Nurettin Caniklinin, Edirne Milletvekili Rasim Çakırın
konuşmasında Başbakana sataşması nedeniyle
konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun, Giresun Milletvekili
Nurettin Caniklinin konuşmasında partisine sataşması
nedeniyle konuşması
VIII.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, emekli büyükelçilere Cumhurbaşkanınca
davet yapılıp yapılmadığına ilişkin sorusu
ve Dışişleri Bakanı Ali Babacanın cevabı
(7/2131)
2.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, hizmete açılmayan yatırımlara
ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Ali Babacanın
cevabı (7/2188)
3.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Bursadaki bir inşaat
şirketinin vatandaşları mağdur ettiği iddiasına
ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı
Faruk Nafız Özakın cevabı (7/2293)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.00te açılarak üç oturum yaptı.
İstanbul
Milletvekili Mehmet Ali Özpolat, Avukatlar Gününe,
Şanlıurfa
Milletvekili Ramazan Başak, Şanlıurfanın düşman
işgalinden kurtuluşunun 88inci yıl dönümüne,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, İnternet Haftasına ilişkin
gündem dışı konuşmasına, Ulaştırma
Bakanı Binali Yıldırım cevap verdi.
Bulgaristan
Meclis Başkanı Georgi Pirinskinin, 13-15 Nisan 2008 tarihleri
arasında Sofyada düzenlenecek olan Güneydoğu Avrupa Ülkeleri
İşbirliği Süreci Parlamento Başkanları
Konferansına davetine TBMM Başkanını temsilen Başkan
Vekili Şükran Güldal Mumcunun katılmasına ilişkin
Başkanlık tezkeresi kabul edildi.
Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 28 milletvekilinin, kayıt dışı
istihdamın önlenmesi için (10/161),
Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür ve 25 milletvekilinin, pamuk
tarımındaki sorunların araştırılarak (10/162),
Alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu;
önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin
sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Genel Kurulun
8/4/2008 Salı günkü birleşiminde sözlü soruların
görüşülmeyerek yarım kalan çevre ve çevre kirliliğinin önlenmesi
ile ilgili Meclis araştırması önergelerinin görüşmelerine
devam edilmesine ve saat 19.00dan sonra ise gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmında yer alan işlerin
görüşülmesine; 9/4/2008 Çarşamba günkü birleşiminde sözlü
soruların görüşülmemesine; 8/4/2008 Salı günkü birleşiminde
15.00-21.00, 9/4/2008 Çarşamba günkü birleşiminde 13.00-22.00 ve
10/4/2008 Perşembe günkü birleşiminde ise 13.00-21.00 saatleri
arasında çalışmalarını sürdürmesine ilişkin
Danışma Kurulu önerisi, yapılan görüşmelerden sonra, kabul
edildi.
Alınan karar
gereğince;
Birleştirilerek
görüşülmesi kabul edilen (10/3), (10/8), (10/12), (10/28), (10/31),
(10/33), (10/38), (10/42), (10/47), (10/56), (10/59), (10/62,) (10/64),
(10/65), (10/68), (10/71), (10/84), (10/87), (10/89), (10/98), (10/101),
(10/119), (10/145), (10/146) esas numaralı Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergelerin ön
görüşmelerine saat 19.00a kadar devam edildi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının 1inci sırasında bulunan ve İç Tüzükün
91inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak
bölümler hâlinde görüşülmesi kararlaştırılmış
olan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İzmir Milletvekili
Bülent Baratalının, Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalının,
Devlet Memurları Kanunu ile Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
Manisa Milletvekili Şahin Mengünün, 5510 Sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 19 Milletvekilinin, 17.7.1964 Tarihli ve
506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa Geçici Maddeler Eklenmesi
Hakkında Kanun Teklifi; Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlunun,
Engelli Memurların Emekliliğini Düzenleyen 5434 Sayılı
Kanunun 39 uncu Maddesinin (j) Bendinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının, 3201 Sayılı Yurt Dışında
Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen
Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalı ve 24 Milletvekilinin,
5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun Geçici 4 Maddesinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza
Öztürk ve 12 Milletvekilinin, Sanatçıların Sosyal Güvenliklerinin
Sağlanması Hakkında Kanun Teklifinin (1/465, 2/30, 2/31, 2/37,
2/64, 2/71, 2/79, 2/136, 2/147, 2/149) (S. Sayısı: 119) ikinci
bölümünün görüşmelerine devam edildi.
9 Nisan 2008
Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 13.00te toplanmak
üzere birleşime 20.58de son verildi.
Eyyüp
Cenap GÜLPINAR
Başkan
Vekili
Canan
CANDEMİR ÇELİK Murat
ÖZKAN
Bursa Giresun
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
No.: 123
II.- GELEN KÂĞITLAR
9 Nisan 2008 Çarşamba
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan ve 19 Milletvekilinin, Vandaki Nevruz
kutlamaları başta olmak üzere bazı olaylara yapılan müdahalelerle
ilgili iddiaların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/163)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2/4/2008)
2.- Bursa
Milletvekili Necati Özensoy ve 22 Milletvekilinin, enerji
kaynaklarının araştırılarak stratejik enerji
politikası izlenmesi için alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve
105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/164) (Başkanlığa
geliş tarihi: 2/4/2008)
9
Nisan 2008 Çarşamba
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 13.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP
ÜYELER: Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 88inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayımız vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce, üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, 10 Nisan Polis Günü münasebetiyle söz isteyen
Yozgat Milletvekili Osman Coşkuna aittir.
Buyurun
Sayın Coşkun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.-
Yozgat Milletvekili Osman Coşkunun, 10 Nisan Polis Gününe ilişkin
gündem dışı konuşması ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
OSMAN COŞKUN
(Yozgat) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Polis
Haftası münasebetiyle gündem dışı söz almış bulunuyorum.
Bu vesileyle, hepinizi ve tüm polis teşkilatı mensuplarını
saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamın
başlangıcında önemli bir hususun altını çizmek
istiyorum. Bundan yaklaşık bin altmış yıl önce,
Tarık Bin Ziyad İspanyayı fethettiğinde ilk üniversiteyi açar
ve üniversitenin giriş kapısına da bir kitabe yazar: Bir
devletin ayakta kalabilmesi için şu beş şartın mutlaka
sağlanması gerekir. Bunlardan birincisi, devleti yönetenler bilgili
olmalı. İkincisi, devletin hazinesi dolu olmalı, yani para.
Üçüncüsü, devletin güvenliğinden sorumlu olan kurum güçlü olmalı
der.
Biliyorsunuz,
yakın bir geçmişte Amerikada fütüristler diye bir grup oluştu.
İçerisinde Alvin Tofflerın da bulunduğu bu grup bir
açıklama yaptı. Gelecekte olabilecekleri tahmin eden bu grup:
Gelecekte bir devletin ayakta kalabilmesi için şu üç şartın
olması gerekir: Para, bilgi ve silah. dedi.
Kısacası,
güvenlik kuvvetlerimiz, iç ve dış güvenlikten sorumlu olan güvenlik
kuvvetlerimiz, yani silahlı kuvvetlerimiz ve polis
teşkilatımız ülkemizin bekası için son derece önemlidir ve
polis teşkilatımıza, güvenlik kuvvetlerimize her kim ne yaparsa
kendisine yapar.
Ülkemiz
açısından hızlı nüfus artışı, köyden kente
göçler, araç sayısındaki artışlar, trafiğin
yoğunlaşması, uyuşturucu madde kullanımı, yasa
dışı eylemler gibi nedenlere bağlı olarak ortaya
çıkan suçların önlenmesi toplumun huzuru için büyük önem
taşımaktadır.
Yine, bilim ve
teknolojideki gelişmelere paralel olarak suç ve suç tipleri
değişmiştir. Bununla birlikte güvenlik gereksinimi
tıpkı beslenme gibi, barınma gibi her toplumun
vazgeçemeyeceği bir olgu hâline gelmiştir. Bu görev ülkemiz için,
ülkemizde iç güvenliğin sağlanması yönüyle polise
verilmiştir. Gece gündüz gözlerini kapamadan uykusuz bir şekilde,
yüreği vatan için hep nöbette olan polisimiz, yıllardır yorulmak
nedir bilmeden bizlerin güvenliği için çalışmaktadır.
Sevgilerin en güzeline layık olan polislerimiz evden uzakta, karda
kışta çalışarak güzel vatanımızda huzur içinde
yaşamamız için ellerinden gelen her şeyi yapmaktadırlar.
Her mesleğin kendine göre zorlukları vardır. Ancak, kimi zaman
polis yalnızca üniformasını giymesiyle birlikte bir hedef hâline
gelmektedir. Polisin görevini yerine getirirken ortaya koyduğu
çalışma şartları büyük bir özveriyi gerektirmektedir.
Polis, yalnızca yasada tanımlanan asli görevlerini yerine getirmenin
dışında, birçok uluslararası toplantıda, sosyal ve
sportif faaliyette önleyici hizmet olarak görev yapmaktadır.
Ülkemizde polise
yöneltilmiş bir silah, devletin hukuki ve manevi varlığına
yöneltilmiş bir saldırıdır. Bu anlamda polise yönelik her
türlü saldırı ülkenin huzur ve güvenini bozmaya yönelik davranış
olarak algılanmalıdır. Güvenliğin olmadığı
bir toplumda başka hizmetlerin yerine getirilmesinin imkânsız hâle
geleceği unutulmamalıdır.
Bu vesileyle
emniyet teşkilatımızın 163üncü yıl dönümünü kutluyor,
tüm teşkilat mensuplarına başarılar diliyor, görevleri
esnasında bu ülke için canlarını veren şehitlerimizi
rahmetle anıyor ve sözlerimi de bir polis şehidi evladının
duygularını yansıtan, Feray Aydının göndermiş
olduğu şiirle noktalamak istiyorum.
Annem
gözyaşlarımı bilmiyor baba.
Yine gecenin bir
vaktinde uyandım baba.
Rüyamda seni
gördüm, bana gülümsüyordun,
Kollarını
açmıştın bana doğru, Koş yavrum! der gibi.
Uzansam
tutacaktım sanki ellerini,
Sanki
sıkı sıkıya sarılacaktım boynuna.
Yine
ağlıyorum baba, sensiz, yorganımın altında.
Gözyaşlarımı
saklıyorum yine yastığımda,
Annem
gözyaşlarımı bilmiyor baba.
Hani söz
vermiştim ya sana,
Bana bir
şey olursa ailenin reisi sensin. derdin ya
Onun için,
ağlamıyorum baba.
Annemin
gözyaşlarını siliyorum tabii ki her
ağlayışında,
Kendi
gözyaşlarımı içime akıta akıta.
Haykırırcasına
yüreğimden ağlıyorum baba,
Seni özledim,
Hem de çok
Hem
de çok
Seninle
koşuşturduğumuz kırlardaki
koşmalarımızı,
Seninle
oynadığım maçlarda bana bile bile yenilişini,
Beni okula
bıraktığında yüzüme kondurduğun o kocaman
öpücüğünü,
Bana dondurma
alışını,
Her
nazımı çekişini
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Coşkun.
OSMAN COŞKUN
(Devamla)
Her eve gelişinde Bu da aslan oğlumun.
deyişini,
Yollarını
sabırsızlıkla gözlemeyi özlüyorum baba.
Her pencereden
bakışımda yine o köşeden dönecekmişsin gibi,
Benim patır
patır merdivenlerden inişimi,
Annemin
Oğlum, dur hele gelsin. deyişini,
Seninle yolda
kucaklaşmalarımı özlüyorum baba.
O polis
kıyafetinle ne muhteşemdin!
Bir kahraman
gibiydin, benim kahramanım sendin baba.
Senin gibi
olmaktı hedefim,
Gururlu,
çalışkan ve işine sadık.
Ben de bir
polisim şimdilerde baba,
Senin
çizdiğin yoldan ben de gidiyorum.
Arada bir
resminle konuşuyorum.
Her günümü
seninle paylaşıyorum.
Bilmiyorum
duyuyor musun beni
Olsun baba,
gözlerin konuşuyor sanki benimle.
Gözlerinden
anlıyorum bana her diyeceğini.
Tek dileğim
babam, seninle gurur duyduğum gibi,
Senin de benimle
gurur duyman.
Bana
yaşattığın gurur yeter.
Bana
yaşattığın anılar yeter.
Bak, artık
ağlamıyorum.
Seni çok
seviyorum baba.
Bütün bu
duygularla hepinizi saygıyla selamlıyor, tekrar Polis
Haftasını tebrik ediyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Coşkun.
Cevap verecek
misiniz?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Müsaade ederseniz
BAŞKAN
Sayın İçişleri Bakanımız Beşir Atalay.
Buyurun
Sayın Atalay. (AK Parti sıralarından alkışlar)
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Sayın Başkan, teşekkür
ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Osman
Coşkuna teşekkür ediyorum, 10 Nisan Polis Günü hakkındaki
konuşmasından dolayı. Bir cevap vermekten ziyade, Polis Günü
vesilesiyle ben de hem polislerimizin bugününü kutlamak hem de yüce heyetinize
polis teşkilatımızla ilgili bazı bilgileri sunmak için söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ayrıca,
yarın da Sayın Özdemirin bu konuda konuşması olacak ama
yarın Polis Günü etkinliklerimiz olacağı için o saatte
aranızda olamayacağım. Bugünden, bu vesileyle, ben bu konudaki duygularımı
ifade etmiş olacağım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bizim, millet olarak devlet
geleneği güçlü bir toplum olduğumuz tartışılmaz bir
gerçektir. Çok daha gerilere gitmeden, Selçuklu ve Osmanlı
İmparatorluğu dönemlerine baktığımızda, gerek iç
güvenlik ve gerekse dış güvenlik alanında günün
şartlarına uygun organizasyonların kurulduğunu ve bu
hizmetlerin hakkıyla yerine getirildiğini biliyoruz. Osmanlı
İmparatorluğundan devralınan mirasla birlikte genç Türkiye
Cumhuriyetinin kuruluşundan günümüze kadar modern devlet
mekanizmaları içinde olması gereken iç güvenlik yapılanması
geliştirilmiş ve güçlenerek günümüze kadar gelmiştir. Polis
Gününün kutlamalarına esas alınan 10 Nisan tarihinin dayanağı
da işte bu tarihimiz içinden gelmektedir. 10 Nisan 1845te
İstanbulda Polis adıyla bir teşkilat kurulmuş, yeni
kurulan polis teşkilatının görevleri yine aynı tarihte
yayınlanan Polis Nizamnamesinde belirtilmiş ve bu durum yabancı
elçiliklere de bir yazıyla duyurulmuştur. 10 Nisan 1845 tarihinde Polis
adı kullanılarak yeni bir yapılanmaya gidilmesi, bugünkü emniyet
teşkilatının kuruluş yıl dönümü olarak kabul
edilmiş ve her yıl bir dizi etkinlikle kutlanmaktadır.
Ben de bu
vesileyle emniyet teşkilatımızın 163üncü kuruluş
yıl dönümünü kutluyor, ilelebet var olmasını diliyor ve
başarılı hizmetlerinden dolayı kendilerine teşekkür
ediyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde iç güvenlikten
doğrudan sorumlu olan İçişleri Bakanlığı, bu
hizmetlerini esas itibarıyla Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel
Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı
aracılığıyla yurt genelinde yaklaşık 450 bin
personelle yürütmektedir. İçişleri Bakanı olarak şu hususu
gururla ifade edebilirim ki, Bakanlığıma bağlı her üç
güvenlik birimi de büyük bir özveri, fedakârlık ve üstün hizmet
anlayışı içerisinde görevlerini hakkıyla yerine
getirmektedirler.
Ben burada,
sadece, tabii, polis teşkilatımızla ilgili bazı
hususları bilgi olarak da sizlere sunmak istiyorum.
Bakanlığımın bağlı kuruluşu olan Emniyet
Genel Müdürlüğümüz 27 daire başkanlığı, 3 koruma
müdürlüğü, 81 il emniyet müdürlüğü, 363 ilçe emniyet müdürlüğü,
395 ilçe emniyet amirliği, 1.206 polis merkezi, eski adıyla polis
karakolu ile kendi görev alanları içerisinde iç güvenlik hizmeti
vermektedir.
Polis teşkilatımız,
hırsızlık ve kapkaçtan teröre, pasaport ve ruhsat
işlemlerinden trafiğe, toplumsal olaylardan yasa dışı
örgütsel faaliyetlere, her türlü kaçakçılık suçlarından organize
suç çeteleriyle mücadeleye kadar geniş bir yelpazede
halkımızın huzur ve güvenlik içerisinde yaşaması için
gece gündüz, yirmi dört saat çalışmaktadır. Bu hizmetler, ülke
genelinde dağılmış yaklaşık 15 bin amir, 175 bin
polis memuru ve 17 bin civarında çarşı ve mahalle bekçisi ile
yardımcı hizmetler sınıfı olmak üzere, 207 bin personel
tarafından layıkıyla yerine getirilmektedir. Şu anda
Emniyet Genel Müdürlüğümüzün bünyesinde çalışan sayı 207
bindir.
Biz,
Bakanlık olarak, Hükûmetimiz döneminde polis
teşkilatımızın çağdaş şartlarda hizmet
vermesi, teknolojisinin yenilenmesi için elimizden gelen çabayı
gösteriyoruz. Çünkü devletin öncelikli görevi, vatandaşlarının
huzur ve güven içinde yaşamasıdır ve bunun için de bu
teşkilatımızı, polis teşkilatımızı çağın
şartlarına uygun donanımla bizim donatmamız ve
yetiştirmemiz gerekiyor. İç güvenlik hizmetlerinde sadece
modernizasyon değil, teknolojik yenilenme değil, bilindiği gibi
zihinsel dönüşümün de geçirilmesi yönünde yine hem yasal düzenlemelerle
hem Hükûmetimiz dönemindeki demokratikleşme çalışmalarıyla
çok önemli mesafeler alınmıştır ve zihinsel dönüşümün
en önemli noktası da hukukun üstünlüğü ilkesinin benimsenmesidir.
İç güvenlik
hizmetleri, tanımı gereği, bir hizmet sektörü olup
çağdaş anlamda bunu gerçekleştirebilmenin yolu güvenlik
hizmetlerinde kanuniliğin, hukukiliğin benimsenmesi ve
uygulanmasıdır. Bu bağlamda, sivil katılım ve denetime
açıklık, şeffaflık, hesap verebilirlik gibi
çağdaş niteliklere sahip olmak, toplumumuzun beklediği kaliteli
hizmet anlayışının bir gereği olarak
karşımıza çıkmaktadır. Her zaman ifade ettiğimiz
gibi güvenlik, temel hak ve özgürlüklerin korunmasına hizmet eden bir araç
olup özgürlükleri korumanın da bir ön şartıdır. Biz hep
şunu söylüyoruz: Güvenlik ve özgürlük dengesini sağlamak
çağdaş devletin ve güvenlik birimlerinin en hassas alanıdır
ve bu dengenin bozulmaması gerekiyor. Bunun azami gayreti içindeyiz.
Günümüzde
toplumların çağdaşlık düzeyi ile polisiye uygulamalarda
insan hak ve özgürlüklerine gösterilen saygı arasında çok yakın
bir ilişki kurulmaktadır. Bu bilinçten hareketle, ülkemizin demokrasi
yolculuğuna önemli katkısı olan Türk polis
teşkilatının, birey hak ve özgürlüklerinin
kısıtlayıcısı değil güvencesi konumunda
olduğunu bu vesileyle bir kez daha belirtmek istiyorum. Yeni iç güvenlik
stratejimiz çerçevesinde önemle üzerinde durduğumuz temel konuların
en başında bu gelmektedir. Bunu ifade etmek istiyorum. Polis
eğitimimizde de bu boyuta, bu noktaya, tabii, çok ağırlık
veriyoruz. Bu çerçevede hem polis akademisi hem meslek yüksekokulları hem
polis hizmet içi eğitim programlarıyla, gerçekten polis
eğitimine çok büyük bir önem veriyoruz, giderek bu önemi de
artıracağız. Özellikle de hukukun üstünlüğü, insan
haklarına saygı, birey hak ve özgürlüklerinin korunması,
olaylara müdahalede dengenin korunması en başta yer almaktadır.
Bunu rahatlıkla ifade etmek isterim.
Tabii, bizim
işkence ve kötü muameleye sıfır tolerans sloganımız
Hükûmetimiz döneminde en ince ayrıntısıyla
uygulanmıştır ve bu, uluslararası alanda da takdir
toplamıştır. Polis merkezlerimizin yapısı
değişmiştir. Polisimizin insanımıza
uyguladığı tavır, tutum, muamele çok
değişmiştir ve bu, uluslararası alanda da fark
edilmektedir. Bu titizliğimizi sürdürüyoruz. Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesine de bu yönde zaten son yıllarda yapılan
başvuru olmamıştır, işkence iddiasıyla. Ben konuşmamı
çok uzun tutmayacağım ama bir iki noktaya değinerek bitiriyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tabii şunu kesinlikle ifade
etmek istiyorum: Özellikle bazı toplumsal olaylarda, geçtiğimiz
aylarda, günlerde, polisin tutumuyla ilgili, polisin imajını da
zedeleyen bazı görüntüler söz konusudur. Bunların hepsi ince ince
araştırılmaktadır ve polis de
Tabii büyük bir
teşkilat, 207 bin kişi, bunun içinde de yanlış yapan
olabilir, yanlış tutumları sergileyen olabilir, bunlar da burada
cezasını görecektir.
Biz, polis
teşkilatımızın haklarını koruyoruz, özlük
haklarının geliştirilmesi için çalışıyoruz,
çalışacağız, onların her alanda haklarını
koruyacağız ama yanlış yapanlar da
teşkilatımız içinde cezalandırılacaktır. Hepsi
kamu görevi yapmaktadır. Kamu görevi yapan her bireyin görevi,
sorumlulukları, iş tanımı bellidir ve onlara uymak
durumundadır. Bunlara uymayanlar cezasını görür ve büyük
teşkilatımızın tarihini, onurlu Türk polis teşkilatının
imajını da zedelemeye kimsenin hakkı yoktur, bunu da ifade
ediyorum. Ama olaylara bakarak, yanlış bilgilerle polis
teşkilatımızı haksız yere de
hırpalamamalıyız, motivasyonunu kırmamalıyız,
zedelememeliyiz; bunu da özellikle istirham ediyorum. Onların
hakkını da korumak bizlere düşer.
Biz, bu
çerçevede, Kolluk Etik İlkelerini 24/10/2007 tarihinde, yani ekim
ayında imzalayarak yürürlüğe koyduk. Bu çok önemlidir. Kolluk Etik
İlkeleri, uluslararası standartlarda gelişmiş ve demokratik
iddiası olan ülkelerin imzaladığı ve
uyguladığı ilkelerdir. Bunu, onbirinci ayın 30unda bütün
teşkilatımıza genelge yaptık. Bu etik ilkeler, çok önemli
ilkeleri, davranış ilkelerini ihtiva etmektedir. Onun
uygulanmasıyla ilgili de bütün hassasiyetimizi gösteriyoruz.
Ben sadece
şunu ifade ediyorum: Polis teşkilatımızla övünebiliriz.
Teşkilat mensuplarımızın şu anda yüzde 70i üniversite
ve yüksekokul mezunu. Eğitim seviyesini giderek yükseltiyoruz,
yükselteceğiz. Eğitim seviyesi yükseldikçe hizmet kalitesi
artacaktır. Polisimiz, görevini yaparken, insanımızla bire bir
muhataptır ve bu eğitim seviyesi zaten kendisini daima
davranışlarda göstermektedir.
Son
yıllarda, biliyorsunuz, Hükûmetimizin 2005 yılından itibaren
uyguladığı, bir yeni, polislik mesleğine giriş
uygulaması var. Üniversite mezunu,
dört yıllık fakültelerden mezun gençlerimizden polislik
mesleğine girmek isteyenlerden her yıl bir grup alınıyor,
altı ay gibi kısa bir sürede yoğun bir eğitimden
geçiriliyor ve bunlar göreve başlıyorlar. Şu ana kadar 15 bin
kişi bu şekilde başlamıştır. Bu yıl da 8.500
kişi yine önümüzdeki aylarda aynı şekilde alınacaktır.
Şunu memnuniyetle ifade etmek isterim: Bütün illerimizde ve birimlerimizde
bu alınan ve eğitimden geçerek başlayan
elemanlarımızdan da büyük bir memnuniyet vardır.
Teknolojiyi ülke
genelinde yaygınlaştırıyoruz. Burada ifade etmiştim,
tekrar Meclisimize bilgi sunuyorum: MOBESE sistemini seksen bir ilimizde ve büyük ilçelerimizde bu yıl sonuna
kadar inşallah tamamlayacağız. Bu, koruyucu, önleyici kolluk
hizmeti açısından çok etkili olmuştur, buna önem veriyoruz ve
vermeye devam edeceğiz.
Ayrıca,
şehir suçları dediğimiz suçlarda azalma devam ediyor. Bu konuda
-kapkaç gibi, hırsızlık gibi, oto
hırsızlığı gibi- hassasiyetimizi biz de
artırıyoruz. Özellikle caydırıcı yöntemler
uyguluyoruz, sivil unsurlar ön planda ve gece devriyelerini
artırıyoruz, artıracağız; şehirlerimizde her
sokaktan geceleri mutlaka polisimiz, polis arabalarımız birkaç defa
geçmiş olacak. Bu şekilde şehir güvenliğini biz çok önemli
görüyoruz. Bir de bunun bir parçası eğitim güvenliğiydi, yine
Yüce Meclisimize bilgi sunmuştum. Geçen yılın eylül ayında
başlattığımız Güvenli Eğitim ve Güvenli Okul
Projemizi ağırlıkla sürdürüyoruz. Çok başarılı
yürüyor ve şu ana kadar okullarımızda bu yıl bizi çok üzen
olay olmamıştır, bu uygulama sayesindedir. Titiz, psikolojik
boyutlarını da gözeterek bu projemizi ağırlıkla
sürdürüyoruz.
Bütün hedefimiz,
toplumumuzda daha huzurlu, daha güvenli bir hayattır. Bunun için polis
teşkilatımız, ifade ettiğim gibi, yirmi dört saat
çalışmaktadır, büyük özveriyle çalışıyorlar, az imkânlarla
çalışıyorlar. İmkânlarını artırmak
çabası içindeyiz. Sizin de desteğinizi bu konuda istiyorum.
Kendilerine çok
teşekkür ediyorum. Her birine teşekkür ediyorum, her birinin
gözlerinden öpüyorum. Biz, onları çok önemli görüyoruz, büyük değer
veriyoruz ve yüce Meclisinize şunu ifade ediyorum: Polis
teşkilatımız, gerçekten yirmi dört saat mesai mefhumu
tanımadan çalışıyor ve toplumumuz onların
çalışmasıyla huzur içinde hayatını sürdürüyor ve
sürdürecek.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Sağ olun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakanım, köy ve mahalle bekçilerini
getirmiyorlar!
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakanım.
Gündem
dışı ikinci söz, tarımsal desteklemeler hakkında söz
isteyen İstanbul Milletvekili Hasan Macite aittir.
Buyurun
Sayın Macit. (DSP sıralarından alkışlar)
2.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, tarımsal desteklemelere
ilişkin gündem dışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
HASAN MACİT
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; öncelikle
Polis Gününü kutluyorum ve yüce heyetinize saygılar sunuyorum.
2007
yılına ait büyüme verileri TÜİK tarafından
açıklandı. Yapılan açıklamaya göre, geçen yıl
gayrisafi millî hasıla yüzde 4,5 artarken tarımda yüzde 7,3 gerileme
yaşanmıştır.
Tarımda son
kırk yılda yüzde 7nin üzerinde 3 defa küçülme görülmüştür. 1973
yılında yüzde 7,8; 1989 yılında yüzde 7,6 ve
geçtiğimiz yıl da yüzde 7,3 oranında küçülmüştür.
TÜİK
verilerine göre 2007 yılında üretim miktarlarında önemli gerilemeler
görülmektedir. Üretimdeki düşüş çiftçilerimizin
yoksullaşmasına neden olduğu gibi tarım ürünleri
ithalatının patlamasına da yol açmıştır. Yine
TÜİKin Uluslararası Standart Sanayi
Sınıflandırması rakamlarına göre, 2007
yılında tarım ürünleri ihracatı 2006 yılına göre
yalnızca yüzde 7 artarak 3 milyar 724 milyon dolar iken ithalat yüzde 60
artışla 4,6 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.
Tarımdaki bu
gerilemeye, Sayın Başbakan ve Sayın Tarım Bakanı,
yaşanan kuraklığın neden olduğunu söyleyerek sorumluluktan
kurtulmaya çalışmaktadırlar. Kuraklığın etkisi
yadsınamaz ama esas gerileme tarımda uygulanan yanlış
politikalardır. İki örnek verirsek: İktidara geldikleri 2002
yılında 93 milyon dekarda buğday ekilirken 2006
yılında 8 milyon 100 bin dekar gerileyerek 84 milyon 900 bin dekarda;
şeker pancarında ise 2002 yılında 283.750 hektar olan ekim
alanı 129.160 hektar gerileyerek 154.590 hektarda kalmıştır. Verilerden
anlaşılacağı gibi, sorun üretimsizliktir.
Tarım
ürünleri, stratejik konumları, gıda güvencesi ve beslenme
açısından taşıdıkları önem nedeniyle
dünyanın her yerinde destekleme kapsamına
alınmıştır. Türkiyede de tarım ürünleri destekleme
kapsamındadır. Üyesi olmayı hedeflediğimiz Avrupa
Birliğinin bir yılda tarıma ayırdığı
sübvansiyon 45 milyar euro ile toplam bütçesinin yüzde 40ını
oluşturur iken Türkiye ise bütçesinin yaklaşık yüzde 2sini
ayırabilmektedir.
Az olan bu
desteklemelerin zamanında tespit edilip gereksinim duyulduğu anda
ödeme yapılamaması ve destekleme politikalarının yazboz
sistemi gibi devamlı değiştirilmesiyle, desteklemeler yarardan
çok zarar vermeye başlamıştır. Dekar başına 16
YTL olarak uygulanan doğrudan gelir desteği önce 10 YTLye, 2008
yılı içinde de 7 YTLye indirilmiştir. Dekara verdiğimiz
bütün desteklerin toplamı, 1 dekara atılan gübrenin bu yıl gelen
zammını ancak karşılamaktadır.
Bakanlar Kurulu,
zeytinyağında bir miktar artırmak üzere 2007 primlerini 2006
yılı primleriyle aynı tutmuştur, mısırda primi
6,7 yeni kuruştan 2 yeni kuruşa düşürmüştür. Prim miktarları
tespit edilirken üretim maliyeti ve çiftçi satış fiyatı göz
önüne alınmadan belirlenmiştir. Prim miktarları üretimi
teşvik etmeye yetmeyecektir. Çiftçi, ürettiği ürünlerden maliyet
üzerinden gelir elde ederse üretimi artırır.
Türkiye, yağ
gereksinimini karşılamak üzere 2007 yılında
yaklaşık 1,7 milyon dolar tutarında yağ ve yağlı
tohumlar ile 1 milyon 109 bin ton mısır ithalatı
gerçekleştirmiştir. Oysaki bu ürünler kendi coğrafyamızda
verimli bir şekilde üretilebilmektedir.
2007
yılında ülkemiz, destekleme primi kapsamındaki ürünlerin
ithalatı için 3 milyar dolar ödemiştir. 2008 yılında,
tespit edilen bu primlerle mısır ve pamukta ve yağlı
tohumlarda ithalat patlaması yaşanacaktır.
Destekleme
politikaları gözden geçirilerek, ithalata giden kaynağın
destekleme yoluyla kendi çiftçimize aktarılması gerekmektedir.
Mısır priminin düşürülmesi ithalatı daha da
artıracaktır. Mısır, özellikle yem sanayisinin ana ham
maddesidir. Bu yıl mısır priminin geçen yıla oranla yüzde
70 oranında düşürülerek 2 yeni kuruş olması çiftçiyi
mısır üretiminden uzaklaştıracak ve açık Amerika
Birleşik Devletleri ve Arjantinin
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Macit.
HASAN MACİT
(Devamla) -
genetiği değiştirilmiş
mısırıyla karşılanacaktır. Mısır priminin
düşürülmesi tüm mısır üreticileri tarafından büyük bir
öfkeyle karşılanmıştır. Özellikle
Kahramanmaraştan dün onlarca telefon aldık, büyük bir tepki
içindelerdir.
Hayvancılık
desteklemeleri de yeni bir statüye kavuşturulmak üzere, 5 baş ve 200
baş arasında hayvan başına bir destekleme verileceği
düşünülmektedir. Oysaki, Türkiyede işletmelerin yüzde 80inde 1-4
baş hayvan olduğu düşünülürse, bu, hayvancılıkla
geçimini sağlayan yüzde 80 çiftçimizin ne yazık ki desteklemeden
yararlanamayacağı görülmektedir. Bunun ötesinde,
hayvancılıktaki süt üretimi ve et üretimi hijyenik koşullardan
uzaklaşacak ve kayıt dışılığı
teşvik edecektir.
Değerli
arkadaşlar, tabii, desteklemelerin gerçekten çok büyük kapsamda
anlatılması gerekiyor. Ama, beş dakikada da bunun ne yazık
ki çok az bir bölümüne değinilebiliniyor.
Hepinizi
saygılarımla selamlarım. (DSP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Macit.
Gündem
dışı konuşmaya Tarım ve Köyişleri Bakanı
Sayın Mehdi Eker Bey cevap verecekler.
Buyurun
Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHDİ EKER (Diyarbakır) Sayın
Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; İstanbul Milletvekili
Sayın Hasan Macitin tarımsal desteklemelerle ilgili
yaptığı gündem dışı konuşmaya bir cevap
vermek üzere huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Şimdi, AK
Parti Hükûmeti göreve geldiğinde 2002 yılında tarıma
verilen destek sadece 1,8 milyar YTLydi. Bunun da sadece 186 milyonu
primlerden oluşuyordu, 83 milyon YTLsi hayvancılık destekleri,
1,5 milyar YTL doğrudan gelir desteği ve 42 milyon da çay
desteğiydi. Tamamı bu, başka hiçbir destek yok, 1,8 milyar YTL.
Şimdi, 2008 yılında bizim verdiğimiz toplam destek 5,4
milyar YTL, yani 1,8in tam 3 katı; hayvancılığa
verdiğimiz destek 975 milyon YTL; hububata, sadece primlerine
verdiğimiz destek 710 milyon YTL; primlere verdiğimiz destek 1,1
milyar YTL. Yani 186 milyonu 1,1 milyara çıkardık.
Şimdi,
hayvancılıkla ilgili, mısırla ilgili tabii birçok
değişiklik yaptık ve verimliliği artırmaya dönük
olarak yaptık. Bununla da Türkiyede hayvansal üretimde de tarımsal
üretimde de çok ciddi verimlilik artışı sağlandı. Bu
hem toplam üretime yansıdı hem Türkiye'nin tarımsal ticaretine
yansıdı hem gerçekte bizim açımızdan tarımın
gayrisafi hasılasının da yaklaşık 2 kat artmasına
sebebiyet verdi. 21,8 milyar dolar iken tarımsal gayrisafi hasıla,
bugün 44 milyar dolara çıktı, 2 katlık bir artış oldu.
Tabii, ürünlerin her birini ayrı ayrı değerlendirdiğimizde,
onların hem maliyetleri hem piyasa fiyatları hem dünyadaki durumu hem
Türkiye açısından bunların stratejik değerleri, önemi
dikkate alınmak suretiyle, birbirlerine karşı pariteleri dikkate
alınmak suretiyle bunlar ihtiyaca göre gözden geçirilmektedir.
Bizim esasen
Türkiye için hiç adil olmadığını düşündüğümüz
doğrudan gelir sistemiyle ilgili başından itibaren Hükûmet
Programında biz dedik ki: Doğrudan gelir desteğinin
payını biz giderek azaltacağız. Çünkü, bir: Türkiyedeki
işletme yapısı bozuk olduğundan dolayı, yani küçük
işletmeler çoğunlukta olduğundan dolayı bunlar bu
desteklerden istifade edemiyor. Bu özellikle çok önemli.
İki:
Türkiyede doğrudan gelir desteği ödediğimizde, Türkiye'nin
şartları gereği sadece arazi sahipleri bu desteklerden istifade
ediyor. O nedenle, biz bunların belirli düzeyde, belirli aşamalarda
aşağı indirilmesini ve ortadan
kaldırılmasını planladık. Nitekim,
başlangıçta neredeyse -sadece doğrudan gelir desteğinden
oluşan- yüzde 85 civarında oluşan doğrudan gelir
desteğini biz yüzde 30lara düşürdük ve önümüzdeki seneden itibaren
de bunu farklı şekillerde ürün desteği, prim desteği,
kırsal kalkınma desteği adı altında, hem tarım
sektörünün verimliliğini artırmaya hem teknoloji kullanımını
geliştirmeye dönük olarak hem de verimliliği artırmaya dönük
olarak vereceğiz. Bu sene içerisinde de, şimdiye kadar yine bu
şekilde, bu politika çerçevesinde uyguladık ve bizim
uyguladığımız politikalar sonucunda da Türk
tarımı geriye değil, ileriye gitti. Bunu bütün rakamlar da
söylüyor.
Şimdi,
Türkiye'nin tabii şöyle bir meselesi var: İthalat-ihracat
rakamlarında ithalatı tarımda görünen ham maddeler var. Ama bu
ham maddeler işleniyor, ihracatı sanayi mamulü olarak gösteriliyor,
sanayiye kaydırılıyor. Örneğin pamukta
Türkiye'nin tekstil
endüstrisinin kapasitesi gereği Türkiye pamuk ithalatı yapıyor,
bu tarım ithalatı gibi görünüyor. Ancak öte taraftan bu işlenip
iplik, kumaş, tekstil ürünü olarak milyarlarca dolarlık, yani 5 kat,
6 kat daha fazla ihracata dönüşüyor. Ama o sanayi ihracatı olarak
göründüğünden, sanki tarımın ithalatı artıyormuş
gibi anlaşılıyor. Bu doğru değil.
Değerli
Milletvekilimiz mısırdan bahsetti. Mısırın
Türkiyedeki toplam üretimi biz iktidara geldiğimizde 2 milyon tondu.
Bugün Türkiye'nin mısır ithalatı, geçen sene
yaşadığımız kuraklığa rağmen, 3,8 milyon
ton. Yani mısırda neredeyse 2 katı bir artış söz
konusu. Tabii mısır tüketimi de artıyor, talep de artıyor
ve hem endüstride kullanılıyor hem yem sanayisinde özellikle kümes
hayvancılığında kullanılıyor. Bizim buradaki
gerek primlerle gerek diğer destekleme kalemleriyle ihtiyaca binaen
yaptığımız düzenleme hem fiyatı hem uluslararası
gelişmeleri hem de maliyeti ve diğer destek unsurlarını
dikkate alarak yaptığımız düzenlemelerdir.
Öngördüğümüz gerek hayvancılıkla ilgili destekler gerek
tarımla ilgili diğer destekleri de zaten bütün sivil toplum
kuruluşlarıyla, çiftçi temsilcileriyle birlikte, onların da
görüşlerini almak suretiyle biz planladık, onlarla birlikte bu
kararları oluşturduk ve bunun da kesinlikle Türk tarım sektörüne
de, hayvancılık sektörüne de çok büyük katkı
sağlayacağını, fayda sağlayacağını biz
biliyoruz. Önümüzdeki yıllarda da bunun sonuçları ortaya
çıkacaktır.
Ben bu duygularla
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakan.
HASAN MACİT
(İstanbul) Sayın Başkan, bir konuya bir cümleyle katkı
koymak istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun, açıyorum mikrofonunuzu.
HASAN MACİT
(İstanbul) Sayın Başkan, Sayın Bakanın
açıklamaları için teşekkür ederim.
Ben bir kez daha
tekrar etmek istiyorum. Özellikle hayvancılık desteklemelerinde
uygulamayı düşündükleri politikanın son derece yanlış
olduğunu, iki yıl sonra, bu destekleme sistemini düşündükleri
gibi yaparlarsa, hayvancılık sektörüne gidecek kaynakların bir
başka yerlere gittiğini ve özellikle terör örgütüne
aktarıldığını konuşuyor olacağız diye
düşünüyorum. Bu kaygıyı taşıyorum. Bir kez daha
buradan bunu vurgulamak istedim.
Ayrıca, ekim
alanlarında, örneğin buğday ekim alanlarında 2002 ile 2006
arasında yüzde 10 gibi bir ekim alanının gerilemiş
olması tarımın nereye gittiğinin bir göstergesidir.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Macit.
Buyurun
Sayın Bakan.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Şimdi,
Sayın Macit bir konuyu söyledi. Bu doğru değil, yani biz buna
tabii şiddetle karşıyız. Bunun, işte, terör örgütüne
gideceği yönünde, böyle bir şey söyledi. Bu çok insafsızca bir
eleştiri. Sayın Macit arzu ederse, ben kendisine yeni
hayvancılık destekleme politikasının detaylarını;
neden, hangi gerekçelerle, hangi hedefler gözetilerek bunların
alındığını anlatırım ama o,
yakışıksız, gerçekte olmayacak bir şeydir, haksız
bir durumdur.
Şimdi,
ürünler arasında zaman zaman kaymalar oluyor. Mesela pamuktan
mısıra, buğdaydan mısıra kaymalar oluyor. Yani yüzde
10luk diyelim buğdayda iddia ettiği gibi bir azalma varsa bile, bu
başka bir tarımsal ürüne, katma değeri daha yüksek olan bir
ürüne geçen bir alandır. Yoksa, üretim artık yapılmıyor
anlamında değildir. Diyelim buğday üretmiyor da mısır
üretiyor. Zaten o kazanılan mısır alanı da pamuktan,
hububattan vesaire geçmiştir. O da aslında bizim
politikalarımızın bu manada doğru olduğunu gösteriyor.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakan.
Gündem
dışı üçüncü söz, 8-14 Nisan Sağlık Haftası
münasebetiyle söz isteyen Kırklareli Milletvekili Tansel Barışa
aittir.
Buyurun
Sayın Barış. (CHP sıralarından alkışlar)
3.-
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın, Sağlık
Haftasına ilişkin gündem dışı konuşması
TANSEL BARIŞ
(Kırklareli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben
de polis teşkilatımızın kuruluş yıldönümünü
kutluyorum ve tüm polislerimize başarılı çalışmalar
diliyorum.
Evet,
Sağlık Haftası nedeniyle, ben de gündem dışı söz
almış bulunuyorum. Bu nedenle, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, Dünya Sağlık Örgütü Avrupa birimi, son üç yıl
içerisinde Avrupada oluşan atmosfer olaylarının -ki, bu bin
civarında- bunun meydana getirdiği iklim değişiklikleri ve
küresel ısınma çok sayıda insanın, özellikle kırsal
kesimde yaşayanların, yaşlıların ve çocukların
gelecekte çok büyük sağlık sorunları ile baş başa
kalacağını göstermiştir ve bu bilgiyi de sunmuştur.
Tabii ki, bu konuda Sağlık Bakanlığımızın bu
küresel ısınmanın ayak seslerini bilerek, görerek
çalışmalar yaptığını umuyorum veyahut da
çalıştığını, çalışmakta olduğunu
da hissediyorum.
Değerli
milletvekilleri, bir insan ancak sağlıklı olduğu zaman
verimli olabilir. Çağdaş dünya ülkeleri insanların hasta
olduktan sonra iyileştirilmesinin çok büyük maddi ve manevi kayıplara
neden olduğu tespitinden yola çıkarak tedavi edici hekimlikten ziyade
koruyucu hekimliği öne çıkaran bir sağlık politikası
oluşturmuştur, ancak ülkemizde durum bunun tam tersi.
Yıllardır uygulanan yanlış sağlık
politikalarının sonucu halkımız sağlık
kavramını hasta olduktan sonra iyileşme olarak görmektedir.
Koruyucu hekimlik
bir ülke için ekonomik olarak da çok önemlidir. İlave bir hayat
kurtarmanın maliyeti, koruyucu hekimlikte 250 dolar iken tedavi edici
hekimlikte bu maliyet 20 katına yani 5 bin dolara çıkabilmektedir.
Tüm insanlar bebek doğmadan önce bu koruyucu hekimlikle ilgili bilgileri
almalıdır. Koruyucu hekimlik, bebek ana rahmine düştüğünden
itibaren söz konusudur ve doğacak çocukların da sağlığı,
alınacak bu tedbirlerle aileye ve topluma faydalı bir fert olabilir.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizde 1.200 civarında hastane, 5.700 sağlık
ocağı, 25 bin sağlıkevi ve yaklaşık buralarda 108
bin hekim ve 300 bin civarında sağlık personeli, ebe,
hemşire ve yardımcı personel çalışmaktadır. Dün,
bu rakamları çeşitli yerlerden bulurken bunları
güncelleştirmek için Sağlık Bakanlığının
ilgili birimlerine müracaat ettim, ancak bana bir milletvekili olarak bu bilgilerin verilmesinin yasak olduğu
söylendi. Sağlık Bakanım burada yok herhâlde
Gerçekten, bir
milletvekili, ülkemizde kaç doktor olduğunu veyahut da kaç hemşire
olduğunu öğrenmek için Sağlık Bakanlığına
müracaat ettiği zaman
Böyle bir yasak var mı arkadaşlar? Bunu,
gerçekten Sağlık Bakanımın cevaplamasını
istiyorum ve böyle bir kanun, böyle bir yasa var mı diye soruyorum.
Sayın
milletvekilleri, henüz Genel Kurula gelmemekle beraber Sağlık
Bakanlığımızın tam gün çalışmayla ilgili
yasa tasarısını gazetelerden bölük pörçük bir şekilde
okuyoruz. Özünde, hiçbir hekimin tam gün çalışma yasasına karşı
olduğunu sanmıyorum, ancak Sağlık
Bakanlığının konuyu tek başına ele alarak bunu
çözmesi de mümkün değildir. 1965-78 yıllarında iki kez denenen
ve altyapı
çalışmaları tamamlanmadan denenen bu iki uygulama
maalesef başarısız olmuştur. Sağlık hizmetlerinin
özelliğinden dolayı tam gün çalışma meslek örgütlerinin ve
sektördeki sendikaların, sivil toplum örgütlerinin görüşleri
alınmadan, ortak bir çalışma yapılmadan
çıkarılması düşünülen bu yasanın
başarılı olması söz konusu değildir ve bu konuda
tereddütlerimiz vardır. Tam günün başarılı olması için
her şeyden önce geçmiş dönemlerde yapılan hatalar
yapılmamalı, bununla birlikte başta sağlıklı
çalışma ortamı olmak üzere, çalışanların gelecek
güvencesi ve ekonomik sorunlara yönelik çözümler ve altyapı sorunları
ortadan kaldırılmalıdır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Barış.
TANSEL BARIŞ
(Devamla) Yirmi dört saat canla başla çalışan
sağlıkçıların son zamanlarda özellikle acil servislerde
maruz kaldıkları şiddet gittikçe artmakta ve korkutucu boyutlara
ulaşmaktadır. Bu konuda Bakanlığımızın
tedbir alması gerekiyor.
Sağlık
çalışanlarının en başta gelen amacı ve de görevi,
sağlık sorunlarına ve kendisine başvuran çaresiz hastalara
derman olmaktır ama bunun için, bunu yapabilmesi için de geleceği
güvenli, huzurlu, şiddetten uzak bir ortamda, söz ve karar sahibi, toplu
sözleşmeli, grevli, sendika hakkına sahip, üstlendiği görev ve
sorumlulukla doğru orantılı bir yaşam kalitesine sahip
olması gerekmektedir. Ayrıca yüksek hekimler kurulu oluşturup
atama ve nakillerde bu konu dikkate alınmalıdır.
Değerli
milletvekilleri, bu arada son zamanlarda bana yapılan telefon
konuşmalarında sağlık personelinin öğle yemeklerinin
kesildiği, daha doğrusu öğle yemeklerinde yüzde 50
sağlık personelinden para alınacağı söylenmektedir
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Barış.
TANSEL BARIŞ
(Devamla) Hâlbuki bu konuda Sağlık Bakanımızın da
sağlık personeline sahip çıkmasını istiyorum. Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Barış.
Sayın
milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin iki önerge
vardır, önergeleri okutuyorum:
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Van Milletvekili Fatma Kurtulan ve 19 milletvekilinin, Vandaki nevruz
kutlamaları başta olmak üzere bazı olaylara yapılan
müdahalelerle ilgili iddiaların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/163)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Vanda nevruz
kutlamaları da dahil son dönemlerde artan orantısız güç
kullanımı ve bunun sonucu olarak meydana gelen ölümler, yaşanan
insan hakları ihlalleri, bu ihlallerin sorumluları ve bu tür
olayların bir daha yaşanmaması için alınacak tedbirlerin
tespiti için Anayasanın 98. TBMM İç Tüzüğünün 104. ve 105.
maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılması
için gereğini arz ederim.
1) Fatma Kurtulan
(Van)
2) Ahmet Türk (Mardin)
3) Selahattin
Demirtaş (Diyarbakır)
4) Emine Ayna (Mardin)
5) Ayla Akat Ata (Batman)
6) Sebahat Tuncel (İstanbul)
7) Mehmet Nezir
Karabaş (Bitlis)
8) Bengi
Yıldız (Batman)
9)
Sırrı Sakık (Muş)
10) M. Nuri Yaman (Muş)
11) Özdal Üçer (Van)
12) Aysel
Tuğluk (Diyarbakır)
13) Pervin Buldan (Iğdır)
14) Gültan
Kışanak (Diyarbakır)
15) Akın
Birdal (Diyarbakır)
16) İbrahim
Binici (Şanlıurfa)
17) Hasip Kaplan (Şırnak)
18) Sevahir
Bayındır (Şırnak)
19)
Şerafettin Halis (Tunceli)
20) Osman Özçelik (Siirt)
Gerekçe:
DTP Van İl
Örgütü tarafından 22.03.2008 tarihinde düzenlenmek istenen nevruz
kutlamalarına, Van Valiliği tarafından izin verilmeyeceği
açıklanmıştır. Bunun üzerine Valiliğin bu
kararını protesto için parti binası önünde toplanan
kalabalığa güvenlik güçleri oldukça sert müdahalede bulunmuştur.
Bu müdahale sırasında kolluk güçlerince sivil halkın üzerine
ateş açılırken, ayrıca plastik mermi, gaz bombası,
cop, kalas, panzer ve sapan da kullanılmıştır. Medyaya da
yansıdığı üzere kadınlarımızın sokak
ortasında kolluk güçlerince yerlere serilerek tekmelenmesi,
coplanması bir insanlık ayıbı olarak kayıtlara
geçmiştir. Yine bir başka görüntüde bir çocuğun polislerce
nasıl dayaktan geçirildiği yer almaktadır. Polisler ele geçirdikleri
bir çocuğu duvar dibinde köşeye sıkıştırarak, cop
darbeleriyle âdeta linç etmeye kalkmıştır. Çıkan olaylarda
25'i plastik mermi de dâhil ateşli silahla olmak üzere onlarca kişi
yaralanmış ve vücuduna kurşun mermisi isabet eden Zeki Erinç ve
aynı şekilde yaralanan Ramazan Dal adlı
vatandaşlarımız kaldırıldıkları hastanede
yaşamlarını yitirmişlerdir.
Olayların
devam ettiği esnada DTP Van İl Binamız polislerce
basılmıştır. Binada bulanan vatandaşlara ve parti
yöneticilerine onur kırıcı davranışlarda
bulunulmuştur. Arama yapıldığı sırada
kapıların çoğu kırılmış ve demirbaş
malzemelere zarar verilmiştir. Binada bulunan onlarca kişi
gözaltına alınmış ve götürüldükleri yerlerde kötü
muamelelere maruz kalmışlardır. Ayrıca yine olaylar
sırasında güvenlik güçleri, evlere de baskın düzenleyerek,
onlarca kişiyi darp edip ardından gözaltına
almıştır. Ateşli silahların ev baskınlarında
kullanıldığı yönünde mağdur yakınlarının
verdiği bilgiler kaygı vericidir. Ev baskınlarında
kadın ve çocuklar güvenlik güçlerinin orantısız güç
kullanımının hedefi olmuştur.
Olaylarda dikkat
çeken bir başka nokta da kullanılan ve plastik mermi atan
silahların nevruzdan önce Van'a yetiştirilmesi ve ilk defa bu
müdahale sırasında kullanılmış olduğu
iddialarıdır. Van'daki bu olaylardan bir gün önce 21 Mart 2008
tarihinde Van Emniyet Müdürlüğü merkezi Belçika'da bulunan silah
firmasından aldığı 50 metre menzilli yeni silahın
tanıtımını yapmıştır. Silah hakkında açıklama
yapan Emniyet Müdürü Mehmet Salih Kesmez, "Göstericileri
dağıtırken ateşli silahlar haricindeki durumlarda
kullanılacak. 4 değişik fişekleri var. İnsanları
şok eden fişeği, boyası çıkan ile çıkmayan
fişeği ve bir de biber gazı olan fişekleri var. Burada
gördüğünüz gibi amaç göstericiyi öldürmek değil. Göstericiyi etkisiz
hale getirip, yerine göre de işaretleyip ve yakalamak. Bu silahlar dün
gece ulaştı elimize. Biz bir ön deneme yaptık. Denemeyi
yaptıktan sonra bu gösteriyi yaptık. İnşallah
kullanılmaz. Ama ola ki kötü niyetliler olursa tabii bütün
enstrümanlarımızı da kullanacağız. Bunlar yeni
alınmıştı. Biz nevruzdan önce getirilmesi konusunda çaba
sarf ettik. Çünkü diğer malzemelerimiz de bunlarla beraber geliyordu. Yani
biz özellikle nevruza yetiştirelim dedik. Çünkü toplu gösteri olursa ancak
nevruzda olur. nevruzdan sonra böyle bir önemli gün olmadığı
için varsa elinizde böyle bir enstrüman, zamanında elinizde olması
daha güzeldir. Biz yetiştirmeye çalıştık şeklinde
açıklamalarda bulunmuştur. Bir gün sonra meydana gelen olaylarda bu
yeni silahların kullanıldığı ve onlarca insanın
yaralanmasına yol açtığı iddiası bulunmaktadır.
Bu silahların nevruzdan önce Van'a yetiştirilmesi ve ilk kez bu
olaylarda kullanılmış olması iddiaları, nevruz
kutlamalarına dönük müdahalenin önceden planlandığı
yönündeki kuşku ve kaygılarımızı
arttırmaktadır.
Dikkat edilirse
nevruza izin verilen illerde en ufak bir olay yaşanmamış ve halk
bayramını barış havasında kutlamıştır.
Van'da olaylar başlamadan önce emniyet yetkililerine "Kısa bir açıklama
yaptıktan sonra kalabalık dağılacaktır. Müdahale
etmeyin" dememize rağmen, bu konuşma esnasında güvenlik
güçlerinin müdahalesi başladı ve sonrasındaki gelişmeler
yaşandı.
Yeni
silahların da denenmesiyle gerçekleşen bu orantısız güç
kullanımı ve başta yaşam hakkı olmak üzere
gerçekleşen insan hakları ihlallerinin son zamanlarda Van ilinde
doruğa çıkmış olması bizi
kaygılandırmaktadır. Özellikle Van Valisi Özdemir
Çakacak'ın atanmasından sonra Van'daki hak ihlalleri günlük
yaşamın bir parçası haline gelmiştir. nevruzdan önce 8 Mart
etkinliklerinde de aynı olaylar yaşanmış ve kolluk
güçlerinin orantısız güç kullanımı sonucu Mehmet Deniz
adlı yurttaşımız yaşamını yitirmiş, çok
sayıda kişi de yaralanmıştır. Van' da hak ihlallerinin
sorumluları hakkında nedense hiçbir soruşturma
başlatılmazken, yaralanan, mağdur olan
vatandaşlarımız hakkında ise yargısal süreç
başlamış, onlarca kişi tutuklanmıştır. Bu
durum yurttaşlarımızın adalete olan güvenini ciddi bir
biçimde zedelemektedir.
Van' da nevruz
kutlamaları da dahil son dönemlerde artan orantısız güç kullanımı
ve bunun sonucu olarak meydana gelen ölümler, yaşanan insan hakları
ihlalleri, bu ihlallerin sorumluları ve bu tür olayların bir daha
yaşanmaması için alınacak tedbirlerin tespiti için bir Meclis
Araştırma Komisyonu kurulmasının yararlı
olacağı kanaatindeyiz.
2.-
Bursa Milletvekili Necati Özensoy ve 22 milletvekilinin, enerji
kaynaklarının araştırılarak stratejik enerji
politikası izlenmesi için alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/164)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Bütün dünyada
olduğu gibi ülkemizde de enerji en temel ihtiyaçlardan biri olma
özelliğini korumaktadır. Bu ihtiyacın
karşılanmasında verimlilik, süreklilik ve ekolojik olması
önemlidir.
Giderek artan
enerji ihtiyacının karşılanması mevcut projeler ve
yatırımlarla yeterli olmadığı
anlaşılmaktadır.
Ülkemizde
kalkınmayı sürdürebilmemiz için doğru bir enerji
politikasına ihtiyaç vardır.
Bu nedenle mevcut
enerji kaynaklarını verimli kullanabilmek ve yeni enerji kaynaklarını
hayata geçirebilmek için karşılaşılan sorunların ele
alınması için gerekli tedbirlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci İç Tüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
gereğince meclis araştırması açılmasını arz
ederiz.
1) Necati Özensoy (Bursa)
2) İsmet
Büyükataman (Bursa)
3) Münir Kutluata (Sakarya)
4) Ertuğrul
Kumcuoğlu (Aydın)
5) Abdülkadir
Akcan (Afyonkarahisar)
6) Ali
Uzunırmak (Aydın)
7) Mehmet
Şandır (Mersin)
8) Recai
Yıldırım (Adana)
9) Kamil Erdal
Sipahi (İzmir)
10) Behiç Çelik (Mersin)
11) Kadir Ural (Mersin)
12) Mustafa Kemal
Cengiz (Çanakkale)
13) Mehmet
Serdaroğlu (Kastamonu)
14) Beytullah
Asil (Eskişehir)
15) Şenol
Bal (İzmir)
16) Recep Taner (Aydın)
17) Alim
Işık (Kütahya)
18) Yılmaz
Tankut (Adana)
19) Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
20) Hakan
Coşkun (Osmaniye)
21) Muharrem
Varlı (Adana)
22) Mustafa Enöz (Manisa)
23) Süleyman
Latif Yunusoğlu (Trabzon)
Gerekçe:
TEİAŞ'ın
yaptığı elektrik enerjisi projeksiyon çalışmasına
göre ülkemizde enerji açığı 2008 yılı itibarıyla
başlamakta, mevcut projelerin de gerçekleşmesi hâlinde bile giderek
artan ihtiyaç karşılanamamaktadır. Enerji açığı
hızla artmaktadır.
Bu projeksiyona
göre 2010 yılında talep 239.010 kwh arz 225.485 kwh 2016
yılında talep 378.234 arz 229.493 kwh belirtilmektedir. Önümüzdeki
yıllarda ülkemizi ciddi sıkıntılar beklemektedir.
Doğal gaz
fiyatları petrole bağlı olarak sürekli yükselmekte, son
yıllarda sanayi ve enerji üretiminin de doğal gaza
bağımlılığı düşünüldüğünde
sıkıntılar giderek büyümektedir.
Sanayi
kuruluşları başta Bursa
olmak üzere enerji girdi maliyetlerinin yüksekliğinden dolayı üretimlerini durdurmak
tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadırlar.
Enerji
koridorunda bulunan kömür işletmeleri doğal gaz tedarikçisi
BOTAŞ, TPAO, elektrik üreticisi EÜAŞ, TETAŞ gibi kurumlar
KİT olma özelliği ve farklı nedenlerden verimli üretim
yapamamaktadırlar.
Elektrik
alım garantisi ile alım ve satım yapan TETAŞ'ın
YİD ve Yİ'lerden ortalama maliyetin üzerinde alım
yaptığı bilinmektedir.
EÜAŞtan
ortalama alım maliyetleri 6 ykrş civarında olmasına
rağmen YİD ve Yİ'lerden alım fiyatları 14 ykrş.
lara kadar çıkmaktadır.
HES ve rüzgâr
santralleri yapmak üzere lisans alan ve proje sahibi olan birçok firmanın
çantacı tabir edilen konumda olduğu, projeleri pazarlayan
aracıların oluştuğu görülmektedir. Gerçek
girişimcilerin önü tıkanarak haksız kazançlar elde edilmektedir.
Bu uygulamalar
enerji yatırımlarının önünü tıkayarak
hızını da azaltmaktadır.
2005
yılında 5346 sayılı "Yenilenebilir Enerji
Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı
Kullanımına İlişkin Kanun" TBMMde kabul edilmiş
olmasına rağmen uygulamalarda aksaklıklar olduğu
gözlemlenmektedir.
Fosil
yakıtların giderek azalması ve ekolojik olmaması nedeniyle
ülkemizde var olan ve hâlâ kullanıma alınmayan çok sayıda
yenilenebilir kaynaklar bulunmaktadır.
Mevcut
yatırımların verimli kullanılmadığı ve yeni
enerji kaynaklarının da yeterli hızda hayata
geçirilmediğini düşünerek ve enerjinin ülkemiz için en önemli
stratejisi olması gerektiğinden hareketle yukarıda
belirttiğimiz sorunların ve tedbirlerin ele alınacağı
yüce Meclisimizce bir Meclis araştırması
açılmasının yerinde olacağı kanaatindeyiz.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sayın Vural,
isminiz ekranda var, bir şey mi diyeceksiniz efendim?
OKTAY VURAL
(İzmir) Evet efendim, bu, özellikle Meclis
BAŞKAN
Buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, AB Komisyonu Başkanı
Jose Manuel Barrosonun Genel Kurula hitap edebilmesi için Mecliste karar
alınması gerektiğine ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, Başkanlığımızın
sunuşlarıyla ilgili bir konuyu hem Başkanlık makamına
hem de değerli milletvekillerimize iletmek istiyorum.
Grubumuza gelen
bir faksta, Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Sayın
Barrosonun ziyareti çerçevesinde 10 Nisan 2008 Perşembe günü saat
17.00de Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna hitapta
bulunacağı ifade edilmiştir. Sayın Başkanım, bir
yabancı devlet adamının, milletvekilleri dışında
bir kişinin Genel Kurula hitap etmesi ancak Meclis Genel Kurulunun kararıyla
olabilir. Böyle bir Genel Kurul kararı olmadan bir kişinin hitapta
bulunacağını ifade etmek, millî irade olmadan burada birilerinin
konuşması demektir. Dolayısıyla, Dış
İlişkiler ve Protokol Müdürlüğü böyle bir iradeyi nereden
oluşturmuştur? Bu konuda Meclis Genel Kurulumuza gelmiş bir
talep de bulunmamaktadır. Böyle bir talepte bulunmadan, bir kişinin
hitapta bulunacağını hitap etmek Genel Kurulun
çalışmaları açısından da doğrusu Grubumuz
tarafından tasvip edilen bir husus değildir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OKTAY VURAL
(İzmir) Bu bakımdan, eğer böyle bir hitapta bulunulması
düşünülüyorsa, hitapta bulunma talebinin Genel Kurulda oylandıktan
sonra böyle bir yazının yazılmasının daha uygun
olacağını düşünüyorum. Bu konuyu sizin aracılığınızla
Başkanlığımıza iletmek istedim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Vural.
Sayın Oktay,
bir talep var zaten. Ben de o talebi oylayacağım şimdi.
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Duyurular
1.-
AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barrosonun 10 Nisan 2008 tarihli
89uncu Birleşimde Genel Kurula hitaben
konuşma yapma isteğine ilişkin
BAŞKAN -
Sayın milletvekilleri, resmî davetli olarak ülkemizde bulunan Avrupa
Birliği Komisyonu Başkanı Sayın Jose Manuel Barroso 10
Nisan 2008 günkü birleşimde Genel Kurula hitaben bir konuşma yapmak
istemişlerdir.
Bu hususu
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Alınan karar
gereğince sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmına geçiyoruz.
1'inci
sırada yer alan, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve bu
tasarıyla birleştirilen İzmir Milletvekili Bülent
Baratalı'nın, Manisa Milletvekili Şahin Mengü'nün, Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 19 milletvekilinin, Sivas Milletvekili
Muhsin Yazıcıoğlu'nun, İzmir Milletvekili Bülent
Baratalı ve 24 milletvekilinin ve Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk
ve 12 milletvekilinin aynı konudaki kanun teklifleri ile Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe
Komisyonları raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İzmir Milletvekili
Bülent Baratalının; Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalının;
Devlet Memurları Kanunu ile Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
Manisa Milletvekili Şahin Mengünün; 5510 Sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 19 milletvekilinin; 17.7.1964 Tarihli ve
506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa Geçici Maddeler Eklenmesi
Hakkında Kanun Teklifi; Sivas Milletvekili Muhsin
Yazıcıoğlunun; Engelli Memurların Emekliliğini
Düzenleyen 5434 Sayılı Kanunun 39 uncu Maddesinin (j) Bendinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
İzmir Milletvekili Bülent Baratalının; 3201 Sayılı
Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt
Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri
Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı ve 24 milletvekilinin; 5510 Sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 4
Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 12 milletvekilinin;
Sanatçıların Sosyal Güvenliklerinin Sağlanması
Hakkında Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/465, 2/30, 2/31, 2/37, 2/64, 2/71, 2/79, 2/136, 2/147, 2/149) (S.
Sayısı: 119)(X)
BAŞKAN
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Sayın
milletvekilleri, geçen birleşimde 45inci madde üzerindeki beş adet
önergeden ikisinin işlemi tamamlanmış ve reddedilmişti.
Şimdi, kalan
üç önergeyi geliş sırasına göre okutup
aykırılığına göre işleme alacağım.
Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 45 inci
maddesi ile yeniden düzenlenen, 5510 sayılı Kanunun 73. maddesinin
ikinci ve üçüncü fıkralarında yer alan ve vakıf üniversitesi
ibarelerinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
OKTAY VURAL
(İzmir) Antalya Milletvekili Mehmet Günal konuşacaklar.
BAŞKAN
Sayın Günal, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, öncelikle polis teşkilatı
mensuplarımızı kutluyorum. Şimdiye kadar şehit
olmuş tüm teşkilat mensuplarına da Allahtan rahmet diliyorum.
Burada, maddeye
ilişkin görüşümü belirtmeden önce bir iki hususa temas etmek
istiyorum. Polis Günü münasebetiyle az önce Sayın İçişleri
Bakanımız cevap verdi. Ben saatime baktım -çünkü yukarıda
da Plan ve Bütçe Komisyonu toplantısı başlayacağı için
gözüm saatteydi- değerli arkadaşlar, araştırma önergeleri
okununcaya kadar tam elli dakika geçti. Üç tane gündem dışı
konuşma var, on beş dakika yapıyor en fazla, birer dakika
ilavesiyle. Yarım saatten fazla Sayın Bakanlarımız burada
İcraatın İçinden yaptılar, yani TRTnin verdiği
imkânlar, Sayın Başbakanın yaptıkları yetmiyor gibi.
Bugün saat birde başladık. Neden öyle başladık? Sizin bir
an önce bitsin diye Danışma Kuruluna getirdiğiniz öneri üzerine
Meclisi çok çalıştıralım diye geliyoruz, denetleme
günlerinden fedakârlık ediyoruz ama yasama yapacağımız
saatte bakıyoruz, yine Sayın Bakanlar ilgili ilgisiz her şeye
bir cevap verme telaşı içerisinde. Cevap da vermiyorlar da
kanaatlerini bildiriyorlar. Şimdi, bir taraftan
sıkıştırıyorsunuz, gelen önergeleri bir an önce
geçirelim, bu kanun bir an önce geçsin, diyorsunuz. Biz de diyoruz ki:
Bakın, belli maddeleri Anayasa Mahkemesi iptal etmiş. Özellikle bu
maddeyle ilgili sizlerin de bir önergesi olduğunu Başkanlık
Divanından aldık, orada da belli değişiklikler
yapılıyor ama yine yeterli nitelikte değil. Bununla ilgili de
Danıştayın iptal kararı var ve Sayın Bakanın da
komisyonda bu hususun vakıf üniversitelerinin aleyhine olduğunu ve
Genel Kurulda düzeltileceğine dair bize verdiği söz var. Buna
rağmen, bu yasama faaliyetini engeller nitelikte sizlerin bu
davranışını burada dile getirmek istedim. Az önce
Sayın Grup Başkan Vekilimiz de ifade etti. Yine, henüz
oylanmamış bir şeyi yapılacaktır diye de getiren bir
anlayış var.
Burada,
değerli arkadaşlarım, az önce Sayın Tarım
Bakanımız gündem dışı konuşmaya cevap verirken
birkaç husus belirtti. Mademki siz bunlara cevap veriyorsunuz, biz de
görüşlerimizi kısaca söyleyelim: Tarımla ilgili pamuk
ithalatı yapılıyor Efendim, pamuk ithalatı tarım gibi
görünüyor ama tekstil ihracı olduğu için tarım gibi görünmüyor.
dediler. Şimdi, tarım ithalatı gibi görünen pamuk ithalatının
nereden nereye geldiğini de Sayın Bakandan bir sonraki
konuşmasında, kaç yıldır ne kadar
arttığını, kumaş ithalatının ne kadar
arttığını da ben öğrenmek istiyorum burada çünkü bir
taraftan son hormonlu büyüme rakamlarına rağmen, tarımın ne
kadar küçüldüğünün de ve tarımdaki istihdamın ne kadar
azaldığının da burada ifade edilmesi gerekir diye
düşünüyorum.
Şimdi,
burada, getirdiğimiz önergeyle vakıf üniversiteleri sağlık
hizmet sunucuları aleyhine oluşan haksız rekabetin giderilmesini
amaçlıyoruz. Sizin getirdiğiniz önergede de değişiklik
olduğunu söylemiştim ama ücretlerle ilgili tavan konulurken
diğer bazı hususlarda tavan konulmuyor. Bakın, şimdi, bu
küçücük bir paket, gözlük var içerisinde. Çinden 1 dolara alınabiliyor.
Katlandığı zaman küçülüyor ama gözlük var. Bakıyorsunuz
maddede ücretlere, öğretim üyelerinin farklarına tavan var ama
bakıyoruz, optik ve gözlükle ilgili ücretlerde tavan yok. Şimdi bize
kaç paraya fatura edeceğine ilişkin niye o zaman tavan koymuyoruz?
Dolayısıyla, alelacele bunları çıkarmak üzere bize
getiriyorsunuz, hızlı bir şekilde de oylayarak gidiyoruz. Neden?
Herhâlde -şu anda, henüz ertelenmiş olan IMFnin ikinci
görüşmeleri de gelmedi- IMFnin ve Dünya Bankasının sıkıştırmaları
neticesinde Bir an önce bitirelim, daha önce gecikmiş olan paralarla
beraber iki gözden geçirmeyi bir arada yapıp vermiş olduğumuz
sözleri tutalım ve böylece görevimizi yerine getirmiş olalım.
diye düşünüyorsunuz. Maalesef, burada vakıf üniversitelerinin
aleyhine bir durum var ve Danıştay kararıyla da zaten bir
üniversitemizin açmış olduğu davayla bu
Başbakanlığın itirazı reddedilmiş ve vakıf
üniversitelerinin de kamu kurumu sayılmaması gerektiği ve
rekabete açık bir şekilde diğer özel sağlık
kuruluşlarıyla da rekabet etmesi gerektiği burada ifade
edilmiş.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Günal.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Dolayısıyla,
bu aksaklığın giderilmesini ve haksız rekabetin
önlenmesini, vakıf üniversitelerinin de bu olumsuz durumdan
etkilenmemesini sağlayacak önergemizin kabulünü istirham ediyor,
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Günal.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir efendim.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Tasarının çerçeve 45. maddesi ile
değiştirilmesi öngörülen 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 73 üncü
maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarında yer alan ve vakıf
üniversitesi ibarelerinin madde metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi (Trabzon) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu önergeye?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Nur Serter konuşacak.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Serter. (CHP sıralarından alkışlar)
FATMA NUR SERTER
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 45inci maddesiyle ilgili vermiş
olduğumuz değişiklik önergesiyle ilgili söz almış
bulunuyorum.
Benden önceki
konuşmacının da ifade ettiği gibi, genel sağlık
sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerden
sağlık hizmeti bedelinin yüzde 20sine kadarının ilave
bedel olarak talep edilmesine ilişkin düzenleme sadece anlaşmalı
sağlık kuruluşlarıyla sınırlı tutulmuş
ve vakıf üniversitesi hastaneleri kamu sağlık sunucularıyla
aynı kapsamda değerlendirilmiştir.
Ben Sayın
Bakana bir soru yöneltmek istiyorum: Biraz önce vermiş olduğumuz
önergeyi reddederken acaba hangi anlayıştan hareketle ret kararı
verdiler? Yani vermiş oldukları bu ret kararı, vakıf
üniversitesi hastanelerinin özel sağlık hastanelerinden çok
farklı bir konumu olduğu düşüncesine mi dayanıyor?
Vakıf üniversitesi hastaneleri kamu sağlık
kuruluşlarıyla aynı kapsamda değerlendirilebilir mi?
Değerli
milletvekilleri, tabii ki siz burada muhalefetin verdiği önergeleri,
burada yapılan konuşmaları dinlemiyorsunuz, dinlemediğiniz
için kimi zaman kendi önergelerinize bile ret oyu veriyorsunuz.
Dolayısıyla bizim burada yapmış olduğumuz
konuşmaların sizi farklı düşündürmeyeceğini biliyoruz.
Biz sadece bizi dinleyen Türk halkına burada seslenmek için bu önergeleri
veriyoruz.
Özel vakıf
üniversitesi hastanelerinin kendi çalıştırdıkları
bütün sağlık personelinin, hekimlerin ve öğretim üyelerinin
maaşlarını ve ücretlerini kendilerinin ödediklerini biliyoruz.
Yine vakıf üniversitesi hastanelerinin her türlü tıbbi teknoloji,
tıbbi cihaz ve sarf malzemesi giderlerinin de kendileri tarafından
karşılandığı gerçeği ile karşı
karşıyayız. Üstelik bu üniversite hastaneleri aynı zamanda
eğitim kurumları olmaları nedeniyle en nitelikli kadrolarla en
iyi sağlık hizmetini sunuyorlar ve siz diyorsunuz ki: Hayır,
biz bunları kamu sağlık kuruluşlarıyla aynı
kapsamda değerlendireceğiz. Ben buradaki mantığı
gerçekten anlayabilmiş değilim. Sayın Bakan cevap verirse memnun
olacağım.
Sağlıkta
Dönüşüm Projesi adı altında başlatılan ve
kişilerin özel sağlık kuruluşlarından nitelikli hizmet
alacağı iddiasıyla yola çıkan bu proje aslında bugün
büyük ölçüde iflas etmiş ve sağlıkta dönüşümün değil,
sağlıkta çöküşün ifadesi hâline dönüşmüştür.
Değerli
milletvekilleri, bakın, bugünkü tablo nedir. AKP iktidara geldiğinden
bu yana açılan kamu hastanelerine ve özel hastanelere sayısal olarak
bakalım: Devlet üniversitesi hastaneleri de dâhil olmak üzere kamu
hastaneleri sayısındaki artış yüzde 7,9dur, özel hastane
sayısındaki artış ise yüzde 35,2dir. Yatak
sayısı açısından baktığınızda, kamu
hastanelerindeki yatak sayısı artışı yüzde 13ken,
özel hastanelerde yüzde 22,2dir.
Şimdi, siz
tanınmış, iyi hizmet veren, gerçekten iyi hekimlerin
çalıştığı büyük hastaneleri bugün
uyguladığınız Sağlık Hizmetleri
Fiyatlandırma Komisyonu mali değerleri itibarıyla sistemin
dışına itiyorsunuz. Bugün Amerikan Hastanesi gibi, International
Hospital gibi hastaneler anlaşmalarını feshetmiştir. Siz
devlet üniversitesi hastanelerini zaten yokluğa mahkûm ettiniz.
Ameliyathaneleri var, açamıyorlar; yatakları var, hasta kabul
edemiyorlar servislerine; personel vermiyorsunuz, ek gider
sağlamıyorsunuz, tahsisat ayırmıyorsunuz. Şimdi
vakıf üniversitesi hastanelerini devre dışı
bırakıyorsunuz. Kimin için ve ne için? Bu yüzde 35lik
artış acaba özel sağlık hastanelerinde, özel
sağlık sektöründe kimlere gidiyor?
Değerli
milletvekilleri, Türk halkı bunların kimlere gittiğini çok iyi
biliyor. Tarikat ve cemaat destekli özel hastanelere açıkça kâr transfer
etmek için bu düzenlemeyi yapıyorsunuz ve bu düzenlemede özellikle
otelcilik maliyetlerini yükselterek bu hastanelerin kurucularına yüksek
kâr olanakları sağlıyorsunuz. Hekimlere yine para vermiyorsunuz,
çünkü Başbakan hekimlerden hoşlanmıyor, bunu biliyoruz. Çok
para alıyor. diyor.
MEHMET NİL
HIDIR (Muğla) Yalan! Yalan söylüyorsunuz!
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Serter.
FATMA NUR SERTER
(Devamla) O nedenle, burada çok açık bir biçimde tarikat ve cemaat
destekli özel sağlık kurumlarına bir gelir transferi
yapılmaktadır. Eğer bunlar doğru değilse diye bir
iddianız varsa o zaman vakıf üniversitesi hastanelerini de özel hastane
statüsünde değerlendirirsiniz, onların da bu yüzde 20lik bedelden
yararlanmasını, ayakta kalmasını sağlarsınız
ki iddialarınız inandırıcı olsun.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Serter.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
119 sıra
sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 45 inci maddesi ile
düzenlenen 5510 sayılı Kanunun 73 üncü maddesinin ikinci, üçüncü ve
yedinci fıkrasının aşağıdaki gibi
değiştirilmesini, yedinci fıkrasından sonra gelmek
üzere aşağıdaki
fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Bekir Bozdağ A. Sibel Gönül M. Emin Tutan
Yozgat Kocaeli Bursa
Murat
Yıldırım Ali
İhsan Merdanoğlu
Çorum Diyarbakır
"Kamu
idaresi sağlık hizmeti sunucuları dışındaki
vakıf üniversiteleri dahil sözleşmeli sağlık hizmeti
sunucularınca, Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonunca
belirlenen sağlık hizmetleri bedeline ek olarak, genel
sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü oldukları
kişilerden sağlık hizmeti sunucularının giderleri ve
ürettikleri sağlık hizmetlerinin maliyetleri, yapılan
sübvansiyonlar gibi kriterler dikkate alınarak bu bedellerin bir
katına kadar alınabilecek ilave ücretin tavanını
belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkilidir. Bu tavan dahilinde alınabilecek
ilave ücret oranları Kurumca belirlenir. Ancak kamu idaresi
sağlık hizmeti sunucuları tarafından sevk edilmesi halinde
60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (c) bendinin (4),
(6) ve (8) numaralı alt bentleri kapsamında sayılanlar ile
bakmakla yükümlü oldukları kişilerden ilave ücret alınamaz.
Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonunca belirlenen
eşdeğer ilaçların, azami fiyatı ile kişinin talep
ettiği eşdeğer ilacın fiyatı arasında
oluşacak fark ve optik için tavan uygulanmaz ve bu fıkra
kapsamında değerlendirilmez.
Kamu idaresi
sağlık hizmeti sunucuları ise otelcilik hizmeti ile dördüncü
fıkrada belirtilen istisnai sağlık hizmetleri
dışında, sağladıkları sağlık hizmetleri
için genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü
olduğu kişilerden ilave ücret talep edemez. Aksine bir hüküm
bulunmadığı sürece, kamu idaresi ve vakıf üniversitesi
sağlık hizmeti sunucularında 4/11/1981 tarih ve 2547
sayılı Yüksek Öğretim Kanununda tanımlanan öğretim
üyeleri tarafından sunulan sağlık hizmetleri için bu fıkra
hükmü uygulanmaz, Kurum öğretim üyeleri için alınacak ilave ücret
için bir tavan belirleyebilir."
"Sözleşmesiz
sağlık hizmeti sunucularından acil hallerde alınan
sağlık hizmeti bedeli, 72 nci madde gereği sözleşmeli
sağlık hizmeti sunucuları için belirlenen bedeller esas
alınarak genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü
olduğu kişilere fatura karşılığı ödenir.
Sözleşmeli ve sözleşmesiz sağlık hizmeti sunucuları,
acil hallerde, sözleşmeli sağlık hizmetleri sunucuları ise
Kurumun belirlediği sağlık hizmetleri için genel
sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu
kişilerden veya Kurumdan herhangi bir ilave ücret talep edemez."
"Kurum, bu
Kanunun birinci fıkrasında belirtilen yöntemler
dışında, kamu idarelerince verilecek sağlık
hizmetlerini götürü bedel üzerinden hizmet alım sözleşmesiyle de
sağlamaya yetkilidir. Kamu idaresi sağlık hizmeti
sunucuları, sözleşmede belirtilen götürü bedel
karşılığında genel sağlık
sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere
sözleşme kapsamında verilmesi gereken her türlü sağlık
hizmetini sunmakla yükümlüdür ve sözleşmede belirtilen götürü bedel
dışında Kurumdan veya genel sağlık sigortalısı
ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerden Kanunda belirtilen ilave
ücretler ve katılım payları dışında ayrıca
bir bedel talep edemez. Götürü bedel üzerinden hizmet alım
sözleşmesiyle temin edilen hizmetler için Kuruma ayrıca fatura ve
dayanağı belge gönderilmez. Bu fıkranın uygulanmasına
ilişkin usul ve esaslar Sağlık Bakanlığı ile
müştereken belirlenir."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Sayın
Başkanım, kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
Az önce
konuşan Sayın Serter, vakıf üniversiteleriyle ilgili bir
talebini ilettiler. Bu talebini biz bu önergeyle zaten
karşılıyoruz. Neden kendi önergelerini kabul etmedik? Kabul
etmememizin sebebi, bu getirdiğimiz önerge derli toplu bir önerge
olduğu için, maddeyi bir bütün olarak düzenlediği için önergenizi
kabul etmedik. Yoksa o görüşünüze aynen
katıldığımızı Plan Bütçe Komisyonunda da ifade ettik.
Yani vakıf üniversitelerini ilave ücret konusunda özel hastaneler
statüsüne şu anda bu önergeyle koymuş bulunuyoruz. Kamu
üniversiteleriyle ilgili de öğretim üyesi farkı açısından
vakıf üniversiteleriyle aynı statüde kalacaklar.
Dolayısıyla, sizin konuşmanızın cevabını
bizim bu önergeyle sağlamış oluyoruz.
Bu çerçevede
şunu da ifade edeyim: Bugün, bildiğiniz gibi, tedavi hizmetlerinde
özel sektör, özel hastanelerde fark uygulaması sınırsız.
Bunu bütün milletvekillerimizin dikkatine sunuyorum. Yani şöyle ifade
edelim: Muayene ücreti olarak özel hastanelerde kurum tarafından ödenen
bedel 30 YTL. Fakat özelde şu anda fark uygulaması
sınırsız olduğu için bunun 250 YTLye kadar
çıktığını, belki daha yukarılara
çıktığını müşahede etmek mümkün veya şöyle
ifade edelim: Kurum tarafından 500 YTL ameliyat ücreti olarak
belirlenmiş olan bir ücretin piyasada 4,5 milyar, 6 milyar, 10 milyara
kadar uzandığını, 900 milyon diye belirlediğimiz
ücretin 11 milyara kadar çıktığını hepimiz biliyoruz.
Şu anda sınırsız bir uygulama var.
Bu düzenlemeyle,
bu önergeyle getirdiğimiz: Bu belirlenen fiyatların 1 katına
kadar artırma, fark alma imkânını Bakanlar Kuruluna veriyoruz.
Bunu hiç kullanmayabilir de. Yani kamuda fiyat 30 lira ise 30 lira
uygulanabilir.
BAŞKAN
Sayın Bakanım, kısa alsam
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Şunu söylüyorum
efendim, çok önemli olduğu için söylüyorum: Bunu yüzde 20 olarak da
Bakanlar Kurulu uygulayabilir, yüzde 40 da uygulayabilir, 1 katına kadar
da uygulayabilir.
Bu yetkiyi
Bakanlar Kuruluna vermemizin sebebi de şudur: Tabii ki sağlık
son derece önemlidir, sosyal boyutu ortadadır. Bunu dikkate alarak,
ihtiyaçlar neyi gerektiriyorsa ve özel sektörün piyasada olması
gerektiği oran ne ise onu belirleme açısından ve
vatandaşın sağlıklı bir şekilde, en ucuz
şekilde sağlık hizmeti alması açısından, tüm bu
değerlendirmelerin yapılması açısından bu önerge önem
arz ediyor diye ifade ediyorum.
Aslında daha
çok şey söylenmesi gerekiyor. Fakat çalışmamız gereği
bu kadar kısa bir cevapla yetiniyorum. Çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Bakanım.
Buyurun
Sayın Kılıçdaroğlu.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Bakanın ifade etmiş
olduğu Şu anda fark alınıyor ve bazen yüzde 100ü
aşıyor. dedi. O farkların tümü yasa
dışıdır. Sadece ve sadece Bakanlığın iyi
çalışmaması nedeniyle mağdur durumda olan binlerce insan
olmaktadır. Onlara ek bir sözleşme imzalatılıyor Ben buna
itiraz etmeyeceğim. diye. Eğer onlar hastalıktan tedavi
olduktan sonra dava açarlarsa bütün o paralarını ilgili sigorta
kurumundan alabilirler. Bunun da tutanaklara geçmesinde yarar var.
BAŞKAN -
Tutanaklara geçti efendim.
Teşekkür
ederim.
Önergenin
gerekçesini okutuyorum:
Madde Gerekçesi:
Tasarıdaki
sözleşmeli sağlık hizmeti sunucularının talep
edebilecekleri ilave ücret tavanının, bu sağlık hizmeti
sunucularının giderleri ve ürettikleri sağlık hizmetlerinin
maliyetleri göz önünde bulundurularak Bakanlar Kurulu tarafından
belirlenebilmesine olanak sağlanmıştır. Böylece, Sosyal
Güvenlik Kurumuyla sözleşme yapacak olan özel sağlık hizmeti
sunucuları ile vakıf üniversiteleri, Bakanlar Kurulunca belirlenecek
tavanı geçmemek kaydıyla Kurumca belirlenen oranda ilave ücret
alabilecektir. Ancak Sosyal Güvenlik Kurumunun belirlediği
sağlık hizmetleri için de ilave ücret alınamayacaktır.
Öğretim üyelerinin ilave ücret alamayacağına ilişkin
başka bir yasal düzenleme yapılması halinde yapılan yasal
düzenlemenin geçerli olacağı belirlenmiştir. Gözlük cam çerçeve
ve lensler için ilave ücret alınmasında tavan uygulanmamıştır.
Bu tavan uygulandığı takdirde vatandaşın dilediği
gözlük çerçevesini fark vererek alma olanağı söz konusu
olamayacaktır. Kuruma, kamu sağlık kuruluşlarından
doğrudan hizmet alımı sözleşmesiyle sağlık
hizmeti sağlama imkanı getirilmiş, çok sayıda
faturanın incelenmesi zorunluluğu ortadan kalkacak, işgücü
tasarrufu sağlanacaktır. Bu amaçlarla söz konusu düzenlemeler
yapılmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda 45inci maddeyi oylarınıza sunuyorum
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Sayın Başkan, karar yeter sayısının
aranmasını istiyoruz.
BAŞKAN
Karar yeter sayısını arayacağız efendim.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 14.27
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.42
BAŞKAN:
Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP
ÜYELER: Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 88'inci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
119 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Tasarının
45inci maddesinin kabul edilen önerge doğrultusunda oylamasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi,
maddeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım: Maddeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, madde kabul edilmiştir.
46ncı madde
üzerinde üç adet önerge vardır. Önergeleri önce geliş
sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının
46. Maddesi ile değiştirilen 31/5/2006 tarihli ve 5510
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununun 76. Maddesinin üçüncü fıkrasının
aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kemal
Kılıçdaroğlu Hakkı
Suha Okay Hüseyin Ünsal
İstanbul Ankara Amasya
Bayram Meral Zekeriya Akıncı Durdu Özbolat
İstanbul Ankara Kahramanmaraş
Ali
Rıza Öztürk
Mersin
İlgili
kanunları gereğince sağlık raporu alınması
gerektiği hâlde sağlık raporuna dayanmaksızın veya
alınan raporlarda söz konusu işte çalışması tıbbî
yönden elverişli olmadığı belirtildiği hâlde genel
sağlık sigortalısını çalıştıran
işverenlere, bu nedenle Kurumca yapılan sağlık hizmeti
giderleri tazmin ettirilir. Sağlık kurulu raporu ile belli bir
işte çalışamayacağı belgelenen 4 üncü maddenin birinci
fıkrasının (a) bendi kapsamındaki kişiler bu işte
çalıştırılamaz. Bu kişileri çalıştıran
işverenler, genel sağlık sigortalısının aynı
hastalık sebebiyle Kurumca yapılan masraflarını ödemekle
yükümlüdür.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 46
ncı maddesi ile değiştirilen, 5510 sayılı Kanunun 76
ncı maddesinin üçüncü fıkrasının, üçüncü ve dördüncü
cümlelerinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz. Saygılarımızla.
Hasan Özdemir Mustafa Kalaycı Ali Torlak
Gaziantep Konya İstanbul
Abdülkadir Akcan Osman Durmuş Münir Kutluata
Afyonkarahisar Kırıkkale Sakarya
BAŞKAN
Şimdi maddeye en aykırı önergeyi okutup, işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra
sayılı kanun tasarısının 46. maddesi ile
değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı
kanunun 76. maddesinin üçüncü fıkrasının madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hasip Kaplan Gültan Kışanak Selahattin Demirtaş
Şırnak
Diyarbakır
Diyarbakır
Akın Birdal Sevahir Bayındır
Osman Özçelik
Diyarbakır Şırnak Siirt
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu önergeye?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu efendim?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Birdal, buyurun efendim.
AKIN BİRDAL
(Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 119
sıra sayılı Yasanın 46ncı maddesine ilişkin söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bundan önce, tam
otuz yıl önce, işçi sınıfının birlik, mücadele ve
dayanışma günü olan 1 Mayısta, Taksimde, 34
yurttaşımız yaşamını yitirmişti ve en son
1978 yılında 1 Mayıs işçi sınıfının birlik,
mücadele ve dayanışma günü kutlanmıştı ve o günden
sonra, ne yazık ki, Taksimde 1 Mayıs kutlanamamıştı.
Şimdi, dün öğrendiğimiz kadarıyla, DİSK,
Türk-İş ve KESK, 1 Mayıs işçi bayramını kutlamak
üzere, İstanbulda, Taksimde buluşacaklarını kararlaştırdılar.
Bu kararı selamlıyorum ve ezilenlerden, emekçilerden yana bir bayram
kararının barış içinde geçmesini diliyorum.
Ayrıca,
geçmiş dönemdeki yasama dönemlerinde 1 Mayısın bayram
olması yolunda verilen yasa tasarılarının kadük
olduğunu biliyoruz ve biz, yarın, Demokratik Toplum Partisi olarak,
işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma
gününün Türkiyede de, birçok ülkede olduğu gibi, işçi bayramı
olarak yasalaşmasını ve tatil yapılmasını yüce
Meclisinize getireceğiz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; geçtiğimiz hafta 23üncü madde
üzerinde söz aldığımda, bir demokrasi kültürünün olması
gerektiğini, bir sol olmadan, emekçiler olmadan demokrasinin
olmayacağını anlatmaya çalışmıştım.
Çünkü muhalefetin yaklaşık bu yasa tasarısı
görüşülmeye başlandığından beri verilen
değişiklik önerilerinin kabul edilmediğini ve dikkate
alınmadığını görüyoruz. Şimdi, yine dikkate
alınmayacağını bilerek, 46ncı madde üzerindeki
görüşümü sizlere sunacağım. Ancak, biz, halka rağmen halk
için siyaset yapılamayacağını burada dillendiriyoruz.
Siyaset, içindekiyle barışmaktır. O nedenle, eğer
başka yabancı reçeteler yoksa, siyaseti Türkiye halkı için
yapıyorsak ve Türkiye halkının barış içinde, bir arada,
özgür ve kardeşçe yaşaması için yapıyorsak içimizdekiyle
barışmalıyız ve biz de bunu diliyoruz.
Şimdi, bu
46ncı madde üzerinde kimi zamanki değişiklikler -bazen bir
virgül, bazen sözcükler- o hakların kullanımını
değiştiriyor. Çünkü, bilindiği gibi, şeytan
ayrıntıda gizlidir. Fakat, halk arasında bir söz vardır
-çok sıkça duyarız- Bu kefen param. diye. Yastığın
altına koydum. derler yaşlılar ve biraz geçkin olanlar. Kefen
parasını eğer yastığın altına koyuyorsa,
gerçekten öldüğü zaman cenazesinin ortada kalabileceğinden kaygı
duyduğundandır bu. İşte bu, devletin bir sosyal devlet
olmadığının en özde ifadesidir halk tarafından.
Yine,
halkımız arasında bir şey vardır, Elden gitmeyince
değeri bilinmez iki şey vardır. diye -biz üçüncüsünü de
ekleyelim- gençlik ve sağlık. Gerçekten,
sağlığını yitirdikten sonra o sağlığın
korunacağının söylenmesinin karşılığı
nedir? Aynen özgürlük gibi, elden gitmeyince değeri bilinmez. O nedenle,
yurttaşlarımızın sağlığını, beden
bütünlüğünü, ruhsal bütünlüğünün yitirmeden sosyal devlet olarak ne
yapılması gerekiyorsa yapalım ve bütün için bütçeden de gerekli
ayırmayı yapalım.
Şimdi, bu
46ncı maddenin, 31/05/2006 tarihli
ve 5510 Sayılı Yasanın 76ncı maddesinin üçüncü
fıkrasının madde metninden çıkarılmasını
öneriyoruz. Elbette, bu da yine kabul görmeyecek.
Şimdi,
sağlığı, sosyal, kültürel, ekonomik, çevresel ve politik
nedenlerden bağımsız olarak sadece kişinin kendisine ait
bir durum olarak kabul eden sigortalı ve bakmakla yükümlü olduğu
kişiler sağlıklarını korumaktan asli olarak
sorumludurlar anlayışı değişiklik
tasarısında da aynen korunmaktadır.
Şimdi, daha
hâlâ belleğimizde, unutmaz ve unutturmaz elbette ki hayat bize.
Örneğin, Çernobil kazasından sonra, Sağlık
Bakanının kalkıp ya da nükleer Atom Enerjisi Kurum
Başkanının İçin, bize bir şey olmaz
anlayışının sonuçlarını biliyoruz ve hızla
kanser hastalığından yaşamını yitiren
yurttaşlarımızın
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Birdal.
AKIN BİRDAL
(Devamla) Teşekkürler Sayın Başkan.
Bu biliniyor ve
bugünlerde yine, kaç kez karar alınmış olmasına
karşın Bergamada siyanür kullanılarak altın
çıkarılmasının çevreye, doğaya ve insan
yaşamına getirdiği sonuçları yine örnekleriyle biliyoruz ve
bunları, insan hakları savunucuları olarak birçok dünya
örnekleriyle de raporlar sunduk, ama ne yazık ki, yine dikkate
alınmamaktadır. Sağlıklı bir çevre,
sağlıklı yaşam yerine, önce sermaye, önce kâr ve önce bize
dikte ettirilen uluslararası yabancı sermayelerin ve kurumların
reçeteleri
Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; bu yasa emek ve emekçi
karşıtıdır. Bu yasa tasarısı insanlık
onurunu hiçe saymaktadır. Bu yasa tasarısı insan
haklarının ve ekonomik, sosyal hakların ayaklar altına
alınmasıdır. Bu yasa tasarısı Anayasa Mahkemesinden
eğer dönmezse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden dönecektir.
Bu umutla
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür
ediyorum. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Birdal.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 46
ncı maddesi ile değiştirilen, 5510 sayılı Kanunun 76
ncı maddesinin üçüncü fıkrasının, üçüncü ve dördüncü
cümlelerinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz. Saygılarımızla,
Hasan
Özdemir (Gaziantep) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Osman Durmuş
BAŞKAN
Buyurun Sayın Durmuş. (MHP sıralarından alkışlar)
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, özürlülerin devlet memurluğuna alınma
şartları ve yarışma sınavları bir yönetmelikle
belirlenmiştir. Devlet memurluğuna atamada aranan şartlar
listesinde özürlüler için özürlerini sağlık kurulu raporu ile
belirleme şartı getirilmiştir. İlgili yönetmeliğin
5inci maddesinde, kurumların taşra ve merkez teşkilatları
dâhil bütün dolu memur kadrosunun yüzde 3ü kadar özürlülere kadro
ayrılır, demektedir.
Özürlü:
Doğuştan veya sonradan herhangi bir nedenle bedensel, zihinsel,
ruhsal, duygusal ve sosyal yetenekleri bakımından özür durumuna göre
tüm vücut fonksiyon kaybı oranının yüzde 40 ve üzerinde
olduğu heyet raporuyla belirlenir. Özürlü kadrosuna atanma bu oran
üzerindeki engel ile mümkündür.
Burada üç
ayrı alternatifi tartışmak istiyorum:
Birincisi: Yüzde
40 özürlülüğü belgelenen kişilerle ilgili bir problem olmaması
gerekir ancak daha önce epilepsi ve sosyal uyumsuzluğu, ilaca
bağımlılığı olduğu için yüzde 40 üzerinde
özürlülüğü önce kabul edilen kişi, sonradan aylık bağlanma
süreci başlamışken bu işlemden vazgeçilerek üç
yılı aşkın bir süredir kurum ve sağlık
kurulları arasında süründürülmektedir. Benzer durumdaki
kişilerin içler acısı durumu sürüncemede
bırakılmaktadır. Kırıkkalenin Yahşihan ilçesinde
yaşayan Hulusi Yeşilyurt bunlardan birisidir.
İki: Özürlü
olduğu hâlde özür oranı yüzde 40ın altında olan
kişiler özürlü kadrosundan işe girememektedir. Sağlam olarak
işe girebilmeleri de mümkün görülmemektedir. Özürlerinin o işi
yapmaya engel teşkil etmemesi veya işe girerken özürlerinin
gizlenmesi veya ilgili hekim tarafından muayene sırasında
görülmemesi hâlinde işe girebilmektedir.
Üç:
Sağlık Bakanlığı heyet raporlarını tek hekim
veya eksik heyetle yapmayı bir kolaylık ve kırtasiyeciliğin
azaltılması olarak takdim ve reklam ediyor. Birçok ilçede ve ilde,
heyet koyacak kadar uzman çalıştıramıyorum. demiyor.
Artık, tek hekim raporuyla ehliyet alabileceksiniz, işe girebilecek
ve ilacınızı alabileceksiniz, kolaycılığına
sapıyorlar.
46ncı
maddede İlgili kanunları gereğince sağlık raporu
alınması gerektiği halde sağlık raporuna
dayanmaksızın veya alınan raporlarda söz konusu işte
çalışması tıbbî yönden elverişli
olmadığı belirtildiği halde genel sağlık sigortalısını
çalıştıran işverenlere, bu nedenle Kurumca yapılan
sağlık hizmeti harcamaları tazmin ettirilir. Ucuz iş gücü
için kayıt dışı çalışmanın yüzde 50yi
geçtiği ülkemizde büyük bir tartışma alanı
açıyorsunuz. Sağlık kurulu raporu ile belli bir işte
çalışamayacağı belgelenen kişiler bu işte
çalıştırılamaz. Bu kişileri çalıştıran
işverenler, genel sağlık sigortalısının aynı
hastalık sebebiyle Kurumca yapılan masraflarını ödemekle
yükümlüdür. demektesiniz.
Saygıdeğer
milletvekilleri, özür düzeyi yüzde 40ın altında olanlar özürlü
kadrosuna atanamazlar; özürlerinden dolayı sağlam kadrosuna da atanamazlar.
O hâlde bu kişiler, leyleğin yuvadan attığı leylek
yavruları mı, sosyal devletin üvey evlatları mı? Kamuda
işe giremeyecekler. Özel sektörde işe girdiklerinde özürleri
çalışmalarına mâni oluşturmazken daha sonra durumları
bozulabilir. Mesela, uyluğun o ekleme katılan kısmıyla
ilgili Perthes hastalığı diye bir hastalık var.
Başlangıçta kişi için bir sorun oluşturmaz ama yıllar
ilerledikçe bu eklem kilitlenebilir. Şimdi, o durumda Bu özrünüz daha
önce vardı niye gizlediniz? Bu masrafı siz ödeyeceksiniz. demek
haksızlıktır.
Değerli
milletvekilleri, bu nasıl bir genel sağlık sigortası? Vergi
veren, sigorta primi ödeyen vatandaşa, iş, sağlık hizmeti
almaya geldiğinde Siz sakatlığınızı daha önceden
belirtmemişsiniz. veya Siz önceden ve doğuştan özürlü
imişsiniz, sağlık sigortasından istifade edemezsiniz.
nasıl söylenebilir böyle bir şey, doğrusu anlamış
değilim. Binlerce sahte sigortalının emekli
yapıldığı ve 5 milyon 400 bin kişiye Hükûmet eliyle
sahte yeşil kartın seçim rüşveti olarak verildiği bir
ülkede siz sağlık harcamalarınızı
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Durmuş.
MEHMET NİL
HIDIR (Muğla) Yanlış
OSMAN DURMUŞ
(Devamla) Yanlış bilgi mi 5 milyon 400 bin kişi sahte
yeşil kartla alındığı ve sonra iptal ettiğiniz?
MEHMET NİL
HIDIR (Muğla) Hak etmişlerdir.
OSMAN DURMUŞ
(Devamla) Hak ettiyse devam ettirin. Haklarıysa niye vazgeçiyorsunuz?
BAŞKAN
Lütfen müdahale etmeyin efendim, lütfen
OSMAN DURMUŞ
(Devamla) Siz sağlık harcamalarınızı ya cebinizden
ödeyeceksiniz ya da patronunuz tazmin edecek. demek büyük bir keyfîlik ve
vebaldir. Raporunuz ve heyetiniz, hastalığı ve özrü belirlemede
yetersiz olacak, işe girmek suç sayılacak ve sağlık
masraflarını cebinden ödeme cezasına muhatap
olacaksınız. Sizin çocuklarınız aç kalmasın diye
köylünün tavuğunu yakacaksınız, çocuğunuzun mısır
ithalatını kolaylaştırıcı gümrük tarifeleri
uygulayacaksınız, ekmeğin 300 gramını 750 liraya
satacaksınız, Erzurumlular Başbakana Zam zam diye
alkış tutacaklar; tıpta bu tür bir hipnotizma ve beyin
yıkama ameliyesine rastlamadım doğrusu. Sizinki nasıl bir
beyin yıkama ki, iflas etmiş, batmış esnaf istikrara oy
veriyorum diye size oy veriyor; kutluyorum sizi, kutluyorum sizi!
MEHMET EMİN
EKMEN (Batman) Vatandaşa sor, vatandaşa!
OSMAN DURMUŞ
(Devamla) Ne büyük bir illüzyon ve herkesin ağzı açık sizi
izliyor. Yakında muhalefet de Cambaza bak, cambaza bak. diye
bağırırsa şaşmayacağım.
Saygılar
sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Durmuş. Teşekkür ederim efendim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 46. Maddesi ile değiştirilen 31/5/2006
tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun 76. Maddesinin üçüncü fıkrasının
aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kemal
Kılıçdaroğlu (İstanbul) ve arkadaşları
İlgili
kanunları gereğince sağlık raporu alınması
gerektiği hâlde sağlık raporuna dayanmaksızın veya
alınan raporlarda söz konusu işte çalışması tıbbî
yönden elverişli olmadığı belirtildiği hâlde genel
sağlık sigortalısını çalıştıran
işverenlere, bu nedenle Kurumca yapılan sağlık hizmeti
giderleri tazmin ettirilir. Sağlık kurulu raporu ile belli bir
işte çalışamayacağı belgelenen 4 üncü maddenin birinci
fıkrasının (a) bendi kapsamındaki kişiler bu işte
çalıştırılamaz. Bu kişileri çalıştıran
işverenler, genel sağlık sigortalısının aynı
hastalık sebebiyle Kurumca yapılan masraflarını ödemekle
yükümlüdür.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, Sayın Ali
Rıza Öztürk konuşacak.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Öztürk. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisi adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yasalar
çıkartılırken Meclis Genel Kurulunda verilen önergelerle yasanın
aksayan yönlerinin düzeltilmesi esas olmalı. Bu Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Yasasında zaten şeytan
ayrıntıda gizli değil, her tarafı şeytanla dolu bu
yasanın. Bu düzeltilmesi gerekirken bir de AKP Grubunun verdiği
önergelerle, yasa, emekçiler için daha da çekilemez bir hâle getirilmektedir.
Az önce burada
AKP Grubunun verdiği ve AKPlilerin oylarıyla kabul edilen önergede
ne yapıldığını çok açıklıkla söylemek
istiyoruz, belki bunu Türk halkımız bilmiyor olabilir. Şu andaki
uygulamaya göre, devlet hastanelerinin dışındaki özel
hastanelerin herhangi bir fark ücret almasını düzenleyen bir yasal
mevzuat yok, yani şu anda özel hastanelerin herhangi bir ilave ücret alma
hakkı yok, mevcut düzenlemeye göre. Getirilen tasarıya göre, hizmet
bedelinin yüzde 20si kadar ilave ücret talep etme hakkı getirilmiş.
Bu da yetmiyor, AKPlilerin verdiği önergeyle, bu ilave ücret alma
miktarı yüzde 100e çıkarılabiliyor ve bu konuda yetki Bakanlar
Kuruluna veriliyor. Yani sözün özü şu: Bir kişi özel hastaneye
gittiği zaman sadece yüzde 20 fark değil, yüzde 100üne kadar fark
ödemek durumunda kalabilecek. Sayın Bakanımız dedi ki: Bu yetki
kullanılamayabilir. Kullanılmayacak bir yetki, halkın
yararına olmayan bir yetki, emekçinin, köylünün yararına olmayan bir
yetki, neden önergeyle getirilme ihtiyacı duyuldu? Yarın bunun
uygulamadaki sonuçlarını tüm yoksul insanlar görecek.
Yine aynı
önergede, üniversitelerdeki öğretim üyelerinin ücretlerinin
belirlenmesinde kuruma yetki veriliyor. Şimdi, bir yandan üniversitelerin
özgürlüğünden bahsedildi. Özellikle türban düzenlemeleri
yapılırken bu Mecliste üniversite özgürlüğünden,
özerkliğinden bahsedildi, demokrasiden bahsedildi. Şimdi, üniversite
öğretim üyelerinin ücretlerinin belirlenmesinin kurumla ne ilgisi var? Üniversiteler
özerk değil mi? Üniversiteler özgür değil mi? Sosyal Güvenlik
Kurumunun o üniversitelerde ne işi var? Bu da başka bir olay.
En
sıkıntılı problemlerden birisi de yine AKP Grubunun
verdiği önergede acil hastalar için
Şimdi, sözleşmeli veya
sözleşmesiz olan sağlık kurumlarına gidildiği zaman,
belirlenen fiyatın dışında bir ilave ücret talep
etmeyecekler. Bunun anlamı şu demektir değerli
arkadaşlarım: Bir kişi acil olarak bir hastaneye
gittiğinde, eğer o sağlık hizmet sunucusu o ücreti
beğenmiyorsa, belirlenecek ücreti beğenmediği takdirde o
sağlık kurumuna kabul edilmeyecektir. Gerçi burada AKP Grup
Başkan Vekili Bekir Bozdağ
arkadaşımız hastanelerin güllük gülistanlık
olduğundan bahsetti, Türkiye çok iyi noktaya gittiği için, Türkiye
AKP İktidarında kalkındığı için uluslararası
kredi derecelendirme kuruluşu Standart & Poors Türkiye'nin kredi
notunu durağandan pozitife çevirdi, negatife çevirmedi.
Değerli
arkadaşlarım, insanlar birbirini kandırabilir, insanlar kendini
de kandırabilir, ama Türk toplumunu kandırmaya hakkımız
yoktur. Bu yasa, Sosyal Güvenlik Yasası Türk halkının,
işçinin, memurun, emeklinin ve yoksul köylülerin ihtiyaçlarını
gidermek için gelmedi. Bu yasa, uluslararası sermayenin güçlü
örgütlerinin, Dünya Bankasının, IMFnin dayatmaları üzerine
getirildi. Bu yasa halkın ihtiyaçlarını,
sıkıntılarını çözmek için değil, IMF ve Dünya
Bankasının, uluslararası sermaye güçlerinin
çıkarlarını, taleplerini karşılamak için getirildi.
Sosyal güvenlik
sermayeye lazım değil. Sosyal güvenlik kime lazım, ne zaman
lazım? İnsanların eli kolu tutarken sosyal güvenlik lazım
değil; ne zaman ki elimiz kolumuz tutmaz hâle geldiğimiz zaman sosyal
güvenlikten faydalanmamız gerekiyor. Sosyal güvenlik, tarlada yalın
ayak, başı kabak çalışan köylülerimize, çiftçimize,
fabrikalarında çalışan, tezgâhları başında
çalışan işçilerimize ve esnafımıza lazımdır
değerli arkadaşlarım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Öztürk.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) Sosyal güvenlik, bu
yasayla artık bir güvenlik olmaktan çıkmış, bir çöküş,
bir yıkım olmuştur. Bu yasa emeklilik hakkı
tanımamaktadır. Bu yasa, yıllarca çalışan insanlara
sadece emeklilik şansı tanımaktadır değerli
arkadaşlarım. Şansı olan emekli olabilecek, bu
şansı yakalayamayan emekli olamayacaktır. Bu yasayla getirilen
hiçbir iyilik yoktur. Bu yasa halkın yararına değildir, bu
yasanın geri çekilmesi gerekiyor.
Cumhuriyet Halk
Partisi adına hepinize tekrar saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Öztürk.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
46ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
47nci madde
üzerinde üç önerge vardır.
Önergeleri önce
geliş sırasına göre okutacağım, sonra
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
119 sıra
sayılı kanun tasarısının 47. maddesi ile
değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı
kanunun 80. maddesinin üçüncü fıkrasının sonuna
ile
ayrıca döner sermaye katkı payları ve döner sermayelerden
başka adla yapılan bu nitelikteki her türlü ödemeler, ek ödemeler,
ikramiyeler vb. ödemelerin en yüksek devlet memuru
aylığının % 300üne kadar olan kısmı,
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip Kaplan Gültan Kışanak Selahattin Demirtaş
Şırnak Diyarbakır Diyarbakır
Akın
Birdal Sevahir
Bayındır Osman
Özçelik
Diyarbakır Şırnak Siirt
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 47. Maddesinin
(b) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Beytullah
Asil Oktay Vural Mehmet Şandır
Eskişehir İzmir Mersin
Mustafa
Kalaycı Hasan
Çalış
Konya Karaman
Madde 47-
b)
Ayni yardımlar ve ölüm, doğum ve evlenme yardımları, görev
yollukları, seyyar görev tazminatı, iş sonu tazminatı veya
kıdem tazminatı mahiyetindeki toplu ödeme, keşif ücreti, ihbar
ve kasa tazminatları ile Kurumca tutarları yıllar
itibarıyla belirlenecek yemek, çocuk ve aile zamları, işverenler
tarafından sigortalılar için özel sağlık sigortalarına
ve bireysel emeklilik sistemine ödenen ve aylık toplamı brüt asgari
tutarını geçmeyen özel sağlık sigortası primi ve
bireysel emeklilik katkı payları tutarları, prime esas kazanca
tabi tutulmaz.
BAŞKAN
Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme
alacağım efendim.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 47. Maddesi ile değiştirilen 31/5/2006
tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun 80. Maddesinin birinci fıkrasının (a)
ve (b) bentlerinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Kemal
Kılıçdaroğlu Hakkı
Suha Okay Hüseyin
Ünsal
İstanbul Ankara Amasya
Bayram Meral Bilgin Paçarız Durdu Özbolat
İstanbul Edirne Kahramanmaraş
4 üncü maddenin
birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki
sigortalıların prime esas kazançları aşağıdaki
şekilde belirlenir.
a) Prime esas
kazançların hesabında;
1) Hak edilen
ücretlerin,
2) Prim ve bu
nitelikteki her çeşit istihkaktan o ay içinde yapılan ödemelerin ve
işverenler tarafından sigortalılar için özel sağlık
sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine ödenen tutarların,
3) İdare
veya yargı mercilerince verilen karar gereğince yukarıdaki (1)
ve (2) numaralı alt bentlerde belirtilen kazançlar niteliğinde olmak
üzere sigortalılara o ay içinde yapılan ödemelerin, brüt toplamı
esas alınır.
b) İkramiye,
ayni yardımlar ve ölüm, doğum ve evlenme yardımları, görev
yollukları, seyyar görev tazminatı, kıdem tazminatı,
iş sonu tazminatı veya kıdem tazminatı mahiyetindeki toplu
ödeme, keşif ücreti, ihbar ve kasa tazminatları ile Kurumca
tutarları yıllar itibarıyla belirlenecek yemek, çocuk ve aile
zamları, işverenler tarafından sigortalılar için özel
sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine ödenen ve
aylık toplamı asgarî ücretin % 30'unu geçmeyen özel sağlık
sigortası primi ve bireysel emeklilik katkı payları
tutarları, prime esas kazanca tabi tutulmaz."
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu önergeye?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Bilgin Paçarız
konuşacak.
BAŞKAN
Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
119 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu Tasarısının 47nci maddesinin (a) ve (b)
bentlerinin değiştirilmesi için vermiş olduğumuz değişiklik
önergesi üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, on beş günden beri bu yasa hakkında
konuşuyoruz. İktidar partisi milletvekilleri ve muhalefet partisi
milletvekilleri anlaşması olmayan bazı konularda, yani
Cumhuriyet Halk Partisi olarak iktidar partisiyle zıt konuma
geldiğimiz bazı konularda, biz ana muhalefet partisi olarak muhalefet
görevimizi üstlenmiş bulunuyoruz. Sizler yüzde 47
aldığınız oy potansiyeline güvenerek ve sayısal
milletvekilliği çoğunluğunuza güvenerek ve muhalefet partisinin
milletvekillerine, grup başkan vekillerine danışmadan,
görüşmeden, uyuşma sağlanmadan birtakım kanunları
çıkarmaya çalışıyorsunuz. Zaten sekiz buçuk aydan beri, biz
ana muhalefet partisi olarak kanun tasarılarında sizlere yeterli
desteği veriyor ve oy kullanıyoruz ama zaman zaman, geçmiş
dönemden kalma -Cumhurbaşkanının veto ettiği ve Anayasa
Mahkemesinin veto ettiği- bazı kanunları ki, Sosyal Güvenlik
Kanununda olduğu gibi- ısrarla gündeme getiriyorsunuz.
Ben Edirne
Milletvekili olarak, siz iktidar partisi milletvekillerine sormak istiyorum:
Acaba, bu Sosyal Güvenlik Kanununu çıkarmak için IMFden mi emir
aldınız? IMF bunun karşılığında sizlere ne
kadar milyar dolar kredi açacak ve bu krediyi nerede kullanacaksınız?
Sayın Bakanımdan bu sorunun cevabını öğrenmek
istiyorum.
Yine,
aldığınız yüzde 47 oya güvenerek ve muhalefeti
dışlayarak
FATİH ARIKAN
(Kahramanmaraş) Niye kıskanıyorsunuz yüzde 47yi?
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) -
Sosyal Güvenlik Yasasını
çıkaracaksınız ama -bakın, bunu yaşayarak
göreceğiz- son zamanlarına geldiği zaman bu yasayı geri
çekeceksiniz. Çünkü sendikalara, demokratik toplum örgütlerine, ana muhalefet
partisine ve muhalefet partisine rağmen bu cesareti maalesef
gösteremeyeceksiniz. Toplumdan yüzde 47 oy almış olsanız dahi,
340 milletvekiliniz olmuş olsa dahi bu yasayı -yaşayarak
göreceğiz- geri çekeceksiniz. Çünkü toplumla kavga edemezsiniz,
işçilerle kavga edemezsiniz, emekçilerle, memurlarla kavga edemezsiniz;
kendinizi kandırmayın değerli milletvekillerim.
Değerli
milletvekilleri, çok önemli bir kanun tasarısının
görüşmelerine devam ediyoruz; toplumun tamamını, hatta henüz
dünyaya gelmemiş çocuklarımızı bile şimdiden
ilgilendiren, geleceklerine ipotek koyan bir kanun tasarısı.
Değerli
milletvekilleri, yasadan ya da toplu sözleşmeden kaynaklanan ikramiyelerden
prim kesilmesi için (a/2) bendinde yer alan ikramiye kelimesinin prime esas
kazanca tabi tutulmayan ödemelerin bulunduğu (b) bendine
alınmasıyla ilgili önergemize sizlerin objektif olarak
bakmanızı ve uygulamada çok önemli olan bu konuda duyarlı
davranarak önergeyi kabul etmenizi bekliyorum şahsen. Ama her zaman
olduğu gibi bu önergemiz de sizlerin, AKPli milletvekillerinin
oylarıyla kabul edilmeyecek. Ama bakalım, 2009 seçimlerinde işçi
kardeşlerimizden, esnaf kardeşlerimizden, memur kardeşlerimizden
nasıl oy alabilecekseniz, hep beraber göreceğiz. 2009 seçimlerinden
sonra da sizler diyeceksiniz ki: Geçen seçimde yüzde 47 oy aldık ama bu
sefer ancak yüzde 20lerde kaldık. diye herhâlde düşüneceksiniz diye
düşünüyorum.
EMİN
NEDİM ÖZTÜRK (Eskişehir) Önergeyi söyler misiniz kardeşim!
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) Ben sizin kardeşiniz değilim, milletvekiliyim.
EMİN
NEDİM ÖZTÜRK (Eskişehir) Lütfen önergeyle ilgili
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) Lütfen
Bakın, ben sizin kardeşiniz değilim,
ben sizin ağabeyiniz de değilim.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Paçarız, sürenizi devam ettiriyorum efendim.
Buyurun.
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) Ben Edirne Milletvekiliyim. Kürsüden düşüncelerimi
söylüyorum, siz de gelin burada tersini söyleyin, ne var yani!
EMİN
NEDİM ÖZTÜRK (Eskişehir) Önergeyle ilgili ne diyorsunuz, merak
ediyorum.
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) - Siz iktidar partisi milletvekillerisiniz, biz de ana
muhalefet partisi milletvekilleriyiz; niye gocunuyorsunuz, niye kızıyorsunuz
ki yani? (AK Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın Milletvekili, süreniz dolmak üzere, onun için Genel Kurula hitap
edin efendim.
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) Sayın Başkanım, sataşma var;
bakın, bir dakikam gitti.
BAŞKAN Ama
Genel Kurula hitap edin.
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) Lütfen Sayın Başkanım, bir dakikam gitti.
AHMET KOCA
(Afyonkarahisar) Öyle şeyler olacak...
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) - Olacak tabii, bizler daha çok konuşacağız.
Ana muhalefet partisi olarak sizlerin yanlışlarını,
sizlerin hatalarını söylemek bizim boynumuzun borcu. Yani, her zaman
konuşuyorsunuz, biz de konuşacağız. Biz muhalefet partisi
değil miyiz, biz milletvekili değil miyiz? Biz de Edirnemizdeki
seçmenlerimize mesaj vermeyecek miyiz? Diyarbakıra, Batmana, Mardine,
Hakkâriye veriyorsunuz da Edirnemize niye vermeyelim? Neden gocunuyorsunuz,
neden kızıyorsunuz?
Arkadaşlar,
Sosyal Güvenlik Yasasını tartışıyoruz. AKPnin bayan
milletvekillerine sesleniyorum: Bebelerin bile altı aylık süt
parasını kestiniz, bir aya indirdiniz, bir aya! (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Paçarız. Teşekkür ederim.
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) AKPnin bayan milletvekilleri, çok mu mutlusunuz? Çok mu
mutlusunuz?
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Paçarız.
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) Sayın Başkan
BAŞKAN
Süre doldu efendim.
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) Müdahale ettiler efendim.
BAŞKAN
Efendim, müdahale ettiler ama bir dakikanızı
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) Bir dakika daha verin.
BAŞKAN
Hayır, zaten bütün süreniz bir dakika. Bir dakikadır
konuşuyorsunuz zaten. Tamamı bir dakika efendim.
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) Sayın Başkan, demokratik davranın.
BAŞKAN Ben
demokratik davranıyorum.
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) Bakın, bir dakikamı aldılar neredeyse.
BAŞKAN Ben
demokratik davranıyorum.
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) Neyse, daha çok konuşacağız.
Teşekkür
ediyor, saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Paçarız.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum efendim:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 47.
Maddesinin (b) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Beytullah Asil
(Eskişehir) ve arkadaşları
Madde 47-
b)
Ayni yardımlar ve ölüm, doğum ve evlenme yardımları, görev
yollukları, seyyar görev tazminatı, iş sonu tazminatı veya kıdem
tazminatı mahiyetindeki toplu ödeme, keşif ücreti, ihbar ve kasa
tazminatları ile Kurumca tutarları yıllar itibarıyla
belirlenecek yemek, çocuk ve aile zamları, işverenler tarafından
sigortalılar için özel sağlık sigortalarına ve bireysel
emeklilik sistemine ödenen ve aylık toplamı brüt asgari ücretin
tutarını geçmeyen özel sağlık sigortası primi ve
bireysel emeklilik katkı payları tutarları, prime esas kazanca
tabi tutulmaz.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu önergeye?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa ) Katılmıyoruz
efendim.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Beytullah Asil
BAŞKAN
Buyurun Sayın Asil. (MHP Sıralarından alkışlar)
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; cefakâr, fedakâr emniyet mensuplarının gününü
kutluyor, şükranlarımı sunuyorum. Şehitlerimize rahmet,
gazilerimize sağlıklı, uzun bir ömür, emeklilerine de
minnetlerimi sunarak sözlerime başlamak istiyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 119 sıra sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu
Tasarısının 47nci maddesinde prime esas kazançlar
sayılırken işverenler tarafından sigortalılar için
özel sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine ödenen
tutarlar prime esas kazançlar arasında sayılmış, (b)
bendinde ise İşverenler tarafından sigortalılar için özel
sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine ödenen ve
aylık toplamı asgarî ücretin % 30unu geçmeyen özel sağlık
sigortası primi ve bireysel emeklilik katkı payı tutarları,
prime esas kazanca tabi tutulmaz. denilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, bireysel emeklilik sistemini sizlere tanıtmak suretiyle
sözlerime başlamak istiyorum. 28 Mart 2001 tarihinde bu Meclis
tarafından kabul edilen Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım
Sistemi Kanununun 1inci maddesinde Yasanın amacı şöyle
tanımlanmaktadır: Madde1 - Bu kanunun amacı, kamu sosyal
güvenlik sisteminin tamamlayıcısı olarak, bireylerin
emekliliğe yönelik tasarruflarının yatırıma
yönlendirilmesi ile emeklilik döneminde ek bir gelir sağlanarak refah
düzeylerinin yükseltilmesi, ekonomiye uzun vadeli kaynak yaratarak
istihdamın artırılması ve ekonomik kalkınmaya
katkıda bulunulmasını teminen, gönüllü katılıma
dayalı ve belirlenmiş katkı esasına göre oluşturulan
bireysel emeklilik sisteminin düzenlenmesi ve denetlenmesidir.
Değerli
milletvekilleri, ödenen primi asgari ücretin yüzde 30u ile
sınırlayarak -bugün için 182 lira 52 kuruş-
çalışanlara emeklilik döneminde ek bir gelir sağlanarak refah
düzeylerini yükseltmeyi nasıl düşünebiliriz? Ekonomiye uzun vadeli
kaynak yaratmayı nasıl amaçlayabiliriz? Bu yolla istihdamı
arttırmaktan, ekonomik kalkınmaya katkıdan söz edebilir miyiz?
Değerli
milletvekilleri, bugün Hazinenin iç borçlanma ortalaması -24,4 ay gibi
gelişmiş ülkelerdeki kısa vadeli borçlanma ortalamasına
tekabül ediyorsa, ekonomiye yirmi beş ila otuz yıl ortalama süreyle
uzun vadeli kaynak yaratan bireysel emeklilik fonlarını
oluşturamadığımızdandır. Bu bakış
açısı ile bu fonları güçlendirmek, artırmak da mümkün
değildir.
Değerli
milletvekilleri, bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları
ile özel sağlık sigortası primleri ücret değildir. Bireysel
emeklilik sigortasına ödenen katkı payı, kanunun amacında
da belirtildiği gibi, çalışanın, emeklilik döneminde -en
erken elli yedi yaşında- ek bir gelir sağlanarak refah
düzeylerinin yükseltilmesi amacıyla, fona en az on yıl süreyle
yapacağı katkıdır. Sisteme on sekiz yaşındayken
dâhil olan bir çalışanın fonda kalış süresi otuz dokuz
yıldır. Çalışma yaşı olan yirmi beş
yaşı esas alırsak, fonda kalış süresi ise otuz iki
yıldır. Bu da demektir ki, bireysel emeklilik sistemi fonları
ülkemiz ekonomisine ortalama yirmi beş yıl süreli kaynak
sağlayan fonlardır. Özel sağlık sigortası primi ise
sağlık hizmetlerini özel sağlık kuruluşlarından
satın alarak sigortalılarının hastalık riskine
karşı sigortalılardan alınan ücrettir. Tüm dünyada
sağlık sistemine sosyal güvenlik sisteminden ulaşmanın
zorlukları vardır. Bunu göz önüne alan işverenler,
çalışanlarının kendisi veya eş ve
çocuklarının rahatsızlanmaları durumunda
motivasyonları bozulmasın,
iş gücü kaybı oluşmasın diye, ulaşması daha kolay
ve mesai dışı zamanlarda da kolayca ulaşılabilen özel
sağlık sistemini tercih ederler. Hâlböyle iken, ücret diye
nitelendiremeyeceğimiz, işveren tarafından kişiye
değil de doğrudan doğruya sigorta şirketlerine veya
emeklilik fonlarına ödenen bu parayı ücret gibi değerlendirmek
yanlışından
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Asil.
BEYTULLAH
ASİL (Devamla)
bir nebze de olsa dönmeyi amaçlayan bu önergemizde,
İşverenler tarafından sigortalılar için özel
sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine ödenen ve
aylık toplamı brüt asgari ücretin tutarını geçmeyen özel
sağlık sigortası primi ve bireysel emeklilik katkı
paylarının tutarları, prime esas kazanca tabi tutulmaz. diyerek
asgari ücretin yüzde 30u ile sınırlama yerine bu
sınırı asgari ücretin tutarına yükseltiyoruz. Bu da yeterli
değil, ama hiç olmazsa yeni yeni emeklemeye başlayan bu fonların
ve özel sağlık sigortasının önündeki engeli bir nebze de
olsa aşabileceğimizi tahmin ediyoruz. İnanın, diğer
hizmetler yanında buradan sağlanacak primlerin lafı dahi
olmayacaktır.
Yukarıda
saydığım gerekçelerle önergemizin kabulünü yüce heyetinizin
takdirlerine arz ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Asil.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
119 sıra
sayılı kanun tasarısının 47. maddesi ile
değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı
kanunun 80. maddesinin üçüncü fıkrasının sonuna
ile
ayrıca döner sermaye katkı payları ve döner sermayelerden
başka adla yapılan bu nitelikteki her türlü ödemeler, ek ödemeler,
ikramiyeler vb. ödemelerin en yüksek devlet memuru
aylığının % 300üne kadar olan kısmı, eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (İstanbul) Katılmıyoruz.
FATMA KURTULAN
(Van) Sebahat Tuncel konuşacak.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Tuncel. (DTP sıralarından alkışlar)
SEBAHAT TUNCEL
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 119
sayılı Yasanın 47nci maddesi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İş
güvenliği alanında çok ciddi sorunlar
yaşadığımız bir dönemde Sosyal Güvenlik Yasa
Tasarısını tartışıyoruz. Bu yasa
tasarısının emekçilerin yararına
olmadığını ve geri
çekilmesi gerektiğini emekçiler alanlarda, bizler de burada dile getirdik.
Sosyal
güvenlikten bahsedebilmek için, öncelikle iş güvenliği ve can
güvenliğinin sağlanması gerekir ancak, bu konuda mart ayı
itibarıyla çeşitli illerde yaşanan iş kazalarına
baktığımızda, bu konuda ne kadar yetersizlik
yaşandığı görülecektir. Taşeron ve kayıt
dışı çalışma biçimleri can almaya devam ediyor,
TOKİ şantiyesinde, kaçak maden ocaklarında ve tersanelerde.
Sadece mart ayında Aydın, Adıyaman, Ankara, Antalya, Gaziantep,
Bilecik, Batman, Hatay, İstanbul, İzmir, Osmaniye, Kocaeli, Konya,
Kastamonu, Malatya, Manisa, Mardin, Ordu, Sakarya, Trabzon, Zonguldak illerinde
meydana gelen iş kazalarında 28
yurttaşımız yaşamını yitirmiş, 36
işçi yaralanmış, 198 işçi de zehirlenmiştir.
İş
cinayetlerini son altı aydır ülke gündemine taşıyan Tuzla
tersaneler bölgesi hâlâ işçilerin cehennemi olmaya devam ediyor. Tuzlada
85inci ölüm gerçekleşti ancak, ne yazık ki, bu konuda herhangi bir
ilerleme söz konusu değildir. Son dönemde artan iş kazaları ve
ölümleri üzerine, Mecliste grubu bulunan bütün partiler tersanedeki
çalışma koşullarını incelemek için araştırma
önergesi sunmuş ancak, bu konuda herhangi bir gelişme
katedilememiştir hâlâ. Acaba konuyu gündemden düşürmek için mi böyle
bir çalışma başlatıldığı söylenmiştir?
Aksi olsaydı, bu kadar acil bir konuda komisyonun kurulmuş ve bir araya
gelmiş olması gerekmez miydi? Çalışma
Bakanımızın, yapılanların yeterli
olmadığını söyleyen sendikacılara yönelik ideolojik
davranmakla suçlayan yaklaşımı, kazaların ve ölümlerin
olmasını engellemiyor ne yazık ki.
İş
kazalarının hız kesmeden sürdüğü bir ayın sonunda,
şunu bir kez daha altını çizerek belirtmek isteriz:
İşçi sağlığını ve iş güvenliğini
güvenceye alma konusunda yetersizlikler sürdüğü sürece, gerçekleşen
iş cinayetlerinin ve iş kazalarının gerçek sorumlusu
Hükûmet olacaktır. Bu açıdan, kurulan araştırma
komisyonunun bir an önce toplanmasını ve görevini yerine getirmesini
beklediğimizi ifade etmek istiyorum.
Görüşülmekte
olan maddeye ilişkin olarak da şunları ifade etmek istiyoruz:
Kamu emekçileri, diğer kamu görevlileri, nerede ise tamamı, döner
sermaye, katkı payı veya döner sermayeden değişik adlar
adı altında, ek ödeme, ikramiye ve benzeri ödemeleri
almaktadırlar. Bu ödemelerin miktarına
bakıldığında, ya aldıkları maaş
tutarında veya daha fazla olduğu görülecektir. Kamu görevlilerinin
ellerine geçen ücretlerden sadece maaş kısmının
emekliliğe yansıması emeklilik konusunda çok büyük kayba neden
olmaktadır. Bu yasa tek çatı yasa olarak ifade edilmektedir.
Eğer öyleyse bu çatı altında toplanan BAĞ-KUR, işçi ve
Emekli Sandığının eşitlik ilkesi temelinde ele
alınması gerekmektedir.
Yasa teklifimiz
kabul edildiğinde çok düşük olan emeklilik maaşında bir
artış olacaktır. Ayrıca, Sosyal Güvenlik Kurumunun prim
gelirlerinde de büyük bir artış olacaktır. Madde metni çok
ayrıntılı düzenlenmiş, işçi ve BAĞ-KURlular
açısından nerede ise mali ve sosyal yönden tüm haklar prime esas
kazanç içerisinde yer almıştır. Aynı düzenleme kamu
görevlileri açısından da yapılmalıdır diye düşünüyoruz.
Tabii, bugüne
kadar muhalefetten gelen önerilerin dikkate alınmadığını
biliyoruz ama bu önerilerin, en azından görüşülmekte olan Sosyal
Güvenlik Yasa Tasarısının işçiler açısından,
emekçiler açısından daha az bir kayıpla
En azından daha
yaşanılabilir bir dünya için biz önerilerimizi hep dile getirmeye
çalışacağız. O açıdan, önerimizin kabul edilmesini bir
kez daha istiyor, bütün arkadaşları selamlıyorum. (DTP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Tuncel.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
47nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
47nci madde
kabul edilmiştir.
48inci madde
üzerinde üç adet önerge vardır. Önergeleri önce geliş
sırasına göre okutacağım sonra aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
119 sıra
sayılı kanun tasarısının 48. maddesi ile
değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı
kanunun 81. maddesinin birinci fıkrasının f bendinin sonundaki
%12sidir
ibaresinin
%5dir
ibaresi olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Hasip Kaplan Gültan
Kışanak Selahattin
Demirtaş
Şırnak Diyarbakır Diyarbakır
Akın Birdal Sevahir
Bayındır Özdal
Üçer
Diyarbakır Şırnak Van
Osman
Özçelik
Siirt
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 48. Maddesi ile değiştirilen 31/5/2006
tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun 81. Maddesinin ikinci fıkrasının
aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kemal
Kılıçdaroğlu Hakkı
Suha Okay Hüseyin
Ünsal
İstanbul Ankara Amasya
Bayram Meral Şevket Köse Durdu Özbolat
İstanbul Adıyaman Kahramanmaraş
Hulusi
Güvel
Adana
Devlet, Kurumun
ay itibarıyla tahakkuk ettirdiği malûllük, yaşlılık ve
ölüm sigortaları ile genel sağlık sigortası priminin üçte
biri oranında Kuruma katkı yapar. Devlet katkısı olarak hesaplanacak
tutar talep edilen tarihi takip eden 15 gün içinde Hazinece Kuruma ödenir.
BAŞKAN
Şimdi en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 48 inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederim. Saygılarımla,
Rıdvan
Yalçın Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı
Ordu Manisa Konya
Mehmet
Günal Emin Haluk Ayhan
Antalya Denizli
MADDE 48- 5510
sayılı Kanunun 81 inci maddesinin birinci fıkrasının;
(a) bendinde
geçen % 20, % 9 ve % 11 ibareleri, sırasıyla % 17, % 8 ve
% 9 şeklinde,
(b) bendinde
geçen % 20 ibaresi % 17 şeklinde,
(f) bendinde
geçen % 12,5, % 5, % 7,5 ve % 12 ibareleri, sırasıyla % 10,
% 4, % 6 ve % 10 şeklinde,
değiştirilmiştir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz Değerli
Başkan.
BAŞKAN
Önerge sahibi olarak Sayın Rıdvan Yalçın.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
milletvekilleri, görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 48inci maddesinde değişiklik öngören
önergemiz üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Meclis Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle öncelikle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum
Değerli
arkadaşlarım, konuşmamın başında, polis
teşkilatımızın 163üncü kuruluş yıldönümünü biz
de candan tebrik ediyoruz ve sırası gelmişken de Sayın
Başbakan ve Hükûmeti seçim öncesi polis camiasına taahhüdü olan
maaş artışını ifa etmeye de davet ediyoruz.
Sayın
milletvekilleri, görüşülen tasarı, ülkemizde neredeyse doğrudan
ya da dolaylı olarak nüfusun tamamını ilgilendiren, gelecekte de
uzun yıllar ilgilendirmeye devam edecek bir öneme sahiptir.
Tasarının içerisinde toplum kesimlerinin hukukunu önemli ölçüde
etkileyen maddeler bulunmaktadır. Ancak tartışmanın daha
ziyade sadece emeklilik yaşı ve prim ödeme gününe indirgenmesi bize
göre üzücü olmaktadır. Oysa şimdi görüştüğümüz madde
istihdamı artırmak, kayıt dışılığı
önlemek bakımından oldukça öneme sahiptir.
Sayın
milletvekilleri, önergemiz ile prim oranlarının işveren ve
çalışan bakımından sigortalı için 2 puan, işveren
için 3,5 puan olmak üzere toplam 5,5 puan indirim öngörmekteyiz. Aslında
bu indirim oranı bizim icat ettiğimiz bir husus da değildir.
Sayın milletvekilleri eğer Hükûmet programını
okumuşlarsa orada da açıkça prim oranlarının öncelikle 5
puan olmak üzere kademeli olarak indirileceğinin öngörüldüğünü
hatırlayacaklardır. Biz, aslında bu önergeyle, Hükûmete,
programında kamuoyuna yaptığı taahhüdü yerine getirme
imkânı da sunuyoruz. Bu nedenle eğer kamuoyunu yanıltmak, boşuna
bir beklenti oluşturmak amacı taşımadan
yapacaklarınızı bu programa yazdıysanız önergemize de
destek vereceksiniz kanaatini taşıyoruz.
Sayın
milletvekilleri, bu tasarının önemli gerekçelerinden biri de
kayıt dışılığın önlenmesidir. Bu amaçla
getirilen düzenlemelerin de bir kısmı tasarı içerisinde yer
almaktadır. Ancak neredeyse ülkemizdeki bütün işverenlerin resmî
kayıtları dışında bir de gayriresmî defter tutmak
zorunda kalmalarının en önemli nedeninin yüksek vergi ve yüksek prim
yükü olduğu unutulmamalıdır. Büyümenin
yavaşladığı, işsizliğin arttığı,
üretim yerine yabancıların ürettiklerinin bayiliğini
yapmanın moda olduğu bugünlerde önergemiz daha da önemli hâle
gelmektedir. Bu önemin, umarız, siyaseti de kayıt dışı
bir anlayışla yapan iktidarın da farkında olduğuna
inanmak istiyoruz.
Sayın
milletvekilleri, 57nci Hükûmet döneminde 2000 yılında Meclise
getirilen Sosyal Güvenlik Yasasının özellikle 58 ve 60
yaşlarında emekliliğe ilişkin düzenlemesine o zamanki
Fazilet Partisinin yaptığı muhalefet hatırlanınca,
aynı partiden AKPye gelen sayın milletvekillerinin şimdi
söyledikleri kıyaslandığında ibret alınması
gereken uçurumlar olduğu görülmektedir.
Sayın Bakan,
-bugün gerçi aramızda yok zannediyorum- iki hafta önce bir milletvekilimiz
tarafından o zaman yaptığı konuşma
hatırlatılınca, açıkça, hata yaptığını,
devleti bilmediklerini ifade etmişti.
Dünkü
görüşmelerde de AKP grup başkan vekili arkadaşımız bu
yasanın bir zulüm yasası olmadığını ifade
ettiler.
Aslında
Sayın Bakanın söylediği hatanın kişisel bir hata
olmadığı tutanaklardan anlaşılıyor. Bu hata o zamanki
bütün grubun ortaklaşa yaptığı bir hataymış demek
ki. Eğer Sayın Bakan yaptığının hata
olduğunu kabul ediyorsa, 57nci Hükûmetten özür dilemesiyle hata
yaptığını söylemekle kazandığı erdemi daha
da artıracaktır diye düşünmekteyiz.
Değerli
arkadaşlarım, daha ilginç bir anekdotu da sizlerle paylaşmak
isterim: O zaman Fazilet Partisi adına konuşan Sayın Abdüllatif
Şener -halen Merkez Karar Yönetim Kurulu üyeniz- grup adına
yaptığı konuşmada Bu Yasanın IMF dayatması
olduğunu, mezarda emeklilik getirdiğini
Ve burası değerli
arkadaşlarım çok önemli: Bu Yasanın halka işkence
olduğunu, işkencenin ise insanlık suçu olduğunu
belirtmiş. Şimdi, bu kadar geçen zamandan sonra aynı geleneğin
temsilcilerine sormak icap eder. Siz bu işkence tanımına
katılıyor musunuz? Yoksa, millî görüş gömleğiyle birlikte
işkence tanımınızı da değiştirmiş mi
oluyorsunuz?
Değerli
arkadaşlarım, Sayın Bakana son olarak şunu da söylemek
isterim: Bugün, Hükûmet sıralarında geçmişte
yaptığını hata olarak kabul eden, itiraf eden Sayın
Bakanın, bugün Hükûmet sıralarından söylediklerini, yarın
muhalefete düştüğünde yine hata yapmışım deme
ihtimalini de açıkçası merak ediyorum.
Bu duygularla
önergemize destek talep ediyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN-
Teşekkürler Sayın Yalçın.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum
H. TAYFUN
İÇLİ (Eskişehir) Karar yeter sayısı Sayın
Başkan
BAŞKAN
Arayacağım efendim.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip Üyeler
arasında ihtilaf vardır.
Elektronik
cihazla oylama yapacağız.
İki dakika
süre vereceğim efendim.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
arkadaşların hangi maddeye oy verdiklerini de söyler misiniz.
BAŞKAN
Önergeyi oyluyoruz.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Karar yeter sayımız yok maalesef.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 15.45
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.57
BAŞKAN:
Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP
ÜYELER: Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa), Fatoş GÜRKAN (Adana)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 88'inci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
119 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon?
Buradalar.
Hükûmet?
Buradalar.
Tasarının
48inci maddesinde Ordu Milletvekili Sayın Rıdvan Yalçın ve
arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi,
önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Önergeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter
sayısı vardır.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 48. Maddesi ile değiştirilen 31/5/2006
tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun 81. Maddesinin ikinci fıkrasının
aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kemal
Kılıçdaroğlu (İstanbul) ve arkadaşları
Devlet, Kurumun
ay itibarıyla tahakkuk ettirdiği malûllük, yaşlılık ve
ölüm sigortaları ile genel sağlık sigortası priminin üçte
biri oranında Kuruma katkı yapar. Devlet katkısı olarak
hesaplanacak tutar talep edilen tarihi takip eden 15 gün içinde Hazinece Kuruma
ödenir.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu önergeye?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım?
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Köse konuşacaklar.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Köse. (CHP sıralarından alkışlar)
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüştüğümüz kanun tasarısının 48inci maddesi
hakkında söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlarım.
Değerli
arkadaşlar, sağlıkla ilgili kurumları işlemez hâle
getiren siyasi iktidarın IMF istekleri doğrultusunda
hazırladığı, ülkenin sosyal gerçekliğinden uzak, âdeta
halkla dalga geçer nitelikteki bu yasa tasarısının yaşama
geçirilemeyeceği geç de olsa görülecektir.
Ülkemizde sosyal
güvenlik sisteminin finansmanında sorunlar olduğu doğrudur ancak
finansmandaki en temel sorun işsizlik ve kayıt dışı
istihdamdır. Kayıt dışı istihdamın toplam
istihdama oranı yüzde 46,9dur. Yani ülkemizde çalışan her 2
kişiden 1i kayıt altında değildir. Hükûmet bu kayıt
dışı istihdamı kayıt altına almak yerine sosyal
güvenlik harcamalarını kısma yoluna gitmektedir. Sosyal güvenlik
sistemine bütçeden yapılan transferlerin oranı yıllar itibarıyla
gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 4ü civarında
gerçekleşmektedir. Söz konusu açığı kapatmak için
insanlarımızı mezarda emekli etmeye hiç kimsenin hakkı
yoktur.
Değerli
arkadaşlar, gerçekçi olalım. Bu yasa sosyal güvenlik sistemi
tıkandığı için önümüzde değildir, bu yasa IMF
istediği için önümüzdedir. Bu yasa teslimiyetçidir. Sosyal güvenlik
sisteminin finansman sıkıntısına düşmesinde,
geçmişte bu kaynakların değerlendirilmesi yerine devletçe başka
harcamalar için kullanılmasının rolü büyüktür. Finansman
sıkıntısının bir diğer nedeni: Geçmiş
dönemlerde işverenlerinin prim ödemelerini yapmayarak bunları ucuz
kredi aracı olarak kullanmış olmalarıdır. Prim gecikme
zammı alacaklarının sık sık affedilmesi, bugün
tartıştığımız tabloyu oluşturan nedenlerden
birisidir. Hükûmetin anlayışında, sosyal güvenlik
kurumlarının birer birer işletmeye dönüştürülmesi,
sağlık hakkının piyasanın insafına
bırakılması, sosyal hukuk devletinin güvencesinde olan hak
anlayışını ortadan kaldırması vardır.
Sağlık sektöründe ve sosyal güvenlik sisteminde daha fazla kâr etme,
giderleri kısma anlayışı IMF ve Dünya Bankasının
anlayışı ile örtüşmektedir.
Çalışanlarını insanca yaşatan ve onları koruyan, işsizliği
önleyen, millî gelirin adil dağılımını sağlayan
ve vatandaşlarını insan haysiyetine uygun bir ortamda
yaşatan devlet sosyal devlettir.
Değerli
arkadaşlar, IMF, Dünya Bankası ve uluslararası finans
kuruluşlarının direktifleri doğrultusunda yapılan bu
düzenleme sosyal devletin içini boşaltmaktadır. Bu tasarıyla,
5510 sayılı Yasanın 73üncü maddesi değiştirilerek
özel hastanelerin, genel sağlık sigortalısı ve bakmakla
yükümlü oldukları kişilerden sağlık hizmet bedellerinin
yüzde 20si oranında ilave ücret alabileceği öngörülüyor. Yani
çalışanlar ile emekli, dul ve yetimler yasa çıktığında
özel hastaneden yararlanabilmek için sağlık hizmet bedelinin yüzde
20sini cepten ödeyeceklerdir. Bu değişiklikle, parası olan bu
hizmetten yararlanırken yoksul insanlarımızın özel
hastanelerden yararlanması hayal olacaktır. Oysa sağlık ve
tedavi olanağı herkes için hak ve eşitlik temelinde düzenlenen
bir kamu hizmeti olmalıdır. 5510 sayılı Yasada
yapılan değişiklikle yoksul yurttaşlarımızın
sağlık primlerinin devlet tarafından
karşılanacağı öngörülmektedir. Ancak yoksulluğun
ölçütü, aylık gelirinin asgari ücretin üçte 1inden az
olmasıdır. Bu gelirin üzerinde geliri olanların,
sağlık hizmetine ulaşabilmek için 73 ile 475 lira arasında
prim ödemesi gerekmektedir. Yani değerli arkadaşlar, aylık geliriniz
140 lirayı aşıyorsa prim ödemeden sağlık hizmeti
alamayacaksınız demektir. Bunun neresi kamusal hizmettir, bunun
neresi adalettir? Takdiri yüce heyetinize sunuyorum.
Ülkemizde sosyal
sigortaların finansmanında, işsizlik sigortasının
finansmanının dışında, devletin primlere aktif olarak
katılımı söz konusu değildir. Sigortanın
finansmanı, sigortalılara ve işverenlere
bırakılmıştır. Sosyal güvenliğe düzenli bir
devlet katkısının bulunması gerekliliği vardır.
Bu katkı, primlere katılımla olabileceği gibi sigorta
yardımlarına devletten kaynak aktarılması şeklinde de
olabilmektedir.
Türkiye
dışında OECD ülkelerinin tamamında devlet, sigorta
sistemine prim katkısı yapmaktadır. Avrupa ülkelerinin
çoğunluğunda, hemen hemen tüm ülkelerde sigorta kollarında
devlet, sigorta sisteminin finansmanına hem prim hem de katkı
biçiminde katılmaktadır. Finansman açıklarının
kapatılmasının dışında da sosyal güvenlik
sisteminin finansmanına devlet katılımı bir yükümlülük ve
bir ödev olarak görülmektedir. Bu, sosyal devlet olmanın gereğidir.
Bu duygu ve
düşüncelerle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
119 sıra sayılı
kanun tasarısının 48. maddesi ile değiştirilmek
istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı kanunun 81. maddesinin
birinci fıkrasının f bendinin sonundaki
%12sidir
ibaresinin
%5dir
ibaresi olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Üçer. (DTP sıralarından alkışlar)
ÖZDAL ÜÇER (Van)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; okunan önergeyle ilgili
grubumuzun görüşlerini açıklamak üzere söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Başlangıç
olarak, sosyal devlet ilkelerinin hükûmet olarak sorumluluklarının
yerine getirilmediğini belirterek konuya girmek istiyorum. Emeklilerin
karşı çıktığı, işçilerin karşı
çıktığı, memurların karşı
çıktığı, milyonlarca işsizin karşı
çıktığı, sosyal güvenlik hakkını isteyen tüm
vatandaşların karşı çıktığı bir sosyal
güvenlik yasasını bu şekilde tartışmaya açmak ve ülke
gündemine oturtmak ileride tarihsel bir sorumluluğu yanında
getirdiği için, ileride AKP Hükûmetinin -bugünkü AKP Hükûmetinin- halka
hesap verme sonucunu doğuracağını belirtmek isterim.
Çok güncel
durumlar içi içe olduğu için özellikle son süreçlerde güvenlik
sorunlarıyla gündeme gelen Vanla ilgili birkaç şey söylemek
istiyorum. Bir AKP il başkanı gibi çalışan Van Valisinin
her türlü olayda devletin güvenlik güçlerini kendine araç olarak kullanıp
halka zulmetme işlemine karşı AKPnin
duyarsızlığına anlam veremiyorum. Derhâl görevden
alınması gereken Van Valisi ve Emniyet Müdürü
Dilim sürçtü, belki
AKP il başkanı demem gerekiyordu.
HÜSEYİN
GÜLSÜN (Tokat) Ona gücün yetmez.
ÖZDAL ÜÇER
(Devamla) Evet, burada Sayın İçişleri Bakanı yerine
BAŞKAN
Sayın Üçer, lütfen önergeniz üzerinde konuşur musunuz.
ÖZDAL ÜÇER
(Devamla) Evet, Vandaki vatandaşların sosyal güvenlik
haklarıyla ilgili, önergemizle ilgili konuşacağım.
BAŞKAN
Yalnız Vanı değil efendim, bütün Türkiyeyi
konuşalım.
ÖZDAL ÜÇER
(Devamla) Van da Türkiyenin bir parçasıdır Sayın Başkan.
BAŞKAN
Tamam o zaman.
ÖZDAL ÜÇER
(Devamla) Lütfen
Süremi alıyorsunuz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Sürenize ilave ederim efendim. Siz gündeme gelin, ben ilave ederim efendim.
ÖZDAL ÜÇER
(Devamla) Evet, gündemle ilgili konuşuyorum.
Önergem Vandaki
binlerce, on binlerce işsizle ilgili. Bu süreçte İçişleri
Bakanı yerine Adalet Bakanının Vanı ziyaret etmesi, Acaba
yargı hükûmet gücü tarafından
baskı altına mı alınıyor? soru işaretinin
belirmesine neden oluyor bizde.
Evet, bu
önergede
Bildiğiniz üzere memleketimizde en çok olan şey işsiz.
Olması en çok muhtemelen olan şey birilerinin işsiz kalması
ve birilerinin işsiz kalması durumunda sosyal güvenlik priminin
sigortalı tarafından ödenmesi kanunu burada
tartışılıyor. Burada diyor ki: Eğer bir vatandaş
işsiz kalırsa sosyal güvenliğini devam ettirmek için sigorta
priminin yüzde 12sini ödemek zorunda. Eğer çalışırsa yüzde
5ini ödemek zorunda, yüzde 7,5unu işveren ödemek zorunda.
Şimdi,
işsiz kaldı ve iş bulamıyor, para kazanamıyor, sosyal
güvenliğini devam ettirmek üzere geriye kalan işveren
payını da ödemek zorunda kalıyor. Eğer bunu
mantıklı buluyorsanız, eğer bunu kendi partinize bile oy
veren 1 kişiye kabul ettirebilirseniz, varın bizim önerimizi
reddedin. Çünkü böylesi bir mantıksızlık üzerine yasa
geliştirmek, bir yasanın çıkarılırken toplumsal yararlılık
ilkesinin göz ardı edilmesi demektir. Siz bu yasayla, zaten işsiz
kalarak mağdur olan birini ikinci kere mağdur etmiş oluyorsunuz.
Bu şu anlayışı getiriyor: Acaba düşene bir tekmeyi de
siz mi vuruyorsunuz? Bir, düşürmeye çalışıyorsunuz. İki,
düşünce tekmeyi siz koyuyorsunuz.
İkinci
mağdurlar, işsizlik sigortasından faydalanan kişiler.
İşsizlik sigortasından faydalanan kişi niçin işsizlik
sigortasından faydalanıyor? İşsiz olduğu için.
İşsiz olan kişi ne kazanacak?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Üçer.
ÖZDAL ÜÇER (Devamla)
Kazanmayacak yani kazancı olmayacak. Kazancı olmayan kişiye
siz kendi sosyal güvenliğini sağlama sorumluluğu vereceksiniz.
Nerede sosyal devlet? Bu, bilinerek atlanan bir ilkedir. Bunun eğer gözden
kaçtığını düşünüyorsanız, bunu vereceğiniz
oylarla belli edeceksinizdir.
Son olarak: Yine
bu ülkede hep beraber özgür ve mutlu, onurlu bir insanlık yaşamı
için her zaman herkesle omuz omuza ama hiç kimsenin zulmüne, hiç kimsenin
diktatöryasına boyun eğilmemesi için, biz Demokratik Toplum Partisi
adına, ben Van Milletvekili olarak, AKP İktidarının
Vandaki sorumsuzluklarına karşı da her zaman bu kürsüde
birtakım şeyleri dile getireceğim.
Beni
dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyorum. (DTP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Üçer.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
48inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
49uncu madde
üzerinde iki adet önerge vardır. Önergeleri geliş sırasına
ve aykırılık durumuna göre okutup işleme
alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 49uncu
maddesinin 2nci fıkrasının birinci cümlesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ertuğrul
Kumcuoğlu Emin Haluk
Ayhan Mustafa
Kalaycı
Muğla Denizli Konya
Behiç Çelik Erkan Akçay Mehmet Günal
Mersin Manisa Antalya
Kurum
tarafından yapılan asgari işçilik incelemesi sonunda düzenlenen
raporun kurumun ilgili ünitesine gönderilmesinden önce gecikme cezası,
sigorta primi ve idari para cezalarında işverenle uzlaşma
yapılabilir.
BAŞKAN
Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme
alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı'nın 49. Maddesi ile değiştirilen 31/5/2006
tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun 85. Maddesinin sekizinci fıkrasından sonra
gelmek üzere eklenen fıkraların aşağıdaki şekilde
değiştirilmesi arz ve teklif ederiz.
Kemal
Kılıçdaroğlu Hakkı
Suha Okay Bihlun
Tamaylıgil
İstanbul Ankara İstanbul
F. Nur Serter Sacid Yıldız Tansel Barış
İstanbul İstanbul Kırklareli
Ahmet Küçük Mevlüt Coşkuner R. Kerim Özkan
Çanakkale Isparta Burdur
Kurumun denetim
ve kontrolle görevli memurları tarafından devamlı mahiyetteki
işyerlerinde yapılan asgari işçilik incelemesi sonucunda tespiti
yapılan ve sigortalılara maledilemeyen fark sigorta primine esas
kazanç matrahı üzerinden gecikme cezası ve buna bağlı
uygulanacak idari para cezalarında, konuya ilişkin raporun Kurumun
ilgili birimine gönderilmesinden önce işverenle uzlaşma
yapılabilir. Uzlaşmaya varılması hâlinde, bu durum
tutanakla tespit edilir. Uzlaşılan tutarlar kesin olup, uzlaşma
konusu yapılan tutarlar hakkında işverence dava açılamaz ve
hiçbir mercie şikâyet ve itirazda bulunulamaz. Uzlaşılan prim ve
idari para cezaları, uzlaşma tutanağının düzenlendiği
tarihten itibaren bir ay içinde ödenir. İşveren, uzlaşılan
idari para cezası tutarı için ayrıca peşin ödeme
indiriminden yararlandırılmaz. Uzlaşılan tutarların,
bu sürede tam olarak ödenmemesi hâlinde uzlaşma bozulur ve
uzlaşılan tutarlar kazanılmış hak teşkil etmez.
Uzlaşmanın temin edilememiş veya uzlaşma müzakeresinde
uzlaşmaya varılamamış olması veya uzlaşmanın
bozulması hallerinde işveren, bu konuya ilişkin daha sonra
uzlaşma talep edemez.
Uzlaşma
neticesinde sigorta primleri, gecikme cezası ve gecikme zammı ile
birlikte tahsil olunur."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz.
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Aydın) Sayın Başkanım, usul
hakkında
BAŞKAN
Buyurun.
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Aydın) Orada benim ismim Muğla Milletvekili diye
geçti, lütfen onu zabıtta Aydın diye düzeltsinler.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Tamam efendim. Muğla Milletvekili Aydın Milletvekili olacak.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, Nur Serter
konuşacaklar.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Serter. (CHP sıralarından alkışlar)
FATMA NUR SERTER
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 119
sıra sayılı Kanun Tasarısının 49uncu maddesiyle
ilgili olarak vermiş olduğumuz önerge konusunda söz almış
bulunuyorum.
Önerimiz
şudur: Tasarıdaki
gecikme cezası ve gecikme zammı ile
birlikte hesaplanacak sigorta primi ve buna bağlı uygulanacak idari
para cezalarında
ibaresinin
gecikme cezası ve buna
bağlı uygulanacak idari para cezalarında
olarak
değiştirilmesini öneriyoruz. Yani özetle, Kurum ile işverenin
sigorta primleri üzerinde uzlaşmasına ilişkin düzenlemenin
tasarı metninden çıkarılmasını istiyoruz.
Değerli
milletvekilleri, bilindiği gibi sigorta primi şahsa ait bir ödentidir
ve karşılığında sigortalıya bir hak getirir. Oysa
tasarıdaki düzenlemede açıkça görüldüğü üzere, Kurum
müfettişlerinin daimî hizmet gören sürekli nitelikteki iş yerlerinde
yapmış oldukları denetimlerde, asgari işçilik maliyeti
üzerinde işverenle Kurum arasında bir uzlaşma önerilmektedir. Bu
uzlaşmadan çok açık bir şekilde ortaya çıkan durum
şudur: Kurum müfettişleri iş yerine geliyor. Bu iş yerinde
asgari olarak diyelim ki 100 işçi çalışacaktır,
çalışıyor olmalıdır ve bunların prim
borçları Kuruma ödenmemiştir. diyor. İşveren buna itiraz
ediyor, Hayır, bu kurumda 50 işçi çalışıyor
O
işçilerin kim olduğu belli olmaksızın, aralarında
yapılacak bir mutabakatla, ortalama bir işçi miktarı üzerinden
Kuruma ödenti yapılıyor. Burada ödenen sigorta priminin hangi
işçiye ait olduğuna ilişkin bir bilgi yoktur. Kurumun böyle bir
ödentiyi kabul etmesi Kurumun ana ilkeleriyle tezat teşkil edecektir ve o
kurumda hâlen çalışmakta olan ya da daha önce
çalışmış olan işçilerin sigorta prim ödeme
yükümlülüğünün de ihlali ve onların hak kazanımlarının
önüne geçilmesi anlamına gelmektedir. Dolayısıyla, sigorta primi
üzerindeki uzlaşmanın hiçbir biçimde sosyal güvenlik
anlayışıyla da bağdaşmadığı son derece
açıktır.
Sosyal güvenlik
sistemlerinde bilindiği üzere esas olan bireydir, bireyin
haklarının savunulmasıdır. Oysa bu düzenlemedeki
amacın bireyin sigorta primi ödenmek suretiyle sigortalılık
haklarından yararlanmasından ziyade, kurumun aktüeryal denge
hesaplarının düzenlenmesine yönelik olduğu son derece
açıktır. Yani burada amaçla araç birbirine
karışmıştır; bireye hizmeti esas alan Kurum, bireye
hizmetten ziyade kendi mali dengelerini gözetecek bir anlayışla
hareket eder duruma getirilmiştir. Bu nedenle, sosyal güvenlik
sistemlerinin ruhuna, özüne, temel amaçlarına aykırı bir
düzenleme olması nedeniyle, biz bu madde üzerindeki değişiklik
önerimizin kabul edilmesini yüce Meclise arz ediyoruz.
Değerli
milletvekilleri, biraz önce yapmış olduğum konuşmada da
-ifade ettiğim gibi- bazı hastanelerle ilgili belirli yandaş
kuruluşlara bu hastaneler aracılığıyla imkân
sağlandığına ilişkin sizlerle birtakım
görüşlerimi paylaşmıştım. Bugün Haber Türkün web
sitesinde yer alan bir haber bunu açıkça doğrulamaktadır.
Avcılarda AKP milletvekilli Sayın Mehmet Müezzinoğluna ait bir
hastanenin inşası sırasında daha önce burada
inşaatı başlanmış olan bir devlet hastanesinin nasıl
engellendiğine ilişkin çok açık bir haber vardır. Yine
haberde Avcılar Hospitalın arazisinin nasıl büyütüldüğü,
nasıl çok sayıda kat çıkmasına izin verildiği ve buna
rağmen de hiçbir denetime tabi olmadığı, buna
karşılık orada yapılacak Sağlık
Bakanlığına ait bir hastanenin nasıl engellendiği
haberde yer almaktadır. İlgilenen milletvekillerinin bu habere
gereken özeni göstermesini ve Sayın Bakanın da bununla ilgilenmesini
rica ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, sosyal güvenlik sistemlerinin bireye dönük olduğundan,
hakların verilmesi açısından da çok büyük önem
taşıdığından, bireyi esas aldığından
söz ettik.
Ben, Sayın
Bakana bir soru yöneltmek istiyorum, bugün bir gazetemizin manşetinde bir
haber yer aldı: Sendikalı
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Serter.
FATMA NUR SERTER
(Devamla) -
İşçilere Konteyner Hapsi. 11 işçi on üç gün boyunca
sadece sendikalı oldukları için bir konteynerda
hapsedilmişlerdir. Sayın Bakana sormak istiyorum: Sayın Bakan,
sizin görüşlerinize göre sendikalı olmak Türkiyede suç mudur?
Sendikalı işçileri konteynera hapsederek diğer işçilerin de
sendikalı olmasının önüne mi geçilmek istenmektedir? Eğer
görüşleriniz bu doğrultuda değilse bu haber üzerine bir inceleme
başlatmayı düşünüyor musunuz?
Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum, teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
- Teşekkürler Sayın Serter.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
49uncu maddeyi
BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) - Bir önerge daha var Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Önerge var mı, pardon efendim.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 49uncu
maddesinin 2nci fıkrasının birinci cümlesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ertuğrul Kumcuoğlu (Aydın)
ve arkadaşları
Kurum
tarafından yapılan asgari işçilik incelemesi sonunda düzenlenen
raporun kurumun ilgili ünitesine gönderilmesinden önce gecikme cezası,
sigorta primi ve idari para cezalarında işverenle uzlaşma yapılabilir.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Çelik. (MHP sıralarından alkışlar)
BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Sosyal Güvenlik Kanun
Tasarısının 49uncu maddesi hakkındaki
değişiklik önergesi üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün 9 Nisan,
yarın 10 Nisanı idrak edeceğiz. Tabii, 10 Nisan bize iki önemli
olayı ifade ediyor. Bir tanesi, Sınırda ordu bekler, dâhilde
biz bekleriz. Biz rejimin bekçisi kahraman polisleriz. diyen polislerimizin 10
Nisan Polis Gününü bu vesileyle kutlamak istiyorum.
Ayrıca, yine
10 Nisanda, Boğazlıyan Kaymakamı millî şehit Kemal Bey,
bundan seksen dokuz yıl önce, iş birlikçi ve teslimiyetçi
İstanbul Hükûmetinin gafleti ve ihaneti sonucu, Nemrut Mustafaların
elinde ebediyete intikal etti ve onu da burada söz almışken rahmetle
anmak istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, konumuza dönersek, tasarının 49uncu maddesinde,
daimî iş yerlerinde sigorta primleri ve çalıştırmalara
ilişkin para cezaları hakkında işveren ile idare
arasında uzlaşma hükümleri düzenlenmekte. Metin çok uzun,
anlaşılmaz nitelikte. Türkçenin katledildiği bir tasarı
olarak bu metin karşımıza çıkmakta. Bu kadar uzun yazmaya
aslında gerek yok. Kurum tarafından yapılan asgari incelemeler
sonunda düzenlenen raporun kurumun ilgili ünitesine gönderilmesinden önce,
gecikme cezası, sigorta primi ve idari para cezalarında
işverenle uzlaşma yapılabilir. gibi bir metni mevcut metnin
yerine koyduğumuzda, düşünün, elli beş kelimeden aynı metni
daha anlaşılır, daha yalın, daha sade yirmi beş
kelimeye indirmek mümkün olabiliyor.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bir örnek olarak,
tasarının 60ıncı maddesiyle değiştirilen 102nci
maddeyi dikkatlerinize sunuyorum: 102nci madde uzun cümlelerden
oluşmakta, yaklaşık bin dörtyüz kelimeyi içermekte. Maddenin (a)
bendinin dördüncü alt bendi var ki bir cümlesi tam yüz yetmiş sekiz
kelimeden oluşuyor. Bir kanun metninin bir cümlesinde yüz yetmiş
kelime olur mu değerli milletvekilleri? Cümlenin başını,
sonunu takip etmek, maddeye lafzıyla ve ruhuyla nüfuz etmek
uygulamacı ve vatandaş bakımından fevkalade zorluklar
içermektedir. Oysa bu yüz yetmiş sekiz kelimelik bir cümleyi daha az
sayıda kelimelerden oluşan birkaç cümleyle, daha açık bir
ifadeyle anlatmak mümkün olabilmektedir.
Tasarının
68inci maddesinin bir geçici 4üncü maddesi var ki -yine bu da çok ilginç- on
yedi fıkra, yüz yirmi altı satır ve yaklaşık bin yedi
yüz kelimeden oluşuyor. Maddede ne konu bütünlüğü var ne de ifade insicamı
var. Akla hangi konu geldiyse, kırkambar gibi, bir maddeye âdeta
tıkıştırılmıştır.
Bunun gibi daha
birçok maddeyi incelediğimizde, cümlelerin bir beton
yığını gibi kelime yığıntısından
oluştuğunu mütalaa etmekteyiz.
Bir kanun
metninin açık, net ve anlaşılır ifadeden
oluşmasına özen göstermek gerekiyor. Plan ve Bütçe Komisyonunda
grubumuzun değerli üyelerinin bu konuda yapıcı eleştirileri
maalesef dikkate alınmamış. Tasarı bu hâliyle
kanunlaştığı takdirde, uygulama sürecinde yine birçok
sorunlar ve ihtilaflarla karşı karşıya
kalınacaktır. Uygulama sırasında idare bunalacak,
vatandaş ilave olarak eziyet görecek, zaman ve emek israfına yol
açılacaktır. İdare ile vatandaşlar arasında ihtilaflar
çoğalacak, uygulama birliği sağlamada ciddi
sıkıntılar çekilecektir.
Huzurunuzda not
düşüyorum, bu tasarı kanunlaşıp uygulanmaya
başladıktan çok değil beş altı ay sonra bazı
maddeleri değiştirmek için yine yüce Meclisin huzuruna geleceksiniz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Çelik.
BEHİÇ
ÇELİK (Devamla) Teşekkür ederim.
Hükûmet
tarafından Genel Kurulda verilen değişiklik önergelerindeki
hataları ve tasarıdaki hataları o zaman yeniden
görüşeceğiz.
Sözlerime burada
son veriyor, önergemizin kabulünü diliyor, muhterem heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Teşekkür ederim.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Çelik.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
49uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
50nci madde
üzerinde üç adet önerge vardır. Önergeleri önce geliş
sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık
derecesine göre işleme alacağım:
TBMM Başkanlığına
119 sıra
sayılı kanun tasarısının 50. maddesi ile
değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı
kanunun 86. maddesinin yedinci fıkrasından sonra gelen
fıkrasında geçen,
geriye yönelik 1 yıllık süreye
ibarelerinin
. Geriye yönelik 10 yıllık süreye
ibareleri olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip Kaplan Gültan Kışanak Selahattin Demirtaş
Şırnak Diyarbakır Diyarbakır
Akın Birdal Sevahir
Bayındır Osman
Özçelik
Diyarbakır Şırnak Siirt
Sırrı
Sakık
Muş
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı kanun tasarısının 50.
maddesi ile düzenlenen 5510 sayılı kanunun 86. maddesinin yedinci
fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen 8. fıkrasının
Denetim elemanlarınca yapılan durum tespiti sırasında
iş yerlerinde çalıştığı saptanan kimselerin
sigortasız olarak geçen hizmet sürelerinin geriye yönelik olarak beş
yılı hizmetlerinden sayılır. Şeklinde
değiştirilmesini teklif ederiz.
Mehmet Serdaroğlu Necati Özensoy Ümit Şafak
Kastamonu Bursa İstanbul
Muharrem
Varlı Ahmet
Bukan
Adana Çankırı
BAŞKAN
Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme
alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 50. Maddesi ile değiştirilen 31/5/2006
tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun 86. Maddesinin yedinci fıkrasının ve bu
fıkradan sonra gelmek üzere eklenen fıkranın aşağıdaki
gibi değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kemal
Kılıçdaroğlu Hakkı
Suha Okay Hüseyin
Ünsal
İstanbul
Ankara Amasya
Bayram Meral Gökhan Durgun Durdu Özbolat
İstanbul
Hatay Kahramanmaraş
Kurumun denetim
ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca, fiilen yapılan
denetimler sonucunda veya işyeri kayıtlarından yapılan
tespitlerden ya da kamu idarelerinin
denetim elemanlarının yapacakları soruşturma, denetim ve
incelemeler neticesinde veya kamu kurum ve kuruluşları ile bankalar
tarafından düzenlenen belge veya alınan bilgilerden
çalıştığı anlaşılan sigortalılara ait
olup, bu Kanun uyarınca Kuruma verilmesi gereken belgelerin yapılan
tebligata rağmen bir ay içinde verilmemesi veya noksan verilmesi halinde,
bu belgeler Kurumca resen düzenlenir ve muhteviyatı sigorta primleri
Kurumca tespit edilerek işverene tebliğ edilir. İşveren, bu
maddeye göre tebliğ edilen prim borcuna karşı tebliğ
tarihinden itibaren bir ay içinde, ilgili Kurum ünitesine itiraz edebilir.
İtiraz, takibi durdurur. İtirazın reddi halinde, işveren
kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde yetkili iş
mahkemesine başvurabilir. Yetkili mahkemeye başvurulması, prim
borcunun takip ve tahsilini durdurmaz. Mahkemenin Kurum lehine karar vermesi
halinde, 88 inci ve 89 uncu maddelerin prim borcuna ilişkin hükümleri
uygulanır.
Kurumun denetim
ve kontrolle görevli memurlarınca işyerinde fiilen yapılan
tespitlerden ve kamu idarelerinin denetim elemanlarının
yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelerden kayıt ve
belgelere dayanmaksızın çalıştığı
belirlendiği halde, hizmetlerinin veya prime esas kazançlarının
Kuruma bildirilmediği anlaşılan veya eksik bildirildiği
tespit edilen sigortalıların geriye yönelik hizmetlerinin veya prime
esas kazançlarının, en fazla tespitin yapıldığı
tarihten geriye yönelik beş yıllık süreye ilişkin
kısmı dikkate alınır.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu önergeye?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Önerge sahibi olarak
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Gökhan Durgun
BAŞKAN
Buyurun Sayın Durgun. (CHP sıralarından alkışlar)
GÖKHAN DURGUN
(Hatay) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime
başlamadan önce, biraz önce konuşma yapan Sayın Nur Serter
arkadaşımızın Sayın Bakana yönelttiği bir soru
vardı. Burada, sendikalı olmak eğer yasalara ve Anayasaya göre
suç değilse sendikalı oldukları gerekçesiyle 13 tane işçinin
konteynerde hapis edilmesinin durumunu sormuştu, nedenini sormuştu. Ama
Sayın Bakan her konuda söz alıp gerekli açıklamaları
yapmasına rağmen, bu konuda nedense suskunluğunu devam
ettiriyor. Biz bunu Sayın Bakana değil de Barrosoya mı
soracağız? Tabii ki Sayın Bakana soracağız. (CHP
sıralarından alkışlar) Sayın Bakan, bu konudaki
çalışmanızı, bu konudaki gerçeklerin ne olduğunu
bizler bilmek istiyoruz, sizler de lütfeder bu konuda bir açıklama
yaparsanız size teşekkür edeceğiz.
Değerli
arkadaşlarım, bu maddede yer alan
kamu idarelerinin denetim
elemanlarınca kendi mevzuatı gereğince yapacakları
soruşturma, denetim ve incelemeler neticesinde ibaresinin kamu
idarelerinin denetim elemanlarının yapacakları soruşturma,
denetim ve incelemeler neticesi biçiminde değiştirilmesini
öneriyoruz. Ayrıca, son fıkrada yer alan bir yıllık
süreye ibaresinin beş yıllık süreye şeklinde
değiştirilmesini istiyoruz.
Bu
değişiklik ile denetim elemanlarının sadece belli bir
mevzuatla sınırlı değil, daha geniş bir genel
mevzuatla denetim yapabilmesi gerçekleşmiş olacaktır. Bu da
denetimin sınırını genişletmeye ve
sağlıklı bir denetimin yapılmasına olanak
sağlayacaktır.
Ayrıca,
mevcut düzenlemeye göre geriye yönelik bir yıllık bir
kısmın dikkate alınması yerine, geriye yönelik beş
yıllık süreye ilişkin kısmın dikkate
alınması da hedeflenmektedir. Burada da amacımız
şudur: İşsizlik ve kayıt dışı
çalışmanın yaygın bir olgu olduğu ülkemizde, sigortaya
bildirim yapmadan çalışmak, çalışanların tercih ettiği,
isteyerek gerçekleştirdiği bir çalışma biçimi
değildir. Ancak, çalışanlar çalışırken işini
kaybetme korkusu ile hak arayamadıkları için sigortalılık
sürelerinde de kayıplara neden olmaktadır.
Bu
değişiklik önergesi de hem Kurum için hem de çalışanlar
için kayıpların telafi edilmesi amacıyla
hazırlanmıştır. Ama artık otomatiğe
bağlandı, bütün önergelerimiz kabul edilmiyor, reddediliyor.
Zannediyorum bu düzenleme de, bu istek de biraz sonra o otomatik sistem
içerisinde reddedilecektir.
Değerli
arkadaşlarım, sizlere, yılan hikâyesine dönen bu yasanın
biraz geçmişini hatırlatmak istiyorum. Bu tasarı, geçen dönem,
22nci Dönemde, 19/4/2006 tarihinde 5489 sayılı Yasa olarak kabul
edildi. Bütün uyarı ve ikazlarımıza rağmen, toplumun
görüşü alınmadan, komisyonlarda ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulunda doğru dürüst görüşülmeden, apar topar temel kanun olarak
ele alınmak suretiyle otuz maddesi bir madde olarak görüşüldü,
aynı bugün yapıldığı gibi. Şu anda da aynı
işlem devam ediyor.
Sonra ne oldu?
Sonra dönemin Cumhurbaşkanı 5489 sayılı Yasayı bir
kez daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderdi. Yine
aynı inat ve ısrarla tekrar görüşülmek üzere geri gönderilen
maddeler, hem komisyonda hem Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda,
verdiğimiz önergelerin hiçbirisi de kabul edilmeyerek, yine şimdi
olduğu gibi, aynen kabul edildi ve 31/05/2006 tarihinde Resmî Gazetede
5510 sayılı Yasa olarak yayınlandı. Yürürlük tarihi de
01/01/2007 olarak tespit edildi.
Daha sonra,
yürürlüğe girmeden önce bazı maddeleri, Anayasaya aykırı
olduğu için, Cumhuriyet Halk Partisi tarafından Anayasa Mahkemesine
gidildi. Anayasa Mahkemesi de bazı maddeleri iptal etti ve
yürürlüğünü durdurma kararı aldı. Bunun üzerine yürürlük tarih
01/07/2007 olarak değiştirildi. Daha sonra yine 01/01/2008 olarak
değiştirilerek bu aşamaya kadar geldi. Yani biz, bu yasayı
şimdi üçüncü defa görüşüyoruz. Bu yasa yine bu şekilde devam
ediyor. Yine biz eğer bu konudaki eksiklikleri tespit ettiğimiz
takdirde Anayasa Mahkemesine götüreceğiz. Anayasa Mahkemesi yine tekrar
iptal kararı verirse bu sefer ne yapacaksınız, o zaman ne
olacak? Gerçi bu sefer bir şansınız var, geçen dönem diyordunuz
ki: Cumhurbaşkanı bizi engelliyor. Şimdi
Cumhurbaşkanı sizden; onay makamı şeklinde zaten yürüyor
işler. Çok kısa süre içerisinde Cumhurbaşkanı onaylar ama
Anayasa Mahkemesi -neyse ki o var- gereğini yapacaktır.
Peki, yazık
değil mi bu Meclisin boşuna harcadığı bu zamana?
Yazık değil mi bu tasarı görüşülürken harcanan paraya?
Neyin inadı, neyin ısrarı bunlar? Yoksa sizlere birileri, yok
diyemeyeceğiniz birileri bir baskı mı uyguluyor? Çiftçiye,
memura, yargıya, muhalefete, basına gösterdiğiniz o
kabadayılığı, Kasımpaşa
kabadayılığını niye bu yasayı dayatanlara
gösteremiyorsunuz? IMFnin isteği üzerine hazırladığınız
ve adına sosyal güvenlik reformu dediğiniz, Türkiye gerçekleriyle bağdaşmayan
bu düzenlemeyi ısrarla ve inatla gerçekleştiriyorsunuz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Durgun.
GÖKHAN DURGUN
(Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Bu Meclis, bu
yüce çatı, IMFnin, Avrupa Birliğinin çıkarları ve
istekleri doğrultusunda çalışacak ve yasa yapacak bir Meclis
değildir; bunu ifade etmek istiyorum, bunu bir kez daha dikkatinize sunmak
istiyorum. Gerçi alıştınız; Cargill Yasası,
Vakıflar Yasası -hep bunlar ısmarlama yasalar- bunların
hepsini geçirdiniz, bu da onun bir örneği. Ben, bu konuda biraz daha
dikkatli olmanız gerektiğini düşünüyorum.
Sizleri
saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Durgun.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı kanun tasarısının 50.
maddesi ile düzenlenen 5510 sayılı kanunun 86. maddesinin yedinci
fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen 8. fıkrasının
Denetim elemanlarınca yapılan durum tespiti sırasında
iş yerlerinde çalıştığı saptanan kimselerin
sigortasız olarak geçen hizmet sürelerinin geriye yönelik olarak beş
yılı hizmetlerinden sayılır. Şeklinde
değiştirilmesini teklif ederiz.
Mehmet
Serdaroğlu (Kastamonu) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Ümit Şafak konuşacaklar efendim.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Şafak. (MHP sıralarından alkışlar)
ÜMİT
ŞAFAK (İstanbul) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 50nci maddesi ile ilgili değişiklik
önergesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Sayın
milletvekilleri, ülkemizde yüzde 10larda seyreden işsizlik ile SSK
primlerinin yüksek olması, kayıt dışı istihdamı
teşvik eden önemli unsurlardır. Sanayiciler, esnaflar ve
işverenler yıllardır yüksek sigorta priminden şikâyet
etmekte, hükûmetler ise buna sessiz kalmaktadır. Sigorta primlerini düşürme
yoluna giderek sigortalı işçi çalıştırmayı cazip
hâle getirirken sigortasız işçi çalıştırmayı da
caydırıcı hâle getirmek kayıt dışı
istihdamın önüne geçmek için önemli bir adım olacaktır. AKP
iktidarları, kayıt dışı istihdamla mücadeleden sonuç
alamamıştır. Çalışan 2 kişiden 1i
sigortasız çalıştırılmaktadır. Hiçbir sosyal
güvenlik kurumuna bağlı olmadan kayıt dışı
istihdam edilen bu işçilerin kendileri ile birlikte eş ve
çocuklarının sağlık hizmetlerinden yararlanması sorun
olmakta, emeklilikle ilgili önemli hakları da zayi olmaktadır.
Çalışma hayatının kanayan yarası olan kayıt
dışı istihdamın önüne geçmek devletin önemli bir görevi ve
sorumluluğudur.
Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı kayıt dışı
istihdamla mücadele etmek amacıyla, Kayıt Dışı
İstihdamla Mücadele Koordinatörlüğünü KADİM adıyla
kurmuştur. Şimdi getirdiği -Yasanın 86ncı maddesi-
KADİMin ruhuna aykırıdır ve kayıt dışı
istihdamı da teşvik etmektedir. Yasanın 86ncı maddesinin
yedinci fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen sekizinci
fıkrasına göre, denetim elemanlarınca yapılan durum tespiti
sırasında bir işçinin çalıştığı hâlde
sigortalı yapılmadığı süre kaç yıl olursa olsun
geriye dönük olarak en çok bir yılı sigortalı
sayılmaktadır. Bu madde, çalışan açısından
sigortalılık süresi ve yaşlılık aylığı
hesaplanırken ciddi hak kayıplarına neden olacak, kayıt
dışılığı da teşvik edecektir.
5510
sayılı Yasanın 86ncı maddesi, sigortalı işçi
çalıştıran ve primlerini düzgün ödeyen işverenleri de
cezalandırma maddesi olmuştur. Bu nasıl bir reformdur ki
devletin denetim elemanlarınca bir yıldan fazla
çalıştığı tespit edilen bir kişinin geriye dönük
olarak sadece bir yılının hizmetten
sayılacağını kanun maddesi yapıyorsunuz? Bunun
adı hukuksuzluktur. Çünkü, gerçekten çalışan bir kişi var;
çalıştığı, devletin denetim elemanlarınca tespit
edilmiş; siz, bu maddeyle çalışma sürelerini dikkate
almıyorsunuz; sadece bir yıllık hizmetini kabul ederek,
çalışanın bu sürelerle ilgili hakkını elinden
alıyorsunuz.
Sayın
milletvekilleri, Yasanın 86ncı maddesindeki bir yıllık
sürenin beş yıl olarak değiştirilmesi yürürlükteki
yasalara da uygundur. Böylece, kayıt dışı istihdamın
önüne geçmek için önemli bir caydırıcılık yasaya
konulmuş olacak, çalışanların önemli bir hak
kaybının da önüne geçilecektir. Diğer taraftan, Kurumun sigorta
prim gelirlerinde de yükselme olacaktır.
86ncı
maddedeki değişiklik önergesini destekleyeceğiniz inancıyla
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Şafak.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir efendim.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
119 sıra
sayılı kanun tasarısının 50. maddesi ile
değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı
kanunun 86. maddesinin yedinci fıkrasından sonra gelen
fıkrasında geçen,
geriye yönelik 1 yıllık süreye
ibarelerinin
. Geriye yönelik 10 yıllık süreye
ibareleri olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN -
Buyurun Sayın Sakık. (DTP sıralarından alkışlar)
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de bu
yasayla ilgili düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu
vesileyle yüce kurulu saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu konuya girmeden önce, dün Diyarbakırdan sivil toplum
örgütleri ve meslek kuruluşları, kendi sorunlarını
Ankarada çözmek, Ankarada soruna bir çözüm bulmak adına umuda doğru
yolculuğa çıkıp geldiler. Yirmi tane kuruluş, dün, ilk önce
Sayın Başbakanımızla görüştüler, bugün Sayın
Cumhurbaşkanımızla görüşecekler, yanılmıyorsam,
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanıyla, DTP grubuyla
görüşülecek.
Dün Sayın
Başbakanı ziyaret eden bu heyet, ne yazık ki Sayın
Başbakanın -hiçbirimizin tasvip etmediği,
onaylamadığı bir şekilde- heyette bulunan ve özellikle Baro
Başkanına Yalancı, sen dürüst değilsin
Şimdi,
bunları hayretle izliyoruz. Bu sivil toplum örgütleri gelip
sorunlarını burada çözmek istiyorlar. Sayın Başbakanın
ruh hâlini anlıyoruz, olup bitenleri biliyoruz. Ama olup bitenlerin
mimarı Diyarbakırdaki halk değil, sivil toplum örgütleri
değil, bölge halkının seçtiği milletvekilleri değil.
Hayatın her alanında, bunlara karşı, bu üslubu
kullanmayı içimize sindiremiyoruz. Seçim sonrası Ben 72 milyon
insanı kucaklayacağım diyen Sayın Başbakanı
bekliyoruz. Evet, bu süreci biliyoruz, bu sürecin sancılı
olduğunu da biliyoruz. Ama, ne yazık ki bu sürecin sancılı
geçtiğini ilk günden beri de biliyoruz, biz her gün bu sancıları
yaşıyoruz. Sayın Başbakan padişah değil biz de
tebaa değiliz. Bize karşı ve halkımıza karşı
böyle davranma hakkı yoktur diye düşünüyoruz. Bundan sonra,
Sayın Başbakanımızın, bu tür konularda daha
duyarlı davranmasını diliyorum. Çünkü çözüm adresi eğer
Ankaraysa, insanlar, Ankaraya doğru, umuda doğru geliyorlarsa,
bunun çok büyük bir anlamı vardır. Eğer siz Diyarbakırdaki
sivil toplum örgütleriyle konuşamıyorsanız, seçilmiş
vekillerle konuşamıyorsanız kiminle
konuşacaksınız?
Bu vesileyle
tekrar sağduyuya davet ediyorum. Çünkü, ülkemizin gerçekten önemli bir
süreçten geçtiğini hepimiz görüyoruz ve her gün tatsız şeyler
yaşadığımızı görüyoruz. Üniversitelerimizdeki
olan bitenlere Parlamentonun seyirci kalmaması gerektiğini, çünkü 12
Eylül öncesinde Türkiyeyi nasıl 12 Eylüle götürdüklerinin hepimiz
tanığıyız ve 12 Eylülün mağdurlarıyız. Onun
için, Parlamentonun bu noktada duyarlı olması gerektiğini
düşünüyorum ve ciddi bir görev ve sorumlulukla karşı
karşıya olduğumuzu tekrar buradan ilan etmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, bakın, sosyal güvenlik yasası tartışılıyor,
konuşuluyor ama sokakta insanlar aç ve perişan. Daha iki gün önce
Diyarbakırda bir baba işsizlikten dolayı 2 tane çocuğunu
ilk önce kurşunluyor, sonra kendi beynine silahı dayıyor ve
hayatını orada bitiriyor. Çocuklarından birinin adı Lorin.
Zaten Lorin, Kürtçe ağıt demek; Lorin ismi koyulduğu zaman,
hayat yazgısının ne olduğunu biliyoruz.
O vesileyle,
toplumun bütün sorunlarını masaya yatırmamız gerekir.
İnsanlar aç ve perişan. Seçim öncesi çıkıp, kamu
görevlilerine talimatlar verdiniz, herkesi yeşil kart sahibi
yaptınız, ama sonra döndünüz, 5 milyon insanın kartını
iptal ettiniz ve şimdi de o kamu görevlileri hakkında dava açmaya
başladınız. Şimdi bunu nereye sığdıracağız,
ne yapacağız?
Değerli
arkadaşlar, şimdi, bu yasayla ilgili DTPnin, bizim bir
değişiklik önergemiz var, ama ne yazık ki, bu önergelerin
hiçbiri bugüne kadar kabul edilmedi. Burada, bir yıl geriye dönük bir
ibare var, ama ana muhalefet partisi ve diğer muhalefet partisi de
beş yıl verdi, geçmedi. Biz, şimdi dönüp soruyoruz: Acaba, bu,
on yıl olsa ne olur, devletimizin ne kaybı olur? Yani bu
mağdurların hukukunu savunsak, acaba mağdurdan mı yana
tavır alırız yoksa bunlara yıllardır zulüm uygulayan
patronlara karşı mı tavır içerisinde oluruz? Biz, bu
sürecin
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Sakık.
SIRRI SAKIK
(Devamla) Teşekkür ediyorum Başkan.
geriye dönük on
yıl olmasını istiyoruz. Eğer, böyle bir uygulama olursa,
zaten bu süreçte en mağdur kesimler bu insanlar. Bunların büyük bir
çoğunluğu -hepimiz de biliyoruz- en zor işlerde
çalıştırılan işçilerdir ve patronların sürekli bu
kesimi nasıl istismar ettiğini hepimiz biliyoruz.
Önergemize olumlu
oy kullanacağınızı diliyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Sakık.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Buyurun.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Konuşmacı, biraz önce, Sayın Grup
Başkanımız, Genel Başkanımızla ilgili, dün,
güneydoğudan gelen sivil toplum örgütleriyle yapılan görüşme
neticesinde, bir sivil toplum örgütü başkanının medyaya
verdiği yanlış bilgi çerçevesinde Sayın
Başkanımızı itham edici konuşma
yapmıştır. Müsaade ederseniz, o konu hakkında bilgi vermek
istiyorum.
BAŞKAN
Yeni bir sataşmaya mahal vermemek üzere, size, çok kısa bir süre söz
vereceğim.
Buyurun
Sayın Elitaş. (AK Parti sıralarından alkışlar)
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Muş Milletvekili
Sırrı Sakıkın konuşmasında Başbakana
sataşması nedeniyle konuşması
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Adalet ve
Kalkınma Partisi kurulduğu günden bu tarafa, 14 Ağustos 2001
tarihinde bu partiyi Genel Başkanımız, arkadaşları
kurarken ve biz de kurucu il başkanı olarak söylediğimiz,
millete söylediğimiz tek önemli mesele vardı: Bu partiyi millet
kurdu, tabelasını biz geldik astık. Nereden itibaren kurduk?
İstanbuldan Hakkâriye kadar, Karsa kadar; Sinoptan Hataya kadar. 780
bin kilometrekare olan Türkiyedeki yaşayan her insanın gönlünden,
yüreğinden geçen duyguları ifade etmek ve onların problemlerini
çözmek üzere kurulmuş bir partiydi.
Neticesini 3
Kasım 2002 seçimlerinde gördük. Arkasından, öne alınan 22 Temmuz
seçimlerinde Türkiyedeki 81 vilayetin 80inde de milletvekili çıkarma
başarısını gösteren bir partidir. Bugün Güneydoğu
Bölgesinde bir partinin sadece oradaki etnik kimliğe dayalı
yaptığı siyasetten öte, Türkiyenin tamamından yüzde 47ye
yakın oy almış, Güneydoğu Bölgesinde de yüzde 55 oy
almış bir partinin, sivil toplum örgütü başkanına, getirip
Sayın Genel Başkanımızın bu şekilde ifade
kullandığını söylemek yanıltıcıdır.
Bakınız,
olayın gerçeği
SIRRI SAKIK
(Muş)- Bugün medyanın hemen hemen hepsinde var.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Müsaade edin
Müsaade edin
Bakın,
Sayın Genel Başkanımızı itham ederken hiçbir şey
söylemedim. Ben de buradan olayın gerçeğini anlatmaya
çalışıyorum. Medyadaki takip açısından değil,
olayı içerisinde birebir yaşayan Sayın Genel Başkanın
anlattıklarını ifade ediyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu memlekette yaşayan 70 milyon insan kardeştir.
Hepsi birbiriyle vatan birliği içerisinde, ülkü birliği içerisinde de
bağlıdır. Bunu net bir şekilde ifade ediyoruz. Ama yirmi
beş yıldır
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Elitaş, bir dakika daha veriyorum.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Bir saat süre verebilirsiniz Sayın
Başkan!
BAŞKAN
Lütfen müdahale etmeyin efendim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Yirmi beş yıldır içimizde kanayan
bir yara var. Bu yarayı bertaraf etmek için bu ülkeye gelmiş bütün
iktidarlar, bütün örgütler, kurumlar canla başla mücadele ediyorlar.
Sayın Genel Başkan diyor ki: Bakın, biz, bunu çözmek için
ekonomik meseleleri gündeme almamız lazım. İşsizliği
ortadan kaldırmak için yatırımlar yapmamız lazım. Ama
bugüne kadar gelen bütün iktidarların ekonomik işlerle ilgili
yaptıkları müdahaleleri bir örgüt engelleyerek oradaki
istihdamın ve gelir dağılımının iyi olmasını
engellemeye çalışıyor. İşte bunu diyoruz. Siz,
PKKyı terör örgütü kabul etmediğiniz sürece yanlış
yoldasınız. diyoruz ve oradaki sivil toplum örgütü başkanı
Siz böyle söylerseniz ben odayı terk ediyorum. diyor. Gelişme
budur. Değerli milletvekillerinin bilgilerine sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Elitaş.
SIRRI SAKIK
(Muş) Doğru değil, kendi milletvekilleriniz vardı.
Yanıltıyor...
BAŞKAN
Sayın Sakık
SIRRI SAKIK
(Muş) - Sayın Başkan, Sayın Hatip Parlamentoyu
yanıltıyor. Orada sadece sivil toplum örgütleri değil, bölge
milletvekillerinin tümü vardı. Medyaya yansıyan boyutu bu.
BAŞKAN
Şimdi siz bir ithamda bulundunuz, orası açıklama yaptı.
SIRRI SAKIK
(Muş) Efendim ben ithamda
Ama yanıltıyor. Şimdi
Parlamentoyu yanıltan bir açıklama oldu.
BAŞKAN
Efendim, Parlamento sadece sizin konuşmalarınızdan
aydınlanmıyor.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gazete kupürlerinden konuşuyor Sayın
Başkanım.
SIRRI SAKIK
(Muş) Şimdi el vicdan edin, milletvekillerinize dönün sorun:
Onların yanında böyle bir ibare mi kullanılmış?
BAŞKAN
İkiniz de konuştunuz, Parlamentonun takdirine bırakıyoruz
efendim.
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.-
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İzmir Milletvekili
Bülent Baratalının; Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalının;
Devlet Memurları Kanunu ile Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
Manisa Milletvekili Şahin Mengünün; 5510 Sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 19 milletvekilinin; 17.7.1964 Tarihli ve
506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa Geçici Maddeler Eklenmesi
Hakkında Kanun Teklifi; Sivas Milletvekili Muhsin
Yazıcıoğlunun; Engelli Memurların Emekliliğini
Düzenleyen 5434 Sayılı Kanunun 39 uncu Maddesinin (j) Bendinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
İzmir Milletvekili Bülent Baratalının; 3201 Sayılı
Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt
Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri
Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent
Baratalı ve 24 milletvekilinin; 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 4 Maddesinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 12 milletvekilinin; Sanatçıların
Sosyal Güvenliklerinin Sağlanması Hakkında Kanun Teklifi ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve
Bütçe Komisyonları Raporları (1/465, 2/30, 2/31, 2/37, 2/64, 2/71,
2/79, 2/136, 2/147, 2/149) (S. Sayısı: 119) (Devam)
BAŞKAN -
Evet, önergeyi oylarınıza sunuyorum
HASAN MACİT
(İstanbul) Karar yeter sayısının aranmasını
istiyorum.
BAŞKAN
Karar yeter sayısı istiyorsunuz, peki.
Önergeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Efendim, önerge kabul edilmemiştir, karar yeter
sayısı vardır.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Karar yeter sayısı yok Sayın Başkan.
H. TAYFUN
İÇLİ (Eskişehir) Sayın Başkan, karar yeter
sayısı yok ki!
BAŞKAN
Efendim, 2 tane Kâtip Üyemizin ifadesi
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: 50nci maddeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
51inci madde
üzerinde iki adet önerge vardır. Önergeleri önce geliş
sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Sayın Başkan, taraflı davranıyorsunuz!
BAŞKAN Ya,
siz 2 tane Kâtibe inanmıyorsanız ben ne yapayım! Biri MHPden,
biri AK Partiden, artık insaf yani! Yani arkadaşlara da
itimadınız yok, güveniniz yok o zaman! Ne yapalım, işte
MHPli muhalefet, işte AK Parti
Yani, lütfen şey yapmayın.
Okur musunuz
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Sayın Başkan, kaç milletvekili var?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 51.
Maddenin f bendindeki veya kendileri ibaresinin
çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Saygılarımla.
Süleyman L. Yunusoğlu
Mustafa Kalaycı Reşat Doğru
Trabzon Konya Tokat
Prof.
Dr. Alim Işık Ahmet
Bukan
Kütahya Çankırı
BAŞKAN
Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme
alacağım efendim:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 51. Maddesi ile değiştirilen 31/5/2006
tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun 87. Maddesinin birinci fıkrasının (d)
bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Kemal
Kılıçdaroğlu Hakkı
Suha Okay Tekin
Bingöl
İstanbul Ankara Ankara
Hulusi Güvel Turgut Dibek M. Rıza Yalçınkaya
Adana Kırklareli Bartın
Fehmi
Murat Sönmez
Eskişehir
d) 4447
sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu gereğince
işsizlik ödeneği alanlar ve 60 ıncı maddenin birinci
fıkrasının (e) bendinde sayılan kişiler ile 5 inci
maddenin (e) bendinde belirtilenler için Türkiye İş Kurumu,
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu önergeye?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde konuşmak isteyen efendim?
FEHMİ MURAT
SÖNMEZ (Eskişehir) Ben konuşacağım.
BAŞKAN -
Buyurun Sayın Sönmez. (CHP sıralarından alkışlar)
FEHMİ MURAT
SÖNMEZ (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Tasarının
51incimaddesiyle ilgili olarak vermiş olduğumuz önerge hakkında
söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime
başlamadan evvel, benden önce 2 milletvekilimizin Bakanımıza
yönelttiği fakat cevabını alamadığımız
soruyu ben yinelemek istiyorum: Sendika mücadelesi veren 11 işçinin on üç
gün bir konteynerde hapis tutulması hakkında yorumunuz nedir? Bunu
bize açıklayacak mısınız? Bunu merak ediyoruz. Türkiyede
sendikalı olmak suç mudur, böyle mi görmektesiniz? Bunun
cevabını bekliyoruz.
ATİLA EMEK
(Antalya) Sayın Bakan susma hakkını kullanıyor.
FEHMİ MURAT
SÖNMEZ (Devamla) Tasarıyla getirilen 51inci madde, 5510
sayılı Kanunun 87nci maddesinde kimi değişiklikler
içeriyor. 87nci madde prim ödeme yükümlüsünü düzenlemektedir. Yani kısa
ve uzun vadeli sigorta kollarıyla genel sağlık sigortası ve
isteğe bağlı sigorta bakımından prim ödeme yükümlüsünü
düzenlemektedir.
Önergemiz,
İşsizlik Sigortası Kanunu gereğince işsizlik
ödeneğinden yararlananlarla ilgilidir. Burada belirtilen kişilerin
primlerini Türkiye İş Kurumu ödeyecektir.
Değerli
milletvekilleri, bu önerge vesilesiyle bir hususu da burada dikkatlerinize
sunmak istiyorum: İşsizlik Sigortası Fonu, sigortalılara,
işsiz kalmaları durumunda belirli bir süre ödeme yapılması
ve bazı hizmetlerin yerine getirilmesi amacıyla kurulmuştur.
Ancak bugün gelinen noktada, Fon bu amacından çok, kamu borçlanmasına
bir kaynak olarak hizmet vermektedir. Türkiye İş Kurumu
tarafından yayınlanan İşsizlik Sigortası Fonu
Bültenine göre, Fonda biriken 32 milyar 762 milyon YTLnin yüzde 94ü devlet
iç borçlanmasında kullanılmaktadır.
İşsizliğin
bu kadar yüksek olduğu ve hızla yükselmeye devam ettiği bu
ortamda İşsizlik Sigortası Fonundan mart ayında ödeme yapılan
işsiz sayısı 121.170 kişidir.
Yine, istihdamla
ilgili her görüş ve yeni proje, kaynak olarak Fona gözünü dikmektedir.
Hatırlanacağı gibi geçtiğimiz yıl, istihdam
artışı yaratmak için Her ilave istihdamın tüm sosyal
güvenlik primlerinin fon tarafından ödenmesi önerisi ortaya
atılmış ve bu öneri de Hükûmet tarafından kabul
görmüştür. İşsizlik Fonunu amacından saptıracak
uygulamalardan kaçınılması gerektiğini düşünüyorum.
İşsizlik
sigortasından yararlanma koşullarının ağır
olduğu bilinmektedir, fonda biriken büyük kaynağın nedeni de
budur. 4447 sayılı Yasanın özüne ve amacına uygun olarak
işsizlik sigortasından yararlanma koşulları
değiştirilerek, yararlananların sayısı, yararlanma
süresi ve işsizlik ödeneği arttırılmalıdır.
İşsizlik sigortasının şu ana kadarki
uygulamasında ülkemizdeki işsizlik ödeneğinden yararlanma süresi
ortalaması AB üyesi ülkeleri ortalamasından düşüktür.
Kısaca
belirtmek gerekirse, işsizlik sigortası bir an önce kamu
borçlanması kaynağı olmaktan çıkarılıp gerçek
amacı olan işsiz kalan sigortalılara hizmet eder hâle
getirilmelidir.
Fırsat
bulmuşken bu yasayla ilgili bir düşüncemi de paylaşmak
istiyorum. Hükûmet ve AKP çevreleri yasa hakkında topluma, genelde Bu
yasa bugün için çalışanları çok etkilememektedir; esasında,
2030lardan sonra etkisi görülecektir. demektedir ve
vatandaşlarımız da genelde Ya, 2030dan sonra etkileyecek bir
yasaya şimdiden tepki göstermek çok da yerinde olmayabilir. Nasıl
olsa önümüzdeki süreç içerisinde getirilecek yeni bir hükûmet bu yasayı
değiştirecektir. gibi bir düşünceye kapılmaktadır.
Ama buna rağmen ilgili olan ve konuyu yakından bilenler, sadece
ileriki tarihlerde değil şu anda da sigortalı olan
insanların haklarının değiştirilebileceğini ve
bazı haklarından mahrum olacaklarını bilmektedirler ve bu
yüzden de tepkilerini göstermektedirler, protesto eylemleri
yapmaktadırlar.
Sağlık
ve sosyal güvenlik konuları, sosyal devletin yerine getirmesi gereken
görevlerdir. Sosyal sigortacılığın gerektirdiği
önlemler gerekçe gösterilerek sosyal güvenlik hakkı kullanılamaz hâle
getirilmemelidir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Sönmez.
FEHMİ MURAT
SÖNMEZ (Devamla) Sosyal güvenlik hakkının sosyal devletin
gereği ve zorunlu sonucu olduğu unutulmamalıdır.
Tasarı,
kısa çalışma ödeneğinden yararlananların ve Türkiye
İş Kurumu tarafından düzenlenen meslek edinme, geliştirme,
değiştirme eğitimine katılanların primlerinin Türkiye
İş Kurumu tarafından ödenmesini öngörmektedir. Bu
sayılanlara ek olarak, işsizlik sigortasından kim
yararlanıyorsa onun sigorta primlerinin Türkiye İş Kurumu
tarafından ödenmesi önerilmektedir.
Tasarının
51nci maddesiyle ilgili olarak vermiş olduğumuz önergeye
desteğinizi bekler, saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Sönmez.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 51. Maddenin
f bendindeki veya kendileri ibaresinin çıkarılmasını arz
ve teklif ederim.
Saygılarımla.
Süleyman Latif
Yunusoğlu (Trabzon) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Yunusoğlu, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
SÜLEYMAN
LATİF YUNUSOĞLU (Trabzon) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 51inci maddesi üzerine vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi hakkında görüşlerimizi arz etmek üzere
huzurlarınızdayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, biz siyasetçiler kürsüye çıktığımızda
Türkiye Cumhuriyeti devleti sosyal bir devlettir. diye nutuklar atarız.
Ancak, sosyal devlet olmanın gereği, devletin, bütün vatandaşlarının,
hiçbir ayrıma tabi tutmadan, sosyal güvenliklerini teminat altına
almaktır, sosyal ihtiyaçlarını karşılamaktır. Bu
görev de, yasama organı olan Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Yüce
milletin yetkilendirdiği milletvekilleri olarak bu görevi tam olarak
yerine getirdiğimizi iyi analiz etmemiz gereğine inanıyorum.
Değerli
milletvekilleri, daha önceki yasama döneminde 5510 sayılı Sosyal
Güvenlik ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu
çıktığında, iyi niyetli hazırlandığına
inandığımız bu Kanun gayet tabiidir ki birtakım
eksiklikleri de beraberinde getirmektedir. Bu yasama döneminde 5510
sayılı Kanun üzerinde değişiklikler yapan tasarı gerek
komisyonlarda gerekse Genel Kurulda önümüze geldiği zaman, bu
eksikliklerin giderileceği ve daha yeni tasarılar getireceği ve
sigortalıların haklarını koruyacağı konusunda ümitlenmiştik.
Ancak gördük ki bu tasarı ile daha önce verilmiş olan haklar geri
alınmakta, sigortalılarımız mağdur edilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, bugün gerek Emekli Sandığından gerek SSKdan
gerekse BAĞ-KURdan emekli olan bir vatandaşımız 550-600
YTL civarında bir emekli maaşı almaktadır. Takdir edersiniz
ki bu emekli maaşıyla emekli olan bir vatandaşımız bir
yan geliri yok ise evini geçindirmekte zorluk çekmekte, hele hele okutmakta
olduğu çocukları varsa onların eğitim
ihtiyaçlarını görmekte zorluk çekmekte, dolayısıyla bu
ihtiyaçlarını görebilmek için emekli olduktan sonra ikinci bir
işi yapmaya mecbur kalmaktadır. Peki, emekli olan bir
vatandaşımız emekli olduktan sonra aldığı emekli
maaşıyla geçinemez durumda olduğuna göre, yeni bir iş açma
ihtiyacını hangi sebeplerden duymaktadır? İki sebepten
ötürü: Birincisi, almış olduğu emekli maaşına ek gelir
elde edebilmek için. İkincisi ise kahvehane
alışkanlığı olmayan ya da emekli olduktan sonra pinti
pinti evinde oturmayı sevmeyen insanlarımız, sırf
eğlence olsun diye, sağlığını daha güzel bir şekilde idame ettirebilmek için
çikolata, ciklet satabilecek bir büfe açmaktadır. Belki de bu büfeyi
sadece tatil günlerinde, yaz aylarında işletmekte, ancak vergi
mükellefi olmaktadır. Her iki durumda da, iş sahibi olan bu
insanlarımız gelirine bir ek gelir elde etmekte, ancak bu
gelirlerinden de BAĞ-KURa mevcut Kanunda destekleme primi altında
bir prim ödemektedirler. Bu insanımızın belki de açmış
olduğu küçücük bir büfeden -sadece tatil günlerinde çalıştığına
göre- elde edeceği gelir aylık 300 YTL ise, bunun yüzde 25ini vergi
mükellefi olmak üzere vergi dairesine verirken, yüzde 25ini de bu kanunla
BAĞ-KURa sosyal güvenlik destekleme primi altında almak istiyoruz.
Bunun, sigortalı ama çalışmak isteyen, ailesini geçindirmek
isteyen ve kendisine ek gelir elde etmek isteyen ya da kendisini kahvehane
köşesinden kurtarmak ve eğlence aramak isteyen
vatandaşımıza karşı uygulanan adaletsiz bir durum
olduğunu düşünüyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Yunusoğlu.
SÜLEYMAN
LATİF YUNUSOĞLU (Devamla) Dolayısıyla, yapılan bu
haksızlığın giderilmesi maksadıyla bu önergeyi
vermiş bulunuyoruz.
Önergemizin
tarafınızdan kabul oyu verilmek suretiyle desteklenmesini diliyor,
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
51inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
HASAN MACİT
(İstanbul) Karar yeter sayısı istiyorum Sayın
Başkan.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Oylamaya geçtik Sayın Başkan.
BAŞKAN
Efendim, geç kaldınız, maalesef. Yani dikkat ediyorum biliyorsunuz,
hiç şeyim yok. Benim için daha iyi. İstirahat ederim, geçerim,
otururum ben. Benim için daha iyi. Ama geç kaldınız.
Kabul
etmeyenler... 51inci madde kabul edilmiştir.
52nci madde
üzerinde üç adet önerge vardır. Önergeleri önce geliş
sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık
sırasına göre işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra
sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 52 nci maddesi ile
düzenlenen 5510 sayılı Kanunun 88 inci maddesinin dördüncü
fıkrasının sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Bekir Bozdağ Ünal Kacır Mustafa
Ataş
Yozgat İstanbul İstanbul
Ramazan
Başak M.
Yılmaz Helvacıoğlu
Şanlıurfa Siirt
Kamu idaresine
ait işyerlerinde çalıştırılan sigortalıların
iş sözleşmesinin askıda kaldığı aylara ait genel
sağlık sigortası primi, 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas
günlük kazancın alt sınırının otuz günlük tutarı
üzerinden ilgili kamu idaresince ödenir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 52. Maddesi ile değiştirilen 31/5/2006
tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun 88. Maddesinin beşinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve onbirinci
fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın
madde metnine eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Kemal
Kılıçdaroğlu Hakkı
Suha Okay Hüseyin Ünsal
İstanbul Ankara Amasya
Rasim Çakır Durdu Özbolat Bayram Meral
Edirne Kahramanmaraş İstanbul
60
ıncı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi
kapsamına girenler için prim ödeme yükümlülerinin ödeyecekleri genel
sağlık sigortası primi; primin tahakkuk ettirileceği ay
itibarıyla anılan bendin (1) ilâ (10) numaralı alt bentlerde
sayılan kişi sayısı esas alınarak hesaplanır.
Ancak, bu kişilerden aynı zamanda 60 ıncı maddenin birinci
fıkrasının (c) bendi kapsamı dışındaki
bentlerin kapsamına girerek genel sağlık sigortalısı
sayılanlar, bu fıkraya göre tespit edilecek kişi
sayısı hesabına dahil edilmez.
Büyükşehir
belediyeleri, belediyeler ve bunlara bağlı kuruluşlar ile
sermayesinin yüzde ellisinden fazlası büyükşehir belediyelerine veya
belediyeye ait şirketlerin prim borçlarının, belediyelere genel
bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamından ayrılacak olan paylardan
her ay yüzde on kesinti yapılmak suretiyle Kuruma ödenmesi zorunludur.
Buna ilişkin usul ve esaslar Kurumca belirlenir.
BAŞKAN
Şimdi maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme
alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 52 nci
maddesi ile yeniden düzenlenen, 5510 sayılı Kanunun 88 inci
maddesinin on ikinci fıkrasının metinden
çıkarılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Hakan Coşkun Erkan Akçay Mustafa Kalaycı
Osmaniye Manisa Konya
Mehmet
Günal Emin Haluk
Ayhan
Antalya Denizli
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN
Buyurun efendim.
HAKAN COŞKUN
(Osmaniye) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 52nci maddesiyle değiştirilen 5510
sayılı Kanunun 88inci maddesinin on ikinci
fıkrasının kanun metninden çıkarılması üzerine
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, söz konusu fıkrada: Tarımsal faaliyette
bulunanların prim borçlarını, sattıkları tarımsal
ürün bedellerinden tahsil etmeye Kurum yetkilidir. denilmektedir. 1479
sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız
Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun 53üncü maddesinin
değişik birinci fıkrasında: Sigortalılar aylık
prim borcunu ilgili ayın sonuna kadar ödemek zorundadır. Ödenmeyen
prim borçları ürün bedellerinden tevkif suretiyle de tahsil edilebilir.
denilmektedir. Bu iki kanun maddeleri birbirinin benzeri olup, geçmişteki
uygulamalarda birçok sorunlarla
karşılaşılmıştır. 50 bin vatandaşımız
devletle karşı karşıya gelmiş, mahkemelik
olmuştur.
Değerli
milletvekilleri, şimdi sizlere çiftçilerimizin
sıkıntılarını anlatmaya
çalışacağım. Hükûmetimizin de bu yanlış
uygulamalarından vazgeçmesini talep ederek sözlerime devam etmek istiyorum.
Çiftçi
girdilerini alamadıklarından, üretim yapmak için aylardan beri, 2007
yılı desteklemelerinin ödemesini beklemektedir. 2007 yılına
ait doğrudan gelir desteği ödenmedi ve ne zaman da ödeneceği
henüz belli değil.
AKP
İktidarı döneminde, tarım sektörü, gayrisafi yurt içi
hasılasındaki nispi payı sürekli olarak düşüş
göstermektedir. Son bir yıl içerisinde 18-46 DAP gübresi kilogram
fiyatı 1 milyon 650 bin liraya yükselmiştir, fiyat
artışı yaklaşık yüzde 250 civarındadır.
Aynı şekilde, mazot litre fiyatı 1 milyon 600 bin liradan 2
milyon 800 bin liraya çıkmıştır, fiyat
artışı yüzde 57 civarındadır. Tohum fiyatı yüzde
68, ilaç ise yüzde 30-40 oranında artmıştır. Buna
rağmen, Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulu kararına göre,
kütlü pamuk, yağlık ayçiçeği, soya fasulyesi, kanola ve aspir
destekleme primleri enflasyon oranında dahi
arttırılmamıştır. Dane mısır ise, kilogram
primi 67 bin liradan 20 bin liraya düşürülmüştür. Hatta Tarım
Bakanımız 19 Martta Türkiye Büyük Millet Meclisinde çiftçilere
Mısır fiyatı çok arttı, daha ne desteği
istiyorsunuz? diye sözler sarf etmiştir.
Değerli
milletvekilleri, mısır üreticilerimiz, özellikle ikinci ürünün
uygulandığı Çukurova bölgesinde, 2007 yılında ikinci
ürün mısırda kurt zararından dolayı yüzde 60la 80
arasında verim kaybına uğramıştır. Bu durum,
tarım il ve ilçe müdürlükleri personellerinin yaptığı saha
çalışması sonucunda rapor edilmiş olmasına rağmen
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı telafi edici hiçbir önlem
almadığı gibi prim desteklemesinin düşürülmesine gerekçe
olarak da mısır maliyeti dekara 800 kilogram hesaplanmış ve
maliyeti 320 bin lira olarak belirlenmiştir. Oysa, biz, ziraat
odalarından aldığımız maliyet hesabına göre,
dekara 850 kilogram alınsa dahi maliyeti 390 bin YTL
civarındadır. Her konuda olduğu gibi Tarım ve
Köyişleri Bakanımız bu konuda da rakamlarla oynayarak
mısır üreticisini mağdur etmeye devam etmiştir. Peki, yani
bu rakamların doğru olduğunu varsayalım, mısır
üreticisinin 2007 yılında yüzde 20 kâr ettiğini varsayalım.
Geriye dönük 2003-2006 yıllarını düşünürsek mısır
üreticileri ve diğer üreticilerin kayıpları olmuştu. O
zaman, bunlar zarar ettiği zaman telafi edici bir önlem aldınız
mı, ettiniz mi ki şimdi Bundan daha fazla kâr edemezsiniz.
diyorsunuz Hükûmet olarak?
Sayın Bakan,
sizin iktidarınız döneminde mısır üreticisi dâhil olmak
üzere hiçbir üretici, ne yazık ki, hiçbir zaman kâr etmemiş, aksine
zarar etmiştir. Uygulanan politikalar sayesinde de mağdur edilmeye
devam ediyordur.
Değerli
milletvekilleri, Sayın Başbakan
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Coşkun.
HAKAN COŞKUN
(Devamla) Değerli milletvekilleri, Tarım ve Köyişleri
Bakanımız çiftçilerimizi tarımsal faaliyet yapamaz hâle
getirmiştir. Bunun yanında bir de Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığımız çiftçilerimize bir yük daha
getirmektedir.
Bütün bunlar
doğrultusunda söz konusu kanun tasarısının 82nci
maddesinin on ikinci fıkrasının madde metninden
çıkarılmasını talep eder, yüce heyetinizi saygıyla
selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Coşkun.
HASAN MACİT
(İstanbul) Karar yeter sayısı istiyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Peki.
Evet, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayımız yok.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.19
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.34
BAŞKAN:
Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP
ÜYELER: Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 88'inci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
119 sıra
sayılı Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon?
Buradalar.
Hükûmet?
Buradalar.
Tasarının
52nci maddesi üzerinde Osmaniye Milletvekili Hakan Coşkun ve
arkadaşları tarafından verilen önergenin oylamasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım: Önergeyi kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 52. Maddesi ile değiştirilen 31/5/2006
tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun 88. Maddesinin beşinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve onbirinci
fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın
madde metnine eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Kemal
Kılıçdaroğlu (İstanbul) ve arkadaşları
60
ıncı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi
kapsamına girenler için prim ödeme yükümlülerinin ödeyecekleri genel
sağlık sigortası primi; primin tahakkuk ettirileceği ay
itibarıyla anılan bendin (1) ilâ (10) numaralı alt bentlerde
sayılan kişi sayısı esas alınarak hesaplanır.
Ancak, bu kişilerden aynı zamanda 60 ıncı maddenin birinci
fıkrasının (c) bendi kapsamı dışındaki
bentlerin kapsamına girerek genel sağlık sigortalısı
sayılanlar, bu fıkraya göre tespit edilecek kişi
sayısı hesabına dahil edilmez.
Büyükşehir
belediyeleri, belediyeler ve bunlara bağlı kuruluşlar ile
sermayesinin yüzde ellisinden fazlası büyükşehir belediyelerine veya
belediyeye ait şirketlerin prim borçlarının, belediyelere genel
bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamından ayrılacak olan paylardan
her ay yüzde on kesinti yapılmak suretiyle Kuruma ödenmesi zorunludur.
Buna ilişkin usul ve esaslar Kurumca belirlenir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge sahibi olarak
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Rasim Çakır
BAŞKAN
Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
RASİM ÇAKIR
(Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; sosyal güvenlik
yasasıyla ilgili önerge üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, bugün
konuşma yapan arkadaşlarımın birçoğunun Sayın
Bakana bir gazetede çıkan haberin doğruluğuyla ilgili
sorduğu sorunun şu saate kadar hâlâ yanıtının
alınmaması üzerine aynı soruyu yinelemek istiyorum:
Sendikalı işçiye konteyner hapsi.
Sayın Bakan,
bu haber doğru mudur? Eğer doğruysa
Bakanlığınız bu konuda ne türden bir girişim
yapmıştır? Yüce Meclis bu konudaki cevabınızı
merakla bekliyor.
Değerli
arkadaşlarım, sosyal güvenlik sistemi laik cumhuriyetin
yaşamının güçlenerek devamı noktasında bir çimentodur.
Sosyal güvenlik sistemi ulusal birliğimizin, bütünlüğümüzün
devamı noktasında bir çimentodur. Sosyal güvenlik sistemi toplumsal
barış ve toplumsal huzurun devamı noktasında bir
çimentodur. Onun için uluslar sosyal güvenlik sistemlerini oluştururken,
sosyal güvenlik yasalarını çıkarırken tüccar siyaset
anlayışına göre değil, toplumun ihtiyaçlarını göz
önüne alarak ve muhakkak ve muhakkak sosyal sistemi hazineden finanse ederek bu
yasaları çıkartırlar, çünkü bu yasalar toplumun ulus halinde
yaşayabilmesinin en önemli çimentolarıdır. Ama, maalesef, devri
iktidarınızda sosyal güvenlik sistemine hazineden ayrılan
payın bir kara delik olduğu ifade edilerek bu kara deliğin
küçültülmesi, bu ayrılan payın azaltılması, yani bugüne
kadar bu ülkede yaşayan insanların sosyal güvenlik alanında hak
ettiklerini geri almak adına, bir yasa teklifini IMFnin talebi doğrultusunda
Türkiye Büyük Millet Meclisine getirdiniz.
Bu yasa teklifi
toplumsal barışı bozar. Bu yasa teklifi ulusal birlik,
beraberlik ve bütünlüğü bozar ve bu yasa teklifi cumhuriyetin
devamını zedeler değerli arkadaşlarım.
Siz, bir taraftan
bu ülkede yaşayan insanların sosyal haklarını kısmaya çalışırken
diğer taraftan da Sayın Başbakan Kaymakamlar kömür
kamyonlarının üzerine binerek kapı kapı kömürleri
dağıtacaktır. diye talimatlar yağdırarak, AKP ilçe
başkanları kapı kapı erzak dağıtarak, yeşil
kart dağıtarak
Ne karşılığında? AKPye oy
verme karşılığında. Sosyal güvenlik sistemini bir
sadaka sistemi hâline getirdiniz. (AK Parti sıralarından gürültüler)
MEHMET NİL
HIDIR (Muğla) Yanlış, çok yanlış!
RASİM ÇAKIR
(Devamla) - Evet, sosyal güvenlik
sistemini maalesef bu ülkede bir sadaka sistemi hâline getirdiniz ve
anlayış bu olunca değerli arkadaşlarım, zihniyet bu
olunca, kötü noktadan yola çıkarsanız başka kötü noktalara
gidersiniz.
Bir gün bir
Sayın Bakan çıktı, dedi ki: Tapu dairelerinde verilen
rüşvet değil, bahşiştir. Bahşişe rüşvet demeyin
lütfen. Sonra düzeltmeye çalıştı. Ama, ama zihniyet bu ve
onunla da kalmadı, geçtiğimiz gün AKP Grubunda Sayın
Başbakan Ben rüşvet verdim. Dedi, Ben rüşvet verdim. dedi ve
sizler de alkışladınız!
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Göğsünü gere gere!
RASİM ÇAKIR
(Devamla) - Bir ülkenin
Başbakanı Ben rüşvet verdim. diyor, sizler
alkışlıyorsunuz ve toplumdan çıt yok! (AK Parti
sıralarından gürültüler) Değerli arkadaşlarım,
rüşvet vermekle rüşvet almak arasında ne fark vardır? Size
sorayım.
MEHMET NİL HIDIR
(Muğla) Tekrar dinleyin, tekrar dinleyin, yanlış
anlamışsınız!
BAŞKAN
- Sayın Milletvekili, lütfen
RASİM ÇAKIR
(Devamla) - Bir kişiden
Bir
kişiden ses yükseldi. Bu ülkede, 72 milyonluk Türkiyede bir kişi
sesini yükseltti: Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal.
(AK Parti sıralarından gülüşmeler, CHP sıralarından
alkışlar)
EYÜP AYAR
(Kocaeli) Yağcılık yapma!
FATİH ÖZTÜRK
(Samsun) Baykal seninle gurur duyuyor.
MEHMET EMİN
TUTAN (Bursa) Listeye alacak seni!
RASİM ÇAKIR
(Devamla) - Türkiye Cumhuriyeti onurlu
vatandaşı olma sıfatıyla Ey Sayın Başbakan, sen,
rüşvet vermeyi içine sindiriyorsan benim sana söyleyecek sözüm yok! dedi
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FATİH ÖZTÜRK
(Samsun) Baykal seni duydu.
BAŞKAN - Lütfen devam eder misiniz Sayın
Çakır.
RASİM ÇAKIR
(Devamla) - Değerli
arkadaşlarım, başka demokratik ülkelerde rüşvet
aldığı veya rüşvet verdiği konuşulan bir bakan,
bir başbakan derhal görevinden istifa eder, hatta intihar eder. (CHP
sıralarından alkışlar, AK Parti sıralarından
gürültüler) Ama, maalesef, değerli arkadaşlarım
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkanım, sözlerini geri
alsın.
BAŞKAN
Sayın Milletvekili, lütfen Hatibe müdahale etmeyin.
RASİM ÇAKIR
(Devamla) - Ben bir gün sonraki medyayı açtım, baktım. Bu cümle,
bu haber, ben inanıyorum ki bu ülkede AKPyi kapatma davasından bile
daha önemli olan bir mevzudur, bir konudur.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Tekrar
dinleyin, tekrar dinleyin. Başbakan rüşvet vermez
FATİH ÖZTÜRK
(Samsun) Baykal seni dinliyor!
MEHMET EMİN
TUTAN (Bursa) Listeye alacak seni!
RASİM ÇAKIR
(Devamla) Ama, bütün gazetelerde sekiz sütuna manşet olması gereken
bu cümle, maalesef hiçbir gazetede yer bulmadı değerli
arkadaşlarım.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Onlar da mı alıyor?
RASİM ÇAKIR
(Devamla) Biz Türk toplumu olarak buraya kadar mı düştük
değerli arkadaşlarım? Buraya kadar mı rüşvet konusunda
duyarsız olduk değerli arkadaşlarım?
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkanım, ne biçim
konuşuyor, gerçek dışı ithamlarda bulunuyor. Sayın
Başkanım, lütfen, sözlerini geri alsın ya da ispat etsin. Böyle
bir terbiyesizlik olmaz. Sayın Başbakanın böyle bir
açıklaması yok.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET NİL
HIDIR Muğla) Sizin gibi paranoyak olursa, olur tabi!
MEHMET EMİN
TUTAN (Bursa) Beğenmiyorsunuz toplumu galiba!
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Çakır, konuşmanız
tamamlanmıştır.
Buyurun.
RASİM ÇAKIR
(Devamla) Bir dakika olmadı daha Sayın Başkan.
BAŞKAN
Uzattım efendim. Siz farkında değilsiniz, uzattım.
RASİM ÇAKIR
(Devamla) Hayır efendim.
BAŞKAN
Hayır efendim, uzattım ben. Yalan mı atıyorum size yani?
Teşekkür
ederim Sayın Çakır.
RASİM ÇAKIR
(Devamla) Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan, Sayın
Başbakanımıza ve sayın grubumuza haksız yere
sataşma söz konusudur. Sayın Başbakanımız böyle bir
söz sarf etmemiştir. Lütfen
Düzeltilmesi gerekiyor.
BAŞKAN
İstersen tutanaklara geçirelim, kabul edilsin, tekrar şey
yapmayalım.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Hayır Sayın Başkan.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başbakanın bu konudaki
konuşmaları tüm televizyon ekranlarında yer aldı.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Çok ciddi ithamlarda bulunuyor Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Efendim, bir dakika
Yani her tarafı dinleyecek hâlimiz yok. Lütfen ya!
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Çok ciddi ve haksız ithamlarda bulunuyor,
gerçeği yansıtmayan ithamlarda bulunuyor ve bunun düzeltilmesi
gerekiyor Sayın Başkanım.
RASİM ÇAKIR
(Edirne) - Tutanaklardan çıkarttım efendim.
BAŞKAN
Grubu temsilen buyurun efendim. Ben söz veriyorum grubu temsilen. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
RASİM ÇAKIR
(Edirne) Sayın Başkan, ben tutanaktan söyledim, ben itham etmedim. Canlı
yayında
BAŞKAN
Yalnız, yeni bir sataşmaya mahal vermeyin lütfen.
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.-
Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin, Edirne Milletvekili Rasim
Çakırın konuşmasında Başbakana sataşması
nedeniyle konuşması
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; gerçekten biraz önce çok talihsiz, gerçek dışı
RASİM ÇAKIR
(Edirne) Nerede gerçek dışı? Canlı yayında herkes,
bütün Türkiye dinledi.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) -
ve
hepimizi üzen ve bu Meclisin de itibarına yakışmayan
konuşmalar yapıldı burada.
Bakın
değerli arkadaşlar, Sayın Başbakanımızın
anlatmaya çalıştığı husus şudur
OSMAN KAPTAN
(Antalya) Rüşvet verdim. diyor.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Bizden önceki dönemlerde, AK Partinin iktidar
olmasından önceki dönemlerde sistemin nasıl işlediğini, ne
kadar yozlaştığını ve en temel gıda maddelerinin
temin edilmesi için, en temel ihtiyaç maddelerinin temin edilmesi için dahi
vatandaşlarımızın o dönemde rüşvet vermek zorunda
kaldığını alaylı bir dille aktarmak için söylüyor.
ALGAN
HACALOĞLU (İstanbul) Çok yalan söylüyorsun, öyle olsaydı
BAŞKAN
Sayın milletvekili, lütfen
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Bakın değerli arkadaşlar, esas
eleştirilmesi gereken, bu toplumu, bu milleti bu hâle kim getirdi o
zamanlar
ALİ
İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak)
alan kadar veren de suçlu!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Akaryakıt kuyruklarında, şeker
kuyruklarında, yağ kuyruklarında milletin zamanını,
emeğini, parasını haksız yere harcatmasına neden olan
bu düzeni, bu sistemi kim getirdi, bu imkânı kim sağladı, esas
eleştirilmesi gereken o.
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) O zaman cebimizde para vardı, bak şimdi cebimizde
para yok!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Esas rüşvete
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Cebimizde para yok şimdi!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Siz niye alınıyorsunuz değerli
arkadaşlar? Niye alınıyorsunuz?
Esas
eleştirilmesi gereken bu.
O dönemde, tabii
millet ihtiyacını gidermek zorunda, akaryakıtını almak
zorunda, yağını almak zorunda. Ama yok, yok, kuyruklar var.
Çünkü yönetimler iktidarsız, çünkü yönetimler milleti temsil etmiyor o
dönemde. Milletin de geçimini sağlamak için, en temel
ihtiyaçlarını sürdürmek için rüşvet verdiklerini, o dönemde
vatandaşın rüşvet vermek zorunda kaldığını,
bu ihtiyaçları gidermek için rüşvet vermek zorunda
kaldığını ifade ediyor Sayın
Başbakanımız.
RASİM ÇAKIR
(Edirne) Ben de verdim dedi.
OKTAY VURAL
(İzmir) Kime vermiş efendim?
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Kim görmüş?
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Rüşvet vermek zorunda kalmak ne demek?
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Ne kadar vermiş?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Esas eleştirilmesi gereken,
kınanması gereken budur, bunu kınayın; biz bunu
kınıyoruz, bunu eleştiriyoruz.
Ve biz ne
yaptık değerli arkadaşlar, biz ne yaptık? Yılda 36
milyar dolar bu millet, bu ülke, enerji alımı için
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Canikli.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) İsteyen alınsın, biz doğruyu
yapıyoruz. Bu milletin rüşvet kapılarını biz
kapattık; sizler açtınız, bizler kapattık. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
Sayın
Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kılıçdaroğlu.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, bir dakikalık
süre istiyorum efendim durumu tavzih etmek için.
BAŞKAN
Niçin? Ne diyeceksiniz efendim?
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Bir dakikalık süre istiyorum efendim.
BAŞKAN
Öğreneyim de ona göre efendim. Yani neyle ilgili?
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Grubumuz adına konuşan
(CHP ve
MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Ya
susar mısınız bir dakika arkadaşlar, grup başkan
vekilini dinliyorum.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Grubumuz adına konuşan
arkadaşımızın sözleri
çarpıtılmıştır. Bir dakikalık süre istiyorum
efendim.
BAŞKAN
Nasıl çarpıtıldı?
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(İstanbul) Evet efendim, doğrudan doğruya
BAŞKAN
Hayır efendim. Ben tutanakları getirip bakacağım efendim,
varsa çarpıtma söz vereceğim.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Hayır efendim
BAŞKAN Söz
vereceğim. Efendim. Varsa çarpıtma vereceğim efendim,
inanın buna.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, olur mu böyle bir
şey?
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
Sayın
Başkan
BAŞKAN
Varsa çarpıtma söz vereceğim efendim, inanın buna.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Vereceğim efendim, oturumu kapatmadan vereceğim size.
RASİM ÇAKIR
(Edirne) Bir dakika efendim!
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Efendim, şimdi lütfedin
BAŞKAN O
zaman yerinizde açıklama yapın efendim. Yerinizde buyurun kısa
bir açıklama yapın 60a göre efendim.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Hayır efendim, bir dakika
BAŞKAN
Sayın Kılıçdaroğlu, şimdi lütfen germeyin. Yerinizden
söz veriyorum size, buyurun oturun.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Bir dakika efendim, bir dakika
M. CEVDET SELVİ
(Kocaeli) Bir dakika efendim
BAŞKAN
Sayın Selvi
Sayın Selvi, bir dakika durun.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Düzeltmek için
Süreyi siz verin ve süreyi
de uzatmayın. Bir dakikalık süre istiyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Efendim, neye istinaden istiyor Sayın
Başkan?
BAŞKAN
Yerinizden niye konuşmuyorsunuz? Ne var yerinizden konuşmakta?
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Bir dakika söz vereceksin
Lütfen demokratik davranın,
demokratik!
BAŞKAN
Olsun efendim. Önemli olan dakika meselesi değil, önemli olan
Elinizi
çıkarır mısınız cebinizden lütfen. Elinizi
çıkarın öyle konuşun lütfen! Pantolonunuzun da cebini
çıkarıp millete göstermeyin lütfen. Milletvekilisiniz ayıp size
ya! Ayıp yakışmıyor size ya! Gidin, bakın, sizi
nasıl seyrediyor millet şu anda biliyor musunuz?
M. CEVDET
SELVİ (Kocaeli) Aslında şimdi konuşur otururdu
Başkan.
AKİF
EKİCİ (Gaziantep) Para yok cebinde, para yok!
BAŞKAN
Yakıştıramadım size, hiç
yakıştıramadım.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, bakın efendim
BAŞKAN Buyurun
Sayın Grup Başkan Vekili, bir dakika konuşacaksınız.
(CHP sıralarından alkışlar)
Yazık,
yazık sizlere yazık
El cepte, pantolon cebi dışarıda,
yazık ya, yazık! Milletvekili olacaksınız siz de
Meclisin
adabına biraz uyun lütfen.
3.-
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun, Giresun
Milletvekili Nurettin Caniklinin konuşmasında partisine
sataşması nedeniyle konuşması
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başbakanın benzin kıtlığı nedeniyle kendisinin de
rüşvet verdiğini bütün televizyon kameralarında izledik.
MUSTAFA CUMUR
(Trabzon) Kuyrukları nasıl oluşturdunuz, onları
anlatın!
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) Bir hadisi şerif der ki: Rüşvet alan
da veren de melundur. (AK Parti sıralarından gürültüler)
SERACETTİN
KARAYAĞIZ (Muş) Helal olsun be!
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) Evet, şimdi, bu nerede yer alıyor
biliyor musunuz?
SERACETTİN
KARAYAĞIZ (Muş) Mazot kuyruğundan, gaz kuyruğundan,
bunlardan bahset!
BAŞKAN
Susar mısınız!
Sayın
Milletvekili
SERACETTİN
KARAYAĞIZ (Muş) Sizin döneminizde oldu.
BAŞKAN -
Sayın Milletvekili, lütfen ya!
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) Eğer bu ülkede bir Başbakan Ben
rüşvet verdim. diyorsa o Başbakan rüşvet almaya da açık
demektir. Rüşvet veren rüşvet alır. (AK Parti
sıralarından gürültüler).
BAŞKAN
Lütfen, lütfen susar mısınız.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) Bunun altını çiziyorum. Bu nedenle
sizin dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu ülkede rüşvet vereni
omuzlarınızda taşımayın. Eğer rüşvet vereni
omuzlarınızda taşırsanız yarın size birileri
gelir, rüşvet verir.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler.
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.-
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İzmir Milletvekili
Bülent Baratalının; Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalının;
Devlet Memurları Kanunu ile Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
Manisa Milletvekili Şahin Mengünün; 5510 Sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 19 milletvekilinin; 17.7.1964 Tarihli ve
506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa Geçici Maddeler Eklenmesi
Hakkında Kanun Teklifi; Sivas Milletvekili Muhsin
Yazıcıoğlunun; Engelli Memurların Emekliliğini
Düzenleyen 5434 Sayılı Kanunun 39 uncu Maddesinin (j) Bendinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
İzmir Milletvekili Bülent Baratalının; 3201 Sayılı
Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt
Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri
Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı ve 24 milletvekilinin; 5510 Sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 4
Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 12 milletvekilinin;
Sanatçıların Sosyal Güvenliklerinin Sağlanması
Hakkında Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/465, 2/30, 2/31, 2/37, 2/64, 2/71, 2/79, 2/136, 2/147, 2/149) (S. Sayısı:
119) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
119 sıra
sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 52 nci maddesi ile
düzenlenen 5510 sayılı Kanunun 88 inci maddesinin dördüncü
fıkrasının sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Bekir
Bozdağ (Yozgat) ve arkadaşları
Kamu idaresine
ait işlerlerinde çalıştırılan sigortalıların
iş sözleşmesinin askıda kaldığı aylara ait genel
sağlık sigortası primi, 82 nci maddeye göre belirlenen prime
esas günlük kazancın alt sınırının otuz günlük
tutarı üzerinden ilgili kamu idaresince ödenir.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu önergeye efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) Uygun görüşle
takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Müezzinoğlu konuşacaklar.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Müezzinoğlu. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Tabii, az önceki
CHPli sözcü arkadaşlarımıza teşekkür ederek sözlerime
başlamak istiyorum. Gerçekten, bir taraftan Avcılarda
yapılmakta olan bir hastanenin engellenmesi konusunda, diğer taraftan
da şahsımın kurucusu olduğu ve hissedarı olduğu
bir hastanenin ismine atfen burada şahsımı da suçlayan, kurumları
da suçlayan ifadelerde bulundular, bugün bir haber sitesinde çıkan habere
dayanarak.
Şimdi,
müsaadeniz olursa, Avcılarda yapılmakta
1999 yılında kaba
inşaatı bitmiş olan ve projesinde de fiilen görev
almış bir arkadaşınız olarak, Avcılarda üniversitenin
bahçesinde yapılan, Avcılar Belediye Başkanlığı
tarafından kaba inşaatı 99 yılında
tamamlanmış hastanenin kendi hâline terk edilip de 2003
yılına kadar, yani Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara gelinceye
kadar, üniversitenin bahçesindeki bu hastanenin kaba inşaatındaki
tuğlalarının da söküldüğünden, o dönemde rektör
yardımcılığı görevinde de olan bir
arkadaşımız bundan hiç bahsetmiyor. 22 bin metre kapalı
alan, Avcıların en güzel yeri, ulaşımının en
ideal yeri ve 1999 yılında kaba inşaatı bitmiş. 2003
yılına kadar metruk hâle gelmiş. 2003 yılında iktidara
gelmişiz. 1999 yılında da iktidara geldiğinizde
Avcılarda devlet hastanesi olarak -şu anda yerini de bilmediklerine
inandığım- Cihangir Mahallesinde devlet hastanesinin temeli
atılmış, biz göreve geldiğimizde de su basmanı
tamamlanmış. Şimdi, iki tane hastane var 2003 yılında,
birinin kaba inşaatı bitmiş, diğerinin su basmanı
çıkmış. Biri E-5in üzerinde ve üniversitenin bahçesinde,
diğeri Cihangir Mahallesinde, ara sokakta. Avcıların bir tane
devlet hastanesine ihtiyacı var, evet. Ben otuz yıldır
Avcılarda oturuyorum. O 300 bin Avcılarlıyla otuz
yıldır yüz yüze, göz gözeyim. Hiçbirinden buna ait bir cümleyi
oralarda duymamışımdır ama tabii, 3 kişinin
provokatörlüğünü
Veya hastane binası etrafında,
Cihangirdekinde, eczane yeri almış olan siyasi parti mensubu
arkadaşlarımın tabii ki rahatsızlığı
olacaktır.
Sayın Kemal
Alemdaroğluna bizzat gittim, dedim ki: Sayın Rektör, bu hastane
binasını ya yapın yahut da devredin, bu hastane
binasını Avcılara kazandıralım. Öyle oldu, böyle
oldu, olmadı. Sayın Mesut Parlak Rektör oldu. On beş gün sonra
ziyaretine gittim. Hayırlı olsun Sayın Rektörüm. Üniversite
bahçenizde kaba inşaatı bitmiş bir hastane var, ya yapın ya
devredin. Başkanım, bana müsaade, bir hafta on gün içinde size
döneyim. Kendisine teşekkür ediyorum, bir hafta sonra döndü:
Başkan, bu hastane binası bizim işimize yaramaz, nereye
istiyorsanız oraya devredelim. İl özel idareye devrini, bütçesinden
parasını
Şu anda da haziran sonu itibarıyla hastane
bitecek durumda.
Şimdi
arkadaşlar, el insaf, el vicdan! Cihangirdeki hastane binası da kamu
binası, orada da 2 bin metrekarelik sağlık alanı olarak da
projelendirmiş, kaymakamlığı, Millî Eğitimi,
diğer kamu kuruluşları da oraya gelecek. O da durmadı,
diğeri de atıl hâlden çıkartılarak bitim noktasına
getirilmesinde karınca kararınca katkım var.
Diğer kendi
özelime gelince: Benim hastanemin işini engelleyecek olan E-5in
üzerindeki hastanedir, çünkü bana mesafesi 500 metredir. Ama kendi özel hesabını
millet hesabından önce tutan şerefsizdir, o anlamda ona o
suçlamayı yapan da kendisi takdirine bırakıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Bu anlamda, yine
özel hastanemizle ilgili, imar planlarıyla ilgili. 1998 yılında
açılışını yaptık. O zaman, DSP azınlık
iktidarı vardı. İskânı da ruhsatı da
alınmış bir hastanedir. Ek bina yapımında,
Avcılarda hiçbir hastane yoktur özel hastane, Avcılar Hospital
haricinde, plan tadilatı önceden yapıldı, hastane projesiyle
yapıldı ve en sonunda da
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Müezzinoğlu.
MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Devamla) Bir dakika Sayın Başkanım,
topluyorum.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Sayın Başkan, önergeyle ne alakası var?
BAŞKAN Son
dakika zaten.
MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Devamla) Asla, plan tadilatı yapılmadan
hastane yapılmamıştır, iskânı alınmadan ruhsat
alınmamıştır. Plan tadilatlarını alırken
hiçbir dönemde Avcılarda siyasi iktidar bizden yana
olmamıştır. Şu anda, plan tadilatını
yaptığımız belediye CHPli belediyedir. CHPli Belediye
Başkanı arkadaşımızın plan tadilatında
hastaneyle ilgili ne konuştuğunu okumalarını isterim.
Buraya da hepinize, tüm milletvekillerimize o yazıyı
göndereceğim.
Bir şey daha
istiyorum: Avcılara gidin, iki tane devlet hastanesinin hangisinin
yerinin devlet ve millet için daha uygun olduğunu görün, elinizi de
vicdanınıza koyun.
Ben şunu
istiyorum: Siyasetçinin önce kendisine saygısı olması
lazım.
İki:
Siyasetçinin siyasi arkadaşlarına saygısı olması
lazım.
Plan
tadilatlarında CHPli belediye, plan tadilatında CHPli meclis
üyeleri
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Önergenin konusu bu muydu ya?
MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Devamla)
büyükşehir meclisinde oy
birliğiyle geçmiş bir plan tadilatını kaçakla itham etmeyi
de bu Meclisin takdirlerine sunuyorum, saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Müezzinoğlu.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda 52nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
52nci madde kabul edilmiştir.
53üncü madde
üzerinde iki adet önerge vardır. Önergeleri önce geliş
sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 53.
Maddesinin sonuna uyuşmazlık hâlinde yargıya
başvurulabilir cümlesinin eklenmesini arz ve teklif ederim.
Saygılarımla.
Osman Durmuş Mehmet Şandır Reşat Doğru
Kırıkkale Mersin Tokat
Behiç Çelik Hasan Özdemir Abdülkadir Akcan
Mersin Gaziantep Afyonkarahisar
BAŞKAN
Şimdi maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı'nın 53. Maddesi ile değiştirilen 31/5/2006
tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununun 89. Maddesinin ikinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Kemal
Kılıçdaroğlu Hakkı
Suha Okay Selçuk Ayhan
İstanbul Ankara İzmir
Atila Emek Şevket Köse Hulusi Güvel
Antalya Adıyaman Adana
Ali
İhsan Köktürk
Zonguldak
"Kurumun
prim ve diğer alacakları süresi içinde ve tam olarak ödenmezse,
ödenmeyen kısmı sürenin bittiği tarihten itibaren ilk üç
aylık sürede her bir ay için % 3 oranında gecikme cezası
uygulanarak artırılır. Ayrıca, her ay için bulunan tutarlara
ödeme süresinin bittiği tarihten başlamak üzere borç ödeninceye kadar
her ay için ayrı ayrı Hazine Müsteşarlığınca
açıklanacak bir önceki aya ait Yeni Türk Lirası cinsinden iskontolu
ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetlerinin aylık ortalama faizi
bileşik bazda uygulanarak gecikme zammı hesaplanır. Ancak,
ödemenin yapıldığı ay için gecikme zammı günlük
hesaplanır. Dava ve icra takibi açılmış olsa bile, prim ve
diğer Kurum alacaklarının ödenmemiş kısmı için
gecikme cezası ve gecikme zammı tahsil edilir."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Sayın
Başkanım, kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
Öncelikle, bu
sendikayla ilgili arkadaşlar ısrarla talepte bulunuyorlar. Bu konuyla
ilgili bize Genel Kurulda intikal eden bir olay. Biz bırakınız
medyaya intikal eden hususları, isimsiz dilekçeleri bile dikkate alan bir
çalışma anlayışı içerisindeyiz ve bu konunun da çok
seri bir şekilde inceleme kapsamına alınacağını
ifade etmek istiyorum.
Ayrıca
şunu da ifade edeyim: Bakınız, burada
tartışmaların hangi düzeye geldiğini de hepinizin
dikkatinize sunuyorum. Bir arkadaşımız çıktı kürsüden
çok talihsiz bir şekilde Sizin Cumhurbaşkanınız
,
işte Anayasa Mahkemesi de şöyle
gibi çok enteresan şeyler
söylediler. Oysa o esnada bizim görüştüğümüz neydi biliyor musunuz?
Hizmet akdiyle çalışıp da hizmet süresi askıya alınan
mevsimlik işçilerimiz var. Mevsimlik işçilerimizin hizmet akdi
fesholunca geriye doğru asgari yedi aylık bir süre içerisinde
aldıkları sağlık hizmetlerinin durumu ne olacak? O
sıkıntıyı ortadan kaldıran ve onun kamu kurumları
tarafından ödenmesini getiren ve mevsimlik işçileri sağlık
hizmeti alma konusunda bir sıkıntıdan kurtaran bir düzenlemeyi
konuşurken, hiç o konuya değinilmedi, çok farklı konular burada
gündeme getiriliyor arkadaşlarımız tarafından. Ben istirham
ediyorum, madde üzerinde olur isek
Bu çok önemli bir düzenlemedir. Bu
cumhuriyeti yıkan, cumhuriyetin değerleriyle savaşan bir
yasadır. gibi takdim etmeyi nereye sığdıracağız
onu da bilemiyorum. Bu kadar önemli bir düzenlemeye katkı sağlayacak
arkadaşlarımız varsa -ki, yaptığınız
bazı konuşmalarla önergeleri nasıl düzelttiğimizi burada
görüyorsunuz- o çerçevede ele alırsak inanıyorum ki çok yararlı
olacaktır, milletimiz de bu konuşmalardan istifade edecektir.
Teşekkür
ediyorum, önergeye katılmadığımızı ifade
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler.
Önerge üzerinde
konuşmak isteyen?
Buyurun
Sayın Köktürk. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ
İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan yasa tasarısının 53üncü
maddesiyle değiştirilen 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanununun 89uncu maddesinin ikinci
fıkrasının önergemizdeki şekilde değiştirilmesi
için Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunuyorum.
Öncelikle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte
olduğumuz yasa tasarısının pek çok maddesi sosyal devlet
anlayışı, Anayasamız ve temel hukuk ilkeleriyle
bağdaşmadığı gibi, üzerinde görüş
belirttiğimiz madde metni de hukukun temel prensipleri ve Anayasa
Mahkemesinin emsal kararlarıyla çelişmektedir. Çünkü, 5510 sayılı
Yasanın 89uncu maddesinin ikinci fıkrasında: Bakanlar Kurulu,
ilk üç ay için uygulanan gecikme cezası oranını 2 katına
kadar artırmaya veya yüzde 1 oranına kadar düşürmeye, yeniden
kanuni oranına getirmeye ve uygulama tarihini belirlemeye yetkili
kılınmıştır. Ancak Anayasa Mahkemesinin 29/11/1977 gün
ve 1997/109 esas 131 karar sayılı kararında: Anayasanın
61inci maddesinin son fıkrasına göre vergi, resim ve harçlar ve
benzeri mali yükümler ancak kanunla konulur. Anayasa koyucunun her çeşit
mali yükümlerin kanunla koyulmasını buyururken, keyfi ve takdiri
uygulamaları önleyecek ilkelerin kanunda yer alması ereğini
güttüğünden kuşku yoktur. Kanun koyucunun yalnız konusunu belli
ederek ya da tüzükle belli ettirerek bir mali yükümün ilgililerce
yükletilmesine izin verilmesi, bunun kanunla koyulmuş sayılabilmesi
için yeterli olamaz. Bir mali yüküm kanunla yeterince çerçevelenmemişse,
kişilerin sosyal ve ekonomik durumlarını, hatta temel
haklarını etkileyecek keyfi uygulamalara yol açılabilmesi
olasıdır. Bu bakımdan yükümler belli başlı
öğelerle de açıklanarak ve çerçeveleri de kesin çizgilerle
belirtilerek kesinlikle Kanunla düzenlenmelidir. şeklinde verginin
yasallığı ilkesini net bir şekilde
vurgulamıştır. Ayrıca Anayasanın 38inci maddesinde
de: Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirlerinin ancak kanunla konulacağı
ifade edilmiştir.
İtiraz
konusu kuralda düzenlenen vergi ziyaı cezası, vergi, resim, harç ve
benzeri yükümlülük taşımayan, ancak vergi ziyaı suçu
işleyenlere öngörülen bir yaptırımdır. Bu durum
gözetildiğinde cezanın hesaplanmasında esas alınacak oranların
yasayla belirlenmesi kuşkusuzdur.
Bu nedenle,
89uncu maddenin ikinci fıkrası, Anayasanın 38inci maddesine
ve 2nci maddesinde ifade olunan hukuk devleti ilkesine açıkça
aykırılık oluşturacağından madde metninin
önergemizdeki gibi değiştirilmesi zorunluluğu
doğmuştur.
Değerli
milletvekilleri, ayrıca dün Danışma Meclisi önerisi konusunda
söz alan ve konu dışına çıkarak mevcut düzenlemelerle
ilgili beyanda bulunan Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili
Sayın Bekir Bozdağın bu beyanlarının gerçeği
yansıtmadığını daha geçtiğimiz hafta seçim
bölgemde yaşadığım ve son derece üzüldüğüm somut bir
örnekle dile getirmek istiyorum. On dokuz ve yirmi iki yaşlarındaki
kız çocuklarını BAĞ-KUR prim borçları ve ekonomik
durumunun kötü olması nedeniyle ameliyat ettiremeyen bir babanın
çaresizliğini gördüm ve yaşadım.
Sayın
Bozdağ dün Meclis Genel Kurulunda aynen şu cümleleri kullandı:
"Sosyal devlet vatandaşı âcizse, muhtaçsa, tedaviyi gerektiren
bir durum varsa tedavi etmeli dedik ve bütün sağlık giderlerini
karşılamayı devlet üstlendi. Fakir ilk defa hastaneye gitti,
bütün sağlığın imkânları kendisine açıldı.
Eczaneye gidemezdi, eczanelere gitti, ilacını aldı, tedavisini
oldu. İşte bu vatandaşa zulmetmek midir? İşte bu
sosyal devlettir.
Sayın Bozdağ,
Adalet ve Kalkınma Partisinin sosyal devleti gerçekte bu mudur? Yoksa,
Adalet ve Kalkınma Partisinin sosyal devlet anlayışı,
yukarıda verdiğim somut örnekte olduğu gibi babaları
BAĞ-KUR prim borçlarını ödeyemediği ve ekonomik durumu kötü
olduğu için ameliyat olamayan kız çocuklarının
ameliyatlarını gerçekleştirmeyerek buna seyirci kalmak,
umursamamak mıdır? Bir de bu yetmiyormuş gibi bunun üstüne
halkımızı yanıltarak siyaset yapmak mıdır? Ancak
emin olun ki halkımız tüm çabalarınıza rağmen bu sefer
yanılmayacak, sizin bu anlayışınıza seyirci kalmayacak
ve seyirci olmayacaktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Köktürk.
ALİ
İHSAN KÖKTÜRK (Devamla) Sayın Bozdağ ve Adalet ve
Kalkınma Partisinin değerli milletvekilleri, son olarak şunu
söylemek istiyorum: Halkımız yoksulluk ve açlık
sınırında kıvranırken, parmağında 65 milyar
liralık yüzük takanların sosyal devlet ilkesinden bahsetmeye
hakkı yoktur.
Bu duygu ve
düşüncelerle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Köktürk.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 53.
Maddesinin sonuna uyuşmazlık hâlinde yargıya
başvurulabilir cümlesinin eklenmesini arz ve teklif ederim.
Saygılarımla.
Osman Durmuş
(Kırıkkale) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Efendim, şimdi,
Uyuşmazlık hâlinde yargıya başvurulabilir. ifadesine
katılmıyoruz. Şundan dolayı: Zaten idarenin tüm eylem ve
işlemleri yargıya açıktır. Bundan dolayı önergeye
katılamıyoruz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Osman Durmuş Bey konuşacaklar.
BAŞKAN
Buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 53üncü maddesinin değiştirilmesiyle
ilgili önergemiz üzerinde söz almış bulunmaktayım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlarım.
Sigortalının
çalıştırıldığı işyeri aktif ve/veya
pasifi ile birlikte devredilir veya intikal ederse ya da başka bir
işyerine katılır veya birleşirse eski işverenin Kuruma
olan prim ile gecikme cezası, gecikme zammı ve diğer ferilerinden oluşan borçlarından,
aynı zamanda yeni işveren de müştereken ve müteselsilen
sorumludur. Bu hükme aykırı sözleşme hükümleri Kuruma
karşı geçersizdir. Çıkarmak istediğiniz kanun bu.
Saygıdeğer
milletvekilleri, bir iş yerini aktif ve pasifleriyle birlikte
almış iseniz, alacak ve borçları konusunda evrak üzerinde ve
kurumlar nezdinde bilgi sahibi olsanız dahi henüz tahakkuka
bağlanmamış veya evrak üzerinde tekemmül etmemiş bir
kısım borçların daha sonra karşınıza
çıkabileceğini düşünmelisiniz.
Ayrıca,
kurumlardan borç ve alacak ilişkisini belirten belgelerin
dışında, yeni borçlar veya mahkeme sonucunda karşısına
çıkabilecek prim veya faiz borçlarıyla
karşılaşabilirsiniz.
İşletmeyi
devralan bakımından, tahakkuk eden prim ve borçlar
bakımından sorun olmayabilir. Sigortalıların korunması
bakımından da böylesi bir uygulama gereklidir. Eski işletme
sahibi iş yerini bütün aktif ve pasifleriyle devretmiş,
sorumluluğa ortak edilmiş. Sigortalının ve kamu
alacağının korunması açısından bu sorumluluk
anlaşılabilir. Ancak, burada dikkate etmemiz gereken şu: Bu
sorumluluğun süresi ne kadardır? Yeni işveren sigorta primlerini
yatırmaz ve faizleriyle birlikte büyük borçları takıp
iflasını verir veya yeni bir kişiye devrederse, bu
yazılış biçimiyle kanun birinci işvereni ne zaman
sorumluluktan azade edecektir? Bu açıkça belirtilmelidir.
Bu kanunun
hazırlığında bulunan bürokratlar, Medeni Kanunu ve Borçlar
Kanununun 179uncu maddesini biliyor olmalılar. Türkiye Büyük Millet
Meclisi çıkardığı her kanunun meri kanunlarla uyumuna
bakmalı ve tezat oluşturmamasına özen göstermelidir.
Şimdi,
Borçlar Kanununun 179uncu maddesini birlikte inceleyelim: Bir mameleki veya
bir işletmeyi aktif ve pasifleriyle birlikte devralan kimse, bunu
alacaklılara ihbar veya gazetelerde ilan ettiği tarihten itibaren
onlara karşı mamelekin veya işletmenin borçlarından mesul
olur; şu kadar ki
Asıl önemli nokta bu.
iki yıl müddetle
evvelki borçlu dahi yenisiyle birlikte müteselsilen sorumlu olur. Şimdi
Borçlar Kanununun 179uncu maddesini yok mu sayacağız Sayın
Bakan? Bunu lütfen düzeltin.
Borçlar Kanunu
işletmeyi devredene iki yıl sorumluluk yüklerken, siz 53üncü maddede
iki yılı kaldırıyorsunuz. Böyle kanun çıkarsa hiç
kimse kurum ve şirketlerini kimseye devretmemelidir. Çünkü, başı
hiçbir zaman beladan kurtulamaz. Aksi hâlde, biz AKP Hükûmetinin bu kanunu
çıkarmak gibi samimi bir niyetinin olmadığını
düşüneceğiz. IMFnin yedinci diliminde vereceği 3,4 milyar
dolarlık borcu almak için, AKP bu kanunu alelacele IMFnin gözünü boyamak
için çıkarıyor. diyeceğiz.
Nasılsa
Anayasa Mahkemesinin işi yoğun, şu anda AKPyi kapatma
davasıyla meşgul diye, iptal edilecek bir yasayı çıkarmak
istiyorsunuz. Bu konuyu inceleyip iptal edene kadar bu parayı
alırız. diye düşünüyorsanız, aldanmayın, IMFyi
aldatamazsınız. IMF de, Dünya Bankası da, kredi kurumları
da sizin bu tavrınızı birkaç defa gördüğü için size dayatma
yapıyorlar. Sizin kadar bu ülkenin kaynaklarını soyduran ve
enflasyonun 2,5 katı faiz veren bir hükûmeti IMF bulamaz. Hem yüksek faizi
sizden alabileceklerini hem de sizden istedikleri kanun ve tavizi
alabileceklerinin farkındalar. Farkında olmayan, köşeye
sıkışan, ceketinin iki yakası bir araya gelmeyen sizsiniz.
Gelelim Grup
Başkan Vekilinizin dünkü konuşmasına. Bankaları
boşaltmaktan bahsetti. Bankalarını boşaltanların
hesabını bir gecede biz gördük. Bankalarına el koyduk, hâkimlere
teslim ettik. Sizin Genel Başkanınız onların
helikopterleriyle seçim gezilerini sürdürdü. Biz içeri attık, siz
dışarı çıkardınız. Biz Citibanka 2 milyar dolar
ceza kestik, uzlaşma ve tahsil konusunda anlaştık, siz ABDnin
koltuğuna sığınmak için fakir fukaranın hakkını
bağışlayarak, Amerikalılara yedirdiniz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OSMAN DURMUŞ
(Devamla) Mahkemeden kaçmak için Haseki Hastanesine gitmeden, muayene olmadan
sahte rapor aldınız ve mahkemeyi erteleterek dokunulmazlık
zırhına büründünüz. Mahkemelere güvenmiyoruz. diyen adamı
Adalet Bakanı yaptınız. Üç tane tay var. diye hakaret edenin
huzurunda Adalet Bakanınız hâlen sessizce dinlemektedir.
Değerli
milletvekilleri, biz beş yıl dokunulmazlığı olmadan bu
ülkede gezdik. Bizimle ilgili, 57nci Hükûmetle ilgili bir probleminiz varsa
sorsaydınız.
Şimdi
milletin huzurunda çağırıyorum: Bizim de sizin de
dokunulmazlığımızı kaldıralım. Yolsuzluklar,
zimmet, irtikâp suçlarından hâkimin huzuruna gidelim. (MHP ve CHP
sıralarından "Bravo" sesleri ve alkışlar)
Hepimiz gidelim, MHPliler de muhalefet de siz de, buyurun hodri meydan.
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) Bizim ihtiyacımız yok, siz gidin.
OSMAN DURMUŞ
(Devamla) Allah bu ülkeyi hâkimlerden kaçanlardan korusun. Allah Türk
milletini sizlerden korusun.
Saygılar
sunuyorum efendim. (MHP ve CHP sıralarından Bravo sesleri ve
alkışlar)
MEHMET EMİN
TUTAN (Bursa) Onun için Meclis dışında kaldınız
değil mi!
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Belgeyi gözünüze sokarım, o raporu size
gösteririm, o sahte raporu isterseniz getireyim size.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
53üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 53üncü
madde kabul edilmiştir.
54üncü madde
üzerinde iki önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına
göre okutacağım, sonra aykırılık sırasına
göre işleme alacağım.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 54 üncü
maddesi ile değiştirilen, 5510 sayılı Kanunun 90
ıncı maddesinin dördüncü fıkrasında geçen Bakanlar Kurulu
ibaresinin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla
Ahmet Bukan Mustafa Kalaycı Süleyman L. Yunusoğlu
Çankırı Konya Trabzon
İsmet
Büyükataman Prof. Dr.
Alim Işık
Bursa Kütahya
BAŞKAN
Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutup, işleme alacağım
efendim.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 54. Maddesi ile değiştirilen 31/5/2006
tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunun 90. Maddesinin birinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Kemal
Kılıçdaroğlu Hakkı
Suha Okay Ali Koçal
İstanbul
Ankara Zonguldak
Selçuk Ayhan Ali Rıza Öztürk Muhammet Rıza Yalçınkaya
İzmir Mersin Bartın
Hikmet
Erenkaya Gökhan Durgun
Kocaeli Hatay
Kamu idareleri
ile döner sermayeli kuruluşlar ve 5411 sayılı
Bankacılık Kanunu kapsamındaki kuruluşlar, kanunla kurulan
kurum ve kuruluşlar ihale yolu ile yaptırdıkları her türlü
işleri üstlenenleri ve bunların adreslerini on beş gün içinde
Kuruma bildirmekle yükümlüdür.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılıyoruz
Sayın Başkanım.
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) Sayın Başkan
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor, konuşacak mısınız? Gerekçeyi
okutabiliriz. Siz bilirsiniz tabii.
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) Teşekkür edeceğim.
BAŞKAN
Buyurun.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Hükûmet katılınca konuşulmaz ki
efendim.
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) Niye? Konuşmayalım mı?
BAŞKAN
Evet, konuşmaması lazım efendim. Yani, Hükûmet katıldı,
aslında gerekçenin okunması lazım.
Peki, buyurun.
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) Efendim, biraz önce, Sayın Bakan,
arkadaşlarımızın grevlerle ilgili, işçilerle ilgili
söylemlerine verdiği cevapta, Biz burada bu tasarıyla ilgili
sizlerin önemli katkılarını bekliyoruz. dediler. Bu
tasarının daha iyiye taşınması için, daha iyi sonuçlar
alabilmemiz için muhalefetin katkılarını bekliyoruz.
demişti. Ben de bu konuşmamda aslında Sayın Bakandan bu
önergenin kabulünü rica edecektim. Önergenin kabul edilmiş olmasından
dolayı memnuniyetimizi ve teşekkürlerimizi ifade ediyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler, sağ olun.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 54 üncü
maddesi ile değiştirilen, 5510 sayılı Kanunun 90
ıncı maddesinin dördüncü fıkrasında geçen Bakanlar Kurulu
ibaresinin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Ahmet
Bukan (Çankırı) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu efendim?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Efendim,
katılmıyoruz. Çünkü birçok bakanlığı da ilgilendiren
bir düzenleme ve durum. Bundan dolayı Çalışma
Bakanlığı ibaresi doğru olmaz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Bukan, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
AHMET BUKAN
(Çankırı) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 54üncü maddesi üzerinde değişiklik
yapılmasına dair verdiğimiz teklif üzerine söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, Valilikler, belediyeler, il özel idareleri ve ruhsat vermeye
yetkili diğer merciler tarafından, geçici iskân ve yapı kullanma
izin belgesi verilmeden önce yapılan inşaat dolayısıyla
diğer kamu idareleri ile döner sermayeli kuruluşlar, kanunla kurulan
kurum ve kuruluşlar ve bankaların ise Bakanlar Kurulu kararı ile
belirlenecek işlemlerinde Kuruma borçlarının bulunmadığına
dair ilgililerden Kurumca düzenlenmiş bir belgenin istenmesi zorunludur.
diyor kanunda. Biz de burada Bakanlar Kurulu ibaresi yerine, bunu zaten düzenleyecek olan bakanlık
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olacağı
için Bakanlar Kurulu ibaresi çıkarılarak, yerine Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yazılması teklifinde
bulunduk.
54üncü madde
dördüncü paragraftaki Bakanlar Kurulu ibaresinin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı olarak değiştirilmesini isteyen
değişiklik teklifimizi dikkate almanızı istiyoruz. Çünkü,
Bakanlar Kurulunun çıkaracağı yönetmelik de yine
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca
hazırlanacaktır. Bu ibare değişikliğiyle işler
biraz daha pratikleşecektir.
Bakanlığın
görevi işleri kolaylaştırmak ve pratikleştirmektir. Ama,
siz bu kanunla bunu zorlaştırıyorsunuz. 5510 sayılı
Kanunun 90ıncı maddesiyle düzenlenen yeni sistemin sektörü zor durumda
bırakacağından endişe edilmektedir. Madde,
değişiklik tasarısında düzeltilmek bir yana daha da
ağırlaştırılmıştır. Her türlü borç
ifadesi kaldırılmış idari para cezası ve prim ve
prime ilişkin borçların ifadesi getirilmiştir. İhale
konusu için yapıldığı süreye ilişkin borç kriteri
kaldırılmış, her hak edişte işverenin tüm zamlara
ve tüm işlerine ait tüm borçlarının sorgulanması
esasına geçilmiştir.
Öngörülen
değişiklikle, hak ediş ödemesi prim ve idari para cezası
ipoteğine alınmıştır. Hak ediş,
sanılanın aksine tümüyle müteahhide ödenen bir meblağ
değildir. İçinde müteahhitçe yapılan işin toplam bedelini
barındırdığı kadar, idarenin ve devletin diğer
alacaklarını da ihtiva etmektedir. Hak ediş, sözleşme
fiyatlarıyla yapılan işin tutarı, fiyat farkları,
gelir ve kurumlar vergisi, KDV, idare makinesi kirası, varsa gecikme
cezaları, avans mahsubu, sosyal güvenlik primleri ve teminat kesintilerini
içeren toplam bir tutarı ifade etmektedir. Tüm hak edişin sosyal
güvenlik prim borcuna endekslenmesi, müteahhide de haksızlık
olmasının ötesinde, idarenin ve devletin diğer
alacaklarının da ödenmemesi sonucunu doğuracaktır.
Hak ediş
kavramına yalnızca sosyal güvenlik primi ve kurum gözüyle
bakılması kanımızca son derece adaletsizliktir. Üstelik
yapılan değişiklik de hak edişlerle sınırlı
kalmamış, her türlü alacak ve teminatlarına aynı
şekilde kurum alacakları öncelikli hâle getirilmiştir.
Gelin bir kere
bizi dinleyin. Adı sosyal güvenlik, fakat kendisi sosyal güvensizlik olan
bu kanunu çıkartmayalım diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bukan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
54üncü maddeyi
kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
55inci madde
üzerinde iki adet önerge vardır; önergeleri önce geliş
sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 55.
Maddesindeki İçişleri Bakanlığınca verilen kimlik
ibaresinden sonra gelmek üzere sağlık karnesi yerine geçer ibaresi
eklenmesini arz ve teklif ederim.
Saygılarımla.
Beytullah Asil Mustafa Kalaycı Reşat Doğru
Eskişehir Konya
Tokat
Prof. Dr. Akif
Akkuş Prof. Dr. Alim
Işık Hüseyin
Yıldız
Mersin Kütahya Antalya
BAŞKAN
Şimdi maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme
alacağım efendim.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 55. Maddesi ile değiştirilen 31/5/2006
tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun 92. Maddesinin birinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederim.
Kemal
Kılıçdaroğlu Hakkı
Suha Okay Bihlun
Tamaylıgil
İstanbul
Ankara İstanbul
Turgut Dibek
Ahmet Küçük Mehmet Ali Susam
Kırklareli
Çanakkale İzmir
Mevlüt
Coşkuner R. Kerim
Özkan Malik Ecder Özdemir
Isparta
Burdur Sivas
Metin
Arifağaoğlu
Artvin
Kısa ve
uzun vadeli sigorta kapsamındaki kişilerin sigortalı ve genel
sağlık sigortalısı olması, genel sağlık
sigortası kapsamındaki kişilerin ise genel sağlık
sigortalısı olması zorunludur. Bu Kanunda yer alan sigorta hak
ve yükümlülüklerini ortadan kaldırmak, azaltmak, vazgeçmek veya
başkasına devretmek için sözleşmelere konulan hükümler
geçersizdir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum efendim:
Gerekçe
Yasa
Tasarısındaki sigortalar ibaresi yerine sigorta ibaresinin
kullanılması için değişiklik önerilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 55.
Maddesindeki İçişleri Bakanlığınca verilen kimlik
ibaresinden sonra gelmek üzere sağlık karnesi yerine geçer ibaresi
eklenmesini arz ve teklif ederim.
Saygılarımla.
Beytullah Asil (Eskişehir) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Efendim
katılmıyoruz. Bildiğiniz gibi sağlık karnesi
uygulamasını kaldırıyoruz. Artık,
vatandaşlarımız o eziyetten de kurtuluyorlar. Emeklilerden
kaldırdık, şu anda da uygulamaya geçti. Aktif olarak
çalışanlardan da sağlık karnesi uygulaması
kalkmıştır.
BAŞKAN
Konuşmacı var mı?
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Asil
BAŞKAN
Buyurun Sayın Asil.
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 119 sıra sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 55inci
maddesinde, 5510 sayılı Kanunun 92nci maddesinin dördüncü
fıkrasında yer alan Kurumca verilecek sosyal güvenlik sicil
ibaresinin İçişleri Bakanlığınca verilen kimlik
sağlık karnesi yerine geçer şeklinde değiştirilmesiyle
ilgili söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyeti saygıyla
selamlarım.
Değerli
milletvekilleri, muhalefetin bu yasa tasarısına olumlu katkı
yapma arzusunu, diğer önergelerimizde yaptığınız gibi,
irdelemeden reddetme yanlışlığı içine düşmeyin.
Aksi takdirde, önümüzdeki yıllar içinde, bugün
yaptığınız yanlışları düzeltmek
maksadıyla hazırlanan tasarılarla tekrar Meclise geleceksiniz.
Bu şekilde yapılacak düzenlemeler hem zaman israfına neden
olacak hem de yasanın bütünlüğünü ortadan kaldıracaktır.
Zaten bu
tasarı kanun yapma tekniklerine de uygun değildir. Açın 47nci
maddeyi, açın 52nci maddeyi, açın 14üncü maddeyi; birbiriyle
doğrudan ilişkisi olmayan, yönetmelik gibi düzenlenmiş, yüzlerce
cümleden oluştuğunu görürsünüz.
Değerli
milletvekilleri, 47nci maddede Bakanlığın maddede düzeltme
ihtiyacıyla hazırladığı değişiklik
önergesini Meclis Başkanlığına süresi içinde vermeyi
unutacak kadar da ciddiyetten uzak bir yaklaşım içerisinde
bulunulmaktadır bu kanuna.
Değerli
milletvekilleri, dün AKP Grup Başkan Vekili Sayın Bekir Bozdağ,
sağlık sisteminde yeşil kartlıların lehine
yaptıkları düzenlemelerden bahsetti. Ama iktidarları döneminde
fakirleştirdikleri, fakirliğin sonucu da prim borçlarını
ödeyemedikleri için sağlık hizmetlerinden faydalanamayan kendi
adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla
tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız
çalışanların kaç kişi olduğundan hiç
bahsetmemiştir.
Lojistik
firmaları lehine yapılan düzenlemeler, mazot fiyatlarında
izahı yapılamayan artışlar ve kamu
kuruluşlarının taşıma ihalelerinde adam kayırma
nedeniyle taşıyıcılar kooperatiflerinin
yaptığı işleri çantacı diye nitelendirilen
komisyonculara peşkeş çekilmesi şoför esnafını yok
olma noktasına getirmiş, şoför esnafının üçte 2sinin
BAĞ-KUR primlerini ödeyemedikleri için sağlık hizmetlerinden
faydalanamadıklarından hiç bahsedilmemiştir.
Hayvancılığın
önündeki sorunlar, beş yılı geçen iktidarınızda hep
görmezden gelinmiş, hayvancılıkla uğraşanlar düzelir
umuduyla aldıkları kredinin ve bu kredinin faizinin altında
ezilmiş, iflas noktasına gelmişlerdir. Mazot ve gübre fiyatlarında
izahı mümkün olmayan artışlar, çiftçiyi toprağını
işleyemez, çare olacak verim artışını sağlayan
gübreyi tarlasına atamaz hâle getirmiş, bunun doğal sonucu
olarak gelen fakirlikle de çiftçi BAĞ-KUR primini ödeyemediği için
sağlık yardımından faydalanamaz hâle gelmiştir.
Değerli
milletvekilleri, içinde bulunduğumuz mevsim, çiftçimizin
tarlasını nadas ettiği, ekili tarlasına çimen gübresini
attığı, ekili tarlasını ilaçladığı
mevsimdir. Hafta sonunda kırsal kesimi gezdim. Çiftçinin üçte 2si tarlasına
çimen gübresini atamadığını ifade etti. Küçük çiftçinin pek
çoğu tarlasını nadas ettiremeyeceğinden bahsetti.
Tarlasını işleyemeyen çiftçiden nasıl BAĞ-KUR primi
tahsil edeceksiniz?
Değerli
milletvekilleri, bu Parlamentonun asli görevi olan bu milletin
sıkıntısını giderecek tedbirleri alacak
çalışmaları başlatmasını diliyor, yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Asil.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda 55inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
56ncı madde
üzerinde iki adet önerge vardır. Önergeleri önce geliş
sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 56. maddesi
ile değiştirilen 5510 sayılı Kanunun 93. maddesinin birinci
fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan 88 inci maddeye göre
takip ve tahsili gereken alacaklar ile ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımla.
Rıdvan Yalçın Yılmaz Tankut Mustafa Kalaycı
Ordu Adana Konya
Ahmet
Bukan Süleyman
L.Yunusoğlu
Çankırı Trabzon
BAŞKAN
Şimdi maddeye en aykırı önergeyi okutup, işleme
alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 56. Maddesi ile değiştirilen 31/5/2006
tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun 93. Maddesinin birinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Kemal
Kılıçdaroğlu Hakkı
Suha Okay Bihlun
Tamaylıgil
İstanbul Ankara İstanbul
Mehmet Ali Susam Ahmet Küçük Mevlüt Coşkuner
İzmir Çanakkale Isparta
R. Kerim Özkan Turgut Dibek Malik Ecder Özdemir
Burdur Kırklareli Sivas
Abdullah
Özer
Bursa
Bu Kanun
gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve
ödenekleri, sağlık hizmeti sunucularının genel
sağlık sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu Kurum nezdinde
doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve
ödenekler; nafaka borçları dışında haczedilemez.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Önerge üzerinde konuşacak mısınız?
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Abdullah Özer konuşacaklar
efendim.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Özer. (CHP sıralarından alkışlar)
ABDULLAH ÖZER
(Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 56ncı maddesiyle değiştirilen 5510
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununun 93üncü maddesinin birinci fıkrasının
değiştirilmesiyle ilgili önergenin lehinde söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, yasa tasarısı, sigortalılar ve hak sahiplerinin
gelir, aylık ve ödeneklerinin, 88inci maddeye göre takip ve tahsili
gereken alacaklar nedeniyle haczedilmesini öngörmektedir. Hak sahiplerinin
gelir, aylık ve ödeneklerinin prim alacakları nedeniyle
haczedilmemesi için değişiklik önerilmiştir.
Çıkarılmak
istenen bu yasayla, sigortasız işçi çalıştırmanın
had safhaya çıkmasının ve Hükûmetin bu soruna çare bulmakta aciz
kalmasının, izlenen ekonomik politikaların yanlışlığı
dolayısıyla varlığını zar zor yürüten
sanayicimizin, esnaf ve sanatkârımızın ve diğer sektörlerdeki
işverenlerimizin sigorta primlerini ödeyemez hâle geldiği ve bütün
bunlara çaresiz kalan Hükûmetin, acısını sosyal güvenlik
şemsiyesi altındaki vatandaşlarımızdan çıkarmak
istemesi, bu amaçla, Hükûmet, sosyal devlet ilkesini hiçe sayarak,
sigortalının, evli olmayan, sosyal güvenlik kurumlarına tabi
olarak çalışmayan, bu kurumlardan gelir veya aylık almayan
kız çocuklarının sağlık yardımlarının
on sekiz yaşını, ortaöğretimde yirmi, yükseköğretimde
yirmi beş yaşını doldurduğunda kesilmesi öngörülüyor.
Özürlü sigortalılara yaşlılık aylığı
bağlanmasının şartları
ağırlaştırılıyor. Yaşlılık
aylığı bağlananlardan çalışmaya devam edenler
veya sonradan çalışmaya başlayanlardan yüksek oranda sosyal
güvenlik destek primi alınması öngörülüyor. Aylık
bağlanacak çocuğu bulunmayan sigortalının dul eşine
ölüm aylığı bağlanması
zorlaştırılıyor. Sağlık harcamalarında
idareye kısıtlama veya sınırlama getirmesi yönündeki
yetkinin sosyal devlet ilkelerine aykırı kullanılması
mümkündür. Yetki objektif ölçülere dayandırılmıyor. Prim borcu
olan esnafa ve bakmakla yükümlü olduğu ana babasına sağlık
hizmeti verilmemesi öngörülüyor. Bununla ilgili olarak Selver Şentürk
isimli bir genç kızımızın göndermiş olduğu mektubu
sizlere okumak istiyorum:
Üniversite
mezunu ve uzun süredir işsiz bir kız çocuğu olarak, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda bu hafta görüşülmekte olan Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun Tasarısı
ile getirilecek olan kız çocuklarına genel sağlık
sigortası primi zorunluluğu maddesini protesto ediyorum. Ben
doğuştan kalp sorunu olan, bu nedenle minimum altı ayda bir
düzenli kontrollere ihtiyacı olan, evlenmemiş, işsiz bir kızım.
Benim gibi sosyal güvencesi olmayan pek çok işsiz ve bekâr
kızımız bulunmaktadır. Giderek hızla artan
işsizlik oranlarına bakıldığında gelecek için
çalışma umutları görülmemektedir. Böyle bir durumda tek
dayanakları olan anne ve babaları üzerinden hak
kazandıkları ücretsiz sağlık sigortasının
ellerinden alınmasıyla bu kızlarımız çaresiz duruma
düşürülmektedir. Zaten işsiz olan bizlerden her ay ücret
alınması sosyal adalet kavramına ters olduğu gibi,
verilmiş hakların geri alınması da hukuka
aykırıdır. Bu maddenin, bütün mağdur kız
çocukları adına tasarıdan çıkarılmasını
talep ederim. diye mektup yazmış bu kızımız bize.
Burada bunun sesini sizlere duyurmaktan mutluluk duyuyorum ama, ne yazık
ki, istekleri -öyle anlaşılıyor ki- yerine getirilemeyecek.
Burada hepsini
sayamadığım birçok olumsuzlukları da beraberinde getiren bu
yasa, bugün, binlerce insanı sokağa dökmüş; ülkemizin her
yerinden protesto sesleri yükselmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Özer.
ABDULLAH ÖZER
(Devamla) Hükümetin bu seslere kulak vermesini ve önergenin kabulünü diler,
yüce Meclise saygılar sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Özer.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum efendim:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 56.
maddesi ile değiştirilen 5510 sayılı Kanunun 93. maddesinin
birinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan 88 inci maddeye
göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Saygılarımla.
Rıdvan
Yalçın (Ordu) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu önergeye efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Sigortalı,
emekli, dul ve yetimlere ödenen gelir, aylık ve ödeneklerin nafaka
borçları dışında haczedilememesi öngörülmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
56ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
57nci madde
üzerinde iki adet önerge vardır. Önergeleri önce geliş
sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 57.
maddesi ile değiştirilen, 5510 sayılı Kanunun 97.
maddesinin yedinci fıkrasında yer alan % 70i ila % 85i ibaresinin
% 75i ila yüzde % 90ı şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederim.
Hasan
Çalış Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı
Karaman Manisa Konya
Mehmet
Günal Emin Haluk
Ayhan
Antalya Denizli
BAŞKAN
Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 57. Maddesi ile
değiştirilen 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 97. Maddesi ile
değiştirilen yedinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Kemal
Kılıçdaroğlu Hakkı
Suha Okay Bihlun
Tamaylıgil
İstanbul Ankara İstanbul
Ahmet Küçük Mevlüt Coşkuner R. Kerim Özkan
Çanakkale Isparta Burdur
Turgut Dibek M. Ali Susam Malik Ecder Özdemir
Kırklareli İzmir Sivas
Muhammet
Rıza Yalçınkaya
Bartın
Sağlık
hizmeti sunucularına, tahakkuk etmiş alacakların % 75i
faturaların teslim tarihinden itibaren en geç 7 gün içinde
alacaklarından mahsuben avans olarak ödenir. En geç 30 gün içinde de
fatura ve eki belgelerin incelenmesi tamamlanarak geri kalan tutar ödenir.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Kılıçdaroğlu?
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Muhammet Rıza
Yalçınkaya konuşacak.
BAŞKAN
Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
MUHAMMET RIZA
YALÇINKAYA (Bartın) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım; 119 sıra sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun
Tasarısının 57nci maddesiyle değiştirilen 31/05/2006
tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununun 97nci maddesiyle değiştirilen yedinci fıkra üzerinde
verilmiş olan değişiklik önergesi hakkında söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, kanun tasarısının 57nci maddesinde,
5510 sayılı Kanunun 97nci maddesinin yedinci fıkrası
Sağlık hizmeti sunucularına, tahakkuk etmiş
alacaklarının % 70'i ilâ % 85'i arasındaki tutar,
faturaların teslim tarihinden itibaren en geç kırkbeş gün içinde
alacaklarından mahsuben avans olarak ödenir. Doksan gün içinde de fatura
ve eki belgelerin incelemesi tamamlanarak geri kalan tutar ödenir.
Şeklinde değiştirilmiştir.
Verilmiş
olan değişiklik önergesinde ise, Sağlık hizmeti
sunucularına, tahakkuk etmiş alacakların % 75i faturaların
teslim tarihinden itibaren en geç 7 gün içinde alacaklarından mahsuben
avans olarak ödenir. En geç 30 gün içinde de fatura ve eki belgelerin
incelenmesi tamamlanarak geri kalan tutar ödenir. olarak düzenlenmiştir.
Burada
yapılmış olan değişiklik ile Sağlık hizmeti
sunucularına, tahakkuk etmiş alacaklarının yüzde 70i ila
yüzde 85i arasındaki tutar
ifadesine kesinlik
kazandırılmış ve bu oran yüzde 75 olarak
belirtilmiştir.
Birçok
sağlık hizmeti sunucusu vermiş oldukları hizmetin
gereği olan alacaklarının çok geç tahsil edilmesi nedeniyle
devamlı şikâyette bulunmakta ve fatura tutarlarının yüzde
75lik kısmının kırk beş gün sonra ödenmesi nedeniyle
mağdur olmaktadırlar. Aynı zamanda fatura tutarının
ödenmemiş geriye kalan kısmın doksan gün sonra ödenmesi ise
devletin bir ayıbı olmaktadır. Bu sürelerin uzun olması,
aynı zamanda vatandaşla hizmet sunucularını da devamlı
olarak karşı karşıya getirmekte, hizmet sunucuları
ödeneklerini geç alacaklarını bilmeleri nedeniyle artık
vatandaşlarla da yeteri kadar ilgilenmemektedirler.
Yine burada
kusurlu olan maalesef hükûmettir. Hükûmetin yanlış uygulamaları
devamlı insanları bir çatışmaya sürüklemektedir. Hizmet
verenler paralarını alabilmek için araya adamlar sokmakta, maalesef
hediyelerle, rüşvetlerle paralarını almaya
çalışmaktadırlar. Bu konularda komisyonculuk yapan insanlar
ortaya çıkmıştır.
Değişiklik
önergemizde belirtilen sürelerin Hükûmet tarafından kısa süreler
olduğu düşünülebilir fakat devlet hizmetini sunarken
vatandaşını ve hizmet sunanı mağdur etmeyerek en üst
düzeyde önlemlerini almak zorundadır. Faturaların en kısa sürede
ödenebilmesi için gerekli önlemleri almak AKP Hükûmetinin görevidir. Bu konuda
AKP Hükûmetini ve Sayın Bakanı göreve davet ediyorum.
Ayrıca,
Hükûmet, sağlıkla ilgili ödemeleri şu ya da bu şekilde
bütçe giderleri dışında tutmak için çeşitli yollara
başvurmaktadır. Örneğin, 2006 yılında yapılan
sağlık giderlerine ilişkin yüklü tutarı 2006 yılı
bütçesi üzerinde göstermemiş, böylece 2006 yılı bütçe
gerçekleşme rakamı düşük gösterilmiştir. Hükûmetin bu
rakamlarla oynama alışkanlığından vazgeçmesi
gerekmektedir.
Enflasyon
hesabında oynanan oyunlardan, bir gecede millî gelirimizi
değiştiren rakamlar üzerinde yapılan oyunlardan, bütçe
rakamları üzerinde yapılan oyunlardan Hükûmetin vazgeçmesi
dileğiyle, değişiklik önergemizi desteklemenizi bekliyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN -
Teşekkürler Sayın Yalçınkaya.
Önergeyi
oylarınıza
MUHAMMET RIZA
YALÇINKAYA (Bartın) Karar yeter sayısının
aranmasını istiyorum Başkanım.
BAŞKAN
Peki.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır efendim.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 57.
maddesi ile değiştirilen, 5510 sayılı Kanunun 97.
maddesinin yedinci fıkrasında yer alan % 70i ila % 85i ibaresinin
% 75i ila % 90ı şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederim.
Hasan
Çalış (Karaman) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) Uygun görüşle
takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılıyoruz
efendim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Gerekçe
BAŞKAN -
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Sağlık
hizmet sunucularının alacaklarının 45 gün içinde 75i ila %
90ı arasındaki tutarın ödenmesi öngörülmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda 57nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
57nci madde kabul edilmiştir.
58inci madde
üzerinde iki adet önerge vardır. Önergeleri önce geliş
sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 58. Maddesi ile değiştirilen 31/5/2006
tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun 98. Maddesinin ikinci fıkrasından sonra
gelmek üzere eklenen fıkranın madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kemal
Kılıçdaroğlu Hakkı
Suha Okay Tekin
Bingöl
İstanbu Ankara Ankara
Hulusi Güvel M. Rıza Yalçınkaya Turgut Dibek
Adana Bartın Kırklareli
BAŞKAN
Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme
alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 58. Maddesinin tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ufuk Uras Osman Özçelik Akın Birdal
İstanbul Siirt Diyarbakır
Sırrı
Sakık Selahattin
Demirtaş
Muş Diyarbakır
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz
efendim.
MEHMET UFUK URAS
(İstanbul) Önerge üzerinde konuşacağım.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Uras. (DTP sıralarından alkışlar)
MEHMET UFUK URAS
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli vekiller; hayatta normal
zamanlarda değil anormal zamanlarda nasıl
davrandığımız, kendimiz gibi düşünenlere değil
bizden farklı düşünenlere nasıl
davrandığımızla bazen sınanırız, ölçülürüz.
Bu yasa
tasarısının mantığı ve içeriğine
ilişkin, sendikalarımız ve meslek örgütlerimizden çok
farklı görüşler geldiğini biliyoruz fakat Sayın
Başbakan Tayyip Erdoğan bu konuda çok sinirli ve sendikalara,
solculara sürekli kızıyor, Bunların amacı sistemi
kilitlemek. diyor. Avrupanın her ülkesinde genel grev hakkı
vardır ve amaç sistemi kilitlemektir, en demokratik haktır. Daha
geçenlerde sendikalar, meslek örgütleri Ankaraya Meclisin önüne geldiler,
ciddi bir tepkiyle karşılaştılar.
Meclis
ziyaretleri için bir üst sınır var mı arkadaşlar?
İş talebi, iş takibi için geliniyor da sosyal talepler için bu
Meclise gelinemez mi? Yarın, yine sendikalarımız, meslek
örgütlerimiz saat yarımda Meclisin kapısına gelecekler. Ben
hepsini Meclis lokantasında çorba içmeye davet ediyorum, hepsinin
taleplerini dinlemeye davet ediyorum.
AHMET YENİ
(Samsun) Maaşın yetmez.
MEHMET UFUK URAS
(Devamla) Maaşımızı, sendikaların ve meslek
örgütlerinin desteğiyle tamamlarız, gerçekleşebilir.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Partilerin sendikalardan ücret alması kanuna
aykırıdır.
MEHMET UFUK URAS
(Devamla) Ücret değil efendim, bu da dayanışma.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Rüşvetle suçlanabilir, sendikalar
kapatılabilir.
BAŞKAN
Sayın Uras, lütfen karşılıklı konuşmayın.
MEHMET UFUK URAS
(Devamla) Sırtınızı çok uluslu şirketlere
dayayacağınıza, sendikalara, meslek örgütlerine dayamak benim
için bir onurdur. Ben Eğitim-Sen üyeliğinden geliyorum.
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) Onlar daha mı iyi?
MEHMET UFUK URAS
(Devamla) Şimdi efendim, onu bilemem. Ben mal bildirimimi boş
kâğıt olarak verdim. Hodri meydan, çıkaralım mal
bildirimimizi karşılaştıralım, tokuşturalım.
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) Niye boş verdin? Hiç malın yok mu?
MEHMET UFUK URAS
(Devamla) Çünkü ben kamu görevlisiyim arkadaşlar, kamu görevlisi olarak
iki yakamı ancak bir araya getiriyorum, bundan da onur duyuyorum. O
yüzden, siz kendi işinize bakın.
Şimdi,
Sayın Başbakan Mehmet Âkif Ersoydan şiir okumayı çok
seviyor, Yumuşak başlıyız ama koyun değiliz. diyor,
falan.
Bakın, Âkif
çok önemli bir şair, çok güzel şiirleri var. Mesela, bir tanesinde
Tükürün maskeli vicdanına asrın. diyor. Var mısınız?
O vicdan nedir, biliyor musunuz? O vicdan Bırakınız
yapsınlar, bırakanız geçsinler. değildir. İngilizler,
yabancılar vicdana conscious der, bilinç; bizim dilimizde vicdan.
Vicdan değerler bütünü. Kulun kula kul olmadığı bir
dünyadan yanaysanız ancak anlamlıdır.
Yine o Âkif Zulmü alkışlayamam, zalimi asla
sevemem. diyor.
AHMET YENİ
(Samsun) Şiir okuma, ceza alırsın!
MEHMET UFUK URAS
(Devamla) - Yani emperyalizmi kastediyor. Dolayısıyla, Âkifi okurken
çok dikkat etmek gerekli.
AHMET YENİ
(Samsun) Şiir okuma, ceza alırsın, ceza!
BAŞKAN Laf
atmayın.
MEHMET UFUK URAS
(Devamla) - Emperyalizm demek, oyunun kurallarını koyma inisiyatifi
demek. Oyunun kurallarına tabi mi olacağız -IMFnin- oyun bozan
mı olacağız? Devrimcilik oyun bozan olmaktır, idareimaslahatçılık
da oyunun kurallarına tabi olmaktır.
Şimdi,
sıktığınız ele methiye düzeceksiniz,
bükemediğiniz ellere söveceksiniz. Bu, doğru değildir. Orhan
Veli bir zaman demiş: Sol elim, acemi elim, zavallı elim. Bu sol el
giderek güçleniyor ve sosyal devlet ilkesinin eşitsizliklerini en aza
indirmek anlamına gelen piyasacılık karşısında
sosyal politikaları savunduğunuz zaman, bu yasayı kökten ve
esastan reddetmeniz gerekiyor. Çünkü, insanların eşitsiz olduğu
bir yerde pozitif bir eşitlikçilik esastır. Yoksa, parkta yatma
yasağı da evsizler için de mülk sahibi olanlar için de geçerlidir.
Pozitif eşitlik önemlidir. Burada esas dert Sosyal güvenliğin
açığının faturasını kimden
çıkaracağız? hikâyesidir. O yüzden, günübirlik siyasetin sonu
da sonuçları da günübirlik olur.
Şimdi sizi
ilgilendirmiyor; bu mesele, çocuklarınızı,
torunlarınızı ilgilendiriyor. gerekçesi hiçbir şekilde
ahlaki değildir. Bu kuşak bir sonraki kuşakla ilgili karar
veriyor. O zaman çıkıp Küresel felaket olacaksa gelecekte olacak, bu
bizi ilgilendirmiyor. nasıl denilemezse, kimse, bugün için
yarını satacak bir aymazlığın içine giremez.
O yüzden,
sendikalarımız, o beğenmediğiniz, gördüğünüzde
uykularınızın kaçtığı, kâbus gördüğünüz
sendikalarımız, meslek örgütlerimiz yan yana geliyor. O yüzden,
gelin, bu mücadelede sendikalarımıza, meslek örgütlerimize destek
veriyorsak, sadece bu yasada düzeltme değil, örgütlenme önündeki
yasakları kaldıralım; gelin, bütün Avrupada olduğu gibi 1
Mayısı işçi bayramı hâline getirelim. Bana dokunmayan
yılan bin yaşasın. derseniz, sizin yılanınız
belki dokunmaz ama başkasının yılanı gelir sizi sokar.
Zaten liberalizmin en büyük açmazı da budur. O yüzden, Adalet ve
Kalkınma Partisi sosyal devlet karşıtı faaliyetin de
odağı olmuştur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Uras.
MEHMET UFUK URAS
(Devamla) Ölümü gösterip sıtmaya razı etmeye
çalışmaktadırlar. İnsanları, sahip olduklarından
daha fazlasını hak etmediğine inandırmaya
çalışıyorsunuz. Herhangi bir konuda farklı bir fikirde olabilmek
için, önce ne söylendiği konusunda aynı fikirde olunması
gerekiyor. O yüzden, sendikaların, meslek örgütlerinin sesine,
soluğuna kulak vermek gerekiyor. Ne diyor tarihten gelen ses? Tanrı,
paşa, bey, ağa, sultan, bizleri nasıl kurtarır? Bizleri kurtaracak
olan kendi kollarımızdır. IMFye, Dünya Bankasına
değil kendi örgütlü gücümüze güvenmemiz gerek.
O yüzden, Mehmet
Âkif Ersoyun şiirlerini orada burada gelişigüzel ifade ederken biraz
dikkat edelim. Çünkü, Âkif, emperyalizme karşı bir şairdi.
Emperyalizme karşı olmayanların Âkifi ağızlarına
almak yoktur diye düşünüyorum. (DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Uras.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir önerge.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 58. Maddesi ile değiştirilen 31/5/2006
tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun 98. Maddesinin ikinci fıkrasından sonra
gelmek üzere eklenen fıkranın madde metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Kemal Kılıçdaroğlu
(İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Tekin Bingöl konuşacak.
BAŞKAN
Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
TEKİN
BİNGÖL (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle bir
üzüntümü sizinle paylaşmak istiyorum: Bildiğiniz gibi yarın
Sayın Barroso Parlamentoyu ziyaret edecek. Bugün, Sayın Barrosonun
güvenlik görevlileri, polis şefleri, Parlamentoda, Parlamentoyu didik
didik edip, Parlamentonun güvenli olup olmadığı yerlerin
tespitiyle ilgili bir çalışma yaptılar. Bu çalışma
sonucunda da bazı birimlerin ve bazı yerlerin güvenli
olmadığı kanaatine vardılar.
Değerli
milletvekilleri, bu Parlamentoda bu ülkenin cumhurbaşkanları,
başbakanları, bakanları, milletvekilleri ve çalışanları
yıllardır görev yapıyor ve görev yapmakta. Bu
davranışlar Parlamentonun güvenilirliğini ve
saygınlığını zedeleyici bir davranış
teşkil etmektedir ve bu Parlamentoda görev yapan hiçbir değerli
milletvekilinin can güvenliği Bay Barrosonun can güvenliğinden daha
değersiz değildir. Bizim, öncelikle bu Parlamentoyu koruyup kollamak
gibi önemli bir görevimiz vardır. Çünkü bu görev bizim kendimize,
Parlamentomuza ve milletvekillerine olan
saygınlığımızın gereğidir. O nedenle, bu
davranışı yadırgadığımı ve sizlerle
paylaşmak istediğimi konuşmamın başında
belirttim.
Değerli
milletvekilleri, Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısının maddeleri
görüşüldükçe, son derece karmaşık olan bu Yasa
Tasarısı incelenip tarafımızdan
kavrandığında ve yine bu Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısının
dışında Hükûmetin yaptığı uygulamalar sonucunda
şu kanıya vardım: AKP yöneticilerinin
ağızlarından düşürmedikleri fakir fukara, garip gureba
tanımlamasıyla bizim fakir fukara ve garip gureba
anlayışımız ve tanımımız çok
farklıymış. Zira, Hükûmetin bazı uygulamaları bizim
anlayışımıza göre fakir fukara, garip gureba
tanımlamasına giren yurttaşlarımızın AKP Hükûmeti
tarafından, AKP İktidarı tarafından kabul görmediği
çok net bir şekilde ortaya çıkmakta değerli milletvekilleri.
Bakınız,
AKP İktidarı, bu ülkenin güçsüzünü, yoksulunu, özürlüsünü,
vermiş olduğu üç kuruşluk emekli maaşından dahi mahrum
etme, maaşlarını kesme anlayışını ortaya
koydular ve 20 binin üzerindeki bu tür vatandaşlarımızın
maaşları kesildi.
Değerli
arkadaşlar, bu, işte AKP iktidarının fakir fukara
anlayışı. Bu maaşı alanlar bu ülkenin güçsüzleri,
yoksulları, kimsesizleri ve sakatlıkları bu ülkenin hastaneleri
tarafından tespit edilmiş, yüzde 40ın üzerinde özürlü
oldukları kesinleşmiş yurttaşları. Bununla da
yetinilse iyi. Yine bu iktidar, maaşını kestiği bu
yurttaşlarımızdan, yüzde 50 fazlasıyla, ödemiş
olduğu emekli maaşlarını geriye tahsil ediyor.
İşte AKP İktidarının garip gurebaya bakışı.
Değerli
arkadaşlar, verdikleri para da, üç aydan üç aya 300 ila 330 YTL
arasında bir para ve maalesef, bu Hükûmet, bu yoksulların,
garibanların üç kuruşluk emekli maaşına dahi göz
dikebilmekte.
Değerli
arkadaşlar, tahsil etmeye çalıştıkları bu miktar 18
milyon YTL. Sormak lazım: Bu yurttaşlarımızdan almak
istediğiniz, geriye dönük kesmek istediğiniz, yüzde 50
fazlasıyla almak istediğiniz bu 18 milyon YTLyi nerede
kullanacaksınız? Bunlardan daha kıymetli, bunlardan daha hak
sahibi kim olabilir Allah aşkına? İşte bu da AKPnin
vicdanı.
Değerli
arkadaşlar, AKP yöneticileri konuşmalarında sık sık
bir konuya değiniyorlar. Diyorlar ki: Canım, nedir bu
altmış beş yaşını dilinize pelesenk ettiniz. Bu
uygulama otuz altı yıl sonra hayata geçecek.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bingöl.
TEKİN
BİNGÖL (Devamla) Değerli milletvekilleri, bu bir aczin ifadesidir.
Hiçbir ciddi devlet, hiçbir hükûmet sınırlama yaparak bir yasa
çıkaramaz. Bugün Avrupanın birçok ülkesinde, iki yüz
yıldır, üç yüz yıldır, dört yüz yıldır
çıkarılmış yasalarla ülkeler yönetiliyor.
Bırakınız onu, 1913 yılında Mahmut Şevket
Paşa tarafından çıkarılan Memurin Muhakematı
Yasasını, orman yasalarını hâlâ bu ülke geçerli sayıp
kullanıyor. Demek ki o sizin ciddiye almadığınız otuz
altı yıl çok çabuk geçiyor. Ve hükûmetler, iktidarlar kendilerini bir
süreye sınırlayarak yasa çıkaramazlar. Ülkelerin yönetimi
değil ama ülkeler süreklilik arz eder. Ülkenin bekası ve
devamlılığı yasalara sınır koyarak, o ülke
yönetilerek sağlanmaz. Dolayısıyla, siz, dilinize pelesenk
ettiğiniz o otuz altı yıl var ya, o kadar çabuk geçiyor ki siz,
günü kurtarma adına
Teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bingöl.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
58inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
59uncu madde
üzerinde iki adet önerge var. Önergeleri önce geliş sırasına
göre okutacağım sonra aykırılık
sırasını göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 59.
maddesi ile değiştirilen 5510 sayılı Kanunun 100.
maddesinin dördüncü fıkrasındaki takip eden üçüncü işgücünün
sonuna kadar ibaresinin takip eden beşinci işgününün sonuna kadar
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Saygılarımla.
Mustafa
Kalaycı Yılmaz
Tankut Ahmet Bukan
Konya Adana Çankırı
Prof. Dr. Akif
Akkuş Prof. Dr. Alim
Işık Süleyman L.
Yunusoğlu
Mersin Kütahya Trabzon
BAŞKAN
Şimdi maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı'nın 59. Maddesi ile değiştirilen 31/5/2006
tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun 100. Maddesinin birinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Kemal
Kılıçdaroğlu Hakkı
Suha Okay Ali Rıza
Öztürk
İstanbul Ankara Mersin
Ali Koçal Muhammet Rıza
Yalçınkaya Bilgin
Paçarız
Zonguldak Bartın Edirne
Hikmet
Erenkaya Gökhan
Durgun
Kocaeli Hatay
"5411
sayılı Bankacılık Kanunu kapsamındaki kuruluşlar,
döner sermayeli kuruluşlar ile diğer gerçek ve tüzel kişiler
doğrudan, münferit olarak bilgi ve belge istenmesi hariç olmak üzere kamu
idareleri ile kanunla kurulan kurum ve kuruluşlar ise Kurumla
yapılacak protokoller çerçevesinde, Devletin güvenliği ve temel
dış yararlarına karşı ağır sonuçlar
doğuracak hâller ile özel hayat ve aile hayatının gizliliği
ve savunma hakkına ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla
özel kanunlardaki yasaklayıcı ve sınırlayıcı
hükümler dikkate alınmaksızın gizli dahi olsa Kurum
tarafından kişilerin sosyal güvenliğinin sağlanması, 6183
sayılı Kanuna göre Kurum alacaklarının takip ve tahsili ile
bu Kanun kapsamında verilen diğer görevler ile sınırlı
olmak üzere istenecek her türlü bilgi ve belgeyi sürekli ve/veya belli
aralıklarla vermeye, bilgilerin elektronik ortamda görüntülenmesini
sağlamaya, görüntülenen bu bilgilerin güvenliğini sağlamaya,
muhafaza etmek zorunda oldukları her türlü belge ile vermek zorunda
oldukları bilgilere ilişkin mikrofiş, mikrofilm, manyetik teyp,
disket ve benzeri ortamlardaki kayıtlarını ve bu kayıtlara
erişim veya kayıtları okunabilir hale getirmek için gerekli tüm
sistem ve şifreleri incelemek için ibraz etmeye mecburdurlar."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) Uygun görüşle
takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Gerekçe mi, konuşacak mısınız?
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(İstanbul) Sayın Bilgin Paçarız konuşacak efendim.
BAŞKAN
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
en derin saygılarımı ve sevgilerimi sunarım.
Değerli
milletvekilleri, biraz önce Sayın AKP Grup Başkan Vekili, 1980
öncesindeki partimiz Cumhuriyet Halk
Partisinin birtakım
ÖZKAN ÖKSÜZ
(Konya) Madde üzerinde konuş.
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) Efendim, bakın, biraz önce sizin Avcılar
Hastanesinin sahibi madde hakkında konuşmadı, kendi
bildiğini okudu. Siz, muhalefetin konuşmasını bile
engellemek istiyorsunuz. Bakın, ben kürsüdeyim
BAŞKAN
Sayın Paçarız, lütfen muhatap almayın efendim. Genel Kurula
hitap edin efendim.
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) Genel Kurula dilediğim gibi konuşmak benim
görevim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Hayır, öyle değil. İç Tüzük neyi
gerektiriyorsa onun konuşmasını yapmanız lazım.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, dinleyelim lütfen.
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) 1923-1950 arasında Cumhuriyet Halk Partisi
İktidarında, partimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve
silah arkadaşı İsmet Paşayla beraber Cumhuriyet Halk
Partisinin ve Türkiyenin millî değerleri olan Sümerbankları, PETKİMleri,
Toprak Mahsulleri Ofisini, Devlet Hava Limanlarını, Devlet Hava
Meydanlarını, tren yollarını, garları
AHMET YENİ
(Samsun) Tarih oldu onlar, tarih.
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) Evet tarihten bahsediyoruz. Çünkü, sizin Grup Başkan
Vekiliniz de tarihten bahsetti.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen laf atmayın, dinleyin.
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) Bu millî değerleri bizler yarattık, bizler
kurduk.
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) Millet yarattı.
BAŞKAN
Allah, Allah!
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) Cumhuriyet Halk Partisinin çok değerli milletvekilleri
ve genel başkanları kurdu. Arkasından...
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) Millet lafını ağzını
alamıyorsun değil mi?
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) Arkasından, 1970li yıllarda Kıbrıs
Barış Harekâtını Cumhuriyet Halk Partisi
başardı.
AHMET YENİ
(Samsun) Türk milleti, Türk milleti.
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) Arkasından, çiftçimize 90 kuruş olan buğday
taban fiyatını 250 kuruş vererek traktörü olmayan, evi olmayan,
tarlası olmayan, bağı olmayan, bahçesi olmayan çiftçi
kardeşlerimizin mal sahibi olmasını, katkısını
sağladı.
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) Onun için mi orada oturuyorsun da burada
oturamıyorsun!
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) Arkasından
Arkasından
Devam ediyorum sayın
milletvekilleri
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) Niye orada oturuyorsun o zaman!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) Lütfen saygısızlık yapmayalım.
Arkasından
2002 seçimlerinde sizin Genel Başkanınız Sayın
Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın dokunulmazlığı
ve milletvekilliği yasaklığı, siyasi
yasaklığı olduğu için, Sayın Başbakanın
milletvekili olması için, benim Genel Başkanım Deniz Baykal ve
Cumhuriyet Halk Partisinin bu çok değerli Meclis üyeleri destek vererek
Anayasayı değiştirerek Başbakan olmasını
sağladı. Bunu ne zaman unuttunuz?
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) Başınıza gelecekleri bilseydiniz
destek verir miydiniz!
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) Bizlere, Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerine,
değerli milletvekilleri, teşekkür borçlusunuz. Sizler Cumhuriyet Halk
Partisinin 1923ten 1950 yılına kadar kurduğu bu millî
değerleri babalar gibi satıyorsunuz, TÜPRAŞları,
PETKİMleri, Petrol Ofisleri
AHMET YENİ
(Samsun) Elli senedir orada oturuyorsunuz.
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) - Arkadaşlar, değerli milletvekillerim; Süt
Endüstrisi Kurumu ne oldu? Tarih oldu.
AHMET YENİ
(Samsun) Sayın Milletvekilim, elli senedir orada oturuyorsunuz.
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) - Devlet üretme çiftlikleri, Atamızın kurduğu
devlet üretme çiftlikleri ne oldu? Tarih oldu. Bunları ne çabuk unuttunuz.
AHMET YENİ
(Samsun) Elli senedir...
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) - Eğer biz 1980den önce sizin
yaptığınız gibi babalar gibi satsaydık, o zaman gaz da
bulunurdu, mazot da bulunurdu, benzin de bulunurdu, petrol de bulunurdu.
Unutmayın değerli AKP milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti devletinde
yaşayanları dışa bağladınız, doğal
gazı getirdiniz. Tamam, doğal gaz, katılıyoruz, hepimiz
kullanıyoruz
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) İstersen getirme
İstersen alma
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) -
ama geçtiğimiz kış İran vanaları
bir kapattı, başladık heyecan yapmaya. Bugüne kadar, Konya
Gölünün altına doğal gaz depolarını
yapacaktınız, neden yapamadınız? Neden
yapamadınız, cevabını verin?
Ben Sayın
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanıma bir soru sordum, dedim ki:
Bu Sosyal Güvenlik Yasası eğer geçerse -ki, ben geri
çekeceğinize adım gibi inanıyorum- IMFden 2 milyar dolar kredi
alacak mısınız almayacak mısınız?
AGÂH KAFKAS
(Çorum) Allah Allah!
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) Soru sordum milletvekili olarak, Sayın
Bakanımız cevaplamadı. Sayın Bakanımız işine
gelenleri cevaplıyor, işine gelmeyenleri es geçiyor maalesef
arkadaşlar.
Bakın,
bizler sekiz buçuk aydan beri sizlere destek veriyoruz; kavga yapmıyoruz,
muhalefet yapmıyoruz, size destek veriyoruz. Bakın, yasalar
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun, Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun ve DTP
Grubunun oylarıyla hep beraber geçiyor. Neden peki, neden Anayasa
Mahkemesinin iptal ettiği, neden Cumhurbaşkanımızın
iptal ettiği yasaları ille ısrarla getiriyorsunuz?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Paçarız
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) Yine Anayasa Mahkemesine gideceğiz.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Paçarız.
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) - Yine Anayasa Mahkemesine gideceğiz, yine Anayasa
Mahkemesinde iptal ettireceğiz.
Buyur
Başkanım! (Gülüşmeler)
BAŞKAN
Mikrofon sesinize dayanmıyor efendim! Bir dakika, müsaade ederseniz
vereceğim efendim.
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) Mikrofona gerek yok, benim sesim gür, konuşurum.
Mikrofona hiç gerek yok.
BAŞKAN
Buyurun efendim.
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) Değerli milletvekilleri, bakın, Cumhuriyet Halk
Partisine ve muhalefet partilerine biraz saygı gösterin.
Milletvekillerinin, muhalefet partisi milletvekillerinin
konuşmasını bile hazmedemiyorsunuz. Sizin nereniz demokrat?
Söyleyin bana nereniz demokrat? (CHP sıralarından alkışlar)
Adalet ve
Kalkınma Partisi değil mi? (AK Parti sıralarından Evet
sesleri) Adalet ve Kalkınma Partisi değil mi arkadaşlar?..
AHMET YENİ
(Samsun) Evet.
BAŞKAN
Lütfen
Lütfen
Sayın Milletvekili lütfen
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) Siz bu seçimlerde, son seçimlerde yüzde 47 oy
aldınız, değil mi arkadaşlar? (AK Parti
sıralarından Evet sesleri)
AHMET YENİ
(Samsun) Millet verdi.
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) Millet verdi değil mi? Gurur duyuyorsunuz değil mi?
Bizler de gurur duyuyoruz
RÜSTEM ZEYDAN
(Hakkâri) Siz de alın.
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) Peki, bir sorum var, hemen cümlemi bitiriyorum.
Anayasa
Mahkemesine Adalet ve Kalkınma Partisi hakkında neden kapatılma
davası açıldı? Hiç düşünüyor musunuz? Bakın
(AK Parti
sıralarından gürültüler)
SIRRI SAKIK
(Muş) Rövanş aldınız.
AGÂH KAFKAS
(Çorum) Ayıp ya ayıp
Kimse bunu şimdiye kadar oradan
sorgulamadı. Ayıp
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) Bakın, bugüne kadar AKPnin de içinde
aldığı
(AK Parti sıralarından Nereden okuyorsun
sesleri) Vatan Gazetesi yazıyor. Bakın, Vatan Gazetesi
AKPnin de
içinde aldığı millî görüş çizgisinden, Milli Nizam Partisi,
Millî Selâmet Partisi, Refah Partisi, Fazilet Partisi kapatıldı,
inşallah sizler kapatılmazsınız.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Paçarız.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Sayın
Başkanım
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bakanım.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlar; sayın
konuşmacı, sayın milletvekili arkadaşımız
herkesten saygı duymasını beklediğini ifade ettiler.
Bakınız, bir önerge verdiniz milletvekili olarak. Bu önergenize Hükûmet
olarak, Komisyon olarak katıldık. Biraz sonra da büyük ihtimalle de
grubumuz ve bütün Meclis katılacak. Böyle bir önerge ve böyle bir
bakış açısını sergilememize rağmen, bu tarz bir
konuşmayı ben de milletimize havale ediyorum. Öyle tahmin ediyorum
çok sağlıklı değerlendirilecektir. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakanım.
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Sayın Bakanım, ben Meclisteki hakkımı
kullandım. Önerge sahibi beş dakika konuşur.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 59.
maddesi ile değiştirilen 5510 sayılı Kanunun 100.
maddesinin dördüncü fıkrasındaki takip eden üçüncü işgücünün
sonuna kadar ibaresinin takip eden beşinci işgününün sonuna kadar
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Saygılarımla.
Yılmaz
Tankut (Adana) ve arkadaşları
BAŞKAN -
Komisyon katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) Uygun görüşle
takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN -
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılıyoruz
efendim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Gerekçe
BAŞKAN
- Gerekçeyi okutuyoruz efendim.
Gerekçe:
Üç günlük süre
azdır, beş iş günü olması uygundur.
BAŞKAN
- Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önergeler doğrultusunda
59uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
60ıncı madde üzerinde üç adet
önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına göre
okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 60.
maddesi ile değiştirilen, 5510 sayılı Kanunun 102.
maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1), (2) ve (3) nolu
alt bentlerinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Saygılarımla.
Prof. Dr. Alim
Işık Süleyman L.
Yunusoğlu Mustafa
Kalaycı
Kütahya Trabzon Konya
İsmet
Büyükataman Ahmet Bukan
Bursa Çankırı
1) Kamu
idareleri ile bilanço esasına göre defter tutmak zorunda olanlar için
asgari ücretin iki katı tutarında,
2) Diğer
defterleri tutmak zorunda olanlar için asgari ücret tutarında,
3) Defter tutmakla
yükümlü olmayanlar için aylık asgari ücretin yarısı
tutarında,
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 60. maddesi ile
değiştirilen 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 102 nci maddesinin birinci
fıkrasının (ı) bendinin aşağıdaki gibi
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kemal
Kılıçdaroğlu Hakkı
Suha Okay Hüseyin Ünsal
İstanbul Ankara Amasya
Bayram Meral Atila Emek Durdu Özbolat
İstanbul Antalya Kahramanmaraş
ı) Kurumun
denetim elemanlarının, bu Kanunun uygulanmasından doğan
inceleme ve soruşturma görevlerini yerine getirmeleri sırasında
işverenler, sigortalılar, iş yeri sahipleri ve bu işle
ilgili diğer kişiler, görevlerini yapmasına engel olamazlar.
Engel olanlar hakkında eylemleri başka bir suç oluştursa dahi,
aylık asgarî ücretin on katı tutarında idarî para cezası
uygulanır. Engel olma, bir yıllık süre içinde tekrar
ettiğinde her tekrarda uygulanacak para cezası bir kat
artırılarak uygulanır.
BAŞKAN
Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme
alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
119 sıra sayılı
Kanun Tasarısının çerçeve 60 ıncı maddesi ile
düzenlenen 5510 sayılı kanunun 102 nci maddenin birinci
fıkrasının (c) bendinin (4) numaralı alt bendinde geçen
veya bu idareler ve bankalar tarafından düzenlenen belgelerden
ibaresinin ya da bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile
kanunla kurulan kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi ve belgelerden,
olarak değiştirilmesini, (a) bendi ile (ı) bentlerinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin Canikli Kemalettin Göktaş A. Sibel Gönül
Giresun Trabzon Kocaeli
İsmail
Bilen Öznur
Çalık
Manisa Malatya
a) 1) 8 inci maddesinin birinci
fıkrası ile 61 inci maddede belirtilen bildirgeyi, bu Kanunda
belirtilen süre içinde ya da Kurumca belirlenen şekle ve usûle uygun
vermeyenler veya Kurumca internet, elektronik veya benzeri ortamda göndermekle
zorunlu tutulduğu halde anılan ortamda göndermeyenler hakkında
her bir sigortalı için asgarî ücret tutarında idarî para cezası
uygulanır.
2) 8 inci
maddenin birinci fıkrasında belirtilen bildirgenin
verilmediğinin, mahkeme kararından veya Kurumun denetim ve kontrolle
görevli memurlarınca yapılan tespitlerden ya da diğer kamu
idarelerinin denetim elemanlarının kendi mevzuatları
gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelerden veya
bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulan
kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi ve belgelerden
anlaşılması halinde bildirgeyi vermekle yükümlü olanlar
hakkında her bir sigortalı için asgarî ücretin iki katı
tutarında idari para cezası uygulanır.
3)
İşyeri esas alınmak suretiyle bildirgenin verilmediğine
ilişkin; mahkemenin karar tarihinden, Kurumun denetim ve kontrolle görevli
memurlarının tespit tarihinden, diğer kamu kurum ve
kuruluşlarının denetim elemanlarının rapor tarihinden,
bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulan
kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi veya belgelerin Kuruma intikal
tarihinden itibaren bir yıl içinde bu bendin (2) numaralı alt
bendinde sayılan durumlardan biriyle tekrar bildirge verilmediğinin
anlaşılması halinde, bildirgeyi vermekle yükümlü olanlar
hakkında bu defa her bir sigortalı için asgarî ücretin beş
katı tutarında idari para cezası uygulanır.
ı) Kurumun
denetim ve kontrolle görevlendirilmiş memurlarının;
1) Bu Kanunun
uygulanmasından doğan inceleme ve soruşturma görevlerini yerine
getirmeleri sırasında işverenler, sigortalılar, işyeri
sahipleri ve bu işle ilgili diğer kişiler görevlerini
yapmasına engel olamazlar; engel olanlar hakkında eylemleri
başka bir suç oluştursa dahi, asgarî ücretin beş katı
tutarında idarî para cezası uygulanır.
2) Görevlerini
yapmasını engellemek amacıyla cebir ve tehdit kullanan
işverenler, sigortalılar, işyeri sahipleri ve bu işle
ilgili diğer kişiler fiil daha ağır bir cezayı
gerektiren ayrı bir suç teşkil etmediği takdirde Türk Ceza
Kanununun 265 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre
cezalandırılır. Bu suçu işleyenler hakkında
ayrıca asgari ücretin on katı tutarında idari para cezası
uygulanır.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) Uygun görüşle
takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
5510
sayılı Kanunun 100 üncü maddesinde Kurumun hangi kurum ve
kuruluşlardan bilgi ve belge isteyerek işlem yapacağı
belirtilmiştir. İbare değişikliği ile anılan
maddedeki kurum ve kuruluşların alt bentte aynen yer alması
sağlanmıştır.
Sosyal güvenlik
sistemimiz açısından, en önemli problemlerden biri kayıt
dışı istihdamdır. Kayıt dışı
istihdamın kayıt altına alınması, haksız
rekabetin önlenmesi, sosyal güvenlik açıklarının
azaltılması ve dolayısıyla makro ekonomik göstergeler
açısından önem arz etmektedir. Kayıt dışı
istihdamın önlenmesinde, Kurumca yapılan denetimler ve uygulanan
yaptırımlar önemli bir faktör olmaktadır. Bu bağlamda
sigortalının Kuruma bildirilmemesi ile ilgili idari para
cezaları; Kurum tarafından tespit ve tekerrür hallerine göre farklılaştırılmıştır.
Sosyal güvenlik
mevzuatının uygulanması ile ilgili olarak Kurum denetim ve
kontrolle görevli memurlarınca yapılacak denetimlere engel
olunmaması bakımından, bu gibi engelleme durumlarında
uygulanacak idari cezaların artırılmasının yanında
ayrıca hapis cezası da getirilmesi suretiyle kayıt
dışı sigortalı
çalıştırılmasının önlenmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, kabul edilen önerge ile maddedeki (ı) bendi
değiştirildiği için (ı) bendinin değiştirilmesini
öngören ikinci önergeyi işleme koyamıyorum.
Şimdi,
üçüncü ve son önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 60.
maddesi ile değiştirilen, 5510 sayılı Kanunun 102.
maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1), (2) ve (3) nolu
alt bentlerinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Saygılarımla.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
1) Kamu
idareleri ile bilanço esasına göre defter tutmak zorunda olanlar için
asgari ücretin iki katı tutarında,
2) Diğer
defterleri tutmak zorunda olanlar için asgari ücret tutarında,
3) Defter
tutmakla yükümlü olmayanlar için aylık asgari ücretin yarısı tutarında,
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Sayın
Başkanım, daha kapsamlı düzenleme yaptığımız
için bu önergeye katılamıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde
OKTAY VURAL
(İzmir) Ümit Şafak konuşacak.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Şafak. (MHP sıralarından alkışlar)
ÜMİT
ŞAFAK (İstanbul) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 60ıncı maddesiyle ilgili
değişiklik önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, 102nci madde idari para cezalarını düzenlemektedir.
5510 sayılı Yasanın tamamında görülen gelir gider
kaygısı 102nci maddede de açığa çıkmaktadır.
Madde, işverenlerin kayıt ve belgelerini düzgün tutmamaları,
bildirim ve bildirgelerini süresinde vermemeleri, istenen defter ve belgeleri
zamanında teslim etmemeleri gibi durumlarda Kurum tarafından
verilecek idari para cezasını düzenlemektedir. İşverenlerin
yükümlülüklerini süresinde yerine getirmesi için idari para cezası
uygulamasının yasaya konması doğrudur, ancak Hükûmet yaptığı
düzenleme ile caydırıcılık amacının
dışına çıkarak âdeta idari para cezaları ile Kurumun
gelirlerini artırmayı planlamıştır. Geçmişteki
yanlışlık AKP İktidarının getirdiği 5510
sayılı Yasada da tekrarlanmıştır. 102nci madde
asgari ücretin yarısından asgari ücretin 12 katına kadar idari
cezası da içermektedir. Mesela, Sitelerde 2 işçi
çalıştıran, işletme defteri tutan bir işveren
aylık bildirgesini süresinde vermezse asgari ücretin 2 katı, yani
1.216 yeni Türk lirası idari para cezasıyla cezalandırılmaktadır.
Bu işveren yükümlülüğünü yazılı ihtara rağmen on
beş gün içerisinde yerine getirmezse asgari ücretin 12 katı, yani
7.300 yeni Türk lirası idari para cezası ile
cezalandırılmaktadır. Bu uygulama, sigortalı işçi
çalıştıran esnafı yükümlülüklerini yerine getirmeye
zorlamaktan ziyade, devletin esnafı cezalandırma
mantığı olmuştur. Sigorta primini, vergisini,
BAĞ-KURunu ödeyemeyen esnafa böyle bir ceza uygulandığı
takdirde esnaf kepengini kapatmaktadır. Hükûmet 5510 sayılı
Yasayla devletin sosyal sorumluluğunu unutmuş görünmektedir.
Yüksek sigorta
primlerinin yükü altında ezilen esnafımız sosyal güvenlikteki
cezalandırma mantığını aynı şekilde vergide
de yaşamaktadır. Vergi mükellefleri vergi dairesine davet edilerek
denetim elemanları tarafından sorgulanmakta, kanunsuz bir
şekilde vergi ödemeye zorlanmaktadır. Esnafa kepenk kapattıran
iktidar şimdi de Neden para kazanmıyorsunuz? diye esnafı
cezalandırmaktadır. Hiçbir vergi kanunsuz alınamaz. Devletin
denetim elemanları, vergi mükelleflerini kanunsuz bir şekilde matrah
artırımı yaptırmak için hayalî fatura kesmeye
zorlamaktadır. Vergi memurlarının rızaen matrah
artırımı dedikleri bu sisteme esnaf tehditle matrah
artırımı demektedir. Şimdi de ad değiştirildi:
Gönüllü uyumluluk deniliyor. Burada da tehdit vardır, tehditle vergi
toplanmaktadır. O sebeple, tahakkuk ve tahsilat arasındaki makas son
yıllarda korkunç derecede açılmıştır.
Sayın
milletvekilleri, Sayın Bakan görüşülen maddelerde ya eski Kanunla
mukayeseler yaptı -506yla- ya da bazı maddelerde Emek Platformunun
istedikleri ile kendi getirdiklerini karşılaştırdı.
Buradan her fırsatta şunu söylemek istiyorum: Yasa, baştan sona
aktüeryal denge kaygısı taşımaktadır. Devletin sosyal
devlet niteliği bu yasanın içerisine konmamıştır,
çalışan ve emekliler önemli hak kayıplarına
uğramıştır. Devlet kendisine vergi ve sigorta primi ödeyen,
işçi çalıştıran esnafımızı cezalandırma
mantığından vazgeçmelidir. Görüşülmekte olan yasadaki
cezaları hiçbir esnafımız kaldıramamaktadır.
Bırakın ceza ödemeyi, işverenler ya işçi çıkartarak
devam etmeye çalışmakta ya da iş yerlerini kapatmaktadır.
Hem çalışanların hem de işverenlerin razı
olmadığı bu yasa yeniden ele alınmalıdır. SSK
primi oranları indirilmeli, işsizliği ortadan kaldırmak,
kayıt dışı istihdamın önüne geçmek için yeni
düzenlemeler yapılmalıdır.
Değişiklik
önergesine destek vereceğiniz inancıyla yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Şafak.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda 60ıncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, ikinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Saat 20.00ye
kadar birleşime ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.31
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 20.07
BAŞKAN:
Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP
ÜYELER: Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 88'inci
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
119 sıra
sayılı Tasarının üçüncü bölümünün görüşmelerine
başlıyoruz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Üçüncü bölüm
üzerinde grupları adına söz isteyenler vardır.
İlk söz,
Cumhuriyet Halk Partisi adına Kocaeli Milletvekili Sayın Cevdet
Selviye aittir.
Buyurun
Sayın Selvi. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakika.
CHP GRUBU ADINA
M. CEVDET SELVİ (Kocaeli) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; ilk önce hepinizi saygı ve sevgiyle selamlayarak sözüme
başlamak istiyorum.
Sosyal Sigortalar
Kurumu ve Genel Sağlık Sigortası Değişiklik
Tasarısıyla ilgili üçüncü bölüm üzerinde söz almış
bulunmaktayım ve bu konunun, Cumhuriyet Halk Partisi adına, durumunu,
gelişmelerini, düşüncelerimizi size aktarmak istiyorum.
Aslında bu
yüce Mecliste yasa çıkarılırken kamuoyunda
karşılaştığımız olaylar atlanmaması
gereken bir durumu ortaya koyuyor. Burada 70 milyonu ilgilendiren, bugününü,
yarınını yakından ilgilendiren, muhatabı olan sivil
toplum örgütleriyle, daha doğrusu demokratik kitle örgütleriyle bir
uzlaşma sağlanamamış olduğundan,
dışarıda o elde ettikleri hakların ellerinden
alınmasını kabullenemeyen yüz binlerce insan, derdini anlatmak
için, yıllardır önerilerini, sorumlulukları gereği,
görevleri gereği sosyal güvenlik ve genel sağlık sigortası
konusundaki anlattıklarını duyuramadıkları için bugün
sokaklardadır. Bu, gerginliğin her zamankinden daha fazla ortadan
kalkması gereken bir ortamda ibret verici bir durumdur.
Neden böyle
olmuştur diye baktığımızda, bir uzlaşmanın
sağlanamamış olmasından kaynaklanmaktadır. Niye böyle
olmuş diye baktığımızda, yıllardan beri
uygulanmaya çalışılan ideolojik bir yasa, hatta bir model, bir
sistem değişikliği olarak Türkiyeye geldiği için
uzlaşma sağlanamamıştır. Neden bir uzlaşma
sağlanamamıştır? Sayın Başbakan, bunları dinleyerek
Türkiyenin gerçeklerine göre ciddi bir sosyal güvenlik modeli, sosyal güvenlik
ve sağlık modeli hazırlama, Türkiyenin ihtiyaçlarına göre
bir bütünlük içinde bakma ihtiyacı hissetmemiş; tam tersine
Doğru söylemiyorlar, doğru konuşmuyorlar. diye âdeta tahrik
etmiş, o hak sahibi yurttaşları, anayasal hakkı olan
yurttaşları ve sivil toplum örgütlerini açık seçik
yalancılıkla suçlamıştır. İşte, uzlaşma
sağlanamayışının nedenlerinden biridir.
Çalışma
Bakanımız hakkında çok kötü şeyler söylemek istemiyorum
çünkü ha var ha yok. Yeni de geldi. Endüstriyel ilişkilerle ne zaman
ilişki kurdu da, çalışma yaşamının ne zaman
içinde bir sorunu ile çözüm arama noktası vardı da geldi?
Doğrudur, yenidir. Çünkü, hani Ne iş yaparsın? diye sorarlar
ya insanlara, Her işi yaparım abi. Türkiye öyle bir noktaya geldi
ki Her bakanlığı yaparım abi. deyince, bu işlerden
anlamayan arkadaşlarımız beş altı sene tecrübe edinmek
için bekleyecekler ama Türkiye treni kaçıracak. O bakımdan ben
Sayın Bakana fazla bir şey söylemiyorum. Ama buraya geldiğinde
herkes soru soruyor: 13 işçi ne oldu? Bakan da inat etti, cevap
vermiyor. Ben ona bir şey daha ilave edeyim: Anayasanın 51inci
maddesi, Anayasanın 90ıncı maddesi, 2821 sayılı
Yasanın 22 ve 31inci maddesi, uluslararası anlaşmalar ve
sözleşmeler, ILO sözleşmelerinde yer alan, Türk Ceza Yasasında
Temel hak ve özgürlüklerden olan örgütlenme, özellikle sendikalaşma
hakkına engel olan, mâni olanlar hapisle cezalandırılır.
dediği hâlde Sayın Bakanın bundan haberi yok. 60 bin aile sadece
bu anayasal haklarını kullanmak istediği için, yasal
haklarını, uluslararası anlaşma ve sözleşmelerden
doğan hakkını kullanmak ve Ben de örgütlenme istiyorum.
dediği için aileleriyle sokaktadır. Hani özgürlük? Örgütlenme
özgürlüğü, temel hak ve özgürlüklerdendir. Kendilerine geldiği zaman
demokrasi ve özgürlükten, uzlaşma ve diyalogdan başka şey
konuşmayanlar
Para pazarlığı olmamıştır.
Ekonomiyi bilen sendikacılar -yerlerinde gidip gördük- Bizim para falan
istediğimiz yok ama bu hakkımızı kullanalım.
dediği hâlde sokaklara atılmış ve Çalışma
Bakanlığımız olayın farkında değildir. Onun
için kendisine çok fazla bir şey söyleme ihtiyacı hissetmiyorum.
Bu yasa
vesilesiyle, Türkiye Büyük Millet Meclisinin nasıl
çalıştığı, neler olduğu, özellikle AKP döneminde
yani, 59uncu ve 60ıncı Hükûmette bu Mecliste nelerin
değiştiğinin de altını çizmek istiyorum çünkü somut
olarak ortaya çıktı:
1) Bir tek
muhalefet partisi vardı, ona rağmen İç Tüzük
değiştirilerek çok önemli, hayati önem taşıyan yasalar
temel yasa olarak getirildi, rahat konuşma imkânı
bırakıldı. Ne vardı burada konuşulsaydı,
konuşulabilseydi? Arkasından, İç Tüzükümüzün gösterdiği
süreler kullanılmadı. Çok önemli yasalar komisyonlardan süresi
dikkate alınmadan, alelacele buraya getirildi. Buraya getirildi. Israrla
geçmişte de söyledik: İktidar milletvekillerinin ve bakanların dahi çıkan yasalardan
haberlerinin olmadığını açıkça söyledik, ispata da hazırız.
Bu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
imajını bozdu, hele bunun üstüne tüy diken, geçenlerde kendi
önergesini reddeden ama Türkiye Büyük Millet Meclisinin itibarını
zedeleyen olay herkeste bir düşünce yarattı. Bu Meclisi korumak, bu
Meclisin saygınlığını savunmak hepimizin asli
görevidir. Bunlar hoş değil.
2) Hangi duruma
getirildi bu Meclis? Dikkat edin bu Mecliste tartışma mümkün
değildir. Şu yasayla ilgili, önem taşıyan yasayla ilgili
yüzlerce defa arkadaşlarımız konuştu. Arzu etmedikleri bir
konu geçti mi? Geçmez, geçmedi tabii ve Türkiye Büyük Millet Meclisi bu son
altı yılda yasaları, Hükûmetten gelen tasarıları
onaylama mevkisi, onaylama grubu olarak, ibretle, Türkiyede demokrasiyi
özümsemiş, olayı kavramış insanlar tarafından görüldü,
itibarını da burada maalesef -Meclisin itibarını-
sarstı. Bu Meclisin itibarını korumak, saygınlığını
artırmak, muhalefet ve iktidar milletvekillerinin asli görevidir,
demokrasiye sahip çıkmanın yol ve yöntemlerinden biridir. Bizim
sistemimiz buysa, belirli bir düzeyde olaylara bakmak gerekmektedir.
Değerli
arkadaşlarım, o sokaklarda, yıllardan beri IMFnin ve Dünya
Bankasının global sömürünün temel unsurları olan tefecilerin ve
uluslararası finans kuruluşlarının dayattığı
sosyal güvenlik ve sağlık konusunu alıp buraya getirip birdenbire
geçirecek, sokaklarda bunun farkına varanlar, bunu Türkiyeye, bu millete,
bu milletin geleceğine, bugünkü durumuna uygun görmeyenler sokaklara
çıkınca, Çalışma Bakanımız Biz anlaşma
yapmıştık, neden çıktılar anlayamadım. diyor.
Sorun burada. Anlayamadığı
için zaten sokaktalar. Nasıl cevap verilmiştir? Biber
gazıyla. Oturup onlarla, her gün diyalogdan bahseden bir iktidar o sivil
toplum örgütleriyle, halkla uzlaşma ihtiyacı dahi
hissetmemiştir. Biber gazı, cop, panzer ve şiddetle
dağıtılmak suretiyle, bastırılmak suretiyle,
geçmişte gördüğümüz filmin
İşte, siyasi, ideolojik gibi
saptırmalar suretiyle, bu insanlara haksızlık
yapılmıştır, yapılmaktadır.
İkinci bir
olay: Burada yasalar, eskiden -kim ne derse desin- düzenlenirken, bu Meclisin
ve üyelerinin hakkı vardı, o yasalar üzerinde iyileştirme,
uzlaşma sağlanabilirdi. Halkla uzlaşamayan, sadece onları
yalancılıkla suçlayan, niye olduğunu kavrayamayan bir
iktidarın Meclisi de iyi yasa hazırlamadığı için yine
haksızlığını sürdürmüştür.
Halkla
uzlaşma sağlamamıştır,
sağlayamamıştır. Her zaman dilden düşmeyen demokratik
kuruluşlarla uzlaşma sağlanmamıştır, muhalefet
partileriyle de burada uzlaşma ihtiyacı duyulmamıştır.
Buna kızmaya kimsenin hakkı yok. Doğrudur, onun nedenine ve
kaynağına bakalım. Uzlaşma sağlanabilmesi için
bazı unsurlar vardır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Selvi.
M. CEVDET
SELVİ (Devamla) Sürem bitti mi?
BAŞKAN
Konuşma süreniz bitti, ilave bir dakika veriyorum.
Buyurun
Sayın Selvi.
M. CEVDET
SELVİ (Devamla) Uzlaşmanın sağlanabilmesi için
karşılıklı güvene ihtiyaç vardır. Altı
yıldan beri halk, sivil toplum örgütleri, belirli demokratik
kuruluşlar, acaba, şu uygulamalara baktığı zaman
nasıl güvenecektir de uzlaşma sağlansın? Uzlaşma sağlanabilmesi
için başka ülkelerden şablon gelip bir taraf orayla peşinen
uzlaşmış, onların her dediğine teslim olmuşsa
burada uzlaşma sağlanamaz, Türkiyenin sıkıntısı
budur. Dışarıdan verilen talimatları, o uluslararası
tefecilerin, o emperyalist ülkelerin önemli kurum ve
kuruluşlarının iktidara böyle baskı yapması, elini
vermiş kolunu kurtaramaz hâle gelmesi hiçbir yönde uzlaşma
sağlanmasını mümkün kılmamaktadır. Yoksa herhangi bir
parti istediği kadar sayıyla bu Meclise gelir,
başımızın üstündedir, saygılı olmak
zorundayız ve bugüne kadar olmuşuzdur. Ama ciddi ama başkasının
talimatıyla bize, Türkiyenin gerçeklerine uymayan şeyler
dayatılırsa bundan üzülür
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Selvi, konuşma süreniz tamamlandı.
M. CEVDET
SELVİ (Devamla) Özür dilerim, bir şey daha: Bu yasa, bütünlük
içinde hazırlanmamış. Şilide, Polonyada, Çek
Cumhuriyetinde ne gibi sonuçlar doğurduğuna
Bakanlığımız bakmamış bile; Almanya ve Fransa
neden karşı çıkmış, bakmamış bile; o kara
delik dediklerinin altında nelerin yattığı hatta primin
bile aşağı indirilmesi gerektiğine dâhi bakmamış,
şablonu getirmiş bize el kaldırttıracak. Türkiyeye
yazık olur!
Hepinize
saygı sunar, teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Selvi.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Edirne Milletvekili Sayın Cemaleddin
Uslu.
Buyurun
Sayın Uslu. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
CEMALEDDİN USLU (Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
milletvekilleri, görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının üçüncü bölümüne ilişkin Milliyetçi Hareket
Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek için söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, Anayasamızda güvence altına alınan sosyal
güvenlik hakkının yerine getirilmesi hususunda yapılan
değerlendirmeler, bize, bu konuda eşitlik ve adalet ilkesinin
yeterince sağlanamadığı gibi, tatmin edici düzeyde
hakkın bireylere verilmediğini de ortaya koymaktadır. Sosyal
güvenlikle ilgili konularda AKP, iktidar olduğu andan itibaren vatandaşlara
düzenleme yapacağını vaat etmiştir ancak 2006
yılında 5510 sayılı Yasayı Türkiye Büyük Millet
Meclisinden geçirebilmiştir.
Anayasa Mahkemesi
tarafından 5510 sayılı Yasanın bazı maddeleri iptal
edilmiş fakat AKP İktidarı, seçim öncesi tasarıyı
tekrar Meclis gündemine taşıma cesaretini gösterememiştir. Bu
defa, tasarı yeniden düzenlenmiş ancak Anayasa Mahkemesinin iptal
ettiği hükümlerin dışında da birçok maddelerde yeni
düzenlemeler yapılmıştır. Bunun anlamı, AKPnin,
kısa bir süre önce söyledikleri ve düşündüklerinin isabetli
olmadığını düşünerek birçok maddede
değişiklik yaptığıdır. Böyle bir durum bize,
AKPnin öngörülerinin kısa vadede bile geçersiz olduğunu çok net bir
şekilde göstermektedir. Kaldı ki yapılan düzenlemelerde Anayasa
Mahkemesinin iptal gerekçelerine uyulmadığı gibi, diğer
maddelerde yapılan düzenlemelerinse çalışanların veya yeni
sigortalıların lehine değil aleyhine olduğu ortaya
çıkmaktadır.
Bu tasarı,
ne kadar teknik olursa olsun, bir aydının rahatça anlayabileceği
bir akıcılık ve anlaşılabilir nitelikte
olmalıydı. Komisyonda da arkadaşlarımız
tarafından ifade edildiği üzere, sahifelerce tek madde ve yüz seksen
kelimeyi bulan cümlelerin olduğu belirtildi. Bazen teknik uzman personelin
bile anlamakta zorluk çektiği bu tasarıyı
kanunlaştıktan sonra anlamak için vatandaşlar kapı
kapı dolaşıp uzman personel arayacaklardır.
Hükûmet bu
tasarıya ilişkin taviz vermeyeceğini kamuoyuna
açıklamış ancak sivil toplum kuruluşlarının
tutumları karşısında bazı hususlarda
yumuşayabileceğine dair ifadeler kullanmıştır. Bu
ifade ve hususlar komisyon görüşmeleri esnasında yapılabilseydi
çok daha anlaşılabilir ve uzlaşılabilir noktada olunurdu.
Uzlaşma sağlandığı belirtilen maddelerde
yapılacak değişikliklerin olmayan, çok hassas aktüeryal
dengeleri nasıl etkileyeceği de bilinmemektedir.
Sayın
Başkan, değerli üyeler; 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Yasasının bazı maddeleri
Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş ancak tasarının
61inci maddesiyle 5510 sayılı Yasanın 103üncü maddesinde
herhangi bir iptal olmamasına karşın maddede
değişiklik yapılmıştır. 5510 sayılı
Yasa henüz yürürlüğe girmemiş ve uygulamasına
başlanmamış iken değişiklik yapılıyor
olmasına bir anlam veremediğimizi de ifade etmek istiyorum.
Yasada
yapılan değişiklikler incelendiğinde yasa metninden
haksız menfaat temin etmek maksadıyla ibaresinin metinden
çıkarıldığı görülmektedir. Maddede sayılan
fiiller hatayla yapılmış olsa bile sağlık hizmeti
sunucusunun sözleşmesi feshedilecek ve genel hükümlere göre takip
yapılacağı ifade edilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, sağlık hizmeti sunucularının kim
olduğuna baktığımızda, kamu
kuruluşlarının da sağlık hizmeti sunucusu
tanımı içinde ifade edildiği görülmektedir. Yani hatayla
yanlış fatura düzenleyen devlet veya üniversite hastanelerinin
sözleşmeleri feshedilecek ve bunları düzenleyenler mi yoksa fatura
edenler mi belli olmamakla birlikte, sorumlular hakkında, söz konusu
kişiler hakkında genel hükümlere göre takip yapılacaktır.
Ceza
kanunları açısından bir fiilin suç olabilmesi için manevi unsur
dediğimiz kasıt unsurunun gerçekleşmiş olması
gerekmektedir. Ancak siz, metinden çıkardığınız
ifadeyle yapılan fiilde kasıt unsuru olup olmadığına
bakmıyorsunuz. Ayrıca, metinde kurum tarafından yapılacak
inceleme denmektedir. Bu inceleme kim tarafından yapılacak belli
değil. Bir memur bu tespitleri yaptığında hemen
sözleşmeler fesih mi edilecek? Buraya kurum denetim elemanları
ibaresinin eklenmesi gerekmektedir yoksa bir süre sonra Sosyal Güvenlik
Kurumuyla sözleşmesi olan bir sağlık hizmeti sunucusu kalmayacaktır.
Değerli
milletvekilleri, maddeye ilave edilen (e) fıkrasıyla da tedavi için
belirlenen tavan ücretin üzerinde ücret aldığı tespit edilen
sağlık hizmeti sunucularının sözleşmelerinin
feshedileceği belirtilmektedir. Bu tespit nasıl yapılacak?
İhbar müessesesi mi çalıştırılacak yoksa suçüstü mü
yapılacak? Bu düzenlemenin uygulama imkânının
olmadığını düşünüyorum ve tedavide fark almayı
yasal hâle getirmenin vicdan azabının bir yansıması ve
savunma refleksi olarak metne konduğunu düşünüyorum. Ayrıca, bu
düzenlemenin bir yasa metninde değil, sağlık hizmeti
sunucularıyla yapılacak sözleşmelerde yer alması gereken
bir düzenleme olduğunu düşünüyorum.
Yasanın
73üncü maddesi incelendiğinde, tavan fark ücreti sadece özel
sağlık hizmeti sunucuları için söz konusudur. Kamu
sağlık hizmeti sunucularının ne kadar fark alacakları
kendi inisiyatifine bırakılmıştır. Kamu
sağlık hizmeti sunucuları alacakları tavan ücretleri sadece
kuruma bildirme zorunluluğu vardır. Bu nedenle, kamu sağlık
hizmeti sunucuları açısından tavan ücretin üzerinde bir ücret
alınmasının tespitinin yapılması bir anlam ifade
etmemektedir.
Sayın
Başkan, değerli üyeler; tasarının 61inci maddesiyle ilgili
söylediğimiz ifadeler 62nci maddesi için de söz konusudur. Anayasa
Mahkemesinin bu maddeyle ilgili bir iptali söz konusu değildir. Ancak
yapılan değişikliğe baktığımızda
diğer kanunlar ifadesi metinden çıkarılmış, yerine
ilgili mevzuat ibaresi eklenmiştir. Maddenin değiştirilme
gerekçesi incelendiğinde, yapılan düzenlemeyle kamu görevlileri
açısından diğer kanun maddelerine yapılan atıflara
açıklık getirildiği ifade edilmektedir. Gerekçede diğer
kanun ibaresi kullanılmış ancak tasarıda ilgili mevzuat
olarak değiştirilmiştir. Tasarının gerekçesinden, bu
değişikliğin daha çok kamu görevlileri açısından
yapıldığı anlaşılmaktadır.
Kamu
görevlilerinin emeklilik mevzuatı 5434 sayılı Kanundur. Bu
Kanunun neredeyse tamamı tasarının 63üncü maddesiyle
yürürlükten kaldırıldığına göre ilgili mevzuat hangisi
olmaktadır? Bu tasarının bu hâliyle yasalaşması
hâlinde sosyal güvenlikte bir yasal kaos yaşanacağını
düşünüyoruz. Yürürlükten kaldırılan bir mevzuata ilgili
mevzuat demek büyük sıkıntılar meydana getirecektir.
İlgili mevzuatı kaldırmaya kesin kararlıysanız o zaman
kaldırılan mevzuata da atıf yapmak gerekmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tasarı incelendiğinde
bugüne kadar çıkmış ne kadar sosyal güvenlik mevzuatı varsa
tamamına yakını 64üncü maddeyle
kaldırılmaktadır. Bu yapılan doğru mudur? Doğru
olmadığı kanaatini taşıyorum. Şayet 5510
sayılı Yasanın geçici 1inci, görüşülmekte olan
tasarının 68inci maddesi incelendiğinde, bu kanunun
yürürlüğünden önce 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Yasaya
tabi olarak aylık alanların aylıklarının ödenmesine
aynen devam edileceği belirtilmekte ve
durum değişikliği
nedeniyle artırılması, azaltılması ve kesilmesi veya
yeniden bağlanmasında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan
ilgili kanun hükümleri uygulanır. denmektedir.
Sosyal Sigortalar
Kurumu, BAĞ-KUR ve Emekli Sandığına tabi olarak
çalışıp bu kurumların mevzuatına göre emekli,
yaşlılık ve malullük aylığı alan milyonlarca
kişiye uygulanmakta olan ve uygulanmasına da devam edilecek olan
mevzuatın tamamı yürürlükten kaldırılmaktadır. Bu,
emekliler açısından bir kaostur. Bunu tüm samimiyetimizle belirtmek
istiyorum. Yürürlükten kaldırdığınız bir mevzuatı
nasıl uygulayacaksınız? Bu mevzuatı insanlar nereden bulup
haklarını arayacaklar? Sosyal güvenlik mevzuatını yüz maddeye
indirdik. diye övünmek bir marifet değildir; esas, bunun yürürlüğe
sokulması ve yürürlükten sonra da eskisinden daha iyi bir şekilde
işlev kazanmasıdır.
Bu maddenin
-ikinci ve sekizinci fıkraları- BAĞ-KUR ve Emekli
Sandığı açısından bazı ibareleri iptal
edilmiş ancak görüyoruz ki iptal edilen diğer maddeleri ve 30 ila
39uncu maddeleri ibareleri aynen kalmıştır. Anayasa
Mahkemesinin istemediği birçok değişiklik
yapılmış olmasına karşın, istenen
değişikliklerin yapılmadığını, diğer
maddelerde olduğu gibi burada da görmekteyiz.
Değerli
milletvekilleri, sosyal güvenlik reformu, norm ve standart birliği
sağlama, Kurumun finansman sorununu çözme, geleceği kurtarma
çabasından daha çok, AKPnin günü kurtarma, âdeta Anayasa Mahkemesine
gitseler de şunu bir iptal ettirseler düşüncesine dönüşmüştür.
Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Uslu, teşekkürler.
Demokratik Toplum
Partisi Grubu adına Siirt Milletvekili Sayın Osman Özçelik.
Buyurun
Sayın Özçelik. (DTP sıralarından alkışlar)
DTP GRUBU ADINA
OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) Sayın Başkan, değerli üyeler;
görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Yasa
Tasarısının üçüncü bölümü üzerine Demokratik Toplum Partisinin
görüşlerini sunmak üzere söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, toplumun tümünü doğrudan ve derinden etkileyen bir yasa
tasarısı üzerinde çalışıyoruz. Hükûmetin, sosyal
taraflarla yeterince görüşmediğini, görüştüklerinin de
düşüncelerini dikkate almadığını, her yasa tasarısında
olduğu gibi Meclis çoğunluğuna dayanarak bir an evvel bu yasa tasarısını
yasalaştırma çabasında olduğunu görüyoruz.
Hükûmet,
muhalefetin katkılarına kendisini kapatmış,
sokağın sesini duymaz hâlde, kulaklarını sokağın
sesine tıkamış, oy aldım, her dediğimi yapmaya
muktedirim anlayışı içinde davranmaktadır. Hükûmet ve
Sayın Başbakan, yandaş sivil toplum örgütleri
dışında kalan, soruna eleştirel bakan sivil toplum
örgütlerinin görüşlerini dikkate almamakta, hatta onlara hakaret etme hakkına sahip olduğunu
bile düşünmektedir. Emekçilere Yalan söylüyorlar. diyebilmektedir
Sayın Başbakan ve geçtiğimiz gün, Diyarbakırdan, bütün
bölgenin âdeta vicdani sesini Başbakanlığa duyurmak üzere
gelmiş olan sivil toplum örgütlerine de hakaret etme hakkını
kendinde bulmuştur. Bölge sorununun sadece ekonomik bir sorun
olmadığını, sosyal, kültürel, siyasal
boyutlarının da olduğunu ileri süren sivil toplum örgütü
temsilcilerine Mesela hangi konu? dendiğinde, işte Ana dilde
eğitim konusu bir sorundur. yanıtına karşılık
öfkeye kapılmış Sayın Başbakan, Baro
Başkanına Yalan söylüyorsun, yalancısın ve dürüst
değilsin. deme hakkını kendisinde bulmuştur. Bu, bizim
kabul edebileceğimiz, bir Başbakana
yakıştırabileceğimiz bir üslup ve tarz değildir. Daha
önceleri de Diyarbakırda, yine Sayın Başbakan Baro
Başkanına benzer bir üslupla cevap vermişti. Yine Baro
Başkanı, ana dilde eğitimin bölgenin önemli bir sorunu
olduğunu ifade ettiğinde Bekâra karı boşamak
kolaydır. cevabını vermişti.
Sayın
Başbakanın bu tür konuşmalarına biz alıştık
ama halkın buna alışmadığını,
alışmayacağını ve buna ilk fırsatta tepki
göstereceğini düşünüyoruz.
Sayın
milletvekilleri, sosyal güvenlik, hastalık, doğum, iş
kazası, işsizlik, iş görmezlik, yaşlılık, ölüm
gibi nedenlerle ortaya çıkabilecek fizyolojik, ekonomik ve sosyal risklere
karşı toplumun bir dizi önlemle kendisini korumasıdır.
Hayır
kurumları, zekât, fitre, sadaka gibi dinsel, aile, çevre ve meslek içi
dayanışma gibi geleneksel sosyal güvenlik modelleri, giderek yerini
çağdaş, kurumsal ilişkilere ve modellere
bırakmıştır.
Bugünkü anlamda
sosyal güvenlik anlayışı, Batıda sanayileşme ve
işçi sınıfının doğuşuyla birlikte
dünyanın ve Batının gündemine gelmiş, sosyal güvenlik
kavramı giderek gelişmeye başlamıştır.
18inci
yüzyılda Montesquieu Sokakta dağıttığımız
sadakayla devlet, yükümlülüğünü yerine getirmiş olmaz. Devlet, tüm
vatandaşlara belli bir güvence sağlamak, yiyecek, elbise vermek ve
sağlığına aykırı olmayacak bir yaşam düzeyi
hazırlamakla yükümlüdür. der. Böyle diyerek, belki ilk sosyal devleti
tarif eden düşünür olmuştur.
AK Parti
Hükûmetinin bilinçaltında yatan sosyal güvenlik anlayışı
Orta Çağ zihniyetidir; vatandaşına iş bulmak, sosyal
güvence sağlamak yerine hayırseverliğe bel bağlamakta,
vatandaşı zekât, fitre ve sadaka ile kendine bağlamaya
çalışmaktadır. Dağıtılan kömür ve makarna
torbalarıyla, sokakta dağıtılan etlerle, sosyal devlet
gereklerinin yerine getirilmesinden çok, vatandaşı kendi
yandaşı besleme hayırseverlerin eline bakar hâle
getirmiştir.
Birleşmiş
Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, her insanın
yiyecek, giyecek, konut, tıbbi bakım ve gerekli toplumsal hizmetler
de dâhil olmak üzere, kendisinin ve ailesinin
sağlığını ve refahını sağlayacak uzun
bir yaşam düzeyine hakkı olduğu, işsizlik, hastalık,
sakatlık ya da geçim olanaklarının iradesi
dışında yoksun kaldığı hâllerde güvenlik
hakkına sahip olduğunu ve bunun temel insan haklarından
olduğunu vurgulamaktadır.
Tasarı,
sosyal güvenlik sistemlerinin verdiği açıklardan kurtulma
kaygısı ve kurgusu üzerine hazırlanmıştır. Sosyal
güvenliğe genel bütçeden yapılan aktarmaların gayrisafi millî
hasıla içindeki payının yüzde 4 olduğu, bunun da bütçe
açıklarına neden olduğu söylenmektedir. Tasarı, giderleri
azaltmak, sosyal güvenlik primlerini yükselterek açığı kapatmak,
hatta fon yaratmayı amaçlamaktadır. Yani prim gelirlerinden
sağlık harcamaları dışında ayrıca bir fon
hazırlanacak ve bu fonla ülkenin diğer giderleri
karşılanacak; çok enteresan!
Devletin sosyal
vasfını bir kenara itip, devleti özel sosyal güvenlik kuruluşu
gibi gören bir anlayıştır bu. Gelişmiş ülkelerde
devletin sosyal güvenlik finansmanını sadece prim sistemine
dayandırmadığı, devletin diğer kamu hizmetlerinde
olduğu gibi, sosyal güvenlik alanına da ciddi bir finansman
sağladığı, nitekim Batı ülkelerinde sosyal güvenlik
harcamaları için bütçeden ayrılan payların yüzde 20lere
vardığını görüyoruz. Sosyal güvenlik ve diğer kamu
hizmetleri harcamaları vatandaş tarafından
karşılanacaksa, hatta bunun üzerine bir fon yaratılacaksa
devletin sosyal vasfından söz edilebilir mi? Vatandaş neden
ayrıca vergiyi ödemek durumunda kalıyor?
Sayın
milletvekilleri, yasa tasarısı, emeği ve
çalışmayı değersizleştiren ve
çalışanları yoksulluğa mahkûm eden bir yaşam
öngörmektedir emekçilere. Tasarının yasalaşması hâlinde
sağlıklı yaşam hakkı, piyasa koşullarına ve
piyasanın insafına terk edilmiş olacaktır.
Sağlığın kamu hizmeti niteliği göz ardı
edilmekte, sağlık birer ticari kurum hâline getirilen devlet
hastaneleri ve özel sağlık kurumlarından vatandaşın
satın alma gücü oranında ve parayla satın alınan bir piyasa
malı düzeyine indirgenmektedir. Sosyal güvenlik, toplumsal ve kamusal
sorumluluktan çıkarılıp bireyin kendi sorumluluğuna
bırakılmaktadır. Böylece, yurttaşlar, tamamlayıcı
özel sigorta programlarına ve özel emekliliğe yönlendirilmektedir. Avrupa
ülkelerinde, birey, altmış beş yaştan sonra emekli
olduklarında ortalama on beş yıl emekli maaşı
alır iken Türkiyede erkeklerde bu ortalamanın yüzde 3,3 yıl
olduğunu görüyoruz. Yani mezarda emeklilik tanımına hak
kazandıracak bir yaklaşımdır bu. Emekli yaşı,
emekliliğe esas prim ödeme gün sayısı, emekli
aylıklarının hesaplanma yöntemi, emeklilerin refahtan pay
alması gibi konularda tasarrufa gidilmektedir. İnsandan tasarruf
edilemeyeceği gerçeğini hatırlatmaktan üzüntü duyduğumuzu
ifade etmek istiyoruz.
AKP
anlayışında kadının adı yok, yeri de yok.
Türkiye, kadın istihdamı konusunda OECD ülkeleri arasında son
sırada. Bununla yetinilmiyor. Kadını evde oturmaya,
kocasının veya babasının eline bakmaya mahkûm ediyor bu
tasarı. Gazete çalışanlarının yıpranma
hakları geri alınıyor. Bu durum, hem Kurumu prim zararına
uğratacak hem de bu fark medya patronlarına yeni bir rant
sağlayacaktır. Tasarının yasalaşması sosyal
güvenliğin değil, sosyal adaletsizliğin kaynağı
olacağını düşünmekteyiz.
Saygılar
sunuyorum. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Özçelik.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Çorum Milletvekili Sayın Agâh
Kafkas.
Buyurun
Sayın Kafkas. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ
GRUBU ADINA AGÂH KAFKAS (Çorum) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanunu üçüncü bölümü üzerinde AK Parti Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben, özellikle bu
kanunun süreci hakkında birkaç şey söylemek istiyorum. Sokağın
sesi, sokaktan gelen dinlenmiyor, sokak
Sanki biz başka bir gezegende yaşıyoruz ve bu sokakları
bilmiyoruz. Sokaktan gelen birisi olarak konuşuyorum, Emek Platformunun
içerisinden gelen birisi olarak konuşuyorum
SIRRI SAKIK
(Muş) Hepsinin kafasını kırdınız,
kafasını.
AGÂH KAFKAS
(Devamla) -
ve bu süreç içerisinde 5510u çıkarttık, bütün sosyal
taraflarla o zaman konuşuldu. Yeni bu dönemde, cumhuriyet tarihinde hiçbir
yasada görülmediği kadar, sosyal taraflarla mutabakat
arayışı içerisine girildi. Emek Platformuyla defalarca
görüşüldü. Üçlü danışma en az 3 defa, 4 defa -benim
bildiğim- toplandı Çalışma Bakanlığında.
Üçlü danışma dediğiniz nedir? İş Kanununda AK Parti Hükûmeti
tarafından kurulan işçi, işveren, hükûmet üçlüsünden
oluşan, demokratik bir yapıdır. En az 4 defa bununla ilgili
toplandı. Sosyal Güvenlik Yüksek İstişare Kurulu -ki, burada
işçi, işveren ve bütün sosyal taraflar, meslek odaları
vardır- en az 2 defa bu konuyla ilgili toplandı. Ekonomik Sosyal
Konsey toplandı. Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonunda sosyal taraflar dinlendi, Plan ve Bütçede
dinlendi, daha sonraki aşamada Emek Platformu bileşenleri -ki, on
yedi örgüttür- on yedi örgüt oturdu, kendi aralarında on dokuz maddeden oluşan
bir talepler listesi ortaya koydu. Bu talepler listesi, Bakanlık
aldı, karşılıklı oturdu ve bir mutabakat
arayışı içerisine girildi ve bu on dokuz maddede yapılan
çalışmanın sonucunda sosyal taraflarla varılan mutabakat on
dört-on beş maddedir. Yani bir başka ifadeyle -matematiksel olarak
ifade edersek daha iyi anlaşılsın diye- yüzde 85inde mutabakata
varıldı. Şimdi, burada bu mutabakatlar hiç yokmuş gibi
-bazı sosyal kesimler var ki ve Emek Platformu bileşenleri
içerisinde- bazı kesimler var ki uzlaşmamak için elinden geleni
yapıyor. Ve şimdi, burada, biz, Niye uzlaştılar? diye
kimi büyük sivil toplum örgütlerimizi karşımıza alarak, vay
efendim siz şuranın arka bahçesi oldunuz, buranın ön bahçesi
oldunuz gibi koskoca konfederasyonların şahsiyetleriyle oynamaya
kimsenin hakkı yok. Ne Türk-İş ne Hak-İş hiçbir siyasi
parti, AK Parti de dâhil olmak üzere, hiçbirinin ne arka bahçesine
sığabilir ne ön bahçesine sığabilir. Hiçbir parti de
bunları arka ya da ön bahçesi yapma gayreti içerisinde olmaz, olamaz. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Beri taraftan,
dönüyorsunuz, bir kısım sivil toplum örgütlerimiz, ki oradan
aldığınız bildirileri burada okuduğunuz örgütlerin
hiçbirisiyle sizin beraber yürüdüğünüz filan söz konusu olmadı, o
örgütlerle. İşte, burada biraz önce Sayın Ufuk Urasın
etkinliği ana muhalefetin etkinliğinden daha fazladır. Onun için
değerli arkadaşlarım, kendisiyle sorunu olan, uzlaşmama
konusunda Aman bu mutabakatı yok sayalım. diyen kimi sivil toplum
örgütleriyle mutabakat arama girişimlerimizi hâlâ yasanın
noktalanacağı son güne kadar sürdürdüğümüz ortada. O nedenle,
hiç kimse kendi sesini sokağın sesi olarak iddia etmeye, ortaya
koymaya kalkmasın.
Baktığınız
zaman, buradaki yasayı dinlediğimiz zaman, bakıyorum, kimi
muhalefet sözcülerimiz kimi önergelerini bahane ederek bu yasada ki hiç
alakası olmayan bir anlatımla kamuoyunu yanıltma girişimi
içerisinde bulunuyoruz. Bu, inanın kendinize de
haksızlıktır, bu Meclise de haksızlıktır. Hepimiz
aynı çatı altındayız. Bu kurumlara hepimiz özen
göstermeliyiz. Demokrasinin olmazsa olmazı siyasi partiler ve sivil toplum
örgütleridir, sendikalardır. Bu müesseselerin adam gibi iş
yapmasına hepimiz katkı vermeliyiz, ki ülkelerin
kalkınmasına, ülkede demokrasinin gelişmesine beraber katkı
verelim.
Bugüne kadar
siyaset üzerine iddiası olan herkes Türkiyede sosyal güvenlik sisteminin
sürdürülebilir olma şansının kalmadığını
söyledi. İddiası olan herkes bir reforma ihtiyacı olduğunu
da söyledi. İddiası olan herkes, bu ülkenin yönetimine dair
iddiası olan bütün siyasi partiler bunun artık yürütülemez ve üçlü
parçanın, dörtlü parçanın, birçok emeklilik rejiminin artık
yürütülemez olduğunu, norm ve standart birliğine gidilmesi ve bir
reformun yapılması gerektiğini söyledi. Şimdi,
baktığınız zaman bu ortada. 2006da 23 milyar YTL, 2007de
33,2 milyar YTL açık veren bir sistem -ki sistemin içindekileri de mutlu
etmeyen- bu kadar kaynak aktardığınız hâlde, bu kadar
kaynak aktardığınız hâlde de sistemin içindekilerini mutlu
etmeyen bir sistem. Yani, bunu
M. CEVDET
SELVİ (Kocaeli) Kayıt dışını niye önleyemediniz
altı yıldır?
AGÂH KAFKAS
(Devamla) - Bir de mutlu etseniz, bu
kadar açığı karşıladığınız hâlde
mutlu etseniz anlayacağım.
Şimdi, o
nedenle, şimdi burada tutulmuş bütün
Emek Platformunu burada
kimsenin küçümsemeye hakkı yok. Biz -Sayın Meral de burada-
cumhuriyet tarihinin en büyük meydanını Kızılayda
yaptık. Koalisyon döneminde yedi bin güne çıkarılırken,
yaptığımız mitinge rağmen, ne bizi muhatap alan oldu
Emek Platformu olarak ne de tek bir satır geriye alan ya da bizimle
müzakere eden oldu. Emek Platformu bu dönem eylemler yapmıştır.
Demokrasinin gereği AK Parti Sokak ne diyor? demiştir, Emek
Platformu ne diyor? demiştir, oturup konuşmuştur. 5510da,
geçen 22nci Dönemde dokuz bin gün iş günü olan prim
sayısını yedi bin iki yüze çekmiştir. Bu, Emek
Platformunun cumhuriyet tarihi boyunca verdiği mücadeleyle elde
ettiği en önemli kazanımlarının başında gelir.
Şimdi, Emek
Platformu bileşenleri
Biz hepimiz eylem yaptık. Eylem niçin
yapılır? Eylem, eğer sendikacıysanız, reel
bakıyorsanız hayata, eylem en son müracaat edeceğiniz
şeydir. Ama eylem yaptığınız zaman sonuç almak için,
müzakere için bir araçtır. Siz müzakere edip ve
kazanımlarınızı artırmışsanız, 19 tane
maddeyle gidip 15 tanesini artırmışsanız, kimisinde
tamamını karşılamışsanız kimisinde
kısmen iyileştirme yapıp el
sıkışmışsanız bundan daha büyük kazanım elde
edilmemiştir bugüne kadar yapılan hiçbir çalışmada, hiçbir
müzakerede elde edilememiştir. Onun için hiç kimse kendisini tatmin
etmesin. Şimdi bu yasayla ilk defa, burada çıkan herkes sadaka
devletinden söz ediyoruz. Tabii, fakir fukara diye bir derdiniz
olmadığı için bugüne kadar -kimi siyasetçiler için söylüyorum-
Bebekte, Gaziosmanpaşada gezdiğiniz için..
SIRRI SAKIK
(Muş) Sizden daha çok var, çok.
OSMAN
ÖZÇELİK (Siirt) Bizzat kendimiz fakir fukarayız, kendimiz.
AGÂH KAFKAS
(Devamla) Mamakın derdini hiçbir gün anlamadınız. Orayı
duymadınız, bilmediniz, zannettiniz ki biz seçim döneminde kömür
dağıtıyoruz.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Mamakı artık terk edin.
AGÂH KAFKAS
(Devamla) Biz kimsesizlerin kimi iddiasıyla siyasete
başladık, partiyi kurduk. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Geldiğimiz günden bu yana da beş yıldır
devleti milletin emrine sunduk. Sadaka devleti değil, işte bu yasada,
cumhuriyet tarihinde ilk defa sosyal devlet Prim borçlarının
açığını ödüyorum diye milletin başına kakan
devlet değil. Toplanan primlerin dörtte 1i kadar da sosyal devlet prime
katkı sağlıyor. İşte sosyal devlet böyle kurulur.
SIRRI SAKIK
(Muş) Peki sokakta dayak yiyenler deli mi yahu!
AGÂH KAFKAS
(Devamla) Devleti, sosyal devleti milletin emrine vermek, devletin
kaynaklarını millete, milletin yanmayan sobasında kömür hâline
getirmek, okulunda defter hâline getirmek nasıl sadaka devleti oluyor?
Devleti milletin emrine sunmak olmuyor da nasıl sadaka oluyor? İlaç
alamayanın, dün tedavi göremeyen insana ilaç olması, devletin, sosyal
devlet olmak değil de başka ne olarak izah ediliyor olabilir ki? (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Onun için
değerli dostlar, devleti, devletin kurumlarını ve devletin
yaptıklarını bugüne kadar kimsenin küçümsemeye hakkı yok.
İşte, sosyal devleti biz inşa ediyoruz. İşte bu
yasayla on sekiz yaşına kadar, anasının karnından
doğan, ana sağlığından başlayarak on sekiz
yaşına kadar, babası çalışıyor mu, kimin
çocuğudur, sigortalı mıdır, değil midir, işçi
midir, işsiz midir, işveren midir sormadan devletin güvencesine
alıp tüm tedavisini karşılamak sosyal devlet değil de
nedir, ne diye anlatılıyor olabilir? (AK Parti sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar) Sosyal devlet ne anlama gelir? Sosyal
devlet dediğiniz, genel sağlık sigortasında primi
olanın parasını ödeyeceği, Olmayanın da ben devlet
olarak primini ödeyeceğim diyor, yani millete sadaka vereceğim
demiyor. Devlet, sosyal devlet, prim ödeyemeyen vatandaşının
primidir diyor. İşte, sosyal devlet bu değil de nedir? Allah
aşkına, bunu sosyal demokratlar yapmaya kalksaydı, yani
dünyanın en harika işini yapmış olurdunuz. Niye biz
yapınca tahammülsüzlüğü bu kadar yukarılara
taşıyorsunuz? O nedenle biz sosyal devleti inşa ediyoruz.
M. CEVDET
SELVİ (Kocaeli) Halkın sağlığını, sosyal
güvenliğini satıyorsunuz, bankalar gibi.
AGÂH KAFKAS
(Devamla) - Biz halkı sağlığa kavuşturuyoruz.
M. CEVDET
SELVİ (Kocaeli) Yahu sen bunları biliyorsun, yani kendine ters düşme.
AGÂH KAFKAS
(Devamla) - Halkın sağlığından söz edemezsiniz. Niye
edemezsiniz? Bakın, burada biz sağlığı tek elde
toplayıp
M. CEVDET
SELVİ (Kocaeli) Halkın sağlığını, sosyal
güvenliğini teslim ediyorsunuz tekellere.
AGÂH KAFKAS
(Devamla) -
sağlığı tek çatı altında milletin
emrine sunacağımız zaman da siz en üst dereceden muhalefet
ettiniz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Kafkas, buyurun efendim, son dakikanız.
AGÂH KAFKAS
(Devamla) Sayın Başkanım, ben kendi ilimden örnek vereyim:
SSKlılar bugüne kadar nasıl tedavi oluyorlardı? Bizim bir
Hasanpaşa Hastanemiz var, onun bodrum katında bir küçük eczane var.
Ne kadar ilaç varsa orada, o kadar tedavi oluyorlardı. Onun için,
şimdi bugün SSKlısını, yeşil
kartlısını, AK Parti İktidarı -işte sosyal devlet
şu- Eskişehirdeki, Kocaelideki
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Dön, dön bir grubuna bak, onları ikna etmeye çalış.
AGÂH KAFKAS
(Devamla) -
Sevgili Başkanım, Kocaelideki işsizi, yoksulu,
sağlık hizmetinden yararlanma bakımından, valisiyle,
belediye başkanıyla, cumhuriyet başsavcısıyla
eşit tutmuş, eşit. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Sosyal devlet böyle inşa edilir diyorum ve sosyal
devleti inşa etme konusunda sizin de payınız olsun diyorum.
TANSEL BARIŞ
(Kırklareli) Siz de inanmıyorsunuz dediklerinize.
AGÂH KAFKAS
(Devamla) - Katkı veren değerli muhalefete teşekkür ediyorum.
Bundan sonraki süreçte de katkınızı artırarak, ortak
aklın hayata geçirilmesi konusunda birbirimize destek vermeliyiz diyorum,
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kafkas.
Bölüm üzerinde
gruplar adına konuşmalar tamamlanmıştır.
Şahısları
adına ilk söz Süleyman Latif Yunusoğlu, Trabzon Milletvekili.
Buyurun Sayın
Yunusoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN
LATİF YUNUSOĞLU (Trabzon) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısı üzerinde
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Sosyal güvenlik,
milletimizi ayakta tutan ve Anayasamızın Başlangıç
maddelerinde yer bulan sosyal devlet ilkesinin hayata geçirilmesinin en önemli
unsurudur.
Vatandaşlarımızın
yaşlılık, hastalık, sakatlık ve işsizlik gibi
durumlarında devlet tarafından korunup gözetilmesi ve güvence
altına alınması, o devletin vatandaşına verdiği
değeri ortaya koyması bakımından önemlidir.
Milliyetçi
Hareket Partisi olarak, sosyal güvenlik sistemine yapılan devlet
katkısını kara delik olarak gören anlayışı
reddediyoruz. Sosyal devlet olmanın gereği, milletin sosyal güvenlik
ve sağlık yükünü karşılamaktır. Sosyal güvenliğe
yapılan devlet katkısı, sosyal devlet olmanın bir
gereğidir ve Avrupada da, dünyada da pek çok ülkede bu şekilde
sosyal güvenlik sistemine katkıda bulunmaktadır.
Ülkemizde 2007
yılında, yaklaşık 50 milyar YTL faize ve rantiyeye ödenir
ve bu ödemeler ekonomimizin zorunlu gideri diye açıklanırken, 70
milyon vatandaşımızın sağlık ve sosyal güvenlik
hakları için ödenen paralar kara delik olarak ifade edilmektedir.
Elbette sosyal
güvenlik sisteminin açık vermemesi arzu edilen bir durumdur, ancak bunun
yolu sistem içindeki vatandaşları cezalandırmak değil, prim
ödeyen ve sisteme katkıda bulunanlara her türlü kolaylığı
sağlayıp sistemin dışına kaçanları kayıt
altına almaktır.
Buradan ifade
etmek istiyorum ki kayıt dışı istihdam kayıt
altına alınmadan sosyal güvenliğin finans sorunu çözülemez.
Sendikaların örgütlenmesi teşvik edilmeden de kayıt
dışı kayıt altına alınamaz.
Şimdi,
sosyal güvenlik açıklarından bahseden siz değerli
arkadaşlarım, kendi kadrolarınıza devlette yer açmak
maksatlı çıkardığınız 4827 ve 4839
sayılı Kanunlarla bu sosyal güvenlik açıklarında
katkınız olduğunu düşünüyor musunuz? Bu yasa, yirmi
yıl çalış prim öde, emekli olmak için yirmi yıl bekle, bu
bekleme süresinde prim ödeme, kayıt dışına çık
yasasıdır. Kayıt dışı istihdam, prim
tahsilatında yaşanan sorunlar ve toplanan primlerin verimli
değerlendirilememesi, sağlık harcamalarının
denetlenememesi, prim ödeyen sigortalı sayısının
artırılamaması, yani işsizliğin artması gibi pek
çok sorun var önümüzde. Bu sorunları aşmanın tek yolu emeklilik
yaşı ile prim ödeme gün sayısını artırmak
mıdır? Sürekli, büyüyen ekonomiden bahsediyorsunuz. Bu büyüyen
ekonomi işsizliği neden artırıyor diye
sorgulayanınız var mı?
Milleti bir günde
kâğıt üzerinde zenginleştirme becerisine sahip bir
iktidarsınız. Kişi başına düşen millî gelir 9 bin
dolarmış! Mızrak çuvala sığmıyor sayın
milletvekilleri. Kâğıt üzerinde yaptığınız rakam
oyunlarıyla milleti zenginleştirip işsizliği düşük
gösterebilirsiniz, ama milletin yaşadığı
sıkıntıyı azaltamazsınız.
Tasarının
61inci maddesiyle, sağlık harcamalarının
azaltılması amacıyla özel sağlık kurumları için
yeni yaptırımlar getiriyorsunuz. Gerçeğe aykırı fatura
kesenler, sağlık hizmeti vermediği hâlde vermiş gibi
yapanların cezalandırılması, sözleşmelerinin
feshedilmesi elbette yerindedir. Ancak, özel sağlık kuruluşlarının
sağlık hizmeti bedelinin yüzde 20sine kadar sigortalıdan ek
ücret talep edilmesi, kamu sağlık kuruluşlarının
otelcilik hizmeti bedelini sigortalıdan alabilmesi tasarının
sigortalı için getirdiği yeni sıkıntılardır.
Hani
SSKlılar ve BAĞ-KURlular emeklilerine özel hastanelerin
kapılarını açtık. diye övünüyordunuz; şimdi, 700 YTL
alan işçi emeklisi, 500 YTL alan BAĞ-KUR emeklisi hangi parayla özel
sağlık kuruluşuna gidebilecektir? Prim ödeme gün
sayısını artırmak, yaşı yükseltmek,
sağlık harcamalarını kısmak bir reform değildir.
Esas reform, gerçek zenginleşmeyle mümkündür. Kâğıt üzerinde
zenginleşme ile bu reform bir arada değerlendirildiğinde, bu
yasa, Sayın Çalışma Bakanımızın kendi sözleriyle
milletin geleceğini tahrip etmektir.
Kanunun
66ncı maddesi yurt dışında tedaviyi düzenlemektedir.
Maddeye göre yurt dışında sağlık hizmeti alabilmek
için Sağlık Bakanlığının onayı
istenmektedir
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN -
Buyurun Sayın Yunusoğlu.
SÜLEYMAN
LATİF YUNUSOĞLU (Devamla) -
Acil hâllerde Sağlık Bakanlığından onay
çıkmasının beklenmesi, vatandaşlarımızın bu
hizmetten gecikmeli olarak yararlanması anlamına gelir ki,
sağlıkta erken teşhis ve tedavinin önemi hepimizin malumudur.
Çalışanların,
emeklilerin ve hastalarımızın bile haklarının
kısıtlanmasına dayanan tedbirlerle sosyal güvenlik açıklarını
kapatmayı amaçlayan bu yasaya karşı çıkıyoruz.
Onların kısıtlı geliri üzerinden prim kesilmesi üzerine
kurgulanan bu yasa, suç işleyen, vergi kaçıran, kayıt
dışı işçi çalıştıranları ödüllendiren
bu kanun hayata geçerse ülkemizde sosyal güvenlikten söz etmek mümkün
değildir.
Genel
sağlık sigortasına ait tasarıda yer alan
değişikliklerin bu şekliyle benimsenmesi de mümkün
değildir. Eğer bir sosyal güvenlik reformu söz konusu ise,
uluslararası mali kuruluşların değil, milletimizin
çıkarları gözetilmelidir.
Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Yunusoğlu.
Hükûmet
adına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk
Çelik; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Önemli bir yasa
tasarısı görüşüyoruz. Üçüncü bölümüne gelmiş bulunuyoruz.
Katkı sağlayan bütün arkadaşlara teşekkür ediyorum, sivil
toplum örgütlerine teşekkür ediyorum.
Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olarak sorumluluğumuzun
bilincindeyiz. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı en
zor bakanlıklardan birisidir. Çünkü bir kamu yönü vardır Bakanlığın,
bir de halka açık yönü vardır; bir eli kamuda, bir diğer eli ise
halkta, sivil toplum örgütlerinde ve toplumun nabzını
tutmadadır. Dolayısıyla, bu Bakanlığın
sorumluluğu ve hakkını verme konusunda yoğun bir çaba
içerisindeyiz, çalışma içerisindeyiz, gayret içerisindeyiz.
Sabrın zirvesi noktasında, gösterilmesi gerektiği noktada azami
sabrı gösterme konusunda da iyi bir sınav verdiğimiz
düşüncesindeyim.
Tabii, sosyal
tarafların talepleri olacak; toplumun talebi olacak, bireyin talebi
olacak. Talepler aslında sınırsızdır. Yani ekonomideki
ana kurallardan bir tanesi, talepler sınırsız ama kaynaklar
sınırlı.
Şimdi,
sosyal güvenlik sistemimizi konuşuyoruz, sosyal güvenlik sistemimizin
sıkıntıları ortada, problemleri ortada. Hiçbir siyasi parti
-yok bakın burada- kalkıp demiyor ki sosyal güvenlik sisteminde bir
reform yapılmasın, bir düzenleme yapılmasın. Bu meseleye el
atılmasın diyen yok, herkes diyor ki: Bu mesele mutlaka ele
alınmalı. Çok güzel. Sivil toplum örgütleri tümüyle, yani bu sisteme
karşı olanlar diyor ki: Biz bu sistemin tümüne
karşıyız. Bu şekilde düşünenler bile sivil toplum
örgütlerinden, mutlaka bu reform, bu ve benzeri düzenlemeler
yapılmalı ama ben şu işlere, şu yönüne
katılmıyorum gibi görüş ortaya koyuyorlar, bunlara da saygı
duyuyoruz, ama herkesin Mutlaka bir şey yapılmalı, bu sistem
böyle gitmez, bu sürdürülemez. dediği bir noktada bir yasal düzenlemeyi
yapıyorsunuz.
Ben birçok
konuşmamda söyledim, gönül arzu eder ki bu düzenlemeyi dört dörtlük
yapasınız ve bunu ben içtenliğimle söylüyorum, dört dörtlük
yapma konusunda bir çaba içerisindeyiz. Ama bunu ben yaparım
anlayışında hiç olmadık biz yaparız
düşüncesinde olduk birlikte yapalım düşüncesinde olduk. Onun
için, bakın, önemli bir şeyi söylüyorum, önemli şey şu: Bu
Parlamentodan geçen dönem geçmesine rağmen, biz 1/1/2008de
yürürlüğe girsin. Deseydik
Yürürlüğe girmesi kesin olan
konuları biz sosyal taraflarla tartışmaya açtık.
Amacımız ne? Amacımız mutabakat. Amacımız ne?
Doğruyu yapmak, güzeli yapmak. Yoksa, 1/1/2008de yürürlüğe
girmiştir. derdik, dokuz bin prim günü yürürlüğe girerdi. Nasıl
olsa Meclisten geçmiş, yasalaşmış, ama biz bu yolu tercih
etmedik bakınız, Yani, yiğidi öldür hakkını yeme
derler, kimse kimsenin hakkını yemeye kalkmasın. Bütün sivil
toplum örgütlerine buradan sesleniyorum: Tek tek dinledim kendilerini, tek tek,
grup hâlinde değil; sağlık kesimiyse sağlık kesimi
olarak, tabipler odasıysa tabipler odası olarak, diş hekimleri
ayrı, eczacılar ayrı, sendikalar ayrı, işçi kesimi
ayrı, memur kesimi ayrı. Saatlerimi verdim ve hiç acımadım
ve çok doğru yaptığıma inanıyorum. Bakınız,
liste önümde. Birçok konuda, her konuda, bizim önümüze getirdikleri her konuda
olumlu adım attık. Birbirimize çok yaklaştık ama birçok
konuda, yüzde 80inde, 90ında da uzlaşma sağladık. Biz zaten
böyle bir kesin mutabakat
Kimse, siz
bile hazırlasanız
Bizim
karşı çıkışımız doğaldır, size
sivil toplum örgütlerinin bazı maddelerde karşı
çıkışı doğaldır. Yüzde yüz bir ittifak, yüzde yüz
bir mutabakat zaten mümkün değil bu derece kapsamlı bir yasal
düzenlemede.
Bakınız,
sosyal taraflar bize neler getirdiler? Dediler ki Güncelleme kat
sayısı önemli. Doğru dedik, Anayasa Mahkemesi iptal
etmişti zaten. Yüzde 25 gayrisafi millî hasıla içerisindeki
emeğin payı, TÜİK tarafından böyle veriliyor. Biz sosyal
taraflar dedik ki Biz bunu yüzde 30a ancak çıkarabiliriz, 5 puan
artırabiliriz. 5 puan nedir? Emeklinin emeklilik maaşına yüzde
5 yansıyacak demektir. Bu bilimsel verilere 5 puan ilave yaptık,
yapabileceğimizi söyledik. Arkasından dediler ki Yatan hastalardan
yüzde 1 katılım payı alacaksınız, bunu almayın.
Bunu birlikte kaldırdık sosyal taraflarla ve Plan Bütçe Komisyonu
safhasında kaldırdık. Sonra dediler ki Malullük
aylığında bakıma muhtaç kişiler için on yıl, bin
sekiz yüz gün vardı. Bunu bin sekiz yüz gün olarak yapalım. Plan
Bütçe düzenlemesinde, Plan Bütçe seviyesinde bu düzenlemeyi de yaptık.
Arkasından bir şey daha geldi. Aylık bağlama oranı
olarak yüzde 2 bizim düzenlememizde. Yüzde 2yi bir hak kaybı olarak gördü
sosyal taraflar. Dediler ki: Mevcut çalışanlar var, on yıla
kadar SSK ve BAĞ-KURlular çalışırlarken on
yıllık süre içerisinde aylık bağlama oranı yüzde 2nin
üstünde. Bu konuyla ilgili bir şey yapmamız gerekir. Şu anda
çalışmakta olan vatandaşlarımıza yanlış
bilgi verenlere buradan sesleniyorum: Aylık bağlama oranını
da yüzde 3 olarak belirledik ve geçti; sizlerin oylarıyla geçti burada,
yüzde 3. Ve zaten on yıl sonrasında ise yüzde 2, kimsenin hak
kaybı filan söz konusu değil. Bu konuda da mutabakat
sağladık.
Bir diğer
konu, cenaze ve emzirme yardımları çok tartışıldı
gereksiz yere. Şu anda SSKlılar için 50 YTL bir emzirme
yardımı var, 50 YTL. Biz bunu 4 kat artıralım ve
BAĞ-KURluları da kapsam içine alalım, kapsamını
genişletelim. dedik. Olumlu yönlerini kimse konuşmadı. Sosyal
taraflar Bu gereksiz yere tartışıldı. Geliniz, biz bu
konuyu Bakanlık ve Sosyal Güvenlik Kurumu yönetimine bırakalım,
yönetimde zaten bütün sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri
var, oradan çıkan neticeye göre de biz ona rıza gösteririz. dediler
ve bunda da mutabakat sağladık sosyal tarafların talebi üzerine.
Arkadaşlar,
arkasından, devam ediyorum, evlenme yardımının eşlere
verilmemesi konusunda sosyal tarafların talebi oldu. Bu da gazetelere konu
oluyor. Sosyal taraflar Vatandaş ölmüş, eşi var, evlenecek, eşinin
maaşından yirmi dört aylık verilsin; bu doğru
değildir. dediler. Biz yasaya koymamıza rağmen,
çıkarttıran sosyal taraflar oldu ve çıkardık. Yetim
kız çocuklarına on iki aylık yerine, evlenme yardımı
yirmi dört ay olsun. dediler ve yirmi dört aya çıkardık. Buradan da
geçti bu düzenlemeler.
Ölüm
aylığında SSKlılar için, borçlanma hariç beş
yıl, dokuz yüz gün prim ödeyince
Vatandaş öldü, beş yıl
sigortalılığı var. Dokuz yüz gün prim ödemişse bu
vatandaşımız ölüm aylığı alsın. dediler.
Tamam dedik, kabul ettik.
Devam ediyorum.
İş kazası ve meslek hastalıklarında sürekli iş
göremezlik durumuna düşen bir vatandaşımız, yüzde 70 iken
tasarıda, bizim teklifimizle Sürekli iş göremeyen
vatandaşımıza, muhtaç ve mağdur duruma düşmüş
olan vatandaşımıza bu oranı yüzde 85e
çıkaralım. dedik, sosyal taraflar da uygun buldular, birlikte
uzlaştık, onu da çıkardık.
Kamuda
çalışan mevsimlik işçilerimiz -az önce önergesi geçti-
işsiz kaldıkları zaman
Yani dört ay çalışıyor
vatandaşımız. Dört ay çalışıp altı ay, yedi
ay veya sekiz ay bekliyor; sekiz ayın sonunda eğer iş akdi
feshedilirse, bu vatandaşımız sekiz ay içerisinde
sağlık hizmeti almışsa ona borç olarak geri dönecekti.
Dönmemesi için Akit fesholursa bu sekiz aylık ödemeyi de kamu
kurumları yapsınlar. dedik. Sosyal tarafların talebi de
böyleydi. Bu konuda da uzlaştık.
Geri kalan bir
diğer konu altmış beş yaş meselesi. O konuda da
oturduk sosyal taraflarla, şöyle bir uzlaşma yaptık:
Altmış beş yaş uygulaması 2036 yılından
sonra başlasın.
Prim gününü
istediler mi? İstemişlerdi, onu söyleyemedim. Prim günü dokuz bin
gündü, yedi bin iki yüze indirdik. Prim gününü doldurduğu yıl
içerisinde hangi emeklilik yaşı varsa o zaman emekli olsun. Yani 2008
yılında bir vatandaşımız işe başlarsa bu
vatandaşımız yirmi yıl sonra 2028 yılında emekliliği
hak ediyor. 2028 yılında ise şu andaki uygulamada da
altmış yaş var. Mevcut uygulamada da bizim getirdiğimizde
de altmış yaş var. 2036ya kadar altmış yaşı
da uzattık ve prim gününü doldurduğu günkü emeklilik
yaşını geçerli hâle getirdik. Yani hangi maddede biz adım
atmadık, uzlaşma sağlamadık? Efendim, 2036dan öteye size
ne? Kapatılma davası açılan bir parti için Türkiye Cumhuriyeti
önemlidir, 2036 da önemlidir, 2050 de çok önemlidir. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Kimse kusura bakmasın, biz her hâlükârda, her
şartta Türkiye'nin geleceğini düşünen bir toplumuz.
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) Belli oluyor!
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) Siz de öylesiniz. Yani
ben Türkiye'nin aleyhine burada bulunacak bir ferdi düşünmek bile istemiyorum,
hepimiz öyleyiz. Onun için, çok kolaydır popülizm yapmak. 2036dan sonra
altmış beş yaşa ne gerek var, bizim de çok işimize
geliyor ama dünyada OECD ülkelerine bakınız, etrafımıza
bakınız, hiçbir yerde altmış beş yaşın
altında şey yok.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
M. CEVDET
SELVİ (Kocaeli) IMF, Dünya Bankası izin vermez,
haklısınız.
BAŞKAN
Sayın Bakan, buyurunuz.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) Altmış
beş yaş önemlidir ama aslolan bunun Türkiye gerçeklerine göre
uygulanmasıdır, biz onu yapıyoruz.
Son olarak
şunu söyleyeyim: Bakınız, Sayın Başbakanla ilgili
burada bazı şeyler ifade ediliyor. Bakınız, yalnız bir
belge gösteriyorum, Sayın Başbakan buna ve bunu kullananlara
yalancı dedi. Altta yazıyor, diyor ki: Biz kaç kişiyiz?,
Biz Kaç Kişiyiz Platformu ve on altı tane madde var, on beşi
yalan.
OKTAY VURAL
(İzmir) Ne yazıyor efendim?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) On beşi yalan.
OKTAY VURAL
(İzmir) Hayır, ne yazıyor?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) Bakınız,
burada yazıyor.
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) Ne olduğunu bize de söyleyin de biz de bilelim.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) İki: Bu, biz kaç
kişiyiz düşüncesi ne anlama geliyor sizin takdirinize
bırakıyorum ama biz bir şey biliyoruz: Biz 70 milyon
kişiyiz arkadaşlar. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Ayrımcılığı, bölücülüğü kimin
yaptığı ortadadır.
Bir diğer
konu da son olarak, çok şey var
Sayın Başkan, müsaade olur mu
acaba?
BAŞKAN
Maalesef.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) Diğer konuda söz
almayız. Birkaç konuda sorular var cevaplandırmak istiyorum.
BAŞKAN
Başka zaman veririm size.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) İki üç
dakikalık efendim. Bir iki dakika istirham edeyim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, süre verin de bunu bilelim, ne demişler.
Doğruları biz de öğrenelim! O diyenlerin neresi
yanlışsa biz de öğrenelim!
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) Mesela, diyor ki
bakınız
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) Sayın
Başkan, bir iki dakikanızı istirham edeyim.
Bakın, bir
iki tanesini okuyalım efendim: Yatan hastalar dâhil
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Sayın Bakan, bir şey söyleyeceğim. Başbakan
açıklamasında, Biz Kaç Kişiyiz Platformunun
açıklamasına Yalan söylüyor. demedi, öyle bir şey yok!
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) Hayır hayır,
müsaade eder misiniz.
Bakınız,
bunlar kullanıldı. Bunlar, piyasada, gazetelerde, sosyal taraflar
konuyu çözmeden, öğrenmeden maalesef önlerine konan metinler çerçevesinde
propagandaya kapıldılar, maalesef.
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Sosyal tarafları Yalan söyledi. diye itham etti.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) Şimdi,
bakınız, diyor ki: Yatan hastalar dâhil bütün sağlık hizmetleri
paralı olacak. Bakınız, aynen böyle.
FATMA NUR SERTER
(İstanbul) Böyle bir şey yok.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) İki: Aylık
geliri 139 milyon lira olan, 139 YTL olan bütün vatandaşlar her ay 73 ila
475 milyon lira genel sağlık sigortası primi ödeyecekler.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Yalan! Kim söylüyorsa yalan söylüyor!
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) Yani, kaç tanesi,
bakın burada size okuyabiliriz. Bunları maalesef önümüze koydular ve
milletin kafasını bulandırmaya çalıştılar.
FATMA NUR SERTER
(İstanbul) Türk Tabipleri Birliği onlar.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) Bunların doğru
olmadığını burada bir kez daha ifade ediyorum.
Şimdi,
bakınız, Çalışma Bakanlığı olarak bir
diğer görevimiz, örgütlenmenin önündeki engelleri kaldırmaktır.
Ben, bunu, Hak-İşin genel kuruluna katıldım,
Türk-İşe katıldım ve DİSKin genel kuruluna
katıldım, üçünde de söyledim. Dedim: Arkadaşlar, geliniz, bir
dayanışma içerisinde örgütlenmenin önündeki engelleri
kaldıralım, örgütlü toplum olalım. Artık, çağdaş
dünyada yani işveren-işçi kavgası yok, işçi-işveren
uzlaşısı var.
M. CEVDET
SELVİ (Kocaeli) Kendileri dediler, kendileri getirdiler. Anayasada,
yasalarda açıkça yazıyor.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) Ama, amaç
uzlaşı değil, amaç çatışma; amaç yapmak değil,
amaç bozmak, kırmak ise böyle bir sendikacılık
anlayışı da çok gerilerde kaldı artık. Buna prim
verecek olan kimse de yok.
Şimdi, ne
yapıldı bu süreç içerisinde? Bu kadar uzlaşıyı temin
etmemize rağmen ve 24 Mart Pazartesi akşamı Bütün sivil toplum
örgütleriyle yüzde 80-90 mutabakat sağladık. dememize rağmen,
kendilerine ben Değerli sivil toplum örgütü başkanları, sendika
başkanları, uzlaşamadıysanız aşağıda
elli kamera bekliyor, ininiz, kameralara deyiniz ki biz uzlaşamadık
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Bakanım, süreniz doldu efendim.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) Efendim, son cümlem.
BAŞKAN
İki dakika verdim efendim fazladan.
OKTAY VURAL
(İzmir) Bir şey olmaz efendim, devam etsin.
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Soru-cevapta devam edin Sayın Bakanım, soru-cevapta devam
edersiniz.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) Bir
dakikanızı alayım efendim.
BAŞKAN -
Sayın Bakanım, prensiplerimi çiğnetiyorsunuz bana. Olmaz yani,
vallahi olmaz bu.
OKTAY VURAL
(İzmir) Bir dakika
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) Muhalefetin de
desteği var Başkanım.
BAŞKAN
Muhalefetin desteği ama, muhalefet de biraz sonra aynı şeyi
isteyecek çünkü, biliyorum. Kendisi için destek istiyor muhalefet şimdi.
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Soru-cevapta devam eder. AKPnin şahsı adına olan
sözde Sayın Kafkas devam eder.
BAŞKAN Peki,
size bir dakika daha veriyorum.
Buyurun efendim.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) Sağ olun
Başkanım.
Yani Sosyal
taraflar, çıkın açıklayın.
Katılmadığınızı söyleyin, uzlaşı
sağlayamadığımızı söyleyin. Tümden muhalefet
yapabilirsiniz. dedim, buna saygı duyacağımı söyledim, ama
arkadaşlar birlikte açıklama yapmamızı uygun buldular ve az
önce bahsettiğimiz konularda mutabakat sağladık. Onları da
bir bir burada gerçekleştiriyoruz, fazlasını
gerçekleştiriyoruz arkadaşlar. Hatta az önce sizin beş tane
önergenizi kabul ettik, muhalefetin beş önergesini kabul ettik. Neden?
Doğru bulduğumuz için. Bu yasa benim değil, sizin değil; bu
yasa, gelecek nesillerimizi ilgilendiren bir yasadır. Dolayısıyla
katkı sağlayanlara teşekkür ediyoruz, teşekkür etmeye de
devam edeceğiz. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Yalnız,
üzüldüğümüz nedir? Örgütlenmenin önündeki engelleri kaldırma
konusundaki samimi kanaatlerimize bazıları ket vurmaya
başladılar, bir.
M. CEVDET
SELVİ (Kocaeli) Arkadaş, yok, yok, engel yok! Engel yok Sayın
Bakan. Onu da söyleyin arkadaşlarınıza.
SIRRI SAKIK
(Muş) Evet.
M. CEVDET
SELVİ (Kocaeli) Örgütlenmenin önünde hangi engel var? Hiçbiri
söylemiyor. İsim verin öyleyse.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) İki: 1
Mayıs emekçilerin bayramı olsun. diyoruz. Bakınız, bunu
burada söylüyorum: 1 Mayıs emeğin, emek ve dayanışma günü
olsun. Artık bunu da, bu eski tartışmaları da geride bırakalım.
dememize rağmen bu sürecin böyle işleyeceğini, bu iktidarın
böyle işleteceğini bilenlerin
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla)
bu süreci baltalamak için maalesef
farklı yollara girdiklerini gözlüyoruz, üzülüyoruz ve inanıyorum ki,
vatandaşımız yasanın ne olduğunu, ne
olmadığını çok daha iyi anlamaya başladı.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) Ben bu kadar büyük
katkılarından dolayı, sivil toplum örgütlerinin
katkılarından dolayı hepinize çok teşekkür ediyorum.
Yasanın bir kez daha hayırlı olmasını diliyorum,
sağ olun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakan.
Şahısları
adına ikinci söz, Kütahya Milletvekili Sayın Hüsnü Orduya aittir.
Buyurun
Sayın Ordu. (AK Parti sıralarından alkışlar)
HÜSNÜ ORDU
(Kütahya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sosyal
Güvenlik Yasa Tasarısıyla ilgili şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum ve bu
tasarıyla ilgili bugüne kadar katkı yapan gerek Bakanlık
yetkililerimize gerekse siyasi parti sözcülerine şahsım adına
teşekkür ediyorum.
Şimdi,
burada bu yasa tasarısıyla ilgili gelen eleştirilere
baktığımızda, genelde, bu tasarıyla ilgili, bu
reformun haricinde, kayıt dışı istihdamdan, vergideki adaletsizliklerden,
önce bunların düzeltilmesinden ve bunlar düzeltilmediği için sadece,
burada problem olduğundan bahsediliyor. Hiç şüphesiz bunlar
Türkiyenin bir gerçeği ama bu tasarıyla ilgili Türkiye gerçeklerine
baktığımızda bir başka gerçek var: 1991 yılında
erken emeklilik vaadiyle Sayın Demirel tarafından hazırlanan ve
daha sonra yasalaşan sosyal güvenlik tasarısıyla bu ülkede otuz
sekiz yaşında kadınlarımız, kırk üç
yaşında erkeklerimiz emekli edildi. Acaba bu, Türkiyenin
yaşanan bir gerçeği değil mi? Bu sorunun temelinde bu ifade
ettiğimiz erken emeklilik yok mudur? Bu da hiç şüphesiz Türkiyenin
bir gerçeğidir. Tam otuz yıl, arkadaşlar, otuz yıl, bu ülke
gerçeklerine uymadığı hâlde, bu ülkede emekli olan insanlara
-bugün ortalama kırk altı yaş kabul edersek- emekli
maaşı ödüyor.
Dünyanın bir
sürü ülkesinde bu sistem yeniden iyileştirilmiş, revizyona
girmiş. Şilide, Avustralyada, hatta İsveçte, her yerde bu
sistem yeniden rehabilite edilmiş.
M. CEVDET
SELVİ (Kocaeli) İflas etti onlar ya.
HÜSNÜ ORDU
(Devamla) Ancak, bizim ülkemizde, bugüne kadar geldiğimiz ve
baktığımızda, ister ideolojik bakış deyin ister
ajitasyon deyin ister fırsatçı yaklaşım deyin, bu sistem
bugüne kadar gelmiş. Hiç şüphesiz, dünyada otuz yıl hiçbir
sistem emeklilik sistemini kaldırmadığı için bizim
ülkemizde de bu sistem bunu kaldırmıyor. Tabii, sistem bununla
kalmamış, 1999da ve 2006da yapılan düzenlemelerde de
uyuşmazlıktan dolayı Türkiye bir hançer daha yemiş ve bugün
geldiğimiz noktada 25 ile 30 milyar dolar civarında,
yıllık, bütçede kamu kocaman bir delikle açık veriyor. Bunun
mutlaka düzeltilmesi lazım. Hiç şüphesiz bu bütçelerdeki
açıkların ülkenin gerçeklerine, eğitimine,
yatırımına, istihdamına yani bu tür kaynaklara doğru
yöneltilmesini hepimiz isteriz ama şu anda bunları yapamıyoruz.
M. CEVDET
SELVİ (Kocaeli) Doğru değil de onun için. Doğru
değil.
HÜSNÜ ORDU
(Devamla) Bir başka gerçek var: Türkiyenin bugüne kadar kamu iç
borcuyla ilgili resmî rakamları yayınlanıyor ama
yayınlanmayan bir başka sosyal güvenlik tandanslı iç borcumuz
var. Bunları iki kısımda ayırabiliriz: Mevcut emekli olan
insanlarımıza yaşamları boyunca ödenecek maaşlar.
Mevcut sistemde çalışan insanlarımıza emekli olduktan sonra
ödenecek borçlar Türkiyede hiçbir yetkili tarafından bugüne kadar
açıklanmıyor. Bu rakamlar da ifade edildiği zaman dudakları
uçuklatacak bir rakam da ortada kamu iç borcu olarak duruyor.
Dolayısıyla, şu anda emekli olan insanlarımız mevcut
emekli maaşlarıyla yaşayamaz hâldeler. Peki nedir bu sistemi bu
hâle getiren?
M. CEVDET
SELVİ (Kocaeli) Kayıt dışılık.
HÜSNÜ ORDU
(Devamla) Bugüne kadar sistemi bu hâlde, düzeltmeyen, iyileştirmeyen,
fırsatçı yaklaşan, ideolojik yaklaşan ve maalesef bunu
düzenlemeyen sistemdir. Şimdi bu sistem düzenlenmek isteniyor. Peki, bu sistem
düzenlendiğinde ne olacak? Bu sistem, değerli arkadaşlar, tehir
edildiği sürece bu sistemden en fazla mağdur olan insanlar
çalışanlar olacaktır, emekliler olacaktır ve Türkiyenin
geleceği olacaktır. Dolayısıyla, bu sistemin öncelikle
yeniden ele alınıp iyileştirilmesi lazım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Ordu.
HÜSNÜ ORDU
(Devamla) Biz de şu anda Parlamento olarak bunu yapmaya gayret sarf
ediyoruz. Bu sistemin iyileştirilmesi sayesinde, gelecekte, Türkiye'nin
geleceği, çalışanları, emeklileri, gençlerinin daha iyi bir
sosyal güvenlik ortamı bulabilmesi için, bu yasanın bu Parlamentodan
olumlu bir şekilde -eksikleriyle, kusurlarıyla olabilir ama-
geçmesinin bu ülkenin yararına olduğunu ifade etmek istiyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Ordu.
Sayın
milletvekilleri, bölüm üzerinde şimdi soru-cevap işlemine
başlayacağım.
Toplam süremiz on
beş dakikadır. Çok fazla talep olduğu için her
konuşmacıya, maalesef, birer dakika vereceğim.
Sayın Asil,
buyurun efendim.
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Sayın Bakan,
hayvancılığın önündeki sorunlar beş yılı
geçen iktidarınızda hep görmezden gelinmiş,
hayvancılıkla uğraşanlar, düzelir umuduyla
aldıkları kredinin ve bu kredinin faizinin altında ezilmiş,
iflas noktasına gelmişlerdir. Mazot ve gübre fiyatlarında
izahı mümkün olmayan artışlar çiftçiyi toprağını
işleyemez, verim artışını sağlayan gübreyi
tarlasına atamaz hâle getirmiş, bunun doğal sonucu olarak gelen
fakirlik de çiftçiyi BAĞ-KUR primini ödeyemediği için
sağlık yardımından faydalanamaz hâle getirmiştir.
Tasarı yasalaştığında işi olduğu hâlde genel
sağlık sigortası primini ödeyemeyen çiftçi ve
esnafımızın bu içine düştüğü sosyal problemi ve
sağlık problemlerini nasıl halletmeyi düşünüyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Asil.
Sayın
Doğru, buyurun efendim.
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sosyal güvenlik
kanunu çıkarılıyor. Kamu kuruluşlarında, Emekli
Sandığına bağlı, SSKya bağlı, 4/B ve 4/C
maddesiyle çalışan birçok insan var. Tabii, bu kanunun
çıkmasıyla beraber de herkes de farklı bir beklenti içerisinde
olmuştur. Bilhassa 4/B ve 4/C maddeleriyle ilgili ve yine aynı şekilde
diğer personel kanunlarıyla ilgili bir çalışma
yapılacak mıdır? Bu konuda neler söylemek istiyorsunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Doğru.
Sayın
Özdemir, buyurun efendim.
HASAN
ÖZDEMİR (Gaziantep) Sayın Başkanım, Sayın
Bakanıma soruyorum: İşverenleri sigortasız işçi
çalıştırmaya yönelten faktörlerden birisi prim
oranının yüksekliğidir. Türkiye, OECD ülkeleri arasında
istihdam maliyeti en yüksek olan ülke konumundadır. Son beş
yıllık iktidarınız döneminde 4,5 milyon olan kayıt
dışı işçi sayısını 11 milyona
çıkardınız. 11 milyon kayıt dışı
çalışanları hangi yöntemi kullanarak kayıt altına
almayı düşünüyorsunuz?
Soru iki: Kaç
yılda bunların tamamını kayıt altına
alabileceksiniz, yoksa bu gidişle kayıt dışı
çalışan sayısını daha da artırmayı mı
düşünüyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Özdemir.
Sayın Genç,
buyurun efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Efendim,
Sayın Bakandan sormak istiyorum: Bu kanuna göre kaç tane yönetmelik
çıkarılacak ve ne kadar süre zarfında bu yönetmelikler
çıkarılacak? Aslında, bu kanunun uygulanması yönetmelikle
değil, daha kapsamlı, daha ciddi bir tüzük çıkarılması
lazım ama maalesef AKP İktidarı zamanında tüzükler rafa
kaldırıldı.
İkincisi: Bu
kanun yürürlüğe girdikten sonra emekliler sosyal sağlık
sigortası ödeyecekler midir, ödeyeceklerse ne kadar ödeyeceklerdir? Bu
ödenecek prim kim tarafından ödenecek, daha doğrusu bugünkü
emeklilerin maaşında bir azalma olacak mıdır olmayacak
mıdır, bunları öğrenmek istiyorum efendim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Genç.
Sayın
Yıldız.
BENGİ YILDIZ
(Batman) Sayın Başkan, Sayın Bakanıma soruyorum: 2022
sayılı Yasadan yararlanan muhtaç, güçsüz, kimsesizler ve özürlülerin
başvurularında gerek bürokratik açıdan gerekse zamana
yayılma açısından ciddi sıkıntılar vardır.
Mesela şuradaki başvuru, sekiz maddelik bir başvuruyu gerçekleştirdikten
sonra nihai karar için Ankaraya gönderiliyor şahısların ilgili
belgeleri. Geçen gün Batmanda, Sayın Vali
Yardımcımızın da olduğu bir ortamda, bir özürlü
vatandaş geldi. İki buçuk yıldır, Ankaraya gelmiş
başvurusu ama hâlen sonuçlanmamış. Sayın Vali
Yardımcısı, bu tür başvuruların çok olduğundan
yakındılar. Zamana yayılıyor
Bu konuda bir düzenleme
yapılması düşünülüyor mu?
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Yıldız.
Sayın
Barış...
TANSEL BARIŞ
(Kırklareli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, hastanelerde çalışan personel on beş günden beri
öğle yemeklerini boykot ediyor. Nedeni, Maliye
Bakanlığının bir genelgesiyle yemek parasının
yüzde 50si personelden istenmekte. Hâlbuki, 11/12/1986 tarihli ve 19308
sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yiyecek Yardımı
Yönetmeliğinin 3üncü maddesinde, Günün 24 saatinde devamlılık
gösteren hizmetlerde üç öğüne kadar ücretsiz yemek verilebilir.
denmektedir. Hastanelerde sefertası dönemini başlatmamak için bir
girişimde bulunmayı düşünüyor musunuz?
İkinci
sorum: İki sigortalı bir emekliye bakıyor. Diyorsunuz. Kaçak ve
kayıt dışı sigortasız
çalıştırılanlarla ilgili hangi önlemleri aldınız?
Sigortalı olması gereken ve kayıt dışı olan
işçi sayısı ne kadardır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Barış.
Sayın
Akkuş
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan, Sayın Bakana
aracılığınızla sormak istiyorum: 15/3/2008 günü
Tarsusta, bir vatandaşımız, çocuğunu hastanede rehin
aldıkları için kendisini kaymakamlık önünde
yakmıştır. Bu vatandaşımızın kendisinin
herhangi bir sosyal güvencesi bulunmuyor, ancak hanımı, yani rehin
kalan çocuğun annesi yeşil kart sahibi. Hastane, çocuğun
masraflarının annesinden dolayı devlet tarafından
karşılanamayacağını, babanın ödemesi
gerektiğini belirtiyor. Sayın Bakanım, eşlerden birisinin
yeşil kart gibi sosyal güvenceye sahip olması durumunda, çocuğun
sağlık giderlerinin de devlet tarafından ödenmesi konusunda
acilen ne düşünüyorsunuz? Bu konuda bir çalışmanız var
mı?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Akkuş.
Sayın Çelik
BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, burada, özellikle, ben de, bir
konuşmacıya atıfta bulunarak Sayın Bakanıma bir soru
yöneltmek istiyorum. Burada bu kanun tasarısı hazırlanırken
ve Mecliste kanunlaşma aşamasındayken hep sanki sivil toplum
örgütleriyle görüşülmüş ve ona göre yasa yapılmış gibi
bir havada sunum yapılıyor. Gerçek olan, IMFnin, burada,
getirdiği ve dayattığı, empoze ettiği bir metin olarak
karşımıza çıkmaktadır. Bu şekilde, 35 milyar
YTLlik bir açığı yine fakir, yoksul, gariban olan
vatandaşlarımızın sırtına yüklemeyecekler mi?
Bunu sormak istiyorum.
Bir de sigorta
sistemi ve sosyal güvenlik sisteminin
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika verdim Sayın Çelik. Maalesef
Soru soracaklar var daha çok.
Sayın Koçal,
buyurun efendim.
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Bakanlığınızın tahakkuk etmiş ne kadar SSK ve
BAĞ-KUR prim alacağı vardır? Bu alacağı
nasıl tahsil etmeyi planlıyorsunuz? Bu alacaklarla ilgili herhangi
bir af söz konusu mudur?
Bir diğer
sorum: İş kazaları ve meslek hastalıkları konusunda
yeterli önlemi almadığınız için yıllık ne kadar
gereksiz harcamanız vardır? Hazinenin zararı ne kadardır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Koçal.
Sayın
Paksoy
MEHMET AKİF
PAKSOY (Kahramanmaraş) Sayın Bakanım, üç büyük sosyal güvenlik
kurumunu birleştirip devasa bir kurum oluşturdunuz. Söz konusu
kurumun Ankaradaki ve taşradaki teşkilatlarına
getirdiğiniz idarecilerin ne kadarı kurum içinden ne kadarı
kurum dışındandır? Bunların dökümünü verir misiniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Paksoy.
Sayın
Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakanım, bu hafta Sosyal Güvenlik
Haftası. Ama ben yukarıda komisyondaydım, zannediyorum ki siz
dâhil hiç kimse Sosyal Güvenlik çalışanlarının Sosyal
Güvenlik Haftasını kutlamadı. Ben Sosyal Güvenlik Kurumunda
çalışan tüm arkadaşlarıma başarı dileklerimi
iletiyorum. Acaba onların bu çok yoğun çalışmalarından
dolayı bu Hafta nedeniyle onları ödüllendirecek misiniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Aslanoğlu.
Soru işlemi
bitmiştir.
Sayın Bakan,
buyurun efendim.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Evet, bu hafta,
Sosyal Güvenlik Haftası ama görüşmelerimiz de aslında sosyal
güvenliğin içeriğiyle ilgili. Doğrusu, bir ihmalimiz olarak
kabul edebiliriz. Sayın milletvekilimize teşekkür ediyorum. Ben de bu
vesileyle tüm çalışanların Sosyal Güvenlik Haftasını
kutluyorum. Çok önemli bu hafta. Sebebi şu: Etkinlikler, geçmişte
olduğu gibi değil, geçmişten çok farklı, çok yoğun bir
şekilde Türkiyenin dört bir tarafında kutlanıyor.
Bir diğer
konu: Tarsustaki bir olaydan bahsetti bir milletvekilimiz, çok önemli.
Yeşil kartlı bir çocuğun durumundan bahsettiler ve bu
çocuğun tedavisinin nereden karşılanacağını
sordular. Çok önemli bir soru. Çok acele etmemiz gerekiyor bu yasayı
çıkarmaya. Çünkü bu yasa bir an önce çıkarsa on sekiz
yaşındaki bütün vatandaşlarımız,
yavrularımız sosyal güvenlik şemsiyesi altına girmiş
olacaklar. Dolayısıyla Türkiye artık böyle bir sorunu da, bu
ilkelliği de yaşamayacak, sosyal devlet olmanın gereği
bütün vatandaşlarımız sosyal güvenlik kapsamına girmiş
olacağından.
Sosyal
Güvenliğin borçlarıyla ilgili, ne kadar alacağınız var
diye soruldu. Küsuratını söylemiyorum şu anda, 32 katrilyon
BAĞ-KUR alacağımız var, 12 katrilyon SSK
alacağımız var, toplam 44 katrilyonluk bir
alacağımızın olduğunu söyleyebilirim.
İdarecilerin
atandığını biliyorsunuz. Yani Sosyal Güvenlik il
müdürlerini atadık. Sosyal Güvenlik il müdürleri atanması son derece
önemli bir olaydır. Bu üç kurumun başına geldiler ve tek kurum
hâlinde. Önemli bir görev görecekler, illerindeki tüm
vatandaşlarından sorumlu konumdadırlar. Dolayısıyla bu
arkadaşların tamamının kurum içinde olduğunu size
söyleyebilirim.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Kurum içinden atama
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Hepsi kurum içinden
atandı. Yani bildiğiniz gibi, SSK, BAĞ-KUR ve Emekli
Sandığı müdürlerimiz vardı. Doğrudur, bunların
içerisinde tercihte de kurumun çok zorlandığı kanaatindeyim.
Bildiğiniz gibi, bunların atanması kurum yönetim kurulu
tarafından, onayıyla oluyor, yani
Bakanlığımızın onayı gerekmiyor.
Dolayısıyla arkadaşlarımız özverili bir
çalışma yaparak Sosyal Güvenlik Kurumunun yurdun dört bir
tarafında teşkilatlanmasının, örgütlenmesinin
başlangıcını gerçekleştirmiş oldular. Şimdi,
il müdürlerinden sonra, hemen akabinde merkez müdürleri ataması olacak.
Bununla ilgili de 1.700 kadar bir kadro, bir merkez oluşturulacak. Bu
1.700 kadronun amacı da sosyal güvenlik en küçük birime varıncaya
kadar örgütlensin, halkla iç içe, halkla diyalog hâlinde gerek sağlık
hizmetlerini gerekse diğer sigorta hizmetlerini sunsun diye.
Özürlülerin
maaş bağlama hızı ile ilgili bir soru tevcih edildi.
İki yıldan yetmiş beş güne indirdik özürlülere maaş
bağlamayı, bir haftaya indirme mücadelesini veriyoruz.
İnşallah, bir haftaya bağlanır noktaya bunu indirme
çabası içerisindeyiz şu anda. Çünkü özürlülerimize bu konuda bir
pozitif ayrımcılık yapmamız gerekiyor. Onlar bu
vatanın evlatları, onların konumuna her birimiz
düşebiliriz. Onları iki yıl boyunca bekletmek herhâlde
yöneticilerin vasfı olmasa gerek. Süreyi çok kısalttık. Bunu bir
haftaya indirme çabamız da şu anda devam ediyor, tıpkı
karneleri
Bakınız, söz vermiştik, çok kısa süre içerisinde
sağlık karnelerini kaldırdık ve aktiflerini de
kaldıracağımızı söylemiştik, onları da geçen
hafta itibarıyla devreye koyduk. Şimdi, artık
vatandaşlarımızın -çalışanlar, emekliler-
sağlık karnesiyle ilgili sorunları kalmamış oldu.
Özürlülerle ilgili de çalışmamızı bu çerçevede
değerlendireceğiz.
Emekliler prim
ödeyecek mi? Sayın Genç, emeklilerin prim ödemeyeceğine dair
düzenleme, yanılmıyorsam, tasarının 61inci maddesinde
gayet net bir şekilde açıklanmış durumda. Yalnız, 1987
yılında yanılmıyorsam
KAMER GENÇ
(Tunceli) Genel sağlık sigortası primi
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Hayır, prim
ödemeyecekler, GSS primi ödemeyecekler.
Bunun
yanında, 1985 ve 1987 yılında çıkan bir kanun var. O zaman
BAĞ-KURlular GSS primi ödemedikleri için emeklilikleri söz konusu oldu.
Daha o dönemde çıkan yasa gereği on yıl
BAĞ-KURluların emekli olsalar da GSS primini ödeme
zorunluluğunu getirdi o düzenleme. O yürürlüktedir, istisnai olarak bir o
vardır. Yani 1985 yılında çıkan istisnai durumun
dışında emeklilerin prim ödemesi filan söz konusu değildir.
BAĞ-KURlular on yılı doldurunca o kesenek de o ödeme de
bitiyor, sona eriyor.
Yönetmelik ne
zaman yürürlüğe girecek? Yasanın altı ayda tümden
yürürlüğe girmesini umuyoruz. Bazı maddeleri hemen,
bazıları birkaç ay içerisinde yürürlüğe girecek ama yasa
altı ayın sonunda tümden yürürlüğe girecek.
Bu çerçevede ne
kadar yönetmelik olur? Doğrusu buna yazılı olarak cevap
vermemizde fayda var. Ezbere bir şey söylemenin doğru
olmayacağı düşüncesindeyim.
Prim
oranlarının yüksekliğinden bahsedildi. OECD ülkeleri
çerçevesinde prim oranları yüksek, doğru, ama asgari geçim indirimi
çerçevesinde mesele ele alındığı zaman OECDde artık
şampiyon değiliz, bir hayli aşağılara indik, yüzde
42,5lardan yüzde 36lar seviyesine indik. Şimdi, yüzde 5lik indirimi de
bu yıl içerisinde gerçekleştirdiğimizde, inanıyorum ki OECD
ortalamasına gelmiş olacağız. O zaman kayıt
dışılıkla mücadeleyi de çok daha etkin yürütmek mümkün
olacak. Çünkü siz, işvereni ağır vergi yükleriyle
karşı karşıya bırakmışsanız, o denetim
ne kadar seri olursa olsun, mutlaka, kayıt
dışılığı da beraberinde getirir. Ama eğer,
siz, bu konudaki dengeyi, bu konudaki oranları OECD
ortalamasının ve dünya ortalamasının üzerine çıkarmaz
da o noktada tutarsanız, tabiî ki denetimlerin de mutlaka çok önemli
katkısının olacağı düşüncesindeyim.
Personel
kanunuyla ilgili çalışmaların devam ettiğini biliyorsunuz.
Bir diğer bakanlığımız tarafından o
çalışmalar sürdürülmektedir.
Diğer, kalan
sorular varsa o sorulara da yazılı olarak cevap veririz.
Çok teşekkür
ediyorum, sağ olun.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakan.
Değerli
milletvekilleri, üçüncü bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi,
üçüncü bölümde yer alan maddeleri, varsa madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
61inci madde
üzerinde dört adet önerge vardır. Önergeleri önce geliş
sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık
sırasına göre işleme alacağım:
TBMM Başkanlığına
119 sıra
sayılı kanun tasarısının 61. maddesi ile
değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı
kanunun 103. maddesinin 2. fıkrasının
Kurum ile
yaptıkları sözleşmeleri
ibarelerinden sonra gelen,
feshedilebilir kurumca belirlenecek süre içinde tekrar sözleşme
yapılmaz ibarelerinin feshedilir ve kurumca belirlenecek süre içinde
tekrar sözleşme yapılmaz olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Hasip Kaplan Gültan Kışanak Selahattin Demirtaş
Şırnak Diyarbakır Diyarbakır
Akın
Birdal Sevahir
Bayındır Osman
Özçelik
Diyarbakır Şırnak Siirt
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 61 inci
maddesi ile değişik 5510 sayılı kanunun 103 üncü maddesinin
birinci fıkrasının son cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini, arz ve teklif ederiz.
Harun Öztürk Recai Birgün A. Jale
Ağırbaş
İzmir İzmir İstanbul
Kamer Genç Hasan Erçelebi Hasan Macit
Tunceli Denizli İstanbul
Hüseyin
Mert
İstanbul
Ayrıca,
maddi hatalar hariç olmak üzere, bu fiilî işleyen veya sağlık
hizmeti satın alınmasına ilişkin sözleşmelerde
belirtilen hükümlere aykırı davrandığı tespit edilen
sağlık hizmeti sunucularının Kurum ile yaptıkları
sözleşmeleri feshedilir ve iki yıldan az olmamak üzere Kurumca
belirlenecek süre içinde kendileri ile tekrar sözleşme yapılmaz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 61 inci
maddesi ile değiştirilen 5510 sayılı Kanunun 103 ncü
maddesinin ikinci fıkrasının sonuna aşağıdaki
cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla,
Akif Akkuş Reşat
Doğru Mustafa
Kalaycı
Mersin Tokat Konya
M.
Akif Paksoy Recep
Taner
Kahramanmaraş Aydın
Bir takvim yılı içerisinde,
yukarıda sayılan fiillerden birini birden fazla veya fiillerden
birden fazlasını birlikte yaptığı belirlenen
sağlık hizmet sunucularının Kurum ile yaptıkları
sözleşmeleri feshedilir ve aynı kişilerce başka ad
altında kurulacak işletme veya ortaklıklarla da sözleşme
yapılmaz.
BAŞKAN
Şimdi maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme
alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı'nın 61. Maddesi ile değiştirilen 31/5/2006
tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun 103. Maddesinin ikinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Kemal
Kılıçdaroğlu Hakkı
Suha Okay Rasim
Çakır
İstanbul
Ankara Edirne
Ali Rıza
Öztürk Çetin Soysal
Bayram Meral
Mersin İstanbul İstanbul
"tespit
edilen sağlık hizmeti sunucuları hakkında genel hükümlere
göre takip yapılır. Bu fiiller nedeniyle Kurumun yersiz ödediği
tutar 96 ncı maddeye göre geri alınır. Ayrıca bu fiilleri
işleyen veya sağlık hizmeti satın alınmasına
ilişkin sözleşmelerde belirtilen hükümlere aykırı
davrandığı tespit edilen sağlık hizmeti sunucularının
Kurum ile yaptıkları sözleşmeleri feshedilebilir ve iki
yıldan az olmamak üzere Kurumca belirlenecek süre içinde tekrar
sözleşme yapılmaz. Tekrar sözleşme yapılmayan
kişilerin ve birinci derece hısımlarının başka
adlarla kurdukları sağlık kuruluşları ile de
sözleşme yapılamaz.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu önergeye?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu efendim?
DEVLET BAKANI
MUSTAFA SAİD YAZICIOĞLU (Ankara) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Bayram Meral konuşacaklar.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Meral.
BAYRAM ALİ
MERAL (İstanbul) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; 119 sıra sayılı yasanın 61inci maddesi
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Sayın Bakanımız burada yasanın
methiyelerini anlattı. Bir türlü anlayamıyoruz. İşçi bu
yasayı istemiyor, memur bu yasayı istemiyor, esnaf bu yasayı
istemiyor, sivil toplum örgütleri bu yasayı istemiyor, işverenin
büyük bölümü şikâyetçi, ama biz yasanın methiyesini burada
yazıyoruz. Kim istiyor bu yasayı? IMF istiyor, Dünya Bankası
istiyor. IMF birçok şey istiyor.
Özelleştirmeyi hızlandırın. diyor,
Yatırımları durdurun. diyor, Tarım ve
hayvancılığa verdiğiniz desteği kesin. diyor ve Bana
muhtaç olun. diyor. İşte bizim karşı çıkmak
istediğimiz ve karşı çıktığımız
mantık budur değerli arkadaşlarım.
Burada Sayın
Bakanım hiç hak kaybı olmamasından bahsetti. İki örnek
vermek istiyorum değerli arkadaşlarım. İşçi emekli
olduğu zaman bir taban ücreti vardır. Ücreti, prim tutarı ne
olursa olsun dört yüz yirmi bir liranın altına emekli
aylığı düşmezdi. Şimdi bu iki yüzlerin altına
düşüyor. Hak kaybı değil midir bu değerli
arkadaşlarım? Yine, iş kazası, meslek
hastalığı geçiren, rapor alan bir arkadaşımıza da
dört yüz yirmi milyon liranın altında aylık ücret
bağlanmazdı. Bu taa yüz küsur liralara düşüyor. Bu bir hak
kaybı değil midir değerli arkadaşlarım? Sizce hak
kaybı nedir?
Bakınız,
muhterem arkadaşlarım, geldiniz geleli -yani, bu Mecliste sizinle
birlikteyim değerli arkadaşlarım- fakirin cebinden elinizi
çıkarmadınız. Ne yaptınız? Özelleştirme
yaptınız, binlerce işçiyi kapı dışına
koydunuz ve bir yasa çıkardınız. 657 sayılı
Yasanın içerisinde üç dört tür memur var, çalışan var. Birisini
4-C maddesi koydunuz. Bunların sendikası yok, kıdem
tazminatı yok, yıllık izni yok. Hani sosyal devletsiniz? Bu bir
hak kaybı değil midir değerli arkadaşlarım? (B)
cetveline göre bir bölüm vatandaşı
çalıştırıyorsunuz. Bunlar da böyle. Belirli akitle
çalışıyor. İşinize gelir süresini uzatırsınız,
işine gelirse kapının dışına
koyarsınız. Ama bir şey yaptınız, tebrik ederim sizi.
Çıkardığınız bu yasanın neler getirdiğini
bilenler hem de kodamanlar, birbirine işverenler, patronlar altı
aylık çocuğunu sigortalı yaptırdı. Helal olsun
işte! Sizinki böyle oluyor değerli arkadaşlarım.
İşte sosyal reform bu dediğiniz.
Değerli
arkadaşlarım, bakınız ne yapıyorsunuz: Burada bir
arkadaşım konuşurken itiraz ettiniz. Yatırım yok,
işsizlik had safhada, çocuklar, değerli arkadaşlarım,
üniversiteyi bitirmiş gençler meydanlarda boş geziyor. Ama siz ne
yapıyorsunuz biliyor musunuz sosyal şeyi? 2007 yılında 14
milyon 300 küsur bin kişiye yeşil kart
dağıtmışsınız -il il isterseniz söylerim- hemen
seçimden sonra, 5 milyon 347 binini iptal etmişsiniz.
Muhterem
arkadaşlarım, süre azalıyor, bir iki konuya daha değinmek
istiyorum. Geçen de Sayın Bakanımız Tekelden özelleştirme
dolayısıyla işten çıkarılanların kamu kesimine
aktarılacağını söylediler. Kurbanlık kuzu gibi
bekliyor Tekel işçileri değerli arkadaşlarım. Nereye
aktaracaksınız, bunlarla ilgili ne yapacaksınız veya onlar
gibi özelleştirme mağdurlarını? Burada açıklayın
da vatandaş hiç olmazsa -işinden ettiniz- evine giderken trafik
kazası geçirmesin. Şurada, gelin de açıklayın bunları
değerli arkadaşlarım.
Burada, muhterem
arkadaşlarım, bildiğiniz gibi, uzun yıllar ben
Türk-İş Genel Başkanlığını yaptım.
Lafı geçtiği için burada şey yapıyorum. Kavga
ettirmediğiniz yer kalmadı
Allah aşkına! Bir tek sivil toplum örgütleri kalmıştı,
onları da neredeyse birbirine takıştıracaksınız.
Saygıdeğer
arkadaşlarım, bakınız, Türk-İş sorumluluğunu
bilen bir kuruluştur. Ben meydanlara inen arkadaşlarıma da
teşekkür ediyorum. Gittim, onları da kapıda
karşıladım. Türk-İş nerede ve ne zaman, ne
yapacağını bilen bir kuruluştur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Meral.
BAYRAM ALİ
MERAL (Devamla) Bir dakikam bitti mi Sayın Başkan?
BAŞKAN Bir
dakika değil, beş dakikanız bitti, bir dakika veriyorum efendim
size.
BAYRAM ALİ
MERAL (Devamla) Onun haklı talep ve tekliflerini dinlemeyen, yerine
getirmeyen, siyasi partilerin, siyasi hükûmetlerin Türk-İş çok ense
tıraşını seyretmiştir. Kızılay
Meydanına indik de ne yapamadık diyenlere soruyorum.
Türk-İş Kızılay Meydanındayken burada güven oyu
alamayan, düşen hükûmetleri de
biliyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, bir konuyu daha söylemek istiyorum: Tarım
işçisi, şeker işçisi, inşaat işçisi, orman
işçisi
Bunların emekli olma hakları var mı değerli
arkadaşlarım? Bu yasayla bunlar ortadan kalkıyor,
yapmayınız. Bu yasayla bu arkadaşlarımızın emekli
olma hakları elinden alınıyor. Dört ay her yıl
çalışan bir işçi altmış yıl
çalışması lazım ki emekli olsun. Sanki bunu bilmiyor
musunuz? Bile bile burada elinizi kaldırıyorsunuz, bunun adına
da reform diyorsunuz. Hayrını görün.
Saygılar
sunuyorum hepinize. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Meral.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum efendim.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 61 inci maddesi
ile değiştirilen 5510 sayılı Kanunun 103 ncü maddesinin
ikinci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümlenin
eklenmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla.
Mustafa Kalaycı (Konya) ve
arkadaşları
Bir takvim
yılı içerisinde, yukarıda sayılan fiillerden birini birden
fazla veya fiillerden birden fazlasını birlikte
yaptığı belirlenen sağlık hizmet
sunucularının Kurum ile yaptıkları sözleşmeleri
feshedilir ve aynı kişilerce başka ad altında kurulacak
işletme veya ortaklıklarla da sözleşme yapılmaz.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu efendim?
DEVLET BAKANI
MUSTAFA SAİD YAZICIOĞLU (Ankara) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sayın Reşat Doğru
BAŞKAN
Buyurun Sayın Doğru. (MHP sıralarından alkışlar)
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi en derin saygılarımla selamlıyorum. Sözlerime
başlamadan önce fedakâr bir şekilde çalışan polis
teşkilatımızın Polis Haftasını ve polis
günlerini candan tebrik ediyor ve kendilerine başarılar diliyorum.
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 61inci
maddesi ile ilgili vermiş olduğumuz önergede biz Bir takvim
yılı içerisinde yukarıda sayılan fiiller dediğimiz,
bu 61inci maddenin bölümleri olan sağlık hizmeti
sunulmadığı hâlde sağlık hizmetini fatura ettiği,
faturayı veya faturaya dayanak oluşturan belgeleri gerçeğe
aykırı olarak düzenlediği, 64üncü madde gereğince kapsam dışı
tutulan sağlık hizmetlerini kapsam içinde olan sağlık
hizmetleri gibi gösterdiği, sağlık hizmetlerine hak kazanmayan
kişilere sağlık hizmeti sunarak kuruma fatura ettiği
şeklinde kurumu zarara uğratan insanlarla ilgilidir veya
kuruluşlarla ilgilidir.
Biz bu
önergemizde diyoruz ki Bir takvim yılı içerisinde yukarıda
sayılan fiillerden birini birden fazla veya fiillerden birden
fazlasını birlikte yaptığı belirlenen sağlık
hizmet sunucularının kurum ile yaptıkları sözleşmeleri
feshedilir ve aynı kişilerce başka ad altında kurulacak
işletme veya ortaklıklarla da sözleşme yapılmaz.
şeklinde değiştirilmesini istiyoruz.
Bu maddenin, yani
61inci maddenin son fıkrasında bu gösterilen durum şu
şekildedir: Diyorlar ki Fiilleri işleyen veya sağlık
hizmeti satın almasına ilişkin sözleşmelerde belirtilen
hükümlere aykırı davrandığı tespit edilen
sağlık hizmeti sunucularının kurum ile yaptıkları
sözleşmeleri feshedilebilir ve kurumca belirlenen süre içerisinde tekrar
sözleşme yapılmaz. deniyor. Yani feshedilebilir derken
feshedilmeyebilir de. Yani, burada bir noktada açıklık ortaya
konmuş gibi bir durum vardır. Bu açıklığın
ortadan kaldırılması lazım. Yani burada işlenen bir
suç vardır ve bu suçtan dolayı da bu sözleşmelerin bir daha
yapılmamak üzere kendileri veyahut da ortak olacağı
şirketler tarafından yapılmaması veyahut da
sözleşmelerin tamamen feshedilmesi şeklindedir. Bunu
yapmadığınız takdirde bir haksızlığı da
beraberinde getirmiş olursunuz.
Ayrıca,
71inci maddede yer alan kimlik tespiti yükümlülüğünü yapmayan ve bu
nedenle de bir başka kişiye ait sağlık hizmeti
sunulması nedeniyle kurumun zarara uğratılması
dediğimiz, yani sağlık karnelerinin başkaları
tarafından kullanılması anlatılmaktadır. Bu maddenin
de tekrar düzenlenmesi gerekiyor. Yani burada da işlenen bir suç
vardır, o suçun da cezasız kalmaması gerekmektedir.
Sayın
milletvekilleri, tabii, burada, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Yasasının bazı maddeleri
Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmişken 61inci maddesi
esasında iptal edilmemiştir.
61inci maddenin, 103üncü maddesinin tekrar değiştirilmesinin
de bir manasını anlayamıyoruz. İnanıyorum ki bu bizim
vermiş olduğumuz önergeyle beraber haksız menfaat teminini de
ortadan kaldırmış oluruz.
Ülkemizde tabii
son zamanlarda ciddi bir sağlık piyasası oluşmuştur.
Yani burada devlet hastanelerinin yanında özellikle özel sağlık
kuruluşları, beraberinde yine sağlık merkezleri, tıp
merkezleri gibi çeşitli kuruluşlar vardır. Bu
kuruluşların çalışmaları çok zor şartlar içerisinde
olmaktadır. Kim ne derse dersin bu kuruluşların normal
şekilde çalıştığını veyahut da
kazançlarının çok iyi bir şekilde olduğunu da söyleyemeyiz.
Son zamanlardaki bu kuruluşların temsilcilerinin yapmış
oldukları açıklamalarda kapanma durumuyla karşı
karşıya olduğu da bir gerçektir. Birçok sağlık
kuruluşu şu anda, yani bırakın personelini, personel
maaşlarını, ayakta durma noktasında bile çok büyük
mücadeleler vermektedir. Özellikle bu kuruluşların içerisindeki özel
hastanelerin kapanma durumuyla karşı karşıya
olduklarını, hatta bazı illerde de kapanmakta olduğunu da
görüyoruz. Hatta onu bırakın, bazı noktalarda açılmayla
ilgili çeşitli müracaatlar yapılmış, o müracaatlarda da
işte bu kanunun gerçek bir şekilde tam olarak ortaya
konmamasından dolayı da şu an itibarıyla ruhsat alma
durumuyla da karşı karşıyadırlar. Yani
ruhsatlarını alamıyorlar ve beraberinde de Acaba
açtığımız zaman biz ne zaman batacağız.
şeklinde düşünce içerisindeler. İnanıyorum ki bu kanunlarla
beraber bu insanların ve kurmuş oldukları kuruluşların
hepsini bir noktada suçlamak da doğru değildir. Bu suçlamayı
ortadan kaldırması noktasında, yapılırken ama
aynı zamanda da haksızlığa uğratan kuruluşları
da çok iyi bir şekilde denetlemek ve onlarla ilgili de
çalışmalar yapmak mecburiyetindeyiz.
Biz bu
önergemizle burada bir haksızlığın giderilmesini ve
beraberinde de kurulmuş olan bu işletmelerin bir noktada ciddi
şekilde çalışmalarını hedefliyoruz.
İnanıyorum ki önergemize destek verdiğiniz zaman bunu daha iyi
bir şekilde ortaya koymuş oluruz ve beraberinde de
haksızlığı önlemiş oluruz diyor, hepinize en derin
saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Doğru.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 61 inci
maddesi ile değişik 5510 sayılı kanunun 103 üncü maddesinin
birinci fıkrasının son cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini, arz ve teklif ederiz.
Harun
Öztürk (İzmir) ve arkadaşları
Ayrıca,
maddi hatalar hariç olmak üzere, bu fiilî işleyen veya sağlık
hizmeti satın alınmasına ilişkin sözleşmelerde
belirtilen hükümlere aykırı davrandığı tespit edilen
sağlık hizmeti sunucularının Kurum ile yaptıkları
sözleşmeleri feshedilir ve iki yıldan az olmamak üzere Kurumca
belirlenecek süre içinde kendileri ile tekrar sözleşme yapılmaz.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu önergeye?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Sayın Genç, buyurun efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 119 sıra
sayılı Yasa Tasarısının 61inci maddesiyle ilgili
olarak verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli milletvekilleri,
bu 61inci madde sahtekârlıkların en büyüğünün
yapılabileceği bir madde. Yani Sağlık hizmeti
sunulmadığı halde sağlık hizmetini fatura ettiği,
faturayı veya faturaya dayanak oluşturan belgeleri, gerçeğe
aykırı olarak düzenlediği
Yani maddeyi okumak istemiyorum.
Bunlar, tamamen bilerek -maddi hata hariç tabii- isteyerek
İşte, bu
sosyal sigortalarda o en büyük kara deliği açan insanlar bunlar.
Siz ne
yapıyorsunuz? Efendim, bu suçları işleyenlerin sözleşmeleri
feshedilebilir
Kim feshedebilir? Tabii, oradaki, o kurumun başındaki
adam eğer kendi tarikatına uygunsa feshetmeyebilir, eğer kendisi
de onun içindeyse, maddi menfaati varsa feshetmeyebilir. Böyle bir kanun
düzenlenebilir mi? Kanun vazıının görevi, kanunları
suçluları affetmeyecek bir surette düzenlemesi lazım.
Ondan sonra
Kurumca belirlenecek süre içinde tekrar sözleşme yapılmaz. Niye
burada söylemiyoruz? En azından bir iki sene
Sahtekârlık
yapmış, sağlık hizmetini vermediği halde vermiş
gibi devletin milyarlarını çalmış, cebine indirmiş
insanlara niye burada ceza düzenlemiyoruz da efendim oradaki kurumun
başındaki kişilerin takdirine bırakıyoruz.
Biraz önce
Sayın Bakan burada konuştu dedi ki Efendim, biz il sağlık
müdürlüklerine, sosyal güvenlik müdürlüklerine çok adaletli bir atama
yaptık. Hâlbuki, Sayın Bakan, siz, 81 tane BAĞ-KUR müdürünü, 81
tane SSK müdürünü aldınız, Emekli Sandığının
yetişmiş elemanlarını adınız, yüzde 90ına
kendi adamınız, deneyimsiz müfettişleri atadınız.
Bunları, öteki insanları da getirdiniz, önce merkezde
topladınız ve en büyük mağduru siz yaptınız. Böyle hak
ve adalet duygusundan yoksun icraatları yapan insanların
çıkıp da burada hak ve adalet dersini vermeye hatta insanları
kandırmaya hakikaten vicdanım tahammül etmiyor.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, bakın, Sayın Bakan diyor ki Dört
dörtlük yapalım. Yapalım. Dört dörtlük yapabilmeniz için kanunlarla
suistimalleri önlemeniz lazım. Ne yaptınız? Şimdi,
faturayı getiriyor. Sayın milletvekilleri, faturayı kim
inceliyor? Bir sağlık faturasını, hiç sağlıkla
ilgisi olmayan birtakım insanlar inceliyor. Hatta geçenlerde gazetelerde
de yazdı. Bu faturayı düzenleyen işin ehli bir memur diyor ki
Kardeşim, ben sana ortopedik bir ameliyat yaptım. Burada ithal
malı kullandım. Getir bakalım hangi ithal malını
kullandın? diye soruyor. Tabii, bu sorma dolayısıyla devleti
çarpan çırpan insanların arkasındaki yönetimdeki insanlar bu
adamı görevden aldılar ve perişan ettiler.
Yani,
değerli arkadaşlarım, bakın, aynı dalda ithal edilen
mal, yani o dalda ithal edilen mal on tane ise, Türkiyede bir bakıyorsun
bin tane kullanmış. Yerli malın fiyatı on lira ise, onun
bin liradır. İşte, kara delik bu Sayın Bakan. Bunun için de
ne tedbir aldınız? Almadınız ki. Sizin getirdiğiniz
kanunlarda hep yandaşlarımızı nasıl koruruz, devletin
kaynaklarını yandaşlarımızın cebine nasıl
aktarırız?! Sizin düşünceniz bu, Hükûmetin düşüncesi bu.
Yoksa ki bu memleket dürüst yönetilse, tabii ki doğru dürüst
sağlık hizmeti verilse
Geçmişte gördük, neler yapmadılar.
Kalbe takılan stentlerde ne büyük
7-8 milyar dolar havadan gitti. Bununla
aynı şekilleri getiriyor, aynı şekilde düzenleme
yapıyorsunuz. Bunların önüne geçebiliyor musunuz? İşte,
Tayyip Erdoğan her gün uçaklara dolduruyor adamlarını parti
parti geziyor, illeri geziyor. Parti kongresini geziyorsun. Yahu, Tayyip sen
kongre yapacaksan, git kendi paranla yap kardeşim, devletin parasıyla
niye yapıyorsun?
HALİL
AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Ayıp ayıp, sen Tayyip diyemezsin,
doğru konuş! Saygılı ol.
KAMER GENÇ
(Devamla) - Benim malım, benim
verdiğim vergiyle hangi hakla sen devletin uçağına kendi
yandaşlarını dolduruyorsun, bir günde üç tane vilayeti
geziyorsun! Bu senin hakkın mıdır! Böyle bir siyaset
yapılabilir mi? Kendi cebinden yap! Ayrıca bir de gidiyorsun devlet
valisinin odasını burada bomba var mıdır, yok mudur diye
köpeklere aratıyorsun. Böyle bir zihniyetle bu devlet yönetilemez
sayın milletvekilleri ve getirilen bu düzenlemeler de Türkiyede sosyal
güvenliğe sağlıklı bir şey getirmez. Çünkü sizin
tıynetiniz belli. Yani devletin malını kullanmak, sevmek sizin
çok hoşunuza gidiyor. Devlet kaynaklarından yararlanmak sizin çok
hoşunuza gidiyor. Böyle bir zihniyette olan kişilerin getirdikleri
düzenlemeler de kendilerine nasıl acaba ileride rant
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ
(Devamla) - Sayın
Başkanım, daha bir dakikamı
BAŞKAN
- Sayın Genç
konuşmanızı tamamlar mısınız efendim, bir
dakikanızı veriyorum.
KAMER GENÇ
(Devamla) - Acaba, nasıl, ne zaman
yandaşlarımıza nereden devletin bir kaynağını
aktarırız?
Şimdi, bir
sürü tarikat hastanesi belirdi dedik. Arkadaşlar bir bakıyorsunuz,
1.500 yataklı hastaneler çıktı. Bunlar nereden alıyor
paraları, kimler veriyor? Sayın Bakan, çıkın buradan
söyleyin bakalım, hangi özel hastaneye ne kadar para ödediniz? Onları
söyleyin bakalım. Yandaşlarınızdaki hastaneler özel
korunuyor mu? Bu paralar
Bu hastaneler niye yapılıyor, neye
güvenilerek yapılıyor? Bütün mesele
Tabii ki, sağlık
hizmetini veren insanlara saygımız sonsuz, ama sırf burada kendi
yandaşlarına kaynak aktarmak için böyle özellikle bu Hükûmete
güvenerek, bu akıl almaz servetlere dayalı yatırımlar
yapılınca, tabii ki, burada bizlerin de çıkıp bunları
konuşmamız lazım.
Değerli
arkadaşlarım, gerçekten sosyal sigortalar kanununun çıkması
gerekli ama bu kanunun Türkiyenin gerçeklerine uygun bir şekilde
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
- Teşekkürler Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Devamla) - Sayın Başkan, daha sürem var,
burada saat var. (AK Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Verdim efendim, bir dakikanızı da verdim.
KAMER GENÇ
(Devamla) Saat bozuk Sayın Başkan burada.
HALİL
AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Sosyal güvenlik açıklarını bir
anlatsaydın!
KAMER GENÇ
(Devamla) Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Genç.
Sayın milletvekilleri,
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri, alınan karar gereğince çalışma süremiz
dolmuştur.
Bir dakika
efendim. Hemen ayaklanmayın, bir şey soracağım size.
SIRRI SAKIK (Muş)
Bitsin Başkanım, bitsin bu.
BAŞKAN
Madde üzerinde bir tek önergemiz var. (CHP sıralarından Yarın
görüşelim sesleri) Maddenin bitimine kadar süreyi uzatmayı
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, süre bitti.
HALİL
AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Sen gidebilirsin!
BAŞKAN
Efendim, uzatma kararı
Bir dakika fazla çalışacağız
ya!
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Süre bittikten sonra oylama olur mu Sayın Başkan? Süre
bittikten sonra olmaz Başkanım.
BAŞKAN
Meclisi çalıştıralım işte, buyurun.
HAKKI SUHA
OKAY(Ankara) Sayın Başkan, ama süre bitti.
BAŞKAN
İsterseniz karar alalım, devam edelim sabaha kadar.
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) - Haklısınız da, süre bitti. Bitmeden önce
oylasanız
Ama süre bitti.
BAŞKAN Bir
maddeyle bir şey olmaz efendim. Geçiyor zaten yani.
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Olur mu öyle şey!
BAŞKAN
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra
sayılı kanun tasarısının 61. maddesi ile değiştirilmek
istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı kanunun 103. maddesinin 2.
fıkrasının
Kurum ile yaptıkları sözleşmeleri
ibarelerinden sonra gelen,
feshedilebilir kurumca belirlenecek süre içinde
tekrar sözleşme yapılmaz ibarelerinin feshedilir ve kurumca
belirlenecek süre içinde tekrar sözleşme yapılmaz olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Sayın
Başkanım, katılmıyoruz. Ayrıca, az önce Sayın
Kamer Gençin bahsettiği daldan dala konuların tamamının
doğru olmadığını da burada ifade etmek istiyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Oldu, teşekkürler.
Kim
konuşacak efendim?
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Bayındır konuşacak.
BAŞKAN
Sayın Bayındır, buyurun efendim.
SEVAHİR
BAYINDIR (Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yalnız, bir hukuksuzluğa beni ortak etmiş oldunuz. Keşke,
zaman bitmeden önce zaman uzatılması kararı verilseydi. Ana
muhalefet partisi de salonu terk etmek zorunda kaldı. Hani, bir kerecikten
bir şey olmaz demeyelim, her şeyi usulüne uygun şekilde yapalım.
Yani, benim içinse tamam, başkası içinse değildir demek
BAŞKAN
Tabii, bitmeden uzattık, bittikten sonra uzatamayız efendim.
Bittikten sonra süre uzatılmaz ki, bitmeden önce uzatılacak tabii.
SEVAHİR
BAYINDIR (Devamla) Ama süreniz bitmişti. Söz konuşurken
yapılır. Daha önce ben bu kürsüdeyken aynı uygulamayı
yaşamıştım ama.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkanın saati doğrudur
ama.
SEVAHİR
BAYINDIR (Devamla) Vallahi, saatler hep yalan konuşur denir, ama herkes
kendine yontsun.
BAŞKAN Size
fırsat verdim.
SEVAHİR
BAYINDIR (Devamla) Neyse, engin sabırlarınıza
sığınarak o zaman, bu sağlıksız yasanın
uygulamada çıkaracağı kimi handikaplara değinmek istiyorum.
Ama her şeyden önce, bu yasa aslında, yani sağlık bir hak
mıdır, bu hakkın köklü sunulması gerekir mi zihniyetinin
sorgulandığı bir sosyal güvenlik yasası.
Dolayısıyla, Sayın Bakanın, işte bu kimi
iyileştirmeleri, yani sivil toplum örgütlerinin ısrarlı,
kararlı mücadelesi sonrası kimi maddelerde oluşturdukları
uzlaşmayı sanki bütün bir mutabakatmış gibi göstermesini ya
da bu kısmi iyileştirmeleri de bir lütuf gibi sunmasını
doğru bulmuyorum doğrusu burada. Dolayısıyla,
sağlık bir haksa, bu, sağlık hakkının elinden
alınması için haksızlıklar yasası olarak uygulamaya
geçecek ve böyle anılacak diye düşünüyorum. Dolayısıyla,
aslında, Hükûmet bu yasayla, kendisine oy verenleri pişman ettirme
yasasını uygulamaya koymuş olacak, çünkü sanki hani sadaka, ne
versek siz bununla yetinin düşüncesi hâkim. Buna razı olmayan, buna
boyun eğmeyeni tazyikli suyla, copla ya da kişilik haklarına
hakaret eder şekilde, işte yalan konuşuyorlar şeklinde
beyanatlarla, bu haksız, hukuksuz, sağlıksız yasa
yıldırım hızıyla geçirilmeye çalışılıyor
bütün işleyiş alt üst edilerek. Ne acelesi var? Sosyal güvenlik haftasında
topluma hediyemiz bu mu olmalıydı, yani sosyal güvensizlik hediyesi
mi olmalıydı diye sormak istiyorum. Dolayısıyla, bu
yasanın temel handikapları belki bugün henüz sıcağı
sıcağına tartışılıyor teorik olarak.
Basın aracılığıyla topluma
Yani genel anlamda kimi,
nasıl susturabiliriz ya da nasıl kandırabiliriz gibi bir
yaklaşım olsa da kısa sürede bu yasanın genel
kargaşası ve haksızlığı toplum nezdinde
açığa çıkmış olacak ve tabii ki her zaman olduğu
gibi halk pişman olacak size oy verdiğine, ama ne yazık ki son
pişmanlık fayda getirmez diyorum. Bu yasanın çok derin sorunlar
yaratacağını tekrar belirtmek istiyorum.
Yine, şimdi,
bütün yasanın tartışıldığı süreçlerde gerek
Sağlık Komisyonunda gerek Bütçe alt komisyonunda, Bütçe Komisyonunda
ve Mecliste bir süredir tartıştığımız bu yasaya
ilişkin genel anlamda eleştirilerimizi sunduk ve eksikliklerini ifade
ettik. Şimdi, bu eksiklikler bir şekilde yasalaşmış
oldu. Bu yasalaşan eksik uygulamalarla tabii ki pratikte ciddi sorunlar
çıkacak. Nedir sorunlar? İşte, kurumlara yetkinin verilmesi
aslında istismardır. Kurumlara hizmet alımının sadece
kurumlara verilmesi yine öncelikli ve ayrıcalıklı özel
hastaneleri tercih etmeye yol açacaktır. Bu tercih, yani insanlar bireysel
hırslarından, hedeflerinden vazgeçmemişlerdir. Bir kamu
hastanesini yönetiyorsa, aynı zamanda paravan özel hastaneler
oluşturmuşsa, elbette ki ilk hizmeti oradan satın alacaktır
ve faturaları da kendisi bu şekilde uygulayacaktır, farklı
farklı faturalar da olabilir. Dolayısıyla yaratılan
boşluklar ve keyfî, yani idarecinin inisiyatifine sunulmuş keyfî
uygulamalarla şimdiden kısmen öngörülen hukuki tedbirler ne
yazık ki pratikte sıkça görülecek ve yaşanacaktır.
Dolayısıyla öyle bir hukuk ve öyle bir kanun
çıkaracaksınız -uygulamada çok ekstra hukuki yöntemlerle- bu
önlenmeye ihtiyaç duyulmasın, su gibi kendi mecrasında akıp
gitsin. Ne yazık ki bentlerle
sınırlandırılmış ve keyfiyetle
bağdaşır şekilde hazırlanacak bir kanunun pratik
zorlukları da olacaktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bayındır.
SEVAHİR
BAYINDIR (Devamla) O yüzden, diyorum ki bir nefes sıhhati bile halka
fazla gördünüz. Halk sonuna kadar bu hakkı size soracaktır diyorum.
Sağlıklı yaşam dilemediniz topluma. Umarım, toplumumuz
yakın zamanda sağlıklı tercihler yapar ve sizin
sağlığınızı korumak için, kendisini korumak için
sizden de kurtulur diyorum.
Teşekkürler,
iyi geceler. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bayındır.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
61inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Kanun tasarı
ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 10 Nisan 2008
Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 13.00te toplanmak
üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 22.11