DÖNEM: 23 CİLT: 18 YASAMA YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
89uncu
Birleşim
10 Nisan 2008 Perşembe
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.
- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- TBMM
Başkan Vekili Eyyüp Cenap Gülpınarın, polis
teşkilatının kuruluşunun 163üncü ve
Şanlıurfanın düşman işgalinden kurtuluşunun
88inci yıl dönümü nedeniyle konuşması
V.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, polis teşkilatının
kuruluşunun 163üncü yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Hakkâri
Milletvekili Hamit Geylaninin, Hakkâride yaşanan doğal afetlere
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Aksaray
Milletvekili Ali Rıza Alaboyunun, Mareşal Fevzi Çakmakın ölüm
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 milletvekilinin, nevruz
kutlamalarında yaşanan olayların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/165)
2.- Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş ve 19 milletvekilinin, Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yaşayan göçebelerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/166)
3.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 20 milletvekilinin, gıda
fiyatlarındaki artış ve sektördeki yeterliliğin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/167)
B) Tezkereler
1.- Peru
Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonunun Türkiye Büyük
Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu heyetini Peruya davetine
icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/389)
2.-
Slovenyanın başkenti Ljubljanada düzenlenecek olan AB Üye ve Aday
Ülkeleri Parlamentoları Kültür İşleri Komisyonları
Başkanları Toplantısına davet edilen Kahramanmaraş
Milletvekili ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
Başkanı Sayın Mehmet Sağlamın davete icabet etmesine
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/390)
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
İzmir Milletvekili Bülent Baratalının; Devlet Memurları
Kanunu ile Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
Manisa Milletvekili Şahin Mengünün; 5510 Sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 19 milletvekilinin; 17.7.1964 Tarihli ve
506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa Geçici Maddeler Eklenmesi
Hakkında Kanun Teklifi; Sivas Milletvekili Muhsin
Yazıcıoğlunun; Engelli Memurların Emekliliğini
Düzenleyen 5434 Sayılı Kanunun 39 uncu Maddesinin (j) Bendinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
İzmir Milletvekili Bülent Baratalının; 3201 Sayılı
Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt
Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri
Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı ve 24 milletvekilinin; 5510 Sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 4
Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 12 milletvekilinin;
Sanatçıların Sosyal Güvenliklerinin Sağlanması
Hakkında Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/465, 2/30, 2/31, 2/37, 2/64, 2/71, 2/79, 2/136, 2/147, 2/149) (S.
Sayısı: 119)
VIII.-
SÖYLEVLER
1.- AB Komisyonu
Başkanı Jose Manuel Barrosonun Genel Kurula hitaben
konuşması
IX.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Antalya
Milletvekili Mehmet Günalın, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Faruk Çelikin konuşmasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
X.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, 5237 sayılı Türk Ceza
Kanununun lehe hükümlerinden faydalanan hükümlülere ilişkin sorusu ve
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinin cevabı (7/1989)
2.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, yargı
çalışanlarının özlük haklarına ilişkin sorusu ve
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinin cevabı (7/2171)
3.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, kurumlar vergisinde kaldırılan
yatırım indirimine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın cevabı (7/2274)
4.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, enflasyon artışının memur ve
emekli maaşına yansıtılmasına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtanın
cevabı (7/2305)
5.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, makine ve ekipman hibe desteğine
ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/2308)
6.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, yerel yayın
kuruluşlarına vergi kolaylığı sağlanmasına
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtanın
cevabı (7/2379)
7.- Ankara
Milletvekili Nesrin Baytokun, denetimi Sayıştaya geçen KİTlere
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/2397)
8.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın, enflasyon
hesabına ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım
Ekrenin cevabı (7/2426)
9.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, Adıyamandaki özürlülerin rehabilitasyon
hizmetlerinden yararlanmasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
Nimet Çubukçunun cevabı (7/2427)
10.-
İstanbul Milletvekili Atila Kayanın, İnsan Hakları
Danışma Kurulunun faaliyetlerine ilişkin Başbakandan sorusu
ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı (7/2433)
11.- Samsun
Milletvekili Osman Çakırın, İnsan Hakları
Danışma Kurulunun faaliyetlerine ilişkin Başbakandan sorusu
ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı (7/2435)
12.- Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycının, İnsan Hakları
Başkanlığının düzenleme çalışmalarına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/2439)
13.- Karaman
Milletvekili Mevlüt Akgünün, tarımsal sulamadan doğan elektrik
borçlarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın cevabı (7/2574)
14.-
İstanbul Milletvekili Hüseyin Mertin, Yüksek Denetleme Kurulundaki atama
ve yer değiştirmelere ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı (7/2582)
15.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, yabancılara toprak
satışına,
Yabancılara
gayrimenkul satışına,
İlişkin
soruları ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtanın cevabı
(7/2625, 2626)
16.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, TOKİye devredilecek Hazine
arazilerine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın cevabı (7/2628)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 13.00te açılarak beş oturum yaptı.
Yozgat
Milletvekili Osman Coşkunun, 10 Nisan Polis Gününe ilişkin gündem
dışı konuşmasına, İçişleri Bakanı
Beşir Atalay,
İstanbul
Milletvekili Hasan Macitin, tarımsal desteklemelere ilişkin gündem
dışı konuşmasına, Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Eker,
Cevap verdi.
Kırklareli
Milletvekili Tansel Barış, Sağlık Haftasına ilişkin
gündem dışı bir konuşma yaptı.
Van Milletvekili
Fatma Kurtulan ve 19 milletvekilinin, Vandaki nevruz kutlamaları
başta olmak üzere bazı olaylara yapılan müdahalelerle ilgili
iddiaların araştırılarak (10/163),
Bursa
Milletvekili Necati Özensoy ve 22 milletvekilinin, enerji
kaynaklarının araştırılarak stratejik enerji
politikası izlenmesi için (10/164),
Alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu;
önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin
sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
İzmir
Milletvekili Oktay Vural, AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel
Barrosonun Genel Kurula hitap edebilmesi için Mecliste karar
alınması gerektiğine ilişkin bir açıklamada bulundu.
AB Komisyonu
Başkanı Jose Manuel Barrosonun 10 Nisan 2008 tarihli 89uncu
Birleşimde Genel Kurula hitaben bir konuşma yapma isteği kabul
edildi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kararlaştırılmış olan Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İzmir Milletvekili Bülent Baratalının,
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, Devlet Memurları Kanunu ile
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
İzmir Milletvekili Bülent Baratalının, Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; Manisa Milletvekili Şahin Mengünün, 5510
Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 19 Milletvekilinin, 17.7.1964
Tarihli ve 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa Geçici Maddeler
Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi; Sivas Milletvekili Muhsin
Yazıcıoğlunun, Engelli Memurların Emekliliğini
Düzenleyen 5434 Sayılı Kanunun 39 uncu Maddesinin (j) Bendinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
İzmir Milletvekili Bülent Baratalının, 3201 Sayılı
Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt
Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri
Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı ve 24 Milletvekilinin, 5510 Sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 4
Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 12 Milletvekilinin,
Sanatçıların Sosyal Güvenliklerinin Sağlanması
Hakkında Kanun Teklifinin (1/465, 2/30, 2/31, 2/37, 2/64, 2/71, 2/79,
2/136, 2/147, 2/149) (S. Sayısı: 119) görüşmelerine devam
edilerek ikinci bölümü kabul edildi, üçüncü bölümü üzerinde bir süre
görüşüldü.
Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Muş Milletvekili Sırrı
Sakıkın,
Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Edirne Milletvekili Rasim Çakırın,
Konuşmalarında
Başbakana;
İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Giresun Milletvekili Nurettin
Caniklinin konuşmasında partisine,
Sataştıkları
iddiasıyla birer konuşma yaptılar.
10 Nisan 2008
Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 13.00te toplanmak
üzere birleşime 22.11de son verildi.
Eyyüp
Cenap GÜLPINAR
Başkan
Vekili
Canan CANDEMİR ÇELİK Murat
ÖZKAN
Bursa Giresun
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Fatoş
GÜRKAN
Adana
Kâtip
Üye
No.: 124
II.- GELEN KÂĞITLAR
10 Nisan 2008 Perşembe
Meclis
Araştırması Önergeleri
1.-
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 Milletvekilinin,
Nevruz kutlamalarında yaşanan olayların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/165) (Başkanlığa
geliş tarihi: 7/4/2008)
2.- Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş ve 19 Milletvekilinin, Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yaşayan göçebelerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/166)
(Başkanlığa geliş tarihi: 7/4/2008)
3.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 20 Milletvekilinin, gıda
fiyatlarındaki artış ve sektördeki yeterliliğin
araştırılarak tarım politikalarında alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/167)
(Başkanlığa geliş tarihi: 8/4/2008)
Süresi
İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekicinin, Yunanistan Başbakanının Türkiye
ziyaretine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/2116)
2.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağızın, ekonomiyle ilgili bazı
değerlendirmelere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/2119)
3.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macitin, belediye başkanlarının belediye hizmetlerinin
reklamlarını yapmasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/2120)
4.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macitin, ruhsatsız çalışan işyerlerinin
denetimine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/2122)
5.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, Başbakanın Almanyada
düzenlediği bir toplantının finansmanına ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2130)
6.- İzmir
Milletvekili Oğuz Oyanın, Afganistanda verilen bir idam
cezasına karşı diplomatik girişimde bulunulmasına
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2132)
7.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, protestocu TEKEL
işçilerine polis müdahalesine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2136)
8.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, motorlu taşıtların
teknik muayenesine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2137)
9.- Trabzon
Milletvekili Süleyman Latif Yunusoğlunun, nüfus verilerine göre gelirleri
azalan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2138)
10.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, Turunç Belediyesinin kapatılmasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2139)
11.- Mersin
Milletvekili İsa Gökün, Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda yapılan
değişikliğin sonuçlarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2142)
12.- Ankara
Milletvekili Tekin Bingölün, radar kontrol uyarı levhalarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2143)
13.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Yüreğir Belediyesine tahsis edilen
taşınmazlara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2144)
14.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Adıyamandaki derslik
ihtiyacına ve ÖSSdeki başarı seviyesinin yükseltilmesine
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2152)
15.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, mikrobik bir
hastalığa karşı alınan önlemlere ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2153)
16.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, sağlık
kuruluşlarında fotoğraf ve kamera çekiminin yasaklanmasına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2154)
17.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, bazı
sağlık verilerine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2155)
18.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, Balıkesirde
bölünmüş yol kamulaştırma bedellerinin ödenmesine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2158)
19.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, akaryakıt
kaçakçılığı konusunda kurulan Meclis
Araştırması Komisyonu raporu uyarınca yapılan
girişimlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/2163)
20.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, muhtarlara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2164)
21.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, Sivil Havacılık Genel Müdürü
hakkındaki iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/2166)
22.- İzmir
Milletvekili Kemal Anadolun, bir parktaki Atatürk heykeline yapılan
saldırıya ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/2168)
23.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, hizmete açılmayan yatırımlara
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2177)
24.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, özelleştirilen kurumlardaki
işçilerin diğer kurumlara nakline ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/2178)
25.- Adana
Milletvekili Tacidar Seyhanın, yurt dışı ziyaretlerine
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2189)
26.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Cumhurbaşkanının Tanzanya
ziyaretine ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2190)
27.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Yüreğir Belediyesinin gelirlerine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2194)
28.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Seyhan Belediyesinin gelirlerine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2195)
29.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, hizmete açılmayan yatırımlara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2196)
30.- Osmaniye
Milletvekili Hakan Coşkunun, ülkemizde kaçak çalışan Ermenilere
ve il özel idarelerinin tarım birimlerine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2197)
31.-
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun, İstanbul
ve Ankara Büyükşehir Belediyelerinin doğalgaz sayacı ihalelerine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2199)
32.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, YÖK Genel Kurulunun bir
kararına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/2208)
33.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, hizmete açılmayan yatırımlara
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2212)
34.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, hizmete açılmayan yatırımlara
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2222)
35.- Ankara
Milletvekili Nesrin Baytokun, Sivil Havacılık Genel Müdürü
hakkındaki iddialara ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2223)
36.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Ispartada düşen uçağın
enkazına ve Sivil Havacılık Genel Müdürü hakkındaki
iddialara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/2224)
37.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, hizmete açılmayan yatırımlara
ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Şimşek) yazılı
soru önergesi (7/2229)
38.-
Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındırın,
işçilerle toplu sözleşme imzalamayıp üretimi durduran bir
firmaya ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2233)
10 Nisan 2008 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 13.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa),
Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 89uncu Birleşimini açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN -
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre vereceğim.
Yoklama
işlemimiz başlamıştır efendim, buyurun.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayımız yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 13.06
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 13.20
BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa),
Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 89uncu
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN
Açılışta yapılan yoklamada toplantı yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayımız vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- TBMM Başkan Vekili Eyyüp Cenap
Gülpınarın, polis teşkilatının kuruluşunun
163üncü ve Şanlıurfanın düşman işgalinden
kurtuluşunun 88inci yıl dönümü nedeniyle konuşması
BAŞKAN
Değerli milletvekilleri, bildiğiniz gibi bugün polis
teşkilatının 163üncü kuruluş yıl dönümü. Milletimizin
huzuru ve güveni için gece gündüz demeden büyük bir özveriyle hizmet yapan
emniyet teşkilatımızda görevli polislerimizin gününü kutluyor,
görev şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum.
Ayrıca,
yarın, 11 Nisan 2008 Şanlıurfanın düşman
işgalinden kurtuluşunun 88inci yıl dönümü. 1919da önce
İngilizler, sonra Fransızlar tarafından işgal edilen,
tarihi milattan önce 13500lü yıllara dayanan peygamberler diyarı,
dinler medeniyetinin başkenti Şanlıurfa, 11 Nisan 1920de
Urfalı milisler tarafından kahramanca verilen mücadele sonunda
düşman işgalinden kurtarılmıştır. Bu günümüzü
sizlerle birlikte yürekten kutluyor, minnet duygularıyla,
şehitlerimize Allahtan rahmet, gazilerimize sağlık ve mutluluk
diliyorum.
1984
yılında, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kurtuluş
Savaşındaki kahramanlığından dolayı Urfa ilini
şanlı unvanıyla onurlandırmıştır. Yüce
Meclise şahsım ve Şanlıurfalı hemşehrilerim
adına teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
(Alkışlar)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkanım, bir de
Şanlıurfayı büyükşehir yapsanız çok mutlu
olacağız. Büyükşehir belediyesi hakkı
BAŞKAN
İnşallah.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Şanlıurfanın 650 bin nüfusu var.
BAŞKAN -
Destek verirseniz olur inşallah. Teşekkür ederim, sağ olun.
OKTAY VURAL
(İzmir) Destek bizden, hadi getirin önergeyi.
BAŞKAN -
Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, 10 Nisan polis teşkilatının
kuruluş yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Gaziantep Milletvekili
Hasan Özdemire aittir.
Buyurun
Sayın Özdemir. (MHP sıralarından alkışlar)
V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemirin, polis
teşkilatının kuruluşunun 163üncü yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
HASAN
ÖZDEMİR (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; mensubu olmaktan büyük onur ve gurur duyduğum emniyet
teşkilatımızın kuruluşunun 163üncü yıl dönümü
dolayısıyla şahsım adına gündem dışı
olarak söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
10 Nisan 1845
tarihinin Türk emniyet teşkilatı açısından önemi büyüktür.
Bu tarihe kadar zabıta olarak nitelendirilen teşkilat polis
adı altında hayata geçmiş ve emniyet teşkilatının
kuruluş günü olarak kabul edilmiştir.
Güvenlik,
dünyanın belki de en önemli ve pahalı bir konusudur. Güvenliğin
olmadığı bir ortamda sağlıktan, eğitimden,
ulaşımdan, ticaretten ve iletişimden söz edilemez. Emniyet
teşkilatımızın, gelişen eğitim seviyesi, büyüyen
teşkilat yapısı ve artan nitelikli personel sayısıyla
milletimizin esenliği için yaptığı başarılı
ve zorlu görevler her türlü takdirin üstündedir. Özellikle özlük
haklarındaki yetersizliklere rağmen, Türk polis teşkilatı
uzun bir süreçten geçerek belli bir seviyeye gelmiş ve modern anlamda bir
teşkilat olmuştur.
Son derece zor
şartlar altında özveriyle çalışan emniyet
teşkilatı mensuplarımızın çok büyük sorunları
vardır ve çözümü yolunda bugüne kadar atılan adımlar yeterli
olmamıştır. Polisimizin maaş ve özlük hakları 657
sayılı Devlet Memurları Kanununa göre şekillenmektedir.
Ancak polisimizin rutin mesaisi bile diğer kamu görevlilerine göre 2 kat
fazla ve risklidir.
Diğer kamu
görevlileri hafta sonu, dinî ve resmî bayramlar, yılbaşı ve
diğer özel günlerde istirahat ederken, polisimiz bu günlerde
güvenliği sağlamak için, aksine, daha fazla
çalışmaktadır. Yılda 313 ve günde 12 saat
çalıştığı düşünüldüğünde 3.756 saat mesai
yapmaktadır. Dolayısıyla sosyal hayatları ve aile
ilişkileri sekteye uğramakta ve psikolojileri bozulmaktadır.
Diğer kamu görevlileri ise yılda 249 gün
çalışmaktadır. Buna göre polisimiz diğer kamu
görevlilerinden 1.764 saat, yani yüzde 88 oranında daha fazla
çalışmaktadır.
İntihar
oranı en yüksek meslek grubu maalesef yine polistir. Sorunların
çözülmemesi nedeniyle cinnet getiren, intihar eden polislerin sayısı
hız kesmeden devam etmektedir.
Avrupa
Birliğine onurla giriş sürecinde, küreselleşen dünyada yerimizi
alabilmemiz, toplumun huzur ve mutluluğunun sağlanması,
Türkiye'nin siyasetinde, idari yapılanmasında ve ekonomisinde önemli
dönüşümler yapılmasına bağlıdır. Bu bağlamda
araç gereç, bilgi, teknoloji kullanımı bakımından
dünyanın en gelişmiş imkânlarına sahip hâle gelen polis
teşkilatımız, bir yandan
caydırıcılığıyla suç işlenmesini önleyip
asayişi temin ederken, diğer yandan işlenen suçların
faillerini çağdaş yöntemlerle kısa sürede yakalayabilme
yeteneğine sahiptir. Ancak, polisin aldığı maaş,
Avrupalı meslektaşlarıyla mukayese edildiğinde çok
düşüktür. Amerikan polisi 4.200 euro, Alman polisi 3 bin euro ve İngiliz
polisi 4.003 euro kazanmaktadır. Polisimizin maaşının büyük
bölümü tazminatlardan oluşmaktadır. Bunlar da emekli
maaşına yansımadığından, emekli olduğunda
polisin maaşı yarı yarıya düşmektedir. Belirtmiş
olduğum hususlar doğrultusunda, 657 sayılı Devlet
Memurları Kanunundan bağımsız ayrı bir polis personel
yasasına acilen ihtiyaç vardır.
Değerli
milletvekilleri, bununla birlikte, görevli bulundukları süre içerisinde
hiçbir disiplin cezası almamış, askerlik hizmeti için
birliklerine süresinde teslim olmadıklarından müstafi sayılan
eski polislerimizden emniyet teşkilatına geri dönmeleri yönünde
düzenleme yapılması için yoğun talepler gelmektedir. Bu
anlamlı günde, siz değerli milletvekillerimizle paylaşarak bu
konuyu
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Özdemir.
HASAN
ÖZDEMİR (Devamla) Sayın milletvekilleri, TOKİnin verdiği
konutlar da yeterli değildir, bunların
hızlandırılması gerekir.
Yine, ayrıca
çarşı ve mahalle bekçilerinin yardımcı hizmetler
sınıfına çıkarılarak emniyet hizmetleri
sınıfına geçmesiyle ilgili kanun teklifi Mecliste beklemektedir.
Acilen gündeme getirilmesinde yarar vardır.
Özellikle son
nevruz kutlamalarında bazı kötü niyetli gruplar, kendilerine müsaade
edilen yer ve saatlere riayet etmeyerek kanunsuz gösteri yoluna gitmiştir.
Burada, kutlamaları, kamu güvenliğini tehdit eden bölücü terör örgütü
ve liderinin propagandası eylemi hâline getirenler, karşı
gelindiklerinde, zor kullanarak, görevini yapan polisimize karşı
acımasızca eleştiri yapmaktadırlar. Burada polis görevini
yapmıştır.
Bu duygu ve
düşüncelerimle, halkımızın huzur ve güvenliği için
büyük görevler üstlenen demokratik, laik, sosyal hukuk devletinin, Atatürk ilke
ve inkılaplarının, cumhuriyetimizin teminatı olan Türk
polis teşkilatının 163üncü yıl dönümünü kutluyor, görevi
uğruna canını esirgemeyen aziz şehitlerimizi anıyor ve
görevleri başındaki bütün personelimize ve ailelerine
sağlık, mutluluk ve başarılar diliyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Özdemir.
Gündem
dışı ikinci söz, Hakkâride yaşanan doğal afetler
hakkında söz isteyen Hakkâri Milletvekili Hamit Geylaniye aittir.
Buyurun
Sayın Geylani. (DTP sıralarından alkışlar)
2.- Hakkâri Milletvekili Hamit Geylaninin, Hakkâride
yaşanan doğal afetlere ilişkin gündem dışı
konuşması
HAMİT
GEYLANİ (Hakkâri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sözlerime başlamadan önce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Hakkâri ilimiz
çoğu doğal afetlerde birinci derecede bir coğrafyadadır.
2005te meydana gelen 5,5 büyüklüğündeki deprem ilimiz için büyük bir
felaket olmuştur. Halkımız kış aylarında da
beyaz felaket olarak bilinen çığlarla can vermektedir. 2008 kışı
Yüksekovada devletin çözemediği su sorununu çözmeye çalışan 2
vatandaşımız ve o taşıma yolunu açmaya
çalışan 1 kişi olmak üzere 3 vatandaşımız
yaşamlarını yitirmişlerdir.
Hakkârinin
diğer bir sorunu da özellikle ilkbahar ve sonbahar aylarında
yağışlarla birlikte meydana gelen sel
baskınlarıdır. Gereken önlemler alınmadığı
için Zap Suyu da her yıl onlarca can almaktadır.
Yine
hatırlanacağı gibi, 6 Kasım 2006da Şemdinlide
yaşanan sel felaketinin yaraları da ne yazık ki hâlen
kanamaktadır. Milyarlarca liralık zararla birlikte o felakette 3
yurttaşımız da yaşamını yitirmişti.
İlçe merkezine ulaşımı sağlayan ve ilçeyi iki yakaya
ayıran Ayrılık Deresi üzerinde yıkılan köprü ihaleye
verilmiş, iki ayda bitirilmesi gereken köprü iki yıla yakın bir
süre geçmesine rağmen hâlen tamamlanamamıştır. Bize göre,
bunun da devlet denetiminin sağlanmadığı ve müteahhide ek
ödenekler sağlamaya yönelik olduğu apaçıktır.
Yaklaşık 3 kilometrelik bir yol dolanılarak kentin diğer
yakasına ulaşılmaktadır.
İlimizin
ilçeleriyle birlikte ciddi altyapı sorunları da vardır. Bu
nedenle bir bütün olarak ilin doğal afet kapsamına alınıp
gerekli bütçenin de ayrılması şarttır.
Takdir edersiniz
Hakkârinin sosyal, ekonomik, kültürel ve diğer sorunlarını
değil beş dakika, beş saatte özet olarak bile ifade etmek olanak
dışıdır. Onun için diyoruz ki: Öncelikle Allah, Hakkâriyi
siyasi ve idari afetlerden korusun. (DTP sıralarından
alkışlar)
Bakınız,
değerli milletvekilleri, Hakkâri, daha çok operasyon, öldürüm, yaralama,
Şemdinli ve Yüksekova çeteleriyle gündeme gelmiştir. Sadece
Şemdinli davası çağcıl hukukla çatışan
antidemokratik sistemin tablosunu ifade etmeye yetiyor diye düşünüyoruz.
Ve şimdi de
22, 23 ve 24 Martta nevroz kutlamaları sırasında meydana
gelen trajik olaylar yine hepimizi bir kez daha derinden
sarsmıştır. Tarafımızdan halkın hassasiyetleri ve
barışçıl bir nevroz kutlama istemi Hakkâri Valisine, Yüksekova
Kaymakamına defalarca iletilmiş olmakla ve devleti temsil etmekten
doğan sorumlulukları gereği inisiyatiflerini olumlu kullanmaları
talep edilmiştir. Ama üç gün süreyle yaşanan olaylara müdahale biçimi
ve kullanılan orantısız güç karşısında bu
idareciler ve bağlı oldukları bakanlığın hiçbir
pozitif yaklaşımı olmamıştır. Onun için, yaşanan
çokça trajik olaylarla birlikte, maalesef, İkbal Yaşar adındaki
yurttaşımız da yaşamını yitirmiştir.
İkbal Yaşarın güvenlik güçleri tarafından öldürüldüğü
tanık ve otopsi raporuyla kanıtlanmış olmasına
rağmen, Hakkâri Valisinin, basına, bir iç hesaplaşmadan, ticari
hesaplaşmadan ötürü öldürüldüğü iddiası, söylemi gerçekten çok
talihsiz bir beyan olmuştur.
Ayrıca,
Yüksekova Kaymakamı da, maktulü ailesiyle birlikte, maktulün ailesini gece
yarısı makamına çağırarak, psikolojik baskı
altında, cenazenin gece yarısı, sahipsiz bir şekilde
defnedilmesini dayatmış ve gerçekleştirmiştir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Geylani.
HAMİT
GEYLANİ (Devamla) Sadece bu iki olay, hadisenin acısını
defalarca büyüttüğünün bir ifadesidir.
Ve yine
basında genişçe yer bulan, çocuk yaştaki C.Eye, Hakkâri
merkezinde polis tarafından kolu kırılırcasına
bükülerek işkence yapılması da hafızalara
kazınmış, dünya ajanslarına geçen bu acılı
fotoğraf uluslararası kamuoyunu ayağa kaldırmış
ve ülkemizin ayıplar hanesine yazılmıştır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu, Türkiyedeki öldürüm ve vurma
kültürüdür. Bakınız, büyük ozan rahmetli Ahmet Arif bunun üzerine ne
diyor; diyor ki:
Vurun ulan,
Vurun,
Ben kolay ölmem.
Ocakta
küllenmiş közüm,
Karnımda
sözüm var
Haldan bilene.
Ülkemizin iyi
hâlinde ortaklaşma dileğiyle, Sayın Başkan ve Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Geylani.
Gündem
dışı üçüncü söz, Mareşal Fevzi Çakmakın ölüm yıl
dönümü münasebetiyle söz isteyen Aksaray Milletvekili Ali Rıza Alaboyuna
aittir.
Buyurun
Sayın Alaboyun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
3.- Aksaray Milletvekili Ali Rıza Alaboyunun,
Mareşal Fevzi Çakmakın ölüm yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
ALİ RIZA
ALABOYUN (Aksaray) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bugün 10 Nisan 2008. Atatürkle birlikte millî mücadele hareketini
başlatan vefalı insan ve büyük komutan Mareşal Fevzi
Çakmakın vefatının 58inci yıl dönümü. Onu, rahmet, minnet
ve şükranla anmak üzere gündem dışı söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, konuşmamda Mareşalin askerî kişiliğinden
daha çok, onun cumhuriyete, Meclise ve millî iradeye olan saygı ve
bağlılığını dile getirmek istiyorum. Onu, resmî
tarih kitaplarından değil, Atatürkün ve yakın
arkadaşlarının hatıratlarından ve ölümünün 25inci
yılında Hürriyet gazetesinde yayımlanan Mareşalin kendi
hatıratlarından daha iyi tanıyabiliriz.
Mareşal,
Atatürk başta olmak üzere herkes tarafından sevilen bir kişidir.
Onun hatıratlarına göre, Mustafa Kemal, cumhuriyetin ilanına
karar verdiği günün akşamı Mareşali evinde ziyaret eder ve
Mareşalin Cumhurbaşkanı olması konusunda
arkadaşlarıyla mutabık kaldığını söyler.
Mustafa Kemalin bu nazik davetine Mareşalin cevabı, vefalı bir
dosttan beklenen cevaptır ve şöyle der: Cumhuriyetin
ilanını Allah hayırlı ve uğurlu etsin.
Cumhurbaşkanlığı makamı senin olabilir, bütün
varlığımla seni desteklemeye hazırım. Bu cevap
Mustafa Kemali çok duygulandırır.
Değerli
arkadaşlar, 1938 yılı Kasım ayına gelinmiştir.
Atatürk hasta yatağında yatmaktadır. Devletin üst kademesini
Atatürkten sonra kimin Cumhurbaşkanı olacağı konusu
meşgul etmektedir.
Dönemin
İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, ordunun yeni
Cumhurbaşkanı seçiminde ağırlık koyup
koymayacağını merak eder. Bir toplantıda bu konuyu
Mareşale açması üzerine bu sorudan rahatsız olan Mareşal
Bir ordu komutanı çıkıp Meclisin seçimine müdahale ederse,
kendi elimle gider, orada vururum onu. şeklinde tokat gibi cevap verir.
Şükrü Kaya
biraz da alaycı bir dille yine sorar: Ya Meclis Satı Kadını
Cumhurbaşkanı seçerse? Mareşalin bu soruya cevabı yine
değişmez. Eğer Meclis hiç müdahale olmadan Satı
Kadını Cumhurbaşkanı yaparsa, ben ona itaat ederim. der
ve millî iradeye bağlılık dersi verir, orduyu siyasetten uzak
tutma arzusunu güçlü bir şekilde ortaya koyar.
Atatürkün
ölümüyle Cumhurbaşkanı arayışları hızlanır.
10 Kasım akşamı Ali Sait Paşa Mareşali ziyaret eder.
Mareşale, gerek Mecliste gerek orduda, çoğunluğun Mareşal
Fevzi Çakmakı Cumhurbaşkanı görmek istediğini, bu teklifi
iletmek üzere kendisini görevlendirdiklerini söyler. Çakmakın bu teklife
cevabı demokrat bir bilge komutana yakışan cevaptır.
Mareşal, kendisinin milletvekili olmadığını, bu
nedenle Cumhurbaşkanlığı için hukuki mevzuatın kendisi
açısından imkân vermediğini, mevzuat değiştirilmek
istendiği takdirde ordunun kuvvetine dayanarak Anayasayı
değiştiren bir kişi durumuna düşeceğini söyleyerek
teklifi geri çevirir ve onurlu bir duruş sergiler. Bunun üzerine kimi
önereceği sorusuna ise, Mareşal Bugünkü şartlarda en layık
olan İsmet Paşadır. der ve İsmet Paşanın
Cumhurbaşkanı olmasının önünü açar.
Değerli
arkadaşlar, İsmet Paşanın Cumhurbaşkanı
olmasından sonra Mareşal Genelkurmay
Başkanlığını sürdürür. Ancak, Türk ordusunu
İkinci Dünya Savaşına sokmayan bilge komutan, yaş haddi
gerekçesiyle, haber verilmeden çok sevdiği ordudan 1944te emekliye sevk
edilir. Bununla da yetinilmez. Atatürkün Mareşale bizzat tapusunu
verdiği ev kamulaştırma bahanesiyle elinden alınır ve
evinden çıkarılır, kömür yardımı kesilir. Bir yıl
sonra, Harbiyenin 100üncü kuruluş yıldönümü törenlerine herkes
davet edildiği hâlde, Mareşal Fevzi Çakmak davet edilmez, okuldan
yetişen komutanlar arasında adı bile anılmaz.
Kısacası,
bizzat Cumhurbaşkanlığında önünü açtığı
zatın hışmına uğramıştır. Âdeta,
Mareşal Fevzi Çakmaka Meclis iradesine saygılı
olmasının, orduyu siyasete sokmamasının, Atatürke
yakın olmasının bedeli ödettirilmiştir.
Yakın
tarihimizi öğrendikçe, bugünkü yaşadığımız
sorunların nedenlerini daha iyi görebiliyoruz. Millî iradeyi ön plana
çıkaran Atatürk ve Fevzi Çakmaktan sonra, maalesef, millî iradeyi arka
plana atan zihniyet hâkim olmuştur. Bu nedenle de demokrasimiz bir türlü
olgunlaşamamış, ülkemiz kalkınamamıştır.
Atatürk ve
Mareşal Fevzi Çakmak gibi liderlere bugün daha çok ihtiyacımız
vardır. Onu rahmet ve şükranla anıyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Alaboyun.
Sayın
milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin üç önerge vardır. İlk
okutacağım Meclis araştırması önergesi 500 kelimeden
fazla olduğu için özeti okunacaktır; ancak, önergenin tam metni
Tutanak Dergisine eklenecektir.
Önergeleri
okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş
ve 19 milletvekilinin, nevruz kutlamalarında yaşanan olayların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/165) (x)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
2008
Martının son haftasında nevruz kutlamalarında yaşanan
insan hakları ihlallerinin ve orantısız güç kullanımı
sonucu yaşanan ölümlerin, yararlanmaların, haksız gözaltı
ve hukuka aykırı ev aramalarının
araştırılarak, alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98. TBMM İç Tüzüğünün
104. ve 105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılması için gereğini arz ederiz.
1) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
2) Ahmet Türk (Mardin)
3) Fatma Kurtulan (Van)
4) Emine Ayna (Mardin)
(x) (10/165) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin tam metni tutanağa eklidir.
5) Ayla Akat Ata (Batman)
6) Sebahat Tuncel (İstanbul)
7) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
8) Bengi Yıldız (Batman)
9) Sırrı Sakık (Muş)
10) M. Nuri Yaman (Muş)
11) Özdal Üçer (Van)
12) Aysel Tuğluk (Diyarbakır)
13) Pervin Buldan (Iğdır)
14) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
15) Akın Birdal (Diyarbakır)
16) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
17) Hasip Kaplan (Şırnak)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Şerafettin Halis (Tunceli)
20) Osman Özçelik (Siirt)
Özet Gerekçe:
Ülkemizde
neredeyse her hükûmet döneminde yaşanan insan hakları ihlalleri,
mevcut hükümet döneminde de devam etmiştir. Her yıl Mart
ayının son haftasında ülke genelinde kutlanan nevruz
bayramı kutlamalarında bu yıl da ne yazık ki yine üzücü
olaylar yaşanmıştır. Başta Van ili olmak üzere Siirt,
Hakkâri, Yüksekova, Viranşehir, Şırnak, Mersin ve İzmirde
tek amaçları nevruz bayramını kutlamak olan vatandaşlara
karşı güvenlik güçleri hukuka aykırı bir şekilde
aşırı güce başvurmuş, ateşli silah
kullanılmış, coplar ve kalaslarla insanlar dövülmüş, evleri
tahrip edilmiş, yaralıların hastanelerde tedavileri
engellenmiştir. Bu olaylarda 3 kişi yaşamını
yitirmiş, 30a yakını ateşli silah yaralanması, 7si
ağır olmak üzere 187 kişi yaralanmış ve 1.201
kişi gözaltına alınmıştır. Olayların yaşandığı
yerlerde bulunan milletvekillerinin yetkililerle görüşme talepleri de
reddedilmiştir. Olayların yaşandığı tüm yerlerde
idari yöneticiler, tertip komiteleri tarafından kendi
çalışmaları ve planları çerçevesinde belirlenen kutlama
tarihlerine ilişkin izin taleplerini keyfi olarak ve bir sebep göstermeden
reddetmişlerdir. Diğer taraftan nevruz tertip komitelerinin
belirlediği tarihlerde kutlama izni verilen Diyarbakır, Batman,
İstanbul, Adana, Bingöl, Gaziantep, Şanlıurfa ve diğer
birçok ilde ise olaylar yaşanmamıştır. Bu durum da
göstermektedir ki; tertip komitelerinin belirlediği tarihlerde kutlama
yapılmasına izin vermeyen yöneticiler bu olayların
çıkmasına sebep olmuşlardır. Van Emniyet Müdürünün
21.03.2008 tarihinde Belçika'dan ithal edilen F-303 cinsi silahlarla ilgili
tanıtımda "Bu silahları nevruz'a yetiştirmeye
çalıştık" açıklaması da çok manidardır.
Türkiye
Cumhuriyeti'nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi'nin 11. maddesinde; Herkes asayişi bozmayan
toplantılar yapmak, dernek kurmak, ayrıca çıkarlarını
korumak için başkalarıyla birlikte sendikalar kurmak ve sendikalara
katılmak haklarına sahiptir" denilmektedir. Anayasa'nın 34.
maddesinde; "Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve
saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme
hakkına sahiptir" denilmektedir. 2911 Sayılı Toplantı
ve Gösteri Yürüyüşleri Hakkında Kanun'un 3. maddesinde ise;
"Herkes, önceden izin almaksızın, bu kanun hükümlerine göre
silahsız ye saldırısız olarak kanunların suç
saymadığı belirli amaçlarla toplantı ve gösteri
yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir" şeklinde bir düzenleme
mevcuttur. Bu yasal mevzuata rağmen, kutlamalar için yasaya uygun
başvurular yapan düzenleme komitelerine makul bir gerekçe gösterilmeksizin
izin verilmemesi de göstermektedir ki, yasal bir hak olarak verilen
"toplantı ve gösteri düzenleme hakkı"nın fiiliyatta
işlemeyen bir haktır. Yine 14.08.1993'te Kars ili Digor ilçesinde
yaşanan benzer bir olaya ilişkin olarak Hükümetin AİHM'e
gönderdiği sulh bildirisinde Hükûmet, mevcut Türk mevzuatına ve
böylesi eylemleri önleme hususundaki kararlılığına
rağmen aşırı güç kullanımı neticesinde ölümle
sonuçlanan münferit olaylardan üzüntülüdür. Ölümle sonuçlanan
aşırı ve orantısız güç kullanılması,
sözleşmenin 2. maddesinin ihlalini oluşturduğu kabul
edilmektedir. Hükûmet gelecekte yaşama hakkına saygı
gösterilmesi, soruşturmaların etkin bir şekilde
yapılması yükümlülüğü dâhil olmak üzere gerekli talimatları
yayımlamayı ve tedbirleri almayı üstlenmektedir.
taahhüdünde
bulunmuştur. Bu taahhüde rağmen benzer olaylarda yine aynı
şekilde hak ihlallerinin yaşanması Hükûmeti taahhüdünü yerine
getirmeyen ve sözünde durmayan bir hükûmet konumuna getirmiştir.
Yaşanan bu üzücü olaylarla ilgili araştırma yapmak,
sorumlularını tespit etmek ve tekrar yaşanmaması için
gereken tedbirleri belirlemek amacıyla TBMM bünyesinde bir
araştırma komisyonunun kurulmasının gerekli olduğu
inancındayız.
2.- Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş ve 19
milletvekilinin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yaşayan
göçebelerin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/166)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Doğu ve
Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşayan Koçerlerin tek geçim
kaynağı göçebe hayvancılıktır. Küçükbaş hayvan
sayısında 1980 yılından başlamak üzere son 28
yılda hızlı ve kontrolsüz azalış, başta ekonomik
olmak üzere birçok tehlikeyi de beraberinde getirmektedir. Ülkemiz
hayvancılığının içine düştüğü bu durumun
nedenlerinden biride, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde
yaşayan Koçerlerin faaliyetlerinin engellenmesidir. Bölgede hüküm süren
çatışma ve şiddet ortamından kaynaklı yaşanan
mağduriyete uğrayanların başında Koçerler gelmekte ve
mağduriyetlerinin telafi edilmediği bilinmektedir. Özellikle güvenlik
gerekçeleri ile konaklama ve geçiş güzergâhları bazı idareciler
tarafından keyfi uygulamalarla engellenmiştir.
İçinde
bulunduğumuz bahar ayları göç hareketinin başlangıç
zamanıdır. Sosyal devlet olma ilkesinden hareketle sayıları
yüz binleri bulan ve çaresizliğe itilen Koçerlerin sorunlarının
araştırılmasını ve çözümlenmesini gerekli görmekteyiz.
Anayasamızın
98, TBMM İçtüzüğümüzün 104 ve 105. maddeleri gereğince
Araştırma Komisyonu kurularak, sorunun
araştırılmasını saygılarımızla arz
ederiz.
1) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
2) Ahmet Türk (Mardin)
3) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
4) Fatma Kurtulan (Van)
5) Emine Ayna (Mardin)
6) Ayla Akat Ata (Batman)
7) Sebahat Tuncel (İstanbul)
8) Bengi Yıldız (Batman)
9) Sırrı Sakık (Muş)
10) M. Nuri Yaman (Muş)
11) Özdal Üçer (Van)
12) Aysel Tuğluk (Diyarbakır)
13) Pervin Buldan (Iğdır)
14) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
15) Akın Birdal (Diyarbakır)
16) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
17) Hasip Kaplan (Şırnak)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Şerafettin Halis (Tunceli)
20) Osman Özçelik (Siirt)
Gerekçe:
Göçebeler (Koçerler)
sabit bir konuta ve toprağa bağlı olmadan, sadece küçükbaş
hayvancılık ile uğraşan, hayvanlarına daha iyi otlak
bulabilmek için mevsim ve bitki örtüsüne göre, yaylalardan steplere ve mevsimin
değişmesiyle tersine göç eden, çadır hayatı yaşayan Kürt
aşiretleridir. Koçerler, yaylak olarak Bitlis, Van, Hakkâri,
Ağrı, Kars, Muş, Erzurum, Bingöl ve Elâzığ illerinde,
kışlak olarak da Siirt, Batman, Şırnak, Mardin,
Diyarbakır ve Urfa olmak üzere geniş bir coğrafyada
yaşamaktadırlar.
Geçmişte
Türkiye'nin küçükbaş hayvanlarının önemli
kısmının Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde
üretilmesinin nedeni Koçerlerdir. Bölgede küçükbaş
hayvancılığının gerilemesinin nedeni, Koçerlerin diğer
etkenlerle birlikte yaylalara çıkmalarının
yasaklanmasıdır. Koçerler, nüfusun sürekli artışı,
yayla ve meraların köy ortak mülkiyetine veya kişilerin mülkiyetine
geçişi ile ciddi sorunlar yaşamaktaydılar. Ancak, bölgedeki
çatışma ve şiddet ortamıyla birlikte Koçerler için
yaşam çekilmez bir hal almıştır. Yüksek dağ ve
yaylalarda yaşamak zorunda olduklarından güvenlik güçleri
tarafından potansiyel suçlu olarak görülmüş, baskılar ve
yasaklarla karşılaşmışlardır. Bölgede köy
boşaltmaların yoğun yaşandığı dönemde,
yaylalar ve kışlaklar da yasaklanmıştır. Koçerlerin
bir kısmı başka alternatifleri olmadığı için zor
koşullarda yaşamlarını sürdürmeye
çalışmış, önemli bir kısmı da
hayvanlarını yok pahasına satarak bölge kentlerine ve
metropollere göç etmişlerdir.
Koçerler, göçebe
yaşam gereği ne bir toprağa ne de konuta sahiptirler. On yıllarca
eğitim, sağlık, konut vb. hiçbir kamusal haktan
yararlanmamış, hatta en sıradan vatandaşlık hakkı
olan oy hakkına bile sahip olamamışlardır. Göçebe
yaşamı sürdürenler bu hakların tümünden yoksunken, Van, Bitlis,
Siirt, Şırnak, Diyarbakır, Elazığ ve diğer bölge
illerinde yerleşenlerde eğitimsiz ve mesleksiz olmaları, hiçbir
devlet yardımının olmamasından dolayı yarı
göçebelik ve hayvancılık yapmaktadırlar. Bu nedenle kentlerde
oturanların da büyük kısmı eğitim ve diğer kentsel
olanaklardan yararlanamamaktadırlar.
Tüm bunlar
dikkate alınarak çatışma ve şiddetin yoğun olduğu
dönemde yaylaların yasaklanmasından dolayı zarar gören
Koçerlerin de 5233 sayılı yasadan yararlandırılması ve
zararlarının karşılanması gerekir. Cumhuriyetin
kuruluşundan bu yana hiçbir devlet olanağından yararlanmayan
Koçerlere, kentlere yerleşmiş ve evsiz olanlara konut
yardımı sağlanmalı, Koçerlik yapanlara yaylak ve
kışlak özellikleri dikkate alınarak belirli bir araziye yerleştirilmeleri
sağlanmalıdır. Yaylaların ve kışlakların,
İl Özel İdaresi ve Tarım İl Müdürlüğü denetiminde
olanların parasız, köylere ve şahıslara ait olanların
bedelleri devlet tarafından karşılanarak tahsis edilmelidir.
Hayvanların beslenmesi, nakilleri, sağlığı vb.
giderler için Tarım Bakanlığı tarafından hibe veya
uzun vadeli, ucuz kredi desteği verilmelidir.
İçinde
bulunduğumuz bahar aylarında Koçerlerin yaylalara göçü
başlayacaktır. Yaylaların yasaklanması ile Koçerlerin
yollarda perişan olduğu, hayvanlarının telef olduğu
haberi ve manzaralarıyla karşılaşacağız.
Eğitim ve sağlıktan yararlanmayan, bırakın hayvan
sayısını kendi nüfusları konusunda bile devlet
kurumlarının yeterince bilgi sahibi olmadığı
Koçerlerle ilgili ivedilikle meclis araştırma komisyonu
oluşturulup bu sorunun tüm yönleri ile araştırılması
ve çözüme kavuşturulması gerekir.
3.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 20
milletvekilinin, gıda fiyatlarındaki artış ve sektördeki
yeterliliğin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/167)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Gıda
fiyatlarında meydana gelen hızlı artışın
nedenlerinin ve ülkemiz üzerinde oluşturduğu olumsuz etkilerinin
ortaya konulması, dünya ölçeğinde şekillenen duruma göre
tarım politikalarımızın yenilenmesi, ülkemizin yeniden
kendi kendisini besleyecek ve bütün dünyaya ihracat yapacak bir üretim
yapısına kavuşturulması için alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasamızın 98 ve İçtüzüğün
104 ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis Araştırma Komisyonu
kurulmasını arz ve teklif ederiz.
1) Mehmet Serdaroğlu (Kastamonu)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) Osman Çakır (Samsun)
4) Muharrem Varlı (Adana)
5) Recai Yıldırım (Adana)
6) Süleyman Turan Çirkin (Hatay)
7) Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
8) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
9) Münir Kutluata (Sakarya)
10) Alim Işık (Kütahya)
11) Hasan Özdemir (Gaziantep)
12) Atila Kaya (İstanbul)
13) Mustafa Kemal Cengiz (Çanakkale)
14) Hamza Hamit Homriş (Bursa)
15) Mümin İnan (Niğde)
16) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
17) Osman Ertuğrul (Aksaray)
18) Akif Akkuş (Aksaray)
19) Cumali Durmuş (Kocaeli)
20) Beytullah Asil (Eskişehir)
21) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
Gerekçe
Gıda
fiyatları dünyanın her yerinde daha önce görülmemiş bir
hızla artmaktadır. Birleşmiş Milletler Gıda ve
Tarım Örgütü FAO, 2007 yılında gıda fiyatlarının
bir önceki yıla göre yüzde 23 oranında arttığını
bildirmiştir.
Uluslararası
bir ekonomi dergisinde yer alan toptan ticaret istatistiklerine göre ise 2006
Şubatından 2007 Şubatına kadar geçen bir yıllık
sürede gıda maddelerinde gerçekleşen artış yüzde 61
olmuştur.
Avrupa ve ABD
borsalarında buğday fiyatları 2007 yılında yüzde 80-85
oranında artış göstermiştir. Yine yağlı tohum
fiyatlarında, süt ve süt ürünleri fiyatlarında, büyük
artışlar yaşanmıştır.
Mısır,
Kamboçya, Hindistan, Vietnam gibi ülkeler, kendi tüketicilerini koruyabilmek
için pirinç ihracatını yasaklamışlardır.
Dünya gıda
fiyatlarında yaşanan artışların çeşitli nedenleri
vardır. Küresel ısınma bu nedenlerin başında gelmektedir.
Dünya nüfusu sürekli artarken, küresel ısınma nedeniyle tarımsal
verimlilik ve üretim düşmektedir. Diğer nedenler, petrol
fiyatlarındaki artışın gübre ve nakliye
fiyatlarını artırması, Çin ve Hindistan gibi ülkelerin
yarattığı büyük talep, biyoyakıt üretiminde yağlı
tohumlar ve buğday gibi tahılların kullanılması
sayılabilir.
Gıda
fiyatlarındaki büyük artış, ülkemize de katlanarak
yansımaktadır. 25 Şubattan 1 Nisana kadar geçen 33 günlük
sürede Osmancık pirincinin fiyatı yüzde 86, ithal baldo pirincin
fiyatı yüzde 67 oranında artmıştır. Bu
artışta, dünya piyasalarındaki artışın
yanında, TMO'nun stoklarındaki pirinci elinden çıkararak,
piyasaları düzenleme yeteneğini kaybetmiş olmasının da
payı vardır.
Dünyada gıda
fiyatları yükselirken, artışlar Türk çiftçisine
yansımamaktadır. Çiftçimizin ürettiği ürün, hasattan hemen sonra
gerçek değerinin çok altında satılmakta, gıdada
yaşanan fiyat artışlarından aracılar, spekülatörler,
ithalatçılar büyük kazançlar sağlamaktadır. Kendi üreticimize
aktarılmayan kaynaklar, ithalat yolu ile yabancı üreticilere
aktarılmaktadır. Çiftçilerimiz bütün dünyada yaşanan fiyat
artışlarından pay alamazken, tüketicilerimiz pahalı
gıda tüketmek zorunda kalmaktadır.
2007
yılında bakliyat ve hububat ürünlerindeki ithalat
artışı bir önceki yıla göre yüzde 616 artış
göstermiştir.
Gıda
fiyatlarındaki artış, enflasyonun ve faizlerin yükselmesine,
büyümenin düşmesine yol açmaktadır. Nitekim, 2007 yılında
tarım sektörü yüzde 7.3 küçülmüştür. Gıda fiyatlarının
ve genel olarak enflasyon ve faizin yükselmesi en fazla yoksul kesimleri
etkilemektedir.
Dünyada gıda
fiyatlarını artıran nedenlerin ortadan kalkmayacağı,
hatta daha da ağırlaşacağı, dolayısıyla
sürekli olacağı ortadadır.
Ülkemiz, küresel
iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek riskli ülkeler
arasında yer almaktadır. Küresel ısınma ile birlikte
gıda üretimi, hem bütün dünya için, hem de ülkemiz için çok daha fazla
stratejik hale gelmiştir.
Yukarda
saydığımız nedenlerden ötürü, tarımsal verimlilik ve
üretimimizi artıracak her türlü çalışmayı yapmak hayati
önemi haizdir.
Tarımsal
üretimimizi geleneksel yapısından kurtararak hem kendi ülkemizi
besleyecek, hem de. bütün dünyaya mal satan, dolayısıyla zenginlik
yaratan bir konuma kavuşturmak için alınabilecek çok çeşitli
tedbirler vardır. Bu tedbirlerin tespit edilerek uygulamaya konulması
ivedilik arz etmektedir.
Dünya gıda
fiyatlarında meydana gelen hızlı artışın
nedenlerinin ve ülkemiz üzerinde oluşturduğu olumsuz etkilerinin
ortaya konulması, dünya ölçeğinde şekillenen duruma göre
tarım politikalarımızın yenilenmesi, ülkemizin yeniden
kendi kendisini besleyecek ve hatta bütün dünyaya ihracat yapacak bir üretim
yapısına kavuşturulması için alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasamızın 98 ve
İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis
Araştırma Komisyonu Kurulması gerekmektedir.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki ön görüşmeler, sıra
geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının iki tezkeresi
vardır, ayrı ayrı okutup oylarınıza
sunacağım.
B) Tezkereler
1.- Peru Parlamentosu Dış İlişkiler
Komisyonunun Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu
heyetini Peruya davetine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/389)
08
Nisan 2008
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Peru Parlamentosu
Dış İlişkiler Komisyonu, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Dışişleri Komisyonu heyetini Peruya davet etmektedir.
Söz konusu davete
icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 Sayılı
Kanunun 6 ncı Maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Şükran
Güldal Mumcu
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Vekili
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer
tezkereyi okutuyorum:
2.- Slovenyanın başkenti Ljubljanada
düzenlenecek olan AB Üye ve Aday Ülkeleri Parlamentoları Kültür
İşleri Komisyonları Başkanları Toplantısına
davet edilen Kahramanmaraş Milletvekili ve Millî Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı Sayın Mehmet
Sağlamın davete icabet etmesine ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/390)
08
Nisan 2008
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Slovenya Dönem
Başkanlığı çerçevesinde, Slovenyanın başkenti Ljubljanada
13-15 Nisan 2008 tarihlerinde düzenlenecek olan AB üye ve aday ülkeleri
Parlamentoları Kültür İşleri Komisyonları
Başkanları toplantısına Kahramanmaraş Milletvekili ve
Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı
Sayın Mehmet Sağlam davet edilmektedirler.
Söz konusu davete
icabet edilmesi hususu Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı
Kanunun 9 uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Şükran
Güldal Mumcu
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Vekili
BAŞKAN
Tezkereyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Tezkere kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına
geçiyoruz.
1'inci
sırada yer alan, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve bu
tasarıyla birleştirilen İzmir Milletvekili Bülent
Baratalı'nın, Manisa Milletvekili Şahin Mengü'nün, Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 19 milletvekilinin, Sivas Milletvekili
Muhsin Yazıcıoğlu'nun, İzmir Milletvekili Bülent
Baratalı ve 24 milletvekilinin ve Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk
ve 12 milletvekilinin aynı konudaki kanun teklifleri ile Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları'nın görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İzmir Milletvekili Bülent Baratalı'nın; Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent
Baratalı'nın; Devlet Memurları Kanunu ile Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent
Baratalı'nın; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
Manisa Milletvekili Şahin Mengü'nün; 5510 Sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 19 Milletvekilinin; 17.7.1964 Tarihli ve
506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa Geçici Maddeler Eklenmesi
Hakkında Kanun Teklifi; Sivas Milletvekili Muhsin
Yazıcıoğlu'nun; Engelli Memurların Emekliliğini
Düzenleyen 5434 Sayılı Kanunun 39 uncu Maddesinin (j) Bendinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
İzmir Milletvekili Bülent Baratalı'nın; 3201 Sayılı
"Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının
Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri
Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun"da
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı ve 24 Milletvekilinin; 5510 Sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 4
Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 12 Milletvekilinin;
Sanatçıların Sosyal Güvenliklerinin Sağlanması
Hakkında Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/465, 2/30, 2/31, 2/37, 2/64, 2/71, 2/79, 2/136, 2/147, 2/149) (S.
Sayısı: 119) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Geçen
birleşimde 61inci madde kabul edilmişti.
Şimdi,
62nci madde üzerindeki iki adet önergeyi önce geliş sırasına
göre okutup, sonra aykırılığına göre işleme
alacağım:
(x) 119 S.
Sayılı Basmayazı 27/3/2008 tarihli 83üncü Birleşim
Tutanağına eklidir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 62 nci
maddesi ile değiştirilen, 5510 sayılı Kanunun 104 üncü
maddesinin birinci fıkrasında yer alan ve 8/6/1949 tarihli ve 5434
sayılı ibaresinin metinden çıkarılmasını arz ve
teklif ederim. Saygılarımla,
Recep Taner Beytullah Asil Mustafa Kalaycı
Aydın Eskişehir Konya
Münir Kutluata Hasan Özdemir Mehmet Günal
Sakarya Gaziantep Antalya
BAŞKAN
Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme
alacağım:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair kanun
Tasarısının 62. Maddesi ile değiştirilen 31/5/2006
tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun 104. Maddesinin birinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Kemal
Kılıçdaroğlu Hakkı
Suha Okay Rasim
Çakır
İstanbul Ankara Edirne
Ali
Rıza Öztürk Çetin
Soysal
Mersin İstanbul
Bu Kanunla
yürürlükten kaldırılmayan yasaların ilgili hükümleri saklı
kalmak kaydıyla, 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı, 2/9/1971
tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı,
17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı ve 8/6/1949 tarihli ve 5434
sayılı kanunlara yapılan atıflar ile ilgili
mevzuatında emeklilik, malûllük, vazife malûllüğü ve sosyal sigorta haklarına,
yardımlarına ve yükümlülüklerine, iştirakçiliğe ve
sigortalılığa, dul, yetim ve hak sahipliği
şartlarına, emekli ikramiyesine, ek ödemelere, sağlık
hizmetleri veya tedavi bedellerinin ödenmesine ilişkin yapılan
atıflar bu Kanunun ilgili maddelerine yapılmış
sayılır.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu önergeye?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Konuşmak isteyen var mı efendim?
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Ali Koçal konuşacaklar.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Koçal. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle
cumhuriyetimizin, millî bütünlüğümüzün, Atatürk ilke ve devrimleri ile
vatandaş hak ve özgürlüklerinin onurlu ve sadık koruyucuları
olan polislerimizin, polis teşkilatının 163üncü kuruluş
yıl dönümünü kutluyorum. Demokratik ve laik düzen içinde üniter devlet
yapımızın sürdürülmesi, yasa ve yönetmeliklerin uygulanması
ve bu uygulama mücadelesinde şehit olanlarımızı rahmetle
anıyorum; görev başında olan emniyet mensuplarımıza
Cumhuriyet Halk Partisi olarak şükranlarımı sunmak istiyorum ve
ayrıca emniyet mensuplarımızın sosyal ve özlük
haklarının ve taleplerinin Hükûmet tarafından yerine
getirilmesini beklediğimizi de ifade etmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 62nci maddesiyle değiştirilen 104üncü
maddesinin birinci fıkrasıyla ilgili olarak verdiğimiz önergeye
yönelik söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Önergeyle,
tasarıdaki Bu Kanunla yürürlükten kaldırılmayan hükümleri
saklı kalmak kaydıyla ifadesinin yerine Bu Kanunla yürürlükten
kaldırılmayan yasaların ilgili hükümleri saklı kalmak
kaydıyla ibaresinin konulması yönünde, cümledeki ifade
bozukluğunun giderilmesi amacıyla görüşlerimi ifade etmek üzere
söz almış buluyorum.
Değerli
milletvekilleri, dün akşam Sayın Bakanımız, buradaki
konuşmasında muhalefetten bu tasarıya katkı beklediklerini
ifade ettiler. Ancak hepimiz görüyoruz, bu yasa tasarısı
görüşülmeye başlandığından bu yana ve daha önceki
dönemlerdeki görüşülen yasalarda muhalefet olarak bizler sürekli
önerilerde, öngörülerde bulunduk. Bu önerilerimizle ilgili gerçekten
bayağı bir çaba sarf ettik. Ülkemizin, insanlarımızın
yararına, onlara katkı verilmesi adına birçok şeyler
yapmaya gayret ettik ama bunlardan hiçbir tanesinin, önergelerimizin hiçbir
tanesinin -bazı, bir iki istisna belki hariç olabilir- kabul
görmediğini de hep birlikte burada yaşadık.
BAYRAM
ÖZÇELİK (Burdur) Beş tane, beş!
ALİ KOÇAL
(Devamla) - Yani bir nevi, biz, konuşmalarımız havada
kaldı, havanda su dövmüş olduk. Böylece de Sayın Bakanın
söylemiş olduğu gerçekleşmemiş oldu bu arada.
Tabii,
verdiğimiz önergelerle ilgili, hepiniz görüyorsunuz, Sayın
Başkan soruyor: Komisyon katılıyor mu?, Hayır. ;
Hükûmet katılıyor mu?, Hayır. İşte, oylamaya
sunuyor: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir. Bu şekilde
bir süreç yaşıyoruz ne yazık ki!
Tabii, buradan
anlaşılıyor ki iktidar milletvekilleri, talimat almadan,
üstlerinden bir talimat almadan hiçbir şey yapamıyorlar çünkü her
şey görülüyor ki Başbakanın iki dudağının arasında.
Başbakan ne söylerse onu yapmak zorunda arkadaşlarımız.
Kendi özgür iradeleriyle hiçbir şey yapamadıkları açık ve
net olarak ortaya çıkmıştır. Bundan önceki uygulamalarda da
zaten bunları gördük ve burada, yine hiçbir AKPli
arkadaşımızın Başbakanın talimatlarına
karşı tepki veremediğini, tepki vermesinin mümkün
olmadığını hep birlikte görüyoruz.
Tabii bir
diğer konu: Aslında Sayın Başbakanın da kendilerini
iktidara taşıyan güçlere karşı, o güçlerin talepleri
doğrultusunda hareket ettiğini de çok yoğun bir şekilde
bütün alanlarda görüyoruz. Tabii iktidarını sürdürebilmek için, o
güçlerden aldığı talimatı yerine getirmek üzere,
onları üzmemek üzere elinden geleni yapmaya gayret ediyor. Tabii, hâl
böyle olunca, milyonlarca çalışanla ve gelecekte çocuklarımızla
ilgili çıkacak olan Sosyal Güvenlik Yasası Sayın
Başbakanı ve Hükûmeti çok fazla ilgilendirmiyor. Zaten Sosyal
Güvenlik Yasasıyla ilgili olarak kamuoyu bu konudaki gerekli
tavrını ortaya koymuş ve adını da koymuştur bu
Sosyal Güvenlik Yasasının, bu mezarda emeklilik yasası olarak
artık gündemde yerini almıştır.
Değerli
arkadaşlar, Sayın Bakan dün akşam burada üçüncü bölümle ilgili
söz aldığında, tabii, yine bu yasayla ilgili çok yoğun bir
şekilde ve herkesi yine ikna edecek yahut da kandıracak biçimde
birtakım sözler ifade etti ve bu yasanın çok güzel bir yasa
olduğunu ifade etti.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Kandıracak ifadesi hiç
yakışmıyor.
ALİ KOÇAL
(Devamla) Durum böyle değil. Bu durumun böyle
olmadığını, ben tekrar kamuoyuna, vatandaşlarımıza
burada iletmek istiyorum ve bilsin ki vatandaşlarımız, bu
yasayla, artık herkes altmış beş yaşında emekli
olacak ve sigortalıların bazı hakları geri alınacak,
emekliler ikinci sınıf vatandaş sayılacak,
çalışanlar daha geç emekli olacaklar ve daha az maaş alacaklar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Koçal.
ALİ KOÇAL
(Devamla) Çalışanlardan bazıları sistem
dışında kalacak ve bu arada birçok çalışanın
yıpranma payları ellerinden alınacak, emekliler millî gelirden pay
alamayacak.
Sağlık
hizmeti alabilmek için bu ülkenin vatandaşı olmak, üstelik vergi
ödemek, dahası, genel sağlık sigortası primi yatırmak,
hatta katılım payı ödemek de yetmeyecek ilave ücret adı
altında bir ücret alınacak. Bunu hepimizin bilmesi gerekiyor. Yani
parası olan herkes sağlık hizmeti alabilecek, parası
olmayan ise Allaha emanet; artık onun durumunun ne
olacağını bilmiyoruz.
Ayrıca,
emekliler arasındaki maaş farkları bu yasayla giderilmiyor; bunu
bilmemiz lazım.
Bugünün gençleri
ve çocuklarıyla, doğmamış olanlarımızın
geleceği ipotek altına alınıyor; bunu mutlaka bilmemiz
gerekiyor.
Primini
ödeyemeyen vatandaşlarımız, esnafımız, köylümüz,
çiftçimiz sağlık hizmeti alamayacak; bunu iyice bilmemiz lazım.
Emekli olmak
zorlaşacak.
Özürlülerle ilgili
prim sayısı artacak ve mevsimlik
çalışanlarımızın artık emekli olma olayı
oldukça zorlaşacak.
Yani burada
esasen, Hükûmet için önemli olan bu yasayı çıkarmak değil
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Koçal.
ALİ KOÇAL
(Devamla) - Peki, teşekkür
ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
MEHMET NİL
HIDIR (Muğla) Söylediklerinizin yanlış olduğunu
biliyorsunuz ama mesaj veriyorsunuz.
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) Yani isterseniz, onları bir açık oturumda beraber
oturalım konuşalım yanlış mı değil mi diye.
MEHMET NİL
HIDIR (Muğla) Tamam, her zaman.
BAYRAM
ÖZÇELİK (Burdur) Yasayı bir daha oku!
EŞREF
KARAİBRAHİM (Giresun) Ne oldu? Niye böyle böyle yapıyorsun?
BAYRAM ÖZÇELİK
(Burdur) Otur yerine! (AK Parti ve CHP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN
Sayın Milletvekili
Lütfen sayın
milletvekilleri, oturur musunuz.
Buyurun
Sayın Bakanım, bir şey mi dediniz?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Evet...
BAŞKAN -
Sayın Bakan, buyurun siz.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Efendim şimdi, biz
bu katkı sağlayan önergelere katılıyoruz. (AK Parti ve CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Dinler misiniz
Sayın Bakanı dinler misiniz lütfen.
Buyurun efendim.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Şimdi, bizim bu
yasada 105inci maddenin (f) fıkrası, bu kanuna aykırı
hükümler varsa o kanunların yürürlükten kalkmasını öngörüyor. Bu
önergeyi kabul ettiğimiz zaman yasa içerisinde bir çelişki meydana
gelecek. Yoksa bizim, yerinde olması hâlinde önergeyi reddetmemiz diye bir
şey söz konusu değil.
Aynı
görüşümüzde ısrar ediyoruz: Müspet düzenlemelere ve yasa içerisinde
çelişki arz etmeyecek düzenlemelere, nereden gelirse gelsin evet
diyeceğimizi bir kez daha ifade ediyorum. Ama bu önergeniz, bizim yasa
içerisindeki ana umdeleri, ana öngörüleri ortadan kaldıran bir önerge.
Onun için katılamadığımızı ifade ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 62 nci
maddesi ile değiştirilen, 5510 sayılı Kanunun 104 üncü
maddesinin birinci fıkrasında yer alan ve 8/6/1949 tarihli ve 5434
sayılı ibaresinin metinden çıkarılmasını arz ve
teklif ederim. Saygılarımla,
Hasan
Özdemir (Gaziantep) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Özdemir. (MHP sıralarından alkışlar)
HASAN
ÖZDEMİR (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 62nci maddesiyle ilgili MHP Grubu olarak
vermiş olduğumuz önerge hakkında konuşmak üzere söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu tasarının
muhtemel akıbeti hakkında endişelerimizi sizlerle paylaşmak
istiyorum.
5510
sayılı Kanunun Anayasa Mahkemesince iptal edilen maddelerine
bakıldığında, iptal kararlarının büyük
çoğunluğunun memurlar ve kamu görevlileriyle ilgili düzenlemeler
konusunda olduğu görülmektedir. Tasarıyla yapılan
düzenlemelerde, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra ilk defa
göreve başlayan memurlar ve diğer kamu görevlileri 4üncü maddenin
birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında yeni sisteme dâhil
olmaktadır. Mevcut memurlar ve diğer kamu görevlileri ise eski
hükümlere tabi bulunmaktadırlar. Yasanın yürürlük tarihinden önce
göreve başlayanlar ve yasadan sonra başlayanlar arasında iki
farklı emekli aylığı bağlama sistemi getirilmektedir.
Memuriyete giriş sınavını kazanan ancak ataması
yasanın yürürlük tarihinden sonra yapılan bir memur yeni düzenlemeye
tabi tutulurken, yasanın yürürlük tarihinden bir gün önce aynı
kadroda işe başlayan bir memur ise eski mevzuat hükümlerine tabi
olacaktır. Bu durumda aynı kadrolarda çalışan 2 memurdan
kanunun yürürlük tarihinden sonra işe başlayan memur, daha önce prim
kesilmeyen bazı tazminatlar ve ödemeler prime esas kazanç kapsamına
alınacağından, daha fazla prim ödeyecek, bu nedenle net ücreti
daha düşük olacak, ayrıca emekli aylığı da düşük
olacaktır. Bu düzenlemenin yeni bir eşitsizliğe yol
açacağı açıktır.
Anayasa
Mahkemesi, aynı hukuksal konumda bulunmayan memurlar ve diğer kamu
görevlileriyle ilgili, bunlar dışında kalan
sigortalıların özellikleri gözetilmeksizin aynı sisteme
bağlı tutulmasını Anayasanın 2nci, 10uncu ve
128inci maddelerine aykırı bulmuştur. Dolayısıyla, bu
kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra ilk defa göreve
başlayacak memurlar ve diğer kamu görevlilerinin Anayasanın
128inci maddesi ile belirlenen hukuki konumları
değiştirilmediğinden, yeni düzenleme Anayasa Mahkemesinin iptal
gerekçesini karşılamamaktadır. Görünen köy kılavuz
istemiyor, belli ki bu tasarı böyle kanunlaşırsa Anayasa
Mahkemesince iptal edilmesi ihtimali çok yüksek olacaktır.
Tabii ki memurlar,
BAĞ-KURlular ve işçilerin gerek kendileri ve gerekse birbirleri
arasındaki bazı haksız uygulamaların, Milliyetçi Hareket
Partisi olarak biz karşısındayız. Anayasa Mahkememiz de bu
haksızlıklara Kalsın. demiyor, Anayasamıza dayanarak
bazı konulara dikkat çekiyor. Bunları mutlaka düzeltelim ama Anayasa
Mahkemesinin iptal kararını ve gerekçesini de görmezden gelmeyelim.
Hukuk devletiysek, hukukun üstünlüğüne inanıyorsak bunun da
gereğini yapmak zorundayız.
Görüşülmekte
olan tasarı, 5510 sayılı Kanunun sadece iptal edilen
maddeleriyle ilgili değil, neredeyse tüm maddelerinde
değişiklikler içermektedir. Sosyal güvenlik sistemine ilişkin
yapılacak düzenlemelerin her bir hükmünün aktüeryal hesaplara
dayanması ve vatandaşlarımız arasında eşitsizlik
ve adaletsizliklere meydan vermemesi gerekmektedir. Ancak bu tasarı
sürekli yapılan değişikliklerle âdeta yazboz tahtasına
çevrilmiştir. Bir hesaba dayanmadan yapılan bu
değişiklikler de yeni eşitsizliklere ve sorunlara yol
açacaktır.
Tasarı
gerekçesinde sigortalılar arasında norm ve standart birliği
sağlanması amaçlandığı ifade edilmekle birlikte,
gelinen durum itibarıyla norm ve standart birliğinden eser
kalmamıştır.
Samimi olarak
söylüyoruz, gelin yol yakınken dönelim, bu tasarıyı geri
çevirelim. Bizim önerimiz, yine tek çatı altında olsun. Zaten 5502
sayılı teşkilat yapısıyla yönetim tek elde
toplandı, finansman yönetimi şu anda tek elden yapılıyor,
bilgi altyapısı tek elden yürütülmeye başlandı. Şimdi,
önce genel sağlık sigortasıyla ilgili yasa çıkaralım
ve uygulamaya koyalım. Sosyal yardım ve sosyal hizmet
programlarını çağdaş ve entegre bir sistem olarak tek
çatı altında toplayalım. Sonra da sigortacılıkla
ilgili, işçi, memur, çiftçi, esnaf gibi kesimler arasında farklı
uygulamaları, eksik uygulamaları, bu
kesimlerin özelliklerini Anayasamızı, Anayasa Mahkemesi
kararlarını da dikkate alarak
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Özdemir, devam edin.
HASAN
ÖZDEMİR (Devamla)
azami ölçüde norm ve standart birliğini
sağlayabilmek amacıyla yeniden gözden geçirelim. Tüm bu
saydıklarımı kısa bir
süre içinde yapabiliriz. Biz tüm düzenlemeyi bir yasada yapmak zorunda
mıyız? Hayır. Zaten şu anda da beş ayrı yasada
düzenlenen, dokuz yüzü aşan maddeden oluşan hükümleri bu
tasarıya toplamış gibi görünüyoruz. Ama bakıyoruz,
toplayamamışız yani amaç hasıl olmuyor, her şeyi
karmakarışık ediyor. İçinden çıkılmaz hâle
getirdik. Sosyal güvenlik sistemimiz hukuki boyutu ile uygulanabilir, ilgili
taraflarca kabul edilebilir ve mali boyutuyla sürdürülebilir bir yapıya
kavuşturulmalıdır.
Sözlerime son
verirken, bu tasarıya MHP olarak ret oyu vereceğimizi bildirir, yüce
heyetinizi saygıyla selamlarım.
Teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Özdemir.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
62nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
63üncü madde
üzerinde iki adet önerge vardır. Önergeleri önce geliş
sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık
sırasına göre işleme alacağım:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 63 üncü
maddesi ile değişik 5510 sayılı kanunun 105 inci
maddesinin, madde başlığı ile birlikte
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Harun
Öztürk Kamer Genç Recai Birgün
İzmir Tunceli İzmir
Hasan
Macit Hasan Erçelebi Hüseyin Mert
İstanbul Denizli İstanbul
Ayşe
Jale Ağırbaş
İstanbul
"Uygulanmayacak Hükümlerle Değiştirilen Hükümler
Madde 105- 21/4/2005 tarihli ve 5335 sayılı Kanunun 30
uncu maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları ile 10/7/1987
tarihli ve 285 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesinin
onbirinci fıkrası hariç olmak üzere, diğer kanunların bu
Kanuna aykırı hükümleri uygulanmaz.
26/10/1990 tarihli ve 3671 sayılı Kanunun 2 nci
maddesinin son fıkrasında yer alan '5434 sayılı T.C. Emekli
Sandığı Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren,
Yasama Organı Üyeleri ile dışarıdan atanan bakanların
bu görevlerde geçen her hizmet yılı için aynı Kanunun 32 nci
maddesi çerçevesinde üç aylık fiili hizmet zammı uygulanır.'
ibaresi metninden çıkartılmış; 6 ncı maddesinin
"Ancak" ile başlayan üçüncü cümlesi "Ölüm ve çeşitli
sebeplerle genel seçimin yenilenmesi halinde önceden aldıkları üç
aylık ödenek ve yolluklarından ölümün meydana geldiği ay ile
seçimlerin yenilendiği aya ait olanları geri alınmaz.
şeklinde, 7 nci maddesinin birinci fıkrasındaki
"oniki" ibaresi "iki" olarak
değiştirilmiştir."
BAŞKAN Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi
okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı'nın 63. Maddesi ile değiştirilen
31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun 105. Maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Kemal
Kılıçdaroğlu Hakkı
Suha Okay Rasim
Çakır
İstanbul Ankara Edirne
Ali
Rıza Öztürk Çetin
Soysal Bilgin
Paçarız
Mersin İstanbul Edirne
"Madde 105-
21/4/2005 tarihli ve 5335 sayılı Kanunun 30 uncu maddesi, 26/10/1990
tarihli ve 3671 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi ile 10/7/1987 tarihli
ve 285 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesinin onbirinci
fıkrası hariç olmak üzere, diğer kanunların bu Kanuna
aykırı hükümleri uygulanmaz. Kurum, hangi kanunların bu Kanuna
aykırı hükümlerinin uygulanmayacağını Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde liste olarak
Resmi Gazetede yayınlar."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Bilgin Paçarız
konuşacak efendim.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Paçarız. (CHP sıralarından
alkışlar)
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 119
sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu Tasarısının 63üncü maddesi üzerinde vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce
heyeti saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 63üncü madde ile 5510
sayılı Kanunun 105inci maddesi değiştirilmektedir fakat
bir yanlışlık yapılmaktadır. Bu
yanlışlığı gidermek için vermiş olduğumuz
önergeyle Kurum hangi kanunların bu kanuna aykırı hükümlerinin
uygulanamayacağını, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren bir yıl içinde liste olarak Resmî Gazetede yayımlar.
ifadesinin maddeye eklenmesini uygun görüyoruz. 5510 sayılı
Yasanın 105inci maddesinde hangi yasaların bu kanuna
aykırı hükümlerinin uygulanmayacağı liste hâlinde
düzenlenmişti. Şimdi, bu yöntem bırakılıp genel bir
ifadeyle Diğer kanunların bu kanuna aykırı hükümleri
uygulanmaz. demektedir.
Değerli
milletvekilleri, Sayın Başkan; yirmi günden beri sosyal sigortalar ve
genel sağlık sigortası hakkında iktidar partisi
milletvekilleri ve muhalefet partisi milletvekilleri görüşlerini
belirtmekte. Bu yasayı Sayın Hükûmet neden çıkarmakta
ısrarlı? Tüm kamu çalışanları, kitle örgütleri, sendikalar,
meslek kuruluşları, esnaf, işçi, emekli, emekçi ve çiftçi bu
yasadan şahsen memnun değil. Onlarca, yüzlerce telefon alıyoruz,
diyorlar ki: Biz yedi bin iki yüz gün prim ödeyeceğiz, yani yirmi sene;
yirmi sene sonra kırk beş yaşına veya kırk beşli
yaşlar grubuna geleceğiz ama emekli olmak için altmış
beş yaşını bekleyeceğiz. Bundan önceki çıkan
kanunlarda elli sekiz-altmış yaş olarak emekli yaşı
saptanmıştı. Sayın Bakanımız da 1999
yılında yaptığı konuşmalarda bunun mezarda
emeklilik yasası olduğundan bahsetmişti ve hiçbir Türk
vatandaşının altmış beş yaşında emekli
olamayacağını, yani mezarda emekli olacağını
Sayın Bakanımız bundan on sene önce vurgulamıştı.
Geldiğimiz
noktada, bu kırk beş ile altmış beş yaş
arasındaki yirmi sene boşluğu nasıl kapatacağız?
Sizler diyorsunuz ki: Bu kanun 2030lu yıllarda başlayacak, 2036da
başlayacak. Peki sizin o zaman telaşınız ne? Bu Hükûmetin
telaşı ne? Eğer bu kanunun uygulaması, yürürlük tarihi, altmış
beş yaş emekliliği 2030lu yıllarda olacaksa sizin Hükûmet
olarak IMFden isteğiniz ne? IMFden ne bekliyorsunuz? IMF size ne söz
verdi? Tamam Sosyal Güvenlik Kurumunun yıllardan beri açıkları
var, bir karadeliğimiz var. Ama devletlerin de görevi, bu sosyal güvenlik
kurumlarını desteklemektir, maddiyatan desteklemektir,
insanlarımızı desteklemektir, emekli olmasını
sağlamaktır.
Bir taraftan,
seçimden önce 14 milyon yurttaşımıza yeşil kart
veriyorsunuz, seçimden sonra 5 milyon kişinin kartını iptal
ediyorsunuz. Bugün 8 milyon 800 bin civarında yeşil kartlı var.
Yine 2009 seçimlerine hazırlık olması amacıyla 1 milyon
civarında yeşil kartın
dağıtıldığını görüyoruz. Nüfusumuzu 70
milyon sayarsak, 14 milyon yeşil kart
Demek ki şehir başına
200 bin yeşil kart dağıtmışız.
Anadoluda öyle
şehirlerimiz var ki nüfusu 200-225 bin, 250 bin. Demek ki Anadoludaki
bazı şehirlerimizde her yaşayana yeşil kart vermişiz.
Peki, bunun kaynağı nereden çıkıyor? Nereden bunun
kaynağını bulacaksınız?
O zaman size bir
önerim var: Yaşayan 70 milyon nüfus, herkese bir sosyal güvenlik numarası
verin. Herkes doğduğu günden itibaren ölünceye kadar devlet
tarafından sosyal güvenlik hakkına sahip olsun.
HÜSEYİN
GÜLSÜN (Tokat) O da olur, o da olur.
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) Ödeyen primini ödeyebilir, ödeyemeyenin de devlet öder.
Zaten Sayın Bakanımız, siz bu şekilde söylemiyor musunuz? O
da olacak da
Şehir başına 200 bin yeşil kart
dağıtılmış. Şimdi seçimlere geliyoruz, 2009
seçimlerine geliyoruz. Herhâlde 5 milyon daha seçmenimize yeşil kart
vereceksiniz.
Geçen gün Enerji
Bakanımız açıklama yaptı Biz bugüne kadar 2 milyon aileye
kömür dağıttık. dedi. İkişer tondan ortalama 4 milyon
ton ve bugüne kadar 6 milyon ton kömür dağıttığından
bahsetti.
Kimin
kaynaklarından bu kömür dağıtılıyor? Bizim
kaynaklarımızdan, devletimizin ve hepimizin kaynaklarından. Kime
dağıtılıyor?
MEHMET SARI
(Gaziantep) Fakir fukaraya
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) Fakir fukaraya, doğru.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Paçarız.
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Kime
dağıtılıyor? Seçmenlerinize, sempatizanlarınıza,
oy verenlerinize.
MEHMET SARI
(Gaziantep) Oy vermeyenlere de
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) Ankara Büyükşehir Belediyesi -bütün gazeteler
yazıyor değerli milletvekilleri- 400 bin aileye kumanya
dağıtacakmış.
AVNİ
ERDEMİR (Amasya) Oy gizli veriliyor.
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) 400 bin aileye kumanya, kumanyanın yanında da
temizlik malzemesi. Ramazan bayramlarında bütün belediyeleriniz bir ay
ramazan çadırı kuruyor.
AVNİ
ERDEMİR (Amasya) Millete veriyoruz.
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) İnsanları hazırcılığa
alıştırdınız. Kömür
dağıtacağınıza, erzak
dağıtacağınıza, iş imkânı sağlasanız
-Sayın Hükûmetin yetkilileri- ekmek yerine onlara iş verseniz,
kendiliğinden emekli olsalar kötü mü olur?
FİKRİ
IŞIK (Kocaeli) 3 milyon insana iş bulduk, bunları görmüyor
musunuz?
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) Seçimlerde yüzde 47 oy aldınız. Her zaman buraya
çıktığınız zaman AKPli milletvekilleri onurla,
gururla bundan bahsediyor. Göreceğiz 2009 seçimlerinde iktidarı,
göreceğiz
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Paçarız.
BİLGİN
PAÇARIZ (Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
seçimlerde göreceğiz. Umarım 70 milyon vatandaşımıza
doğduktan itibaren sosyal güvenlik numarası verirsiniz, herkesi
emekli edersiniz.
Saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Paçarız.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı nın çerçeve 63 üncü maddesi ile
değişik 5510 sayılı Kanunun 105 inci maddesinin, madde
başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Harun
Öztürk (İzmir) ve
arkadaşları
Uygulanmayacak
Hükümlerle Değiştirilen Hükümler
Madde 105-
21/4/2005 tarihli ve 5335 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin birinci,
ikinci ve üçüncü fıkraları ile 10/7/1987 tarihli ve 285
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesinin onbirinci fıkrası hariç olmak
üzere, diğer kanunların bu Kanuna aykırı hükümleri
uygulanmaz.
26/10/1990
tarihli ve 3671 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin son
fıkrasında yer alan 5434 sayılı TC Emekli
Sandığı Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren,
Yasama Organı Üyeleri ile dışarıdan atanan bakanların
bu görevlerde geçen her hizmet yılı için aynı Kanunun 32 nci
maddesi çerçevesinde üç aylık fiili hizmet zammı uygulanır.
ibaresi metinden çıkartılmış; 6 ncı maddesinin Ancak
ile başlayan üçüncü cümlesi Ölüm ve çeşitli sebeplerle genel seçimin
yenilenmesi halinde önceden aldıkları üç aylık ödenek ve
yolluklarından ölümün meydana geldiği ay ile seçimlerin
yenilendiği aya ait olanları geri alınmaz. şeklinde, 7 nci
maddesinin birinci fıkrasındaki oniki ibaresi iki olarak
değiştirilmiştir.
BAŞKAN
- Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
- Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
- Buyurun Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 119 sıra
sayılı Yasa Tasarısının 63üncü maddesiyle ilgili
olarak verilen önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinize
saygılar sunuyorum.
Dün de
söylediğim gibi, bugün polisimizin kuruluşunun 163üncü yıl
dönümüdür. Polis teşkilatına kutlu ve uğurlu olmasını
diliyorum. Polislerimizin ekonomik güçlerinin iyileştirilmesi konusunda
Hükûmeti de her zaman uyarıyoruz.
Ayrıca
polislerimizin, halkın da kendilerinin bir kardeşi olduğunu, onlara
karşı çok merhametli davranması, onlara karşı kötü
davranmaması gerektiğini de hatırlatmak da istiyorum.
İçlerinde bazı art niyetli insanlar da olabilir. Hâlbuki polis
teşkilatı çok saygıdeğer, insanların malını
ve canını koruyan bir kurumdur. Bu kurumu hepimizin gözbebeğimiz
kadar korumamız lazımdır. Ancak, vatandaşlarımız
da bu insanlar görevlerini yaparken bir sorumluluk duygusu içinde hareket
ederek, onların da insan olduğunu, onlara taş sopalarla
saldırmaması gerektiğini de belirtmek istiyorum.
Ayrıca,
sayın milletvekilleri, bugün 10 Nisan 1928 yılında kurulan
laiklik ilkesinin 80inci yıl dönümüdür. Seksen yıl önce bugün
Anayasamızın 2nci maddesindeki Devletin dini İslamdır.
ifadesi çıkarıldı, seksen yıl önce bugün
Anayasamızın 26ncı maddesindeki Meclisin sorumluluğu
içinde yer alan şeriat kurallarının yürütülmesi görevi
kaldırıldı. Seksen yıldan bu yana cumhuriyetimiz, laik
Türkiye Cumhuriyeti olarak dünya ülkeleri arasındaki saygın yerini
aldı. 1,5 milyarlık İslam dünyasında tektir. Bu yüzden
çıkarlarını tehlikede gören dış güçler ve
içimizdekilerin ilk hedefleri hep laiklik olmuştur ve olmaktadır.
Laiklik, soluk aldığımız tek düzendir. Bütün
varlığımızla koruyacağımıza namusumuz ve
şerefimiz üzerine zaten parlamenterler olarak yemin ettik değerli
milletvekilleri.
Sayın
milletvekilleri, aslında tabii milletvekilleriyle ilgili bir düzenleme de
burada yer aldığı için bu çok tenkitlere maruz kaldı.
Hatta, hatırlarsanız, bunun Plan ve Bütçe Komisyonunda müzakeresi
sırasında gazeteler başlık attı: İşte Ordu
vatan derdinde, Köşk türban derdinde, milletvekilleri de maaş
derdinde. diye bir başlık attı. Bence, tabii bu
milletvekilleriyle ilgili düzenlemeler buralarda dile geldiği zaman hep
basın tarafından milletvekilliği müessesesi
yıpratılmak isteniyor. Ben şu düşüncedeyim:
Milletvekillerine de ayrıcalık tanınmasını
gerektirecek bir durum olmaması lazım. Anayasamızın
10uncu maddesindeki hüküm bunu açıkça belirtmektedir. Ancak, bu maddenin
burada yer almasına gerek yok. Biliyorsunuz, 86ncı maddede düzenleme
yapılırken Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerine ödenecek ödenek ve
yolluklar, kendilerine Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
tarafından bağlanan emekli aylığı ve benzeri
ödemelerin kesilmesini gerektirmez. Anayasanın 86ncı maddesinde
zaten bu hüküm var. Buraya bir istisna koymak bence gereksiz. Konulduğu
zaman da, işte hep parlamenterin, milletvekilinin itibarı
sarsılıyor. Bence Hükûmet bu konuda
Hükûmetin de değil, Meclis
bir düzenleme yapmak istiyorsa, Anayasanın 86ncı maddesine uygun
olarak bir düzenleme yapıp getirmesi lazım.
Şimdi burada
Emekli Sandığını kaldırdınız. Peki, Emekli
Sandığını kaldırdığınıza göre
Sosyal Güvenlik Kurumu geldi yerine. Anayasada Emekli Sandığı
diyor. Ne olacak bunun hâli? Açıkta kalacak. Yani bu Anayasaya göre biraz
bunların da düşünülmesi lazım.
Değerli
milletvekilleri, dün bir önergem üzerinde konuşurken Sayın Bakan
İşte daldan dala atlıyorsunuz
Tabii ki daldan dala atlamak
zorundayız. Burada beş dakika konuşacağız. O da,
işte bilmem iki günde bir, bir günde bir, bir şey edeceğiz.
Bu kanunun özü,
yani bu kara gedik dediğimiz harcamalardan kaynaklanıyor.
Harcamalardan kaynaklanmasının nedeni de, iktidar edenlerin bu kendi
yandaşlarına yapılan harcamaları ciddi kontrol etmemesinden
kaynaklanıyor. Dün de burada vurguladım, mesela ameliyatlarda
kullanılan malzemelerin çoğu yerli malzeme olduğu hâlde, bunlar
yabancı malzeme diye bire 10 misli fazla fiyatla alınıyor.
Ayrıca da bu faturaları inceleyen kişilerin, yani ödemeyi yapan
ve faturaları inceleyen kişilerin doktor olması lazım
veyahut da doktorluktan anlaması lazım. Şimdi, önce teşhisi
koyacak, yani hangi teşhisin hangi çeşit tedaviyi gerektirdiğini
keşfetmesi lazım veya bilmesi lazım. Ama maalesef, gerek bu
iktidar zamanında gerek daha önceki birtakım iktidarlar
zamanında burada katrilyonlar seviyesinde ödemeler yapıldı,
bunlar ciddi kontrol edilmedi. Eğer kara delikleri tıkamak
istiyorsanız, ödemeleri özellikle sıkı denetim altına
almamız lazım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Devamla) Ödemeleri sıkı denetim altına almadan bu iş
olmuyor.
Türkiyede
herkesin kendisine uygun olarak, devletin herhangi bir kademesinde yer alan
kişilerin tasarrufa riayet etmesi lazım. İşte, Abdullah
Gül, daha Cumhurbaşkanı seçilir seçilmez, 20 trilyon lira Çankaya
Köşküne inşaat yapma ödeneği aldı, ondan sonra da 11
trilyon liraya mobilya alıyor. Öte tarafta, Tayyip Erdoğan, her gün
parti kongrelerini gezmek üzere devletin uçaklarını kullanıyor.
Böyle bir devlet anlayışı, böyle bir yönetim
anlayışı olmaz; bu, İslama da sığmaz, adalete de
sığmaz, vicdana da sığmaz. Yani diyoruz ki, bu tip
işlemler devletin her kademesinde var.
Devlette o kadar
büyük araba saltanatı var ki, AKP iktidara gelince resmî araba plakasını
kaldırdı. Sokaklardaki arabaların yüzde 90ı devletin
arabası ama resmî plaka yok ve birtakım bürokratlar, birtakım
AKPnin ileri gelenleri maalesef bunları kendi aile işlerinde, özel
işlerinde çalıştırıyorlar. Ama tabii, bu özel araba
mıdır, devletin arabası mıdır bilinmiyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ
(Devamla) Önergemin kabulünü istiyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Genç.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
63üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
64üncü madde
üzerinde iki adet önerge vardır. Önergeleri önce geliş
sırasına göre okutacağım, sonra
aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra
sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 64 üncü maddesiyle
değiştirilen 5510 sayılı Kanunun 106 ncı maddesinin
(8) numaralı bendinde geçen geçici 210 ila geçici 217 nci, geçici 219
uncu ve geçici 220 nci ibaresinin geçici 210 ila geçici 212 nci, geçici 216
ncı, geçici 218 ila geçici 220 nci olarak değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş İsmail
Bilen Ayhan
Sefer Üstün
Kayseri Manisa Sakarya
Mehmet Sait
Dilek Agâh Kafkas Mücahit
Fındıklı
Isparta Çorum Malatya
BAŞKAN Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi
okutup, işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 64 üncü maddesi ile değiştirilen, 5510
sayılı Kanunun 106 ncı maddesinin 8 numaralı bendinin madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Saygılarımla.
Recep
Taner Beytullah Asil Mustafa Kalaycı
Aydın Eskişehir Konya
Münir
Kutluata Mehmet Günal Mustafa Kemal Cengiz
Sakarya Antalya Çanakkale
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde konuşma var mı?
Buyurun
Sayın Cengiz. (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Çanakkale) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 64üncü maddesi üzerine vermiş olduğumuz
önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlarım.
Bugün, polis
teşkilatımızın 163üncü yıl dönümü münasebetiyle yüz
altmış üç yıldır yüce Türk milletinin güvenliği ve
huzuru için gece gündüz hayatını ortaya koyan, ahirete intikal
etmiş, şehit olmuş, gazi olmuş polis
teşkilatımızın mensuplarını rahmetle yâd
ediyorum. Görevi başında olan polis camiasına da bu müstesna
günde buradan selam ve saygılarımızı sunuyoruz ve
kendilerini tebrik ediyoruz, hayırlı vazifeler diliyoruz.
Değerli
milletvekilleri, bu önergemiz ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 64üncü maddesiyle değiştirilen 5510
sayılı Kanunun 106ncı maddesinin 8 numaralı bendinin
madde metninden çıkarılmasını talep etmiştik.
Anayasamızın 128inci maddesinde bu kamu mensuplarının
konumları değişmediğinden dolayı, özellikle de
Anayasamızın eşitlik maddesine bu bölüm
aykırılık zuhur ettiğinden, kamu görevlilerinin yasalar
karşısında bir olma ve eşit olma ilkesi ve düsturunu burada
görememekteyiz. Gelecekte de bunun bizlere sıkıntı
vereceğini ve bizleri sıkıntıya sevk edebileceğini
düşünerek bu önergemizi vermiş bulunuyoruz.
Bu önergemizin
kabulü hâlinde, kamu görevlilerinin göreve başlama tarihleri ve diğer
kıstaslar ne olursa olsun, özellikle kamu hak ve eşitlik statülerinin
idame etmesi, devam etmesi ilkesini benimsedik. Anayasamızın
özellikle 128inci maddesinde de konumları değişmeyen bu kamu
görevlilerinin bu yasayla birlikte biraz farklılıklar
yaşadığını ve farklılıklar sebebiyle
Anayasamızın eşitlik ilkesine aykırılık
teşkil edeceği konusundan da bu yasanın gelecekte iptalini
beraberinde getirebileceğini ifade etmek istiyoruz.
Bu
düşüncelerle, 5434 sayılı Kanunun muhafaza edilmesi ve kamu
çalışanlarının sosyal adalet ve çalışma
barışının artırılarak devam etmesi
gerektiğini bu önergemizle de ifade etmek istiyoruz.
Bu
tasarıdaki hâliyle 8 numaralı bent, yüz civarında madde ve bir o
kadar da geçici ek madde ve bentlerin kaldırılmasıyla birlikte
yeterince irdelenmediği ve bu maddelerin yeterince mütalaa edilmediği
görüntüsü ortaya çıkmış ve bunlarla ilgili de özellikle
memurlarımızın, SSKlıların ve
BAĞ-KURluların yaşadıkları ve tahayyül bile edilmeyen
çalışanlarımızın gelecekleri ile ilgili
ufuklarına bugünden kelepçe vurulması ve ufuklarının
karartılması gibi konuları da beraberinde getirmektedir.
Değerli
milletvekilleri, özellikle Sayın Bakan da buradayken, eşitlik
ilkesine de aykırı olan bu madde ile ilgili sosyal adaletin
sağlanacağı ifade edilmiştir. Özellikle, Çanakkaleden ve
Ezineden, sahil şeridinden bize mektuplar gelmektedir. Özellikle,
Ezineden Mehmet Zehir ve Ali Zehir mektup yazmışlar ve bunların
sigortalı olması hâlinde emekli olamadıkları ve bu yasada
da bu görülmediği ifade edilmiş. Bin sekiz yüz yirmi altı prim
günü olmasına rağmen, kör olan bu vatandaşımıza bu
yasada bazı kolaylıkların da sağlanmadığı
anlaşılıyor. Bunu tabii, irdelemeye devam edeceğiz.
Bunun
yanında en önemli konulardan bir tanesi de yine Ezineden Ali Demirelin
göndermiş olduğu mektupta -bakın, Sayın Bakanım
burası çok önemli- diyor ki: Şimdi, biz devlet memuruyduk, emekli
olduk. -Tabii ki bu 18inci madde gereğince de yüzde 10dan 15e
doğru kademeli olarak bir geçiş sağlayarak vergi mükellefi
olanlardan da SSK prim desteklemesi kesilmektedir- Biz sahil kenarında
kamp işletiyoruz, plaj işletiyoruz ve sadece üç ay
çalışıyoruz ve başka gelirimiz yok, başka
çalışmıyoruz. Zaten bir yüzde 10 veya yüzde 15 kesiliyor buna da
karşı değiliz. Fakat üç ay
çalıştığımız için bizden üç ay kesilsin, niye bir
yıl kesiliyor? Bu adaletsizlik oluyor. Yani biz plaj, kamp veya sahil
kenarında büfe işleten emekli memurlar, emekli SSKlılar olarak
üç ay çalışıyoruz ve bu üç ay
çalıştığımız veya iki buçuk ay
çalıştığımız noktada bir yıl prim
desteği kesiliyor
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Cengiz.
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla)
Biz bunun çalıştığımız
süre içinde kesilmesini talep ediyoruz. Tasarıda da tahmin ediyorum bu
gibi şeyler göz ardı edilmiş veya dikkate gelmemiş, bunun
mutlaka değerlendirilmesini ben istiyorum. Vatandaşlarımız
uyardı, biz de onların buradan sesini dile getirmek istiyoruz.
Eğer, böyle bir gerçekten mağduriyet varsa, bir eşitsizlik varsa,
bu da yasa geçmeden herhâlde telafi edilebilirse biz de buna katkı
sağlamaya hazırız.
Bu
düşüncelerle, bu duygularla, bu aksaklıkların giderilmesi ve
sosyal adaletin ve eşitliğin sağlanması amacıyla
oluşacak olan bu yasanın hayırlı olmasını temenni
ediyoruz ama tabii ki sıkıntıları da beraberinde getiriyor.
Buradan ben özellikle bunları iletmek istiyorum ve bütün değerli
milletvekillerine saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Cengiz.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bakanım.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Değerli
Milletvekilimiz, emekli olan bir kamu çalışanının 4/B, yani
BAĞ-KUR kapsamında çalışmasından bir örnek verdiler.
Böyle bir sorun yaşanıyor ise bunu bizim bilme
şansımız yok, Kurum olarak bizim bilme şansımız
yok. Vatandaş üç ay çalışıyor ise üç ay kayıtlı
kalır, üç ay sonra sistemden çıkar. Sistemden çıktıktan
sonra da böyle bir sosyal güvenlik destek primini ödeme durumu ortadan
kalkmış olur. Fakat, vatandaş eğer sistem içerisinde
kalıyorsa ama üç ay çalışıyor ise kendi kendisine bir
külfet oluşturuyor. O da vatandaşın belki mevzuatı
bilmemesinden kaynaklanıyor.
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Çanakkale) Hayır, kamp ve plaj sisteminde, tekrar vergiye
girip çıkması olmadığından, çok zor olduğundan üç
ay çalışıyor. Burada bir beyannameyle çalışma
sürelerini bildirirler, Maliye de zaten bunu takip ediyor, bu arada da
çalıştığı süre içinde kesilir.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) O boyutuyla bir
değerlendirelim, fakat
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Çanakkale) Yani, olay bu.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Oldu, teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakan.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum ve karar yeter sayısı
arayacağım: Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayımız yok, birleşime beş dakika ara veriyorum efendim.
Kapanma Saati : 14.50
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa),
Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 89uncu
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
119 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet burada.
64üncü madde
üzerinde Sayın Mustafa Kemal Cengiz ve arkadaşlarının
önergesinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra
sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 64 üncü maddesiyle
değiştirilen 5510 sayılı Kanunun 106 ncı maddesinin
(8) numaralı bendinde geçen geçici 210 ila geçici 217 nci, geçici 219
uncu ve geçici 220 nci ibaresinin geçici 210 ila geçici 212 nci, geçici 216
ncı, geçici 218 ila geçici 220 nci olarak değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılıyoruz
Sayın Başkanım.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan
düzenleme ile 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanunundaki uygulamada yeri kalmayan geçici 218 inci
maddesinin iptal edilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda 64üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
64üncü madde kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, çerçeve 65inci maddeye bağlı on yedi bent daha
evvel Danışma Kurulu önerisi üzerine aldığımız
karara da uygun olarak -her bent- ayrı ayrı madde olarak
görüşülecektir.
Çerçeve madde
65e bağlı (a) bendi üzerinde önerge yok.
Şimdi,
çerçeve madde 65e bağlı (a) bendini oylarınıza sunuyorum:
65/(a)yı kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
65/(b) üzerinde
önerge yok.
65/(b)yi
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
65/(c) üzerinde
önerge yok.
65/(c)yi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
65/(ç) üzerinde
bir adet önerge vardır, okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
119 sıra
sayılı kanun tasarısının 65. maddesinin ç fıkrasının
tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan Gültan
Kışanak Selahattin
Demirtaş
Şırnak Diyarbakır Diyarbakır
Akın
Birdal Sevahir
Bayındır Osman
Özçelik
Diyarbakır
Şırnak Siirt
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Buldan. (DTP sıralarından alkışlar)
PERVİN
BULDAN (Iğdır) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sosyal güvenlik insanlık tarihinin yüzyılların
deneyimiyle oluşturmuş olduğu sosyal devlet
anlayışının yaşama geçirilmesinin en temel
aracıdır. Emek ve sermaye gruplarının oluşmasıyla
toplumsal düzende meydana gelen eşitsizlikler ve sosyal adaletsizliklerin
yarattığı tahribatlar ancak iyi bir sosyal güvenlik sistemiyle
hafifletilebilir.
Bu noktada sosyal
devlet anlayışı gereği devletin üstlendiği
yükümlülükler vardır ve bu yükümlülükler yerine getirilirken amaç
insanlara insanca yaşamın sağlanabileceği alanlar
oluşturmak ve bu alanların insani sınırlarda yaşama
göre düzenlemesini sağlamaktır ve bu alanlar kâr alanları
değildir. Nitekim, insan sağlığından, yaşamakta
olduğumuz dünyayı dönüştüren insan emeğinin güvencesinden
ve toplum bireylerinin insanca yaşamın gerektirdiği
standartlardan devlet kâr sağlayamayacağı gibi, insan için
tasarlanmış alanları sermaye sahiplerinin
kârlılığını artırmaya dönük bir piyasa
alanına dönüştürmemelidir. Anayasamızda da belirtilmek üzere
sosyal güvenliği sağlama görevi devlete verilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, bildiğiniz gibi sosyal güvenlik yasasında
yapılan değişiklikler, Sosyal Güvenlik Kurumunun giderlerinin
kara delik oluşturduğundan hareketle düzenlenmektedir. Oysa, günlük
prime esas kazancın sağlanmasında yaşanan
kayıpların giderilmesiyle dahi Sosyal Güvenlik Kurumunun ekonomik
açığının tamamen giderilmesi mümkündür.
Baktığımız zaman kamusal sektörde ortalama olarak günlük
prime esas kazancın 63 YTL, özel sektörde ise bu kazancın 31 YTL
olduğunu görmekteyiz. Yani özel sektör ve kamusal sektörden elde edilen
prim kazancı arasında yüzde 100 fark vardır. Ancak açık
tanımıyla, yüzde 100ün üstünde eksik beyan vardır. Sosyal
Güvenlik Kurumunun sadece eksik beyandan kaynaklanan ekonomik kaybı 62
milyar YTLdir. Devlet, eksik beyanlardan kaynaklanan 62 milyar YTLnin sadece
yarısının bile önünü aldığında, sosyal güvenlik
sisteminin açığı kalmayacaktır. Bu durumda hem çalışanın
hem de devletin ekonomik olarak büyük kaybı söz konusudur.
Çalışan, elde ettiği gelirin çok altında bir ücret
üzerinden primi
yatırıldığı için emeklilik gelirinden çok ciddi bir
miktarı kaybetmektedir ve devlet de eksik prim
yatırılmasından dolayı kazanç kaybına
uğratılmaktadır.
Sonuç olarak da
bu eksik beyanların önlenmesine yönelik tedbirler alınması
gerekirken, Sosyal Güvenlik Kurumunun
açığı çalışanlardan kısılan haklarla
giderilmeye çalışılmaktadır. Yani işverenin ödemesi
gereken fatura, çalışanlara, emekçi kesime ödetilmek istenmektedir.
Bu anlayış, 2007 yılı rakamları itibarıyla
bütçeye katkılarının yaklaşık 5 katı kadar
bütçeden pay alan sermaye sahiplerinin kârlılığını
artırırken devletin sosyal işlevlerini gerileten
anlayıştır. Oysa, Anayasa Mahkemesi sosyal devleti şöyle
tanımlamaktadır: Sosyal hukuk devleti, güçsüzleri güçlüler
karşısında koruyarak gerçek adaleti ve toplumsal dengeyi
sağlamakla yükümlü devlettir. Ancak görüşmekte olduğumuz yasa
tasarısıyla, toplumun ekonomik anlamda güçsüz tarafını
oluşturan emekçi kesim hak kaybına uğratılmaktadır.
İşverenin yerine getirmesi gereken yükümlülükler bile bazı
kısımlarıyla çalışana yüklenmektedir. Devlet, kendisi
işverenle muhatap olmamakta, çalışanın işverenle
muhatap olmasını istemektedir. Fakat çalışan ile
işverenin durdukları noktalar zaten eşit değildir. Bu
taleple işverenine giden işçinin işsiz kalması, nüfusu
işsizlerle dolu olan ülkemizde işten bile değildir. Nitekim bu
hususta Tuzla tersanelerinde işçilerimizin yaşadığı
dram, çalışanların işsiz kalmamak için canlarından
bile olduklarını ortaya koymaktadır. Sonuç olarak, yapılan
düzenlemelerle çalışanların çalışma
şartlarındaki standartlar hızla düşürülecek ve insanlar bir
lokma emek için asgari yaşam standartlarından mahrum bırakılacaklardır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Buldan.
PERVİN
BULDAN (Devamla) - Sayın milletvekilleri, sözlerimi bitirirken başka
bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. Ülkemizde, ülkeyi yönetenler
tarafından çok dikkate alınmasa, belki de hiç kimsenin haberi olmasa
bile, ben, beş yıl boyunca Yakınlarını Kaybeden
Aileler Derneğinin Başkanlığını yürüttüm. Dün
-İHD Diyarbakır Şubesinde- on dört yıl önce Kulp ilçesi
Çağlayan köyü Dereboyu mezrasında askerler tarafından
gözaltına alınan ve kendilerinden bir daha haber alınamayan
Mehmet Selim Orhan, Hasan Orhan ve Cezair Orhanın cesetleri bulundu,
toplu mezarda cesetleri bulundu ve aileler de Diyarbakır İHD
Şubesinde bir basın açıklamasıyla bunu kamuoyuyla
paylaştılar. Ben, aileye buradan başsağlığı
diliyor, ölenlere de Allahtan rahmet diliyorum.
Teşekkür
ediyorum. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Buldan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
65/ç bendini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
65/d bendini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
65/e bendini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
65/f bendini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
65/g bendini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
65/ğ bendini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
65/h bendini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
65/ı bendini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
65/i bendi
üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra
sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 65 inci maddesinin
(i) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş İsmail
Bilen Ayhan
Sefer Üstün
Kayseri Manisa Sakarya
Mehmet Sait
Dilek Celal Erbay Agâh Kafkas
Isparta Düzce Çorum
i) 69 uncu maddesinin birinci fıkrasının (e)
bendi 94 üncü maddede tanımlanan kontrol muayeneleri, (f) bendinde geçen
4 üncü maddenin üçüncü fıkrasının ibaresi 4 üncü maddenin
dördüncü fıkrasının,
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Bir teknik düzenlemedir. Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi mi okutacağız?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Evet.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
4 üncü maddenin yeniden düzenlenmesi ve maddeye üçüncü fıkra
olarak başka bir metnin dâhil edilmesi nedeniyle maddeye yapılan
atfın düzeltilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 65/i bendini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
65/j bendini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
65/k bendini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
65/l bendi üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 65 inci maddesinin birinci fıkrasının
(l) bendinde yer alan ve ikinci fıkrasındaki Bakanlıkça
ibaresi, Kurumca ibaresinin madde metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederim. Saygılarımla.
Recep
Taner Beytullah Asil Mustafa Kalaycı
Aydın Eskişehir Konya
Münir
Kutluata Osman Durmuş Mehmet Günal
Sakarya Kırıkkale Antalya
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
OKTAY VURAL
(İzmir) Osman Durmuş konuşacaklar.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Durmuş. (MHP sıralarından alkışlar)
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
65inci maddenin
(l) bendi üzerinde söz almış bulunuyorum. Sosyal Sigortalar
Kanununun 78inci maddesinin ilgili fıkrasında Genel
sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu
kişinin sağlık bilgilerinin gizliliği esastır.
Sağlık bilgilerinin ne şekilde korunacağı, ulusal
güvenlik nedeniyle sağlık bilgisi paylaşıma
açılmayacak kişilerin tespiti ilgili bakanlıkların önerisi
üzerine Bakanlıkça tespit edilir. ibaresi Kurumcaya
dönüştürülmüş.
Değerli
milletvekilleri, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi madde 12,
kişinin yasa tarafından korunan özel yaşamına keyfî
karışılamaz diyor. Madde 29, sınırlamaların
Birleşmiş Milletlerin ilkelerine aykırı
olamayacağını söylüyor. Madde 30, hak ve özgürlüklerden herhangi
birinin yok edilmesini amaçlayan herhangi bir eylem ve etkinlikte bulunmak
yasaktır diyor.
Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi madde 8 özel hayatın ve aile
hayatının korunması hakkını tarif etmektedir.
Biyoloji ve
Tıbbın Uygulanması Bakımından İnsan Hakları
ve İnsan Haysiyetinin Korunması Sözleşmesi madde 10/1: Herkes,
kendi sağlığı hususundaki bilgilerle ilgili olarak özel
yaşamına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir. Madde 6:
İç hukukta uygun güvenceler sağlanmadıkça ırk
menşeini, politik düşünceleri, dini veya diğer inançları
ortaya koyan kişisel nitelikteki verilerle sağlık veya cinsel
yaşamla ilgili kişisel nitelikteki veriler ve ceza mahkumiyetleri,
otomatik bilgi işlemine tabi tutulamazlar.
Türkiye
Cumhuriyeti Anayasası madde 20: Herkes, özel hayatına ve aile
hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel
hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.
Türk Ceza Kanunu
madde 134 özel hayatın gizliliğini ihlaldeki yaptırımı
düzenlemektedir.
Değerli
milletvekilleri, Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi madde 4 Tabip ve diş
tabibi, meslek ve sanatının icrası vesilesiyle muttali
olduğu sırları, kanuni mecburiyet olmadıkça, ifşa
edemez. diye bu konuda düzenleme yapmıştır.
Yine, Hasta
Hakları Yönetmeliği madde 5/d:
kişilik haklarına
dokunulamaz. Madde 5/f:
hastanın özel hayatının ve aile
hayatının gizliliğine dokunulamaz. Madde 16: Bu kayıtlar,
sadece hastanın tedavisi ile doğrudan ilgili olanlar tarafından
görülebilir. Madde 20, hastanın sağlık durumu hakkında
kendisine ve ailesine bilgi verilmemesini isteme hakkı vardır. Madde
21, hasta mahremiyetine saygıyı gerektiriyor. Madde 21/a
sağlık durumu ile ilgili tıbbi değerlendirmelerin gizlilik
içerisinde yürütülmesini, madde 23 bilgilerin gizli tutulması ilkesini
düzenlenmiştir.
Ancak, bu yasada
Bakanlığa tevdi edilen bilgiler, ne hikmetse, bu sefer Kuruma tevdi
edilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, bu Meclis ortamında hepiniz şahit oldunuz.
Geçmiş dönemde birçok siyasinin mali durumları ve özel bilgileri
maalesef Maliye Bakanlığı tarafından
dışarıya bilgi olarak verildi.
Şimdi,
burada bizim istediğimiz şey şu: Siyasi sorumlu Bakanlıktır.
Kişiye ait özel bilgileri devletle paylaşmak, belli konularda
paylaşmak, yine Bakanlığın sorumluluğunda olmalı,
memurların sorumluluğunda olursa bu bilginin korunmasında ciddi
endişelerim var.
Ayrıca,
özelliği olan kişiler var: Türkiye Cumhuriyeti'nin
Başbakanı, sağlığıyla ilgili sorunları var,
MESA Hastanesine gider sorarım, Güven Hastanesine gider sorarım,
Hacettepeden bilgi alırım. Bu bilgileri veriyor iseler suç
işliyorlar çünkü Başbakanın, Cumhurbaşkanının ve
kanunla korunmuş, tarif edilmiş özel kişilerin bilgileri herkese
verilemez, tevdi edilemez. Dolayısıyla burada Kurumca yerine
Her
ne kadar kurumları bir başlık altına toplamış
olabilirsiniz. Emekli Sandığına sadece ödemelerle ilgili
bilgiden dolayı tevdi ediyorsunuz. SSKya ödemeden dolayı, bilgiden
dolayı tevdi ediyorsunuz. Ancak
bizim teklif ettiğimiz, mesela
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Durmuş.
OSMAN DURMUŞ
(Devamla) Teşekkür ediyorum Başkanım.
kişisel
sağlık bilgileri kartıyla ilgili smart kart teklifimiz var.
Burada da hekime şifreyle o bilgi tevdi edilebilir. Bunu herkese
açtığınız zaman İnsan Hakları Evrensel
Beyannamesine aykırı davranmış olursunuz, Anayasaya
aykırı davranmış olursunuz.
Ben, buradan
istirham ediyorum, yarın iktidardan gittiğinizde sizinle, AKPliler,
sizinle ilgili çok meraklılar var. Her birinizin kişisel bilgileri
Bakanlık koridorlarında ayaklar altına serilir. Onun için, bir
sorumlu makam olmalı; bu, Bakanlık olmalı. Bunu lütfen düzeltin.
Hem bize hem size hem Cumhurbaşkanlığı makamı hem
Başbakanlık makamı için bu gereklidir, devletin ciddiyeti için
gereklidir.
Sayın
Başkanım, söyleyecek çok şeyim var ama sürem doldu. Hepinize
teşekkür ediyorum. Geçmiş dönemde hükûmet ettiğimizde de
Başbakanların bilgilerinin nasıl saklanacağıyla ilgili
ciddi tedbirler almıştık. Saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Durmuş.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda 65/l bendini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
65/m bendini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
65/n bendini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, şimdi, kabul edilen bentlerin bağlı olduğu
çerçeve madde 65i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Çerçeve madde 66
da aynı şekilde, her bendi ayrı ayrı madde olarak
görüşülecektir.
Şimdi,
çerçeve 66ya bağlı (a) bendini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
66/b bendi
üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum efendim:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra
sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 66 ncı
maddesinin (b) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş İsmail
Bilen Ayhan
Sefer Üstün
Kayseri
Manisa Sakarya
Mehmet Sait
Dilek Agâh Kafkas Celal Erbay
Isparta
Çorum Düzce
b) 33 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (b) bendindeki 29 uncu ibaresi
30 uncu şeklinde değiştirilmiş, (a) bendine malûllük
ibaresinden sonra gelmek üzere ,vazife malûllüğü ibaresi, aynı
fıkranın sonuna Ancak, 4 üncü maddenin birinci
fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı
sayılanlar için 9000 prim gün sayısı 7200 gün olarak
uygulanır.cümlesi,
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yanlış atıf düzeltilmiş ve 28 inci maddede yapılan
düzenlemeye paralel olarak maddede değişiklik
yapılmıştır.
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, bu önerge gruplara gelmedi.
BAŞKAN
Pardon?
OKTAY VURAL
(İzmir) Önerge yok efendim.
BAŞKAN
Geliyormuş efendim şimdi.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, önerge dağıtılmadan gruplara, soruluyor,
kabul ediliyor. O zaman gruplara hiç dağıtılmasın efendim,
gerek yok buna da!
Beş dakika
ara verin, önergeye bir bakalım.
BAŞKAN
Kabul mu edeceksiniz önergeyi efendim? Bakınca kabul edecekseniz, beş
dakika ara veriyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Evet, kabul edeceğim, ara verin.
BAŞKAN
Tamam, o zaman beş dakika ara veriyorum efendim. Kabul ediyorsanız
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.23
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.30
BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa),
Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 89uncu
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
119 sıra
sayılı Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon ve
Hükûmet buradalar.
Tasarının
66ncı maddesinin (b) bendini kabul edilen önerge doğrultusunda
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
66/c bendini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
66/ç bendini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler. Kabul
edilmiştir.
66/d bendini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
66/e bendi
üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 66 ncı maddesinin (e) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Bekir
Bozdağ Ünal
Kacır Agâh
Kafkas
Yozgat İstanbul Çorum
Ayhan
Yılmaz Mehmet
Ocakden
Ordu Bursa
e) 69 uncu
maddesinin birinci fıkrasının (d) bendine ile organ ibaresinden
sonra gelmek üzere ,doku ve kök hücre;, (f) bendine (c) bendinin (4)
ibaresinden sonra gelmek üzere numaralı alt bendinde belirtilen
kişiler ile bunların eşleri ve bu bendin sonuna Ayrıca,
3713 sayılı Kanuna göre aylık bağlanmış maluller
ile aynı Kanun kapsamına giren olaylar sebebiyle vazife
malullüğü aylığı alan er ve erbaşların
sağlık kurulu raporuyla ihtiyaç duydukları her türlü
ortez/protez ve diğer iyileştirici araç/gereçler herhangi bir
katılım payı veya fark alınmaksızın ve
kısıtlama getirilmeksizin karşılanır.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) Sayın Başkanım,
takdire bırakıyoruz. Ancak en sonunda, tırnaktan sonra,
virgülden önce cümlesi şeklinde bir ilavenin doğru olduğunu düşünüyoruz.
BAŞKAN
Redaksiyon istiyorsunuz.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) Evet efendim.
BAŞKAN
Tamam, tutanaklara geçti efendim.
Hükûmet
katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
3713
sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamında aylık alan
malullerin sağlık kurulu raporuyla ihtiyaç duyulan her türlü
ortez/protez ve diğer iyileştirici araç/gereç giderlerinin; herhangi
bir katılım payı veya fark alınmaksızın ve
kısıtlama getirilmeksizin karşılanması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda 66/e bendini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
66/f bendini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
66/g bendini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
66/ğ bendini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, şimdi, kabul edilen bentlerin bağlı olduğu
çerçeve madde 66yı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Üçüncü bölümde
yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi,
dördüncü bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Dördüncü bölüm 67
ilâ 74üncü maddeleri kapsamaktadır.
Dördüncü bölüm
üzerinde gruplar adına söz istemi vardır.
İlk söz
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Bihlun
Tamaylıgile aittir.
Buyurun
Sayın Tamaylıgil. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika
efendim.
CHP GRUBU ADINA
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 119 sıra
sayılı Kanun Tasarısının dördüncü bölümünün geneli
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bugün ve bu hafta
-bilmiyorum çoğunuz biliyor musunuz ama- Sağlık ve Sosyal
Güvenlik Haftası ve Sağlık ve Sosyal Güvenlik Haftasında
hem sağlığı paralı hem de sosyal güvenliği
güvensizlik noktasına taşıyan bir yasa
tasarısını görüşüp ne yazık ki kanunlaştırma
aşamasında çalışmalar yapıyoruz. Bu ilk defa değil
aslında, 2004 yılında da Dünya Çevre Gününde Maden
Yasasını çıkartmıştı AKP Hükûmeti ve günlerin,
haftaların öneminde bu vurgulanan, bu yapılan
çalışmaların ne anlama geldiğini de takdirlerinize
sunuyorum.
Değerli
arkadaşlar, bizim Türk toplumunda bir adet vardır: Yola çıkana
yolluk hazırlanır, yolda giderken yanında destek olsun diye. Malumunuz
birkaç gündür Türkiye'de de IMF heyeti görüşmelerini sürdürüyor ve
dönüş yoluna çıkacak. Görülüyor ki bu yasa da yolluk olarak
hazırlandı. Önce 3,4 milyar dolar denilen ama bugün 3,6 milyar
dolara doğru bir revizyona uğramış olan kredi için bu yolluğu
hazırladık ve IMFye hediye ettik gibi görüyoruz.
Değerli
arkadaşlar, Neden? derseniz. 2005 yılının 26
Nisanında verilen niyet mektubunda
Kaldıki IMFye bakış
açısında Biz artık yolumuza IMFsiz devam edeceğiz. diye
2002 öncesine gelip devam eden iktidarınız, 26 Nisan 2005te
verdiği niyet mektubunda zaten sosyal güvenlik ve ona bağlı
bütçe katkılarının hedeflerini çizmiştir ve bugüne kadar
çeşitli aşamalardan geçtikten sonra ne yazık ki gündemimizin
içine oturmuştur.
Türkiye'de sosyal
güvenliğe baktığınız zaman, yıllar
itibarıyla ne yazık ki insan hakları normları
açısından bir eşitlik sağlanamamıştır. Norm
ve standart birliği aranırken ne yazık ki yoksullukta bir birlik
kendini göstermiş ve bugün için tek çatı derken de zayıf
halkalar hâlindeki birçok yasanın normları alınarak bir zincir
oluşturulmuştur. Ne kadar sağlıklı, ne kadar
güvenlidir, burada da o zincirin o halkalarının normlarına ve
standart birliğine bakmak lazımdır. Ama bir gerçektir ki AKP
Hükûmeti sosyal güvenlik yasasını ve sağlık
sigortasını getirirken ne yazık ki refahta değil,
yoksullukta bir araya gelmeyi ortaya koymuştur.
Şimdi, kanun
gerekçesinde denmektedir ki: En yaygın finansman modeli, özünde, tahsis
edilmiş vergi niteliğindeki sigorta primleriyle karşılanan
sosyal sigorta sistemidir. yani sosyal vergidir. Bugün
baktığınızda, Avrupa Birliğinin üye ülkeleri ve OECD
ülkelerinde bütçeden verilen katkı payları açısından bizden
çok çok üst noktalardadırlar. Ama biz, zaten alıştık,
bütçeyi tutturmak için halka, vergi adaletsizliği içinde dolaylı
vergileri yükledik; bütçemiz tutuyor, fazla veriyor, faiz dışı
fazla sağlıyoruz. Bununla da Ekonomik parametreleri
başarıyla ortaya koyuyoruz. diye övündük. Ama ne yazık ki şimdi
de görüyoruz ki en doğal, sosyal devlet içerisinde yaşayan sosyal
güvenlik hakkı için biz halktan sosyal vergi almaya
Bu noktaya
taşıyoruz.
Değerli
arkadaşlar, 2007 yılı rakamlarına
baktığınızda kara delikler deyip sosyal devletin
yükümlülüklerini azaltmaya çalışan düşünce, kara deliklerin
içinde -baktığınızda, rakamlarla- çok daha vahim tablolarla
karşılaşıyor. Bugün nüfusun aktif sigortalılar ve ona
bağlı olarak aileleriyle beraber değerlendirdiğimizde
yarısını teşkil eden sosyal güvenlik sistemi içinde ortaya
çıkan 26 milyar -2007 rakamlarıyla- YTLlik açığı, bir
de bütçe içindeki payıyla değerlendirdiğimizde
-aşağı yukarı yüzde 13e tekabül ediyor- bunu bir faiz
giderleriyle karşılaştıralım. 2007de 203
milyarlık harcamanın yüzde 23ü faiz gideridir. Peki, nüfusun
yarısını ilgilendiren bir konuda kara delik deyip düzenleme
yapacağız hevesi, acaba, dünyanın en yüksek reel faizini ödeyen
bir ülkede rantiye için bir çözüm bulmakta neden ön plana
çıkmamıştır? Çünkü IMF borcunu yerinde, zamanında,
eksiksiz ödeyen Türkiye, ama halkının üzerine sosyal güvenlik yükünü
ne yazık ki yüklemeyi hedefleyen bir yasa tasarısıyla
oluşan Türkiyeyi ortaya çıkartmaktadır.
Değerli
arkadaşlar, bu açıklar içerisinde tabii ki kayıt
dışılık, kayıt dışılığın
içinde ortaya çıkan, kayıt dışılığın
yanı sıra eksik beyandan kaynaklanan problemler vardır. Önce
sorunları iyi görmek lazım. Mesela, sağlıksız
çalışma koşullarından kaynaklanan ödemeler vardır.
Yani, bir sistemi düzeltirken sadece gelir-gider dengesindeki hesaplamalar
üzerine ve bunu da yine halkın üzerine yükleyerek yapılan
düzenlemeler ne yazık ki kalıcı ve gerçekçi olamamaktadır.
Şimdi, ben
bu noktada biraz da kadın özeline girmek istiyorum ve Türkiyedeki
kadının istihdamıyla ilgili rakamlara
baktığımız zaman yüzde 24ler seviyesine
düştüğünü görüyoruz ve bir söz var: Bir uygarlığın
seviyesini değerlendirmek için öncelikle kadınların hayat
şartına bakmak lazım. Ne yazık ki bizde bu şarta
baktığınız zaman, çok acı bir tabloyla karşı
karşıya geliyoruz.
Geçenlerde 8 Mart
görüşmeleri olurken kadından sorumlu Sayın Devlet
Bakanımız, çıktılar, dediler ki: Kadın istihdamı
düştü ama 1990da yüzde 34tü, bugün yüzde 24tür; bizim
zamanımızda da yüzde 27den 24e düştü. Şimdi
arkadaşlar, 1990la 2002 arasında bu ülke birinci Körfez krizi, 1994
mali kriz, 1997-1998 uluslararası kriz, 1999 deprem, 2001-2002 mali
krizlerini yaşadı ve o noktada yüzde 34ten yüzde 27ye inmiş
olan bir kadın istihdamı var. Peki bu son beş yılda ne
oldu? Her yıl yüzde 8, yüzde 6, yüzde 5 ki bu sene hedefi tutmayan yüzde
4,5 büyümeyle büyüyen bir Türkiye, ama bu beş yılda yüzde 3
düşen kadın istihdamı. Gelin, buradaki ana mantaliteye
bakalım: Bugün, hâlâ kadınların ne yazık ki yüzde 71i
Türkiyede kayıt dışı çalışıyor, beşte
1i okuma yazma bilmiyor, kırsal kesimdeki her 100 kadından 89u
tarım kesiminde ve bunların aşağı yukarı yüzde
80i de ücretsiz aile işçisi ve her 100 kadından yüzde 31i ücret
veya yevmiye karşılığında çalışırken
49unun da yine ücretsiz aile işçisi olarak
çalıştığını görüyoruz.
Peki, Avrupada,
Avrupa Birliği normlarında ne? Şimdi normlara göre birtakım
çalışmalar yapıyorsunuz. Bu oran Avrupa Birliğinde yüzde
57. Peki, bir Lizbon Stratejisi var, Avrupa Birliği uyumuyla ilgili
çalışmalar yapılıyor. Burada ne diyor: 2010a kadar yüzde
60 olacak. diyor. Biz neredeyiz? Yüzde 24. Gelin, doğru dürüst
yaklaşım açılarıyla kadın istihdamını
etkileyen faktörleri belirleyip bunlara çözüm bulalım. Ama tabii ki
işsizler ordusu içindeki kadının yoğunluğunu
artırmaktan öte bir şey yapmayıp onu da yine 3 tane çocuk
doğurmaktan öteyi görmeyen ve eve bağlı gören bir
düşünceden ne beklenir, onu da sorgulamak lazım. Bir taraftan da
zaten yadırgamıyorum. Şu an, fahri Dışişleri
Bakanımız var, daha çok Başbakan ve Sayın Cumhurbaşkanı
fiilî olarak Dışişleri Bakanlığını
yapıyor. O zaman, bundan önceki dönemde hazineden sorumlu Bakanken
düşen kadın istihdamı için yorum istendiğinde Ee ne güzel,
eşleri para kazanıyor, onlar da evde oturuyor. Bundan güzel ne
olabilir? diye beyanda bulunmuştur. İşte bu bakış
açısının çok net, çok açık örneğidir.
Değerli
arkadaşlar, kadın işsizliklerin kayıt dışı
içinde bulunması ve bugünkü yasa açısından
baktığınızda çok olumsuz gelişmeler oldu. Ama ne
yazık ki, o kadar üzgünüm ki dün fırsat eşitliği komisyonu
ki bunu ilk defa oluyormuş gibi sunan arkadaşlarım, 22nci, 23üncü
Dönemde Cumhuriyet Halk Partisi kadın milletvekilleri tarafından
teklif edilmiş olan bu eşitlik, yani dünyada da olan eşitlik
komisyonu çalışmalarını ortaya çıkartırken bir de
şu sosyal güvenlik yasa tasarısını o eşitlik
içerisinden geçirsinler. Eşitliği, sadece altmış beş
Bundan önce var olan yaş farkını bile hiçe sayarak, eğitim
durumlarına göre sağlık imkânlarından yararlanmayı
ortaya koyarak, emeklilik yaşını artırarak veyahut
katkı paylarıyla sağlık hizmeti alma noktasına
taşıyan bir sosyal güvenlik yasasında -1 milyar 200 milyon eski
rakam- 1.215 YTLden 202 YTLye düşen emzirme yardımı
noktasında verdiğimiz iyileştirici teklife hayır diye el
kaldırabilen arkadaşlarımı vicdanıyla düşünmeye
davet ediyorum. Hangi eşitlik bu, hangi haklardan faydalanma bu, hangi
samimiyet, hangi ciddiyet bu?
Diğer
taraftan Sayın Bakana da soracağım bir iki soru var. Bunlardan
bir tanesi şu -çok önemliydi- cezaevlerinde mahkûmların
durumlarıyla ilgili var.
Muhtarlar, ki
muhtarlar da seçilmiştir, yani belediye başkanı, milletvekili
gibi. Bunlarda kamu kendi payını öderken neden
muhtarlarımıza böyle bir ödenti yapılmamakta? Diğer
taraftan baktığınızda, muhtarlar, niye köy ve mahalle
muhtarı diye ayrımcılığa tabi tutulmakta?
Diğer
taraftan bir sorum da şu: Almanyada çalışıp Türkiyede
emekli olabilen bir vatandaşın eşi isteğe bağlı
emeklilikten faydalanabiliyor, ama bunun yanında Türkiyede emekli olan
eşinin de sağlık yardımlarından faydalanabiliyor.
Ancak, şimdi yeni gelen yasada, bu yardımdan faydalanması
katkı payına, bir prim ödemeye bağlanıyor mu
bağlanmıyor mu? Ne olacak o kadınların hâli? Çünkü,
Almanyaya gittiğinizde Alman Hükûmeti de artık Türkiyeden
faydalanıyorsun. diye sosyal yardımlarını kesmiş veya
ona niyet etmiş durumda.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Tamaylıgil.
BİHLUN
TAMAYLIGİL (Devamla) - Diğer taraftan, artık, yasa
yürürlüğe girene kadar bir an önce çocuklarınızı
sigortalayın dendiği zaman çok yoğun bir ilk sigortalı
rakamı ortaya çıkıyor. Hani şu millî gelir arttı ya
-millî geliri 5. 500den 9.300 dolara çıkarttık sanal olarak-
aslında güncelleme payında -hani borçlarımız, hani
yaşam şartlarımız çok iyileşti ya- şu emeklilerin
güncelleme kat sayısında da bunu dikkate alacak mıyız?
Bir diğer
sorum da şu noktada ortaya çıkıyor: Bakın, Anayasa
Mahkemesi eski memur-yeni memur ayrımı yapmadan memurlarla ilgili
düzenleme getirdi. Yine hata yapıyorsunuz. Genel sağlık
sigortasında da yine aynı şekilde, hiçbir şekilde eski
memur-yeni memur ayrımı yoktur ve bugün uygulanan da zaten hepsine
temayül edecektir. Yine problem çıkartıyorsunuz ve şunu
görüyoruz: Siz aslında bu yasanın geçmesini istemiyorsunuz.
Şimdilik IMFi idare etmek için burada yasa yapar gibi
davranıyorsunuz.
Hepinizi
saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Tamaylıgil.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Mehmet Günal.
Buyurun
Sayın Günal. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Burada günlerdir,
bu tasarı üzerinde görüşmeler yapıyoruz. Daha önce de birçok
kanun tasarısı görüşüldü. Ama başlangıç olarak ben
sizlere kanunun genel uzlaşması değil, uzlaşılamaması
üzerinde birkaç şeyi söylemek istiyorum.
AKP Hükûmeti
beş yıl iktidar olarak çalıştı ama o beş yıl
içerisinde
Bugün hepiniz sorunları anlatıyorsunuz. Sosyal güvenlik
sisteminin sorunları
Güzel. Ama Anayasa Mahkemesinden döndü.
Biz şimdi
bunu Komisyonda ve alt komisyonda görüşürken belli uyarılar
yaptık. Yaptığımız uyarıların bir
kısmı dikkate alındı, bir kısmı hâlâ
alınmadı.
Şimdi,
sürece baktığımız zaman, beş yıl içerisinde hâlâ
çözülemeyen bir sosyal güvenlik sorunumuz var. Tabii burada sadece sosyal
güvenlik sisteminden kaynaklanan mali açıklardan bahsetmiyoruz. Bir sosyal
devlet olmanın getirdiği sadece aktüeryal denge açısından,
primlerin yetersizliği açısından ve diğer yüklerden
bahsederek bu meseleyi ele almak mümkün değil. Kısaca
baktığımız zaman, sosyal güvenliği bir ticari
işletme gibi prim kârı ve zararı olarak görmemiz mümkün
değil. Bu nedenle, öncelikle sorunu çözebilmek için, tüm kesimlerle, kamu
kurum ve kuruluşlarıyla istişare içerisinde bu kanunun
çıkması gerekiyordu.
Anayasa Mahkemesinin
iptal gerekçesinde yer alan hususlar, maalesef bugün tamamıyla
giderilememiş durumda. Memur ayrımından dolayı iptal
etmişti. Burada da hâlâ aynı şeyler devam ediyor, sadece
birtakım teknik düzenlemeler yapılıyor.
Daha ilginç olan
bir husus: Anayasa Mahkemesi, hem memurun eşitliği yönünden hem de
genel sağlık sigortasında da yine aynı şekilde
sağlık ödemeleri nedeniyle de Anayasanın 2, 10 ve 128inci
maddelerine aykırı bulmuştu.
Ben, şimdi
verilen bütün önergelere bakıyorum, tartışmalara bakıyorum,
şu anda bu hâliyle de kanunun yine Anayasa Mahkemesinden dönmesini
sağlayacak şekilde yapılmadığı görülüyor. O zaman
bir defa daha uyarmak görevi üzerimizde, sadece uyarmak değil
Acaba, bizde,
hakikaten -az önce sayın konuşmacı da belirtti- IMFyi bir an
önce tatmin edip, kanunu çıkarıp daha önceden bekleyen iki
görüşmenin parasını da alıp ondan sonra Anayasa
Mahkemesinden dönerse dönsün mü diyorsunuz? Ben kaygı duyuyorum, çünkü
gerçekten önergelerin hiçbirisi Anayasa Mahkemesinin çekincelerini ve gerekçelerinde
yazan hususları gidermiş değil. O zaman, hakikaten,
aklımıza, bu alelacele, IMFyle görüşmeleri tamamlayıncaya
kadar bunu halledelim, nasıl olsa bu hâliyle de çıkmaz. Ama o zaman
sorun tamamıyla çözülmemiş hâle gelecek, içinden çıkılamaz
hâle gelecek. Zaten beş yıldır bu kanunun çıkmaması,
2006da sadece 5502 ile kurumsal düzenlemenin yapılması da hâlâ
sorunları içinden çıkılmaz hâle getirmiş olup ve
devamına yol açmaktadır diye düşünüyorum.
Neden böyle
oluyor? Sadece burada bizim söylediğimizi değil değerli
arkadaşlarım, yukarıda komisyonumuza gelen birtakım
görüşler vardı. Ben hızlıca bir göz attım. En
önemlisi, DPT Müsteşarlığının görüşü var, Hazine
Müsteşarlığının görüşü var. Buralara
bakıyorum, onların söyledikleri de tam olarak kanun metnine yansıtılmamış.
Yani, birisinde var on madde, hepsinde şöyle olacağı, bazı
hükümlerin değiştirilmesi, bunların uygun olmayacağı
veya ortadan kaldırmak açısından olumlu olduğu bazı
hükümlere ilişkin söylenmiş. Diğerine bakıyorum, yine dört
beş madde var. Bu hususların hiçbirisi maalesef kanun metninde yer
almıyor.
İşveren
Sendikaları Konfederasyonunun yine yüklerle ilgili görüşleri
vardı, onların da yine tamamıyla dikkate
alınmadığını görüyoruz. Kısacası, burada,
baktığımız zaman -alelacele- bir uzlaşma sağlanmadığı,
hem devletin ilgili kurumlarıyla hem sosyal kesimlerle,
çalışanlarla hem de işverenlerle tam olarak bir mutabakat
sağlanmadığı görülüyor. Bu şartlarda hem hukuki olarak
da sorunların giderilmediği görülüyor
Biz, bu sosyal
güvenlik konusunda AKP Hükûmetinin samimi olmadığını
görüyoruz. Zaten samimi olmuş olsak bu meseleyi farklı şekilde
çözmemiz gerekirdi. Sosyal bir hukuk devletiyiz. Aynı zamanda
işçilerimizin, çalışanlarımızın sosyal
durumlarını da dikkate almamız gerekir. diyoruz, öbür taraftan
işsizliği azaltacak hiçbir önlem alamıyoruz.
Büyüme
rakamlarını açıklıyorsunuz, güzel. Yeni hesaplamalarla da 9
bin doların üzerine -9.333 oldu galiba- çıkardık. Vatandaşa
bakıyoruz Bunlar bizim refahımıza yansımıyor.
diyorlar. İstihdam miktarına bakıyorsunuz, bu kadar büyümeye
rağmen, çok önemli ölçüde istihdam artışı
sağlanması gerekiyor, bunlar da yapılamıyor. Neden? Dün
burada kısaca belirtmiştim. Sayın Tarım
Bakanımız, pamuk ithalatının tarım ürünleri
ithalatında görüldüğünü ama işlenen ürünler tekstil olarak
satıldığı için tarım ihracat ve ithalatında bir
dengesizlik olduğunu söylemişti. Ama ben öbür taraftan
utanıyorum bir Antalya milletvekili olarak, Çukurova ve Antalyada,
pamuğun mekânı olan yerde
Artık, dışarıdan
kumaş ithal ediyorduk, ama pamuğu da ithal eder hâle gelmemizden
dolayı da
Tarım Bakanımızın da bu konularda bir
şeyler söylemesini bekliyorum.
Tarım, bu
sene en fazla daralan ve son yıllarda en fazla daralan sektörlerden bir
tanesi hâline gelmiş. Tarımdaki istihdam sürekli azalıyor ve
istihdam rakamlarında da farklı şekilde algılanmalara yol
açıyor. Peki, biz ne yapıyoruz bu işsizliği azaltmak için?
33 milyara yaklaşmış -32,8di galiba son rakamı-
İşsizlik Fonunda biriken para. Gazetelerde yer alan son haber böyle.
Peki, yeni iş alanları açmak için bir şey yapıyor muyuz?
Yok. Bu primleri nasıl artıracağız? Yeni istihdam
alanı yaratmadan, yeni iş imkânları bulmadan, prim
imkânlarını artırmadan, Sosyal Güvenlik Kurumunun
açıklarını sadece kanun çıkararak düzeltebilecek miyiz? Ne
yapıyoruz? Biz nerede kullanıyoruz 32,8 milyarı? Biz, sadece net
kamu borcunun düşürülmesinde
Biz derken sizi kastediyorum ve Sayın
Başbakanı kastediyorum. Yani, bunu alıp istihdam
edilebilirliği artıracak birtakım mesleki eğitimle,
eğitim faaliyetlerinde kullanarak hem iş gücünün niteliğini
artırıp hem istihdam imkânı yaratacak yerde, siz, brüt kamu borç
stokundan bunu düşerek kamu net borç stokunu düşürdük demek için
kullanıyorsunuz. O zaman, işi zaten kökünden çözmek mümkün olmuyor.
Diğer
taraftan, kayıt dışı istihdamı kayıt altına
alacak bir çalışma yapıyor muyuz? Yapmıyoruz. Büyümedeki
refah payını burada artıralım diye önerge verdik, belli bir
yere kadar oldu, yine o da olmadı. Çalışanlara da emeklilere de
büyümeden, refah artışından sınırlı pay veriyoruz
ki zaten bütün kesimler de şu anda bu refahtan pay
almadığından dolayı şikâyetçi, ama biz, ısrarla,
bize bir şey olmaz zihniyeti içerisinde devam ediyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, bütün dünya, şu anda yaşanan krizi
konuşuyor ve buna karşı önlem almak için, IMFsinden, Avrupa
Merkez Bankasına kadar bütün ülkeler, en gelişmiş ülkeler
birbirleriyle koordinasyon içerisinde neler yapabileceklerini
tartışıyorlar. Bizim ülkemizde Sayın Başbakan sadece
Ekonomi Koordinasyon Kurulunu topluyor Bize bir şey olmaz, bizde bir
şey yok. diyor. Ama bir taraftan, sürekli, bakıyoruz, Merkez
Bankası Başkanı mazeret üzerine mazeret
Hedefler tutmuyor, aman
sıkıntı geliyor
Bugün yine
gazetelerde haber vardı. Hükûmetin iki Sayın Bakanı da
farklı şekillerde düşünüyorlar. Sayın Babacan diyor ki:
Siyasi şeyle birleşirse ciddi bir kriz olabilir. Sayın
Şimşek diyor ki: Bize bir şey olmaz.
Şimdi ben
bunlara bakınca
Zaten meselelere bakış açısı burada
önemli. Sorunu doğru teşhis etmediğimiz zaman zaten çözmemiz
mümkün değil değerli arkadaşlar.
Sosyal
güvenlikteki yaklaşımımız da aynısı. IMFye bir
söz vermişiz, bunun bu zaman içerisinde çıkması lazım.
Sonra, tekrar döndüğü zaman ne olacak mahkemeden, tam olarak
çıkarmadığımız zaman? Maalesef en önemli meselelerden,
ekonomik ve sosyal meselelerden birisi olan sosyal güvenlik sistemi sorununu
böylece siyasi kaygılarla ötelemiş, çözümünü ertelemiş ve yine
çözümsüz hâle sokmuş oluyoruz. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak
sürekli olarak bu konuda görüşlerimizi komisyonlarda ve Genel Kurulda da
önergelerle sizlere iletiyoruz. Bizim görevimiz uyarmak, hem Türk milleti için
doğru olanı yapmak hem de burada kanunların doğru
şekilde çıkmasını sağlamak.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Günal.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Burada yine
aynı şekilde amacımız bu kanunun düzgün bir şekilde
çıkması, sosyal güvenlik sistemindeki sorunların bir an önce
aşılması ve sosyal devlet kavramının içini doldurur
şekilde insanca yaşayabilen çalışanlarımızın
olmasını temenni ediyoruz.
Bu duygularla
Türk milletinin lehine olan değişikliklerde ve çalışmalarda
destekçi olacağımızı, aksi takdirde size uyarı
görevimizi sürdüreceğimizi bilmenizi istiyor, saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Günal.
Demokratik Toplum
Partisi adına Van Milletvekili Fatma Kurtulan.
Buyurun
Sayın Kurtulan. (DTP sıralarından alkışlar)
DTP GRUBU ADINA
FATMA KURTULAN (Van) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz 119 sıra sayılı Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının dördüncü bölümü üzerinde Grubum adına söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama
başlamadan önce Sayın Bakana, dün yaptığı
konuşmasına istinaden -dün gerçekten ses tonunu hayli yükselterek,
hayli öfkeli olduğunu görerek, gözlemleyerek- bir soru sormak istiyorum:
Sokağın sesine Bunların amacı uzlaşı değil,
başka bir şey. dedi. Acaba bir memuru bir memura dövdürtme emrini,
talimatını Bakanımız mı verdi diye merak ediyorum. Bu
konuşmasından sonra -vardığım sonuç- sormak
istediğim böyle bir soru var, cevaplandırırsa memnun olurum.
Değerli
arkadaşlar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın
Faruk Çelik, yasa tasarısı Plan ve Bütçe Komisyonunda
görüşülürken yaptığı konuşmada şöyle diyordu:
Ülkemizin bir yılda yarattığı gayrisafi millî hasıla
diye tabir ettiğimiz bu değerden daha fazla bir para sosyal güvenlik
kurumlarının açıklarına on üç yıl içerisinde transfer
edilmiştir. Buna herkesin fedakârlık göstermesi gerektiği bir
ortamda bulunduğumuz inancındayım. Mevcut bir yük söz konusu ise
bu yükün herkes tarafından eşit ve adil bir şekilde
paylaşılması gerektiği inancındayız. Bu
konuşmaları hatırlatma gereği duyuyorum. Çünkü yükün
eşit ve adil paylaşımından bahsediyor. Oysa önümüzdeki yasa
bu yükü tamamen emekçilerin, yoksulların sırtına
yıkmıştır. IMFye verilmiş bir faiz
dışı fazla taahhüdü var ve AKP Hükûmeti bu taahhüdü yerine
getirebilmek için yeniden emekçilerin gırtlağına
yapışıyor. Evet Sayın Bakan, haklısınız,
mevcut bir yük söz konusuysa bu yükün herkes tarafından eşit ve adil
bir şekilde paylaşılması gerekiyor. Ama şu an
görüşmekte olduğumuz yasanın işçi ve emekçi kesimin
kazanılmış haklarını elinden aldığı
açıkça ortadadır. Bir taraftan, başta temel gıda
maddelerinde olmak üzere enflasyon başını alıp giderken,
bir taraftan da emeklilerin cebine giren aylıkları azaltan bir yasa
çıkartıyorsunuz. Gerçek enflasyon rakamlarına göre beyaz
peynirin fiyatı yüzde 90, limonun fiyatı yüzde 59, elmanın
fiyatı yüzde 53 oranında artmıştır. En temel iki
harcama kalemi olan ekmek ve kiradaki artış oranı da yüzde
20lerdedir.
Değerli
milletvekilleri, AKP Hükûmeti, IMFye verdiği faiz dışı
fazla taahhüdünü yerine getirebilmek için en kolay yolu tercih etmiş,
emekçi ve yoksul kesimlerin boğazına
yapışmıştır. Çağdaş sosyal güvenlik
sistemleri, bir yandan sosyal risklerin bireyler üzerindeki etkisini ortadan
kaldırmayı hedeflerken, diğer yandan da bütün
vatandaşların sağlık hizmetlerinden eşit olarak
yararlanmasını ve geleceğinin devlet tarafından güvence
altına alınmasını garanti eder, ama hazırlanan
taslağa baktığımızda devletin bu sosyal görevinden
vazgeçmiş olduğu ortadadır.
Burada iktidar
partisinin oylarıyla kabul edilen yasanın her maddesi, sosyal
güvenlik hakkını ortadan kaldıran, erişimi
zorlaştıran ve kazanılmış hakları gasbeden
nitelikler taşımaktadır. Hak gasplarını bir kez daha
topluca dikkatinize sunmak istiyorum.
Kadınlar
için elli sekiz, erkekler için altmış olan emeklilik yaşı,
hem kadınlar hem de erkekler için altmış beşe
çıkarılıyor. Hem kadınlar hem de erkekler için emeklilik
yaşı yükseltilirken kadınlar lehine olan iki yıl erken
emekli olma hakkı da ortadan kaldırılmıştır.
Evlenme yardımı
kız ve erkek çocuklar için eşlere verilirken yeni yasayla evlenme
yardımı sadece kız çocuklarına veriliyor.
Sigortalı
olarak çalışmakta iken ölen sigortalının eşine
sigortalılık süresi dikkate alınmaksızın cenaze
yardımı yapılmakta iken yeni yasaya göre ölen sigortalı
için prim ödeme şartı getiriliyor.
Sosyal güvenlik
destek primi oranı yükseltildiği için emekli olduktan sonra
çalışanlardan daha çok prim kesiliyor.
Aylık
bağlama oranıyla güncelleme kat sayısı düşürülürken
emeklilerin aylıkları düşürülüyor.
Başta
basın emekçileri olmak üzere birçok iş alanındaki fiilî hizmet
zammı ortadan kaldırılıyor.
Ev hizmetlerinde
çalışanlar sigortalı işler kapsamına
alınmayarak bu alanda çalışan kadınlara sağlık
hizmetlerinden yararlanma ve emekli olma hakkı tanınmıyor.
Alt
sınır aylığı 550 YTLden 200 YTLye düşürülerek
emekliler açlığa mahkûm ediliyor.
Sigortalının
aile bireyleri hiçbir ücret ödemeden yataklı tedavi hakkına sahipken,
tasarıya göre, sigortalı ile aile bireylerinden otelcilik hizmeti
bedeli ve öğretim üyesi muayene ücreti adı altında fark ücreti
alınması öngörülüyor.
On beş
yaşına kadar hasta çocukların sevkinde hekimin öngörmesi
aranmadan refakatçi verilmekteyken tasarıda yaş şartı
kaldırılarak refakatçi verilmesi hekim raporuna bağlanıyor.
Sigortalılarla
birlikte eş ve çocuklarının tedavilerinde hangi yöntemin
uygulanacağına, verilecek ilacın dozuyla süresine, proteze hekim
karar vermekteyken bu yetki hekimin elinden alınarak Sosyal Güvenlik
Kurumuna veriliyor.
Sağlık
hizmetlerinden yararlanmak için on sekiz yaşından itibaren prim ödeme
şartı getirilerek ailesi prim ödemeyenler sağlık
hakkından yoksun bırakılıyor.
Vergi vermek,
prim ödemek yetmeyecek, hastalar bir de katılım payı ödeyerek
ancak sağlık hizmeti alabilecekler. Sağlık hizmeti alabilmek
için vergi vermek, genel sağlık sigortası primi yatırmak ve
katılım payı ödemek de yetmeyecek bir de ilave ücret adı
altında para ödemek gerekecek.
5510
sayılı Yasada doğumdan sonra altı ay süreyle emzirme
yardımı verilmesi öngörülürken bu yasayla emzirme yardımı
AKP Hükûmetinin insafına bırakılmaktadır.
Yürürlükteki
Yasaya göre sağlık primi ödemeksizin isteğe bağlı
sigortalı olan kadının, eşinin sağlık
sigortasından yararlanma hakkı varken bu hak tasarıyla
kaldırılmış, isteğe bağlı sigortalı
kadın için genel sağlık sigortası primi ödeme
yükümlülüğü getirilmiştir.
Yürürlükteki
Yasaya göre işten çıkartılan sigortalının eşi
altı ay süreyle sağlık yardımından yararlanmaktayken
bu süre doksan güne düşürüldü.
Primini ödemeyen
çiftçilerin ürününe el konuluyor. Tarımda verimin ve gelir
artışının ciddi oranlarda düştüğü ülkemizde,
yasada belirlenen koşullar çiftçinin hasadını elinden almak
anlamına geliyor.
Sonuç olarak:
Sayın Bakanın dediği gibi yük eşit olarak
paylaşılmıyor, tüm yük emekçinin, yoksulun sırtına
yükleniyor. Kazanılmış hakların geri alınmasına
gerekçe olarak sosyal güvenlik sistemindeki açık gösteriliyor.
Mevcut hâliyle
bile çağdaş ülkelerin çok gerisinde olan sosyal sigorta ve genel
sağlık sigortası sistemi, yapılan değişiklikle tam
anlamıyla bir sosyal güvensizliğe dönüştürülüyor. AKP Hükûmeti
bu yasayla halka Paranız kadar gelecek güvencesine ve paranız kadar
sağlık hizmetine razı olmak zorundasınız. diyor. Ama
emekçiler, bu gün bir kez daha bir iş bırakma eylemi yaparak buna razı
olmayacaklarını göstermişlerdir.
Bizler de
emekçilerin, kadınların, yoksulların, yetimlerin, emeklilerin
haklarını bu kürsüde savunmaya devam edeceğiz diyorum, hepinize
saygılarımı sunuyorum. (DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kurtulan.
Gruplar
adına konuşmalar tamamlanmıştır.
Şahıslar
adına ilk söz, Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcıya aittir.
Buyurun
Sayın Nalcı. (MHP sıralarından alkışlar)
KEMALETTİN
NALCI (Tekirdağ) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Sosyal Güvenlik Kanun
Tasarısının dördüncü bölümü üzerinde söz almış
bulunuyorum. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlarım.
Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası Yasası kamuoyunda yeterince
tartışılmayan bir yasadır. Hiçbir vatandaşımız
bu yasadan nasıl ve ne ölçüde etkileneceğini tam olarak
bilmemektedir. Bu hâliyle, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Yasası, tüm işçi, işveren ve memur
sendikaları ile meslek odalarının karşı olması
gereken bir yasadır.
Tasarıda,
Anayasa Mahkemesinin iptal etmediği birçok maddeye yeni düzenlemeler
yapıldığı görülmektedir. Bu tasarı
yasalaşırken meselenin sadece ekonomik ve mali yönü dikkate
alınmış, sosyal güvenlik hakları daraltılmış,
sosyal devlet ilkesiyle sosyal güvenlik hukukunun temel kuralları göz
ardı edilmiştir. Elbette sosyal güvenlik sisteminin birçok sorunu
mevcut olup, açıkların da yıllar itibarıyla artış
gösterdiği bir gerçektir. Ancak sorumluluk mevkiinde bulunanların kamuoyunu
gerçek bilgilerle bilgilendirmesi gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, bütçeden sosyal güvenlik kuruluşlarına yapılan
transferlerin gayrisafi millî hasılaya oranı 2002 yılında
yüzde 3,52 iken, bu oran 2007 yılında 5,24e yükselmiştir. Ancak
bütçeden yapılan transferlerin tamamı sosyal güvenlik kuruluşlarının
açıklarını göstermemektedir.
Sosyal güvenlik
sisteminin, yıllardır, gerek aktif-pasif dengesindeki düşüş
gerekse açıklarındaki artışa ilişkin olumsuz
yapının oluşmasında, toplanan primlerin verimli alanlarda
değerlendirilememesi, erken emeklilik uygulaması, istihdamın
artırılamaması sonucu sisteme giren yeni sigortalı
sayısının yeterince artmaması, bir başka ifadeyle
işsizliğin artması, prim tahsilatında yaşanan sorunlar,
kayıt dışının TÜİK verilerine göre yüzde 50
oranlarına varması, sık sık borçlanma, af ve yeniden
yapılandırmaya ilişkin yapılan hukuki düzenlemeler,
çıkarılan afların yeni af beklentilerine yol açması
nedeniyle prim ödeme alışkanlığının
bulunmaması, tüm işletmelerde tam otomasyonun henüz
sağlanamamış olması, başta sağlık giderleri olmak
üzere yapılan harcamaların etkili bir şekilde ve yeterince
denetlememesi, usulsüz ve yersiz ödemeler başlıca sebeplerdir.
Tasarının
52nci, 5510 sayılı Kanunun 88inci maddesinde yapılan
değişiklikle, genel sağlık sigortası primi devlet
tarafından ödenecek olan yeşil kartlı vatandaşlar ile
vatansız ve sığınmacıların
sayısının tespitinde bu kişilerin toplam
sayısının dörde bölünmesi yönteminden vazgeçilerek üçe bölünmesi
yöntemi getirilmiştir. Ülkemizde yeşil kartlılar ile
sığınmacıların toplamı 12 milyon kişidir.
Söz konusu değişiklik ile primi devlet tarafından ödenecek
kişi sayısı 3 milyondan 4 milyona çıkmaktadır. Devlet
katkısı ile birlikte ilave prim miktarı 1 milyar 250 milyon
YTLdir.
Bu
tasarının geçici 4üncü maddesinde, bu kanun yürürlüğe girmeden
önce iştirakçi olan memurlar için her ay emekli keseneklerine esas
aylıklarının yüzde 12si oranında ilave genel
sağlık sigortası primi alınması esası
getirilmiştir. Ortalama emeklilik keseneğine esas
aylığın, 1.050 YTLnin yüzde 12si 126 YTL yapmaktadır.
Türkiyede bu kesintiden 2 milyon 200 bin kişinin etkilendiğini
düşünürsek, devlet katkısıyla beraber, yaklaşık 4
milyar 150 milyon YTL etmektedir. Söz konusu iki düzenlemenin toplam prim yükü
yaklaşık 5 milyar 400 milyon YTLdir.
Sosyal Güvenlik
Kurumunun prim geliri bu miktarda arttığından, Maliye
Bakanlığı tarafından Sosyal Güvenlik Kurumunun
açığını
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Nalcı.
KEMALETTİN
NALCI (Devamla) Teşekkürler Başkanım.
finanse etmek
için yapılan transfer miktarı da bu tutarda olacaktır. Ancak söz
konusu düzenlemeler bütçenin yapısında değişikliğe
sebep olup transfer harcamalarından, Sosyal Güvenlik Kurumuna devlet primi
giderleri harcamalarına doğru bir kaymaya sebep olacaktır. Yani daha
önceden de bütçeden Sosyal Güvenlik Kurumuna transfer adı altında
verilen para, artık devlet primi giderleri adı altında
verilecek, bu da açık olarak gösterilemeyecektir. Açıkçası
bütçeden sosyal güvenlik açığı olarak verilen para bundan sonra
artık, devlet prim gideri olarak bütçede yer alacaktır.
Yapılan bu
iki düzenlemenin amacı nedir? Sosyal güvenlik kurumlarının
açıkları gizlenmek mi isteniyor?
Bu duygu ve
düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Nalcı.
Hükûmet
adına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik,
buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Çok önemli bir
yasayı görüştüğümüzü her defasında ifade ediyoruz. Bu
yasayla ilgili olumlu-olumsuz birçok kampanya yürütüldü, yürütülmeye de devam
ediyor.
Benim bu bölümde
söz almamın nedeni, on sekiz yaşın altında ilk defa
bildirimi yapılanlarla ilgili de son günlerde medyada yoğun
şekilde gündem oluşturulmaya çalışılıyor.
Kundaktaki bebelerin, okul çağına gelmemiş çocukların ve
okul çağındaki çocukların kayıt altına alınmaya
çalışıldığı
Bu yasanın -sözde-
mağduriyetlerinden korumaya dönük bir çalışmanın içerisine
vatandaşımız sokulma gayreti içerisinde. Gerçi
vatandaşlarımız buna rağbet etmiyorlar. Ben birkaç rakam
vermek istiyorum.
Tabii,
amacımız kayıt dışılığı ortadan
kaldırmak. Bu yasal düzenleme de kayıt
dışılığı ortadan kaldırma
açısından önemli düzenlemeler getiriyor. Özellikle genel
sağlık sigortası kapsamında bütün vatandaşların
genel sağlık sigortası kapsamına alınmaları
kayıt dışılık açısından da önemli, pozitif
neticeler almamızı sağlayacak. Ücretlerin banka kanalıyla
ödenmesi gibi, sistemin içerisinde uzun süreli kalma gibi düzenlemeler
kayıt dışılığı önleme konusunda ciddi
mesafeler almamızı sağlayacak. Yalnız, on sekiz yaş
altında ilk defa bildirimi yapılan sigortalıların
sayısı abartıldığı kadar değil.
Sıfır-beş yaş arasında mart ve nisan ayında 76
bebeğimiz sisteme dâhil olmuş, beş-on yaş
aralığında ise mart ve nisan ayında 183 çocuğumuz,
on-on beş yaşları arasında ise 3.762 kişi, on
beş-on sekiz yaş arasında ise 36.513 gencimiz kayıt
altına girmiş bulunuyorlar veya ilk defa bildirimi gerçekleşiyor.
Toplam 40.534 son iki ay içerisinde. Çok abartıldığı gibi
bir rakam yok ortada. Fakat, belli ki bu yürütülen kampanyaların da etkisi
açık bir şekilde görülüyor.
Şunu ifade
edelim: Çocuklar sigortalı olabilir mi? Olabilir. Buna bir engel yok. Ama,
çocukların çalışabileceği işlerle ilgili de ortada bir
mevzuat var. Bu mevzuata mutlaka uyulması gerekiyor. Örneğin
İş Kanunumuza göre on dört yaşın altındaki
çocukların çalıştırılması söz konusu değil,
on dört yaşın üstündekilerle ilgiliyse yine önemli düzenlemeler var.
O mevzuata uygun bir şekilde onların
çalıştırılması gerekiyor. Sağlık raporundan
tutunuz da üstleneceği işin ağırlığı
ölçeğine varıncaya kadar çok önemli düzenlemeler var. Şimdi
burada aslolan, esas olan bu şekilde kayıt altına sigortalı
yapılan çocuklarımızın bu işte çalışıp
çalışmadıklarıdır. Fiilen çalışıyorlar
mı, çalışmıyorlar mı?
Çalışmadıkları tespit edilince ne olacak?
Sigortalılıkları iptal edilecek bir ve o güne kadar ödedikleri
primleri de kendilerine geri ödenmeyecek. Bu kadar net bir şekilde ifade
ediyorum. Vatandaşlarımızı bu konuda da kimse
yanlış bir yola sevk etmesin. Doğrusu budur. Eğer bilfiil
çalışıyor ise farklı çalışma alanları
olabilir, bir bebek için bile, iki-üç yaşındaki bir bebek için bile
bir sanatsal faaliyet, bir filmde bir rol alması söz konusu olabilir. Buna
engel yok yani. O anlamda söylüyorum, çocukların
sigortalılığıyla ilgili bir engel yok, ama bilfiil
çalışmıyor ise bunun karşı karşıya kalacağı,
mevzuatımızda müeyyideler var. Böyle bir yanlış yola
girilmemesi açısından, bu bölümde kısa bir değerlendirme
yapmış bulunuyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum, teşekkür ediyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakan.
Şahısları
adına ikinci söz, İzmir Milletvekili Oğuz Oyana aittir.
Buyurun
Sayın Oyan.
OĞUZ OYAN
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu
tartıştığımız tasarı, Türkiyede ilginç
ekonomik gelişmelerin de olduğu bir döneme denk geliyor ama tabii,
çok ilginç olan bir başka şey de -geçen konuşmamda
söylemiştim- 1999 yılında yapılan düzenlemelerin
sonuçları alınmadan, biz şimdi, 2008 yılında yeniden
her şeyi tasarlıyoruz. Bir başka benzetmeyle şöyle
diyebiliriz: Yani Türkiyede erken emekliler cenneti var diye bazı
suçlamalar yapılıyordu. Bu çok doğru değildi ama, fiilen
gerçekten, otuz sekiz, kırk beş, kırk üç mümkün olabiliyordu.
Peki, şimdi ben soruyorum: Erken emekliler cennetinden, emekli olamayanlar
cehennemine gitmek zorunda mıyız? Yani illa bir başka ifrata
gitmek zorunda mıyız? Emekli olamayanlar cehennemi yaratılan bir
tasarıyı tartışıyoruz. Altmış beş
yaş, bugün, Avrupa Birliği ülkeleri gibi çok yüksek yaşama umudu
olan ülkelerde bile, hepsinde geçerli olmayan bir yaş
sınırıdır. Kaldı ki, o yaş
sınırının olduğu ülkelerde de, yaşama umudu
dolayısıyla, altmış beş sonrasındaki ömür
Türkiyedekinden, kadınlarda 2-2,5 kat, erkeklerde 3-4 kat daha uzun bir
ömür çıkacak sizin bugünkü düzenlemenize göre.
Şimdi, bu,
diyoruz ki, IMF diyor
İşte, Türkiyede IMFyle birlikte aynı
paralelde düşünenler diyorlar ki: Sistem açık veriyor, ne
yapalım? Peki, sistem açık veriyorsa ne yapıyorsunuz siz:
Harcamaları kısıyorsunuz, hakları kısıyorsunuz.
Peki, acaba, Türkiyede sosyal güvenlik sistemini sadece sigortalılar
mı sömürüyor? Yani, böyle bir şey var idiyse eğer sadece onlar
tarafından mı sistem bir şekilde sömürüldü? Eğer öyleyse
gerekçelerinizi, tabii, söylemeniz lazım. Ama, eğer değilse -ki
şimdi değil olduğunu söyleyeceğim- o zaman, burada sadece
sigortalılara yüklenilerek sistem üzerinde oluşmuş bulunan bu
çok yönlü istismar mekanizmaları, şimdiye kadar, sadece
sigortalılar üzerine, sadece onların hak kayıpları
üzerinden telafi etmeye çalışılıyor. Bu büyük bir
haksızlıktır, büyük bir adaletsizliktir.
Bakınız,
Türkiyede sosyal güvenlik sistemini devlet sömürmüştür. Evet, iki
şekilde sömürmüştür: Bir, uzun yıllar boyunca, çok eski
dönemlerden itibaren, bu sistemin uzun vadeli sigorta kollarının
aktüeryal dengelerini gözetmemiş ve düşük değerle bunları
kullanmış. Nerede kullanmıştır? Ziraat Bankasında
kullanmıştır, Devlet Yatırım Bankasında
kullanmıştır vesaire, düşük bedellerle.
Dolayısıyla, sosyal güvenlik sisteminin hem SSK açısından
hem Emekli Sandığı açısından
çalışmamasının, uzun vadeli kendi koruma
mekanizmalarını oluşturmamasının
koşullarını yarattı. Devlet sömürmüştür.
İkincisi,
devlet bir başka açıdan da sömürmüştür. O da, prim
katkısı yapmayarak sömürmüştür. Dünyanın bütün
gelişmiş ülkelerinde devlet sisteme prim katkısı
yapıyor ve bu prim katkıları aşağı yukarı
sistemin kendi prim katkısı boyutuna yükseliyor. Sizin şimdi
getirdiğiniz sistem de bunun dörtte 1i. Yani tahsil edilen -tahakkuk da
değil- primlerin dörtte 1i diye bir göstermelik mekanizma getiriyorsunuz.
Bu, açık falan kapamaz. Hâlbuki, bunu gelişmiş ülkeler, en
azından Avrupa Birliği düzeyine getirerek sorunu çözme
imkânınız vardı ve hiç olmazsa transferleri, açık kapama
adına değil, devletin düzenli, yasal olan prim katkıları
düzeyine getirmek mümkündü.
Bir diğer
sömürü mekanizması işveren tarafından yapılıyor. Bu,
şu şekilde yapılıyor: Kayıt dışı istihdama
yönelerek yani sistemin aktif-pasif sigortalıların dengesini bozma
pahasına, Türkiyede 2 aktif sigortalı eğer 1 pasif
2 aktife 1
pasif düşüyor yani 2 aktif 1 emeklinin giderlerini
karşılıyor. Bu Avrupada 4e 1se burada aslında
işverenin giderek tamamen esnekliğin de ötesinde, çok kaba esneklik
ilişkileri içinde kayıtsız emek unsurunu kullanmasından
kaynaklanıyor ve sistemin açık vermesinin ana unsuru da budur. Yani
sisteme aktif sigorta katılımını özendirecek
mekanizmaları oluşturmadığınız zaman bu sistemi
ayağa kaldıramazsınız. Dolayısıyla, bu
açıdan bu tasarıya baktığımızda da hiçbir
şey göremiyoruz, tam tersine kayıt dışılıktan
uzaklaştıran bir mekanizma. Ha, tabii bir başka sömürü de
popülist siyasetçiler tarafından yapılmıştır bu
özellikle emeklilik yaşları üzerinden. Ama bütün bunlarla ilgili
olarak sigortalıların kabahati ne? Seçmen olarak
sigortalıların kabahati ne? Yani, dolayısıyla, burada
niçin
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Oyan.
OĞUZ OYAN
(Devamla) O zaman niçin bütün yük sigortalılara? Değerli Sayın
Bakana soruyorum. Şimdi Başbakan diyor ki geçenlerde: Herkese sosyal
güvenceye solcular karşı. dedi. Yani gerçekten çok hayret edici bir
şey. Yani Başbakanlık makamının toplumu
yanlış bilgilendirme, halkı yanıltma, gerçekleri
çarpıtma mevkisi olamayacağının artık Türkiyede
öğrenilmesi gerektiğini düşünüyorum. Yani, Sayın
Başbakan, Sayın Bakanının -burada daha önce ifade edildi-
1999da elli sekiz-altmış yaş meselesine nasıl
karşı çıktığını, bugün ona O konuda
nasıl yanılmışım. dediğine bakarak -Bakan solcu
muydu o zaman elli sekiz-altmışa karşı çıkıyordu-
bunları dikkate alması lazım.
Burada Sayın
Bakana şunu da söylemek istiyorum: Yanılmış ise, elli
sekiz-altmışa karşı çıkarak yanılmış
ise şimdi yanılgısını düzeltmek için niçin elli
sekiz-altmışı savunmuyor? Yanıldığı nokta
elli sekiz-altmışa karşı çıkma noktasıydı.
Düzeltilmesi gereken de elli sekiz-altmışı savunmak
noktasıdır. Niçin başka bir ifrata giderek altmış
beşi savunmaya geliyorsunuz? Yani, bu, gerçekten Türkiyenin demografik
gerçeklerine
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OĞUZ OYAN
(Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Oyan.
OĞUZ OYAN
(Devamla) Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, bölüm üzerindeki konuşmalar
tamamlanmıştır.
Şimdi
soru-cevap kısmına geçiyoruz.
Toplam süremiz on
beş dakikadır.
Sayın
Cengiz, buyurun efendim.
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Çanakkale) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, biraz önce konuşmamda da ifade ettiğim gibi,
Çanakkaleden gelen Mehmet Zehirin bir sorusu var, onu aktarmak istiyorum.
Mehmet Zehir, anadan doğma sağır ve dilsiz,
dolayısıyla bu 1989 yılında sigortaya başlar ve 2000
yılında da tamamen çalışamaz duruma gelir, 2001
yılında tamamen de kör olur. Yani sağır, dilsiz ve
aynı zamanda 2001 yılında da kör olur ve 2004 yılında
emekliliğini ister ve emekli olamaz. 1046 iş günü sigortalı
çalışır, 870 iş günü de isteğe bağlı
sigortalıdır, toplam 1826 iş günü sigortası mevcuttur.
Mehmet Zehir Ben bu yeni kanunda malulen emekli olabilir miyim, olamaz
mıyım? diye sorar. Bu konuda da çok mücadele verdiğini, bir
türlü sonuç alamadığını, tamamen yaşamının
bir başkasına bağlı olduğunu, hayatını idame
ettirebilmesi için, çoluğunun çocuğunun geleceği için de bu
malulen sigortalı olmasının şart olduğunu ifade eder.
Ve bu soruyu da yazılı olarak gönderiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın Asil,
buyurun efendim.
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
üzerinde yaşadığımız toprakları, hürriyetimizi,
cumhuriyetimizi borçlu olduğumuz İstiklal Savaşı
gazilerimizin sonuncusunu geçtiğimiz günlerde ebedî istirahatgâhına
uğurladık. Şehitlerimize, gazilerimize Tanrıdan rahmet
diliyorum, minnetlerimi sunuyorum.
İstiklal
Madalyası sahiplerinin sayıları çok az da olsa hiçbir yerden
maaş almayan, sosyal güvencesi olmayan mağdur kız çocukları
vardır. Vatanı kurtaranlara bu Meclis de vefa gösterse de
sayıları çok az olan İstiklal Savaşı gazilerinin
hiçbir sosyal güvenlik sisteminden maaş almayan mağdur durumdaki
kız çocuklarının mağduriyetine son verse.
Ben gündeme
getirdim, takdir yüce Meclise aittir. Bu yasa içerisinde böyle bir düzenlemeye
evet der misiniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Asil.
Sayın
Doğru, buyurun efendim.
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Genel
sağlık sigortasıyla ilgili kanun çıkarılıyor.
Ancak tüp bebek dediğimiz, çocukları olmayan ailelerin umudu olan
tedavi yöntemiyle ilgili bir bölüm bulunmuyor. Sayın Başbakan da üç
çocuk tavsiye ettiğine göre bu biraz çelişmiyor mu? Bu konuyla ilgili
ne söylemek istiyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Doğru.
Sayın
Işık, buyurun efendim.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, SSKlı veya BAĞ-KURlu
çalışanlarımız, emeklilik primlerini doldurup emekli olma
hakkını kazandıkları takdirde, emekli olma dilekçesini
verdikten sonra geçen birkaç aylık sürede çalışmayan
eşlerini ve çocuklarını tedavi ettiremediklerini
söylemektedirler. Bu mağduriyetin önlenmesi konusunda bu yasa
kapsamında bir düşünceniz, çözüm öneriniz var mı? Buradan
vatandaşlarımıza bu konuda ne söyleyebilirsiniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Işık.
Sayın
Paksoy, buyurun efendim.
MEHMET AKİF
PAKSOY (Kahramanmaraş) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın
Bakanım, vatandaşların devlete olan borçları faiz ve
cezalarıyla birlikte 74 milyar YTLye çıkmıştır. Bu
borçlar işverenlerin SSKya olan borçları, esnaf ve
sanatkârların BAĞ-KURa olan borçları, mükelleflerin maliyeye
olan borçları gibi. Bu borçların büyük bir rakama
ulaşmasında ülkemizdeki vergi ve sigorta prim yükünün diğer
ülkelere nazaran daha yüksek seyretmesinin büyük payı vardır. Örneğin
OECD ülkelerinden İzlandada yüzde 5,8, ABDde yüzde 15,3, İsviçrede
yüzde 22,1 iken, bu oran ülkemizde yüzde 36,5tir. Buradan hareketle,
ekonomimizin her beş yılda bir birikmiş borç
hastalığına yakalanmaması için vergi ve sigorta
oranlarını indirmeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Paksoy.
Sayın Süner
TAYFUR SÜNER
(Antalya) Sayın Başkanım, Sayın Bakanımıza
sormak istiyorum: Muhtarlarımız milletvekilleri ve belediye
başkanları gibi seçimle göreve gelmektedirler. Seçimle göreve
gelenler devletin tüm imkânlarından yararlandırılmaktadır.
Fakat muhtarlar sadece 288 YTLlik ödeneğe talim ettirilmektedirler.
Muhtarlarımız seçildiği gün BAĞ-KURlu olmaktadırlar.
Ancak ödeneği yeterli olmayan ve BAĞ-KUR borcunu bile
yatıramayan muhtarlarımız sağlık haklarından
yararlanamadığı gibi emekli de olamamaktadırlar. Oysaki,
Anayasada seçilmişlerle ilgili
maddeler açıktır. Muhtarlarımızın Anayasamıza
göre devlet memuru statüsüne alınması gerekmektedir. Bu tasarıda
muhtarlarımızın özlük haklarında gerekli
iyileştirmeler yapacak mısınız?
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Süner.
Sayın Taner
RECEP TANER
(Aydın) Sayın Bakanım, AKP adına görüş beyan eden konuşmacılar ve
Hükûmetin temsilcileri sosyal harcamaların yüksekliğinden
bahsetmekte. Soruyorum: Avrupa ülkelerinde ve AB üyesi ülkelerde sosyal konulu
harcamaların gayrisafi yurt içi hasılaya oranı nedir, Türkiyede
nedir?
Bir de, 1479 ve
2926 sayılı Kanunlara tabi olan, yani BAĞ-KURluların
yatırdıkları primler -sağlık giderleri hariç- emekli
maaşlarının yüzde kaçına isabet etmektedir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Taner.
Sayın Koçal
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, 2007 yılı sonu itibarıyla Türkiyede kayıt
dışı istihdamın toplam istihdam içindeki payı yüzde
kaçtır? Toplam istihdam sayısı nedir? Bunların kaçı
istihdam dışıdır?
Bir diğer
soru: Bu yasa tasarısıyla emekli aylıklarını prim
alacakları ve nafaka borçları için haciz uygulamasına tabi
tutuyorsunuz, ama nafaka borçları için haczi belki eş ve
çocukların hakkı için normal karşılayabiliriz, ancak prim
alacakları için emekli aylığına haciz uygulama sizce insafa
sığar mı?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Koçal.
Sayın
Uzunırmak
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, başta Almanya, Hollanda, Fransa olmak üzere bu ülkelerdeki
haftalık çalışma saati kaç saatle
sınırlandırılmıştır ve bu ülkelerdeki
emeklilik yaşı kaçtır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Uzunırmak.
Sorular
tamamlanmıştır.
Sayın
Bakanım, buyurun efendim.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Bir kere, emekli
maaşlarına haciz söz konusu değil, nafaka ve kurum
alacaklarının dışında. Bir bu.
Diğeri:
Toplam istihdam içerisinde kayıt dışı oranı ne
kadar? dediniz. Dönemsel olarak yüzde 43, yıllık yüzde 46.
Bir diğer
konu: Mehmet Zehir vatandaşımızla ilgili bir soru soruldu. Bu,
bakıma muhtaç ise beş yıl yeterli. Beş yıllık
sigortalılık, 1.800 gün yeterli; sizin ifadenize göre de biz o
şekilde anladık: Bakıma muhtaç, âmâ ve iş göremez
noktada. dediniz. Onun özelindeki durumunu incelemek gerekiyor, tetkik etmek
gerekiyor. Eğer böyleyse böyle bir imkânın olduğunu ifade
ediyorum.
İstiklal
gazileriyle ilgili, arkadaşlarımız
çalışmalarını sürdürüyorlar. Vatanın canlarıyla,
mallarıyla, hayatlarıyla bugünlere gelmesini sağlamış
vatandaşlarımıza bizim de tabii ki sorumluluklarımız
vardır. Bu çerçevede yapılması gereken bir düzenleme varsa,
tabii ki memnuniyetle bütün Meclis olarak elbirliğiyle yapmamız
gerekiyor.
SSKlı
vatandaşımız emeklilik dilekçesi verince -tam soruyu da
anlayamadım- bu arada geçen sürede, yani emekli maaşı
bağlanıncaya kadar olan sürede GSSden, yani genel
sağlıktan istifade edemiyor. şeklinde bir soru vardı,
yanılmıyorsam. Bu mevcut düzenlemede de, bizim getirdiğimiz
düzenlemede de böyle bir mağduriyet söz konusu değil.
Yaşanıyor ise böyle bir şey,
o, idari anlamda bir sıkıntıdan kaynaklanıyor demektir.
Bir diğer
konu, bu prim oranlarının, vergi oranlarının indirilmesiyle
ilgili. Bildiğiniz gibi 22nci Dönemde vergilerin indirilmesiyle ilgili
önemli çalışmalar yaptık. Yüzde 30dan yüzde 20ye kurumlar
vergisini indirdik, gelir vergisinde, KDVde özellikle gıdaya, ilaç ve
zorunlu, zaruri ihtiyaçlara dönük çok ciddi düzenlemeleri
vatandaşlarımızın lehine gerçekleştirdik.
Primlerle ilgili,
dün de ifade ettiğim gibi, asgari geçim indiriminin yanında 5
puanlık prim indirimi de bu dönem içerisinde yürürlüğe
koyacağımız bir düzenlemedir.
Tabii ki bunlarda
amacımız, gerek vergi oranlarında gerekse prim oranlarında
OECD ve ilgili ülkelerin ortalamasının düzeyinde tutmak. Onun
üzerinde olduğu zaman yaşadığımız
sıkıntılar ortadadır. Kayıt
dışılıktan alınız da diğer tüm konulara
varıncaya kadar birçok olumsuzluğun yaşanmasını
gerekli kılıyor.
Son konu ise tüp
bebekle ilgiliydi. Şu anda mevzuatımızda tüp bebek konusunda bir
sorun yaşanmamaktadır. Daha fazlasıyla ilgili, umarız
Türkiyenin şartları, imkânları genişledikçe bu konuda da
açılımları Türkiye gerçekleştirir diyorum.
Çok teşekkür
ediyorum, sağ olun.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakan.
Sayın
milletvekilleri, dördüncü bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi,
dördüncü bölümde yer alan maddeleri, varsa, o maddeler üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım:
Çerçeve madde
67/ayı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Çerçeve 67/byi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Çerçeve 67/cyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Çerçeve 67/ç
üzerinde iki adet önerge vardır. Önergeleri geliş sırasına
göre okutacağım, sonra aykırılık sırasına
göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 67
nci maddesinin (ç) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Halide
İncekara Mustafa
Ataş
Kayseri İstanbul İstanbul
Alev
Dedegil A. Sibel Gönül Agâh Kafkas
İstanbul Kocaeli Çorum
Zeynep
Dağı
Ankara
ç) 41 inci maddesinin (a) bendi Kanunları gereği
verilen ücretsiz doğum ya da analık izni süreleri ile 4 üncü maddenin
birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalı
kadının, iki defaya mahsus olmak üzere doğum tarihinden sonra
iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla hizmet akdine istinaden
işyerinde çalışmaması ve çocuğunun yaşaması
şartıyla talepte bulunulan süreleri, şeklinde
değiştirilmiş; aynı fıkranın (g) bendindeki ve
Kurumca kabul edilecek sektörel veya genel ekonomik kriz dönemlerinde
işvereni tarafından ücretsiz izinli sayılanların, her
yıl için 3 ayı geçmemek üzere bu süreleri ibaresi,
BAŞKAN Şimdi okutacağım önerge en
aykırı önerge, okutup işleme alacağım efendim.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 67 nci maddesinin (ç) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz. Saygılarımızla.
Akif
Akkuş Mustafa
Kalaycı Mustafa
Enöz
Mersin Konya Manisa
Ali
Torlak Beytullah
Asil
İstanbul Eskişehir
ç) 41 inci
maddesinin birinci fıkrasının (d) bendine sigortalı
olmaksızın ibaresinden sonra gelmek üzere yüksek lisans ibaresi ve
yurt dışında geçirdikleri normal ibaresinden sonra gelmek
üzere yüksek lisans ibaresinin eklenmesi aynı fıkranın (g)
bendindeki ve Kurumca kabul edilecek sektörel veya genel ekonomik kriz
dönemlerinde işvereni tarafından ücretsiz izinli
sayılanların, her yıl için 3 ayı geçmemek üzere bu
süreleri ibaresi,
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu önergeye?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Akif Akkuş efendim.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Akkuş. (MHP sıralarından alkışlar)
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 67nci maddesinin birinci fıkrasına (ç)
bendinin eklenmesi için vermiş olduğumuz değişiklik
önergesi üzerine grubum adına söz almış bulunuyorum. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizdeki üniversite sayısının 116
olduğu daha önceki konuşmalarımız sırasında da
belirtilmişti. Bunların 85 adedi devlet, 31 adedi de vakıf
üniversitesi olarak faaliyetlerini sürdürmektedir.
Son
yıllarda, gençliğin daha iyi şart ve ortamlarda üniversite
eğitimi alma arzusu yanında kendi konusunda söz sahibi olmak, daha
bilgili olmak ve kendisini daha iyi yetiştirmek maksadıyla lisansüstü
eğitime yöneldiği dikkati çekmektedir.
Bilim, toplumun
hayat standardının ve yaşama kalitesinin artmasında, huzur
ve güven içerisinde yaşamasında ihtiyaç duyulan ana çalışma
alanlarının başında gelmektedir.
Değerli milletvekilleri,
bugün üniversitelerimizdeki öğrenci sayısının 1 milyon 200
bine yakın olduğunu görmek, geleceğe umut ve güvenle
bakmamızı sağlayacaktır. Bunun yanında, 151.734 yüksek
lisans ve 40.711 doktora öğrencisinin bulunması da bu güvenimizi
desteklemektedir. Bugün 1 milyon 200 bin civarındaki öğrenci,
yakın bir gelecekte, Türkiye'nin kalkınma ve ilerlemesinde büyük
katkılar sağlayacaktır. Kısaca, geleceğe daha umutla
bakmamızın güveni olacaktır.
Sayın
milletvekilleri, lisansüstü eğitimine devam eden bu gençlerimizden bir
kısmı üniversite ve bazı araştırma
kurumlarımızda görevli oldukları için, bunların sosyal
güvenlik kurumlarına primleri yatmakta ve sigorta veya Emekli
Sandığı mensubiyetleri devam etmektedir. Ancak, artan
sayıda lisansüstü eğitime devam isteği, birçok öğrencinin
kendi imkânlarıyla yurt içinde veya yurt dışında yüksek
lisans çalışmasına devam etmesini
sağlamıştır. Kendi imkânı ile yüksek lisans
programına devam eden bu vatandaşlarımız ancak kendi
giderini karşılayabilmekte, sigorta veya emeklilik primlerini
yatıramamaktadırlar.
Değerli
milletvekilleri, şöyle bir bakalım, hangi çalışmalar,
işler sigortalılıktan sayılıyor, bunları bir
görelim: Muvazzaf ve ihtiyat askerlikte er olarak geçen süreler, kısa
dönem askerlikte geçen süreler, bedelli askerlik süreleri, yedek subay okul
süreleri, avukatlık staj süreleri, fahri imam-hatiplikte geçen süreler,
seçim kanunları nedeniyle adaylık için istifa edenlerin açıkta
geçen süreleri borçlanma kapsamına alınırken yüksek lisansta
geçen sürelerin bunlardan ayrı tutulması bir haksızlık ve
eksiklik olacaktır diyoruz. Dolayısıyla, bunların da bu
kapsama alınması dileğimiz bulunmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, çalışmalarını tamamlayan bu gençlerimizin
Türkiyenin gelişme ve kalkınmasında oldukça önemli
katkılar sağlayacağı muhakkaktır. Bu yüzden, bu
gençlerimizin borçlanma yoluyla yurt içinde veya yurt dışında
eğitim maksadıyla geçirdikleri sürenin borçlanma yoluyla emekli
primlerini yatırmalarının sağlanması, yasada da
belirtildiği gibi, uygun olacağından, önergemizin kabulünü arzu
eder, yüce Meclisi saygı ile selamlarım. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Akkuş.
AKİF
AKKUŞ (Devamla) Değerli milletvekilleri, bir şeyi belirtmek
istiyorum. Burada, günlerdir sosyal güvenlik yasasıyla ilgili
tartışmalar yapıyoruz, konuşmalar yapıyoruz.
Şöyle Sevgili Vekilim diye başlayan bir mektup geldi, ondan
kısaca bir yeri okumak istiyorum: Sayın Vekilim, Hocam,
işsizlikten Konyadaki işyerimi kapatıp Ankaraya
yerleştim. Burada ne iş yaptığımı sorma, gene
işsiz sayılırız.
Sayın
Vekilim, atölyemi kapatıp geldim ama önceden kalma cezalı vergi
borcu, belediye temizlik vergisi
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Akkuş, devam edin.
AKİF
AKKUŞ (Devamla)
oda borcu, sigorta borcu, BAĞ-KUR borcu
Bunların cezalarına af istiyoruz. diye belirtiyor. Ben, bu
vatandaşımızın duygu ve düşüncelerine de
katıldığımı belirtiyorum.
Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Akkuş.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 67
nci maddesinin (ç) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları
ç) 41 inci
maddesinin (a) bendi Kanunları gereği verilen ücretsiz doğum ya
da analık izni süreleri ile 4 üncü maddenin birinci
fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalı
kadının, iki defaya mahsus olmak üzere doğum tarihinden sonra
iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla hizmet akdine istinaden
işyerinde çalışmaması ve çocuğunun yaşaması
şartıyla talepte bulunulan süreleri, şeklinde
değiştirilmiş; aynı fıkranın (g) bendindeki ve
Kurumca kabul edilecek sektörel veya genel ekonomik kriz dönemlerinde
işvereni tarafından ücretsiz izinli sayılanların, her
yıl için 3 ayı geçmemek üzere bu süreleri ibaresi,
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılıyoruz
Sayın Başkanım.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Halide İncekara konuşacak.
BAŞKAN
Sayın İncekara, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
HALİDE
İNCEKARA (İstanbul) Değerli arkadaşlarım, hepimizin
söylediği gibi, yılların beklenilen ve istenilen bir kanun
görüşmesini yapıyoruz. Hepimiz 2002den beri meydanlarda bu millete
bir şeyi vaat ettik; ki, yıllardır aksayan bir sürü kara
deliklerle milletin cebinden
Hep şikâyet ettiğimiz
borçlanmaları engellemek için yeni kanunlar yapmaya ve kanun
düzenlemelerine ihtiyacımız vardı. 2002
Temmuz dönemine kadar
CHPli arkadaşlarımızla, bu dönem de hem CHPli hem MHPli
arkadaşlarımız ve diğer arkadaşlarımızla
zaman zaman mutabakat yaparak, zaman zaman da çelişerek bir sürü
faydalı kanunu milletin hizmetine sunduk. Bugün de bu görüşmelerden
birini yapıyoruz, 119 sıra sayılı Kanunu görüşüyoruz.
Tabii ki, gönül çok arzu eder ki sizlerin de önerdiği gibi bir sürü talebe
arzu edildiği şekilde karşılık vermektir. Lakin
şu konuda anlaşmamız gerekir ki, verdiklerimize sadaka,
veremediklerimize gasp dememeliyiz. Gönül hep vermekten yanadır.
Yalnız, sınırsız talepleri ancak sınırlı
imkânlarla karşılayabileceğimizi, eğer milletin kendi
imkânlarıyla karşılama imkânı olmayanları gidip
birilerinin cebinden borç alacağımızı
unutmamalıyız.
IMFye çok vurgu
yapılıyor. Ben sadece sokaktaki vatandaşlarımızı
aydınlatmak için söylüyorum: 2002ye kadar artan IMF borç rakamları,
faiz yükü, 2002den bu yana da azalan bir IMF borç yükü.
Kanunlar
eğer hızlı Meclise gelirse tepki şöyle oluyor:
Kardeşim, ne acelemiz var, ne telaşımız var! deniyor.
Eğer kanun teklifleri beş yıl hazırlanır gelirse de
Niye IMFyi beklediniz, ona yolluk mu yapacaksınız? deniyor. Ben
sadece paylaşmak için söylüyorum: Muhalefet tabii ki eleştirecektir,
tabii ki öneriler karşısında bir duruşu olacaktır,
bunu yadırgamam söz konusu değil. Lakin, üslup ve dilde, hiçbir gruba
ait olmayan, birbirimizi yerden yere vurmak üslubu, emin olun, hiçbir yerde
sanıyorum, bizlerin birbirine söylediği kadar hain, yolsuz gibi
ifadeler kullanılmıyor. Biz, kendimizi değil hep birlikte
hepimizi yere çekiyoruz. Ben bu konuda hassasiyet diliyorum.
Bu önergeyi
vermeden önce, muhalefet partisindeki bayan arkadaşlarımla da
konuştum. Bildiğiniz gibi, iki yaşına kadar çocuğun
anneye mutlak muhtaç olduğu, annenin de çocuğunun yanında
olması gereken bir dönem ve hepimiz, son zamanlarda artan, son
yıllarda artan suç oranlarında ve şiddet oranlarında
çocuk-anne bağımlılığının önemini ve
çocuğun aile ortamında yetişmesinin önemini hep vurguladık
durduk. Lakin, memur olduğunuz zaman, ücretsiz izinler ve raporlarla bu
süreyi çocuğunuzla geçirmek gibi bir şansınız oluyor.
Hassasiyetimiz, hiçbir imkânın kadını evde kalmak zorunda
bırakmamasıdır. Lakin, kadın böyle bir imkânı
kullanmak isterse, aynı beyefendilerde ve demin değerli milletvekili
arkadaşımın sunduğu gibi, bir sürü kullanılan haklar
gibi, kadının da iki çocuğuna kadar, her çocuğunda iki
yıla kadar bir süreyi dışarıdan borçlanma imkânıyla bu
hakkı kullanabilmesidir.
Destekleriniz
için şimdiden hepinize çok çok teşekkür ediyorum efendim. Sağ
olun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın İncekara.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda çerçeve 67/çyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
67/dyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
67/eyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
67/fyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, kabul etmiş olduğunuz bentlerin bağlı
olduğu çerçeve madde 67yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Çerçeve 68inci
maddeye bağlı geçici madde 1 üzerinde üç adet önerge vardır.
Önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 68 inci
maddesi ile değiştirilen, 5510 sayılı Kanunun Geçici 1 inci
maddesinin birinci fıkrasında geçen 5434 sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4
üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında ibaresinin
madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Saygılarımla.
Recep
Taner Beytullah Asil Mustafa Kalaycı
Aydın Eskişehir Konya
Münir
Kutluata Mehmet Günal Mustafa Kemal Cengiz
Sakarya Antalya Çanakkale
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 68. Maddesi ile değiştirilen
31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 1. Maddesinin birinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kemal
Kılıçdaroğlu Hakkı
Suha Okay Rasim
Çakır
İstanbul Ankara Edirne
Cevdet
Selvi Tansel
Barış F.
Nur Serter
Kocaeli Kırklareli İstanbul
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, 506
sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile 2925 sayılı Tarım
İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında, 1479
sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız
Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu ve bu Kanunla mülga 2926
sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına
Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında kabul
edilir.
BAŞKAN Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi
okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra sayılı Kanun Tasarısının
çerçeve 68 inci maddesi ile düzenlenen 5510 sayılı Kanunun geçici 1
inci maddesinin üçüncü fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli Agâh Kafkas Halide
İncekara
Giresun Çorum İstanbul
Öznur
Çalık Mustafa
Ünal Mücahit
Fındıklı
Malatya
Karabük Malatya
T.
Ziyaeddin Akbulut
Tekirdağ
Bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 17/7/1964 tarihli ve 506
sayılı ve 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı kanunlara göre
ödenmekte olan sosyal yardım zammı ile telafi edici ödeme
tutarları, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte ödenen tutarlar
esas alınarak, ilgililerin gelir ve aylıklarına ilave edilerek
ödenir. Sosyal yardım zammının ilavesinde tamamı
dağıtılacak şekilde, hak sahiplerinin gelir ve
aylıklardaki hisseleri esas alınır.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Aylık
hesaplama işlemlerinin kolaylaştırılması amacıyla
değişiklik yapılmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 68. Maddesi ile değiştirilen 31/5/2006
tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun Geçici 1. Maddesinin birinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Kemal
Kılıçdaroğlu (İstanbul) ve arkadaşları
Bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önce, 506 sayılı Sosyal
Sigortalar Kanunu ile 2925 sayılı Tarım İşçileri
Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (a) bendi kapsamında, 1479 sayılı
Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar
Sosyal Sigortalar Kanunu ve bu Kanunla mülga 2926 sayılı Tarımda
Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar
Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendi kapsamında kabul edilir.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Nur Serter konuşacak
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Serter. (CHP sıralarından alkışlar)
FATMA NUR SERTER
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 119
sıra sayılı Kanun Tasarısının 68inci maddesiyle
ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi önergesi doğrultusunda söz almış
bulunuyorum.
5434
sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa
tabi olanları, bu Kanunun 4üncü maddesinin birinci
fıkrasının (c) bendi kapsamında kabul eden ifadenin madde
metninden çıkarılmasını önermekteyiz.
Bu önerimizin
nedeni, Anayasa Mahkemesinin almış olduğu kararların bu
madde metniyle çelişmesi nedeniyledir. Anayasa Mahkemesi, 5510
sayılı Yasada aynı hukuksal konumda bulunmayan memurlar ve
diğer kamu görevlileri ile bunlar dışında kalan
sigortalıların aynı sisteme
bağlı tutulmasını, Anayasanın 2nci, 10uncu
ve 128inci maddesine aykırı bulmuştur. Anayasa Mahkemesi, bu
kararında memurların statü
esasına göre çalıştırılmalarına dayanarak bu
kararı almıştır. Anayasa Mahkemesi kararlarına
aykırılık içeren bir düzenlemenin yasa metninde yer alması
halinde iki seçenek ortada bulunmaktadır, ya bu madde Anayasa Mahkemesince
iptal edilecektir ya da Anayasanın ilgili maddelerinde bir
değişiklik yapılması gerekecektir. Bu konuyu Genel Kurulun
takdirlerine sunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu kürsü kutsal bir kürsüdür ve burada mutlaka
doğruların konuşulması gerekir. Dün bir medya
kuruluşunda yer alan bir haberle bağlantılı olarak,
Avcılardaki hastaneyle, yapılan Avcılar Kampüsündeki hastane
inşaatı ve Sayın Müezzinoğlunun hastanesiyle ilgili burada
bir açıklamada bulunmuştum. Sayın Müezzinoğlu burada söz
aldılar ve birtakım açıklamalarda bulundular. Bu
açıklamaların ne yazık ki gerçekleri yansıtmadığını
görüyoruz. Sayın Müezzinoğlu yapmış olduğu
açıklamada, kendi hastanesiyle ilgili olarak yapılan plan
tadilatının Cumhuriyet Halk Partili Avcılar Belediyesi
tarafından yapıldığına ilişkin bir
açıklamada bulundular. Bilindiği üzere, 2516 sayılı Yasaya
göre, plan tadilatının onayları büyükşehir belediye
başkanlığınca yapılmaktadır ve bu onay
yapıldıktan sonra da Cumhuriyet Halk Partisi Avcılar İlçe
Başkanlığı bu konudaki itirazını
yapmıştır.
Yine Sayın
Müezzinoğlu burada yaptığı açıklamada, İstanbul
Üniversitesi Avcılar Kampüsü içerisinde yer alan hastane inşaatıyla
ilgili olarak, bu inşaatın İstanbul Üniversitesinin bir önceki
-benim de Rektör Yardımcısı olarak görev aldığım-
yönetimince engellendiğini, hatta neredeyse binanın
tuğlalarının bile çalındığını ifade
edecek bazı açıklamalarda bulunmuştur. Bunların hiçbirisi
gerçeği yansıtmamaktadır.
İstanbul
Üniversitesinin Avcılar Belediyesiyle yapmış olduğu bir
anlaşma doğrultusunda, bu bina inşaatının Avcılar
Belediyesince tamamlanması taahhüdü verilmiş, buna
karşılık bu binanın, hastane binasının
işletmesinin İstanbul Üniversitesine devredileceğine
ilişkin bir protokol yapılmıştır 1998
yılında. Daha sonra yerel seçimler olmuş, Avcılar
Belediyesine bu defa yeni bir belediye başkanı seçilmiş ve Sayın
Müezzinoğlunun binanın karkas haldeki inşaatın
tuğlalarının çalındığı yolundaki
açıklamasında
MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (İstanbul) O Belediye Başkanı kim? O
Belediye Başkanı hangi partiden?
FATMA NUR SERTER
(Devamla) - Değerli milletvekilleri, lütfen 1999un ne olduğunu
hatırlayalım. Bir deprem yılından bahsediyoruz, bütün
Avcıların yerle bir olduğu, Avcılar Kampüsündeki fakülte
binalarının dahi büyük hasar gördüğü bir deprem
yılından.
BAŞKAN
Sayın Serter, lütfen, bakın, sataşmaya mahal vermeyin. Lütfen
FATMA NUR SERTER
(Devamla) Ben sataşmıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Cevap hakkı doğuruyorsunuz efendim. Önerge üzerinde lütfen
konuşalım.
FATMA NUR SERTER
(Devamla) Önerge üzerinde söz alıp, doğrudan sataşmada bulunan
Sayın Müezzinoğluna burada yanıt hakkımı
kullanıyorum.
50 milyon dolara
bu binanın tamamlanacağına ilişkin yaptırmış
olduğumuz incelemelere rağmen ve çeşitli yerlerden yardım
alma konusundaki girişimlerimize rağmen, deprem yılı
olması nedeniyle tamamlanamayan bir hastane inşaatının
faturasını, uygun olmayacak bir biçimde bir üniversite yönetimine çıkarmak
ve o zaman bizim başlatmış olduğumuz özel idareden
yardım alma konusundaki girişimin de bugün bu binanın
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Serter.
FATMA NUR SERTER
(Devamla) Üniversitenin, bu binayı kullanma hakkını özel
idareye devretmiş olmasını da bir başarı gibi ifade
etmeyi yüce Meclisin takdirlerine sunuyorum ve önerge üzerinde ilk defa olarak
konu dışına çıkıyorum. Çünkü AKPli Milletvekili, önerge
üzerinde söz alarak doğrudan şahsımı da hedef alan bir sataşmada
bulunmuştur.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Serter.
MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Biraz sonra şey yapacağız efendim. Şimdi misafirimiz
geliyor.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 68 inci
maddesi ile değiştirilen, 5510 sayılı Kanunun Geçici 1 inci
maddesinin birinci fıkrasında geçen 5434 sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4
üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında
ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederim.
Saygılarımla,
Recep
Taner (Aydın) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Ertuğrul Kumcuoğlu konuşacak.
BAŞKAN
Sayın Kumcuoğlu, imzanız yok önergede, maalesef
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Var efendim, imzası var, arkasında imza var.
BAŞKAN -
Tekeffül ediyor musunuz?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Tamam efendim.
BAŞKAN -
Buyurun o zaman efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Aydın) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Grubumuza mensup
arkadaşlarımız tarafından verilmiş olan ve 68inci
maddeyi, önümüzdeki tasarının 68inci maddesini ilgilendiren önerge
üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüksek heyetinizi ve
Başkanlık Divanını saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, Hükûmetin iddia ettiğine göre bu tasarı bu yüce Meclise,
Türkiyede kamuya ait olan sosyal sigortalar kurumlarının aktüeryal
dengesini sağlıklı bir zemine oturtmak için sunulmuştur.
Böyle bir amaç anlayışla karşılanabilir. Ancak, bunu
yaparken iki şeye dikkat etmemiz gerekir: Bunlardan birincisi
insanların mağduriyetine meydan vermemeliyiz; ikincisi, adaleti
gözetmeye azami itinayı göstermeliyiz. Bu kanunun bütününde ve özellikle
bu maddesinde bu gereğin yerine getirilmediğini ve bazı hâllerde
vatandaşın mağduriyetine mahal verildiği, bazı
hâllerde de adaletin yeterince gözetilmediği kanaatinde olduğumuz
için bu önergeyi verdik.
Bu önergede iki
temel hususa işaret ediyoruz, bunlardan birincisi şudur: Herhangi bir
şekilde bu kanunun yürürlüğe girmesinden sonra bağlanacak olan
emekli maaşlarına bir asgari sınır getirmek istiyoruz ve
bunu yaparken de bu kanunun kamuoyunda husule getirdiği ciddi suretteki
rahatsızlıkları ve bazı hâllerde isyan derecesine varan
tepkileri belli bir ölçüde yumuşatmanın mümkün olup
olmadığını araştırıyoruz. Çünkü, her ne
kadar Sayın Bakan bu kürsüde Biz ilgili sivil toplum örgütleriyle
anlaştık. şeklinde bir ifadede bulunuyorsa da, kamuoyunda
yaygın bir kanaat vardır; hangi konuda? Bu tasarının
hakları ihlal ettiği konusunda. Onun için, kamuoyunun yüreğini
ferahlatmak için diyoruz ki, bu şekilde bundan böyle planlanacak emekli
maaşları kesinlikle asgari ücretin net tutarının yüzde
80inin altında olamaz ve böylece kamuoyuna bir teminat ve yürek
ferahlığı getirmek istiyoruz. Birinci husus bu.
İkinci
hususta da adaleti sağlamak istiyoruz. Biliyorsunuz, mevcut düzende ve bu
kanunun da herhangi bir şekilde değiştirmediği düzende
şöyle bir husus var: Eğer, herhangi bir sigortalı uzunca süre
Sosyal Sigortalara veya BAĞ-KURa tabi olduktan sonra Emekli
Sandığına tabi bir göreve gelirse ve bu görevde üç buçuk sene
kalırsa emekli maaşı Emekli Sandığı
esaslarına göre bağlanıyor, ama herhangi bir şekilde yirmi
sene beş ay yirmi dokuz gün Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığına bağlı olarak prim yatırmış
bir kimse, geri kalan üç buçuk seneye yakın veya aşan zamanda SSKya
veya BAĞ-KURa tabi olan bir görevde çalışmış olur
ise, bu sefer SSKdan veya BAĞ-KURdan maaş alıyor. Hâlbuki bu
durumda yapılması gereken, bu arkadaşımız, bu
vatandaşımız, bu sigortalı hangi sigorta kurumunda uzun
süre prim ödemişse, o sigorta kurumundan emekli maaşı alsın
diyoruz. Önergemizin de ikinci kısmı bu adaletsizliğin
giderilmesine yöneliktir, mütealliktir.
Bu önergemizin ve
bu önergede hedeflenen iyi niyetli düzeltmelerin yüce heyetinizce
anlayışla karşılanacağını umuyoruz ve bu
önergemize olumlu oy kullanacağınız inancıyla hepinize
saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kumcuoğlu.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Çerçeve 67ye
bağlı madde 1i kabul edilen önerge doğrultusunda
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip
Erdoğanın davetlisi olarak ülkemizi ziyaret etmekte olan Avrupa
Birliği Komisyonu Başkanı Sayın Jose Manuel Barroso şu
anda Meclisimizi onurlandırmışlardır. Kendilerine yüce
Meclisimiz adına Hoş geldiniz diyorum.
Alınan karar
gereğince Sayın Başkanı konuşmasını yapmak
üzere kürsüye davet ediyorum.
Buyurun
Sayın Barroso. (Alkışlar)
VIII.- SÖYLEVLER
1.- AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barrosonun
Genel Kurula hitaben konuşması
AVRUPA
BİRLİĞİ KOMİSYONU BAŞKANI JOSE MANUEL BARROSO
Sayın Başkan Yardımcısı, Sayın Başbakan,
saygıdeğer milletvekilleri, saygıdeğer misafirler,
hanımefendiler, beyefendiler; bugün burada sizlere hitaben bu Mecliste
konuşma yapıyor olmak benim için çok büyük bir onur vesilesi.
Meclisinizin
ülkeniz için bir tarihi temsil ettiğini ve tarihte de çok önemli bir rolü
olduğunu biliyorum. Büyük Mustafa Kemal Atatürk, Türk halkına
meşru bir şekilde geleceklerini tartışma imkânı
tanımak adına bu Meclisi kurdu ve Türkiyeyi modern bir cumhuriyete
dönüştürmek amacıyla bu Meclisi kurdu ve sürekli değişen
dünyamızda, görüyoruz ki bu yüzyılın giderek artan
zorlukları karşısında, işte bu sorumluluk -ki, sizin
sorumluluğunuzdur bu sorumluk- daha da artmış vaziyette.
Bu vesileyle ben
de Avrupa Birliği Komisyonu adına ve aynı zamanda kendi
adıma sizlere saygılarımı sunmak istiyorum. Böylesine büyük
bir ülkeye ve ortak geleceğimize dair güvenimi dile getirmek istiyorum.
Kırk sene
önce Türkiyeyi ziyareti sırasında Fransız
Cumhurbaşkanı General de Gaulle şöyle demişti:
İşte burası Türkiye. Boğazların hâkimi ve pek çok
kapının muhafızı. Ki bu kapılardan, dünyanın bu
bölgesinden barış geçer ve aynı zamanda bu kapılardan
savaş da geçebilir ve bütün bunların neticesinde de bu
kapıların muhafızı, ellerinde çok büyük ve olumlu
neticelere yol açacak fırsatları tutmaktadır ama aynı zamanda
dünyadaki en kötü ihtimallere de maruz kalan bir yerdir. İşte
General de Gaulle, Türkiye'nin, o dönemde, ne kadar önemli bir konumda
olduğunu ve Avrupa için değerini anlamıştı. Yani,
Boğazların muhafızı ve kendi geleceğinin de
muhafızı olarak, Türkiye, Avrupayı geleceği olarak
seçmiştir.
Türkiye ile Avrupa
arasındaki ilişkilerin tarihi, esasında, hem çok eskiye hem de
çok uzun süreli, daimî bir birbirine bağlılık ilişkisine
dayanmaktadır. Bu stratejik ilişkiler, ticaret ve kültürel,
karşılıklı ilişkileri içermektedir. Osmanlı
İmparatorluğu Avrupadaki politikalarda çok önemli bir rol
oynamıştır.
Hiç şüphe
yoktur ki, bu kıta içerisinde imparatorluğun rolü kendini sanat
dünyasında bile göstermiştir. Mesela, 1563 yılındaki
meşhur Venedikli ressam Paolo Veronese Cananın Düğün
Festivali resminde, o dönemin Avrupalı liderlerini masanın
etrafında resmederken Kanuni Sultan Süleyman, çok doğal bir
şekilde İmparator V. Charlesla beraber ve Fransadaki I.
Françoisyla beraber diğer konukların arasında oturmaktadır.
Türkiye'nin
etkisi yüzyıllar içerisinde inişler çıkışlar kaydedip
dalgalanmıştır ama her zaman Avrupanın jeopolitik
sahnesindeki yerini muhafaza etmiştir.
İkinci Dünya
Savaşından sonra Türkiye, Avrupadaki iş birliğinin
inşa edilmesinde yer almıştır. Türkiye, Avrupa Konseyinin
kurucu üyesidir. NATOnun üyesi olarak ise Türkiye, Avrupa Atlantik savunma
sistemi içerisinde bir mihenk taşıdır. 1963 yılında
Avrupa Topluluğuyla ortaklık anlaşması
imzalanmıştır ve bunu, 1995 yılında gümrük
birliği takip etmiştir. On sene sonra 3 Ekim 2005 yılında,
Avrupa Birliği ve Türkiye, katılım müzakerelerine
başlamıştır. Ama, her müzakerede olduğu gibi neticenin
önceden garanti edilmesi mümkün değildir. Bir başka deyişle,
ilişkimiz, Avrupa Birliğinin, Avrupa Topluluğunun kurulduğu
dönemden bu yana, sürekli olarak, istikrarlı bir şekilde
derinleşmeye devam etmektedir ve şu anda da katılım
müzakereleriyle devam etmektedir. 2005 yılından bu yana müzakereler
çok başarılı bir şekilde gelişme kaydetmiştir.
Türkiye'nin
Avrupa Birliği mevzuatını kabul etme ve adapte etme yolunda
gösterdiği çabalardan çok etkilendiğimi söylemem lazım. Pek çok
alanda, altı fasılda müzakereler açılmıştır ve
resmî müzakerelere geçilmiştir ve eminim ki daha fazla faslın
açılmasıyla beraber, bu yıl içerisinde de çok ciddi
gelişmeler kaydedilecektir.
Oldukça kuvvetli
ortak menfaatlerimiz müzakere sürecini belirlemektedir ve özel bir vurguya
sahiptir. Bizler beraberce, daha güvenli bir dünyaya katkı
sağlıyoruz. Kendi açımızdan bakacak olursak Türkiye'nin bir
dizi faaliyette, Avrupa Birliği misyonlarında, Bosna-Hersekte,
Kosovada ve Kongoda, katılımı ve vermiş olduğu
desteği büyük bir takdirle karşılıyoruz. Aynı
zamanda, Türk ordusunun göstermiş
olduğu profesyonellik ve yetkinliğin de çok önemli bir varlık
olduğuna inanıyoruz.
Türkiye,
Kafkaslar, Orta Doğu ve Orta Asyadaki bağlantılarıyla çok
derin bir bilgi kaynağına da sahiptir ve bunları bize
sunmaktadır ve Türkiye'nin bu bağlantıları, bir kere daha,
Türkiye'nin Avrupa için ne kadar kilit bir rolde olduğunu göstermektedir
ve soğuk savaşın sona ermesi, ilişkilerimizin önemli
unsurlarında bir değişikliğe yol açmamıştır.
Tam tersine, Demirperdenin düşmesiyle beraber, çok daha yeni ve daha
karmaşık problemlerin ortaya çıkmasıyla sizin ülkeniz,
şu anda, tam merkezde yer alan bir oyuncu konumuna gelmiştir.
Özellikle pek çok
başlık içerisinde bakacak olursak, uluslararası ilişkilerde
yıllardan beri, Balkanlar gibi, Orta Doğudaki kriz gibi, İran,
Irak enerji krizi ve genel anlamda Müslüman dünyayla diyalog açısından,
Türkiye gerçekten de istikrar ve demokrasi adına çok önemli bir rol
oynamaktadır. Dünyanın en istikrarsız bölgesinde böylesine
önemli bir rolü oynamaktadır.
Türkiye, laik,
demokratik bir cumhuriyet olduğunu göstererek Avrupaya gayet iyi entegre
olmuş, baskın bir şekilde nüfusu Müslüman olan bir ülke olarak
özellikle dünya üzerindeki kökten dinci eğilimlere çok güçlü bir
alternatif sunmaktadır ve görüyoruz ki, medeniyetlerle dinler
arasındaki diyaloğun geliştirilmesi açısından çok
önemli bir değer taşımaktadır Türkiye.
Ekonomik
karşılıklı ilişkilerimize ve birbirimize
bağlı olma durumumuza bakacak olursak, görüyoruz ki Avrupa
Birliği-Türkiye ilişkilerinde ekonomi bir başka önemli
noktadadır. Avrupa Birliği şu aşamada Türkiye'nin en önemli
ticaret partnerlerinden bir tanesidir.
Ticarete bakacak
olursak, Avrupa Birliğindeki ticaret Türkiye'nin ticaret hacminin yüzde
50sini temsil ederken, Avrupa Birliğinin de Türkiye yedinci ticaret
partneridir, Kanada ve Hindistanın önünde gitmektedir. Ticaret
ilişkilerimiz geçtiğimiz beş yıl içerisinde çok ciddi bir
miktarda artış kaydetmiştir ve yapılan bu kadar etkileyici
reformlar da Türkiye'nin dönüşümüne katkıda bulunarak yabancı
yatırımcılar için Türkiyeyi çok cazip hâle getirmektedir. Bugün
itibarıyla, Türkiyeye gelmekte olan, dışarıdan Türkiyeye gelmekte
olan yatırımların yüzde 80i Avrupadan gelmektedir ve bütün
bunlarda görüyoruz ki, binlerce iş imkânı, Avrupada, Türkiyede
karşılıklı ilişkilerimizin büyümesiyle beraber
artmaktadır.
Hanımefendiler,
beyefendiler, saygıdeğer milletvekilleri; Avrupa Birliği ulus
devletlerden oluşmuş bir topluluktur ve bu topluluk, bir dizi
politika alanındaki egemenlik haklarını bir araya
getirmiştir, bir havuzda toplamıştır ve bunun amacı da
ayrı ayrı olduklarından çok daha etkin, çok daha etkili ve
başarılı bir şekilde beraber hareket edebilmek içindir. Bir
başka deyişle, Avrupa Birliği üye ülkelerin gücünü
azaltmamaktadır, tam tersi Avrupa Birliği içerisinde olabilmek,
bizim, hepimizin, üye ülkeler olarak, dünya üzerindeki etkimizi ve gücümüzü
artırmaktadır ve sizin de gördüğünüz gibi Avrupa projesinde
bizler kendi ülkelerimizi severek ve ülkelerimize hizmet ederek ve millî
duygularımızı muhafaza ederek ama aynı zamanda Avrupa
Birliğinin gururlu vatandaşları olarak ortak amacımıza
hizmet ediyoruz. Dolayısıyla milliyetçi duygular bir ülkeye ve
millete ait olmakla, bir sürece, bir projeye, barış, demokrasi ve
özgürlük sürecine ait olup Avrupa Birliğinin parçası arasında
olmak birbiriyle tamamen uyumludur, birbiriyle çelişmez.
Görüyoruz ki,
Avrupa Birliğinin dünya üzerindeki güvenilirliği, etkinliği ve
ağırlığı, işte bu ortak kurallar ve disiplinlere
saygı duymaktan geçmektedir. Bunların arasında, demokratik
değerler, hukukun üstünlüğü, insan haklarını görmekteyiz,
ki bu değerler üzerine zaten ortak projemiz kurulmuştur. Ortak
politikalarımız ve içerisinde standartlar vardır ve de
şirketlerimize adil bir çalışma, faaliyet alanı
sağlamaktadır. Sosyal standartlar, çevrenin korunması,
sağlık hizmetleri, organize suça ve teröre karşı ortak
mücadele gibi alanlarda da gelişmeler kaydetmekteyiz.
Dolayısıyla Avrupa Birliğine katılacak olan herhangi bir
ülkenin üyelik için uygun olabilmesi amacıyla bütün kriterleri yerine
getirebilmesi gerekmektedir. Türkiye ve bütün diğer aday ülkeler için de
geçerli olan şey şudur: Adaylığa giden bir kısa yol
yoktur. Komisyonun rolü de oldukça detaylı ve sıkı bir
şekilde, ama adil bir şekilde, başvuran ülkelerin kaydettikleri
gelişmeyi ve kriterlere uyum açısından kaydettikleri
gelişmeleri yakından takip etmek ve değerlendirmektir,
Komisyonun rolü budur. Aynı zamanda bu süreç içerisinde aday ülkelere
gerekli reformları yaparlarken yardımcı olmak ve
hazırlıklarında destek vermektir. Bu, herhangi bir şekilde
bir aday ülkenin iç meselelerine müdahale değildir, bu, ortak bir
çalışmadır. Beraber yapmak zorunda olduğumuz, yerine
getirmek zorunda olduğumuz bir ortak çalışmadır, eğer
ortak amaçlarımıza ulaşmak istiyorsak.
Türkiye çok
etkileyici değişiklikleri hâlihazırda
gerçekleştirmiştir. Örnek verecek olursak: Ölüm cezasının
kaldırılması ya da demokrasinin sivil-askerî ilişkiler
içerisinde gücünün artıyor olması, devlet güvenlik mahkemelerinin
kaldırılması, Türkçe dışındaki dillerde
yayın ve eğitim hakkı, aynı zamanda uluslararası insan
hakları konvansiyonlarının iç hukuk üzerindeki üstünlüğü,
işkence ve kötü muameleye sıfır tolerans politikası,
toplumsal cinsiyet eşitliği yani kadın-erkek arasındaki
eşitliğin güçlendirilmesi, Anayasada bunun yer alması ve Medeni
Kanundaki gelişmeler bunlar arasında örnek olarak sayılabilir.
Son dönemde de
Türk Parlamentosu, uzun dönemdir beklenmekte olan, Müslüman olmayan dinî
cemiyetlerin ihtiyaçlarına cevap verecek, zorlukların üstesinden
gelmesine yardımcı olacak Vakıflar Kanununun üzerinde
çalışmalar yürüttü. Yine de daha fazla, pek çok alanda gelişme
kaydedilmesi gerekmektedir, İfade özgürlüğü gibi, demokrasinin
sivil-askerî ilişkilerde daha da fazla demokratik prensiplerin
vurgulanması gibi, kültürel haklar, sendika hakları,
kadınların ve çocukların hakları gibi. İşte,
bütün bunlar bizim ortak değerlerimizdir ve esasında
katılım sürecinin tamamlanması için anahtar önem
taşımaktadır.
İfade
özgürlüğünü ele alacak olursak, bir demokrasinin var olabilmesi için temel
bir haktır. Ama aynı zamanda da günümüzün problemlerinin çözümü
açısından da vazgeçilmez bir özelliği vardır.
Tıpkı Avrupa Birliğinde olduğu gibi Türkiye de bir dizi
güvenlik tehdidiyle, terörizm de dâhil olmak üzere, karşı
karşıyadır.
Türkiye ve Avrupa
Birliği küreselleşme ve iklim değişikliğinin
sıkıntılarını yaşamaktadır ve görüyoruz ki,
alışkanlıklarımız sarsılmakta ve kültürel
kimliklerimiz sorgulanmakta ve bütün bu zorluklarla karşı
karşıya kalmaktayız. Ama, hepimizin dünya üzerindeki
sorumluluğumuzu düşünürken, ortak geleceğimizi ve geçmişimizi
düşünürken bütün bu prensipleri aklımızda bulundurmamız
gerekmektedir. Doğru cevapları bulurken hayal gücü ve yeni fikirlere
ihtiyaç vardır ve bütün bunlar da açık ve dürüst tartışma
imkânıyla gerçekleşebilir ve kurumlar ve vatandaşlar
arasındaki kuvvetli güvenden geçmektedir.
Bu bağlamda,
herhangi bir toplum içerisinde şiddet içermeyen görüşlerin yargı
konusu yapılması ve bu sebepten dolayı hüküm giyiliyor
olması sağlıklı neticeler doğurmayacaktır.
İşte bu sebepten dolayı, Ceza Kanunu içerisindeki 301inci
maddenin Avrupa standartlarıyla aynı düzeye getiriliyor olması
önemlidir ve bu anlamda da Parlamentoda yakında bir çalışma
başlayacağını öğrenmiş olmaktan büyük bir
memnuniyet duymaktayım. İfade özgürlüğü, demokrasilerin tam
anlamıyla çalışabilmesi adına da çok çok önemlidir. Gerçek,
çok partili bir sistem içerisinde çok önemlidir. Aynı şekilde,
insanlar kendi görüşlerini dile getirdikleri için hüküm giyecek olurlarsa
demokrasi tehdit altına girer, çatışma ortamı, şüphe
ve karşılıklı hoşgörüsüzlük ortamı ortaya
çıkar, ki bu da siyasi partilerin kendi aralarındaki
barışçıl tartışmalarını demokratik
tartışma mekanından uzaklaştırıp riskli bir
ortama taşır.
Türk toplumu
içerisindeki şu anda laikliğe dair devam etmekte olan
tartışmaların öneminin farkındayım. Farklı
dönemlerde Avrupa Birliği tarihi içerisinde farklı ülkeler de üye
ülkeler de benzer tartışmaları yaşadılar. Her biri
kendine uygun çözümü, kendi iç meselelerine uygun çözümü buldu. Ümit ediyorum
Türkiye de aynı şeyi yapacaktır. Bu sebepten dolayı, bu
konuya dair Avrupa Birliği Komisyonunun taraf almasını, herhangi
bir standart empoze etmesini lütfen beklemeyiniz. Aynı şey, baş
örtüsüyle, türbanla ilgili olarak da gelişmektedir. Avrupa Birliğinin
böyle bir standardı yoktur, çünkü inanıyoruz ki bu, her kişinin,
her kadının kendi alması gereken karardır ve kendi
görüşüne, inancına göre alması gereken bir karardır.
Avrupa
Birliği Komisyonu olarak en son gelişmeleri büyük bir dikkatle takip
etmekteyiz ve Avrupa Birliği müzakere süreci bağlamında bunu
yapmak bizim yükümlülüğümüzdür zaten. Türkiye'nin bütün enerjisini bu uzun
dönemdir beklenen reformlara harcadığını görmek istiyoruz
ve bu amacından sapmadığını görmek istiyoruz.
Türkiye'nin kendi gelişmesi ve modernizasyonu açısından bu
konunun önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu reform gündemi, esasında
Türk vatandaşları için son derece önemlidir ve bu da
katılım sürecini de, katılım müzakeresini de olumlu yönde
etkileyecektir. Görüyoruz ki şu anda en önemli konu, en büyük zorluk bu
yakalanmış olan ivmenin devam ettirilmesidir. Bugün Sayın
Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakanla yapmış
olduğumuz görüşmelerde büyük bir memnuniyetle müşahede ettim ki
reformlar hâlen öncelik olma niteliğini taşımaktadır.
Avrupa Komisyonu, bu çerçevede, gelecekte kaydedilecek gelişmelere
desteğini vermektedir ve dört gözle bu gelişmeleri beklemektedir.
İşte genel anlamda bir ulusal diyalog çerçevesinde toplumun genelinin
dâhil edileceği bir reform süreci çok önemlidir. İşte bu
aşamada, sizler Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak tarihî bir
sorumluluğa sahipsiniz. Her şeyin ötesinde önemli olan, müzakerelerin
hızını belirleyecek olan, öncelikle ve her şeyin ötesinde
Türkiye'nin kendi içinde kat edeceği gelişmeler olacaktır ve
görüyoruz ki genişleme politikasında da temel prensip her zaman bu
olmuştur. Genel anlamda Avrupa Birliği üye ülkelerinin siyasi
realitelerine, gerçeklerine baktığımızda, gereksiz
gecikmeleri bertaraf etmemizin çok önemli olduğunu görüyoruz.
Şimdi de
Güneydoğu meselesine dönmek istiyorum. Komisyon olarak bizler,
Türkiyedeki terörist tehdidin tam anlamıyla farkındayız.
Yıllar içerisinde terörist saldırılar pek çok can kaybına,
yaralanmaya, halk arasında mutsuzluğa, umutsuzluğa; siviller
arasında, aileler arasında, asker, jandarma ve polis arasında
çok olumsuz duygulara sebebiyet verdi. Bütün duygularımız ve
düşüncelerimizle, hayatını kaybedenlerin ailelerine ve terör
kurbanlarına onları çok iyi anladığımızı
söylemek istiyoruz. Türkiyeyle beraber, teröre karşı mücadelesinde
yan yana duruyoruz. PKK/Kongra-Gel, herhangi bir şüphe
olmaksızın bir terör örgütüdür ve Avrupa Birliğinin terör
örgütleri listesinde yer almaktadır ve bu konuda herhangi bir
yanlış anlaşılma yoktur. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Bizler teröre karşı ortak mücadelemize devam
etmeliyiz ve artan bir şekilde devam edeceğiz.
Bunu söyledikten
sonra, Güneydoğudaki problemlerin çözümünün kapsamlı bir strateji
çerçevesinde gerçekleşebileceğine
inandığımızı da söylemek istiyorum. Bu çabaların
sosyoekonomik gelişmelerle bölge içerisinde desteklenmesi gerektiğini
ve Kürt menşeli Türk vatandaşlarının kültürel ve siyasi
haklarının da temin edilerek desteklenebileceğini söylemek
istiyorum. Biliyorum ki Hükûmet, bu anlamda, bir plan üzerinde
çalışmaktadır ve bu konunun detaylarını en kısa
zamanda duyabileceğimizi ümit ediyorum.
Şimdi
Kıbrıs konusuna gelecek olursak: Görüyoruz ki Kıbrısta
tarihî bir fırsat yakalanmıştır ve tarihî bir siyasi
yükümlülükle karşı karşıyayız. Berlin sonrasında
Lefkoşadaki duvar, Avrupayı bölen son duvardır. Kıbrıstaki
meselenin çözülmesi, Türkiye'nin katılımına da elle tutulur
katkılar sağlayacaktır ve Avrupa toprakları üzerinde
kırk yıldır devam eden bu çatışmanın Adanın
bütünleşmesiyle beraber doğuracağı sonuçlar, ortak
menfaatimize hizmet edecektir. Böyle bir bölünmüşlük, Avrupa Birliği
açısından kabul edilebilir değildir. Bu fırsatta ortaya
çıkan yeni fırsatların Kıbrısta iyi neticeler
vereceğine inanıyorum ve Türkiye'nin de bu anlamda, tam olarak konuya
kendini adamış bir şekilde çözüm çabalarını
destekleyip kapsamlı bir çözüme ulaşma konusunda Birleşmiş
Milletlerin şemsiyesi altındaki çözümlere destek vereceğine dair
inancım tamdır. Lokmacı Kapısının
açılması, bu anlamda, Lefkoşada çok olumlu bir
adımdır. İnanıyorum ki Türkiye, bütün ağırlığını
koyarak, bütün vatandaşların haklarına saygı gösterilen bir
çözüme ulaşılmasını sağlayacaktır ve bu yıl
içerisinde karşımıza çıkan bu fırsatı
kaçırmamamız gerektiğine inanıyorum, çünkü bu fırsat
bir daha karşımıza çıkmayabilir. Aynı şekilde,
genel anlamda gelişmeler kaydedilmesi açısından da sizlerin de
somut adımlar atmasını candan teşvik ediyorum. Bu
çerçevede, Ankara Anlaşması çerçevesinde Anlaşmadan kaynaklanan
yükümlülüklerin yerine getiriliyor olmasının da ilave protokolün tam
anlamıyla uygulanabilmesi açısından çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Bugün, şu anda, Türkiye'nin katılım süreci önündeki
dışarıdan karşınızda duran en temel engellerden
bir tanesi budur ve sizin de bildiğiniz gibi, bu problem çerçevesinde
açılan fasıllar kapanamamakta, yeni pek çok fasıl
açılamamaktadır.
Hanımefendiler,
beyefendiler, sayın milletvekilleri; Avrupa Birliği düzeyinde,
bildiğiniz gibi, Avrupa entegrasyonu her zaman sonu gelmeyen bir
genişleme süreci içerisindedir, her zaman bu genişleme süreçleri
ateşli tartışmalara sahne olmaktadır. Ve bu çerçevede, geçmişteki
genişleme süreçlerine bakacak olursak Birleşik Krallık 2 kere
reddedildikten sonra 1973te üye olmuştur. İspanyanın
katılımı ve benim ülkem olan Portekizin katılımı
da, aynı zamanda, 1986 yılında pek çok üye ülkenin yürüttüğü
olumsuz kampanyalardan sonra gerçekleşebilmiştir. İşte bu
sebepten dolayı, Türkiye'nin de bir istisna olduğunu düşünmemek
lazım.
Esasında
Avrupa Birliği dediğimiz yapı yirmi yedi üye ülkeden
oluşmuş bir yapıdır ve -her birinin kendi içinde ulusal
parlamentoları vardır, kendi ülkelerinde hükûmette olan partiler, muhalefette
olan partiler vardır ve düzenli olarak bu ülkelerde seçimler
yapılmaktadır- pek çok kurumdan oluşmuştur; Konsey, Avrupa
Parlamentosu ve Komisyondan oluşmuştur. Bu sebepten dolayı,
lütfen, Türkiye'nin katılım sürecine dair farklı sesler
duyduğunuzda şaşırmayınız. Şimdi dürüst
olalım lütfen, tartışmalar bu sürecin sonuna kadar devam
edecektir, hatta bu sürecin sonrasında da devam edecektir ve bu da
demokratik tartışmanın ayrılmaz bir parçasıdır ve
normal bir parçasıdır. Türkiye'nin bundan hiçbir şekilde
korkmaması gerekmektedir. Tam tersine, bizler demokratik ve açık
tartışmalara karşı dirençli olmalıyız ve içinde
yer almalıyız.
Esas, önemli olan
nedir? Karşımızdaki veriler şudur: Türkiye ve Avrupa
Birliği, katılım müzakere sürecinin içerisindedir. Şu anda
Avrupa Birliğinin yirmi yedi ülkesi bulunmaktadır ve Türkiye'nin
katılım müzakeresinin başlatılması kararı, 2005
yılında Avrupa Birliğinde üye olan ve demokratik olarak
seçilmiş olan hükûmetlerin oy birliğiyle karar verilmiş bir
konudur ve dediğim gibi, Avrupa Birliği üye ülkelerinin demokratik
olarak seçilmiş hükûmetlerinin oy birliğiyle almış
olduğu bir kararla Türkiyeyle katılım müzakereleri
başlatılmıştır.
Şimdi, 2008
yılında durduğumuz noktayı on beş sene önceki
durduğumuz noktayla karşılaştıracak olursak
ilişkilerimiz arasında çok büyük bir adım
atıldığını görüyoruz. Dolayısıyla,
Türkiye'nin, her şeyin ötesinde reformlara odaklanması gerekmektedir
ve müzakere sürecinde en iyi garantiyi bu yolla alacaktır. Her şeyin
ötesinde, bu reformlar Türk vatandaşları için gereklidir.
Hiç şüphe
yoktur ki -size karşı çok dürüst ve içten konuşmak istiyorum bu
anlamda- karşılıklı ihmallerden dolayı bu projenin
karşısına en büyük düşman olarak ön yargılar ve
ihmaller çıkmaktadır. Görüyoruz ki müzakere süreci başladığından
bu yana üzerinde durulması gereken en önemli mesele bu mekanizmanın
kendi içerisindeki teknik özelliklerini fark etmek ve mekanizmanın kendi
içerisinde yürüyen bir özelliği olduğunu unutmamak gerekmektedir.
Üye ülkeler bu
kararı oy birliğiyle aldılar ve katılım müzakeresi
kendi içerisinde devam etmektedir. Dolayısıyla, üye ülkelerin her
aşamada -bir karar alacaklarsa- oy birliğiyle kararlarını
almaları gerekmektedir ve Türkiye reformları tam anlamıyla
yerine getirdiği zaman bütün üye ülkelerin onaylamasıyla ve
Türkiye'nin onaylayıp imzalamasıyla beraber üyelik
anlaşması yürürlüğe girecektir.
Hem Avrupa
Birliğinde hem de Türkiye'deki insanların yakınlaşması
ve birbirini daha iyi tanıması çok çok önemlidir. Bunun için de
gerçekten de sivil toplum içerisinde iş camiası, sendikalar, kültür
organizasyonları, üniversiteler, düşünce kuruluşları,
STKlar arasında çok yakın ve içten bir diyaloğun
gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Bu süreç
içerisinde başka zor zamanlar da olacaktır, önemli kararların alınması
gereken anlar da olacaktır ama yine de ben Türkiye'nin ve Avrupa
Birliğinin her zaman ortak menfaatlerine odaklanmış olarak
kalacağına inanıyorum.
Elli sene önce,
vizyonu ve liderlik yeteneği olan kişiler bir araya geldiler ve
yüzyıllardır devam eden savaş, nefret ve Avrupa milletleri ve
halkları arasındaki ön yargıların üstesinden gelmek için bu
birliği kurdular ve çok kutuplu 21inci yüzyılda, artık,
dünyanın daha karmaşık ve daha rekabetçi bir hâle geldiği
ve her geçen gün bunun daha da arttığı bir ülkede
İşte, bu vizyon bizi, Türkiyeyi ve Avrupa Birliğini,
barış ve dayanışma içerisinde -hem Türkiye'yi hem Avrupa
Birliğini- bir araya getirecek ve beraberce geleceğin
zorluklarına karşı güvenle ayakta tutacaktır.
Teşekkür
ederim. (Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Barroso.
Sayın
milletvekilleri, salonun hazırlanması için birleşime on dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.35
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.52
BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa),
Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 89uncu
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
119 sıra
sayılı Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İzmir Milletvekili Bülent Baratalı'nın; Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent
Baratalı'nın; Devlet Memurları Kanunu ile Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent
Baratalı'nın; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
Manisa Milletvekili Şahin Mengü'nün; 5510 Sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 19 Milletvekilinin; 17.7.1964 Tarihli ve
506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa Geçici Maddeler Eklenmesi
Hakkında Kanun Teklifi; Sivas Milletvekili Muhsin
Yazıcıoğlu'nun; Engelli Memurların Emekliliğini
Düzenleyen 5434 Sayılı Kanunun 39 uncu Maddesinin (j) Bendinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
İzmir Milletvekili Bülent Baratalı'nın; 3201 Sayılı
"Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının
Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri
Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun"da
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı ve 24 Milletvekilinin; 5510 Sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 4
Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 12 Milletvekilinin;
Sanatçıların Sosyal Güvenliklerinin Sağlanması
Hakkında Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/465, 2/30,
2/31, 2/37, 2/64, 2/71, 2/79, 2/136, 2/147, 2/149) (S. Sayısı: 119)
(Devam)
BAŞKAN -
Komisyon? Buradalar.
Hükûmet?
Buradalar.
Çerçeve 68inci
maddenin geçici 2nci maddesi üzerinde üç tane önerge vardır.
Önergeleri önce
geliş sırasına göre okutacağım, sonra
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra
sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 68 inci maddesi ile
değiştirilen 5510 sayılı Kanunun Geçici 2 nci maddesinin
birinci fıkrasının (b) bendine aşağıdaki cümlenin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli Agâh Kafkas Halide
İncekara
Giresun Çorum İstanbul
Öznur
Çalık Mustafa
Ünal M. Mücahit
Fındıklı
Malatya Karabük Malatya
T.
Ziyaeddin Akbulut
Tekirdağ
Ancak, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 3600
prim gün sayısını doldurmamış olan
sigortalıların yaşlılık aylığı
bağlama oranının hesabında, sigortalının Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten sonra geçen ve Kanunun yürürlük tarihinden
önceki prim gün sayısını 3600 güne tamamlayan hizmet sürelerinin
her 360 günü için % 3 oranı esas alınır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 68. Maddesi ile değiştirilen
31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 2. Maddesinin son
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Özyürek Kemal
Kılıçdaroğlu Rasim
Çakır
İstanbul İstanbul Edirne
Ali
Rıza Öztürk Çetin
Soysal Gökhan
Durgun
Mersin İstanbul Hatay
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce
sigortalı olup, bu tarihten sonra aylık talebinde bulunanlardan, bu
Kanunda belirtilen sigortalılık hallerinden birden fazlasına
tabi olanların tahsis taleplerinde, bu Kanunla mülga 2829 sayılı
Kanun hükümleri; aylığı bağlayacak kurumun tespitinde hak
sahibinin toplam fiili hizmet süresi içinde, fiili hizmet süresi fazla olan
kurumun esas alınması suretiyle uygulanır. Bu Kanuna tabi geçen
hizmetlerle 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesine tabi
sandıklarda geçen hizmetlerin birleştirilmesinde de mülga 2829
sayılı Kanun hükümleri uygulanır.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte emekli
aylığı almakta olanlara diledikleri takdirde, fiili hizmet
süresi fazla olan kurumdan emekli aylığı bağlanarak
ödenir.
BAŞKAN Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi
okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 68 inci maddesi ile değiştirilen, 5510
sayılı Kanunun Geçici 2 inci maddesinin birinci
fıkrasının (c) bendinin birinci cümlesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki cümlenin eklenmesini ve son fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Yılmaz
Tankut Recep Taner M. Akif Paksoy
Adana Aydın Kahramanmaraş
Mustafa
Kalaycı Beytullah Asil Münir Kutluata
Konya Eskişehir Sakarya
Mehmet
Günal Ertuğrul
Kumcuoğlu
Antalya Aydın
Bu maddeye göre
sigortalıya bağlanacak aylıklar ile ölen sigortalının
hak sahiplerinin aylıklarının hesabına esas tutar,
aylık bağlama tarihindeki asgari ücretin %80inden az olamaz.
Bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önce sigortalı olup, bu tarihten
sonra aylık talebinde bulunanlardan, bu Kanunda belirtilen
sigortalılık hallerinden birden fazlasına tabi olanların
tahsis taleplerinde, bu Kanunla mülga 2829 sayılı Kanun hükümleri;
aylığı bağlayacak kurumun tespitinde hak sahibinin toplam
fiili hizmet süresi içinde, fiili hizmet süresi fazla olan kurumun esas
alınması suretiyle uygulanır. Bu Kanuna tabi geçen hizmetlerde
506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesine tabi sandıklarda
geçen hizmetlerin birleştirilmesinde de mülga 2829 sayılı Kanun
hükümleri uygulanır.
Bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihte emekli aylığı almakta
olanlara, diledikleri takdirde, fiili hizmet süresi fazla olan kurumdan emekli
aylığı bağlanarak ödenir.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
MUSTAFA SAİD YAZICIOĞLU (Ankara) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Cengiz konuşacak efendim.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Cengiz. (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Çanakkale) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 68inci
maddesinin geçici 2nci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinize saygılar sunarım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 68inci maddesiyle değiştirilen 5510 sayılı
Kanunun geçici 2nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin
birinci cümlesinden sonra gelmek üzere, son fıkrasının
değiştirilmesini talep ettik. Bu talebimiz de emeklilikten sonraki
memurlarımızın ve emeklilerimizin daha iyi bir düzenlemeye tabi
tutulmasıyla ilgiliydi. Bununla ilgili gerekçelerimizi anlatırken, mevcut
sigorta sistemindeki, emeklilik maaşını bağlayacak kurumun
tespitinde, sigortalı olarak bulunulan son yedi yılın
yarısından fazlasının geçirildiği kurumu esas alan
düzenleme karşısındaki adaletsizliği gidermektir.
Ayrıca,
sigortalıya bağlanacak aylıklar ile ölen sigortalının
hak sahiplerinin aylıklarının hesabına esas tutarından
sonra asgari ücretin yüzde 80inden az olmamak kaydıyla, şeklinde
önerimizi sunduk. Bu önergemizle birlikte de memurlarımızın ve
emeklilerimizin daha iyi haklara kavuşmasını talep ediyoruz.
Bu önergemizin
desteğini isterken de biraz önce buradan -Sayın Bakanımız
şu anda yok ama- Faruk Beye bir konu iletmiştim. Özellikle bu kanun
tasarısının 18inci maddesinde, emekli olduktan sonra
geçinemeyen ve geçinemediğinden dolayı da iş yapmak zorunda
kalan emeklilerimizin bu kanunda unutulan bir bölümünü tespit ettik. Özellikle
Çanakkale Ezineden bir mektup gönderilmiş, Sayın
Bakanımıza da arz etmiştik, Sayın Bakanımız
ilgilendi ve bu konuyu da üç ay veya iki ay çalışan emeklilerimizin emeklilik
keseneklerinin, yani destekleme keseneklerinin
çalıştığı süre içinde kesilmesiyle ilgili düzenlemeyi
de uygun gördüler, gruplar arasında da bir mutabakat sağlandı.
Özellikle ben, buradan, Sayın Bakanımızın bu hassasiyetine,
emekli olup da çalışmak zorunda kalanlara yapılan bu
desteğine ve anında müdahalesine teşekkür ediyorum o emekliler
adına. Gerçekten bizlere kadar bu feryat gelmişti, hem de
emeklilikten sonra memurların yaşama hakkı da çok zor. Özellikle ben, hem memur hem müdür hem
belediye başkanı ve hem de milletvekilliği noktasında bir
çizgiden gelen siyasetçiyim. Hem memuriyette hem de memurluktan sonraki
arkadaşlarımızın iş yapması çok zor, geçinmesi de
çok zor. Yani bir memurun geçinemediği noktada, emekli olduğu sürede,
ondan sonra da bir esnaflık veya bir iş kurması ve ona adapte
olması, iş koluna girmesi de o memuriyetle iş sektörü
arasında çok zor.
Özellikle
buradan, bizlerden, sayın bakanlardan, memurlar sosyal gelirlerinde ve
aylıklarında iyileştirmeler beklediği gibi, hem de emeklilikten
sonra vatandaşlarımızın geçinebilmesi için sosyal
gelirlerinin mutlaka artırılması gerekmektedir. Bununla ilgili
de, bu yasadan da tabii ne beklediklerini de hem memurlar hem emekliler
bilememektedir. Çünkü biz de yasayı inceledik, yani bu yasayı gerçekten
anlayabilmek ve çözmek ve bunu çözdükten sonra da sayın bürokratlara bir
profesörlük unvanı vermek gerektiğine inanıyorum. Gerçekten, çok
karmaşa ve çalışılması gereken bu yasanın
uygulanması esnasında da uygulayıcıların ve uygulayan
birimlerin bu yasayı titizlikle incelemesi ve uygulaması gerçekten
hem zaman alacak hem de bir kargaşalığı da belki de
beraberinde getirebilecek bir yapıda gibi geldi bize.
Özellikle buradan
memur arkadaşlar telefon açıyorlar. Mesela, Çanakkalenin Çan
ilçesinden, ticaret lisesinden, İsmail Azman diye bir hizmetli
arkadaşımız aradı, diyor ki: Bizler hem memuriyette
geçinmekte zorlanıyoruz hem de emekli olduktan sonra zorlanıyoruz.
Çünkü biz okulumuzda, lisede
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Cengiz.
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla)
bir tane hizmetliyiz. Kaloriferleri biz yakarız,
bütün temizliği biz yaparız, camları biz temizleriz,
çayları biz getiririz götürürüz, gelene gidene bakarız ve bu kadar
büyük bir okulda bir hizmetlinin bu işleri yapması ve bu maaşla
da geçinmesi zordur. Lütfen, bu memur eksikliğinin ve
memurlarımızın ve emeklilerimizin ihtiyacı olan bu
maaş sıkıntılarının da özellikle bakanlarımız
tarafından görülmesini, memurlar ve emekliler adına ben talep
ediyorum. Onların arasından gelen birisi olarak da bu seslerin burada
duyurulmasının çok önem arz ettiğini ifade ediyorum, yüce
Meclise saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Cengiz.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 68. Maddesi ile değiştirilen 31/5/2006
tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun Geçici 2. Maddesinin son fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Özyürek (İstanbul) ve arkadaşları
Bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önce sigortalı olup, bu tarihten
sonra aylık talebinde bulunanlardan, bu Kanunda belirtilen
sigortalılık hallerinden birden fazlasına tabi olanların
tahsis taleplerinde, bu Kanunla mülga 2829 sayılı Kanun hükümleri;
aylığı bağlayacak kurumun tespitinde hak sahibinin toplam
fiili hizmet süresi içinde, fiili hizmet süresi fazla olan kurumun esas
alınması suretiyle uygulanır. Bu Kanuna tabi geçen hizmetlerle
506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesine tabi sandıklarda
geçen hizmetlerin birleştirilmesinde de mülga 2829 sayılı Kanun
hükümleri uygulanır.
Bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihte emekli aylığı almakta
olanlara diledikleri takdirde, fiili hizmet süresi fazla olan kurumdan emekli
aylığı bağlanarak ödenir.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(İstanbul) Sayın Gökhan Durgun konuşacak.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Durgun. (CHP sıralarından alkışlar)
GÖKHAN DURGUN
(Hatay) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Şu anda
görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 68inci maddesiyle değiştirilen 31/5/2006
tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun geçici 2nci maddesinin son fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini istiyoruz. Bu
değişikliğin şu şekilde olmasını öneriyoruz:
Bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önce sigortalı olup, bu tarihten
sonra aylık talebinde bulunanlardan, bu Kanunda belirtilen
sigortalılık hallerinden birden fazlasına tabi olanların
tahsis taleplerinde, bu Kanunla mülga 2829 sayılı Kanun hükümleri;
aylığı bağlayacak kurumun tespitinde hak sahibinin toplam
fiili hizmet süresi içinde, fiili hizmet süresi fazla olan kurumun esas
alınması suretiyle uygulanır. Bu Kanuna tabi geçen hizmetlerle
506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesine tabi sandıklarda
geçen hizmetlerin birleştirilmesinde de mülga 2829 sayılı Kanun
hükümleri uygulanır.
Bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihte emekli aylığı almakta
olanlara diledikleri takdirde, fiili hizmet süresi fazla olan kurumdan emekli
aylığı bağlanarak ödenir.
Burada
amacımız, hizmet sahiplerinin hak kaybına
uğramamasıdır; bunu önlemek amacıyla
hazırlanmış bir önergedir. Yani Birisi, daha önce prim
ödediği süre içerisinde en çok hangi kurumda çalışmış
ise o kurumdan emekli olsun. demekteyiz, istemekteyiz. Son üç buçuk yıl
hangi kurumda çalıştıysa oradan emekli olsun. konusunun çok haklı
olduğunu düşünmüyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, sizleri bir kez daha uyarmak istiyorum: Şu anda
yine Anayasanın 2nci maddesine aykırı bir düzenleme
getiriyorsunuz. Bakın, Anayasanın 2nci maddesinde, Türkiye
Cumhuriyetinin toplumun huzurunu, ulusal dayanışma ve adalet
anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk
milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel
ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu
belirtilmiştir.
Buradaki sosyal
devlet niteliği, Anayasanın değiştirilemez,
değiştirilmesi teklif dahi edilemez. maddesi
kapsamındadır. Şimdi bu yaptığınız
düzenlemeyle, sosyal devlet ilkesini yaralıyorsunuz, zedeliyorsunuz.
Bu konuda Anayasa
Mahkemesinin vermiş olduğu kararlar da var. Bakın, sosyal
güvenlik sisteminde yapılan değişikliklerin, hukuk devletinde
olması gereken hukuk güvenliğini zedelemeyecek biçimde adil, makul ve
ölçülü olması zorunluluğu, Anayasa Mahkemesi kararlarında
açıkça belirtilmiştir. Ama siz inatla, yine bunları göz önüne
almadan, dinlemeden bildiğinizi okumaya çalışıyorsunuz. Ama
biz de bir kez daha sizleri uyarmak istiyoruz.
Şimdi,
Türkiyedeki sosyal manzarayı sizlere sunmak istiyorum: 70,5 milyon nüfus;
15 milyon kişi sağlık kurumuna bağlı olarak
çalışıyor ve prim ödüyor; 8,2 milyon kişi bu sistemden
aylık alıyor, bağımlı insan sayısı 35 milyon
kişi; sosyal güvenlik şemsiyesi altındaki kişi 58 milyon;
1,3 milyon kişi altmış beş yaş aylığı,
malullük aylığı gibi aylıklar alıyor; 10 milyon kişi
yeşil kartla yardım görüyor; 1 emekliye karşılık
sistemde 1,9 kişi çalışıyor; 11 milyon kişi kayıt
dışı istihdam ediliyor; 5 milyon kişi iş
bulamadığı için işsiz geziyor; 2 milyon civarında
yabancı kaçak işçi çalışıyor; 700 bin civarında
işçi sendika üyesi; 855 bin memur sendika üyesi, ki nüfusa ve
çalışan oranına baktığınızda bunların
çok da az rakamlar olduğunu görüyoruz.
Bu çarpık
manzara karşısında bir reform paketi görüşülüyor. Ancak bu
reform paketinde gerçekten reform olması gereken bazı maddeler yok.
Nedir onlar? Devletin prim katkısına destek yapması, bu yok.
İkincisi: Biriken fonların iyi yönetilmemesi, bu konuda da ciddi bir
düzenleme yok. Alacakların tahsil edilmesi konusunda da ciddi bir
düzenleme yok. Bu demektir ki artık bu bir reform olmanın ötesine
geçmiştir, bu bir reform değildir.
OECD ülkelerinin
çoğundan daha fazla miktarda bugün Türkiyede prim sistemi
uygulanmaktadır. Miktar o ülkelerdekinden çok daha fazla olmasına
rağmen, sistemden faydalanan insanlar bu sistemden de memnun olmadığını ifade
etmektedir.
Değerli
arkadaşlarım, üzücü olan bir nokta daha var: Toplumun sistem içinde
olan kesimine deniliyor ki: Bu sizi ilgilendiren bir düzenleme değildir.
Siz işinize bakın. Bu işe de karşı çıkmayın.
Bu, bundan yirmi sene
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Durgun.
GÖKHAN DURGUN
(Devamla) Bitirmek üzereyim Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Bu, sizden
sonraki nesilleri ilgilendiren bir olaydır. Siz sesinizi
çıkartmayın, karşı da çıkmayın. Esas acı
gerçek de budur. Yani biz kendi geleceğimizi bırakıyoruz,
şu andaki hakları elde edebilmek ve tutabilmek için önümüzdeki
gençlerin, insanların haklarını gasp ediyoruz.
Bakın, bir
yetkilinin söylediği bir konu var, çok ilginç, diyor ki: Bu yasanın
bir IMF ayağı var. Bu yasayı çıkartırsak 3,4 milyar
dolar bize gelecek. Yani biz aylık bağlama oranında
çocuklarımızın geleceğini satıp kendi
geleceğimizi garanti ediyoruz. Peki, burada yazan ifadeye ne demek
lazım; Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
ifadesini herhâlde bunu düzenleyenler şöyle anlıyor: Egemenlik
kayıtsız şartsız IMFnindir.
Lütfen, bu
düzenlemeyi geri çekin, uzlaşma ortamı yaratın, Türkiye'nin
sosyal sınıfları içerisinde bir sıkıntı
yaratmadan yeni bir düzenlemeyi getirin.
Bu isteklerim ve
temennilerimle sizleri tekrar saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Durgun.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra
sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 68 inci maddesi ile
değiştirilen 5510 sayılı Kanunun Geçici 2 nci maddesinin
birinci fıkrasının (b) bendine aşağıdaki cümlenin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
Ancak, Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önce 3600 prim gün sayısını
doldurmamış olan sigortalıların yaşlılık
aylığı bağlama oranının hesabında,
sigortalının Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra geçen
ve Kanunun yürürlük tarihinden önceki prim gün sayısını 3600
güne tamamlayan hizmet sürelerinin her 360 günü için %3 oranı esas
alınır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) Uygun görüşle
katılıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Sosyal tarafların
arzusu, yüzde 2 olan aylık bağlama oranını üç bin altı
yüz gün için yüzde 3e çıkarmak idi. Birlikte bunu yüzde 3e
çıkarmış bulunuyoruz bu önergeyle. Bütün
çalışanlarımıza hayırlı olmasını
temenni ediyorum.
Yalnız,
Sayın Başkanım, az önce konuşan değerli
arkadaşımızın Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı
altında hâkimiyetin kime ait olduğu gibi gayet belirgin, net olan bir
hususu siyasi mülahazalar çerçevesinde çok farklı bir şekilde takdim
etmesini doğrusu incitici bulduk hep beraber. Bunu doğru bulmuyorum.
Yani muhalefet edelim derken neler söylediğimize ve ağzımızdan çıkana dikkat
etmemizin doğru olacağı düşüncesindeyim.
Teşekkür
ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Önergeye
katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
Teşekkürler.
Önerge üzerinde
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) İstanbul Milletvekili Mehmet Müezzinoğlu konuşacak.
BAŞKAN
Sayın Müezzinoğlu, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; dün de bugün de gerçekten bu kürsüyü işgal etmememiz
gereken bir konu vesilesiyle tekrar söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Dün de
şahsıma, isim de söylenerek atfen konuşuldu. Ara verilmesi
dolayısıyla önergede söz aldım. Bugün de yine İç Tüzük 69a
göre söz istedim ama ara verildiği için uygulanamadı. Yine bu
önergede söz almış bulunuyorum.
Değerli
arkadaşlar, tabii dün konuyu geniş geniş açıkladım,
ama yine şunu söyleyeyim: Avcılar Hospital plan
tadilatlarını inşaatı başlamadan İlçe
Belediyesine ve Büyükşehir Belediyesine götürmüştür. Avcılarda
İlçe Belediyesi CHP çoğunlukludur ve CHP İlçe Belediye
Başkanı vardır ve bu Meclisten geçmiştir. Ruhsatı
İlçe Belediye Başkanlığından alınmıştır.
Büyükşehir Belediyesinde de bu plan tadilatı oy birliğiyle
geçmiştir. Dolayısıyla, hukuka saygılı olacaksak,
idareye saygılı olacaksak, birilerinin kulaktan duyma ifadeleriyle bu
kürsüleri işgal etmememiz lazım. Bunun şu kürsüde, muhalefet
sıralarında oturan CHPli arkadaşlarımızın da
siyaset anlayışına yakışmadığına
inanıyorum, buna inanmak istiyorum. Çünkü siyasetçinin önce kendisine
saygısı, sonra birlikte siyaset yaptığı
arkadaşlarına saygısı olması lazım. Avcılar
Belediye Başkanı, Mehmet Müezzinoğlunun yandaşı
değil. Şimdi, Avcılardaki hastane -diğer özel hastaneleri
kastetmek istemiyorum ama- plan tadilatı ruhsatı, hastane
ruhsatıyla yapılan tek hastanedir. Diğer işyeri olarak
yapılan, konut olarak yapılan, sonra iş yerinden hastaneye
dönen, konuttan hastaneye dönen acaba CHPli arkadaşlarımızın
hastaneleri var mı diye de kendi aralarınızda bir
sormanızı da istemezdim, ama burada bir sorun. Avcılarda
diğer özel hastaneler acaba hastane projesiyle mi yapılmış?
Onlarda plan tadilatları nasıl olmuş? Değerli arkadaşlar,
bu kürsüyü bunlarla işgal etmeyelim ve bu mikrofonda bunları
konuşmaktan da üzüntü duyuyorum.
Diğer konu,
engelleme konusu. Şimdi bugün birazcık daha aydınlandı.
Demek ki 99 yılından 2003 yılına kadar üniversitenin
bahçesindeki hastane metruk hâlde bırakılmış. Avcılar
Belediye Başkanlığı da bunu tamamlayıp da teslim etme
sözünü vermiş. Peki, Avcılar Belediye Başkanlığı
99dan 2003 yılına kadar hangi belediye siyasi görüşündü? Hiçbir
şey yapmadığına göre, tuğlaları söküldüğüne
göre ve orası metruk hâlde kaldığına göre ve
orasının sahip çıkılıp da bugün Avcılara iki
tane eser kazandırıldığını ifade etmeyip de
engelleme diye ifade etmenin hangi siyasi etikte yeri var? Avcılar
Hospital, Üniversite Mahallesindedir ve üniversite şu anda bitmekte olan
hastaneye 500 metre yakındadır. Cihangir Mahallesindeki hastane
inşaatının da Avcılar Hospital ile olan mesafesi 5
kilometredir. Hangisi birini etkiler olumsuz yönde?
Arkadaşlar,
300 bin nüfuslu olan Avcılarda otuz yıldır oturan biriyim. Tüm
CHPli arkadaşlarla da siyasette on beş yıldır yan yana,
omuz omuza siyaset yaptım.
Son bir cümle
söylüyorum: Burada Mevlüt Aslanoğlu CHPli milletvekili
arkadaşımız, en az benim kadar Avcıları tanır.
Gelsin, şu kürsüden desin ki Mehmet Müezzinoğlu Avcılardaki
hastanenin yapımını engellemiştir., ben
milletvekilliğimden istifa ediyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Müezzinoğlu.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
(CHP ve MHP
sıralarından Ne önergesi? sesleri)
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Ne önergesi, önerge nerede? Önerge dinlemedik
ki.
BAŞKAN - Ne
oldu?
BİHLUN
TAMAYLIGİL (İstanbul) Hangi önerge?
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Hangi önerge? Hospital önergesi.
BAŞKAN -
Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda, çerçeve 68inci maddeye bağlı geçici 2nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Çerçeve 68inci
maddeye bağlı 3üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 68 inci
maddesi ile değiştirilen, 5510 sayılı Kanunun Geçici 3 üncü
maddesinde yer alan Bu Kanuna göre çıkarılması gereken yönetmelikler
ibaresinden sonra gelmek üzere ile diğer düzenlemeler ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla.
Recep
Taner Beytullah Asil Mustafa Kalaycı
Aydın Eskişehir Konya
Münir
Kutluata Şenol
Bal Mehmet
Günal
Sakarya İzmir Antalya
BAŞKAN Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi
okutup, işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 68. Maddesi ile değiştirilen
31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun geçici 3. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Kemal
Kılıçdaroğlu Hakkı
Suha Okay Rasim
Çakır
İstanbul Ankara Edirne
Cevdet
Selvi Tansel
Barış Ergün
Aydoğan
Kocaeli Kırklareli Balıkesir
Önceki mevzuat
hükümlerinin uygulanması
Geçici Madde 3
Bu Kanuna göre çıkarılması gereken yönetmelikler en geç
altı ay içinde yürürlüğe sokulur. Yeni düzenleyici kurallar
yürürlüğe girinceye kadar, mevcut tüzük ve yönetmelikler ile diğer
düzenlemelerin, bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanmaya devam
edilir.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu önergeye?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Konuşmacı
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Ergün Aydoğan
konuşacak.
BAŞKAN
Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 68inci maddesinin geçici 3üncü maddesi üzerine
söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, toplumun tüm kesimlerinin gözü Mecliste. Tabii, toplumun
gözünün Mecliste olması Sayın Barrosonun ne söyleyeceğiyle
ilgili değil, kazanacağı ve kaybedeceği haklarla ilgili.
Toplumun tüm kesimleri, aylığımız düşecek mi -hazine
bakanı emekli aylıklarının yüksek olduğunu söylüyor-
iş bulamayanlar da emekli olabilecekler mi diye merak içerisinde günlerdir
Meclisi takip ediyor.
Değerli
arkadaşlar, çıkardığımız yasalar ve
yaptığımız düzenlemeler toplumu, tarafları
rahatlatmalıdır. Oysa, çıkarılmak istenen sosyal güvenlik
yasası ile toplumun tüm kesimleri rahatlamanın ötesinde ciddi
tedirginlik yaşamaktadır. Bugünlerin sorunlarını
çözemiyorken otuz yıl sonrasının düzenlemesini
yaptığımızı söylüyoruz. Bir taraftan
çalışanlar hak kaybına uğramayacak derken ciddi hak
kayıplarının da yaşanacak olduğunu toplumun bütün
kesimleri görmekte. Sigortalıların, malullük,
yaşlılık, ölüm aylıklarının ülkemiz
çalışma hayatına uygun olmayacak şekilde
değiştirildiğini,
ağırlaştırıldığını
Emekli, dul ve
yetimlerimiz hastane köşelerinde sıra beklerken ödeyecekleri yüzde
10, yüzde 20 farkı nereden bulacağız diye düşünürken
maalesef hayatlarını kaybetmektedir.
AKP Hükûmeti 2002
yılından 2008 yılına gelinceye kadar işsizlikle ilgili
gerçeği gizleyerek işsizliğin düştüğünü ifade
etmektedir. Kâğıt üzerinde millî geliri artırıp milleti
zenginleştirdiğimizi ve millî gelirin 9.333 dolar olduğunu ifade
ediyoruz. Biz yaptığımız çalışmalarda ve
gezilerde toplumun bütün kesimlerinin, işçinin, emeklinin, esnafın,
BAĞ-KURlunun özellikle BAĞ-KUR prim borçlarını ödemekte
zorlandığını, millî gelirin 9.333 dolar olduğu ifade
edilirken, böyle bir gelirin olmadığını toplumun bütün
kesimleri yaşamakta, biz de bunu görmekteyiz. Eğer
oynadığımız rakamlarla işsizliği
düşürebiliyorsak, millî geliri artırabiliyorsak, sosyal güvenlikteki
temel gerekçenin kara delik olduğu ifade edilirken hesaplama yöntemleriyle
de bu kara deliği yok edebiliriz diye düşünüyorum.
Emekli
aylıklarının yükseltilmesi enflasyon oranında
artışa bağlanacağından, Hükûmetin çok bahsettiği
refahtan, 9 bin dolarlık paydan pay alması mümkün değil. Çünkü hesaplamalar hedef
enflasyon üzerine yapıldığından, hedef enflasyonun yüzde 4,
oysa gerçekleşen enflasyonun bunun 2 katı olması nedeniyle
emeklilerin bu millî gelirden pay aldığını söylemek ne
yazık ki mümkün değildir.
Nüfus, artı
çalışabilir çağdaki nüfusun iş gücüne katılım
oranı düştüğü ifade edilmekte.
Yine, burada en
önemlisi, bu yasa Yirmi yıl çalış, üstüne yirmi yıl daha
bekle. yasasıdır ne yazık ki. Yirmi yaşında işe
başlayan bir vatandaşımız yirmi yıl prim ödedikten
sonra kırk yaşında; ne yazık ki altmış beş
yaşına kadar beklemek zorundadır.
İşçilerin,
kamu çalışanlarının, emeklilerin, kısacası
toplumun tüm kesimlerinin ciddi sıkıntı
yaşadığını, bu çıkan yasanın bir reform
yasası değil, bir yıkım yasası olduğunu toplumun
bütün kesimleri hissetmektedir. Toplumun geniş kesimlerinin yaşam
koşullarını iyileştirmeyen, emekçilerin beklentilerini
karşılamayan, halkın gündelik sorunlarını çözmeyen bu
yasanın tek amacı sosyal devlet anlayışını tümden
ortadan kaldırmaktır.
İşsizlik
sigortasından yararlanan yurttaşlarımızı bu düzenleme
ile mağdur ediyoruz. Bu kanuna göre çıkartılacak olan
yönetmeliklere, rüşvet vermenin rüşvet almak kadar suç olduğunun
da yazılmasını istiyoruz. Türk Ceza Kanununa yazıldı
ama Sayın Başbakan anlamadı. Bu yasayı okudu ve hak
kaybı olmadığını söyledi
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Aydoğan.
ERGÜN
AYDOĞAN (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ama bir süre sonra
ciddi hak kayıplarının yaşandığını
yaşayarak gördük. Sayın Başbakan, bu yasaya göre çıkacak
olan yönetmelikleri de okuyun. Sayın Başbakan burada rüşvet
almanın ve vermenin de suç olduğunu görür, Ben de rüşvet
verdim gibi dayanağı olmayan, suç ikrarından olan, suç
kabulünden başka bir anlam taşımayan ifadelerde bulunmaz. Sosyal
taraflarla görüşülerek uzlaşma sağlandığı ifade
edilen, ancak DİSK, KESK gibi örgütleri sosyal tarafların üyesi olarak
saymıyoruz.
Kısacası,
bu düzenlenen yasayla toplumun tüm kesimlerinin ciddi hak kayıplarına
uğrayacağı ve merak içerisinde
yurttaşlarımızın beklediği hak kayıplarına
uğramamak adına çok sayıda yurttaşlarımızın
sigortalı olduğunu bugün de görüyoruz.
AGÂH KAFKAS
(Çorum) Nerede hak kaybı, bir tanesini söyle?
ERGÜN
AYDOĞAN (Devamla) Kayıtlara bakarsanız görürsünüz. Son bir ay
içerisinde sigortaya müracaat eden yurttaşlarımızın
sayısına baktığımızda
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Aydoğan.
ERGÜN
AYDOĞAN (Devamla) Bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclisi
saygıyla selamlıyor, teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 68 inci
maddesi ile değiştirilen, 5510 sayılı Kanunun Geçici 3 üncü
maddesinde yer alan Bu Kanuna göre çıkarılması gereken yönetmelikler
ibaresinden sonra gelmek üzere ile diğer düzenlemeler ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederim.
Recep
Taner (Aydın) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) Uygun görüşle
takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutuyoruz, konuşacak mısınız?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Bal konuşacak.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Şenol Bal. (MHP sıralarından
alkışlar)
ŞENOL BAL
(İzmir) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
şahsım ve Milliyetçi Hareket Partisi adına yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Bu gün
münasebetiyle emniyet teşkilatımızın 163üncü kuruluş
yıl dönümünü canı gönülden kutluyor,
başarılarının daim olmasını niyaz ediyorum. Bu
gün dolayısıyla vefakâr ve her türlü zorlukla mücadele eden, can ve
mal güvenliğinin koruyucusu emniyet mensuplarımızın çok
daha iyi şartlara kavuşmasını diliyor, görevleri
başında şehit olan vatan evlatları emniyet
mensuplarını minnetle ve saygıyla anıyorum.
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Yasa Tasarısının çerçeve
68inci maddesiyle değiştirilen geçici 3üncü maddesinde vermiş
olduğumuz değişiklik önergesi üzerine söz almış
bulunuyorum.
Sayın
milletvekilleri, değişiklik önergemizle, bu maddede yer alan Bu
Kanuna göre çıkarılması gereken yönetmelikler
ibaresine
ilaveten ile diğer düzenlemeler ibaresinin eklenmesini teklif
etmekteydik. Zannediyorum, Komisyon ve Bakan Bey de katıldılar.
Evet, eklenen bu
diğer düzenlemeler ibaresinden kasıt, çıkarılabilecek
olan genelge, tebliğ ve yönetim kurulu kararlarının
uygulanabilirliğinin sağlanması ve bu maddenin daha
anlaşılır hâle gelmesiydi.
Teknik uzman
personelin bile anlamakta zorlandığı bir kanun
tasarısıyla karşı karşıyayız. Öyle maddeler
var ki, bir cümle yüz seksen kelimeden bile oluşabiliyor. Bu kanun
tasarısı yürürlüğe girdiğinde ilgili
vatandaşlarımızın kendilerini ilgilendiren konuları
anlamaları ve hak aramaları gerçekten çok zor olacaktır diye
düşünüyorum. Belki de bu konuda yeni bir sektör ortaya çıkabilir,
iş alanı olabilir diye de düşünüyorum.
Sayın
milletvekilleri, 70 milyon insanımızı ilgilendiren sosyal
güvenlik sistemiyle ilgili bir yasa tasarısı üzerinde günlerdir
tartışıyoruz. Bu yasayla sosyal güvenlik haklarını
gasp ederek veya daraltarak, sosyal devlet ilkesi ile sosyal güvenlik hukukunun
temel kurallarını göz ardı ederek, sadece ekonomik ve mali
yönünü dikkate alırsanız -ki, ne kadar alındığı
da ortadadır- sosyal sisteme büyük darbe vurursunuz.
AKP, altı
yıllık iktidarı döneminde çalışanlar lehine bir tek
düzenleme yapmamıştır, ama çalışanlar aleyhine birçok
şey yapılmıştır. İş güvencesinden tutun da
özelleştirme mağduriyeti de ortadadır. Ve AKP altı
yıldır tek başına iktidar olmasına rağmen sosyal
güvenlik sisteminin sorunlarına çözüm getirebilecek düzenlemeyi de
maalesef yapamamıştır.
İktidar
olduğundan beri vaatlerde bulunarak sosyal güvenlik reformu
yapacağını ilan etmiş ve 2006 yılında 5510
sayılı Yasayı Türkiye Büyük Millet Meclisinden
geçirmiştir. Bu Kanun kimseyi memnun etmemiş ve Anayasa Mahkemesi
tarafından bazı maddeleri
iptal edilmiştir. Bu defa, önümüzdeki tasarı yeniden
düzenlenmiş, ancak Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği hükümlerin
dışında da birçok maddede yeni düzenlemelere gidilmiştir.
5510 sayılı Kanunda kabul edilen hakların gerisine
düşülmüştür, yani sosyal güvenlik refahı yerine sosyal güvenlik
sefaleti yaşanmaktadır.
Hiçbir hesaba
dayanmadan, seçim öncesi ve sonrası duruma göre ve IMFli
politikaların etkisiyle kısa bir süre önce söyledikleri ve
düşündüklerinin aksi uygulamalar sadece sosyal güvenlik konusunda
değil birçok konuda çıkarılan kanunlar için de geçerlidir.
Ülkemizde günü kurtarmaya dönük ve teslimiyetçi politikalar sonucunda bir kaos
ortamı yaşanmaktadır. Sonuç olarak, ortaya
hesapsızlık, tutarsızlık ve gayriciddilik
çıkmıştır.
Sosyal güvenlik
kurumunun giderek artan açığının faturasını
emeklilerden, dul ve yetimlerden, muhtaç malullerden, bebeğin sütünden ve
yıpranma paylarından kesmektesiniz. Bu yeni adaletsizliklere ve
hukuki ihtilaflara sebep olacaktır.
Sayın Bakan
ve Hükûmet yetkilileri, sosyal güvenlik sisteminin büyüyen
açığını, istihdamı artırarak, kayıt
dışılığı önleyerek, prim tahsilatı için yeni
yöntemler geliştirerek, ödenmeyen prim borçlarıyla ilgili ceza
uygulamalarına belki kolaylıklar getirerek, prim oranlarını
ödenebilecek standartlara kavuşturarak, bilhassa sağlık
harcamaları gibi harcamaları denetleyerek usulsüz ve yersiz
ödemelerden vazgeçerek, toplanan primleri verimli kullanarak azaltabilirsiniz
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
- Buyurun Sayın Bal.
ŞENOL BAL
(Devamla) - Anayasamızın
60ıncı maddesinde Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir.
Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve
teşkilatı kurar. denmektedir. Sosyal devlet anlayışının
gereği olan refah düzeyinin korunması ve artırılması
bu uygulamalarla mümkün müdür? Türk vatandaşları asgari refah
seviyesine ulaşmayı hak etmiyor mu sayın idareciler?
Ve AKP
İktidarı olarak bu ülkenin millî kaynak ve zenginliklerini, bu
milletin hizmetine vermezseniz, sunamazsanız, hiçbir
yaptığınız işte başarılı olmanız
mümkün değildir. Size destek olan Avrupa Birliği komiserleri de sizin
gelecekte sandığa gömülmemenize imkân vermeyecektir.
Hepinizi
saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
- Teşekkürler Sayın Bal.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda çerçeve 68inci maddeye bağlı geçici 3üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Çerçeve 68inci maddeye bağlı geçici
4üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır. Önergeleri önce geliş
sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra
sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 68 inci maddesiyle
değiştirilen 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesinin 5
inci fıkrasında yer alan aylıklarının ibaresinden
sonra gelmek üzere bağlanması ibaresinin, 6 ncı
fıkrasının sonuna Ancak çalışmaya
başladıktan sonra, Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet
sunucularının sağlık kurullarınca usûlüne uygun
düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi
sonucu, Kurum Sağlık Kurulunca çalışma gücündeki kayıp
oranının;
a) % 50 ilâ % 59
arasında olduğu anlaşılan sigortalılar, en az 5760,
b) % 40 ilâ % 49
arasında olduğu anlaşılan sigortalılar, en az 6480,
gün uzun vadeli
sigorta kolları primi bildirilmiş olması kaydıyla,
haklarında bu fıkra hükümleri uygulanır. 8 inci
fıkrasının sonuna Bunlar için Kanunun 81 inci maddesinin (h)
fıkrası uyarınca ödenecek ek karşılıkların
hesabında, genel sağlık sigortası primi tutarları
dikkate alınmaz. cümlelerinin eklenmesini, 11 inci fıkrasının
1 inci cümlesinde geçen , malullük,bu Kanunun geçici 1 inci maddesi
çerçevesinde ibareleri ile 2 nci cümlesinde geçen malullük veya ibaresinin
metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Bekir
Bozdağ Mücahit
Fındıklı
Kayseri Yozgat Malatya
Ahmet
Öksüzkaya Nurettin Akman
Kayseri Çankırı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 68. maddesi ile yeniden düzenlenen, 5510
sayılı Kanunun Geçici 4. maddesinin ve 11. fıkrasının
sonuna aşağıdaki fıkraların eklenmesini ve 6.
fıkrada yer alan çalışmaya başlamadan önce ibaresinin
metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı
Karaman Manisa Konya
Mustafa
Enöz Emin Haluk Ayhan Mehmet Günal
Manisa Denizli Antalya
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, 5434
sayılı Kanun hükümlerine göre iştirakçi olup, aynı zamanda
1479 sayılı Kanuna göre yaşlılık aylığı
almakta iken yaşlılık aylığı kesilmiş olanların,
her iki kanuna göre geçen hizmet süreleri konusunda istekleri halinde bu
Kanunla yürürlükten kaldırılan 2829 sayılı Kanuna göre 5.
maddesi hükümleri dikkate alınmaksızın hizmet birleştirmesi
yapılır.
Seçilmiş Belediye Başkanlığı
yapmış olup, bu kanunla yürürlükten kaldırılan 506
sayılı Sigortalar Kanunu hükümlerine göre yaşlılık,
malullük ve ölüm aylığı bağlanmış olanlara veya
hak sahiplerine 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı
Kanununun mülga 39. maddesinde belirtilen aylık bağlamaya
ilişkin şartlar dikkate alınmaksızın yukarıda
belirtilen tazminat haklarından yararlandırılır.
BAŞKAN Şimdi maddeye
en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 68. Maddesi ilgi değiştirilen
31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununa Geçici Madde 4ün altıncı ve
onbirinci fıkrasının aşağıdaki gibi
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kemal
Kılıçdaroğlu Hüseyin
Ünsal Ali
Oksal
İstanbul Amasya Mersin
Hakkı
Suha Okay Abdulaziz Yazar Mehmet Ali Susam
Ankara Hatay İzmir
Bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanun
hükümlerine tabi olarak çalışmaya başlamış olup ilgili
mevzuatına göre alınmış ve en az % 40 oranında özürlü
olduklarını gösterir sağlık kurulu raporu bulunanlar ile en
az yüzde 40 oranında doğuştan özürlü olduklarını
belgeleyenlerden aylık talep tarihinde bu Kanunun 4 üncü maddesinin
birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı
olanlara; en az 5400 gün uzun vadeli sigorta kolları primi
bildirilmiş ya da emekli keseneği ödenmiş olması
kaydıyla, istekleri halinde bu madde hükümleri esas alınarak
yaşlılık aylığı bağlanır.
Bu Kanunun
yürürlük tarihinden önce, seçimler neticesinde belediye başkanı
olarak görev yapmış olup, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434
sayılı Kanunun bu Kanunla yürürlükten kaldırılan ek 68 inci
maddesine göre makam tazminatı ve buna bağlı olarak temsil veya
görev tazminatı ödenenler hariç olmak üzere, sosyal güvenlik
kanunlarına göre emeklilik, malûllük veya yaşlılık
aylığı almakta olanlara; 5434 sayılı Kanunun bu
Kanunla yürürlükten kaldırılan 39 uncu maddesine göre aylık
bağlanması şartlarına haiz olup olmadıklarına
bakılmaksızın 5434 sayılı Kanunun bu Kanunla
yürürlükten kaldırılan ek 68 inci maddesinde belirtilen şartlar
da dikkate alınarak, emsali belediye başkanının almakta
olduğu makam tazminatı ve buna bağlı olarak temsil veya
görev tazminatı tutarı, bu Kanunun geçici 1 inci maddesi çerçevesinde
almakta oldukları emeklilik, malûllük veya yaşlılık
aylıklarına ilâve edilmek suretiyle ödenir. Bu Kanunun yürürlük
tarihinden önce seçimler neticesinde belediye başkanı olarak görev
yapmış olup, bu Kanuna göre sigortalı iken malûllük veya
yaşlılık aylığı bağlananlara; bu Kanunun
geçici 2 nci ve geçici 4 üncü maddeleri hükümleri de dikkate alınarak bu
fıkrada belirtilen şartlar dahilinde söz konusu tazminatlar
aylıklarına ilâve edilmek suretiyle ödenir. Bu Kanunun yürürlük tarihinden
önce seçimler neticesinde belediye başkanı olarak görev
yapmış olanlardan ölenlerin bu Kanunun 32 nci maddesinde belirtilen
şartlara sahip olmaları halinde, 5434 sayılı Kanunun bu
Kanunla yürürlükten kaldırılan ek 68 inci maddesinde belirtilen
şartlar da dikkate alınarak, hak sahiplerine bu Kanunun 34 üncü,
geçici 1 inci, geçici 2 nci ve geçici 4 üncü maddeleri hükümlerine göre söz
konusu tazminatlar bu Kanunun yürürlük tarihinden önce ölenler için bu Kanunun
yürürlük tarihinden itibaren, bu Kanunun yürürlük tarihinden sonra ölenler için
ise ölüm tarihinden itibaren ölüm aylıklarına eklenmek suretiyle
ödenir. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce seçimler
neticesinde belediye başkanı olarak görev yapmış
olanlardan; malûllük aylığı almakta olanlar ile malûllük
aylığına hak kazanacaklar 5434 sayılı Kanunun bu
Kanunla yürürlükten kaldırılan 39 uncu maddesinde belirtilen
aylık bağlamaya ilişkin şartlar dikkate
alınmaksızın yukarıda belirtilen tazminat haklarından yararlandırılır.
Bu fıkraya göre tazminat tutarları ödendikçe Hazineden tahsil edilir.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu efendim?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Konuşmacı
var mı?
Buyurun
Sayın Ünsal. (CHP sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN
ÜNSAL (Amasya) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanun Tasarısının 68inci
maddesinin geçici madde 4ün on birinci fıkrasının
değiştirilmesiyle ilgili önerge üzerinde söz almış
bulunuyorum. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu arada,
kutlamakta olduğumuz emniyet mensuplarımızın Polis Gününü
de Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına ben de kutluyorum. Görevine devam
eden emniyet mensuplarımıza başarılar diliyorum, şehit
olanlara da Allahtan rahmet diliyorum.
Değerli
arkadaşlarım, hem Komisyonun hem de Hükûmetin katılmak
istemediği -ve niye katılmak istemediler anlamakta zorluk
çektiğim bir konu- bu önergeyle belediye başkanlığı
yapıp, emekli olanlara makam ve görev tazminat verilmesi
sağlanacaktı. Şimdi, sanırım, Sayın Bakan, makul
bir açıklamasını burada yapar, biz de tatmin oluruz. Yoksa, ben,
belediye başkanlığı yapan diğer
arkadaşlarımla bu önergeyi verirken Cumhuriyet Halk Partisi Grubunda
amacımız bir farklıydı. Bugüne kadar emekli
olamamış, emekli olurken gerek Emekli Sandığına gerek
BAĞ-KURa gerekse SSKya müracaat ettiğinde türlü çeşitli
sıkıntılarla karşılaşıp bugün hâlâ belediye
başkanlığı emeklilik hakkını elde edememiş,
belediye başkanlığı emeklilik hakkını elde
etmiş olsa bile makam ve temsil tazminatını alamamış
belediye başkanları var.
Değerli
arkadaşlar, kanun ile getirilen düzenleme emekli belediye
başkanlarına makam ve temsil tazminatı ödenmesi için 5434
sayılı Kanunun 34üncü maddesinde öngörülen şartı yerine
getirmeyi öngörmekte. Dolayısıyla, Kanun yirmi beş
yıllık hizmet süresi ve altmış yaş tamamlandığı
takdirde makam ve temsil tazminatı ödenmesini öngörmektedir.
Dolayısıyla, bir eşitsizlik söz konusudur. Emsali makam ve
temsil tazminatı alan belediye başkanları arasındaki bu
dengesizliği hep beraber çözmek bu Meclisin görevi olmalı ve seçimle
iş başına gelen ve belediye başkanlığı yapan
yerel yöneticilere kısmen de olsa bir iyileştirmeyi hep beraber
getirmeliyiz diye düşünüyorum.
Değerli
arkadaşlarım, burada, seçimle iş başına gelen belediye
başkanlarımızın sorunlarını yine seçimle iş
başına gelen biz milletvekilleri çok iyi bilmeliyiz. Buradaki haklarımızı
nasıl alıyorsak belediye başkanlığı yapan
arkadaşlarımızın da elde edebileceği hakların
tamamını almasıyla ilgili, onların bu ekonomik
haklarının alınması, iyileştirilmesiyle ilgili her tür
tedbiri almak da bu Meclisin görevi olmalıdır diye düşünüyorum.
Belediye
başkanlığı yapan yöneticiler bu tazminatları hak
etmişlerdir. Bu tartışma götürmez bir konudur. Kaldı ki
Anayasada belirtilen yasa önünde eşitlik ilkesini korumamız
gerekirken bu dengesizlik ile bu eşitlik ilkesi de çiğnenmiş
olmaktadır. Belediye başkanlarının bir kısmının
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı, bir kısmının
SSKlı ve BAĞ-KURlu olması durumu değiştirmez, çünkü
makam ve temsil tazminatının alınmasını gerekli kılan
durum kişinin belediye başkanlığı görevini
yapmasıdır, bu kadar basit. Aynı görev nedeniyle farklı
sosyal güvenlik kuruluşlarına bağlı olmak farklı özlük
hakları doğurmasına neden olamaz diye düşünüyorum.
Değerli
arkadaşlarım, İçişleri Bakanlığının
2005 yılı verileri ile 820si SSKlı, 603ü BAĞ-KURlu
olmak üzere 1.423 emekli belediye başkanımız var. Şimdi,
bir de Belediye Yasasını değiştirdik. Bu Yasayı
değiştirmekle birlikte de yaklaşık bin yüz elli tane
belediyeye herhâlde kilit vuracağız. Ama Cumhuriyet Halk Partisi
olarak bu kilit vurmanın önüne geçmek için hukuka başvurduk, Anayasa
Mahkemesine gittik. Temennimiz, o Yasanın iptal edilmesi ve o belediye
başkanları ve belediyelerin haklarının geri iade edilmesi.
Ama iade edilmediği takdirde bu emekli belediye başkanı
sayısı yaklaşık 2 katına çıkacak. Burada bizim
bir borcumuz olduğunu, özellikle de AKP Grubunun o Kanuna destek veren
grup olarak bu konuda bir borcu olduğunu da buradan ifade etmek isterim.
Değerli
milletvekilleri, belediye başkanları arasında eşitsizlik
yapan bu düzenlemeyi önergeyle değiştirmek ve hukuka uygun hâle
getirmek istiyoruz. Hukuk devletinde tüm yasama ve yürütme işlemlerinin
nihai amacı kamu yararınadır. Hukuk devleti ilkesinin
Anayasanın 2nci maddesinde yer alan anlayışı da bu amaca
dönüktür. 2008 yılı programının uygulanmasında bu
eşitsizliklerin, haksızlıkların birleştirilerek
düzenleneceğini Hükûmetin zaten 2008 yılı öngörülerinde,
okuduğumuz bu belgelerde hep beraber görüyoruz. Bunu şimdi açıp
vakit geçirmek istemiyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Ünsal.
HÜSEYİN ÜNSAL
(Devamla) Sağ olun efendim.
Sizler
bunları yazarken de anlaşılıyor ki, belediye
başkanlarının emeklilikleriyle ilgili de bir düzenlemeyi
getirmek anlayışını sergilemek istemiyorsunuz.
Değerli
arkadaşlarım, jet hızıyla geçirmek istediğiniz bu
yasada, muhalefetin önerilerini lütfen göz önüne alın ve
konuşmalarını dikkatle dinleyin. Yapılan iş reform
değildir. Yapılan iş -Sayın Bakanımız demin
söyledi ama- IMF ve Dünya Bankasına verilen sözlerin tutulması
isteğidir. Burada hiçbir alınganlık göstermeye gerek yoktur. Bu
sözlerle toplumun sorunlarına çare olamazsınız. Gerçekler
ortada, bütçenin yüzde 25ini nüfusun yüzde 10una faiz olarak veriyorsunuz ama
bütçenin yüzde 18ini nüfusun yüzde 90ına sosyal güvenlik olarak götürmek
istiyorsunuz. Bu gerçek ortadayken yaptığınız işin
reform olduğuna kendinizi bile inandıramazsınız. Bu anlam
içerisinde, Avrupa Birliği ülkeleri sosyal güvenliğe yüzde 40
ayırırken Türkiyenin yüzde 18 ayırması da yine bir reform
anlayışını çözmeniz değildir, bu gerçekten de
uzaklaşamazsınız. Kâr-zarar hesabıyla, bilanço
hesaplarıyla bunu kara delik diye adlandırarak
geçiştiremezsiniz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Ünsal.
HÜSEYİN
ÜNSAL (Devamla) Efendim, teşekkür ediyorum.
Talebimiz, bu önergenin
AKP Grubu tarafından desteklenmesidir.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ünsal.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Karar yeter sayısı istiyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Karar yeter sayısı
istemiştik Sayın Başkan.
BAŞKAN
Karar yeter sayısı mı istediniz? Peki.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 68.
maddesi ile yeniden düzenlenen, 5510 sayılı Kanunun Geçici 4.
maddesinin ve 11. fıkrasının sonuna aşağıdaki
fıkraların eklenmesini ve 6. fıkrada yer alan çalışmaya
başlamadan önce ibaresinin metinden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz. Saygılarımla.
Hasan
Çalış (Karaman) ve arkadaşları
Bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önce, 5434 sayılı Kanun
hükümlerine göre iştirakçi olup, aynı zamanda 1479 sayılı
Kanuna göre yaşlılık aylığı almakta iken
yaşlılık aylığı kesilmiş olanların, her
iki kanuna göre geçen hizmet süreleri konusunda istekleri halinde bu Kanunla
yürürlükten kaldırılan 2829 sayılı Kanuna göre 5. maddesi
hükümleri dikkate alınmaksızın hizmet birleştirmesi
yapılır.
Seçilmiş
Belediye Başkanlığı yapmış olup, bu kanunla
yürürlükten kaldırılan 506 sayılı Sigortalar Kanunu
hükümlerine göre yaşlılık, malullük ve ölüm
aylığı bağlanmış olanlara veya hak sahiplerine
5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununun mülga 39.
maddesinde belirtilen aylık bağlamaya ilişkin şartlar
dikkate alınmaksızın yukarıda belirtilen tazminat
haklarından yararlandırılır.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Enöz konuşacak efendim.
BAŞKAN
Sayın Enöz, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA ENÖZ
(Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konu ile
ilgili sözlerime başlamadan önce, birçok olumsuz şartlara
rağmen, devletimizin varlığı, insanlarımızın
huzur ve güveni için her türlü takdirin üzerinde fedakârlıkla
çalışan kahraman polislerimizin teşkilatının 163üncü
kuruluş yılını kutluyorum. Şehitlerine Allahtan
rahmet, ailelerine de başsağlığı diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz 119 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 68inci maddesi ile yeniden düzenlenen geçici
4üncü maddesine bir fıkra eklenmesi ve altıncı fıkrada yer
alan çalışmaya başlamadan önce ibaresinin metinden
çıkarılması ile ilgili vermiş olduğumuz önerge
üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, bütün söz alan arkadaşlarımızın üzerinde
birleştikleri konu, bu kanunun, gelecek zaman içerisinde bütün toplumu çok
yakından ilgilendiren temel bir kanun olduğudur. Bu kanunla sosyal
güvenlik sistemi yeniden düzenlenmekte, dolayısıyla ekonominin temel
dengesi iş hayatını, sosyal dayanışmayı ve
gelecek umudunu belirlemektedir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizler,
bütün sözcü arkadaşlarımın da belirttiği gibi her
vatandaşımızın sosyal güvenlik ve sağlık
hizmetlerinden yararlanmasını vazgeçilemez bir temel insan hakkı
olarak görmekteyiz. Sosyal güvenlik aynı zamanda bir insan hakkı
olarak bütün insanlarımıza onurlu bir yaşamı sürdürebilmesi
için gerekli ve sürekli bir gelire sahip olmasını, bunun güvence
altına alınmasını ve sağlık hizmetlerinden
yararlanmasını sağlamalıdır. Bu haklar,
insanlarımızı daha iyi şartlarda hayatlarını
sürdürmeleri için toplumun en üst örgütü olan devletten alacaklı
kılan ve devlete de birtakım yükümlülükler getiren haklardır. Sosyal
güvenlik, bir anlamda, toplumla devlet arasında bir temel
sözleşmedir. Devlet bu sözleşmeyi yaparken millî gelirden bireylerin
adaletli olarak faydalanmasını gözetmek durumundadır.
Sayın
milletvekilleri, devlet hukuksal düzenlemelerle millî gelirden düşük pay
alan kesimlerle sosyal güvenlik hakkı bulunmayan kesimleri korumak ve
kollamakla yükümlüdür. Bugün ülkemizin içinde bulunduğu zor ekonomik
şartları göz önünde bulundurduğumuzda, emekli olan
insanlarımız yeniden çalışmak zorunda kalmaktadırlar.
Emekli olunca aslında kimse çalışmak istemez. Eğer
insanlarımız emekli iken çalışıyorlarsa, mutlaka,
emekli maaşlarıyla geçinemedikleri ve daha iyi bir hayat
sürdürebilmek için çalışmaktadırlar. Bu durumda
çalışmak isteyen insanlarımızın emekli aylıkları
üzerinden sosyal güvenlik destek primi kesilmesi de uygun bir davranış
değildir diye düşünmekteyim.
Sayın
milletvekilleri, sosyal güvenlik sistemimizin genel durumu irdelendiğinde,
sisteme kaynak sağlayan aktif sigortalıların oranının
düşük, kaynak tüketen pasif ve bağımlı
sigortalıların oranının yüksek olduğu görülmektedir.
Finansman kaynağının esas olarak prime dayalı olduğu
bir sosyal güvenlik sisteminde istihdam yapısı ile sosyal güvenlik
kurumlarının gelir kaynakları arasında doğrudan bir
etkileşim söz konusudur. Ülkemizde kayıt dışı
istihdamın yaygın bir seyir izlemesi, doğal olarak, ilgili
sosyal güvenlik kurumunun çok ciddi gelir kaybını beraberinde
getirmiştir. Buna yüksek işsizlik oranı da eklenince, sosyal
güvenlik sistemimizin finansman darboğazına girmesi kaçınılmaz
olmaktadır.
İşsizliğin
önemli düzeylerde bulunması ucuz iş gücü temininin yanı
sıra sigortasız işçi
çalıştırılmasını da kolaylaştırmakta,
iş bulabilen, ancak alternatifi her zaman hazır olan işçiler
işini kaybetme kaygısıyla sigortasız çalışmaya
boyun eğmektedirler. İşverenleri sigortasız işçi çalıştırmaya
yönelten faktörlerin biri ise prim oranlarının yüksekliğidir.
Türkiye, OECD ülkeleri arasında istihdam maliyeti en yüksek olan ülke
konumundadır. Kayıt dışı istihdamın önlenmesi
konusunda etkin yapısal tedbirler alınmalı, bilgi işlem
teknolojisinden de yararlanılarak ilgili kamu kurum, kuruluşları
ve meslek odaları arasında sağlıklı bir bilgi
akış sistemi ve koordinasyon sağlanmalıdır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Enöz.
MUSTAFA ENÖZ
(Devamla) Önergemizde de belirttiğimiz gibi Bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten önce, 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre
iştirakçi olup, aynı zamanda 1479 sayılı Kanuna göre
yaşlılık aylığı almakta iken
yaşlılık aylığı kesilmiş olanların, her
iki Kanuna göre geçen hizmet süreleri
konusunda istekleri hâlinde hizmetleri birleştirilir. denmektedir. Bu
konuda, seçilmiş belediye başkanlarımızın
sıkıntıları vardır. Ayrıca emekli olmuş
belediye başkanları arasında tazminat ödenmesi hususunda
adaletsizlikler de mevcuttur. Tazminatı hak edebilmesi için aslolan
belediye başkanlığı yapmış olmalarıdır.
Bire bir insanımızla her zaman irtibat halinde olan sayın belediye başkanlarımızın
bu konuda hizmetlerinin birleştirilmesi gerekmektedir. Bu konuda önemli
olan, sayın yüce heyetin önergemize destek vermeleriyle bu konu
inşallah hallolacak diye düşüyor, önergemize desteklerinizi rica
ediyoruz. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Enöz.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum
HASAN MACİT
(İstanbul) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Arayacağım, peki. Karar yeter sayısı aranacaktır.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
.
Efendim, kâtip
üyeler arasında ihtilaf var, oylamayı elektronik cihazla
yapacağım.
İki dakika
süre veriyorum.
Sayın
Enözün önergesini oyluyoruz.
OSMAN KAPTAN (Antalya)
Sayın Başkanım, arkadaşlara yardımcı olmak
açısından önergeye ne vereceklerini de söylerseniz iyi olur!
BAŞKAN -
Pusulayla oyunu kullanan arkadaşlar lütfen salonu terk etmesin.
(Elektronik cihazla oylamaya
başlandı)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Süre bitti Sayın Başkan.
HASAN MACİT
(İstanbul) Sayın Başkan, onları, son gelenleri
sayıya dâhil edemezsiniz.
(Elektronik
cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN
Karar yeter sayısı yoktur.
On beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.02
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati:19.18
BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Fatoş GÜRKAN (Adana), Murat ÖZKAN
(Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 89uncu
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
119 sıra
sayılı Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon ve
Hükûmet burada.
Tasarının
68inci maddesine bağlı geçici 4üncü madde üzerinde Manisa
Milletvekili Sayın Mustafa Enöz ve arkadaşları tarafından
verilen önergenin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım: Önergeyi kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı
vardır.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra
sayılı Kanunun Tasarısının çerçeve 68 inci maddesiyle
değiştirilen 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesinin 5
inci fıkrasında yer alan aylıklarının ibaresinden
sonra gelmek üzere bağlanması ibaresinin, 6 ncı
fıkrasının sonuna Ancak çalışmaya
başladıktan sonra, Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet
sunucularının sağlık kurullarınca usûlüne uygun
düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi
sonucu, Kurum Sağlık Kurulunca çalışma gücündeki kayıp
oranının;
a) % 50 ilâ % 59
arasında olduğu anlaşılan sigortalılar, en az 5760,
b) % 40 ilâ % 49
arasında olduğu anlaşılan sigortalılar, en az 6480,
gün uzun vadeli
sigorta kolları primi bildirilmiş olması kaydıyla,
haklarında bu fıkra hükümleri uygulanır. 8 inci
fıkrasının sonuna Bunlar için Kanunun 81 inci maddesinin (h)
fıkrası uyarınca ödenecek ek karşılıkların
hesabında, genel sağlık sigortası primi tutarları
dikkate alınmaz. cümlelerinin eklenmesini, 11 inci
fıkrasının 1 inci cümlesinde geçen malullük, bu Kanunun
geçici 1 inci maddesi çerçevesinde ibareleri ile 2 nci cümlesinde geçen
malullük veya ibaresinin metinden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) Uygun görüşle
takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Gerekçeye mi okutuyoruz?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN -
Buyurun efendim.
Gerekçe:
Bu düzenleme ile
analitik bütçe sınıflandırmasına uygun hale getirilmesi,
daha önce 5434 sayılı Kanuna göre iştirakçi olanlardan
çalıştıkları sırada sakatlananlara uygulanacak hükmün
bu Kanunun 28 inci maddesindeki hükümlerden faydalandırılmaları
amaçlanmış olup çıkarılan ibarelerle madde metnindeki
çelişki ortadan kaldırılarak maddede bütünlük
sağlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda çerçeve 68inci maddeye bağlı geçici 4üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Çerçeve madde
68e bağlı geçici 5inci madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum efendim:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 68 inci
maddesi ile değiştirilen, 5510 sayılı Kanunun Geçici 5 inci
maddesinin birinci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümlenin
eklenmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla.
Recep
Taner Beytullah Asil Mustafa Kalaycı
Aydın Eskişehir Konya
Mehmet
Günal Münir Kutluata
Antalya Sakarya
Güncelleme katsayısı, bu Kanunla yürürlükten
kaldırılan ilgili kanun hükümlerine göre belirlenir.
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) - Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Mustafa Kalaycı konuşacak.
BAŞKAN Sayın Kalaycı, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 68inci maddesiyle değiştirilen 5510
sayılı Kanunun geçici 5inci maddesiyle ilgili Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu olarak vermiş olduğumuz önerge hakkında
konuşmak üzere huzurlarınızdayım.
Bugün polis teşkilatımızın 163üncü
kuruluş yıl dönümü. Kahraman polislerimizin Polis Gününü kutluyorum.
Yine bu hafta Sosyal Güvenlik Haftası. Başta Sayın
Bakan ve tüm sosyal güvenlik çalışanlarının Sosyal Güvenlik
Haftasını kutluyorum. Bu duygularla muhterem heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Teklifimiz toptan ödemenin hesabında mevcut güncelleme kat
sayısının uygulanmasına devam edilmesini içermektedir.
Zira, tasarıda yer alan güncelleme kat sayısına göre
yapılacak hesaplamaya göre ödenecek tutar önemli oranda azalacaktır.
Biraz önceki önergemiz hakkında da kısaca sizlere bilgi
vermek istiyorum: Bu tasarı ile belediye başkanı olup emekli
olmuş vatandaşlarımıza da belediye başkanı
tazminatından yararlandırılması hakkı veriliyor. Ancak
burada Emekli Sandığı şartlarını tamamlaması
öngörülüyor. Bu da SSKdan emekli olmuş vatandaşlarımız
açısından bir haksızlık, bir adaletsizlik doğuruyor. Biz
bu durumun düzeltilmesini istemiştik. Zira, tazminatın emeklilik
süresiyle ilişkilendirilmemesi lazım. Tazminat yapılan
işle, yapılan görevle alakalıdır ama maalesef bu
haksızlık bu tasarıda yer almaktadır.
Yine görüşmeler esnasında sayın iktidar partisi
temsilcileri ve Sayın Bakan öyle bir tablo çiziyor ki sanki duyanlar bu
yasa ile çalışanlara, emeklilere iyi şeyler yapıyoruz
zannedecek. Maaş bağlama oranını mevcut sigortalılar
için 10 yıla kadar 3e çıkardık diyorsunuz. Arkadaşlar,
şu anda uygulanan oran 3,5. Siz 2ye düşürmek istediniz. Şimdi
10 yıla kadar hizmet için 3, yeni işe girecekler için 2ye
düşürüyorsunuz. Nerede burada artış? 3,5-3e, 2ye düşmüyor
mu? Onu söyleyin.
SSKlılar için prim ödeme gün sayısını 9 bin
günden 7.200 güne düşürdük diyorsunuz. Şu anda işe girenler için
uygulanan gün sayısı 7 bin gün. Siz 9 bin güne çıkarmak
istediniz, şimdi 7.200 güne çıkarıyorsunuz. Nerede burada
düşme? 7 bin günü 7.200e çıkarmıyor musunuz? Onu söyleyin.
Yine, emeklilik yaş şartı, şu anda işe girenler
için kadınlarda elli sekiz, erkeklerde altmıştır. Siz,
bunu, hemen işe girecekleri bile kapsayacak şekilde altmış
beşe çıkarmak istediniz. Şimdi, 2036 yılından itibaren
kademeli artırarak altmış beşe çıkarıyorsunuz.
Güncelleme katsayısında, gelişme hızından
verilen payı yüzde 25ten 30a çıkardık diyorsunuz.
Arkadaşlar, şu anda bu pay yüzde 100 olarak uygulanıyor. Siz
bunu yüzde 25e düşürmek istediniz, şimdi yüzde 30a
düşürüyorsunuz. Yüzde 100 olarak uygulanan payı yüzde 30a
düşürerek gelişme hızından verilen payı nasıl
artırdık diyebiliyorsunuz? Bu, ölümü gösterip sıtmaya razı
etmeye benziyor. Bunun adına eğer siyaset diyorsanız, biz böyle
siyaseti kabul etmiyoruz; biraz dürüst olalım, milleti doğru
aydınlatalım.
Sayın Bakanın, çalışanların millî gelire
katkısının yüzde 26,3 oranında olduğunu, buna göre de
millî gelirden çalışanlar lehine yüzde 30 pay verildiğini
söylemesi de çok yadırganmış, manidar bulunmuştur.
O hâlde ben de soruyorum: Millî gelirin yüzde 70ini kime
veriyorsunuz? O zaman, onu da açıklayın burada.
Ben size açıklayayım: Resmî verilere bakalım.
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının verilerine göre,
aktif sigortalı, aylık alan ve bağımlıların
toplam sayısı 57,7 milyon. 2022 ve diğer kanunlara göre
maaş ödenen altmış beş yaş muhtaç, özürlü ve
diğerleri 1,2 milyon, yeşil kartlılar da 10 milyon
civarında, yani tüm bu sayılanların toplamı 68,9 milyon.
Nüfusumuz da 70,5 milyon olduğuna göre, tüm bu kesim nüfusun yüzde 98i
ediyor, geriye yüzde 2 kalıyor.
Millî gelir artışının eşit dağıtılması
durumunda herkese bir pay verilmesi esas alındığında, bu
artıştan, bu tasarıya göre çalışana 0,30 pay, emekli
ve muhtaçlara sıfır pay, nüfusun yüzde 2sini oluşturan kesime,
kendilerine düşen 1 payın yanında, çalışanların
0,70 payı ile
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Kalaycı.
MUSTAFA KALAYCI (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Emekli ve muhtaçların da tüm payını bu yüzde 2lik
kesime veriyorsunuz. Adında adalet kelimesi bulunan AKPnin adaleti
işte bu.
Peki, nüfusumuzun yüzde 2sini oluşturan kesimde kimler var?
Tabii ki, başta faizci ve rantiyeciler var. AKP Hükûmetleri döneminde
yapılan faiz ödemeleri de bu hesabı doğrular niteliktedir. Zira,
beş yılda faize ödediğiniz miktar 184 milyar dolar. 2008
yılı bütçesinde ayırdığınız en büyük ödenek
kalemi, 56 milyar YTLyle faiz. Dünyanın en yüksek kısa vadeli faiz
oranında, Türkiyeyi üç yıldır açık arayla birinci
yaptınız. Dolayısıyla, millî gelir
artışının kime gittiğini görüyorsunuz.
Çalışanlara, emeklilere ve muhtaçlara verilmesi gereken refah
paylarını bir avuç faizciye aktarıyorsunuz. Demek ki AKP yerli
ve yabancı faizcilere, rantiyecilere hizmet vermektedir, tabii ki bir de
çıkar çevreleri. Devletin rakamları bunu gösteriyor, hesaplar bunu
gösteriyor.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kalaycı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Çerçeve 68inci maddeye bağlı geçici 5inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Çerçeve 68inci maddeye
bağlı geçici 7nci madde üzerinde üç tane önerge vardır.
Önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra
aykırılık derecesine göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra sayılı Kanun Tasarısının
çerçeve 68 inci maddesi ile değiştirilen 5510 sayılı
Kanunun geçici 7 nci maddesinin sonuna aşağıdaki
fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli Agâh Kafkas Halide
İncekara
Giresun Çorum İstanbul
Öznur
Çalık Mustafa
Ünal M. Mücahit
Fındıklı
Malatya Karabük Malatya
Tevfik
Ziyaeddin Akbulut
Tekirdağ
30/4/2008 tarihinden sonra 506, 1479, 5434, 2925 ve 2926
sayılı Kanunlara göre ilk defa sigortalı veya iştirakçi
olanlar hakkında bu Kanunun 28 inci maddesinin ikinci ve üçüncü
fıkrası hükümleri uygulanır. Geçici 2 nci maddenin birinci
fıkrasının (b) bendinin son cümlesi hükmü bunlar hakkında
uygulanmaz
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 68 inci maddesi ile değiştirilen Geçici 7
nci maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla.
Recep
Taner Şenol Bal Mustafa
Kalaycı
Aydın İzmir Konya
Bu Kanunun 40 ncı maddesinde sayılmayıp; bu
Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı Kanunun 32 nci maddesine
göre fiili hizmet süresine müstahak görevlerde çalışan mevcut
iştirakçiler ve 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun ek 5
inci maddesinde sayılan itibari hizmet süresi kapsamında
çalışan mevcut sigortalılar, bu Kanunla yürürlükten
kaldırılan fiili hizmet veya itibari hizmet süresine ilişkin
hükümlerden yararlanmaya devam ederler.
BAŞKAN Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi
okutup, işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 68. Maddesi ile değiştirilen
31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. Maddesine
aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Kemal
Kılıçdaroğlu Hakkı
Suha Okay Abdulaziz
Yazar
İstanbul Ankara Hatay
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Ergün Aydoğan Esfender Korkmaz
Malatya Balıkesir İstanbul
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434
sayılı Emekli Sandığı Kanunu ve 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununa ve diğer kanunlara göre fiili hizmet süresi
zammından yararlananlar, emekli olacakları tarihe kadar bu haktan
yararlanmaya devam ederler. Bu Yasanın yürürlüğe girdiği
tarihten sonra sigortalı olanların fiili hizmet zamları 5510
sayılı Kanunun 40. Maddesi hükmüne göre ödenir.
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Kılıçdaroğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın
Bakan konuşmasında Eğer öneriler olursa bu önerileri
değerlendireceğiz. demişti. Daha önce de yine fiilî hizmet
zammı görüşülürken yine Sayın Bakan gazetecilerle ilgili olarak
Ben bir maliyet hesabı çıkarayım, o maliyet hesabına göre
düşüncelerimizi ifade edeceğiz. diye
açıklamıştı. Şimdi önergemize ret oyu vereceğini
Sayın Bakan söyledi. Doğrusunu isterseniz yaptığı
maliyet hesabını ben de merak ediyorum. Yani, bu gazeteci
arkadaşların emekli oluncaya kadar var olan sistemden
yararlanmalarını sağlayan düzenin getireceği maliyet nedir?
Sayın Bakan açıklarsa memnun olurum.
Değerli milletvekilleri, az önce bir önergemiz daha
reddedildi. Çok gariptir; bakın, belediye başkanları seçimle
gelirler, seçimle gelen belediye başkanına makam tazminatı
ödüyoruz yani seçildiği için, o makama oturduğu için makam
tazminatı ödüyoruz; tıpkı milletvekillerine, tıpkı,
yine devlette örneğin müsteşarlık gibi, genel müdürlük gibi
görevlerde bulunanlara belli ödemelerin yapıldığı gibi.
Belediye başkanına diyoruz ki: Sen seçildin, sana makam
tazminatı ödeyeceğim ama şu koşulları doldurursan
ödeyeceğim. E, adam emekli olmuş, geçmişte belediye
başkanlığı yapmış; yani buna niçin makam
tazminatı ödemiyoruz? Eğer sosyal sigortacılık mantığına
göre gidiyorsanız hiç makam tazminatı ödememeniz lazım. Ne kadar
prim yatırdın, o kadar alırsın; bitti, o kadar. Ama
eğer siz makama bağlı bir tazminat ödüyorsanız bunun sosyal
sigortacılıkla ilgisi yoktur. Bu, statü esasına göre verilen bir
bedeldir. Yani bu ayrımı yapmadan, ben makam tazminatını
ödemeyeceğim
Niçin? Şu şartları doldurmadın diye. O
şartları doldurma değil. O şartları dolduran, karar
veren halktır, onu belediye başkanlığı koltuğuna
oturtmuştur. Makama oturtan kim? Halk. E, makama oturtan halka diyorsunuz
ki: Kusura bakma, ben Parlamento olarak senin bazı görevlerini, bazı
yetkilerini süreni doldurmadığın için vermiyorum ama
diğerlerine veriyorum. E, bu çifte standardı yapmaya Parlamentonun
görevi var mı arkadaşlar? Üstelik o insanlar da bizim
seçildiğimiz gibi seçildiler, buraya geldiler.
Bir başka çarpık tablo
Bakın değerli
milletvekilleri, bu Parlamentodan biz devlet memurları resen
altmış bir yaşında emekli olsun diye yasa
çıkardık. Peki, şimdi ne diyoruz? Altmış beş
yaş olsun diye. Hangisi doğru? Altmış bir yaşında
zorunlu emeklilik yapmak mı doğruydu, yoksa altmış beş
mi doğruydu? Kim Anayasa Mahkemesine gitti? Biz gittik Anayasa Mahkemesine
Bu yanlıştır. dedik. Anayasa Mahkemesi verdiği kararda da
aktüeryal dengelerin bozukluğundan söz ederek Siz kişileri
altmış bir yaşında emekli edemezsiniz. dedi. Şimdi
biz altmış beşi getiriyoruz. O zaman, bu ikili
yapının, bu ikili anlayışın arkasındaki
düşünce sistematiği nedir? Bunu herhâlde sorgulamamız gerekiyor.
Bir başka önemli nokta, değerli arkadaşlar,
Sayın Bakan geldi, burada dedi ki: Bu kanunla biz kayıt
dışını da önleyeceğiz, kayıt dışı
istihdamı da önleyeceğiz. Güzel. Getirilen madde ne? Efendim, çalışan
işçilerin banka hesabına ücretleri yatacakmış. Sayın
milletvekilleri, özel sektörden gelen arkadaşlarımız gayet iyi
bilirler, yani biz kargaları güldürecek bir önlemi buraya getirip Biz
bununla kayıt dışını önleyeceğiz. diye bir karar
alabilir miyiz? Zaten kayıt dışı dediğiniz adamın
adı üstünde: Kayıt dışı. İşveren götürüp bankaya
parayı yatırır mı? Yani akıl var, mantık var.
Bırakın siz özel sektörü -devlette çalışan çoğu
arkadaşımız var- devlet memurlarına bile sarı zarf
verilir. Yani normal aldığı aylığın, ücretin
dışında yılın sonunda örneğin bazı
kuruluşlarda -isim vermek istemiyorum- bürokratlara sarı zarf
verirler, belli bir bedel öderler, bir fondan bir bedel öderler. Şimdi siz
diyorsunuz ki: Ben banka esasını getiriyorum, özel sektör bankaya
yatıracak. Ya zaten özel sektör kayıt dışı
çalıştırıyor bu insanı, niye bankaya
yatırsın? Elden verirken bile
karşılığında herhangi bir yazı almaz, bir belge
imzalamaz. Zaten kayıt dışı olmanın da özelliği
budur.
Bir başka
Tekrar başa geleyim, değerli
milletvekillerimiz, basın mensuplarına yapılan bir
haksızlık var. Gerçekten de basın mensupları bu ülkede çok
zor koşullarda görev yapıyorlar. Gece yarısı bir olay
olduğu zaman basın mensupları oraya koşar. Doğrudan
bize bilgi verecek, link, gösteri verecek televizyon kameraları, araçlar
oraya gider. Biz şunu söyleyebilir miyiz: Efendim, gazeteciler sabah
8.30-akşam 17.30 arası çalışsınlar, o arada da olaylar
dursun. Böyle bir şey yok. Sırtında kamerayla, 20 kiloluk
kamerayla bütün gün çalışan arkadaşlarımız var.
Gerçekten de bunların hayatları yıpranma
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Kılıçdaroğlu.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) Ben özellikle istirham
ediyorum Sayın Bakan. Siz daha önce söylediniz, iyi niyetle bazı
şeyleri çözebileceğinizi de ifade ettiniz. Belki bizim önergemizi
muhalefet verdiği için reddetmiş olabilirsiniz ama özellikle istirham
ediyorum: Maliyet hesabınızı yapın, yüce Parlamentoya bu
maliyet hesabınızı sunun ve yüce Parlamento -siz de serbest
bırakın- gazetecilerle ilgili olarak arkadaşlarımız
kabul veya reddetsinler, o konuda da biz üstümüze düşeni yaparız diye
düşünüyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kılıçdaroğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 68 inci maddesi ile değiştirilen Geçici 7
nci maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Saygılarımla.
Recep
Taner (Aydın) ve arkadaşları
Bu Kanunun 40 ncı maddesinde sayılmayıp; bu
Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı Kanunun 32 nci maddesine
göre fiili hizmet süresine müstahak görevlerde çalışan mevcut
iştirakçiler ve 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun ek 5
inci maddesinde sayılan itibari hizmet süresi kapsamında
çalışan mevcut sigortalılar, bu Kanunla yürürlükten
kaldırılan fiili hizmet veya itibari hizmet süresine ilişkin
hükümlerden yararlanmaya devam ederler.
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Sayın Başkanım, kısa bir açıklama yapmak
istiyorum.
BAŞKAN Tabii, buyurun.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Şimdi, efendim, bu belediye başkanlarıyla ilgili
yoğun bir şekilde değerlendirme yapılıyor. Şimdi,
bildiğiniz gibi, Emekli Sandığı, SKKdan ve
BAĞ-KURdan emekli olan belediye başkanlarımız makam, görev
ve temsil tazminatlarını almıyorlar şu anda. Bir
gerçeği tespit edelim. Bu temsil tazminatını, makam
tazminatını almayan belediye başkanlarımıza biz makam
tazminatını ve tazminatlarını almalarıyla ilgili
düzenleme getiriyoruz.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Güzel.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Şimdi talep nedir? Talep şu: SSK ve BAĞ-KURlu olarak
emekli olan belediye başkanları Emekli Sandığı
emeklilik hakkını elde etsinler ama emekliliklerinde de Emekli
Sandığı şartlarına tabi olmasınlar. Böyle bir
şey olabilir mi?
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Hayır, hayır.
Sayın Bakan, öyle bir şey yok.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Şimdi, bakınız, şu anda çalışan
belediye başkanlarının makam tazminatı
almadıklarını hepimiz biliyoruz. Bu düzenleme böyle bir
açılımı getiriyor. Şartları nedir? İki tane
şartı var bunun: On beş yıl sigortalılık süresi,
altmış bir yaş veya dokuz bin prim günü. Emekli
Sandığındaki şartlar bunlar. Şimdi, burada neye itiraz
ediliyor, bilemiyorum. Yani SSKlı ve BAĞ-KURlu olarak emekli olan
belediye başkanlarımızın, bu mevcut statüleriyle Emekli
Sandığı statülerine ulaşmaları isteniyor ki bu
adaletsiz bir yaklaşım diye düşünüyoruz. Şu anda belediye
başkanlarına, bu yaptığımız düzenleme ile büyükşehir
belediye başkanlarına, bu statüdeki belediye
başkanlarımıza 1 milyar 187 milyon -büyükşehir belediye
başkanlığı olanlara, SSK ve BAĞ-KURdan emekli
olanlara- bu kadar bir artış gelecek. Eğer belediye
başkanlarımız il belediye başkanı ise 1 milyar 39
milyon lira ilave ücret alacaklar, eğer ilçe ve ilk kademe belediye
başkanları iseler 593 milyon lira alacaklar, diğer belediye
başkanlarına bin beş yüz gösterge rakamı üzerinden 445
milyon liralık ilave makam tazminatı ödenmiş olacak.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Eski parayla.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Şimdi, böyle bir açılımı, yıllardır
belediye başkanlarının beklediği bir durum olduğunu ve
bunu da bu şekilde çözdüğümüzü burada ifade etmek istiyorum.
Birçok konular var tabii. Burada kısa bir açıklama
yapmam gerektiği için söylüyorum. Gazetecilerle ilgili konuyu bizatihi
gazeteciler olarak getirmeyi ben doğru bulmuyorum. Yani bu popülist
yaklaşımlar, bu bakış açıları doğru
değil. Şu anda fiilî hizmet zammını alması gerekenlerle
ilgili kapsamlı, doğru, adil bir düzenleme yaptık. Ben şunu
isterim: Bir muhalefet milletvekilimiz çıksın desin ki, fiilî hizmet
zammıyla ilgili ortaya koyduğunuz kriterler yanlıştır.
Bakın, bunu tartışabiliriz. Ama fiilî hizmet zammıyla
ilgili çok objektif kriterler koyduk. Şu talep doğrudur
Mevcut fiilî
hizmet zammından istifade edenlerin, bunların süresinin devam
etmesiyle ilgili çalışmamız devam ediyor dedim ben. Yani mevcut
fiilî hizmet zammında olanlarla ilgili çalışmamız devam
ediyor.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) İşte onu
istiyoruz zaten.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) - Ama siz buna yalnız gazeteciler derseniz
Yani bu
yaklaşımı gazeteci arkadaşlara da tevdi ediyorum,
siyasetçilere tevdi ediyorum, bunu doğru bulmuyorum. Peki, o sistem
içerisinde çalışan diğer fiilî hizmet zammı
kapsamındaki arkadaşlardan gazetecileri
ayırdığımız zaman onlara ne yüzle bakacağız
siyasetçiler olarak? (AK Parti sıralarından alkışlar)
Eğer devam ettireceksek hep birlikte devam ettiririz, eğer
ettirmeyeceksek bunun gerekçelerini de açıklarız. Ama, Sayın
Başkan, bu konu üzerinde çalıştığımızı
ve tasarı bitimine kadar da bir süremizin olduğunun bilinciyle bunu
ifade ediyorum.
Son olarak da şunu söylüyorum Sayın Başkanım:
Bakınız, bizim sistemimizde iki noktada yanlışlık
yapılmıştır. Biri, 1991 yılında emeklilik
yaş sınırı kaldırılmıştır
-işte diyoruz ya otuz sekiz-kırk yaşındaki emekliler diye-
sistemimizi çökertmişizdir.
İkinci büyük yanlışlık 1999daki
değişiklikle yapılmıştır. O da bakınız
nasıl bir netice doğurmuştur. O da şöyle bir
sıkıntı: Ücretlerden daha fazla emekli maaşı
noktasına Türkiye geçmeye başlamıştır. Bir insanı
çalıştırırken verdiğiniz ücretin üzerinde emekli
maaşı veriyorsunuz. Bakınız, bu kürsüden hiç kimse bunun da
doğru olduğunu söyleyemez. Dolayısıyla,
yaptığımız şeyler bilimsel olmalı, doğru
olmalı, geleceğe dönük olmalı, gelecek nesillere dönük
olmalı.
Haa, 1999da yapılanın, bunun bir haklı gerekçesi
var mı? Var. Arkadaşlar, Türkiye yüzde 6, yüzde 7, yüzde 8 büyüyecekse,
bu konudaki düzenlemeyi ona göre yapmamız gerekiyor. Hayır, küçülen
bir Türkiye olacaksa, sıfır bir büyüme olacaksa, eksi büyüme
olacaksa, o zaman siz gelişme hızını nasıl
alırsanız alın hiçbir şey fayda etmez. Onun için bu
düzenleme gerçekten adaletli bir düzenlemelidir, hep beraber en rahat
savunabileceğimiz bir düzenlemedir diye ifade ediyorum.
Hepinize çok teşekkür ediyorum, önergeye
katılmadığımızı ifade ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Kılıçdaroğlu.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
Sayın Bakan makam tazminatıyla ilgili olarak, eğer SSK ve
BAĞ-KURdan emekli olan belediye başkanları varsa bunlar da
Emekli Sandığı statüsüne geçsin.
Bizim üzerinde durduğumuz nokta şu: Sadece ve sadece
belediye başkanlığı yaptığı için normal
aylığından makam tazminatı alınacaktır. O makam
tazminatında belediye başkanları arasında fark
gözetilmesin. Yoksa, emekli aylıkları farklı ise, zaten, ona
Biz gelip de onun emekli aylığını artırın diye
bir iddiamız da söz konusu değildir.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kılıçdaroğlu.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Ama, eğer siz
sosyal sigorta sistemiyle statü sistemini
karıştırırsanız bu tür açıklamalar da doğal
olarak gündeme gelir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Tutanaklara geçti efendim.
Teşekkür ederim.
Önerge üzerinde konuşmak isteyen?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, Sayın
Bal konuşacaklar.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bal. (MHP sıralarından
alkışlar)
ŞENOL BAL (İzmir) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Yasa
Tasarısının çerçeve 68inci maddesiyle değiştirilen
geçici 7nci maddesinin ikinci fıkrası hakkında vermiş
olduğumuz değişiklik önergesi üzerinde söz almış
bulunuyorum. Şahsım ve Milliyetçi Hareket Partisi adına yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, ağır riskli ve
yıpratıcı koşullarda görev yapmaları gerekçesiyle
fiilî hizmet zammından çoğu otuz yılı aşan bir süredir
yararlanmakta olan, basın ve gazetecilik iş yerlerinde
çalışanlar, gemi adamları, dalgıçlar, hava
yollarının uçucu personeli, lokomotif mühendisleri, zirai mücadele ve
karantina teşkilatı ile veteriner teşkilatında vazife gören
memur ve hizmetliler, TRTde haber hizmetinde çalışanlar, devlet
tiyatrosu sanatçıları, Cumhurbaşkanlığı Senfoni
Orkestrası mensupları 5510 sayılı Kanunda yer
almış iken ve bunlara PTT dağıtıcıları ve
infaz koruma memurları eklenmişken, bu tasarıyla kapsamdan
çıkartılarak hakları ellerinden alınmıştır.
Söz konusu çalışanların haklarının ellerinden
alınması konusundaki gerekçeler hiç gerçekçi gözükmemektedir.
Teknolojideki gelişmeler veya başka ülkelerde olmaması gibi
gerekçeler de yetersiz kalmaktadır. Bu hakkın verilmemesi için
herkesin mutabık kalacağı bilimsel gerekçeler gerekirdi.
Evet, bu yetmiyormuş gibi, üzerinde değişiklik
önergesi verdiğimiz maddede, bugüne kadar fiilî hizmet zammından ve
itibari hizmet süresinden yararlanan vatandaşlarımız için,
meslek gruplarına göre hem farklılıklar hem de hak
kayıpları ortaya çıkmaktadır.
Bir örnek vermek istiyorum: Fiilî hizmet zammı
kapsamından çıkarılan sosyal sigortalılar için üç bin
altı yüz gün, yani on yıllık çalışma şartı
aranmıyor. Örneğin, tasarının yürürlüğe gireceği
tarihten önce dokuz yıl gazetecilik yapmış olan kişinin
çalışma süresine otuz altı ay, yani üç yıl ilave edilecek,
ancak, bu kişiler üç yıl yerine bir buçuk yıl erken emekli
olabilecekler. Yirmi yıldan beri gazetecilik yapan bir kişinin
çalışma süresine ise beş yıl fiilî hizmet süresi zammı
ilave edilecek, eski sistemde bu kişilerin elde ettikleri fiilî hizmet
zammı sürelerinin tamamı emeklilik yaş hadlerinde dikkate
alınmasına karşın, sistem değişikliği
dolayısıyla yaş hadlerinde sadece iki buçuk yıllık bir
indirim yapılmış olacak. Bu nedenle, yirmi yıllık
çalışma süresine rağmen yaşı tutmadığı
için yeni yasa yürürlüğe girinceye kadar emekli olamayan gazeteciler, bu
düzenleme dolayısıyla iki buçuk yıl daha geç emekli olacaklar.
Kamu kesimi içinde olan muhtelif mesleklerle ilgili olarak da üç
bin altı yüz günün doldurulmasında önceki çalışma
sürelerinin dikkate alındığı ortaya çıkmaktadır.
Eğer üç bin altı yüz gün süresi doldurulmamışsa, durum çok
daha karışıktır. Ama biraz önce Sayın Bakanın da
ifade ettiği gibi ve AKP milletvekillerinin vermiş olduğu
önergeyle, zannediyorum, bu durumun düzeltilmeye
çalışılacağı ifade edildi.
Ben bu vesileyle, yine bir mağdur kesim olan uzman
erbaşlarla ilgili Sayın Bakandan bilgi almak istiyorum. Biliyorsunuz,
yine 2004 yılında 3269 numaralı Uzman Erbaş Kanununun
5inci maddesine bir ek madde yapılmıştı. Yani Uzman
erbaşlar iki yıldan az, beş yıldan fazla olmamak
şartıyla sözleşme yaparak göreve başlar ve Türkiye
Cumhuriyeti Emekli Sandığıyla ilgilendirilirler. deniyordu.
Bunlardan istihdam edildikleri kadronun görev özelliklerine göre, sınıf
ve branşlarına göre, ilgili sağlık nitelikleri uygun
olanların müteakip sözleşmeleri bir yıldan az, beş
yıldan fazla olmamak şartıyla azami kırk beş
yaşına kadar uzatılabilir. diyor kanun. Şimdi bu hüküm
gereğince, kırk beş yaşına giren uzman erbaşların
müteakip sözleşmeleri uzatılmamak suretiyle askerlik hizmetiyle
ilişkileri kesilmektedir. Şimdi bu durumda, bu 5inci maddeyle
yapılan değişiklikten önce işe başlayan ve kırk
beş yaşına girdikleri hâlde emekliliğe hak kazanamayan
uzman erbaşlar mağdur duruma düşmektedir. Aynı zamanda, bu
yeni sosyal güvenlik yasasıyla bu daha da artmaktadır. Şimdi 65
doğumlu olan, 93ün Ağustos ayında uzman erbaşlık
görevine başlayan bir kişinin sözleşmesi Kanunun ilgili madde
hükmüne göre ancak 2009 Ağustos ayına kadar uzatılabilmekte ve
bu durumda da, toplam hizmet süresi ancak on altı yıl olduğundan
emeklilik için gerekli olan yirmi hizmet yılını
tamamlayamamaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Bal.
ŞENOL BAL (Devamla) Şimdi ben sormak istiyorum
Sayın Bakana veya Hükûmet yetkililerine: Bu durumda, Kanunun yürürlük
tarihinden önce işe başlayan ve kırk beş yaşına
girdikleri hâlde emekliliğe hak kazanamayan uzman erbaşların
sözleşmelerinin emeklilik sürelerini dolduruncaya kadar
uzatılması konusunda ne düşünüyorsunuz? Bunun mümkün
olmaması hâlinde, bu durumdaki uzman erbaşların emekliliklerini
hak edinceye kadar çalışabilmelerini teminen Başbakanlık
Personel Dairesi Başkanlığınca resmî devlet dairelerindeki
kadrolara geçişleri sağlanabilecek midir veya bunlar emeklilik
hakkını alamadan ortada mı kalacaklardır?
Ben hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bal.
KAMER GENÇ (Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum
efendim.
BAŞKAN Karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul
edilmemiştir efendim.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra sayılı Kanun Tasarısının
çerçeve 68 inci maddesiyle değiştirilen 5510 sayılı Kanunun
geçici 7 inci maddesinin sonuna aşağıdaki fıkranın
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
30/4/2008 tarihinden sonra 506, 1479, 5434, 2925 ve 2926
sayılı Kanunlara göre ilk defa sigortalı veya iştirakçi
olanlar hakkında bu Kanunun 28 inci maddesinin ikinci ve üçüncü
fıkrası hükümleri uygulanır. Geçici 2 nci maddenin birinci
fıkrasının (b) bendinin son cümlesi hükmü bunlar hakkında
uygulanmaz
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Konuşmacı var mı?
Buyurun Sayın Kafkas. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
AGÂH KAFKAS (Çorum) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle birkaç konunun altını çizmek istiyorum.
Buraya çıkan birçok arkadaşımız,
sanıyorum daha önceden hazırlanmış metinleri ısrarla
okumaktalar; kanunda bu süreç içerisinde yapılmış, önergelerle,
sosyal taraflarla mutabakata varılarak yapılmış birçok
düzenlemeyi hiç yapılmamış gibi, geçen, kabul edilen maddelerin
hiçbirisinde böyle bir düzenleme yapılmamış gibi, sanki bu
Meclis o maddeleri kabul etmemiş gibi, hâlâ eski mantıkla ve eski
bildiklerini söylemektedirler. Ben, değerli kardeşlerim, yeni
türküler öğrenmek lazım, bildiğiniz ezberlerinizden vazgeçmeniz
lazım, yeni türküler söylemek lazım, yeni türkülerin lezzetine varmak
lazım diye düşünüyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Ya, sen kendi
işine bak ya, kendi işine bak! Başkasının ne
konuşacağına karar veremezsin! (AK Parti sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu, lütfen
MEHMET EMİN EKMEN (Batman) Sen kendi işine bak!
AGÂH KAFKAS (Devamla) Tabii, ben
BAŞKAN - Sayın Kafkas, Genel Kurula hitap edin.
AGÂH KAFKAS (Devamla) Sayın Başkanım, ben onu
yapmaya çalışıyorum, hatta ben başkasının benim
konuşmama karışamayacağı gibi,
başkasının konuşmasına karışmamak
gerektiğinin demokratik bilinci içerisindeki bir milletvekiliyim. (AK
Parti sıralarından alkışlar) Buradaki
farklılıkların bir zenginlik olduğuna inanan
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya)
Başkasının hakkına saygı duy, saygı!
AGÂH KAFKAS (Devamla)
ve farklı seslerin, farklı
tonların ve farklı görüşlerin demokrasinin zenginliği
olduğuna inanan ve onlardan bu ülkenin ortak akıl çıkararak
sonuca doğru birlikte yürümeyi başarabileceğine inanan bir
demokratım ben.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Bu kadar demagoji
yapma!
AGÂH KAFKAS (Devamla) Onun için değerli dostlar, şimdi
zamanımı polemikle geçirmek yerine birkaç şeyin altını
çizmek istiyorum: Bir tanesi
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Kafkas, siz
bilmezsiniz!
AGÂH KAFKAS (Devamla)
fiilî hizmet zammı
uygulamasında -biraz önce
Sayın Bakanımın söylediği ve değerli
arkadaşlarımızın konuştuğu gibi-
uluslararası normlar gereğince, yeni teknolojiler gereğince
insan sağlığını etkileyen birçok bölüm yeniden ilave
edilmiştir. Hiç kimse bunları ifade etmiyor.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Kafkas,
olması gereken niye ifade edilsin ki, zaten olacak.
AGÂH KAFKAS (Devamla) Şimdi, biraz önce Sayın
Bakanın da söylediği gibi sosyal taraflarla bir çalışma
sürdürülüyor. Temenni ediyorum ki, fiilî hizmet zammında bir mutabakat
sağlanarak kazanılmış hakların korunması ilkesi
burada da hayata geçirilir ve burada özellikle bu yasayla fiilî hizmet
zammı uygulamasında, daha önceki kanunlarda sosyal sigorta süresine
eklenirken, bu düzenlemeyle primi ödenmiş süreye eklenmektedir. Bu kapsama
giren sigortalıların yaş unsurunu tamamladıkları
takdirde bir an önce emekli olma imkânlarını elde edebilme
şansı kendilerine sunulmaktadır.
Değerli kardeşlerim, bir defa, başından
itibaren şu haksızlığı Meclise yapmaktan
vazgeçmeliyiz: Sanki yarın sabah emekli olanlar emekli maaşı
alamayacaklar. Türkiyede artık altmış beş yaşına
gelene kadar kimse emekli olamayacak, çalışanların hiçbirisi.
Hiçbir çalışanın altmış beş yaşıyla
alakası olmadığının altını bir kez daha
ulusun önünde çizmek istiyorum. Şu anda çalışanlar kaç
yılda ve ne zaman, hangi süre çalışmayla emekli olacak haklara
sahiplerse bundan sonra da aynı şekilde olacaklardır. Yeni
girenlerin, on yıl içerisinde girenlerin dahi altmış beş
yaşında emekli olma imkânı yoktur, yine daha kısa süre
içerisinde ve mevcut yasayla olacaklardır. Yani, bunu Emekli
maaşları kesilecek
Yok böyle bir şey. Kimsenin hakkı gasp
olmayacak. 2048de Türkiye altmış beş yaş beklentisini
önüne koyabiliyorsa, bugünkü gelişmişlik hızında dünyada
altmış beş yaş bugün yapılırken 2048de biz
yapacağız diyemiyorsak, zaten o zaman size derler ki Harç bitti,
yapı paydos. Dükkânı kapatın o zaman.
OKTAY VURAL (İzmir) Devlet niye kepenk kapatsın
canım! Ne demek devlet
Devletimiz devam eder.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Evet, harç bitmez.
OKTAY VURAL (İzmir) Bitmez devlet.
AGÂH KAFKAS (Devamla) Şimdi, Türkiye Cumhuriyeti devleti
ilelebet yaşayacak.
OKTAY VURAL (İzmir) Evet, devlet bitmez.
AGÂH KAFKAS (Devamla) 2048de Türkiye Cumhuriyeti devletinin
yaş beklentisi seksen beşler, doksan beşler olacak,
altmış beş çok geride kalacak. Ben onu söylemeye
çalışıyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Nasıl kepenk
kapatacakmış devlet? Sen kepenk kapat, devlet kapatmaz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) O harcı sulandırsanız da
bitmez, merak etmeyin.
BAŞKAN Sayın Vural
Sayın Vural
AGÂH KAFKAS (Devamla) İnsanların kulaklarını
gerçeklere kapatmasını anlamakta zorluk çekiyorum.
NESRİN BAYTOK (Ankara) Evet, biz de anlayamıyoruz!
AKİF AKKUŞ (Mersin) Anlaşılmıyor
konuşman!
AGÂH KAFKAS (Devamla) Bu devlet ilelebet, ebet müddettir ve
devleti hiç kimse bizimle tartışamaz. Bu devleti sizden daha az seven
namerttir be! [AK Parti sıralarından alkışlar; MHP
sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar (!)]
OKTAY VURAL (İzmir) Bravo!
AGÂH KAFKAS (Devamla) Kimsenin tekelinde değil bu vatan
sevgisi, demokrasi sevgisi.
Bu ülkede artık şundan herkes vazgeçecek
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Kafkas.
AGÂH KAFKAS (Devamla) Bu ülkenin mukaddesleri üzerinden, bu
ülkenin ortak değerleri üzerinden siyaset yapma
hastalığından hepimiz vazgeçeceğiz. (AK Parti
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
AKİF AKKUŞ (Mersin) Siz öylesiniz, siz.
AGÂH KAFKAS (Devamla) Bu bayrak hepimizin bayrağı.
Demokrasi hepimiz için gerekli, Anayasanın temel ilkeleri.
AKİF AKKUŞ (Mersin) Ne konuştuğunun
farkında değilsin sen.
AGÂH KAFKAS (Devamla) Şimdi, sosyal devlet
İlk defa,
çağdaş anlamda, bu yasayla devlet taşın altına elini
koyuyor, sosyal devleti inşa ediyor, birileri çıkıyor Sosyal
devleti ortadan kaldırıyoruz
AKİF AKKUŞ (Mersin) Hangi sosyal devlet! Devlet mi
bırakıyorsunuz!
AGÂH KAFKAS (Devamla) Aynı metni mi okuyoruz, başka
bir metin mi okuyoruz? Bu kanunu okuyorsanız sosyal devleti inşa
ettiğimizi görür ve teşekkür edersiniz diye düşünüyorum. O
nedenle, demokrasi kimsenin inhisarında değil, cumhuriyet kimsenin
tekelinde değil, laiklik kimsenin tekelinde değil, bayrak kimsenin
tekelinde değil. Bu ülkede tek bayrak, tek vatan, tek millet ilelebet
yaşayacaktır diyor ve saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kafkas.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda çerçeve 68inci maddeye
bağlı geçici 7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Çerçeve 68inci maddeye bağlı geçici 8inci madde
üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum efendim:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 68 inci maddesi ile yeniden düzenlenen, 5510
sayılı Kanunun Geçici 8 inci maddesinin ikinci
fıkrasının birinci cümlesinde yer alan sayılanlardan bu
Kanunun yürürlük tarihinden itibaren sigortalılıkları
başlatılanların, bu Kanunun yürürlük tarihi ile 4/10/2000 tarihi
arasında ibaresinin sayılanların şeklinde, % 32si
ibaresinin de % 27si şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederim. Saygılarımla.
Mehmet
Günal Erkan Akçay Mustafa
Kalaycı
Antalya Manisa Konya
Emin
Haluk Ayhan Hasan
Çalış
Denizli Karaman
BAŞKAN Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 68. çerçeve maddesiyle düzenlenen 5510
sayılı Kanunun Geçici 8. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve talep ederiz.
Tekin
Bingöl Vahap Seçer Atila Emek
Ankara Mersin Antalya
Mehmet Ali
Susam Tansel Barış Rahmi Güner
İzmir Kırklareli Ordu
Geçici 8. Madde: Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendi hariç
diğer alt bentlerine göre sigortalılık niteliği
taşıdıkları halde bu Kanunun yürürlük tarihine kadar
kayıt ve tescillerini yaptırmayanların sigortalılık
hak ve yükümlülüğü bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren başlar.
Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (4)
numaralı alt bendine göre sigortalı sayılanların hak ve
yükümlülüğü ise 7 nci maddenin birinci fıkrasının (b)
bendine göre başlar.
Ancak, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendinin (1) ve (3) numaralı alt bentlerine
göre sigortalı sayılanlardan bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren
sigortalılıkları başlatılanların, bu Kanunun
yürürlük tarihi ile 1.1.1985 tarihi arasında geçen vergi mükellefiyet
süreleri bulunmak kaydıyla, sigortalının bu Kanunun yürürlük
tarihinden itibaren 6 ay içinde talepte bulunması halinde, vergi
mükellefiyet sürelerinin tamamı için 80 inci maddenin ikinci
fıkrasının (a) bendine göre talep tarihindeki prime esas
kazancının % 32si üzerinden borçlanma tutarı hesaplanır ve
sigortalıya tebliğ edilir. Sigortalının kendisine
tebliğ edilen borçlanma tutarının tamamını tebliğ
tarihinden itibaren 18 ay içinde ödemesi halinde, bu süreler
sigortalılık süresi olarak değerlendirilir.
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu önergeye?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Atila Emek
konuşacak.
BAŞKAN Buyurun Sayın Emek. (CHP sıralarından
alkışlar)
ATİLA EMEK (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 68inci çerçeve maddesiyle düzenlenen 5510
sayılı Kanunun geçici 8inci maddesiyle ilgili değişiklik
önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Konuşmama
başlarken yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Önergemiz üzerindeki görüşlerimi açıklamadan, biraz önce
Sayın Grup Başkan Vekilimizin üzerinde konuştuğu önergeyle
ilgili olarak bir açıklama yapmak istiyorum. Bizim önergemiz, fiilî hizmet
zammı konusunda sadece gazetecileri değil tümünü kapsamaktadır.
Gazeteciler örnek olarak verilmiştir. Sayın Bakanın önergeyi
anlamamış olmasını anlamakta güçlük çektik.
Değerli milletvekilleri, değişiklik önergemiz,
sigortalılar lehine ve onların sosyal haklarını koruyan
düzenlemeleri içermektedir. Önergemiz ile ekonomik güçlükler ya da başka
nedenlerle borçlanma olanağından yararlanamayan veya
borçlarını yeniden yapılandırmakla birlikte, taksitlerini
düzenli olarak ödeyemediklerinden dolayı sistemden çıkmak zorunda
kalan esnaf ve sanatkârlarımız için bu tasarı yolu ile son bir
defa yeni borçlanma hakkı verilmesi amaçlanmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; toplumda
ekonomik sıkıntının ve yoksullaşmanın en
yoğun olduğu kesimlerin başında esnaf ve sanatkârlar
gelmektedir. AKP İktidarında çiftçi perişan ve yoksul
bırakılmış, esnaf ve sanatkâr kepenk kapatarak iş
yerinden, işinden olmuştur. Kapanan ticari unvanlı iş yeri
sayısı, yıllara göre, 2003ten başlayarak, 2003te 13.229,
2004te 17.221, 2005te 17.526, 2006da 23.342 ve 2007de de 23.595 olmuştur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte
olduğumuz Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanunu sorunları çözmekten öte, toplumda yeni sıkıntılar
yaratacak durumdadır. Tasarı sosyal barışı olumsuz
etkilemiş, çeşitli toplum kesimlerinde huzursuzluk had safhaya
ulaşmıştır. Çalışan kesimler meydanlarda
direnişlerini sürdürmektedir. Siyasal iktidar, bu kesimlerle
uzlaşı içinde çözüm aramak yerine, IMFnin önerilerini topluma
dayatmaktadır. AKP Hükûmetinin IMFnin önerilerine aykırı da
olsa bir an önce bu yanlıştan dönmesi, ulusal toplum yapımıza
uygun ve toplum kesimleriyle uzlaşarak sorunu çözmesi ülkenin ve milletin
yararına olacaktır. Bunu iktidarın değerlendirmesine
sunarken, Parlamentonun da topluma dayatılan bu tasarının
karşısında durması milletimize karşı bir
görevdir.
Değerli milletvekilleri, sosyal devlet
anlayışı AKP İktidarında bir kenara
bırakılmış, toplum sadaka anlayışıyla
yardıma muhtaç hâle getirilmiştir. Bir halk ozanımızın
dediği gibi:
Milletin sırtından doyan doyana,
Bunu gören yürek nasıl dayana?
Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana,
Bilmem söylesem mi söylemesem mi?"
LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) O sizin döneminizdeydi.
AGÂH KAFKAS (Çorum) Eski günleri söylüyorsun.
ATİLA EMEK (Devamla) - AKP İktidarında
insanımız bu hâlde: Tarlalar muhtaç olmuş bir torba gübreye,
halk muhtaç olmuş bir poşet erzaka. İşte gelinen nokta
budur değerli arkadaşlarım. Halkın arasına
girdiğinizde bunları hep görüyorsunuz, ama buralarda pembe tablolar
çiziyorsunuz.
LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) Hikâye bunlar.
ATİLA EMEK (Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
soysal güvenlik sosyal devletin sonucudur. Bu tasarı bireylerin sosyal
güvencelerini önemli ölçüde sınırlamakta, bazı güvenceleri de
ortadan kaldırmaktadır. Mezarda emekliliği öngören bu
tasarının bireyin yaşarken yararlanacağı emeklilik hakkını
yok etmekle kişiye hiçbir güvence sağlamadığı
açıkça görülmektedir.
Çocuklarımızın geleceğini karartıyoruz,
onları pazarlıyoruz bu emeklilik durumuyla değerli
arkadaşlarım. AKP İktidarına, siyasi iktidarın da
topluma dayattığı bu tasarının sosyal güvenlikle
ilgisi yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Emek, devam edin.
ATİLA EMEK (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Siyasi iktidar ilgili kesimlerle uzlaşı
sağladığını ifade etmektedir. Bu nasıl bir
uzlaşıdır ki, toplum kesimleri ve sivil toplum örgütleri
meydanlarda bu tasarıya karşı direnmekte, devletin
memurları bu tasarı yüzünden karşı karşıya
gelmekte, kuruluşunu kutladığımız üniformalı
güvenlik görevlisi ile sivil memur bu hak arayışı ve IMF
dayatması yüzünden çatışma noktasına gelmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet
Halk Partisi olarak, tasarının sadece 68/8inci maddesinde
değil, diğer birçok maddesinde eksiklikler olduğu
düşüncesindeyiz. Bu bağlamda, tasarı tümüyle geri çekilmeli ve
ilgili toplum kesimleriyle uzlaşı içinde çözüm sağlayan bir
yapıya kavuşturulmalıdır.
Değişiklik önergemiz bu anlayış
doğrultusunda düzenlenmiştir. Önergemizin olumlu değerlendirilip
kabul edileceği inancıyla yüce Meclisi saygılar sunarım.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Emek.
III.- Y O K L A M A
(CHP ve MHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) Sayın Başkan, toplantı yeter
sayısının aranmasını istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebinde bulunan sayın
milletvekillerinin isimlerini tespit edeceğim:
Sayın Aslanoğlu, Sayın Kılıçdaroğlu,
Sayın Okay, Sayın Emek, Sayın Köktürk, Sayın Köse,
Sayın Bingöl, Sayın Ünlütepe, Sayın Baytok, Sayın Gök,
Sayın Ünsal, Sayın Yıldız, Sayın Dibek, Sayın Çelik,
Sayın Asil, Sayın Işık,
Sayın Akcan, Sayın Uslu, Sayın Akkuş, Sayın
Taner.
Yeterli sayıda arkadaşımız yoklama
istemiştir.
Elektronik cihazla yoklama yapacağım.
Yoklama için dört dakika süre veriyorum efendim.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Gelen pusulaları okuyorum:
Sayın Süleyman Çelebi buradalar mı? (CHP ve MHP
sıralarından Yok sesleri)
Sayın Mehmet Alp buradalar mı? (CHP ve MHP
sıralarından Yok sesleri)
Sayın Halide İncekara? (CHP ve MHP
sıralarından Yok sesleri)
Sayın Ali Temür?
Sayın Nurettin Akman?
NURETTİN AKMAN (Çankırı) Buradayım. (MHP
sıralarından Bravo! sesleri)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Beşte 1 tuttu Sayın
Başkan.
BAŞKAN Tamamlandı efendim ama diğerlerini de
okuyacağım.
OKTAY VURAL (İzmir) 1 kişiyle mi tamamlandı?
BAŞKAN Hayır,
burada var, çok var.
OKTAY VURAL (İzmir) O olmayanları bir daha okuyun,
belki gelmişlerdir.
BAŞKAN Abdurrahman Dodurgalı? Buradalar efendim. (MHP
sıralarından alkışlar!)
Sayın Necip Taylan? Buradalar.
Sayın Turan Kıratlı? Buradalar.
Sayın Dilek Yüksel? Buradalar efendim.
Efendim, yeterli sayımız vardır.
Toplantı yeter sayısı vardır.
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İzmir Milletvekili Bülent Baratalının; Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının; Devlet Memurları Kanunu ile Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
Manisa Milletvekili Şahin Mengünün; 5510 Sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 19 Milletvekilinin; 17.7.1964 Tarihli ve
506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa Geçici Maddeler Eklenmesi
Hakkında Kanun Teklifi; Sivas Milletvekili Muhsin
Yazıcıoğlunun; Engelli Memurların Emekliliğini
Düzenleyen 5434 Sayılı Kanunun 39 uncu Maddesinin (j) Bendinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
İzmir Milletvekili Bülent Baratalının; 3201 Sayılı
Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt
Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri
Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili
Bülent Baratalı ve 24 Milletvekilinin; 5510 Sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 4
Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 12 Milletvekilinin;
Sanatçıların Sosyal Güvenliklerinin Sağlanması
Hakkında Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/465, 2/30, 2/31, 2/37, 2/64, 2/71, 2/79, 2/136, 2/147, 2/149) (S.
Sayısı: 119) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 68 inci maddesi ile yeniden düzenlenen, 5510
sayılı Kanunun Geçici 8 inci maddesinin ikinci
fıkrasının birinci cümlesinde yer alan sayılanlardan bu
Kanunun yürürlük tarihinden itibaren sigortalılıkları
başlatılanların, bu Kanunun yürürlük tarihi ile 4/10/2000 tarihi
arasında ibaresinin sayılanların şeklinde, % 32si
ibaresinin de % 27si şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederim. Saygılarımla.
Mehmet
Günal (Antalya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Sayın Başkanım, kısa bir açıklama yapmak
istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) - Tabii, önergeler böyle yağmur gibi geliyor. Tabii, saygı
duyuyoruz. Fakat, bakınız, bu konuda biz de nezaketi korumak
durumundayız.
Az önce verilen ve burada konuşma yapan
arkadaşımız
BAĞ-KURlulardan 2000 yılından bu
yana tescil yaptırmayanlarla ilgili bir hak tanıyoruz. Yani, 2000
yılına kadar geriye gidip tescil yaptırabilir.
Dolayısıyla, borçlanabilir ve uzun vadeli emeklilik süresine
saydırabilecek BAĞ-KURlu vatandaşlarımız. Böyle bir
imkân tanıyoruz.
Şimdi, diyor ki önergede: 1985ten itibaren geçerli
sayalım. İyi, güzel de 2000den önce birkaç defa bu konuyla ilgili
tescil işlemi yapılmış. Birkaç defa bu tescil işlemi
yapılmışken, tekrar şimdi 1985e dönmenin doğru
olmadığı düşüncesindeyim.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Görüşülen önerge hakkında
konuşuyor Sayın Başkanım.
BAŞKAN Bakan Bey açıklama yapıyor, bir
dinleyelim.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Yani, önergelerde biraz daha ciddiyet diyorum.
Katılmadığımızı ifade ediyorum. Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz, sağ olun.
Önerge üzerinde konuşmak isteyen var mı efendim?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın Başkan, söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın Günal, buyurun efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; görüşülmekte olan 119 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 68inci maddesiyle yeniden
düzenlenen 5510 sayılı Kanunun geçici 8inci maddesine ilişkin
değişiklik önergemiz hakkında söz almış bulunuyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime Atatürkün bir sözüyle başlamak istiyorum: Bir
milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine
karşı tutumu, o milletin yaşama kudretinin en önemli
kıstasıdır. diyor. Şimdi görüşmekte olduğumuz
kanunun önemini tekrar belirtmek üzere söyledim.
Şimdi, yine, diğer bir şahsın sözlerinden size
alıntılar okuyacağım: Nedir sosyal güvenlik sisteminin
taşıyamadığı ağır yükler? Bir kere aktüer
dengesinin çok bozuk olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Kapsam
itibarıyla, ülkede yaşayan, sosyal devletin koruması altına
girmesi gereken birçok insanın sosyal güvenlik sistemi içinde
bulunmadığını görüyoruz. Gelirin yeniden
dağıtılmasının en önemli aracı olan sosyal
güvenlik sistemimizin bu fonksiyonunu maalesef yerine getirmediğini
görüyoruz. Finansal açıklarıyla bütçe üzerinde oluşturduğu
yükler sebebiyle Türkiyedeki borçlanma maliyetlerini, faiz hadlerini,
enflasyonu, istihdam-üretim ilişkisini ve neticede hepimizin
şikâyetçi olduğu işsizlik sarmalından
çıkamamamıza neden olduğunu görüyoruz.
Sayın Başkanım, ben konsantre olamıyorum.
Arkadaşlar, yoklama doldurmaya geldilerse çıkabilirler, yoksa
dinlemeye devam ederlerse konuşacağım.
BAŞKAN Efendim, Hatibi dinleyelim lütfen efendim. Sessizce
dinleyelim efendim. (AK Parti sıralarından Yan yana
konuşuyoruz sesleri)
MEHMET GÜNAL (Devamla) Yan yana konuşmak ayrı da
dışarıdaki arkadaşlara bağırıyorlar
BAŞKAN Buyurun Sayın Günal.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Bu söylediğim sözleri dinleyin. Bu
sözler Sayın Murat Başesgioğlunun 2006 yılının
aralık ayında Sosyal Güvenliğin Yeniden
Yapılandırılması isimli TİSKin konferansında
yaptığı konuşma, ben kendi sözlerimi
Dinleyin Sayın
Bakanın tespitlerini.
AHMET YENİ (Samsun) Siz kendi sözlerinizi söyleyin!
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Yine Sayın Bakan diyor ki: Buradaki
dostlarım bilirler, sosyal güvenlik açığını kara delik
olarak nitelemenin son derece yanlış olduğunu, sosyal devletin
diğer alanlara kaynak aktardığı gibi, sosyal güvenlik
alanına da kaynak aktarmasının gerekli olduğuna yürekten
inanıyorum ama bunun makul ölçüler içerisinde olması lazım,
bütçe üzerinde yaratmış olduğu olumsuz etkilerle tüm ekonomik
programı sarsmaması lazım. Türkiye borçlu bir ülke. Faiz
harcamalarımız toplam harcamalar içerisinde çok yekûn tutuyor. Yoksa
bu borcun ağır yükü olmasa bizler de diğer gelişmiş
ülkelerde olduğu gibi güvenlik sistemimize daha fazla kaynak
aktarmayı memnuniyetle yaparız. diyor Sayın
Başesgioğlu.
Ve bunun arkasından diyor ki: Hepimiz bu ülkede bir sosyal
güvenlik reformu yapılması gerçeğini yadsımıyoruz.
Herkes yapılsın diyor. Yapılsın diyoruz ama biraz böyle
aman bizim mahalleden fazla geçmeyin, bizim evin önünden fazla geçmeyin gibi
hassasiyetleri de görüyoruz.
Şimdi, Sayın Bakan önergeler bittikten sonra da cevap
veriyor. Her konuda açıklama yapıyor. Yukarıda Plan ve Bütçe
Komisyonunda kendisine sormuştum. Buna benzer bir sözü, Sosyal Güvenlik
Kurumumuzun eski başkanı diyelim artık, Sayın Birol
Aydemir, bir toplantıda aynen bunu söylüyor: Her köyde bir yol
geçeceği zaman vatandaşlar yolun geçmesini ister ama hiçbirisi kendi
evinin önünden geçmesini istemez. demişti. Ben de aynı sözleri
Komisyonda Sayın Bakana da ithafen söylemiştim ve dedim ki: Evet,
herkes ister köyde. Ne zaman ister? Sayın Başesgioğlunun
söylediği gibi adaletli bir şekilde dağıtırsak, herkes
yolun o güzergâhtan geçmesi gerektiğine inanırsa buna destek olur,
ama birisinin evinin önünden geçerken eğer bir böyle (S) veya (L)
çizerseniz, bütün diğer köylüler buna itiraz eder.
Şimdi, yine buradan soruyorum, Sayın Birol Aydemiri yâd
etmişken: Kendisi kısa sürede Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına
atandıktan sonra, yine aynı Bakanımız tarafından -önce
vekâleten devam ediyordu- görevden alındı. Ben de
şaşırdım. Şimdi, mademki görevden
alacaksınız, niye asaleten atamasını yaptınız?
Zaten Sayın Bakan başladığında vekâleten devam
ediyordu.
Şimdi, böyle çok önemli bir reform, ülkenin en önemli reformu
diye görüşülen, IMFnin sürekli size bastırdığı
parayı, yoksa, veremem dediği bir reformda, bu Kurumun
başındaki arkadaşımız -ki, yeni çıkan kanuna göre
hepsini birleştirmek üzere, üç kurumu- çalışan
arkadaşımız, aniden görevden alınıyor.
Ben, Sayın Bakandan, deminki cevap verme heyecanını
yine göstermesini ve bu konuda açıklama yapmasını talep
ediyorum.
Bu duygularla teşekkür ediyorum. Saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Günal.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Sayın Başkan, söz istiyorum.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Evet, çerçeve 68inci maddeye bağlı geçici 8inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Çerçeve 68inci maddeye bağlı geçici 12nci madde
üzerinde üç adet önerge vardır.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra sayılı Kanun Tasarısının
çerçeve 68 inci maddesi ile düzenlenen 5510 sayılı Kanunun Geçici 12
inci maddesinin son fıkrasının aşağıdaki gibi
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli Agâh Kafkas Halide
İncekara
Giresun Çorum İstanbul
T. Ziyaeddin Akbulut M. Mücahit Fındıklı Mustafa Ünal
Tekirdağ Malatya Karabük
63 üncü maddede sayılan finansmanı Kurumca
sağlanacak sağlık hizmetleri ile 65 inci madde gereği
ödenecek gündelik, yol, yatak ve yemek giderlerinin 72 inci madde hükümlerine
göre Kurumca ödenecek bedelleri tespit edilip yayımlanıncaya, 73 üncü
madde hükümlerine göre sağlık hizmeti sunucuları ile
sözleşmeler yapılıncaya kadar, Kurum tarafından
belirlenmiş olan usul ve esaslar, sağlık hizmeti bedelleri ile
protokol ve sözleşmeler geçerlidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 68 inci maddesi ile değiştirilen, 5510
sayılı Kanunun Geçici 12 nci maddesinin altıncı
fıkrasının sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini
arz ve teklif ederiz. Saygılarımızla.
Süleyman Latif
Yunusoğlu Recep Taner Mustafa
Kalaycı
Trabzon Aydın Konya
Beytullah
Asil Mehmet Günal
Eskişehir Antalya
60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının
(c) bendinin (1) numaralı alt bendi ile (g) bendi kapsamında
bulunanların sağlık hizmetlerinde 68 inci maddenin ikinci
fıkrasında belirtilen katılım payları, beş
yıl süreyle % 50 oranında uygulanır.
BAŞKAN Şimdi maddeye en aykırı önergeyi
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 68. Maddesi ile değiştirilen
31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 12. Maddesinin
altıncı fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kemal
Kılıçdaroğlu Hakkı
Suha Okay Ferit Mevlüt
Aslanoğlu
İstanbul Ankara Malatya
Cevdet
Selvi Oğuz Oyan Abdullah Özer
Kocaeli İzmir Bursa
Tansel
Barış Esfender
Korkmaz Tekin
Bingöl
Kırklareli İstanbul Ankara
Aile hekimleri tarafından başlatılan sevk
zincirine uygun olarak alınan sağlık hizmetlerinde 68 inci
maddenin ikinci fıkrasında belirtilen katılım payları,
üç yıl süreyle % 50 oranında azaltılarak uygulanır.
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılmıyoruz.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Tekin Bingöl
konuşacaklar.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bingöl. (CHP
sıralarından alkışlar)
TEKİN BİNGÖL (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.
Doğrusu, vermiş olduğumuz bu önergenin Sayın
Komisyon ve Sayın Bakan tarafından nasıl
karşılanacağını çok merak ediyorum. Zira bu önerge,
son derece mütevazı ve vatandaşlarımızı
sağlık konusunda bir nebze olsun rahatlatıp, katkı
koyabilecek bir önerge.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz
sosyal güvenlik yasa tasarısının önemli bir kısmı
sağlık hizmetleriyle ilgili ve maalesef bu maddelerin bir çoğu
da geriye dönüşe ve hak kayıplarına yol açmakta.
Aslında şu anda Türkiyede verilen sağlık
hizmetlerine baktığımızda şunu görmekteyiz: Özellikle
22 Temmuz seçimlerinden sonra Sayın Bakan ve Sağlık
Bakanlığının bürokratları tarafından kamuoyuna
taşınan kamu hastane birlikleri yasa tasarısı, tam gün yasa
tasarısı taslakları hekimler arasında ciddi bir
tedirginliğe yol açmıştır. Yapılan açıklamalar
hiçbir zaman tatmin edici bulunmamış, bu taslaklarla birlikte devlet
hastanelerinde, kamu hastanelerindeki çalışma ortamındaki
dejenerasyon ve hekimlerin can güvenliklerinin ortadan kalkmış
olması, maalesef kamu hastanelerinden ciddi bir kaçışı beraberinde
getirmiştir. Özellikle, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi ile
İç Anadoludaki devlet hastanelerinden çok ciddi istifalar söz konusu
olmuş ve maalesef 3 binin üzerinde uzman hekim hepinizin bildiği gibi
devlet hastanelerindeki görevlerinden istifa etmişlerdir. Bu istifalar,
zaten birer uzman hekimin ya da en fazla iki uzman hekimin olduğu bu
hastanelerde çok ciddi tanı ve tedavi hizmetleriyle birlikte,
sağlık raporlarının bile alınmasını
engellemiştir. Bu, vatandaşlarımıza çok ciddi bir külfet
getirmektedir.
Değerli milletvekilleri, hastanedeki bu kaçış çok
manidar bir şekilde, 15 Şubatta yayınlanan bir genelgeyle çok
daha farklı bir boyuta taşınmıştır. Bu genelge,
devletine güvenen özel sektör yatırımcılarını âdeta
canından bezdirmiştir. Devletin güvencesi altında
yatırım yapan bu sektör temsilcileri, şimdi eli kolu
bağlanmış vaziyetteler; yatırımlarını
geliştirememektedirler, ilave tesisler yapamamaktadırlar, tıbbi
cihaz alamamakta, hastanelerine hekim bile alıp
çalıştıramamaktadırlar. Bunların hepsi
Sağlık Bakanlığının iznine tabi tutulmakta. Bu
katı kuralcılığın, bu, sizce zaman zaman dile
getirilen aşırı devletçi anlayışın tam
göbeğinde bir uygulama değil de nedir? Her şey ama her şey,
özellikle dal merkezlerini ve semt polikliniklerini çalışamaz hâle
getirmiştir değerli arkadaşlar.
Şimdi bu kuruluşlar çok ciddi bir sıkıntı
içindedirler. Bütün bu uygulamalar, Türkiyedeki sağlık
politikalarını, AKP İktidarının gündeme getirdiği
sağlıkta dönüşümü, sağlıkta kaosa
dönüştürmüştür. Şimdi Türkiye'de sağlık
politikaları bir kaos şeklinde yürütülmektedir ve maalesef bu
politika Türkiye'de sağlık hizmetlerini içinden çıkılmaz
bir hâle getirmiştir.
Değerli milletvekilleri, sunmuş olduğumuz bu önerge
son derece mütevazı bir önerge. Bu önergede şunu diyoruz: Katılım
payları, üç yıl süreyle yüzde 50 oranında azaltılarak
uygulanabilir ibaresinin uygulanır hâle dönüştürülmesini
önermekteyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Bingöl.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) Takdir edersiniz ki bu tür
esnek belirlemeler o uygulamayı ortadan kaldırır. Ama, biz
uygulanır ibaresinin burada yer almasını istemekle, hiç
olmazsa, mütevazı anlamda vatandaşlarımıza sağlık
konusunda küçücük de olsa bir katkı sağlamayı amaçlıyoruz
ve umut ediyorum ki yasa tasarısına hiçbir külfet getirmeyen, hiçbir
zorluk getirmeyen bu önerge Sayın Bakan ve siz değerli
milletvekilleri tarafından dikkate alınır.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bingöl.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 68 inci maddesi ile değiştirilen, 5510
sayılı Kanunun Geçici 12 nci maddesinin altıncı
fıkrasının sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini
arz ve teklif ederim. Saygılarımla,
Süleyman
L. Yunusoğlu (Trabzon) ve arkadaşları
60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının
(c) bendinin (1) numaralı alt bendi ile (g) bendi kapsamında
bulunanların sağlık hizmetlerinde 68 inci maddenin ikinci
fıkrasında belirtilen katılım payları, beş
yıl süreyle % 50 oranında uygulanır.
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Sayın Başkanım, kısa bir açıklama yapmak
istiyorum. Arkadaşlar, başka fırsat da
bulamadığım için bu şekilde açıklamak zorundayım.
Az önce Sayın Günal bir değerlendirme yaptı Kurum
Başkanlığıyla ilgili. Önce şunu ifade edeyim:
Sayın Günal bunu Komisyonda da, tahminim, üç kere veya dört kere bu
değerlenmeyi yaptı ve yapmaya devam ediyor.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Hâlâ cevap alamadım.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Doğrusu, Sayın Günal artık, bürokrat değil
milletvekili. Bir siyasetçi gözüyle işe bakmasını ben
doğrusu daha isabetli bulurum; birincisi bu.
İkincisi: Yani, buradan, kişisel dostlukları
Meclisin kürsüsünde çalışmayı da doğru bulmuyorum.
Ayrıca, bir kurumsal dayanışma varsa bunun da çok şık
olmadığını söylüyorum ve şunu da ifade ediyorum: Biz,
hiç kimseyi görevden almadık -bu anlamda, Kurum Başkanlığı
için söylüyorum- aksine, Kurum Başkanlığına getirdik,
ayrılana da Niye gidiyorsun? demeyiz tabii. Bunu bize söyletmek
istiyorsanız, bunu söylemek durumundayız. Biz kimseyi görevden
almadık, göreve getirdik, giden varsa da yani güle güle demekten
başka söyleyeceğimiz bir şey yok.
Bir diğer konu da, son yapılan değerlendirmede
değerli milletvekilimiz Bu katkı payları yüzde 50ye
indirilir., indirilir cümlesindeki elastikiyetin olmaması
gerektiğini söylüyorlar, önergelerinde. E, buna da biz şöyle
katılmıyoruz: Amacımız burada aile hekimliğini
özendirmek, aile hekimliği sistemini Türkiyede yaygın hâle getirmek
ve bu uygulamayı
Sevk zinciri, aile hekimliği üzerine bina edilerek
gerçekleşirse muayene, ilaç, ortez ve protezde yüzde 50lik bir indirimin
yapılacağını ifade ediyoruz. Yalnız burada
bildiğiniz gibi, geçen dönem de yeşil kartlılarla ilgili bir
uygulama yaptık. Yani katkı payının olmadığı
bir süreç yaşadık ve orada çok ciddi suiistimallerle karşı
karşıya kaldık ve katkı payı gelince de sistem
rayına oturdu. Sonuçlarını görmediğimiz için bu
uygulamanın böyle olması doğrudur. Sonuçlar görülünce ve sistem
rayına oturunca bir sorun yaşanmaz diyorum.
Önergeye katılmıyoruz efendim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bakan.
Evet, konuşmak isteyen var mı efendim?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Günal
MEHMET GÜNAL (Antalya) Bir küçük düzeltme
BAŞKAN - Böyle bir usul yok, yani şimdi İç Tüzükte
böyle
MEHMET GÜNAL (Antalya) Nasıl usul yok Sayın
Başkanım, ismimi söyleyerek Bürokratlığı
bıraksın. dedi.
BAŞKAN Buyurun ne diyecekseniz, buyurun.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Küçük bir düzeltme yerimden
yapacağım, ayakta söz istemiyorum.
BAŞKAN Buyurun, yerinizden şey yapın.
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Antalya Milletvekili Mehmet
Günalın, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin
konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakanım bürokrat
alışkanlığıyla diyor, evet bürokrasiden geldim,
öğretim üyeliğinden de geldim ama bu sorduğum sorunun da bununla
ilgisi yok, çok net bir soru sordum kendisine.
LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) Öğretim üyeliğiyle
hiç alakalı değil bu!
MEHMET GÜNAL (Antalya) Yani bir saniye, size söz gelmedi,
lütfen
Sorduğum soru çok net. Sayın Bakanım geldiği
zaman bu arkadaşımız orada vekâleten duruyordu, kendisi asaleten
atamıştı, önceden de değil, AKP Hükûmeti döneminde geldi.
Ben bir şey soruyorum, burada şahıstan ziyade gelir gelmez
atanmasına rağmen, Sayın Bakan başladıktan sonra
asaleten atanmasına rağmen, aradan çok kısa bir süre geçmeden
arkadaşımız ayrıldı. Yukarıdaki
tartışmalarda, Komisyonda, alt komisyonda Sosyal Güvenlik Kurumunun
Başkanı yoktu. Böyle önemli bir şey diyorum. Çatıyı
birleştirdik, üç tane kurumu; Başkanın bunun dönüşüm
aşamasında görev alması gerekirken, ne kanun sürecinde
vardı ne Komisyon sürecinde vardı.
AGÂH KAFKAS (Çorum) O değerli arkadaşımızdan
DPTde yararlanmaya devam ediyoruz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Size cevabınızı
vereceğim, bekleyin.
Dolayısıyla, bunun da benim
bürokratlığımla, milletvekilliğimle alakası yok.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Günal,
konuşmanız tutanaklara geçti efendim.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sadece bunu sordum. Yeniden kendisi
görevden alındı.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Bir tek cümleyle açıklama yapayım Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakan.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Sayın Milletvekilim, bakın, kürsüde dediniz ki: Görevden
aldınız.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Evet.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Ben de diyorum ki: Görevden almadım. Giden için de bizim
diyecek bir şeyimiz yok, dedim, söylediğim bu. Ama şimdi
oturduğunuz yerden Görevden ayrıldı. diyorsunuz. Görevden
ayrıldı demek ayrı bir şey, görevden almak ayrı bir
şey. Ben, ilgili bahse konu arkadaşı göreve getiren
Bakanım.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Evet.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Ama ayrılan, arkadaştır. Yani, ayrılmak ayrı
bir olay, görevden almak ayrı bir olay.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Kendi gitti, kendi.
BAŞKAN Anlaşıldı efendim, tutanaklara geçti.
VII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İzmir Milletvekili Bülent Baratalı'nın;
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalı'nın;
Devlet Memurları Kanunu ile Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent
Baratalı'nın; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
Manisa Milletvekili Şahin Mengü'nün; 5510 Sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 19 Milletvekilinin; 17.7.1964 Tarihli ve
506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa Geçici Maddeler Eklenmesi
Hakkında Kanun Teklifi; Sivas Milletvekili Muhsin
Yazıcıoğlu'nun; Engelli Memurların Emekliliğini
Düzenleyen 5434 Sayılı Kanunun 39 uncu Maddesinin (j) Bendinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent
Baratalı'nın; 3201 Sayılı "Yurt Dışında
Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen
Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi
Hakkında Kanun"da Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalı ve 24
Milletvekilinin; 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 4 Maddesinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 12 Milletvekilinin; Sanatçıların
Sosyal Güvenliklerinin Sağlanması Hakkında Kanun Teklifi ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve
Bütçe Komisyonları Raporları (1/465, 2/30, 2/31, 2/37, 2/64, 2/71,
2/79, 2/136, 2/147, 2/149) (S. Sayısı: 119) (Devam)
BAŞKAN- Buyurun Sayın Yunusoğlu.
SÜLEYMAN LATİF YUNUSOĞLU (Trabzon) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 119 sıra sayılı kanun
tasarısının 68inci maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi hakkında görüşlerimizi arz etmek üzere
huzurlarınızdayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, tasarının 68inci
maddesinde, aile hekimleri tarafından başlatılan sevk zincirine
uygun olarak alınan sağlık hizmetlerinde belirtilen
katılım paylarının üç yıl süreyle yüzde 50
oranında azaltılarak uygulanabileceği öngörülmektedir. Bizim
önergemizde ise gelir düzeyi düşük olanlar için bu sürenin beş
yıl süreyle yüzde 50 oranında uygulanması önerilmektedir.
Türkiye İstatistik Kurumu rakamlarına göre 12 milyon 930 bin
yurttaşımız yoksulluk sınırının altında
yaşamaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu mart başında
kişi başına düşen geliri 5.480 dolar olarak açıklarken
mart ayının ortasında 7.500 dolar, 31 Martta ise 9.333 dolar
olarak açıklamıştır. Yani millî gelirimizde bir ayda 2
misline yakın bir artış olmuş. Bu tespit, Türkiye
İstatistik Kurumunun rakamlarının ne kadar güvenilir
olduğunu ortaya koyması bakımından önemlidir.
2007 yılı içinde yeşil kart alan
yurttaşlarımızın sayısı 16 milyon 400 binin
üzerindeyken TÜİK tarafından açıklanan 533 YTLnin altında
gelirli kişi sayısı ise 12 milyon 930 bindir. Bu çelişki
acaba neden kaynaklanmaktadır? Yeşil kart alabilmek için, mevcut
uygulamada, aylık gelirin ya da aile içindeki gelir payının net
asgari ücretin üçte 1inden az olması gerekmektedir. Yeşil kart alma
şartlarını da değiştiriyorsunuz ve
zorlaştırıyorsunuz. Artık, kişinin geliri yanında
taşınır ve taşınmaz malları ve bunlardan
doğan hakları da dikkate alınacak. Bunun anlamı: Seçim
dönemlerinde yeşil kartlı sayısı artacak, seçim
sonrasında hızla azalacaktır. Katılım payı
ödemelerinde vatandaşlarımızın sıkıntı
yaşayacağı da açıktır.
Diğer taraftan, dün kabul edilen bir önergeyle,
vatandaşlarımızın özel hastanelerden yararlanmaları
durumunda tedavi için komisyon tarafından belirlenecek ücretin yüzde
100üne kadar ek ödeme yapması kabul edilmiştir. Bu sistem içinde,
katılım payını dahi ödemede zorluk çekmesi muhtemel
vatandaşlarımızın özel hastanelere gitmesi hayaldir.
Hâl böyle iken Sayın Başbakan çıkacak ve ses düzeyi
yüksek mikrofonlarda, bütün yurttaşlarımızın özel
hastanelere gidebileceğini açıklayacaktır! Eskiden işçi,
memur, BAĞ-KURlu ayrımı vardı; şimdi A grubu
hastanelere gidebilenler, B grubu hastanelere gidebilenler ayrımı
yapılacaktır. Hani siz hastaneleri birleştirdiğinizde
SSKlı, BAĞ-KURlu, memur ayrımını kaldırmakla
övünüyordunuz? Şimdi, kişinin en temel insan hakkı olan
sağlık hakkında bile ayrıma gidiyorsunuz. Parası olan
nitelikli sağlık hizmeti almaya devam edecek, parası olmayan
sürünecek. İşte Adalet ve Kalkınma Partisinin adaleti budur.
Dün bu görüşmeler yapılırken Sayın Bakan
Gerek işverenlerle gerek sivil toplum örgütleriyle gerek meslek
odalarıyla gerek çalışanların temsilcileriyle mutabakata
vardık, onlara zamanımı ayırdım, onları
bıkmadan usanmadan dinledim. dediler. Evet, doğrudur. Takip
ediyoruz, Sayın Bakan bu grupların hepsiyle görüşmüştür.
Dolayısıyla, kendisine müteşekkir olduğumuzu ifade etmek
istiyorum. Ancak vakit ayırıp dinlemekten daha önemli olan,
onların önerilerini dikkate alıp bu yasada gündeme getirmek ve
onların önerilerini yerine getirmektir diye düşünüyorum.
Yine, bu kanunun üçüncü bölümü görüşülürken Adalet ve
Kalkınma Partisinin sayın konuşmacısı burada sokak
eylemlerinin çalışanlar ve temsilcileri tarafından
yapılmasını haksızlık olarak niteledi Ben de sokaktan
geliyorum. dedi. Ancak gerek çalışanlar ve gerek
çalışanların temsilcileri bu kanunun ülkeyi sosyal kaosa
götüreceğinden bahsediyor ve bu konuşmacı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Yunusoğlu.
SÜLEYMAN LATİF YUNUSOĞLU (Trabzon)
bu değerli
arkadaşımız bize öyle bir devlet profili, sosyal devlet profili
çizdi ki ben akşam yatağıma yatarken, acaba biz başka
ülkelerden mi buraya geldik, Türkiyede yaşamıyor muyuz diye
kendimden şüphe etmeye başladım. Şimdi, aynı
değerli arkadaşımız, burada sosyal devlet olmanın
gereğini yerine getirdiklerini ifade etmek suretiyle,
vatandaşlarımızın büyük çoğunluğuna gıda
yardımı ve yakacak yardımı yaptıklarını
söyledi. Peki, acaba bu ifadeler ile bize sosyal devleti mi anlattı, yoksa
fakirleşen milletimizi mi anlattı?
Bu sorunun cevabını takdirlerinize sunuyor, önerimizin
kabulü dileğiyle hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Yunusoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra sayılı Kanun Tasarısının
çerçeve 68 inci maddesi ile düzenlenen 5510 sayılı Kanunun Geçici 12
nci maddesinin son fıkrasının aşağıdaki gibi
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
63 üncü maddede sayılan finansmanı Kurumca
sağlanacak sağlık hizmetleri ile 65 inci madde gereği
ödenecek gündelik, yol, yatak ve yemek giderlerinin 72 inci madde hükümlerine
göre Kurumca ödenecek bedelleri tespit edilip yayımlanıncaya, 73 üncü
madde hükümlerine göre sağlık hizmeti sunucuları ile
sözleşmeler yapılıncaya kadar, Kurum tarafından
belirlenmiş olan usul ve esaslar, sağlık hizmeti bedelleri ile
protokol ve sözleşmeler geçerlidir.
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılıyoruz efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe okunsun Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kurumun 73üncü madde hükümlerine göre sağlık hizmeti
sunucularıyla yapılacak sözleşmelerin hazırlanıp
yayımlanmasına kadar mevcut sözleşmelerin geçerli olması
amaçlanmıştır.
III.- Y O K L A M A
(MHP ve CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Sayın Başkan,
toplantı yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN Toplantı mı, karar mı?
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Toplantı yeter
sayısı istiyorum.
BAŞKAN O zaman 20 kişi kalkmanız lazım.
Sayın Vural, Sayın Enöz, Sayın Akcan, Sayın
Yunusoğlu, Sayın Taner, Sayın Akkuş, Sayın Uslu,
Sayın İnan, Sayın Çelik, Sayın Coşkun, Sayın
Çalış, Sayın Yalçın, Sayın Günal, Sayın Köse,
Sayın Aslanoğlu, Sayın Köktürk, Sayın Özkan, Sayın
Yıldız, Sayın Baytok, Sayın Bingöl. Tamam efendim.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayımız vardır.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
VII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İzmir Milletvekili Bülent Baratalı'nın;
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı'nın; Devlet Memurları Kanunu ile
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
İzmir Milletvekili Bülent Baratalı'nın; Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Manisa Milletvekili Şahin
Mengü'nün; 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 19
Milletvekilinin; 17.7.1964 Tarihli ve 506 Sayılı Sosyal Sigortalar
Kanununa Geçici Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi; Sivas
Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu'nun; Engelli Memurların
Emekliliğini Düzenleyen 5434 Sayılı Kanunun 39 uncu Maddesinin
(j) Bendinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalı'nın; 3201
Sayılı "Yurt Dışında Bulunan Türk
Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin
Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında
Kanun"da Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
İzmir Milletvekili Bülent Baratalı ve 24 Milletvekilinin; 5510
Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununun Geçici 4 Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 12 Milletvekilinin;
Sanatçıların Sosyal Güvenliklerinin Sağlanması
Hakkında Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/465, 2/30, 2/31, 2/37, 2/64, 2/71, 2/79, 2/136, 2/147, 2/149) (S.
Sayısı: 119) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
ÜNAL KACIR (İstanbul) Bir dakika
Hangi önerge efendim?
(MHP sıralarından gülüşmeler)
BAŞKAN Hükümetin katıldığı, Komisyonun
takdire bıraktığı önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda çerçeve 68inci maddeye
bağlı 12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, çalışma süremize çok az
zaman kaldı. Sözlü soru önergeleri ile diğer denetim
konularını sırasıyla görüşmek için, 15 Nisan 2008
Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 20.55