DÖNEM: 23 CİLT: 47 YASAMA YILI: 3
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
107nci
Birleşim
18 Haziran 2009 Perşembe
(Bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.
- YOKLAMA
IV.
- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Ufuk Urasın, 15-16 Haziran işçi direnişinin
yıl dönümüne ve emek hareketinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
2.-
Gümüşhane Milletvekili Yahya Doğanın, Türk
Kızılayının kuruluşunun 141inci yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, İslami holdingler ve İhlas
Finans mağdurlarının durumlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın gündem dışı konuşmasına
ilişkin açıklaması
2.- İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun, Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın gündem dışı konuşmasına
ilişkin açıklaması
3.- Giresun
Milletvekili Nurettin Caniklinin, Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın gündem dışı konuşmasına
ilişkin açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 28 milletvekilinin, işsizlik sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/408)
2.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 21 milletvekilinin, işçi
güvenliği ve işçi sağlığı konusunun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/409)
3.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 19 milletvekilinin, şaraplık
üzüm yetiştiriciliğindeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/410)
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYON-LARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
2.- Türkiye
İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/607)
(S. Sayısı: 408)
3.- Kütahya
Milletvekili Soner Aksoy'un; Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının
Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(2/340) (S. Sayısı: 395)
4.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile İslam Konferansı Örgütüne Bağlı
İslam Ülkeleri İstatistik, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar
ve Eğitim Merkezi (SESRIC) Arasında Ankara/Oran Diplomatik Sitede
Arsa Tahsisine İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/705) (S. Sayısı: 394)
5.- Gümrük Kanunu
ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararna-melerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/602) (S.
Sayısı: 324)
6.- Kamu Düzeni
ve Güvenliği Müsteşarlığının Teşkilat ve
Görevleri Hak-kında Kanun Tasarısı ve İçişleri
Komisyonu Raporu (1/704) (S. Sayısı: 383)
7.-
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları ile
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/688, 1/703,
1/684, 1/696) (Sayısı: 384)
VIII.-
OYLAMALAR
1.- Gümrük Kanunu
ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararna-melerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının oylaması
IX.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün
bazı ihalelerine ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve
İskân Bakanı Mustafa Demirin cevabı (7/7888)
2.- Aydın
Milletvekili Mehmet Fatih Atayın, TOKİden sosyal konut
alanların ödeme sorunlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı (7/7974)
3.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, TOKİ ödemelerinde yaşanan
sorunlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/7982)
4.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, yabancıların gayrimenkul
alımlarına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve
İskân Bakanı Mustafa Demirin cevabı (7/7989)
5.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, Balıkesirdeki
belediyelere yapılan afet yardımlarına ilişkin sorusu ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Mustafa Demirin
cevabı (7/7990)
6.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, yardımcı hizmetler
sınıfındaki özürlü personele ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınçın cevabı (7/7998)
7.- İstanbul
Milletvekili Ümit Şafakın, Varlık Barışı
uygulamasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/8017)
8.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, kayıt dışı
ekonomiye ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin
cevabı (7/8019)
9.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, yardımcı hizmetler
sınıfındaki özürlü personele ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı Mehmet Aydının cevabı (7/8058)
10.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, usulsüz
yerleştirildiği iddia edilen bir personele ilişkin sorusu ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Mustafa Demirin
cevabı (7/8226)
11.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, Düzce İl Kongresinde yaptığı
konuşmaya ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/8236)
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 13.00te açılarak beş oturum yaptı.
Antalya
Milletvekili Tayfur Süner, genetiği değiştirilmiş organizmaların
yarattığı tehlikeler ve ülkemizdeki biyogüvenlik sorununa,
Muş
Milletvekili Seracettin Karayağız, bor madeni ve stratejik önemine,
Şırnak
Milletvekili Sevahir Bayındır, 12 Haziran Dünya Çocuk
İşçiliği ile Mücadele Gününe,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Bursa
Milletvekili Necati Özensoy ve 21 milletvekilinin, Bursada bir hastanede
çıkan yangın olayının (10/405),
Kocaeli
Milletvekili Cevdet Selvi ve 25 milletvekilinin, toplumda yaşanan
şiddet olaylarının (10/406),
Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 24 milletvekilinin, konut üretim politikaları
ile TOKİ uygulamalarının (10/407),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı
ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/324) (S. Sayısı: 96) görüşmeleri Komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
2nci
sırasında bulunan, Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin
Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/708) (S.
Sayısı: 386) görüşmelerini müteakip kabul edildi.
3üncü
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı
Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı
ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Raporunun (1/607) (S. Sayısı: 408) tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanarak maddelerine geçilmesi kabul edildi.
18 Haziran 2009
Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 13.00te toplanmak
üzere birleşime 21.01de son verildi.
Şükran Güldal Mumcu
Başkan
Vekili
Yusuf COŞKUN Harun
TÜFEKCİ
Bingöl Konya
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Fatoş GÜRKAN
Adana
Kâtip
Üye
No.: 123
II.- GELEN KÂĞITLAR
18 Haziran 2009 Perşembe
Teklif
1.- Manisa
Milletvekili Recai Berber ve 5 Milletvekilinin ; 2985 Sayılı Toplu
Konut Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/475) (Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.6.2009)
Tezkere
1.-
Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü Bünyesinde Türk Silahlı
Kuvvetlerinin 5 Eylül 2009 Tarihinden İtibaren Bir Yıl Daha UNIFIL
Harekâtına İştirak Etmesi Hususunda Anayasanın 92 nci
Maddesi Uyarınca Hükümete İzin Verilmesine İlişkin
Başbakanlık Tezkeresi (3/839) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15.6.2009)
Rapor
1.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Karadağ Arasında Serbest Ticaret
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/706) (S. Sayısı: 407) (Dağıtma tarihi: 18.6.2009) (GÜNDEME)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 28 Milletvekilinin, işsizlik sorununun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/408) (Başkanlığa geliş tarihi:
05.06.2009 )
2.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 21 Milletvekilinin, işçi
güvenliği ve işçi sağlığı konusunun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/409) (Başkanlığa
geliş tarihi: 09.06.2009)
3.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 19 Milletvekilinin, şaraplık
üzüm yetiştiriciliğindeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/410) (Başkanlığa geliş tarihi:
09.06.2009)
18
Haziran 2009 Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 13.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP
ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 107nci Birleşimini açıyorum.
III.-
YOKLAMA
BAŞKAN
Yoklama için üç dakika süre vereceğim.
Sayın
milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını
bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen
milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama
pusulalarını görevli personel aracılığıyla üç
dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz emek hareketinin sorunları hakkında söz
isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Ufuk Urasa aittir.
Buyurun
Sayın Uras.
Süreniz beş
dakika.
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Urasın, 15-16 Haziran işçi
direnişinin yıl dönümüne ve emek hareketinin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
MEHMET UFUK URAS
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli vekiller; 15-16 Haziran
işçi direnişinin yıl dönümü nedeniyle konuşmak istedim.
O günlerde
işçiler sosyal, sendikal ve ekonomik haklarına sahip çıkmak
amacıyla sokağa döküldüler. Haklıydılar çünkü sendika
hakkı olmayan, sosyal hakları budanan insanlar çağ
dışı koşullarda daha fazla çalışmak istemiyordu.
Tepkilerini ve taleplerini sokakta gösterilerle dile getirdiler. Aradan otuz
dokuz yıl geçti, bugün Türkiyede hâlen sendikal hak ve özgürlüklerin
yetersizliği, var olan yasaların engelleyici özellikleri
tartışılıyor.
Bakın,
değerli milletvekilleri, Türkiye bir süre önce Uluslararası
Çalışma Örgütü (ILO) Aplikasyon Komitesinin sendikal haklar konusunda
sakıncalı ülkeler listesine girdi. Aplikasyon Komitesi, ILOnun 87
sayılı Sendika Özgürlüğü ve Sendikalaşma Hakkının
Korunması Sözleşmesine ilişkin ihlaller gerekçesiyle gündeme
aldığı Türkiyeyle ilgili görüşmelerin ardından bir
sonuç raporu açıkladı. Raporda sendikacıların örgütlenme ve
ifade özgürlüğünün, temel özgürlüklere saygının, örgütlenme
özgürlüğünü kullanmanın temel şartı olduğu
vurgulandı. Komite, gerekli düzenlemelerin vakit geçirmeksizin
gerçekleştirilmesini, yasaların ve uygulamaların ILO
sözleşmelerine uyumlu hâle getirilmesini istedi. Komite, Hükûmetten
sözleşmelerin uygulanması için gerekli olan anayasal
değişiklikleri de hızlı bir şekilde
gerçekleştirmesini istedi. Peki, herhangi bir hareket var mı? Yok.
Peki, görünürde herhangi bir niyet var mı? O da yok. Türkiye, ILO
toplantılarında Belarus, Kolombiya, Guatemala, Myanmar, Pakistan,
Filipinler, Swaziland gibi son derece geri demokratik işleyişe sahip
ülkelerle beraber tartışılıyor. Hükûmet Türkiye'nin bu
durumda olmasına seyirci kalıyor. Neden? Çünkü konu
çalışanların, işçilerin hakları olduğunda
Hükûmetin gözü kapanıyor, kulakları duymaz oluyor.
ILO
organlarının ve pek çok uluslararası kurumun belirttiği
gibi, Türkiyede sendika yasaları ILO sözleşmeleriyle uyum içinde
değildir. Temel sendikal hak ve özgürlükler yoğun baskılar
altındadır. Geçtiğimiz iki yıl içinde Hükûmet sürekli
olarak Sendikalar Yasasında reform yapılacağına dair
sözler verdi ama sözünü tutmadı. Hükûmet gerekli yasal düzenlemeleri
yapmamayı ısrarla sürdürüyor. Üstelik yasa tasarısının
son hâli de ILO kriterlerine uygun değildir.
2002
yılından bu yana Hükûmet, Anayasa ve sendikal yasalarda yer alan
sendika ve emek karşıtı hükümlere dokunmuyor. Bunları
olumlu yönde değiştirmek bir yana, geri adımlar atıyor.
Yasal değişikliklerin yapılmaması nedeniyle DİSK ve
FERPA üyesi Emekli-Sen hakkında kapatma kararı veriliyor,
Öğrenci Gençlik Sendikası Genç-Sen hakkında kapatma davası
sürüyor, Uluslararası Çiftçi Örgütü -Via Campesina- üyesi Çiftçi-Sen
mahkeme kararıyla kapatılıyor. Geçtiğimiz haftalarda KESK
genel merkezi jandarma tarafından aranıyor, aralarında
yöneticilerin de bulunduğu KESKliler tutuklanıyor. Tekstil-Senin
davası sürüyor. Emekli-Sen kapatılmak isteniyor. Yüzlerce işçi,
sendika çalışmaları nedeniyle işten atılıyor.
Hükûmet, tüm bunlara seyirci kalmayı sürdürüyor.
Sonuç olarak,
Türkiye, sendikal haklarda temel uluslararası insan haklarının
çok uzağındadır. Ama iş bununla da bitmiyor. Hükûmetin bu
konudaki sabıkası kabarık. Avrupa Birliği
müktesebatının üstlenmesine ilişkin Türkiye Ulusal Programı
Taslağına hiç göz attınız mı? Durum burada vahimin de
ötesindedir. AKP yeni Ulusal Program Taslağında da makyajla
yetiniyor, oyalamaya devam ediyor.
Bilindiği
gibi, Anayasanın 90ıncı maddesinin son fıkrası,
onaylanmış uluslararası insan hakları sözleşmelerinin
iç hukuktan üstün olduğunu saptıyor. Bu nedenle, bu sözleşmelere
aykırı ulusal yasaların uygulanmasında uluslararası
insan hakları sözleşmeleriyle bu konudaki içtihat esas alınmak
zorundadır. Ancak bu sadece, sanıldığı gibi
yargının da sorunu değildir. Anayasanın bu kuralı
yürütmeyi de bağlıyor. Oysa Hükûmet, uluslararası insan
hakları hukukunu değil bu hukuka aykırılık
taşıyan ulusal yasaları esas alıyor. İşte,
sendikal haklar bunun en açık örneğidir. Kamu
çalışanlarının sendikal haklarının
tanınmaması, grev erteleme ve yasakları, emeklilerin ve
öğrencilerin sendikalaşmasının engellenmesi örnekleri
ortadadır.
Bilindiği
gibi Ulusal Program, AB mevzuatının ülke içi hukukuna hangi sürede ve
hangi yasal araçlar kullanılarak aktarılacağını
gösteren belgedir. Ulusal Program, aday ülkenin hükûmeti açısından
bir niyet ve irade beyanıdır. Bu açıdan da ele
alındığında, Türkiyenin son Ulusal Program
Taslağında, AB sürecinde
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
MEHMET UFUK URAS
(Devamla) Teşekkür ederim.
en uyumsuz alan
olan sendikal haklar son derece sınırlı şekilde yer
alıyor. Ulusal Program Taslağına biraz dikkatle
baktığımızda sendikal hak ve özgürlüklerde anlamlı
hiçbir ilerlemenin olmadığı görülüyor. Taslağın en
kritik bölümü olan Siyasal Kriterler başlığı altında
sendikal haklara üç dört satır ayrılmış ve oldukça
düşük profille yer verilmiş durumda.
15-16 Haziran
işçi direnişinden otuz dokuz yıl sonra hâlâ aynı
konuları tartışıyoruz. Ülkeyi yönetenlerin, ücretli
çalışanlar, işçiler, emekçiler, sendikalara
bakışları onca yıl geçmesine rağmen
değişmemiş, 70lerdeki zihniyet neyse 2009lardaki zihniyet de
bu konuda aynen sürüyor.
Hükûmete
soruyoruz: Bu iddialar doğru değilse sendikal alanda ABye uyum
sürecinde ve ILO sözleşmelerine uyum hakkında ne yaptınız,
ne yapacaksınız, en önemlisi ne zaman yapacaksınız?
Teşekkür
ederim. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Uras.
Gündem
dışı ikinci söz, Kızılayın kuruluşunun
141inci kuruluş yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Gümüşhane
Milletvekili Sayın Yahya Doğana aittir.
Buyurun
Sayın Doğan. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
2.-
Gümüşhane Milletvekili Yahya Doğanın, Türk
Kızılayının kuruluşunun 141inci yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
YAHYA DOĞAN
(Gümüşhane) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk
Kızılayının kuruluşunun 141inci yılı
münasebetiyle gündem dışı söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği
gibi 11 Haziran 1868 yılı Kızılayın kuruluş
yıl dönümüdür. Geçen yüz kırk bir yıl içerisinde
Kızılay birçok hayırlı hizmetlere imza
atmıştır. Kızılay, yaptığı kamu
hizmetleriyle sürekli göz önünde olan ve son dönemlerdeki
yapılanmasıyla ve hizmetleriyle de ülkemiz için övünç
kaynağı hâline gelmiş güzide bir kuruluşumuzdur. Her türlü
felaket hâlinde ilk sorulan Acaba Kızılay bölgeye ulaştı
mı? olmaktadır.
Bunun
yanında, Türk Kızılayı verdiği sağlık
hizmetleri ve özellikle ülkemizde ciddi sorun olan kan
bağışı ve hastalara kan ve kan ürünlerinin temini
bakımından da ülkemizde önemli bir vazifeyi yerine getirmiştir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Kızılayın
üstlendiği birçok görev olmasına rağmen aklımıza hep
felaket anlarında gelmektedir. demiştik. Özellikle 1999 Marmara
depremi esnasında, maalesef, diğer birçok kuruluşumuz gibi
Kızılayın da kendisinden bekleneni yerine getiremediği
görülmüş ve haklı şöhreti zedelenmiştir ve birçok sert
eleştirilere sebep olmuştur. Bunu anlatmamın sebebi o
tarihlerdeki Kızılay ile bugün gelinmiş olan seviye
arasında bir mukayese yapmaktır.
1999 depreminden
sonraki Kızılay ile yeni yapılanmasını
tamamlamış olan Kızılay arasındaki fark Doğu
Asyadaki Tsunami felaketi ve Pakistan depremi sırasında ortaya
çıkmıştır. Türk Kızılayı orada
gösterdiği performans ile haklı bir gurur kaynağımız
olmuştur. Ülkemiz ve insanımızın çok iyi birer elçisi
olarak görev yapmış ve gerçekten oradaki ihtiyaç sahiplerine
milletimizin uzattığı şefkat eli olmuştur.
Kızılayın
yardımları ile bugün dünyanın dört bir yanında
insanların yüzü gülmektedir. Dünyanın birçok köşesindeki muhtaç
insanların elinden ilk tutan bizim Kızılayımız
olmaktadır. En son Gazzeye yönelik saldırılarda Kızılayın
oradaki çaresiz insanlara yaptığı yardımlar hepimizin
hafızasındadır.
Türk
Kızılayı, ulusal ve uluslararası insani yardım
faaliyetlerinde -özellikle 2001 yılından bu yana- Türk milletinden
aldığı güç ve destekle yürüttüğü tüm
çalışmalarında öncelikle insan onurunu korumaya özen
göstermiştir ve çoğu bizim haberimiz olmadan, Kızılay,
dünyanın birçok kesiminde ihtiyaç
sahiplerine yardım elini uzatmaktadır. Bugün, Pakistan,
Filistin, Endonezya, Lübnan, Sudan, Çad, Türk cumhuriyetleri, Kosova,
Makedonya, Bosna-Hersek, Moldova, Irak, Gürcistan, Tacikistan, Çin, Yemen,
Kıbrıs, Myanmar ve Somalide Türk Kızılayı yardım
götürmeye devam etmektedir. İnsani yardımların uzun vadede
ülkemiz için çok önemli siyasi ve ekonomik sonuçlarının
olacağı da açıktır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün Kızılay biraz önce
değindiğimiz sağlık hizmetlerini 2.330 kişiyle
vermektedir. Kanımca kuruluşundan bu yana birçok gelişmeler
olmuş, Türkiye sağlık alanında hayli mesafe kat
etmiştir. Zaman kısa olduğu için detaylarına girmek
istemiyorum. Kızılayın sağlık hizmetlerinden
çekilerek, bu kuruluşların işletmesini Sağlık
Bakanlığına devrederek özellikle güvenli kan temininde, kan
bankacılığında kalması sanki daha doğru olur
kanaatindeyim. Bu konuda çalışmaların
başlatılması yerinde olacaktır.
Kızılayla
ilgili olarak bir husus da şudur: Bu kuruluşumuz şeffaf,
kendisini yenileyen, yeniliklere açık bir şekilde
çalışmalıdır. 1999 depreminden sonraki zedelenen
şöhretin yerine getirilmesi, yenilenmesi kolay olmamıştır.
Temennimiz bundan sonra da bu tür yardım kuruluşlarının
gerekli özeni ve hassasiyeti göstermeleridir.
Burada,
Kızılayı dünyada yüzümüzü ağartan noktaya getiren
yöneticilerini kutluyor, hepimizi Kızılaya destek için duyarlı
olmaya çağırırken yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Doğan.
Gündem
dışı üçüncü söz, İslami holdinglerle İhlas Finans
mağdurlarının durumu hakkında söz isteyen Kütahya
Milletvekili Sayın Alim Işıka aittir.
Buyurun
Sayın Işık. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
3.-
Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, İslami holdingler ve
İhlas Finans mağdurlarının durumlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
öncelikle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Kamuoyunda
İslami holdingler olarak bilinen holdingler ve İhlas Finans
mağdurlarının durumları hakkında gündem
dışı söz almış bulunmaktayım.
Bu konu özellikle
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 22nci Dönem çalışmaları
kapsamında, bazı girişimcilerce holding adı altında
gerçekleştirilen izinsiz halka arz yoluyla tasarruf sahiplerinin
mağduriyetine yol açılmasının neden ve sonuçlarıyla bu
süreçte SPKnın sorumluluğunun araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilen önergeler üzerine Meclis
araştırması komisyonu kurulmuş, ancak o günden bugüne ne
yazık ki çözülememiş bir konudur. Söz konusu komisyon tarafından
hazırlanan 1061 sıra sayılı Rapor Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 11/4/2006 tarihli 86ncı Birleşiminde
görüşülmüştür. Söz konusu raporda 500 bin dolayında
vatandaşımızın 10 milyar avroya varan tasarrufunun yok
edilerek yurt içi ve dışında çok sayıda
vatandaşımızın mağduriyetine yol açtığı
belirtilen bu şirket ve holdinglerle ilgili işlem yapılması
gerektiği ortaya konmuştur.
Aynı
şekilde, kamuoyunda İslami holdingler olarak bilinen holdinglerle
ilgili faaliyetlerin araştırılması için kurulan bu Meclis
araştırma raporunda, özellikle yurt dışında
çalışan işçilerimizden toplanan dövizlerin yurt içine
sokulması ve değerlendirilmesi konusunda devletin yapması
gereken düzenlemeleri yapmadığı, Türk Ticaret Kanunu
esaslarına göre kurulan şirket ve holdinglerin yeteri kadar
denetlenmediği, denetlenen şirket ve holdingler arasında ise ayrım
yapıldığı, devletin, halkın faizsiz fon ve ortaklıklarda
para değerlendirme arzusunu görmezlikten geldiği yönünde iddialara da
yer verilmiştir.
İşte bu
konu ve iddialarla ilgili olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Sayın Başbakanın
cevaplandırması talebiyle yazılı olarak sunmuş
olduğum 7/7480 ve 7/7479 sayılı yazılı soru
önergelerime şu güne kadar cevap alınamamış ve bu önergeler
zamanında cevaplandırılmadığı için sadece gelen
kâğıtlar listesinde yayınlanabilmiştir.
Bu konuyla ilgili
olarak,
1- Aradan geçen
yaklaşık üç yılı aşkın süredir Hükûmetçe ne
yapılmış ve hangi tedbirler alınmıştır?
2- Mağdur
edilen vatandaşlarımızın kayıplarıyla ilgili
olarak Hükûmetinizce hangi tedbirler alınmış ya da
alınmaktadır?
Bir diğer
konu, bu kayıpların önüne geçilememesinin sebepleri nelerdir?
Yaşanan mağduriyetlerde SPK ve Hazine tarafından zamanında
alınmayan tedbirlerin etkisi olmuş mudur?
Çok sayıda
vatandaşımızın mağduriyetine yol açan şirket veya
holdinglerin dolandırıcılık suçuyla
cezalandırılmaları konusunda bir girişimde bulunulmuş
mudur? Bulunulduysa, kaç şirket veya holding bu kapsama
alınmıştır? Şirket veya holdingler
cezalandırılmış mıdır? Bunlar hangileridir?
Yine, bu
paraları toplarken kimler öncülük etmiş ve bu paraların
toplanmasında kimler aktif rol almıştır? Bu kişiler
şimdi hangi görevlerde bulunmaktadır? Bunların mutlaka
cevaplandırılması gerekmektedir.
Diğer
taraftan, raporda, 78 adet şirkette yapılan denetimler sonucunda SPK
tarafından tespit edilen kanuna aykırı 141 fiil nedeniyle 131
suç duyurusunda bulunulduğu ifade edilmiş, buna rağmen
bunların sonucunun ne olduğu yine bilinmemektedir. Bu uygulamalar
SPKnın kamu vicdanında yara almasına yol açmış
mıdır?
Yine, Hükûmetçe
bu konuda 23üncü Dönemde neler yapılması gerekmektedir? Bu konuda
hangi aşamaya gelinmiştir?
Bir diğer
konu, yine birçok vatandaşımızın, binlerce
vatandaşımızın mağdur edildiği İhlas Finans
konusudur. Bilindiği gibi, 2001 yılında BDDK tarafından
faaliyetleri durdurulan İhlas Holding yönetimindeki İhlas Finans
Kurumundan alacağı olan binlerce vatandaşımızın
mağduriyetleri hâlen devam etmektedir. Söz konusu kurum yetkililerinin tüm
borçlarını beş yıl içinde ödeyerek tasfiye
işlemlerinin tamamlanacağı ve TMSF yetkililerinin bu konuda
açıkça hortumlama olduğu yönünde basına ve medyaya da
yansıyan beyanatlarına rağmen hâlâ paralarını alamayan
çok sayıda vatandaşımızın durumunun ne
olacağı belirsizliğini korumaktadır. Bu konuda İhlas
Finans Mağdurları adında bir İnternet sitesi dahi oluşturulmuş
ve binlerce vatandaşımız mağduriyetlerini bu siteler
aracılığıyla paylaşmaktadır.
Yine, bu konuyla
ilgili olarak İhlas Finansın TMSF gözetimindeki tasfiye sürecinin ne
aşamada olduğu bilinmemektedir. Bu sürecin yavaş
işlemesinin gerekçeleri anlaşılamamaktadır.
SPK
tarafından hazırlanan ön tespit raporunda
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
ALİM
IŞIK (Devamla) Teşekkür ediyorum Başkanım.
İhlas
Grubu, İhlas Finans ve bayiler arasında üçlü bir saadet zinciri
kurulduğuna işaret edildiği iddiaları doğru mudur? Doğruysa
bu zincirin kırılması konusunda hangi yasal tedbirler
alınmıştır ya da alınmaktadır? Hükûmetinizce
İhlas Finans mağdurlarının mağduriyetlerinin
giderilmesine yönelik olarak ne gibi çalışmalar
yapılmış ya da yapılmaktadır? Bu konuda yasal bir
eksiklik var mıdır? Varsa şimdiye kadar bu eksiklik neden
giderilmemiştir? Bu soruların cevapları mutlaka verilmelidir.
Bu vesileyle,
huzurunuzda Sayın yeni Adalet Bakanımıza teşekkür ediyorum.
Adalet Bakanına sormuş olduğum bu kapsamdaki bir önergenin
cevabını da bugün almış bulunmaktayım. Son cümlesini
sizlerle paylaşmak istiyorum: Kurulca çeşitli tarihlerde
gerçekleştirilen denetim çalışmaları sonucunda, bugüne
kadar Kurula kayıt yükümlülüğüne uymaksızın halka arzda
bulunulması sebebiyle toplam 201 suç duyurusunda bulunulduğu;
açılan davalar üzerine yapılan yargılamanın sonucunda 75
kamu davasında, 4616 sayılı Kanun uyarınca erteleme
kararı
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİM
IŞIK (Devamla) Son cümlemi tamamlamama müsaade ederseniz Sayın Başkan
47 kamu
davasında, ilgililer hakkında mahkûmiyet kararı, 16 kamu
davasında da, beraat kararı verildiği;
Bildirilmiştir.
denilmektedir.
Bunu da, bu
vesileyle, huzurlarınızda sizlerle paylaşıyor, hepinize
saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Işık.
Sayın Vural
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkanım, yerimden, bu konuyla ilgili
kısa bir izahatta bulunmak istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın gündem dışı konuşmasına
ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, çok önemli bir konu aslında. Türkiye Büyük Millet
Meclisi bu konuda bir araştırma komisyonu kurdu. Maalesef, bu
araştırma komisyonunun önerilerinin hiçbiri Hükûmet tarafından
yerine getirilmedi. Gönül isterdi ki, Hükûmet böyle bir konu hakkında
yaptıklarını bu gündem dışı konuşma
vesilesiyle Parlamentoyla paylaşır çünkü Türkiye Büyük Millet
Meclisinin iradesi olan bir araştırma komisyonunun önerileri
olmasına rağmen, Hükûmetin bu konuda tedbir
almadığını görüyoruz. Bu vesileyle, bunu, Parlamentoyla
paylaşmak istedim.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Vural.
2.-
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun, Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın gündem dışı konuşmasına
ilişkin açıklaması
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, tutanaklara geçmesi
için, gündem dışı her konuşmada sayın bakanlar gelip
yanıt verirken, yarım saat konuşurken, bu kadar önemli bir
konuda hiçbir bakanın yanıt vermemesini de yüce Parlamentonun
dikkatine arz ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kılıçdaroğlu.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkanım, kısa bir
açıklama yapabilir miyim?
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Tabii, çok mutlu oluruz.
BAŞKAN
Sayın Canikli, buyurun.
3.-
Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin, Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın gündem dışı konuşmasına
ilişkin açıklaması
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; burada, gündem dışı konuşmalara sayın
bakanlarımız gerektiği zaman çok ayrıntılı ve
doyurucu cevaplar veriyorlar. O açıdan problem yok.
Eğer, biraz
önce Sayın Milletvekilimizin ifade ettiği konu hakkında ise,
bugün şu veya bu nedenle bakanlarımızın bilgi vermemiş
olması bu konuda bir şey yapılmadığı
anlamına gelmez. Önce bunun çok net olarak ifade edilmesi gerekiyor.
Ancak, yine uygun bir zamanda biz de bakanlarımızın bu konuda,
bugüne kadar yapılanlar konusunda bilgi verilmesi yönünde bir talebimiz
olacaktır. Bu çerçevede arkadaşlarımızın görüşünü
de paylaşıyoruz ancak hiçbir şey yapılmadı
anlamına gelmediğinin kayıtlara geçilmesi şartıyla.
Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Gündeme
geçiyoruz.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysal ve 28 milletvekilinin, işsizlik
sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/408)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Krizin
etkilerinin her geçen gün daha fazla hissedildiği ülkemizde, işsizlik
çok yüksek rakamlara ulaşmıştır. Türkiye İstatistik
Kurumu'nun açıklamalarına göre Şubat ayında işsizlik
oranı yüzde 16,1dir. İşsizlik oranı geçen yılın
aynı döneminde yüzde 11,9 olarak, 2009 yılının Ocak
ayında ise yüzde 15,5 olarak açıklanmıştır. Kentlerde
işsizlik oranı 4,7 puan artarak yüzde 18,0e, kırsal alanda ise
3,4'lük bir artışla yüzde 11,9'a yükselmiştir.
Yükselen
işsizlik oranı toplumda da infial uyandırmaktadır.
İşsiz kalan pek çok vatandaşımız, krizin etkilerinin
büyüklüğü nedeniyle geleceğe dair umutlarını da
kaybetmektedir. Hissedilen çaresizlik vatandaşlarımızı
intihara sürüklemektedir. Toplum genelinde hakim olan stres, aile içi
sıkıntılar, geçim sıkıntısı en fazla yoksul
kesimler üzerinde kendisini göstermektedir. Gelir düzeyindeki bozukluğun,
sadece geçim şartlarına değil, kişilerin psikolojileri
üzerinde de son derece olumsuz etkiler yarattığı ortadadır.
Türkiye genelinde
ise geçen yıl aynı döneme oranla 1 milyon 125 bin kişi artarak 3
milyon 802 bine ulaşmıştır. Şubat 2009 döneminde genç
nüfusta işsizlik oranı yüzde 28,6 olarak
hesaplanmıştır. Bu oran 2008 yılının aynı
döneminde yüzde 21,5; Ocak ayında yüzde 27,9 'dur. Özellikle genç
nüfustaki işsizlik oranında yaşanan bu artış dikkatli
değerlendirilmelidir.
Türkiye
İstatistik Kurumunun açıkladığı rakamlar,
işsizliğin çözümsüzlüğe doğru gittiğini
göstermektedir. Artan rakamlar karşısında ise hükümetin
şimdiye kadar somut bir adımı bulunmamaktadır.
Hemen hemen tüm
sektörlerde daralma yaşanmaktadır. Pek çok ilde fabrikalar ya
düşük kapasite ile çalışmakta ya da kapanmaktadır.
Yaşanan daralmanın sonucu da işsizlik oranı her geçen gün
daha da artmaktadır. Rakamsal olarak oranı sağlıklı
bir şekilde tespit edilemeyen kayıt dışı işsizler
de değerlendirildiğinde hala daha bu konuyla ilgili olarak önlem
alınmamış olması kaygı vericidir. İşsizlik
maaşını almanın da zor olduğu bu dönemde, işten
çıkarmalar nedeniyle vatandaşlarımız çok zor günler
yaşamaktadır. Sektörlerde yaşanan daralma ve istihdam
konuları, artık bir kısır döngü içine girmiştir. Bir
an önce müdahale edilerek işten çıkarmaların önlenmesi için
yapılabilecekler tespit edilmelidir. Çünkü işsizlik arttıkça
toplumsal sorunlar derinleşmektedir. Asgari yaşam
şartlarını bile sağlayamayan pek çok insan umutsuzluk
içindedir.
Öncelikle
işten çıkarmaların engellenmesi gerekmektedir. Verilecek uygun
teşviklerle, üretimin devamlılığı
sağlanmalıdır.
Üreticilerin
pazar bulma konusunda yaşadıkları
sıkıntıların giderilmesi için önlemler
alınmalıdır. İşten çıkarmanın son çare
olarak görüleceği şartlar yaratılmalıdır. Genç nüfusta
yaşanan işsizliğin önüne geçebilmek için özellikle gençlere
dönük yeni istihdam alanları yaratılmalıdır. Toplumda, hakim
olan umutsuzluk ve karamsarlığın giderilmesi için ciddi
adımlar atılması gerekmektedir. Bunun için de somut çözüm
önerileri getirilmeli ve bu öneriler ivedilikle uygulamaya
koyulmalıdır.
İşsizliğin
artmasının nedenleri ve işten çıkarmaların engellenmesi
için alınacak tedbirlerin tespiti amacıyla, Anayasanın 98. ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104. ve 105. maddeleri
gereğince meclis araştırması açılmasını arz
ve teklif ederiz. 01.06.2009
1) Çetin Soysal (İstanbul)
2) Tacidar Seyhan (Adana)
3) Tansel
Barış (Kırklareli)
4) Şevket
Köse (Adıyaman)
5) Ramazan Kerim
Özkan (Burdur)
6) Kemal Demirel (Bursa)
7) Tayfur Süner (Antalya)
8) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
9) Ali Rıza
Öztürk (Mersin)
10) Muharrem
İnce (Yalova)
11) Necla Arat (İstanbul)
12) Atila Emek (Antalya)
13) Mevlüt
Coşkuner (Isparta)
14) Mehmet Ali
Özpolat (İstanbul)
15) Ali Rıza
Ertemür (Denizli)
16) Ali
İhsan Köktürk (Zonguldak)
17) Ferit Mevlüt
Aslanoğlu (Malatya)
18) Akif Ekici (Gaziantep)
19) Ali Koçal (Zonguldak)
20) Abdullah Özer (Bursa)
21) Erol
Tınastepe (Erzincan)
22) Gökhan Durgun (Hatay)
23) Hulusi Güvel (Adana)
24) Ahmet Küçük (Çanakkale)
25) Tekin Bingöl (Ankara)
26) Mehmet
Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
27) Gürol Ergin (Muğla)
28) Abdulaziz
Yazar (Hatay)
29) Muhammet
Rıza Yalçınkaya (Bartın)
2.-
Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 21 milletvekilinin, işçi
güvenliği ve işçi sağlığı konusunun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/409)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemizdeki
İşçi Güvenliği ve İşçi Sağlığı
tablosu; tüyler ürperticidir. İş kazalarının ve meslek
hastalıklarının en önemli sonucu; ölüm, ağır
sakatlık, iş göremezlik, meslek hastalıkları gibi insani
kayıplardır. Ölümler; iş kazalarının en
onarılamaz boyutunu oluşturmaktadır. Mevcut üretim
yapısı içinde ölüm olaylarının, birer cinayet olarak
nitelendirilmesi hiç de abartı sayılmaz. Türkiye, İşçi
Güvenliği ve sağlığı yönünden Avrupada 1.lik;
Dünyada 3.lük derecesine sahiptir.
Türkiye'de her
yıl 80 bin iş kazası olmakta, kazalarda 1200-1700 arasında
kişi ölmekte, 2000'i aşkın kişi yaralanmakta,
yaklaşık 2 milyon iş günü kaybı olmaktadır. Bugüne
kadar olan iş kazaları sonucu; 55 bin civarında işçi halen
sürekli iş göremez aylığı almaktadır.
Türkiye'de
iş kazaları ve bunların yol açtığı hastalık
ve ölümlerin bir kısmı; kayıtlara hiç geçmediğinden, bir
kısmı ise, kayıtlara bireysel kaza ve hastalık olarak
geçtiğinden rakamlar; gerçeği yansıtmamaktadır.
İşçiyi sadece bir maliyet unsuru olarak gören zihniyet, maliyetleri
düşürmek için iş güvenliği önlemlerini gevşetmekte ve temel
işçi sağlığı koşulları yok sayabilmektedir.
İş
kazaları; basit bir sağlık sorunu veya üretime ilişkin
teknik bir mesele olarak görülemez. İş kazası; insanla ilgili
sosyal yanı ağır basan bir sorundur. İşçiler; iş
kazalarının nedeni değil, korumasız tarafıdır.
İşçi; üretim sürecinin parası ödenerek kolayca bulunabilen adeta
teknik bir unsuru haline getirilmiştir. İşçinin değeri;
emeğinin fiyatı ile ölçüldüğünden, işçinin bir insan olarak
taşıdığı yaşama hakkı bu üretim sürecinde
dikkate alınmamaktadır.
Üretim sürecinin
merkezine insan-işçi konulmadığı ve işçi
sağlığı sorunu, toplumun genel
sağlığının bir parçası olarak görülmediği
sürece, sorun yanlış bir temelde tartışılıyor
demektir. O halde iş kazası ve meslek hastalıkları,
sosyallikten soyutlanarak teknik bir sürecin yol açtığı
sağlık sorunları olarak görülemez.
Sorunun sosyal
bir zemin temelinde tanımlanması ve tartışılması
gerekir. İşçiyi, üretim sürecinin teknik bir girdisi olarak gören
üretim için üretim anlayışı ile sorun çözülmez. Türkiye'de
bugüne kadar üretim, işletme çıkarları ve bireysel
çıkarlar, her zaman iş güvenliği ve sağlığı
sorunundan önce gelmiştir. AKP iktidarı döneminde, iş
güvenliği ve sağlığına hiçbir önem ve öncelik
verilmediğinden sorun daha da büyümüştür.
AKP
iktidarında uygulanan neo-liberal iktisat politikalarında;
özelleştirme, taşeronlaştırma, işletme kârları,
ihracat ve benzeri olgular, temel başarı ölçütleri olarak
benimsenmiş, hiçbir şekilde bu unsurların arka planındaki
üretici emeğe yani işçilere, yer verilmemiştir. İş
kazası ve meslek hastalığı riski altında
çalışan işçinin sağlığının
korunması ve sürdürülmesi; onun sosyal bir varlık olarak görülmesi
ile işçinin, insan olarak kabulüyle sağlanabilir. Böyle bir
anlayış, sorunun ana noktasını oluşturmaktadır.
Hiçbir iş;
güvenlik önlemleri almadan yapılacak kadar acil değildir.
anlayışından hareketle iş kazalarının ve meslek
hastalıklarının oluşu ve artmasının temel
nedenlerinin tespiti, yasal ve teknik eksiklikler, ülkedeki demokrasinin
gelişmesinin ve güçlenmesinin etkileri, özellikle
taşeronlaştırma ve sendikasızlaştırma
politikalarının, ekonomik kriz ve işsizliğin
artmasının; iş güvenliği ve sağlığı
konusuna etkilerinin saptanması, iş kazaları ve meslek
hastalıkları oranı yönünden ülkemizin, dünya ülkeleri
arasındaki sırası ve bu oranların yüksekliğinin
nedenlerinin, iş kazası ve meslek hastalıklarının ülke
ekonomisine getirdiği toplam yükün tespiti, ülkemizde yaşanan iş
kazaları ve meslek hastalıkları oranının,
gelişmiş ülkelerdeki düzeylere indirilmesi için alınması
lazım gelen önlemlerin tespit edilmesi ve iş kazaları ve meslek
hastalıkları konusunda sürdürülebilir ulusal politikaların
oluşturulmasını sağlayacak yasal düzenlemelere zemin
oluşturacak objektif bilgilerin saptanması amacıyla
Anayasanın 98. ve Meclis İç Tüzüğünün 104 ve 105. maddeleri
uyarınca Meclis araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Ali Rıza
Öztürk (Mersin)
2) Tekin Bingöl (Ankara)
3) Kemal Demirel (Bursa)
4) Ali Oksal (Mersin)
5) Gökhan Durgun (Hatay)
6) Osman Kaptan (Antalya)
7) Atila Emek (Antalya)
8) Tansel
Barış (Kırklareli)
9) Şahin
Mengü (Manisa)
10) Fuat Çay (Hatay)
11) Halil
Ünlütepe (Afyonkarahisar)
12) Muharrem
İnce (Yalova)
13) Gürol Ergin (Muğla)
14) Ergün
Aydoğan (Balıkesir)
15) Turgut Dibek (Kırklareli)
16) Nesrin Baytok (Ankara)
17) Abdulaziz
Yazar (Hatay)
18) Ali Rıza
Ertemür (Denizli)
19) Mehmet Ali
Özpolat (İstanbul)
20) Mevlüt
Coşkuner (Isparta)
21) Ramazan Kerim
Özkan (Burdur)
22) Ahmet Küçük (Çanakkale)
3.-
Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 19 milletvekilinin,
şaraplık üzüm yetiştiriciliğindeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/410)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkiye; üzüm
üretiminde geniş bağ alanlarına sahip olması, üretilen
şaraplık üzümün çeşitliliği ve niteliği
bakımından dünyanın sayılı ülkeleri arasında
bulunmaktadır. Şaraplık üzüm üretiminde Ülkemiz, İspanya,
Fransa ve İtalya'dan sonra 4. sırada yer almaktadır. Yaş
üzüm üretimi yaklaşık 4
milyon ton olmasına karşın, bu miktarın ancak % 2si
şarap üretiminde değerlendirilmektedir. Bu oran, adı geçen
ülkelerde % 90'a ulaşmaktadır. 150 milyar dolar büyüklüğündeki
şarap dış satımında Türkiye'nin payı 4 milyon
dolar civarındadır.
Mevcut
potansiyelimizin saptanarak etkin ve verimli şekilde
değerlendirilmesi için siyasi iktidarlara göre değişmeyen bir
devlet politikası derhal oluşturulmalıdır.
Oluşturulacak politikalarda, başta üzüm yetiştiricilerimiz ve
sanayicilerimiz olmak üzere, sektörlerde yer alan çalışanların
ve gerekli teknik elemanlar için bilimsel ve istenilen nitelikte üretim için
eğitim mutlaka yer almalıdır.
Bağcılığın
ve şarap işletmelerinin sorunları bilinmektedir. Gerekli
destekleme, yönlendirme ve gerekli yasal düzenlemeler bir an önce
yapılmalıdır. Mevcut uygulamalar, sektörün
yaşadığı sorunların çözümü noktasında ve bu
alanlardaki mevcut potansiyelimizin AB sürecinde ve Dünyadaki gelişmeler
karşısında, sektörün sürdürülebilirliğini, geleceğini
ve rekabet şansını tehlikeye atmaktadır.
Ülkemizin,
yaş üzüm üretimi için uygun toprak ve iklime sahip olması ve çok
büyük bir ülkesel avantajımızdır. Ancak şaraplık üzüm
çeşitlerinin istenilen miktar ve kalitede bulunmaması da başka
bir gerçektir. Şarapçılığa uygun üzüm türlerinin bölgesel
tespiti yapılarak kaliteli şarap üretimine elverişli
çeşitlerin üretiminin artırılması gerekmektedir. Ülkemizde
hâlâ şarap üretimi ile ilgili, coğrafi bölge tanımı tam
olarak yapılmamıştır.
Bugün dünya
şarap pazarında pay sahibi birçok ülke, gerekli üzümü
dışarıdan alırken, ülkemiz dünyanın 4.
bağcılık ülkesidir. Ama bu zenginliğimizi geliştirecek
mevcut ulusal politikalarımız ve hedefimiz yoktur. Bir taraftan
şarap üreticisi yüksek vergilerle
sıkıştırılırken, bir yandan da
bağcılığımız kendi hâline
bırakılmaktadır. Bugün ülkemizde neredeyse
şarapçılığa ideolojik bir yaklaşımla
bakılmakta olup satış ve tüketim yerleri
kısıtlanmaktadır. Şarap sektörü
cezalan-dırılmaktadır.
Ülkemizde modern
bağcılık ve kaliteli üzüm üretimi için, üretici desteklenmeli,
teşvik edilmeli, yönlendirilmeli ve eğitilmelidir.
Bağcılık geliştikçe kaliteli şarap üretimi de
gelişecektir. Şarap sanayisi modern makinelerle donatılarak
şarap üretimi için, en modern teknikler uygulanmaktadır. Şarap;
kalitesine, üzümüne, bağına ve bölgesine göre
markalaşmaktadır. Bu markalaşmayı sofra şarabından
kaliteli şaraba geçiş olarak da adlandırmak olasıdır.
Türkiye Şarap Üretimini Geliştirilmesine Etkili Olan
Başlıca Faktörler; üzüm fiyatları, girdi fiyatları,
şarapçılıkta vergilendirme, pazarlama ve organizasyon, ileri
teknoloji seçimi ve eğitim, çeşitlere uygun yer ve yöney seçimi ve
çeşitlere uygun kültürel işlemlerin seçimidir.
İçki
ruhsatının İçişleri Bakanlığından
alınarak Belediyelere verilmesi, bu ruhsatın her yıl yenileme
zorunluluğunun olması, İnternet üzerinden şarap
satışının yasaklanması da şarap üretimini ve
satışını azaltmakta ve kayıt dışı
ekonomiyi teşvik etmektedir. Önümüzdeki yıllarda küresel
ısınma ile değişmesi tahmin edilen dünya ikliminden, mevcut
bulunan bağ alanları olumsuz yönde etkilenirken, bazı bölgeler
bulundukları konum itibarıyla bağcılık için daha
elverişli hâle gelecektir. Avrupa'daki şaraplık üzüm üretimi
yapılan bağlar dünyadaki şaraplık bağların
yaklaşık % 45ini; üretimin ise % 60'ını
oluşturmaktadır. Küresel ısınmanın gelecekte Avrupa
ülkelerinde ortaya çıkaracağı olumsuzluklar sebebiyle
şarapçılık sektöründe bir boşluk yaşanacaktır.
Ulusal bağ
alanlarımızın tümü henüz tam kayıt altına
alınamamış olup, bağ alanlarının yer
aldıkları bölgelerin klimatolojik koşulları ve toprak
yapısının bilimsel incelemeleri
tamamlanamamıştır. Hangi bölgede en iyi hangi üzümün
yetişeceği, OIVin (Organisation İnternationale de la Vigne et
du Vin-Uluslararası Bağ ve Şarap Örgütü) öngördüğü tarzda
bağ kurma, bakım yöntemleri ve üretim usulleri üreticilere
gereğince aktarılamadığından, önemli şarap
üretici AB ülkelerinin yıllardır benimsediği Kökeni Kontrollü
İsimlendirme Sistemi henüz Türkiye'de yeterince uygulanmamakta, bu
olumsuzluk ise Türkiye şaraplarının iç ve dış
piyasalarda BB kalite şarapları ve coğrafi işarete sahip
sofra şarapları karşısında rekabet gücünü
zayıflatmaktadır.
Ülkemizde
sürdürülebilir şarap tüketim kültürü olmadığı, bu konuda
yanlış, yetersiz bilgi ve yaklaşımlar olduğu bir
gerçektir. Ülkemizde bağcılığın geliştirilmesi,
bağcılığın daha bilinçli yapılabilmesi, kaliteli
üzüm yetiştirilmesi için yapılması gerekenlerin tespiti, üzüm
yetiştiricilerinin ve şarap üreticilerinin
karşılaştığı sorunlar ve şarabın
pazarlanmasında yaşanan sorunların saptanması ve bu
sorunların ivedilikle giderilmesi, bu sektörde istihdamın
artırılması, daha kaliteli şarap üretimi ve dış
satımında daha büyük pay sahibi olmak için alınması
lazım gelen önlemlerin saptanması için Anayasanın 98 ve Meclis
İç Tüzüğünün 104. maddeleri uyarınca Meclis
araştırması yapılmasını saygıyla dileriz.
08.06.2009
1) Ali Rıza
Öztürk (Mersin)
2) Tekin Bingöl (Ankara)
3) Ali Oksal (Mersin)
4) Kemal Demirel (Bursa)
5) Gökhan Durgun (Hatay)
6) Osman Kaptan (Antalya)
7) Atila Emek (Antalya)
8) Fuat Çay (Hatay)
9) Şahin
Mengü (Manisa)
10) Halil
Ünlütepe (Afyonkarahisar)
11) Gürol Ergin (Muğla)
12) Tansel
Barış (Kırklareli)
13) Ergün
Aydoğan (Balıkesir)
14) Turgut Dibek (Kırklareli)
15) Nesrin Baytok (Ankara)
16) Abdulaziz
Yazar (Hatay)
17) Ali Rıza
Ertemür (Denizli)
18) Mehmet Ali
Özpolat (İstanbul)
19) Mevlüt
Coşkuner (Isparta)
20) Ramazan Kerim
Özkan (Burdur)
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1nci sırada
yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada
yer alan, Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı
Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı
ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
2.-
Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/607)
(S. Sayısı: 408) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Geçen
birleşimde tasarının maddelerine geçilmesi kabul edilmişti.
Şimdi, temel kanun olarak görüşülmesi
kararlaştırılmış bulunan kanun
tasarısının birinci bölümünün görüşmelerine
başlıyoruz.
Birinci bölüm 1
ila 16ncı maddeleri kapsamaktadır.
Birinci bölüm
üzerine söz isteyen ilk grup Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
İzmir Milletvekili Sayın Mehmet Ali Susam. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakika.
Buyurun.
CHP GRUBU ADINA
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı
Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısının birinci bölümünde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, ihracatçıların Türkiyede uzun dönemdir bir yasal
düzenlemeye ihtiyaçları vardı. Yasanın iptal edilmesi ve bu
anlamıyla yeni bir düzenleme gerektirmesi nedeniyle Komisyonumuzda
ihracatçıların yeni bir düzenlemeye tabi tutulması için bir
çalışma yaptık. Bu çalışma sırasında,
özellikle de hem alt komisyon hem Komisyonumuz, ihracatçılığın
önemine inanmış bir anlayışla ihracatçıların
örgütlü bir gücünün oluşturulması ve Türkiye ihracatının
ileri boyutta artırılması için onlara her türlü yasal
desteği verme anlayışı içerisinde olmuştur.
Bu kanun
tasarısı hazırlanırken Cumhuriyet Halk Partisi olarak temel
bakışımız bu olmuştur ancak burada ikinci bir temel
yaklaşımımız olarak, demokratik bir yasal düzenlemenin
yapılması noktasında elimizden gelen katkıyı koymaya
çalıştık ve bu konuda alt komisyonda görevli olan
arkadaşlarımız da iyi bir çalışma yaparak demokratik
olmasına özen gösterdikleri bir kanun tasarısını
hazırlayıp önümüze getirdiler ancak, üst komisyonda konu
konuşulurken -özellikle Dış Ticaret
Müsteşarlığından gelen- Parlamentoya gelmeden önce
komisyonda değişiklik önergeleri, gerçekten bu yasanın
demokratik işleyişine müdahale şeklindeydi.
Değerli
arkadaşlarım, ihracatçılık bir meslek değil, bir kamu
kuruluşu da kamu kurumu niteliğindeki bir meslek örgütü şeklinde
bir örgütlenme de talep etmiyorlar ama ihracatçılık bir gerçek,
örgütlü bir yapıları var, uzun yıllardır bu konuda
çalışıyorlar. Şimdi, geçmişte
alışılmış bir alışkanlık var,
Dış Ticaret Müsteşarlığı, bu kuruluşu kendi
istediği noktada ve yetkiler kendi elinde olarak yönetmek istiyor. Bizim anlayışımız
ise toplumda ihracatçılık gibi bir konuda demokratik
mekanizmanın ve katılımcılığın da içinde
olduğu bir yasal düzenlemeyle yeni bir sivil toplum örgütlenmesi yaratmak
şeklinde olmalıdır. Her ne kadar ihracat Dış Ticaret
Müsteşarlığının işidir diye baksalar da ihracatı
bugün bu noktalara getirenler, elinde çantasıyla dünyanın her noktasına
gidip Türk ürünlerini satmak için gayret sarf eden ihracatçıların
getirdiği çabayla 130 milyar doların üzerine çıkabilmiş bir
olaydır. Ancak, ihracatın daha iyi noktalara gidebilmesi için,
ihracatçının hem örgütsel yapısının hem ihracatın
küçük işletmeler düzeyinde niteliğinin daha katma değeri yüksek,
daha ülke insanının ürettiği ürünleri dünya pazarlarında
satabilen, ithal ikamesinden sonra ithalata dayalı bir ihracatı
içermeyen ve bilgi çağının gerektirdiği bir ihracatçı
anlayışına ihtiyacımız var. Maalesef, Türkiye'nin 130
milyar dolar civarındaki ihracatının yaklaşık yüzde
70i beş tane ürün dalından oluşmaktadır. Bunların
başında da otomotiv sektörü birinci gelmektedir. Otomotiv sektöründeki
ihracatın da maalesef ithalata dayalı bir ihracat olması ve
katma değerinin düşük olması, bizim üzerinde uzun bir dönem
düşünmemiz gereken bir olaydır. Türkiye, otomotiv üssü olabilir ama
bu noktada yerli üreticinin özendirilmesi ve otomobil parçalarında ciddi
şekilde yerli malı ürün sayısının
fazlalaştırılması önemlidir. Maalesef, bugün Türkiyedeki
ihracat mantığında bu eksiklik kendini göstermektedir.
İhracatçı
birliklerinin kuruluşunda onlara tüm desteğimizi verirken temel
amacımız şudur: Dünyada artık mal üretmek kolay hâle
gelmiştir bilgi çağında. Önemli olan, pazara hâkim
olmaktır; önemli olan, pazarda malını satabilmektir, pazar
hâkimi olmaktır. Onun için, pazara hâkim olabilmede ihracatçıya büyük
bir destek vermek ve ihracatçının önünü açmak lazım. Maalesef,
bugün bu anlayışı hayata geçirme noktasında, geçmiş
yedi yıllık iktidar döneminde çok ciddi şekilde
başarılı bir uygulama gösterildiğini söylemek mümkün
değildir.
Diyebilirsiniz ki
bizim ihracatı aldığımız rakamla geldiğimiz rakam
arasında büyük farklılıklar var, ama ihracatta, ithalata
dayalı bir ihracat yaptığınızı hiçbir zaman
unutmayacaksınız. Türkiye'nin beklediği hedef, kendi ürünleriyle
katma değeri yüksek bir ihracat yapabilmektir. Bu anlamıyla biz
bugünkü görüşülen yasa tasarısında bu anlayışa büyük
önem verdik. İhracatçı birliklerinin önünün açılmasını
da bunun için istiyoruz. Bürokratik bir anlayışla yapılan ve
bürokratik bir anlayışla yönetilen bir kurumsallaşma, bir yasal
düzenleme hiçbir zaman ihracatın istediğimiz noktaya çıkmasını
getirmez.
Değerli
arkadaşlarım, bakın, Hükûmetin bu yılki ihracat hedefi
maalesef iki kere revize edilmek zorunda kalmıştır. Buna gerekçe
olarak, dünya piyasalarındaki krizi ve bu kriz nedeniyle dünyadaki ticari
hacimdeki daralmayı gösterebilirsiniz
ama bu konudan bizim çıkarmamız gereken birinci ders:
Eğer ülkeniz ithalata dayalı bir ihracat yapmıyorsa, ürünleriniz
kendi ülkenizin kaynakları ve kendi küçük işletmelerinizin
dinamizmiyle oluyorsa, dünya pazarlarındaki daralmayı da
aşabilecek çeşitli yöntemler bulunabilir.
İhracatçılar
Meclisinin son dönemdeki bilimsel araştırmaya önem veren ve bu
noktada çeşitli danışmanlık hizmetleri alarak Türk
ihracatının geleceğini tayin etmeye çalışan bilimsel
çalışma anlayışı bu anlamıyla takdire
değerdir ama Hükûmet tarafından ihracatın yerli ve katma
değeri yüksek ürünler, teknolojik niteliği yüksek ürünler
dalında olmasını teşvik etmek önemlidir ama aynı
zamanda ihracatçı sayısını artırmaya da
ihtiyacımız var. Türkiyede, gelinen nokta itibarıyla, ihracatçı
sayısı yeterli noktada değil. Özellikle küçük ihracatçı
noktasındaki kişilere verilen desteğin, tarım
ihracatına ve madencilik sektörüne Türkiyede verilen desteklerin yeterli
olmadığının da altını çizmek lazım.
Değerli
arkadaşlarım, bu anlayışla, geçen yıl 130 milyar
doların üzerine çıkan ihracat bu yıl Hükûmet tarafından
revize edilmiş, 90 milyar dolar civarlarında ihracat yapmak
hedeflenmektedir. İhracatta bu düşüşle birlikte, az önce
söylediğim gibi, ithalatta da ciddi bir düşüş vardır.
İşte, ithalatla ihracat arasındaki dengenin bu şekilde
olmasının altında yatan neden, Türkiyede ithalata dayalı
bir ihracatın olmasıdır. Bu öyle bir noktaya gelmiştir ki
Türk sanayisinin geleceği açısından ciddi bir tehlike arz
etmektedir. Türkiye'nin, ithalatın bu kadar yüksek oranda olduğu bir
ihracat sistemi yerine, kendi ürünlerini bu noktada yapabilen, üretebilen bir
teşvik sistemine ihtiyacı vardır.
Değerli
arkadaşlarım, maalesef, Türkiyede bu noktada verilen desteklerimiz
ve ARGE çalışmalarımız hep büyük sayıdaki
işletmeye verilme anlayışıyla Hükûmet tarafından
götürülmüştür.
Bakın, ARGE
çalışmalarındaki destek, büyük oranda ihracat desteklerinde 50
tane eleman çalıştıran büyük firmaların Türkiyeyi bir ARGE
üssü hâline getirmelerini teşvik etmek üzere olmuştur ama ihracatın
ARGE çalışmalarındaki desteklerini artırmak ve ihracatın
bu anlamıyla katma değerini yükseltme noktasında verilen
teşvikleri Türkiyede
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
MEHMET ALİ
SUSAM (Devamla)
incelediğiniz ve irdelediğiniz zaman bunun da çok alt limitlerde olduğu
açıktır. Biz bu yasal düzenlemeye bu anlayışla Türk
ihracatının katma değeri yüksek, Türk KOBİlerinin
lokomotif olduğu, dünyada cari açık vermeyen ülkelerin
KOBİlerini ihracatçı yaparak büyümelerini gerçekleştirdiği
ve bunun da ihracatçı firmalarımızın
sayısının ve gücünün artırılmasıyla örgütlü
yapısının desteklenmesiyle olacağı inancıyla bu
yasaya Cumhuriyet Halk Partisi olarak destek verdik ve demokratik bir yasa
olarak çıkmasını, Bakanlık ve
Müsteşarlığın daha çok, müdahale etmeden ona destek veren
bir anlayışla ilişkilerini oluşturmalarına destek
veren bir anlayışla yaptık.
Bu yasanın
bu anlamıyla hayırlı uğurlu olması ve
ihracatımızı geliştirmesini diliyorum. Bu
anlayışla, yasanın kabul oyu vererek kısa sürede geçip sorunun çözülmesine ve
ihracatçılarımızın yasaya kavuşmasına imkân
sağlayacağız.
Bu
anlayışla huzurlarınızı bir kez daha saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Susam.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Denizli Milletvekili Sayın Emin Haluk
Ayhan.
Süreniz on
dakika.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 408 sıra
sayılı Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı
Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısının birinci bölümü hakkında Milliyetçi Hareket
Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tasarının
geneline ilişkin grubumuz adına konuşan Sayın
Işık, tasarı hakkında grubumuz görüşlerini dün sizlere
aktardı.
İhracatçılarımız
bugün 13 genel sekreterlik bünyesinde 59 adet birlik ile faaliyetlerini
sürdürmektedir. 23 ayrı sektörde ihracatçılarımız
teşkilatlanmış vaziyettedir.
Görüşülmekte
olan birinci bölümde, organizasyonun oluşumu, gelirleri, teşkilat
yapısı, Birlik üyelerinin üyeliğinin sona ermesi, toplantı
usul ve esasları gibi hususlar düzenlenmektedir. Esasen bu kanun,
Danıştayın Anayasa Mahkemesine yaptığı
başvuru ve hâlen davanın derdest olması nedeniyle gündeme
gelmiştir.
Bürokraside
hizmet yaptığımız dönemde, bir süre sorumluluğunu
birlikte paylaştığımız
ihracatçılarımızın gayretlerini ve
karşılaştığı güçlükleri aşma konusundaki
yaklaşım ve başarılarını her zaman takdirle
izlemişimdir. İhracatçılar hiçbir zaman zorluktan gerçekten
yılmazlar. Siyasetin, bürokrasinin, hukukun
değiştirilememesinden kaynaklanan problemlerin ortaya
çıkardığı zorluklar, hizmet sektörünün ortaya çıkardığı
problemler hep birer handikaptır ihracatçılar için.
İhracatçılar
veya temsilcileri, haftanın mutlaka birkaç gününü hâlâ Ankarada
geçirmektedirler. Üç gündür buradalar, bu tasarının
yasalaşması için işi gücü bırakıp lobi faaliyeti
yürütüyorlar.
Son yıllarda
büyük mücadeleler sonucunda önemli bir ivme kazanan ihracatı
gerçekleştiren ihracatçılarımızı bu Hükûmet maalesef
sevmemektedir, üvey evlat muamelesi yapmaktadır. Biz bunu
ihracatçılarla görüştüğümüzde anlıyoruz. Hayır diyen
varsa ortaya çıkmalıdır. Bu tasarının
görüşülmesinin bugüne kalmasının sebebi nedir? Bu tasarı,
ülke ekonomisine önemli hizmetler veren bu kesimin örgütünün hukuki statüsünü
boşluğa düşürecek bir hareket tarzı benimsenebilir mi?
AKPnin uyguladığı yüksek faiz düşük kur politikası
ihracatçıları çok zor bir duruma düşürmüştür,
ihracatçılarımızın rekabet gücünü ortadan
kaldırmıştır. Bütün ihracatçılarımız bugün
bunu kabul etmektedirler. Bunun küresel kriz ile de bir ilgisi yoktur.
Bu hususa
ilişkin başka göstergeler nelerdir, bunu nereden anlıyoruz:
Dâhilde işleme rejimindeki ithalat artışından ve
yabancı girdi artışındaki orandan görüyoruz. AKP
İktidarı döneminde uygulanan dış ticaret politikaları
dış ticaret dengesinde 286 milyar dolar açık ortaya
çıkarmıştır. Cari işlemler dengesi
açığı ise 157 milyar dolardır. AKP
İktidarının uyguladığı ekonomi
politikalarının, dış ticaret ve cari işlemler dengesi
açıklarının ülke ekonomisi üzerinde yarattığı
olumsuzlukların azalmasına ihracatçıların gerçekten çok
büyük katkıları vardır.
Aslında var
olan ve küresel kriz ile birleşen etkileriyle yaşamakta
olduğumuz problemlerin bir ölçüde daha az hissedilmesini de
ihracatçılarımız sağlamıştır. AKP
İktidarı döneminde ihracatımız ve üretimimizin yüzde
50sinin üzerinde yabancı girdiye bağımlı hâle
gelmiştir, bu doğrudur. Esasen dünyanın hiçbir ülkesinde ihracat
artarken kapasite kullanım oranlarının düştüğü ve
işsizliğin yükseldiği görülmemiştir. AKP İktidarı
döneminde 2003ten 2007 yılına kadar 40 bin istihdam
artışı vardır. Bu, 2009 yılı programında yer
alan bir bilgidir. 2008 yılından 2009 yılına istihdam
kaybı 1 milyonu
aşmıştır. Sadece Denizlide bir yılda 32 bin istihdam
kaybı vardır resmî kayıtlara göre.
AKP
İktidarı, Hükûmet 2009 yılında ihracatın dolar
bazında yüzde 8,4 artmasını öngörmüştür. Dış
ticaretten sorumlu Sayın Bakan o zaman, bu program daha Türkiye Büyük
Millet Meclisinde görüşülürken, buradan geçmeden, ihracatın yüzde 17
düşeceğini ifade etmiş ve ancak program düzeltilmediği için
yüzde 8,4 artış hedefi gündemde bir tezat olarak ur gibi
kalmıştır. Bu da Hükûmetin, AKP İktidarının
öngörülerinin ne kadar ciddiyetsiz, ne kadar isabetsiz olduğunu,
inandırıcı olmadığını göstermesi
açısından son derece önemli ve ibret vericidir.
İhracatçılar
bu Hükûmete güvenemiyorlar ancak birlikte, Türkiye'nin, ülkenin tesislerinin
Mısıra taşınmasına zor da olsa rıza
gösterebiliyorlar. Siz hiç memleketindeki tesislerinin başka ülkelere
taşındığından memnun olan bir iktidar gördünüz mü?
Şu anda en
çok problemlerini dile getirmesi gereken kurumsal yapı
ihracatçıların organizasyonlarıdır. Şunu samimiyetle
ifade etmek istiyorum ve üzülerek söylüyorum ki -en azından daha önce
birlikte çalıştığım insanlar açısından
söylüyorum, ben öyle hissediyorum- ihracatçılar kurumsal olarak
yapılanmış fakat örgütleri yeterince -hangi nedenden olursa
olsun- ihracatçıların problemlerini gündeme getirmekte
sıkıntı içinde kalmışlardır. Nitekim bu
yasanın bu kadar gecikmesinin temel nedeni de budur. Hükûmet sanayicilerin,
ihracatçıların üzerine kâbus gibi çökmüştür. Sizin Kredi
Garanti Fonundan vermeyi düşündüğünüz 1 milyar YTL kredi, daha dün,
kamu bankalarından alınan krediyle medya satın
alınması için sadece bir gruba veriliyor. Bize niye vermiyorsunuz?
denmiyor, diyemiyorlar. Bunların mutlaka bir sebebi olmalı.
İhracat artarken TİMin ihracat rakamları büyük törenlerle,
siyasetçilerle açıklanıyordu. Şimdi Sayın TİM
Başkanı bu açıklamalarda -ihracat düşerken- maalesef siyasi
iktidar tarafından yalnız bırakılıyor.
İhracatçılar
ayakta kalmak, kurumlarını ayakta tutmak için direniyorlar ancak
Hükûmette vizyon yok. İhracatçılar sonunda ne
olacağını bilemiyorlar çünkü Hükûmet güven telkin etmiyor, bir
yol haritası ortaya koymuyor.
AKP
İktidarının uyguladığı politikaların
işsizliğe, yoksulluğa bir faydası olmadı; yerli
sanayiye, teknolojik atılıma, rekabet gücüne, katma değer
üretiminin artmasına etkisi yok, ama ara malı ithalatının
artması, ihracat içindeki ithalatın payının artması,
giderek Koredeki, Çindeki istihdama katkı sağlıyor.AKP
İktidarının uyguladığı dış ticaret
politikası sonunda Türkiye, dünyada küresel ticaretin bir aktörü olmaktan
ziyade, maalesef bir figüranı hâline gelmiştir. Bu politikalar
sonucunda, Asyadan al, Avrupaya sat. politikasıyla ithalatlaşma
politikasına kayış olmuş ve dış ticaret maalesef
Asyalılaşmıştır. İhracat ve üretim maalesef
ithalata bağımlı hâle gelmiştir.
Daha önce ifade
ettim bu kürsülerden, ülkemizde ihracat yapmayan ilin kalmaması elbette
övünülecek bir durumdur. Büyük çabalarla bu duruma
ulaşıldığı kuşkusuz bir gerçektir.
Fedakârlıklar sonucunda ulaşılmıştır.
İhracat yapmayan il kalmaması için harcanan çabaların,
ihracatın ithalata bağımlılığının bir
sonucu olarak bütün illeri ithalatçı yaptığı da bir
gerçektir.
Diğer
taraftan, Müsteşarlık web sitesinde yer alan istatistikler
incelendiğinde, 42 bin civarında ihracatçı firmanın
varlığına karşın 51 bin civarında ithalatçı
firmanın varlığı görülmektedir. Çaba göstermeden ve
ithalattan sorumlu kurumun olmadığı bir yapıda bile 51.500
ithalatçı firma faaliyet gösteriyor ve ithalat yapabiliyorsa Dış
Ticaret Haftası düzenlemek hangi amaca hizmet ediyor?
Diğer bir
konu, dış ticaretin kurumsal yapılanmasına ilişkin
olarak, Türkiye'nin küresel ticaret aktörü olabilmesi için dış
ticaretin kurumsal yapısının da gözden geçirilmesi gerekmektedir.
Sadece, TİM yasası, bu problemi çözmeyecektir. Bu yasa gerçekten uzun
süredir beklemesine rağmen, problem olarak ortada durmaktaydı. Daha
önce, Sayın Bakan, Sanayi Komisyonunda belki bu tasarının
aleyhindeydi. Şimdi tasarı, görüyorum ki, büyük bir memnuniyetle
destekleniyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
EMİN HALUK
AYHAN (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Dış
Ticaret Müsteşarlığının İnternet sayfasında
yayınlanan verilerden, 96 yılında kapatılan dâhilde
işleme izin belgelerinde gerçekleşen döviz kullanım oranı
yüzde 44 iken bu oranın 2008 yılında yüzde 66ya yükseldiği
görülmektedir. 96 yılından önce döviz kullanım oranları
yüzde 60 ile sınırlandırılmış iken 96
yılından itibaren bu sınır yüzde 80e yükseltilmiş ve
ihracatın ithalata bağımlılığı giderek
artmaya başlamıştır.
Bütün bunlar
Hükûmetin uyguladığı dış ticaret
politikasının ve ihracat politikasının gerçekçi
olmadığını göstermektedir.
Ben bu
yasanın hayırlı olması dileğiyle saygılar
sunuyorum.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ayhan.
Şahıslar
adına ilk söz Zonguldak Milletvekili Sayın Fazlı Erdoğana
aittir.
Sayın
Erdoğan? Yok.
Bursa
Milletvekili Sayın Mehmet Tunçak? Yok.
Birinci bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi,
birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
1inci maddenin
başlığını okutuyorum:
TÜRKİYE
İHRACATÇILAR MECLİSİ İLE İHRACATÇI
BİRLİKLERİNİN
KURULUŞ
VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN TASARISI
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam ve Tanımlar
Amaç ve kapsam
MADDE 1-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler.. Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi
okutuyorum:
Tanımlar ve
kısaltmalar
MADDE 2-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler.. Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
İKİNCİ BÖLÜM
Birlikler
Kuruluş,
organlar, görevler ve sona erme
MADDE 3-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler.. Kabul edilmiştir.
4üncü maddeyi
okutuyorum:
Üyelik
MADDE 4-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler.. Kabul edilmiştir.
5inci maddeyi
okutuyorum:
Genel Kurul,
görevleri ve toplantıları
MADDE 5-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler.. Kabul edilmiştir.
6ncı madde üzerinde
bir önerge vardır; önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 408 sıra sayılı Kanunun 6. maddesinin (4).
fıkrasına, (f) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki
bendin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Alim
Işık Yılmaz
Tankut M. Akif Paksoy
Kütahya Adana Kahramanmaraş
D.
Ali Torlak Cemaleddin
Uslu
İstanbul Edirne
(g) Genel
sekreter ve yardımcılarını atamak.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya)
Olumlu görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutayım?
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
İhracatçı birliklerinde görev yapacak olan genel sekreter ve
yardımcılarının, müsteşarlığın
görüşü alınarak yönetim kurulu tarafından atanacağı
hükmü dikkate alındığında , Yönetim Kurulunun görevleri
arasında bu görevin de yer alması uygun olacaktır.
BAŞKAN
Olumlu görüşle önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge çerçevesinde 6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
7nci maddenin
başlığını okutuyorum:
Denetim Kurulu ve
görevleri
MADDE 7-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
8inci maddede
iki önerge vardır, aynı mahiyettedir, okutup birlikte işleme
alacağım.
Önergeleri
okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 408 Sıra Sayılı Kanunun 8. maddesinin (1)
fıkrasında geçen Müsteşarlığın olumlu
görüşü ibaresinin Müsteşarlığın görüşü
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alim
Işık Yılmaz
Tankut Ahmet Duran
Bulut
Kütahya Adana Balıkesir
M. Akif Paksoy D. Ali Torlak Cemaleddin Uslu
Kahramanmaraş İstanbul Edirne
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 408 sıra sayılı Türkiye İhracatçılar Meclisi ile
İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısının 8. maddesinin (1) fıkrasında yer alan
olumlu sözcüğünün kanun metninden çıkarılmasını arz
ve talep ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Enis Tütüncü M. Şevki Kulkuloğlu
Malatya Tekirdağ
Kayseri
Faik Öztrak Mevlüt Coşkuner Eşref Karaibrahim
Tekirdağ Isparta Giresun
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya)
Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Kulkuloğlu, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; bu madde üzerindeki önergemiz, tamamen, Türkiye
İhracatçı Meclisi ile ihracatçı birliklerinin özerk bir
yapıya kavuşturulmasını amaçlamaktadır.
Aynen bu maddede
olduğu gibi, 16ncı maddede de karşımıza yine
gelecektir. Genel Sekreterin atanması sırasında
Müsteşarlıktan olumlu görüş alınması, yani
Müsteşarlığın kati onayına tabi tutulması bence
Türkiyede alın teriyle yatırım yapan, çalışan on
binlerce ihracatçıya yapılacak en büyük
saygısızlıktır diye düşünüyorum. Çünkü bu
arkadaşlarımız yemiyor, içmiyor, çantaları ellerinde ülke
ülke geziyor, o dar finans kaynaklarıyla kendilerini zorlayarak, geceli
gündüzlü, saatlerce çalışarak ürettikleri ürünleri hem dünyada
rekabete uyabilir, rekabet edebilir hâle getiriyorlar hem kalite yükseltme
çabası içerisindeler hem satma çabası içerisindeler. Bunun
yanında, binlerce adam çalıştırıp istihdama katkıda
bulunuyorlar ve Türkiyede reel sektöre, bir okul niteliğiyle, birçok genç
üniversiteliyi de yönetici olarak kazandırıyorlar. Şimdi,
milyonlarca, yüz milyonlarca dolar, hatta milyarlarca dolar ihracat yapabilen,
bu tesisleri kurabilen, bu iradeye sahip, bu akla, fikre, eğitime,
bilgiye, birikime, beceriye sahip insanlar neden kendi sekreterlerini
atayamıyorlar? Böyle bir düzenlemeyi, gerçekten onlara
yapılmış en büyük saygısızlık olarak görüyorum.
Burada eğer biz Müsteşarlığın olumlu görüşü, yani
kati onayı şeklinde diretir isek belki bugün bu istismar
edilemeyebilir ancak Türkiye ihracatçı birlikleri ve meclisleri
içerisindeki yöneticiler ile kamuda görevli kişiler arasında
oluşabilecek bir anlaşmazlıkta ihracatçıların önünü
tıkayıcı bir unsur olarak gündeme gelebilir, onları
başarısız kıldırabilir. Birinci kaygım bu
yöndedir.
İkinci
kaygım ise: Bu arkadaşlarımız, neden illa kati onay almak
zorundadır? Biz alt komisyonda, görüş alınarak, burada bir
istişare mekanizması oluşmasını, onun
kapısının açılmasını
sağlamıştık. Neden burada diretiliyor? Nedenine gelince:
Soruyoruz, deniyor ki: Efendim, biz Müsteşarlık olarak
ihracatçı birliklerine dâhilde işleme belgesini kapatma müsaadesi
veriyoruz. O, bir elektronik ortamda bugün yapılabiliyor. İkincisi,
yanlış yapıldıysa denetim mekanizması bu kanunla
Müsteşarlığın elinde zaten. Yanlış yapanı
tutar, gerekli cezayı verirsiniz. Neden bu insanların kendilerini
yönetme hakkını, hem ihracatçı birliklerinin genel
sekreterliğini -ki yaklaşık 50 küsur genel sekreteri- hem de
Türkiye İhracatçılar Meclisinin Genel Sekreterini atama
haklarını ellerinden alıyorsunuz? Milyonlarca adamı
çalıştıran bu adamlar o 54 kişiyi bulmaktan âciz mi? Neden
onları özerk bir yapıya kavuşturmuyoruz?
Sonra, ikinci
çekincem, demin söyledim ama içeriğine geçemedim: Burada bir
yanlış yapıyoruz. Anayasa Mahkemesinden dönebilecek bir
uygulamaya gidiyoruz. Avrupa Birliği ile uyum yasaları çerçevesinde
eş vergilendirmeye tabi tutulabilecek bir uygulama getiriyoruz. Burada
eğer Müsteşarlığın onayı her aşamada Türkiye
İhracatçı Birlikleri ve Meclisinin üzerinde bir kılıç
olarak durur ve tamamen ona bağlı bir kuruluş hâline
getirilirse, yani kamu kurumu niteliğinde meslek örgütü olmaktan çıkarılıp
Bakanlığa bağlı Müsteşarlığın bir yan
birimi hâline getirilirse o zaman bir ileriki maddede önümüze gelecek olan,
ihracatçıdan alınacak olan aidatlar vergi sınıfına
girmeyecek midir? Çift vergilendirme yasalarda var mıdır? Avrupa
Birliği ile uyum yasalarında var mıdır? Anayasaya uygun
mudur? Bunların hepsinin tartışılması gerekir.
Dolayısıyla
bu değerlendirmelere burada sağduyusuna inandığım
iktidar partisi milletvekili arkadaşlarımın da kulak
vereceğine inanıyorum. Sadece Bakanlık ve Müsteşarlık
istiyor diye, bu arkadaşlarımız milyonlarca insanı yönetir,
işe alırken, onları bunu beceremez kılmak bu maddeyle
onlara yapılabilecek en büyük saygısızlık olacağı
için desteklemenizi bu önergemizi, bekliyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kulkuloğlu.
Diğer önerge
sahibi Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık.
Buyurun
Sayın Işık. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
öncelikle hepinize saygılarımı sunuyorum. Görüşülmekte olan
408 sıra sayılı Kanun Tasarımızın 8inci
maddesinin birinci fıkrasında bir değişiklikle ilgili
önerge vermiş bulunmaktayız. Bu amaçla söz aldım. Umarım
Sayın Bakanım da bu değişiklik talebimize
katılır, sıkıntı çözülür diye düşünüyorum.
Önergemizin özü
şu: Bilindiği gibi, ihracatçı birliklerinde genel sekreterlerin
ve genel sekreter yardımcılarının atanmasında alt
komisyon, Müsteşarlığın görüşü doğrultusunda
yönetim kurulu tarafından bu atamanın ve
tespiyapılacağı konusunda görüş birliğine
varmıştı. Daha sonra, üst komisyon tartışmaları
sırasında Müsteşarlığın olumlu görüşü buna
ilave edildi. Sıkıntı şudur: Buradaki amacımız,
olumlu görüşün kaldırılıp sadece Müsteşarlık
görüşüne dönüştürülmesinden yanadır. Eğer
Müsteşarlık herhangi bir nedenle bu konuda olumlu görüş beyan
etmediği sürece yönetim kurulumuz bu atamayı yapamayacak.
Dolayısıyla arada geçen zamanda hem birliklerin faaliyetleri
kesintiye uğrayacak hem de TİM, birlikler ve Müsteşarlık
dolayısıyla Bakanlık arasında gereksiz bir sürtüşme
ortaya çıkacaktır. Biz, bu amaçla mutlaka
Müsteşarlığın görüşünün alınmasından
yanayız ama bu görüşün olumlu olma zorunluluğu
olmamalıdır diye düşünüyoruz.
Bu vesileyle
tekrar hepinize saygılar sunuyor, önergemizin kabulü yönünde oy
kullanacağınızı bekliyorum.
Teşekkür ediyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Işık.
İki önergeyi
birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
8inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
9uncu madde
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Sektör Kurulları ve Sektörler
Konseyi
Sektör
Kurulları
MADDE 9-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
10uncu madde
Sektörler konseyi
MADDE 10-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
11inci madde
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Türkiye İhracatçılar Meclisi
Kuruluş,
organlar ve görevler
MADDE 11-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
12nci madde
Genel Kurul,
görevleri ve toplantıları
MADDE 12-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
13üncü madde
Yönetim Kurulu,
görevleri ve toplantıları
MADDE 13-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
14üncü madde
TİM
Başkanı ve temsil
MADDE 14-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
15inci madde
Denetim Kurulu ve
görevleri
MADDE 15-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
16ncı
maddede bir önerge vardır, okutup, işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 408 sıra sayılı Türkiye İhracatçılar Meclisi ile
İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve görevleri Hakkında Kanun
Tasarısının 16. Maddesinin 1. fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Dr. Mehmet Şevki Kulkuloğlu Enis Tütüncü
Malatya Kayseri Tekirdağ
(1) TİMin
işlerini yürütmek üzere, bir genel sekreter ile beşten fazla olmamak
üzere genel sekreter yardımcısı,
Müsteşarlığın görüşü alınmak kaydıyla
yönetim kurulu tarafından atanır.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya)
Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) - Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın
Kulkuloğlu, buyurun.
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Bakanıma buradan
seslenmek istiyorum: Sayın Bakanım, demin, benim, sizin
ağzınızdan ve Müsteşarlık yetkililerinin ağzından
duyduğum gerekçeyle bir evvelki maddedeki önergemize
katılmadınız. Tamam, onlar dâhilde işleme belgelerini
kapatıyorlar, bari, gelin, burada üst kuruluşa, böyle bir belgesi de
yok, yetkisi de yok, bari orada onları özgür bırakalım. Buna
katılın ve sağduyulu arkadaşlarımın da
vereceği destekle bu önergemizi kabul edin.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Birinci bölümde
yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci
bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci
bölüm, geçici 1inci madde dâhil 17 ila 25inci maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm
üzerinde söz isteyen Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Balıkesir
Milletvekili Sayın Ergün Aydoğan.
Buyurun
Sayın Aydoğan. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) Sayın Başkan, yüce Meclisin
değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte
olan 408 sıra sayılı Türkiye İhracatçılar Meclisi ile
İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısı üzerinde söz almış bulunuyorum. Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, değerli milletvekilleri, gerçekten çok önemli
olduğuna inandığımız bir yasa görüşüyoruz. Bu
görüşmekte olduğumuz ihracatçı birlikleri ve
İhracatçılar Meclisi yasası gerçekten uzun süre bekleyişten
sonra Meclisin gündemine gelmiş ve şu anda görüşüyoruz. Ama bu
görüştüğümüz yasa üzerinde gerçekten
anlamadığımız çok şey olduğunu görüyoruz.
Öncelikle, şu anda, Sayın Bakanımızın daha önce TOBB
yönetimindeyken karşı olduğu ve bekletildiği söylenen
yasanın hızla gelmesi tabii ki bunun geçiş sürecini
hızlandıracaktır. Ayrıca, bununla ilgili oda ve borsalarda
da farklı görüşlerin olduğunu biliyoruz.
Türkiye
İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısıyla ilgili
olarak Komisyonda ve alt Komisyonda ciddi çalışmalar
yapıldı. Ciddi çalışmalar alt komisyonda
yapılmasına rağmen, Komisyonda yirmiye yakın önergeyle
değişiklikler yaşandığını gördük. Biraz önce
de yine arkadaşlarımızın, çok önemli olduğuna
inandığımız, gerçekten sizlerin bugüne kadar serbest
ekonomiden yana, özgürlüklerden yana, liberal ekonomiden yana olan
tavrınızı şu anda görüyoruz. Kurulmakta olan bu
İhracatçılar Meclisi özerk bir kurum olması gerekirken ne
yazık ki biraz önce önerge veren arkadaşlarımızın da
önergesinin reddedilmesiyle Bu tamamen kontrolümüzde olsun, biz kontrol
edelim, her şey bizim kontrolümüzde olsun. anlayışını
çok açık biçimde görüyoruz.
Değerli
arkadaşlar, TOBBun ve bazı odaların görüşüne göre
İhracatçılığın bir meslek olmadığı
yönünde görüşlerin olduğunu odalarımız söylemekte. Burada
da çıkarılması zorunlu olan bir yasa çıkarılıyor,
özerk bir kurum olması gereken bu kurumun genel sekreterini
atayamadığını görüyoruz, genel sekreter yardımcılarını
atayamadığını görüyoruz. Peki, genel sekreterini ve genel
sekreter yardımcılarını atayamayan bir kurum nasıl
özerk olur? Tabii biz sizlerin, AKP Grubunun bu tip özgürlük
anlayışlarını bugüne kadar sayısız defa gördük;
bütün sivil toplum örgütü çalışmalarında gördük, Futbol
Federasyonundan dün görüşülen Avukatlık Yasasına varıncaya
kadar ve şu anda da Türkiye İhracatçılar Meclisi, kısaca
TİM görüşmelerinde de görüyoruz.
Değerli
arkadaşlar, değerli milletvekilleri; gerçekten ihracat, dış
satım ülkemiz açısından ve ekonomi açısından son
derece önemli. Bizim ihracatçılarımızın da bugüne kadar
uygulanan yüksek faiz düşük kur, ithalata dayalı ekonomi
anlayışı sonrasında sürekli şikâyet ettiğini,
sürekli bu konuda sorunlar yaşadığını bugüne kadar
gördük. Bugün de ihracatçımızın sorunları
azalmadığı gibi, artarak devam ettiğini görüyoruz. Tabii,
bir taraftan ihracatın sorunları yaşanırken, ihracatın
da ithalata dayalı arttığını görüyoruz. Tabii, burada
tanımının ve tespitinin yapılmadığı krizle
birlikte ihracat rakamlarında da ciddi düşüşler görülmekte.
Tabii, ihracat düşüşünde kur baskısının etkisiyle
birlikte ihracatçı üzerindeki maliyet artırıcı
unsurların da kaldırılması gerektiğini Komisyonda
bütün arkadaşlarımız dile getirdi. Biraz sonra yine bununla
ilgili de rakamlar vermek istiyorum.
Tabii,
ihracatçının sorunlarıyla birlikte ekonominin
sorunlarını ve ülkenin sorunlarını bilebilmek ve bunu
çözebilmek için öncelikle bunun doğru tanımının
yapılması ve doğru tespitinin yapılması lazım.
Bakın
değerli arkadaşlar, Başbakanımız Yılın son
çeyreğinde ekonomi canlanacak. diyor. Burada Sayın
Başbakanımızın bir açıklaması var. Ama hemen
arkasından ekonomiden sorumlu Sayın Bakanımız En kötüyü
gördük demek için erken. diyor. Bir taraftan Sayın Başbakanımız,
ekonominin canlanacağını yani ekonomideki sorunların
biteceğini söylerken, diğer taraftan da ekonomiden sorumlu Bakan
henüz dibini görmediğini söylüyor.
Değerli
arkadaşlar, değerli milletvekilleri; gerçekten biraz önce
arkadaşlarımızla, özellikle genel sekreter ve genel sekreter
yardımcılarının atanması konusunda önergeler verilmiş
olmasına rağmen ısrarla reddedildiğini gördük. Diğer
taraftan, bize bölgemizdeki sanayi odalarından, ticaret odalarından
sayısız isteklerin geldiği, özellikle bu ihracatın
üzerindeki yüklerin azaltılmasıyla ilgili, FOB bedelinin
düşürülmesiyle ilgili ciddi anlamda taleplerin geldiğini bütün
arkadaşlarımız yaşadı, biz de yaşadık.
Bununla ilgili de kurulan alt komisyonda
bu FOB bedelinin düşürülmesi gerektiği konusunda çalışmalar
yapıldı ama burada da alt komisyondan gelen o metin ne yazık ki
değiştirildi.
Tabii,
arkadaşlarımın da ifade ettiği gibi -biz Cumhuriyet Halk
Partisi olarak- ülkemizin ihracatının geliştirilmesi, ulusal
sanayinin kurulması ve geliştirilmesi Cumhuriyet Halk Partisinin
önemli hedeflerinden. İhracatın geliştirilmesi için ihracata
dönük sektörler ve yurt dışı müşavirlik hizmetleri
desteklenmeli, dış ticaret hacmini ve ihracatı artıran,
istihdam yaratan, reel sektörü ve üretimi özendiren politikalar uygulamaya
geçirilmeli. Şu anda da yanlış uygulanan ekonomi
politikaları sonrasında her ay açıklanan işsizlik
rakamlarıyla ülkemizin ve toplumun önemli bir kesiminin ciddi sorunlar
yaşadığını görüyoruz. Burada da
ihracatçımızın Hükûmetimizden çok fazla bir talebi olmadan, çok
fazla bir isteği olmadan sadece ve sadece önünün açılması gerektiği
noktasında Hükûmetimizin bu konuda ihracatçımız üzerindeki
yükleri kaldırmasını bekliyoruz.
Evet değerli
arkadaşlarımız, bu ihracatçılarımızın iki
günden bu yana bu çıkacak yasayla ilgili Meclisimizden önemli beklentileri
olduğunu, Komisyonda komisyon üyelerine bilgiler verdiğini ve şu
anda da bizleri izlediğini görüyoruz ve bu ihracatçımız
üzerindeki yüklerin kaldırılarak ihracatçımızın önünün
açılmasını derhâl bekliyoruz.
Tabii,
ihracatın önündeki siyasi ve hukuki engellerin de olduğunu,
bunların da geciktirilmeden kaldırılması gerektiğini,
ihracatçıların örgütlü davranabilmeleri gerektiğini de biraz
önce söylemiştik.
Bu kanun
tasarısıyla Türkiye İhracatçılar Meclisi ile ihracatçı
birliklerinin özerk bir yapıya kavuşması gerektiğini biraz
önce ifade ettik.
Tabii,
Hükûmetimiz ve AKP burada, sivil toplum örgütlerinin, meslek örgütlerinin
tamamen kendine bağlı olmasını, kendi kontrolleri
dışına çıkmaması gerektiğini burada biraz önce
ifade ettim.
Yine, bu
tasarının içinde ciddi çelişkiler
barındırdığını gene biraz önce
arkadaşlarımız da söyledi, biz de söyledik.
İhracatta
krizin etkisi daha önce görüldüğü gibi mayısta da görüldü.
İhracat verilerine baktığımızda rakamların yüzde
40lara düştüğünü gördük. Tabii, ekonominin iyi gittiği
dönemlerde ihracat artışlarıyla, ithalata dayalı olsa bile
bu rakamların verildiğini biliyoruz ama biraz önce FOB bedeli ve
nispi aidatla ilgili, ihracatçının üzerindeki yüklerin
azaltılması noktasında ihracatçının yükünün
azaltılmasıyla ilgili söylediğimizde Sayın
Bakanımız -biz, tabii, yasayı destekliyoruz- dedi ki: 2009
yılı ihracat hedefimiz 90 milyar dolar. Yani aidatlar topu topu 100
milyon dolar olacak. Bu nedir ki?
Değerli
arkadaşlar, hani bizim ihracatımız katlanarak artıyordu,
hani bizim ihracatımız 500 milyar dolarlara çıkacaktı?
Elbette çıksın, çıkması da gerekiyor çünkü Türkiyede
yaşanan bu sorunların, ekonominin sorunlarının,
işsizliğin sorunlarının, yaşanan sosyal
travmaların çözülebilmesinin yolu ekonominin gelişmesi,
işsizliğin ortadan kalkması
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
ERGÜN
AYDOĞAN (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
tabii, bu,
ekonominin üzerindeki yüklerin azaltılması, yani sorunların
ortadan kalkmasıyla birlikte elbette ihracatçımızın
ekonomimize getireceği katkılarla var olan sorunların
çözüleceğine yürekten inanıyoruz. Burada, aidatla ilgili, nispi aidatla ilgili, FOB bedeliyle ilgili
rakamların alt komisyondan geldiği gibi
olmadığını ve değiştiğini söyledik.
Sonuç olarak
değerli milletvekilleri, gerçekten ihracatçımız için çok önemli
olan bir yasayı şu anda düzenliyoruz.
İhracatçılarımız, Türkiye'nin değişik yerlerinden
gelen ihracatçılarımız bizi burada izliyorlar ve bu
düzenlemeleri -onların yararına, ekonominin üzerindeki yükleri
kaldırmayla sonuçlanacak bir düzenlemeyi- Cumhuriyet Halk Partisi olarak
destekliyoruz.
Bu çıkan
yasanın ihracatçı birliklerine ve iş dünyasına yararlı
olmasını diliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Aydoğan.
Şahısları
adına ilk söz Malatya Milletvekili Sayın Ömer Faruk Öze aittir.
Buyurun
Sayın Öz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖMER FARUK ÖZ
(Malatya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Hazırlanmış
olan bu yasanın hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Çünkü ülkemizde her geçen gün ihracat-ithalat
karşılaştırmasında ihracat lehine bir artış
gözükmektedir. Bunun en basit örneği, en fazla 250 milyon doları
aşmayan, yıllık, Malatya kayısı ihracatımız
bu sene 315 milyon dolara kadar çıkmıştır. Temenni ediyoruz
ki her zaman bu ibre ihracatın artma yönünde olmasıdır.
Bu duygularla
hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Bu TİM
yasasının da hayırlı olmasını diliyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Şahıslar adına ikinci söz Bursa Milletvekili Sayın Mehmet
Tunçaka aittir.
Buyurun
Sayın Tunçak. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET TUNÇAK
(Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 408 sıra
sayılı Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı
Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı
hakkında şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Sizleri saygıyla selamlarım.
Globalleşen
dünyada ihracat büyük önem taşımakta.
Bununla birlikte ihracatçılarımızın ve odalarımızın
sorunlarının çözüleceği bu düzenlemenin bir an önce
çıkması hakikaten sektörlerin önemli bir beklentisi. Günümüzde
Çinin, Hindistanın, Güney Korenin ve benzer gelişmekte olan
ülkelerin geldiği noktanın altında KOBİ niteliğinde
küçük işletmelerin ihracata teşvik edilmesinin getirdiği
artı değerler olduğu muhakkaktır.
Özellikle
şunu belirtmek isterim: 2001 yılında ülkemizde sadece 4 il 1
milyar doların üzerinde ihracat yaparken şu anda, yani 2008
yılı son verilerine göre 11 il 1 milyar doların üzerinde ihracat
yapabilir hâle gelmiştir. Sadece illerimiz mi bu şekilde
genişlemiş? Hayır, tüm ülkelerde özellikle 2001
yılında 1 milyar doların üzerinde ihracat yapılan ülke
sayısı 8 iken 2008 yılında bu rakam 28e yükselmiş
vaziyettedir. Bu konuda önemli hamleler kaydeden başta Hükûmetimize,
Sayın Başbakanımıza ve büyük gayret gösteren Değerli
Bakanımız Zafer Çağlayan Beye çok teşekkür ediyoruz.
Yasa
tasarısının ülkemize hayırlı olması temennisiyle
yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tunçak.
Şimdi
soru-cevap işlemine geçiyorum.
Sayın
Korkmaz
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Evet, Sayın Başkanım, Sayın Bakana
aracılığınızla sormak istiyorum.
Hükûmetinizin
özellikle yabancı sermayenin ülkemize getirilmesiyle ilgili olarak
diğer hükûmetler gibi birtakım destekler, teşvikler
verdiğini biliyoruz; altyapıdan tutun, teşvik verilmesine kadar.
Bunlar gerçekten önemli şeyler, ülkeye de faydalı şeyler, her
hükûmetin de denediği şeyler. Ancak, bununla birlikte özellikle
dışarıda gurbetçi olarak
adlandırdığımız, dışarıda iş
kurmuş ve senelerdir dışarıda kalmış
yatırımcılarımız var, Türk yatırımcılar
var. Aynı kolaylıkların gurbetçi
yatırımcılarımıza da sağlanması hususunda
Hükûmetinizin bir planı var mıdır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN -
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tabii, ben biraz
önceki bölümde yoktum, kimse kişisel söz almadı. Hemen, benim burada
olduğumu görünce tabii kişisel söz aldılar. Teşekkür ederim
arkadaşların bu engellemelerine.
Ben Hükûmete
sormak istiyorum: Son üç yılda ihracat ve ithalatla ilgili olarak inceleme
yapılmış mıdır? İhracat üzerinde yapılan
incelemenin ne kadarının hayalî ne kadarının gerçek
olduğu tespit edilmiş midir? İhracatın yüzde kaçı,
özellikle ÖTV ve KDV iadeleri yönünden incelenmiştir? İthalatın
yüzde kaçı incelenmiştir? Burada hayalî ihracat miktarı nedir?
Ayrıca,
Danıştay 10. Dairesinin 4059 sayılı Kanunun 6ncı
maddesinin Anayasa Mahkemesinde iptali yönünde açtığı
davanın sonucu ne olmuştur? Bu getirdiğiniz kanun
Danıştay 10. Dairesinin Anayasa Mahkemesine açtığı
iptal davasında öne sürülen iddiaları karşılayabilecek bir
yasal düzenleme midir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın Bakan,
buyurun.
DEVLET BAKANI
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; teşekkür ediyorum. Öncelikle, gerçekten Türkiye için
önemli bir yasayı görüşüyoruz ve şu ana kadar gösterilen ilgi ve
alakaya özellikle teşekkür etmek istiyorum.
Evet, ihracat ve
ithalat Türkiye için özellikle son derece önem arz eden iki önemli konu.
İhracatın yıllar içinde sürekli artması ve ihracatın
geleneksel yapıdan teknoloji yoğun yapıya dönmesi ve sanayi
mamulleri ürün yoğunluğunun artması, ihracatımızda
özellikle gelmiş olduğumuz nokta açısından son derece
önemli.
Hepimizin
bildiği gibi, 2008 yılı itibarıyla 132 milyar dolar ihracat
gerçekleştirdik ve bu ihracatımızın yüzde 90ı sanayi
mamullerinden. Yine, yüzde 55e yakınını da Avrupa bölgesine
yaptık. Dolayısıyla, Türkiye, geçmişte teknoloji transfer
etmek zorunda kaldığı, geçmişte fabrika üretim yapmak için
makinesini almak zorunda kaldığı ülkelerden bugün şükürler
olsun- özellikle Avrupaya otomotiv sektöründe, makine teçhizat sektöründe,
konfeksiyon ve beyaz eşya sektöründe çok önemli hamleler
gerçekleştirdi.
Aslında,
ihracatımızın yüzde 90ının sanayi mamulleri
olması, yine yüzde 55inin Avrupa bölgesine yapılması,
ihracatımızın ve ihracatçımızın bugün
uluslararası rekabet gücünün göstergesi açısından son derece
önem arz ediyor. Bir kere bu konuda özel sektörümüzü, gerçekten, göstermiş
olduğu başarıdan dolayı kutlamak gerekiyor ve bu noktada,
tabii ki 2023 yılı için, cumhuriyetimizin 100üncü yıl dönümü
için Büyük Atatürkün her zaman söylediğimiz muasır medeniyetler
seviyesine Türkiyenin gelmesi ve Türkiyenin özellikle dış ticareti
başta olmak üzere her alanda istenilen seviyeye gelmesi için ciddi manada
bir strateji çalışması içindeyiz ve bu çerçevede
ihracatımızı 2023 yılında 500 milyar dolara
çıkartma noktasında bununla ilgili gerek İhracatçılar
Meclisi gerek ihracatçı birliklerimizde, kamudan, özelden bütün
arkadaşlarımızla bir araya gelerek bu konudaki strateji
belgesini ve yol haritasını da hazırlıyoruz.
Şu anda,
tabii ki ihracatımızın karşı karşıya
kalmış olduğu negatif gelişmeler, özellikle
ihracatımızın yüzde 55ini yapmış olduğumuz
Avrupa bölgesindeki yaşanan ekonomik sıkıntılardır.
Zaten ihracatımızın arttığı veya
düştüğü ülkelere baktığımız zaman, özellikle
ihracatımızın en fazla azalış kaydettiği ülkeler
Almanya, İngiltere, İtalya, Rusya Federasyonudur. Özellikle Avrupa
Birliği ve ihracatımızı yoğun
yaptığımız ülkelerin bu küresel krizden etkileşiminin
çok net bir göstergesi ama buna karşılık tabii ki küresel
krizden dünyanın her bölgesi, her ülkesi aynı şekilde
etkilenmedi. Buna karşılık, bugün dünyada ekonomik küçülme
yaşanırken birçok ülke, belki kırka, elliye yakın ülke ise
pozitif büyüme kaydedecek. Dolayısıyla, ihracatımızı,
şimdi, daha evvel gitmediğimiz veya daha evvel fazlasıyla
uğraşmadığımız pazarlara yönelterek bu pazarlarda
şimdi söz sahibi olma noktasında yoğun bir çalışma
içindeyiz gerek Müsteşarlık, Bakanlık gerek
İhracatçılar Meclisi ve ihracatçı birlikleri ve tüm
ihracatçılarımızla beraber, ki ihracatımızı
şu anda ocak-nisan dönemi 2009da en fazla artırdığımız
beş ülkeye de bakacağımız zaman, Irak, Mısır,
Cezayir, Libya, Türkmenistan.
Bu noktada,
komşu ve çevre ülkeler ve Kuzey Afrika özellikle başta olmak üzere
Latin Amerikayla ilgili ihracat stratejilerimizi yeniden geliştiriyoruz.
Bu noktada, dünyanın bütün ayak basılmadık bölgelerine giderek
belli bir strateji çerçevesinde ihracatımızı artırma
noktasında yoğun gayret sarf edeceğiz.
Tabii, bunu
yaparken ihracatımızın istenilen seviyeye gelmesi ve
ihracatçımızın rekabet gücünün artırılması ve
biraz evvel sayın milletvekilimin söylediği gibi, yurt
dışına gitmiş, çeşitli sebeplerle
dışarıda iş yapan veya dışarıda
yerleşik hâle gelmiş olan sanayici, yatırımcı ve ihracatçılarımızın
yeniden Türkiyeye dönmesi son derece önemli.
Bu noktada, evet,
benim de üzerinde yoğun olarak kendi çapımda katkı sağladığım
özellikle yeni teşvik kanununu, sektörel, bölgesel ve proje bazlı
teşvik kanununu, aslında çeşitli sebeplerle Türkiye
dışına gitmiş, başka ülkelerde yatırım
yapmış olan firmalara bir yerde yurda dön çağrısı
olarak zaten nitelendiriyoruz. Bunun gelişmesini de dört bölgede
belirlenmiş olan on iki projede ve bölgelerdeki sektörel bazdaki
yatırımlarla, hepinizin bildiği gibi kurumlar vergisini normal
oran yüzde 20 iken yüzde 2ye kadar düşürme imkânına sahibiz.
SSK işveren
payı 20 puan, son derece önemlidir, SSKnın toplam yükü içinde yüzde
60lık bir ağırlığa sahiptir. SSK işveren
payının işverenden yine belirlenmiş bölgelerde iki ile yedi
yıl arasında alınmayacak olması da son derece önemli.
Bedelsiz arsa tahsis edilmesi ve yine faiz desteği şeklinde ana
teşvik, teşvikin ana unsurları bir yerde, yurt
dışına çeşitli sebeplerle gitmiş, rekabet etme
noktasında sıkıntıya düşmüş sektörlerimizi de
Türkiyeye getirme noktasında önemli bir kaynak oluşturacak ve bu noktada,
aynen sayın milletvekilimin dediği noktada, bu yeni teşvik
kanunu düzenlenecek olan tebliğ ve mevzuatla beraber de buna bir kere,
dışarıya gitmiş olan sermayenin çekilmesi ve
uluslararası sermayenin tekrar Türkiyeye çekilmesi ve Türkiyede
yatırım ikliminin yeniden oluşması noktasında son
derece önem getirecektir.
Diğer
taraftan, ihracatımızın, ithalatımızın
Tabii ki
inceleme rakamları şu anda elimde yok, Sayın Gençin
bahsetmiş olduğu soruyla ilgili. Onunla ilgili ben mutlaka
yazılı cevabı kendilerine ileteceğim. Bunu bir kere görev
olarak kabul ediyorum.
Diğer
taraftan, kanuna gelince: Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesini karşılayacak
şekilde bir düzenleme yapılmıştır.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Taner
RECEP TANER
(Aydın) Sayın Bakanım, biraz önce konuşmanızda
ihracatımızın yüzde 90ının sanayi mamullerinden
oluştuğunu söylediniz. Bu ihracatımızın içindeki yerli
üretim ne kadardır? Dâhilde işleme rejimi kapsamında ihracat ne
kadardır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakan, tabii, döviz girdisinden
bahsettiniz. Ekonomist dergisinde çıkan bir makalede -Hükûmet üyesi olarak
soruyorum- özellikle Orta Doğuda, Suudi Arabistan yetkililerinin
Türkiyede toprak kiralama işiyle direkt ilgilendikleri belirtiliyor. Bu
konuda Hükûmetinize bir müracaat var mı? Hükûmetinizin bir görüşmesi
oldu mu? Bu konuda Hükûmetinizin bilgisi var mı? Bu konuda bizi
aydınlatırsanız mutlu oluruz.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkanım, aslında, tabii, Sayın
Bakanın verdiği genel bilgiler, bizim sorularımıza cevap
vermedi.
Mesela, son üç
yılda yapılan ihracattan 3 katrilyon 50 trilyon liralık bir
inceleme yapılmış, bunun 976 trilyon lirasının gerçek,
1 katrilyon 100 küsur trilyon lirasının da hayalî olduğu ortada.
Fakat tabii, Sayın Bakan bu rakamları vermiyor, daima işte,
genel İşte, şu kadar ihracat yaptık, şu kadar
şey. diyor.
Bir de bu ihracat
bedellerinin büyük bir kısmı yurt dışında kalıyor.
Aslında bu bir nevi döviz kaçakçılığına da sebebiyet
veriyor. Bir de bu ihraç edilen malların yüzde kaçı yurt
dışından bedelleri- Türkiyeye transfer edilmiştir,
kaçı yurt dışında kalmıştır? Bu konuda da
bize, yani sorularımıza açık cevap verilirse biz tatmin oluruz
ama yani sorulara hiç doğru dürüst cevap verilmiyor, başka
şeylerle cevap veriliyor. O bakımdan, maalesef, işte burada soru
sormak da istemiyoruz o nedenle. Yani Hükûmeti temsil eden bakanlar maalesef
milletvekillerinin bilgi almak, doğru bilgi almak için sorduğu
sorulara doğru cevap vermiyorlar.
Şimdi,
bakın, orada oturan, Hükûmetin temsilcileri, bürokratlar bilmiyorlar
mı ki son üç yılda ne kadar hayalî ihracat yapılmış?
Yapılan ihracatın yüzde 51inin hayalî olduğunu kendileri de biliyorlar
ama denetim, o da kısmi yapılan denetim. Sonra, bu ihracat
bedellerinin büyük bir kısmı Türkiyeye gelmiyor. Yani tabii, hayalî
ihracattan kaynaklanan ihracat olunca bedelleri de Türkiyeye gelmiyor ama
böyle bir hava yaratılmış, işte Şu kadar ihracat
yapıyoruz. diyorlar, milleti kandırdıklarını
zannediyorlar ama eğer bu kadar ihracat yapılmışsa bu
memleketin içine düştüğü ekonomik sıkıntının
nedeni ne?
Teşekkür
ederim efendim.
BAŞKAN
Sayın Bakan, dört dakikanız var.
Buyurun.
DEVLET BAKANI
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Peki, efendim, hemen süresi içinde cevap
vermeye çalışacağım.
Efendim, tekrar
ifade ettim, elimde şu anda net rakamlar yok. Olsa, bunları -herkesin
bildiği rakamlar- kimseden zaten saklamayız ama ben kendilerine
yazılı olarak bunu göndereceğim. Onun için genel ifadeyi bundan
dolayı kullandım. Bir taraftan da zaten
Bakanlığımız, Maliye Bakanlığı ve gümrükle
ilgili Bakanlık tarafından, ilgili bakanlıklar tarafından
bu incelemeler süratle, sürekli yapılıyor. Bu konuda rakamlar
oluştuğu zaman kendilerine ben yazılı bir şekilde
ileteceğim. Şu anda yanımda olmadığı için
veremedim.
Bunun yanı
sıra, özellikle ihracatımızın genel yapısına
baktığımız zaman, ithalata bağımlılık
evet özellikle bazı sektörlerde öne çıkmışken çoğu
sektörlerde de Türkiye net ihracatçı konumuna gelmeye
başlamıştır. Özellikle otomotiv sektöründe,
ihracatımızın en büyük lokomotifi olan otomotiv sektöründe geçen
yıl yapılan 22 milyar dolarlık ihracatta Türkiye otomotiv
sektörü bir kere 4,5 milyar dolaklık net ihracat yapmıştır.
Dolayısıyla bu rakama baktığımız zaman, ihracat
rakamının ithalat yapılan rakamın çok çok üstünde
olduğu ortaya çıkıyor.
Burada, tabii, bu
ithalat-ihracat dengesinin özellikle geçtiğimiz yıllarda, son üç
yılda Türk lirasının aşırı değer
kazanmasının ortaya çıkardığı bir sorun
olduğunu hepimiz biliyoruz. Dövizin düşük olması, faizin yüksek
olması böyle bir sonucu ortaya çıkarmıştı. Ancak bugün
tabii dövizin gelmiş olduğu seviye ve diğer taraftan faizlerin
gelmiş olduğu düşük seviye, bir kere düşük dövizin
olduğu dönemlerde dışarıya kaçmış olan,
dışarıdan ithal etmek zorunda kalınan ara malı
ithalatını ciddi manada engelleyecektir -ki bu sene küresel kriz olmasa
bunun etkilerini çok daha net görebilecektik.
Bu çerçevede
şunu çok net ifade edeyim ki şu anda gerek teşvik sistemi -biraz
evvel Sayın Milletvekilimin sorusuna vermiş olduğum cevapta
değerlendirdiğim gibi- gerek girdi maliyetlerinin
azaltılması, birçok alanda yapılan düzenleme ara malı
ithalatını kaldırıp onların Türkiyede
yapılmasını oluşturacak bir düzenleme
sağlayacaktır ve bu, eminim ki ithalatı ciddi manada
kısacak ve ihracatımızı artıracaktır.
Efendim, dâhilde
işlemeye gelince: Tabii ki dâhilde işleme, ihracatımız
içinde önemli bir yer tutuyor. Aslında biraz evvelki sebebe
bağlı bu da tabii. Yani girdilerin pahalı olmasının
ortaya çıkarmış olduğu bir sebep bu ve bunlar düzeldikçe
aynı oranda düzelmeye başlayacaktır. Geçen yıl, en son 2008
yılında dâhilde işlemede yapılan ihracat 62 milyar 843
milyon, buna karşılık yapılan ithalat 30 milyar 791 milyon.
Yani bu rakam son derece önemli. 30 milyar dolarlık ithalat yaparken -buna
karşılık, Türkiyedeki katma değeri neredeyse 2ye
çıkıyor- 62 milyar dolarlık bir ihracat
gerçekleştirmişiz. Sadece bu dâhilde işleme rejimi
kapsamında olan. Bu yılın ocak-nisanına bakacak olursak, 13
milyar 577 milyon ihracatımız var dört ayda, buna
karşılık ithalatımız da 5 milyar 963 milyon. Yani her
zaman dâhilde işleme kapsamında ihracatımız
ithalatımızın 2 kat üstünde.
Bu toprak konusuna
gelince: Bu konuda bana intikal eden herhangi bir şey söz konusu
değil ama Türkiyenin çok ülkeye cazip geldiğini özellikle ifade
etmek isterim.
Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
İkinci bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi,
ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
17nci maddenin
başlığını okutuyorum:
BEŞİNCİ BÖLÜM
Seçimler ve Mali Hükümler
Seçimler
MADDE 17-
BAŞKAN
17nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
18inci madde.
Gelirler
MADDE 18-
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
19uncu madde
üzerinde bir önerge vardır, okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 408 sıra sayılı Türkiye İhracatçılar Meclisi ile
İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısının 19. Maddesinin (5.) fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini, arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Dr.
Mehmet Şevki Kulkuloğlu
Malatya Kayseri
Enis
Tütüncü
Tekirdağ
Madde 19- (5)
Birlikler
tarafından, dış ticaret hizmetleri ve alt
yapısının geliştirilmesi ve yürütülebilmesi için tayin ve
tespit olunacak işlerin, faaliyetlerin, projelerin ve amaçların
gerçekleştirilmesine yönelik ortaya çıkan giderler ile bu amaçla
yapılan hizmet ve idari giderlerin karşılanmasını
teminen, bir önceki yılın birlik gelirlerinden hesap edilerek izleyen
yılın Ocak ve Temmuz aylarında iki eşit taksit halinde
ödenmek üzere yüzde sekiz oranında pay ayrılır. Bu hususa
ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya)
Olumlu görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Kulkuloğlu, buyurun.
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; öncelikle Komisyon temsilcimize ve Sayın
Bakanımıza önergemize katıldıkları için teşekkür
ediyorum.
Burada, gerçekten
kanun metninde hem de daha önce geçerli olduğu hâliyle kararname metninde
de bir boşluk var. Aslında verdiğimiz önergeyle de bu
boşluk tam olarak dolmuş değil çünkü burada özne yok. Yani
nasıl ödenir, nasıl harcanır, nasıl belirlenir? Bu,
yönetmelikle tayin olunur. Ancak o şekilde düzenleyebildik ama
yönetmeliği düzenleyecek olan Türkiye İhracatçılar Meclisi, bu
parayı harcayacak olan İhracatçılar Meclisi.
Bakanlığın onayı var. Bütün yük Sayın
Bakanımıza düşüyor burada bunun denetlenmesi hususunda. Sadece
tek kurumun onayı ve tek kurumun kullanımı söz konusu.
Müsteşarlık babında alırsanız yine aynı.
Onaylayan Müsteşarlık, kullanan Müsteşarlık.
Dolayısıyla bu cümlede ve bu kanunun bu metninde bir eksiklik var.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Para nereye ödenecek?
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Devamla) Bu paranın nereye
ödeneceğinin net bir şekilde tanımlanması gerekir. Bir fona
mı, Müsteşarlığa mı, Bakanlığa mı ya da
bir başka hesaba mı, kişiye mi?
Şimdi, çok
muallak bir tanımlama. Bu tanımlansa iyi olur derim çünkü çok ciddi
bir fon burada birikecek. Bu konuda sizin de görüşlerinizi
açıklamanızı, eğer Sayın Başkanım da müsaade
ederse
Bu
tartışılması gereken bir konu Sayın
Başkanım. Gerekirse önergemizde değişiklik yapabilir isek,
eğer İç Tüzük buna müsaade ediyorsa
OKTAY VURAL
(İzmir) Bakan katıldı.
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Devamla) -
orada o ibarenin yerleştirilmesi
gerekiyor. Adını bir türlü kimse koyamıyor bunun.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Para nereye ödenecek?
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Devamla) Peki, şimdilik saygılar
sunuyorum. Sağ olun.
BAŞKAN
Şu aşamada önergede
Evet,
teşekkür ederim.
Önergeyi olumlu
görüşle birlikte oylarınıza sunuyorum
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN -
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakanım, para nereye ödenecek?
Redakte edelim.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Hayır, hayır, Sayın
Başkanım
BAŞKAN
Hayır, Sayın Genç istedi.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Hayır, ben başka bir konuda
Sayın Başkan, bu cümlenin öznesi yok. Para ödenecek. Nereye ödenecek
para? Bu parayı kim alacak? Hazine mi alacak, Müsteşarlık
mı alacak, Maliye mi alacak, fon mu alacak, yoksa herhangi bir
şahsın hesabına mı yatacak? Bu özne yok burada. Para
ödeniyor. Nereye ödenir para?
BAŞKAN
Sayın Kılıçdaroğlu, önergeyi verdiniz, oyladık.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Ve kabul ettik.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Hayır, ben Sayın Bakanın bu konuda
yani
BAŞKAN
Anladım, tutanaklara geçti. İç Tüzükü benden daha iyi biliyorsunuz
sonuç itibarıyla.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum, karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı yok ki efendim.
BAŞKAN
Muhalefet de evet dedi. Sayıyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı olması için 139 kişi
olması lazım. Muhalefetin kabulü bir şeyi değiştirmez.
(Gürültüler)
OKTAY VURAL
(İzmir) Elektronik yapalım efendim, elektronik sayalım.
KAMER GENÇ
(Tunceli) 100 kişiyle karar yeter sayısı olmaz, bu kadar
kişiyle karar yeter sayısı olmaz.
BAŞKAN
İki kâtip üyemiz de var diyor.
Karar yeter
sayısı vardır, kabul edilmiştir.
20nci maddeyi
okutuyorum:
ALTINCI BÖLÜM
Çeşitli ve Son Hükümler
Personel
MADDE 20-
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, efendim bakın, burada 100 kişi
yok, muhalefet de dâhil olmak üzere. Başkan vekili
arkadaşımız da söyledi, muhalefet de kabul etsin, bir kanunun
kabul edilebilmesi için 139 kişinin karar vermesi lazım. (Gürültüler)
BAŞKAN
139, doğru.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Burada ben iddia ediyorum 100 kişi yok.
BAŞKAN
İki kâtip üye saydılar, öyle dediler Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Divan üyesi arkadaşlarımıza ben itiraz ediyorum,
sayılsın.
BAŞKAN
Peki, sayacağım. Ben sayacağım şimdi 21inci madde
için.
21inci maddeyi
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
21inci maddeyi
okutuyorum:
Kurul
üyeliklerine seçilemeyecek olanlar
MADDE 21-
BAŞKAN
Karar yeter sayısı istiyor musunuz?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Evet, istiyorum.
BAŞKAN
Tamam.
Kabul edenler
Şimdi
sayın doğru dürüst.
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
22nci maddeyi
okutuyorum:
Denetim
MADDE 22-
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
23üncü maddede
iki önerge vardır, okutup işleme alacağım.
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 408 sıra sayılı kanunun 23. maddesinin (3).
fıkrasında geçen Müsteşarlığın olumlu
görüşü ibaresinin Müsteşarlığın görüşü
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alim
Işık Yılmaz
Tankut D. Ali
Torlak
Kütahya Adana İstanbul
Cemaleddin
Uslu M. Akif
Paksoy
Edirne Kahramanmaraş
BAŞKAN
Şimdi en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 408 sıra sayılı Türkiye İhracatçılar Meclisi ve
İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısının 23. maddesinin (3). fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Enis Tütüncü Dr. M. Şevki
Kulkuloğlu
Malatya Tekirdağ Kayseri
Madde 23 -
(3) Bu Kanunda yer alan hususlara
ilişkin yönetmelikler; TİM tarafından hazır-lanarak
Bakanlığın onayı üzerine Resmî Gazetede yayımlanmak
suretiyle yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ M.
MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) Efendim, olumlu görüşle takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Kulkuloğlu, gerekçeyi mi okutayım, konuşacak
mısınız?
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) Gerekçeyi okutun.
BAŞKAN -
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yönetim Kurulu vb
organların gerek İhracatçı Birliklerinde gerekse TİM ve
diğer yapılarda üyelerinin Müsteşarlık olumlu onayı
ile TİM tarafından hazırlanacak yönetmeliklere
bağlanması; İhracatçı Birlikleri ve TİMin özerk
yapısını yok ederek, Anayasanın 135inci maddesine
aykırılık oluşturmaktadır. Bu
aykırılığın giderilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Olumlu görüşle önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bu önerge kabul
edildiği için diğer önerge işlemden kaldırılıyor.
Bu kabul edilen
önerge çerçevesi içinde 23üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici 1inci
madde.
Geçiş
hükümleri
GEÇİCİ
MADDE 1-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
24üncü madde.
Yürürlük
MADDE 24-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
25inci madde.
Yürütme
MADDE 25-
BAŞKAN
Maddeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İkinci
bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Tasarının
görüşmeleri tamamlanmıştır.
Tasarının
tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati : 14.55
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.18
BAŞKAN:
Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP
ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 107nci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Kanun tasarı
ve tekliflerini görüşmeye devam edeceğiz.
3üncü
sırada yer alan, Kütahya Milletvekili Sayın Soner Aksoy'un;
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi
Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
3.-
Kütahya Milletvekili Soner Aksoy'un; Yenilenebilir Enerji
Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı
Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (2/340) (S. Sayısı: 395)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü
sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İslam
Konferansı Örgütüne Bağlı İslam Ülkeleri İstatistik,
Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar ve Eğitim Merkezi Arasında
Ankara/Oran Diplomatik Sitede Arsa Tahsisine İlişkin Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
4.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İslam Konferansı Örgütüne
Bağlı İslam Ülkeleri İstatistik, Ekonomik ve Sosyal
Araştırmalar ve Eğitim Merkezi (SESRIC) Arasında
Ankara/Oran Diplomatik Sitede Arsa Tahsisine İlişkin Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/705) (S. Sayısı: 394)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci
sırada yer alan, Gümrük Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe
Komisyonları raporlarının görüşmelerine
başlıyoruz.
5.-
Gümrük Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/602) (S. Sayısı: 324) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu
324 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Sayın
milletvekilleri, alınan karar gereğince bu tasarı İç
Tüzükün 91inci maddesi kapsamında görüşülecektir. Bu nedenle
tasarı, tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine
geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek ve
bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.
Tasarının
tümü üzerinde söz isteyen, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
Bursa Milletvekili Sayın Sedat Kızılcıklı. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurun.
Süreniz yirmi
dakika.
AK PARTİ
GRUBU ADINA SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Gümrük Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe
Komisyonları raporları üzerinde grubumuz adına söz
almış bulunuyorum. Öncelikle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Avrupa Birliği Türkiye Ortaklık Konseyinin 6
Mart 1995 tarihli toplantısında kabul edilen Ortaklık Konseyi
Kararı, Gümrük Birliği Kararıyla Türkiye ile Avrupa
Birliği arasında gümrük birliği tesis edilmiştir.
Taraflar
arasında sağlanan gümrük birliğinin esaslarını içeren
ve gümrük birliğinin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren
Türkiye'nin Avrupa Birliğinin gümrük işlemleriyle ilgili temel mevzuatını
benimsemesini öngören bu kararının 26ncı maddesi hükmü
gereği, bu kararın yürürlüğe girdiği tarihte topluluk
gümrük kodunu oluşturan 1992 tarihli Konsey Tüzüğüyle bu Tüzükün
uygulama hükümlerini belirleyen ve 2 Temmuz 1993 tarihli Komisyon Yönetmeliği
hükümleri esas alınarak, 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı
Gümrük Kanunu, 4/11/1999 tarihli ve 23866 sayılı Resmî Gazetede
yayımlanarak 5 Şubat 2000 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Avrupa
Birliği normlarına uygun 4458 sayılı Gümrük Kanunu, gümrük
formalitelerinin asgariye indirilmesi, zaman kayıpları ve gereksiz
harcamaların önüne geçilerek dış ticaret işlem
maliyetlerinin düşürülmesi ve özellikle ihracata dayalı sanayi için
girdi niteliğindeki malların ekonomiye zamanında
kazandırılması açısından çağdaş nitelikli
hükümler ihtiva etmektedir. Ancak, 4458 sayılı Gümrük Kanununun
temelini teşkil eden topluluk gümrük kodunun bazı maddelerinin zaman
içerisinde değişikliğe uğramış olması nedeniyle,
Avrupa Birliği mevzuatına uyum yükümlülüklerimizin kapsamında
4458 sayılı Gümrük Kanununun topluluk gümrük kodunda 2700/2000
sayılı Konsey Tüzüğüyle yapılan değişikliklere
paralel olarak bazı maddelerinin değiştirilmesi, bazı
maddelere de ilaveler yapılması gereği hasıl olmuş ve
bu doğrultuda hazırlanan kanun tasarısı 12 Mayıs 2004
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilmiştir.
Söz konusu
tasarı yasalaşmayı beklerken, yürürlükte olan topluluk gümrük
kodunu tesis eden 2913/92 sayılı Konsey Tüzüğünde 4 Mayıs
2005 tarihli Topluluk Resmî Gazetesinde yayımlanarak yürürlüğe giren
13 Nisan 2005 tarihli ve 648/2005 sayılı Avrupa Birliği Konsey
ve Parlamentosu Tüzüğüyle birtakım değişiklikler
yapılmış ve bu değişikliklere uyum amacıyla kanun
tasarısı taslağı hazırlanmıştır.
Söz konusu
tasarı yasalaşmadan ve tasarı taslağı
Başbakanlığa sevk edilmeden yasama döneminin sona ermesi
nedeniyle, bu defa tasarı ve taslak birleştirilerek 4458
sayılı Kanunun ulusal düzenlemelerimizi ihtiva eden maddelerinin
uygulanması sırasında yaşanan sorunların çözüme
kavuşturulması, özellikle para cezası uygulamasına
ilişkin hükümlerde tereddüt yaratmayacak ifadelerle daha
açıklayıcı bir düzenlemeye gidilmesi hususları da göz
önünde bulundurularak yeni tasarı hazırlanmıştır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının getirdiği
yeniliklerin anlaşılabilmesi için uluslararası ticaretin
geçirdiği dönüşüme bakmak, bunları iyi okuyabilmek ve çözebilmek
gerekiyor; bunun için de uluslararası ticaretin son otuz yıllık
trendine göz atmak gerekiyor. Bu dönem içerisinde iki ana olgudan
bahsedebiliyoruz. Birincisi, 1980li yıllarda başlayan ticaretin
serbestleştirilmesine yönelik adımların devasa boyutta
artışı ve gümrük vergilerinin günden güne düşürülmesi.
İkincisi, 11 Eylül 2001de Amerika Birleşik Devletlerinde
yaşanan olaylar nedeniyle ön plana çıkan emniyet ve güvenlik
tedbirlerine ilişkin önlemlerdir.
1980-2001
dönemine baktığımızda, 1980li yılların
başından itibaren uluslararası ticaretin
serbestleştirilmesi yolunda atılan önemli adımlar, bölgesel
ekonomik entegrasyonların genişlemesi ve derinleşmesi, ticarette
tarife engellerinin kaldırılması ve hızlı teknolojik
gelişmenin bir sonucu olarak dünya ticaretinin hızında ve
hacminde patlama olarak nitelendirilebilecek bir artış
gerçekleştirilmiştir.
Dünya Ticaret
Örgütü kayıtlarına göre 1948den sonra dünya üzerinde yetmiş
altı adet serbest ticaret alanı yaratılmış,
bunların yarısı 1990dan sonra oluşturulmuştur. Yine
Dünya Ticaret Örgütü tarafından yapılan çalışmaların
sonuçlarına göre dünya ticaret hacmi 1995ten sonra yüzde 8 artış
göstermiştir. Bu artış aynı dönemde dünya üretiminden 4 kat
fazladır.
Bu rakamlar ülke
ekonomilerinin birbirlerine giderek daha fazla
açıldığını ve ülkelerin dış ticaret
politikalarının artık ulusal ölçekte değil, küresel ölçekte
alınan kararlar ile şekillendiğini göstermektedir.
Uluslararası ticarete taraf olan her ülkede ekonomi
politikalarını belirleyen ve uygulayan kurumlar artık, bu
kararların doğurduğu yeni oluşumlar ile karşı
karşıyadır.
Yaşanan bu
değişim gümrük idarelerinin geleneksel bazı işlevlerini
azaltır veya ortadan kaldırırken yeni işlevler
üstlenmelerini de zorunlu kılmaktadır. Gümrük idareleri dünyada
kapalı ekonomilerin egemen olduğu dönem boyunca gümrük tarifeleri
yoluyla iç pazarın ve yerli üretimin korunması ve vergi
tahsilatı rollerini taşımışlardır. Ancak
yukarıda belirtilen gelişmelerle birlikte gümrük idareleri bu
rollerini giderek terk etmekte, dış ticaret politikalarının
şekillendirilmesi ve uygulanmasındaki etkin rolleri ile ön plana
çıkmaktadırlar. Bu gelişmeye uygun bir örnek olarak Türkiye'de
gümrük vergilerinin toplam vergi gelirinin içindeki payının
düştüğünü söyleyebiliriz.
Günümüzde
sınır kavramı iki ülkeyi birbirinden ayıran bir çizgi
olmaktan çok öte anlamlar ifade etmektedir. Gümrük idareleri artık bir
yandan yasal dış ticaretin akışını
hızlandıracak tedbirleri almak, bir yandan da yasa
dışı eşya trafiğini ve
kaçakçılığını engellemek gibi eş zamanlı
olarak yerine getirilmesi çok zor olan iki yeni görevi üstlenmiş
durumdadır. Gümrük idaresi artık bir futbol hakemi gibi
değerlendirilmektedir: Sahadadır, oyunu yönetir, akışı
kontrol eder ama varlığını mümkün olduğu derecede
hissettirmez. Bu doğrultuda, bütün dünyada gümrük idareleri, idari
performanslarını test ederek değişen uluslararası
ticaret koşullarının getirdiği rekabeti
taşıyabilecek modern ve esnek teşkilatlar kurmaya
çalışmaktadırlar.
Dünya Gümrük
Örgütünün, Gümrüklerdeki Yeniden Yapılanma ve Modernizasyon
Çalışmaları konusunda, aralarında ülkemizin de
bulunduğu ve toplam üyesi ülkelerin yüzde 27sini oluşturan otuz
sekiz ülke arasında yaptığı araştırma,
yukarıda ifade edilen hususları açığa çıkaran sonuçlar
içermesi bakımından dikkat çekicidir. Bu araştırmaya göre
gümrük idarelerini modernizasyon çalışmaları yapmaya iten üç önemli
faktör vardır: Bölgesel entegrasyonların ve buna bağlı
olarak ticaret hacminin artması, idari performansın gözden
geçirilmesi ve teknolojideki hızlı değişim. İşte
bu üç faktör gümrük fonksiyonunun yapısını ve niteliğini
büyük ölçüde değiştirmiştir ve önümüzdeki yıllarda da
değiştirmeye devam edecektir.
Araştırmaya
katılan ülkelerin yüzde 75i modernizasyona gitmelerindeki temel faktörün
bölgesel entegrasyonların artması olduğunu ifade ederken yüzde
71i için bu faktör uluslararası ticaret hızındaki artıştır.
Araştırmaya katılan ülkelerin yüzde 60ında ise gümrük
reformu yapılmasını gerektiren temel faktör idarenin
performansının gözden geçirilmesi olmuştur.
Gümrük
idarelerindeki yeni yapılandırmalarda idari katmanlar giderek
azalırken müşteri odaklı yapılanmalar ön plana
çıkmaktadır. Bu çalışmalarda, bir yanda yasal ticaretin
kolaylaştırılmasını sağlayacak gümrükleme
faaliyetleri ihdas edilirken öte yanda yasa dışı işlemlerin
doğru hedeflenmesini ve tespit edilmesini sağlayacak bir örgüt
yapısı oluşturulması amaçlanmaktadır.
Araştırmaya
katılan gümrük idarelerinde modernizasyona gidilen alanların
başında mevzuat gelmektedir. Gümrükler, yeni önceliklerine ve yeni
rollerine uygun gümrük mevzuatlarını oluşturmaktadırlar.
Mevzuattan sonra modernizasyona gidilen alanlar ise sırasıyla, bilgi
yönetimi, muhafaza faaliyetleri, insan kaynakları ve organizasyon
yapısıdır.
Sonuç olarak bu
dönemin en önemli olgusu, gümrük idarelerinin bir vergi otoritesi
kimliğinden daha çok dış ticaret otoritesi kimliğinin ön
plana çıkmaya başlamasıdır.
2001 sonrası
döneme baktığımızda, 11 Eylül olaylarından sonra ise
yeni bir boyut eklenmiştir. Gümrük idarelerine ülkenin emniyet ve
güvenliğine ilişkin tedbirleri sınırlarda almak görevi
yüklenmiştir.
Bu amaçla,
Amerika Birleşik Devletlerinde gümrük idaresi, iç güvenlik dairesine
bağlanmış, ardından Avrupa Birliğine de yayılacak
olan emniyet ve güvenlik tedbirlerinin alınması izlenmiştir.
Yapılan çalışmalar sonucunda Avrupa Birliğinde 13 Nisan
2005 tarihli ve 648/2005 sayılı Avrupa Birliği Konsey ve
Parlamentosu Tüzüğü yürürlüğe konulmuştur. Şu anda üzerinde
görüşmelere başlayacağımız tasarının gümrük
tekniğine ilişkin detayları dışındaki temel
değişiklikleri de, söz konusu Tüzükün Avrupa Birliği
üyeliğini gerektiren hususlar dışında kalan
kısmının gümrük mevzuatımıza aktarılması
yönündeki düzenlemelerdir.
Bunun önemli bir
ayağı, emniyet ve güvenlik tedbirlerine ilişkindir. Burada
gümrük iş akış süreçlerinin değiştirilmesi de söz
konusudur. Bildiğimiz klasik anlamda, eşyanın Türkiye Gümrük
Bölgesine getirilmesi, gümrüğe sunulması, özet beyan verilmesi,
gümrük beyannamesi verilmesi şeklindeki iş akış
şeması değişmiştir. Özet beyanın,
eşyanın Türkiye Gümrük Bölgesine getirilmeden verilme
zorunluluğu getirilerek özet beyan süreci iş akışında
en başa alınmıştır. Bunun nedeni şu anda gümrük
beyannamesi üzerinden yani eşya Türkiye Gümrük Bölgesine getirildikten ve
özet beyanı, gümrük beyannamesi verildikten sonra yapılan risk
analizlerinin özet beyan üzerinden ve eşya gelmeden önce
yapılabilmesini temin etmektir. Yani Türkçesi ile testi
kırılmadan ya da Geçmiş olsun. demeden ülke güvenliğini,
insan, hayvan, bitki sağlığını tehlikeye
düşürebilecek, çevreye zarar verebilecek eşyanın ülkeye
gelmesinin engellenmesidir.
Avrupa
Birliği, uzunca bir süredir risk analizleri ile belirlenen ve
yukarıda sayılan eşya dışında kalan
eşyanın kontrolünü sınırda yapmamakta, bunu piyasa gözetim
ve denetimi dediğimiz bir şekilde yurt içinde takip etmektedir. Ancak
yukarıda sıralanan eşya gümrük kapılarında kontrole
tabi tutulmakta idi. Şimdi bu eşyanın kontrolü eşya henüz
ihraç ülkesindeyken yapılmakta ve eşya henüz araca yüklenmeden özet
beyan üzerinden yapılan risk analizi sonucunda yükleme yapılmaması
sağlanmaktadır. Bunun ülke güvenliğine, toplum sağlığına
ve çevreye sağlayacağı yarar aşikâr olduğu için buna
değinmeyip -kısıtlı zamanımız olduğunu göz
önünde bulundurarak- şimdilik çok fazla detaya girmiyorum.
Diğer
boyutları açısından bakılacak olduğunda, işlem
akışının bu yönde
değişimi asla bir zorlaştırmayı içermemektedir.
Eşyanın yüklenmeden engellenmesiyle Türkiye Gümrük Bölgesine
getirilmesi önlenerek hem olası tehlikeler bertaraf edilmekte hem de
yükümlü, eşyayı Türkiye'ye getirdikten sonra geri götürmek zorunda
kalmak gibi önemli bir maliyetten kurtulmaktadır.
Eşyanın
Türkiye'ye gelmeden risk analizine tabi tutulması, tabii olarak
sınır kapılarında işlemlerinin çok daha
hızlı ve güvenilir bir şekilde yapılması demek
olacaktır. İşlem sürecinin kısalması, günümüzde
zamanın önemli bir maliyet olduğu göz önünde bulundurulursa
maliyetleri de düşürecektir.
Söz konusu
Tüzükün ikinci önemli boyutu yetkilendirilmiş yükümlü müessesesidir. Bu
uygulama, şu anda Gümrük Müsteşarlığınca yürütülmekte
olan gümrükçe onaylanmış kişi, yetkilendirilmiş gümrük
müşaviri gibi uygulamaların daha kapsamlısı olarak
düşünülebilir. Sadece ithalatçı, ihracatçı ve gümrük
müşaviri değil, gümrük işlemlerine taraf olan herkes -nakliyeci,
taşımacı gibi- tabii ki sadece kendi görev alanı içerisinde
kalmak kaydıyla, yetkilendirilmiş yükümlü statüsü alabilecek, yani
gümrük işlemleriyle iştigal eden her kişi sadece kendi görev
alanıyla sınırlı olmak ve belirlenen şartlara uygun
olduğu belirlenmek şartıyla gümrük idaresince akredite
edilecektir.
Yetkilendirilmiş
yükümlü, gümrük sahasının tamamında yaptığı
gümrük işlemleri çerçevesinde güvene layık ekonomik operatör olarak
tanımlanabilir. Ekonomik operatör, mesleki faaliyetleri çerçevesinde
gümrük mevzuatında belirtilen faaliyetlerle iştigal eden kişi
olarak tanımlanmaktadır, gümrük mevzuatı açısından
yükümlü. Bu bağlamda yetkilendirilmiş yükümlü de ithalatçı,
ihracatçı, taşıyıcı, nakliyeci, gümrük müşaviri
gibi çeşitli alanlarda faaliyet gösteren kişileri kapsamaktadır.
Yetkilendirilmiş yükümlü rehberi ilkeleri uyarınca da, ekonomik
operatör tanımı, gümrük mevzuatında belirtilen faaliyetlerin
ifasını doğrudan ifa etmekle sınırlamamakta, bu
bağlamda ihracata yönelik eşya üreten bir imalatçı, ihracat
işlemleri başka bir kişi tarafından yapılsa dahi,
yetkilendirilmiş yükümlü statüsü alma talebinde bulunabilmektedir.
Yükümlünün talebi
üzerine gümrük idareleri üç çeşit yetkilendirilmiş yükümlü statüsü
verebilirler. Bunlar; gümrük işlemlerinin basitlendirilmesine ilişkin
hükümlerden yararlanmak üzere elde edilen yetkilendirilmiş yükümlü
statüsü, gümrük bölgesine giren eşyanın güvenliği ve emniyetinin
sağlanması amacıyla yapılan gümrük kontrollerinin
basitlendirilmesinden yararlanmasına ilişkin yetkilendirilmiş
yükümlü statüsü, hem gümrük işlemlerinin basitlendirilmesi hem de güvenlik
ve emniyet amacıyla yapılması gereken gümrük kontrollerinin
basitlendirilmesinden yararlanması amacıyla verilen
yetkilendirilmiş yükümlü statüsüdür.
Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; tasarı ve
gerekçesi incelendiğinde:
Avrupa Birliği mevzuatına paralel
olarak, gümrükle ilgili bürokratik işlemlerin asgari düzeye indirilmesi
amacıyla, veri işleme tekniğinin kullanılması
(elektronik ortamda beyanname verilmesi) söz konusu olduğunda, gümrük
idaresi tarafından talebi söz konusu olabilecek birtakım belgelerin
eklenmemesine imkân tanınmasına,
1 Ocak 2010
tarihi itibarıyla Avrupa Birliği mevzuatına uygun olarak
ekonomik etkili gümrük rejimlerinin kullanım izni konusunda gümrük
idarelerinin yetkili kılınması nedeniyle, özellikle dahilde
işleme rejimi konusunda hâlihazırda Dış Ticaret
Müsteşarlığı, Gümrük Müsteşarlığı ve
ihracat birliklerince yürütülen izin, uygulama ve taahhüt hesabı
kapatılması işlemleri
konusunda gümrük idarelerinin altyapı ve personel ihtiyacının
karşılanmasına,
Avrupa
Birliği mevzuatına paralel olarak, şartlı muafiyet
düzenlemelerine tabi tutulan eşyadan elde edilen ürünün de aynı rejim
hükümlerine tabi tutulması yönünde düzenleme yapılmasına,
Avrupa
Birliği ortak transit uygulamalarına paralel olarak, transit
rejiminde bireysel ve kapsamlı teminat uygulamaları ile güvenilirlik
standartlarına sahip olan kişilere bu teminattan vazgeçme izni
verebilmek suretiyle, maliyeti azaltıcı basitleştirilmiş
uygulamalar getirilmesine,
Gümrük
Müsteşarlığınca antrepo açılması izninin geçici
ya da sürekli olarak geri alınmasına ilişkin usul ve esaslar ile
özel antrepo statüsü verilen gümrüksüz satış mağazalarıyla
ilgili hususların yönetmelikle belirlenmesine,
Gümrük
antrepolarının atıl kullanımının önüne geçilmesi
amacıyla gümrük antreposu rejimine tabi olmamakla birlikte, antrepoya
konulan serbest dolaşımdaki eşyaya uygulanacak hükümlere
açıklık getirilmesine,
AB
mevzuatına paralel olarak dâhilde işleme rejiminde geri ödeme
sisteminin kullanılamayacağı hâller ile hariçte işleme
rejiminde standart değişim sistemine izin verilmesine ilişkin
koşulların açıklığa kavuşturulmasına,
Gümrük vergisine
ilişkin muafiyet ve istisnaların Avrupa Birliği mevzuatında
yapılan değişikliklere paralel olarak gözden geçirilmek
suretiyle yeniden düzenlenmesi ve yerleşim yeri Türkiye
dışında olan gerçek kişilerin Türkiyede satın
aldıkları veya kiraladıkları konutlarda kullanılmak
üzere getirdikleri ev eşyasının gümrük vergisinden muaf tutulmasına,
Sadece doğal
afetlerden zarar görenler için değil kriz hâli olarak tanımlanacak
diğer hâllerde de yurt dışından gönderilecek yardım
malzemelerinin gümrük vergisinden muafiyetinin sağlanmasına,
Gerçek bir
kişiden diğerlerine gönderilen veya yolcu beraberinde gelen ve
kanunda öngörülen muafiyet ve istisna tutarını aşan eşyaya,
Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek tek ve maktu bir tarifenin
uygulanması suretiyle yolcu işlemlerinin
hızlandırılması ve kolaylaştırılmasına,
Avrupa
Birliği mevzuatında yapılan değişikliğe paralel
olarak; eşyanın mahiyeti ve nihai kullanımı nedeniyle
tercihli tarife uygulaması veya ithalat/ihracat vergilerinden muafiyetinin
mümkün olduğu durumlarda, yükümlünün hileli bir davranışı
ve ihmali bulunmaması ve gerekli şartları yerine
getirdiğini ispat etmesi hâlinde, bu tercihli tarife ve muafiyetin uygulanmasına
imkân tanınmasına,
Teminat
alınmasının ihtiyari kılındığı
durumlarda, gümrük idarelerine, şüphe duyulan hâllerde teminat
istenebilmesi yetkisi verebilmesine,
Kanunen
ödenmemesi gerektiği hâlde ödenen ya da tahakkuk ettirilmemesi
gerektiği hâlde tahakkuk ettirilen gümrük vergilerinin yanı sıra
para cezalarının da geri verilebilmesine imkân getirilmesi suretiyle
yükümlü haklarını koruyucu düzenleme yapılmasına,
Gümrük
vergilerinin kesinleşmesine ilişkin hususlara açıklık
getirilmesi suretiyle uygulamada yaşanan ihtilafların ortadan
kaldırılmasına,
Para
cezalarının da gümrük vergileriyle birlikte karara bağlanıp
tebliğ edilebilmesi, para cezalarının zaman aşımı
süresinin gümrük vergileri için yapılan değişikliğe paralel
olarak beş yıla çıkarılması, gümrük vergileri ile para
cezalarının tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde
ödenmesi ve tebliğ edilen gümrük vergileri ile para cezalarına
ilişkin kararlara idari itiraz süresinin ödeme süresine paralel biçimde on
beş güne çıkarılması suretiyle ödeme ve itiraz süreleri
arasındaki farklılığın giderilmesine,
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
SEDAT KIZILCIKLI
(Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Ekonomik etkili
gümrük rejimlerinden şartlı muafiyete konu dâhilde işleme,
gümrük kontrolü altında işleme ve geçici ithalat rejimlerinde beyan
ile muayene, denetleme ve teslimden sonra kontrol sonucunda eşyanın
cins, tür, nitelik, menşe ve kullanım şekli ile kıymet ve
miktarında farklılık bulunduğu hâllerde, bu farka tekabül
eden vergi farkının tahsil edilmeyip ilgili rejim hükümlerine göre
teminata bağlanmasına,
Ticaret
politikası önlemlerinin etkili biçimde uygulanabilmesini teminen,
gerektiğinde gümrük idaresine menşe sertifikası talep edebilmesi
imkânının getirilmesine,
5607
sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun geçici 3üncü
maddesinin birinci fıkrası kapsamında 2009 tarihine kadar
kurulması amaçlanan kaçak eşya depolarının 2012ye kadar
kurulabilmesine,
İmkân
sağlanmaktadır.
Yapılan bu
düzenlemelerle bu tasarının hayırlı olmasını
temenni ediyor, sizleri ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Trabzon Milletvekili Sayın Akif Hamzaçebi.
Buyurun
Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tasarının tümü üzerinde
görüşlerimi ifade etmek üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
aldım. Sözlerime başlarken sizi saygıyla selamlıyorum.
Tasarı,
Avrupa Birliğine uyum çerçevesinde 4458 sayılı Gümrük Kanunu ile
diğer ilgili bazı kanunlarda ve kanun hükmünde kararnamelerde
değişiklik yapılmasını düzenlemektedir.
Türkiye ile
Avrupa Birliği ilişkilerinin ülkemiz gündeminde birinci
sırayı işgal etmesi şaşırtıcı
değildir. Türkiye'nin Avrupa Birliğiyle ilişkilerinin
yaklaşık elli yıllık bir geçmişi vardır. Türkiye
1959 yılında Avrupa Birliğine tam üyelik müracaatında
bulunduğu zaman Avrupa Birliğine üyelik başvurusunda bulunan
ülke sayısı son derece azdı. O zamanki adıyla Avrupa
Ekonomik Topluluğu. Ancak o tarihten bu yana yaklaşık elli
yıl geçmiş olmasına rağmen ve Türkiye ile birlikte
başvuran Yunanistandan sonra çok sayıda ülke Avrupa Birliğine
üye olmuş olmasına rağmen, Türkiye hâlâ Avrupa Birliğine
üyelik yolunda maalesef ciddi adımlar atamamış, ciddi bir mesafe
kazanamamıştır.
1959
yılında üyelik başvurusundan sonra 1963 yılında
Türkiye ile Avrupa Birliği arasında Ankara Anlaşması
imzalanır ve Ankara Anlaşmasıyla üyelik koşulları
belirlenir. Bu tarihten sonra Türkiye önemli bir zaman kaybeder. Daha sonra
1970 yılında Katma Protokolü Türkiye imzalar. 1987 yılında
tam üyelik başvurusunda bulunur ve 1995 yılında Türkiye ile
Avrupa Birliği Ortaklık Konseyi arasında müştereken
alınan karar sonucunda Türkiye gümrük birliğine girmeye karar verir,
gümrük birliğine alınır ve Türkiye 1 Ocak 2006 tarihinden
itibaren gümrük birliği uygulamasına geçer.
HASAN FEHMİ
KİNAY (Kütahya) 1996 yılı.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) 1996 yılı, düzeltiyorum, evet, 1996
yılında Türkiye gümrük birliği uygulamasına geçer.
Tabii,
Türkiye'nin gümrük birliğine geçişi Türkiyeye birçok yükümlülük
getirmiştir, birçok yapması gereken iş getirmiştir. Bu
çerçevede, uyum yükümlülüğü çerçevesinde Türkiye 1999 yılında
bugün yürürlükte olan 4458 sayılı Gümrük Kanununu kabul eder ve 1
Ocak 2000 tarihinden itibaren 4458 sayılı Gümrük Kanunu uygulanmaya
başlanır.
2000
yılından bugüne kadar, yani, yaklaşık dokuz
yıllık süre içerisinde Avrupa Birliğinin gümrük mevzuatında
çok sayıda değişiklik olmasına rağmen bu
değişiklikleri Türkiye kendi iç mevzuatına, Gümrük Kanununa
yansıtmamıştır, yansıtamamıştır. Yani,
burada yaklaşık dokuz yıllık bir gecikme söz konusudur.
AKPnin hükûmet olduğundan bu yana geçen sürenin yedi yıl
olduğunu dikkate alırsak bu gecikmenin yaklaşık yedi
yılı AKP tarafından, AKP hükûmetleri döneminde geçmiştir.
Şimdi, bu
tasarı Avrupa Birliğine uyum çerçevesinde Gümrük Kanununda ve ilgili
kanunlarda birtakım değişiklikleri düzenlerken burada tam dokuz
yıllık bir gecikmenin olduğunu unutmayalım değerli
milletvekilleri. Tasarı, Avrupa Birliğine uyumu düzenliyor, bunun
yanında idareye birtakım yetkiler veriyor ve yine uygulamada karşılaşılan
birtakım sorunların çözümüne yönelik olarak bazı düzenlemeler
getiriyor.
Tabii ki uyum
demek aynı zamanda bizim kendi sanayicimizin, kendi girişimcimizin
rekabet gücünü artırmak demektir. Yani uyum çerçevesinde yapılan
bütün düzenlemelerin kendi girişimcimizin de rekabet gücünü artıracak
şekilde olması gerekir. Uyum çerçevesinde yapılacak
düzenlemelerde buna dikkat etmek gerekir. Ancak, bu dönemde yani özellikle AKP
döneminde ciddi bir gümrük politikasından söz etmek maalesef mümkün
değildir. Gümrük politikasını uygulayacak birim olan Gümrük
Müsteşarlığı, bu politika metinlerini hazırlayacak
olan bu Müsteşarlık maalesef AKP hükûmetleri döneminde üvey evlat
muamelesi görmüştür, ikinci plana itilmiştir. Gümrük
Müsteşarlığından sorumlu bakanlar diğer görevleri
yanında Gümrük Müsteşarlığıyla ilgili görevlerini
ikincil görevler olarak değerlendirmiş ve Gümrük
Müsteşarlığının yapılması gereken
işleri Gümrük Müsteşarlığının liyakatli
kadrolarına rağmen, yetenekli kadrolarının mevcudiyetine
rağmen, bir türlü, maalesef, olmamıştır,
yürüyememiştir.
Bakın,
şimdi biz Gümrük Kanununda değişikliği görüşüyoruz.
Gümrük Kanununda değişiklik Gümrükler Genel Müdürlüğünün
konusudur Sayın Başkan, değerli milletvekilleri. Ama Hükûmet
sıralarına bakıyorum, Sayın Bakanın solunda Gümrük
Müsteşarını görüyorum ama Gümrükler Genel Müdürü arka
sıralardadır. Evet, kanunun birinci derece sorumlusu,
uygulayıcısı olan Gümrükler Genel Müdürlüğü, böyle önemli
bir tasarının görüşülmesinde dahi ikinci plana itilmiştir.
Değerli
milletvekilleri, tasarı birtakım düzenlemeler getiriyor. Bu
düzenlemelerden bir bölümü olumlu düzenlemelerdir, uyum amacıyla
yapılmış olan düzenlemelerdir. Ancak, bir bölümü var ki,
bunların üzerinde çok ciddi biçimde durmamız gerekiyor.
Tasarının 1inci maddesinde risk, risk yönetimi kavramları tanımlanmış
ve bunun yanında giriş, çıkış, ithalat ve ihracat
gümrüklerine yeni tanımlar getirilmiştir. Tanımlanan risk ve
risk yönetimi kavramlarına dayalı olarak yapılacak olan risk analizine
dayalı kontroller de yine bu maddede ayrıca
tanımlanmıştır.
Bu tanımlar
şüphesiz çok önemli tanımlardır. Gümrüklerdeki analizin,
kontrolün risk analizine dayalı olarak yapılacağını
düzenlemektedir. Ancak, burada iki tane problem vardır. Birincisi: Risk
analizine dayalı kontrolün kanun düzeyinde düzenlenmesi son derece gereksiz
bir düzenlemedir. Bu bir yönetmelikle düzenlenecek konudur. Bugün yöntem risk
analizine dayalı kontroldür, yarın yöntem farklı olur, öbür gün
daha farklı olabilir. Her gün değişecek olan bir modelin kanuna
taşınması, kanunla emredici hüküm hâline getirilmesi, yarın
bunda yapılacak olan, ihtiyaç duyulan değişiklikleri oldukça
zorlaştırmaktadır. Bu son derece gereksizdir, yönetmelik
düzeyinde düzenlenebilecek bir konudur.
İkinci
önemli konu: Gümrük Müsteşarlığının bugünkü
yapılanması dikkate alındığında bu kontrolün
layıkı veçhile, istenildiği gibi, amaca uygun şekilde
yapılmasının oldukça zor olduğu gözükmektedir. Gümrük
Müsteşarlığı bu yasayla beraber bu değişiklik bu şekilde
yasalaşacak ise yeni bir yapılanmaya gitmek durumundadır. Bugün
Müsteşarlık birimi içinde oluşturulan risk değerlendirme
birimi taşradan yeteri hızla veri alamamakta ve taşrada risk
analizine dayalı kontrolü yapacak deneyimli personel bu konuda inisiyatif
kullanamamaktadır -böyle bir tablo vardır- ve bunun sonucunda
özellikle ihracatta yüzde 10u aşan oranda bir fiziki kontrol ortaya
çıkmaktadır. İhracatta ihraç ürünlerinin yüzde 10una
ulaşan oranda bir fiziki kontrolün olması
ihracatçımızı cezalandırmaktadır. Avrupa Birliği
ülkelerinde bu oran yüzde 3ün altındadır. Yüzde 10un üzerinde olan
bir oranın yüzde 3ün altına indirilmesi yönünde maalesef bir
eğilim, bir gayret, bir politik kararlılık gözükmemektedir.
Tasarının
bir başka önemli maddesi, tasarının 3üncü maddesiyle Gümrük
Kanununun 10uncu maddesinde yapılan değişikliktir. Burada son
derece vahim bir değişiklik yapılmaktadır.
Değişiklik şudur: 3üncü maddenin 4458 sayılı Gümrük
Kanununun 10uncu maddesinde yaptığı
değişikliğin (a) bendine göre, Bu Kanunda -yani Gümrük
Kanununa- ve bu Kanuna dayanılarak çıkarılan mevzuatta yer
alan; izin süreleri, teminat uygulamaları, gümrük vergilerinden muafiyet
ve istisna uygulamaları ile beyanın düzeltilmesine ilişkin
ortaya çıkan sorunları ve tereddütleri incelemek suretiyle gidermeye
Müsteşarlığın önerisi ile bağlı bulunduğu Bakan
yetkilidir. Bir idare düşünün ki, mükelleflerle
yaşadığı rutin birtakım sorunların çözümünde
sadece Bakanı yetkilidir, Müsteşarlığın hiçbir birimi
bu konuda yetkili değildir, Müsteşarlık dâhil.
Değerli
arkadaşlar, o zaman sormak gerekir: Gümrük Müsteşarlığı
niçin vardır? Bir mükellefle, bir ithalatçıyla, bir ihracatçıyla
yaşanacak ufak tefek sorunlarda, bu soruna yönelik olarak verilecek olan
bir görüş yazısında neden Bakan yetkilidir, neden Müsteşarlık
yetkili değildir? Müsteşarlık sorun çözmeyecekse, bütün sorunlar
Bakana çıkacaksa bu neyin ifadesidir? Bu, iki anlama gelmektedir.
Birincisi, olsa olsa bu, Gümrük Müsteşarlığı
kadrolarına güvensizliktir. Müsteşarlık kadrolarına, belki
de Müsteşarın altındaki kadrolara bir güvensizlik ifade
edilmektedir. Bütün sorunlar makama çıksın. Birinci ihtimal budur.
İkinci
ihtimal: Eğer bu öneriyi teknik kadro, bürokrasi kadrosu
aşağıdan yapmışsa, bu yasaya girmişse, bürokratik
kadro yetki kullanmaktan kaçınmaktadır, bütün sorunları Bakana
taşıyacaktır.
Diğer bir
ihtimal: Bu düzenleme Hükûmetin isteğiyle, ilgili Bakanın
isteğiyle buraya girmiştir. Bu da Bütün konularda ben yetkili
olayım, Müsteşarlık, bürokrasi yetkili olmasın.
anlayışının ifadesidir. Hiçbir şekilde bu maddenin
savunulabilir yanı yoktur. Hiçbir kamu idaresinde, hiçbir bakanlıkta,
hiçbir genel müdürlükte böyle bir yetki yoktur. Bu yetki, bir kanun hükmünün
uygulanmasının, uygulanmamasının, nasıl
uygulanacağının, efendim, farklı uygulanmasının,
mükellefe göre farklı uygulamalar yapılmasının bir dayanağı
olacaktır. Denecektir ki: Mevzuat dâhilinde Bakan çözecektir. E, mevzuat
dâhilinde Bakan çözecekse Gümrükler Genel Müdürlüğü, Gümrük Muhafaza Genel
Müdürlüğü, daire başkanları, müsteşar yardımcıları
niye vardır?
Esasen buradaki
sorun, Hükûmetin bürokrasi kadrolarına olan güvensizliğinden
kaynaklanmaktadır. Gümrük Müsteşarlığı
kadrolarına bir güvensizlik söz konusudur. AKPyle beraber -biraz önce
ifade ettim- Gümrük Müsteşarlığı ikinci plana
itilmiştir.
Buraya
yapılacak atamalarda Gümrük Müsteşarlığının
yetenekli, liyakatli kadroları değil, başka,
dışarıdan kişiler, gümrük konusunu bilmeyen kişiler
getirilmiştir. Yani gümrük konusu, gelip, dışarıdan gelen
birisinin oturup da hemen bunu halledeyim, çözeyim. konusu değildir.
Evet, konusu değildir. Öyle olursa, işte, Bakana yetki verirsiniz,
Sorunları Bakana taşıyalım ki Bakan çözsün, yarın
öbür gün sorumlu Bakan olsun, ben olmayayım
Kendine güvensizliğin
de ifadesidir biraz önceki 3üncü maddedeki düzenleme.
Şimdi,
liyakatli kadrolar bu idarede var. Bu idarenin, Gümrük
Müsteşarlığının bugün düştüğü durum,
dışarıya verdiği görüntü, içerideki kadrolarına uygun
bir görüntü değildir, maalesef bu kadrolar ikinci plana atılmıştır,
personelin şevk ve motivasyonu kırılmıştır.
Devlet memuriyetinden âdeta istifaya zorlar mahiyette, normal memurları,
unvansız memurları dahi rotasyona tabi tutan bir uygulamaya
girmiştir Gümrük Müsteşarlığı. Düşünün yani bir
memur, bir memur
. Nihayet bunu yer değiştirirsiniz, ilgili birimde
yer değiştirirsiniz. Hayır, bir memuru dahi, düz memuru dahi
rotasyona tabi tutan bir anlayış var şimdi. Kendi personelini
mahkeme kapılarına mahkûm eden bir anlayış vardır
bugün Gümrük Müsteşarlığında.
Bir önceki
Hükûmet döneminde, yani AKP öncesi Hükûmet döneminde tek tek bütün personele uygulanan
memnuniyet ölçüm testlerini bugünkü Sayın Bakan personeline uygulamaya
cesaret edebilir mi bilemiyorum, bunu yapıyor mu bilemiyorum.
Yapıyorsa mutlu olurum, ama bildiğim kadarıyla böyle bir
uygulama yok. Maalesef, Gümrük Müsteşarlığı böyle bir konuma
itilmiştir.
Değerli
milletvekilleri, Sayın Başkan; kanunda üzerinde durmamız gereken
başka çok sayıda düzenleme var.
Komisyon
görüşmeleri sırasında tasarıya eklenen bir maddeyle
doğal gaz ürünleri ithalatında yüzde 6ya varan oranda bir fire
oranı tespit edilmiştir. Bu, Hükûmet tasarısında yok. Bize
verilen teknik bilgilerde doğal gaz ürünü ithalatında herhangi bir
fire söz konusu değildir, boru hattıyla yapılan doğal gaz
ürün ithalatında. Boru hattıyla geliyor, Türkiyede boru
hattından Türkiyeye girişi sağlanıyor, o anda giren miktar
neyse odur. Bunda ayrıca yüzde 6ya varan oranda bir fire
oranının tespiti ne için yapılmıştır? Hükûmet
tasarısında olmayan, Komisyonda bir önergeyle giren bu maddeyle acaba
ne amaçlanmak istenmiştir? Bunun makul bir açıklaması yoktur.
Esasen 4458 sayılı Gümrük
Kanununun 237nci maddesinde yer alan dökme gelen eşyadaki yüzde 3lük
fire oranı bile oldukça yüksek bir orandır. O, nihayet, gemilerle
getirilen bir likit petrol gazı içindir o. Orada bir fireyi
konuşabilirsiniz. Onun bile oranı yüksekken, yüzde 3ken, doğal
gazda, firesi olmayan doğal gazda yüzde 6ya varan oranda Bakanlar
Kuruluna oran tespit etme yetkisi verilmesini samimiyetle
bağdaştırmak mümkün değildir. Evet, gümrük politikasının
nasıl oluşturulduğuna ilişkin bir örnek olarak bunu da
verdim. Gümrük Müsteşarlığı bu kadar bu konularda ikinci
plana itilirse maalesef yasalarımıza böyle düzenlemeler de girer.
Bakın, bizim
Rusya Federasyonuyla karşı karşıya
kaldığımız ve bizim tarımsal ürün
ihracatımızı olumsuz etkileyen bir uygulama oldu. Bizim ülkemiz
açısından, hükûmetlerimiz açısından
başarısız bir uygulamadır. Rusya Federasyonuyla
başlangıçta bilgi alışverişi yapılmak suretiyle
ihracat öncesinde ve onun sonrasında ihracatın yapılması
şeklindeki mutabakat daha sonra Hükûmet tarafından Hayır, biz
öyle bir mutabakata varmadık. anlayışıyla ikinci plana
atılmış, ters yüz edilmiş; ondan sonra o esnada bizim ihraç
limanlarımızda, örneğin Trabzonda ihraç ürünleri dağ gibi
yığılmaya başlamıştır. Şimdi Rusya
Federasyonuyla bir anlaşmaya varılmış gözüküyor. Ama
ihracatçıların şikâyeti geliyor, yine geliyor. Efendim, ben
Rusyaya soğan ihraç ediyordum. diyor ihracatçı. Şimdi
soğanın yanına fındık da koyuyorum, kayısı
da koyuyorum. diyor. Rusya tarafı diyor ki: Sen daha evvel soğan
ihraç etmiştin. Şimdi kayısı ve fındığı
da ihraç etmek istiyorsun. Olmaz! İncelememiz gerekir. Bu mudur sizin
ihracatçınıza verdiğiniz sürat? Maalesef bunlar bu tasarının
gözetmediği, Hükûmetin gözetmediği uygulamalar.
Evet, Gümrük Müsteşarlığında
atamalarla ilgili konulara değinmiştim. Gümrük
Müsteşarlığının Teftiş Kurulu Başkanı
acaba hangi gerekçelerle görevden alınmıştır? Yargıya
gidip yargıdan atamayı iptal eden karara rağmen, neden görevden
almakta acaba ısrarlı davranılmaktadır? Bunun makul hiçbir
açıklaması yoktur. Bunun makul hiçbir açıklaması yoktur.
Sadece, Gümrük Müsteşarlığı Teftiş Kurulunun
yazdığı bazı raporlar nedeniyle, Gümrük
Müsteşarlığının Teftiş Kurulu Başkanı
cezalandırılmıştır. Şu an Teftiş Kurulu
Başkanı kimdir, hangi arkadaştır, bilemiyorum. Ona
ilişkin hiçbir değerlendirmem zaten olamaz ama bir gözdağı
verilmiştir Gümrük Teftiş Kuruluna ama o kadrolar yine, eline gelen
konularda mevzuata uygun olarak gereğini yapacaktır, buna eminim.
Buna eminim, bu tip teşebbüsler başarılı olmayacaktır.
Gümrük
müşavirlerinin karşılaştığı bir sorun var.
Beklerdik ki, tasarı onu çözsün. Şimdi, Gümrük Kanununda yer alan ve
idari para cezasının uygulanmasını gerektiren fiiller
konusunda gümrük yükümlüsüne ceza uygulanıyor. Öte taraftan, Kabahatler
Kanununa göre de gümrük müşavirine bir ceza uygulanmaktadır. Burada
mükerrer bir ceza uygulanması söz konusudur. Bunu bir çok kere ifade
ettik, Komisyonda ifade ettik. Müsteşarlık, Sayın Bakan bu görüşlere
hak verdiler. Peki, gelin düzeltelim. Yeri burası değil. Peki,
böyle bir sorun varsa, neden bunu çözmüyoruz değerli arkadaşlar?
Çözüm gayet basit. Bir hüküm ekleyeceğiz: Bu kanunda yer alan ve vergi
mahkemelerinin görev alanına giren idari para cezası gerektiren
fiiller bakımından, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümleri
uygulanmaz. Bir cümlelik bir hüküm bu tasarıya ilave edildiğinde,
ortada yaşadığımız bu hukuk karmaşası da
sona erecektir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Maalesef, tasarı böyle bir önemli sorunu da
çözmemiştir, bunu ortada bırakmıştır, geleceğe
bırakmıştır, Sonra çözeriz. denmiştir. Şimdi
yasama dönemi bitiyor. Yeni yasama yılında ele alınıp
alınmayacağı belli değildir. Önerimiz bunu burada, bir
önergeyle bu tasarıya eklemektir. Bu konuda eğer komisyon
çoğunluğu gerekiyorsa biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak da buna
destek vermeye hazırız.
Sürem doldu, o
nedenle sözlerimi burada bitiriyorum.
Tasarı
görüşmeleri üzerinde diğer arkadaşlarımız
görüşlerini izah edecekler. Gerektiği takdirde önergeler üzerinde
ayrıca söz almak üzere ve görüşlerimi ifade etmek üzere huzurunuza
çıkacağım.
Sözlerimi burada
bitiriyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Denizli Milletvekili Sayın Emin Haluk
Ayhan, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi
dakika.
MHP GRUBU ADINA
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına 324 sıra
sayılı Gümrük Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tasarının
genel gerekçesinde, Avrupa Birliği normlarına uygun 4458
sayılı Gümrük Kanununun, gümrük formalitelerinin asgariye
indirilmesi, zaman kayıpları ve gereksiz harcamaların önüne
geçilerek dış ticaret işlem maliyetlerinin düşürülmesi ve
özellikle ihracata dayalı sanayi için girdi niteliğindeki
malların ekonomiye zamanında kazandırılması
açısından çağdaş nitelikli hükümler ihtiva ettiği
ifade edilmektedir. Ayrıca, topluluk gümrük koduna uyumlu olarak
hazırlanan ancak zamanla bazı maddeleri uyumsuz hâle gelen Gümrük
Kanununun tasarıyla hem müktesebata uyumunun sağlanacağı
hem de ulusal menfaatlerimiz gözetilmek suretiyle dış ticaret erbabının
iş ve işlemlerini kolaylaştırmaya yönelik
uygulamaların yasal zeminini oluşturacağı belirtilmektedir.
Tasarıyla
temel olarak, Kanunda geçen bazı deyimlerin tanımlarında,
transit rejiminde, ekonomik etkili gümrük rejimlerinde, gümrük
yükümlülüğünün doğması ve başlaması, gümrük vergisi ve
para cezalarının tebliği, itiraz süreleri ile gümrük
vergilerinin kesinleşme tarihleri ve para cezaları konularında
değişiklik yapıldığı hususları da yer
almaktadır.
Tasarıya
ilişkin Avrupa Birliği Uyum Komisyonu Raporunda Tasarı ile
yapılan düzenlemelere bakıldığında çok
ayrıntılı düzenlemelere gidildiği görülmektedir.
denilmektedir. Kanunlarda bu kadar ayrıntılı düzenlemelere yer
verilmeksizin ikincil düzenlemelere gidilmesi konusunun değerlendirilmesi
gerektiği, mevzuatın uyumlaştırılmasının tek
başına yeterli olmadığı, kanun hükümlerini uygulayacak
kurumların idari kapasitelerinin de önem arz ettiği, Gümrük
Müsteşarlığının kanun ile ilgili iyi bir iletişim
mekanizması kurarak ilgilileri bilinçlendirmesi gerektiği, diğer
yandan bunun sağlanmasında eleman eğitimi ve yeni eleman
takviyesinin de önemli olduğu hususlarına da yer vermiştir.
2008
yılında ortaya çıkan ve birçok ülkeyi olumsuz etkileyen küresel
mali krizin Türkiyede dış ticaretle uğraşan kesimi de
etkisi altına aldığı, mali krizin etkilerinin azaltılması
amacıyla Hükûmet tarafından ihracat faaliyetinde bulunanları
koruyacak şekilde gerekli tedbirlerin alınmasının
gerektiği, tasarıda yer alan düzenlemelerin esas amacının
AB gümrük mevzuatı ile uyumun sağlanması olduğu, bu nedenle
tasarıda yer alan düzenlemelerin birçoğunun gümrük işlemleri ile
ilgili teknik hususları içerdiği, alt komisyon
çalışmalarında tasarı kapsamında yer alan birçok
hükümde mutabakat sağlanmış olunmakla birlikte, bazı
hususların Komisyonda daha detaylı bir şekilde
değerlendirilmesinin de yararlı olacağı, alt komisyon
çalışmaları sırasında tartışılan gümrük
müşavir yardımcılarının sorunlarının
giderilmesinin, mağduriyetlerin önlenmesi yönünde büyük önem arz
ettiği, gümrük müşavir yardımcılarının
yıllardır müşavirlik hizmetlerini yürüttüğü ancak 4458
sayılı Kanun ile getirilen hükümler doğrultusunda
müşavirlik şirketlerinin yapısının
değiştirildiği, bu nedenle 4458 sayılı Kanun hükmünün
yürürlüğe girdiği tarihten önce faaliyette bulunan şirketlerin
ortağı olan gümrük müşavir yardımcılarının
da ortaklıklarının devamına yönelik geçici bir düzenlemenin
yapılması gerektiği, tasarı ile kurye faaliyetlerinde
bulunan şirketlere gümrük müşaviri istihdam etmeden müşavirlik
yapabilme imkânının getirildiği, böyle bir düzenlemeden gümrük
müşavirliği mesleğinin olumsuz etkileneceği, kurye
şirketlerinin birçoğunun yabancı şirket olduğu
düşünüldüğünde gümrük müşavirlerinin ortak olduğu yerli
şirketlerin korunması yönünde gerekli düzenlemelerin
yapılması gerektiği, tasarıda yer alan düzenlemeler ile AByle
ilişkiler arasında paralel bir ilgi kurmanın doğru
olmadığı, tasarının Türkiyenin gümrük birliğine
yönelik uygulamada karşılaşılan
sıkıntılarının giderilmesi amacıyla
hazırlandığı ifade edilmektedir.
Aynı
tasarıda birtakım çelişkilerin olduğu, alt komisyon ve
Komisyon çalışmaları sırasında Gümrük
Müsteşarlığı ve Dış Ticaret
Müsteşarlığı çalışanları arasında
ortaya çıkan anlaşmazlıklardan anlaşılmıştır.
Durumun bu hâle gelmesinin temel nedeni ise, aynı kanun tasarısı
altında imzası bulunan sayın bakanların temelde bazen
anlaşamadıklarıdır.
Diğer bir
konu ise, ilgili kuruluşlar arasında büyük problemlerin olduğu
alt komisyon çalışmaları sırasında ortaya
çıkmıştır ancak ilgili kuruluşların
bağlı olduğu bakanların birlikte imzalamış
oldukları tasarının hazırlanması sırasında
müşterek bir çalışmanın ciddi bir şekilde
yapılmadığı intibası ortaya
çıkmıştır.
Buradan da
anlaşılmaktadır ki, kurumlar arası rekabete ilave olarak
bakanlar arasında da iş ve yetki paylaşımı
açısından rekabetin ve anlaşmazlıkların olduğu
görülmektedir.
AKP
İktidarı, artan yapısal ekonomik problemlere ilave olarak
küresel krizin ülke ekonomisinde yarattığı tahribatın
giderilmesine yönelik çalışmalar yapmak yerine, AKPnin uzun süredir
unutmuş olduğu AB tutkusunun ansızın tekrar ortaya
çıkması sonucunda ABye uyum açısından, bu tür mevzuat
değişikliklerini tekrar gündeme getirerek kamuoyunu yanlış
yönlendirme gayretine düşmüştür. Yapılmak istenen mevzuat
değişikliklerinin yarın ABye tam üye oluyormuşçasına
topluma takdim edilmeye çalışmasının yanlış
olduğu belirtildiğinde ise, bunların AB için değil ülke
yararı açısından gerçekleştirildiği ifade
edilmektedir. Ancak daha önce 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununda
yapılan değişikliklerde geriye adım atılmış
ve ABye tam üye oluncaya kadar bazı hususlar, ertelemeler
gerçekleştirilmiştir. Nitekim bu tasarıda da Gümrük
Müsteşarlığı ile Dış ticaret
Müsteşarlığı arasında temel anlaşmazlıklarda
aynı konular ortaya çıkmıştır.
Küresel
piyasalarda 2007 yılı Temmuz ayından bu yana maruz kalınan çalkantıların
devam ettiği, Türkiyenin gerçekçi bir bütçe ve buna bağlı orta
vadeli ekonomik hedeflerin oluşturulmadığı, sanayiyi,
üretimi İkinci Dünya Savaşından bu yana en düşük düzeylere
gerilettiği, bankaların kredi koşullarını
sıkıştırdığı, üretici kesimlerin mali
kaynaklara ulaşımının her geçen gün
zorlaştığı, bütçe ve para politikalarının
etkilerinin giderek azalmaya başladığı bir ortamda, Hükûmet
ciddi önlemler almak yerine, Avrupa Birliğine uyum bahanesiyle, pratikte
faydası çok olmayacak, özellikle bu kriz anında pratikte faydası
olmayacak tasarılarla yüce Meclisin gündemini de tutmaktadır. Esasen,
ihracatın ve ithalatın son aylarda neredeyse yarı yarıya
azaldığı, dolayısıyla dış ticarette tarife
dışı koruma ve teknik engellere en az ihtiyaç duyulan bir
dönemde dış ticaretin yapısal problemlerini ve acil
ihtiyaçlarını ele almak yerine, sözde Avrupa Birliğine uyum
amacıyla hazırlanan bahse konu tasarının ele
alınması, Hükûmetin, daha, kısa bir süre önce -AByle
yapılan Ortaklık Konseyi vesilesiyle- AB tarafından yapılan
uyarıyla ev ödevlerini tamamlaması ve ABye olumlu sinyaller vermesi
gayretinin bir neticesi olduğunu akıllara getirmektedir.
Aylardır gündemde acil olarak yer almayan bu tasarının birden
acil koduyla gündeme gelmesinin sebebi anlaşılamamaktadır. Yoksa
Hükûmet, ABnin en üst düzey organlarının yöneticileri
tarafından Türkiyede dört yıldır birinci öncelik ABye üyelik
değil. eleştirisini mi bertaraf etmeye çalışıyor?
Yoksa, çok yakın geçmişte kabul edilen Türkiye-AB Ortak Tutum Belgesinde
Hükûmetin Anayasa değişikliği girişimine, siyasi partilerin
işleyişiyle ilgili yasal ve anayasal düzenlemelerin gözden
geçirilmesi isteğine, Hükûmetin yargı reformu stratejisine AB
tarafından verilen desteğe karşılık
yapılmış bir jest midir? Yoksa, Fransa ve Almanya Devlet
Başkanlarının, üst düzey yöneticilerinin Türkiye-AB
ilişkilerindeki olumsuzluk manasına gelen
açıklamalarının yarattığı panik midir? Hükûmetin
görmek istemediği gerçekler ne yazık ki AB üyesi ülkelerde en üst
düzeyde seslendirilmiş, Türkiye'nin AB yolunda teslimiyetçi
yaklaşımlarla bir yere varamayacağı bir kez daha ortaya
çıkmıştır.
AB yolunda
birinci öncelik, ülke menfaatlerini esas alan, kararlı ve kişilikli
bir politika izlenmesi ve ilişkilerinin özellikle ekonomik
muhtevasının bu temele oturtulmasıdır. Şimdi Hükûmet,
AB ile, Türkiyede yaşanan hem içerideki ekonomik problemler hem de
küresel krize ilişkin ne konuşmuştur? Bu konuda ne
görüşmüştür? Hâlen gümrüklerde yapılan işlemler gazetelerin
birinci sayfalarında, manşetlerde ve resimleriyle beraber, daha
önceki resimlerle mukayese edilerek verilmektedir. Bunların mutlaka
yapılması gerekli olabilir ancak bugün içeride yaşanan krize
mutlaka birtakım tedbirlerin Hükûmet tarafından acilen getirilmesi
gerekmektedir.
Tasarının
3üncü maddesiyle, 4458 sayılı Gümrük Kanununun10uncu madde birinci
fıkrasının (a) bendinde yapılan eklemede Bu Kanunda ve bu
Kanuna dayanılarak çıkarılan mevzuatta yer alan izin süreleri,
teminat uygulamaları, gümrük vergilerinden muafiyet ve istisna uygulamaları
ile beyanın düzeltilmesine ilişkin ortaya çıkan durumları
inceleyip sonuçlandırmaya, Müsteşarlığın önerisiyle
bağlı bulunduğu Bakan yetkilidir. denilmektedir. Bilindiği
gibi burada sözü edilen ve gümrüklerden sorumlu Bakana yetki verilmesi gereken
hususlar, esasen gümrük mevzuatı yanında mali, hukuki,
bakanlıkların teşkilat ve görevleri ve diğer bazı
konuları içermektedir. Hâl böyle olunca çeşitli
bakanlıkların, kurum ve kuruluşların yetkisinde olan ve
ilgili kanunlarında kimlerin ne şekilde yetkili oldukları da
düzenlenen hususlarda, gümrükten sorumlu olan Bakana uygun olmayan toptan bir
yetki devri yapılmakta olup bu durum, kamu kurumları arasında
bir yetki tedahülü anlamına gelebileceği gibi, bu konularda yetkileri
yasayla belirlenmiş kişilerin de yetkilerine müdahale anlamına
gelebileceğinden, söz konusu fıkranın ya
çıkartılması ya da ilgili kurumların bu kanundaki
görüşleri üzerinden Bakanın yetkili olabileceği şeklinde
düzenlenmesinin uygun olacağı değerlendirilmektedir.
Şimdi,
şunu iyi düşünmek lazım: Mayıs ayı ihracatı yüzde
40lar düzeyinde düşmüştür. Bunu TİM rakamlarından
öğreniyoruz. Daha birkaç saat önce, TİMi içine düştüğü
durumdan kurtarmak için Hükûmetin TİMe ne kadar önem verdiğini
gördük ve yasasını çıkarmış bulunuyoruz,
onaylamış bulunuyoruz. Peki, bu kanun çıktığı
takdirde bu, ihracat artışına yardımcı olabilecek
midir? Ne tür bir katkı sağlayacaktır? Bunu bu kürsüden
açıklamak mecburiyetindesiniz. Krize ne katkı
sağlayacaktır? Bunu bu kürsüden açıklamak
zorundasınız. Vatandaşların üretimine nasıl
yardımcı olacaktır? Bunu açıklamak mecburiyetindesiniz. Bu
kanun, Türkiyede üretimde ve ihracatta girdi kullanımında
yabancıya bağımlılığı, yabancı mala bağımlılığı
ne kadar azaltacaktır? Bunu bu kürsüden açıklamak
mecburiyetindesiniz. Giderek artan oranlarda yabancı girdi
kullanımını nasıl engelleyeceğiz, neler
yapacağız, bunun için neler yaptık?
Bakın, bugün
teşvik uygulamaları olarak birtakım hususları kamuoyuna
deklare ediyoruz. Hukuki mevzuatı tamam değil ama deklare
ettiğimiz hadisenin ülke içinde illeri bile birbirine
düşürdüğünü
Hatta, baktığımız zaman, Denizli
gibi 5084 sayılı Kanundan bile büyük zararlara
uğramış bir ili sıkıntıya sokuyoruz. Hemen daha
kurulmuş, altyapısı hazır organize sanayi bölgeleri
dolmadan başka illere, yakın illere teşvik vererek sanayicileri
biz 10 kilometre ileri gitmeye zorluyoruz.
Şimdi, biraz
önce ifade ettim, bu kanunun, gerçekten, Denizlide, Bursada, Antepte ve
diğer illerde kapanan fabrikalara ve duran ihracata ne faydası var?
Haciz gelen fabrikaya ve işletmeye ne faydası var? Bugün
yatırım yapmak yerine üretimini sürdüremeyen, ihracatını
yapamayan, büyük ölçüde işletme sermayesi problemiyle
karşılaşmış, sesini duyuramayan sanayicilere bu
hadisenin, bu kanunun ne faydası var?
Biraz önce yine
söyledim, gümrüklerin hâli belli. Birinci sahifelerde, şu anda gazetelerin
birinci sahifelerinde, tamamen gümrük sahaları boş resimleriyle
birlikte manşette yer alıyor, yer alalı da çok oldu gerçekten.
Bu tasarının oraya ne faydası olacak? Bunları anlatmak
lazım. Bu tasarının bir yılda Denizlide 32 bin
kişinin işsiz kalmasını önleyecek bir tarafı var
mıdır? Bunları millete anlatmalısınız.
Denizlinin sınırını geçip Afyon Dazkırıya
Denizliden taşıttığınız fabrikalara ne
faydası var? Bir yıl içinde 1 milyondan fazla insanın işsiz
kalmasına bu tasarının gerçekten ne faydası var? Soruyorum:
Kayıtlı istihdamın 1 milyondan fazla artmasını
engelleyen bir yönü var mı bu tasarının Sayın Bakan? Bu
tasarının azalan vergi gelirlerini artıracak bir yönü var
mı? Çok sert bir şekilde düşen ithalat ve ihracata bir
katkısı var mı? Üretimin azalmasını, tüketimin
azalmasını engelleyen bir tarafı var mı? 10 bin
dolarları aştı deyip, bir gecede yüzde 30
artırdığınız fert başına millî gelirin 8 bin
dolarların altına inmesini engelleyen bir faydası var mı,
bir yönü var mı? Her 3 gençten 1inin işsizliğini engelleyecek
bir çare var mı acilen, bu tasarının içinde? Millete 10 milyar
Türk lirası deyip 70 milyar TLyi aşan bütçe açığına bir merhem var mı? Yüzde 24 artacak
dediğiniz ithalattan alınan KDVnin bugün sadece mayıs
ayında yüzde 35ler oranında düşmesini engelleyen bir hüküm var
mı veya ona gerek var mı? Toprak Mahsulleri Ofisi için alınmaya çalışılan
borçlanma yetkisinin çizgi altında gösterilip bütçe
açığında gösterilmemesini engelleyecek, kamuoyunu şeffaf
bir şekilde aydınlatacak bir hüküm var mı bunda? Protesto edilen
senet sayısı ile meblağını azaltacak bir tedbir
geliştirildi mi Hükûmet tarafından? Karşılıksız
çekleri azaltacak bir husus var mı? Toplum için bir merhem var mı
yaşanılan ekonomik krizden kurtulmak için? 220 milyar dolarlarla
aldığınız borçların 500 milyar dolarlara
ulaştırılmasından biraz sıkıntı duyan bir
ifade burada mevcut değil, görüşülmüyor, ifade edilmiyor.
HALİL
AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Bir hesap yaparsanız
EMİN HALUK
AYHAN (Devamla) Hayır, önemli olan şu: Gerçekten ülkenin borçlarının 220 milyar dolarlardan
500 milyar dolara çıktığını bugün herkes biliyor,
devletin de kayıtlarında var, çok rahat bir şeklide ifade
ediliyor.
Siz devamlı
böyle laf atarak bir yere varacağınızı sanıyorsunuz
ama, bu, vakıa.
HALİL
AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Devamlı yapmıyorum bunu.
EMİN HALUK
AYHAN (Devamla) Ben söylediklerimi her zaman
söylemiyorum, özel zamanlarda söylüyorum, burası da öyle.
OKTAY VURAL (İzmir)
Lafla peynir gemisi yürümüyor ama!
EMİN HALUK
AYHAN (Devamla) Şayet dinlerseniz üç beş kelime öğrenirsiniz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Laf atmakla ülke yönetilmez!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Ayhan, Denizliden Afyona gidiyor ya
onun için seviniyor.
EMİN HALUK
AYHAN (Devamla) Evet
Evet
OKTAY VURAL
(İzmir) Afyon bitmiş.
EMİN HALUK
AYHAN (Devamla) Şimdi, evine haciz gelen, kirasını ödeyemeyen,
kredi kartları borcunu ve kredileri ödeyemeyen vatandaşlara ne tedbir
var Allah aşkına? Hükûmet dünyadan kopuk. Dünyada küresel kriz var,
biz ne yapalım? diyorsanız, bu olmaz. Bu Hükûmet Türkiye
Cumhuriyetinin Hükûmeti; Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının
dertlerine çare arayacak, çare olacak. Biraz önce
saydıklarımızın hangisine Hükûmet çare oldu? Bugün,
baktığımız zaman, uyguladığınız
dış ticaret politikası ne yapıyor? Korede, Çinde
istihdamı artırıyor, buradaysa azalıyor.
Dışarısı iyi ise biz iyi oluruz, kötü ise biz kötü
oluruz. Yok öyle bir şey. Böyle bir mantığı kabul etmek
mümkün değil. Dışarısı iyi iken de vatandaş iyi
değildi. Bakın, çiftçi perişan
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
EMİN HALUK
AYHAN (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Dışarısı
iyi ise biz de iyi oluruz, kötü ise biz de kötü oluruz. Böyle bir şey
olamaz. Dışarısı iyi iken vatandaş da iyi
değildi. Bakın, çiftçi perişan, ürünü para etmiyor. İyi
oldu. diyen varsa hafta sonu birlikte Toprak Mahsulleri Ofisinin önüne -bütün
Türkiyede- gidelim, vatandaşlar memnun mudur, değil midir, hep
beraber konuşalım. Bizleri muhtarlar, çiftçilerimiz arıyor. Çok
büyük şikâyetleri var.
Sayın
Bakanım, aracılığınızla Hükûmete de duyurmak
istiyoruz: Gerçekten, bu hububat meselesini, çiftçinin ürün meselesini de
çözelim.
Gerçekten, hafta
sonları dolaştığımızda, bu tasarının
ülkenin problemlerini çözecek hususları ihtiva etmediğini ve de gelen
tasarıların bu konuları ihtiva etmediğini görüyoruz. Bu
nedenle, bunların dikkate alınmasını istiyoruz.
Hepinize
saygılar sunuyorum.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ayhan.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.25
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.41
BAŞKAN:
Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP
ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 107nci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
324 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Tasarının
tümü üzerinde gruplar adına konuşmalarda söz sırası
Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Hakkâri Milletvekili Sayın
Hamit Geylanide.
Buyurun
Sayın Geylani. (DTP sıralarından alkışlar)
DTP GRUBU ADINA
HAMİT GEYLANİ (Hakkâri) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; görüşülmekte olan yasa tasarısı üzerinde
Demokratik Toplum Partisi Grubu adına söz aldım. Genel kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bilindiği gibi gümrükler, ülkelerin birbiriyle olan
ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal farklılıklarını
korumak ve egemenliğin pekiştirilmesi ve yansıtılması
görüşünden yaşam bulmuşlardır. Bu temel hareket noktasının
bir gereği olarak gümrükler ile korumacılık birbirinin ayrılmaz
parçası hâline gelmiştir. Ancak dünyada özellikle de 1980lerden
itibaren yaşanan hızlı gelişmeler ve dönüşümler
sonucunda ekonomik topluluklar, gümrük birlikleri, serbest ticaret
anlaşmaları, ekonomik bütünleşme hareketlerini
artırmışlardır. Bu nedenle, elektronik ortamda bilgi ve mal
alışverişlerinde baş döndürücü gelişmeler birçok temel
felsefenin değişmesini ve dönüşmesini zorunlu hâle
getirmiştir, bu da dünya genelinde ticaretin özgürleşmesi düşüncesinin
egemen olmasına da neden olmuş. Bu temel değişimler,
gümrüklerin fonksiyonel değişmesini de zorunlu hâle getirmiş ve
korumacılık felsefesini savunan ve uygulayan bir gümrük
anlayışını geçersiz kılmıştır.
Dünya ticaretinde
gözlemlenen özgürleşme eğilimi, ülkelerin eski korumacılık
modelinden yavaş yavaş vazgeçmelerine neden olmuştur. Günümüzde
dünya ticaretinde dikkati çeken en belirgin özellik, ülkelerin tarife ve tarife
dışı dış ticaret politikalarından vazgeçmeleri
veya yumuşatma eğilimi içine girmeleridir.
Kotaların
kalktığı, vergi oranlarının düştüğü,
korumacılık modelinin terk edilmeye başlandığı
çağımızda, serbest ticaret politikalarının en önemli
göstergelerinden biri olarak ülkelerin gümrük mevzuatlarındaki liberalleşmeyi
ve gümrük uygulamalarındaki basitleştirilmiş işlemleri
gösterebiliriz.
Dünya
ticaretindeki liberalleşme eksenindeki değişim, gümrük
uygulamalarının ülkeler nezdinde artık sadece vergisel boyutta
algılanmaması gerektiğini gündeme getirmiştir.
Gümrükler,
gelişmiş dünya ülkelerinde uluslararası ticareti düzenleyen,
bütün ekonomik ve ticari faaliyetler çerçevesinde değerlendirilen ve
ticareti engelleyici olmaktan çok kolaylaştırıcı bir
işleve sahiptir.
Pek çok ülkede
gümrüklerin varlığı hissedilmeden dış ticaret
yapılmakta, ama ilgili ülkeler de gerekli yasal takipleri mükelleflerin
işini zorlaştırmadan yapabilmektedir.
Gümrükler,
gelişen dünya ticaretinde birer engelleyici unsur olmaktan
çıkmıştır ve Türkiyede de çıkmak zorundadır. Ne
yazık ki, Türkiyede hâlen gümrüklerdeki bürokratik zorluklar ve ticareti
engelleyici hususlar devam etmekte, ithalat ve ihracatçılar için büyük bir
sorun teşkil etmektedir.
Avrupa
Birliğine girme yolunda olan Türkiye'de özellikle 1996 tarihli Gümrük
Birliği Sözleşmesinden bugüne kadar gümrüklerle ilgili çok
sayıda düzenleme yapılmış, ancak bu düzenlemeler çok
yetersiz kalmış ve uygulama alanı da
bulamamıştır.
Bugün, gümrük
işlemlerinin yüzde 98i elektronik ortamda gerçekleştirilmekte ve
yüzde 80e yakını da gümrük müşavirlerinin bürolarından
elektronik veri transferleriyle yapılmaktadır. Bu tür gelişmeler
sevindirici olmakla birlikte, maalesef, istenen ve özlenen seviyeye
ulaşmadığını açıkça ifade edebiliriz.
Gümrük
işlemlerinde yaşanan zorluklara verilebilecek en çarpıcı
örnek gümrüklerin mükelleflerden istediği çokça belge
sayısıdır. Değişik sektör ve ürün grupları için
toplamda otuza yakın belge istendiğini düşünecek olursak ortaya
çıkan bürokrasi vahametini daha iyi anlayabiliriz. Her belgenin de
değişik bir idareden alındığını ve her belge
için de ayrıca bir dizi bürokratik sürecin karşımıza
çıktığını hatırlatmakta da yarar görüyoruz.
Gümrüklerde
ticareti kolaylaştırıcı yeniden yapılanma süreci için
gümrüklerin imajının düzeltilmesi yönünde adımlar
atılması da kaçınılmaz olmuştur bu nedenlerden tabii.
Değerli
arkadaşlar, bugün Türkiyede yolsuzluk ve rüşvet denince, ne
yazık ki, ilk akla gelen kurumların başında gümrükler
gelmektedir. Gerçekten de gümrük kapıları genelde bu tür haberlerle
gündeme gelmektedir.
Bürokrasinin
azaltılması yönünde atılacak adımların gümrükler
üzerindeki kötü imajın değiştirilmesi açısından da
faydalı olacağı kanısındayız. Türkiyede bugüne
kadar devlet dairelerine ilişkin oluşan genel imajın nedenleri
arasında bürokrasi hantallığının da olduğunu
unutmamak gerekir.
Gümrüklerimizdeki
iş yükünün azaltılması ve bürokrasinin ortadan
kaldırılması için gümrükler, vergi daireleri ve bankalar
arasında ortak bir veri tabanı oluşturulması ve bilgi
alışverişinin online olarak sağlanması oldukça önemli
bir adım olarak algılanmaktadır. Oluşturulacak bu türden
bir veri tabanı ile mükellefin omuzundan ciddi bir iş yükü kalkacak
ve özellikle ihracatçıların KDV iadesi için gerekli işlemleri
daha hızlı gerçekleştirmeleri sağlanmış
olacaktır.
Ortak Veri
Tabanı Projesinin ihracatçı birlikleri, Dış Ticaret
Müsteşarlığı gibi diğer kamu kurum ve
kuruluşları ile de entegrasyon içinde olması gerektiğini de
düşünüyoruz. Bu entegrasyonun teşvik uygulamalarında dâhilde
işleme izin belgesi taahhütlerinin kapsamında da önemli faydaları
ve kolaylaştırıcı etkisi de var olacaktır.
Değerli
milletvekilleri, gümrük müşavirlik mesleğinin sorunlarının
ciddi biçimde ele alınması ve sektörün yeniden yapılanması
da kaçınılmazdır.
Sektörün bilgi ve imaj eksikliğinin giderilmesi mesleğin onuru
ve geleceği açısından önemlidir diye düşünüyoruz.
Ayrıca,
gümrük müşavirlerinin arzu ettiği odalaşma faaliyetlerinin de
hızlanması gerektiği ve şartı da ortada. Türkiye'nin
dış ticaretinin gelişmesi açısından gümrüklerimizin
modernizasyonu konusunda ciddi adımlar atılması gerektiğine
de inanmaktayız. Gümrük muafiyeti, kurumlar başlığı
altında yer alan kurumlara belediyelerin de, tekrar ediyorum belediyelerin
de eklenmesi gerektiğini düşünüyor ve önemsiyoruz.
Sayın
milletvekilleri, Fikri ve sınaî hakların ithal edildiği
gerekçesi ile gümrük idaresine yapılan başvurunun kabulü, söz konusu
eşyanın gümrük idaresince gereği gibi muayene edilmeden
bırakıldığı veya eşyanın
alıkonulması için herhangi bir önlem alınmadığı
gerekçesi ile hak sahibine tazminat hakkı doğuramayacağı
ibaresi, uygulamada oldukça sıkıntı ve kuşkulara neden
olmaktadır. Burada, gümrük idaresinin sorumlu tutulması
gerektiğine inanıyoruz. Aksi takdirde, şaibeli durumların
meydana gelmesine imkân ve zemin sağlanmış olacaktır. Fikri
ve sınaî hakları ihlal eden eşya ile mücadele kapsamında, gümrük
idaresince başvuru üzerine ve resen hareket edilmesi nedeniyle ilgili
kişilerin zarara uğramasından gümrük idaresi ve yetkililerinin
sorumlu tutulamayacakları ibaresi
gümrük bölgesi
dışında sorumlu tutulamayacakları şeklinde
düzenlemesi gerektiğini düşünüyoruz.
Yetkilendirilmiş
yükümlü kavramının taslakta yer almasıyla gümrüklerde ciddi
sıkıntılar da yaşanacağı tahmin edilmelidir, hem
de şimdiden çünkü Avrupa Birliğine üye ülkelerin bile henüz tartıştığı
ve daha uygulamaya geçmedikleri yetkilendirilmiş yükümlülük
kavramının kanun tasarısında yer almasıyla 50 bine
yakın gümrük müşavirinin geleceği belirsizliğe itilmiş
olacaktır. TOBB ile yapılan protokol çerçevesinde, sınır
kapılarının yap-işlet-devret modeliyle modernizasyonunun
gerçekleştirildiği 2009 yılı sonuna kadar bütün kara gümrük
kapılarının yenilenmesi işlemlerinin
tamamlanacağı Hükûmet tarafından daha önce, bilindiği gibi,
açıklanmıştı. Yap-işlet-devret modeli ile yenilenme
çalışmalarına 2008 yılında başlanması
gereken Yüksekova ilçesi Esendere Gümrük Kapısına henüz
başlanmadığını da görmekteyiz. Bu konuda, Yüksek
Planlama Kurulunda gerekli yetkiler alındığı ve
başlanacağı yönünde açıklamalar yapılmasına
rağmen henüz bir girişime bile başlanmamıştır.
Türkiye'nin 1
Ocak 1996 yılında imzaladığı Gümrük Birliği
Anlaşmasından doğan avantajları bulunmaktadır. Bu
çerçevede, 2003 yılından günümüze ABden toplam 55,6 milyon euro
kredi kullanılmasına rağmen Esendere gümrüğü ancak
altı yıl sonra, 2009 yılı Şubat ayında daha yeni
elektronik işlemlere başlayabilmiş ve o da aksak bir
şekilde devam etmektedir.
Alınan bu
kredilerle gümrüklerin teknik araç ve cihazlarla modernleştirilmesi
hedeflenmekte idi. Ayrıca tüccarının, yurttaşının
rahat ve güven içerisinde giriş çıkışlarını
sağlamak, bir taraftan da kaçakçılığın kontrol ve
takibini modern araç ve cihazlarla yapmak esas alınmıştır.
Ama ne yazık ki demin örneğini verdiğimiz Esendere Gümrük
Kapısında enerji nakil hatlarının ve Telekom uydu
bağlantılarının sağlıklı ve yeterli
olmamasından kaynaklı, sistem kesintisi gibi sorunlardan dolayı
yurttaşlar da bazen günlerce bu kapıda mağdur durumda
beklemektedirler.
Değerli
arkadaşlar, Gümrük Müsteşarlığı personel
sayısı bakımından günün ihtiyaçlarına cevap vermekte
de güçlük çekmekteyiz. Dış ticaret hacminin 20-30 milyar dolar
olduğu dönemlerde bu kurumun personel sayısı 8.799dur.
Günümüzdeki hacim ise yaklaşık 300 milyar dolar
dolayındadır ama personel sayısı da hâlen bu rakamlar
civarındadır. Vergi gelirlerinin yaklaşık yüzde 15ini
tahsil eden Gümrük Müsteşarlığının genel bütçe
içerisindeki payının artırılmasını da bu
anlayıştan hareketle gerekli görüyoruz.
Personel
atamalarının objektif kriterlere bağlanması da gerekiyor
çünkü uygulamadaki şekline baktığımız zaman
atamaları yapılan bazı görevlilerin birilerine ulaşarak,
yani halk deyimiyle bir torpil bularak atamalarını durdurdukları
veya istedikleri yere naklettirdikleri de görülmektedir. Bunun sonucunda,
deneyimli ve kaliteli personel sürekli belirli noktalarda kümelenmektedir.
Bundan kaynaklı sosyoekonomik olarak gelişmemiş bölgeler ve
sınır kapılarına deneyimsiz stajyer aday personel
gönderilmektedir.
Başbakanlığın
2006/11 sayılı iç gümrükleme ile ilgili Genelgesinin neden
olduğu haksızlığın yeni hazırlanan kanun
tasarısıyla giderilmesini umuyor ve diliyoruz. Söz konusu olan bu
genelge sonucunda sınır kapılarında ithalat ve ihracat
yapılamaz hâle gelmiştir. Genelgeden kaynaklı
sıkıntılar Habur Sınır Kapısında Silopi
ilçesine, Gürbulak Sınır Kapısında ise
Doğubeyazıt ilçesine gümrük idareleri kurularak büyük ölçüde
aşılmıştır ama ne yazık ki Esendere Gümrük
Kapısı ise kaderine terk edilmiş. 2007 yılından
itibaren ithalat ve ihracat yapılamayan Esendere Kapısı için de
Yüksekova ilçesinde bir gümrük idaresi ihdas edilerek bu
haksızlığın önüne geçilmesi gerekiyor.
Hakkâri
ilinin sosyoekonomik olarak
gelişebilmesi ve yurttaşa az da olsa bir ekonomik nefes
aldırabilmesi için Şemdinli-Derecik ve yine Şemdinli-Alan, bir
de Hakkârinin Çukurca ilçesinin Üzümlü köyüne bağlı daha önce
birtakım idari tasarruflarla işleme konulan ve hâlen durdurulan bu
kapıların açık pazarlarında sınır ticaretinin
yapılabilmesinin önü açılmalıdır.
Kısaca arz
ettiğim bu görüş ve düşüncelerle Genel Kurulu bir kez daha
saygıyla selamlıyorum. (DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Geylani.
Şahıslar
adına ilk söz Aydın Milletvekili Sayın Mehmet Erdeme aittir.
Buyurun
Sayın Erdem. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakika.
MEHMET ERDEM
(Aydın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
324 sıra
sayılı Gümrük Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının tümü üzerindeki görüşlerimi kısaca ifade
etmek istiyorum.
Kısaca
belirtmek gerekirse, tasarı ile mikro düzeyde hem Avrupa Birliği
mevzuatında meydana gelen değişikliklere uyum hem de uygulamada
karşılaşılan sorunların çözümü
amaçlanmıştır. Makro düzeyde ise ülkemiz ekonomisinin temel
unsuru olan ihracat potansiyelimizi artırma hedefimizi gerçekleştirme
yolunda ihracat girdi maliyetlerini azaltmak, gümrük işlemlerini
basitleştirmek ve hızlandırmak suretiyle
ihracatçılarımızın rekabet koşullarının
iyileştirilmesi, Avrupa Birliği normlarında rekabet edebilme
şansı verilmesi hedeflenmiştir.
Tasarının
ülke ekonomimize hayırlı olmasını diler, sizleri
saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Şahısları adına ikinci söz, Antalya Milletvekili Sayın
Sadık Badaka aittir.
Buyurun
Sayın Badak.
SADIK BADAK
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan kanun tasarısının tümü üzerinde
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlarım.
Değerli
milletvekilleri, bu kanunun, ana hatlarıyla, Avrupa Birliği
mevzuatına uyum sağlamak ve uygulamada yaşanan sorunların
giderilmesini temin etmek amacı ifade edildi. Tam üyelik olmadan
gerçekleştirilen Avrupa Birliğiyle gümrük birliği, Avrupa
topluluğuna uyum sağlama çerçevesinde 27 Ekim 1999 tarihinde kabul
edilen 4458 sayılı Gümrük Kanunu ile yeni gümrük rejimi ve
uygulamaları ülkemizde hayata geçirilmiştir. Buna göre, gümrükte
karşılaşılan formalitelerin ve sorunların asgariye
indirilmesi, zaman kayıpları ve gereksiz harcamaların önüne
geçilerek, dış ticaret işlem maliyetlerinin düşürülmesi
açısından çağdaş nitelikli hükümler ortaya
konulmaktadır. Ancak, geçen süreçte Avrupa Birliğiyle eş güdümlü
yapılamayan değişiklikler neticesinde yasal düzenlemelerimiz
geride kalmış, uyum sağlama amacıyla yeni düzenlemelere
gidilme zarureti doğduğu görülmektedir. Öncelikle Avrupa
Birliğinin gümrük kodunda meydana gelen değişiklikler nedeniyle
bizim yasamızda da düzeltmeler yapılmaktadır.
Hâlen
uygulanmakta olan 4458 sayılı Gümrük Kanunu, 248 madde ve 7 geçici
maddeden ibaret iken üzerinde konuştuğumuz kanun tasarısı
taslağı 73 maddeden oluşmaktadır. Tasarıyla, 4458
sayılı Gümrük Kanununa 10 madde eklenmekte, 23 madde yeniden
yazılmakta ve yaklaşık 120 maddede değişiklik
yapılmaktadır.
Kanaatimce,
Gümrük Kanununda yapılan başlıca üç önemli
değişikliği şöyle özetleyebiliriz: 12nci maddeyle 4458
sayılı Gümrük Kanununun 60ıncı maddesinin ikinci
fıkrası değiştirilmiş ve fıkraya (b) bendi
eklenmiştir. Söz konusu bent ile gümrük beyanının bilgisayar
veri işleme tekniği yoluyla yapıldığı hâllerde
gümrük idaresinin gümrük beyannamesine eklenmesi gereken belgelerin beyanname
ile birlikte ibrazını istemeyebileceği hükme
bağlanmıştır. Bu uygulama yaklaşık on yıl
önce gümrük idaremizin otomasyon sürecinde başlattığı
iyileştirmelerin bugün çok ileri düzeye geldiğini göstermektedir.
Söz konusu sistem
için 1998 yılında İstanbul Atatürk Havalimanı Gümrük
Müdürlüğünde pilot uygulamalar başlatılmış ve çok
kısa sürede gümrük işlemlerinin neredeyse tamamı yetmişten
fazla gümrük idaresinde otomasyonla uygulamaya geçilmiştir.
Gelinen noktada
gümrük işlemlerinin yaklaşık tamamı bilgisayar üzerinden
yürütülmeye başlanmıştır. insansız ve
kâğıtsız gümrük idaresi sloganıyla hem eşya ve araç
denetimine ilişkin sistemler geliştirilmiş hem de bürokratik
formalitelerin azaltılması yönünde büyük adımlar
atılmıştır.
Bugün ülkemizde
gümrük beyannamesi tümüyle elektronik ortamda verilmekte, hatta yüzde 85
oranında kişiler kendi bürolarından EDI
aracılığıyla beyanname tescil edebilmektedirler. Sadece
bilgisayarlı otomasyon ve işletme sistemi değil, bugün
sınır kapılarımızda fiziki modernizasyon da
başlamıştır. Nitekim Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği ile kamu-özel sektör iş birliği anlaşması
çerçevesinde Hamzabeyli, Sarp, Cilvegözü, Habur, İpsala sınır
kapıları modern bina ve teçhizatla yenilenmiştir. Yarın da
aynı kapsamda yenilenen Kapıkule sınır kapımız,
Sayın Başbakanımızın da katılımıyla
hizmete açılacaktır. Yine bu çerçevede Nusaybin, Dereköy, Akçakale,
Esendere, Dilucu, Türkgözü, Yayladağı, Karkamış,
Öncüpınar sınır kapılarının projelendirme
çalışmalarının devam ettiğini de memnuniyetle
öğrenmekteyiz. Bu modern altyapının ve işletme sisteminin
kurulmasında emeği geçenleri şükranla anıyorum.
Diğer önemli
bir düzenleme 52nci maddede yapılmaktadır. Buna göre, Gümrük
Kanununun fazla çalışma ücretlerinin tahsil ve
dağıtımına ilişkin esas ve usullerini belirleyen
221inci maddesi değiştiriliyor. Yapılan değişiklikle
maddenin üçüncü fıkrasının ilk cümlesi yürürlükten
kaldırılmakta ve fazla çalışma ücreti olarak
yatırılan tutarlardan yüzde 50sinin doğrudan bütçeye gelir kaydedilmesinden
vazgeçilmektedir. Böylece, ticaret erbabımızın üzerindeki bir
yükün, devletin kendi gelirinden feragat ederek, yüzde 50 kadar
azaltılmasının önü açılmış oluyor.
Üçüncü önemli bir
değişiklik de 63üncü maddede yapılmaktadır. Bununla Gümrük
Kanununun usulsüzlük cezasını belirleyen 241inci maddesi
değiştirilmektedir. Şu anda yürürlükte olan fıkranın
muğlak olması nedeniyle bu cezanın kesilmesinde bir
yeknesaklık sağlanamamış ve 2000 yılında 30
milyon lira olan cezanın her yıl yeniden değerleme oranında
artırılması sonucu 2009 yılında 221 lira gibi önemli
bir yekûna ulaşması sonucu ticaret erbabı üzerinde ciddi bir yük
oluşturmaya başlamıştır. Böylece, yönetmelikle tadat
edilecek fiillere bu cezanın uygulanması sağlanmaktadır.
Bu
düşüncelerle, kanunun hazırlanmasında emeği geçenleri
yürekten kutluyor, ülkemize hayırlı olması dileklerimle yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Badak.
Şimdi
soru-cevap işlemine geçiyorum.
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Efendim, Gümrükte
Teftiş Kurulu Başkanı neden görevden
alınmıştır? Kendisi bu konuda idari yargıda yürütmenin
durdurulması kararı almış mıdır,
almışsa uygulanmış mıdır? Bunun görevden
alınmasında bazı kişilerin ihraç kaydıyla
yaptıkları ithalatta, ihracatın yapılmaması nedeniyle
Bunun bir etkinliği var mıdır? Bu suretle, ihraç kaydıyla
ithalat yapan kaç kişi ithalat yapıp da ihracat usulüne göre yapmamış?
Bunların arasında AKPli milletvekilleri var mıdır? Mesela,
çayla ilgili konularda.
İkincisi, bu
kanunla, tabii, aslında yönetmelik ve tüzükle tespit edilmesi gereken
önemli konular Bakanın takdirine bırakılmıştır.
Bir hukuk devletinde bakanın bütün yetkileri kendi eline alması
Siyasi nedenlerle bakanın sorumluluğu yok. Biliyorsunuz,
Anayasamıza göre bakan hakkında soruşturma yapabilmek için,
işte, emekli de olsa, Anayasaya göre elli beş milletvekili
soruşturma önergesini verecek, gelecek, bilmem soruşturma komisyonu
kurulacak. Hâlbuki bu yetki bürokratlarda olsa burada bir suistimal
yapıldığı takdirde sorumluluk en azından bürokratlar
hakkında bir soruşturma yapılabilir. Yani, bu böyle işte
izin süreleri, teminat uygulamaları, gümrük vergilerinden muafiyet ve
istisna uygulamaları ile beyanların düzeltilmesi, ki bunların
hepsi başlı başına bir gümrük
kaçakçılığına meydan veren, devletin
trilyonlarını aşan miktarda yetkilerdir. Böyle bir
uygulamayı siyasi kadroya verdiğiniz zaman maalesef burada
yapılacak suistimaller, ilgili kişinin bakan olması
dolayısıyla, bir nevi sorumluluktan kaldırılmaktadır.
Yine, bu
doğal gaz ithalatında, özellikle doğal gaz ithalatında
yüzde 6 fire hakkı tanınmaktadır. Neden böyle bir götürü fireye
lüzum görülmüştür? Yüzde 6 fire
Türkiyede zannedersem senede 30 milyar,
40 milyar dolara yakın doğal gaz ithalatı
yapılmaktadır. Bunun yüzde 6
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı.)
BAŞKAN
Sayın Kaplan
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
bir kararnameyle, yakın zamanda, sınır ticaretinin teşvik edilmesi
yönünde Hükûmet bir karar aldı. Ancak, Haburda son günlerde, çokça
telefon alıyorum, giriş çıkışlarda ciddi sorunlar
yaşanıyor, size de intikal etti mi?
Bir de,
Cizre-Suriye arasında bir sınır kapısı açma projesi
var mıdır?
Yine,
Beğendik-Bulgaristan arasında sahil yolunda, Rezve Deresi üzerinde
bir sahil kapısı açma projesi var mıdır?
Bir de, son
olarak şunu sormak istiyorum: Tarihte 2000-5000inci yıllara dayanan
Kato Dağında bir altın kapı var, gümrük kapısı.
Yukarı Mezopotamyanın ilk gümrük kapısıdır. Devlet
sınırları olmadan, sembolik anlamı olması
itibarıyla soruyorum: Bakanlığınızın bu sembolik
kapılarla ilgili bir çalışması var mıdır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakan, herhangi bir kurumun Türkiyede
kiraladığı uçak ve helikopterler gümrükte hangi muameleyi
görüyor? Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün uçuş emniyeti
talimatını acaba gümrük arıyor mu ve uçuş güvenliği
belgesi istiyor mu acaba gümrükler kiralanan helikopter ve uçaklardan? Bunlar
kiralandıktan bir ay sonra düşerse acaba gümrüğün burada suçu
var mı, yok mu?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Taner
RECEP TANER
(Aydın) Sayın Bakan, görüşmekte olduğumuz kanunun genel
gerekçesine baktığımızda AByle gümrük birliğinin
uyumunu sağlamak amacıyla düzenlendiği belirtilmekte. 1995te
Avrupa Birliğiyle imzalanan Gümrük Birliği
Anlaşmasının, ekonomimizin ve ihracatımızın
dışa bağımlı hâle gelmesine ve dış ticaret
açığının artmasına sebep olduğu yönündeki
görüşlere katılıyor musunuz?
İkincisi de:
Şu anda sürmekte olan bu krize ve ihracatımızın
artmasına bu kanunun bir etkisi olacak mı? Çünkü buradaki maddelere
baktığımızda sadece uyum amacıyla yapılan
düzenlemelerin haricinde ihracatçıyı çok etkileyen bir madde
görememekteyiz. Görüşlerinizi almak istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Orhan
AHMET ORHAN
(Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
bildiğiniz gibi Türk kamuoyu maalesef gümrüklerdeki rüşvet, yolsuzluk
vesaire konusunda çok hassastır. Kamuoyu gündemini yıllardan bu yana
meşgul eden bu konuda Bakanlığınızın,
Müsteşarlığın son bir yıl içinde
yaptığı teftişlerde veya soruşturmalarda ne kadar vaka
tespit edilmiş ve adli işlem yapılmıştır?
BAŞKAN
Sayın Cengiz
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Çanakkale) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, Bulgaristan resmî ziyaretinde bulundum. Bu arada da Türk iş
adamları her ne kadar Kapıkule Sınır Kapısı iyi
dizayn edilmesine rağmen, işlemlerin yavaş olduğunu ve
burada iyi hizmet verilmediği noktasında şikâyet ettiler Bulgaristanda
eski bakan Tüzmenin huzurunda. Bu konuda iyileşme var mıdır?
Bunun üzerine gidildi mi gidilmedi mi?
İkinci
olarak da: Gümrük kapılarında yapılmaya çalışılan
kaçak akaryakıtla ilgili, Bakanlığımızın bu
konuda tespiti var mıdır? Varsa kaçak akaryakıt miktarı
nedir? Bunun maddi karşılığını tespit edebildik
mi ve bu kaçakçılıktan mütevellit ülkemizin uğramış
olduğu maddi kayıp nedir, ne olmuştur?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Bakan
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Çok teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Değerli
arkadaşlar, Sayın Gençin yönelttiği Teftiş Kurulu
Başkanı neden görevden alınmıştır? Ben bunu
Müsteşarlığımın bütçesi görüşülürken yüce
Mecliste sorulan bir soru üzerine açıklamıştım. Tabii, kamu
görevlilerinin çok özel durumlarının veya onlarla yapılan idari
işlemlerin çok ulu orta konuşulmasına taraftar değilim. Ama
soruldu, cevap vereceğim. Bir defa şunu bilmenizi özellikle istirham
ederim ki: Biz, kamu görevlisine, statüsü ne olursa olsun, hepsine adil bir
şekilde, bir insan olduğunun olgusundan hareketle yaklaşım
sergiliyoruz. Çok titiz bir şekilde Müsteşarlığın
yaptığı iş ve işlemler gözden geçirilmiş ve
Teftiş Kurulu Başkanının sorumluluk dönemi içerisinde
bazı müfettişlerin elinde dosyaların on yıllık zaman
aşımına uğratıldığı
Bunlar
görülmüş ve bizim bu sıkı takibimiz sonucu alelacele hemen
raporlar yazılmaya başlanmış ve sonuçta şunu ifade
edeyim: Yapılan soruşturma sonucu disiplin cezası
aldığı için görevinden alınmıştır ve
görevinden alındıktan sonra Bakanlıkta kadroda bulunmaktadır.
Açtığı davalarla ilgili bir yürütmeyi durdurma kararı
Müsteşarlığa gelmiş değildir ve bana son verilen
bilgiye göre de idare mahkemesine açtığı iki dava
reddedilmiştir. Şu anda Danıştayda temyiz
aşamasında.
Yine, buna
bağlı olarak, işte, İhraç kaydıyla getirilenle
alakası var mı? Yani böyle bir şey olamaz. Yani kesinlikle
gümrükte ya da kamu idarelerinde dürüst çalışan, bu ülkeye katma
değer sağlama doğrultusunda gece gündüz demeden performans
ortaya koyan kişilere böyle bir işlemden dolayı yani kimin
haddine, hiç kimsenin haddi değil yani doğru iş yaptın diye
görevden hiç kimse kimseyi almaz yani bizim Hükûmetimiz döneminde olmaz. Ama
yanlışların da arkasında durmayız, kim
yanlış yapıyorsa onunla ilgili idarenin öngördüğü
işlemi hiç çekinmeden, alnımız açık şekilde icra
ederiz, ediyoruz.
Önemli konular
Bakanın takdirine bırakılmış. Öyle bir şey
değil. Elbette ki Bakanlık önemli, Bakanın sorumluluğu
önemli ama biz bunu Bütçe Plan Komisyonunda görüşülürken de
tartıştık orada. Yani madde biraz daha rijitti, biraz daha
düzeltildi. Elbette ki orada bakana o yetkinin verilmesi belki de bürokratik
kadronun daha cesaretlendirilmesine yol açacak. Yani sorumluluk, tamam, Bakan
alıyor ama bunun gereklerini, gerekli oluşuna ilişkin
gerekçeleri hazırlayacak olan bürokratik kadrodur. Uygulama bu
doğrultuda olacak.
Doğal gazla
ilgili fire
Tabii, bu Enerji Bakanlığımıza oradan
sorulmuş, öyle geçmiş. Yani bu madde geldiği zaman bunun
üzerinde durabiliriz, bu yüzde 6 fire üzerinde durabiliriz. Plan Bütçe
Komisyonunda bu bir hayli tartışıldı. Hatta Enerji
Bakanlığından bize bununla ilgili düzenleme önerisi içeren
yazıda bunun yüzde 8 olarak öngörülmesi
O bir tavan sınırdır.
Yani bu mutlaka yüzde 8, yüzde 6 uygulanacak anlamında değil
KAMER GENÇ
(Tunceli) Diğer oranlar
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul)
veya diğer ürünlerde yüzde 3 olarak
uygulanacak demek değil, tavandır. Hangi ürün için ne kadar
uygulanacağı Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenecek.
Elbette bilmektesiniz
ki Bakanlar Kurulu bu şekilde işlem izhar ederken mutlaka uzman
kurulların ve uzman kamu otoritelerinin görüş ve önerilerini almak
suretiyle kararlarını oluşturmaktadır. Bunu özellikle ifade
etmek istiyorum.
Sayın
Kaplanın, evet, Haburda
Ben, daha dün Habur Gümrük Muhafaza
Başmüdürümüzle konuştum. Gene bir ara büyük bir
sıkıntı yaşanıyordu Haburda, araçların
giriş çıkışında büyük ölçüde bir tıkanmalar
vardı ama şu anda Türkiyeden araçların
çıkışı bir günde tamamlanmaktadır, bir gün içerisinde
ve günde ortalama 4.500 dolayında araç çıkışı
yapılmaktadır. Karşı taraftan girişlerde, bazen
onların da uyguladığı formaliteler dolayısıyla
bir-iki güne bu araçların girişi ile ilgili süre söz konusu
olmaktadır.
Bu Mezopotamya
yöresindeki kapılarla ilgili sembolik olarak
Bir
çalışmamız yok ama ben notumu aldım. Benim açımdan da
ilginç. Onu arkadaşlarıma inceleteceğim.
Sayın
Aslanoğlunun sivil
havacılıkla ilgili sorusuna vereceğim cevap şu: Helikopter
ve hava araçlarının kesin ya da geçici ithalatında Sivil
Havacılık Genel Müdürlüğünün izni aranmaktadır.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Aranmıyor.
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Aranmaktadır Sivil
Havacılık Genel Müdürlüğünün
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) İhbar ediyorum
DEVLET BAKANI HAYATİ
YAZICI (İstanbul) İzni
olmayan hava araçlarının girişine izin verilmemektedir.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın Bakan, Çevre
Bakanlığının kiraladığı uçakların Sivil
Havacılık izni yoktur.
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Şimdi, Sayın Aslanoğlu,
işte bakın
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Ben ihbar ediyorum.
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Benim bürokratlarımın bana
verdiği bilgi notunu okudum. Siz Hayır, yok. diyorsunuz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Hayır, ben de size soruyorum.
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Bir not daha aldım
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Tamam.
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Bir not daha aldım, kafamda o. Hemen
bunu, burada işim bitince soracağım, arkadaşıma
soracağım, sizi de arayacağım.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) İhbar ediyorum Sayın Bakan.
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Sizi de arayacağım.
Efendim,
Sayın Tanerin İmzalanan Gümrük Birliği
Anlaşmasının etkisi ne?
Arkadaşlar,
Gümrük Birliği Anlaşmasını biz 1996 yılından bu
yana uyguluyoruz. Elbette ki kazanımlarımız varama bu
sözleşmeyi imzalamış olmamız dolayısıyla
kayıplarımız da var. Ama, biz, Avrupa Birliği gümrük koduna
uygun mevzuatımızı geliştirmek suretiyle bir kazanım
içerisindeyiz. Dünya Ticaret Örgütünün üyesiyiz, dünyayla ticaret
yapıyoruz. Komşumuz birçok ülke bizim gümrük
uygulamalarımızı, geliştirdiğimiz gümrük
kodlarımızı, mevzuatımızı örnek almakta, bu
konuyla alakalı da birçok seminer, sempozyum düzenlenmekte ve bilgi
alışverişinde bulunmaktayız.
Bu kanunun krize
etkisi nedir? E, olacak. Yani bir örnek vereyim: Ticaret erbabının
fazla mesai ücreti olarak yaptığı bir ödeme var. Bunun yüzde
50si hazineye gelir kaydediliyor. Bu yasayla hazineye gelir kaydedilen yüzde
50lik fazla mesai ödemesini ortadan kaldırıyoruz ve
oranlarını belirleme yetkisini Bakanlar Kuruluna veriyoruz. Muhakkak
o açıdan ticaret erbabının şikâyetlerini gidermiş
olacak, onları rahatlatıcı, maliyetlerini azaltıcı bir
sonuca yol açacaktır.
Gene bu kanunla bürokratik
işlemleri azaltıyoruz, teknolojiyi devreye sokuyoruz ve formaliteler
azaldığı için ürünlerin gümrüklerde bekleme süreleri
azalıyor. Azalınca, elbette ki bunun da maliyete olumlu olarak
yansımaları olacak.
Sayın Orhan
Rüşvet, yolsuzluk konusunda ne kadar işlem
yapılmıştır? diyor. Türkiyede, bu anlamda
araştırma, inceleme yapan Etik Kurulun araştırmasına
göre de son yıllarda gümrüklerle ilgili bu iddialar konusunda giderek bir
azalma var. Geçenlerde de yolsuzlukla ilgili bir kurumun raporu yayınlandı,
bilmem dikkatinizi çekti mi? O raporda yolsuzluk sıralaması
yapılan kurumlar içinde gümrükler yok, bundan övünç duyuyoruz ama övünç
duymakla yetinmiyoruz çok sıkı bir şekilde takip ediyoruz ve ben
hep şunu söylüyorum arkadaşlarıma: Kamu görevlisinin
yaptığı hizmet dolayısıyla maddi beklentisi devletin
kendisine tayin ve takdir ettiği maaştan ibarettir, bunun
dışında bir beklentisi olamaz, ama manevi beklentisi vardır. Bu ülkeye
sağladığı katma değer ve ticaret erbabının
iş akışını kolaylaştırması dolayısıyla
bu ülkeye kazanımlarda pay sahibi olması manevi olarak
paylaşacağımız kazanımlardır. Bu anlamda da
arkadaşlarımızın büyük bir hassasiyet gösterdiği
inancı içerisindeyim.
Sayın
Cengizin Bulgaristanla ilgili dile getirdiği hususu not ettim. Bunun
üzerinde hassasiyetle duracağız.
Efendim,
akaryakıt kaçakçılığıyla alakalı yine Sayın
Cengizin soruları arasında yer var. Bildiğiniz gibi, yüce
Mecliste akaryakıt kaçakçılığıyla ilgili daha önce bir
araştırma komisyonu oluşturulmuş. O komisyonun önerileri
var. O önerileri doğrultusunda Hükûmetimiz ciddi olarak bu konunun
üzerinde hassasiyetle durmaktadır ve akaryakıt
kaçakçılığıyla ilgili Koordinasyon Kurulu
Başkanlığı görevi de benim üzerimde bulunmaktadır. Bu
anlamda, ilgili bakanlıklar nezdinde komisyonlar kurulmuş, bunlar
çalışmalarını sürdürüyor. Belli periyotlarla bunlar
operasyonlar da yapıyor. Bazıları, kamuoyunda bu operasyonlar
yer alıyor, bazıları da almıyor. Ama rakamsal olarak şunu
ifade edebilirim ki: 2009 yılı başından günümüze kadar elli
üç akaryakıt kaçakçılığı olayı tespit
edilmiş, 1 milyon 153 bin 989 kilogram akaryakıt ve akaryakıt
harici petrol ürününe el konulmuştur. Bunu da bir örnek olarak sizlerle
paylaşmak istedim.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelere
geçilmesini
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım. Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.24
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.34
BAŞKAN:
Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP
ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 107nci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
324 sıra
sayılı Kanun Tasarısının maddelerine geçilmesinin
oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi oylamayı tekrarlayacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir, karar yeter sayısı
vardır.
324 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Şimdi,
birinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci bölüm 1
ila 18inci maddeleri kapsamaktadır.
Birinci bölüm
üzerinde söz isteyen, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Malatya
Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu.
Buyurun
Sayın Aslanoğlu.
CHP GRUBU ADINA
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli
arkadaşlarım, 12 Eylül 1963 -ben biraz olayın başka
tarafına gideceğim- Ankara Anlaşması ve gümrük, Avrupa
Ekonomik Topluluğuna giriş protokolü yapılıyor. Kırk
beş yıl önce, kırk beş yıl geçiyor; 1963, kırk
altı yıl ve daha sonra 23 Kasım 1970, Katma ve Mali Protokol
yapılıyor, otuz dokuz yıl önce ve 14 Nisan 1987, yirmi iki
yıl önce üyelik başvurusu yapıyoruz ve 6 Mart 1995te de 1 Ocak
1996dan başlamak üzere, Gümrük Birliği Anlaşması
imzalıyoruz. Kırk altı yıl ve 1 Ocak 1996dan itibaren on
üç yıldır da gümrük birliğindeyiz arkadaşlar.
Ben şimdi
size soruyorum
Benim vicdanım elvermiyor. Sizi Avrupa Topluluğuna,
Avrupa Birliğine alacağız diye bizi kandırıp birileri
lütfen, ben vicdanımda rahatsızım, rahatsız olan birileri
vardır, yoktur, bilmem ama ben bu ülkeyi çok seven bir kişi olarak-
yani önce sen gel, gümrük birliğine gir, ben senin böyle elini kolunu
bağlayayım, ondan sonra seni bir gün Avrupa Birliğine
alacağım. Arkadaşlar, vicdanımda hazmedemiyorum, bir kere
bunu arz edeyim.
HASAN FEHMİ
KİNAY (Kütahya) Sayın Baykal imzalamıştı.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Beyefendi, ben kırk yedi yıllık,
kırk yedi yıllık, kırk yedi yıllık süreçten
bahsediyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bir ülkenin ulusal
bağımsızlığı, ekonomik
bağımsızlığından geçer. Bir ülke eğer
Bağımsızım diyorsa ekonomik özgürlüğü varsa bağımsızdır.
Bana göre bayrak bağımsızlığı, ulusal
bağımsızlığı artık
Bundan sonraki dünyada,
geleceğin dünyasında ekonomik özgürlüğü olan ülkeler artık
Ben bağımsızım diyebilir.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, tabii, burada bir ülkenin eğer gümrük
birliği ruhuyla
Türkiyedeki iş dünyasının
Sadece gümrük
birliğine uyan bir Avrupa Birliğinin, bir seyahat özgürlüğü
olmayan bir toplumun ve insana insanca değer vermeyen bir Avrupa
Birliğinin, Türk insanını vize kuyruklarında bekleten bir
Avrupa Birliğinin Türkiyede gümrük birliğinde biz müttefikiz, biz
birlikte gümrük birliğini uyguluyoruz. demesini yine hazmedemiyorum. Önce
demokrasi dersi vereceğine insana
Almanyaya gidecek çoluk çocuğu
hasta, Almanyaya oğlunun sünnet düğününe gidecek ve oğlunun,
kızının düğününe gidecek insanları vize
kapılarında günlerce bekletip vize vermeyen bir Avrupa
Birliğinin Türkiyeye uyguladığı gümrük birliğini de
yine vicdanımda hazmedemiyorum arkadaşlar.
Tabii, yine
Gümrük birliği var. deyip Türk mallarına uygulanan -özellikle
tır kotalarına- özellikle ihracatçımızın
ihracatını özgürce yapamadığı, kotaların
olduğu bir Avrupa Birliğinde gümrük birliğini yine
hazmedemiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, tabii, özellikle sadece Avrupa Birliği
açısından söyledim bu kelimeleri ama aynı şekilde, gümrük
birliğinin Türkiye'nin üçüncü ülkelerle olan ticaretinde ne kadar ülke
aleyhine, ülkemizin ne kadar aleyhine olduğunu ben bir kez daha
dikkatlerinize sunuyorum. Bırakın Avrupa Birliğine
ihracatımızı, üçüncü ülkelere yaptığımız tüm
ihracatta da gümrük birliğinin o elimizi kolumuzu bağlayan
anlaşmalarıyla özgür bir Türkiye değiliz arkadaşlar. Onun
için, tüm bu değişiklikler gümrük birliğine, Avrupa
Birliğinde gümrük mevzuatına bir uyum paketi arkadaşlar, yani
bunun temeli bu. Yani gümrük mevzuatına uymak için yapılan bir
değişiklik. Yani Avrupa Birliğinin mevzuatına uyuyoruz tüm
bu değişikliklerle, temel amacı bu ama ben, bizim Avrupa
Birliğine alınmadan, Avrupa Birliğinin dayatmasıyla Gel,
sen önce, hele bir bakalım sana. diyerek girdiğimiz gümrük
birliğine, bu mevzuata uyum paketini de yine hazmedemiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, şimdi, ben tabii burada, bu yasanın
-aslında temeli uyum yasası ama- ülkedeki bazı sorunlara da
temelinden çözüm getirmediğini söyleyebilirim. Demin Sayın Bakan
söyledi, geçtiğimiz dönem Meclis araştırma komisyonu kuruldu,
Sayın Başbakan da bunu söyledi, Yaklaşık 47 milyar
dolarlık bir akaryakıt kaçakçılığı bulundu.
denildi ama bunun sonucu ne oldu, sonucunda bu saptananlar ceza gördü mü ve
sonucunda Meclis araştırma komisyonuna kadar giden, elimizde raporu
olan şeyden kim ceza gördü, biz hakikaten merak ediyoruz bunu. Yani bize
bu konuda bir bilgi verirse ilgili yetkililer ben çok mutlu olurum. Yani
yapılan bir araştırmanın, saptanan bir akaryakıt
kaçakçılığının sonucunda ilgili kişilerin yeterli
cezayı alıp almadığını hakikaten merak ediyorum.
Değerli
arkadaşlarım, yine bu yasada bir şey yapıyoruz yani
özellikle bu yasanın 70inci maddesiyle, bulunan kaçak
akaryakıtları il özel idarelerine veriyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, akaryakıt kaçakçılığında
yakalanan kaçak akaryakıtların değerlendirilmesi bir bilgi ve
beceri işidir. Bu ülkede akaryakıt bilgisi olan ilgili kurumlar var,
ulusal kurumlar. Örneğin, Türkiye Petrolleri var veya görevlendirilen
diğer kurumlar var.
Şimdi, siz
yakalanan kaçak akaryakıtı herhangi bir ilin özel idaresine verince o
ilin özel idaresi bu akaryakıtı nasıl değerlendirecek? Bu,
bilgi ister, beceri ister ve bir ihtisas konusudur. Tamam, yine o ilin özel
idaresine bunun payını verin, o ilin özel idaresi yine bu maddi
haktan yararlansın ama o ilin özel idaresi adına ulusal bir kurum bu
işi üstlensin arkadaşlar. Yani Artvin veya Malatyada yapılan
bir akaryakıt kaçakçılığında Biz yakaladık, al
özel idare bu mal senin
Ama bu mal hangi cinstir, nedir, ne değildir, bunun
değerlendirmesini illerin özel idaresine bırakmak bana göre bu yasada
yanlış bir kavramdır arkadaşlar. Bu nedenle ben bu konuyu
bir kez daha dikkatlerinize sunuyorum.
Sonuçta
değerli arkadaşlar -vaktim daraldı- küreselleşmek ve
globalleşmek modasıyla bize Avrupa gümrük birliği
fistanını biçen ülkelerin bizi gümrük birliğine almadan önce
Avrupa Birliğine almama diye bir niyetlerinin olduğunu artık
herkes biliyor. Böyle bir niyetleri olsaydı, bu niyet
Artık
bunların niyeti olmadığını ama bu konuda, sizlerin de
özellikle Avrupa Birliğine girme konusunda hiçbir şekilde
yumruğunuzu masaya vurmadığınızı da görüyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
Gümrük
birliği adı altında ülkemizin çıkarları yok edilirken,
Avrupa Birliğine eğer biz alınmayacaksak
ALİ KOYUNCU
(Bursa) Davul çalarsınız.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Davulu çalan sizsiniz! Şimdi oradan durup laf
atma. Ben ülkenin özgürlüğünü ve ülkenin bağımsız ekonomik
şeyini koruyorum, davulu çalan sizsiniz! Yapmayın ya!
Ben şunu
diyorum: Ülkenin ekonomik çıkarı yok edilmiştir. Bu konuda
mücadele vermeyecekseniz, bu konuda birilerine ders vermeyecekseniz, en
kısa sürede gümrük birliğinden çıkın diyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Sakarya Milletvekili Sayın Münir
Kutluata. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurun.
MHP GRUBU ADINA
MÜNİR KUTLUATA (Sakarya) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Gümrük Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının birinci bölümü vesilesiyle Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Sözlerime
başlamadan önce yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, AB ile Türkiye Cumhuriyeti arasında tesis edilmiş
bulunan gümrük birliği dolayısıyla bu tasarıyı
görüşüyoruz. AB ile Türkiye arasında kırk altı
yıldır ortaklık tesis edilememiş ama on dört yıl önce
gümrük birliği oluşturulmuştur ve sürüp gitmektedir; bu durumun
sonucu olarak da belirli yasal düzenlemeler yapmak gerekiyor. Mademki üye
olmadığımız, olamayacağımız veya
olmayacağımız bir birlikle gümrük birliği oluşturmuşuz,
o zaman mecbursunuz bu düzenlemeleri yapacaksınız. Bu yasaları
çıkarırken, AB ile ilişkilerimizin ve geleceğimizin ne
olacağını bilmemek gerçekten üzücüdür. Esasen ciddiyetten
uzaklaşmış olan bu sürece baktığımız zaman,
bugün, ABnin herkes için başka bir anlam
taşıdığı bir noktaya gelindiğini görüyoruz.
AET ile Ankara
Anlaşmasını imzalamamızın üzerinden kırk
altı yıl geçmiştir. Katma Protokolün imzalanmasının
üzerinden otuz dokuz yıl geçmiştir. Tam üyelik başvurusunun
üzerinden yirmi iki yıl geçmiş, gümrük birliğine
girişimizin üzerinden on dört yıl geçmiş, katılım
müzakeresinin imzalanmasının üzerinden dört yıl geçmiştir.
Ankara Anlaşmasını imzaladığımız tarihte,
yani 1963te, 9 üyesi olan bu birliğin 1981de üye sayısı 10a
ulaşmış, 1985te 12ye ulaşmış, 1995te 15e
ulaşmış, 2004te 25e ulaşmış, 2007de 27ye
çıkmıştır. Bizim devam eden sürecimiz arasında bunlar
olmuştur. Bu arada, dünyada sanayi çağından bilgi
çağına geçilmiş, bilgi çağından yeni bir çağa
geçilecek bir noktaya gelinmiş, komünizm çökmüş, Sovyetler
Birliği işgali altındaki ülkeler AB üyesi olmuş, AKP
İktidarı sayesinde Kıbrıs Rum kesimi de ABye üye
olmuştur.
Yarım asra
yaklaşan bir süre geçmiş olmasına ve
saydığımız bu büyük değişiklikler olmuş
olmasına rağmen Türkiye-AB ilişkilerinin bu süreçte kime ne
sağladığını iyi değerlendirmek gerekiyor, buna
girecek değilim. Ama son hâliyle AB ortaklığı söylemi
Batının isteklerini Türkiyeye kabul ettirmek için bir vasıta
olarak kullanılıyor mu, buna bakmak gerekir. Buna Kıbrıs
Rum kesiminin AB ortaklığı sürecini ve yürüyen müzakere sürecini
dikkate alarak cevap vermek lazım geldiği düşüncesindeyim.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye, Ankara Anlaşmasını
imzaladığı tarihte AB ile Avrupa topluluğuyla ilgili
endişeler tartışılırken İtalya ile
karşılaştırılıyordu. O günden bugüne
karşılaştırıldığı ülkeler hep ABye üye
olmuş, ekonomik gelişmelerini daha iyiye taşımış.
Şu anda Türkiye ciddiyeti kalmamış bir süreçle kendi arzusuyla
boğuşur durumdadır. Bu hususu özellikle dikkatlerinize arz etmek
istiyorum.
Türkiye ABye üye
olmadan gümrük birliğine girmiş bulunuyor. Bunun
anlaşılır tarafı yoktur ama taraftarları vardı.
ABye üye olmadan gümrük birliğine üye olmanın, ABye girmenin
yaklaştığı intibasını vereceği düşüncesi
ile o günün siyasileri bir rant beklemişlerdi. Gümrük birliğine bu
ümitle taraftar olanlar vardı. Bazılarına göre sanayimizi
rekabete maruz bırakarak terbiye edecekti, bu mazeretle taraftar olanlar
da vardı. Gerçi sanayinin rekabete adapte olması konusunda fayda
sağladığımızı görüyor ve kabul ediyoruz, bunu
önemsiyoruz ancak bir taraftan sanayide rekabet gücüne ulaşmayı arzu
etmek öbür taraftan dünya ticareti konusunda elinizi kolunuzu bağlamak
çelişkili bir durumdur. Hem rekabete kendimizi hazırlayıp,
dolayısıyla rekabete açıp bunun faydasını
sağlamak hem de sonuçlarını görmemiz gerekiyordu. Bu konuda
gümrük birliği, bilindiği gibi, Türkiye'nin elini kolunu
bağlamıştır.
Öyle veya böyle
on dört yıldır ABnin gümrük birliğine ve mevzuatına
tabiyiz. Bilindiği gibi, Avrupa Birliği ile gümrük birliğine
girişimiz AB-Türkiye Ortaklık Konseyinin 6 Mart 1995 tarihli
toplantısında geçekleşmiş ve fiilî uygulama 1 Ocak 1996da
başlamıştı. Bu ortaklıkla Türkiye, ABnin gümrük
işleriyle ilgili temel mevzuatını benimsemiş oluyordu. Sonuçta
AB normlarına uygun 4458 sayılı Gümrük Kanunu 5 Şubat 2000
tarihinde yürürlüğe girdi. Bu tasarının gerekçesinde: Gümrük
formalitelerinin asgariye indirilmesi, zaman kayıpları ve gereksiz
harcamaların önüne geçilerek dış ticaret işlem
maliyetlerinin düşürülmesi ve özellikle ihracata dayalı sanayi için
girdi niteliğindeki malların ekonomiye zamanında
kazandırılması açısından çağdaş nitelikli
hükümler ihtiva etmektedir. denilerek değerlendirilmektedir.
Diğer
taraftan Ancak, 4458 sayılı Gümrük Kanununun temelini teşkil
eden Topluluk Gümrük Kodunun bazı maddelerinin zaman içerisinde
değişikliğe uğramış olması nedeniyle, Avrupa
Birliği mevzuatına uyum yükümlülüklerimiz kapsamında 4458
sayılı Gümrük Kanununun, Topluluk Gümrük Kodunda Konsey Tüzüğü
ile yapılan değişikliklere paralel olarak bazı maddelerin
değiştirilmesi, bazı maddelere de ilaveler yapılması
gereği hasıl olmuş
denilerek tasarı
gerekçelendirilmektedir. Yani bir tarafta temel kanunumuzun gerekçeleri
sayılmakta, bir taraftan da bu tasarının gerekçesi söylenmektedir.
Bu ifadelerden,
ABnin değişen ihtiyaçlarına bağlı olarak bizim de
gerekli değişiklikleri yapmak zorunda olduğumuz görülüyor. Üyesi
olmadığımız bir toplulukla birlikte tabi bir pozisyonda
yapılan düzenlenmelerden birini yapmaktayız. Böyle bir zorunluluğa
Türkiye kendini sokmuştur ve şu anda bunun gereklerini yerine
getirmektedir.
Burada, genel
gerekçede, AB normlarına uyum maksadıyla hazırlanmış
bulunan 4458 sayılı Gümrük Kanunumuzun önemli bir vasfı olarak
denilmektedir ki: Özellikle ihracata dayalı sanayi için girdi
niteliğindeki malların ekonomiye zamanında
kazandırılması
Bu ifade fevkalade önemlidir. Tabii,
dış ticareti hem ihracat hem ithalat boyutuyla
kolaylaştırmak esastır. Bu arada, sanayinin girdi
ihtiyacının zamanında karşılanması da çok
önemlidir ancak her geçen gün daha çok ithal malının sanayinin
girdisi hâline gelmesi, yerli ara malı sanayinin ortadan çıkmakta
olduğu bir ortamı geliştirmiştir. Türkiye ekonomisinin
dünya ekonomik krizine zayıf bir vaziyette yakalanmasının esas
sebeplerinden bir tanesi budur. Bu gerekçedeki bu ifadenin sadece dış
ticareti kolaylaştırma genel prensibi çerçevesinde
anlaşılmasında yarar vardır. Aksi takdirde, son yedi
yıldır Türkiyede uygulanan politikaları bir başarı
gibi göstermek veya uygun bir politika gibi gösterecek bir mazeret olarak
alındıysa bu hususa dikkat çekmek istiyorum çünkü şu anda Türk
ekonomisinin dünya krizine hasta yatağında yakalanmasının
sebebi bu mantıktır diye düşünüyorum.
4458
sayılı Gümrük Kanununun bazı maddelerini
değiştirmekte olan bu tasarı ile de mikro düzeyde ve makro düzeyde bazı faydaların
sağlanılacağına işaret etmekte ve yine tasarı gerekçelendirilmektedir.
Tasarıdan
beklenen, hem dış ticaretimizi kolaylaştırıp
ihracatı geliştirmeye hizmet etmesi ve müteşebbislerimizin
rekabet gücünü artırmaya hizmet etmesidir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum,
tamamlayın lütfen.
MÜNİR
KUTLUATA (Devamla) Bu genel beklentilerle ABnin ilgili mevzuatındaki
değişikliklere uyum endişeleri bir arada ele
alınmalıdır. Bu nedenle olmalı, çok teferruatlı bir
yasal düzenlemeyle karşı karşıyayız.
Değerli
milletvekilleri, bu kürsüde bu kanun vesilesiyle bu kanunun krize deva olup
olmayacağı konusu da tartışıldı. Belirtmeliyim ki
bütün kanunlar, ekonomiyle ilgili bütün yasalar, bütün düzenlemeler ekonomimizi
genel olarak düzeltmeye matuf olmalıdır. Burada bir kanunu açıp
bunun neresi bizim krizimize deva olacak diye bazı yerleri bulup ortaya
sürmenin herhangi bir anlamı yoktur. Dış ticaretimizin genel yapısı
ve uygulanış tarzı bizatihi Türkiye ekonomisinde yerli üretimi
çökerten bir hâl aldıysa esas olan budur. Yoksa bu kanunun herhangi bir
yerinde krize çare olur mu diye birtakım yerler aramak, krizi
algılama konusunda yine geç kalındığını ve geri
kalındığını gösterir düşüncesindeyim.
Hepinizi
saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Şahıslar
adına Muğla Milletvekili Sayın Yüksel Özden
Yok.
Van Milletvekili
Sayın Kayhan Türkmenoğlu
Yok.
Birinci bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi,
birinci bölüm üzerinde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
1inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddede
bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 324 Sıra Sayılı Tasarının çerçeve 3 üncü
maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 4458 sayılı Kanunun 10
uncu Maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinin
Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
M. Akif Hamzaçebi Ferit Mevlüt Aslanoğlu Gürol Ergin
Trabzon Malatya Muğla
Tekin
Bingöl Metin
Arifağaoğlu
Ankara Artvin
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu önergeye?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okuyun.
Gerekçe:
Tasarının
3 üncü maddesiyle, 4458 sayılı Kanunun 10 uncu maddesi
değiştirilmekte, Kanunda ve bu Kanuna dayanılarak
çıkarılan mevzuatta yer alan; izin süreleri, teminat
uygulamaları, gümrük vergilerinden muafiyet ve istisna uygulamaları
ile beyanın düzeltilmesine ilişkin ortaya çıkan sorunları
ve tereddütleri incelemek suretiyle gidermeye Müsteşarlığın
önerisi üzerine bağlı bulunan Bakan yetkili kılınmaktadır.
Ayrıca kriz halinde kriz bölgelerinde kullanılmak üzere yurt
dışından gelecek araç, gereç, makine, teçhizat ve benzeri
malzemelerin, giriş kayıtları tutulmak ve gümrük ve ilgili
mevzuat gereğince yerine getirilmesi gereken işlemler sonradan
yapılmak üzere, yurda girişine izin vermeye; bu şekilde yurda
giren her türlü araç, gereç, makine ve teçhizatın tekrar yurt
dışına çıkarılmalarına veya ihtiyaçlara ve günün
şartlarına uygun olarak serbest dolaşıma girişine
karar vermeye Müsteşarlığın bağlı olduğu
Bakan yetkili hale getirilmektedir.
Buradaki temel
düşünceyi şöyle anlamaktayız. 485 sayılı Gümrük
Müsteşarlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki
Kanun Hükmündeki Kararnamede Müsteşara tanınan görev ve yetkiler,
rutin sayılabilecek bu konularda bile Tasarıyla ilgili Devlet
Bakanına tevdi edilmektedir. İktidara geldiği günden beri yetki
devri iddiasında olan hükümetin bu girişimi oldukça çelişkili
ve müsteşarlık teşkilatının fonksiyonlarını
etkisizleştirme olarak değerlendirilmektedir. Madde diğer
yönüyle çok basit, rutin sayılabilecek konuların bile çözüm için
bürokrasi tarafından Bakana götürülmesine neden olacaktır.
Ayrıca maddede belirtilen konularda sorunları ve tereddütleri giderme
yetkisi ucu açık, sınırları olmayan İdare Hukuku
ilkelerine aykırı bir yetkidir. Madde ile sorunların çözümü
konusunda Müsteşarlığın inisiyatifi kaldırılmakta
Bakan tek yetkili hâle getirilmektedir. Bu yetkiyle Bakan örneğin Gümrük
Kanununun istisna ve muafiyet hükümlerinde değişiklik anlamına
gelebilecek uygulamalara gidebilecektir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi
oyluyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
4üncü maddeyle
ilgili bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 324 sıra sayılı Gümrük Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 4 üncü maddesi ile ilave edilen 10/A
maddesinin 1 inci ve 5 inci fıkralarında yer alan "nakil
ve" ibaresinin "aktarma ve" olarak değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
M. Akif Hamzaçebi Ferit Mevlüt Aslanoğlu Gürol Ergin
Trabzon Malatya Muğla
Metin
Arifağaoğlu Tekin
Bingöl
Artvin
Ankara
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Takdire
bırakıyoruz efendim.
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan, gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanun
tasarısına mehaz alınan (EC)648/2005 sayılı Avrupa Birliği
Regülasyonunda geçen "entry, exit, transit, transfer and end-use of
goods" ibaresi "giriş, çıkış, transit, nakil ve
nihai kullanımda bulunan eşya" olarak tercüme edilerek
tasarıya yerleştirilmiştir. İngilizcedeki
"transfer" sözcüğü Türkçede "aktarma" olarak
kullanılmaktadır. Aktarma, bir gemiden bir kamyona, bir kamyondan bir
trene, bir uçaktan bir kamyona eşya aktarılması anlamında
kullanılabildiği gibi, antrepolar arasında eşya
taşınması da "aktarma" olarak
değerlendirilmektedir. Bugün gümrük konusunda uzman olan bir kişiye
"nakil nedir?" diye sorulduğunda bununla ne öğrenilmek
istenildiğini anlayamayacak; "aktarma nedir?" denildiğinde
soruyu hemen anlayacak ve yanıtlayacaktır. Bu bakımdan, yüz
yılı aşkın bir süredir yerleşmiş bir kavram olan
ve tüm dış ticaret sektöründe "aktarma" olarak
tanımlanan bu kavramın yine aynı şekilde
kullanılması amacıyla ibarenin değiştirilmesi
önerilmektedir.
BAŞKAN
Olumlu görüşle önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
4üncü maddeyi,
kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
5inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
6ncı madde
üzerinde bir önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
T.B.M.M.
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 324 sıra sayılı yasa tasarısının 6.
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Sayın Genç? Yok.
Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Getirilen bu
değişiklikle vergi kaçakçılığına olanak
sağlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
6ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
7nci maddeye
bağlı 35/Ayı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
7nci maddeye
bağlı 35/Byi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Bir önerge
vardı.
BAŞKAN
Biliyorum.
7nci maddeye
bağlı 35/C üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme
alacağım.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) 35/Bde efendim.
BAŞKAN
Yok, 35/Cde.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.06
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 18.12
BAŞKAN:
Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP
ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 107nci
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
324 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Tasarının
7nci maddesine bağlı 35/C maddesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Çerçeve 7nci
maddeyi bağlı 35/A, 35/B ve 35/C maddesiyle birlikte
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
8inci maddeyi
oyluyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
9uncu maddeyi
oyluyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
10uncu maddeyi
oyluyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
11inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
12nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
13üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
14üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
15inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
16ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
17nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
18inci maddede
bir önerge vardır, okutup işleme alacağım.
T.B.M.M.
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 324 sıra sayılı yasa tasarısının çerçeve 18.
maddesinin 5. fıkrasında geçen Müsteşarlıkça belirlenecek
ibaresinin metinden çıkarılmasını arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Genç? Yok.
Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Burada verilen
yetki Anayasaya aykırıdır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmemiştir.
18inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Birinci bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci
bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm
19 ila 37nci maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm
üzerinde ilk söz, gruplar adına, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Muğla Milletvekili Sayın Gürol Ergine aittir.
Buyurun
Sayın Ergin. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakika.
CHP GRUBU ADINA
GÜROL ERGİN (Muğla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Gümrük Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının ikinci bölümü üzerine Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken
Sayın Başkan sizi, değerli milletvekillerini ve yüce Türk
ulusunu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Avrupa Ekonomik Topluluğu 1958de kuruluyor. Bir
yıl sonra, 1959da, Yunanistan ortak üye olmak üzere başvuruyor. Biz,
bir ay sonra, 31 Temmuz 1959da, yine, ortak üye olmak üzere başvuruyoruz.
Yunanistan 1975te tam üyelik için başvuruyor ve altı yıl süren
müzakereler sonucunda Yunanistan tam üye oluyor. Biz ise, 12 Eylül 1963 tarihli
Ankara Anlaşmasıyla tam üyelik niyetimizi ortaya koyuyoruz. 14 Nisan
1987de tam üyelik başvurusunda bulunuyoruz ve bugün, gerek Avrupa
Birliği gerekse Türkiye tarafında hiç kimse, Türkiye'nin Avrupa
Birliğine üye olup olamayacağını veya
olmayacağını, eğer olacaksa bunun hangi yılda
olacağını bilemiyor. Bu ucu açık durum bizi rahatsız
ediyor.
Değerli
arkadaşlarım, tam üyelik olmadan gerçekleştirilen gümrük
birliği, doğal olarak Türk tarafının Avrupa Topluluğu
mevzuatına uyum sağlama yükümlülüğü konusunda özel bir takvimi
de beraberinde getiriyor ve bu çerçevede 27 Ekim 1999 tarihinde kabul edilen
Gümrük Kanunu ile Avrupa Topluluğu mevzuatına uyum amacıyla
düzenlenen yeni rejim, 2000 yılı itibarıyla yaşama
geçiriliyor. 2000 yılından günümüze değin, Avrupa Topluluğu
tarafında, Gümrük Kanununun değiştirilmesi yönünde çeşitli
çalışmalar ve düzenlemeler yapılıyor. Bildiğiniz gibi,
yalnız gümrük mevzuatı konusunda değil, Avrupa Birliği, her
alandaki çalışmalarında, mevzuatı zaman içerisinde sürekli
değişikliğe uğratıyor. Gümrük Kanununda da, gümrük
konusunda da bunlar yapılıyor. Biz ise maalesef bu yıla
gelinceye kadar, 2000 yılından bu yıla gelinceye kadar bu konuda
çok ciddi kabul edilebilecek çabaların sahibi
olamadığımızı ortaya koyduk.
Gümrük
birliği konusu Türkiyeye ne getirmiştir, ne götürmüştür,
aslında ciddi anlamda tartışılması gereken bir konudur
ve biz aynen mayınlı arazilerin temizlenmesinde olduğu gibi
dünyada tek ülkeyiz ki, Avrupa Birliğine tam üye olmadan gümrük birliğine
girmişiz. Bunu mayınlı arazilerde de yaptık.
Vatanımızın topraklarının çok ciddi bir bölümünü, hem
de Türkiye'nin en riskli bölgesindeki topraklarını İsraile
verme yasasını Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bizler burada
çıkardık. Ben bundan utanıyorum, sıkılıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Avrupa Birliğine üye
olmadığımız için Avrupa Birliğinin diğer
düzenlemelerinde olduğu gibi gümrük mevzuatı düzenlemelerinde de
katkı ya da müdahalemiz olamamaktadır. Görüşmekte olduğumuz
tasarıda olduğu gibi biz yalnızca onların
yaptığı değişikliklere uyum sağlamaya
çalışmaktayız. Bu nedenle, bu maddeler üzerinde
ayrıntıya girip konuşma gereğini görmüyorum ama gümrükler
söz konusu olunca belli birkaç konu üzerinde konuşmayı da görev
biliyorum. Bunlardan biri dâhilde işleme rejimidir.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiyede dâhilde işleme rejimi maalesef bir
kısım insanlar elinde haksız ve yanlış uygulamalara
kaynaklık etmektedir. Biraz sonra bunun bir örneğini size, hem de
sizin bir milletvekilinizin adının geçtiği bir olayla ortaya
koyacağım.
İkincisi,
ihracatta yaşanan sıkıntılardır, karşı
gümrüklerde yaşadığımız olaylardır.
Üçüncüsü, Gümrük
Bakanlığında yaşanan ve vicdan sahiplerinin
vicdanını yaralayan olaylardır.
Değerli
arkadaşlarım, dâhilde işleme rejimine biraz sonra gireceğim
ama çok özel olarak şunu söyleyeyim: Dâhilde işleme rejimi,
Türkiyede çok ciddi ele alınıp yeniden düzenlenmesi gereken bir
rejimdir.
Bu konulara
girmeden bir de kaçak olayına girmek istiyorum. İktidar partisinin
grup toplantılarında bile Türkiyeye yılda 500 bin ton ile 1
milyon ton arasında kaçak şeker girdiği ifade edilmekte.
Bildiğim kadarıyla Sayın Bakan Doğu Karadenizli ve bugün
Doğu Karadenizde çoluk çocuk herkes yılda 50 bin ton kaçak
çayın Türkiyeye girdiğini ifade etmektedir. Bunlar, gümrük
açısından dikkate alınması gereken konulardır.
Konunun
Tarım Bakanlığını ilgilendiren yanı ise
karşı ülkelerin gümrüklerinde yaşadığımız
sıkıntılarla ilgilidir. Bakınız, 2005
yılında -burada çok konuşuldu- Rusyanın,
gönderdiğimiz ürünlerde çok ciddi olarak pestisit
kalıntıları olduğu için bizim ürünlerimize ithal
yasağı vardı. O zaman, burada bu konuda Rusyanın hiçbir
uyarıda bulunmadığı söylenmiş ama defaatle
yazılan yazıların sümen altı edildiği yine burada
ortaya çıkmış ve bir düşünce sahiplerine göre de bu olaylar
o zamanki Bakanın görevden alınması sonucunu ortaya
koymuştu. Aynı olaylar, 2005 yılından sonra 2007de yine
Rusyanın uyarısıyla gündeme geldi ve özellikle domates
üreticileri ve meyve üreticileri bundan çok büyük sıkıntı
yaşadılar. Ama bu olaylar durulmadı, aynı olayları biz
Haziran 2008de de yaşadık. Haziran 2008de de Rusya, bildiğiniz
gibi, ciddi olarak tepkisini ortaya koyunca Sayın Başbakan Sayın
Putinle görüşme gereğini duydu.
Değerli
arkadaşlarım, aynı olay Avrupa Birliğinde de söz konusu
oluyor ve yine Ekim 2008de Alman Baden-Württemberg Eyaleti Tarım
Bakanı, Türkiyeden alınan armutlarda amitraz ilacının
olması gerekenden 6 kat fazla çıktığını ve bu
ürünün Avrupa Birliğinde yasaklanması gerektiğini söylüyordu.
Aynı
şekilde, bir AKP milletvekilinin o zaman ortağı olduğu
şirketin yine Ukraynaya yapmış olduğu bir dış
satımda da bu tür olayların yaşandığı ve o
şirket, yani MENAS Şirketi hakkında gereğinin
yapılması için suç duyurusunda bulunulması, Koruma ve Kontrol Genel
Müdürü tarafından ilgili zirai karantina müdürlüğüne
bildirilmişti.
Değerli
arkadaşlarım, şimdi bakınız, dâhilde işleme
rejimi
Çay, dâhilde işleme rejimiyle Seylandan çay getiriliyor ama bu
çay işlendikten sonra dışarıya yalnızca çöp olarak
ihraç ediliyor. Bunun için mi yapıyorsunuz Sayın Bakan dâhilde
işleme rejimini? Ve bu konuda, maalesef, ilgililer suskun kalıyorlar.
Bakınız, bir milletvekiliniz hakkında suç duyurusunda
bulunuluyor ve bu milletvekilinizin, işlendikten sonra yurt
dışına gönderilmek kaydıyla ithal ettiği Seylan
çayını yurt dışına göndermeyip yerine çöp
gönderdiği, Halkalı Gümrük Müdürlüğü, İstanbul Gıda
Ürünleri, ÇAYKUR ve TÜBİTAK laboratuvarında yapılan analizlerle
ortaya çıkarılıyor. Sonra, bu arada mahkemeden bir beraat
kararı çıkıyor ama görülüyor ki bilirkişiye örneği
götüren bu şirketin bir adamıdır ve bu, görüntülü olarak
saptanıyor.
Değerli
arkadaşlarım, bunlar hepinizin dikkate alması gereken ve
hepimizi utandırması gereken konulardır. Bu konulara dikkat
etmek zorunda olduğumuz hâlde bunun tam aksi yapılıyor, bu
konularla ilgilenen, soruşturma yapan, soruşturma açtıran
Teftiş Kurulu Başkanı, üyeleri hakkında ciddi olarak
olumsuzluk anlamındaki önlemler alınıyor ve eğer
yanılmıyorsam, Teftiş Kurulu Başkanı görevden
alınıyor ve sonra
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
GÜROL ERGİN
(Devamla) -
Teftiş Kurulu Başkanı, mahkemeden geri dönüş
kararını aldıktan sonra ikinci sefer görevden alınıyor
ve Sayın Bakan da burada E, ne yapalım, yanlış yaptı,
onun için böyle yaptık. diyebiliyor. Hayır, bu davranışlar
bizim vicdanımızı yaralıyor ve inanıyorum ki vicdan
sahibi olan herkesin vicdanını yaralar. Bu, şu anlama geliyor:
Yani, şimdi teftiş kurulları görev yapmasın, hele bizden
biri bir şey yapmışsa onun yanına bile uğramasın
anlamını taşıyor Sayın Bakan; buna hakkınız
yok.
Aynı konu,
Tarım ve Köyişleri Bakanlığında yaşandı.
Kene ilacıyla ilgili, benim buraya getirdiğim ve Sayın Bakana
sorduğum sorular çerçevesinde, maalesef, Teftiş Kurulu
Başkanı görevden alındı, soruşturmacı
müfettişler hakkında soruşturmalar açıldı ve ikinci
bir grup oluşturularak konu yeniden soruşturulmak isteniyor. Böyle ayıp
iş olur mu? Bu, Türkiye Cumhuriyetinin bir bakanlığında
yapılması gereken işler olarak görülmeli mi ve biz bunlara
sessiz kalmalı mıyız?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın lütfen.
GÜROL ERGİN
(Devamla) Sağ olun Sayın Başkanım, çok teşekkür
ederim.
Ben, Sayın
Bakanı da, Sayın Tarım Bakanını da, sayın
diğer bakanları da, özellikle teftiş kurulları üzerinde
oyun oynanmaması yönünde uyarmayı kendime görev biliyorum ve
inanınız ki, çocuk dahi olsa, hiç kimse burada yapılanları,
değerli arkadaşlarım, görmezden gelme şansına sahip
değildir, hele milletvekilleri olarak siz hiç değilsiniz.
Maalesef, son
zamanlarda Türkiyede yaşanan bu olaylar işin
çığırından çıktığını gösteriyor.
Kene ilacında resmen açıktan neler yapıldığı
soruşturma raporuna giriyor, kimin için ne ceza istendiği
yazılıyor da, Sayın Bakan o raporu aylarca sümen altı
ediyor, değiştirilmesi için o müfettişlere baskılar
yapılıyor, Teftiş Kurulu Başkanının geri çekmesi
için baskılar yapılıyor, yanıt alınamayınca hepsi
hakkında soruşturmalar açılıyor, Teftiş Kurulu
Başkanı görevden alınıyor. Ondan sonra Türkiyede biz
demokrasi yanlısıyız diyen bir iktidarın
varlığına inanmamız bizden ve Türk ulusundan isteniyor.
Hayır, hayır, demokrasi bu değil diyorum, hepinizi ve yüce Türk
ulusunu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ergin.
Şahıslar
adına ilk söz İzmir Milletvekili Sayın Tuğrul
Yemişciye aittir.
Sayın
Yemişci
Yok.
İkinci söz
hakkı Kocaeli Milletvekili Sayın Muzaffer Baştopçuya ait.
MUZAFFER
BAŞTOPÇU (Kocaeli) Konuşmayacağım efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ben konuşmak istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 324 sıra
sayılı Yasa Tasarısının ikinci bölümü üzerinde
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar
sunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, ülke ekonomisi için çok önemli bir kanunu burada
görüşüyoruz; maddeler okunmuyor, ne getirdiği belli değil.
Burada oy veren milletvekillerinin bırakın yüzde 100ünü, bunu
getiren Hükûmetin de bundan haberi yok. Böyle bir kanun çıkıyor
Türkiye Büyük Millet Meclisinde.
Biraz önce
yerimden sordum Hükûmet sözcüsü olan Bakana. Diyorum ki: Bakın, ihraç
kaydıyla Türkiyeye mal getirip de ithal etmeyen var mıdır?
Bunun içinde sizin milletvekilleriniz var mı? Ondan sonra, Teftiş
Kurulu Başkanını görevden aldınız; burada bu
olayların katkısı var mı? Burada bize söylenen Yok.
Efendim, Teftiş Kurulu Başkanı dosyaları zaman
aşımına uğratmış. Bu mümkün müdür? Teftiş
Kurulu -müfettiş kültürünü, bilgisini- sorumluluğuyla yetişen
Türkiye'nin hiçbir evladı, hiçbir zaman, benim şimdiye kadar
gördüğüm kadarıyla böyle bir görev alamaz arkadaşlar, böyle bir
ihmal yapamaz, devleti zarara uğratamaz ama bu teftiş kurulu
başkanları veya üyeleri, müfettişler eğer
sağlıklı bir görev yaparlarsa
Maalesef, bunların da en
büyük düşmanları hükûmetlerdir, çünkü bunlar
İşte, daha
önce de burada konuşuldu. İşte, ihraç kaydıyla çay getiren
milletvekiliniz burada baskı yaptı. Biraz önce arkadaşımız
da söyledi. Başka bir çay götürülerek mahkemeye bilirkişi
yanıltılmış. Sonra, daha davalar devam ediyor. Ama tabii,
Teftiş Kurulu Başkanı da gitti.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, bu milleti kim koruyacak yahu? Bu vatanın
kaynaklarını kim koruyacak? Siyasi iktidarı ele geçirdiniz de
Siz siyasi iktidara geldiğinizde, gümrüklerde kendi
yandaşlarınız için her şey serbest, teftiş yok evvela.
Yani kendi düşüncenizde olmayan bir kişi gümrük
teşkilatında görev yapıyor mu? Yapmıyor. Teftiş Kurulunda
yapıyor mu, yapmıyor mu? Bir de burada o kadar büyük kaçakçılıklar
var ki
Ama tabii teftiş olmayınca bunları ortaya çıkarmak
da mümkün değil.
Sonra, öyle
yetkiler getiriyorsunuz ki bakan her şeyin başı. Ben biraz önce,
yerimden tabii, söyledim. Bakanın sorumluluğu yok. Bakın,
sayın milletvekilleri, Anayasamızın işte 100üncü
maddesine göre bakanlar bakanlıktan da düşse, maalesef, en büyük
hırsızlık da yapsa, en
büyük soygunculuk da yapsa bunları yargılamak mümkün
değil. Çünkü
Neden dolayı değil? Bakanları Anayasaya
koymuşlar. İşte, bakan hakkında soruşturma yapmak için
55 tane milletvekili soruşturma önergesini verecek, Genel Kurulda önce
soruşturma komisyonu açılacak, o gidecek rapor getirecek, rapor Genel
Kurulda gizli oyla oylanacak ve gidecek Anayasa Mahkemesinde yargılanacak.
Sizin 340 tane milletvekiliniz var. Sizden önceki bakanlardan çok
hırsızlık yapan insanlar var. Kaç taneyi mahkûm ettiniz? Yok.
Çünkü bu sistem işlemiyor.
Dolayısıyla,
bakın, sizin İktidarınız da bildiği için, bürokrasiye
sorumluluğu verse, müsteşara verse, genel müdüre verse
Çünkü buraya
getirilen ve bakana söz hakkı tanınan konuların hepsinde vergi
kaçakçılığı, gümrük kaçakçılığı var.
Dolayısıyla burada sorumluluk bakanın imzasıyla
çıktığı zaman, Türkiyeyi de, yani Türkiye'nin
trilyonlarını da gümrük yoluyla ceplerine indirseler bakanlar, siyasi
sorumluluğu yok, biliyorlar bunlar. Dolayısıyla, böyle devlet
yönetimi olur mu değerli milletvekilleri? Olmaz arkadaşım,
olmaz. Bu devletin korunması lazım, ayakta kalması lazım.
Şimdi,
bunlarla uğraşacağımıza kamuoyunu başka
şeylerle meşgul ediyoruz. Neymiş? Bir belge
çıkmış. Belgede ne demiş? Fethullah Gülen ile AKPyi
irticai faaliyetlerden dolayı yıpratalım. Peki, hadi AKP
denildi. Fethullah Güleni niye katıyorsunuz? Demek ki Fethullah Gülene,
orduyu kendisine karşı bir savunma durumuna getirmeye
çalışıyorsunuz. Bu Türkiye için çok büyük bir ayıptır.
Dışarıdaki birisi, efendim, benim hakkımda yıpratmaya
çalışıyor. Hangi ordu mensubu gelecek de böyle
dışarıdaki bir kişiyle ilgili bir belge düzenleyecek!
Bunları kimin hangi kurnazların yaptığı belli. Bunlar
Türkiye Cumhuriyeti devletinde isyan çıkarmaya çalışan
Zaten
kendisi de dedi, Yakında çok büyük olaylar olur. Şimdi, bir
Fethullah Güleni Türkiyede bu kadar gündeme getirmenin bu ülkeye yakışan
bir tarafı var mı?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ASIM AYKAN
(Trabzon) Sen demokrasiyi savun, demokrasiyi.
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum.
ASIM AYKAN
(Trabzon) Bak, arkanda ne yazıyor, bak.
KAMER GENÇ
(Devamla) Bilmiyorsunuz demokrasiyi.
ASIM AYKAN
(Trabzon) Demokrasiyi savun, demokrasiyi.
KAMER GENÇ
(Devamla) - Siz bu memlekette rejim düşmanlarına hayat hakkı
tanıyorsunuz, rejim düşmanlarına. Rejim düşmanlarına
hayat hakkı tanıdığınız için
Bugün Fethullah
Gülen kim ya? Kim yani? Şimdi Türk ordusu gidecek Fethullah Gülenle
uğraşacak!
ASIM AYKAN
(Trabzon) Sen nerede konuşuyorsun, burası neresi?
KAMER GENÇ
(Devamla) - İşte burası Meclis.
ASIM AYKAN
(Trabzon) Millî irade burası, millî irade.
KAMER GENÇ
(Devamla) - Efendim, millî irade sizin iradeniz değil, millî irade Tayyip
Erdoğanın iradesi hâline gelmiş sizin zamanınızda.
Tayyip Erdoğanın iradesi
ASIM AYKAN
(Trabzon) Millî irade, 15 milyon seçmenin oyu var burada.
KAMER GENÇ
(Devamla) - Yahu, şimdi, şu RTÜK Başkanı, arkadaşlar
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
KAMER GENÇ
(Devamla) - O kadar soru verdik. Almanyaya gitti mi, geldi mi; para getirdi
mi, getirmedi mi? Bunun hakkında bu kadar şaibe var. Niye
bunların açığa çıkarılmasını istemiyorsunuz?
ASIM AYKAN
(Trabzon) Bırak şimdi onu, demokrasiyi savun.
KAMER GENÇ
(Devamla) - Niye Tayyip Erdoğan
Bakın, arkadaşlar, Tayyip
Erdoğan bundan yedi sekiz ay önce de durup dururken RTÜK
Başkanına soruşturma açma yetkisini kendine verdi çünkü
biliyordu olayı, olayın içini biliyordu. RTÜK Başkanına soruşturma
izni vermemek için bunu yaptı. (CHP sıralarından
alkışlar)
Yine, bakın,
değerli milletvekilleri, 22 Kasım 2007 tarihinde Alman Büyükelçisi
Başbakanı ziyaret ediyor, Tayyip Erdoğanı ziyaret ediyor
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, bir dakika sürem var. Cümlemi tamamlayayım.
BAŞKAN Bir
dakikanızı verdim Sayın Genç.
Teşekkür
ederim.
KAMER GENÇ
(Devamla) Sayın Başkan, cümlemi tamamlayayım.
Şimdi, 22
Kasım 2007de daha Deniz Feneri olayı yok, Almanyada bir
soruşturma var. Türkiyede kimse bunun farkında değil. Hemen
Tayyip Erdoğan orada soruyor, diyor ki
Alman Elçisi bir Alman gencinin
soruşturması
Hapisteki bir gençle ilgili geliyor, diyor ki: Ya, o
bizim Deniz Fenerinde yatan bu kişilerin durumu ne olacak? Bunun Kanal 7
ile ilgisi var mı? diyor, Kanal 7 ile ilgisi var mı?
Kanal 7nin
sahibi kim? Zekeriya Karaman. Zekeriya Karaman kim? Tayyip Erdoğanın
oğlunun bacanağının babası. E şimdi, böyle
artık olaylar o kadar iç içe girmiş ki. Yani bu memlekette önce bu
olayları açığa çıkarmamız lazım.
Çıkarmazsanız bu ayıbın altından
kalkamazsınız, bu devleti de yönetemezsiniz. Sonunuz çok kötü olacak.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi,
ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
19uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
20nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum
KAMER GENÇ (Tunceli)
Karar yeter sayısını istiyorum.
BAŞKAN
Arayacağım.
20nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.36
ALTINCI
OTURUM
Açılma
Saati: 18.40
BAŞKAN:
Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP
ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 107nci
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
324 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 20nci maddesinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi oylamayı tekrarlayacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir, karar yeter sayısı
vardır.
324 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
21inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
22nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır.
Malumları
olduğu üzere, görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun
komisyon metninde bulunmayan ancak tasarı veya teklif ile çok yakın
ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve komisyonun
salt çoğunlukla, katıldığı önergeler üzerinde yeni bir
madde olarak görüşme açılacağı İç Tüzükün 87nci
maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür. Bu nedenle, önergeyi okutup
Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla, 21
üyesiyle katılırsa, önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla
katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 324 sıra sayılı Gümrük Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 22. maddesinden sonra
aşağıdaki Çerçeve 23. maddenin eklenmesini; takip eden madde
numaralarının da teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
M. Akif Hamzaçebi Ferit Mevlüt Aslanoğlu Gürol Ergin
Trabzon Malatya Muğla
Tekin
Bingöl Metin
Arifağaoğlu
Ankara Artvin
Madde 23- 4458
sayılı Kanunun 101 inci maddesine aşağıdaki 3 üncü
fıkra eklenmiştir.
3. Genel
antrepolarda antrepo rejimi hükümlerine göre muhafaza edilmekte olan
eşyaya ait depolama ve elleçleme giderlerinin bu eşyanın CIF
değerine ulaşmasına karşın, eşyanın rejim
hak sahibi tarafından gümrükçe onaylanmış bir işlem veya
kullanıma tabi tutulmaması halinde, antrepo işleticisinin
yazılı başvurusu üzerine bu eşya 177 ila 180 inci madde
hükümlerine göre tasfiyeye tabi tutulur.
BAŞKAN
Sayın Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Salt
çoğunluğumuz bulunmamaktadır. Bu nedenle katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmamış
olduğundan önergeyi işlemden kaldırıyorum.
23üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
24üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
25inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
26ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
27nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
28inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
29uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
30uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
31inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
32nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
33üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
34üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
35inci maddede
bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 1/602 Esas Numaralı Gümrük
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 35 inci maddesi ile Gümrük Kanununun 161 maddesine
eklenen dördüncü fıkrada yer alan 156 ncı maddenin ikinci
fıkrasında belirtilen süre içerisinde, ifadesinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa Elitaş Ayhan Sefer Üstün Ahmet Öksüzkaya
Kayseri Sakarya Kayseri
Güldal
Akşit M.
Salih Erdoğan
İstanbul Denizli
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Katılıyoruz Sayın
Başkanım.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Hükümetin teklif
ettiği metinde 4458 sayılı Gümrük Kanununun 156 ncı
maddesinde yapılması planlanan değişiklik Plan ve Bütçe
Komisyonunda Tasarı metninden çıkarılmış, ancak
buradaki değişikliğe atıf yapan 161 nci maddenin dördüncü
fıkrası buna paralel olarak redakte edilmemiştir.
BAŞKAN
Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge çerçevesinde 35inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
36ncı
maddeye bağlı 165/Ayı oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
36ncı
maddeye bağlı 165/Byi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
36ncı
maddeye bağlı 165/Cyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
36ncı
maddeye bağlı 165/Dde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 324 sıra sayılı Gümrük Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 36 ncı maddesi ile 4458 sayılı Kanuna
eklenmesi öngörülen 165/D maddesinde yer alan "güvenlik ve emniyet"
ibaresinin "güvenlik ve tehlikelerde korunma" olarak"
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M. Akif Hamzaçebi Ferit Mevlüt Aslanoğlu Gürol Ergin
Trabzon Malatya Muğla
Tekin
Bingöl Metin
Arifağaoğlu
Ankara Artvin
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanun
tasarısına mehaz alınan (EC)648/2005 sayılı
Regülasyonda geçen "security and safety" sözcüklerinin Türkçe
karşılığının bulunmasında güçlük
çekildiği; buna çözüm olarak aynı sözcüğün Türkçe ve Arapça
kökenli "güvenlik ve emniyet" sözcükleri ile karşılanması
yoluna gidildiği görülmüştür.
Gerçekten de
bazı sözcükler başka dillerde farklı versiyonlara sahip
bulunmaktadır. İngilizce'de "security" sözcüğü daha
çok kolluk kuvvetleri tarafından sağlanan koruma önlemleri için
kullanılmaktadır. Yani insan, hayvan, bitki veya çevre sağlığı
başka insanlar tarafından saldırıya uğrayabilecek ise
bir "security" sorunu var demektir. Bunun için, görevlendirilen
kolluk kuvvetleri gerekli güvenlik önlemlerini alarak, bize başka
insanların verebileceği zararları asgari düzeyde tutmaya
çalışır.
"Safety"
sözcüğü ise daha çok insan, hayvan, bitki veya doğal çevrenin
korunması için alınması gereken önlemlere ilişkin
kuralları belirler. Burada, belki başka bir insanın
saldırısı olmaksızın zarar görebiliriz. Ama bu
zararın nedeni gerekli koruma önlemleri alınmadan üretilen bir
aracı kullanmamız olarak ortaya çıkabilir. Bu anlamda,
örneğin bir apartmanın kapısında sürekli güvenlik görevlisi
bulundurmak bir "security" önlemi; apartmanın her katına ve
odasına otomatik yangın söndürme sistemi kurulması bir
"safety" önlemidir. Başka bir örnek vermek gerekirse, gümrüklerden
izinsiz geçirilmeye çalışılan bir sandık, otomatik
tüfek" bir "security" sorunu iken, gümrüklerden, çocuklar
tarafından emilmesi halinde onlara zarar verebilecek oyuncak sokmaya
çalışmak, bir "safety" sorunu olarak ortaya
çıkacaktır.
Bu bakımdan,
belki "security" sözcüğünün "güvenlik",
"safety" sözcüğünün de "esenlik" sözcükleri ile
karşılanması en doğru yaklaşım olacaktır.
Ancak, "esenlik" sözcüğü günlük yaşamımızda
"safety" sözcüğünün tam karşılığı
olarak kullanılmadığı ve benimsenmediği bilindiğinden,
bu sözcüğün "tehlikelerden korunma" olarak tasarıda yer
almasının uygun olacağı değerlendirilmiştir.
Tasarıdaki "güvenlik ve emniyet" ibarelerinin "güvenlik ve
tehlikelerden korunma" olarak değiştirilmesi bu amaçla
önerilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
36-165/Dyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Çerçeve
36ncı maddeyi bağlı 165/A, 165/B, 165/C ve 165/D ile birlikte
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
37nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
İkinci bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi üçüncü
bölümün görüşmelerine başlıyoruz. Üçüncü bölüm 38 ila
56ncı maddeleri kapsamaktadır.
Üçüncü bölüm
üzerinde söz isteyen var mı? Yok.
Üçüncü bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi üçüncü
bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım ve birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.50
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 18.58
BAŞKAN:
Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP
ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 107nci
Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
324 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Tasarının
38inci maddesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
39uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
40ıncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
41inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
42nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
43üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
44üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
45inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
46ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
47nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
48inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
49uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır.
Malumları
olduğu üzere görüşülmekte olan
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Önergeyi geri çekiyoruz.
BAŞKAN
Çektiniz mi? Tamamdır.
50nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
51inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
52nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
53üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
54üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
55inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
56ncı
maddede iki önerge vardır, okutup işleme alacağım.
TBMM Başkanlığına
324 S.
Sayılı Gümrük Kanunu ile Bazı Kanun ve KHK Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 56. maddesine
aşağıdaki fıkranın 3. fıkra olarak eklenmesini ve
diğer fıkraların buna göre teselsülünü teklif ederiz.
Süleyman L.
Yunusoğlu E. Haluk Ayhan Mustafa Enöz
Trabzon Denizli Manisa
Erkan
Akçay Ali
Uzunırmak
Manisa Aydın
Eşyanın
gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanımına tabi
tutulmasına ilişkin beyanlarda yetkilendirilmiş yükümlü gümrük
müşaviridir.
BAŞKAN
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 324 Sıra Sayılı Tasarının 56 ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
M. Akif Hamzaçebi Faik Öztrak Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Trabzon Tekirdağ Malatya
Gürol
Ergin Algan Hacaloğlu
Muğla İstanbul
Madde 56: 4458
Sayılı Kanunun 229uncu maddesinin ikinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Bu Kanunun
yürürlük tarihinden önce, gümrük idarelerinde iş takibi yapmak
amacıyla gümrük müşavirliği adı altında kurulan
şirketlere ortak olan gümrük müşavir yardımcıları; en
az bir gümrük müşavirinin de ortaklığıyla müşavirlik şirketi
kurabilirler. Bir gümrük müşavirliği şirketine bu şekilde
ortak olan gümrük müşavirleri, gümrük işlemlerini takip etmek
amacıyla yeni bir şirket kuramazlar, kurulu şirketlere ortak
olamazlar. Bu Kanunun yürürlük tarihinden sonra, bu fıkrada yer alan
şartları yerine getirmek amacıyla şirket
ortaklıklarından ayrılan gümrük müşavir yardımcıları
da bu madde kapsamında değerlendirilir. Bu madde kapsamına giren
gümrük müşavir yardımcılarından hala görevine devam etmekte
olanlara, 3 defa olmak üzere gümrük müşavirliği sınavlarına
girme hakkı tanınır. "
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
4458
sayılı Kanunun 299 uncu maddesi ile getirilen düzenlemede, gümrük
müşavirliği faaliyetlerinin tüzel kişilik olarak yürütülmesi
halinde, tüzel kişilik ortaklarının gümrük müşaviri
olacağı hüküm altına alınmıştır. Mevzuattaki
bu hüküm, müşavirlik hizmetlerini şirket ortağı olarak uzun
yıllardır yapmakta olan birçok müşavir
yardımcısının şirketteki pay ve yetkilerini, gümrük
müşavirlerine devretmeleri sonucunu doğurmuştur. Uygulamada
ortaya çıkan söz konusu aksaklığın giderilmesi
amacıyla Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce kurulan, gümrük
müşavir yardımcılarının da ortak olduğu
müşavirlik şirketlerinin Kanunun 229 uncu maddesinden istisna
edilmesi büyük önem arz etmektedir. Önerge ile 4458 sayılı Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önce şirket sahibi olan gümrük
müşavir yardımcılarının kazanılmış
haklarının devamının sağlanarak söz konusu
sıkıntıların giderilmesi amaçlanmaktadır.
Tasarı
maddesi ise kazanılmış hakların korunması ilkesini göz
ardı ederek gümrük müşavirliği mesleğine zarar verecek
şekilde düzenlenmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
324
Sayılı Gümrük Kanunu ile Bazı Kanun ve KHK Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 56. maddesine
aşağıdaki fıkranın 3. fıkra olarak eklenmesini ve
diğer fıkraların buna göre teselsülünü teklif ederiz.
Süleyman
L. Yunusoğlu (Trabzon) ve arkadaşları
Eşyanın
gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanımına tabi
tutulmasına ilişkin beyanlarda yetkilendirilmiş yükümlü gümrük
müşaviridir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutayım?
OKTAY VURAL
(İzmir) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yetkilendirilmiş
yükümlü statüsü verilecek kişilerin her ne kadar Türkiye Gümrük Bölgesinde
ekonomik faaliyette bulunmaları şartı yer alsa da, büyük
sermayeli uluslararası şirketlerin Türkiyede yerleşik olarak
faaliyet göstermeleri imkânı her zaman vardır. Avrupa ülkelerinde
serbest dolaşım hakkını elde edememiş Türk gümrük müşavirlerinin
aleyhine işleyecek olan yetkilendirilmiş uygulamasının
Tasarıdan çıkarılmasını değil, sadece ülkemizin
ABye tam üyeliğiyle birlikte yürürlüğe girmesini talep etmekteyiz.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
56ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Üçüncü bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi
dördüncü bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Dördüncü bölüm,
57 ila 73üncü maddeleri kapsamaktadır.
Dördüncü bölüm
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Balıkesir Milletvekili
Sayın Ergün Aydoğan.
Buyurun
Sayın Aydoğan. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Görüşülmekte
olan gümrüklerle ilgili yasa üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, gerçekten, ülkemiz için, ekonomimiz için önemli olan
gümrüklerle ilgili bir düzenleme yapıyoruz ama biraz önce de
arkadaşlarımızın söylediği gibi, ne yazık ki iyi
niyetimize rağmen iktidar partisine mensup milletvekili
arkadaşlarımızın
Elbette bu yararlı yasaların
hiç kuşku yok bir an önce çıkması gerekiyor ama bunları
çıkarmak için de öncelikle siz iktidar partisine mensup değerli milletvekili
arkadaşlarımızın burada olması, bu yasaların
çıkarılmasına ciddi katkı sağlaması gerekirken
sizleri burada göremiyoruz, bunu kamuoyunun takdirine bırakıyorum.
Gerçekten,
Türkiye Cumhuriyeti sınır kapısı ne yazık ki kaçak
çıktı. Gümrüklerle ilgili şu görüşmelerimiz
sırasında, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından
yap-işlet-devret modeliyle 132 milyon lira harcamayla yenilenen ve
Başbakan tarafından resmî açılışı yapılacak
olan Kapıkule Gümrük Kapısındaki binaların ruhsatsız
ve kaçak inşaat olduğu ortaya çıktı. Avrupanın en
büyük kara yolu gümrük kapısının yap-işlet-devret modeliyle
yenilenmesi için gerekli imar değişiklikleri yapılmadan
inşa edilmesi şu anda yargıda.
Elbette
-yapılacak bu düzenlemeyle- gümrük kapılarımızın
güvenliği, oradaki ticaretimiz ve yaz aylarında, şu anda
yoğun olarak yaşayacağımız yurt
dışındaki işçilerimizin de buradan yararlanması
açısından baktığımızda özellikle yaz aylarındaki
kuyrukların giderilmemesi de çok önemli bir eksikliktir.
Özellikle ithalat
işlemlerinde TSEye tabi ürünlere ilişkin gümrükler esnasında
zaman ve maliyet yaratıcı nitelikte önemli sorunlarla
karşılaşılmaktadır. Bu sorun Türkiyenin
yıllardır yaşamakta olduğu ve bir türlü kalıcı ve
rahatlatıcı bir çözüme varamadığı bir problemdir.
İthalat esnasında gümrükler tarafından TSE kontrolü için
alınan numunelere ilişkin yazıların oldukça gecikmeli
olarak gelmesi, ithalatçı firmalarımızın işlemlerini
yavaşlatmakta, ticari hayatın yavaşlamasına sebep
olmaktadır. Söz konusu ithalatçıların, üretim yapan firmalar
olması durumunda gecikmenin yarattığı ekonomik kaybı
izah etmek mümkün değildir.
Gümrüklerimizde
TSE ve genel olarak standardizasyon konusuyla ilgili personel ve laboratuvar
yetersizliklerini de anmadan geçmek mümkün değil. Bu konuda gümrüklerimizin
modernizasyonu, projesinin ivedilikle çözümlenmesi gereken önemli bir konu
olduğunu vurgulamak istiyoruz.
Dış
ticaret işiyle uğraşan firmalarımızın
gümrüklerdeki standardizasyon sorununun temelinde teorik bir boyuta da
işaret etmek gerçekten kaçınılmazdır. Türkiyede gümrük ve
dış ticaret mevzuatıyla ilgili ürün standardizasyonu
arasında maalesef çoğu zaman uyumsuzluk söz konusudur. Bu
uyumsuzluğun giderilmesi için özellikle gümrük tarife istatistik pozisyonu
standartları arasındaki uyumluluğun yeniden gözden geçirilmesi
gereklidir.
Belge süreleri ve
taahhütname sorunu: Sürekli aynı ürünü ithal eden firmaların konuyla
ilgili olarak sürekli karşılaştıkları diğer bir
önemli sorun, standartlara ilişkin belgelerin sürelerinin kısa
olması, çoğunun ait olduğu takvim yılı içinde geçerli
olmasından dolayı yaşanan bürokrasidir.
Belgelerin
revizyonu: Vize işlemlerinin bürokrasisinin ağır ve zamansal
gecikmelere sebep olmasıdır. Firmalarımızın
dış ticaret işlemlerinde ağırlığa yol
açmaktadır. Özellikle imalatçı-ihracatçı firmaların ham
madde ithalatlarında ciddi sorunla
karşılaştıklarını görüyoruz. Bu sorun ülke
genelinde üretimi, ihracatı baltalayıcı bir konu olarak
karşımıza çıkmaktadır. O nedenle bu sorunların da
bir an önce giderilmesinde yarar görüyoruz.
Tabii,
gümrüklerdeki diğer bir önemli sorun da ne yazık ki
kadrolaşmayla ilgili. Hükûmetin genel politikalarına uygun,
teşkilatına güvensiz bakıştan kaynaklanan, teknik
görevlerin ehliyetsiz ellere teslimini getirdiğini görüyoruz. Genel
müdürlerin teknik yönden
Tamam, itirazımız olmamakla birlikte,
atanan bürokrasinin, genel müdürlerin bizden olup olmadığına
bakarak, bizden olup olmadığı noktasından hareketle o
kalitenin düşürüldüğünü görüyoruz.
Değerli
arkadaşlar, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi olarak
biz bu yasayı destekliyoruz. Bu yasanın iş dünyamıza,
ekonomimize ve ülkemize yararlı olmasını diliyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (CHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Milliyetçi
Hareket
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Vazgeçtik, konuşmayacağız.
BAŞKAN
Peki.
Dördüncü bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlamıştır.
Şimdi,
dördüncü bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
Madde 57yi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
58inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
59uncu maddede
bir önerge vardır, okutup işleme alacağım.
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 324 sıra sayılı yasa tasarısının 59.
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Genç? Yok.
Gerekçeyi okuyun.
Gerekçe:
Bu düzenleme
vergi kaçakçılığını teşvik ettiğinden
çıkarılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
59uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
60ıncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
61inci maddede
iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 1/602 Esas numaralı Gümrük Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 61 inci maddesi ile değiştirilen 4458
sayılı Kanunun 237 inci maddesinin değişik dördüncü
fıkrasının ikinci cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Doğalgaz
ürünlerinde boru hatları ile taşınarak ithal edilenler hariç bu
oran % 4ü aşmayacak şekilde uygulanır.
Mustafa
Elitaş Ayhan Sefer
Üstün Ahmet Öksüzkaya
Kayseri Sakarya Kayseri
Güldal
Akşit M.
Salih Erdoğan
İstanbul Denizli
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 324 Sıra Sayılı Tasarının 61 inci Maddesindeki
(4) numaralı fıkrada yer alan Doğalgaz Ürünleri için bu oran
yüzde altıyı aşmayacak şekilde uygulanır. cümlesinin
Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
M. Akif Hamzaçebi Faik Öztrak Ferit Mevlüt
Aslanoğlu
Trabzon Tekirdağ Malatya
Tekin Bingöl Gürol Ergin Metin
Arifağaoğlu
Ankara Muğla Artvin
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutalım?
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Gerekçe.
BAŞKAN
Gerekçeyi okuyun.
Gerekçe:
Tasarının
61 inci Maddesine Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmeler
sırasında eklenen bir hükümle, boru hatları ile
taşınan doğalgaz için %6ya kadar fire oranının
belirlenmesi sağlanmıştır. Komisyon görüşmeleri
sırasında Gümrük Müsteşarlığı yetkililerinin
yaptıkları açıklamaya göre ise boru hatları ile
taşınan doğalgazda fire söz konusu değildir.
Doğalgazın gümrük kapısından ülkeye girdiği miktar
önemlidir. Bu da ölçülebilmektedir. Bu durumda söz konusu hükmün hiçbir
mantıklı dayanağı bulunmamaktadır. Bu nedenle
anılan hükmün Tasarıdan çıkarılması önerilmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 1/602 Esas numaralı Gümrük Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 61 inci maddesi ile değiştirilen 4458 sayılı
Kanunun 237 inci maddesinin değişik dördüncü
fıkrasının ikinci cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Doğalgaz
ürünlerinde boru hatları ile taşınarak ithal edilenler hariç bu
oran % 4ü aşmayacak şekilde uygulanır.
Mustafa Elitaş (Kayseri) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Katılıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Bozdağ, gerekçeyi mi okutayım?
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Gerekçe.
BAŞKAN
Gerekçeyi okuyun.
Gerekçe:
Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığının deniz taşıtları ile
gelen sıvılaştırılmış doğalgaz
ürünlerinde fire oranlarının %8e kadar çıkabildiği
hususunun madde düzenlemesinde göz önünde bulundurulması talebi üzerine
hazırlanmıştır.
BAŞKAN
Olumlu görüşle önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge çerçevesinde 61inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
62nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
63üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
64üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
65inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Birleşime on
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
saati: 19.15
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 19.22
BAŞKAN:
Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP
ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 107nci
Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
324 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Tasarının
66ncı maddesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
67nci maddede
iki önerge vardır, okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 324 Sıra Sayılı Tasarının 67 nci maddesinin
yirmialtıncı fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M. Akif Hamzaçebi Faik Öztrak Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Trabzon Tekirdağ Malatya
Gürol Ergin Tekin Bingöl Metin
Arifağaoğlu
Muğla Ankara Artvin
"26) 100
üncü maddesinin (a) bendinde yer alan "gümrük antrepo tesislerine"
ibaresi "gümrüklü antrepoya", (b) bendinde yer alan "gümrük
antrepo tesislerinde" ibaresi "gümrüklü antreposunda","
BAŞKAN Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 1/602 Esas numaralı "Gümrük Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı'nın 67 nci maddesine on yedinci bent olarak aşağıdaki
bendin eklenmesi ve diğer bentlerin buna göre teselsül ettirilmesini ve
arz ve teklif ederiz.
"17. 243
üncü maddesinin ikinci fıkrasının üçüncü bendi yürürlükten
kaldırılmış ve 66 ncı maddesinin dördüncü
fıkrasının ikinci ve üçüncü cümleleri ''Gümrük idareleri
tarafından gümrük laboratuvarlarında yapılacak veya hariçte
yaptırılacak tahlil veya inceleme masrafı beyan sahibi
tarafından karşılanır." ve altıncı
fıkrası "6. Laboratuvar tahlillerine ve ilgili
kuruluşların görüşü alınmak suretiyle gümrük
laboratuvarları ücret tarifesinin saptanmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle
belirlenir.",
Mustafa Elitaş Ayhan Sefer Üstün Ahmet Öksüzkaya
Kayseri Sakarya Kayseri
Güldal
Akşit M.
Salih Erdoğan
İstanbul Denizli
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Uygun
görüşle takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Biz katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutalım?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
3007
sayılı Kanunda yapılması önerilen değişiklikle
birlikte değerlendirildiğinde; Gümrük
Müsteşarlığınca yürütülen Gümrük
Laboratuvarlarının Modernizasyonu Projesi ile işlevsiz 23 adet
laboratuvar kapatılarak modern donanıma sahip 6 Bölge
Laboratuvarının (Biri Ankara'da Merkez ve diğer beşi
İstanbul, İzmir, İzmit, Bursa ve Mersin Gümrük ve Muhafaza
Başmüdürlüklerine bağlı) ihtiyaçlarının bütçeden
karşılanmasının bütçeye ek yük getirecek olması
nedeniyle şu anda bu laboratuvarlarda ücretsiz yapılmakta olan
tahlillerden alınacak ücretlerin döner sermayeye aktarılması ve
buradan da bu laboratuvarların özellikle devamlılık arz eden
sarf malzemesi ihtiyaçlarının karşılanması
öngörülmektedir.
BAŞKAN
Olumlu görüşle önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 324 Sıra Sayılı Tasarının 67 nci maddesinin
yirmialtıncı fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M. Akif Hamzaçebi (Trabzon) ve
arkadaşları
" 26) 100
üncü maddesinin (a) bendinde yer alan "gümrük antrepo tesislerine"
ibaresi "gümrüklü antrepoya", (b) bendinde yer alan "gümrük
antrepo tesislerinde" ibaresi "gümrüklü antreposunda",
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI HAYATİ
YAZICI (İstanbul) Biz de takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının
67 nci maddesiyle 4458 sayılı Kanunun 100 üncü maddesinin (a) ve (b)
bentlerinde yapılması önerilen değişikliğin
"Gümrüklü antrepoya" olarak değiştirilmesi uygun
olacaktır. Çünkü, (a) fıkrasında önerilen antrepo gümrüklü
antrepo değilse zaten kanun kapsamında değerlendirilmesi mümkün
olmayacaktır. (b) fıkrasındaki "gümrük antreposunda"
ibaresi ise sadece gümrükçe işletilen antrepoları
çağrıştırdığından, iki bentte de genel
olarak "gümrüklü antrepo" ibaresi uygun düşecektir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen iki
önerge çerçevesinde 67nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
68inci maddede
bir önerge vardır, okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 324 sıra sayılı "Gümrük Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı"nın Çerçeve 68 inci maddesinin 2 numaralı bentten sonra
gelmek üzere "3) 33 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan
'Türkiye Gümrük Bölgesinin giriş noktalarındaki gümrük
kapıları ile içeride bulunan gümrük kapıları arasında
belirli yolların takip edilmesi zorunludur.' cümlesi ve bundan sonraki
cümlede yer alan 'bunları birbirine bağlayan yollar ve'
ibaresi," bendinin eklenmesi ile diğer bentlerin buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
M. Akif Hamzaçebi Tekin Bingöl Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Trabzon Ankara Malatya
Metin
Arifağaoğlu Gürol
Ergin
Artvin Muğla
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Bilindiği
gibi, Türkiye'nin de taraf olduğu uluslararası karayolu
taşımacığını düzenleyen TIR Sözleşmesinin 20
inci maddesi "Gümrük makamları, kendi ülkeleri içindeki yolculuklar
için bir süre sınırlaması koyabilecekleri gibi, karayolu
taşıtlarının, taşıt dizilerinin veya
konteynerlerin belirli bir yol takip etmelerini isteyebilirler." hükmü yer
almaktadır. Aynı madde ile ilgili sözleşmenin mütemmim cüz'ü
olan "Açıklayıcı Notlar"da "... Yetkililerin yol
güzergahı tespit etme haklarının çok gerekli gördükleri takdirde
kullanmaları tavsiye edilir." denilmektedir. Bir başka
anlatımla, sözleşmeye taraf ülkelerin çok zorunlu olmadıkça
"zorunlu güzergah" belirlememesi ilkesi kabul edilmiştir.
Durum böyle
olmakla birlikte, Türkiye yürürlükten kaldırılmış olan 1615
sayılı Gümrük Kanunundaki bu hükmü, 4458 sayılı Gümrük
Kanunu aynen ihya etmiştir. Oysa TIR Sözleşmesine taraf olan
ülkelerin sadece 3-4 tanesinde bu hüküm yürürlükte kalmıştır.
Gelişmiş ülkelerin tümü "güzergah zorunluğu"nu
kaldırmıştır. Buna, karayollarının
artmasının yanı sıra teknolojik gelişmeler de neden
olmuştur. Gümrük idareleri artık 3-4 saat gecikme olan TIR
kamyonlarını izleyerek bulunduğu bölgede arayabilecek teknolojik
donanımlara sahip bulunmaktadır. Gümrük
Müsteşarlığında bulunan "TIR Takip Sistemi"
sayesinde, üzerine takip kiti takılan TIR kamyonları uydular
aracılığı ile izlenmekte ve olumsuz her durum anında
tespit edilebilmektedir. Öte yandan, "zorunlu güzergah" sayılan
yoldan 5-10 kilometre sapılarak kendi lojistik üssüne ulaşmak isteyen
veya trafik yoğunluğu olan yoldan vazgeçerek yoluna alternatif
başka güzergahı kullanarak devam etmek isteyen bir kamyon
şoförünün, bunu yapabilmesine olanak sağlamak gerektiği mütalaa
edilmektedir.
Diğer
taraftan, Türkiye'nin hala yabancı plakalı TIR kamyonlarını
da "zorunlu güzergah"a sevk etmesi nedeniyle, Karayolu Karma
Ulaştırma Komisyonu (KKUK) toplantılarında, Türkiye
karşı ülke yetkilileri tarafından sürekli olarak
eleştirilmektedir. Türk Heyeti karşı ülkeden ilave
"geçiş belgesi" talep ettiğinde, karşı heyet bu
uygulamayı sözü edilen uygulamayı dile getirerek, bunu "tarife
dışı engel" olarak nitelendirmekte, bu durum, Türkiye'nin
müzakere pozisyonunu zayıflatmaktadır. Bu bakımdan, 4458 sayılı
Gümrük Kanununun 33 üncü maddesinde yer alan zorunlu güzergah düzenlemesinin
Kanun metninden çıkarılması önerilmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
68inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
69uncu maddede
bir önerge vardır; okutup, işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 1/602 Esas numaralı Gümrük Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 69 uncu maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 69-
16/5/1984 tarihli ve 3007 sayılı Gümrük Mevzuatına Göre Tasfiye
Edilecek Eşya Hakkında Döner Sermaye Kanununun adı Gümrük
Laboratuvarlarında Yapılacak Tahlillerden alınacak Ücretler ile
Gümrük Mevzuatına Göre Tasfiye Edilecek Eşya Hakkında Döner
Sermaye Kanunu olarak değiştirilmiş; 1 inci maddesine
işletmeleri kurmak ve ibaresinden sonra gelmek üzere gümrük
laboratuvarlarının ihtiyaçlarını karşılamak
amacıyla ifadesi, 3 üncü maddesine aşağıdaki (h) bendi, 4
üncü maddesinin birinci fıkrasına ayni yardımlar, ibaresinden
sonra gelmek üzere gümrük laboratuvarlarında yapılacak tahlillerden
alınacak ücretler, ifadesi eklenmiş; 7 nci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
h) Gümrük
laboratuvarlarının her türlü araç, gereç, yazılım,
donanım, bakım-onarım ve eğitim giderlerini, sarf ve
işletme malzemesi ihtiyaçlarını karşılamak.
Madde 7- Döner
sermaye işletmelerince tasfiye suretiyle elden çıkarılacak
eşya, yönetmelikte belirlenen hükümlere uygun olarak ilgili idarelerden
belgeleri ile teslim alınır. Bu suretle teslim alınan
eşyanın satışından doğan hasılat döner
sermaye işletmesinin geliri olarak kaydedilir.
Mustafa Elitaş Ayhan Sefer Üstün Ahmet Öksüzkaya
Kayseri Sakarya Kayseri
M.
Salih Erdoğan Güldal
Akşit
Denizli İstanbul
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Katılıyoruz Sayın
Başkanım.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
4458
sayılı Gümrük Kanununun 66 ncı maddesinde yapılması
önerilen değişiklik ile birlikte değerlendirildiğinde;
Gümrük Müsteşarlığınca yürütülen Gümrük
Laboratuvarlarının Modernizasyonu Projesi ile işlevsiz 23 adet
laboratuvar kapatılarak modern donanıma sahip 6 Bölge
Laboratuvarının (Biri Ankarada Merkez ve diğer beşi
İstanbul, İzmir, İzmit, Bursa ve Mersin Gümrük ve Muhafaza
Başmüdürlüklerine bağlı) ihtiyaçlarının bütçeden
karşılanmasının bütçeye ek yük getirecek olması
nedeniyle şu anda bu laboratuvarlarda ücretsiz yapılmakta olan
tahlillerden alınacak ücretlerin döner sermayeye aktarılması ve
buradan da bu laboratuvarların özellikle devamlılık arz eden
sarf malzemesi ihtiyaçlarının karşılanması
öngörülmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
69uncu maddeyi,
kabul edilen önerge çerçevesi içinde oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
70inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
71inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarıya bir
geçici madde eklenmesine dair önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 1/602 Esas numaralı Gümrük Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısına aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
Oktay Vural K. Erdal Sipahi Recep Taner
İzmir İzmir Aydın
Hasan
Özdemir Nevzat Korkmaz
Gaziantep Isparta
Geçici Madde 1.-
Yetkilendirilmiş yükümlüler, kolaylaştırılmış
emniyet ve güvenlikle ilgili gümrük kontrollerinden veya Kanunun 225 inci
maddesinin birinci fıkra hükmü saklı kalmak üzere gümrük
mevzuatının öngördüğü basitleştirilmiş uygulamalardan
5 yıl müddetle yararlandırmaya Müsteşarlık yetkilidir.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Sayın
Başkanım, uygun görüşle takdire bırakıyoruz ama bir
redaksiyon ihtiyacı görüyorum. Cümle içerisinde veyadan sonra gelmek
üzere Gümrük Kanununun, orada sadece Kanunun ifade edilmiş, daha sonra
da 5 yıl müddetle yararlandırmaya Gümrük
Müsteşarlığı yetkilidir. şeklinde bir redaksiyona
ihtiyaç görülüyor.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN Not
edildi.
Önerge
sahiplerinin itirazı var mı? Sayın Çalış
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Uygundur Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutayım yoksa konuşacak mısınız?
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yetkilendirilmiş
yükümlülerin gümrük mevzuatının öngördüğü basitleştirilmiş
uygulamalardan yararlanırken 4458 sayılı Gümrük Kanununun
dolaylı veya dolaysız temsilciler eliyle yürütülebilecek gümrüklerde
iş takibine halel getirmemesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
72nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
73üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Dördüncü bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Oyunun rengini
açıklamak üzere, aleyhte, Malatya Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt
Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Konuşmayacağım Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç
Yok.
Tasarının
görüşmeleri tamamlanmıştır.
Tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını
alacağım. Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için üç
dakika süre vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik
personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme
giremeyen üyelerin oy pusulalarını oylama için öngörülen üç
dakikalık süre içinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Ayrıca, vekâleten
oy kullanacak Sayın Bakanlar var ise, hangi Bakana vekâleten oy
kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve
soyadıyla imzasını da taşıyan oy pusulasını
yine oylama için öngörülen üç dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN -
Gümrük Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının açık oylama sonucu:
Kullanılan
oy sayısı : 234
Kabul : 230
Ret : 4 (x)
Tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır. Hayırlı olsun.
Devlet
Bakanı Sayın Hayati Yazıcı bir teşekkür
konuşması yapacak.
Buyurun
Sayın Bakan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Sayın Başkanım,
değerli arkadaşlar; cidden hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Herhâlde bu, son
yılların en hızlı, en çabuk, en seri şekilde
yasalaştırılan bir tasarısı.
Bu önemli kanun
tasarısının yasalaşmasında katkısı olan
başta DTP Grup Başkan Vekili ve grup üyelerine, Milliyetçi Hareket
Partisi grup başkan vekilleri ve grup üyelerine, Cumhuriyet Halk Partisi
Grup Başkan Vekili ve grup üyelerine ve AK PARTİ Grup Başkan
Vekili ve grup üyelerine Müsteşarlığım ve şahsım
adına şükranlarımı sunuyorum.
MUSA
SIVACIOĞLU (Kastamonu) Başkana da!
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (Devamla)- Başkanımı en sonra
söyleyeceğim.
Bu çok önemli bir
kanun. Detaylar var. Bugün gerçekleştirdiğiniz bu çalışma
sonucu, bilesiniz ki, gümrük daha hızlanacak, ticaret erbabımız
daha şevkle ve güvenle çalışacak.
Osmanlı
döneminde 1861 yılında Rüsumat Emaneti olarak kamu idaresi içerisinde
yer almış Gümrük İdaresine, Gümrük
Müsteşarlığına bugün kabul ettiğiniz tasarıyla
güç verdiniz. Hepinize tekrar teşekkür ediyorum.
Bu
çalışma süresince gerçekten fevkalade dirayetli ve tempoya tempo
katan tutumuyla Meclis Başkan Vekilimiz Sayın Akşenere de
ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Milletimiz için,
ülkemiz için hayırlı olmasını diliyor, hepinizi bir kez
daha saygıyla selamlıyorum. Sağ olun, var olun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Vakıflardan bu bölgeye borcunuz var. Yoksa
hakkımı helal etmem!
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Neyim var efendim?
BAŞKAN
Malatyaya bir proje istiyor.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Vakıflardan bir projeye Tamam dersen
Hakkımı helal etmem. (AK PARTİ sıralarından
gülüşmeler)
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Tamam, peki.
BAŞKAN
6ncı sırada, Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu
6.-
Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve
İçişleri Komisyonu Raporu (1/704) (S. Sayısı: 383)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
7nci
sırada, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları ile
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu
7.-
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları ile
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/688, 1/703,
1/684, 1/696) (S. Sayısı: 384)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Grupların
anlaşması üzerine komisyonların bulunmayacağı
anlaşıldığından, Birleşmiş Milletler Geçici
Görev Gücü bünyesinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin 5 Eylül 2009 tarihinden
itibaren bir yıl daha UNIFIL Harekâtına iştirak etmesi hususunda
Anayasanın 92nci maddesi uyarınca Hükûmete izin verilmesine
ilişkin Başbakanlık tezkeresi ile alınan karar
gereğince kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla
görüşmek için 23 Haziran 2009 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 19.43