DÖNEM: 23 CİLT: 19 YASAMA YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
97nci
Birleşim
30 Nisan 2008 Çarşamba
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.
- YOKLAMALAR
IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- İstanbul
Milletvekili Şükrü Mustafa Elekdağın, Ermeni
iddialarının hukuki ve tarihî açıdan mesnetsizliği ile bu
iddialara karşı uygulanması gereken uzun vadeli strateji
önerilerine ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Adana
Milletvekili Mustafa Vuralın, tekstil sektörünün sorunları ile
alınması gereken önlemlere ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Isparta
Milletvekili S. Nevzat Korkmazın, Akşehir-Yalvaç arasındaki yol
inşaatının tamamlanamamasının yarattığı
sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması ve Devlet
Bakanı Mehmet Aydının
cevabı
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
DUYURULAR
1.-
Kızıltepe 2. Asliye Ceza Mahkemesince, Siirt Milletvekili Osman
Özçelik hakkında aynı mahkemede görülen yargılama ile Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığınca, Diyarbakır
Milletvekili Aysel Tuğluk hakkında Ankara 11. Ağır Ceza
Mahkemesinde görülen kamu davasının devam ettiğine dair
dosyaların Anayasanın 83üncü
maddesinin 2nci fıkrası gereğince Türkiye Büyük Millet
Meclisinin bilgisine sunulmasına ilişkin duyuru
B) Önergeler
1.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın (6/555) ve (6/563) esas numaralı
sözlü sorularını geri aldığına ilişkin önergesi
(4/42)
2.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın (6/581), (6/582) ve (6/583) esas
numaralı sözlü sorularını geri aldığına
ilişkin önergesi (4/43)
3.- Manisa
Milletvekili Recai Berberin, zeytin ve zeytinyağı ile diğer
bitkisel yağların üretiminde ve ticaretinde yaşanan
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırma
Komisyonu üyeliğinden istifa ettiğine ilişkin önergesi (4/44)
C) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt ve 20 milletvekilinin, SHÇEKe bağlı
yerlerde yaşanan sorunların araştırılarak bakım,
koruma ve yetiştirme hizmetlerinin etkin verilebilmesi için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/177)
2.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 23 milletvekilinin, mevsimlik tarım
işçilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/178)
3.- Tunceli
Milletvekili Şerafettin Halis ve 19 milletvekilinin, Tuncelide ölümle
sonuçlanan bazı olaylarla ilgili iddiaların araştırılması
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/179)
D) Tezkereler
1.- Türkçedeki
bozulma ve yabancılaşmanın araştırılması,
Türkçenin korunması ve geliştirilmesi için alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (1/35, 43, 49, 70) esas
numaralı Meclis Araştırma Komisyonu
Başkanlığının, komisyonun görev süresinin bir ay
uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/407)
2.- İran
Bayındırlık ve İskân Bakanının vaki davetlerine
icabetle, Tahrana gidecek olan Bayındırlık ve İskân
Bakanı Faruk Nafız Özak başkanlığındaki heyete
katılacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/408)
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler
1.- İstanbul
Milletvekili Abdülkadir Aksunun yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/102) (S. Sayısı: 139)
2.- Amasya
Milletvekili Akif Güllenin yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/103) (S. Sayısı: 140)
3.- Adana
Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fıratın yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/104) (S. Sayısı: 141)
B) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Bazı
Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde
Yaptırılması Hakkında Kanun ile Devlet Su İşleri
Umum Müdürlüğü Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/480) (S. Sayısı: 94)
2.- Serbest
Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali
Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/549) (S.
Sayısı: 216)
VII.-
SEÇİMLER
A) Komisyonlara Üye Seçimi
1.- (10/121, 129,
132, 134) esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonuna üye seçimi
VIII.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Komisyonların,
Genel Kurulda komisyon sözcüleri tarafından temsil edilip
edilemeyeceği hakkında
IX.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, Datça Hükûmet Konağı ve adliye
binasının depreme karşı güçlendirilmesine ilişkin
sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinin cevabı (7/2124)
2.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Ulusal Yargı Ağı Projesine
ilişkin sorusu ve Adalet
Bakanı Mehmet Ali Şahinin cevabı (7/2172)
3.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, yerel medyanın
sorunlarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet
Aydının cevabı (7/2338)
4.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, özelleştirilen Menderes Elektrik
Dağıtım A.Ş. personelinin durumuna ilişkin sorusu ve
Maliye Bakanı Kemal Unakıtanın cevabı (7/2527)
5.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, F tipi cezaevlerindeki sohbet hakkı
uygulamasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali
Şahinin cevabı (7/2586)
6.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, TRTdeki personel alımı
duyurusuna,
TRTdeki bir
yarışma programına,
ANTEN A.Ş.ye,
TRTdeki bir
programa,
- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, TRTde siyasi partilerle ilgili
haberlere,
İlişkin
soruları ve Devlet Bakanı Mehmet Aydının cevabı
(7/2597, 2598, 2599, 2601, 2602)
7.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, bir TRT belgeselinin yayın saatine
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet
Aydının cevabı (7/2765)
8.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, Ankaradaki tarihî bir binanın
restorasyonuna ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günayın cevabı (7/2791)
9.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, gazi sayılmayıp malulen emekli
edilenlere ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı M. Vecdi Gönülün
cevabı (7/2805)
10.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yamanın, Malazgirt Kalesinin bakım ve
onarımına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günayın cevabı (7/2845)
11.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, aile
içi çatışmaların önlenmesine ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı (7/2867)
12.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, personel sayılarına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/2907)
13.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, özelleştirilecek Menderes Elektrik
Dağıtım A.Ş.nin personelinin durumuna ilişkin sorusu
ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtanın cevabı (7/2935)
14.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, personel sayılarına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Murat Başesgioğlunun
cevabı (7/2972)
15.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, personel sayılarına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
(7/2974)
16.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, yetiştirme yurtlarında kalan
çocukların güvenliklerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Nimet
Çubukçunun cevabı (7/3019)
17.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, Bursa Atatürk Kapalı Spor Salonundaki
bazı organizasyonlar için alınan kiraya ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı Murat Başesgioğlunun cevabı (7/3020)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.00te açılarak yedi oturum yaptı.
İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, 1 Mayıs
İşçi Bayramına,
İstanbul
Milletvekili Mehmet Ufuk Urasın, DTP Sakarya İl Örgütü
tarafından düzenlenen kültür şenliğine ve 1 Mayıs
İşçi Bayramına,
İlişkin
gündem dışı konuşmalarına, Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Faruk Çelik cevap verdi.
Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir, ülkemizde yaşanan kuraklık ve buna
bağlı olarak bazı gıda maddelerinde görülen
kıtlık sorununa ilişkin gündem dışı bir
konuşma yaptı.
Singapur
Parlamento Başkanı Abdullah Tarmugi ve beraberindeki heyetin ülkemizi
ziyaret etmesinin uygun bulunduğuna,
Peru Parlamentosu
Dışişleri Komisyonunun vaki davetine istinaden, Peruya resmî
ziyarette bulunacak olan TBMM Dışişleri Komisyonu üyelerinden
oluşan Parlamento heyetini oluşturmak üzere siyasi parti
gruplarınca bildirilen isimlere,
İlişkin
Başkanlık tezkereleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Mersin
Milletvekili İsa Gök ve 22 milletvekilinin, Mersinde kurulması
planlanan balık çiftliklerinin çevreye ve turizme etkilerinin
araştırılarak (10/174),
Mersin Milletvekili
İsa Gök ve 22 milletvekilinin, Mersinde kurulması planlanan nükleer
enerji santrallerinin çevreye ve turizme etkilerinin
araştırılarak (10/175),
İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 24 milletvekilinin, SHÇEKe bağlı
yerlerde yaşanan sorunların araştırılarak bakım,
koruma ve yetiştirme hizmetlerinin etkin verilebilmesi için (10/176),
Alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu;
önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin
sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Çin Ulusal Halk
Meclisi İçişleri ve Adalet Komisyonları tarafından Çin Halk
Cumhuriyetine davet edilen TBMM Adalet Komisyonu heyetinin davete icabet
etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi kabul edildi.
Genel Kurulun,
29/4/2008 Salı günkü birleşiminde, "Özel Gündemde Yer Alacak
İşler" kısmında yer alan (11/1) esas numaralı
gensoru önergesinin görüşmelerinin tamamlanmasından sonra sözlü
sorular ile diğer denetim konularının görüşülmeyerek kanun
tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine; gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmının 64, 65 ve 67nci
sıralarında yer alan 215, 216 ve 217 sıra sayılı Kanun
Teklifi ve Tasarılarının bu kısmın 1inci, 3üncü ve
4üncü sıralarına alınmasına; gelen kâğıtlar
listesinde yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan
219 sıra sayılı Kanun Tasarısının kırk
sekiz saat geçmeden bu kısmın 5inci sırasına
alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun, 30 Nisan 2008 ve 6-7 Mayıs
2008 günlerindeki birleşimlerinde sözlü soruların
görüşülmemesine; 6 Mayıs 2008 Salı günkü birleşimde ise
çevre ve çevre kirliliği ile ilgili araştırma önergelerinin görüşmelerinin
tamamlanmasının ardından Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında yer alan
işlerin görüşülmesine; 9 Mayıs 2008 Cuma günü de saat 14.00' te
toplanmasına ve bu birleşimde Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında yer alan
işlerin görüşülmesine; çalışma saatlerinin, 29/4/2008
Salı günü 215 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar, 30 Nisan, 1, 7 ve 8 Mayıs
2008 Çarşamba ve Perşembe günkü birleşimlerinde ise 13.00-23.00,
9 Mayıs 2008 Cuma günkü birleşimde ise 14.00-23.00 saatleri
arasında olmasına; 216 sıra sayılı Kanun
Tasarısının İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun
olarak görüşülmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi, yapılan
görüşmelerden sonra, kabul edildi.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkan Vekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural
ve Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 27 milletvekilinin,
tarım ve hayvancılık sektöründeki desteklemelerin zamanında
ödenmemesi veya kaldırılması, girdilerdeki artışlar ve
ürünlerdeki düşük fiyat oluşumu sonucu üreticilerin, temel gıda
maddelerinde meydana gelen aşırı fiyat artışları
ile de halkın mağduriyetine sebep olduğu, TMOnun yönetiminde ve
tarım politikalarında görev ve sorumluluklarını yerine
getirmeyerek devleti zarara uğrattığı iddiasıyla,
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker hakkında
gensoru açılmasına ilişkin önergesinin (11/1) gündeme
alınıp alınmamasına ilişkin ön görüşmesi
tamamlandı; yapılan oylama sonucunda, önergenin gündeme
alınması kabul edilmedi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasına alınan, Kahramanmaraş Milletvekili Veysi
Kaynakın, Türk Ceza Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Şırnak Milletvekili
Hasip Kaplanın, Türk Ceza Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin (2/210, 2/27) (S.
Sayısı: 215) görüşmelerini müteakiben yapılan açık
oylamadan sonra kabul edilip kanunlaştığı açıklandı.
Konya
Milletvekili Faruk Bal,
Adalet
Bakanı Mehmet Ali Şahin ile
Bartın
Milletvekili Yılmaz Tunçun,
Konuşmalarında
partisine sataştığı iddiasıyla birer konuşma
yaptı.
30 Nisan 2008
Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 13.00te toplanmak
üzere birleşime 04.35te son verildi.
Meral AKŞENER
Başkan
Vekili
Fatma
SALMAN KOTAN Yaşar
TÜZÜN
Ağrı Bilecik
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Yusuf COŞKUN
Bingöl
Kâtip
Üye
No.:
137
II.-
GELEN KÂĞITLAR
30
Nisan 2008 Çarşamba
Tasarılar
1.- 2001,
Gemilerdeki Zararlı Organik Tutunma Önleyici Sistemlerin Kontrolüne
İlişkin Uluslararası Sözleşmeye Katılmamızın
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/571) (Çevre; Avrupa
Birliği Uyum; Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm ile Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi:10.4.2008)
2.- Veraset ve
İntikal Vergisi Kanununun Yürürlükten Kaldırılması ve Gelir
Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı (1/572) (Plan ve Bütçe Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi:22.4.2008)
3.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Sağlık Alanında İşbirliğine
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/573) (Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler ile Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:22.4.2008)
Teklifler
1.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı ve 16 Milletvekilinin; Ulusal Bayram ve Genel
Tatiller Hakkında Kanuna Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (2/225)
(Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile
İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi:21.4.2008)
2.- İstanbul
Milletvekili Bayram Meral ve 20 Milletvekilinin; 5539 Sayılı
Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/226)
(Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan
ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:22.4.2008)
3.- Trabzon
Milletvekili Cevdet Erdöl ve 2 Milletvekilinin; Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/227) (Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30.4.2008)
Tezkere
1.- Çanakkale
Milletvekili Mustafa Kemal Cengizin Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/406) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.4.2008)
Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt ve 20 Milletvekilinin, SHÇEKe bağlı
yerlerde yaşanan sorunların araştırılarak bakım,
koruma ve yetiştirme hizmetlerinin etkin verilebilmesi için alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/177)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/04/2008)
2.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 23 Milletvekilinin, mevsimlik tarım
işçilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/178) (Başkanlığa geliş tarihi:
25/04/2008)
3.- Tunceli
Milletvekili Şerafettin Halis ve 19 Milletvekilinin, Tuncelide ölümle
sonuçlanan bazı olaylarla ilgili iddiaların
araştırılması amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/179) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24/04/2008)
30
Nisan 2008 Çarşamba
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 13.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP
ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 97nci Birleşimini açıyorum.
III.
- Y O K L A M A
BAŞKAN -
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre vereceğim.
Sayın
milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını
bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen
milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama
pusulalarını görevli personel aracılığıyla üç
dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Pusula gönderen sayın üyelerin isimlerini okuyorum:
Sayın
Özkul?..
Sayın
Aksu?..Yok.
Sayın Öznur
Çalık?..
Sayın Ali
Rıza Ertemur?..
Sayın
Yılmaz Ateş?..
Sayın Hasan
Çalış?..
Sayın
Reşat Doğru?..Yok.
Sayın
Abdurrahman Dodurgalı?..
Sayın Ali
Güneş?..
Sayın Ünal
Kacır?..
Toplantı
yeter sayısı yoktur.
Beş dakika
ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 13.07
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 13.20
BAŞKAN:
Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP
ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 97nci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
III.
- Y O K L A M A
BAŞKAN
Açılışta yapılan yoklamada toplantı yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
yoklama işlemini tekrarlayacağız.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Ermeni iddialarının hukuki ve tarihî
açıdan mesnetsizliği ve strateji önerisiyle ilgili söz isteyen
İstanbul Milletvekili Sayın Şükrü Mustafa Elekdağa aittir.
Buyurun
Sayın Elekdağ. (CHP sıralarından alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.-
İstanbul Milletvekili Şükrü Mustafa Elekdağın, Ermeni
iddialarının hukuki ve tarihî açıdan mesnetsizliği ile bu
iddialara karşı uygulanması gereken uzun vadeli strateji
önerilerine ilişkin gündem dışı konuşması
ŞÜKRÜ
MUSTAFA ELEKDAĞ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bir gündem dışı konuşmanın
sağladığı çok kısa zaman süresi içinde Ermeni
soykırım iddiasının Türkiye açısından
kazandığı küresel tehdit niteliğini, bu iddianın
arkasındaki esas amacı, Türkiyenin bu iddiayla mücadelede etkisiz
kalmasının nedenlerini ve kaybetmek üzere olduğumuz bu davayı
kazanmak için neler yapılması gerektiğini izah etmeye
çalışacağım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, önce, soykırım iddiasının
Türkiyeye karşı küresel bir tehdit niteliği
kazandığı yolundaki değerlendirmemi ele alıyorum.
Ermenistan ve Ermeni diasporasının Türkiyeyi dünyaya Hristiyan
Ermenilere karşı soykırım uygulamış Müslüman bir
ülke olarak tanıtmak amacını güden kampanyası öylesine
etkin uluslararası bir boyut kazanmıştır ki, bu durum,
Türkiyenin ulusal çıkarları ve dış politikası
üzerinde son derece olumsuz tesirler yapmaktadır. Avrupa Birliği
Parlamentosuna ilaveten, on sekiz devlet parlamentosunun Ermeni
soykırımını kabul eden kararlar almış
olmaları ve Avrupa Birliği Komisyonu ile Parlamentosunun
yıllık raporlarında Ermeni taleplerine artık rutin bir
şekilde yer vermeleri, bu konuda Türkiyeye yönelen baskı
hakkında bir fikir verebilir. Bunun yanında, bazı
Batılı devletler, değerli arkadaşlarım,
soykırım iddialarını, Türkiyenin dış
politikasını kendi çıkarları doğrultusunda
yönlendirmek ve ödünler elde etmek amacıyla bir baskı unsuru olarak
kullanmaktadırlar.
Endişe
verici bir son gelişme de Avrupa Birliğinin yasal bir düzenlemesinden
kaynaklanıyor. Bu yasal düzenleme, Avrupa Birliği ülkeleri
mahkemelerine soykırım konusunda karar verme yetkisi veriyor ve
Ermeni soykırımını reddedenlere bir yıl ile üç
yıl arasında hapis cezası öngörüyor. Bu yasal düzenlemenin,
Türkiyenin tüm Avrupa ile ilişkilerinin temeline saatli bir bomba
koymasından farkı yoktur değerli arkadaşlarım.
Belirttiğim
bu hususlar ışığında Ermeni iddiasının bugün
Türkiyeye yönelik küresel bir tehdit boyutu kazanmadığı ileri
sürülebilir mi?
İkinci
olarak, soykırım iddiasının arkasında yatan esas
amacı belirteceğim.
Değerli
arkadaşlarım, soykırım iddiası, gerçekte bir amaç
değil siyasi bir araçtır. Ermenistan ve diaspora, Haydat
davasının gerçekleştirilmesi için soykırım
iddiasından temel bir siyasi araç olarak yararlanmaktadır.
Peki, nedir bu
Haydat davası? Haydat davası, büyük Ermenistanı kurma
hedefidir. Bu dava iki hedefe odaklanmıştır. Bunlardan
birincisi, Doğu Anadoluyu da kapsayan tarihî Ermeni
topraklarının geri alınması ve büyük Ermenistanın
kurulmasıdır. Haydatın ikinci hedefi de dünyanın
çeşitli bölgelerine dağılmış olan Ermenilerin büyük
Ermenistana dönmelerinin sağlanmasıdır. Yunanlıların
Megalo İdeasından farklı olmayan bu ırkçı ve
yayılmacı ideolojinin hedeflerine Ermenistan
Bağımsızlık Bildirgesinde ve bu bildiriye atıfta
bulunan Ermenistan Anayasasında yer verilmiştir. Keza, Ermenistan
Anayasasının 13üncü maddesinde, Türkiye topraklarının bir
parçası olan Ağrı Dağı Ermenistanın devlet
arması olarak tanımlanmaktadır.
Değerli
arkadaşlarım, Haydatı gerçekleştirmek amacıyla
uygulamaya konulan ve Dört T şeklinde adlandırılabilecek olan
plan şu dört aşamaya dayanıyor: Tanıtım, tanınma,
tazminat ve toprak.
Birinci
aşama olan tanıtım aşaması, Ermeni terörü yoluyla
Ermeni soykırım iddiasını ve Ermeni davasını
dünya kamuoyuna tanıtmayı öngörüyordu. 1975te başlayan bu
aşama 1984e kadar sürmüştür. Ermeni terör örgütleri, bu on
yıllık dönemde Türk büyükelçilerini,
başkonsoloslarını, diplomatik personelini ve onların
aileleri ile çocuklarını öldürmek suretiyle soykırım
iddialarını dünyaya duyurmuşlar ve soykırım
iddiasını dünya gündemine oturtmuşlardır.
İkinci
aşama tanınma aşamasıdır. Bu süreçte, soykırım
kampanyalarıyla dünya kamuoyu ve parlamentoları Türklerin
soykırım işlediklerine ikna edilecek, soykırımın
tartışmasız bir veri olduğu sağlandıktan sonra da
uluslararası baskı yoluyla Türkiye'nin soykırımı
tanıması sağlanacaktır. Bu hususta Ermeni tarafların
aldığı büyük mesafeyi biraz önce belirttim.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ŞÜKRÜ
MUSTAFA ELEKDAĞ (Devamla) - Bundan sonra üçüncü aşama olarak
başlatılacak tazminat elde etme sürecinde, soykırıma
uğramış Ermeni ailelerin mirasçılarının hak ve
tazminat talepleri gündeme getirilecek, bunu da toprak talepleri izleyecektir.
Görüleceği
üzere soykırım iddiası, esasında, değerli
arkadaşlarım, Türkiyeye yönelik tazminat ve toprak taleplerine
odaklanmış ırkçı ve yayılmacı bir stratejiye gerekçe
oluşturmaktadır.
Son olarak da
değerli arkadaşlarım, Ermeni ve Türk taraflarının
tezlerini nasıl savunduklarını ele alacağım. Ermeni
iddiaları, esas itibarıyla, belgesiz, kanıtsız,
tutarsız ve abartılıdır. Buna rağmen, Ermeniler, dünya
kamuoyuna mağduriyetlerini inandırmakta başarı
göstermişlerdir. Bunu, fanatik bir dürtüye dayanan yoğun ve
sistematik çalışmaları sayesinde
gerçekleştirmişlerdir.
Türkiye ise
değerli arkadaşlarım, Ermeni propagandasına karşı
koymada etkili olamıyor ve her gün zemin kaybediyor. Türkiye'nin
başarısızlığının nedeni, bu sorunla
karşılaştığımız 1974 yılından
bugüne kadar geçen otuz dört yılda bütün Türk hükûmetlerinin, Ermeni
iddialarıyla mücadeleyi uzun vadeli bir perspektifle
oluşturulmuş bir stratejiye uygun olarak yürütememelerinden
kaynaklanıyor. Uzun vadeli bir strateji ve bunu uygulayacak bir
yapılanmanın yokluğunun sakıncaları, sistemsizlik,
koordinasyonsuzluk, başıboşluk ve verimsizlik oluyor.
Ermeni meselesi,
değerli arkadaşlarım, günümüzde tarihsel, hukuksal, siyasal ve
kamuoyu oluşturulması boyutları olan, devasa bir
uluslararası ilişkiler sorunu niteliği
kazanmıştır. Bu itibarla, bu dört boyutu dikkate alan uzun
vadeli bir stratejik plan ile bunu uygulayacak iç ve dış kurumsal
yapının ortaya çıkarılmasına ihtiyaç vardır. Bu
stratejiyi ve yapıyı süratle ortaya çıkarmamız zorunludur.
Yoksa Türkiye'nin haklı davasını kaybetmesi kaçınılmaz
olacaktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Elekdağ, size bir dakika tekrar ek süre vereceğim. Tamamlayınız
lütfen.
ŞÜKRÜ
MUSTAFA ELEKDAĞ (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Böyle bir
gelişmenin Türkiye'nin uluslararası konumu, dış
politikası ve güvenliği açısından yaratacağı
zararları bir düşünün değerli arkadaşlarım. Bütün bu
hususları göz önünde tutarak, Türkiye tarafından Ermeni sorununu
bütün boyutlarıyla ele alacak ve Ermeni iddialarını etkisiz hâle
getirecek etkili, yaratıcı ve bilinçli bir mücadelenin nasıl
ortaya konulacağının araştırılması önem
kazanıyor.
Bu konuda
Cumhuriyet Halk Partisi bir araştırma önergesi vermiştir.
Değerli arkadaşlarım, iş işten geçmeden bu önergeyi
görüşelim, uygulamaya koyalım ve ortak akılla mücadele
stratejimizi ve bunun için gerekli yapılanmayı ortaya
çıkaralım.
Teşekkür
ediyorum. (CHP ve AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Elekdağ.
Gündem
dışı ikinci söz, tekstil sektörünün sorunları hakkında
söz isteyen Adana Milletvekili Sayın Mustafa Vurala aittir.
Buyurun
Sayın Vural. (DSP sıralarından alkışlar)
2.-
Adana Milletvekili Mustafa Vuralın, tekstil sektörünün sorunları ile
alınması gereken önlemlere ilişkin gündem dışı
konuşması
MUSTAFA VURAL
(Adana) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yarın 1
Mayıs. İşçilerin bayramını, uluslararası birlik,
dayanışma ve mücadele gününü kutluyorum.
Konuşmama
başlarken, şahsım ve Demokratik Sol Partili
arkadaşlarım adına yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum.
Toplam üretim
içindeki payı yüzde 11, imalat sanayisi içindeki payı yüzde 16,
istihdam içindeki payı yüzde 11, sanayi içindeki istihdam payı yüzde
28, toplam ihracat içindeki payı yüzde 23, Tekstil ve konfeksiyon bu
sektörün adı.
Adana sanayisinin
de itici gücü olan tekstil ve konfeksiyon sektörünün sorunları,
sıkıntıları var. Ülkemizde tekstil ve konfeksiyon
firmalarının yaklaşık yüzde 80i KOBİ
niteliğindedir. Öz sermayeleri rakiplerine göre yetersizdir. Rekabet
edemedikleri gibi, üretimlerini sürdürmekte de zorlanmaktadırlar. Enerji
fiyatlarının yüksekliği, istihdam yükünün
ağırlığı ve üretim kârlarına göre faizlerin
fazlalığı, tekstil ve konfeksiyon sektörünü yapısal
sorunlarının yanı sıra maliyet ve finansman sorunuyla da
uğraşır hâle getirmiştir.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; bu sektör ihmal edilemez.
Yaklaşık 2,5 milyon insanımızın
çalıştığı bu sektörü ihmal etmek toplam ihracatımızın
beşte 1inden, gayrisafi millî hasılamızın da onda 1inden
vazgeçmek demektir. AKP İktidarınca benimsenen ithalata dayalı
büyüme modeli nedeniyle bu sektörde kan kaybı hızlanmıştır.
İş yerleri birbiri ardına kapanıyor, yüz binlerce kişi
işsiz kalıyor. Eğitim düzeyleri oldukça düşük olan tekstil
işçisini ek eğitim vermeden başka sektörlerde
çalıştırmak da mümkün değildir. Ülkesi için katma
değer yaratan, döviz girdisi sağlayan, istihdam yaratan bu sektör
temsilcilerinin feryatlarına kulak verelim, önerilerini ciddiye
alalım.
Bize göre,
işçisiyle, mühendisiyle, tecrübeli işvereni ve
pazarlamacısıyla, tekstil ve konfeksiyon sektörünü desteklemenin tam
zamanıdır. İstihdam vergileri Avrupa Birliği ülkeleri
oranına yaklaştırılabilir. Enerji fiyatları OECD
ülkeleri ortalamasına çekilebilir. İhracatçı firmalara, döviz
girişi yaptıklarında, enflasyonun altında kalmamak
şartıyla, kur farkı ödenebilir. Eğitim ve teknoloji
yatırımları konusunda önemli adımlar hemen atılabilir.
Eximbank ve KOSGEB kredilerinin hem limitleri hem de vadeleri makul ölçülerde
artırılabilir.
Zaten, Sayın
Başbakanın kimi çevrelere, kimi kesimlere ortak bulmadaki, kredi
temin etmedeki maharetini biliyoruz, yaşıyoruz. Üstelik, tekstil ve
konfeksiyon sektörünün istekleri, beklentileri son derecede makul.
Demokratik Sol
Parti olarak içtenlikli dileğimiz şöyle: Çözün tekstilcinin
sorunlarını sizi destekleyelim, çözün tekstilcinin
sorunlarını sizi alkışlayalım.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Vural.
Gündem
dışı üçüncü söz, Akşehir-Yalvaç arasındaki yol
inşaatı konusunda söz isteyen Isparta Milletvekili Sayın
Süleyman Nevzat Korkmaza aittir.
Buyurun
Sayın Korkmaz. (MHP sıralarından alkışlar)
3.-
Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmazın, Akşehir-Yalvaç
arasındaki yol inşaatının tamamlanamamasının
yarattığı sorunlara ilişkin gündem dışı
konuşması ve Devlet Bakanı Mehmet Aydının cevabı
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii mevzuubahis
olan yol olunca, gönül isterdi ki, Ulaştırma Bakanımız da
burada olup taleplerimizi dinleseydi. Ümit ediyorum, bu söyleyeceklerimiz
kendisine bir şekilde ulaştırılır.
Tamamlanması
yılan hikâyesine dönmüş, artık üzerine mizahi şeyler
üretilmeye başlanan bir yolun inşası hikâyesinden bahsetmek ve
bu yolun tamamlanması için hem Hükûmetten ve özellikle Ulaştırma
Bakanından insanlarımız adına destek istemek üzere gündem
dışı söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum.
Ispartamızın
Yalvaç ilçesini Konyanın Akşehir ilçesine bağlayan
Bağkonak kasabası ile Cankurtaran köyümüzü kat eden bu yol kuzeyden
güneye, doğudan batıya Anadoluyu birbirine düğümleyen,
nakliyecilerin mal taşımacılığında,
insanlarımızın güneydeki turistik tesislere ve yörelere
ulaşmada kullandıkları en kısa yol alternatiflerinden
birisi. Isparta, Burdur ve Antalyadan Ankaraya ve daha ötesine, Konyadan
İzmire gidecek vatandaşlarımızın özellikle bayram ve
tatil arifelerinde kullandıkları, bu yönü ile de diğer yollardaki
yoğunluğu azaltan bir güzergâh. Yoğun bir biçimde
kullanılmak durumunda kalınan bu önemli güzergâh, beklenir ki,
sürekli yol standartları iyileştirilsin, bakımı
yapılsın. Belki bu güzergâhın Akşehir-Yalvaç arası
dışında kalan bölümleri için Biz, diğer yollarda ne
yapılıyorsa burada da onu yapıyoruz. diyebilirsiniz. Ancak,
yaklaşık 30 kilometre olan Akşehir-Yalvaç arasının yol
kalitesizliğini sizlere anlatmama imkân yok.
Bu güzergâh,
önemine binaen, Milliyetçi Hareket Partisinin de içinde bulunduğu 57nci
Hükûmet döneminde 31/07/2002 tarihinde ihale edilmiş,
çalışmalara hemen başlanılmış ve yüklenici
firmayla yapılan sözleşmeye göre 15/10/2003te bitirilmesi
planlanmıştır. 2000 yılı birim fiyatlarıyla 2
trilyon 82 milyarlık ihale bedelli bu yol, 2003te bitirilmesi
öngörülmüş olmasına rağmen üzerinden beş yıl
geçmiş ve maalesef tamamlanamamıştır. Trilyonlarca
liralık ek kaynak temini ve ödemeleri de cabası.
Söylediğim
gibi, 2003te bitirilmesi gereken 32 kilometrelik yolun 21 kilometresinin
tamamlanması, diğer bölümlerinin de sonradan değerlendirilmesi
kararı alınmıştır, her ile duble yollar
yapılması kararı verildiği günlerde ancak, bu kadarı
da tamamlanamamıştır. Artık, vatandaşlarımız
yolun tamamlanmasından neredeyse ümidini kesmiştir. Hiç olmazsa, can
ve mal kaybının önlenmesi için bakımı, trafik
levhaları ve bariyerlerinin takılmasını bekler hâle
gelmişlerdir. Özellikle kış aylarında âdeta köstebek
yuvasını andıran bu yolun belki elli altmış yıl
önceki yol standartlarında olduğunu söylemek hakikaten içimizi
acıtmaktadır. Ben biliyorum ki, hem Konya hem de Isparta AKP
milletvekillerimize bu yolun tamamlanmasıyla ilgili talepler de
gelmektedir. Onların da bu yolun tamamlanmasını en az benim
kadar istediklerine de inanıyorum ama maalesef, bugüne kadar herhangi bir
netice alınmamış, binlerce insanımız bu yola mahkûm
edilmiştir.
Bu yola neden
yeterli ödenek ayrılmaz, neden bitirilemez, anlaşılır gibi
değil. Her İcraatın İçinden programında Türkiyeye
çağ atlattık diyenlerin, bu yolu kat ettiklerinde çağ mı
atladıkları, yoksa çukurları atlamak zorunda mı
kaldıklarını bizzat müşahede edeceklerini biliyorum.
Sayın
Hükûmet ve Sayın Başbakan, sizler sık sık yola devam
sloganını kullanıyorsunuz ya; diyorum ki, acaba yetkililer bu
sloganı yanlış mı algılıyorlar? Lütfen, bu yolun
o yol olmadığını ilgililere bir hatırlatsanız.
Yine hatırlatsanız ki, yolun bir ucunda MHP Konya Milletvekili
Sayın Faruk Bal, diğer ucunda da Isparta MHP Milletvekili Nevzat
Korkmaz, orada yaşayanlardan sadece ikisi. Binlerce insanımızın
kabahati nedir? Bu zulmü 2002den beri sadece 30 kilometrelik bir yolun
inşası için çekmek zorundalar. Onların hakkı hukuku nerede?
Vergisini son kör kuruşuna kadar ödeyen, hayatlarının hiçbir
döneminde devletine ve milletine öf bile dememiş bu insanların bu
hizmeti talep etmeleri en doğal istekleri değil mi? Çukur çukur,
köstebek yuvasına dönmüş bu yolda, özellikle kış
aylarında can ve mal kayıpları olmakta, ocaklar sönmekte, millî
ekonomimiz için milyarlarca liralık kayıplar verilmektedir. Bu yolda
canını kaybeden tüm vatandaşlarımı rahmetle
anıyor, yaralanmış, uzuvlarını kaybetmiş
vatandaşlarıma da acil şifalar diliyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ekliyorum. Tamamlayın lütfen.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Devamla) Teşekkür ederim Başkanım.
Ancak, geçenlerde
yaşadığım bir olayı sizlerle paylaşmak isterim,
ki eminim sizleri de etkileyecektir. Vatanı savunurken şehit
düşen, Şarkikaraağaç Göksöğüt kasabasından
hemşehrimiz Astsubay Cengiz Gülcünün cenaze merasimine gittiğimde
-yeniden şehidimize rahmet diliyorum- öğrendim ki baba diğer
evladını da iki yıl kadar önce bu yolda bir trafik
kazasında kaybetmiş. Yetimi ile dede karşımda. Hakikaten
teselli verecek söz bulamadım. Acılı baba, o yavruyu göstererek:
Bu yavrunun babasını da Akşehir Beline şehit verdik.
dedi.
Değerli
arkadaşlarım, canlar bu kadar ucuz olmamalı.
İnsanlarımızı bu kadar kolay kaybetmemeliyiz. Hem yol
standartlarından hem de gerekli trafik uyarıları
levhalandırılması ve bariyer konulmamasından dolayı
onlarca metrelik uçuruma verilen can ve mal kayıplarımızın
bir an önce önüne geçilmesini diliyor, Sayın Ulaştırma
Bakanımızdan destek bekliyor, bütün Ispartalı ve Konyalı
hemşehrilerime de sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.
Gündem
dışı konuşmaya Hükûmet adına Devlet Bakanı
Sayın Mehmet Aydın cevap verecek.
Buyurun
Sayın Aydın. (AK Parti sıralarından alkışlar)
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Ulaştırma Bakanımız biraz sonra burada
olacak, şu anda bir heyetle görüşmesi olduğu için
Nöbetçi
zaten. Bugün burada olacak. Dolayısıyla, ben sadece Bakanlıktan
gelen teknik konuları içeren bilgiyi size sunacağım. Eğer
Sayın Korkmaz daha geniş bilgi istiyorsa, Sayın
Bakanımız burada olduğu zaman görüşmeleri, sadece mümkün
değil, kolaydır. Çünkü zaten burada oturacak.
Şimdi,
elimdeki bilgiye göre toplam 33 kilometre uzunluğunda, 1-A
standardındaki Akşehir-Yalvaç-Şarkikaraağaç burada bir
dizi rakamlar veriliyor, onları geçiyorum- arası yol yapımı
işinin ihalesi 31/7/2000de 2 milyon 82 bin 519 YTL bedelle
yapılmış olup işin proje tutarı toplam 36 milyon 310
bin 863 YTL.
Bu projede
çalışmalar 12/10/2000 tarihinde başlatılmış,
başlangıçtan 2007 sonuna kadar toplam 22 milyon 613 bin 887 YTL
harcama yapılarak yüzde 62 fiziksel gerçekleşme
sağlanmıştır. Bu
projede yolun 5,2 kilometresi sathi kaplama seviyesinde, 4 kilometresi ise
temel seviyesinde tamamlanmıştır. Geriye kalan işin proje
tutarı 13 milyon 696 bin 976 YTL olup 2008 yılı program
ödeneği 500 bin YTLdir. Bu ödenekle yolun 2 kilometresinin sathi kaplama
seviyesinde bitirilmesi hedeflenmektedir. Yolun bu yıl içerisinde Bakan
oluruna göre çalışmaların devam ettiği 11,5 kilometrelik
kesiminin tamamlanarak trafiğe açılması için 2 milyon YTL ek
ödeneğe ihtiyaç hissedilmektedir. Yolun tamamının 2008
yılında sathi kaplama seviyesinde tamamlanarak trafiğe
açılması için 13 milyon 696 bin 976 YTL ödenek gerekmektedir.
Dikkatinize
saygıyla sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
- Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Duyurular
1.-
Kızıltepe 2. Asliye Ceza Mahkemesince, Siirt Milletvekili Osman
Özçelik hakkında aynı mahkemede görülen yargılama ile Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığınca, Diyarbakır
Milletvekili Aysel Tuğluk hakkında Ankara 11. Ağır Ceza
Mahkemesinde görülen kamu davasının devam ettiğine dair
dosyaların Anayasanın 83üncü
maddesinin 2nci fıkrası gereğince Türkiye Büyük Millet
Meclisinin bilgisine sunulmasına ilişkin duyuru
BAŞKAN -
Kızıltepe 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 7/3/2008 tarihli ve 2007/180
esas no.lu yazısı ile Siirt Milletvekili Sayın Osman Özçelikin
aynı mahkemede 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 216ncı
maddesi uyarınca yargılamasına devam edildiği, yine Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığının 7/4/2008 tarihli ve
3/9025 sayılı yazısı ile Diyarbakır Milletvekili
Sayın Aysel Tuğlukun Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde
görülen 2008/134 dosya no.lu kamu davasının devam ettiği,
Anayasanın 83üncü maddesinin 2nci fıkrası gereğince
bildirilmiştir.
Bilgilerinize
sunulur.
Anayasa ve Adalet
Komisyonları üyelerinden kurulu karma komisyonun, bazı sayın
milletvekillerinin yasama dokunulmazlıkları hakkında üç adet
raporu vardır.
Raporların
muhalefet şerhleri aynı olduğundan, ortak muhalefet şerhi
son raporun ardından okunacaktır.
Şimdi,
raporları sırasıyla okutup bilgilerinize sunacağım.
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
A) Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler
1.-
İstanbul Milletvekili Abdülkadir Aksunun yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/102) (S. Sayısı: 139) (x)
2.-
Amasya Milletvekili Akif Güllenin yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/103) (S. Sayısı: 140) (x)
3.-
Adana Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fıratın yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/104) (S. Sayısı: 141) (x)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Özel evrakta
sahtecilik ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununa Muhalefet suçunu
işlediği iddia olunan İstanbul Milletvekili Abdülkadir Aksu
hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya
hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart
2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür.
Karma
Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak İstanbul
Milletvekili Abdülkadir Aksu hakkındaki kovuşturmanın
Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine
karar vermiştir.
Raporumuz, Genel
Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa
saygı ile sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
2886
Sayılı Devlet İhale Kanununa Aykırılık suçunu
işlediği iddia olunan Amasya Milletvekili Akif Gülle hakkında
düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya
hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart
2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür.
Karma
Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Amasya
Milletvekili Akif Gülle hakkındaki kovuşturmanın
Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine
karar vermiştir.
Raporumuz, Genel
Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa
saygı ile sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Basın
yoluyla halkı sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge
farklılığı gözeterek açıkça tahrik etmek suçunu
işlediği iddia olunan Adana Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat
hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya
hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart
2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür.
Karma Komisyonumuz,
isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Adana Milletvekili Dengir
Mir Mehmet Fırat hakkındaki kovuşturmanın
Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine
karar vermiştir.
Raporumuz, Genel
Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlı saygı ile
sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Muhalefet Şerhi
Karma
Komisyonun, kovuşturmanın dönem sonuna ertelenmesine dair
kararına aşağıda yazılı gerekçelerle muhalefet
ediyoruz;
(1)
Dokunulmazlıklar konusunda, 22. Yasama Dönemindeki temel sorun; mevcut
Anayasanın 76. maddesiyle TBMM İçtüzüğünün 131 ve devamı
maddelerinin, düzenleniş amacına aykırı olarak ve
çoğunluk diktasına dayalı bir anlayışla
uygulanmasından kaynaklanmaktadır.
Aynı
anlayış ve uygulamanın 23. Yasama Döneminde de devam
edeceği görülmektedir.
Bilindiği
gibi, TBMM İçtüzüğünün 131 ve müt. maddelerindeki hükümlere göre;
Karma Komisyon,
olayın ve suçlamanın niteliğine göre; ya
dokunulmazlığın kaldırılmasına ya da kovuşturmanın
dönem sonuna ertelenmesine karar verecektir. Elbette bu değerlendirmeyi
yaparken, önüne gelen dosya kapsamını da göz önünde
bulunduracaktır. Dosyanın geldiği safahat, suçlamanın
niteliği gibi hususları genel olarak göz önüne alıp, keza
Anayasanın 76. maddesinde düzenlenmiş olan Milletvekili seçilme
engeli teşkil eden bir suçlamanın söz konusu olup
olmadığını da değerlendirerek; buna göre karar verecek
ve rapor hazırlayacaktır.
Bunu yaparken,
bir yargıç gibi davranmamak gerektiği açıktır. Delillerin
tartışmasından özenle kaçınmak gerekmektedir.
Bu âdil ve
objektif yaklaşım içinde hazırlanacak olan raporun, 2 ayrı
sonucu olacaktır.
Karma Komisyon
ise, hiçbir objektif ölçü arayışına girmeden, Hükümet
kaynaklı talep ve talimatlar doğrultusunda karar vermiştir.
(2) 22. Yasama
Döneminde, kişisel kaygı ve siyasi hesaplarla Meclis iradesine
tahakküm eden siyasi iktidarın, aynı anlayış ve
uygulamayı bu dönemde de devam ettirmek istediğini, demokrasi
adına endişeyle gözlemliyoruz. Bu endişe sebebiyledir ki, her
zeminde demokrasi ve hukuk adına, AKP Grubunu uyarmak gereğini
duyuyoruz.
Hükümet
kaynaklı olarak sürdürülen bu hukuk tanımaz uygulamalar sebebiyle;
Anayasa ve İçtüzük açık bir şekilde ihlâl edilmektedir.
Hukuka
aykırı olan, çoğunluk diktasına dayalı olan bu
yanlış uygulamalar sebebiyledir ki; kişiler
yargılanamamakta, bu durum gelişen süreçte tıkanmalara yol
açmaktadır.
Bu
yanlış uygulamalar ve dayatmalar sebebiyle; kamuoyunun doğru
bilgilendirilmesi mümkün olamamakta ve adli denetim süreci ihlâl edilmektedir.
Dokunulmazlık
kurumu ve keza soruşturma izni kavramları, Siyasi İktidar
tarafından hukuk tanımaz bir anlayışla
yozlaştırıldığı ve kötüye
kullanıldığı içindir ki; TBMM belli bir süreçten sonra
bazı bürokratlar ve kanun kaçakları (58 ve 59. Hükümetler Dönemindeki
Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı gibi) için bir
sığınma mercii haline getirilebilmiştir.
Anılan
kişi hakkında, yargı kararlarını uygulamamaktan
dolayı Yargıtay 4. Ceza Dairesine intikal eden 20ye yakın dosya
mevcuttur. Bu dosya sayısının daha da artacağı
anlaşılmaktadır.
Keza, AKP Mersin
Milletvekili Ali Er hakkındaki dosya da üzerinde önemle durulması
gereken bir dosyadır. Anılan Milletvekili hakkında, oğlunun
yol açtığı ve ölümle sonuçlanan trafik kazasıyla ilgili
olayda, sanık konumuna girerek olayı üstlendiği iddia
edilmektedir. Bu çok ağır bir iddiadır. Bir Milletvekilinin
böylesine nitelikli bir iddiayla görevini sürdürmesi ve zan altında
kalması, Milletvekilliği sıfatı ve TBMMnin saygınlığıyla
bağdaşmaz. Ancak Hükümet kaynaklı talep ve talimatlar
sebebiyledir ki, çoğunluk diktası uygulaması sonucunda, adı
geçen Milletvekili de âdil yargılanma hakkını
kullanamamaktadır.
Öte yandan;
haklarında zimmet, dolandırıcılık, çete kurmak, kamu
taşıma biletlerinde kalpazanlık yapmak gibi suçlamalar bulunan
Milletvekilleriyle ilgili yargılamaların yapılamaması;
kamuoyunun denetim yapması ve bilgi alması süreçlerini olumsuz bir
şekilde etkilemektedir. Türkiyenin karanlık suç ilişkileri
dönemini teşkil eden Susurluk ve bağlantılı dosyaların
yargılaması bu yüzden uzun yıllar
yapılamamıştır. Faili meçhul cinayetlerin yoğun olarak
işlendiği bir dönemi kapsayan bu olayların gerçek
boyutlarının ortaya çıkarılmamış olması
sebebiyledir ki;
aradan geçen 8-10
yıldan sonra benzer nitelikte olan Hrant Dink, Malatya cinayetleri, Rahip
cinayetleri ve eylemleri karşımıza
çıkmıştır. Ergenekon ismiyle adlandırılan, ancak
hazırlık tahkikatı aşamasından itibaren Hükümet
sözcüsü medya yapılanmasına Emniyet tarafından servislerin
yapıldığı bir tablo ile karşı karşıya
olduğumuz görülmektedir.
Acz ifade eden ve
ibret verici olan bir diğer gelişme ise;
henüz iddianamesi
dahi düzenlenmemiş olan bir soruşturma; Başbakan ve Kültür
Bakanı tarafından, AKP aleyhine Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısı tarafından açılan davayla irtibatlandırılabilmiştir.
Böyle bir tablo
ve sunuş, demokrasiler için utanç verici olmanın ötesinde,
demokrasinin geleceği bakımından da endişe vericidir.
(3) Hükümet,
dokunulmazlıklar konusunda sıkışmış
durumdadır. 22. Yasama Döneminde yarattığı hukuk
dışı uygulamalar Hükümeti esir almıştır. Bu
esaret, 23. Yasama Döneminde yeni hukuksuzlukları beraberinde
getirmektedir.
Hükümet, 23.
Yasama Döneminde PKK terörü sebebiyle gelişen toplumsal ve siyasi süreci,
popülist bir anlayışla istismar etme girişimi içindedir.
Çoğunluk
diktasına dayalı hukuk tanımaz uygulamalar 23. Yasama Döneminde,
Meclis bünyesinde giderek tırmanmaktadır.
Gelinen süreçte,
kamuoyunda doğmuş olan tepki sebebiyle; AKP Hükümeti, kendi
suçluluğunu ve sorumluluğunu bertaraf edebilmek amacıyla, bilgi
kirliliği ve karartma yaratarak; DTPli Milletvekillerinin
şahsında, dokunulmazlıkların kaldırılması
uygulamasını gerçekleştirmek suretiyle, kürsü
sorumsuzluğuna müdahalenin yolunu açmaktadır.
Böyle bir
süreçte, Hükümetin bazı kavramları istismar ederek bir oldu - bitti,
bir emrivaki yaratmak istediği görülmektedir.
Bu
girişimlere, demokrasi ve hukuk adına engel olunması
gerekmektedir.
Böyle bir
girişim kaçınılmaz olarak, kürsü sorumsuzluğunun ihlâli
sonucunu doğuracaktır. Faşizan yapılanmayı ve Parti
Devleti yapılanmasını kurumsallaştırma yolunda ciddi
bir mesafe sağlayan siyasi iktidar; bu yolla, yasama sorumsuzluğunun
da ihlâli sürecini başlatacaktır.
Anayasanın
83/2 ve 14. maddesiyle bağlantılı olan suçlamalar yönünden, TBMM
Başkanlığına intikal eden dosyaların akıbeti
hakkında karar verme yetkisi TBMM-Karma Komisyonuna aittir. Bu süreçte
artık geçerli olan irade, Komisyonun iradesidir. Komisyon, dosya
kapsamı ve yukarıda sözü edilen maddeler çerçevesinde değerlendirmesini
yapacaktır.
TBMM
Başkanlığına intikal eden bazı dosyaların, Karma
Komisyonda görüşülmesine fırsat verilmeden, Hazırlık
Komisyonu veya TBMM Başkanlığı aşamasında,
Mahkemelerine veya Savcılıklara iade edilmesini; Karma Komisyon ve
Meclisin iradesine müdahale olarak gördüğümüzü önemle ifade ediyoruz.
(4)
Açıklanan sebeplerle;
AKP Grubunun,
çoğunluk diktasına dayalı olarak, keyfi ve sorumsuz bir
şekilde tesis ettiği bir Komisyon iradesi söz konusudur. Demokrasi ve
kurallarla böylesine sorumsuz bir şekilde oynanması
kaçınılmaz olarak adalet kavramını zedelemektedir.
Bu
anlatımlarımız çerçevesinde, dokunulmazlıkların
kaldırılması konusunda ilkeli ve tutarlı
davranılmasının önemini bir kez daha vurguluyoruz.
Hukuk, kurallarla
çalışır ve işler. Toptan veya götürü usulün, hukukta yeri
yoktur.
Dokunulmazlıklar
konusundaki temel ve objektif ölçü ise, Anayasanın 76 ncı maddesidir.
Bu madde
kapsamında kalan suçlar yönünden ayrım yapılmadan,
yargılama sürecinin devam etmesi gerekir. Çünkü bu suçlar sübut
bulduğu takdirde, nitelikleri itibariyle Milletvekilliği göreviyle
bağdaşmamaktadır. Sübut halinde sürdürülmesi mümkün olmayan
Milletvekilliği görevinin devam etmesinin hiçbir hukuki
açıklaması ve tutarlılığı söz konusu olamaz.
Böyle bir durum,
Anayasa ve İçtüzüğün ilgili hükümlerinin ihlali anlamına gelir.
76 ncı madde
ölçütünün dışında kalan suçlar yönünden ise; dosyası
bulunan Milletvekilinin talep ve savunması da değerlendirilerek,
dosya safahatına ve içeriğine göre karar verilmelidir.
Bu aşamada,
diğer kamu görevlilerinin de dokunulmazlıklarının
bulunduğu yolundaki AKP görüşlerini değerlendirmekte yarar
görüyoruz. Önemle ifade ediyoruz; diğer kamu görevlileri hakkında
dokunulmazlık söz konusu değildir. Kamu görevlileri hakkında soruşturma izni
kavramı söz konusudur. Soruşturma izni ilgili amir tarafından
verilmediği takdirde, idari yargı prosedürü içinde, adli
kovuşturma ve yargılama süreci başlayabilmekte, daha
doğrusu yargı denetimi süreci işlemektedir. Bu sebeple, kamu
görevlilerinin dokunulmazlığı değil, belli usul dairesinde
yargılanması söz konusudur.
Nitekim,
yakın tarihte rektörler, kuvvet komutanları görevde iken
yargılanmışlar, tutuklu kalmışlar, beraat
etmişler veya mahkum olmuşlardır. Salt bu süreç dahi; AKP
sözcülerinin söylemlerinin gerçeklerle ve mevzuatımızla ilgisi
olmadığını göstermeye yeterlidir. Öte yandan; kamu
görevlileriyle ilgili olarak bu adli sürecin dışında; görev yeri
değişikliği, disiplin uygulamaları ve tazmin
sorumluluğunun varlığı da ayrı bir gerçektir.
Bir kez daha
ifade ediyoruz; soruşturma izni kavramı, görevin mahiyeti gereği
uygulanan bir hukuksal durumdur.
En nihayet,
soruşturma izni düzenlemesinden Hükümet rahatsız ise veya gerçekten
düzeltilmesine gerek görüyor ise yahut daha seri hale getirmek istiyorsa; bu
yöndeki yasal değişiklikleri her zaman değerlendirmeye açık
olduğumuzu hep ifade ettik. Ancak burada da, Hükümetin gayri ciddi ve
tutarlı olmayan tavrı hemen ortaya çıkmıştır.
Çünkü; Hükümet, soruşturma izni kavramını ve yetkisini kendi
tekelinde tutarak; siyasi ve kişisel yaklaşımına göre,
soruşturma iznini kaldırmakta ya da reddetmektedir.
Soruşturma
izninin kısıtlanması veya kaldırılması yönünde
22. Yasama Döneminde başta Bursa Milletvekili Sn. Ertuğrul
Yalçınbayır tarafından sunulan kanun tekliflerinin, AKPnin
oylarıyla reddedildiğini de önemle ifade ediyor ve vurguluyoruz.
Görüldüğü
gibi; Hükümet, demokrasi arayışı içinde olmayıp,
dayatmacı bir anlayışla, kişisel çıkar ilişkileri
ve siyasi kaygılarla; dokunulmazlıkların
kaldırılması sürecini toptan bir anlayışla
engellemektedir.
Böyle bir
anlayış ve uygulamanın, hukukta ve anayasada yeri yoktur.
Tüm bu
sebeplerle; Hükümet kaynaklı talep ve talimatlar doğrultusunda,
kişisel çıkarlar ve siyasi kaygılarla, TBMM Karma Komisyonunun
AKPli üyelerinin çoğunluk diktası yoluyla tesis ettikleri erteleme
kararına muhalefet ettiğimizi beyan ediyoruz. 20.03.2008
Halil Ünlütepe Turgut Dibek Atilla Kart
Afyonkarahisar Kırklareli Konya
İsa Gök Ali Rıza
Öztürk Şahin
Mengü
Mersin Mersin Manisa
Rahmi
Güner Ali
İhsan Köktürk
Ordu Zonguldak
Muhalefet Şerhi
3/104 no ile
işlem gören Adana Milletvekili D. Mir Fıratın
dokunulmazlığının kaldırılması
isteğinin dönem sonuna kadar ertelenmesine dair çoğunluk
kararına muhalefet şerhimiz aşağıda arz
edilmiştir.
Milletvekili
dokunulmazlığı birçok modern ülkede bulunduğu gibi
ülkemizde de anayasal bir hukuki müessese olarak yer almaktadır.
Milletvekillerinin görevlerinin niteliği gereği birçok haksız ve
uydurma isnatla karşılaşmaları muhtemeldir. Nitekim bu nedenle
birçok suç tipi bakımından diğer kamu görevlileri de benzer
korumalara sahiptir.
Ancak
dokunulmazlıkla amaçlanan esas gaye milletvekillerinin meclis kürsüsündeki
konuşmaları sebebiyle sınırsız
yargılanmazlık güvencesine sahip olmaları yanında esas
itibariyle iftira niteliğinde olacak ithamlardan korunmalarını
temin etmektir. Bugün ise komisyon önüne gelen dosyalardan
anlaşıldığı üzere sayın
Başbakanımız hakkında zimmet, evrakta sahtecilik, cürüm
işlemek için teşekkül oluşturmak, bazı
bakanlarımız hakkında vergi usul kanununa muhalefet ve yine partilerinde
önemli görevlerinde bulunan bazı milletvekilleri hakkında sahtecilik,
halkı sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge
farklılığı gözeterek açıkça tahrik etmek, ihaleye
fesat karıştırmak, kamu kurumlarını dolandırmak,
suçu ve suçluyu övmek gibi ağır toplumca yoğun antipati duyulan
mahkûmiyetleri halinde bırakınız bakan olmayı milletvekili
olmayı kamu görevi bile yapamayacak olan insanların
dokunulmazlık zırhına bürünerek bu müessesenin istismarına neden
oldukları anlaşılmaktadır.
Bu durum kamu
vicdanında, demokratik sisteme, siyaset kurumuna, meclisin
üstünlüğüne gölge düşürmekte, derin yaralar açmaktadır.
Çağdaş
demokrasilerde bırakınız mahkûm olmayı bu tür isnatlarla
karşılaşan siyasetçiler ve kamu görevlilerinin görevden
ayrılmaları neredeyse yazısız bir kural haline
gelmiştir.
Dokunulmazlıkların
kaldırılma isteğine AKPli üyeler yargının
siyasallaştığı hâkim savcıların
bağımsızlığını kaybettiği kamu
görevlilerinin de dokunulamazlığının bulunduğu,
milletvekillerinin itibarının bu şekilde korunduğu gerekçeleri
ile karşı çıkmaktadırlar. Bu gerekçelerin hiçbirisi
gerçekçi bulunmamaktadır.
Her kurum
içerisinde hatalar yapıldığı gibi kasıtlı
yanlışlar da yapılabilmektedir. İşine geldiğinde
hukuka saygı talep eden yargı kararlarını kendisine
referans gösteren iktidar hatta zaman zaman ana muhalefetin bu tavrı bu
ülkeye yapılacak en büyük kötülüklerden biridir. Bu tavrın
devamı hâlinde hakkındaki yargı kararını
beğenmeyen bütün vatandaşlarımıza yargı
siyasallaşmıştır ben bu kararı tanımıyorum
deme imkânı getirecektir ki bu durum kaosa yol açacaktır.
AKPnin
diğer kamu görevlilerinin de dokunulmazlığı bulunduğu
gerekçesi samimiyetten uzaktır. Bahsedilen kamu görevlilerinin
dokunulmazlığını AKP kaldırmak istemiştir de
engel olan mı olmuştur.
Milliyetçi
Hareket Partisi olarak yukarıda belirtilen suçlardan yargılanan
milletvekillerinin dokunulmazlıklarının devamı ile meclisin
itibarının korunacağını düşünmüyoruz. Tam tersine
bir kurum varsa içindeki sıfatını istismar edenleri
ayıklayarak itibar kazanacağına inanmaktayız.
Bu sayede
haklarında uydurma isnatlardan milletvekillerinin aklanmalarının
önü açılmış olacaktır.
Bütün bu
nedenlerle MHP olarak dokunulmazlığın anayasamızda kürsü
dokunulmazlığı şeklinde yeniden düzenlenmesinin yerinde
olacağına mevcut hâl itibariyle de haklarında fezleke olan
milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılarak
adaletin tecellisine tevdilerine karar verilmesi gerektiği inancıyla
muhalefet şerhimizi arz ediyoruz.
Rıdvan
Yalçın Metin
Çobanoğlu Osman
Ertuğrul
Ordu Kırşehir Aksaray
Faruk Bal S. Nevzat Korkmaz Behiç Çelik
Konya Isparta Mersin
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Sözlü soru
önergelerinin geri alınmasına dair iki önerge vardır,
okutuyorum:
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Önergeler
1.-
Niğde Milletvekili Mümin İnanın (6/555) ve (6/563) esas
numaralı sözlü sorularını geri aldığına
ilişkin önergesi (4/42)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Gündemin sözlü
sorular kısmının 204 ve 212 nci sırasında yer
alan (6/555 ve 563) esas numaralı
sözlü soru önergelerimi geri alıyorum.
Gereğini
saygılarımla arz ederim.
Mümin
İnan
Niğde
2.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükatamanın (6/581), (6/582) ve (6/583) esas numaralı sözlü
sorularını geri aldığına ilişkin önergesi (4/43)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Gündemin sözlü sorular kısmının 230, 231 ve 232 nci
sırasında yer alan (6/581, 582 ve 583) esas numaralı sözlü soru
önergelerimi geri alıyorum.
Gereğini saygılarımla arz ederim.
İsmet
Büyükataman
Bursa
BAŞKAN Sözlü soru önergeleri geri verilmiştir.
Komisyondan istifa önergesi vardır, okutuyorum:
3.- Manisa Milletvekili Recai
Berberin, zeytin ve zeytinyağı ile diğer bitkisel
yağların üretiminde ve ticaretinde yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu üyeliğinden
istifa ettiğine ilişkin önergesi (4/44)
TBMM
Başkanlığına
Zeytin ve Zeytinyağı ile Diğer Bitkisel
Yağların Üretiminde ve Ticaretinde Yaşanan Sorunların Araştırılarak
Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis
Araştırma Komisyonundan istifa ediyorum. Gereğini arz ederim.
28.04.2008
Recai
Berber
Manisa
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır, önergeleri sırasıyla okutuyorum:
C) Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve 20 milletvekilinin, SHÇEKe
bağlı yerlerde yaşanan sorunların
araştırılarak bakım, koruma ve yetiştirme
hizmetlerinin etkin verilebilmesi için alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/177)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Son zamanlarda,
SHÇEK bünyesinde hizmet veren birçok kuruluşta ihmal, görev suistimali ve
şiddet olayları sıkça yaşanmaktadır. Geçtiğimiz
günlerde Kars Sosyal Hizmetler Müdürlüğüne bağlı Halime-Arslan
Yıldız Çocuk Yuvası ve Kız Yetiştirme Yurdu
koruması altında bulunan 16 yaşındaki lise öğrencisi
N.K. aralarında hatırı sayılır işadamı ve
AKP'li siyasetçi ile gazetecinin yakınının bulunduğu 8
kişi tarafından tecavüze uğradığını
Cumhuriyet Başsavcılığına vermiş olduğu
ifadede belirtmiştir.
Cumhuriyet
Başsavcılığına ifade veren 8 zanlı
tutuklanmaları istemiyle nöbetçi mahkemeye sevk edilmiş ve
yapılan duruşmanın ardından tutuklanarak Kars Kapalı Cezaevine
konulmuştur. Bu olayın ardından Kars Sosyal Hizmetler İl
Müdürü Doğan Gül yaptığı açıklamada N.K.'nın
başına gelen olayın yetiştirme yurdunun
dışında olduğunu ve âdeta kendilerinin sorumlu
olmadığını beyan etmiştir.
Yetiştirme
yurtlarında kalan çocukların dışarı
çıkış saatlerinin kontrolleri mutlaka yapılmalı ve
yetkililer, sorumlulukları altında bulunan çocukların her türlü
güvenliklerini sağlamalıdırlar. Yurt yetkilileri çocukların
okula gidip gitmediği konusunda okul müdürleriyle sürekli bağlantı
halinde olmalı ve bu önemli konu göz ardı edilmemelidir.
Yaşanan bu
örnekten de anlaşılacağı üzere ülkemizin dört bir
yanında hizmet veren bu kuruluşlarda ihmal, suistimal ve şiddet
olaylarını basına yansıdığı kadar
görebiliyoruz. Tüm ülke genelinde hizmet veren SHÇEK'in güçlendirilmesi ve
yaşanan aksaklıkların tespit edilmesi amacıyla başta
Kars ilimiz olmak üzere diğer illerde de inceleme
başlatılması için; Anayasamızın 98,
İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince, bir Meclis
Araştırması açılmasını saygılarımla arz
ederim. 10.04.2008
1) Ensar Öğüt (Ardahan)
2) Bülent Baratalı (İzmir)
3) Kemal Demirel (Bursa)
4) Şevket Köse (Adıyaman)
5) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
6) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
7) Tacidar Seyhan (Adana)
8) Nesrin Baytok (Ankara)
9) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
10) Selçuk Ayhan (İzmir)
11) Ahmet Ersin (İzmir)
12) Mehmet Ali
Susam (İzmir)
13) Ramazan Kerim
Özkan (Burdur)
14) Mevlüt
Coşkuner (Isparta)
15) Ali
İhsan Köktürk (Zonguldak)
16) Sacid
Yıldız (İstanbul)
17) Abdulaziz
Yazar (Hatay)
18) Turgut Dibek (Kırklareli)
19) Vahap Seçer (Mersin)
20) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
21) Ali Rıza
Ertemür (Denizli)
2.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysal ve 23 milletvekilinin, mevsimlik tarım
işçilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/178)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Mevsimlik
tarım işçileri, yıllardır sadece hasat zamanlarında yaşanılan
trafik kazalarında hatırlanan vatandaşlarımızdır.
Bu hatırlamalarda da sorunların asıl nedenleri tespit edilerek,
çözüm yolları araştırılmamış, sadece bir trafik
kazası olarak çoğu yerde anılmıştır.
Oysa Türkiye'de
mevsimlik tarım işçileri açısından yaşam, çok zor
koşullar altında devam etmektedir. Her yıl, hasat mevsimine
yakın zamanlarda, balık istifi kamyon kasalarında
taşınan, beslenme ve barınma koşulları
sağlanamayan, sağlık ve emeklilik güvencesinden yoksun, sosyal
hakları olmayan bu insanlar çok düşük ücretler
karşılığında uzun saatler
çalışmaktadır.
Özellikle
doğu ve güneydoğu bölgelerinden gelen mevsimlik tarım
işçilerinin temeldeki sorunları yaşadıkları bölgede
geçimlerini sağlayabilecekleri, üretim yapabilecekleri bir iş
alanlarının olmamasıdır. Bu nedenle yılın belli
dönemlerinde, ortalama dört ay süre ile yaşadıkları yerden
ayrılarak daha çok Ege, Çukurova ve Karadeniz Bölgesi'nde
çalışırlar. Bu süre zarfında kazandıkları para
onların bir yıl boyunca geçimlerini sağlayacakları
paradır. Günlük olarak aldıkları ücretleri 10 ile 15 YTL
arasında değişmektedir. Üstelik kazanılan bu paranın
bir bölümü de kendilerine bu işi sağlayan
dayıbaşı" ya da "elçi" olarak tabir edilen
aracılara verilmektedir. Yani geçinmeleri için kalan para günlük 8 ile 13
YTL arasındadır. Barınma koşulları oldukça
sağlıksızdır. Çadırlarda ya da barınaklarda kalan
bu işçiler, temiz içme ve kullanma suyuna da sahip değildir. Bu
sağlıksız ortam ve koşullar, anne ve babaları ile
birlikte gelen çocuklar için riskli bir durumu ortaya çıkarmaktadır.
Çadır yerleşimleri açık alanlarda ve uygun altyapı
koşulları olmayan yerlere kurulduğu için yaygın olarak
salgın hastalıklara rastlanılmaktadır. Bu hastalıklar,
beslenmeleri de yetersiz olan çocukları daha fazla etkilemektedir. Ortaya
çıkan tablo, insanların asgari gereksinimlerini
karşılamaktan uzak bu ortam, 19. yüzyıl
koşullarını anımsatmaktadır. Sadece 2007
yılının Ağustos ayında 50'nin üstünde tarım
işçisi yollarda can vermiştir. Şanlıurfa'da, Tokat'ta,
Batman'da, Sivas'ta, Niğde'de, Kırıkkale'de ve son olarak
Afyonkarahisar'da yaşanan kazalar bize devletin mevsimlik tarım
işçilerinin yaşadıklarını görmezden geldiğini
açık bir şekilde göstermiştir.
Sosyal devlet,
yaşamlarını yitiren mevsimlik tarım işçileri için
"Hasat Döneminde Alınacak Trafik Önlemleri" genelgesi
yayınlamanın çok daha ilerisine gidebilen devlet demektir.
21. yüzyılda
mevsimlik tarım işçilerinin Türkiye'de yaşamak zorunda
bırakıldıkları ilkel koşulların düzeltilmesi için
acil önlemlerin alınması gerekmektedir.
Uzun vadede
bulundukları yerlerde iş ve üretim olanaklarının
yaratılmasıdır. Kısa vadede ise; sosyal güvenceleri
sağlanmalı bu çerçevede, sendikalı olma, sağlık ve
emeklilik gibi özlük haklarını içeren düzenlemeler
yapılmalıdır. Çalışma ve barınma koşulları
iyileştirilmelidir. Çalışma saatleri düzenlenmeli, ücretleri
arttırılmalı, çalıştıkları yerlerde
barınmalarına olanak sağlayacak sosyal tesis ve yurtlar
yapılmalıdır. Beslenmeleri konusunda desteklenmeleri
gerekmektedir. Temiz içme ve kullanma suyuna rahatça ulaşabilmeleri
gerekmektedir. Bu sayede salgın hastalıkların önü
alınmış olacaktır. Aileleri ile birlikte geldikleri
yerlerde, çocuklar için eğitim verilebilecek birimlerin
oluşturulması gerekmektedir. Böylelikle, mevsimlik tarım
işçilerinin çocukları açısından ortaya çıkan
eğitimdeki eşitsizlik bir nebze olsun giderilmiş olacaktır.
Mevsimlik
tarım işçilerinin yaşadığı sorunların
nedenleri ve bu sorunların önlenmesi için alınacak tedbirlerin
tespiti amacıyla, Anayasa'nın 98. ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü'nün 104. ve 105. maddeleri gereğince meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
24.04.2008
1) Çetin Soysal (İstanbul)
2) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
3) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
4) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
5) Vahap Seçer (Mersin)
6) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
7) Ahmet Ersin (İzmir)
8) Mehmet Ali Susam (İzmir)
9) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
10) Şevket
Köse (Adıyaman)
11) Selçuk Ayhan (İzmir)
12) Halil
Ünlütepe (Afyonkarahisar)
13) Ramazan Kerim
Özkan (Burdur)
14) Ensar
Öğüt (Ardahan)
15) Gökhan
Durgun (Hatay)
16) Mehmet
Sevigen (İstanbul)
17) Abdulaziz
Yazar (Hatay)
18) Durdu
Özbolat (Kahramanmaraş)
19) Ferit Mevlüt
Aslanoğlu (Malatya)
20) Suat
Binici (Samsun)
21) Hikmet
Erenkaya (Kocaeli)
22) Turgut Dibek (Kırklareli)
23) Fevzi
Topuz (Muğla)
24) Mevlüt
Coşkuner (Isparta)
3.-
Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis ve 19 milletvekilinin, Tuncelide
ölümle sonuçlanan bazı olaylarla ilgili iddiaların
araştırılması amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/179)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Tunceli ili
sınırları dahilinde Olağanüstü Hal Yönetiminin
kaldırıldığı 30 Temmuz 2002 tarihinden sonra meydana
gelen ve çoğu insan ölümleriyle sonuçlanan olaylar bulunmaktadır.
Toplum vicdanında derin yaralar açan ve tedirginlik yaratan bu
olayların birçoğunun failleri belirlenememiştir.
İnsan
yaşamının kutsallığı göz önünde tutularak; bu
olayları tezgahlayanların belirlenmesi ve yargı önüne
çıkartılması amacıyla Anayasanın 98. TBMM İç
Tüzüğünün 104. ve 105. maddeleri uyarınca Meclis
Araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz. 24/04/2008
1) Şerafettin Halis (Tunceli)
2) Ahmet Türk (Mardin)
3) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
4) Fatma Kurtulan (Van)
5) Emine Ayna (Mardin)
6) Ayla Akat Ata (Batman)
7) Sebahat Tuncel (İstanbul)
8) M. Nezir Karabaş (Bitlis)
9) Bengi Yıldız (Batman)
10)
Sırrı Sakık (Muş)
11) M. Nuri Yaman (Muş)
12) Özdal Üçer (Van)
13) Aysel Tuğluk (Diyarbakır)
14) Pervin Buldan (Iğdır)
15) Gültan
Kışanak (Diyarbakır)
16) Akın
Birdal (Diyarbakır)
17) İbrahim
Binici (Şanlıurfa)
18) Hasip Kaplan (Şırnak)
19) Sevahir
Bayındır (Şırnak)
20) Osman Özçelik (Siirt)
Gerekçe:
Yaklaşık
son 25 yıldır genelde ülkemizde, özelde ise ilimiz Tunceli'nin de
içinde bulunduğu bölgemizde çatışmalı süreç on binlerce
insanın ölümüne, binlerce yerleşim alanlarının
boşaltılmasına, milyonlarca insanın yaşadığı
yerleri terk etmelerine neden oldu. Dönem dönem kolluk kuvvetlerinin keyfi
uygulamaları, sorgusuz sualsiz göz altılar, göz altında
kayıplar, sokak ortasında infazlar yaşandı. Ancak bazı
istisnalar dışında failleri hala bulunup yargı önüne
çıkarılamadı. İstendiği takdirde devletin ilgili
organları ciddi bir çalışma ile bu olayların faillerini
bulup açığa çıkaracağı kanısındayız.
Olayların aydınlatılması toplumun
yaşadığı travmayı hafifletecektir.
Son yıllarda
yaşanan hukuksuzluk ve insan hakları ihlalleri azalsa da devam
etmektedir. İlimiz Tunceli'de Olağanüstü Hal Yönetiminin
kaldırıldığı 30 Temmuz 2002 tarihinden sonra; gece
yarısı baskınları, köylerin otomatik silahlarla
taranması, insan ölümleri ve buna benzer faili meçhul olaylar
yaşandı. Bu olaylardan bazıları şunlardır:
Mazgirt
İlçesi Alanyazı Köyü'nde ikamet eden İmam Boztaş, 08 Mart
2004 tarihinde akşam saatlerinde evinde öldürüldü.
Mazgirt
İlçesi Aslanyurdu Köyü Çanakçı Mezrasında Şirin
Yıldırım 21 Aralık 2004 tarihinde Jandarmanın
"yanlışlıkla" açtığını iddia
ettiği ateş sonucunda yaralandı.
Tunceli Merkez
Aktuluk Köyü Meytan Mezrasında Hasan Şahin 3 Ağustos 2005
tarihinde öldürüldü.
Mazgirt
İlçesi Balkan Köyünün Çangal Mezrası 30 Eylül 2005 tarihinde gece
otomatik silahlar ile tarandı. Şans eseri kimse yaralanmadı.
Pülümür
İlçesi Kuzluca Köyünde arıcılık yapan Hüseyin Arslan
Jandarma tarafından 18 Mayıs 2006 tarihinde öldürüldü. Aynı
olayda bir şahıs da yaralandı.
Mazgirt
İlçesi Balkan Köyü'nde 20 Temmuz 2006 tarihinde gece harman savuran
köylülerin üzerine otomatik silahlarla ateş açıldı. Olayda Özcan
Kaplan yaralandı.
Mazgirt
İlçesi Göktepe Köyünde 25 Ağustos 2007 tarihinde Hasan Canpolat
evinin önünde otomatik silahlarla tarandı. Şans eseri kurtuldu.
Mazgirt
İlçesi Koyunuşağı Köyü Gölek Mezrasında 3 Eylül 2007
tarihinde Seydali Taydaş ve Hıdır Taydaş adlı
kardeşler Jandarma Özel Hareket Timi'nce tarandı. Olayda
Hıdır Taydaş ağır şekilde yaralandı.
Ovacık
İlçesi Yeşilyazı Köyü; köyde bulunan Jandarma karakolu askerleri
tarafından 10 Eylül 2007 tarihinde gece tarandı.
Hozat İlçesi
Boydaş Köyü yakınlarında odun toplamak için giden iki
şahıs 27 Eylül 2007 tarihinde askeri birlik tarafından otomatik
silahlar ile tarandı. Olay sonucunda Bülent Karataş öldürüldü.
Rıza Çiçek ise ağır yaralandı.
Yaşanan bu
olaylar başta insan hakları olmak üzere, Anayasa ve uluslararası
bir çok anlaşmaya aykırılık arz etmektedir. Anayasanın
12. Maddesine göre "Herkes kişiliğine bağlı
dokunulamaz, devredilemez, vazgeçilemez temel hak ve hürriyetlere
sahiptir" denilmektedir. Yine Anayasanın 17. Maddesine göre
"Herkes yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma
ve geliştirme hakkına sahiptir". Anayasanın 19. Maddesine
göre ise Herkes kişi hürriyetine ve güvenliğine sahiptir".
Ayrıca 1O
Aralık 1948 tarihinde Birleşmiş Milletler Örgütünün kabul
ettiği ve Türkiye'nin de 1949 yılında onayladığı
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 3. Maddesine göre
Yaşamak, özgürlük ve kişi güvenliği herkesin
hakkıdır". 12. Maddesine göre ise; "Kimsenin özel
yaşamına, ailesine, konutuna, ya da haberleşmesine keyfi olarak
karışılamaz. Herkesin bu gibi karışma ve
saldırılara karşı yasa tarafından korunma hakkı
vardır." denilmektedir.
Görüldüğü
üzere Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına
alınan kişinin "Hak ve Hürriyetlerine" saldırı
söz konusudur.
Toplumda derin
yaralar açan ve tedirginlik yaratan söz konusu olayların
aydınlatılması, faillerinin belirlenip yargı önüne
çıkartılması amacıyla TBMM tarafından bir
Araştırma Komisyonunun kurulmasının gerekli olduğu kanısındayız.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Türkçedeki
bozulma ve yabancılaşmanın araştırılması,
Türkçenin korunması ve geliştirilmesi için alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/35, 43, 49, 70) esas
numaralı Meclis Araştırması Komisyonu
Başkanlığının, Komisyonun görev süresinin
uzatılmasına dair bir tezkeresi vardır, okutuyorum:
D) Tezkereler
1.-
Türkçedeki bozulma ve yabancılaşmanın
araştırılması, Türkçenin korunması ve geliştirilmesi
için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan
(1/35, 43, 49, 70) esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonu
Başkanlığının, komisyonun görev süresinin bir ay uzatılmasına
ilişkin tezkeresi (3/407)
29/4/2008
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkçedeki
Bozulma ve Yabancılaşmanın Araştırılması,
Türkçenin Korunması ve Geliştirilmesi İçin Alınması
Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan (10/35, 43, 49, 70) Esas
Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu;
05.02.2008
tarihinde göreve başlamıştır. Anayasa ve İçtüzük
gereği kendisine verilen 3 aylık süre içerisinde
çalışmalarını tamamlayamayan Komisyonumuz 05 Mayıs
2008 tarihinden itibaren 1 aylık ek süre istenmesine karar vermiştir.
Gereğini
bilgilerinize arz ederim.
Saygılarımla.
Necat
Birinci
İstanbul
Komisyon
Başkanı
BAŞKAN
İç Tüzükün 105inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan
Araştırmasını üç ay içinde bitiremeyen komisyona bir
aylık kesin süre verilir. hükmü gereğince Komisyona bir aylık
ek süre verilmiştir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi
vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
2.-
İran Bayındırlık ve İskân Bakanının vaki
davetlerine icabetle, Tahrana gidecek olan Bayındırlık ve
İskân Bakanı Faruk Nafız Özak
başkanlığındaki heyete katılacak milletvekillerine
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/408)
29
Nisan 2008
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna
İran
Bayındırlık ve İskan Bakanının vaki davetlerine
icabetle 11-15 Mayıs 2008 tarihleri arasında Tahranda düzenlenecek
olan İskan ve Kentsel Gelişim Konusunda 2. Asya-Pasifik Bakanlar
Konferasına katılacak olan Bayındırlık ve İskan
Bakanı Faruk Nafız Özak başkanlığındaki heyete
Kayseri Milletvekili Taner Yıldız, İstanbul Milletvekilleri
İrfan Gündüz ve Osman Gazi Yağmurderelinin
katılımları hususu Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 Sayılı
Kanunun 8. Maddesi gereğince Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Köksal
Toptan
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
OKTAY VURAL
(İzmir) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 14.23
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.35
BAŞKAN:
Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP
ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 97nci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresinin oylamasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
tezkereyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkanım, o tezkerede
Bayındırlık Bakanı İrana gidiyor, 3 tane milletvekili
alıyor. Bu, Anayasanın 82nci maddesine göre bir görevlendirme mi,
yoksa başka bir şey mi?
BAŞKAN
İran Bayındırlık ve İskân Bakanının daveti
üzerine gidiyor.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Peki, Bayındırlık Bakanı niye buradan
milletvekili alıyor efendim?
MUZAFFER
BAŞTOPÇU (Kocaeli) Allah, Allah! Yetkisini sen söyleyecektin sanki!
Hayret bir şey ya!
BAŞKAN
Sayın Genç
Sayın Genç
OKTAY VURAL
(İzmir) AKPden başka milletvekili yok mu Mecliste?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Böyle olur mu Sayın Başkanım? Bu önergenin usulü
şu: Oylanmaması lazım çünkü bir bakan gittiği zaman
yanında milletvekili götürürse Anayasanın 82nci maddesine göre
götürür ve gidip geldikten sonra burada oylanır. Ama Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesine
İlişkin Kanuna göre götüremez ki!
BAŞKAN
Sayın Genç, sözümü bitireyim mi? Müsaade edin sözümü bitireyim.
MUZAFFER
BAŞTOPÇU (Kocaeli) Müsaade ederse bitireceksiniz Başkanım.
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinden milletvekili daveti de var. O nedenle
Sayın Meclis Başkanı oylamamız için bize gönderdi.
OKTAY VURAL
(İzmir) Türkiye Büyük Millet Meclisinden milletvekili davetini kim
yapmış efendim?
BAŞKAN
İran Bakanı.
OKTAY VURAL
(İzmir) Böyle bir şey olabilir mi? Bir yabancı ülkenin
bakanı Şu partiden şunu istiyorum. diye bir tercihte bulunarak
bu görevlendirmeyi yapmamız doğru olur mu efendim? Efendim, yani
böyle bir şey olabilir mi?
BAŞKAN
Evet, karar yeter sayısı arayacağım. Kabul edenler
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, yok.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın
İhtilaf varsa makineyle
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 14.38
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.56
BAŞKAN:
Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP
ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 97nci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresinin oylamasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi,
tezkereyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
Gündemin Seçim
kısmına geçiyoruz.
VII.-
SEÇİMLER
A) Komisyonlara Üye Seçimi
1.-
(10/121, 129, 132, 134) esas numaralı Meclis Araştırma
Komisyonuna üye seçimi
BAŞKAN -
Sayın milletvekilleri, gemi inşa sanayisindeki iş güvenliği
ve çalışma şartları sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla kurulan (10/121, 129, 132, 134) esas numaralı Meclis
Araştırma Komisyonu üyeliklerine siyasi parti gruplarınca
gösterilen adayların listesi bastırılıp sayın üyelere
dağıtılmıştır.
Şimdi
listeyi okutup oylarınıza sunacağım:
Gemi
İnşa Sanayisindeki İş Güvenliği ve Çalışma
Şartları Sorunlarının Araştırılarak
Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis
Araştırması Komisyonu Üyelikleri Aday Listesi (10/121, 129, 132,
134)
Adı
Soyadı
Seçim Çevresi
AK
Parti (10)
Abdurrahman
Arıcı Antalya
İbrahim Halil
Mazıcıoğlu Gaziantep
Fuat Bol İstanbul
Mehmet Beyazıt
Denizolgun İstanbul
Mehmet Domaç İstanbul
Özlem Piltanoğlu
Türköne İstanbul
Azize Sibel Gönül Kocaeli
Recai Berber Manisa
Hasan Ali Çelik Sakarya
Mustafa Cumur Trabzon
CHP
(3)
Bayram Ali Meral İstanbul
Çetin Soysal İstanbul
Ali Rıza Öztürk Mersin
MHP
(2)
Mithat Melen İstanbul
Gürcan Dağdaş Kars
DTP
(1)
Sebahat Tuncel İstanbul
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Meclis
Araştırma Komisyonuna seçilmiş bulunan sayın üyelerin 30/04/2008
Çarşamba günü (bugün) saat 16.00da Halkla İlişkiler Binası
B Blok 2. Kat 4. Banko Araştırma Komisyonları Toplantı
Salonunda toplanarak başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimini
yapmalarını rica ediyorum.
Komisyonun
toplantı yer ve saati ayrıca plazma ekranda ilan edilmiştir.
Alınan karar
gereğince, sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
Birinci
sırada yer alan, Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret
Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun ile Devlet
Su İşleri Umum Müdürlüğü Teşkilat ve Vazifeleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
B) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Bazı Yatırım ve Hizmetlerin
Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması
Hakkında Kanun ile Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğü
Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/480) (S. Sayısı: 94)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
İkinci
sırada yer alan, Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali
Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
2.- Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci
Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/549) (S. Sayısı: 216) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu
216 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Sayın
milletvekilleri, alınan karar gereğince bu tasarı İç
Tüzükün 91inci maddesi kapsamında görüşülecektir. Bu nedenle
tasarı tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine
geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek ve
bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.
Tasarının
tümü üzerinde söz isteyen, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Özyürek.
Buyurun
Sayın Özyürek. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; Mali Müşavirlik Kanun Tasarısı hakkında
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, 3568 sayılı Yasa yani şu anda yürürlükte
bulunan ve bu mesleğin yetkilerini, sorumluluklarını ve
örgütlenmesini düzenleyen Yasa bundan on dokuz yıl önce, 1989
yılında çıkmıştır. Bu Yasa çıkarken elli
yıla yakın hazırlıklar yapılmıştır
çünkü çağdaş ekonomiyle yönetilen, piyasa sistemiyle yönetilen her
ülkede buna benzer bir yasa vardır ve bu meslek, örgütlü bir şekilde
görevini yapmaktadır.
Bu mesleğin
esas görevi ekonomiyi kayda almaktır. Bu mesleğin esas görevi
işletmelerin mali tablolarını denetlemektir ve vergi
kanunlarında, iş kanunlarında, Ticaret Kanununda ve diğer
kanunlarda kendilerine verilmiş olan denetim yetkisini yapmaktır.
Bu meslek yeni
bir meslektir. Örgütlenmesi itibarıyla Türkiyede yenidir çünkü odalar ve
birlik, yani TÜRMOB, 1990 yılından itibaren faaliyete geçmiştir.
Bu Yasa çıkarken önemli eksikleri olduğu hep söylenmiştir ama
1990 yılından bugüne kadar yeni bir tasarı Türkiye Büyük Millet
Meclisinin önüne gelememiştir. Geçen dönem bir kanun teklifi Plan ve Bütçe
Komisyonundan geçmiş olmasına rağmen, kadük olmuştur.
Değerli
arkadaşlarım, odalar ve birlik oluştuktan sonra, bu
mesleğin sorunlarını çözmek için büyük çaba göstermiş,
örgüt, uluslararası kuruluşlara üye olmuş, Uluslararası
Muhasebeciler Federasyonu (IFAC) gibi, bu mesleğin bütün dünyadaki
çatı örgütünün de bir aktif üyesi hâline gelmiştir.
Bu uygulanan
dönemde zaten, yasa çıkarken bazı eksikler vardı- uygulamayla
da çıkan bu eksiklerin giderilmesi gerekirdi. Ama, önümüze gelmiş
olan tasarı, bu eksikleri, bu ihtiyaçları giderecek bir tasarı
değildir. Serbest muhasebecilerin, serbest muhasebeci mali müşavir
yapılması gibi önemli bir maddeyi, önemli bir düzenlemeyi bir kenara
bırakırsanız, diğer düzenlemelerin hepsi, kim aday olabilir,
kim aday olmamalıdır veya seçim yöntemi blok liste mi olsun, nispi
temsil mi olsun veya çarşaf liste mi olsun gibi, seçim sistemiyle ilgili
düzenlemeler yapılmaktadır.
Şimdi, öyle
bir olayla karşı karşıyayız ki, bu hafta sonu, yani
cumartesi, pazar günü pek çok odanın genel kurulu yapılacak. Biz burada
odalardaki seçim yöntemini alelacele, yirmi iki maddelik, yirmi sekiz maddelik
bir kanun tasarısını temel yasa gibi görüşerek bir an önce
çıkarmaya çalışıyoruz. Ama odaların hepsi üyelerini,
yani seçmenlerini askıya çıkarmışlardır ve bu kanun
çıkmadan önce de pek çok oda kongresini yapmış olacak. Peki, bu
nasıl olacak? Şu anda, bu hafta sonu kongresini yapacak odalar eski
maddelere göre yapacaklar, daha sonra kongre yapacak olanlar da yeni kanuna
göre mi yapacak? Böyle bir kargaşa olabilir mi? Burada grup başkan
vekili arkadaşlarımızla konuşurken, iktidar mensubu, Bu
seçime zaten yetişmez. dediler.
Peki, bu seçime yetişmezse bu acele niye? Niçin yirmi sekiz
maddelik bir kanunu iki bölüm hâlinde bir temel yasa gibi görüşüyoruz?
Bugün çarşamba, yarın 1 Mayıs; buradan çıkmış
olsa bile herhâlde Sayın Cumhurbaşkanına gitmesi, kendilerinin
bunu onaylaması oldukça bir vakit alacaktır ve
başlamış olan bir maçın kurallarını değiştirmek
doğrusu son derece yanlış olmuştur.
Değerli
arkadaşlarım, TÜRMOB ve mali müşavirler odaları, günlük
parti politikalarının girmediği, o anlamda siyasetin
girmediği, ama elbette ülke politikası, dünya politikasıyla
ilgili belli tavrı, görüşü olan örgütlerdir. Ama günlük parti politikalarının
bu örgütte yeri yoktur. Şimdi getirilmek istenen bu düzenlemelerle, belli
grupların, yani çeşitli odalarda liste çıkarıp
kazanamamış olan grupların da bir yer tutması, onlara da
pay verilmesi için bir nispi temsil getirilmişti. Plan ve Bütçe Komisyonunda
uzun tartışmalar sonunda hem blok listenin hem de nispi temsilin
birlikte olamayacağı, bunun olsa olsa
tek ve ortak bir listede, yani bütün adayların alt alta
yazılması ve karşılarına konulan karelerin
işaretlenmesi suretiyle yapılabileceği noktasında bir
uzlaşmaya varmıştık.
Umarım ve
dilerim ki bu uzlaşmadan bir geri dönüş olmaz. Fakat gördüğüm
kadarıyla, AKP Grubunda sanki bu uzlaşmadan dönme yönünde bir
girişim yapılacakmış izlenimi bende var. Bunlar son derece
yanlış olur. Bir de Milliyetçi Hareket Partisiyle, Demokratik Toplum
Partisiyle, Cumhuriyet Halk Partisiyle ve iktidar grubuyla bir haftaya
yakın, üzerinde özel gruplar kurarak, diğer komisyon
çalışmalarıyla bir uzlaşmaya vardık. Eğer bu
uzlaşmadan dönülürse tabii, bu, güven açısından çok önemli
sorunlar getirir ve bu Parlamentonun çalıştırılması,
birbirimize güven içinde çalışması yönünden büyük
sıkıntılarla karşı karşıya
kalırız. Bu Parlamentonun önüne kısa bir süre sonra Türk Ticaret
Kanunu gibi diğer bazı önemli kanunlar gelecektir. Bu kanunlarda
muhalefetin belli bir anlayışı, toleransı sağlanamazsa
bu kanunları çıkarmak mümkün olmaz. Bu toleransın, bu
uzlaşmanın, bu karşılıklı güvenin devam
edebilmesi için de verdiğimiz sözden dönmememiz gerekir.
Değerli
arkadaşlarım, burada, bazı adayların kişilikleri
tanımlanarak bazı adaylar tarif edilmek suretiyle şartlar
getirilmektedir. Şu anda TÜRMOB yönetimine seçilebilmek için herhangi bir
şart yoktur; elbette odalardan seçilmiş delege olmak gerekiyor.
Odalardan seçilmiş delege, kaç yıllık kıdemi var, fiilen bu
mesleği yapıyor mu yapmıyor mu gibi şartlar aranmadan
seçilirken şimdi, Hükûmet tasarısıyla beş yıl
kıdem aranıyordu, Komisyondaki tartışmalarda bu üç
yıla indi, onun yanında fiilen çalışma şartı
getirildi. Ben, bu camianın, TÜRMOBun on bir yıl
Başkanlığını yaptım ve bu mesleği fiilen ifa
eden birisi de değildim. Peki, şimdi, benim şartlarımı
taşıyan birisi bürokrasiden ayrılsa, bu camianın takdirini
kazansa ve aday olsa Hayır, sen aday olamazsın. diyoruz. Yani,
buralar, Anayasamızın ilgili maddesine göre özerk
kuruluşlardır, üyelerden topladığı aidatlarla
yönetilen kuruluşlardır. Buralara, vesayetçi bir anlayışla,
sen ancak şu yöntemle seçim yapabilirsin, senin adayların ancak
şu şartları taşırsa seçime girebilir gibi
kısıtlamalar getirmek son derece yanlıştır.
Değerli
arkadaşlarım, TÜRMOBda odalarda kongreler yapılıyor. Bu
kongrelerden TÜRMOBa yani Birliğe delege seçiliyor. Şu anda 25 üyeye
1 delege seçiliyor. Hükûmet tasarısı 100 üyeye 1 delege seçilsin diye
geldi, Komisyonda 75e indirildi. TÜRMOB camiasının bu konudaki önerisi
ise 50dir. Bir camia kendi şartlarını kendisi belirlemelidir
değerli arkadaşlarım.
Burada
geçmişte TOBB Yasasını görüştük. TOBB Yasası
hazırlanırken Hükûmet TOBBla çok yakın bir iş birliği
yaptı ama ne yazık ki TÜRMOBla böylesi bir iş birliği
yapılmadan bu tasarı getirildi. Biz, devlet olarak, Hükûmet olarak
bir vesayet hakkımız var, öyleyse bizim dediğimiz şekilde
aday göstereceksiniz, bizim dediğimiz yöntemle seçim
yapacaksınız. deniliyor. Başka neler var? Mesela En fazla iki
dönem oda başkanlığı yapılabilir. deniliyor.
Değerli
arkadaşlarım, bizim öylesine odalarımız var ki oraya
hatırla, gönülle başkan bulursunuz. O başkanı da siz iki
dönem bu işi yaparsınız, sonra bu işi
yapamazsınız derseniz, oralara yönetici bulmakta büyük zorluk
çekersiniz. Biliyorsunuz, TESKte böyle bir süre konulmuştu -daha sonra
Anayasa Mahkemesi bunu iptal etti- barolarda bu süreler vardı, yine orada
bir değişiklik yaptık. Niçin burada illa bir süre koymaya
çalışıyoruz?
Şimdi,
burada en çok tartıştığımız konu, değerli
arkadaşlarım, nispi temsil. Hükûmet tasarısında nispi
temsil getirilmiştir. Şu anda blok listeler hâlinde seçime
gidilmektedir, bu blok listeden en çok oyu alan liste kazanmış
olmaktadır. Hükûmet tasarısında deniliyor ki: Blok listeler
hâlinde seçime girilsin ama seçilenler nispi olarak değerlendirilsin. Bir
örnekle bunu anlatırsak: 1.000 üyeli bir odada iki liste çıktı,
(A) listesi, (B) listesi. (A) listesi 800 oy aldı, (B) listesi 200 oy
aldı. Yönetim kurulunun da 5 kişiden oluştuğunu
düşünürseniz; 4 üye 800 oy alan listeden seçilecek, 1 üye 200 oy alandan
seçilecek. Peki, buradaki 800 oy almış kişinin, adayın
hukukunu nasıl koruyacaksınız? 800 oy alan aday seçilmemiş
sayılacak, buna karşılık 200 oy alan aday seçilmiş
sayılacak. Bu, şahıs hukuku açısından son derece
sakıncalıdır, hukuka aykırıdır, Anayasaya
aykırıdır.
Bu nispi temsili
sağlayacak yöntem siyasi partilerde bulunmuştur. AKPnin
tüzüğünü de ben Plan ve Bütçe Komisyonunda getirmiştim, Cumhuriyet
Halk Partisinin tüzüğü de ortada. Orada ya blok liste
yaparsınız, blok listede, o liste eğer çizilme filan yoksa
olduğu gibi kazanır veya nispi istiyorsanız çarşaf liste
dediğimiz tek liste yöntemi uygularsanız. Bütün adaylar alfabetik
sıraya göre alt alta yazılır, onun karşısına
konulan kareler işaretlenir, en çok işareti kim almışsa
onlar seçilmiş sayılır. Bizim, Komisyonda bir hafta, on günlük
tartışma sonunda bütün partilerle birlikte bulduğumuz yöntem
budur. Eğer bundan dönülürse, Hükûmet tasarısındaki gibi bir
nispi temsil tekrar gündeme gelirse, bilelim ki değerli
arkadaşlarım, bu Anayasaya aykırıdır, bu hukuka
aykırıdır. Yani, az alan insanın çok oy alanın yerine
seçildiği bir sistem hukuki değildir, demokratik değildir.
Arkadaşlarımız
diyorlar ki: Siyasi partiler nispi temsille seçilmiyorlar mı? O çok
farklı bir yöntemdir ve orada kurumlar vardır. Bu, gruplar
dediğimiz, seçimde liste çıkaran insanlar sabah gelir, adaylardan
ikisini de beğenmez veya birini beğenmez, birisi der ki: Gelin
arkadaşlar, birlikte bir liste çıkaralım. Bunu bir kurum gibi,
bir grup gibi, ön seçim yapacak, o ön seçime göre öncelik verilecek gibi
algılamak son derece yanlıştır ve Hükûmetin önerdiği
nispi temsil sistemi, yani blok listeyle nispi temsil sistemi ne Barolar
Birliğinde vardır ne esnaf odalarında vardır ne ticaret
odalarında vardır ne mimar-mühendis odalarında vardır ve
benim bildiğim kadarıyla da dünyanın hiçbir yerinde yoktur. Bir
kongrede seçime giriyorsanız, çok oy alan seçilmiş, az oy alan
seçilmemiş olur. Bu, doğal; hukukun doğasında vardır.
O nedenle, Hükûmet tasarısındaki yöntemin
yanlışlığını bir hafta içinde tartışa
tartışa birbirimizi ikna ettiğimizi zannediyorum. Buradan dönmek
büyük sorunlar yaratır.
Değerli
arkadaşlarım, TESKte, TOBBda, sendikaların
konfederasyonlarında, hem bir sendikanın başkanı hem de
konfederasyon yönetim kurulu üyesi olmak mümkündür. TESKteki şu andaki
başkan, aynı zamanda bir başka federasyonunun da
başkanıdır. TÜRMOBda hem odada hem Birlikte görev alınamaz
diye buraya açık bir hüküm getirilmektedir. Bu, belli bir kişiyi
istihdaf eden eski deyimle- bir maddedir. Oysa kanunlar şahıslara
göre çıkarılmaz, kanunlar genel nitelikli olur. Burada, belli
şahıslar göz önünde bulundurularak tarifler yapılmak suretiyle
yasa çıkarılmaktadır.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, bu meslek, henüz on dokuz yıllık
bir meslek. Bu mesleğin organlarını, odasını,
Birliğini yok sayarak, o camianın görüşlerini dikkate almadan,
benim vesayet yetkim var, ben istediğim şekilde seçim
yaptırırım anlayışıyla bir tasarı
hazırlarsanız, bu son derece yanlış olur. Bunun yolu,
değerli arkadaşlarım, birlikte, katılımcı bir
anlayışla bu tasarının düzenlenmesiydi. Bu
yapılmamıştır. Ama komisyonda bazı noktalarda uzun
müzakerelerden sonra bir uzlaşma sağlanmaya
çalışılmıştır. Bu uzlaşmadan da dönülürse,
inanmanızı isterim ki, bir şeyler yapmış olursunuz
ama, bu camiaya, bu mesleğe kötülük yapmış olursunuz.
Bir de şu
anda, dediğim gibi, bu hafta sonu pek çok odamızın kongresi
yapılıyor, ayrıca öbür hafta, daha öbür hafta diğer
odaların kongresi yapılacak ve hepsinin de Seçim Kuruluna listeleri
verilmiştir. Askı süreleri tamamlanmıştır. Yani seçim
süreci başladığı anda seçim yöntemini, seçim
tarzını değiştiren bir düzenleme yapılamaz, kesinlikle
yanlıştır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum Sayın Özyürek, buyurun.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu düzenlemelerin
olsa olsa gelecek seçimden itibaren uygulanacağına dair bir geçici
maddeyi buraya koymamızda yarar var. Eğer gelecek seçime
uygulayacaksak bu tasarıyı, bunu da işte İç Tüzükü
zorlayarak temel yasa gibi görmek, işte burada konuşma
haklarımızı kısmak, iyileştirme yönündeki
önergelerimize sınır getirmek doğru değildir. O
bakımdan ben sağduyunun hâkim olacağını,
Bakanlığın ve iktidar partisinin bu mesleğin
sorunlarını çözecek şekilde iyileştirmeler
yapılmasına katkı vereceğini umuyorum ve
başlamış olan seçim sürecini etkileyecek maddelerin de bu
seçimde kesinlikle uygulanmaması gerektiğini düşünüyorum ve
hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Özyürek.
Milliyetçi
Hareket
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkanım, bildiğiniz gibi İç
Tüzükümüze göre komisyonların temsilinde ya başkan, başkan
vekili ya da özel bir sözcünün olması gerekir. Rapora göre özel sözcü de
olmadığına göre, aslında bunun görüşmelerine
başlanmamış olması gerekiyordu. Şu anda bu raporun
özel sözcüsü oturmamaktadır, komisyon temsil edilmemektedir, dolayısıyla
bu görüşmelere ara verilmesi ve bunun görüşmelerine başlanmamış
olması gerekmektedir. Çünkü burada özel sözcü olarak bir başka
milletvekili yazılmaktadır. Bu bakımdan, komisyon temsil
edilmediği için bu tasarının görüşülemeyeceğini
düşünüyorum.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Daha önceden,
sürekli bu şekilde temsil edildi.
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, bu raporun sözcüsü burada yazılı.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Sayın
Başkanım, zaten Plan ve Bütçe Komisyonu raporunda da sözcü olarak
benim ismim belirtildi, ayrıca belirtmeye gerek yok, sözcü benim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Bu raporun sözcüsü olarak yazılı bir başka
milletvekili bulunmaktadır, dolayısıyla
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Olur mu efendim,
ben Plan ve Bütçe Komisyonu Sözcüsüyüm.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Arkadaşımız zaten Komisyon
Sözcüsüdür Sayın Başkan.
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, siz, sözcü olarak, ancak o komisyon raporu için özel
sözcü seçilmişseniz temsil edebilirsiniz.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Hayır
efendim.
OKTAY VURAL
(İzmir) - Başkan ya da başkan vekili olur. Dolayısıyla
temsil olmadığı için görüşmeler yapılamaz.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Olur mu öyle
şey! O sizin yorumunuz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Daha önceden uygulamalarımız var Sayın Başkan.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) O sizin
yorumunuz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, görüşmelerin başlanmamış
olması lazım. Komisyon olmadığı için bu tasarının
görüşülmesine başlanmamış sayılması
gerekmektedir. Çünkü başlangıç itibarıyla komisyon temsili söz
konusu değildir. Gündemde geriye gidilemeyeceğine göre, bundan
sonraki tasarılarla ilgili görüşmelere devam edilmesi gerekiyor.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan, değerli
arkadaşımız Hasan Fehmi Kinay sözcü olarak komisyon raporunda
yer almaktadır. Dolayısıyla herhangi bir problem yoktur.
OKTAY VURAL
(İzmir) Hayır efendim,
genel sözcüdür; yanlış.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan, o konuda herhangi bir
problem yoktur.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Daha önceki uygulamalarımız vardır Sayın
Başkan.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Bütün uygulamalarımız bu
şekildedir Sayın Başkanım.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkanım, İç Tüzükümüzün 45inci
maddesine göre Komisyonlar, Genel Kurulda başkan veya başkanvekili
veya o konu için seçilmiş özel sözcü veya sözcüler tarafından temsil
olunurlar. Dolayısıyla bir sözcünün komisyonu temsil görevi yoktur.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Arkadaşımız burada sözcüdür ve
yetkilidir, raporda bu açıkça ifade edilmiştir.
OKTAY VURAL
(İzmir) Hayır, hayır, değil.
Efendim,
diğer kanun, yani bunun görüşülmesi
Komisyon temsil edilmediği
için bu görüşmelerin yok sayılması ve gündemin bundan
sonraki maddelerine geçilmesi gerekmektedir.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkanım, İç Tüzükle
hiçbir alakası yok. Arkadaşımız yetkilidir ve Komisyon
yerindedir, herhangi bir problem yoktur.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkanım, raporda Bu raporun sözcüsü diye
ayrı bir milletvekili yazılmıştır.
Dolayısıyla, sözcülerin komisyonları temsil etme görevi yoktur.
Ancak özel sözcü olduğu zaman mümkündür.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkanım, bu konuda uygulamalarımız var.
İç Tüzükte diyor ki, Genel Kurulda komisyon başkanı veya
başkan vekili, o da yoksa o iş için seçilmiş sözcü veya
sözcüler
Tamam, arkadaşımız Plan ve Bütçe Komisyonunun
sözcüsüdür ama Genel Kurulda temsil edemez.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkanım, bakın,
uygulamalar bu şekilde. Geçmişteki görüşmelere bakın,
hepsinde sözcü arkadaşımız defalarca orada görevini
yapmıştır. Böyle bir mantık olur mu!
OKTAY VURAL
(İzmir) Mümkün değil efendim.
BAŞKAN Bu
arada, 27nci maddede de Komisyonlar, başkanlarının yönetiminde
çalışır. Başkan bulunmadığı zaman
başkanvekili, o da yoksa sözcü, komisyona başkanlık eder. diye
bir şey var.
KAMER GENÇ
(Tunceli) O, komisyon toplantılarında
OKTAY VURAL
(İzmir) O, komisyon toplantılarında efendim, Genel Kurulda
temsil değildir. 45inci maddeye bakmak lazım. İç Tüzükün
45inci maddesi.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) O, yukarıdaki komisyon.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, daha önce uygulamamız var Sayın Başkanım.
Yani, daha önce bu konuda uygulamamız var. Burada sözcü komisyonu temsil
edemez, ancak komisyonda bu iş için seçilen
BAŞKAN Ben
sizi anladım. Bana bir dakika müsaade ederseniz eğer
KAMER GENÇ
(Tunceli) Tamam, peki.
OKTAY VURAL
(İzmir) Uygulamanızı bekliyoruz efendim.
AKİF
EKİCİ (Gaziantep) Sayın Başkan, 20 kişiyle
görüşülmez ki!
BAŞKAN
Efendim?
AKİF
EKİCİ (Gaziantep) 20 kişiyle görüşülmez ki! Toplam 20-25
kişi var salonda.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Efendim, karar yeter sayısı isteyin.
BAŞKAN
Şimdi, o başka, konumuzun dışında sizin
söylediğiniz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Komisyon temsil edilmiyor efendim.
BAŞKAN -
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 15.26
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.44
BAŞKAN:
Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP
ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Fatma
SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 97nci
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
216 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet burada.
Sayın
milletvekilleri, İç Tüzükün 27nci maddesine göre Komisyon
başkanı bulunmadığı zaman başkanvekili, o da
yoksa sözcü, komisyona başkanlık eder. İç Tüzükün 45inci
maddesine göre de Komisyonlar, Genel Kurulda başkan veya
başkanvekili veya o konu için seçilmiş özel sözcü veya sözcüler
tarafından temsil olunurlar. İki madde birlikte
değerlendirildiğinde, komisyon sözcülerinin komisyonu temsil
edebilecekleri konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır.
İç Tüzükün
45inci maddesinin gerekçesinde de sözcünün komisyonu Genel Kurulda da temsil
edebileceği açıkça ifade edilmiştir. Komisyon sözcüsünün
komisyonu temsil etmekle görevli olduğu, sözcü kavramının
tanımında da içerilmiştir. Komisyon sözcüsünün komisyonu temsil
edememesi, komisyon adına açıklama yapamaması hâlinde sözcünün
varlığı tartışma konusu olur. Öte yandan, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda bugüne kadar yapılan uygulamalarda
komisyon sözcüsünün başkan ve başkan vekilinin yokluğunda komisyonu
temsil ettiği görülmektedir. Bu nedenle uygulamamızda herhangi bir
yanlışlık bulunmamaktadır.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkanım, bu İç Tüzük ihlalidir, yeni
bir İç Tüzük ihdasıdır. Açıkçası 45inci madde
komisyonların Genel Kurulda temsilini düzenlemektedir. Bu temsil düzeni
bir başka maddeyle, yorumla, lafzi ruhuyla yorumlanıp
genişletilemez. Dolayısıyla burada söylenen husus, o konu için
seçilmiş özel sözcü ve sözcülerdir. Dolayısıyla buradaki
daraltıcı anlamla komisyon temsili
kısıtlanmıştır. Dolayısıyla bir başka
maddedeki temsil sıfatını buraya koymak mümkün değildir.
Nitekim, raporda
da aynen bu raporun sözcüsü diye yazılmıştır. Bu raporun
sözcüsü dendiğine göre sözcünün artık sözcülük görevi
kalmamıştır. O bakımdan, Sayın Başkanım, bu,
usule aykırı bir işlemdir. Usule aykırı
işlemlerin de kesinlikle devam etmesi mümkün değildir. Bu
bakımdan bu uygulama İç Tüzükün yeniden bir ihdasıdır,
doğru değildir.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Vural.
OKTAY VURAL
(İzmir) Uygulamanın bu şekilde yapılması da İç
Tüzükün amir bir hükmüdür. Gerekçelerle bunların yorumlanması mümkün
değildir. Aksi takdirde, İç Tüzükün böyle ihlalleriyle, yeni İç
Tüzük ihdasıyla açıkça hukuka aykırı bir işlem yapmış
oluruz.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, o zaman bu konuda tutumunuz hakkında
söz istiyorum efendim. Usul tartışması
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Tabii, gerekiyor.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yani böyle olmaz ki. Yıllarca
Oradaki
arkadaşlarımız sizi yanlış yönlendiriyorlar, olmaz ki efendim.
Usul hakkında tartışma istiyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Kesinlikle yeni bir İç Tüzük ihdasıdır.
M. AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Özel sözcü ne işe yarar o zaman?
BAŞKAN
Peki.
Usul
tartışması açıyorum.
VIII.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.-
Komisyonların, Genel Kurulda komisyon sözcüleri tarafından temsil
edilip edilemeyeceği hakkında
BAŞKAN 2
lehte, 2 aleyhte
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Aleyhte.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ben aleyhte istiyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Lehte.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Lehte söz istiyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkanım, yalnız şunu da ifade
etmek isterim: Bu bir İç Tüzük ihdasıdır,
değiştirilmesidir. Bununla ilgili bir oylamayla yeni İç Tüzük
ihdası da yapılamaz. Bunu da ifade etmek istiyorum.
Dolayısıyla, yapacağınız tartışmayı
Genel Kurulun onayına sunarak İç Tüzük değişikliğini
gerçekleştirmiş olmak da yanlış olur. Bu da
yanlış bir uygulamadır.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, biraz sonra
tartışacağız zaten bunu kürsüden.
OKTAY VURAL (İzmir)
Yapılması gereken husus, Başkanlığın bu raporun
görüşülmesinde komisyon temsili olmadığı için
ertelenmesidir ve yeni gündeme göre teşekkül etmesidir.
BAŞKAN
Sayın Vural teşekkür ederim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, Sayın Grup
Başkan Vekili yeni bir usul tartışması açıyor.
Bunları kürsüden anlatsın Sayın Milletvekili.
Efendim, usul
tartışmasını açtınız. Sayın Grup Başkan
Vekili usul tartışmasında kalkar, meramını beyan eder.
Sayın
Başkan, tutumunuz hakkında lehte söz talep ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Buyurun
Sayın Genç, aleyhte
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Aleyhte.
BAŞKAN
Sayın Anadol, siz aleyhte.
OKTAY VURAL
(İzmir) Aleyhte.
BAŞKAN
Sayın Anadol önce oldu.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Lehte.
BAŞKAN
Tamam.
On dakika süre
verdim.
Buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Yarın 1
Mayıs İşçi Bayramı. 1 Mayıs Bayramını,
bütün işçilerimizin, bütün çalışanların, emekçilerin,
kutluyorum. Aslında bunun Taksim Meydanında kutlanması
gerekirken, maalesef bugünkü Hükûmet ve onun bürokratları da çok büyük bir
korku içinde oldukları için, halkı daima meydanlardan kenar
mahallelere itmeye çalışıyorlar. Ben yarın Almanyada bir
panele gideceğim için bu 1 Mayısta Taksimde bulunamayacağım
için de üzülüyorum.
Sayın
Başkan, şimdi, bu İç Tüzükümüzün maddesi çok açık. Diyor
ki: Genel Kuruldaki düzenleme ayrı, komisyondaki düzenleme ayrı.
Komisyonda başkan, başkan vekili ve sözcü temsil edebilir, ama Genel
Kurulda başkan, başkan vekili veya o iş için seçilmiş sözcü
veya sözcüler. Bu, çok açık bir Türkçedir. Bunu başka anlamak için,
komisyonun seçilmiş sözcüsünün de burada Genel Kurulu temsil edeceği
konusunda karara varmak için, yani çok zor bir yoruma gitmek lazım.
Şimdi, değerli milletvekilleri,
şimdi bunun böyle düzenlenmesinin bir anlamı vardır. Komisyonda,
ki burada komisyonu temsil eden kişilerin komisyondaki müzakereleri, gelen
kanun teklif ve tasarılarını çok ayrıntılı olarak
incelemesi lazım. Yani, komisyonda o kanun tasarı ve teklifleri
müzakereye başlandığı andan son oylamasına kadar o
komisyonda bulunması, komisyondaki bütün bilgileri edinmesi ve böyle
geniş bir bilgiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun huzuruna
gelmesi ve burada da milletvekillerinin bu konuyla ilgili olarak sorduğu
soruları ayrıntılı cevaplayabilecek şekilde bunu
değerlendirmesi lazım. Şimdi, komisyonun
çalışmasını biliyorsunuz, ya başkan o kürsüde oturuyor
ya da başkan ve başkan vekili birlikte oturuyorlar. Zaten sözcü çok
defa komisyon çalışmalarına katılmaz. Ama, İç Tüzükte
getirilen bu hüküm başkan, başkan vekili veya o iş için
seçilmiş sözcü
Eğer o iş için komisyon bir sözcü seçerse,
Arkadaş, Genel Kurulda bu kanun teklif ve tasarısını
komisyon adına orada sen temsil et. derse orada tayin edeceği
temsilcinin de komisyon müzakerelerinin başından sonuna kadar orada
komisyon sırasında oturup bu konularda bilgi sahibi olması
lazım. Hiç komisyon müzakerelerinde komisyonda bulunmamış,
herhangi bir bilgisi yok, görgüsü yok, ondan sonra gelecek, burada oturacak ve
milletvekilleri soru soracak kanunla ilgili, önergeler verecek, Önergelere
katılıyor musun, katılmıyor musun? gibi sözlerle muhatap
olduğu zaman, ilgili arkadaş, komisyon çalışmalarını
baştan sonuna kadar takip etmediği için burada yeterli bir bilgiye
sahip olmayacak. Dolayısıyla, Genel Kurulu sağlıklı ve
doğru bilgilendirmeyecek. İşte, bunun mantığı
budur. Yani, eğer başkan ve başkan vekili komisyonun toplantısının
başından sonuna kadar komisyon müzakerelerini orada takip edip her türlü
bilgiyi alan, dosyayı okuyan, maddeleri okuyan, birbirlerine
bağlantılarını sağlayan, dolayısıyla kanunun
âdeta bir yazarı gibi, bir eseri meydana getiren kişi demektir.
Komisyonu burada temsil edecek kişinin bu doğrultuda, bu düzeyde ve
bu kapasitede bilgi sahibi olması lazım.
Şimdi,
burada bir önerge veriliyor. Bu önergeyi kabul ettiğiniz zaman, komisyonu
temsil eden kişi eğer burada yeterli bir bilgiye sahip değilse,
bakarsınız, başka bir maddeye ters bir önerge verilir. O önerge
kabul edildiği zaman, icabında
Maalesef, ben bu dönemde, burada
komisyonu temsil eden birçok insanların, başkanların burada
yeterli bir bilgiye sahip olmadıklarını gördüm. Burada önergeler
müzakere edilirken, en azından katılıyorum-katılmıyorum
kelimesi ifade edilirken sayın milletvekilleri, icabında komisyon
sırasında veya hükûmet sırasında oturan kişilerin, bu
önergenin bu yasaya getirecekleri yenilikleri veya
aykırılıkları burada belirtmesi lazım. Burada belirtecek
ki, hakikaten, verilen bir önerge bu getirilen kanuna yeni bir içerik
kazandırıyor mu, yeni bir anlam kazandırıyor mu, yeni bir
değer kazandırıyor mu, bu yönden, bu önerge üzerinde Genel
Kurulu bilgilendirmesi lazım. Sen komisyon toplantısına
katılmamışsın, komisyondan gelen metin hakkında bir
bilgin yok; gelip de burada süs, ot gibi oturmanın da bir anlamı yok.
Bu, Genel Kurula karşı da bir saygısızlıktır.
Burada önemli
olan bilgi, değerli milletvekilleri; burada önemli olan, konuya
hâkimiyettir. Konuya hâkim olmayan bir kişi, gelip de burada, komisyon
masasında oturması, Genel Kurulda temsili iyi yapamaz. Bizim burada
istediğimiz, doğru dürüst kanun çıksın veyahut da
Yani
şimdi burada komisyon başkanı nerede, başkan vekili nerede?
Onlar gidecek, işlerine bakacak, burada
Ya, İç Tüzükte böyle bir
hüküm var: Başkan, başkanvekili veya o iş için seçilmiş
sözcü
Değerli
arkadaşlarım, yani biz, geçmişte de uygulamalarımız
var ama maalesef, birtakım yanlış bilgilendirmeler nedeniyle,
burada, tabii iktidar partisi de çoğunlukta olduğu için, yahu ne
yaparsak nasıl olsa geçiyor gidiyor. Bizim çoğunluğumuz var.
Oyumuz her şeyi, parmak her şeyi yeniyor. Hak, hukuk yok. Bilgi de
önemli değil. Ne olacak, yeter ki kanunlar geçsin inancı ve
düşüncesiyle burada kanunları geçirirsek gerçekten bu ülkeye, bu
Meclise faydalı hizmetler yapmayız.
Soruyorum size:
Komisyon sırasında oturan kişi eğer komisyonun
müzakerelerine katılmamışsa, kanun metnini okumamışsa,
ondan sonra, gelen idare de bugüne kadar kendisine verilmiş bilgilerden
habersizse burada neyi temsil edecek? Burada milletvekillerinin sorduğu
soruları nasıl cevaplandıracak. Değerli milletvekilleri, bu
bir bilgi meselesidir, bu bir deneyim meselesidir, bu bir birikim meselesidir.
Sonra, hayati
kanunlar geliyor, hayati kanunların birbirlerine, dediğim gibi,
bağlantıları var. Mesela, özellikle bu meclislerde gördüğüm
en önemli şeylerden birisi de bir son dakika korsan önergeler geliyor ve
bu korsan önergeler ülke menfaatine o kadar büyük sıkıntılar
yaratıyor ki. Bazı holdinglerin, bazı güç odaklarının,
son anda bazı temsilcilerin kanalıyla buralarda son bir önerge
veriyorlar. Şimdi, o önergeyle ülke ne kazanıyor, kim ne
kazanıyor, ülke ne zarara gidiyor, başka kim kâr ediyor, kim zarar
ediyor? Bunu bu Genel Kurulun bilmesi lazım. Bir bakıyorsunuz, son
anda, hakikaten ülkeye büyük sıkıntılar yaratacak ama
birtakım güç odaklarına çok büyük avantajlar yaratacak bir önerge
geliyor. Şimdi, burada komisyon sözcüsü
Biz burada oturacak komisyon
sözcüsünün ülkesini seven insanlardan olduğunu kabul ediyoruz. Ama, buna,
ancak nasıl karşı koyabilir? Sahip oldukları bilgiyle
karşı koyabilir. Burada çıksa, komisyonda, hakikaten tam yetkili
bilgiyle oturursa o zaman milletvekili arkadaşlarımız
Bari,
birileri, o korsan önergeyi vermeye çalışan o birtakım menfaat
grupları bilir ki: Ha, demek ki bu Parlamentoda, biz son anda,
birtakım, bizim bazı temsilcilerimiz de olsa bu önergeler Genel
Kurulda geçmez.
Ben,
geçmişte de gördüm, burada da gördüm. Zaman zaman bir bakıyorsunuz
Şimdi, telefonlar çalışmıyor. O iyi yani, telefonlar
çalışmayınca iyi oluyor da
Geçen dönemlerde bir
bakıyorsunuz, çok ciddi bir vergi kanunu, bir borsa kanunu veya ekonomiyle
ilgili çok önemli kanunlar görüşülüyor. Bir bakıyorsunuz, birilerine
bir telefon geldi. Hemen o telefonun üzerine -ben Başkanlık
kürsüsünde oturduğum zaman Genel Kurulu izliyordum- bir bakıyorsun, o
telefon gelen hemen bir önerge yazıp gönderiyordu buraya.
Şimdi,
bunların, tabii bu kişisel hırs ve menfaatlerine bu Meclis engel
olacak. Meclis nasıl engel olacak? Meclisin en önemli engel
olacağı nokta Meclisi temsilen komisyon sırasında temsil
sıfatını taşıyan kişinin
taşıdığı bilgi, beceri ve dirayettir. Eğer bu
bilgi, beceri ve dirayete yeteri kadar sahip değilse o zaman komisyon Genel Kurula yeteri kadar
bilgiyi veremez.
Onun için, bizim
daha fazla da
Tabii, uzatmak da istemiyorum. Önemli olan burada İç
Tüzükün çok açık ve net hükmünün
Ve bunun da böyle olmasının
da bir mantığı var, çünkü sözcü olsaydı zaten diyecekti ki:
Komisyon, başkan, başkan vekili, sözcü tarafından temsil
edilir. O zaman hiç gerek de yoktu, mesele hallolmuş olurdu ama burada
diyor ki: Başkan, başkanvekili veya o iş için seçilmiş
sözcü ve sözcüler. deyince olay çok açık. Komisyon metninde de bu
vardı.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum. Lütfen tamamlayın.
KAMER GENÇ
(Devamla) Sayın Başkan, evet.
Bence bunu
zorlamaya gerek yok. Komisyon başkanınız gelsin. Buraya,
komisyon başkanlığına, başkan vekilliğine, böyle,
gidip de işleri olan, dışarıda iş takip eden
arkadaşları seçmeyin; bu Türkiyeye enerjisini, çalışma
gücünü, mesaisini Meclise verecek kişileri bu komisyon
başkanlığına veya başkan vekilliğine seçin.
Onların işleri varsa bizi seçin. Biz burada otururuz, sizi iyi temsil
ederiz, merak etmeyin.
Saygılar
sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Genç.
Lehinde
Sayın Nurettin Canikli.
Buyurun
Sayın Canikli.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İç Tüzükün
63üncü maddesi çerçevesinde talep edilen Sayın Başkanın tutumuyla
ilgili lehte söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, önemli bir kanun tasarısını görüşmeye
başlayacağız ama hepinizin izlediği gibi, yerinde olmayan,
bize göre de İç Tüzüke uygun olmayan yöntemlerle bu süreç engellenmeye
çalışılıyor. Önce, bunu burada ifade etmemiz gerekiyor.
Nedir
tartışma? İç Tüzükün 27nci ve 45inci maddeleri hükümlerinin
yorumlanması, değerlendirilmesi ve komisyonlarda sözcü olarak görev
yapan arkadaşlarımızın burada temsili, komisyonların
Genel Kurulda temsiliyle ilgili tartışma. Bu temsilin olup
olmayacağıyla ilgili farklı görüşler söz konusu.
Aslında, bu
konu, daha önceki birçok Genel Kurul çalışmasında gündeme geldi
değerli arkadaşlar. Hepiniz, hepimiz hatırlarız. 23üncü
Dönemde de gündeme geldi, 22nci Dönemde zaman zaman gündeme geldi ve bu
tartışmaların hepsinin sonucunda, komisyonlarda sözcü olarak
görev yapan arkadaşlarımızın komisyonları burada
temsile yetkili olduğu kabul edildi ve bu şekilde yürütüldü.
Geçtiğimiz haftaya bakın, ondan önceki haftaya bakın, daha
önceki aylardaki Genel Kurul çalışmalarına bakın ve burada
komisyonları temsil eden sözcü arkadaşlarımızın
olduğunu göreceksiniz. Bu defalarca tekrarlanmıştır,
defalarca gündeme gelmiştir ve defalarca Başkanlık
tarafından bu şekildeki uygulamanın teamül hâline geldiği
ifade edilmiştir, kararlar alınmıştır defalarca,
defalarca
Teamüller
önemlidir, belirleyicidir. Siz eğer bu mantıkla yani sözcü, yetkili
sözcü ya da özel sözcü yoktur ya da yetkili yoktur gerekçesiyle komisyon
toplanmamıştır, komisyon yoktur ve bu oturum geçersizdir gibi
bir mantıkla hareket edilirse geçmişteki Meclis
çalışmalarının çok önemli bir bölümünü yok saymanız
gerekir. Böyle bir mantık olabilir mi? Bu mantığın hukuki
bir altyapısı olabilir mi değerli arkadaşlarım?
ARİF
AKKUŞ (Mersin) Yanlış devam mı etsin yani?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Şimdi, bakın, esas itibarıyla
27nci madde çok açıktır. Komisyonlara başkanlık
yapabilecek konumda yetkilendirilmiş olan sözcü
OKTAY VURAL
(İzmir) Hangi madde?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) 27nci madde.
Çok net olarak,
sözcünün komisyona başkanlık edebileceği ifade ediliyor.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Burası komisyon mu?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Yani komisyona başkanlık ediyor,
komisyonu temsil ediyor, komisyonu yönetiyor. Bu yetki veriliyor. Bu yetki
mutlak bir yetkidir ve her yerde geçerlidir.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Her yerde!
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Yok, yok, yanlış.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) 45inci maddede düzenlenen sadece, 27nci maddede
düzenlenmeyen özel sözcülerin belirlenmesine ilişkin husustur.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) İç Tüzükün o maddesini de kaldıralım o zaman.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Yani, isterse komisyon, belli konular için,
burada belirtilenler dışında, yani başkan, komisyonu
temsile yetkili, komisyona başkanlık etmeye yetkili başkan,
başkan vekili ve sözcü dışında isterse ayrıca özel
sözcü ya da sözcüler görevlendirebilir. 45inci maddenin düzenleniş mantığı
budur. Bugüne kadar da böyle yorumlanmıştır ve böyle
uygulanmıştır değerli arkadaşlar. Onun için, burada
herhangi bir, İç Tüzüke aykırılık söz konusu
değildir. Zaten bu konu için, yani görüşmelerine
başladığımız 3568 sayılı Kanunla ilgili
olarak, bu konuyla ilgili olarak görevlendirilmiş özel sözcü arkadaşımız
da buradadır zaten. Yani bazı arkadaşlarımızın
belirttiği gibi iş takibi için dışarıda falan
değillerdir, o yönde bir sorun yoktur, buradadır o
arkadaşımız. Ama herhangi bir tereddüt hasıl
olmadığı için, sözcü arkadaşımızın
komisyonda temsil noktasında herhangi bir tereddüt hasıl
olmadığı için bu arkadaşımız oturmuştur.
Olay budur. Yani o arkadaşımız hem buradadır hem sözcü
yetkilidir. Buna rağmen bu tür iddiaların ortaya atılması,
yani geçersizdir, efendim yok sayılır gibi hukuki
dayanağı olmayan bu tür iddiaları ileri sürmek doğru
değildir.
Şimdi,
bakın, değerli arkadaşlar, buraya oturan, komisyonu temsilen
oturan her arkadaşımız olaya vâkıftır. Şimdi
bazı arkadaşlar diyorlar ki: Efendim işte, sözcü komisyon
toplantılarına katılmamış, yeteri kadar detayına
vâkıf olamayabilir. Komisyon başkanı için de geçerli, komisyon
başkan vekili için de geçerli. Böyle bir mantık olabilir mi? Oraya
oturan tüm arkadaşlarımız komisyona katılmıştır,
konuya hakimdir ve gelebilecek olan bütün sorulara gerekiyorsa komisyonu
temsilen, o sıfatla cevap verebilecek konumdadır. Olayları böyle
değerlendirmek lazım.
Değerli
arkadaşlar, yani bugüne kadarki Meclis teamüllerinin
dışında, uygulamalarının dışında,
Meclis Başkanlık kararlarının dışında,
Sayın Başkanın kararı açıklanmıştır,
çok net olarak gerekçe burada okunmuştur ve bu geçerlidir. Artık,
bunun üzerine bu konuda söz söylenmez. Elbette, biz, şu anda 63üncü madde
çerçevesinde bu tartışmayı yapıyoruz. Ama biraz önce,
Sayın Başkan, bu tartışmanın açılmasından
önce gerekçeyi okumuştur ve konu kapanmıştır; İç Tüzük
açısından konu kapanmıştır değerli
arkadaşlarım. Bu şekilde uygulanması gerekir. Sayın
Başkanın tutumu yerindedir.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Canikli.
Sayın Kemal
Anadol, buyurun.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Sayın Başkan, yüce Meclisin saygıdeğer
üyeleri; konuya İç Tüzük yeterince açıklık getirmiştir
kanaatindeyiz. Şimdi bakınız, İç Tüzük neyi düzenliyor:
Bir: Bizatihi
komisyonların, kendilerine Meclis Başkanı tarafından tahsis
edilmiş salonlardaki, odalarındaki çalışmasını
düzenliyor.
İki: İç
Tüzük, Genel Kurul çalışmalarını düzenliyor.
Genel Kurul
çalışmalarıyla komisyonun bizatihi kendi yaptığı
çalışmaları birbirine lütfen karıştırmayın. 27nci
madde komisyonun çalışmasını düzenlemektedir, 45inci madde
ise komisyonun Genel Kuruldaki çalışmasını düzenlemektedir.
Bakınız,
şöyle anlatayım: Genel Kurul çalışması
başladı. Başkan soruyor tasarı veya teklifin
görüşmelerine başlamadan evvel: Hükûmet burada mı?
Bakıyor, burada. Komisyon burada mı? Burada. Ancak o zaman
çalışmaya başlayabiliyor.
Ama komisyon
kendi çalışmasını böyle yapmıyor. Orada başkan
veya başkan vekili veya sözcünün başkanlığında
toplanabiliyor, yukarıda. Hatta 24üncü madde açık. 24üncü madde ne?
Komisyon başkanı, başkan vekili, sözcü ve kâtibin seçimini
düzenliyor. Buraya özel bir hüküm koymuşlar. Diyor ki 24üncü madde:
Gereken hallerde, komisyon başkanının teklifi üzerine belli bir
konu için özel sözcüler veya bir özel kâtip toplantıda hazır
bulunanların salt çoğunluğunun oyu ile seçilir.
Belli bir konu
olacak, onun için özel sözcü seçilecek. Nerede? Yukarıda. Bunlar
seçilmiş. Kim seçilmiş? Bu raporun sözcüsü İsmail Özgün
seçilmiş, Sayın İsmail Özgün, Balıkesir Milletvekili.
Dolayısıyla,
komisyonlar başkanlarının yönetiminde çalışır,
başkan bulunmadığı zaman başkan vekili, o da yoksa
sözcü, komisyona başkanlık eder. Hangi sözcü bu? 24üncü maddeye göre
seçilen sözcü, komisyon başkanı, başkan vekili, sözcü ve kâtip;
o sözcü başka. Aynı 24üncü maddenin dördüncü fıkrasında:
Gereken hâllerde, komisyon başkanının teklifi üzerine belli bir
konu için özel sözcüler veya bir özel kâtip toplantıda hazır
bulunanların salt çoğunluğuyla seçilir. Sözcü ile özel sözcüyü
lütfen birbirine karıştırmayın; bu bir.
İki: Bu
komisyon, başkan, başkan vekili veya komisyon sözcüsünün özel
sözcünün değil- başkanlığında toplanabilir. Nerede?
Yukarıda. İndik aşağıya: Şimdi, onun
başlığı da açık, tereddüde yer yok, Genel Kurulda
komisyonların temsili başlığını
taşıyor 45inci madde. Aşağıya indik, yukarıdan
çıkın, inin aşağıya. Ne diyor: Komisyonlar, Genel
Kurulda başkan veya başkanvekili veya o konu için seçilmiş özel
sözcü veya sözcüler tarafından temsil olunurlar. Kim özel sözcü?
İmzası var, özel sözcü, bu raporu da özel sözcü
hazırlamış. İç Tüzüke göre öyle. Şimdi, nasıl,
bakan, sayın bakan olmadan sadece komisyonun mevcudiyetiyle Genel Kurulda
o teklif veya tasarının müzakeresine başlanamıyorsa
aynı şekilde komisyonun özel sözcüsü orada yoksa müzakerelere
başlanamaz, teklif veya tasarının müzakeresine başlamak
mümkün değildir.
Nedir bu?
Şeklî şarttır. Bu şeklî şart yerine getirilmemişse işin
esasına geçilemez. Nasıl aynen mahkemede hâkim yoksa, hâkimin
olmasına rağmen savcı yoksa duruşmaya
başlanamıyorsa, hiç farkı yok bunun. Sayın bakan olacak,
Hükûmet tarafı, komisyon olacak, komisyonun başkanı olacak,
başkan vekili
Başka? Özel sözcü. Komisyonun yukarıdaki
sözcüsünün bununla alakası yok.
Dolayısıyla,
o şekilde başlanan, özel sözcü olmadan başlanan bu
tasarının bu şekilde devamı, başlanması mümkün
değil bir defa. Muhal bir şey. Şimdiye kadar yapılan bütün
işlemler batıl, bütün işlemler batıl. Hatta Sayın
Özyürekin Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşmasını
da zabıttan çıkarın lütfen. Çünkü bu şeklî şart yerine
getirilmediği için, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
yapılmış bir konuşma söz konusu olamaz artık. Yani bu
kadar açık ve bu konuda oylama da yapılamaz. Çünkü bu oylama yeni bir
iç tüzük ihdası mahiyetindedir. Yeni bir iç tüzük ihdasına, bu
şekilde Genel Kurulun yetkisi yoktur arkadaşlar. İç Tüzük
müzakeresi başka bir şeydir.
Siz bir kanun
çıkarırken ne için bunları yapıyorsunuz? Lütfen
Bu kadar
sıkıntıya bu Parlamentoyu niye sokuyorsunuz arkadaşlar?
29unda Mersinde TÜRMOBun kongresi olacak. Buradan geçireceksiniz acele.
Buradan çıkar çıkmaz mükerrer sayıyla Resmî Gazetede
bastıracaksınız, Çankayaya göndereceksiniz. Onay da hazır
size göre. Mutlaka da öyledir tabii. Gelecek, bu hafta sonu yapılacak olan
TÜRMOB kongrelerini bu alelacele çıkardığınız kanuna
uygun yapmak isteyeceksiniz. Değer mi bu sıkıntıya? Niye
bunu yapıyorsunuz arkadaşlar?
Aynı
şekilde, 28 Marta kadar belediyeleri kapattınız, bin iki yüz
belediyeyi kapattınız, birtakım ilçeler ihdas ettiniz ve Meclisi
sabaha kadar çalıştırdınız; on dört saat beş
dakika çalıştı Meclis. Neden çalıştı? 28 Marttan
evvel geçirmeniz lazım! Aklınız neredeydi, altı senedir
iktidardasınız. Yumurta kapıyı gelince böyle Meclisi
sıkıştırıyorsunuz, sabaha kadar
çalıştırıyorsunuz. Dün gece de sabaha kadar
çalıştırdınız. Şimdi de
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Siz yoktunuz!
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Siz yoktunuz!
K. KEMAL ANADOL
(Devamla) İyi ki yoktum!
Arkadaşlar,
açık burada, özel sözcü seçilmiş. Özel sözcü seçilmeseydi yine de
noksan olurdu ama hadi tartışmanın bir tarafı olabilirdiniz
o zaman. Nasıl olsa özel sözcü yok. Bence yine o komisyonda genel komisyon
sözcüsü temsil edemez. Ya başkan ya başkan vekili olacak. Çünkü Genel
Kurul çalışması bu. Lütfen, yukarıdaki komisyon çalışmasını,
onun statüsünü Genel Kuruldaki komisyon statüsüyle, çalışma usulüyle
karıştırmayın. Çok yanlış olur. Hiç birbiriyle
alakası olmayan iki çalışmadır ve bunu ben yaptım
oldu
Varsa öyle bir uygulama, ben Sayın Başkandan istirham ediyorum.
Ters uygulamalar
da olabilir. Sayın Kamer Gençin söylediğine göre, bizim
söylediğimiz istikamette uygulama olmuş geçmişte. O zaman
çelişik uygulamalar vardır. Kaldı ki kötü misal emsal olmaz
arkadaşlar. İç Tüzük bu kadar açıkken, bir yanlış
uygulamayla, üç sene, beş sene, on sene evvel yapılan bir
yanlış uygulamayla İç Tüzükün değişmesi
anlamında bir oylama yaparak tasarrufta bulunma yetkisi yüce Meclisin
yoktur kanısındayım.
Olay çok nettir.
Şimdiye kadar yapılan işlemler batıldır. Bir sonra
sıra hangi teklif veya tasarıdaysa oraya geçilmesi gerekir.
Kanaatimiz budur.
Yüce Meclise
saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Anadol.
Birleşime on
dakika ara veriyorum; grup başkan vekillerini de davet ediyorum.
Kapanma
Saati: 16.13
ALTINCI
OTURUM
Açılma
Saati: 16.46
BAŞKAN:
Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP
ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 97nci
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
Bundan önceki
oturumda yapılan usul tartışması üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır. Görüşmeler sonucunda, bu konu için seçilen
özel sözcü de komisyon sıralarında yer aldığından 216
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
B) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.-
Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali
Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/549) (S. Sayısı: 216) (Devam)
BAŞKAN -
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Şimdi, söz
sırası MHP Grubu adına Manisa Milletvekili Sayın Erkan
Akçaya aittir.
Buyurun
Sayın Akçay. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
216 sıra sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali
Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı üzerine Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Muhterem heyetinizi partim ve şahsım adına saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Meclisin çalışma temposunu partizanca mülahazalarla
bozan AKPnin, dünkü grup önerisi haklı ve doğru bir gerekçeye
dayanmamaktadır. AKPde artık kötü bir
alışkanlığa dönüşen bu tutum Türkiye Büyük Millet
Meclisine, demokrasiye ve hukuka nasıl
bakıldığını açıkça ortaya koymaktadır.
AKPnin bu tutumu Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
ilkesinin Tahakküm kayıtsız şartsız AKPnindir.
anlayışına dönüştüğünü göstermektedir. Bu kanunu pazar
günü başlayacak TÜRMOB seçimlerine yetiştirmenin
amaçlandığı anlaşılmaktadır. Bu
tasarının Meclisten çıkar çıkmaz onaylanacağına
dair, Cumhurbaşkanının hemen onaylayacağına dair bir
söz mü aldınız? Yoksa, ısrar ve
dayatmayı Cumhurbaşkanlığı makamına da
mı uygulamaya başladınız? diye sormadan geçemiyoruz.
Tasarının
bugünlerde hazırlanması ve bu hâliyle yasalaşmasının,
pazar günü yapılacak oda genel kurulları ve bu genel kurullarda belirlenecek
Birlik genel kurulları üzerinden 2008 Eylül ayında yapılacak
TÜRMOB Genel Kurulu ile ilgili olduğu anlaşılmaktadır. AKP
beş yılı aşkın iktidarı süresince meslek
odalarına, sendikalara, devlet kurumlarına tahakküm etme
anlayışı içinde çalışmaktadır. AKPnin bu tutumu
devletin yönetiminde siyasi bir kaosa yol açmaktadır. Bu
anlayışı ve tutumu tasvip etmiyoruz. Hükûmet TESK, TOBB, Mimar Mühendis Odaları
Birliği, Türk-İş ve Futbol Federasyonu gibi kuruluşlarda
denediği arka bahçe yapma manevralarını TÜRMOB ve mali
müşavir odalarında da mı yapmak istiyor? diye soruyoruz.
Biz Milliyetçi
Hareket Partisi olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
çalışmasını, ülkenin temel ve acil sorunlarına çözüm
getirecek çalışmalar içinde bulunmasını istiyoruz. Milliyetçi
Hareket Partisinin önceliği vatandaşın acil
sorunlarıdır. Grup önerileriyle alelacele ve telaşla
çıkarmaya çalıştığınız tasarılar hangi
ihtiyaçların önceliğidir. Getirdiğiniz bu tasarıların
hiçbiri aciliyet arz etmemektedir. Hiçbirisi halkın ekonomik ve sosyal
sorununu çözmüyor, ancak ele geçirme ve tahakküm anlayışına
hizmet edecek düzenlemeler hemen getiriliyor.
Değerli
milletvekilleri, muhasebe ve denetim uygulamaları, işletme, vergi,
finansman, ticaret hukuku gibi ilgili konularda çok sağlam, kurumsal ve
kuramsal bir altyapı gerektirmektedir. 3568 sayılı Serbest
Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali
Müşavirlik Kanunu 1989 yılından bu yana uygulanmaktadır.
TÜRMOBun
kayıtlarına göre şu anda 30 bin serbest muhasebeci ve 40.700
serbest muhasebeci mali müşavir bulunmaktadır. Bu Kanun, üç
farklı unvanı, bir mesleki disipline ve bir meslek odasına
kavuşturmuştur. Aradan geçen zaman içinde sayısı 70 bini
aşan meslek mensubu ile bu meslek, çeşitli aşamalardan geçerek
önemli gelişmeler göstermiştir.
Serbest
Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali
Müşavirlik Yasasının amacı, işletmelerde
faaliyetlerin ve işlemlerin sağlıklı ve güvenilir bir
şekilde işleyişini sağlamak, faaliyet sonuçlarını
ilgili mevzuat çerçevesinde denetlemeye, değerlendirmeye tabi tutarak
gerçek durumu ilgililerin ve resmî mercilerin istifadesine tarafsız bir
şekilde sunmak ve yüksek mesleki standartları
gerçekleştirmektir.
Mesleğin
konusunu iki ana başlık altında değerlendirmek mümkündür.
Muhasebecilik ve mali müşavirlik mesleği, gerçek ve tüzel
kişilere ait teşebbüs ve işletmelerin genel kabul görmüş
muhasebe prensipleri ve ilgili mevzuat hükümleri gereğince defterlerini
tutmak; bilanço, kâr-zarar tablosu ve beyannameleriyle diğer belgelerini
düzenlemek ve benzeri işleri yapmak; muhasebe sistemlerini kurmak,
geliştirmek; işletmecilik, muhasebe, finans, mali mevzuat ve
bunların uygulamalarıyla ilgili işlerini düzenlemek ve bu
konularda müşavirlik yapmak ve ayrıca bu belirttiğimiz konularda
belgelerine dayanılarak inceleme, tahlil, denetim yapmak; mali tablo ve
beyannamelerle ilgili konularda yazılı görüş vermek, rapor ve
benzerlerini düzenlemek; tahkim, bilirkişilik ve benzeri işleri
yapmak, yasal düzenleme gereği olarak bu işleri bir işyerine
bağlı olmaksızın yapanlara serbest muhasebeci
denilmektedir.
Yeminli mali
müşavirlik ise, yukarıda belirtilen işleri yapmak yanında,
çıkartılacak yönetmelikler çerçevesinde tasdik işlerini
yapmaktadırlar. Ancak yine yasal düzenleme gereği, yeminli mali
müşavirler, muhasebeyle ilgili defter tutamazlar ve muhasebe bürosu
açamazlar ve muhasebe bürolarına da ortak olamazlar.
Birlik ve odalar,
kuruluşlarından bu yana büyük atılımlar yapmış
olup, günümüzde büyük bir güven kaynağı hâline gelmiş bulunmaktadırlar.
TÜRMOB çatısı altında kurumsal yapısı ve kapasitesi
güçlenen üçlü mesleki yapı, her geçen gün etkinliğini ve kalitesini
artırarak faaliyetlerini yürütmektedir. Öyle ki meslek odası TÜRMOB,
Dünya Muhasebeciler Federasyonunun bir üyesidir ve çağdaş dünya
standartları yolunda önemli mesafeler almıştır. Bunun en
son örneği 2006 yılı Kasım ayında İstanbulda
TÜRMOB tarafından organize edilen Dünya Muhasebeciler Kongresidir. Bu
kongreye 112 ülkeden 5.300ü aşkın katılımcı
iştirak etmiştir. TÜRMOB ve mensupları, hem mali idarenin hem de
ülke ekonomisinin aktörleri olan vergi mükelleflerinin olduğu gibi, devlet
ile vatandaşın tam ortasındaki duruşuyla bir köprü görevi
görmektedirler. Bu durum, devlet-vatandaş münasebetlerinin düzenli ve
uyumlu olması bakımından muhasebecilik ve mali müşavirlik
mesleğinin önemini artırmaktadır.
Meslek
mensupları, görevlerini yerine getirirken ciddi
sıkıntılarla karşılaşmaktadırlar.
Haksız rekabet, unvanlar, mesleğe dışarıdan
girişler, yetki karmaşası, tahsilat gibi öncelikli sorunların
ortadan kaldırılması, mesleğin, dolayısıyla
ekonominin sağlıklı işleyişi için bir zorunluluk
göstermektedir.
Tasarı,
mükellef ile Gelir İdaresi arasında köprü işlevi gören meslek
mensuplarının beklentilerini karşılamaktan maalesef
uzaktır.
Tasarıda
mesleğe dışarıdan girişlerin engellenmesi, yetki
karmaşası, unvanlarla ilgili karmaşa, haksız rekabet,
tahsilat, hızlı karar alma, sorumluluk ve verimli çalışma
açısından çağın ve günümüzün gerekleri dikkate
alınmamıştır.
Belirttiğimiz
bu açıklamalar ışığında
değerlendirdiğimizde, mesleğin altyapısını
oluşturan 3568 sayılı Yasanın günümüz şartlarına
uymadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Ancak meslek
camiasında bu tasarı bir ilgi, heyecan ve beklenti
uyandırmıştır.
Bu kanun
tasarısı, oda ve Birlik organlarının seçim
esaslarını ve Birlik Genel Kurulu temsilcilerinin
sayısını yeniden düzenlemekte, 70 binden fazla meslek mensubunun
sorunlarına ve çözüm yollarına hiç değinmemektedir. Buradan da
anlaşılıyor ki, bu tasarının amacı sadece
TÜRMOBun Genel Kurulunun oluşmasıyla ilgili olmaktadır.
3568
sayılı Yasada bazı değişiklikler öngören bu
tasarı, yetmiş sekiz oda ve üst örgütleri olan TÜRMOBun, ilgili
kamuoyunu teşkil eden vergi mükelleflerinin ve ekonomi aktörlerinin
görüşü ve katkısı alınmadan hazırlanmıştır.
Demokratik katılım ve yönetim açısından, demokrasinin temel
unsurlarından olan meslek kuruluşlarının, seçimlerde
demokratik açılıma katkı sağlayacak düzenlemelerin daha da
geliştirilmesi gerekmektedir.
TÜRMOB
çağdaş bir vergi sisteminin oluşturulmasında, kayıt
dışı ekonominin azaltılmasında önemli görevler
üstlenmektedir ve bu görevlerini daha da artırabilecek kapasiteye
sahiptir. Bu köprünün zayıflatılması kayıt dışına
güç verirken, vergi gelirlerine de darbe vurmaktadır.
Meslek mensuplarının
kayıt dışıyla mücadelede önemli bir altyapı
sağlanabilecek durumda olan mesleki ve kurumsal kapasiteler de mutlaka
dikkate alınmalıdır. Çalışma
hayatımızı, ülkemizin ekonomisini ve çalışanları
ilgilendiren bu konuya ilişkin uzun bir çalışma ve tam bir
mutabakat çerçevesinde yeni bir yasa tasarısı
hazırlanmalıdır.
Getirilen bu
tasarıyla, serbest muhasebeci mali müşavir ve yeminli mali
müşavir olmak için bazı meslek gruplarına daha önce
getirilmiş olan sınav muafiyeti kaldırılarak bu
unvanların sınavla kazanılması esası getirilmektedir.
Kanun tasarısıyla serbest muhasebeci unvanı
kaldırılmakta, mevcut olanlara ise sınavla bir üst unvana geçme
hakkı tanınmaktadır.
Oda ve Birlik
yönetimlerinde üst üste iki dönem yönetim kurulu başkanlığı
yapmış olanlar, aradan iki seçim dönemi geçmedikçe aynı göreve
yeniden seçilemeyecektir. Bu kanunla TÜRMOBun yönetim kurulu
başkanları, Birlik ve odaların yönetim, disiplin ve denetleme
kurulları üyeleri ve Genel Kurulu oluşturan delegelerin
sayısı sınırlandırılmaktadır.
Bu tasarı,
demokratik katılım ve yönetim açısından özerkliği
tartışılmaz olan meslek kuruluşlarına siyasi
otoritenin müdahalesini de kolaylaştırmaktadır. Özerk meslek
kuruluşları demokrasinin temel taşıdır. Seçimlerde
demokratik açılıma katkı sağlayacak düzenlemelere ihtiyaç
vardır. Tasarının bu anlamıyla demokratik katılım
ve demokratik işleyişi gözettiğini söylemekte zorlanıyoruz.
Tasarıda
seçme ve seçilme hakkı açısından da bir
ayırımcılık söz konusudur. Mevcut Yasada
sayıları 70 bini aşan camia içinde ancak 3 bin kişi
olmalarına rağmen hiçbir meslek odası ve organizasyonunda
olmayan, haksız ve adaletsiz bir şekilde 9 kişiden oluşan
Birlik Yönetim Kurulunda 5 kişinin ve dolayısıyla genel başkanın
yeminli mali müşavir olma zorunluluğu ve 5 kişiden oluşan
Disiplin Kurulunda 3 kişinin ve dolayısıyla başkanın
yeminli mali müşavir olma zorunluluğu gibi Anayasamızın
eşitlik ilkesine, eşit oy ilkesine ve temsilde adalet ilkesine ve
hukuka aykırı maddelerine hiç dokunulmamıştır.
Mesleğin bağımsızlığı ve onuru demek olan
vesayetin kaldırılıp aksine daha da özerkliğin
pekiştirilmesi gerekmektedir.
Tüm bunlar orta
yerde dururken, Hükûmetin bu konuda mesleğin temel sorunlarını
çözmek yerine, alelacele, hem de mayıs başında yapılacak
oda seçimlerine yetiştirme gayretiyle getirilen yasa
tasarısını anlamak mümkün değildir. Bu tasarıda, biz
asıl serbest muhasebecilerin, mali müşavir ve yeminli mali
müşavirlerin sorunlarını ve çözüm yollarını
konuşuyor olmalıydık.
Tasarıda
Mesleğin konusu başlıklı 2nci maddeye bağımsız
dış denetim, iç denetim, değerleme ve derecelendirme
kavramlarının da ilave edilmesinde fayda görüyoruz. Yürürlükteki
yasada benzeri işler kapsamındaki görevlere tanım getirilerek,
etkili ve verimli çalışmanın yolu açılmalıdır.
Bunun sağlanmasıyla meslek mensupları Gelir İdaresi
Başkanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu başta olmak üzere
tüm resmî kurum ve kuruluşlar nezdinde daha verimli
çalışabileceklerdir.
Mali
müşavir, yeminli mali müşavir gibi unvanların haksız
kullanılması durumunda odaların yanı sıra
Birliğin de bu durumu cumhuriyet savcısına bildirmesi
imkânı da tasarıya eklenmelidir. Açılacak davalarda odalar ve
Birliğin müdahil olabilmesi sağlanmalıdır.
Yeminli mali
müşavirlerin tasdikten doğan sorumlulukları ayrıca yeniden
düzenlenmelidir.
Mali
müşavirlerin bağımlı çalışmalarında geçen on
yıllık süreden sonra yeminli mali müşavirlik mührü
almalarında sıkıntı yaşanmaktadır. Tasarıyla
Vergi inceleme yetkisini almış ve mesleki yeterlilik
sınavını vermiş olanlar için yeminli mali müşavirlik
sınav şartı aranmaz. ibaresi kaldırılmış,
zorunlu bir sınav sürecini başarıyla geçerek devleti temsil etme
görev ve yetkisi tanınan denetim elemanlarının görevleriyle
ilgili tekrar sınava tabi tutulması öngörülmüştür.
Tasarının yasalaştığı tarih itibarıyla bu
sınav şartını geçenlere kazanılmış bir hak
verilmemiş durumdadır. Bugün itibarıyla, vergi inceleme
elamanlarından yeterlilik sınavını geçmiş olanlar,
artık yeminli mali müşavirlik yeterlilik sınavını da
geçmiş olma hakkını elde etmiş olacağı
açıktır. Tasarıda bu kazanılmış hakkın
korunmaması önemli bir husus olarak göze çarpmaktadır.
3568
sayılı Kanunun 9uncu maddesi mesleki yeterlilik
sınavını vermiş olanlar için yeminli mali müşavirlik
sınavı şartı aramamaktadır. Buna göre, bugün
itibarıyla yeterlilik sınavını vermiş olup on
yılını tamamlamayı bekleyenlerin kazanılmış
hakkı elinden alınmaktadır. Yardımcılık
sınavını kazanarak ataması yapılan ve henüz sınavını
vermemiş olanların bile bu görevleri tercih nedenleri dikkate
alındığında hakların ihlalinin söz konusu
olduğunu düşünüyoruz.
3568
sayılı Yasada yer alan bazı kesimlere sınavsız ruhsat
verilmesi, üniversite mezunu olamayanların mesleğe girmeye devam
etmesi gibi hükümlerle, sınav komisyonlarının oluşumunda
yönetmeliklerin ve meslek kararlarının yayınlanmasında
idareye geniş vesayet tanınması gibi TÜRMOBun
yıllardır üzerinde durduğu sorunlarla ilgili olarak yasa
teklifinde herhangi bir düzenleme öngörülmemiştir.
Serbest
Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik
Yasasının amacı, işletmelerde faaliyetlerin ve
işlemlerin sağlıklı ve güvenilir bir şekilde
işleyişini sağlamak, faaliyet sonuçlarını ilgili
mevzuat çerçevesinde denetlemeye ve değerlendirmeye tabi tutarak gerçek
durumu ilgililerin ve resmî mercilerin istifadesine tarafsız bir
şekilde sunmak ve yüksek mesleki standartları
gerçekleştirmektir.
Günümüzde,
tasarı, Birlik ve oda yöneticilerinin uluslararası toplantıya
katılımı için Bakanlık izni öngörülmektedir. Bunun bir hak
sınırlaması olduğunu düşünüyoruz. Bugüne kadar,
ülkemizde olumlu ve verimli bir gelişme gösteren bu mesleki oluşumun
zaman içerisinde karşılaştığı çalışma
zorlukları ve riskleri dikkate alındığında mevcut
tasarının yeniden gözden geçirilmesi ve değerlendirilmesi
gerekmektedir.
Mali
Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı, yürürlük maddesi hariç 18 madde ve 7
geçici maddeden oluşuyor ancak bunun 8 maddesi oda ve TÜRMOB seçimleriyle
ilgilidir. Şu ana kadar hiçbir sıkıntı yaratmayan
demokratik çoğunluk sistemi seçimlerde on dokuz yıldır
başarıyla devam etmektedir.
Tüm bunlar orta
yerde dururken Hükûmetin bu konuda mesleğin ve mali müşavirlerin
temel sorunlarını çözmek yerine, alelacele hem de mayıs
başında yapılacak oda seçimlerine yetiştirme gayreti yasa
tasarısının karakterini vermektedir.
Tasarıda
yapılan değişikliğe göre, Yönetim Kurulu üyeleri
kayıtlı olduğu meslek odasında en az üç yıl
kıdemli olup serbest veya bir iş yerine bağlı
çalışanlar arasından seçilecek. Üye sayısı yüzden az
olan odalarda üç yıllık süre şartı aranmayacak. Odalarda
üst üste iki dönem yönetim kurulu başkanlığı
yapmış olanlar aradan iki seçim dönemi geçmedikçe aynı göreve
yeniden seçilemeyeceklerdir. Aynı hususlar Disiplin ve Denetleme Kurulu
üyeleri için de geçerlidir.
Tasarıya
göre, serbest muhasebecilik kaldırılmaktadır. Serbest
muhasebeciliğin kaldırılmasına karşın
hâlihazırda serbest muhasebeci olan fakat iki yıllık meslek
yüksek okulu veya lise mezunu oldukları için mali müşavirlik
hakkı bulunmayanlara sınavla serbest muhasebeci mali müşavir
olma imkânı getirilmektedir.
Tasarıda
oldukça önemli bir yenilik, kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisi
almış ve mesleki yeterlilik sınavını vermiş
olanlar için sınavsız yeminli mali müşavir olma
hakkının kaldırılmasıdır. Tasarıyla
sınavların bir bölümü Maliye Bakanlığı gözetimine
alınmış, mesleğe girecek serbest muhasebeci mali
müşavirler ve yeminli mali müşavirlerin sınavı TÜRMOB
tarafından
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum. Tamamlayın lütfen.
ERKAN AKÇAY (Devamla)
Yasaya göre, ön lisans seviyesinde öğrenim görmüş kişiler
ile ticaret lisesi mezunları
serbest muhasebecilik yapıyorlar ancak mali müşavirlik
unvanını kullanamamaktadırlar. Daha çok şirketlerin
kaydını tutmaktalar ve denetim yapma yetkileri bulunmamaktadır.
Değerli
milletvekilleri, mesleki sorunları odağına almak yerine,
ağırlıklı olarak seçimlere dönük maddelerle donatılan
meslek yasa tasarısının bir fayda
sağlayacağını düşünmüyoruz.
Muhasebe
camiasının iktidardan beklediği, kronikleşmiş meslek
sorunlarını birlikte ele almak ve çözüm üretmektir. Meslek
ruhsatlarının, çok sık olmamak kaydıyla, muhasebe
mesleğini düzenleyen yasanın gerekler doğrultusunda bugün
olduğu gibi değiştirilmesi ileride de
tartışılabilecek ve gerekli ise değiştirilecektir.
Doğal olarak, bu değişimlerde özenli davranılmalı,
yeterince tartışılmalı, ancak uzlaşı da
olmalıdır.
Muhterem
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Akçay.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Giresun Milletvekili Sayın Nurettin
Canikli.
Buyurun
Sayın Canikli. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ
GRUBU ADINA NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik,
Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik
Kanununda değişiklik yapan tasarı üzerinde AK Parti Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, 3568 sayılı Kanun, hepinizin bildiği gibi 1989
yılında yürürlüğe girdi. O tarih itibarıyla
bakıldığında, hatta bugün itibarıyla da son derece
önemli, radikal ve ileriyi gören bir düzenleme olarak ortaya
çıkmıştır. Biraz sonra ayrıntılarına
girdiğimizde sanıyorum konu daha net olarak
anlaşılacaktır, algılanacaktır.
Şimdi, bu
Kanun çıkarken, çıkmadan önce, o safhada, o süreçte, en önemli
eleştirilerin başında vergi denetiminin özelleştirilmesi
şeklinde bir konu olarak ortaya çıkmıştı, yani siz
vergi denetimini özelleştiriyorsunuz, devletin en asli
fonksiyonlarından bir tanesi olan, olması gereken vergi denetimini
özelleştiriyorsunuz şeklinde çok yoğun eleştirilerle
karşı karşıya kalmıştı. Hakikaten,
aslında baktığınızda, özellikle yeminli mali
müşavirlerin yaptığı işler ve yeminli mali
müşavirlere kanunla tanınan yetkiler açısından
bakıldığında, gerçekten birçok konuda kamu denetim
elemanlarının, vergi denetim elemanlarının
yaptığı işlerle örtüştüğü,
çakıştığı görülür. Bu yönüyle
bakıldığında, bu yönüyle, bu açıdan
değerlendirildiğinde, aslında, vergi denetiminin
özelleştirilmesinden bahsedilebilir. Ama, bu, aslında, bu Kanunun,
yani 3568 sayılı Kanunun zayıf noktası değil, tam
aksine, en güçlü noktasıdır. 1989 yılında uygulamaya
konuldu. Ancak, dört beş yıl boyunca, yetki devri konusunda, Maliye
Bakanlığı haklı olarak mütereddit davrandı. 1993-1994
yılına kadar
. Bu uygulamaları çok yakinen bilen ve o süreci,
safhayı yakinen bilen çok değerli arkadaşlarımız da
var burada ve aynı zamanda, burada bu yetki devirlerinin
gerçekleştiği o sürece katkı sağlayan
arkadaşlarımız da var, Sayın Özyürek gibi, Sayın
Hamzaçebi gibi, Sayın Kumcuoğlu gibi, ilk aklıma gelenleri
söylüyorum.
Aslında, bir
beş yıl pilot uygulama gibi görülebilir aynı zamanda, yani
Maliye Bakanlığı, bu yetkileri devretmeden önce sistemin
nasıl uygulanacağı, ne gibi sorunlar ve sonuçlar ortaya
çıkabileceğini görmek istedi. Böyle bir beklenti, böyle bir pilot
uygulama mantığı da son derece doğaldı. Bu dört
beş yıllık uygulamadan sonra ortaya çıkan sorunlar ve bu
sistemin yapabileceği, meslek mensuplarının kapasitesi, vergi
denetimi yükünün azaltılması sorununa hangi noktasında
katkı sağlayabileceği şeklinde belli bir kanaat, bilgi
birikimi oluştuktan sonra esas düzenleme, yetki devri, özellikle yeminli
mali müşavirlere, daha sonra serbest muhasebeci mali müşavir ve
serbest muhasebecilere yetki devri dönemi ve süreci başladı.
3568
sayılı Kanun kapsamında yetkilendirilen meslek mensupları
sadece uluslararası muhasebe standartları çerçevesinde, onunla
bağlantılı, mali tabloların düzenlenmesi ve yorumlanabilir
hâle getirilmesi, uygulanabilir, okunabilir hâle getirilmesiyle
yetkilendirilmemiştir; ki, dünyada, genelde meslek mensupları olarak
bakıldığında, yetkileri uluslararası muhasebe
standartlarıyla belirlenmiştir ve sınırlandırılmıştır,
çizilmiştir. Vergisel bir boyut katan ülke son derece az ve
sınırlıdır; bunların başında Almanya
gelmektedir. Almanyada bizimkine benzer bir sistem söz konusudur. En önemli
fark, önce, yeminli mali müşavirlere biraz önce ifade etmeye
çalıştığım vergi inceleme elemanlarının
sahip olduğu bazı yetkilerin aktarılmasıdır. Nedir bu?
Önce, katma değer vergisi iadesiyle başladı. Biliyorsunuz, ihraç
edilen mal ve hizmetlerdeki vergi yükünün ortadan kaldırılması
yönteminde bunun gerçekleşmesi için, yüklenilen katma değer
vergisinin iade edilebilmesi için vergi denetim elemanları tarafından
incelemeler yapılması gerekir ve bu inceleme raporları
çerçevesinde bu iadelerin gerçekleştirilmesi mümkün idi. Yeminli mali
müşavirlere bu yetki aynen aktarıldı. Önce bir sınır vardı,
rakamsal sınır vardı. Sonra bu sınır da
kaldırıldı, sınırsız hâle getirildi. Yani, bugün
bir yeminli mali müşavir Maliye Bakanlığı vergi denetim
elemanlarının yaptığı katma değer vergisi iadesi
işlemini gerçekleştirebilmektedir. Elbette, bu inceleme Maliye
Bakanlığı veya bu inceleme sonucunda yeminli mali müşavirin
tanzim ettiği rapor Maliye Bakanlığı tarafından
incelemesiz anlamına gelmez ya da incelenemez anlamına gelmez. Ancak
bu husus diğer vergi denetim elemanlarının
yazdığı raporlar için de geçerlidir. Bu yönüyle
bakıldığında herhangi bir fark yoktur ve çok ciddi bir
yetki devri söz konusu olmuştur.
Bütün hükûmetlerin dünyada bu yetki devrinde
son derece hassas, çekingen ve kıskanç davrandıklarını
biliyoruz ama Türkiye, inanılmaz bir öngörüyle bu yetki devrini
gerçekleştirmiştir ve bu devirden önce, yani bu yetki devrinden önce
katma değer vergisi iadelerinin uzun zaman aldığı,
ihracatçıların mağdur olduğu ve çoğu zaman da
yoğunluk nedeniyle eksik yazılan raporlar dolayısıyla
ihracatçılarımızın sıkıntıya girdiğini
hepimiz geçmiş dönemlerden biliyoruz ve o zamanlarda, sayı olarak
baktığımızda, hacim olarak baktığımızda
bugünkünden çok daha düşük noktalarda olmasına rağmen; yani hem
ihracat kapasitemiz hem ihracat işlemlerinin sayısı, yani rapor
düzenlenmesi gereken işlemlerin sayısı itibarıyla
bakıldığında çok daha düşük sayıda olmasına
rağmen sistem tıkanma noktasına gelmişti. Sistemin kilidi
3568 sayılı Kanun ve daha sonra meslek mensuplarına bu konuda
devredilen yetkiyle aşılmıştır. Bugün belki
milyonlarca işlem yeminli mali müşavirler tarafından gerçekleştirilmektedir.
Onların yazdığı raporlar üzerine bu vergisel işlem
Maliye Bakanlığı tarafından kabul görmekte ve
sonuçlandırılmaktadır, sanki bir kamu vergi inceleme
elemanı tarafından yazılmış bir rapor gibi. Bu son
derece önemli bir adımdır, radikal bir adımdır ve dünyada
örneği az olan bir düzenlemedir ve başarıyla uygulanan bir
düzenlemedir.
Birçok ülke,
gelişmiş ülkeler dâhil, Amerika Birleşik Devletleri,
İngiltere dâhil -bunları bilgi olarak söylüyorum- bu konuyu çok
yakından incelediler yani kendi ülkelerinde böyle bir sistemi uygulama
noktasında çok yakından incelediler, kendileri geldiler, heyetler
gönderdiler. Maliye Bakanlığından heyetler gitti bu sistemin
detayını öğrenmek için. Hatta bazı Türk cumhuriyetlerinde
uygulandığını biliyorum, aşağı yukarı
aynı sistemin kopya edildiğini biliyorum. Bu yönüyle de Türkiye
açısından, ülkemiz açısından gerçekten övünülecek bir
düzenlemedir, bir sistemdir.
Bugün eğer
yeminli mali müşavirlerin yaptığı işlemler
olmamış olsaydı ya da yeminli mali müşavirler ve sistem
olmamış olsaydı ve serbest muhasebeci mali müşavirler
olmamış olsaydı, bugün bütün bu, başta katma değer
vergisi iadesi olmak üzere sistemin tümü tıkanma noktasına gelirdi.
Maliye Bakanlığının bugünkü denetim elemanı
potansiyeliyle, hatta birkaç katına çıkarsanız dahi, bu
potansiyelle bu tür işlemleri makul bir süre içerisinde
sonuçlandırması, gerçekleştirmesi kesinlikle mümkün
değildir. O yönüyle de bakıldığında artık meslek
mensupları vazgeçilemez hâle gelmiştir. Elbette meslek
mensuplarının sisteme katkısı bu kadarla
sınırlı değil. Belki daha önemlisi, mükelleflerin hesap ve
işlemlerinin, mali tablolarının şeffaf, okunabilir,
uluslararası standartlara uygun hâle getirilmesinde temel yetki meslek
mensuplarındadır, serbest muhasebecilerdedir, serbest muhasebeci mali
müşavirlerdedir ve yeminli mali müşavirlerdedir. Çünkü ondan önce de
bu konuda çok ciddi sıkıntılar vardı. Elbette mevzuatla da
bağlantılı bir boyutu var ama paralel gitti zaten Vergi Usul Kanunundaki
benzer düzenlemeler. Yani, mali tabloların daha okunabilir,
denetlenebilir, devlet açısından özelliği, önemi nedir?
Denetlenebilir hâle gelmesidir. Aynı standartta düzenlenmiş olan bir
mali tablonun elbette Maliye Bakanlığının denetim elemanlarına
getireceği kolaylık tartışmasızdır. Çok farklı
ölçülere göre denetlenmiş olan mali tabloları, inanılmaz
şekilde çok zaman alarak ve muhtemelen de çok ciddi hatalar yaparak
denetleme durumu ortaya çıkabilirdi. Bu sistem bunu ortadan
kaldırmıştır, muhasebe standartlarındaki yapılan
düzenlemelerle birlikte.
Sistem
vazgeçilmezdir artık, sistem önemlidir. Sistemin sorunlarının
olduğu da tartışmasızdır -biraz önce
arkadaşlarımız da ifade ettiler- çok ciddi sorunları
vardır, önemli sorunları vardır. Tabii, bu sorunlar kişiden
kişiye değişir, meslek mensubundan meslek mensubuna
değişir. Bana göre sistemin en büyük sorunu, şu anda,
sayının çok fazla olmasıdır. Yani, meslek
mensuplarının sayısının, iş hacmi, talep dikkate
alındığında, yani meslek mensuplarına olan talebin
miktarı dikkate alındığında sayının çok
fazla olmasıdır. Bunu zaten uygulamada görebiliyoruz. 72 bin meslek
mensubu var ve milyonlarca mükellefle bağlantılı bu meslek
mensupları, ilgili, doğrudan ilgili. Şu anda, inanılmaz bir
vahşi rekabet söz konusu sayının
fazlalılığından dolayı, hem serbest muhasebeciler için
geçerli hem serbest muhasebeci mali müşavirler için geçerli ve hem de
yeminli mali müşavirler için geçerli. Birçok örnekte biz buna
şahidiz.
Biliyorsunuz, bu
işler için Maliye Bakanlığının ya da ilgili
kuruluşun bir ücret tarifesi vardır ve meslek mensupları asgari
olarak bu ücret tarifesine uymak durumundadırlar, hatta
uymadıkları takdirde disiplin cezasıyla karşı
karşıya kalmaları gerekir meri mevzuata göre. Ancak, birçok meslek
mensubunun herhangi bir iş için verdikleri tekliflerde bu asgari ücretin
zaman zaman onda 1ine kadar düştüklerine şahit oluyoruz. Bu ciddi
bir sorundur. Bu sadece meslek mensuplarının elde ettiği
kazancın azalması ya da böyle bir ihtimalin ortaya
çıkmasından dolayı değil, esas itibarıyla kalitenin
düşmesi gibi bir riski ortaya çıkarma durumu nedeniyle çok ciddi bir
tehlikedir. Çünkü bu meslekte, kesinlikle, kalite son derece önemlidir,
kaliteden hiç taviz verilemez. Çünkü, meslek mensuplarının
yapacakları bir hata hem mükellefi hem vergi idaresini ve vergisel
olayları, vergi doğuran olayları çok yakından ilgilendirir
ve etkiler; bu yönüyle, hatasız olmalı, mümkün olduğu kadar
kusursuz olmalı ve kaliteden hiçbir şekilde taviz verilmemesi
gerekir.
Sayı neden
bu kadar büyüdü? Onu da tabii, biliyorsunuz ilk uygulandığı
zaman, geçici maddelerle -sistemin ana çatısının
dışında- serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali
müşavirlik ve yeminli mali müşavirlik belgeleri verildi. Belli
birtakım şartları taşıyan, yani o tarihte 1989 tarihi
itibarıyla, Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla
birtakım şartları taşıyan kişilere bu belgeler
geçici maddelerle verildi, bu imkân sağlandı. Problem buradan
kaynaklanmadı. Esas problem daha sonra yargı kararlarıyla bu
geçici maddelerin, yani sınav olmaksızın verilen bu belgelerin
sayısının inanılmaz şekilde genişletilmesinden
kaynaklandı. Burada yargıyı eleştirmek için söylemiyorum.
Sadece bir tespit olarak yani olayı anlatıyorum ve sonuçta,
aslında başta, özellikle vergi inceleme elemanlarıyla
sınırlı olarak düşünülmüştü yeminli müşavirlik
müessesesi. Yani vergi mevzuatına göre vergi inceleme yetkisi
almış olan vergi inceleme elemanlarıyla
sınırlandırılmıştı. Ancak daha sonra
yargı kararıyla aşağı yukarı benzer tüm
kuruluşlara, tüm kurumlara bu yetki verildi ve dolayısıyla sistem
inanılmaz bir şekilde genişledi, mükelleflerin sayısı
çok büyük rakamlara ulaştı. Piyasanın
kaldırabileceğinin, bu meslek mensuplarına olan talebin
kaldırabileceğinin çok ötesinde bir arzla karşı
karşıya kaldık. Meslek mensubu arzıyla karşı
karşıya kaldı ve biraz önce ifade ettiğim o tablolar çok
sıkça görülür hâle geldi. Yani meslek mensupları kendi
aralarında kalitenin dışındaki kriterleri kullanarak bir
haksız rekabet ortamına girdiler ve bu da her geçen gün de artmaya
devam ediyor ve önümüzdeki dönemde de artacak. Bu şekilde sayı,
meslek mensuplarının, bütün hem serbest muhasebeciler için, hem
serbest muhasebeci mali müşavirler ve yeminli mali müşavirler için
geçerli. Sayı artmaya devam ederse bu sorun daha da büyük noktalara
gidecek.
Bunun tek kesin yöntemi şudur:
Sınavsız bütün sistemin ortadan kaldırılması gerekir.
Bir başka ifadeyle sisteme sınavsız hiç kimsenin girememesi
gerekir, bunun tek kesin çözümü budur. Bu yönüyle bakıldığında,
bu tasarı, çok önemli, sistemin geleceği açısından hayati
önemi haiz olan bir sorunu çözmektedir. Özellikle yeminli mali müşavirler
açısından, vergi inceleme elemanları dâhil, yani maliye
müfettişleri, hesap uzmanları, gelirler kontrolörleri, vergi
denetmenleri, mesleğe yeterlik sınavıyla giren ve çok ciddi
eğitimden geçen bu meslek mensupları, bu vergi inceleme
elemanları için dahi sınav getirmektedir. Burada, Maliye
Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı elemanları
kendileri açısından çok önemli bir tavizde bulunmuşlardır,
fedakârlıkta bulunmuşlardır bu tasarıyla. Bunun için
kutlamak lazım. Çünkü Türkiyede insanlar elde ettikleri ya da sahip
oldukları birtakım çok önemli imkânlardan kolay kolay vazgeçmezler.
Ama sistemin geleceği için, meslek mensuplarını bu
sıkıntılı olan durumdan kurtarmak için bu öneriyi kendileri
getirmişlerdir ve önümüzdeki dönemden itibaren Maliye müfettişleri,
hesap uzmanları, gelirler kontrolörleri, tüm vergi inceleme
elemanları, artık sınava girerek yeminli mali müşavirlik
hakkını alacaklardır ya da alamayacaklardır. Bu yönüyle,
ben, gerçekten Maliye Bakanlığını, Maliye
Bakanlığının tüm denetim elemanı
arkadaşlarımı tebrik ediyorum bu özverili
yaklaşımları için.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Üst yönetim için teşekkür et, üst yönetim için.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Evet, değerli arkadaşlar, bir önemli
konu daha var: Bu tasarıda bu düzenleme getirilmiyor, ama burada konu
açıldı, belki bunu da birkaç cümleyle ifade etmek gerekir. Sistem,
biraz, üst birlik olarak elmayla armudun
karşılaştırılmasından oluştu. Biliyorsunuz,
bir serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirler var.
Onların yetkileri biraz daha farklı, sorumlulukları biraz daha
farklı; daha ziyade piyasaya ve uluslararası muhasebe
standartlarının uygulanmasına yönelik. Elbette, vergiyle ilgili
ve onu ilgilendiren boyutları da var. Bir de yeminli mali müşavirler
var. Vergi denetim elemanları gibi ağırlıklı olarak
daha geniş yetkilerle, kamu yetkileriyle donatılmış olan ve
Maliye Bakanlığının çok yakından ilgilendiği,
ilgilenmesi gereken kesim var. Bunların odaları ayrı; serbest
muhasebeci mali müşavirlerin odaları ayrı, yeminli mali
müşavirlerin odaları ayrı. Ayrı odalara sahipler, ama üst
birlikleri aynı, tek çatı altında toplanıyorlar: TÜRMOB.
Şimdi,
Maliye Bakanlığı, yeminli mali müşavirlerle çok
yakından ilgilenmek, takip etmek durumunda, onların sicilini,
kaydını tutmak zorunda. Çünkü -biraz önce anlatmaya
çalıştım, ifade etmeye çalıştım-
yaptığı her işlem vergiyi ilgilendiriyor, vergiye
müteallik, vergisel olayları etkiliyor, Maliye Bakanlığıyla
çok yakından ilgili. Çünkü devredilen yetki, Maliye
Bakanlığının, daha doğrusu kamu adına Maliye
Bakanlığının kullandığı yetkidir. Yarı
vergi inceleme elemanı gibi yetkiyle donatılmış.
Dolayısıyla Maliye Bakanlığının, serbest
muhasebeci mali müşavirden daha farklı olarak yeminli mali
müşavirle daha yakından ilgilenmesi, takip etmesi, sistemi kontrol
etmesi son derece doğaldır. Ama üst birlik olarak tek çatı
altında örgütlendiğinde zaman zaman bunun
sıkıntısı yaşanıyor. Maliye Bakanlığı
kendi açısından haklı gerekçelerle müdahale etmek istediği
zaman serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirler haklı
gerekçelerle kendileri açısından itiraz ediyorlar. Ama Maliye
Bakanlığının da buna mutlaka bir şekilde çözüm
bulması gerekir zaman zaman. Geçmişte de bu uygulamalar
yapıldı. Mesela, bazen, sıkıntılı olan, kendi
açısından sıkıntılı gördüğü yeminli mali
müşavirlerin raporlarının işleme konulmamasını
bir iç yazıyla vergi dairelerine duyurdu ve bu işlem uzun bir süre
devam etti, hem cezalandırma, yani yanlış yapan, diyelim ki
sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge
kullanılmasına katkı sağlayan, teşvik eden ve bu
tespit edilen -Maliye
Bakanlığı tarafından- bir yeminli mali müşavirle
ilgili olarak tedbir alma ihtiyacı hissetti ve uzun yıllar
uygulandı bu sistem. Ama aynı sistemi serbest muhasebeci mali
müşavire uygulayamazsınız ve burada Maliye
Bakanlığı ile TÜRMOB karşı karşıya geldi.
TÜRMOB haklı olarak kendi açısından olayın, Maliye
Bakanlığının bu kadar müdahalesinin yanlış
olduğunu savundu ve Maliye Bakanlığı da kendi
açısından haklı olarak dedi ki: Hayır, bu, doğrudan,
vergiyle ilgili. Benim, sisteme yeminli mali müşavirler
açısından müdahale etmem gerekiyor. Zaman zaman bu
çatışmalar yaşandı. Belki -tartışabiliriz,
ileride konuşuruz- bu iki yapının üst birliklerinin de
ayrılması daha doğru olur. Bu benim şahsi düşüncemdir.
Önümüzdeki dönemlerde onu hep birlikte tartışırız,
değerlendiririz, konuşuruz.
Şimdi, bu
sistem, aslında vergi denetiminin etkinliğinin
artırılması açısından devlete, kamuya çok ciddi
imkânlar sunuyor. Bunların bir kısmı kullanılıyor, bir
kısmı kullanılmadı.
Şimdi,
aslında, vergi incelemesiyle ilgili sistem dizayn edilirken Türkiye'de
biraz yanlış dizayn edildi ve uygulandı bana göre. Biz hep
-vergi inceleme elamanlarında bu hassasiyet vardır veya böyle bir
inanç vardır- çok büyük mükelleflerin vergi kaçırma saikinin
zayıf olduğu, düşük olduğu, buna mukabil orta ve küçük ölçekteki
mükelleflerin vergi kaçırma saikinin daha yüksek olduğuna
inandık, yani o şekilde bir genel kanaat söz konusudur. Bunun nedeni
de şu: Yani, diyelim kurumsallaşmış, çok büyük bir
mükellefin vergi kaçırmayı istese dahi sistematik olarak bunu realize
etmesi zordur çünkü kendisinin dışında kocaman bir
teşkilattır, ayrı bir muhasebe sistemi vardır, muhasebe
müdürleri vardır, elemanlar vardır vesaire. Dolayısıyla
burada vergi kaçırma saiki zayıftır gibi bir algılama var
ve biz buna uzun yıllar inandık fakat aslında bunun böyle
olmadığı, tam aksi olduğu daha sonra ortaya çıktı
veya en azından ben böyle olduğuna inanıyorum.
Almanyada büyük
mükellefler her yıl incelenir, istisnasız her yıl incelenir.
Belli bir ölçek koymuşlar, bilanço ve kâr açısından belli bir
ölçek koymuşlar. Orta ölçekli mükellefler 8 ila 12 yılda bir
istatistiki olarak incelenir, küçük mükellefler de 103 yılda bir
incelenir. Ben bu bilgiyi ilk aldığımda çok
şaşırmıştım gerçekten. Yani bizde de tam tersi,
hep küçük mükellefin üzerine gidilir, büyük mükelleflerin biraz önce
söylediğim gerekçeyle- vergi kaçırma saiklerinin düşük
olduğuna inanılırdı. Sorduğumuzda şunu
söylemişlerdi o zaman: Bir büyük mükellef vergi
kaçırdığında bin küçük mükellefin kaçırdığından
daha fazlasını kaçırıyor. Bizim
mantığımız şu: Millî gelir neredeyse orayı
kontrol etmeye çalışıyoruz. 8 bin büyük mükellefle millî gelirin
yüzde 70ini kontrol ediyoruz. demişlerdi bize.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Canikli.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Yani 8 bin mükellefi denetleyerek vergiyi
doğuran olayın, tüm millî gelirin yüzde 70ini inceliyoruz,
denetliyoruz. demişti. Geriye kalan milyonlarca mükelleften sadece yüzde
10-15ini denetleyebiliyoruz. Kaçak nerede olabilir? Millî gelir neredeyse,
üretim neredeyse, vergiyi doğuran olay neredeyse orada olur.
Tabii,
zamanımız kalmadı. Bu müessese, bu sistem, bu tür
dizaynların, organizasyonların yapılması
açısından da çok önemli imkânlar sağlamaktadır.
Son olarak,
getirilen önemli bir düzenleme de serbest muhasebecilik sisteminin
kaldırılmış olmasıdır. Bu da bir sorundur.
Gerçekten, arada bir sistemdir, tam olarak oturmamıştır. Bu
tasarıyla, güzel bir geçiş yöntemiyle, artık serbest
muhasebecilik unvanının kademeli olarak kaldırılması
hedeflenmekte, planlanmaktadır.
Ben, bu
tasarının sisteme, bütün meslek mensuplarına ve tüm mükelleflere
katkı sağlayacağına, hayırlı olacağına
inanıyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Canikli.
Gruplar
adına görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi,
şahıslar adına ilk söz Konya Milletvekili Sayın Mustafa
Kalaycıda.
Buyurun
Sayın Kalaycı. (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte
olduğumuz 216 sıra sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest
Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
3568
sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik
ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu 1989 yılında yayımlanarak
yürürlüğe girmiştir. Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra, bu
Kanunun 15inci maddesi uyarınca yirmi beş meslek mensubu bulunan il
merkezlerinde oda kuruluşları gerçekleşmiş ve bugün
itibarıyla Türkiye genelinde yetmiş serbest muhasebeci mali
müşavir odası ve sekiz yeminli mali müşavir odası
bulunmaktadır.
3568
sayılı Kanunun 20nci maddesi uyarınca odalar genel
kurullarını yılda bir defa, mayıs ayının içinde,
davet üzerine yapmaktadır. İki yılda bir seçimli olarak
yapılan genel kurullarda odaların yönetim, denetim ve disiplin
organlarının üyeleri ile Birlik Genel Kurul temsilcileri
seçilmektedir.
Yine, 3568
sayılı Kanunun 34üncü maddesi uyarınca da kısa adı
TÜRMOB olan üst Birliğin Genel Kurulu her yılın eylül
ayında yapılmaktadır. İki yılda bir seçimli
yapılan Genel Kurulda da Birliğin organlarının üyeleri
belirlenmektedir.
Görüşmekte
olduğumuz tasarı, özü itibarıyla, oda ve Birlik
organlarının seçim esaslarını ve Birlik Genel Kurulu
temsilcilerinin sayısını yeniden düzenlemektedir.
Tasarıda,
Plan ve Bütçe Komisyonunda, genelde bir uzlaşma sağlandı tüm
partiler arasında. Ancak, bir yönüne ben yine değinmek istiyorum.
Tasarının bugünlerde gündeme getirilmesi ve bu şekliyle
yasalaşmasının önümüzdeki ay yapılacak oda genel
kurullarına ve bu genel kurullarda belirlenecek Birlik Genel Kurul
temsilcileri üzerinden Birlik Genel Kuruluna müdahale amacını
taşıdığı açıktır. Bu hafta sonu, yani iki
gün sonra, Konya Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odasının
genel kurul toplantısı yapılacaktır. Sayın
Başkanım, oda başkanımız ve yönetici
arkadaşlarımız, şu anda Mecliste acaba ne olacak, bunu
beklemekteler. Açıkçası ne olacak şimdi? Bu kanun yetişecek
mi? Sayın Cumhurbaşkanımız hiç incelemeyecek mi, hemen
imzalayacak mı? Yani, böyle bir garantimiz mi var? Bütün odaların
gözü, kulağı burada. Görüşülen tasarı, bu yönüyle hukuk
kurallarına, hakkaniyete uygun düşmemekte, karmaşaya yol açacak
nitelik taşımaktadır.
Tasarı,
bugün itibarıyla Türkiye genelinde sayıları 74 bin
civarında olan meslek mensuplarının yaşadıkları
sorunlara çözüm getirecek hükümler ihtiva etmemektedir. Kronikleşmiş
hâle gelen meslek sorunlarının çözüm yolları mesleğin
sahipleriyle birlikte üretilmelidir. Meslek mensupları devletle mükellef
arasında köprüdür. Bu köprünün zayıflatılması, kayıt
dışına güç, vergi gelirine darbe demektir.
Tasarı,
meslek mensupları arasındaki haksız rekabet, mesleğe
girişle ilgili sorunlar, yetki karmaşası, tahsilat gibi
sorunlara çözüm getirmiyor. Mesleğin yüksek standartlara
kavuşturulmasını sağlayacak düzenleme
yapılmalıdır. Alelacele hazırlandığı belli
olan bu tasarının, meslek mensuplarının sorunlarına
çözüm getirecek şekilde yeniden düzenlenmesi gerekli görülmektedir.
Yeminli mali müşavirlerin tasdikten doğan sorumlulukları yeniden
düzenlenmelidir.
Ayrıca,
kısa süre içerisinde 3568 sayılı Kanunda tekrar bir
değişikliğe gidilmemesi için, içeriğinde meslek
mensuplarını ilgilendiren birçok hüküm taşıyan ve hâlen
Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminde olan Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının yasalaşmasından sonra yeni duruma göre
kapsamlı bir düzenlemenin yapılmasının daha uygun olacağını
düşünmekteyim.
Değerli
arkadaşlarım, tasarıda, oda ve birlik yönetim, denetim ve
disiplin kuruluna seçilecek üyelerin fiilî çalışanlar arasından
seçilmesi hususu düzenlenmektedir. Bu hüküm, odalara aidatlarını
ödeyen ve seçme hakkı bulunan birçok üyenin seçilme hakkının
elinden alınması anlamını taşımakta olup hukuka
ve demokratik teamüllere uygun bulunmamaktadır. Sanki eski Roma hukuku.
Vatandaşın seçme hakkı var, asillerin seçilme hakkı. Burada
da maalesef üyelerin bir kısmının, fiilen
çalışmayanların seçilme hakkı elinden
alınmaktadır. Buna hakkımız yok.
Yine
tasarıyla kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisini
almış ve mesleki yeterlik sınavını vermiş olanlar
için yeminli mali müşavirlik sınav şartı aranmamasına
dair kanunda yer alan hüküm kaldırılmaktadır. Zorlu bir
sınav sürecini başarıyla geçerek devleti temsil etme görev ve
yetkisi tanınan denetim elemanlarının görevleriyle ilgili
konularda tekrar sınava tabi tutulmasının nedeni
anlaşılamamaktadır. Böylelikle denetim elemanlarının
mesleki yeterlikleri sorgulanır hâle getirilmektedir. Şunu
anlıyoruz: AKP Hükûmeti denetimi sevmemekte, müfettişi sevmemektedir.
Ben, yıllarca denetim elemanlığı yapan bir
arkadaşınız olarak net söylüyorum: Denetim elemanları
hiçbir dönemde bu kadar baskı görmemiştir, bu denli
yıldırma politikası uygulanmamıştır. Zaten Sizi
kapatacağız. demek başlı başına bir
baskıdır. Denetimi iç ettiniz, adına da iç denetim dediniz
zaten. Yolsuzlukla mücadele dediniz, ama yolsuzluklarla mücadele edenlerle
mücadele ediyorsunuz.
Bu arada, bu
hafta Denetim Haftası. Tüm denetim elemanlarının Denetim
Haftasını kutluyorum. Denetim elemanlarına aileleriyle birlikte
sağlıklı, mutlu ve huzurlu günler temenni ediyorum.
Değerli
arkadaşlarım, tasarıyla 3500 sayılı Kanuna eklenmesi
öngörülen geçici maddede de kanunları uyarınca vergi inceleme
yetkisini almış ve mesleki yeterlik sınavını
vermiş olanların on yılını tamamlamış
olanlar için yeminli mali müşavirlik sınav şartı
aranmaması öngörülmektedir. Yani yeterliğini vermiş, on
yılını doldurmamış olan denetim elemanları
yeminli mali müşavirlik sınavına girecekler. Hâlbuki 3568
sayılı Kanunun 9uncu maddesinin üçüncü fıkrası çok
açık. Mesleki yeterlik sınavını vermiş olanlar için
yeminli mali müşavirlik sınav şartını aramamaktadır.
Hüküm çok açık. Buna göre, bugün itibarıyla yeterlik
sınavını vermiş olup on yılını
tamamlamayı bekleyenlerin kazanılmış hakkı elinden
alınmaktadır. Buna hakkımız yok. Bu, tam anlamıyla hak
ve hukuk tanımazlıktır. Yardımcılık sınavını
kazanarak ataması yapılan ve henüz yeterlik sınavını
vermemiş olanların bile bu görevleri tercih nedenleri dikkate
alındığında, haklarının ihlali söz konusudur.
Değerli
arkadaşlarım, Maliye Bakanlığı hesap
uzmanlığı sınavını kazanan bir
arkadaşımız, maliye müfettişliği
sınavını kazanan bir arkadaşımız başka
bakanlık ve kurumların sınavlarını da kazanmakta ama
tercihini Maliye Bakanlığı hesap uzmanlığı veya
müfettişliği yönünde kullanmaktadır. Tabii bu tercihini
kullanmasında etkenlerden birisi de budur. Yani bunu göz ardı
edemeyiz. Yani şu anda muavin olan arkadaşlarımızın
bile, bana göre, haklarını elinden alıyoruz. Kaldı ki
yeterlik sınavını vermiş, henüz on yılını
dolduramamış arkadaşlarımızın hakkını
elinden almak tamamen Anayasaya aykırı. Buna kesinlikle bizim
hakkımız yok diyorum.
Bu hüküm,
Anayasamızın 2nci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine
aykırılık teşkil etmektedir. Hukuk devleti ilkesinin ön
koşullarından biri olan hukuk güvenliğiyle kişilerin hukuki
güvenliğinin sağlanması amaçlanmaktadır. Hukuk
güvenliği ilkesi, hukuk normlarının öngörülebilir
olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven
duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici
yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Bu konuda Anayasa
Mahkemesinin emsal kararları bulunmaktadır. Son bir örnek
verebilirim: 7 Şubat 2008 tarihli 2005/38 esas, 2008/53 sayılı
Anayasa Mahkemesi Kararı, bu konuda emsal teşkil edecek bir
karardır. Bu nedenle, diyoruz ki: Gelin -bu geçici maddede önerge
vereceğiz zaten- özellikle yeterlik sınavını vermiş,
on yılını tamamlayamamış
arkadaşlarımızın bu haklarını ellerinden
almayalım.
Tekrar
söylüyorum: Kanundaki hüküm çok açık. Yeminli mali müşavirlik
sınavı ile yeterlik sınavı denk tutulmaktadır.
Şimdi, yeterlik sınavını vermiş bir kişi, hâliyle
yeminli mali müşavirlik sınavını vermiş anlamı
taşır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, lütfen tamamlayın.
MUSTAFA KALAYCI
(Devamla) Hâlbuki on yıllık süre ayrıdır. Yeminli mali
müşavirlik sınavına tabi tutmanın burada anlamı yok.
Yani on yıl bekleme kanundan gelen bir bekleme süresidir. Yeterlik
sınavı yeminli mali müşavirlik sınavının yerine
geçmelidir. Bu haksızlığı yapmayalım diyorum.
Teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kalaycı.
Şahıslar
adına ikinci söz Bursa Milletvekili Sayın Sedat
Kızılcıklıda.
Buyurun
Sayın Kızılcıklı. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
SEDAT KIZILCIKLI
(Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 216 sıra
sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik
ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu hakkında şahsım adına söz almış
bulunuyorum. Öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, Mali
Müşavirler Yasası -3568 sayılı Yasa- 1989 yılında
çıkarıldı ve o yıldan sonra üzerinde herhangi bir
değişiklik yapılmadı. Tabii, muhasebecilerin, mali
müşavirlerin, yeminli mali müşavirlerin, ekonomiyi kayda almak gibi,
işletmelerin mali tablolarını düzenlemek gibi ve mevcut yasalara
uygun bir şekilde bu işletmelerin defter kayıtlarını
tutmak gibi görevleri ve sorumlulukları var. Bugüne kadar üzerinde hiçbir
değişiklik yapılmadığı ifade edilmiş olsa da
biz, 22nci Dönem Meclisi olarak bir mali tatili çıkardık ve meslek
mensuplarımıza bu anlamda çok önemli bir kolaylık getirdik ve
dünyada eşi benzeri olmayan mali tatili 22nci Dönem Meclisi çıkarmak
suretiyle bu mesleğe önemli bir katkı yapmıştır diye
düşünüyorum. Çünkü mali tatilden önce ağır iş yüküyle
bunalan meslektaşlarımız bu anlamda bir rahatlamaya
girmiştir.
Bu tasarı da
çok uzun yıllar -3568den sonra uzun yıllar- yapılan denemeleri
ortaya koyduktan sonra, eksiklikleri gidermek ve mesleği uluslararası
standartlara yükseltmek ve eğitimi de sürekli hâle getirmek amacıyla
düzenlenmiştir.
Bu tasarıya
baktığımızda, gerçekten, meslektaşlarımız
adına, mesleğimiz adına, son yıllarda
tartıştığımız ve bir türlü düzenleme
fırsatı bulamadığımız birçok olumlu
gelişmenin ve düzenlemenin bu tasarıda yer
aldığını görüyoruz. Bunlardan bir tanesi, meslekte unvan
birleştirilmesi. Biz bunu yıllarca konuştuk. Hem serbest
muhasebeci, hem serbest muhasebeci mali müşavir hem de yeminli mali
müşavir şeklindeki düzenlemenin serbest muhasebeci mali
müşavir ve yeminli mali müşavir şeklinde düzenlenmesini ve böyle
bir kolaylığın getirilmesini ifade ettik ve bu tasarıda
bunu buluyoruz, buna da son derece seviniyoruz.
Tabii bu arada,
serbest muhasebecilik yapan arkadaşlarımızın da
hakları bu tasarıda korunuyor. Onların da mali müşavir
olabilmesi için, iki yıl içerisinde 5 kere sınav hakkı
kendilerine veriliyor, burada başarılı olanlar mali müşavir
olarak bundan sonraki mesleki hayatlarına devam edecekken serbest
muhasebeci olarak kalanlar da yine herhangi bir hak kaybına uğramadan
bu unvanlarını devam ettirme imkânına kavuşuyorlar.
Yine yeminli mali
müşavirlik ve serbest muhasebecilik mali müşavirlik
sınavına girmeden bazı meslek mensuplarına muafiyetler
getirilmişti. Bu da çeşitli çelişkilere sebebiyet veriyor ve
haksızlıkları ortaya getiriyordu. Bununla ilgili yapılan
bir düzenlemeyle de artık muafiyetler ortadan kaldırılıyor
ve herkese sınav hakkı getiriliyor, sınav mecburiyeti
getiriliyor. Bu da doğru bir adım olarak görülmektedir.
Değerli
arkadaşlar, biz oda genel kurullarımızı iki yılda bir
yapıyoruz ama aslında mali müşavirler, maalesef, her yıl
genel kurul yapıyor. Çünkü iki yılda bir seçimli genel kurul
yapıyoruz fakat bir sonraki yıl da mali genel kurul yapıyoruz.
Dolayısıyla, bizim Mali Müşavirler Odası, bir yıl mali
genel kurul bir yıl seçimli genel kurul diğer yıl gene mali
genel kurul ondan sonraki yıl seçimli genel kurul yapmak suretiyle, her
sene genel kurul yapan bir oda hâline gelmiştir ve iki yıl da
kısa bir süredir, iki yılda genel kurulların yapılması
çok doğru olmamaktadır. Dolayısıyla, bu tasarıda bu üç
yıla yükseltilmektedir ve mali genel kurul ortadan, mecburiyet ortadan
kaldırılmaktadır. Böylelikle, sürekli genel kurul yapan ve bütün
mesaisini, enerjisini âdeta genel kurula harcayan yönetim
anlayışı artık ortadan kalkmaktadır. Üç yılda bir
genel kurul yapılmaktadır.
Tabii, oda
başkanlığı yapanların da sürelerine bir
sınırlama getirilmektedir. Üç yıla yükseltilirken onların
da süreleri -bundan sonra uygulanmak suretiyle, bugünü kadar
kazanılmış haklara gene dokunulmadan- iki dönem üst üste bu görevi
yapanlara iki dönem geçmediği sürece tekrar başkanlık yapma
imkânı ortadan kaldırılmaktadır. Böylelikle, yönetimde de
bir değişim, yeni bir yenilenme meydana getirilmektedir ve o üç
yıla yayılmasıyla birlikte de en az altı sene görev yapma
imkânı getirilmektedir.
Yine, yeminli
mali müşavirlik sınavları bir komisyon tarafından
yürütülüyordu, 7 kişilik bir komisyon tarafından yürütülüyordu.
Burada da mesleğimiz adına getirilen tasarıda olumlu
gelişme vardır. Çünkü bundan önce YÖK bu komisyona 3 tane üye
verirdi, Maliye Bakanlığı 2 üye verirdi, TÜRMOB da 2 üye
verirdi. Şimdi TÜRMOBun üye sayısı 3e çıkarılmak
suretiyle, en fazla üye TÜRMOBa verilmek suretiyle, üst yönetimimize bu konuda
daha fazla yetki verilmektedir. Bu da çok olumlu bir gelişme ve o
komisyonda TÜRMOBun ağırlığını artıracak
bir gelişme olarak görülmektedir diye düşünüyorum.
Delege
sayımız: 2 binleri aşkın bir delege sayısıyla
TÜRMOB genel kurullarını yapıyoruz. Çok fazla bir delege
sayısıyla TÜRMOB genel kurullarını yapıyoruz. Çünkü
1989 yılında çıkarılan yasayla, 3568 sayılı
Yasayla 25 üyeye 1 delege verildiği için bu delege sayılarına
ulaşıldı. Şimdi, biz, bunu
75 üyeye bir delege verilmek
suretiyle, üye sayısını, delege sayısını binli
rakamlarda tutmak bu tasarıda amaçlanmıştır. Önümüzdeki
seçimde, 60 üyeye 1 delege ama genel olarak 75 üyeye 1 delege vermek suretiyle,
o delege sayısındaki yüksekliği de makul seviyelere
düşürmüş olacağız. Hem de odalarımızın,
TÜRMOBumuzun ağırlığını ortadan
kaldırmayacak şekilde bir durum da ortaya çıkacak.
Tabii, sürekli
eğitim yapan kuruluş hâline gelecek TÜRMOB ve
meslektaşlarımız sürekli eğitim almaya başlayacak.
Çünkü bizim mesleğimizde yasalar çok değişir, yönetmelikler çok
değişir, genelgeler çok değişir ve sürekli kendinizi
yenilemek zorunda kalırsınız. Fakat oturduğunuz yerden, bir
yerlerden yardım almadan, kendinizi sürekli yenilemeniz çok mümkün
değildir. O yüzden bu konuda TÜRMOBdan destek almak, odalardan destek
almak ve bunları takip etmek, bu yenilikleri yerinde öğrenmek, sürekli
takip etmek gerekir. Bu getirilen yasayla da eğitim sürekli hâle
getirilmiş ve buraya katılım da mecbur hâle getirilmiştir.
Bu anlamda da çok önemli bir çalışma olmuştur.
Tabii, zaman
zaman şu da ifade edilmiştir burada: Bizim en üst kurulumuz TÜRMOBdur.
TÜRMOBun görüşlerinin dikkate alınmadığı
şeklinde ifadelerde bulunulmuştur. Bunun böyle
olmadığı herkes tarafından bilinmektedir. Çünkü Maliye
Bakanlığı bu tasarıyı hazırladıktan sonra
TÜRMOB Genel Kuruluna vermiştir üzerinde çalışın diye.
TÜRMOB Genel Kurulu defalarca başkanlar toplantısı
yapmıştır. Başkanlarıyla bir araya gelmiştir, oda
başkanlarıyla bir araya gelmiştir ve bununla ilgili öneriler
paketi hazırlamıştır, hatta kitapçık
hazırlamıştır.
Plan ve Bütçe
Komisyonundaki bütün görüşmelere TÜRMOBun yetkilileri,
Başkanıyla birlikte katılmıştır. Alt komisyon
diyebileceğimiz çalışma grubu toplantılarına da yine
TÜRMOB kesintisiz katılmıştır. Orada her maddeyle ilgili,
hem geneliyle ilgili hem de her maddeyle ilgili önerisini, eleştirisi
varsa eleştirisini, katıldığı
katılmadığı noktaları tek tek ifade etmiştir. Hem
Plan ve Bütçe Komisyonunun değerli üyeleri hem de çalışma
grubunun çok değerli üyeleri bunu çok yakından takip etmiştir.
TÜRMOBun da yetkilileri bunun böyle olduğunu bilmektedir. Eğer böyle
olmasaydı, Maliye Bakanlığı TÜRMOBdan habersiz böyle bir
çalışma yapmış olsaydı, TÜRMOB bir kitapçık falan
bastıramazdı, oda başkanlarıyla bu konuda toplantılar
yapamazdı. Ama bu konuda çok açık, şeffaf bir süreç bu süre
içerisinde sürdürülmüştür ve herkese bilgi verilmiştir, herkes
bilgilendirilmiştir, bu bilgiler ışığında
çalışmalar yapılmıştır. Tabii, bunların
hepsinin TÜRMOBa katkısı vardır, meslek mensubumuza
katkısı vardır. Bunun gibi daha birçok olumlu katkıyı
bu tasarıda görmekteyiz.
Yasalaşırsa,
kanunlaşırsa mesleğimize olumlu katkılar
sağlayacağını ifade ediyorum ve hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kızılcıklı.
Şimdi, yirmi
dakika süreyle soru-cevap işlemi yapacağız.
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Çok önemli, yine
bizim de mesleğimizle ilgili bir yasa tasarısı görüşülürken
yine AKP kendi eski geleneğine devam ediyor. Bütün maddelerde söz
almış, bütün her yerde önergeleri vermiş, konuşma
hakkımız ortadan kaldırılmıştır.
Şimdi ben
Hükûmete soruyorum: Kemal Unakıtanın, Erdoğanın,
bakanların çocuklarının ve kendilerinin ortak olduğu
şirketlerin hesapları incelenmiş midir? İncelenmişse
herhangi bir matrah farkı bulunmuş mudur? Bunu açıklarlar
mı?
Ayrıca da bu
Hükûmetin bazı bakanları bazı kişilerin adalarında
yazlarını geçirmektedir, yatlarına binmektedirler. Bu
kişilerin de hesapları incelenmiş midir? Bir matrah farkı bulunmuş mudur?
Bunu öğrenmek istiyorum.
Ayrıca, bu
Birlik Yönetim Kurulunda 4 bin kişiyi 5 kişi temsil etmekte, 70 bin
tane kişiyi de 4 kişi temsil etmektedir. Bu adaletsiz bir durum
değil midir? Bu Kanunun amacı
Tabii, 1989 yılında
çıkınca o zaman daha ön, herhangi bir
İlk çıkan kanun
tabii ki adaletsiz olabilir. Ama bu Kanun aşağı yukarı on
dokuz yıldır uygulandığına göre yeni bir hak ve adalet
duygularına göre düzenlenmesi lazım.
Ayrıca, kamu
kurumu niteliğindeki meslek kurumu olan bu TÜRMOB neden aynı
durumdaki başka kamu kurumu niteliğindeki meslek kurumları gibi
bağımsız hareket etmemekte? Mesela barolar kendi ücretlerini
kendileri belirlemektedir. Bu kurum niye kendi ücretlerini kendi belirlemiyor?
Gerçi Bakanlıkların bir vesayet denetimi var ama bu vesayet denetimi
birçok meslek kuruluşlarında çok az, ama özellikle bu meslek
kurulunda çok sert ve âdeta meslek mensuplarına, yöneticilerine bu konuda
bir yetki de tanımamaktadır. Bu konuda Bakanlık bu meslek
grubunun kendi ücretlerini tespit etme konusunda bir yetki tanıyacak
mıdır?
Teşekkür
ederim efendim.
BAŞKAN
Sayın Mert
HÜSEYİN MERT
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Aracılığınızla Sayın Bakanıma
şunları sormak istiyorum:
Yasayla serbest
muhasebecilik kavramı ortadan kalkıyor. Serbest muhasebeci mali
müşavirlik ve yeminli mali müşavirlik olarak kalıyor. Mesleğin
ismini de, daha doğrusu yasanın ismini de serbest muhasebeci mali
müşavirlik yerine yalnızca mali müşavirlik olarak
değiştirmeyi düşünüyor musunuz?
Bir de yine
tasarıyla, kamuda çalışanlarla fiilî olarak mesleği
yapmayanların giriş aidatlarında yüzde 50lik bir indirim söz
konusu. Bu, daha sonra mesleğe girdiklerinde diğer bu parayı
ödeyenlerle arasında bir haksız rekabet yaratmayacak mıdır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Öztürk
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Serbest Muhasebecilik,
Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının görüşmelerinin yap-işlet-devret modeliyle
ilgili kanun tasarısının önüne alınmasında, TÜRMOBun
mevcut mevzuata göre hafta sonundan itibaren başlatacağı oda
seçimleri etkili olmuş mudur?
Hükûmetin sivil
toplum örgütlerinin yönetimini ele geçirmek üzere yasama yetkisini kötüye
kullanması etik midir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Bakan
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Çok teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Genç,
bakan çocuklarının şirketlerinin incelenip incelenmemesini
sordu. Ne kadar matrah farkı
İncelenmişse matrah farkı
çıkmış mı, çıkmamış mı ve bir de bu
çocukların bazılarının yatlarında gezdiğini,
onların da hesaplarının incelenip incelenmediğini sordu.
Sayın Genç
çok iyi biliyor ki vergi kanunlarında mahremiyet diye bir konu var.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bunun mahremiyetle ilgisi yok. İnceleniyor mu incelenmiyor mu?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Var, var.
Sen o konuyu bir
incele de gel yani Sayın Genç. Sen kendi kafana göre şey etmiyorsun,
kanun böyle diyor.
ALGAN
HACALOĞLU (İstanbul) Siyasi etiğe uymuyor.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Şimdi, kim kimin yatında
gezmiş, bir de onu söylerse Genç, şunu da bir öğrenelim
bakalım. Yani böyle, kafadan atma diyor.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ramseyin adasına gidip yazını geçiriyor.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Geliyor burada, öyle, kafadan
atıyor, sallıyor bir şey.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
Söylüyor, söylüyor.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Ondan sonra da birisine bir çamur
atıyor, ondan sonra sen ne dersen de.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ne çamuru?
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Söylüyor bak, söylüyor.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Olmaz böyle şey! Öyle,
oturduğun yerde
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hesapları incelendi mi incelenmedi mi? Soruyorum.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Bak, ben seni dinledim Sayın
Genç, dinlemeyi öğren.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bana cevap ver hadi sen.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Ramsey diyor, Ramsey.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Dinlemeyi bir öğrenin.
Bakın, bu sıralarda oturuyorsunuz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Evet.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Dinlemeyi bir öğren.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ama sen de cevap vermeyi öğren.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Ben konuştum mu? Siz
konuşurken ben konuştum mu? Ben dinledim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ama ben usulüne göre konuşuyorum.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Haa, sen usulüne göre
konuşuyorsun, biz usulüne aykırı
Yok, dinle.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sen de dinlenecek şeyler söyle.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Usul öyle
Usul öyle
Birisi
konuşurken diğeri dinler. Yani tekrar tekrar anlatmayalım.
Şimdi, öyle,
kafadan sallama işleri bırak artık.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Kafadan sallayan sensin.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Yahu söyledi. Duymazlıktan niye geliyorsun? Söyledi.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Neydi? Kim kimin yatında
BAŞKAN
Sayın Bakan, sorulara cevap verin.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Peki.
Şimdi
KAMER GENÇ
(Tunceli) Tabii, damarına dokundu mu böyle konuşuyorsun.
Çocukların mısır ithal ederse vergisini vermezsin. Ondan sonra
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Şimdi, Sayın Başkan,
bir de
BAŞKAN
Sayın Genç
Sayın Genç, Sayın Bakan sorulara cevap versin.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Diğer bazı sivil toplum
örgütlerinde, mesela barolar da kendi ücretlerini kendi tespit ediyor, burada
da kendi ücretlerini kendileri tespit edemiyor. Buna da bir yetki verecek
misiniz? diye sordu. Şimdi, bu TÜRMOBun konusu, ücretler konusunda,
Maliye, TÜRMOB gerekli çalışmaları yapıyor ve Maliye
Bakanlığına bunu onay için gönderiyor. Yani, Maliye Bakanlığı
burada ücretler şu olacaktır demiyor. Bunun
çalışmasını TÜRMOB yapıyor, TÜRMOB bu teklifini Maliye
Bakanlığına sunuyor. Dolayısıyla Maliye
Bakanlığı ile birlikte bunu tespit etmiş oluyorlar ve
burada, tabii, bir inceleme işini görüyor. İnceleme işini
görürken de Maliye Bakanlığıyla mükellefler arasında bir
köprü vazifesini görüyor. Dolayısıyla, buradaki ücretlerde de Maliye
Bakanının muhakkak surette son sözü söyleme hakkı vardır
diye düşünüyorum.
Sayın Mert
Yasanın adını değiştirecek misiniz? diyor, bu
serbest muhasebecilerin kaldırılması dolayısıyla.
Şimdi, serbest muhasebecilik, tabii, kalktığı için bu
yasanın isminden de serbest muhasebecilik ibaresi kalkıyor.
Aidatlardaki değişiklik adaletsizliğe sebep açıyor. diye
söyledi. Daha önce bu kanun hazırlanırken çeşitli
tarafların da düşünceleri alınmış olduğundan
herhâlde bir adaletsizlik meydana getirilmiyor burada.
Sayın Öztürk
Oda seçimleri etkili olmuş mudur? diyor. Değerli arkadaşlar,
sürekli olarak oda seçimleri yapılmadan önce bu kanun
çıkarılıyor, oda seçimlerini etkileyecek diye düşünülüyor,
o şekilde bazı söylemlerde bulunuyor bilhassa muhalefet partisine
mensup arkadaşlarımız. Biz, bunu eğer oda seçimlerini çok
etkileyecek
Ben Maliye Bakanlığımın altıncı
senesindeyim. Şimdiye kadar bunu çoktan yapardık. Bu kadar
durmazdık, bu kadar beklemezdik ama bu kanun değiştirilirken
seçimlerde, bundan sonraki seçimlerde belki birtakım
değişiklikler olabilir de, bundan niye rahatsız oluyorsunuz, ben
onu anlamıyorum. Burada gayet adaletli, demokratik bir seçim öneriyoruz
biz. Bundan dolayı kimse rahatsızlık duymasın. Burada daha
adaletli, daha demokratik, daha fırsat eşitliğine dayanan, karar
alma özgürlüğünü getiren ve mesleğin de onurunu yükselten bir durum
bu. İlla Şu olacak. illa Bu olacak. diye değil. Hangisi
faydalıysa onu kabul edelim. Onlarla bunların, seçimlerle bu kanunun
bir ilgisi yoktur.
O şekilde
düşünmenizi ben istirham edeceğim ve hepinize saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler
III.-
Y O K L A M A
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Sayın Başkan, toplantı yeter sayısı
istiyoruz.
BAŞKAN
Arayacağım.
Sayın
Anadol, Sayın Hamzaçebi, Sayın Özyürek, Sayın Mengü, Sayın
Öztürk, Sayın Okay, Sayın Köse, Sayın Korkmaz, Sayın
Kaptan, Sayın Ünlütepe, Sayın Köktürk, Sayın Gök, Sayın
Yağız, Sayın Coşkuner, Sayın Özkan, Sayın
Hacaloğlu, Sayın Ağyüz, Sayın Arat, Sayın Karaibrahim,
Sayın Ersin, Sayın Aydoğan.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum.
Yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
B) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.-
Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali
Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/549) (S. Sayısı: 216) (Devam)
BAŞKAN -
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi
birinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci bölüm 1
ila 13üncü maddeleri kapsamaktadır.
Birinci bölüm
üzerinde söz isteyen, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Trabzon
Milletvekili Sayın Mehmet Akif Hamzaçebi. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tasarının birinci bölümü üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini ifade etmek üzere söz
aldım. Sözlerime başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hepinizin
bildiği gibi, muhasebecilik ve mali müşavirlik mesleğini
düzenleyen 3568 sayılı Yasa 1989 yılında yürürlüğe
girmiştir. Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten bu yana on
dokuz yıllık süre geçmiştir. On dokuz yıllık süre
içerisinde Türkiye ekonomisinde önemli bir değişim meydana
gelmiştir. Yine, dünyada meydana gelen küreselleşmeye paralel olarak
ve tarafı olduğumuz uluslararası anlaşmaların
gereği olarak meslek uluslararası rekabete açık bir hâle
gelmiştir. Yine, on dokuz yıllık süre içerisinde meslekte
örgütlenmenin de getirdiği etkiyle meslekte birtakım sorunlar ortaya
çıkmıştır. Bütün bunlar, muhasebecilik ve mali müşavirlik
mesleğinde birtakım düzenlemelerin yapılması ihtiyacını
ortaya koymuştur.
Ve on dokuz
yıllık süreden sonra Hükûmetin hazırlamış olduğu
bu tasarıdan, doğal olarak, biraz önce sözünü ettiğim konulara
çözüm getirmesi beklenirdi. Ancak ne yazık ki, tasarının
yaptığı birkaç ufak tefek diyebileceğimiz düzenleme
dışında mesleğin ihtiyaç duyduğu düzenlemeler,
değişiklikler bu tasarıda yer almamıştır.
Serbest
muhasebeciliğin kaldırılması, meslekte eğitimin
zorunlu hâle getirilmesi, odaların ve Birliğin genel kurul
sürelerinin iki yıldan üç yıla çıkarılması gibi
adımlar şüphesiz olumludur. Ancak mesleğin uluslararası
standartlara uyumu, mesleğin uluslararası rekabete açılması
konusunda meslek mensuplarının karşılaşacağı
risklere karşı birtakım önlemlerin getirilmesi gibi konular bu
tasarının hedefi olmaktan çıkmıştır. Bunları
bu tasarıda göremiyoruz.
Bu hafta sonu
yapılmaya başlanacak olan oda seçimleri ve onun akabinde
yapılacak olan TÜRMOB Genel Kurulu bu tasarının daha çok ilgi
alanı olmuştur. Ve tasarının önemli düzenlemelerinin oda ve
Birlik seçimlerine yönelik düzenlemeler olduğunu görüyoruz. Bu nedenle
tasarının bir objektifliğe sahip olduğunu söylemek mümkün
değildir.
Hafta sonu
yapılacak olan seçimlere tasarının yetiştirilmek
kaygısı, bu tasarıyı objektif temeller üzerine oturtarak
tartışma imkânını elimizden ne yazık ki
almaktadır.
Değerli
arkadaşlar, muhasebe ve vergi konuları ülkemizde iç içe girmiş
iki konudur. Bunlar gerçekte farklı disiplinler olmasına rağmen,
ülkemiz uygulamasında muhasebe konusunun mükellefler tarafından daha
çok vergiye uyum şeklinde anlaşılması, bu mesleği
vergiye uyumu öncelikli kılan bir mesleğe dönüştürmüştür.
Mükellef açısından muhasebe vergiye uyumun bir aracı olarak
algılanmaktadır. O nedenle de, Türkiye uygulamasında
muhasebecilik ve mali müşavirlik mesleği, diğer ülkelerdekinden
farklı olarak vergiye uyumu birinci planda tutan bir anlayışa
sahiptir. Gerçekte olması gereken muhasebe kavramını öne çıkaran
bir mesleki örgütlenme ve meslek anlayışıdır. Bu öne
çıktığı takdirde meslek gerçekten ayakları üstünde
durabilecek bir konuma gelecektir.
Vergiye uyumun
birinci planda olması, doğal olarak Maliye
Bakanlığını bu konuda mesleğe âdeta görev veren bir
konuma getirmiştir. Nitekim, hem 3568 sayılı Yasada hem de bu
tasarıda Maliye Bakanlığının bu konudaki görevlerine
yönelik olarak birtakım düzenlemeleri görüyoruz. Tam tasdik
uygulaması gibi, katma değer vergisi iadesi raporu uygulaması
gibi hususlar, uygulamalar tamamen Türkiyeye mahsus uygulamalardır.
Bunlar gerçekte bizim dünyada muhasebecilik ve mali müşavirlik
mesleğine ülke olarak yaptığımız birer
katkıdır.
Değerli
arkadaşlar, muhasebe ve mali müşavirlik mesleğinin temel
sorunlarını çözme konusunda yaklaşımı olmayan bu
tasarının, oda ve birlik seçimlerine yönelik olarak getirmiş
olduğu düzenlemeler Anayasanın eşitlik ilkesine
aykırıdır. Oda ve Birlik yönetim kurullarında, denetleme
kurulunda ve disiplin kurulunda görev alacak olan meslek
mensuplarının fiilen çalışanlar listesine kaydolmuş
olması şartını aramak, eşitlik ilkesine
aykırıdır. Eğer amaç kamu görevlilerinin aynı zamanda
bu meslek örgütlerinin yönetimlerinde görev almasını önlemek ise ki,
bunda bir sakınca görülüyor olabilir, bunu anlayışla
karşılayabilirim- o takdirde buna yönelik bir düzenleme yaparak
konuyu çözmek mümkündür. Ama düzenleme o şekilde
yapılmamış, oda üyesi olmakla birlikte fiilen bu işi
yapmayan herhangi bir meslek mensubunun oda ve Birlik yönetiminde veya
denetiminde veya disiplin kurulunda görev alması engellenmiştir. Bu,
Anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır.
Mesleğin
uluslararası standartlara uyumu konusunda getirmiş olduğu
herhangi bir düzenleme yoktur. Tasarının genel gerekçesinde ifade
edilen ve geçici 9uncu maddesi de dâhil olmak üzere bazı maddelerinde
uluslararası standartlara uyum adına getirilen düzenlemelerin
gerçekte uluslararası standartlara uyumla hiçbir ilgisi yoktur.
Örneğin, meslek mensuplarının tamamı için, yani
mesleğe yeni girecek olanlar için bir sınav şartı
getirilmektedir. Bunu tartışma dışında
bırakıyorum. Ama sınav şartı getirilirken,
kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisine hâlen sahip olan
kişilerin, kamu görevlilerinin veya yasada tanımlanmış olan
diğer kişilerin bu haklarının ellerinden alınması
hukuk devletine aykırıdır. Kanunları uyarınca vergi
inceleme yetkisine sahip olduğu hâlde henüz meslekte on yıllık
bekleme süresini doldurmadığı için meslek mensubu olma hak ve
yetkisini kazanamamış olan kişilere sınav
zorunluluğunun getirilmesi Anayasanın hukuk devleti ilkesinin
gereği olarak öngörmüş olduğu hukuki güvenlik ilkesine
aykırıdır.
Değerli
arkadaşlar, hukuki güvenlik hukuk devletinin olmazsa olmaz
şartıdır. Hukuki güvenlik demek, vatandaşların,
bireylerin tabi olacağı hukuk kurallarını önceden bilmesi
ve tutum ve davranışlarını buna göre düzenleyebilmesidir.
Mükellefler, vatandaşlar devlete güven duyarlar, güven duymak
zorundadırlar. Devlet de bireyin devlete duyduğu bu güveni
zedeleyecek adımları atmamak zorundadır. Hukuki güvenlik bunu
gerektirir. Hukuk devletinde devlet, vatandaşlarına hukuk
güvenliği sağlar. Ancak, tasarının geçici 9uncu maddesine
baktığımızda, buradaki düzenleme, bizim
Anayasamızın temel ilkeleri arasında yer alan hukuk
güvenliği ilkesine aykırıdır. Üç yılı
bitirdiği hâlde, yani vergi inceleme yetkisi veren mesleklere girip üç
yıllık muavinlik süresinden sonra yeterlilik sınavını
kazanan meslek mensuplarının on yılı doldurmaları
hâlinde yeminli mali müşavirlik yetkisini alabilmeleri yönündeki bugünkü
yasanın kendilerine vermiş olduğu hak geçici 9uncu madde
düzenlemesiyle ellerinden alınmaktadır. Bunun düzeltilmesi
gerekmektedir.
Tasarıda
düzeltilmesi gereken birçok konu vardır. Bunlara ilişkin olarak
maddelerde önergelerimiz vardır. Ancak, tasarının bu hafta sonu
yapılacak olan birtakım oda genel kurulları öncesinde temel yasa
kabulüyle burada görüşülecek olması, bunun arkasında Sayın
Cumhurbaşkanının bu tasarıyı bu hafta sonuna kadar
imzalayacak olması gibi bir varsayımı da akla getiriyor. Ben,
Sayın Cumhurbaşkanının böyle bir varsayıma dayalı
olarak, Hükûmetin aklındaki böyle bir varsayıma dayalı olarak,
yasayı incelemeden imzalayacağı kanaatinde değilim. En
azından bu umutta olmak istiyorum, bu umudu taşımak istiyorum.
Yasanın
geçici 9uncu maddesi ve oda ve birliklerin yönetim ve denetim
kurullarında çalışanlar listesine kaydolanların ancak bu
kurullarda görev alabilmesine yönelik düzenlemeleri Anayasanın
eşitlik ilkesine aykırıdır.
Bunu ifade ederek
sözlerimi burada bitiriyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Eskişehir Milletvekili Sayın
Beytullah Asil, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle, çalışanların yarın kutlayacakları
1 Mayıs Emek Bayramını kutluyorum, kutlu olsun.
İnşallah, bundan sonraki 1 Mayıslar, emeğin önündeki
örgütlenme özgürlüğünü sınırlayan yasal engellerin ortadan
kaldırıldığı günler olur diyor, hepsinin 1 Mayıs
Emek Bayramını kutluyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 216 sıra sayılı
Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali
Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde, birinci bölüm ile ilgili,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına görüşlerimizi ifade için söz
aldım. Grubum ve şahsım adına yüce heyeti saygıyla
selamlarım.
Kısa
adı TÜRMOB olan Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli
Mali Müşavirler Odaları Birliğinin İnternet
sayfasındaki şu sözleri ifade ederek sözlerime başlamak
istiyorum: Meslekte uzlaşmanın adı kâr, meslekte siyasetin sonu
zarardır. diyen bir meslek kuruluşu var karşımızda.
Siz, kanun koyucu olarak, yetmiş sekiz oda ve bu odaların üst örgütleri
TÜRMOBun katkısını almadan, bu yasa tasarısını
alelacele ve bu kanunu oluşturacak milletin vekillerinin incelemesine dahi
fırsat tanımadan önümüze getiriyorsunuz. Tasarının
mesleği sürdürenlerin katkısına başvurmadan
hazırlanması, tasarıyı, ekonomimizin önündeki en büyük
sorun olan kayıt dışıyla daha güçlü mücadeleyi
destekleyecek altyapıyı sağlayacak ruhtan yoksun
bırakmıştır.
Değerli
milletvekilleri, bazı iktidar milletvekillerinin ve grup
başkanının ifade ettiği gibi, meslek odalarıyla
sağlanan uzlaşma sonucu onların görüşleri alınarak
hazırlandığı ifade edildi. Oysa bugün, İnternet
sitesinde Meclisten de umutlarını kesmişler, Sayın
Cumhurbaşkanına bir açık mektup yayınlamışlar:
Ülkemiz,
dünyadaki gelişmelerin de etkisiyle keskin bir virajı almaya
çalışmaktadır.
2002den bu yana
küresel çaptaki iyileşmenin ve kaynak bolluğunun elverişli
ortamını değerlendiren Hükûmet başta (
) Türkiye'nin bütün
ekonomik ve sosyal dinamikleri bu dönemde zorlu bir sınav verecektir.
Takdir ettiğiniz gibi bu dönem, isabetli kararların
alınmasını zorunlu kılmaktadır. İstihdamı
daraltıcı politikalar yerine özendirici önlemlerin alınması
yaşamsal önem taşımaktadır. Krizden en az zarar ile
çıkılması için (B) planı hazırlanırken toplumsal
uzlaşma zemininin zorlanması başarıyı
artıracaktır.
Bu
gelişmelere paralel olarak, pek çok alanda, uluslararası
gelişmelere uyum açısından da önem taşıyan ve ekonomik
yaşamı yakından ilgilendiren yasal düzenlemelerin, yaşam
bulması söz konusudur.
Bu çerçevede,
Türk Ticaret Kanunundaki değişiklik, Uluslararası Muhasebe
Standartları, Basel II gibi muhasebe/denetim mesleğini yeniden
yapılandıran düzenlemelerin yanı sıra sosyal güvenlik
reformu gibi yine uygulamada işleyişi etkileyecek ve
değiştirecek yasalar söz konusudur.
Örnekleri
artırılabilecek bu yasal düzenlemeler, muhasebe mesleğinin
iş yükünü bu dönemde ağırlaştırmaktadır.
Siyasi erkten
bağımsız olarak uzun vadeli stratejilerle üretim yapan, sanayi
ve hizmet kuruluşları kadar önem taşıyan meslek
kuruluşları, bu dönemde, eğitim faaliyetleri ve
yayınlarıyla mesleği sürdürenlere rehberlik etmekte,
mesleğini ve mesleğini ve meslek mensubunu geliştirmeye
çalışmaktadır.
Muhasebe
camiası, tahsilat, haksız rekabet, sürekli değişen mevzuat
nedeniyle ağırlaşan iş yüküyle baş etmeye
çalışmaktadır.
Böylesi bir
dönemde, mesleğin sorunlarına çözüm getirmekten uzak, kayıt
dışıyla mücadele ruhunu taşımayan ve bu yönleriyle
beklentileri karşılamayan muhasebecilik mesleği
yasasının odalarda seçimlere birkaç gün kala değiştirilmesi
kabul edilemez. (
)
Meslek örgütleri,
demokratik işleyişin vazgeçilmezi olan sivil toplumun da temel
taşıdırlar ve varlık nedenleri gereği özerk olmak
durumundadır.
Ekonomik ve
sosyal yaşamda işleyişi yakından ilgilendiren sorunlarla
boğuşan, Gelir İdaresinin doğal müttefiki konumundaki, 74
bin kişilik büyük ve güçlü bir aileyi temsil eden muhasebeci, mali
müşavirlerin, kendi çalışma alanları düzenlenirken söz
hakları olduğunu düşünüyoruz.
Hükûmetin de oda
seçimlerinden çok mesleki sorunları masaya yatırma ortamı
yaratmasının gerektiği kanısındayız.
Yakın
dönemde fonksiyonu artacak olan muhasebe/denetim mesleği, aynı
koşullardaki iki şirketin kredilendirilmesi sürecinde,
şeffaflık doğrultusunda kamuoyunun bilgilendirilmesinde etkin
olacaktır.
Ekonomi için
yaşamsal önem taşıyan konularda, sorunlara taraflarıyla
çözüm aranması gerektiğine inanıyoruz. Bu yolla, verimli
çalışma ortamının sağlanması için isabetli
kararlar alınarak başarıya ulaşılacaktır.
Aksi takdirde,
odalarda iktidarın seçim zaferi, ekonomide kayıp anlamına
gelecektir.
Katkımız
alınmadan hazırlanan ve beklentileri karşılamaktan uzak
3568 sayılı Yasada değişiklik hakkındaki
tasarının yeniden ele alınması yönündeki hassasiyetimize
destek olacağınızı umuyor, sağduyunuza inanıyoruz.
diyorlar.
Değerli
milletvekilleri, geçtiğimiz aylarda burada Futbol Federasyonu Yasasını
görüştük. Orada isim de vermek suretiyle Bu yasa tasarısı
falancanın Federasyon Başkanlığına getirilme
yasasıdır. demiştim, Gelin, bu yüce Meclisi bu tür işlere
alet etmeyin. demiştim, sonucun ne olduğunu hepiniz biliyorsunuz.
Yasa tasarısı üzerindeki itirazlarımız dikkate
alınmadan kanunlaştı, söylediklerimiz aynen çıktı. O
falanca da başkanlığa seçildi, o falancayı başkan
yapmak için kulüp başkanları ile yaşanan diyalogları da
hepiniz takip ettiniz.
Değerli
milletvekilleri, AKP bu yasa tasarısı ile de aynı hatayı
bir kez daha tekrarlamaktadır. Ekonominin içinde bulunduğu hassas
dönemde mesleğin sorunlarına çözüm getirmekten uzak, kayıt
dışıyla mücadele ruhu taşımayan, bu yönleri ile
beklentileri karşılamayan, muhasebecilik mesleği
yasasını odalarda seçimlere birkaç gün kala değiştirmeye
çalışmasını kabul edebilir miyiz? Futbolda
İktidarın seçim zaferi uzun vadede Türk futbolunda kayıp
anlamına gelmiştir, odalarda da İktidarın seçim zaferi
ekonomide kayıp anlamına gelecektir.
Bütün bu nedenlerle
tasarı geri çekilmelidir. Tasarı TÜRMOBun ve yetmiş sekiz
meslek odasının katkılarıyla yeniden ele alınmalı
ve zenginleştirilmelidir. Seçimler öncesi kaos
yaratılmamalıdır. Türk milletinin temsilcileri olan bizlerin de
tasarıyı inceleme ve değerlendirme yapabilmemize imkân
tanınacak bir sürede Meclis gündemine tekrar getirilmelidir diyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Asil.
Adalet ve
Kalkınma Partisinden talep yok.
Şahıslar
adına, Sivas Milletvekili Sayın Mehmet Mustafa Açıkalın.
Buyurun
Sayın Açıkalın. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
MEHMET MUSTAFA
AÇIKALIN (Sivas) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 3568
sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik
ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde,
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği
üzere bu tasarı, yürürlüğe girdiği tarihten bugüne kadar,
aşağı yukarı yirmi yıla yakın bir süre
geçmiş olmasına rağmen ilk defa bir değişikliğe
konu olmaktadır. Bu tasarı, bir taraftan üyelerin statülerinin iç
mevzuata uydurulması, diğer taraftan uluslararası standartlara
getirilmesi istikametinde düzenlemeler yapmakta; aynı şekilde,
üyelerin odada temsillerine ilişkin değişiklikler içermekte; bir
taraftan da odaların ve birlik organlarının teşekkülü,
çalışma süreleri hakkında değişiklikler getirmektedir.
Her şeyden
önce şunu ifade etmek gerekirse, 3568 sayılı Kanun,
yürürlüğe girdiği tarihten bugüne kadar geçen süre içerisinde, meslek
mensuplarının yaptığı çalışmalar sayesinde
vergi sahasında önemli iyileşmelere, değişikliklere konu
olmuştur. Başlıca, bu meslek mensuplarının gayreti
sayesinde, kayıt dışı ekonomiyle mücadelede mesafe
alınmıştır, dolaylı olarak vergi
tahsilatlarının artırılmasında mesafe
kazanılmıştır. Aynı şekilde, Maliye
Bakanlığı ve kamu üzerindeki vergi inceleme yükünün bu elemanlar
tarafından yerine getirilmesi sayesinde azalma olmuştur. Diğer
yandan, bu meslek mensuplarının yerine getirdikleri önemli
görevlerden bir tanesi, tam tasdik yanında, ihracatta katma değer
vergisi iadesi olması hasebiyle, Türkiyede ihracatın önemli ölçüde
gelişmesine de katkıda bulunmuştur. Aynı şekilde, bu
meslek mensuplarının yerine getirdiği görevler sayesinde, mali
tabloların uluslararası standartlara uygun hâle getirilmesi,
karşılaştırılabilir olması, fiilî durumu
yansıtması, şeffaf olması sayesinde, Türk
işletmelerinin uluslararası işletmeler tarafından
satın alınmasında veya bu işletmelerin uluslararası
işletmelerle birleşmesinde kolaylık olmuştur, daha
doğrusu bu işletmelerin uluslararası düzeyde satılabilir
hâle gelmesinde bir standart oluşmuştur.
Başlangıçta
ifade ettiğim üzere, üyelere ilişkin düzenlemeler iç mevzuatta daha
önce yapılmış bulunan ve hâlen yapılmakta olan
düzenlemelere adapte edilme mahiyetindedir. Bunlardan birincisi: Türk Ceza
Kanununda geçmiş dönemde önemli ölçüde değişiklikler
yapılmıştır. Muhtelif kanunlarda Türk Ceza Kanununun hükümlerini
içeren değişiklikler bir paket hâlinde yine geçen Meclis döneminde
buradan geçirilmiştir. Bu tasarıda da meslek mensuplarının,
meslek mensubu olabilmeye ilişkin Türk Ceza Kanununda
yapılmış bulunan değişikliğe adapte olması
anlamında 2nci maddede bir değişiklik
yapılmıştır.
Aynı
şekilde, Türk Ticaret Kanunu komisyonlardan geçmiştir, Meclis Genel
Kurulu gündemine gelmeyi beklemektedir. Türk Ticaret Kanununda
yapılmış bulunan değişiklikler meslek mensupları
açısından önemli gelişmeleri içermektedir. Bu çerçevede üç
ayrı statüden serbest muhasebecilik statüsü kaldırılmakta,
Basel-II standardına ulaşmak amacıyla bu tasarıya hükümler
konulmuş bulunmaktadır.
Odada temsile
ilişkin olarak getirilmiş bulunan değişiklikler: Daha önce
de ifade edildiği üzere, Birlik organlarının ve oda
organlarının seçim süreleri eşitlenmiştir, standart hâle
getirilmiştir, üç yıl olarak belirlenmiştir. Bunların oda
organlarında temsil edilebilmeleri için, üye olabilmeleri için hizmeti
fiilen yerine getirmeleri, kayıtlı olmak dışında
ayrıca hizmeti fiilî olarak yerine getirmeleri şartı konmuş
bulunmaktadır.
Diğer
yandan, staj süresi tasarıda uzatılmıştır ve
eğitim mecburi hâle getirilmiştir. Bu da Türk Ticaret Kanunundaki
gerekliliğe uymak amacıyla getirilmiş bir
değişikliktir. Odada adaletli ve nispi temsili sağlamak
amacıyla delege sayısı -hem de pratik olmak adına-
azaltılmıştır. TOBBla mukayese edildiğinde, çok daha
büyük sayıda temsilciye sahip, delegeye sahip olan TOBBla mukayese
edilmeyecek derecede ortaya çıkan bu oda ve birliklerdeki temsilcilik
yapısı yeniden düzeltilmiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum.
Buyurun.
MEHMET MUSTAFA
AÇIKALIN (Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ülkemizin gelişmiş idari yapısındaki
dağınıklığa paralel olarak ilçelerde de oda
kurulmasına imkân veren düzenleme getirilmiştir. 100 adet oda
mensubunun mevcudiyeti hâlinde ve bunların yazılı müracaatı
hâlinde ilçeler de oda kurulabilir duruma gelmiştir.
Ayrıca, oda
kurmak için gerekli delege sayısı azaltılmıştır. Aynı
şekilde, temsilci sayısı konusunda, biraz önce ifade
ettiğim üzere, standart olarak 3 ve her 75 üye için de 1 delege seçilmesi
standart hâle getirilmiş, ancak, tasarıda, bu ilk seçimde bu geçici
olarak, geçici madde hükmüyle 60 olarak belirlenmiştir.
Üye
mensuplarının uluslararası standartlara uygun hâle
getirilmesinde Basel-II kriterleri ile müktesep hakların korunması
arasında bir denge kurulmuştur.
Sürem sona
erdiği için sözlerime son veriyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Açıkalın.
Şahsı
adına ikinci söz Kütahya Milletvekili Sayın Hasan Fehmi Kinayda.
Buyurun
Sayın Kinay. (AK Parti sıralarından alkışlar)
HASAN FEHMİ
KİNAY (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; 216 sıra
sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik
ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında şahsım
adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Evet, 72 bin
civarında meslek mensubunu ilgilendiren önemli bir yasayı
görüşüyoruz. Hangi vesileyle gelirse gelsin, bu tasarıda ihtiva eden
düzenlemeler elbette ki değerli meslek mensuplarını memnun
edecektir.
Biraz evvel de
ifade edildiği gibi, aradan yaklaşık on dokuz yıl
geçmiş olmasına rağmen bu 3568 sayılı Yasa
dışında herhangi bir düzenleme
yapılmamıştır. Yani bu Yasanın, meslek
mensuplarını on dokuz yıldan beri, gelişmesine rağmen,
uluslararası muhasebe standartları gelişmesine rağmen, çok
sayıda, mevzuatta değişiklik olmasına rağmen bu
anlamda herhangi bir düzenleme yapılmadığı için bu
gecikmeyle birlikte artık ele alınması bir zaruri hâl hâline
gelmiştir.
Maliye
Bakanlığımız yasanın hazırlanması yönünde
önemli çalışmalar yapmıştır. Bu meyanda gerek TÜRMOB
gerekse diğer ilgili kuruluşlar nezdinde birçok temasta
bulunmuştur. Plan ve Bütçe Komisyonunda gerek komisyon
çalışmalarında gerekse bu anlamda yasaya biraz daha katkı
sağlamak için daha detaylı bir çalışmaya imkân vermek için
özel bir çalışma grubu oluşturulmuştur. Bu
çalışma grubunda tüm siyasi partilerimize mensup milletvekili
arkadaşlarımız görev almışlardır ve yasayı
bugün görüştüğümüz rapora bağlamışlardır.
Değerli
arkadaşlar, çalışma hayatımın önemli bir bölümünü
meslek kuruluşlarında gerek yönetici gerekse temsil
sıfatıyla çalışarak geçirdim. Bu nedenle, bu yasanın,
bundan önceki 3568 sayılı Yasanın gerek Birlik Genel Kurulu
gerekse oda ve diğer yönetim ve denetim organlarının
çalışma ve işleyişine çok daha fazla katkı sağlayacağına,
çok daha fazla işlerlik getireceğine yürekten inanıyorum.
Özellikle şu
anda mevcut seçim sisteminde Birlik delege sayısının 2.800
civarında olması başlı başına bu tür
çalışmaların yapılmasını engeller bir noktaya
çıkmıştır. Tabii ki geçmişte meslek mensubu
sayısının azlığı nedeniyle o gün 25 oda üyesine 1
delege imkânı getirilmiştir, ancak bu rakam -biraz evvel de ifade
ettiğim gibi- Birlik çalışmalarını, özellikle Genel
Kurul çalışmalarını neredeyse imkânsız hâle getirecek
bir boyuta ulaşmıştır. Bu nedenle de bu sayıyı 75
rakamına çıkarmış bulunuyoruz.
Tabii ki burada
söz almış olan değerli milletvekili
arkadaşlarımız, meslek mensuplarıyla ilgili, özellikle
Maliye Bakanlığıyla birlikte yürütülen
çalışmalarına, bu noktaya, bu fonksiyonlarına sürekli
işaret ettiler. Ancak muhasebe alanı, özellikle benim de içinden
geldiğim iş dünyasının çok önem verdiği bir
alandır. Ben de müsaadenizle, bu noktada, muhasebecilik alanının
iş dünyasıyla ilişkileri noktasına değinmek istiyorum.
Bugün çok
sayıda işletme, muhasebeyle ilgili mali tabloların ve kendisine
muhasebe alanından getirilecek birçok bilginin işletmesini
başarıya ulaştırabilecek önemli bir faktör olduğunu
bilir. Eğer işletmesi başarısız noktada ise, firmalar
başarısız noktada ise, çoğu zaman muhasebesini yeteri kadar
iyi yönetemediği için bu noktaya gelmiştir. Örneğin, eğer
bir ürünün fiyatını belirliyorsanız derhâl maliyet muhasebesine
yönelmek zorundasınız. Maliyet muhasebesiyle ilgili gerekli bilgileri
eğer oluşturacak imkânı vermiyorsa muhasebe yönetiminiz, o
hâlde, siz, doğru düzgün bir fiyat dahi oluşturamazsınız.
Bu nedenle, meslek mensuplarımızın üstlenmiş olduğu
fonksiyon, sadece Maliye Bakanlığımızla olan
ilişkileriyle değil, iş dünyasıyla olan ilişkileri
açısından da büyük önem taşımaktadır.
Evet, bu yasayla
birlikte gerek Birlik organlarının gerekse oda yönetim ve disiplin
kurullarının daha demokratik bir seçim süreciyle
şekilleneceğini düşünüyoruz. Yasanın meslek
mensuplarına hayırlar getirmesini temenni ediyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kinay.
Birinci bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi,
birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
1inci maddenin
başlığını okutuyorum:
SERBEST
MUHASEBECİLİK, SERBEST MUHASEBECİ MALİ
MÜŞAVİRLİK VE
YEMİNLİ
MALİ MÜŞAVİRLİK KANUNUNDA
DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TASARISI
MADDE 1-
BAŞKAN
1inci madde üzerinde iki önerge vardır. Önergeleri önce geliş
sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
216 sıra
sayılı kanun tasarısının çerçeve birinci maddesi ile
3568 sayılı kanunun 1 inci maddesinin birinci
fıkrasının sonuna eklenen cümlede geçen kısa adı
ibaresinin adının kısaltılması olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kerim
Özkul
Konya
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
216 sıra sayılı tasarının 1 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz.
Mustafa Özyürek Ahmet Küçük Tayfur Süner
İstanbul Çanakkale Antalya
Mevlüt Coşkuner Ali Rıza Ertemür Muharrem İnce
Isparta Denizli Yalova
Madde 1- 1/6/1989
tarihli ve 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali
Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununun adı Mali
Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu olarak, Kanunda geçen
Maliye ve Gümrük Bakanlığı ibareleri Maliye Bakanlığı,
Maliye ve Gümrük Bakanı ibareleri ise Maliye Bakanı, Serbest
Muhasebeci Mali Müşavirlik ibarelerinin Mali Müşavir olarak
değiştirilmiş ve Kanunun 1 inci maddesinin birinci
fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle
eklenmiştir.
Birliğin
kısa adı TÜRMOBdur.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Sayın Özyürek konuşacaklar.
BAŞKAN
Sayın Özyürek, buyurun.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
önergemizin gerekçesini açıklamak üzere söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, bu
yasanın adı çok uzun: Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali
Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu Tasarısı.
TÜRMOBun adı da Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve
Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği. Telaffuzu bile zor
olan bir şey.
Biz diyoruz ki,
burada, önergemizde yapmaya çalıştığımız şu:
Serbest muhasebecilik kaldırıldığına göre serbest
muhasebeci mali müşavir unvanını mali müşavir
şeklinde değiştirelim. Çünkü günlük yaşamda herkes Sizin
göreviniz ne, mesleğiniz ne? denildiği zaman Mali müşavir.
der. Bunun başına serbest muhasebeci mali müşavir ibaresinin
konulması yani serbest muhasebecilik ibaresinin konulmasına gerek
yok. Eğer bu yapılabilirse, kanunun adı Mali Müşavirlik ve
Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu olacak. Serbest muhasebeci mali müşavirlik
unvanı da mali müşavir şeklinde olacak. Bu bir
kısaltmadır. Hem günlük hayatta kolaylık sağlayacaktır
hem yazışmalarda kolaylık sağlayacaktır.
1989da yasa
çıkarken her türlü ilave yapılmaya
çalışılmıştır. Serbest muhasebeci
Zaten
muhasebeci, serbestini niye koyuyorsunuz? Böyle bir yöntem izlenmiş.
Şimdi artık buna gerek yok diye düşünüyorum. Serbest muhasebeci
mali müşavirlerin unvanının mali müşavir olarak
kısaltılmasını önerdik; kabul etmenizi diliyorum.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Özyürek.
Komisyonun ve
Hükûmetin katılmadığı önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, benim de önergem vardı. Bu grup
önergesi. Milletvekilleri iki önerge veriyor. Bir de benim verdiğim önerge
var.
KEMALETTİN
GÖKTAŞ (Trabzon) Kamer, otur yerine!
BAŞKAN
Önergeler geliş sırasına göre
alındığı için, sizinki geç geldiğinden
işleme alamadık Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ama, efendim, geç olmaz
Şimdi, bakın
BAŞKAN Bu
konu daha evvel de tartışılmıştı Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, tartışma meselesi değil
BAŞKAN
Evet, diğer önergeyi okutuyorum
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, bunlar, sunulan, grup önergesi.
Kişisel önerge
BAŞKAN
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
216 sıra
sayılı kanun tasarısının çerçeve birinci maddesi ile
3568 sayılı kanunun 1 inci maddesinin birinci
fıkrasının sonuna eklenen cümlede geçen kısa adı
ibaresinin adının kısaltılması olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kerim
Özkul
Konya
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge sahibi
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanun tekniği açısından uygun görülmüştür.
BAŞKAN Hükûmetin ve Komisyonun
katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkanım, siz
diyorsunuz ki: Önerge geç gelmiş. Şimdi, önerge geç gelmiş var
mı efendim?
Şimdi, Sayın Özyürek ve arkadaşlarının
verdiği, CHP adına verilen önerge, grup adına verilen önerge.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Aynı şeyi
tekrarlıyorsun.
BAŞKAN Sayın Genç, sizinle bunu daha evvel de
yaptık.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ama, efendim, rica ederim
BAŞKAN Bununla ilgili bir usul tartışması da
açtım.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır, usul tartışması
değil
BAŞKAN Hatırlayın, yani bunları biz daha
evvel konuştuk.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Hayır, bir şey söyleyeyim, yani
BAŞKAN Sayın Genç, konuştuk
Konuştuk
KAMER GENÇ (Tunceli) Bakın, 91inci maddede grupların
birer önerge verme hakkı var, milletvekilinin de iki önerge verme
hakkı var. Şimdi, grubun birisi önerge verdi
.
BAŞKAN 1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
KAMER GENÇ (Tunceli) Ama, Sayın Başkan, böyle keyfî
Meclis yönetilmez ki yani! Böyle olmaz yani!
BAŞKAN Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeye geçiyoruz.
2nci madde üzerinde iki önerge vardır. Geliş
sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
216 sıra sayılı kanun tasarısının
çerçeve 2 nci maddesi ile değiştirilen 3568 sayılı kanunun
4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde geçen
geçmiş olsa ibaresinin dolmuş olsa olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kerim
Özkul
Konya
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 216 Sıra Sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci
Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 2 nci maddesi ile değiştirilen 3568
sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının
(d) bendinden milli savunmaya karşı suçlar, devlet
sırlarına karşı suçlar ve casusluk tümcesinin çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek Hakkı Suha Okay Hüsnü Çöllü
İstanbul Ankara Antalya
İsa
Gök Kemal
Anadol
Mersin İzmir
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) -
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Söz istiyorum.
BAŞKAN -
Sayın Okay, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Önergelerin hepsini okutun, ondan sonra işleme koyun.
BAŞKAN
Efendim?
KAMER GENÇ
(Tunceli)- İki önergeyi okutun, ondan sonra işleme koyun.
BAŞKAN
Öbür önergeyi okuduk Sayın Genç, en aykırısından da
başladık.
Buyurun
Sayın Okay.
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Önergemizin içeriğinde
millî savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına
karşı suçlar ibaresinin
çıkarılmasını öneriyoruz.
Hatırlarsanız
bundan üç ay kadar önce temel ceza kanunlarına uyumla ilgili olarak,
Bazı Kanunlarda ve Ceza Kanunlarında Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun grupların da ortak
çalışmasıyla Parlamentoda kabul edilmiş ve
yasalaşmıştı. Bu yasa çalışması içerisinde,
bazı meslek odalarının ve mensuplarının seçimiyle
ilgili ve mesleğe girişle ilgili, millî savunmaya karşı
işlenen suçlar, devlet sırrına karşı işlenen
suçların, bazı suçların mahiyeti ve ceza süreleri
itibarıyla bir yıldan daha kısa süreli suçlar olduğu için
bunların, bu madde içerisinden bu bölümlerin
çıkarılmasını önermiştik ve bu çalışma
sırasında Sayın Adalet Komisyonu adına söz alan Başkan
Vekili bu düzenlemenin yerinde olduğunu, doğru olduğunu, ancak
tekriri müzakere ile bunların değiştirilmesinin mümkün
olabileceğini söyledi ve o yasa çalışması devam ederken,
Özel Güvenlik Hizmetleri Kanununda, Tarım Ürünleri Lisanslı
Depoculuk Kanununda, Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları
Kanununda, bu mesleklerde millî savunmaya karşı suçlar, devlet
sırlarına karşı suçlarla ilgili ibare yasa metninden
çıkarılmıştı.
Şimdi, zaten
yasa metninin içerisinde bir yıl gibi bir ceza süresi var ancak Türk Ceza
Kanununun altıncı bölümünün ve yedinci bölümünün madde
başlıkları bu metnin içerisine alındığı için
millî savunmaya karşı işlenen suçlar dediğinizde,
seferberlikle ilgili görev ihmali. Türk Ceza Kanununun 324üncü maddesi:
Sulh zamanında seferberlikle ilgili görevini ihmal eden altı ay hapis
cezasına uğrar. Yani, askere çağrıldı, gitmedi,
altı ay hapis cezası alacak. Altı ay hapis cezasının
önemi yok ama bu cezayı aldıktan sonra affa uğramış
olsa bile bir daha ne muhasebecilik yapabilir ne mali müşavirlik yapabilir
ve bu meslekten olacak. Böylece yaşam hakkını elinden
almış olacağız. Eğer bu bölümlerin
başlığı değil de madde olarak alınsa çok daha
kısa süreli hapis cezaları var: Bir aylar var. Onun için, çok büyük
bir haksızlık yapacağız . Bu konuda Temel Ceza
Kanunlarına Uyum Yasasında yaptığımız bazı
mesleklerle ilgili düzenlemede olduğu gibi ve bu düzenleme bu
Parlamentodan bazı meslek bölümlerinde de geçmiş olduğuna göre,
şimdi, muhasebeci ve mali müşavirlerle ilgili görüşmekte
olduğumuz bu yasada, uyum yasasındaki gibi bu düzenlemeyle bunu
bütünleştirmemizin doğru olacağını düşünüyorum ve
de insanların ceza sürelerinin bir yıldan yukarı olması
hâlinde de zaten bunun yapılamayacağı, yapamayacakları
yasada açıkça belli. O hâlde, çok daha kısa süreli bir cezadan, hapis
cezasından dolayı birisinin bundan sonraki yaşamını
elinden almanın, mesleki faaliyetini elinden almanın, onun
çalışma hakkını elinden almanın çok büyük
yanlışlık olacağını düşünüyorum. Bu nedenle
bu önergeyi verdik. Destekleyeceğinize inanıyorum.
Yüce heyetinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Okay.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
216 sıra
sayılı kanun tasarısının çerçeve 2 nci maddesi ile
değiştirilen 3568 sayılı kanunun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (d) bendinde geçen geçmiş olsa ibaresinin
dolmuş olsa olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kerim
Özkul
Konya
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN İktidar katılıyor mu?
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Gerekçe okunsun
Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanun tekniği açısından uygun görülmüştür.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü madde üzerinde iki önerge vardır. Önergeleri önce
geliş sırasına göre okutacağım, sonra
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, burada bir
uygulamanız vardı, temel kanunlarda grupların birer önerge
hakkı vardı,
milletvekillerinin de iki önerge verme hakkı vardı, şimdi
o uygulamanızdan döndünüz.
BAŞKAN Dönmedik.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır efendim, şimdi CHPnin
verdiği önerge grup adına, yani Grup Başkan Vekilinin
imzası var, onun için grup adına.
BAŞKAN Sayın Genç, daha evvel bunu konuştuk, onun
için müsaade edin.
KAMER GENÇ (Tunceli) Benim de önergem var.
BAŞKAN Buyurun, okuyun.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
216 sıra sayılı kanun tasarısının
çerçeve 3 üncü maddesi ile değiştirilen 3568 sayılı kanunun
5 inci maddesinin (A) fıkrasının (b) bendinde geçen üç
yıl ibaresinin iki yıl olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Kerim
Özkul
Konya
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
216 sıra
sayılı kanun tasarısının çerçeve 3 üncü maddesi ile
değiştirilen 3568 sayılı kanunun 5 inci maddesinin (A)
fıkrasının (b) bendinde geçen en az üç yıl ibaresinin
iki yıl olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Müezzinoğlu
İstanbul
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Staj süresinin
düşürülmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
İkinci
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
216 sıra
sayılı kanun tasarısının çerçeve 3 üncü maddesi ile
değiştirilen 3568 sayılı kanunun 5 inci maddesinin (A)
fıkrasının (b) bendinde geçen üç yıl ibaresinin iki
yıl olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kerim
Özkul
Konya
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Katılmıyoruz.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Staj süresinin
düşürülmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Birleşime
bir saat ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.57
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 20.15
BAŞKAN:
Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP
ÜYELER: Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 97nci
Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
216 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
4üncü madde
üzerinde dört önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının çerçeve 4 üncü maddesi ile
değiştirilen 3568 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin
ikinci fıkrasının (b) bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Abdullah
Çalışkan Mikail
Arslan
Giresun Kırşehir Kırşehir
Çağla
Aktemur Özyavuz Ayşe
Türkmenoğlu
Şanlıurfa Konya
b) 4059
sayıl Hazine Müsteşarlığı ile Dış Ticaret
Müsteşarlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
uyarınca Hazine Müsteşarlığı Hazine Kontrolörleri
Kurulunda denetim yetkisine sahip olarak çalışan denetim
elemanlarının bu hizmetlerde geçen süreleri ile 5411 sayılı
Bankacılık Kanunu uyarınca banka denetimine yetkili
olanların bu hizmetlerde geçen süreleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının çerçeve 4 üncü maddesi ile
değiştirilen 3568 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin
birinci fıkranın son cümlesi ile ikinci fıkrasının (b)
bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve
ikinci fıkrasının (c) bendinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki bentlerin eklenmesi ve müteakip bentlerin buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kemal
Unakıtan
Maliye
Bakanı
İkinci
fıkranın (a), (b), (c), (d), (e), (f), (g), (h) ve (i) bentlerindeki
stajdan sayılan hizmetlerde bulunanlar bu fıkra kapsamı
dışındadır.
b) 4059
sayılı Hazine Müsteşarlığı ile Dış
Ticaret Müsteşarlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun uyarınca Hazine Müsteşarlığı Hazine
Kontrolörleri Kurulunda denetim yetkesine sahip olarak çalışan
denetim elemanlarının bu hizmetlerde geçen süreleri ile 5411
sayılı Bankacılık Kanunu uyarınca banka denetimine
yetkili olanların bu hizmetlerde geçen süreleri,
d) 3056
sayılı Başbakanlık Teşkilatı Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun
uyarınca Başbakanlık Teftiş Kurulunda görev yapan denetim
yetkisine sahip Başbakanlık müfettişlerinin bu hizmetlerde geçen
süreleri,
e) 178
sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname uyarınca görev yapan
Bütçe Kontrolörleri, Muhasebat Kontrolörleri ve Milli Emlak Kontrolörlerinin bu
hizmetlerde geçen süreleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının 4. Maddesine aşağıdaki
(ı) bendinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Recep Taner Mustafa Kalaycı Erkan Akçay
Aydın Konya Manisa
Süleyman
Latif Yunusoğlu Hüseyin
Yıldız
Trabzon Antalya
ı) Türkiye
genelinde, kamu veya özel sektörde muhasebe denetimi veya mali denetim yapan
Bakanlık Merkez Denetim elemanlarının bu yetkiyi
aldıkları tarihten itibaren bu görevlerde geçen süreleri.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli
Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının çerçeve 4. Maddesi ile
değiştirilen 6. Maddesinde yer alan staj merkezinin kurs ve
seminerlerinde geçen ve altı ayı aşmayan süreler, staj
süresinden sayılır ibaresinin staj merkezinin kurs ve
seminerlerinde geçen ve altı ayı aşmayan süreler ile iki
yıllık staj süresinden sonra başlayacak Serbest Muhasebeci Mali
Müşavir yeterlilik sınavlarında geçen ve altı ayı
aşmayan süreler staj süresinden sayılır şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dr. Hasan
Erçelebi Hüseyin
Mert
Denizli İstanbul
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Hüseyin Mert.
HÜSEYİN MERT
(İstanbul) Sayın Başkanım, değerli
arkadaşlarım; hepinizi şahsım ve Demokratik Sol Parti
arkadaşlarım adına selamlıyorum.
Her şeyden
önce, yarınki 1 Mayısın, emekçi ve işçi
arkadaşlarımıza kutlu olmasını da diliyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu 216 sıra sayılı yasa, 3568 sayılı
Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik Yasasında birtakım
değişiklikler getiriyor hepiniz bildiğiniz gibi. Tasarı,
genel olarak meslek mensubu olabilmenin genel ve özel şartlarıyla,
işte geçici hükümlerini içeriyor. Serbest muhasebecilik
kavramını ortadan kaldırıyor ve serbest muhasebeci arkadaşlarımıza,
serbest muhasebeci mali müşavir olma olanağı getiriyor. Ancak,
daha çok maddesi de, Birlik ve oda kurullarının seçimleriyle ilgili.
Şimdi böyle
bir yasaya gerek var mı? Şüphesiz ki var. 1989 yılından bu
yana bu Yasa yürürlükte ve tabii, o günden bugüne kadar da çok şey
değişti, ülkemizde değişti, dünyada değişti.
Şüphesiz ki, değişecek çok madde var, özellikle dünyanın
küreselleşmesi, işletmelerin dilinin muhasebe olması çok
sayıda değişikliğe neden oluyor. Bu bağlamda, en azından,
Basel II kriterlerine uymamız açısından, yeni
çıkarılacak olan Türk ticaret yasasına uyum sağlayabilmemiz
açısından birtakım değişiklikler gerekmekte. Ancak, bu
yasa yetişsin diye dün bu Meclis sabahladı. Bu kadar da acele
olmaması gerekir diye düşünüyorum burada getirilmekte olan
hükümlerin. Şayet bu yasa, halkımıza, doğrudan kendini
ilgilendirecek, cebini ilgilendirecek birtakım şeyler getirseydi ya
da Gelir İdaresine çok önemli katkılar getirecek, örneğin gelir
ve servetlerle harcamalar düzeyi arasında bir bağ oluşturacak
kontrol mekanizmasını içeren bir yasa olsaydı, vergi muafiyet ve
istisnalarını düzen altına alsaydı, beyan
dışı kalan gelirlerin takip edilmesini kolaylaştıran
bir yasa olsaydı; vergi dışı ekonomiyi vergi içerisine
çekmeye çalışan, düzenleyen bir yasa olsaydı; büyümeyi
teşvik eden, yatırımları teşvik eden, üretimi
teşvik eden, birtakım vergi uygulamalarını getiren bir yasa
olsaydı; vergi uygulamalarını, vergi ceza yasalarını
basitleştiren hepimizin çok rahatlıkla algılayıp uygulayabileceği
bir hâle gelebilecek yasa teklifi olsaydı -bunun gibi birçok şey daha
sayılabilir- bunun yanı sıra meslekle ilgili, meslekte
haksız rekabeti önleyecek, yetki karmaşasını ortadan
kaldıracak, tahsilat sorununu çözecek -ki bu çok önemli, meslekteki
arkadaşlarımız biliyorlar, neredeyse çaycılardan daha sonra
geliyor listedeki sıralamamız- meslek mensubunu daha verimli
çalıştıracak düzenlemeler içerseydi şüphesiz ki hepimiz
gönülden destek verecektik ve bir an önce yasalaşmasını
isteyecektik. Ancak görüyorsunuz, buradaki konuşmalarda konu üzerinde ne
Mecliste ne Hükûmetle Birlik arasında bir anlaşma
sağlanabilmiş değil. Bunu Meclis olarak biz biliyoruz.
Kamuoyunun da
bilgilendirilmesi açısından, bugün gazetelere çeşitli meslek
kuruluşları, oda ve birliklerin altında imzası olan ve
Sayın Cumhurbaşkanına hitaben bir yazı yayınlandı.
Bunun altına imza atan değerli birlik ve oda yöneticilerine
dikkatinizi çekmek isterim. Kim bunlar? TÜRMOB, Barolar Birliği, Tabipler
Odası, Eczacılar Birliği, Türk Mühendis ve Mimar Odaları
Birliği, Diş Hekimleri Birliği, Veteriner Hekimleri Birliği
ve dikkat ederseniz, bütün bu saydığım birlik ve odalar
Türkiyenin en aydın, en çağdaş, en çok kabul gören meslekleri
ve onların oda ve birlikleri.
Görüyorsunuz,
hepsinin bir şikâyeti var. Lütfen... Bu şikâyete kulak vermenizi
istiyoruz. Niçin bu şikâyet ediliyor? Az önce saydıklarım
dışında, demek ki geriye bir tek şey kalıyor; Adalet
ve Kalkınma Partisi ve Hükûmet, kamu kurum ve kuruluşlarındaki
yapmış olduğu, neredeyse tamamlamış olduğu
kadrolaşma çalışmasından sonra, şimdi de oda ve
birliklerin, sivil toplum örgütlerinin yönetimlerini ele geçirme çabası
içerisine girmiştir ve bu çalışmaya da TÜRMOBdan başlanmak
istenmektedir.
Bakın bu
yasa, çok değil iki gün sonra başlayacak olan odaların
seçimlerini doğrudan ilgilendiriyor, yakinen ilgilendiriyor ve oda
seçimlerinde uygulamaya konulacak ve bu yasanın üst yargı mercileri
tarafından Anayasaya uygunluğu dahi denetlemeden icraya geçilecek ve
tahmin ediyorum çok büyük kaoslara neden olacaktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum.
Buyurun.
HÜSEYİN MERT
(Devamla) Verdiğimiz önergeye gelince, kısaca şöyle
özetleyeyim: İki yıllık staj süresi üç yıla
çıkartılmakta bu yasayla. Bu üç yılı, Avrupa Birliğine
uyum amacıyla geliştirilen
Bu iki yıldan üç yıla çıkan
staj süresi yine Avrupa Birliğine eş değer olacak şekilde,
süresi altı ayı geçmeyecek
Staj merkezlerinin kurs ve seminerlerinde
geçen ve altı ayı aşmayan sürelere ilaveten, iki
yıllık stajdan sonraki geçecek olan mali müşavirlik yeterlik
sınavlarındaki altı ayı geçmeyen süreler de buna eklenecek
ve bununla, meslek mensuplarının, Avrupa Birliğindeki
karşıtlarıyla rekabet edebilir pozisyona geleceğini
düşünüyoruz.
Önergemize destek
vereceğinizi umuyorum, hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Mert.
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Karar yeter sayısının aranmasını istiyorum
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum ve karar yeter sayısını
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Elektronik
cihazla oylama yapacağım.
İki dakika
süre veriyorum.
Oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 20.30
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 20.40
BAŞKAN:
Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP
ÜYELER: Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 97nci
Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
216 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
İstanbul
Milletvekili Sayın Hüseyin Mert ve arkadaşlarının
önergesinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi,
önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Oylama için iki
dakikalık süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının 4. Maddesine aşağıdaki
(ı) bendinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Recep
Taner (Aydın) ve arkadaşları
ı) Türkiye
genelinde, kamu veya özel sektörde muhasebe denetimi veya mali denetim yapan
Bakanlık Merkez Denetim elemanlarının bu yetkiyi
aldıkları tarihten itibaren bu görevlerde geçen süreleri.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılmıyor.
Sayın
Şandır, gerekçeyi mi okutayım?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Gerekçe okunsun efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Madde ile Türkiye
genelinde gerek kamu sektörü gerekse özel sektörde muhasebe denetimi yapan veya
Türkiye genelinde mali denetim yapan Bakanlık denetim elemanlarına bu
meslekte geçen sürelerinin stajdan sayılmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının çerçeve 4 üncü maddesi ile
değiştirilen 3568 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin
birinci fıkrasının son cümlesi ile ikinci
fıkrasının (b) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini ve ikinci fıkrasının (c) bendinden
sonra gelmek üzere aşağıdaki bentlerin eklenmesi ve müteakip
bentlerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kemal
Unakıtan
Maliye
Bakanı
İkinci
fıkranın (a), (b), (c), (d), (e), (f), (g), (h) ve (i) bentlerindeki
stajdan sayılan hizmetlerde bulunanlar bu fıkra kapsamı
dışındadır.
b) 4059
sayılı Hazine Müsteşarlığı ile Dış
Ticaret Müsteşarlığı Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun uyarınca Hazine Müsteşarlığı
Hazine Kontrolörleri Kurulunda denetim yetkisine sahip olarak çalışan
denetim elemanlarının bu hizmetlerde geçen süreleri ile 5411
sayılı Bankacılık Kanunu uyarınca banka denetimine
yetkili olanların bu hizmetlerde geçen süreleri,
d) 3056
sayılı Başbakanlık Teşkilatı Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun
uyarınca Başbakanlık Teftiş Kurulunda görev yapan denetim
yetkisine sahip Başbakanlık müfettişlerinin bu hizmetlerde geçen
süreleri,
e) 178
sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname uyarınca görev yapan
Bütçe Kontrolörleri, Muhasebat Kontrolörleri ve Milli Emlak Kontrolörlerinin bu
hizmetlerde geçen süreleri,
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Takdire
bırakıyoruz.
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmetin önergesi olduğu için size sormuyorum.
Gerekçeyi mi
okutalım?
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Evet, gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
3056
sayılı Başbakanlık Teşkilatı Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun
uyarınca denetim yetkisine sahip Başbakanlık müfettişleri,
4059 sayılı Hazine Müsteşarlığı ile Dış
Ticaret Müsteşarlığı Teşkilatı ve Görevleri
Hakkında Kanun uyarınca Hazine Müsteşarlığı
Hazine Kontrolörleri Kurulunda denetim yetkisine sahip olarak çalışan
denetim elemanlarının bu hizmetlerde geçen süreleri ile 178
sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname uyarınca görev yapan Bütçe
Kontrolörleri, Muhasebat Kontrolörleri ve Millî Emlak Kontrolörlerinin bu
hizmetlerde geçen süreleri staj süresinde sayılması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, biraz önce kabul edilen önergeyle (b) bendi tümüyle
değiştirilmiş olduğundan son önergeyi işleme koyma
imkânı kalmamıştır. Bu nedenle önergeyi işlemden
kaldırıyorum.
Maddeyi kabul
edilen önergeyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
5inci madde
üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
216 sıra
sayılı kanun tasarısının çerçeve 5 inci maddesi ile
değiştirilen 3568 sayılı kanunun 9 uncu maddesinin son
fıkrasında geçen alabilmeleri ibaresinin almaya hak
kazanabilmeleri olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Veysi
Kaynak
Kahramanmaraş
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 216 sıra sayılı Kanun Tasarısının 5.
maddesinin birinci fıkrasında geçen eklenmiş ve maddenin son
fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir. ibaresinin eklenmiştir şeklinde
değiştirilmesini ve üçüncü fıkrasının madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Akif
Akkuş Mustafa
Kalaycı Mustafa
Enöz
Mersin Konya Manisa
Necati
Özensoy Kemalettin
Nalcı
Bursa Tekirdağ
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 216 sıra sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci
Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun
Tasarısının çerçeve 5 inci madde çerçevesinde yer alan
eklenmiş ibaresinin eklenmiştir olarak değiştirilmesini
ve ve maddenin son fıkrası madde metninden
çıkarılmıştır ifadesinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek M. Akif Hamzaçebi Muharrem İnce
İstanbul
Trabzon Yalova
Ahmet Küçük Tayfur Süner Ali Rıza Ertemür
Çanakkale Antalya Denizli
Mevlüt
Coşkuner
Isparta
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Özyürek
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, aslında bizim bütün maddelerde
önergelerimiz var ama siz bunu ifade edin. Yani Şu kadar önerge var
Muhalefetin önergelerini işleme koymamak için
Hiç olmazsa Şu kadar
önerge var. deyin.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Özyürek. (CHP sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ya, Sayın Başkan, bunları ifade etmek sizi neden
rahatsız ediyor? Her maddede benim önergem var.
BAŞKAN
Sayın Genç, Sayın Özyürekin zamanı işliyor; konuşsun,
sonra sizi dinleyeceğim tekrar.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, siz tarafsız başkan vekilliği
yapın. Yani her maddede benim önergem var, hiçbirisini ifade etmiyorsunuz.
BAŞKAN
Sayın Özyürek, buyurun.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım;
bu önergemizle müktesep hakların korunmasını istiyoruz.
Şu andaki
uygulamaya göre, vergi denetimi yapan ve yeterlik sınavını
vermiş olanlar, doğrudan, sınavsız yeminli mali
müşavirlik ruhsatı alabilmektedirler, tabii on yılı
tamamlamış olmak şartıyla. Şimdi, burada getirilen
düzenlemeyle hesap uzmanı, maliye müfettişleri, vergi kontrolörleri,
vergi denetmenleri gibi yeterlik sınavını vermiş, vergi
inceleme yetkisi de bulunan kimseler, arkadaşlarımıza şimdi
deniliyor ki: Sen yeterlik sınavını verdin ama tekrar yeminli
mali müşavirlik sınavına girmek zorundasın.
Şimdi, bu,
kazanılmış haklara açıkça aykırıdır. Bundan
sonra henüz yeterlik sınavını vermemiş olanlar, henüz hesap
uzmanı, maliye müfettişi gibi vergi inceleme yetkisine sahip, mesleğe
girmemiş olanlar elbette yeni sınava girebilir, böyle bir zorunluluk
getirilebilir. Ama öyle bir kamu görevlisi düşünün ki
sınavını vermiş ve dokuz buçuk yıldır da bu
görevi yapıyor. On yılını doldurmuş olsaydı,
sınavsız ona yeminli mali müşavirlik ruhsatı verecektiniz.
Ama şimdi on yılını doldurmadığı için,
yeterlik sınavını vermiş olsa bile tekrar onu sınava
almak istiyorsunuz. Bu, hukukun kazanılmış haklarla ilgili
bölümüne çok açıkça aykırılık teşkil eder ve bu düzenleme
eğer bu şekliyle kabul edilirse Anayasa Mahkemesinden döner.
Ayrıca, olaya
biraz da şöyle bakmak lazım: Ben, her zaman, bu mesleğe
sınavla girilmesinden yana oldum, bu görüşü savundum. Ancak bu
görüşte olmak, herkesin kazanılmış haklarını yok
sayma anlamına gelmez. Kazanılmış hakları
korumamız gerekiyor. Kaldı ki hesap uzmanları gibi, maliye
müfettişleri gibi, gelirler kontrolörleri gibi, vergi denetmenleri gibi
vergi denetim elemanlarının tabi oldukları yeterlik
sınavı çok ağır bir sınavdır, üç yıllık
bir staj döneminden sonra verilen bir sınavdır. Bu sınavda
başarılı olmuş insanların yeminli mali müşavirlik
ruhsatı alma hakkını elinden almamız son derece
yanlıştır, kazanılmış haklara
aykırıdır, hukukun temel niteliklerine aykırıdır.
Burada
arkadaşlarımız sık sık, Cumhuriyet Halk Partisinin
durmadan Anayasa Mahkemesine gittiğinden şikâyet ederler ama siz, bir
meslek grubunun kazanılmış hakkını elinden
alırsanız, bu hukuksuzluğu, bu kazanılmış hak
ihlalini Anayasa Mahkemesine götürmek Cumhuriyet Halk Partisi için bir görev ve
bir sorumluluk anlamına gelir. Onun için doğru kanun yapmamız
lazım, hukuka uygun düzenlemeler yapmamız lazım ki bunlar
kalıcı olsun.
O nedenle, bu
yanlış karardan dönülmesini diliyoruz. Bu amaçla verilmiş bir
önergedir yani kazanılmış haklara saygı gösterilmesini
sağlamak amacıyla verdiğimiz bir önergedir.
Kabul etmenizi
diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Özyürek.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 216 sıra sayılı Kanun Tasarısının 5.
maddesinin birinci fıkrasında geçen eklenmiş ve maddenin son
fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir. ibaresinin eklenmiştir şeklinde
değiştirilmesini ve üçüncü fıkrasının madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Akif
Akkuş (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılmıyoruz.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Kalaycı konuşacaklar.
BAŞKAN
Konya Milletvekili Sayın Mustafa Kalaycı, buyurun.
MUSTAFA KALAYCI
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 216 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 5inci maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz
önerge hakkında konuşmak üzere huzurlarınızdayım.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
5inci madde ile
3568 sayılı Kanunun 9uncu maddesinde değişikler
yapılmaktadır. Şöyle ki 9uncu maddenin üçüncü
fıkrasında: Kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisi
almış ve mesleki yeterlilik sınavını vermiş
olanlar ile yukarıda sayılan konularda profesörlük unvanı
almış bulunanlar için sınav şartı aranmaz. hükmü
değiştirilmekte, sınav şartı aranır hâle
getirilmektedir.
Türk vergi
denetim sisteminde yeminli mali müşavirlik mesleğinin ihdas
edilmesinin amacı, işletmelerde faaliyetlerin ve işlemlerin
sağlıklı ve güvenilir bir şekilde işleyişini
sağlamak, faaliyet sonuçlarını ilgili mevzuat çerçevesinde
denetlemeye, değerlendirmeye tabi tutarak gerçek durumu ilgililerin ve
resmî mercilerin istifadesine tarafsız bir şekilde sunmak ve ödenmesi
gereken verginin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve
sağlamaktır. Yeminli mali müşavirlik Maliye
Bakanlığının bir nevi ön inceleme görevini Yasadan
aldığı yetkiyle yerine getiren ve kamu hizmeti görevini ifa eden
önemli bir hizmet birimidir.
3568
sayılı Yasanın genel gerekçesinde güçlü bir şekilde
vurgulandığı üzere ve Kanunun 12nci maddesinde açıkça
belirtildiği üzere, yeminli mali müşavirlik müessesesi esas
itibarıyla vergi denetim elemanları tarafından yürütülmekte olan
kamusal görevlerin fiilî imkânsızlıklar ve idareye kolaylıklar
sağlama amacıyla yetki almış meslek mensuplarına
devredilmesi amacıyla oluşturulmuştur. Yeminli mali
müşavirlerce yapılan tasdik işlemleri tasdike tabi evrakı
kamu idaresinin yetkili memurlarınca incelenmiş belgeler statüsüne
getirmektedir. Diğer bir ifadeyle, yeminli mali müşavirlik mesleği,
esas itibarıyla Maliye Bakanlığının yetkili personeli
tarafından yürütülmesi gereken görevlerin vergi denetimi konusundaki
ağır yükü hafifletmek, vergi sisteminin yozlaşmasına mâni
olmak, vergicilik, işletmecilik sahasında güven ve ahlak unsurunun gelişmesini
temin edebilmek ve vergi kanunlarının uygulanmasından
doğacak uyuşmazlıkları en az düzeye indirebilmek
amaçlarıyla yetki almış meslek mensupları tarafından
da yapılabilmesi için ihdas edilmiştir.
Bunun yanı
sıra, yeminli mali müşavirlerce yapılan tasdik işlemleri
sadece vergi denetim elemanları tarafından aksine bir durum ortaya
konulana kadar geçerli kabul edilmekte, vergi denetim elemanlarının
yeminli mali müşavirlerce tasdik edilen mali tablo ve beyannameler üzerinde
sonradan inceleme yapma yetkilerini hiçbir şekilde bertaraf etmemektedir.
Kısacası,
vergi denetim elemanlarının yürüttüğü inceleme işlemleri
asıl fonksiyonu teşkil etmekte, yeminli mali müşavirler denetim
elemanlarının yapacakları işe yardımcı olmak üzere
kanunla kendilerine verilmiş olan bu yetkiyi kullanmaktadır.
Bilindiği
üzere, merkezî denetim elemanları çok önemli sınav
aşamalarından geçerek bu mesleklere alınmaktadır. Bu
mesleklere girmek için başvuran üniversite mezunu gençlerin en
başarılılarının öncelikle Kamu Personeli Seçme
Sınavında ilk 200 kişi arasına girmeleri beklenmekte,
ardından kurumlar tarafından yazılı ve sözlü bölümlerden
oluşan zorlu bir mesleğe giriş sınavıyla denetim
elemanlığına kabul edilmektedir. Merkezî denetim elemanları
yetişme sürecinde, gerek yeminli mali müşavirlerin eğitiminde
gerekse sınavlarında sorumlu oldukları mevzuat da dâhil olmak
üzere, daha kapsamlı ve çok ayrıntılı, üç yıl süren
teorik ve pratik mevzuat eğitimine tabi tutulmaktadır. Maliye
müfettiş ve hesap uzman yardımcıları ve stajyer gelirler
kontrolörleri yetişme döneminin sonunda, yeminli mali müşavirlik
sınav konularını da kapsayan, dört gün yazılı ve bir
gün de sözlü olmak üzere beş günlük bir yeterlilik sınavına tabi
tutulmaktadır. Söz konusu mesleki yeterlilik sınavına sadece bir
kez girme hakkı olan müfettiş, hesap uzmanı ve gelirler
kontrolörleri, sınavda başarılı olamadıkları
takdirde meslekte yeterli görülmediklerinden bakanlıkta uygun bir kadroda
istihdam edilmektedir.
Bu derece
sıkı bir süreçten başarıyla geçen merkezî denetim
elemanlarını on yıllık meslek tecrübesinin üstüne
sınava tabi
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
MUSTAFA KALAYCI
(Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
tutmak, bu
kişilerin yetkinliğinin, dolayısıyla vergi incelemelerinin
etkinliğinin ve verimliliğinin sorgulanmasına neden
olacaktır.
Hakeza
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu denetim elemanları,
Sayıştay denetim elemanları aynı süreçten, yeterlilik
sınavı sürecinden geçmekte, o zorlu süreçten geçmekte. Burada
çalışan arkadaşlarımızın da bu
sınavları, yeminli mali müşavirlik sınavı yerine
geçmekteydi. Yalnız getirilen düzenlemeyle bu hak kaldırılmakta,
yeminli mali müşavirlik sınavına tabi olmaları
öngörülmektedir. Bu hakları elinden alınmaktadır.
Teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kalaycı.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
216 sıra
sayılı kanun tasarısının çerçeve 5 inci maddesi ile
değiştirilen 3568 sayılı kanunun 9 uncu maddesinin son
fıkrasında geçen alabilmeleri ibaresinin almaya hak
kazanabilmeleri olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Veysi
Kaynak
Kahramanmaraş
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
ABDÜLKADİR AKCAN
(Afyonkarahisar) Karar yeter sayısı Sayın Başkan
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Gerekçeyi mi
okutalım?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanun
tekniği ve anlam netliği açısından uygun görülmüştür.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar
yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
6ncı
maddede üç önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 216 S. Sayılı kanun tasarısının 6. Maddesinin 3.
fıkrasındaki iktisat ifadesinin ekonomi olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Ahmet Orhan Cemaleddin Uslu Hasan Özdemir
Manisa Edirne Gaziantep
Mustafa
Enöz Hüseyin
Yıldız
Manisa
Antalya
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının 6 ıncı maddesinin ikinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Abdullah Çalışkan Mikail Arslan
Giresun Kırşehir Kırşehir
Ayşe
Türkmenoğlu Çağla
Aktemur Özyavuz
Konya Şanlıurfa
Sınav
komisyonu biri başkan olmak üzere yedi üyeden oluşur. Sınav
komisyonu başkan ve üyeleri; dördü Maliye Bakanlığı vergi
denetim elemanları arasından, biri Yükseköğretim Kurulunca
önerilecek iki aday arasından, ikisi ise Birlikçe önerilecek dört aday
arasından Maliye Bakanı tarafından seçilir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 216 sıra sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci
Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının çerçeve 6 ncı Maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek Ahmet Küçük Tayfur Süner
İstanbul
Çanakkale Antalya
Muharrem
İnce Mevlüt
Coşkuner Ali
Rıza Ertemür
Yalova Isparta Denizli
M.
Akif Hamzaçebi
Trabzon
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Özyürek, gerekçeyi mi okutalım?
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Konuşacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Özyürek.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
şimdi, öncelikle iktidar partisi grubunun bu konuda bir önergesi var ve
bizim bir önergemiz var.
Şimdi,
şu anda TÜRMOB bünyesinde bir sınav komisyonu var. Bunlar yeminli
mali müşavirlik sınavlarını yaparlar, serbest muhasebeci
mali müşavirlik sınavlarını yaparlar. Burada Maliye
Bakanlığının temsilcileri vardır, ki onları
Maliye Bakanı seçer; YÖKün temsilcileri vardır, YÖK 5 aday gönderir,
onların içinden yine Maliye Bakanı seçer ve TÜRMOBun temsilcileri
vardır, TÜRMOB 4 kişi belirler, onun içinden yine Maliye Bakanı
belirler. Yani bütünüyle, sınav komisyonunu oluşturma yetkisi Maliye
Bakanına verilmiştir.
Şimdi,
burada getirilen bir değişiklikle deniliyor ki: Bütünüyle, Maliye
Bakanının atadığı sınav komisyonunun
çalışmalarında Maliye Bakanlığı bu
sınavın adil, tarafsız ve mevzuatına uygun bir şekilde
yapılması için gerekli tedbirleri almaya yetkilidir.
Şimdi, bu,
Anayasamızın 135inci maddesine göre özerk, organları üyeleri
tarafından seçilmiş olan bir kuruma tam anlamıyla güvensizlik
ifade etmektir. Zaten Maliye Bakanı bütün üyeleri belirlemiş. Bir de
bu komisyonun çalışmasını Maliye Bakanlığı
niye denetleyecek, nasıl denetleyecek? Diyebilirsiniz ki, Maliye
Bakanı atamıştır ama onlar usulsüzlük yapabilirler. Bununla
ilgili zaten denetim yetkisi var Maliye Bakanlığının. Bu
şikâyetler olursa o denetim yetkisini kullanır.
Değerli
arkadaşlarım, başta da ifade ettim, seçilmiş organlara,
sivil toplum örgütlerine bu kadar güvensizlik, bir demokrasi
anlayışıyla, demokratik bir anlayışla bağdaşmaz.
Bu anlayış, demokrasi dışı rejimlerin
anlayışıdır değerli arkadaşlarım.
Demokraside, binlerce üyenin seçtiği yönetime güvenemem ama benim
Maliyeden göndereceğim 2 tane bürokratın denetimine güvenirim
Bu
anlayış, anlayış değildir. Bu anlayışı
demokrasiyle bağdaştırmak mümkün değildir. Bu
anlayışı hukukla bağdaştırmak mümkün
değildir.
Şimdi,
iktidar partisine mensup arkadaşlarımızın önergesinde de
TÜRMOBun önerdiği kimselerin sayısı azaltılıyor, yani
TÜRMOBun etkisi burada azaltılıyor, YÖKün etkisi burada
azaltılıyor. Hadi eski YÖK olsa güvensizliğinizi
anlayacağım da YÖKün başına zaten bir memurunuzu
getirdiniz, oturttunuz. Onun göstereceği adaylara da mı
güvenmiyorsunuz?
Bu meslek ciddi
bir meslektir. Bu meslek bir kariyer mesleğidir. Kariyer mesleğinde
sınav komisyonunda elbette akademisyenlerin, profesörlerin
ağırlıklı olması lazım, ama iktidar partisinin bu
önerisi akademisyenlerin sayısını azaltıyor, Maliye
bürokratlarının sayısını artırıyor. Bu,
gerçekten, Maliye dışında, Hükûmet dışında hiç
kimseye bu İktidarın güvenmediğini gösteriyor. TÜRMOBa
güvenmiyor, YÖKe güvenmiyor, kime güveniyorsunuz? Yani bu kadar tekelci, bu
kadar demokrasi dışı
Dilim varmıyor bazı
sıfatları ifade etmeye, ama gerçekten bu demokrasi
dışıdır, bu hukuk dışıdır, bu son
derece yanlış bir anlayıştır. Bu
anlayışı, bu güvensiz, bu kimseye güvenmeyen, her şeyi
tekelci anlayışla yöneten bu anlayışı
kınıyorum ve protesto ediyorum değerli arkadaşlarım.
BAŞKAN
- Teşekkür ederim Sayın
Özyürek.
III.-
Y O K L A M A
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Toplantı yeter sayısı istiyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
- Şimdi yoklama isteyen
arkadaşların isimlerini tespit edeceğim.
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Okay, Sayın Tamaylıgil, Sayın Köse, Sayın
Bingöl, Sayın Baytok, Sayın Gök, Sayın Süner, Sayın Emek,
Sayın Güner, Sayın Özyürek, Sayın Yazar, Sayın Mengü,
Sayın Aydoğan, Sayın Özkan, Sayın Demirel, Sayın
Köktürk, Sayın Yıldız, Sayın Özer, Sayın Karaibrahim.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
B) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.-
Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali
Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/549) (S. Sayısı: 216) (Devam)
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri, İç Tüzükün 91inci maddesi gereğince, temel kanun
olarak görüşülen tasarı ve tekliflerin maddelerinin görüşülmesi
sırasında milletvekilleri, esas komisyon veya hükûmet
değişiklik önergeleri verebilir. Milletvekilleri tarafından
Anayasaya aykırılık önergeleri dâhil madde üzerinde iki önerge
verilebilir. Ancak, her siyasi parti grubuna mensup milletvekillerinin birer
önerge verme hakkı saklıdır. Maddenin gerekçesinde, Madde
üzerindeki önerge hakkının bir siyasi parti grubuna mensup
milletvekillerince kullanılmaması hâlinde, diğer siyasi parti
grubuna mensup olanlarla, bağımsız sayılan
milletvekillerince ancak iki önerge verilebilecektir. Siyasi parti
gruplarına mensup milletvekillerince madde üzerinde önerge verilmemesi
hâlinde, bağımsız sayılan milletvekillerince de iki önerge
verilebilecektir. denilmektedir. Bu konudaki uygulamaya ilişkin daha
önceki birleşimlerde de açıklama yapılmıştır.
Uygulamayı
tekrar bilgilerinize sunuyorum: Maddeler üzerindeki önergeler geliş
sırasına göre tarih ve saat itibarıyla işleme
alınmaktadır. Temel kanun olarak görüşülmesine karar verilen
tasarı ve tekliflerin maddelerine ilişkin olarak ilk iki önerge
siyasi parti gruplarına mensup milletvekilleri tarafından
verilmişse bağımsız veya grubu olmayan milletvekilleri
tarafından daha sonra, yani üçüncü veya dördüncü sırada verilen
önergeler işleme alınmamaktadır. İç Tüzükteki hüküm
gereği, gruplara mensup milletvekillerinin birer önerge verme hakları
saklı olduğundan, onların önergeleri işleme
alınmaktadır. Ancak madde gerekçesinde, açıkça, siyasi parti
gruplarına mensup milletvekillerince madde üzerinde önerge verilmemesi
hâlinde, bağımsız sayılan milletvekillerince iki önerge verilebileceği
yazılmasına rağmen, eğer veriliş tarihi ve saati
itibarıyla ilk iki önerge bağımsız veya grubu olmayan
siyasi partilere mensup milletvekillerince verilmişse o önergeler
işleme alınmaktadır, uygulama bu yöndedir.
Şu anda
görüştüğümüz tasarının maddeleri üzerinde, Tunceli
Milletvekili Sayın Kamer Genç de dâhil olmak üzere milletvekilleri
tarafından verilmiş çok sayıda önerge vardır. Ancak İç
Tüzük gereği, veriliş sırasına göre ilk iki önergeyle,
varsa siyasi parti gruplarına mensup milletvekillerince verilmiş
önergeler işleme alınmaktadır.
Bilgilerinize
sunuyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkanım, açıklamanız için
teşekkür ediyorum. Yalnız, siz diyorsunuz ki: Madde üzerinde iki
önerge var. Bunu demeyin. Bu madde üzerinde şu kadar önerge var, ama AKP
İktidarı, muhalefet partisi milletvekillerinin önergelerini
işleme koymamak için bu kadar önerge vermiş deyin yani. Gayet normal
bir şey. Yani sizin tarafsızlığınıza da gölge
düşürmez. Bu arkadaşlarımız bizi konuşturmamak için
böyle korsan önergeler veriyorlar. Kendilerini tebrik ediyorum. Bu memleketi
bunlar felakete götürecektir.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının 6 ıncı maddesinin ikinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli (Giresun) ve
arkadaşları
Sınav
komisyonu biri başkan olmak üzere yedi üyeden oluşur. Sınav
komisyonu başkan ve üyeleri; dördü Maliye Bakanlığı vergi
denetim elemanları arasından, biri Yükseköğretim Kurulunca
önerilecek iki aday arasından, ikisi ise Birlikçe önerilecek dört aday
arasından Maliye Bakanı tarafından seçilir.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılıyoruz.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Sınavın
daha objektif koşullarda yapılmasını teminen Maliye
Bakanlığının sınav komisyonundaki üye sayısı
artırılmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 216 S. Sayılı kanun tasarısının 6. Maddesinin 3.
fıkrasındaki iktisat ifadesinin ekonomi olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Ahmet Orhan (Manisa) ve
arkadaşları
BAŞKAN -
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılamıyoruz.
ÜMİT
ŞAFAK (İstanbul) Cemaleddin Uslu konuşacak.
BAŞKAN
Edirne Milletvekili Sayın Cemaleddin Uslu.
Buyurun
Sayın Uslu. (MHP sıralarından alkışlar)
CEMALEDDİN
USLU (Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun
tasarısının 6ncı maddesiyle ilgili verdiğimiz
değişiklik önergesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Sizleri saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, 6ncı madde ile yeminli mali müşavirlik
sınavı, sınav komisyonu ve komisyon üyelikleriyle ilgili
şartlara ilişkin bazı düzenlemeler
yapılmıştır. Buna göre, sınav Maliye Bakanlığının
gözetiminde Birlik tarafından yazılı olarak yapılacak ve
diğer hususlar Maliye Bakanlığının uygun görüşü
ile Birlikçe çıkarılacak yönetmeliklerde belirlenecektir.
Ayrıca, Birliğin üye sayısı 2den 3e
çıkarılmaktadır.
Burada, eski
düzenlemeden farklı olarak yeminli mali müşavirlik
sınavının yapılması Maliye
Bakanlığının gözetimine bırakılmaktadır.
Yine, sınav komisyonu hukuk, iktisat, maliye, işletme, muhasebe,
bankacılık veya idari bilimler dallarından lisans, lisansüstü ve
en az on beş yıl tecrübe ve öğretim üyeliği
yapmış olan kişiler arasından oluşturulur
şeklinde ifade edilmiştir.Yine, sınav komisyonu 7 üyeden
oluşmaktadır. Bunlar fevkalade düzgün, uygun düzenlemeler gerçekten.
Ancak burada dikkatimizi çeken husus, bu sınav komisyonunun üyeliklerinin
de Maliye Bakanı tarafından seçileceğine göre, komisyonun
sınavda yapacağı değerlendirmenin objektifliği
üzerinde, bunun etkilenmesine yönelik bir faktör olarak
değerlendirilmektedir.
Yine, mesleki
kuruluşların üyelerinin mesleki yükselmelerinin mesleğin
gerektirdiği nitelikler uyarınca ve objektif kriterler gözetilerek
düzenlenmesinin bu kuruluşların özerk yapısının bir
gereği olduğunu düşünmekteyiz.
Önergemizi bu
bilgilerle bilgilerinize sunuyorum. Saygılar sunuyorum efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Uslu.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Arayacağım efendim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip Üyeler
anlaşamadığından elektronik cihazla oylama
yapacağım.
Oylama için bir
dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Sayın Başkan, başka pusula almayın.
BAŞKAN
Önerge reddedilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
Maddeyi kabul
edilmiş önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
7nci maddede iki
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
216 sıra
sayılı kanun tasarısının çerçeve 7 nci maddesi ile
değiştirilen 3568 sayılı kanunun 15 inci maddesinin birinci
fıkrasında geçen 250 ibarelerinin 200 olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kerim
Özkul
Konya
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 216 sıra sayılı Kanun Tasarısının 7. maddesi
ile değiştirilen 3568 sayılı Kanunun 15. maddesinin birinci
fıkrasında geçen 100 ibaresinin 50 şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Ahmet Orhan Mustafa Kalaycı Akif Akkuş
Manisa Konya Mersin
Recep Taner Alim Işık Necati Özensoy
Aydın Kütahya Bursa
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkahisar)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılmıyoruz.
ÜMİT
ŞAFAK (İstanbul) Sayın Akkuş, konuşacak.
BAŞKAN
Sayın Akkuş, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan, sayın üyeler; 216 sıra
sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik
ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile ilgili MHP Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, şimdi, biz burada diyoruz ki yani 7nci maddede diyor ki:
250 adet meslek mensubu bulunan ilçelerde oda kurulması uygundur. Yani bir
yerde, eğer bir ilçede 250 tane meslek mensubu bir araya gelebiliyorsa
bunların bir oda kurmasına müsaade ediliyor. Ancak, bu, tabii, her
ilçede oluyor mu? Büyükşehir içerisindeki ilçelerde bu olmuyor.
Meslek
mensupları, kongrelerinde veya diğer işlerinde il merkezine
gidip gelmekte. Dolayısıyla, bunun yanında, TESMER eğitimi
alan stajyerler yine illere gidip gelmekte. Tabii, bu iller çok yakın
değil. Mesela, bizim Anamurla Mersini düşündüğümüz zaman,
Anamur Mersine aşağı yukarı 225 kilometre. Ancak, bu 225
kilometre, dört beş saatte gidilebilen bir yol. Yolların
bozukluğunu da burada dile getirmiş oluyoruz tabii. Bunların
iş yoğunlukları arasında hem zaman hem para ve ayrıca
belirttiğim gibi yolların kötü durumda olmasından dolayı
birçok da risk almalarına sebep olmaktadır. Bu bakımdan, bu
ilçelerde odaların kurulması uygun bir şey.
Burada, yine bu
yasayla -belki bu maddede değil doğrudan doğruya ama- meslek
mensuplarına bir sınav mecburiyeti getiriliyor. Ancak, bu
sınavların 5 defa gibi bir girişi söz konusu yani bir
sınırlama bulunmakta. Bu sınırın konmasına bence
gerek yok diyorum. Yani meslek mensupları istediği zaman,
istediği kadar sınava girip, başarılı olanlar istenen
şartları yerine getirdiklerinde bunlar bu odaların üyesi
olabilmeli, bu odaların kuruluşunda yer alabilmelidir.
Tabii, bir
başka durum, bu kanunun çıkarılmasının ana
amacının serbest muhasebecilere serbest muhasebeci mali
müşavir unvanı verilmesi olarak gösterilmesine rağmen, esas
amacın, yapılacak olan TÜRMOB seçimlerinde yandaşların
yönetime gelmelerinin temin edilmesi olduğu anlaşılmaktadır
diyoruz.
Malumunuz, dün
gece saat beşe kadar çalıştık. Bu yasa
taslağının alelacele gündeme taşınması,
önümüzdeki pazar günü yapılacak Konya Serbest Muhasebeci ve Mali
Müşavirler Odası seçimlerine yetiştirmek için olsa gerek diye
düşünüyorum.
Değerli
milletvekilleri, bir başka özellik, şimdi, geçtiğimiz hafta, bu
hafta için başka yasalar görüşeceğiz diye belirtildi, getirildi,
ama bir de baktık ki onlar rafa kalktı. Bunu anlamak mümkün
değil. Yani aklıma şu geldi bunun sonucunda da: Diyorum ki, acaba
bizim yüce Meclisten geçecek olan, yüce Meclise gelen yasalar hakkında
birtakım olumlu katkılarımızın olması önlenmek mi
isteniyor? Çünkü salı günü geliyoruz, bir de bakıyoruz ki önümüze, bu
hafta görüşülecek yasa taslakları değişmiş. Yani bizim
üzerinde az da olsa çalışma fırsatı bulduğumuz,
çalışma imkânı bulduğumuz yasa taslakları ortadan
kalkmış. Bu bakımdan bunun da pek uygun bir tarz, metot, yol
olmadığı kanaatindeyim. Bunun değiştirilmesi
gerekiyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum Sayın Akkuş.
Buyurun.
AKİF
AKKUŞ (Devamla) Teşekkür ederim.
Tabii, biz burada
ne istiyoruz? Dedik ki: 250 meslek mensubu bir oda kurabilir. Ancak, tabii,
odanın kurulması kendiliğinden olan bir şey değil,
birkaç meslek mensubunun, meslek erbabının bir araya gelmesi ve
bunların bir oda kurma teşebbüsüne girmesi gerekiyor. Bunun için bu
yasada ilçeler için O ilçede en az 100 meslek mensubunun yazılı
başvurusu aranır. deniliyor. Biz diyoruz ki: Mademki bu
başvuru hemen kabul edilen, gerçekleşen bir şey değil, bu
sayının 50ye düşürülmesini istiyoruz. Eğer bu önergemize
katılırsanız memnun oluruz.
Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Akkuş.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
216 sıra
sayılı kanun tasarısının çerçeve 7 nci maddesi ile
değiştirilen 3568 sayılı kanunun 15 inci maddesinin birinci
fıkrasında geçen 250 ibarelerinin 200 olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kerim
Özkul
Konya
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılmıyoruz.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Sayının
azaltılmasının uygun olacağı düşünülmüştür.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
8inci maddeye
bağlı 16ncı madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
216 sıra
sayılı kanun tasarısının çerçeve 8 inci maddesi ile
3568 sayılı kanunun 16 ncı maddesinin sonuna eklenen
fıkrada geçen elli ibaresinin altmış olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kerim
Özkul
Konya
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 216 S. Sayılı kanun tasarısının 8. maddesinin 3.
fıkrasındaki yıllık üye aidatlarını yüzde elli
indirimli olarak öderler. ifadesinin yıllık üye
aidatlarını yüzde altmış indirimli olarak öderler.
şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.
Ahmet Orhan Cemaleddin Uslu Hüseyin Yıldız
Manisa Edirne Antalya
Beytullah Asil Akif Akkuş Necati Özensoy
Eskişehir Mersin Bursa
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Asil, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 216 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 8inci maddesi üzerinde vermiş
olduğumuz değişiklik önergesi üzerinde söz aldım. Bu
vesileyle yüce heyeti saygıyla selamlarım.
Değerli
milletvekilleri, bu kürsüde gerek şahsım gerekse milletvekili
arkadaşlarım defalarca dile getirdik. Yasa tasarıları
komisyondan geçtikten sonra milletvekillerinin inceleme, değerlendirme ve
araştırma yapabilmeleri için
makul süre verilmesi konusunda uyarılarda bulunduk, rica ettik, bu
işin gereği budur dedik. Fakat aynı ısrar bu yasa
tasarısında da görüldü. Bu yasa tasarısında da aynısı
oldu; Komisyondan geçti, grup önerisi olarak öne aldınız, bugün ise
Genel Kurula indirdiniz.
Değerli
milletvekilleri, odaların görüşleri bu tasarı
hazırlanırken alınmadı, bu odaların üst birliği
olan TÜRMOBun görüşü alınmadı. Milletvekillerinin katkı
sağlaması için gerekli süreleri milletvekillerine vermiyorsunuz. Türk
milletinden gizlenen, gizlenmek istenen nedir? Kamuoyunun takdirine arz
ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, hafta sonu başlayacak olan oda seçimlerine
yetiştirmek gayesiyle alelacele hazırlanmış bu yasa
tasarısı, meslek mensuplarının kayıt
dışı muhasebecilik, haksız rekabet gibi sorunlarına
çözüm bulmamaktadır, hak kayıplarına neden olmaktadır.
Anayasamız ile teminat altına alınmış olan
eşitlik ilkesine aykırı hükümler içermektedir. Zorlu bir
sınav sürecini başarıyla geçerek devleti temsil etme görev ve
yetkisi tanınan denetim elemanlarının görevleriyle ilgili
konularda tekrar sınava tabi tutularak denetim elemanlarının
mesleki yeterlilikleri sorgulanır hâle getirilmektedir. Alelacele hazırlanarak,
bugün itibarıyla 74 bin civarında meslek mensubunun
yaşadığı sorunlara çözüm getirecek hükümler ihtiva etmeyen
bu yasa tasarısı, mutlaka yeniden düzenlenmelidir.
Değerli
milletvekilleri, 8inci maddeyle düzenlenen Meslek mensuplarından kamu kurum
ve kuruşlarında çalışanlar ile mesleği fiilen icra
etmeyenler, odaya giriş ücreti ve yıllık üye
aidatlarını yüzde 50 indirimli olarak öderler. ibaresinin Meslek
mensuplarından kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlar
ile mesleği fiilen icra etmeyenler, odaya giriş aidatı, ücreti
ve yıllık üye aidatlarını yüzde 60 indirimli olarak
öderler. şeklinde değiştirmek amacıyla vermiş
olduğumuz bu yasa değişiklik önergesini destekleyeceğinizi
umuyor, bu vesileyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Asil.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısının aranılmasını
istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum, karar yeter sayısını
arayacağım: Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
216 sıra
sayılı kanun tasarısının çerçeve 8 inci maddesi ile
3568 sayılı kanunun 16 ncı maddesinin sonuna eklenen
fıkrada geçen elli ibaresinin altmış olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kerim
Özkul
Konya
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Gerekçe okunsun Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Oranın
yükseltilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Madde 8e
bağlı 16ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 8e
bağlı 22nci madde hakkında iki önerge vardır, önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının çerçeve 8 inci maddesiyle
değiştirilen 3568 sayılı Kanunun 22 nci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan fiilen çalışanlar ibaresinin bu
Kanun hükümlerine göre fiilen mesleki faaliyette bulunanlar, üst üste iki
dönem Yönetim Kurulu başkanlığı yapmış olanlar
ibaresinin üst üste iki seçim döneminde iki defa Yönetim Kurulu
başkanlığına seçilmiş olanlar şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Abdullah Çalışkan Mikail Arslan
Giresun Kırşehir Kırşehir
Çağla
Aktemur Özyavuz Ayşe
Türkmenoğlu
Şanlıurfa Konya
BAŞKAN
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 216 Sıra Sayılı Tasarının Çerçeve 8. maddesiyle
değiştirilmesi öngörülen 3568 sayılı Kanunun Seçilme
Yeterliliği başlıklı 22. maddesinin birinci
fıkrasında yer alan olup serbest veya bir işyerine
bağlı olarak fiilen çalışanlar ibaresinin olanlar olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M. Akif Hamzaçebi Mustafa Özyürek R. Kerim Özkan
Trabzon İstanbul Burdur
Muharrem İnce Ali Rıza Ertemür Mevlüt Coşkuner
Yalova Denizli Isparta
Tayfur
Süner Hakkı
Suha Okay
Antalya Ankara
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Okay, buyurun.
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, görüşmekte olduğumuz yasayla ilgili hemen
hemen her maddeye ilişkin değişiklik önergesi sonrasında
karar yeter sayısı veya toplantı yeter sayısı talep
ediyoruz. Merak ediyor musunuz niçin bu kadar çok koşturuyorsunuz
kulislerden içeri? Bunun temelinde güven bunalımı yatıyor. (AK
Parti sıralarından Kaç kişisiniz? sesi)
Cevap vermeye
gerek görmeyeceğim, dinleyeceksin. Sen burada oturmaya mecbursun
kardeşim. Çünkü, şu var: Bu konu Plan ve Bütçe Komisyonunda
görüşülmüş. Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülürken, siyasi
partiler, Hükûmet, Komisyon birlikte bir mutabakata varmışlar. Çünkü,
bu yasa, sadece ve sadece muhasebeci ve mali müşavirlerin seçimleri için
getirilmiş olan bir yasa. Taraflar bir konsensüse
ulaşmışlar. O ulaştıkları konsensüsle de
Komisyonda kabul edilen biçimiyle yasa Parlamentoya gelmiş. Ama ne
enteresandır ki, yasa Parlamentoya geldikten sonra uzlaşan Komisyon,
uzlaşan Hükûmet, talimat nereden geldiyse, bir anda Meclis
çalışmalarında seçime ilişkin bölümü
değiştiriyor. Bu bir ahde vefasızlıktır, bu bir güven
bunalımıdır. Parlamento çalışmasında birlikte
çalışan kadroların birbirine güven esasıyla da ortak bir
yasayı çıkartması düşünülebilir. Ama dün başka
şey söyleyeceksiniz, bugün başka şey söyleyeceksiniz, bunu
söylerken de antidemokratik bir yöntemi TÜRMOBa dayatacaksınız!
Aslında
23üncü Dönem Parlamentosunda büyük bir beceriyle yapılan şu:
Kadrolaşmak için yasa çıkartmak. Kadrolaşmak için, kuşatmak
için yasa çıkartmak.
Çok enteresan,
Anayasa Mahkemesinden dönen birçok yasayı günlerce sabahlara kadar
çalıştırarak buradan geçirttiniz. Buradan geçen yasalara
bakıyoruz: Sağlık Bakanlığında şef, şef
muavini, 139 tane şef, şef muavini için; Hâkimler ve Savcılar
Kanununu getirdiniz, 99 hâkim adayı için; Futbol Federasyonunu
getirdiniz, Futbol Federasyonunu ele geçirmek için.
Arkadaşlarım,
bunlar sivil örgütlenmeler, sivil örgütlenmeler. Millî Eğitim
Bakanlığı değil, Sağlık Bakanlığı
değil. Tüm sivil örgütlenmeleri, her tarafı ele geçirmek
Akın
akın burada oy vermek için koştuğunuz gibi, Türkiyeyi de
akın akın Parlamento gücüyle nasıl ele geçireceğiz? Bu,
çoğulcu demokrasi anlayışı da değil,
katılımcı demokrasi anlayışı da değil.
Demokrasi anlayışınızı yeniden gözden geçirmeniz
lazım. Demokrasi anlayışıyla birlikte ahde vefayı da
gözden geçirmeniz lazım.
Bir yerlerde
anlaşacaksınız, uzlaşacaksınız, asgari
müşterekleri bulacaksınız, ondan sonra da Maliye
bürokratlarını çekeceksiniz büfenin önüne, orada Aman, şunu bir
daha değiştirelim., Aman, şu yasayı
değiştirirken şurayı nasıl zapt ederiz. bunun
hesabını yapacaksınız; şık olmuyor.
Yapılanlar, bilesiniz ki Anayasaya da aykırı,
eşitliğe de aykırı, seçme seçilme hakkına da
aykırı.
Sistemle bu kadar
oynamayın. Türkiyenin çivisini çıkartmaya çalışmayın,
sistemi zorlamayın. Bırakın, demokratik tercihleriyle, odalar,
kendi içerisinde seçim yapabilsin. Ama Hayır kardeşim, onun da bir
kenarını burkayım, öbürünün de bir tarafını
Bu
Parlamento böyle çalışmaz. Hazindir, AKP Grubundan arkadaşın
bir tanesi önerge veriyor; Komisyon katılmıyor, Hükûmet
katılmıyor; gerekçe diyor ve siz o önergeyi reddediyorsunuz. Bu
nasıl demokratik katılım! Sayın Gençin önergeleri de onun
için konuşulmuyor. Bu Parlamentoyu bu hâlde
çalıştırmanın ve böylesine güven bunalımını
yaratan bir sürece hep beraber ortak olmanın çok ciddi vebali var.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Okay, bir dakika ekliyorum.
Buyurun.
HAKKI SUHA OKAY
(Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben, bu konuda
AKP Grubunun kendi durumunu yeniden gözden geçireceğine inanıyorum.
Türkiyede her tarafı ele geçirmek arzusundan vazgeçin, bırakın
meslek odaları, sivil toplum örgütleri kendi koşullarında seçim
yapsın diyorum ve saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Okay.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, karar yeter sayısının
aranmasını istiyorum.
BAŞKAN
Arayacağım Sayın Genç.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 21.47
DOKUZUNCU
OTURUM
Açılma
Saati: 21.59
BAŞKAN:
Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP
ÜYELER: Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı), Fatoş GÜRKAN (Adana)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 97nci
Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
216 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Ankara
Milletvekili Sayın Hakkı Suha Okay ve arkadaşlarının
önergesinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Yeter sayı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının çerçeve 8 inci maddesiyle
değiştirilen 3568 sayılı Kanunun 22 nci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan fiilen çalışanlar ibaresinin bu
Kanun hükümlerine göre fiilen mesleki faaliyette bulunanlar, üst üste iki
dönem Yönetim Kurulu başkanlığı yapmış olanlar
ibaresinin üst üste iki seçim döneminde iki defa Yönetim Kurulu
başkanlığına seçilmiş olanlar şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli
(Giresun) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Katılıyoruz.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Maddede yer alan
fiilen çalışanlar ibaresiyle üst üste iki dönem Yönetim Kurulu
başkanlığı yapmış olanlar ibaresine
açıklık getirilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
8inci maddeye
bağlı 22nci maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır.
Malumları
olduğu üzere, görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun
komisyon metninde bulunmayan ancak tasarı veya teklif ile çok yakın
ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve komisyonun
salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir
madde olarak görüşme açılacağı İç Tüzükün 87nci
maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür. Bu nedenle, önergeyi okutup
komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılırsa, önerge üzerinde, yeni bir madde olarak görüşme
açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması
hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi,
önergeyi okutuyorum:
TBMM Genel Kurul
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli
Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısına aşağıdaki maddenin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Erkan
Akçay Nevzat
Korkmaz
Konya Manisa Isparta
Akif
Akkuş Recep
Taner
Mersin Aydın
Madde 9.- 3568
sayılı Kanunun 19 uncu maddesinin (f) bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
f) Bütçeyi ve
kesin hesapları tasdik etmek.
BAŞKAN
Sayın Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir)
Katılmıyoruz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, daha önce buna benzer
uygulamalarımız vardı. Şimdi bu 9uncu maddenin 25inci
maddesine bir fıkra eklemek istiyoruz önergeyle. Yani bu ancak 87nci
maddeye göre, görüşülmekte olan bir kanun tasarısının
başka bir maddesinin görüşülmesiyle ilgili olarak bir önerge
verilirse
Yani bununla ilgisi var efendim. Onun için salt çoğunluğa
gerek yok.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Ne alakası var? Yeni bir madde ihdası
var.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Var efendim. Yani Sosyal Sigortalar
Kanununda bunun çok uygulamasını yaptık. Ben hatta
itiraz ettim, dedim ki bu maddede
Yani tasarının 10 tane
fıkrası var, 1 fıkrası komisyon metninde vardı. Ama o
gelen metinde olmayan fıkrada başka bir değişiklik
yapılıyordu. Burada hiç çoğunluk aranmadan uygulama
yapıldı Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ama sizin arkanızdaki bürokratlar hep yanlış bilgi
veriyorlar. Lütfen, onları dinlemeyin.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Genç.
Komisyon önergeye
salt çoğunlukla katılmamış olduğundan önergeyi
işlemden kaldırıyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, salt çoğunluğu aramaya gerek yok.
BAŞKAN
Aynı manada bir önerge daha vardır, önergeyi okutuyorum:
TBMM Genel Kurul
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli
Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısına aşağıdaki maddenin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Nevzat Korkmaz
Konya Manisa Isparta
Akif
Akkuş Recep
Taner
Mersin Aydın
Madde 9 - 3568
sayılı Kanunun 20 nci maddesinin birinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Genel Kurul 3
yılda bir defa mayıs ayının içinde başkanın
daveti üzerine bütçeyi ve gündemdeki diğer maddeleri görüşmek ve
gereken seçimleri yapmak üzere toplanır.
BAŞKAN
Komisyon salt çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmamış
olduğundan önergeyi işlemden kaldırıyorum.
9uncu maddede üç
önerge var, sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının çerçeve 9 uncu maddesiyle
değiştirilen 3568 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan fiilen çalışanlar ibaresinin bu
Kanun hükümlerine göre fiilen mesleki faaliyette bulunanlar şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Abdullah Çalışkan Mikail Arslan
Giresun Kırşehir Kırşehir
Ayşe
Türkmenoğlu Çağla
Aktemur Özyavuz
Konya Şanlıurfa
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 216 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 9. maddesi ile değiştirilen, 3568
sayılı Kanunun 25. maddesinin ikinci fıkrasında geçen olup
serbest veya bir işyerine bağlı olarak fiilen
çalışanlar ibaresinin üyeler şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Saygılarımızla.
Mehmet
Şandır Mustafa
Kalaycı Cemaleddin
Uslu
Mersin Konya Edirne
Mustafa Enöz Hasan Özdemir Ümit Şafak
Manisa Gaziantep İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 216 Sıra Sayılı
Tasarının Çerçeve 9. maddesiyle değiştirilmesi öngörülen
3568 sayılı Kanunun 25. maddesinin ikinci fıkrasında yer
alan olup serbest veya bir iş yerine bağlı olarak fiilen
çalışanlar ibaresinin olanlar olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
M. Akif Hamzaçebi Mustafa Özyürek R. Kerim Özkan
Trabzon İstanbul Burdur
İsa Gök Muharrem İnce Mevlüt Coşkuner
Mersin Yalova Isparta
Tayfur
Süner
Antalya
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Katılmıyoruz.
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) İsa Gök.
BAŞKAN
Sayın İsa Gök, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
İSA GÖK (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Arkadaşlar,
biraz geçmişe gitmenizi istiyorum: 12 Eylül 1980. 12 Eylül darbesinden
sonra ilk etki nereye yapılmıştı? Sendikalara, sivil toplum
kuruluşlarına, meslek odalarına. Sendikaların
aidatları kesilmeye çalışıldı, meslek odalarında
yönetimler budanmaya çalışıldı. Mesela bizim barolarda kamu
avukatlarının baroya kayıt zorunluluğu kaldırıldı,
bir sürü engel getirildi. Çünkü çağdaş toplum örgütlü toplumdur. Bu,
12 Eylül faşist zihniyetinin bir dışa vurumuydu.
Size bir haber
vermek istiyorum. Çünkü aranızda eski solcu arkadaşlarımız
da var. Bu zihniyet
(AK Parti sıralarından gürültüler)
Arkadaşlar, haberi dinleyin.
tekrar
hortladı. Çünkü 3568 sayılı Yasanın adı Serbest Muhasebecilik,
Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu.
20 maddenin değişikliği isteniyor. Arkadaşlar, 20 maddenin
9 tanesi bu meslek kuruluşunun oda yönetimi seçimine ilişkindir. Şimdi
bana derseniz ki Yeni Ticaret Kanunu Tasarısı gereği veya Basel
II sözleşmeleri gereği serbest muhasebeci mali müşavirlerin yeni
sisteme uyarlanması kabul ederim. Ama 20 maddenin 9 tanesi oda seçimini
düzenliyorsa ve üstelik de bu seçimlere ilişkin daha önce
sınanmış birtakım eylemlere karşı
Yani, yine
Hükûmetinizce esnaf ve sanatkâr odalarına karşı yapılan iki
dönemden fazla başkanlık yapılamayacağı hükmünü
Anayasa Mahkemesi iptal etti. Aynı hükmü 1136 sayılı
Avukatlık Kanununa eklemiştiniz. Baktınız ki Anayasa
Mahkemesi iptal etti, geri adım attınız. Yani madara
olmayalım diye -amiyane tabirle- hükmü değiştirdiniz, engeli
kaldırdınız, şimdi bakıyoruz ki arkadaşlar, bu
tasarıyla yine aynı yasaklar geliyor: İki dönem üst üste seçilme
engeli, ondan sonra ara verme, fiilî
çalışma zorunluluğu
Bizim Avukatlık Kanunu 63te hüküm
vardır. Yirmi yıl avukatlık yaptınız. Büronuzu
kapayabilirsiniz. Maliye kaydını sildirebilirsiniz. O unvanı
taşımak dahi bir şereftir. Yalnızca avukat unvanıyla
yaşayabilirsiniz. Seçme-seçilme hakkı en demokratik, en anayasal
haktır. Bu hakkı kimse sizden alamaz. Bu hakkı da
alıyorsunuz. Serbest muhasebeci mali müşavirler için, yeminli mali
müşavirler için bu hakları alıyorsunuz. Kardeş
mesleğimiz. Alıyorsunuz. Neye göre alıyorsunuz?
Şimdi
bakın arkadaşlar, ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi
ol. Bu, yalnızca maharet değil, bir de onurdur. Bu Kanunun ki, her
kanunun bir getiriliş, ihdas amacı vardır- ihdas amacı ne?
Bunu biraz düşünmek lazım. Eğer ki 20 maddenin 9 maddesi oda
seçimi ise ve asıl niyetinizi ortaya koyacak olan madde çerçeve 15inci
madde ise
Yani nispi temsil, yani direnen meslek odalarını, sivil
toplum kuruluşlarını ele geçirme harekâtının yeni
aşaması çerçeve 15inci madde. Asıl niyetinizi o madde ortaya
koyacak. O zaman şunu yüreklice deyin: Ey ahali, biz, birtakım
meslek odalarını, baroları, Barolar Birliğini, TÜRMOBu,
Tabipler Odasını ele geçiremedik, geçiremiyoruz. İşte onun
için de yasal dayanaklar yaratmaya çalışıyoruz. Mesela, bizim
barolarda Çağrı Grubu var, Hükûmetinize çok yakın bir grup. Siyaseten
aynı şeyi savunuyorsunuz. Bir türlü bu grup iktidara gelemiyor, seçim
kazanamıyor. Aynı şekilde, TÜRMOB içinde de Meslekte Birlik
Grubu var, yine iktidarınıza çok yakın siyaset yapan bir grup.
Ama, bunların da oranı yüzde 10, 15, 20. Gelemiyor iktidara. Ne
olacak o zaman? İşte bu Kanunun asıl destekçisi ve asıl
hazırlayıcısı olan Meslekte Birlik Grubunun dediği
gibi
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İSA GÖK
(Devamla) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Kendi meslek
yasalarında yapılacak olan değişiklikle iktidara
gelebileceklerini söylüyorlar. Şu anda da iktidarda bulunan partileri,
Meslekte Birlik Grubunun iktidarı için yasal değişiklik
yapıyor. Bu kanunun ihdası, amacı, herhangi bir sorunu gidermek
değil, ele geçirmek, TÜRMOBu ele geçirmeyi başarmak nispi temsil
yöntemiyle. Bunu yarın barolara da getirmek isteyeceksiniz.
Amacınız bu. Bir şey söyleyeyim mi? Amacınızı
mertçe söyleyin, kamuoyuyla paylaşın, eyvallah, ama amacınızı
gizleyip, bu türden değişikliklerle meslek odalarının direnişini,
onurlu direnişini kırmaya çalışmak nafile, nafile, nafile.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Gök.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 216 sıra sayılı Kanun Tasarısının 9. maddesi
ile değiştirilen, 3568 sayılı Kanunun 25. maddesinin ikinci
fıkrasında geçen olup serbest veya bir işyerine bağlı
olarak fiilen çalışanlar ibaresinin üyeler şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Saygılarımızla.
Mehmet Şandır (Mersin) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir)-
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Manisa Milletvekili Sayın Enöz, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA ENÖZ
(Manisa) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
görüşülmekte olan 216 sıra sayılı, 3568de
değişiklik yapan Kanun Tasarısının 9uncu
maddesindeki değişiklik önergesi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; 3568 sayılı Kanunun 25inci
maddesinin ikinci fıkrasında Disiplin Kurulu üyeleri
kayıtlı olduğu meslek odasında en az üç yıl
kıdemli olup, serbest veya bir işyerine bağlı olarak fiilen
çalışanlar arasından üç yıl için seçilir. Üye
sayısı yüzden az olan odalarda üç yıllık süre
şartı aranmaz. Süresi dolan üye yeniden seçilebilir. denmektedir.
Sayın
milletvekilleri, 3568 sayılı Kanunun 25inci maddesinin ikinci
fıkrasında geçen
olup serbest veya bir işyerine
bağlı olarak fiilen çalışanlar ibaresinin üyeler
şeklinde değiştirilmesini bu önerge ile arz ve teklif
etmekteyiz. Bu önergedeki amacımız disiplin kuruluna seçilme
hakkının engellenmemesi amaçlanmakta, fiilen çalışma
şartı kaldırılmamakta, en az üç yıl üye olmak yeterli
görülmektedir.
Değerli
milletvekilleri, esasen 3568 sayılı Yasa aceleye getirilmiştir.
Bunun sebebi de mayıs ve haziran aylarında yapılacak olan
kongrelerdir. Tasarı bu hâliyle yasalaşırsa bir kısım
odalar yeni tasarıya göre kongrelerini yapacaklar ve üst birliklerini
seçeceklerdir. Bu da odalar arasında bir eşitsizliğe sebep
olacaktır. Muhtemelen Anayasa Mahkemesi bu yasayı Anayasaya
aykırı bulacaktır. 216 sıra sayılı
Tasarının 9uncu maddesinde de bir adaletsizlik vardır. Odaya
üç yıl üye olmak disiplin kurulu üyeliği için yeterli bir şart
olmalıdır. Serbest bir iş yerine bağlı olarak fiilen
çalışma şartı disiplin kurulu üyeliği için
aranmamalıdır diye düşünmekteyiz. Bu amaçla vermiş
olduğumuz önergeyi desteklemenizi bekliyor ve yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Enöz.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının çerçeve 9 uncu maddesiyle
değiştirilen 3568 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan fiilen çalışanlar ibaresinin bu
Kanun hükümlerine göre fiilen mesleki faaliyette bulunanlar şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli (Giresun) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Gerekçe okunmadı Sayın Başkan.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Gerekçe okunsun Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Maddede yer alan
fiilen çalışanlar ibaresine açıklık getirilmesi
amaçlanmaktadır.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Genç, bir şey dediniz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Gerekçeyi okutmadan önce sorun Sayın Başkan, önerge
sahibi konuşur.
BAŞKAN Ama
konuşmamayı tercih ettiler.
Evet, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
10uncu maddede
üç önerge vardır, okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının çerçeve 10 uncu maddesiyle
değiştirilen 3568 sayılı Kanunun 27 nci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan fiilen çalışanlar ibaresinin bu
Kanun hükümlerine göre fiilen mesleki faaliyette bulunanlar şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Abdullah Çalışkan Mikail Arslan
Giresun Kırşehir Kırşehir
Ayşe
Türkmenoğlu Çağla
Aktemur Özyavuz
Konya Şanlıurfa
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 216 S. Sayılı kanun
tasarısının 10. maddesinin ikinci fıkrasındaki
Ayrıca bir yedek üye seçilir. ifadesinin Ayrıca iki yedek üye
seçilir. olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Ahmet Orhan Mustafa Enöz Akif Akkuş
Manisa Manisa Mersin
Kemalettin Nalcı Necati Özensoy Beytullah Asil
Tekirdağ Bursa Eskişehir
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 216 Sıra Sayılı
Tasarının Çerçeve 10. maddesiyle değiştirilmesi öngörülen
3568 sayılı Kanunun 27. maddesinin birinci fıkrasında yer
alan "olup serbest veya bir işyerine bağlı olarak fiilen
çalışanlar" ibaresinin "olanlar" olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M. Akif Hamzaçebi Mustafa Özyürek R. Kerim Özkan
Trabzon İstanbul Burdur
Muharrem İnce Mevlüt Coşkuner Tayfur Süner
Yalova Isparta Antalya
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Gerekçe...
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarı ile
01/06/1989 tarihli ve 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest
Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununun 27.
Maddesinin değiştirilmesi öngörülmektedir.
Mevcut
uygulamada, Oda yönetim kurulu üyelerinin Odaya kayıtlı en az
beş yıl kıdemli Üyeler arasından seçileceği hükmü
bulunmaktadır. Birlik yönetim kuruluna seçilebilmek için ise, Birlik
delegesi olmak yeterlidir. Birlik delegesi olabilmek için Oda üyesi olmak
yeterlidir. Fiilen çalışmak bir başka deyişle
"çalışanlar listesi"ne kaydolmak şart değildir.
Bu çerçevede,
mevcut düzenlemede "seçme" ve "seçilme" hakkı
bakımından bir "ayrımcılık" söz konusu
değilken bu defa, Anayasa'nın "eşitlik" ilkesine
aykırı olarak ve "hukuki güvenlik" ilkesine uygun olmayan
tarzda çalışanlar listesine kayıtlı olmayan ancak Oda üyesi
olarak aidat ödeyen meslek mensuplarının seçilme hakları
ellerinden alınmaktadır. Çalışanlar listesine kayıtlı
olmayan Oda üyelerinin bir bölümü yasal unvanları ile
"bağımsız denetim şirketleri"nde mesleki faaliyet
ifa ederken bir bölümü de endüstri de mesleki faaliyette bulunmaktadır.
Getirilen
düzenleme seçilme hakkını kullanan bağımlı meslek
mensupları bakımından "yasaklayıcı" bir
sonuç doğurmaktadır. Bu durum, "hukuki" olmadığı
gibi "demokratik" de değildir. Böyle bir düzenlemede "kamu
yararı" olmadığı gibi "meslek hukuku"
bakımından da bir fayda söz konusu değildir.
Meslek
icrasına hak kazanan "Serbest Muhasebeci" "Serbest
Muhasebeci Mali Müşavir" ve "Yeminli Mali Müşavirlerin"
hangi unvan altında olursa olsun meslek örgütlerinde yönetici olarak görev
yapmaları için fiilen çalışma şartı öngörülmesi,
dahası önceki unvanlarında geçen sürelerin dikkate
alınmaması "seçme ve seçilme hakkı"
bakımından bir kısıtlamaya yol açar niteliktedir. Böyle bir
düzenleme, Anayasa'nın 135 inci maddesi uyarınca teşekkül
etmiş bir "meslek" statüsü içinde "seçme" ve
"seçilme" haklarının orantısız biçimde
kısıtlanması bağlamında Anayasa'nın 2, 11 ve 13
üncü maddelerine de aykırıdır. Yukarıda sıralanan
gerekçeler ışığında değişiklik
öngörülmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 216 S. Sayılı kanun tasarısının 10. maddesinin
ikinci fıkrasındaki Ayrıca bir yedek üye seçilir. ifadesinin
Ayrıca iki yedek üye seçilir. olarak değiştirilmesini arz
ederiz.
Ahmet Orhan (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Katılmıyoruz.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Kemalettin Nalcı.
BAŞKAN
Sayın Nalcı, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
KEMALETTİN
NALCI (Tekirdağ) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 216 sıra sayılı Serbest Muhasebecilik,
Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 10uncu maddesi üzerinde vermiş olduğumuz
önerge hakkında, Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; bu kanun tasarısının
çıkartıldığı sırada TÜRMOBdan görüş
alınmadığı
Bu tasarı serbest mali müşavirler ve
yeminli mali müşavirlerin sorunlarını değil, sadece bu
hafta sonu seçimleri başlayacak olan TÜRMOB seçimlerinde mevcut yönetimin
seçim hakları elinden alınarak, kendilerine yakın bir yönetim
getirerek TÜRMOB yönetimini ele geçirmek için yapılan bir düzenlemedir.
Sayın
milletvekilleri, 3568 sayılı Yasanın
çıkartılması esnasında asıl dikkat edilmesi gereken,
sorunların ortadan kaldırılması. Bu sorunlar ne?
derseniz:
1) Tahsilat
sorunu.
2) Haksız
rekabet.
3) Yeminlilerle
serbest müşavirler arasındaki unvan kargaşası.
4) Tamamen
sorumlulukla donatılan meslek mensuplarının kanun önünde
yaptırıma yönelik hiçbir yetkilerinin bulunmayışı.
Kanunun sadece
Maliye Bakanlığının vesayeti altında bulunması.
Bunun böyle olmayıp vergi ile birlikte işlem yapan serbest muhasebe
mali müşavirlerinin Türk Ticaret Kanunuyla da ilgili bağlanması
gerekmektedir.
Vergi daireleri
kendi yapmaları gereken birçok işlemi muhasebeciler üzerine
yıkmaktadır. Bs formları yıllık verilirken
aylık verilmesine çevrilmektedir. Zaten kırtasiye yükü ağır
bulunan muhasebecilerin bu yeni düzenlemeyle yükü daha da
artırılmıştır.
Büyük
işletmelerde yeminli mali müşavirler olmasından dolayı mali
müşavir ve muhasebeciler yeterli itibarı ve ücreti
alamamaktadırlar.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; burada olması gereken, mali
müşavirler bu basit usulde ikinci sınıf defterler varken serbest
muhasebeci mali müşavirler
nasıl görev yapacak?
Küresel anlamda
dünya standartlarına uymaya çalışan TÜRMOB bu konuda yalnız
bırakılmıyor mu? Kaliteli denetim ve inceleme yapılacaksa
uluslararası muhasebe uygulamasında TÜRMOB var gücüyle
boğuşurken iktidar ne yapmakta?
Sayın
milletvekilleri, iktidar, sorunlar yerine seçimlere yönelik bir
tasarıyı Genel Kurula getirerek bu mesleği icra eden
kişileri rencide etmektedir ve kamuoyunun beklentilerinden çok
uzaktır.
Bu duygu ve
düşüncelerle, önergemize destek vermeniz dileğiyle herkesi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Nalcı.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının çerçeve 10 uncu maddesiyle
değiştirilen 3568 sayılı Kanunun 27 nci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan fiilen çalışanlar ibaresinin bu
Kanun hükümlerine göre fiilen mesleki faaliyette bulunanlar şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli (Giresun) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyormu?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Katılıyoruz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okuyun.
Gerekçe:
Maddede yer alan
fiilen çalışanlar ibaresine açıklık getirilmesi
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Maddeyi kabul
edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
11nci maddede üç
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
216 sıra
sayılı kanun tasarısının çerçeve 11 inci maddesi ile
değiştirilen 3568 sayılı kanunun 32 nci maddesinin birinci
fıkrasının ikinci cümlesinde geçen yetmişbeşte
ibaresinin seksenbeşte olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Veysi
Kaynak
Kahramanmaraş
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 216 sıra sayılı Kanun Tasarısının 11.
maddesi ile değiştirilen, 3568 sayılı Kanunun 32.
maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde geçen
üyelerinin ibaresinden sonra gelmek üzere sayısı 1.000den az olan
odalarda 25te bir, 1.000den fazla olan odalarda ibaresinin eklenmesini arz
ve teklif ederiz. Saygılarımızla.
Cemaleddin Uslu Mustafa Kalaycı Kadir Ural
Edirne Konya Mersin
Beytullah
Asil Akif
Akkuş
Eskişehir Mersin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 216 sıra sayılı Serbest
Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali
Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının çerçeve 11 inci Maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Özyürek Ahmet Küçük Muharrem İnce
İstanbul Çanakkale Yalova
Tayfun Süner Ali Rıza Ertemür Mevlüt Coşkuner
Antalya Denizli Isparta
Mehmet
Akif Hamzaçebi
Trabzon
Madde 11- 3568
sayılı Kanunun 32 nci maddesinin birinci fıkrasının
ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir:
Her oda, üye
sayısına bağlı olmaksızın seçeceği üç
temsilciye ilave olarak, üyelerinin elli de biri oranında temsilci ve
aynı sayıda yedek temsilci seçer.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Özyürek, buyurun.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım;
TÜRMOBun delege yapısını değiştiren bir madde bu.
Burada, önce Hükûmet tasarısında 100 üye için 1 delege seçilir.
denilmişti. Şu andaki yürürlükte olan yasada bu, 25 üye için 1
delege seçilir. şeklindedir. TÜRMOBun, odaların, camianın
önerisi ise ellide 1dir. Şimdi, bir kuruluş en demokratik temsil
sayısı olarak ellide 1i önermişse, Bakanlık, Hükûmet niçin
vesayetçi bir anlayışla bunu önce yüzde 1e, daha sonra yetmiş
beşte 1e getirir? Bu mantığı anlamak mümkün değildir.
Demokrasi
olabildiği kadar geniş katılımla sağlanan bir
rejimdir. Şimdi, yirmi beşte 1in belki sayısal olarak toplanmasında
bazı sorunlar yaşanıyor olabilir, ama o zaman ellide 1e
getiriniz, niçin yetmiş beşte 1e getiriyorsunuz? Bizim
itirazımız bunadır ve getirdiğimiz öneri ellide 1dir.
Değerli
arkadaşlarım, daha önce konuşan
arkadaşlarımızın da belirttiği gibi bu
tasarının esas amacı mesleğin temel sorunlarını
çözmek değil, mesleğin kalitesini yükseltmek değil, bu
camianın, odaların ve TÜRMOBun seçim yöntemlerini
değiştirmek, seçilecek kişilerle ilgili şartlar ileri
sürmektir.
Şimdi,
demokratik bir şekilde bir temsil öngörülmüştür. Bu temsili niçin bu
kadar daraltıyorsunuz? Tabii, yetmiş beşte 1e
düşürdüğünüz zaman bazı az sayılı odalarda neredeyse
delege çıkaramazsınız. Onu telafi etmek üzere Hükûmet
tasarısında, her odaya öncelikle 5 delege verelim, üstüne yetmiş
beşte 1 denilmişti. Bu daha sonra 3e düşürüldü. Yani her
odanın asgari 3 delegesi olacak, onun üstüne de 75 üye için birer delege
seçilecek. Bu 75 sayısının yüksek olduğunu ifade ediyoruz,
bunun 50 olarak değiştirilmesi gerektiğini söylüyoruz. Daha
demokratik, daha katılımcı bir yöntemi öneriyoruz. Bu
katılımcı yöntemi reddetmek, ona karşılık indi,
hiçbir bilimsel araştırmaya dayanmayan, sadece AKP Hükûmetinin,
Bakanlığın öngördüğü, takdir ettiği keyfî bir
rakamı dayatmak gerçekten anlaşılabilir bir mantık
değildir.
Değerli
arkadaşlarım, biraz önce aramızda sohbet ederken
şakalaşıyorduk. Yani buraya bir madde getirelim, Maliye
Bakanlığı TÜRMOB yönetimini de atar, odaların yönetimlerini
de tayin eder, denetim kurulunu da tayin eder, disiplin kurulunu da tayin
eder. diyelim, üyeleri eziyetten kurtaralım! Sonunda o hâle getiren
tanımlar içinde bir düzenleme yapıyorsunuz ve sonuç itibarıyla
aynı noktaya varmaya çalışıyorsunuz. Bu demokratik
değil, bu hukuki değil, bu doğru bir düzenleme değil
değerli arkadaşlar.
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) Sayın Başkan, müdahale etseniz de hatibi
dinlesek. Dinlemiyorlar
konuşmacıyı, Sayın Bakan dinlemiyor.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(Devamla) - Çok alışığız bu yöntemlere.
Bakanlarımız burada hatipleri dinlemek yerine bazı milletvekilleriyle
iş görüşmesi yapmayı tercih ederler. Onun için,
alıştık, aldırmıyoruz, alınmıyoruz. Ama, bu,
bize saygı değil; bu, burada konuşmakta olan Mustafa Özyüreke
saygı değil; bu, Parlamentoya saygıdır değerli
arkadaşlar. Siz burada bir kanun tasarısı getirmişsiniz. Bu
kanun tasarısı üzerinde bir görüşme cereyan ederse, burada
bakanın görevi
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika vereceğim, bir saniye.
Sayın
milletvekilleri, lütfen daha sükûnet içerisinde hatibi dinleyelim.
Buyurun
Sayın Özyürek.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(Devamla) Bu tasarının burada görüşülmesi, işte
hatiplerin ne söyleyeceği, muhalefetin ne söyleyeceği bellidir, biz
onları zaten kale almayız mantığı demokratik
değil, doğru değil ve Parlamentoya
saygısızlıktır değerli arkadaşlar. Onun için, çok
alıştık biz bu yöntemlere. Başbakan buraya gelse, bakanlar
buraya gelse -şu anda tabii hiçbir bakan yok- bütün AKP milletvekilleri
orada.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Ben buradayım
Sayın Özyürek.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(Devamla) Bakanların odasına giremiyor musunuz değerli
arkadaşlarım? Nedir bu iş? Yani, özel kalemi mi
aşamıyorsunuz, sekreterleri mi aşamıyorsunuz? Burada görür
görmez hemen iş görüşmesi yapıyorsunuz. Bu doğru
değil, bu ahlaki değil, bu demokratik değil değerli
arkadaşlarım. Bunlar yanlıştır. Parlamentoya
saygı göstermek hepimizin görevidir, hepimizin sorumluluğudur. Siz
Parlamentoya saygı göstermezseniz, millet de Parlamentoya saygı
göstermez.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Özyürek.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 216 sıra sayılı Kanun Tasarısının 11.
maddesi ile değiştirilen, 3568 sayılı Kanunun 32.
maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde geçen
üyelerinin ibaresinden sonra gelmek üzere sayısı 1.000den az olan
odalarda 25te bir, 1.000den fazla olan odalarda ibaresinin eklenmesini arz
ve teklif ederiz. Saygılarımızla.
Cemaleddin Uslu (Edirne) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Akif Akkuş.
BAŞKAN
Sayın Akkuş, Mersin Milletvekili.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 216
sıra sayılı Kanun Tasarısının 11inci maddesinde
yapılmasını istediğimiz değişiklik önergesiyle
ilgili olarak MHP Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu yasayla, TÜRMOB mensuplarının meselelerinin ele
alınması ve bu meselelere çözümler getirilmesi daha uygun
olacaktı, ancak mesleki sorunları odağına almak yerine
ağırlıklı olarak seçimlere dönük maddelerle donatılan
bu meslek yasa tasarısının beklenen faydayı
sağlamayacağını düşünmekteyiz.
Değerli
milletvekilleri, muhasebe camiasının iktidardan beklediği,
kronikleşmiş meslek sorunlarını birlikte ele almak ve çözüm
üretmektir. Kimi, ne zaman ve nasıl seçeceğine meslek grubu
mensuplarının kendileri karar vermelidir diye düşünüyorum. Oda
ve Birlik seçimlerinde iktidar destekli kazanımlar ekonomide kayıp
anlamına geleceği gibi, meslek mensuplarının moral
değerlerini de altüst edecek ve sosyal barışı, mesleki
dayanışmayı olumsuz olarak etkileyecektir. Kısaca, demek
ki, yasanın bu seçimlere müdahaleden kaçınır vaziyette
düzenlenmesi ve doğrudan doğruya da kaçınması gerekir diye
belirtebiliriz.
Değerli
milletvekilleri, iktidarların görevi sosyal barışı ve
sosyal dengeleri bozmak değil, çünkü bu şekilde müdahaleler
-dediğim gibi- sosyal barışı bozduğu gibi, sosyal dengeleri
de altüst edecektir. Onları standart üstü seviyeye taşıyarak
mutlu, güler yüzlü, karnı tok, sırtı pek vatandaşlar hâline
getirmektir. İktidarların görevi, demek ki vatandaşını
mutlu edecek, vatandaşı o mutluluktan dolayı güler yüzlü olacak
ve karnı tok, sırtı da pek olacak ama bu müdahaleler
bunların ortaya çıkmasına sanki engel olacak gibi görünüyor,
engel olacak gibi geliyor.
Sayın
milletvekilleri, Hükûmet tarif ettiği kesimi nispi temsille oda yönetimine
sokmanın formülünü yasa hükmü hâline getiriyor. Hâlbuki yakın bir
geçmişte, ülkemiz, gerek siyasi parti gerek sendika ya da meslek
kuruluşu olsun, sivil toplum örgütlerine müdahalenin bedelini
ağır bir şekilde ödemiştir. Bunların ne olduğunu
söylemeye, hangileri olduğunu söylemeye hiç gerek yok sanıyorum. 12
Eylül öncesini şöyle bir düşünün. Herkes değişik
açıdan ele alıyor 12 Eylül öncesini ve ortaya koyuyor ama burada esas
olan orada birtakım müdahalelerin yapılmış olmasından
kaynaklanmaktadır. Kısaca, sivil toplum örgütlerine müdahaleden
kaçınalım ve onları meslek erbaplarının hür
iradelerine bırakalım diyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu önerge ile üye sayısı binden az olan odalarda
yirmi beşte 1 oranında temsilci seçilmesini arzu etmekteyiz. Binde 75
gibi
Pardon
AHMET YENİ
(Samsun) Hesabı sonra yap.
AKİF
AKKUŞ (Devamla) Neyse
Peki, hesabı sonra yapalım,
arkadaşımız öyle dedi, hesabı sonra yapacağız.
Böylece, temsilde
adalet daha adil bir şekilde ortaya çıkacaktır diyorum ve
ayrıca, bir de mesaj vermek istiyorum Konyalı hemşehrilerime: Pazar
günü ilk kongrelerini yapacak olan Konya TÜRMOB mensubu mali müşavir ve
muhasebeci arkadaşlarımızın hür iradeleriyle oda ve
birliklerine sahip çıkmalarını bekliyor, bütün oda
mensuplarına saygılarımı sunuyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum.
Buyurun
Sayın Akkuş.
AKİF
AKKUŞ (Devamla) Evet efendim.
Tabii, niçin
Mersini değil de Konyayı burada söz konusu ediyoruz? Çünkü pazar
günü ilk seçim Konyada yapılacak, bunun için belirtiyorum.
Değerli milletvekilleri,
bütün bunlardan dolayı bu önergeye destek vermenizi istiyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Akkuş.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
216 sıra
sayılı kanun tasarısının çerçeve 11 inci maddesi ile
değiştirilen 3568 sayılı kanunun 32 nci maddesinin birinci
fıkrasının ikinci cümlesinde geçen yetmişbeşte
ibaresinin seksenbeşte olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Veysi
Kaynak
Kahramanmaraş
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu önergeye?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Sayının
artırılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
12nci maddede
iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının çerçeve 12 nci maddesiyle
değiştirilen 3568 sayılı Kanunun 35 inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan fiilen çalışan ibaresinin bu Kanun
hükümlerine göre fiilen mesleki faaliyette bulunan, üst üste iki dönem Birlik
Yönetim Kurulu başkanlığı yapmış olanlar
ibaresinin üst üste iki seçim döneminde iki defa Birlik Yönetim Kurulu
başkanlığına seçilmiş olanlar şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Abdullah Çalışkan Mikail Arslan
Giresun Kırşehir Kırşehir
Çağla
Aktemur Özyavuz Ayşe
Türkmenoğlu
Şanlıurfa Konya
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 216 Sıra Sayılı
Tasarının Çerçeve 12. maddesiyle değiştirilmesi öngörülen
3568 sayılı Kanunun 35. maddesinin birinci fıkrasında yer
alan olup serbest veya bir işyerine bağlı olarak fiilen
çalışanlar ibaresinin olan olarak değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
M. Akif Hamzaçebi Mustafa Özyürek Mevlüt Coşkuner
Trabzon İstanbul Isparta
Muharrem
İnce R. Kerim Özkan Tayfur Süner
Yalova Burdur Antalya
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Katılmıyoruz.
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Ramazan Kerim Özkan konuşacak.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Özkan. (CHP sıralarından alkışlar)
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; önerge hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce
heyeti saygıyla selamlarım.
Değerli
arkadaşlarım, Maliye Bakanlığı odayı vesayet
altına almak istiyor bu yasayla. Sivil toplum örgütleri anlamında
çalışan, Türkiyede gerçekten önder olmuş bir kuruluşu,
TÜRMOBu ayaklar altına almak istiyor. Bizde bir tabir vardır: Kedi
yavrusunu yiyeceği zaman küle beler yermiş.
Sayın Bakanım,
bu TÜRMOBu lütfen küle belemeyin.
MEHMET NİL
HIDIR (Muğla) Nasıl yani?
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Devamla) Bununla, küle beler yermiş,
tanıyamadım dermiş sonra. Yavrusunu yermiş kedi,
tanıyamadım, ne yazık ki yavrummuş dermiş.
Bu kurum,
gerçekten yıllarını vermiş, Türkiyede isim olmuş,
illerde abide gibi binalarda kurum olarak çalışan, muhasebecileri,
serbest muhasebecileri, mali müşavirleri kanatlarının
altına almış, gerçekten ciddi bir kurum olarak
çalışıyor, örnek bir oda. Bunu, önümüzdeki süreçte elinizin
altında tutmak, kanatlarınızın altında tutmak adı
altında ayaklar altına alıyorsunuz Sayın Bakanım. Bunu
lütfen yapmayın, yasayı geri çekin. Yasayı geri çekin çünkü bu
mali müşavirler olmasa gerçekten bu ülkede vergi
toplayamazsınız, muhasebeciler yeminli. Benim yeminli mali
müşavirim vardı. Ben veteriner hekim olarak iki yüz suni tohumlama
yapardım -o zaman böyle teşvik filan da yoktu, gerçi o
teşvikleri de kaldırdınız ama- iki yüz suni
tohumlamanın yirmisini, otuzunu gösterirdik. Gösterenlerden biri de
bendim, hiç kimse göstermezdi. Ama, benim o yeminli müşavirim:
Yanlış yapıyorsun
MEHMET EMİN
TUTAN (Bursa) İtiraf ediyorsun!
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Devamla) Tabii ki itiraf yapıyorum, verdim çünkü,
verdiğim için derdi
MEHMET
ERDOĞAN (Adıyaman) Hakaret oluyor!
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Devamla) - Sayın veterinerim, biz
çalışıyoruz, kazanıyoruz. Bu ülke yol yapıyor, köprü
yapıyor, okul yapıyor. Veren el, alan elden her zaman üstündür. Vergi
verelim. Uyarırdı ve biz de vergimizi öderdik. Bu şekilde bu
devlet ayakta kalıyor.
O mali
müşavirlerin, muhasebecilerin hakları gerçekten ödenmez. Vesayet
altında tutacağız diye bir uğraş veriyoruz. Üç
yıl fiilen çalışmış olmak gerekir diyoruz bu yasayla.
Bu doğru değildir değerli arkadaşlarım. Mesleği
temsil etmek, mesleki unvanı almakla olur. Çalışmak
şartı zorunluluk olmamalıdır. Yönetim kurulu üyelerinin üst
üste iki defadan fazla seçilmesinin önünü kapatmakla doğru bir iş
yapmıyoruz. Eğer gerçekten iyi hizmet yapıyorsa, yararlı
oluyorsa, işinin ehliyse o başkan devam etmelidir. Böyle
kurumlarımız var. Bunlardan birine örnek TÜRMOBdur.
AHMET YENİ
(Samsun) Biri de Baykal.
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Devamla) Biraz önce Sayın Başkan da belirtti,
üyelerin yetmiş beşte 1i oranında temsilci seçilmesi de demokratik
değildir. Ne kadar geniş üyeyle oda seçimi yapılırsa o
kadar demokratik olur, tercihler daha iyi yansır, hakların
kullanımı tabana yayılmış olur. Demokrasinin
gereği de budur.
Serbest
muhasebeci ve mali müşavirler ile yeminli mali müşavirlerin yetkilerini
artırmak gerekir. Muhasebeci ve mali müşavirlerin yetkisini
artırarak ve bu çerçevede vergi mükelleflerine yol göstererek vergi
hasılatında etkinlik sağlanır. Maliye
Bakanlığı, mükellefi cezalandırmak yoluyla vergi toplamaya
çalışıyor. Bu kesinlikle yanlıştır. Baskı
yoluyla veya korkutarak, ceza tehdidiyle vergilemede etkinlik sağlanmaz.
Mükellefe yardımcı olmak, yol göstermek gerekir. Bunu da mali
müşavirler aracılığıyla yapabiliriz. Vergi bilincini
geliştirmek gerekir. Maliye Bakanlığı herkesi potansiyel
suçlu olarak görüyor. Vergi inceleme sonuçlarına bakarsak bunu görüyoruz.
Mükellefe yol
göstermek gerekir, vergi bilincini artırmak gerekir. Maliye ve Millî
Eğitim Bakanları, ilköğretim okullarında, vergi bilincini
artırmak için teşebbüse geçmelidir. Bir teşebbüs oluştu,
Bakanlık Nasrettin Hocayı kullanarak ilköğretim
okullarında vergi bilincini artırma programı yaptı,
çocuklara bilgisayar adı altında
KDV olarak fiş
kullanıyorduk, fişi kaldırdınız.
MEHMET NİL
HIDIR (Muğla) Fişi kaldırmadık, fiş duruyor.
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Devamla) Bizim AKPli sözcülerimiz Vergi tabana
yayılmalıdır. diyor, ama siz vergiyi, tabana yayılan
vergiyi, o fiş almayı kaldırarak kayıt
dışılığa ittiniz, kimse şu anda fiş
toplamıyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Özkan, bir dakika veriyorum, lütfen tamamlayın.
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ancak ilkokul
çocuklarına Bilgisayar vereceğiz kurayla, fotoğraf makinesi
vereceğiz. diyerek fiş toplattırıyoruz. Kayıt
dışılık arttı, kimse artık fiş almıyor.
Hâlbuki, oturduğumuz, kullandığımız,
çalıştığımız, para vererek yemek yediğimiz
yerlerde geçmişte fiş alınırdı, ama şu anda hiç
kimse bu vatandaşlık görevini artık sanki lüks olmuş gibi
yerine getirmiyor.
MEHMET NİL
HIDIR (Muğla) Meclis kürsüsünden bunları dile getirmek doğru
değil.
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Devamla) Bunlar çok doğru şeyler. Bu kayıt
dışılık gittikçe arttı, tabana yaymaktan vazgeçtiniz.
Bu yasanın
geri çekilmesini öneriyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Özkan.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Bakacağım Sayın Genç.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum, karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
(CHP
sıralarından Yok, yok. sesleri)
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Dört dakika bekleyelim, arkadaşların gelişini
bekleyelim.
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) Sayın Başkan, on dakika kadar beklerseniz
yorulmayacaklar. Koşuyorlar arkadaşlar.
BAŞKAN
Karar yeter sayısı vardır, önerge reddedilmiştir.
Arkadaşlara
spor yaptırıyorum Sayın Mengü.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının çerçeve 12 nci maddesiyle
değiştirilen 3568 sayılı Kanunun 35 inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan fiilen çalışan ibaresinin bu Kanun
hükümlerine göre fiilen mesleki faaliyette bulunan, üst üste iki dönem Birlik
Yönetim Kurulu başkanlığı yapmış olanlar
ibaresinin üst üste iki seçim döneminde iki defa Birlik Yönetim Kurulu
başkanlığına seçilmiş olanlar şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Katılıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Canikli?
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Gerekçe okunsun Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Maddede yer alan
fiilen çalışanlar ibaresiyle üst üste iki dönem Yönetim Kurulu
başkanlığı yapmış olanlar ibaresine
açıklık getirilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
13üncü maddeye
geçiyoruz.
Üç önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının çerçeve 13 üncü maddesiyle
değiştirilen 3568 sayılı Kanunun 38 inci maddesinin birinci
fıkrasının birinci cümlesinde yer alan fiilen
çalışan ibaresinin bu Kanun hükümlerine göre fiilen mesleki
faaliyette bulunan şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin Canikli Abdullah Çalışkan Mikail Arslan
Giresun Kırşehir Kırşehir
Ayşe
Türkmenoğlu Çağla
Aktemur Özyavuz
Konya
Şanlıurfa
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 216 Sıra Sayılı Tasarının Çerçeve 13. maddesiyle
değiştirilmesi öngörülen 3568 sayılı Kanunun 38. maddesinin
birinci fıkrasında yer alan olup serbest veya bir işyerine
bağlı olarak fiilen çalışanlar ibaresinin olan olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M. Akif Hamzaçebi Müvlüt Coşkuner Mustafa Özyürek
Trabzon Isparta İstanbul
Muharrem
İnce R. Kerim Özkan Tayfur Süner
Yalova Burdur Antalya
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 216 sıra sayılı Kanun Tasarısının 13.
maddesi ile değiştirilen 3568 sayılı Kanunun 38. maddesinin
birinci fıkrasının birinci cümlesinde geçen olup serbest veya
bir işyerine bağlı olarak fiilen çalışan ibaresinin
madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Recep Taner Mustafa Enöz Mustafa Kalaycı
Aydın Manisa Konya
Ümit Şafak
Erkan Akçay Cemaleddin Uslu
İstanbul Manisa Edirne
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Katılmıyoruz.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Gerekçe Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Üyelerin seçilme
hakkının ellerinden alınmasının engellenmesi
amaçlanmaktadır. En az üç yıl üye olmak, seçilme için yeterli
görülmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 216 Sıra Sayılı Tasarının Çerçeve 13. maddesiyle
değiştirilmesi öngörülen 3568 sayılı Kanunun 38. maddesinin
birinci fıkrasında yer alan olup serbest veya bir işyerine
bağlı olarak fiilen çalışanlar ibaresinin olan olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi (Trabzon) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Akif Hamzaçebi, Trabzon Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın hatip
konuşmaya başlamadan evvel, bu maddenin bitimine kadar
çalışma süresinin uzatılması hususunu oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Buyurun
Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
22 maddeden oluşan tasarının toplam 9 maddesi, serbest
muhasebeci mali müşavirler odaları, yeminli mali müşavirler
odaları ve bunların üst birliği olan TÜRMOBun seçimlerini
düzenlemektedir ve tasarının getirilişinin temel gerekçesi bu
seçimlerin İktidarın arzu ettiği bir şekilde
şekillenmesidir.
Görüştüğümüz
tasarının 8, 9 ve 10uncu maddeleri odaların yönetim, denetleme
ve disiplin kurulu üyeliklerine ilişkin seçimleri düzenliyordu ve orada
kısıtlayıcı birtakım şartlar getirilmişti.
Şimdi görüştüğümüz 13üncü madde, biraz önce kabul edilen 12nci
madde ve daha sonra görüşülecek olan 14üncü maddede, TÜRMOBun yönetim,
denetleme ve disiplin kurulu üyeliklerine yapılacak seçimlere ilişkin
olarak yine birtakım kısıtlamalar getirmektedir.
Getirilen
kısıtlamalar şudur: TÜRMOBun Genel Kurul üyeleri arasında
saydığım organlara seçilebilmek açısından bir
ayrım yapılmaktadır. Bu ayrım şudur: TÜRMOBun
saydığım organlarına seçilebilmek için mevcut yasada sadece
delege olmak, yani Genel Kurul üyesi olmak yeterliyken, tasarıyla, buna
ilave olarak en az üç yıl kıdemli olma şartı ve bunun
yanında ayrıca fiilen bu mesleği yapıyor olma
şartı getirilmektedir.
Üyeler
arasında seçilme yönünden, seçilme hakkı yönünden bir ayrım
yapılmasını, üyelerin iki gruba ayrılmasını
Anayasanın eşitlik ilkesi açısından doğru
bulmadığımı ifade etmek istiyorum. Bu ayrım,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bizim tarafımızdan, eşitlik
ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesine
götürülecektir. Bu ayrımı yapmamanızı ben sizlerin
takdirine sunuyorum. Bu ayrımı yapıyor olmak, Anayasanın
açık ve net bazı ilkeleri karşısında ona
aykırı düzenlemeleri yapıyor olmak, maalesef yargı
sürecinin önemli ölçüde uzamasına neden oluyor ve yargı
kararları sonucunda Hükûmetin yapacağı uygulamalar,
çıkaracağı yasalar da çok uzun bir zamana yayılıyor.
Bakın,
yarın Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonunda görüşülecek
olan bir tasarı var, yabancıların Türkiyede taşınmaz
iktisabını düzenleyen bir tasarı.
Hatırlayacaksınız, Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti,
hükûmet olduğunun ilk yıllarında bir yasa çıkarmak
suretiyle, bu konuda, Köy Kanunu da dâhil olmak üzere, mevcut
yasalarımızda var olan bazı sınırlamaları
kaldırmıştı. Bunun doğru
olmadığını ifade etmiştik. Avrupa Birliği
ülkelerinde dahi bu tip sınırlamaların olduğunu ifade
etmiştik. Köylerin yabancılara, tarımsal arazinin
yabancılara açılmasının doğru
olmadığını ifade etmiştik ama, ısrarlar üzerine
bu yasa geçmişti. Daha sonra Anayasa Mahkemesine
yaptığımız başvuru üzerine, Anayasa Mahkemesi bu
konuda iptal kararı vermişti. Bu iptal kararı üzerine
yapılan düzenleme de birtakım sakıncalar içeriyordu. Prensip
olarak yabancıların Türkiyede taşınmaz iktisabı,
şüphesiz, karşılıklılık esasına dayalı
olmak şartıyla serbest olmalıdır, bunda herhangi bir
problem olmamalıdır, ancak her ülkenin kendine yönelik birtakım
sınırlamaları vardır, ama buna rağmen onlara
uyulmadı ve Anayasa Mahkemesi, yine, sınırlı olmakla
birlikte bir iki konuda iptal kararı verdi. Şimdi, yarın, öyle
anlaşılıyor ki, bu iptal kararına uyularak
yapılmış olan bir başka düzenleme,
yapıldığı gerekçesiyle getirilmiş olan bir düzenleme
Adalet Komisyonunda görüşülecektir. Bu da aynı şekildedir
değerli arkadaşlar. Üyeler arasında seçilme hakkı yönünden
bir ayrım yapmak, üyeleri iki gruba ayırmak Anayasanın
eşitlik ilkesine aykırıdır, bunu dikkatlerinize sunmak için
söz aldım.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının çerçeve 13 üncü maddesiyle
değiştirilen 3568 sayılı Kanunun 38 inci maddesinin birinci
fıkrasının birinci cümlesinde yer alan fiilen
çalışan ibaresinin bu Kanun hükümlerine göre fiilen mesleki
faaliyette bulunan şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin Canikli (Giresun) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Maddede
yer alan fiilen çalışanlar ibaresine açıklık getirilmesi
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) Bir redaksiyon
talebimiz var Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir)
Tasarının çerçeve 4üncü maddesinde 6ncı maddeyle düzenlenen
maddenin ikinci fıkrasında bentte kelimesinin bentlerde olarak
düzeltilmesini talep ediyoruz.
BAŞKAN Not
edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birinci bölümde
yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Kanun tasarı
ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 1 Mayıs 2008
Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 13.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 23.03