DÖNEM: 23 YASAMA
YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
CİLT
: 20
99uncu Birleşim
6 Mayıs 2008 Salı
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.
- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakıkın, Deniz Gezmiş ve
arkadaşlarının ölüm yıl dönümüne ve 1 Mayısta
İstanbulda meydana gelen olaylara ilişkin gündem dışı
konuşması ve İçişleri Bakanı Beşir Atalayın
cevabı
2.- Burdur
Milletvekili Mehmet Alpin, Burdurun düşman işgalinden
kurtuluşunun 88inci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Manisa
Milletvekili Şahin Mengünün, 1 Mayısta İstanbulda meydana
gelen olaylara ilişkin gündem dışı konuşması ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
IV.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A)
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1.- Denizli
Milletvekili Mehmet Salih Erdoğanın yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/10)
(S. Sayısı: 145)
2.-
Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Kocanın yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/109) (S. Sayısı: 146)
B)
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
1.- Turizmi
Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporları (1/551) (S. Sayısı: 217)
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
TEZKERELER
1.- İzlanda
Parlamentosu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi arasında
parlamentolararası dostluk grubu kurulmasına ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/417)
B)
ÖNERGELER
1.- Mersin
Milletvekili Akif Akkuşun, Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu ve Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile 78 ve
190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelere Ekli Cetvellerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/74)
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/45)
VI.-
SEÇİMLER
A)
KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM
1.- (10/27, 34,
37, 40, 102) esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonunda
açık bulunan üyeliğe seçim
VII.-
MECLİS ARAŞTIRMASI
A) ÖN GÖRÜŞMELER
1.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat ve 20 milletvekilinin, termik
santrallerin çevreye verdiği zararların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3)
2.- Tekirdağ
Milletvekili Enis Tütüncü ve 38 milletvekilinin, Trakya ve İstanbul ilinde
çevre konularındaki gelişmelerin Ergene Çevre Düzeni Havza
Planına etkilerinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/8)
3.-
Kırklareli Milletvekili Tansel Barış ve 23 milletvekilinin,
Kırklareli ili Vize ilçesindeki bir arazi ile ilgili iddiaların ve bu
arazi üzerinde kurulması planlanan çimento fabrikasının çevre
üzerindeki muhtemel etkilerinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/12)
4.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbatur ve 23 milletvekilinin, Adanadaki lagünlerin
karşı karşıya bulunduğu çevresel risklerin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/28)
5.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya ve 22 milletvekilinin,
Bartında kurulması planlanan termik santralin olumlu ve olumsuz
etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/31)
6.- Çanakkale
Milletvekili Ahmet Küçük ve 22 milletvekilinin, Kaz Dağlarındaki
madencilik faaliyetlerinin araştırılarak çevreye olumsuz
etkilerinin önlenmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/33)
7.- Konya
Milletvekili Hasan Angı ve 19 milletvekilinin, Konya Kapalı
Havzasındaki su kaynaklarının karşı karşıya
bulunduğu sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/38)
8.- Konya
Milletvekili Orhan Erdem ve 28 milletvekilinin, Akşehir ve Eber
Göllerindeki kirlilik ve diğer çevre sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/42)
9.- Çanakkale
Milletvekili Mustafa Kemal Cengiz ve 27 milletvekilinin, Kaz
Dağlarındaki madencilik faaliyetlerinin araştırılarak
çevrenin korunması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/47)
10.- Aydın
Milletvekili Ahmet Ertürk ve 21 milletvekilinin, Büyük Menderes Nehrindeki
kirliliğin ve çevreye etkilerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/56)
11.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhan ve 25 Milletvekilinin, balık çiftliklerinin
çevreye ve turizme olumsuz etkilerinin araştırılarak su ürünleri
yetiştiriciliğinin çevreyle uyumlu gerçekleştirilmesi için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/59)
12.-
Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe ve 23 milletvekilinin, Eber
Gölündeki çevre kirliliğinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/62)
13.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 29 milletvekilinin, altın arama
faaliyetlerinin hukuki durumu ile çevreye etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/64)
14.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Köse ve 23 milletvekilinin, Van
Gölündeki kirlenmenin önlenmesi ve Van ilinde turizmin geliştirilmesi
için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/65)
15.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı ve 26 milletvekilinin, Küçük Menderes
Nehrindeki kirliliğin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/68)
16.- Artvin
Milletvekili Metin Arifağaoğlu ve 24 Milletvekilinin, Artvin
Cerattepedeki madencilik faaliyetlerinin çevreye etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/71)
17.-
Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcan ve 21 milletvekilinin, Eber
Gölündeki çevre sorunlarının araştırılarak gölün
korunması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/84)
18.- Van
Milletvekili Kayhan Türkmenoğlu ve 19 milletvekilinin, Van Gölündeki
çevre sorunlarının ve gölün potansiyelinin
araştırılarak korunması ve değerlendirilmesi için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/87)
19.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy ve 23 milletvekilinin,
başta Afşin Elbistan olmak üzere termik santrallerin çevreye
etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/89)
20.- Isparta
Milletvekili Mevlüt Coşkuner ve 25 milletvekilinin, Isparta ilindeki
göllerin çevre sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/98)
21.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin ve 22 milletvekilinin, balık çiftliklerinin çevre
ve turizm üzerindeki etkilerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/101)
22.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu ve 39 milletvekilinin, denizlerdeki
kirliliğin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/119)
23.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan ve 19 milletvekilinin, Kahramanmaraş'ta
Narlı Ovası'na kurulması planlanan katı atık depolama
tesisinin çevreye etkilerinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/145)
24.- Isparta
Milletvekili Haydar Kemal Kurt ve 23 milletvekilinin, Eğirdir Gölü ve
Havzasındaki çevre sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/146)
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Afyonkarahisar
Milletvekili Abdülkadir Akcanın, Afyonkarahisar Milletvekili Sait
Açbanın, sözlerini yanlış aksettirdiği iddiasıyla
konuşması
IX.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, BOTAŞ soruşturmasıyla ilgili bir
iddiaya ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinin
cevabı (7/2169)
2.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Mavi Hat Operasyonu soruşturma
safhasıyla ilgili iddialara ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı
Mehmet Ali Şahinin cevabı (7/2247)
3.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, YÖKe atanan bir danışmana
ilişkin sorusu ve Adalet
Bakanı Mehmet Ali Şahinin cevabı (7/2248)
4.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, lojman kullanımıyla ilgili bir
iddiaya ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat
Pakdilin cevabı (7/2656)
5.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, bir operasyonda bazı
kişilerin gözaltına alınmasına ilişkin
Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı (7/2660)
6.- Samsun
Milletvekili Osman Çakırın, SPK Başkanının bir
uzmanın sicilini geçmişe yönelik düzelttiği iddiasına,
SPK
Başkanının temsil harcaması adı altında
yaptığı harcamalara ve bir lojmanın kullanımına,
SPK
Başkanının yaptığı bazı atamalara
İlişkin
soruları ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Nazım Ekrenin cevabı (7/2668,
2669, 2670)
7.- Mersin
Milletvekili İsa Gökün, Çanakkale Deniz Zaferi törenlerine ilişkin
sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
(7/2673)
8.- Antalya
Milletvekili Atila Emekin, Antalya Vakıflar Bölge Müdürlüğünün
dağıttığı yardım paketlerine ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Hayati Yazıcının cevabı (7/2693)
9.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, kadın mülkî idare amirlerine
ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı (7/2721)
10.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Gümüşhanedeki yatırımlara
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin
cevabı (7/2731)
11.- Adana
Milletvekili Mustafa Vuralın, mısır prim desteğinin
düşürülmesine,
- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, buğday ve mısır piyasasına,
İlişkin
soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı (7/2744, 2745)
12.- Hatay
Milletvekili İzzettin Yılmazın, İskenderun Gümrük ve
Muhafaza Başmüdürlüğüne ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcının
cevabı (7/2754)
13.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, bir Başkan Müşavirine
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat
Pakdilin cevabı (7/2759)
14.- Antalya
Milletvekili Mehmet Günalın, Devlet Malzeme Ofisi bölge müdürlüklerinin
kapatılacağı iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu
ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtanın cevabı (7/2767)
15.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, Gelir İdaresi
Başkanlığının yöneticilerine ilişkin sorusu ve
Maliye Bakanı Kemal Unakıtanın cevabı (7/2792)
16.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, gelir uzmanlarına ilişkin sorusu ve
Maliye Bakanı Kemal Unakıtanın cevabı (7/2793)
17.-
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun,
Başbakan, bakanlar ve kamu görevlilerine verilen hediyelere ilişkin
sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtanın cevabı (7/2795)
18.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, motorlu araç sayısına ve
akaryakıt satışlarına ilişkin Başbakandan sorusu
ve Devlet Bakanı Kürşad Tüzmenin cevabı (7/2818)
19.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Aksaray-Sultanhanı beldesinin ilçe
yapılıp yapılmayacağına ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı (7/2844)
20.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Diyarbakır İl Özel
İdaresine ve belediyelere vergi gelirinden verilen paya ilişkin
sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtanın cevabı (7/2849)
21.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, görevden uzaklaştırılan bir
bürokrata ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul
Günayın cevabı (7/2925)
22.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, Osmaniyede yapılacak çimento
fabrikasının yer seçimine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/2928)
23.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Bitlisteki yatırımlara ilişkin
sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı
(7/2929)
24.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Kastamonudaki yatırımlara
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın
cevabı (7/2930)
25.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Boludaki yatırımlara ilişkin
sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı
(7/2931)
26.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Erzurumdaki yatırımlara ilişkin
sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı
(7/2932)
27.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Iğdırdaki yatırımlara
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın
cevabı (7/2933)
28.-
İstanbul Milletvekili Ümit Şafakın, mükelleflere vergi matrah
artırımı baskısı yapıldığı
iddiasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın cevabı (7/2936)
29.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, İhlas Holdingin
vergi borcuyla ilgili bir iddiaya ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı
Kemal Unakıtanın cevabı (7/2937)
30.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolatın, bir lisenin
yapımı dolayısıyla vergi istisnasından
yararlanılıp yararlanılmadığına ilişkin
sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtanın cevabı (7/2938)
31.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, personel sayılarına
ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı M. Vecdi Gönülün cevabı
(7/2977)
32.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, SHÇEK yuva ve yurtlarındaki bazı
olaylara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Nimet
Çubukçunun cevabı (7/2984)
33.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, bir yerel gazetedeki iş başvurusu
ilanına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/3023)
34.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, çakı taşımasına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/3025)
35.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, bazı bakanlarla ilgili
iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/3090)
I. GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 13.04te açılarak sekiz oturum yaptı.
Birinci Oturum
Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, bir tarihî eserle ilgili sözlü sorusuna
Kültür ve Turizm Bakanlığının verdiği cevaba,
Eskişehir
Milletvekili Emin Nedim Öztürkün, Yunus Emreyi Anma Haftasına,
İlişkin
gündem dışı konuşmalarına, Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günay cevap verdi.
Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekici, yasama ve denetim faaliyetlerine esas olan İç
Tüzük uygulamalarına ilişkin gündem dışı bir
konuşma yaptı.
Ankara
Milletvekili Hakkı Suha Okay, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul
Günayın konuşmasında partisine,
Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günay, Ankara Milletvekili Hakkı Suha
Okayın konuşmasında şahsına,
Sataştığı
iddiasıyla birer konuşma yaptılar.
Trabzon
Milletvekili Asım Aykanın (3/105) (S. Sayısı: 142),
Düzce
Milletvekili Metin Kaşıkoğlunun (3/106) (S. Sayısı:
143),
Konya
Milletvekili Atilla Kartın (3/107) (S. Sayısı: 144),
Yasama
dokunulmazlıklarının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkereleri ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyon raporları Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Gemi inşa
sanayisindeki iş güvenliği ve çalışma şartları
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/121, 129, 132, 134) esas
numaralı Meclis Araştırma Komisyonu Geçici
Başkanlığının, komisyonun, başkan, başkan
vekili, sözcü ve kâtip üye seçimine ilişkin tezkeresi Genel Kurulun
bilgisine sunuldu.
Trabzon
Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 24 milletvekilinin, petrol arama
çalışmaları konusunda Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/180) Genel Kurulun bilgisine
sunuldu; önergenin gündemdeki yerini alacağı ve ön görüşmesinin
sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kararlaştırılmış olan Serbest Muhasebecilik, Serbest
Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının (1/549) (S. Sayısı: 216)
görüşmelerine devam edilerek ikinci bölümünün tümü üzerindeki
görüşmeleri tamamlandı.
Saat 15.00te
toplanmak üzere, birinci oturuma 14.50de son verildi.
|
|
|
Eyyüp Cenap GÜLPINAR |
|
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
Yaşar TÜZÜN |
|
Canan CANDEMİR ÇELİK |
|
|
Bilecik |
|
Bursa |
|
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
İkinci, Üçüncü, Dördüncü, Beşinci,
Altıncı ve Yedinci Oturum
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kararlaştırılmış olan Serbest Muhasebecilik, Serbest
Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının (1/549) (S. Sayısı: 216) görüşmeleri
tamamlanarak kabul edilip kanunlaştığı açıklandı.
2nci
sırasında bulunan, Bazı Yatırım ve Hizmetlerin
Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması
Hakkında Kanun ile Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğü
Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/480) (S.
Sayısı: 94) komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
3üncü
sırasında bulunan, Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/551) (S.
Sayısı: 217) görüşmelerine başlanılarak 2nci
maddesine kadar kabul edildi.
Maliye
Bakanı Kemal Unakıtan, Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebinin,
Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebinin,
Trabzon
Milletvekili M. Akif Hamzaçebi, Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin,
Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürekin,
Konuşmalarında
şahıslarına sataştıkları iddiasıyla birer
konuşma yaptılar.
6 Mayıs 2008
Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşime 22.50de son
verildi.
|
|
|
Nevzat
PAKDİL |
|
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
Fatma
SALMAN KOTAN |
|
Yaşar
TÜZÜN |
|
|
Ağrı |
|
Bilecik |
|
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
|
Yusuf
COŞKUN |
|
Harun
TÜFEKCİ |
|
|
Bingöl |
|
Konya |
|
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
No.:139
II.- GELEN KÂĞITLAR
2
Mayıs 2008 Cuma
Tasarılar
1.- Hukuk
Muhakemeleri Kanunu Tasarısı (1/574) (Adalet Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.4.2008)
2.- Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı (1/575) (Avrupa Birliği Uyum ile
Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
24.4.2008)
3.- Kişisel
Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı (1/576) (Avrupa Birliği
Uyum ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24.4.2008)
Raporlar
1.- Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu ile Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığı
Tezkereleri (1/514) (S. Sayısı: 220) (Dağıtma tarihi: 2.5.2008)
(GÜNDEME)
2.- Coğrafi
İşaretlerin Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(1/497) (S. Sayısı: 221) (Dağıtma tarihi: 2.5.2008)
(GÜNDEME)
3.- Organize
Sanayi Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı, Bursa Milletvekili Mehmet Altan
Karapaşaoğlunun; Organize Sanayi Bölgeleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili ve İzmir Milletvekili Oktay Vural
ile İzmir Milletvekili Şenol Balın; 4562 Sayılı
Organize Sanayi Bölgeleri Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun
Teklifi, İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve 18 Milletvekilinin; 4562
Sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesi
Hakkında Kanun Teklifi ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları
Raporları (1/544, 2/75, 2/135, 2/150) (S. Sayısı: 222) (Dağıtma tarihi: 2.5.2008)
(GÜNDEME)
No.:140
6
Mayıs 2008 Salı
Teklifler
1.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigen ve Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemirin; 2
Temmuz Gününün Sevgi ve Hoşgörü Günü İlan Edilmesi Hakkında
Kanun Teklifi (2/231) (İçişleri; Plan ve Bütçe ile Milli Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17.4.2008)
2.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın; 657 Sayılı Devlet
Memurları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/232) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
22.4.2008)
3.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın; 5442 Sayılı
İl İdaresi Kanunun 2 nci Maddesi (D) Fıkrasına (3)
Numaralı Bendin Eklenerek Değiştirilen Adların
Kullanılması Hakkında Kanun Teklifi (2/233) (İçişleri
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.4.2008)
4.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanunu, Yükseköğretim Kurumları Öğretim Elemanlarının
Kadroları Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Genel Kadro ve Usulü
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/234) (Milli Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25.4.2008)
5.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin; T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve
Tarım Kredi Kooperatifleri Tarafından Üreticilere
Kullandırılan ve Sorunlu Hale Gelen Tarımsal Kredilerin Yeniden
Yapılandırılmasına İlişkin Kanunda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi
(2/235) (Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.4.2008)
6.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın; Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer
Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/236)
(Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan
ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.4.2008)
Tezkereler
1.-
Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanakın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/411) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2.5.2008)
2.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Atanın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/412) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 5.5.2008)
3.- Balıkesir
Milletvekili Mehmet Cemal Öztaylanın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/413) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 5.5.2008)
4.-
Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binicinin Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/414) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 5.5.2008)
5.-
Balıkesir Milletvekili Mehmet Cemal Öztaylanın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/415) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 5.5.2008)
6.-
Diyarbakır Milletvekili Akın Birdalın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/416) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 5.5.2008)
Rapor
1.- Tapu
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/568) (S. Sayısı:
223) (Dağıtma tarihi: 6.5.2008) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekicinin, denizi dolduran bir firmaya kesilen cezaya
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/656)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/4/2008)
2.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, Karaman-Konya Kalkınma
Ajansının kurulmasına ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren) sözlü soru
önergesi (6/657) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/4/2008)
3.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, Avrupadan Konyaya direkt uçak
seferleri yapılmasına ilişkin Ulaştırma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/658) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21/4/2008)
4.- Mersin
Milletvekili İsa Gökün, bir derneğe ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/659) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21/4/2008)
5.- Mersin
Milletvekili İsa Gökün, TRTdeki personel alımına ilişkin
Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) sözlü soru önergesi (6/660)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/4/2008)
6.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, bir okulda yaşanan bir olaya
ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/661)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/4/2008)
7.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, elektrik borcu nedeniyle kapanan
sulama kuyularına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/662)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
8.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, çiftçilere verilen desteklemelere
ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/663)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
9.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, kapalı sistem sulamaya
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/664) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
10.- Aksaray
Milletvekili Osman Ertuğrulun, Aksaray Organize Sanayi Bölgesine
ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/665)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
11.- Aksaray
Milletvekili Osman Ertuğrulun, bir ilköğretim okulunun
yapımı ile ilgili bir iddiaya ilişkin Milli Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/666) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22/4/2008)
12.- Aksaray
Milletvekili Osman Ertuğrulun, bir ilköğretim okulunun programdan
çıkartılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
sözlü soru önergesi (6/667) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/4/2008)
13.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Mustafakemalpaşadaki
bazı sulama projelerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü
soru önergesi (6/668) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
14.- Aksaray
Milletvekili Osman Ertuğrulun, bir ilköğretim okulunun
yapılacağı köyün seçimine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/669) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22/4/2008)
15.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, sulama kanallarının
bakımına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru
önergesi (6/670) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
16.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, mevsimlik işçilerin
taşınmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/671) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22/4/2008)
17.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, özel güvenlik kurumlarının
görev ve yetkilerine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/672) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Hüseyin Mertin, polis maaşlarının
iyileştirilmesine ve polis alımına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3226) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/4/2008)
2.- İstanbul
Milletvekili Hüseyin Mertin, kanser vakalarındaki artışa
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3227)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/4/2008)
3.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, orman yangınlarıyla mücadeleye
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3228)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/4/2008)
4.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, bölünmüş yol yapımıyla ilgili
bazı hususlara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/3229) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/4/2008)
5.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, bazı yakınlarının ticari
işleriyle ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/3230) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/4/2008)
6.- İzmir
Milletvekili Harun Öztürkün, Pina Yarımadasındaki yangına ve
deniz dolgusuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/3231) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
7.- Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycının, Konyada kalkınma ajansı
kurulmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/3232) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
8.- Hatay
Milletvekili İzzettin Yılmazın, Asi Nehrindeki su
yetersizliğine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/3233) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
9.- Ankara
Milletvekili Yıldırım Tuğrul Türkeşin, AKPM
Başkanının bir açıklamasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3234)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
10.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, Sağlık Bakanı ile ilgili
bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/3235) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
11.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın, İngilizcede
Türkiyeye karşılık kullanılan kelimeye ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3236)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/4/2008)
12.-
Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncünün, Bingöl Adaklı deprem
konutlarına ilişkin Bayındırlık ve İskan
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3237)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/4/2008)
13.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Kastamonudaki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3238) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/4/2008)
14.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Kırşehirdeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3239) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/4/2008)
15.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Yozgattaki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3240) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
16.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, bir baraj projesine ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/3241)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
17.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, Marmara Denizinden kum
çıkarıldığı iddiasına ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3242)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
18.- Aydın
Milletvekili Özlem Çerçioğlunun, şiddet ve istismara maruz kalan
çocuklara ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı
soru önergesi (7/3243) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
19.- Aydın
Milletvekili Özlem Çerçioğlunun, kadına yönelik şiddete ve
kadın istihdamına ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu)
yazılı soru önergesi (7/3244) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/4/2008)
20.- Sivas
Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlunun, polis eğitim
merkezlerine öğrenci alımına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3245)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
21.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, altyapı
çalışmalarından mağdur olan işyerlerine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3246)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
22.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin,
Kastamonudaki yatırımlara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3247)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
23.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Bitlisteki yatırımlara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3248)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
24.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Kırşehirdeki yatırımlara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3249) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
25.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Yozgattaki yatırımlara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3250)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
26.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, Elazığın Maden
İlçesindeki Saat Kulesi ve Hükümet Konağının
onarımına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3251) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/4/2008)
27.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, İstanbul 2010 Avrupa Kültür
Başkenti Ajansı Genel Sekreterliği çalışanlarına
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3252) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
28.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Boludaki yatırımlara ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3253)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
29.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Bitlisteki yatırımlara ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3254)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
30.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Karamandaki yatırımlara ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3255)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
31.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Erzurumdaki yatırımlara ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3256)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
32.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Düzcedeki yatırımlara ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3257)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
33.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekicinin, bir lisede öğrencilere izletilen bir filme
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3258) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/4/2008)
34.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, brode ve nakış
dalının meslek kapsamına alınmasına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3259)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
35.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, Hizan İlçesindeki eğitim
imkanlarına ve bazı iddialara ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3260)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
36.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, ilköğretim müfettişliği
mülakatına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3261) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
37.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Kırşehirdeki yatırımlara
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3262) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
38.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Kastamonudaki yatırımlara
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3263) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
39.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Yozgattaki yatırımlara ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3264)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
40.- İzmir
Milletvekili Şenol Balın, Kamu Hastane Birlikleri Kanunu
Tasarısındaki düzenlemelere ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3265)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/4/2008)
41.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Boludaki yatırımlara ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3266)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
42.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Erzurumdaki yatırımlara ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3267)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
43.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Karamandaki yatırımlara ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3268)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
44.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Düzcedeki yatırımlara ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3269)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
45.- Sivas
Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlunun, personel alımına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3270) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
46.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, süt üreticilerinin desteklenmesine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3271) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
47.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, bitkisel yağ üretimine ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3272) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
48.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, damlama sulama sisteminin desteklenmesine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3273) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
49.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, TMOdan pirinç alan firmalara
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3274) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
50.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, damızlık sığır
ithalatına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3275) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/4/2008)
51.- Bursa
Milletvekili Hamza Hamit Homrişin, TMOnun bir şirkete pirinç
satışına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3276)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
52.- Bilecik
Milletvekili Yaşar Tüzünün, çiftçilerin tarım ve kredi
kooperatiflerine borçlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3277)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
53.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, bir karayolunun ıslahına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3278) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
54.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, İzmirin ulaşım
sorunlarına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3279) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/4/2008)
55.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Boludaki yatırımlara ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3280)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
56.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirelin, Bitlisteki yatırımlara ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3281)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
57.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Erzurumdaki yatırımlara ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3282)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
58.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Karamandaki yatırımlara ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3283)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
59.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Düzcedeki yatırımlara ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3284)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
60.- Sivas
Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlunun, personel alımına
ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Said Yazıcıoğlu)
yazılı soru önergesi (7/3285) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/4/2008)
61.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, KOSGEBe personel
alımına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3286) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/4/2008)
62.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, 1 Mayısın resmi
tatil olmasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Cemil Çiçek) yazılı soru önergesi
(7/3287) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/4/2008)
63.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin Cumhurbaşkanının mal bildirimine ilişkin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru
önergesi (7/3288) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.4.2008)
6 Mayıs 2008 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.03
BAŞKAN: Başkan Vekili
Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 99uncu
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, yaşam hakkıyla ilgili
söz isteyen Muş Milletvekili Sırrı Sakıka aittir.
Buyurun Sayın Sakık. (DTP sıralarından
alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Muş Milletvekili
Sırrı Sakıkın, Deniz Gezmiş ve
arkadaşlarının ölüm yıl dönümüne ve 1 Mayısta
İstanbulda meydana gelen olaylara ilişkin gündem dışı
konuşması ve İçişleri Bakanı Beşir Atalayın
cevabı
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Bana söz
verdiği için tekrar Sayın Başkanıma teşekkür ediyorum.
Bugün 6 Mayıs 2008. 6 Mayısların Türkiye tarihinde
çok önemli bir yeri var, bizim açımızdan da çok önemli bir tarih.
Bundan otuz altı yıl önce Türkiye devrimci hareketinin öncü
kadrolarından Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının ölüm
yıl dönümü. Buradan onları rahmetle anıyoruz. Onların
anıları bize hep ışık tutacak. Onlar bu ülkenin
demokratikleşmesi ve özgürleşmesi için, ölümden hiç gözünü
kırpmadan, canları cellatların önünde Yaşasın Türk ve
Kürt halkının kardeşliği. diyorlardı,
Yaşasın tam bağımsız Türkiye. diyorlardı,
Yaşasın işçiler. diyordu, Yaşasın köylüler.
diyordu. Eminim ki 1970lerdeki, 1972deki bu tespitler hâlen bugün
Türkiyemizin gündeminde ve önemini de koruyor.
O dönem Denizleri ipe gönderen anlayış bu Parlamentoda
3e
Değerli arkadaşlar, bundan beş gün önce
İstanbulda 1 Mayıs kutlamaları vardı. Orada hep birlikte
bulunduk ve polisin nasıl emek cephesine karşı
acımasız bir şekilde hareket ettiğini ve acımasız
bir şekilde onlara gaz bombası ve cop
kullandığını hep birlikte gördük. Dünyanın dört bir
yanında da işçilerin bayramı olan 1 Mayıs
kutlanıyordu, hiçbir yerde İstanbuldaki vahşet yoktu.
Sayın Başbakanın ve Sayın İçişleri
Bakanının ve İstanbul Valisinin ve Emniyet Müdürünün emek
cephesine uygun gördüğü tek şey bunlardı. Şimdi, siz
halkın arasına gittiğinizde demokrasi ve özgürlüklerden
bahsediyorsunuz ama bir taraftan demokrasinin ipine sarılmanız
gerekirken, evet, sarıldığınız tek şey bu silah
ve şiddettir. Siz karar vereceksiniz, ya demokratik bir ülke ve
demokrasinden yana tavır alacaksınız ya da bir polis ülkesi
olmaya karar vereceksiniz çünkü acımasız bir şekilde Nevrozdan
tutun 1 Mayıs kutlamasına kadar halkın üzerine
acımasız bir şekilde ateş eden güvenlik güçleri var. Bu
gücü Sayın Başbakandan alıyorlar, bu gücü Sayın
İçişleri Bakanından alıyorlar. (DTP sıralarından
alkışlar)
Ve şunu söylüyoruz: Demokrasi bir gün size de lazım.
Siz, sözüm ona, polislerin insan hakları dersi
aldığını söylüyorsunuz, sözüm ona, polislerin demokrasiden
ve hukuktan pay aldığını söylüyorsunuz ama ne yazık ki
polis, hayatın her alanında şiddet uyguluyor, sadece nevrozda
değil, sadece İstanbulda değil, Sakaryada. Bakın,
İstanbulda 10 binleri yere yatıran güvenlik güçleri, Sakaryada bir
şenlikte bin insanı rehin alan 150 kişiye karşı neden
gücünüzü kullanmadınız? Orada insanlar yaşamını
yitirdi. Polis, Esenboğada VIPte terör estiriyor.
Sevgili arkadaşlar, bize karşı ve
halkımıza karşı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Sakık, devam edin.
SIRRI SAKIK (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın arkadaşlar, polis, halkımıza
karşı, emek cephesine karşı, özgürlük cephesine
karşı fütursuzca bir şekilde güç kullanıyor ve hayatın
her alanında şiddete başvurursanız sonuç
alamazsınız. Bizim tek varlığımız onurumuzdur,
bize atalarımızdan miras kalan tek şey budur. Bize
karşı bu güçlerinizi kullanarak bizi yıldırmaya
çalışıyorsanız yanılırsınız. Bundan
sonra bizim muhatabımız, polis veyahut da İstanbul Valisi, polis
şefleri değil, Başbakandır ve İçişleri
Bakanıdır. Eğer bu kesimlerden bize karşı saygı
yoksa bu noktada bizden de saygı beklemeyin bundan sonra.
Hepinize bu duygularla teşekkür ediyorum. (DTP
sıralarından alkışlar, AK Parti sıralarından
gürültüler)
ALİ KOYUNCU (Bursa) Ne diyorsun?
ERTEKİN ÇOLAK (Artvin) Tehdit mi ediyorsunuz? Ne
yapıyorsunuz?
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Sakık.
Gündem dışı ikinci söz, Burdur ilinin
kurtuluşu hakkında söz isteyen Burdur Milletvekili Mehmet Alpe
aittir.
Buyurun Sayın Alp. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
AHMET YENİ (Samsun) Türkiye çok saygı gösterdi size!
SIRRI SAKIK (Muş) Ne diyorsun? Ne söylüyorsun?
AHMET YENİ (Samsun) Biraz daha konuşun! Konuşun
orada!
SIRRI SAKIK (Muş) Sen de istersen eline al bir copu, bizi
linç edin!
AHMET YENİ (Samsun) Biraz daha konuşun, biraz daha!
SIRRI SAKIK (Muş) Var mı?
BAŞKAN Sayın Sakık, lütfen
SIRRI SAKIK (Muş) Bir tek gücünüz buna yetiyorsa hodri
meydan!
BAŞKAN Sayın Sakık
Sayın Sakık
SIRRI SAKIK (Muş) Linç edebilirsiniz ama onurumuzu
çiğneyemezsiniz! (AK Parti sıralarından gürültüler)
MEHMET NECATİ ÇETİNKAYA (Elâzığ) Otur
yerine!
SIRRI SAKIK (Muş) Sen otur yerine be! Sen otur be!
Ahlaksız!
BAŞKAN - Sayın Alp, devam eder misiniz. Sayın Alp,
konuşmanıza devam eder misiniz.
SIRRI SAKIK (Muş) Demokrasiden pay
almamışsın, onun için zoruna gidiyor! Polis kökenli olduğun
için, değil mi? Sizin yüzünüzdendir zaten, ülke demokrasiyle
(AK Parti
sıralarından gürültüler)
MEHMET NECATİ ÇETİNKAYA (Elazığ) Ne biçim
konuşuyorsun be!
BAŞKAN Sayın Sakık
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Yeterince konuştunuz,
oturun lütfen, yeter artık.
BAŞKAN - Devam edin efendim siz.
2.- Burdur Milletvekili Mehmet
Alpin, Burdurun düşman işgalinden kurtuluşunun 88inci
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
MEHMET ALP (Burdur) Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; Kurtuluş Savaşında
Kuvayımilliyeye erzak, silah ve asker yardımında bulunan
illerin en başında gelen Burdur ilimizin düşman işgalinden
kurtuluş günü olarak kabul edilen 6 Mayıs 1920 tarihinin 88inci
yılı münasebetiyle söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Burdur, Batı Akdeniz Bölgesinde Afyon ile Ege Bölgesine,
Isparta ile İç Anadolu Bölgesine açılan kara yolu
bağlantılarını sağlayan çok önemli bir coğrafi
konumdadır. Kütahya-Afyon üzerinden gelen kara yolu Burdurdan geçerek
Antalyaya ulaşır. Ayrıca demir yolu ulaşımında
da bir uç nokta durumundadır. Burdur, güneyde Antalya, batıda
Denizli, güneybatıda Muğla, doğu ve kuzeyde Isparta ve Afyon
illeriyle çevrilidir ve irili ufaklı on dört mavi göl arasında yer alır.
Tarih öncesinden beri yerleşim alanı olması ve il
sınırları içinde birçok antik kent bulunmasına
karşılık, günümüzde Burdur, nüfus yoğunluğu -32,2
kilometrekare- ve nüfus artış oranı da -yılda on binde 74-
Türkiye ortalamalarının altında olan bir ilimizdir. Bu durum
geçim kaynaklarının çoğu yörelerinden kısıtlı
olan ilimizden komşu illere, özellikle Akdeniz ve Ege Bölgelerinde yer
alan illere yönelen iç göçlerle ilgilidir. Bunun neticesinde kimi ilçelerin
nüfuslarında 1985ten bu yana azalma olmuştur. Ancak kentleşme
öncesi dönemlere nazaran artmış, kentte yaşayan nüfus genel
nüfusun yüzde 60ını geçmiştir. Burdurun kırsal
kesimlerindeki nüfus yüzde 10a yakın bir azalma göstererek 100 binler
civarına düşmüştür. Tarih boyunca Anadoludaki en önemli ekonomik
bölgelerden biri olan Akdeniz sahil şeridine inen yolların üzerinde
olması sebebiyle deniz ticaretine yaptığı katkıyla
antik çağlardan beri Burdur önemli bir şehir olmuştur.
1522de Burdur Tirkemiş ilçesinin merkezi durumundadır.
Bu dönemde şehir eskiye nazaran daha gelişmiştir.
1839 Tanzimat hareketinden sonra Burdur, Kütahya ilinden
ayrılarak Konya ilinin Isparta kaymakamlığına
bağlanmıştır. 1872 yılında Burdur sancak
olmuştur. Burdurun ilk sancak beyi Mehmet İzzet Paşadır.
Osmanlı Devletinin Birinci Dünya Savaşına
katıldığı 1914 yılında Burdurda şiddetli
bir deprem olmuş, yaklaşık 4 bin kişi ölmüş ve
şehrin önemli yapıları bu depremde maalesef
yıkılmıştır. Burdurlular birkaç yıl bu kötü
şartlar altında yaşamışlardır.
Osmanlı Devleti kıtalara yayılan bir devletti.
Sınırları çok genişti. Ticaret yolları başka
yerlere kaydığından, Anadolunun Akdeniz kıyıları
önemini kaybetmeye başlamıştı. Birinci Dünya
Savaşının yenilgi ile neticelenmesinden sonra Sevr
Anlaşması sonucu Antalyayı işgal eden
İtalyanların ilk yaptıkları işlerden biri de Anadolu
içlerine bu şehri bağlayan yolu kontrol etmek ve Bucak, Çeltikçi,
Burdura yerleşmek olmuştur. İtalyanlar, Antalyaya asker
çıkardıklarında Burdura gelerek merkez
komutanlığı kurdular. Akdeniz sahillerinin 1950lerden sonra
kavuşacağı önemi düşman o zaman fark etmiş olacak ki
Burdura yerleşip başka yerlere girmek için fazlaca bir çaba
göstermiştir.
1920 yılında müstakil mutasarrıflık olan
Burdur, doğrudan hükûmet merkezi
olan İstanbula bağlanmıştır. Burdur,
düşmanın yurttan atılmasından sonra kurulan yeni Türkiye
Cumhuriyetimizde 1923 yılında il olmuştur.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Burdur, uzun süre çevresiyle
bağlantısını sağlayan yolların yetersiz
oluşunun sıkıntısını çekmiş, sapa
kalmış bir ilimizken günümüzde bu durum büyük ölçüde düzelmiştir.
İl merkezinde bir şube hattıyla demir yolu ağına,
düzgün kara yollarıyla da Ege Bölgesine ve Çeltikçi beli üzerinden
Antalyaya bağlanmış, ilçeleriyle de bağlantısı
sağlanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Alp.
MEHMET ALP (Devamla) Sanayi ve ticaret şehri olma yolunda
ilerleyen Burdurda şeker fabrikası, süt fabrikası, süt
mandıraları, et kombinası, makarna, irmik, un ve yem
fabrikaları, ambalaj sandığı fabrikaları, gül
yağı fabrikası, zirai aletler ve son zamanlarda da gelişen
mermercilik sektörüyle artan mermer fabrikaları bulunmaktadır.
Güzel sanatlar adına Burdur bünyesinde birçok eğitim
veren özel kuruluş vardır. Tiyatro, sinema gibi dallarda
yetişmiş birçok ünlü sanatçılar bulunmaktadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde de 1inci Dönem vekilliği
yaparak ilimizi temsil etmiş ve İstiklal
Marşımızın yazarı, millî şair ve düşünür
Âkiften adını alan, 2006 yılında açılan Burdur Mehmet
Akif Ersoy Üniversitesi, Burdurun eğitim ve kültür şehri olma
yolunda attığı büyük ve önemli bir adımdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kısaca
söz ettiğimiz Burdur ilimizin her geçen gün gelişip ilerleyerek
güzelleştiğini görmenin sevinci ve yüce Meclisimizde ilimizi temsil
etmenin hakkının gururuyla kıymetli hemşehrilerime en derin
sevgi ve saygılarımı sunar, sizlere saygılar sunarım.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Alp.
Gündem dışı üçüncü söz, 1 Mayıs İşçi
Bayramında İstanbulda yaşanan olaylar hakkında söz
isteyen Manisa Milletvekili Şahin Mengüye aittir.
Buyurun Sayın Mengü. (CHP sıralarından
alkışlar)
3.- Manisa Milletvekili Şahin
Mengünün, 1 Mayısta İstanbulda meydana gelen olaylara ilişkin
gündem dışı konuşması ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı
ŞAHİN MENGÜ (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; huzurlarınıza 1 Mayısta
İstanbulda yaşanan olaylarla ilgili görüşlerimi açıklamak
üzere geldim. Ancak sözlerime başlamadan evvel, otuz altı yıl
önce bir hukuk skandalıyla idama mahkûm edilmiş, maalesef bu yüce
Meclisin bir bölümünün aynı hukuk skandalına destek vermesiyle
darağacında hayatlarını kaybetmiş 3 devrimci gençlik
önderi Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnanı saygıyla
anıyorum.
Değerli milletvekilleri, 1 Mayısta İstanbulda
uygulanan zulmün ve vahşetin mağduru olmuş bir milletvekili
olarak huzurlarınızdayım. Televizyon kanallarına
yansıyan, her gece ekranlarda seyrettiğimiz, yerde yatan genç bir
kadının tekmelenmesi, hiçbir şeyden habersiz turistin
sırtında patlayan cop, olayın çok çok basit
kısmıdır. Olay çok daha vahimdir. Sabahın saat 09.00unda
biz DİSK Genel Merkezine gittiğimiz saatte, saat 06.30da DİSK
Genel Merkezinin önce tazyikli suyla tahrip edildiği, arkasından
maalesef kullanılmaması gereken, her yerde kullanmayı Türk
polisinin âdet hâline getirdiği biber gazı bombasıyla
bombalanmış bir genel merkez binasına girdik.
Biz içeride bulunurken 9 milletvekilinin bulunduğu binaya
aynı fütursuzlukla tekrar bomba atılmıştır.
İçimizde baypas geçirmiş bir arkadaşımızın
geçirdiği sıkıntıya, DİSK yöneticilerinin ambulans
istemesine rağmen iki saat süreyle ambulans bile gönderilmemiştir.
Değerli milletvekilleri, İstanbulda yaşanan
olaylara baktığınız zaman, İstanbul polisinin bir
hafta süreyle 1 Mayısta meydanlara çıkacak insanlara karşı
şartlandırılmış olduğunu görüyorsunuz. Polisin
sicil numaralarının görülmemesi için ya söktürüldüğünü veya
üzerlerine giydikleri diğer giysilerle bu numaraların okunamayacak
hâle geldiğini görüyorsunuz. Yani
suç işleyen polisi
Tahmin ediyorum Sayın Bakan o turisti
coplayan polisi arıyordur, bulması mümkün değil çünkü o
kişiyi teşhis edeceğiniz hiçbir sicil numarası yoktur.
Yerde yatan insanı tekmeleyen polisi bulmanız mümkün değildir.
Bu bu sene olmuyor, 1 Mayıs 1977de de aynı olayları seyrettik.
Değerli milletvekilleri, Cenevre Konvansiyonuna göre
kullanılması yasaklanmış, harpte kullanılması
yasaklanmış olan biber gazı maalesef Türkiyede yoğun
olarak kullanılmaktadır. Konvansiyona bakarsanız, Konvansiyon,
biber gazı, bu tip gaz bombalarının iç kalkışmalarda
kullanılabileceğini amirdir. Yalnız, İstanbulda 1
Mayısta tek bir silah yoktur. Özellikle tazyikli suya maruz kalan, içine
gaz bombası atılan DİSK binasının içinde bayrak
flaması taşıyan bir parmak kalınlığında sopa
bile yoktu. İçinde milletvekillerinin olduğu bir binaya hiç
sıkılmadan gaz bombası atıldı.
Bugün Sayın Başbakan, sizin grubunuzda 1.500
kişiyi bulup yürüyemediler. dedi. İstanbulda o gün kullanılan
gaz bombası sayısını biliyor musunuz? Bin beş yüz
elli. Bir kişiye demek ki bir bombadan fazla düşüyor. Bin beş
yüz elli tane bomba kullanılmış. Bunun herhangi bir şekilde
demokratlıkla alakası var mı? Sizin demokrasi
anlayışınız sadece size mi demokratlık?
İnsanların
Her şeyde Avrupa Birliğinin değer
yargılarına sarıldığınızı
söylüyorsunuz. Özellikle bunlardan bir tanesi, kendiniz de açıkladınız, Dengeli güç
kullanacağız. dediniz. Daha baştan güç
kullanacağınızı herkese ilan ettiniz. Kullanılan güç
dengeli falan değildi. Polisin kullandığı güç
vahşetti, vahşet! İçinde yaşadım, insanların
nasıl coplandığını bire bir yaşadım, bire
bir gördüm, hiçbir füturları yok. Eğer bir hastaneye bomba atacak
kadar gözü dönmüşse polisin bunu hep beraber oturup
tartışmamız ve konuşmamız lazım. Hastaneye
atılmış. Bir babanın, bir aylık, bir yıllık,
kaç yaşında olduğunu bilemediğim, çok ufak çocuğunu
kurtarmak için sarf ettiği çaba, muhakkak, tahmin ediyorum sizlerin de
vicdanını sızlatmıştır. Ama bir polisi,
numaralarını söktürerek, sicillerini söktürerek alanlara sürüklüyorsanız
provokasyonu siz yapıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Mengü.
ŞAHİN MENGÜ (Devamla) Orada provokasyon yoktu.
Provokasyon varsa bunu maalesef Başbakan, kifayetsiz Vali, kifayetsiz
muhteris Emniyet Müdürü yaptı. Bu insanlardan muhakkak hesap sormak gerekir.
Vali ve Emniyet Müdürünün duraksamadan görevden alınması gerekir.
Eğer bir siyasi partinin bir il binasına girmeye bugün
göz yumarsak, yarın, unutmayın, size de vururlar, sizin
binalarınıza da girerler. İktidar, kimse için devamlı ve
kalıcı değildir. Yarın, o patlayan coplar sizin
partililerinizin de kafasında patlar.
Polis, elbette, kalkışma varsa, kanuna
aykırılık varsa gereğini yapar. Ama İstanbulda daha
hiçbir olay olmadan, yürüyüşün başlamasından üç saat evvel siz,
binasında bekleyen insanların üstüne tazyikli su sıkıp
üstlerine gaz bombası atıyorsanız bunun tedbirle bir
alakası yoktur. Bu bir vahşettir. Bu, hukuk devletiyle
bağdaşmaz. Bu, sizin çok sevindiğiniz, her fırsatta savunduğunuz
Avrupa Birliği ilkeleriyle hiç bağdaşmaz.
Bu sözlerime son veriyor ve hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Mengü.
Gündem dışı konuşmalara İçişleri
Bakanı Sayın Beşir Atalay cevap verecek.
Buyurun Sayın Atalay. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1 Mayısla
ilgili olarak Manisa Milletvekili Sayın Şahin Mengünün gündem
dışı konuşması vesilesiyle söz almış bulunuyorum.
Sözlerimin başında hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da 1
Mayısın öncesinde ve sonrasında her platformda konuyla ilgili
değişik yorum ve değerlendirmeler yapılmaktadır. Bu
gündem dışı konuşma vesilesiyle ben de bazı
hususları yüce Meclis çatısı altında bir kez daha siz
değerli milletvekillerimizle ve kamuoyumuzla paylaşmak istiyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bilindiği gibi, 1 Mayıs, işçilerin ve işçi örgütlerinin
çalışma şartlarının, ücretlerinin ve sosyal
haklarının iyileştirilmesine yönelik talepleri sonrası
ortaya çıkmış, 18inci yüzyıldan itibaren de kutlanan bir
gündür ve Türkiyede de 1 Mayıs işçi, emekçi ve çalışanlar
tarafından birlik ve dayanışma günü olarak
kutlanmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde belli
yerlerde başlamış ama 1923 yılında 1 Mayıs günü
yasal olarak işçi bayramı ilan edilmiştir. 1 Haziran 1935
yılında yayımlanan Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında
Kanun ile bahar bayramı olarak genel tatil günlerine dâhil edilmiş,
1980 sonrası yapılan düzenlemeyle ise ulusal bayram ve tatil günleri
yeniden düzenlenmiş ve 1 Mayıs bu düzenleme içerisinde yer
almamıştır. Yani resmî bir kutlama günü değildir 1
Mayıs. Ancak Hükûmetimizin kısa süre önce
çıkardığı kararnameyle tekrar resmen kutlama günü hâline
gelmiştir. Ama, gayriresmî olarak da 1 Mayıs her sene belli çerçevede
kutlanmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii
işin hukuki temelini burada, Meclis çatısı altında
sizlerle, biraz detaylı olarak şöyle paylaşmak istiyorum:
Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Bunun gereği olarak
da devlet-vatandaş ilişkileri ve toplumsal yaşama ilişkin
esas ve usuller belli yasal temellere
dayandırılmıştır. Bu yasal temellere uyulması,
kamu düzeninin sağlanması için bir tercih zorunluluğudur. Aksi
takdirde, hukuk devletinden, kamu düzeninden bahsedilmesi mümkün
olmayacağı gibi, toplumda huzur ve barışın tesis
edilmesinden de bahsedilemez.
Bir defa, Anayasamıza göre herkes önceden izin almadan,
silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri
yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü
hakkı, ancak millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi,
genel sağlığın ve genel ahlakın veya
başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla
ve kanunla sınırlanabilir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü
düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil,
şart ve usuller kanunda gösterilir. Anayasa güvencesinde olan bu
hakkın kullanılmasının ayrıntıları, bizim
hukuk sistemimizde 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri
Yürüyüşleri Kanunu ve ilgili diğer mevzuatla düzenlenmiştir.
İl ve ilçelerde hangi meydan, yol ve açık yerlerde toplantı ve
gösteri yürüyüşü yapılacağı, toplanma ve dağılma
yerleri, izlenecek güzergahlar, vali ve kaymakamlar tarafından, mevzuatta
yazılı ilkeler çerçevesinde belirlenmekte ve önceden ilan
edilmektedir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü yapmak isteyenler de bu
esaslar çerçevesinde talepte bulunmakta ve kendilerine bu alanlar tahsis
edilmektedir. Yasal çerçevede yapılan bütün toplantı ve gösteri
yürüyüşleri için bu prosedür yerleşmiştir ve uygulanmaktadır.
Bu yolu izleyen herkes için ülke genelinde hiçbir sıkıntı
yaşanmamıştır, yaşanmamaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmet
olarak 1 Mayısın ülkemizde huzur ve barış içerisinde
kutlanması için her türlü tedbir alınmıştır. Bunu
bütün netliğiyle ifade ediyorum. Bu güzel ve anlamlı günün
barış, kardeşlik ve dayanışma duygularının
güçlenmesine katkı sağlayacağı inancımızı
biz hep muhafaza ettik, açıkladık ve tekrarladık.
Bu çerçevede, 21 Nisan 2008 tarihinde Bakanlar Kurulumuzda 1
Mayısın Emek ve Dayanışma Günü olarak en iyi şekilde
değerlendirilmesi ve kutlanması amacıyla karar aldık ve bu
kararı Resmî Gazetede yayımlayarak kamuoyuna duyurduk. Dikkatinizi
çekerim, ilk defa Türkiyede Hükûmetimiz, bu günü emekle birleştirdi Emek
Günü olarak ilan etti ve bundan sonra da resmî bir gün olarak resmî günler
programımızın içine dâhil etmiş oldu ve biz de -hem
Çalışma Bakanımız hem biz İçişleri
Bakanlığı- genelge yayınladık, bütün illerimizde, ilçelerimizde,
bütün ülkemizde huzur ve güven içinde bu günün kutlanması için her türlü
tedbirin alınmasını talep ettik.
Türkiye genelinde, gerek 1 Mayısı Emek ve
Dayanışma Günü olarak kutlamak isteyen
vatandaşlarımızın sağduyusu, gerekse
aldığımız güvenlik tedbirleri sonucu bazı istisnalar
dışında amacına uygun kutlamalar yapılmıştır
ve hiçbir yerde izin sorunu yaşanmamıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özellikle
ifade ediyorum: Türkiyenin hiçbir yerinde herhangi bir kuruluşumuz veya
bir düzenleme komitesi Biz şurada 1 Mayısı
kutlayacağız diye talepte bulunduysa kendisine mutlaka izin
verilmiştir, bunun aksi hiçbir yerde söz konusu olmamıştır
ve 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü 58 ilimizde 89 yasal
etkinlikle kutlanmıştır. Bu etkinliklerden 43 açık hava toplantısı
ve 46 basın açıklaması yasalara uygun olarak yapılmıştır.
Bu etkinliklere bizim tespitlerimize göre ülkemiz genelinde 100 binin üzerinde
vatandaşımız katılmıştır.
Size şöyle, bazı illerimizden de örnekler vermek
istiyorum yani katılımın fazla olduğu, rakamın binin
üzerinde olduğu: Adanada Eğitim-Sen düzenlemiş, 6 bin kişi
katılmıştır. Ankarada iki yerde yapılmış,
KESK adına düzenleme kurulu, oraya 9 bin kişi
katılmış; Hak-İş adına 15 bin civarında
katılım olmuştur Tandoğan Meydanında. Antalyada KESK
düzenlemiş ve 3.300 kişi katılmıştır. Artvinde
ÖDP düzenlemiş, bin kişi katılmıştır.
Balıkesirde Şeker-İş adına düzenleme
yapılmış, 4.500 kişi katılmıştır.
Bursada Osmangazide 1.100 kişi katılmıştır.
Çanakkale, KESK adına düzenleme yapılmış, 3 bin kişi
katılmıştır. Denizlide merkezde KESK düzenlemiş, bin
kişi katılmıştır. Diyarbakırda
Türk-İşe bağlı sendikaların oluşturduğu bir
Emek Platformu düzenlemiş ve 2 binin üzerinde katılım
olmuştur. Eskişehirde Türk-İş adına düzenleme kurulu
toplantıyı organize etmiş ve 6 bin kişi
katılmıştır. Gaziantepte Türk-İş, DİSK,
Genel - İş Sendikası birlikte düzenlemiş 2 bin civarı
katılım olmuştur. Hatayda Büro Emekçileri Sendikası
düzenlemiş, 3 bin kişi katılmıştır ve birçok
şehrimizde, İzmirde mesela Türk-İş, KESK birlikte
düzenlemiş, 10 binin üzerinde katılım olmuştur. Kocaelinde KESK, Eğitim-Sen
düzenlemiş, yine 2 binin üzerinde katılım söz konusudur.
Malatyada KESK ve Türk-İş birlikte düzenlemiş, Mersinde Türk -
İş düzenlemiş, 5 bin civarında katılım
olmuştur.
Görüleceği gibi hemen hemen bütün illerimizde -ben sadece
bazı örnekler burada saymış oldum, Trabzon, Samsun bunlara
diğer örnekler olarak eklenebilir- ülkemizde elli sekiz ilimizde 1
Mayıs anılmış, kutlanmış ve halaylarla,
coşkularla, bir kardeşlik ve dayanışma günü olarak, bir
emek günü olarak, gerçekten, tam anlamına da uygun şekilde
değerlendirilmiştir. Maalesef bütün gayret ve çabamıza
rağmen, özellikle İstanbulda, bu olumlu tabloya gölge düşürecek
bazı girişimlere, tabii, rastlanılmıştır. Bu
ilimizde, izin istenilmemiş ve izin verilmemiş, talep edilen,
ısrar edilen bir meydanda 1 Mayıs kutlanmak için organizasyonlar
yapılmıştır.
Ben, İstanbulla ilgili, size, şunu ilk elden,
doğru bilgi olarak, gerçekten bütün ayrıntısıyla burada arz
etmek istiyorum ve bu doğru bilgilendirmenin önemli olduğuna da
inanıyorum. Değerli milletvekilleri, toplantı ve gösteri
yürüyüşlerine ilişkin mevzuatın verdiği yetki çerçevesinde,
ilgili birimlerin görüşleri alınarak İstanbul Valiliğince
toplantı ve gösteri yürüyüşleri için belirlenerek ilan edilen ve
yıllardır kullanılan alanlar bellidir. Bunlar dört tanedir:
Kadıköy, Şişli Çağlayan, Zeytinburnu Kazlıçeşme
ve Kartaldır. Bugüne kadar, izinli tüm toplantı ve gösteri
yürüyüşleri, siyasi partilerimizin mitingleri için de bu alanların
tahsis edildiği bilinmektedir. En son, nevruz kutlamaları için de
DTPye bu alan, Kazlıçeşme tahsis edilmiş ve orada
kutlamışlardır. Yasal çerçevede talep edilen herkese tahsis
edilmesi için bunların önünde hiçbir engel yoktur ve bu durum, bu yıl
da defalarca kamuoyuna açıklanmıştır. Ne yazık ki bu
durum bilinmesine rağmen, geçen yıllarda olduğu gibi, bu
yıl da Taksim Meydanında 1 Mayıs mitingi yapma konusunda
ısrarlı taleplerle
karşılaşılmıştır. Bu talepler, Taksim
Meydanının İstanbul ilinde toplantı ve gösteri
yürüyüşü amacıyla ayrılmış yerden olmaması
nedeniyle ilgili Valilikçe olumlu karşılanmamıştır ve
esasen, 1978 yılından bu yana da bu alanda hiçbir resmî izinli
toplantıya izin verilmemiştir, zaten talep de söz konusu olmamıştır.
Aradan geçen uzun yıllar içerisinde, Taksim
Meydanının toplantı ve gösteri yürüyüşleri için
kullandırılmamasının iyi tahlil edilmesi gerektiğine
inanıyorum. Bu süreçte, bakın, pek çok parti iktidar olmuş ama
hiçbir dönemde bu ilke değiştirilmemiştir, bu uygulama
değiştirilmemiştir; yani 1978den günümüze kadar. Bunun rasyonel
sebepleri vardır. Kuşkusuz bizim yaptığımız
değerlendirmelerde de geçmiş yıllardaki yaşananlar,
uygulamalar, hassasiyetler göz önüne alınmıştır; rastgele
bir karar değildir.
Bilindiği üzere Taksim Meydanı trafik
akışının merkezi konumunda ve pek çok yönden
giriş-çıkış yapılabilen bir meydandır, denetimi
çok zordur. İş yerlerinin, halkımızın ve yabancı
turistlerin yoğun olarak bulunduğu âdeta İstanbulun kalbi konumunda
bir alandır. Bu alanın miting amacıyla kullanılması
durumunda ekonomik ve sosyal yaşamın her yönüyle olumsuz etkilenmesi
gerçeği göz ardı edilemezdi. Daha uygun alanlarda, güvenli ortamlarda
bayram havası içerisinde 1 Mayıs kutlaması yapılması
mümkün iken Taksim Meydanında bu kadar ısrarcı
olunmasını da sizlerin ve kamuoyunun takdirlerine sunuyorum.
Bakın, bu konuda gerçekten olanca çaba sarf edilmiştir.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) Yılbaşı
kutlaması neden yapılıyor?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) - Kendileriyle görüşülmüştür ve bu, günlerce önce
açıklanmıştır. İstanbulda 2007 yılında
yaşanan tatsız ve üzücü olayların tekrar yaşanmaması
için Sayın Başbakanımız başta olmak üzere Hükûmet
olarak konuya hep olumlu yaklaştığımızı
sağduyu sahibi herkes kabul edecektir. Taksimde miting yapma arzusunda
olan ve bu niyetini her fırsatta açıklayan sendika temsilcilerimizle,
değişik kişilerle, işçi temsilcilerimizle, başta
Sayın Başbakanımız olmak üzere her düzeyce defalarca
görüşme yapılmış, bu talebin uygun olmayacağı
gerekçeleriyle birlikte açıklanmıştır. Bu görüşmelerde
özellikle sendika temsilcilerine Yasal olarak belirlenmiş miting
alanlarında 1 Mayıs kutlaması yapılsın, biz de
katılalım, şölen içinde yapılsın, her desteği
verelim, her tedbiri alalım. diye ifadeler daima
yapılmıştır, kendileriyle görüşmelerde bu açıklamalarımız
uzun uzun kendilerine yapılmıştır. Ve
hatırlanacağı gibi, bütün bu görüşmelerden sonra,
değerlendirmelerden sonra 30 Nisan günü Çalışma
Bakanımızla ben, birlikte basın toplantısı
yaptık. Gerekçeleriyle, 1 Mayısta İstanbulda Taksimde
kutlamaların yapılmayacağını, niçin
yapılmayacağını, hepsini açıkladık. Yani bilinmez
bir durum yoktu, herkes her şeyi biliyordu, bütün taraflar biliyordu,
kamuoyu biliyordu. Bu toplantımızda, Taksim alanının niçin
kullandırılmayacağı yönündeki gerekçelerimizi de kamuoyumuzla
paylaştık, ama ısrarcı olundu. Tabii, bu karar
açıklanırken de burayla ilgili tedbirler de alındı,
alınması da tabii bir şeydir ve İstanbulda alınan
güvenlik önlemleri ve yaşanabilecek muhtelif olumsuzluklardan
vatandaşlarımızın ve öğrencilerin mağdur
olmaması için de ilave tedbirler de alınmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1 Mayıs
öncesi alınan tedbirler kapsamında yapılan şifahi
görüşmeler dışında, ilin emniyet ve asayişinden, kamu
düzeninden sorumlu olan Valilik tarafından sendikalarımızın
yetkililerine yazıyla da bu durum bildirilmiştir. Bu yazıda,
özellikle Taksim Meydanında miting yapılmasının yasal
açıdan mümkün olmadığı, bu meydanda yapılacak bir gösteri
nedeniyle halkımızın huzur ve sükûnunun bozulabileceği,
genel güvenliğin ve kamu düzeninin ciddi şekilde olumsuz
etkileneceği, açıklanan meydanlarda miting yapılması
durumunda her türlü kolaylığın gösterileceği
hususlarına da yer verilmiştir. Kutlama etkinlikleri ve mitingin
yasal olarak belirlenen yerlerde yapılması kaydıyla sendika
yöneticisi ve temsilcilerinin Taksime gelebilecekleri, burada hem saygı
duruşu hem anıta çelenk konulması etkinliğini ve
faaliyetini de yapabilecekleri, bu konuda da her türlü desteğin
verileceği kendilerine ifade edilmiştir. Taksim Meydanının
yasal miting alanı olmaması yanında, burada yapılacak
geniş katılımlı bir organizasyonun, bazı terör
örgütleri ve uzantılarının eylem yapması için müsait bir
ortam oluşturabileceği yönünde güvenlik birimlerinin
uyarıları da olmuştur. İstihbarat birimlerimizin
çalışmaları ve elde ettikleri duyumlar da güvenlik birimlerinin
endişelerini teyit etmiştir. Bu istihbari bilgiler arasında, çok
sayıda yasa dışı örgüt mensubunun provokasyon amacıyla İstanbula gelecekleri, 1
Mayıs günü yapılacak gösteriler esnasında güvenlik güçleriyle
çatışacakları gibi önemli ayrıntılar da yer
almaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii,
şunu çok içten duygularla ifade etmek istiyorum: Ciddi şekilde
endişe edilmiştir. Biz Bakanlık olarak önümüze gelen veriler ve
bilgilerden ciddi şekilde endişe ettik. Ben, en üst seviyede bu
bilgileri sendika yöneticilerimize, konfederasyonların
başkanlarına ilk elden de kendim ifade ettim;
Bakanlığıma davet ettim ve bunları kendileriyle de
paylaştım. Yani, eğer bir şey olmadıysa tedbirler
alındığı içindir. Alınan tedbirler önleyici
olmuştur. Bakın, unutmayalım ki eğer emniyet tedbirleri
alınmasaydı çok daha vahim şeyler de olabilirdi. Biz sorumluluk
sahibi kişiler, gelen bilgiler çerçevesinde bu tedbirleri almakla
görevliyiz.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) Korkuyla siyaset
yapılmaz. Milleti korkutmayın.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Eğer bu tedbirleri almasaydık o zaman görevimizi
yapmamış olurduk, o zaman görevimizi ihmal etmiş olurduk.
EŞREF KARAİBRAHİM (Giresun) Binanın içine
bomba neresinde var Sayın Bakan?
SIRRI SAKIK (Muş) Hastaneye bomba atma nerede var?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen dinler misiniz.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmetimizin
yasal çerçevede, huzur, barış ve bayram havasında bir kutlama
yapılması yönündeki irade, istek ve çabalarına rağmen
istenmeyen bazı olaylar yaşanmıştır. Göstericilerin
uyarıları dikkate almaması, özellikle yasa dışı
örgüt mensuplarının taşlı sopalı ve
molotofkokteylli saldırılara
devam etmesi üzerine korsan gösterilere mevzuat çerçevesinde müdahale
edilmiştir.
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) Sabahın altı
buçuğunda korsan mı vardı?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Bu müdahaleler sırasında öncelikle gerekli uyarılar
yapılmış, bu uyarıların dikkate alınmaması
durumunda da kademeli olarak diğer tedbirler uygulanmıştır.
Çıkan olaylarda 533 kişi gözaltına
alınmıştır.
ŞAHİN MENGÜ (Manisa) Bir gün sonra hepsi de
bırakıldı.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) - İfadeleri alınan
2911 sayılı Yasaya
muhalefetten 165 kişi hakkında başlatılan adli süreç devam
etmektedir.
SIRRI SAKIK (Muş) Hastaneye bomba atıyorsunuz.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) - Bu 165 kişiden 11inin daha önce terör örgütü mensubu olmaktan
ve diğerlerinin başka sebeplerle yargılandığı
SIRRI SAKIK (Muş) Ankara Esenboğadaki teröre ne
diyorsunuz? Milletvekilinin cebinde bomba arayan polise ne diyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla)
ayrıca haklarında işlem yapılan bu
kişilerden büyük çoğunluğunun işçi olmadığı
da tespit edilmiştir. Çoğu yerde polisin karşısına
işçiler değil, yasa dışı örgüt mensupları
çıkmıştır.
Ben, bütün sendikalarımızı, bütün
milletvekillerimizi, bütün siyasi parti temsilcilerimizi tenzih ediyorum,
ayırıyorum ama böyle ortamların yasa dışı
bazı unsurlar için
(CHP ve DTP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
Lütfen dinler
misiniz.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) -
fırsat vereceğini ve bunu değerlendireceklerini
zaten biliyorduk. Eğer bunlar meydana gelemediyse, o alana
çıkamadıysa, Taksim Alanına ve daha ileri bazı bizi üzecek
olaylar meydana gelmediyse, bunların çok önceden en ücra köşelerde
oraya çıkmasının önlenmiş olmasıdır.
GÜLTAN KIŞANAK (Diyarbakır) Siz istemediniz ama halk
üzüldü.
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Bakanım, Sakaryaya cevap
verin, Esenboğadaki teröre cevap verin. Biz mağduru koruyoruz,
sizinle paylaşıyoruz, Müsteşarınızın haberi var.
BAŞKAN Sayın Sakık
Sayın Sakık
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bakın,
yine yakalananlarda tabanca, molotofkokteyli, sopalar, sapanlar, bilyeler
ŞAHİN MENGÜ (Manisa) DİSK binasında var
mıydı Sayın Bakan?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) - Bu bilyeler nasıl, biliyor musunuz? Sapanın içine bilye
koyuyorlar, kalkanları bile deliyor, metalleri bile deliyor.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Yerde yatan kadın tekmelendi
Sayın Bakan.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) - O tür şeyler var elimizde. (CHP ve DTP sıralarından
gürültüler) Yani bakın, bakın değerli arkadaşlar, DİSK
binasına bomba atılmamıştır, DİSK binasında
arama yapılmamıştır. Sendikalarımız, katiyen
SIRRI SAKIK (Muş) Biz oradaydık, biz, biz. CHPli
milletvekilleri, DSPli milletvekilleri, DTPli milletvekilleri hep beraber
oradaydık.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Bakan, milletvekilleri
oradaydı bomba atıldığında.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) - Hiçbir parti binasına bomba falan
atılmamıştır.
ŞAHİN MENGÜ (Manisa) Sicil numaralarını niye
söktürdünüz?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Bir de şunu ifade etmek istiyorum: Bakın, polise çok
yükleniyoruz. Polis hepimizin güvenliği için var. Polis bize de
lazım. Polisimiz kendisine verilen
ÖZDAL ÜÇER (Van) Polise emrederseniz onlar da yapar.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
Bakın,
süreyi uzatma mecburiyeti oluyor. Lütfen
Buyurun Sayın Bakan.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bakın,
burada şunu ifade ediyoruz
ÖZDAL ÜÇER (Van) - Kayıtlarda var, polis diyor ki: Biz
talimat aldık. Buna ne diyeceksiniz?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) İzin verirseniz, biz bunu da ifade ediyoruz. Burada
hiçbirimizin arzu etmediği görüntüler olmuştur. Bunları
hiçbirimiz tasvip etmeyiz. Ülkemizde bu görüntülerin hiçbirisinin
olmasını istemeyiz ve şu anda bir ekip kuruldu, bunlar üzerinde
de çalışılıyor. Ama bakın, polisimiz değerlidir
ve hepimizin güvenliği için vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bakanım, süreniz tamamlandı
efendim.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Sayın Başkan, ben ilk konuşmaya da cevap vermedim.
ŞAHİN MENGÜ (Manisa) Sayın Başkan, İç
Tüzükün 60ıncı maddesine göre yerimden çok kısa bir söz
istiyorum.
BAŞKAN Bir dakika efendim. Sayın Bakan
konuşmasını bitirmedi henüz.
Sayın Bakan, iki konuşmaya birden mi cevap vereceksiniz?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) - Bana beş dakika kadar süre verirseniz, iki konuşmayı
birleştireyim. (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Dinlemek istemiyor musunuz?
Sayın Bakanım, dinlemek istemiyorlar, şey
yapalım
AHMET YENİ (Samsun) Sayın Başkan, biz dinlemek
istiyoruz.
BAŞKAN Sayın Bakan, size üç dakika süre veriyorum.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1
Mayısta ülke genelinde ve İstanbulda yaşanan olayları ben
kısaca özetlemeye çalıştım. Biz Hükûmet olarak, 1
Mayısta yasal çerçevede, usulüne uygun olarak kutlama yapmak isteyenlerin
etkinliklerini rahatça gerçekleştirmelerini başından beri hep
arzu ettik ve bu doğrultuda tüm güvenlik tedbirlerini aldık. Hiçbir
vatandaşımızın incinmesini, üzülmesini istemedik,
alınan tedbirler de bunun içindir. Bunu isteyenlere de fırsat
verilmemesi konusunda kararlılığımızı muhafaza
ettik. Ancak, İstanbul gibi mega bir kentte belirlenmiş kurallara
aykırı olarak etkinlik düzenleyeceğini tüm ikazlara ve
görüşmelere rağmen kamuoyuna açıklayan ve bu yönde
hazırlık yapan, hatta teşebbüste bulunan kişi ve örgütlere
karşı da yasaların verdiği yetki çerçevesinde tedbirler
alınmıştır. Bu müdahaleler sırasında
vatandaşlarımızın zarar görmemesi için azami gayret
gösterilmiştir.
Şunu bütün açıklığıyla ifade etmek
isterim ki: Bu tedbirler alınmasaydı çok daha fazla üzüleceğimiz
vahim olaylar olabilirdi. Geçmiş yılları da hatırlarsak
bunu daha iyi anlayabiliriz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Turistler ne oldu, turistler?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) - Bakın, ben tek tek olaylara girmiyorum, vaktim yeterli
değil ama turistlerle ilgili, diğer tek tek olaylarla ilgili
İstanbul Valiliği zaten açıklama yapıyor. Bir de ekip
kuruldu, araştırmalar yapılıyor. Eğer bir
haksızlık, bir yanlışlık varsa onlar üzerine de
gidilir. Ama ben yine de şunu ifade ediyorum: Bizi çok daha üzecek olaylar
olmamıştır.
OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) Hiç olmazdı
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Eski yılları hatırlayın değerli
milletvekillerimiz, yani hiçbir yerde bizi daha çok üzecek olay
olmamıştır.
ŞAHİN MENGÜ (Manisa) Sendika başkanlarına
teşekkür borçlusunuz.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Bakın, sendika başkanlarımızın, payı
olanların, daha ileri seviyede olay olmamasında katkısı
olanların -polisimiz de dâhil, sendikacılarımız da dâhil-
hepsine teşekkür ederim.
Biz nice günler, 1 Mayıslar yaşamışız
Ölüm yok, ileri bir yaralanma yok küçük şeyler dışında.
Bazı istemediğimiz görüntüler var, bunu hiçbirimiz arzu etmeyiz.
Bakın, bugün Başbakanımız da söyledi, bu görüntüleri biz de
arzu etmezdik.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Sorumlulara ne
yapacaksınız?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) - Ama biz bu görüntüler olmasın diye çok
uğraştık, çok çaba sarf ettik, görüşmeler yaptık, rica
ettik. Bu sene Emek Bayramı ilan ettik ve istedik ki ülkemizin her
tarafında Emek Bayramı, Emek Günü kutlayalım.
OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) Bayramı zehir ettiniz ama!
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) - Ama bu talebimiz yeterli karşılık bulmadı.
Bütün dileğimiz, benim şahsi dileğim de bir daha bunlar
olmasın ve gelecek yıllarda
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bakan.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) -
inşallah daha huzurlu, daha olaysız 1 Mayıslar
kutlamamızı dilerim.
Hepinize teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
AHMET YENİ (Samsun) Polisimizi de
alkışlıyoruz, polisimizi!
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bakan.
ŞAHİN MENGÜ (Manisa) Sayın Başkan, yerimden
söz istiyorum çok kısa.
BAŞKAN Buyurun Sayın Mengü.
ŞAHİN MENGÜ (Manisa) Sayın Başkan,
Sayın Bakan dedi ki: Bomba atılmamıştır.
Yürüyüşten üç saat evvel Taksim Meydanına
ABDURRAHMAN DODURGALI (Sinop) Ne işiniz var!
ŞAHİN MENGÜ (Manisa) Ben her sendikaya giderim
BAŞKAN Sayın Milletvekili
Evet, Sayın Mengü, bana hitap ediyorsunuz, lütfen.
Buyurun.
ŞAHİN MENGÜ (Manisa) - Sayın Bakan benim hiçbir
sözüme cevap vermedi, yuvarlak laflarla
Yakasındaki numaralar
sökülmüş polisle ilgili ne yapıyorlar? Bir araştırma
yaptığını söylüyor. Adamlar ortada, yerde yatan insanlar
var, şuur kaybı var. Hiç bunların sorumlusu yok mu? Sayın
Bakan sorumlu değil mi?
BAŞKAN Efendim, kendi takdirleridir, ben bir şey
diyemem, ne şekilde cevap verdiyse bilemem ben.
Evet, teşekkür ederim.
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan, özür
diliyorum. Benim Sayın
Bakanıma sorularım vardı. Esenboğada milletvekilinin
cebinde bomba arayan oradaki ilgiliyi sorguladı mı? Sayın
Müsteşarın bu konudan haberi var. Sakaryadaki olup bitenleri
aktardım, bu konuda bize cevap vermedi.
MUSTAFA ELİTAŞ (KAYSERİ) Sözlü soruları
görüşmüyoruz Sayın Başkan! İç Tüzüke göre gündem
dışı konuşmaya Sayın Bakan cevap verdi.
BAŞKAN Sayın Sakık, bakın, böyle bir
usulümüz yok, yani cevap verdi vermedi, ben müdahale edemem ki! Ben müdahale
edemem efendim Niye vermedin? diyemem yani!
SIRRI SAKIK (Muş) - Bizim bulunduğumuz alana bomba
atıldı, ama Bomba atılmadı. diyor. Biz nasıl
inanacağız? Bütün söylediklerine nasıl inanacağız? Biz
oradaydık, bombalandı DİSK Genel Merkezi ve buna rağmen
Bomba atılmadı. diyor.
BAŞKAN Tamam tunaklara geçti efendim. Buyrun efendim.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN Yerinizden, çok kısa efendim.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, tabii, Adapazarıyla ilgili,
Sakaryayla ilgili daha önce açıklama yaptık, takip edilmedi
herhâlde. Gönderdik, inceleme yaptırıyoruz, çok geniş boyutlu,
sadece o olayı değil, daha kapsamlı bir çalışma
yaptırıyoruz. O gün de olayı haber aldığımız
anda, ilk başlarda haber aldık, valimiz oradaydı. Ben, burada
telefonun başında, herkes evine sağ salim huzurla ulaşana
kadar orayı da takip ettik. Olayla her safhasında
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Bakan, insanlar yedi saat
rehin kaldı, ölüm var ortada, ölüm!
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Bakın, bunu en iyi siz biliyorsunuz.
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Bakan, ölüm var, ölüm!
BAŞKAN Sayın Sakık, böyle bir usulümüz yok.
Lütfen dinler misiniz.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Müsaade eder misiniz. Sizler konuştunuz, cevap veriyorum izin
verirseniz.
BAŞKAN Lütfen! Lütfen!
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Efendim, havaalanıyla ilgili her şeyi biliyorum,
olayı siz de biliyorsunuz. Bir yanlışlıktır, kasti
hiçbir şey değildir, VIP dışında meydana
gelmiştir. Olayı da biliyorum, müdahale edilmiştir, siz de o gün
müdahale edildiğini biliyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, bakın, burası bizim güzel
ülkemiz ve huzurla yaşamak istiyoruz. Yanlışlık varsa
üzerine gideriz ama yanlışlık olmaması için önceden her
tedbiri almalıyız.
İstanbulla ilgili ekip kuruldu, çalışma
yapılıyor. Nerede ne olmuş hepsini bileceğiz, hepsini
göreceğiz.
ŞAHİN MENGÜ (Manisa) Bu ekip bizi dinleyecek mi, bu
ekip bana da soracak mı?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Ama bütün polis teşkilatımızı burada zan
altında tutmayalım. Polisimizi de korumak bizim görevimiz, yüce
Meclisin görevidir.
Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
vardır.
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonun, bazı sayın milletvekillerinin yasama
dokunulmazlıkları hakkında iki adet raporu vardır.
Raporların muhalefet şerhleri aynı olduğundan ortak
muhalefet şerhi son raporun ardından okunacaktır.
Şimdi raporları sırasıyla okutup bilgilerinize
sunacağım:
IV.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
A) KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
1.- Denizli Milletvekili Mehmet
Salih Erdoğanın yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/10) (S. Sayısı: 145) (x)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Müessir fiil suçunu işlediği iddia olunan Denizli
Milletvekili Mehmet Salih Erdoğan hakkında düzenlenen Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair
Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık
Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli
toplantısında görüşülmüştür.
Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate
alarak Denizli Milletvekili Mehmet Salih Erdoğan hakkındaki
kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona
ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek
Başkanlığa saygı ile sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
2.-
Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Kocanın yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/109) (S. Sayısı: 146)
(xx)
(x) 145 S.
Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(xx) 146 S.
Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Yetkili mercilerin emirlerine riayetsizlik suçunu
işlediği iddia olunan Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Koca
hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılmasına Dair Baŝbakanlık Tezkeresi ve eki dosya
hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart
2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür.
Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate
alarak Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Koca hakkındaki
kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona
ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek
Başkanlığa saygı ile sunulur
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Muhalefet Şerhi:
Karma Komisyonun, kovuşturmanın dönem sonuna
ertelenmesine dair kararına aşağıda yazılı
gerekçelerle muhalefet ediyoruz;
(1) Dokunulmazlıklar konusunda, 22. Yasama Dönemindeki temel
sorun; mevcut Anayasanın 76. maddesiyle TBMM İçtüzüğünün 131 ve
devamı maddelerinin, düzenleniş amacına aykırı olarak
ve çoğunluk diktasına dayalı bir anlayışla uygulanmasından
kaynaklanmaktadır.
Aynı anlayış ve uygulamanın 23. Yasama Döneminde
de devam edeceği görülmektedir.
Bilindiği gibi, TBMM İçtüzüğünün 131 ve müt.
maddelerindeki hükümlere göre;
Karma Komisyon, olayın ve suçlamanın niteliğine
göre; ya dokunulmazlığın kaldırılmasına ya da
kovuşturmanın dönem sonuna ertelenmesine karar verecektir. Elbette bu
değerlendirmeyi yaparken, önüne gelen dosya kapsamını da göz
önünde bulunduracaktır. Dosyanın geldiği safahat,
suçlamanın niteliği gibi hususları genel olarak göz önüne
alıp, keza Anayasanın 76. maddesinde düzenlenmiş olan Milletvekili
seçilme engeli teşkil eden bir suçlamanın söz konusu olup
olmadığını da değerlendirerek; buna göre karar verecek
ve rapor hazırlayacaktır.
Bunu yaparken, bir yargıç gibi davranmamak gerektiği
açıktır. Delillerin tartışmasından özenle
kaçınmak gerekmektedir.
Bu âdil ve objektif yaklaşım içinde hazırlanacak
olan raporun, 2 ayrı sonucu olacaktır.
Karma Komisyon ise, hiçbir objektif ölçü arayışına
girmeden, Hükümet kaynaklı talep ve talimatlar doğrultusunda karar
vermiştir.
(2) 22. Yasama Döneminde, kişisel kaygı ve siyasi
hesaplarla Meclis iradesine tahakküm eden siyasi iktidarın, aynı
anlayış ve uygulamayı bu dönemde de devam ettirmek
istediğini, demokrasi adına endişeyle gözlemliyoruz. Bu
endişe sebebiyledir ki, her zeminde demokrasi ve hukuk adına, AKP
Grubunu uyarmak gereğini duyuyoruz.
Hükümet kaynaklı olarak sürdürülen bu hukuk tanımaz
uygulamalar sebebiyle; Anayasa ve İçtüzük açık bir şekilde ihlâl
edilmektedir.
Hukuka aykırı olan, çoğunluk diktasına
dayalı olan bu yanlış uygulamalar sebebiyledir ki; kişiler
yargılanamamakta, bu durum gelişen süreçte tıkanmalara yol
açmaktadır.
Bu yanlış uygulamalar ve dayatmalar sebebiyle;
kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi mümkün olamamakta ve adli denetim
süreci ihlâl edilmektedir.
Dokunulmazlık kurumu ve keza soruşturma izni
kavramları, Siyasi İktidar tarafından hukuk tanımaz bir
anlayışla yozlaştırıldığı ve kötüye
kullanıldığı içindir ki; TBMM belli bir süreçten sonra bazı
bürokratlar ve kanun kaçakları (58 ve 59. Hükümetler Dönemindeki Milli
Eğitim Bakanlığı Müsteşarı gibi) için bir
sığınma mercii haline getirilebilmiştir.
Anılan kişi hakkında, yargı
kararlarını uygulamamaktan dolayı Yargıtay 4. Ceza
Dairesine intikal eden 20ye yakın dosya mevcuttur. Bu dosya
sayısının daha da artacağı anlaşılmaktadır.
Keza, AKP Mersin Milletvekili Ali Er hakkındaki dosya da
üzerinde önemle durulması gereken bir dosyadır. Anılan
Milletvekili hakkında, oğlunun yol açtığı ve ölümle
sonuçlanan trafik kazasıyla ilgili olayda, sanık konumuna girerek
olayı üstlendiği iddia edilmektedir. Bu çok ağır bir
iddiadır. Bir Milletvekilinin böylesine nitelikli bir iddiayla görevini
sürdürmesi ve zan altında kalması, Milletvekilliği
sıfatı ve TBMMnin saygınlığıyla
bağdaşmaz. Ancak Hükümet kaynaklı talep ve talimatlar
sebebiyledir ki, çoğunluk diktası uygulaması sonucunda, adı
geçen Milletvekili de âdil yargılanma hakkını
kullanamamaktadır.
Öte yandan; haklarında zimmet,
dolandırıcılık, çete kurmak, kamu taşıma
biletlerinde kalpazanlık yapmak gibi suçlamalar bulunan Milletvekilleriyle
ilgili yargılamaların yapılamaması; kamuoyunun denetim
yapması ve bilgi alması süreçlerini olumsuz bir şekilde
etkilemektedir. Türkiyenin karanlık suç ilişkileri dönemini
teşkil eden Susurluk ve bağlantılı dosyaların
yargılaması bu yüzden uzun yıllar yapılamamıştır.
Faili meçhul cinayetlerin yoğun olarak işlendiği bir dönemi
kapsayan bu olayların gerçek boyutlarının ortaya
çıkarılmamış olması sebebiyledir ki;
aradan geçen 8-10 yıldan sonra benzer nitelikte olan Hrant
Dink, Malatya cinayetleri, Rahip cinayetleri ve eylemleri
karşımıza çıkmıştır. Ergenekon ismiyle
adlandırılan, ancak hazırlık tahkikatı
aşamasından itibaren Hükümet sözcüsü medya yapılanmasına
Emniyet tarafından servislerin yapıldığı bir tablo ile
karşı karşıya olduğumuz görülmektedir.
Acz ifade eden ve ibret verici olan bir diğer gelişme
ise;
henüz iddianamesi dahi düzenlenmemiş olan bir
soruşturma; Başbakan ve Kültür Bakanı tarafından, AKP
aleyhine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından
açılan davayla irtibatlandırılabilmiştir.
Böyle bir tablo ve sunuş, demokrasiler için utanç verici
olmanın ötesinde, demokrasinin geleceği bakımından da
endişe vericidir.
(3) Hükümet, dokunulmazlıklar konusunda
sıkışmış durumdadır. 22. Yasama Döneminde
yarattığı hukuk dışı uygulamalar Hükümeti esir
almıştır. Bu esaret, 23. Yasama Döneminde yeni
hukuksuzlukları beraberinde getirmektedir.
Hükümet, 23. Yasama Döneminde PKK terörü sebebiyle gelişen
toplumsal ve siyasi süreci, popülist bir anlayışla istismar etme
girişimi içindedir.
Çoğunluk diktasına dayalı hukuk tanımaz
uygulamalar 23. Yasama Döneminde, Meclis bünyesinde giderek
tırmanmaktadır.
Gelinen süreçte, kamuoyunda doğmuş olan tepki sebebiyle;
AKP Hükümeti, kendi suçluluğunu ve sorumluluğunu bertaraf edebilmek
amacıyla, bilgi kirliliği ve karartma yaratarak; DTPli
Milletvekillerinin şahsında, dokunulmazlıkların
kaldırılması uygulamasını gerçekleştirmek
suretiyle, kürsü sorumsuzluğuna müdahalenin yolunu açmaktadır.
Böyle bir süreçte, Hükümetin bazı kavramları istismar
ederek bir oldu-bitti, bir emrivaki yaratmak istediği görülmektedir.
Bu girişimlere, demokrasi ve hukuk adına engel
olunması gerekmektedir.
Böyle bir girişim kaçınılmaz olarak, kürsü
sorumsuzluğunun ihlâli sonucunu doğuracaktır. Faşizan
yapılanmayı ve Parti Devleti yapılanmasını
kurumsallaştırma yolunda ciddi bir mesafe sağlayan siyasi
iktidar; bu yolla, yasama sorumsuzluğunun da ihlâli sürecini
başlatacaktır.
Anayasanın 83/2 ve 14. maddesiyle bağlantılı
olan suçlamalar yönünden, TBMM Başkanlığına intikal eden
dosyaların akıbeti hakkında karar verme yetkisi TBMM-Karma
Komisyonuna aittir. Bu süreçte artık geçerli olan irade, Komisyonun
iradesidir. Komisyon, dosya kapsamı ve yukarıda sözü edilen maddeler
çerçevesinde değerlendirmesini yapacaktır.
TBMM Başkanlığına intikal eden bazı
dosyaların, Karma Komisyonda görüşülmesine fırsat verilmeden,
Hazırlık Komisyonu veya TBMM Başkanlığı
aşamasında, Mahkemelerine veya Savcılıklara iade
edilmesini; Karma Komisyon ve Meclisin iradesine müdahale olarak
gördüğümüzü önemle ifade ediyoruz.
(4) Açıklanan sebeplerle;
AKP Grubunun, çoğunluk diktasına dayalı olarak,
keyfi ve sorumsuz bir şekilde tesis ettiği bir Komisyon iradesi söz
konusudur. Demokrasi ve kurallarla böylesine sorumsuz bir şekilde
oynanması kaçınılmaz olarak adalet kavramını
zedelemektedir.
Bu anlatımlarımız çerçevesinde,
dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda ilkeli ve
tutarlı davranılmasının önemini bir kez daha vurguluyoruz.
Hukuk, kurallarla çalışır ve işler. Toptan
veya götürü usulün, hukukta yeri yoktur.
Dokunulmazlıklar konusundaki temel ve objektif ölçü ise,
Anayasanın 76 ncı maddesidir.
Bu madde kapsamında kalan suçlar yönünden ayrım
yapılmadan, yargılama sürecinin devam etmesi gerekir. Çünkü bu suçlar
sübut bulduğu takdirde, nitelikleri itibariyle Milletvekilliği
göreviyle bağdaşmamaktadır. Sübut halinde sürdürülmesi mümkün
olmayan Milletvekilliği görevinin devam etmesinin hiçbir hukuki
açıklaması ve tutarlılığı söz konusu olamaz.
Böyle bir durum, Anayasa ve İçtüzüğün ilgili
hükümlerinin ihlali anlamına gelir.
76 ncı madde ölçütünün dışında kalan suçlar
yönünden ise; dosyası bulunan Milletvekilinin talep ve savunması da
değerlendirilerek, dosya safahatına ve içeriğine göre karar
verilmelidir.
Bu aşamada, diğer kamu görevlilerinin de
dokunulmazlıklarının bulunduğu yolundaki AKP
görüşlerini değerlendirmekte yarar görüyoruz. Önemle ifade ediyoruz;
diğer kamu görevlileri hakkında dokunulmazlık söz konusu
değildir. Kamu görevlileri
hakkında soruşturma izni kavramı söz konusudur.
Soruşturma izni ilgili amir tarafından verilmediği takdirde,
idari yargı prosedürü içinde, adli kovuşturma ve yargılama
süreci başlayabilmekte, daha doğrusu yargı denetimi süreci
işlemektedir. Bu sebeple, kamu görevlilerinin
dokunulmazlığı değil, belli usul dairesinde
yargılanması söz konusudur.
Nitekim, yakın tarihte rektörler, kuvvet komutanları
görevde iken yargılanmışlar, tutuklu kalmışlar, beraat
etmişler veya mahkum olmuşlardır. Salt bu süreç dahi; AKP
sözcülerinin söylemlerinin gerçeklerle ve mevzuatımızla ilgisi
olmadığını göstermeye yeterlidir. Öte yandan; kamu görevlileriyle
ilgili olarak bu adli sürecin dışında; görev yeri
değişikliği, disiplin uygulamaları ve tazmin
sorumluluğunun varlığı da ayrı bir gerçektir.
Bir kez daha ifade ediyoruz; soruşturma izni kavramı,
görevin mahiyeti gereği uygulanan bir hukuksal durumdur.
En nihayet, soruşturma izni düzenlemesinden Hükümet
rahatsız ise veya gerçekten düzeltilmesine gerek görüyor ise yahut daha
seri hale getirmek istiyorsa; bu yöndeki yasal değişiklikleri her
zaman değerlendirmeye açık olduğumuzu hep ifade ettik. Ancak
burada da, Hükümetin gayri ciddi ve tutarlı olmayan tavrı hemen
ortaya çıkmıştır. Çünkü; Hükümet, soruşturma izni
kavramını ve yetkisini kendi tekelinde tutarak; siyasi ve
kişisel yaklaşımına göre, soruşturma iznini
kaldırmakta ya da reddetmektedir.
Soruşturma izninin kısıtlanması veya
kaldırılması yönünde 22. Yasama Döneminde başta Bursa
Milletvekili Sn. Ertuğrul Yalçınbayır tarafından sunulan
kanun tekliflerinin, AKPnin oylarıyla reddedildiğini de önemle ifade
ediyor ve vurguluyoruz.
Görüldüğü gibi; Hükümet, demokrasi arayışı
içinde olmayıp, dayatmacı bir anlayışla, kişisel
çıkar ilişkileri ve siyasi kaygılarla;
dokunulmazlıkların kaldırılması sürecini toptan bir
anlayışla engellemektedir.
Böyle bir anlayış ve uygulamanın, hukukta ve
anayasada yeri yoktur.
Tüm bu sebeplerle; Hükümet kaynaklı talep ve talimatlar
doğrultusunda, kişisel çıkarlar ve siyasi kaygılarla, TBMM
Karma Komisyonunun AKPli üyelerinin çoğunluk diktası yoluyla tesis
ettikleri erteleme kararına muhalefet ettiğimizi beyan ediyoruz.
20.03.2008
|
|
Halil Ünlütepe |
Turgut Dibek |
Atilla Kart |
|
|
Afyonkarahisar |
Kırklareli |
Konya |
|
|
İsa Gök |
Ali Rıza
Öztürk |
Ali İhsan
Köktürk |
|
|
Mersin |
Mersin |
Zonguldak |
|
|
Rahmi Güner |
|
Şahin
Mengü |
|
|
Ordu |
|
Manisa |
|
|
|
|
|
MUHALEFET
ŞERHİ
3/109 no ile işlem gören Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet
Kocanın dokunulmazlığının kaldırılması
isteğinin dönem sonuna kadar ertelenmesine dair çoğunluk
kararına muhalefet şerhimiz aşağıda arz edilmiştir.
Milletvekili dokunulmazlığı birçok modern ülkede
bulunduğu gibi ülkemizde de anayasal bir hukuki müessese olarak yer
almaktadır. Milletvekillerinin görevlerinin niteliği gereği
birçok haksız ve uydurma isnatla karşılaşmaları
muhtemeldir. Nitekim bu nedenle birçok suç tipi bakımından diğer
kamu görevlileri de benzer korumalara sahiptir.
Ancak dokunulmazlıkla amaçlanan esas gaye milletvekillerinin
meclis kürsüsündeki konuşmaları sebebiyle sınırsız
yargılanmazlık güvencesine sahip olmaları yanında esas
itibariyle iftira niteliğinde olacak ithamlardan korunmalarını
temin etmektir. Bugün ise komisyon önüne gelen dosyalardan
anlaşıldığı üzere sayın
Başbakanımız hakkında zimmet, evrakta sahtecilik, cürüm
işlemek için teşekkül oluşturmak, bazı
bakanlarımız hakkında vergi usul kanununa muhalefet ve yine
partilerinde önemli görevlerinde bulunan bazı milletvekilleri
hakkında sahtecilik, halkı sınıf, ırk, din, mezhep
veya bölge farklılığı gözeterek açıkça tahrik etmek,
ihaleye fesat karıştırmak, kamu kurumlarını
dolandırmak, suçu ve suçluyu övmek gibi ağır toplumca yoğun
antipati duyulan mahkûmiyetleri halinde bırakınız bakan
olmayı milletvekili olmayı kamu görevi bile yapamayacak olan
insanların dokunulmazlık zırhına bürünerek bu müessesenin
istismarına neden oldukları anlaşılmaktadır.
Bu durum kamu vicdanında, demokratik sisteme, siyaset kurumuna,
meclisin üstünlüğüne gölge düşürmekte, derin yaralar açmaktadır.
Çağdaş demokrasilerde bırakınız mahkûm
olmayı bu tür isnatlarla karşılaşan siyasetçiler ve kamu
görevlilerinin görevden ayrılmaları neredeyse yazısız bir
kural haline gelmiştir.
Dokunulmazlıkların kaldırılma isteğine
AKPli üyeler yargının siyasallaştığı hâkim
savcıların bağımsızlığını
kaybettiği kamu görevlilerinin de dokunulamazlığının
bulunduğu, milletvekillerinin itibarının bu şekilde
korunduğu gerekçeleri ile karşı çıkmaktadırlar. Bu
gerekçelerin hiç birisi gerçekçi bulunmamaktadır.
Her kurum içerisinde hatalar yapıldığı gibi
kasıtlı yanlışlar da yapılabilmektedir.
İşine geldiğinde hukuka saygı talep eden yargı
kararlarını kendisine referans gösteren iktidar hatta zaman zaman ana
muhalefetin bu tavrı bu ülkeye yapılacak en büyük kötülüklerden
biridir. Bu tavrın devamı halinde hakkındaki yargı
kararını beğenmeyen bütün vatandaşlarımıza
yargı siyasallaşmıştır ben bu kararı
tanımıyorum deme imkânı getirecektir ki bu durum kaosa yol açacaktır.
AKPnin diğer kamu görevlilerinin de
dokunulmazlığı bulunduğu gerekçesi samimiyetten
uzaktır. Bahsedilen kamu görevlilerinin
dokunulmazlığını AKP kaldırmak istemiştir de
engel olan mı olmuştur.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak yukarıda belirtilen
suçlardan yargılanan milletvekillerinin
dokunulmazlıklarının devamı ile meclisin
itibarının korunacağını düşünmüyoruz. Tam tersine
bir kurum varsa içindeki sıfatını istismar edenleri ayıklayarak
itibar kazanacağına inanmaktayız.
Bu sayede haklarında uydurma isnatlardan milletvekillerinin
aklanmalarının önü açılmış olacaktır.
Bütün bu nedenlerle MHP olarak dokunulmazlığın
anayasamızda kürsü dokunulmazlığı şeklinde yeniden
düzenlenmesinin yerinde olacağına mevcut hal itibariyle de
haklarında fezleke olan milletvekillerinin
dokunulmazlıklarının kaldırılarak adaletin tecellisine
tevdilerine karar verilmesi gerektiği inancıyla muhalefet
şerhimizi arz ediyoruz.
|
|
Rıdvan
Yalçın |
Metin
Çobanoğlu |
Osman
Ertuğrul |
|
|
Ordu |
Kırşehir |
Aksaray |
|
|
Faruk Bal |
S. Nevzat
Korkmaz |
Behiç Çelik |
|
|
Konya |
Isparta |
Mersin |
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, bu sunuşla
ilgili söz istedim.
BAŞKAN Neyle ilgili?
KAMER GENÇ (Tunceli) Bu sunuşlarla ilgili.
BAŞKAN Efendim?
KAMER GENÇ (Tunceli) Bu sunuşlarla ilgili yerimden
kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Yeni yeni usul ihdas ediyor!
BAŞKAN Böyle bir usul var mı Sayın Genç?
KAMER GENÇ (Tunceli) - Var efendim.
BAŞKAN Yok efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Nasıl yok?
BAŞKAN Sunuşların neyine itiraz ediyorsunuz,
anlamadım.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, bu sunuşlarla ilgili bir
fikir beyan etmek istiyorum.
AKP milletvekili Osman Yağmurdereli Kızılay Yönetim
Kurulu üyeliğinden istifa etmemiştir. Sekiz ay bu Yönetim Kurulu
üyeliğinde kalmıştır. Bunu burada açıklasam daha iyi
olur.
İç Tüzükün 137nci maddesine göre, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlık Divanının, Anayasanın 82nci
maddesine göre, milletvekilliğiyle bağdaşmayan işleri
yapmaya ısrar eden milletvekilinin milletvekilliğinin düşmesi
için Anayasa Karma Komisyonuna bunu bildirmesi lazım. Meclis
Başkanlık Divanı bugüne kadar bu arkadaşla ilgili
BAŞKAN Tamam Sayın Genç, tutanaklara geçti efendim;
buyurun.
Osman Yağmurdereliyle ilgili değil efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Evet ama bu da dokunulmazlıkla ilgili
efendim.
BAŞKAN Getirilmemişse efendim ne yapayım?
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, Başkanlık
Divanını ikaz ediyorum, bu görev sizin.
BAŞKAN Tamam, ikazınız göz önüne
alınacaktır.
KAMER GENÇ (Tunceli) Niye Başkanlık Divanı
görevini yapmıyor efendim?
BAŞKAN Tamam
KAMER GENÇ (Tunceli) Meclis Başkanlık Divanı niye
bu görevini yapmıyor? İç Tüzükün 137nci maddesine göre bu görev
Başkanlık Divanınındır efendim. Fakat
Başkanlık Divanı niye görevini ihmal ediyor, İç Tüzükü
yerine getirmiyor? Onu söylüyorum efendim.
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım:
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI
A) TEZKERELER
1.- İzlanda Parlamentosu ile
Türkiye Büyük Millet Meclisi arasında parlamentolararası dostluk
grubu kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/417)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 Sayılı
Kanunun 4. maddesi uyarınca, İzlanda Parlamentosu ile TBMM
arasında parlamentolararası dostluk grubu kurulması hususu Genel
Kurulun tasvibine sunulur.
Köksal
Toptan
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Karar yeter sayısı
istiyorum.
BAŞKAN Karar yeter sayısını
arayacağım, peki.
Tezkereyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.11
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.24
BAŞKAN: Başkan Vekili
Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 99uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
tezkeresinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi, tezkereyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Tezkereyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Tezkere kabul edilmiştir.
Karar yeter sayısı vardır.
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş bir
doğrudan gündeme alınma önergesi vardır. Okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım:
B) ÖNERGELER
1.- Mersin Milletvekili Akif
Akkuşun, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ve
Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamelere Ekli Cetvellerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/74) doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/45)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
2/74 Esas numaralı Yüksek Öğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu ve Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile 78 ve
190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelere ekli cetvellerden
değişiklik yapılması hakkında Kanun Teklifimiz
İç Tüzükün 37. maddesi 45 gün içerisinde Komisyon tarafından
sonuçlandırılması gerekir demesine rağmen, henüz
Komisyonda beklemektedir.
Bu Kanun Teklifimizin İç Tüzük 37ye göre doğrudan TBMM
Genel Kurul Gündemine alınması hususunda gereğini arz ederim.
Saygılarımla.
Prof.
Dr. Akif Akkuş
Mersin
BAŞKAN Teklif sahibi Mersin Milletvekili Sayın Akif
Akkuş, buyurun.
AKİF AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2547 sayılı, 28/3/1983 tarih ve 2809
sayılı Kanuna ilişkin hükümlere tabi olmak üzere Tarsusta Tarsus
Üniversitesi adlı bir üniversitenin kurulmasına dair verdiğimiz
kanun teklifiyle ilgili MHP Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, deniliyor ki: İlçelerde
üniversite kurulması söz konusu değil, illerde kuralım. Ancak,
Tarsusa baktığımız zaman, Tarsus, il merkezlerinden elli
tanesinden daha büyük bir şehrimiz. Toplam -ilçe sınırları
içerisinde köyler, kasabalar dâhil olmak üzere- 350 bin nüfusa sahip ve bu
durumu, bu konumuyla da yirmi beş tane il sınırı
içerisindeki nüfustan daha fazla bir nüfusa sahip bulunan ilçemiz.
Çukurovanın batı bölgesinde kurulmuş ve bugüne
kadar konumunu muhafaza etmiş en eski yerleşim birimlerinden
birisidir. İlk çağlardan bugüne gelişmiş bir kent olduğu
tarihî kaynaklardan ve arkeolojik kazılardan ortaya çıkartılan
Tarsus, sahip olduğu coğrafi konum itibarıyla tarihî süreç
içerisinde yerli Anadolu kültürünün yanı sıra hem Doğu hem de
Batı kültürüne ev sahipliği yapmış bir ilçemizdir.
Tarsusun tarihi günümüzden sekiz bin yıl önceye kadar gitmektedir. Tabii,
bu değerlerin bir kısmı -Tarsusun bu tarihî zenginlikleri-
yüzeysel kalıntılar olarak yaşarken çok daha fazlası gün
yüzüne çıkartılmayı beklemektedir. Bu tarihî ve kültürel dokunun
ortaya çıkartılması ve dünya medeniyetine katılması
Tarsus Üniversitesinin katkılarını beklemektedir.
Tarsus, antik çağda büyük bir gelişme gösterdi.
Tarım ve ticaretin yanı sıra, Tarsus Irmağı taranarak
büyük gemilerin bu akarsuda sefer yapmalarının
sağlanmasıyla Doğu Akdeniz, deniz ve kara yollarının
birleştiği büyük bir ticaret ve kültür merkezi hâline geldi. Yine, bu
dönemde kentin nüfusunun 450 bin kişiyi aştığı
sanılmaktadır. Yine, tarihî kayıtlardan gördüğümüz,
baktığımız zaman anlaşıldığı
kadarıyla Tarsus, uzunca bir süre dünyanın en büyük kenti olarak da
kaldı. Bunun yanında, yine, Tarsusun büyük şehir özelliği
kazandığı dönemde iki yüz bin ciltlik bir kütüphanenin
bulunduğu görülmektedir. Yine, Tarsus, Orta Çağda Osmanlılar
döneminde bu önemini korumuş şehirlerimizden birisidir.
19uncu yüzyılın ortalarından itibaren dünya
ticaret sistemine Mersinin limanı yoluyla bağlantı kurmuş
olan Tarsus, bu dönemde kültür, ticaret ve özellikle tarım ve tarıma
bağlı ekonomide büyük gelişmeler
sağlamıştır. Milattan önce 5000 yılına dayanan
tarihinde görkemli dönemler yaşayan, çeşitli uygarlıklara kent
merkezliği yapan, Doğulu kervanların uğrak yeri ve ticaret
merkezi olan ilçe bu ticari özelliğini günümüzde de korumaktadır.
Tarsus ekonomisinde tarım önemli bir gelir kaynağıdır.
Ayrıca, Tarsus, kendine has kültürel değerleri yanında ilk
hidroelektrik üretiminin yapıldığı ve ülkemizde
sokakların elektrik enerjisiyle aydınlatıldığı
ilk şehrimizdir. 1902 yılında sokakları hidroelektrikten
üretilen elektrik enerjisiyle tanışmış bir şehrimiz.
İstanbul buna ancak 1905 yılında kavuşmuştur. Yine
Tarsus bir ilkler şehridir, ilk büyük dokuma fabrikasının
Tarsusta kurulduğunu görüyoruz. Günümüzde şehrin içerisinde üç
noktada kazılar yapılmakta ve zengin arkeolojik doku ortaya
çıkartılmaya çalışılmaktadır.
Yaşadığımız dünyada
Tarsusta kurulacak Tarsus üniversitesinde okuyacak
öğrencilerin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Akkuş.
AKİF AKKUŞ (Devamla) Teşekkür ederim.
özellikle son yıllarda yaşam koşullarının
değişmesi, bunun yanı sıra yaşanılan kent
karmaşası, kişilerin psikolojik ve fizyolojik
rahatsızlıklarının artması gibi
sıkıntılardan kurtulacak ve huzurlu bir ortamda
öğrenimlerine devam edeceklerdir çünkü Tarsusta ulaşım
kolaydır, yaşama koşulları diğer illere göre çok daha
rahattır, son dönemlerde ev pansiyonculuğu
yaygınlaşmıştır, sürekli gelişmekte olan bir
kentimizdir. Sosyal, kültürel ve doğal özellikleri, bunun yanında gelenekleri
bakımından çok zengindir, yerel yönetimin her bakımdan desteği
tamdır, ılıman bir iklime sahip ucuz bir şehirdir, turizm
açısından oldukça zengindir, denize
Değerli milletvekilleri, Tarsusta mevcut bir teknik
eğitim fakültesi bulunmaktadır ancak bu fakülte fiziki bakımdan
birkaç fakülteyi daha kaldıracak durumdadır. Bütün bunlardan
dolayı Tarsus üniversitesinin kurulmasına dair teklifimize destek
vermenizi istirham ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Akkuş.
Bir milletvekili sıfatıyla, şahsı adına,
Amasya Milletvekili Avni Erdemir.
Buyurun Sayın Erdemir. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
AVNİ ERDEMİR (Amasya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Tarsusa üniversite kurulmasıyla ilgili
verilen kanun teklifi üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, hepimizin
bildiği gibi, yükseköğretimin amacı, ülkenin bilim
politikasına, toplumun yüksek düzeyde ve çeşitli kademelerdeki insan
gücü gereksinimine göre öğrencileri ilgi ve yetenekleri doğrultusunda
yetiştirmek, bilimsel alanlarda araştırma yapmak, bilim ve
tekniğin ilerlemesini sağlayan her türlü yayını yapmak,
hükûmetçe istenecek inceleme ve araştırmaları
sonuçlandırarak düşünceleri bildirmek, Türk toplumunun genel
seviyesini yükseltici ve kamuoyunu aydınlatıcı verileri sözle ve
yazıyla halka yaymak ve yaygın eğitim hizmetinde
bulunmaktır.
Değerli arkadaşlarım, buna göre üniversitenin
görevi, bilgi üretmek, bilgiyi öğretmek ve üretilen bilgiyi kamuoyuyla
paylaşarak bilginin ülke kalkınması ve gelişmesi için
kullanılmasını sağlamaktır. Bu yönüyle üniversiteler,
ülkenin bilime, teknolojiye, özgürlüklere, gelişmeye açılan kapılarıdır.
İşte, bunu bilen AK Parti İktidarı, bütçeden en büyük
payı eğitime ayırmış, üniversitede öğrenim gören
öğrenci sayısını artırmak ve üniversite
kapısındaki yığılmayı engellemek için politikalar
geliştirmiştir. Bu amaçla, önce 15 ilimizde, daha sonra 17 ilimizde
toplam 32 devlet üniversitesi kurulmuştur. Bu yıl da üniversitesi
olmayan 9 ilimizde üniversite kurarak toplam 41 ilimizi üniversiteyle
buluşturmuş olacağız.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Tarsusa gel,
Tarsusa!
AVNİ ERDEMİR (Devamla) - Bu, şunu gösteriyor: 81
ilimizin 41i, AK Parti İktidarında üniversiteye kavuşmuş
olacaktır. Bu dönemde 7 adet de özel üniversite kurulmuş olup AK
Parti İktidarında 2008 yılı itibarıyla toplam 48
üniversite açılmış olacaktır.
Değerli arkadaşlar, AK Parti İktidarında
üniversite sayısında olduğu gibi öğretim elemanı
sayısında da önemli artışlar olmuştur.
AKİF AKKUŞ (Mersin) Tarsustan bahset.
AVNİ ERDEMİR (Devamla) 2003 ile 2007 yılları
arasında profesör sayısı 2.586, doçent sayısı 749,
yardımcı doçent sayısı 3.223, öğretim görevlisi
sayısı 2.257, okutman sayısı 781, uzman sayısı
5.049, araştırma görevlisi sayısı ise 3.071
artmıştır.
Değerli arkadaşlar, yine iktidarımız döneminde
üniversite öğrencilerimizin bursları artırılmış,
öğrenci yurtlarında önemli iyileştirmeler
yapılmıştır. Bütün bu yapılanlar yeter mi? Elbette
yetmez. İlköğretim ve ortaöğretimde Haydi kızlar okula!
diyerek 250 bin kız evladımızı eğitimle
tanıştıran, 110 bin dersliği eğitime kazandıran
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Tarsusa evet mi,
hayır mı?
AVNİ ERDEMİR (Devamla)
554 bin bilgisayarı
öğrencilerimizin hizmetine sunan, Her şey özürlüler için diyerek
OKTAY VURAL (İzmir) Tarsustan bahset ya!
AVNİ ERDEMİR (Devamla)
özürlülere sahip çıkan
iktidarımız, inşallah üniversite kapılarındaki
yığılmayı kaldırarak, ülkemizde yükseköğrenim
görmek isteyen bütün yavrularımıza üniversite
kapılarını da açacaktır. Açılan 41 üniversite bunun
içindir, üniversitelerin öğretim elemanı ihtiyacını
karşılamak üzere yurt dışına gönderilen
öğrencilerimiz bunun içindir.
81 ilimizin 41inde üniversite kurmak nasıl AK Parti
İktidarına nasip olmuşsa, yeterli altyapı
hazırlandıktan sonra gelecekte Tarsus gibi üniversiteyi hak eden
büyük ilçelerimize üniversite kurmak da inşallah AK Parti İktidarına
nasip olacaktır, diyor; başta bu kanun teklifini veren
arkadaşımız olmak üzere yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Evet diyor musun
Tarsusa? Evet mi, hayır mı?
AKİF AKKUŞ (Mersin) Evet diyor.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Erdemir.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Gündemin Seçim kısmına geçiyoruz.
VI.- SEÇİMLER
A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN
ÜYELİKLERE SEÇİM
1.- (10/27, 34, 37, 40, 102) esas
numaralı Meclis Araştırma Komisyonunda açık bulunan
üyeliğe seçim
BAŞKAN Zeytin, zeytinyağı ve bitkisel yağ
üreticilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan
(10/27, 34, 37, 40, 102) esas numaralı Meclis Araştırması
Komisyonunda boş olan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna
düşen bir üyelik için, Manisa Milletvekili İsmail Bilen aday
gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince sözlü
soruları görüşmüyor ve
gündemin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Ön Görüşmeler kısmına geçiyoruz.
11 Mart 2008 tarihinde görüşmelerine
başladığımız ve yarım kalan çevre ve çevre
kirliliğinin önlenmesi konusundaki (10/3, 8, 12, 28, 31, 33, 38, 42, 47,
56, 59, 62, 64, 65, 68, 71, 84, 87, 89, 98, 101, 119, 145 ve 146) esas
numaralı Meclis araştırması önergelerinin birlikte
yapılan görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
VII.- MECLİS ARAŞTIRMASI
A) ÖN GÖRÜŞMELER
1.- Kahramanmaraş
Milletvekili Durdu Özbolat ve 20 milletvekilinin, termik santrallerin çevreye
verdiği zararların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3) (x)
2.- Tekirdağ Milletvekili
Enis Tütüncü ve 38 milletvekilinin, Trakya ve İstanbul ilinde çevre
konularındaki gelişmelerin Ergene Çevre Düzeni Havza Planına
etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/8) (x)
3.- Kırklareli Milletvekili
Tansel Barış ve 23 milletvekilinin, Kırklareli ili Vize
ilçesindeki bir arazi ile ilgili iddiaların ve bu arazi üzerinde
kurulması planlanan çimento fabrikasının çevre üzerindeki
muhtemel etkilerinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/12) (x)
4.- Adana Milletvekili Nevingaye
Erbatur ve 23 milletvekilinin, Adanadaki lagünlerin karşı
karşıya bulunduğu çevresel risklerin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/28) (x)
5.- Bartın Milletvekili
Muhammet Rıza Yalçınkaya ve 22 milletvekilinin, Bartında
kurulması planlanan termik santralin olumlu ve olumsuz etkilerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/31)
(x)
6.- Çanakkale Milletvekili Ahmet
Küçük ve 22 milletvekilinin, Kaz Dağlarındaki madencilik
faaliyetlerinin araştırılarak çevreye olumsuz etkilerinin
önlenmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/33) (x)
7.- Konya Milletvekili Hasan
Angı ve 19 milletvekilinin, Konya Kapalı Havzasındaki su
kaynaklarının karşı karşıya bulunduğu
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/38) (x)
8.- Konya Milletvekili Orhan Erdem
ve 28 milletvekilinin, Akşehir ve Eber Göllerindeki kirlilik ve diğer
çevre sorunlarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/42) (x)
9.- Çanakkale Milletvekili Mustafa
Kemal Cengiz ve 27 milletvekilinin, Kaz Dağlarındaki madencilik
faaliyetlerinin araştırılarak çevrenin korunması için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/47)
(x)
10.- Aydın Milletvekili Ahmet
Ertürk ve 21 milletvekilinin, Büyük Menderes Nehrindeki kirliliğin ve
çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/56) (x)
11.- İzmir Milletvekili
Selçuk Ayhan ve 25 Milletvekilinin, balık çiftliklerinin çevreye ve
turizme olumsuz etkilerinin araştırılarak su ürünleri
yetiştiriciliğinin çevreyle uyumlu gerçekleştirilmesi için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/59)
(x)
12.- Afyonkarahisar Milletvekili
Halil Ünlütepe ve 23 milletvekilinin, Eber Gölündeki çevre kirliliğinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/62) (x)
13.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Susam ve 29 milletvekilinin, altın arama faaliyetlerinin hukuki
durumu ile çevreye etkilerinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/64) (x)
14.- Adıyaman Milletvekili
Şevket Köse ve 23 milletvekilinin, Van Gölündeki kirlenmenin önlenmesi ve
Van ilinde turizmin geliştirilmesi için alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/65) (x)
15.- İzmir Milletvekili
Bülent Baratalı ve 26 milletvekilinin, Küçük Menderes Nehrindeki
kirliliğin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/68) (x)
16.- Artvin Milletvekili Metin
Arifağaoğlu ve 24 Milletvekilinin, Artvin Cerattepedeki madencilik
faaliyetlerinin çevreye etkilerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/71)
(x)
17.- Afyonkarahisar Milletvekili
Abdülkadir Akcan ve 21 milletvekilinin, Eber Gölündeki çevre
sorunlarının araştırılarak gölün korunması için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/84)
(x)
18.- Van Milletvekili Kayhan
Türkmenoğlu ve 19 milletvekilinin, Van Gölündeki çevre
sorunlarının ve gölün potansiyelinin araştırılarak korunması
ve değerlendirilmesi için alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/87) (x)
19.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoy ve 23 milletvekilinin, başta Afşin
Elbistan olmak üzere termik santrallerin çevreye etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/89) (x)
20.- Isparta Milletvekili Mevlüt
Coşkuner ve 25 milletvekilinin, Isparta ilindeki göllerin çevre sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/98) (x)
21.- İzmir Milletvekili Ahmet
Ersin ve 22 milletvekilinin, balık çiftliklerinin çevre ve turizm
üzerindeki etkilerinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/101) (x)
22.- İzmir Milletvekili Ahmet
Kenan Tanrıkulu ve 39 milletvekilinin, denizlerdeki kirliliğin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/119) (x)
23.- Van Milletvekili Fatma
Kurtulan ve 19 milletvekilinin, Kahramanmaraş'ta Narlı Ovası'na
kurulması planlanan katı atık depolama tesisinin çevreye
etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/145) (x)
24.- Isparta Milletvekili Haydar
Kemal Kurt ve 23 milletvekilinin, Eğirdir Gölü ve Havzasındaki çevre
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/146)(x)
BAŞKAN Hükûmet? Buradalar.
Sayın milletvekilleri, araştırma önergeleri
üzerinde önerge sahibi olarak söz sırası Konya Milletvekili Orhan
Erdeme aittir.
Buyurun Sayın Erdem. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
ORHAN ERDEM (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; bir havza içerisinde yer alan Akşehir
Gölü ve Eber Gölünün kirliliğinin önlenmesi ve korunmasıyla ilgili
tedbirlerin alınması ve yasal düzenlemelerin oluşturulması
amacıyla 28 milletvekili arkadaşımızla Anayasanın
98inci, İç Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri uyarınca
verdiğimiz 10/42 sıra sayılı Meclis araştırması
açılması önergemiz üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bu önergemiz konusunda 28 milletvekilimizin dışında
da hepimizin duyarlılığının olduğuna
inanıyorum. Bilhassa tüm Konya milletvekillerimiz ve Afyon
milletvekillerimiz de AK Partiden bu konuda bize destek olmuşlardır.
Hızla gelişen ülkemiz de dünyada olduğu gibi artık kendi
doğal varlıklarını ve zenginliklerini istediği gibi
kullanma, israf etme lüksüne sahip değildir. Ülkemiz aynı zamanda bir
tarım ülkesidir ancak son yıllarda gerek erozyon gerekse
kuraklık, ayrıca yakın zamana kadar bilinçsizce
atıklarımızın göle, nehire, denize
akıtılması ve vahşi sulama yöntemleri sonucu çölleşme
tehlikesi içinde biz de dünyadaki birçok ülke gibi kalmış
durumdayız. Değişen iklim şartları ve yanlış
sulama teknikleri de Türkiye'nin her yerinde olduğu gibi Konyamızda
yer altı sularını ve gölleri de tehlikeye sokmuştur.
Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, dünyamız,
önlemler alınmadığı takdirde hızla çölleşmeye
doğru gitmektedir. Bu sebepledir ki topraklarımızın,
sularımızın, göllerimizin, tüm doğal kaynaklarımızın
kıymetini bilmeli, şimdiden gereken tedbirleri almalıyız.
Bugün ülkemizde hızla gelişme nedeniyle doğal kaynakların
israfı söz konusudur. Doğal çevrenin önemli bir parçası olan
göllerin korunması ve faydalı hâle getirilmesi lüzumu artık
tartışılmayan bir konudur. Ancak bu konuda yapılması
gerekenleri yapmak, tüm çevre konularında olduğu gibi, kolay
değildir. Gelişmekte olan ülkeler için çevre sorunları zaman
zaman lüks bile görünmekte iken günümüzde bu, ülkelerin en önemli temel sorunu
hâline gelmiştir.
Bu iki gölün de bulunduğu Konyaya coğrafi yapı
bakımından bakıldığında, ülkemizin en büyük ili
olan Konyamız DSİ Genel Müdürlüğünün IV. Bölge Müdürlüğüne
bağlı bir alanda. Akşehir ve Eber Gölü bu bölgenin
dışında, XVIII. Bölgeye verilmiştir. Çünkü Akşehir ve
Eber -Akşehir Konya tarafında, Eber Afyon bölgesinde olmak üzere-
aynı havzada olmaları dolayısıyla bu bölge kapsamında
yer almıştır. Her iki göl birbirleriyle çok bağlantılı
sulak alanlardır.
(x) (10/3, 8, 12, 28, 31, 33, 38, 42, 47, 56,
59, 62, 64, 65, 68, 71, 84, 87, 89, 98, 101, 119, 145 ve 146) esas
numaralı Meclis araştırması önergelerinin ön
görüşmelerine 11 Mart 2008 tarihli
75inci Birleşimde başlanmıştır.
Bu konuda, Eber Gölüyle ilgili, Afyon Milletvekili Sayın
Halil Ünlütepe ve yine Afyon Milletvekili Sayın Abdülkadir Akcan önergeler
vererek geçmiş günlerde konuştular. Ama onlar Eber Gölü ile sadece
konuyu ele aldılar, kısmen Akşehir Gölüne de atıfta bulundular.
Ancak bu havza tek tek ele alınması mümkün olmayan, Eber-Akşehir
Havzası olarak dikkate alınarak araştırma
yapılması gereken bir bölgedir.
Göllere bakarsak, Eber Gölü -Türkiye'nin on iki büyük gölünden
biri- 150 kilometrekareden bugün çok daha küçük metrajlara inmiş.
Derinliği 7 metrelerden 4 metrelere ve bugün birkaç metrelere kadar
inmiştir. Göl nilüferlerle dolu, sazlıkları,
kuşlarıyla bir doğa güzelliğinden bugün, kirlenmeler ve
çekilmeler nedeniyle bir çevre felaketi noktasındadır. Aynı
şekilde Akşehir Gölü de 350 kilometrekareden bugün 35 kilometrekareye
inmiş; derinlik 7 metreden 2-3 metreye inmiş ve geçen yıl
tamamen kuruma noktasına gelmiştir. Her iki göl de bu doğal
güzellikleriyle, kuş cenneti olan yapılarıyla her gölette, gölde
olduğu gibi kamışları, sazlıkları, balık
yapılarıyla artık yok olma noktasına gelmiştir.
Bu konuda Çevre ve Orman Bakanlığı 2005
yılında Akşehir ve Eber Göllerinin bozulan ekolojik dengesinin
yeniden tesis edilmesi için uygun bir şekilde yönetilecek ve bu konudaki
alınan önlemleri yürütecek bir araştırmanın ilk
adımını atmıştır. 2005 yılı sonunda
ihale edilen bu çalışma yirmi dört aylık ihaleyi alan firma
tarafından tamamlanmış ve 2007 yılı sonunda
bitirilmiştir. Bilimsel bir çalışma ve yöre halkıyla
yapılan toplantılar sonucu yedi ideal hedef ve yirmi altı
uygulama hedefi, doksan sekiz faaliyet belirtilmiştir. Bu
çalışmadan dolayı Değerli Çevre ve Orman
Bakanımıza ve bu konuda emeği geçen herkese teşekkür
ediyorum.
Bu önergemizle de yapılan bu çalışmanın daha
geniş bir anlamda diğer göller ve Türkiye iklim şartları da
değerlendirilerek bu belirtilen sonuçlara hızla gidileceğine
inanıyorum.
Yine Akşehir Kaymakamlığı ve Belediye
Başkanlığının ortak yürüttüğü, bölgenin
tamamını kapsayan damlama sulama projelerine de önem verilmesini rica
ediyoruz. Çünkü bu yolla yer altı suları ve göl yüzeyindeki sularda
yükselmenin olacağı bilimsel olarak
kanıtlanmıştır.
Değerli milletvekilleri, tüm doğal
kaynaklarımız ve çevre sorunları önemlidir. Verilen bütün
önergelerde benzer sorunlar mevcuttur. Ancak bizim önergemizde yer alan
Akşehir Gölü, bu yıl sekiz yüzüncü doğum yıl dönümünü
kutladığımız Nasreddin Hocanın da
fıkralarına konu olan bir gölümüzdür. Yaşatılan bu soyut
mirasın değeri Nasreddin Hoca adına her yıl düzenlenen
etkinliklerde kutlanmaktadır. Artık fıkralara konu olan göle
yoğurt mayalayarak ya tutarsa diyecek gölümüz ne yazık ki
kalmamış veya göletler hâlinde ufak çukurlara inmiştir.
Bizler, bu dünyadaki küresel ısınma, iklimsel
değişikliklerin getirdiği etkilere bir şey diyemiyoruz.
Bunlara, tabii ki dünyadaki tüm ülkelerin yapacağı anlaşmalarla
uymaları noktasındaki hassasiyetlerini bekliyoruz. Ancak dar bölge
kapsamında bu göletlerin olduğu, göllerin olduğu, sulak
alanların olduğu bölgelerde artık, bir an önce yapılan
bilimsel çalışmaların ve bu konudaki sulama teknikleri olsun,
diğer kirlilikleri önleyici çalışmalara hızla gidilmesi
gerektiğine inanıyorum ve bu konuda çok değerli Çevre
Bakanımızın birikiminin ve vizyonunun da buna önayak olacağına
inanıyorum.
Eber ve Akşehir dışında yine Konyada Çavuşçugöl,
Beyşehir, Ereğli Sazlıkları ve krater gölü,
Karapınarda hepsin de aynı sıkıntıları da
yaşamakta, çekmekteyiz.
Yine, bugün 350 kilometrekareden 35 kilometrekarelere, yer yer 3,5
kilometrekarelere inen gölümüzün bir de yıllardır süregelen
kıyı kenar çizgisi sorunu mevcuttur. Bugün gölün
kurtarılmasını düşünüyoruz ama zamanında çizilen bir
göl kenar çizgisinden dolayı da yaklaşık 40 bin kişi
mahkemelerle uğraşmaktadır. Bu konuda son yıllarda
İnsan Hakları Mahkemesinin aldığı bir kararla bu tip
iptal edilen tapuların bedelinin de ödenmesi gerekmektedir. Bu konunun
ilgili bakanlığın, Bayındırlık
Bakanlığının ve Çevre Bakanımızın da önayak
olarak bir an önce düzeltilmesini rica
ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Erdem.
ORHAN ERDEM (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Birleştirilerek yapılacak bu önergelerin inşallah
Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabulünden sonra, çevre sorunlarının
giderilmesi noktasındaki hassasiyet ve çalışmaların
hızla süreceğine inanıyorum.
Hepinize saygılarımı sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Erdem.
Söz sırası Aydın Milletvekili Ahmet Ertürkte.
Buyurun Sayın Ertürk. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
AHMET ERTÜRK (Aydın) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Ege Bölgesinde Afyonun Dinar ilçesinden çıkan ve
takiben Denizli ilimize ve Aydın ilimize ve bereketli Büyük Menderes
Vadisindeki ovaları, toprakları sulayarak Ege Denizine ulaşan
Büyük Menderes Nehrimizde oluşan kirlilikler konusunda bir araştırma
önergesi vermiştik ve bu önergemiz üzerine, Büyük Menderes Nehrinin gerek
çevreden gelen atıkları gerekse Uşak ilimizdeki deri
sanayisinden kaynaklanan, Banaz Çayından kaynaklanan kirlilikler ve
gerekse Denizli ilimizden, Çürüksu Çayından gelen kirlilikler ve
çevredeki çeşitli sanayi tesislerinin etkileşimleri ile bilhassa
Aydın Ovasını sulayan ve pamuk bölgesinde, meyve sebze
bahçelerinin yoğun olduğu, narenciye üretiminin pik noktada, had
noktada yapıldığı, çilek üretiminin
yapıldığı, meyve sebze ve hayvancılıkla ilgili
yem bitkileri ekilişlerinin yapıldığı bu ovadaki
kirlilik üzerine ben de söz almış bulunuyorum.
Çevre Bakanlığımız Uşaktaki deri
sanayisinden kaynaklanan atıkların temizlenmesi için orada çok güzel
bir çalışma yaptı ve o çalışma sonucunda, artık,
Uşaktaki, Uşak ilimizdeki deri sanayicilerinin arıtma
tesislerinden ötürü kirliliklerinin Büyük Menderes Nehrine, Banaz Çayı
marifeti, daha az nispette geldiğini ve hatta hiç gelmediğini
görüyoruz.
Denizlideki tekstil sanayicilerimizin de arıtma tesislerinin
kurulması noktasında Bakanlığımızın
çalışmalarını takip ediyoruz. Hatta,
Bakanlığımız, yurt dışından Norveç, Hollanda
gibi devletlerle ortaklaşa bir konsorsiyum oluşturmak suretiyle,
geçenlerde vilayetimize yabancı heyetler geldi ve o heyetlerle beraber
Büyük Menderes Nehrindeki bu son yıllarda kuraklıkla beraber artan
ve daha belirgin hâle gelen bu kirliliğin önlenmesi yönünde müspet
çalışmaları biz de izliyoruz, takip ediyoruz.
Bir de jeotermal kaynaklar var bölgemizde. Bu Ege Bölgesindeki
jeotermal kaynaklardan bor atığı meydana çıkmaktadır.
Bu bor atığı marifetiyle de narenciye bahçelerimizdeki portakal,
limon, greyfurt gibi narenciye ürünleri fevkalade etkilenmektedir. Tabii, bütün
bunlar derlenip toplandığında, nehirdeki kirlilikten
Tarımla uğraşan çiftçiler, nehrin bazen o berrak suyunun
artık farklı renklerde aktığını da
görmektedirler.
Bütün bunları bir araya getirdiğimizde, tarımda
olmazsa olmaz şartlardan olan ve Devlet Su İşleri
teşkilatımızın sulama birliklerimiz marifetiyle çiftçilere
ulaştırdıkları tarımsal sulama
sularımızın yetişen bitkilerin ana kaynağını
oluşturması hasebiyle mutlaka temiz olmasını istiyoruz.
530 kilometreye ulaşan Büyük Menderes Nehrindeki bu mevcut
tekstil atıklarından, deri atıklarından ve gerek
belediyelerin evsel atıklarından ve gerekse sanayi tesislerindeki
kimyasal atıklardan kaynaklanan bu kirliliğin temizlenmesi yönünde
gerekli çalışmaların olgunlaştırılması ve bu
çalışmalar sonucunda da daha temiz su kaynaklarıyla daha
sağlıklı ürünler üretilmesinin temin edilmesini diliyoruz.
Bu konuda Bakanlığımızın
çalışmalarını, yerel birimlerimizin
çalışmalarını ve Büyük Millet Meclisimizdeki çevreyle
ilgili araştırma komisyonu kurulması yönündeki çalışmaları,
biz de yol açıcı bir fırsat olması bakımından
değerli arkadaşlarımızla bu önergeyi vermiş
bulunuyoruz ve hayırlı olmasını diliyorum.
Daha temiz bir çevrede, daha sağlıklı ortamda
insanlarımızın yaşamak hakkıdır. Biz
siyasetçilerin görevi ve ödevi de o ortamları sağlamaktır.
Hükûmetimizin, bilhassa Çevre Bakanlığımızın bu
konudaki duyarlılığı için ben teşekkür ediyorum.
Daha farklı bir çalışma ortamında, bu tip
çalışmalarımızda katkıda bulunmak için bu önergemizi
vermiş bulunuyoruz.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Ertürk.
Söz sırası, Van Milletvekili Sayın Fatma
Kurtulanda.
Yoklar herhâlde.
Sayın milletvekilleri, Meclis araştırması
önergesi üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, Meclis araştırması açılıp açılmaması
hususunu oylarınıza sunacağım
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Karar yeter
sayısının aranmasını istiyoruz.
BAŞKAN Karar yeter sayısının
aranmasını mı istediniz?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Evet.
BAŞKAN Meclis araştırması
açılmasını kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
On dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.57
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.08
BAŞKAN: Başkan Vekili
Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 99uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Çevre konusunda görüştüğümüz araştırma
önergeleri üzerinde bir Meclis araştırması açılıp
açılmaması hususunun oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi, Meclis araştırması açılması
hususunu tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Araştırma önergesi kabul edilmiştir.
Meclis araştırması yapacak komisyonun 21 üyeden
kurulmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Komisyonun çalışma süresinin başkan, başkan
vekili, sözcü ve kâtip üye seçimi tarihinden başlamak üzere üç ay
olmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Komisyonun, gerektiğinde Ankara dışında da
çalışabilmesi hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince sözlü
soru önergeleri ile diğer denetim konularını görüşmüyor ve
gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri İle Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Turizmi Teşvik Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Tarım, Orman ve Köyişleri ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IV.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
B) KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ
1.- Turizmi Teşvik Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Tarım, Orman ve Köyişleri ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporları (1/551) (S.
Sayısı:217)(x)
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Şimdi, 2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- 2634 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin (A)
fıkrasının (1) numaralı bendi ile (C) ve (D)
fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
(l) Hazineye ait olan yerler Maliye Bakanlığınca,
Bakanlığa tahsis edilir. Hazine adına tescili
yapılmamış Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerle,
kapanan yollar ve yol fazlalarının resen tescili, talep tarihinden
başlayarak en geç bir ay içinde tamamlanır. Hazine mülkiyetinde
yeterli alanın bulunmadığı durumlarda, 6831
sayılı Orman Kanununa göre orman sayılan yerlerden;
a) Sağlık turizmine yönelik fizik tedavi tesisi veya
rehabilitasyon merkezi tesislerini kapsayan konaklamalı tesisler
yapılabilmesi için iklimsel ve çevresel zorunluluk bulunan,
(x) 217 S.
Sayılı Basmayazı 1/5/2008 tarihli 98inci Birleşim
Tutanağına eklidir.
b) Termal turizmine yönelik jeotermal kaynakları bulunan,
c) Kış turizmi kapsamında uygun yapı ve
tesislerin yapılabileceği yeterli pist uzunluğunu ve gerekli
rakımı sağlayan,
d) Eko-turizm kapsamında yer alan yayla turizmi, kırsal
turizm ve benzeri turizm türlerine yönelik tesislerin yer alabileceği
çevresel ve sosyal anlamda imkan sağlayan,
e) Golf turizmine yönelik olarak uygun iklim yapısı ve
topografik özellikler dikkate alınarak uluslararası standartlara
uygun tesisler gerçekleştirilmesine imkan sağlayan,
f) Kıyıların coğrafi ve fiziksel
yapısı nedeniyle kumsallardan, doğal manzaradan, çevresel
zenginlikten, biyolojik çeşitlilikten yararlanma bakımından alt
yapı ve üst yapı tesisi konusunda kolaylık sağlayan,
g) Kruvaziyer ve yat gibi deniz turizmine yönelik olarak
kıyıdan başka bir yerde gerçekleştirilmesi mümkün olmayan,
h) Uluslararası yarışmaların
yapılabileceği turizm amaçlı spor tesisleri yapılabilmesi
için uygun iklim yapısı veya coğrafi özellikler sağlayan,
yerler talep tarihinden başlayarak en geç bir ay içerisinde
Çevre ve Orman Bakanlığınca, Bakanlığa tahsis edilir.
Bu Kanuna göre tahsis edilecek orman sayılan yerlerde;
a) Turizme tahsis edilecek alan, il genelindeki toplam orman
sayılan yerlerin %1ini geçemez.
b) Yapılaşmaya esas inşaat hakkı, emsal (E)
0.30u geçemez.
c) Turizm yatırımı için tahsis edilen orman
alanının üç katı kadar alanın ağaçlandırma bedeli
ve ağaçlandırılan bu alanın üç yıllık bakım
bedeli, yatırımcı tarafından Orman Genel Müdürlüğü
hesabına, doğrudan belirtilen ağaçlandırma ve bakım
işlerinde kullanılmak şartıyla gelir olarak kaydedilir ve
kaydedilen tutar karşılığı ödenek öngörülür.
Belirtilen bedelin yatırılmadığının tespiti
halinde, yatırımcıya turizm yatırımı veya
işletmesi belgesi verilmez.
C. Bakanlığın tasarrufuna geçen
taşınmazların yatırımcılara tahsisi,
kiralanması ve bunlar üzerinde irtifak hakkı tesisine ilişkin
esaslar ile süreler, bedeller, hakların sona ermesi ve diğer
şartlar ile saydamlık, güvenilirlik, eşit muamele, kamu
kaynaklarının etkin ve verimli kullanımı ilkeleri
doğrultusunda Bakanlık, Maliye Bakanlığı ve Çevre ve
Orman Bakanlığı tarafından 8/9/1983 tarihli ve 2886
sayılı Devlet İhale Kanunu ile 31/8/1956 tarihli ve 6831
sayılı Orman Kanunu hükümlerine bağlı olmaksızın
müştereken tespit edilir.
D. Bakanlığın tasarrufuna geçen
taşınmazları (C) fıkrası uyarınca tespit
edilmiş olan şartlarla Türk ve yabancı uyruklu gerçek ve tüzel
kişilere tahsis etmeye Bakanlık yetkilidir. Bu taşınmazlar
üzerinde bağımsız ve sürekli nitelikli üst hakları dahil
olmak üzere irtifak hakkı tesisi ve bunlardan alt yapı için gerekli
olanlar üzerinde, alt yapıyı gerçekleştirecek kamu kurumu lehine
bedelsiz irtifak hakkı tesisi, Bakanlığın uygun görüşü
üzerine, Maliye Bakanlığınca belirlenen koşullarla ve bu
Bakanlık tarafından yapılır.
BAŞKAN Madde üzerinde gruplar adına söz istemi
vardır.
İlk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Bihlun
Tamaylıgile aittir.
Buyurun Sayın Tamaylıgil. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
217 sıra sayılı Turizmi Teşvik Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Sayın Başkan, sizi ve Meclisin değerli üyelerini
saygıyla selamlıyorum.
Biraz evvel burada, 1 Mayıs ve 1 Mayısın
yaşananlar ve neticeleri konusunda hem milletvekili
arkadaşlarımız hem de Sayın Bakanımız
açıklamalarda bulundu. Bugün bir turizm teşvik konusunu
görüşüyoruz ve 1 Mayıs, Türkiye açısından
baktığımızda turizm sezonunun açılış tarihi
ve o tarihte ne görüyoruz? Turistlerin dövüldüğü,
coplandığı bir manzara! Dünyaya bakıyoruz, yüz otuz dört
ülkeye, coşku, festival ve o festivalin içerisinde yaşanan bir
kutlama.
Değerli arkadaşlar, ben İstanbul Milletvekiliyim ve
çok merak ediyorum, bundan üç yıl önce İstanbul Fatih Camiinde
Hizb-ut Tahrir adındaki bir örgüt, yayın araçlarını
kurarak cumhuriyete ve Atatürke bugüne kadar olmuş en ağır
hakaretleri içeren bir konuşma yapıyor ve arkasından o camiden
çıkıp gidiyor. Ona bakan, bir müdahalede bulunmayan bir güvenlik
yaklaşımı, bugün hâlâ hiçbir şey yapmamış, sadece
kendi genel merkezinde bir araya gelmiş emekçilerin sendikasına
müdahil oluyor. Varın gerisini siz düşünün! Başka bir şey
demiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, turizm, Türkiye açısından
bacasız sanayi. Bu bacasız sanayinin, tabii ki maliyetler
açısından baktığınızda önemli sorunları var
ama girdiler açısından baktığınızda, döviz
kaynağı yaratırken ihracattaki gibi yüzde 70lerin üzerine
varmış olan bir ithal girdisi yok. Turizm geliştirilmeli,
genişletilmeli, desteklenmeli. Avrupa bazında en önemli
değerlere sahip, kültürüyle, deniziyle, tabiatıyla, doğal
varlıklarıyla bir ülkede yaşıyoruz ve ülkeyi pazarlamak,
sadece varını yoğunu satmak değil, onun ürettiği kaynakları
hizmet sektöründe iyi bir şekilde, verimli şekilde kullanmaktır.
Bugün Türkiyeye baktığınızda, iki sene önce
2023 Strateji Raporu açıklandı. Rapor, bir tahsis raporu hâlindeydi,
bir belgeydi. Bugün de uygulamalarını görüyoruz ve o raporda diyordu
ki sevgili arkadaşlar: Eğer Türkiye Avrupa Birliğine girerse
kişi başı turizm geliri 1.300 dolar olacak. Normal
şartlarda -çünkü normal üstü görünen şartlar Avrupa Birliğine
giriş- normal şartlarda hedefimiz 1.100 dolar.
Siyah puntolarda verilmiş olan bir de kriz vardı. Krizde
de kişi başı gelir 680 dolar. Bugün Türkiyeye
baktığınızda turizm kişi başı geliri 600
dolar civarındadır. Herhâlde Sayın Bakanım ve Bakanlık
yetkililerimiz de bunu doğrular. Turist sayımız 23 milyona
çıkmış. Adette verimlilik, adette artış sağlamak
değil; esas, gelenden, gelen turistten önemli ölçüde zenginleştirici
turizm faaliyeti yapmaktadır. Bugün
Pardon Sayın Başkanım, arkadaşlarım
sohbet ediyorlar, ama biz turizmi konuşuyoruz, önemli bir konu
konuşuyoruz; uyarırsanız çok sevineceğim.
BAŞKAN Lütfen hatibi dinler misiniz efendim, lütfen.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Duymadılar bile!
BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) Duymadılar herhâlde
Sayın Başkanım.
RASİM ÇAKIR (Edirne) Onlar zaten anlamaz, sen bize anlat!
BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) Turizmle ilgili olarak
tabiidir ki teşvik gerekmektedir. Turizmi teşvik etmek için konaklama
vergisini hasılattan yüzde 3lerle alarak turizm teşviki olmaz. 1
milyon 200 bin kapasiteli bir ülkede yeni yatırımlar için belli bir
program ortaya koyarken onun projelendirilmesini iyi yapmadan turizm
teşviki olmaz. Turizmin önünde, 2008 yılında yaşanacak
sorunlar var. Haa, adet artıyor
Hayır, zenginleştiren turizmi
yaratmamız lazım. Ama ne yapıyoruz? Bugün, turizmin
teşvikinde ilk önce konuştuğumuz konu ormanlarla ilgili
düzenleme.
Bugün baktığımız zaman, elimizdeki
değişiklik Anayasa Mahkemesinden iptal olunan ve bir yıl içinde
gerekli değişikliklerin yapılması gereken bir kanun
tasarısı. Bunun içinde ne var? Çok geniş kapsamlı kamu
yararı ve gereklilik, zorunluluk hâllerinin yasal düzenleme olarak
belirlenmesi talebi var. Peki, ne yapmışız?
Yaptığımız: O genel çerçeveyi daha da genelleştiren
bir uygulamayla yasa değişikliği yaptık, Biz bunu
sınırlandırdık. diye Meclisin önüne getirilen bir yasa tasarısı. Bakınız, ormanlarda kamu
yararı ve kamu yararının ne şekilde işleyeceği
zaten Anayasada gösterilmiş. Tabiidir ki turizm istihdam yaratır,
turizm ülkeye döviz getirir, bir kamu yararı vardır ama
ormanların kamu yararı da üstün kamu yararıdır.
Ben size bir örnek göstereceğim; bundan üç, dört ay önce
Antalyada çekilmiş bir resim, üstün kamu yararını gösterecek.
Bakınız burası deniz -Milliyet gazetesindendir bu- burası
orman ve üstün kamu yararı sağlıyoruz! Buyurun manzara ve
manzara bu ve biz üstün kamu yararı sağlıyoruz! Belli bir
kıyı şeridinde orman arazisinin, kamu açısından
baktığınızda yararını ne derece artıracak bir uygulama yapıyoruz?
Değerli arkadaşlar, bu yasa içerisinde her il için yüzde 1lik bir alan belirlenmiş. Bugün
Türkiye'deki ormanların yüzde 49u verimsiz ormandır. Bir kere, bu
orman verimli alandan mı, kıyı şeridinden mi, nereden
olacak? Sayın Çevre ve Orman Bakanı yeni bir açıklama
yaptı, dedi ki: Biz, 2012ye kadar 1/100.000lik ölçekten sonra orman ve
turizm amaçlı programımızı, planımızı
yapacağız. Bugün 2008 ve biz, tahsis için ormanlara izin veriyoruz.
Diğer taraftan, baktığınızda bu kanun içerisinde
kesilen ormanlar
Bu, hemen aklıma sizin eski -şimdi muhalefet olan-
bakanınızı getirdi Hasan almaz basan alır. diyordu. Öyle
hâle gelmiş ki Hasan kesmez basan keser. hâlinde bir orman
kıyım kanunu
Şimdi, baktığınızda, bir de uygulama
noktasını değerlendirelim. Burada sekiz tane, eski, gereklilik
açısından baktığınızda sekiz tane
sınırlama ortaya çıkmış ve içinde kruvaziyer ve yat
limanı işletmeciliği deniyor. Hemen gelin
Sayın Bakan
belki hatırlamaz -o dönemlerde çünkü bu kitabı, yani Karşı
Siyaset kitabıyla ilgili hazırlıklarını
yapıyordu, buradan da pasajlar okuyacağım- o zaman Egeport
olayı vardı. Egeportta ne oldu? Biz Ege Denizini bir işletmeye
kiraladık; yetmedi, çünkü aldığı yerler kiralandı.
Danıştay -idari mahkeme- iptal etti, burayı alan kişiler
Biz, gerekirse kanun çıkartır bunu yaparız. dediler ve bir
torba yasada, Meclis tatile girerken o torba yasa içinde istedikleri kanunu
çıkarttılar ve Ege Denizini kiralama imkânını
sağladınız. Şimdi sıra geldi ormanlara demek ki.
Yetmedi, Ege Denizi; şimdi sıra ormanlarda. Böyle kanuni düzenlemeler
yapılıyor, bunlara çok dikkat etmeniz gerekiyor arkadaşlar.
Bakınız, ormanları kestirecek, onun yerine,
işte bedeli ödenecek, bakımı yapılacak. Bugün, Sayın
Bakan bir İstanbul Kemerburgaza gidin, bedeli ödenmiş taş
ocaklarının kaç tanesinin üzerinde orman alanı
kapatılmış veyahut 85ten beri 235 bin dönüm yanan ormanın
yüzde kaçı ağaçlandırılmış? Sadece yüzde 17si,
yasal zorunluluk olduğu hâlde. Şimdi, bu gerçekleri görmeden böyle
geniş orman talanı getirecek bir yaklaşımı ortaya
koymak son derece zararlı.
Tabiidir ki turizm Türkiye için gerekli, yatırım yapmak
önemli. Orman, ekoloji, ormanın kendi değerleri ama ormanı
sadece bir ağaç olarak görmeden. Bakınız, ormanda kültürel miras
olarak, doğal miras olarak ve ürün çeşidi olarak çok önemli
ayrımlar var. Bu ayrımları dikkate almadan nasıl bir
değerlendirme, nasıl bir tahsis yapılabilir?
Bakınız, bunu nasıl dikkate almıyor?
İstanbulda Yedikule Zindanları var. Turizm Bakanlığı
ve Maliye Bakanlığı birbirine düştü çünkü Yedikule
Zindanlarındaki bütün tarihî ağaçlar kesildi ve Maliye
Bakanlığı tarafından kısa dönemli kira olarak otuz
yıllığına kiralandı. Hâlâ davası devam ediyor.
Herhâlde ilgileniyorsunuz Sayın Bakan.
Bir diğer örnek mi vereyim tahsislerle ilgili: Bomonti Tekel
Bira Fabrikası, şimdi Lara
Bir de Lara var. Biliyorsunuz, ihalesini
Sayın Başbakan kendi tesislerinde konakladığı bir
firma kazandı. Hani, bu yasanın içinde de var, geride
kalmış, başlamış, ön izin almış tekrar izin
verilecek yatırımlar içerisinde. Bu projelerde bir fiyatlandırma
problemi, önce düşük fiyattan satılıyor, arkasından iptal,
5 katlık, 4 katlık artış fiyatlarda. Bu niye
yapılıyor? Bu asgari fiyatlandırmayı Bakanlık, acaba
yanlış mı yapıyor sizin kadronuz yoksa bakın, itiraz
etmeyin, biz düşüğe sattık ama ondan sonra yüksek satmayı da biliriz, deyip
birilerini susturmak için mi yapılıyor?
Bunlar çok önemli, bundan sonra yaşayacağınız
süreç açısından da çok çok önemli ve turizmin devamlı
olması için, koyda bir mavi yolculuğu, o yeşilin içinde
yaşayabilmek için bazı değerlere çok dikkat edilmesi gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) Bitireceğim
Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, herhâlde 2007 yılı
başında bu kitabı bitirdiler ve ilk baskısı 2007 ve
2003 yılında Orduda bir Türkiye tablosu çiziyor yani şu an
idaresinde, hükûmetinde bulunduğu Türkiye. Aynı yönetim, aynı
iktidar. Topladığı vergi gelirleri borçlarının
faizlerini ödemeye yetmeyen, hukuksuzluk ve yolsuzluk
tartışmalarıyla boğuşan, genç nüfusu işsiz,
eğitimi kalitesiz, doğası yağmalanan ve tahrip edilen,
insan hakları ve çevre sorunları karşısında yeterince
duyarlı olmayan Türkiye tablosu. Seksen yıl sonra görmek
istediğimiz tablo bu değil. diyor Sayın Bakan. Herhâlde 2007
yılında bunu açıkladıktan sonra, bunları düzeltmek
için belli tercihlerde bulundu.
Değerli arkadaşlar, sağ yumruk
kaldırılarak, kırk yıllık düşünceleri
değiştirerek bir hamasi, kraldan çok kralcı tavırlar
olabilir. Ama ben bu yakamdaki rozeti Deniz için, Yusuf için, Hüseyin için, onların
özgürlük uğruna yaptıkları mücadeleyi tekrar anmak için sonuna
dek taşıyacağım.
Hepinizi saygıyla selamlarım.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tamaylıgil.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu.
Buyurun Sayın Tanrıkulu. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; 217 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 2nci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi öncelikle saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz
tasarı, turizmcilerimizin bugün çok acil olarak ihtiyaç duyduğu
düzenlemelerin maalesef en başında yer almamaktadır. Tabii biz
isterdik ki turizm sektörümüzün yıllardır dile getirdiği sorunlara
burada teker teker çözümler bulabilelim. Ancak, 23üncü Dönem
başladığından bu yana turizm konusunda önümüze gelen
çalışma, gele gele, orman alanlarının turizme tahsisi
olmuştur.
Türk turizmi Türkiyede sağlanan istihdamın, özellikle
de geliştirilen yeni istihdamın önemli bir bölümünü
gerçekleştirmektedir. 2 milyondan fazla kişiye doğrudan ve
dolaylı olarak iş sağlayan bu sektör ekonominin en önemli
sektörlerinden bir tanesidir. Kendisinden başka yaklaşık yirmi
iki sektörü daha etkileyen yapısı dolayısıyla Türk
ekonomisine canlılık kazandıran bir sektör olması
açısından da ülkemiz için çok hayati bir önem göstermektedir. Bu
bağlamda birkaç rakam vererek sektörümüzün önemini sizlere aktarmak
istiyorum.
Geçtiğimiz yıl içerisinde yani 2007 yılı
içerisinde, ülkemize gelen turist sayısı 23 milyon civarında,
bunun da yaklaşık 1,1 milyonu günübirlikçilerden meydana geliyor.
Yine, 2007 yılında Türkiyeden dışarı çıkan
turist sayısı ise 9 milyon civarında.
Gelir bakımından turizmi değerlendirdiğimizde
değerli milletvekilleri, 2007 yılında 18,5 milyar dolar olarak
gözüküyor ama bunun netine indiğimiz zaman yani cari işlemler
dengesinde diğer görünmeyenleri düştüğümüz zaman, 14 milyar
dolar civarında bir gelirimizin olduğu ortada. Ancak, bu turist
sayısı ve toplam turizm gelirinde artışlar olsa da, 2007
yılında turist başına ortalama Türkiyenin
kazanabildiği harcama miktarı, son on beş yılın en
düşük düzeyine gelerek 608 dolar civarına inmiştir. Bu rakam,
1992 yılından bugüne kadar en düşük rakamdır ve sayın
Bakanlığın, Kültür ve Turizm Bakanlığının
özellikle dikkat etmesi gereken alarm noktası burasıdır.
Turist çekmeye yönelik her şey dâhil gibi
kampanyaların da etkisiyle, hem birim fiyatların düşmesi hem de
turist profilinde düşük gelirlilerin öne çıkması sonucunda
sektörün kâr marjında gerilemeler olmuş ve aynı zamanda da
sektörde yaratılan katma değerde de ciddi miktarda düşüşler
olmuş. Bu rakamları da Türkiye İstatistik Kurumunun bütün
verilerinden toplamamız ve almamız mümkün.
Değerli milletvekilleri, bugün dünyada yükselen turizm
konsepti, deniz, doğa, tarih ve otantik kültür dörtlemesinin hepsini
birden içine alıyor ve bu anlayış bütün ilgili kesimler
tarafından da kabul görüyor. Tabii, yine buna paralel olarak estetik
planlama ve çevre duyarlılığı konusu da turizm
alanında son yıllarda üzerinde hassasiyetle durulan konuların en
başında gelmektedir.
Değerli milletvekilleri, Anayasa Mahkemesinin 6831
sayılı Orman Kanununun 17nci maddesinin üçüncü
fıkrasını 2002 yılında iptal etmesinin hemen
ardından 2004 yılında 5192 sayılı bir Kanun
yapılmış ve bu Kanunun 17nci maddesi de yeniden
düzenlenmiştir. İşte bu düzenlemeye göre orman alanlarında
bazı tesislerin bulunması veya yapılmasında kamu
yararı ve zaruret olması hâlinde izin verilmesi artık söz
konusudur.
Maddenin düzenlemesinden de anlaşılacağı
üzere, artık 6831 sayılı Orman Kanunu uyarınca orman
alanlarının turizme tahsisi söz konusu değildir. Orman Kanunu
yönüyle açıklığa kavuşan bu durum, maalesef Turizmi
Teşvik Kanunu açısından aynı düzenlemelere kavuşturulamamıştır.
Turizmi Teşvik Kanununun 8nci maddesinde taşınmaz
malların turizm amaçlı kullanımına yer verilmiş ve
ormanlar da bu kapsamda ele alınmıştır. İşte buna
göre turizm alan ve merkezleri içinde kalan orman alanları,
Bakanlığın talebi üzerine, Çevre ve Orman
Bakanlığınca Kültür ve Turizm Bakanlığına tahsis
edilecektir.
Değerli milletvekilleri, bu genel değerlendirmelerin
ışığında tasarının 2nci maddesinin
amacına hemen baktığımız zaman, ilke olarak
ormanlarımız potansiyel bir arsa olarak görülmektedir. Kesilen
ormanın birkaç katı büyüklüğünde bir başka yerde ağaç
dikilmesi sadece ve sadece kozmetik bir makyajdan öteye gitmeyecektir. Bu tip
anlayışlar zaten ormanlarımıza sadece ağaç olarak bakmak
ve ormanı kendi ekosistemi içerisinde bilimsel bir yapı olarak
görmekten uzaktır. Öte yandan, orman alanlarının turizme
tahsisine ilişkin olarak yapılan bireysel işlemlerin idari
yargı yerlerinde de denetlenecek olması Anayasaya uygunluk
denetiminin yapılabilmesine de engel teşkil etmez. Zira Anayasaya
çok geniş bir yetkiyle sokulmaya çalışılan bu Turizmi
Teşvik Kanununun değişen 8inci maddesi, ormanlara özel bir
önem veren ve bu konuda da çok ayrıntılı hükümler içeren
Anayasamızın 169uncu maddesinin ruhuyla da
bağdaşmamaktadır. Nitekim, biz, komisyon
çalışmalarındaki teklifimizle, tahsis edilecek orman
alanlarının hangi turizm faaliyetlerine konu olacağını
ve bunun sınırlamasını sağlamak üzere, Anayasa
Mahkemesinin öngördüğü sınırlamalara ve kriterlere uygun olarak,
biraz da uyum sağlamak için, metinden bu ilgili kısmın
çıkartılmasını da temin ettik.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin ormanlarının
yüzde 93ü doğaldır ve biraz önce de belirttiğim gibi, ormanlar
bir ekosistem bütünü içerisinde yaşarlar. Tabii, ormanlara sürdürülebilir
ekolojik dengeyi sağlayabilmek ve bu gözle bakabilmek için de ormanı
önce orman olarak korumak, Anayasamızın da belirttiği gibi bir
zorunluluktur. Kaldı ki yasama organının, ormanların hangi
hâllerde turizm alanlarına tahsis edileceğine ilişkin hiçbir
belirleme yapmaksızın veya herhangi bir sınır
koymaksızın konuyu idareye bırakması gene
Anayasamızın 7nci maddesine de aykırı düşmektedir.
Değerli milletvekilleri, tasarının 2nci maddesi,
bu görüştüğümüz maddeye göre turizm yatırımlarına
tahsis edilebilecek devlet ormanı sayılan alanın toplam
genişliği de illerin orman olarak kabul edilen alanının
yüzde 1ini geçemeyecek. Tabii, görünürde bu rakam kolaylıkla
küçümsenebilir ama ben size Türkiye çapında bu rakamın toplam 2,1 milyon
dönüm orman alanına tekabül ettiğini söylersem belki hepimizin
kafasında şimşekler çakabilir. Örneğin, gene bu
düzenlemeyle, Antalyada 111 bin, Çanakkalede 53 bin ve İzmirde de 48
bin dönüm genişliğinde orman alanı turizm
yatırımlarına tahsis edilebilecektir. Maddeyle, anılan bu
alanlarda yüzde 30 da yapılaşmaya izin verildiği göz önünde
bulundurulursa, gene çeşitli yapılaşmalarla, orman
ekosistemindeki değişikliklerle getirilecek ormanların
üzerindeki yükün boyutu da ortaya çıkar. Tabii, alınacağı
söylenen tedbirler ne kadar hayata geçirilecektir? Maalesef bu belli
değildir. Maden Kanununda da aynı şeyleri yaşadık.
Biliyorsunuz, işgal edilen maden sahalarında da gene
karşılığında birtakım ağaçlandırmalar
ve orman yapılacağı düzenlemesi vardı ama bugün gelin görün
ki Türkiyenin birçok yerine baktığımız zaman maalesef
bütün orman alanları altüst edilmiş durumda.
Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak kültür ve turizm konusundaki
her çalışmanın, bu ülkenin maddi ve manevi
varlığının geliştirilmesi ve zenginleştirilmesi
için her türlü çalışmanın yanında olacağını
ve bu anlamda değerlendirileceğini düşünüyoruz.
Dolayısıyla, gerek kültür-sanat gerekse de turizmle ilgili bütün
tespit ve tekliflerimizin parti taassubu olmaksızın yapılmış
görüşler olduğunu özellikle belirtmek istiyorum. Esasen, biz burada
sadece turizm konusundaki tespit ve politikaları tartışsak dahi
bu saatlerce zaman alabilecektir. Ancak burada önemli olan, sürekli yeni
teklifler, politikalar getirmek ve üretmek değil, bizce bunların bir
an önce hayata geçirilip sektörün yararına sunmak olmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Tanrıkulu, devam edin.
AHMET KENAN TANRIKULU (Devamla) Teşekkürler Sayın
Başkanım.
Turizm sektörümüzün gelişimi konusunda son olarak partimizin
grubunun görüşlerini şu şekilde sizlerle paylaşmak
istiyorum: Çağdaş, çevreye duyarlı ve estetik planlamaya dikkat
eden, gerekli yapılan bütün güncellemelerin içinde olduğu bütün
çalışmaların bu yüce çatı altında en kısa sürede
görüşüleceği inancıyla hepinizi şahsım ve partim
adına bir kez daha saygılarımla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tanrıkulu.
Şahısları adına ilk söz Uşak Milletvekili
Nuri Usluya aittir.
Buyurun Sayın Uslu. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
NURİ USLU (Uşak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Turizmi Teşvik Kanununda değişiklik yapan Kanun
Tasarısının 2nci maddesi üzerinde söz almış
bulunuyorum.
Şimdi, bu kanun tasarısı niçin
hazırlanmıştır, onunla ilgili hafızaları bir
tazelemek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, orman alanlarından turizm
tesislerine tahsisi, 2003 yılına gelene kadar iki bakanlık
ayrıca yapıyordu. Orman Bakanlığı kendisi tahsis
yapıyordu, ayrıca Turizm Bakanlığı tarafından da
tahsisler yapılıyordu. Böyle olunca, orman alanlarından turizm
için yapılan tahsislerde haksız bir rekabet oluşmaya
başladı. Orman alanları belli bir kriter ve belli bir
değerler içerisinde değerlendirilerek tahsisleri
yapılamıyordu. 2003 yılında Turizmi Teşvik Kanunu
hazırlanırken biz, Orman Bakanlığı olarak Bu bir
turizm işidir, bu tahsisler de Turizm Bakanlığı
tarafından yapılsın. dedik. Turizm Bakanlığıyla
yapılan görüşmelerimizin neticesinde, orman alanlarından turizm
alan ve bölgelerine tahsis edilecek yerler Turizmi Bakanlığına
tahsis edilecek, Turizm Bakanlığı da burayı,
hazırlayacağı yönetmelikler ve kriterler çerçevesinde iş
adamlarına tahsis edecekti. Turizm Teşvik Kanununda bu şekilde
hazırlama yapıldı ancak Anayasa Mahkemesi bunu iptal etti. Niçin
iptal etti? İptal gerekçesi şu: Ormanlar yönünden orman, üstün kamu
yararı taşımaktadır. gerekçesiyle bu maddeyi iptal etti.
Şimdi, değerli milletvekilleri, üstün kamu yararı,
bazen, bazı yerde, bazı hâllerde ormanlarda olur, bazı yerde
turizmde olur, bazı yerde sanayide olur, bazı yerde de tarımda
olur.
Şimdi, orman yenilenebilir bir kaynaktır. Ormanı bu
bozkırlarda da kurabiliriz ve bu nedenle de Çevre ve Orman
Bakanlığı çok geniş alanlarda ağaçlandırmalar
başlatmış ve bu, hızlı bir şekilde de çok büyük
miktarlarda da devam etmektedir.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Nerede, nerede? Bana bir örnek
göster!
NURİ USLU (Devamla) - 2002 yılına kadar
yapılan ağaçlandırma, erozyon kontrolü
çalışmaları, mera ıslahı çalışmaları
yılda 75 bin hektar iken 2003 yılından itibaren bu 125 bin
hektara, 175 bin hektara
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Yanan ormanı söyle! Kaç
hektar orman yandı?
NURİ USLU (Devamla) -
375 bin hektara, 2007
yılında da tam 400 bin hektara
çıkarılmıştır.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Rehabilitasyon
NURİ USLU (Devamla) Ormanlar talan oluyor, ormanlar
dağıtılıyor
Bunlar, tamamen yanlış
düşüncelerdir.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Rehabilitasyonu dâhil etme!
NURİ USLU (Devamla) Ormanlar, bizim, milletimizin
kaynağıdır. Ormanları da
AKİF AKKUŞ (Mersin) Millî
varlıklarımızdır
NURİ USLU (Devamla) Ormanlar bizim millî
varlıklarımızdır.
BAŞKAN Sayın Milletvekili, lütfen dinler misiniz.
NURİ USLU (Devamla) 6831 sayılı Kanunda,
aynı zamanda Anayasamızın 169uncu maddesinde ormanlar
daraltılamaz, ormanların mülkiyeti devrolunamaz denilmektedir.
Ormanlar, tamamen kontrol altına alınmıştır.
Aslında, geçen haftaki görüşmelerimizde MHPden Sözcü
arkadaşımız Sayın Şandır da söyledi, o da orman
mühendisidir, benim büyüğümdür, saygı duyuyorum. Bir kere, şunu
bilmek lazım: Orman teşkilatından, orman idaresinden bir
şey almak çok zordur.
FEVZİ TOPUZ (Muğla) O lafta kaldı.
NURİ USLU (Devamla) - Bir kere, orman, Orman Kanunu ve
ormancılık politikası ta 1945li yıllardan itibaren
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Uslu, tamamlar mısınız.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Yasayla alıyorsun. Zaten
fark yok ki, yasayla alıyorsun.
NURİ USLU (Devamla) - ...Ormancılık Yasasında
daha çok ormanların korunması yönünde
Ama insanlar göz ardı
edilmiştir. Şimdi bu kanunlarla -biraz insanı- Her şey
insan içidir. diyerek Ormanlar da, ovalar da, yaylalar da insan içindir.
diyerek, bu daha çok gündeme getiriliyor.
Turizmi Teşvik Kanunuyla beraber deniz, kum ve tesis olan
turizm anlayışının, artık bundan sonra, 21inci
yüzyılda, turizm, ekoloji, tarih, kültür, folklor ve bütün değerleri
de kapsayan bir turizm olarak geliştirilmesi gerekiyor. İşte o
nedenle, aslında Anayasa Mahkemesinin belirtmiş olduğu
gerekçeleri de gündeme alarak bu yasada şu getiriliyor: Bir kere, kamu
yararının zorunlu kıldığı hâllerde ancak ormandan
turizme tahsis yapılır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Uslu, konuşma
süreniz bitti.
NURİ USLU (Devamla) Teşekkür ediyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahısları adına ikinci söz,
Bursa Milletvekili Sayın Necati Özensoya aittir.
Buyurun Sayın Özensoy. (MHP sıralarından
alkışlar)
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu kanun görüşülmeye başladığında,
kanunun tümü üzerinde soru-cevap kısmında Sayın Bakana Bu kanun
Turizmi Teşvik Kanunu değil, ormanları kesme, ormanları bir
anlamda yok etme kanunu. Bununla ilgili, yine Bursada benim bildiğim bir
hazır proje var. Bunun dışında Türkiyede başka
projeler var mı? diye bir soru sordum. Sayın Bakanımız çok
incindiğini ifade etti. Ancak, buraya çıkan konuşmacılar da
dâhil olmak üzere, bu kanunun maddelerine de baktığımızda,
burada turizmle alakalı teşvikte ne KDV indirimi ne turizmde
çalışanların istihdamında herhangi bir indirim
Yani buna benzer
turizmi teşvik edecek herhangi bir teşvike rastlamıyoruz. Sadece
orman alanlarının turizme tahsis edilmesiyle alakalı bir kanun
çıkartıyoruz. Dolayısıyla bu orman alanlarının
yüzde 1ini de
Bir anlamda, zaruret de olsa, demek ki bu bir ihtiyaçtan
kaynaklanıyor. Bu anlamda, orman alanlarıyla alakalı da bu tahsisler
gerçekleşecek ve orman alanlarının yaklaşık yüzde 1i
yok olacak demektir.
Ben Bursadan bahsettim. Bursayla ilgili biz parti olarak bir
2023 Yeşil Metropol Bursa Hareket Planı hazırladık. Çok
kapsamlı bir plan. Bununla alakalı, burada isminden de belli
olduğu gibi, Bursa yeşil Bursa. Bu yeşilliğini de Bursa
elbette ormanlarından alıyor. Bursaya Ankaradan, Mezitlerden
girdiğiniz zaman, o Mezitlerden İnegöle kadar
baktığınızda, Bursanın sınırlarında
yeşilin hemen hemen bütün tonlarını görebilirsiniz. Bir rivayete
göre Hızır Aleyhisselam Bursada yeşil torbasını
düşürdü. derler. Bu güzellikler, yani Bursanın güzelliği
dolayısıyla bu ormanlarından gelmektedir.
Bu ifade ettiğim planda yine, Bursaya bu güzelliğini
veren Uludağla alakalı yetki kargaşasından bahsettik. Bu
Teşvik Yasasında öncelikle ormanları tahsisten ziyade,
yönetmeliklerde bu tür alanların yetkisinin kimde olduğunu çözmemiz
lazım. Bakın, Bursa Uludağda Büyükşehir Belediyesi,
jandarma, Millî Parklar Müdürlüğü, İl Turizm Müdürlüğü, İl
Özel İdaresi gibi yedi kurum yetkili ve sorumludur. Dolayısıyla,
bu yetki karmaşası içerisinde neler yapıldığı, ne
hâllere gelindiği ortadadır.
Yine, son yıllarda Uludağa gideniniz varsa, burada yine
turizm yapmak adına, Uludağ birçok yere, birçok mahfele
peşkeş çekilmiş ve maalesef, Uludağ yok olmak üzeredir.
Yine, yaptığımız bu planda Bursanın su
planından bahsetmişiz. Yine, Evliya Çelebi Bursayı
dolaştıktan sonra Seyahatnamesinde derki: Velhasıl Bursa sudan
ibarettir. Ama günümüzde, maalesef, Bursa sudan ibaret değil. Çünkü,
Uludağdaki yapılaşmadan, oradaki çarpık
yapılaşmadan kaynaklanan bir durum söz konusu ve önümüzdeki
yıllarda Bursa, Uludağdan gelen, Bursanın bütün su
ihtiyacını karşılayan o havzanın kirlenmesiyle belki
de susuz kalacak, belki de dışarıdan su
arayışları içerisine girecek.
Değerli milletvekilleri, Bursayla alakalı, yine bu
yasanın arkasından, bahsettiğim teleferik projesi
tartışılıyor. Teleferik, şu anda Bursanın
Teleferik diye anılan yerinden Sarıalana kadar olan bir proje,
yıllar önce yapılmış. Ama yeni bir projeden bahsediliyor,
bu da Oteller bölgesine kadar uzanan bir proje. Ancak, bunlar konuşulurken
mevcut projenin üzerine Sarıalandan, ilaveden bahsedilmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özensoy, devam edin.
NECATİ ÖZENSOY (Devamla) Yeni bir hattan ve hatta her
istasyonda yeni tesislerden, yeni konaklama tesislerinden bahsediliyor, bu
proje konuşuluyor. Dolayısıyla, bu yasa hayata geçtikten sonra,
yine bu turizmcilerin gelip teleferik hattı yapacağız diye
Bursaya bir tahribat daha vermesine müsaade etmemeliyiz.
Dolayısıyla, bu hakka sahip olacak, bu yatırımı
yapacak insanların Uludağın o güzel böğrüne bir hançer
daha saplamasına müsaade etmemeliyiz. Bu projeler elbette kamu yararı
taşıyan projeler olmalı. Kamu yararı demek, para kazanmak,
birilerine para kazandırmak değildir. Kamu yararı,
yarınlarda ülkemizi nasıl bulduysak, topraklarımızı
nasıl bulduysak, ormanlarımızı nasıl bulduysak
çocuklarımıza, onlara öyle ülkemizi bırakmak demektir.
Bu konuda milletvekillerimizin hassasiyetini rica ediyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özensoy.
Sayın milletvekilleri, madde üzerinde soru-cevap
işlemine başlıyoruz.
Toplam süreniz on dakika.
Buyurun Sayın Öztürk, ilk soru sizin.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Aracılığınızla Sayın Bakana sormak
istiyorum: Hazine mülkiyetinde yeterli alanın bulunmadığı
durumlarda maddede sayılan turizm yatırımları için
ormanlık alandan tahsis yapacaksınız. Hazinenin mülkiyetinde
olmamakla birlikte devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerde
müsait yer varsa buradan tahsis yapmadan doğrudan ormanlık alandan
tahsis yapılması, Anayasa Mahkemesinin tahsis için
aradığı zorunluluk veya kaçınılmazlık
koşulunun yerine getirilmemiş olduğu anlamına gelmez mi?
Anayasa Mahkemesinin aradığı koşulların
gerçekleşmesi için tasarıdaki mevcut hükmün hazine mülkiyetinde ve
orman dışında devletin hüküm ve tasarrufu altındaki
yerlerde yeterli alanın bulunmadığı durumlarda
şeklinde değiştirilmesi gerektiğine inanıyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Öztürk.
Sayın Varlı
MUHARREM VARLI (Adana) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakana sormak istiyorum: Yılankale ve Anavarza
Kalesi Adananın iki önemli turizm merkezlerindendir. Buralar şu
anda, ne yazık ki, turistlerimizin rahatça ziyaret edebileceği,
rahatça gezebileceği bir ortama getirilememiştir. Buraların ihtiyacını
karşılayacak ödeneği ayırıp buraları ne zaman
turistlerin rahat dolaşabileceği, rahat gezebileceği bir alan
hâline getireceksiniz? Bu konudaki düşüncelerinizi alabilir miyiz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Varlı.
Sayın Paksoy
MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, Kahramanmaraş ilimiz kültürel
dokusu, doğal güzellikleri ve tarihî yapısıyla ülkemizin önde
gelen illerinden biridir. Ancak yatırım olarak 2008 yılında
herhangi bir ödenek ayrılmış görünmemektedir. 2009
yılı için planlanan bir çalışmanız olacak
mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Paksoy.
Soru sorma işlemi tamamlanmıştır.
Sayın Bakan, buyurun.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul)
Çok teşekkür ederim arkadaşlar, hem konuşan
arkadaşlarımıza grup adına ve kişisel olarak hem de
soru soran arkadaşlarımıza.
Şimdi, Sayın Öztürk, galiba ilk soruda, hazine
mülkiyetinde yeterli arazi yoksa, orman sayılan yerlerden tahsiste
bulunacağımızı söyledi. Aslında onun bir ön
şartı daha var. Hâlen kanunda olduğu için biz burada yeniden
zikretmedik ama maddenin bütünü okuduğunuz zaman çıkıyor. Biz
gelişigüzel, orman sayılan yerleri hazine mülkiyetinde yeterli alan
bulunmadığı zaman tahsis etmiyoruz. Maddenin asıl başlığı
şöyle: Kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgelerinde ve turizm
merkezlerinde Bakanlığın talebi üzerine imar planları
yapılmış ve turizme ayrılmış yerlerdeki
taşınmaz mallardan
Yani bir ön şartı daha var. Orada,
kültür ve turizm koruma gelişim bölgesi olacak, turizm merkezi olacak veya
ve Bakanlığın talebi üzerine imar planları
yapılmış ve turizme ayrılmış yerler olacak. Bu
alanlarda hazine mülkiyetinde yeterli alan yoksa, orman sayılan yerlerden
tahsise geçiyoruz. Yoksa, gelişigüzel, herhangi bir orman sayılan
yeri tahsise geçmiyoruz.
İkincisi, Anayasa Mahkemesi de
Bir
arkadaşımız, 2002 günlü kararında Anayasa Mahkemesinin,
hangi hizmetler için orman sayılan yerlerin tahsis edileceğini tadat
ettiğini; bunun karayolları, telefon, elektrik, su, gaz, petrol, boru
isale hatları, savunma tesisleri gibi, sanatoryum gibi öncelikli kamu
hizmetlerine ilişkin bina ve tesisler olduğunu ve bu durum
karşısında artık ormandan bir turizm tesisi tahsisi
yapılamayacağını söyledi. Anayasa Mahkemesinin
kararını okursanız eğer bu yorumun haklı
olmadığını, açıkça Anayasa Mahkemesini
zikrettiğini görürsünüz. Bu konuyu iyi niyetle irdeleyen bütün
arkadaşlarımdan mahkeme kararını dikkatlice
okumalarını çok rica ediyorum. Diyor ki: Önemli olan husus, bu
hizmetlere ilişkin bina ve tesislerin Devlet ormanları üzerinde
bulunması veya yapılmasındaki kamu yararının orman
arazisinin bu hizmetlere tahsisini zorunlu hale getirmesidir. Bu çerçevede,
kamu yararının zorunlu kıldığı hallerde turizm
yatırımları için de Devlet ormanları üzerinde irtifak
hakkı tesis edilebileceği kuşkusuzdur. Anayasa Mahkemesi
kararı söylüyor ve yine devamında:
turizmin teşvik
edilmesinde kamu yararı bulunduğu ve zorunlu olduğu ölçüde
devlet orman alanlarının turizme tahsisinin gerektiği
yadsınamaz
Anayasa Mahkemesi kararını okuduğumuz zaman bu
yorumların, bu kaygıların ve bu değerlendirmelerin çok da
doğru olmadığı gözüküyor.
Arkadaşlarım Adanayla ilgili ve Kahramanmaraşla
ilgili sorular yönelttiler. Bizim de bütün çabamız zaten, Türkiyenin
mümkün olduğu kadar tarihsel ve kültür varlıklarını da
ortaya çıkarmaya çalışmak ve bu tarihsel ve kültür
varlıklarını da turizmin hizmetine sunabilmek. Yakında ben
bu dönem içinde Mardine, Urfaya ve birçok yere gidebildim ama
Kahramanmaraşta, örneğin, henüz bir değerlendirme yapma
şansım olmadı, yakın bir gelecekte onu
gerçekleştireceğim. Kahramanmaraş, bazı ürünlerini
uluslararası piyasaya çıkarmayı başarmış bir
ilimiz. Böylece önemli bir potansiyeli taşıdığını
herkese kabul ettirmiş bulunan bir ilimiz. Elbette oradaki,
kendiliğinden yaptığı bu tanıtımı destelemek
ve bir marka kent hâline getirmek bizim için asli görevlerden birisidir.
Aynı şekilde, Anavarza Kalesinin önemini biliyorum ama
ne yazık ki Bakanlığımızın imkânları bütün
bu ören yerlerinin, bütün bu tarihsel merkezlerin hak ettiği ölçülerde -ki
hak ettiğini çok kabul ediyorum- ve kısa bir süre içinde ortaya
çıkarılması, restorasyonunun tamamlanması ve bizim
insanımızın, dünya insanının hizmetine sunulması
konusunda henüz imkân vermiyor. Ama elimizden geldiği kadar
kaynakları doğru kullanmaya çalışarak ve bu yasa gibi
vesilelerle yeni kaynaklar da üretmeye çalışarak, herhangi bir
savurganlıktan özenle sakınmaya çalışarak, tarihsel
mekânları ve doğal güzellikleri turizmin hizmetine sunmak konusunda
bir gayreti hep birlikte paylaşıyoruz.
Geçen defa da söyledim, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu konuya
eleştirel yaklaşan arkadaşlarımızın da bizim de
ortak çabamız, turizmin, doğayı tahrip etmeden, tarihi tahrip
etmeden, insanımız için yararlı, ülkemiz için yararlı bir
sektör hâline dönüştürülmesidir. Büyük bir dikkatle bunu yapmaya
çalışıyoruz.
Birçok konu vardı turizmin beklediği ama bu gündeme
geldi. dedi bir arkadaşımız. Anayasa Mahkemesinin bir iptal
kararı var ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra bize
verilmiş bir süre var ve bundan sonra Türkiyede durmuş bulunan bir
turizm yatırımları tablosuyla karşı
karşıyayız. O yüzden, Anayasa Mahkemesinin vermiş
olduğu bu süre içinde bizim de bu düzenlemeyi yapmamız gerekiyor ve
bir kez daha altını çizerek söylüyorum: Anayasa Mahkemesinin
kararı bizim tarafımızdan ve bütün bu konuda danışmamız
gereken çevreler tarafından dikkatlice okunmuştur, altı
çizilmiştir. Burada, her arkadaşımızın
uyarısını tekrar dikkatle değerlendirmeye hazırız
ama Anayasa Mahkemesi kararının gerekçelerine ve Türkiyenin
gerçeklerine uygun ve Türkiyenin yararına uygun bir yasa çıkarma
faaliyeti içindeyiz.
Arz ederim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bakan.
Madde üzerinde soru-cevap işlemi
tamamlanmıştır.
Madde üzerinde dört adet önerge vardır.
Önergeleri önce geliş sırasına göre
okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra sayılı (1/551) esas
numaralı Tasarının Çerçeve 2 nci maddesi ile düzenlenen 2634
Sayılı Kanunun 8 inci maddesinin (A) fıkrasının (1)
numaralı bendinin ikinci paragrafının (a) bendinde yer alan
%1ini ibaresinin binde 5ini olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
|
|
Mustafa
Elitaş |
Mehmet Nil
Hıdır |
Mehmet
Şandır |
|
|
Kayseri |
Muğla |
Mersin |
|
|
Nuri Uslu |
Ramazan
Başak |
Abdulkerim
Aydemir |
|
|
Uşak |
Şanlıurfa |
Ağrı |
|
|
|
Abdurrahman
Arıcı |
|
|
|
|
Antalya |
|
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra sayılı kanun
tasarısının 2nci maddesinin Bu kanuna göre tahsis edilecek
orman sayılan yerlerde; başlığı altındaki c
fıkrasında 3 katının 5 olarak değiştirilmesini
devamla, ancak Golf, futbol sahası, voleybol, basketbol ve hentbol
sahaları için 3 katı kadar ibaresinin madde metnine eklenmesini talep
ederiz.
|
|
R. Kerim Özkan |
Turgut Dibek |
Osman Kaptan |
|
|
Burdur |
Kırklareli |
Antalya |
|
|
Şevket
Köse |
|
Mevlüt
Coşkuner |
|
|
Adıyaman |
|
Isparta |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 2. maddesinin;
A fıkrasının 1'inci paragrafındaki
"kapanan yollar ve yol fazlasının resen tescili" ibaresinin
metinden çıkarılmasını,
A fıkrasının 2'nci paragrafının a
bendindeki "Turizme tahsis edilecek alan, il genelindeki toplam orman
sayılan yerlerin %1'ini geçemez" hükmünün % 0,5'ini geçemez olarak
değiştirilmesini,
C fıkrasındaki "2886 sayılı Devlet
İhale Kanunu ile 6831 sayılı Orman Kanunu hükümlerine
bağlı olmaksızın" hükmünün "2886 ve 4734
sayılı Kamu İhale Kanunları hükümlerine bağlı ve
6831 sayılı Orman Kanunu hükümlerine bağlı olarak
şeklinde değiştirilmesini,
D fıkrasındaki "Türk ve yabancı uyruklu gerçek
ve tüzel kişilere" yerine Türk uyruklu gerçek ve tüzel
kişilerle yabancı ortaklı tüzel kişilere" olarak
düzenlenmesini arz ve teklif ederim.
|
|
Mustafa Enöz |
Prof. Dr.
Abdülkadir Akcan |
Hasan
Çalış |
|
|
Manisa |
Afyonkarahisar |
Karaman |
|
|
Necati Özensoy |
|
Rıdvan
Yalçın |
|
|
Bursa |
|
Ordu |
BAŞKAN Şimdi maddeye en aykırı önergeyi
okutup işleme alacağım efendim:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra sayılı "Turizm
Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarı" sının çerçeve 2 nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Harun
Öztürk
İzmir
"Madde 2 - 2634 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin
(A) fıkrasının (1) numaralı bendi ile (C) ve (D)
fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"(1) Hazineye ait olan yerler Maliye
Bakanlığınca, Bakanlığa tahsis edilir. Hazine
adına tescili yapılmamış Devletin hüküm ve tasarrufu
altındaki yerlerle, kapanan yollar ve yol fazlarının resen
tescili, talep tarihinden başlayarak en geç bir ay içinde tamamlanır.
Bakanlığa yapılacak tahsislerle ilgili olarak;
a) Sağlık turizmine yönelik fizik tedavi tesisi veya
rehabilitasyon merkezi tesislerini kapsayan konaklamalı tesisler
yapılabilmesi için iklimsel ve çevresel zorunluluk bulunan,
b) Termal turizmine yönelik jeotermal kaynakları bulunan,
c) Kış turizmi
kapsamında uygun yapı ve tesislerin yapılabileceği yeterli
pist uzunluğunu ve gerekli rakımı sağlayan,
d) Eko-turizm kapsamında yer alan yayla turizmi, kırsal
turizm ve benzeri turizm türlerine yönelik tesislerin yer alabileceği
çevresel ve sosyal anlamda imkân sağlayan,
yerlerin orman alanı içinde kalması, söz konusu yerlerin
başka koşul aranmadan turizm amacıyla tahsis edilebileceği
anlamına gelmez. Bu yerlerin turizm amacıyla tahsis edilebilmesi için
turizm alanı veya bölgesi ilan edilen yerler kapsamında olması,
orman olarak muhafaza edilmesinden daha üstün bir kamu yararının
bulunması, daha önce ormandan yapılmış tahsis
alanlarından yatırımı henüz başlamamış alan
bulunmaması ve amenajman planlarında gerekli
değişikliklerin yapılması koşulları aranır.
Bu koşulların varlığı hâlinde söz konusu yerler talep
tarihinden başlayarak en geç bir ay içerisinde Çevre ve Orman
Bakanlığınca, Bakanlığa tahsis edilir.
Bu Kanuna göre tahsis edilecek orman sayılan yerlerde;
a) Turizme tahsis edilecek
alan, il genelindeki toplam orman sayılan yerlerin % 0,5ini geçemez.
b) Yapılaşmaya
esas inşaat hakkı, ormanın en zayıf yerinde ve toplu olmak
üzere yüzde 6'yı geçemez.
c) Turizm yatırımı için tahsis edilen orman
alanının üç katı kadar alanın ağaçlandırma bedeli
ve ağaçlandırılan bu alanın üç yıllık bakım
bedeli, yatırımcı tarafından Orman Genel Müdürlüğü
hesabına, doğrudan belirtilen ağaçlandırma ve bakım işlerinde
kullanılmak şartıyla yılı içinde bir taraftan gelir
diğer taraftan ödenek kaydedilir. Belirtilen bedelin
yatırılmadığının tespiti hâlinde,
yatırımcıya turizm yatırımı veya işletmesi
belgesi verilmez.
C. Bakanlığın tasarrufuna geçen
taşınmazların yatırımcılara tahsisi,
kiralanması ve bunlar üzerinde irtifak hakkı tesisine ilişkin
esaslar ile süreler, bedeller, hakların sona ermesi ve diğer
şartlar ile saydamlık, güvenilirlik, eşit muamele, kamu
kaynaklarının etkin ve verimli kullanımı ilkeleri
doğrultusunda Bakanlık, Maliye Bakanlığı ve Çevre ve
Orman Bakanlığı tarafından genel hükümlere göre
sonuçlandırılır.
D. Bakanlığın tasarrufuna geçen
taşınmazları (C) fıkrası uyarınca tespit
edilmiş olan şartlarla Türk ve yabancı uyruklu gerçek ve tüzel
kişilere tahsis etmeye Bakanlık yetkilidir. Bu taşınmazlar
üzerinde bağımsız ve sürekli nitelikli üst hakları dahil
olmak üzere irtifak hakkı tesisi ve bunlardan alt yapı için gerekli
olanlar üzerinde, alt yapıyı gerçekleştirecek kamu kurumu lehine
bedelsiz irtifak hakkı tesisi, Bakanlığın uygun görüşü
üzerine, Maliye Bakanlığınca belirlenen koşullarla ve bu
Bakanlık tarafından yapılır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM
KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Söz istemi var mı?
Gerekçeyi mi okutalım Sayın Öztürk?
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Çerçeve 2 nci maddenin anayasaya aykırı
olduğu düşünülmektedir. İşbu değişiklik önergesi
ile tasarının anayasaya aykırılıkları giderilmeye
çalışılmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 2. maddesinin;
A fıkrasının 1inci paragrafındaki kapanan
yollar ve yol fazlasının resen tescili ibaresinin metinden
çıkarılmasını,
A fıkrasının 2nci paragrafının a
bendindeki Turizme tahsis edilecek alan, il genelindeki toplam orman
sayılan yerlerin yüzde 1ini geçemez hükmünün yüzde 0,5ini geçemez
olarak değiştirilmesini,
C fıkrasındaki 2886 sayılı Devlet İhale
Kanunu ile 6831 sayılı Orman Kanunu hükümlerine bağlı
olmaksızın hükmünün 2886 ve 4734 sayılı Kamu İhale
Kanunları hükümlerine bağlı ve 6831 sayılı Orman
Kanunu hükümlerine bağlı olarak şeklinde değiştirilmesini,
D fıkrasındaki Türk ve yabancı uyruklu gerçek ve
tüzel kişilere yerine Türk
uyruklu gerçek ve tüzel kişilerle yabancı ortaklı tüzel
kişilere olarak düzenlemesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Enöz (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM
KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul)
Hayır efendim.
BAŞKAN Söz istemi var mı?
Buyurun Sayın Akcan. (MHP sıralarından
alkışlar)
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı tasarının 2nci maddesiyle ilgili olarak vermiş
olduğumuz önergeyle ilgili Hükûmetin ve Komisyonun katılmaması
nedeniyle açıklama gereği için huzurlarınızda bulunuyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olduğumuz
tasarının genel gerekçesinde
sektörde faaliyette bulunmak isteyen
gerçek ve tüzel kişilere kamu imkânlarını uygulanan mevzuat
çerçevesi içerisinde sunmaktadır. denmektedir. Bunu tasarının
geneli hakkında şahsım adına konuşma yaparken de ifade
etmiştim.
Uygulanmakta olan mevzuat Kamu İhale Kanunu ve
kanunları, tahsis edeceğimiz arazi orman arazisiyse orman
arazilerinin sevk ve idaresine yönelik işlemleri hukuk devleti olan
ülkemizde, devletimizde kanunla tanımlayacağımız için, bu
işleri tanımlayan bir kanun. Eğer bu tasarının 2nci
maddesinin (C) paragrafındaki Bakanlığın tasarrufuna geçen
taşınmazların yatırımcılara tahsisi,
kiralanması ve bunlar üzerinde irtifak hakkı tesisine ilişkin
esaslar ile süreler, bedeller, hakların sona ermesi ve diğer
şartlar ile saydamlık, güvenilirlik, eşit muamele, kamu
kaynaklarının etkin ve verimli kullanımı
ilkelerini bu
saydığım üç kanun sağlamıyorsa o zaman bu kanun
tasarısını görüşmeden önce Kamu İhale Kanunları
ile Orman Kanununu getirip tasarının 2nci maddesinin (C)
fıkrasında ifade edilen saydamlık, eşitlik, kamu
kaynaklarının kullanılmasında hakkaniyetin
sağlanmasını sağlayacak doğrultuda düzenleyelim, ondan
sonra bu kanun tasarısını görüşelim. Mevcut Kamu İhale
Kanunları şeffaflığı sağlamıyor mu?
En son çıkan 4734 sayılı Kamu İhale Kanununu
burada, Mecliste, şimdi AKP sıralarında oturan en az 40-50
milletvekilinin katkısıyla, iştirakiyle ve onların
oylarıyla kabul ettik. Onlar muhalefetteydi ve bu söylediğim ilkeler
adına bu arkadaşlarımız Türkiye için çok hayırlı
bir kanun çıkardığımızı ifade ettiler.
İfadeleri de tutanaklarda mevcut. Şimdi biz bu kanunların neyine
güvenmiyoruz da, şeffaflık ilkesini, üç bakanlığın
bürokratının kendi süzgeçlerini de işin içine katarak
sağlayacağı ilkeler doğrultusunda tahsisi öngörüyoruz?
Bütün bunları iyi değerlendirmek durumundayız.
Değerli milletvekilleri, bugün haber portallarına bir
haber düştü: Yarın Vladimir Putin görevi bırakıyor.
Bırakmadan önce bugün şok bir imza attı. diye. Stratejik önemi
olan işlerde yabancılara asla ne inceleme ne araştırma ne yatırım
yapma hakkı tanımayan bir kanunu imzalayarak yarın görevi teslim
edecek. Topraklarımız da çok kıymetli, bizim için stratejik. Bu
itibarla, yabancılara arazileri tahsis edelim, ama gidip dünyanın hiçbir
yerinde -başka ülkeler için biz yabancı durumundayız- Türkiyede
kurduğumuz bir şirket aracılığıyla
yatırım yapamayız. Gidin yapın! Yapamazsınız.
Ancak, o ülkede kurmuş olduğunuz bir şirket varsa, yani siz
örneğin Almanya için yabancısınız, siz, Almanya için
yabancı olmanız nedeniyle, Türkiyede kurduğunuz bir şirket
aracılığıyla yatırım yapamazsınız,
fakat orada kuracağınız bir şirketle yatırım
yaparsınız. Biz de diyoruz ki bu önergemizle: Yabancı uyrukluların
kuracakları şirketler veya onların ortak olduğu
şirketlere arazi tahsisi yapalım. Yapalım, turizmde
genişlemeyi sağlayalım. Bizim önerimiz, yabancılara
doğrudan doğruya bu tahsisin yapılmasının doğru
olmayacağı. Niçin? Yabancıların yurt dışında
kurmuş olduğu şirketler gelir buraya, arazi tahsisi
alırlar, yurt dışında kurmuş olduğu turizm
şirketleri aracılığıyla parasını oradan
tahsil etmek üzere turisti Türkiyeye getirirler, burada güneşten,
denizden faydalandırır, giderken
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Akcan, devam edin.
ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) -
Türk turizminin genel yapısı her şey dâhil sistemi
olduğu için, otele iner, otelden çıkar gider süresi bittiğinde.
Karşılıklı vergilerin önlenmesine dair bir anlaşma da imzalanmışsa
eğer ülkenizle o ülke arasında
Para orada toplandı, her
şey orada, vergi de orada, Türkiye'de sadece asgari ücretli işçileri
kullanarak hizmet alımından yararlanırlar, benim
kaynaklarımı bu şekilde kullanmış olurlar. Eğer
Türkiye'de yabancıların kurduğu şirketler, Türkiye'de
kurulmuş şirketler esas alınırsa, burada vergilendirilecek,
kaynaklar burada kalacaktır.
Bu itibarla, önergemizde en önemli husus bu. Daha başka
önergelerde de her ilin kendi bünyesindeki orman varlığının
yüzde 1inden fazlasının tahsis edilemeyeceği hükmü yarı
yarıya azaltılıyor, benim önergemde de bu vardı, bunu
aşağı çekmek gerektiği düşüncesiyle bu önerge
verilmiştir.
Önergemize desteğinizi bekler, yüce heyetinize saygılar
sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Akcan.
Önergeyi oylarınıza
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Karar yeter sayısı
istiyoruz.
BAŞKAN -
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra sayılı kanun
tasarısının 2nci maddesinin Bu kanuna göre tahsis edilecek
orman sayılan yerlerde; başlığı altındaki c
fıkrasında 3 katının 5 olarak değiştirilmesini
devamla, ancak Golf, futbol sahası, voleybol, basketbol ve hentbol sahaları
için 3 katı kadar ibaresinin madde metnine eklenmesini talep ederiz.
R.
Kerim Özkan (Burdur) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu önergeye?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM
KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
KÜLTÜR TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul)
Sayın Başkanım, katılmıyoruz.
Bir de izin verirseniz, bir cümleyle, biraz önceki önergeyle
ilgili bir bilgi vermek istiyorum.
Biz, bir önceki önergenin konusu olan alanlarda maddede sadece
yazım düzeltmesi yaptık, yani ne Türk ve yabancı uyruklular
kavramını biz getirdik ne de belli İhale ve Orman
Yasasından muaf olma hükmünü biz getirdik, bunların hiçbirini yeni
getirmedik, hepsi Kanunda var. Bir yanlış anlaşılma
olmasın.
Bu önergeye katılmıyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önerge üzerinde söz isteyen var mı?
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Evet.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; verdiğimiz önerge hakkında söz
almış bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Önergemize Sayın Bakan ve Komisyon katılmadı ama
siz değerli milletvekillerinin katılacağını
zannediyorum. Şöyle ki, değerli arkadaşlarım, bu yasa
Komisyona geldiğinde Tahsis edilen alanlar için, kesilecek her ağaç
için mahallinde iki ağaç veyahut da ağaç dikilecek yer yoksa orman
dairesinin göstereceği herhangi bir alanda 4 misli ağaç dikilir.
deniyordu. Yani ağaç dikiyoruz ibaresi yanlış, fidan
dikiyoruz. Keseceğimiz ağaçlar yüz yıllık, iki yüz
yıllık, asırlık ağaçlar, doğa güzeli, birer abide
eseri. O ağaçlar yerine fidan dikeceğiz. Bu fidanlar bir aylık,
iki aylık fidanlar. Biz dedik ki Komisyonumuza geldiğinde
Biz tali
komisyonuz Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu. O Komisyonda bizim sayısal çoğunluğumuza
göre yapacağımız herhangi bir şey yok. Milliyetçi Hareket
Partisiyle Cumhuriyet Halk Partisi bir önerge verdik. Bu yasa bu şekilde
olmaz ancak
Bu alanlarda 5 misli ağaç, fidan dikilir ve beş
yılda bu fidanların dikimi o tahsisi kullanan işletme tarafından
bakılır. ibaresini ekledik. Ancak Bayındırlık
Komisyonunda bu tekrar üç yıl olarak değiştirilmiş. Biz
burada, ağaç kesmenin, yaş kesmenin baş kesme olduğunu
biliyoruz. Komisyonunuz bu tartışmadan sonra
Televizyonlarda
tartışmalar oldu. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi
el ele vermiş, kesilen ağaçlar yerine ağaç dikilmesini öneriyor,
bu ormanları, bu ekolojik sistemi bir daha nasıl yakalarız diye
Bizim o Komisyonda -5 biz, artı 2 de arkadaşlarımız- 7
üyeyle yapacağımız başka bir şey yoktu. Ben
vatandaşlarımızı uyarıyorum burada. Ancak burada,
ağaç kesilen yerlerin 2 misli anlamında, 5 misli anlamında bir
önergeyle bu yasaya bir güzellik katmak istedik. Burada da golf
sahalarının büyük olduğu, hentbol sahalarının büyük olduğu,
voleybol sahalarının büyük olduğu, bunların 5 misli
alanlara orman dikilemeyeceği öneriliyor. Tamam, biz onları kabul
ediyoruz. Onlar 3 misli olarak kalsın ama turizm anlamında, bina
anlamında tahsis edilen yerlerin en az 5 misli bir orman alanına
ilgili işletme fidan dikecek, ağaç dikmeyecek. Bu fidanları öyle
çok fidanlar da değil; 3 lira, 5 lira. Beş yıllık
bakımını da üstlenerek Orman Genel Müdürlüğüne
parasını yatıracak ve bunu yaptığı sürece o
turizm tahsisiyle ilgili işletme ruhsatı verilecek. Önergemiz bu
mealdedir. Yani, bu kesilecek yerlerdeki her ağaç
Biliyorsunuz öyle
ağaçlar vardır bölgelerde, gerçekten bir abidedir ama turizme
gereklidir, istihdam yaratmak istiyoruz, turizmi geliştirmek istiyoruz, bu
ağacın kesilmesi gerekiyor. O ağaç binlerce fidan demek.
Yıllara meydan okumuş, doğaya meydan okumuş, o
taşın arasından çıkmış bir filiz
asırlık ağaç olmuş. O ağacı koruyamıyoruz,
tesis için kesiyoruz ama onun karşılığında da orman
idaresinin göstereceği alanlarda 5 misli bir fidan dikim sahası
Bunun çok büyük bir maliyeti yok. Önergemiz bu yöndedir.
Biz, orman alanlarının artırılmasından
yanayız. Sizler de çevrecisiniz, sizler de ağacı seviyorsunuz,
sizler de yeşili seviyorsunuz, bizler de ağacı seviyoruz, bizler
de yeşili seviyoruz. Amacımız bu cennet vatana, tekrar bu
kaybettiğimiz güzellikler geri gelmez ama ona muadil
ağaçlandırma alanlarını tahsis edelim istiyoruz. O
tartışmalarda gerçekten bizler sanki çevreci değiliz,
yeşili sevmiyoruz, ağacı sevmiyoruz gibi bir algılama oluşturuldu
ama bu Parlamento düzeyinde oyunuz kadar konuşuyorsunuz. Yani,
aslanın kedi tarafından boğulduğu yer burası çünkü
oyumuz kadar konuşuyoruz. Bunu sizlere söylemiyorum,
vatandaşlarımıza söylüyorum. Onun için, bu önergemizin siz
değerli milletvekilleri tarafından kabul edilmesini öneriyor,
tümünüze saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özkan.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Karar yeter sayısı
istiyorum.
BAŞKAN Arayacağım efendim.
Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra sayılı (1/551) esas
numaralı Tasarının Çerçeve 2 nci maddesi ile düzenlenen 2634
Sayılı Kanunun 8 inci maddesinin (A) fıkrasının (1)
numaralı bendinin ikinci paragrafının (a) bendinde yer alan
%1ini ibaresinin binde 5ini olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM
KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul)
Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi mi okutuyoruz efendim?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Değişiklikle il genelinde tahsis edilebilecek
alanların azami sınırının düşürülerek, tahsis
edilebilecek orman alanlarının daha fazla
daraltılmasının önlenmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, maddeyi oylamadan önce Komisyonun bir
düzeltme talebi vardır.
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM
KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Sayın
Başkanım, 2nci maddenin (C) bendinde ile kelimesinin virgülle
değiştirilmesi, redaksiyon noktasında bir talebimiz var.
BAŞKAN Teşekkürler.
Tutanaklara geçti efendim.
2nci maddeyi kabul edilen önerge ve Komisyon tarafından
yapılan düzeltme doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- 2634 sayılı Kanunun 10 uncu maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 10- Belgeli işletmelerin uygulayacakları
fiyat tarifelerinin hazırlanması ve onaylanmasına ilişkin genel
ilkeler Bakanlıkça belirlenir."
BAŞKAN Madde üzerine gruplar adına ilk söz, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Muğla Milletvekili Sayın Fevzi Topuza
aittir.
Buyurun Sayın Topuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA FEVZİ TOPUZ (Muğla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 3üncü maddesi
üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına görüşlerimi
açıklamak üzere söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla
selamlarım.
Değerli milletvekilleri, doğal, kültürel ve tarihî
özellikleri nedeniyle çekim merkezi olan alanlarda turizmin gelişmesi,
bölge ve ülke ekonomisine önemli katkılar getirmektedir. Ancak, bu
gelişme, çoğu zaman, kısa vadede çok gelir getirme
anlayışı ile turistik çekiciliği oluşturan
unsurların korunması amacına ters düşmektedir. Ülkemiz
doğal kaynakları turizm sektörünün hizmetine sunulurken
koruma-kullanma dengesinin kullanma lehine bozulduğu ve birçok turistik
yörenin, doğal çevrenin fiziki ve doğal altyapı eşiklerinin
aşıldığı yaşanarak görülmektedir. Turizm
sektöründeki gelişmenin ne yazık ki yatak sayısı ile
ilişkilendirildiği ve başlangıçta hazırlanan fiziki
plan ve kararların büyük ölçüde yatak sayısında artış
sağlayacak bir şekilde revize edildiği bilinmektedir.
Yaşanan bu planlı değişiklik taşıma
kapasitelerini zorlamakta ve doğal çevrenin bozulmasına neden
olmaktadır.
Değerli milletvekilleri, tarih, kültür, doğal çevre
değerlerini dikkate almayan bir turizm anlayışı, kendisini
ortaya çıkaran bu değerlerin ortadan kalkmasına neden
olmaktadır. Sürdürülebilir turizm kalkınması, doğal
çevrenin, tarihî ve kültürel değerleri korunmasıyla
sağlanabilmektedir. Ancak, bugün ortaya konulan uygulamalar, ülkemizin
ormanlarının, yaylalarının, kıyıların,
zengin tarih ve kültürel mirasımızın her geçen gün bir
parçasının yok edilmesine neden olmaktadır.
Sayıştay Başkanlığının
Kıyıların Kullanımının Planlanması ve
Denetimi başlıklı 3/10/2006 tarihli raporunda görüleceği
üzere Yapılaşmalar kıyı bölgelerimizde olanca
hızıyla devam etmekte, kıyı kesimlerimiz çarpık
kentleşme ve ikinci konut alanlarıyla betonlaşmakta,
ormanlarımız yanmakta, yangınlar da çevre kalitesini
bozmaktadır. denilmektedir.
Değerli arkadaşlarım, AKP Hükûmeti, bu olupbiteni sadece
izlemekle yetinmektedir. Örneğin, 22nci Dönemde orman
yangınları hakkında verilen araştırma önergesinin
işleme alınmaması buna örnektir. Kamuoyunun tepkisini ölçmek
üzere geçen dönem kamuoyuna servis edilen Kıyı Yasasının,
kıyı dolgu alanı ve su alanında imar planı kararı
ile neredeyse her türlü kullanım için yatırımcıya teslim
edilme girişimleri, söz konusu tasarının Sayıştay
Başkanlığının uyarılarına karşın
aynı niyetle yakında önümüze getirileceği aşikârdır.
4916 sayılı Yasa ile kimi turizm tesislerinin plan
dışı uygulamalarının yasal hâle getirilmesi; ülke
turizmine sağladığı katma değeri
tartışmasız olan, ancak yerel yönetimler ve turizm
kuruluşlarınca taşıma kapasitesinin dolduğu
uyarıları; 85 bin yatağa sahip Bodruma dönemin Kültür ve Turizm
Bakanı Atilla Koç tarafından 100 bin yatak daha önerilmesi; turizm
bölgelerinde, kıyılarda, orman alanlarında, sit
alanlarında, meralarda, birinci sınıf tarım arazilerinde,
ilgili kuruluşların uygun görüşlerine
başvurmaksızın, hatta ÇED raporuna dahi gerek duyulmadan her
türlü madencilik faaliyetlerine açılması; tasarı ile
ormanların yüzde 1inin turizme tahsis edilmesi ve ormanlarda
gerçekleştirilecek yapılaşma oranının kent
merkezlerindeki gibi yüzde 30a yükseltilmesi, AKP Hükûmetini anlatmakta,
turizme bakış açısını ortaya koymaktadır.
Değerli milletvekilleri, her türlü doğal
kaynağın koruma-kullanma dengesi gözetilmeksizin aşırı
ve dengesiz kullanımının ortaya çıkardığı
çevre sorunları, insanlar dâhil tüm canlıları tehdit etmektedir.
Üniversitelerin, sivil toplum örgütlerinin ve meslek odalarının
televizyon ekranlarına ve gazete sayfalarına yansıyan bilimsel
veri ve belgelerinden duyuyor ve görüyoruz. Oysa doğal kaynakların
kullanımda kullanma ve koruma dengesinin sağlandığı,
doğal ve kültürel çevrenin korunduğu ölçüde turizm sektörünün de var
olmaya devam edeceğini hâlâ anlamadığımız ve AKP
Hükûmetinin anlayamadığı anlaşılmaktadır. Ne
yazık ki, kısa vadede çok kâr etme anlayışının
ortaya koyduğu politika, turizmin sürdürülebilirliğini tehlikeye
atmaktadır. Zira, sürdürülebilir turizm ve yaşatılan çevre
politikalarının ve stratejilerinin bilimsel doğrularla
desteklenmesinin ötesinde bu doğruların yaşama geçmesi için
güçlü bir iradeye ve turizm ahlak anlayışına gerek vardır.
Bugün görülmektedir ki ormanlar, kıyılar ve sit
alanları, yaylalar, sulak alanlar, tarım arazileri gibi doğal
varlıklarımız, işgal eden ve amacı
dışında kullanan ve tahrip edenlerden korunacağına,
plansız kullananlar, aşırı kullananlar ya da tahrip edenler
lehine çıkarılan yasal düzenlemelerle ne yazık ki yok edilmekte
ve önlem alınamamaktadır.
AKP Hükûmetinin bugün her ne kadar orman arazilerinin turizm
yatırımlarına tahsisinde kamu yararı bulunduğu
düşünülebilirse de, ormanların orman olarak korunmasındaki kamu
yararının daha öncelikli, üstün nitelikte olduğu
açıktır.
Anayasa Mahkemesinin kararlarına karşı ülkemizin
ulusal değerlerine dayatılan bu tasarı,
ormanlarımızın, yaylalarımızın,
kıyılarımızın ve diğer doğal varlıklarımızın
daha da tahrip ve talan edilmesinin önünü açacaktır.
Değerli milletvekilleri, 2634 sayılı Kanunun
10uncu maddesinde değişiklik yapan tasarıda Belgeli
işletmelerin uygulayacakları fiyat tarifelerinin
hazırlanması ve onaylanmasına ilişkin genel ilkeler
Bakanlıkça belirlenir." denilmektedir.
Değerli arkadaşlarım, tasarının bu
maddesini değerlendirmeden önce bu maddeyle doğrudan ilgili
olduğunu düşündüğüm bazı uygulamaları sizlerle
paylaşmak istiyorum: Bunlardan biri, bugün uygulanmakta olan her şey
dâhil sisteminin uygulanması. Bir diğeri, yabancıların satın
aldıkları evleri gizlici kiraya vermeleri. Üçüncüsü ise, Kültür ve
Turizm Bakanlığının bu olaya bakışıdır.
Kendinden başka kırk dokuz sektöre iş alanı yaratan turizm
sektörünün her şey dâhil uygulaması, üzülerek söylemek gerekir ki,
birçok iş yeri ve işletmenin kapanmasına ve işsizliğe
neden olmuştur. Ülke turizmine etkileri ve sonuçları
düşünülmeden uygulamaya sokulan her şey dâhil sistemin otellerde
doluluk oranlarını yükselttiğini ancak sayısal anlamdaki bu
artışın turizm gelirlerine yansımadığı bilinmektedir.
Son yıllarda turist sayısı artarken kişi başına
gelir azalıyor. Türkiye, fakir turist cenneti
başlığıyla yer alan haberler, ilgililerin bu konudaki
şikâyetleri ulusal basınımızdan eksik olmamaktadır.
Bunun dışında, yabancıların Türkiyede aldıkları
evlere ülkelerinden turist gönderdikleri ve parayı kendi ülkelerinde
tahsil ederek vergi kaçırdıkları ulusal
basınımızda yer almaya devam etmektedir.
AKP Hükûmetinin izlediği bu yanlış politika ve
stratejinin ortaya çıkardığı gerçek, Antalyada ve
Muğlada yüzlerce tesisin satışa çıkarılması
olmuştur. Turizm bölgelerinde mayıs ve haziran aylarında oteller
2-3 dolara turizm rehberleri tarafından pazarlanmaktadır. Hatta kimi
tesisler, otelleri bedava müşterilere vererek içki satışına
umut bağlamaktadır. Görüleceği üzere, turizm sektörü serbest
piyasa anlayışına fiilen terk ve teslim edilmiştir.
Değerli arkadaşlarım, eşsiz doğal
güzelliğe sahip ülkemizde Kültür ve Turizm Bakanlığı
otellerimizin 2-3 euroya günlük maliyetle satılmasına göz yumarken
serbest piyasa ekonomisi yaklaşımıyla uluslararası
sözleşmelerde taraf olduğumuz sosyal turizm anlayışına
ters düşmektedir.
Değerli arkadaşlarım, Muğlanın Güllük
Körfezinde koruma altındaki Halep çamları bulunan Pina
Yarımadasında tatil köyü yapacak olan MNG firmasının
kendisine tahsis ettiği 85 dönümlük orman arazisi dışında
denizi toprak ve cürufla doldurmasına tanık olmuşuzdur. Kaçak
dolgunun ardından şirket, Güllük Limanı Başkanlığınca
10 bin YTL, Milas Kaymakamlığınca 11.500, Muğla İl
Özel İdaresince de 25 bin YTLlik para cezasına
çarptırılmıştır. Denizi doldurduk ceza bekliyoruz.
açıklaması yapan şirket yetkilileri, 23 Mart 2008 tarihinde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Topuz.
FEVZİ TOPUZ (Devamla) Teşekkür ederim Başkan.
Doğan Haber Ajansı: Şu anda denizi doldurmak için
iznimiz yok. Ancak ocak ayının başlarında Bodrum Liman
Başkanlığı başta olmak üzere yedi bakanlığa
-denizi doldurduk ve- iskele yapmak için projelerimizi yollayıp gerekli
izinleri almaya çalışıyoruz. On gün içinde tüm yasal izinleri
almış oluruz.
Değerli arkadaşlarım, yine bu tarihten sonra, dün
itibarıyla, bugün medyada da görüleceği üzere İzin almadı
ama doldurduyu kaldırmadık. Ancak bu yapılan çevre
katliamında kimlerden destek alındığı ve 5 Mayıs
2008 tarihli kamuoyuna geçtiği, haberlerde öğrenilmiştir. Bu
yarımadanın, firma tarafından yapılan bu dolgunun izin
alacağını bilmiş ki dün itibarıyla bu bölgenin izni
Turizm Bakanlığı tarafından imzalanmıştır.
Değerli arkadaşlarım, turizme bakış
açımız Önce yap sonradan izin alırız.
anlayışıyla devam ettiği müddetçe bu ülkede ne orman
kalır ne bir şey.
Değerli Başkan, bu kanun tasarısının geri
çekilmesi ümidiyle yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Topuz.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekili Ali Torlak.
Buyurun Sayın Torlak. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA D. ALİ TORLAK (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 3üncü maddesi
hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 2634 sayılı Turizmi
Teşvik Kanunu, yayımlandığı 1982 yılından bu
yana turizm için gerekli olan konaklama ve turizmin sektörel gelişimine
katkı sağlamıştır. Ancak Anayasa Mahkemesinin 7
Mayıs 2007 tarihinde iptal ettiği yasanın ve yargı
kararının sonunda oluşan boşluğun ülke turizmine
maliyeti ağır olmuştur. Bu kapsamda Anayasa Mahkemesinin söz
konusu iptal kararı doğrultusunda orman sayılan yerleri turizme
kazandırmak ve iptal edilen kuralların doğuracağı
hukuksal boşluğu gidermek amacıyla 2634 sayılı Turizmi
Teşvik Kanununda birtakım değişikliklerin
yapılması bir zorunluluk hâline gelmiştir.
Anayasa Mahkemesinin iptalinden önce meydana gelen belirsizlikler
üzerine birçok turizm tesisi tahsis ve yatırım noktasında
durdurulmuştur. Dolayısıyla turizm gibi çok hassas ve uluslararası
pazara hizmet sunulan sektöre bu tedirginlik büyük zarar vermiştir.
Anayasa Mahkemesi iptalinden önce başlamış olan projelerin tüm
tahsislerinin yeniden hayata geçirilebilmesi ülke ekonomisi için önemlidir.
Turizmi Teşvik Kanununu tartışırken orman arazilerinin
kullanımını bu maksatla sorgulamamız lazım. Yani
merkezinde insanımızın çıkarını, menfaatini,
mutluluğunu, huzurunu düşünerek, öncelikli olarak ele alarak orman
arazilerinin turizme tahsisi düşünülmelidir. Gelişmeyi,
kalkınmayı planlarken doğal varlığı da
korunması gereken bir varlık olarak ele alıp bunu yok etmeden
koruyarak gelecek nesillere taşımalıyız. Sürdürülebilir
kalkınmanın genel hatlarıyla açıklaması budur ve bu
uygulamanın yasa koyucu olarak yüce Meclisin görevi olduğu kanaatindeyim.
Bugün üzerinde görüşmeler yaptığımız yasa
tasarısının 3üncü maddesi, Anayasa Mahkemesi tarafından
iptal edilen 2634 sayılı Yasanın 10uncu maddesine
değişiklik getirmektedir. Bu değişiklikle Belgeli
işletmelerin uygulayacakları fiyat tarifelerinin
hazırlanması ve onaylanmasına ilişkin genel ilkeler
Bakanlıkça belirlenir. denilmektedir. Maddenin önceki hâlinde ise
uygulanacak tarifelerin her yılın temmuz ayı sonuna kadar
Bakanlığa gönderilme zorunluluğu ile belirlenmiş esaslara
göre hazırlanmamış tarifelerin uygulanamayacağı
konusunda bağlayıcı ve önleyici hükümler bulunmaktadır.
Serbest piyasa koşullarının gerektirdiği fiyat
esnekliği ve serbestliğini sağlamak gerekçesiyle düzenlendiği
iddia edilen bu madde, işletmeciler için şimdi Bakanlıktaki bazı
makamlara mahkûm edilmek istenmektedir.
Değerli milletvekilleri, 2634 sayılı Turizmi
Teşvik Yasasının Anayasa Mahkemesince iptal gerekçesi içinde
yer almayan bu maddenin tasarıya koyulmasının hiçbir haklı
gerekçesi yoktur. Anayasa Mahkemesinin söz konusu Yasanın iptalini içeren
7 Mayıs 2007 tarihli kararı gerekçesinde, Anayasanın 169uncu
maddesinde ormanların devletçe korunmasına verilen özel önem ve uzun
dönemdeki yaşamsal kamu yararı karşısında
ormanların orman olarak korunmasında üstün kamu yararı
bulunduğu ifade edilmiştir. Aynı kararda ormanların turizm
amaçlı yatırımlara tahsisinin ancak üstün kamu yararı
bulunması ve zorunluluk hâllerinde mümkün olabileceğine yer
verilmiştir. Aksi hâlde üstün kamu yararını içermeyen
ormanların hangi hâllerde turizm yatırımlarına tahsis
edileceğine ilişkin hiçbir belirleme yapmayan bir düzenlemenin
Anayasaya aykırı olacağı da Anayasa Mahkemesinin
kararında açık bir ifadeyle yer almıştır.
Özetle, 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanununun
10uncu maddesinden hiç bahsedilmemiştir. Yani bu maddenin içerdiği
konunun herhangi bir şekilde iptali söz konusu değildir.
Yasanın iptal gerekçesi olan keyfî uygulamaları önleme
konusu, bu kez de tasarının görüştüğümüz maddesinde
Bakanlığa keyfî uygulamalar sağlayacak niteliktedir.
Değerli milletvekilleri, Bakanlık, işletmecilerinde
tamamen kendi direktiflerine göre hareket etmelerini sağlayacak
düzenlemeler yapmak üzere bu tasarıya bu maddeyi eklemiştir. Turizm
yatırımcısının elini kolunu bağlayacak
tasarının bu maddesi aynı zamanda Bakanlığa
istediğini yapma imkânı sağlayacaktır çünkü burada müdahale
eden işletmecinin en önemli ve en esas konusudur. Yani onu ayakta tutacak
gelirinin belirlenmesidir. Oysa maddenin önceki hâlinde yasa koyucu kuralları
ve esasları açık olarak belirlemiştir. Onaylatma tarihini bile
yasaya koyarak keyfiyetin önüne geçecek tedbirler almıştır.
Zaten yasaların da gerekçesi bu değil midir? Yürütmeye yol gösterecek
vatandaşın hangi kurallar içinde yönetileceğini belirtmektir. Bu
esasları değiştirmek için, hiçbir gerekçe olmadan, sadece
serbest piyasa ekonomisi koşullarını göstermek yasanın
değişmesi için gerek ve yeter şart değildir, olamaz da.
Değerli milletvekilleri, Hükûmet yerli
yatırımcıya eziyet, yabancıya ülkeyi bilinçsizce açmak
anlayışından vazgeçmelidir. Turizmden vazgeçmek mümkün
değil. Ancak bu yapılacak çalışmanın neler
getirebileceği, hangi turizm çeşidinin ülke menfaatlerine
uygunluğu iyi araştırılmalıdır. Turizmi salt kıyı
ve güneş turizmi olmaktan çıkarıp ülke sathına
yaygınlaştırmak ve çeşitlendirmek için birtakım yeni
yatırım imkânları açmak ve yatırımcının
önündeki engelleri kaldırmak gereklidir. Aslında bu da devletin
görevidir.
Tabii ki bu yatırımlar yapılırken doğal
ve tarihsel çevreye uyumlu olmak ve bu alanların, özellikle de ormanların
korunması bir ön şart olarak gözetilmelidir. Bölgelere uygun turizmin
çeşitliliği belirlenmelidir. Bu konuda, turizmdeki özel sektör ve
kamu yetkilileriyle birlikte bir program dâhilinde ortak hareket edilmelidir.
Aksi durumda ekolojik dengenin bozulması kaçınılmaz
olacaktır.
Değerli milletvekilleri, turizm olgusunu ciddi biçimde
benimseyip yaşama geçiren gelişmiş ülkelerin kabul ettiği
en önemli konu, turizm yatırımlarının denetimli ve
planlı yapılmasıyla insanın kıyı ve doğayla
baş başa kalmasını sağlayacak projeler
gerçekleştirilmesidir. Bunu gerçekleştirirken sürdürülebilir ekolojik
dengenin korunmasının hedeflenmesi çok önemli ve vazgeçilmez bir
husustur. Sürdürülebilir kalkınma, sürdürülebilir ekolojik dengeyle birlikte
düşünülmelidir. Bir yerden elde edilecek gelir, telafisi mümkün olmayan
büyük zararları gelecek nesillere taşımak gibi bir
talihsizliği birlikte getirebilir. Devlet, vatandaşlarının
sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama ve doğal
kaynaklardan yararlanma hakkını sürdürülebilir bir ekolojik dengeyi
gözeterek sağlamakla yükümlüdür.
Değerli milletvekilleri, yabancı
yatırımcıyı büyük bir coşkuyla ülkeye getirenler,
kendi yatırımcımıza zorluk üzerine zorluk çıkarmaya
devam etmektedirler. Oysa ekonomimizin temel direği olan turizm yatırımcılarımızın
işletmelerine engel olmak yerine onları desteklemeli ve
gelişmelerini destekleyici tedbirler alınmalıdır. Öncelik
yapılacaksa yerli yatırımcıya yapılmalı, turizmde
teşvik uygulanacaksa, yardım edilecekse Türk
yatırımcıya verilmelidir. Önce kendi
vatandaşımıza iş imkânı sağlanmalı,
yabancı yatırım gelsin diye değerlerimizden
vazgeçilmemelidir.
İktidar, her konuda olduğu gibi turizm konusunda da
Bacasız sanayimizi geliştirdik, hedef 23 milyon turist. gibi hamasi
sözler ve popülist politikalardan vazgeçip gerçeklerle ilgilenmelidir.
Gerçekler, sadece turizmcimizin değil, sanayicimizin, tarım ve
iş imkânlarıyla uğraşan
yatırımcılarımızın da çektiği
sıkıntılardır. Gerçekler, halkımızın sanal
rakamlarla oyalanmasıdır.
Tasarı bu hâliyle kanunlaşırsa yapılacak
uygulamalar şeffaflıktan uzak ve bu nedenle de kamu
vicdanını yaralayacak sonuçlar doğurabilir.
Değerli milletvekilleri, tasarı içinde yer alan
diğer maddelerde olduğu gibi, taşınmazların tahsisi,
irtifak hakkı tesisi, bu konulardaki esaslar, haklar ve her türlü
şartların belirlenmesi gibi konulara ilave olarak ücret tarifelerinin
hazırlanması esaslarının da ilgili
Bakanlığın tasarrufuna bırakılması, yasa
hükümleri dışında ve şeffaflıktan uzaklaşmak
anlamına gelmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Torlak.
D. ALİ TORLAK (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Değerli milletvekilleri, metinle, turizm
yatırımcısı her iktidar döneminde Bakanlık
bürokratlarının insafına kalmış konumda
olacaktır. Her dönem ayrı uygulamalar gelebilecek, her dönem ayrı
yatırımcılar birilerinin esiri olmaya devam edeceklerdir. Bu
kapsamdaki Turizmi Teşvik Kanununun 3üncü maddesinin tasarıdan
çıkarılmasını ve yasadaki eski şekliyle uygulamaya
devam edilmesinin daha yararlı olacağını ifade etmek
isterim.
Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Torlak.
AK Parti Grubu adına Afyonkarahisar Milletvekili Sait Açba.
Buyurun Sayın Açba.
AK PARTİ GRUBU ADINA SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 217 sıra
sayılı Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı üzerinde Ak Parti Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Turizm sektörü, Türkiyede gerçekten en önemli sektörlerimizden
biri, Türkiye ekonomisinin dinamizmi açısından en dinamik sektör ama
bu dinamizmin alternatif turizm alanlarındaki yeni alanların daha çok
yaygınlaştırılması ile daha da
artırılmasına ihtiyaç var. Bu bağlamda, Türkiye
açısından çok önemli bir potansiyel olan ve bilhassa dış
dünyaya da açılabilecek, sadece iç turizm açısından değil,
dış turizme de hitap edecek tarzda termal turizm kaynakları
üzerinde, şu anda mevcut potansiyelimizin yeterince
değerlendirildiğini söylemek mümkün değildir. Ama dış
pazar dikkate alındığında, yine iç pazarımız da
dikkate alındığında mevcut tesislerimizin kalitesi ve su
kalitesi dikkate alındığında, gerçekten, bu alan Türkiye
açısından geleceğe dönük olarak turizm sektörünün dinamizmini
artıracak en etkili alanlardan biridir.
Bilindiği gibi, Türkiye'nin termal kaynaklar yönünden çok
ciddi bir potansiyeli vardır. Bu potansiyelde, son AK Parti dönemi içinde
MTAnın yapmış olduğu araştırmalarla, yine Turizm
Bakanlığımızın yapmış olduğu
araştırmalarla bu alanda tamamıyla gerekli envanter ortaya
çıkarılmıştır ve mevcut kaynaklarımızın
hızlı bir şekilde turizmin emrine verilmesi ve yine termal
kaynaklarımızın alternatif bir şekilde, turizmin yanı
sıra, ısıtma ve diğer taraftan, özellikle Türkiyede
yükselen sektör olarak nitelendirebileceğimiz teknolojik sera alanında
da yoğun bir şekilde kullanıldığını görmekteyiz.
Şu anda, termal turizm açısından gerçekten
Türkiyede iç pazarda ciddi bir hareketlilik olduğu gibi, dış
pazar açısından çok büyük bir potansiyel vardır. Çünkü, daha
önceki Turizm Bakanımızla birlikte bazı Avrupa ülkelerindeki
termal tesisleri ve kaynakları incelemeye gittiğimizde gördük ki
Türkiyenin termal su kalitesi yönüyle, kalite yönünden tamamıyla Avrupa
ülkelerinin önündedir. Diğer taraftan, tesis kalitesi itibarıyla
tamamıyla bu ülkelerin önünde olduğu açıktır.
Diğer taraftan, Avrupa ülkelerinde, bilhassa sosyal güvenlik
kurumlarının desteğiyle, bilhassa sağlık turizmine
yönelik olarak ciddi anlamda bu yöne bir yöneliş söz konusudur. Tabii,
sadece Avrupadaki kaynaklar ve Avrupadaki tesisler buna cevap verememektedir.
Hatta Avrupadaki tesislerin kalitesi düşük ve su kaynaklarının
kalitesi düşüktür ve uygulanan fiyatlar da gerçekten Türkiyedeki
fiyatlarla kıyaslandığında oldukça yüksek
fiyatlardadır. Onun için, bilhassa dış pazar açısından
Avrupa ülkelerindeki, bilhassa sosyal güvenlik kurumları desteğinde
bu alanın çok iyi şekilde kavranmasına ihtiyaç vardır.
Diğer taraftan, Orta Doğu ülkelerinde de ciddi anlamda
termal turizme yönelik bir yöneliş vardır. Bilhassa Körfez
ülkelerinden yönelişe baktığımızda, işin seyri
Macaristana ve Çekoslovakyaya doğru yönlenmektedir. Ancak, Türkiyenin
mevcut kaynakları dikkate alındığında bu
yönelişin yönünün değiştirilmesi de mümkündür. Bilhassa, Körfez
ülkelerinin Türkiyede hem yatırım yapması ve Türkiyedeki bu
tesislerden faydalanması açısından çok ciddi bir potansiyel
vardır ve bu potansiyelin kavranmasında hem Turizm
Bakanlığımıza, hem de bu alanda yatırım yapan
işletmecilerimize büyük görevler düşmektedir.
Şu anda, bilhassa termal turizm konusunda Türkiyede tabii
pek çok öne çıkan il vardır. Bu iller arasında en öne çıkan
illerden bir tanesinin de Afyonkarahisar olduğunu ifade edebiliriz.
Şu anda üç tane beş yıldızlı otel hüviyetinde ifade
edebileceğim şehir merkezindeki hoteller, yine diğer ilçelerde
de mevcut tesisler vardır ve bu otellerimiz şu anda sadece iç turizme
değil, dış turizme de açılmışlardır. Yani,
en son inşa edilen Korel Otel Hollandayla yapılan, sosyal güvenlik
kuruluşlarıyla yapılan anlaşma çerçevesinde dış
turizme açılmıştır. Yine en son, geçen, önceki hafta
Almanyayla, Alman sosyal güvenlik kurumuyla yapılan anlaşma
çerçevesinde Almanyaya açılmıştır ve nisandan itibaren
hasta trafiği başlamıştır. Nisandan itibaren
Hollandalı hastalar şehrimizi ziyaret etmişler ve buradaki
termal tedaviden, bilhassa romatizmal tedaviden faydalanmışlar ve
bundan sonra da her aya ilişkin sürekli olarak, sağlık turizmine
yönelik olarak hızlı bir akımın olduğunu açıkça
ifade edebiliriz. Bunun her geçen gün gittikçe artacak bir şekilde olduğunu
da yine ilave etmemiz gerekir.
Tabii bir taraftan ülke çeşitlendirmesine gitmemiz gerekiyor.
Turizmdeki çeşitliliğin yanı sıra bir de ülke
çeşitlendirmesine ihtiyaç var. Örneğin Afyonkarahisarda yapılan
yatırımlar arasında, bilhassa termal alanda golf termal ilk defa
Afyonkarahisarda hayata geçmektedir. Bu yaz, bu ay sonunda fiilen
yatırımı başlayacaktır, Katar-Türk
ortaklığıyla bir golf termal, sekiz delikli bir golf termal
yatırımı başlayacak ve iki yıl sonunda
neticelenecektir.
Bunun yanı sıra Hollandalı
yatırımcılarla yaptığımız zirveler sonucunda
şu ana kadar bu alanda da ciddi mesafeler kat ettik. Bizzat hastaları
gönderdikleri gibi sosyal güvenlik kurumları, oradaki bazı sosyal
güvenlik kurumlarıyla yine Afyonkarahisardaki bazı
yatırımcılar arasında ortak yatırım kararı
alınmıştır. Hollandalılar bilhassa fiziksel
engellilerle ilgili olarak, yine romatizmal hastalıklar, geriatri
boyutunda yine bu hizmetleri almak üzere ortak bir yatırım, 36 milyon
avroluk bir yatırım yapma peşindedirler.
Tabii bunun yanı sıra diğer yerli
yatırımcılarımız bilhassa, hızlı bir
şekilde, bilhassa sosyal güvenlik kurumlarını dikkate alarak ve
Orta Doğudaki mevcut potansiyeli dikkate alarak yeni
yatırımlarını devam ettirmektedirler. Tabii bu alanda
Turizm Bakanlığımıza da büyük görevler düşmektedir
çünkü sadece termal turizmin olması tek başına yeterli
değildir. Her ilde, mevcut diğer alternatif turizm
kaynaklarının da -ne yapılması lazım- devreye
sokulması lazım ki ilimizde de özellikle Frigya döneminden kalan
tarihî doku ve yine Sandıklı yakınlarında bulunan
Türkiye'nin ikinci büyük kanyonu dediğimiz Tokalı Kanyonunun da
termal turizmle birlikte entegre olduğu bir ortamda şüphesiz buradaki
atmosfer daha hızlı bir şekilde gelişebilecektir.
Tabii, bir de sıcak suyun özellikle teknolojik seralarda
kullanımı konusunda ciddi anlamda
Afyonkarahisarımızın da hızlı adımlar
attığının altını çizmemiz mümkündür.
Seraların genelde nerelerde yoğunlaştığını
hepimiz biliyoruz ama termale dayalı sera yapıldığı
takdirde, buradaki potansiyel ve uluslararası alanda rekabet edebilme
açısından gerçekten yüksek bir potansiyel vardır -rekabette bir
numara olabiliyoruz böyle bir kaynağı kullanmak suretiyle- ve bununla
ilgili, şehrimizde özellikle üç ayrı havzada teknolojik serayla
ilgili yatırımlar başlamıştır. Tabii, termale
dayalı en büyük teknolojik seranın Dikilide olduğunu hepimiz
biliyoruz, Agrobayın yaptığı üretim. Tabii, bu üretimin
daha büyüğü şu anda Afyon Sandıklıda
yapılmaktadır. Yine buna benzer iki yatırım alanı da
şu anda yatırıma açılmaktadır.
Ancak, şunu ilave etmem gerekir. Perşembe günkü oturumda
Sayın Akcanın kayıtlara geçen bir ifadesi vardı, burada,
bu ifadede şu yer alıyordu Sandıklıda yapılan
yatırımla ilgili olarak Tahsiste bazı yanlış kararlar
verildiği... şeklinde ve Yatırımcının
yatırımdan vazgeçtiği konusunda dilekçe verdiği
konusunda. Kesinlikle böyle bir şey söz konusu değildir.
Yanlış dilekçe verme söz konusu olmadığı gibi,
buradaki istihdam yönünden de öngörülen rakamlar gerçek dışı
rakamlar değildir iddia edildiği gibi. Şu anda, burada
yapılacak yatırımın büyüklüğüyle ilgili net bilgiyi
verecek olursak hedeflenen 350 bin metrekarelik bir alandır. Hazineden
tahsis edilen kaynak 215 dönümlük kaynaktır ama yatırımcı
kendi imkânlarıyla 95 dönümlük bir alana da sahiptir. Şu anda, 311
dönümlük bir alan fiilen yatırımcıya tahsis edilmiştir,
kendi aldıklarıyla beraber. Tabii, bu alana ilave olarak
yatırımcının da satın alacağı yeni
alanları da ilave etmek suretiyle -hedeflemiş olduğu yatırım
miktarı- 350 dönümlük bir kapalı alan hedeflemektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Açba.
SAİT AÇBA (Devamla) Tabii, burada istihdam çok denebilir.
Ama istihdam açısından şunun açıkça belirtilmesi
lazım: Hangi ürünü üreteceğinize bağlı. Yani domates
üretiyorsanız, biber üretiyorsanız istihdam dönüm başına
farklıdır. Ama burada bu yatırımcı fide üretimi
yapmaktadır, fide üretimi yapacaktır. Fide üretiminde de istihdam
açısından gerçekten en yoğun istihdamın olduğu seracılık
alanında alan fide üretimidir ki ortalama olarak zaten 1,3 nispetinde
-yani 1 dönümde- işçi çalıştırma taahhüdü vardır. Bu,
Türkiyedeki standartlara da uygundur ve sektörün standartlarına da
uygundur. Örneğin, Antalyada bir işletmeyi ben yakından
tanıyorum, 7 bin metrekarelik alanda sadece 30 kişi
çalıştırmaktadır, 7 bin metrekarede. Dolayısıyla
300 bin metrekarede oranlarsanız daha ciddi, yüksek rakamlara
çıktığı da açıktır. Dolayısıyla bu
hususların kayıtlarda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SAİT AÇBA (Devamla) -
düzeltilmesine ihtiyaç var diye düşünüyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Açba, teşekkür
ederim.
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın Başkan
BAŞKAN - Buyurun Sayın Akcan.
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın Başkan,
Sayın Sözcü ismimi zikrederek perşembe günü Genel Kurulu
yanlış bilgilendirdiğimi ifade etmiştir ve kendisi benimle
ilgili yanlış bilgi vermiştir. Eğer izin verirseniz
açıklamak istiyorum.
BAŞKAN Yerinizden, lütfen yerinizden efendim.
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Oradan, müsaade
ederseniz.
BAŞKAN Hayır efendim, yerinizden kısa bir
açıklama yapın lütfen. Zaten süreyi doldurmak üzereyiz efendim.
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) O zaman mikrofonu
açın.
OKTAY VURAL (İzmir) Sataşmaya göre buradan vermeniz
lazım.
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Sataşma, Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Lütfen, ne fark eder ki. Bir şey fark etmiyor
ki. Oradan da açıklama yapabilirsiniz.
OKTAY VURAL (İzmir) - Kürsüde sataşılana kürsüde
cevap verilir.
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın Başkan,
sataşma. Tutanaklara geçmesi lazım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Yanlış sizin
verdiğiniz bilgi.
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın Elitaş,
lütfen.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Düzeltme var, sataşma
yok.
K.KEMAL ANADOL (İzmir) Düzeltme değil.
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Hayır, düzeltme
değil. Verdiği bilgi yanlış Sayın Açbanın.
BAŞKAN Düzeltme yapıyorsunuz, bir açıklama
yapıyorsunuz.
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Düzeltme değil. Ne
münasebet. Hayır efendim, ben öyle bir şey demedim, benim
demediğimi dedi.
BAŞKAN Sayın Akcan, mikrofona konuşun daha iyi
efendim. Mikrofon önünüzde açık.
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri
BAŞKAN Açık mikrofon efendim, açık. Mikrofonunuz
açık.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım, bu
uygulamanın istisna olması lazım, kürsüden vermeniz gerekiyor
sataşma sebebiyle.
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Afyonkarahisar Milletvekili
Abdülkadir Akcanın, Afyonkarahisar Milletvekili Sait Açbanın,
sözlerini yanlış aksettirdiği iddiasıyla
konuşması
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; perşembe günü yaptığım
konuşmada bir uygulamaya esas olarak bir tahsis
yapıldığını, bu tahsiste istihdam düzeyi göz önüne
alındığını, birinci tahsisten sonra da
yatırımcının başka bir yerdeki yatırımı
gerekçe göstererek belli bir süre yatırım yapamayacağı için
müsaade istediğini -belli bir süre içinde işe başlama söz konusu,
o sürede başlayamamaya bağlı olarak, nihayet
başlamamıştır henüz yatırıma daha üzerinden bir
yıl geçmesine rağmen, o izne bağlı olarak
başlamamıştır- izin istediğini, yatırıma
başlayamadığı hâlde, birinci tahsisle ilgili
yatırıma başlayamadığı hâlde ikinci bir tahsis
daha yapıldığını ifade ettim ben. Tahsisten
vazgeçtiği hâlde bir tahsis daha, yatırımdan vazgeçtiği
hâlde bir tahsis daha yapıldığını söylemedim.
Tutanaklar orada. Bu bakımdan, Sayın Açba Genel Kurulu
yanlış bilgilendirmiştir.
Teknolojik sera
Fidelikler teknolojik sera değildir,
fideliktir. Fidelik yapmak ayrı şey, teknolojik sera yapmak ayrı
şeydir. Yatırımcıya arazi
BAŞKAN Sayın Akcan, çok uzadı.
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Bunu söylemek
zorundayım Sayın Başkan.
Yatırımcıya, arazi, teknolojik sera
yapacağı için tahsis edilmiştir. Teknolojik seralar, toprakta
yapılan yetiştiriciliğin yapıldığı seralara
göre emek yoğun değil, otomasyon yoğun seralardır, insan
sayısı azaltılmıştır ve bu bakımdan
kurulmuş olan seraları Türkiye'nin her tarafında, Antalya da
başta olmak üzere görebiliriz.
BAŞKAN Sayın Akcan, lütfen
Kısa bir
açıklama istiyordum. Lütfen
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Bu itibarla, yapılan
tahsisler, kesinlikle, tahsisi yapılmak istenen insana uydurulmak
suretiyle yapılmıştır.
Yüce heyeti bilgilendirmek istedim. Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Anlaşılmıştır,
teşekkür ederim. Tutanaklara geçti efendim.
Sayın milletvekilleri, çalışma süremiz doldu.
Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve
tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 7 Mayıs 2008
Çarşamba günü saat 13.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.00