DÖNEM: 23 YASAMA
YILI: 3
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
CİLT
: 47
105inci Birleşim
16 Haziran 2009 Salı
(Bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMA
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Hatay
Milletvekili Gökhan Durgunun, Hatay ilindeki çiftçilerin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebinin, yeni teşvik kararlarına ilişkin
gündem dışı konuşması ve Sanayi ve Ticaret Bakanı
Nihat Ergünün cevabı
3.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahan ilinde meydana gelen sel ve dolu
felaketinin açtığı zararlara ilişkin gündem
dışı konuşması ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.-
Kırgızistan-Türkiye Parlamentolararası Dostluk Grubu
Başkanı Sayın Cangoroz Kanımetov ve beraberindeki heyetin
ülkemizi ziyaretinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/835)
2.- TBMM
Başkanı Köksal Toptanın, beraberinde bir Parlamento heyetiyle
Kosova Cumhuriyeti Meclis Başkanı Jakup Krasniqi ve Karadağ
Cumhuriyeti Meclis Başkanı Ranko Krivokapicin vaki davetine icabetle
Kosova ve Karadağa resmî ziyarette bulunmasına ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/836)
3.- 17-19 Haziran
2009 tarihlerindeki Birleşmiş Milletler Felaketlerin Önlenmesi
Uluslararası Strateji Merkezi tarafından İsviçrenin Cenevre kentinde
gerçekleştirilecek olan Felaketlerin Önlenmesi Evrensel Forumu II.
Parlamenterler Toplantısına davet edilen Aksaray Milletvekili ve
Çevre Komisyonu Üyesi Ali Rıza Alaboyunun icabet etmesine ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/837)
4.- 23-24 Mart
2009 tarihlerinde Iraka resmî ziyarette bulunan Cumhurbaşkanı
Abdullah Güle refakat eden heyete, ekli listede adları yazılı
milletvekillerinin de iştirak etmesinin uygun bulunduğuna
ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/838)
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Adana
Milletvekili Recai Yıldırım ve 20 milletvekilinin,
sınır ticaretinin düzenlenmesinde ve uygulamada yaşanan
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/402)
2.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoy ve 22 milletvekilinin, kamu personel
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/403)
3.- Mardin
Milletvekili Ahmet Türk ve 20 milletvekilinin, kömür üretimi ve ticaretindeki
yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/404)
C) Önergeler
1.- Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebinin, Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri
Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin (2/288) doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/141)
VI.-
ÖNERİLER
A) Siyasi parti Grubu Önerileri
1.- (10/58) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 16/6/2009 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
2.- Gündemdeki
sıralama ile Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden
düzenlenmesine; 408 sıra sayılı Kanun
Tasarısının İç Tüzükün 91inci maddesine göre Temel Kanun
olarak ve bölümler halinde görüşülmesine ilişkin AK PARTİ Grubu
önerisi
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
2.- Gelir Vergisi
Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/692) (S. Sayısı: 385)
3.- Askeri
Hakimler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/460) (S. Sayısı:
387)
4.- Siirt
Milletvekili Memet Yılmaz Helvacıoğlu ve 4 Milletvekilinin;
İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin; Antalya Milletvekili Osman
Kaptan ve 1 Milletvekilinin Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri ve Milli
Savunma Komisyonu Raporu (2/427, 2/428, 2/429) (S. Sayısı: 361)
5.- Türk
Silahlı Kuvvetlerinde İstihdam Edilecek Sözleşmeli Subay ve
Astsubaylar Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve Milli Savunma Komisyonu Raporu (1/463)
(S.Sayısı: 316)
6.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği Arasında
Akdedilen 27 Nisan 1988 Tarihli Konsolosluk Sözleşmesinin Bazı
Maddelerinin Tadiline İlişkin Türkiye Cumhuriyeti ile Rusya
Federasyonu Arasında Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/587) (S. Sayısı: 357)
VIII.-
OYLAMALAR
1.- Gelir Vergisi
Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının oylaması
2.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği Arasında
Akdedilen 27 Nisan 1988 Tarihli Konsolosluk Sözleşmesinin Bazı
Maddelerinin Tadiline İlişkin Türkiye Cumhuriyeti ile Rusya
Federasyonu Arasında Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylaması
IX.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Adana Milletvekili
Hulusi Güvelin, açılan uluslar arası tahkim ve AİHM
davalarına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Erginin
cevabı (7/4547) (Ek cevap)
2.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, Almanyadaki bir dernekle ilgili davanın
takibine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Erginin
cevabı (7/5126) (Ek cevap)
3.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, tasarruf sahiplerini mağdur eden
holdinglerin sorumlularının cezalandırılmasına
ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Erginin cevabı
(7/7485)
4.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, Manyas Gölünün korunmasına ilişkin
sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
(7/7844)
5.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, bakanların atanma usulüne
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/7871)
6.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlunun, İç Anadolu Bölgesinde
Çevre Kanunu uyarınca verilen idari para cezalarına ilişkin
sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
(7/7893)
7.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Türkgözü Gümrüğünün
etkinleştirilmesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Hayati
Yazıcının cevabı (7/7899)
8.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, yardımcı hizmetler
sınıfındaki özürlü personele ilişkin sorusu ve Çevre ve
Orman Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/7993)
9.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Osmaniyede baraj kapaklarının
açılması sonucu ekili alanlarda oluşan zarara ilişkin
sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
(7/7994)
10.- Adana Milletvekili
Hulusi Güvelin, Adanada baraj kapaklarının açılması
sonucu ekili alanlarda oluşan zarara ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman
Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/7995)
11.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlunun, bir vakıf arsası
üzerindeki tasarrufa ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/8001)
12.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, Gaziosmanpaşa Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı yönetimiyle ilgili
iddialara,
Gaziosmanpaşa
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı yönetimi
hakkındaki iddialara,
Gaziosmanpaşa
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı yönetimiyle
ilgili iddialara,
İlişkin
soruları ve Devlet Bakanı Hayati Yazıcının
cevabı (7/8002), (7/8003), (7/8004)
13.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, Elbistan Şeker
Fabrikasının işletilmesindeki bazı sorunlara ilişkin
sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergünün cevabı (7/8041)
14.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, yardımcı hizmetler
sınıfındaki özürlü personele ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı (7/8059)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 14.00de açılarak beş oturum yaptı.
Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk, işçi sağlığı ve
iş güvenliğine,
İstanbul
Milletvekili Hasan Macit, tarımsal sulamada kullanılan elektrik
ücretleri ve borçlarına,
Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman, Muş ilindeki Alparslan-I Barajının
oturum alanının kamulaştırılmasına,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldız, bir milletvekilinin, Kartal Koşuyolu
Yüksek İhtisas Eğitim Hastanesinde bir hekimi darp etmesine,
Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Elâzığ ve Malatyadaki
çiftçilerin elektriklerinin kesilmesine,
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslu ve 20 milletvekilinin, Edirnedeki tarihî
varlıkların araştırılarak değerlendirilmesi için
(10/399),
Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslu ve 20 milletvekilinin, çeltik üreticilerinin
sorunlarının araştırılarak (10/400),
Van Milletvekili Fatma
Kurtulan ve 20 milletvekilinin, sağlık hizmeti sunumunda yaşanan
sorunların araştırılarak (10/401),
Alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı
ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Adana
Milletvekili Kürşat Atılganın (6/1344) esas numaralı sözlü
sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi okundu; sözlü
sorunun geri verildiği bildirildi.
Gündemin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmının:
254üncü
sırasında bulunan (10/306) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin görüşmelerinin Genel Kurulun
12/6/2009 Cuma günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin DTP
Grubu önerisi,
80inci
sırasında bulunan (10/131) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin görüşmelerinin Genel Kurulun
12/6/2009 Cuma günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP
Grubu önerisi,
13, 176, 197,
215, 221inci sıralarında bulunan (10/30, 10/231, 10/251, 10/269,
10/275) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin
görüşmelerinin Genel Kurulun, 12/6/2009 Cuma günkü birleşiminde
birlikte yapılmasına ve saat 19.00a kadar çalışmasına
ilişkin CHP Grubu önerisi,
Yapılan
görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır, Uşak Milletvekili Nuri Uslunun
konuşmasında ismini zikrederek sözlerinin
çarpıtıldığı nedeniyle bir açıklamada bulundu.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci sırasında
bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/324) (S. Sayısı: 96) görüşmeleri Komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
2nci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporunun (1/692) (S.
Sayısı: 385) görüşmelerine devam edilerek, ikinci bölümün
40ıncı maddesine kadar kabul edildi, 40ıncı maddeyle
ilgili önergeler üzerinde bir süre görüşüldü.
Ankara Milletvekili
Hakkı Suha Okay,
Ankara
Milletvekili Ahmet İyimaya,
Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplanın konuşmasında isimlerini zikretmesi
nedeniyle;
Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okayın
partisine sataşması nedeniyle,
Ankara Milletvekili
Hakkı Suha Okay, Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin sözlerini
çarpıttığı iddiasıyla,
Birer
açıklamada bulundular.
385 S.
Sayılı Kanun Tasarısının 40ıncı maddesiyle
ilgili bir önergenin oylaması sırasında, istem üzerine
yapılan yoklamalarda, Genel Kurulda toplantı yeter sayısı
bulunmadığı anlaşıldığından,
16 Haziran 2009
Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşime 21.06da son
verildi.
Nevzat PAKDİL
Başkan
Vekili
Canan CANDEMİR ÇELİK Harun
TÜFEKCİ
Bursa
Konya
Kâtip
Üye Kâtip Üye
Fatoş GÜRKAN Yusuf
COŞKUN
Adana Bingöl
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
No.: 120
II.- GELEN KÂĞITLAR
15 Haziran 2009 Pazartesi
Teklifler
1.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin; 4070 Sayılı Hazineye Ait
Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/472)
(Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.5.2009)
2.- Gaziantep
Milletvekili Mehmet Erdoğan ve Giresun Milletvekili H. Hasan Sönmezin;
22/2/2005 Tarihli ve 5302 Sayılı İl Özel İdaresi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/473) (İçişleri
ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 5.6.2009)
3.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin; Siyasi Partiler Kanunu ile Milletvekili Seçimi
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/474)
(Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.6.2009)
Rapor
1.- Türkiye
İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/607)
(S. Sayısı: 408) (Dağıtma tarihi: 15.6.2009) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Mersin
Milletvekili Akif Akkuşun, Sakarya-Akyazı ilçe kongresinde
yaptığı konuşmaya ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/1432) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/05/2009)
2.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, özelleştirme yolu ile gayrimenkul ve tesis satışlarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1433)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/05/2009)
3.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, uçak ve helikopter kiralama
ihalesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1434) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/05/2009)
4.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, DSİnin Malatyadaki baraj
ve gölet yapımına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü
soru önergesi (6/1435) (Başkanlığa geliş tarihi:
27/05/2009)
5.- Antalya
Milletvekili Osman Kaptanın, bazı yasa çalışmalarına
ve OSBlerin desteklenmesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1436) (Başkanlığa geliş tarihi:
29/05/2009)
6.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, TMOnun kayısı
alımı yapıp yapmayacağına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1437)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/05/2009)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, RTÜK Başkanının
istifasının istendiği haberlerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/8234) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27/05/2009)
2.- İstanbul
Milletvekili Ahmet Tanın, Suriye sınırındaki
mayınlı arazinin temizlenmesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/8235) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27/05/2009)
3.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, Düzce İl Kongresinde yaptığı
konuşmaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/8236) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/05/2009)
4.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, İzmirin bazı ilçelerinin
sosyo-ekonomik durumuna ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/8237) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/05/2009)
5.- Artvin
Milletvekili Metin Arifağaoğlunun, Fiskobirlik ve TMOnun
fındık alımına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/8238) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/05/2009)
6.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, Ağrıda bir kadının
gördüğü şiddete ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/8239) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/05/2009)
7.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, yabancıların taşınmaz
edinimine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/8240)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/05/2009)
8.-
Diyarbakır Milletvekili Akın Birdalın, azınlıklar ve
sözde Ermeni iddaları konularında komisyon kurulup
kurulmadığına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/8241) (Başkanlığa geliş tarihi:
29/05/2009)
9.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, kıdem tazminatı konusunda yeni
düzenleme yapılıp yapılmayacağına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/8242) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/05/2009)
10.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, sendikalı
çalışanlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/8243)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/05/2009)
11.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, Primsiz Ödemeler Genel
Müdürüne ve bazı proje işlemlerine ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/8244)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/05/2009)
12.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, belediye çalışanlarına
sendika değiştirme baskısı yapıldığı
iddialarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/8245)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/05/2009)
13.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, İstanbul-Yeşilköydeki Olimpiyat
Parkının otopark ve ticaret alanı yapılmasına
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/8246) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/05/2009)
14.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, bir taş ocağının çevreye
etkilerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru
önergesi (7/8247) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/05/2009)
15.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Van Gölünün korunmasına ilişkin Çevre
ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/8248)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/05/2009)
16.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Adıyamandaki
yenilenebilir enerji ve HES başvurularına ilişkin Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/8249)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/05/2009)
17.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, rüzgar enerjisi alanındaki tahsis ve
imtiyazlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/8250) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/05/2009)
18.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, maden arama izinlerine ve madencilikte çevre
duyarlılığına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/8251) (Başkanlığa
geliş tarihi: 29/05/2009)
19.- Antalya
Milletvekili Osman Kaptanın, Antalyadaki taş ocaklarına ve
bazı enerji çalışmalarına ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/8252)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/05/2009)
20.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigenin, Davutpaşadaki patlamanın
mağdurlarına ve olayın soruşturmasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/8253)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/05/2009)
21.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, İstanbul Yeşilköydeki Olimpiyat
Parkının imar değişikliğine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/8254)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/05/2009)
22.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, bir köyün bazı sorunlarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/8255)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/05/2009)
23.- Bursa
Milletvekili Onur Öymenin, Türk vatandaşlığından
çıkarılanlara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/8256) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/05/2009)
24.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, bir köyün cami ihtiyacına ilişkin Devlet
Bakanından (Faruk Çelik) yazılı soru önergesi (7/8257)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/05/2009)
25.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, bir köyün idari bağlılık durumuna
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/8258) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/05/2009)
26.- Kocaeli
Milletvekili Hikmet Erenkayanın, lojistik ve nakliye sektöründeki
bazı sorunlara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/8259) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29/05/2009)
27.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Vanda turizmin geliştirilmesine
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/8260) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/05/2009)
28.- Antalya
Milletvekili Osman Kaptanın, turizm sektörünün desteklenmesine ve Antalyada
verilen maden arama izinlerine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/8261) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29/05/2009)
29.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, özelleştirme satışlarında
borcunu ödemeyen alıcılara ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/8262) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27/05/2009)
30.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, sulama birliklerinin borçlarına
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/8263)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/05/2009)
31.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, Suriye sınırındaki
mayınlı arazilerin temizlenmesine ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/8264) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/05/2009)
32.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Hazineye ait satılan tarım
arazilerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/8265) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/05/2009)
33.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, yönetici atamalarına ve psikolog
istihdamıyla ilgili bir karara ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/8266)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/05/2009)
34.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, Aydın ve Muğladaki parti
kongrelerine katılımına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/8267)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/05/2009)
35.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, Cumhuriyet kutlamaları için
Başbakanlık Tanıtma Fonundan yapılan harcamalara
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/8268) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/05/2009)
36.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, il milli eğitim müdürleriyle
tanışma toplantısına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/8269)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/05/2009)
37.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, idari yargıya taşınan
personel işlemlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/8270) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27/05/2009)
38.- Zonguldak
Milletvekili Ali Koçalın, Yenimahalle İlçe Milli Eğitim
Müdürlüğünün banka anlaşmasına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/8271)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/05/2009)
39.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, Bakanlık Merkez teşkilatı
personelinin maaş ödemesiyle ilgili banka promosyonuna ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/8272)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/05/2009)
40.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, eğitim kurumlarındaki şiddet
olaylarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/8273) (Başkanlığa geliş tarihi:
27/05/2009)
41.-
İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serterin, engelli çocukların
eğitimindeki bir soruna ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/8274) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/05/2009)
42.- Isparta
Milletvekili Mevlüt Coşkunerin, Keçiborluda KEY ödemelerini alamayan
öğretmenlerin durumuna ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/8275) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/05/2009)
43.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, Türk Telekom ile yapılan internet
erişimi protokolüne ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/8276) (Başkanlığa geliş tarihi:
28/05/2009)
44.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, bir atama ve görevlendirme işlemine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/8277) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/05/2009)
45.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, istifa eden öğretmenlerin tekrar
göreve atanmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/8278) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29/05/2009)
46.- Isparta
Milletvekili Mevlüt Coşkunerin, Ispartada Aile Hekimliği
uygulamasında yaşanan sorunlara ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/8279)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/05/2009)
47.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Bursadaki hastane yangınına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/8280) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/05/2009)
48.- Artvin
Milletvekili Metin Arifağaoğlunun, bölge hastaneleri projesine
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/8281) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/05/2009)
49.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, Bursadaki hastane yangınına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/8282) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/05/2009)
50.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, kadın sağlığı
konusunda farklı uygulamalar yapan hastanelere ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/8283)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/05/2009)
51.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, İstanbuldaki
hastanelerin denetimlerine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/8284) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29/05/2009)
52.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, sosyal güvencesi olmayan hamile
kadınların sağlık hizmetlerinden yararlanamamasına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/8285) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/05/2009)
53.-
Eskişehir Milletvekili Fehmi Murat Sönmezin, bir operasyonda
gözaltına alınan kamu görevlilerine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/8286)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/05/2009)
54.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, İzmirdeki bebek ölümlerine ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/8287)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/05/2009)
55.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, İstanbuldaki bebek ölümlerine ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/8288)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/05/2009)
56.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, domates üreticilerinin fiyat oluşumundaki
mağduriyetine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/8289) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/05/2009)
57.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, TMOnun hububat alımına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/8290) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/05/2009)
58.- Bursa
Milletvekili Hamza Hamit Homrişin, TMOnun buğday alımına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/8291) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/05/2009)
59.- Bursa
Milletvekili Hamza Hamit Homrişin, hibrit tohumlara ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/8292) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/05/2009)
60.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, Milasta dolu yağışının
doğurduğu zarara ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/8293)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/05/2009)
61.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, canlı hayvan ve et ticareti ile
üretim ve tüketimine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/8294) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/05/2009)
62.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, bir milletvekiline THKnin Uçuş Eğitim
Okulunda ayrıcalık sağlandığı iddialarına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/8295) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/05/2009)
63.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, Zonguldak-Ankara tren seferlerinin
saatinin değiştirilmesine ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/8296)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/05/2009)
64.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, turist taşımacılığı
yapan işletmelerin sorunlarına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/8297)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/05/2009)
65.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Çukurova Mavi Treninin bir istasyonda
duraklamasına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/8298) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/05/2009)
66.- Artvin
Milletvekili Metin Arifağaoğlunun, Batum uçak seferlerine
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/8299) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/05/2009)
67.- Giresun
Milletvekili Eşref Karaibrahimin, TCDDnin Erzincan-Trabzon tren yolu
projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/8300) (Başkanlığa geliş tarihi:
29/05/2009)
68.- Zonguldak
Milletvekili Ali Koçalın, Türk Eximbank yönetim kurulu üyelerinin
yapamayacakları faaliyetlere ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru
önergesi (7/8301) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/05/2009)
69.-
İstanbul Milletvekili Mevlüt Coşkunerin, KEY ödemelerinde sorun
yaşayanların durumuna ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru
önergesi (7/8302) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/05/2009)
70.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, TRT Türkün bazı hizmetlerini
yürüten ajansa ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru
önergesi (7/8303) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/05/2009)
71.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, TRT-2de yayınlanan bir programa
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/8304)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/05/2009)
72.- Yalova Milletvekili Muharrem İncenin,
TRT Genel Müdür Yardımcısının kullandığı
mekanlardaki tadilata ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi
(7/8305) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/05/2009)
73.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, TRT-5 Anadolu isimli bir kanal
açılıp açılmayacağına ilişkin Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç)
yazılı soru önergesi (7/8306) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/05/2009)
74.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, TRT Araştırma ve İmalat
Dairesi Başkanlığı atölyelerinin stüdyoya
dönüştürülmesine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru
önergesi (7/8307) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/05/2009)
75.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, TRTnin taşeron firmalardan hizmet
alımına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru
önergesi (7/8308) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/05/2009)
76.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, İstanbul Gaziosmanpaşa Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı yönetimi
hakkındaki iddialara ilişkin Devlet Bakanından (Hayati
Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/8309)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/05/2009)
77.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, iki ayrı projede
danışmanlık yapan bir kişiye ilişkin Devlet
Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi
(7/8310) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/05/2009)
78.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, yurt dışında ülkemizle
ilişkilendirilen bazı konuların açıklığa
kavuşturulmasına ilişkin Devlet Bakanından (Egemen
Bağış) yazılı soru önergesi (7/8311)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/05/2009)
79.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, töre ve namus cinayetlerinin önlenmesine
ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru
önergesi (7/8312) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/05/2009)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru
Önergeleri
1.-
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın, Ergenekon
Davasındaki bir tutukluya ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7438)
2.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekicinin, sanayi sektörüne elektrik enerjisi desteği
verilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/7683)
3.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun, NATO Genel Sekreterliğine
yapılan atamaya ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/7684)
4.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, baskı gördüğü iddia edilen bir
okul müdürüne ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/7687)
5.- Tekirdağ
Milletvekili Kemalettin Nalcının, bir çöp döküm alanının
oluşturduğu çevre sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/7688)
6.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, kamu çalışanları ve
emeklilerin ücretlerinin iyileştirilmesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/7689)
7.- İzmir
Milletvekili Kemal Anadolun, İzmirde kruvaziyer turizmin
geliştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/7690)
8.- İzmir
Milletvekili Kemal Anadolun, AİHMe Türkiye aleyhine yapılan
başvurulara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/7691)
9.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, bir gölette yükseltme
çalışması yapılmasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/7693)
10.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir demiryolu projesine ve sınır
kapısına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/7694)
11.- İzmir
Milletvekili Canan Arıtmanın, 23 Nisan törenlerinde soğuktan
etkilenen öğrencilere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/7695)
12.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, belediyelerin
borçlarının yeniden yapılandırılmasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7696)
13.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, emekli aylıklarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7697)
14.- Aydın
Milletvekili Recep Tanerin, emeklilerin durumlarının
iyileştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/7698)
15.- Hatay
Milletvekili İzzettin Yılmazın, yüksek öğrenim kredi
borçlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/7700)
16.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün
çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve
İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/7705)
17.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün
ihalelerine ve Dünya Bankası ile projelerine ilişkin
Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7706)
18.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin
sosyal yardımlarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7707)
19.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, İstanbul
Büyükşehir Belediyesinin iptal edilen bir ihalesine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7708)
20.- Hakkari
Milletvekili Hamit Geylaninin, Hakkarideki eylemlere yapılan müdahaleye
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7709)
21.-
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin, Fatih Belediyesinde personele
yapıldığı iddia edilen bazı uygulamalara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7710)
22.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, belediye meclisi toplantılarında
üyelerin kılık ve kıyafetine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7711)
23.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adanadaki belediye meclisi
toplantılarında üyelerin kılık ve kıyafetine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7712)
24.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, bazı deprem
konutlarının kullanımına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7713)
25.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, Türk personeli bulunan Abu
Dabi açıklarındaki bir gemiye ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7718)
26.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, Erivandaki bir toplantıda
yaşandığı iddia edilen bir olaya ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7719)
27.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, NATO Genel Sekreterliği ve Ermenistan
konularında izlenen politikaya ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7720)
28.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Ermenistan ile mutabık
kalınan hususlara ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7721)
29.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulunun, vergi dairelerinin bir
uygulamasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7725)
30.- Ordu
Milletvekili Rahmi Günerin, Orduda bir yarışma kapsamında
dağıtılan bir kitaba ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7726)
31.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Kutlu Doğum Haftası etkinliklerine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7727)
32.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, üniversitelerdeki akademik ve idari
personelin özlük haklarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7729)
33.-
Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındırın, bir
yönetmelikte yapılan değişikliğe ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7731)
34.- Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycının 657 sayılı Kanunun 76.
maddesine göre yapılan atamalara ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7732)
35.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, uzman jandarmaların özlük
haklarına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7734)
36.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, Türk personeli bulunan Abu
Dabi açıklarındaki bir gemiye ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7738)
37.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, kruvaziyer turizmin desteklenmesine
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7739)
38.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, Gazipaşa
Havalimanının yapımına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7740)
39.- Hatay
Milletvekili İzzettin Yılmazın, Adana-İskenderun tren
seferlerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7741)
40.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, TEKEL ruhsatlı
işyerlerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/7743)
41.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, anti-depresan ilaç
kullanımındaki artışa ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7745)
42.- Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebinin, İzmitteki deprem konutlarının
kullanımına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/7748)
43.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Kütahya-Afyon-Uşak Bölgesel
Havaalanı Projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/7749)
44.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığının bazı yurt
dışı ve yurt içi programlarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7750)
45.- Ordu
Milletvekili Rahmi Günerin, yüksek öğrenim kredi borçlarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7751)
46.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Akkuyuda kurulacak nükleer santral ihalesine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7752)
47.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekicinin, domuz gribine karşı önlem
alınmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/7755)
48.- Artvin
Milletvekili Metin Arifağaoğlunun, baraj gölü içinde kalacak
Yusufeli ilçesindeki yapılaşmaya ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/7756)
49.- İzmir
Milletvekili Canan Arıtmanın, ABD Başkanının 24 Nisan
açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/7757)
50.- İzmir
Milletvekili Canan Arıtmanın, Ermenistan ile ilişkilere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7758)
51.- İzmir
Milletvekili Kemal Anadolun, Ergenekon Soruşturmasında yer alan
bazı belgelere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/7759)
52.- Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebinin, İstanbuldaki bir operasyona ve medyanın
terörle ilgili yayınlarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/7760)
53.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, emeklilerin durumlarının
iyileştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/7761)
54.- Ankara
Milletvekili Nesrin Baytokun, emekli aylıklarının
iyileştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/7762)
55.- İzmir
Milletvekili Canan Arıtmanın, İstanbulda yapılan bir
operasyona ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/7763)
56.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, yerel seçimlerle ilgili itirazlara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7764)
57.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın, Mersin-Akkuyuda
kurulacak nükleer santral ihalesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7774)
58.- İzmir
Milletvekili Kemal Anadolun, Bergama Organize Sanayi Bölgesine doğalgaz
bağlanmasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7775)
59.- Sinop
Milletvekili Engin Altayın, Sinopa doğalgaz
yatırımına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7776)
60.- İzmir
Milletvekili Recai Birgünün, İstanbulda yapılan bir operasyona
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7777)
61.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, bir soğuk hava deposu yapımına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7778)
62.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, bir cinayetin zanlılarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7779)
63.- Ordu
Milletvekili Rahmi Günerin, bir cinayetin zanlılarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7780)
64.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, Ankarada toplu taşımda
yaşanan sorunlara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7781)
65.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, Muradiye ilçesinde
yaşandığı iddia edilen bir olaya ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7782)
66.-
Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcının, Kapaklı
Belediyesinin ihalelerine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7783)
67.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, DİSK Genel Merkezinin çevresine
kamera yerleştirilmesine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7784)
68.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, Ankara Büyükşehir Belediyesinin bitki
ithaliyle ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7785)
69.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, İstanbul Emniyet Müdürünün bazı
ifadelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7786)
70.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Yedisu-Kiğı yolunun
asfaltlanmasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7787)
71.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, bir köyün su sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7788)
72.- Ordu Milletvekili
Rahmi Günerin, DİSK Genel Merkezi çevresine kamera yerleştirilmesine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7790)
73.-
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın, Seviye Belirleme
Sınavındaki puanlama sistemine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7793)
74.- İzmir
Milletvekili Canan Arıtmanın, bir yönetmelikte yapılan
değişikliğe ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7794)
75.-
Eskişehir Milletvekili Fehmi Murat Sönmezin, yüksek öğrenim kredi
borçlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7795)
76.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, eğitici ve formatör olarak
görevlendirilen bilişim teknolojileri öğretmenlerinin
sorunlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7796)
77.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, İzmirdeki bazı atamalara
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7797)
78.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, Burdurda güzel sanatlar lisesi
açılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7798)
79.- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, domuz gribine karşı alınacak
önlemlere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7799)
80.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, Termaldeki bir otelin işletmesine
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7800)
81.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, kayısı üreticileri
birliğinin desteklenmesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7801)
82.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, elma ihracatının
desteklenmesine ve soğuk hava depolarına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7803)
83.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, girdi maliyetlerine ve tarım
sektörünün desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7804)
84.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, tarım sektörünün
desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7805)
85.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Marmara Bölgesinin sofralık
zeytininin değerlendirilmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7806)
86.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, zeytinin markalı ve
ambalajlı satılmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7807)
87.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, zeytin üretiminde havzalara göre
ürün planlamasına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7808)
88.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Kütahya-Afyon-Uşak Bölgesel
Havaalanı Projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7809)
89.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Karacabey-Bandırma bölünmüş yoluna
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7810)
90.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, Türk Telekomun görüşme ücretlendirmesine
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7811)
91.-
Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındırın, Habur
Sınır Kapısındaki bazı sorunlara ilişkin Devlet
Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi
(7/7813)
No.: 121
16 Haziran 2009 Salı
Tasarı
1.- Banka
Kartları ve Kredi Kartları Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/718) (Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.6.2009)
Tezkereler
1.-
Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binicinin Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/832) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10.6.2009)
2.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/833) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10.6.2009)
3.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata, Siirt Milletvekili Osman Özçelik ve Diyarbakır
Milletvekili Aysel Tuğlukun Yasama Dokunulmazlıklarının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/834) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.6.2009)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Adana
Milletvekili Recai Yıldırım ve 20 Milletvekilinin,
sınır ticaretinin düzenlenmesinde ve uygulamada yaşanan
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/402)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05.06.2009 )
2.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy ve 22 Milletvekilinin, kamu
personel rejimindeki sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/403) (Başkanlığa geliş tarihi:
05.06.2009)
3.- Mardin
Milletvekili Ahmet Türk ve 20 Milletvekilinin, kömür üretimi ve ticaretindeki
yolsuzluk ve usülsüzlük iddialarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve
105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/404) (Başkanlığa
geliş tarihi: 10.06.2009)
16 Haziran 2009 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yusuf
COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 105inci
Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Üç dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Hatay ilindeki çiftçilerin sorunları
hakkında söz isteyen Hatay Milletvekili Gökhan Durguna aittir.
Buyurunuz
Sayın Durgun. (CHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Hatay Milletvekili Gökhan Durgunun, Hatay ilindeki
çiftçilerin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
GÖKHAN DURGUN
(Hatay) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çiftçilerimizin
sorunlarını anlatmak üzere gündem dışı söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, 2009 yılının hasat dönemi içindeyiz.
Çukurovada, Hatayda, Türkiyenin hemen hemen her yerinde buğday
hasadı gerçekleştirilmeye başladı. Buğday
fiyatlarına bakarsak, çay fiyatına bakarsak, fındık
fiyatlarına bakarsak, bu fiyatların ortak bir özelliği
olduğunu görüyoruz: Hiçbir fiyat maliyeti karşılamıyor.
Bütün bu girdilerde ilgi çeken en önemli nokta budur. Maalesef, Türkiyede
çiftçiye sahip çıkacak, köylünün ürününü sahiplenecek, piyasayı
tanzim edecek, doğru fiyatın ortaya çıkmasını
sağlayacak bir düzenlemenin gerçekleşemediğini hep beraber
görüyoruz. AKP İktidarında geçirilen yedi yıl bu bakımdan
sorunu daha da artırmıştır, daha da ağırlaştırmıştır;
çiftçiyi daha da sahipsiz, daha da kendi kaderine terk edilmiş bir konuma
sürüklemiştir.
Bugün
buğdayın fiyatı 38 ile 40 kuruş arasında
satılmaktadır. Bu fiyat çiftçi için alarm veren bir fiyattır.
Buğday maliyetinin en ucuz ve en
düşük olduğu Hatayda buğdayın maliyeti 50 kuruşun
üzerindedir. Türkiyede ortalama buğday maliyetinin 61 kuruş
olduğu ziraat odalarımız tarafından tespit edilmiş
olmasına rağmen Toprak Mahsulleri Ofisinin
açıkladığı brüt fiyat 50 kuruş olarak ortaya
çıkmaktadır. Bunun neti ise 44 kuruş civarındadır. Bu
fiyata göre çiftçinin en azından maliyetini karşılayabilmesi
için destekleme primi miktarının 11 kuruş olması
gerekmektedir. Ancak açıklanan prim miktarı 5 kuruş olarak
ortaya çıkmıştır. Geçen yıla göre tarım ürünlerinde
fiyat artışı olmamasına karşın girdi
fiyatlarında yüzde 100e yakın artışlar olmuştur. Bu
nedenle çiftçiler borçlarını ödemekte zorlanmaktadır.
Tarımsal
sulama maliyetinin yüzde 40ını elektrik oluşturmaktadır.
Avrupa Birliğinde tarımsal sulamada kullanılan elektriğin
kilovatı 7,7 sent iken Türkiyede 17,7 sent olarak uygulanmaktadır.
Ayrıca, bizde elektriğe yüzde 18 KDV alınırken Avrupa
Birliği ülkelerinde KDV alınmamaktadır. Türkiyedeki
elektriğin yüzde 3,4ünü tarımsal sulamada kullanmaktadır
çiftçilerimiz. Genelde yüzde 14 olan elektrik kayıp ve
kaçağının bedelini de tüm tüketicilerle birlikte çiftçilerimiz
ödemektedir. Çiftçiye uygulanan elektrik fiyatı çok yüksektir. Üstelik
önceden 30-40 metreden su çıkarılırken bugün küresel
ısınma nedeniyle kuyular 200 ile
Değerli
arkadaşlarım, çiftçilerimizin içinde bulunduğu bu
darboğazdan çıkabilmeleri için borçlarını ödeyebilmeleri
bakımından icralar durdurulmalı, hâlihazırda kesik olan
elektrikler açılmalı, yeni bir elektrik kesintisi
yapılmamalı, BAĞ-KUR borçlarında olduğu gibi faiz
affı yapılmak suretiyle elektrik borçları yeniden
yapılandırılmalıdır. Bu nedenle, çiftçi peşin
ödeme yapan tüccara daha düşük fiyatla ürününü teslim etmek zorunda
kalmıştır. Çiftçimizin bazı yerlerde, örneğin
Hatayın Kumlu ilçesinde 2008 yılına ait pamuk desteklemesi hâlâ
ödenmemiştir.
Değerli
arkadaşlarım, tarımın tekrar ayağa kalkabilmesi için
tarımsal girdilerde KDVnin yüzde 1e düşürülmesi önemli bir
gelişme olacaktır. Elektrikten, gübreden, mazottan, ilaçtan
alınan KDV yüzde 1e düştüğü takdirde, biraz önce
söylediğimiz borçlar da doğru bir biçimde
yapılandığı takdirde, çiftçimizin sorunu büyük ölçüde
ortadan kalkacaktır.
Sayın
bakanlardan, bu konuda çiftçilerimiz adına, tekrar, bir kez daha ricada
bulunarak sözlerime son veriyor, sizleri saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Durgun.
Gündem
dışı ikinci söz, teşvik kararları hakkında söz
isteyen Denizli Milletvekili Hasan Erçelebiye aittir.
Buyurunuz
Sayın Erçelebi. (DSP sıralarından alkışlar)
2.- Denizli Milletvekili Hasan Erçelebinin, yeni
teşvik kararlarına ilişkin gündem dışı
konuşması ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergünün cevabı
HASAN
ERÇELEBİ (Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi şahsım ve Demokratik Sol Parti adına
saygılarımla selamlıyorum.
Hükûmet, bir süre
önce, ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik krizi aşmak için yeni bir
teşvik paketi açıkladı. Hükûmet, bu paketi açıklarken
ülkemizin yaşadığı ekonomik krize bulunabilecek en mükemmel
çözüm olarak sundu. Ancak geçen kısa süre içerisinde, bu paketin bir çözüm
olmaktan öte, bazı konularda kaş yapayım derken göz
çıkarıldığını görüyoruz. Şöyle ki: Hazırlığı
uzun zaman alan ve KOBİlerin canhıraş bekledikleri bu pakette
KOBİlere özel bir teşvik bulunmamaktadır. Aynı sektörde
faaliyet gösteren illerin farklı teşvik bölgelerinde yer alması,
aynı sektör içerisinde haksız rekabete yol açmaktadır. Daha önce
beş yıl uygulanan 5084 sayılı Teşvik Yasası
nedeniyle bazı gelişmiş illerimizde yeni yatırım
yapılamamıştır. Bu teşvik paketi ile,
sanayileşmiş illerimizde yeni yatırımlar tümden
duracaktır. Örnek olarak, Denizli halkı, sanayiye ve yatırıma
küsmüş bulunmaktadır. Sanayiyle ilgili, başta sanayi, ticaret
odası ve borsa olmak üzere 19 sivil toplum örgütünün imzası
buradadır.
Hükûmetlerin
istemediği devlet memurlarını sürgün ettiğini bilirdik ama
ilk defa bu Hükûmet döneminde sanayi sektörlerinin sürgüne gönderildiğini
görüyoruz. Tekstil ve konfeksiyon sektörleri, binlerce yıldır
yaşadıkları yörelerden Doğu ve Güneydoğu illerine
sürgün edilmektedir. Bu paketle, üçüncü ve dördüncü bölgedeki
insanlarımıza insan gücü yaratalım derken, birinci ve ikinci
bölgedeki çalışan kesimin ve esnafın işsiz kalmasına
yol açılacaktır. İstanbulda, Bursada, Denizlide tekstilde
işten çıkarılan işçilerin hâli ne olacaktır? Bu
insanlar nerede çalışacaklardır? Teşvikler yeni
yatırımlara uygulanacaktır. Eski yatırımlar nasıl
ayakta kalacaktır, nasıl rekabet edeceklerdir?
Tarım
sektörü neredeyse bu teşvik paketinin dışında
kalmıştır. Tarımda girdiler çok pahalıdır, ürün
ucuzdur. Mevcut Hükûmetin ve gelecek hükûmetlerin hedefi
Su
havzalarının korunması için tarım alanlarının
muhafaza ve teşvik edilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, Türkiye
ilerleyen yıllarda su sıkıntısı çekecektir.
Küresel ekonomik
krizin ne kadar süreceği belli olmadığından, teşvik
paketinde yer alan on iki sektörde büyük yatırımlar yapmaya kimsenin
gücü ve cesareti yoktur. Bu teşvik paketi bazı grupların
işine yarayacak şekilde yapılmıştır. Pakete
ekonomik yandaş mayınları döşenmiştir.
Transit boru
hattıyla taşımacılık hizmetlerinden, rafine
edilmiş petrol ürünleri imalatından kim yararlanacaktır? Ceyhan
bölgesinde petrol rafinerisi yapma iznini kim almıştır?
Buralardan bizim Çalık kokusu gelmektedir.
Bu paketle,
iş verileceği söylenen insanlara sürekli değil geçici bir
iş temin edilecektir. Bu gerçekte kiralık işçiliktir. Bu
uygulamayla, düşük ücretle çalışan, iş güvencesi olmayan,
sendikal örgütlenmeden mahrum, bölgesel asgari ücretle çalışanlar
ordusu yaratılma tehlikesi bulunmaktadır.
Teşvik
paketiyle, anlatmaya çalıştığım aksaklıklarla
birlikte, sanal da olsa üretim destekleniyor gibi görünmektedir. Aslında,
yaşamakta olduğumuz ekonomik krizin aşılmasında talep
yaratan politikalara ihtiyaç vardır. Bu nedenle,
çalışanların ücretlerine zam yapma ayı olan temmuz
ayında devlet maaş ödediği kesimlere 250 TL seyyanen vermelidir.
Bu zam şehit ailelerine, gazilere ve emeklilere de yansıtılmalıdır.
Eğer seyyanen 250 TLlik zam yapılırsa bu rakam ciddi
şekilde ekonominin canlanmasını sağlayacaktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi toparlayın.
Buyurun.
HASAN
ERÇELEBİ (Devamla) Son beş yıllık reel enflasyonu yani
sokaktaki enflasyonu dikkate aldığımız zaman,
çalışanların ve emeklilerin maaşlarına yüzde 35
oranında zam yapılmalıdır. Eğer bu yapılmaz ve
satın alma gücü yaratılmazsa talep olmayınca üretimin bir
anlamı kalmaz ve bu teşvikler bir ölçüde dışa
bağımlı teşvik hâline gelir. Şu anda dünyada
dış ticaretin daraldığını, ülkelerin ihracat
yapma sıkıntısı çektiğini biliyoruz. Bu bağlamda,
ilk etapta kamu çalışanlarına ve emeklilere verilecek yüzde 35lik
zam, ekonominin önünü açacaktır çünkü bu para piyasaya girecektir.
Açıklanan
teşvik paketi Hükûmet tarafından yeniden gözden geçirilmeli, sektörel
teşvike önem verilmeli, memura, işçiye, emekliye, köylüye, esnaf ve
KOBİlere mutlaka destek verilmeli, üretimde kullanılan
elektriğin fiyatı düşürülmeli, ekonominin sadece üretim yönü
değil tüketim yönü de göz önünde tutulmalıdır.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (DSP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Erçelebi.
Hükûmet
adına Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün gündem dışı
konuşmaya cevap verecektir.
Buyurunuz
Sayın Ergün. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Denizli
Milletvekilimiz Sayın Hasan Erçelebinin hem eleştirileri hem de
önerileri için kendisine çok teşekkür ediyorum.
Değerli
arkadaşlar, son açıklanan bölgesel ve sektörel teşvik sistemiyle
ilgili, öncelikle Sayın Erçelebinin ifade etmiş olduğu ekonomik
krizi aşmak için veya ekonomik krize en mükemmel çözüm iddiasıyla
ortaya konulmuş bir teşvik sistemi olmadığını
söylemek isterim. Sistem açıklanırken de böyle
olmadığı Sayın Başbakanımız tarafından
kamuoyuna ilan edilmişti.
Bölgesel ve
sektörel teşvik sistemi üzerinde Hükûmetimiz uzunca bir zamandır
çalışma yürütüyordu, çünkü 5084 sayılı Yasanın
uygulamasından kaynaklanan gözlemler, değerlendirmeler,
eleştiriler bölgesel ve sektörel bir sistemin uygulanmasının
daha olumlu neticeler doğuracağı kanaatini hasıl
etmişti. Onun için bölgesel ve sektörel teşvik sistemiyle ilgili
çalışmalar ekonomik krizden bağımsız olarak yürütülen
çalışmalardı.
Bununla ilgili
Geç kalmış bir paket. diye eleştiriler de oldu, Genel olarak
olumlu bir paket ama geç kalmış bir paket. eleştirileri de
oldu. Ancak biz bu bölgesel ve sektörel teşvik sistemini eğer
kasım ayında, aralık ayında, ocak ayında ilan
etmiş olsaydık o zaman krizin girdabı arasında bu teşvik
sistemi kaybolur gider, kimsenin ilgi göstermediği bir sistem olarak
yerinde kalırdı.
Krizin şubat
ve mart ayı itibarıyla Türkiye üzerindeki etkilerinin azalmaya
başladığı ve bütün göstergelerin yeniden olumluya
dönmüş olduğu bu dönem içerisinde bölgesel ve sektörel teşvik
sisteminin ilan edilmesinin nedeni, hem yerli
yatırımcımızı hem de yabancı sermayeyi
Türkiyenin krizden çıkışta, krizden çıkış süreci
içerisinde ve çıktıktan sonraki dönemde cazip yatırım
merkezlerinden biri olduğunu hem yurt içinde ve hem de yurt
dışında göstermek amacını taşımaktadır.
Özellikle Amerika
Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği ülkelerinde yatırım
için yatırımcı bir miktar daha tedirginliğini sürdürmeye
devam edecektir ama Türkiye gibi krizin etkilerinden daha çabuk
sıyrılan ülkeler yatırım açısından uygun
teşvik sistemlerini geliştirdiklerinde hem ulusal hem de
uluslararası yatırımcılar açısından daha cazip
ülkeler arasında yer alabilecektir. Bu nedenle bu teşvik sistemi 2010
yılı sonuna kadar Türkiyenin bütünlüğü içerisinde bir promosyon
sistemi olarak algılanmalıdır. Ulusal ve uluslararası
yatırımcıya Türkiyeyi cazip bir yatırım merkezi
olarak gösteren parametrelerle bu teşvik sisteminin
oluşturulduğunu hepimiz görüyoruz.
Değerli
arkadaşlar, bu nedenle, teşvik sistemiyle ilgili, hem zamanın
geç olduğu konusundaki eleştiriler hem de bu sistemin doğrudan
doğruya kriz içerisinde alınan tedbirlerle ilgili olduğu
yönündeki değerlendirmeler çok doğru değerlendirmeler
değildir; kriz sonrasıyla ilgili bir sistem olduğuna dair
değerlendirmeler daha sağlıklı bir yaklaşım
içermektedir.
Bu sistemde
KOBİlere özel bir teşvik bulunmuyor. Türkiyenin işletmelerinin
neredeyse tamamına yakını küçük ve orta boy işletmelerdir.
Dolayısıyla, yatırımcının, küçük ve orta boy
işletmeler şeklinde sektörel ve bölgesel teşviklerden
yararlanacağı sistemin içerisinde çok açık bir şekilde
ortaya konulmuştur ancak sayın milletvekillerimiz sadece büyük
yatırımlar faslına eğer bakmışlarsa, o fasıl
ayrı bir meseledir. Büyük yatırımlar, Bölgesel ve sektörel
teşvikler. diye sistem kendi içinde zaten ikiye ayrılmıştır.
Büyük yatırımların 50 milyondan 1 milyara kadar olan
genişlikte yatırımlar olduğunu sistem içerisinde görüyoruz.
Bunun dışındaki diğer yatırımlar, daha çok
KOBİlerin, küçük ve orta boy işletmelerin bölgesel ve sektörel
teşvik kapsamında yararlanabileceği
yatırımlardır. Onun için, sistem kendi içinde
yatırımları, Büyük yatırımlar. ve Sektörel,
bölgesel yatırımlar. diye ikiye ayırmaktadır. Bir kere
daha, teşvik sisteminin bu boyutuna bakılmasını şahsen
ben arkadaşlarıma önermek istiyorum.
Tarım sektörü
bu teşvik sistemi içerisinde yer almıyor. Değerli
arkadaşlar, tarımla ilgili Türkiye'de uygulanan teşviklerin ve
desteklemelerin boyutunu herkes biliyor, yıllık destek boyutu 5
milyarın üzerinde bir boyuttur. 5 milyarın üzerinde destek alan,
destek verilen bir tarım sektörü vardır. Son açıklanan Toprak
Mahsulleri Ofisinin hububat alım fiyatlarıyla nasıl tarıma
önemli bir destek ve katkı verilmiş olduğunu, tarımla
ilgili, tarımsal konularla ilgili Tarım
Bakanlığının ve ilgili diğer bakanlıkların
nasıl bir destek çalışması içerisinde olduğunu hepimiz
biliyoruz. Bu destekler, elbette yeterli değildir diye
eleştirilebilir ama Sistemde tarıma hiçbir destek yok. diye bir
eleştiri yapmak açıkça haksızlıktır. Kaldı ki bu
teşvik sistemi içerisinde tarıma dayalı sanayiler de aynı
şekilde teşvik edilmektedir. Özellikle tarımın güçlü
olduğu bölgelerde tarıma dayalı sanayilerin nasıl
teşvik sisteminden yararlanacağı da çok açık bir
şekilde ortaya konulmaktadır. Bazı sektörlerde yandaş
kokusu var; transit boru hatları, petrokimya tesisleri, rafineriler gibi.
Değerli
arkadaşlar, Nabucco boru hattı, Türkiyeyi 2 bin kilometreden fazla,
boydan boya geçecek olan bir boru hattıdır. Bu boru
hattının bir teşvik kapsamı içerisinde olmasının,
Türkiyede meydana getireceği üretim, Türkiyede meydana getireceği
istihdam ve Türkiyede meydana getireceği ekonomik iklimin bu teşvik
kapsamı içerisinde olmasının ne
yanlışlığı var? Nabucco Projesini teşvik
etmenin, Türkiyeyi, enerji nakil hatları konusunda, boru hatları
konusunda bu teşvik kapsamında cazip noktalardan birisi hâline
getirmenin yanlış bir tarafı yoktur. Petrokimya tesisleri
açısından Türkiye'nin en az birkaç petrokimya tesisine daha
ihtiyacı olduğunu yatırım olarak biliyoruz. Siz de bir
petrokimya tesisi kurmak isterseniz ve teşviklerden
yararlanamazsanız, o zaman söyleyin. Gelin, siz de bir petrokimya tesisi
kurun Türkiyenin teşvik gören bölgelerinde. Bu sistem içerisinde hangi
bölgesinde kurmak istiyorsanız mutlaka size de bir teşvik imkânı
doğacaktır. Olmazsa o zaman gelin, hep beraber konuşalım,
değerlendirelim.
Değerli
arkadaşlar, tekstilin birinci bölgeden taşınabilmesiyle ilgili
konu sektörle iş birliği içerisinde bir sektör strateji belgesi
olarak ortaya konulmuş bir konudur ve Türkiyeden Mısıra,
Endonezyaya, Çine, başkaca ülkelere bazı
firmalarımızın gitme eğilimi içinde olduğu, hatta
bazılarının ucuz iş gücü sebebiyle gittikleri açık bir
gerçektir, bilinen bir gerçektir. Hem bu gidişin önünü durdurmak hem de
gitmiş olan firmalarımızı tekstilde yeniden kazanmak,
Türkiyemizin bir başka bölgesini tekstil konusunda yeni
yatırımlar açısından daha cazip hâle getirmek ve gitme
eğiliminde olanların bu eğiliminin önünü kesmek kendi yurt
içinde bir sektörel kayma ile yurt içinde kalmalarını temin edecek
bir yaklaşımla bu hazırlanmıştır.
Değerli
arkadaşlar, şunu da ifade etmek isterim ki hiçbir teşvik sistemi
bir ülkenin bütün illerini veya bütün ilçelerini, bütün kasabalarını
aynı oranda etkileyen, aynı oranda sanayi ve ticaret konusunda cazip
hâle getiren bir etki meydana getiremeyebilir. Önemli olan total düşünmek
ve toplamda Türkiye'nin bu teşvik sisteminden, yeni teşvik
sisteminden yerli sermayeyi ve yabancı sermayeyi ne kadar
yatırıma teşvik edebildiğini görmektir. Bunun elbette
sektörel ve bölgesel önemi vardır, bunun üzerinde ayrıca
duralım. Sektörel dağılımın ve bölgesel
dağılımın üzerinde ayrıca duralım ama sektörel ve
bölgesel dağılımdan önce bu sistemin Türkiyeye toplamda ne
kazandıracağını, ne kadar yabancı sermaye
yatırımını, ne kadar yerli sermaye yatırımını
tahrik edeceğini görmemiz lazımdır, öncelikle toplama
bakalım. Bu sistemde birkaç otomobil fabrikasının daha cazip
olarak Türkiyede yatırım yapması ve otomotivde Türkiye'nin
gücünün daha da artmasının kime ne zararı olacaktır?
Eğer bu sistemle yeni bazı sektörleri ülkemize
kazandırabilirsek, emin olun bu, bizim ülkemize bu dönemde
yapacağımız en büyük iyiliklerden bir tanesi olacaktır diye
düşünüyorum.
Sistemin
ayrıntıları konusunda çalışmalar da var. Bazı
bölgelerimizde teşvik edilmesi gereken alt sektörler konusunda eksiklikler
olabilir. Bu eksikliklerin giderilmesine sistemin açık olduğunu
baştan da ifade etmiştik. Zaten Teşvik Uygulama Genel
Müdürlüğümüz sistemin alt sektörlerindeki bazı tadilatları yapabilme
imkânına sahiptir, o tadilatları da yapmaktadır.
Bir de birinci
bölge içerisinde veya dördüncü bölge içerisinde veya üçte, ikide, bölgeler
içerisinde yer alan illerin, bütün illerin hepsinde aynı sektörler
teşvik edilmemektedir. Eğer arkadaşlarımız alt
sektörlere bakarlarsa mesela birinci bölgede İstanbul da var ama
İstanbul ilinde sadece dört beş sektör teşvik edilmektedir, geri
kalan sektörlerden bir kısmı Tekirdağ-Edirne bölgemizde,
Kırklareli bölgemizde teşvik edilirken sektörlerden bir kısmı
da Bolu-Sakarya bölgemizde, Bilecik bölgemizde teşvik edilmektedir.
Dolayısıyla, bu teşviklerin hem Teşvik Uygulama Genel
Müdürlüğü vasıtasıyla hem de yatırım kalkınma
ajansları vasıtasıyla bölge içerisinde yönlendirilebilme imkânı
vardır. O nedenle, milletvekili arkadaşlarımızın
aynı zamanda alt sektörlere de bakarak alt sektörlerin hem kalkınma
ajansları hem de Teşvik Uygulama Genel Müdürlüğünün uygulama
safhasında yönlendirmeleriyle bölge içerisinde sektörlerin daha dengeli
bir şekilde yatırım olarak dağılmasına imkân
verilebilecektir.
Bu nedenle, yeni
teşvik sisteminin geneli, eski sisteme göre, 5084e göre daha çok bölgesel
kalkınmayı sağlayacak, bölgesel dengeleri oluşturacak,
sektörel dengeleri oluşturacak, daha çok yatırımı ülkemize
cezbedebilecek ve belli bölgelerimize kaydırabilecek ve daha çok istihdam
meydana getirebilecek niteliktedir. Bu konuda genel bir kanaat vardır.
Türkiyedeki genel yaklaşım, bu sistemin doğru ve iyi bir sistem
olduğu istikametindedir. Ama, spesifik eleştiriler, spesifik
birtakım değerlendirmeler var, bu değerlendirmelere de
kapalı değiliz, uygulama safhasında da bu
değerlendirmelerin elbette yönlendirici etkisi olacağını
ifade etmek isterim.
Hasan Erçelebi
arkadaşımıza, bu sistemle ilgili hem eleştiri ve
önerilerinden dolayı bir kere daha teşekkür ediyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakan, Meclis tatil oluyor, kanun ne
zaman gelecek?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Devamla) Tatil olmadan gelecek.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Ergün.
Gündem
dışı üçüncü söz, Ardahan ilinde meydana gelen sel ve dolunun
açtığı zararlar hakkında söz isteyen Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüte aittir.
Buyurunuz
Sayın Öğüt.
3.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahan ilinde
meydana gelen sel ve dolu felaketinin açtığı zararlara
ilişkin gündem dışı konuşması ve Çevre ve Orman
Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
ENSAR ÖĞÜT
(Ardahan) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Ardahanda
meydana gelen sel ve dolu felaketinden sonra, zararın bir an evvel
karşılanmasıyla ilgili söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygılarımla selamlarım.
Değerli
arkadaşlar, yaklaşık on beş gündür aralıksız,
şiddetli yağmur ve dolu yağıyor. Bölgemiz öyle, ne
yapalım? Rakım 2.500 olunca tabii ki o bölgede de kış
şartları çok ağır oluyor.
Ardahan Merkez
başta olmak üzere, Ölçek köyü, Çamlıçatak köyü, Sugöze köyü, Tepeüstü
köyü ve diğer köyler büyük hasar gördü. Yollar hasar gördü, köylere
girilemiyor, köy içleri berbat oldu. Ama en önemlisi, Posofta Balgöze köyünün
deresi taştı, su şebekesi olduğu gibi gitti. Eminbey köyü
aynı durumda. Posof merkezinde belediyenin yapmış olduğu su
şebekesi, borular dâhil, kaptajlar dâhil gitti ve logarlar,
kanalizasyonlar tarumar oldu. Ama en önemlisi, o kadar şiddetli bir sel
geldi ki kaldırım taşlarını söküp götürdü
arkadaşlar. Yani kaldırım taşları sökülüp gidebilir
mi? Evet.
Aynı olay
Damalda oldu. Damalda da içme suyu borularını söktü sel, götürdü.
Logarları söktü, kanalizasyonu tahrip etti ve Mustafa Kemal Mahallesinde
Atatürk silüetini izlemeye gidilen yolu olduğu gibi bozdu -Damal
Belediyemiz sağ olsun, çok güzel yapmıştı- hakikaten yol
berbat oldu. İnönü Mahallesi ve Ata Mahallesindeki yollar da bozuldu.
Onun ötesinde Okçu ve Göle merkezi,
Mızarat ve Dereyolu köylerinde de büyük bir tahribat oldu.
Değerli
arkadaşlar, bölgemiz hayvancılıkla geçiniyor. Yayla yolları
bozuldu, köy yolları bozuldu.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Hayvanlara bir şey oldu mu?
ENSAR ÖĞÜT
(Devamla) Hayvanlardan da telef olanlar var. Ama en önemlisi, değerli
arkadaşlar, şu anda köylerimizin arasında irtibat kesilmiş,
belediyelerimiz iş görmez hâle gelmiş.
Ben şimdi
rica ediyorum
Afet İşleri Genel Müdürlüğü
Bayındırlık Bakanlığından alındı,
Başbakanlığa bağlandı. Başbakandan ve Genel
Müdürden rica ediyorum, derhâl Ardahana bir ekip gönderilsin, başta
merkez olmak üzere köylerin ihtiyaçları tespit edilsin ve afet
kapsamından Ardahan ve ilçelerine, köylerine yardım
yapılsın.
Şimdi,
Türkiye genelinde 11 milyon sığır var, 11 milyon
sığırın 2,5 milyonu Ardahanda, Karsta yaşıyor ve
orada yetişiyor. Bunu Tarım Bakanı da söyledi. Yani Türkiye'nin
yüzde 22 etini bizim Kars-Ardahan bölgesi karşılıyor. Ama
şu anda yaylalarımıza çıkamıyoruz çünkü yaylayla köy
arasındaki yolu bu hasar, sel bozdu. Tamamen yaylayla köy arasında
tahribat var, traktör dahi çıkmıyor.
Şimdi,
yaylanın yolunu yapmak için makine lazım; makine, araç gereç, iş
makinesi yok. Para? Vallahi, makineyi bulsanız, Mazotu siz verin, biz
veremeyiz. diyor Köy Hizmetleri. Mazotu köylüler toparlayamıyor,
milletvekillerinden istiyorlar. E, milletvekillerinin bütçesi belli. Yani bir
çıkmazın içerisindeyiz arkadaşlar. Bu Doğu Anadolunun,
güneydoğunun kaderi. Niye gelişmiyor? İşte bundan
gelişmiyor.
Şimdi, benim
bir önerim var. Tabii ki eleştireceğiz ama öneri de
söyleyeceğiz. Bir kere, Egede, Akdenizde ve batı illerinde on iki
ay inşaat yapma sezonu var. Bizim orada kasımla nisan ayı
arasında inşaat yapılmaz altı ay. Yazın bu bölgelere,
yani batıdaki iş makinelerini doğuya gönderip doğudaki köy
yollarını ve diğer yolları yapma imkânı olabilir.
İş makineleri gider, Afet İşlerinden de para giderse üç ay
içerisinde bu yollar yapılır. Aksi takdirde, üç ay sonra tekrar
başlayacak yağmur yağış, derken, kasımda inşaat
duruyor. Zaten kasımdan sonra da biliyorsunuz eksi 15 dereceye devamlı
düşüyor.
Bu nedenle,
değerli arkadaşlar, bizim bölgemiz böyle bölge. Ülkemizin en güzel
bölgesi, en güzel yeri, sınırda bir yer. Orada vatanına,
bayrağına bağlı bir toplum. O toplumun büyük bölümü göç vermiş, bölge
boşalmış, yoksullaşmış ama kalanlara hizmet etmek
de bizim görevimiz...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
ENSAR ÖĞÜT
(Devamla)
Büyük Millet Meclisinin görevi diye düşünüyorum. Madem bizi
seçti geldiler, burada İstanbul milletvekili olsun, Ankara milletvekili,
İzmir, batının her yerinden, Bursanın, Kocaelinin her
yerinden milletvekili, Doğu Anadoludan gelen insanlar var. Ben size,
hepinize sesleniyorum ve Sayın Başbakana ve Afet İşleri
Genel Müdürüne de sesleniyorum, Ardahana derhâl, acil bir ekip gönderilsin hem
Ardahan hem Karstaki yayla yolları acilen yaptırılsın, köy
yolları acilen yaptırılsın ve mümkünse rica ediyorum,
batıdaki iş makinelerini de Ardahana göndersinler ve bir an evvel
oranın imareti yapılmış olsun.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Öğüt.
Çevre ve Orman
Bakanı Sayın Eroğlu gündem dışı konuşmaya
cevap verecek.
Buyurunuz
efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum
efendim.
Ben, Sayın
Milletvekili Ensar Öğütün Ardahanda meydana gelen sel ve dolunun
açtığı zararlarla alakalı gündem dışı
konuşmasına cevap vermek üzere söz almış bulunuyorum.
Efendim özellikle
şunu belirteyim, ben zaten gerek DSİ Genel Müdürüne gerek ilgili
arkadaşlara bu konuda hızlı bir şekilde
hazırlıkları tamamlayarak Ardahan ilindeki, özellikle
taşkın koruma tesislerinin gözden geçirilmesi, bunların
hızla tamamlanması konusunda talimat verdim; onu özellikle
belirteyim.
Esasen siz
konuşmanızda şunu belirttiniz: Bilhassa doğu bölgelerinde
biliyorsunuz her mevsim çalışmak mümkün değil -bu
görüşünüze ben de iştirak ediyorum- dolayısıyla biz
özellikle DSİ olarak ve Çevre ve Ormanlığı
Bakanlığı olarak genelde iş planlaması, iş
makinelerinin planlamasını yaparken bilhassa yaz aylarında
iş makinelerinin ve diğer ekipmanların doğu bölgelerine
kaydırılması talimatını veriyoruz. Nitekim bu sene de
Kars, Ardahan, Iğdırda gerekli çalışmalar
yapılıyor, bunu özellikle ifade edeyim.
Esasen
taşkın koruma konusunda Çevre ve Orman
Bakanlığımız büyük adımlar atıyor. Mesela bizim
son beş yılda açtığımız 569 tesisin 292 adedi
taşkın koruma tesisi. Bakın, bununla 15 il merkezini kurtarmışız.
70 ilçe merkezi, 179 köy, 53 mahalle,
Tabii
yapılacak çok şey var. Ardahana da son yıllarda biliyorsunuz 4
tane taşkın koruma tesisi yaptığımızı ifade
etmek istiyorum. Ayrıca bu sene yatırım programında -ben
kendim de Ardahana gitmiştim Sayın Vekilim- Alabalık Deresi ve
yan kollarını da ıslah edeceğiz. Burada taşkın
koruma ve rüsubat kontrollü inşaatlar devam edecek.
Yalnız bu
taşkın koruma önemli. Şu anda bir müjde daha vermek istiyorum.
Bugün sabahleyin Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğüne ait
radarların kurulması, özellikle bazı ilçelere -ki Ardahanda
var- ve illere kurulmuş olan 150 adet otomatik meteoroloji ölçüm rasat
istasyonunun açılışı vesilesiyle sabahleyin bir merasim düzenlemiştik.
İnşallah sadece taşkınlardan sonra birtakım tedbirler
alınmayacak, taşkınların olma ihtimali olan bölgelerde
gerekli ikaz sistemini de kurduk. Bunu da özellikle vurgulamak istiyorum.
Tabii,
taşkınlarda sadece dereyi ıslah etmek taşkın koruma,
tersib bentleri gibi birtakım tesisler yapmak yetmiyor, aynı zamanda
erozyon kontrolü yani selin etkisini azaltacak birtakım
ağaçlandırma ve erozyon kontrolü çalışmaları da yapmak
gerekiyor. Bu çerçevede, biz zaten Ardahanda da 1.659 hektarlık alanda
-2008 yılında- erozyon kontrol ve ağaçlandırma
çalışması yaptık, 2 milyon 908 fidan dikmişiz geçen
sene. Bu sene de programımızda 2.250 hektarlık alanda
ağaçlandırma ve erozyon kontrol çalışmaları
yapacağız, 3 milyondan fazla fidanı ekeceğiz. Ayrıca
taşkın koruma çalışmaları devam edecek.
Ben bu duygularla
hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. Ardahandaki ve Karstaki
diğer taşkın koruma çalışmalarını, tüm
ülkede olduğu gibi orada da dikkatle takip edeceğimizi ifade etmek
istiyorum.
Sağ olun
efendim, teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Eroğlu.
Şimdi
gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi
vardır, okutup bilgilerinize sunacağım.
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Kırgızistan-Türkiye Parlamentolararası
Dostluk Grubu Başkanı Sayın Cangoroz Kanımetov ve
beraberindeki heyetin ülkemizi ziyaretinin uygun bulunduğuna ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/835)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlık Divanı'nın 10 Haziran 2009 tarih
ve 50 sayılı kararı ile Kırgızistan-Türkiye
Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Sayın Cangoroz
Kanımetov ve beraberindeki heyetin ülkemizi ziyaret etmesi uygun
bulunmuştur.
Söz konusu
heyetin ülkemizi ziyareti, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı
Kanun'un 7. Maddesi gereğince Genel Kurul'un bilgilerine sunulur.
Köksal
Toptan
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Adana Milletvekili Recai Yıldırım ve 20
milletvekilinin, sınır ticaretinin düzenlenmesinde ve uygulamada
yaşanan sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/402)
04/06/2009
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Sınır
Ticareti ve yanlış uygulanmasından kaynaklanan sorunların
tespiti, çözümü ve diğer bölgelere etkileri hakkında gerekli
araştırmaların yapılması, buna göre alınacak
önlemlerin ve gerçekleştirilmesi gereken uygulamaların yerine
getirilmesi hususunda Anayasanın 98. Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün
104. ve 105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılmasını arz ederiz.
1) Recai Yıldırım (Adana)
2) Mehmet Şandır (Mersin)
3) Muharrem Varlı (Adana)
4) Necati Özensoy (Bursa)
5) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
6) Hasan Çalış (Karaman)
7) Reşat Doğru (Tokat)
8) Ahmet Duran Bulut (Balıkesir)
9) Beytullah Asil (Eskişehir)
10) Mehmet Günal (Antalya)
11) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
12) Mümin İnan (Niğde)
13) Hasan Özdemir (Gaziantep)
14) Recep Taner (Aydın)
15) Kemalettin Nalcı (Tekirdağ)
16) Alim Işık (Kütahya)
17) Cumali Durmuş (Kocaeli)
18) Osman Durmuş (Kırıkkale)
19) Yılmaz Tankut (Adana)
20) Erkan Akçay (Manisa)
21) Bekir Aksoy (Ankara)
Gerekçe:
Sınır
Ticaretinin Düzenlenmesine İlişkin kararın yürürlüğe
konulması; Devlet Bakanlığının 28/7/2008 tarihli ve
29927 sayılı yazısı üzerine, 14/5/1964 tarihli ve 474
sayılı Kanunun 2 nci maddesi ile 4458 sayılı Gümrük
Kanununun 16 ncı ve 172 nci maddelerine göre, Bakanlar Kurulu'nca
1/12/2008 tarih 2008/14451 sayılı kararı ile ülkemizin Doğu
ve Güneydoğu Anadolu coğrafi bölgelerine kara sınırı
bulunan komşu ülkeler ile sınır ticareti kapsamında
yapılacak ihracat ve ithalata ilişkin kuralları belirlemektedir.
Bu Bakanlar
Kurulu Kararları ile, toplam 12 ilin (Artvin, Ardahan, Iğdır,
Ağrı, Van, Hakkari, Şırnak, Mardin, Şanlıurfa,
Gaziantep, Kilis, Hatay) ilgili komşu ülke ile yapılacak
sınır ticaretine ilişkin usul ve esasları
kapsamaktadır.
01.12.2008 tarih,
2008/14451 karar sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla "yürürlüğe konulan"
Sınır Ticaretinin düzenlenmesine ilişkin karar "da;
a-
Sınır Ticareti yapılması öngörülen il ve yetkili gümrük
kapıları belirtilmekte olmasına rağmen, basın da yer
alan haberlerde, sınıra komşu illerin yanındaki vilayetleri
de bu kapsama alanı içerisine dahil eden haberler yer almaktadır.
Sınır illerine komşu olan bu vilayetlerimize, kapsama
alanına dâhil olup olmadığının
araştırılmasını;
b-
Sınır Ticaretinin düzenlenmesine ilişkin kararın madde 4-C
bendinde belirtilen "illerin valiliklerince talep edilen ve Dış
Ticaret Müsteşarlığının koordinasyonun da, Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı-Tarım ve Köy işleri
Bakanlığı ile yapılacak değerlendirme neticesinde il
ihtiyacı ölçütü kapsamın da uygun görülen ürün ve miktarları,
ithalat kotası olarak belirlenir" denmesine rağmen;
Geçici madde 1-
(1 de) " ancak, bu kararın yürürlüğe girdiği tarihten önce
2009 yılı için belirlenmiş il ithalat kotaları, bu
kararın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 30 gün içerisinde bu
kararın 7. maddesine göre yeniden belirlenir" denmektedir.
Her yılın
Ekim ayı sonunda belirlenen, her yılın Ocak ayının ilk
beş günü içerisinde, Dış Ticaret
Müsteşarlığınca Valiliklere bildirilen kotaların ikili
müzakerelerde ülkemize ithal edilmesi hususunda mutabakata varılan yeni
ürünler, madde 7-(11) de de açıkça ifade edildiği üzere (ithalat
kotaları ve ithalat değer limitleri yıl içinde
değiştirilemez) illerin ithalat kotasına ilave edilebilir
hükmüne rağmen, geçici madde 1-(1 deki) 2009 yılı için
belirlenmiş kotaların, yeniden belirlenmesine ilişkin maddenin
konuş gerekçelerinin araştırılmasına
Sınır
Ticareti uygulamasının amacına aykırı olarak
yapılan yanlış ve kanunsuz uygulama ve girişimlerin
engellenmesi, kanunun amacına uygun olarak denetlenmesi için bir an önce
önlem alınmalıdır. Sınır ticareti yoluyla ithal edilen
malların diğer bölgelerde serbestçe pazarlanması önlenmelidir.
Bunlar yapıldığı takdirde, diğer bölge çiftçilerinin
uğramakta olduğu haksızlıktan kurtulacaktır. Aksi
taktirde, diğer bölgelerdeki çiftçilerimizin, oluşan haksız
rekabet koşulları nedeniyle, ürettikleri malları pazarlama
imkanları azalmakta ve ürünlerini maliyetinin altında bir fiyatla
satmak durumunda kalmaktadırlar.
Netice olarak;
Sınır
Ticareti ve yanlış uygulanmasından kaynaklanan ve özellikle
Çukurova bölgesini tarımsal açıdan çok etkileyen tüm sorunların
tespiti ve çözümü amacıyla Meclis Araştırma Komisyonu
kurulmasını arz ederiz.
2.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy ve
22 milletvekilinin, kamu personel sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/403)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Kamu personelinin
sorunları ile bu sorunların çözümü amacıyla
aşağıda gerekçesini açıkladığımız
önergemiz ve komisyon kurulduğunda tespit edilecek diğer hususlarla
ilgili olarak Anayasanın 98 ve İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri
gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz
ve teklif ederiz.
1) Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
2) Mehmet Şandır (Mersin)
3) Hasan Çalış (Karaman)
4) Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri)
5) Erkan Akçay (Manisa)
6) Behiç Çelik (Mersin)
7) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
8) Hüseyin Yıldız (Antalya)
9) Recep Taner (Aydın)
10) Ahmet Orhan (Manisa)
11) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
12) Mustafa Kalaycı (Konya)
13) Alim Işık (Kütahya)
14) Necati Özensoy (Bursa)
15) Yılmaz Tankut (Adana)
16) Ali Uzunırmak (Aydın)
17) Kadir Ural (Mersin)
18) Mehmet Serdaroğlu (Kastamonu)
19) Reşat Doğru (Tokat)
20) Ahmet Duran Bulut (Balıkesir)
21) Mithat Melen (İstanbul)
22) Mustafa Enöz (Manisa)
23) Mustafa Kemal Cengiz (Çanakkale)
Gerekçe:
Bilindiği
gibi Kamu Personel Rejimi AKP Hükümetinin 7 yıllık iktidarı
döneminde bir türlü düzenlenememiştir. Kamudaki statü ve ücret
çeşitliliği had safhaya ulaşmıştır. Aynı
unvanda aynı işi yapan farklı kurumlarda görev yapan kamu
personeli arasındaki ücret farkları iş
barışını bozmakta, kurumlararası nakil talebini
artırmaktadır. Bu durumda ihtiyacı olan kurumlar personel
sıkıntısı çekerken, ihtiyacı olmayan kurumlarda
personel fazlalığı yaşanmaktadır. Bu konuda en
başta milletvekilleri ve kamu yöneticileri birçok tavassut ve torpil
talepleriyle karşılaşmaktadır.
Diğer yandan
memur sendikaları ile ilgili düzenlemede yapılamamış ve bir
kısım kamu personelinin hükümet yandaşı sendikaya üye
olmaları yönünde baskı gördüğüne dair çok sayıda bilgi alınmaktadır.
Hükümetin, sendikalar arasında tercih yapması yasalara ve etiğe
aykırıdır. Ayrıca bir kısım sendikalar
kendilerinin hükümetle yakın ilişki içinde olduğu izlenimi
vererek ve bir kısım amirler şifahi olarak personele baskı
yaparak kamu görevlilerini hükümet yanlısı olduğunu ifade eden
sendikaya üye olmaya zorlamaktadır.
Kamuda 100 binin
üzerinde sözleşmeli personel çalışmakta olup, sözleşmeli
personel uygulaması Anayasa'nın eşitlik ilkesi ve 657
Sayılı Yasa'nın ilgili hükümlerine aykırı olarak bu
hükümet tarafından genişletilerek
çalıştırılmaktadır. Özellikle Milli Eğitim ve
Sağlık Bakanlığı bu haksız uygulamanın
öncüsü kurumlar olarak dikkat çekmektedir. 657 sayılı yasaya
aykırı olarak genişletilen sözleşmeli personel
uygulamasına Başbakanlık (Devlet Personel
Başkanlığı) ve Maliye Bakanlığı engel
olmaları gerektiği halde örtülü olarak destek olmaktadırlar.
Sözleşmeli personelin uğradığı mağduriyetler
kamuoyunun ve en çok bu personelin malumlarıdır. Bu konuda çok
sayıda şikâyet bulunmaktadır. Üstelik bu uygulama mevcut hâliyle
657 sayılı yasaya çok açık aykırılıklar
içermektedir.
Daha önceki 57.
Hükûmetler döneminde eşitliği ve adaleti temin amacıyla
çıkartılan kamu personelinin merkezî sınavla seçilmesine dair
yönetmelik sulandırılarak özellikle belediyelerin bu yönetmelik
hükümleri ile bağdaşmayan şekilde mülakat yoluyla personel
almalarına imkân verilmektedir. Bu da torpil ve
kayırmacılık iddialarını güçlendirmektedir.
Kamu Personel
Reformu çalışmaları tamamlanmadan Hükûmetin bir kısım
Bakanlıkları (Tarım ve Köyişleri Bakanlığı)
veya kamu kurumlarını yeniden yapılandıracağına
dair haberler ve açıklamalar yer almaktadır. Bu husus Kamu Personel
Reformu çalışmalarını akamete uğratacaktır. Bu
çalışmanın bir bütünlük içinde süratle yapılması
gerekmekte, personelin mağduriyetine ve kamu hizmetlerinin aksamasına
sebep olacak uygulamalardan kaçınılması gerekmektedir.
Kamu
hizmetlerinin etkin ve sürekli olarak vatandaşlarımıza
sunulabilmesi için mevcut dağınıklığa bir son
verilmesi gerekmektedir. Özellikle AKP Hükûmeti döneminde büyük
çoğunluğu kanunla kurulması gereken birimler yerine siyasi
iradenin takdiriyle teşkilat şemalarında yeri olmayan bir çok
birim kurulmakta ve buralara yandaş yönetici atanmakta, kamu personel
seçme sınavı dışında personel istihdam edilmektedir.
Kamu
kurumlarında çok sayıda vekâleten yönetici bulunmaktadır.
Hükûmetin daha önce 11. Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer
zamanında; Cumhurbaşkanının atamaları
onaylamadığı gerekçesiyle asaleten atanamadıkları
söylenmekteydi. Ancak, artık Cumhurbaşkanının AKP eski
Milletvekili olmasına rağmen vekâletle görevlendirmeler giderek
artmaktadır. Bu durum ya söz konusu makamlara kanuna uygun kişi
bulunamaması, yahut da bu yöneticileri inisiyatif kullanmaktan uzaklaştırma,
sorumluluk almalarını engellemek sonucunu ortaya
çıkarmaktadır.
3.- Mardin Milletvekili Ahmet Türk ve 20 milletvekilinin,
kömür üretimi ve ticaretindeki yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/404)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizin önemli doğal zenginliklerinden biri olan kömür
üretim ve ticaretinde meydana gelen usulsüzlüklerin ve yolsuzlukların
saptanması, kömürle ilgili mevzuata uygun olmayan davranışların
etkilerinin belirlenmesi, bunun ekonomimiz üzerindeki etkilerinin
saptanması ve alınacak sürdürülebilir önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasa'nın 98 ve içtüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri
gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz
ve talep ederiz. 10.06.2009
1) Ahmet Türk (Mardin
)
2) Emine Ayna (Mardin)
3) Fatma Kurtulan (Van)
4) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
5) Sırrı Sakık (Muş)
6) Ayla Akat Ata (Batman)
7) Bengi Yıldız (Batman)
8) M.Nezir Karabaş (Bitlis)
9) Akın Birdal (Diyarbakır)
10) Aysel Tuğluk (Diyarbakır)
11) Gültan
Kışanak (Diyarbakır)
12) Hamit Geylani (Hakkâri)
13) Pervin Buldan (Iğdır)
14) Sebahat Tuncel (İstanbul)
15) M. Nuri Yaman (Muş)
16) Osman Özçelik (Siirt)
17) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Hasip Kaplan (Şırnak)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
21) Özdal Üçer (Van)
Gerekçe:
Avrupa Konseyi
tarafından 4 Kasım 1999 tarihinde imzaya açılan ve Türkiye
Cumhuriyeti Devleti adına 27 Eylül 2001 tarihinde Strazburg'da imzalanan
"Yolsuzluğa Karşı Özel Hukuk Sözleşmesi'ne" imza
atan Avrupa Konseyi üyesi Devletler, yolsuzluğa karşı mücadelede
uluslararası işbirliğinin öneminin bilincinde, yolsuzluk
olgusunun, hukukun üstünlüğü, demokrasi ve insan hakları, hakkaniyet
ve sosyal adalet için ciddi bir tehdit oluşturduğunun, ekonomik
gelişmeyi engellediğinin ve piyasa ekonomilerinin düzgün ve dürüst
işlemelerini tehlikeye koyduğunun altı çizmiş,
yolsuzluğun bireyler, Devlet kurumları, Uluslararası
kuruluşlar ve şirketler için menfi sonuçları teyit
edilmiştir,
Türkiye kömür
kaynakları açısından oldukça zengin bir ülke olmasına
rağmen, kendi kaynaklarını kullanamamaktadır.
Şırnak ilimizde milyonlarca rezerv kömür bulunmasına
rağmen, halkın çıkarına kullanılmamaktadır.
TKİ kapatılarak, ihale yoluyla kişilerin çıkarına
kullanılmaktadır. Bu durum kömüre dayalı çevre felaketine yol
açacak kömür termik santral ihalelerini gündeme getirmiştir. 22 Temmuz
2007 ile 29 Mart 2009 yerel seçimlerinde kömür bir seçim propaganda aracı
olarak kullanılmış, dağıtılan kömürün menşei
ve kalitesi sorunlu çıkmış, yapılan ödemelerde şeffaf
davranılmamıştır.
Mesken'lerde
Kullanılmak Kayıt Şartlı Isınma Amaçlı Kömür
ithalatı ve Sanayi'de Kullanılmak Kayıt Şartlı 'Sanayi
Kömürü İthalatı' şeklinde iki ayrı ithalat izni
kapsamında yapılacağı, bu her iki ayrı ithalata konu
Kömür Kalite Değerleri'nin ilgili Laboratuvar kontrolleri yapılarak
Çevre Bakanlığı'nca belirtilen parametrelere uygun olup olmadığı
araştırılacağı düzenlenmesine rağmen, yerli
yabancı ithalatçı-ihracatçı firmalarla, organize
şirketlerin yasalara aykırı olarak işlem
yaptığı görülmektedir. 2002-2007 yılları arası
müfettiş incelemelerinde milyarlarca idari para cezası tahsil
edilememiştir.
Gümrük
Başmüfettişlikleri eli altında Yargıya sevk edilen suç
fezlekeleri hakkında yürütülen yasal işlemlere rağmen,
ithalatçı firma depolarında duran ve satılmayı bekleyen
standart dışı kömürlere ve diğer varlıklarına,
Sahte Kargo Manifestosu türeterek, bu işte aktif yardım ve
yatakçılık yapan taşıyıcı firma gemi ve
araçlarına el konulmamakta, el konan varlıklar var ise de bu
varlıklar satılmamakta, ithalatçı firmalara kömür ithalat
yasağı ile Firma Sahip ve Yöneticileri'ne yurt dışına
çıkma yasağı getirilmemektedir. Türkiye'deki tüm Kömür ithalat
Limanları'ndan yasalara aykırı olarak sahte belgelerle
gerçekleştirilen Gümrük Kaçakçılığı
karşısında etkili ve caydırıcı bir işlem
yapılmamaktadır. Isınma Amaçlı Kömür niteliği
taşımayan standart dışı bu tür kömürlerin çok
fahiş misli misli fiyatlarla Kamu Kurum ve Kuruluşları yanı
sıra Özel Sektör'e satılarak, bu tür kömürler üzerlerinden sistemli
bir biçimde ve her yıl gerçekleştirilen milyarlarca dolar
tutarlı yolsuzluk vurgun'u yapıldığı basına
yansımaktadır.
Kömür numunesi
ile dolu kömür torbaları'nın ithalatçı firmaca analizi yapan
kuruma getirilip götürülerek analiz ettirilmeleri neticesinde ele geçirilen
"Kaliteli Kömür Analiz Raporları'na" Gümrük İdarelerinde
dayatma yapılarak ithal edilen Rusya ve Ukrayna menşeli, Türkiye
Devleti Isınma Amaçlı Kömür Standartları'na aykırı
standart dışı kömürlerin yurda ithal edilmesi hangi menfaat
karşılığında sağlandığı
araştırılması gereken bir konudur. Gümrük Müsteşarlığı
Teftiş Kurulu Başmüfettişliğince sürdürülen inceleme ve
soruşturmalar neticesinde sayısı binlerle ifade edilen usulsüz
kömür ithalat dosyaları hakkında hazırlanan Soruşturma
Raporları olduğu, gereği yapılmak üzere ilgili Cumhuriyet
Başsavcılıkları'na sevk edildiği bilinmektedir.
Son 7 yılda
yasadışı işlemlerle usulsüz yollardan yurda sokulup
Isınma Amaçlı Kömürler yerine Kamu Kurum ve Kuruluşları
yanı sıra Özel Sektöre satılarak yurda sokulan ortalama 50
Milyon Tonu aşkın standart dışı Sanayi Kömürleri
üzerinden gerçekleştirilen ve toplamı milyarlarca doları bulan
ithal kömürlerle ilgili kaçakçılık yapıldığı,
2007 yılı ve sonrası sahtecilikle, sahte kömür analiz raporu,
sahte kömür kalite sertifikası, sahte CIF. kömür maliyet faturası
gibi işlemlerle devletin milyarlarca zarara uğratıldığı
görülmektedir. Yurda sokulan tüm bu kömürlerin Kamu Kurum ve Kuruluşlarına
normaldeki toptan satış değerlerinin üzerinde fiyatlarla
satılarak son yedi yılda devletin milyarlarca dolar zarara
uğratıldığı iddia edilmektedir.
Bu nedenlerle bir
meclis araştırması açılması ve araştırma
komisyonu kurulması gerekmektedir.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının iki tezkeresi
vardır, ayrı ayrı okutup oylarınıza
sunacağım:
A) Tezkereler (Devam)
2.- TBMM Başkanı Köksal Toptanın,
beraberinde bir Parlamento heyetiyle Kosova Cumhuriyeti Meclis
Başkanı Jakup Krasniqi ve Karadağ Cumhuriyeti Meclis
Başkanı Ranko Krivokapicin vaki davetine icabetle Kosova ve
Karadağa resmî ziyarette bulunmasına ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/836)
15
Haziran 2009
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
TBMM
Başkanı Köksal Toptanın, Kosova Cumhuriyeti Meclis
Başkanı Jakup Krasnıqı ve Karadağ Cumhuriyeti Meclis
Başkanı Ranko Krivokapicin vaki davetlerine icabet etmek üzere,
beraberinde Parlamento heyetiyle, Kosova ve Karadağa resmî ziyarette
bulunması hususu Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 6. Maddesi
uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Köksal
Toptan
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer
tezkereyi okutuyorum:
3.- 17-19 Haziran 2009 tarihlerindeki Birleşmiş
Milletler Felaketlerin Önlenmesi Uluslararası Strateji Merkezi
tarafından İsviçrenin Cenevre kentinde gerçekleştirilecek olan
Felaketlerin Önlenmesi Evrensel Forumu II. Parlamenterler
Toplantısına davet edilen Aksaray Milletvekili ve Çevre Komisyonu
Üyesi Ali Rıza Alaboyunun icabet etmesine ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/837)
15
Haziran 2009
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Birleşmiş
Milletler Felaketlerin Önlenmesi Uluslararası Strateji Merkezi
tarafından İsviçrenin Cenevre kentinde, Felaketlerin Önlenmesi
Evrensel Forumu II. Parlamenterler Toplantısı
gerçekleştirilecektir. Söz konusu toplantıya Aksaray Milletvekili ve
Çevre Komisyonu Üyesi Ali Rıza Alaboyun 17-19 Haziran 2009 tarihleri arasında
davet edilmektedir.
Davete icabet
edilmesi hususu Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı
Kanunun 9. Maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Eyyüp
Cenap Gülpınar
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
V.
BAŞKAN Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Başbakanlığın
Anayasanın 82nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır,
okutup oylarınıza sunacağım.
4.- 23-24 Mart 2009 tarihlerinde Iraka resmî ziyarette
bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Güle refakat eden heyete, ekli
listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak
etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Başbakanlık tezkeresi
(3/838)
9/6/2009
Türkiye Büyük
Millet Meclisi
Başkanlığına
23-24 Mart 2009
tarihlerinde Iraka resmî bir ziyarette bulunan Cumhurbaşkanı
Sayın Abdullah Güle refakat eden heyete, ekli listede adları
yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş
ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın
82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste:
Abdulmuttalip Özbek Hakkâri
Milletvekili
Taner Yıldız Kayseri
Milletvekili
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun, İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup oylarınıza
sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- (10/58) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun
16/6/2009 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
MHP Grubu önerisi
16.06.2009
Türkiye Büyük
Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulunun, 16.06.2009 Salı günü (Bugün) yaptığı
toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından, Grubumuzun TBMM Genel Kurul Gündeminin Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Ön Görüşmeler
kısmının 25. sırasında yer alan 10/58 esas nolu,
Turizm Sektöründeki Sorunların Araştırılarak
Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla
Anayasanın 98. ve İçtüzüğün 104 ve 105. Maddeleri
Gereğince Meclis Araştırması önergesi görüşmelerinin
bugünkü birleşimde yapılması önerisinin İçtüzüğün 19
uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Oktay
Vural
İzmir
MHP
Grup Başkanvekili
BAŞKAN
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin üzerinde lehinde söz, Antalya
Milletvekili Tunca Toskay.
Buyurunuz
Sayın Toskay. (MHP sıralarından alkışlar)
TUNCA TOSKAY
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi
Hareket Partisinin, turizm sektörünün sorunları ve alınacak
tedbirlerin tespiti amacıyla Anayasanın 98inci maddesi ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri
uyarınca Meclis araştırması açılması için
verdiği önergenin gündeme alınması için söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle hepinize saygılar sunuyorum.
Turizm sektörü,
gerçekten Türkiye ekonomisi için çok ağırlığı olan bir
sektör niteliğini son yıllardaki gelişmesiyle kazanmış
bulunmaktadır. 2008 sonu itibarıyla rakamlara
baktığımız zaman, Türkiyeye gelen turist sayısı,
yabancı ve vatandaşlarımız olmak kaydıyla, 30,9 milyon
kişiye ulaşmış; bu sektörden, yine yabancı
turistlerden ve vatandaşlarımızdan elde edilen gelirin ise 21,9
milyar dolara ulaştığını görmekteyiz. Bu, önemli bir
rakam ve ocak-mayıs ayları itibarıyla Türkiyenin en önemli
giriş kapıları olarak kabul edilen dört giriş kapısından
Türkiyeye gelmiş olan yabancıların sayısı da 5 milyon
121 bin 735e ulaşmıştır ki, bu kapılar, Antalya,
İstanbul, Muğla ve İzmir kapılarıdır. Bu rakamlar
Türkiye ekonomisinde turizm sektörünün gerçekten çok önemli bir yeri ve
ağırlığı olduğunu bize açık olarak
göstermektedir fakat turizm sektörünün Türkiye için önemi, ekonomi için önemi
iki ayrı noktada kendisini gösteriyor. Bir tanesi, biraz evvel
verdiğim, yaklaşık 22 milyar dolara yaklaşan döviz
geliriyle Türkiye'nin ekonomisindeki en önemli iki sorun -yıllardan beri
gideremediğimiz ve gidermekte güçlük çektiğimiz iki sorun- cari
açık yani döviz gelirlerimizin döviz ihtiyacımıza yetmemesi
sorunu, ikincisi de işsizlik sorunu.
Bu biraz evvel
ifade ettiğim 22 milyar dolarlık gelir Türkiye'nin cari açığı
açısından çok önemli bir katkı sağlamaktadır ancak bu
rakamın tahlili bize bir başka gerçeği daha göstermektedir: Bu
kadar büyük bir rakamı elde ederken Türkiye, bu rakamı elde etmek için
ithal girdi oranı son derece düşük bir sektörle karşı
karşıyadır. Yani 10 milyar dolarlık bir ihracat geliri elde
ettiğinizde bu geliri elde etmek bakımından ithal
ihtiyacınızın ne kadar olduğu da çok önemlidir. Burada
katma değeri, yerli katma değeri yüksek bir sektörle karşı
karşıya bulunduğumuz için bu 22 milyar doların oldukça çok
yüksek bir bölümü Türkiye ekonomisi için net bir katma değer teşkil
etmektedir.
İkinci
önemli nokta, turizm sektörünün istihdamla yani işsizlikle savaşmak
için en önemli sektörlerin başında gelmesiyle ilgilidir. Bugün
yapılan hesaplamalar şunu göstermektedir: Doğrudan doğruya
veya dolaylı olarak turizm sektörünün istihdama katkısı
yaklaşık yüzde 15-yüzde 16 mertebelerine ulaşmaktadır. Bunu
1 kişinin istihdamı için yapılması zorunlu olan
yatırım miktarına baktığımızda da açık
açık görmekteyiz. Mesela, hizmet sektöründe 1 kişinin istihdamı
için 103 bin dolar yatırım yapmak gerekiyor, imalat sanayisinde bu
rakam 83.500 dolar, turizm sektöründe ise 53.500 dolara inmektedir. Yani 1
kişiyi istihdam etmek için katlandığımız
yatırım miktarı açısından da turizm sektörü oldukça
avantajlı bir sektör.
Türkiyede henüz
daha turizm sektörünün belli bölgelerde aşırı derecede
yığılması sebebiyle pek kendini gösteremeyen ama bu mahzuru
giderdiğimiz takdirde turizm sektörünü Türkiyeye
yaydığımız zaman ortaya daha belirgin şekilde
çıkacak bir yararlı özelliği de, bunu başarmış
ülkelerde turizm sektörünün gelir bölüşümünün daha adaletli hâle gelmesine
olan katkısıdır. Demek ki Türkiyede de biz turizm sektörünü
kıyılardan iç bölgelere doğru yaydığımız
zaman gelir bölüşümü açısından da daha adaletli bir duruma
ulaşabileceğiz.
Çok kısa
olarak bugün Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu araştırma önergesini
kabul ederek turizm sektörünün sorunlarını aydınlatması ve
çözümlerini bulması bakımından, fikir olması
bakımından bazı sorunları da dile getirmek istiyorum.
Biraz evvel de
ifade ettiğim gibi, bugün Türkiye ekonomisinin çok önemli sektörlerinin
başında gelen turizm sektörü yaşadığımız
ekonomik kriz sebebiyle ciddi sorunlar yaşamaktadır. Belli
başlı pazarlarımıza baktığımız zaman
tablo şöyle: Batı Avrupada gelen turist sayısında
yaklaşık yüzde 5lik bir düşme piyasa bekliyor. Sebebi de
şu: Bu pazarlarda Türkiye fiyatını aşırı kırdığı
için, çok düşük fiyatla ürün sattığı için talepteki
düşme biraz az olacak kişi itibarıyla. İngiltereye Türkiye
sterlinle satış yapmaktadır. Hâlbuki bizim Akdeniz
çanağındaki rakiplerimiz olan Yunanistan, İspanya, Portekiz,
İtalya avroyla satmaktadır. Sterlin biraz değer kaybettiği
için burada da bizim avantajımız var. Buradan gelen turist
sayısında yüzde 10luk bir artış beklenmekte. Ruble
Rusyada yüzde 40 civarında devalüe edildiği için ve Rusya da krizi
ciddi şekilde hissettiği için Rusyadan Türkiyeye gelecek olan
talebin yüzde 20 civarında düşmesi beklenmektedir. Ukraynada yine para
birimi yüzde 90 civarında bir devalüasyona uğradığı
için oradan gelecek olan turist sayısında da ciddi, yüzde 50lere
varan bir düşüş söz konusudur. İsrailden de hepinizin
bildiği malum sebepler yüzünden yüzde 70lere varan bir talep düşmesi
söz konusu olacaktır.
Bugün Türkiye'nin
esasen düşük fiyatla sattığı ürünün fiyatları kriz
sebebiyle daha da düşmüştür ve bu, konaklama tesislerinin, otellerin
cirolarını, hasılatlarını düşürmektedir.
Maliyetlerde ciddi bir düşüş söz konusu olmadığı için
de kârlar azalmakta birçok tesis zarara girmektedir. Bunun sonuçları
şunlardır:
Bir, Türkiyenin
ucuz turizm ülkesi olma imajı bu söylediğimiz krizdeki
fiyatların düşüşüyle daha da pekişmektedir.
İki, bu
söylediğimiz hasılatın düşmesi sebebiyle turizm sektöründeki
tesisler hizmet kalitesini düşürmek zorunda kalmaktadır, bu da uzun
vadede Türk turizmini olumsuz etkileyecektir.
Üç, turizm
sektöründe çalışan konaklama tesislerinin finansman sorunları
had safhaya varmıştır. Bunun sonucu olarak çok ucuz fiyatla zor
durumda kalan otellerin yabancıların eline geçmesi tehlikesi de
karşımızda durmaktadır.
Şimdi, bu
gerçekleştiği zaman tehlike şudur: Tur operatörü yabancı,
uçak şirketi yabancı, oteller de yabancı olduğu zaman
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) - Bankalar yabancı
TUNCA TOSKAY
(Devamla) -
Türk ekonomisinin bu sektörden girdi sağlama
şansı, menfaat sağlama şansı ortadan kalkacaktır.
Bu, çok ciddi bir tehlikedir. Ama destek ve teşvik paketlerine
baktığımız zaman Türkiye açısından son derece
önemli olan bu sektör için herhangi bir tedbirin öngörülmediğini
görüyoruz. Bu, doğru bir şey değildir, bunun giderilmesi
gerekir.
Orta ve uzun
vadede alınacak ciddi tedbirler var, ben bunu 2008 bütçesinde de 2009
bütçesinde de huzurlarınızda dile getirmiştim, vaktin
sınırlı olması sebebiyle
Ben şimdi, yalnız kriz
sebebiyle bazı kısa vadede alınacak tedbirlerin sektöre
faydalı olabileceğini düşünüyorum. İzin verirseniz bu
düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bugün, Türkiyede
turistlerin ortalama harcaması 708 dolardır, yabancı turistlerin
ortalama harcaması 635 dolardır, bizim
vatandaşlarımızın -turist olarak kabul edilen
vatandaşlarımızın- ortalama harcaması ise 1.132
dolardır. Bu kriz döneminde ilk yapılacak, en acil yapılacak
şey, tanıtma ve pazarlama faaliyetlerine yoğunluk vermek, bu
bütçeyi yukarı çekmektir ancak bu bütçenin yukarı çekilmesi için kamu
kesiminden herhangi bir işaret yoktur şu anda. Bu bakımdan,
yapılması gereken en önemli şeylerden bir tanesi şudur:
Eğer bir veya iki yıl Türkiyeye gelen yabancılardan Türkiyenin
aldığı vize ücretleri tanıtım ve pazarlamaya tahsis
edilebilirse burada bir kaynak yaratılma imkânı ortaya
çıkabilir.
Özellikle
kış aylarında, hepinizin bildiği gibi, turizm sektöründe
kasımdan itibaren on binlerce kişi işsiz kalmaktadır. Bu
işsizliği önleyebilmek için en azından sezon
dışında, kasım-mart veya kasım-nisan arasında
istihdam üstündeki yükler azaltılırsa bu işsizliği önemli
ölçüde azaltma şansına sahip olabiliriz diye düşünüyorum.
Sektördeki
bazı işletmeleri KOBİlerin yararlandığı teşvik
ve desteklerden yararlandırmak lazım, mademki bu sektör bizim için
çok önemli.
Turizm
gelirlerinin ihracat geliri sayılarak ihracatçıların
yararlandığı teşviklerden sektörün
yararlandırılması da faydalı olabilir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
TUNCA TOSKAY
(Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Yatırım
ve işletmelerdeki KDV alacaklarının yine bu işletmelerin
vergi, sosyal güvenlik ve enerji ödemelerine mahsup edilmesi de finansman
açısından sektörde bir ferahlığı yaratabilir.
Ayrıca yine
finansman açısından sektörü desteklemek bakımından A tipi
seyahat acentelerine Eximbankın vermeyi kabul ettiği veya
düzenlediği kredi limiti 4 milyon dolarla sınırlıdır.
Burada şu düşünülebilir: Getirdikleri dövizin belli bir yüzdesini
kredi olarak vermek düşünülerek bu 4 milyon dolarlık üst
sınır aşılabilir. Yani daha fazla döviz getirenlere, mesela
yılda 40 milyon dolar döviz getiren bir şeye yüzde 15lik bir limit
tanırsak 4 milyon dolar yerine 6 milyon dolarlık bir krediyle, bir
finansmanla sektörü desteklemiş olabiliriz.
Bunları
düşünüp taşınmak ve bu
konudaki teklifleri Türkiye Büyük Millet Meclisinin hazırlaması
bakımından, düzenlemesi bakımından bu önergeyi verdik ve bu
önerge kabul edilirse bu kadar önemli bir sektör için tahmin ediyorum ki
Türkiye Büyük Millet Meclisinin önemli katkıları olabilir.
Bu vesileyle
hepinize saygılar sunuyorum efendim. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Toskay.
Lehinde, Antalya
Milletvekili Tayfur Süner. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Süner.
TAYFUR SÜNER
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; MHPnin
vermiş olduğu, turizm teşvikiyle ilgili önergenin lehinde
konuşmak üzere söz aldım partim adına. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Ben, ilk önce
turizm konusunda şehir içi oteller üzerinde durmak istiyorum. Eğer
kısa sürede şehir içi oteller için bir teşvik getirilmezse
şehir içindeki oteller batma noktasına gelecektir.
Neler
yapılabilir şehir içi otelcilikte? Bir kere, şehir içi otellerde
maalesef, bilhassa kazalarda imarları çok eski yani yirmi senelik, otuz
senelik oteller var. Şu anda, bu şehir içi otelcilikte family tipi, 5
kişilik odalar istemektedir gelen turistler. Maalesef odaları da
şehir içi otellerde buna uygun değil. İmar Yasasında bir
değişiklik yaparak, şehir içi otellerde family odaların
yaratılması için bir teşvik kapsamında imar
değişikliği yapılabilir. Eğer bu yapılırsa
şehir içi otelcilik gelişir.
Şimdi,
bölgem Alanyadan söze başlamak istiyorum. Sayın
Başbakanımız Davosta bir one minute dedi, Alanyaya gelecek
olan 450 bin Musevi rezervasyonlarını iptal etti. Siz bir şeyler
yaparsınız, yedi senede yaptıklarınız gibi ama bunun
ceremesini ya şehir içi oteller çekiyor ya büyük oteller çekiyor ya Türk
halkı çekiyor. Yedi senedir çeşitli yasalar çıktı. Hepsini
incelediğiniz zaman, muhakkak ki birtakım sektörlere zarar verdi AKP
Hükûmeti. Ön görünüm yasasını çıkardılar, ön görünümde,
şehirlerde yüksek levhalar kesildi, KOBİler yıkıldı,
gecekondular yıkıldı, imalat atölyeleri yıkıldı;
yerlerine ağaçlar dikildi, yeşil alanlar yaratıldı. Ne
kadar güzel. dedik ama her çıkan yasanın bir art niyet neticesinde
çıktığını yedi sene içinde gördük. Ön görünüm
yasasıyla daha sonra neler getirdiklerini anlatacağım.
Daha sonra,
turizmde Turizm Teşvik Yasasını getirdiler, Komisyondan geçti,
ormanların yüzde 5ini turizm kapsamına aldılar. Komisyonda
Sayın Bakanım, yahu Torosların tepesindeki ormanları
turizme açmıyorsunuz, Belek ormanlarını, Kemer
ormanlarını yarın ziyan edeceksiniz. İspanyaya
döneceğiz. Zarar edeceğiz. Yapmayın bunları.
dediğimiz zaman Yahu, Antalyayı artık kimse istemiyor. Böyle
bir teşvikte de Antalyayı faydalandırmayacağız.
dedi. Yahu, bunun altında Belek ormanları, Kundu ormanları
yatmasın. dedim, Hayır. dedi ama gördük ki Kundunun
kızılçam ormanları birine peşkeş çekildi, golf
sahası oldu. Oysa, Kundunun arkasında engebeli şahıs
arazileri vardı, oralar satın alınırdı, hazine
arazileri tahsis edilirdi, golf sahaları oraya yapılırdı.
Belek ormanları yasalaşmasın, Belek ormanları golfe
açıldığı zaman orayı da yasal hâle getirirsiniz.
dediğimiz zaman Hayır. dedi. Belek ormanları golf sahası
olarak tahsis edildi, binlerce ağaç kesildi. Siz, o Teşvik
Yasasını çıkarırken, işte bir ağacın yerine
üç ağaç dikilecek... Be Allahın kulları, endemik bitkiler yüz
yılda meydana geliyor. Siz nerede yaşıyorsunuz? İşte,
nerede yaşadığınızı bilmiyorum, nereden
geldiğinizi de bilmiyorum ama çıkardığınız tüm
yasalar maalesef Türk halkının yararına değil.
Şimdi, ön
görünüm yasasından sonra neler oldu? Alkış tuttuk ya! Bir
baktım ki Komisyona otoyollar, çevre yolları, yan yollar ve
köprülerin özelleştirmesi geldi. Otoyollar, köprüler, yan yolların
özelleştirmesinde gördüm ki, yasanın en son maddesinde bir şey
var parantez içinde: Otoyollar, yan yollarda otel, motel, lokanta, benzin
istasyonu kurulabilir. Bundan önce de mesafe mefhumu getirdiler; şehir
içinde
Her
çıkarılan yasada bir art niyet var. MHPye teşekkür ediyorum,
turizmi iyi ki Türkiye Büyük Millet Meclisine getirdiniz ama merak etmeyin onda
da bir yol bulurlar, bir çıkar yol. Eğer Meclis
araştırması isterseniz, kendilerine çıkar sağlayacak
şekilde o yasayı da istedikleri gibi yönlendirirler. Çünkü, bakın,
kıyı şeritlerinde CHP, MHP belediyeler kazandı. Ne oldu
yeni? Efendim, Turizm Bakanlığı, imar yasasını bundan
böyle onlar hazırlayacak. Kardeşim, bunların getireceği
yasalara, kanunlara bizim aklımız fikrimiz ermiyor. Her
getirdiklerinde bir art niyet var.
TUNCA TOSKAY
(Antalya) Bitlis Milletvekilinin eriyor.
TAYFUR SÜNER
(Devamla) İnşallah yoktur.
Şimdi,
turizmde bizim yaratmak istediğimiz şu; hep beraber şunu
yaratmalıyız: Artık, İspanya gibi sahillerimizi
betonlaştırmayalım, İspanya gibi artık sahillerimize
yüksek yapılar yaptırmayalım; ormanlarımızı
turizme peşkeş çekmeyelim, ormanlarımız orman olarak
kalsın. Müsait arsalarınızı, hazine
arsalarınızı tahsis edin, onlara bir şey demiyoruz ama
muhakkak ki Türkiyenin menfaatine olacak yasalar çıkmalı.
Bakın,
alternatif turizmi de artık ön plana çıkarmamız lazım.
Dağ turizmini ön plana çıkarmamız lazım. Torosların
tepelerinde o kadar çok endemik bitki var ki memleketim Aksekide ve Cevizlide
kuru çiçekçilik vardı, binlerce aile o kuru çiçekten istifade ediyordu ama
koruma altına alınmadığı için, rastgele kesim
olduğu için kuru çiçekçilik öldü. Her şeyi kendi hâline
bıraktık. Karadenizin kardelenlerini, Aksekinin kardelenlerini
başıboş, köylünün eline bıraktık. İstedikleri
gibi tüccarlar esnaflarla oynadı, her türlü kesimi yaptılar ve yok
olmak üzere. Kardelen soğan olarak Hollandaya, Danimarkaya ihraç oldu,
neredeyse bitmek üzere. Defalarca burada gündeme getirdim, dedim ki:
Kardelenleri sırayla, beş senede bir, bir sene Karadenizde, bir sene
Akseki bölgesinde söküm yaptırın, ama maalesef Karadenizde müsaade
alıyor, geliyor Aksekide gece söküm yaptırıyor, müsaadesi var
ya elinde. Çünkü ihracat yaparken o soğanları hangi yöreden
söktüğü belli değil, takip yok ama takip ettikleri bir şey var:
Her çıkardıkları yasada, çıkardığınız
yasalarda bir menfaat ilişkisi, bir menfaat ağı, ister turizmde
olsun isterse yarın alternatif turizm yaratalım, orada da bir
çıkar yol bulur, menfaat ilişkilerine girersiniz. Artık yedi
senedir çıkan yasalardan biz bıktık, usandık.
Komisyonlardan
şimdi imar yasası geçecek. Cuma günü toplantı yaptık, diyor
ki müsteşar: Yüksek katları, kaçak katları keseceğiz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
TAYFUR SÜNER
(Devamla) Ya Sayın Müsteşar, siz başka bir memlekette mi
yaşıyorsunuz? Türkiye'nin yüzde 67si kaçak yapı. Artık
turizme saplanmış kaçak yapılar, şehirciliğe
saplanmış. Yıkacağız, dökeceğiz. demekle olmaz.
Fennî mesule en ağır cezaları getirirsiniz, belediye
başkanlarına en ağır cezaları getirirsiniz ve
olayı çözersiniz ama bir yerde imar değişikliği yaparak onu
durdurursunuz.
İnşallah,
bu turizm konusuna, MHPnin getirdiği turizm konusuna kulak verirsiniz,
onu Mecliste enine boyuna tartışırız, turizmimizi
battığı bataklıktan hep beraber çıkarmaya
çalışırız. Ama maalesef onu da reddedersiniz oy
çokluğuyla, zaten dinlemiyorsunuz, mayın yasasında olduğu
gibi. Bir ay mücadele etti bu gruplar, muhalefet grupları ama geçirdiniz.
İnşallah Reisicumhur noter tasdik memurluğundan vazgeçer, bu
mayın yasasını reddeder, biz de Reisicumhurumuzu
alkışlarız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi bağlayınız Sayın Süner.
TAYFUR SÜNER
(Devamla) İnşallah, MHPnin verdiği bu önergeye kulak
verirsiniz, turizm sektörümüzdeki arızaları enine boyuna
tartışırız, memleketimiz için hayırlı bir yasa
çıkarırız.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Süner.
Önerinin
aleyhinde, Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş, buyurunuz.
(DTP sıralarından alkışlar)
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Milliyetçi
Hareket Partisinin turizmle ilgili bir araştırma önergesinin gündeme
alınmasına dair grup önerisi hakkında görüşlerimizi ifade
etmek üzere söz aldım.
Aslında,
benden önceki konuşmacılar da Türkiyedeki turizmle ilgili, turizmin
sorunlarıyla ilgili, turizmin Türkiye açısından önemiyle ilgili
son derece katkı sunucu bilgiler verdiler, görüşler ifade ettiler.
Müsaadenizle ben de, özellikle Türkiyenin kıyıları
dışında, orta Anadoluda, doğuda ve güneydoğuda bugüne
kadar, seksen yıllık cumhuriyet tarihi boyunca ihmal edilmiş ve
hâlen bugün itibarıyla da ihmal edilmeye devam eden turizmle ilgili
düşüncelerimizi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bugün hâlen
okullarda bile, ilkokulda, ortaokulda, lisede bile turizmle ilgili bilgiler
öğrencilere aktarılırken Türkiyenin turizm merkezlerinin
sahilden ibaret olmadığı, olmayacağı
anlatılır ama ne hikmetse bu yalın gerçeklik bu kadar biliniyor
olmasına rağmen, bu kadar gündemde tutuluyor olmasına rağmen
hükûmetlerin turizm politikası sahil kentlerini, sahil kasabalarını
bugüne kadar aşmamıştır.
Türkiyenin
hiçbir kenti yoktur ki, hiçbir kasabası yoktur ki turizme elverişli
olmasın. En nihayetinde onlarca medeniyetin, kültürün beşiğinden
söz ediyoruz. Türkiyenin hangi şehrine giderseniz gidin, mutlaka ama
mutlaka, en azından inanç turizmi, kültür turizmi açısından veya
eşi benzeri bulunmayan mimari yapılar açısından bir
turistik değeri vardır ama bu Hükûmet de dâhil olmak üzere, maalesef
ki bugüne kadar turizm politikası sahil şeridiyle
sınırlı kalmış, aslında Türkiyenin çok önemli
bir potansiyeli yıllardır bu şekilde heba edilmiş, heba
edilegelmiştir.
Türkiyeye gelen
turistin belki de binde 1i Türkiyenin orta Anadolusunu, Doğu
Anadolusunu, Güneydoğusunu görmeden bu ülkeden ayrılıyor. Bu
bir tarafa, Türkiyede iç turizm açısından Türkiyenin
batısında yaşayan insanlar, bugüne kadar tatillerini Türkiyenin
doğusunda geçirmeyi akıllarına getirmezler. Bakın,
Türkiyenin doğusunda yaşayan insanların, Hakkâride,
Şırnakta, Ağrıda, Vanda yaşayan insanların önemli
bir kısmı ya turistik amaçlı ya çalışma amaçlı ya
eğitim amaçlı Türkiyenin batısını mutlaka
görmüştür, mutlaka orayla bir iletişim kurmuştur. Bu, özellikle,
iç turizm sadece ekonomi açısından değil birbirini daha iyi
anlama, birbirinin kültürünü yerinde görüp değer verme açısından
da son derece önemlidir. Bugün gidin, Türkiyenin doğudaki en ücra köyüne,
oradaki insanlar mevsimlik işçi olarak olsa dahi Türkiyenin
batısını görmüş, oradaki insanlarla kaynaşmış,
tanışmıştır. Rakamı bilmiyorum ama belki Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyelerinden bile Türkiyenin Hakkârisini görmemiş
arkadaşlarımız vardır, Türkiyenin
Şırnakını görmemiş, görmeyi de aklına
getirmemiş arkadaşlarımız vardır.
Dolayısıyla, özellikle turizm gibi bir konuda konuşurken
meseleyi sadece ekonomiye indirgememek gerekir. Turizm aynı zamanda bir
kültür alışverişidir, bir diyalog vesilesidir.
Ben buradan
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerine bir çağrıda bulunmak
istiyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisinin üyeleri bu yıl tatillerini
Vanda geçirsinler, Hakkârinin yaylalarını ziyaret etsinler,
Diyarbakırın surlarını görsünler, Batmana, Hasankeyfe
gelip tarihî, turistik merkezleri ziyaret etsinler, Urfada inanç turizmine
katkıda bulunsunlar, Adıyamanda Nemrut Dağını
ziyaret etsinler. Eğer turizm, özellikle iç turizm
canlandırılacak ve ülkenin doğusu da cazibe merkezi hâline
getirilecekse, bu, Meclisten başlamak zorundadır. Öncelikle bu
Meclisin üyeleri, milletvekilleri kendi ülkelerinin dört bir tarafını
gezerek -turistik amaçlı da olsa en azından- görebilmeli ve bu konuda
halkı, Türkiye toplumunu teşvik edebilmelidirler.
Değerli
arkadaşlar, bahsettiğimiz, Türkiyenin özellikle doğu,
güneydoğusunun turizm açısından
kalkındırılması meselesi, mevcut turizm
pastasının paylaşılması meselesi değildir; yani
Antalyaya gelen, Muğlaya gelen, İzmire, İstanbula gelen
turist sayısında bir azalma yaşanarak, oraya gelen turistlerin
Anadolunun doğusuna, ortasına kaydırılması meselesi
değildir, turizm pastasının büyütülmesi meselesidir. Ben
inanıyorum ki doğru bir tanıtım yapılırsa,
Anadolunun zenginliği yurt dışında iyi
tanıtılırsa, Turizm Bakanlığı bu konuda iyi
projeler hazırlayıp, kamu yatırımlarını da
doğu, güneydoğuya kaydırırsa Türkiye'nin turizm
pastası bölünmek yerine tam tersine katlanarak hem Türkiye'nin
doğusunun kalkınmasına hem de kültürel
alışverişin kolaylaşmasına vesile olacaktır.
Hükûmetin, Turizm
Bakanlığının bugüne kadarki -en azından AKP
Hükûmetinin görevde olduğu süre boyunca- turizm yatırımları
hep sıfıra tekabül etmiştir yani o kentteki turizm il
müdürlüklerinin, temsilciliklerinin personel maaşları ve rutin
restorasyonlar dışında bir tek kamu yatırımı
kapsama alınmamış, programa alınmamıştır.
Dolayısıyla turizmle ilgili konuşurken, ahkâm keserken ülkenin
bu mevcut potansiyelini göz ardı eden, görmezden gelen, tanımayan,
yok olmaya mahkûm eden politikalarla çelişki içerisinde olduğunu
belirtmek gerekir.
On bin
yıllık tarihi olan Hasankeyften söz ediyoruz. Hasankeyfin sular
altında kalmaması gerektiğini ifade ediyoruz ama Hükûmetin bu
konudaki ısrarı
İşte, Sayın Eroğlunun dün bir
açıklaması var: Kredi bulamazsak kendi öz kaynaklarımızla
gerçekleştireceğiz. diyor. Ama soruyorlar: Orhan Gencebay da
Tarkan, da karşıymış Hasankeyfe. Onlar iyi niyetli,
öbürleri kötü niyetli. diyor. Diğer karşı çıkanlar kötü
niyetli, herkes kötü niyetli; Hükûmet, Orhan Gencebay ve Tarkan, Hasankeyf
konusunda iyi niyetli. Onlar da karşı çıkıyorlar ama onlar
iyi niyetle karşı çıkıyorlar, geri kalan herkes Hükûmete
göre art niyetlidir. Hasankeyfe baraj yapılması Hasankeyfi
kalkındıracak, Hasankeyfi kurtaracak olan proje de baraj
projesiymiş gibi tanıtılmaya çalışılıyor.
Şimdi, on
bin yıllık bir tarihi sular altında
bırakacaksınız, öte taraftan
Biz turizm konusunda yatırım yapıyoruz, turizme
değer veriyoruz, tarihimize, kültürümüze değer veriyoruz.
diyeceksiniz. Bütün bunları özellikle bölge halkına, orada
yaşayan insanlara anlatmanız mümkün değil değerli
arkadaşlar.
Bakın,
Türkiyeye dışarıdan gelen bir turist Adıyamandan
başlayarak Şanlıurfa, Mardin, Diyarbakır, Batman, Van,
Ağrıya uzanan bir turizm programına dâhil olsa, bu kapsamda bir
turistik gezi yapsa inanın ki bir sonraki yıl 10 turistin gelmesine
vesile olacaktır. 10 turist orayı gezdiğinde bir sonraki
yıl belki bin turistin gelmesine vesile olacaktır çünkü
insanlığın ilk yerleşim birimi olan bu topraklarda
nasıl bir tarihin, nasıl bir kültürün, medeniyetin
yattığını görmek dünyadaki her insanı
heyecanlandıracaktır. Diyarbakırda, Erganide Hilar
Mağaralarını, Çayönü Mağaralarını, bugüne kadar
arkeolojinin tespit edebildiği ilk yerleşim birimi olan Çayönü Hilar
bölgesini dünyada görüp de heyecanlanmayacak hiçbir insan yoktur ama bizim
ülkemizde dahi bunun gözle görülür, tanınır bir hâle
getirildiğini söylemek mümkün değil. Diyarbakırın
Eğil ilçesinde on binlerce yıllık bir tarih yatıyor ama
bırakın Eğil ilçesinin turizminin tanıtılmasını
Diyarbakırın Eğil ilçesinin varlığından dahi
Türkiye'de insanlar haberdar değildir. Bu nedenle, özellikle ülkenin
sorunlarından bahsederken, işte Türkiye'nin doğusunun geri
kalmışlığından, geri
bırakılmışlığından bahsederken, bu konuda
teoriler, pratikler, siyaset üretirken orayı yerinde dahi görmeden,
orayı bir ziyaret edip o insanların bir çayını dahi içmeden
politika yapmak kelimenin tam anlamıyla o insanları veya kendini
kandırmaya çalışmaktır.
Bu vesileyle,
değerli arkadaşlar, eğer turizm konusu bir araştırma
komisyonu tarafından incelenip tartışılacaksa bütün bu
boyutlarıyla, bütün bu sorunlarla birlikte ele alınmak
durumundadır. Bugün Antalyada bir orman yangını
çıktığında
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız; buyurunuz.
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Devamla) -
hepimizin içi yanıyorsa, televizyonlar
canlı yayında orman yangınını verip söndürme
faaliyetlerini kamuoyuna aktarıyorsa, kamuoyunda duyarlılık
yaratılıyorsa, aynı duyarlılık bugün Silopideki orman
yangını için de gösterilmek zorundadır. Oradan
arkadaşlarımız arıyorlar, hâlen Silopide orman
yangını devam ediyor. Arkadaşlarımız Sayın
Bakanla görüşmeler yaptılar, oradaki orman yangınına iki
gündür müdahale edilmiyor. Dolayısıyla, orman yangınına
müdahale edilmesi için buradan, Bakanın devreye sokulması
şeklinde bir çaba sürdürüyoruz.
Tamam, Silopiden
orman yangınıyla ilgili canlı yayın yapılmasın
ama o ormanın da bir değer olduğu, bu ülkenin bir değeri
olduğu unutulmasın. Aksi takdirde, Antalyadaki orman
yangınına içimiz yanarken Silopidekine kayıtsız kalmak,
her şeyden önce kendimizi sorgulatır hâle getirir.
Bu duygu ve
düşüncelerle, sizleri bir kez daha saygıyla selamlıyor,
teşekkür ediyorum. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Demirtaş.
Önerinin
aleyhinde Afyonkarahisar Milletvekili Zekeriya Aslan.
Buyurunuz
Sayın Aslan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ZEKERİYA
ASLAN (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
turizm sektörünün sorunlarının tespiti amacıyla verilmiş
olan Meclis araştırması açılması hakkındaki
önerinin aleyhinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum.
Ülkemize döviz
kazandıran, çok sayıda insanımıza aş ve iş
imkânı sunan turizm sektörü, kabul edelim ki AK PARTİ
İktidarı döneminde hızla büyümüş ve dünyayla rekabet
edebilir en önemli üstünlük alanlarımızdan birisi hâline
gelmiştir. 2005 yılı verilerine göre ülkemiz, dünya genelinde en
çok turist çeken ülkeler arasında 9uncu, turizmden en fazla gelir elde
eden ülkeler arasında 8inci sırada yer almaktadır. Türkiye'nin
dünya çapında bir marka olması hedefi doğrultusunda
yaptığımız çalışmalar neticesinde, ülkemize gelen
turist sayısı ve gelirlerimizde önemli artışlar
olmuştur. 2006 yılında ülkemize gelen turist sayısı 19
milyona yükselirken turizm gelirlerimiz yaklaşık 17 milyar dolar
olmuştur. 2013 yılında turizm gelirlerimizin 40 milyar dolara
yaklaşması da hedeflenmektedir.
Değerli
arkadaşlar, turizm deyince aklımıza tabii çok çeşitli
konular geliyor, dağ turizmi, kongre turizmi, sağlık turizmi,
deniz turizmi diye. Benim seçim bölgem Afyonkarahisar da sağlık
turizminde çok önemli gelişmeler kaydetmektedir. Afyonkarahisarda
sağlık turizminin dışında
Tabii, bizden önce
konuşan sayın milletvekili arkadaşım insanları bir
yerlere davet etti. Türkiye'nin her tarafı hakikaten çok güzel, ben de
kabul ediyorum. Her tarafı gidilmesi, görülmesi gereken yerler.
MEHMET DOMAÇ
(İstanbul) Afyona çağır.
ZEKERİYA
ASLAN (Devamla) Ben de sizi Afyonkarahisara, Kocatepeye davet ediyorum
arkadaşlar. Kocatepeye, Kurtuluş Savaşının
yapıldığı o kutsal topraklara davet ediyorum, buyurun
gelin, hep birlikte gezelim diyorum.
Orada,
arkadaşlar, iç turizmin gelişmesi açısından, tabii,
hakikaten güzellikler var. Bilhassa öğrenci kardeşlerimiz
öğretmenleri tarafından Afyonkarahisara getirilip bu yerler
gösteriliyor. Turizmin yanında, bu öğrencilerin millî şuuru,
tarih bilinci geliştiriliyor. Bu yönüyle bu çalışmayı
yapanlara da teşekkürlerimi arz ediyorum buradan.
Afyonkarahisarda,
arkadaşlar, turizm deyince şu sıralar ilk akla gelen
kaplıca turizmi, sağlık turizmidir. Tabii, Afyonkarahisar
yolların kesiştiği bölge olduğu için hepiniz gelip giderken
görüyorsunuzdur yapılan otelleri. Son yıllarda yapılan oteller
çok konforlu ve oldukça gelişmiş otellerdir arkadaşlar. Türkiyeye
hitap ettiği gibi, Afyonkarahisardaki oteller, artık yurt
dışına açılmışlardır. Yurt
dışından sağlık turizmi yönüyle de turistlerimiz
gelmeye başlamışlardır. Bu yönüyle Afyonkarahisarda,
Hükûmetimizin verdiği teşvikler sayesinde, arkadaşlar, yeni
oteller yapılmaya devam etmekte, Sandıklı ilçesinde de iki tane
beş yıldızlı otelin inşaatı devam etmektedir.
Bütün bunlar tabii, teşvikle olmaktadır arkadaşlar. Bu yönüyle
baktığımız zaman, turizm Türkiye açısından gelir
getirmektedir, ancak bu Meclis araştırması
Kabul edelim ki
Meclisin tatile girmek durumunda olduğu bir zamanda, tatile yakın
olduğumuz bir zamanda çok daha önemli konular ve kanunlar
çıkacaktır. Bu yönüyle bu Meclis araştırmasının
aleyhinde olduğumu belirtiyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Aslan.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubunun önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri, on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.40
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yusuf
COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 105inci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup oylarınıza
sunacağım.
2.- Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun
çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 408 sıra
sayılı Kanun Tasarısının İç Tüzükün 91inci
maddesine göre Temel Kanun olarak ve bölümler halinde görüşülmesine
ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi
16/6/2009
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulunun, 16.06.2009 Salı günü (Bugün) yaptığı
toplantıda siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından,
TBMM İçtüzüğünün 19 uncu maddesi gereğince, Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına
sunulmasını arz ederim.
Mustafa
Elitaş
Kayseri
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri :
Gündemin kanun
tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işler
kısmında bulunan 387, 361, 316, 357, 386, 395, 394 ve 324 sıra
sayılı kanun tasarı ve tekliflerinin bu kısmın 3, 4,
5, 6, 7, 9, 10 ve 11 inci sıralarına, Gelen Kağıtlar
listesinde yayınlanan ve bastırılarak dağıtılan
408 Sıra Sayılı kanun tasarısının ise 48 saat
geçmeden bu kısmın 8 inci sırasına alınması ve
diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesi,
Genel Kurulun, 16
Haziran 2009 Salı günkü (bugün) birleşimlerinde 357 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar; 17 Haziran Çarşamba ve 18 Haziran 2009 Perşembe günkü
birleşiminde ise saat 13.00ten 21.00e kadar
çalışmalarını sürdürmesi,
19 Haziran 2009
Cuma günü Genel Kurulun çalışmaması,
408 sıra
sayılı Kanun Tasarısının İç Tüzüğün 91.
maddesine göre Temel Kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki
cetveldeki şekliyle olması,
Önerilmiştir.
408 Sıra Sayılı
Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatcı
Birlikleri Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı
(1/692)
BÖLÜMLER BÖLÜM
MADDELERİ BÖLÜMDEKİ
MADDE SAYISI
1. BÖLÜM 1
- 16 16
2. BÖLÜM 17
- 25 10
(Geçici
1. madde dahil)
Toplam
Madde Sayısı 26
BAŞKAN
Önerinin lehine Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün.
Buyurunuz
Sayın Üstün. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AYHAN SEFER ÜSTÜN
(Sakarya) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; AK
PARTİ Grup önerisi lehinde söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekillerimiz, bildiğiniz üzere daha önce 1 Temmuza kadar bir grup
önerimiz vardı. Ancak grupların bir araya gelerek uzlaşması
sonucu, yeniden bu haftayı düzenlemek üzere AK PARTİ Grubu
tarafından bir grup önerisi verilmiştir. Bu, gerçekten son derece
memnuniyet verici bir durum doğurmuştur. Meclisimizin bu şekilde
uzlaşma yoluyla çalışması gerçekten sevindirici bir
durumdur. Milletimizin arzu ettiği kanunları çıkardıktan
sonra milletvekillerimizin 1 Temmuzda hak ettikleri tatile çıkabilmeleri
için bu gerekli idi. O bakımdan bu anlayışı gösteren muhalefet
partilerinin grup başkan vekillerine ben gerçekten teşekkür ediyorum.
Ne var bu grup
önerisinde değerli arkadaşlar? Öncelikle çalışma
saatlerimizi düzenliyoruz. Bugün inşallah yarım kalan ve uzun süreden
beri görüştüğümüz Gelir Vergisi Kanununun bitimine kadar
çalışacak ve yarın da saat 13.00te toplanacağız,
21.00e kadar çalışacağız, perşembe günü de yine
13.00te toplanıp 21.00e kadar çalışacağız, cuma günü
çalışmayacağız. Böyle gözüküyor burada. Sırasıyla
diğer kanunları da inşallah, Meclisimiz, Genel Kurulumuz
görüşecek.
Tekrar ben normal
bir çalışma düzenine dönmüş olmaktan dolayı bir kez daha
bütün grup başkan vekillerimize teşekkür ediyorum. Meclisimizin
sağlıklı bir çalışma yapması dileğiyle yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Üstün.
Lehte, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Elitaş,
konuşmayacaktınız hani.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Siz konuşmuyorsunuz diye konuşuyorum.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Elitaş.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Biraz önce
Sakarya Milletvekilimiz Sayın Ayhan Sefer Üstünün ifade ettiği gibi
Meclis Başkanımızın Başkanlığında
yaptığımız toplantı çerçevesinde bugün gündemin
sırasında olan Gelir Vergisi Kanunu ve 361, 316, 387 ve 357 sıra
sayılı kanunların görüşülmesine, çarşamba günü 386
sıra sayılı kamu finansmanı ve borç yönetimi kanunu, yine
çarşamba günü 408 sıra sayılı Türkiye
İhracatçılar Meclisinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısını temel yasa olarak görüşmeye, perşembe günü
de 395 sıra sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının
Elektrik Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifini görüşmeye
siyasi parti gruplarımızın ittifakıyla karar verdik.
Geçen hafta
aldığımız grup önerimizde, bildiğiniz gibi, cuma günü
de çalışma şeklinde kararımız vardı ama
Sayın Meclis Başkanımızın katkıları ve
girişimleri sonucunda gruplar olarak perşembe gününe bu
saydığımız kanunları çıkarmak üzere karar verdik.
Genel Kurulumuzun
olumlu bir çalışma yapacağını ümit ediyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Elitaş.
Aleyhinde,
Eskişehir Milletvekili Tayfun İçli.
Buyurunuz
Sayın İçli.
H. TAYFUN
İÇLİ (Eskişehir) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın
Başkanım, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım;
AKP grup önerisi aleyhinde söz aldım. Sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Biraz evvel AKP
Grup Başkan Vekili Arkadaşımız ve AKP Milletvekili
Arkadaşımız grup önerisinin lehinde söz aldı ve dört siyasi
parti grubunun mutabakat sağladığını ve bu
şekilde bu haftalık çalışma takvimi konusunda işte
belirli yasaların geçebileceğini söyledi.
Elimde 3 Haziran
tarihli AKP grup önerisi var. Bu öneride Saygıdeğer Grup Başkan
Vekili Arkadaşımız, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
görüşmesi gerektiğine inandıkları yasaların ne derece
önemli olduğunu hem grup önerilerinde hem de grup önerisinin lehinde söz
aldıklarında açıkladılar ve o tarihte
yaptığım konuşmada Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin,
sunulan gündemin bir yazboz tahtasına dönüştüğünü ifade
etmiştim. Yine benzer bir öneri karşımıza geldi.
Şimdi,
gündeme bakıyorum, her salı günü AKP grup önerisi getirildiğinde
Hükûmetçe çok önemli olan kanun tasarı ve tekliflerinin, işte
sıraları değiştiriliyor ve Türkiye Büyük Millet Meclisi bu
öneriyi oyluyor ve kabul ediyor ama değerli arkadaşlarım, her
salı günü yazboz tahtası. AKP Grubunca önemli olan, çok önemli olarak
kabul edilen bir kanun tasarı ve teklifinin sonraki salı gününde alt
sıralara kaydırıldığını görüyoruz. Örnek mi
istiyorsunuz? İşte, Borçlar Kanununu getirmişler. 1inci
sırada Türk Ticaret Kanunu var -kıyametler kopmuştu- bakın
orada duruyor. Borçlar Kanununu getirdiler, sırada duruyor. Yasalar, yasa
tasarıları, teklifleri önemsizdir demiyorum ama 6ncı
sırada getirdikleri, 6ncı sıraya aldıkları kanun
tasarısına baktığınız zaman Türkiye Cumhuriyeti
ile Sovyet Sosyalist Cumhuriyet
Tabii, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler
Birliği artık kalmadı ancak o tarihte yapılan bir
protokolün onaylanmasına ilişkin bir kanunu ilk sıraya
almışlar. Ama örneğin Türk Ceza Kanunuyla ilgili bir kanun
tasarısı varken o yasa tasarısının bugünkü gündemde
geriye doğru itildiğini görüyorsunuz.
Değerli
arkadaşlarım, 3 Haziran tarihli grup önerisinde Meclisin cuma dâhil
olmak üzere çalışacağına dair öneri vardı. Gece
24.00e kadar Türkiye Büyük Millet Meclisinin
çalıştırılması isteniyordu ve hepiniz çok iyi
biliyorsunuz, Sayın Başbakan ne demişti: Türkiye Büyük Millet
Meclisinde tatil haram, temmuzda çalıştırıyoruz.
demişti değil mi? Peki, ne oldu? Şimdi hangi konuda mutabakat
sağlandı da temmuz ayında Türkiye Büyük Millet Meclisi
çalışmıyor? Ve 3 Haziran tarihli AKP grup önerisinde
Anayasanın ve İç Tüzükün amir hükümleri ihlal edilmişti. O
tarihte de söylemiştik.
Değerli
arkadaşlarım, bakın, İç Tüzükümüzün 97nci maddesi
Bu,
tutanaklara bir kez daha geçsin diye söylüyorum. Bakın, 3 Haziran tarihli
grup önerisinde ve şimdiki grup önerisinde sözlü soruların
görüşülmemesi söz konusu. Bakın, İç Tüzükün 98inci maddesinde
Sözlü soruların cevaplandırılması için; Anayasa, kanun ve
İçtüzük gereği zorunluluklar hariç olmak üzere, haftanın en az
iki gününde, birleşimin başında ve birer saatten az olmamak
şartıyla, Danışma Kurulunun önerisi ve Genel Kurulun
onayıyla belli bir süre ayrılır. şeklinde hüküm
vardır. Anayasamızın 97nci maddesi gereğince Türkiye
Büyük Millet Meclisinin bilgi edinme ve denetim hakkı söz konusu ama AK
PARTİ önerisine baktığınız zaman bu sözlü
soruların, Meclis araştırma önergelerinin hiçbir şekilde
gündeme getirilmediğini görüyorsunuz.
Bakın,
dağıtılan Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminde 529 adet sözlü
soru önergesi var, yine 347 adet Meclis araştırması önergesi
var. Şimdi, neden Hükûmet Türkiye Büyük Millet Meclisinin
yaptıklarıyla ilgili denetim yetkisinden kaçıyor veyahut da
bilgi edinme hakkını engellemeye çalışıyor? Madem AKP
grup önerisiyle Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma saatlerini
saat 19.00dan 24.00e kadar uzatabiliyorsunuz, cuma gününe çalışma
koyabiliyorsunuz, çalışma saatleriyle AKP grup önerisiyle
istediğiniz gibi oynayabiliyorsunuz ama Meclisin denetim ve bilgi edinme
hakkını neden esirgiyorsunuz? Bakın, geçtiğimiz haftalarda
diğer siyasi parti gruplarının grup önerileri vardı. Bu
grup önerilerinde Türkiye için çok çok önemli olan konuların, Meclis
araştırma önergelerinin görüşülme talepleri hep söz konusu oldu
ve AKPli milletvekillerinin oylarıyla bunlar hep reddedildi.
Türkiyede
işsizlik çok ciddi bir sorun. İşte, dün açıklandı
işsizlik rakamları. TÜİKin rakamlarına göre
yüzde16ları bulmuş. Aslında, iş bulma umudunu yitirenler
ile günübirlik işlerde çalışanları eklediğiniz zaman,
işsizlik oranlarının yüzde 30ların üstüne
çıktığı görülüyor.
Bugün, Milliyetçi
Hareket Partisinin grup önerisinde turizmle ilgili bir Meclis
araştırma önergesi verildi, yine reddedildi.
Değerli
arkadaşlarım, bakın, turizm bölgeleri kan ağlıyor.
Otellerimiz iflas etmek durumunda. Çalıştırdığı
zaman çok daha fazla zarar ediyor. Örnekler verdiler.
Çalıştırdığı zaman 150 bin dolar zarar ediyor,
oteli açmadığı zaman 50 bin dolar zarar ediyor.
Şimdi, kimi
Hükûmet sözcüleri, özellikle Turizm Bakanımız, insan
sayısına göre, uçağa binenlere göre, uçakla yurdumuza gelenlere
göre turizmimizin arttığını iddia ediyor. Hayır, öyle
değil. Türkiye, gerçekten çok ciddi bir sıkıntı içerisinde.
Ekonomik kriz bir tarafa
Turizme bel bağladık. İşte en
verimli aylarımız. Türkiye için en verimli aylar haziran, temmuz, ağustos,
işte eylülün de bir kısmı. Oteller, otel işletmecileri
iflas durumunda, esnaf iflas durumunda.
Peki,
bunları biz burada görüşmeyeceğiz de, Meclis
araştırması komisyonları kurmayıp Türkiye'nin içine
düştüğü sıkıntıları görüşmeyeceğiz de
Turizmi görüşmeyeceğiz, işsizliği görüşmeyeceğiz.
Başka başka olaylar, medya-siyaset meselesi
Türkiye'nin
gündeminde çok önemli konular var. Geçtiğimiz haftalarda bu mayınla
ilgili yasa görüşülürken, kimi televizyonlarımız -bu derece
önemli konu başka kanallarda tartışılırken-
eğlence programları yayınladılar veyahut da bir ilimizde
bir vatandaşın geçirdiği cinnet neticesi ölen 8 kişiyle
ilgili sabahtan gece yarılarına kadar döne döne canlı yayın
yaptılar. İşte, medya-siyaset ilişkisi, gündemin
saptırılması meselesi.
Değerli
arkadaşlarım, bunlar, biraz evvel hep ifade ettiğim gibi,
bekleyen 347 Meclis araştırma önergesinin mutlaka ve mutlaka Türkiye
Büyük Millet Meclisinde görüşülmesi lazım. Burada yapılacak
görüşmeler neticesi Hükûmet buradan feyzalacak, örnek
Yani, buradaki,
önünü açacak Hükûmetin. Aslında Hükûmetin de bunlardan yararlanması
lazım. Her ne kadar bu, Meclis tarafından, Hükûmetin, yürütme
organının denetlenmesi olarak kabul edilse de bu denetimden Hükûmet
de kendine göre bir pay çıkartacak. Türkiyenin onca önemli sorunu var ama
AKP grup önerisine baktığınız zaman, kendilerince önemli
olan kanun tasarı ve tekliflerini getiriyor, önümüze koyuyor.
Meclisin, AKP
Hükûmetinin, AKP Grubunu kullanmak suretiyle, bu önergeleri önümüze getirmek
suretiyle denetimden kaçması açıkça bir Anayasa ihlalidir,
açıkça bir İç Tüzük ihlalidir diyorum.
AKP grup önerisi
aleyhinde oy kullanacağımı belirtiyorum. Hepinize saygılar
sunuyorum.
Teşekkür
ederim. (DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın İçli.
Aleyhte, Siirt
Milletvekili Osman Özçelik.
Buyurunuz
Sayın Özçelik. (DTP sıralarından alkışlar)
OSMAN
ÖZÇELİK (Siirt) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Adalet ve Kalkınma Partisinin önerisi üzerine Demokratik Toplum Partisinin
aleyhteki görüşlerini sunmak üzere söz aldım. Saygılar
sunuyorum.
Adalet ve
Kalkınma Partisi dedim. Aslında ben genellikle AK PARTİ derim
ama Sayın Başbakanın AKP diyenlere yönelik hakarete varan
eleştirileri karşısında içimizdeki oyun bozuculuk,
çiçeklerden bal toplayıp aslında bal üretmeyen arıların
kovanlarına çomak sokma, oyun bozma dürtümüz bizi tekrar AKP demeye
zorluyor ama ben yine de çok önemli bulmadığım için AK
PARTİ demeye devam edeceğim. (AK PARTİ sıralarından
Teşekkür ederiz. sesleri)
Efendim, Meclisin
çalışmalarının belli bir düzen içinde sürmesi ve üyelerin
de Meclisin yapacağı çalışmalar hakkında bilgi sahibi
olması, Meclis çalışmalarını kolaylaştırıcı
olması ve verimli olması bakımından çok önemli. Sayın
İçlinin de ifade ettiği gibi, gündeme alınan bir yasa
tasarısı bir bakıyorsunuz 4üncü maddesinden sonra
değiştiriliyor, bir başka yasa tasarısı Meclisin
gündemine geliyor. Üyeler yeterince hazırlık yapmadan, o yasanın
kamu yararına en iyi şekilde geçmesi için yeterince dikkatlerini
toplayamadıklarından zaman zaman yasa tasarıları bizce
eksik geçmek zorunda kalıyor.
Bir Meclis
eğer kendi çalışmalarını belli bir plana
bağlayamamışsa, belli bir organizasyon
sağlayamamışsa, bu plan çerçevesinde
çalışmalarını yürütemiyorsa bu ülkenin ekonomisini de, bu
ülkenin diğer sorunlarını da öncelik sırasına göre,
ivedilik sırasına göre belli bir planlamaya tabi tutması ve
çözmesi konusunda kuşkular doğar. Bu nedenle Meclisin
saygınlığının artması bakımından en
azından, Meclis çalışmalarının, programının,
gündeminin hiç değilse bir ay öncesinden belirlenip üyelere
duyurulması ve grupların ve üyelerin bu konuda yeterli
hazırlıkla Meclise gelmelerinin sağlanması gerekir. Meclise
saygınlık kazandırırız. Eğer Meclisin
saygınlığını biz korumazsak üstüne vazife olmayan
kişiler Meclisin görevini yapmaya kalkarlar, Meclisin
çıkardığı kanunları iptal etmeye kalkarlar, Anayasa
değişikliklerini iptal etmeye kalkarlar ve iptal ederler, Meclisin
alacağı kararları, kendi başına birileri, ben
şunu yaptırmam, ben bunu yaptırmam, deme cesaretini kendilerinde
bulurlar, o hakkı kendilerinde bulurlar.
Bu ülkenin
sorunlarının tartışılacağı yer Meclistir,
yetkili organ Meclistir. Hepimiz, Meclisin bu konudaki
saygınlığını korumak zorundayız, Meclise sahip
çıkmak zorundayız. 12 Eylül Anayasasıyla hâlâ bu Meclis
çalışmayı içine sindirebiliyorsa Meclis dışındaki
kimi odakların bu ülkeyi yönetmeye kalkmaları konusunu da içimize
sindirmiş olacağız.
O nedenle,
Meclisin, ülke sorunlarının çözümünün tek çözüm noktası
olduğu, tek merci olduğu bilinciyle ve bu ağırlıkla,
çalışmalarımızın belli bir düzen içinde, belli bir
disiplin içinde, belli bir plan ve program çerçevesinde yürütülmesi zorunludur.
Bir kez daha tekrarlıyorum: Meclis gündemi önceden, çok önceden, üyelerin
ve grupların yeterli hazırlık yapabilecekleri bir süre içinde
duyurulmalı. Zaman zaman aksamalar olabilir, birkaç saat, birkaç gün belki
aksama olabilir, tartışmaların yoğunlaşması
üzerine zaman yetmeyebilir ama o düzen, belirlenmiş, ilan edilmiş
düzen içinde çalışmaların sürdürülmesi lazım.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Özçelik.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubunun önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir .
Şimdi,
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme
alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
(Devam)
C) Önergeler
1.- Denizli Milletvekili Hasan Erçelebinin, Seçimlerin
Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Milletvekili Seçimi
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
(2/288) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/141)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
2/288 Esas
numaralı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında
Kanun ile Milletvekili Seçimi Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifim havale edildiği Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda 45 gün içerisinde görüşülmediğinden
İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan Genel Kurul gündemine
alınması hususunda gereğini arz ederim.
Hasan
Erçelebi
Denizli
BAŞKAN
Önerge sahibi olarak Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi.
HASAN
ERÇELEBİ (Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi, Demokratik Sol Parti ve şahsım adına
saygıyla selamlıyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına yaklaşık bir yıl
önce vermiş olduğumuz kanun teklifimiz, yurt dışında
yaşayan yurttaşlarımıza seçme haklarının
yanı sıra kendi içlerinden çıkaracakları milletvekilleri
ile Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil edilmeleri için yurt
dışı seçim çevresi oluşturularak mevcut milletvekili
sayısından 10 milletvekilinin ayrılmasını esas
almaktadır.
1995
yılında, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 67nci maddesine
eklenen bir hükümle, yurt dışında yaşayan
yurttaşlarımıza seçimlerde oy kullanma olanağı
sağlanmıştı. Geçtiğimiz yıl da, 13 Mart 2008
tarihinde, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri
Hakkındaki Kanun ile 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununda
değişikliğe gidilerek, Anayasanın bu hükmünün yerine
getirilmesini sağlayacak 5749 sayılı Kanun
çıkarılarak, 22 Mart 2008 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak
yürürlüğe girmişti.
Bu yasal
düzenlemelerin yapılması gerekiyordu. Katkısı olan herkesi
kutluyorum ancak bu atılan adımların yeterli
olmadığını dikkatlerinize sunmak istiyorum,
atılması gereken öteki adımları da hep beraber atalım
istiyorum.
Yabancı
ülkelerde yaşamakta olan yurttaşlarımızın oy
kullanmaları kadar, kendi içlerinde yaşadıkları
sorunları yakından bilen adaylar arasından seçecekleri
milletvekillerini Türkiye Büyük Millet Meclisine yollayarak temsil edilmeleri
de ayrıca önem taşımaktadır.
13 Mart 2008de
çıkarılan 5749 sayılı Yasanın 1inci maddesinde Yurt
dışında bulunan vatandaşların oy kullanmalarıyla
ilgili seçim işlerini yönetmek üzere Ankara İl Seçim Kuruluna bağlı
yurt dışı ilçe seçim kurulu teşkil edilir. denmektedir.
Yasanın çıktığı gün Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Sayın Cemil Çiçek, diğer
partilerin yürekten arzu etmeleri hâlinde yurt dışında
yaşayan vatandaşlara seçilme hakkı getiren bir Anayasa
değişikliği yapabileceklerini belirterek Siyasi partiler
istiyorlarsa pekâlâ Almanyadan 3 kontenjan, Fransadan 2 tane, Hollandadan 3
tane, ne ise getirip bu 550nin içine yerleştirilebilir. demiştir.
İşte, biz de kanun teklifimizde tam da bunu istiyoruz. İktidar
partisinin Başbakan Yardımcısına sahip çıkarak kanun
teklifimize olumlu oy vermesini bekliyoruz, Hükûmet adına yapılan
konuşmaların yüce Mecliste karşılık
bulmasını bekliyoruz. Türkiye'nin elde ettiği ekonomik
kalkınmada, her türlü başarıda büyük katkıları, büyük
fedakârlıkları bulunan yurt dışında yaşayan
yurttaşlarımıza seçme hakkının yanında seçilme
hakkının da verilmesi Türkiye Büyük Millet Meclisinin üyeleri olarak
hepimizin boynunun borcudur. Yurt dışında yaşayan
yurttaşlarımız gerek ekonomik gerek sosyal bakımdan olsun
yaşadıkları yerlerde ülkemizin birer temsilcisidirler. On
yıllardır süren işçi dövizleri girdisini, yaptıkları
ve potansiyel durumdaki sermaye yatırımlarını ve Avrupa
Birliği üyeliği sürecine ilişkin olumlu etkilerini de bu
kapsamda değerlendirmek isabetli olacaktır.
Türkiye
Cumhuriyeti devleti dışında yaklaşık 4 milyon
yurttaşımız yaşamaktadır. Bunların 2,5-3 milyonu
seçmen yaşındadır. Bu yurttaşlarımızın
sorunları, onların içinden seçilecek ve sorunlar ile çözüm
yollarını iyi bilen temsilcilerinin katılımıyla daha
kolay çözülecek ve Avrupa Birliği yolu Türkiye için daha çok
açılacaktır. Bu nedenle, yurt dışı oylarının
bütün seçim çevrelerine dağıtılması yöntemi yerine, bu
oyların yurt dışı seçim çevresi adıyla kurulacak
ayrı bir seçim çevresinde toplanması ve buraya 10
milletvekilliği tahsis edilmesi uygun olacaktır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisini oluşturan tüm değerli milletvekilleri; biliyorum, bu
önerimiz radikal bir karar alınmasını gerektirmektedir. Geliniz
hep beraber bu yürekliliği gösterelim, bütün dünyaya örnek olalım.
Ülkemiz için, yurt dışında yaşayan
yurttaşlarımız için bu adımı atalım.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Erçelebi.
İstanbul
Milletvekili Hasan Macit.
Buyurunuz
Sayın Macit.
HASAN MACİT
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; İç Tüzükün
37nci maddesi uyarınca doğrudan gündeme alınması istenilen
kanun teklifi üzerinde söz almış bulunuyorum. Şahsım ve
Demokratik Sol Parti adına yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, değişik zaman dilimleri içerisinde Türkiyede
geçimini sağlayamayan, birçoğu bu bağlamda iş güç bulamayan
insanlarımız, ne yazık ki dünyanın değişik
yörelerine savrulmuşlar ve orada iş temin etmek, aş temin etmek,
ailesini geçindirmek için uzun yıllar Türkiye dışında
ikamet etmek ve çalışmak mecburiyetinde kalmışlardır.
Bunlar yaklaşık 3 milyon insanımızı bulmaktadır.
Bu insanların Türkiyeyle bağlantılarını kurmak,
Türkiyedeki yönetimle ilgili düşüncelerini almak ve yönetimde temsil
edilme noktasında çok uzun yıllar ihmal edilmiş ve seçme
hakkı ancak yeni, geçen yıl çıkarılan bir kanunla
verilebilmiştir. Ne yazık ki seçme hakkının ötesinde
seçilebilme hakkı şu ana kadar verilememiştir. Oysaki yurt
dışında çalışan insanlarımız, gerek Avrupa
Birliğinde gerek diğer kıtalardaki insanlarımız orada
Türkiye'nin temsilciliğini üstlenmektedirler ve orada
yaşadıkları sıkıntıları, sorunları,
eğer seçilebilme yeterliliğine sahip olur ve kendi içlerinden
temsilci seçebilirlerse Türkiye Büyük Millet Meclisinde o
insanlarımızın sıkıntılarını,
sorunlarını gidermeye yönelik daha bir gayret sarf edilir, çözüm
üretilir. Bu nedenle oradaki insanlarımıza mutlaka ve mutlaka
seçilebilme yeterliliği de verilerek yani bu yasa kabul edilerek o
insanlarımızın da Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil
edilmesinin önü açılması gerekir.
Bu insanlar
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıdır. Her ne kadar yurt
dışında olsalar da orada ikamet ediyor ve
çalışıyor olsalar da orası, yurt dışı da bir
seçim çevresi kabul edilerek, belirli bir oranda Türkiye Büyük Millet
Meclisinin milletvekillerinin tartışmalar sonunda uygun göreceği
bir sayıyı burada yaşayan insanlarımıza tahsis ederek
bu insanların Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil edilmesi
sağlanabilir. Bunun sağlanması birhakkın teslimi
olacaktır ve bu hakkın teslimi anlamında da siz değerli
milletvekilleri olumlu oy verirsiniz diye düşünüyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu vesile ile Türkiye Büyük Millet Meclisini oluşturan
partilerimiz, siyasi partilerimiz, seçim yasalarımız her vesileyle
değişik platformlarda eleştirilmektedir. Demokratik anlamda
Siyasi Partiler Yasasının düzenlenmesi her kesimce eleştirilere
maruz kalmaktadır. Bu yasayla birlikte belki daha geniş çerçeveli
bakarak Siyasi Partiler Yasası ve seçim yasalarında yeniden ele
alarak antidemokratik uygulamaların kaldırılıp antidemokratik
maddelerin ayıklanarak daha demokratik bir sistem getirilmesi, daha
demokratik yasalar hâline getirilmesi de düşünülebilir.
Bu vesile ile
bunlar da ele alınabilirse bu dönemki Türkiye Büyük Millet Meclisi önemli
bir görevi yerine getirmiş olur diyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (DSP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Macit.
H. TAYFUN
İÇLİ (Eskişehir) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
H. TAYFUN
İÇLİ (Eskişehir) Sayın Başkan, duymadınız
sesimi. Karar yeter sayısı istemiştim.
BAŞKAN
Duyamadım o sırada.
Kabul
edilmemiştir.
Alınan karar
gereğince sözlü sorular ile diğer denetim konularını
görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1'inci
sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada
yer alan, Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
2.- Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/692) (S. Sayısı: 385)(x)
BAŞKAN
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu
385 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Geçen
birleşimde 40ıncı madde üzerinde verilen dört önergeden en
aykırı önerge reddedilmiş, aykırı ikinci önerge olan
Komisyonun ve Hükûmetin katılmadığı ve gerekçesinin
okunduğu Trabzon Milletvekili Akif Hamzaçebi ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında
kalınmıştı.
Şimdi
hatırlatmak için bu önergeyi tekrar okutup oylarınıza
sunacağım:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 385 sıra sayılı Tasarının 40 ıncı
maddesinde yer alan girmesini müteakip ibaresinin girmesinden sonra olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi (Trabzon) ve arkadaşları
H. TAYFUN
İÇLİ (Eskişehir) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Arayacağım efendim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
yoktur.
On dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 17.37
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.56
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yusuf
COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 105inci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
40ıncı
madde üzerinde Trabzon Milletvekili Sayın Akif Hamzaçebi ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
385 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Sayın
milletvekilleri, 40ıncı madde üzerindeki diğer iki önerge geri
alınmıştır.
40ıncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
40ıncı madde kabul edilmiştir.
Alınan karar
gereğince, 41inci maddenin beş fıkrası ayrı maddeler
olarak işlem görecektir.
41inci maddenin
(1) numaralı fıkrasını oylarınıza sunmadan önce
bir önerge vardır. Önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 385 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve
41inci maddesinin 1inci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Erkan Akçay |
Mehmet
Şandır |
Süleyman L.
Yunusoğlu |
|
|
Manisa |
Mersin |
Trabzon |
|
|
Necati Özensoy |
Cumali
Durmuş |
Mustafa Enöz |
|
|
Bursa |
Kocaeli |
Manisa |
|
|
|
Mustafa
Kalaycı |
|
|
|
|
Konya |
|
|
1) 29/7/1970
tarihli ve 1319 Sayılı Emlak Vergisi kanununda yer alan katma
ibareleri özel şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ TUĞRUL YEMİŞCİ (İzmir)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Sayın Şandır, buyurunuz efendim.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, önemli bir
kanunun görüşmelerinin sonuna geldik. Sayın iktidar partisinin grup
başkan vekilinin ve sayın milletvekilinin söylediği gibi, Meclis
Genel Kurulumuzun, işte, normal çalışma düzenine avdet etmiş
olmasını memnuniyetle karşıladınız.
Değerli
arkadaşlar, değerli milletvekilleri; tekrar ifade ediyorum: Ülkenin
sorunlarının çözümü, toplumun beklentilerinin
karşılanması için burada hukuk oluşturuyoruz. Tabii ki
birlikte, iş birliği içerisinde çalışmamız gerekir ama
doğru işler yapmak üzere bir iş birliği yapmamız
gerekir.
Şimdi
kanunun temel kanun olması dolayısıyla maddeler üzerinde
konuşma imkânımız yok. Mecburen önergeler üzerinde konuşma
yolunu deniyoruz. Bakın, bu kanunda 200den fazla önerge verildi.
Saymaktan yorulduk, saymaktan vazgeçtik. Yaklaşık 100den fazla
milletvekili konuştu. Şimdi aranızda çok değerli hukukçular
olduğunu da biliyorum. Bu kanuna tekrar bir baksınlar, gelir vergisi
kanunu. Hükûmetten 16 madde hâlinde gelmiş ama Komisyondan Genel Kurula
geldiğinde bu kanun 50 maddeye ulaşmış. Bu kanunla ilgili
muhalefet partileri 16 sayfa muhalefet şerhi yazmış. Kanunun
tamamı 4-5 sayfa ama muhalefet partileri, tam 16 sayfa muhalefet
şerhi yazmışlar ve bu muhalefet şerhinde çok da teknik
konularda itirazlar etmişler. Hükûmet burada hâlâ önerge veriyor.
Sayın Maliye Bakanının önergesi, biraz sonra
görüşeceğiz.
Değerli
milletvekilleri, ülkenin sorunları, toplumun beklentilerinin çözümü için
hukuk oluşturmak sorumluluğunda olan bu Genel Kurulda doğru
çalışıldığını söyleyebilmek mümkün müdür?
Yani, muhalefetin itiraz etmesi, önerge vermesi, konuşmasını
engelleme olarak nitelemek hak mıdır? Şimdi, buradan soruyorum
ama maalesef Maliye Bakanı yok burada. Gelir vergisi... Uygulanan ekonomik
politikaların amaçlarını gerçekleştirmek için
yapılır Gelir Vergisi Kanununda değişiklik
yapılması. Bir torba kanun olarak önümüze geliyor ve bu kanunda
birçok kanunda değişiklik yapan maddeler getiriyoruz. Ben sordum
sayın bürokratlara: Yani niye bu kanunla Ticaret Kanununun 404üncü
maddesinde bir istisnayı ortadan kaldırıyorsunuz? Gelir Vergisi
Kanunu bu. Ticaret Kanununda değişiklik yapmayı niye gerekli
görüyorsunuz? Gerekçe şu: Ticaret Kanununun çıkartılması
gecikecek, onun için burada değişiklik yapıyoruz.
Değerli
milletvekilleri, değerli hukukçular, hukuk bilgisinden, devlet
adamlığından hiç endişe etmediğim Sayın
Başbakan Yardımcısı; yani böyle mi hukuk
oluşturacağız, böyle mi oluşturduğumuz hukukla bu
ülkenin sorunlarına çözüm üreteceğiz? Şimdi, ben burada
soruyorum -Maliye Bakanı yok, maalesef yok. Sayın Bakana soruyorum,
Sayın Bakan meşgul, Sayın Komisyon Üyesi meşgul- bu
kanundan 20nci maddeyi niye çıkarttınız bir önergeyle? Niye
koydunuz, niye çıkarttınız? 13üncü maddeyi niye çıkarttınız?
Hani bu Gelir Vergisi Kanunundaki yapılan değişikliklerle
yaşanan ekonomik krize çözüm üretecek birtakım tedbirler
geliştirdiğiniz iddiasındasınız. Gerekçede bunu
yazmışsınız. Ama Türkiye ekonomisinin yükünü
taşıyan kamyoncu esnafına getirilmesi düşünülen
istisnaları niye çıkarttınız önergeyle? Kanuna niye koydunuz?
Komisyondan niye geçirdiniz? Sonra Genel Kurulda bir milletvekillinin
verdiği önergeye evet oyu vererek -sizin de önergeniz değil bu- bir
sayın milletvekilinin verdiği önergeye katılarak hem 13üncü
maddeyi çıkarttınız hem 20nci maddeyi çıkarttınız.
Kamyoncu esnafının, yani ihracata çalışan kamyonculara
tanınan bazı imkânları kanunun metninden
çıkarttınız. Cevabı yok. Soruyoruz cevabı yok, Bakanla
konuşuyoruz cevabı yok. Hükûmet olarak bunu böyle
düşünmemişsiniz, Komisyondaki tartışmalarda bunu böyle
kararlaştırmamışsınız ama Genel Kurulda, nereden
rüzgâr esiyor, nasıl oluyor, bir önergeyle kanundan o madde
çıkartılıyor ve gerçekten olması gereken
Yani eğer bu
Gelir Vergisi Kanununda yapacağımız değişikliklerle
yaşanan ekonomik krize birtakım tedbirler geliştirmekse amaç,
işte bu ekonomik krizin yükünü taşıyan kamyoncu
esnafının
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) -
ihracata çalışan kamyonların
akaryakıtla ilgili istisnalarını niye kanundan
çıkartıyorsunuz?
Değerli
milletvekilleri, tabii, birbirimizle akıl yarışında,
iktidar yarışında değiliz. Bu millete hizmet etmek için
milletimizin oyunu aldık, iktidarıyla muhalefetiyle geldik, burada
görev yapıyoruz. Birbirimizle bir yarışın içinde, bir
inatlaşmanın içinde olmadan, akıllarımızı
birleştirerek -iyi niyetli olduğunuzu kabul ediyorum, bunun aksini
söylemek mümkün değil- iyi niyetle akıllarımızı
birleştirerek olması gereken mükemmeli aramanın gayretinde olmamız
gerekirken neden böyle bir yola girdik? Bunu herkesten çok iktidar partisinin
sorgulaması lazım, sayın bakanların sorgulaması
lazım, Sayın Başbakanın sorgulaması lazım.
İşte,
gelir vergisiyle ilgili bir kanunun sonuna geldik. On altı maddelik kanun
elli maddeye çıkmış, hâlâ önerge veriyor Hükûmet. Bu
hazırlıksızlık nedir? Yani, ciddiyetsizlik
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi bağlayınız.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Sayın Başkanım, bitirmek istiyorum.
Diğer önergede söz almayacağım, onun için müsaade ederseniz
Yani, bir dönemin
de sonuna geliyoruz. İnşallah, ekimden itibaren bu türlü, bence
basit, bence bize yakışmaz yani bu Genel Kurula, siyasete, siyaset
kurumuna yakışmaz bu türlü eksikliklerden,
yanlışlıklardan da arınarak, birbirimizle de
inatlaşmadan, birbirimize dayatma da yapmadan bu millete hizmet etmenin
yolunu birlikte buluruz diye ümit ediyorum, bunu temenni ediyorum. Diğer
kanunları ilzam edecek bir şey söylemek istemiyorum ama bu kanun
doğru çıkmamıştır. Bu kanundan ne amaçlanıyorsa
bu amaç gerçekleşmeyecektir. Soru ortadadır. On altı madde
olarak Hükûmetten gelen kanun elli maddeye çıkmış olmasına
rağmen hâlâ Hükûmet, hâlâ Bakan burada önergelerle bu kanunu
değiştirmeye çalışıyorsa demek ki doğru yapılamıyor
demektir.
Bunların
düzeltileceği umuduyla, hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür
ederim.(MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Şandır.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
41inci maddenin
1inci fıkrasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
41inci maddenin
2nci fıkrası üzerinde önerge yoktur. Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
41inci maddenin
3üncü fıkrası üzerinde de önerge yoktur. Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
41inci maddenin
4üncü fıkrası üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 385 Sıra Sayılı Yasa Tasarısının 41.
maddesinin 4. fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Ali Rıza
Öztürk |
Zekeriya
Akıncı |
Hulusi Güvel |
|
Mersin |
Ankara |
Adana |
|
Tekin Bingöl |
|
Şevket
Köse |
|
Ankara |
|
Adıyaman |
4) 13/10/1983
tarihli ve 2919 sayılı Kanunun ek 2 nci maddesinin dördüncü
fıkrası yürürlükten kaldırılmış, aynı
maddeye Bu Kanun hükümleri uyarınca istihdam edilen ve ek göstergesi 6100
olan diğer görevlilere de almakta oldukları ücretin
dışında, TBMM Başkanlık Divanının
belirleyeceği esaslar dâhilinde ayrıca makam ve görev tazminatı
ödenir hükmü son fıkra olarak eklenmiştir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ TUĞRUL YEMİŞCİ (İzmir)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Kim
konuşacak?
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kamu personelinin
özlük hakları konusunda kurumdan kuruma değişen uygulamalar
olmasına karşın bazı ödeme kalemleri tüm kamu kurum ve
kuruluşları için geçerli kurallara bağlanmıştır.
Makam ve görev tazminatı ödenen kamu görevlileri de tüm kamu kurum ve
kuruluşlarında aynı kriterler dikkate alınarak
belirlenmektedir. Bu doğrultuda 6100 ek göstergeye sahip tüm kamu
çalışanları, kurum farkı gözetilmeksizin makam ve görev
tazminatından yararlanmaktadırlar. Ancak, TBMMde görevli ve 1.
dereceye gelmiş olan müşavir, teknik personel ve doktorlar 6100 ek
göstergeye sahip olmalarına karşın makam ve görev
tazminatından yararlanamamaktadır. Söz konusu personele gerek
eğitimleri itibariyle gerekse de 1. dereceye gelmeleri açısından
kıdemleri itibariyle hak ettikleri özlük haklarının verilmemesi
eşitlik ilkesini zedelemektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
41inci maddenin
4üncü fıkrasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
41inci maddenin
5inci fıkrası üzerinde önerge yoktur. Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
41inci maddeye
yeni bir madde ihdasına dair bir önerge vardır, okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 385 s. sayılı Tasarının çerçeve 41. maddesine
aşağıdaki hükmün eklenmesini arz ve teklif ederim.
6) 18.2.2009
tarihli ve 5838 sayılı Kanunun geçici 6. maddesinin son cümlesi
yürürlükten kaldırılmıştır.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, bu bir yeni madde ihdasına dair önergedir.
Bildiğiniz üzere, görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu
kanunun komisyon metninde bulunmayan ancak tasarı veya teklif ile çok
yakın ilgisi bulunan bir maddenin değiştirilmesini isteyen ve
komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı, İç
Tüzükün 87nci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür.
Şimdi,
Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla yani 21
üyesiyle birlikte katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açacağım, eğer salt çoğunlukla Komisyon katılmaz
ise önergeyi işlemden kaldıracağım.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, bu kapsama girmiyor, 41inci maddeye yeni
bir fıkra eklenmesini istiyorum, 87yle ilgisi yok.
BAŞKAN
Şimdi, daha önce alınan bir karar gereği, Sayın Genç,
başta da okudum, her bir fıkra, 41inci maddenin beş
fıkrası ayrı maddeler olarak işlem görecektir diye bir
karar alınmış Genel Kurulca. Bu alınan karar gereğince
bu fıkra da yeni bir madde olarak ihdas edilecek, o yüzden efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ben öyle görmedim.
BAŞKAN
Öyle bir karar alındığı için Genel Kurulca.
Evet, Komisyon
salt çoğunluğuyla bu önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ TUĞRUL YEMİŞCİ (İzmir) Salt
çoğunluğumuz yok Sayın Başkan.
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Komisyon salt çoğunluğuyla katılamadığı için
önergeyi işlemden kaldırıyorum.
Şimdi,
çerçeve 41inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi,
geçici madde 1 üzerinde iki önerge vardır; sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 385 Sıra Sayılı Tasarının Geçici 1 inci
Maddesinde yer alan kurumlar vergisi ile kurumlar vergisi ibaresinin
kurumlar vergisi ve katma değer vergisi ile kurumlar vergisi, katma
değer vergisi olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Yaşar
Ağyüz |
|
Trabzon |
Malatya |
Gaziantep |
|
Vahap Seçer |
Akif Ekici |
Ali Rıza
Öztürk |
|
Mersin |
Gaziantep |
Mersin |
|
|
M. Ali Susam |
|
|
|
İzmir |
|
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 385 sıra sayılı yasa tasarısının Geçici 1.
Maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
|
Sırrı
Sakık |
Hasip Kaplan |
Fatma Kurtulan |
|
Muş |
Şırnak |
Van |
|
Sebahat Tuncel |
|
Pervin Buldan |
|
İstanbul |
|
Iğdır |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ TUĞRUL YEMİŞCİ (İzmir)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Kim
konuşacak?
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Aynı kanun
ve statüde olan dernek ve kuruluşlar arasında eşitlik
sağlanmalıdır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 385 Sıra Sayılı Tasarının Geçici 1 inci
Maddesinde yer alan kurumlar vergisi ile kurumlar vergisi ibaresinin
kurumlar vergisi ve katma değer vergisi ile kurumlar vergisi, katma
değer vergisi olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi (Trabzon) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye Katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ TUĞRUL YEMİŞCİ (İzmir)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Susam
BAŞKAN
Sayın Susam, buyurunuz efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET ALİ
SUSAM (İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının geçici 1inci maddesine
ilişkin verdiğimiz önerge hakkında konuşma yapmak üzere
huzurlarınıza çıkmış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu kanunun sonuna geldik. Aslında bu kanun ilk komisyona
gelmeden önce kamuoyunda çok önemli beklentiler oluşturulmuş bir
kanundu. Aslında bir torba kanun olarak komisyona gelen bu kanunla gelir
vergisinde önemli değişiklikler yapılacağı o dönemin
Maliye Bakanı tarafından da basın
aracılığıyla duyurulmuş ve vergiye ilişkin -hele
bir kriz döneminde- toplumun çeşitli beklentilerine cevap verebilecek bir
kanun tasarısının hazırlığı olduğu ve
bu tasarının Parlamentoda görüşülerek vergi ile ilgili sıkıntıları
olan ve vergiden beklentileri olan toplumun bu kanun tasarısıyla
sorunlarına çözüm bulunacağı inancı içerisindeydim ancak
burada görüştüğümüz kanunda maalesef bu beklentilere cevap
verebilecek değişiklikleri bulmadığımızın
altını çizmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, AKP İktidarı yedi yıldır bu ülkeyi
yönetiyor. Yedi yıllık bir iktidar -hem de güçlü bir çoğunlukla-
çok az bir şekilde bir ülkede yaşanmıştır. Bu ülkenin
vergi kanunlarında değişiklik yapma ihtiyacını
gerçekleştirebilecek tek çoğunluk size nasip olmuştur ama bu
ülkede vergi kanunlarında kökten bir değişiklik yapmayı
maalesef göze alıp bu Parlamentoya getiremediniz.
Değerli
arkadaşlar, bakınız, bir krizden geçiyoruz ve bu kriz döneminin
içerisinde özellikle vergiyle ilgili çok ciddi beklentiler var. Özellikle küçük
işletmelerin vergi kanunlarından beklentisi, şu an ödemek
durumunda oldukları vergilerin ertelenmesidir. Bu ertelenmeyle ilgili,
hiçbir şekilde, bu Parlamentodan, bu Hükûmet, bir karar alma
doğrultusunda öneri getirmemiştir. Bu Parlamentoya getirilen yasal
düzenlemeler büyük oranda da iktidarın istediği düzenlemeler
olduğu için, muhalefetin bu konudaki önerileri de hiçbir zaman dikkate
alınmamıştır.
Bakınız,
yeni, bütçedeki gerçekleşme oranları açıklandı. Bu bütçe bu
Parlamentoda görüşülürken Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak
altını çizerek söyledik: Bu hedefleriniz gerçekçi değildir,
gerçekleşmesi de mümkün değildir. dedik. Dediğimiz hemen
gerçekleşti ve bütçe hedeflerinde beş ayda 2 milyar açık
beklenirken, 20 milyar açık verdi. 20 milyar açık vermiş bir
bütçe, sadece kâğıtta yazılı bir bütçe olmaktan öte
gidemez. Şu an Türkiyeyi idare ettiğiniz bütçe, hiçbir
geçerliliği olmayan ve sadece kâğıt üzerinde yazılı
bir bütçedir.
Peki -Parlamento
tatile giriyor- bu bütçeyi revize etmeyi düşünüyor musunuz? Gerçekçi bir
bütçe yapıp Türkiye'nin bundan sonraki sürecini doğru bir
şekilde ve bütçe sayesinde idare etmeyi düşünüyor musunuz? Hiçbir
hazırlığınız yok.
Değerli
arkadaşlar, böyle bir idare, ciddi şekilde sıkıntı
yaratır demektir. Vergide Türkiyede adalet
sağlanmamıştır.
Bakınız,
bu kriz döneminde, vergide, beş ayda, toplanma oranında,
hedeflediğiniz rakamlardan yüzde 5,5 azalma var. Diyebilirsiniz ki: Bu
kriz döneminde yüzde 5,5 azalma normaldir. Bak, ne güzel, az azalma olmuş.
Sanayideki, üretimdeki duruş yüzde 20lere yaklaşmış, yüzde
25lere yaklaşmış. Birçok alanda veriler kötü ama bizim bütçede
gelir vergilerinin gerçekleşme oranı 5,5 olmuş, ne güzel.
diyebilirsiniz. Bu aslında övünülecek bir durum değildir, bu
aslında Türkiyedeki vergi sistemi konusunda çok ciddi şekilde
düşünmemiz gereken bir konudur. Çünkü vergiyi kazanandan
kazandığı kadar almıyorsunuz, çünkü vergiyi kazanandan
kazandığı şekliyle almıyorsunuz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
MEHMET ALİ
SUSAM (Devamla) En adaletsiz vergi sistemi olan tüketimden vergi alarak
vergiyi yüzde 70in üzerinde dolaylı vergilerden elde ediyorsunuz. Yüzde
70in üzerinde dolaylı vergiden, yani vatandaşın
kullandığı elektrikten, telefondan ve KDVden, ÖTVden elde
edilen vergilerle idare edilen bir bütçe hiçbir zaman adaletli bir vergi
sistemini içinde barındırmaz.
Sizden beklenen
ve bu Parlamentodan vatandaşın beklediği, kriz içerisinde
herkesin adil vergi verebileceği ve vergi zorluğu içerisinde
yaşayan vatandaşımızın vergilerinin en az altı ay
ertelenmesidir. Otomotivde, birçok yerde KDV indirimi yapıyorsunuz, birçok
büyük işletmeye avantaj sağlıyorsunuz. Peki, küçük
işletmelere vergi kolaylığı sağlamak için en ufak bir
öneriniz var mı? Altı ay esnafın, sanatkârın, küçük
işletmenin vergisini ertelemeyi düşünüyor musunuz?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi bağlayınız Sayın Susam.
MEHMET ALİ
SUSAM (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
Bugün beklenen
budur. Bugün bu Parlamentodan, küçük işletmelerin, iş yerini idare
etmek zorunda olan ve ciddi şekilde sıkıntıları olan
esnafın, sanatkârın, küçük işletmenin vergi indirimidir,
vergilerinde kendilerine ertelemedir. İnanıyorum ki tatilden sonra
bunu, tatil sürecinde küçük işletmeleri ziyaret ederek onların
çektiği sıkıntıları yerinde görüp Parlamento gündemine
getirme fırsatımız olur.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Susam.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi,
geçici madde 1i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Geçici madde 1 kabul edilmiştir.
Geçici madde 2
üzerinde aynı mahiyette iki önerge vardır. Önergeleri okutup birlikte
işleme alacağım. İstemleri hâlinde önerge sahiplerine
ayrı ayrı söz vereceğim.
Şimdi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 385 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Geçici 2
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
|
Bekir
Bozdağ |
Ahmet
İyimaya |
Fahrettin
Poyraz |
|
Yozgat |
Ankara |
Bilecik |
|
Harun Tüfekci |
Yılmaz
Helvacıoğlu |
İhsan Koca |
|
Konya |
Siirt |
Malatya |
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 385 sıra sayılı yasa tasarısının Geçici 2 Maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Hasip Kaplan |
Sırrı
Sakık |
Pervin Buldan |
|
Şırnak |
Muş |
Iğdır |
|
Fatma Kurtulan |
|
Sebahat Tuncel |
|
Van |
|
İstanbul |
BAŞKAN
Komisyon önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet.
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılıyoruz efendim.
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Hasip Bey konuşacak.
BAŞKAN
Sayın Kaplan, buyurunuz efendim. (DTP sıralarından
alkışlar)
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
geçen hafta cuma günü buradan Ortak önergelerimiz var,
şaşırmayın. Oylamada dikkat edin. demiştim. Tekrar
bunu uyarmak için söz aldım çünkü 37nci madde zaten bir fecaat geçti.
Burada Sayın Bekir Bozdağın, Sayın Ahmet
İyimayanın imzaladığı, hatta CHPden
arkadaşlarımızın
Benim daha önce verdiğim önerge
aynı mahiyette olmasına rağmen bürokratların teklifi geçti
Meclisten.
Şimdi de bu
maddeyle, süren davalar için geçmişe şamil uygulama getiriliyor. Bu,
Dicle Nehrini tersinden akıtmaya benzer. Dicle Nehrini tersinden
akıtma gücünüz varsa ona bir şey diyemem ama bu çok ciddi bir
yanlış. Bu sefer yine aynı önergeleri verdik, yine yanlış
yapılmasın istiyoruz ki bir yanlışta ısrar, ikinci
yanlışta da aynı ısrarın yapılmaması
Sayın
Elitaş bugün Grup Başkan Vekili, Canikli yok. AKPnin üç tane grup
başkan vekili var, Bozdağ da yok, göremiyorum. Ama bu sefer herhâlde
bu maddede aynı önergeler olduğu dikkati çekiyor.
Şimdi, bu,
gerçekten çok yanlış bir madde, avukatlık özel yasasına
aykırı, 168inci maddeye aykırı.
Arkadaşlarımız çok iyi açıkladılar bunu. Bunun
gerçekten kaldırılması gerekiyor.
Ben, bu maddeyle
ilgili önergede bu sefer doğru bir karar çıkacağını
umuyorum ve bir şeye dikkat çekmek istiyorum: Bugün, Meclis
açıldığında beklerdim ki bütün partilerin grup başkan
vekilleri, Genelkurmayda çıkan bir tutum belgesi karşısında
milletin egemenliğini, iradesini, onu temsil eden Meclisi, Mecliste grubu
bulunan partilere karşı yapılan bir darbe girişimi veya
daha önce benzeri görülmüş bu tür anlayışlara karşı
Meclisin bütün gruplarının burada bir ses verip bu tür
yaklaşımlara karşı artık halkın iradesinin üstünde
hiçbir güç olmayacağını
Cunta deyin, darbeci deyin, ne olursa
olsun, özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri içinde veya
dışında kim hazırlarsa hazırlasın, bu tür çok
tehlikeli, rejime, hukuk devletine yönelen durumlarda ortak bir tutum, ortak
bir kınama, Meclisin iradesinin üstünde de irade olmadığı
yönünde bir açıklamayla bir ses verilmesini doğrusu bekliyorduk,
isterdik ancak bu konulardaki gevşekliğin bu tür darbe ve belge
girişimcilerini de cesaretlendirdiğini ifade etmek istiyorum.
Partimize yönelik
zaman zaman yapılan açıklama ve davranışlarda da Meclis
kendi üye hukukunu, halkın özgür iradesiyle seçilen vekillerini,
gruplarını koruyamadığı zaman iktidar partisi de
olsanız, ana muhalefet de olsanız, başka grup partiler de
olsanız bu tür şeyler gelir sizleri de bulur. Eğer
Bulmadı. diyorsanız, öncelikle bütün partileri, başta CHP, MHP
olmak üzere, AKPnin eski kadrolarını, şöyle bir 12 Eylüle dönüp
o darbeden sonra nasıl bütün partilerin
kapatıldığını, Meclisin
kapatıldığını, halkın iradesi üstünde başka
iradeler olduğunu görürsünüz. Ben bu konuda duyarlılığa
davet ediyorum Meclisi ve halkın iradesine sahip
çıkılmasını ve hukukun işletilmesini,
bağımsız yargının işletilmesini; varsa yapanlar
bu belgeyi, sorumlular olarak yargı önünde hesap vermesini; varsa bir
tezgâh, provokasyon, bunu uyduranlar, varsa böyle bir
karışıklık, kim yapmak istiyorsa onların da
açığa çıkarılmasının memleket ve Türkiye
hayrına olacağını, hukuk ve demokrasi açısından
da çok zorunlu olduğunu düşünüyorum. Bu husus bütün bu yasalardan da
önemlidir. Meclisi bu konuda duyarlılığa davet ediyorum. Bu tür
konularda da bir diyalog ve görüş birliği
sağlanmasının demokrasimiz açısından çok önemli
olduğunu düşünüyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Kaplan.
Diğer bir
önerge
Gerekçesini mi
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Uygulamanın,
yasanın yürürlüğe girmesinden sonra gerçekleştirilmesi
amacıyla.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki iki önergeyi tek bir işlem olarak
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir. Böylece, geçici madde 2 tasarı metninden
çıkarılmıştır.
Şimdi, yeni
geçici madde eklenmesine dair üç önerge vardır, ayrı ayrı okutup
ayrı ayrı işlem yapacağım:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 385 sıra sayılı yasa tasarısının 41.
maddesinden sonra, Geçici 2. maddesinden sonra gelmek üzere Geçici 3. maddenin
ilave edilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Şahin
Mengü |
M. Rıza
Yalçınkaya |
|
Malatya |
Manisa |
Bartın |
|
Rasim
Çakır |
Şevket
Köse |
Ahmet Küçük |
|
Edirne |
Adıyaman |
Çanakkale |
Geçici Madde 3 :
Bu kanunun 2. maddesi ile 193 sayılı gelir vergisi kanununun 32.
maddesine eklenen fıkrada düzenlenen istisna ve indirimlerin gelir vergisi
matrahının tesbitindeki indirim sıralaması 5084
sayılı kanunun uygulandığı illerde 31.12.2012 tarihine
kadar uygulanmaz.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
TUĞRUL
YEMİŞCİ (İzmir) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Kim
konuşacak?
Sayın
Aslanoğlu, buyurunuz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biraz sonra bir geçici madde geliyor ve Sayın Bakan
imzalı geliyor. Orada söylenen şu: TEDAŞın elektrik
borçları
Elektrik alacağı olan yerlerde tahsil edemediği
vergileri mahsup etme yetkisi istiyorlar. Tabii, bunların içinde kim var?
Belediyeler var, bunların içinde kamu var, bunların içinde,
Sayın Bakan, sulama birlikleri var. Sulama birliği deyince,
Sayın Bakanım, her şeyi okumayı bırakmanız
lazım. Sulama birlikleri katlediliyor, İçişleri
Bakanlığına bağlı olduğu sürece sulama birlikleri
yok ediliyor.
Arkadaşlar,
İçişleri Bakanlığının sulama birlikleriyle ne
ilgisi var? Allahını seven bunu bana bir söylesin.
İçişleri Bakanlığı sulama birliklerine trafik
memurluğu mu yaptırıyor? Suların trafiğini mi
yapıyor? Ne yapıyor arkadaşlar ya? Sulama birliğinin gerçek
yeri DSİdir, DSİ yapıp birliklere devrediyor. Ama
İçişleri Bakanlığı sulama birliklerine ne iş
yapar? Bir bilen varsa bana anlatsın. İçişleri
Bakanlığı, sulama birliklerine ne görev, ne katkı veriyor?
Şimdi oranın elektrik borçları, Sayın Bakan, sulama
birliklerinin borçlarından dolayı elektrikleri kesiliyor hem de bu
mevsimde. Bu mevsimde çiftçiyi bir kez daha öldürmek için, çiftçiyi bir kez
daha yok etmek için kesecekseniz kesin. Size birkaç tane örnek veriyorum, hepsi
kesildi.
Arkadaşlar,
hasadın tam başlangıcında elektrik kesilir mi?
Arkadaşlar, hasat yok oluyor, hasat bitiyor. Çiftçi kendi öldüğü gibi
ürünü de ölüyor. Bu mevsimde çiftçinin elektriğini kestiğiniz zaman
kendini de yok ediyorsunuz, ürününü de
Sayın Bakan,
lütfen, sulama birliğinin elektriklerinin ne zaman kesileceğini, ne
zaman bu paraların tahsil edileceğini
Zorbayla değil
İnsanlardan doğrudan gelir desteği temliki, otuz bin, kırk
bin alanı sulayan insanlardan bir günde gelir mi arkadaşlar? Bir
günde istiyorlar. Lütfen, bu elektrikleri şu dönem kesmeyin. Elâzığ
Uluova -altını çiziyorum- Malatya Doğanşehir
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Her tarafta var.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Yok ettin.
Her tarafta
var. diyorsunuz. Sanki büyük bir maharet arkadaşlar, ne güzel! Sayın
Bakan diyor ki: Her tarafta var.
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI
VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Ödeyen de var.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Helal olsun! Ne diyeyim daha? Ben başka bir
şey söyleyemiyorum. Her tarafta var. demek
Ben takdirlerinize
sunuyorum.
Yine, bir
başka konu, tarım sigortası, TARSİM. Lütfen, olaylara, afet
olan yerlerde ödememek için, yok etmek için bakmasın, sevgiyle baksın
insanlara. Daha dün gece Malatyanın çok yakınında bir
fırtına tüm ağaçları, tüm meyveleri yok etti çok büyük bir
sahada. İşte, artık lütfetsin TARSİM yetkilileri. Tam meyve
zamanı meyve gitti, ama hâlâ TARSİM yetkililerini bekliyoruz,
gelecekler. Ama şunu söylüyorum: Vatandaşın, çiftçinin
TARSİMe inancı sarsılmıştır, TARSİMe
inancı yok ediliyor, 18 bin poliçeden 10 bine düştü Malatyada
çiftçinin
Niye? Çünkü TARSİM her seferinde bir sorun çıkardı,
her seferinde küçük sorunlar yaratarak ödememe yoluna gidince çiftçinin
inancı sarsılmıştır. Sayın Bakan, lütfen sulama
birliklerini DSİ tarafına devralın. Ben iki yıldır
söylüyorum, bu Meclis açıldığından beri. Kanun
hazırlandı, hazırlanıyor, ama bu kanun bir türlü gelmiyor.
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Sevk ettik
Başbakanlığa.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Gelmiyor. Önemli olan eylem, sonuç Sayın Bakan.
İsterseniz elli tane kanun sevk edin. Eylem, sonuç. İki
yıldır sevk ettik diyorsunuz, aynı, kulaklarım
çınlıyor yine. Ama arkadaşlar, kimse, bu sulama birlikleri
konusunda iki yıldır bekleyen kanunu, lütfen bir gün şuraya
indirsin de bu köylünün, bu çiftçinin artık sorunu bitsin.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 385 sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısına aşağıdaki geçici 3üncü maddenin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Erkan Akçay |
Mehmet Günal |
Recep Taner |
|
Manisa |
Antalya |
Aydın |
|
Beytullah Asil |
Prof. Dr.
Abdülkadir Akcan |
Süleyman L.
Yunusoğlu |
|
Eskişehir |
Afyonkarahisar |
Trabzon |
Geçici Madde 3
Gelir İdaresi Başkanlığının merkez ve taşra
teşkilatı kadrolarında görev yapan personelden, bu kanunun
yayımlandığı tarihten önce yapılan gelir uzmanlığı
özel sınavlarında yüz tam puan üzerinden en az yetmiş puan
alanlar bu kanunun yayımı tarihinden itibaren 3 ay içinde gelir
uzmanı olarak atanırlar.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ TUĞRUL YEMİŞCİ (İzmir)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Kim
konuşacak acaba?
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Erkan Akçay.
BAŞKAN
Sayın Akçay, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz
tasarıya bir geçici madde ilavesine ilişkin söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, 2005 yılından bu yana yeniden yapılanma
sürecinde olan Maliye Bakanlığı ve Gelir İdaresi
sancılı günler yaşamaktadır. Bu kurumun çeşitli sorunları
bulunmakla birlikte son aylarda özellikle gelir uzmanlığı
sınav sonuçlarına göre yapılan atamalar ve yaşanan
haksız durum nedeniyle Gelir İdaresi çalışanları
huzursuz günler geçirmekte, endişeli bir bekleyiş içerisinde
bulunmaktadırlar.
Gelir uzmanlığı
özel sınavı için yayımlanan usul ve esasların 7nci
maddesinde, 2 Aralık 2006 tarihinde yapılan sınavda 70 ve üzeri
puan alanların bu puanlarının değerlendirmeye alınmasını
talep etmeleri hâlinde, 15 Aralık 2007 tarihinde yapılan sınava
girmeden sıralamaya dâhil edilecekleri düzenlenmiştir. Yasal
düzenlemelere aykırı olarak tesis edilen bu işlem
sonrasında karma bir liste oluşturulmuş ve 2006
yılında puan saydıran 600 kişinin gelir uzmanlığı
kadrosuna atamaları yapılmıştır. Karma liste
oluşturulmasına ilişkin işlemin hukuka
aykırılığı nedeniyle, bir Danıştay
kararında Önceki sınavlardan almış oldukları
puanların değerlendirmeye alınmasını talep eden
adayların puanları bir arada değerlendirilerek en yüksekten
aşağıya doğru sıralanır. kuralının,
davalı idarenin bu yönde bir düzenleme yapma yetkisinin
olmadığı gerekçesiyle usul ve esaslarının iptaline
karar vererek, 2006 yılında sınavı kazanıp 2007deki
sınava girmeyen 600 kişinin atamasının
haksızlığını ve 2007de sınava girip kazanan
fakat atanmayan 600 kişinin atamasının yapılması
gerektiğini açıkça ortaya koymuştur.
Bu karara
istinaden Gelir İdaresi Başkanlığı 2006
yılında sınava girip puanlarını 2007
yılındaki sınav için saydıran 600 kişinin
atamasına ilişkin işlemini bir nevi telafi etmek amacıyla, 18
Şubat 2009 tarihli ve 5838 sayılı Yasanın geçici 4üncü
maddesi ile 559 kişinin bu hakkı kazanılmış hak olarak
kabul edilmiştir.
Böylece, 2006
yılında yapılan sınavda aldığı puanın
saydırılması neticesinde 2.500 kişi olarak açıklanan
kadronun dışında 559 kişi daha gelir uzmanı olarak
atanmış olup, bu durumda kadro delinerek sayı 3.059a
çıkmıştır.
5838
sayılı Yasa ile ortaya çıkan bu yeni durum
karşısında, 15 Aralık 2007 tarihindeki sınavda 70 ve
üzeri puan alan personelin kadro yetersizliği nedeniyle
atamalarının yapılamayacağı gibi bir savunma da
ortadan kaldırılmıştır. Bu personel 70 ve üzeri puan
alarak başarılı olmuştur.
Son olarak,
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 25 Aralık 2008
tarihli kararında bu defa, usul ve esasların 11inci maddesinde yer
alan Aynı puana sahip adaylardan sırasıyla, son sicil notu
yüksek ve hizmet süresi fazla olanlara öncelik tanınır.
kuralına idarenin bu yönde bir düzenleme yapma yetkisinin
olamayacağı gerekçesiyle reddederek yürütmenin durdurulmasına
karar vermiştir.
Gelir
İdaresi Başkanlığı da bu karara istinaden, yine 2007
yılında sınava girip 77 puan alan fakat usul ve esaslarda yer
alan yönetmeliğe aykırı bu düzenlemeye istinaden ataması
yapılamayan 164 kişiyi daha gelir uzmanı olarak
atamıştır.
Yapılan bu 164
kişilik atama ile, daha evvel de 559 kişinin atamasını
yapan Gelir İdaresi Başkanlığı 2007 yılında
atayacağını ilan ettiği 2.500 kişilik kadroyu 2nci
kez delerek toplamda 3.223 kişinin atamasını
yapmıştır.
Yine,
Danıştay 5. Dairesinin 15 Aralık 2007 yılında
yapılan özel gelir uzmanlığı sınavından 74 puan
alan Ankara Ostim Vergi Dairesi Müdürlüğünde bir memur olan davacı
açtığı davayı kazanmış ve atamasını
beklemektedir.
15 Aralık
2007 tarihinde yapılan özel sınavda 70 ve üzerinde puan alıp
ataması kadrosuzluk nedeniyle yapılamayan yaklaşık 1.800
adayın idare mahkemeleri ve Danıştayın bu sınav ve
atamalarıyla ilgili yürütmeyi durdurma kararına rağmen
davaları kazanan yaklaşık 800 adayı açıktan atayarak,
hem sınav usul ve yönetmeliğine hem hukuka hem de Danıştay
kararlarına aykırı hareket ederek ataması yapılmayan
diğer adayları mağdur duruma düşürmüştür.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
ERKAN AKÇAY
(Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
İdare bu
konuda son derece duyarsız davranarak sadece dava açanlardan
kazananları atayıp emsal teşkil eden diğerlerini muhatap
kabul etmemiş, yaklaşık 3.700 kişiyle bu konuda mahkemelik
olmuştur.
Değerli
milletvekilleri, dünyanın hiçbir ülkesinde kendi memuruyla bu kadar çok
sayıda mahkemelik olan bir bakanlık yoktur. Mahkeme
kararlarının yürütmeyi durdurma kararlarından sonra Gelir
İdaresi Başkanlığı 2008 ve 2009da gelir
uzmanlığı sınavları yapamamıştır.
Ortaya çıkan bu tablo Gelir İdaresi
Başkanlığının 2007 yılında yapılan
sınavda 70 ve üstü puan alan fakat atanmadığı için
mağduriyet yaşayan binlerce kurum personelinin gelir uzmanı
olarak atanmaları gerektiğine ilişkin açılan davalar, mağdur
duruma düşen personelin haklılığını da ortaya
koymuştur. Bahse konu bu mahkeme kararları ve yapılan yeni
atamalar ile yeni bir hukuki durum oluşmuş olup gelir
uzmanlığı özel sınavını uygulama imkânı
kesinlikle kalmamıştır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi bağlayınız.
Buyurunuz.
ERKAN AKÇAY
(Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Tüm bu
nedenlerden dolayı 2006 ve 2007 yılında sınava girip 70 ve
üzeri puan alarak başarılı olan personelin tamamının
gelir uzmanı olarak atanmalarının sağlanması sorunun
tek çözüm yoludur.
Bu düşüncelerle
muhterem heyetinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Akçay.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısına aşağıdaki geçici maddenin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Şimşek
Maliye
Bakanı
"Geçici
Madde 3 - (1) 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi
Kanununun;
a) 32/A maddesi
kapsamında olup 31/12/2010 tarihine kadar başlayan
yatırımlar için söz konusu maddenin 2 nci fıkrasının
(b) bendinde geçen "%25" ve "%45" oranları,
sırasıyla "%60" ve "%70" olarak uygulanır.
Aynı madde uyarınca, münhasıran Çanakkale ilinin Gökçeada ve
Bozcaada ilçelerine il genelinden farklı bir gruplandırma yapmaya ve
sektörel öncelik belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkilidir.
b) Geçici 4 üncü
maddesinin birinci fıkrasındaki "münhasıran" ifadesi,
31/12/2010 tarihine kadar "Bakanlar Kurulunca belirlenen illerde
münhasıran" olarak uygulanır.
c) Geçici 5 inci
maddesinin uygulamasına ilişkin olarak, birleşen veya
birleşilen şirketlere anılan Kanunun 13 üncü maddesine göre
ilişkili kişi sayılanlar tarafından istihdamın veya
faaliyetin kaydırılması gibi sadece teşviklerden
yararlanmak amacıyla yapılan işlemlerin bulunması halinde,
anılan maddedeki teşviklerden yararlanılamaz.
(2) Elektrik
dağıtım şirketlerinden 31/12/2008 tarihi itibarıyla
hisselerinin tamamı kamuya ait olanların söz konusu tarihten önceki
vergilendirme dönemlerine ilişkin olup bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihe kadar elektrik satışından doğan ve
süresinde tahsil edilmemesi nedeniyle hesaplanan gecikme faizi ve/veya gecikme
zammı alacaklarının tahsili beklenmeksizin dönem sonlarında
tahakkuk ettirilmesi suretiyle yapılan her türlü vergi tarhiyatı ve
buna ilişkin vergi cezaları ile gecikme faizleri ve gecikme
zamları bu konuda herhangi bir ihtilaf yaratılmamak ve
yaratılmış ihtilaflardan vazgeçilmek şartıyla terkin
edilir, tahsil edilmiş ise red ve iade edilmez. Madde kapsamına giren
dönemlere ilişkin olarak aynı gerekçeyle tarhiyat
yapılmaz."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ TUĞRUL YEMİŞCİ (İzmir)
Takdire bırakıyoruz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Çıkıp bunu açıklasınlar efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Af kanunu getiriyorlar. Hükûmet bunu açıklasın. Yani,
böyle bir konuda Hükûmet uyuyor, uyuyor da tam son maddede, geçici maddede bu
kadar kapsamlı bir önerge getirilir mi? Açıklasınlar efendim.
BAŞKAN
Nedir?
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Çok ciddi bir önerge.
BAŞKAN
Sayın Bakan, bir açıklama yapar mısınız?
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılıyoruz. Gerekçede
var efendim.
BAŞKAN
Gerekçede var, katılıyorsunuz.
Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Önerilen maddenin
birinci fıkrasının (a) bendiyle, 31/12/2010 tarihine kadar
başlayan yatırımlar için bu bentte geçen yatırıma
katkı oranlarının sırasıyla %60 ve %70'e kadar
belirlenebilmesi konusunda Bakanlar Kurulu yetkisinin
artırılması ile münhasıran Çanakkale ilinin Gökçeada ve
Bozcaada ilçelerine il genelinden farklı bir gruplandırma yapmaya ve
sektörel öncelik belirleme konusunda Bakanlar Kuruluna yetki verilmesi
amaçlanmaktadır.
Kurumlar Vergisi
Kanununun geçici 4 üncü maddesine göre 31/12/2010 tarihine kadar üretim
tesislerinin nakli söz konusu olup anılan maddeye göre üretim tesislerinin
hangi illerden taşınacağına ilişkin olarak
fıkranın (b) bendiyle yapılan düzenleme ile Bakanlar Kuruluna
yetki verilmekte ve belirsizlik giderilmektedir.
Kurumlar Vergisi
Kanununun geçici 5 inci maddesinin uygulamasına ilişkin olarak
maddede yer alan teşvikin amacı, KOBİ'lerin mali
yapılarının güçlendirilmesi, ölçek verimliliğinin
sağlanması, rekabet ortamına uyum kapasitelerinin
geliştirilmesi, istihdam düzeylerinin artırılması olup bu
amaçlar dışında, birleşen ve birleşilen
şirketlere anılan Kanunun 13 üncü maddesine göre ilişkili
kişiler tarafından faaliyetlerin ya da istihdamın kaydırılması
gibi sadece teşviklerden yararlanmak amacıyla yapılan benzeri
işlemlerin bulunması hâlinde anılan madde kapsamındaki
teşviklerden yararlanılmasının engellenmesi amacıyla
fıkranın (c) bendindeki düzenleme yapılmaktadır.
Maddenin ikinci
fıkrasında ise elektrik dağıtım şirketlerinin
belirtilen alacaklarına ilişkin dönem sonlarında faiz tahakkuk
ettirme konusundaki alt yapılarının yetersizliği ile bu
alacakların büyük bir kısmının kamu kaynaklı
olması ve tahsilinde güçlükler yaşanması hususları dikkate
alındığında 31.12.2008 tarihinden önceki dönemlere
ilişkin yapılan tarhiyatlar ve bunlara bağlı ceza, gecikme
faizleri ve zamlarının terkini öngörülmekte olup yeni
tarhiyatların da yapılmaması amaçlanmaktadır.
H. TAYFUN
İÇLİ (Eskişehir) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Karar yeter sayısı istiyorsunuz. Arayacağım efendim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Karar yeter sayısı
bakıyorum. Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Böylece, geçici
madde 2 çıkarıldığı için, bu, geçici 2nci madde
olarak yeniden ihdas edilmiştir.
Madde 42ye
geçiyoruz.
İki tane
önerge var, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının mevcut 42 nci maddesinin (b), (c) ve (ç)
bentlerinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Şimşek
Maliye
Bakanı
b) 22 nci, 27
nci ve 28 inci maddeleri yayımını izleyen aybaşında,
c) 29 uncu
maddesi 1/1/2010 tarihinde,
ç) 34 üncü
maddesi 10/5/2009 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 385 Sıra Sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 42. maddesinin ç bendinden sonra
aşağıdaki d bendinin eklenmesini ve bent numaralarının
buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hakkı
Suha Okay Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Şahin
Mengü
Ankara Malatya Manisa
Tayfur
Süner Ali
Rıza Öztürk
Antalya Mersin
d) 37 nci
maddesi 1.1.2010 tarihinde,
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ TUĞRUL YEMİŞCİ (İzmir)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Kim
konuşacak?
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) Ben konuşacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Mengü, buyurunuz.
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, huzurunuza bir meslek taassubu içinde gelmedim. Ancak, 2001
yılında 1136 sayılı Avukatlık Kanununun hemen hemen
yüzde 60ına varan, yüz bir maddesi, o dönem Parlamentosunu teşekkül
ettiren beş partinin grup anlaşmasıyla, oy birliğiyle
buradan geçirildi. Bu tasarının özü ve ruhu özgür bir baro
yaratmaktı yani o ceberut devlet vesayetinden avukatlık
mesleğini, baroları kurtarmaktı. Hakikaten de o tarihteki
beş grup anlaşarak barolara büyük bir özgürlük sağladılar.
O tarihe kadar baroların ücret tarifesini -avukatların- Adalet
Bakanlığı yapardı, hiçbir itiraz hakkı yoktu meslek
örgütünün, Adalet Bakanlığı nasıl takdir ederse öyle gider,
öyle gelirdi. Ancak bu yapılan yüz bir maddelik değişiklikten
sonra bu tarifeyi yapmak hakkı Barolar Birliğine verildi. Adalet
Bakanlığının gene itiraz etme hakkı var ancak hiç
olmazsa Barolar Birliği Yönetim Kurulu tarifede direndiği anda tarife
geçerli hâle geliyordu, Adalet Bakanlığı yargıya
götürüyordu.
2002de siz
iktidara gelirken çok güzel söylemlerde bulundunuz: Ceberut devlete
karşıyız. dediniz, özgürlük dediniz, sivil toplum
kuruluşlarının özgür yaşantısı dediniz, her
şeyi söylediniz. Söylemleriniz hakikaten çok güzeldi ama 2002den itibaren
bakıyoruz, evvela, hiç söylediğinizle alakası olmayan, hiç
onunla uyuşmayan, avukatlık mesleğine kaliteyi getirmek için
koyduğumuz imtihanı kaldırdınız; bir gece
yarısı, sabaha karşı, 25-30 milletvekilinin bulunduğu
bir Genel Kurulda kaldırıldı. O zaman içeride bir yoklama
isteyen olmadığı için 25-30 milletvekiliyle burada bir
mesleğin can damarını kestiniz. Yetmedi, bu dönemde, bir
tarihte, özgür bir baro, özgür bir meslek, ciddi bir sivil toplum kuruluşu
yaratmak, meslek kuruluşu yaratmak için baroya verilen yetkiyi bir gecede
tırpanladınız, hem de burada üç grup başkan vekilinin
imzası olan bir önergeye rağmen, son dakikada imzayı çekerek,
yani, o baskıcı devlet mantığının yansıması
olarak yaptınız. Bununla yetmedi; ondan evvel de, herkese avukat
denen, herkesin hukuka erişmesi denen, herkesin savunmaya erişmesi
denen CMUK paralarının Barolar Birliği tarafından
ödenmesinin önüne geçtiniz. Hani arkadaşlarım, hani nerede o özgür
toplum? Nerede o ceberut devlete karşı olan söylemleriniz ve
tavırlarınız? O söylemlerinizle şu
yaptığınızın hiç birbirine uyar tarafı var
mı? Bugün benim mesleğime, yarın bir başka
arkadaşımın mesleğine
Burada, yani bu baskıcı
devlet mantığını yansıtan bürokratların her
dediğine siyasal iktidarlar burada evet derlerse, yarın hiçbir meslek
örgütünün, hiçbir meslek kuruluşunun bağımsız ve özgür
kalması mümkün değildir. Bütün meslek kuruluşlarını,
yarın, gene eskisi gibi vesayet makamlarının altına
sokarız. Biz, yıllarca Adalet Bakanlığının
vesayeti altında görev yapan bir mesleğin mensubu olarak bunun
ıstırabını yaşadık. Bu, yarın diğer
bütün sivil meslek kuruluşları için de söz konusudur. Yani, şunu
hatırlatmak istiyorum: Çok güzel şeyler söylüyorsunuz da,
yaptıklarınızla hiç uyuşmuyor. Hakikaten çok acı
acı düşünüyorum, üç tane grup başkan vekili, Meclis Başkan
Vekilinin odasında uzlaşarak imzayı attıktan sonra, hangi
gerekçeyle o imza geri çekildi? Ben, bunun bir hükûmet tasarrufu olduğuna
katiyen inanmıyorum. İşte, o ceberut devlet
mantığının yansıması bürokratların
talebidir. Onlar öyle tayin ettiler, onlar öyle takdir ettiler. Lütfen bunu bir
daha düşünün. Bugün, söylüyorum, benim mesleğime, yarın bir
başkasının mesleğine, ama lütfen, meslek
gruplarını ceberut devlete ezdirmeyelim.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Mengü.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının mevcut 42 nci maddesinin (b), (c) ve (ç)
bentlerinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Şimşek
Maliye
Bakanı
b) 22 nci, 27
nci ve 28 inci maddeleri yayımını izleyen aybaşında,
c) 29 uncu
maddesi 1/1/2010 tarihinde,
ç) 34 üncü maddesi
10/5/2009 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ TUĞRUL YEMİŞCİ (İzmir)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarıdan
çıkarılan maddeler dikkate alınarak yürürlüğe ilişkin
maddede değişiklik önerilmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Bu kabul
edilmiş önerge doğrultusunda 42nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 43 üzerinde
bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 385 Sıra Sayılı Tasarının 43 üncü Maddesinde yer
alan Bakanlar Kurulu ibaresinin Maliye Bakanı olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Osman
Coşkunoğlu
Malatya Uşak
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ TUĞRUL YEMİŞCİ (İzmir)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Sayın Coşkunoğlu, buyurunuz efendim.
OSMAN
COŞKUNOĞLU (Uşak) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun
Tasarısının sonuna geldik. Tam sonunda ve bu yürütme maddesinde
sizlerle ve Sayın Hükûmet yetkilileriyle paylaşmak istediğim bir
iki konu var, bunu yürütecek olan Bakanlar Kuruluyla.
Şimdi,
eğer genel gerekçeye bakarsak, genel gerekçenin daha başında,
üçüncü paragrafında Bu anlayışla hazırlanan
tasarının temel felsefesini, ekonomik faaliyetlerin gelişiminin
vergisel açıdan teşvik edilmesi
deniyor. Yani, vergi yoluyla
ekonomik faaliyetleri teşvik etmek ve hemen arkasından Bilişim
alanlarında meydana gelen ilerlemelerin hukuki düzenlemelerin içinde yer
almasını sağlamak. deniyor. Yani, bilişim
alanlarındaki gelişmeleri alacağız, bir de teşvik
edeceğiz.
Değerli
milletvekilleri, lütfen gidince, cep telefonu operatöründen hangisini
kullanıyorsanız -ben şimdi getirecektim, yanımda, unuttum-
size gelen faturaya bakın. Ben şimdi gönderdiğim SMSlerle yani
seçmenimle irtibat, halkla ilişkiler nedeniyle, bilgilendirmek
amacıyla gönderdiğim SMSlerle yaklaşık 500 lira ödüyorum
ama 300 lira da vergi ödüyorum. Şimdi, hangi vergiyle teşvik, hangi
bilişim alanında meydana gelen gelişmeleri değerlendirmek?
Değerli
arkadaşlar, dünyada bu kadar yüksek vergi kullanan, bilişim sektörüne
bu kadar yüksek vergi uygulayan bir ülke yoktur haberleşme sektöründe.
Bilişimde, bilgisayarda birtakım vergide indirimler
yapıldı, o KDV indirimleri pek bir işe yaramadı,
yanlışlıklar yapıldı.
Ayrıca, bu
yasa uygulanırken bir sorun daha var, ona dikkat çekmek istiyorum.
Bakın, bu yasa tasarısının, biraz sonra gerçekleşecek
yasa tasarısının 21inci maddesi şunu gerçekleştirmeye
uğraşıyor: Ülkemize -isim vermeyeyim- çok ucuz cep
telefonları giriyor oradan buradan. Bu çok ucuz cep telefonlarına
biraz daha gümrük vererek âdeta cezalandırılıyor. Bu
yanlış bir yöntemdir. Evet, o vergi belki konabilir ama bu
şekilde ülkemize giren çok ucuz telefonları meşrulaştırmak
yanlıştır. Yapılması gereken nedir? Gümrüklerde
gerekirse ihtisas gümrükleri kullanarak bu 3-5 dolara, bilemediniz 10 dolara
gelen, hiçbir standarda uymayan ve hatta tehlikeli olabilecek cep
telefonlarının ülkemize girmesini önlemek gerekir; bir. Bu da yetmez,
kaçak şu bu şekilde girerse Sanayi Bakanlığının
tüketiciyi koruma birimleri piyasada bunu denetlemeli. Haa, gümrüklerde
önleyemiyoruz, piyasada denetleyemiyoruz, bari gümrüklerde biraz daha buna
masraf çıkaralım da zorlaştıralım! Bu yanlış
bir yaklaşımdır.
Ayrıca,
şu konu hiçbir zaman dikkate gelmiyor: Şunu da söyleyeyim: Bu bize
gelen çok ucuz cep telefonları neden bu kadar ucuz? Birkaç hafta önce bir
cep telefonu patladı şarjdayken. Nasıl patladı? Henüz
inceliyorum, sonuç almadım. Sonuç alınca paylaşırım
ama sizlerin de bunu bilmesi gerekir. İşte bu standarda uymayan
telefonlar böyle tehlikeler de yaratabiliyor. Şarjdayken cep telefonu
patlar mı? E, patladı; haberlerde duymuşsunuzdur.
İkincisi:
Bunlar işçisini çok ucuz ve sömürerek çalıştıran ülkelerden
geliyor. Bu şekilde o ülkelerin kendi işçilerini sömürmesine de bizim
engel olmamız gerekir, böyle ürünleri tüketmememiz gerekir. Bu, Avrupa
Birliği standartlarına da uygundur.
Son olarak, bu
maddeler hazırlanırken toplumdaki çok ciddi, özellikle bilişim
ve telekom sektöründe çok ciddi sivil toplum örgütleri vardır. Onlara
danışılmadan hazırlandığı için
tıpkı teşvik adı altında çıkarılan vergi
indirimlerinde olduğu gibi hatalar yapılmıştır. Hiç
olmazsa sayın Bakanlar Kurulundan sivil toplum örgütlerine bu konuda
ihtisas sahibi
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
OSMAN
COŞKUNOĞLU (Devamla) Bağlıyorum Sayın Başkan.
Bunlar teknoloji
konuları, elbette herkes bilmeyebilir. Fakat bunu bilenler var. Bu bilen
sivil toplum örgütlerine, özellikle bu bilgisayar ve telekomünikasyon sektörünü
ilgilendiren madde veya yasalarda danışılması gerekir.
Danışılmazsa bu tür hatalar oluyor.
Bu sözlerle -bu
yasa anlaşılan yine çıkacak oy çoğunluğuyla-
yasanın hayırlı olmasını diler, saygılar sunarım.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Coşkunoğlu.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Madde 43ü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Böylece ikinci
bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi,
tasarının tümünün oylamasına geçmeden önce, aleyhte Tunceli
Milletvekili Sayın Genç.
Buyurunuz
Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 385 sıra
sayılı Yasa Tasarısının tümünün oylanmasından
önce, oyumun rengini belirtmek üzere aleyhte söz almış bulunuyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, tabii 385 sıra sayılı torba kanunla birçok
kanunda değişiklikler yapıldı. Bu kanunda birçok önerge
verdik. Orada düşüncelerimizi de söyledim. Bu kanunla maliyeye, bütçeye
bir katkı getirmediniz. Ne getirdiniz? Kooperatif ortaklarının
öteden beri yararlandıkları istisnayı
kaldırdınız, Başbakanlık merkez teşkilatına
alınacak yatlardan, botlardan, skilerden, ondan sonra otomobillerden,
uçaklardan, helikopterlerden vergi muafiyeti getirdiniz. Yani bu boş bir
uğraştan başka bir şey değil.
Bakın, ben
Tunceliden geliyorum şimdi, bugün oradan geliyorum. İnsanlar o kadar
büyük bir sıkıntı içinde ki, hele oralardaki yöneticileriniz o
kadar keyfîlikler içinde ki, Bingöl yolu üzerinden geldim, yolda geçen bütün
minibüslerin üzerinde bagaj var. Bu Tuncelide faaliyette bulunan minibüslerde
bagaj kaldırdılar. On defa valisine söylemişim, emniyet müdürüne
söyledim. Ya arkadaş, bu vatandaşlar gidiyor, şehirde bir torba
un alıyor, biraz sebze alıyor, köyüne götürecek, nasıl
götürecek? Bu bagajın ne etkisi var? Yani her gün o kadar keyfî yönetimler
var ki saat on birde gidiyorum, kaymakam bey daha yerine gelmemiş;
neymiş, kayınbiraderi veya kayınpederi AKPnin
milletvekiliymiş. İşte sizin yöneticilerinizin
anlayışı bu. Vatandaşlarımızın büyük bir
kısmı terör zararı parasını almamış.
Şimdi, niye almıyor? Çünkü sizin yaptığınız bütçe
daha üçüncü ayda yüzde 50 fazla açık vermiş yani siz Yıl sonuna
kadar 10 katrilyon. dediniz, şimdi 21 katrilyon açık vermiş.
Köye Dönüş
Projesi diye bir proje getirmişsiniz. Vatandaş köyüne gidecek, yol
yok. Birileri burada dedi ki
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Yol yok arkadaşlar.
Bakın, bugün
2 tane muhtar bana telefon etti. Birisi Pülümür Akdik köyü Muhtarı:
Efendim köyümüze gidemiyoruz. Yol yapmak istiyoruz, kaymakam bize yol
yapmıyor. diyor.
Altınhüseyin
köyü var
Köye gidemiyoruz
Yani bunları
ezber söylemiyoruz, buyurun, açın idarecilerinize
Yani Tuncelinin birçok
köyünde bırakın stabilize yolu, normal toprak yol yok. Gelin, buyurun
gidelim oralarda görebilirsiniz.
RECEP KORAL
(İstanbul) Yapılanları söyle.
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, yapılan bir şey olsa inkâr mı
edeceğim. İnsanın gözü kör değil.
RECEP KORAL
(İstanbul) Var var, görmüyorsunuz.
KAMER GENÇ
(Devamla) Kör değil ama kör olanlar olmayan şeyi var gösterirler
RECEP KORAL
(İstanbul) Köy yollarının nasıl
yapıldığını söyle.
KAMER GENÇ (Devamla)
çünkü kör olanlar dünyayı görmezler arkadaşlar,
ışığı görmezler. Körler görmez ama hiç olmazsa
görmedikleri şeyleri de konuşmaz. Siz hem körsünüz hem de
konuşuyorsunuz. Böyle bir şey olmaz ki!
RECEP KORAL
(İstanbul) Köy yollarını söyle.
KAMER GENÇ
(Devamla) Gel işte gidelim, görelim diyorum sana.
Köylerimizin
büyük kısmında içme suyu yok.
Şimdi,
Maliye Bakanı getiriyor burada, kendilerine uygun önerge veriyor. Yahu, bu
Hükûmet uyuyor mu arkadaşlar, uyuyor mu? Yani kanunu sen göndereceksin Bakanlar
Kuruluna, orada kanunu enine boyuna araştırmayacaksın,
tartıştırmayacaksın, geleceksin burada önerge vereceksin. O
zaman hiçbir kanun getirmeye gerek yok, bir maddelik kanun getir, burada
önergeler geçsin.
Önergeleri burada
okuyan divan kâtibi arkadaşımızın ne okuduğu belli
değil, anlaşılmıyor ki. Anlaşılmıyor, ne
okuduğu belli değil. Sayın milletvekilleri, bu zihniyetle, bu
davranışla bu memleket yönetilemez. İnsanlar o kadar büyük bir
sıkıntı içinde ki
Yani şimdi
çıkardığınız kanunları uygulamıyorsunuz.
Tuncelide bazı bölgeleri güvenlik bölgesi ilan etmişsiniz. Tamam,
olabilir, güvenlik yönüyle yaylaları yasaklamışsınız.
E kardeşim, orada 1 milyon, 1,5 milyona yakın koyun var; bu adamlar
bu koyunları ne yapacak, nerede otlatacak? O zaman orayı
yasaklıyorsanız bunlara bir çare bulun. Eğer çare
bulmuyorsanız, o zaman bunları alsın devlet,
paralarını versin bu hayvanların, değerlendirsin. E
nasıl olacak? Yazı yazıyor, diyor ki: Köyünüze
gitmeyeceksiniz. Bakın, devri iktidarınızda insanları bu
kadar zulüm altında inletiyorsanız, adamı köyüne
göndermiyorsanız, o zaman onun köyünü istimlak et, parasını ver,
vatandaş da bir yerde gitsin orada yaşasın, ona belli bir kira
ver, ona geçimini sağlayacak belli bir olanak sağla, ortam
sağla.
Şimdi, siz
zannediyorsunuz ki, ben bunların üzerinden siyaset yapıyorum.
İşte, sizin oraya giden
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen, sözlerinizi tamamlayınız, buyurunuz.
KAMER GENÇ
(Devamla) Size işte teklif ediyorum, buyurun gidelim Tunceliye,
görelim, bir tane köye; eğer yiğitliğiniz varsa, eğer
korkmuyorsanız! Bakın, ben Tuncelinin gittim bütün ilçelerini,
birtakım köylerini gezdim, geldim ama insanlar sefalet içinde, insanlar
yoksulluk içinde. Bir yöneticileri gönderiyorsunuz, halkla ilişkisi yok
ki
Keyfî işlem yapılıyor, çünkü devri iktidarınızda
iyi bir denetim olmadığı için oraya giden yöneticiler,
istediği gibi şey ediyor. Ya bir yerde bir müdür, arkadaşlar,
yirmi beş sene kalır mı! İcracı dairelerin
başkanı, müdürü kalır mı? Kalmaz ama Tuncelide var.
Efendim
RECEP KORAL
(İstanbul) On sekiz senedir niye almadınız?
AHMET YENİ
(Samsun) On sekiz senedir neredesin?
KAMER GENÇ
(Devamla) Yahu, sen yedi senedir neredesin, yedi senedir neredesin? Sen onu
söyle.
Dolayısıyla,
yani o kadar keyfîlikler var ki, halkın hiçbir şeyine çare
bulunmuyor. Hozata gittim, vatandaş diyor ki: Yahu, ben bir dişçi
bulamıyorum. Hozat ilçesinde akşam feribot kapanıyor,
dolayısıyla saat ondan sonra şehirle irtibat kesiliyor, yani
ilçeden gelemiyorsunuz
BAŞKAN
Lütfen, sözünüzü bağlayınız Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Devamla) Vatandaş diyor ki Yahu arkadaş
-gerçekten, orada da
sudan kaynaklanan diş ağrısı çok var-
gece diş
ağrısı tutuyor beni, gidemiyorum doktora. Yahu koskoca ilçede
bir dişçi olmaz mı? On defa söylüyoruz, hani sağlık
hizmetleriniz nasıl gidiyor? Yani o kadar bü-yük mahrumiyetler var ki ama
biz bunları söylediğimiz zaman, maalesef, siz bunları
zannediyorsunuz ki politika yapıyoruz. Arkadaşlar, bizim bu saatten
sonra politikaya ihtiyacımız yok ama Türkiyenin gerçekleri var, bu
gerçekleri görmeyen kör gözlere göstermek istiyoruz. Onun için, hem kör hem de
görür gibi olmayın, ya kör olun ya görün.
Değerli
milletvekilleri, bu kanunun her yönüyle ülke ekonomisine bir katkısı
yok. Bu, zenginlerin vergilerine af getiriyor, zenginlere daha rahat
yaşama hakkını getiriyor; işsize, yoksula, emekliye de
işkence getiriyor; onun için buna karşıyım.
Saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.
Sayın
milletvekilleri, tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için üç
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının açık oylama sonucunu okuyorum:
Kullanılan
oy sayısı : 243
Kabul : 201
Ret : 42(x)
Böylece,
tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Saat 19.45e
kadar ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.13
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.49
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yusuf
COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 105inci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Kanun tasarı
ve tekliflerini görüşmeye devam edeceğiz.
3üncü
sıraya alınan, Askeri Hakimler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
3.- Askeri Hakimler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/460) (S. Sayısı: 387)(x)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu
387 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, söz istiyorum.
BAŞKAN
Sayın Genç, şahısları adına 2 tane isim
yazılmış, önce onları okuyayım, yoksa
Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın
Kırklareli
Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam
Yok.
Buyurunuz
Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tabii, Parlamento
o kadar kötü kullanılıyor ki, yani bir gün gündemde başka kanun
var, ertesi gün bir başka kanun var. Yani şimdi biz parlamenter
olarak, acaba hangi gün hangi kanun gelecek, neyin üzerinde
hazırlanalım hesabı içindeyken, maalesef AKP Grubu, ya bizim
karşımıza sabit bir şeyle gelin, bir kanunla gelin
Yani
şimdi her gün kanun değiştirerek, gündemi değiştirerek
bir yere varamazsınız.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, bugün gündemin birinci maddesi, Genelkurmay
Başkanlığından yani alındığı belirtilen
bir belge. Güya işte AKPyi ve Fethullah Güleni yok etme belgesi diye bir
belge yakalanmış. İşte gruplar bunu konuşuyor, Hükûmet
bunu konuşuyor. Gruplar bunu konuşuyor da bence burada
konuşulacak şey bu Parlamentodur.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, evvela bu konunun aydınlığa
kavuşabilmesi için Yaşar Büyükanıt
Şimdi, 27
Nisan olayının özünde de Türkiye'nin, Türk halkının
eğilimini bilen birtakım güç odakları, bana öyle geliyor ki
-eğer açıklarsa, bak, Yaşar Büyükanıt ve Tayyip
Erdoğan açıklarsa o zaman bu düşüncelerimi geri alıyorum-
bunlar anlaştılar. Biz seçime gidiyoruz, sen çık bizim
aleyhimize muhtıra gibi bir bildiri yayınla, ondan sonra biz de
çıkalım Vay bu askerler işte bizim aleyhimize böyle
muhtıra verdiler. İşte, Müslüman Cumhurbaşkanının
gelmesini engellediler. diyelim. Ondan sonra da halk bizi mağdur duruma
düşmüş gibi görecek
Hele o 367
meselesi, 367 meselesi de
Aklı olmayan insanlar onu anlamaz. Yani
Parlamentoyu 184 kişiyle toplayacaksın, 367 parlamenter oy
kullanacak. Orada bir hata yapıldı; bakın Meclisi yönetenler,
bir hata yapıldı. Meclisi 184le açacaklardı ama
Cumhurbaşkanlığı seçiminde kullanılacak oy
sayısının 367 olması lazımdı, 367 oy
alacaktı. Yani 184le açacaklardı ama oy kullanacak -yani lehte
aleyhte- milletvekili sayısı 367 kişi olacaktı. Bunlar,
tabii, İç Tüzükü bilmeyince
Yani sizin
aklınız ermez bana. Ben bir deryayım, siz bunu bilesiniz. Ermez.
AHMET YENİ
(Samsun) Tabii
KAMER GENÇ
(Devamla) - Ben o zaman doğru söyledim. Eğer 184le toplanıp da
367 milletvekili oy kullanmadığı zaman, demek ki Parlamento,
Cumhurbaşkanı seçilmesi konusunda var olması gereken bir iradeyi
kullanmamıştır. O itibarla
MUSA
SIVACIOĞLU (Kastamonu) Sen hep eskiyi anlatıyorsun,.
AHMET YENİ
(Samsun) Sayın Genç, onları geçtik, geçtik onları!
KAMER GENÇ
(Devamla) Ya sen git kendine o akılları sakla kardeşim, sen
git aklını kendine söyle!
Dolayısıyla,
o Cumhurbaşkanı düşecekti. Neyse, onu şey ettiler. Efendim,
bir anda
AHMET YENİ
(Samsun) Bunları geçtik.
KAMER GENÇ
(Devamla) Bunlar çok önemli, askerî hâkimlerle ilgili kanun görüşüyoruz.
Tabii, bilmiyorsunuz ki bu Parlamentoda ne görüşülüyor? Bilmiyorsunuz
kardeşim! Öğrenin de gelin buraya. Bari müdahale de etmeyin.
Dolayısıyla,
efendim, 367
Burada şimdi, askerî yargıyla ilgili çok hayati bir
konu var. Şimdi, bir bildiri yayınlanmış.
Yayınlanmış mı, yayınlanmamış mı?
AKPyi tekrar böyle gündeme taşıyacak birtakım güç odakları
var. Hileyle hurdayla birtakım bildiriler ortaya yaratarak Efendim,
işte, bakın, AKPye devamlı dirençler gösteriliyor, aslında
bu AKP çok iyi işler yapacak ama işte, karşılarında
ihtilal hazırlanıyor. gibi ve Korku yaratılıyor. gibi
havalar yaratılarak sizi iktidarda tutmak istiyorlar ama sizin
yaptığınız basiretsizlik, ülkeye getirdiğiniz yönetim
boşluğu, Türkiyeye getirdiğiniz sefalet, Türkiyeye getirdiğiniz
yolsuzluk ve talan artık bundan sonra ne kadar tertipler, ne kadar
yalanlar, ne kadar böyle tuzaklarla ortaya çıksanız da artık bu
kâr etmez.
AYHAN YILMAZ
(Ordu) Lüzumsuz konuşuyorsun. Niye lüzumsuz konuşuyorsun?
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, birinci mesele şudur Türkiye'nin şu anda:
Yaşar Büyükanıt ile Tayyip Erdoğan Dolmabahçede ne
konuştu? Birisi cumhuriyet devletinin Genelkurmay Başkanı,
ötekisi Başbakanı. Niye açıklamıyorsun? Hani
şeffaftınız? Neden korkuyorsunuz? Demek ki çekindiğiniz bir
şey var. Şimdi, YÖK Başkanını
atadığınız zaman, Meclis Başkanına geldi, ondan
sonra, orada Meclis Başkanı Ya çık böyle böyle konuş.
dedi. Aman Başkanım, Abdullah Gül ile Tayyip Erdoğan dedi ki:
Efendim, sen bunları açıklarsan bizim ipimizi çekerler. Ben hâlâ,
Abdullah Gül, Tayyip Erdoğan, YÖK Başkanı arasında ve bu
Abdullah Gül ile Tayyip Erdoğanın ipini çekecek konuşmanın
anlamını ben öğrenmek istiyorum sayın milletvekilleri,
milletin bir ferdi olarak öğrenmek istiyorum, ne konuştular onu yani
neyi konuştular? Dolayısıyla, bugün de bir Türk Silahlı
Kuvvetleri bizim göz bebeğimiz, Türkiye Cumhuriyeti devletini ayakta tutan
bir kurum. Bu kurumu her vesileyle yıpratmak için birtakım hileli ve
haince tertipler var.
Şimdi,
burada, bir belge çıkmış ortaya. Bu belge nedir, burada
konuşalım. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye rejiminin ana
kaynağı değil midir? Yani grup başkan vekilleri
çıkıyorlar, gruplarda konuşuyorlar, niye burada
konuşmuyorlar? Bugün çıkıp da burada konuşsunlar.
Ayrıca da,
yani dediğim gibi evvela Yaşar Büyükanıt
AYHAN YILMAZ
(Ordu) Çok ayıp ama! Böyle bir şeyi nasıl söylersin?
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, bakın, ben bu iddiada değilim diyorum.
AHMET YENİ
(Samsun) Ne güzel uyduruyorsun!
KAMER GENÇ
(Devamla) Uydurma
Arkadaşlar,
bakın, açık rejimdeyiz, açık rejimde her şeyin
konuşulması lazım.
Şimdi,
tabii, ben Tuncelideydim, yoktum burada. Bu arada o Genelkurmay bir
Yakalanan
belgenin tam muhtevasını da bilmiyorum ama dinlediğim kadar
Şimdi o konu da nedir? Ben yine inanıyorum ki hep gündemi
değiştirmek istiyorsunuz, çünkü sizin iktidar, iktidar etme
yeteneğine sahip değil; bilgisiyle, niteliğiyle,
dürüstlüğüyle hiçbir yanıyla Türkiye Cumhuriyeti devletini yönetecek
bir güce sahip değil. Onun için ne yapıyorlar? Her gün bir tertibin
içine giriyorlar.
Şimdi,
arkadaşlar, Genelkurmayda böyle bir belge evvela
yayınlanmış mı yayınlanmamış mı?
Yayınlanmışsa, Askerî Yargıtay buna hemen el koymuş
zaten, bunu beklemek lazım. Şimdi, çıkıp da hep gündemin
birinci maddesine bunu getirmeye gerek var mı?
Ayrıca,
şimdi, sayın milletvekilleri, bakın, Tunceliden geliyorum.
Benim memleketime üniversite açıldı. Geçen sene 580 öğrenci
vardı. Bir yurt yok. Millî Savunma Bakanı da burada.
Sayın Bakan,
bakın, bizim orada 500 yataklı bir öğrenci yurdu var.
Şimdi, o yurdu siz almışsınız. Sizden rica ediyorum,
sizin kaynaklarınız çok fazla. Yani, şimdi, 1.500 de
üniversiteye öğrenci alacaklar. Peki, bu öğrenciler -bir de 500 tane
yüksekokulda var- 2.000 öğrenci önümüzdeki sene nereye yerleşecekler?
Sizden rica ediyorum, oraya bir tane tesis kurun, o öğrenci yurdunu
boşaltın. Yani, bu bizim doğal hakkımız
arkadaşlar. Yani, bakın, öğrencileri gönderiyoruz oraya, nerede
kalacaklar bu insanlar? Ben gittim, 70 kız -öğrenci yurdu vardı-
çok sefalet içindeler. Yani, bunları da bu vesileyle Sayın Bakana
söylemek istiyorum. Rica ediyorum, Millî Savunmanın imkânları çok
geniş
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, bir dakikam var.
BAŞKAN
Var, ama lütfen toparlayınız.
KAMER GENÇ
(Devamla) - Şimdi, arkadaşlar,
bu memleket bizim. Bu memleketi yönetmek, bu memleketi sağlıklı
bir yönetime kavuşturmak, bu memleketi huzura kavuşturmak,
insanları bu ülkede dostça yaşayabilir hâle getirmek hepimizin
görevi. Ben size birtakım gerçekleri söylüyorum. Ha, siz onları
kavrarsınız kavramazsınız. İşte, Sayın Millî
Savunma Bakanı burada, kendisi Hükûmetin bir mensubu. Benim ilimde 500 kişilik
bir öğrenci yurdu var, el koymuşlar. Peki, onun yerine bir yer
yapın efendim. Yapın yani
Ama, bakın, bu sene o öğrenciler
o kadar büyük sefalet içindeydi ki. Şimdi üniversite açıldı
oraya, tek binası yok, tek bir yeri yok, öğrenci yurdu yok. Ne
yapacak bu çocuklar? O zaman
MUSA
SIVACIOĞLU (Kastamonu) Konuyla ilgili mi yani?
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, Millî Savunmayla da ilgili bir şey, hâlâ kafan
kavramıyorsa bunu, ne diyeyim yani?
Onun için, bir an
önce, bunu sizden rica ediyorum, en süratli şekilde bu öğrenci yurdu
meselesini halledin. Bu cumartesi de orada bir merasim yapılıyor,
üniversitenin açılışı ve öğrencilerin, o meslek
yüksekokulunun
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.
AYHAN YILMAZ
(Ordu) Okulunu yaparız, sen canını sıkma.
KAMER GENÇ
(Devamla) Sizin hiçbir şey yaptığınız yok.
Saygılar
sunarım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.
Soru-cevap
işlemine geçiyoruz.
Sayın
Işık, Sayın Tankut ve Sayın Cengiz sisteme girmişler.
Buyurunuz
Sayın Işık.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, uzman erbaşların ve uzman jandarmaların içinde
bulunduğu değişik sorunlarla ilgili
çalışmalarınızın olduğunu vermiş
olduğum önergelere hitaben cevabınızdan öğrenmiş
bulunmaktayım. Bu çalışmalar ne aşamada? Uzman erbaşlardaki
kırk beş yaş sınırı kaldırılarak, bu
insanlarımızın emeklilik hakları artırılabilecek
midir? Yani bu emekli olma konusundaki gelinen nokta nedir?
İkincisi de
kamuoyuna tek tip askerlik olarak yansıyan çalışmanın
içeriği nedir? Bu konuyla ilgili gelinen nokta ne aşamadadır?
Bilgi verebilirseniz memnun olurum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Işık.
Sayın
Tankut
YILMAZ TANKUT
(Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakan,
4 Mayıs 2007 tarihinde Sayın Başbakan ile o dönemin Genelkurmay
Başkanı Sayın Büyükanıt, İstanbul Dolmabahçede,
şu anda kamuoyunda büyük spekülasyonlara yol açan iki saat süreli baş
başa bir görüşme gerçekleştirmişlerdi.
Daha sonra
Sayın Başbakan, bu görüşmenin kendisiyle birlikte mezara kadar
gideceğini ancak Sayın Büyükanıtın konuşması
hâlinde kendisinin de konuşabileceğini ifade etmişti.
Şimdi sormak
istiyorum: Sayın Başbakan bu görüşmenin ana muhtevasıyla
ilgili olarak sizin de üyesi olduğunuz Bakanlar Kuruluna herhangi bir
bilgi vermiş midir?
Yine, Sayın
Büyükanıt söz konusu görüşmeyle ilgili olarak Genelkurmaya ve Millî
Savunma Bakanlığına herhangi bir bilgi vermiş midir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Tankut.
Sayın
Cengiz...
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Çanakkale) Sayın Bakanım, Alim Işıkın
sorusunu ben de hazırlamıştım ama bu konuda, uzman
çavuş olarak çalışan arkadaşlarla, istifa eden
arkadaşlar gerçekten ailecek mağdur bir şekilde bizlerin kapısını
da çalmaktadır. Bu konuda bunlara bir müjdemiz nedir, var mıdır,
yok mudur? Bunlara bir müjde verebilir miyiz veya bunlarla ilgili Silahlı
Kuvvetlerin veya Millî Savunma Bakanlığımızın bir
çalışması varsa Meclisimizi aydınlatabilirseniz çok
seviniriz.
İstifa
edenlerin durumunda bir gelişme olacak mı? Mevcutların
durumundaki gelişme ne olacak? Bu iki kesimi
aydınlatırsanız sevinirim.
Bir de emekli
astsubay arkadaşlarımızın tazminatıyla ilgili
istekleri vardı. Bu emekli astsubayların özellikle tazminat ve temsil
noktasında sıkıntılarını değişik
şekilde ifade etmişlerdi. Bunlar hem Millî Savunma
Bakanlığına hem Genelkurmaya iletilmiş hem de bize kadar bu
istekler gelmişti. Özellikle emekli astsubaylar konusunda da
Genelkurmayımızda veya Millî Savunma Bakanlığında
iyileştirme çalışması var mıdır, düşünülüyor
mu, varsa ne aşamadadır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Cengiz.
Buyurunuz
Sayın Bakan.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Uzman
çavuşlarla ilgili çalışmalar yapılmaktadır. Gerçekten
de uzman çavuşların bir hayli problemi var. Tabii bunu söylerken
uzman jandarmalardan ayrı olduğunu ifade etmek istiyorum. Uzman
jandarma çavuşları daha yerleşmiş bir kurumdur, mazisi daha
eskidir ancak uzman çavuşlar daha yeni. Binaenaleyh, tecrübeyle de biraz,
neye ihtiyaçları var bunu biz de öğreniyoruz. Hazırlanan kanun
bu bahsettiğiniz problemleri çözmeyi amaçlıyor. Şu anda
bakanlıkların görüşündedir. Bakanlıkların görüşü
geldikten sonra nihai şeklini alacak ve tasarı hâline gelmesi için
Bakanlar Kuruluna sevk edilecektir.
Tek tip askerlik
konusu: Bildiğiniz gibi bugün askerliğin yapılmasında pek
çok tip var, pek çok çeşit var; bazısı dövizli askerlik,
bazısı kısa dönem, bazısı yedek subaylık şeklinde
ve başka türleri de var. Bunları mümkün mertebe etkinlik ve
verimlilik bakımından daha mantıklı ve hizmete yönelik
nasıl yaparız diye bir çalışma
yapılmıştı. Bu çalışmanın şartları
gerçekleşmektedir ancak Hükûmetin kanun tasarısı hâline
getirdiği bir metin henüz mevcut değildir. Bu sebeple bu
çalışmalar geliştirilmektedir. Çalışmaların ne
zaman kanun tasarısı hâline geleceği
Şu anda bir tarih
vermek mümkün değildir ama öyle anlaşılıyor ki bu dönemde
ve belki gelecek dönemde de kanunlaşması söz konusu olmayabilir. Bu,
sizlerin takdirine aittir, elbette, huzurunuza geldiği zaman.
Sayın
Başbakanla Sayın Büyükanıtın görüşmeleri konusunda,
her iki devlet görevlisi gerektiği kadar açıklamaları
basına yapmışlardır. Bunun dışında
Bakanlığımıza intikal etmiş resmî bir bilgi yoktur.
Bilgilerinize ben de sunuyorum.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Bakan, Bakanlar Kuruluna bilgi
verildi mi? diye soruldu.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) Bakanlar Kurulunun
gündemine bu konu hiç girmemiştir.
Emekli
astsubaylarla ilgili hazırlanan kanun tasarısı şu anda
Başbakanlıktadır. Başbakanlık bunu
bakanlıkların görüşüne sunacak ve ona göre bu da
şekillenmiş olacaktır.
Arz ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Gönül.
Tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi
okutuyorum:
ASKERİ HAKİMLER KANUNUNDA
DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR
KANUN TASARISI
MADDE 1-
26/10/1963 tarihli ve 357 sayılı Askeri Hakimler Kanununun 39 uncu
maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Yargı ile
ilgili görev kadroları şunlardır:
A) Milli Savunma
Bakanlığı Müsteşar Adli İşler
Yardımcılığı kadroları,
B) Milli Savunma
Bakanlığı Kanunlar ve Kararlar Dairesi
Başkanlığı kadroları,
C) Milli Savunma
Bakanlığı Hukuk Müşavirliği kadroları,
D) Genelkurmay
Başkanlığı, kuvvet komutanlıkları ve Jandarma
Genel Komutanlığındaki Hu-kuk İşleri Müdürlüğü
kadroları,
E) Sahil Güvenlik
Komutanlığı Hukuk Müşavirliği kadroları,
BAŞKAN
Madde üzerine söz yok ama bir soru var.
Soru
işlemini yapıyoruz.
Sayın
Cengiz, buyurun.
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Çanakkale) Sayın Bakanım, özellikle bu kanun
getirilirken, bizi de telefonla tabii arıyorlar
Özellikle silahlı kuvvetler
bünyesinde görev yaparken, bir, güneydoğuda çatışmada gazi olan
arkadaşlarımız var; bir de araçla bir yere giderken veya kaza
noktasında gazi olan arkadaşlarımız var. Bu noktadan
itibaren, iki kesimin de şikâyetleri bize gelmektedir. Bunlardan güneydoğuda
çatışma esnasında gazilik unvanını alan
arkadaşlarımızın bir kısmı, özellikle kendi
hayatlarını idame ettiremeyecek noktada bulunmaktadır. Mutlaka
ikinci bir kişinin bakımına muhtaçtır. Ya bunların
belden aşağısı tutmamaktadır ya kör
olmuşlardır, mutlaka ikinci bir kişinin bakımına
muhtaçtır. Bunlar diyorlar ki: Yarın, biz bu durumdayken, ailemizin
fertleri kalmadığı noktada, mutlaka bize birisi bakmak zorunda.
Biz de kendimize baktırmamız için mutlaka birisini tutmak
zorundayız, birisini bulmak zorundayız fakat gazilere ödenen
maaş ve verilen ücretin dünya standartlarına göre üçte 1, dörtte 1
civarında olduğu, yetersiz olduğu
Mutlaka bu gibi
kıstaslar veya gazilik unvanını alırken bunların
kriterleri veya ödenen bunlara gazilik maaşı noktasında
gazilerimize daha iyi şartlar verilmesi planlanıyor mu? Bu konuda bir
hazırlık var mıdır? Özellikle kendi hayatlarını
tek başına idame ettiremeyecekler, bu konuda mağduriyetlerini
beyan ettiler bizlere ve bu konuda bir beklentileri var.
İkincisi de çatışmaya
girmeden trafik kazasında, askerî bir konvoyda veya görev esnasında
yolda herhangi bir kazayla gazi olmuş arkadaşlarımızın
da farklı mütalaa edildiği, gerçekten gazi olarak bu güneydoğuda
çatışmada gazi olan arkadaşlarımızın da elde
etmiş olduğu hakları elde edemedikleri ve bu konuda da
mağduriyetlerinin oldukları ifade edilmektedir. Bu gaziler
arasındaki hem fark ve bu konudaki gazilerimize hazırlanan daha iyi
şartlar, daha iyi imkânlar veya daha iyi bir maaş noktasında
hazırlık var mıdır yok mudur?
Çalışmalarımız var mıdır? Bilgi verirseniz
sevinirim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Cengiz.
Buyurunuz
Sayın Bakan.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) Sayın
Başkanım, temas ettiğiniz iki nokta fevkalade önemli.
Birincisi:
Gazilikte mahiyet farkı veyahut da maluliyette mahiyet farkı kanunlar
tarafından fevkalade iyi tefrik edilmiştir,
ayrılmıştır ve bunun yetkisi de, olaylara uygulama yetkisi
de Emekli Sandığının yönetimindedir. Binaenaleyh, birisinin
şehit sayılıp sayılmayacağı, terörle mücadeleye
göre gazi sayılacağı veya sayılmayacağı burada
etraflıca incelenmiştir. Binaenaleyh, burada adalete dikkat etmek
gerekiyor. Yani, kanun, göğüs göğse çarpışan insanla bir
trafik kazasındakini eşit tutmamış ama mağdur da
etmemeye çalışmış, yani her ikisini de
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Çanakkale) Operasyona giderken olmuş Sayın
Bakanım.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) Onu, tabii olayına
bakarak
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Çanakkale) Orada bir operasyona giderken olmuş. Gruplara bu
konuda dosyalar sunuldu. Operasyona giderken orada bir kaza olmuş.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) Olayına bakmak
lazım. Bunun olayına bakan karar organları çok dikkatli
davranmaktadırlar ancak bir yanlışlık olursa bizim Askerî
İdare Mahkemesi çoğu meseleyi düzeltmektedir. Biz kendisine de
yardımcı olalım, yani size intikal etmiş konularda bizim
yapabileceğimiz bir şey varsa olayına mahsus olmak üzere
yardımcı olmaya çalışalım.
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Çanakkale) Ama mevzuatta yapılanma gereği duyuluyor.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) İkincisi: Malullerin
maluliyet derecesine göre ücret verilmektedir. Ayrıca iş talep
edenlere kabil olduğu ölçüde iş de verilmektedir. Bakıma muhtaç
olanların bakıcı ücretleri de ayrıca ödenmektedir.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
1inci madde
üzerinde Komisyonun bir düzeltme talebi vardır.
Buyurunuz.
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Maddenin
düzenlediği ikinci fıkranın birinci satırında
Yargı ile ilgili görev kadroları şunlardır. ibaresi
vardır, hâlbuki Komisyonumuzda kabul edilen önergede Yargı ile
ilgili idari görev kadroları şunlardır. denmiştir. Yani
idari kelimesi burada sehven yazılmamıştır, daha doğrusu
bir matbaa hatası vardır. Oraya idari kelimesinin eklenmesini talep
ediyoruz.
BAŞKAN
Peki efendim.
Düzeltilmiş
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
2nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2- Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
2nci madde üzerinde söz talebi yoktur.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
3üncü
madde kabul edilmiştir.
Tasarının
tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Şimdi,
sayın milletvekilleri, 4üncü sıraya alınan Siirt Milletvekili Memet Yılmaz
Helvacıoğlu ve 4 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Kamil Erdal
Sipahinin; Antalya Milletvekili Osman Kaptan ve 1 Milletvekilinin Türk
Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri ve Millî Savunma Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
4.- Siirt Milletvekili Memet Yılmaz
Helvacıoğlu ve 4 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Kamil Erdal
Sipahinin; Antalya Milletvekili Osman Kaptan ve 1 Milletvekilinin Türk
Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri ve Milli Savunma Komisyonu Raporu
(2/427, 2/428, 2/429) (S. Sayısı: 361)(x)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu
361 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Teklifin tümü
üzerine Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Siirt Milletvekili
Yılmaz Helvacıoğlu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Helvacıoğlu.
AK PARTİ
GRUBU ADINA M. YILMAZ HELVACIOĞLU (Siirt) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 361 sıra sayısıyla basılan
Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda değişiklik
yapılmasına dair kanun tekliflerinin tümü üzerinde Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Bu nedenle hepinize saygılar sunuyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun
teklifleri, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu tarafından verilmiş üç adet
kanun teklifinin Millî Savunma Komisyonunda tam bir mutabakat içerisinde
görüşülerek birleştirilmesi suretiyle huzurlarınıza
getirilmiştir.
Değerli
arkadaşlarım, teklifler ile iki husus düzenlenmektedir. Bunlardan
birincisi, kendi nam ve hesabına yüksek lisans öğrenimi yapan
astsubaylara, aynen subaylarda, olduğu gibi bir yıl yüksek lisans
kıdemi verilmesi. İkincisi ise, subay ve astsubay nasbedildikten
sonra Türk Silahlı Kuvvetleri hesabına yurt içindeki fakülte ve
yüksekokullarda öğrenim veya meslekleriyle ilgili ihtisas yapanların
mecburi hizmet sürelerinin, eğitim ve ihtisas sürelerinin tamamı
yerine yarısına indirilmesidir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 926 sayılı Türk
Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 36ncı maddesinin (d)
bendinde, yüksek lisans yapan subaylara bir yıl kıdem verilmesi hüküm
altına alınmaktadır ancak anılan kanunda,
astsubayların yüksek lisans yapanlarına kıdem verilmesine
ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Tüm devlet
memurlarına tanınan bu haktan maalesef astsubaylarımız
yararlanamamaktadır. Tekliflerin yasalaşmasıyla,
astsubaylarımız açısından mevcut bulunan
haksızlığın giderilmesi ve onların da diğer tüm
devlet memurlarına tanınan bu haktan yararlandırılmaları
sağlanacaktır. Böylece, astsubaylarımız, yüksek lisans
eğitimi yapma konusunda teşvik edilmiş olacaktır; hem
kendileri hem de Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin eğitim
seviyelerinin artırılması anlamında önemli kazanımlar
sağlanmış olacaktır.
Diğer
yandan, 926 sayılı Kanunun 113üncü maddesiyle de yurt içinde ve
yurt dışında öğrenim, kurs ve staj yapanlar ile yurt
dışına sürekli göreve atanan subay ve astsubayların
yükümlülüklerinin buralarda geçen süreler kadar uzatılacağı
düzenlenmiştir. Bu madde hükmüne istinaden, subay veya astsubay nasbedildikten
sonra Silahlı Kuvvetler hesabına yurt içindeki fakülte ve
yüksekokullarda öğrenim veya meslekleriyle ilgili ihtisas yapanların
eğitimde geçen sürelerinin tamamı mecburi hizmet sürelerine ilave
edilecektir. Normal şartlarda mecburi hizmet süresine yüksek lisans için
iki yıl, doktora eğitimleri için de dört yıl gibi süreler
eklenmektedir. Normal bir ihtisas için çok önemli görülmeyen bu süreler,
eğitim ve ihtisas süreleri uzun süren tabip subaylar yönünden bazı
haksızlıklara ve mağduriyetlere neden olmaktadır. Bir tabip
subay, on beş yılda Silahlı Kuvvetlerden ayrılma hakkı
elde ederken ihtisas ya da yan dal ihtisas yapan bir tabip subay
ayrılabilmek için yedi sekiz yıl daha fazla beklemek durumunda
kalmaktadır yani tabip subayımız toplam yirmi üç yıl
mecburi hizmetle yükümlü kılınmaktadır. Bu sürelerin yarıya
indirilmesini öngören teklifin yasalaşması durumunda söz konusu
haksızlıklar da giderilmiş olacaktır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Silahlı Kuvvetleri
personel sistemiyle ilgili bazı güncel ihtiyaçların giderilmesini
amaçlayan teklifimize desteklerinizi bekler, yüce heyetinizi saygıyla
selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Helvacıoğlu.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Osman Kaptan.
Buyurunuz
Sayın Kaptan. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
OSMAN KAPTAN (Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda değişiklik
yapılmasına dair kanun teklifi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlarım.
361 sıra
sayılı Millî Savunma Komisyonu Raporu olarak görüşülmekte olan
kanun teklifimiz, yurt içinde öğrenim, burs, kurs ve staj yapanlar ile
yurt dışında sürekli göreve atanan Türk Silahlı Kuvvetleri
personeli subay ve astsubayların mecburi hizmet süreleriyle ilgili yeni
bir düzenleme önermektedir. TSKda subay ve astsubaylar için bugün, genel
anlamda mecburi hizmet süresi on beş yıldır. On beş
yıllık mecburi hizmet süresinin AB normlarına ve
Uluslararası Çalışma Örgütünün mecburi hizmet süreleri ile
ilgili anlayışına uygun olmadığı yönünde ciddiye
alınması gereken görüşler vardır.
Sayın
milletvekilleri, bilindiği üzere, Türk Silahlı Kuvvetleri, ihtiyaç
duyduğu dal ve branşlardaki ihtiyacını
karşılamak, bilim ve teknolojideki gelişmeleri takip etmek,
eğitimin sürekliliği ve benzeri nedenlerle bir kısım
personelini gerek yurt içinde gerek yurt dışında lisansüstü
öğrenim, kurs, uzmanlık, staj veya başka maksatlarla ek eğitimlere
göndermektedir. Bu öğrenimlerin yurt dışı veya yurt içinde
olması, personelin kendi olanaklarıyla veya TSKnın
sağladığı olanaklarla yapılma şekillerine göre
yeni mecburi hizmet yükümlülükleri getirmekte, bu yeni süre de on beş
yıllık mecburi hizmet süresine eklenmektedir.
Sayın
arkadaşlarım, 926 sayılı Kanunun 113üncü maddesine göre,
subay ve astsubay atandıktan sonra Türk Silahlı Kuvvetleri
hesabına yurt içindeki fakülte ve yüksekokullarda öğrenim gören veya
meslekleriyle ilgili ihtisas yapanların eğitimde geçen sürelerinin
tamamı mecburi hizmet sürelerine ilave edilmektedir. Bu durum, özellikle
eğitim ve ihtisas süreleri uzun olan tabip subaylar yönünden uygulamada
bazı haksızlıklara ve mağduriyetlere neden olmaktadır.
Hatta yan dal ihtisas eğitimi yapan bazı tabip subaylar
açısından aldıkları ihtisas eğitimi nedeniyle
hizmetlerine eklenen mecburi hizmetten dolayı tüm hizmet süresini mecburi
hizmette bitirme veya emeklilik süresi dolduğu hâlde mecburi hizmetini
bitirememe gibi durumlar yaşanabilmektedir. Örneğin, kulak burun
boğaz ihtisası yapan bir tabip subayın beş yıllık
ihtisas süresi ile üç yıllık yan dal eğitim süresinin
tamamı on beş yıllık mecburi hizmet süresine eklenmekte ve
tabip subaylarımızın mecburi hizmet süresi yirmi üç yıl
olabilmektedir. Hâlbuki yirmi yılda emeklilik süreleri dolmaktadır.
Uzman hekim bir
subayımızın kendisiyle ilgili değerlendirmesini de
başka bir örnek olarak sizlere aktarmak istiyorum: Kadın
hastalıkları ve doğum uzmanı olarak dört yıl ihtisas
yaptım. İhtisas süresince rütbem tabip üsteğmen idi yani
muvazzaf subay idim. Maaş alıp nöbet tutuyor ve aşırı
yoğun bir şekilde çalışıyordum. Bu yoğun dört
yıllık süre mecburi hizmetten yani on beş yıldan
sayılmıyor. Üsteğmenliğimin dört yılında TSKda
çalışmamış görünüyorum. En azından mecburi hizmete
dâhil değil. O zaman tam on dokuz yıl çalışmak zorunda
kalıyorum. TSKda hiçbir subaya bu kadar süre çalışma
zorunluluğu yok. Kurmay subaylar iki yıl süreyle akademide
eğitim görüyorlar, nöbet tutmuyorlar ancak bu süre onların mecburi
hizmetlerine dâhil, bu da kanımca adil değil. Teklifin, bu ve
benzeri çelişkilerin, subaylarımız arasındaki
eşitsizliklerin, mağdur olanların mağduriyetlerinin
giderilmesine katkı sağlayacağına inanıyoruz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kabul edildiği takdirde, kanun
yeni şekliyle subay ve astsubay atandıktan sonra yabancı
memleketlere altı ay veya daha fazla süreyle öğrenim, staj, kurs,
ihtisas veya görgü ve bilgilerini artırmak maksadıyla gidenlerin
mecburi hizmet yükümlülükleri, masraflarının ödenme şekline
bakılmaksızın, gidiş ve dönüş tarihleri arasında
geçen sürenin 2 katına kadar uzatılacaktır.
Ek eğitimle
ilgili aynı işler yurt içindeki fakülte ve yüksekokullarda
yapıldıysa, mecburi hizmet yükümlülüğü buralarda geçen sürelerin
yarısı kadar uzatılacaktır; yurt dışı
sürekli göreve atanan subay veya astsubayların yükümlülükleri buralarda
geçen süreler kadar uzatılacaktır. Ancak yurt dışında
eğitim görenlerin görev sürelerinin 2 katı kadar uzatılması
adaletsizliği devam edecektir. Bunların da eğitim süresi kadar
uzatılması, aradaki eşitsizliği giderecektir. Hizmet
süresinde yaş haddinden veya kadrosuzluktan emekli olabileceklerde mecburi
hizmet süresinin kalanı uygulanmayacaktır.
Teklifimizin
kabulünü diler, yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Kaptan.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi.
(MHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Sipahi.
MHP GRUBU ADINA
KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) Sayın Başkan, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
361 sıra
sayısıyla gündeme gelen 926 sayılı Türk Silahlı
Kuvvetleri Personel Kanununun 83 ve 113üncü maddelerinde yapılacak
değişikliklerle ilgili olarak Milliyetçi Hareket Partisi adına
söz almış bulunuyorum. Üç parti milletvekillerince verilen kanun tekliflerinin
21 Nisan 2009da Millî Savunma Komisyonunda görüşülmesinin ardından
bu teklifler birleştirilmiştir.
1inci maddede,
kendi nam ve hesabına yüksek lisans öğrenimi yapan
astsubaylarımıza, subaylarda uygulandığı gibi yüksek
lisans öğrenimi kıdemi verilmesi öngörülmektedir. Böylece,
uygulamadaki bir eşitsizlik giderilmiş olacak, aynı zamanda
astsubaylarımızın kendilerini geliştirme ve bu
gelişimin Türk Silahlı Kuvvetlerine yansıması teşvik
edilmiş olacaktır.
2nci madde ise,
subay ve astsubay nasbedildikten sonra, Türk Silahlı Kuvvetleri
hesabına yurt içindeki fakülte ve yüksekokullarda öğrenim ve
meslekleriyle ilgili ihtisas yapanların bu eğitimde geçen sürelerinin
tamamı yerine yarısı mecburi hizmetten sayılacaktır.
Bu maddede yapılan değişiklikle, sadece yurt içi okullardaki
ihtisas esas alınmış, yurt dışındaki staj, kurs
ve öğrenimle, yurt dışı sürekli görevlerle ilgili bir
değişikliğe gidilmemiştir. Yurt içi ihtisasla ilgili yapılan
düzenleme, özellikle öğrenim ve ihtisas süreleri uzun olan tabip subaylarımız
için bir rahatlama getirecektir.
Ben, bu
vesileyle, başta emeklileri olmak üzere değerli
astsubaylarımızın, jandarma uzmanlarımızın ve
uzman erbaşların daha önce de bu kürsüden dile getirdiğim önemli
sorunlarını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Şu anda Türk
coğrafyasının her köşesinde beni dinleyen, peşkeş
çekilmeye çalışılan sınır boylarında canı
pahasına görev yapan ve asil Türk milletinin namus ve şerefi adına
hudutlarda bekleyen değerli astsubaylarımızı, uzman
jandarmalarımızı ve uzman erbaşlarımızı,
emeklileri dâhil, en iyi dileklerimle selamlıyorum ve bu silah
arkadaşlarıma, şu andaki problemlerini dile getirirken, o
problemlerin en kısa zamanda giderilmesi için de Milliyetçi Hareket
Partisi olarak elimizden gelen her türlü mücadeleyi sürdüreceğimizin
sözünü veriyorum.
23 Ocak 2009da
Genelkurmay karargâhında yapılan bir bilgilendirme
toplantısında şu hususlar belirtilmişti: Türk Silahlı
Kuvvetleri hizmet tazminatları yüzde 25 artırılacak; emekli
astsubaylarımıza aylık 100 Türk lirası seyyanen zam
yapılacak; uzman jandarmaların göreve başlangıç derece ve
kademeleri 11e 1den, emsalleri gibi 10a 1e yükseltilecek; uzman jandarma ve
uzman erbaşların ilerleyecekleri kademeler 3e 8den 2ye 6ya
çıkarılacak; ayrıca özlük hakları, eğitim seviyeleri,
sosyal hakları ve yetkileriyle ilgili çalışmalar
sonuçlandırılacaktır. Bu konulardaki tekliflerin Genelkurmay
Başkanlığınca ve daha sonra Millî Savunma
Bakanlığınca Başbakanlığa sunulduğu
açıklanmıştı bu toplantıda. Daha sonra 29 Mart 2009
mahallî seçimleri öncesinde, Sayın Millî Savunma Bakanımız,
İzmirde, Balçova TEMADa vaki ziyaretinde emekli
astsubaylarımıza benzeri açıklamalar da yapılarak bu
konudaki düzenlemeler için söz vermişlerdi. Bu konuda edindiğimiz
bilgiyle bu düzenlemelerin aşamalar hâlinde yapılacağı
bilgisini edinmiştik. Birinci etapta, astsubay ve uzman emeklilerine
seyyanen ayda 100 liralık bir artışın olacağı,
ayrıca lise mezunu emekli astsubaylarımızın kendilerinden
sonrakiler gibi meslek yüksekokulu mezunu sayılması yolunda intibaklarının
yapılacağı, ikinci etapta ise uzman erbaş emeklilik
yaşlarının yeniden düzenleneceği ve jandarma
uzmanların 1inci dereceye yükseltilip astsubay ek göstergesinin 2/3ünün
ödeneceği yolunda bilgiler aldık. Bu konuların Sayın
Başbakana sunulduğu ancak Maliye Bakanlığı ile
Çalışma Bakanlığının menfi tutum
takındıkları konusunda da bilgi almıştık. Şu
anda bu gelişmeler hangi aşamada bilmek istiyoruz. Bizimle beraber
emeklileri başta olmak üzere vefakâr, cefakâr, fedakâr
astsubaylarımız, jandarma uzmanlarımız ve uzman
erbaşlarımız yurdun en ücra köşelerinde, en zor görev
şartları altında, kendileriyle aynı kaderi paylaşan
aile fertleriyle birlikte bu gelişmelerin sonucunu merak etmekteler. Terörle
mücadelede 300den fazla şehit veren astsubaylarımız ve 400den
fazla şehit veren uzmanlarımız cevap beklemekteler.
Yaklaşık
bir ay önce TEMAD Genel Merkezini ziyaret etmiştim. Sağ olsunlar
beni onur üyeliğiyle onurlandırdılar. Ben, zaten gerek
TEMADın gerekse uzman erbaşlarımız ve uzman jandarma
derneklerimizin onur üyesi değil, tabii üyesi olmaktan büyük gurur
duymaktayım. Bu ziyaretimde bir emekli astsubay arkadaşım bana
bir dosya verdi. Yirmi yıldan fazla hizmet
karşılığı 3üncü derecenin 1inci kademesinden 2.200
ek göstergesi ile bu astsubay arkadaşımın emekli
aylığı 845 TL 11 kuruştu. Verdiği resmî belgeye üç
tane de ek vardı: Birincisi, Kastamonu Makine Yüksekokulunda okuyan;
ikincisi, Cumhuriyet Üniversitesinde tahsil gören; üçüncüsü, ilköğretim
okulu 7nci sınıftaki 3 çocuğunun öğrenim belgeleri. Benim
alırken ve tetkik ederken boğazımın düğümlendiği
bu bilgilerin sahibi arkadaşım ve benzerleri adına, canı
pahasına görev yapıp açlık sınırı altında
yaşamaya değil sürünmeye mahkûm edilen silah arkadaşlarım
adına gelişmeler ne etaptadır, ne yoldadır ben de bilmek
istiyorum.
Sayın
Bakanım, astsubaylarımızın durumlarıyla ilgili olarak
2 Mayıs 2008de makamlarınıza bir yazılı soru önergesi
vermiştim, 30 Haziran 2008de bunun cevabı geldi. Uzman
jandarmaların sorunlarıyla ilgili 6 Mayıs 2008de hem Millî Savunma
Bakanına hem İçişleri Bakanına soru önergesi
vermiştim, 9 Haziran 2008de ona cevap geldi. Uzman
erbaşlarımızın sorunlarıyla ilgili olarak 6 Mayıs
2008de yine Bakanlığınıza verdiğim soru önergesine de
30 Haziran 2008de cevap geldi. Verilen cevapların bir ortak noktası
vardı: Sorunlar yakından bilinmektedir, takip edilmektedir ve bu
konuda gerekli düzenlemeler yapılmaktadır ve takip edilmektedir. Bu
konuda örneğin 2008 tarihli soru ve cevapları bir yana bırakıyorum
ki makamınızca ve imzanızla verilmiştir- bu nasıl bir
düzenlemedir ki, bu nasıl bir tetkiktir ki aradan on iki ay geçti, on üç
ay geçti bir tek satır ilerleme yapılamadı? Bu nasıl bir
düzenlemedir ki Genelkurmay Başkanlığının yaptığı
açıklamanın üzerinden neredeyse beş buçuk ay geçti hâlâ bir
sonuç alınamadı? Örneğin başka meslek gruplarının
emeklilerine seyyanen zam yapılırken onay verenler, sıra 845
lira emekli aylığıyla üç çocuk okutan emekli
astsubayımıza gelince mi aksi tavır takındılar?
Başbakana 61 milyon dolara uçak alıp 150 milyon dolarlık yeni
bir uçağın hesabını yapan Maliye
Bakanlığımız, açlık sınırı altında
bıraktığı, canıyla kumar oynayan emekli
astsubayına, uzmanına 100 lira para bulamadı mı? Biraz önce
belirttiğim ve artık sabırsız bir beklenti hâline getirilen
konuların en kısa sürede sonuçlandırılmasını
bekliyoruz. Bu konuda sabır sınırları
aşılmıştır.
Bu arada,
astsubaylarımızın uzun süredir gündemde olan bir sorunu da
1inci derece 4üncü kademe ve karşılığı gösterge
konusudur. İki yıl önce komisyonda kabul edilip sonra nedense geri
çekilen bu konu, bir anlamda Meclisimizin astsubaylarımıza bir
borcudur. Emirleri altındaki sivil personel 1inci derece 4üncü kademeye
ulaşabilmekte, ama onların amiri olan astsubaylarımız
ulaşamamaktadır. Konu, maddi boyutu bir yana, bir prestij, bir onur
meselesi hâline gelmiştir.
Biliyorsunuz, 5
Şubat 2009da 322 sayılı bir yasa görüşülmüştü. Bu
görüşme öncesinde yapılan Millî Savunma Komisyonu
toplantısında Milliyetçi Hareket Partisi, AKP ve CHP
milletvekillerinden 7 kişi bir önerge hazırladık. Bu önerge,
tasarının 29uncu maddesine yapılacak bir ekti. Bu önerge aynen
şöyleydi: 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi emekli
astsubayların müktesep hakları saklı kalmak kaydıyla bu
kanun yürürlüğe girmeden önce emekli astsubayların intibakları
ek 8/A ve 8/C sayılı cetvele göre yapılır. Bunlara
geçmişe ait bir fark ödenmez. Ek 8, 8/A, 8/B, 8/C cetvellere 1inci derece
4üncü kademe karşılığı 1.500 gösterge eklenir. Bu
değişiklik Komisyonda her üç partinin milletvekillerince uygun
görüldü. Ardından 5 Şubat 2009da Genel Kurulda tasarı
görüşülmeye başlandı. Değişiklik tasarıda yer
almayınca Milliyetçi Hareket Partisinden 5 milletvekili bu hususu bir
değişiklik önergesiyle Meclise sunduk.
Sonuç: Her üç
partinin Millî Savunma Komisyonunda Evet. dediği
değişikliğe, Hükûmet Hayır., AKP Grubu Hayır.
Şimdi soruyorum: Hükûmet -muhalefet partileri bir yana- 5 AKPli
milletvekilinin evet dediği bir konuya neden hayır demiştir?
Kendi milletvekillerini mi saymamaktadır, yoksa Millî Savunma Komisyonunu
ciddiye mi almamaktadır? Bize hayır denmesine alıştık,
ancak kendi milletvekillerinize hayır denmesinin esrarını
çözemedik.
Sayın Bakan,
seyyanen zam ve lise mezunu emekli astsubaylarımızın meslek
yüksekokulu mezunu olarak intibakları konusundaki beklentilerin olumlu
sonuç vermesi yanında, yakından bildiğiniz bu 1e 4 derece
meselesinin uygun gösterme rakamıyla birlikte artık yılan
hikâyesi olmaktan çıkarılmasını bekliyoruz.
Değineceğim
diğer konu, yine, 322 sayılı yasanın kabulü esnasında
önerdiğimiz ancak reddedilen bir diğer konu. Bu yasayla,
hatırlayacaksınız, terörle mücadelede şehit olan
yükümlülerin, yani erbaş ve erlerin erkek kardeş ve
çocuklarının askerlikten muaf tutulması kabul edilmiştir
Genel Kurulumuzda. Millî Savunma Komisyonuna bu tasarı ilk geldiğinde
sadece erkek kardeşler ibaresi vardı, Millî Savunma Komisyonunda
buna erkek çocuklar ibaresi de ilave edilmiştir. Ancak, Komisyonda
görüşülüp de karara bağlanamayan ve Genel Kurulda Milliyetçi Hareket
Partisi milletvekillerince değişiklik önergesi hâlinde sunulan
teklifimiz, bir başka teklifimiz vardı. Şuydu: Bu hakkın
sadece erbaş ve erlere değil, bütün bir ömrünü ülkesine
adamış subay, astsubay, jandarma uzman ve uzman
erbaşlarımızın kardeş ve çocuklarına da
uygulanması. Teklifimiz buydu.
Sayın
milletvekilleri, şehitler arasında ayrım yapamazsınız,
şehitleri profesyonel-amatör diye
sınıflandıramazsınız. Şehit kardeş ve
çocukları askerlik yapmayacaksa, bu tüm şehit kardeş ve
çocukları için geçerlidir. Birbirinin kucağında şehit
düşüp aynı dinî ve millî işlemleri
yaptığınız, aynı bayrağa sarıp aynı
şehitliğe gömdüğünüz şehitlerin emanet
bıraktıkları kardeş ve çocukları arasında, tekrar
ediyorum, ayrım yapma hakkınız yoktur.
Bir ay önce
Licede aynı zırhlı aracın içerisinde yan yana 8 erbaş
ve er ile 2 tane uzman erbaşın şehit düştüğünü
hatırlayacaksınız. Yani, bu 8 erbaş ve erin emanet
bıraktıkları çocukları ve kardeşleri ile 2 uzman
erbaşın emanet verdikleri kardeş ve çocukları hakkında
nasıl ayrı yasal mevzuat uygularsınız? Bu nasıl bir
vicdandır? Bu nasıl bir yasal düzenlemedir?
Bu konu ya
farkında olunmadan bu tasarıda gözden
kaçırılmıştır veya bu konuya Hayır. diyen
AKPli sayın milletvekillerimize bu konu bu kadar
açıklığıyla anlatılmamıştır. Böyle bir
ayrım yapılamayacağı konusunda hepinizin aynı
hassasiyeti taşıdığınıza eminim. Bu konu, Hükûmet
Hayır., AKP Grubu Hayır. denecek bir konu değildir.
Bu nedenle,
Sayın Bakana hepinizin adına, şehit kardeş ve
çocukları adına sesleniyorum: Lütfen, subay, astsubay, uzman jandarma
ve uzman erbaş kardeş ve çocuklarının da bu haktan
faydalanarak eşitlik sağlayacak bir tasarıyı en kısa
sürede getirin. Tüm parti grupları olarak bu tasarıyı seve seve
destekleyeceğimizden eminim.
Şimdi, uzman
jandarma kardeşlerimizin sorunlarına değineceğim: Uzman jandarmalar
ile ilgili uygulama çok eski bir jandarma geleneğidir. 50li, 60lı
yıllarda yapılan bu uygulama bir ara
sonuçlandırılmış ancak ihtiyaç nedeniyle 1988de tekrar
kurulmuş bir müessesedir. Ben, uzman jandarma konusuna gelmişken,
kısa süre önce kuruluş yıl dönümü kutlanan Jandarma Genel
Komutanlığımızın tüm personeline en içten
saygılarımı sunuyorum. Kuruluş günlerini, hem bir jandarma
çocuğu hem de bünyesinde iki defa görev yapmaktan onur duyduğum
jandarma teşkilatını bu vesileyle tekrar kutluyorum.
Yaklaşık
25 bin kişilik önemli bir kitle karşımızda durmaktadır
uzman jandarmalarla birlikte. En ücra köy karakollarında, jandarma özel
harekât timlerinde aile fertleriyle birlikte çok zor şartlarda görev yaparlar.
Sık sık uzman erbaş uygulamasıyla
karıştırılan bu kardeşlerimiz devlet memurudur. Bu
yönleriyle subay ve astsubaylarımızdan farkları yoktur.
Mesleğe girer eğitim alırlar, terfi ederek emeklilik hakkını
kazanırlar. 3466 sayılı Yasaya göre lise ve dengi okul mezunu
olarak askerî okula alınırlar ve bir yıllık eğitim
alırlar. Okul tabanına göre 10uncu derecenin 1inci kademesinden
işe başlamaları gerekirken ortaokul mezunu gibi 11inci derece
1inci kademeden işe başlarlar yani işe başlamalarıyla
ilgili, işe alınmadaki yasal düzenleme ile işe
başlamalarındaki ücret birbirine aykırıdır. Bu
nasıl bir iştir anlamak mümkün değil. Ortaokul mezunuymuş
gibi emekli edilirler bu lise mezunu jandarma uzmanlar ve 824 lira emekli
maaşı ile açlığa mahkûm edilirler. Üstelik 25 bin uzman
jandarmadan 18 bini daha sonra İçişleri
Bakanlığının bu konudaki bir projesi icabı yüksekokul
bitirmişlerdir. Düşünün, 25 bin kişilik bir grup, 18 bini
yüksekokul mezunu, geri kalanları lise mezunu ve bunlar ortaokul mezunu
olarak işe başlıyorlar, ortaokul mezunu olarak emekli oluyorlar.
Vicdanınız razı olur mu sayın milletvekilleri?
Uygulamalar
eksiklik değil yanlışlıktır, büyük bir
yanlışlıktır ve bu yanlışlık 1988den bu
yana düzeltilmemiştir. Sayın Bakan, ben size ve bağlantı
itibarıyla Sayın İçişleri Bakanına sesleniyorum: Bu
yirmi bir yıllık yanlış artık sona ersin. Bu
arkadaşlarımız işe alınma şartları
doğrultusunda lise mezunu olarak işe başlayıp öyle emekli
olsunlar. Aralarında yüksekokul mezunu olanlara da subay ve astsubaylarda
olduğu gibi hakları verilsin. Bu eşitsizlik, bu yirmi bir
yıllık eşitsizlik ve kanunsuzluk lütfen giderilsin.
Uzman jandarmalar
devriye komutanı, tim komutanı gibi kadrolu görevlerde yer
aldıkları hâlde temsil tazminatlarına layık
görülmemiştir. Bu haksızlık da giderilmelidir.
Diğer
yandan, subay ve astsubayların harp okulu ve astsubay meslek
yüksekokulunda geçen yani eğitimde geçen süreleri emekliliğe
sayıldığı hâlde, jandarma uzmanlarımızın
okulda geçen bir yıllık süresi emeklilikten
sayılmamaktadır. Bu konuda açık bir haksızlık ve
eşitsizlik söz konusudur.
Gene 322
sayılı malum Yasa Tasarısı Millî Savunma Komisyonunda
görüşülürken, gene üç partinin milletvekilleri -AKPli, CHPli, MHPli-
gerekirse geriye doğru borçlanma yoluyla eğitim süresinin
emeklilikten sayılması konusunda bir değişiklik önergesi
verdik, üç partinin milletvekilleri. Ancak konu dikkate alınmadı. 5
Şubat 2009da bu tasarı Genel Kurulda görüşülürken, bu defa
Milliyetçi Hareket Partisi Grubundan 5 milletvekili aynı konuda
değişiklik önergesi verdik. Yani her üç parti milletvekillerinin
uygun gördüğü, imzaladığı bir değişikliği,
biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak Genel Kurulda tekrarladık. Sonuç,
Hükûmet Hayır. AKP Grubu Hayır. klasiği yaşandı.
Sayın Hükûmet ve AKP Grubundaki arkadaşlarımızın, kendi
partilerinden konuyu bilen 5 sayın milletvekilinin aynı konudaki
destek ve imzalarından herhâlde haberleri yoktu. Bize Hayır.
demenize alıştık da kendi milletvekillerinize neden
Hayır. dendiğinin izahını yapamıyoruz.
Sanıyorum her olumlu teklife Hayır. demeye o kadar
alıştınız ki, imzalayan AKPli bile olsa Hayırda
hayır vardır. batıl inancından kurtulamıyorsunuz.
Son olarak uzman
erbaşlarla ilgili bazı sorunlara değineceğim. Bu
sorunları Emekli Uzmanlar Derneği ziyaretimde bana sunulan bir
dosyadan onların diliyle aynen ifade ediyorum:
Bizler
görevlerimizi her türlü imkân ve şartta ifa etmiş, büyük bir
çoğunluğumuz sağlık sorunlarından dolayı emekli
olmuş şanslı uzman erbaşlarız.
Sorunlarımızı dile getirmek, anılarımızı
paylaşmak ve birbirimizin sosyal, hukuki işlemlerinde birbirimize
yardım etmek için Emekli Uzmanlar Derneği çatısı
altında bir araya geldik. Kendimizi şanslı olarak görüyoruz,
zira, emeklilik sebebi bir hastalığa yakalanmasaydık 3269
sayılı Uzman Erbaş Kanunu hükümleri gereği birçoğumuz
emekli olamayacaktık. Yani, bizler hasta olduğumuza seviniyoruz.
Birçok insanın üzüntüden kahrolacağı cinsten hastalıklara
sevinilen başka bir meslek grubu, dalı var mı bilmiyoruz,
sizlerin de bildiğinizi sanmıyoruz ama işin gerçeği böyle.
Devam ediyor arkadaşlarımız: 1986 yılında bugünler
düşünülmeden, insan mefhumu gözetilmeden yürürlüğe giren 3269
sayılı Uzman Erbaş Kanunu nedeniyle 2008 yılı
içerisinde hiçbir güvencesi olmayan, kaderlerine terk edilen
arkadaşlarımızın isimleri de mevcuttur.
Sayın
Vekilim, ömrümüzün en güzel yıllarını vatan savunmasına
vakfeden biz uzman erbaşlar kırk beş yaşından gün
aldığımız yıl sözleşme feshiyle görevlerimizden
ayrılmak zorunda kalıyoruz. Malumunuz olduğu üzere 5434
sayılı Emekli Sandığı Kanununa göre emekli olmak için
yirmi beş yıl prim ödenmiş olması gerekmektedir. Kırk
beş yaşına kadar vatan savunmasından başka bir
şey düşünmeden görev yapan bizler, bu yaştan sonra üniversite çağına
gelmiş çocuklarımızın geçimi için kapı kapı
iş aramak zorunda kalıyoruz. İşsizlik sorununun ve bu kadar
genç nüfusun iş aradığı bir ortamda ilk sorulan soru ise
Kaç yaşındasın? oluyor. Lanetli gibi, bulaşıcı
hastalığı olan bir vebalı gibi bakılıyor
yüzlerimize Sayın Vekilim.
Bizler
hakkımız olmayan bir şey istemiyoruz. Bizler ve silah
arkadaşlarımız sadece geleceğinden endişesi olmayan,
sosyal olarak da hakkımız olan eşitlik ilkesine
uyulmasını istiyoruz. Hiçbir kamu kurumundan bizler kadar
meşakkatli ortamlarda istihdam edilen personel yok. Bizler kadar
geleceğinden endişeli, yıpranmış, omuzları
çökmüş başka personel de yok.
Kimse bir dakika
sonra hastalanmayacağına garanti veremez. 5434 sayılı
Emekli Sandığı Kanununun hükümleri gereği emekliliği
gerektirmeyen bir sürü sıhhi arıza var. Bizler üç aydan fazla
aralıklı da olsa istirahat etmemizi gerektiren bir
hastalığa yakalanınca sözleşme feshiyle kaderlerimize terk
ediliyoruz. Bizler hastalıklarımızı gizliyoruz ve
sağlığımız bizleri yatağa düşürünceye kadar
görevlerimize devam etmeye çalışıyoruz.
Sayın
Vekilim, aynı karakollarda, aynı görevi ifa ettiğimiz
kişilerden daha fazla bir isteğimiz yok.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (Devamla) Bitiriyorum efendim.
Omuz omuza görev
yaparken, görevler aynıyken ek gösterge hükümlerinden
faydalanamamanın sebebini anlayabilmiş değiliz.
Diğer
yandan, yapılacak düzenlemeyle şu anda görevdeki uzman
erbaşların sorunları bir ölçüde giderilirken yaş haddi
nedeniyle hâlen ayrılmak zorunda kalan ve her geçen gün sayıları
artan, işsizlik ve açlığa mahkûm edilmiş kişiler için
de onlara sahip çıkan, benzer haklara kavuşmalarına imkân veren
düzenlemelerin göze alınmasını bekliyoruz.
Sayın
milletvekilleri, Edebalinin Osman Gaziye öğütleri ülkeyi idare edenlerin
her zaman hatırlaması gereken değerler taşır.
Bunlardan birisi de şudur: Ey oğul, insanı yaşat ki devlet
de yaşasın.
İşsizliğe
ve açlığa mahkûm edilen insanların her gün
çoğaldığı, bir avuç yandaş zengin edilirken, her gün
artan fakirliğin, sadaka kültürü ve yardım paketleriyle dengelenmeye
çalışıldığı bir anlayışla devletin
yaşaması çok zordur.
Bu ülkenin
güvenliğini emanet ettiğiniz, canları pahasına görev yapan
veya yapmakta olan, aile fertleriyle birlikte yüz binler ifade eden,
emeklisiyle, muvazzafıyla, astsubaylarımızı, jandarma
uzmanlarımızı ve uzman erbaşlarımızı orta
sınıftan fakirliğe
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi bağlayınız.
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (Devamla) Bitiriyorum efendim.
daha sonra
fakirlik sınırından açlık sınırına getiren
zihniyetin değişmesini bekliyoruz. Bu insanların açlık
sınırındaki emeklilerine ayda 100 lira seyyanen zammı hâlâ
düşünmenin, ertelemenin, ötelemenin, oyalamanın arkasındaki
insaf ve izanı anlayamıyoruz.
Sözlerime son
verir, yüce Meclise saygılar sunarım. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Sipahi.
Şahsı
adına Çankırı Milletvekili Nurettin Akman. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
NURETTİN
AKMAN (Çankırı) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 4678 sayılı Türk Silahlı Kuvvetlerinde
İstihdam Edilecek Sözleşmeli Subay ve Astsubaylar Hakkında
Kanunun bazı maddelerinin yeniden düzenlenmesi, değiştirilmesi
ve ilaveler yapılmasıyla ilgili olarak hazırlanan kanun
tasarısı üzerinde şahsi görüşlerimi açıklamak üzere
söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün, bir paket
hâlinde geçirmekte olduğumuz bu yasalarla ilgili olarak biraz önce
Değerli Milletvekilimizin de ifade ettiği astsubaylarımızla
alakalı olan bölüm hakikaten bir kanuni boşluktan ortaya çıkan
bir esastı. Devlet memurlarından iki yıllık yüksekokulu
bitiren, bitirdikten sonra master, doktora yapan memurlarımız
nasıl derece olarak istifade ediyorsa astsubaylarımız doktora da
yapsalar, profesör de olsalar maalesef bu anlamda bir özlük hakları
düzenlemesi yoktu. Bugün çıkaracağımız bu yasayla, Türk
Silahlı Kuvvetlerimizin güzide bir topluluğu olan
astsubaylarımıza da bu hakkı vermiş oluyoruz.
Bunun
yanında, Millî Savunma Bakanlığımız, Millî Savunma
Komisyonumuzla birlikte, Genelkurmay Başkanlığımızla
yapılan çalışmalar doğrultusunda da özlük haklarında
-subay ve astsubaylarımızın- yeni yeni düzenlemeler hayata
geçirilmekte. Biraz önce Millî Savunma Bakanımız bu konuyla
alakalı kanun tasarılarının ilgili bakanlıklara
gönderildiğini ifade ettiler. Bu eksiklikler zaman içerisinde değerli
Meclisimizin de katkılarıyla hayata geçirilecektir.
Değerli
milletvekilleri, Türk Silahlı Kuvvetlerinde ihtiyaç duyulan
sınıflarda istihdam edilmek üzere sözleşmeli subay ve
astsubayların temini, yetiştirilmeleri, hizmet şartları,
yükselmeleri, atama ve yer değiştirmeleri ile özlük haklarına
ilişkin esasların düzenlendiği 4678 sayılı Yasa 21
Haziran 2001 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türk Silahlı
Kuvvetlerinde bu kapsamda personel istihdamındaki ilk uygulama bu yasayla
hayata geçirilmiş olup 2003 yılının Mart ayından
itibaren askerî eğitimlerini tamamlayan toplam 573 sözleşmeli subay
ve astsubayımız Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde görevlerine
başlamışlardır. Bugün yüksek huzurlarınıza getirilen
yasa değişikliği de beş yıllık süre içerisinde
uygulamadan doğan bazı sorunların giderilmesi amacına
yönelik bulunmaktadır. Bu değişiklikleri ifade etmeden önce
bazı genel hususlar üzerinde durmak istiyorum.
Bilindiği
üzere, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin muvazzaf subay
kaynağını Harp Okulu, fakülte ve yüksekokul mezunları,
yedek subaylıktan ve astsubaylıktan subaylığa geçenler
oluşturmaktadır. Muvazzaf astsubay kaynağını ise
astsubay okulları ve uzman çavuşluktan astsubaylığa
geçenler meydana getirmektedir. Ayrıca, profesyonel ordu kapsamında
son yıllarda da uzman çavuş istihdamına ağırlık
verilmiştir. Kaynağı ise uzman çavuş okullarıdır.
Değerli
milletvekillerim, günümüz dünyasında ülkelerin ve toplumların bir
arada, barış içinde yaşama arzu ve isteklerine rağmen,
ekonomik çıkarlar, ırk ve dine dayalı ihtilaf buna imkân
vermemekte, her yıl dünyanın dört bir tarafındaki sıcak
çatışmalarda sayıları yüz binlerle ifade edilen insanlar
ölmektedir.
Bilimin ve yüksek
teknolojinin her geçen gün hızla ilerlediği çağımızda,
devletler pazar payı elde etme pahasına acımasız bir
ekonomik savaş vermektedirler. Bugün petrol ve doğal gaz ekonomik
savaşın esas merkezini oluşturmakta, önümüzdeki yıllarda ise
dünyamızın su savaşlarına sahne olacağı ifade
edilmektedir. Orta Doğu ve Kafkaslar ile Hazar havzası petrol ve
doğal gazın yüzde 60-65 rezervini oluşturmakta ve ekonomik
güçlerinin devamı açısından Avrupa Birliği ülkeleri,
Amerika ve Kanada gibi ülkeler açısından bu bölgeler hayati önem
taşımaktadır.
Dünyanın en
zor coğrafyasında bulunan ülkemiz, jeostratejik ve jeopolitik konumu
itibarıyla doğal gaz ve petrolü çıkaran ve kullanan ülkelerin
komşusu durumundadır, yani belirtilen doğal kaynakların
terminali ve zorunlu geçiş yolları üzerinde çok hassas bir konumda
bulunmaktadır. Bu durum, ülkemizin önemini her geçen gün
artırmaktadır.
Diğer
taraftan, menfaatlerin her an sıcak çatışmalara
dönüşebileceği bir coğrafyaya sahibiz. Irak Savaşı,
İsrail-Filistin anlaşmazlığı bölgemizde cereyan
etmektedir. Bu anlamda Orta Doğunun lider ülkesi olarak son yıllarda
büyük bir inisiyatif alan Türkiye, bu özelliğiyle de ön plana
çıkmış durumdadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bütün bunlar dikkate
alındığında Türkiye'nin millî güvenlik politikası,
bölgemizdeki gerginliklerin azaltılmasına yardım etmek,
ihtilafları önlemek, demokrasi ve hukuka saygıyı teşvik
ederek barışçı ve istikrarlı bir güven ortamı
yaratmaktır.
Türk Silahlı
Kuvvetlerimizin vazife ve sorumluluğu Anayasa ve yasalarımızla
belirlenmiş olup, 21inci yüzyılda yeni güvenlik sorunlarına ve
krizlere uygun şekilde reaksiyon göstermek, her türlü belirsizliğe
karşı olmak, iç ve dış tehdit ve risklere karşı
ülkemizin güvenliğini sağlayabilmektir. Bu nedenle, değişik
görevler ifa edebilecek çok yönlü, elastiki birliklerin teşkil edilmesine,
sayısal çoğunluk yerine, gelişmiş teknoloji ürünü silah ve
sistemlere sahip olunmasına, bu silah ve sistemlerin etkinliğini
artırarak, komuta kontrol, erken uyarı, elektronik harp, gelişmiş
mühimmat ve her türlü şartlarda hareket imkân ve kabiliyeti gibi
özelliklere sahip olunmasına önem ve öncelik verilmesi gereği ortaya
çıkmıştır. Netice olarak, her yönüyle güçlü bir ordumuzun
varlığı kaçınılmazdır.
Bu gerçeklerden
hareketle, Türk Silahlı Kuvvetlerinde 2000li yıllarda başlayan
ve yeniden yapılanma çalışmalarıyla öncelikle dünya
ordularında uygulanmakta olan profesyonel ordu uygulaması hayata
geçirilmiş, ordumuzun sayısı azaltılmış,
profesyonel personel istihdamı doğrultusunda uzman ve rütbeli
personelin istihdamına ağırlık verilmiştir.
Ayrıca, Savunma Sanayii Müsteşarlığı daha da
fonksiyonel hâle getirilmiş, millî savunma sanayisine dayalı silah,
araç ve gereç sistemlerinin tedariki konusunda önemli adımlar
atılmıştır. Bunun sonucu olarak, Türk Silahlı
Kuvvetleri
Bölücü terörle mücadelede en zor şartlarda, karda, eksi 30-35
derece soğukta hareket edebilen ve görevlerini üstün bir disiplin
anlayışıyla başaran profesyonel birliklere, araç ve
gereçlere sahip olduğumuzu hep birlikte gözlemledik.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; işte bu kanunun
çıkarılış amacı, Türk Silahlı Kuvvetlerinde
profesyonel personel istihdamı doğrultusunda küçük rütbeli subay ve
astsubaylara duyulan ihtiyaçtan kaynaklanmıştır. Bu
açığı kapanmak amacıyla Kara, Deniz, Hava, Jandarma Genel
Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığında
ağırlıklı olarak ihtisas gerektiren branşlarda bu
tasarıyla ihtiyaç nispetinde sözleşmeli subay ve astsubay
istihdamı sağlanmış, sağlanmaya da devam edilecektir.
Değerli
milletvekilleri, kanunun gerektirdiği değişiklikleri
şöylece sıralayabiliriz: Ön sözleşme ve askerî eğitim
kavramları yeniden tanımlanmıştır.
BAŞKAN
Sayın Akman, bu söyledikleriniz bir sonraki görüşeceğimiz
kanunla ilgili ama
NURETTİN
AKMAN (Devamla) Konuşma olmayacağı söylendiği için
BAŞKAN
Tamamlayınız o zaman.
Buyurunuz.
NURETTİN
AKMAN (Devamla) -
emsal tanımına yer verilerek sözleşmeli subay
ve astsubaylar emsalinin subaylığa ve astsubaylığa
nasbedildikleri yıl harp okullarından veya astsubay meslek
yüksekokullarından mezun olan muvazzaf subay ve astsubaylar olduğu
hüküm altına alınmıştır. Hâlen askerlik hizmetini
yapmakta olan yedek subaylar ile kısa dönem erbaşlara sözleşmeli
subay ve astsubay olabilme imkânı tanınmış, lise mezunları
sözleşmeli astsubay kaynakları arasından
çıkarılmış, sözleşmeli subayların Harp Okulu,
sözleşmeli astsubayların ise Astsubay Meslek Yüksekokulu öğrenim
süresinden fazla oldukları sürelerin rütbe bekleme sürelerinden
düşülmesi esası benimsenmiş, sözleşmeli tabiplerin tıpta
uzmanlık sınavını kazanana üç yıl kıta hizmetini
tamamladıktan sonra uzmanlık eğitimine başlayabilme
imkânı tanınmış, tedavi kurumlarında yatarak geçirilen
süre sözleşme feshi nedeni olan seksen günlük sıhhi izin süresine
dâhil edilmemiş, sağlık süreleri hariç askerî eğitimin
1/3üne katılmayan sözleşmeli subay veya astsubay
adaylarının sözleşmelerinin feshedileceği kabul
edilmiş, sözleşmeli subay ve astsubaylar ile bakmakla yükümlü
oldukları kişilerin sağlık hizmetlerinden yararlanma
esasları yeniden düzenlenmiş, istihkakları yeniden düzenlenerek
sözleşmeli subay adayları için yedek subay adaylarına,
sözleşmeli astsubay adayları için de astsubay nasbedilmek üzere temel
askerlik eğitimine alınan adaylara ilişkin hükümlerin
uygulanması esası benimsenmiştir.
Sözleşmeli
subay adayları için yedek subay adayları, sözleşmeli astsubay
adayları için ise astsubay nasbedilmek üzere temel askerlik eğitimine
tabi tutulan adaylara uygulanan disiplin ve ceza hükümlerinin tatbiki,
uygulanması kabul edilmiştir.
Subay ve
astsubaylığa kabul edilenlerin askerlik yükümlülüğüne
ilişkin hususları Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli muvazzaf
subay, astsubay veya askerî öğrenciler hakkında düzenlemeyle paralel
hâle getirilmiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
NURETTİN
AKMAN (Devamla) Sözleşmeli subay ve astsubayların muvazzaf
subaylığa veya astsubaylığa geçinceye kadar 926
sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda öngörülen
üstün başarı kıdemi, lisansüstü öğrenim kıdemi veya
öğrenimden dolayı derece verilmesi gibi haklardan
yararlandırılmaları esası benimsenmiştir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; altı yıllık
uygulamada meydana gelen aksaklıklar, eksiklikler bugün bu yasayla
tamamlanmaktadır.
Yine, biraz önce
ifade edildiği anlamda uzman çavuşlarımızın ve astsubaylarımızın
da, bilhassa uzman çavuşlarla, uzman jandarmalarla alakalı bu yasal
düzenlemeler de önümüzdeki günlerde Meclisimize getirilecek ve
desteğinizle onaylanacaktır ümidindeyim.
Tasarının
Türk Silahlı Kuvvetlerimize, sözleşmeli subay ve
astsubaylarımıza hayırlı olmasını temenni ediyor,
verdiğiniz katkılardan dolayı şükranlarımı
sunuyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Akman.
Soru-cevap
bölümüne geçiyoruz.
Sayın Bulut,
Sayın Işık ve Sayın Cengiz sisteme girmişler.
Buyurunuz
Sayın Bulut.
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Sayın Bakanım, ben de bir jandarma çocuğu
olarak jandarma teşkilatının 170inci yılını kutluyorum.
Jandarma
teşkilatında, İzmir Milletvekilimiz Sayın Erdal Sipahi
Beyin ifade ettiği gibi, büyük sıkıntılar var. Kırk
beş yaşında bir uzman Üniversitede iki çocuğum var.
Emeklilik yaşımı, emeklilik süremi dolduramadığım
için emekli olamadım. Kırk beş yaşına geldiğim
için de ordudan ayrıldım. Ne yapacağım? diye soruyor.
Değerli AKPli Milletvekilinin ifade ettiği gibi, uzman
çavuşların sorunlarını bir an önce Parlamentoya getirir,
bunları çözerseniz ordu içerisindeki bu sıkıntıyı
büyük ölçüde gidermiş olursunuz.
Astsubayların
lisans tamamlama konularında, yükseköğrenimdeki ilerlemeleri
konusunda bu iyileştirmelerin Türk Silahlı Kuvvetlerinde memnuniyet
verici olduğunu görmekteyiz. Bu bakımdan, bu birlik beraberliğin
sağlanması, uzman çavuş, uzman er ve erbaş, astsubaylar
Astsubayların özlük hakları konusunda 4üncü derecenin 1inci
kademesinin verilmesi bir simge hâline geldi. Lütfen, bu konuda da bir
düzenleme getirirseniz memnun olurum.
Çok teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bulut.
Sayın
Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakan,
üniversitelerimizde öğrenimlerini sürdüren ya da af nedeniyle yeniden
öğrenim hakkı kazanan öğrencilerimizden bazıları yirmi
dokuz yaş sınırı nedeniyle öğrenimlerini yarıda bırakıp
askere gitmek zorunda olduklarından bu durumdakilerin birçoğu ya
okulunu yarıda bırakmakta ya da askere gitmemek için
değişik yollar denemektedir. Acaba bu durumdakilerin, öğrenim
sürelerinin sonuna kadar ya da daha yüksek bir yaş sınırına
kadar askere alınmalarının geciktirilmesi konusunda bir
çalışmanız var mıdır? Varsa bu
çalışmanın kapsamı ve zaman planlaması
nasıldır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Işık.
Sayın
Cengiz
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Çanakkale) Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım,
konu askerlikle ilgili bu yasalar olunca bize de hemen mesajlar geliyor. Hemen,
halkımızın bize sorduğu, özellikle Türk Silahlı
Kuvvetleri bünyesi içinde, dört yıllık üniversite mezunu olup da
yedek subay olmayan, kısa dönemi tercih eden arkadaşlarımız,
bu son zamanlarda kamuoyunda tevatür olarak yayılan on iki aya
çıkacağı veya uzatılacağı noktasında bir
söylenti dolaştığını, bunun aslı olup
olmadığını veya bu konuda bir çalışmanın
mevcudiyetini soruyorlar.
İkinci konu:
Bu sefer, iki yıllık yüksekokul mezunlarımızın da dört
yıllık kısa dönem askerlik yapan arkadaşları
paralelinde, acaba, bu yeni hazırlanan tasarı içinde veya
silahlı kuvvetlerimizin veya Millî Savunma Bakanlığımızın,
iki yıllık yüksekokul mezunlarıyla ilgili, kısa dönem
paralelinde bir çalışmasının olup
olmadığını veya bu düşüncede veya çalışmada
veya ufukta böyle bir düzenleme olup olmayacağı konusunu merak
etmişler, bunu soruyor.
Bir de tabii,
temelden yetişen polis camiamızın ve rütbeli ve rütbesiz
polislerimizin, bu yeni hazırlanacak yasa çerçevesinde, polislerle ilgili,
askerliğin kısa tutulması veya ayrı mütalaa edilip
edilmeyeceği konusunda polis camiasında da bir soru mevcuttur.
Polislerimizle ilgili, askerlik yapmayan veya bu konuda, ileride askerliğini
yapması gereken rütbeli ve rütbesiz polis camiasıyla ilgili
silahlı kuvvetlerimizin mevzuatında bir mütalaa olup
olmayacağı konusundadır.
Son olarak da
Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde istihdam edilen sivil memurlarla ilgili
sıkıntıların olduğu...
Bu silahlı kuvvetler bünyesi içinde yardımcı hizmetler ve
ek hizmetler sınıfında çalıştırılan sivil
memurların özlük hakları ve bunların silahlı kuvvetler
tesislerinden yararlanmaları noktasında istekleri vardır.
Özellikle bu sivil memurların özlük hakları konusunda önümüzdeki
süreçte bir iyileştirme çalışmaları veya ıslah
çalışmaları var mıdır? Müjde olarak bunlara da bir
mesaj verebilir miyiz Bakanlık olarak?
Çok teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Cengiz.
Buyurunuz
Sayın Bakan.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Astsubaylarla
ilgili kanunun kapsamlı bir şeklide hazırlandığı
ve Başbakanlığa arz edildiği biraz evvel ifade
edilmişti. Konuşmalarda yer alan bizim de gerçekten
olmasını arzu ettiğimiz pek çok hususun bu kanunun bu
şekliyle kanunlaşması hâlinde -ki tabii nihai karar sizlere
aittir- çözüleceğini zannediyorum.
Yirmi dokuz
yaş sınırı, hatırlayacaksınız, geçen sene
sizler tarafından kabul edilen bir kanunla doktorada ve masterda otuz
beşe çekilmek suretiyle önemli bir iyileşme yapıldı.
Şimdi, yirmi dokuz yaş sınırını diyelim ki otuz
yaşa çektik, otuz bire çektik. Yani bunun sonunun nereye geleceği
belli olmaz. Onun için geçen sene yaptığımız
iyileşmenin neticelerini bir görelim, ondan sonra bakalım.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Lisansta
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) Evet, lisansta da
bakalım.
Dört
yıllık mezunların kısa dönem yapma hakları bugün
kanunen müemmendir ve devam etmektedir. Demin de arz ettiğim gibi, bir kanun
tasarısı hâlinde sürelerdeki değişiklik henüz
belirlenmediği için bu konuda mevcut kanun dışında bir
şey söylemem mümkün değildir. Bugün için dört yıllık okul
mezunlarının kısa dönem yapması -tabii mesleklerine göre,
eğitimlerine göre ve ordunun ihtiyaçlarına göre- imkân dâhilindedir.
İki yıllık yüksekokullar için bu, bugün söz konusu
değildir. Herhangi bir teklif de şu anda önümüzde yoktur.
Polislerle ilgili
teşebbüsler olmuştur. Ancak bugün için, yalnız öğretmenler
özel askerlik statüsünden istifade etmektedirler. Başka meslek
mensuplarının bugün için istifadesi söz konusu değildir.
Mevzuatımız buna imkân vermemektedir.
Sivil
memurlarımızın sıkıntılarına çare bulmaya
çalışıyoruz. Burada istisnai memuriyet bir önemli çaredir. Bunun
dışında da mağdur olmamaları için gayret sarf
ediyoruz. Hakikaten, özellikle Bakanlığımızda sivil memur
oranı son beş yılda önemli ölçüde artmıştır ve
terfi ederek gelebileceği makamların sayısı da çoğalmıştır.
Bu istikamette çalışmalarımız devam etmektedir.
Arz ederim
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
Teklifin tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi
okutuyorum:
TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ PERSONEL KANUNUNDA
DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1 -
27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel
Kanununun 83 üncü maddesine birinci fıkrasından sonra gelmek üzere
aşağıdaki fıkra eklenmiş ve maddenin son
fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Kendi nam
ve hesabına yüksek lisans öğrenimi yapan astsubaylara, 36 ncı
maddenin (d) bendinde belirtilen esaslar dahilinde kıdem verilir."
"Bu madde
hükümlerine göre nasıpları leh veya aleyhe düzeltilenlerin terfi
işlemlerinin ne şekilde olacağı ve kıdemlerinin
verilme usul, esas ve şartları Astsubay Sicil Yönetmeliğinde
gösterilir."
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2- 926
sayılı Kanunun 113 üncü maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"MADDE 113-
Subay veya astsubay nasbedildikten sonra öğrenim, kurs, staj ve sürekli
görev nedeniyle yurt dışına gidenler ile Silahlı Kuvvetler
hesabına yurt içinde öğrenim yapanların yükümlülükleri aşağıda
gösterilmiştir:
a) Subay veya
astsubay nasbedildikten sonra yabancı memleketlere 6 ay veya daha fazla
süre ile öğrenim, staj, kurs, ihtisas veya görgü ve bilgilerini
artırmak maksadıyla gidenlerin yükümlülükleri, masrafların
ödenme şekline bakılmaksızın, gidiş ve dönüş
tarihleri arasında geçen sürenin iki katı kadar uzatılır.
b) Subay veya
astsubay nasbedildikten sonra Silahlı Kuvvetler hesabına yurt
içindeki fakülte ve yüksek okullarda öğrenim veya meslekleriyle ilgili
ihtisas yapanların yükümlülükleri,buralarda geçen sürenin yarısı
kadar uzatılır.
c) Yurt
dışı sürekli göreve atanan subay veya astsubayların
yükümlülükleri, buralarda geçen süreler kadar uzatılır. Ancak,
yaş haddinden veya kadrosuzluktan emekli edileceklere bu yükümlülük süresi
uygulanmaz.
ç) (a), (b) ve
(c) fıkraları gereğince yükümlülüklere eklenecek hizmet
sürelerinin başlangıç tarihleri:
1. Yükümlülük
süresini tamamlamadan gidenlerin, yükümlülük süresini tamamladıktan sonra,
2. Yükümlülük
süresini tamamlayarak gidenlerle, yükümlülüklerini bu süre içinde
tamamlayanların,
kadro görevine
fiilen katıldıkları tarihten başlar."
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
4üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 4- Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi,
teklifin tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Teklif kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Sayın
milletvekilleri, şimdi, 5inci sıraya alınan Türk Silahlı
Kuvvetlerinde İstihdam Edilecek Sözleşmeli Subay ve Astsubaylar
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
5.- Türk Silahlı Kuvvetlerinde İstihdam Edilecek
Sözleşmeli Subay ve Astsubaylar Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Milli Savunma Komisyonu
Raporu (1/463) (S. Sayısı: 316)(x)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu
316 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mustafa Enöz
konuşacaktır.
OKTAY VURAL
(İzmir) Erdal Sipahi
BAŞKAN
Buyurun Sayın Sipahi. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
316 sıra
sayısıyla gündeme getirilen Türk Silahlı Kuvvetlerinde
İstihdam Edilecek Sözleşmeli Subay ve Astsubaylar Hakkında
Kanunda değişiklikleri öngören kanun tasarısının
bütünü hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun görüşlerini
sunacağım.
Başta harp
okulları olmak üzere subay kaynaklarının ve astsubay
kaynaklarının yetersiz kalması üzerine, ihtiyaç duyulan
sınıflarda ve özellikle ihtiyaç duyulan erken rütbelerde
sözleşmeli subay ve astsubay yetiştirilebilmesi için gerekli yasal
düzenleme 4678 sayı ile 21 Haziran 2001de yürürlüğe girmiştir.
Bu yasanın ardından, 2003 yılı Mart ayında, askerî
eğitimlerini tamamlayan 451 sözleşmeli subay ve 122 sözleşmeli
astsubay olmak üzere toplam 573 sözleşmeli personel göreve
başlamışlardır. Şu anda 3 bin civarında
sözleşmeli subay ve astsubay bulunmaktadır. Yaklaşık
beş yıllık tecrübeyle zaman içinde ortaya çıkan eksiklik ve
aksaklıklar bir bütün hâlinde Millî Savunma Komisyonuna gelmiştir.
Gelen tasarı için, Millî Savunma Komisyonunda içlerinde benim de olduğum
üç partiden toplam 5 milletvekili bir alt komisyon oluşturarak uzun süre
bu tasarı üzerinde çalışmıştır. Bu
çalışmalar sonunda, genel redaksiyon yanında, birçok maddede
anlaşılmayı ve uygulamayı kolaylaştıracak küçük
değişiklikler yapılmıştır. Önümüzde bu konuda
düzenlenmiş, düzeltilmiş, redakte edilmiş bir metin vardır.
Bu tasarının bütünüyle kabulü hâlinde önemli eksiklik ve
aksaklıkların giderilmiş olacağı
inancındaydım.
Bu tasarı
ile bütün olarak şu düzenlemeler yapılmıştır: Askerî
eğitim ve ön sözleşme kavramları açıkça
tanımlanmış, emsal kavramı ile muvazzaf subay ve
astsubaylara nazaran durumları açıklığa kavuşmuş,
askerlik hizmetlerini yedek subay ve kısa dönem erbaş olarak
yapanlara sözleşmeli olma hakkı tanınmış, lise
mezunları sözleşmeli astsubay kaynağı olmaktan
çıkmış, harp okulu ve astsubay meslek yüksekokulu öğrenim
süresinden fazla okuyan sözleşmeli subay ve astsubaylar için fazla olan
sürenin, rütbe bekleme sürelerinden düşülmesi
sağlanmıştır. Sözleşmeli tabiplerden uzmanlık
sınavı kazananlar üç yıllık kıta hizmetinden sonra bu
eğitimlere başlayabileceklerdir. Sağlık ve istihkak
konusunda düzenlemeler yapılmıştır. Disiplin ve ceza
hükümlerine yönelik yedek subay ve astsubay adaylarına paralellik
sağlanmıştır. 16ncı maddede ise muvazzaf subay ve
astsubaylardan farklılık gösteren üstün başarı kıdemi,
lisansüstü öğretim kıdemi ve bundan dolayı derece verilmesi
haklarından yararlanamayacakları açıklanmıştır.
Biz Milliyetçi
Hareket partisi olarak, alt komisyon ve komisyonda inceleyip üzerinde
çalışıp evet dediğimiz bu tasarıya evet diyeceğiz.
Ancak ben bu vesileyle konunun bütününü kapsayan bazı hususlardaki
endişelerimi Sayın Bakanla ve sizlerle paylaşmakta yarar
görüyorum:
1) Gerek subay
gerek astsubay gerekse yükümlü askerlik hizmeti konusunda son yıllarda çok
değişik kaynaklara yönelik uygulamalar yapılmakta, bu
değişik insan gücü kaynağı ve uygulamalar her geçen gün
gerek yeni yeni uygulamalar gerek mevcut uygulamadaki değişikliklerle
içinden çıkılmaz hâle gelmektedir. Kısacası silahlı
kuvvetlerin personel yapısında insicam bozulmuştur, bozulmaya
devam etmektedir. Bu kadar değişik yapılardaki farklı
uygulama esasları, yasal ve resmî mevzuat farklılıkları
insicamla beraber icrayı da içinden zor çıkılır hâle
getirmektedir. Dünyanın hiçbir ordusunda bu kadar çeşitli ve
değişik insan gücü, kaynak ve uygulaması olduğunu
sanmıyorum. Bu kadar insicamsız bir kitleyi sadece askerî disiplin ve
komutanlık sanatıyla nasıl bir arada
teşkilatlandırıp, eğitip aynı istikamete sevk ve idare
edebileceğiniz konusunda çok ciddi endişelerim var Sayın Bakan.
2) Aynı
noktadan hareketle şunu da ifade etmekte yarar görüyorum: Birçok alanda
yaptığınız hatayı zaman içinde, imkânlar içinde telafi
edebilirsiniz ama personel konusunda bir hata yaptıysanız o uygulamanın
telafisi, en erken, o uygulamanın mensupları emekli oluncaya kadar
mümkün olmaz. Bu nedenle, ilk anda cazip gelen, kolay gelen, mantıklı
gelen ve hatta bazı yabancı ordulardan alınan örnekler zaman
içerisinde çok ciddi sıkıntılar yaratır, yaratmaktadır,
yaratmıştır.
3) Her yeni
uygulamada yasal, idari, sosyal bazı kurallar konulur. Ancak uygulama
öncesi önlerine konulan her şarta evet diyen insanlar, uygulamanın
içine girdikten sonra kendileri dışındaki farklı
uygulamaları, kendileri için konan kısıtlamaları fark
etmeye ve tepki göstermeye başlarlar. Başlangıçta kuralları
koyan idare yani Bakanlığınız iki arada kalır. Örnek:
Uzman erbaş, muvazzaf subay ve astsubay gibi lojman ister, tazminat ister,
haklı olarak orduevi ister, özlük haklarıyla ilgili benzer taleplerde
haklı olarak bulunurlar. Bu tasarıdan örnek verirsek, birkaç yıl
sonra sözleşmeli subay ve astsubaylar da üstün başarı
kıdemi, lisansüstü öğretim kıdemi isteyecekler, muvazzaf subay
ve astsubaylar için hak olup da kendileri için hak olmayan her şeyi
haklı olarak isteyecekler. İleride düşünürüz.
kolaycılığına kaçamazsınız. Tekrar ediyorum:
İnsicamı bu kadar bozulan bir yapıda istek ve taleplerin, hak
aramaların sonu gelmez. Dünyanın en eski ve teşkilatlı
ordusunda insan gücü yapısının da biraz gelenekçi,
değişmez veya en azından az değişir olmasında
yarar görmekteyim. Kaç çeşit subay, kaç çeşit astsubay ve kaç
çeşit askerlik uygulaması var, sayın milletvekilleri,
inanın, otuz altı yılını Türk Silahlı
Kuvvetlerinde geçirmiş birisi olarak ben saymakta
şaşırıyorum.
Harp
prensiplerinden birisi de basitliktir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin insan
gücü yapısı, basitlik bir yana, içinden çıkılmaz bir
karışıklık ve kargaşaya dönüşmüştür.
Nitekim, 29 Nisan 2009 tarihinde Genelkurmay karargâhında yapılan
basın toplantısında, bizzat Sayın Genelkurmay Başkanı,
çok değişik askerlik uygulamaları olduğundan
yakınmış ve bu farklı uygulamaların yerine tek tip bir
askerlik uygulamasına gidilmesi gerektiğini
açıklamıştır. Bu konuda daha sonra aleyhte, lehte bir sürü
görüşmeler olmuştur, onu konu dışı tutuyorum. Bu
konuda nasıl bir çalışma yapılmaktadır, ne zaman
sonuçlandırılacaktır, bu çalışmalar esnasında
Millî Savunma Komisyonunun katkılarına, düşüncelerine ihtiyaç
duyulacak mıdır bilmiyorum. Zira, şimdiye kadar Millî Savunma
Komisyonunun fazla ciddiye alınmadığı konusunda ciddi
endişelerim var. Bu endişemi de Sayın Bakanla Komisyonda
paylaşmıştım.
Diğer bir
konu, kadroya dayalı terfi sisteminin bir an önce devreye girmesi
konusudur. Yıllardır tartışılan bir konudur bu.
Otomatik terfi sisteminde mahrut dediğimiz, gittikçe daralan, azalan ve
emir komuta sistemiyle paralellik arz eden yapıyı
oluşturamazsınız. Yıllardır devam eden bu
çalışmaların bir an önce tamamlanmasında yarar görüyorum.
Değerli
milletvekilleri, aslında yanlışlık, işin bütününü
bilmeden, burada birtakım uygulama sonuçlarına veya yeni uygulama
ihtiyaçlarına alelacele yasal dayanak sağlanmasında
yatıyor.
Millî Savunma
Komisyonunda ne kadar kısa sürede, ne kadar tartışmadan,
irdelemeden, işin bütününü ve gerçek amaçlarını merak etmeden
daha fazla şeyi kabul edersek başarı addediyoruz. Bu konuda
Millî Savunma Komisyonunda olan değerli AKPli, CHPli
arkadaşlarım sanıyorum benden farklı düşünmüyorlar.
Bu ülkenin uzun
vadeli güvenlik politikası nedir? Güvenliğimize yönelik tehdit, risk
ve belirsizlikler nelerdir? Bunları karşılamak için stratejik
hedef planlarımız nedir? Bu hedeflere ulaşacak silah ve
teçhizatla ilgili OYTEP dediğimiz on yıllık tedarik
planları, personelle ilgili, insan gücü temini ve yetiştirme
konusunda uzun vadeli perspektifler nelerdir? Mevcut sorunlar nedir, nasıl
aşılacaktır? Ulaşılacak hedefler nelerdir? Bu konuda
Parlamentodan nasıl bir destek beklenmektedir? Bırakın
Parlamentonun tamamını, sizleri, biz Millî Savunma Komisyonu üyeleri
bu konuda hiçbir brifing almadık, brife edilmedik, bilgilendirilmedik,
aydınlatılmadık yani ciddiye alınmadık. Bunu üç parti
milletvekilleri adına söylüyorum. Bizden sadece Millî Savunma Komisyonuna
gelen tasarı ve tekliflerin üç beş dakikada oylanıp geçirilmesi
beklendi. Üç beş dakikada ne kadar çok şey geçirsek de
başarılı addettik. Bu konuyu da sizlerle paylaşmakta yarar
görüyorum.
Hiçbirimiz devlet
sırlarına girelim demiyoruz ama Millî Savunma Komisyonunun ciddiye
alınmasını istiyoruz. Millî Savunma Komisyonunun dünyadaki
benzerleri o ülkenin güvenlik politikalarıyla, millî savunma bütçeleriyle,
bu bütçenin denetimiyle, tedarik projeleriyle meşgul oluyorlar. Biz bu
kadarını istemiyoruz ancak en azından genel güvenlik
politikası, stratejisi, tehdit, risk ve belirsizlikle ilgili kısa bir
analiz ve stratejik hedef planının ana esaslarıyla ilgili Millî
Savunma Bakanlığında bir brifing düzenlenemez miydi?
Gerçekleştirilen, devam eden tasarı ve projeler hakkında Savunma
Sanayii Müsteşarlığında sorulu-cevaplı bir sunum
yapılamaz mıydı?
Örneğin,
kısa süre önce Mecliste ATAK Taarruz Helikopteri Projesiyle ilgili bir
araştırma önergesi vermiştik, görüşüldü ve maalesef
reddedildi. Sayın Bakan aslında bu konunun Mecliste
tartışılması yönünde tavır koymuştu ve bu proje
hakkında bazı bilgilerin, endişelerin de doğru
olmadığını ifade etmişlerdi. Ben o zaman da, bu
görüşme sırasında da ifade etmiştim: Sayın Bakan
doğru bilgiler bize iletildi de biz hayır mı dedik?
Benzer
şekilde, Almanyaya yaptırılacak denizaltıların kaynak
kodlarının verilmeyeceğine dair bir basın haberi
yayımlandı. Aynı şekilde, İnsansız Hava
Araçları Projesindeki aksaklıklarla ve bunların İsrail
tarafından tesliminin iki defa ertelendiğine dair yine basında
haberler yer aldı. Bırakın Meclisi, biz Millî Savunma Komisyonu
olarak basının teferruatıyla, belki de gizlilik dereceli
bilgileriyle yayımladığı bu konular hakkında neden
aydınlatılmadık? Soruyorum hepimiz adına: Neden
bilgilendirilmedik? Önceleri Federal Almanya, Türkiyenin talep ettiği
bazı askerî malzemeler için çekinceler öne sürüyordu. IDEF fuarı
sırasında Almanya ile Müsteşarınız tarafından
imzalanan bir sözleşme konusu basında yer aldı. Bu
sözleşmeyle Almanların öne sürdüğü çekinceler sona erdi mi yoksa
ermedi mi? Merak ediyoruz. Bu konu askerî olduğu kadar siyasi bir konu.
Zamanında çünkü üç beş tane eski Alman malzemesini güneydoğuda
kullandık diye başımıza açılmadık dert
kalmadı. Hem Hükûmetimiz -o dönemin Hükûmeti- hem Meclis hem de
icracı olarak bizler suçlandık, Türkiye suçlandı. Bu konu ne
âlemdedir? Bir anlaşma imzalandı, ne oldu? Bu konular sadece askerî
değil, siyasi konulardır sayın milletvekilleri. Bilmek
zorundayız, sizler bilmek zorundasınız. En azından,
sizlerin Millî Savunma Komisyonunda temsilcileri olarak bizler bilmek
zorundayız. Bu konular bizden neden esirgeniyor bilmiyorum. Bilgi
verilecek mi? Onu da bilmiyorum.
Savunma Sanayii
Müsteşarlığındaki projelerin birçoğuyla ilgili
kafamızda ciddi endişeler var. Bu endişeler haklı veya
haksız, bilmiyorum. Örneğin, bende takıntı hâline gelen bir
M60A1 Tank Modernizasyonu Projesi var, tutulacak tarafı yok. Ne zaman soru
önergesi yazdıysam, doğru dürüst cevap alamadım. Hâlâ bütün
endişelerimi fazlasıyla saklı tutuyorum. Neden bilgi verilmez?
Merak edenlerimiz, Plan ve Bütçe Komisyonunda Millî Savunma ve Savunma Sanayii
Müsteşarlığı bütçesi görüşülürken davet
edildiğimiz için değil, bilgilendirilmek istendiğimiz için
değil, sırf kendi merakımız için lütfen misafir olarak
oraya katılıyoruz -evet, sizlerle dertleşiyorum biraz- orada
bazı konuları -Plan ve Bütçe Komisyonunda- dile getirince de
birtakım kişiler rahatsızlık duyuyorlar. Daha komiği,
bütçenin sonunda birkaç tane rakam görüşülecek diye otuz altı
yıl bu orduya hizmet edip iki defa Genelkurmayda görev almış olan
ben -bırakın silahlı kuvvetlerle ilgili geçmişimi- Millî
Savunma Komisyonu üyesi olarak dışarıya çıkmak zorunda
kalıyorum. Neymiş? Birkaç tane rakam görüşülecek. Yani birkaç
tane rakam güya benden gizleniyor. Bir başka tabirle, deve kuşu
kafasını kuma sokuyor. Bu komediyi takdirlerinize sunuyorum.
Buradan konuyu
Millî Savunma bütçesine getireceğim. Millî Savunma bütçesinin genel bütçe
içindeki payı 2005te yüzde 6,8; 2006da yüzde 7; 2007de yüzde 6,5;
2008de yüzde 6,1; 2009da yüzde 5,6. Yani beş yıldır genel
bütçe içindeki oran sürekli azalıyor. İki ihtimal var: Ya Türkiyenin
güvenlik ihtiyacı, Türkiyeye yönelik tehdit ve belirsizlikler
azalmıştır, bu paralelde bütçe de azalmaktadır -saygı
duyarım- yahut da güvenlik ihtiyacı arttığı hâlde
bütçe azalmaktadır yani bir risk kabul edilmektedir. Bunlardan hangisi
doğru? Millî Savunma Komisyonu üyesi olarak bunları bilmeyecek miyiz
biz? Bu konuda Millî Savunma Komisyonuna neden bilgi verilmemiştir? Ben,
bundan sonraki aşamalarda Millî Savunma Komisyonunun ciddiye
alınmasını ve kendisine yakışacak görevleri icra
edecek şekilde bilgilendirilmesini -Komisyonda da rica ettiğim gibi-
Sayın Bakandan diliyorum.
Millî Savunma
Komisyonu, üç partiden milletvekillerinin son derece uyumlu ve dostça görev
yaptıkları bir komisyondur ama Suriye sınırındaki
mayınların temizlenmesi konusunda da ifade ettiğimiz gibi, bu
son derece önemli, ülke güvenliğini doğrudan ilgilendiren bir konu
bile, asıl uğraşması gereken, görüşü
alınması gereken Millî Savunma Komisyonundan âdeta kaçırılmıştır.
Hatta Millî Savunma Komisyonuna tali komisyon olarak giden evrak Millî Savunma
Komisyonu toplanmadı. diye bir yalan beyanla iade edilmiştir ki bu
arada Millî Savunma Komisyonu iki defa toplanmıştır. Yani uyumlu
ve dostça çalışan komisyona, birilerine yaranmak uğruna fitne ve
yalan tohumları ekilmiştir. Bunu burada sizlerle paylaşmakta
fayda görüyorum.
Bu tasarıya
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak olumlu oy vereceğimizi tekrar
ifade eder, yüce Meclise saygılar sunarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Sipahi.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Çorum milletvekili Derviş Günday. (CHP
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Günday.
CHP GRUBU ADINA
DERVİŞ GÜNDAY (Çorum) Sayın Başkanım, yüce Meclisin
saygıdeğer üyeleri; sözlerime başlamadan önce sizleri partim ve
şahsım adına saygıyla selamlıyorum.
Değerli
üyeler, Türk Silahlı Kuvvetlerinde İstihdam Edilecek Sözleşmeli
Subay ve Astsubaylar Hakkındaki Tasarıyı kabul ederken
inanıyorum ki en onurlu görevi yerine getirmiş oluyoruz çünkü
şerefli ordumuza hizmet vatana hizmet demektir. Kahraman Türk ordusu, bu
destekleri her zaman ve her şartta hak etmiş yüce bir kurumdur.
Bizler burada, evimizde veya bu kutsal çatı altında
bayramlarımızı kutlarken, çoluk çocuğumuzla birlikte yeni
yıla girerken Türk Silahlı Kuvvetlerimizin subayları,
astsubayları, uzmanları, erbaş ve erleri eksi 15, 20 derece
soğukta bizlere bu huzur ve güveni sağlamak için dağda,
taşta, yolda, belde, kulelerde ve sınırlarda nöbet bekliyorlar.
Bu insanlar için ne yapsak azdır. Bu sözleri, geçmişte bu kutsal
ocağın bir mensubu olma şerefini yaşamış bir
arkadaşınız olarak ifade ediyorum değerli milletvekilleri
ve hâlâ aynı heyecanı duyuyorum.
Değerli
üyeler, yüce Parlamentoya girmeden önce, biliyorsunuz ki 4 milyon üyeli Türkiye
Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonunun Genel Başkanı idim.
Orada da aynı heyecan ve şevk ile Türk ordusuna sevgimi ve sempatimi,
saygımı ispat etmiş bir arkadaşınızım. Kendi
bölgelerinde yani doğu ve güneydoğuda 100 gaziyi meslek birliklerimin
içinde il ve ilçelerde işe alarak karınca kararınca üstüme
düşen ödevi yerine getirmeye çalıştım. Şehit
ailelerinin daima yanında oldum; dertlerine derman olmak,
acılarına ortak olmak için yanlarına koştum.
Sağlık personeliyle birlikte birliklerimize bağlı tüm
ambulansları bölgedeki komutanlarımızın emrine tahsis
ettim. Başta İzmit olmak üzere, Adapazarı, Yalova, Düzce ve
İstanbulda yaşadığımız büyük deprem
sırasında elimizdeki tüm çekici ve kurtarıcıları,
ambulansları insanlarımızı kurtarmak için canla başla
çalışan, şerefli askerlerimizin hizmetine verdim. Dost, zor ve
kara günlerde belli olur. Bizler şerefli Türk ordusuna destek olmanın
onuruyla her kara gününde yanında olduğumuzu ispat ederek bu günlere
geldik.
Bu yasayla Türk
Silahlı Kuvvetlerine sözleşmeli subay ve astsubayların hangi sistemle
alınacağı, nasıl bir sözleşme
yapılacağı, orduya uyum için hangi eğitimlerden
geçirileceği ve onların tayin ve terfilerinin nasıl
yürütüleceği belirleniyor ancak bizim oylarımız çok daha ulvi
bir amaca yöneliyor. Var olan ve çok derin temellere dayanan ordu-millet
kaynaşmasını tüm dünyaya bir kere daha haykırmış
oluyoruz.
Bu yasa bazı
çevrelerde yeni bir düzenleme gibi görülüyor olabilir ama değil. Bu
düzenleme Türk ordusunun tarihten gelen geleneksel yapısıyla uyum
içindedir. Türk ordusu, dün olduğu gibi bugün de tam
bağımsızlık çizgisinde, ulusal egemenliği kendine yol
seçmiş, laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyetinin sarsılmaz
teminatıdır. Türk ordusu, vatanın bölünmez bütünlüğü,
milletin sarsılmaz birliği için her zaman ve her şartta en büyük
güvencemiz olmuştur ve olmaya da devam edecektir çünkü bu kurumda görev
yapan herkes Atatürk ilke ve devrimlerinin ödünsüz birer savunucusu olarak
yetişmektedir. Bu bir hayat tarzıdır, değiştirilemez.
Bu yasayla Türk Silahlı Kuvvetlerinin bünyesine katılacak sözleşmeli
subay ve astsubaylar da tıpkı bundan önce yetişenler gibi
aynı doğrultuda yetiştirileceklerdir. Kanla, irfanla
kurulmuş bu cumhuriyeti ebediyete kadar yaşatmak azim ve
kararlılığıyla daima nöbette olacaklardır.
Türk Silahlı
Kuvvetlerine sahip çıkmalıyız değerli
arkadaşlarım. Bu kurumu gözümüz gibi koruyup kollamalıyız
çünkü öyle bir bölgede yaşıyoruz ki dış güçlerin bu vatan
hakkındaki kem düşüncelerini caydıran yegâne unsur, Türk
Silahlı Kuvvetlerimizin düzenli, disiplinli ve çağdaş
yapısıdır. Zaten bu yüzden son dönemlerde, Türk Silahlı
Kuvvetlerini yıpratmak için içten ve dıştan çeşitli oyunlar
tezgâhlanmaktadır. Bu oyuna düşmemeliyiz, bu tezgâhı mutlaka ve
mutlaka bozmalıyız. Bizleri her dönemde bölmek, parçalamak
isteyenlerin kimler olduğunu hemen hemen hepimiz görüyor ve biliyoruz.
Kimlerin gaflet ve dalalet hatta hıyanet içinde olduklarını da
görüyoruz. Bu nedenle her an tetikte olmalıyız.
Bizler, siyasi
partileriyle, sivil toplum örgütleriyle olduğu kadar Türk Silahlı
Kuvvetleriyle de Avrupa Birliğine girmek istiyoruz. Bu başvuruyu
yapmış bir Meclisin üyeleriyiz. Üstelik, ilk kararı veren
partinin de bir üyesi olarak burada konuşuyorum ben. Ancak, AB
ülkelerinin, diğer üye ülkelerle nasıl görüşmüşlerse, hangi
şartları öne sürmüşlerse, bizimle de aynı mesafede ve
eşitlikte olması gerekmez mi değerli arkadaşlar? Her
toplantıda yeni AB şartları diye önümüze engel koymanın
manası nedir, hiç dikkat ettiniz mi? AB komisyonları veya yetkilileri
bizden neleri bekliyorlar? Diyorlar ki: Mustafa Kemal Atatürkün resim ve
heykellerini kaldırın. Türk ordusunun bazı yetkilerini ve
etkilerini azaltın.
Kardeşim,
sen benim Mustafa Kemalim ile niye uğraşıyorsun? Benim
silahlı kuvvetlerim seni neden rahatsız ediyor, ne yapıyor?
İkide bir Kıbrısta ne işi var o kadar askerin? diye
soruyorsunuz. Türk askeri orada garantör devletin temsilcisi olarak duruyor.
Sizin Londra ve Zürih anlaşmalarından haberiniz yok mu? Daha sonra,
adadaki Türklerin katledildiklerini bilmiyor musunuz? 1974 yılında
Türk Hükûmeti adadaki faşist darbeden sonra İngilizlerle garantör
olarak görüştükten sonra adaya gitmedi mi? Üstelik Yunanistandaki
cuntanın da bu sayede çöktüğünü ve yerine demokrasi geldiğini
bilmiyor musunuz? Aksi olsaydı, cunta kalsaydı Yunanistanı üye
olarak aranıza sokabilir miydiniz?
Kıbrıs
Rum Kesimini ABye alarak bu konuda neden taraf oldunuz? AB kriterleri
arasında Kıbrısı nasıl olur da özel şart olarak
önümüze koyarsınız? Ne hakla, yurttaşlık bilincinde
birleşmiş Türk milletini etnik ve dinî bakımdan nasıl
ayrıştırmaya çalışırsınız? Ben AB üyesi
olmak istiyorum ama kendi duruşumla, onurumla üye olmak istiyorum. Benim
dilime, işime karışma sen. Bakınız, benim
inançlarıma ve vatanıma ne dil uzatın ne uğraşın.
Tekrar ediyorum, bunlar benim kutsalımdır. Bana kendi
kuruntularınızı ilke gibi dayatmayın.
Nedir o öyle?
Diyorsunuz ki: Alevilere azınlık hakkı verin. Hangi
azınlık hakları, neden azınlık? Aleviler ulusal birlik
ve üniter yapımızdan yana ve laik cumhuriyetimizin gönülden
destekçileridir. Cahillik edip bilmediğiniz işlere
karışmayın. Sizin Alevi dediğiniz insanlar ulusal
kurtuluşun azınlığı değil, özüdür, özü. Hakiki
Türktürler ve bu ülkenin adı da Türkiye Cumhuriyetidir.
Demek
istediğim şudur sevgili milletvekilleri: Biz özümüzü korumak,
başımızı dik tutmak, birliğimizi sağlamak
mecburiyetindeyiz. Başımıza getirilmek istenen büyük sorunlar
eğilip büküldüğümüz için arttıkça artıyor. Dik
durmasını bilelim ve mutlaka da bilmeliyiz.
Biz, Türk
Silahlı Kuvvetlerini, bu vatanda hür yaşamak için,
bayrağımızı ebediyen dalgalandırmak için, alın
akıyla ve dik durmak için güçlendiriyoruz. Güçlendiriyoruz ve daha da
güçlendireceğiz. Türk ordusuna karşı yürütülen sinsi
tuzakları kim yapıyor veya yapacaklarsa karşılarında
bu asker milletin temsilcilerini, yüce Meclisin ta kendisini
bulacaklardır.
Değerli
milletvekilleri, gün geçmiyor ki Türk Silahlı Kuvvetleriyle ilgili
yıpratıcı bir haber üretilmesin. Laik ve demokratik Türkiye
Cumhuriyeti devletinin çimentosu sayılan en büyük değerler, Atatürk
ilke ve devrimleri ile devleti koruyup kollayan Türk Silahlı
Kuvvetlerimizdir. Dikkat edin, son günlerde sürekli bu değerler
yıpratılmaya çalışılıyor. Basında, özellikle
bazı gazete veya gazetelerde bir haber yayınlanıyor. Doğru
mudur, yanlış mıdır, bilemem. Türk ordusuna dört bir koldan
saldırı başlatılıyor. Peygamber
ocağını, cumhuriyetimizin teminatı olan ordumuzu
yıpratmak kimin işine yarar değerli arkadaşlarım?
Bundan Türk milletinin çıkarı ne olur? Demokrasi ve özgürlük getirmek
için ordu yıpratılır mı?
Başbakan
çıkıyor, iki yıl önce dönemin Genelkurmay Başkanıyla
görüşmeyi gündeme getirerek Bu görüşme, benim için, mezara kadar
gidecek bir sırdır. diyor ama sonra da ekliyor: Ben açıklamam
ama Sayın Büyükanıt açıklarsa ben de açıklarım.
Açıkla Sayın Başbakan. Orada ne konuşulduysa, özel bir
pazarlık geçmişse veya geçmemişse, ne olduysa lütfen
açıkla. İkide bir neden gündemin başına
yerleştiriyorsun bu olayı? Bu sır, devleti ve milleti ilgilendiren
bir görüşmeyse neden başka manalara çekilen imalarda bulunuyorsun?
Neden Türk Silahlı Kuvvetleri üzerinde şaibe bulutları
dolaştırıyorsun? Türk Silahlı Kuvvetlerini neden sürekli
yıpratıyorsun?
Başbakan
susuyor, Yardımcısı konuşuyor: İyi ki bu generallerle
bir harbe girmemişiz. Peki, Sayın Arınç, bir harp olsa
başka yerlerden general mi ithal edecektin?
MUHYETTİN
AKSAK (Erzurum) Ergenekoncu onlar,
Ergenekoncu!
DERVİŞ
GÜNDAY (Devamla) Babası da asker olan Sayın Arınçın Türk
ordusuyla ne alıp veremediği olabilir? İnanın vallahi
anlayamıyorum.
MUHYETTİN
AKSAK (Erzurum) Sizin avukatlığını
yaptıklarınızdan bahsediyor.
DERVİŞ
GÜNDAY (Devamla) Burası bir hukuk devletidir ve hukukun üstünlüğü
de her zaman temel değerlerimizdir.
Yeni Genelkurmay
Başkanımız Orgeneral Sayın İlker Başbuğ
görevine başlar başlamaz öyle güzel yenilikler başlattı ki
örneğin astsubaylara verdiği eşsiz önemle bütün bir milletin
gönlünü fethetti. Herkes astsubayların ihmal edildiğini,
önemsenmediğini söylerken Paşamız onları kucakladı ve
bağrına bastı. Akılları sıra nifak sokmak
isteyenler de hüsrana uğradılar. Paşamıza sonsuz
teşekkürlerimi sunuyorum, minnet ve şükranla daima anacağımızı
buradan bildiriyorum. Bizler, Türk Silahlı Kuvvetleri konusunda hassas
insanlarız. Türk ordusunu sapasağlam ayakta tutan
yüzyıllardır kendi içlerinde oluşan değerleri ve
ilkeleridir ama ne var ki son dönemde bu güzide ve şerefli kurumun içini
kemirecek uygulamalar bizzat Hükûmet kanadından gelmektedir. YAŞ
kararlarına şerh koymak neyin nesidir değerli üyeler?
BAYRAM
ÖZÇELİK (Burdur) Anlayamadın mı? Anlayamadın mı?
DERVİŞ
GÜNDAY (Devamla) Disiplini bozacak, ordunun iç yapısını
zorlayacak bu tutum ve davranışlardan derhâl vazgeçilmelidir. Öyle
bir ortama taşındık ki sayın üyeler, yaşadığımız
bazı uygulamaları asla içimize sindiremiyoruz. Örneğin
adına Ergenekon denilen soruşturma sürecini asla
anlayamıyoruz. Böyle dava mı olur?
(AK PARTİ sıralarından gürültüler) 1i kuvvet, 2si ordu
komutanlığı yapmış ve 1i de Millî Güvenlik Kurulu
Genel Sekreterliği yapmış 4 orgenerale yapılan muameleleri
ben içime sindiremiyorum, sindiremiyorum. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Şimdi
kalkıp bu sözlerim için yargıya müdahale ettiğimi söyleyenler
olacaktır. Ne müdahalesi? Ben ve partimin her üyesi yargıya
müdahaleyi aklımızın köşesinden bile geçirmeyiz. (AK
PARTİ sıralarından Bu yaptığın ne peki? sesleri)
Aksine, yargıya müdahale eden kim varsa onlardan nefret ederiz, nefret!
Başbakan
kalkıyor, Anayasa Mahkemesi Başkanına, AKPye kapatma
davası açıldığı zaman kamuoyu önünde
bağırıyor: Bu davayı hemen görüşün ve karar verin.
Bu, yargıya müdahale değil de benim Ergenekon davası için
söylediklerim mi yargıya müdahale?
ERTEKİN
ÇOLAK (Artvin) Hadi canım sen de!
DERVİŞ
GÜNDAY (Devamla) - 4 orgenerale ve Sayın Sabih Kanadoğlu gibi tüm
yaşamını hakka, hukuka, adalete, cumhuriyete adamış
bir devlet adamına, Profesör Türkan Saylan gibi
sağlığını ve yaşamını ülkesinin çağdaş
uygarlık düzeyine ulaşması için riske eden bir güzel insana
-ruhları şad olsun- başta Profesör Mehmet Haberal, Erol
Manisalı, Mustafa Yurtkuran ve Ferit Bernay, Mustafa Balbay olmak üzere
kimi saygın rektör ve bilim adamlarımız ile önceki YÖK
Başkanı, değerli bilim insanı Profesör Kemal Gürüze
yapılan muameleler reva mıdır? Buna yürek dayanır mı?
ABDURRAHMAN
DODURGALI (Sinop) Kemal Gürüzün yaptıklarını biliyor musun
sen?
DERVİŞ
GÜNDAY (Devamla) - Bizler askerimize sahip çıkıyoruz, bu Peygamber
ocağının komutanlarına sahip çıkıyoruz. Bu 4
paşanın, rektörlerimiz ile bilim insanlarının neden
tutuklandığını anlamak istiyorum. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Aylar geçti, daha ortada bir iddianame bile
yok. Bu haksızlık ve saygısızlık bir an önce
önlenmelidir. Yargı süreci derhâl ve derhâl
hızlandırılmalıdır, bunu özellikle rica ediyorum.
MEHMET NİL
HIDIR (Muğla) Şu laflara bak, şu laflara
DERVİŞ
GÜNDAY (Devamla) - Konuşmamı bitirirken Türk Silahlı
Kuvvetlerinin her mensubuna sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum.
Karargâhın en büyük komutanlarına da sınırda nöbet tutan
Mehmetçiklere de başarılar diliyor, yüce Meclisi saygı ve
sevgilerimle selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Günday.
Soru-cevap
bölümüne geçiyoruz.
Sayın
Işık ve Sayın Cengiz sisteme girmişler.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, gruplar adına konuşmalar bitti, kişisel
söz talebim var.
BAŞKAN
Geçtik efendim, talep de yok.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Söz istiyorum ben şimdi.
BAŞKAN
Sayın Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Sayın Başkan, Söz isteyen var mı? dediniz mi?
İç Tüzükü okuyun. Gruplar adına konuşmalar bitti, kişisel
söz talepleri
BAŞKAN
Sayın Genç, biliyorsunuz ki istendiği zaman geçilir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, söz istiyorum ben şimdi.
BAŞKAN
İç Tüzüke göre, biliyorsunuz Sayın Genç, söz talebi buraya
yazılı olarak iletilir. Benim önümde hiçbir söz talebi yoktu.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, yazılı bildirmek zorunluluğu
yok, İç Tüzükü okuyun.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Işık.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, ben tümü üzerinde söz istiyorum. Ne demek yani
BAŞKAN
İletin efendim!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bu benim İç Tüzükten
doğan hakkım, siz bana söz vermek zorundasınız.
BAŞKAN
Sayın Genç, lütfen iletiniz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, bakın, 2 grup sözcüsü konuştu, ondan sonra ben
kişisel söz istiyorum.
BAŞKAN
Burada yazılı olarak bana iletilmiş söz talebi yok.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yazılı şart değil efendim, İç Tüzükü
okuyun. İç Tüzükü okuyun.
BAŞKAN
Okuyayım
KAMER GENÇ
(Tunceli) Okuyun, ne diyor?
BAŞKAN Ne
diyor, okuyayım mı Sayın Genç?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Söz yazılı veya sözlü talep edilir.
BAŞKAN Bu
saatte bu tartışmayı yaptırmayın bana!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Siz sordunuz mu ki yani Söz isteyen var mı? dediniz mi?
BAŞKAN
Adını önceden kaydettirmeyen veya oturum sırasında
Başkandan söz almayan hiç kimse konuşamaz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ben şimdi istiyorum işte!
BAŞKAN
Geçti efendim. Soru-cevap işlemine geçtik.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, geçmedi. Sayın Başkan
BAŞKAN Bir
dahaki sefere.
Buyurunuz
Sayın Işık.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, bakın, çok keyfî yönetiyorsunuz
Meclisi.
Burada,
bakın, siz diyebilirsiniz ki
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Tümü üzerinde söz isteyen var mı? diyeceksiniz. Bakın,
deminden beri hata ediyorsunuz. Madde okunur okunmaz Oylarınıza
sunuyorum diyorsunuz. Böyle bir şey olmaz. Söz isteyen var mı?
diyeceksiniz.
BAŞKAN
Sayın Genç, demin de bu sıralarda oturuyordunuz, aynı şeyi
yaptım.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır, ben aynı sorunu
BAŞKAN
Aynı şekilde uyguladım İç Tüzükü.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, bakın, burada benim söz hakkım
var.
BAŞKAN
Lütfen, bu konuda tartışmak istemiyorum Sayın Genç. Lütfen
yerinize geçiniz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır efendim, tartışmak ne demek? Benim söz
hakkım var, söz vermek zorundasınız.
BAŞKAN
Daha önce isteyiniz efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, hayır, şimdi istiyorum.
Tümü üzerinde iki
grup konuşmuş, daha öteki gruplar var, ben bekliyorum onlar söz
alacak. Onlar istemedikten sonra kişisel sözler var, bunu vermek
zorundasınız.
BAŞKAN
Diğer kanunda istediniz verdim efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim
BAŞKAN
Diğer kanunda istediniz verdim. Maddeler de var, o zaman
konuşursunuz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, anladım da yani bu sizin inisiyatifinize
bağlı değil ki!
Ben söz
istiyorum. İç Tüzüke göre kanun tasarısının tümü üzerinde
2 milletvekillinin konuşma hakkı var. Ben de işte söz istiyorum.
BAŞKAN
Bana iletilmiş bir konuşma hakkı yok efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, şimdi söz istiyorum. Yani siz daha Söz isteyen var
mı? demediniz.
MUHYETTİN
AKSAK (Erzurum) Başkan, bunu mu dinleyeceğiz?
BAŞKAN
Sayın Genç, bu konuda tartışma niyetim yok. Lütfen
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, Meclis bu kadar keyfî yönetilmez. Bakın,
Meclisi iyi yönetemiyorsunuz.
BAŞKAN
Yerinize geçer misiniz lütfen Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, şimdi burada İç Tüzükten doğan bir hak
var, o hakkı gasp edemezsiniz.
BAŞKAN
Sizin hakkınızı gasp etmiş değilim Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yani sizin keyfinize bağlı değil ki!
BAŞKAN
Yerinize geçiniz lütfen.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yani, ben burada söz hakkımı kullanmak istiyorum.
Başka söz isteyen yok, ben söz istiyorum.
BAŞKAN
Süremiz
Başka bir
konuya geçtik, şimdi soru-cevap işlemine geçtik.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, başka bir konuya geçmedik Sayın Başkan.
Bakın, daha
tümü üzerinde müzakereler devam ediyor ve
BAŞKAN
Sayın Genç, lütfen
Bir kere daha uyarıyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim?
BAŞKAN Bir
kere daha uyarıyorum, lütfen yerinize geçiniz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Tamam, ceza verecekseniz verin efendim. Verin, ceza verin bana.
BAŞKAN
Sayın Genç, lütfen yerinize geçer misiniz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır, geçmiyorum. Ben söz istiyorum efendim.
BAŞKAN Söz
sırasını geçirdik efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Geçmedi efendim.
BAŞKAN
Başka konuya geçtik efendim,
soru-cevap işlemine geçtik.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Başka konuya geçmedik Sayın Başkan. İki grup
sözcüsü konuştu, kişisel konuşmaya geçtiniz. Ben söz istiyorum.
BAŞKAN
İç Tüzüke uygun davranmıyorsunuz Sayın Genç, lütfen yerinize
geçiniz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, siz İç Tüzüke uygun davranmıyorsunuz.
BAŞKAN
Sayın Işık, lütfen buyurunuz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yani böyle şey olmaz Sayın Başkan. Bu Meclisi
bilenler yönetmeli ya.
MEHMET NİL
HIDIR (Muğla) Kürsüye hakaret etme. Yerine geç.
BAŞKAN
Siz de İç Tüzüke iyice bakarak
konuşunuz.
Buyurunuz
Sayın Işık.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, tasarıya göre lisansta 27, lisansüstündeyse 32
yaşından küçük üniversite mezunları arasından alınacak
olan sözleşmeli subayların hangi kriterlere göre ve kimler
tarafından seçileceği belirsizdir.
Ayrıca,
tasarıda bu kriterlerin yönetmelik ile belirleneceğine dair herhangi
bir hüküm de bulunmamaktadır. Bu ölçülerin belli olması gerekmez mi?
Hangi fakülte veya bölüm mezunlarının yani hangi mesleklerin
öncelikle tercih edileceği konusunda bir düşünceniz var mı?
Bakanlığınızın bu konudaki görüşü nedir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Işık.
Sayın
Cengiz
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Çanakkale) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, tasarıyı inceledikten sonra tabii, bazı
konuların eksik olduğu veya düşünülemediği noktasında
bir intiba uyandı. Özellikle bazı süreçleri veya bu sözleşmeli
personele verilecek rütbelerle ilgili bazı şeyleri göremedik. Bu
yasayı incelediğimizde bazı eksikliklerin de olduğunu
naçizane tespit etmiş bulunuyoruz.
Zatıalinizin
de ifade ettiği gibi hazırlanacak yeni tip bir askerlik mevzuatı
çerçevesinde bu sözleşmeli astsubay ve subay
çalıştırılacak personelin bu tasarıdan sonra ele
alınması veya bu tasarı içinde veya bu tasarıdan sonra ele
alınması daha doğru olmaz mıydı veya daha iyi bir
yaklaşım getirmez miydi diyorum.
İkinci
olarak da: Bu tasarı içinde sözleşmeli subay ve astsubayların
silahlı kuvvetler bünyesi içinde yetiştirilemeyen daha çok teknik ve
istisnai branşlar mı seçilecek yoksa, aynı zamanda, bu subay ve
astsubaylar cepheye giden, çatışmalara katılan, silahlı
kuvvetlerin, ateş hattında hatta sınır ötesinde en uçta
görev yapacak subay ve astsubaylar mı olacak?
Üçüncü sorumuz
da: Bugün Türk Silahlı Kuvvetleri içinde
sızdırıldığı iddia edilen, basında da
geniş yer alan hassas konuları hatırlarsak sözleşmeli
personel Türk Silahlı Kuvvetleri için güvenilir ve yurt
savunmasının iç ve dış güvenliği için gizli ve önemli
plan, savaş ve seferberlik hatta sınır ötesi harekât gibi çok
gizli devlet sırlarının, geleceği garanti olmayan,
geleceği ve mesleği belki de bir yetkili üst makamın
dudağı arasında olacak bu sözleşmeli subay ve
astsubayların Türk Silahlı Kuvvetleri içinde bir tehlike olup
olamayacağı veya Türk Silahlı Kuvvetlerinin tarihî geleneği
içinde, disiplini, birlik ve beraberliği ve bütünlüğü zedeleyecek bir
yaklaşım olup olamayacağı
Bakanlığınızın nezdinde veya Türk Silahlı
Kuvvetlerinin üst makamları nezdinde bu konu mütalaa edilmiş midir,
düşünülmüş müdür, irdelenmiş midir? Bu konudaki
görüşlerinizi lütfen belirtirseniz sevinirim.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Cengiz.
Sayın Çelik
BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Benim Sayın
Bakana özellikle sorum olacak ama önce uzman çavuşlarla ilgili bir
hatırlatmada bulunmak isterim. Türk Silahlı Kuvvetleri ya da Jandarma
Genel Komutanlığından normal olarak askerlikle ilişiği
kesilen uzman jandarma ya da uzmanların bugün muhtelif kamu kurum ve
kuruluşlarında işe girmek için yoğun çaba sarf ettikleri,
bunun, tabii, silahlı kuvvetlerde önceden bulunmuş kişiler
olması nedeniyle de ciddi bir itibar erozyonuna yol açtığı
çok net bir şekilde görülmektedir. Uzmanların bu sorununa yani
ilişiği kesildikten sonra ortada kalmalarına çözüm
bulunması yönünde bir çalışma var mı? Bunu öğrenmek
istiyorum.
Bir de bu
sözleşmeli subay ve astsubayların özellikle silahlı kuvvetlerin
hangi birimlerinde yoğunluklu olarak istihdam edileceği hususunu
öğrenmek isterim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Çelik.
Buyurunuz
Sayın Bakan.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sözleşmeli
subay ve astsubayların hangi kriterlerle alınacağı konusu,
subaylar 4üncü maddede, astsubaylar 8inci maddede
sayılmıştır.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Bunlar genel hükümler. Yani bunlar sınavla mı
girecekler? Bir duyuru mu yapılacak? Nasıl
yapılacağına dair burada herhangi bir şey yok.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) Bunlar uygulamada yeterli
olacağını düşündüğümüz hükümlerdir.
Sayın
Cengizin, teknik sınıfta
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın Bakanım, burada sınavla ilgili
hiçbir şey yok, sadece nitelikleri tanımlanmış.
Sınavın nasıl yapılacağı, bunların KPSS
sınavıyla mı veya uygulama sınavıyla mı
alınacağı konusu belirsiz. Eğer bu konuda bir bilginiz
varsa bunu öğrenmek istiyorum Sayın Bakan.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) 926 sayılı
Kanunda sınavların nasıl yapılacağı genel
hükümleri var, o hükümlere tabi olarak bunlar da yapılacaktır.
Sayın
Cengizin, teknik mi, muharip mi olduğu konusunda, daha çok
ihtisasına muhtaç olunan insanlar alınacaktır, elemanlar
alınacaktır; tabii; muharebe destek kıtalarında da
kullanılacaklardır. Güvenilirlikleri: Elbette güvenlik
soruşturmasıyla tahkik edilerek alınacaklardır, bu
bakımdan herhangi bir endişeye mahal yoktur.
Sayın
Çetinin, uzman çavuş, uzman jandarmayla ilgili tereddüdü, uzman
jandarmaya ait değildir, bu uzman çavuşlarla ilgilidir. Uzman
çavuşların, uzman çavuşların uzman çavuşluk yapmaktan
dolayı elde ettikleri imkân, KPSS ve İŞKUR gibi yerlere müracaat
etmeden devlette görev almalarını sağlayan imkândır. Tabii,
bu şartları haizlerse devlet bunlara bu imkânı
sağlamaktadır.
Teşekkür
ederim efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bakan.
BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Sayın Bakanım, bu sözleşmeli subay ve
astsubaylar nerede istihdam edilecekler? Bu konuyu cevaplamadınız.
BAŞKAN
Tamam mı Sayın Gönül?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) Tamam.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Gönül.
Tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
On dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 21.56
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.09
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yusuf
COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 105inci
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
316 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRK SİLÂHLI KUVVETLERİNDE İSTİHDAM
EDİLECEK SÖZLEŞMELİ SUBAY VE
ASTSUBAYLAR HAKKINDA KANUNDA
DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR
KANUN TASARISI
MADDE 1-
13/6/2001 tarihli ve 4678 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetlerinde
İstihdam Edilecek Sözleşmeli Subay ve Astsubaylar Hakkında
Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (g) bentleri
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aynı
fıkraya aşağıdaki bentler eklenmiştir.
a) Ön
sözleşme : Türk Silâhlı Kuvvetleri birlik, karargâh, kurum ve
kuruluşları ile sözleşmeli subay veya sözleşmeli astsubay
adayları arasında; askerî eğitime alınmaları konusunda
yapılan ve askerî eğitim dönemi başlangıcı ile
subaylık veya astsubaylık nasıp kararnamesinin onay tarihine
kadar geçecek süreyi kapsayan sözleşmeyi,
g) Askerî
eğitim: Sözleşmeli subay ve sözleşmeli astsubay adaylarına
okul, kurum, sınıf okulu, kıtalar veya eğitim merkezlerinde
yaptırılacak olan temel askerlik ile subaylık veya
astsubaylık anlayışı kazandırma eğitimini,
h) Emsal:
Sözleşmeli subaylar için subaylığa nasbedildikleri yıl harp
okullarından mezun olan muvazzaf subayları; sözleşmeli
astsubaylar için ise astsubaylığa nasbedildikleri yıl astsubay
meslek yüksekokullarından mezun olan muvazzaf astsubayları,
ı) Sözleşme yılı:
Sözleşmenin yürürlüğe girdiği ay ve günü başlangıç
olarak kabul eden ve bu tarihten itibaren geçen her bir yıllık
süreyi,
BAŞKAN Söz
talebi yok.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Var efendim.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 316 sıra
sayılı, Türk Silahlı Kuvvetlerinde İstihdam Edilecek
Sözleşmeli Subay ve Astsubaylar Hakkında Kanun
değişikliğine ilişkin tasarının 1inci maddesi
üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
Tabii, biraz önce
tümü üzerinde söz istedim. İç Tüzük çok açık, her konuda
grupların ve 2 milletvekilinin söz hakkı vardır. Söz isteme,
İç Tüzükün 60ıncı maddesine göre ya önceden isim kaydetme
suretiyle olur veya oturum sırasında Başkanlığa
taleplerle olur. Yani bu, artık, o kadar, kendi ismimiz gibi
bildiğimiz bir konu. Yani, hiçbir başkan vekilinin veya hiç kimsenin,
parlamenterin söz hakkı olduğu hâlde Ben vermem. diye bir
hakkı da yok, yetkisi de yok ama
Yani bunları söylemeyi bile çok
fuzuli şey ediyorum. Neyse
Buna rağmen, haklı olduğumuz
hâlde neredeyse Meclisten atılıyoruz; bu da ayrı bir olay.
Şimdi,
sayın milletvekilleri, tabii ki Türk Silahlı Kuvvetleri devletimizin
temel kurumudur. Bu kuruma, mensuplarına büyük saygı duyuyoruz.
Ancak, tabii bu kurumla ilgili olarak uygulamalarda bazı hatalar varsa
bunları da söylemek gerekir. Mesela, şimdi, bize çok gelen gençler
var, diyorlar ki: Mesela, paralı askerlik meselesi
İşte, acaba,
hakikaten paralı askerlik yapılmasına gerek var mıdır
yok mudur? Yurt dışında çalışan, işte, işçi
kardeşlerimizin, bu
Yani, bence, böyle çok şeye gelmeden,
parlamenterin, Parlamentonun görevi Türkiyedeki insanların
sorunlarına çözüm bulmak. Yani, adam diyor ki: Kardeşim, ben
işimi kurmuşum, gücümü kurmuşum. Devletin
Parası da var.
Düşünülebilir yani acaba hakikaten
Paralı askerlik sistemine bir yer
verilmişti. Nitekim sözleşmeli subay ve astsubay... Bu kanunun
amacı da bu.
Bunun
yanında, bir sözleşmeli, paralı askerlik müessesesi
düşünüyor mu Sayın Bakan? Bunun getirilmesinde fayda mı var,
zarar mı var? Veyahut da er olarak insanlarımıza paralı
askerlik yaptıralım yani o kadar çok muhtaç insanlarımız
var ki ekmek bulamıyor. Yani bunlara, iyi bir eğitimden geçirmek
suretiyle paralı askerlik yaptırabilir miyiz?
Ayrıca da
Türkiyede bir gerçek var. Türkiyede bir de rapor alıp da askerden
kaçanlar var yani bu raporları alıp da kaçanlar var. Mesela Tayyip
Beyin oğlu rapor aldı, askerliğe gitmedi. Bu raporu veren kim?
Deniz Kuvvetleri. Deniz Kuvvetleri de o günlükleri verdi, yani komutanlar.
Sonra, gazeteler yazdı: Efendim, belediyeden bir paralar aldı. 75
milyar mı, 150 milyar lira
İşte, orada tıkanmış
bir alacağı vardı. Yani, şimdi, her şey böyle
karmakarışık bir ortam içinde. Şimdi, YARSAV
Başkanı rapor aldı diye, AKPlilerle ilişkisi iyi
değil diye hemen basın bunu birinci sayfaya çıkardı.
Gittiler Bu rapor doğru mu alınmıştır,
yanlış mı alınmıştır diye bir sürü laf
söylediler. Ama Tayyip Beyin oğlu niye bir daha askeriyeye sevk edilmedi
de, o raporu veren GATAya gidip de acaba hakikaten bu raporu haklı
mı aldı haksız mı aldı
Niye onu, Sayın
Bakanı sevk etmediniz? Size soruyorum. Yani birtakım insanları
sevk ediyorsunuz. Yani partinize ve size karşı
MEHMET NİL
HIDIR (Muğla) Ne alakası var konuyla?
KAMER GENÇ
(Devamla) YARSAV Başkanı çok saygıdeğer bir
başsavcı arkadaşımızdır. Kendisi hukuk konusunda
otoriter bir arkadaştır. Hakikaten bir rahatsızlık
nedeniyle kendisine rapor verilmiştir.
AHMET YENİ
(Samsun) İnanıyor musun?
KAMER GENÇ
(Devamla) Ama AKPli bazı kurumlar, özellikle bazı yandaş
medya bu arkadaşı topa tuttu, Vay efendim, nasıl rapor
aldı? Ama gitti yine tekrar muayene oldu ve raporu sabit görüldü. Ama öte
tarafta, Tayyip Beyin oğlunu bir daha sevk etmediniz. E, bu nasıl
oluyor yani bu memlekette böyle? Yani güçlü olanlar gidiyor rapor alıyor,
öte tarafta da hakikaten gençlerden paralı askerlik yapmak isteyenler
gitsin yapsın.
Şimdi, bir
de bizim memleketimizde bir uygulama var değerli milletvekilleri.
İşte ben Tunceliden geliyorum. Şimdi, Elâzığdan
Perteke geçiyorsunuz, feribota biniyorsunuz, feribottan çıkınca
saatlerce insanların kimlikleri kontrol ediliyor. Sabahleyin gittim, er
orada kontrol ediyor. Dedim: Yahu kardeşim, bak şimdi bu kadar, yarım
saattir bu insanları sıraya koymuşsun, hüviyetlerini
almışsın, kontrol ediyorsun, hiçbir kaçak yakaladınız
mı? Yok. E, olur mu böyle bir şey. Şimdi, bu devleti yönetecek
kadro yok yani bilinç yok, irade yok ve basiret yok. Yahu arkadaşım,
şimdi orada tabii askeri koyduğunuz zaman asker ne bilsin, gelenden
hüviyet, gidenden hüviyet. E, şimdi, Pertekte, dedik ki: Yahu
kardeşim, bu kontrolü, hadi kontrolü yapın da bunu mesela bir polise
yaptırın. Şimdi, adam Pertekte orada oturuyor, dolmuş
şoförü. 3 defa geçiyor, 3ünde de hüviyetini alıp kontrol ediyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurun.
KAMER GENÇ
(Devamla) Bunlar, sayın milletvekilleri, gerçekten insanları isyana
teşvik eden uygulamalar. İnsanları saatlerce, yarım saat
Şimdi, adam feribottan çıkmış, gidecek oraya. Yani bu
insanların
Orada kadın var, yaşlı var, hasta var,
onları saatlerce orada bekletmenin bir anlamı yok. Yani devleti
yönetmek burada çıkıp da bol keseden atmak demek değildir.
Ülkenin hangi köşesinde hangi çeşit uygulamayla insanlara nasıl
hizmet edeceğiz, onu belirtmek lazım. İşte diyorum ben
size, çare de söylüyorum: Mesela oradaki hüviyet kontrolünü orada uzun zaman
görev yapmış polislere yaptırabilirsiniz çünkü polis en
azından tanır insanları. Ama er olunca tabii bilemez ki, ona bir
emir vermişlerdir, yasak mı, Yasak kardeşim. Ben şeye
girdim, Yasak, giremezsin. diyor. Yani bakın vatandaş çok büyük
sıkıntı çekiyor. Bu sıkıntılara çare
bulalım. Dolayısıyla, insanlar da bu kadar ezilmesin.
Sayın
Başkan, bundan sonra sizden ricam, yani bu İç Tüzük neyi
gerektiriyorsa
Himmet beklemiyoruz, hakkımızı bekliyoruz.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Hakkınızı veriyoruz efendim.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2- 4678
sayılı Kanunun 4 üncü maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
MADDE 4-
Sözleşmeli subay kaynaklarını; en az dört yıllık
fakülte veya yüksekokulları bitirenlerden düzeltilmemiş nüfus
kaydına göre yirmiyedi yaşından, lisansüstü eğitimini
tamamlamış olanlardan otuziki yaşından büyük olmayanlar
teşkil eder.
Askerî okullardan
ve Türk Silâhlı Kuvvetlerinden her ne sebeple olursa olsun ilişikleri
kesilen personel, Türk Silâhlı Kuvvetlerine sözleşmeli subay olarak
alınmaz. Ancak, askerliğini yedek subay veya 16.6.1927 tarihli ve
1076 sayılı Kanuna göre kısa dönem erbaş olarak yapanlardan
terhis edilenler veya askerlik hizmetini yapmakta olanlar sözleşmeli subay
olabilir.
Sözleşmeli
subaylık için genel olarak aşağıdaki nitelikler
aranır:
a) Türk
vatandaşı olmak.
b) Bu Kanunda
belirtilen öğrenim ile ilgili koşulları taşımak.
c)
Sağlık ile ilgili Yönetmelikte belirtilen şartları
taşımak.
d) Kamusal
hakları kullanmaktan yoksun bırakılmamış olmak.
e) Cezaları
ertelenmiş, seçenek yaptırımlardan birisine çevrilmiş,
genel ya da özel af kanunları kapsamına girmiş veya
haklarında hükmün açıklanmasının geri
bırakılmasına karar verilmiş olsa dahi;
1) Devletin
güvenliğine karşı işlenen suçlar, halkı askerlikten
soğutmak, Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve
organlarını aşağılama ile zimmet, irtikap, iftira,
rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik,
güveni kötüye kullanma, yalan tanıklık, yalan yere yemin, suç uydurma,
cinsel saldırı, cinsel taciz, kişiyi hürriyetinden yoksun
bırakmak, fuhuş, gayri tabii mukarenet, hileli iflas gibi yüz
kızartıcı veya şeref ve haysiyet kırıcı
suçlar ile kaçakçılık, ihaleye fesat karıştırma,
devlet sırlarını açığa vurma suçlarından birisinden,
2) Firar, amir
veya üste fiilen taarruz, emre itaatsizlikte ısrar, üste hakaret,
mukavemet, fesat ve isyan suçlarından,
3) 22.5.1930
tarihli ve 1632 sayılı Kanunun 148 inci maddesinde belirtilen
suçlardan birisinden,
mahkûm olmamak.
f) Güvenlik
soruşturması olumlu sonuçlanmış olmak.
g) Yapılacak
olan sınavlarda başarılı olmak.
Türk Silâhlı
Kuvvetlerinde istihdam edilenler ile yedek subay olarak askerlik hizmetini
yapanlar veya yapmakta olanların bu görevlerinde aldıkları
sicilin, sicil tam notunun % 85 veya daha üstünde olması
şarttır. Halen bu görevlerde bulunanlar ile askerlik hizmetini
yapmakta iken müracaat edenlerin ayrıca, sıralı üstlerinden
sözleşmeli subay olmaya layık olduklarına dair yönetmelikte
belirtilen olumlu nitelik belgesi almaları zorunludur.
Askerî hâkim
sınıfına, sözleşmeli subay statüsünde personel
alınmaz.
BAŞKAN
2nci madde üzerinde söz talebi? Yok.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- 4678
sayılı Kanunun 5 inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
MADDE 5-
Sözleşmeli subay adayları, yapılacak ön sözleşmeyi müteakip
askerî eğitime alınır. Askerî eğitim ve Türk Silâhlı
Kuvvetlerinde 16.6.1927 tarihli ve 1076 sayılı Kanun hükümlerine göre
askerliğini yedek subay veya kısa dönem erbaş olarak yapanlar
ile yapmakta olanlardan sözleşmeli subaylığa
başvuranların tâbi olacakları askerî eğitim ile ilgili
esaslar yönetmelikle düzenlenir.
BAŞKAN
3üncü madde üzerinde söz talebi? Yok.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
4üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 4- 4678
sayılı Kanunun 8 inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
MADDE 8-
Sözleşmeli astsubay kaynaklarını; Genelkurmay
Başkanlığı tarafından tespit edilecek bölüm veya
branşlarda fakülte, yüksekokul veya meslek yüksekokullarını
bitirenlerden düzeltilmemiş nüfus kaydına göre;
a) Dört yıl
veya daha fazla süreli yüksek öğrenimi bitirenler için yirmiyedi
yaşından,
b) Dört
yıldan daha az süreli yüksek öğrenimi bitirenler için yirmibeş
yaşından,
gün almamış
olanlardan ve aynı şartları haiz uzman erbaşlardan,
yönetmelikte belirtilen diğer şartları haiz bulunanlar
teşkil eder.
Askerî okullardan
ve Türk Silâhlı Kuvvetlerinden her ne sebeple olursa olsun ilişikleri
kesilen personel, Türk Silâhlı Kuvvetlerine sözleşmeli astsubay
olarak alınmaz. Ancak, askerliğini 16.6.1927 tarihli ve 1076
sayılı Kanuna göre kısa dönem erbaş veya er ya da 21.6.1927
tarihli ve 1111 sayılı Kanuna tâbi erbaş ve er olarak yapanlardan
terhis edilenler veya askerlik hizmetini yapmakta olanlar sözleşmeli
astsubay olabilir.
Sözleşmeli
astsubaylık için genel olarak aşağıdaki nitelikler
aranır:
a) Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşı olmak.
b) Bu Kanunda
belirtilen öğrenim ile ilgili koşulları taşımak.
c) Sağlık ile ilgili Yönetmelikte
belirtilen şartları taşımak.
d) Kamusal
hakları kullanmaktan yoksun bırakılmamış olmak.
e) Cezaları
ertelenmiş, seçenek yaptırımlardan birisine çevrilmiş,
genel ya da özel af kanunları kapsamına girmiş veya
haklarında hükmün açıklanmasının geri
bırakılmasına karar verilmiş olsa dahi;
1) Devletin
güvenliğine karşı işlenen suçlar, halkı askerlikten
soğutmak, Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve
organlarını aşağılama ile zimmet, irtikap, iftira,
rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık,
sahtecilik, güveni kötüye kullanma, yalan tanıklık, yalan yere yemin,
suç uydurma, cinsel saldırı, cinsel taciz, kişiyi hürriyetinden
yoksun bırakmak, fuhuş, gayri tabii mukarenet, hileli iflas gibi yüz
kızartıcı veya şeref ve haysiyet kırıcı
suçlar ile kaçakçılık, ihaleye fesat karıştırma,
devlet sırlarını açığa vurma suçlarından
birisinden,
2) Firar, amir
veya üste fiilen taarruz, emre itaatsizlikte ısrar, üste hakaret,
mukavemet, fesat ve isyan suçlarından,
3) 22.5.1930
tarihli ve 1632 sayılı Kanunun 148 inci maddesinde belirtilen
suçlardan birisinden,
mahkûm olmamak.
f) Güvenlik
soruşturması olumlu sonuçlanmış olmak.
g)Yapılacak
olan sınavlarda başarılı olmak.
Türk Silâhlı
Kuvvetlerinde istihdam edilenler ile uzman erbaşların bu görevlerinde
aldıkları sicilin, sicil tam notunun % 85 veya daha üstünde
olması şarttır. Halen bu görevlerde bulunanlar ile askerlik
hizmetini yapmakta iken müracaat edenlerin ayrıca, sıralı
üstlerinden sözleşmeli astsubay olmaya layık olduklarına dair
yönetmelikte belirtilen olumlu nitelik belgesi almaları zorunludur.
BAŞKAN
Madde üzerinde söz talebi? Yok.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
5inci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 5- 4678
sayılı Kanunun 9 uncu maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
MADDE 9-
Sözleşmeli astsubay adayları, yapılacak ön sözleşmeyi
müteakip askerî eğitime alınır. Askerî eğitim ve Türk
Silâhlı Kuvvetlerinde askerliğini 16.6.1927 tarihli ve 1076
sayılı Kanuna göre kısa dönem erbaş veya er ya da 21.6.1927
tarihli ve 1111 sayılı Kanuna tâbi erbaş ve er olarak yapanlar
ile yapmakta olanlardan sözleşmeli astsubaylığa
başvuranların tâbi olacakları askerî eğitim ile ilgili
esaslar yönetmelikle düzenlenir.
BAŞKAN
Madde üzerinde söz talebi? Yok.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
6ncı
maddeyi okutuyorum:
MADDE 6- 4678
sayılı Kanunun 12 nci maddesinin dördüncü fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
Sözleşmeli
subaylar için emsallerinin harp okulu öğrenim süresinden, sözleşmeli
astsubaylar için ise emsallerinin astsubay meslek yüksekokulu öğrenim
süresinden yıl olarak daha fazla okudukları süreler ve muvazzaf
askerlik hizmetinde geçen hizmet süreleri, rütbe bekleme süresinden düşülmez.
Ancak bunlardan; hazırlık sınıfı ile normal
öğrenim süresinden fazla okunan süreler hariç olmak üzere, muvazzaf
subaylığa geçirilenlerin harp okulu, muvazzaf astsubaylığa
geçirilenlerin ise astsubay meslek yüksek okulu öğrenim sürelerinden
yıl olarak fazla okudukları süreler, rütbe bekleme sürelerinden
düşülür. Hangi rütbelerde ne kadar eksik bekletilecekleri yönetmelikte
belirtilir.
Sözleşme
süresi sona ermeden sözleşmesi fesih edilenler hariç olmak üzere,
sözleşmeli tabip subaylar devlet hizmet yükümlülüğüne tâbi olmazlar.
Bunlardan tıpta uzmanlık sınavını kazananlar;
kıta, kurum ve karargâhlarda üç yıllık hizmetini
tamamladıktan sonra uzmanlık eğitimine başlayabilirler.
BAŞKAN
Madde üzerinde söz talebi? Yok.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
7nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 7- 4678
sayılı Kanunun 13 üncü maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
MADDE 13-
Sözleşmeli subay veya sözleşmeli astsubay adaylarının ön
sözleşmeleri, aşağıdaki nedenlerle süresinin bitiminden
önce feshedilebilir:
a) Askerî
eğitim esnasında yetkili kurullarca başarısız veya
disiplinsiz olduğuna karar verilmek.
b) Yetkili
sağlık kurullarınca askerî eğitime ve/veya göreve devam
edemez kararı verilmiş olmak.
c)
Sözleşmeli subay veya sözleşmeli astsubay adayı olma
şartlarından herhangi birini taşımadığı
sonradan anlaşılmak veya sözleşme süresi içinde bu
şartlardan herhangi birini kaybetmek.
d) Askerî
eğitimin üçte birine çeşitli nedenlerle katılmamak.
Bunlardan;
görevlerini icra ederken veya görevleri dolayısıyla bir
saldırıya veya kazaya uğrayan ya da bir meslek
hastalığına yakalanma neticesinde askerî eğitimin üçte
birine devam etmeyerek başarısız kabul edilenler, bir kez olmak
üzere sonraki dönemde açılacak askerî eğitime planlanırlar.
Sonraki dönemde istekli olmaları, aranan sağlık ve diğer
niteliklerini korumaları halinde yeniden ön sözleşme yapılarak
eğitime alınırlar.
Sözleşmeli
subay veya sözleşmeli astsubayların sözleşmeleri,
aşağıdaki nedenlerle sözleşme süresinin bitiminden önce
feshedilebilir:
a) Türk
Silâhlı Kuvvetleri Sınıf Okulları/ Eğitim Merkezi
Komutanlıkları Yönetmeliğinin ilgili hükümleri gereğince,
sınıf okullarındaki eğitim ve öğretimde
başarısız olmak.
b) Disiplinsizlik
ve ahlakî durum nedeniyle Türk Silâhlı Kuvvetlerinde görev yapamayacağı,
sıralı sicil üstlerinin düzenleyeceği sicil ve kanaat raporu ile
anlaşılmak.
c) Yetersizlik
nedeniyle kendisinden istifade edilemeyeceği, sıralı sicil
üstlerinin düzenleyeceği sicil belgesi ile anlaşılmak.
d) Cezaları
ertelenmiş, seçenek yaptırımlardan birisine çevrilmiş,
genel ya da özel af kanunları kapsamına girmiş veya
haklarında hükmün açıklanmasının geri
bırakılmasına karar verilmiş olsa dahi;
1) Devletin
güvenliğine karşı işlenen suçlar, halkı askerlikten
soğutmak, Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve
organlarını aşağılama ile zimmet, irtikap, iftira,
rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık,
sahtecilik, güveni kötüye kullanma, yalan tanıklık, yalan yere yemin,
suç uydurma, cinsel saldırı, cinsel taciz, kişiyi hürriyetinden
yoksun bırakmak, fuhuş, gayri tabii mukarenet, hileli iflas gibi yüz
kızartıcı veya şeref ve haysiyet kırıcı
suçlar ile kaçakçılık, ihaleye fesat karıştırma,
devlet sırlarını açığa vurma suçlarından
birisinden,
2) Firar, amir
veya üste fiilen taarruz, emre itaatsizlikte ısrar, üste hakaret,
mukavemet, fesat ve isyan suçlarından,
3) 22.5.1930
tarihli ve 1632 sayılı Kanunun 148 inci maddesinde belirtilen
suçlardan birisinden,
mahkûm olmak.
e) Taksirli
suçlar hariç olmak üzere adli veya askerî mahkemeler tarafından bir ay ve
daha fazla süreli hürriyeti bağlayıcı bir cezaya mahkûm olmak.
f) Disiplin
mahkemelerince verilen bir mahkûmiyet hükmü üzerine, son olarak verilen oda
veya göz hapsi cezası da dâhil olmak üzere, kararın
kesinleştiği tarihten itibaren geriye doğru son bir yıl
içinde toplam otuz gün ve daha fazla oda veya göz hapsi cezasına mahkûm
olmak.
g)
Yasadışı siyasi, yıkıcı, bölücü, irticai
faaliyetlerde bulunmak, tutum ve davranışlarıyla bu
görüşleri benimsediği tespit edilmek.
h)
Sözleşmeli subay veya sözleşmeli astsubay olmak için gerekli nitelik
ve şartlardan herhangi birini taşımadığı sonradan
anlaşılmak veya sözleşme süresi içinde bu niteliklerinden
herhangi birini kaybetmek.
ı)
Yabancı uyruklu kişilerle yapılan evliliklerde, evlilikleri
ilgili mevzuatta belirtilen esaslar dahilinde Genelkurmay
Başkanlığınca uygun görülmemek ve çeşitli nedenlerle
Türk vatandaşlığını kaybetmek veya Türk
vatandaşlığından çıkarılmak.
i) Yetkili
sağlık kurullarınca verilen kararlara göre sözleşmeli subay
ve sözleşmeli astsubay olarak göreve devamı mümkün olmamak.
j) İstihdam
edildikleri sınıflarda görev yapamayacaklarına dair yetkili
sağlık kurullarınca karar verilenlerden, idarece başka bir
sınıfta istihdamına gerek duyulmamak.
k)
Sözleşmenin yapılmasını müteakip; barışta ve
savaşta, görevini icra ederken veya görevi dolayısıyla bir
saldırıya, kazaya uğrayan ya da bir meslek
hastalığına yakalananlar hariç olmak üzere, bir sözleşme
yılı içinde, tedavi kurumlarında yatarak tedavi olma süreleri
ile aylıklı doğum izni hariç olmak kaydıyla, alınan
hava değişimi, istirahat ve benzeri sıhhi izin süresi
toplamı doksan günü geçmek.
BAŞKAN
Madde üzerinde söz talebi? Yok.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
8inci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 8- 4678
sayılı Kanunun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının
(a) ve (b) bentleri aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
a)
Sözleşmeli subay olarak yetiştirilecekler, 27.7.1967 tarihli ve 926
sayılı Kanuna bağlı (EK-VI) sayılı cetvelde
asteğmenler için öngörülen dokuzuncu derecenin birinci kademe
aylığı ile bu rütbenin karşılığı
tazminat, yan ödeme ve sosyal amaçlı diğer yardım ve
ödeneklerden, tayın bedeli hariç aynen yararlandırılırlar.
Sözleşmeli subay adaylarının ön sözleşme dönemindeki,
askerî eğitim süresince iaşe ve ibateleri Devlet tarafından
karşılanır. 28.2.1982 tarihli ve 2629 sayılı Kanun
hükümleri saklıdır.
b) Sözleşmeli astsubay olarak
yetiştirilecekler, 18.3.1986 tarihli ve 3269 sayılı Kanuna
bağlı (EK-1) sayılı cetvelde yer alan uzman
onbaşılar gibi, onbirinci derecenin birinci kademe
aylığı ile bu rütbenin karşılığı
tazminat, yan ödeme ve sosyal amaçlı diğer yardım ve
ödeneklerden, tayın bedeli hariç aynen yararlandırılırlar.
Sözleşmeli astsubay adaylarının ön sözleşme dönemindeki, askerî
eğitim süresince iaşe ve ibateleri Devlet tarafından
karşılanır. 28.2.1982 tarihli ve 2629 sayılı Kanun
hükümleri saklıdır.
BAŞKAN -
Madde üzerinde söz talebi? Yok.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
9uncu maddeyi
okutuyorum:
MADDE 9- 4678
sayılı Kanunun 15 inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
MADDE 15
Sözleşmeli subay ve sözleşmeli astsubaylar, emsali rütbe ve
derecedeki muvazzaf subay ve astsubaylar hakkında uygulanan aylık,
tazminat, yan ödeme ve diğer malî ve sosyal haklardan aynen istifade
ederler.
Sözleşmeli
subaylardan onbeşinci, sözleşmeli astsubaylardan onikinci fiilî
hizmet yılını tamamlayanlardan, aşağıdaki
koşulları yerine getirenler rütbe verilmeksizin bir üst dereceye
yükseltilirler:
a) Son üç
yıla ait sicil notu ortalaması sicil tam notunun % 60 ve daha üstünde
olmak.
b) Bulunduğu
derecede en az üç yılını ve bu derecenin üçüncü kademesinde bir yılını
tamamlamış olmak.
Bunlara, müteakip
yıllarda da rütbe verilmeksizin olumlu sicil aldıkları her
hizmet yılı için kademe ilerlemesi, yukarıdaki
şartları taşımaları halinde ise her üç yılda bir
derece ilerlemesi yaptırılır.
BAŞKAN
Madde üzerinde söz? Yok.
Bir önerge var;
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 316 sıra sayılı Türk Silahlı Kuvvetlerinde
İstihdam Edilecek Sözleşmeli Subay ve Astsubaylar Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının çerçeve 9 uncu maddesi ile değiştirilen
4678 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında
yer alan onikinci ibaresi onsekizinci olarak değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
|
Bekir
Bozdağ |
Ahmet
İyimaya |
Afif
Demirkıran |
|
Yozgat |
Ankara |
Siirt |
|
Ali
Bayramoğlu |
|
Mustafa Çetin |
|
Rize |
|
Uşak |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ M. YILMAZ HELVACIOĞLU
(Siirt) Takdire bırakıyoruz
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) Katılıyoruz
efendim.
MEHMET
ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Sözleşmeli
astsubayların en son yükselebileceği rütbe, kıdemli
üstçavuş rütbesidir. 5/2/2009 tarihli ve 5837 sayılı Kanun ile
astsubayların normal rütbe bekleme süreleri yeniden düzenlenerek,
kıdemli üstçavuş rütbesinin sonuna ulaşma süresi oniki
yıldan onsekiz yıla çıkartılmıştır.
Hazırlanan önerge ile sözleşmeli astsubayların rütbe
almaksızın derece ve kademe ilerlemesi yapabilecekleri süre 5837
sayılı Kanuna uyumlu hale getirilmiş olacaktır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul
edilmiş bu önerge doğrultusunda 9uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
9uncu madde kabul edilmiştir.
10uncu maddeyi
okutuyorum:
MADDE 10- 4678
sayılı Kanunun 16 ncı maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
MADDE 16-
Sözleşmeli subay ve sözleşmeli astsubaylar ile bunların bakmakla
yükümlü oldukları kimselerin, sözleşme süresince, sosyal hakları
ve sağlık işlemlerinde 4.1.1961 tarihli ve 211 sayılı
Kanunun muvazzaf subay ve astsubaylara ilişkin hükümleri uygulanır.
Sözleşmeli
subay ve sözleşmeli astsubaylıktan emekli olanlar ve harp
malûllüğü, vazife malûllüğü veya adî malûllük aylığı
bağlanarak Türk Silâhlı Kuvvetlerinden ayrılanlar ile
bunların bak-makla yükümlü olduğu aile fertleri ile harp ve vazife
malûllüğünü gerektiren nedenlerden dolayı vefat edenlerin maaşa
müstahak dul ve yetimleri, 4.1.1961 tarihli ve 211 sayılı Kanunun 66
ncı maddesinin (a) ve (b) bentleri ile 67 nci ve 70 inci maddeleri
hükümlerinden aynen istifade ederler. Aile fertleri, 4.1.1961
tarihli ve 211 sayılı Kanunun 69 uncu maddesinde belirtilen
aile fertlerini kapsar.
Sözleşmeli
subay ve sözleşmeli astsubaylardan;
a) Kendi
kusurları olmaksızın idare tarafından sözleşmeleri
yenilenmeyenler ile sözleşme süresi içinde vefat, bir yıl içerisinde
Kanunda belirtilen süreden daha fazla hava değişimi/istirahat/benzeri
sıhhi izin süresini geçirme, bulunduğu kadronun
kaldırılması, istihdam edildiği kadronun sağlık
niteliğini kaybetme nedeniyle sözleşmeleri sona erenler ve
bunların bakmakla yükümlü oldukları aile fertlerinin, Türk
Silâhlı Kuvvetlerinde sözleşmeli subay ve sözleşmeli astsubay
olarak hizmet edilen süre kadar ve en
çok on yılı,
b) Sözleşme
süresi sonunda kendi istekleriyle sözleşmeleri yenilenmeyenler ile
bunların bak-makla yükümlü oldukları aile fertlerinin ise Türk
Silâhlı Kuvvetlerinde sözleşmeli subay ve sözleşmeli astsubay
olarak hizmet edilen sürenin yarısı kadar ve en çok beş
yılı,
geçmemek üzere
muayene ve tedavi hizmetleri askerî hastanelerde, asker hastanelerinin
bulunmadığı garnizonlarda ise garnizon
komutanlıklarından sevk alınmak şartıyla kamu
sağlık kuruluşlarında, ücretsiz olarak verilmeye devam
edilir.
Ancak, kamu kurum
ve kuruluşlarının ve sosyal güvenlik kurumlarının
sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı doğanlar, bu
hakları mevcut olduğu sürece bu maddeye göre sağlanan
sağlık hizmetlerinden ve asker hastanelerinden yararlanamazlar.
Sözleşmeleri
sağlık nedeniyle sona erenlerden; sözleşmelerinin sona ermesine
neden olan sıhhî arızalarının tedavisine devam edilenlere,
sözleşme sona erme tarihinden başlamak şartıyla oniki
ayı geçmemek üzere tedavi süresince, görevdeki emsallerinin
almış oldukları net maaşların (27.6.1989 tarihli ve
375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 28 inci maddesinde belirtilen
ek tazminatlar ile 14.7.1964 tarihli ve 500 sayılı Kanuna göre ödenen
tazminat ve yabancı dil tazminatı hariç) 2/3'ü oranında, her ay
sağlık yardımı olarak, kurumlarınca ödeme yapılır.
Bu ödemeden hiçbir kesinti yapılmaz. Ödemeye ilişkin usul ve esaslar
yönetmelikle düzenlenir. Ancak, sözleşme sona erme tarihinden itibaren
oniki ay içerisinde sözleşmenin sona ermesine neden olan sıhhi
arızasından dolayı, 31.5.2006 tarihli ve 5510 sayılı
Kanunun 26 ncı maddesine göre malul sayılarak malul aylığı
bağlananlar ile aynı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamına
girenlerden 8.6.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanuna göre malûllük
aylığına hak kazananlara, malullük aylığına hak
kazandıkları tarihten itibaren söz konusu yardım kesilir.
BAŞKAN
Madde üzerinde söz talebi? Yok.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
11inci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 11- 4678
sayılı Kanunun 18 inci maddesinin birinci fıkrası ile
dördüncü fıkrasının (a) bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
Sözleşmeli
subay ve sözleşmeli astsubaylardan kendi kusurları
olmaksızın hizmet sürelerinin uzatılmaması sebebiyle veya
sözleşme süresini bitirip ayrılanlar ile durumları 13 üncü
maddenin üçüncü fıkrasının (i), (j) ve (k) bentleri
kapsamına girenlere aşağıda yazılı esaslara göre
tazminat verilir:
a) Herhangi bir
sözleşme dönemi sonunda veya içerisinde sözleşmesi sona erenlere veya
feshedilenlere son olarak aldıkları net maaşın iki
katının hizmet yılı ile çarpımı tutarında
tazminat verilir. Ancak, hizmet yılı olarak en fazla dokuz yıl
esas alınır.
b) Bu
tazminatın hesabında, 27.6.1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede belirtilen ek tazminatlar ve 14.7.1964 tarihli ve 500
sayılı Kanuna göre ödenen tazminat hariç olmak üzere, bütün ödemeler
dikkate alınır.
a) Yabancı
uyruklu kişilerle evlenenlerden, bu evlilikleri yönetmelikte belirtilen
esaslar dahilinde Genelkurmay Başkanlığınca uygun
görülmeyenler ile çeşitli nedenlerle Türk
vatandaşlığını kaybedenler veya Türk
vatandaşlığından çıkarılanlar, Türk Silâhlı
Kuvvetlerinden çıkarmayı gerektiren bir suçtan mahkûm olanlar ile
disiplinsizlik ve ahlakî durumları sebebiyle Türk Silâhlı
Kuvvetlerinden ilişiği kesilenler, sözleşme sürelerinin eksik
kısmı ile orantılı olarak kendilerine
yapılmış olan öğrenim, eğitim ve yetiştirme
masraflarını tazminat olarak öderler. Söz konusu masrafların
hesaplanmasında, 27.7.1967 tarihli ve 926 sayılı Kanunda
belirtilen esaslar uygulanır.
BAŞKAN
Madde üzerinde söz talebi? Yok.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
12nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 12- 4678
sayılı Kanunun 19 uncu maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
MADDE 19-
Sözleşmeli subay ve sözleşmeli astsubaylar hakkında muvazzaf
subay ve astsubaylara, sözleşmeli subay adayları hakkında yedek
subay adaylarına, sözleşmeli astsubay adayları hakkında ise
astsubay nasbedilmek üzere temel askerlik eğitimine tâbi tutulan adaylara
ait giyim, kuşam ve istihkakları hakkındaki kanuni düzenlemeler
uygulanır.
BAŞKAN -
Madde üzerinde söz talebi? Yok.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
13üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 13- 4678
sayılı Kanunun 20 nci maddesinin birinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Sözleşmeli
subay ve sözleşmeli astsubaylara askerî eğitimi müteakip zatî tabanca
verilir. Bunlardan; 13 üncü maddenin üçüncü fıkrasının (a), (b),
(c), (d), (e), (f) (g), (h) ve (ı) bentlerinde sayılan nedenlerden
herhangi biriyle Türk Silâhlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilenler
ile dokuzuncu fiilî hizmet yılından önce ayrılanların, zatî
tabancaları geri alınır.
BAŞKAN -
Madde üzerinde söz talebi? Yok.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
14üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 14- 4678
sayılı Kanunun 22 nci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
MADDE 22-
Sözleşmeli subay ve sözleşmeli astsubaylar hakkında muvazzaf
subay ve astsubaylara uygulanan disiplin ve ceza hükümleri, sözleşmeli
subay adayları hakkında yedek subay adaylarına uygulanan disiplin
ve ceza hükümleri; sözleşmeli astsubay adayları hakkında ise
astsubay nasbedilmek üzere temel askerlik eğitimine tâbi tutulan adaylara
uygulanan disiplin ve ceza hükümleri tatbik edilir. Jandarma Genel
Komutanlığına mensup sözleşmeli subay ve sözleşmeli astsubayların
mülkî hizmete ilişkin suçlarında 10.3.1983 tarihli ve 2803
sayılı Kanunun ilgili hükümleri uygulanır.
BAŞKAN
Madde üzerinde söz talebi? Yok.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
15inci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 15- 4678
sayılı Kanunun 23 üncü maddesi başlığı ile
birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Sevk tehiri,
askerlik yükümlülüğünün yerine getirilmiş sayılması
MADDE 23-
Askerlik hizmetine başlamadan sözleşmeli subay veya sözleşmeli
astsubaylığa kabul edilenlerin sevkleri; ilgili Kuvvet
Komutanlığının, Jandarma Genel
Komutanlığının veya Sahil Güvenlik
Komutanlığının teklifine istinaden, sözleşmeli subay
veya sözleşmeli astsubay nasbedilinceye kadar, Milli Savunma
Bakanlığı tarafından tehir edilir.
Sözleşmeli
subay ve sözleşmeli astsubaylar ile sözleşmeli subay ve
sözleşmeli astsubay adaylarından, askerlik yükümlülüğünü daha
önce yerine getirmemiş olanların, askerlik yükümlülüklerine
ilişkin olarak uygulanacak hükümler şunlardır:
a)
Subaylıktan çıkarılmayı gerektirmeyen herhangi bir nedenle
sözleşmesi sona eren sözleşmeli subaylardan, ön sözleşme ve
sözleşme sürelerinin toplamı yedek subaylık hizmet süresini
karşılayanlar, askerlik hizmetini yapmış sayılır.
Hizmet süresi toplamı yedek subay hizmet sürelerinden az olanların
kalan askerlik hizmetleri, ilişikleri kesilmeden ilgili kuvvet
komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil
Güvenlik Komutanlığı tarafından belirlenecek birliklerde ve
bulundukları rütbede tamamlattırılır.
b)
Astsubaylıktan çıkarılmayı gerektirmeyen herhangi bir
nedenle sözleşmesi sona eren sözleşmeli astsubaylardan, ön
sözleşme ve sözleşme sürelerinin toplamı;
1)
Sözleşmesinin sona erme tarihinde 16.6.1927 tarihli ve 1076
sayılı Kanuna tâbi olanlardan, 21.6.1927 tarihli ve 1111
sayılı Kanunun 5 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre
belirlenen süreyi karşılayanlar,
2)
Sözleşmesinin sona erme tarihinde 21.6.1927 tarihli ve 1111
sayılı Kanuna tâbi olanlardan, söz konusu Kanunun 5 inci maddesinin birinci
fıkrasına göre belirlenen süreyi karşılayanlar,
askerlik
hizmetini yerine getirmiş sayılır, bu süreyi
karşılamayanların kalan süreleri tamamlattırılır.
c)
Sözleşmeli subay adayları veya sözleşmeli astsubay
adaylarından ön sözleşme süresi içerisinde ilişiği
kesilenlerin, temel askerî eğitimi ve subay veya astsubay nasbedilinceye
kadar geçen sürelerinin tamamı, askerlik hizmetinden sayılır.
Bunların kalan hizmetleri 21.6.1927 tarihli ve 1111 sayılı Kanun ve 16.6.1927 tarihli ve 1076 sayılı Kanun
hükümlerine göre tamamlattırılır.
Sözleşmeli
subay ve sözleşmeli astsubaylar ile sözleşmeli subay ve
sözleşmeli astsubay adaylarından, ön sözleşme ve sözleşme
süreleri içerisinde subaylıktan çıkarılmayı gerektiren
herhangi bir nedenle ilişiği kesilenlerden; ön sözleşme ve
sözleşme sürelerinin toplamı 21.6.1927 tarihli ve 1111
sayılı Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasına göre
belirlenen süreyi karşılayanlar, askerlik hizmetini yerine
getirmiş sayılır, bu süreyi karşılamayanların
kalan süreleri tamamlattırılır.
BAŞKAN
Madde üzerinde söz talebi? Yok.
Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
16ncı
maddeyi okutuyorum:
MADDE 16- 4678
sayılı Kanunun 24 üncü maddesinin ikinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Sözleşmeli
subaylar, 27.7.1967 tarihli ve 926 sayılı Kanunun 31 inci maddesi, 35
inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinin ikinci
paragrafı ile (e) bendi ve 36 ncı maddesinin birinci
fıkrası-nın (d) bendi ile 38 inci maddesinin ikinci
fıkrasının (c) bendi hükümlerinden; sözleşmeli astsubaylar
ise aynı Kanunun 79 uncu maddesinin üçüncü fıkrası ve 82 nci
maddesinin üçüncü fıkrası ile 85 inci maddesinin ikinci
fıkrasının (b) bendi ve 137 nci maddesinin dördüncü
fıkrasının (c) bendi hükümlerinden yararlanamazlar. Ancak, bu
personelden muvazzaf subaylığa ve astsubaylığa geçirilenler,
söz konusu hükümlerden yararlanabilirler.
BAŞKAN
Madde üzerinde söz talebi? Yok.
Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
17nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 17- Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Madde üzerinde söz talebi? Yok.
Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
18inci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 18- Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Madde üzerinde söz talebi? Yok.
Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tasarının
tümünü oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Sayın
milletvekilleri, şimdi, 6ncı sıraya alınan, Türkiye
Cumhuriyeti ile Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği Arasında Akdedilen
27 Nisan 1988 Tarihli Konsolosluk Sözleşmesinin Bazı Maddelerinin
Tadiline İlişkin Türkiye Cumhuriyeti ile Rusya Federasyonu
Arasında Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
6.- Türkiye Cumhuriyeti ile Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler
Birliği Arasında Akdedilen 27 Nisan 1988 Tarihli Konsolosluk
Sözleşmesinin Bazı Maddelerinin Tadiline İlişkin Türkiye
Cumhuriyeti ile Rusya Federasyonu Arasında Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/587) (S. Sayısı:
357)(x)
BAŞKAN
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu
357 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde gruplar adına söz talebi? Yok.
Şahsı
adına Malatya Milletvekili Ömer Faruk Öz.
Buyurunuz
Sayın Öz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖMER FARUK ÖZ
(Malatya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 27 Nisan 1988
tarihinde Türkiye Cumhuriyeti devleti ile Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler
Birliği arasında yapılan Konsolosluk Sözleşmesinin
bazı maddelerinde değişiklik yapılmasına dair protokol
imzalanmıştır. Bu protokol çerçevesinde Rusyada bulunan Türk
vatandaşlarının orada çalışan memurlarına
uygulanan hakların, aynı şekilde Rus
vatandaşlarının da Türkiyedeki aile yakınlarına
-bazı hakların- tanınmasıyla ilgili bir kanun
tasarısıdır.
Ben, bu kanunun
hayırlı olması temennisiyle, hepinize saygılar sunuyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Öz.
Şahsı
adına Siirt Milletvekili Yılmaz Helvacıoğlu.
Buyurunuz
efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
M. YILMAZ HELVACIOĞLU
(Siirt) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye
Cumhuriyeti ile Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği arasında
akdedilen 1988 tarihli sözleşme üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Bu nedenle hepinize saygılar sunuyorum.
Ülkemizdeki Rusya
Federasyonu Konsolosluk memurlarının aile bireylerine kişisel
dokunulmazlık ve yargı bağışıklığı
sağlanması için yeni bir yasal dayanak yaratılması
ihtiyacı doğmuştur. Anılan protokolün bu ihtiyaca cevap
verebileceğini bilgilerinize arz eder, hayırlı ve uğurlu
olması dileklerimi sunarken, hepinize saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Helvacıoğlu.
Tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi
okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE SOVYET
SOSYALİST CUMHURİYETLER BİRLİĞİ ARASINDA
AKDEDİLEN 27 NİSAN 1988 TARİHLİ KONSOLOSLUK
SÖZLEŞMESİNİN BAZI MADDELERİNİN TADİLİNE
İLİŞKİN TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE RUSYA
FEDERASYONU ARASINDA PROTOKOLÜN ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 20
Şubat 2008 tarihinde Moskovada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti ile Sovyet
Sosyalist Cumhuriyetler Birliği Arasında Akdedilen 27 Nisan 1988
Tarihli Konsolosluk Sözleşmesinin Bazı Maddelerinin Tadiline
İlişkin Türkiye Cumhuriyeti ile Rusya Federasyonu Arasında
Protokolün onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN
Gruplar adına söz talebi? Yok.
Şahsı
adına Sayın Genç, buyurunuz efendim.
RAMAZAN
BAŞAK (Şanlıurfa) Kamer Ağabey, Allah aşkına
iki dakika olsun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 357 sıra
sayılı Yasa Tasarısının 1inci maddesi üzerinde söz
almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
Biraz önce bir
kanun geçti, on sekiz maddeydi. Ben isteseydim her madde üzerinde çıkar
konuşurdum (AK PARTİ sıralarından alkışlar) ve
her madde üzerinde de konuşma hakkım da var. Bu tasarının
tümü üzerinde de söz istemiştim ama siz engelleme yapıyorsunuz.
ABDULKERİM
AYDEMİR (Ağrı) Hayır, hayır.
KAMER GENÇ
(Devamla) Hayır, var orada yani tümü üzerinde de konuşma yapmak
istiyordum.
RAMAZAN
BAŞAK (Şanlıurfa) Kamer Ağabey, engelleme yok.
KAMER GENÇ
(Devamla) Yani, aslında benim gösterdiğim iyi niyeti siz
göstermiyorsunuz; özellikle AKPlilere diyorum. Hâlbuki ben, dediğim gibi,
yani isteseydim on sekiz maddede beşer dakikadan yetmiş seksen dakika
konuşurdum. Soru da sorardım on dakika arkasından. Yani, bizimle
böyle yarışa girmeyin, sonuçta siz zarar edersiniz; tamam mı?
RECEP KORAL
(İstanbul) Büyük fedakârlık yaptın!
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, değerli milletvekilleri, bakın, ben çok
yoksul bir ilin milletvekiliyim. Benim ilimde çok büyük
sıkıntılar var. Bakın, en basiti, bugün sabahleyin
karşılaştım. Yani her gittiğimde
karşılaştığım olayları izah ediyorum. Yani
sizin Hükûmetiniz hükûmetse bir şeyleri kavrasın. Yani orada
vatandaş büyük sıkıntı içinde, her anı kontrol
altında. İşte, feribota biniyor, çıkarken, on
beş-yirmi dakika, yarım saat güneşte bekletiliyor çoluk çocuk,
kimlik kontrolü için. Her yerde keyfîlikler almış yürümüş, kamu
hizmetleri yürümüyor, köylerimizin yolları yok.
Ondan sonra
insanlarımız
Bakın, Tunceli halkı gerçekten çok zeki bir
halk, gençleri. Bakın, daha önce barış gönüllüleri, İngiliz
ve Amerikan barış gönüllüleri geldi. Tunceli gençleri çok zeki
insanlardı, çok da mükemmel okuyorlardı. Onlara gittiler
-baktılar ki Türkiyede birçok bürokraside yer edindiler ve Türkiyeye çok
büyük faydalı hizmetler yaptılar- dediler ki: Ya, okuyup ne
olacaksınız? Avukat, doktor, işte, mühendis
olacaksınız. Bunlar nedir? Burjuvanın kölesidir. Okuyup
burjuvanın kölesi olacağınıza okumayın, devrim
militanı olun. Şimdi, bakın, gittim oraya; Tuncelide,
işte o Amerikan ve İngiliz barış gönüllülerinin
engellediği o eğitim sistemi, sizin zamanınızda da maalesef
çok berbat hâle getirildi.
Bakın,
Tuncelideki bütün yöneticiler, ama bütün
Adam gidiyor, işte, orada bir
tek imam-hatip okulu mezunları yöneticiliğe getiriliyor. Maalesef
doğru dürüst eğitim verilmiyor, dersler boş geçiyor. Yani,
yetişen o genç, dinamik potansiyel yok edilmeye
çalışılıyor. Yani bizim burada o insanların dertlerini
dile getirmek hakkımızdır, bizim istediğimiz bu.
Vatandaşa işkence yapılıyorsa
Yani oradaki yöneticiler
zaman zaman kontrol edilsin. 2 tane milletvekiliniz Tuncelinin denetmeni.
İşte, görüyorlar ama gidip de
Ben bir arkadaşla da beraber
gittim, keşke
Beraber gidip görelim. Yani bunları ben boş
konuşmuyorum, ama bazı şeylerin de bu kürsüde dile getirilmesi
lazım.
Orada diyoruz ki,
kardeşim -biraz önce de söyledim- yani şu kimlik kontrolünü deneyimli
güvenlik görevlilerine yaptırın. Bunun en deneyimlisi de işte,
kıdemli polistir. Ama eri koyarsanız oraya er bilmez ki. Aynı
günde 1 kişi 10 defa da geçse 10unda da kimliklerini topluyorlar, getiriyorlar
GBTye koyuyorlar, bilgisayarda bakıyorlar: Hele bu adam aranıyor mu,
aranmıyor mu?
Düşünün, bir
feribot geliyor, en azından 50 tane araç var orada; onları
sırayla topluyorlar, saatlerce bekletiyorlar. Peki, kardeşim, ne
yapacaklar bu insanlar? Yani, günah değil mi? Diyorum yani işte
bunları burada dile getirelim.
O yolu, suyu
olmayan köyler meselesi var, boşaltılmış köyler meselesi
var. Bakın, o terörden zarar gören insanlarımız var. Yahu, adam
malını mülkünü terk etmiş gitmiş, evi
yıkılmış, hayvanları elinden çıkmış.
Terör zararını ödeyeceğim diye siz bu insanlara kanun
çıkarmışsınız. Bu insanların
İşte,
ödedikleri de 5 milyar, 10 milyar bir para, fazla bir para da değil.
Bunları da ödeyin, ne var yani! Orada bu devlet
Yani, o kadar israflar
ediliyor. Adamın 10 milyar, 5 milyar parası ta 2002nin, 2003ün,
2004ün parası, yani o civarlarda
Oraya bir memurlar koymuşsunuz,
farz edelim zararı 40 milyar tespit etmişse Kardeşim, 2 milyar
alırsan al, almazsan ne yaparsan sen yap. diyor. Yani böyle olaylarla
karşılaşılıyor. O ilin milletvekili olarak
bunları söylemek benim de hakkım, benim vicdani bir görevim.
Ayrıca, o
bölgede personel haklı olarak göreve alınmıyor. Mesela, güvenlik
görevlileri göreve alındı, işte, temizlik şeyleri;
onları özel teşebbüse verdiniz. Ben valinize dedim ki: Bak
arkadaş, burada herkes muhtaç. Müracaat edenlerin isimlerini bir torbaya
koy, noter huzurunda kura çek. Bak ben o ilin milletvekiliyim, sana şunu
al demiyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
KAMER GENÇ
(Devamla) Ama o ne yaptı? Önce git AKPye kaydol, gel temizlik
işçisi ol, gel bilmem güvenlik görevlisi ol. Arkadaşlar, bana
inanmıyorsanız gidin görün yani.
Biz diyoruz ki,
yani 21inci asırda
Haa, valilik yapmıyorsa, yani politikacılık
yapıyorsa, onurlu insan valilikten, müdürlükten istifa eder, gelir benim
karşımda politikayla uğraşır, ben ona saygı
duyarım ama devletin kamu gücünü arkasına alarak politikayla
uğraşan insanlar bence doğru yapmıyorlar. Aslında
onlara söylenecek çok ağır laflar var ama
Burada eğer
politikayla uğraşıyorsan, yiğitsen, istifa et çık
politikayla uğraş ama devlet gücünü arkana alarak insanları
politik bir cepheye zorlama ve onlara karşı da işkence yapma.
Bunları söylüyoruz size ama siz tabii her şeyi şakaya alıyorsunuz
veya gırgıra alıyorsunuz. Ben gırgır şeyler
söylemiyorum. İçim acı dolu olduğu için bunları söylüyorum.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.
1inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
2nci madde üzerinde söz talebi?
KAMER GENÇ
(Tunceli) İstemiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
İstemiyorsunuz, peki.
2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Söz
talebi? Yok.
Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... 3üncü madde kabul edilmiştir.
Oyunun rengini
belli etmek üzere Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ondan da vazgeçtim Sayın Başkan.
BAŞKAN
Peki efendim.
Şimdi,
tasarının tümü açık
oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Oylama için üç
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti ile Sovyet Sosyalist
Cumhuriyetler Birliği Arasında Akdedilen 27 Nisan 1988 Tarihli
Konsolosluk Sözleşmesinin Bazı Maddelerinin Tadiline
İlişkin Türkiye Cumhuriyeti ile Rusya Federasyonu Arasında
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının açık oylama sonucu:
Kullanılan
oy sayısı : 235
Kabul : 235 (x)
Tasarı kabul
edilmiş ve böylece kanunlaşmıştır.
Alınan karar
gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla
görüşmek için 17 Haziran 2009 Çarşamba günü saat 13.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 23.03
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa
eklidir.