DÖNEM: 23 CİLT: 18 YASAMA YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
90ıncı
Birleşim
15 Nisan 2008 Salı
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Muğla Milletvekili Gürol Erginin, patates üreticilerinin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması ve
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
2.- Ağrı Milletvekili Abdulkerim Aydemirin,
Ağrının düşman işgalinden kurtuluşunun
90ıncı yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- İstanbul Milletvekili D. Ali Torlakın, Turizm
Haftasına ilişkin gündem dışı konuşması ve
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinin cevabı ve Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ile Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun
aynı konuda konuşmaları
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI
A) TEZKERELER
1.- Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
Başkanlığının, (2/210) esas numaralı Türk Ceza
Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin Avrupa Birliği Uyum Komisyonuna havale edilmesi
gerektiğine ilişkin tezkeresi (3/397)
B) MECLİS ARAŞTIRMASI
ÖNERGELERİ
1.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 21
milletvekilinin, Toprak Mahsulleri Ofisi ile ilgili iddiaların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/168)
V.- ÖNERİLER
A) SİYASİ PARTİ
GRUBU ÖNERİLERİ
1.- Daha önce görüşmelerine başlanan çevre
kirliliği ile ilgili Meclis araştırması önergelerinin
görüşmelerine devam edilmesine ve bu görüşmelerin bitiminden sonra
(10/155) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmesinin yapılmasına ve görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasına ilişkin
CHP Grubu önerisi
2.- (10/167) ve (10/168) esas numaralı Meclis
araştırması önergelerinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun
16/4/2008 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin MHP Grubu önerisi
3.- Gündemdeki sıralama ile çalışma saatlerinin yeniden
düzenlenmesine; Genel Kurulun 15/4/2008 Salı ve 16/4/2008 Çarşamba
günlerindeki birleşimlerinde sözlü sorular ve diğer denetim
konularının görüşülmeyerek kanun tasarı ve tekliflerinin
görüşülmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi
VI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ
1.- Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İzmir Milletvekili Bülent Baratalının; Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının; Devlet Memurları Kanunu ile Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
Manisa Milletvekili Şahin Mengünün; 5510 Sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 19 milletvekilinin; 17.7.1964 Tarihli ve
506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa Geçici Maddeler Eklenmesi
Hakkında Kanun Teklifi; Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlunun;
Engelli Memurların Emekliliğini Düzenleyen 5434 Sayılı
Kanunun 39 uncu Maddesinin (j) Bendinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının; 3201 Sayılı Yurt Dışında
Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen
Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalı ve 24 milletvekilinin;
5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun Geçici 4 Maddesinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza
Öztürk ve 12 milletvekilinin; Sanatçıların Sosyal Güvenliklerinin
Sağlanması Hakkında Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/465, 2/30, 2/31, 2/37, 2/64, 2/71, 2/79, 2/136, 2/147, 2/149)
(S. Sayısı: 119)
VII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateşin, yargı
çalışanlarının sorunlarına ve yargıdaki iş
yüküne ilişkin sorusu ve Adalet
Bakanı Mehmet Ali Şahinin cevabı (7/1990)
2.- Muş Milletvekili M. Nuri Yamanın, bir mahkûmun
durumuna ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinin
cevabı (7/2113)
3.- Muğla Milletvekili Ali Arslanın, TKİdeki
nitelikli işgücü kaybına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Gülerin cevabı (7/2134)
4.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, Seyhan Belediyesine tahsis
edilen taşınmazlara ilişkin sorusu ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı (7/2145)
5.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, hizmete açılmayan
yatırımlara ilişkin sorusu ve
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinin cevabı (7/2170)
6.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, hizmete açılmayan
yatırımlara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Mehmet Hilmi Gülerin cevabı (7/2192)
7.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, hizmete açılmayan
yatırımlara,
- Adana Milletvekili Yılmaz Tankutun, mera vasfı
nedeniyle iptali istenen tapulara,
İlişkin soruları ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın cevabı (7/2201, 2203)
8.- Mersin Milletvekili Behiç Çelikin, BOTAŞın vergi
borcuna ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Mehmet
Hilmi Gülerin cevabı (7/2259)
9.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbaturun, Adana valilik binasının
engelli asansörüne ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı
Beşir Atalayın cevabı (7/2260)
10.- Bursa Milletvekili Abdullah Özerin, Bursada turizmin
geliştirilmesine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günayın cevabı (7/2267)
11.- Yalova Milletvekili Muharrem İncenin, giyim
öğretmenliği branşına ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı (7/2278)
12.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, tekstil ve hazır
giyim sektöründeki sorunlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Sanayi ve
Ticaret Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı (7/2302)
13.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
şehit ailelerinin tazminat davası açıp açmadığına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali
Şahinin cevabı (7/2304)
14.- Muş Milletvekili M. Nuri Yamanın, Muşta lale
yetiştiriciliğinin desteklenmesine ilişkin Başbakandan
sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı (7/2310)
15.- Kocaeli Milletvekili Hikmet Erenkayanın, İzmit
Körfezinde yapılacak yeni tersanelere,
- Batman Milletvekili Bengi Yıldızın, Batmanda
petrol ve benzinin toprağa sızdığı iddialarına,
İlişkin soruları ve Çevre ve Orman Bakanı
Veysel Eroğlunun cevabı (7/2317, 2402)
16.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuzun, TPAO ile bir enerji
şirketinin elektrik santrali konusunda gizlilik anlaşması
yaptığı iddiasına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Gülerin cevabı (7/2321)
17.- Van Milletvekili Özdal Üçerin, Sosyal Yardımlaşma
ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan yapılan yardımlara
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Hayati Yazıcının cevabı (7/2327)
18.- Isparta Milletvekili Mevlüt Coşkunerin, uzman
jandarmaların özlük haklarının iyileştirilmesine
ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalayın
cevabı (7/2330)
19.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, Erzurum ve
Rizenin kurtuluşu etkinliklerindeki temsili gösterilere ilişkin
sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
(7/2342)
20.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersinin, yargılanan bir
grup lise öğrencisine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı (7/2355)
21.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalının,
Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğünce hazırlanan bir kitaba
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin
cevabı (7/2357)
22.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Çıldır
Lisesindeki öğretmen ihtiyacına ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı (7/2358)
23.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhanın,
Cumhurbaşkanlığı Köşkünde EXPO organizasyonu konusunda
yapılan toplantıya ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/2387)
24.- Giresun Milletvekili Murat Özkanın, Giresun Spora
verilen bir cezaya ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Murat
Başesgioğlunun cevabı (7/2404)
25.- Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcının,
İvrindi 7 Eylül Stadının onarımına ilişkin sorusu
ve Devlet Bakanı Murat Başesgioğlunun cevabı (7/2405)
26.- Mersin Milletvekili Behiç Çelikin, serbest bölgelerdeki
firmaların sigorta primi ödemelerine ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı Kürşad Tüzmenin cevabı (7/2425)
27.- Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcanın, 22 nci
Dönemde hazırlanan ve görüş bildirilen kanun tasarısı ve
KHK taslaklarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı (7/2434)
28.- Samsun Milletvekili Osman Çakırın, 22 nci Dönemde
hazırlanan ve görüş bildirilen kanun tasarısı ve KHK
taslaklarına,
- Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncünün, Tekirdağ ve
Ergene Havzasındaki çevre kirliliğine,
- Konya Milletvekili Atilla Kartın, Konyadaki hava
kirliliğine ve kömür kullanımına,
İlişkin soruları ve Çevre ve Orman Bakanı
Veysel Eroğlunun cevabı (7/2454, 2521, 2523)
29.- İstanbul Milletvekili Kemal
Kılıçdaroğlunun, Tıp Kurumu Derneği hakkında
yapılan şikayete ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı
Recep Akdağın cevabı (7/2493)
30.- Osmaniye Milletvekili Hakan Coşkunun, 22 nci Dönemde
hazırlanan ve görüş bildirilen kanun tasarısı ve KHK
taslaklarına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet
Zafer Çağlayanın cevabı (7/2512)
31.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbaturun, Diyanet
İşleri Başkanlığının internet sitesindeki
feminizm ile ilgili yazıya ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı Mustafa Said Yazıcıoğlunun cevabı (7/2517)
32.- Giresun Milletvekili Murat Özkanın, Sağlık ve
Sosyal Yardım Vakfı teftiş raporuna ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati
Yazıcının cevabı (7/2592)
33.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, vakıflara
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Hayati Yazıcının cevabı (7/2593)
34.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, Gümüşhanedeki
yatırımlara ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günayın cevabı (7/2620)
35.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, Bayburttaki
yatırımlara ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günayın cevabı (7/2621)
36.- İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, Bursa ve
Balıkesirde satılan ya da kiralanan Hazine arazilerine ilişkin
sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtanın cevabı (7/2629)
37.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, 2007 merkezi bütçe
gelirleri ve harcamalarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın cevabı (7/2630)
38.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolatın,
Başbakanın ve Diyanet İşleri Başkanının
bazı açıklamalarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
Mustafa Said Yazıcıoğlunun cevabı (7/2652)
39.- Tunceli Milletvekili Şerafettin Halisin, servis
araçlarına ve banka promosyonlarına ilişkin sorusu ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdilin cevabı (7/2758)
40.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, PTT hizmet
bürosundaki tadilata ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili Nevzat Pakdilin cevabı (7/2760)
41.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersinin, İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonunun bir alt komisyonuna ilişkin
sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdilin
cevabı (7/2761)
I. GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 13.00te açılarak altı oturum
yaptı.
Oturum Başkanı ve TBMM Başkan Vekili Eyyüp Cenap
Gülpınar, polis teşkilatının kuruluşunun 163üncü ve
Şanlıurfanın düşman işgalinden kurtuluşunun
88inci yıl dönümü nedeniyle bir konuşma yaptı.
Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir, polis
teşkilatının kuruluşunun 163üncü yıl dönümüne,
Hakkâri Milletvekili Hamit Geylani, Hakkâride yaşanan
doğal afetlere,
Aksaray Milletvekili Ali Rıza Alaboyun, Mareşal Fevzi
Çakmakın ölüm yıl dönümüne,
İlişkin gündem dışı birer konuşma
yaptılar.
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19
milletvekilinin, nevruz kutlamalarında yaşanan olayların
(10/165),
Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş ve 19
milletvekilinin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yaşayan
göçebelerin sorunlarının (10/166),
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 20
milletvekilinin, gıda fiyatlarındaki artış ve sektördeki
yeterliliğin (10/167),
Araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu;
önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin
sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Peru Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonunun
Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu heyetini
Peruya davetine icabet edilmesine,
Slovenyanın başkenti Ljubljanada düzenlenecek olan AB
Üye ve Aday Ülkeleri Parlamentoları Kültür İşleri
Komisyonları Başkanları Toplantısına davet edilen
Kahramanmaraş Milletvekili ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonu Başkanı Sayın Mehmet Sağlamın davete icabet
etmesine,
İlişkin Başkanlık tezkereleri kabul edildi.
Genel Kurulu teşrif eden AB Komisyonu Başkanı Jose
Manuel Barrosoya Başkanlıkça Hoş geldiniz denildi.
Genel Kurula hitaben konuşma talebi 9 Nisan 2008 tarihli
88inci Birleşimde kabul edilen AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel
Barroso bir konuşma yaptı.
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmının:
1inci sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci
maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler
hâlinde görüşülmesi kararlaştırılmış olan Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, Devlet Memurları Kanunu ile
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
İzmir Milletvekili Bülent Baratalının, Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; Manisa Milletvekili Şahin Mengünün, 5510
Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 19 Milletvekilinin, 17.7.1964
Tarihli ve 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa Geçici Maddeler
Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi; Sivas Milletvekili Muhsin
Yazıcıoğlunun, Engelli Memurların Emekliliğini
Düzenleyen 5434 Sayılı Kanunun 39 uncu Maddesinin (j) Bendinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
İzmir Milletvekili Bülent Baratalının, 3201 Sayılı
Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt
Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri
Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı ve 24 Milletvekilinin, 5510 Sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 4
Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 12 Milletvekilinin,
Sanatçıların Sosyal Güvenliklerinin Sağlanması
Hakkında Kanun Teklifinin (1/465, 2/30, 2/31, 2/37, 2/64, 2/71, 2/79,
2/136, 2/147, 2/149) (S. Sayısı: 119) görüşmelerine devam
edilerek dördüncü bölümüne kadar kabul edildi, dördüncü bölümü üzerinde bir
süre görüşüldü.
Antalya Milletvekili Mehmet Günal, Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin konuşmasında şahsına
sataştığı iddiasıyla bir konuşma yaptı.
15 Nisan 2008 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere
birleşime 20.55te son verildi.
|
|
|
Eyyüp
Cenap GÜLPINAR |
|
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Canan
CANDEMİR ÇELİK |
|
Murat
ÖZKAN |
|
|
Bursa |
|
Giresun |
|
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Fatoş
GÜRKAN |
|
|
|
|
Adana |
|
|
|
|
Kâtip Üye |
|
No.:125
II.- GELEN KÂĞITLAR
11 Nisan 2008 Cuma
Tasarılar
1.- Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Devlet
Arşivleri Genel Müdürlüğü ile Haşimi Ürdün
Krallığı Kraliyet Dokümantasyon Merkezi Arasında
İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/555) (Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor ile Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 3.4.2008)
2.- İrtibat Subaylarına İlişkin Olarak
Birleşik Devletler Kara Kuvvetleri ve Türk Kara Kuvvetleri Arasında
İmzalanan Anlaşma Muhtırasında Yapılan
Değişikliğin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/556) (Millî Savunma ile
Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 3.4.2008)
3.- Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan Arasındaki Serbest
Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/557) (Plan ve Bütçe ile
Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 3.4.2008)
Teklifler
1.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel ve 27 Milletvekilinin; Ticari
Taksilerde, Taksi Dolmuş ve Dolmuşlarda Yenileme Yapılması
ve/veya Araçların Bir Kereye Mahsus Olarak Değiştirilmesi
Sırasında Araç Sahiplerinden ÖTV ve KDV Alınmamasına Dair
Kanun Teklifi (2/202) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28.3.2008)
2.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun; 5393
Sayılı Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/203) (Plan ve Bütçe ile İçişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.4.2008)
3.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün; 3984 Sayılı
Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/204) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 3.4.2008)
4.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkayanın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Hakkında 2809 Sayılı Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/205) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve
Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
3.4.2008)
Rapor
1.- Müşterek Taarruz Uçağının Üretimi,
Desteklenmesi ve Sürekli İyileştirilmesine İlişkin
Mutabakat Muhtırası ve Buna Dair Mali Yönetim Esasları
Dokümanının Onaylanmasının Uygun Bulunduğu
Hakkında Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/533) (S. Sayısı: 133) (Dağıtma tarihi: 11.4.2008)
(GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, Ankara Büyükşehir
Belediyesinin Kıbrısa düzenlediği geziye ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/596) (Başkanlığa
geliş tarihi: 31/3/2008)
2.- İstanbul Milletvekili Necla Aratın, AB
raporlarında Türk yargısına yönelik ifadelere ilişkin
Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/597) (Başkanlığa
geliş tarihi: 31/3/2008)
3.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, teknik
öğretmen atamalarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
sözlü soru önergesi (6/598) (Başkanlığa geliş tarihi:
1/4/2008)
4.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemirin, muhtarların
maaşlarına ve prim ödemelerine ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/599)
(Başkanlığa geliş tarihi: 1/4/2008)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
çetelerle ilgili bazı açıklamalarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2810)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/3/2008)
2.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale
Ağırbaşın, gazilerin hayat şartlarının
iyileştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/2811) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/3/2008)
3.- Antalya Milletvekili Atila Emekin, Alara Çayı
yatağına ve yıkılan bir köprüye ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2812)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/3/2008)
4.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, Gemlikte depreme yönelik
çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/2813) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/3/2008)
5.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
TOKİ ihalelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/2814) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/4/2008)
6.- Konya Milletvekili Atilla Kartın, bir trafik
kazasına karışan resmi araçtaki bürokratların
görevlendirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/2815) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/4/2008)
7.- Artvin Milletvekili Metin Arifağaoğlunun,
TEDAŞtan alınan bir ihale ile ilgili iddialara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2816)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2/4/2008)
8.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolatın, bir
siyasi parti ilçe başkanına jandarma arama noktasında
yapılan muameleye ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/2817) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/4/2008)
9.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, motorlu araç
sayısına ve akaryakıt satışlarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2818)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2/4/2008)
10.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, banka
kredilerine ve bazı ekonomik verilere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/2819) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2/4/2008)
11.- Konya Milletvekili Atilla Kartın, İGDAŞ ile
ilgili bazı davalara ve iş kazalarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2820)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2/4/2008)
12.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Antalyadaki elektrik
ve su taleplerinin karşılanmasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/2821) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2/4/2008)
13.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, Erzurumdaki
yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2822)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/3/2008)
14.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, Kastamonudaki
yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2823)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/3/2008)
15.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, 2003 Bingöl depreminde
konut ve işyerleri hasar görenlerin durumuna ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2824) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/4/2008)
16.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın,
tarımsal sulamada kullanılan elektrik borçlarına ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2825)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/3/2008)
17.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolatın,
Afşin-Elbistan kömür havzasındaki kamulaştırmalardan
etkilenenlere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2826) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2/4/2008)
18.- Diyarbakır Milletvekili Akın Birdalın, bir
olayda Siirt İl Emniyet Müdürünün tutumuna ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2827)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/3/2008)
19.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
bir şahsın yurda giriş yasağına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2828)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/3/2008)
20.- Muş Milletvekili Sırrı Sakıkın,
Siirtteki Nevruz kutlamalarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2829)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/3/2008)
21.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin
Demirtaşın, Siirtteki Nevruz kutlamalarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2830)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/3/2008)
22.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binicinin,
Siirtteki Nevruz kutlamalarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2831)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/3/2008)
23.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, Erzurumdaki
yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2832) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/3/2008)
24.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, Karamandaki
yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2833) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/3/2008)
25.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, Boludaki
yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2834) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/3/2008)
26.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, Düzcedeki
yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2835) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/3/2008)
27.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, Kastamonudaki
yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2836) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/3/2008)
28.- Van Milletvekili Fatma Kurtulanın, Vandaki Nevruz
kutlamalarında yaşanan olaylara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2837)
(Başkanlığa geliş tarihi: 1/4/2008)
29.- Ankara Milletvekili Tekin Bingölün, Gençlik
Parkının durumuna ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2838) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2/4/2008)
30.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, Adana Büyükşehir
Belediyesinin ulaşım planlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2839)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2/4/2008)
31.- Van Milletvekili Özdal Üçerin, Vandaki Nevruz
kutlamalarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2840) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2/4/2008)
32.- Diyarbakır Milletvekili Gülten
Kışanakın, Hakkari-Yüksekovadaki Nevruz kutlamalarında
yaşanan olaylara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2841) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2/4/2008)
33.- Hakkari Milletvekili Hamit Geylaninin, Hakkari ve
Yüksekovadaki Nevruz kutlamalarında yaşanan olaylara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2842)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2/4/2008)
34.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, yabancı
güvenlik şirketlerine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2843) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2/4/2008)
35.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, Aksaray-Sultanhanı
beldesinin ilçe yapılıp yapılmayacağına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2844)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2/4/2008)
36.- Muş Milletvekili M. Nuri Yamanın, Malazgirt
Kalesinin bakım ve onarımına ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2845)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/3/2008)
37.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, Yozgattaki
yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2846) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/3/2008)
38.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, Kırşehirdeki
yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2847) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/3/2008)
39.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, Adanadaki Hazine
taşınmazlarının satışı ve kiralanmasına
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2848)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2/4/2008)
40.- Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin,
Diyarbakır İl Özel İdaresine ve belediyelere vergi gelirinden
verilen paya ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2849) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/4/2008)
41.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
akaryakıttaki vergilendirmeye ve bir madeni yağda yaşanan
sorunlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2850) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/4/2008)
42.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, bir
okulda Nevruz kutlamasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2851) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/3/2008)
43.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, bir
konferansa katılan bazı yöneticilere ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2852)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/3/2008)
44.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, Düzcedeki
yatırımlara ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2853) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/3/2008)
45.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, Karamandaki
yatırımlara ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2854) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/3/2008)
46.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, Boludaki
yatırımlara ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2855) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/3/2008)
47.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, Bitlisteki
yatırımlara ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2856) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/3/2008)
48.- Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin,
Adıyamanda okul öncesi öğrenimin yaygınlaştırılmasına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2857) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/4/2008)
49.- Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Vanda
bazı okullarla ilgili iddialara ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2858)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2/4/2008)
50.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, Yozgattaki
yatırımlara ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2859) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/3/2008)
51.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, Kırşehirdeki
yatırımlara ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2860) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/3/2008)
52.- Hatay Milletvekili Abdulaziz Yazarın,
İskenderun-Arsuz yoluna ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2861) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2/4/2008)
53.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, bir kitapla ilgili
iddialara ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Said
Yazıcıoğlu) yazılı soru önergesi (7/2862)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/3/2008)
54.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
bazı ekonomik göstergelere ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren) yazılı
soru önergesi (7/2863) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/3/2008)
55.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
medya, spor ve gösteri alanlarındaki kayıtdışı istihdama
ve sendikalaşmaya ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2864)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/3/2008)
56.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, A
Millî Futbol Takımının forma renklerine ilişkin Devlet
Bakanından (Murat Başesgioğlu) yazılı soru önergesi
(7/2865) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/3/2008)
57.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, Bitlisteki
yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2866) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/3/2008)
58.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale
Ağırbaşın, aile içi çatışmaların
önlenmesine ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu)
yazılı soru önergesi (7/2867) (Başkanlığa geliş
tarihi: 1/4/2008)
59.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolatın,
çoğunluk hissesi yabancı bankaların ipotek altında
tuttukları arazilere ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet
Şimşek) yazılı soru önergesi (7/2868)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2/4/2008)
60.- Zonguldak Milletvekili Ali Koçalın, Boludaki bir
konferansa ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2869) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/4/2008)
No.:126
14 Nisan 2008 Pazartesi
Tasarılar
1.- Su Ürünleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/558) (Avrupa
Birliği Uyum; Çevre; Adalet ile Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.4.2008)
2.- Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu
Kurulması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı (1/559) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji; Plan ve Bütçe ile Millî Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2.4.2008)
3.- Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda ve Yükseköğretim Kurumları Öğretim
Elemanlarının Kadroları Hakkında Kanun Hükmünde Kararname
ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye Ekli
Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/560) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan
ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
2.4.2008)
4.- Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve
İşleyişi Hakkında Kanun ile Hakimler ve Savcılar
Yüksek Kurulu Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı (1/561) (Adalet Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 7.4.2008)
5.- Dopingle Mücadele Kanunu Tasarısı (1/562) (Plan ve
Bütçe ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2008)
6.- Türkiye Cumhuriyeti ve İran İslam Cumhuriyeti
Arasında Elektrik Alanında Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/563) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile
Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 9.4.2008)
Teklifler
1.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Hakkında 2809 Sayılı Kanun
ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/206)
(Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.4.2008)
2.- Ardahan Milletvekili Ensar Ögütün; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı ile 78 ve 190 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/207) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve
Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
8.4.2008)
3.- Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Hakkında 2809 Sayılı Kanun
ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/208)
(Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2008)
4.- Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 2809
Sayılı Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi (2/209) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2008)
5.- Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynakın; Türk
Ceza Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/210) (Adalet Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 7.4.2008)
6.- İstanbul Milletvekili Nimet Çubukçu ve 25
Milletvekilinin; Fırsat Eşitliği Komisyonu Kanunu Teklifi
(2/211) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
9.4.2008)
Tezkereler
1.- İstanbul Milletvekili Şinasi Öktemin Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/391) (Anayasa ve Adalet Komisyonu
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 8.4.2008)
2.- Siirt Milletvekili Osman Özçelikin Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/392) (Anayasa ve Adalet Komisyonu
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 8.4.2008)
3.- Ordu Milletvekili Rahmi Günerin Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/393) (Anayasa ve Adalet Komisyonu
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 8.4.2008)
4.- Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanakın
Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/394) (Anayasa ve Adalet
Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi: 8.4.2008)
5.- Mardin Milletvekili Emine Aynanın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/395) (Anayasa ve Adalet Komisyonu
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 8.4.2008)
6.- Mardin Milletvekili Emine Aynanın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/396) (Anayasa ve Adalet Komisyonu
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 8.4.2008)
No.:127
15 Nisan 2008 Salı
Raporlar
1.- Çok Uluslu Coğrafi Veri Ortak Üretim Programı
Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/525) (S. Sayısı: 134) (Dağıtma tarihi:
15.4.2008) (GÜNDEME)
2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Avustralya Hükümeti
Arasında Askeri Alanda İş Birliği Çerçeve
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/368)
(S. Sayısı: 135) (Dağıtma tarihi: 15.4.2008) (GÜNDEME)
3.- Türkiye Cumhuriyeti Genelkurmay Başkanlığı
ile Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanlığı
Arasında Savunma Uzay İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/395) (S. Sayısı: 136)
(Dağıtma tarihi: 15.4.2008) (GÜNDEME)
4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bahreyn
Krallığı Hükümeti Arasında Askeri İş
Birliğine Dair Çerçeve Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/449) (S. Sayısı: 137) (Dağıtma tarihi:
15.4.2008) (GÜNDEME)
Meclis Araştırması
Önergesi
1.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 21
Milletvekilinin, Toprak Mahsulleri Ofisi ile ilgili iddiaların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/168) (Başkanlığa
geliş tarihi: 15/4/2008)
15 Nisan 2008 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.03
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER:Fatma SALMAN
KOTAN (Ağrı), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 90ıncı Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Konuşma süreleri beşer dakikadır. Hükûmet bu
konuşmalara cevap verebilir. Hükümetin cevap süresi yirmi dakikadır.
Gündem dışı ilk söz, patates üreticilerinin
sorunlarıyla ilgili söz isteyen Muğla Milletvekili Gürol Ergine
aittir.
Sayın Ergin, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
III.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Muğla Milletvekili Gürol
Erginin, patates üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
GÜROL ERGİN (Muğla) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; patates
üreticilerinin sorunlarına Tarım ve Köyişleri
Bakanlığının ve siz değerli milletvekillerinin
dikkatini çekmek üzere gündem dışı söz almış
bulunuyorum. Sözlerime başlarken sizleri ve büyük Türk ulusunu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı, Nevşehir ve Niğde illerinde 2004
yılından bu yana patates siğili hastalığıyla
bulaşık tarlalar çevresinde güvenlik kuşağı olarak
belirlenen arazilerde yasakladığı patates ekimine yeniden izin
vermiş ve 19 Mart 2008 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan
tebliğle yeni durum kamuoyuna ve ilgililere duyurulmuştur. Ancak
çiftçi, ister patates ister buğday üretsin, çok büyük bir
sıkıntı içindedir. Patates üretiminin
yasaklandığı 2005 yılından itibaren tarımsal
sulama abonelerinin büyük kısmı tarımsal sulama amaçlı
elektrik kullanmadıkları hâlde geçmiş yıllardan gelen
borçlarının faizleri işlemeye devam etmiştir. Ekim
yasağından sonra birçok çiftçi ya başka illere göç etmiş ya
da üretimde kullandığı alet edevatı elinden
çıkarmıştır. Yasak kararı üzerine
hayvancılığa yönelen çiftçi, yem fiyatlarındaki müthiş
artıştan ötürü hayvancılıktan da gelir elde
edememiştir. Ekim sezonunun yaklaştığı bugünlerde
MEDAŞ enerji borcundan dolayı çiftçilerin sulama
kuyularının elektriği kesilmiş, bir kısım
çiftçiye de icra müdürlüklerinden ödeme emri gönderilmiştir ve
gönderilmeye devam etmektedir.
Patates üretim yasağının kalkması kararı
son derece ani olmuş, çiftçi hazırlıksız
yakalanmıştır. Elektriği kesik olan köylü sulama yapmadan
nasıl patates üretecek? Bu ani karar, akıllara, telafi edici ödemeden
kurtulmak için bu şekilde hareket edildiği düşüncesini
getirmektedir.
Dün Elektrik borçlarınıza af getireceğiz.
Borcunuzu ödemede acele etmeyin. deyip bugün ortalarda görünmeyen kalitesiz
politikacıları bu kürsüden şiddetle kınıyorum.
Elektriği kesik olan çiftçilerimiz buğdayına su
veremediğinden, şu anda elektrikleri kesik olan üreticilerimizin
elektriklerinin bir an önce açılması gerekmektedir. MEDAŞ enerji
borçlarından dolayı birçok çiftçimizin araçlarına
yakalamalı haciz işlemleri de
başlatıldığından Nevşehir çiftçileri büyük
sıkıntı içindedir. Bir an önce bu haciz işlemlerinin
durdurulması, yıllardan beri süregelen elektrik borçlarına köklü
bir çözüm getirilmesi gerekmektedir. Nevşehir merkez ilçe genelinde 1.128
MEDAŞ abonesi bulunmakta, bunlardan 1.092si borçlu durumdadır.
Toplam MEDAŞ enerji borcu, 2007 yılı sonu itibarıyla
anaparası 45 trilyon, gecikme zammı 43 küsur trilyon olmak üzere
toplam 88,9 trilyondur.
Çiftçinin durumu Derinkuyu ilçesinde de merkez ilçeden farklı
değildir. Derinkuyulu çiftçiler de Niğdeli çiftçiler de en az
Nevşehir merkezdeki Kaymaklı beldesindeki çiftçi kadar
sıkıntıdadır. Üretirken borcunu ödeyemeyen çiftçi bugün bu
borcu nasıl ödeyecek?
Kaldı ki patates üreten çiftçinin durumu da iç
açıcı değildir. Maliyeti 20-25 kuruş olan patates bugün
ancak 17-18 kuruştan satılabilmektedir. Mazotun litresi 3 YTL,
amonyum sülfatın kilosu 58 kuruş iken, çiftçinin patatesten kâr
etmesi mümkün olabilir mi? Çiftçi
Sayın Bakan, evet, tüm çiftçimiz
sıkıntılı, tüm çiftçimiz dertlidir ama patates siğili
hastalığı Nevşehir ve Niğde çiftçisinin maruz
kaldığı bir doğal afettir. Bu nedenle, doğal afete
maruz kalan Nevşehir ve Niğde patates üreticisi çiftçilerin sorunlarını
diğer tarım bölgelerindeki sorunlardan ayrı tutma zorunluluğu
vardır. Yöre çiftçileri 2004 yılından bu yana sürekli zarar
ettiğinden, MEDAŞa, Ziraat Bankasına ve tarım krediye
borçlarını ödeyememişler, sonuçta borçlar dağ gibi
büyümüş, çiftçinin değil üretip sattıklarıyla, atadan,
dededen kalan tüm mal varlığını satıp savmasıyla
da ödeyebileceği miktarı aşmıştır, borç çiftçinin
belini bükmüştür.
Ziraat Bankası, TEDAŞa borcu olanlara kredi vermemekte,
özel bankalar ise evini ipoteğe verenlere kredi açmaktadır. Ziraat
Bankasının mevzuatında bir başka kuruma da olsa borcu
olana kredi verilmez diye bir hüküm var mıdır?
Derinkuyu Tarım Kredi Kooperatifi yeni üye kabul
etmemektedir. Kaymaklı Tarım Kredi Kooperatifi borçsuz çiftçilere
bile gübre vermemektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ergin, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
GÜROL ERGİN (Devamla) Yalnızca elektrik borçları
kişi başına 100 bin ila 400 bin yeni Türk lirası
arasında değişmektedir.
Bu nedenle, her şeyden önce, en geç bir hafta içinde,
MEDAŞ, borçlu çiftçilerin kesilen elektriklerini mutlaka
bağlamalı, üreticiyi yeniden üretir hâle getirmelidir.
İki: Çiftçilerin MEDAŞa, tarım krediye ve Ziraat
Bankasına olan borçlarının faizleri silinmeli, anapara üç
yıl ödemesiz on yıla yayılarak borçlar yeniden
yapılandırılmalı, başlatılan icra takipleri
derhâl durdurulmalıdır; aksi durumda, çiftçinin borcunu ödeyebilmesi
hiçbir koşulda mümkün değildir.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Ergin.
Gündem dışı konuşmaya Tarım ve
Köyişleri Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker cevap vereceklerdir.
Buyurun Sayın Bakanım. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Sayın Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum. Muğla Milletvekili Sayın
Gürol Erginin, patates üreticilerinin sorunlarıyla ilgili
yaptığı gündem dışı konuşmaya cevap vermek üzere
huzurlarınızdayım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bilindiği gibi patates, dünyanın birçok bölgesinde ve kuşkusuz
Türkiyede önemli, besin değeri yüksek bir tarımsal ürün ve o nedenle
de dünyayla birlikte bizde de önemli miktarda patates üretiliyor. Türkiyede
daha çok Nevşehir, Niğde, Bolu, Erzurum ve İzmir illerimizde
üretim gerçekleşmektedir. En çok üretim yapılan Nevşehir ve
Niğde illerinde geçmiş yıllarda görülen patates siğili
hastalığı üretimde bir miktar azalmaya sebebiyet verse de patates
üretimi 2005 yılında 4 milyon ton, 2006 yılında 4,3 milyon
ton ve 2007 yılında da 4,2 milyon ton olarak
gerçekleşmiştir. 2005 yılında Türkiye'nin patates
ihracatı 82 bin ton civarında, ithalatıysa 14 bin tondur; tabii
bu ithalat, büyük ölçüde sertifikalı tohumluk olarak yapılan
ithalattır.
Bakanlığımızca çeşitli patates
sorunlarının çözümü ile ilgili, patates ürünü ile ilgili çeşitli
çalışmalar yapılıyor. Bunlardan bir tanesi,
araştırma çalışmalarıdır, bilimsel
araştırmalar yapılmakta bu konuda. Bizim, Bakanlık olarak
Ülkesel Patates Tohumluk Üretim Sisteminin Geliştirilmesi Projemiz var.
TÜBİTAK destekli bir kamu araştırma projesi olarak 1 Kasım
2005 tarihinde bu başladı. Bu projeyle ülkesel patates tohumluk üretim
sistemi geliştiriliyor ve patates tohumculuk sektörünün dışa
bağımlılığının azaltılması,
hastalık ve zararlılar yönünden patates tohumluklarının ve
ekiliş alanlarının durumu ortaya konulmak suretiyle sertifikalı
tohumluk kullanım oranının artışı, verim ve
kalite artışı, üretimin yerli çeşitlerle
yapılması, sanayilik patates üretiminin artması
sağlanmış olacaktır.
Bu ana kadar, şimdiye kadarki bu projeyle ilgili ara sonuçlar
da şunlar: Enstitümüzce, patates meristemlerinden hastalıklardan ari
yumru üretimi başarıyla gerçekleştirilmiştir. Yine,
patateste yeni çeşitlerin geliştirilmesi
çalışmalarında da ülkemiz tarihinde görülmeyen bir
başarı elde edilmiş ve yüz binin üzerinde melez tohum elde
edilmiştir. Elde edilen genetik materyal 2008 yılında ekilerek
seleksiyon çalışmaları yapılacaktır. Ülkemizde
yetmiş adet patates çeşidi tescillidir, bunlardan üçü ülkemize ait
olup diğerleri yurt dışı menşelidir.
Yine, tohumluk üretim, dağıtım ve
yayımıyla ilgili yaptığımız çalışmalar
hususunda sizlere kısa bir bilgi arz etmek istiyorum: Ülkemizde verimi etkileyen
en önemli etkenin tohumluk olduğu bilinmekte. Yıllık tohumluk
ihtiyacı bu alanda 300 bin ton civarında ve Türkiyede üretilen
tohumluk ancak ihtiyacın yüzde 11ini karşılayabilmektedir.
Ülkemizde sertifikalı tohumluk üretimi, ithalat yoluyla, daha ziyade
Hollanda ve Almanyadan getirilen çoğunlukla anaç kademedeki tohumluklara
dayalı olarak yapılmakta.
Patates siğili hastalığı patatesle ilgili
önemli bir mesele, önemli bir sorun. Bu hastalık 2001 yılında
ilk defa olarak Ordu ilinde tespit edilmiş ve hastalığın
tespit edildiği bulaşık alanlarda ve güvenlik
kuşağında patates üretimi yasaklanmıştır.
Ülkemizde 2007 yılı sonu itibarıyla patates siğiliyle
bulaşık toplam alan 34 bin dekar olup bu bulaşık
alanın etrafında güvenlik kuşağı olarak belirlenen ve
patates üretimine kapatılan temiz alan miktarı 165.465 dekardır.
Bu da bulaşık alanın yaklaşık 4,8 katıdır.
Patates siğili hastalığı için 2005 yılında telafi
edici ödeme olarak alternatif ürünler için bir destekleme modeli ortaya koyduk
ve destekleme ödemeye başladık. 2005 yılında, 4.236
üreticiye ait 140.393 dekarda 12.2 milyon YTL biz destek ödedik. 2007
yılında, 6.469 üreticiye ait 199.575 dekar alanda 22 milyon 100 bin
YTL destekleme ödedik patates siğili hastalığıyla ilgili
olarak.
2008 yılında patates siğili
hastalığıyla ilgili çalışma yapılmış,
ilk hastalık görüldüğünde 300 ila 500, daha sonra 100 ila
Bir başka sorun bununla ilgili olarak Patates kahverengi
çürüklüğü diye bilinen hastalıktır. Bu da ülkemizde ilk kez
Nevşehir ilinde 1995 yılında tespit edilmiş, bu tespitin
üzerine bir proje hazırlanmış; Afyon, Bolu, Eskişehir,
Karaman, Nevşehir ve Niğde illerinde beş tarla bu etmenle
bulaşık bulunarak üç yıl süreyle patates ekiminden bu bölgeler
men edilmiştir. Bunun sonucu olarak bu bölge adı geçen etmen yönüyle
eradike edilmiş, aynı hastalık Balıkesir ili Ayvalık
ilçesi Altınova beldesi ve Çanakkale patates üretim alanlarında da
2006 yılında tespit edilmiştir. Hastalıklı bölgede
patates ve domates ekimi dört yıl süreyle yasaklanmış ve ilk
olarak 2007 yılında alternatif ürün desteği
sağlanmıştır. 2007 yılında
hastalığın görüldüğü Çanakkale, Balıkesir illerinde
toplam 331 üreticiye 8.448 dekar alan için 933.972 YTL ödeme
yapılmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; patates ile
ilgili olarak, kuşkusuz, yaptığımız başka
çalışmalar da vardır. Bunlardan bir tanesi, ülkemizde Tohumculuk
Kanunu kapsamında Patates Tohumluğu Sertifikasyonu ve
Pazarlaması Yönetmeliği çerçevesinde, patates tohum ve yemeklik
üretiminde yeni düzenlemeler getirilmiş; buna göre, elit tohumluk patates
üretiminde beş yıllık sertifikalı, beş
yıllık sertifikalı tohumluk üretiminde üç yıllık
münavebe şartı getirilmiştir. Yemeklik patates üretimi için de
üç yıllık bir münavebe getirilmesi için gerekli çalışmalar
son noktaya gelmiş bulunmaktadır. Yine aynı yönetmelikle,
patates tohumculuğuyla ilgili tüm konular yeniden Avrupa Birliği
normlarına göre düzenlenmiştir.
2008 yılında, patates siğili
hastalığı telafi ödemeleri, yeni uygulama nedeniyle belirli bir
miktar azalacaktır. Yeni uygulamada, bulaşık alana komşu
tarla güvenlik kuşağı kabul edildiği için, yeni uygulamayla
pek çok tarla, patates ekimine izin verilip kuşak dışı
bırakılmıştır. Bu üreticiler de 2008 yılı
telafi edici ödemeden yararlanmak istemektedirler. Daha önceki yıllarda
patates ekmek için yasa kararı aleyhine mahkemeye giden çiftçiler,
şimdi de patates ekmemek ve telafi ödemelerinden bu defa yararlanmak
istemektedirler. 15 Ocak 2008 tarihinde, güvenlik kuşağının
daraltılmasıyla ilgili bir karar alınmıştır. Bu
tarihten önce güzlük hububat ekimi yapan çiftçiler, yeni yapılanmaya göre
güvenlik kuşağının dışında da kalsa 2008 yılı
için bu destekten yararlandırılacaktır.
Patates ekimi genelde nisan sonu, mayıs başı
başlamakta olup tüm illere ve patates üreticilerine bu durum
bildirilmiştir. Üreticilerin patates ekimi için gerekli
hazırlıkları yapmaları hususunda yeni düzenlemeden sonra
yeterli bir zaman bırakılmıştır ve üreticiler bu
konuda bilgilendirilmiştir. Konunun detaylarının
anlatılmasında, patates üretim bölgelerine yazılı
açıklamalar gönderilmiş ve bazı bölgelerde de yine patates
üreticileriyle toplantılar düzenlenmek suretiyle konu hakkında ayrıntılı
bilgilendirilmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tarımsal sulamada kullanılan elektrik borçlarının yeniden
yapılandırılmasıyla ilgili olarak da sizlere arz
edebileceğim husus şu: Bildiğiniz gibi, 27 Nisan 2005 tarihli ve
25798 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan bir yasa ile sulama
elektriği kullanan üreticilerin biriken ve faiziyle birlikte
yaklaşık 1 milyar YTL olan borcu, tarımsal üretimin
sürdürülebilirliğini sağlamak açısından tarımsal
TEFEye göre yeniden yapılandırılmış ve ek bir faiz
uygulamadan otuz altı ay taksitlendirilmiştir. Hatta uygulamada otuz
altı ayı da yer yer aştığı, kırk aya
vardığı bilinmektedir. Bununla birlikte, borcunu zamanında
ödeyen çiftçilerimize daha ucuza elektrik tüketebilmeleri için kilovat
başına 1,7 yeni kuruş destekleme yapılması
öngörülmüş, bu destek, sulama enerjisi kullanımını yüzde 15
oranında ucuzlatmaktadır. Tabiatıyla, kullanılmış
olan bir elektriğin bedeli bazı çiftçiler tarafından
ödendiği için, bu durumda borcunu yapılandırıldığı
hâlde ödememiş olan çiftçilerimize şimdi yeniden bir af getirilmesi
veya buna dair bir düzenleme yapılması, borcunu ödeyen
vatandaşlarımız açısından bu defa bir
haksızlığa, bir adaletsizliğe yol açacaktır. Bunu da
ben sizin takdirlerinize sunuyorum.
GÜROL ERGİN (Muğla) Maliye Bakanına dört kere af
çıkardık, biliyorsunuz, burada çıkardık.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu vesileyle bir hususu daha ben dikkatlerinize,
bilgilerinize sunmak istiyorum: Malum, bugünlerde, gerek dünyada gerek
Türkiyede gıda fiyatlarının artışıyla ilgili
bazı tartışmalar yapılmaktadır. Öncelikle, tabii,
dünyada geçtiğimiz yıl, yani 2007 yılında, aslında
üretim 2006 yılına göre temel tarımsal ürünlerde fazla olmasına
rağmen -bunun özellikle altını çiziyorum örneğin
buğdayda 15-20 milyon ton daha fazla üretim var toplamda, pirinçte 3-4
milyon ton ilave artış var dünyada, mısırda keza çok daha
fazla bir artış var. Ama buna rağmen dünyada bazı
bölgelerde özellikle gıda fiyatlarında anormal bir artış
söz konusu. Aslında, dünya fiyatlarıyla mukayese ettiğimizde çok
daha düşük bir seviyededir Türkiyedeki artış. Bunu özellikle
belirtmek istiyorum.
Belirtmek istediğimiz ikinci husus şu: Türkiye bugün
ihtiyacı olan buğdayın tamamına sahiptir,
bağlantıları vardır. Türkiyenin içerisinde şu anda
buğdayda, hububatta herhangi bir sıkıntı
bulunmamaktadır. Bunun özellikle altını çizmek istiyorum.
Aynı şekilde, pirinçle ilgili olarak da Türkiyede
yeteri kadar pirinç var. Türkiyenin, yeni hasat dönemine kadar, yeni hasat
sezonuna kadar ihtiyacını karşılayacak pirinci mevcuttur.
Buna rağmen tabii ki dünyadaki gelişmeleri fırsat
bilip böyle âdeta endişe yaymak suretiyle panik havası yaratmaya
kalkışanlar var maalesef. Onlarla ilgili olarak da bizim
yapabileceğimiz, alabileceğimiz tedbirler, piyasaya yeteri kadar mal
getirmek, Türkiye piyasalarında yeteri kadar ürünün bulunmasını
teminat altına almaktır. Biz bunu yaptık. Hatta, özel sektörle
ilgili olarak da, özel sektör için de gümrük vergileri aşağı
indirilmek suretiyle özel sektörün de gerektiğinde ithalat yapmasına
imkân tanıdık. Ama ondan önce Toprak Mahsulleri Ofisi tedbirlerini
aldı ve hem buğdayda hem de pirinçte şu anda yeteri kadar ürün
bulunmakta ve hatta Toprak Mahsulleri Ofisinin kendi şubelerinde normal
piyasa fiyatlarının altında pirinç satışı da gerçekleşecektir
önümüzdeki günlerde. Bu alanda herhangi bir endişenin
bulunmadığını, herhangi bir endişeye
kapılınmaması gerektiğini özellikle vurgulamak istiyorum.
Tabii dünyadaki gelişmelerin de esasen altında yatan
husus şu: Dünyada petrol fiyatlarının son beş yılda
4-5 kat artmasıyla birlikte, 5 kattan daha fazla artışıyla
birlikte alternatif enerji kaynaklarında, yenilenebilir enerji
kaynaklarında ciddi bir çalışma yapıldı ve gıda
maddesi olarak kullanılan tarımsal ürünler, enerji üretiminde
kullanılmaya başlandı. Buğday, mısır, pirinç,
patates, şeker kamışı, bu beş ürün biyoetanol
üretiminde kullanılmakta bütün dünyada. Ayrıca, yağlı
tohumlu bitkiler, ayçiçeği, soya, kolza gibi yağlı tohumlu
bitkiler de bunlar da biyodizelde kullanılmakta.
Avrupa Birliğinin ve Amerika Birleşik Devletlerinin,
bir de bazı büyük Latin Amerika ülkelerinin -Brezilya gibi- kendi
ülkelerinde tükettikleri petrole biyodizel ve biyoetanolü daha yüksek
miktarlarda katma ile ilgili aldıkları kararlar ki yüzde 10
hedefleniyor- bu, dünyadaki hububatla ilgili ve gıda maddeleriyle ilgili
fiyatların artmasında çok önemli bir etken olmuştur. Bazı
bölgelerde de tabii lokal mevzi bazı sorunlar bulunmaktadır.
Örneğin, Mısırda geçtiğimiz haftalarda meydana gelen
olayın altında, Mısırın pirinç ihracatıyla
ilgili aldığı bir karardır, yasaklama kararıdır.
Bunun da altındaki mesele, Mısırın, yeteri kadar
bağlantı yaptığı ülkelerden buğday ithal
edememesidir. Orada meydana gelen kriz, pirinç ihracatına getirdiği
sınırlama, dünyanın en büyük pirinç üreticisi ve tüketicisi
durumundaki Tayland ve diğer Uzak Asya ülkeleri, Güneydoğu Asya
ülkelerinde de benzeri kararların alınmasına yol açmış
ve bazı bölgelerde pirinç alanında bir sıkıntı
yaşanmıştır.
Ama tekrar söylüyorum, yüce Meclisin bilgisine arz etmek
istiyorum: Türkiyede böyle bir sorun yok, Türkiyede yeteri kadar pirinç var,
Türkiyede yeteri kadar buğday var. Bizi yeni hasat sezonuna
taşıyacak kadar elimizde, stoklarımızda, piyasada ürün var.
Bundan hiç kimsenin endişesi olmasın. Fiyat artışları
spekülatif maksatlıdır. Onlarla ilgili de bizim mücadelemiz sürüyor.
Gerekirse üç gün, beş gün pirinç yemeyiz, yerine bulgur yeriz ama bu fiyat
artışlarının da aşağı çekilmesi yönünde de
gayret içerisinde olacağız. Onunla ilgili de tedbirlerimiz vardır.
Ben bu bilgilerle, bu düşüncelerle yüce Meclise bir kez daha
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gündem dışı ikinci söz, Ağrı ilinin
düşman işgalinden kurtuluşu vesilesiyle söz isteyen
Ağrı Milletvekili Abdulkerim Aydemire aittir.
Buyurun Sayın Aydemir. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
2.- Ağrı Milletvekili
Abdulkerim Aydemirin, Ağrının düşman işgalinden
kurtuluşunun 90ıncı yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
ABDULKERİM AYDEMİR (Ağrı) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Ağrının düşman
işgalinden kurtuluşunun 90ıncı yıl dönümü sebebiyle
gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce
Meclisimizi, aziz milletimizi ve Ağrılı hemşehrilerimizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; güzel ilimiz
Ağrı, tarihte birçok devlete yurt olmuş ve Yavuz Sultan Selimin
1514 yılında yapmış olduğu Çaldıran Seferiyle de
Osmanlı topraklarına katılmıştır. Dönemin süper
güçlü emperyal devletlerinden Rusyanın Akdenize inme projesi yüzünden
Ağrı Ruslarla dört büyük savaş yapmıştır. Tarihe
93 Harbi olarak giren ve binlerce evladımızın şehit
olduğu harp bunlardan en önemlisidir.
Ayrıca Birinci Dünya Savaşının en
şiddetli geçtiği yerlerden birisi de Ağrıdır. 1914
yılında başlayan, Rus ve Ermenilerin hunharca
saldırısı ve arkasından gelen işgal
Bu dönemde
açlık ve sefalet içerisindeki bölge halkımız ile ordumuz esaret
ve işgale başkaldırmış. Hamidiye alayları ve Kâzım
Karabekir yönetimindeki ordumuz, düşmanı ve iş birlikçi Ermeni
çetelerini 14 Nisan 1918de Doğubeyazıt, Diyadin, Taşlıçay,
Patnos, Tutak ve Hamur; 15 Nisan 1918de Ağrıdan, 16 Nisan 1918de
ise Eleşkirtten çıkararak Gümrüye sürmüş,
Ağrımız bu işgalden kurtarılmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu öyle bir
kurtarış ki düşmanın ayağı bir kez daha bu
mübarek topraklara değmeyecektir. Dedelerimiz ilimizi düşman
işgalinden kurtarırken canlarını, mallarını
vererek; kan, ter ve gözyaşları dökerek, Ağrıyı büyük
bedeller ödeyerek kurtarmışlardır. Düşmanı yurdumuzdan
yiğitçe kovan, mertçe, kahramanca, hiç çekinmeden vatan uğruna
hayatını feda eden Ağrı ve ilçelerimizin kurtuluşunu
sağlayan değerli halkımızın tüm şehitlerini
rahmet ve minnet duygularımla selamlıyorum.
Burada başlayan kurtuluş hareketi, millî mücadele ve
Kurtuluş Savaşımızla ülkemizin aydınlığa
kavuşmasında bir başlangıcın tohumlarını da
ekmiştir. Cumhuriyetimizi bin bir güçlükle, hâkimiyetimilliye yani
bağımsız halk ve ordu, Kuvayımilliye yani ekonomik
bağımsızlık, vahdeti kuva yani kuvvetler dengesi, müspet
ilim yani tüm konularda aklın, bilimin öncülüğü ilkeleriyle kurduk.
Bu ilkeler, göreve başladığımızda hepimizin üzerinde
bu kürsüde yemin ettiğimiz ilkelerdir. Hiçbir karşı duruş
bu yemini bize asla unutturmamalıdır. Bugün geldiğimiz noktada,
aklın ve bilimin önderliğinde tüm kuvvetlerimizin dengesini
sağlayacak, bağımsız bir ekonomi ve siyasi erke sahip
olmamız gerekmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Ağrı ilimizin maalesef en geri kalan illerimizden biri olduğu
bir gerçektir. Ancak, AK Parti hükûmetlerimiz de ilimizi dikkate
almış olup Sayın Başbakanımız ve
bakanlarımız tarafından özel bir önem verilmiştir.
Problemleri genel bütçe imkânları dâhilinde, KÖYDES ve BELDES projeleriyle
birer birer çözüme kavuşturma gayreti gösterilmiştir.
Ben ve diğer tüm Ağrılı milletvekillerinin
istediği, taşı sıktığında suyunu
çıkaracak Ağrılının alnının teriyle kazanç
elde edeceği iş, aş düzenini oluşturmaktır;
Ağrımızı göç veren bir ilden göç alan bir ile
dönüştürebilmektir; sanayisiyle, bilimiyle, ahlakıyla, siyasetiyle
Türkiyenin örnek şehirleri arasına getirmektir.
Ülkemizin ve milletimizin bu günlerde birliğini,
beraberliğini muhafaza etmesi adına her zamankinden daha fazla
birbirimize tahammül göstermemiz, fikirlerimize değer vermemiz, ülkede
birlik ve beraberliğimizi koruyacağımıza olan inancım
tamdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
halkımız en büyük gücümüz, sermayemiz, silahımız ve her
şeyimizdir. Politikalarımız siyasi, ideolojik politikalar
değil hizmet politikalarıdır.
14 Nisan 1918de esarete ve işgale başkaldıran
kahraman Doğubeyazıt, Diyadin, Taşlıçay, Hamur, Tutak,
Patnos, 15 Nisanda Ağrı, 16 Nisanda Eleşkirt ve hasılı
Kargakonmaz, Hacıboti, Berdel, Kapuzan ve daha nice köylerinde
yaşayanların yaptığı gibi hiçbir oyuna gelmeden,
ülkemizi her zamankinden daha fazla severek yoksulluğa, borçluluğa,
işsizliğe, açlığa karşı savaş vermeliyiz.
Kurtuluş mücadelesinde bu vatan uğruna
kanlarını dökerek, canlarını feda etmiş Ağrı
ve ilçelerimizin kurtuluşunu sağlayan şehitlerimizi ve
gazilerimizi bir kez daha rahmet, minnet ve şükranla anıyor, bu
vesileyle değerli Ağrı halkımızın kurtuluş
gününü kutluyor, hepinize en derin saygılarımı arz ediyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Aydemir.
Gündem dışı üçüncü söz, Turizm Haftası
münasebetiyle söz isteyen İstanbul Milletvekili Durmuş Ali Torlaka
aittir.
Sayın Torlak, buyurun efendim. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
3.- İstanbul Milletvekili D.
Ali Torlakın, Turizm Haftasına ilişkin gündem
dışı konuşması ve Adalet Bakanı Mehmet Ali
Şahinin cevabı ve Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ile Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlunun aynı konuda konuşmaları
D. ALİ TORLAK (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 15-22 Nisan tarihleri arasında kutlanmakta
olan Turizm Haftası nedeniyle gündem dışı söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, sahip olduğu zengin ve
doğal değerleri, mavi ve yeşilin eşsiz uyumu içerisinde
uzanan kıyıları, zengin tarihî mekanları ile ülkemizin
aslında bir turizm cenneti olduğunu bilmeyenimiz yoktur.
Turizmi, sadece yaz tatillerinde otelde konaklama, denizden
yararlanma şeklinde algılamak son derece hatalı bir
yaklaşım olur. Yat turizmi ve yolcu gemileriyle yapılan deniz
turizmi gibi denizden farklı şekilde yararlananlara da kucak açacak
yaklaşımlar sergilenmelidir. Ege ve Akdeniz
kıyılarının yat turizmine uygun olması, yat
trafiğinin bu bölgelerde yoğunlaşmasına neden
olmaktadır. Karadeniz Bölgesinde ise dış talep çok düşük
seviyededir. Bu bölgede dış talebi artırabilmek için Karadenize
kıyısı olan ülkeler ile iş birliği yapılmalı
ve bölgesel yeni bir yat ve deniz turizmi pazarlama stratejisi
geliştirilmelidir.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz ciddi bir kültür envanterine
sahiptir, ancak sadece yöre halkının değil, bu turizmi yapan
seyahat acentelerinin, doğal ve tarihî mirası korumanın, onu
dengeli biçimde turistik ürün olarak pazarlamanın ve yaşatmanın
bilincinde olmadıklarını üzülerek görmekteyiz. Bu nedenle,
toplumumuzda kültür turizmi bilincini geliştirecek tedbirler
almalıyız. Bazı turistlerimizin denizlerden daha çok kültür
turizmini tercih ettikleri bilinmektedir. Turizm girdisinin ekonomimize olan
katkısıyla övünen Bakanlığın, kültür turizmine
ayrılan payı oldukça azdır ve bu durum söz konusu turizmi
etkilemektedir.
Değerli milletvekilleri, 2010 Avrupa Kültür Başkenti
olarak seçilen İstanbul, tarihsel ve kültürel dokusuyla son derece
ayrıcalıklı, son derece üstün özelliklere sahip bir kent. Bu
özelliklere şimdi bir de dünya kültürünün kalbi olma unvanı
eklenmiştir. Bu fırsat iyi değerlendirilmeli ve kültür turizmi
için kaçırılmayacak bir fırsat olarak görülmelidir.
Değerli milletvekilleri, turizm girişimcileri, son
beş yılda turizm ikliminin iyiye gitmesi üzerine yatırımlar
konusunda cesaretlenerek yatırım riskine girmişler, ancak yine
son beş yıldır düşük kur baskısı altında
çalışmak durumunda kalmışlardır.
Sektör çeşitli yöntemlerle desteklenebilir. Bu yöntemlerden
birisi, ama en önemlisi istihdam üzerindeki vergi yükünün hafifletilmesidir.
Sadece turizm sektöründe değil, yurt dışı
bağlantılı çalışan tüm girişimciler, özellikle
istihdam üzerindeki aşırı vergi nedeniyle zor
durumdadırlar.
Biz bunları önerirken, komisyon gündemine gelen ve konulmaya
çalışılan yüzde 3 oranındaki konaklama vergisi, Hükûmetin
bu sektöre bakışını özetliyor. Sektör zaten kendi kendine
zor yeterken, bir de İl Özel İdaresi ve Belediye Gelirleri Kanunu
Tasarısıyla getirilmeye çalışılan bu vergi, sadece
konaklama tesisi işletmecilerini değil, zincirleme olarak tüm turizm
sektörünü olumsuz etkileyecektir.
Hâlen uygulanmakta olan düşük döviz kuru, belki seçim
meydanlarında hamasi nutukların malzemesi olarak
değerlendirilebilir, ancak, bu durum, gerçekte ekonomimizin temel
direkleri olan turizm ve sanayimizin büyük bir tehlike sinyali altında
olduğunun işaretidir.
Değerli milletvekilleri, gelir seviyesi yüksek yabancı
turist artık ülkemize gelmiyor. Gelen 23 milyon turist rakamı
kulağa sempatik gelse de Türkiyeye bıraktığı gelir
açısından hemen hemen hiçbir faydası yok. Çünkü, bu turistler
her şey dâhil sistemle ülkemize geliyorlar, tur organizasyonlarıyla
inanılmaz ucuz fiyatlara evlerinden alınıp ülkemize
getiriliyorlar. Bazen kiraladıkları veya satın
aldıkları otel ve tatil köylerinde bir hafta sadece yiyip içiyor,
eğleniyor ve tekrar evlerine kadar teslim ediliyorlar. Kısaca, otel dışına
çıkmıyorlar ve hedeflenen turizm gelirlerine katkıları
olmuyor. Bu turist profili, ülkemize döviz yerine otellerimize çöplerini
bırakıyor. Turizmcimiz ise bu şartlarda sadece gününü kurtarmaya
çalışıyor.
Değerli milletvekilleri, büyük hacme ulaşmış
turizm sektörümüzün, bu sektör işletmecilerinin ve yerel yönetimlerin
ağırlıklı olarak söz
sahibi olduğu bir yönetim şekliyle idare edilmesinin daha etkileyici
olacağını değerlendirmekteyim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Torlak,
konuşmanızı tamamlayınız.
D. ALİ TORLAK (Devamla) - Bu amaçla, sektör
sorunlarının etkin yönetimi, politikalarının belirlenmesi,
planlama, tanıtım gibi uygulamalar konusunda yetkili olarak hareket
edebilecek kamu ve özel sektör temsilcilerinden oluşan bir turizm üst
kurulu oluşturulmalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; turizm
sektörünün ülkemizin gelişimine katkılarının
artmasını sağlayacak tedbirlerin alınması dilekleriyle
Turizm Haftasını kutluyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Torlak.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Hükûmet
adına cevap vereceğim efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakan.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; Turizm Haftası dolayısıyla, gündem
dışı, bizimle değerli görüşlerini paylaşan
İstanbul Milletvekili arkadaşımız Sayın Torlakın
değerlendirmelerine ben de katkı yapmak için huzurunuzdayım.
Değerli arkadaşlarım, hepinizin de bildiği
gibi turizm, uluslararası düzeyde geniş istihdam olanakları
sağlayan bir sektördür ve dünyada yaklaşık 300 milyon
insanı istihdam etmektedir. Başka bir ifadeyle dünyadaki her 16
çalışandan 1i turizm sektöründedir. Dünyada tüm uluslararası
sermaye yatırımlarının yaklaşık yüzde 7si turizm
alanında yapılmaktadır. Turizm, sektörel büyüklüğü
açısından otomotiv, petrokimya gibi başlıca sektörlerin
önünde yer almaktadır.
Ülkemizi değerlendirdiğimizde turizm, Türkiyenin
küresel rekabette en avantajlı olduğu alandır. Sayın
Torlakın da biraz önce belirttiği gibi, kültür zenginliğimiz ve
tarihsel mirasımızla, ülkemizin doğal ve çevre değerleri ve
iklimiyle benzeri olmayan bir turizm ülkesiyiz. Sahip olduğumuz
potansiyelin büyük bölümü değerlendirilmeyi beklemektedir.
Türkiye turizme geç başlamış, fakat kısa
sürede rakiplerini yakalamayı başarmıştır. Bugün
itibarıyla turizmde ilk on ülke arasında yerimizi almış
durumdayız. 2007 yılını yeni bir rekorla tamamladık.
2007 yılında 23 milyon 341 bin yabancı ziyaretçiyi ülkemizde
konuk ettik. 2006 yılına göre yüzde 18 artış
sağladık. Yüzde 5,6 olan dünya ortalamasının
yaklaşık 3 katı fazla büyüme demektir bu. 2008
yılının ilk iki aylık geçici verilerine göre ziyaretçi
sayısında, geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre
yüzde 12lik bir artış söz konusudur. 2008 yılının ilk
üç ayında sadece Antalyadaki artış oranı ise yüzde 21
olmuştur. Bu rakamlar, 2008 yılı ülke turizmi
açısından sevindirici bir başlangıcı ifade etmektedir
aynı zamanda.
Değerli arkadaşlarım, ülke olarak turizmdeki
hedefimiz, 2023 yılına kadar dünya liginde ilk beş arasında
yer alabilmektir.
Sayın Torlak biraz önce turizm veya turist profilinin,
misafir profilinin değiştirilmesi gerektiğini ifade ettiler.
Kuşkusuz ki bu tespite katılmamak mümkün değildir. Ancak
eğer gerçekten turist kalitesini artıracaksak bu konuda öncü rolü,
sorumluluğu turizm sektörünün ilgililerinin üstlenmesi gerekir. Hükûmet
olarak bu konuda kendilerine her türlü yardımı yaptık, bundan
sonra da yapmanın gayreti ve çabası içerisinde olacağız.
Değerli arkadaşlarım, 2007 yılı, sektörel
strateji belgesinin hazırlanması bakımından önemli bir
dönüm noktası olmuştur turizm açısından ülkemizde. Kültür
ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Türkiye
Turizm Strateji Belgesi ve Eylem Planı, turizmde ulusal bir politika
belgesinin ortaya konulması ve ilke, hedef ve stratejilerin belirlenmesi
bakımından önemli olmuştur.
Değerli arkadaşlarım, artık, şimdi, çok
daha ciddi olarak deniz-kum- güneş üçlemesine dayanan kıyı
turizmine yönelik kitle turizminin yanı sıra, yeterince gelişme
olanağı bulamamış alanlara da öncelik verilmektedir. Bu
çerçevede sağlık, termal, yat, kruvaziyer, kongre, inanç, yayla ve
doğa turizmiyle kış ve dağ sporları gibi alternatif
turizm türlerinin de geliştirilmesi politika öncelikleri olarak
belirlenmiştir. Turizmin iç bölgelere doğru gelişmesini
sağlayarak turizm sezonunu tüm yıla yaymayı amaçlayan yeni
bölgesel varış noktalarının geliştirilmesi, termal,
kış ve eko turizm gibi yatırım alanlarının ön
plana çıkarılması da temel öncelikler olarak
belirlenmiştir.
Turizmin çeşitlendirilmesi, yani termal, kış,
yayla, kültür, inanç, yat turizminin geliştirilmesi kapsamında turizm
sezonunun yılın tamamına ve ülke bütününe
yaygınlaştırılmasına yönelik projeler gündemdedir. Bu
kapsamda farklı turizm türlerine hitap eden potansiyel turizm kentlerinin
belirlenmesine yönelik çalışmalara başlanmıştır.
Termal Turizm Master Planı
hazırlanmıştır, biraz önce Sayın Torlak da ifade
ettiler. Kongre turizminin yapılabileceği potansiyel gösteren illere
kongre merkezlerinin kurulması çalışmaları
gerçekleştirilmektedir. Nüfusu, altyapısı, üstyapısı,
tarihî ve kültürel dokusuyla gelişme göstermiş illerimizin marka
kent olarak belirlenmesi çalışmalarına da
başlanmıştır. Kış turizmi potansiyeli yüksek olan
ülkemizde, kış turizmi master planının
hazırlıklarına da başlanmıştır.
Sonuç olarak değerli arkadaşlarım, Kültür ve Turizm
Bakanlığının yürütmekte olduğu bu çalışmalar
ile 2023 yılında 50 milyon yabancı turistin ülkemize gelmesini
ve 50 milyar dolar turizm gelirine ulaşmayı hedeflemekteyiz.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, nisan
ayının üçüncü haftası yani bugünle başlayan hafta,
ülkemizde otuz iki yıldır turizm mevsiminin
açılışı olarak kutlanmaktadır. Ancak, son zamanlarda
Kültür ve Turizm Bakanlığı ve turizm profesyonellerinin
gayretleri sonucunda, Türkiyede turizm sezonu kavramından yıl
boyu turizme geçilmektedir.
Bu yıl Turizm Haftası Mersinde açılmaktadır.
Kültür ve Turizm Bakanı arkadaşımız Sayın
Ertuğrul Günay, o nedenle bugün aramızda bulunamamaktadır, çünkü
Turizm Haftasının açılışı dolayısıyla
kendileri Mersindedir.
Değerli arkadaşlarım, Turizm Haftasının
Mersinde açılmasının nedeni şudur: Milattan önce 6300
yıllarına dayanan geçmişiyle Anadolunun önemli liman
kentlerinden olan Mersinin sahip olduğu tarihî ve turistik değerlerle
de ülkemizin çekim merkezleri arasında yer alması ve son
yıllarda turizm alanında gösterdiği başarıdır.
Kültür ve Turizm Bakanlığının 2008
yılının ilk günlerinde Mersinde başlattığı
turizmin çeşitlendirilmesi çalışmalarında görülmüştür
ki Mersinde turizmin her türünü gerçekleştirmek mümkündür. Kültür ve
Turizm Bakanlığımızın gerçekleştirmekte
olduğu Mersindeki faaliyetlerinden birkaç cümleyle bahsedecek olursam,
turizmi Doğu Akdenizde de geliştirme
çalışmalarının bir sonucu olarak Mersinde sekiz adet
turizm bölgesi, kültür, turizm, koruma ve geliştirme bölgesi ilan
edilmiştir.
Ayrıca, Bakanlığın 2004 yılında
başlattığı yirmi iki ili kapsayan, bu on yedi bölgede
sürdürülen turizmi geliştirme çalışmalarına Mersin de dâhil
edilmiştir. Yarın Mersinde bu konuda ilk çalıştay
gerçekleştirilecektir. Türkiye, turizm kapsamında, turizm stratejisi
kapsamında oluşturulması hedeflenen Anamur turizm kentine
ilişkin araştırma çalışmalarına da
başlamıştır.
Değerli arkadaşlarım, özellikle 2008
yılının Saint Paul Yılı olması
dolayısıyla inanç turizminin bölgede gelişimine önem
vermekteyiz. Bu doğrultuda Tarsus bölgesinde kültür turizmine yönelik
çalışmalar devam ettirilmektedir. Kültür ve Turizm Bakanlığı,
özelleştirme kapsamında bulunan Taçucu Limanını ülkenin
Kıbrısa ve Akdenize önemli bir açılım noktası olarak
görmekte ve bu yönde çalışmalarını sürdürmektedir. Toplam
on bir bin beş yüz turizm yatağının
oluşturulmasının öngörüldüğü, tahsis sürecinin ön izin
aşamasında bulunan Tarsus Kültür, Turizm ve Geliştirme Bölgesi,
Anayasa Mahkemesinin orman arazileriyle ilgili iptal kararı sonucunda
durmuştur. Karara ilişkin yeni düzenlemenin yürürlüğe girmesini
müteakip bölge tekrar değerlendirilebilecektir.
Değerli arkadaşlarım, bundan, önceki turizm
haftalarında da benzer bir yaklaşım sergilenmiş,
haftanın kutlanacağı ilde kapsamlı bir program çerçevesinde
turizmin gelişme ivmesi yakalaması sağlanmıştır.
Örneğin, daha önce Beypazarı-Mudurnu-Taraklı güzergâhı, üç
günlük bir tur programıyla ülke kamuoyu ve turizm yatırımcılarının
ilgisine sunulmuştur. Yine, Mardinde kutlanan Turizm Haftası
dolayısıyla, hafta öncesi ve ardından yapılan
çalışmalar sayesinde il turizminde önemli gelişmeler yaşanmıştır.
Turizm Haftası programları kapsamında eğitim, tanıtma,
planlama ve yatırım projeleriyle seçilen bölgenin turizminde büyük
bir sıçrama yaşanmaktadır.
Değerli arkadaşlarım, Kültür ve Turizm
Bakanlığının yürütmekte olduğu markalaşma
çalışması gelişme olanağı bulamamış,
ancak büyük potansiyele sahip illerimiz için önemli bir projedir. Bu proje
kapsamında, kısa sürede Amasya, Bursa, Edirne ve Nevşehir
illerinde çalıştaylar yapılarak illerimizin kültür ve turizm
potansiyeli değerlendirilebilecektir. Hâlen eylem planları üzerinde
çalışmalar sürdürülmektedir. Ayrıca, yerelden gelen talepler de
dikkate alınarak markalaşma projesinin kapsamı ve içeriği
zenginleştirilmektedir.
Değerli arkadaşlarım, Dünya Turizm Örgütü, ülkemizi
önümüzdeki on yılın en önemli turizm barış noktaları
arasında göstermektedir. Türkiye, 23 milyonu aşan turist
sayısı ve 18,5 milyar dolar turizm geliriyle turizmde bir dünya
markası olma yolundadır. Türkiye çatı markası
altında oluşturacağımız alt markalarımız ise
önemli turizm kentlerimizdir.
Turizm Haftasının, bugün açılışa sahne
olacak Mersinin kalkınmasına, ayrıca ülke turizminin ve turizm
potansiyelinin gelişmesine büyük bir katkı
sağlayacağına inanıyorum. Sayın Torlakın biraz
önceki konuşmasında ifade ettiği önerilerin de Kültür ve Turizm
Bakanlığımız tarafından çalışmalarında
değerlendirileceğini, istifade edileceğini bu arada belirtmek
istiyorum ve konuşmamın sonunda, Turizm Haftasının
ülkemize hayırlı olmasını diliyor, hepinize
saygılarımı sunuyorum efendim. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, Sayın
Bakanın konuşmasına katkı olsun diye yerimden kısa bir
konuşma yapmak istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, çok
teşekkür ediyorum.
Gerçekten Turizm Haftasının Mersinde
açılmış olmasını, Mersin Milletvekili olarak takdirle
ve teşekkürle karşıladığımı ifade etmek
istiyorum. Mersin, üç yüz altmış bin yatak kapasitesi olan,
potansiyeli olan bir turizm bölgesidir, ama bugüne kadar maalesef bu potansiyel
değerlendirilememiştir. Şimdi, Sayın Başbakanın
İkinci turizm hamlesini Mersinden başlatacağız. sözü ve
Sayın Bakanın 2008 yılı Turizm Haftasını
Mersinde açması kararı ile çelişen yeni bir gelişme var.
Bunu Sayın Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve Sayın Bakanın
dikkatine sunmak isterim. Sayın Tarım Bakanının da
dikkatine sunmak isterdim ama galiba yoklar.
Mersinde balık çiftliklerinin kurulması da bir yandan
planlanmakta ve konuşulmaktadır. Balık çiftliklerinin
kurulacağı sahillerde turizm olmaz, turizm yatırımı
olmaz. Dünyanın her yerinde bu böyledir. Mesela Muğladaki balık
çiftliklerinden dolayı turizmcilerin çok şikâyetçi olmaları
üzerine çiftlikler buradan sökülüp Mersin sahillerine taşınmak gibi
bir karar alınmıştır. Bu, Hükûmetin hem turizme
verdiği önem hem de Mersinin turizm bölgesi ilan edilmesi kararıyla
çelişen bir tavırdır. Bunu hem Meclisimizin hem Sayın
Hükûmetin, Sayın Bakanın dikkatine sunmak istiyorum. Mersin
sahillerinde balık çiftliklerinin kurulması kararından en
kısa sürede vazgeçilmelidir ve bu karar ilan edilmelidir.
Bilgilerinize arz olunur.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Şandır.
Saygıdeğer arkadaşlarım, burada, tabii ki çok
kısa söz talepleri değerlendiriliyor, ama eğer bakanlara bu
hususta katkıları falan diye söz talebi 5-10a ulaşırsa
iş şeyden çıkar. Size bu çerçeve içerisinde çok kısa olmak
üzere söz vereyim. Sayın Şandırın özellikle de bölgesini
falan da ilgilendirdiği için belki ekleyeceği vardır dedim;
balık çiftliklerini gündeme getirdi.
Buyurun Sayın Serdaroğlu.
MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Turizm Haftasının ülkemize hayırlı
olmasını diliyorum.
Turizme bu Hükûmetin öncesinde 40 milyar dolarlık
yatırım yapıldığını vesikalardan
öğrenmekteyiz. Bunun 22 milyar dolarlık bölümünü özel sektörün
yaptığını, 18 milyar dolarlık bölümünün de devlet
tarafından yapıldığını bilmekteyiz.
Şimdi, burada öğrenmek istediğim şudur: Bu
altı yıl içerisinde, iktidarımızın yatak kapasitesinin
artırılmasında ve altyapılarının
oluşturulmasında ne gibi bir çalışması olmuştur?
Bunu Sayın Bakanımdan öğrenmek istiyorum.
Bir diğer istirhamım da şudur: Turizm zenginlik
demektir ve istihdam demektir. Bunun ülke sathına
yaygınlaştırılmasında büyük fayda vardır diye
ifade ediyor, bu düşüncelerimi de sizlerle paylaştığım
için teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
vardır.
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI
A) TEZKERELER
1.- Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
Başkanlığının, (2/210) esas numaralı Türk Ceza
Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin Avrupa Birliği Uyum Komisyonuna havale edilmesi
gerektiğine ilişkin tezkeresi (3/397)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Avrupa Birliği Uyum
Komisyonunun (2/210) esas numaralı Türk Ceza Kanununun Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
İç Tüzükün 34üncü maddesinin üçüncü fıkrası gereğince
kendisine havale edilmesine ilişkin istemi Adalet Komisyonunca da uygun
bulunduğundan bu istem İç Tüzükün 34üncü maddesinin dördüncü
fıkrası uyarınca Başkanlığımızca yerine
getirilmiştir.
Bilgilerinize sunulur.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin bir önerge vardır, okutuyorum.
B) MECLİSARAŞTIRMASI
ÖNERGELERİ
1.- Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu ve 21 milletvekilinin, Toprak Mahsulleri Ofisi ile ilgili
iddiaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/168) (x)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Toprak Mahsulleri Ofisinin hububat piyasalarını
düzenlemekte yetersiz kaldığı, üretici ve tüketiciyi
koruyamadığı, bazı kişi ve firmalara haksız
kazanç ve çıkar sağladığı iddialarının
araştırılması ve Kurumu piyasa düzenleyici bir yapıya
kavuşturmak için gerekli önerilerin ortaya konulması amacıyla,
Anayasamızın 98 ve İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri
gereğince bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını
arz ve teklif ederiz.
1) Mehmet Serdaroğlu (Kastamonu)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) Reşat Doğru (Tokat)
4) Mithat Melen (İstanbul)
5) Mehmet Şandır (Mersin)
6) Kadir Ural (Mersin)
7) Hasan Çalış (Karaman)
8) Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
9) Necati Özensoy (Bursa)
(x) (10/168) esas numaralı Meclis
araştırması önergesinin tam metni tutanağa eklidir.
10) D. Ali Torlak (İstanbul)
11) Yılmaz Tankut (Adana)
12) Murat Özkan (Giresun)
13) Cumali Durmuş (Kocaeli)
14) Tunca Toskay (Antalya)
15) Faruk Bal (Konya)
16) Ümit Şafak (İstanbul)
17) Süleyman Turan Çirkin (Hatay)
18) Metin Ergun (Muğla)
19) Mustafa Kalaycı (Konya)
20) Mustafa Kemal Cengiz (Çanakkale)
21) Osman Durmuş (Kırıkkale)
22) Gündüz Suphi Aktan (İstanbul)
Özet gerekçe:
Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) 1938 yılında 3491
sayılı Kanunla kurulmuş bir Kamu İktisadi
Teşebbüsü'dür. TMO Ana Statüsü'nün 4. maddesinde kuruluş amacı
ve esas faaliyet konusu; "Yurtta hububat fiyatlarının üreticiler
yönünden normalin altına düşmesini ve tüketici halk aleyhine anormal
derecede yükselmesini önlemek, bu ürünlerin piyasasını düzenleyici
tedbirler almak ... " şeklinde ifade edilmektedir. Bakanlar Kurulu
2006 yılından itibaren TMO'yu fındık alımı
konusunda da görevlendirmiştir.
TMO, 2003 yılından itibaren yaptığı
politika değişiklikleri ile ana statüsünde belirtilen görevleri
yerine getiremediği gibi, 2005, 2006 ve 2007 yıllarında anormal
görev zararının oluşmasına neden olmuştur.
Ülke genelinde çok sayıda hububat alım merkezi
kapatılmış, alım ve satış fiyatlarının
ileriye yönelik birlikte açıklanması uygulamasından
vazgeçilmiş, hasat dönemlerine yakın zamanlarda ve bazı
yıllarda hasat dönemini de kapsayacak şekilde vadeli
satışlar açılarak özel sektörün piyasaya girmesi
engellenmiş, hasat döneminde Dahilde İşleme Rejimi
kapsamında ithalata izin verilerek fiyatların düşmesine neden
olunmuştur. Bütün bunların sonucu olarak Türk çiftçisi zarara
uğratılmıştır.
2007 yılında iklimin kurak geçmesi sonucu üretim
miktarının azalacağı, arz talep dengesi uyarınca
fiyatların yükseleceği, yükselen fiyatların un ve ekmek
fiyatlarına da aynen yansıyacağı açıkça ortada iken ve
kurumun piyasa düzenleyici etkisine her zamankinden fazla ihtiyaç duyulurken,
Ekim 2007 itibariyle sadece 125 bin ton hububat alımı
yapılmıştır.
2007 yılının ilk aylarında TMOnun
düştüğü durum tam anlamıyla trajikomiktir. TMO, Türkiye
Limanlarında bir taraftan ihraç ettiği buğdayı gemilere
yüklerken eş zamanlı olarak ithal ettiği buğdayları da
gemilerden boşaltmıştır. Tüketici halk aleyhine
oluşabilecek anormal fiyat artışlarını önlemeye
yönelik tedbirleri zamanında almayan TMO, ithalat yoluyla bunu önlemeye
çalışmıştır. Ancak, gerekli basireti yine
gösterememiş, uluslararası piyasalarda önemli sayılabilecek
miktarlarda çıkılan buğday alım ihalesi sonucu, dünya
fiyatlarında da önemli bir artışa neden olmuştur.
2007 yılında Ofis, çeltik ve mısır
alımı ise hiç yapmamıştır. Pirinç fiyatları son
bir ay içerisinde yüzde 80 artmıştır. Yıllardır
piyasanın içinde olanların iddialarına göre artışlar,
TMO'nun elinde bulundurduğu pirinci ucuz fiyatla bazı firmalara
vermesinden hemen sonra başlamıştır.
TMO yanlış ve yanlı politikaları sonucu görev
zararını 4 kat artırmıştır. 2004
yılında 278 milyon YTL olan görev zararı, 2007 yılında
1 Milyar 113 Milyon YTL'ye çıkmıştır. 2007 yılı
görev zararına kuraklığın etkisi henüz
yansımamıştır.
2002 yılı sonunda 1.18 milyar YTL olan TMO'nun borcu
2007 yılı sonunda 2,82 Milyar YTL'ye çıkmıştır.
Sermaye artışının etkisi de dikkate
alındığında 2002 yılına göre borçlarda 3 kat bir
artış söz konusu olmuştur.
Dünyanın 8. büyük hububat ihracatçısı olan
Türkiye'nin, hububat ithal eder duruma düşürülmesi, kendi çiftçimize
aktaracağımız kaynakların yabancı üreticiye
aktarılması anlamına gelmektedir.
Kurumun, Hükümetle siyasi yakınlığı, hatta
akrabalığı olan bazı kişi ve firmalara çıkar
sağladığı iddiaları, piyasanın içinde olanlar
tarafından dile getirilmektedir.
Sonuç olarak, TMO'nun hububat piyasalarını düzenlemekte
yetersiz kaldığı, üretici ve tüketiciyi
koruyamadığı, bazı kişi ve firmalara haksız
kazanç ve çıkar sağlayarak görev zararı adı altında
Devlet Hazinesini zarara uğrattığı iddialarının
araştırılması ye Kurumu piyasa düzenleyici bir yapıya
kavuşturmak için gerekli önerilerin ortaya konulması amacıyla,
Anayasamızın 98 ve İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri
gereğince bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulması
gerekmektedir.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge gündemdeki yerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun, İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup,
oylarınıza sunacağım.
V.- ÖNERİLER
A) SİYASİ PARTİ
GRUBU ÖNERİLERİ
1.- Daha önce görüşmelerine
başlanan çevre kirliliği ile ilgili Meclis araştırması
önergelerinin görüşmelerine devam edilmesine ve bu görüşmelerin
bitiminden sonra (10/155) esas numaralı Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmesinin yapılmasına ve görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasına
ilişkin CHP Grubu önerisi
15.04.2008
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun, 15.04.2008 Salı günü (Bugün)
yaptığı toplantısında, siyasi parti grupları
arasında oybirliği sağlanamadığından, Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Kemal
Anadol
İzmir
Grup
Başkanvekili
Öneri:
15.04.2008 Salı günü (Bugün) Gündemin, Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
Kısmında yer alan ve daha önce görüşmelerine başlanan çevre
kirliliği ile ilgili Araştırma Önergelerinin görüşmelerine
devam edilmesi ve bu görüşmelerin bitiminden sonra Gündemin 126 ncı
sırasında yer alan (10/155) Esas Numaralı Meclis
Araştırma Önergesinin görüşülmesi ve görüşmelerin
tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Grup önerisinin lehinde, Mersin Milletvekili Vahap
Seçer ve Muğla Milletvekili Gürol Erginin söz talepleri vardır;
aleyhinde, Bilecik Milletvekili Fahrettin Poyraz, Sakarya Milletvekili Ayhan
Sefer Üstün.
İlk söz Mersin
Milletvekili Sayın Vahap Seçere aittir.
Sayın Seçer, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
VAHAP SEÇER (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tahıl üretimi ve tüketimi planlamasında
karşılaşılan sorunların tespit edilerek çözüm
yollarının bulunması amacıyla 28 milletvekili
arkadaşımla vermiş olduğumuz araştırma önergesi
hakkında söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlarım.
Değerli arkadaşlarım, son günlerde kamuoyunu
meşgul eden dünya gıda fiyatlarındaki anormal artışlar
endişe verici boyutlara gelmiştir. Bugün gelinen noktada gıda
teminindeki sıkıntılar ve aşırı fiyat
artışları dünyada toplumsal barışı tehdit edecek
boyutlara gelmiştir. Son günlerde, basından da takip ediyorsunuz
umarım, Mısırda, Haitide, Tunusta gıda depoları
halk tarafından yağmalanacak duruma gelmiş, Filipinlerde
gıda depolarını askerler, silahlı askerler halkın
yağmasına karşı koruma durumuna gelmiştir.
Değerli arkadaşlarım, dünyada tarım
ürünlerinde sıkıntı yaşanacağı tahmin ediliyordu.
2007 yılında küresel ısınmadan kaynaklanan kuraklık
tüm dünyayı etkiledi. Bu hadiseden ülkemiz de nasibini aldı.
Ayrıca 2003 yılından bu yana artan petrol fiyatları
biyoyakıt üretimini teşvik etti. Yani biyoyakıt üretiminde
kullanılan tahıl ürünleri diğer birtakım tahıl,
tarım ürünleri ekim alanlarının yerine ikame olarak geçmiş
oldu. Ayrıca Çin ve Hindistan gibi nüfusu oldukça yoğun olan
ülkelerdeki refah düzeyinin artması, onların tahıl konusunda,
tarım ürünleri konusunda da bir talep artışını meydana
getirdi. Tabii ki bütün bu gelişmelerden, az önce söylediğim gibi,
ülkemiz de olumsuz yönde nasibini aldı. Artı, bunun yanında, uygulanan
yanlış tarım politikaları bu
sıkıntıların bir kat daha artmasına sebep oldu.
Nitekim, mevcut anlayışta, mevcut yönetimdeki tarım konusundaki
anlayışta, Bırakalım diğer ülkeler tarım
ürünlerini üretsin, zaten onların üretim maliyetleri Türkiyedeki
tarım ürünlerinin üretim maliyetlerinden çok daha düşüktür, veririz
parayı, bu malları, bu ürünleri ithal ederiz.
anlayışı söz konusuydu. Dolayısıyla, son dört beş
yıldır, ülkemizde, tarıma yeterli, gerekli önem Hükûmet
tarafından verilemiyordu. Bu da, tabii ki, tarımla
uğraşanların nüfusunu tarımdan hızla uzaklaştırdı
ve tarımsal üretimin Türkiyede gerilemesine sebep olan etkenlerden bir
tanesi oldu.
Ayrıca, son günlerde, özellikle son bir yıl içerisinde
tarımsal girdilerdeki, özellikle temel girdiler olan akaryakıttaki,
gübredeki akıl almaz artışlar tarımsal üretimi yine olumsuz
yönde etkiledi. Ancak, burada kaygı verici olan durum, Hükûmetin bu
gelişmeler karşısında maalesef kayıtsız
kalmasıdır.
Değerli arkadaşlarım, dünyadaki tarımsal
üretimi olumsuz etkileyen bütün bu gelişmeleri dünyanın birçok ülkesi
zamanında algıladı ve bu konuda gerekli zamanda gerekli
tedbirleri aldı. Ancak ülkemizde durum aynı mı? Bunu gözden
geçirmek gerekiyor. Bu konu 2007 yılının başında gündeme geldiğinde,
kuraklıktan kaynaklanan ciddi anlamda bir verim kaybının olacağı,
bütün otoriteler tarafından, sivil toplum örgütleri tarafından, bu
konuda uzman kuruluşlar tarafından kamuoyuna açıklandı.
Ancak Hükûmet bu konuda gayet soğukkanlıydı, ortada endişe
edilecek bir durumun olmadığı beyanatları yetkili
ağızlar tarafından kamuoyuna aktarılıyordu.
Biz bu konuda neler yaptık? Tedbirler aldık mı?
Kesinlikle almadık. 2007 hasat döneminde, buğday hasat döneminde
Toprak Mahsulleri Ofisi, yani, piyasayı regüle etme görevi içerisinde olan
Toprak Mahsulleri Ofisi, birinci sınıf ekmeklik buğdayı
42,5 kuruş gibi, yeni kuruş gibi dönemine göre düşük bir fiyatla
alıma çıktı piyasalara. Tabii ki, TMOnun, Tarım
Bakanlığının yetkili bürokratlarının göremediğini
un sanayicisi, tüccar görüyordu, bu fiyatların hasat döneminden sonra
hızla yükseleceğini görüyordu ve piyasaya girdiler, piyasadaki
çiftçinin ürettiği buğdayları piyasadan aldılar. Ama, TMO,
tarihinin en düşük buğday alımını yaptı. Topu
topu 102 bin ton TMO buğday alabildi. Oysa ki, geçtiğimiz yıllar
incelendiğinde 4 milyon ton, 5 milyon ton, 6 milyon ton gibi
yıllık Toprak Mahsulleri Ofisinin buğday alımları
vardı.
O dönemlerde Sayın Bakan, kamuoyunun tepkisi
karşısında Endişe edilecek bir şey yok. Türkiyede
hasat edilen buğday Türkiyeye yeterlidir. En kötü ihtimalle 200 bin, 300
bin civarında Türkiyenin bir açığı olur. Bu konuda fikir
sahibiyiz, bilgi sahibiyiz, gerekli zamanlarda gerekli tedbirleri
alırız. diye bir yaklaşım içerisine girmişti ve bu
anlayışla da 10/9/2007 tarihinde Bakanlar Kurulu kararıyla,
TMOya, tarife kontenjanı uygulamasıyla, sıfır gümrükle,
800 bin ton buğday ithal yetkisi verildi. Olay burada kaldı. O
dönemde, Türkiyeye cif maliyet, buğdayın kalitesine göre 250, 300,
350 dolar seviyelerindeydi. Beklendi, stoklar hızla tükendi.
Yılbaşına gelindi, yılbaşı geçti. 2008
yılına girdik. Bakıldı ki, dünyada ciddi anlamda,
gerçekten, bu konuda sıkıntı yaşanıyor ve bu da
yaşanmaya devam edecektir. Hızla buğday alımına
girildi. Tabii ki, Türkiye uluslararası piyasalara buğday almaya
girince fiyatlar otomatik olarak yükselmeye başladı. Artık
fiyatlar konusunda yapılacak bir şey yoktu, fiyatlar 400-450 dolar
seviyelerine geldi. Bu sıkıntı devam etti, buğday
stokları hızla tükendi ve bugün gelinen noktada dünyada buğday
fiyatları -Türkiyeye maliyet olarak söylüyorum- 500550 dolar/ton
seviyelerine maalesef gelmiş durumdadır. Elbette ki Sayın Bakan
az önce açıkladı: Hasat dönemine kadar buğdayda sorun yoktur,
pirinçte sorun yoktur. İyi güzel de tabii ki hasat döneminde eski rakamla
400 bin lira kilogramın maliyetiyken bugün buğday 700 - 800 bin lira
seviyelerine gelmiş. Ekmeği, biz, yurttaşımıza
olması gerekenden çok çok daha yüksek fiyatlara yedirir duruma geldik.
Bunların da iyi düşünülmesi gerektiğini düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarım, Türkiyenin çok ivedilikle
tarım sektörüne önem vermesi gerekiyor, artık eski
anlayışı bir kenara bırakmamız gerekiyor. Az önce de
bahsettiğim sebeplerden dolayı yani ciddi iklim
değişiklikleri, biyoyakıt üretimindeki artışlar,
dünyadaki hızlı nüfus artışı -dolayısıyla
tüketime yansıyor- gelecekte tarımsal ürünlerin değerini bugünkü
durumdan çok daha fazla noktalara getirecek diye düşünüyorum. Onun için
önlemler almamız gerekiyor. Türk tarımı önemsenmeli, çok ciddi
tedbirler almak zorundayız.
Bugün üretici gerçekten üretim yapamaz durumda. Günlerdir birçok
siyasi partiden milletvekili arkadaşlarım çiftçinin durumunu,
yaşadığı sıkıntıları buradan yüce
Meclise aktarmaya çalışıyor. Bir kez daha ben değinmek
istiyorum. Son günlerde artan temel girdilerden gübre fiyatları, mazot
fiyatları, tohumluk fiyatları üreticiyi ekim yapamaz, dikim yapamaz,
üretim yapamaz noktasına getirmiştir. Bugün üretim maliyetleri hesap
edildiği zaman, bugünkü rakamlarla üreticinin üretim sonunda elde
ettiği ürünle mukayese edildiği zaman bakacaksınız ki
gerçekten, üretici bu üretim faaliyetinden para kazanamaz duruma
gelmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Konuşmanızı tamamlayınız
Sayın Seçer.
Buyurun.
VAHAP SEÇER (Devamla) Değerli arkadaşlarım,
Türkiye, ekmeklik buğdaydan sonra pirinçte de aynı
sıkıntıları yaşıyor. TMO Stoklarda yeterli
pirinç stokumuz var. diyor ama az önce de belirttiğim gibi pirinçte,
hasat döneminden bugüne, hatta hatta ocak ayından bugüne fiyat
artışlarına baktığınız zaman yüzde 130lar
seviyesinde bir fiyat artışıyla karşı
karşıya kalınmıştır. Tabii ki bunun
değişik nedenleri vardır. TMO yeterli alım
yapamamıştır hasat döneminde, yurt dışı
bağlantılarında yine geç kalınmıştır.
Nitekim, Mısır, Hindistan Tayland gibi pirinç üreticisi ve
ihracatçısı ülkeler, stoklarının hızla tükenmesinden
dolayı, kendi iç taleplerini karşılama adına
ihracatlarını durdurmuş bu da dış piyasalarda bir
panik havası yaratmıştır.
Değerli arkadaşlarım, tarımı
önemsemeliyiz. Özellikle halkımızın temel tüketim maddeleri
konusunda hassas davranmalıyız.
Bu bilgiler ışığında yüce heyetinizi
saygıyla selamlarken bu Meclis araştırması önergemize
katkı vermenizi diliyor, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Seçer.
Grup önerisinin aleyhinde Bilecik Milletvekili Sayın
Fahrettin Poyraz.
Buyurun Sayın Poyraz. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunca verilen önergenin aleyhinde görüşlerimi belirtmek üzere söz
almış bulunmaktayım.
Kişisel olarak, elbette önergede belirtilen hususların
Meclisimiz tarafından üzerinde durulması gereken, eğilinmesi
gereken konular olduğunda hemfikir olduğumu öncelikle ifade etmek istiyorum.
Ancak, elbette Meclisimizin gündemi oldukça yoğun. Dolayısıyla,
burada, ister istemez bazı konulara öncelik verme mecburiyetimiz var.
Dolayısıyla, biz AK Parti Grubu olarak da birazdan kendi grup
önerimizi getireceğiz ve grup önerimizde de belirttiğimiz üzere,
üçüncü haftasını doldurduğumuz sosyal güvenlik reformunu içeren
kanun tasarısının görüşmelerine devam edilmesini bu anlamda
önereceğiz.
Bu anlamda ben, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin ileriki
bir tarihte, Meclisimizin uygun görmesi hâlinde elbette Meclisimizin gündemine
gelebileceğini ifade ederek sözlerimi toparlayıp hepinize
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Poyraz.
Grup önerisinin lehinde Muğla Milletvekili Sayın Gürol
Ergin.
Sayın Ergin, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
GÜROL ERGİN (Muğla) Daha ben gelmeden
başlıyor saat.
BAŞKAN Buyurun Sayın Ergin.
GÜROL ERGİN (Muğla) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Mersin Milletvekili Sayın Vahap Seçer ve
arkadaşları tarafından, tahıl ürünlerinin üretim ve tüketim
planlamasında karşılaşılan sorunların tespiti ve
çözüm yollarının bulunması amacıyla verilen Meclis
araştırması önergesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken sizleri ve
yüce Türk ulusunu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, biraz önce bu kürsüde iktidar
partisi mensubu arkadaşımız Sayın Poyraz vardı,
Gündem yoğun, onun için bu konuyu bugün gündeme almayacağız.
dedi.
Değerli arkadaşlarım, siz gazete de mi okumuyorsunuz?
Bütün gazeteler, dünyanın geleceğiyle ilgili çok ciddi
sıkıntılar olduğuyla çalkalanıyor, siz hâlâ burada,
Türkiye'nin ve dünyanın geleceğiyle ilgili bir konuyu
önemsemiyorsunuz ama Anayasaya aykırı olarak
çıkardığınız bir yasayı tekrar görüşmek için
de bu Meclisi günlerdir, haftalardır meşgul ediyorsunuz. Eğer o
yasayı Anayasaya uygun çıkarsaydınız, üç haftadır bu
Meclis o yasayı görüşüyor olmayacaktı.
Değerli milletvekilleri, 2007 yılında dünya
buğday üretimi 603 milyon ton, tüketim 613 milyon tondur. Tüketim,
üretimden fazladır ve bu, dünyamız için olduğu kadar ülkemiz
için de uyarıcı bir anons olmalıdır. Türkiye'nin üretimi
dünya üretiminin yüzde 3ü kadardır ve bu önemli bir orandır. Dünyada
tüketimin üretimden daha fazla artması sonucu 2002-2003 döneminde 165
milyon ton olan dünya buğday stoku 2007-2008 döneminde 110 milyon tonla
son otuz yılın en düşük düzeyine inmiş, buğday
fiyatları da bu yüzden hızla yükselmiştir. Dünyada
üretim-tüketim dengesindeki bu bozulma ile dünya piyasalarında buğday
fiyatlarında son bir yıllık artış yüzde 85e
ulaşmıştır. Birleşmiş Milletler, artan gıda
fiyatlarından dolayı gıda yardımlarının
azalabileceği ve açlık tehlikesinin artacağı
uyarısında bulunmaktadır.
Dünyada buğday üretiminde ve tüketiminde dengeler
değişirken, ülkemizde de bu durumu dikkate alan önlemleri
geliştirme zorunluluğu vardır. Çünkü son yirmi yılda
buğday ekim alanı Türkiyede 9 ilâ 9,4 milyon hektardan 2006
yılında 8,5 milyon hektara inmiştir. Buğdaydaki
daralmanın yarısı başka ürünlere kaymaktan
kaynaklanıyorsa diğer yarısı da üretimden tamamen kopmadan
kaynaklanmaktadır. Çiftçi üretimden kopmaktadır, çünkü
ürettiğiyle geçinememektedir. Çiftçilerimizin yüzde 85inin hububat
üreticisi olduğu, nüfusumuzun beslenmesinde buğdayın önemli yeri
bulunduğu dikkate alındığında, buğdayın
ülkemiz için stratejik önemi açık olarak görülmektedir. Bizim amacımız,
ülkemizin üretim potansiyelini kullanarak sadece yurt içi tüketimi
karşılamak için değil, gelişen dünya tarım ürünleri
pazarından daha fazla pay almak için çalışmak
olmalıdır. Çiftçinin buğday üretimine yönelmesi, üretimden para
kazanmasıyla mümkündür. Oysa, Türkiyede, AKPnin iktidara geldiği
günden beri, çiftçi, kârı unutmuş, zararını azaltma
telaşına kapılmıştır.
Değerli milletvekilleri, AKP iktidara geldiği 2002
Kasımından itibaren uyguladığı çiftçiyi ezen
yabancı patentli, IMF ve Dünya Bankası patentli tarım
politikalarını inatla sürdürmüştür. AKP İktidarının
darbesini yemeyen çiftçi
kalmamıştır. AKP hükûmetleri uyguladıkları
çeşitli politikalarla çiftçimizi üretemez hâle getirmiştir.
Buğdayda düşük fiyat, düşük prim politikası uygulanarak,
çiftçiye alım sıkıntısı yaşatılarak
buğday üretiminin artması engellenmiştir.
Orta Anadoluda bugün 500 bin dekar alanda çiftçi artık
buğday ekmemektedir. 2007 yılında 225 bin kişi tarım
yapmayı bırakmıştır. Buna karşın kırsal
alanda işsizlik oranı, yine de bir önceki yıla göre yüzde
6,4ten yüzde 6,6ya çıkmıştır. Bütün bu rakamsal
göstergeler tehlikenin büyüklüğünü ortaya koymaktadır. Kuraklık
da etkili olunca 2007 yılında, uzun yıllardan sonra ilk kez,
ihtiyacımızı karşılamak için 2 milyon ton
dolayında buğday ithal etmek zorunda kaldık. Oysa Sayın
Bakan Haziran 2006da Türkiye artık buğday ithal etmiyor. diye
övünüyor, Tarım Kredi haber bülteni de bu övünmeyi manşetten
veriyordu. Tarım Kredi haber bülteninin bu manşetini görmek isteyen
arkadaşlarıma göstermek isterim.
2006 yılı Kasım, Aralık aylarında ciddi
kuraklık yaşanınca ilgili tüm kuruluşlar hububat üretiminde
düşüş olacağı konusunda Hükûmeti uyardılar. Bu
uyarılara Tarım ve Köyişleri Bakanı Şubat 2007
başında Spekülasyon yapıyorlar Kuraklık var. diyerek
fiyatlarla oynamak istiyorlar. diye karşı çıktı ve Mart,
nisan aylarında yağış olursa buğdayda
sıkıntı yaşamayacağız. yanıtını
verdi. Aynı Bakan, mart ayı da çok kurak geçtiği hâlde, 4 Nisan
2007de Şanlıurfada Türkiyede bu yıl tarımsal
kuraklık riski yoktur. Bunu açık ve net olarak söylüyoruz. dedi ama
çok büyük bir üretim kaybı yaşanınca özel sektöre hububat
ithalat yetkisi verdi, hem de gümrük vergilerini önce yüzde 5lere, sonra yüzde
sıfıra çekerek. Bakanlık önemli bir hata
yapmıştır. Eğer inat etmeyip zamanında ithalat
yapılsaydı bugünkünden çok daha ucuza buğday ithal etmiş
olacaktık.
İç piyasadaki buğday fiyatları ise yükselişini
özellikle ekim ayından sonra ortaya koydu. Bu aylarda üreticinin elinde
ürün kalmaması nedeniyle fiyat artışından üreticimiz
yararlanamadı. Borsa fiyatları 60 yeni kuruşa kadar yükseldi,
hatta geçti ama çiftçinin eline bir şey geçmedi. Buğday
fiyatlarındaki bu yükselişten dolayı ekmeğe zam
yapılması kaçınılmaz oldu, fakir fukara ekmek de yiyemez
duruma düşürüldü. Hükûmet çiftçiye kaşıkla verdiğini
kepçeyle geri alıyor. Nitekim, Türk çiftçisi 2006 yılında 5
milyar yeni Türk lirası tarımsal destek alırken, yalnızca
kullandığı girdiler dolayısıyla ÖTV ve KDV olarak
devlete 5 milyar 449 milyon yeni Türk lirası ödemiştir. Yani çiftçi
devletten alacaklıdır.
Türkiyede çiftçi, mazotu kullanırken vergiye, gübreyi
kullanırken tüccara, elektriği kullanırken TEDAŞa
çalışmaktadır. Kuraklıktan 5 milyar YTLnin üzerinde zarar
gören çiftçi, yaşadığı kuraklık sıkıntısı
yetmiyormuş gibi, en önemli girdileri olan mazot, gübre, ilaç ve
elektrikteki zamların şokuyla sarsılmıştır.
Çiftçi isyan etme noktasına gelmiştir. Pahalı olduğu için
özellikle sulamada kullandığı elektriğin borcunu
ödeyemeyen, bu nedenle de elektrik fiyatında indirim bekleyen çiftçinin
kullandığı elektriğin fiyatı 13,5 yeni kuruştan
15,55 yeni kuruşa çıkarılmıştır.
Sayın Bakan biraz önce yaptığım konuşma
üzerine Biz, 27 Nisan 2005 tarihli Resmî Gazetede belirttiğimiz üzere,
elektrik borçlarını yeniden düzenledik. diyor ve Biz faizi sildik.
diyor. Hayır Sayın Bakan, siz oraya tarımsal TEFE diye
değişik adla faiz koydunuz.
Şimdi, benim sorum şuydu: Siz pancar ekimine yeniden
izin verdiniz. Ee, şimdi, çiftçinin hemen tamamının
elektriği kesik, sulama yapamayacak. Nasıl olacak da patates
yetiştirecek bu çiftçi? Buğdayını nasıl sulayacak?
Değerli arkadaşlarım, bunlar Hükûmetin dikkate ciddi olarak
alması gereken ama savuşturma amacı taşıyarak
davranmaması gereken konulardır.
Bakınız, gübredeki duruma bakınız.
Yalnızca bir yılda, Nisan 2007den Nisan 2008e gübreye ortalama
yüzde 116 zam gelmiştir. Bir yıl önce 65 kuruş olan DAP gübresi
bugün 155 kuruştur, kompoze gübre 50 kuruştan 180 kuruşa
çıkmıştır. Enflasyon yüzde 8,4, gübre artışı
yüzde 100ün üzerinde.
Değerli arkadaşlarım, böyle çiftçilik
yapılır mı? Siz çiftçiye bu hâliyle nasıl tarım
yaptıracaksınız da o gidecek elektrik borçlarını
ödeyecek, mümkün mü? Ondan sonra da Biz yaptık, ne yapalım
yararlansaydı. deyip kenara çekilme hakkınız olmaz diye düşünüyoruz.
Bakınız değerli arkadaşlarım, mazota
bakın; sanki mazot ucuzmuş gibi özel tüketim vergisini 22 Temmuz
seçimlerinden sonra yüzde 10,8 arttırdınız. Bugün mazot
yaklaşık 3 milyon lira, 3 yeni Türk lirası. Şimdi, bunun
rafineriden çıkış fiyatına bakın: 1,227 lira. Buna
koyduğunuz vergi 1,313 lira. Şimdi, bu, dünya petrol
fiyatlarından ötürü bir artış mı oluyor, sizin haksız,
hukuksuz, adil olmayan vergilerinizden ötürü mü artıyor?
Değerli arkadaşlarım, şimdi, 22 Temmuz
seçimlerinden sonra ilk çiftçi mitingini de Kahramanmaraşlı çiftçiler
yaptı pazar günü ve mitinge traktörleriyle geldiler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Ergin, konuşmanızı
tamamlayınız.
GÜROL ERGİN (Devamla) Yazdıkları pankartlar
içerisinde en önemlisini söyleyeyim, çiftçinin içine işlemiş, diyor
ki çiftçi: Anam evde, babamla geldim. Niye dedirtiyorsunuz bunu çiftçiye?
Değerli arkadaşlarım, Neler yapılmalıya
gelelim: Öncelikle, tarımsal sulamalara önem vereceksiniz, sulanabilecek
durumdaki yaklaşık 4 milyon hektar alana su götüreceksiniz.
Tarımsal elektrikte 2002 öncesinde verilen ve sizin
kaldırdığınız yüzde 35 desteği yeniden
vereceksiniz. Tarımda kullanılan elektriğin KDVsini yüzde
18den 1e indireceksiniz. Mazottan özel tüketim vergisi almaktan vazgeçeceksiniz.
Tarım ilaçları ve gübrede KDVyi yüzde 1e indireceksiniz. Türkiyede
üretilmeyen ve yurt dışından alınan gübreden vergi
almayacaksınız.
Bakın arkadaşlar, şimdi, Hükûmet diyor ki: Ben
mazota destek veriyorum. Kaç yüz trilyon destek? Yaklaşık, diyelim
400 trilyon. Yalnızca 2007 Temmuzundan bu yana mazota gelen zamdan ötürü
köylünün değişik hesaplara göre 990 trilyonla 2 katrilyon
arasında fazla fark ödemesi vardır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ergin.
ALİ KOYUNCU (Bursa) O hesap yanlış
GÜROL ERGİN (Muğla) Ben seni hesap diye toplar
çarparım arkadaş. Akıllı ol!
BAŞKAN - Grup önerisinin aleyhinde Sakarya Milletvekili
Sayın Ayhan Sefer Üstün.
Sayın Üstün, buyurun efendim. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk
Partisinin grup önerisi aleyhinde söz aldım. Bu vesileyle yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, 15/4/2008 Salı günü yani bugün
Danışma Kurulu toplanmış ancak bir uzlaşmaya
varılamamıştır. Bu münasebetle her üç grup farklı
farklı, gündemle ilgili önerilerini sunmuşlardır.
Burada Cumhuriyet Halk
Partisinin önerisi kısaca bu hafta -bu salı günü yani- kanun
tasarılarını görüşmeyelim, Meclis araştırma
önergelerini görüşelim, araştırma komisyonları
kuralım; yani, denetim faaliyetleri yapsın Meclisimiz, kanun
tasarılarının görüşülmesini bir kenara bıraksın.
Kısaca özetlersek bu. Oysa değerli arkadaşlar, bu Meclis, zaman
zaman, yeri geldiğinde denetim faaliyetlerini de yapmıştır,
soru önergelerini görüşmüştür, Meclis araştırma
önergelerini görüşmüştür, araştırma komisyonları
kurmuştur. Şu anda, benim bildiğim kadarıyla, beş tane
araştırma komisyonumuz faaldir ve ortalama bu komisyonlarda 16
değerli milletvekilimiz çalışmakta yani neredeyse 80
milletvekilimiz şu anda araştırma komisyonlarında
çalışmakta, faaliyette bulunmakta. Bu komisyonlarımız zaman
zaman ülkemizin değişik illerine de gitmekte. Eğer, biz, burada,
beş değil de, on tane, on beş tane araştırma komisyonu
kurmaya kalksak, 550 milletvekilimizin tamamını neredeyse bu
komisyonlarımıza hasretmemiz lazım. O zaman bu Meclis nasıl
çalışacak, nasıl kanun yapacak? Tabii, bunu takdirlerinize
sunuyorum.
Değerli arkadaşlar, gündemimizde, biliyorsunuz, Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun Tasarısı
var ve biz, bunu, 27 Marttan itibaren görüşüyoruz. Yani yaklaşık
üç haftadan beri bu kanun tasarısını görüşmekteyiz.
Kamuoyunu çok da fazla ilgilendiriyor. Sosyal taraflarla görüşmeler
yapılıyor. Uzlaşılabildiği kadar da sosyal taraflarla
uzlaşılarak bu kanun çıkartılmaya
çalışılıyor ancak muhtemelen bu hafta da görüşürsek
dördüncü haftaya gireceğiz, neredeyse bir aydan beri aynı kanunu
görüşüyor olacağız.
Görüşmeler yapıldı. Evet, Hükûmet tansiyonu
düşürmek için gerçekten bunu zamana yayıyor ama isteseydi, bunu,
Meclisi çalıştırır, cumartesi pazar da
çalıştırır, 24.00e kadar da
çalıştırır, bitimine kadar da der ve ondan sonra bu kanunu
belki bir haftada geçirirdi. Uzlaşma adına üç haftadan beri biz bu
kanunu görüşüyoruz. Bu hafta da görüşürsek dördüncü hafta olacak. O
bakımdan, artık bu meseleyi Türkiyenin gündeminden
çıkarmamız lazım.
Evet, biraz sonra sayın grup başkan vekillerimizin
sunacağı AK Parti önerisiyle, bu hafta Meclisimizin 119 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşülmesini yapmak
üzere bir önerge sunacaklar. O bakımdan, o önergeyi
desteklediğimizden dolayı, bizler, Cumhuriyet Halk Partisi Grup
önerisini desteklemiyoruz, aleyhinde olduğumuzu beyan ediyorum.
Bu vesileyle, tekrar, yüce Meclisi saygılarla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, karar yeter
sayısı istiyorum.
BAŞKAN Evet, grup önerisi üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Grup önerisini oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısını arayacağım.
Grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Evet, grup önerisi kabul edilmemiştir, karar yeter
sayısı vardır.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım.
Buyurun.
2.- (10/167) ve (10/168) esas
numaralı Meclis araştırması önergelerinin ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 16/4/2008 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
15/04/2008
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun bugün yapılan
toplantısında siyasi parti grupları arasında mutabakat
sağlanamamıştır.
Milliyetçi Hareket Partisi grubu olarak 8 Nisan 2008 tarihli
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve arkadaşları
tarafından verilen Gıda fiyatlarında meydana gelen hızlı
artışın nedenlerinin ve ülkemiz üzerinde oluşturduğu
olumsuz etkilerinin ortaya konulması, dünya ölçeğinde şekillenen
duruma göre tarım politikalarımızın yenilenmesi, ülkemizin
yeniden kendi kendisini besleyecek ve bütün dünyaya ihracat yapacak bir üretim
yapısına kavuşturulması için alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi ve Kastamonu Milletvekili ve arkadaşları
tarafından verilen ve biraz önce okunan Toprak Mahsulleri Ofisinin
hububat piyasalarını düzenlemekte yetersiz kaldığı,
üretici ve tüketiciyi koruyamadığı, bazı kişi ve
firmalara haksız kazanç ve çıkar sağladığı
iddialarının araştırılması ve Kurumu piyasa
düzenleyici bir yapıya kavuşturmak için gerekli önerilerin ortaya
konulması amacıyla Meclis Araştırması
açılması önergelerinin görüşmelerinin 16 Nisan 2008 tarihinde
yapılmasını Yüce Meclisin tasviplerine arz ederiz.
Saygılarımla.
Oktay
Vural
İzmir
MHP
Grup Başkan Vekili
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, grup önerisinin lehinde
iki, aleyhinde beş arkadaşımızın söz talebi
vardır.
İlk sözü, lehinde olmak üzere İzmir Milletvekilimiz
Sayın Oktay Vurala vereceğim ve diğerlerini kura çekiminden
sonra heyetinize arz edeceğim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, şimdi söz
sırasını belirleyin, biz de ona göre
BAŞKAN Efendim?
KAMER GENÇ (Tunceli) Önce söz sırasını tespit
edin.
BAŞKAN Hepsi aynı anda geldi. Grup önerisi
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, hepimiz aynı anda verdik,
kura çekin.
BAŞKAN Sayın Genç, grup önerisi okunduktan sonra
teklif gelir, yoksa yarım saat, bir saat önce getirip teklifleri
verirseniz benim değerlendirme şansım olmaz. Lütfen efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, siz bugün niye
çıktınız Başkanlık Divanı kürsüsüne? Meclis
Başkanı niye bu kadar taraflı davranıyor? Bugün sizin
sıranız değildi.
BAŞKAN Sayın Genç, bakınız, Meclis
Başkan Vekili olan arkadaşımız Sayın Meclis
Başkanına vekâleten yurt dışı bir görevde bulunuyor.
Daha önceden arkadaşlarımız rica etti, ben o vesileyle Meclisi
yönetiyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ama olur mu yani? Öyle bir şey olmaz.
BAŞKAN Olur efendim. Bunun İç Tüzüke aykırı
bir şeyi yok. Bu görevlendirmeleri Sayın Meclis Başkanı
yapıyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) Çıkıyor, ondan sonra da keyfî
yönetiyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Vural, buyurun efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün üç parti grubu da aslında Danışma Kurulu
önerisi çerçevesinde hem gündem hem de çalışma saatleriyle ilgili
konuları görüşmek üzere toplandık. Esasen, Danışma
Kurulunda, Meclis gündemi ve çalışma saatleriyle ilgili dün AKP Grup
Başkan Vekilinin ortaya koyduğu görüşler
ışığında, böyle bir mutabakatın
sağlanamayacağını öngördük ve Milliyetçi Hareket Partisi
olarak, Türkiyenin gündemine Meclisin hâkim olması gerektiğini
düşünerek yeni bir gündemle Türkiye Büyük Millet Meclisinin
çalışma yapmasını önerdik.
Sayın milletvekilleri, önerimizin esası, aslında,
bugün hepimizin, her yörede her vatandaşımızın merakla
sorularının cevabını beklediği ve medyada da önemli
bir gündem maddesi olan Türkiyede pirinç, buğday ve hububat eksenli fiyat
artışlarının gündeme gelmesidir. Milliyetçi Hareket Partisi
olarak, bu konuda, 8 Nisanda, dünyadaki gıda fiyatlarındaki
artışın sürebileceği, bu çerçevede tarım
politikalarının tespit edilerek ülkemizin ihtiyacı bulunan
gıdanın temini ve aynı zamanda ihraç edilebilecek bir
potansiyele ulaştırılması, dünya gıda sektöründeki bu
gelişmelerin dikkate alınarak tarımsal politikaların
düzenlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
istemiştik. Bu tür gelişmelerin Türkiye Büyük Millet Meclisinde ele
alınmasına yönelik bu talebimiz Meclis gündeminde yer
almaktadır.
Bu defa, son haftalarda özellikle pirinçte, buğdayda,
hububatta meydana gelen fiyat artışlarını da Türkiye Büyük
Millet Meclisinin gündemine taşımak amacıyla, yine Kastamonu
Milletvekilimiz Sayın Mehmet Serdaroğlu ve grubumuza mensup
milletvekillerimizin önerisiyle bir araştırma istedik.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye bunu konuşuyor,
Türkiye stokçuları konuşuyor, Türkiye bir ayda yüzde 130a varan
fiyat artışlarını konuşuyor, Türkiye ekmek
fiyatlarının artışını konuşuyor. Halk ekmek
satış yerlerinin önünde
kuyruklar oluşuyor ve biz Türkiye Büyük Millet Meclisine halkın gündemini
-buraya- taşıyamıyoruz.
Değerli arkadaşlar, nereye giderseniz gidin -isterseniz
Erzuruma, Trabzona, İzmire, Mersine- her yerde bu soru soruluyor.
Şimdi size soruyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi bu fiyat
artışlarının arkasındaki sebepleri incelemeyecek de ne
yapacak? Bu soruları her bir milletvekilimiz aynı zamanda
cevabını aradığı birer soru olarak -gerçekten Meclisin
gündemine taşınmamış olmakla beraber, ben inanıyorum
ki hepimizin kafasında bunlar var-
şimdi, işte buraya taşımak, halkın gündemiyle,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemini buluşturmak istiyoruz.
Sosyal güvenlikle ilgili IMFnin istek ve arzularına göre
istediğinizi getiriyorsunuz buraya. Millet mi istedi bunu? Millet
istemedi. Şimdi şunu soruyoruz: Sayın Bakan diyor ki Stokçuluk
var. Şimdi, Türkiyede stokçuluk hortlamışsa, stokçuluğa
bağlı fiyat artışları oluşuyorsa ve
karaborsacılık hortlamışsa Türkiye Büyük Millet Meclisi
bunun sebeplerini araştırmamalı mı?
Değerli arkadaşlarım, bunu
araştırmamız ve Hükûmetin, bu yönüyle, katkılarıyla
beraber milletvekillerimiz bu stokçuları tespit etmeli, bu
vurguncuları ve fırsatçıları tespit etmeli, gerekirse böyle
bir zemin hazırlayanlar hakkında da gerekli işlemi yapmak üzere
Meclis soruşturmasına kadar gitmeliyiz.
Ne yapacağız? Elimiz kolumuz bağlı. Sayın
Bakan itiraf ediyor Stokçuluk vardır, stokçular var. diyor. Türkiye Büyük
Millet Meclisi olarak, bu stokçular, bu fırsatçılar varken elimiz
kolumuz bağlı, bunu Meclis gündeminde bir sorun olarak
görmeyeceğiz ve biraz sonra muhtemelen parti mensubiyeti
açısından belki de buna parmaklarınız hayır diyecek
ama gerçekten bu soruların cevabını burada
araştırmalıyız, hadlerini bildirmeliyiz bu stokçulara, bu
fırsatçılara hadlerini bildirmeliyiz. O bakımdan, bu
anlamlı duruş, aynı zamanda bundan sonra bu konuları
fırsat bilenler için de açıkçası çok önemli bir cevap
olacaktır.
Onun için Milliyetçi Hareket Partisi olarak bir taraftan dünyadaki
gelişmeleri dikkate alarak tarımsal politikaları uzun vadeli
nasıl düzenlememiz gerektiğini, bu gelişmeleri nasıl
yorumlamamız gerektiğini, yüce Meclisin milletvekillerinin bu
değerlendirmeyi yapması gerektiğini talep ederken diğer
taraftan da bu kısa vadede -bir ayda- yüzde 130a varan ve evimize
pirincin, bulgurun, hububatın girmesini engelleyen bu gelişmeler
karşısında fakir fukaranın, garip gurebanın Meclisi
olduğumuzu da göstermemiz gerekiyor. Böyle cevap verebilir, böyle itibar
kazanabiliriz.
Bakınız sayın milletvekilleri, 25 Eylül 2007
tarihli bir gazetede, Referans gazetesinde Stoklar tükeniyor, pirinçte fiyat
artışı kalıcı deniyor. 2007nin Eylül ayında
bunları öngörerek Ne yapıyorsunuz? diye milletvekillerimizin
soruları oldu. Bu konuda Edirne Milletvekilimizin, diğer
milletvekillerimizin soruları oldu, ama eylül ayından bu yana bu
stoklarla ilgili artışın olması ve fiyatlarla ilgili etkileri
gündemde olmasına rağmen bir tane tedbir geliştirilmedi.
Şimdi soruyorum size: Toprak Mahsulleri Ofisinin görevi
nedir? Düzenleyici olmasıdır, halkı artan fiyatlar
karşısında koruması, üreticiyi de düşen fiyatlar
konusunda koruması gerekiyor. Yüce Meclisin çıkardığı
kanunun 4üncü maddesinin amir hükmü budur. Peki, bugün ülkemizde stokçular
varsa, fiyatlar yüzde 130 artmışsa, Toprak Mahsulleri Ofisinde 397
bin ton fındık çürüyorsa, bugün CNNe çıkılıp 7 bin
ton pirinç stokumuz varken kişi başına neredeyse
Değerli milletvekilleri, spekülatörler ramazana
hazırlanıyor. Sayın Bakan Stokumuz vardır, stokçular da
var. diyor değerli arkadaşlarım. Türkiyedeki stokçuluğu,
karaborsacılığı bitirmiştik. Sayın Bakan itiraf
ediyor, Stokçuluk vardır. diyor. Şimdi, böyle bir ortamda eğer
bu yönüyle Toprak Mahsulleri Ofisi ve piyasada düzenleyici diğer etkilerle
beraber bu sonuçları doğuran bir hububat, gıda fiyat
politikası ortaya çıkmışsa sorgulamamız gereken
hususlar vardır. O bakımdan, Milliyetçi Hareket Partisi olarak her
yerde
Sayın Bakan söylüyor: Yeterli pirincimiz var. Pirinç
artışı spekülatif. Bu spekülasyona yol açan nedir? Stokçuluksa
belirleyelim. Şimdi, Toprak Mahsulleri Ofisi 30 bin ton stoku kime
satmıştır? Toprak Mahsulleri Ofisinin elindeki bu stok 77
firmaya satılmışken ve bugün Stokçular dediğiniz bu
firmalar ise eğer, Toprak Mahsulleri Ofisi bu stoku neden stokçulara
devretmiştir? Bu soruların cevaplarını Mecliste sorgulamamız
gerekir. Bundan sonraki süreç içerisinde birbirimizi bu konularda
eleştirmek yerine, sebeplerini araştırarak çözüm yollarına
gitmemiz gerektiğini ifade ediyoruz. Bu kadar, bunun çok önemli bir
eleştiri maddesi olduğu vakıadır ama Milliyetçi Hareket
Partisi olarak biz her şeyden önce Mecliste bunun gündeme getirilerek
çözüm arayışı içerisine girilmesini doğru bulduğumuzu
düşünüyoruz. Neden? Çünkü ben inanıyorum ki buradaki her bir
milletvekilimiz, kendisine gelen insanın bir ayda, bir haftada yüzde 130a
varan fiyat artışlarından dolayı şikâyetçi
olduğunu biliyor. O bakımdan, yapılması gereken iş,
bence, bu araştırma önergelerini gündeme almaktır ve Meclisin
gündemini oluşturmaktır. Türkiyenin nabzını Meclis
gündemimize taşıdığımızı da milletimize göstermemiz
gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Vural, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
OKTAY VURAL (Devamla) Teşekkür ederim.
Bu çerçevede, bir taraftan fiyat artışları,
diğer taraftan 2003 yılına göre 3 kat artan görev zararları
nereden kaynaklanmıştır? Bütün bunlarla ilgili soruların
cevaplarını bulmak için bir Meclis araştırması
açılmasını istiyoruz, bunun da görüşmelerinin yarın
yapılmasını
Bugün çevreyle ilgili konuları bitirelim, bu
çevreyle ilgili konular bittikten sonra, yarın da bu konuyla ilgili
araştırma önergelerini gündeme getirelim ve Meclis, Türkiyenin
sorunlarına hâkim bir Meclis olsun. Milliyetçi Hareket Partisinin önerisi
budur.
Bu düşünceyle, bu önerimize destek vermenizi rica ediyor,
hepinize saygılarımı arz ediyorum.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Vural.
Grup önerisinin aleyhinde söz isteyen milletvekillerimiz
arasında çekilen kura sonucunda sıralamayı arz ediyorum:
Fahrettin Poyraz, Bilecik; Tayfun İçli, Eskişehir; Kamer Genç,
Tunceli; Ayhan Sefer Üstün, Sakarya; Hasan Macit, İstanbul
milletvekillerimiz.
Aleyhinde, Fahrettin Poyraz, Bilecik Milletvekili.
Buyurun Sayın Poyraz. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Saygıdeğer
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Milliyetçi
Hareket Partisinin verdiği grup önerisinin aleyhinde görüşlerimi
belirtmek üzere söz almış bulunmaktayım.
Aslında, grup önerisine baktığımız zaman,
az önce Cumhuriyet Halk Partisinin verdiği grup önerisine benzer, paralel
bir grup önerisinin olduğunu görüyoruz. Biz burada, az önce de kısaca
görüşlerimizi ifade ettik ve dedik ki: Biz bu konuların önemsiz
olduğunu asla belirtmiyoruz. Böyle bir imamız bile yok. Fakat neticede
bir sıralama yapmak zorundayız ve Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak
olaylara da her anda vâkıfız. Yalnız, yöntem olarak
birtakım farklılıklarımız var diye düşünüyorum.
Az önce, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekilimiz,
Meclisin gündeme hâkim olması gerektiğinden bahsetti. Elbette
katılıyoruz buna, Meclis gündeme hâkim olmalı, ama Meclisin
illaki gündeme hâkim olması için her konuyu araştırma komisyonu
kurarak gündeme getirmesine de gerek yok. Ben söylüyorum şu anda: Kamu
İktisadi Teşebbüsleri bu hafta Toprak Mahsulleri Ofisinin 2006
yılı hesap ve işlemlerini görüşecek ve KİT
Komisyonunda iktidar partisinden, Cumhuriyet Halk Partisinden, Milliyetçi
Hareket Partisinden, bağımsız milletvekili
arkadaşlarımızdan da temsilciler var ve biz aynı zamanda
uzman komisyonda, ihtisas sahibi olan komisyonda hem 2006 yılı hesap
ve işlemlerini görüşür ve denetlerken aynı zamanda bugün en
önemli gördüğümüz bu konuyu da bu hafta KİT Komisyonunda masaya
yatırıp, enine boyuna -sizlerin de temsilcilerinin olduğu bu
Komisyonda- tartışıp, gerekiyorsa bu konuda inceleme veya
soruşturmaya icap ettiren hususlar varsa ilgili mercilerce bu
konuların incelenmesini ve soruşturmasını da hep birlikte
teklif edip bu konuyu isteyebiliriz.
Dolayısıyla, ben sözü fazla uzatmayacağım.
Neticede, Türkiye'nin elbette önemli gördüğü pek çok sorunları
vardır. Biz AK Parti olarak bu konuda, öncelik noktasında farklı
bir tercihte bulunuyoruz. Bu da doğaldır. Zaten farklı siyasi
partilerin olması farklı tercihlerin olmasını da
doğuracaktır.
Birazdan görüşülecek olan kendi önergemizin bu anlamda
gündeme alınmasını ve Milliyetçi Hareket Partisinin daha sonra
Meclisin gündemini belirleyeceği bir tarihte gerekirse gündeme
alınması noktasında görüşlerimi belirtip hepinize
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım, Meclis
araştırma talebimizin tabii bir sonucu olarak komisyonun
kurulması değildir, görüşmelerin yapılmasıdır.
Dolayısıyla her bir önergeyle komisyon kurulacak diye bir anlam
çıkartılması doğru değildir. Biz görüşmelerinin
yapılmasını talep ediyoruz. Karar yüce Meclise ait
olacaktır.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Sayın Başkan, biz de
farklı bir şey söylemiyoruz. Zaten Meclisin esas komisyonu yarın
TMOyu görüşecek.
BAŞKAN Sayın Poyraz, teşekkür ediyorum size de.
Grup önerisinin lehinde Erzurum Milletvekili Sayın Zeki
Ertugay.
Sayın Ertugay, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
ZEKİ ERTUGAY (Erzurum) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuzun vermiş olduğu
grup önerisinin lehinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, grup önerimizle görüşmelerinin
hemen yapılması istenilen, Meclis gündemine alınan ve mümkünse
yarın görüşülmesi istenilen araştırma önergesine konu olan
iki konumuz sadece Türkiye gündeminin değil, dünya gündeminin en önemli
konusudur. Eğer, bu kürsüde söz alıp Bugün bunun görüşülmesinin
yeri mi, sırası mı? veya Gündemde daha önemli konular var.
diye bu konuların görüşülmesini istemeyen arkadaşlar
dünyanın ve Türkiyenin yakın gündemini takip etmiş olsalar,
inanıyorum, yüce Meclisin yarından tezi yok, bir an evvel, derhâl
gıda konusunu, dünyada gıdadaki daralmayı, en temel insan
hakkı olan, temel insan haklarından olan gıdaya erişim
hakkının dünya ölçeğinde engellendiğini ve tarımsal
potansiyeli çok yüksek olmasına rağmen varlık içinde darlık
çeken ülkemizin gıda konusunda büyük bir kargaşa
yaşadığını, insanların gıdaya erişim
hakkının engellendiğini ve gerçekten açlık tehlikesinin
büyük boyutlarda olduğunu görürler. Bize göre, Türkiyenin, Türkiye gündeminin
en önemli konusu budur.
Dünya Bankası Başkanı sabahleyin açıklıyor,
Birleşmiş Milletlerden yetkililer arka arkaya açıklıyor.
Dünyadaki bu gidişatın, gerek tarımın kötü yönetilmesinin
gerek küresel ısınmanın gerekse diğer olumsuz çevresel
faktörlere bağlı olarak meydana gelen daralmaların zaten var
olan açlık tehlikesini büyük bir trajedi noktasına
taşıdığını ve bundan sonraki süreçte belki
açlığa ve gıda konusundaki darlığa dayalı
savaşların meydana gelebileceğini ve muhtemelen bizim bölgemizde
de böyle bir tehlikenin ortaya çıkabileceğini herkes ifade ediyor ve
maalesef bunlara katılmamak mümkün değil.
Değerli milletvekilleri, yarın veya bugün gündeme
alınmasını istediğimiz konu, iki temel konuyu
arkadaşlarımız biraz önce ifade ettiler ve okundu. Birisi,
gıda fiyatlarında meydana gelen hızlı
artışın nedenlerinin ve ülkemiz üzerinde oluşturduğu
olumsuz etkilerinin ortaya konulması ve buna dayalı olarak
politikaların oluşturulması konusunda neler yapılması
gerektiği hususudur. İç Tüzükün verdiği imkâna göre bu talep
Milliyetçi Hareket Partisi tarafından yüce Meclise iletilmiştir.
Diğeri, yine, piyasayı düzenlemekle
Çok temel, en temel gıda
maddemiz olan buğdayda ve diğer hububat ürünlerinde, diğer
tahıllarda, başta pirinçte son günlerde yaşanan yüksek fiyat
artışlarının ortaya çıkardığı olumsuz
tablonun gündeme getirdiği konudur ki o da Toprak Mahsulleri Ofisi piyasa
düzenleme, piyasa regülasyon işini iyi yapamamaktadır. 2002de
200-250 milyar TL civarında olan Toprak Mahsulleri Ofisi, bugün 1
katrilyonun üzerine çıkmışsa bunun karşılığında
hangi görevi yapmış da çıkmışı bir sorgulamak
gerekiyor. Bu bakımdan bu iki konu Türkiye gündeminin önemli
konulardır. Bunların yüce Meclisin gündemine alınması
gerekir.
Değerli milletvekilleri, birçok rakama sizi boğmak
istemiyorum ancak birkaç rakam ifade edeyim: 2008 yılındaki artış
Nisan 2007ye göre temel gıda maddelerinde -Sayın Bakan burada
dünyadaki artıştan daha düşük artışlar olduğunu
ifade ettiler bazı ürünlerimizde- buğdayda bir yıldaki
artış yüzde 85tir, mercimekteki yüzde 133tür, fasulyedeki yüzde
62dir, pirinçteki yüzde 100dür.
Şimdi, bu kadar yüksek artışın
yaşandığı bir ülkede beklenen odur ki çiftçi biraz nefes
alsın, yüzü gülsün. Hayır. Yine elimizde rakamlar var: Çiftçinin
tarlasından 0,74 TLye alınan domates, 2,12 TLye bizim
soframıza ulaşmaktadır ve artış yüzde 108dir. Bu
artış oranlarına, yani tarladan sofraya gelene kadarki
artış oranlarına baktığınız zaman gerçekten
büyük bir trajedi vardır ve Türk halkı büyük bir sefaletle ve büyük
bir haksızlıkla karşı karşıyadır. Bir
taraftan çiftçi eziliyor, yüksek girdi düşük fiyat girdabında
eziliyor değerli arkadaşlarımız. Bir yıl içerisinde,
birkaç ay içerisinde, DAP gübresindeki artışın, 600-700 binden 1
milyon 800 bin liraya, mazottaki artışın, 2002deki 1 milyon
olan mazottaki artışın bugün 3 milyonlara dayandığı
bir noktada, çiftçinin de giderek yok olduğu bir süreci
yaşıyoruz. Yumurtadaki bu fark yüzde 90dır, dana etindeki fark
yüzde 83tür.
Değerli milletvekilleri, Türkiyenin 26-27 milyon hektar
ekilebilir arazisi vardır. Birinci sınıf tarım arazisi
miktarı 7 milyon hektardır ve çok iyi bir tarımsal potansiyeli
vardır ve bu ülkenin, gerçekten üretken, zorluklarla mücadele etmesini çok
iyi bilen fedakâr bir çiftçisi vardır ama inanın, Türkiyede çiftçi,
son uygulanan acımasız, dayatmacı, liberal ve âdeta dışarıdan
empoze edilen politikaların sonucunda yok olmuştur ve
ezilmiştir. Türk tarımı gerçekten uçurumun
kenarındadır. Bir başka ülkenin, herhangi bir Avrupa ülkesinin,
herhangi bir Orta Amerika ülkesinin, herhangi bir ülkenin gıda
fiyatlarındaki artıştan fazla etkilenmesi beklenebilir ama
Türkiyenin bundan hiç etkilenmemesi gerekir veya çok az etkilenmesi gerekir,
çünkü Türkiye gerçekten üretim potansiyeli yüksek bir ülkedir ve çok ciddi bir
nüfus kitlesi vardır. Tarım nüfusu, verimli bir nüfus kitlesi olduğu
söylenemeyebilir, ama imkân tanındığı zaman üretim gücünü
azamiye çıkaracak, gerçekten fedakâr bir Türk çiftçisi vardır.
Değerli arkadaşlarım, bu ülkede tarım iyi
yönetilseydi, son bir buçuk-iki yılda tarımdan 2 milyona yakın
insan tarım iş gücünden uzaklaşmazdı. Bakın,
geldiğimiz noktada, sanayide bu insanlara iyi istihdam, iyi imkân
sağladığımız için bunlar topraklarını terk
etmediler.
OKTAY VURAL (İzmir) Tatile gitmişler.
ZEKİ ERTUGAY (Devamla) Bu insanlar tatile gitmediler, bu
insanlar cazip şartlara koşmadılar, bu insanlar çaresizlik
altında topraklarını terk ettiler. Şimdi, bunun sorumlusu
biz miyiz, bunun sorumlusu Türk çiftçisi mi? Kim? Elbette ki bunun sorumlusu
mevcut Hükûmettir. Bu politikaları gözden geçirmeleri gerekir.
Üzülerek ifade ediyorum, biraz önce Grup Başkan Vekilimiz
ifade etti: Bir bilgi notu geldi, yüce Mecliste ifade etmek istemedim.
Seferberlik stoklarının azaldığı veya tehlike
altına girdiği, seferberlik stoklarının iyice
tükendiği ifade ediliyor. İnşallah böyle değildir.
Eğer böyleyse, bakın, iyi idare edilse Türkiyenin bugünkü, âdeta
tarımın yüzde 7,3 küçüldüğü bu konjonktürde bile en kötü
şartlarda buğday üretimi 17 milyon tondur. 17 milyon ton -kaliteli ve
kalitesiz buğday belki ithalat ve ihracatla değiştirme yoluyla
da takviye edilebilir ama- buğday stoku Türk çiftçisinin, Türk milletinin
beslenmesine de yeter, tohumluk stoklarını da karşılar ve
böyle bir sıkıntıya sebebiyet vermez. Ama problem burada
değil, problem yönetimdedir. Neden yönetimde? Her zaman Toprak Mahsulleri
Ofisinin stoklarının olması lazım, iyi olması
lazım. Siz eğer ürün fiyatları açıklanmadan veya tam hasat
döneminde ithalat yaparsanız, dar bir zamanda,
sıkıntılı olduğu bir zamanda, piyasada
darlığın görüldüğü bir yandan da piyasaya ürün sürecek stokunuz
olmazsa elbette ki spekülatör karşınıza çıkar ve bu
milletin alın terini spekülatör çalar ve belki de
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Ertugay,
konuşmanızı tamamlayınız.
ZEKİ ERTUGAY (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
belki değil, büyük çapta son yıllardaki ekonomik
politikaların, özellikle liberal ekonomik politikaların,
aşırı liberal ekonomik politikaların getirdiği noktada
Türk çiftçisinden çaldığı alın terini başka ülkelerin
çiftçisine transfer eder.
Değerli arkadaşlarım, ben yüce Meclisteki
milletvekili arkadaşlarımızın çok önemli bir
kısmının bu sıkıntılarda bizimle hemfikir
olduğu kanaatini taşıyorum. Bunun için, gerçekten bu gündem
saptırmaya değil, gerçek Türkiye gündemini konuşmak üzere
getirilmiş bir tekliftir.
Grup önerimizin kabulünü hepinizden diliyor, yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum. Sağ olun. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ertugay.
Grup önerisinin aleyhinde Sayın Tayfun İçli,
Eskişehir Milletvekili.
Buyurun Sayın İçli.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanlığının önerisinin ne yazık ki aleyhinde
söz aldım. Çünkü Türkiyede artık her şey tombala gibi şans
oyunlarına bağlı olduğu için, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde bulunan biz Demokratik Sol Partili milletvekilleri de bu kürsüde söz
alabilmek için artık işi şansa bıraktık ve Sayın
Başkanın çektiği kuralara kaldık. O nedenle de, bu
şans oyunları, sayısal loto gibi, çok şükür, o torbadan
Tayfun İçli olarak ben konuşma hakkı elde ettim.
OKTAY VURAL (İzmir) Çok bahtiyarsınızdır!
KADİR URAL (Mersin) Çok şanslısınız!
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Bayağı şanslısınız!
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Çok şanslıyım,
evet. Yani, 340 AKP milletvekilinin karşısında burada
konuşabilmek, bu tür ablukaya, bu antidemokratik uygulamaya
karşı söz alabilmek gerçekten benim için çok önemliydi.
Hatırlarsanız, bir iki ay önce de burada konuşabilmek için
birçok çaba sarf etmiştim. Neyse, bunu geçelim, konuya gelelim.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Eğer biz çok fazla müracaat
etseydik sen kurada çıkmazdın!
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Cevap vereceğim.
Evet, AKPli biraz evvel konuşan, aleyhinde konuşan
arkadaşımın konuşmalarını üzüntüyle dinledim.
Biz AKP Grubu olarak, Türkiye'nin öncelikli gündemini tespit ediyoruz, ona
göre grup önerisi olarak getiriyoruz. dedi, değil mi?
Katılıyorsunuz
Şimdi, elinizde AKP grup önerisine
baktığınız zaman, birinci sırada getirmek
istediği önerinin ne olduğunu biliyor mu AKPli sayın
milletvekilleri? Yani Türk tarımını bir tarafa
bıraktık, açlığı, işsizliği,
kıtlığı, cinnet sınırında olan Türk
halkını unuttuk, esnafı unuttuk, sanayiciyi unuttuk, ekonomik
krizi unuttuk. Bakın, birinci sırada AKP Grup Başkan Vekilleri
neyi getirmiş? Türkiye Büyük Millet Meclisi birazdan AKP grup önerisini
oyladığı zaman, birinci sırada, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Katar Devleti Hükümeti Arasında Askeri Alanda Eğitim,
Teknik ve Bilimsel İş Birliği Anlaşmasını
görüşecek Türkiye Büyük Millet Meclisi.
OKTAY VURAL (İzmir) Başbakan Katarda ya, onun için!
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Küçümsemek anlamında
söylemiyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisinin önüne gelen her kanun
tasarısı, teklifi önemlidir ama AKPli Grup Başkan Vekilleri
Katarla yapılan askerî anlaşmayı birinci sıraya
getirmişler.
İkinci sıraya geliyorum
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sosyal Güvenlikten
sonra
Yarım kaldığı için
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Evet, tabii yarım
kalandan sonra, tabii ki zaten bütün olay yarım kalandan sonra.
Peki, ikinci sırada neyi getirmiş AKPli
arkadaşlarımız? İstanbul Teknik Üniversitesinin Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde Eğitim-Araştırma
Yerleşkeleri Kurmasına İlişkin Çerçeve Protokolü
getirmiş.
Sırayla okursam AKPnin öncelikli olarak Türkiye Büyük Millet
Meclisine neyi getirdiğini ve Milliyetçi Hareket Partili
arkadaşlarımın ve Cumhuriyet Halk Partili
arkadaşlarımın grup önerilerinin neden reddedilmesi gerektiğini
sanıyorum çok iyi anlayacaksınız.
Değerli arkadaşlarım, bundan önce Her salı
eğer bu şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma
sistemini değiştirirseniz her seferinde çıkıp
konuşacağım. demiştim. Yine bir salı ve Türkiye Büyük
Millet Meclisine, AKP, yine sözlü soruların görüşülmemesi konusunda
bu sefer grup önerisi getirdi.
Bizi dinleyen çok değerli
vatandaşlarımızın beni daha iyi anlayabilmesi için bu sefer
Anayasanın 98inci maddesini okumak istiyorum size. Bakın, Anayasa
hükmünü okuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi soru, Meclis
araştırması, genel görüşme, gensoru ve Meclis
soruşturması yollarıyla denetleme yetkisini kullanır.
Soru, Bakanlar Kurulu adına, sözlü veya yazılı
olarak cevaplandırılmak üzere Başbakan veya bakanlardan bilgi
istemekten ibarettir. der Anayasa madde 98 ve bunun kurallarının
İç Tüzükte yazılı olduğunu söyler.
Bakın, değerli arkadaşlarım, İç Tüzükün
de 98inci maddesi -ne tesadüftür ki her iki madde de 98inci madde- diyor ki:
Sözlü soruların cevaplandırılması için; Anayasa, kanun ve
İçtüzük gereği zorunluklar hariç olmak üzere, haftanın en az iki
gününde, birleşimin başında ve birer saatten az olmamak
şartıyla, Danışma Kurulunun önerisi
ve sözlü sorular
görüşülür, diyor.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, AKP iktidara
geldiğinden bu yana -22 Temmuzdan bu yana- nedense delik delik
kaçıyor. Neden kaçıyor? Denetlemeden kaçıyor. Burada
Başbakan ve bakan arkadaşlarımın sadece muhalefet
milletvekillerine değil, iktidar milletvekillerine de hesap verme
yükümlülüğü Anayasanın bir amir hükmüdür. Siz salı günleri,
çarşamba günleri denetlemeden kaçmakla bir yere varamazsınız.
Siz istediğiniz kadar kaçın, biz de istediğimiz kadar
kovalarız. Ama bana Türkiye'nin öncelikli sorunlarını Katar
Cumhuriyetiyle askerî anlaşmalar diye getirirseniz, o zaman, Değerli
Milletvekili -biraz evvel sataştığınız gibi- benden de
bu cevabı almakla yükümlü olursunuz.
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Nefesiniz yetmez bize.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Benim nefesim yeter hiç merak
etmeyin, siz yeter ki bunlara cevap verin.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin gündemini çok saygıdeğer grup başkan vekilleri
belirlese içim yanmayacak. Vatandaşlar diyor ki: IMF istedi, sosyal
güvenlik yasası öncelikli bir mesele olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinin
gündemine geldi. Avrupa Birliği istedi, Vakıflar Yasası apar
topar, daha hiç görüşülmeden Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine
geldi. Peki, ABD istedi. deniliyor. Geçen hafta Cargille ilgili,
tarımla ilgili yasa geçti. diyor.
Şimdi, yine Avrupa Birliği, Sayın Barroso ve Olli
Rehn -Komiser- bundan bir hafta önce Avrupada kükrediler. Türkiyede ifade
özgürlüğü yokmuş. Onun için 301inci madde acil olarak
değişmeliymiş. dedi çok değerli Barroso ve Sayın
Başbakanın davetlisi olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinde, bu yüce
Mecliste sizlere hitap etti. Bana hitap etmedi, çünkü kürsüye geldiği an
burayı terk etmiştim.
AHMET YENİ (Samsun) Bravo!
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Açıklayacağım
neden bana Bravo dediğinizi.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin geleneğinde, bu yüce Mecliste
sadece devlet başkanları ve muadili meclis başkanları hitap
eder. Bunun tek istisnasını, siz AKP olarak 2004 yılında
Prodiyle, 15 Ocak 2004 tarihinde yolunu açtınız.
Değerli arkadaşlarım, o bir hükûmet
başkanı veyahut bakan. Bir bakan veya hükûmet
başkanının muhatabı hükûmettir, Sayın Başbakanla
görüşür. Sayın Cumhurbaşkanımız kabul ederse
Cumhurbaşkanı makamına çağırır, görüşür.
Ama, buraya gelip de 301i çıkartın değerli milletvekilleri.
gibi sizin iradenize ipotek koyacak konuşmayı yapma hakkını
haiz değildir.
Bu gündemi de, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemini de
Oradaki bakan düzeyindeki çok değerli arkadaşım diyeyim
kendisine -kişi olarak saygı gösteririm, müzakere sürecinde ona
saygı gösteririm, ikili anlaşmalarda iki devletin tarafı olarak
saygı gösteririm- ama buraya gelip de Türkiye Büyük Millet Meclisinde,
yüce Mecliste bana ders vermesine izin vermem. Onun için de terk ettim.
AHMET YENİ (Samsun) Yalnız kaldınız ama
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, benim yalnız kalıp kalmamam değil;
burada, sizin Genel Başbakanınızın, bir bakan,
başbakan düzeyindeki birini size hitap ettirmesini ben size
anlatıyorum.
AHMET YENİ (Samsun) Muhalefet tamamen buradaydı.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) - O ayrı bir olay.
Şimdi ben diğer başka bir meseleye geleyim.
Değerli arkadaşlarım, Türk tarımı
bitmiş durumda. Avrupa Birliğinin uyguladığı
tarım politikası, kim derseniz deyin, suçluyu kimde ararsanız
arayın, eskiden tarım konusunda kendine yeten bir ülke durumunda olan
bu koskoca ülke artık açlığa mahkûm durumda. Esnaf bitmiş
durumda, memur bitmiş durumda, onların emeklisi bitmiş duruma,
sanayici kan ağlıyor. Herkes borçlanmış, sokaktaki herkes
kredi kartıyla, onla bunla borçlanmış. Evine götürecek bulgur, pirinç
bulamıyor. Enflasyon tek haneli. diyorsunuz, makarnanın
fiyatı, bulgurun fiyatı, yağın fiyatı her yerde malum,
herkes, vatandaşlarımız biliyor, ama çok daha acısı
öğrencilerimiz çok çok daha kötü durumda.
Bir üniversite kenti olan Eskişehir Milletvekili olarak,
oradaki öğrencilerin, Ankaradaki öğrencilerin ne içler
acısı durumda olduğunu biliyorum, çünkü annesi babası kötü
durumda olan bir üniversite öğrencisinin, açlık derdinde olan
üniversite öğrencisinin bilim irfan yuvasında yeterince eğitim almasını
bekleyemezsiniz. Onlar bizim gelecek kuşaklarımız.
Onun için benim tavsiyem, böyle grup önerilerini reddedip,
Katarla askerî anlaşmalar, Kuzey Kıbrıs
Bunları
önemsemediğimden değil, tekrar altını çiziyorum, ama bunun
Türkiye'nin öncelikli gündemi olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine
getirilmesini kabul edemiyorum ve göreceksiniz -ben kâhinim, burada ilan
edeyim- önümüzdeki hafta neyi getireceksiniz biliyor musunuz? Türk Ceza
Kanununun 301inci maddesinin değiştirilmesi hakkındaki kanun
tasarısını getireceksiniz. Bir dahaki hafta
konuşacağız. Getirmezseniz, sizden çıkıp burada özür
dileyeceğim, diyeceğim ki: Yanıldım.
Sabrınız için teşekkür ediyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (DSP, CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın İçli.
Grup önerisini oylarınıza
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Karar yeter
sayısının aranmasını istiyorum.
BAŞKAN Karar yeter sayısı istiyorsunuz Sayın
Anadol.
Evet, grup önerisini oylarınıza sunacağım ve
karar yeter sayısını arayacağım.
Grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Grup önerisi kabul edilmemiştir, karar yeter
sayısı vardır.
Sayın milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
3.- Gündemdeki sıralama ile
çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine; Genel Kurulun 15/4/2008
Salı ve 16/4/2008 Çarşamba günlerindeki birleşimlerinde sözlü
sorular ve diğer denetim konularının görüşülmeyerek kanun
tasarı ve tekliflerinin görüşlemesine ilişkin AK Parti Grubu
önerisi
Sayı: 81 15/04/2008
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 15.04.2008 Salı günkü (Bugün)
toplantısında oybirliği sağlanamadığından,
TBMM İçtüzüğünün 19 uncu maddesi gereğince, Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Mustafa
Elitaş
Kayseri
AK
Parti Grup Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmının 7, 55, 3, 4, 5, 59, 60, 61
ve 62 nci sıralarında yer alan 84, 115, 94, 120, 48, 127, 128, 129 ve
130 Sıra Sayılı Kanun Teklifi ve Tasarılarının bu
kısmın 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9 ve 10 uncu sıralarına
alınması ve diğer kanun tasarı ve tekliflerinin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun 15 Nisan 2008 Salı ve 16 Nisan 2008
Çarşamba günlerindeki Birleşimlerinde sözlü sorular ve diğer
denetim konularının görüşülmeyerek Gündemin Kanun Tasarı
ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan işlerin görüşülmesi,
Çalışma saatlerinin 15.4.2008 Salı günü 24:00de
kadar; 16.4.2008 Çarşamba ve
17.4.2008 Perşembe günkü birleşimlerinde 13:00-24:00 saatleri
arasında olması, ayrıca 18.4.2008 Cuma günü kanun tasarı ve
tekliflerini görüşmek üzere saat 14:00te toplanması ve 94 sıra
sayılı kanun tasarısının görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesi,
119 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının
tümünün oylanmasından önce Hükûmetin İçtüzüğün 89. Maddesine
göre çerçeve 35 ve 47 nci maddelerinin yeniden görüşülmesi isteminin Genel
Kurulun onayına sunulması,
Önerilmiştir.
BAŞKAN Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, biraz önce olduğu gibi, grup önerisinin lehinde
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın AKP Grubunun önerisi bir
kanun maddesinin yeniden görüşülmesini temin etmeye yönelik bir hüküm de
ifade etmektedir. İç Tüzükümüze göre, böyle bir öneride bulunma
hakkı yoktur. AKP Grubunun önerisinin işleme konulması İç
Tüzüke aykırıdır. Dolayısıyla, bu bakımdan, bu
çalışma düzeninin devam ettirilmesi ve yeni bir grup önerisi
olmadığına göre, bu önerinin dikkate alınmaması
gerektiğini düşünüyoruz.
89uncu maddeye göre, gerekçeli önergeyle esas komisyon veya
Hükûmet bir defaya mahsus olmak üzere istemektedir. Dolayısıyla, bu
konu okunmadığına göre bu önerinin görüşülmemesini arz
ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum; değerlendireceğim.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.16
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.45
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER:Fatma SALMAN
KOTAN (Ağrı), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 90ıncı
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Görüşmelere kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu önerisinde yer alan 119
sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 35 ve
47nci maddelerinin yeniden görüşülmesine ilişkin Hükûmet istemi,
grup başkan vekili arkadaşlarımızla yaptığımız
görüşme sonucunda, Danışma Kuruluna
sunulmadığından burada sehven okunmuştur.
Şimdi bu kısmı grup önerisi metninden
çıkartıyorum ve öneriyi bu hâliyle yeniden okutuyorum:
Sayı: 81 15/04/2008
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 15.04.2008 Salı günkü (Bugün)
toplantısında oybirliği sağlanamadığından,
TBMM İçtüzüğünün 19 uncu maddesi gereğince, Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına
sunulmasını arz ederim.
Mustafa
Elitaş
Kayseri
AK
Parti Grup Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmının 7, 55, 3, 4, 5, 59, 60, 61
ve 62 nci sıralarında yer alan 84, 115, 94, 120, 48, 127, 128, 129 ve
130 Sıra Sayılı Kanun Teklifi ve Tasarılarının bu
kısmın 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9 ve 10 uncu sıralarına
alınması ve diğer kanun tasarı ve tekliflerinin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun 15 Nisan 2008 Salı ve 16 Nisan 2008
Çarşamba günlerindeki Birleşimlerinde sözlü sorular ve diğer denetim
konularının görüşülmeyerek Gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan işlerin görüşülmesi,
Çalışma saatlerinin 15.4.2008 Salı günü 24:00e
kadar; 16.4.2008 Çarşamba ve 17.4.2008 Perşembe günkü birleşimlerinde
13:00-24:00 saatleri arasında olması, ayrıca 18.4.2008 Cuma günü
kanun tasarı ve tekliflerini görüşmek üzere saat 14:00te
toplanması ve 94 sıra sayılı kanun
tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesi,
Önerilmiştir.
BAŞKAN Grup önerisinin lehinde, Sayın Nurettin
Canikli, Giresun Milletvekili; Sayın Mustafa Elitaş, Kayseri
Milletvekili; aleyhinde, Sayın Kamer Genç, Tunceli Milletvekili;
Sayın Mehmet Şandır, Mersin Milletvekili.
Sayın Elitaş, buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biraz sonra, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu kabul
ettiği takdirde, Başkanlık Divanının sayın
milletvekillerinin bilgilerine arz ettiği, sunduğu 7, 55, 3, 4, 5, 62
sıra sayılı Kanun Tekliflerinin sıralarının
değiştirilmesiyle ilgili ve iki hafta önce perşembe günü
akşam başlayıp geçen hafta da yoğun bir şekilde 119
sıra sayılı sosyal güvenlik yasası ve genel
sağlık sigortasıyla ilgili tasarıyı, bu hafta,
inşallah, değerli gruplarımızın da
katkılarıyla bitirmeyi arzu ediyoruz.
Bugüne kadar, Türkiye Büyük Millet Meclisi
açıldığından bu ana kadar toplam 99 birleşim
yapmışız. Bu birleşimlerden 9 tanesi 23üncü Dönemin
Birinci Yasama Yılında gerçekleştirilmiş, 4 Ağustostan
30 Eylül tarihe kadar geçen süre içerisinde gerçekleştirilmiş.
İkinci Yasama Yılı olan 1 Ekimden bugün 15 Nisan tarihine kadar
olan sürede, bugün de dâhil olmak üzere, 90ıncı Birleşimi
yapıyoruz. Bu 90 birleşim içerisinde, siyasi parti grupları,
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre Danışma Kurulları
oluşturulmuş, 31 tane Danışma Kurulu önerimiz, birlikte,
kabul edilmiş ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma
saatlerine hep beraber karar vermişiz. Bu çerçevede, toplam 99
birleşim içerisinde, 15 gün İç Tüzükteki yazan çalışma
saatleri içerisinde, yani saat 15.00 ila 19.00 arasında
çalışmışız. 41 gün normal açılış
saatlerinden erken açılmak üzere karar vermişiz, Danışma
Kurulu kararıyla bu kararlarımızı vermişiz ve genellikle
de saat 14.00te başlayan, olağanüstü durum olmazsa -bütçe gibi
görüşmeler- normal dışı görüşmelerin olduğu
sürecin dışında olursa saat 14.00te genellikle
başlamışız ve bunlardan hemen hemen 15 civarına da
sürenin bitimi olarak bitim saati diye koymuşuz. Ama siyasi
partilerimizin gruplarıyla, değerli grup başkan vekilleriyle
yaptığımız görüşmeler çerçevesinde, bitim konusunun
pek olumlu olmadığını, süreyi koymamız gerektiğini
ve genel manada da baktığımızda, 21.00-22.00 saatlerine ve
bazı günlerde de 24.00 saatlerine kadar
çalıştığımızı görüyoruz.
Bazı zamanlar da cuma günleri
çalıştığımız
Yapılan 99 birleşimde,
baktığımızda, 6 gün cuma günü Türkiye Büyük Millet Meclisi
çalışmış. Bunlardan 2sinde bütçe görüşmeleriyle
ilgili, diğer 4 tanesi normal kanun teklifleri, tasarılarıyla
ilgili görüşmeler yapmışız.
Yine, Türkiye Büyük Millet Meclisi 4 gün cumartesi
çalışmış. Bunlardan 1 tanesi bütçe görüşmelerine denk
gelmiş, geriye kalan 3 tanesinde normal yasal faaliyetlerimiz içerisinde
kanun tasarı ve tekliflerini görüşmüşüz.
Yine, bu çerçevede 119 sıra sayılı Sosyal Güvenlik
Yasası, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Genel Kurulunda 2006
yılında kabul edilmiş. Ama Anayasa Mahkemesinin bazı
maddelerini değiştirmesi ve bazı maddelerinin iptal edilmesi
yönündeki kararı çerçevesinde, 2007-2008 yılında Plan Bütçe
Komisyonu alt komisyonunda değerlendirmeler yapılmış ve
nitekim, Plan Bütçe Komisyonu esas komisyonunda kararı verilerek, hemen
hemen iki hafta önce, Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşmelere
başladık. Bu çerçevede Sayın Bakanlık, sosyal taraflarla
yoğun görüşmeler yapmış ve kendilerinin de
açıkladığı gibi, toplam sosyal tarafların on dokuz
konudaki eleştirileriyle ilgili bir durumu, on altı esas
başlık hâlinde, muhalefetin de yaptığı katkılar
çerçevesinde, önergelerle burada düzenlediğimizi hep beraber, kamuoyunda
da gördük. Aslında, son cümle olarak çıkarılan maddede de,
bildiğiniz gibi geçen hafta muhalefet partisinin ve iktidar partisinin
önergelerini, Sayın Başkanlık hangi önerge olduğu konusunda
açıklama yapmadığından ve ara verip de
başladığımızdan dolayı
Bu önergeler konusunda
hem muhalefetin hem de iktidar partisinin Tekriri müzakere yapalım, bunu
tekrar görüşelim. diye -yanlış bilmiyorsam ya 42, ya 44üncü
maddeyle ilgili bir önergeydi- mutabık kaldığı bir konunun
Türkiye Büyük Millet Meclisi Danışma Kurulunda görüşülüp
müzakereye açılması ve Bakanlığın teklifinin Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına ulaşmasına
rağmen Danışma Kurulunda görüşülememesinden dolayı bu
konuda teknik bir hata olduğunu, Başkanlık Divanı ve
Kanunlar Kararlardaki arkadaşlarımız ifade ettiler. Bu
çerçevede, Sosyal Güvenlik Yasası 70 milyon
vatandaşımızı ilgilendiriyor.
Biraz önce siyasi parti gruplarının gündeme
alınmasını ifade ettikleri ve gerçekten hem dünyada hem
Türkiyede 2007 yılı itibarıyla ortaya çıkan, küresel
ısınma diye söylenen olağanüstü kuraklık
yaşandığı bir dönemde dünya stok seviyelerinin belirli bir
noktada olması nedeniyle, Türkiye'nin stok seviyelerinin güvenli ölçüde
bulunmasına rağmen, hem medyada hem uluslararası basında
tahıl-tarım ürünleri konusunda spekülasyona maruz bırakacak
şekildeki yayınlar ve açıklamalar münasebetiyle, kısa
süreli olduğunu düşündüğümüz, fiyatlarda fiktif, gerçek olmayan,
yani bir manada olağanüstü artışların ortaya çıktığını
görüyoruz. Nitekim, Tarım Bakanımız gündem dışı
bir konuyla ilgili yaptığı açıklamada, iki dakikalık,
üç dakikalık da olsa bu konuyla ilgili açıklamayı yaptı.
Hükûmet bu konuda kararlıdır. Spekülatif faaliyetlerde bulunan
kişilerin kısa bir dönem içerisinde, hem ithalat yönüyle hem de
Toprak Mahsulleri Ofisinin bu konudaki aldığı tutum çerçevesinde
ve Hükûmetin de kararlı olduğu konusundaki inandırıcı
davranışlarımız çerçevesinde, inanıyorum, ümit
ediyorum ki fiyatlar normal seviyelerine gelecek.
Bizim, bu önemli meseleyi, muhakkak ki bir araştırma
önergesiyle görüşmemiz imkânı mevcut. Ama özellikle ekonomik
politikalar konusundaki yapılan değerlendirmelerin, kısa bir
süre içerisinde, Hükûmet ve ilgili organlar tarafından konunun gündeme
alınmasıyla birlikte daha sağlıklı bir çözümün ortaya
çıkması söz konusudur.
Bakın, iki siyasi partimizin değerli milletvekillerinin
verdiği önergeler önemli önergelerdir. Biz, bu önergelerin
-araştırma önergelerinin- görüşmesini
açtığımız takdirde, yapacağımız zaman
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun verdiği önergeyle ilgili dört siyasi
partinin yirmişer dakikadan konuşma hakları var, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubunun verdiği önerge üzerinde de yine dört siyasi parti
grubunun yirmişer dakika konuşma hakları var. Lehte ve aleyhte
konuşmaları da dikkate aldığımızda toplam yüz
dakikalık görüşmeler olacak.
Yine, bu önergelere baktığımızda, zaten
kırkar dakika bu konuyu görüştük. Aslında ben arzu ederdim,
beklerdim ki değerli konuşmacıların şu önemli
zamanı, yirmi dakika yerine on dakika olan zamanı, bu konuyla ilgili
acil çözüm önerilerini sunup hem Bakanlığa hem piyasaya bu konuda
Türkiye Büyük Millet Meclisinin hassas bir davranış içerisinde
bulunduğunu ve Bakanlığımızın da bu konuyu göz
ardı etmediği noktasında mesajlar vermesini açıkçası
arzu ederdim. Ama genellikle, gelinen konuşmalar sadece bizim
getirdiğimiz öneri ile diğer siyasi partilerin önerileri
arasındaki farkın ve Türkiye'nin gündeminin farklı noktalara
doğru götürülmesi amacıyla eleştiri, işte, kim daha hassas
konulara bakıyor, kim daha az hassas konuları değerlendiriyor
şeklinde değil, hemen hemen seksen dakikalık, yüz dakikalık
yaptığımız görüşmede, değerli
milletvekillerimizin, önerge sahiplerinin ve grupların bu konuyu bu süre
içerisinde de masaya yatırmaları gerektiğini düşünüyorum.
Yine de arkadaşlarımızın bu konudaki
katkılarını düşünüyoruz, inanıyoruz ve şunu da
açık yüreklilikle ifade ediyorum ki, tarım ürünleri, talep
esnekliği ve arz esnekliği çok farklı olan ürünlerdir. Bugün
aldığınız tedbirlerle yarın, 17 milyon, 18 milyon ton
buğdayı, hadi, tedbir aldık -araştırma önergelerini de
hızlı bir şekilde, bütün mesaimizi ona verdiğimiz takdirde-
2008 yılı buğday ürünü üretimini bir ay sonra 18 milyondan 20
milyon, 25 milyon tona çıkarmamız mümkün değil. Aynı
şekilde, pirinç ve
diğer ürünleri bu şekilde yapmamız mümkün değil. Bu
tarım ürünleri mevsimlik değişimlere ve ziraatçının bu
konuyla ilgili bakış tarzını değerlendirmesiyle
alakalı bir durumdur.
Ben grup önerimizin destekleneceğini ümit ediyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Elitaş.
Grup önerisinin aleyhinde Tunceli Milletvekili Sayın Kamer
Genç.
Buyurun Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AKP grup önerisinin aleyhinde söz almış bulunuyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Şimdi, tabii AKP grup başkan vekillerinin getirdiği
öneri İç Tüzüke aykırı. Şimdi, İç Tüzükü bu kadar
bariz ihlal eden bir öneriyle Genel Kurul karşısına
gelindiğine göre, zaten, AKPnin yönetiminde de bu hatalar her yerde
görülüyor, her yerde olaylardan habersiz.
Ya, bir öneri getiriyorsunuz, bari İç Tüzükü okuyun. İç
Tüzükün 89uncu maddesi açıkça diyor ki, tasarı veya teklifin
tümünün oylanmasından önce, esas komisyon veyahut da hükûmet herhangi bir
maddenin yeniden görüşülmesini isterse, Danışma Kurulunun önerisi
üzerine Genel Kurulda görüşürsünüz. Bunları okumadan, kendi
kendilerine, çoğunluk nasıl olsa bizde diyorlar, biz istediğimiz
öneriyi bu Meclisten çıkarırız. İşte, görüyorsunuz,
hükûmet diye bir hükûmet yok. AKPnin yöneticileri olaylardan bu kadar habersiz,
olaylardan bu kadar habersiz olan bir grubun da bu memlekette
yapacağı kanunların bu memlekete bir fayda
sağlamayacağını herkesin bilmesi gerekiyor.
Değerli milletvekilleri, şimdi -geçen gün de
konuştum- Türkiye Cumhuriyeti Devleti, maalesef, sahipsiz bir devlet.
Devletin kurumlarını koruyan bir kurum yok. Esasen devleti yöneten
hükûmetlerin devleti koruması lazım. Bir Avrupalı geliyor
Efendim, Türkiyede herkesin güveneceği bir adalet sistemi yok. diyor.
Adalet Bakanlığı makamında oturan Mehmet Ali Şahin
YARSAV, yargıdan istediği kararı çıkartıyor diyor.
Bundan daha ağır bir itham olur mu sayın milletvekilleri? Yani,
efendim, bundan daha adalete hakaret, hâkimlere hakaret eden bir ifade olur mu?
Hâkimlik mesleğinin kutsallığını anlayabilmek için o
meslekte bulunmak lazım. Yoksa, hukuk fakültesini bitirip de üç beş
sene bir kasabada avukatlık yaptıktan sonra, kasaba
avukatlığından çıkıp da siz Türkiyenin hukuk
sistemini düzenlemeye kalkarsanız, işte, bu kadar açıklar
verirsiniz.
Peki, Anayasa Mahkemesi Başkanı -sizin davanız var-
sizlerle, hangi yüzle geliyor, kebap salonunda oturup kebaplar yiyor? Çankaya
Köşkündeki kişi hakkında dava var. O davası nedeniyle
nasıl gidip de Çankaya Köşkünde ziyafetlere katılıyor?
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Sana mı
soracağız?
KAMER GENÇ (Devamla) Yani, eğer hâkimlik
tarafsızlıksa
Hâkim olgun ve dolgun kişidir. Hâkim, taraflarla
temas etmez. Hâkim, bu görüntüyü verdiği zaman, vatandaşlar, ister
istemez, böyle bir kararı verecek kişinin adaletli ve tarafsız
karar vermeyeceğine inanır.
Şimdi, dışarıdan gelen adam Türkiyede
güvenilecek bir adalet sistemi yok. diyor. Herkesin güveneceği şey
Adalet Bakanlığı makamında oturan kişi diyor ki:
Efendim, YARSAV, Danıştaydan istediği kararı
çıkarıyor. Böyle bir zihniyetle, böyle bir akılla, böyle bir
davranışla devlet yönetilir mi sayın milletvekilleri?
Değerli milletvekilleri, şimdi, birileri burada
söylüyor, milletvekilleri söylüyor Abdullah Gülün karısının
parmağında 65 milyarlık yüzük var. diyor.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Allah senin müstehakını
versin!
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, bu iddia doğru mudur
yanlış mıdır? Birileri çıkıp buna cevap vermesi
lazım. Eğer yüzük varsa, hakikaten bunu nereden almış?
Kimin parasıyla almış? Ne zaman almış? Kim
tarafından hediye edilmiş?
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Dedesinden miras
kalmış.
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, geçen gün, galiba
Katardı, Katarın Kralı gelmişti. Burada 100 bin euroya
kendisine arabalar tutuldu. Yedi sekiz gün İstanbulda şey etti.
Sırf 200 milyar lira kendisini ve misafirlerini karşılamak için
şey edildi
Tayyip Erdoğan da şimdi çıkmış
Katara gitmiş. Ya bu nedir, bu Katarda ne var?
Sayın milletvekilleri, şimdi, bu memleketi, her gün
dışarıda gidip de sizlere pahalı pahalı hediye veren
kişilere devletin kaynaklarını aktarırsanız, onlardan
kaynak alırsanız
Neler aldığınızı
açıklayın. İşte, Suudi Arabistan Kralı geldiği
zaman yedi tırla ne getirdi? Tırın birinde, diyorlar ki
İnek getirmiş. Bir inek getiriyor, onu özel besliyor, onun sütünü
içiyor. Bakın, düşünebiliyor musunuz, Türkiyeden süt içmek
istemiyor, oradan inek getiriyor, tırdaki ineğin sütünü içiyor.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Sen de getir. Gücün yetiyorsa
sen de bir inek getir Meclise!
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, değerli milletvekilleri,
burada ne kadar hediye verilmiş? Efendim, Cumhurbaşkanı
makamındaki kişi diyor ki: Ben bu hediyeleri açıklamam. Ya,
işte, Mal Edinme Kanununda açık hüküm var: Seçilmiş
kişiler
Sen seçilmemiş misin oraya? Onun için, değerli
milletvekilleri, gerçekten, ben çıldırıyorum bu sözlerinin
karşısında. Yani, nasıl bir akıl, nasıl bir izan
ki, bu devleti, bu akılla, bu izanla yabancı ülkeler
karşısında siz nasıl savunursunuz, nasıl bu memleketin
kişiliğini koruyorsunuz ben hayret ediyorum.
Tayyip Erdoğan çıkıyor diyor ki: Bu sosyal
demokratlar Atatürkün arkasına sığınmasınlar,
politika yapmasınlar. Ya, Atatürk, devletimizin bir millî lideridir, bir
büyük devrimcidir. Biz, Atatürkün fikirleri, onun devrimleri arkasına sığınarak
politika yapmayı kendimize onur kabul ederiz, ama gidip de
Hikmetyarın ayakları altında uzanarak politika yapmıyoruz
sayın milletvekilleri. (CHP sıralarından alkışlar)
AHMET KOCA (Afyonkarahisar) Saçmalama!
KAMER GENÇ (Devamla) İşte, bizim farkımız
burada. Atatürkün eserlerini koruyacağız, Atatürk bu devletin
kurucusudur. Onun getirdiği felsefeyi, inancı, ilkeleri benimsemek
Biz değil, dünya devletleri bunu benimsiyor ve kabul ediyor. Onun için,
maalesef, Türkiye, hep böyle
Yani, öyle laflar söyleniyor ki. Bülent Arınç,
çıkıyor, diyor ki: Efendim, biz hedefe gideceğiz, düşe
kalka gideceğiz. diyor. Bilmem kandan, mutlu doğumdan ve
bağırsak temizliğinden bahsediyor.
Değerli milletvekilleri, yani fikirlerinizi gizlemeyin yahu,
açık söyleyin. Yiğit adam açık konuşur. Yani dersin ki
kardeşim, ben buyum, açık.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Sen yiğit misin, sende
var mı yiğitlik?
KAMER GENÇ (Devamla) Ben hem yiğit oğlu yiğidim.
Onun için, siz de yiğitliğiniz varsa çıkın
deyin ki, kardeşim benim esas amacım bu. Ben bu hedefi koymuşum,
buna gideceğim deyin. Ama ondan sonra
ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay) Sen sosyal demokrat
mısın?
KAMER GENÇ (Devamla) Tabii ki sosyal demokratım.
ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay) Neden
bağımsızsın o zaman?
KAMER GENÇ (Devamla) Neyse, siz benim ne olduğumu daha
bilemezsiniz. Ben yıllarca bu kürsülerde konuştum, bu kürsülerde
düşüncelerimi söyledim, ama size de teklif ediyorum,
yiğitliğiniz varsa, buyurun sokağa çıkalım da
halkın karşısına!
Ülkede ciddi şekilde, arkadaşlar, çok ekonomik
sıkıntı var.
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Nasıl
dolandırıldın?
KAMER GENÇ (Devamla) Sizin zamanınızda birçok
dolandırıcı türedi yahu. Milleti dolandırıyor, biz de
dolandırıldık. Tabii ki eğer bir memlekette yönetimin bir
kısmı dolandırıcılıktan umut bekliyorsa o
memlekette birtakım insanlar da dolandırıcılık yapar.
Yani bu hep yönetimi taklit etme sanatından meydana gelen bir durumdur.
Değerli milletvekilleri, ayrıca bugün bakın, sekiz
ay önce mazot 2.200 liraydı bugün 3.200 liradır.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Dünya borsalarına bak!
Dünyadan haberin yok!
KAMER GENÇ (Devamla) Yahu bu nereden, bu zam nasıl bu kadar
geliyor? Pahalılık her gün artıyor. Biraz önce burada söylendi,
arkadaşlar, Türkiyede ciddi gıda sıkıntısı var,
gıdalarda çok ciddi fiyat artışları var, yani gelin bu
konulara el atalım.
Bakın, bir süre sonra inanınız ki sokağa
çıkamazsınız. O kadar büyük bir sıkıntı var ki; o
kadar, insanlar büyük bir sıkıntı içinde ki her gün bana
insanlar, çok, birçok, memleketin her tarafından
Dün Bursadan kadın
telefon ediyor, diyor ki, ben açım diyor, çocuğumu okutamıyorum
diyor. Ben bu çocuğumu okulda okutamam üniversitede diyor, param yok
diyor. Türkiyenin her tarafında insanlar bundan bahsediyor. Türkiyenin
kaynakları, Türkiyede ciddi sosyal bir reform yapılmasına
elverişlidir; yeter ki siz bu kaynakları israf etmeyin, yeter ki
devletin vergi gelirlerini sağlıklı tahsil edin, yeter ki siz
ihaleleri yandaşlarınıza vermeyin, yeter ki siz devletin
mallarını bedava fiyatına kendi yandaşlarınıza
vermeyin, devleti talan etmeyin.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Yanlış
konuşuyorsun, yanlış!
KAMER GENÇ (Devamla) - Hazinenin en kıymetli
mallarını yok pahasına kendi adamlarınıza
satıyorsunuz. Yahu, ne olacak bu memleket? Bu memleketi kim kurtaracak?
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) AK Parti kurtaracak, merak
etme sen!
KAMER GENÇ (Devamla) - Bu memleketi
Sıkıştığınız zaman, gidiyorsunuz, Avrupa
Birliğine sığınıyorsunuz. Avrupa Birliği sizi
almaz. Size diyor ki: Bir defa, kıyafetimiz sizinle müsait değil.
Gidip de Yunanistanın o kadın Dışişleri
Bakanını getirip de burada türbanı
savunduracağınıza
O da taksın madem, hakikaten öyle
şeyse.
Bakın, eğer bir ülkenin düşmanı durumdaki
devletler o ülkedeki yönetimi methediyorsa, bu, çok büyük bir tehlikedir. Demek
ki bir memleketin dışındaki yönetim
Yani Türkiyenin
kalkınmasını, büyümesini istemeyen Yunanistandır,
Avrupadır, birçok ülkedir. Bunlar Türkiyedeki AKP
İktidarını eğer methediyorlarsa, demek ki AKP, Türkiyeyi
en kötü yöneten bir yönetim biçimidir. Çünkü değerli milletvekilleri,
herkes ister ki karşısındaki devlet kötü yönetilsin, batağa
girsin, zayıflasın, karşısında güç olmasın.
Şimdi, işte, bakın, İtalyadan bir
kadıncağız geldi
Türkiyeye ne kadar zarar verdi. Yani hakikaten
çok üzüntü duydum, utanç duydum. Bence, Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu
utancı bir üzüntüyle dile getirip
Yani bu çok önemli bir olaydır.
Hakikaten bunu izah edebilirlerdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, konuşmanızı
tamamlayınız.
KAMER GENÇ (Devamla) Ama İtalya, işte sizin dost
dediğiniz İtalya, gitti, EXPO 2015te, dedi ki: Türkiyeye oy
vermeyin. Türkiye kökten dincidir. Kadını ikinci sınıf
vatandaş olarak kabul eden bir ülkeye EXPO 2015i vermeyin. Bunlar
açık. Ama öte tarafta, kendisi de geliyor Efendim, türbanla
istediğiniz gibi şey edebilirsiniz, biz kadın kıyafetine
karışmıyoruz. diyor.
Değerli milletvekilleri, bakın, aklı olan, bu
meseleleri çok iyi anlar. Ama sizin İktidarınızın bir
şeyi var: Bakanlarınız, başta Çankayaya götürdüğünüz
kişi, her gün uçaklarla geziyorlar, ondan sonra bizim vergilerimizi kendi
babasının malıymış gibi harcıyorlar. Kendi bu
memlekete
Ben hayret ediyorum, bu Tayyip Erdoğan, acaba, bir güne bir
gün, Ekonomik Konseyi toplayıp da Yahu, hele gelin bakalım, şu
memleketin hâli nedir? dedi mi? Demedi. Her gün dışarıda, her
gün dışarıda. Büyük orta doğu projesinin eş
başkanı. Tabii onlara hizmet edecek, tabii, Türkiye halkına
hizmet edecek değildir. Bakın size şunu söylüyorum: Türkiye çok
ciddi sıkıntı içindedir. Bunun farkına varın,
halkın içine çıktığınız zaman
varırsınız. Lütfen, bu inadınızdan vazgeçin. Bu
Hükûmeti de düşürün. Bu Hükûmet yok, düşürün.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Genç, sağ
olun.
Grup önerisinin lehinde Giresun Milletvekili Sayın Nurettin
Canikli.
Sayın Canikli, buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; AK Parti grup
önerisinin lehine söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul gündeminde
önemli bir tasarı var, onu görüşüyoruz iki haftadan beri, üç hafta
oldu. Bir an önce bunun gündemden çıkması gerekiyor. Gerçekten, geçen
hafta bitebileceğini biz tahmin etmiştik, öyle konuşulmuştu
ama bitmedi. Gerçekten, arkadaşlarımız, Türkiyenin başka
konularının da Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminde görüşülmesini
istiyorlarsa, bizim bu kanaatimizi paylaşmaları gerekir. Yani, bir an
önce Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısının Genel Kurulda
görüşmelerinin tamamlanması ve diğer önemli konulara geçilmesi.
İnşallah, bu hafta bunu gerçekleştireceğiz.
Tabii, aslında, bu konulara çok fazla belki girmeye gerek yok
ama burada konuşmacı arkadaşlarımızdan
bazıları değindiği için ben de bir şeyler söylemek
istiyorum. Şimdi, bir arkadaşımız kendisinin
dolandırıldığını burada ifade etti, basında
da okuduk. Ha, üzüldük, önce onu söyleyelim. Fakat, benim de merak
ettiğim, yani, Türkiyede 70 milyon insan var, 70 milyon
vatandaşımız var, dolandıran kişi -eğer
doğruysa bu, ki, doğru olduğuna inanıyoruz, çünkü, bizzat
kendisi buradan ifade ediyor- 70 milyon kişi içerisinden bu arkadaşımızı
bulmasını da ben manidar görüyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Yani, nedendir bilemem tabii, onu
Aslında, yine
basından okuduğumuza göre telefonla
dolandırılmış. Yani, birkaç telefon görüşmesiyle ikna
olunmuş ve o dolandıran kişinin -eğer doğruysa olay-
oyununa gelmiş ve birçok vatandaşımızın mağdur olmasına
neden olmuş. Şimdi, Allahtan bu millet, bu gibi insanları
iktidara getirmiyor, fırsat vermiyor. Bir de düşünün şimdi,
milletin menfaatini korumak durumunda olan bir konumda olsa bu
arkadaşımız bu milletin hâli nice olur değerli
arkadaşlar, bir düşünün! (AK Parti sıralarından
alkışlar)
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Yani hırsızın hiç
mi suçu yok!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Aslında, biraz
dikkat etse, biraz olaylara daha objektif olarak bakma imkânı olsa, hem bu
dolandırılma hadisesi meydana gelmez ve yüzlerce
vatandaşımızın mağduriyeti ortaya çıkmaz hem de bizim her ay ekonomik konularda
Ekonomik Koordinasyon Kurulu toplantısı
yaptığımızı fark ederdi.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Arada bir roller
değişiyor!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Her ay düzenli olarak
yapılıyor ve Türkiyenin tüm ekonomik problemleri burada masaya
yatırılıyor. Enine boyuna, o arkadaşların aklına
gelmeyen konular da dâhil, bütün ihtimaller değerlendiriliyor ve gereken
tedbirler alınıyor. Bunu da burada belirtelim, yani biraz evvel onu
ifade ettiği için söylüyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Öneriye gel!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Şimdi,
arkadaşlar, burada çıkıp yine bazı arkadaşlar
yolsuzluktan bahsediyorlar, buna benzer iddialar ortaya atıyorlar. Elbette
burada konuşulabilir, her şey konuşulabilir Meclisin kürsüsünde
ama mesnedinin olması gerekir, dayanağının olması
gerekir, iddianın mutlaka çok ciddi olarak dayanak var ise ancak buradan
konuşulması gerekir. Eğer bu dayanak yok, bu mesnet söz konusu
değil, sadece buradan karalamak amacıyla, hiçbir gerçeği
yansıtmadığı hâlde milletin kafasını
karıştırmak amacıyla söyleniyorsa bu ahlaki değildir
değerli arkadaşlar.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Doğru olup
olmadığına mahkeme karar versin, sen verme!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Elbette bir şey
varsa paylaşması gerekir, buna saygı duyarız, buna biz de
teşekkür ederiz. Yani bir yolsuzluğun gerçekten ortadan
kaldırılmasına katkı sağlayıcı bir
konuşmaysa hepimizin buna teşekkür etmesi gerekir. Buna varız,
buna bir itirazımız yok ama sadece karalama amaçlı, son derece
gelişigüzel, sadece insanlarımızın kafasını
karıştırmak amacıyla yapılıyorsa bu ahlaki
değildir. Varsa bir şey, ispat ederek gelin, belgenizle beraber
gelin; yoksa susun, yoksa susun konuşmayın, bu daha doğru
olandır.
KAMER GENÇ (Tunceli) Belgem var
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Senden izin alacak değil!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Onun için değerli
arkadaşlar, bundan sonraki konuşmacı özellikle, yani bunu
Tabii, ben -burada birçok arkadaşımız buna dikkat ediyor ama
bazı arkadaşlarımız maalesef bu önemli noktayı
kaçırıyorlar- bunun, bu Meclisin saygınlığına,
samimiyetine uygun bir davranış olmadığını
düşünüyorum. Eğer, ispat edebileceği gerçekten ciddi
birtakım iddiaları varsa gelsin söylesin. Yoksa, milletin ifadesiyle
komik duruma düşer. Çünkü, gerçekten, bazı
konuşmacıların konuşmalarını milletimiz komedi
olarak izliyor. Bakın, çok sınırlı sayıda.... Tekrar
şey yapıyorum: Bu Meclisin büyük çoğunluğu bu konuda
gereken hassasiyeti gösteriyor. Eğer bir şey varsa söylesinler yoksa sussunlar.
Bunun, daha doğru bir yöntem, daha uygun bir yöntem olduğuna
inanıyorum.
AK Partinin sadece bir hedefi vardır değerli
arkadaşlar: Bu, milletimizin refahı ve mutluluğu. Daha özgür bir
ortamda, daha demokrat, daha hukukun üstünlüğünün
sağlandığı bir ortamda bu milletimizin refahının
yükseltilmesi için çabalıyoruz. Başka bir amacımız yok,
başka bir gayemiz yok, perde arkasında hiçbir şey yok, hepsi
budur, görünen budur, söylediğimiz budur, doğru olan da budur.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Grup önerisinin aleyhinde, Mersin Milletvekilimiz Sayın
Mehmet Şandır.
Buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, bana
sataşıldı efendim.
BAŞKAN Efendim?
KAMER GENÇ (Tunceli) Bana sataşıldı efendim.
Biraz önce konuşan Grup Başkan Vekili bana
BAŞKAN - Sayın Şandır, buyurun efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Söz istiyorum.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Sen Türkiyeye
sataştın.
BAŞKAN Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım,
bakınız, adalet duygusu içerisinde söylüyorum: Bir kısım
arkadaşlarımız her şeyi kendilerinin söyleme hakkı
olduğunu iddia edip Başkaları hiç konuşmasın. diyorlarsa
böyle bir üslup olmaz, böyle bir yaklaşım yok.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır ama sataştı efendim.
BAŞKAN Hayır efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Bunlar sataşma değil mi
Sayın Başkanım?
BAŞKAN Kimsenin ismi geçmedi.
KAMER GENÇ (Tunceli) Komedi. dedi. Komedi olarak seyrediyor
BAŞKAN Sayın Genç, kimsenin ismi geçmedi.
KAMER GENÇ (Tunceli) Yani size komedi denilse siz bunu hakaret
kabul etmiyor musunuz?
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Otur yerine!
BAŞKAN Sayın Genç, lütfen sakin olunuz.
Bakın, siz, Sayın Cumhurbaşkanımız,
Sayın Başbakanımız dâhil, bir Hanımefendinin ziyneti
dâhil her şeyden bahsediyorsunuz. Hiçbir ispatı yok ve biz
seslenmedik, konuşmadık ama
KAMER GENÇ (Tunceli) Ederim, niye yok? 65 milyarlık
yüzüğü var mı yok mu? Ben onu soruyorum. (AK Parti
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Bakınız, sizin isminizin hiçbir yerde
geçmediği şekilde arkadaşlarımız bir konuşma
yaptı.
Sayın Şandır, buyurun efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Siz onların avukatı
değilsiniz Sayın Başkan.
Siz, sataşmadan dolayı bana söz vermek istiyor musunuz
vermek istemiyor musunuz?
BAŞKAN Hayır, vermiyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim?
BAŞKAN Hayır, hiçbir sataşma yok, vermiyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) - O zaman ısrar ediyorum, oylatın.
BAŞKAN Sayın Şandır, buyurun efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) İç Tüzüke göre, ben ısrar
ediyorum, oylatın efendim.
BAŞKAN Hayır efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, İç Tüzük hükmü açık.
BAŞKAN Ne istiyorsunuz?
KAMER GENÇ (Tunceli) İç Tüzüke göre bana sataşma var
diyorum, siz Yok. diyorsunuz.
BAŞKAN - Hayır, sataşma yok efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Ben ısrar ediyorum, İç Tüzüke
göre oylatın efendim.
Efendim, sorun arkadaşlara.
OKTAY VURAL (İzmir) Tutanakları alın
Tutanakları bekleyin...
KAMER GENÇ (Tunceli) Evet, oylatın. Ben sataşma
diyorum, siz Yok. diyorsanız oylatın efendim. İç Tüzükün
açık hükmü... İç Tüzükü okuyun işte.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Sayın Gençin
sataşmayla ilgili iddiasına Başkanlık Divanı olarak
katılmıyorum, böyle bir şey yoktur.
KAMER GENÇ (Tunceli) Evet, ben ısrar ediyorum,
oylatın.
BAŞKAN - Sayın Genç, bu hususta, böyle bir şey
olduğunda ısrar ediyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) Evet.
BAŞKAN - Evet, Sayın Gençe söz verilmemesi hususu
Başkanlık Divanının görüşüdür.
Konuşma yapmamasını oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Yani, Konuşma yapmamasını
diyorsunuz. (AK Parti sıralarından Otur yerine! sesleri)
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Saygı göster,
saygı!
BAŞKAN Efendim, Genel Kurula hepimizin saygı
göstermesi gerekir.
Buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Zannediyorum, milletvekillerimiz için bu görüşmeler çok fazla
bir anlam ifade etmiyor. Şimdi yine epey bir kalabalık var ama biraz önce saydım, AKP Grubundan
60 tane milletvekilimiz vardı Genel Kurulda. Ama inanınız ki
halkımız bu görüşmeleri çok derinden, çok yakından izliyor.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) 21 kişi de sizde var.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Efendim, Sayın Özkan, Türkiyeyi
yönetme sorumluluğunu halkımız Adalet ve Kalkınma Partisine
vermiştir.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Bu Meclisi
çalıştırmak sorumluluğu, iktidar partisi yöneticilerine ve
grubuna aittir. Bunu bilelim lütfen, bunu bilelim!
Yani burada her defasında karar yeter sayısı
isteyerek, kulisten, milletvekillerinin koşar adım Genel Kurula girip
neyin oylandığını bilmeden el kaldırmalarını
üzüntüyle izliyor bu millet. Bunu biliniz lütfen.
Değerli milletvekilleri, bakınız, bir öz
eleştiri olarak alınız efendim. İktidar partisi sizsiniz
ama sanki iktidarmışız sorumluluğunda konuştuğumu
düşünerek lütfen beni dinlemeye çalışınız.
Üç saattir Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu hafta hangi
konuları görüşeceğini, hangi saat aralıklarında
çalışacağını, yani kendi çalışma gündemini
belirlemekle uğraşıyor, üç saati geçti.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayenizde, sayenizde!
AHMET KOCA (Afyonkarahisar) Sorumlusu kim?
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen müdahale etmeyelim.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Değerli milletvekilleri
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Yasal hakkını
kullanıyor, nasıl sayenizde diyorsunuz ya?
OKTAY VURAL (İzmir) İstersen konuşmayalım!
MEHMET ŞANDIR (Devamla) İsterseniz, muhalefet hiç
Meclise girmesin. Değil mi? İyi olur.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Hem çalın hem
oynayın!
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Yani, muhalefet
anlayışınızın veya demokrasi
anlayışınızın ifadesi bu: Aslında, iyi olur.
Doğrudur, kendiniz çalar, kendiniz oynarsınız, Biz yaptık
oldu. dersiniz, adına demokrasi dersiniz, milletimiz de sizi ibretle
seyreder. Her defasında sığındığınız
Avrupa Birliğinin kriterlerine de bu çalışma üslubunuz uyar
mı? Onu da size sorarız, numune olursunuz.
OKTAY VURAL (İzmir) Avrupa Birliğinin umurunda
mı?
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Değerli milletvekilleri,
bakın, Adalet ve Kalkınma Partisinin grup önerisi üzerine
konuşuyoruz. Biraz önce yaşanan hadiseyi hep beraber izledik. İç
Tüzükün 89uncu maddesine aykırı bir hususun sehven olduğunu
kabul edelim. Ama bunun altında bir acelecilik yok mu? Bir özensizlik yok
mu? Çok önemli bir kanun tasarısını görüşüyoruz, Sosyal
Güvenlik ve Genel Sağlık Sigortası Kanununu görüşüyoruz.
Toplumun yüzde 90ını, yüzde 100ünü ilgilendiren geç
kalmış, geciktirilmiş bir kanunu görüşüyoruz. Bu kanunun
her gün geç çıkmasının maliyetini toplum ödüyor.
Unutmayınız, altmış beş aydan bu yana
iktidarsınız. Eğer bir hesap sorulacaksa, bir hesap
yapılacaksa, bir öz eleştiri yapılacaksa kara delik diye ifade
ettiğiniz ve artık taşınamaz noktaya geldiğini teslim
ettiğiniz, bizim de ifade ettiğimiz sosyal güvenlik
açıklarının beş yıllık, altmış beş
aylık maliyetinin hesabı kime sorulacak? Bu Meclisin üç saatini bu
tartışmalara harcamak hakkına sahip misiniz? AKP Grubunun,
bizimle ilgili değil
Bakın, size tekrar söyleyeyim sayın
milletvekillerim, haksızlık yaparsınız
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Siz, sütten
çıkmış ak kaşıksınız!
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Sütten çıkmış ak
kaşık meselesi değil, sorumluluk meselesi. Bu Hükûmet kendi gücünün,
kendi görevinin idrakinde olmak durumunda. Bu Meclisi
çalıştırmak, her dönemde olduğu gibi bu dönemde de siyasi
iktidara ve onun grubuna aittir. Ben yaptım. olmaz.
Şimdi, Sosyal Güvenlik Yasasının
görüşmelerinde oluşturulan mutabakatı -o kanunla ilgili ilk
konuşmacı bendim- Sayın Bakanın gösterdiği
uzlaşma gayretlerini teşekkürle karşılamış,
önergelerimizle de katkı vereceğimizi ifade etmiştik. Gerçekten
de iyi bir çalışma yapılıyordu. Üç haftadır suhuletle,
sükûnetle -tartışmalar olsa bile- bir ortak karar, bir ortak sonuç
çıkartılmaya çalışılıyordu. Ama bu haftanın
başında sayın AKP Grubu yöneticileri Meclis gündeminin
belirlenmesinde öyle bir saat sıralaması, öyle bir gündem belirlemesi
yaptılar ki Ya kabul edersiniz ya grup önerisi olarak biz cumayı da
getirir, çalışma günü olarak önünüze koyarız. dediler.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak çok net söylüyoruz, soruyoruz, size
şimdi de soruyoruz: Nedir bu aceleciliğiniz? Nedir bu? Yani
uzlaşılan bir zeminde yürürken bu telaşınızın
sebebi nedir? Çok net söylüyoruz: Türk Ceza Kanununun 301inci maddesini
değiştirmekle ilgili kime ne söz verdiyseniz, nerede ne karar
aldıysanız, onu getirip bu Meclise dayatmanın günahı
altında eğer bu türlü acelecilik, bu türlü telaş ve paniklemeyle
bu yanlışları yapıyorsanız, Milliyetçi Hareket Partisi
olarak biz sizin yanlışınıza katılmak mecburiyetinde
değiliz. Milliyetçi Hareket Partisi olarak ilk günden, bu kürsüde, grup
toplantımızda, Sayın Genel Başkanım, her
milletvekilimiz burada ifade etti: Biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak,
halkımızın sorunlarının çözümü için milletimizin
oluşturduğu bu istikrara, bu iktidara katkı vermeye,
hoşgörüyle, uzlaşmayla diyaloğa açık bir muhalefet yapmaya
hazır olduğumuzu, böyle bir muhalefet
yapacağımızı ilk günden ifade ettik. Ayrıca, millî
konularda bir duruş sergileyeceğimizi de muhalefet
yapacağımızı da ifade ettik. Bunun örneklerini de ortaya
koyduk. Aksini söyleyen olursa buradan -sayın milletvekilleri çok
seviyorlar laf atmayı- bunun aksini de söylerlerse millete şikâyet
ederim kendilerini. Dolayısıyla, Milliyetçi Hareket Partisi olarak
uzlaşmayla, hoşgörüyle diyaloğa açık olmak, yani
milletimizin sorunlarını çözmek noktasında, siyasi iktidara
katkı vermek noktasında bir eksiğimizin olduğunu
söyleyebilme hakkına sahip değilsiniz. Ama, 301de size destek
veremeyiz, böyle bir imkân yok. 301 masum bir yasa değildir. 301i siz
tanzim ettiniz, bu Mecliste kabul edildi. Şimdi ne değişti de
bugün tekrar değiştirmek gereğini duyuyorsunuz? Sebep ne?
301deki değişikliği sizden kim istiyor?
MUHARREM VARLI (Adana) Barroso, Barroso!
MEHMET ŞANDIR (Devamla) 301deki değişiklik için
bu Meclisin huzurunu bozmaya hakkınız var mı?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Milletin huzurunu bozmaya
hakları var mı?
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Milletin huzurunu bozmaya
hakkınız var mı?
Değerli milletvekilleri, birlikte
tartışacağız, 301i birlikte
tartışacağız. Türklüğe, cumhuriyete hakaret
edilmesinin suç olmaktan çıkarılmasının sebebini,
gerekçesini millete anlatacaksınız. Yok öyle bir şeyse niye
değiştiriyorsunuz, niye değiştiriyorsunuz?
MUHARREM VARLI (Adana) Öyle bir dertleri yok bunların!
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Ermeni diasporası
istiyor!
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Türklük ile Türk milleti
arasındaki ince ayrımı bilmemenizi, bilmediğinizi
söylemenizi kabul etmemiz mümkün değil. Cumhuriyet ile Türkiye Cumhuriyeti
devletinin farklılığını, farklı tanımlar
olduğunu bilmemeniz mümkün değil. Ama ne sebep, niye, hangi sebepten
böyle bir değişikliğe gidiyorsunuz ve bu
değişikliğe zemin hazırlamak için daha bir haftadan önce bu
Meclisin huzurunu bozmaya, bu gergin ortama Meclisi sokmaya ne
hakkınız var?
Değerli milletvekilleri
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Açıklar
mısınız, ne olmuş? İki cümleyle açıklar
mısınız, ne olmuş?
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Sen çık, sen
açıkla! Laf atıyorsun oradan, çık sen açıkla! Çık, sen
açıkla!
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Zamanı geldiğinde
açıklayacağız. Türklüğü niye
değiştirdiğinizi siz açıklayacaksınız. Siz, siz
açıklayacaksınız.
OKTAY VURAL (İzmir) Siz değiştirmediniz mi?
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Cumhuriyet ile Türkiye Cumhuriyeti
devleti ayırımının farkını siz
açıklayacaksınız. Değiştiren sizsiniz, tanzim eden
sizsiniz.
MUHARREM VARLI (Adana) Onların öyle bir derdi yok.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Yani, iki yıl önce Türkiye
Büyük Millet Meclisini -Sayın Bakanlarım buradalar- olağanüstü
toplantıya çağırarak, temmuz sıcağında Türk Ceza
Kanununu görüştürüp 301i tanzim eden siz değil misiniz? AKP
değil mi? Ne değişti de veya neyi yapmak istediniz de elinizi
kolunuzu bağladı bu şekil? Neyi yapmak istiyordunuz? Yani
demokrasi, ayıplı bir demokrasi miydi? Altmış beş
aydan bu yana, Sayın Başbakan demokrasiyi geliştirmek için böyle
bir yol diyor. Yani ayıplı bir demokrasiyle mi ülkeyi yönetiyordunuz?
Niye?
Değerli milletvekilleri, bu konu gerçekten masum değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Şandır,
konuşmanızı tamamlayınız; buyurun.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Bu konu gerçekten, Türkiyenin
hayrına düşünmeyenlerin talebi; Ermeni soykırımı
yoktur denilmesini suçlamak isteyen, cezalandırmak isteyenlerin talebi;
bu konu etnik bölücülerin talebi. Açın, okuyunuz. Tüm yayınları
buraya getirip dökeceğiz, kimin istediğini ifade edeceğiz.
301i değiştirmek yetmez. Bakın, burada söylüyorum:
301in tamamen kaldırılmasını istiyor Avrupa Birliği.
Sonuçta oraya kadar götüreceksiniz hadiseyi.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Onu biz de istiyoruz.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) İşte, Milliyetçi Hareket
Partisi olarak biz, 301 telaşıyla bu haftanın gündemini bu kadar
sıkışık hâle getirmenizi, gecenin on ikilerine kadar, cuma
günü de çalışmayı bu Meclisin önüne getirmenizi doğrusu
samimi bulmuyoruz, doğrusu akıllıca da bulmuyoruz.
Dolayısıyla, biz
AKPnin bu önerisine karşıyız. AKPnin bu noktadaki
tavrını doğru bulmadığımızdan dolayı
kendilerine muhalefet edeceğimizi ifade ediyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Şandır.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekilleri, alınan karar
gereğince sözlü soru önergeleri ile diğer denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına
geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve bu tasarıyla birleştirilen İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, Manisa Milletvekili Şahin
Mengünün, Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 19 Milletvekilinin,
Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlunun, İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı ve 24 Milletvekilinin ve Mersin Milletvekili
Ali Rıza Öztürk ve 12 Milletvekilinin aynı konudaki kanundaki kanun
teklifleri ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
A) KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ
1.- Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İzmir Milletvekili Bülent Baratalının;
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının; Devlet Memurları Kanunu ile
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
İzmir Milletvekili Bülent Baratalının; Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Manisa Milletvekili Şahin
Mengünün; 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 19 milletvekilinin;
17.7.1964 Tarihli ve 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa Geçici
Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi; Sivas Milletvekili Muhsin
Yazıcıoğlunun; Engelli Memurların Emekliliğini
Düzenleyen 5434 Sayılı Kanunun 39 uncu Maddesinin (j) Bendinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının; 3201 Sayılı Yurt Dışında
Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin
Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
İzmir Milletvekili Bülent Baratalı ve 24 milletvekilinin; 5510
Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununun Geçici 4 Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 12 milletvekilinin;
Sanatçıların Sosyal Güvenliklerinin Sağlanması
Hakkında Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/465, 2/30, 2/31, 2/37, 2/64, 2/71, 2/79, 2/136, 2/147, 2/149) (S.
Sayısı: 119) (x)
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Sayın milletvekilleri, geçen birleşimde 4üncü bölümde
yer alan 68inci maddeye bağlı geçici madde 12 kabul edilmişti.
Şimdi, 68inci maddeye bağlı geçici madde 13 üzerinde üç adet
önergeyi önce geliş sırasına göre okutup sonra
aykırılığına göre işleme alacağım.
Buyurun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 68. Maddesi ile değiştirilen
31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun geçici 13. maddesinin birinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Kemal
Kılıçdaroğlu |
Hakkı Suha
Okay |
Cevdet Selvi |
|
|
İstanbul |
Ankara |
Kocaeli |
|
|
Abdullah Özer |
Tansel
Barış |
Esfender
Korkmaz |
|
|
Bursa |
Kırklareli |
İstanbul |
|
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
Turgut Dibek |
|
|
Malatya |
|
Kırklareli |
(x) 119 S. Sayılı Basmayazı 27/3/2008
tarihli 83üncü Birleşim Tutanağına eklidir.
24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı Kanunun 21 inci
maddesi kapsamında iş kaybı tazminatı alanlar 4 üncü
maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında
sigortalı ve genel sağlık sigortalısı
sayılır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 68 inci maddesi ile değiştirilen, 5510
sayılı Kanunun Geçici 13 üncü maddesinin üçüncü
fıkrasının sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini
arz ve teklif ederim. Saygılarımla,
|
|
Beytullah Asil |
Cemaleddin Uslu |
Mustafa
Kalaycı |
|
|
Eskişehir |
Edirne |
Konya |
|
|
Recep Taner |
|
Mehmet Günal |
|
|
Aydın |
|
Antalya |
Bu döneme ilişkin sigortalılık başlangıç
tarihi işkaybı tazminatına hak edilen sürenin
başlangıç tarihidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra sayılı kanun tasarısının
68. maddesi ile değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510
sayılı kanunun Geçici 13 üncü maddesinin aşağıdaki
gibi değiştirilmesini arz ve teklif ediyoruz.
|
|
Hasip Kaplan |
Pervin Buldan |
İbrahim
Binici |
|
|
Şırnak |
Iğdır |
Şanlıurfa |
|
|
Hamit Geylani |
|
Akın
Birdal |
|
|
Hakkâri |
|
Diyarbakır |
Geçici Madde -13 :
24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı kanunun 21 inci maddesi
kapsamında iş kaybı tazminatı alanlar, 4 üncü maddenin
birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı ve
genel sağlık sigortalısı sayılır.
Sigortalıların sigortalı olduklarını
ayrıca Kuruma bildirme sorumluluğu yoktur.
Türkiye İş Kurumu tarafından ilk iş kaybı
tazminatının ödendiği tarihi takip eden ay sonu itibariyle,
iş kaybı tazminatı alanlara ilişkin primlerin
aktarıldığı anda sigortalı bildirimi ve tescili
yapılmış sayılır.
İş kaybı tazminatından yararlananlar için
Türkiye İş Kurumu sosyal devlet gereği, devletin üçte bir
katkı sağlaması kapsamında prim ödeme yükümlüsüdür,
işveren gibi sorumludur.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi mi okutayım?
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Buyurun.
Gerekçe:
İş kaybı karşısında
sigortalının haklarını korumak, sosyal devlet gereği
sorumlulukları yerine getirmeyi sağlamaktır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 68 inci maddesi ile değiştirilen, 5510
sayılı Kanunun Geçici 13 üncü maddesinin üçüncü
fıkrasının sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini
arz ve teklif ederim. Saygılarımla,
Beytullah
Asil (Eskişehir) ve arkadaşları
Bu döneme ilişkin sigortalılık başlangıç
tarihi işkaybı tazminatına hak edilen sürenin
başlangıç tarihidir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılmıyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) Cemaleddin Uslu, Edirne
Milletvekilimiz
BAŞKAN Buyurun Sayın Uslu.
CEMALEDDİN USLU (Edirne) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 68inci maddesiyle ilgili değişiklik
önergesi üzerine söz almış bulunuyorum. Sizleri
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, sosyal güvenlik, devletin en önde
gelen görevlerinden biridir. Sosyal güvenlik sisteminin asıl amacı,
vatandaşların yaşam standardının yükseltilmesi,
aradaki eşitsizliklerin giderilmesidir; diğer taraftan, yine,
vatandaşlarına emeklilik ve sağlık güvencesi
verilebilmesidir.
Bilindiği üzere, yıllardan beri sosyal güvenlik
açıklarının ülke ekonomisi üzerindeki olumsuz etkileri
tartışılmaktadır. Tasarının genel gerekçesine
baktığımızda, bu olumsuzluğun, kamu finansmanı
üzerinde yarattığı baskı nedeniyle başta enflasyon
olmak üzere diğer temel ekonomik göstergeleri de etkilediği ifade
edilmektedir. Esasen sosyal güvenlik sistemindeki açıkların en önemli
nedeni, tutarlı ve sağlıklı bir devlet
politikasının olmayışından kaynaklanmaktadır.
Her ülkenin kendi ekonomik ve sosyal koşullarına göre
emeklilik yaşını tespit etmesi doğaldır. Bu nedenle,
ülkeler kendi iç dinamiklerine göre bir emeklilik yaşı
belirlemişlerdir. Ülkemizde daha önce uygulanan otuz sekiz-kırk üç
yaşında emeklilik uygulaması dünyada örneği olmayan bir
durumdu ancak bu yasa tasarısıyla getirilen altmış beş
yaş uygulaması da ülkemiz gerçeğine çok uygun değildir.
Değerli milletvekilleri, sosyal güvenlik
kurumlarının ana sorunlarından biri, aktif sigortalı
sayısının pasif sigortalı sayısına
oranının düşük düzeylere inmesidir. Sosyal güvenlik
kurumlarının aktif-pasif dengesi son dönemde 1,99a kadar düşmüştür.
Diğer taraftan ülkemiz geniş bir aile yapısına sahip
olduğundan sosyal güvenlik kurumlarının aktif
sigortalılarının bakmakla yükümlü olduğu nüfus
sayısı da fazladır. Diğer bir önemli neden de toplanan
primlerin verimli alanlarda değerlendirilememesidir. Bu kaynaklar, hesap
kitap yapılmadan, çok düşük faiz oranlarıyla devlet
tarafından ucuz kaynak olarak kullanılmaktadır. Diğer bir
deyişle sosyal güvenlik kaynakları
nemalandırılmamıştır.
Değerli milletvekilleri, sorunlardan bir diğeri de
kayıt dışı istihdamdır. Kayıt dışı
sektör, düşük ücretle ve hiçbir sosyal güvence sağlamadan, vergi
ödemeden istihdamı amaçlamaktadır. Bu da sosyal güvenlik
kapsamının daralmasına, vergi ve sigorta prim gelirlerinin
düşmesine neden olmaktadır. Ülkemizde kayıt dışı
istihdamın TÜİK verilerine göre yüzde 50 oranlarına
vardığı ifade edilmektedir. Bu durum, mevcut iktidar için
fevkalade bir olumsuzluktur.
Kayıt dışı istihdam sadece ülke
vatandaşları için geçerli değildir. Özellikle son yıllarda
yabancı kaçak işçi istihdamı da prim ve vergi kaçağı
yanında iç istihdamı olumsuz etkilemeye başlamıştır.
Ülkemizde iş yerlerinin önemli bir bölümünün küçük ve
dağınık olması kayıt dışı işçi
çalıştırmayı teşvik etmektedir. Diğer yandan
yasal mevzuatta âdeta fazla işçi istihdam eden işverenleri
cezalandırmaktadır. Zira işçi sayısı 50 kişiyi
aştığında özürlü, eski hükümlü, terör mağduru, iş
yeri hekimi, iş güvenliği uzmanı gibi istihdam zorunluluğu
ile spor salonu, kreş, ambulans, emzirme odası gibi yükümlülükler
ortaya çıktığında kayıt dışı istihdam
artmaktadır. Bütün bunlar belki de modern ve sosyal devlet olmanın
bir gereğidir. O takdirde fazla işçi çalıştıran
iş yerlerine ek kolaylıklar sağlanmalı ve vergi ve
primlerin bir kısmı devlet tarafından
karşılanmalıdır.
Değerli milletvekilleri, dünyadaki sosyal güvenlik
sistemlerine baktığımızda, genel olarak, devletin sosyal
güvenlik finansmanına işçi ve işverenle birlikte düzenli olarak
katkı sağladığını görüyoruz. Batı Avrupa
ülkelerinde yüzde 20 dolayında katkısı bulunurken ülkemizde, bu
uygulamadan farklı olarak, prime dayalı sosyal sigorta hizmetlerinin
finansmanına devletin doğrudan bir katkısı yoktur.
Aslında bu anlamda devlet katkısı, hem kayıt
dışı istihdamı azaltacak hem de prim tahsilatını
arttıracaktır. Netice itibarıyla sosyal güvenlik
açıklarının kapatılması için aktif sigortalı
sayısının artırılması önemlidir. Bunun için
kayıt dışı istihdam önlenmelidir. Bunu da yapacak olan
iş başındaki iktidardır.
Değerli milletvekilleri, görüştüğümüz madde üzerine
verdiğimiz önergenin bir diğer gerekçesi de 4046 sayılı
Kanunun 21inci maddesi kapsamında iş kaybı tazminatı
alanların bu tazminatı aldıkları sürenin
tamamının sigortalılık hizmetlerinden
sayılmasının kanunda açık bir şekilde belirtilmesinin
amaçlanmasıdır.
Önergemizi bilgilerinize sunuyor, yüce heyetinizi bir kez daha
saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Uslu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun
ve Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 68. Maddesi ile
değiştirilen 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 13.
maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kemal Kılıçdaroğlu (İstanbul) ve
arkadaşları
24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı Kanunun 21 inci
maddesi kapsamında iş kaybı tazminatı alanlar 4 üncü
maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında
sigortalı ve genel sağlık sigortalısı
sayılır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Buyurun.
TURGUT DİBEK (Kırklareli) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi olarak,
68inci maddeyle değiştirilen geçici 13üncü maddenin birinci
fıkrasıyla ilgili olarak vermiş olduğumuz önerge üzerinde
söz aldım. Öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, tabii az önce de konuşuldu,
Sayın Şandır da konuşmasında dile getirdi yani çok önemli
bir yasayı görüştüğümüzü belirtti. Zaten buraya çıkan hemen
hemen tüm konuşmacılar -önergeler üzerinde ama. Onun
dışında zaten bir de bölümler üzerinde konuşma
hakkımız var çünkü temel yasa olarak görüşülüyor- yasanın
öneminden zaten bahsediyorlar.
Şimdi, bu yasayı biz nasıl görüşüyoruz diye
baktığımızda, dışarıdan vatandaşın
takip ettiğini
Yani halkımız bu yasayı takip ediyor,
anlamaya çalışıyor çünkü kendisini doğrudan ilgilendiren
bir yasa. Yani Türkiyede yaşayan tüm vatandaşlarımız, 70
milyonun tamamını, hatta anne karnındakilerini,
doğmamış olan çocuklarımızı, hatta bundan sonra
doğacak olan çocuklarımızın tümünü de ilgilendiren bir
yasa. İnsanlar takip ediyorlar, algılamaya, anlamaya
çalışıyorlar Burada ne konuşuluyor, ne
tartışılıyor. diye.
Nasıl bir şey görüşüyoruz? Yani ben
vatandaşımızın, bizle olan, benle olan ve
arkadaşlarımızla olan diyaloglarından algılıyorum
ki vatandaşımız bu yasayı yeterince anlayabilmiş
değil çünkü biz burada sadece madde numaralarını okuyoruz. Yani
şu önergelerimiz de olmasa
Az önce Sayın Canikli
konuşmasında bir şey söyledi: Üç haftadır
görüşüyoruz, şimdiye kadar bu yasa geçmeliydi. İşte, geç
kaldı. Biraz daha hızlı olması gerekir. Bu hafta bir an
evvel geçmesi gerekir. diyor.
Şimdi, bu yasayı halk tartışmamış,
sivil toplumda veya işte meslek örgütlerinde, yani yasanın ilgili
örgütlü kesimlerinde de yeterince tartışılmamış; zaten
onların da büyük bir kesiminin eleştirisi var. Burada madde
numaralarını okuyarak geçiyoruz ve önergeler, işte 68inci
maddeyle ilgili verilen önerge okunuyor. İnsanlar, 68inci madde nedir, ne
getiriyor, ne değiştiriyor veya 30uncu madde ne getiriyor, ne
değiştiriyor, farkında değiller.
Yani arkadaşlar, burası Türkiye Büyük Millet Meclisi.
Aslında, her yasa çok önemli yasadır. Yani birçok yasayı
çıkardık, 22 Temmuzdan sonra, daha evvelki oturumlarda da yani daha
önceki dönemlerde de çıktı. Kelime kelime yasaları burada
okuyoruz, kelime kelime yorumluyoruz, tartışıyoruz ve ondan
sonra önergeler veriliyor. Bu önergelerle belki değişiklikler oluyor
veya olmuyor ama okuyoruz.
Bu yasa o kadar önemsiz bir yasamı ki böyle, bir an evvel
geçmesi talebiyle geçiyor. Kim tartıştı bu yasayı?
Şimdi, söyleyince kızıyorsunuz yani bu yasayı IMF
tartışmış. Şimdi, kim yorumladı bu yasayı?
Biz mi yorumladık? Hayır, Dünya Bankası yorumlamış bu
yasayı, AKP Hükûmetine vermiş ve buraya getirmiş. Az önce de
itiraf gibi algılıyorum bu olayı da
Bir an evvel geçmesi için
de arkadaşlarımız uğraşıyorlar.
Şu arkada yazan, Atatürkün halkımıza yönelik,
egemenliğe yönelik sözüne ne kadar uyuyor bu tartışma? Hani
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. diyoruz ya.
Değerli arkadaşlar, yani böyle bir tartışma içerisindeyiz.
Öncelikle bu hususu belirtmek istedim.
Şimdi, önergemizle ilgili de şunu belirtmek istiyorum: Tabii,
4046 sayılı Kanun, özelleştirme uygulamaları
hakkındaki kanun. Yani bu kanuna göre, iş yerleri özelleştirilen
yani kamu, KİT olan, özelleştirilen, kapatılan, tasfiye edilen
iş yerlerinde insanlar işsiz kaldılar. Bu iş yerlerindeki
insanlar ilgili kanuna göre, 21inci maddeye göre mevcut yasal hakları,
yani işte toplu iş sözleşmesine dayalı olan
haklarının yanında bir iş kaybı tazminatı
aldılar. Geçici 13üncü madde diyor ki: Bu iş kaybı
tazminatı alan ve özelleştirmeden mağdur olan,
çalışmış olan bu insanlar, işçiler, yasanın
4üncü maddesinin (a) bendi kapsamında sigortalı ve genel
sağlık sigortalısı sayılır. Ama devam ediyor, ne
diyor: Ancak kısa vadeli sigorta kollarına tabi değildirler.
Şimdi, bu nedir? Bu da biraz teknik, biraz halkımızın da anlaması
açısından bunu belirtmek istiyorum: Yani Sosyal Sigortalar Kanununda
kısa ve uzun vadeli olmak üzere iki tür sigorta kolları bulunuyor.
Yani kısa vadeli sigorta kollarının emeklilikle falan
alakası yok; onlar hastalık, analık, iş kazası ve
meslek hastalığı sigorta kolları. Bir de uzun vadeli
sigorta kolları var: Malullük, yaşlılık ve ölüm sigorta
kolları.
Şimdi, Sayın Bakan, sık sık
konuşmasında veya AKPli sözcüler, işte, Sosyal devletin
gereği olarak bu yasayla biz sosyal güvenlik kapsamını genişletiyoruz,
daha da genişliyor. diyorlar. Şimdi,
baktığımızda böyle mi arkadaşlar? Yani diyorsunuz ki
Burada şunu da belirtmek isterim. Yani kısa vadeli sigorta
kolları için verilen sağlık hizmetlerinin finansmanını
genel sağlık sigortası
içerisinde karşılayacağız
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Dibek,
konuşmanızı tamamlayınız lütfen.
TURGUT DİBEK (Devamla) -
Şimdi, bu insanlara diyorsunuz ki Tamam, sizleri biz
sigortalı ve genel sağlık sigortalısı sayarız ama
kısa vadeli sağlık sigortası kollarına tabi
değilsiniz. Dolayısıyla, Bu kollar için verilen
sağlık hizmetlerinden yararlanamazsınız. diyoruz.
Değerli arkadaşlarım, yani bu uygulama buradaki bu
madde dahi, yasanın birçok maddesinde olduğu gibi sosyal güvenliği
devletin artık -özellikle AKP için konuşacağım bunu- bu
dönemde bir yük olarak gördüğü bir anlayışı temsil ediyor
bu madde.
Bizim önergemizde şu var: Burada madde metninde geçen bu
ibarenin çıkarılmasıyla ilgili. Önergemizde o hususu
belirtmiştik.
Ben -tabii sürem de sona eriyor- burada sözlerimi tamamlarken, az
önce belirtmiş olduğum hususları tekrar sayın
milletvekillerinin dikkatine sunmak istiyorum. Yani bu yasanın burada,
gerçekten halkımızın anlayabileceği şekilde
tartışılması gerekir diye düşünüyorum. Çünkü insanlar
takip etmeye çalışıyorlar, anlayamıyorlar.
Önergemizin desteklenmesini talep ediyorum ve saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Dibek.
Saygıdeğer milletvekilleri, önergeyi
oylarınıza sunacağım.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Karar yeter sayısı
istiyorum.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunacağım,
karar yeter sayısını arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma saati: 18.49
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.57
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Fatma SALMAN
KOTAN (Ağrı), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 90ıncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
119 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
68inci maddeye bağlı geçici 13üncü madde üzerinde
verilen, İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar
oylarınıza arz edeceğim ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı
vardır.
Sayın milletvekilleri, geçici 13üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Geçici maddenin bağlı olduğu çerçeve 68inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 69uncu madde üzerinde dört adet
önerge vardır. Önergeleri geliş sırasına göre okutup
aykırılık durumuna göre işleme alacağım.
Buyurun efendim.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 69 uncu maddesi ile değiştirilen 5510
sayılı Kanunun Geçici 6 ncı maddesinin yedinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla.
|
|
Mehmet Günal |
Recep Taner |
Beytullah Asil |
|
|
Antalya |
Aydın |
Eşkişehir |
|
|
Münir Kutluata |
|
Mustafa
Kalaycı |
|
|
Sakarya |
|
Konya |
Aylık bağlama şartları bakımından,
bu Kanunun yürürlük tarihinden önce sigortalı olup, bu Kanunun 4 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bendi kapsamında
sigortalı sayılarak aylık bağlanacaklar için; bu Kanunla
yürürlükten kaldırılması öngörülen hükümlerin uygulanmasına
devam olunur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra sayılı Kanun Tasarısının
çerçeve 69 uncu maddesinin madde çerçevesi ile birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Nurettin
Canikli |
Agâh Kafkas |
Halide
İncekara |
|
|
Giresun |
Çorum |
İstanbul |
|
|
Öznur
Çalık |
Mustafa Ünal |
Ziyaeddin
Akbulut |
|
|
Malatya |
Karabük |
Tekirdağ |
Madde 69- 5510 sayılı Kanunun geçici 6 ncı
maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş, yedinci fıkrasının (a) bendi
yürürlükten kaldırılmış, (b), (c), (d) ve (e) bentleri
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, maddeye
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanun hükümlerine
göre yapılmış olan işyeri tescilleri, bu Kanun hükümlerine
göre yapılmış sayılır,"
"b) 28 inci maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen
5400 günlük süre ilk defa;
1) 30/4/2008 tarihi ile 31/12/2008 tarihleri arasında
sigortalı sayılanlar için 4600 gün olarak,
2) 1/1/2009 tarihinden itibaren sigortalı sayılanlar
için ise her takvim yılı başında 4600 güne 100 gün eklenmek
suretiyle 5400 günü geçmemek üzere,
c) 28 inci maddenin dördüncü fıkrasında belirtilen 3960
günlük süre ilk defa;
1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih ile 31/12/2008
tarihleri arasında sigortalı sayılanlar için 3700 gün olarak,
2) 1/1/2009 tarihinden itibaren sigortalı sayılanlar
için ise her takvim yılı başında 3700 güne 100 gün eklenmek
suretiyle 3960 günü geçmemek üzere,
d) 28 inci maddenin beşinci fıkrasının (a)
bendinde belirtilen 4320 günlük süre ilk defa;
1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih ile 31/12/2008
tarihleri arasında sigortalı sayılanlar için 3700 gün olarak,
2) 1/1/2009 tarihinden itibaren sigortalı sayılanlar için
ise her takvim yılı başında 3700 güne 100 gün eklenmek
suretiyle 4320 günü geçmemek üzere,
e) 28 inci maddenin beşinci fıkrasının (b)
bendinde belirtilen 4680 günlük süre ilk defa;
1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih ile 31/12/2008
tarihleri arasında sigortalı sayılanlar için 4100 gün olarak,
2) 1/1/2009 tarihinden itibaren sigortalı sayılanlar
için ise her takvim yılı başında 4100 güne 100 gün eklenmek
suretiyle 4680 günü geçmemek üzere,
uygulanır. "
"Sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmamış ülkelerde
iş üstlenen işverenlerce çalıştırılmak üzere bu
ülkelere götürülen Türk işçilerinden, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce
sadece malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi
topluluk sigortasına devam edenler ile isteğe bağlı
sigortalı olarak söz konusu ülkelere götürülmüş olan
sigortalıların, bu Kanunun 5 inci maddesinin (g) bendi
kapsamında sigortalılıkları bu Kanunun yürürlük tarihinden
itibaren üç ay içerisinde işverenlerince sağlanır ve buna
ilişkin yükümlülükler yerine getirilir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı'nın 69. Maddesi ile değiştirilen
31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 6. Maddesine
aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Ali İhsan
Köktürk |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Ahmet Ersin |
|
|
Zonguldak |
Malatya |
İzmir |
|
|
Şevket
Köse |
Esfender
Korkmaz |
Mevlüt
Coşkuner |
|
|
Adıyaman |
İstanbul |
Isparta |
|
|
Hüseyin Ünsal |
Ali Koçal |
Orhan Ziya
Diren |
|
|
Amasya |
Zonguldak |
Tokat |
"Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte 506
sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu hükümlerine göre sürekli
işgöremezlik geliri ve/veya malullük, yaşlılık, ölüm
aylığı almakta olanların gelir ve/veya aylıkları
506 sayılı Kanunun 20, 21, 23, 24, 55, 58, 61, 63, 67, 68, 69, 92, 93
ve 96 ncı maddelerindeki esaslara göre yeniden hesaplanır. Bu
hesaplama sonucunda gelir ve/veya aylıklarında artış
olmayanların önceki gelir ve/veya aylıklarının ödenmesine
devam olunur. Gelir ve/veya aylıklarında artış
olanların gelir ve/veya aylıkları ise, bu Kanunun yürürlük
tarihini takip eden ödeme dönemi başından geçerli olmak üzere
artırılır.
Bu Kanunun yürürlük tarihinde gelir ve/veya aylığı
herhangi bir sebeple kesilmiş bulunanlara tekrar bağlanacak gelir
ve/veya aylıklar da yukarıdaki fıkra hükümlerine göre yeniden
hesaplanır ve fazla olan tutar üzerinden ödeme yapılır. Kurumca
yapılması gereken işlemler bu Kanunun yürürlük tarihinden
itibaren bir yıl içinde tamamlanır."
TBMM Başkanlığına
119 sıra sayılı kanun tasarısının
69. maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ediyoruz.
|
|
Hasip Kaplan |
Pervin Buldan |
İbrahim
Binici |
|
|
|
Şırnak |
Iğdır |
Şanlıurfa |
|
|
|
Akın
Birdal |
|
Hamit Geylani |
|
|
|
Diyarbakır |
|
Hakkâri |
|
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Kaplan, buyurun. (DTP
sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; doğrusu 70 milyonu ilgilendiren, Türkiye'nin
gündemi olması gereken çok önemli bir yasayı
tartışıyoruz, görüşüyoruz bugün.
Verdiğimiz önerge dikkati çekmiştir. Biz, bu Sosyal
Güvenlik Yasa Tasarısını meydanlara dökülen emekçiler gibi,
emek cephesi gibi içimize sindiremedik doğrusu, kabullenemedik. Çünkü,
yasanın oluş biçimi, özellikle Anayasa Mahkemesinin iptal
kararından sonra geldiğinde iptal hükümlerinin yerine
getirilmeyişin dışında hukuk tekniği
açısından çok ciddi sakatlıklar içeriyor.
Biz, dokuz bin iş gününü tartıştık daha önce
Genel Kurulda. Altmış beş yaş emeklilik
yaşını da tartıştık, benzeri birçok hükmü
tartıştık. Şimdi 69uncu maddeyle tekrar bir düzenleme
getiriyoruz. Bu düzenlemede diyoruz ki, günler şöyle şöyle olsun. Bu
günlerin hepsi tartışıldı Genel Kurulda ve bunların
büyük çoğunluğu da değişti.
Bizim teklifimizi destekleyen en kapsamlı önergelerden birisi
iktidar partisinin, AK Partinin önergesi. Demek ki, maddenin tümden
değiştirilmesi talebini ihtiyaç hissediyor ki böyle bir önerge
veriyor. Diğer grupların da önergeleri var.
Burada biz bunu söylerken, gerçekten şunu ortaya koymak istedik:
Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı bu hâliyle çıktıktan sonra
görülen o ki mahkemelik. Ancak, Türkiyenin gerçekliğini öngören bir
yanı yok. Bir tercih yapılmış; bu tercih de emekçilerden
yana bir tercih olabilirdi. Bu, sosyal güvenlik açıklarını
emekçilerin sırtına veren bir yasa. Üstelik,
kazanılmış haklarını büyük ölçüde geri alan, bununla
birlikte de sadece kazanılmış hakları değil,
sağlık sigortasını paralı duruma getiren, yararlanma
şartlarını sınırlayan, sosyal devlet olgusunu
zayıflatan ve üzülerek ifade edeyim, Türkiyenin geleceğini belirleme
şansı olmayan ve yakın zamanda tekrar
tartışılıp Meclise gelebilecek bir yasa.
Evet, bu yasa tasarısını hazırlayan AK Parti
Hükûmeti kutsal aile konusunda olsun, çalışanlar konusunda olsun, çok
önemli değişiklikler yapıldığını söylese
bile, örneğin Avrupa Birliği müzakere sürecinde, güvenli ve
sağlıklı çalışma, tüm çalışanların
bakmakla yükümlü oldukları kişilerin sosyal güvenlik hakkı,
çalışan kadınların anne olmaları durumunda özel
konumu, topluluk sigortaları, özürlülerle toplumsal yaşamda
bağımsız olma ve sosyal bütünleşme hedefleri, yine toplumun
temel birimi olarak aile, tam gelişmesini sağlamaya yönelik uygun
sosyal, hukuksal ve ekonomik korunma hakları maalesef bu yasada yer
almıyor. Çocuklar ve gençler için de uygun sosyal, hukuksal ve ekonomik
korunma hakları yok.
Böyle bir durumda, tabii ki, bizim muhalefet olarak böylesi bir
konumda yasanın geri alınmasından başka söyleyecek bir
sözümüz kalmıyor. Ancak, kürsüdeki tartışmalara
baktığımız zaman, bu kadar önemli bir gündem oluşturan
sosyal güvenlik yasasıyla ilgili olarak ne yazık ki gündemi sosyal
güvenlik yasası tartışmaları değil, 1930lardaki Türk
lirası üzerindeki para değerleri ve yine Kuran-ı Kerimden
alınan ayetlerle melun tartışmalarına gündemi çekmek gibi
iktidar partisiyle ana muhalefetin sorumsuz yaklaşımının da
böyle bir yasanın çıkmasında katkısı olduğunu ve
bunun vebalini de taşıyacaklarını ifade etmek istiyoruz.
Hâlâ eğer emekçiler memnun değilse, hâlâ genel grevden
bahsediyorlarsa, hâlâ itirazlarını yükseltiyorlarsa, bu konuda
iktidarın, Genel Kurulun, hepimizin düşünmesi gerekiyor diye
düşünüyoruz. Bu nedenle uyarı amaçlı olarak bu önergeyi verdik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Devamla) Teşekkür ederim.
Zaten, önergemizi kabul etmeseniz de böyle
hazırladığınız tasarıyı bir çarşaf
önergeyle kendiniz baştan sona değiştirmek zorunda
kalacaksınız. Buna uzlaşma deyip içinden
çıkamazsınız, buna emek cephesinin kabulü anlamında
çıkamazsınız.
Bu yasa, gerçekten Türkiye'nin geleceğini, değil üç
ayını öngören, bu gıda fiyatlanmaları konusunda, enflasyon
konusunda Türkiye'nin otuz yılını planlamaya kalkan bir
yasadır, realiteden yoksun bir yasadır.
Bu yönüyle önergemizin desteklenmesini istiyoruz ve bu konudaki
önergemizi veriş nedenimiz de budur. Teşekkür ediyoruz. (DTP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı'nın 69. Maddesi ile değiştirilen
31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 6. Maddesine
aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ali
İhsan Köktürk (Zonguldak) ve arkadaşları
"Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte 506
sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu hükümlerine göre sürekli
işgöremezlik geliri ve/veya malullük, yaşlılık, ölüm
aylığı almakta olanların gelir ve/veya aylıkları
506 sayılı Kanunun 20, 21, 23, 24, 55, 58, 61, 63, 67, 68, 69, 92, 93
ve 96 ncı maddelerindeki esaslara göre yeniden hesaplanır. Bu
hesaplama sonucunda gelir ve/veya aylıklarında artış olmayanların önceki
gelir ve/veya aylıklarının ödenmesine devam olunur. Gelir
ve/veya aylıklarında artış olanların gelir ve/veya
aylıkları ise, bu Kanunun yürürlük tarihini takip eden ödeme dönemi
başından geçerli olmak üzere artırılır.
Bu Kanunun yürürlük tarihinde gelir ve/veya aylığı
herhangi bir sebeple kesilmiş bulunanlara tekrar bağlanacak gelir
ve/veya aylıklar da yukarıdaki fıkra hükümlerine göre yeniden
hesaplanır ve fazla olan tutar üzerinden ödeme yapılır. Kurumca
yapılması gereken işlemler bu Kanunun yürürlük tarihinden
itibaren bir yıl içinde tamamlanır."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Sayın Başkanım, kısa bir açıklama yapmak
istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Şimdi, değerli arkadaşlar, bu maddede yedi bin prim
gününden dokuz bin prim gününe geçişi kaldırıyoruz. Yani
yaptığımız uzlaşmada, değerlendirmede, prim/gün
sayısının yedi bin iki yüz olmasını, dokuz bin gün
olmamasını kararlaştırmıştık, bununla ilgili
geçişi kaldırıyoruz buradan. Dokuz bin, artık, yüz-yüz her
yıl artacaktı, bunu kaldırıyoruz, bu düzenlemeyi.
Ayrıca, bir de kısmi aylık var dört bin altı
yüz ile beş bin dört yüz gün çalışan vatandaşlarımızla
ilgili. O sürelerde emekli olacak vatandaşlarımızla ilgili bu
kısmi kademelendirmenin hangi tarihte başlayacağını
belirtiyoruz. Onun için, gerek az önce konuşan gerekse konuşacak
arkadaşlarımıza maddenin
özünün bu olduğunu da bu vesileyle hatırlatmayı bir görev
biliyorum.
Teşekkür ederim.
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Köktürk, buyurun.
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 119 sıra sayılı Sosyal Güvenlik ve
Genel Sağlık Sigortası Kanununun 69uncu maddesiyle
değiştirilen 5510 sayılı Yasanın geçici 6ncı
maddesine önergemizdeki fıkranın eklenmesi amacıyla söz
almış bulunuyorum. Öncelikle şahsım ve grubum adına
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, benden önceki konuşmacıların
da ifade ettiği gibi, yaklaşık üç haftadan beri, sosyal güvenlik
yasa tasarısı hakkında görüşmeler yapıyoruz. Bu
görüşmeler sırasında, bizleri seçerek, temsilci olarak vekil
sıfatıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderen asilimize
karşı, yani halkımıza karşı son derece önemli bir
sınavdan geçiyoruz. Ancak üzülerek belirtmeliyiz ki, tüm yasama
çalışmalarında Dediğim dedik. ve Benim
yaptığım doğrudur. anlayışını
vurgulayan ve buna dayanak olarak da her 2 seçmenden 1inin, yani
halkımızın yarısına yakınının oyunu
aldığını vurgulayan Adalet ve Kalkınma Partisi
İktidarının halkımıza bakışını,
gerçekte desteğini kimden aldığını ve ayrıca
konuşmaları dinlemeyerek sadece oylamalar sırasında el
kaldırarak salona girişlerini halkımızla birlikte üzülerek
izliyoruz. Buna karşın, yine de emeklilerimizin büyük bir bölümü
açısından açık bir adaletsizlik yaratan bir düzenlemenin ortadan
kaldırılması ve adaletsizliğin giderilmesi amacıyla ve
tüm parti gruplarınca destekleneceği umuduyla bu önergemizi Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna sunmuş bulunuyoruz. Ayrıca, bu
önergemizle doğuştan engelli olanlar ile sonradan engelli olanlar
arasındaki adaletsizliklerin ve farkların da ortadan
kaldırılmasını amaçlıyoruz.
Değerli milletvekilleri, hepimizin bildiği gibi, 506
sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre bağlanan aylık ve
gelirlerin hesaplanmasında nazara alınan prime esas kazançlar ve
aylık bağlama oranlarının tespitinde uygulanan yöntem
günümüze kadar 6 defa değişikliğe uğramış ancak
bu değişikliklerin hiçbirisi daha önce bağlanan gelir ve
aylıklara yansıtılmamıştır. Bu uygulama,
aynı yükümlülükleri yerine getirmesine karşın farklı
tarihlerde emekli olan sigortalılar arasında büyük bir
adaletsizliğin, büyük bir uçurumun oluşmasına neden
olmuştur. Gelir ve aylıkların hesaplanmasına esas
alınan prime esas kazançların güncellenmesinde TÜFE ve gelişme
hızı oranları esas alınırken, bağlanmış
bulunan gelir ve aylıklara yapılan zamların TÜFE
oranlarıyla sınırlı tutulması bu
farklılıkları daha da derinleştirmiştir. Yine, 1987
yılında çıkarılan süper emeklilik yasasına göre ekstra
bir fark ödenerek bağlanan aylıklar dahi bugün bağlanan
aylıkların çok gerisinde kalmıştır. İşte, bu
nedenle, bu önergemizde bu farklılıkların, bu adaletsizliklerin
giderilmesi amaçlanmaktadır.
Değerli milletvekilleri, hepimizin bildiği gibi,
açlık sınırının, yani 4 kişilik bir ailenin
asgari gıda harcamalarının tutarının 775 YTL
olduğu ülkemizde emeklilerimiz ortalama 600 YTL civarında maaş
alıyorlar. Neredeyse tamamı yoksulluk sınırının
altında, yüzde 83ü de açlık sınırının
altında yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar.
Bir de bu yetmiyormuş gibi gerçek işsizlik rakamlarının
yüzde 20leri aştığı ülkemizde, işsiz olan
çocuklarına ve hatta onların çocuklarına, yani torunlarına
katkı sağlamak gibi bir gerçeklikle karşı karşıya
bulunuyorlar. Zaman geçirmek amacıyla gittikleri kahvehanelerde, ailesinin
rızkını harcıyormuş psikolojisiyle bir bardak
çayı bile boğazlarına düğümlenerek içiyorlar.
Buna karşın, daha dün bursla okuttukları çocuklarına
3 milyon dolarlık gemi alanlar, emeklilerimize yüzde 2lik maaş
artışını reva gördükleri gibi, atadıkları
bakanlar, ta Okyanus ötesinden, ta Amerikadan emeklilere çok cömert
davrandıklarını ve Türkiye'de emekli maaşlarının
çok yüksek olduğunu, emeklilerimizin içinde bulundukları durumun
ciddiyeti ve oturdukları koltuklarının konumuna
bakmaksızın bu sözleri sarf edebiliyorlar.
Emeklilerin sorunlarına gözlerini kapayarak,
çalıştığı dönemlerde tüm gücünü ulusun
kalkınmasına harcayan emeklilerimizin tam ilgiye muhtaç
oldukları bir dönemde insanca yaşama hakları ellerinden
alınarak Sen yaşama, öl. diyorlar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Devamla) -
ancak bu
anlayışa katkı sağlayanlar toplum vicdanında mahkûm
olacak ve bu mahkûmiyet ebedî olarak kalacaktır.
Değerli milletvekilleri, konuşmamı, 13/08/1999
tarihli Meclis tutanağını Sayın Çalışma
Bakanımıza bir kez daha hatırlatıp, birkaç soru sorarak
bitirmek istiyorum.
Sayın Bakanım, 1999 tarihli görüşmelerde Sayın
Abdullah Gülle birlikte, Türkiye standartları nazara
alındığında, elli sekiz, altmış yaş
emekliliğinin çok yüksek olduğunu ve bu yaşların
kadınlarda elli, erkeklerde elli beş yaş olduğunu
belirterek, niye bu konuda dayattığını Sayın Bakana
sormuşsunuz.
Ayrıca şunu söylüyorsunuz: Bu altmış beş
yaşa itiraz edenler, bu yasaya itiraz edenler siyaset yapıyor. Ben
de o zaman şimdi size soruyorum, o zaman sizin Bakana sorduğunuz
gibi: Siz, o zaman bunları söylerken siyaset mi yapıyordunuz?
İnanmadığınız şeyleri söyleyerek o zaman
halkımızı mı kandırıyordunuz? Dün öyle bugün
böyle söylemek, sizin de içinde bulunduğunuz siyaset
anlayışının genel özelliği midir?
Bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Köktürk.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra sayılı Kanun Tasarısının
çerçeve 69 uncu maddesinin madde çerçevesi ile birlikte
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
Madde 69- 5510 sayılı Kanunun geçici 6 ncı
maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş, yedinci fıkrasının (a) bendi
yürürlükten kaldırılmış, (b), (c), (d) ve (e) bentleri
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, maddeye
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanun hükümlerine
göre yapılmış olan işyeri tescilleri, bu Kanun hükümlerine
göre yapılmış sayılır,"
"b) 28 inci maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen
5400 günlük süre ilk defa;
1) 30/4/2008 tarihi ile 31/12/2008 tarihleri arasında
sigortalı sayılanlar için 4600 gün olarak,
2) 1/1/2009 tarihinden itibaren sigortalı sayılanlar
için ise her takvim yılı başında 4600 güne 100 gün eklenmek
suretiyle 5400 günü geçmemek üzere,
c) 28 inci maddenin dördüncü fıkrasında belirtilen 3960
günlük süre ilk defa;
1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih ile 31/12/2008
tarihleri arasında sigortalı sayılanlar için 3700 gün olarak,
2) 1/1/2009 tarihinden itibaren sigortalı sayılanlar
için ise her takvim yılı başında 3700 güne 100 gün eklenmek
suretiyle 3960 günü geçmemek üzere,
d) 28 inci maddenin beşinci fıkrasının (a)
bendinde belirtilen 4320 günlük süre ilk defa;
1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih ile 31/12/2008
tarihleri arasında sigortalı sayılanlar için 3700 gün olarak,
2) 1/1/2009 tarihinden itibaren sigortalı sayılanlar
için ise her takvim yılı başında 3700 güne 100 gün eklenmek
suretiyle 4320 günü geçmemek üzere,
e) 28 inci maddenin beşinci fıkrasının (b)
bendinde belirtilen 4680 günlük süre ilk defa;
1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih ile 31/12/2008
tarihleri arasında sigortalı sayılanlar için 4100 gün olarak,
2) 1/1/2009 tarihinden itibaren sigortalı sayılanlar
için ise her takvim yılı başında 4100 güne 100 gün eklenmek
suretiyle 4680 günü geçmemek üzere,
uygulanır. "
"Sosyal güvenlik
sözleşmesi imzalanmamış ülkelerde iş üstlenen
işverenlerce çalıştırılmak üzere bu ülkelere götürülen
Türk işçilerinden, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce sadece malûllük,
yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi topluluk
sigortasına devam edenler ile isteğe bağlı sigortalı
olarak söz konusu ülkelere götürülmüş olan sigortalıların, bu
Kanunun 5 inci maddesinin (g) bendi kapsamında
sigortalılıkları bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren üç ay
içerisinde işverenlerince sağlanır ve buna ilişkin
yükümlülükler yerine getirilir."
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım, efendim,
tabii, Sayın Bakana ve Komisyona soracaksınız. Muhtemelen
Gerekçe okunsun denilecek, ama bu önerge, gerçekten, değiştirilmesi
önerilen taraflar değiştirilmemiş, aynı. Gerekçede sadece
28inci maddede yapılan düzenlemeye paralel olarak fıkra madde
metninden çıkarılmıştır denilmektedir; oysa buna
maddeler, fıkralar eklenmektedir.
Son eklenen fıkra da, Komisyondan geçen metnin
aynısıdır. Yani burada kanun koyucunun iradesinin ne
olduğunu bilemiyoruz. Bu bakımdan, izaha muhtaç bir önergedir,
gerekçesi yetersizdir. İç Tüzükümüze göre açık olması
gerekmektedir.
Son fıkraya eklendiği denilen fıkra
aynısı, bir kelime farklılığı bile yok.
Birincisi, yine Üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş
Bu da aynısıdır, bir kelimesi
değişmemiştir. Dolayısıyla, buradaki günlerden
amaçlanan nelerdir? Bazılarında çıkartılmış,
bazılarında aynı kalmaktadır.
Yine aynı şekilde (c) bendinin birinci
fıkrası, birinci paragrafı yine aynıdır. Yine (d)
bendinin birinci fıkrası yine aynıdır. Yani bu önergeyle ne
amaçlanıyor bilemiyoruz. Lütfen şu gerekçeye bir bakar
mısınız? O bakımdan, eğer Hükûmetin desteklediği
bir önergeyse, Sayın Bakan, buradaki değişikliklerin ne anlama
geldiğini gruplarımıza ve değerli milletvekillerimize izah
ederlerse biz de bu önergenin amacını yeterince kavramış
oluruz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
OKTAY VURAL (İzmir) Dolayısıyla
değiştirilmiştir dedikleri hususlarda hiçbir
değişiklik yok, bir virgül dahi değişmiş
değildir. Bu önergeyi nasıl işleme koyacaksınız bilemiyorum
açıkçası.
BAŞKAN Belki gerekçelerini açıklamak isteyebilirler.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Vural, rakamlar
değişiyor, rakamlarda değişiklik var.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır efendim.
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye katılıyor
musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar) Genel Kurulun takdirine bırakıyoruz.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Sayın Başkanım, önergeye katılıyoruz.
Az önce de ifade ettim, burada, bildiğiniz gibi ana
maddelerde dokuz bin prim gününü yedi bin iki yüze indiriyoruz. Ana
düzenlemelerden bir tanesi bu. Diğeri ise kısmi aylıkların
başlangıç tarihleriyle ilgili üçüncü fıkrada bir
değişiklik var. Dediğiniz bu 30/4/2008 diye başlayan
bölümde bu tarih ilavesi var. Diğeri ise Meclis Başkanlık
Divanının yasayla ilgili teknik olarak, bütün olarak maddenin ele
alınması şeklindeki talebinden kaynaklanan uzun bir önergedir.
Yoksa burada bizim yaptığımız değişiklik, ifade
ettiğim gibi, bir: Kısmi aylıkların başlangıç
tarihiyle ilgili bir değerlendirme. İkincisi: Prim gün
sayısının yedi bin günden dokuz bin güne geçişle ilgili bu,
her yıllık, yüz günlük sürelerin kaldırılmasıdır.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım, bu
önergenin redaksiyona ihtiyacı var. Komisyonda aynen kabul edilmiş
bir hususu bir önergeyle değiştiriyoruz, deyip biz buradan
değiştiriyoruz diye el kaldırmamız ya da hayır
dememiz, Komisyon raporundan bihaber olduğumuzu ifade eder. Şimdi ben
Sayın Bakandan soruyorum: (e) bendinde, 28inci maddenin beşinci
fıkrasının (b) bendinde belirtilen dört bin altı yüz günlük
süre değişti mi değişmedi mi? Değişmedi. Dört bin
yüz günlük süre değişti mi? Değişmedi. Dört bin yüz güne
yüz gün eklenmek suretiyle dört bin altı yüz seksen gün değişti
mi? Değişmedi. Değişmeyen bir hususu değiştirme
Nasıl değiştiriyoruz? Yani, ben bunu gerçekten
Lütfen, bu
önerge yeniden tashih edilsin ve yasama kalitesi açısından da yeniden
değerlendirilsin. Öyle, biz de katkı sağlayalım yani
BAŞKAN Sayın Başkanım, Sayın Vural size
teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, netleştirelim konuyu.
Buyurun efendim.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Sayın Başkan, olay gayet net. Bakınız, benim size
ifade ettiğim bu kısmi aylıklarla ilgili dört bin altı
yüz dediğiniz prim gün sayısı, tarih olarak,
başlangıç olarak ne zaman başlayacak, yüz, yüz artış?
Bununla ilgili diyoruz ki: 30/4/2008 tarihi esas alınacaktır.
Değişiklik bu.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, ilkinde öyle diyorsunuz,
diğerleri aynı, Komisyon metniyle aynı. Şimdi, Sayın
Komisyon
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Diğerleri, zaten ifade ediyorum: Teknik olarak, Meclis,
bakın, Başkanlık Divanı yönetimi, ilgili
OKTAY VURAL (İzmir) Nasıl yani?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Yani bu, maddenin tümden yazılması konusundaki
kararından kaynaklanan bir şey. Yoksa, bizim
yaptığımız değişiklik gayet açık. İki
husus var. diyorum ben size.
OKTAY VURAL (İzmir) O zaman tümden
değiştiriliyorsa en aykırı önerge olarak oylanması
gerekiyor. Bu da doğru bir şey değil.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, şimdi, bakın
BAŞKAN Efendim, şimdi -müsaade ederseniz Sayın
Vural- Sayın Komisyona sordum, takdire bırakıyorlar. Sayın
Bakan, kendi yetkisini kullanarak açıklamasını yaptı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın
Başkanım, önergeyi, müsaade ederseniz şunu bir açıklamak istiyorum.
BAŞKAN - Önerge sahipleri adına konuşma var mı
efendim?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Hayır, şimdi bir dakika... Efendim,
şimdi, şöyle yani
OKTAY VURAL (İzmir) Değiştirelim Mustafa Bey,
gerçekten
BAŞKAN Benim yapacağım husus belli; Komisyona
sordum, Hükûmete sordum, açıklama yaptı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Önerge sahipleri adına,
iki dakika bir açıklamama müsaade eder misiniz?
BAŞKAN Hayır
İmza sahiplerinden var mı?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) İmza atayım
efendim. Önergeye katılıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Efendim, şimdi, önerge sahiplerini, imza
sahiplerini okuyorum: Sayın Nurettin Canikli, Sayın Agâh Kafkas,
Sayın Halide İncekara, Sayın Öznur Çalık, Sayın
Mustafa Ünal, Sayın Ziyaeddin Akbulut.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
önergeye katılayım efendim.
BAŞKAN Bu arkadaşlarımızdan açıklama
isteyenler var mı?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
önergeye katılalım.
BAŞKAN - Efendim, şimdi benim
Sayın Elitaş,
ben İç Tüzükü uygulamak zorundayım. Şimdi, imza sahibi olmayan
birisine açıklama hakkı veremem burada yani
O zaman
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, imza atsın
önergeye, konuşsun efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Efendim, takdir sizin
KAMER GENÇ (Tunceli) İmza atsın önergeye,
konuşsun
BAŞKAN Efendim, yani yerinden bir milletvekili
arkadaşın Böyle yapsın. demesiyle ben öyle yapamam.
KAMER GENÇ (Tunceli) Önergeyi imzalasın
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, şimdi
bakın
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) İzin verir misiniz, bu
konuyu açıklamak istiyorum. Sayın Grup Başkan Vekili
BAŞKAN Efendim, açıklamak istiyorsunuz da
Burada her
arkadaş başka birisinin önergesi üzerinde açıklama yapmak
isterse olmaz. İç Tüzükün hükümleri açık.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Hayır, Sayın Grup
Başkan Vekilim
BAŞKAN Sayın Elitaş, lütfen
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) İzin verirseniz bir
cümle söylemek istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Elitaş, lütfen efendim
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanunun 28 inci maddesinde yapılan düzenlemeye paralel olarak
fıkra madde metninden çıkarılmıştır.
BAŞKAN Komisyonun takdire bıraktığı, Hükûmetin
katıldığı önergeyi oylarınıza arz ediyorum: Kabul
edenler
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Karar yeter sayısını
arayacağım Sayın Anadol.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir,
karar yeter sayısı vardır.
Saygıdeğer milletvekilleri, biraz önce kabul edilen
önergeyle 69uncu madde değiştirilmiştir. Bu nedenle aynı
maddede değişiklik öngören son önergeyi işleme koyma imkânı
kalmamıştır. Önergeyi işlemden kaldırıyorum.
69uncu maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Bir saniye Başkanım, önergeyi
işleme
Sayın
Başkanım, önergeyi işleme nasıl koymuyorsunuz? Önergeyi
işleme neden koymadınız?
OKTAY VURAL (İzmir) Koymayın Sayın
Başkanım, muhalefetin hiçbir önergesini koymayın!
Değişmeyen şeyleri değişmiş gibi gösterip
Değişmedi Sayın Başkanım, değişen bir
şey yok, eklenen bir fıkra da yok.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Şimdi nesi değişti
Sayın Başkanım? Önergemizi niye işleme koymuyorsunuz?
OKTAY VURAL (İzmir) İzah eder misiniz?
BAŞKAN Açıkladım efendim, açıkladım.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Bir izah eder misiniz?
BAŞKAN - Okuduğum metinde açıkladım efendim.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Hayır, bir daha izah eder misiniz,
niye işleme koymadınız?
BAŞKAN Bir daha izah etmeye gerek yok, ben gerekli
açıklamayı yaptım efendim.
AGÂH KAFKAS (Çorum) Her anlamayana bir daha mı izah
edeceksiniz?
BAŞKAN - 70inci madde üzerinde dört adet önerge vardır.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 70 inci maddesi ile değiştirilen, 5510
sayılı Kanunun Geçici 9 uncu maddesinin beşinci
fıkrasında yer alan çalışmalarının en az 1800
gün olması halinde bu ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını, %23üdür, %9u ve %14ü ibarelerinin
de, sırasıyla %20sidir, %8i ve %12si şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla,
|
|
Ahmet Orhan |
Recep Taner |
Mustafa
Kalaycı |
|
|
Manisa |
Aydın |
Konya |
|
|
Beytullah Asil |
|
Mehmet Günal |
|
|
Eskişehir |
|
Antalya |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra sayılı Kanun Tasarısının
çerçeve 70 inci maddesinin madde çerçevesi ile birlikte
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
Nurettin Canikli |
Agâh Kafkas |
Halide
İncekara |
|
|
Giresun |
Çorum |
İstanbul |
|
|
Mustafa
Elitaş |
Öznur
Çalık |
Ziyaeddin
Akbulut |
|
|
Kayseri |
Malatya |
Tekirdağ |
|
|
|
Mustafa Ünal |
|
|
|
|
Karabük |
|
Madde 70- 5510 sayılı Kanunun Geçici 9 uncu maddesinin
birinci ve üçüncü fıkralarında yer alan bu Kanunun yürürlük
ibareleri 30/4/2008 olarak, ikinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş, bu fıkradan sonra gelmek üzere
aşağıdaki fıkra eklenmiş ve beşinci
fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi
kapsamında olup da 8/9/1999 tarihinden 30/4/2008 tarihine kadar ilk defa
sigortalı sayılanlar kadın ise 58, erkek ise 60
yaşını doldurmuş ve 25 tam yıl sigorta primi
ödemiş olması veya kadın ise 60, erkek ise 62
yaşını doldurması ve en az 15 tam yıl malûllük,
yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemesi
şartıyla kısmi yaşlılık aylığından
yararlanırlar.
4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi
kapsamında olup da 8/9/1999 tarihinden 30/4/2008 tarihine kadar ilk defa
sigortalı sayılanlar kadın ise 58, erkek ise 60
yaşını doldurmuş ve 25 tam yıl sigorta primi
ödemiş olması veya 61 yaşını doldurması ve an az
15 tam yıl malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları
primi ödenmesi şartıyla kısmi yaşlılık
aylığından yararlanırlar.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce beşinci
fıkrada belirtilen işlerde çalışmaya başlayan
sigortalıların, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce veya sonra bu
işlerde geçen çalışmalarının en az 1800 gün olması
halinde bu çalışmalarının dörtte biri toplam prim ödeme gün
sayılarına ilave edilir. Bunlar için malullük,
yaşlılık ve ölüm sigortaları primi, sigortalının
prime esas kazancının %23üdür. Bunun %9u sigortalı hissesi ,
%14ü de işveren hissesidir. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten sonra ilk defa maden işyerlerinin yer altı veya yer
altı münavebeli işlerde çalışmaya başlayanlar
hakkında, bu Kanunun fiili hizmet zammı süresine ait hükümleri
uygulanır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 70. Maddesi ile değiştirilen
31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun
Geçici 9. Maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
|
|
Kemal
Kılıçdaroğlu |
Hakkı Suha
Okay |
Ahmet Ersin |
|
|
İstanbul |
Ankara |
İzmir |
|
|
Şevket
Köse |
Hüseyin Ünsal |
Mevlüt
Coşkuner |
|
|
Adıyaman |
Amasya |
Isparta |
|
|
Oğuz Oyan |
Orhan Ziya
Diren |
Ali Koçal |
|
|
İzmir |
Tokat |
Zonguldak |
Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra sigortalı
olanlardan 7200 gün prim ödediği halde 65 yaş koşulunu yerine
getiremeyenlere emekli olmak istedikleri takdirde yaş ile ilgili
koşulu yerine getirene kadar hesaplanacak emekli
aylığının %50si ödenir. Bu oran, her yılın Ocak
ayında % 1 puan artırılır. Yaş koşulunun yerine
geldiği tarihte ödenecek aylık % 100e tamamlanır.
TBMM Başkanlığına
119 sıra sayılı kanun tasarısının
70. maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ediyoruz.
|
|
Hasip Kaplan |
Pervin Buldan |
İbrahim
Binici |
|
|
Şırnak |
Iğdır |
Şanlıurfa |
|
|
Hamit Geylani |
Akın
Birdal |
Selahattin
Demirtaş |
|
|
Hakkâri |
Diyarbakır |
Diyarbakır |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Demirtaş, buyurun.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Divan, değerli arkadaşlar; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Doğrusu, görüşülmekte olan yasa tasarısıyla
ilgili toplumda özellikle sivil toplum örgütlerinin önemli bir
kısmının tepkisi ve bu yasa tasarısına karşı
çıkışları hâlen devam ediyor. Bir değişiklik
önergesi vesilesiyle söz almışken, yine bu konuda hassasiyetlerini,
beklentilerini dile getiren önemli bir çevrenin düşüncelerini sizlerle
paylaşmak istedim.
Türkiye Sakatlar Derneği Genel Merkezi bugün
yaptığı bir açıklamayla, bu yasa tasarısında
kendilerini ilgilendiren konularla ilgili değerli milletvekillerinin
dikkatlerini çekmişler. Eminim ki sizlere de
ulaşmıştır bu basın açıklaması metni. Ben,
buradan bu malul kesimlerin taleplerini bir kez daha dile getirerek siz
değerli milletvekillerinin Genel Kurulda da dikkatlerine sunmak istiyorum
değerli arkadaşlar.
Türkiye Sakatlar Derneği Katılım payı
yanlışından vazgeçilsin. diyor. Türkiye gündeminde bulunan ve
hâlen Mecliste görüşmeleri süren Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı, emekliler ve
engelliler açısından taşınması ağır yükler
getirmektedir. Genel sağlık sigortası kapsamında tedavide
katılım payı alınmasını getiren düzenlemenin
kaldırılması yönünde defalarca taleplerimizi ilettik ancak
bugüne kadar bu konuda herhangi bir değişikliğe gidilmediği
gibi özel hastanelerden yararlanmanın da bedeli yükseltilmiştir.
Katılım payı uygulaması
sigortacılığa aykırıdır, bedeli
alınmış bir hizmet için bizlerden ayrıca bir kez daha ödeme
istenmesi yanlıştır.
Gereksiz kullanımı azaltma gibi yoruma açık bir
gerekçeyle 5510 sayılı Yasada katılım payları daha da
ağırlaştırılmıştır. Gereksiz
kullanım ancak ilgili doktorun veya uzmanın karar verebileceği
bir husustur. Kimi zaman küçük bir ağrı, küçük bir
değişiklik, küçük bir hastalığın belirtisi olabilir.
Yasa, erken teşhis gibi birçok önemli ve hayati öneme haiz
hastalığın önlenmesinin en temel yolunu engelleyecektir.
Engellilerin sürekli kullandığı ve zaman içinde
değiştirmek zorunda kaldığı ortez, protez,
iyileştirme araç ve gerekçelerinden katılım payı
alınmasını anlamak mümkün değildir. Yasa da Bu düzenleme
hayati öneme haiz olmaması gibi bir gerekçeye
dayandırılmaktadır. Engellilerin kullandığı
ortez, protez ve çeşitli iyileştirme araç ve gereçleri, onların
yaşamını sağlıklı sürdürebilmesi için hayati
öneme sahiptir. Bu tip hizmetlerde katılım payı olarak asgari
ücretin yüzde 75i oranına kadar bedel istenebilecektir.
Katılım payı
alınacak sağlık hizmetlerine yatarak tedavi de eklenerek,
başta emeklilerin ve engellilerin olmak üzere, sigorta kapsamındaki
geniş bir toplum kesiminin sağlık hizmetinden
yararlanmasının önü âdeta kesilmiştir. Her bir yatarak tedavi
katılım payı asgari ücretin ĵü oranında belirlenmiştir.
Engelliler ve emekliler koşulları gereği sürekli
sağlık desteğine gereksinim duyan bir kitleyi
oluşturmaktadır. Bu kesimlerin içine yaşamını asgari
ücretle sürdürmek zorunda kalan milyonlarca çalışanı da eklemek
mümkündür.
Yasada belirtilen oranlar dar gelirliler için yüksektir ve bunun
artırılmasına dönük açık kapı
bırakılmaktadır. Yoksulluk sınırının
altında bir gelirle yaşam mücadelesi verenler için tek bir
kuruşun bile değeri büyüktür. Bu insanlara aç kalmamak için
sağlıklarından vazgeçmelerini dayatan bir düzenleme sosyal
devlet ilkesini geçtik, en temel insan haklarını bile ihlal
etmektedir.
Bu hâliyle katılım payı uygulaması sosyal
adaletsizliği daha da artıracak, insanları
sağlığından vazgeçmeye zorlayacak, çağdaş bir
ülkeye yakışmayacak bir düzenlemedir. Mecliste milleti temsil etmek
üzere görev yapan tüm vekillerimize, siyasi partilerimizin Meclisteki
gruplarına, parti yönetimlerine sesleniyoruz: Katılım
payını düzenleyen madde yasadan çıkarılmalıdır.
Türkiye Sakatlar Derneği Genel Merkezi
Değerli arkadaşlar, elbette ki bu yasa
tasarısıyla ilgili sosyal taraflarla önemli görüşmelerin
yapıldığı, hâlen görüşmelerin doğrudan ya da
dolaylı sürdüğünün farkındayız ama bunun gibi seslerini
duyurmakta diğer, en azından, sosyal taraflar kadar avantaja sahip
olmayan özellikle malullerle ilgili, sakatlarla ilgili düzenlemeler konusunda
Meclisin, yüce heyetinizin daha duyarlı olması dileğiyle,
kendilerinin yasa metnini olduğu gibi sizlerle paylaştım.
Hepinize saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum.
Teşekkür ediyorum efendim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Demirtaş.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 70. Maddesi ile değiştirilen
31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun
Geçici 9. Maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
Kemal Kılıçdaroğlu (İstanbul) ve
arkadaşları
Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra sigortalı
olanlardan 7200 gün prim ödediği halde 65 yaş koşulunu yerine
getiremeyenlere emekli olmak istedikleri takdirde yaş ile ilgili
koşulu yerine getirene kadar hesaplanacak emekli
aylığının %50si ödenir. Bu oran, her yılın Ocak
ayında % 1 puan artırılır. Yaş koşulunun yerine
geldiği tarihte ödenecek aylık % 100e tamamlanır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılmıyoruz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Durdu Özbolat
konuşacak.
BAŞKAN Sayın Özbolat, buyurun efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
DURDU ÖZBOLAT (Kahramanmaraş) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 70inci maddesiyle ilgili Cumhuriyet Halk Partisi
adına söz almış bulunuyorum, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, yedi bin iki yüz gün
çalışıp gerekli primleri ödeyebilmiş bir
vatandaşımız, altmış beş yaşına
gelinceye kadar maaş bağlanabilmesi için beklemesin, bu koşulu
yerine getirene kadar, hesaplanacak aylığın yüzde 50sini
alabilsin. Daha sonra da, her yılın ocak ayında bu oran yüzde 1
artırılsın, yaşı dolduğu zaman emekli
aylığının tamamını alsın istiyoruz.
Tabii, hazırlanan yasanın kendi içinde tuzaklarla dolu
olduğunu gözlerden kaçırmamamız lazım. Bugün işe
başlayan bir genç kesintisiz yirmi yıl
çalıştığı takdirde gün sayısını 2028
yılında tamamlamış olmasına rağmen, 2036
yılından itibaren kademeli artıştan dolayı 2048
yılında 5510 sayılı Yasa ile öngörülen altmış
beş yaş koşulu devreye gireceği için altmış
yaşında değil, altmış beş yaşında emekli
maaşına kavuşabilecektir. Yani ekstradan beş yıl daha
bekleyecektir.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde geçmişten bugüne her
krizde ilk önce akla gelen çalışanlar ve onların sosyal
hakları olmaktadır. Başbakan veya ilgili bakanlar daima sosyal
güvenlik teşkilatlarının açıklarından ve bu
açıkların ülkeyi batıracağından bahsetmeden
duramazlar. Oysa bu açıkların nedeni ne işçiler ne memurlar ne
de küçük esnaftır; asıl neden hesap bilmeyen hükûmetlerdir, asıl
neden kayıt dışı çalıştırılan
insanlarla ilgili gerekeni yapmayan hükûmetlerdir.
Emekli maaşının bağlanma yaşını
altmış beşe çıkarmak, emekçinin deyişiyle mezarda
emekliliktir. Gelişmiş ülkelerin tümünde ortalama yaşam süresi
seksen yıla dayanmışken bu bizde altmış yedidir, yani
aradaki fark on üç yıldır. Sürekli Avrupada emekli yaşı
altmış beş diye gündeme getirilen şey gerçekçi olmaktan
uzak, hatta acımasız bir şeydir. Orada emekli olan insanlarla
bizim ülkemizdeki emeklileri bir tutmak abesle iştigal etmektir.
Neresinden tutarsanız elinizde kalır. Oradaki yaşam
standardıyla bizimki arasında dağlar kadar fark olduğunu
herhâlde konuşmaya gerek yoktur. Gelişmiş ülkelerde emekli
olanlar dünya turuna çıkıyor, bizimkiler köylerine zor dönüyor.
Değerli milletvekilleri, bu yasayı gündeme getirmek
emekçi insanlar için ekmeği aslanın ağzından değil,
midesinden alın demektir. Çalışanlar için patronlarını
sigorta yaptırmaya ikna etmek bir dert, yedi bin iki yüz günü doldurmak
ayrı bir derttir, bir de altmış beş yaşını
bekle demek aslında emekliliğin artık hayal olduğunu
söylemekle eşdeğerdir. Aslında Hükûmet bu yasayı hiç
gündeme getirmeden rafa kaldırsaydı en hayırlı şeyi
yapacaktı. Sürekli sıkışınca dedikleri millet
iradesi lafı var ya, o millet emekli olamadan açlıktan ölecek,
iradesini de hükûmete rehin bırakacaktır. Lütfen, bu milletten
aldığınız yetki, onların iradesiyle onları
açlığa mahkûm edecek, yaşlılıklarında emekli
maaşı alamayacakları bir düzenlemeyi hayata geçirmeyiniz. Bu
ülkenin asıl sorunu, sosyal güvenlik kurumlarının
yarattığı açıklardan çok, her yıl yerli ve
yabancı tefecilere ödenen faizdir. Siz, asıl, her yıl ödenen
ortalama 40 milyar dolar faizi çözerseniz, emekçilerin boğazından da
elinizi çekersiniz.
Bu yasayı, esas olarak, IMF ve uluslararası sermaye
gündeme getirmiştir. Yıllardır o çevrelerin sözcüleri sosyal
güvenlik teşkilatlarının açıklarının sürdürülemez
noktaya gittiğini beyan edip durmuşlardır. Nedeni? Bu ülkenin
ödeme dengesinde bir sorun olursa, alacakları faiz zora girer diye.
Bir emekçinin, kamuda çalışmıyorsa eğer, yedi
bin iki yüz günü tamamlaması zaten oldukça büyük bir tesadüf
olacaktır. Hadi tamamladı, altmış beş yaşına
kadar maaş bağlanmasını beklemek, açlıktan ölmemek
için çalışmasını devam ettirmek dışında
hiçbir seçeneği olmayacaktır. Sizin düzenlemenizle, primler artırılarak
emeklilerin çalışması zorlaştırıyor. Oysa siz,
emeklileri emekli olduktan sonra çalışmalarına gerek kalmayacak
düzenlemeler yapmakla mükellefsiniz.
Bizim emekçilerimiz, ne kadar işlerini bilirlerse bilsinler,
büyük alışveriş merkezlerinde mısır tezgâhı
açacak sermayeyi bulamazlar, otellere yumurta satacak organizasyonu kurup
çocuklarına gemi falan alamazlar. Onların emeklerinden başka
satacakları hiçbir şeyleri yoktur.
Karşılığında huzur içinde geçirecekleri yıpranma
parası, yani emekli maaşlarını alırlar ve ölmeden
birkaç yıl onurlarıyla, belediyelerin vereceği birkaç çuval
patates, soğana muhtaç olmadan yaşarlarsa, başka da bir şey
istemezler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özbolat, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
DURDU ÖZBOLAT (Devamla) Geçtiğimiz günlerde, Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanının 400 bin aileye gıda
yardımı yapacağına ilişkin bir haber vardı. Bunun
neyin hazırlığı olduğunu Sayın Melih Gökçek
açıklamalıdır. 5 milyar dolar borcu varken, bunu ödemeyen bir
belediyenin böyle bir yardım yapması son derece düşündürücüdür.
Kamuya zarar vererek sevap kazanılmaz. Ancak hazırlanan bu yasayla,
mağdur edilenler kandırılmaya çalışılır.
Sadaka dağıtmak yerine, onları devlet güvencesiyle korumak
herkesin görevidir. Gündemdeki yasaya talep ettiğimiz fıkranın
eklenmesiyle, belki de mağdur edilen halkın sadakaya muhtaç olmadan
nefes almalarını sağlayacaktır.
Bu vesileyle, bu düzenlemenin yapılması için
Ve
söylediğimiz gibi, bu düzenlemenin halkımıza, emekçilere bir
şey kazandırmadığını buradan beyan eder, hepinize
saygılar sunarım. (CHP ve DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Özbolat.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 70 inci maddesi ile değiştirilen, 5510
sayılı Kanunun Geçici 9 uncu maddesinin beşinci
fıkrasında yer alan çalışmalarının en az 1800
gün olması halinde bu ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını, %23üdür, %9u ve %14ü ibarelerinin
de, sırasıyla %20sidir, %8i ve %12si şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla,
Ahmet
Orhan (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Sayın Başkanım, şimdi, bakınız, bir
önerge var elimizde. Bu önerge
Madde metninde şöyle bir durum var: Yer
altı işlerinde çalışan bir madenci kardeşimiz, bir
işçimiz bin sekiz yüz gün yer altında çalışacak, elli
yaşını dolduracak, yirmi yıllık sigortalılık
veya beş bin prim günü olacak. Yani, yer altında bin sekiz yüz gün
çalışması gerekiyor bu madenci
arkadaşımızın.
Şimdi, bu önerge diyor ki, bu bin sekiz yüzü
kaldırın. bin sekiz yüz günü kaldırdığımız
zaman ne olacak peki, yer altında hiç çalışmadan mı elli
yaşında beş bin prim gününde emekli olacak? Bu çok ciddi bir
izaha muhtaç. İnanıyorum arkadaşlar cevap verirler.
Ayrıca fiili hizmet zammıyla ilgili de
Fiili hizmet
zammı kapsamında yer altında çalışan madenci
kardeşlerimiz tabii, en ağır iş kolu. Burada yüzde 3lük
bir prim alınıyor işverenden, bunu da almayalım diyor ama
fiili hizmet kapsamında olması gerekiyor. Bu önergeye bu anlamda
katılmadığımızı ifade ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) İyi de, Sayın Bakanın
anladığı anlamda önerge değil ki. Bu, yıpranmayla
ilgili, hak etmekle ilgili bir husustur, emeklilikle ilgili değil ki.
Sayın Bakan önergeleri daha dikkatli okusa iyi olacak.
BAŞKAN Evet, Sayın Bakan bu gerekçelerle
katılmıyor.
Önerge sahibi de onu açıklayacak.
Sayın Orhan, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
AHMET ORHAN (Manisa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 70inci maddesiyle değiştirilen 5510
sayılı Kanunun geçici 13üncü maddesinin beşinci
fıkrasında yapılmasını istediğimiz
değişiklik önergesi için söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygıyla selamlarım.
Madencilik sektöründeki istihdamın kendine has özellikleri
vardır. Çalışanların yoğunluğu hepinizin
bildiği gibi kırsal yörede yer almaktadır. Yatırım
anlamıyla yer seçebilme keyfiyeti yoktur. Madenin taşınması,
zenginleştirme hariç başka bir yerde kurulması genellikle
olanaksızdır. Bu nedenle, istihdam edilecek işçilerin büyük
bölümü çevreden ve çevre köylerden temin edilmektedir.
Bu sektördeki istihdamın bir başka gerçek yönü de geçici
olmasıdır. Madenler sınırlı kaynaklar olması
nedeniyle yatırımcı için maden yatağının en
kısa sürede çıkarılıp nakde dönüştürülmesi
esastır. Bu nedenle, bu tür işletmelerin ömrü birkaç yıl ile
birkaç on yıl arasında değişiklik göstermektedir.
İşletmeciler genellikle yabancı yatırım yapan
kişi ya da kuruluşlar olmaktadır. Kısacası, maden
işletmesi yöreye ancak geçici bir istihdam sağlamaktadır.
Çalıştırılan işçilerin bir bölümü dışında
büyük bölümü işletmenin kapanışından sonra işsiz
kalır. Bu karar, yalnızca işçileri değil işletmeye
hizmet sağlamak üzere yörede gelişen alt sektörleri de etkiler.
Nakliye hizmeti veren kamyoncular, işletmeye hizmet sağlayan
atölyeler, işletmeye tüketim malları satan tüccarlar, yani ister
işçi ister tüccar ya da zanaatkâr işletmeyle ilişkili her türlü
istihdam ve ticari etkinlik geçicidir. Belli bir süreden sonra yöredeki bütün
etkinlikler son bulur.
Yine bu sektördeki istihdamın bir başka özelliği de
süreksizliğidir. Madencilik ürünlerinin fiyatları dünya
pazarlarındaki taleplerle doğru orantılı ilerlemektedir.
Fiyatlar sürekli olarak yükselip alçalır, bundan yararlanmak üzere stok ve
spekülasyon yapanlarla sık sık karşılaşılır.
Bu nedenle de fiyatlar düştüğünde küçük ve orta madencilik
işletmeleri faaliyetlerini durdurmak zorunda kalır ve koşullar
düzeldiğinde yeniden çalışmaya başlar. Bunun örneklerini
ülkemizdeki madencilik işletmelerinde de geçmişte sık sık
gördük. Krom işletmeleri, taş ocakları, manyezit
işletmeleri, ısınmada kullanılmak üzere üretim yapan kömür
işletmeleri, altın işletmeleri bunun örnekleridir. Bu duruma
bağlı olarak işçiler de geçici olarak işten
çıkarılır ve sonra yeniden işe alınırlar.
Tekrar edersek: Maden işçiliği geçici, süreksiz ve bir
yönüyle de köylülükten ayrılmayan bir istihdam biçimidir.
Madenciliğin bir yanı da cevher tükenip işletme
kapandığında, çevreye karşı işletme döneminde
başlayan olumsuz etkilerin yıllar, on yıllarca sürmesidir.
İşletme açıkken çalışanları tehdit eden sağlık
sorunları, işletme kapandıktan sonra da yörede yaşayan
herkes için uzun süreli bir tehdit olmayı sürdürür.
İnsan sağlığına yönelik tehditlerin
dışında, etkin ya da kapanmış maden
ocaklarının çevreye saldığı zehirli
atıkların çevredeki tarımsal üretim üzerinde de olumsuz etkisi
olmaktadır. Dünyada ve ülkemizde bunun sayısız örneği bulunmaktadır.
Bu nedenle, maden işletmelerinin çevresel etkilerinin
sınırlandırılması herkesten önce yörede
yaşayanları, dolayısıyla, istihdam edilenleri
ilgilendirmektedir.
Dünyanın değişik yörelerindeki maden
işletmelerinin çevresindeki köylerde yaşayanlar, etkilendikleri
kirletici etkilere karşı toplumsal mücadele vermektedir. Bu tür
sorunlar arttıkça ve yaygınlaştıkça uluslararası
düzeyde buna karşı araçlar geliştirilmekte ve kurallar
konmaktadır. Ülkemizde özellikle kömür işletmelerinde yaşanan
üzücü olaylar hafızalarımızda mevcuttur. Maalesef, onca
iyileştirme ve tedbire rağmen, göçükler ve patlamalar sonucunda
vatandaşımız olan maden çalışanlarını
kaybeder veya sakat kalmalarına şahit oluruz. Ekmeklerini taştan
çıkararak çoluk çocuğunu namerde muhtaç etmeden bakma becerisini ve
fedakârlığını gösteren bu insanlarımız, ülkemizde
yaşanan sorunlara rağmen bu başarıyı göstererek her
türlü takdiri hak etmektedirler.
Ailesinin rızkını çıkarırken maden
çalışanlarının katlanmak zorunda oldukları
koşullar ağırdır, hatta hayatları pahasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Orhan, konuşmanızı
tamamlayınız.
AHMET ORHAN (Devamla) Bu ülkenin yer altı zenginlikleri
madenlerimizin Türk milletinin azami istifadesine sunulmasında maalesef
sorunlarımız olduğu gibi, maden
çalışanlarının da büyük problemleri vardır.
Zaman yetersizliğiyle tamamına değinemediğim
sorunlar ile iç içe mücadele ederek yaşamaya çalışan, özellikle
önce maden iş yerlerinin yer altı iş yerlerinde
çalışan sigortalıların ağır ve riskli
çalışma koşulları dikkate alınarak bu önergenin
dikkate alınacağı düşüncesiyle yüce heyetinize
saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Orhan.
Önergeyi oylarınıza
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Karar yeter sayısı
istiyoruz.
BAŞKAN Arayacağım Sayın Anadol.
Önergeyi oylarınıza sunup karar yeter
sayısını arayacağım: Önergeyi kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime, 20.30da toplanmak üzere ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.59
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.36
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Fatma SALMAN
KOTAN (Ağrı), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 90ıncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
119 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
70inci madde üzerinde verilen Manisa Milletvekili Ahmet Orhan ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı
vardır.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra sayılı Kanun Tasarısının
çerçeve 70 inci maddesinin madde çerçevesi ile birlikte
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları
Madde 70- 5510
sayılı Kanunun Geçici 9 uncu maddesinin birinci ve üçüncü
fıkralarında yer alan bu Kanunun yürürlük ibareleri 30/4/2008
olarak, ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş, bu fıkradan sonra gelmek üzere
aşağıdaki fıkra eklenmiş ve beşinci
fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi
kapsamında olup da 8/9/1999 tarihinden 30/4/2008 tarihine kadar ilk defa
sigortalı sayılanlar kadın ise 58, erkek ise 60
yaşını doldurmuş ve 25 tam yıl sigorta primi
ödemiş olması veya kadın ise 60, erkek ise 62
yaşını doldurması ve en az 15 tam yıl malûllük,
yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemesi
şartıyla kısmi yaşlılık aylığından
yararlanırlar.
4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi
kapsamında olup da 8/9/1999 tarihinden 30/4/2008 tarihine kadar ilk defa
sigortalı sayılanlar kadın ise 58, erkek ise 60
yaşını doldurmuş ve 25 tam yıl sigorta primi
ödemiş olması veya 61 yaşını doldurması ve en az
15 tam yıl malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları
primi ödemesi şartıyla kısmi yaşlılık
aylığından yararlanırlar.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce beşinci
fıkrada belirtilen işlerde çalışmaya başlayan
sigortalıların, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce veya sonra bu
işlerde geçen çalışmalarının en az 1800 gün
olması halinde bu çalışmalarının dörtte biri toplam
prim ödeme gün sayılarına ilave edilir. Bunlar için malullük, yaşlılık
ve ölüm sigortaları primi, sigortalının prime esas kazancının
%23üdür. Bunun %9u sigortalı hissesi, yüzde 14ü de işveren
hissesidir. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra ilk defa
maden işyerlerinin yer altı veya yer altı münavebeli
işlerde çalışmaya başlayanlar hakkında, bu Kanunun
fiili hizmet zammı süresine ait hükümleri uygulanır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Elitaş. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında, biraz önce görüştüğümüz 69uncu madde ile
ilgili görüşlerimi beyan etmek istemiştim ama
Başkanlığın imzam olmadığı gerekçesiyle
önerge üzerinde konuşma hakkı vermediğinden dolayı, 69uncu
maddedeki yapılan değişikliği değerli milletvekillerimize
aktarmak istiyorum.
Bu 69uncu madde, eğer önergenin
başlığına bakarsak, 69uncu maddeyi
Bugüne kadarki bu 119
sıra sayılı tasarıdaki hemen hemen bütün maddeler çerçeve
madde olarak değerlendirildiğinden dolayı, 69uncu madde de
çerçeve madde kapsamına alındığından, bu düzenleme,
yapılan 69uncu maddenin tamamen değiştirilmesi anlamını
ifade ediyor, ama burada esas itibarıyla önemli olan hususu değerli
milletvekillerinin ve kamuoyunun dikkatine sunmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, Sosyal Sigortalar, BAĞ-KUR,
Emekli Sandığıyla ilgili çeşitli yasalar bugüne kadar
yapılmış. Özellikle Sosyal Sigortalar Yasası
2000
yılından itibaren uygulanmaya başlayan yasada kadınlar elli
sekiz yaşında, erkekler altmış yaşında emekli
olacaklar. Yani 1/1/2000 tarihinde sisteme girmiş SSKlı bir
vatandaşın şu andaki, 5510 sayılı Yasa değil,
şu anda üzerinde görüştüğümüz yasa değil, 2000 tarihinden
itibaren sisteme girmiş olan her sigortalının, kadınlar
için elli sekiz, erkekler için altmış yaşında emekli
olacakları öngörülmüş ve yine o yasada altı çizilen ve bugün
bazı arkadaşlarımızın biraz farklı bir şekilde
ifade etmeye çalıştıkları bir durum var. Yürürlükteki
yasada -4447 sayılı Yasa, 5510 demiyorum- emekli olabilmek için,
sigortalıların yedi bin gün prim ödemeleri gerekiyor. Yedi bin gün
prim ödedikten sonra, kadınlar elli sekiz, erkekler altmış
yaşına kadar beklemek mecburiyetindeler. Burada bizim, Sayın
Bakanın başta da yasanın sunuşunda da ifade ettiği
gibi, sosyal taraflarla yapılan görüşmeler neticesinde, bu çerçeve
69uncu maddedeki dokuz bin günlük süre yedi bin iki yüz güne
düşürülmüş. Yani, bu yasanın 69uncu maddedeki verdiğimiz
önerge değişmemiş olsaydı, siz değerli milletvekilleri
tarafından kabul edilmemiş olsaydı, toplumda, kamuoyunda sürekli
olarak gündeme getirilen Dokuz bin gün iş gününü nasıl
ödeyeceğiz, nasıl çalışacağız? diye ifade ediliyordu.
Bir de şu meseleyi açıklıkla ifade etmek gerekiyor
ki değerli vatandaşlarımızın zihnindeki
karışıklıkları önlemek için: Yedi bin iki yüz günlük
süre sadece SSKya tabi olan çalışanlar için söz konusu. Bakın,
BAĞ-KUR Kanununa tabi olan vatandaşlarımız zaten
yasanın başından bu tarafa dokuz bin gün primi ödemek
mecburiyetindeler. Yine, Emekli Sandığına tabi olan
vatandaşlarımız, çalışanlarda dokuz bin günlük süre
var.
Yine, BAĞ-KURlulardaki yaş. Yasanın
çıkışından itibaren altmış yaşa tabiler. Altmış
yaşa gelmedikleri sürece emekli olma imkânları yok, bazı özel
şartlar hariç olmak üzere.
Şimdi, bugüne kadar sosyal güvenlik sisteminden, genel
sağlık sigortasından BAĞ-KUR ve SSKlı değerli
çalışanların büyük problemleri vardı. Bir kişi sosyal
güvenlik sistemine dâhil olabilmek için ilk defa işe girdiyse veya son
yıl içerisinde en son doksan gün prim ödediği takdirde sosyal
güvenlik sisteminin sağlık hizmetlerinden faydalanabiliyordu.
BAĞ-KURlular için bu süre
iki yüz kırk gündü. Bizim getirdiğimiz düzenlemede ne var?
Eğer, Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olarak çalışan bir
kişi otuz gün sigorta primini ödediği takdirde hem kendisi hem de
bakmakla yükümlü olduğu eş ve çocukları otuz birinci günden
itibaren sosyal güvenlik yasası kapsamına giriyorlar,
sağlık hizmetlerinden faydalanma imkânını elde ediyorlar.
BAĞ-KURlularda iki yüz kırk günlük süre otuz güne
düşürüldü. Buradan, bugüne kadar BAĞ-KURlular örgütlenmiş
toplulukları olmadıkları için, sivil toplum örgütleri
bulunmadığından dolayı, hem SSK sendikalar
vasıtasıyla işçilerinin haklarını, menfaatlerini
koruma imkânı bulmuş
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bitiriyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın Elitaş, buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) -
hem de Emekli
Sandığının değerli mensupları haklarını
arama imkânlarını bulmuşlar ama bugüne kadar BAĞ-KURlular,
maalesef sosyal güvenlik sisteminden hiç olumlu gelişmeler noktasında
faydalanma imkânı bulamamışlar.
Ev hanımlarıyla ilgili yine değerli milletvekillerimizin
kabulleriyle gerçekleştirdiğimiz çok önemli bir şey var.
Erkeklerin sisteme girdikten sonra askerlik yapmaları hâlinde yirmi ay
civarında borçlanma imkânı, aynı şekilde kadın
çalışanlar için askerlik borçlanmasına benzer bir
borçlanmayı da buraya getirdik. Bundan önceki süreçte doğum
yapmış bir hanımefendi, evladına, yavrusuna daha iyi
bakabilmek için sistem dışı kaldığında borçlanma
imkânı kalmıyordu ve bugünleri ödeme şartını yerine
getiremediğinden dolayı ister istemez daha fazla bekleme imkânı
bulmuş oluyordu. Bu yasal düzenlemeyle birlikte, kadınlar için de
doğum yapan kadınlar için de borçlanma imkânı
getirilmiştir.
Ben, bu yasanın hayırlı olmasını diliyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde 70inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
71inci madde üzerinde üç adet önerge vardır, önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra sayılı Kanun Tasarısının
çerçeve 71 inci maddesinin madde çerçevesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Nurettin
Canikli |
Agâh Kafkas |
Halide
İncekara |
|
|
Giresun |
Çorum |
İstanbul |
|
|
Öznur
Çalık |
Mustafa Ünal |
Ziyaeddin
Akbulut |
|
|
Malatya |
Karabük |
Tekirdağ |
Madde 71- 5510 sayılı Kanunun Geçici 10 uncu maddesinin
başlığı 506 sayılı Kanunun malûllük ve
sakatlık hükümlerine ilişkin geçiş hükümleri şeklinde,
beşinci fıkrasındaki 27 nci maddenin ikinci ibaresi 55 inci
maddenin dördüncü şeklinde, ikinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş; dördüncü ve
beşinci fıkralardan sonra gelmek üzere aşağıdaki
fıkralar eklenmiş ve maddenin son fıkrası yürürlükten
kaldırılmıştır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 71 inci maddesi ile, 5510 sayılı Kanunun
Geçici 10 uncu maddesinin beşinci fıkrasından sonra gelmek üzere
eklenen fıkranın sonuna aşağıdaki cümlenin ilave
edilmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla,
|
|
Recep Taner |
Erkan Akçay |
Mustafa
Kalaycı |
|
|
Aydın |
Manisa |
Konya |
|
|
Münir Kutluata |
|
Beytullah Asil |
|
|
Sakarya |
|
Eskişehir |
"Oluşacak farklar bu maddenin yürürlük tarihinden
itibaren iki ay içerisinde ilgililere ödenir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı'nın 71. Maddesi ile değiştirilen 31/5/2006
tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun geçici 10. maddesinin dördüncü ve beşinci
fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen yedinci fıkranın
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve son
fıkra olarak aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
|
|
Kemal
Kılıçdaroğlu |
Hakkı Suha
Okay |
Oğuz Oyan |
|
|
İstanbul |
Ankara |
İzmir |
|
|
Ali İhsan
Köktürk |
|
Tekin Bingöl |
|
|
Zonguldak |
|
Ankara |
"Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce
malullük aylığı bağlanması için tahsis talebinde
bulunan sigortalılar ile ölen sigortalıların hak sahiplerine
17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunla bağlanan aylıklar,
506 sayılı Kanunun geçici 89 uncu maddesinde belirtilen alt
sınır aylığı esas alınarak aylık
başlangıç tarihi itibariyle yeniden hesaplanır."
"Özel sektörde çalışan özürlülerin sosyal sigorta
primleri Hazine tarafından ödenir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Sayın Başkanım, bu özürlülerle ilgili, tabii, istihdam
paketinde bir düzenlemeyi önümüzdeki günlerde getireceğiz.
OKTAY VURAL (İzmir) Burada evet diyelim, madem
getireceksiniz.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Kota düzeyindeki özürlülerin işveren payını hazine
karşılayacak. Dolayısıyla buna
katılmadığımızı ifade ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Oyan, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; efendim şimdi bu bizim önergemiz sadece kota dâhilinde
olan özürlü sigortalıların sigortasının hazinece
karşılanmasından ibaret değildir. Bu kota dâhilinde olsun
olmasın, özürlülerin bir bütün olarak sosyal sigorta primlerinin hazine
tarafından karşılanması önergesidir.
Bunun bir önemli nitelik farkı var. Eğer bu ülkede
milyonlarca özürlü yaşıyorsa, bu özürlülerin en önemli sorunu
işsizlik ve topluma yararlı olamamaksa, bunların günlük
aşı katığı bu sorunlarla boğuşmaksa, bunlar
kendi aileleri üzerine yük oluyorlarsa, o zaman bizim toplumsal
vicdanımızın elini özürlülere uzatmamız gerekiyor. Bunu
yapabilirsek, yani bu Parlamento böyle bir önergeyi kabul edebilirse,
aslında bugünkü bu görüştüğümüz anti- sosyal nitelikli
yasanın en azından bir miktar bir sosyal öze sahip olması
açısından, bir sosyal devlet kırıntısını
yasaya katmak açısından bir katkısı olacaktır.
Dolayısıyla burada ben sizin bu sosyal vicdanınıza da
seslenmek istiyorum.
Türkiyede gerçekten özürlüler çok zor koşullarda.
Bunların iş bulması zaten zor. Kotalarla bunu halletmek, çözmek
mümkün değil. Bu meseleyi çözmek için bir teşvik mekanizmasına
ihtiyaç var. Öyle ki işveren özel sektörde özürlü
çalıştırmayı cazip görsün. Onların maliyetleri
kendisine daha düşük geleceği için onları
çalıştırmayı uygun ve cazip görsün. Yani burada cazip bir
iş gücü kategorisini yaratmaktan bahsediyoruz. Dolayısıyla öyle
2-3, yüzde 1 kotalar içine sıkıştırılacak mesele
değil. Çünkü Türkiye, özürlüsü çok geniş olan bir toplum ne
yazık ki; bu bizim toplumun bir özelliği.
Değerli arkadaşlarım, yani burada eğer bu
öneri geçirilebilirse belki buna ilişkin daha sonra gelebilecek diğer
önergeler de böylece gündemden kalkar, diğer düzenlemeler de gündemden
kalkar.
Değerli arkadaşlarım, bakınız, Türkiyede
sosyal devletin olmazsa olmaz birtakım kurallarını,
araçlarını yaratmak zorundayız. Bunlardan bir tanesi aile
yardımıdır. Eğer biz bir aile yardımı
mekanizmasını getiremezsek
Ki bu, Türkiye'nin aslında kabul
ettiği bir sigorta dalıdır, ama uygulamaya geçirmediği bir
sigorta dalıdır. Eğer bu sigorta dalını uygulamaya
geçirebilirsek, Türkiyede bundan böyle birtakım keyfî mekanizmalarla,
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu
gibi mekanizmalar yerine, insanlara -hiç sigortasızları da kapsamak
mümkündür- bu aile yardımları üzerinden bunun bir yasal hak olarak
sağlanması üzerinden Türkiyede yoksullukla baş etmenin
mekanizmalarını yaratmış oluruz.
Aynı şekilde, işsizlik sigortasını da,
bugün işsizlere uzanmayan bir sigorta dalını, göstermelik olarak
var olan, fiilen işlemeyen bir sigorta alanını mutlaka
çalıştırmamız lazım.
Bakın, biz bunları
çalıştırmadığımız için Avrupa
Birliğiyle aramızda çok ciddi farklar var. Bugün sosyal
güvenliğe Kara delik diyorlar. Bu kara delik, neye göre kara delik?
Bakınız, ben size bir Avrupa Birliği
karşılaştırması vereyim: Sosyal güvenlik primlerinin
millî gelire oranı Avrupa Birliğinin on dokuz ülkesinde yüzde
11,7dir 2004 yılında, Türkiyede yüzde 5tir. Yeni millî gelir
serisine göre baktığınızda bu 2006da yüzde 5,5tur. Yani,
Türkiye, bir kere Avrupa Birliğinin yarısının altında.
Toplam sosyal koruma harcamalarını dikkate
aldığımızda, yani sadece sosyal sigorta
harcamalarını değil, bunun dışında Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu gibi
birtakım diğer mekanizmaları da hesaba
kattığımızda, Avrupa Birliğinin on beş ülkesinin
ortalaması, millî gelir oranında bu harcamanın yüzde 19,1
olduğunu gösteriyor. Peki, Türkiyede ne kadar? Yeni millî gelir serisine
göre burada da bakalım: Yüzde 7. Yani, yüzde 19 Avrupa, yüzde 7 Türkiye.
Peki, kara delik nerede? Hangi kara delik var Türkiyede? Bunu
bana bir anlatın. Hangi kara delikten bahsediyorsunuz? Yani, sosyal
sigorta primlerinin payı yüzde 5-5,5, toplam sosyal harcamaların
payı, her şey dâhil yüzde 7.
Değerli arkadaşlarım, yani millî gelire
kıyasla gene bir başka rakam vereyim: Sosyal güvenlik
kuruluşlarının açıklarının millî gelire
oranına bakalım. Ne kadar açık veriyorlarmış? Bunlar
yeni millî gelir serisi. Her zaman işinize göre kullanacak
değilsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Oyan, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
OĞUZ OYAN Yeni millî gelir serisi sadece kişi
başına millî geliri makyajlamaya yaramıyor. Başka
açıdan da bakalım. Gerçi daha Eurostat bunu onaylamış
değil.
Açıkların gayrisafi millî hasılaya oranı, bu
yeni millî gelir serisine göre yüzde 2,4ten ibaret. Yani eğer
Aslında bütün diğer toplam ödemeleri, sosyal güvenlik sistemi
dışındakini de katsak yüzde 3ü aşmıyor. Yani nerede
kara delik? Bu kara deliği önce bir bulun, ondan sonra bu yasayı
savunun. Bu yasa, değerli arkadaşlarım, IMFnin Türkiyeye
dayattığı bir yasadır.
Ne yazık ki iktidar böyle bir yasaya evet diyerek Türkiyenin
ekonomik ve sosyal çıkarlarını savunma merci olmaktan
uzaklaşmaktadır. Umarım bu önerge kabul edilir ve bu
dediğim antisosyal yasaya birazcık sosyal öz katılır.
Çok teşekkür ediyorum ilginiz için. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 71 inci maddesi ile, 5510 sayılı Kanunun
Geçici 10 uncu maddesinin beşinci fıkrasından sonra gelmek üzere
eklenen fıkranın sonuna aşağıdaki cümlenin ilave
edilmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla,
Recep Taner (Aydın) ve
arkadaşları
"Oluşacak farklar bu maddenin yürürlük tarihinden
itibaren iki ay içerisinde ilgililere ödenir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Sayın Başkan, önerge sahipleri dört ay diye eğer
düzeltirlerse, düzeltme
imkânımız olursa önergeye katılıyoruz.
BAŞKAN Sayın Kalaycı?
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Uygundur.
OKTAY VURAL (İzmir) Önergemizi değiştirip dört
ay olarak düzeltebiliriz.
BAŞKAN Uygundur. Peki.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Dört ay olarak katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
1/1/2000 tarihinden itibaren sigortalı olup, bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önce malûllük aylığı
bağlanması için tahsis talebinde bulunan sigortalılar ile ölen
sigortalıların hak sahiplerine 17/7/1964 tarihli ve 506
sayılı Kanunla bağlanan aylıklarının, 506
sayılı Kanunun geçici 89 uncu maddesinde belirtilen alt sınır
aylığı esas alınarak aylık başlangıç tarihi
itibariyle yeniden hesaplanması sonucu oluşacak farkların
ilgililere ödenmesi öngörülmektedir.
BAŞKAN Evet, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra sayılı Kanun Tasarısının
çerçeve 71 inci maddesinin madde çerçevesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
Madde 71- 5510 sayılı Kanunun Geçici 10 uncu maddesinin
başlığı 506 sayılı Kanunun malûllük ve
sakatlık hükümlerine ilişkin geçiş hükümleri şeklinde,
beşinci fıkrasındaki 27 nci maddenin ikinci ibaresi 55 inci
maddenin dördüncü şeklinde, ikinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş; dördüncü ve
beşinci fıkralardan sonra gelmek üzere aşağıdaki
fıkralar eklenmiş ve maddenin son fıkrası yürürlükten
kaldırılmıştır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılıyoruz efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, biraz önce buraya
bir fıkra eklediniz. O zaman nasıl olacak?
BAŞKAN Nasıl?
KAMER GENÇ (Tunceli) Az önce buraya bir fıkra eklediniz.
BAŞKAN Anlamadım.
KAMER GENÇ (Tunceli) Yani, biraz önce, dört aya indirilen bir
fıkra eklediniz. Bu son fıkra da kalıyor. O zaman bir terslik
olmuyor mu?
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Gerekçe Başkanım,
gerekçe!
BAŞKAN Çerçeve değişikliğiyle ilgili bir
husustu o Sayın Genç. Fıkrayla ilgili bir husus yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Malullük aylığı alt sınırını
düzenleyen fıkranın 27 nci maddeden 55 inci maddeye
taşınması nedeniyle gerekli düzeltme
yapılmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önergeler istikametinde 71inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
72nci madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 72nci maddesi ile 5510 sayılı Kanunun
geçici 11inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan sosyal
güvenlik kurumlarında tescili yapılan sigortalılar ibaresinden
sonra gelmek üzere ve ilk defa tescili yapılacak sigortalılar
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla.
|
|
Recep Taner |
Mustafa
Kalaycı |
Süleyman Latif
Yunusoğlu |
|
|
Aydın |
Konya |
Trabzon |
|
|
Kadir Ural |
|
Cemaleddin Uslu |
|
|
Mersin |
|
Edirne |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Taner?
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Sigortalılar ile bunların hak sahipleri için
oluşturulacak ortak bilgi bankasına, ilk defa tescili yapılacak
sigortalılar ile bunların hak sahiplerinin dâhil edileceğinin
açık bir şekilde belirtilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 72nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
73üncü maddeye bağlı geçici madde 14 üzerinde üç adet
önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra sayılı Kanun Tasarısının
çerçeve 73 üncü maddesi ile düzenlenen 5510 sayılı Kanunun geçici 14
üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin birinci
cümlesinin Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b)
bendi kapsamında sigortalı sayılanlardan, ilgili kamu kurum ve
kuruluşlarından alınacak belgelerle doğrulamak kaydıyla
faaliyette bulunulmadığına ilişkin süreler hariç olmak
üzere çalışılan süreleri için, sosyal güvenlik destek primi
oranı olarak bu Kanunun 30 uncu maddesinin üçüncü
fıkrasının (b) bendinde belirtilen hükümler uygulanır.
şeklinde değiştirilmesini, (d) bendinin sonuna
aşağıdaki ibarelerin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Mustafa
Elitaş |
Mustafa Kemal
Cengiz |
Mustafa
Kalaycı |
|
|
Kayseri |
Çanakkale |
Konya |
|
|
Osman
Çoşkun |
|
Yaşar
Karayel |
|
|
Yozgat |
|
Kayseri |
3713 sayılı Kanuna göre vazife malullüğü
aylığı almakta olanlar, sınıf veya görev
değiştirerek çalışmaya devam eden iştirakçiler ile
aynı Kanun kapsamına giren olaylar sebebiyle vazife malullüğü
aylığı alan ve bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (c) bendi kapsamında çalışan veya daha
sonra çalışmaya başlayan er ve erbaşların, bu Kanunun
yürürlük tarihinden sonra müracaat tarihlerini takip eden aybaşından
itibaren bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434
sayılı Kanun hükümlerine göre görevlerinden ayrılmasına
gerek kalmaksızın alınacak emekliye sevk onayına istinaden
vazife malullüğü aylıkları bağlanarak ödenir. Bu kapsamda
olup da görevlerinden emekliye ayrılanlar hakkında, bu Kanunla
yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun
hükümlerine göre işlem yapılır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 73. Maddesi ile 31/5/2006 tarihli ve
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununa eklenen Geçici Madde 14ün birinci fıkrasının (b)
bendinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
Kemal
Kılıçdaroğlu |
Hakkı Suha
Okay |
Hüseyin Ünsal |
|
|
İstanbul |
Ankara |
Amasya |
|
|
Durdu Özbolat |
Abdulaziz Yazar |
Bayram Meral |
|
|
Kahramanmaraş |
Hatay |
İstanbul |
|
|
|
Yaşar
Ağyüz |
|
|
|
|
Gaziantep |
|
5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce bu
Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi
kapsamında çalışanların sosyal güvenlik destek primi için
bu Kanunun 30 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendinde
belirtilen hükümler uygulanır. Ancak bunlar için uygulanacak oran %
10dur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 73 üncü maddesi ile 5510 sayılı Kanunun
108 inci maddesine eklenen Geçici 14 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (a) bendinde geçen %
|
|
Muharrem
Varlı |
Recep Taner |
Mustafa
Kalaycı |
|
|
Adana |
Aydın |
Konya |
|
|
Süleyman L.
Yunusoğlu |
|
Beytullah Asil |
|
|
Trabzon |
|
Eskişehir |
b) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının
(b) bendi kapsamında çalışanlar için sosyal güvenlik destek
primi oranı olarak bu Kanunun 30 uncu maddesinin üçüncü
fıkrasının (b) bendinde belirtilen oran 5 yıl boyunca % 0
olarak uygulanır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Varlı, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MUHARREM VARLI (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 73üncü maddenin geçici 14üncü maddesi üzerinde vermiş
olduğumuz önerge hakkında görüşlerimizi bildireceğim. Bu
vesileyle hepinizi saygıyla selamlarım.
Bu yasada, emekli olmuş bir insanın bir iş yeri
açtıktan sonra yeniden prime tabi olması öngörülüyor. Ana maddede,
emekli kişilerin iş yeri açtıktan sonra prim ödememeleri
konusunda önerge vermiştik; reddedildi.
Şimdi, bu maddede de teklifimiz, emekli insanları
korumak, esnafı korumak açısından en azından beş
yıl prim almayalım şeklinde.
Tabii, hepimizin malumudur, esnafımız çok zor günler
yaşıyor, çok kötü günler yaşıyor. Sabah dükkânını
açıyor, siftah yapmadan dükkânını kapatıp giden birçok
esnafımız var. Emekli olmuş bir insan herhâlde keyfinden iş
yeri açmaz. Ne için iş yeri açıyordur? Maaşı yetmiyordur,
çocukları yüksekokul tahsili yapıyordur veya ailesi
kalabalıktır, geniştir; yetiştiremediği için ek kazanç
olsun, ek gelir olsun diye iş yeri açıp buradan bir kazanç elde
etmeye çalışıyordur. Şimdi, biz, buna bir de prim yükü
yüklersek, bu adam -zaten esnafın durumu ortada- siftah yapmadan
dükkânını kapatan bir esnaf, prim ödeyemeyeceği için,
dolayısıyla zorlanacağı ve para kazanamayacağı
için bu işten vazgeçecektir.
Onun için, esnafımızı desteklemek
açısından böyle bir teklifte bulunduk. inanıyorum ki,
takdirinizle kabul görecektir.
Bir de bu yasada -adı sosyal güvenlik reformu, bunun sosyal
güvenlik reformuyla, reformla falan hiç alakası yok- bana göre, bu IMFnin
acı reçetelerinden birisi, zehir zemberek reçetelerinden birisi daha Türk
milletine Türk lokumu gibi yutturulmaya çalışılıyor. Onun
için, bu yasanın desteklenecek bir tarafı yok. Verdiğimiz
önergelerle, en azından birkaç yerini düzeltelim, daha iyi hâle getirelim
diyoruz, ama muhalefetin vermiş olduğu önergelere de ne yazık ki
destek verilmiyor.
SAADETTİN AYDIN (Erzurum) Veriyoruz, veriyoruz.
MUHARREM VARLI (Devamla) Birkaç tane, sadece birkaç tane. Bu 90
küsur madde. Birkaç tane önergeye destek verdiniz, onun haricinde hiçbir
önergeye destek vermediniz.
Yine, eğer ki Reform yapıyoruz diyorsanız, SSKda
uzun yıllar çalışmış, BAĞ-KURa geçmiş,
BAĞ-KURda yirmi beş yıl bilfiil çalışması icap
ettiği için, aslında SSK ve BAĞ-KUR toplamını
aldığınızda altı bin iş gününü doldurmuş,
yaşını da tamamlamış insanlar emekli olamıyorlar.
Gelin, bunları emekli edelim reform yapalım.
Yine, SSKda çalışmış, belediye
başkanlığını kazanmış, Emekli
Sandığına geçtiği için, yine beş bin iş gününü
doldurmuş, yaş problemi yok, emekli olamıyor. Biliyorsunuz,
belediye başkanları toplum önderleridir. Belediye
başkanlığını kaybetse veya
çıkarttığınız yasalarla belediyesi
kapatılmış olsa dahi, o beldedeki insanlar hastaneye, postaneye,
şuraya buraya giderken bu insanlardan yardım istiyorlar.
Dolayısıyla bunların hepsi maddi külfet demektir. Gelin,
bunları emekli edelim reform yapalım.
Yine, tarım işçisi olarak çalışan, tarım
sektöründe çalışan insanlara genel tarım sigortası
getirelim de reform yapalım. Böyle güzel düzenlemeler yapalım ki, adını
reform koyalım.
Sayın Bakan muhalefet sıralarında otururken 57nci
Hükûmetin çıkartmış olduğu yasayı en
acımasız şekilde eleştiriyor Mezarda emeklilik diye tabir
ediyor. Ee, kendisi altmış beş yaş uygulamasını
getiriyor. Herhâlde ahirette emeklilik desek yanlış olmaz.
Değerli milletvekilleri, burada bizler 70 milyon insanı,
çalışan bütün insanlarımızı, hepsini en iyi
şekilde düşünüp değerlendirmek zorundayız. Bu yasa,
inanıyorum ki birçok insanı mağdur edecektir. Bu
mağduriyetleri gidermek de bizim görevimiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Varlı, buyurun
konuşmanızı tamamlayınız.
MUHARREM VARLI (Devamla) Eğer bizler bu insanların
mağduriyetlerini gidermez isek çözüm üretememiş oluruz. Onun için,
vermiş olduğumuz önergeyi iyi düşünerek, iyi yorumlayarak, grup
taassubuna kapılmadan oy vereceğinize ve kabul edeceğinize
inanıyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 73. Maddesi ile 31/5/2006 tarihli ve
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununa eklenen Geçici Madde 14ün birinci
fıkrasının (b) bendinin aşağıdaki gibi
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kemal Kılıçdaroğlu (İstanbul) ve
arkadaşları
5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce bu
Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi
kapsamında çalışanların sosyal güvenlik destek primi için
bu Kanunun 30 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendinde
belirtilen hükümler uygulanır. Ancak bunlar için uygulanacak oran %
10dur.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Yaşar Ağyüz
BAŞKAN Sayın Ağyüz, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 119 sıra
sayılı yasanın geçici 14üncü maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendi için CHP Grubu adına verdiğimiz
önerge doğrultusunda söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlarım, 5510 sayılı
Yasanın yürürlüğe girmesinden önce bu Kanunun 4 üncü maddesinin
birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında
çalışanların sosyal güvenlik destek primi için bu Kanunun 30
uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendinde belirtilen
hükümler uygulanır. Ancak bunlar için uygulanacak oran % 10dur. diye
bizim bir önerimiz var. Tasarıda ise Bu oran, bu maddenin yürürlüğe
girdiği yılda % 12 olarak, takip eden her yılın Ocak
ayında bir puan artırılarak uygulanır. Ancak bu oran % 15i
geçemez.
Sosyal güvenlik destek primi, emeklilerin
çalışmasını engellemek amacıyla
artırılmaktadır. Oysa emeklinin çalışmaması için,
primleri artırmak yerine onu çalışmaya zorlayan
koşulların iyileştirilmesi gerekir. Bugün ülkemizde gerçekten
sosyal güvenlik destek primi yüksektir çalışanlar için. Emeklilerimiz
niye ek iş yaparak çalışmak zorunda kalıyorlar? Elbette ki
aldıkları maaş bunlara yetmiyor. Çoluk çocuklarını geçindirmek
için bir ek iş, ikinci iş yapmak zorundalar.
Bakın, Mart 2008de açıklanan açlık
sınırı 697 YTL, yoksulluk sınırı 2.270 YTL. Bugün
emeklilerimiz, BAĞ-KURlu farklı alıyor, sigortalı
farklı alıyor, 657ye tabi olan farklı alıyor ve bu
insanlar, büyük ölçüde geçim darlığı içerisinde. Biz bunlara
ulufe gibi, sadaka gibi yüzde 2+2 veriyoruz altı aylığına.
Şimdi düşünün, Hükûmetin önüne koyduğu enflasyon hedefi yüzde 4
ama gerçekleşme yüzde 8. Biz onlara diyoruz ki: Enflasyon yüzde 8
doğdu ama sen yine bu yüzde 4le kifayet et, yüzde 4ü kabul et. diyoruz.
Böyle bir adaletsizlik, böyle bir sosyal dengesizliği kabul etmek mümkün
değildir. Hele hele 2003 yılından, 2004 yılından beri
enflasyon farklarının mahkemede olduğu bir ortamda Hükûmetten
ses çıkmaması da emeklilere gösterilen
duyarsızlığın bir örneğidir değerli
arkadaşlarım.
Ayrıca, günümüzde işsizliğin had boyutlara
vardığı hep açık bir gerçek. Bugün açıklanan
TÜİKin bir istatistiğinde yüzde 11,3, istatistik. Ama gerçek bu mu?
Gerçek bundan farklı. Enflasyon nasıl yüzde 8 değilse yüzde
20-22lerdeyse, bugün gerçek işsizlik de maalesef yüzde 15-16larda
değerli arkadaşlarım.
Esnafımız perme perişan, esnafımız
sıkıntıda; çekler, senetler ödenmiyor ve biz onlara, sosyal
güvenlik destek primini artırarak ayrıca bir kambur yüklemeye
çalışıyoruz. Geçenlerde Sayın Bakanın emekli
derneğiyle yaptığı toplantıda, emekli
maaşlarının iyileştirilmesi konusunda bir çaba içerisinde
bulunacağı sözü var. Bu sözün takipçisi olacağız, emekliler
adına takipçisi olacağız. Bu sözün kısa sürede, bu yasadan
sonra gerçekleşmesini bekleyeceğiz. Eğer bu yasaya ilişkin
tepkileri, nasıl ki diğer sivil toplum örgütleri uzlaşmaya
çağrılarak, bazı maddelerde sanki uzlaşma varmış
gibi gösterilerek tansiyon düşürülmeye çalışıldıysa,
emeklilerin ağzına da çalınan bir parmak bal değilse,
eğer uygun görürse Sayın Bakan, burada da bir açıklama yaparsa
seviniriz değerli arkadaşlarım.
Ayrıca, sevgili arkadaşlar, bugün, günümüzde diyoruz ki:
Bu, kara delik. Bakın, ben size bazı şeyler okuyacağım.
İşverenlerin SSKya 6,4 milyar YTL prim borcu bulunuyor, şu gün
itibarıyla. 5,1 milyar YTLlik gecikme faiziyle birlikte, toplam borç 11,5
milyar YTL. BAĞ-KURlu esnaf ve diğer bağımsız çalışanların
26,1 milyar YTL. Maliyenin mükelleflerinden zamanında tahsil
edemediği vergi alacaklarının aslı, 16 milyar YTLyi
aşmış durumda değerli arkadaşlarım.
Kesilmemiş ve tahsil edilmemiş vergi cezaları 8 milyar YTLyi
geçmiş. E şimdi, bu tür, tahsilatta güçlük çeken bir Hükûmet, elbette
ki kara deliklerden şikâyet ederek emekliyi sosyal devlet
anlayışından uzaklaştıracak, sosyal adaleti onlardan
esirgeyecek ve insanca yaşam onurunu ondan esirgeyecek bir
davranış içerisine giriyor ki, bunu kabul etmek mümkün değildir
değerli arkadaşlarım.
Ayrıca, günümüzde, bakın, çok övünülecek
Kalkındık, büyüdük. denilen
Bugün elimize geçen Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğinin bir
rakamını okumak istiyorum size. Eğer bunu da tekzip ederlerse
ona bir şey diyemem. Bakın, 2003-2007 yılları, 2003te
kömür yardımı alan aile sayısı 1 milyon 96 bin, şimdi
1 milyon 894 bin. Şimdi ben bunun cevabını sormak istiyorum:
2003te dağıtılan kömür 649 bin ton, şimdi 1 milyon 434 bin
ton. Kömür rezervi arttı da bedava dağıtmak zorunda mı
kaldınız, yoksa yoksullar mı daha çok yoksullaştı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ağyüz, konuşmanızı
tamamlayınız.
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) Bu yoksulların derdinden
anlamanız AKP İktidarı olarak mümkün değil, çünkü
halkın gündemi yoksulluk, işsizlik ve gelecek güvencesizliği,
ama bizim gündemimiz ne? 77de mazot darlığı vardı, benzin
darlığı vardı., Sen paranın üstünden Atatürk resmini
sildin. Bu tür şeylerle gündem değiştirilmez değerli
arkadaşlarım.
Bakın, özgür ansiklopedi Wikipedianın bir anketi var;
bu, İnternetten bilinçli olarak kaldırıldı. Sayın
Başbakan Tayyip Erdoğan 2 milyar dolarlık servetiyle 7nci
sırada. 2006da verdiği İnternet sitesindeki beyanına
bakın, 2 milyar dolara bakın. 2 milyar dolar servete 2006
yılından bugüne kadar uzanan Başbakan, halkın sefaletinden,
halkın yoksulluğundan anlayamaz. Böyle bir yasa da sosyal adaletten
uzak, sosyal devletten uzak bir yasa olur. 2 milyar doların
hesabını vermelisiniz, hesabını! (AK Parti
sıralarından gürültüler)
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Boş şeyler konuşuyorsun!
ALİ KOYUNCU (Bursa) Belgesini gösterin!
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) Buraya gelip Sayın
Başbakan hesabını vermeli. (AK Parti sıralarından
gürültüler)
ALİ KOYUNCU (Bursa) Belgesini gösterin, belgesini!
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) Bak şurada!
Onun için, değerli arkadaşlarım, hiç
bağırmanıza gerek yok, hiç bağırmanıza gerek yok.
Halk perişan, çiftçi perişan, esnaf perişan, çekler, senetler
ödenmiyor. Seçim bölgenize gittiğinizde
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ağyüz, teşekkür ediyorum.
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) Önergemize destek bekliyorum,
teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
MUHARREM SELAMOĞLU (Niğde) Beraber gidelim.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Daha yeni geldim ben.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra sayılı Kanun Tasarısının
çerçeve 73 üncü maddesi ile düzenlenen 5510 sayılı Kanunun geçici 14
üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin birinci
cümlesinin Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b)
bendi kapsamında sigortalı sayılanlardan, ilgili kamu kurum ve
kuruluşlarından alınacak belgelerle doğrulamak
kaydıyla faaliyette bulunulmadığına ilişkin süreler
hariç olmak üzere çalışılan süreleri için, sosyal güvenlik
destek primi oranı olarak bu Kanunun 30 uncu maddesinin üçüncü
fıkrasının (b) bendinde belirtilen hükümler uygulanır.
şeklinde değiştirilmesini, (d) bendinin sonuna
aşağıdaki ibarelerin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları
3713 sayılı Kanuna göre vazife malullüğü
aylığı almakta olanlar, sınıf veya görev
değiştirerek çalışmaya devam eden iştirakçiler ile
aynı Kanun kapsamına giren olaylar sebebiyle vazife malullüğü
aylığı alan ve bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi
kapsamında çalışan veya daha sonra çalışmaya
başlayan er ve erbaşların, bu Kanunun yürürlük tarihinden sonra
müracaat tarihlerini takip eden aybaşından itibaren bu Kanunla
yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun
hükümlerine göre görevlerinden ayrılmasına gerek
kalmaksızın alınacak emekliye sevk onayına istinaden vazife
malullüğü aylıkları bağlanarak ödenir. Bu kapsamda olup da
görevlerinden emekliye ayrılanlar hakkında, bu Kanunla yürürlükten
kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine
göre işlem yapılır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Sayın Başkanım, bu önergeye katılıyoruz
çünkü vazife malullüğü aylığı alan bir
vatandaşımız, şu anda, kamuda çalışmaya
başlarsa bu vazife malullüğü aylığını
alamıyor. Bu düzenlemeyle iki aylık alma imkânını
getiriyoruz, hem vazife malullüğü aylığı alacak hem de
kamuda çalışma imkânını elde edecek. Bu önergeyle de bunun
nasıl işleyeceğini düzenliyoruz. Onun için önergeye
katılıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Elitaş, gerekçeyi mi okutuyorum?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
- Gerekçeyi okutun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Fiilen faaliyette bulunulmayan süreler için Kanunun 4 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki
sigortalılardan sosyal güvenlik destek primi alınmaması
öngörülmüştür.
Kanunda 3713 sayılı Kanuna göre aylık
bağlanmış maluller, aynı Kanun kapsamına giren olaylar
sebebiyle vazife malullüğü aylığı alan er ve erbaşlar
ile bu kapsamdaki olaylar nedeniyle vazife malulü olmasına rağmen
sınıf veya görev değiştirerek çalışmaya devam
eden iştirakçilerden bu fıkra uyarınca kesilen
aylıkları yeniden açılacak olanlar hakkında Kanunun geçici
4 üncü maddesine paralel işlemler yapılması amacıyla
düzenlenme yapılmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde geçici 14üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Geçici 15inci madde üzerinde bir adet önerge vardır.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 73 üncü maddesi ile 5510 sayılı Kanunun
108 inci maddesine eklenen Geçici 15 inci maddesinin birinci
fıkrasında geçen sigortalı olarak kaydı ve tescili
yapılmış ibaresinin hizmeti şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla.
|
|
M. Akif Paksoy |
Recep Taner |
Mustafa
Kalaycı |
|
|
Kahramanmaraş |
Aydın |
Konya |
|
|
Akif Akkuş |
|
Reşat
Doğru |
|
|
Mersin |
|
Tokat |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPCU
(Kocaeli) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Taner, siz mi
konuşacaksınız?
RECEP TANER (Aydın) Evet.
BAŞKAN Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
RECEP TANER (Aydın) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 119 sıra sayılı kanunun
73üncü maddesi ile 5510 sayılı Kanunla değişmiş
108inci maddesine eklenen geçici 15inci maddesinin birinci fıkrasında
geçen sigortalı olarak kaydı ve tescili yapılmış
ibaresinin hizmeti şeklinde değiştirilmesi hakkındaki
vermiş olduğumuz değişiklik önergesiyle ilgili söz
almış bulunmaktayım. Şahsım ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu madde, köy ve mahalle
muhtarlarının ve hizmet akdine bağlı olmaksızın
kendi adına ve namı hesabına çalışan
bağımsız çalışanlardan ticari kazanç veya serbest
meslek kazancı sahiplerinin, gerçek veya basit usulde gelir vergisi
mükellefi olanların, gelir vergisinden muaf olup esnaf ve sanatkâr sicili
ile birlikte kurulan meslek odalarına kayıtlı olanların,
anonim şirket kurucu ortaklarının veya yönetim kurulu üyesi
olanlar gibi sigortalı sayılan kişilerin prime esas kazançlarını
düzenlemektedir.
82nci maddeye göre belirlenen prime esas kazancın alt
sınırı ile üst sınırı arasında kalmak
şartıyla, kendileri tarafından belirlenip beyan edilecek prime
esas kazanç beyan edilmediği takdirde ödeyecekleri primler daha önceden ödemiş
oldukları gelir basamaklarının
karşılığı olan basamaklar ve tutarlar üzerinden
alınacaktır. şeklinde.
Vermiş olduğumuz değişiklik önergesinin
amacı, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce sigortalı
olarak kaydı ve tescili yapılmış olanların yanı
sıra, kaydı ve tescili olmamakla beraber hizmeti bulunanların da
bu kanunun yürürlük tarihinden sonra kayıt ve tescilini yaptırarak bu
kanundan faydalanmalarını temin etmektir.
Değerli milletvekilleri, yasanın genel gerekçesine
baktığımızda, amaç, aktif ve pasif dengesini düzeltmek
olarak gözükmektedir. Kapsamdaki sigortalı sayısının
artırılması için bu düzenlemeye ihtiyaç olduğu
kanaatindeyiz.
Görüşmekte olduğumuz kanun, işçi, memur, esnaf,
sanatkâr, işveren ve çiftçi kesimini ilgilendiren bir kanun. Sosyal
Güvenlik Yasasının görüşmeleri sırasında Sayın
Bakanımız ilgili kesimlerle görüşülerek onların görüş
ve taleplerinin değerlendirildiğini belirtmişti. Fakat orada
bazı kesimlerin temsil edilmediğini, ama onlarla ilgili
düzenlemelerin de yapılmakta olduğunu görmekteyiz. Sosyal taraflardan
Sosyal Sigortalar Kurumunu ilgilendiren işçi kesimini temsilen işçi
sendikaları, Emekli Sandığını temsilen memur
sendikaları orada olmasına rağmen, BAĞ-KUR kesiminin
temsilcileri olan esnaf odaları birliklerinin, sanayi ve ticaret
odalarının, ticaret borsalarının veya zirai BAĞ-KUR ve
isteğe bağlı zirai sigortayla ilgili olarak ziraat
odalarının temsilcilerinin bu sosyal taraflardan sayılarak
görüşlerinin alınmadığı da bir gerçektir.
Anayasamızın 2nci maddesi, Türkiye Cumhuriyetinin
sosyal bir hukuk devleti olduğunu belirtmektedir. Sosyal devlet, sosyal
adaleti ve sosyal güvenliği sağlamak için sosyal harcamalara
katkı sağlayan devlettir. Devletin, eğitim, sağlık,
adalet, güvenlik gibi asli görevlerini yerine getirmek için herkese eşit
bir şekilde pay ayrılması gerekir.
AB üyesi ülkeler, sosyal koruma harcamalarına, gayrisafi yurt
içi hasılalarının yüzde 20si civarında, Fransa ve Almanya
yüzde 20nin üzerinde pay ayırırken, maalesef, bu oran Türkiyede
yüzde 9 civarlarındadır. Sosyal boyutları iyice
değerlendirilmeden, sadece aktüeryal hesaplarla yapılacak olan bir
değerlendirme, sosyal hukuk devleti ilkeleriyle
bağdaşmayacaktır.
Değerli milletvekilleri, 2008 yılının
Şubat ayında, ihtilaflı kamu alacaklarının tahsili
adı altında, büyük firmalara vergi yapılandırması
sağlandı. Şu anda da, komisyonlarımızdaki
yapılan görüşmelerle,
spor kulüplerinin, vergi, resim, harç gibi borçları
yapılandırılmakta. Sosyal olarak, şu anda, Kurumun borçlu
durumda olan BAĞ-KUR kesiminin ise, maalesef, borçlarıyla ilgili bir
yapılandırma gündemde değil. Esnaf, sanatkâr, sanayici ve
iş adamlarıyla ilgili
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Taner, konuşmanızı
tamamlayınız; buyurun.
RECEP TANER (Devamla) -
Sosyal Güvenlik Kurumuna olan
borçlarının ödenebilir ve adil bir şekilde
yapılandırılmasını talep etmekteyiz.
İlim olan Aydında esnaflarla ve sanatkârlarla
görüştüğümüzde, çıkarılan yeni Sosyal Güvenlik
Yasasının ruhuna uygun bir yapılandırma talep etmekteler.
Bununla ilgili olarak da Milliyetçi Hareket Partisi olarak vermiş
olduğumuz bir değişiklik önergesiyle, geçici maddelere ilave bir
önergeyle, esnaf, sanatkâr ve çiftçilerimizin BAĞ-KUR
borçlarının, sağlık primlerinden
arındırılarak yeniden yapılandırılmasını
talep edeceğiz. Bu konuda da sayın milletvekillerimizin desteklerini
beklemekteyiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu duygu ve
düşüncelerle vermiş olduğumuz değişiklik önergesinin
kabulü doğrultusunda desteklerinizi bekliyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Taner.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Geçici madde 15i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 16 üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı'nın 73. Maddesi ile 31/5/2006 tarihli ve
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununa eklenen Geçici Madde 16 nın
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Kemal
Kılıçdaroğlu |
Rasim
Çakır |
|
|
Malatya |
İstanbul |
Edirne |
|
|
Çetin Soysal |
|
Ali Rıza
Öztürk |
|
|
İstanbul |
|
Mersin |
"Kendi adına ve hesabına tarımsal faaliyette
bulunan sigortalılara ilişkin geçiş hükmü
Geçici Madde 16- Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendinde yer alan mahalle ve köy muhtarları
ile (4) numaralı alt bendinde belirtilenler için 80 inci maddenin ikinci
fıkrasının (a) bendinde belirtilen "otuz" ibaresi ile
(4) numaralı alt bendinde belirtilenler için, bu Kanunun 6 ncı
maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde belirtilen
"otuz" ibaresi, bu maddenin yürürlüğe girdiği yıl için
"onbeş" olarak uygulanır ve prime esas günlük kazancın
otuz katını geçmemek üzere takip eden her yıl için bir puan
artırılır."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu
ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 73 üncü Maddesi ile
5510 sayılı Kanuna eklenen geçici 16 ıncı maddenin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.15/04/2008
|
|
Ufuk Uras |
Hasip Kaplan |
Hamit Geylani |
|
|
İstanbul |
Şırnak |
Hakkâri |
|
|
Selahattin
Demirtaş |
|
Sevahir
Bayındır |
|
|
Diyarbakır |
|
Şırnak |
Geçici Madde 16- Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendinde yer alan köy muhtarları ile (4)
numaralı alt bendinde belirtilenler için 80 inci maddenin ikinci
fıkrasının (a) bendinde belirtilen "otuz" ibaresi ile
(4) numaralı alt bendinde belirtilenler için, bu Kanunun 6 ncı
maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde belirtilen
"otuz" ibaresi, bu maddenin yürürlüğe girdiği yıl için
"onbeş" ibaresinin "yirmi yıl süre ile onbeş
olarak uygulanır ve prime esas günlük kazancın otuz katını
geçmemek üzere takip eden her yıl için bir puan
artırılır." "Kendi adına ve hesabına
çalışanların sigortalılıklarının
durdurulmasına ilişkin hükümler
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılmıyoruz Başkanım.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, bizim
grubumuzun da bir önergesi vardı 73e 16da.
BAŞKAN Geçici 15te vardı, demin görüştük.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır, 16da da var.
BAŞKAN Arkadaşlara sorayım, benim önümde yok.
OKTAY VURAL (İzmir) Hatta konuşmacımız
Sayın Hakan Coşkun oraya gelip imzasını da koydu.
BAŞKAN Sayın Coşkun, ne zaman
imzaladınız önergeyi? Yoksa başka bir madde mi?
HAKAN COŞKUN (Osmaniye) İmzaladım efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır efendim, 16.
AKİF AKKUŞ (Mersin) Geçen hafta gelip
imzalamıştı.
BAŞKAN Sayın Vural, 17 ve 18de var, 16da bir
karışıklık olmasın, bizde gözükmüyor çünkü.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır efendim,
karışıklık yok, önceden hazırlandı,
imzalandı ve verildi.
HAKAN COŞKUN (Osmaniye) Geçen hafta gelip
imzalamıştım efendim.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.35
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.44
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Fatma SALMAN
KOTAN (Ağrı), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 90ıncı Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
119 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu
ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 73 üncü Maddesi ile
5510 sayılı Kanuna eklenen geçici 16 ıncı maddenin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.15/04/2008
Ufuk Uras (İstanbul) ve
arkadaşları
Geçici Madde 16- Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendinde yer alan köy muhtarları ile (4)
numaralı alt bendinde belirtilenler için 80 inci maddenin ikinci
fıkrasının (a) bendinde belirtilen "otuz" ibaresi ile
(4) numaralı alt bendinde belirtilenler için, bu Kanunun 6 ncı
maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde belirtilen
"otuz" ibaresi, bu maddenin yürürlüğe girdiği yıl için
"onbeş" ibaresinin "yirmi yıl süre ile onbeş
olarak uygulanır ve prime esas günlük kazancın otuz katını
geçmemek üzere takip eden her yıl için bir puan
artırılır." "Kendi adına ve hesabına
çalışanların sigortalılıklarının
durdurulmasına ilişkin hükümler
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılmıyoruz.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Sayın
Uras konuşacak.
BAŞKAN Sayın Uras, buyurun. (DTP
sıralarından alkışlar)
MEHMET UFUK URAS (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli vekiller; bugün öğleyin Sayın Küba Büyükelçisinin
davetiyle, konutunda birlikte yemek yedik. Kendisine Küba Dostluk Grubuna Meclisimizden
390 milletvekilinin başvurduğunu söyledim, çok mutlu oldular.
Şimdi, bu yasa tasarısı görüşülürken
şaşırdığım bir konu var: Bu 390 milletvekilimiz,
sadece salt turistik amaçla değil de, Küba deneyimi nasıl, oradan
nasıl bir etkileşim içerisinde olabiliriz gibi süfli değil ulvi
amaçlarla bu ilgiyi duyuyorlarsa -biliyorsunuz Kübada kamusal eğitim,
kamusal sağlık var- demek ki bu 390 milletvekilinin desteğiyle
bu yasanın mantığı dışında bir
yaklaşımı pekâlâ benimsemek mümkün. Çünkü en son Michael
Mooreun belgeselinde kanıtlandığı gibi, çok
özendiğimiz, öykündüğümüz Amerika Birleşik Devletleri
karşısında çok kaliteli bir sağlık hizmeti pekâlâ
sunuluyor, sunulabiliyor ve bir tayfun olduğu zaman oraya bir yardım
getirilebiliyor. Dolayısıyla bu 390 milletvekilimizin
sağduyusuna, öngörüsüne güvenmek durumundayız. Umarım, bu
doğrultuda önümüzdeki maddelerde tutum alırlar.
Şimdi, siyasette olsun diğer alanlarda olsun, biz,
insanların hep makul ve rasyonel davrandıklarını
bekliyoruz, böyle olmadığı zaman da
şaşırıyoruz Trafik canavarı diyoruz, Enflasyon
canavarı, IMF canavarı
Ama bildiğiniz gibi liberalizmin
teker teker bireylerin çıkarının toplamının toplumun
çıkarı olduğu tezi doğru olmadığı için biz
sosyal devleti savunuyoruz, sosyal politikaları savunuyoruz; o
doğrultuda yemin ettik, yasanın da bu doğrultuda
çıkması gerekiyor.
Siyaset, kaynaklarını yeniden paylaşımı
ise bu çerçevede sosyal politikalarla egemen siyaset anlayışı
tepeden siyasete dayanırken, tepeden siyaset de bizi tepelerken,
işte, bu sosyal devlet, sosyal politikalarla daha eşitlikçi bir
yaklaşım söz konusu olabiliyor ama hayata ezenlerin gözüyle
bakanların ezilenlerin sorunlarını çözemediğini
görebiliyoruz ve toplumun her tarafında gördüğümüz tepkiler o yüzden
son derece önemli bir hayatiyet göstergesi.
Bildiğiniz gibi, en kötü kölelik gönüllü kölelik ve sadece
ülkemizde değil, sosyal devletin bütün kazanımlarını
ortadan kaldırmaya yönelik neoliberal politikalara karşı
-Fransası, İtalyası, Yunanistanı- her yerde bu tepkileri
görüyoruz. Türkiyede de dünyada da ilericilik ve gericilik, aslında
eşitlik ve özgürlük karşısındaki tutumla
anlaşılıyor. Dün ilerici olan bir hareket bugün pekâlâ gerici
olabiliyor ve bugün biz, neoliberalizmin pörsümüş, son kullanım
tarihi dolmuş bir ideolojisi ekseninde teker teker bu maddelere
bakıyoruz. Hâlbuki serbest rekabet dediğimiz, aslında en uygun
olanın hayatta kalması ise sosyal devlet politikalarımızla
her alanda bu zemini değiştirmemiz ve bir paradigma
değişikliğine gidebilme şansımızın 21inci
yüzyılda hâlâ olduğunu düşünmek gerekiyor.
Şimdi, bu toplumun mağdurları emekliler,
kadınlar, bütün bu emekliliği hak etme koşulları
zorlaştırıldığında, mevsimlik ve esnek
çalışanlar gibi belli çalışan kesimler için neredeyse
imkânsız hâle getirildiğinde ve kapsamı giderek genişleyen
atipik ve standart olmayan istihdam biçimleri altında çalışan
işçiler için emekliliğin uzak bir düş hâline geldiğini
görüyoruz ve bu kategoride en birinci durumda olanlar yine esnek
çalışan kadın işçiler oluyor. Çünkü bugün sadece Türkiyede
değil, dünyada esnek çalışma biçimi içinde çalışan
işçilerin, emekçilerin büyük çoğunluğunu kadınlar
oluşturuyor. Çünkü bu durumun en önemli nedeni, aile içindeki ev işlerini
ve tüm aile fertleriyle ilgili bakım hizmetlerinin hemen hemen
tamamının kadınlar tarafından yapılması ve bu
işlerin çokluğu nedeniyle kadınlar evden uzun süreliğine
ayrılamıyorlar ve erkekler gibi tam zamanlı işlerde
çalışamıyorlar. Türkiyede, bir yandan kamunun yuva, kreş, yaşlı
bakımevi gibi olanaklar sağlamaması, öte yandan iş
yasaları kapsamında özel sektörde çalışanlara bu tür
hizmetleri sunması için ciddi bir çaba harcanmıyor olması,
kadınların tam zamanlı işlerden uzak durmalarına neden
oluyor. Zaten Hükûmetin de kadın istihdamını artırma
politikalarının başında güvenceli esnek çalışma
biçimini seçtiğini görüyoruz. Hükûmet, esnek çalışma biçiminin
güvenceli olduğunu iddia etmesine karşın, yasa
tasarısı, bu güvencenin erişilebilir bir güvence
olmadığını çok açık bir şekilde bizlere
gösteriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Uras, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
MEHMET UFUK URAS (Devamla) Tamamlıyorum.
Bu tasarıya göre, esnek çalışma biçimi içinde
çalışan kadın işçilerin, kısmi süreli iş
akitleri, evde çalışma vesaire gibi esnek çalışma
ilişkisi içerisinde istihdam edildiği günler için zorunlu sosyal sigorta kapsamı içinde, bu günler
için tam süreli çalışanlar gibi kısa ve uzun vadeli sigorta
kollarına tabi olacaklarını biliyoruz. Örneğin, esnek
çalışan kadın bir işçi bir ayın on günü
çalışmakta ise, çalıştığı günle
orantılı prim mükellefiyeti çerçevesinde sistem içinde oluyor.
Bütün bu tartışmaları yaparken unutmamamız
gereken rakamlar var. Bunlardan bir tanesi de, örneğin, Avrupa
Birliğinde elli yaş altı kalp krizinde Türkiye, yirmi iki Avrupa
ülkesi içerisinde birinci sırada oluyor. Yirmi iki Avrupa ülkesi
içerisinde elli yaş altı kalp kriziyle birinci sıradayken sizin
bu yaklaşımınızın hangi vicdana sığdığını
takdirlerinize bırakıyorum.
Teşekkür ediyorum. (DTP sıralarından
alkışlar)
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Karar yeter sayısı
istiyorum.
BAŞKAN Olur Sayın Öztürk.
Teşekkür ederim Sayın Uras.
Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.52
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 21.59
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Fatma SALMAN
KOTAN (Ağrı), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 90ıncı Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
119 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Önergenin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir. Karar yeter sayısı
vardır.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı'nın 73. Maddesi ile 31/5/2006 tarihli ve
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununa eklenen Geçici Madde
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları
"Kendi adına ve hesabına tarımsal faaliyette
bulunan sigortalılara ilişkin geçiş hükmü
Geçici Madde 16- Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendinde yer alan mahalle ve köy muhtarları
ile (4) numaralı alt bendinde belirtilenler için 80 inci maddenin ikinci
fıkrasının (a) bendinde belirtilen "otuz" ibaresi ile
(4) numaralı alt bendinde belirtilenler için, bu Kanunun 6 ncı
maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde belirtilen
"otuz" ibaresi, bu maddenin yürürlüğe girdiği yıl için
"onbeş" olarak uygulanır ve prime esas günlük kazancın
otuz katını geçmemek üzere takip eden her yıl için bir puan
artırılır."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu, buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, burada istediğimiz nedir biliyor
musunuz? Yasanın ilgili maddesinin başına bir tek mahalle
ekliyoruz. Başka bir şey istemiyoruz ya, bir tek mahalle ekliyoruz
mahalle ve köy diyoruz. Zaten köy var, bir tek mahalle ekliyoruz. Yani
çok bir şey mi istiyoruz ki Komisyon: Hayır
Hükûmet: Hayır
Ya bir tek mahalle istedik, başka bir şey yapmadık
arkadaşlar.
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) Sen şimdi mahalle
baskısı yapıyorsun!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Şimdi,
arkadaşlar, ben sosyal güvenlik tasarısı alt komisyondayken bu
sorunu arkadaşlarıma ilettiğimde Sosyal Güvenlik Kurumu
yetkilileri anlayışla karşıladılar -teşekkür
ediyorum- ve köy muhtarlarının da tarımsal kesimde
çalışanlar gibi prim ödemesi yönündeki talebimizi kabul ettiler ve bu
yasaya getirdiler. Burada aslında bizim talebimiz köy ve mahalle
muhtarlarıydı.
Değerli arkadaşlarım, belki Ankara ve
İstanbulda çok belirli muhtarlar
Onlarda gözünüz olmasın, şu
anda artık hiçbir şeye para vermiyor kimse. Artık her şey
kalktığı için -ikametgâh kalktı, şu kalktı, bu
kalktı artık- onlar da kiralarını zor veriyorlar. Gelin
Özellikle Anadoluda, özellikle mahalle muhtarları dükkânı açmak
için, muhtarlığı açmak için oraya gelecek araba parası
bulamıyorlar. Etmeyin, tutmayın, gelin bu yasada köy ve mahalle
muhtarları olarak kabul edelim, mahalle muhtarlarımız da bu
haktan yararlansın.
Değerli milletvekilleri, geçen dönem de bu dönem de
muhtarlarımızın özlük haklarıyla ilgili verdiğimiz
yasa teklifinde, Meclis Genel Kurulunun iradesi -ben burada tüm parti
gruplarına geçen dönem de teşekkür ediyorum, bu dönem de- evet,
muhtarlarla ilgili sosyal güvenlik ve sosyal haklarla ilgili yasa teklifini
görüşelim dedi. Meclis Genel Kurulu bunu kabul etmesine rağmen,
37nci maddeden getirdik ama 47nci sırada bekliyor. Niye bunu getirmiyorsunuz?
Getirin. Tüm arkadaşlar
Geçen sene de, geçen dönem de ilk, birinci
yılda sıraya girdi. Arkadaşlar, dönem bitti, hâlâ
sırası gelecek. Hep ötelediler, ötelediler, ötelediler.
Değerli arkadaşlarım, bu yasayı da bir an önce
konuşmamız lazım. Özellikle, burada
muhtarlarımızın çok önemli sorunları var. Şimdi,
burada rakamı Sosyal Güvenlik Kurumu versin. Komisyonda ve alt komisyonda
arkadaşlar, kaç tane muhtarın icralık olduğunu ben
söylemeyeyim, arkadaşlarım söylesin çünkü biz söylesek
inanmıyorsunuz.
Arkadaşlar, şu anda Sosyal Güvenlik Kurumuna
icralık durumuna düşen ve en az, minimum borçları 25-30 bin lira
olan, eski tabirle 25 milyar, 30 milyar olan, yaklaşık 17 bin tane
muhtarımız var. Rakam burada. Bu rakamı
Bakın, bir kere bir de bunların büyük sorunu var. Bunlar
daha önce, biliyorsunuz, bir kolaylık sağlandı ama bu insanlar,
muhtarlar gidip, sosyal güvenlik barışı adı altında
sağlanan kolaylığa, bir ay ödediler, ödeyemediler.
Gelin, bu yasayla birlikte, ödenmeyen, özellikle muhtarların
ödenmeyen borçlarıyla ilgili -biraz sonra bir daha söyleyeceğim-
gelin bir yasa teklifi verip -var yasa teklifi- onları da gözden
geçirelim.
Muhtarlar demokrasinin ilk adımı arkadaşlar. Onlar
da bizim gibi seçilmiş, onlar da halka hizmet etmek istiyorlar. Onların
bizden farkı ne? Onların bizden bir farkı var mı? Ama her
nedense çıkıyoruz burada -geçen dönem en az 8-9 kez gündeme getirdik-
muhtar emmi muhtar baba diyoruz fakat sorunu çözmeye gelince hepimiz
kaçıyoruz.
Değerli arkadaşlar, bir kere Türkiye Büyük Millet
Meclisinin gündemine giren ve 47nci sırada olan ve 47nci sırada
gündeme alınan muhtarlarla ilgili, özlük haklarıyla ilgili yasa
tasarısını Hükûmet bir an evvel getirsin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Toparlıyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Yoksa, buraya ayda
bir grup önerisi olarak ben getirttireceğim. Bunu siz istiyorsunuz
arkadaşlar, buraya girmesini siz istediniz. Hepiniz beraber kabul ettiniz.
Hepinize teşekkür ediyorum. Ama neden getirmiyorlar? Korucularla ilgili,
mahalle bekçileriyle ilgili
Bunlar toplumun birer sosyal yarası, bunlar
demokrasinin ilk bacağı, muhtarlar. Gelin, çok değerli Meclis,
değerli tüm üyeler, değerli tüm milletvekillerim, başına
sadece -öneride başka bir şey istemedik- mahalle kelimesini koyduk,
mahalleyi çok görmeyin.
Teşekkür ederim arkadaşlarım. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Geçici madde 16yı oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 17 üzerinde iki önerge vardır, önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 73. Maddesi ile değiştirilen
31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun geçici 17. maddesinin ikinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Kemal
Kılıçdaroğlu |
Hakkı Suha
Okay |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
|
İstanbul |
Ankara |
Malatya |
|
|
Şevket
Köse |
Abdulaziz Yazar |
Esfender
Korkmaz |
|
|
Adıyaman |
Hatay |
İstanbul |
|
|
|
Vahap Seçer |
|
|
|
|
Mersin |
|
Ancak, sigortalı ya
da hak sahipleri daha sonra müracaatları tarihindeki 80 inci maddenin
ikinci fıkrasına göre belirlenecek prime esas kazanç tutarı
üzerinden hesaplanacak borç tutarının tamamını, borcun
tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde ödedikleri takdirde, bu
süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 73 üncü maddesi ile 5510 sayılı Kanunun
108 inci maddesine eklenen Geçici 17 nci maddesinin ikinci
fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki
fıkranın eklenmesini ve üçüncü fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederim. Saygılarımla.
|
|
Beytullah Asil |
Recep Taner |
Mustafa
Kalaycı |
|
|
Eskişehir |
Aydın |
Konya |
|
|
Mehmet Günal |
|
Muharrem
Varlı |
|
|
Antalya |
|
Adana |
Prim borçlarının hesabında, sağlık
sigortası prim borçları ve buna ilişkin gecikme faizi, zam ve
cezaları dikkate alınmaz.
Sigortalılıkları önceki kanunlara göre
durdurulanlar için de bu maddenin ikinci ve üçüncü fıkrası hükmü
uygulanır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılamıyoruz efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Asil konuşacaklar.
BAŞKAN Sayın Asil, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 73üncü maddesiyle 5510 sayılı Kanunun
108inci maddesine eklenen geçici 17nci maddenin ikinci fıkrasında,
kendi adına ve hesabına bağımsız
çalışanlarla tarımda kendi adına ve hesabına
bağımsız çalışanlardan, 1479 ve 2926 sayılı
Kanunlara göre tescilleri yapıldığı hâlde, bu maddenin
yürürlük tarihi itibarıyla beş yılı aşan süreye
ilişkin prim borcu bulunanların, bu sürelere ilişkin prim
borçlarının ödenmesine ilişkin bir düzenleme getirmektedir.
Nedir bu düzenleme? Prim borcu bulunanların, bu sürelere
ilişkin prim borçlarını, prim borçlarının ödenmesine
ilişkin kurumca çıkarılacak genel tebliğin yayımı
tarihini takip eden ay başından itibaren altı ay içerisinde
ödeme hükmü getirilmektedir.
Değerli milletvekilleri, bu maddeyi düzenlerken, bu maddeyi
düzenleyenler şu soruyu kendilerine sordular mı: Bu insanlar 40
katrilyon liraya yaklaşan borçlarını bugüne kadar niçin
ödememişlerdir; üstelik, bu insanlara son beş yıl içerisinde 2
defa da ödeme kolaylığı getirilmiş olmasına
rağmen? Ödeyememişlerdir değerli arkadaşlarım,
ödeyememişlerdir. Niçin ödeyememişlerdir? Çünkü beş
yılı aşan iktidarınızda bu insanlar
yoksullaştırılmışlardır. Nedir bu insanları
fakirleştiren? Beş yılı aşan iktidarınızda
uyguladığınız yanlış politikalar.
Değerli milletvekilleri, tarımda kendi adına ve
hesabına bağımsız çalışan bu insanları
fakirleştiren nedenler: Uyguladığınız
hayvancılık politikalarındaki yanlışlıklar, girdi
maliyetlerindeki izahı mümkün olmayan artışlar, tarımda
piyasa düzenleyici olarak çok önemli görevleri olan et kombinalarının
özelleştirme adı altında emlak değerinin bile
karşılanmadığı bedellerle elden
çıkarılmasıdır.
Yine, piyasa düzenleyici olarak piyasaları kontrol eden
Toprak Mahsulleri Ofisi devreden çıkarılmış, yüzlerce ajans
müdürlükleri kapatılmış, harman dönemlerinden köylü
tüccarın insafına terk edilmiş, kış döneminde ise
tüketiciler tüccarın insafına terk edilmişlerdir.
Yine, AKP İktidarları döneminde, asla
yapılmaması gereken bir şey daha yapılmış,
tüketici birliklerinin başına partililer getirilmeye
çalışılmış ve bu birlikler amacına uygun
çalışmalar yapamamışlardır.
Değerli milletvekilleri, tarımda kendi adına
çalışanın durumu bu iken, kendi adına ve hesabına
çalışan esnafımızın durumu nedir? Vakit
darlığı nedeniyle sadece satır başlarıyla bir iki
konuya değineceğim.
Değerli milletvekilleri, yine bu iktidar döneminde söz
verilmesine rağmen hipermarket yasası
çıkarılmamış, sadece benim seçim bölgem olan
Eskişehirde şehrin tam merkezine iki adet devasa
alışveriş merkezi yapılmış, esnaf iş
yerlerini kapatmak zorunda kalmıştır. Lojistik firmalar lehine
yapılan düzenlemeler, mazot fiyatlarında yapılan, izahı
olmayan artışlar, kamu kurum ve kuruluşlarının
taşıma ihalelerinde adam kayırma nedeniyle
taşıyıcılar kooperatifinin yaptığı
işlerin çantacı diye nitelendirilen komisyonculara peşkeş
çekilmesi şoför esnafını da yok olma noktasına
getirmiştir. Bu
şartlar altında bu insanlarımızın BAĞ-KUR primini
ödeyebilmeleri de mümkün olmamıştır, kısa vadede de bu
mümkün görülmemektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Asil.
BEYTULLAH ASİL (Devamla) - Değerli milletvekilleri,
amacımız bağcı dövmek değil de üzüm yemekse,
iktidarınız tarafından zor duruma düşürüldükleri için
BAĞ-KUR primlerini ödeyememiş bu insanlarımıza biraz
merhamet gösterelim. Prim borçlarının hesabında
faydalanmadıkları sağlık sigortası prim borçları
ve buna ilişkin gecikme faizi, zam ve cezaları dikkate
almayalım. Böylece borçlar bir nebze olsun ödenebilir olacak, bu insanlar
daha fazla mağdur olmayacak, prim alacakları nedeniyle zor duruma
düşen sosyal güvenlik kurumları da bu kamburdan
kurtulacaklardır.
Değerli milletvekilleri, bu Parlamentonun asli görevi bu
milletin sıkıntısını giderecek tedbirleri alacak
çalışmaları yapmaktır. Önergemizin kabulü yönünde oy
kullanacağınızı umuyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 73. Maddesi ile değiştirilen
31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun geçici 17. maddesinin ikinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kemal
Kılıçdaroğlu (İstanbul) ve arkadaşları
Ancak, sigortalı ya da hak sahipleri daha sonra
müracaatları tarihindeki 80 inci maddenin ikinci fıkrasına göre
belirlenecek prime esas kazanç tutarı üzerinden hesaplanacak borç
tutarının tamamını, borcun tebliğ tarihinden itibaren
bir yıl içinde ödedikleri takdirde, bu süreler sigortalılık
süresi olarak değerlendirilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Aslanoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yine ne istiyoruz burada biliyor
musunuz? Diyor ki burada: Prim borçlarını ödüyor.
Değerli milletvekilleri, bu yasa çıktı, herkesin
prim borçları tebliğ edildi. Mayıs, haziran, temmuz
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ama Müracaatları
hâlinde. diyor bakın.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Şimdi, efendim,
gelin insanların inisiyatifi yerine siz verin.
Hemen ben borcumu ödemeye müracaat edeceğim. Üç ay içinde
öde. diyorsunuz. Şimdi, hangi bölgede, hangi ürün
kaldırılıyor arkadaşlar ya? İnsaf edin ya, insaf edin.
Diyelim ki fındık. Ne zaman satacak, ne zaman para girecek? Bu, her
şey efendim.
Şimdi burada diyoruz ki
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Bugün için değil,
bir zamanlar için geçerli. Beş ay sonra da geçerli beş yıl sonra
da geçerli.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Tamam.
Burada diyoruz ki gene üç ay değil, bir yıl verelim
insanlara.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Kayısıyı
söyle. Kayısıdan ne zaman mahsul alırız!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Şeyde, para
ancak Aralıkta, Ocakta geçer eline.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) O zaman Kasım
ayında
BAŞKAN Sayın başkanlar, Sayın
Aslanoğlu, karşılıklı konuşmayalım.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Sayın
Elitaş, niye bir yıl yapmıyorsun, niye yapmıyorsun bir
yıl, sebebi ne, niye üç ayda niye bir yıl değil?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Müracaat tarihinden itibaren.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Tamam.
BAŞKAN Sayın grup başkan vekilleri
arkadaşlarım lütfen
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - İnsanlara bu
şeyi niye vermiyorsunuz?
Değerli milletvekilleri, şimdi sizin kafanıza bir
soru atıyorum. Benim bildiğim beş yıl önce... (AK Parti
sıralarından atma sesleri) Atayım, atayım, dur biraz
düşünün.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Vaktin doluyor vaktin, sen
konuş.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Efendim, bir soru
sorayım da biraz daha düşünsünler Sayın Grup Başkan
Vekilim, biraz daha düşünsünler.
Beş yıl önce 1 birim benzin 100 lira ise
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Yüzde 70i.
OKTAY VURAL (İzmir) - Biraz hafıza kayıpları
var arkadaşların!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) O şekilde değil!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Nasıl ya!
Herhalde ben size rakam vereyim beyler, doğru söylüyor Oktay Bey.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Çarşaf listeyi
çıkardınız.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Şimdi ham petrol
hiç ilgili değil. Ham petrolden o gün de bugün de imal edilen benzin ve
mazotun maliyeti farklı mı? O gün de aynı maliyet, bugün de. Ham
petrol 100 dolarsa da ondan çıkacak benzin de belli, mazot da belli.
Doğru mu?
OKTAY VURAL (İzmir) Mazot daha pahalı!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Şimdi 2005te
100 liraymış benzin, 76 liraymış mazot.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bak yüzde 70 dedim ben, sen
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Beyler, bir dakika,
önce dinlemesini öğrenin, ondan sonra, bak
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Elinde senin çarşaf
liste var, tam bilmiyorsun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - 1 lira veya 76 yani 100
olarak. 1 birim
Birim konuşuyorum. Evet yani 1 lira benzinse, 76
kuruş mazotmuş. 2006da 1 lira benzinse 80 kuruş olmuş
mazot. 2007de 1 liraysa 82 kuruşmuş, şimdi ise 1 liraysa 93
kuruş.
OKTAY VURAL (İzmir) Bire bir.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Şimdi, hepsinin
KDVsi ve ÖTVsi
OKTAY VURAL (İzmir) Çiftçiye hizmet ediyorlar!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Şimdi, burada,
bu köylü, şu insan, demin bahsettiğim insanlar
Ne değişti?
Maliyet mi değişti? O zaman benzin daha yüksek maliyetli, mazot daha
düşük mü maliyetliydi? O zaman, yani,
Beyler, kapalı şekilde, bu köylüyü yok etmek için,
köylünün traktörünü yok etmek için ve getirdiniz mazot fiyatlarını
benzin fiyatına
Soruyorum: Hangi maliyet değişti de bire bir,
başa baş getirdiniz? Niçin?
RECEP KORAL (İstanbul) Euro dizel
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Euro dizeli falan
yok. O zaman da euro dizel vardı. O zaman da vardı.
ALİ KOYUNCU (Bursa) Yunanistan ile İngilterede mazot
ile benzinin fiyatını biliyor musunuz? Paritesini biliyor musunuz?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Çok uzağa
gitmiyorum Beyefendi, 2007nin başındayım, 2007nin
başında. 100 lira biri, 82 lira biri. Şimdi ne oldu? Köylü?
Köylüyü yok ettiniz. Bari şu bir yılı verin köylü
mahvolmasın.
OKTAY VURAL (İzmir) Traktöre de benzin bağlatacaklar
artık!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Ve traktörleri köylü
artık sattı.
ALİ KOYUNCU (Bursa) 46 mı, ne çıktı traktör
satışları.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Bu nedenle,
değerli milletvekilleri, köylüye hiç değilse şu bir
yıllık süreyi çok görmeyin. Bir yıllık sürede insan
ürününü
Yoksa, birileri vuruyor başına köylünün ürününü tekrar
(AK
Parti sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Bilmezsin ki
önergeyle mazotu... Köylü diyoruz; sen, mazot ile köylüyü farklı
tutuyorsun. Yazıklar olsun sana!
Efendim, önergemin kabulünü rica ederiz. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Geçici madde 17yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 18 üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 73üncü maddesi ile 5510 sayılı Kanuna
eklenen geçici 18inci maddesinin ikinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederim.
Saygılarımla.
|
|
Muharrem
Varlı |
Recep Taner |
Mustafa
Kalaycı |
|
|
Adana |
Aydın |
Konya |
|
|
Beytullah Asil |
|
Alim
Işık |
|
|
Eskişehir |
|
Kütahya |
Bu madde kapsamına girenler için yukarıdaki
fıkralar gereğince Kurumun yükleneceği ilave giderler, ödeme
tarihinden itibaren en geç iki ay içinde faturası
karşılığı Hazineden tahsil edilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ADELET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Işık, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar; AK Parti sıralarından
Teşekkür et sesleri)
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Değerli milletvekilleri, öncelikle önergemizin gerek Komisyon
gerekse Bakanımızca uygun görülmesinden dolayı duymuş
olduğum memnuniyeti ifade etmek istiyorum. Teşekkür ediyorum.
Bu önergemizle, ödeme tarihinden itibaren en geç iki ay içerisinde
fatura karşılığı yapılan ödemelerin Hazineden
tahsili amaçlanmakta. Dolayısıyla, ortaya çıkabilecek
belirsizlikler ve keyfî uygulamaların önüne geçilmesi sağlanmakta.
Ancak bu vesileyle söz de almışken birkaç konuyu
sizlerle paylaşmak istiyorum. Sizler de hepiniz seçim bölgelerine
gittiğinizde gündemdeki bu tasarıyla ilgili
vatandaşlarımızın birçok sorularına muhatap
olmaktasınız, hepimiz olmaktayız. Birkaç örneği seçtim,
onları aktarmak istiyorum. Özellikle, iyi niyetle Sayın
Bakanımıza da bu tür bir problemin çözümünde yol bulması
amacıyla bunu getirdim. Bir vatandaşımız şunu soruyor,
diyor ki: Sayın Vekilim, ben çocuğumu iç kulak ameliyatı
yaptırmış birisiyim. Ameliyat yapan doktor, çocuğumun
bundan sonra iç kulak işitme cihazı kullanarak hayatını
sürdürebileceğini söyledi. Söz konusu cihaz, marka ve modele göre
değişmekle beraber, 2.500 ile 5 bin YTL arasındaki fiyatlara
sahip. Bu cihazı ithal eden aracı firmalar, hesaplarına para
yatmadığı sürece cihazı bize teslim etmiyor. Fatura
bedelinin devletten tahsili için ise yaklaşık beş-altı ay
geçiyor. Ben, bir SSKlı olarak bu parayı bulmakta zorluk çekiyorum.
Çocuğumun insanca yaşayabilmesi ve eğitim öğretimine devam
edebilmesi için, acaba bir organ mafyasına böbreğimin birini satmam
mı gerekiyor? Bu konuda bir çözüm bulabilir misiniz Meclis olarak.
Bu ve buna benzer özellikle ithal cihazlarda gerçekten böyle bir
ödeme problemi var. Çözümünü de kendisi söylüyor, ne yapabilir Meclis dediğimde:
Acaba, bu ve buna benzer ithal cihazlar ilgili tedavinin görüldüğü
hastane tarafından hasta sahiplerine verilemez mi ya da bu cihazları
satan aracı firmalar, yapılacak bir düzenlemeyle, bedelini yine
ileride hazineden almak kaydıyla, bunu, parasını
hesaplarına bizden peşin yatırmasını istemeden
veremezler mi? diye söylemektedir. Bunu, huzurunuzda ilgili
Bakanımıza aktarmak istedim.
Bir diğer vatandaş grubumuz 22 Temmuz 2007
seçimlerinden kısa bir süre önce yeşil kart sahibi olduk ve memnun
olduk. Dolayısıyla, bu memnuniyetin
karşılığında da seçimlerde iktidar partisine
çalıştık, oy verdik, ancak kısa bir süre sonra ne
yazık ki yeşil kartlarımız elimizden alındı.
Acaba, Hükûmet ya da ilgili Bakan, bize bu yeşil kartları veren kamu
görevlileri hakkında herhangi bir işlemde bulundu mu? Bunu özellikle
ilgili Bakanımızın ağzından duymak istiyoruz. Yani bu
suç bizde olduğu kadar, bu kartı bize veren görevlilerde de
olmalı. Acaba görevliler nasıl cezalandırıldı? Bunu
sorabilir misiniz. dediler. Ben elçiyim, size aktarmak durumundayım.
4/C ve 4/B kapsamında çalışan birçok
vatandaşımız çalışmadıkları, yani,
işten çıkarıldıkları dönemlerde sosyal güvenlik
primlerinin ödenmediğini, birçok 4/Clinin teknik ve kalifiye personel
durumunda olup, özellikle ilköğretim okullarında hizmetli
kadrolarında istihdam edildiklerini söylüyorlar. Aynı işi yapan
diğer kadrolu hizmetliyle aralarında önemli derecede ücret
farkının olduğunu dile getirdiler. Acaba, biz yine kamu
kurumlarımızın ihtiyacı olan bölümlerinde teknik personel
olarak istihdam edilemez miyiz ya da aynı işi yapıyorsak, bu
işi diğer kadrolularla aynı ücretle yapamaz mıyız?
diye dile getirmektedirler.
Benden önceki değerli konuşmacılar da dile getirdi,
BAĞ-KUR esnafları işlerinin son yıllarda özellikle giderek
hızla bozulduğunu ve sosyal güvenlik primlerini ödeyemez duruma
geldiklerini ifade ediyorlar. Acaba bu konuda bize yeniden bir
yapılandırma yapılarak bir imkân tanınamaz mı? diye
bunu da iletmemi istediler.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aktarmaya
çalıştığım bu konular gerçek hayattan seçilmiş,
hakikaten acı ama gerçek örnekler.
Bu vesileyle, önergemizi baştan da kabul etmenizden
dolayı teşekkür ediyor, hepinize saygılarımı
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Işık.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde geçici madde 18i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Geçici madde 19 üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 73 üncü maddesinin Geçici 19 uncu Maddesinin
birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki
ibarenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
K. Erdal Sipahi |
Yılmaz
Tankut |
Mustafa Kemal
Cengiz |
|
|
İzmir |
Adana |
Çanakkale |
|
|
Mustafa
Kalaycı |
|
Beytullah Asil |
|
|
Konya |
|
Eskişehir |
Bu kanunun yürürlük
tarihinden önce ilk defa sigortalı olanlardan, sigortalı olarak ilk
defa çalışmaya başladığı tarihten önce malul
sayılmayı gerektirecek derecede hastalık veya özürü bulunan ve
bu nedenle malullük aylığından yararlanamayan sigortalıların,
başka birisinin bakımına sürekli muhtaç derecede malul
sayılanlar için, sigortalılık süresi aranmaksızın en
az 1800 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi
ödemiş olmak şartıyla yaşlılık
aylığından yararlanırlar.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
Sayın Başkanım, izin verirseniz bir iki cümlelik
bir açıklama yapma ihtiyacını duyuyorum.
Biraz önce Alim Işık arkadaşımız
Tıbbi cihazların devlet tarafından alınması acaba
mümkün olmaz mı? diye bir vatandaşımızın mektubundan
alıntı yaparak bir soru yöneltmişti.
Tıbbi cihazların artık hastanelerde yatan
vatandaşlarımız için hastaneler tarafından
alınmasını sağlayan bir düzenlemeyi Sağlık
Uygulama Tebliği ile 1 Ocak 2008 tarihinden itibaren başlattık.
Bunu, Sayın Işıka ve televizyonları başında bizi
dinleyen vatandaşlarımıza bilgi için arz ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Sayın Vural, kim konuşacak?
OKTAY VURAL (İzmir) Mustafa Kemal Cengiz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Cengiz (MHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KEMAL CENGİZ (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; şimdi, görüşülmekte olan bu 119
sıra sayılı Kanun Tasarısının 73üncü maddesinin
geçici 19uncu maddesinin birinci fıkrasından sonra gelmek üzere,
Kâtip Üyenin okuduğu maddeyi teklif ettik.
Tabii, biz bunu 71inci madde için
hazırlamıştık ama buraya da şu anda koymayı uygun
gördük. Sayın Bakanımızla da görüşmüştük, gruplarla da
görüşmüştük ama belki yeri uygun oldu, olmadı bilemiyorum,
gruptan arkadaşlar öyle söylüyorlar. Özellikle, bunu teklif etmemizin
sebebini ben anlatmak istiyorum bu konuda. Eğer burada geçmezse uygun bir
maddede veya daha bir sonraki en uygun kalıcı madde neyse oraya da,
bütün gruplar olarak bir konsensüs hâlinde, konulursa
vatandaşlarımızın ve bu yöndeki mağdur olmuş
halkımızın gerçekten mağduriyeti giderilmiş olacak.
Özellikle bize gelen birçok mektupta, faksta ve telefonlarda
anlatılmak istenen şu: Bir tane örnek vermek istiyorum ben. Özellikle
Çanakkaleli, Ezine ilçesinden Mehmet
Zehir yazmış. Kendisi anadan doğma sağır ve dilsiz ve
çalışmış çabalamış, iki binin üzerinde, iki bin
gün prim üzerinde, civarında bir primi elde etmiş. Fakat daha sonra
gözlerinin de tamamen kör olması dolayısıyla da bu
vatandaşımız ikinci bir kişinin yardımıyla,
ikinci bir kişinin desteğiyle hayatını idame ettirmek
zorunda kalmış ve bunun gibi birçok, hem anadan doğma veya daha
sonradan, çalışırken bu gibi duruma düşmüş
insanlarımız var. Yani ne demek? Kendi hayatını
Kendi
ayakları üzerinde kalamıyor, kendi kaşığını
bile ağzına götüremiyor ve kendisi hiçbir iş
yapamadığı gibi, bütün bu karanlıkta veya
bağımlılıkta ikinci bir kişiye bağımlı
olarak hayatının sonuna kadar yaşamak zorunda.
Bu gibi konularla ilgili de yapmış olduğumuz
araştırmada, özellikle 25inci maddeye de bu önergemiz bizim
uygundur. Orada da bin sekiz yüz iş prim günü vardır. Orada
bağlantılı yapma, oradaki malullerin de paralelinde bir teklif
getirdik ve biz burada diyoruz ki: Bu gibi duruma düşmüş, kendi
ayakları üzerinde duramayan ve kendi hayatını idame ettiremeyen,
mutlaka bundan sonraki süreçte hanımına, çoluğuna çocuğuna
veya hiç kimsesi yoksa, birisine mutlaka muhtaç olmuş ve onun
yardımıyla hayatını idame ettirecek kişilerin, en az
bin sekiz yüz iş günü yatırmışsa ve yıl
aranmaksızın malulen emekliliğinin yapılmasını talep
ettik. Belki uygundur veya değildir.
İşte, burada, bizi bu akşam birçok kişi izliyor.
Gerçekten bu yasanın değişik konularıyla ilgili bizler
aranıyoruz. Geçende de Sayın Bakanım burada yok, yine
teşekkür etmiştim ben kendisine. BAĞ-KUR emeklisi olup,
sigortalısı, emeklisi olup da çalışan ve vergi mükellefi
olan arkadaşlarımız yaz aylarında mevsimlik
çalışıyor. Üç ay çalışıyor veya iki buçuk ay
çalışıyor ve bunlardan bir yıl destekleme primi kesiliyor.
Sayın Bakanımıza anlattık, o da kabul etti. Önergemiz
herhâlde gelecek. Buna teşekkür etmiştik biz bütün arkadaşlara.
Sayın Bakanımız yine yok, orada teşekkür ederken yine
yoktu.
Bu konuda da mutlaka bir düzenlemeyi, sayın
gruplarımızdan da, bundan sonra olursa da bekliyoruz. En azından
böyle bir problemin halkımızın arasında mevcut
olduğunu, halk arasındaki insanların böyle bir beklentisi
olduğunu, kendi hayatları artık başkasının eline
muhtaç duruma düşmüş insanların da elinden tutmak ve onları
hayata kazandırmak, hayatta onların, kaşığından
suyuna kadar mutlaka birisinin ilgileneceği bir malullük durumunda da
devletimiz mutlaka bu konunun da adilane bir şekilde
sonuçlandırılması ve Bakanımızın da mutlaka buna
hassasiyetle eğileceğini
Bu konunun mutlaka bu yasa içinde mütalaa
edilerek bu gibi vatandaşlarımızın mağduriyetlerinin
giderilmesi noktasında çaba sarf edileceğine olan inancımdan dolayı,
bu duygularımızı da halkımızın
duygularını da bu vesileyle dile getirdik.
Ben emeği geçenlere, geçeceklere ve ilgililere teşekkür
ediyorum. Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Geçici madde 19u oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 20 üzerinde iki adet önerge vardır.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra sayılı Kanun Tasarısının
çerçeve 73 üncü maddesi ile düzenlenen 5510 sayılı Kanunun Geçici 20
nci maddesinin birinci, beşinci, altıncı ve onikinci
fıkralarının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Mustafa
Elitaş |
Ertekin Çolak |
Yılmaz
Helvacıoğlu |
|
|
Kayseri |
Artvin |
Siirt |
|
|
Turan
Kıratlı |
Hamza Yerlikaya
|
Reha Denemeç |
|
|
Kırıkkale
|
Sivas |
Ankara |
"506 sayılı, Kanunun geçici 20 nci maddesi
kapsamındaki bankalar, sigorta ve reasürans şirketleri, ticaret
odaları, sanayi odaları, borsalar veya bunların teşkil
ettikleri birlikler personeli için kurulmuş bulunan sandıkların
iştirakçileri ile aylık veya gelir bağlanmış olanlar
ile bunların hak sahipleri herhangi bir işleme gerek
kalmaksızın bu maddenin yayımı tarihinden itibaren üç
yıl içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna devredilerek bu Kanun kapsamına
alınır. Üç yıllık süre Bakanlar Kurulu Kararı ile en
fazla iki yıl daha uzatılabilir, Devir tarihi itibarıyla
sandık iştirakçileri bu Kanunun 4 üncü maddesinin (a) bendi
kapsamında sigortalı sayılırlar."
"Devir işlemi tamamlandıktan sonra sandıklarca
ödenen aylık ve gelirlerin, bu Kanunun yürürlük tarihinden önceki süreler
için 506 sayılı Kanun, yürürlük tarihinden sonraki süreler için bu
Kanun hükümleri uygulanmak suretiyle hesaplanacak aylık ve gelirlerin
üzerinde olması halinde söz konusu farklar, peşin değer
hesabında dikkate alınır ve Sosyal Güvenlik Kurumu
tarafından ilgililere ödenmeye devam edilir. Devir tarihinden sonra bu
kişilerin gelir ve aylıklarının durum
değişikliği nedeni ile artırılması,
azaltılması, kesilmesi ve yeniden bağlanması işlemleri
sırasında vakıf senetlerine göre yapılacak hesaplamalar
ilgili sandıklar veya sandık iştirakçilerini istihdam eden
kuruluşlar tarafından Kurum kontrolünde yapılır.
Devir tarihi itibariyle sandıklarda iştirakçi olanlar
ile sandıklardan ayrılmış olup, aylık veya gelir
almayanların sandıklara karşı hak sahibi olmaları
halinde tahsis talep tarihi itibariyle aylıkları, bu Kanunun Geçici 2
nci maddesi hükümlerine göre hesaplanır. Geçici 2 nci maddenin birinci
fıkrasının (a) bendinin uygulanmasında bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönem için 506 sayılı
Kanun hükümlerine göre Kurum tarafından ve vakıf senetlerine göre
ilgili sandıklar ve sandık iştirakçilerini istihdam eden
kuruluşlar tarafından Kurum kontrolünde hesaplama yapılır,
Geçici 2 nci madde kapsamında hesaplanacak aylıklar ile sandıkta
geçen süreler dikkate alınarak sandık hükümlerine göre hesaplanacak
aylıklar arasında fark olması halinde söz konusu farklar,
peşin değer hesabında dikkate alınır ve Sosyal
Güvenlik Kurumu tarafından ilgililere ödenmeye devam edilir. Bu
kişilerin gelir ve aylıklarının durum
değişikliği nedeni ile artırılması,
azaltılması, kesilmesi ve yeniden bağlanması işlemleri
sırasında vakıf senetlerine göre yapılacak hesaplamalar
ilgili sandıklar veya sandık iştirakçilerini istihdam eden kuruluşlar
tarafından Kurum kontrolünde yapılır."
"30/4/2008 tarihinden itibaren, sandıklarca
bağlanmış/bağlanacak olan gelir veya aylıklara
yapılacak artışlar, 506 sayılı Kanuna göre
bağlanan gelir veya aylıklara yapılan artışlardan
fazla olamaz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 73 üncü maddesi ile 5510 sayılı Kanuna
eklenen Geçici 20 nci maddesinin ikinci fıkrasının son
cümlesinde yer alan yüzde
|
|
Recep Taner |
Beytullah Asil |
Mustafa
Kalaycı |
|
|
Aydın |
Eskişehir |
Konya |
|
|
Ahmet Orhan |
Münir Kutluata |
Mümin İnan |
|
|
Manisa |
Sakarya |
Niğde |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Buyurun.
AHMET ORHAN (Manisa) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; gecenin bu ilerleyen saatinde, üç haftadır
görüşülmekte olan bu kanun tasarısıyla ilgili ben de bir
şeyler söylemek istiyorum.
Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 73üncü maddesiyle 5510 sayılı Kanunun
108inci maddesine eklenen geçici 20nci maddesinin beşinci
fıkrasında yapılmasını istediğimiz
değişiklik önergesi için söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İnsanoğlu, yaşamı boyunca
yaşamını sürdürmek için çeşitli risklere karşı
önlem almıştır. Bu önlem, her üretim biçimine bağlı
olarak oluşan toplumsal formasyona göre oluşmuştur.
Sanayileşme sürecinin bir sonucu olarak ortaya çıkan sosyal güvenlik,
ilk insandan beri önemli bir ihtiyaçtır. Çünkü insanın
karşılaştığı risk ve tehlikelere karşı
kendisini koruma hissi insanlık tarihiyle yaşıttır.
Yarınlar endişesi, insanoğlunun bireysel gelişimine olumsuz
etkide bulunmaktadır. Bununla birlikte, sosyal güvenlik ihtiyacı
özellikle sanayileşme ile had
safhaya çıkmıştır. İnsanoğlunun sosyal güvenlik
ihtiyacını
karşılama
çabası tarihî süreç içerisinde bireysel
olmaktan çıkıp
günümüzde toplumsal nitelikte bir öneme bürünmüştür.
20nci yüzyılın
ikinci yarısıyla, gelişmiş ülkelerde refah devleti, gelişmekte olan
ülkelerde sosyal devlet
anlayışının en önemli göstergesi sosyal güvenlik
oluşmaya başlamıştır. Bir başka ifadeyle, gelirin
yeniden dağılımını sağlayarak sosyal adaleti
gerçekleştirmede en etkin sosyal politika aracı sosyal güvenlik
olmuştur. Öyleyse yaygın söyleme göre öncelikli kaygımız
sosyal güvenlik giderlerinin neden olduğu bütçe açıkları, kara
delikler olmamalı, onun yerine kaygımız sosyal güvenlik
ihtiyacının layıkıyla karşılanması
olmalıdır.
Sayın milletvekilleri, genel olarak sosyal güvenlik
reformundan söz edildiğinde, öncelikle yardımları sağlayan
kurumların bir çatı altında toplanması
düşünülmektedir. Ülkemizin içinde bulunduğu sosyoekonomik durum
dikkate alınarak sigortalılar arasındaki dengesizliğin
giderilmesi başta olmak üzere, genç yaşta emeklilik,
yaşlılık aylıklarının hesaplanması ve
sisteme devletin katkısının sağlanması gibi temel
noktalarda farklı sosyal güvenlik yasalarında öngörülen normların
birbiriyle tutarlı ve eşit hâle getirilmesi esastır.
Sayın milletvekilleri, bankaların
çalışanları için kurduğu sandıklar uzun süredir
bazı bankalar için sorun teşkil ediyor. Hâlen on iki banka, dört
sigorta şirketi ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği bünyesinde
faaliyet gösteren personel sandıklarından bazıları
emeklilerin aylıklarını ödemekte sıkıntı
çekmektedirler.
Sosyal güvenlik sisteminde aktüeryal dengenin sağlanabilmesi
için normalde 4 çalışana 1 emeklinin düşmesi gerekirken
yurdumuzda bu oran 1,99 çalışana 1 emekli düzeyinde bulunuyor.
Bankaların personel sandıklarında ise bu oran daha kötü durumda
ve 1,09 çalışana karşılık 1 emekli düşüyor.
Dolayısıyla zaman yetersizliğiyle tamamına
değinemediğim sorunların tamamıyla bir anda
çözümlenemeyeceği gerçek olup bu önergeyle, 2007 yılında hazine
ihaleleri bileşik faiz oranlarının yüzde 18,8; yıllık
ortalama TÜFE oranının yüzde 8,76 olduğu dikkate alınarak
devredilen sandıkların gelir ve giderlerinin peşin
değerinin aktüeryal hesabında kullanılacak teknik faiz
oranının devlet lehine 10,04 uygulamasının dikkate
alınacağı düşüncesiyle yüce heyetinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Orhan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra sayılı Kanun Tasarısının
çerçeve 73 üncü maddesi ile düzenlenen 5510 sayılı Kanunun Geçici 20
nci maddesinin birinci, beşinci, altıncı ve onikinci
fıkralarının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları
"506 sayılı,
Kanunun geçici 20 nci maddesi kapsamındaki bankalar, sigorta ve reasürans
şirketleri, ticaret odaları, sanayi odaları, borsalar veya
bunların teşkil et-tikleri birlikler personeli için kurulmuş
bulunan sandıkların iştirakçileri ile aylık ve-ya gelir
bağlanmış olanlar ile bunların hak sahipleri herhangi bir
işleme gerek kal-maksızın bu maddenin yayımı
tarihinden itibaren üç yıl içinde Sosyal Güvenlik Ku-rumuna devredilerek
bu Kanun kapsamına alınır. Üç yıllık süre Bakanlar
Kurulu Ka-rarı ile en fazla iki yıl daha uzatılabilir. Devir
tarihi itibarıyla sandık iştirakçileri bu Kanunun 4 üncü
maddesinin (a) bendi kapsamında sigortalı sayılırlar."
"Devir işlemi tamamlandıktan sonra sandıklarca
ödenen aylık ve gelirlerin, bu Kanunun yürürlük tarihinden önceki süreler
için 506 sayılı Kanun, yürürlük tarihinden sonraki süreler için bu
Kanun hükümleri uygulanmak suretiyle hesaplanacak aylık ve gelirlerin
üzerinde olması halinde söz konusu farklar, peşin değer
hesabında dikkate alınır ve Sosyal Güvenlik Kurumu
tarafından ilgililere ödenmeye devam edilir. Devir tarihinden sonra bu
kişilerin gelir ve aylıklarının durum
değişikliği nedeni ile artırılması, azaltılması,
kesilmesi ve yeniden bağlanması işlemleri sırasında
vakıf senetlerine göre yapılacak hesaplamalar ilgili sandıklar
veya sandık iştirakçilerini istihdam eden kuruluşlar
tarafından Kurum kontrolünde yapılır.
Devir tarihi itibariyle sandıklarda iştirakçi olanlar
ile sandıklardan ayrılmış olup, aylık veya gelir almayanların
sandıklara karşı hak sahibi olmaları halinde tahsis talep
tarihi itibariyle aylıkları, bu Kanunun Geçici 2 nci maddesi
hükümlerine göre hesaplanır. Geçici 2 nci maddenin birinci
fıkrasının (a) bendinin uygulanmasında bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönem için 506 sayılı Kanun hükümlerine
göre Kurum tarafından ve vakıf senetlerine göre ilgili sandıklar
ve sandık iştirakçilerini istihdam eden kuruluşlar
tarafından Kurum kontrolünde hesaplama yapılır, Geçici 2 nci
madde kapsamında hesaplanacak aylıklar ile sandıkta geçen
süreler dikkate alınarak sandık hükümlerine göre hesaplanacak
aylıklar arasında fark olması halinde söz konusu farklar,
peşin değer hesabında dikkate alınır ve Sosyal
Güvenlik Kurumu tarafından ilgililere ödenmeye devam edilir. Bu
kişilerin gelir ve aylıklarının durum
değişikliği nedeni ile artırılması,
azaltılması, kesilmesi ve yeniden bağlanması işlemleri
sırasında vakıf senetlerine göre yapılacak hesaplamalar
ilgili sandıklar veya sandık iştirakçilerini istihdam eden
kuruluşlar tarafından Kurum kontrolünde yapılır."
"30/4/2008 tarihinden itibaren, sandıklarca
bağlanmış/bağlanacak olan gelir veya aylıklara
yapılacak artışlar, 506 sayılı Kanuna göre
bağlanan gelir veya aylıklara yapılan artışlardan
fazla olamaz."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge sahipleri adına Sayın Reha Denemeç,
Ankara Milletvekili.
Buyurun Sayın Denemeç. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
REHA DENEMEÇ (Ankara) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 73üncü maddesiyle düzenlenen 5510
sayılı Kanunun geçici 20nci maddesinin birinci, beşinci,
altıncı ve on ikinci fıkralarının değişikliğiyle
ilgili söz almış bulunuyorum. Ama bu söz hakkımı biraz
evvel bir arkadaşımızın verdiği -yanlış
demek istiyorum- yanlış bilgileri düzeltmek için çıktım.
Biraz evvel, Sayın Başbakanımızın 2
milyar dolar bir varlığı olduğu hakkında bir
İnternet sayfasından bilgi indirmişlerdi, göstermişlerdi.
Ben şunu söylemek istiyorum bu arkadaşlara bu konular hakkında
bilgisi olan bir arkadaşınız olarak: Arkadaşlar, bilgi
kirliliği, dezenformasyon diye bir konu var. Bunu, belirli kurumlar,
belirli devletler yapmaktadırlar ve İnternet gibi son on
yıldır çok yoğun olarak çok geniş kitlelerin
kullandığı araçların üzerinden de bu bilgi kirliliği
yapılmaktadır.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Emniyet yapıyor, ilk sorgudaki
ifadeleri servis yapıyor gazetelere.
REHA DENEMEÇ (Devamla) Arkadaşlar, Wikipedia denilen bu
sitede -biraz evvel çıktım ve cebimdeki şu küçücük bilgisayardan
indirdim, size de veririm bilgiyi- orada on sekiz ülkenin devlet
başkanının ve hükûmet başkanlarının gelirlerini
yazmışlar. Kral Abdullahtan başlıyor ve beşle
altıncı sıranın arasına da Tayyip
Erdoğanınkini -sizin şeye-
sıkıştırmışlardı. Böyle bir şey yok,
aslına girdiğiniz zaman böyle bir şey yoktur.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Biz de aynı şeyi
söylüyoruz.
REHA DENEMEÇ (Devamla) Bakın, dört sene evvel bir iş
adamı Recep Tayyip Erdoğanın 1 milyar dolar geliri var diye
ortaya çıkmıştı, ondan sonra bir sene dünyayı
dolaştı.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Yoksa az mı geldi bu
servet? Az mı geldi?
OKTAY VURAL (İzmir) Zorunlu olarak mı dünyayı
dolaştırmışlar?
REHA DENEMEÇ (Devamla) Bakın, doğru bilgiyi
istiyorsanız, oradan laf atacağınıza
Başbakanlığın sitesine girin, bütün bilgiler açıkça
orada vardır. Böyle yanlış bilgileri de kullanmayın.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Kral Abdullahın son
aldığı hediyeyi açıklasın, hediyeyi.
REHA DENEMEÇ (Devamla) Yanlış bilgilerle Meclisin
kürsüsünü lütfen işgal etmeyin.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Abdullahın verdiği
hediyeyi açıklasın.
REHA DENEMEÇ (Devamla) Bunu, Kemal Bey size de söylüyorum.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Abdullahın verdiği
hediyeyi aldı mı almadı mı?
REHA DENEMEÇ (Devamla) Bakın, ben şunu söylemek
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Onu söyleyin ya! Bu kadar basit.
BAŞKAN Sayın Denemeç, siz Genel Kurula hitap edin,
lütfen konuya da gelin.
REHA DENEMEÇ (Devamla) Ben şunu söylüyorum
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Hediye aldı mı
almadı mı?
REHA DENEMEÇ (Devamla) Hayır, konuları
değiştirmeyin efendim, öyle bir şey yok. Ben onun hakkında
konuşuyorum.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Hayır, madem bu kadar
şeffaf, bu kadar saydam
REHA DENEMEÇ (Devamla) Benim sözümü kesmeyin, lütfen dinleyin.
Ben doğru bir şey söylüyorum.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Ben de bir soru sordum.
REHA DENEMEÇ (Devamla) Arkadaşların burada doğru
beyanlarla
O elinizdeki yanlış bir bilgidir. İsterseniz ben
size 25 milyar dolar Kral Fahdın üzerine koyarım, daha da zengin
olursunuz.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Az mı geldi, bu servet az
mı geldi?
REHA DENEMEÇ (Devamla) Çok teşekkür ediyorum
arkadaşlar. (AK Parti sıralarından alkışlar)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Kral Abdullahtan ne hediye
alındı?
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde geçici madde 20yi
oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Geçici madde 21 üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 73 üncü maddesi ile 5510 sayılı Kanuna
eklenen Geçici 21 nci maddede yer alan altı ay ibaresinin bir yıl
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Saygılarımla,
|
|
Recep Taner |
Mustafa
Kalaycı |
Beytullah Asil |
|
|
Aydın |
Konya |
Eskişehir |
|
|
Mümin İnan |
Münir Kutluata |
Akif Akkuş
|
|
|
Niğde |
Sakarya |
Mersin |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Efendim,
biz katılamıyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) Mersin Milletvekili Sayın Akif
Akkuş konuşacak efendim.
BAŞKAN Sayın Akif Akkuş, buyurun efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
AKİF AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 119 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 73üncü maddesine eklenen
geçici 21inci maddede istediğimiz değişiklik önergesi üzerinde
grubum adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, tabii, ben buradaki istediğimiz
değişiklik önergesi üzerinde konuşmadan evvel bir konunun
altını çizmek istiyorum: Elbette ki sosyal güvenlik yasası bir
ülke için, bir toplum için, vatandaşlarımız için fevkalade
önemli olan bir yasa ve bu yasayla ilgili çalışmalar üçüncü
haftasını sürdürüyor, yasada birtakım eksiklik ve
aksaklıkların olduğu da hem milletvekili
arkadaşlarımız tarafından belirtiliyor hem de sokaktaki
insan tarafından, vatandaşlarımız tarafından
belirtiliyor. Bundan da anlaşılıyor ki bunda birtakım
eksiklik ve aksaklıklar var. Muhalefet görevini yapan milletvekilleri
yasaya, haklı olarak, eleştirel bir açıdan
yaklaşıyorlar ve eksik ve aksaklıkları sanki biraz daha
rahat görüyorlar diye düşünüyorum. İktidar milletvekillerinin, en
azından bir kısmının da, bunları gördüğü kanaatindeyim
ancak taraftar olmaları mecburiymiş gibi hareket ederek bunları
görmezden geliyor veya kabul etmiyorlar. Yasa kanunlaşıp uygulamaya
başlandığında bu eksiklikler bir bir ortaya çıkacak ve
sıkıntılar doğuracaktır.
Ben memurluk yaptığım sırada yani üniversitede
bulunduğum sırada zaman zaman böyle aksaklıklarla
karşılaştım ve kendi kendime -tabii sonra çözülürdü o- niye
bunu çözülecek şekilde, çözülen tarzda yapmamışlar diye
düşünürdüm. Ama bugün görüyorum ki bir kısmımızın
ileri sürdüğü yapıcı teklifler bile kabul edilmiyor, böylece
eksiklik ve aksaklıkla çıkıyor. Nitekim, bir önceki
konuşmamda, 67nci maddenin (ç) fıkrasına, yüksek lisans
yapanların yüksek lisans sürelerinin sigortalılık
borçlanmasını talep etmiştim; kabul edilmedi ancak doktora
yapanların kabul edildi, askerlikte geçen süreler kabul edildi; hatta biraz
önce Sayın Elitaş konuşurken söyledi Ev
kadınlarının bile geçen süreleri, isterse borçlandırma
usulüyle sigortalı sayılabilecek. dedi. Ama maalesef, doktorayla
hiçbir farkı olmayan yüksek lisansta geçen süreyi kabul etmedik. Bu da
gösteriyor ki, demek ki, biz, bu yasayı yaparken bazı olumlu
teklifleri bile kabul etmiyoruz.
Dolayısıyla, bu
yüzden, bizim önergelerimize gereken hassasiyeti gösteriniz ve yasanın
daha düzgün çıkmasına katkı sağlayınız,
katkı sağlayalım hep birlikte diyorum.
Değerli milletvekilleri, bu teklifimizde, muhtarların,
emeklilik işlemleriyle ilgili yahut da sigortalılık
işlemleriyle ilgili müracaatlarını, tescil tarihinden sonraki
altı ay içerisinde yapmaları istenmektedir. Biz, bu önergeyle, bu
sürenin bir yıl olarak değiştirilmesini talep ediyoruz.
Diyeceksiniz ki, yani altı ayda yaptırmayan kişi, bir yılda
yaptıracak mı? Ama, köy ve mahallelerimizde, toplumu ve
vatandaşlarımızı ilgilendiren en küçük meselelerle dahi
ilgilenmesini, çözüm bulmasını istediğimiz muhtarlar, bu alt kademe
yerleşmelerinde her türlü hizmeti yapmalarına karşılık
sosyal güvenlik kurumlarından en az istifade eden
vatandaşlarımızdır.
Muhtarlar köy ve mahallelerimizi uzun zaman meccani olarak idare
etmişlerdir, yani, para almadan muhtarlık
yapmışlardır. Yaptıkları iş önemli olmakla
beraber, herhangi bir maddi karşılık beklememişlerdir, onun
şanı şöhretine rıza göstermişler ve
muhtarlıklarını devam ettirmişlerdir. Aslında burada
bir öykü vardı bunların şan şöhretiyle ilgili ama dakikalar
hızlı geçti, o yüzden onların üzerinde durmayacağım.
Muhtarlarımız, bugün, az da olsa bir maaş almakta
ve sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınmış
bulunmaktadır. Ancak bunun yeterli olduğunu belirtmek mümkün
değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Akkuş, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
AKİF AKKUŞ (Devamla) Muhtarlarımıza asgari
ücret kadar ücret ödenmesi ve bu ücretten doğacak sigorta primlerinin de
devlet tarafından ödenmesi uygun olacaktır diye düşünüyorum.
Dolayısıyla, muhtarlarımız da sigortalılık
sürelerini asgari ücretten sağlamış olacaklardır diye
belirtiyorum.
Netice olarak, kanun tasarısında teklif edilen altı
aylık sürenin 2 katına yani bir yıla
çıkartılması, kendilerinin özlük hakkı olan
sigortalılık taleplerini yerine getirmeleri açısından çok
daha uygun olacaktır diye belirtiyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akkuş.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Geçici madde 21i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.00
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 23.10
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 90ıncı
Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
119 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
73üncü maddeye
bağlı geçici madde 22 üzerinde iki önerge vardır.
OKTAY VURAL
(İzmir) Önergelerimizi çekiyoruz efendim.
BAŞKAN
Önergeleri çekiyorsunuz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Efendim, bizim önergemiz var, Milliyetçi Hareket
Partisi çekiyor.
BAŞKAN
Sizinkini okuyoruz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Evet.
BAŞKAN
Peki.
Önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
119 sıra
sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 73üncü maddesi ile
düzenlenen 5510 sayılı Kanunun geçici madde 22 ye Anonim Şirket
Kurucu Ortaklarının Sigortalıklarına İlişkin
Geçiş Hükümleri başlığının eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
|
|
Mustafa Elitaş |
Ramazan Başak |
Osman Coşkun |
|
|
Kayseri |
Şanlıurfa |
Yozgat |
|
|
Fatih Arıkan |
|
Veysi Kaynak |
|
|
Kahramanmaraş |
|
Kahramanmaraş |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Katılıyoruz efendim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Anonim
şirketlerin kurucu ortakları 1479 sayılı Kanunda zorunlu
sigortalı sayıldıkları hâlde 5510 sayılı Kanunda
bunlardan yönetim kurulu üyesi olanlar zorunlu sigortalı sayılmışlar
ve önceki sigortalılara bu konuda bir hak tanımıştır.
Bu amaçla düzenleme yapılmıştır.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Tamam.
Önergeyi
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge istikametinde geçici madde 22yi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, maddeye yeni geçici madde eklenmesini öngören üç önerge
vardır.
İlk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 73
üncü Maddesinin sonuna aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla,
|
|
Mehmet Günal |
Mustafa Kalaycı |
Ahmet Orhan |
|
|
Antalya |
Konya |
Manisa |
|
|
Recep Taner |
Erkan Akçay |
K. Erdal Sipahi |
|
|
Aydın |
Manisa |
İzmir |
Geçici Madde 25 12/04/1991 tarih ve 3713
sayılı Terörle Mücadele Kanunu hükümlerine göre, bu kanun
yürürlüğe girdiği tarihte, terör suçlarından mahkum olanlara,
mahkumiyet sürelerince bu kanuna göre aylık bağlanmaz ve
bağlanmış olan aylıklar ödenmez. 12/04/1991 tarih ve 3713
sayılı Terörle Mücadele Kanunu hükümleri kapsamında terör
suçlarından aranan ve kaçak durumda olanlara da bu Kanuna göre aylık
bağlanmaz ve bağlanmış olan aylıklar ödenmez.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Katılmıyoruz efendim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Erdal Sipahi konuşacak.
BAŞKAN
Sayın Sipahi, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Sayın Başkan, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Terör,
Türkiye'nin yirmi beş senelik bir problemi ve bu yirmi beş senelik
problemde kaybedilmiş binlerce can var. Sanıyorum hepiniz seçim
bölgelerinde terörden zarara uğramış insanları, şehit
yakınlarını, ailelerini, akrabalarını gördüğünüz
zaman birileri ya yakanıza sarılıyor veyahut da sizin Mecliste
olduğunuzu ve olacağınızı gördüğü zaman, terör
yandaşı olup da hüküm giymiş kişilerin devlet
kasasından nasıl beslendikleriyle ilgili olarak size, haklı
olarak sorular soruyorlar. Sizler bu sorulara cevap vermekte
zorlanıyorsunuz ve Merak etmeyin, Meclis bu konuda gerekeni yapacak,
gerekeni düşünecek, devlete karşı kalkan eller elbette bir gün
kırılacak. Bunların devlet kasasından beslenmesine biz de
razı değiliz, vicdanımız da sizler gibi razı
değil ama yasal bazı konular
var. Bu yasal zorunluluklar nedeniyle bu paralar ödenmek zorunda kalınıyor.
Ama merak etmeyin, bizler Mecliste en kısa zamanda bununla ilgili yasal
düzenlemeleri yapacağız ve terörden hüküm giymiş kişilere,
eline asker kanı, polis kanı, vatandaş kanı
bulaşmış olan devlet düşmanlarına, bölücülere devlet
kasasından ödeme yapılması konusundaki haksızlık
muhakkak bir gün bir şekilde Meclis tarafından sona erdirilecek.
şeklinde kendilerini teselli etmeye çalışıyorsunuz. Bununla
ilgili bizler seçim çevrelerinde vatandaşlarımızın
sorularına çok fazla muhatap olduğumuz için, cami avlularındaki
şehit yakınlarının yakalarımıza
yapışmasına ve bizden hesap sormasına çok fazla sizler gibi
maruz kaldığımız için, 11 Ocak 2008 tarihinde bununla
ilgili Sayın Başbakanın cevaplaması amacıyla bir soru
önergesi vermiştik. Şu soruları sormuştuk: PKK terör
örgütüyle organik bağı olan ve bu yüzden mahkûm olmuş bahse konu
kişilere milletvekili maaş ve temsil ödeneği verilmekte midir?
İlgili şahısların vatana ihanete ve terör örgütüne fiilen
destek suçlarından milletvekillikleri düşmüştür. Maaş ve
temsil ödeneği veriliyorsa, milletvekilliklerinin düşmesiyle
kazandıkları özlük haklarının hâlâ devam etmesi hangi
kanuna dayandırılmaktadır? Bu haksız uygulamayı
önlemek için, ilgili kanunda değişiklik yapmayı düşünüyor
musunuz? Gene, 3 tane eski milletvekilinin ismini vererek Emniyet güçlerince
bu şahıslar aranmakta mıdır? Eğer aranıyorlarsa
hangi suçlamayla aranmaktadırlar? Kaçak olmalarına rağmen, bu
kişiler her ay devletten maaş alıyorlarsa, yerleri neden tespit
edilememektedir? şeklinde Sayın Başbakanın cevaplaması
dileğiyle soru sorduk. Bize bununla ilgili olarak yazılı verilen
cevapta, Emekli Sandığı Kanununun 92inci maddesi hiç de bizi
tatmin etmeyecek şekilde bir cevap olarak sunuldu ve şu cevap ilgili
kanun maddesiyle yer aldı: İştirakçilerden Türk
vatandaşlığından çıkartılan, Türk
vatandaşlığını bırakan, yabancı memleket
uyruğuna girenlerin bu kanunla tanınan her çeşit hakları
düşer. dendi. Ancak terör konusundaki hüküm giymiş kişilerle
ilgili herhangi bir cevap alamadık. Şu anda şehit
yakınlarıyla, terörden zarar görmüş olanlarla, bu konuda
vicdanınızla hesaplaşma zamanı gelmiştir sayın
milletvekilleri. Onlar cami avlularında yakanıza
yapıştıklarında veya seçim çevresinde o şehit
yakınlarıyla muhatap olduğunuzda Bu insanlara, terörden hüküm
giymiş, benim babamı, eşimi öldürmüş olanlara devlet
kasasından nasıl para ödüyorsunuz? şeklindeki sorulara maruz
kaldığınızda, onlara verecek cevap için şu anda
elinizi kaldırarak bununla ilgili Meclisi aklamak, kendi
vicdanlarınızı aklamak ve onlara karşı vicdanınızı
temizlemek ile ilgili şans şu anda önünüzde.
Ne diyoruz biz bu
değişiklik önergesinde 73üncü maddenin sonuna bir paragraf
eklensin. diyoruz ve Terörle Mücadele Kanunu hükümlerine göre terör
suçlarından mahkûm olanlara mahkûmiyet sürelerince bu Kanuna göre
aylık bağlanmaz ve bağlanmış olan aylıklar
ödenmez. diyoruz. Yani terörle ilgili ne hüküm giydiyse onun
cezasını çeksin, o cezayı çektikten sonra gene eğer bir
para alacaksa alsın. Gene aynı şekilde Terörle Mücadele Kanunu
hükümleri kapsamında terör suçlarından aranan veya kaçak durumda
olanlara da bu Kanuna göre aylık bağlanmaz ve
bağlanmış olan aylıklar ödenmez. şeklindeki bir
ikinci
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Sipahi.
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (Devamlı) Bitiriyorum Sayın Başkan.
Önergemiz,
tamamen kamu vicdanının yerine getirilmesi ve yarın, öbür gün
yakanıza cami avlularında şehit yakınları
tarafından tekrar sarılındığında veyahut da seçim
çevrelerinde şehit yakınlarıyla baş başa kaldığınızda
vicdanlarınızın sesini dinleyerek onlara vereceğiniz cevap
için ben konuyu sizin vicdanlarınıza havale ediyorum ve bu konudaki
önergemizin desteklenmesini sizlerden istirham ediyorum. Çünkü terörle mücadele
sırasında devlet kasasından, belediye kasasından bir
taraftan finanse edilirken, öbür taraftan dağda Mehmetçiğe
kurşun sıkan, Cudi Dağındaki, Gabar Dağındaki
teröristlerle çok karşılaşmış birisi olarak, bu konuda
vicdanlarınıza sesleniyorum, lütfen vicdanlarınızın
sesini yerine getirin. Tekrar buradaki Meclis klasiği, Komisyon?
Hayır. Hükûmet? Hayır. klasiği tekrarlanmasın. Terörle
mücadelede canını kaybetmiş, eşini, çocuğunu
kaybetmiş insanlara verecek bir vicdani cevabınız olsun.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 73.
Maddesi ile 5510 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici
maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
|
|
Recep Taner |
Erkan Akçay |
Mustafa Kalaycı |
|
|
Aydın |
Manisa |
Konya |
|
|
Prof. Dr. Akif Akkuş |
Metin Ergun |
Cemaleddin Uslu |
|
|
Mersin |
Muğla |
Edirne |
Geçici Madde 23-
31/12/2008 tarihine kadar (bu tarih dahil) yapılacak müracaatlara
uygulanmak üzere; 1479 ve 2926 sayılı kanunlara tabi olanların
prim borçları ile buna ilişkin gecikme zammı ve gecikme
cezasından oluşan borçlarından; 31/03/2008 tarihinden (bu tarih
dahil) önce vadesi geldiği halde, bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarih itibariyle ödenmemiş olanlar 6183 sayılı kanunun 48 inci
maddesinde aranılan şartlar çerçevesinde müracaat tarihinden itibaren
5 yılı aşmamak üzere ve azami tecil süresine ilişkin
uygulanmakta olan tecil faiz oranının 1/6sı dikkate
alınmak suretiyle teminat alınmaksızın tecil edilir.
Bu madde
hükümlerinden yararlanmak için müracaat edenlerin taksitlendirilecek
borçlarının hesabında sağlık sigortası prim
borçları ile buna ilişkin gecikme zammı ve gecikme cezası
borçları dikkate alınmaz, taksitlendirilen borçların tümünün
ödenmesi halinde kayıtlardan silinir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Katılmıyoruz efendim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Erkan Akçay
BAŞKAN
Sayın Akçay, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz tasarının 73üncü maddesiyle ilgili
olarak verdiğimiz değişiklik önergesi üzerine söz almış
bulunuyorum. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısını
görüştüğümüz bugünlerde ülkemiz hangi ortamdadır? İçinde
bulunduğumuz siyasi ortamı bir kenara bıraksak dahi ülkemizin
ekonomik ve sosyal şartlarını göz önünde bulundurmak
zorundayız. Çiftçimiz, esnafımız, memurumuz, işçimiz ve
geniş kitleler geçim sıkıntısı içindedir. Ekonomik
bakımdan bu kadar sıkıntılı bir ortamda Sosyal
Güvenlik Kurumuna prim borcu bulunan vatandaşlarımız ödeme
güçlüğü içindedirler. Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununa uyumun sağlanmasına katkıda bulunmak,
ödeme kolaylığı sağlamak ve Kurumun alacaklarına
kolaylıkla tahsil imkânı getirmek amacıyla sosyal güvenlik prim
alacaklarının yeniden yapılandırılmasını
teklif ediyoruz ve bu önergemizle prim borçlarının beş
yılı aşmamak üzere ve azami tecil süresine ilişkin
uygulanmakta olan tecil faiz oranının altıda 1i dikkate
alınmak suretiyle teminat alınmaksızın tecil edilmesini
öneriyoruz.
Değerli
milletvekilleri, ekonomide, deyim yerindeyse yaprak
kıpırdamıyor. İnsanlar evlerine ekmek götüremiyor. Evlerde
aş yerine dert kaynıyor. AKPnin uyguladığı
yanlış politikalar nedeniyle üretmediğini tüketen, kazanmadığını
harcayan, gırtlağına kadar borçlu bir millet hâline geldik.
Vatandaşlarımız borç içinde yüzmektedir. AKP bu
tasarıyı Meclise getirdi, ancak vatandaşın gündemi bu
değil. Vatandaş ekonomik sıkıntılar içinde aş ve
iş istiyor. Esnaf perişan, çiftçi perişan, memur perişan,
ancak AKP bu olumsuz yasada ısrar ediyor. Türkiye İstatistik Kurumu
verilerine göre neredeyse 1 milyona yakın insan açlık
sınırının ve 13 milyon kişi ise yoksulluk
sınırının altında yaşamaktadır.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik tabloyu saatlerce
dile getirip tartışabiliriz. Yalnız ben, bu kısa süre
içerisinde memleketimizden insan manzaralarını çok açık bir
şekilde ifade eden iki tabloyu yüce dikkatinize ve takdirlerinize sunmak
istiyorum: Birincisi, seçim bölgem Manisa ve Gördes ilçesinde bir benzin
istasyonuna benzin almak için girdiğimizde, bir
vatandaşımızı 2,5 litrelik kola pet şişesine
mazot alırken gördük. Bu vatandaşımız, bu 2,5 litrelik pet
şişeye dahi mazotunu dolduramıyor ve 5 milyon civarında...
ÖMER FARUK ÖZ
(Malatya) Araba yolda kalmıştır!
ERKAN AKÇAY
(Devamla) Değerli arkadaşlarım, acı olan bu manzara
değil, daha acısını söyleyeyim, bu
vatandaşımız bu mazotu kredi kartıyla aldı, yani 5 YTL
dahi cebinde nakit parası yok. Bizzat tanık olduğumuz bu
manzaraları daha da gösteririz.
Daha dikkat çekici
olan Alaşehirden bir manzara değerli arkadaşlar. Her zaman
halkımızla, vatandaşlarımızla iç içeyiz ve
Alaşehirde biz cep telefonu satan bir dükkâna girdik, öyle cep telefonu
sattığını zannettiğimiz bir dükkâna girdik ve gördük
ki aynı zamanda bir berber dükkânı. Vatandaşımız, hem
tıraş yapıyor hem de cep telefonu satıyor.
AHMET ORHAN
(Manisa) Diş de çekiyordur!
ERKAN AKÇAY
(Devamla) - Biz, yıllardır berberlerin iğne
yaptığını, diş çektiğini bilirdik de cep telefonu
sattığını bilmezdik. Nedendir diye sorduk?
Vatandaşımız dedi ki; Oğlum askerden geldi, işsiz ve
maalesef iş bulamadık. Ayrı bir dükkân açsak bir sürü masraf.
Bari gelsin benim dükkânımda cep telefonu satsın. Şimdi cep
telefonunu oğlu satıyor, babası da tıraş yapıyor.
Memleketimizin hâli budur. Alaşehire giderseniz bu berberimiz size de bir
tıraş yapar değerli arkadaşlarım.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 73.
maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen geçici maddelerden sonra
aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
|
|
Mümin İnan |
Erkan Akçay |
Mustafa Kalaycı |
|
|
Niğde |
Manisa |
Konya |
|
|
Mehmet Günal |
|
Emin Haluk Ayhan |
|
|
Antalya |
|
Denizli |
Geçici Madde 23
Ev hanımları, bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren 6 ay içinde
talep edilmesi halinde, 10 yıllık süreyi aşmamak kaydıyla
talep ettikleri ev hanımı olarak geçen sürelerini borçlanabilirler.
Sigorta primi 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas kazancın alt
sınırı ile üst sınırı arasında
sigortalı tarafından belirlenen günlük kazanç ve prim ödeme gün
sayısı üzerinden bulunacak kazancın % 32sidir.
Sigortalının kendisine tebliğ edilen borçlanma
tutarının tamamını 6 ay içinde ödemesi halinde, bu süreler
sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. Bu süreler 4 üncü
maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında
sigortalılık süresi olarak kabul edilir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de katılmıyoruz
efendim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Mümin İnan konuşacak.
BAŞKAN
Sayın İnan, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
MÜMİN
İNAN (Niğde) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte
olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 73üncü
maddesiyle 5510 sayılı Kanuna eklenen geçici maddelere bu önergemiz
ile bir geçici madde eklenerek, sayıları yaklaşık 12,5
milyonu bulan ev hanımlarımızı doğrudan ilgilendiren
bir konuda devletimizin bu insanlarımıza sahip
çıkmasını sağlamak istiyoruz.
Bu kanunun
geneline bakıldığında, Hükûmet ve kendisini destekleyen
bazı kesimler, uzun süredir sosyal güvenlik kurumlarının
verdiği açıkları büyük bir felaketmiş gibi gündeme
getirmişler ve tek çözüm olarak da vatandaşlara ağır
külfetler yükleyen ve birçok haklarını tırpanlayan bu yasa tasarısının
dayatılmasını öngörmüşlerdir.
Daha bir buçuk
yıl önce, çalışan tüm kesimin karşı
çıktığı ve Hükûmet tarafından en önemli sosyal
güvenlik reformu olarak deklare edilen ancak içinde
barındırdığı hukuka aykırı hükümler yüzünden
doğru dürüst uygulama imkânı bulunamayan 5510 sayılı
Kanuna göre daha da ağırlaştırıcı hükümler
içeren bu tasarı gündeme getirilmiştir.
Hükûmet
üyelerimizin fırsat buldukları her ortamda aktüeryal dengeden, yani
kaç çalışanın kaç emekliyi finanse ettiğinden söz
etmektedirler. Demeçlerinde 4 çalışanın 1 emekliye
bakmasının en ideal denge olduğunu, ancak ülkemizde ise 2
çalışanın 1 emekliyi finanse ettiğini, bu nedenle çözüm
olarak da sosyal güvenlik sistemindeki mali dengesizliğin makroekonomik
nedenleri ve yapısal özellikleri göz önüne alınmadan açığın
giderilmesi için katkıların artırılması,
yararlarının azaltılması olarak özetleyebileceğimiz bu
tasarı önerilmektedir.
Evet, aktüeryal
dengede sıkıntı vardır. Ama bu
sıkıntının en büyük nedeni emekli sayısının
çok olması değil, yıllardır uygulanan yanlış
ekonomik politikalar sonucu işsizliğin çığ gibi büyümesi ve
çalışanlara yüklenen külfetlerden dolayı kayıt
dışılığın artmasıdır. Yani,
kayıtlı çalışan sayısının az olması,
uluslararası kurumların ve şirketlerin istedikleri düzenlemeleri
değil de toplumdan gelen taleplere kulak verip memleketin menfaatine olan
düzenlemeler yaparak, bugün yabancıların denetimsiz ve kontrolsüz bir
şekilde istediği gibi at oynattığı bir hâl alan
ekonomi, bizim ekonomimiz hâline getirilmelidir.
İstihdama
yönelik projelerle işsizliğe çözüm bulunup, insanlara
çalışabilecekleri iş imkânları yaratıp, istihdam
üzerindeki yükleri azaltarak akabinde kayıt dışılıkla
mücadeleye gereken önem verilirse, aktüeryal dengenin kendiliğinden
nasıl düzeleceğine hep beraber görürüz.
Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; toplumsal
yaşamın belki de en önemli unsurlarından birisi, bireylerin
karşı karşıya kaldıkları risklerde birbirlerine
destek olma imkânı bulabilmeleridir. Sosyal güvenlik sistemi özünde, bu
dayanışma gereksiniminin ülke ölçeğinde
kurumsallaşması olarak tanımlanabilir. Kurumsallaşmayı
gerçekleştirmiş bir toplumsal dayanışma yani sosyal
güvenlik sistemi, gerek genç nesillerden yaşlı ve muhtaç nesillere ve
gerekse yüksek gelir gruplarından düşük gelir gruplarına büyük
ölçekli gelir transferleri şeklinde somutlaşır.
Dünyada sosyal
devlet ilkesine bağlı kalıp da bütçesinden sosyal güvenliğe
kaynak aktarmayan hiçbir gelişmiş ülke gösteremeyiz. Sosyal devlet
olmanın bir gereğidir bu kaynak aktarımı. Ülkemizin
nüfusunun çok büyük bir kısmını ilgilendiren bu konuda, devlet,
vatandaşlarından topladığı paranın bir
kısmını yine vatandaşlarına aktarıyor.
Şimdiye kadar en çok kaynağın aktarıldığı
2007 yılında aktarılan para 25 milyar YTL
civarındadır. Aslında bundan faydalanan insan sayısı
göz önüne alındığında, rakamsal olarak felaketlere neden
olacak kadar büyük bir para değildir. Ancak, bu parayı
alınması gereken kesimlerden almayıp da başka yollardan
finansmanı temin edilirse, yani ekonomiyi kayıt altına alıp
da yerli ve yabancı ayrımı yapmadan vergi gelirleri gerçek
değerlerinden özelleştirme yaparak temin edilirse, bu para devlete,
söylediğimiz kadar yük getirmez.
Türkiye, devleti,
özel sektör ve çalışanların temsilcisi olan sendikaları
ortak bir masa etrafında, daha çok nasıl üretebiliriz, daha çok
insanı nasıl iş sahibi yapabiliriz, ürettiklerimizi dünyada
aranan markalı ürünler hâline nasıl getirebiliriz, buna
bağlı olarak da insanca yaşayacağımız ücretlerle
geleceğe umutla nasıl bakabiliriz, bunları tartışmalıdır.
Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; verdiğimiz
bu önergeyle, hâlen 3201 sayılı Kanunla yurt dışında
yaşayan vatandaşlarımızdan ev hanımı
olanların faydalandığı haklardan yurt içinde yaşayan
ev hanımlarının da faydalanmasına imkân tanınması
amaçlanmaktadır. Ayrıca, Anayasamızın 10uncu maddesindeki
Kanun önünde eşitlik. ilkesi gereği, yurt dışında
yaşayan vatandaşlarımıza
tanıdığımız bir hakkın, yurt içinde yaşayan
vatandaşlarımıza da tanınması gerektiği
inancındayız.
Umuyoruz ki,
önergemizi destekleyerek sizler de evi, çocukları ve eşi için her
türlü fedakârlığa katlanan ve çok bilinen tabirle sevdikleri için
saçını süpürge eden ev hanımı kardeşlerimizin sigorta
olma hakkına kavuşarak, devletin sosyal güvenlik şemsiyesi
altına girmesine imkân sağlarsınız.
Bu duygu ve
düşüncelerle yüce heyetinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MÜMİN
İNAN (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bu arada, yine
çok sayıda gelen mektup, faks ve telefonlarla, çarşı ve mahalle
bekçileriyle ilgili yasa çalışmalarının da bu yasanın
hemen akabinde gelmesini dört gözle bekleyen insanlarımız
vardır, onların da saygı ve sevgilerini sizlere iletiyorum.
İnşallah, en kısa süre içerisinde bu da Meclisimizde
yasalaşır ve o insanlarımızın beklentileri yerine
getirilmiş olur.
Hepinize
saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı aranmasını istiyorum.
BAŞKAN
Tamam Sayın Genç.
Önergeyi
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 23.35
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 23.38
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER : Yusuf COŞKUN (Bingöl), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 90ıncı
Birleşiminin Sekizinci Oturumunu
açıyorum.
119 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Tasarının
görüşülmesi ertelenmiştir.
Bundan sonra da
Komisyonun ve Hükûmetin bulunmayacağı
anlaşıldığından, alınan karar gereğince
kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 16
Nisan 2008 Çarşamba günü saat 13.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Sizlere ve
bizleri izleyen vatandaşlarımıza hayırlı geceler
diliyorum.
Kapanma
Saati: 23.39