DÖNEM: 23 CİLT: 47 YASAMA YILI: 3
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
110uncu
Birleşim
25 Haziran 2009 Perşembe
(Bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II. - GELEN
KÂĞITLAR
III. - YOKLAMA
IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI
1.- Muş
Milletvekili Seracettin Karayağızın, Türkiyenin gecekondu
gerçeği, belediyelerin ve TOKİnin çalışmalarına
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlunun, yeni yatırım ve
teşvik paketi ile bunun uygulama alanına ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, elektrik borcundan dolayı suyu kesilen
çiftçilerin içinde bulunduğu mağduriyete ilişkin gündem
dışı konuşması ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın gündem dışı
konuşmaya verdiği cevaba ilişkin açıklaması ve Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı
2.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın gündem dışı konuşmaya
verdiği cevaba ilişkin açıklaması ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin (6/1353, 6/1355, 6/1356, 6/1368) esas
numaralı sözlü sorularını geri aldığına
ilişkin önergesi (4/142)
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 23 milletvekilinin, belediyelere
kamu paylarının dağıtımı konusunun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/417)
2.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan ve 20 milletvekilinin, tarım arazilerinin
kullanım durumunun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/418)
3.- Mersin
Milletvekili Akif Akkuş ve 20 milletvekilinin, kamyoncu
esnafının sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/419)
C) Tezkereler
1.- Kadın
Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu
Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde
bulunduğu dönemde de komisyon çalışmalarını
sürdürmesine ilişkin tezkeresi (3/851)
2.- İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu
Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde
bulunduğu dönemde de komisyon çalışmalarını
sürdürmesine ilişkin tezkeresi (3/852)
VII.- ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu
Önerileri
1.- Türkiye Büyük
Millet Meclisinin, İç Tüzükün 10uncu ve 11inci maddeleri gereğince
Başkan ve diğer Başkanlık Divanı üyelerini seçmek
üzere 4/8/2009 tarihinde toplanmasına; TBMM Başkan adaylığı
için başvuru tarihine, Başkanlık Divanı üye
sayısına ve görev yerleri dağılımına; TBMM
Başkanı seçiminin turlarının yapılacağı gün
ve birleşimlere; TBMM Başkanı seçiminin tamamlanmasından
sonra Başkanlık Divanının diğer üyelerinin de
seçiminin yapılmasına; bu birleşimlerde çalışma
süreleri dolduğu takdirde çalışma sürelerinin seçim ve
oylamaların tamamlanmasına kadar uzatılmasına; gündemdeki
sıralama ile Genel Kurulun, 25/6/2009 tarihli birleşimde 415
sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar çalışmaların sürdürülmesine,
tamamlanması hâlinde 26/6/2009 Cuma günü Genel Kurulun toplanmamasına
ilişkin Danışma Kurulu önerisi
VIII.- SEÇİMLER
A) Sayıştay Birinci
Başkanlığı ve Sayıştay Üyeliklerine Seçim
1.-
Sayıştay Birinci Başkanlığına seçim
2.-
Sayıştayda açık bulunan üyeliklere seçim
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
2.- İmar
Kanunu ile Bayındırlık ve İskan
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/713) (S. Sayısı:
397)
3.- Bütçe
Kanunlarında Yer Alan Bazı Hükümlerin İlgili Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelere Eklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/691) (S.
Sayısı: 410)
4.- Türk Ceza
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum ve Adalet
Komisyonları Raporları (1/670) (S. Sayısı: 353)
5.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti Arasında Dostluk ve
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/516) (S. Sayısı: 366)
6.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş ve Yalova Milletvekili İlhan Evcinin; İş Kanunu,
İşsizlik Sigortası Kanunu ve Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/476) (S. Sayısı: 415)
X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Van
Milletvekili Hüseyin Çelikin, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin,
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
XI.- OYLAMALAR
1.- Bütçe
Kanunlarında Yer Alan Bazı Hükümlerin İlgili Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelere Eklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanun Tasarısının oylaması
2.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti Arasında Dostluk ve
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylaması
3.- İş
Kanunu, İşsizlik Sigortası Kanunu ve Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin oylaması
XII.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, iki avukatın
gözaltına alınmasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı
Sadullah Erginin cevabı (7/7572)
2.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, yerel seçimlerdeki ihlaller ve itirazlara
ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Erginin cevabı
(7/7593)
3.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adanada Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Vakfınca yapılan yardımlara,
Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonunun
gelirlerine ve yapılan yardımlara,
İlişkin
soruları ve Devlet Bakanı Hayati Yazıcının
cevabı (7/7716), (7/7717)
4.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, Adanada dağıtılan
yardımlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı
Hayati Yazıcının cevabı (7/7885)
5.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Vakıflarının İstanbuldaki
yardımlarına,
Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının
Ankaradaki yardımlarına,
İlişkin
soruları ve Devlet Bakanı Hayati Yazıcının
cevabı (7/7897), (7/7898)
6.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macitin, Gaziosmanpaşa Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Vakfı yönetimiyle ilgili iddialara,
Gaziosmanpaşa
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı yönetimi
hakkındaki iddialara,
Gaziosmanpaşa
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı yönetimiyle
ilgili iddialara,
İlişkin
soruları ve Devlet Bakanı Hayati Yazıcının
cevabı (7/8002), (7/8003), (7/8004) (Ek cevap)
7.- İstanbul
Milletvekili Ufuk Urasın, kamu kurumlarının özürlü
kadrolarını bildirmelerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
Hayati Yazıcının cevabı (7/8005)
8.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, yardımcı hizmetler
sınıfındaki özürlü personele ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı Hayati Yazıcının cevabı (7/8006)
9.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, TOKİnin Kırklarelide
gerçekleştirdiği bir projeye ilişkin Başbakandan sorusu ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı (7/8096)
10.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, kamu personel rejimi reformuna
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Hayati Yazıcının
cevabı (7/8230)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 13.03te açılarak dört oturum yaptı.
İstanbul
Milletvekili Halide İncekara, kamuoyunda yankı yaratan şiddet
olaylarına,
Denizli
Milletvekili Mehmet Salih Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi
çalışmalarında verimliliği artırmak için İç
Tüzükten kaynaklanan sorunların giderilmesi gerektiğine,
Diyarbakır
Milletvekili Gültan Kışanak, 20 Haziran Dünya Mülteciler Gününe,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Türkmenistan
Meclisi Dış İlişkiler Komisyonunun davetine icabet edecek
olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Parlamento heyetini oluşturmak üzere
siyasi parti gruplarınca isimleri bildirilen milletvekillerine
ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Denizli
Milletvekili Emin Haluk Ayhan ve 19 milletvekilinin, Denizlinin ekonomik ve
sosyal sorunlarının (10/414),
Antalya
Milletvekili Tunca Toskay ve 21 milletvekilinin, ekonomik krizin etkilerinin
(10/415),
Mersin
Milletvekili Vahap Seçer ve 20 milletvekilinin, genetiği
değiştirilmiş organizmalar konusunun (10/416),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı
ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Dilekçe Komisyonu
Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde
bulunduğu süre içerisinde de komisyon çalışmalarını
sürdürmesine ilişkin tezkeresi, kabul edildi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul
edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun
(1/324) (S. Sayısı: 96),
2nci
sırasında bulunan, İmar Kanunu ile Bayındırlık ve
İskân Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporunun (1/713) (S. Sayısı: 397),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
3üncü
sırasında bulunan, Banka Kartları ve Kredi Kartları
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Esfender Korkmazın;
Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 4 milletvekilinin; İstanbul
Milletvekili Esfender Korkmazın; Adana Milletvekili Yılmaz Tankut ve
13 milletvekilinin; Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün Benzer Mahiyetteki
Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporu (1/718, 2/307, 2/392, 2/406, 2/416, 2/424) (S.
Sayısı: 411),
4üncü
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
ile Dışişleri Komisyonları Raporları (1/716) (S.
Sayısı: 412),
Görüşmelerini
müteakip, yapılan açık oylamalarından sonra kabul edildi.
25 Haziran 2009
Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 13.00te toplanmak
üzere birleşime 23.41de son verildi.
|
|
|
Nevzat PAKDİL |
|
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
Yaşar TÜZÜN |
|
Fatma SALMAN KOTAN |
|
|
Bilecik |
|
Ağrı |
|
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
|
|
Canan CANDEMİR ÇELİK |
|
|
|
|
Bursa |
|
|
|
|
Kâtip Üye |
|
No.: 128
II.- GELEN KÂĞITLAR
25 Haziran 2009 Perşembe
Raporlar
1.- 832
Sayılı Sayıştay Kanununun 5 ve Ek 8 inci Maddeleri
Hükümlerine Göre Yapılacak Sayıştay Birinci
Başkanlığı Seçimine İlişkin Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı Tezkeresi ve Sayıştay
Başkan ve Üyeleri Ön Seçim Geçici Komisyon Raporu (3/806) (S.
Sayısı: 413) (Dağıtma tarihi: 25.6.2009)
2.-
Sayıştayda Boş Bulunan Üyeliklere 832 Sayılı
Sayıştay Kanununun 6 ve Ek 8 inci Maddeleri Hükümlerine Göre
Yapılacak Seçime Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi ve Sayıştay Başkan ve Üyeleri Ön Seçim Geçici
Komisyonu Raporu (3/840) (S. Sayısı: 414) (Dağıtma tarihi:
25.6.2009)
3.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş ve Yalova Milletvekili İlhan Evcinin; İş Kanunu,
İşsizlik Sigortası Kanunu ve Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/476) (S. Sayısı: 415) (Dağıtma tarihi: 25.6.2009)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, 98. Uluslararası Çalışma
Konferansına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1463) (Başkanlığa
geliş tarihi: 15/06/2009)
2.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, kadına yönelik şiddet
konusunda alınan önlemlere ilişkin Devlet Bakanından (Selma
Aliye Kavaf) sözlü soru önergesi (6/1464) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/06/2009)
3.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, kıyı şeritlerindeki
belediyelerin imar yetkilerinin alınmasına yönelik kanun teklifine
ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından sözlü
soru önergesi (6/1465) (Başkanlığa geliş tarihi:
17/06/2009)
4.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldızın, sigortalı
çocuklarının ilaç alımlarındaki bir soruna ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1466) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/06/2009)
5.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, Nurdağı-Arabandaki TMO
alımlarındaki yığılmaya ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1467)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/06/2009)
6.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokatın bazı ilçelerindeki
toplu konut çalışmalarına ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/1468) (Başkanlığa geliş tarihi:
17/06/2009)
7.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, üniversite-sanayi
işbirliğinin geliştirilmesine ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/1469) (Başkanlığa geliş tarihi:
17/06/2009)
8.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Kütahyadaki kömür dağıtımına
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1470) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/06/2009)
9.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, üniversitelerde kadro bekleyen
öğretim elemanlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1471) (Başkanlığa geliş tarihi:
17/06/2009)
10.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Dumlupınar Üniversitesi Diş
Hekimliği Fakültesinin açılmasına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1472) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/06/2009)
11.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, bilgisayar öğretmenlerinin
sorunlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1473) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/06/2009)
12.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, GAPa yapılan yatırımlara
ilişkin Devlet Bakanından (Cevdet Yılmaz) sözlü soru önergesi (6/1474)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/06/2009)
13.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, ağaçlandırma seferberliği
kapsamında ağaç dikimine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1475) (Başkanlığa geliş tarihi:
17/06/2009)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Erzurumun Konaklı Mahallesindeki
kamulaştırmaya ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/8519) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/06/2009)
2.-
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaşın, Diyarbakır
Üçkuyulardaki TOKİ konutlarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/8520) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/06/2009)
3.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, Bakanlar Kurulu
üyelerinin eşlerine araç tahsis edildiği iddialarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/8521)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/06/2009)
4.- Edirne
Milletvekili Rasim Çakırın, TBMM Dışişleri
Komisyonunun Türkmenistan ziyaretine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/8522) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/06/2009)
5.- İzmir
Milletvekili Abdurrezzak Ertenin, İzmirin kamu harcamalarından
aldığı paya ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/8523) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/06/2009)
6.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, Denizli Belediyesinin iptal edilen
taşınmaz satışına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/8524) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/06/2009)
7.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekicinin, Birecik Barajı
kamulaştırmalarındaki sorunlara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/8525) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/06/2009)
8.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, üniversitelerdeki
geliştirme ödeneğine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/8526) (Başkanlığa geliş tarihi:
17/06/2009)
9.- Denizli
Milletvekili Emin Haluk Ayhanın, TOKİnin Ziraat Bankasından
kredi kullanımına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/8527) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/06/2009)
10.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, kamu bankalarının bir gruba
verdiği kredilere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/8528) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/06/2009)
11.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, tasarruf sahiplerini mağdur eden
holdinglere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/8529) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/06/2009)
12.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, tasarruf sahiplerini mağdur eden
holdinglere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/8530) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/06/2009)
13.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Ankaradaki icra dairelerinin personel durumuna
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/8531)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/06/2009)
14.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, İstanbuldaki icra takiplerine ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/8532)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/06/2009)
15.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, aile içi şiddete ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/8533)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/06/2009)
16.- Bursa
Milletvekili Onur Öymenin, bir Alman Vakfının CHPye yardım
yaptığı haberlerinin kaynağına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/8534)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/06/2009)
17.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Osmaniyedeki icra takiplerine ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/8535)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/06/2009)
18.- İzmir
Milletvekili Abdurrezzak Ertenin, çekle ilgili kanunun uygulamasındaki
sorunlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/8536) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/06/2009)
19.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekicinin, Sacır Deresindeki kirliliğe ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/8537)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/06/2009)
20.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, İznik Gölüne yönelik çalışmalara
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/8538) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/06/2009)
21.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Uluabat Gölüne yönelik çalışmalara
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/8539) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/06/2009)
22.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, ekonomik değeri olan
atıkların bedelsiz alınmasına ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/8540)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/06/2009)
23.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, TRTnin kurs, seminer gibi etkinliklerine
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/8541)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/06/2009)
24.- Edirne
Milletvekili Bilgin Paçarızın, Edirnedeki vakıf
kiracılarının ödeme sorunlarına ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç)
yazılı soru önergesi (7/8542) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/06/2009)
25.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, TRTnin dışarıdan
aldığı programlara ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç)
yazılı soru önergesi (7/8543) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/06/2009)
26.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, ülke tanıtımı için
yapılan harcamaya ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru
önergesi (7/8544) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/06/2009)
27.- Zonguldak
Milletvekili Ali Koçalın, Çatalağzı Termik Santralindeki
eksikliklere ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/8545) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15/06/2009)
28.- Muğla
Milletvekili Gürol Erginin, Muğla ilindeki madencilik ve enerji
faaliyetlerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/8546) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/06/2009)
29.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, NABUCCO Projesine ilişkin Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/8547)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/06/2009)
30.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, Muğladan Vana sevk edilen
katırlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/8548) (Başkanlığa geliş tarihi:
15/06/2009)
31.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ağrı-Doğubeyazıttaki
trafik sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/8549) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15/06/2009)
32.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Batmandaki işsizliğe ve bazı
asayiş sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/8550) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15/06/2009)
33.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Erzurumdaki yeşil alan
çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/8551) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15/06/2009)
34.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Batmandaki kömür satışına
ve yeşil alanlara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/8552)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/06/2009)
35.- İzmir
Milletvekili Oğuz Oyanın, Ankaradaki bir kentsel dönüşüm projesine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/8553) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/06/2009)
36.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, Ankara doğalgaz
dağıtım şebekesinin özelleştirme ihalesine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/8554)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/06/2009)
37.- İzmir
Milletvekili Abdurrezzak Ertenin, polisin silah kullanması sonucu
meydana gelen ölümlere ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/8555) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/06/2009)
38.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlunun, Akkışla
Kaymakamı hakkındaki bazı iddialara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/8556)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/06/2009)
39.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulunun, muhtarların özlük haklarına
ve belge verme yetkilerine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/8557) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/06/2009)
40.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, İshakpaşa Sarayının
restorasyonuna ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/8558) (Başkanlığa geliş tarihi:
15/06/2009)
41.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ani Harabelerinin tanıtımına
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/8559) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/06/2009)
42.- Mersin
Milletvekili İsa Gökün, kıyı şeridinde imar yetkilerinin
belediyelerden alınacağı iddialarına ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/8560)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/06/2009)
43.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlunun, bir festivale yapılan
katkıya ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/8561) (Başkanlığa geliş tarihi:
17/06/2009)
44.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, Tekel avukatlarına ödenen vekalet
ücretlerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/8562) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/06/2009)
45.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susamın, belediyelerin gelir ihtiyacına
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/8563)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/06/2009)
46.-
Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındırın,
kapatılan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü personelinin
maaşlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/8564) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/06/2009)
47.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, TEKELde görev yapan bir
başmüfettişle ilgili iddialara ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/8565) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/06/2009)
48.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, TEDAŞa bağlı
dağıtım şirketlerinin vadesi geçmiş alacaklarına
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/8566)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/06/2009)
49.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, sözleşmeli öğretmenlerin kadroya
alınmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/8567) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/06/2009)
50.- Isparta
Milletvekili Mevlüt Coşkunerin, Halıkent İlköğretim
Okulunun fiziki sorunlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/8568) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/06/2009)
51.- Mersin
Milletvekili İsa Gökün, eğitim hizmetlerinde yetkilerin
yerelleştirileceği iddalarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/8569)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/06/2009)
52.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adanadaki eğitim verilerine ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/8570)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/06/2009)
53.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Osmaniyedeki eğitim verilerine ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/8571)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/06/2009)
54.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokat İl Milli Eğitim
Müdürlüğündeki boş müdür yardımcılığı
kadrolarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/8572) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/06/2009)
55.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, sözleşmeden kadroya
geçen öğretmenlerin hizmet puanlarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/8573)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/06/2009)
56.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, İvrindi İlçe Milli
Eğitim Müdürlüğünün bazı uygulamalarına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/8574)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/06/2009)
57.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, ÖSSdeki yanlış sorulara ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/8575)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/06/2009)
58.- Isparta
Milletvekili Mevlüt Coşkunerin, bir beldedeki sağlık personeli
ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/8576) (Başkanlığa geliş tarihi:
15/06/2009)
59.- Isparta
Milletvekili Mevlüt Coşkunerin, bir beldedeki sağlık personeli
ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/8577) (Başkanlığa geliş tarihi:
15/06/2009)
60.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, şiddet mağduru kadınlara
yönelik çalışmalara ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/8578) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/06/2009)
61.-
Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındırın, geri çekilen
bir ilaca ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/8579) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/06/2009)
62.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, döner sermaye ücreti ödenmeyen
bazı personele ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/8580) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/06/2009)
63.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, Muğladan yapılan katır
sevkiyatına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/8581) (Başkanlığa geliş tarihi:
15/06/2009)
64.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, TMOnun kullandığı krediler ile
iştirak ve ortaklıklarına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/8582)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/06/2009)
65.- Bursa
Milletvekili Onur Öymenin, AB müktesebatına uyum kapsamında
Sendikalar Kanununda yapılacak değişikliğe ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/8583) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/06/2009)
66.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Bingöl-Gençteki deprem konutlarının
eksikliklerine ilişkin Bayındırlık ve İskan
Bakanından yazılı soru önergesi (7/8584)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/06/2009)
67.- Edirne
Milletvekili Bilgin Paçarızın, Kırkpınar Güreşlerine
verilen desteğe ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafiz Özak) yazılı
soru önergesi (7/8585) (Başkanlığa geliş tarihi:
15/06/2009)
68.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, kekemelerin telefon görüşmelerine
indirimli tarife uygulanmasına ilişkin Devlet Bakanından (Selma
Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/8586) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17/06/2009)
69.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, camilere baz istasyonu kurulmasına
ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Çelik) yazılı soru
önergesi (7/8587) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/06/2009)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 23 Milletvekilinin, belediyelere
kamu paylarının dağıtımı konusunun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/417) (Başkanlığa
geliş tarihi: 10.06.2009 )
2.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan ve 20 Milletvekilinin, tarım arazilerinin
kullanım durumunun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/418)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11.06.2009)
3.- Mersin
Milletvekili Akif Akkuş ve 20 Milletvekilinin, kamyoncu
esnafının sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/419) (Başkanlığa geliş tarihi:
11.06.2009)
25 Haziran 2009 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 13.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Fatma SALMAN
KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 110uncu
Birleşimini açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Türkiyede gecekondu gerçeği hakkında
söz isteyen Muş Milletvekili Seracettin Karayağıza aittir.
Sayın
Karayağız, buyurun efendim.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Muş Milletvekili Seracettin
Karayağızın, Türkiyenin gecekondu gerçeği, belediyelerin
ve TOKİnin çalışmalarına ilişkin gündem
dışı konuşması
SERACETTİN
KARAYAĞIZ (Muş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiyede gecekondu gerçeği konusunda şahsım adına söz
almış bulunmaktayım. Konuşmama başlamadan önce yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
İnsanlar
hayatlarının büyük bir bölümünü evlerinde geçirir. Çoğu zaman
kötü ve yorucu olan iş ortamından evlerine giderek dinlenmek ve
ertesi güne dinç bir şekilde hazırlanmak isterler. Otomobilini dahi
park edecek yer bulamayan insanlar maalesef bu gecekondu alanlarında
yaşamaktan âdeta bıkar hâle gelirler.
Gecekondu
meselesi yıllardır ülkemizin âdeta kanayan bir yarasıdır.
Ülkemizde geçmiş yıllarda sanayileşmeyle başlayan iç
göçlere ve hızlı nüfus hareketlerine karşı hiçbir
hazırlık yapmayan belediyelerimiz maalesef gecekondulaşma afetinin
karşısında seyirci olmaktan öteye gidememiş, neticede
otoparkı, yeşil alanı, sosyal donatıları olmayan
daracık yollarıyla yaşanılmaz şehirler ortaya
çıkmıştır. Belediye başkanlarımız popülist
yaklaşımlarla bu yanlışa göz yummuşlardır.
İsmi gecekondu olsa da dört, beş, bazen sekiz, on katlı
yapılardan oluşan bu mahalleleri ıslah etmek de çoğu yerde
mümkün olamamıştır.
Değerli
milletvekilleri, AK PARTİ Hükûmeti iktidara gelince bu sorunu da masaya
yatırmış, gecekondulaşmaya izin veren belediye
başkanlarına ağır cezalar getirmiş, ayrıca
yıllardır gayri faal durumda olan TOKİyi de çok önemli bir
misyonla donatarak harekete geçirmiştir. Toplu Konut İdaresi, AK
PARTİ iktidarları dönemlerinde hemen hemen Türkiyenin her ilinde dar
gelirli insanlarımızı kira öder gibi konut sahibi yaparak
gönüllerini fethetmiştir. Altı yıllık AK PARTİ
hükûmetleri döneminde, 81 il ve 543 ilçede, 1.255 şantiyede 360.970 konut
rakamına ulaşılmış; bunlardan 251 bini
bitirilmiştir. Altı yılda 100 bin nüfuslu 13 şehir kurulmuş
demektir.
TOKİ,
insanımıza hak ettikleri sağlam, kaliteli ve çağdaş
olanaklara sahip güvenli yerleşim yeri sunmakta öncülük ederken yeni bir
planlı kentleşme ve konut üretim anlayışını
oluşturmaya da gayret etmektedir.
TOKİ,
konutun yanında, ülke çapında toplam 14.464 derslik, 474 spor
alanı, 43 hastane, 75 sağlık ocağı, 35 kütüphane, 29
yurt ve pansiyon, 335 ticaret merkezi, 271 cami, 15 sevgi evi, 10 engelsiz
yaşam merkezi, 8 adet köprülü kavşak inşa etmiştir. Alt
gelir grubuna yönelik olarak 65 ila 87 metrekarelik konutlar 6 bin TL
peşin ve 300 TL taksitle satışa sunulacaktır.
Tarihî dokunun
yenilenmesi ve korunmasına yönelik tescilli taşınmaz kültür
varlıkları için toplam 161 projeye 12 milyon YTL kredi
açılmış, 64 proje tamamlanmıştır. Çevre
düzenlemeleri kapsamında yaklaşık 17 milyon metrekare yeşil
alan düzenlemeleri, 2,5 milyon ağaç ve 3,5 milyon çalı peyzajı
dikimi gerçekleştirilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, Esenboğa protokol yolu, bir yabancı erkân
başkentimizi ziyaret ettiğinde âdeta başımızı
önümüze eğdirecek bir görünümdeydi. Havaalanından şehre
gelinceye kadar sağlı sollu dizilmiş gecekondu mahalleleri
üçüncü sınıf bir Afrika ülkesi geçiliyor izlenimi
uyandırıyordu. Ankara Büyükşehir Belediyesi ve TOKİ
işbirliğinde Kentsel Dönüşüm Planıyla yapılan
çalışmayla, hiçbir tepki olayı yaşanmadan binlerce
gecekondu yıkılmış ve yerine modern binalar yapılmaya
başlanmıştır.
TOKİ,
Muş ilimizde 148 ve Bulanık ilçemizde de 144 adet olmak üzere toplam
292 konut inşa etmiş olup, değişik ilçelerdeki ilavesiyle
birlikte toplam 1.602 konut ve sosyal donatıyla Muşun en modern
mahallelerini inşa etmeye devam edecektir.
Ayrıca,
Bulanık ilçemizde, 100 yataklı bir hastane ile bazı
ilköğretim okulları ve liselerimizle birlikte, şehir
merkezimizde 400 yataklı Türkiye'nin en modern hastanelerinden birini de
inşa edecektir.
Bunca destansı
işleri başaran bu kurumumuzun Başkanını ve tüm
çalışanlarını kutluyor, başarılarının
devamını diliyorum.
Konuşmama
burada son verirken yüce heyetinizi saygıyla selamlıyor, üç
ayları ve Regaip Kandilinin ülkemize ve tüm insanlığa
hayırlar getirmesini Cenabı Allahtan niyaz ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Karayağız.
Gündem
dışı ikinci söz bölgesel ve sektörel teşviklerin uygulama
takvimi ve değerlendirilmesi hakkında söz isteyen Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğluna aittir.
Sayın
Kulkuloğlu, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
2.- Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki
Kulkuloğlunun, yeni yatırım ve teşvik paketi ile bunun
uygulama alanına ilişkin gündem dışı
konuşması
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından
yapılan bir toplantı ile geçtiğimiz günlerde detayları
kamuoyu ve medya mensuplarıyla paylaşılan yeni yatırım
ve teşvik paketi ve bunun uygulama alanı hakkındaki görüşlerimi
yüce Meclisle paylaşmak üzere gündem dışı söz
almış bulunmaktayım.
Konuşmama
başlarken, tüm İslam dünyası ile Türk dünyasının ve
tüm yurttaşlarımızın ve siz sayın milletvekillerinin
dün gece başlayarak Ramazan Bayramıyla taçlanacak olan üç
aylarını ve Regaip Kandilini kutluyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlarım.
Yaptığı
açıklamada Sayın Başbakan teşvik gerekçelerini şu
şekilde açıklıyor: Küresel krizde hükûmetler arka arkaya mali
önlem paketleri devreye sokmak zorunda kalıyorlar. 2010 yılı da
nispeten daralmanın olacağı ama krizin kendisini hissettirerek
yaşanacağı yani düzelmenin ve iyileşmenin olamayacağı
bir yıl olacak. diyor Sayın Başbakan.
Yine
açıklamasıyla Sayın Başbakan daha önce dediği Kriz
bizi teğet geçecek. düşüncesinden uzaklaşıp, açık
yüreklilikle içerisinde bulunduğumuz ortamda
yaşadığımız krizin piyasalara ve yaşamımıza
etkilerini şu şekilde açıklıyor: Sayın Başbakana
göre ihraç mallarımıza olan dış talep azalmış,
tüketici ve üreticinin güveni düşmüştür; iç talep
daralmıştır, üretim ve istihdam bu süreçten olumsuz
etkilenmiştir. Tabii, bu durumda Sayın Başbakana
Günaydın. demek lazım. Tabii ki buna da şükretmek gerekiyor,
Allah muhafaza, ya her şey bittikten sonra bunlar fark edilseydi! Kriz
dünyada belki Ekim 2008den beri var ancak Türkiyede Sayın
Başbakanın hani o yeni fark ettiği krizin etkileri giderek ve
her geçen gün artan bir şekilde son üç yıldır zaten var ve
küresel kriz nedeniyle artık toplumun tüm kesimlerinde bıçak
kemiğe dayanmış durumda.
Sayın
milletvekilleri, Sayın Başbakan Teşvik paketiyle krizin
etkilerini azaltmayı amaçlıyoruz. diyor ancak hemen arkasından
ekliyor: Bu çalışma yeni yatırımları desteklemek
amacıyla hazırlandı. Soruyorum Sayın Başbakana:
Ülkede yeni yatırım yapacak sermayedar kaldı mı ki
Sayın Başbakan?
Ekonomik
büyümenin süreklilik ve derinlik kazanması için çok yönlü ancak kontrollü,
hızla uygulamaya geçirilebilen, kolay ulaşılabilen,
kaynakları net tanımlanmış ve oluşturulmuş,
uygulama takvimi gerçekçi bir şekilde hazırlanmış, sektörel
ve bölgesel olarak var olan sorunların çözümüne dönük önlem ve tedbirler
alınmış, sorunları çözen, var olan kapasitelerin
kullanılmasına olanak sağlayan, sadece yeni yatırımları
değil mevcut sanayi yatırımlarını da destekleyen ve bu
yatırımların ekonomik yapılarının
rehabilitasyonuyla yok olmalarının önlenerek geri
kazanımlarına zemin hazırlayacak, ihtiyaç duyulan sektörlerde ve
yeni açılacak sektörlerde de yeni yatırımları özendiren ve
destekleyen gerçekçi teşvik politikaları derhâl uygulanmaya
konmalıdır.
Peki, yine
dönelim şu yeni açıklamaya, bu uygulamaya. Bölgeler arasındaki
gelişmişlik farklarını gidereceğiz. diyor Sayın
Başbakan. Ona da bir bakalım, bu yeni paket ile giderilebilecek mi:
Teşvik paketi ile ülke dört bölgeye ayrılmış. Üç ve
dördüncü bölgelerde geniş kapsamlı ele alınmış
teşvik paketi ancak örnek vermek gerekirse benim seçim bölgem olan Kayseri
önce ikinci bölgedeyken, sağ olsun değerli milletvekili arkadaşlarımızın
gayretleriyle üçüncü bölgeye son anda kaydırılmıştır.
Bu, Kayseri adına çok memnun edici ilk bakışta ancak gerçekleri
değerlendirince işin hiç de öyle sevindirici, memnun edici bir
tarafı olmadığı açıkça görülüyor. Bu da çok üzücü. Bu
şekilde son dakikalarda birçok il bölgeler arasında
kaydırıldı.
Peki, eğer
varsa bu teşvik uygulamasının bir ekonomik hesabı,
hesaplanmış, planlanmış kaynakları, son
değişiklikler bu hesabın dışında hesapsız ve
baskıyla yapılınca ne olacak? Doğru dürüst bir uygulaması
ekonomide, sanayide, istihdamda bu son dakika üçüncü ve dördüncü bölgeye
kaydırılan illerde olabilecek mi? Maalesef olamayacak. O zaman sormak
lazım: Samimiyetiniz bunun neresinde?
Sanırım
Sayın Sanayi Bakanının siz sayın tüm milletvekillerine
gönderdiği bölgelerimize özel teşvik bilgilendirme notlarına
baktınız. Evet, ben de baktım ve bu samimiyetsizliği
Kayseri adına üzülerek ve endişe ederek gördüm. Sayın Bakan
diyor ki: Bu teşvik çalışmasının temelini
Bakanlıkça hazırlanan Sanayi Potansiyeli ve Yatırım
Alanları Araştırması çalışması
oluşturmuştur.
Bunu
araştıranlarca Kayseride var olan plastik ham madde ve ürünleri
üretimi tesisleri, mobilyanın metal dışı yan sanayi
ürünleri üretimi tesisleri -ki ülkenin üretiminin yüzde 70i Kayseridedir- ev
tekstili ve konfeksiyon ürünleri üretim tesisleri -ki istihdamın önemli
bir kısmını oluştururlar- metal ürünler,
ısıtıcılar, soğutucular, fırınlar,
davlumbazlar, kent mobilyaları
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kulkuloğlu.
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Devamla) -
tencere, tava, ev gereçleri, ütü
masaları gibi bir evin tüm ihtiyaçlarını üretebilen yüzlerce
metal sanayi üretim tesisleri ve daha birçok var olan ve ülke
ihtiyaçlarının giderilmesi anlamında konusunun esas üretim
merkezini oluşturan çok sanayi alanı görüyoruz ki bu
araştırmada göz ardı edilmiştir. Yani Kayserinin adı
üçüncü bölgede var ama var olan sanayi alanları, teşvik ve destek
kapsamında olmadığı için Kayserinin aslı, bu
teşvik içerisinde yoktur.
Yine soruyorum:
Kimi kandırıyorsunuz? Kayserinin bir benzeri durumu da Bursada.
Bursanın sadece otomotiv ve yan sanayi sektöründe teşvik
edileceği öngörülüyor. Peki, Bursanın olmazsa olmazı ve ana
sanayi olan tekstil ne olacak? Makine Sanayisi ne olacak? Var olan
yatırımlar ne olacak? Onca sanayici ne olacak? Tekstilde istihdam
hâlen otomotivin çok üzerindedir. Bunları yok sayamazsınız ve
saymamalısınız. Ki, örneklerim istihdam açısından iki
önemli sanayi şehrinden. Peki oralarda öyle de Karsta durum farklı mı?
Karsa bakınca da görüyorsunuz ki, hiç sektörel teşvik verilmiyor. Bu
durumda, geri kalmış bu bölge nasıl ayağa kalkar?
Kaldı ki, madem geniş kapsamlı ele alıyorsunuz ve krizi
aşmak ana gaye, o zaman neden küçük işletmeler esnaf ve sanatkârlar
işin içinde yok, çiftçiler işin içinde yok?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Devamla) Bir on saniye rica ediyorum
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Buyurun.
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Devamla) Bölgelerin ekonomik ve
sosyokültürel özelliklerine ve gelişmişliklerine bakılarak
bölgesel teşvik sağlanmalıdır. Ancak illerin de mevcut
potansiyelleri ve ilçeleri arasındaki gelişmişlik
farklılıklarına da bakılarak yöresel teşvikler
sağlanmalıdır.
Konuşmama
son verirken yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kulkuloğlu.
Gündem
dışı üçüncü söz, borçlarından dolayı elektrikleri
kesilen çiftçilerin sorunları hakkında söz isteyen Tokat Milletvekili
Sayın Reşat Doğruya aittir.
Sayın
Doğru, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
3.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, elektrik
borcundan dolayı suyu kesilen çiftçilerin içinde bulunduğu
mağduriyete ilişkin gündem dışı konuşması ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Tokat ilinde elektrik borcundan dolayı suyu kesilen çiftçilerimizin içinde
bulunduğu mağduriyeti arz etmek üzere huzurunuzdayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
başlamadan önce sizlerin, Türk ve İslam âleminin Regaip Kandilini
kutluyorum, nice kandiller diliyorum.
Değerli
arkadaşlar, su, dünyada artık uğruna savaşlar
yapılabilecek duruma gelmiş en büyük doğal kaynaktır.
Ülkemiz tatlı su kaynakları bakımından kendisine yetebilen
dünyadaki nadir ülkelerden birisidir. Hayatımızın her
alanında kullandığımız suyu bir tarım ülkesi
olmamız nedeniyle, suyla ilgili halkımızın da büyük
sıkıntıları olduğunu da görmekteyiz.
Değerli
milletvekilleri, hepimizin bildiği gibi, ekonomik kriz çiftçimizi de çok
ağır bir şekilde etkilemiş, tarımsal üretimini
gerçekleştirecek girdileri karşılayamaz hâle getirmiştir.
Gübre, ilaç, tohumluk paraları 2008-2009 yılı olarak
durmaktadır. Borç gırtlakta, hacizler kapıdadır. Daha önce
borçlar taksitlendirilmiş ama yine ödenememiştir. Sonuçta elektrikler
kesilmiş, tarlalar da susuz kalmıştır. Tüm bu zorluklara
rağmen tarlasını ekerek geçimini sağlamaya
çalışan çiftçimizin suya en ihtiyaç duyduğu zamanda devlet
sırtını dönmekte, âdeta onları ateşe atar
görünmektedir. Ülkemizin birçok yerinde olduğu gibi bunun son örneği,
Erbaa ilçemizde, Çalkara köyümüzde elektrik borcundan dolayı suların
kesilmesidir. Ayrıca, Erbaa ilçemizde sağ sahil ve sol sahil sulama
kanallarının tamamı, hatta iki tane özel sulama
firmasının faaliyeti de elektrik borcu yüzünden maalesef
kapanmıştır. Mahsulün en çok ihtiyaç duyduğu bu dönemde
suyunun verilmemesi hem mahsulü hem de çiftçiyi yakmaktadır.
Son yedi
yıldan beri tarım kesimi yok edilmeye
çalışılmıştır. Tarım sektörünün millî gelir
içerisindeki payı devamlı olarak düşmektedir. Köyünde
yaşarken, kendi aile ekonomisi içerisinde ürettiği et, süt,
yoğurt, tahıl gibi temel gıda maddelerini yeterli seviyede
tüketen insanlar, AKP politikalarıyla açlığa ve yardıma
muhtaç hâle getirilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, ırmaklarda, göletlerde su bulunmasına rağmen
biz suyu kullanamıyoruz. Sulu tarımın
yapıldığı ülkemizin birçok bölgesinde ürünün gelişmesi
için vazgeçilmez unsurlardan biri olan suyun verilmemesi mahsulün kalitesini
düşürdüğü gibi, çiftçimizi de çok büyük zarara sokmaktadır. Su
akar ve biz bakar durumdayız. Çiftçimiz hasadını
bitirmediği için cebinde parası yoktur. Teşvik paraları
zamanında ödenmediğinden vatandaşımız devlete ve
kurumlara değil, gerçek kişilere dahi borcunu ödeyememiştir. Bir
tek elektrik borcu yok ki, gübre, mazot, işçi ücretleri, hepsi bu dönemde
birikmiş durumda. Çiftçi hasadını alacak ki bu
saydığımız borçlarıyla birlikte elektrik borcunu da
ödeyebilsin.
Ayrıca,
çiftçimiz geçen yıllarda ciddi kuraklıkla mücadele etmiş, iki üç
yıl üst üste emeğinin karşılığını
alamamıştır. Çiftçinin dayanacak gücü
kalmamıştır. İki üç yıl kuraklık, bu yıl
faturası bir hayli ağır olan ekonomik kriz, her sektörde
olduğu gibi çiftçimizi âdeta silindir gibi ezmiş ve beraberinde de
mağdur etmiştir.
Dünyanın her
tarafında çiftçi karşılıksız destekleniyor. Bilhassa,
özellikle, görüşmelerini yapmış olduğumuz Avrupa
Birliği ülkelerinin hepsinde, Amerika Birleşik Devletleri dâhil olmak
üzere, çok büyük desteklerle çiftçiler karşı
karşıyadır ama nedense bizim ülkemizde çiftçimizi tam olarak
desteklemiş olduğumuzu söyleyemiyoruz. Acaba biz neden
desteklemiyoruz? Bu elektrik borçlarından dolayı suyu kesilen,
mağdur edilen belde ve köylerimiz
Bir tek Tokatta değil, ülkenin
birçok yerinde, şu anda Türkiye'nin birçok yerinde değerli
milletvekilleri, elektrik borçlarının ertelenmesini ve
sularının açılmasını insanların ne kadar beklemekte
olduğunu görüyoruz.
Ben bu
konuşmayı yapmadan önce kendi bölgemdeki birçok yerle
görüştüğüm zaman, sulama birlikleriyle görüştüğüm zaman,
sulama birliklerindeki insanlar çok süratli bir şekilde bunun
çözümlenmesini, bu sorunun ortadan kaldırılması noktasında
Hükûmetten çok önemli, ciddi beklentiler içerisinde olduklarını ifade
etmeye çalışıyorlar.
Devlet üretenin
yanında olmak zorundadır değerli milletvekilleri. Çok ciddi,
ağır şartlarda üretim yapmaya çalışan çiftçinin
bulunduğu koşulları mutlaka ama mutlaka
rahatlatmalıyız. Suyunu keserek onları cezalandıramayız.
Suyunu kestiğimiz zaman sadece kendisinin değil, çoluğunun
çocuğunun rızkını ve bir yıldan beri vermiş
olduğu emeklerin hepsini bir anda yok etmiş olma durumuyla karşı
karşıya kalırız. O manada da gelişen ekonomiden,
rekabetten bahsediyoruz. Bu şartlarda hâlen ülke ekonomisini ayakta tutan
tarımın Batılı ülkelerle rekabet etmesini, ayakta
kalmasını nasıl bekleriz? Yani tamamen yok olma durumuyla
karşı karşıya kalınmıştır.
Çiftçimizin
durumu gerçi hiçbir zaman iyi olmamıştır ancak tarımın
mutlaka desteklenmesi ve de bunun köylüye direkt olarak verilmesi
gerekmektedir. Çiftçi, reel manada doğrudan gelir desteği dâhil
desteklenmelidir. Yoksa, kendine yetmeyen, ithalat yapmak durumunda kalan bir
Türkiye ile karşılaşırız.
Sayın
milletvekilleri, bizler bu insanlar sayesinde ekmek yiyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
REŞAT
DOĞRU (Devamla) Yaşam için gerekli olan temel
gıdalarımız çiftçilerimiz tarafından
karşılanmaktadır. Kısacası, Atatürkün dediği
gibi Köylü, milletin efendisidir. Gelin, efendimize karşı nankör
olmayalım. Bu manada da vakit kaybetmeden ama vakit kaybetmeden
Çünkü bir
haftalık ve on günlük süre içerisinde şayet elektrikler
açılmazsa sulardan faydalanmamış olacağız ve tüm
manasıyla hem sebzemizi yakmış olacağız hem meyve
fidanlarımızı ortadan kaldırmış
olacağız. Yeni atanmış olan Sayın Enerji
Bakanımızdan bunları bekliyoruz. İnşallah, Enerji
Bakanımızın vermiş olduğu talimatlarla çiftçilerimizin
yüzü güler de biz de bu manada da hem elektrik borçlarını ertelemiş
olur veyahut da en azından çiftçilerin elektrik borçlarının bir
kısmı silinmiş olur ve beraberinde çiftçilerin yüzünü güldürürüz
diyor, yüce Meclisi en derin saygılarımla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Doğru, teşekkür ediyorum.
Gündem
dışı konuşmaya Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Sayın Taner Yıldız cevap vereceklerdir.
Sayın
Bakanım, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; ben de hepinizin kandilini
kutlayarak sözlerime başlamak istiyorum ve Sayın Reşat
Doğruya da teşekkürlerimi bildiriyorum hassasiyetinden dolayı.
Şimdi tabii,
tarımsal sulamalar hakkında yaptığımız bir dizi
çalışmalar var. İsterseniz bunu önceki yıllara sari bir özet
yaparak gündeme geçelim.
2000
yılından bu tarafa özellikle anapara borçlarındaki
gelişmeyi aktarmak istiyorum: Gittikçe, 2001 ve 2002 yıllarında
özellikle yüzde 128 ve yüzde 109 oranlarında çiftçilerimizin ana borcunda,
anapara borcunda bir artış var. Bizim, 2003 yılında
yaptığımız yapılandırmadan sonra özellikle 410
milyon TLye o günün rakamlarıyla- çıkan anapara borcun yüzde 52ler
civarında bir artış miktarına azaldığını
görüyoruz. Bunu izleyen yıllarda yüzde 37; 2005 yılında yüzde
26, yani anapara borcunda bir düşüş var. Yani yapılandırma,
aslında çiftçi vatandaşlarımız tarafından,
çiftçilerimiz tarafından olumlu karşılanıyor ancak bu
anapara borcundaki düşmeyi engellemiyor. Böyle bir tahlil yapmak, böyle
bir teşhis koymak zorundayız.
2005
yılındaki yaptığımız yapılandırmayla
beraber bu yüzde 26lara kadar düşen anapara borcundaki artış
miktarı takip eden 2006 yılında yüzde 25lere, 2007
yılında yüzde 28lere ve tekrar 2008 yılında da yüzde
31lere çıkıyor. Yani tekrar bir artış eğilimi
gösteriyor.
Şimdi, ne
yapmak lazım? Öncelikle yaptığımız hazırlık
-kısmen de başında bulunduğum dağıtım
şirketlerinden dolayı edindiğim tecrübe de bunun gösteriyor-
mutlaka TEDAŞ Yönetim Kuruluna bu manada bir yetki vermek lazım,
biraz elastikiyet, biraz fleksibilite vermek lazım. Nedir? Şimdi,
çiftçimiz geliyor, haklı olarak o anda elindeki mahsulün
parasını almamış ancak fatura tahakkuk etmiş,
tahsilatı yapmak için iki aylık kısımda faiz ödememesi lazım.
Şimdi, biz arkadaşlarımızla bunun
çalışmasını yapıyoruz. Öncelikle, mahsuldeki
aldığı parayla tahsilat zamanını örtüştürmemiz
lazım, denk getirmemiz lazım ki faiz tahakkuk etmesin ama aynı
zamanda, çiftçi kardeşlerimizin de vatandaşlarımızın
da bu hususta hassasiyet gösterip bundan sonraki, tekrar bir
çalışmamız var -zannediyorum bu konuda iktidarıyla
muhalefetiyle bütün partilerimiz buna destek vereceklerdir- bu
yapacağımız çalışmayla beraber, geriye dönük
borçların ki o borçların miktarı, 1,5 milyar TL asıl para ve
yaklaşık 1 milyar TL civarında da faizi olmak üzere 2,5 milyar
TL. Bu ciddi bir para ama pancar üreten, buğday eken, patates üreten ve
özellikle cazibeli sulama değil enerjiyle kuyudan
çıkarttığı suyla beraber bu mahsulü elde eden
çiftçilerimizin bu konuda daha da dikkatli olması gerekiyor.
Peki, cazibeli
sularla alakalı ne yapmamız lazım? O konuda da yine Hazinede
yaptığımız toplantıda, özellikle şunu belirtmek
istiyorum: Mahsul alınan toprakların yüzde 80i cazibeyle
sulanıyor ülkemizde, yüzde 20si de kuyulardan
çıkarttığımız sularla ve cebrî dediğimiz
elektrikle. O zaman, cazibeli sulardan aktaracağımız bir
kısım fonların, şu anda bir miktar yüksek bulduğumuz
elektrikle sulanan arazilere bir nevi takviye yapılması lazım.
Bu, ileriye dönük bir düzenlememiz olabilecek. Geriye dönük düzenlemede ise
zamanında borcunu ödeyen çiftçilerimize haksızlık yapmamak
açısından, Merkez Bankasının borçlanma limitleri dâhilinde
faizi eskale edip, anaparayla birleştirip otuz altı ay taksit yapmak,
böylece çiftçilerimizin tekrar bir nefes alabilmelerini sağlayabilmek. Bu düzenleme
üzerindeki çalışmalarımız da hemen hemen son noktasına
geldi, bunu da inşallah yapacağız.
Şu anda
tahsilat oranımız yüzde 54lere, 55lere düşmüş durumda.
Elinde, parasını almış olduğu hâlde yatırmayan
çiftçilerimiz var Bu konuda acaba faiz tamamen sıfırlanır
mı? diye.
Değerli
arkadaşlar, faizin tamamen sıfırlanmış olması,
aslında, zamanında bu parayı ödeyen çiftçi kardeşlerimize
de yapılan bir haksızlık olur. O açıdan, ben
huzurlarınızda bütün vatandaşlarımızı bu konuda
daha hassas olmaya ve elindeki mevcut parayı -en azından mahsulüne
karşılık şeker fabrikasından veya diğer kamu
kuruluşlarından aldığı- mutlaka yatırması
gerektiği kanaatini bir kez daha sunuyorum.
Bakın, 2003
yılında birikmiş alacakların TEFE üzerinden
yapılandırılmasını -ki faiz oranı o anda çok
yüksekti- sağlayacak bir çalışma yapmıştık ve
bundan tam 26 bin abonemiz yararlanmıştı ve 21 milyon TL
civarında da artı bir tahsilat yapılmıştı. Sulama
yapan çiftçilerimizin abone sayısı toplam 386 bin ama şu anda
borcu olan abone sayısı da -zamanında ödemeyen veya
gecikmiş bulunan abone sayımız- 148 bin. Bu önemli bir rakam.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Bakanım, affedersiniz, Hatayda
çiftçilerin elektrikleri kesildi, tam pamuk sulama zamanı.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Şöyle: Borcunu
ödemeyen çiftçilerimizin elektrikleri tabii ki kesildi. Ancak burada ne
yapabiliriz?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Bir çözüm üretelim yani.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Sayın
Başkanım, ne yapabiliriz? Yapılacak işlem şu: Şu
anda, yarın gidip çiftçimiz müracaat etse TEDAŞ ve bağlı
kuruluşlar, bağlı müessese müdürlükleri otuz altı ay
taksitlendirip, en az otuz altıda 1ini peşin yatırıp
onunla beraber elektriklerin açılması
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Onu da yapamadığı için zaten
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Bakın, ama
arkadaşlar, otuz altıda 1ini yatıramazsa
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Sayın Bakan, var zaten. Sorunu çözmüyor.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Borcu 36 bin TL,
eğer otuz altıda 1ini yatıramazsa
Arkadaşlar,
biz bir sistematik koyuyoruz. Bu koyduğumuz sistematikte şuna dikkat
etmemiz lazım
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) O var zaten.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Biz kolaylık
göstereceğiz ama bu kolaylığın da istismar edilmemesi
lazım. O yüzden yeni bir düzenleme getirmek durumundayız. Bununla
alakalı çalışmalarımızı yaptık ve geçmişe
dönük ise -bakın- 2005 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla
borcu olmayan abonelere kilovat saat başına 1,7 kuruş
civarında bir indirim yapıldı. Bu da zamanında
parasını ödeyenlere haksızlık yapmamak açısından.
Bu açıdan,
ben iktidarıyla muhalefetiyle bu konudaki yapılacak
çalışmalara hep beraber destek olmamız gerektiğini sunuyorum
ve bölgeler itibarıyla -merak edersiniz diye belki, bahsetmek isterim-
şu anda sulamada tüketim ve alacakların yoğun olduğu
bölgeler itibarıyla 2008 yılında Meram bölgesinde
yaklaşık 1,4 milyar kilovat saat, Dicle bölgesinde 728 milyon kilovat
saat, Gediz bölgesinde takribî 500 milyon kilovat saat, Toroslarda 450 milyon,
Osmangazide 240 milyon, Akdeniz Bölgesinde 200 milyon, Fırat bölgesinde
de 128 milyon kilovat saat olmak üzere bir tüketim gerçekleşmiş
durumda.
Bu tüketimlere
bağlı olarak kimler ne kadar, hangi bölgede borçlarını
ödeyememişler dersek: Meram bölgesinde 540 milyon TL civarında alacak
var, Dicle bölgesinde 1,2 milyar TL, Gedizde 100 milyon, Toroslarda 179
milyon, Osmangazide 27 milyon TL. Dikkat ederseniz, Fırat bölgesinde çok
fazla elektrik kullanılmış olmasına rağmen, diğer
kısımlarda cazibeyle sulamalar olduğu için oralardaki ödeme
miktarlarında bir sıkıntı yok. Yani cazibeyle sulamayla
elektrik kullanarak sulama arasındaki farkı burada da görmüş
oluyoruz.
Ben, bütün bu
duygu ve düşünceler içerisinde yapacağımız düzenlemeyle
beraber inşallah daha rahat ödenebilir bir imkân
oluşturulmasını teminen hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Bakanım, teşekkür ediyorum.
Sayın
Aslanoğlu, size bir dakikalık bir süre vereyim.
Buyurun
Sayın Aslanoğlu.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun,
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın gündem
dışı konuşmaya verdiği cevaba ilişkin
açıklaması ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
şu anda kapalı olan elektrikleri bir an önce açın.
Herhâlde
Sayın Bakan beni duymuyor.
BAŞKAN
Sayın Bakan duyuyor, duyuyor.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Duymuyor, duymuyor.
BAŞKAN
Enerji Bakanımız duyuyor. Ferit Mevlüt Aslanoğlu Beni
duymuyor. diyor da ben de diyorum ki Sayın Bakan iki işi bir arada
yapar, hem konuşur hem dinler. diyorum.
Buyurun.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Şu anda, yeni düzenleme yapana kadar rica
ediyoruz size hepimiz: İnsanların mahsulü yandı, hiç
değilse ürünlerini kaldırana kadar kapalı olan elektrikleri
lütfedip açar mısınız.
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu, teşekkür ediyorum.
Bir de Sayın
Ağyüzün bir talebi var.
Sayın
Ağyüz, buyurun efendim.
2.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüzün, Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın gündem
dışı konuşmaya verdiği cevaba ilişkin
açıklaması ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Sayın Başkanım, benimki de aynı
mealde.
Sayın
Bakanım, bizim Gaziantep bölgesinde sulama suyu elektrikleri kesik
olduğu için ürünler sulanamıyor, büyük mağduriyet var. Bu sizin
dediğiniz düzenleme zaten var ama bunu karşılayacak güç çiftçide
olmadığı için bunu yatırıp açamıyor, o nedenle
yeni bir düzenlemeye ihtiyaç var. Yani faizlerinin yeniden düzenlenip yeni bir
yapılandırmaya ihtiyaç var. Diğer şeyleri çözüyoruz,
bazı sorunları çözüyoruz. Çiftçiler de büyük kesim. Gerçekten bu
mevsimi böyle geçirirlerse çok ürün heba olacak.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ağyüz.
Sayın
Bakanım, eklemek istediğiniz bir konu varsa buyurun efendim.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; tabii bu hususla alakalı,
bildiğiniz gibi Maliye Bakanlığına bağlı normalde
TEDAŞ kurumsal olarak ancak fiili olarak Maliye Bakanımızla
beraber, tabii hep beraber -bu ülkemizin meselesi- ve bununla alakalı da
kovuşturacağız.
Geçen hafta
içerisinde gerek Malatya bölgesi için gerekse Gaziantep bölgesi için, her
bölgemizde yapılan çalışmalarla alakalı Hazinenin,
Maliyenin, Enerji Bakanlığının hep beraber olduğu bir
ortamda bunu değerlendirdik. Biraz önce bahsettiğim gibi 2,5 milyar
TL civarında alacak var.
Değerli arkadaşlar,
bir kere enerji KİTleri kendi arasındaki alışverişi
mutlaka sıhhatli bir şekilde yapmak durumunda. Bunun için de nakit
akışının olabildiğince sağlıklı
olması lazım ancak tarımsal sulama borçlarıyla alakalı
vatandaşımızın hassasiyetini ve içinde bulunduğu
sıkıntıyı anlıyoruz.
Şimdi ne
yapmamız lazım? Bir kere TEDAŞ müessese müdürlüklerine,
arkadaşlarımıza şunu söyledik: Gelen çiftçimize mutlaka
kolaylık sağlayalım ancak ödeme planıyla alakalı da
lütfen çiftçilerimiz bir plan sunsunlar. Desinler ki: Biz bu borcu otuz
altı ayda, şu taksitlerle yatırabiliriz. İlle eşit
taksitlerle olması gerekmeyebilir, otuz altı ay eşit taksit de
isteyebilir. Ama takdir edersiniz ki otuz altı ay taksitin bir tane taksitini
en az yatırarak bu elektriğin açılmasını
sağlamaları gerekir. Bununla alakalı
arkadaşlarımız olabildiğince hassasiyetlerini koruyorlar ve
kolaylık da gösteriyorlar. Birçok bölge için konuştuğumuz,
TEDAŞ Genel Müdürümüzle ve müessese müdürlerimizle
konuştuğumuzda da bu kolaylıkları gösterdiklerini
söylediler. Bu kolaylıklar devam edecek ve aynı zamanda faizle
alakalı yapılandırmalarda -biraz önce bahsettiğim gibi-
ödeme yapanlara da haksızlık yapmamak açısından makul bir
düzeye indirilip hem faizleri hem de anaparaları uzun döneme
taksitlendirilecektir.
Arz ediyorum
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Sayın
milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Sözlü soru
önergesinin geri alınmasına dair bir tezkere vardır, okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemirin (6/1353,
6/1355, 6/1356, 6/1368) esas numaralı sözlü sorularını geri
aldığına ilişkin önergesi (4/142)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin Sözlü Sorular Kısmının 452, 454, 455 ve
469 sıralarında yer alan (6/1353, 1355, 1356 ve 1368) esas
numaralı sözlü soru önergelerimi geri alıyorum.
Gereğini saygılarımla arz ederim.
Hasan
Özdemir
Gaziantep
BAŞKAN Sözlü soru önergeleri geri verilmiştir.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Malatya Milletvekili Ferit
Mevlüt Aslanoğlu ve 23 milletvekilinin, belediyelere kamu
paylarının dağıtımı konusunun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/417)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye'de 16 adet Büyükşehir Belediyemiz kurulmuş, bu
Belediyelerimiz ile diğer il Belediyelerimiz, farklı iki yasa ile
yönetilmekte, kamudan aktarılan paylar ise kendi kanunlarına göre
yapılmaktadır. Kamu kaynakları nüfusa göre aktarılmakta
ancak Büyükşehir Belediyelerine diğer il belediyelerine göre çok
yüksek kaynak aktarılmaktadır. Mevcut Büyükşehirlerin
olduğu bazı illerin merkez nüfusları çok düşük
olmasına karşın bu illerimize 30-
Büyükşehir Belediyeleri ile il Belediyeler arasında kamu
payları dağıtımının haksız ve adaletsiz
olduğu açıkça görülmektedir. Anayasanın 98. Maddesi ile İç
Tüzüğün 104. ve 105. Maddeleri uyarınca bir Meclis
Araştırması açılmasını arz ederim.
1) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
2) Atila Emek (Antalya)
3) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
4) Yaşar Tüzün (Bilecik)
5) Rasim Çakır (Edirne)
6) Tekin Bingöl (Ankara)
7) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
8) Tansel Barış (Kırklareli)
9) Gürol Ergin (Muğla)
10) Şevket Köse (Adıyaman)
11) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
12) Turgut Dibek (Kırklareli)
13) Nesrin Baytok (Ankara)
14) Gökhan Durgun (Hatay)
15) Abdulaziz Yazar (Hatay)
16) Sacid Yıldız (İstanbul)
17) Akif Ekici (Gaziantep)
18) İsa Gök (Mersin)
19) Tayfur Süner (Antalya)
20) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
21) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
22) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
23) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
24) Ali Koçal (Zonguldak)
2.- Niğde Milletvekili Mümin
İnan ve 20 milletvekilinin, tarım arazilerinin kullanım durumunun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/418)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gerekçesini ekte sunduğumuz, ülkemizdeki genç nüfusun
yoğunluğu ve nüfus artış hızımız dikkate
alındığında, vatandaşlarımızın
gıda güvenliğinin sağlanması ve gelecek nesillere
yaşanabilir bir ülke bırakabilmemiz için, tarım arazilerimizin
bugünkü durumu, uluslararası işbirliği anlaşmaları
çerçevesinde veya gerçek ve tüzel kişiler aracılığıyla
ne kadarının yabancı ülke, kişi ve kurumlarına
satıldığının veya uzun süreli kullanımlarına
tahsis edildiğinin araştırılıp tespit edilmesi,
alınması gereken tedbirlerin ve bunlara ilişkin yapılacak
düzenlemelerin ele alınabilmesi için Anayasa'nın 98'inci, iç Tüzük'ün
104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Mümin İnan (Niğde)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
4) Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri)
5) D. Ali Torlak (İstanbul)
6) Şenol Bal (İzmir)
7) Cemaleddin Uslu (Edirne)
8) Beytullah Asil (Eskişehir)
9) Tunca Toskay (Antalya)
10) H. Hamit Homriş (Bursa)
11) Yılmaz Tankut (Adana)
12) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
13) Muharrem Varlı (Adana)
14) Recep Taner (Aydın)
15) Rıdvan Yalçın (Ordu)
16) Necati Özensoy (Bursa)
17) Faruk Bal (Konya)
18) Kemalettin Nalcı (Tekirdağ)
19) Süleyman Lâtif Yunusoğlu (Trabzon)
20) İsmet Büyükataman (Bursa)
21) Mehmet Şandır (Mersin)
Gerekçe:
Bir cm toprağın oluşabilmesi için 400 seneye
ihtiyaç olduğu, tarım yapılabilmesi için ise, en az
Nüfusumuzun üçte birini barındıran bu alanda, son
yıllarda uygulanan ekonomik politikalar sonucu, tarım adeta sömürüye
açılmış, iç ve dış ticaret hareketleri
tarımın aleyhine işleyecek şekilde kurgulanarak, tarım
sektöründen diğer sektörlere sermaye aktarımı devlet eliyle
gerçekleştirilmiştir. Üretici yüksek faiz ve girdi maliyetine
karşılık düşük fiyat kıskacıyla üretim yapamaz
hale getirilip sektörü terk etmeye zorlanmıştır. Ülkemiz için
yaşamsal bir öneme sahip olmasına rağmen, geçmiş
yıllarda tarıma kazandırılan kurumsal kimlikler ve koruma
tedbirleri özelleştirme ve aşırı liberal uygulamalar
yoluyla kaldırılarak, iç ve dış piyasalara karşı
kendi ekonomik örgütlenmesini tamamlayamayan Türk çiftçisi, dünya
piyasalarında AB'nin, ABD'nin ve hatta Uzak Doğunun örgütlenmiş
ve bazı tarım mallarında aşırı üretime
ulaşmış üreticileriyle rekabete itilerek borç batağına
sürüklenmiştir. Bu politikalar sonucu maalesef ülkemiz tarımsal
üretimde kendine yetebilen ülkeler arasından tarım ürünleri ithal
eden ülkeler kategorisine gerilemiştir.
Yeterli miktarda gıdanın üretilmesi, bu yeterli
miktardaki gıdanın istikrarlı bir şekilde dağıtılması
ve ihtiyaç duyanların bu gıdalara hem ekonomik hem fiziksel olarak
güvenli şekilde erişiminin güvence altına alınması,
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından
tanımlanan "gıda güvenliği" kavramının en
önemli şartları arasında sayılmaktadır.
Yapılan araştırmalara göre ülkemizdeki tarım
arazisi potansiyelinin 28 milyon hektar olduğu bunun yaklaşık 18
milyon hektarının tarımsal amaçla
kullanıldığı ancak kalan miktarın hızla sanayi ve
konut alanı olarak yapılaşmaya açıldığı ve
ne kadarının yabancı ülke kurum ve kuruluşlarının
kullanımında olduğunun net olarak bilinmediği ifade
edilmektedir. Bu sebeple ülkemiz genelinde tarım arazilerinin envanterinin
çıkarılmasına, ne kadarının kamunun ne
kadarının üreticilerin tasarrufunda bulunduğu, uluslararası
işbirliği anlaşmaları çerçevesinde veya gerçek ve tüzel
kişiler aracılığıyla ne kadarının
yabancı ülke, kişi ve kurumlarına
satıldığının veya 10 yıldan uzun süreli
kullanımlarına tahsis edildiğinin net bir şekilde ortaya
çıkarılarak, ülkemizin gıda güvenliği açısından,
uygulanan tarım politikalarının gözden geçirilip, yeni
tarım politikalarının geliştirilmesine ihtiyaç vardır.
Yukarıda açıklanan sorunların çözümü için
alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
Araştırması açılması gerekmektedir.
3.- Mersin Milletvekili Akif
Akkuş ve 20 milletvekilinin, kamyoncu esnafının
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/419)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde yük taşımacılığının
yüzde 91i kara yolu üzerindeki kamyon olarak bilinen taşıt
araçları ile yapılmaktadır. Türkiye, Avrupa ile Asya ve
Yakın Doğu ülkeleri arasında transit geçişe sahne olan bir
ülkedir. Bu yüzden ülkemiz kara yollarında güvenli ve düzenli bir
trafiğin sağlanmasında Kamyonlar ve kamyoncu
esnafının sıkıntıları konulu
Anayasamızın 98 ve İç Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri
gereğince bir Meclis araştırma Komisyonu kurulmasını
arz ve teklif ederiz.
1) Akif Akkuş (Mersin)
2) Mustafa Kemal Cengiz (Çanakkale)
3) D. Ali Torlak (İstanbul)
4) Reşat Doğru (Tokat)
5) Süleyman Lâtif Yunusoğlu (Trabzon)
6) Hakan Coşkun (Osmaniye)
7) H. Hamit Homriş (Bursa)
8) Ali Uzunırmak (Aydın)
9) Alim Işık (Kütahya)
10) İsmet Büyükataman (Bursa)
11) Ertuğrul Kumcuoğlu (Aydın)
12) Cemaleddin Uslu (Edirne)
13) Yılmaz Tankut (Adana)
14) Muharrem Varlı (Adana)
15) Münir Kutluata (Sakarya)
16) Erkan Akçay (Manisa)
17) Bekir Aksoy (Ankara)
18) Şenol Bal (İzmir)
19) Mümin İnan (Niğde)
20) Recep Taner (Aydın)
21) Mehmet Şandır (Mersin)
Gerekçe:
Türkiyede yük taşımacılığının
% 91i kara yolu üzerinde kamyonlarla yapılmaktadır. Ülkemizde, kara
yolu taşımacılığı için gerekli belgelere sahip
yaklaşık 400 bin kamyon bulunmaktadır.
Özellikle ülkemiz gibi demir yolu ve deniz yollarının
yetersiz olduğu ülkelerde uzun mesafeler dâhil, kamyon
taşımacılığının yapılması
kaçınılmazdır. Demir yolu ve deniz yolu taşımacılığında
da ayrıca kamyon taşımacılığına ihtiyaç
duyulmaktadır. Yani yükleme alanındaki bir malın istasyon ve
limana ulaştırılmasında kamyon
kullanıldığı gibi, yük boşaltma alanından onun
pazar veya kullanıcıya ulaştırılmasında da kamyon
taşımacılığına ihtiyaç duyulmaktadır.
Kamyon taşımacılığı yapan
vatandaşların çoğu kendisi ve ailesinin imkânlarını
zorlayarak bir kamyona sahip olmuş ve bin bir meşakkatle kamyonculuk
mesleğini yerine getirmektedirler. Bu esnafın
karşılaştığı meşakkatin başında
tabiat şartları gelmekle birlikte, daha çok yol güvenliğini
sağlayan trafik görevlilerinden şikâyet etmektedirler. Ancak mecbur
oldukları için de bu mesleği yapmak zorundadırlar. Son
zamanlarda kazançlarının çok düştüğünü,
borçlarını ödemede zorlandıklarını bunun sonucunda da
icralık olduklarını belirtmektedirler. En büyük şikâyet ve
korkuları da icradan dolayı, yükü ile birlikte, herhangi bir noktada
araçlarının durdurulması ve aracın
bağlanmasıdır. Hemen her gün bu konuyla ilgili şikâyetler
ve yardım isteyen feryatlarla karşılaşmaktayız.
Kamyoncu esnafı, ağır bir vergi yükü altında
bulunduğunu, birkaç yıl öncesine kadar araçların net
ağırlıklarına göre vergilendirilmeleri söz konusu iken,
bugün azami toplam ağırlık üzerinden vergilendirildikleri
belirtilmekte ve bunun adil olmadığı konusunda şikâyete
konu olmaktadır.
K belgesi sorunu olarak adlandırılan konu da, hem bu
belge karşılığında para alınması, hem de K1,
K2, K3 diye belgelerin ayrıldığı, bununda esnafı
mağdur ettiği iddia edilmektedir. Yani ev eşyası
taşınması için verilen K3 belgesine sahip bir kamyon, Antalya'ya
ev eşyası götürmüş, gelirken de bir miktar sebze yüklemiş
ise, cezai müeyyide uygulanmaktadır. Bu kamyoncu esnafını
mağdur ettiği gibi, ev eşyası taşıyanı da,
mağdur edecektir. Bu yüzden ayrı ayrı, K belgesi yerine tek tip
K belgesi verilmesi uygun olur.
SRC (Mesleki Yeterlilik Belgesi), odalar eğitim vererek
esnafa bu belgeyi vermekte idi (Ticari Taşıt Belgesi adı
altında) 10.05.2006da bunlar iptal edildi ve yerine SRC belgeleri önce
Bakanlıkça (Ulaştırma) daha sonra da özel kurslarla bu belgeler
450 TL karşılığında verilmektedir. Odalar
tarafından verilmesi uygun görülmektedir.
Kantar uygulaması az da olsa baş
ağrıtmaktadır. Kantarın olmadığı bir mekânda
yüklenen yükün miktarı olduğundan fazla gelebilmektedir. Bu da önemli
bir ceza konusu olmaktadır. Yükü verenin bu konudan sorumlu
tutulması, fazla yüke engel olacaktır.
Kamyon kullanacakların yaşı 63 olarak
sınırlanmıştır. Hâlbuki otomobil kullananlarda böyle
bir sınırlama bulunmamaktadır. Bu da adil bir uygulama
değildir. Psikoteknik uygulaması adı altında, her beş
yılda bir kontrolden geçirilen kamyoncu esnafının, işini
yapıp yapamayacağı da, zaten ortaya çıkmaktadır.
Kamyonculuk faaliyeti bir aile işletmesidir. En az iki
kişiden meydana gelen ortak bir çalışma ile
gerçekleşmektedir. Bu yüzden diğer iş kollarındaki
işletmelere ne gibi, işletme kolaylığı ve vergi
indirimi uygulanıyorsa kamyoncu esnafına da uygulanmalıdır.
Kamyoncu esnafı, yakıt alır, vergi öder, lastik alır vergi
öder, parça alır vergi öder, ayrıca gelir vergisi öder. Kısaca
kullandığı mesleki her ihtiyaç malzemesi vergiye tabidir. Bu
açıdan değerlendirildiğinde, genel bütçeye, kamyoncu esnafı
azımsanmayacak miktarda gelir katkısında bulunmaktadır.
Kamyoncu esnafına teşvik ne olabilir? Yakıt'ta, parça alımında,
lastik alımında ve taşıdığı yük
miktarında olabilir. Bütün bunlar, kamyoncu esnafının durumunu
düzelteceği kanısını taşımaktayım.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım.
C)
Tezkereler
1.- Kadın Erkek Fırsat
Eşitliği Komisyonu Başkanlığının, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin tatilde bulunduğu dönemde de komisyon
çalışmalarını sürdürmesine ilişkin tezkeresi (3/851)
24/06/2009
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Büyük Millet Meclisi Kadın Erkek Fırsat
Eşitliği Komisyonunun 23 üncü Dönem 3 üncü Yasama
Yılının 24 Haziran 2009 tarihli 3 üncü toplantısında;
Görev alanına giren gelişmelere ivedilikle müdahale
edebilmek amacıyla Komisyonun, TBMMnin tatilde olduğu dönemde
çalışmasına karar verilmiştir. TBMM İçtüzüğünün
25 inci maddesi uyarınca gereğini müsaadelerinize arz ederim.
Güldal
Akşit
İstanbul
Komisyon
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
İnsan Hakları İnceleme Komisyonu
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım.
2.- İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonu Başkanlığının, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin tatilde bulunduğu dönemde de komisyon
çalışmalarını sürdürmesine ilişkin tezkeresi (3/852)
24.06.2009
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Komisyonumuzun 23üncü Dönem 3üncü Yasama Yılı 24
Haziran 2008 tarihli 28inci toplantısında; Ülkemizde ve dünyada meydana
gelebilecek Komisyonun görev alanına giren gelişmelere ivedilikle
müdahale edilebilmesini sağlamak amacıyla Komisyonun, TBMMnin
tatilde olduğu dönemde çalışmasına karar verilmiştir.
TBMM İçtüzüğünün 25. maddesi uyarınca gereğini
müsaadelerinize arz ederim.
Prof.
Dr. M. Zafer Üskül
Mersin
Komisyon
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 13.55
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.10
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN
(Giresun), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 110uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A)
Danışma Kurulu Önerileri
1.- Türkiye Büyük Millet
Meclisinin, İç Tüzükün 10uncu ve 11inci maddeleri gereğince
Başkan ve diğer Başkanlık Divanı üyelerini seçmek
üzere 4/8/2009 tarihinde toplanmasına; TBMM Başkan adaylığı
için başvuru tarihine, Başkanlık Divanı üye
sayısına ve görev yerleri dağılımına; TBMM
Başkanı seçiminin turlarının yapılacağı gün
ve birleşimlere; TBMM Başkanı seçiminin tamamlanmasından
sonra Başkanlık Divanının diğer üyelerinin de
seçiminin yapılmasına; bu birleşimlerde çalışma
süreleri dolduğu takdirde çalışma sürelerinin seçim ve
oylamaların tamamlanmasına kadar uzatılmasına; gündemdeki
sıralama ile Genel Kurulun, 25/6/2009 tarihli birleşimde 415
sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar çalışmaların sürdürülmesine,
tamamlanması hâlinde 26/6/2009 Cuma günü Genel Kurulun toplanmamasına
ilişkin Danışma Kurulu önerisi
Danışma
Kurulu Önerisi
No: 63 Tarihi:
25.6.2009
Danışma Kurulunun 25 Haziran 2009 Perşembe günü
(bugün) yaptığı toplantıda, aşağıdaki
önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
|
|
|
|
Köksal Toptan |
|
|
|
|
Türkiye Büyük
Millet Meclisi |
|
|
|
|
Başkanı |
|
|
Adalet ve
Kalkınma Partisi |
|
Cumhuriyet Halk
Partisi |
|
|
Grubu
Başkan Vekili |
|
Grubu
Başkan Vekili |
|
|
Mustafa
Elitaş |
|
Kemal Kılıçdaroğlu |
|
|
Milliyetçi
Hareket Partisi |
|
Demokratik
Toplum Partisi |
|
|
Grubu
Başkan Vekili |
|
Grubu
Başkan Vekili Adına |
|
|
Mehmet
Şandır |
|
Bengi
Yıldız |
Öneriler:
Türkiye Büyük Millet Meclisinin, İçtüzüğün 10 uncu ve 11
inci maddeleri gereğince Başkan ve diğer Başkanlık
Divanı üyelerini seçmek üzere 4/8/2009 tarihinde toplanması,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan adaylığı
için başvuruların, 30/7/2009 ila 3/8/2009 günü saat 24.00'e kadar
Başkanlık Divanına yapılması,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanının Başkan dâhil 17 üyeden kurulması ve görev yerleri
dağılımının; Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna 2
Başkan Vekili, 5 Kâtip Üye, 3 İdare Amiri; Cumhuriyet Halk Partisi
Grubuna 1 Başkan Vekili, 1 Kâtip Üye, 1 İdare Amiri; Milliyetçi
Hareket Partisi Grubuna 1 Başkan Vekili, 1 Kâtip Üye; Demokratik Toplum
Partisi Grubuna 1 İdare Amiri şeklinde olması,
TBMM Başkanı seçiminin 1 inci ve 2 nci
turlarının 4/8/2009 tarihli birleşimde, 2 nci turda
Başkanın seçilememesi durumunda seçimin 3 üncü ve 4 üncü
turlarının 5/8/2009 tarihli birleşimde yapılması,
TBMM Başkanı seçiminin tamamlanmasından sonra
Başkanlık Divanının diğer üyelerinin de seçiminin
yapılması,
Bu birleşimlerde çalışma süreleri dolduğu
takdirde çalışma sürelerinin seçim ve oylamaların
tamamlanmasına kadar uzatılması,
353 sıra sayılı kanun tasarısının
gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler" kısmının 4 üncü
sırasına alınması, 366 sıra sayılı Kanun
Tasarısının bu kısmın 5 inci sırasına
alınması,
Gelen kâğıtlar listesinde yayımlanan ve
bastırılarak dağıtılan 415 Sıra Sayılı
Teklifin 48 saat geçmeden gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 6
ncı sırasına alınması ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
25/6/2009 tarihli birleşimde 415 sıra sayılı
kanun teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmaların sürdürülmesi, 415 sıra sayılı kanun
teklifinin görüşmelerinin bu birleşimde tamamlanması halinde
26/6/2009 Cuma günü Genel Kurulun toplanmaması,
Önerilmiştir.
BAŞKAN Danışma Kurulu önerisi üzerinde söz talebi
yok.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekilleri,
aldığınız karar gereğince gündemin Seçim
kısmına geçiyoruz.
VIII.- SEÇİMLER
A)
Sayıştay Birinci Başkanlığı ve Sayıştay
Üyeliklerine Seçim
1.- Sayıştay Birinci
Başkanlığına seçim (S. Sayısı : 413) (x)
BAŞKAN - Bu bölümde yer alan Sayıştay Birinci
Başkanlığı ve boş bulunan 6 üyelik için seçim
yapacağız.
Sayın milletvekilleri, önce, 832 numaralı
Sayıştay Kanununun 5inci maddesi hükmü uyarınca
Sayıştay Birinci Başkanlığı için gizli oyla seçim
yapılacaktır.
Sayıştay Başkan ve Üyeleri Ön Seçim Geçici
Komisyonunca Sayıştay Birinci Başkanlığı için
belirlenen 2 adayın adları birleşik oy pusulaları
şeklinde düzenlenerek Başkanlıkça
bastırılmıştır.
Toplantı ve karar yeter sayısı mevcut olmak
şartıyla, seçimde 2 adaydan oylamada mevcudun salt
çoğunluğunun oyunu alan aday Sayıştay Birinci
Başkanlığına seçilmiş olacaktır.
Gizli oylamanın ne şekilde
yapılacağını arz ediyorum:
(x) 413 S.
Sayılı basmayazı tutanağa eklidir.
Komisyon ve hükûmet sıralarında yer alan kâtip üyelerden
komisyon sırasındaki Kâtip Üye Adanadan başlayarak Denizliye
kadar (Denizli dâhil) ve Diyarbakırdan başlayarak İstanbula
kadar (İstanbul dâhil) hükûmet sırasındaki Kâtip Üye ise
İzmirden başlayarak Mardine kadar (Mardin dâhil) ve Mersinden
başlayarak Zonguldaka kadar (Zonguldak dâhil) adı okunan
milletvekiline mühürlü oy pusulasıyla zarf verecek ve milletvekilini
yoklama cetvelinde işaretleyecektir. Oyunu kullanacak sayın
milletvekili birleşik oy pusulasını ve zarfı aldıktan
sonra oy hücresine girecek, oy pusulasında adları yazılı
adaylardan hangisine oy verecekse o adayın karşısındaki
kareyi çarpı işaretiyle işaretledikten sonra
pusulasını hücrede zarfa koyacak, bilahare hücreden çıkacak ve
Başkanlık Divanı kürsüsü önüne konulan oy kutusuna zarfı
atacaktır.
Sayın üyelerin oylamada dikkat edecekleri hususları arz
ediyorum: Hücrelere aynı renk tükenmez kalemler konulmuştur.
Sayın üyeler bu kalemleri kullanacaklardır. Aynı zarftan birden
çok oy pusulası çıktığı veya her iki adayın
işaretlenmiş olduğu hâllerde bu oy pusulaları geçersiz
sayılacaktır. Ayrıca, oy pusulularında oyun kime ait
olduğunu belirleyecek bir işaret, imza, karalama ve hücrelerdeki
kalemlerden başka renkte kalem kullanma gibi durumlarda oy geçersiz
sayılacaktır. Geçerli oy hiçbir surette işaret
taşımayacaktır.
Oy pusulaları ve zarfları sayın kâtip üyelere
verildi.
Oylamanın sayım ve dökümü için ad çekmek suretiyle
beş kişilik bir tasnif komisyonu tespit edeceğim:
Sayın Fuat Bol burada mı efendim? Yok.
Sayın Haluk İpek? Burada.
Sayın Zekeriya Akıncı? Yok.
Sayın Faik Öztrak? Burada.
Sayın Suat Kılıç? Yok.
Sayın Medeni Yılmaz? Yok.
Sayın Öznur Çalık? Yok.
Sayın Kayhan Türkmenoğlu? Yok.
Sayın Kâzım Ataoğlu? Yok.
Sayın Cevdet Selvi? Yok.
Sayın Abdulaziz Yazar? Yok.
Sayın Mehmet Serdaroğlu? Yok.
Sayın Lutfi Elvan? Burada.
Sayın Turgut Dibek? Yok.
Sayın Mustafa Cihan Paçacı? Yok.
Sayın Saadettin Aydın? Burada.
Sayın Necat Birinci? Burada.
Sayın milletvekilleri, oylamaya Adana ilinden
başlıyoruz.
(Oyların toplanmasına başlandı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Genel Kurulda bulunup da
oyunu kullanmayan milletvekili arkadaşlarımız varsa lütfen
oylarını kullansınlar efendim.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım,
tekrarlamak ihtiyacını hissediyorum: Oyunu kullanmayan
arkadaşlarımız varsa lütfen oylarını kullansınlar
efendim.
(Oyların toplanmasına devam edildi)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Ömer Dinçerin yerine Devlet Bakanı
Sayın Cevdet Yılmaz, Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Sayın Cemil Çiçekin yerine Adalet Bakanı
Sayın Sadullah Ergin oy kullanmışlardır.
(Oyların toplanmasına devam edildi)
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, oyunu kullanmayan milletvekili
arkadaşımız var mı efendim?
Oy verme işlemi tamamlanmıştır. Kupaları
kaldıralım.
Tasnif Komisyonumuz lütfen yerlerini alsınlar efendim.
Tasnif Komisyonu üyeleri: Sayın Haluk İpek, Ankara
Milletvekili; Sayın Faik Öztrak, Tekirdağ Milletvekili; Sayın
Lutfi Elvan, Karaman Milletvekili; Sayın Saadettin Aydın, Erzurum Milletvekili;
Sayın Necat Birinci, İstanbul Milletvekili.
Buyurun efendim.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAŞKAN Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, Sayıştay Birinci
Başkanlığı için yapılan seçime ait tasnif komisyonu
tutanağı gelmiştir, okuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Sayıştay Birinci Başkanlığı için
yapılan seçime 355 üye katılmış, kullanılan
oyların dağılımı aşağıda
gösterilmiştir.
Saygıyla arz olunur.
|
|
|
Tasnif
Komisyonu |
|
|
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
|
|
Haluk İpek |
Faik Öztrak |
Lutfi Elvan |
|
|
|
|
Ankara |
Tekirdağ |
Karaman |
|
|
|
|
Üye |
|
Üye |
|
|
|
|
Saadettin
Aydın |
|
Necat Birinci |
|
|
|
|
Erzurum |
|
İstanbul |
|
|
Recai Akyel: 285
Nurşen Yapıcı: 68
Boş: 1
Geçersiz: 1
Toplam oy: 355
Buna göre, toplantıya katılanların salt
çoğunluğunun oyunu alan Sayın Recai Akyel Sayıştay
Birinci Başkanlığına seçilmiştir. Kendisi için,
Sayıştayımız için ve milletimiz için hayırlı
olmasını diliyorum, kendisini tebrik ediyorum. (Alkışlar)
2.- Sayıştayda açık
bulunan üyeliklere seçim (S. Sayısı :414) (x)
BAŞKAN Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, şimdi Sayıştayda boş bulunan 6
üyelik için seçimlere başlıyoruz.
Bu seçim, İç Tüzükün 150inci maddesine göre
yapılacaktır.
Plan ve Bütçe Komisyonunca oluşturulan Sayıştay
Üyeleri Ön Seçim Geçici Komisyonu tarafından Sayıştay üyelikleri
için boş üyelik sayısının 2 katı olarak kontenjan
grupları dâhilinde belirlenen adayları içeren birleşik oy
pusulası Başkanlıkça bastırılmıştır.
(x) 414 S.
Sayılı basmayazı tutanağa eklidir.
Toplantı ve karar yeter sayısı mevcut olmak
şartıyla, Sayıştay Meslek Mensupları Kontenjan Grubu
Listesinden en çok oyu alan 4 aday, Maliye Bakanlığı Meslek
Mensupları ile Diğer Meslek Mensupları Kontenjan Grupları
Listesinden ise en az 1i Maliye Bakanlığı meslek
mensuplarından olmak üzere en çok oyu alan 2 aday Sayıştay
üyeliğine seçilmiş olacaklardır.
Oylamanın ne şekilde yapılacağını
tekraren arz ediyorum:
Herhangi bir tereddüde mahal vermemek için, Komisyon ve Hükûmet
sıralarında yer alan kâtip üyelerden Komisyon sırasındaki
Kâtip Üye, Adanadan başlayarak Denizliye kadar (Denizli dâhil) ve
Diyarbakırdan başlayarak İstanbula kadar (İstanbul dâhil)
Hükûmet sırasındaki kâtip üyeler ise İzmirden başlayarak
Mardine kadar (Mardin dâhil) ve Mersinden başlayarak Zonguldaka kadar
(Zonguldak dâhil) adı okunan milletvekilinin adını defterden
işaretleyecek ve kendisine mühürlü birleşik oy pusulası ve bir
zarf verecektir. Adını ad defterine işaretlettiren ve mühürlü
birleşik oy pusulasını alan sayın üye, Sayıştay
Meslek Mensupları Kontenjan Grubu Listesinden 4 adayın, Maliye
Bakanlığı Meslek Mensupları ile Diğer Meslek
Mensupları Kontenjan Grupları Listesinden ise en az 1'i Maliye
Bakanlığı meslek mensuplarından olmak üzere, toplam 2
adayın karşısındaki kareyi çarpı (X) işaretiyle
işaretleyecek ve oy pusulasını zarfa koyarak Başkanlık
Divanı kürsüsünün önünde yer alan oy kutusuna atacaktır.
Aynı zarftan birden çok oy pusulası çıkması
hâlinde, bu oy pusulalarının tamamı, Sayıştay Meslek
Mensupları Kontenjan Grubu Listesinden 4ten fazla adayın
işaretlendiği oy pusulaları, Maliye Bakanlığı
Meslek Mensupları ve Diğer Meslek Mensupları Kontenjan
Grupları Listesinden ise en az 1'i Maliye Bakanlığı meslek
mensuplarından olmak üzere toplam 2'den fazla adayın
işaretlendiği oy pusulaları geçersiz sayılacaktır.
Bu hususlar birleşik oy pusulalarında dipnot olarak
açıkça belirtilmiştir.
Oy pusulaları ve zarfları sayın kâtip üyelere verilmiştir.
Oylamanın sayım ve dökümü için ad çekmek suretiyle
beş kişilik bir tasnif komisyonu tespit edeceğim:
Sayın Özkan Öksüz? Burada.
Sayın Mustafa Çetin? Yok.
Sayın Hulusi Güvel? Burada.
Sayın Malik Ecder Özdemir? Yok.
Sayın Sebahattin Karakelle? Burada.
Sayın Akif Ekici? Burada.
Sayın Akif Akkuş? Yok.
Sayın Mehmet Günal? Burada.
Sayın Mehmet Günal, Sayın Özkan Öksüz, Sayın Akif
Ekici, Sayın Hulusi Güvel ve Sayın Sebahattin Karakelle tasnif
komisyonu üyeliğine seçilmişlerdir.
Oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.
(Oyların toplanmasına başlandı)
BAŞKAN Genel Kurulda oyunu kullanmayan milletvekili
arkadaşımız var mı efendim?
Kâtip üyelerimiz oylarını kullandı mı?
Evet, son olarak arkadaşlarımıza bir defa daha
hatırlatmak istiyorum. Oyunu kullanmayan milletvekili
arkadaşlarımız, lütfen oylarını kullansınlar
efendim.
(Oyların toplanmasına devam edildi)
BAŞKAN Oylama işlemi sona ermiştir.
Oy kupalarını kaldıralım.
Tasnif komisyonu üyesi arkadaşlarımız: Sayın
Akif Ekici, Gaziantep Milletvekili; Sayın Hulusi Güvel, Adana
Milletvekili; Sayın Özkan Öksüz, Konya Milletvekili; Sayın Sebahattin
Karakelle, Erzincan Milletvekili; Sayın Mehmet Günal, Antalya
Milletvekili.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAŞKAN Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, Sayıştayda boş bulunan 6 üyelik için
yapılan seçime ait tasnif komisyonu tutanağı gelmiştir.
Tutanağı okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
414 sıra sayılı raporda belirlenen adaylardan
Sayıştayda boş bulunan 6 üyelik için yapılan seçime 353 üye
katılmış, kullanılan oyların 3ü geçersiz, 3ü
boş olup, geçerli oyların dağılımı
aşağıda gösterilmiştir.
Saygıyla arz olunur.
|
|
|
Tasnif
Komisyonu |
|
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
|
Özkan Öksüz |
Hulusi Güvel |
Sebahattin
Karakelle |
|
|
|
Konya |
Adana |
Erzincan |
|
|
|
Üye |
|
Üye |
|
|
|
Akif Ekici |
|
Mehmet Günal |
|
|
|
Gaziantep |
|
Antalya |
|
Sayıştay Meslek Mensupları Kontenjan Grubu
Abdullah Şimşek 295
Beyami Özdemir 287
Rıdvan Güleç 255
Hicabi Dursun 250
Nükrettin Parlak 87
Sait Ayaz 77
Ahmet Okur 39
Ahmet Tezcan 13
Maliye Bakanlığı Meslek Mensupları ile
Diğer Meslek Mensupları Kontenjan Grupları
Mehmet Ali Özyer 321
Ali Karakaya 246
Rıdvan Aydın 93
Eyüp Kızılkaya 18
BAŞKAN Saygıdeğer milletvekilleri, buna göre,
Sayıştay Meslek Mensupları Kontenjan Grubundan Abdullah
Şimşek, Beyami Özdemir, Rıdvan Güleç, Hicabi Dursun; Maliye
Bakanlığı Meslek Mensupları Kontenjan Grubundan Mehmet Ali
Özyer; Diğer Meslek Mensupları Kontenjan Grubundan da Ali Karakaya
Sayıştay üyeliklerine seçilmişlerdir.
Hayırlı olmasını diliyorum, kendilerine ve
Sayıştay camiasına hayırlar getirsin.
Saygıdeğer arkadaşlar, böylece seçim işlemi
tamamlanmıştır.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.11
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.24
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yaşar
TÜZÜN (Bilecik), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 110uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.
1'inci sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan, İmar Kanunu ile
Bayındırlık ve İskân Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
2.- İmar Kanunu ile
Bayındırlık ve İskan Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (1/713) (S. Sayısı: 397)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan, Bütçe Kanunlarında Yer Alan
Bazı Hükümlerin İlgili Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelere
Eklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
3.- Bütçe Kanunlarında Yer
Alan Bazı Hükümlerin İlgili Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelere
Eklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/691) (S.
Sayısı: 410) (*)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu 410 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Saygıdeğer milletvekilleri, alınan karar
gereğince, bu tasarı İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
görüşülecektir. Bu nedenle tasarı, tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde
görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı
oylanacaktır.
(x) 410 S.
Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Özyürek, buyurun
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına 410 sıra sayılı Yasa Tasarısı
hakkında görüşlerimi açıklamak üzere söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, görüşmekte
olduğumuz tasarı iki önemli noktayı içeriyor: Bunlardan
birincisi, 2009 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinde yer alan bazı
hükümlerin ilgili kanun ve kanun hükmünde kararnamelere
taşınması; ikinci nokta ise, çok sayıda yasada öngörülen
değişiklikler. Yani bir anlamda bir torba yasayla karşı karşıya
bulunuyoruz.
Anayasanın 161inci maddesinde Bütçe kanununa, bütçe ile
ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz. diye çok
açık bir hüküm bulunmaktadır. Bu açık hükme rağmen,
geçtiğimiz yedi yıl içinde, AKP hükûmetleri her bütçe kanununa çok
sayıda başka kanunu da koymuşlardır. Bunun Anayasaya
aykırılığı çok açıktır. O nedenle de biz her
bütçe kanunuyla ilgili Anayasa Mahkemesine dava açtık ve Anayasa Mahkemesi
de o bütçe kanunlarının ilgili hükümlerini iptal etti. Şimdi,
Anayasa ortadayken, Anayasa Mahkemesinin kararları ortadayken niçin hâlâ
bu yola gidilir? Şimdi, yapılan düzenleme, yani Bütçe Kanununa
konulup da şimdi ilgili kanunlara aktarılan hükümler, daha
baştan ilgili kanunlarda değişiklik yapılması
şeklinde düzenlenebilir. Ne yazık ki bu hukuk
dışılık yıllardır sürüp gitmektedir. Anayasanın
açık hükmüne rağmen sürüp gitmektedir. Anayasa Mahkemesinin net
kararlarına rağmen sürüp gitmektedir. O nedenle, biz, AKP
Hükûmetinden, Sayın Bakandan, bundan böyle hiç yoksa, Bütçe Kanununa
bütçeyle ilgili olmayan konularda bir hüküm konulmamasını rica
ediyoruz yani Anayasaya uymalarını rica ediyoruz ve hukuka
saygılı olmalarını bekliyoruz.
Bu yasa tasarısının bir diğer önemli
noktası, pek çok kanunda düzenlemeler yapıyor olması, yani bir
anlamda bir torba yasa niteliğinde olması. Burada değişiklik
yapılan kanunların birbiriyle hiçbir ilgisi yok. O kadar ki,
İller Bankasının Teşkilat Kanunundan bilmem belediyeler
tarafından tahsil edilecek olan elektrik tüketim vergisinin tahsiline
kadar pek çok konu bu torbaya doldurulmuştur. Bu torba yasalarla ilgili
olarak da biz sürekli itirazlarda bulunduk. Geçmişte de ne yazık ki
AKP İktidarı, AKP hükûmetleri hep bu yola gitmişlerdir. O zaman
itirazlarımıza ilgili Bakanlar hak vermiştir ve demişlerdir
ki: Bu son, bir daha bu yola gitmeyiz. Ama ne yazık ki şimdi gene
aynı durumla karşı karşıyayız. Peki, bunun
sakıncası ne? Bunun sakıncası şu,
arkadaşlarım: Her biri ayrı tasarı olarak Türkiye Büyük
Millet Meclisinin önüne gelmesi gereken değişiklikleri, düzenlemeleri
torba hâlinde topluca getirdiğiniz zaman, Türkiye Büyük Millet Meclisi o
tasarılarla ilgili hazırlık yapma, görüş ifade etme,
değerlendirme yapma fırsatını bulamıyor. Şimdi,
yirmi dakikalık bir süre içinde ben acaba kaymakamların sınav
sistemiyle ilgili, torba kanundaki düzenleme ile ilgili görüş mü
açıklayacağım, İller Bankasının Teşkilat
Kanununda yapılan değişikliklerle ilgili mi görüş
açıklayacağım? E, bunların hepsiyle ilgili görüş
açıklamak mümkün değil, süreler de yetmez. Ayrıca, bu, Türkiye
Büyük Millet Meclisinde de arkadaşlarımızın belli konularda
uzmanlıkları var. İller Bankasıyla ilgili
değerlendirme yapacak bir arkadaşımız erbaşların
yakınlarının sağlık giderlerinin nasıl
karşılanacağı konusunda görüş açıklamayabilirler.
O bakımdan, bu torba kanunun getirilmesi çok yanlıştır,
gerçekten Meclisin çalışma yöntemlerine aykırıdır ve
millî iradeye de bir anlamda saygısızlıktır. Umarım
Sayın Bakan, Sayın Şimşek yeni bir anlayışla
Maliye Bakanlığını yönetecektir ve bundan sonra bu tip
torba yasalar karşımıza gelmeyecektir.
Değerli arkadaşlarım, bu torba yasalarda neler var,
onların içinden -biraz önce söylediğim gibi hepsiyle ilgili bir
değerlendirme şansım yok- torbadan birkaç konuyu seçmek
suretiyle görüşlerimi sizlere anlatmaya çalışacağım.
Şimdi burada, kaymakamların sınav yöntemi, işe
alınması konusundaki düzenlemeler, Danıştay Dava Daireleri
Kurulu tarafından iptal edilmiştir. Şimdi, Danıştay
Dava Daireleri Kurulunun iptal ettiği bu düzenlemeyi kanuna getirmek
suretiyle yargıyı etkisiz kılmaya çalışıyoruz
yani yargının arkasından dolanıyoruz ve
Danıştayı, verdiği kararı yok saymaya
çalışıyoruz. Bu, hukuka aykırıdır, kuvvetler
ayrılığı ilkesine aykırıdır.
Şimdi, buna benzer uygulamaya bu Mecliste ne yazık ki
sık tanık oluruz. Cargill diye bir firmanın biliyorsunuz
ruhsatıyla ilgili olarak sürekli yargı iptal kararı verir ama
burada bir kanun çıkarmak suretiyle o yargı kararını
geçersiz kılarız. Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak Anayasa
Mahkemesine giderek buradan çıkan yasanın iptalini sağlarız
çünkü iptali kaçınılmazdır, zaten yargı kararını,
mahkeme kararını geçersiz kılmak için yapılan bir
düzenlemedir.
Burada da kaymakamların sınav yöntemiyle ilgili,
işe alınışıyla ilgili düzenlemeler Dava Daireleri
Kurulundan iptal edilince şimdi, kanunla, iptal edilen bu düzenleme
yeniden getirilmeye çalışılmaktadır. Plan ve Bütçe
Komisyonunda bu konu görüşülürken belli bir uzlaşma, belli
noktalarında hiç yoksa sağlanmıştı. Mesela, Hükûmet
tasarısında, mülakata 4 kişi çağrılması yani 1
kişi alınacaksa 4 kişi çağrılması
öngörülmüştü. Plan ve Bütçe Komisyonunda bunun 2ye düşürülmesi
şeklinde bir uzlaşma sağlanmış ve önümüze gelen
raporda da
Şimdi, değerli arkadaşlarım, bu yola
giderseniz, bu, gruplar arası uzlaşmayı torpilleyen bir yol
olur. Plan ve Bütçe Komisyonunda muhalefetin belli sayıda üyesi var.
Muhalefetin topu yok, tüfeği yok. Bir görüşü ortaya atıyoruz, o
görüş, orada bulunan AKPli arkadaşlarımız ve ilgili bakan
tarafından uygun görülünce bu rapora -Plan ve Bütçe Komisyonunun raporuna-
aynen geçiyor.
Şimdi, biz orada böyle dedik ama, e, Genel Kurulda başa
döneriz. Bunu ne yazık ki sık sık yapıyor Adalet ve
Kalkınma Partisi ve gruplar arasında Mecliste olması gereken
güveni sarsıyor. O nedenle ben rica ediyorum, bu noktalara geri
dönmeyelim.
Değerli arkadaşlarım, bir başka düzenleme: Bu
belediyeler tarafından tahsil edilen elektrik ve gaz tüketim vergisi, 2009
yılı sonuna kadar vergi daireleri tarafından tahsil edilsin diye
bir düzenleme vardı. Yani belediyelere ayrılan bir kaynağa
merkezî idare göz koymuş, 2009 yılına kadar tahakkuk edenleri
ben tahsil edeyim. demiş. Şimdi, bu tasarıyla onu 2010
yılına çekiyoruz, öteliyoruz. E bu da çok yanlış,
belediyelerin gelir kaynağına el koymak, göz koymak şeklinde bir
şey olur.
Değerli arkadaşlarım, burada önemli bir düzenleme
de borçlanma limitleri. Biliyorsunuz Hükûmet, Bütçe Kanunundaki ödeneklerle
tahsil edilmesi öngörülen gelir arasındaki fark kadar borçlanabiliyordu.
Bu da 2009 yılı bütçesi için 14 milyar liraydı, eski rakamlarla
söylersek 14 katrilyondu. Şimdi bunu bir değişiklik yaparak 74
katrilyona çıkarıyoruz. Peki, borçlanma limitlerini değiştiriyorsunuz
ama ortadaki bütçe, bütçe olma niteliğini kaybetmiş, bütün temel
parametrelerinin gerçekleşmeyeceği ortaya çıkmış bir
bütçe. Bu bütçe hazırlanırken Türkiye'nin yüzde 5 büyüyeceği
öngörülmüştü. Ekim ayında, Plan ve Bütçe Komisyonunda 2008in
Ekiminde 2009 yılı bütçesini görüşürken biz orada sürekli ifade
ettik ki: Kriz ortamı yaygınlaşıyor, bu bütçe hedeflerine
ulaşmak mümkün değil. Bu kadar vergi toplayamazsınız, bu
kadar gelir elde edemezsiniz. Burada öngörüldüğü gibi 14 katrilyon
açıkla bu bütçeyi kapatamazsınız. Geliniz, gerçekçi bir bütçe
yapalım. Yüzde 5 kalkınma, büyüme mümkün değildir. dedik,
onları dinletemedik. Yüzde 5 büyümeyi öngören 14 milyar açıkla
bağlanacağı öngörülen bir bütçeyi çıkardık ve şu
anda da yasal olarak yürürlükte olan bütçedir.
Bu bütçeyi revize etmek gerekirdi çünkü Hükûmet bile yüzde 5
artı büyüme yerine yüzde 3,6 küçülme olacağını
katılım öncesi ekonomik programda kabul etmişti, ifade
etmişti ve bu büyüme hedefleriyle ilgili çeşitli
kuruluşların, uluslararası kuruluşların rakamları
da her gün basında yer alıyor. Biliyorsunuz, IMF bunu yüzde
Şimdi, tabii, bu bir anlamda Ben bütçede öngörülen vergileri
toplayamayacağımın bir kabulü, itirafıdır.
Şimdi, vergi toplayamayacaksınız, öyleyse borçlanarak bu bütçeyi
finanse edeceksiniz. Unutmayalım ki borçlanmanın da bir
sınırı vardır. Hükûmette şu rahatlığı, şu
rehaveti görüyorum: Nasıl olsa biz piyasaya çıkınca devlet
tahvili, hazine bonosu satmak suretiyle borçlanıyoruz, öyleyse
borçlanmayı artıralım; borçla giderleri finanse eder, günü
kurtarırız anlayışı var. Ama unutmayalım ki
borçlanmanın da bir sınırı var, bunun bedelini yükselen
faizlerle ödemek mümkündür ve Türkiye ne yazık ki gittikçe bu noktaya
doğru kaymaktadır değerli arkadaşlar. O nedenle, biz bir an
önce bu bütçenin, artık geçerliği kalmayan bu bütçenin revize
edilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Bu torba yasada öngörülen bir diğer düzenleme de varlık
barışı diye adlandırdığımız, daha önce
çıkmış ama yürürlük süresi dolmuş olan bir yasanın
süresini 31/12/2009a kadar uzatıyoruz.
Şimdi, Sayın Bakandan şunu öğrenmek istiyorum:
Acaba, bugüne kadar Varlık Barışı Yasası çerçevesinde
dışarıdan ne kadar döviz getirilmesi beyan edilmiştir,
fiilen ne kadarı getirilmiştir? İçeriden kayda alınan
miktar ne kadardır ve bunun ne kadarının vergisi ödenmek
suretiyle gereği yapılmıştır? Bu uzatmayla acaba ne
umuyorsunuz, yani ne kadar bir beklentiniz var? Bazıları beyan
ettiler de süre dolduğu için ödemeyi mi yetiştiremediler onun için mi
bu süreyi uzatıyorsunuz, yoksa yeni beklentiniz mi var?
Bu Varlık Barışı Yasası görüşülürken
ilk şekliyle Plan ve Bütçe Komisyonunda ve burada, ben ve
arkadaşlarım hep ifade ettik ki bu yolla kayda değer, bizim
açıklarımızı karşılayacak bir kaynak gelmesi söz
konusu değildir, ama bu, bir anlamda bir aftır, bir anlamda
dışarıdaki paraların kaynağı ne olursa olsun
Türkiyeye getirilmesini sağlamak için çıkmaktadır. O zaman da böyle bir benzetmeyi
yapmıştım; bir anlamda bu bir Mevlânâ Yasasıdır. Yani
hani der ya Mevlânâ Kim olursan ol gel. Biz de burada diyoruz ki:
Dışarıda döviz olarak ne varsa ister kara olsun ister ak olsun
gelsin, yeter ki bizim sistemimize girsin. Tabii bu sistemimize girecek para
ne kadar bize yâr olur, gelir kısa bir süre sonra, Türkiyede yapmak
istediği organizasyonları yaptıktan sonra geri döner mi dönmez
mi onlar ayrı bir mesele ama Hükûmet belli ki giderek, özellikle kaynak
yönünden sıkışmaktadır. Öyleyse bu tip yollara
başvurmakta ve uluslararası düzeyde Türkiye'nin kara parayla mücadele
yönünden itibarını da sarsacak bir düzenlemeyi kabul etmektedir.
Değerli arkadaşlarım, pek çok noktası var bu
torba yasanın ama hemen üzerinde durmak istediğim bir iki nokta var,
onlardan biri de şudur: Tütün, tütün mamulleri ve alkollü içkilerin
İnternet yoluyla tüketiciler tarafından satın
alınmasına bir yasak getirilmekte veya mevcut yasağın
yaptırımları artırılmaktadır. Şimdi, bunun,
bu düzenlemenin ben pratik, teknik bir düzenleme olmaktan ziyade siyasi ve
ideolojik bir düzenleme olduğunu düşünüyorum. Daha geçenlerde tütün
ve alkollü içkilerle ilgili kurulumuz bir düzenleme yaptı biliyorsunuz,
Balık ile rakıyı reklamlarda yan yana
kullanamazsınız. dedi, bilmem Pamukkale ile Pamukkale
Şarabının birlikte reklamını yapamazsınız.
dedi. Efes Birasının adını ne yapacaksınız, onu
bilmiyorum; Efes Birası ile Efesi yan yana gösteremeyeceksiniz!
Değerli arkadaşlarım, ben bir vesile olmadıkça
içki kullanmayan bir arkadaşınızım ama böyle, içki konusunda
ideolojik dayatmalara karşı son derece duyarlı davranıyorum
çünkü bu özgürlüklere aykırıdır, bu bir yaşam
tarzının topluma dayatılmasıdır. Bizim Adalet ve
Kalkınma Partisine getirdiğimiz temel eleştirilerden biridir.
Biliyorsunuz daha önce kırmızı çizgili yerler icat edildi
belediyeler tarafından. İşte Sadece şu noktalarda içki
kullanılabilir. denildi Onun dışındaki noktalarda içki
içemezsiniz. denildi. Bunu Danıştay iptal etti, şimdi kanunla
buna benzer şeyler getiriliyor. Bırakın içen içsin, içmeyen
içmesin, kimse kimseye karışmasın, Türkiye özgür bir memleket
olsun, Türkiyede herkes özgürce yaşasın, insanca yaşasın,
barış içinde yaşasın. Bu,
anlayışlarımızı, bu ideolojimizi topluma
dayatmayalım. Bu, demokrasiyle bağdaşmaz; bu, özgürlüklerle
bağdaşmaz.
Konuşmamın sonunda şunu da Sayın Bakana bir
sitem olarak ifade ediyorum: Yukarıda, Plan ve Bütçe Komisyonunda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) Hemen toparlıyorum Sayın
Başkan.
Başbakanlığa satın alınacak araçlardan
ÖTV ve KDV alınmasın. diye bir öneri gelmişti. Ben orada Böyle
bir ayrıcalık yapmayın. Kamuya satın alınacak bütün
araçlarda ÖTV ve KDV almayalım. dedim. Sayın Bakan da gayet makul
dedi. Bu öneri kabul edildi, gene Plan ve Bütçe Komisyonu Raporuna
yazıldı, buraya geldi. O toplantıda ben bulunamadım. Bir de
geldim baktım ki, o çıkmış gitmiş. Orada herhâlde
gümrük vergilerini unutmuşuz. Bugün de gümrük vergilerini buraya
koyuyoruz. Bir kere bunun mantığını anlamak mümkün
değil. Başbakanlığa satın alınacak bir araç
vergili de olsa vergisiz de olsa bu zaten bizim vergilerimizle
karşılanıyor, hazineden karşılanıyor. Bu
ısrar niye? Bunu anlamak mümkün değil. Bu ayrıcalık niye?
Bilmem Sağlık Bakanlığı cankurtaran alacak, ambulans
alacak, o vergili satın alacak. Başbakanlığa özel uçak
alınacak, Başbakanlığa son model araba alınacak bu,
vergisiz olacak. Yani bunun bir mantığı yok, bunu hiç kimse
açıklayamaz. Sayın Başbakan niye bunda ısrar eder? Onun
danışmanları, onun yöneticileri bu mantıksız önerinin
peşine niye takılırlar? Muhalefet olarak siz karşı
çıktınız. Öyleyse biz de sizin dediğinizi kabul
etmeyeceğiz, dediğimizi istediğimiz gibi dayatacağız
anlayışından başka bunun hiçbir mantığı
yoktur. Bu, gümrük vergileriyle ilgili düzenlemenin de bu yasadan
çıkarılması gerektiğini ifade ediyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Müsamahanıza teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özyürek.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Konya Milletvekili
Sayın Mustafa Kalaycı.
Buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 410 sıra
sayılı Bütçe Kanunlarında Yer Alan Bazı Hükümlerin
İlgili Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelere Eklenmesi ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının geneli üzerinde
görüşlerimizi açıklamak üzere Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Hükûmet Anayasaya aykırı olarak Bütçe Kanununda
düzenlenen bazı hükümlerin Anayasa Mahkemesince iptal edilmesinin söz
konusu olması nedeniyle, Türkiye Büyük Millet Meclisini daha önce
görüştüğü bazı hükümleri tekrar görüşmek gibi bir durumla
karşı karşıya bırakmaktadır.
Ayrıca, önemli-önemsiz, birbiriyle ilgili-ilgisiz çok
sayıda kanunu bir arada değiştiren bu tasarı konu ve amaç
bütünlüğü olmayan ve torba kanun olarak nitelenen bir özellik göstermektedir.
Bu dönemde, Türkiye Parlamento tarihinde hiç olmadığı kadar
torba yasa çıkmaktadır. Torba kanun uygulaması sonucu yasalar
için aranan öngörülebilir, anlaşılabilir ve ulaşılabilir
olma özellikleri tamamen yok edilmektedir. Hukuki güvenlik ilkesi, yürürlükte
bulunan ve herkes için bağlayıcı olan kuralların açık,
ulaşılabilir ve öngörülebilir olmasını gerekli kılar.
Ülkemizde son yıllarda yaygınlaşan yasa yapım tarzı
hukukun bu genel ilkesini, dahası hukukun kendisini altüst etmiş
bulunmaktadır. Bu torba kanun değil aslında, çuval kanun. Bu
çuvalın içinde yok yok, aynen Milyoncu diye anılan dükkânlar gibi
ne ararsan var. Böylesine onlarca kanunda değişiklik yapan bir kanun
hazırladığımız zaman, bunun neyi getirip neyi
götürdüğünün sağlıklı bir şekilde
değerlendirilmesi mümkün değildir. Tek bir kanunla onlarca kanunun
bir anda değiştirilmesi hukuka uygun olmaz. Ayrıca, böylesine
bir torba kanunun bir de temel kanun gibi müzakere edilmesi işi iyice
çığırından çıkarmaktadır.
Meclis faaliyetleriyle ilgili bir başka konuya dikkat çekmek
istiyorum: Kanun teklif veya tasarılarının hangi komisyonlar
tarafından görüşüleceği konusunda Anayasa ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğü hükümlerinin ihlal edilmesine yol açan
uygulamalar yaşanmaktadır. Daha dün Genel Kurulda görüşülerek
kanunlaşan Avrupa Birliği Genel Sekreterliği Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Genel Kurulun gündeminde
bulunan Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı Plan ve Bütçe
Komisyonunda görüşülmemiştir. Teşkilat ve kadroları
düzenleyen, bütçeye ek yükler getiren bu tasarılar Anayasa ve İç
Tüzük hükümlerine göre Plan ve Bütçe Komisyonunun asli görev alanına
girmesine karşın asli komisyon olarak başka komisyonlarda
görüşülmüştür. Bu konuda Başkanlık makamının
Anayasa ve İç Tüzük hükümlerine riayet edilmesi konusunda gerekli
hassasiyeti göstermesini bekliyoruz.
Değerli milletvekilleri, bu tasarıyla yapılan
değişiklikler ekonomik krize karşı önlemler paketi gibi
düşünülmemelidir. Değişiklikler, krizden daha ziyade mevcut
yasalardan kaynaklanan uygulamadaki yorum farklılıklarının
sebep olduğu sorunların çözümü amaçlı. Bazı maddelerde de
yargı kararlarını bertaraf etmeye yönelik bulunmaktadır.
Bu itibarla, iktidarın gündemi başka, milletimizin
beklentileri ve talepleri bambaşkadır. Bugün, ülkemizin birinci
meselesi ekonominin sürüklendiği kriz bataklığının
kurutulması, vatandaşlarımızın içine
savruldukları geçim zorluklarının çözüme
kavuşturulması olmalıdır.
Ekonomik krizin temel ekonomik göstergelerde
yarattığı bozulmalar bütçede de kendini göstermiştir. Zaten
bu tasarıda yapılan en dikkat çekici düzenlemelerden birisi,
Hükûmetin borçlanma limitinin 5 kat artırılması hususudur.
Hükûmet tasarısında 4 kat olarak düzenlenen borçlanma limiti yine
Hükûmetin talebiyle Komisyonda 5 kata yükseltilmiştir.
Tasarının çerçeve 30uncu maddesi ile 4749
sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi
Hakkında Kanuna geçici maddeler eklenerek net borç kullanım
tutarının, 2009 yılı için 1/1/2009 tarihinden geçerli olmak
üzere bakan ve Bakanlar Kurulu tarafından artırılan net borç
kullanım tutarının 5 katı olarak uygulanması
öngörülmektedir. 4749 sayılı Kanunun 5inci maddesine göre bütçe kanununda
belirtilen başlangıç ödenekleri toplamı ile tahmin edilen
gelirler arasındaki fark miktarı kadar net borç kullanımı
yapılabilmekte ve bu limit yıl içinde en fazla yüzde 5 oranında
artırılabilmekte, bu miktarın da yeterli olmadığı
durumlarda ilave yüzde 5lik bir tutar Bakanlar Kurulu kararıyla
artırılabilmektedir. Aynı maddede Borçlanma limiti
değiştirilemez. diye, açık ve net bir hüküm de yer
almaktadır. Ancak, bu tasarıda yapılan düzenlemeyle, net borç
kullanım miktarı konusunda 4749 sayılı Kanunda belirlenen
esaslar ortadan kaldırılmakta, borçlanma limiti 5 katına
çıkarılarak değiştirilmektedir. Böylelikle, 2002
yılında bir reform niteliğinde uygulamaya konulan kamu
finansmanı ve borç yönetimine ilişkin Kanunda yer alan hükümler
anlamsız hâle getirilmektedir.
Hazine Müsteşarlığınca açıklanan Ocak-Mayıs
2009 nakit dengesi gerçekleşmelerine göre, 2009 yılının ilk
beş ayında, net iç borçlanma 25 milyar 463 milyon lira, iç ve
dış toplam net borçlanma ise 27 milyar 341 milyon TL olmuştur.
Bu durumda, Kanunda belirlenen net borçlanma limitinin aşıldığı
görülmektedir; hatta, borçlanma limitine ocak ayında
ulaşıldığı ve bugüne kadar limitin üzerinde borçlanma
yapıldığı, AKP Hükûmetinin yasa dışı
borçlanma yoluna başvurduğu anlaşılmaktadır. Nitekim,
bu durumun yasal kılıfa sokulması için borçlanma limitinin 5 kat
artırılmasına ilişkin düzenlemenin 1 Ocak 2009 tarihinden
geçerli olması öngörülmektedir.
2009 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanununda belirtilen
başlangıç ödenekleri toplamı ile tahmin edilen gelirler
arasındaki fark yani, bütçe açığı- 10 milyar 398 milyon TL
öngörülmekle birlikte, 2009 Mayıs ayı bütçe gerçekleşmelerine
göre, ocak-mayıs döneminde 20 milyar lirayı
aşmıştır. Dolayısıyla, yılın ilk
beş ayında gerçekleşen bütçe açığı, Bütçe
Kanununda 2009 yılı için öngörülen bütçe açığı
miktarının 2 katını aşmıştır.
Bütçe, devletin gelecek belirli bir dönem içindeki gelir
giderlerini tahmin eden ve bunların yürütülüp uygulanmasına izin
veren hukuki bir tasarruftur. Bütçe hakkı, Türk milleti adına Türkiye
Büyük Millet Meclisinindir. Kamu mali yönetiminin Türkiye Büyük Millet
Meclisinin bütçe hakkına uygun şekilde yürütülmesi, 5018
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 5inci maddesinde de
yer verildiği üzere kamu maliyesinin temel ilkelerindendir. Mevcut duruma
göre 2009 yılı bütçesinin gelir gider tahminlerinin gerçeklerden çok
uzak olduğu açıktır. Daha 2009 yılının ilk
beş ayında gelirler ve giderler arasında oluşan bütçe
açığında yüzde 100ü aşan sapma söz konusudur. Bütçe
hedefleri gerçekçi değildir. Dolayısıyla tasarının bu
maddesinin tasarıdan çıkarılarak 2009 yılı bütçesinin
ivedilikle revizyona tabi tutulması gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, AKP Hükûmeti bütçe
açığındaki hızlı yükselmenin önünü kesebilmek için
vatandaşın sağlık harcamalarına göz dikmiştir.
Tasarının çerçeve 26 ve 41inci maddelerinde, hâlen devlet
dairelerinde çalışan memurlar, yeşil kartlılar ve Sosyal
Güvenlik Kurumuna tabi sigortalıların sağlık hizmetlerinden
katılım payı alınması konusunda yapılan
düzenlemelerde, belirlenecek hastalık gruplarına göre yatarak tedavide
sağlanan sağlık hizmetleri için hizmet bedelinin yüzde 1ine
kadar katılım payı alınabilmesi, alınan
katılım payının tutarının, bir takvim
yılında asgari ücret tutarını geçmemek kaydıyla her
bir yatarak tedavi için asgari ücretin dörtte 1ini geçemeyeceği
belirtilmektedir. Esasen yatarak tedavide yüzde 1 katkı payı
alınması hususu, 17 Nisan 2008 tarihinde kabul edilen 5754
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla ilgili AKP Hükûmetince
hazırlanan tasarıda yer almış, ancak Plan ve Bütçe
Komisyonunda bu hüküm kaldırılmıştır. Hatta
hatırlarsanız, Sayın Başbakan, o günlerde henüz uygulamada
olmayan, kendisinin de imzasının bulunduğu Hükûmet
tasarısında yer alan ve Komisyon tarafından çıkarılan
bu konuyla ilgili olarak Yatarak tedavi gören
vatandaşlarımızdan katkı payını tamamen
kaldırıyoruz. diyerek yine ciddiyetten uzak açıklamalarının
bir örneğini daha vermişti. Sayın Başbakan, peki,
şimdi ne oldu da yatarak tedavi gören vatandaşlarımızdan
katkı payı alınması için düzenleme yapıyorsunuz? Bu
duruma göre sağlık hizmetleri paralı hâle getirilmektedir.
Komisyonda sunulan gerekçede, büyük boyutlara ulaşan sağlık
giderlerinde tasarruf sağlamak amacıyla sağlık hizmeti
faturalarının sigortalı veya emeklilerce kontrol imkânı
oluşacağı, böylelikle usulsüzlük ve yolsuzlukların
önlenebileceği ileri sürülmüştür. Vatandaş hastane
faturasındaki tıbbi terimlerin nesinden anlayacak da kontrol
edebilecek? Yatarak tedavi gören vatandaşlarımızdan katkı
payı alınması, zaten mevcut gelirleriyle geçimini temin etmekte
zorlanan memur, işçi, esnaf, çiftçi, emekli gibi nüfusumuzun önemli bir
kısmını oluşturan dar gelirli
vatandaşlarımıza yeni bir yük getirecek ve sağlık
hizmetlerinden yararlanmama gibi bir sonuç doğurabilecektir. Bu düzenleme,
sosyal devlet ilkesiyle bağdaşmamakta olup Anayasamıza
aykırıdır. Sağlık harcamalarında tasarrufa
gidilmesinin, yolsuzluk ve usulsüzlüklerin önlenmesinin yolu, gerçekçi bir ilaç
fiyatlandırma sistemi kurulması, ilaç ve tıbbi malzemelerin
üretim veya ithalatından hastada kullanım aşamasına kadar
etkin bir kontrol mekanizması oluşturulması, en önemlisi de
sağlıklı bir reçete ve fatura kontrol sisteminin
kurulmasından geçmektedir.
Değerli milletvekilleri, içinde bulunduğumuz ekonomik
krize kadar rakamların tesir alanında sürekli olarak
zenginleşmeden bahseden AKP Hükûmeti, tarlada, bağda, bahçede,
sokakta ve pazarda insanımızın durumunu göremeyecek kadar
gerçekle bağını koparmıştır. Geçtiğimiz
aylarda, özellikle de 29 Mart Mahallî İdareler Seçimleri öncesinde
neredeyse her gün işittiğimiz bir tekerlemeden bahsetmek istiyorum.
İşte meşhur tekerleme: İktidara geldiğimizde
Türkiye'nin millî geliri 230 milyar dolardı. Altı buçuk senede biz
bunun üzerine ne ilave ettik? 520 milyar dolar. Şimdi neredeyiz? 750
milyar dolardayız. İnsaf! Bunu nasıl göremezsiniz? 3.300
dolardı kişi başına düşen millî gelir, şimdi 10
bin doları aştık. Nereden nereye
Evet, tabii, bu sözlerin mucidi Sayın Başbakan ama son
zamanlarda bir hâl oldu, bu konudan hiç bahsedilmez oldu. Ne oldu peki? Millî
gelir resmen göçtü. AKP Hükûmeti, son hazırladığı
katılım öncesi ekonomik program ile makroekonomik hedeflerde
değişiklik yaptı. 2009 yılı bütçesinde yüzde 4
büyüyeceği varsayılan ekonominin yüzde 3,6 oranında
küçüleceği öngörüldü. 788 milyar dolar olarak hedeflenen millî gelir 584
milyar dolara çekildi. 10.913 dolar olarak öngörülen kişi başına
gelir 8 bin dolarlara indi.
Bu rakamlar, yüzde 3,6 küçülmeye göre hesaplanan rakamlar. Millî
gelirdeki düşüşe bakarsanız yüzde 22lerde.
Dolayısıyla AKPnin makyajı döküldü, boyaları aktı,
kumdan kaleleri yıkıldı.
Ey AKP, Sayın Başbakan size soruyorum: Altı ayda
millî geliri 200 milyar dolar, kişi başına millî geliri 2.800
dolar düşürmeyi nasıl becerdiniz? Çıkın bunu millete
anlatın. Daha önce 10 bin dolar kişi başına gelirimiz var
diyerek sizleri kandırdık deyin ve milletten özür dileyin.
AKP vurdumduymaz tavırlarıyla ülkemizi bir sosyal
facianın eşiğine getirmiştir. Bugüne kadarki
aymazlığıyla ekonominin kontrolünü kaybeden ve yönetim aczine
düşen AKP Hükûmeti ülkemizi sonu meçhul bir karanlık tünelin içine
sokmuştur. Geçtiğimiz haftada da Türkiye ekonomisinin tünelin içinden
geçtiği ve ışığın göründüğü ancak bu
ışığın tünelden çıkış mı yoksa
karşı yönden gelen araba mı olduğunun belli
olmadığı üzerinde tartışmalar gündeme gelmiştir.
Bu ifadelerin sorumluluk mevkisinde bulunanlar tarafından
kullanılması önemli ve çok düşündürücüdür. Türkiye ekonomisinin
bir tünelde bulunduğuna dair sözler ve karşıdan beliren
ışığın ne olduğunun bilinmemesi meçhule doğru
gittiğimizin bir ilanı olarak görülmelidir.
Değerli milletvekilleri, tasarıda yer alan diğer
bazı maddelerle ilgili görüşlerimi de açıklayacağım.
Tasarının çerçeve 18inci maddesiyle 2464 sayılı Belediye
Gelirleri Kanununa ucube bir geçici madde eklenmektedir. Ana maddelerde yer
alan bazı ibarelerin 31/12/2009 tarihine kadar farklı
uygulanması öngörülmektedir. Böylelikle belediyeler adına tahakkuk
edecek elektrik ve hava gazı tüketim vergilerinin vergi dairelerine
yatırılması öngörülerek belediyelerin bu gelirlerine el
konulmaktadır. Düzenleme kanun tekniğine uygun olmadığı
gibi, belediyelerin gelirlerini azalttığından Milliyetçi Hareket
Partisi olarak bu düzenlemeye karşıyız.
Yine, bir diğer madde değerli milletvekilleri,
tasarının çerçeve 33üncü maddesinin 5inci fıkrası ile 657
sayılı Devlet Memurları Kanununun 4üncü maddesinin (B)
fıkrasında yer alan sözleşmeli personel tanımı
Bakanlar Kurulunca belirlenen esas ve usuller çerçevesinde kurumun teklifi ve
Devlet Personel Başkanlığının görüşü üzerine
Maliye Bakanlığınca vizelenen pozisyonlarda, mali yılla
sınırlı olarak sözleşme ile
çalıştırılmasına karar verilen ve işçi
sayılmayan kamu hizmeti görevlileridir. şeklinde
değiştirilmiştir.
AKP döneminde personel rejimi nesnellikten
uzaklaştırılmıştır. Kamu personel rejiminin temel
unsurları, işe alma, hizmette ilerleme ve yükselme ve personelin mali
ve özlük haklarıdır. Bu alanda yapılan düzenlemelerle
objektiflikten uzaklaşılmakta, kamu personel rejimi tahrip
edilmektedir. Merkezî sınav uygulaması, atama ve görevde yükselme ile
yer değiştirmeye ilişkin olarak mevzuatta yapılan
istisnalarla uygulama subjektif değerlendirmelere açık hâle
getirilmiştir.
Merkezî sınav sulandırılmış, görevde
yükselmede kurumların takdir yetkisi azaltılarak yandaşlara
kolaylık sağlanmıştır. Ana sistemden
uzaklaşılarak sözleşmeli ve geçici istihdam yöntemleri,
amacı dışında, yandaşları işe
yerleştirme aracı olarak kullanılmıştır.
Yine, bir diğer madde değerli milletvekilleri,
tasarıya Komisyonda eklenen geçici 1inci madde. Bu madde ile bu kanun
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren on yıl süreyle
Başbakanlık Merkez Teşkilatı tarafından ithal edilen
motorlu taşıtlar 4458 sayılı Gümrük Kanununun 167nci
maddesi kapsamında gümrük vergisinden muaf ve müstesna edilmektedir. 5904
sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun Plan ve Bütçe
Komisyonunda görüşüldüğü sırada sadece
Başbakanlığın motorlu taşıt, helikopter, uçak,
vesaire alımında söz konusu olan katma değer vergisi ve özel tüketim
vergisi istisnaları, Komisyondaki yoğun eleştiriler üzerine,
Başbakanlığın dışında Kamu Mali Yönetim ve
Kontrol Kanununun ekli 1 ve 2 sayılı listede yer alan kamu
idarelerine de teşmil edilmiş ancak Genel Kurulda Sayın Bakan
tarafından verilen önergeyle tekrar sadece Başbakanlıkla
sınırlı tutulmuştur. Böylelikle AKP Hükûmeti ve grubu
çelişkili ve gayriciddi bir tutum içerisinde Komisyon iradesini yok
saymış ve tüm Başbakanlığa imtiyaz sağlayan bu
düzenlemelerde ortaya bir gerekçe koymamıştır.
Bu düzenlemeleri gereksiz ve anlamsız buluyoruz. Burada
dikkat çekici olan husus, Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilen bazı
tasarılarda mutlaka Başbakanlığa bir istisna ve muafiyet
getiren veya imtiyaz tanıyan düzenlemelerin bulunmasıdır. Bu
anlayışı doğru bulmuyoruz. Başbakanlık tüm devlet
kurumlarına örnek bir tutum içinde olmalıdır. Ayrıca,
kurumların ve kuralların işleyişini, uygulama
birliğini sağlayacak şekilde koordinasyonunu sağlaması
gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, bu akşam Regaip Gecesi,
hepinizin Regaip Kandilinizi tebrik ediyorum. Bu gecenin ve üç ayların Türk
ve İslam âlemine hayırlar getirmesi dileğiyle saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Kalaycı.
AK PARTİ Grubu adına Kütahya Milletvekili Sayın
Hasan Fehmi Kinay, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bütçe Kanunlarında Yer Alan Bazı Hükümlerin İlgili
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelere Eklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu üzerine AK
PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Artık, bir yasama yılının daha sonuna
gelmiş bulunuyoruz. Burada iktidarıyla muhalefetiyle birçok
yasayı gerek komisyonlarda gerekse Genel Kurulda katkı sağlamak
suretiyle yasalaştırmıştık. Bu yasa da yine aynı
şekilde komisyonlarda olgunlaştırdığımız,
iktidar ve muhalefet partisinin milletvekillerinin olağanüstü
gayretleriyle, çabalarıyla titiz bir çalışma ürünü olarak
huzurlarınıza getirilmiştir. Bu vesileyle ben komisyonlarda
görev alan bütün arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
Evet, tasarı, Hükûmetten gelen metnin üzerinde çok
sayıda ilave maddeyi ihtiva etmektedir, bir torba yasadır. Tabii ki
torba yasaların da bir gerekçesi olsa gerektir. Türkiye Büyük Millet
Meclisine her bir vesileyle bir iki maddelik bir tasarının sevk
edilmesi gerek komisyonların gerekse Genel Kurulun gereğinden fazla
meşgul edileceği düşüncesiyle torba yasalar şeklinde Genel
Kurula intikal ettirilmektedir. Bu doğrultuda yine personelle ilgili
birçok sorunu şu anda görüşmüş olduğumuz tasarıyla
birlikte çözmekteyiz değerli arkadaşlarım.
Tabii ki bunun dışında içinden geçtiğimiz
dünya ekonomik krizinin Türkiyeye yansımaları neticesinde ortaya
çıkan bazı alınması gereken tedbirler noktasında
bununla ilgili birtakım düzenlemeler tasarıda yer
almıştır. Borçlanma limitinin 5 kat artırılması
bu yönde yapılan bir düzenlemedir. Bunun dışında,
varlık barışıyla ilgili sürenin uzatılması ve
bazı ayrıntılar elbette ki içinden geçtiğimiz bu ekonomik
kriz şartlarında Hükûmetimizin almakta olduğu önlemlerin
devamı niteliğindedir.
Burada yapılan değerlendirmelere kısaca bazı
karşılık vermek durumundayız, onları iktidar
açısından ele alıp cevaplamak durumundayız. Bunlardan
birisi, borçlanma limitinin artırılması konusunda; Hükûmet bütçe
revizyonu yerine neden böyle bir tercihte bulunmuştur, borçlanma yoluna
gitmiştir? Bu doğrultuda bazı değerlendirmeler tabii ki
gerek Komisyonda gerekse Genel Kurulda yapılacaktır.
Değerli arkadaşlar, içinden geçtiğimiz krizin
Türkiyeye yansıması, Türkiye ekonomisine yansıması
özellikle büyüme oranlarındaki gerileme ve bunun da gerisinde toplam
talebin, özel nihai tüketimin daralmasıyla ilgilidir. Türkiyede şu
anda alınan önlemler maliye politikalarıyla, para
politikalarıyla bir eş güdüm içerisindedir. Hükûmet bütçe revizyonuna
giderek mali açıdan disiplin artırıcı bazı tedbirlere
başvurabilirdi. Bu doğrultuda ortaya çıkan sonuç krizin daha da
derinleşmesi, Türkiyeye olan olumsuz etkilerinin daha da artması
şeklinde tecelli edecekti. Türkiye, genel olarak Dokuzuncu Kalkınma
Planı, orta vadeli plan ve yıllık programlarla kendine
artık kalıcı bir rota belirlemiştir. Bu rotanın
gerçekleşmesi de, yıl içerisinde yapılacak olan harcamalarla da
ilgilidir. Ulaştırma sektörü, sağlık sektörü, eğitim
sektörü, dolayısıyla altyapı noktasında bugüne kadar ihmal
edilmiş yatırımların gerçekleştirilmesi elbette ki bu
harcamaların yapılmasıyla kaimdir. Biz bu harcamalardan
vazgeçemeyeceğimize göre, iki sebeple, birisi, bu altyapı
hizmetlerinin yapılması için, Türkiye'nin ihmal edilmiş, bugüne
kadar geciktirilmiş altyapı hizmetlerinin gerçekleştirilmesi
için bu yol elbette ki değerlendirilmelidir. Bir diğer konu, içinde
bulunduğumuz kriz şartları harcamaları
kısıtlamamızı engellemektedir. Özel nihai tüketimdeki
daralmaya bir de kamu kesiminden bir daralma ile ilave olarak böyle bir sorunu
daha da derinleştirmiş olabilirdik. Bu nedenle Hükûmetimizin
almış olduğu borçlanma ile ilgili tedbir yerindedir değerli
arkadaşlarım. Tabii ki, Türkiye -3,6 revize edilen rakam
doğrultusunda bir küçülme söz konusu olabilecek 2009 yılı
itibarıyla. Katılım Öncesi Ekonomik Programda bu yönde bir
revize ortaya kondu.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, tüm dünyada da
yaşanan bir süreç, büyüme oranlarında özellikle 2009 yılı
birinci çeyreğinde, örneğin Almanyada -3,8; Japonyada hakeza 3,8;
Çek Cumhuriyetinde, Meksikada, Slovakyada bundan çok daha yüksek oranlarda
yüzde 11,4lere varan küçülme söz konusudur. Dolayısıyla dünyada
yaşanan bu kriz ortamının özellikle gelişmiş ülkelerde
ortaya koymuş olduğu ekonomik sonuçlar buyken Türkiyede de tabii ki
ekonomide bir küçülmenin olacağını öngörmek yanlış
değildir. Ancak bu ekonomideki yaşanan küçülme, alınan beş
tane önemli paketin etkisiyle yerini, inşallah, üçüncü çeyrekten itibaren
toparlanmaya bırakacaktır, beklentimiz bu yöndedir. Bu noktada, reel
kesim güven endeksinin 2008 Haziranında yüzde 98den Aralıkta yüzde
52ye düştüğünü ama tekrar bu aydan itibaren de ciddi bir toparlanma
içerisine girdiğini görüyoruz. Haziran ayı itibarıyla yüzde 99a
ulaşmıştır reel kesim güven endeksi yani 2008in Haziran
şartlarına tekrar, yeniden kavuşmuş durumdayız.
Tüketici güven endeksinde de benzeri bir değerlendirme
yapabiliriz. Kasım 2008de yüzde 68e düşen tüketici güven endeksi,
Mayıs 2009 itibarıyla -yüzde 100 değerlendirme bazında-
83,28e yükselmiştir, 15 puanlık bir artışa işaret
etmektedir.
Değerli arkadaşlar, görüşmekte olduğumuz
tasarıyla 5510 sayılı Kanunla, genel sağlık
sigortasına tabi kişilerin tedavileri ile tıbbi malzeme
kullanımlarından katılım payı alınması
süreci başlamıştır. Ancak kamu personeli ile yeşil
kartlıların genel sağlık sigortasına henüz tabi
olmadıklarından, 5510 sayılı Kanuna göre bu
kişilerden katılım payı alınamamaktadır.
2009 yılı Bütçe Kanununa paralel bir şekilde
yapılan düzenlemeyle sağlık hizmetlerinden yararlanan tüm
kesimlerin aynı hükümlere tabi olmasını sağlamak üzere kamu
personeli ile yeşil kartlılardan tedavilerde katılım
payı alınması öngörülmektedir.
Üniversitelerde öğrenci ve öğretim elemanı
değişim programları kapsamında öğrencilere burs ve
öğretim elemanlarına ek ders ödemelerini düzenleyen hükümler ile
üniversitelerde bilimsel araştırma projeleri için ayrılan
kaynakların daha rasyonel bir şekilde kullanımını
sağlayan düzenleme Yüksek Öğretim Kanununa
taşınmaktadır.
İller Bankasının safi kazancı, köylere
herhangi bir projeye bağlı olmaksızın hibe yoluyla daha önce
dağıtılmaktaydı. Yapılan bu düzenlemeyle bu sistem
kaldırılıyor, İller Bankasının safi
kazancından yapılan dağıtımda köyler ve nüfusu 10
binin altında olan belediyelerin içme suyu, atık su, katı
atık ve benzeri kentsel altyapı tesislerinin finansmanıyla,
köyler ve nüfusu 100 bine kadar olan belediyelerin projelendirme hizmetlerinin
finansmanına hibe şeklinde katkı sağlanması
öngörülmektedir.
Plan ve Bütçe Komisyonu alt komisyonda ve diğer komisyon
çalışmalarında özellikle küçük belediyeleri koruyacak,
onların hibelerden destek almalarını sağlayacak
düzenlemeler gerçekleştirdik.
Tasarıyla, Millî Eğitim Bakanlığına
bağlı aynı yerde bulunan okulların kampus şeklinde
yönetime kavuşturulmasını sağlamak ve il
sınırları içerisinde bulunan bir ve birden fazla okula aile
birliği veya kampus yönetiminin işletildiği yerler için, gerekli
olan hâllerde millî eğitim müdürlüklerinin ihale işlemlerine yetkili
olmasını temin etmek üzere yasal değişiklik
yapılmıştır.
Üniversite öğrencilerimizin almış olduğu
burslarla ilgili de keza önemli bir yapılandırmaya gidiyoruz.
Böylece, bursları geri ödeyemeyen, ödeme zorluğu içerisinde olan
öğrencilerimizin borçlarının yapılandırılarak
bunların ödenmesine imkân getiriyoruz. Biraz evvel de ifade etmiş
olduğum gibi, tasarı, çok sayıda personelle ilgili düzenlemeyi,
bunun yanı sıra ekonomimizin içinden geçmekte olduğumuz kriz
ortamının şartlarını ülkemiz lehine düzenleyen,
geliştiren birtakım maddeleri ihtiva etmektedir. Tasarıya Genel
Kurul aşamasında katkı sağlayacak olan tüm milletvekili
arkadaşlarıma ayrıca teşekkür ediyorum.
Tasarının hayırlı, uğurlu
olmasını temenni ediyorum, hayırlı günler diliyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şahsı adına Balıkesir Milletvekili Sayın
Ali Osman Sali? Yok.
Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu? Yok.
Sayın Harun Öztürk, buyurun efendim.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz 410 sıra sayılı
Kanun Tasarısının geneli üzerinde kişisel görüşlerimi
açıklamak üzere söz aldım. Bilindiği üzere, 5510
sayılı Kanun kapsamına geçecekleri tarihe kadar memurlarla
yeşil kartlıların ve ilgili mevzuatında yeşil
kartlılar gibi sağlık hizmetinden yararlanacakları
belirtilenlerin tedavi giderleri 2009 Merkezî Yönetim Bütçe Kanununda
belirlenen esas ve usullere göre yapılmaktaydı. Bu maddeyle söz
konusu hükümler bazı ilavelerle 178 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameye taşınmaktadır. Öncelikle bu geçici düzenlemenin 178
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede değil, ilgili kanun olan 5510
sayılı Kanunda yer almasının yasa yapma tekniğine
daha uygun olacağını belirtmek isteriz.
Değerli milletvekilleri, tasarıyla hastalardan
alınacak katılım payının miktarının
belirlenmesinde devletin mali kaynaklarının yeterliliğinin ölçüt
olarak dikkate alınacağı hükme bağlanmaktadır.
Anayasamızın 65inci maddesinde yer alan Devlet, sosyal ve ekonomik
alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarına
uygun öncelikleri gözeterek malî kaynaklarının yeterliliği
ölçüsünde yerine getirir. hükmüne dayanılarak, hastaların
katılım paylarının artırılabileceği
savunulmaktadır.
Değerli milletvekilleri, Anayasamızın söz konusu
hükmü gerekçe gösterilerek ve sosyal devlet ilkesi tümüyle göz ardı
edilerek, hastaların ödeyecekleri katılım payının
istenildiği şekilde artırılabileceğini düşünmek
doğru değildir çünkü bu düşünce bizi Anayasada öngörülen sosyal
devlet olgusunu rafa kaldırmaya kadar götürebilir. Anayasanın
65inci maddesinin sosyal devleti rafa kaldırmaya kadar varabilecek bir
uygulamaya izin verdiğini düşünmek mümkün değildir. Ayrıca,
sosyal güvenlikte kötü yönetimlerin neden olduğu gider fazlasını
azaltmak amacıyla katılım paylarının ölçüsüz biçimde
artırılabileceğini düşünmek, prime dayalı genel
sağlık sigortası mantığıyla da
bağdaşmamaktadır.
Değerli milletvekilleri, tasarıda, ayakta tedavilerde
Maliye Bakanlığına verilen 2 lira tutarındaki
katılım payını yarıya indirme yetkisi
kaldırılmakta, 5 katına kadar artırma yetkisi de 10 katına
çıkarılmaktadır. Ayrıca 2 lira tutarındaki
katılım payı her yıl Vergi Usul Kanununda öngörülen
yeniden değerleme oranında artırılacağı için 10
katına kadar artırma yetkisi de 2 liranın
artırılmış tutarlarına uygulanacaktır.
Vücut içine yerleştirilen protez ve ortezlerden
katılım payı alınmaması şeklindeki
değişiklik olumlu değerlendirilmektedir. Buna
karşılık, protez ve ortezler için ödenecek katılım
payının asgari ücretin yüzde 75ini geçemeyeceğine dair
kuralın nasıl uygulanacağının açık
olmadığını belirtmeliyiz. Maddede geçen asgari ücret brüt
mü yoksa net mi olarak dikkate alınacaktır? On altı
yaşından büyükler için mi yoksa küçükler için mi belirlenen asgari
ücret esas alınacaktır? Kıyaslamada günlük asgari ücret mi yoksa
aylık asgari ücret mi göz önünde bulundurulacaktır? Tasarıda
öngörülen asgari ücretin yüzde 75i her bir tedavi için ödenen
katılım payı ile mi yoksa yılda ödenecek toplam
katılım paylarıyla mı kıyaslanacaktır? Bütün bu
soruların cevabı maddede verilmemektedir. Uygulamacılar bu soruları
yorumla çözmeye çalışırken ya birçok ihtilafın
doğmasına neden olacaklar ya da yeni yasal düzenlemelere ihtiyaç
duyulacaktır. Bütün bu sorunların geleceğe taşınmadan
tasarının yasalaşması aşamasında giderilmesi
gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, yatarak tedavilerde sunulan
hizmetlerin bedelinin yüzde 1ine kadar katılım payı
uygulaması ilk kez getirilmektedir. Yatarak tedavinin her birinde ödenecek
katılım payının tutarına asgari ücretin dörtte 1i
şeklinde bir tavan getirilmektedir. Sayın Maliye Bakanı
Komisyonda bu uygulamanın hastaların kendileri için yapılan
tedavi giderlerini denetleyebilmeleri için getirildiğini ifade
etmiştir. Amaç, hastaların kendileri için yapılan harcama
tutarlarını denetlemeleri ve bu yolla otokontrol sağlanması
ise bu, hastadan hiçbir katkı payı alınmadan yapılan
giderleri gösterir bir belgenin hastaya verilmesi suretiyle de
sağlanabilirdi. Bu nedenle, Sayın Bakanın yataklı
tedavilerde yüzde 1 oranında katılım payı
alınması konusundaki gerekçesini kabul etmek mümkün değildir.
Değerli milletvekilleri, bu ve benzeri uygulamalar
çalışanların sağlıklı iken prim ödedikleri bir
sistemde hastalıklarında para ödeyerek yararlanmaları sonucunu
doğuracaktır. Katılım payı adı altındaki bu
uygulamalar, tekrar ediyorum, hem genel sağlık sigortası
mantığıyla hem de sosyal devlet anlayışıyla
bağdaşmamaktadır.
Yeşil kartlılarla, mevzuatında yeşil
kartlılar gibi tedavi hizmetinden yararlanacak olanlara düzenleme ile
Önce katılım payını öde, sonra Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Fonundan talep et. denilmesi,
onları sağlık hizmeti talep etmekten de alıkoyacaktır.
Katılım paylarının kamu kurumu niteliği
bulunmayan eczaneler aracılığıyla tahsiline yönelik
düzenleme de bir kamu görevinin özel kuruluşlara terk edilmesi
anlamına geleceğinden kabul edilemez. Zira kamu görevi verilen bir
eczane katılım payını tahsil ettikten sonra sosyal güvenlik
kurumuna aktarmaz ise kamu görevlileri gibi mi ceza görecek,
soruşturmaları nasıl yapılacak gibi birçok sorunu da
beraberinde getirecektir. Bu uygulama, geçmişte vergilerin mültezim
usulüyle toplanmasına benzer bir uygulamaya yol açacaktır. Eczaneler
bu iş için ileride ek ücret talep edebilecekleri gibi üstlendikleri
görevin karşılığını, sundukları hizmetin
bedelini bir şekilde yine kamuya yansıtabileceklerdir.
Değerli milletvekilleri, diğer maddelerle ilgili olarak
vermiş olduğumuz önergeler umarım iktidarın engelleyici
önergeleriyle işleme girmekten alıkonulmaz ve o maddelerle ilgili
olarak da, biz de Demokratik Sol Parti olarak tasarıyla ilgili görüşlerimizi
ifade etmek fırsatı buluruz diyorum ve yüce heyetinizi tekrar
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
Şahsı adına Sayın Kamer Genç.
Buyurun Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 410 sıra sayılı Bütçe Kanunlarında Yer
Alan Bazı Hükümlerin İlgili Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelere
Eklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının
tümü üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, tabii o kadar acayip kanunlar
getiriliyor ki ne başı belli, ne sonu belli; hele bir de temel kanun
kabul etmişler, elli tane kanunda değişiklik yapılan
kanunlar getiriliyor; efendim, yandaş birtakım bürokratlara fazla
ödemeler yapılmış, onlara af getiriliyor, yani bir kanun
tekniğinde olmaması gereken kanunlar getiriliyor.
Şimdi, bir Varlık Vergisi Kanunu çıkardı bu
Hükûmet, 5811 sayılı Kanun. Ali Türkan diye birisi çıktı
ortaya Ben, Tayyip Beyin de arkadaşıyım, Abdullah Gülün de
arkadaşıyım. dedi, 5,5 katrilyon lira Türkiyeye
getireceğim. dedi. Gitti, Cumhuriyet Vergi Dairesine beyanda bulundu
bunu, 110 milyon lira da vergi tahakkuk etti. Şimdi soruyorum Sayın
Bakan: Bunun süresini uzatıyorsunuz. Bu varlık barışı
vergisinin süresini sırf Ali Türkan için mi uzatıyorsunuz? Bu Ali
Türkan bu 5,5 katrilyon liralık servetini getirdi Türkiyeye ve Cumhuriyet
Vergi Dairesinde de buna 110 milyon liralık da vergi tahakkuk etti.
Şimdi, bunu süresinde ödemediğine göre, 6183 sayılı Kanuna
göre tahsil edecek misiniz, etmeyecek misiniz?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Edilecek, edilecek.
Rahat ol.
KAMER GENÇ (Devamla) Tabii karşımızda susan bir
Hükûmet var, Komisyon var. Burada, siz yine susun ama biz yine de millete
söyleyeceğimizi söyleyelim. Zaten millet de dinliyor bizi.
Şimdi, getirilen kanunla, düzenleyici ve denetleyici
kurumlarda görev yapan birtakım kamu personellerinin, işte, yurt
dışı, yurt içi gezilerinde aldığı fazla
paraları affediyorsunuz. Bu paralar kim tarafından zimmet
bulunmuş? Sayıştay ve Danıştay. Danıştay
kararları var. Diyor ki
Arkadaş, sen Harcırah Kanununa
aykırı bir uygulama yapamazsın. diyorsunuz ve buna göre bunlara
af getiriyorsunuz. Peki, ne kadar para affediyorsunuz? Niye getiriyorsunuz af?
Yani, bu memlekette hukuk denilen bir müessese varsa, hukuk devleti iseniz,
Danıştayın ve Sayıştayın verdiği
kararları, mahkeme kararlarını kanunlarla yok saymak mümkün
müdür sayın milletvekilleri?
Yine, il genel meclisi üyelerine ve kaymakamlara bu il genel
meclisi üyelerine nezaret etmesi sebebiyle birtakım fazla ödemeler
yapılmış. Yine getirdiğiniz bir maddeyle bunu
affediyorsunuz. Ya, sizin işiniz gücünüz suçluları affetmek mi?
Memleketin parasını zimmetine geçirenleri affetmek mi? Siz ne biçim
Maliye Bakanısınız, ne biçim kurumsunuz? Geçmişte, bir
araştırın bakalım, bugüne kadar bu devletin bir
kuruşunun, kör kuruşunun hesabı sorulduğu hâlde siz boyuna
millete devletin parasını şey ediyorsunuz. Ne
yaptınız, devleti nereye getirdiniz?
Bakın, siz ilk defa 2002 yılında iktidara
geldiğiniz zaman iç borç 91 milyar dolar, dış borç 129 milyar
dolar. Şimdi fazla da uzatmayayım. Şu anda, ülke toplamında
2002de 221 milyar dolar dış borç vardı, 2008de 471 milyar
dolar iç ve dış borç vardı.
ALİ İHSAN MERDANOĞLU (Diyarbakır)
Karıştır, karıştır!
KAMER GENÇ (Devamla) Ne karıştır? Sen evvela
kendine karış. Senin bu konulara aklın ermez.
Onun için, şimdi bu kanunla 70 trilyon da borçlanma
getiriyorsunuz. E, iç ve dış borçlarda aşağı
yukarı sizin devri Hükûmetiniz zamanında 300 milyar doların
üzerinde artış oluyor. Ne yaptınız bu 300 milyar dolar
artışı sağladınız da? Allah rızası için
bir işsize iş bulmak için bir fabrika mı açtınız, bir
üretimi artırmak için bir fabrika mı açtınız, ne
yaptınız? İşiniz gücünüz vergi muafiyeti.
Şimdi, dün burada Avrupa Birliği Genel Sekreterliği
kanunu geçti. Çok büyük imtiyazlar getirmişsiniz ve her birisine, oradaki
teşkilatlara 8-10 milyar lira maaş verecek şekilde istisnai
memuriyetler gibi memuriyet getirdiniz. O kadar gülünç bir duruma düştü ki
burada AKP Grubu ve Hükûmet, orada Avrupa Birliği Genel
Sekreterliğine atanmak için kanunda kırk beş yaş
getirmişlerdi, sonra da burada AKP Grup Başkan Vekili bu kırk beş
yaşı elliye çevirdi. Sormak istiyorum, eskiden siz çoluk
çocuğunuza iş bulmak istiyordunuz, şimdi herhâlde babanıza
iş bulmak için kanunlarda değişiklik yapıyorsunuz. Sormak
istiyorum, acaba hangi milletvekilinin karısı veyahut da kocası
veya babası elli yaşında da bu Avrupa Birliği Genel
Sekreterliğinin değiştirilen bu statüsüne göre 7-8 milyar
lirayla Genel Sekreterliğe atanacak? Ya, sayın milletvekilleri, bu
memleketle bu kadar alay edilmez. Bu memlekette insanlar bu kadar açken,
yoksulken, işsizken, insanlar intihar ederken AKPnin işi gücü,
kendilerine, yandaşlarına büyük devlet kaynaklarını
aktarmak, ondan sonra da milletle alay etmek.
Ben şimdi bir teklifte bulunuyorum: Şimdi, Tayyip Bey
geçen gün 5 aile efradıyla beraber villalara geçti, konaklara. Meclisçe
bir araştırmasını yapalım, Tayyip Bey ve ailesinin
neye ihtiyacı varsa arkadaşlar, bir para toplayalım, verelim
kendilerine, yani ne yapılabiliyorsa hepsini verelim de bir defa, ondan
sonra devlet bütçesi bunların kontrolünden, istismarından
çıksın.
Yine getirmişler bu kanunda bir madde. Efendim,
Başbakanlığa ithal edilecek araçlar on yıl kadar gümrük
vergisinden muaf. Yani bunun ne anlamı var, ben anlamıyorum.
Şimdi, buralarda birtakım araçları gümrük vergisinden, ÖTVden,
KDVden istisna ederek ithal edecekler herhâlde, getirecekler, el altından
birtakım yandaşlarına satacaklar. Bunun başka bir
anlamı yok. Yani onun için, bir devlet bu kadar gerçekten hile ile
yönetilmez, devlet bu kadar tahrip edilmez. Zaten bir devletin ekonomisi tahrip
edilmedikten sonra o devleti yıkamazsınız. Burada hedef, devletin
ekonomisini tahrip etmek ve ona göre sonuca ulaşmak. Böyle kanunlar
getirilebilir mi? Yani bu getirilen kanunlarla ülkenin hangi ciddi sorununa
çözüm buluyorsunuz?
Bir defa, Hükûmet olarak yılbaşında
yaptığınız bütçe iflas etmiştir. İflas
ettiğine göre, ey Hükûmet sen hangi yüzle burada oturuyorsun? Eğer
bir hükûmetin bütçesi iflas etmişse o hükûmet orada oturamaz, onun istifa
etmesi lazım. Yerine hiç olmazsa -yine aynı- kendi içinizden bir
hükûmet çıkarın. Belki yeni gelen insanlarda yeni bir ruh olur, yeni
bir şevkle, memleket sevgisiyle birtakım meseleleri halletmeye
çalışır ama bunlar yok, her gün istisna, her gün muafiyet, her
gün devletin parasını cebine indirenlere af
Yani, böyle, devleti
nereye götürüyorsunuz? Yani bu devletin ekonomik kaynaklarını bu
kadar zayıflata zayıflata nasıl bir sonuç elde edeceğinize
ben hayret ediyorum!
Yani getirdiğiniz kanunların manasını da
bilmiyorsunuz. Yani, işte, getirdiğiniz kanunun 48inci maddesiyle
4925 sayılı Kanunun 31inci maddesini kaldırıyorsunuz.
Diyorsunuz ki: Karayolu taşımacılığında
vatandaşa verilen yetki belgesinde eğer sonradan bir hata varsa -bu
mevcut 31inci madde- ilgili idare buna tebligat yapacak, Arkadaş, senin
bu belgen eksiktir. Eksik belgeni getir, tamamla, ben sana bu yetki belgeni
vereyim. diyecek.
Yani aslında bu yetki belgesini verirken de çok az para
almıyorsunuz. Mesela, yurt içi ticari eşya
taşımacılığında kullanılan kamyonların
aldığı K-1den 12 milyar 942 milyon para alıyorsunuz. Ondan
sonra, kendi işgaliyle ilgili yurt içi eşya
taşımacılığında kamyondan K-2 belgesi için 6
milyar 471 milyon lira para alıyorsunuz.
Şimdi, vatandaşın bu kadar para ödeyerek
aldığı K-1, K-2 belgelerinin olabilir bir yerinde bir hata var.
Mevcut 31inci maddeyle diyor ki: Efendim, bunda bir hata varsa ben tebligat
yapacağım sana. Sen bunu getir, o eksiklikleri gider, senin belgeni
yenileyeyim.
Şimdi ne yapıyorsunuz? Getirdiğiniz bu şeyle
belgesini iptal ediyorsunuz ve bu kadar da para almışsınız.
Şimdi, bu arada tabii bir şey de, geçen gün yine bir
kanun yine müzakere edilirken bu yurt dışı
taşımacılığında kullanılan tırlara
verilen mazotun 550 litresine, bazı hâllerde 400 litresine
Eskiden yurt
dışı taşımacılığı yapan kamyon,
tır, çekicilerin aldıkları motorin ÖTV ve KDVden tümüyle
istisnaydı ama sonra getirilen bir tasarıyla burada bunun
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Genç, konuşmanızı
tamamlayınız.
KAMER GENÇ (Devamla) Ben de hayret ettim. Kamyoncu
esnafının, kamyoncunun lehine verdiğimiz bu önergenin kabul
edilmesi bence isabetliydi. Buna rağmen bazı arkadaşlar, bizim
bu önergemizin isabetli olmadığını burada söylediler.
Tabii, diliyoruz ki
Yani, herkesin bu kanunları buraya inceleyerek
gelmesi lazım ama maalesef incelenmiyor.
Yine, bu getirdiğiniz 68inci maddeyle Vücut
dışı protez ve ortezler için hastadan katkı payı
alınacak. diyorsunuz ama vücut içine yerleştirilen protez ve ortezler
için katılım payı alacak mısınız, almayacak
mısınız? Yani, onu da burada belirtmemiz lazım,
belirtmediğiniz takdirde ne oluyor? Bunlarda uygulamada herkes kendine
göre uygulama yapıyor. Yine, hastanelerde tıp fakültelerine borçlu
olan hastaların işte belli bir parasını ödeme
şartıyla borçlarını affediyorsunuz ama vakıf
hastanelerini niye bundan istisna ediyorsunuz? Çünkü, vakıf hastanelerinin
büyük bir kısmı cemaatlerin. E, tabii siz cemaatlerin aleyhine olan
bir teklif getirir misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Genç.
Soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.
Sayın Genç, soru soracak mısınız? Bekliyorum
sizi.
KAMER GENÇ (Tunceli) Evet, sorayım, yerime geçeyim de.
Çünkü bunları sormakta fayda var..
BAŞKAN Buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Bu Ali Türkan 5,5 katrilyon lira
getirmiş, Cumhuriyet Vergi Dairesine beyan etmiş ve 110 milyon lira
da vergi tahakkuk etmiş. Şimdi, bu kişi ne parayı getirdi
herhâlde ne de vergiyi ödüyor ama her yerde Ben Abdullah Beyle Tayyip Beyin
arkadaşıyım
yani bu gazetelerde şey etti. Hürriyet
Gazetesinin hatta 23/4/2009 tarihli Şükrü Kızılotun makalesine
bakarsanız, bu geçiyor.
Şimdi, sormak istediğim şu: Bu 5811
sayılı Kanunu sırf bu Ali Bey için mi uzatıyorsunuz? Ali
Bey bu vergiyi verecek mi vermeyecek mi? Bu parayı getirecek mi
getirmeyecek mi? Birinci husus bu.
İkincisi: Bu düzenleyici kurumlarda çalışan
teftiş elemanlarına bu kanunla getirdiğiniz bir af var. Burada
devlet ne kadar alacağından vazgeçiyor? Onu öğrenmek istiyorum.
Evet, sonra başka maddelerde de ayrıca
soracağım efendim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Bakan, Üçüncü Yasama Yılının son gününde
getirilen bu torba yasada gönül istiyordu ki şu ana kadar çözülmesi
gereken acil bazı konular yer alsın. Soracağım sorular bu
kapsamda, burada göremediğim konularla ilgilidir.
Birincisi: Emeklilerin ve dar gelirlilerin durumlarının
iyileştirilmesine yönelik herhangi bir düzenleme bu tasarıda yer
almakta mıdır? Yer almaktaysa ne gibi iyileştirmeler
getirilmiştir?
İkincisi: Üniversitelerimizde görev yapan genel sekreter
yardımcıları, daire başkanları ve hukuk
müşavirlerinin eş değerlerine göre ek göstergeleri eksiktir. Bu
düzeltilebilecek midir?
Yine, yardımcı doçentlerin emeklilik haklarının
1inci derecenin 4üncü kademesine indirilmesine yönelik bir düzenleme yer
almakta mıdır? Yoksa bir önergeyle dâhil edilebilir mi?
Bir diğer konu: İlköğretim müfettişlerinin
özlük haklarının iyileştirilmesine yönelik bir ek gösterge
düzenlemesi yapılabilir mi?
Son sorum da: Basında bugün ve dün çıkan haberlere göre,
Sayın Millî Eğitim Bakanı, sözleşmeli öğretmenlere
kadro verileceğini söylemiştir. Bununla ilgili düzenleme var mı?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Bakanım.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Teşekkür ediyorum değerli arkadaşlar.
Şimdi, Sayın Gençin sorusundan başlayayım.
Adı geçen şahsa ilişkin herhangi bir düzenleme söz konusu
değildir yani bu yasanın amacı tabii ki ekonomimize gerek
dışarıdan gerek içeriden kaynak kazandırma
amaçlıdır. Tabii, Ali Türkanla ilgili olarak, beyan ettiği
tutarı bir ay içerisinde ülkeye getirmediği için kendisi
yararlanamıyor, dolayısıyla bu yasanın uzatılma
sebebinin bahsi geçen şahısla hiçbir ilgisi yoktur. Kanunda öngörülen
amaca yönelik olarak bir uzatma söz konusudur. Bu şahsa ilişkin de
Gelir İdaresinin bir incelemesi söz konusudur. İnceleme sonucunu
tabii şimdiden benim öngörmem mümkün değil ama dediğim gibi daha
önce beyanda bulunup beyanın gereğini yerine getirmeyenler
hakkında bir inceleme söz konusudur ve dediğim gibi gerek bu tahakkuk
edilen vergiyi ödemediği için gerekse ilgili matraha konu parayı
Türkiyeye getirmediği için, zaten bir ay içerisinde bu yükümlülüğü
yerine getirmediği için de bundan sonra yapılacak uzatmadan da
yararlanmaması söz konusudur. Onun için, o konuda en ufak bir
şüpheniz olmasın.
Şimdi, siz konuşmanızı da yaparken dediniz ki:
Bu nasıl Maliye Bakanı? İşte, burada yapılan
birtakım hataları düzeltmeye yönelik düzenlemeleri
Değerli
arkadaşlar, ben bir ilke olarak şunu söyleyeyim, Plan ve Bütçede de
defalarca tekrarladım: Bu türden torba yasaları ben de doğru
bulmuyorum ve bu torba yasaları
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Bakan mikrofona konuşsun da
pek anlamıyorum.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Değerli arkadaşlar, bu türden torba yasalar maalesef birtakım
ihtiyaçları karşılamak üzere geliyor. Ben de ilke olarak bundan
sonra bu türden torba yasaların gelmemesi için azami özen
göstereceğimi Plan ve Bütçe Komisyonunda da defalarca tekrarladım. Bazı
düzenlemelerin tabii ki Plan ve Bütçe Komisyonunda, önemli bir kısmı
o dönemde gündeme geldi ve sizin de yani en azından şikâyet
ettiğiniz bazı düzenlemeleri ben de tam olarak makul görmediğimi
de söyledim orada.
Şimdi, bu düzenleyici, denetleyici kuruluşlara
ilişkin, orada, geçmişte yapılan fazla ödemelere veya
yanlış ödemelere ilişkin bir af söz konusu fakat o da Maliye
Bakanlığından görüş alındıktan sonra
yapılmış ödemelerdir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ama kararlar var, Danıştay
kararı var, Sayıştay kararı var Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Sayın Genç, bakın, Plan Bütçe Komisyonunda bu konular epey
tartışıldı, konuşuldu ve ben özellikle bu
düzenlemeleri kendim de getirmedim. Yani bunu bilmenizi istiyorum fakat bu
düzenlemelerin çoğu yapılan birtakım hatalı uygulamalardan
dolayıdır. Yani bu parayı alan şahısların
hatasından değil, belki ilgili kurumun veya başka bir kurumun
verdiği görüş doğrultusunda yapılan ödemelerdir.
Dolayısıyla, tabii ki bu sıkıntıların
giderilmesine yönelik bu türden düzenlemeler var, gönül ister ki bu türden
düzenlemeler olmasın ama -dediğim gibi- bu türden düzenlemelerde
miktarlar da aslında çok yüksek rakamlar değil. Benim bildiğim
şöyle: Yani Düzenleyici ve denetleyici kurumların
harcırahına getirilen af tutarı ne kadardır? diye
sordunuz. Tüm düzenleyici ve denetleyici kurumlar açısından
baktığınız zaman 3,5 milyon liralık bir borcun
takibinden vazgeçilmektedir. Toplamda 3,5 milyon lira ve bu sadece bir düzenleyici,
denetleyici kuruma ait değildir. Ben, Komisyonda bunun bütün
detaylarını verdim. Birçok kurumumuzda bu türden ödemeler
yapılmıştır. Bazıları için de -dediğim gibi-
Bakanlığımızdan daha önce görüş
alınmıştır. Onun için, bunu düzenliyoruz.
İkinci konuya gelince: Bu torba yasasında tabii ki
birtakım uygulamada karşımıza çıkan sorunları
gidermeye yönelik düzenlemeler söz konusudur ama üniversitelerde görev yapan
bazı yöneticilerimize yönelik düzenleme veya emeklilerimize, dar
gelirlilerimize yönelik düzenlemeler, tabii ki bunlar, daha çok, özü itibarıyla
özlük haklarına ilişkin düzenlemelerdir ve ben mümkün olduğunca
bu türden ilgisiz kanunlarda özlük haklarıyla ilgili düzenlemeleri
doğru bulmadığımı Plan ve Bütçe Komisyonunun ilk
toplantısında söyledim ve bundan sonra da mümkün olduğunca özlük
haklarına ilişkin düzenlemelerin ilgili teşkilat
kanunlarında yapılmasını daha doğru bulduğumu da
buradan söylemek istiyorum çünkü
KAMER GENÇ (Tunceli) Ama, siz Bakansınız, uygun
görmüyorsanız kanunu reddedelim.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Sayın Genç, şimdi, dediğim gibi, burada yapılan
düzenlemeler bir ihtiyaçtan kaynaklanıyor ve bu sadece -dediğim gibi-
belli bir amaca yönelik değil, burada çok yönlü düzenlemeler söz konusudur
ve torba yasaların doğası da budur. İdeal olan,
aslında Meclisimizin daha etkin bir şekilde çalışması,
İç Tüzüke yönelik reformun yapılması ve bu çerçevede, bu türden
yasal düzenlemelere olan ihtiyacın azaltılmasıdır, ideal
olan budur. Ama, bugün itibarıyla ve bundan önce de bu türden düzenlemeler
yapılmıştır. Dediğim gibi, özlük haklarına
ilişkin, personele ilişkin, gerek ücrete ilişkin düzenlemeleri
ilgili kanunlarda yapmamız çok daha doğru olur. O zaman,
hesabını kitabını yapmış oluruz, bütçeye ne
getiriyor, ne götürüyor, onun çalışmasını
yapabileceğiz ve o çerçevede yapmaya çalışacağız.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
KAMER GENÇ (Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamam Sayın Genç.
Sayın Işıkın kısa bir
açıklaması olacak galiba.
Buyurun.
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkanım, son
sorum yarım kaldığı için onu da iletmek istiyorum.
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın efendim.
ALİM IŞIK (Kütahya) Millî Eğitim Bakanı
Sayın Çubukçunun, sözleşmeli kadroda bulunan öğretmenlerin
daimî kadroya geçirileceğine yönelik bir açıklamasının
olduğu basında yer aldı. Hükûmetimizin Maliye Bakanı ve
Hükûmetin yetkilisi olarak kendisine soruyorum: Bu beyan doğru mudur?
Doğruysa bu öğretmenlerin daimî kadroya geçirilmesi işlemi ne
zaman tamamlanabilecektir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Henüz bana bu türden bir çalışmaya ilişkin gelen bir bilgi yok
yani bir tasarı çalışması olursa mutlaka tabii ki bizden de
görüş isterler. Henüz Maliye Bakanlığından, bizden bu
konuda bir görüş istenmiş değildir.
BAŞKAN Tamam mı Sayın Bakanım?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, tasarının tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.53
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.09
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yaşar
TÜZÜN (Bilecik), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 110uncu Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
410 sıra sayılı Kanun Tasarısının
maddelerine geçilmesinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi, tekrar maddelere geçilmesini oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir,
karar yeter sayısı vardır.
Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Birinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz. Birinci
bölüm 1 ile 25inci maddeleri kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi.
Buyurun efendim.
CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının
birinci bölümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
görüşlerimi ifade etmeden önce sizi saygıyla selamlıyorum.
Bundan önce, biraz önce yani bu tasarı görüşmelerine
başlamadan önce sonuçlandırdığımız
Sayıştay başkan ve üyeliği seçimine ilişkin olarak
kısa bir görüş ifade etmek istiyorum. Seçilen Başkana ve üyelere
görevlerinde başarılar diliyorum.
Ancak bu seçimin, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunca
yapılacak bu seçimin öncesinde Sayıştay Genel Kurulu
tarafından yapılması gereken seçim
yapılmamıştır ve Sayıştay tarihinde ilk kez
Sayıştay Genel Kurulu, kendisine başvuran aday adayları
arasında Parlamentoya bildirilmek üzere yapması gereken ön elemeyi
yapmamıştır. Yasaya göre otuz iş günü içerisinde
yapılmayan seçim sonucunda, bu görevi, seçim görevini doğrudan
Türkiye Büyük Millet Meclisi yapmaktadır. Önce Plan ve Bütçe Komisyonunda,
daha sonra da Genel Kurulda gerçekleştirilen bu seçim anılan yasa
hükmü çerçevesinde olmuştur.
Sayıştay Genel Kurulunun bu seçimi yapmamış,
gerçekleştirmemiş olmasının teknik hiçbir nedeni
bulunmamaktadır. Sayıştay Genel Kurulunun bir kısım
üyeleri o seçime, o toplantıya katılmamak suretiyle seçimin
Parlamentoya bırakılmasının yolunu
açmışlardır. Böylece Sayıştay tarihinde ilk kez bir
seçime bir gölge düşmüştür, bir siyasi gölge düşmüştür. Bir
kısım Sayıştay mensupları, maalesef,
Sayıştayı hançerlemiştir, Sayıştayı görev
yapamaz bir konuma sokmuştur. Bu seçim o açıdan çok hayırla yâd
edeceğimiz bir seçim olmamıştır. Tekrar ediyorum: Burada
görev alan arkadaşlarla ilgili herhangi bir olumsuz değerlendirmede
bulunmuyorum. Görev alan arkadaşlar içerisinde
tanıdığım, bildiğim çok değerli arkadaşlarımız
vardır ama Sayıştay Genel Kurulu kendisine düşen yasal
görevi maalesef yerine getirmemiştir. Yine de Sayıştay seçimi
sonucunda görev alan arkadaşlara başarılar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, tasarı esas olarak Bütçe
Kanununda yer alan bazı hükümlerin ilgili kanunlarına
taşınması yönündeki bir temel amaçtan hareket ediyorsa da bir
torba yasa tasarısı niteliğindedir, birçok konuyu, birçok kanunu
ilgilendiren düzenleme burada yer almaktadır. Bütçeyi ilgilendiren madde
sayısı 50 madde içersinde sadece 10 tanedir. Gerçek anlamda bütçeyi,
içinde bulunduğumuz krizi, finansal krizi ilgilendiren veya onunla
ilişkilendirebileceğimiz madde sayısı ise sadece 1 tanedir.
O da Bütçe Kanununda yer alan borçlanma yetkisinin artırılmasına
ilişkin, 5 kata yükseltilmesine ilişkin bir düzenlemedir.
Küresel krizin başlamasından bu yana yaklaşık
iki yıllık bir süre geçmiştir. 2007 Temmuzunda bu krizin Amerika
Birleşik Devletlerinde uç vermeye başladığını
düşünürsek iki yıla yakın bir süre geçmiştir. Yine küresel
krizin Avrupa Birliği üyesi ülkelere ve gelişmekte olan ülkelere
sıçramasının üzerinden ve gelişmekte olan ülkeleri, bu
bağlamda Türkiyeyi de etkilemesinin üzerinden, etkilemeye
başlamasının üzerinden de yaklaşık dokuz aylık
bir süre geçmiştir. Bu süre içerisinde hemen hemen bütün ekonomiler
ekonomiyle ilgili düşen talebi tekrar canlandırabilmek amacıyla
Canlandırma veya diğer adıyla Mali gevşeme paketlerini
uygulamaya koymuşlar ve bunun sonucunda bu paketlerin bütçe dengeleri ve
mali dengeler üzerinde yaratacağı olumsuz etkilerin nasıl
giderileceği konusunda da kamuoylarına, dünyaya güven veren bir
programı, mali programlarını
açıklamışlardır.
Türkiye bu sürede ne yapmıştır? Bölük pörçük
birtakım düzenlemeler şüphesiz yapılıyor ama güven veren
bir ekonomik programı Türkiye henüz açıklamış
değildir. Hâlâ biz ekonomiyi canlandırmaya yönelik olarak
birtakım paketleri açıklıyoruz. Teşvik paketi bunlardan bir
tanesidir.
Böyle bir süreçte, yine Türkiye bütçesi olmayan bir ülke
konumundadır. Evet, şeklen bir bütçe var ama bu bütçenin hiçbir
rakamı bugün yaşadığımız krizle, krizin
sonuçlarıyla ilgili değildir, bütçe krizi kavrayabilecek bir durumda
değildir. Türkiye'nin acilen bir bütçeye ihtiyacı vardır. Bütçede
hâlen büyüme yüzde 4 oranında gözükmektedir. Daha sonra, nisan ayı
içerisinde Hükûmet tarafından açıklanan katılım öncesi
programda büyüme - yüzde 3,6 olarak yani küçülme olarak revize edilmişse
de buna uygun bir bütçe tasarısı veya bütçe kanununda
değişiklik yapan bir tasarı getirilmemiştir; -3,6nın
üzerinden çok sular geçti. O ortamda IMFnin açıkladığı
küçülme 5,1di. IMF bu rakamı açıkladığı zaman yerden
yere vurulmuştu.
Evvelsi gün OECD raporunu açıkladı: Türkiyede 2009
yılı için beklenen büyüme -5,9. Kısa bir süre önce de Dünya
Bankası - yüzde 5,5luk bir küçülmeyi açıklamıştı. Bu
küçülme rakamlarının art arda açıklandığı bir
süreçte Türkiye Büyük Millet Meclisi tatile giriyor ama tatile girerken daha
bütçesini revize etmiş değil. Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa
göre açıklaması gereken orta vadeli programı ve orta vadeli mali
planı da yasal süreler dolmuş ve çoktan aşılmış
olmasına rağmen hâlâ açıklamamıştır,
açıklayamamıştır.
Bu süre içerisinde Türkiye IMFyle ilişkilerini
netleştirememiştir, ne olacağı da belli değildir.
Ekonominin ilk çeyrekte beklenen küçülme oranı yüzde 12-13 düzeyindedir.
Nisan ayında sanayide meydana gelen küçülmedeki düşüş, daha
doğrusu bir önceki aya göre meydana gelen hafif toparlanma umut verici
olarak yorumlanıyor ise de mevsimlik etkilerden
arındırdığımızda bu toparlanmanın da
gerçekçi olmadığı ortaya çıkmaktadır. Şimdi
Hükûmet krize bütçe açığını büyüterek çözüm
bulmaktadır. Evet, bütçe açığı büyüyebilir. İlan
edilen vergi gelirleri hedefi 200-250 milyar TLydi. Şu anda
Şu anda
demeyeyim, katılım öncesi ekonomik programın
açıklandığı nisan ayında bunun 169,5 milyar TL olarak
gerçekleşmesi söz konusuydu, öyle tahmin yapılmıştı.
Belki, şimdi, muhtemelen bunun daha da altında bir gerçekleşme
söz konusu olabilecektir. Evet, bütçe açığı büyüyecektir ama bu
bütçe açığının ne olacağını, nereye
ulaşacağını hiç kimse bilmezse, bunun önümüzdeki
yıllarda nasıl telafi edileceği güven veren bir programla ortaya
konulmazsa biz krizden çıkamayız değerli milletvekilleri.
Şimdi, krizin ölçüsü olarak belki kura bakılıyor.
Efendim, işte, döviz kuru bir miktar sıçradı, 1.500-1.550lerde
döviz kuru istikrar buldu. denilebilir, buradan kriz ölçülmeye
çalışılabilir, Efendim, bankacılık sistemimiz
sağlam -o nedenle buradan kriz değerlendirilebilir- o kadar kötü
durumda değiliz. denilebilir ancak bunlar gerçekçi olmaz. Krizi sadece bu
iki ölçüden hareketle değerlendirmeye kalkışırsak
yanlış olur. Evet, bazı ülkeler krize sağlam
bankacılık sistemiyle girdi, o kadar sistemi etkilenmedi, bazı
ülkeler dış talep nedeniyle, büyümesi dış talebe
bağlı olmayan ekonomiler dış talebin küçülmesi nedeniyle
çok fazla etkilenmediler ama Türkiye gibi cari açığı yüksek olan
ve bu cari açığı önemli ölçüde borç yaratan işlemlerle
finanse eden ülkeler krizden çok büyük ölçüde etkilendiler. Problem
buradadır. Problem buradadır. Türkiye özellikle özel sektör
borçlanmasıyla cari açığını finanse ediyordu. Cari
açıktaki bu yükseklik Türkiye'nin krizden çok ağır bir darbe
almasına yol açtı. 2008in son çeyreğindeki küçülmenin -6,2
olması ve bunun Türkiye'nin beraber hareket ettiği veya aynı
ligde rekabet ettiği ülkeler içerisinde en yüksek daralma olarak
gerçekleşmiş olması şaşırtıcı
değil, cari açığın yüksekliğinden kaynaklanan bir küçülmedir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Hamzaçebi,
konuşmanızı tamamlayınız.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Toparlıyorum
Sayın Başkan.
2009un ilk çeyreği de böyledir. Yine en sert daralmayı
Türkiye ekonomisi yaşayacaktır, beklenti budur.
Şimdi, bu çerçevede yapılan nedir? Hükûmet, 2002 yılında
Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa bir mali kural olarak, 2001
yılı krizinin etkilerini yaşayan o zamanki Hükûmet bir mali
kural olarak bir prensip getirmişti. 4749 sayılı Kanuna göre,
bütçenin gelirleri ile giderleri arasındaki fark kadar Hükûmet
borçlanabilir. Bu farkın yüzde 5 oranında artırılması
ilgili bakanın, ikinci bir yüzde 5lik oranda artırılması
da Bakanlar Kurulunun yetkisindedir.
Şimdi, tasarı bu çok önemli mali kuralı bir kenara
atmaktadır. Hükûmet bir hesap yapmış kafasında, kabaca bir
hesap yapmış, bir bütçe açığı belirlemiş.
İlan edilen borçlanma rakamı 13,5 milyar TLydi; bütçe
açığı 10,3 ama borçlanma yetkisi 13,5 milyar TLydi. Şimdi
onu 5 katına, Bakanın ve Bakanlar Kurulunun artırım
yetkisini kullanmak suretiyle 5 katına yükseltmeyi öngörüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Bunun anlamı,
74,8 milyar TLlik bir borçlanma yetkisini Hükûmet Türkiye Büyük Millet
Meclisinden istemektedir. Mali kuralı bir kenara atıyor,
kafasında yaptığı hesabı Meclisle
paylaşmıyor, Meclisin bütçe hakkı önemli değildir. diyor.
Şimdi, bu doğru bir düzenleme değildir değerli
milletvekilleri. Türkiye'nin acilen bir programa, ekonomik programa
ihtiyacı vardır. Türkiye neden cari açığı yüksek
olduğu için çok yüksek oranda etkileniyor, cari açığı
yüksek olan başka ülkeler Türkiye kadar neden etkilenmedi? sorusunu
sorarsak, onların güven veren programları var. O nedenle, onlar Türkiye
kadar bu krizden sert bir şekilde etkilenmediler. Demek ki Türkiye'nin
hemen ekonomik programa, güven veren bir programa ihtiyacı var. IMFyle
olabilir, IMFsiz olabilir; yeter ki nasıl yürüyeceğinize herkesi
ikna edin. Bu tasarı, maalesef, bu konularda bir çözüm getirmemektedir.
Zaman izin vermediği için sözlerimi burada bitiriyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
Bölüm üzerinde başka söz talebi yok.
Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde
üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı
oylarınıza sunacağım.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.24
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.57
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yaşar
TÜZÜN (Bilecik), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 110uncu Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
410 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
1inci madde başlığını okutuyorum:
BÜTÇE KANUNLARINDA YER ALAN BAZI
HÜKÜMLERİN İLGİLİ KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERE
EKLENMESİ İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE
DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
İLİŞKİN KANUN
TASARISI
MADDE 1-
BAŞKAN Madde üzerinde dört tane önerge vardır;
önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1/691 esas sayılı Bütçe
Kanunlarında Yer Alan Bazı Hükümlerin İlgili Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelere Eklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanun Tasarısının Çerçeve 1 inci maddesi ile 1700
sayılı Dâhiliye Memurları Kanununa eklenen 2/A maddesinin
birinci fıkrasının dördüncü cümlesinde geçen iki katı
ibaresinin dört katı olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz. 25/06/2009
|
|
Bekir
Bozdağ |
Akif Gülle |
Avni Erdemir |
|
|
Yozgat |
Amasya |
Amasya |
|
|
İrfan
Gündüz |
Necat Birinci |
|
|
|
İstanbul |
İstanbul |
|
TBM Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 sıra sayılı yasa
tasarısının 1. maddesiyle değiştirilen Madde (
Kamer
Genç
Tunceli
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 Sıra Sayılı
Tasarının Çerçeve 1 inci Maddesi ile 9/6/1930 tarihli ve 1700
sayılı Dahiliye Memurları Kanununa eklenmesi öngörülen 2/A
Maddesindeki Bunun dışında mülakat ile ilgili herhangi bir
kayıt sistemi kullanılmaz cümlesinin Tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Yaşar
Ağyüz |
Kemal Demirel |
|
|
Trabzon |
Gaziantep |
Bursa |
|
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Vahap Seçer |
Mustafa Özyürek |
|
|
Malatya |
Mersin |
İstanbul |
|
|
|
Ali Koçal |
|
|
|
|
Zonguldak |
|
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bütçe Kanunlarında Yer Alan Bazı
Hükümlerin İlgili Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelere Eklenmesi ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının
çerçeve 1 inci maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Harun
Öztürk
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Öztürk, buyurun efendim.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Hükûmetin sürekli olarak yargıyla karşı
karşıya geldiğini bu maddede tekrar görüyoruz. Siz hukuka
saygı göstermezseniz, yargı da sizin gibi düşünsün isterseniz
yargıyla elbette yüz yüze gelirsiniz.
Bu maddede de Hükûmet kaymakamlık sınavlarıyla
ilgili olarak Danıştay tarafından idare aleyhine verilen
kararları etkisiz kılmayı amaçlamaktadır. Örneğin,
maddede yer alan maddede tutanak dışında herhangi bir belge ve
kayıt tutulmayacağı şeklindeki hüküm, Danıştay
kararını aşmaya yöneliktir. Komisyonda verilen önergeyle
tasarıdaki mülakatta tutanak dışında herhangi bir belge ve
kayıt tutulmaz ibaresinin mülakatta tutanak dışında
herhangi bir kayıt tutulmaz şeklinde değiştirilerek
muhafaza edilmesi, Danıştayın İçişleri
Bakanlığı aleyhine vermiş olduğu kararın her ne
pahasına olursa olsun aşılmak istendiğinin açık
kanıtıdır.
Yargı kararlarını etkisiz kılmak üzere yasama
organının yürütme ve yargı arasına bu şekilde girmesi
hem güçler ayrılığı ilkesine hem de Anayasanın
138inci maddesinin dördüncü fıkrasına aykırılık
teşkil etmektedir.
Bugüne kadar yaptığı sınavlarda
tarafsızlığı ve objektifliği
kanıtlanmış olan ÖSYM yerine, benzer sınavları yapan
kamu kurum ve kuruluşlarına da kaymakamlık sınavı
yaptırılabileceğine ilişkin olarak düzenleme
yapılmasında ısrar edilmesi, Hükûmetin niyeti konusunda bazı
tereddütlerin doğmasına yol açmaktadır.
Değerli milletvekilleri, şimdi size bu maddeyle ilgili
olarak yazdığım muhalefet şerhinden bir bölümü okumak
istiyorum: Hükümet tasarısı, ilan edilen kadronun 4 katı
adayın mülakata alınacağını öngörmekteydi. İlan
edilen kadroya karşılık bu ölçüde yüksek adayın mülakata
çağrılmasının subjektif değerlendirmelere yol
açabileceği şeklindeki eleştirilerimizi dikkate alan Komisyonun,
tasarıdaki 4 katı ibaresini 2 katı şeklinde
değiştirmiş olması olumlu değerlendirilmektedir. Ancak
Genel Kurul aşamasında yeniden 4 katı tutarına
çıkarılabileceği endişemizi de, Hükûmetin daha önceki
uygulamalarını göz önünde bulundurarak dikkatlerinize sunmak
isteriz. demişim. Şimdi, biraz önce okunan önergeleri hep birlikte
dinledik ve bu hâline getirilmeye çalışılıyor.
Değerli milletvekilleri, biraz sonra oylarınızla ne
yapacaksınız? Bizim muhalefet şerhindeki endişemizin
yerinde olduğunu göstereceksiniz. Bütün bunlar, iktidara karşı
muhalefette bir güven bunalımının ortaya çıkmasına yol
açmaktadır. Bu maddenin yasama organının önüne getirilmesinde de
Hükûmetin yargı ve bazı kurumlarla karşı karşıya
bulunduğu güven bunalımının giderilememesinin etkili
olduğu düşüncesindeyiz. İktidarın, yedinci
yılında bu güven bunalımını hâlâ giderememiş
olması büyük bir eksikliktir diyor, önergemizin kabul edileceği umuduyla
tekrar yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 Sıra Sayılı
Tasarının Çerçeve 1 inci Maddesi ile 9/6/1930 tarihli ve 1700
sayılı Dahiliye Memurları Kanununa eklenmesi öngörülen 2/A
Maddesindeki Bunun dışında mülakat ile ilgili herhangi bir
kayıt sistemi kullanılmaz cümlesinin Tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Özyürek (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Özyürek, gerekçeyi mi okutayım?
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Söz konusu cümle ile Danıştayın kamu kurumları
tarafından yapılan sözlü sınavın, idarenin takdir
yetkisinin kötüye kullanılmasını önlemek amacıyla
teknolojik imkânlardan yararlanarak sesli ve görüntülü kayıt yapılmak
suretiyle gerçekleştirilmesi yönündeki müstakar kararlarının
etkisiz kılınması amaçlanmaktadır. Bu nedenle anılan
cümlenin tasarıdan çıkarılması önerilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBM Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 sıra sayılı yasa
tasarısının 1. maddesiyle değiştirilen Madde (
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 410 sıra sayılı Yasanın 1inci maddesiyle
ilgili olarak verdiğim önerge üzerinde söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, tabii, kaymakamlar bir ülkenin
yöneticileri, devletin ilçedeki temsilcileri, hâkimler yargının
temsilcileri. Devlette eğer yargı ve yönetim objektif, dürüst,
devletin temel felsefesine sahip çıkar, hiçbir siyasi etki altında
kalmaz, şerefiyle, namusuyla, onuruyla devlette görev yaparsa o devlet
büyür. Yargı eğer hakkaniyet ölçüleri içinde, yargı
kuralları içinde, objektif kurallar içinde yargı görevini yaparsa o
devlet büyür. Ama yargı ve yöneticiler eğer siyasi erkin emrine
girerse, eğer siyasi erkin emir ve komutası doğrultusunda hizmet
ederse o devlet çökmeye mahkûm bir devlettir.
Şimdi, burada, hiçbir gerek de yok bana göre
İşte,
bir torba kanun getirmişler... Biraz önce Sayın Bakan diyor ki: Ben
torba kanuna karşıyım. Kardeşim, sen hükûmetsin ya,
karşıysan önle o zaman.
Şimdi, ne yapıyorsunuz? Kaymakamların
yazılı sınavını İçişleri
Bakanlığı bir sistem getirsin kabul etsin.
Bakın, sayın milletvekilleri, devlet devamlıdır.
Bugün siz varsınız
Bakın, cumhuriyet kurulduğundan beri
kaç tane iktidar gelmiş gitmiş. Bu size gelinceye kadar bu
iktidarlardan, biz, bu devletin organlarını kendi irademiz, kendi
düşüncemiz, kendi felsefemiz, ideolojimiz paralelinde
teşkilatlandıralım, yönlendirelim, diye bir iktidar
çıkmamış ve demişler ki: Biz bir iktidara gelmişiz,
objektif kurallar koyalım, bizden sonra gelen
Yani öyle bir sistem
getirelim ki o sistemle bu ülke rahatlığa kavuşsun, siyasi erk
olmasın, bu etki altında insanlar kalmasın. Bunların tek
hedefleri yani yöneticilerin bir kamu hizmetine alımında tek ilke
liyakat olsun, dürüstlük olsun, bilgi olsun ama ben bunu
kaldırıyorum.
Şimdi, bakın, ben bu konularda çok büyük
sıkıntı çeken bir ilin milletvekiliyim. Benim ilim Tunceli.
Tuncelide gerçekten çok sağlıklı, çok dürüst, çok zeki insanlar
yetişiyor. Benim ilimin inancı da yüzde 90 seviyesinde Alevi
inançlı insanlarımızdır. Ben insanların
inançlarına da saygı duyuyorum. Bugün de Regaip Kandili, herkesin
kandilini de kutluyorum. Şimdi, çok duymuşumdur, adam,
yazılı imtihanlarda en başlarda, ilk 10un içinde bir puan
alıyor, ilçeye gidiyor, sözlüde Sen nerelisin? Tuncelilisin. Git
kardeşim, sen giremezsin buraya. deniyor. Bunu yapan onursuz zihniyete
burada hizmet ediyorsunuz. Diyoruz ki yani ÖSM yapsın, ÖSM işte
buradaki insanların hiç olmazsa yazılıda belli bir bilgi
birikimine sahip olduğunu kanıtlasın. Bunun ölçüsü nedir?
İşte ÖSM devletin bir kurumu, objektif kurallara göre imtihanı,
yazılıyı yapsın, hiç olmazsa belli bir bilgisi olsun, belli
bir birikimi olsun. Şimdi adamı hiçbir bilgisi yokken, işte
Yani sizin devri zamanınızda hangi kıstasın kamu hizmetine
alınmada ölçü olduğunu biliyoruz zaten. Bunu zaten siz de biliyorsunuz,
her gün de bunları söylemeye gerek yok. Dolayısıyla, ÖSM yaparsa
bu imtihan objektif olur.
Peki, İçişleri Bakanı neye göre yapacak?
İşte İçişleri Bakanlığının
başında bulunan kişi
İrticaın rektörü. diye
kendisini görevden alan kişi söyledi bunu, yani işte o zamanki YÖK
Başkanı söyledi: Yahu bu irticaın rektörüydü, ben onun için
görevden aldım. dedi. Şimdi, bu zihniyette olan insanlar ülkenin
geleceğini tayin eden kaymakamları yazılı sınava tabi
tutar iken hangi ölçüler şey edebilir, hangi kıstasları
alabilir? O da kendi düşüncesine göre, hatta Türkiyeyi tabii, temel
kuruluş felsefesinden saptırmaya çalışan, dengesini bozan,
kimyasını bozan bir siyasi iktidar zihniyetini taşıyan bir
iktidar var memlekette. Şimdi böyle olunca bunların paralelinde
yazılı sorular sorulacaktır. Dolayısıyla, gelecek
yönetici Türkiye'nin hayrına değil, memleketin hayrına
değil, kişilik gelişmemiş, bilgi gelişmemiş,
objektiflik gelişmemiş, belli bir emir ve komuta içinde hareket eden
bir yönetici sınıf gibi ortaya çıkacak. Yani bu sizi niye
rahatsız ediyor arkadaşlar, ben öğrenmek istiyorum. Yani
dürüstlük bir memlekette geçerli akçe midir, değil midir? Dürüstlük
geçerli akçeyse, objektiflik geçerli akçeyse gelin bunlara göre kabul edelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim, konuşmanızı
tamamlayınız.
KAMER GENÇ (Devamla) - Yani siyasi iktidarın Her şey
benim dediğim gibi olur
Böyle bir şey olmaz sayın
milletvekilleri. Böyle bir şey olsaydı zaten şimdiye kadar bu
devlet ayakta kalmazdı. Onun için diyoruz ki: ÖSYM yapsın
bunları. Ondan sonra hiç olmazsa ilk yazılı sınavları
objektif kıstaslara göre yapan bir şey gelsin.
Şimdi Danıştay karar vermiş, diyor ki:
Arkadaş, sözlüyü yaparken
İmtihana giriyor. Bana gelen insanlar
diyor. Hâkimlik sınavı da öyle, kaymakamlık sınavı da.
Nerelisin? Tunceliliyim. O zaman git kardeşim, sana hizmet yok.
diyor. Şimdi Danıştay da diyor ki -mademki bir hukuk devleti-
Arkadaş, sen sözlüde ne sormuşsan bunu videoya alalım, kontrol
edelim. Yani Danıştaydaki insanlar veya yargıdaki insanlar vicdansız
ve memleket haini insanlar değil ki. Adam bakıyor, videoya
alıyor imtihanı, ne sormuş bu adam, ne cevap vermiş. Bunlar
niye sizi rahatsız ediyor? İlle benim. dediğiniz
Arkadaşlar, yani hak ve adaletin yok olduğu, Allah korkusunun yok
olduğu bir toplum ayakta kalamaz. Kişisel iradenin hâkim olduğu
bir toplum ayakta kalamaz. Bence getirilen bu madde Türkiyenin geleceğini
karanlığa götüren yöneticilerin oraya gelmesi için
yapılmış bir tuzaktır.
O nedenle önergemin kabulünü istiyorum efendim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1/691 esas sayılı Bütçe
Kanunlarında Yer Alan Bazı Hükümlerin ilgili Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelere Eklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısının Çerçeve 1 inci maddesi ile 1700 sayılı
Dâhiliye Memurları Kanununa eklenen 2/A maddesinin birinci
fıkrasının dördüncü cümlesinde geçen iki katı ibaresinin
dört katı olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
25/06/2009
Bekir
Bozdağ (Yozgat) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükümet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Personel alımı ile ilgili Kamu Görevlerine İlk
Defa Atanacaklar İçin Yapılacak Sınavlar Hakkında Genel
Yönetmelik gereği yazılı sınavı geçen adaylardan
mülakata, alınması planlanan kadro sayısının 20
katına kadar aday çağrılabilmesine imkân verilmektedir. Kaymakam
adayı alımı ile ilgili olarak düzenlenmekte olan bu maddede,
yazılı sınavda başarılı olanlar arasından,
kaymakamlık mesleğinin gerektirdiği genel görünümü düzgün,
temsil kabiliyet yüksek, ifade yeteneği kuvvetli adaylar seçebilmek
amacıyla mülakata çağrılacak sayının,
alınması planlanan kadro sayısının dört katı
olarak belirlenmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 Sıra Sayılı
Tasarının Çerçeve 3 üncü Maddesi ile 1700 sayılı Kanuna
eklenmesi öngörülen Geçici Madde 3ün Tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Yaşar
Ağyüz |
Kemal Demirel |
|
|
Trabzon |
Gaziantep |
Bursa |
|
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Vahap Seçer |
Mustafa Özyürek |
|
|
Malatya |
Mersin |
İstanbul |
|
|
|
Ali Koçal |
|
|
|
|
Zonguldak |
|
BAŞKAN Sayın Komisyon önergeye katılıyor
musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Anılan madde ile daha önce Danıştay tarafından
iptal edilen Kaymakamlık sözlü sınavı, iptal gerekçeleri hiçe
sayılarak kaldığı yerden devam ettirilmek istenmektedir.
Düzenleme hukuk devleti ilkelerine aykırıdır. Bu nedenle
Tasarıdan çıkarılması önerilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.16
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 19.36
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yaşar
TÜZÜN (Bilecik), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 110uncu Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
410 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
4üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 S. Sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 4. maddesinin ikinci
fıkrasının sonunda yer alan
aylık ücretten aynı
şekilde yararlandırılır. ibaresinin, aylık ücretten
aynı şekilde, saymanlık görevini yürüten bu ücretin 1/2si,
diğer personel de 1/4ü oranında yararlandırılır.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Genç, gerekçeyi mi okutayım,
konuşacak mısınız?
KAMER GENÇ (Tunceli) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kefalet sandığı hizmeti, önergede belirtilen
görevliler tarafından müştereken yerine getirilir ve hizmet bir
bütünlük arz eder. Bütünlük arz eden hizmeti yapanların bir
kısmına ilave ücret verilmesi ve diğerlerinin bundan mahrum
bırakılması hakkaniyete uygun değildir. Bu nedenle,
sandığın diğer görevlilerine de ek ücret ödenmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
9uncu madde üzerinde iki adet önerge vardır; önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 Sıra Sayılı Bütçe
Kanunlarında Yer Alan Bazı Hükümlerin İlgili Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelere Eklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanun Tasarısının çerçeve 9uncu maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
Bekir
Bozdağ |
Fatma
Şahin |
Durdu Mehmet
Kastal |
|
|
Yozgat |
Gaziantep |
Osmaniye |
|
|
İhsan Koca |
A. Sibel Gönül |
|
|
|
Malatya |
Kocaeli |
|
MADDE 9 13/6/1945 tarihli ve 4759 sayılı İller
Bankası Kanununun 19 uncu maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
MADDE 19 Genel Kurul tarafından onanan bilançoya göre
ortaya çıkan safi kazancın;
a) %10u adi ihtiyaç akçesine,
b) % 30u köy sermayesi payı olarak sermaye hesabına,
c) % 60ı köyler ve nüfusu 10.000in altında olan
belediyelerin içmesuyu, atıksu, katı atık ve benzeri kentsel alt
yapı tesislerinin yapımının finansmanı ile köyler ve
nüfusu 100.000e kadar olan belediyelerin harita, imar planı, içmesuyu,
atıksu, katı atık, kent bilgi sistemi ve benzeri kentsel
altyapı projelendirme hizmetlerinin finansmanına,
ayrılır.
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 sıra sayılı kanun
tasarısının 9. maddesinin şu şekilde düzenlenmesini
arz ederiz:
Madde 9 13/6/1945 tarihli ve 4759 sayılı İller
Bankası Kanununun 19 uncu maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir:
MADDE 19 Genel Kurul tarafından onanan bilançoya göre
ortaya çıkan safi kazancın;
a) % 10u adi ihtiyaç akçesine,
b) % 25i köy sermayesi payı olarak sermaye hesabına,
c) % 5ine kadar olan kısmı Yönetim Kurulunun tesbit
edeceği esaslar dahilinde Banka personelinin 3 aylık brüt ücreti ile
sınırlı olarak dağıtılmak üzere Banka
personeline,
d) % 60ının mahalli idarelerin harita, imar planı,
içmesuyu, atık su, katı atık, kent bilgi sistemi ve benzer
kentsel altyapı projelerinin finansmanına ayrılır.
Şu kadar ki projeleri desteklenen belediyelerin nüfusu
60.000i geçemez.
|
|
Behiç Çelik |
Mehmet
Şandır |
İsmet
Büyükataman |
|
|
Mersin |
Mersin |
Bursa |
|
|
Erkan Akçay |
Mustafa Enöz |
|
|
|
Manisa |
Manisa |
|
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye katılıyor
musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Behiç Çelik
konuşacak Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Çelik, buyurun efendim.
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 410 sıra sayılı Yasa
Tasarısı üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Burada, İller Bankası Kanununda yani 4759
sayılı Yasanın içeriğinde bir madde üzerinde
değişiklik öngörüyor.
Burada aslında önemli olan şu: Bir tasarı metninde
yer alan ifade ile komisyondan çıkan ifade arasında ciddi bir
görüş ayrılığı olduğunu görüyorum. Burada bizim
dışımızda yine önerge veren Sayın Bozdağ da buna
işaret ederek burada bir yeni düzenleme yapılmasını
öngörmekte. Bu düzenlemeyi ciddi bir şekilde ele aldık ve bu
oranların yüce heyetiniz tarafından kabulünü özellikle arz ediyorum,
birincisi bu.
Diğer konu da, 4759 sayılı Yasa 1945
yılında çıkmış. Bu Yasanın baştan sona
yeniden düzenlenmesi gerektiğini özellikle vurgulamak istiyorum. Burada
İller Bankası Genel Kurulunun İçişleri Bakanlığınca
ayrılan, tasnif edilen üç grup içerisinden yirmi birer kişilik grup artı
bazı bakanlıkları temsil etmek üzere gelen üyelerle birlikte
toplam 70 kişiden oluşan bir genel kurul öngörmekte ancak bu genel
kurul kendi yönetimini oluşturamamakta. Yani İller Bankası
Yönetim Kurulu Başkanı aynı zamanda Genel Müdür atamayla
gelmekte, 4 adet Yönetim Kurulu üyesi de Maliye Bakanı,
Bayındırlık ve İskân Bakanı ve Başbakanın
imzasıyla, müşterek kararnameyle atanmakta. Dolayısıyla
genel kurulun kendi yönetimini oluşturamaması gibi bir ucube durum
var. Bu demode bir sistemdir. Bunun düzenlenmesi gerekliliğini özellikle
vurguluyorum. Bundan sonraki mevzuat çalışmasında İller
Bankasının yeniden yapılandırılması konusunda
özellikle iktidar partisi grubuna çok büyük görevler düştüğünü burada
hatırlatmak istiyorum.
Verdiğimiz önerge doğrultusunda oranların yeniden
belirlenmesini özellikle vurgulamak istiyorum çünkü (d) fıkrasında
yüzde 60 mahallî idarelerin ihtiyaçları için öngörülen pay olmakta, bu
payın mutlaka muhafazası çok önem arz etmektedir.
Bu duygularla, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Çelik, teşekkür ediyorum efendim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 Sıra Sayılı Bütçe
Kanunlarında Yer Alan Bazı Hükümlerin İlgili Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelere Eklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanun Tasarısının çerçeve 9uncu maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bekir
Bozdağ (Yozgat) ve arkadaşları
MADDE 9 13/6/1945 tarihli ve 4759 sayılı İller
Bankası Kanununun 19 uncu maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
MADDE 19 Genel Kurul tarafından onanan bilançoya göre
ortaya çıkan safi kazancın;
a) %10u adi ihtiyaç akçesine,
b)% 30u köy sermayesi payı olarak sermaye hesabına,
c)% 60ı köyler ve nüfusu 10.000in altında olan
belediyelerin içmesuyu, atıksu, katı atık ve benzeri kentsel alt
yapı tesislerinin yapımının finansmanı ile köyler ve
nüfusu 100.000e kadar olan belediyelerin harita, imar planı, içmesuyu,
atıksu, katı atık, kent bilgi sistemi ve benzeri kentsel
altyapı projelendirme hizmetlerinin finansmanına,
ayrılır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Köy sermaye payı olarak sermaye hesabına
ayrılması düşünülen tutarların artırılması
ve İller Bankası personeline safi kazançtan yapılması
öngörülen ek ödemenin yürütülen ücret politikası ve genel
çalışmalar çerçevesinde değerlendirilmesinin daha uygun
olacağı düşünüldüğünden önerge ile, bu hususların düzenlenmesi
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
10uncu madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 10 uncu maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
|
Mustafa
Kalaycı |
Erkan Akçay |
Mehmet Günal |
|
|
Konya |
Manisa |
Antalya |
|
|
Osman
Ertuğrul |
Behiç Çelik |
D. Ali Torlak |
|
|
Aksaray |
Mersin |
İstanbul |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gerekçe.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: PTT İdaresine, Bankacılık Kanununa tabi
olmadan dolayısıyla sorumluluğu olmaksızın böyle bir
yetki verilmesi uygun değildir. Komisyonda, neden öyle bir yasal
düzenlemeye gidildiği hususunda Hükümet tarafından bir gerekçe ortaya
konulamamıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
11inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
T.B.M. Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 sıra sayılı yasa
tasarısının 11. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 410 sıra sayılı Yasa
Tasarısının 11inci maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasıyla ilgili olarak verdiğim önerge üzerinde söz
almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
Sayın milletvekilleri, devlet bir bütündür. Bu bütünlük
içinde görev yapan aynı meslek gruplarının aynı muameleye
tabi tutulması lazım.
Biliyorsunuz, 6245 sayılı Harcırah Kanunu 1954ten
beri, yapılmış, gayet iyi işleyen bir sistemdir. Bu sisteme
göre belli meslek gruplarının alması gereken harcırah
miktarları vardır. Teftiş kurulundakiler ayrı bir
harcırah alır, diğer normal memurlar ayrı alır. Her
meslek grubunun kendine göre bir harcırah sistemi var ama bu düzenleyici
ve denetleyici kurumlarda bulunan kişiler zaman zaman denetlemeye giderken
Harcırah Kanunu dışında kendilerine ödeme
yapılmış. Bunun miktarı ne kadardır? Bu maddeyle
bunlara fazla yapılan ödemeler affediliyor. Biraz önce sordum, Sayın
Bakan 3,5 trilyon liradır. diyor. Şimdi bunlar zaten yüksek
maaş alıyorlar. Harcırah Kanununun 33üncü maddesinde
teftiş kurulu üyelerinin alacakları harcırahlar
belirtilmiştir. Şimdi hem kendi maaş sistemleri çok yüksek hem
de yani bugün bir hesap uzmanının, bir maliye müfettişinin, bir
kontrolörün veyahut da bir diğer bakanlık teşkilatında
çalışan denetici elemanların, düzenleyici ve denetleyici
kurumlardaki denetimcilerden daha az önemli görev yaptıkları öne
sürülemez. Bunların şimdi, bize intikal eden bilgilere göre, hiçbir
harcamaları sınırlamaya tabi değil; şehir içinde
taksilere binmektedirler, en istedikleri lüks otellerde kalmaktadırlar.
Aslında, tabii bu bence bu sisteme aykırı bir şey.
Danıştay bu konuda karar vermiş, Sayıştay bu konuda
karar vermiş.
Şimdi, Danıştay ve Sayıştay bu memleketin
iki tane güzide kurumu. Bunlar bu konuları enine boyuna
tartışan, inceleyen kurumlar. Bunların verdikleri kararları
kanunla etkisiz hâle getirmek bence yerinde bir davranış
değildir. Üstelik de yani özellikle bu KİTlerde çalışan
birçok insan da korkunç derecede ücret almaktalar. Mesela bugün Telekomda -evet,
özelleşmiş ama yüzde 40a yakın devlet hissesi var- aylık
100 milyar para alan insanlar var, 80 milyar lira para alan insanlar var. Yani
bunlar bir yandan da tabii ki devletin kaynaklarını
kullanıyorlar. Bir yerde bir toplantı yaptıkları zaman,
özel uçaklarla gidip en lüks otellerde toplantı yapmaktadırlar.
Devlet, devlette görev yapan insanlar tarafından bu kadar hunharca
kullanılamaz. Devletin kaynakları bu derece hunharca sarf edilemez.
Madem Danıştay ve Sayıştay bu konuda zimmet
çıkarmıştır, bu ilgililer bunları ödesin. Yani niye
siz bunlar için özel bir af getiriyorsunuz? Hem yurt içi
12nci maddede -yurt
dışı galiba- kişilere verilen bu tür haksız, yasaya
aykırı ödemelerin affı getiriliyor. Yani artık sizin
aflarınızla uğraşmaktan da gerçekten bize gına geldi.
Biraz önce yine Sayın Bakan Ben bu tür kanunlara
karşıyım. diyor. Siz karşıysanız, peki kim bunu
getiriyor? O zaman getirmeyin.
O bakımdan, önergemizin mahiyeti budur. Herhâlde bugün
Meclisi tatil edeceksiniz. Meclis zaten çalışma rayından da
çıktı. Divanda, işte önergelerimiz var orada, nazara
alınmıyor. Mesela birinci bölüm üzerinde söz isteklerimiz vardı.
İşte, AKPliler söz istemişler, yoklar ortada ama bizim söz
isteğimiz işleme konulmadı, orada isteğimiz var. Ne
bileyim, yani böyle artık çalışamaz bir duruma gelince ben de
sizin bu isteksizliğinize karşılık bir anti-tepki koymak da
istemiyorum ama Meclis de böyle yönetilmez, Meclis de böyle
çalıştırılamaz. Kaç saattir ara veriyorsunuz.
Çalışmıyorsanız bırakın, yarına kalsın
bu Meclis çalışması. Bugün bunu bitirmek şart değil,
yarın olsun veya önümüzdeki hafta olsun ama yani bu temel kanunları
burada müzakeresiz geçirmek de bence doğru bir davranış biçimi
değildir.
Önergemin kabulünü diliyorum, saygılar sunarım.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Genç.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
13üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
14üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
15inci madde üzerinde iki önerge vardır.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 Sıra Sayılı Bütçe
Kanunlarında Yer Alan Bazı Hükümlerin İlgili Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelere Eklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanun Tasarısının çerçeve 15 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
Bekir
Bozdağ |
Durdu Mehmet
Kastal |
Fatma
Şahin |
|
|
Yozgat |
Osmaniye |
Gaziantep |
|
|
İhsan Koca |
A. Sibel Gönül |
|
|
|
Malatya |
Kocaeli |
|
MADDE 15- 16/8/1961 tarihli ve 351 sayılı Yüksek
Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Kanununa aşağıdaki geçici
madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 4- Bu Kanun ile 2547 sayılı
Yükseköğretim Kanunundan doğan ve 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce takibe
alınmış olan borcunu üç ay içerisinde Kuruma başvurarak
ödeme taahhüdünde bulunanların, borcunun tamamını;
a) Başvuru süresi içinde defaten ödemesi durumunda bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar hesaplanan gecikme
zammının yüzde yetmişbeşi,
b) Oniki ay içinde aylık eşit taksitler halinde ödemesi
durumunda bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar hesaplanan
gecikme zammının yüzde ellisi,
c) Yirmidört ay içinde aylık eşit taksitler halinde
ödemesi durumunda bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar
hesaplanan gecikme zammının yüzde yirmibeşi,
ç) Otuzaltı ay içinde aylık eşit taksitler halinde
ödemesi durumunda bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar
hesaplanan gecikme zammının yüzde onu,
terkin edilir.
Taksitli ödemeler başvuru tarihini takip eden aydan itibaren
başlar. Aylık taksitlerin aksatılmadan ödenmesi halinde bu
maddenin yürürlük tarihinden itibaren gecikme zammı uygulanmaz. Aylık
taksitlerin süresinde ödenmemesi halinde bu madde hükümleri uygulanmaz. Bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce ödenen tutarlar red ve iade
edilmez. Bu madde kapsamına giren alacaklara karşılık
yapılmış hacizler ödemeler nispetinde kaldırılır.
Uygulamaya ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığının
görüşü alınarak Kurum tarafından belirlenir."
TBMM BAŞKANLIĞINA
Görüşülmekte olan "Bütçe Kanunlarında Yer Alan
Bazı Hükümlerin İlgili Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelere
Eklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısının çerçeve 15 inci maddeye bağlı Geçici
Madde 4ün aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederim.
Harun
Öztürk
İzmir
"GEÇİCİ MADDE 4 - Bu kanunun yürürlüğe
girdiği tarih itibariyle borçlarını ödemede temerrüde
düşmüş olanların kanunun yürürlüğe girdiği tarihten,
daha sonra temerrüde düşecek olanların ise temerrüde düştükleri
tarihten itibaren altı ay içerisinde başvurarak 6183 sayılı
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre
tahakkuk etmiş olan borcunu ödeme taahhüdünde bulunanlardan, başvuru
tarihinden itibaren;
a) Borcunun tamamını üç ay içinde ödeyenlerin gecikme
zammının yüzde yetmişbeşi,
b) Oniki ay içinde aylık eşit taksitler halinde
ödeyenlerin gecikme zammının yüzde ellisi,
c) Yirmidört ay içinde aylık eşit taksitler halinde
ödeyenlerin gecikme zammının yüzde yirmibeşi,
d) Kırksekiz ay içinde aylık eşit taksitler halinde
ödeyenlerin gecikme zammının yüzde onu,
terkin edilir .
Aylık taksitlerin aksatılmadan ödenmesi halinde
başvuru ve taahhüt edilen ödeme süreleri için gecikme zammı
uygulanmaz. Aylık taksitlerin aksatılması halinde ise,
başvuru tarihinden itibaren 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre
gecikme zammı uygulanarak borç tahsil edilir. Bu madde hükümleri
31.12.2011 tarihine kadar yürürlükte kalır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Öztürk, buyurun efendim.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. 15inci maddeyle ilgili olarak
vermiş olduğumuz önergenin gerekçesini açıklamak üzere söz
aldım.
351 sayılı Yükseköğretim Kredi ve Yurtlar Kurumu
Kanununa eklenen geçici madde 4 ile kanunun yürürlük tarihi itibarıyla
temerrüde düşen öğrencilerin kredi borçları yeniden
yapılandırılmaktadır. Öğrenimlerini tamamladıktan
sonra iş bulamayanların, kriz nedeniyle işlerini kaybedenlerin
ve ödeme güçlüğü içine düşenlerin durumlarına geçici de olsa
çözüm getirilmektedir. Ancak, öğrenimlerini tamamladıktan sonra
kredilerin geri ödeme süresinde bir değişiklik yapılmaması
ve yine kanununun yürürlüğünden sonra temerrüde düşecekler için bir
hüküm getirilmemesi, eksiklik olarak değerlendirilmiştir ve bu
eksikliklerin giderilmesi amacıyla geçici madde olarak da ifade
edildiği için, krizi de dikkate alarak bu koşulların 31/12/2011
tarihine kadar yürürlükte kalması önerilmiştir.
Önergemize destek vereceğiniz ümidiyle yüce heyetinizi tekrar
saygıyla selamlarım.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 Sıra Sayılı Bütçe
Kanunlarında Yer Alan Bazı Hükümlerin İlgili Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelere Eklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanun Tasarısının çerçeve 15 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Bekir
Bozdağ (Yozgat) ve arkadaşları
MADDE15- 16/8/1961 tarihli ve 351 sayılı
Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Kanununa aşağıdaki
geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 4- Bu Kanun ile 2547 sayılı
Yükseköğretim Kanunundan doğan ve 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce takibe
alınmış olan borcunu üç ay içerisinde Kuruma başvurarak ödeme
taahhüdünde bulunanların, borcunun tamamını;
a) Başvuru süresi içinde defaten ödemesi durumunda bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar hesaplanan gecikme
zammının yüzde yetmişbeşi,
b) Oniki ay içinde aylık eşit taksitler halinde ödemesi
durumunda bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar hesaplanan
gecikme zammının yüzde ellisi,
c) Yirmidört ay içinde
aylık eşit taksitler halinde ödemesi durumunda bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihe kadar hesaplanan gecikme zammının
yüzde yirmibeşi,
ç) Otuzaltı ay içinde aylık eşit taksitler halinde
ödemesi durumunda bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar
hesaplanan gecikme zammının yüzde onu,
terkin edilir.
Taksitli ödemeler başvuru tarihini takip eden aydan itibaren
başlar. Aylık taksitlerin aksatılmadan ödenmesi halinde bu
maddenin yürürlük tarihinden itibaren gecikme zammı uygulanmaz. Aylık
taksitlerin süresinde ödenmemesi halinde bu madde hükümleri uygulanmaz. Bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce ödenen tutarlar red ve iade
edilmez. Bu madde kapsamına giren alacaklara karşılık
yapılmış hacizler ödemeler nispetinde kaldırılır.
Uygulamaya ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığının
görüşü alınarak Kurum tarafından belirlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılıyoruz.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Önerge ile hangi alacakların kapsama
alınacağının net bir şekilde belirlenmesi ve maddenin
daha uygulanabilir olması yönünden düzenleme
yapılmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
16ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
17nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
18inci madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 sıra sayılı yasa
tasarısının 18. maddesindeki ilgili belediyeye ifadesi yerine
Büyükşehir Belediyeleri şeklinde değiştirilmesini bilgilerinize
arz ederiz.
Saygılarımızla.
|
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Gökhan Durgun |
Ali İhsan
Köktürk |
|
|
Malatya |
Hatay |
Zonguldak |
|
|
Akif Ekici |
Turgut Dibek |
Bilgin
Paçarız |
|
|
Gaziantep |
Kırklareli |
Edirne |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 Sıra Sayılı
Tasarının Çerçeve 18 inci Maddenin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Yaşar
Ağyüz |
Kemal Demirel |
|
|
Trabzon |
Gaziantep |
Bursa |
|
|
Vahap Seçer |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Mustafa Özyürek |
|
|
Mersin |
Malatya |
İstanbul |
|
|
|
Ali Koçal |
|
|
|
|
Zonguldak |
|
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Ağyüz
konuşacak Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Ağyüz. (CHP
sıralarından alkışlar)
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 410 sayılı torba yasanın 18inci
maddesi üzerinde söz aldım önerge doğrultusunda. Bu maddenin kanun
metninden, tasarı metninden çıkarılmasını istiyoruz.
Değerli arkadaşlar, belediyeler borç batağı
içerisinde. Maliyeye, sigortaya borçlarını ödeyemiyorlar, işçi
ücretlerini ödeyemiyorlar ve bu durumu sayın bakanlar bilmesine
rağmen, toplumu nasıl ekonomik kıskaç altına
almış isek şimdi de belediyeleri ekonomik kıskaç
altına almak istiyoruz.
Geçenlerde bir tespit yapıldı. Belediyelerin tüm
borçları millî gelirin yüzde 4,67si, 44,3 milyar TL, millî gelir 930
milyar TL; yani 44 katrilyon belediyelerin borcu var. Bazı
kayırmalı büyük belediyelerin hazine kefaletiyle aldıkları
borçları da devlet ödüyor. Bu da üstüne üstlük tuz biber oluyor.
Şimdi, biz, 29 Mart seçimlerine giderken buradan bir yasa
geçirdik, belediyenin gelirlerini artırdık. O, seçim
yatırımı mıydı? Şimdi, belediyelerin elektrik,
gaz vesaire gelirlerini, paylarını biz tekrar Maliyeye alıyoruz.
Bu, çok yanlış bir uygulamadır. Kentleşmenin hız
kazandığı, düzensiz kentleşmenin
yoğunlaştığı bir dönemde bu gelirlerin
azaltılması çok yanlıştır, düzensiz kentleşmeyi
ve kentlerin artan ihtiyaçlarını karşılamamaya yönelik bir
tavırdır. Bu neyi getiriyor? Belediyeler gelirsiz kalınca kent
arazilerini, hazine arazilerini rant aracı olarak kullanıyorlar ve bu
rant aracı olarak kullanmaktan da belediyeler pay almıyor. Bazen
siyasiler karışıyor olaya, İstanbulda olduğu gibi;
bazen de siyasi yandaşlar rezidanslar kazanıyorlar ve kent
yağmalanıyor, rantiye uğruna yağmalanıyor; ya
uluslararası sermayece yağmalanıyor veya yerli ortaklara
peşkeş çekiliyor. İşte, bu rantı ortadan
kaldırmak için, bu rantın belediyeye dönüşünü sağlamak için
sizin belediyelere kaynak yaratmayı sağlamanız gerekirken
şimdi var olan kaynaklarını da kesiyorsunuz. O nedenle, biz, bu
değişikliği Anayasanın 127nci maddesine ve yerel yönetim
özerklik şartına aykırı buluyoruz değerli
arkadaşlarım.
Ayrıca, çok yoğun bir şekilde çalışma
temposuna girdi Meclis ama bakıyoruz ki ivedi çıkarılmayı
bekleyen yasalar geriye atılıyor, toplumun beklentileriyle Meclisin,
daha doğrusu iktidarın beklentileri uyuşmuyor. Toplumun
gündeminde açlık var, yoksulluk var, işsizlik var. Çiftçilerin -demin
Sayın Bakan cevap verdi, ben tatmin olmadım- elektrik
borçlarının faizinin acilen silinmesi lazım. Sulama elektrik
borçları altında ezilen insanlar ekinlerini, pamuklarını
sulayamıyorlar. Benim bölgem yangın yerine dönmüş. Biz
bunları çözmek zorundayız. Türk-İş yakında alanlara
inecek. Türk-İş muhatap bulamıyor. Kamu-Sen, KESK muhatap
bulamıyor. Şimdi bunlarla uğraşmamız gerekirken bir
belge tartışmasıyla uğraşıyoruz ve
çelişkiler ülkesi olduk. Öyle bir anlayış ki, tarafsız
olması gereken valiler iktidar partisinin valisi gibi davranıyor.
Örneğin, Sakalını kesecek misin? diye sorulmayan Sayın
Bakan Sakalımı kesmeyeceğim. diyor; biz, Türkiye Büyük Millet
Meclisi olarak tahammül gösteriyoruz, toplum tahammül gösteriyor ama Çorum
Valisi, bir mühendise tahammül gösteremiyor, onu
aşağılıyor. Onu horlamaya ne hakkı var bir valinin?
Ama bunun güvencesini veren siyasi iktidarın kendisidir.
Abant toplantılarına bir vali katılıyor,
siyasi görüşlerini açıklıyor. Devlet tarafsız olmak
zorundadır, devletin temsilcisi tarafsız olmak zorundadır. Biz
bunları görmezlikten geliyoruz. Gündem değiştirmek için
Sayın Başbakan günlerdir uğraşıyor, gündemi
değiştiriyor. Esas gündem ekonomidir.
Bugün bu payın Maliyenin içerisine alınmasının
nedeni de
Bütçe tıkanmıştır. Niye? Çok disiplinsiz bir
bütçeniz var. Bütçe disiplinini sağlayamadınız. Yerel seçimlerde
bunun ucunu kaçırdınız ve şimdi de hâlen devam ediyor.
O nedenle, değerli arkadaşlarım, bu tür
kıskaca alma çabaları içerisinde bulunan yasalar topluma hiçbir fayda
getirmez. Onun için, siz yeniden bir bütçe revizyonu yapmak
zorundasınız, gelir giderinizi yeniden düzenlemek
zorundasınız, savurganlığı önlemek
zorundasınız. Belediyelerin kaynağını
keseceğinize 60 milyon dolara uçak almayı engelleseydiniz. Tekrar bir
savurganlık daha geliyor, Başbakanlığa alınan araçlar
ÖTVden, gümrük vergisinden vesaireden muaf tutuluyor. Bu büyük bir
ayrıcalıktır. Biz bunları söylerken muhalefet yapmak için
söylemiyoruz, toplumun gerçeklerine parmak basmak için söylüyoruz ama maalesef
ne komisyonlarda ne Mecliste ne önergelerimiz ne görüşlerimiz dikkate
alınmıyor. Niye? Çoğunluğunuza güveniyorsunuz Ben
yaptım, oldu. anlayışıyla davranıyorsunuz, bazen söz
verdiğiniz önergelerdeki değişikliği bile göz ardı
ediyorsunuz, kendi bildiğinizi okuyorsunuz. Grup başkan vekilleriniz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) - ...verdiği sözleri görmezlikten
geliyor ve bir anlamsız değişikliği tekrar gündeme
getiriyor.
O nedenle, değerli arkadaşlarım, çoğunluk
demokrasisi diye bir demokrasi olmaz. Demokrasi, katılımcı
olmalıdır. Ağzınıza pelesenk ettiğiniz
demokrasiyi sağlamak istiyorsanız demokratik yerel yönetimleri
sağlamak zorundasınız. Demokratik yerel yönetimleri
sağlamayıp vesayet altına alırsanız, o belediyeyi ve o
belediye sınırlarında yaşayan halkın
tamamını cezalandırmış olursunuz ve bunun da vebali
boynunuzda olur.
Bu önergemizin desteklenmesini diliyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Ağyüz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Arkadaşlar, bundan sonra önergelere oylarınızı
verirken -işari oylamadır- lütfen, ellerinizi
-yorulmamışsanız- yukarıya kaldırırsanız,
zahmet olmazsa, iyi olur.
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) İktidar partisi yorgun
düştü Başkan, kaldıramıyor.
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 sıra sayılı yasa
tasarısının 18. maddesindeki ilgili belediyeye ifadesi yerine
Büyükşehir Belediyeleri şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan, bundan önceki önerge kabul edildi, değil mi?
AYHAN YILMAZ (Ordu) Hayır canım, niye kabul edilsin?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Edildi dedi.
AYHAN YILMAZ (Ordu) Biraz daha fazla kaldırın
ellerinizi. dedi.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan, bundan önceki önerge kabul edildi mi edilmedi mi?
BAŞKAN Hayır, kabul edilmedi.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Ama edildi dediniz.
BAŞKAN - Hayır, demedim efendim öyle bir şey.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Kabul edilmedi arkadaşlar,
yanlış anlıyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu, konuşacak
mısınız?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Evet.
Ama, kimse el kaldırmadı Sayın Başkan.
BAŞKAN - Kaldırdı, kaldırdı da ben daha
hızlı kaldırın diyorum.
Buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; beni dikkatle dinler misiniz,
ilinizin ekmeği elinden alınıyor. Buradaki madde şu:
Elektrikten alınan, hava gazından alınan tüketim vergileri
ilgili belediyeye yatırılıyordu. Hangi ilde kaç paralık
fatura kesiliyorsa, tahsil ediliyorsa, ilgili kurumlar o belediyeye
yatırıyordu. Şimdi, bu maddeyle, o belediyelerin hakkı
alınıyor, hazineye yatırılacak. Zaten küçük şehirlerin
problemi var, geliri yok. Büyükşehirlerin bir eli yağda bir eli
balda.
Arkadaşlar, ben bir kez daha burada, Meclisin bu son gününde,
bir kez daha Sayın Bakana, Hükûmete sesleniyorum.
Değerli arkadaşlarım, rakam veriyorum: 370 bin
nüfuslu bir büyükşehir belediyesi, yılda 160 milyon para alıyor;
550 bin nüfuslu bir büyükşehir belediyesi, yılda 200 milyon para
alıyor ama 600 bin nüfuslu Şanlıurfa Belediyesi
O da, bunlar
büyükşehir olduğu zaman da etrafı
Zamanında yapılmış. diyorsunuz.
Arkadaşlar, zamanında bu kadar büyük para almıyorlardı
büyükşehirler; 4 katı, 5 katı. Yani 600 bin nüfuslu,
Değerli arkadaşlarım, bir de turizm belediyeleri
var, yazın 500 bin-600 bin nüfuslu. Yani bu belediyelerin, örneğin
İsim
vermek istemiyorum. Kış nüfusu
Çok önemli bir turistik belediyemiz,
Muğla Belediyesi, bir bakın, yılda ne alıyor? Muğla
Belediyesinin, bakın, yılda aldığı para, maksimum,
maksimum, zannediyorum ki 50 milyon.
FEVZİ TOPUZ (Muğla) 5 milyon.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Yılda 5 milyon
dedi. Ben çok yanılmışım, özür diliyorum.
Şimdi, arkadaşlarım, yaz nüfusu ne kadar bu
belediyenin ve kaç kişiye hizmet veriyor?
Değerli arkadaşlarım, ben buradan hakkımı
istiyorum ve hakkını savunmayan milletvekillerine de
kırılıyorum, darılıyorum. Ben burada
Şanlıurfa adına, Van adına, Maraş adına, Trabzon
adına, Malatya adına, Manisa adına, Afyon
Kimin nüfusu mevcut
büyükşehirlerden daha yüksekse
Biz fazlasını istemiyoruz
Fazlasını istemiyoruz
Kaç kişiysek, bizim
hakkımızı
O büyükşehre adam başı kaç para
veriyorsanız, biz bu parayı istiyoruz arkadaşlar.
Bunun adını koyamıyorum. Bak, bu Meclisin son
gününde
Gelecek dönem
Yani, büyük haksızlık yapıyorsunuz.
Artık illerde bu işin ben bayraktarlığını
yapacağım. Bayraktarlığını yapacağım...
Her ile gideceğim -namerdim, şerefsizim, bu yaz gideceğim- her
ilde, çıkacağım o ilin televizyonuna, Sizin
hakkınızı yiyorlar. diyeceğim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Kim yiyor?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Hükûmet yiyor, kim
yiyecek Mehmet Bey? Hükûmet yiyor, kim yiyecek?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) AKP yiyor.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Ben bunu yedi
yıldır -buradaki eski arkadaşlarım bilir- aynı
duyarlılıkla söylüyorum. Söz verdiniz, söz verdiler. Benim için kurumlar
önemlidir. Burada oturan geçen dönemin grup başkan vekilleri Evet,
haklısın, söz veriyoruz, hazırladık,
hazırlıyoruz
Ama bugün onlar bakan... Unuttular
Unuttular
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Değerli
arkadaşlarım -ben bir kez daha söyleyeyim, son kez söyleyeyim-
hakkımızdan fazlasını vermeyin bize. 370 bin nüfuslu bir
büyükşehre kişi başı kaç para veriyorsanız, benim
nüfusumu onunla çarpın, bu hakkı bize verin. Aman fazla vermeyin, biz
başkasının hakkını yemekten korkarız. Ama, bizim
hakkımızı yiyenlerin de yanına hakkımızı
bırakmayız!
Hepinize saygılar sunarım. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.
Evet, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
19uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
20nci madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan "Bütçe Kanunlarında Yer Alan
Bazı Hükümlerin İlgili Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelere
Eklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısı"nın çerçeve 20 nci maddesi ile
değiştirilen 2547 sayılı kanunun 46 ncı maddesinin son
fıkrasının beşinci cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Harun
Öztürk
İzmir
"Kısmi zamanlı olarak
çalıştırılan öğrencilere bir saatlik çalışma
karşılığı 4857 sayılı İş Kanunu gereğince
16 yaşından büyük işçiler için belirlenmiş olan günlük brüt
asgari ücretin yarısı tutarında ödeme yapılır.
İşçilerin çalışma sürelerini geçmemek üzere kısmi
zamanlı çalıştırılan öğrencilerin haftalık
çalışma süreleri ile diğer usul ve esaslar Maliye
Bakanlığının görüşü üzerine Yükseköğretim Kurulu
tarafından belirlenir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Öztürk, buyurun efendim.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu tasarıya torba yasa
tasarısı adını taktılar, biz de biraz kürsüyü fazla
işgal etmek durumunda kaldık. Torba tasarı denildiğine göre
çorba tasarı da olabilir düşüncesiyle birazcık olsun acaba
çorbada tuzumuz olabilir mi diye çalışıyoruz ancak
tatlandırmak için bir türlü iktidar grubunu aşma
şansımız olamıyor.
Değerli milletvekilleri, tasarıyla 2547 sayılı
Kanunun 46ncı maddesinin son fıkrasında yapılan
değişiklik, üniversite öğrencilerinin asgari ücretin dörtte
1ine kadar bir ücretten çalıştırılmalarını öngörmektedir.
Buna dayanılarak üniversite yönetim kurulu, çalışan
öğrencilere asgari ücretin dörtte 1nin dahi altında ücret
belirleyebilecektir.
Aynı maddede, çalışan öğrencilerin işçi
sayılmamalarının, iş sağlığı ve iş
güvenliği hükümlerine ve kısa vadeli sigorta kollarına tabi
tutulmamalarının belirlenmiş olması ise öğrenimlerini
tamamlayabilmek için çalışmaya ihtiyacı olan üniversite
öğrencilerinin emeklerinin nasıl sömürülmek istendiğini ortaya
koymaktadır. Bu düzenleme muhtaç öğrenciler için tanınan bir
imkân gibi görülmekte ise de esasen üniversitelerin İş Kanununa göre
istihdam etmeleri gereken işçi yerine öğrenci
çalıştırmaları sonucunu da doğuracaktır.
Düzenleme, emeğin sömürülmesi sonucunu doğuracak bir
ücret ödemesine izin vermesi, öğrencileri iş mevzuatının
öngördüğü iş sağlığı ve güvenliği
hükümlerinden yararlandırmaması ve kısa vadeli sigorta
kollarına tabi tutmaması, haftalık çalışma sürelerinin
iş mevzuatından bağımsız olarak belirlenebileceği
anlamına gelebilecek olması nedenleriyle uygun görülmemektedir.
Bu maddeyle üniversitelere tahsis edilen ödeneklerin
yetersizliği gerekçe gösterilerek yeni bir istihdam türü
yaratılmaktadır.
Ayrıca komisyonda vakıf üniversitelerinin madde
kapsamına girmediği değiştirilen maddenin diğer
hükümleri dikkate alınarak yorum yoluyla ifade edilmiş ise de kapsama
girmeyeceklerse bu durumun maddede açıkça ifade edilmesinin gereğine
inanmaktayız.
Değerli milletvekilleri, Hükûmet, son zamanlarda bütçe
kaynaklarından bir kısmını özel hesaba aktarmak suretiyle
bütçe dışı harcama usulleri geliştirmeye
başlamıştır. Biraz önce kabul ettiğiniz 19uncu madde
bunlardan biriydi. Bu uygulama geçmişte kurtulmak için uzun mücadeleler
verilen bütçe dışı fon uygulamasıyla benzerlik arz
etmektedir. Aralarındaki fark, fon uygulamasında bir kısım
kamu kaynakları bütçe dışına çıkarılmakta ve özel
harcama usullerine tabi tutularak harcanmaktaydı. Özel hesap
uygulamasında ise bütçeye giren bazı kamu kaynakları bütçe dışına
çıkarılarak bütçe harcama usulleri dışında belirlenen
usullere göre harcanmaktadır. Bir nevi döner sermaye
uygulamasının yaratılmakta olduğunu görüyoruz özel hesapta.
Özel hesaptaki paranın kullanımıyla ilgili olarak
idareye verilen esas ve usulleri belirleme yetkisi mal ve hizmet
alımında uygulanacak kuralları belirlemeyi de içerebilecektir.
Komisyonda Hükûmet temsilcileri aksi yönde bir beyanda
bulanamamışlardır. Bu durum, yasal bir düzenlemeye dayanmadan
ihale mevzuatı dışına çıkma ihtimalini gündeme
getirmektedir.
Özel hesaptan yapılacak harcamaların 5018
sayılı Kanuna göre denetime tabi tutulacak olmaları, harcama
usulleri dışına çıkarılmalarının haklı
gerekçesi olamaz çünkü hangi harcama usulünü öngörmüşseniz denetim de o
mevzuat dikkate alınarak yapılacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, konuşun Sayın Öztürk.
HARUN ÖZTÜRK (Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Tasarıyla, ÖSYMnin tahsil ettiği sınav
ücretlerinde biriken ve YÖKe aktarılan paradan normal bir bursun 3
katı tutarında burs verilmesi ve öğretim elemanlarına yasal
ek ders ücretlerinin 10 katına kadar ek ders ücreti ödenmesi
öngörülmektedir. Söz konusu ödemeler yetersiz ise -ki bu ödemelerin yetersiz
olduğunu biz de kabul ediyoruz- yetersizliği gidermenin yolu ÖSYM
tarafından yapılan sınavlar için öğrencilerden tahsil
edilen sınav ücretlerinden oluşan fonları kullanmak
değildir.
Kamu hizmetlerinin görülmesi için oluşturulan bütçe
imkânlarını bu amaçlar için devreye sokmak doğru yoldur diyor,
yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
21inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
22nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
23üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bütçe Kanunlarında Yer Alan Bazı
Hükümlerin İlgili Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelere Eklenmesi ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının
çerçeve 23 üncü maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Harun
Öztürk
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Öztürk, buyurun efendim.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şahsım ve Demokratik Sol Parti adına tekrar
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
23üncü maddede 2813 sayılı Bilgi Teknolojileri ve
İletişim Kurumunun Kuruluşuna İlişkin Kanuna eklenen
geçici maddeyle 29/1/2000 tarihi ile 10/11/2008 tarihleri arasında kurumda
kadro karşılığı sözleşmeli çalışan
personelin Emekli Sandığına tabi oldukları
açıklığa kavuşturulmaya
çalışılmaktadır. Sorun, sosyal güvenlik kurumlarının
kurum personelinin emeklilik hükümleriyle ilgili olarak 27/1/2000 tarihli ve
4502 sayılı Kanunla yapılan değişikliği
yeterince açık bulmamalarından kaynaklanmıştır. Biz,
konuya ilişkin yasal bir düzenleme yapılmasına ihtiyaç
bulunmadığını, idarenin hatalı yorumunun Maliye Bakanlığı
görüşüyle düzeltilebileceği düşüncesindeyiz. Çünkü, 2813
sayılı Kanunun 4502 sayılı Kanunla değişik
8inci maddesinde bazı unvanlarda görev yapan personelin emeklilik için ek
gösterge uygulaması yönünden emsalleri belirlendikten sonra maddede
sayılmayan diğer unvanlardaki personel hakkında 657
sayılı Devlet Memurları Kanunundaki eş değer
kadrolara ait ek göstergelerin uygulanacağını hükme
bağlamıştır. Kurum da bu hükme dayanarak yasal düzenlemenin
konusu olan tarihler arasında kadro karşılığı
sözleşmeli personelin ücretlerinden emsallerini dikkate alarak emekli
keseneklerini kesmiş ve Emekli Sandığına
yatırmıştır. Bu suretle emekli keseneği
yatırılanlardan Emekli Sandığının emekli
ettiği personel de bulunmaktadır.
Sosyal güvenlik kurumlarının yukarıda sözü edilen
yasa hükmünün açık olmadığını ileri sürerek söz konusu
kadro karşılığı sözleşmeli personelin anılan
tarihler arasında Emekli Sandığına değil de SSKya
tabi olmaları gerektiği yönündeki görüşünü etkisiz kılmak
için yasal düzenleme yapılması istenmektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde idare,
hukuka aykırı yaptığı uygulamadan dönmek yerine, yasal
düzenleme yaptırarak sorunu aşmaya çalışmaktadır. Mali
mevzuatın uygulanmasında ortaya çıkan tereddütleri giderme
konusunda yetkili olan Maliye Bakanlığının vereceği
bir görüşle hukuka aykırı yapılan uygulamanın
düzeltilebileceği düşünülmektedir. Ayrıca, gerekmediği
hâlde yasal düzenleme yapılması, yasaların uygulamasında
kamu görevlilerinin inisiyatif kullanmalarını ortadan
kaldıracağından söz konusu maddenin tasarı metninden
çıkarılması önerilmiştir.
Yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Öztürk, teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
24üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
25inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 Sıra Sayılı
Tasarının 25inci Maddesinin (b) bendinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Yaşar
Ağyüz |
Kemal Demirel |
|
|
Trabzon |
Gaziantep |
Bursa |
|
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Vahap Seçer |
Mustafa Özyürek |
|
|
Malatya |
Mersin |
İstanbul |
|
|
|
Yaşar
Tüzün |
|
|
|
|
Bilecik |
|
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Maddenin (b) bendi ile Hükûmet konaklarının
yapımı konusundaki görev Maliye Bakanlığı Millî Emlak
Genel Müdürlüğünden alınmakta, Tasarının 28 inci maddesi
ile de bu görev İçişleri Bakanlığına verilmektedir.
Hükümet konakları sadece İçişleri Bakanlığına
bağlı birimlerin bulunduğu yerler değildir. Hükümet
konaklarında Devlete ait birçok birim bulunmaktadır. Bu nedenle bu
binaları İçişleri Bakanlığı hizmet binaları
olarak görmemek gerekir. 2009 yılına kadarki uygulamada Hükûmet
konakları İçişleri Bakanlığının görüşü
alınarak Maliye Bakanlığı tarafından
yapılmaktaydı. Madde ile 2009 yılı Bütçe Kanununda yer alan
hüküm 178 KHKya taşınmaktadır. Düzenleme Hükümet
konaklarını Devletin temsil edildiği bu nedenle ilgili
diğer kurumların birimlerinin de bulunduğu binalar olarak
görmemektedir. Hükûmet konaklarının yapımı konusundaki
yetkinin Maliye Bakanlığından alınarak İçişleri
Bakanlığına verilmesi doğru değildir.
BAŞKAN Gerekçesini dinlediğiniz önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm, 26ncı maddeye bağlı geçici 8, 9
ve 10uncu maddeler, çerçeve 33üncü maddeye bağlı geçici 20 ve
21inci maddeler, çerçeve 47nci maddeye bağlı geçici madde 3 ve
4üncü maddeler dâhil 26 ila 47nci maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrakın söz talebi
vardır.
Sayın Öztrak buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 410 sıra sayılı Yasa
Teklifinin ikinci bölümü üzerinde şahsım ve Cumhuriyet Halk Partisi
adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Bu bölüm 26 ve 47nci maddeleri kapsıyor ve bu bölüm içinde
-biraz önceki konuşmacıların da değindiği- varlık
barışından özlük haklarına kadar uzanan çeşitli
düzenlemeler var. Ancak bu bölüm içinde yer alan bir madde var ki bence bu yasa
tasarısının en önemli düzenlemesi. O da yasanın 33üncü
maddesi içinde yer alan geçici 20nci madde. Geçici 20nci maddeyle 4749
sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetimi Kanunu çerçevesinde
getirilen bir kural, bir sene için olsa da esnetiliyor. Burada, bu daha önce,
bu kural çerçevesinde hazinenin yıllık net borçlanması o yılki
başlangıç ödeneğinde yer alan bütçe açığını
geçemezdi. Şimdi yapılan düzenlemeyle bütçe
açığını değiştirmek yerine, bu borçlanma limiti 5
katına çıkarılıyor. Aslında Hükûmet, yasayı
Türkiye Büyük Millet Meclisine getirirken bu, 4 katıydı, daha sonra
alt komisyon görüşmelerinde bu, 5 katına çıktı. Bu ne
demek? Bu şu demek: Yaklaşık 15 milyarlık bir borçlanma
limitini önce Hükûmet 60 milyara yükseltmeyi teklif etti, ondan sonra
şimdi önümüze gelen düzenlemeyle bunu 75 milyar Türk lirasına çıkarıyoruz
net borçlanma limitini.
Şimdi arkadaşlar, Bütçe Kanununu değiştirmek
yerine kuralı değiştiriyoruz, bütçenin gelir-giderlerini
değiştirmek, bütçe açığını değiştirmek
yerine kuralı değiştiriyoruz. Oysa olağanüstü bir
yıldayız. Bütün dünyada ekonomi yönetimleri olağanüstü
birtakım tedbirleri alıyor. Dolayısıyla, bütçeyi
değiştirmek anlayışla karşılanabilir ama bütçeyi
değiştirmek yerine Türkiye'nin bu bütçe kapsamında, bütçe
uygulaması kapsamında 2002 yılında krizden sonra
getirmiş olduğu tek mali kuralını değiştirmek,
gerçekten bugün ihtiyaç duyduğumuz güvenilirlik, kredibilite
bakımından çok ciddi bir sıkıntı yaratacaktır.
Değerli milletvekilleri, bu yılın ilk beş
ayında bütçe açığı 20,7 milyar Türk lirası
olmuştur. Geçen yılın aynı döneminde bu 2 milyardı, 10
kat. Yıl sonu hedefi bütçe açığı olarak 10 milyardır,
şu anda onun 2 katına çıkmış vaziyetteyiz.
Borç stoklarındaki artış ilk beş ayda 30,9
milyar olmuştur, iç-dış. Geçen yıl bu 13,1 milyardı.
Yine iç borç stokundaki artış 27 milyar Türk lirası
olmuştur. Geçen yıl bu 6 milyardı.
Bu gidişin gidiş olmadığı
açıktır. 75 milyarlık net borçlanmayı da bu hâliyle hazine
piyasalardan borçlanamaz. Yani Ben istediğimi borçlanırım.
diye bir şey yok. O güveni vereceksiniz, o borcu ödeyebileceğiniz
konusundaki güveni uyandıracaksınız ki borçlanmayı
yapın. 75 milyarlık borçlanma, borç çevirme oranını yüzde
100lerin üstüne çeken bir borçlanmadır. Bunu bulabilecek misiniz? Bunu
size bankalar verecek mi? Bankalar bunu size verse bile, bilançolarında
böyle bir kamu kâğıdını taşırken Merkez Bankası
faizi belirlemede ne kadar serbest olacak, enflasyonla mücadelede ne kadar
serbest olacak?
Değerli milletvekilleri, bakın, Türkiyenin, Türk
ekonomisinin durumunun en önemli göstergesi
Bir ekonomiye bakarken
iktisatçılar neye bakar? Büyümeye bakar, işsizliğe bakar. Sene
başında Türkiye Büyük Millet Meclisinin önüne Hükûmet yüzde 4lük bir
büyüme tahminiyle yaptığı bir bütçeyi getirmiştir. Daha
sonra katılım öncesi ekonomik programda bu büyümeyi yüzde 3,6 küçülme
olarak ilan etmiştir. Ondan sonra Uluslararası Para Fonu Türkiyenin
büyümesinin 2009 yılında -5,1; yani ekonominin yüzde 5
küçüleceğini söylemiştir. Uluslararası Para Fonundan sonra iki
hafta önce Dünya Bankası Hayır 5,1 değil, Türk ekonomisi 5,5 küçülecek.
demiştir. En son, dün, Uluslararası Kalkınma ve
İşbirliği Teşkilatı OECD Hayır 5,5 değil,
bu 5,9 olacak. demiştir, küçülme. Şimdi bu rakamlar aslında
olağanüstü kötü rakamlardır. İki şeyle
karşılaştıracağım:
Bir, 2001 krizi. Hani hep özellikle iktidar partisi Ekonomiyi
şöyle krize soktunuz, böyle küçüldü, böyle sıkıntı oldu.
diyor ya. Değerli milletvekilleri, 2001 krizinde Türkiye yüzde 5,7
küçülmüştür. Şimdiki en son tahmin yüzde 5,9dur.
Peki, uluslararası olarak
karşılaştırdığımız zaman manzara nedir?
Otuz OECD ülkesi içinde ki krizin merkezi olan gelişmiş ülkeler de
burada vardır- Türkiye küçülmede yedinci sıradadır 5,9la. Ama
bu krizi yaşamayan, daha doğrusu bu krizi daha hafif
atlatacağı beklenen yükselen piyasa ekonomileri içinde OECDnin
incelemesini yapıp büyümelerini ilan ettiği 14 ekonomi içinde Türkiye
küçülmede 3üncü sıradadır. Peki, 1inci sırada kim vardır?
Meksika vardır. Meksikanın ekonomisi tamamen Amerikadaki talebe
bağlıdır. Deprem bölgesinin yanındadır.
Dolayısıyla Meksikanın 1inci olması normaldir. 2nci
sırada Rusya vardır. Onunla ilgili olarak da, dünya petrol
fiyatlarındaki özellikle düşme, hammadde fiyatlarındaki gerileme
Rus ekonomisini ciddi ölçüde daralma noktasına doğru sürüklemektedir.
Peki, biz, herhangi bir finansal kriz yaşamadık. Sayın
Başbakan, Hükûmet sözcüleri söylüyor, Türkiye bir bankacılık
krizini yaşamadı. diyor. O zaman biz ne diye bu OECDnin
belirlediği gelişmekte olan ekonomiler arasında küçülmede 3üncü
oluyoruz?
Bakın, Bankacılık krizini yaşamadık.
diyorsunuz. Tabii, bankacılık krizini bu Hükûmet yaşamadı
ama kendi aldığı önlemler sayesinde değil ki, bundan önceki
Hükûmet döneminde alınan ve siyasî bedeli de ciddi şekilde
ödenmiş olan önlemler sayesinde, burada sizin
yaptığınız bir şey yok. Daha sonra, ekonomide bir
büyüme var ama o büyüme neden diye baktığınız zaman, o
büyüme de küresel rüzgârın etkisiyle. Bugün bu rüzgâr tersine
döndüğünde eğer siz küçülmede dünya üçüncüsü hâline
geliyorsanız, burada ekonomi yönetiminde çok ciddi bir sorun var demektir.
Niye biz bu bedeli ödüyoruz? Niye bizim halkımıza bu bedel
ödettiriliyor? Yani işsizlik yüzde 10 artıyor, yüzde 16
işsizlikten bahsediyoruz, her gün 3 bin kişi işsiz kalıyor.
Bu bedeli biz ödemek zorunda değiliz ama bir 2007 seçiminde Türkiyenin
elindeki imkânların, bütçedeki atılabilecek barutun harcanması,
2008 seçiminde, 2009da aynı politikalara devam edilmesi, ondan önce
ekonomiyi güçlendirecek strateji değişikliklerinin, dünya
ekonomisindeki konjonktürün yanlış okunarak strateji
değişikliğinin yapılmaması, ülkeye hazmetme
kapasitesinin üzerinde döviz girmesine izin verilmek suretiyle Türk sanayisinin
tahrip edilmesi, Türk işgücünün üretim dışına itilmesi,
Türkiyede tasarrufların azaltılması, ülkenin dış
tasarruflara mahkûm hâle getirilmesi sonucunda, bugün biz bu bedeli ödüyoruz.
Bugün biz, bu bedeli Hükûmetin ta 2002den başlayan, iktidara geldiği
günden itibaren dünya konjonktürünü, dünya konjonktüründeki radikal değişikliği
yanlış tahlili sonucunda ortaya koyduğu yanlış iktisat
politikalarına bağlı olarak ödüyoruz.
Değerli milletvekilleri, bunun bir sınırı
olması lazımdı ama hâlâ yok. Hâlâ Türkiye, Hükûmet bu ülkede bir
kriz olduğunu kabul etmiyor. Bununla ilgili önlemleri, derli toplu,
Türkiyenin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Öztrak.
FAİK ÖZTRAK (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
dünyada güven uyandırabilecek bütünlüğe sahip, borcunu
ödeme gücüne sahip olduğunu gösteren orta vadeli bir programı ortaya
koyamıyor. Böyle bir programı ortaya
koyamadığınız zaman da bir türlü büyüme ortamına geri
dönemiyoruz.
Bakın, OECD ne diyor? Diyor ki: Bu işi böyle
götüremezsiniz. IMFyle anlaşın. Yani, bu
Artık
dışarısı Türkiye IMF olmadan bu işi götüremez.
diyor. Bu mudur başarı? Yani Brezilya IMFye kalkacak
Aynı
noktada başladık. Bakın, 2001 krizinde Brezilyayla
çıkış noktamız aynıdır. Geldiğimiz yer,
Brezilya IMFye borç veriyor, biz işi IMFsiz götüremiyoruz!
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum değerli milletvekilleri.
(CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Öztrak.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Manisa Milletvekili
Erkan Akçay, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 410 sıra
sayılı Kanun Tasarısının ikinci bölümü üzerine
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye ekonomisi son
yıllardaki en zor döneminden geçmektedir. Küresel kriz, bir yandan daralma
yoluyla ihracatımızı vururken, diğer yandan küresel mali
sistemdeki küçülme yurt dışından kaynak
sağlanmasını zorlaştırmaktadır. Ekonomi
hızla küçülürken, işsizlik son yıllardaki en yüksek seviyelerine
ulaşmıştır. Takipteki alacaklardaki artıştan
endişelenen bankalar küçük ve orta ölçekli şirketlere kredi vermekten
kaçınmaktadırlar. İş güvencesinin azaldığından
korkan hane halkının kredi talebi faizlerdeki düşüşe
rağmen artmamaktadır. Tam da bu ortamda para politikasının
etkisinin sınırlı kaldığını gören Hükûmet
maliye politikasını gevşetmeye başlamıştır.
Bütçe rakamları kamu maliyesinde ciddi bir bozulma
olduğunu göstermektedir. Ekonomideki daralma nedeniyle gelirler sert bir
şekilde düşerken harcamalar hızla artmaktadır.
Yılın ilk beş ayı itibarıyla bütçe
açığı hedefinin 2 katını geçmiştir. Vergi
indirimlerinin yarattığı geçici talep artışı
özelleştirme ve vergi affı gibi yöntemlerle sağlanabilecek
kaynak girişiyle bütçedeki kötü gidişatın tersine çevrilmesi
mümkün değildir.
Dünya ekonomisinin 2009 yılında yüzde 1,7 ila 2,8
oranında daralması beklenirken 2008 yılının son
çeyreğinde yüzde 6,2 oranında daralan Türkiye ekonomisi 2009
yılında çift haneli daralma tehdidiyle karşı
karşıya bulunmaktadır. 2008 yılı sonunda
hazırlanan bütçede ve makro ekonomik hedeflerde tüm
uyarılarımıza rağmen ve itirazlarımıza
karşın Hükûmet ekonominin krizden az etkileneceğini ve 2009 yılında
yüzde 4 büyüyeceğini ısrarla iddia etmiş, 2009 yılı
bütçesi gerçek dışı makro ekonomik hedefleri ve bütçe
büyüklüklerini temel almıştır.
2008 yılının ilk beş ayında 2 milyar 60
milyon lira olan bütçe açığı, bu yılın aynı
döneminde yüzde 904 oranında artarak 20 milyar 683 milyon liraya
çıkmıştır. 2008in ilk beş ayında 70 milyar lira
vergi toplanırken, bu rakam bu yıl yüzde 5,5luk bir
azalışla 66 milyar liraya düşmüştür. Kurumlar vergisinde
yüzde 4,8; özel tüketim vergisinde yüzde 3, harçlarda yüzde 13,7; ithalde
alınan katma değer vergisinde de yüzde 32 oranında azalma
yaşanmıştır.
2009 yılı bütçe gerçekleşme rakamları AKP
Hükûmetinin krize karşı aldığı önlemlerin etkili
olmadığını açıkça ortaya koymaktadır.
Değerli milletvekilleri, tasarının 26 ve 41inci
maddelerinde sağlık hizmetlerinden katılım payı
alınması konusunda yapılan düzenlemelerde, belirlenecek
hastalık gruplarına göre yatarak tedavide sağlanan
sağlık hizmetleri için hizmet bedelinin yüzde 1ine kadar
katılım payı alınabilmesi, alınan katılım
payının tutarının bir takvim yılında asgari ücret
tutarını geçmemek kaydıyla her bir yatarak tedavi için asgari
ücretin dörtte 1ini geçemeyeceği belirtilmektedir. Ayakta tedavilerde
Maliye Bakanlığına verilen 2 Türk lirası tutarındaki
katılım payını yarıya kadar indirme yetkisi
kaldırılmakta, 5 katına kadar artırma yetkisi de 10
katına çıkartılmaktadır. Ayrıca 2 lira
tutarındaki katılım payı her yıl yeniden
değerleme oranında artırılabilecektir. Yatarak tedavilerde
sunulan hizmetlerin bedelinin yüzde 1ine kadar katılım payı
uygulaması ilk kez getirilmektedir. Bu düzenlemelerden tedaviye
katılım paylarının zaman içinde
artırılacağı anlaşılmaktadır. Böylece,
sosyal devlet ilkesi tümüyle göz ardı edilerek sağlık hizmetleri
paralı hâle getirilmektedir.
Komisyonda sunulan gerekçede, büyük boyutlara ulaşan
sağlık giderlerinde tasarruf sağlamak amacıyla
sağlık hizmeti faturalarının sigortalı veya
emeklilerce kontrol imkânı olacağı, böylelikle usulsüzlüklerin
önlenebileceği ileri sürülmüştür. Bu düzenleme, zaten mevcut
gelirleriyle geçimini temin etmekte zorlanan memur, işçi, esnaf, çiftçi ve
emekli gibi nüfusumuzun çok önemli bir kısmını oluşturan
dar gelirli vatandaşlarımıza yeni bir yük getirecek ve
sağlık hizmetlerinden yararlanamama gibi bir sonuç
doğurabilecektir. Bu düzenleme, sosyal devlet ilkesiyle de
bağdaşmadığı gibi ayrıca Anayasamıza da
aykırıdır.
Değerli milletvekilleri, tasarının 33üncü
maddesiyle, Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında
Kanuna geçici maddeler eklenerek, net borç kullanımı tutarı
2009 yılı için 5 kat artırılmaktadır. 4749 sayılı
Kanunun 5inci maddesine göre, Bütçe Kanununda belirtilen başlangıç
ödenekleri toplamı ile tahmin edilen gelirler arasındaki fark
miktarı kadar net borçlanma yapılabilmektedir. Bu limit yıl
içinde yüzde 5 oranında artırılabilmekte, bu miktarın da yeterli
olmadığı durumlarda ilave yüzde 5lik bir tutar Bakanlar Kurulu
kararıyla artırabilmektedir.
Kamunun finansman ihtiyacının
karşılanması için borçlanmaya yetki veren bu kanunun temelini
oluşturan 1inci maddesinde piyasalara güven vermek ve istikrarı
korumak ve makroekonomik dengeleri gözetmek hedefi özellikle
vurgulanmaktadır.
Teğet geçti. denen kriz dünyada ilk sıralarda ülkemizi
etkilemeye başlamıştır. Krizin merkezi kabul edilen ABDde
2009 yılında gayrisafi yurt içi hasılada -2,8 daralma beklenirken,
ülkemizde IMFye göre yüzde 5,1, Dünya Bankasına göre ise yüzde 5,5,
Hükûmete göre ise yüzde 3,6 daralma beklenmekteydi ve bu rakamlarda her geçen
gün olumsuz bir şekilde bu beklentiler artmaktadır.
Uluslararası kuruluşlara göre ülkemiz 2009 yılında
dünyada Litvanya, İzlanda, Singapur, Ukrayna, Japonya, Rusya, Almanya ve
Finlandiyadan sonra en fazla küçülen dokuzuncu ülke olacaktır.
İşsizlikte ise Türkiye yüzde 16larda gezerken hiçbir Avrupa ülkesi
çift haneli rakamlara yükselmemektedir.
Merkezî yönetim toplam borç stoku 2009 yılının
Mayıs ayında 411 milyar Türk lirası olarak
gerçekleşmiştir. Şimdi Hükûmet karşımıza kriz
tedbiri olarak borçlanma limitini artırmak için gelmektedir. Babalar gibi
sattıktan sonra satacak bir şey kalmayınca, şimdi de
maalesef babalar gibi borçlanmaya sıra gelmiştir. Artık,
Hükûmete baktığımızda babalar gibi satma dönemini ikinci
plana aldıklarını, babalar gibi borçlanma dönemini öne
aldıklarını görmekteyiz.
2009 Bütçe Kanununda öngörülen açık için Türkiye Büyük
Millet Meclisinin Hükûmete verdiği borçlanma limiti 14,5 milyar lira idi.
Bu Hükûmet tasarısında bütçe açığı nedeniyle borçlanma
limiti 5 kat artırılarak 74,5 milyar Türk lirasına
çıkartılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, borçlanma limitindeki bu olağanüstü
artış neyi ifade etmektedir, bizlere neyi göstermektedir? Birincisi,
yedi yıllık AKP Hükûmetinin maliye politikasının iflas
ettiğini, mali disiplinin yerle bir olduğunu, Hükûmetin gerçekçi bir
bütçe yapamadığını ve uygulayamadığını
göstermektedir. İkinci olarak, ekonomik krizin teğet
geçmediğini, ekonomide ağır tahribata yol
açtığını ancak Hükûmet tarafından gerekli ve yeterli
tedbirlerin alınmadığını göstermektedir ve üçüncü
olarak, kayıt dışı ekonominin önlenmesi konusunda aciz
kalındığını, bu konuda siyasi bir
kararlılığın bulunmadığını
göstermektedir. Borçlanma limitinin 5 kat artırılmasının
anlamı bunlardır.
Mevcut duruma göre 2009 yılı bütçesinin gelir-gider
tahminlerinin gerçeklerden çok uzak olduğu açıktır. Daha 2009
yılının ilk beş ayında bütçe açığında
yüzde 100e varan bir hedef sapması söz konusudur. Dolayısıyla
2009 yılı bütçesinin acilen revizyona tabi tutulmasında yarar
vardır. Hükûmet Türkiye Büyük Millet Meclisine bir an önce ek bütçe tasarısı
sunmalı ve hesap verilebilirlik açısından yapılacak en
sağlıklı düzenleme, katılım öncesi ekonomik programa
konulan bütçe büyüklüklerinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde
tartışmaya açılarak ek bütçenin
yasalaştırılması olacaktır.
Muhterem milletvekilleri, bu düşüncelerle konuşmama son
veriyor, muhterem heyetinize saygılarımı sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Akçay, teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde şahsı adına Sayın Harun Öztürk.
Buyurun efendim.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tasarının ikinci bölümü üzerinde şahsım
adına söz aldım. Şahsım ve Demokratik Sol Parti adına
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu bölümde ben de tasarının çerçeve 33üncü maddesinde
yer alan geçici madde 20 üzerinde konuşmak istiyorum. Tasarı,
bütçeyle Hükûmete verilen borçlanma limitini artırmaktadır.
Değerli milletvekilleri rakamlardan söz ettiler. 2009 yılı
bütçesinde Hükûmete Türkiye Büyük Millet Meclisinin verdiği yetki 14,85
milyar TL idi. Hükûmet AB katılım öncesi ekonomik programında
bütçe açığını 49 milyar TL olarak revize etti. Bu
revizyondan kısa bir süre sonra Hükûmetin sunduğu bu tasarıda
açık nedeniyle borçlanma ihtiyacının 59,4 milyar liraya
çekildiğini görüyoruz. Tasarının alt komisyonda görüşülmesi
sırasında ise bu defa borçlanma limiti 74,25 milyar TLye yükseltilmiştir.
Genel Kurulda yeni bir sürprizle ve yeniden bir artış teklifiyle
karşılaşmamayı umduğumu ifade etmek istiyorum.
Bütün bu gelişmeler ve geçmişte makro ekonomik
göstergelerle ilgili yapılan tahminlerdeki isabetsizlikler Hükûmetin
ekonomik gelişmeler konusundaki öngörüsüzlüğünü ortaya
koymaktadır. Ekonomi, Hükûmet tarafından hiçbir yönlendirmeye tabi
tutulmadan kendi hâline bırakılmış görüntüsü vermektedir.
Değerli milletvekilleri, Hükûmetin büyüme ve işsizlik
konusunda orta vadeli mali planlarda yaptığı tahminler ile
gerçekleşmelerin incelenmesi de bu konudaki öngörüsüzlükleri ortaya
koymaktadır.
Şimdi de size ben de bazı örnekler vermek istiyorum:
Hükûmet bugüne kadar dört orta vadeli mali plan kabul etti. Birinci planda 2008
yılı için büyümeyi 5 öngördü, ikinci planda 7ye çekti, üçüncü planda
5,5 dedi, gerçekleşme 1,1 olarak ortaya çıktı. 2009
yılına bakıyoruz, ikinci planda 7,1 dedi, üçüncü planda 5,7ye
çekti, dördüncü planda 5 dedi, son revizesi -3,6 -değerli milletvekilleri
ifade ettiler- şu an için yılın yarısında
gerçekleşme beklentisinin -5 ile 6 arasında olacağı tahmin
ediliyor.
Değerli milletvekilleri, işsizlikle ilgili tahminlere
baktığımızda, 2009 için örnek vereyim: İkinci planda
2009 yılı için 10,4 olarak öngördükleri işsizlik oranı,
Mart 2009 itibarıyla 15,8 oldu. 2009 yılı programında bu
yıla ait bazı makroekonomik göstergeler için yapılan öngörüler
ile aynı yıl için katılım öncesi ekonomik programda
yapılan revizeler de Hükûmetin öngörüsüzlüğüne işaret etmek
açısından önemlidir. İhracata bakıyoruz, program 149 milyar
dolar, revize 104 milyar dolar. İthalat 232,5 milyar dolar, revize 138
milyar dolar. Cari açık 50,4 milyar dolar, revize 11 milyar dolar. Bütçe
açığı 13,4 milyar dolar, revize 49 milyar dolar, borçlanma
limiti 75 milyar dolar.
Değerli milletvekilleri, Hükûmet orta vadeli programı
Mayıs ayı sonuna kadar kabul edip Resmî Gazetede
yayımlaması gerekirken, 5018 sayılı Kanunun 16ncı
maddesi hükmüne bu yıl da açıkça aykırı
davranmıştır. Söz konusu madde hükmüne aykırı hareket
etmeyi alışkanlık hâline getiren Hükûmetin bu tavrının
Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgisine sunulması ayrıca gerekli
görülmüştür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Öztürk.
HARUN ÖZTÜRK (Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Öte yandan, Hükûmet borçlanma limitini artırırken krizi
dikkate almadan yaptığı 2009 yılı bütçesinin gelir ve
gider tarafının revize edilmesinden ısrarla
kaçınmaktadır. Görüşülürken de ifade ettiğimiz gibi, samimi
hazırlanmayan 2009 Merkezî Yönetim Bütçesinin gelir ve gider kalemlerinin
Türkiye Büyük Millet Meclisinde yeniden görüşülerek gerçek durumun ortaya
çıkarılması ve bütçe açığının samimi hâle
getirilmesi gerekir diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
Sayın Osman Demir, Tokat Milletvekili, buyurun Osman Bey. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
OSMAN DEMİR (Tokat) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tasarının ikinci bölümü üzerine şahsım
adına söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Tasarıda yer alan çerçeve 33üncü maddede bir geçici madde
düzenlenmektedir. Bu geçici maddeyle, 4749 sayılı Kamu
Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda bir
düzenleme yapılmaktadır. Buraya çıkan çok değerli
konuşmacılarımız da genelde bu maddeye atıf yaparak
görüşlerini ileri sürmüşlerdir. Bu maddeye göre, bütçe kanunu
hazırlanırken Hükûmete borçlanma yetkisi verilmiştir, bu maddede
de bu borçlanma yetkisinin limiti 5 katına çıkarılmaktadır.
Yani bu 5 katına niçin çıkarılıyor?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Ve niye gerek görüyor?
OSMAN DEMİR (Devamla) Niçin devletimiz borç altına
sokuluyor? Bu sürekli ifade ediliyor. Bu konuda görüşlerimi ifade etmek
istiyorum.
Değerli milletvekilleri, iktisat ve maliye okuyanlar çok iyi
bilirler, ekonomi düz bir trend hâlinde büyümez, bazen büyür bazen küçülür.
Büyüme oranı bazen daha küçük çıkar bazen büyük olur bazen de
negatife düşer. Şimdi, hepimiz biliyoruz ki büyüme oranının
negatife düştüğü bir dönemi yaşıyoruz. Bunun sebebini de
hepimiz biliyoruz, küresel kriz diyoruz. Yani burada büyüme oranının
negatife düşmesinin sebebi, AK PARTİnin uyguladığı
herhangi bir hatalı iktisat politikasından kaynaklanan bir faktör
değildir. Bunu iyi tespit etmemiz lazım.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) İyi olunca sizden, kötü
olunca bizden.
OSMAN DEMİR (Devamla) Şimdi, ortada bir realite var,
dünya gerçeği var değerli milletvekilleri. İşi
çarpıtmaya çalışmayalım.
Yine, iktisat ve maliye okuyanlar bilir ki bütçe açık ve
fazlaları aynı zamanda bir dengeleyici görevi görür. Ekonomik
stabilizatör diyoruz buna. Nedir bu? Millî gelir küçüldüğü zaman vergi
gelirleri düşer ama kamu harcamalarını azaltamazsınız.
Niye azaltamazsınız?
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Mesela uçak alabilirsiniz!
OSMAN DEMİR (Devamla) - Çünkü kamu harcamalarını
azalttığınız zaman millî geliriniz daha fazla daralır.
Ne yapmanız lazım? Doğal olarak açık oluşur.
Doğaldır bu açık. Şimdi, biz bunu söylüyoruz, açık
doğaldır diyoruz, bu sefer diyorsunuz ki Efendim, açık
doğal, tamam, anladık da niye bu kadar çok çıkıyor? Niye
öngöremediniz?
Arkadaşlar, bütçe ne zaman yapılmaya
başlanıyor, buna iyi bakmamız lazım. Şimdi, eylül,
ekim aylarında başlamışsınız bütçenin ön
hazırlıklarına. Kasım ayında bütçe çıkarmışsınız.
Şimdi, 2008in sonlarına doğru, Amerikada, doğru, bu
patlak verdi ama tam da biz bu bütçeyi görüşürken patlak verdi. Küresel
krizin bu boyutta derinliğe sahip olacağını kim diyebilir
ki ben yüzde 100 tahmin ettim, ben biliyordum. Yok öyle bir şey.
ALİM IŞIK (Kütahya) Bütçe görüşmeleri
sırasında uyardık.
OSMAN DEMİR (Devamla) Kusura bakmayın. Yok öyle bir
şey, yok. Ne yapıyorsunuz? Bir dalga geliyor, tedbir
alıyorsunuz. Yeni bir dalga geliyor, birçoğu da beklediğinizden
büyük geliyor, bilemiyorsunuz, yeni bir tedbir alıyorsunuz.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Beklediğiniz için büyüyor.
OSMAN DEMİR (Devamla) Dolayısıyla doktor
hastasının başındadır. Sürekli tedavi ediyor, ben
çaresiz kaldım demiyor.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Doktor yok, doktor.
OSMAN DEMİR (Devamla) Sürekli hastasını tedavi
ediyor. Ortada anormal bir durum yoktur. Borçlanmadaki artmada da anormal bir
durum yoktur. Aynı şekilde, unutmayalım
(CHP
sıralarından gürültüler)
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) Doktorun eğitimi
zayıf!
OSMAN DEMİR (Devamla) - Değerli milletvekilleri, lütfen,
söyleyeceklerimiz gürültüye gitmesin. Önemli şeyler söylediğimi
düşünüyorum.
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) Yanılma yüzde 10!
OSMAN DEMİR (Devamla) - Değerli milletvekilleri, AK
PARTİ iktidara gelmeden önce bütçe açıkları neydi, bizden sonra
bütçe açıkları nereye düştü? Niye? Çünkü büyüme
performansımız çok iyi.
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Şimdi nereye geldi, buna
bakacaksınız.
OSMAN DEMİR (Devamla) Büyüme performansınız çok
iyiyse vergi gelirleriniz artar.
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) Hangi büyüme! Yüzde 5 küçülüyoruz!
OSMAN DEMİR (Devamla) - Bakın, bütçe otomatik
dengeleyicidir, otomatik dengeleyici görevini görüyor. Vergi gelirleriniz
artar, bütçe açıklarınız azalır. Bu olmuştur.
Şimdi de bir küresel krizden dolayı millî gelirimiz küçüldüğü
için, vergi gelirlerimiz düşmektedir, kamu harcamalarını da
daraltamamaktasınız çünkü kamu harcamalarını
daraltmanız millî gelirin daha şiddetli daralmasına yol açar.
Yazık olmaz mı benim vatandaşıma?
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) Millî gelir 10 bin dolar!
OSMAN DEMİR (Devamla) - Şimdi, bir taraftan Ya bu kadar
açık vermesin. Bütçe açıklarına izin vermeyelim. demek Kamu
harcamalarını azaltalım. demektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Demir, konuşmanızı
tamamlayınız efendim.
Buyurun.
OSMAN DEMİR (Devamla) Kamu harcamalarını
azaltalım. demek de İşsizlik daha fazla artsın. demekle
eş değerdir.
Arkadaşlar, biz burada doğru olanı yapıyoruz.
Olayları çarpıtmayalım.
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) Millî gelir 10 bin dolar!
OSMAN DEMİR (Devamla) Kendimizle tenakuza düşmeyelim.
Doğal olarak kamu harcamalarını kısamıyoruz, vergi
gelirlerindeki azalmadan dolayı da bütçe açıklarımız
artıyor.
Bu açığı nereden kapatacağız? İki
yolunuz var; ya yurt dışından borçlanırsınız ya
yurt içinden ya da para basarsınız.
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) Yüzde kaçla?
OSMAN DEMİR (Devamla) Para basmanın yolunu
kapattık biliyorsunuz. Merkez Bankası özerktir artık,
bağımsızdır. Dolayısıyla, para
basamıyorsunuz. Yurt dışından borçlanmayı mı
tercih edersiniz, yurt içinden mi?
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) Deniz Fenerinden
alırız!
OSMAN DEMİR (Devamla) - Biz yurt içinden borçlanmayı
tercih etmiş oluyoruz.
Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, soru-cevap işlemi
gerçekleştireceğiz.
Sayın Genç, buyurun efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Tabii, bugün çok keyfî bir Meclis yönetimine şahit oluyoruz.
Bakın, 12, 22, 20, 18, 15 ve 14üncü maddeler üzerinde önergelerim
vardı, maalesef işleme konulmadı ve mahsus müdahale etmedim.
Tabii, şimdi Meclis Başkanlık Divanı böyle taraflı
hareket ederse ben her şeyde çıkıp da burada stresle ne diyeyim
yani. Önergelerim orada ama nedense işte keyfî bir yönetim. Meclis,
çıkıyor, saatlerce ara veriyor. Böyle bir Meclis yönetimi olmaz ki.
Böyle bir çalışma yöntemi yok. Onun için, yani ne diyelim, her gün
burada geliyoruz Mecliste stres içinde, keyfîliklerle mücadele, soygunlarla
mücadele, Hükûmetin keyfîlikleriyle mücadele ediyoruz.
Şimdi soru soruyorum Hükûmete: Bizim, Tunceli Pülümür
ilçesinin hükûmet konağı uzun zamandan beri yok. Devlet daireleri
orada gecekondularda ve barakalarda çalışıyor. Bu mücadelemiz
sonunda programa konuldu ama bu sene de ihalesi yapıldı. 250 milyar
gibi bir para vermişler, çok küçük bir para. Bu hükûmet
konağının yapılması için herhangi bir ödenek verecek
misiniz ve kaç senede yapılacak?
İkincisi: Tunceli iline yine bu sene üniversite
açıldı, bu üniversitenin öğrenci yurdu yok. Bu öğrenci
yurdu ne zaman yapılacaktır? Hükûmetten net bir
karşılık bekliyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakanım.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Tunceli
Pülümür hükûmet konağıyla alakalı hususta, bunu bir inceleyelim
Sayın Genç. İçişleri Bakanlığı bu ödenek
planlamasını yapıyor bildiğiniz gibi ve şu ana kadar
da -arkadaşlarım bana- 250 bin TL civarında dediniz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Kaç senede yapacaksınız?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Bununla alakalı bir inceleyelim, İçişleri
Bakanlığının ödenek planlamasına bir bakalım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Yurt vardı, yurt ne oldu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Yurda da bakalım, notumu alıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Genç, burada önümüze gelen hususlarda ben aynen
uyguluyorum. Şahsınıza veya herhangi bir arkadaşa, hiç
kimseye haksızlık yapılma diye bir şey yoktur.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, önergeler burada.
BAŞKAN Ama, hafızayı beşer nisyan ile
maluldür, bazen insanlar aldıkları kararları unutabilirler daha
sonra, olabilir böyle şeyler, ona bir itirazım yoktur benim.
Teşekkür ederim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Kim unutmuş? Niye unutmuş?
Önergeler orada.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, ikinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde
üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı
oylarınıza sunacağım.
26ncı maddeye bağlı geçici madde 8i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Geçici madde 9 üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 26 ncı maddesi ile 178 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameye eklenen geçici 9 uncu maddenin üçüncü
fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
|
|
Mustafa
Kalaycı |
Erkan Akçay |
Mehmet Günal |
|
|
Konya |
Manisa |
Antalya |
|
|
Behiç Çelik |
Osman
Ertuğrul |
D. Ali Torlak |
|
|
Mersin |
Aksaray |
İstanbul |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Hastalık gruplarına göre yatarak tedavide sağlanan
sağlık hizmetleri için hizmet bedelinin % 1'ine kadar
katılım payı alınabilmesi, alınan katılım
payının tutarının, bir takvim yılında asgari
ücret tutarını geçmemek kaydıyla her bir yatarak tedavi için asgari
ücretin dörtte birini geçemeyeceği belirtilmektedir.
Bu duruma göre, sağlık hizmetleri paralı hâle
getirilmektedir. Komisyonda sunulan gerekçede büyük boyutlara ulaşan
sağlık giderlerinde tasarruf sağlamak amacıyla
sağlık hizmeti faturalarının sigortalı veya
emeklilerce kontrol imkânı oluşacağı, böylelikle usulsüzlük
ve yolsuzlukların önlenebileceği ileri sürülmüştür.
Bu düzenleme, zaten mevcut gelirleriyle geçimini temin etmekte
zorlanan memur, işçi, esnaf, çiftçi, emekli gibi nüfusumuzun önemli bir kısmını
oluşturan dar gelirli vatandaşlarımıza yeni bir yük
getirecek ve sağlık hizmetlerinden yararlanmama gibi bir sonuç
doğurabilecektir. Bu düzenleme sosyal devlet ilkesi ile
bağdaşmamakta olup Anayasamıza aykırıdır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Geçici madde 9u oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 10u oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici 8, 9, 10uncu maddelerin bağlı olduğu
çerçeve 26ncı maddeyi geçici maddelerle birlikte oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Madde 27yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
28inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 Sıra Sayılı
Tasarı'nın 28inci Maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Yaşar
Ağyüz |
Kemal Demirel |
|
|
Trabzon |
Gaziantep |
Bursa |
|
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Vahap Seçer |
Mustafa Özyürek |
|
|
Malatya |
Mersin |
İstanbul |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi, gerekçeyi mi okutayım?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Gerekçeyi okutun
Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 25 inci maddesinin (b) bendi ile hükümet
konaklarının yapımı konusundaki görev Maliye
Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğünden alınmakta,
Tasarının 28 inci maddesi ile de bu görev İçişleri
Bakanlığına verilmektedir. Hükümet konakları sadece
İçişleri Bakanlığına bağlı birimlerin
bulunduğu yerler değildir. Hükümet konaklarında Devlete ait
birçok birim bulunmaktadır. Bu nedenle bu binaları İçişleri
Bakanlığı hizmet binaları olarak görmemek gerekir. 2009
yılına kadarki uygulamada hükümet konakları İçişleri
Bakanlığının görüşü alınarak Maliye
Bakanlığı tarafından yapılmaktaydı. Madde ile
2009 yılı Bütçe Kanununda yer alan hüküm 178 KHK'ya
taşınmaktadır. Düzenleme Hükümet Konaklarını Devletin
temsil edildiği bu nedenle ilgili diğer kurumların birimlerinin
de bulunduğu binalar olarak görmemektedir. Hükümet konaklarının
yapımı konusundaki yetkinin Maliye Bakanlığından
alınarak İçişleri Bakanlığına verilmesi
doğru değildir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Böylece 28inci maddeyi iptal ettik, tasarıdan
çıkarmış olduk. Bundan sonraki maddeler bu şekilde teselsül
ettirilecektir. Şimdi oylarınıza sunacağım 29uncu
madde, böylece 28inci madde oluyor.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Ben maddeleri eski şekliyle okuyacağım.
Arkadaşlarımız o silsileyi ona göre düzeltecekler.
30uncu madde üzerinde aynı mahiyette iki önerge vardır,
önergeleri okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bütçe Kanunlarında Yer Alan Bazı
Hükümlerin İlgili Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelere Eklenmesi ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının
çerçeve 30 uncu maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Harun
Öztürk
İzmir
T.B.M. Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 sıra sayılı yasa
tasarısının 30. maddesiyle eklenen geçici madde 8in tasarı
metninden çıkarılmasını arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Öztürk, buyurun efendim.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tasarıdan çıkarılmasını istediğimiz
çerçeve 30uncu madde niçin getiriliyor, ona bakalım. Millî Eğitim
Bakanlığına bağlı her derece ve türdeki örgün ve
yaygın eğitim kurumlarında görev yapan yönetici ve
öğretmenlerden Bakanlık merkez ve taşra teşkilatı ile
Bakanlığa verilmiş bir görevi yürütmek üzere diğer
kurumlarda ilgili mevzuatına göre geçici olarak görevlendirilenlere
1/7/2006 ile 23/1/2009 tarihleri arasında 375 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameye aykırı ödemeler
yapılmıştır. Yasaya aykırı ödeme yapılmazdan
önce Maliye Bakanlığından bu ödemelerin yasaya uygun olup
olmadığı yönünde herhangi bir görüş de talep
edilmemiştir.
Komisyonda yapılan eleştiriler üzerine, Sayın
Maliye Bakanı, Metinden çıkarılması yönünde önerge verin,
çıkaralım. şeklinde kesin kanaat beyan etmişti. Sayın
Bakanın bu beyanına dayanılarak metinden
çıkarılması yönünde vermiş olduğum
değişiklik önergesi ise bu defa Sayın Bakanın takdirine
bırakması üzerine Komisyon tarafından reddedilmiştir.
Şimdi, biraz sonra oylarınızla, Türkiye Büyük
Millet Meclisinde alınan bir yetki kanununa dayanılarak
çıkarılmış bulunan 375 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameye aykırı yapılan söz konusu ödemeleri affedeceksiniz.
Milletvekilleri olarak kullanacağınız oylarınızla
vatandaşlara diyeceksiniz ki: Bizim her
çıkardığımız yasayı o kadar da ciddiye
almayabilirsiniz. Nasıl olsa af çıkarırız, çözeriz. Sonra
da niçin biz hukuk devletini bir türlü hayata geçiremiyoruz diye herkesle
birlikte siz de şikâyette bulunacaksınız.
Değerli milletvekilleri, hukuk devleti
anlayışının yerleşememesinde bu tür af
uygulamalarının etkili olduğunu ve bunda bizim de sorumluluğumuz
bulunduğunu unutmayınız.
Çorba tasarıyı önergelerimizle tatlandırma
şansının kalmadığını görmüş
bulunuyoruz. Bu nedenle, kalan üç önergemizin gerekçelerinin okutulmasıyla
yetineceğimi ifade ediyor, yüce heyetinizi tekrar saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
Sayın Genç, konuşacak mısınız?
KAMER GENÇ (Tunceli) Evet, Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 410 sıra sayılı Yasa
Tasarısının 30uncu maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasıyla ilgili olarak verdiğim önerge üzerinde söz
almış bulunuyorum, hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye eğer bir hukuk devleti
ise, hukuk işliyorsa, kanunlar çıkarılıyorsa ve bu
kanunlara göre işlem yapmak gerekiyorsa, bu kanunlara uymak lazım.
Kanun çıkarmışsınız, diyorsunuz ki: Şu personele
şu miktarda maaş ödenir, şu kadar harcırah ödenir. Bir
bakan çıkıyor -bakanlar çıkıyorlar- kendi
yandaşlarına, belki sevgililerine, belki çok daha yakın
ahbaplarına diyor ki: Yahu ben o kanunu bir tarafa attım, ben bu
kanunu falan her tarafa atıyorum, sana fazladan para ödüyorum. Bu
ahlaksızlık değil mi? Ahlaklı mıdır? Kanunu niye
çıkarıyorsunuz? Ondan sonra da getiriyorsunuz, yahu işte, bu
bakanlıkta fazla ödeme yapılmış, ee biz bu
bakanlığın fazla yaptığı ödemeleri kanunla terkin
edelim. Bu ahlaklı mıdır acaba? İşte, düzenleme ve
denetleme kurulları üyelerine verilen 3,5 trilyon lira parayı bir
maddeden sildiniz, almayız diyorlar. Yahu, o zaman niye kanun çıkarıyorsunuz?
Bir kanun çıkaralım, AKP İktidarı zamanında
bakanlar yanında çalıştırdıkları adamların
boyuna baksınlar, posuna baksınlar, ondan sonra onların kendine
yakınlıklarına baksınlar, bunların
paralarını istedikleri gibi ödesinler. Ondan sonra da zaten kanuna da
gerek yok, istedikleri gibi ödesinler. Böyle bir şey olur mu değerli
milletvekilleri? Yani böyle bir hukuk devleti olur mu? Böyle bir devlet de olur
mu yahu? Böyle bir devlet olur mu?
Şimdi yine getirmişsiniz ilerideki bir maddede de il
genel meclisi üyelerinin ve kaymakamların fazladan aldığı paraları
yine affediyorsunuz. Yahu, siz ne biçim devletsiniz? Yahu, siz ne biçim
hükûmetsiniz? Sizin devri iktidarınız zamanında herkes
kanunları ihlal edecek, devletin parasını alacak cebine koyacak,
ondan sonra da siz çıkacaksınız kanun getirip bunları affedeceksiniz.
Yahu, bu dünyanın neresinde görülmüş? Sizden önce hangi iktidarlar
zamanında yapılmış? Hele bir tane örnek gösterin, deyin ki:
Bizden önce şu seksen yıllık cumhuriyet hükûmetleri
zamanında böyle keyfî, bakanlar kendi yandaşlarına devletin parasını
ceplerine atmışlar, ondan sonra da getirmişler biz bunları
kanunla affettik demişler. Böyle bir şey yok sayın
milletvekilleri, böyle bir şey yok. Böyle bir şey yok yani.
Tabii, biz burada önerge veriyoruz, Başkanlık
Divanında şimdi, bilmem, kaç tane önergem var, burada söyledim. Bekir
Bey geldi Efendim, biz önergelerimizi çekmeyelim de
Yahu, kardeşim,
çek, çekme
Ben milletvekiliyim. Ben buraya önerge vermişim. Sayın
Başkan -orada, temel kanunda iki milletvekilinin önergesi var- bir tane
okutup da
Vermişler kapatmışlar. Kapatsın efendim. Benim
önergem varsa işleme koyacaksın. Koymadığın zaman
dersin ki Arkadaş, senin önergen işleme girmemiştir. Yani
Türkiye Büyük Millet Meclisi hukuku kaybetmiş, basireti kaybetmiş.
Sebebi, Meclis Başkanlık Divanının davranışı
ve AKP İktidarının davranışı. Yani hukuk
işlemiyor, kanun işlemiyor
İşte, Hüseyin Çelik burada. Kendisi giderken 700 tane
yandaşı öğretmeni getirdi; hukuku bir tarafa attı, her
şeyi bir tarafa attı, beş senelik, altı senelik
öğretmenleri getirdi lise müdürü yaptı, millî eğitim müdürü
yaptı, personel müdürü yaptı. 76ncı madde
Yahu, 76ncı
madde sana bu kadar keyfî hareket etme hakkını verir mi? Yarın
öbür gün Yüce Divana gittiğin zaman seni perişan ederler. Yahu,
şimdi, bu memlekette yirmi yıllık öğretmen var, yirmi
beş yıllık öğretmen var, yönetici var, sen bunların
hakkını yok edeceksin, ondan sonra gideceksin Bak, kanun bana yetki
vermiş, ben bunu istediğim yere getiririm. Bu, hangi ahlakta var
arkadaşlar? Bu, ne dinde var, ne ahlakta var, ne insanlıkta var! Adam
yirmi beş sene orada emek vermiş, sen, beş senelik, altı
senelik bilmem imam-hatip okulu mezununu getiriyorsun tepesine yönetici
atıyorsun. Böyle devlet yönetimi olur mu sayın milletvekilleri? Böyle
olmaz yahu! Ya bu devleti böyle
OSMAN KILIÇ (Sivas) Onlar Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı değil mi?
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, bakın, imam-hatibe ben
karşı değilim.
OSMAN KILIÇ (Sivas) Onlar Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı değil mi?
KAMER GENÇ (Devamla) - Efendim, bakın, ben ona
karşı değilim. Bir defa, istiskal etme. İmam-hatip okulu
mezunu yirmi beş yıllık öğretmeni getirir atarsan
saygı duyarım ama yirmi beş yıllık öğretmenin,
normal eğitim görmüş bir insanın başına getirip de
sekiz yıllık imam-hatip okulu mezununu atarsan onda hata görürüm.
Bak, bunu yanlış anlıyorsunuz. Bütün mesele buradan
kaynaklanıyor. Aynı şartları taşıyan
öğretmenlere
OSMAN KILIÇ (Sivas) Atama yapamaz mı?
KAMER GENÇ (Devamla) - Ben diyorum ki, yirmi beş
yıllık adamın emeği var yahu, emeği var, orada
öğretmen
Onu bir tarafa atıyor ama din kültürü ve ahlak dersi
öğretmenini getiriyor. Benim Tuncelide Millî Eğitim Müdürü din
kültürü ve ahlak dersi öğretmeni, kaç yıllık öğretmen, bir
sorun bakalım. Orada Fen Lisesi Müdürlüğüne atadıkları
öğretmen kaç yıllık öğretmen, bir sorun bakalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ (Devamla) Arkadaşlar, Allah var ya o Allah,
Allah insanın canına okur. (Gülüşmeler) Neyse ya. Eğer
Allahın adaletini bir şeye şey ederseniz
Yahu, diyor ki: Ben
sana akıl vermişim, izan vermişim, hiç olmazsa hak ve hukuk
(Gülüşmeler) Ya arkadaşlar
Yani şimdi, bu kadar keyfîliği
Allah affetmez. Allah affetmez ya, affetmez arkadaşlar. Yani sen
şimdi getiriyorsun hakkı, hukuku, kuralları bir tarafa
atıyorsun, ondan sonra da getirip de böyle keyfî işlem
yapıyorsunuz, bu olmaz. Bu affı niye getiriyorsunuz? Çok
acıyorsanız öğretmenlere Hüseyin Çelik kendi cebinden
çıkarsın versin bu paraları arkadaşlar. Yani mademki o
öğretmenlere keyfî ödemeler yapmış, kendi cebinden parayı
çeksin versin. Niye bizzat devletin kesesinden çıkaralım verelim?
Kural bu. Siz, eğer, bakın, bu bakanlara bu kadar keyfîlikler
tanımayın ama tanırsanız onun sorumluluğu size ait.
Önergemin kabulünü istiyorum.
Saygılar.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki iki önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
HÜSEYİN ÇELİK (Van) Sayın Başkan
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
HÜSEYİN ÇELİK (Van) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Bakanım, biraz müsaade edin
Sayın Çelik.
31inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
32nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Buyurun Sayın Çelik.
HÜSEYİN ÇELİK (Van) Efendim, biraz önce hatip ismimi
vererek doğru olmayan bazı beyanlarda bulundu. Ben, müsaade
ederseniz, sataşmadan dolayı birkaç dakika söz istiyorum. (CHP
sıralarından Sataşma yok. sözleri)
BAŞKAN Birleşim devam ediyor, ileriki aşamalarda
değerlendirelim Sayın Çelik.
Madde 33e bağlı geçici madde 20 üzerinde üç adet önerge
vardır aynı mahiyette, önergeleri okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 sıra sayılı yasa
tasarısının 33. maddesine bağlı Geçici Madde 20nin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 33 üncü maddesi ile 28/3/2002 tarihli ve 4749
sayılı Kanuna eklenen geçici 20 nci maddenin Tasarı metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
|
|
Mustafa
Kalaycı |
Erkan Akçay |
Mehmet Günal |
|
|
Konya |
Manisa |
Antalya |
|
|
Osman
Ertuğrul |
D. Ali Torlak |
Behiç Çelik |
|
|
Aksaray |
İstanbul |
Mersin |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 Sıra Sayılı
Tasarı'nın çerçeve 33 üncü Maddesi ile 28/3/2002 tarihli ve 4749
sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun'a eklenmesi öngörülen "Geçici Madde 20"nin
Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Yaşar
Ağyüz |
Kemal Demirel |
|
|
Trabzon |
Gaziantep |
Bursa |
|
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Vahap Seçer |
Faik Öztrak |
|
|
Malatya |
Mersin |
Tekirdağ |
|
|
Mustafa Özyürek |
Ali Koçal |
|
|
|
İstanbul |
Zonguldak |
|
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergelere katılıyor
musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge sahipleri adına bir söz talebi var
mı?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Gerekçeyi okutun.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gerekçe.
BAŞKAN Gerekçeleri okutayım.
Sayın Genç, konuşacak mısınız, gerekçeyi
mi okutayım?
KAMER GENÇ (Tunceli) Gerekçeyi okutun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutayım, peki.
Gerekçeleri okutuyorum:
Gerekçe:
2009 Bütçe kanununda öngörülen açık 14.85 milyon TL idi,
şimdi 74.25 milyon TLye çıkmaktadır. Bu durumda hükûmet iflas
etmiştir, çekilmesi gerekir.
Gerekçe:
Bu düzenleme ile net borç kullanımı miktarı
konusunda 4749 sayılı Kanunda belirlenen esaslar ortadan
kaldırılmaktadır. Böylelikle 2002 yılında bir reform
niteliğinde uygulamaya konulan kamu finansmanı ve borç yönetimine
ilişkin hükümler anlamsız hâle getirilmektedir.
2009 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununda belirtilen
başlangıç ödenekleri toplamı ile tahmin edilen gelirler
arasındaki fark (Bütçe Açığı), 10.398 milyon TL
öngörülmekle birlikte, 2009 Nisan Ayı Bütçe Gerçekleşmelerine göre
Ocak-Mayıs döneminde 20 milyar lirayı aşmıştır.
Dolayısıyla yılın ilk beş ayında gerçekleşen
bütçe açığı, bütçe kanununda 2009 yılı için öngörülen
bütçe açığı miktarının iki katına
çıkmıştır.
Bütçe, devletin gelecek belirli bir dönem içindeki
gelir-giderlerini tahmin eden ve bunların yürütülüp uygulanmasına
izin veren hukuki bir tasarruftur.
Bütçe hakkı, Türk milleti adına Türkiye Büyük Millet
Meclisinindir. Kamu mali yönetiminin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçe
hakkına uygun şekilde yürütülmesi, 5018 sayılı Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanununun 5 inci maddesinde de yer verildiği üzere
kamu maliyesinin temel ilkelerindendir.
Mevcut duruma göre 2009 yılı bütçesinin gelir-gider
tahminlerinin gerçeklerden çok uzak olduğu açıktır. Daha 2009
yılının ilk 5 ayında gelirler ve giderler arasında
oluşan bütçe açığında yüzde 100'e varan bir sapma söz
konusudur. Bütçe hedefleri gerçekçi değildir.
Dolayısıyla 2009 yılı bütçesinin ivedilikle
revizyona tabi tutulması gerekmektedir.
Gerekçe:
Tasarının çerçeve 33 üncü maddesi ile 4749
sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen Geçici 20 nci Madde anılan
Kanunun 5 inci maddesinde düzenlenen net borç kullanım tutarının
1/1/2009 tarihinden geçerli olmak üzere Bakan ve Bakanlar Kurulu
tarafından artırılan tutarın 4 katına yükseltilmesini
düzenlemektedir. Komisyon çalışmaları sırasında 4
katlık sınırın 5 katına yükseltilmesi
benimsenmiştir. 5 kata yükseltmenin gerekçesi "küresel krizin
etkileri nedeniyle bütçe açığında oluşması muhtemel
sapma" olarak açıklanmıştır.
Oysa 4749 sayılı Kanunun 5 inci maddesi 2001'de
yaşanan krizin ardından hem başlangıç bütçelerinin TBMM'ne
samimi olarak getirilmesini sağlayan, hem de yıl içinde mali
disiplini güvence altına alan bir mali kuraldır. Bu kural 2002
sonrasında güveni sağlayan önemli bir çapadır.
Şimdi bu kural hükümet tarafından bir yıl için dahi
olsa ortadan kaldırılmaktadır. Bu ekonomide tüm çapaların
koptuğu ya da taradığı bir dönemde önemli bir çapanın
daha yok edilmesi anlamına gelmektedir.
Ayrıca hükümetin bir yandan önümüzdeki dönemde "mali
kural getireceğini söyleyerek piyasaları sakinleştirmeye
çalışırken, diğer yandan mevcut mali kuralı
askıya alması samimiyetle bağdaşmamaktadır. Bu durum
ciddi bir güven bunalımına yol açmaktadır.
Diğer taraftan 2009 yılı Bütçesinin gelir
hedeflerinin tutmayacak olması nedeniyle Bütçe Kanunu ile öngörülen 13.571
milyon TL.lik borçlanma limitinin yeterli olmayacağı
açıktır. Anılan borçlanma limitinin yüzde 5 Bakan Onayı ile
yükseltilebilecek sınırı 14.250 milyon TL., ilave yüzde 5
Bakanlar Kurulu Kararı ile yükseltilebilecek sınırı ise
14.962 milyon TL.dir. Bu durumda borçlanma limiti 4 katlık sınır
ile 59.848 milyon TL.ye yükselirken 5 katlık limit 14.962 milyon TL.
fazlasıyla 74.810 milyon TL.ye yükselmektedir. Bunun anlamı
Tasarının TBMM'ye sevk edildiği andan itibaren borçlanma
ihtiyacının da arttığı ve hükümetin bütçe
açığı tahminini netleştiremediğidir. Yine bunun bir
diğer anlamı da 13 Nisan 2009 tarihinde açıklanan Katılım
Öncesi Ekonomik Program (KEP)daki hedeflerin daha şimdiden geçersiz hâle
geldiğidir. Sonuçta yıl sonuna doğru Hazine'nin finansman
temininde sorunlar yaşayabileceği yönünde bir endişe ortaya
çıkabilecektir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde
olayın bir diğer yönü de şudur:
2009 yılı Bütçesinin dayandığı bütün
varsayımlar, bütün makroekonomik göstergeler çökmüştür.
Geçerliliğini yitiren varsayımlar üzerine kurulu bir bütçenin
borçlanma limitinin revize edilerek uygulanması kesinlikle doğru
değildir. Varsayımlardaki çöküşü hükümet kabul etmekte, buna
göre bir gelir-gider hesabı yapmakta ve bu hesaba göre ortaya çıkan
borçlanma ihtiyacını bir yasa tasarısı ile TBMMne
getirmektedir. Ancak borçlanma ihtiyacı parlamentoya getirilip yetki
istenirken bunun arkasındaki gelir gider hesapları getirilmemektedir.
Yapılması gereken bu hesabın parlamentoya getirilmesidir. Yüzde
4'lük büyüme yerine şimdilik yüzde 3,6 (IMF'ye göre 5,1) lık
küçülmeye göre ortaya çıkan gelir azalışına göre Bütçenin B
Cetveli yeniden düzenlenmek zorundadır. 2009 yılı Bütçesinde
Hükümet Genel Bütçe Geliri olarak 243 milyon TL., Vergi Geliri olarak da 202
milyon TL. öngörmüşken KEP ile bu rakamlar revize edilmiştir. Genel
Bütçe Geliri KEP'teki revize hedeflere göre 212 milyon TL., Vergi Geliri de 170
milyon TL. olmaktadır. Harcamalarda şimdilik ciddi bir
değişiklik olmayacağı varsayılırsa;
yapılması gereken Gelir Bütçesi'nin yeniden
yapılmasıdır. Bu yola gidildiği takdirde borçlanma
yetkisinin ayrıca artırılması yönünde bir düzenlemeye yani
mali kuralın değiştirilmesine gerek bulunmamaktadır. Zira
Bütçe Kanununun 3 üncü Maddesine göre ödenekler toplamı ile tahmini
gelirler toplamı arasındaki fark net borçlanma ile
karşılanacaktır.
Bu yola gidilmeyip de sadece borçlanma yetkisinde
değişiklikle yetinilmesi parlamentonun bütçe hakkına tecavüzdür.
BAŞKAN Evet, gerekçelerini dinlediğiniz önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
Komisyonun bir düzeltme talebi var. Buyurun Sayın Komisyon.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Bir düzeltme talebimiz vardır, arz ediyorum: 17/6/2009
tarihli ve 5909 sayılı Kanun ile 4749 sayılı Kanuna 20nci
ve 21inci geçici maddeler eklendiği gerekçesi ile bu maddeyle 4749
sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen geçici madde
numaralarının 22 ve 23 olarak düzeltilmesi uygun olacaktır.
Arz ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim. Gereken notlar
alınmıştır.
Geçici madde 23ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, düzeltmeyle birlikte eski geçici 20,
yeni 22nci maddeyi oylarınıza sunmuştum. Şimdi geçici eski
21, yeni 23üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Çerçeve 33üncü maddeye bağlı geçici maddeleri birlikte
oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
34üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
35inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
36ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
37nci maddede aynı mahiyette iki önerge vardır,
önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 sıra sayılı yasa
tasarısının çerçeve 37. maddesinin tasarıdan
çıkartılmasını arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bütçe Kanunlarında Yer Alan Bazı
Hükümlerin İlgili Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelere Eklenmesi ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının
çerçeve 37 nci maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Harun
Öztürk
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükümet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Öztürk, Sayın Genç, gerekçeyi mi
okutayım?
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Gerekçe okunsun Sayın
Başkan.
KAMER GENÇ (Tunceli) Konuşacağım Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın Öztürkün gerekçesini okutuyorum,
Sayın Genç konuşacak.
Gerekçe:
Bilerek, yasaya aykırı bir şekilde yapılan
fazla ödemelerin yargıdan dönmesi üzerine geçmişe yönelik kişi
borçlarının affı için kanuni düzenleme yapılması hukuk
devleti ile bağdaşmadığından işbu
değişiklik önergesi verilmiştir.
BAŞKAN Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 410 sıra sayılı Yasa
Tasarısının 37nci maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasına ilişkin olarak verdiğim önerge üzerinde
söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
Şimdi, bu maddede 5302 sayılı İl Özel
İdaresi Kanununun 28nci maddesi il encümeni başkanı ve
üyelerini ve 63üncü maddesi de il encümenine katılan kaymakamları
kastediyor. Şimdi, il encümeni başkanı ve üyeleriyle
kaymakamların il özel idarelerinden tahsil edilen paralardan fazla, kanuna
aykırı olarak ceplerine aldıkları paraları
-bunları da- yine affediyorsunuz. Şimdi, yani bu neye dayanıyor
affediyorsunuz? Biraz önce söylediğim gibi, arkadaşlar, bir kanun
niye yapılır, bir hukuk niye düzenlenir? Herkesin bu hukuk düzeni
içinde hareket etmesi için düzenlenir. Şimdi milletvekili maaşı
belli. Şimdi Meclis Başkanının kafasına esse Yahu,
bazı milletvekillerine şuradan fazla para vereyim. dese, arkasından
da bir kanun getirip de Ya, bu milletvekillerinin fazla aldığı
paraları affedelim de bunlardan gelir tahsil etmeyelim. dese, olur mu?
Olmaz. İl genel meclisi de böyle işte; il özel idaresinin bütçesinde
keyfî harcamalar yapıyorlar, keyfî ödemeler yapıyorlar.
Şimdi, siz bunları affettikten sonra -başında
kaymakam var- maalesef, birçok yerlerde görüyoruz, işte, köylere hizmet
götürme birliklerine giden paraların bir kısmı, maalesef,
bakıyorsunuz, çok 4x4 cipler alıyor, ona biniyor. Çok refah
içerisinde yaşıyorlar yani birçok yerlerdeki kaymakamlar. Çok dürüst
çalışan kaymakam arkadaşlarımız da var ama çok da
keyfî hareket eden kişiler de var. Çünkü bunlar niye keyfî hareket
ediyorlar? Siyasi iktidara dayanıyorlar, E, ben nasıl olsa, ne kadar
keyfî hareket etsem de benim Ankarada sırtım kalın, ondan sonra
böyle hareket ederim. diyor. İşte, Bolu Valisi geçen gün gidiyor,
Abantta bir tarikat cemiyetinin toplantısına katılıyor,
ondan sonra Türkiye Cumhuriyetinin kanunlarını,
Anayasasını tenkit ediyor. Siyasi -eğer- konuşma
yapıyorsan, çık siyaset yap kardeşim! Sen devletin valisisin,
devletin nizamına uymak zorundasın. Ondan sonra, orada bulunan Bülent
Arınç da kendisine sahip çıkıyor, Tamam. diyor. Ama o Bülent
Arınç, acaba, hakikaten kendi düşüncesi aleyhine bir fikir beyan
etseydi o Valiyi bir gün orada tutar mıydı? Tutmazdı. Nitekim,
RTÜK Başkanını, dedi ki: Bu Zahid Akman görevinden istifa
etmesi lazım. Ama Tayyip Bey dedi ki: Ya, Bülent Bey yanlış
yapmış. Ondan sonra, Bülent Bey fermuar çekti ağzına.
İşte böyle
Bu, işte, kim güçlüyse, kimin arkası güçlüyse,
ondan sonra, çıkıyor her türlü keyfîlikler yapıyor, ondan sonra
da
Bunlar şimdi ne kadar para? Ben Sayın Bakandan
öğrenmek istiyorum. Burada affetmek istediğiniz kaç lira Sayın
Bakan? Mesela, işte, o denetleyici ve düzenleyici kurul üyelerini affetmek
istediğiniz para 3,5 trilyon demişti Sayın Bakan. Burada ne
kadar? Onu da bir öğrenelim yani. Bu Meclisin bilmesi lazım. Ne
kadar, usulsüz, keyfî, kaymakamlar ve il genel meclisi üyeleri ve
başkanları para almış da siz bu kanunla bunu affediyorsunuz,
onu bize söyleyin. Yani, hiç olmazsa, bunlar burada, Meclis neyi affediyor, onu
bilmesi lazım. Yani bunlar o kadar devletin parasına el
uzatıyorlar, alıyorlar, ceplerine atıyorlar. Öte tarafta da,
kardeşim, yani bir emekli memura beş kuruş veremiyorsunuz.
Bugün bana Elazığın Suluovasından bir
vatandaş telefon ediyor, diyor ki: Kamer Bey ya diyor, Tarım
arazilerimiz kurudu. diyor. Sularımız açık değil, araziyi
sulayamıyoruz. diyor. Lütfen kürsüde bunu söyle. diyor. Kardeşim,
senin 5 tane milletvekilin var. Bana niye söylüyorsun? Onlar çıksın
söylesinler. Yani hem de iktidar partisi milletvekilleri. Ben söyleyeyim de
dedim, Ben söylersem şimdi inadına senin suyunu kapatırlar
Kamer Genç söyledi diye. Çünkü sizdeki anlayış bu. Muhalefet partisi
gerçekleri de dile getirse siz diyorsunuz ki bu şey değil.
İnadına, o muhalefet partisi milletvekilinin dile getirdiği
konudaki menfaati olan kişilerin menfaatlerini yok etmek için inadına
inadına insanların üzerine gidiyorsunuz. İşte, bu, böyle
birtakım insanların trilyonlara varan alacaklarını,
devletin kesesinden haksız olarak aldığı paraları
affedeceğinize, çiftçinin, köylünün o elektrik paralarına mahsup
edin. O insanlar hiç olmazsa bu... İşte, sabahleyin Hükûmet
sırasında oturan Bakan Otuz altıda 1ini ödesin. diyor.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) O zaman hiçbir şey yapmayalım!
KAMER GENÇ (Devamla) - Otuz altıda 1ini ödeyecek gücü yoksa
ne yapsın adam? O zaman adamın arazisi kuruyor. Ne oluyor? Millî
ekonomi kaybediyor, yani ziraatın verimi düşüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ (Devamla) Onun için, biz tabii doğruları
söyleye söyleye bıktık da siz yanlışları yapmaktan
bıkmadınız. Böyle bir siyasi iktidarla baş başa
kaldık. Hiç olmazsa -hani bugün Regaip Kandili- bu kandil gününde bu
Mecliste yanlış kanun çıkarmayın. Allah korkusu olan
insanlar haktan, adaletten ayrılmaz, değil mi? O zaman burada hiç
olmazsa devletin parasına, milletin parasına el uzatanları
affetmeyin. Yoksa bunların günahı sizin boynunuza.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MURAT ÖZKAN (Giresun) Sayın Başkan, Sayın Hatibin
konuşmasıyla ilgili bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN Yerinizden kısa bir söz talebiniz var.
Buyurun Sayın Özkan.
MURAT ÖZKAN (Giresun) Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Sayın Hatip kaymakamların zevküsefa içerisinde
gezdiğini, hatta 4x4 araç aldıklarını ifade etti.
Kaymakamlar bu ülkede en ücra yerlerde görev yapan ve görev aşkıyla
da dolu insanlardır, bir. İkincisi, zevküsefa içerisinde gezmeleri
mümkün değildir. Herhâlde meslek olarak en fazla denetlenen, en fazla
izlenen, halkın da en fazla değerlendirdiği kişilerdir.
Taşıt Kanununa göre de arazi araçları almaları gerekiyor.
Taşıt Kanununda da 2 sayılı cetvelde yer alır
araçları ve burada da araçları 4x4 olur olmaz, bilmiyorum ama arazi
araçları almaları gerekiyor. Devletimizin onlara araç almaları
gerekiyor, o açıdan değerlendiriyorum.
Fırsat buldukça belli mesleklerin burada tenkit edilmemesi
gerektiğini, eğer bu meslek sahipleri yanlış
yapıyorsa, bunun idari hiyerarşi içerisinde ya da yargı
içerisinde düzeltilmesinin mümkün olduğunu ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan
BAŞKAN Efendim?
KAMER GENÇ (Tunceli) Benim açıklamamla ilgili,
arkadaşımız yanlış bir algılamada bulundu.
İsterseniz mikrofona konuşayım.
BAŞKAN Tamam, gördüm ben, sisteme girdiğinizi gördüm
Sayın Genç, bir müsaade edin.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ben dedim ki, çok dürüst çalışan
kaymakamlar da var ama keyfî hizmet yapanlar da var yani
BAŞKAN Tamam, meram anlaşılmıştır.
Yani Bütün kaymakamları kastetmedim, bazılarını
kastettim. diyorsunuz. Sayın Özkan da Hizmet gereği olarak
bunların bulunması lazım çünkü dağa, ovaya, ormana, her tarafa
gidiyorlar. Onun için, hizmet için gerekli bunlar, yoksa başka şeyler
için değil dedi. İkinize de teşekkür ediyorum.
38inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
39uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
40ıncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
41inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 41 inci maddesi ile değiştirilen, 5510
sayılı Kanunun 68 inci maddesinin; (2) nci fıkrasında geçen
"Birinci fıkranın (d) bendinde belirtilen sağlık
hizmetleri bedelinin yüzde birine kadar katılım payı
alınabilir. Yüzde birine kadar tespit edilen katılım
payını almamaya, yarısına kadar indirmeye veya bir
katına kadar artırmaya, gerektiğinde bu tutarları kanuni
tutarlarına getirmeye veya indirmeye Kurum yetkilidir." cümlesi ile
değiştirilen (4) üncü fıkrasının madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
|
Mustafa
Kalaycı |
Erkan Akçay |
Mehmet Günal |
|
|
Konya |
Manisa |
Antalya |
|
|
Behiç Çelik |
D. Ali Torlak |
Osman
Ertuğrul |
|
|
Mersin |
İstanbul |
Aksaray |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Gerekçe okunsun Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın Şandır, gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Hastalık gruplarına göre yatarak tedavide sağlanan
sağlık hizmetleri için hizmet bedelinin % 1'ine kadar
katılım payı alınabilmesi, alınan katılım
payının tutarının, bir takvim yılında asgari
ücret tutarını geçmemek kaydıyla her bir yatarak tedavi için
asgari ücretin dörtte birini geçemeyeceği belirtilmektedir.
Bu duruma göre, sağlık hizmetleri paralı hâle
getirilmektedir. Komisyonda sunulan gerekçede büyük boyutlara ulaşan
sağlık giderlerinde tasarruf sağlamak amacıyla
sağlık hizmeti faturalarının sigortalı veya
emeklilerce kontrol imkânı oluşacağı, böylelikle usulsüzlük
ve yolsuzlukların önlenebileceği ileri sürülmüştür.
Bu düzenleme, zaten mevcut gelirleriyle geçimini temin etmekte
zorlanan memur, işçi, esnaf, çiftçi, emekli gibi nüfusumuzun önemli bir kısmını
oluşturan dar gelirli vatandaşlarımıza yeni bir yük
getirecek ve sağlık hizmetlerinden yararlanmama gibi bir sonuç
doğurabilecektir. Bu düzenleme sosyal devlet ilkesi ile
bağdaşmamakta olup Anayasamıza aykırıdır.
BAŞKAN Gerekçesini dinlediğiniz önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
42nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
43üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
44üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
45inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 45 inci maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
|
Mustafa
Kalaycı |
Erkan Akçay |
Mehmet Günal |
|
|
Konya |
Manisa |
Antalya |
|
|
Behiç Çelik |
D. Ali Torlak |
Osman
Ertuğrul |
|
|
Mersin |
İstanbul |
Aksaray |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Şandır, gerekçeyi okutayım
mı?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Gerekçe okunsun Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: 13/11/2008 tarihli ve 5811 sayılı Bazı
Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması
Hakkında Kanun ile yapılan uygulamanın süresinin
uzatılması uygun bulunmamaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
46ncı madde üzerinde bir adet önerge vardır.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 46 ncı maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
|
Mustafa
Kalaycı |
Erkan Akçay |
Mehmet Günal |
|
|
Konya |
Manisa |
Antalya |
|
|
Osman
Ertuğrul |
D. Ali Torlak |
Behiç Çelik |
|
|
Aksaray |
İstanbul |
Mersin |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: 13/11/2008 tarihli ve 5811 sayılı Bazı
Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması
Hakkında Kanun ile yapılan uygulamanın süresinin
uzatılması uygun bulunmamaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Çerçeve madde 47ye bağlı geçici madde 3 üzerinde iki
adet önerge vardır.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 Sıra Sayılı
Tasarının Çerçeve 47 nci Maddesi ile 5811 Sayılı Kanuna
eklenmesi öngörülen Geçici 3 üncü Maddenin (1) numaralı
fıkrasındaki 1/5/2009 ile 31/12/2009 tarihleri arasında elde
edilen tam mükellefiyete tabi gerçek kişiler ile kurumların; ifadesinin
Tam mükellefiyete tabi gerçek kişiler ile kurumların 1/5/2009 ile
31/12/2009 tarihleri arasında; olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
|
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Yaşar
Ağyüz |
Vahap Seçer |
|
|
Trabzon |
Gaziantep |
Mersin |
|
|
Kemal Demirel |
Ergün
Aydoğan |
Mustafa Özyürek |
|
|
Bursa |
Balıkesir |
İstanbul |
|
|
|
Ali Koçal |
|
|
|
|
Zonguldak |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 47 nci maddesine bağlı geçici 3 üncü
maddenin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
|
|
Mustafa
Kalaycı |
Erkan Akçay |
Mehmet Günal |
|
|
Konya |
Manisa |
Antalya |
|
|
Behiç Çelik |
D. Ali Torlak |
Osman
Ertuğrul |
|
|
Mersin |
İstanbul |
Aksaray |
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye katılıyor
musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılmıyoruz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: 13/11/2008 tarihli ve 5811 sayılı Bazı
Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması
Hakkında Kanun ile yapılan uygulamanın süresinin
uzatılması uygun bulunmamaktadır.
BAŞKAN Gerekçesini dinlediğiniz önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 Sıra Sayılı
Tasarının Çerçeve 47 nci Maddesi ile 5811 Sayılı Kanuna
eklenmesi öngörülen Geçici 3 üncü Maddenin (1) numaralı
fıkrasındaki 1/5/2009 ile 31/12/2009 tarihleri arasında elde
edilen tam mükellefiyete tabi gerçek kişiler ile kurumların;
ifadesinin Tam mükellefiyete tabi gerçek kişiler ile kurumların
1/5/2009 ile 31/12/2009 tarihleri arasında; olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi (Trabzon) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Gerekçeyi okutun
Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: İfade daha düzgün bir hâle getirilmektedir.
BAŞKAN Gerekçesini dinlediğiniz önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Geçici madde 3ü kabul edilen önerge doğrultusunda
oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Geçici madde 4 üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 47nci maddesine bağlı geçici 4 üncü
maddenin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
|
|
Mustafa
Kalaycı |
Osman
Ertuğrul |
Ahmet Bukan |
|
|
Konya |
Aksaray |
Çankırı |
|
|
Mustafa Enöz |
Erkan Akçay |
|
|
|
Manisa |
Manisa |
|
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye katılıyor
musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: 13/11/2008 tarihli ve 5811 sayılı Bazı
Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması
Hakkında Kanun ile yapılan uygulamanın süresinin
uzatılması uygun bulunmamaktadır.
BAŞKAN Gerekçesini dinlediğiniz önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Geçici madde 4ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, maddeye
yeni bir geçici madde eklenmesine ilişkin bir önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 Sıra Sayılı
Tasarının çerçeve 47 inci Maddesine aşağıdaki maddenin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Yaşar
Ağyüz |
Kemal Demirel |
|
|
Trabzon |
Gaziantep |
Bursa |
|
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Vahap Seçer |
Mustafa Özyürek |
|
|
Malatya |
Mersin |
İstanbul |
Geçici Madde 5-
1) Bu Kanunun 3 üncü Maddesinin (2) numaralı
fıkrası uyarınca gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince
işletmelerin aktifine kaydedilen taşınmazların aktife
alındığı tarihten itibaren iki yıl içinde
ilişkili kişiler dışındaki kişilere
satışı suretiyle gerçekleşen teslimler katma değer
vergisinden müstesnadır.
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye katılıyor
musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi, gerekçeyi mi okutayım?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Anılan taşınmazların şirkete sermaye
olarak konulmadan, yani şahsi mamelekte iken satılması hâlinde
satış işlemi KDVden istisnadır. İki yıllık
süreden sonra satılması halinde de KDV söz konusu değildir. Bu
nedenle 5811 sayılı Kanun kapsamında şirketlere sermaye
olarak konulan taşınmazların ilişkili kişiler
dışındaki kişilere satışının da KDVden
istisna edilmesi şirketlere sermaye konulmasını teşvik
edecektir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Çerçeve 47nci maddeyi geçici maddelerle birlikte
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın Genç, buyurun.
AHMET KÜÇÜK (Çanakkale) Yok.
BAŞKAN Yok mu? Peki.
Biraz önce Sayın Genç, konuşması
sırasında, Sayın Çelikin mevzuata aykırı
işlemler yaptığı ifadelerini kullandı. Sayın
Çelik geçmişte yapmış olduğu Bakanlıktaki
uygulamalarla ilgili, bu konuda kısa bir açıklama yapacaklardır.
Kendisine sataşma gerekçesiyle söz veriyorum.
Buyurun Sayın Çelik. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
X.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Van Milletvekili Hüseyin
Çelikin, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
HÜSEYİN ÇELİK (Van) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; biraz önce, malumunuz, malum Hatip
arkadaşımız tabii her zamanki alışkanlıkla buraya
gelerek, görüşülmekte olan kanun tasarısı veya teklifiyle ilgili
olsun veya olmasın Sayın Cumhurbaşkanından, Sayın
Başbakandan, Sayın Meclis Başkanından bakanlara, oradan
aklına gelen herkese maalesef ithamlarda, iftiralarda bulunuyor ve çirkin
yakıştırmalarda bulunuyor.
Şimdi, ben tabii, milleti, milletin Meclisini, milletin
kürsüsünü ciddiye aldığım için, söylenen sözler doğru
olmadığı için aslında çok ciddiye alınacak şeyler
değil ama dediğim gibi, milleti, değerli milletvekili
arkadaşlarımı ve milletin Meclisini, kürsüsünü ciddiye
aldığım için buna cevap veriyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sen ciddiye alınacak bir adam
mısın!
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, bakın, şunu söyleyeyim: Burada sözü edilen o
Efendim, 700 kişi atanmıştır, hak etmedikleri şekilde
atanmışlardır. ifadeleri kesinlikle gerçekle
bağdaşmamaktadır. Daha önce, Anadolu liselerine, fen liselerine,
Anadolu öğretmen liselerine, sınavla alınan bütün liselere atama
yetkisi, yatılı bölge okullarına müdür atama yetkisi, yönetici
atama yetkisi Bakanlıktaydı. Ben bu yetkiyi valiliklere devrettim,
yerinden yönetim anlayışıyla bu yetkiyi valiliklere devrettim.
Oraya vali tayin etmişiz, millî eğitim müdürü tayin etmişiz,
Hakkârideki, Vandaki veya Edirnedeki lise müdürünün atamasını biz
niye yapalım dedik. Fakat valiler, millî eğitim müdürleri neye göre
yapacaklar bu atamaları? Yönetmelik çıkardık, 7 kere
çıkarılan yönetmelik şu veya bu sendikanın mahkemeye
götürmesiyle Danıştay tarafından iptal edildi. Şimdi,
ortada okul var, orada vekâleten yönetici var, altı yıldan beri vekil
olarak çalışıyor ve o insanlar vekâleten orayı
yönetiyorlar, özlük haklarından olması gerektiği şekilde
yararlanamıyorlar, motivasyonlarında ciddi bir sıkıntı
var ve kanun, Bakana bu şartları haiz olanları resen,
76ncı maddeye göre atama yetkisi vermiş ve
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) Bitiriyorum Sayın
Başkan, uzatmayacağım.
ataması yapılan okul müdürlerinin yüzde 99u orada,
yıllardan beri aynı okulda vekâleten idarecilik yapan, müdürlük yapan
kimselerdir
KAMER GENÇ (Tunceli) Doğru değil, doğru
değil, örnekleri var!
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla)
ve bu yetkiye dayanarak,
kanundan alınan bir yetkiye dayanılarak atama
yapılmıştır.
Değerli arkadaşlarım, Anayasadan ve yasalardan
alınmamış bir yetkiyi hiç kimse, hiçbir bakan, hiçbir yönetici
kullanamaz. Neticede yönetim boşluk kabul etmez. Eğer orada
yönetmelik iptal edilmişse, bu insanların da atamalarının
yapılması gerekiyorsa bu atamalar bu çerçevede yasal bir yetkiye
dayanılarak yapılmıştır.
KAMER GENÇ (Tunceli) 76ncı madde öyle değil.
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Ama buraya gelerek -burada
olduğum zamanlar veya olmadığım zamanlar- maalesef gerçekle
bağdaşmayan birçok beyanda bulunuldu. Dediğim gibi, kanunla
ilgisi olsun olmasın burada potpuriler yapılıyor. Bunu
şık bulmadığımı, Meclisin mehabetine
yakıştırmadığımı ifade ediyor, hepinize
saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Çelik.
Sayın milletvekilleri, birleşime on beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 21.53
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 22.46
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 110uncu Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
410 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Bütçe Kanunlarında Yer
Alan Bazı Hükümlerin İlgili Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelere
Eklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/691) (S.
Sayısı: 410) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi üçüncü bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Üçüncü bölüm, çerçeve 48inci maddedeki 1 ila 19uncu
fıkralar ayrı ayrı maddeler olarak ve geçici madde 1 dâhil olmak
üzere 48 ile 50nci maddeleri kapsamaktadır.
Üçüncü bölüm üzerinde söz talebi yoktur.
Üçüncü bölüm üzerindeki görüşmeler böylece
tamamlanmıştır.
Üçüncü bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
Evet, alınan karar gereğince 48inci maddenin on dokuz
fıkrası ayrı maddeler olarak görüşülecektir.
48inci maddenin (1)inci fıkrasını
oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
(2)nci fıkra üzerinde iki adet önerge vardır.
Önergeleri okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının Çerçeve 48'inci maddesinin 2'nci
fıkrasındaki "Anadolu gazete sahiplerinden 2" ibaresinin
"Anadolu'da yayınlanan günlük gazete temsilcilerinden 6,
haftalık yayınlanan gazete temsilcilerinden 2, olmak üzere Anadolu
gazete sahiplerinden 8" şeklinde değiştirilmesi ve maddeye
(c) fıkrasındaki Böylece 36 (1) üyeden oluşur" ibaresinin
Böylece 42 (1) üyeden oluşur" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
Erkan Akçay |
Mustafa
Kalaycı |
Süleyman L.
Yunusoğlu |
|
|
Manisa |
Konya |
Trabzon |
|
|
K. Erdal Sipahi |
Akif Akkuş |
|
|
|
İzmir |
Mersin |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 Sıra Sayılı Bütçe
Kanunlarında Yer Alan Bazı Hükümlerin İlgili Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelere Eklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanun Tasarısının çerçeve 48 inci maddesinin ikinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Ali Oksal |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
M. Akif Hamzaçebi |
|
|
Mersin |
Malatya |
Trabzon |
|
|
Mustafa Özyürek |
Turgut Dibek |
|
|
|
İstanbul |
Kırklareli |
|
(2) 2/1/1961 tarihli ve 195 sayılı Basın İlan
Kurumu Teşkiline Dair Kanunun 5 inci maddesinin birinci
fıkrasının (a) bendinde yer alan; "satışı
100 binin üzerinde olanlardan 2," ibaresi "satışı 100
binin üzerinde olanlardan 1," şeklinde, "Anadolu gazete
sahiplerinden 1," ibaresi "Anadolu gazete sahiplerinden 3,"
şeklinde, "en çok üyeye sahip gazeteciler sendikasından 3"
ibaresi "en çok üyeye sahip gazeteciler sendikasından 2"
şeklinde, değiştirilmiş ve aynı fıkranın (b)
bendinde yer alan "Kültür ve Turizm Bakanlığı 1,"
ibaresinden sonra gelmek üzere "Çevre ve Orman Bakanlığı 1,"
ibaresi eklenmiş ve aynı bentte yer alan ", olmak üzere 11
temsilci ile Türkiye Selüloz ve Kağıt Fabrikaları
İşletmesi Genel Müdürlüğünden (SEKA) 1," ibaresi madde
metninden çıkarılmış, aynı maddenin son
fıkrasında yer alan "temsilci üyesi" ibaresi "temsilcileri"
şeklinde değiştirilmiş ve aynı fıkraya
"toplantıda" ibaresinden sonra gelmek üzere "farklı
coğrafi bölgelerden olmak üzere" ibaresi eklenmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Bu
hangi önerge?
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi ve
arkadaşlarının önergesine.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) En
son önergeyi takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Basın İlan Genel Kurulunun oluşumunda Anadolu
gazete sahiplerinin temsilci sayısının
artırılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Evet, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının Çerçeve 48'inci maddesinin 2'nci
fıkrasındaki "Anadolu gazete sahiplerinden 2" ibaresinin
"Anadolu'da yayınlanan günlük gazete temsilcilerinden 6,
haftalık yayınlanan gazete temsilcilerinden 2, olmak üzere Anadolu
gazete sahiplerinden 8" şeklinde değiştirilmesi ve maddeye
(c) fıkrasındaki Böylece 36 (1) üyeden oluşur" ibaresinin
Böylece 42 (1) üyeden oluşur" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN Evet, saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, Sayın Kâtip Üyemizin okumuş olduğu
birinci önergeyle fıkra metni tamamen değiştiğinden ikinci
önergeyi işlemden kaldırıyorum ve kabul edilen önerge
doğrultusunda fıkrayı oylarınıza arz ediyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bir önerge vardır. Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının Çerçeve 48inci maddesinin 3üncü
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Erkan Akçay |
Mustafa
Kalaycı |
Süleyman L.
Yunusoğlu |
|
|
Manisa |
Konya |
Trabzon |
|
|
K. Erdal Sipahi |
Akif Akkuş |
|
|
|
İzmir |
Mersin |
|
4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun ek
13 üncü maddesinin (4) numaralı fıkrasının (a) bendinde yer
alan Maliye Bakanlığı ile bağlı
kuruluşlarının merkez ve taşra teşkilatı
kadrolarında çalışan ibaresi Maliye Bakanlığı
ile bağlı kuruluşlarının merkez ve taşra
teşkilatında çalışan ve %200 ibaresi %400
şeklinde yeniden düzenlenmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Şandır, gerekçeyi mi
okutayım?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gerekçe.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
4/11961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun Ek
13 üncü maddesi ile Bakana verilen yetki Bakan tarafından üst
sınıra kadar kullanılmıştır. Maliye
Bakanlığı personeli ve özlük hakları Maliye Bakanlığına
bağlı diğer bakanlıkların personellerinin özlük
haklarında son ekonomik gelişmeler neticesinde azalma olmuştur.
Yapılan düzenleme ile bahsedilen sorunun giderilmesi amacıyla
Bakanın yetkisi artırılmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum. Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(4)üncü fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(5)inci fıkra üzerinde üç adet önerge vardır.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 48 inci maddesinin 5 inci fıkrasının
(a) bendinin Tasarı metninden çıkarılması arz ve teklif
ederiz.
|
|
Mustafa
Kalaycı |
Erkan Akçay |
Mehmet Günal |
|
|
Konya |
Manisa |
Antalya |
|
|
Behiç Çelik |
D. Ali Torlak |
Osman
Ertuğrul |
|
|
Mersin |
İstanbul |
Aksaray |
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan "Bütçe Kanunlarında Yer Alan
Bazı Hükümlerin İlgili Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelere
Eklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısı" nın çerçeve 48 inci maddesinin 5 inci fıkrasının
(a) bendinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Harun
ÖZTÜRK
İzmir
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 Sıra Sayılı
Tasarının 48 inci Maddesinin (5) numaralı
fıkrasının Tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
|
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Yaşar
Ağyüz |
Kemal Demirel |
|
|
|
Trabzon |
Gaziantep |
Bursa |
|
|
|
Mustafa Özyürek |
Ali Koçal |
Vahap Seçer |
|
|
|
İstanbul |
Zonguldak |
Mersin |
|
|
|
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
|
|
|
|
Malatya |
|
|
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz?
BAŞKAN Gerekçeyi mi okutayım?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kamuoyunda geçici işçilere sürekli işçi kadrosu
verilmesini sağlayan Kanun olarak bilinen ve tam adı "21/04/2007
tarihli ve 5620 sayılı Kamuda Geçici İş
Pozisyonlarında Çalışanların Sürekli İşçi
Kadrolarına veya Sözleşmeli Personel Statüsüne Geçirilmeleri, Geçici
İşçi Çalıştırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun" bir yandan
geçici işçilere daimi işçi veya sözleşmeli personel
kadrolarını verirken diğer yandan istisnai bir istihdam biçimi
olan sözleşmeli personel istihdamını asli istihdam biçimine
dönüştürmüştür. Bu bir anlamda "memurluk rejimi"nin sonu
olmuştur. Tasarının anılan maddesi 5620 sayılı
Kanunla 2007 yılında yapılmış olan düzenlemeleri
tamamlayıcı mahiyette diğer düzenlemeleri yapmaktadır.
Belirtilen nedenlerle söz konusu düzenlemelerin Tasarı'dan
çıkarılması önerilmektedir.
BAŞKAN Gerekçesini okuttuğum önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Aynı mahiyetteki iki önergeyi okutup birlikte işleme
alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan "Bütçe Kanunlarında Yer Alan
Bazı Hükümlerin İlgili Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelere
Eklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısı"nın çerçeve 48 inci maddesinin 5 inci
fıkrasının (a) bendinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Harun
Öztürk
İzmir
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 sıra sayılı
Tasarının 48 inci Maddesinin 5 inci fıkrasının (a)
bendinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Kalaycı (Konya) ve
arkadaşları
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergelere katılıyor
musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Öztürk, konuşacak
mısınız, gerekçeyi mi okutayım?
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Gerekçe.
BAŞKAN Her iki önergenin de gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
657 sayılı kanunun 4/B maddesindeki sözleşmeli personel
istihdamında aranan işin geçiciliği koşulu metinden
çıkarılmaktadır. Yeni sistemde sözleşme
pozisyonlarının her yıl Maliye Bakanlığınca vize
edilecek olması, işin geçici olduğu anlamına gelmez.
Aynı kanunun 4/C maddesine dayalı geçici personel istihdamında
olduğu gibi pozisyonlar her yıl vize edilerek 4/B'ye göre istihdam da
sürekli hale getirilebilir.
Sürekli çalışmaları kötü mü denilebilir. Elbette
kötü değildir. Ancak Anayasamızın 128 inci maddesine göre,
devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerince genel idare esaslarına
göre yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerini ifa ile görevlendirilenlerin
memur ve diğer kamu görevlisi olarak istihdam edilmeleri gerekmektedir. Bu
açıdan, yapılmak istenen değişiklik, Anayasa Mahkemesinin
bugüne kadar vermiş olduğu birçok iptal kararında
vurguladığı gibi memurlar eliyle gördürülmesi gereken
işlerin sözleşmeli personel eliyle yaptırılmasına
imkân veren bir düzenlemedir.
Anayasaya aykırı uygulamanın
yaygınlaştırılmasının önüne geçmek için işbu
değişiklik önergesi verilmiştir.
Gerekçe:
AKP döneminde, personel rejimi nesnellikten
uzaklaştırılmıştır. Kamu personel rejiminin temel
unsurları, işe alma, hizmette ilerleme ve yükselme ve personelin mali
ve özlük haklarıdır. Bu alanda yapılan düzenlemelerle objektiflikten
uzaklaşılmakta, kamu personel rejimi tahrip edilmektedir. Merkezî
sınav uygulaması, atama ve görevde yükselme ile yer
değiştirmeye ilişkin olarak mevzuatta yapılan istisnalarla
uygulama, sübjektif değerlendirmelere açık hale getirilmiştir.
Merkezî sınav sulandırılmış, görevde
yükselmede kurumların takdir yetkisi artırılarak yandaşlara
kolaylık sağlanmıştır. Ana sistemden
uzaklaşılarak, sözleşmeli ve geçici istihdam yöntemleri
amacı dışında yandaşları işe
yerleştirme aracı olarak kullanılmıştır.
İstihdam rejimi bozulmuştur. Herhangi bir kurala
bağlı olmayan, sınav şartı bulunmayan sadece Maliye
Bakanlığının iznine bağlı olan ve böylece
yandaşların istihdamına daha kolay imkân veren geçici personel
uygulaması AKP döneminde geçmişte olmadığı ölçüde yaygınlaştırılarak
istisnai olmaktan çıkartılmıştır. Milyonlarca
işsiz merkezî sınavla iş hayali peşinde iken bu
şekilde işe yerleştirilen yandaşlar sonradan çıkartılan
özel düzenlemelerle haksız bir şekilde memuriyete geçirilmektedir.
Bu çerçevede sağlık personeli, polis ve öğretmen
açığını gidermek amacıyla sözleşmeli
sağlık personeli ve öğretmen uygulaması
yapılmış, ayrıca yüksekokul mezunlarının
altı aylık eğitim sonucu polis olabilmeleri
sağlanmıştır.
Ancak olağan istihdam şekli dışındaki
yöntemler objektiflikten uzak ve suistimale açık yöntemlerdir. Ayrıca
aynı işi yapan personel arasında nitelik ve ücret
farklılığı oluşması suretiyle ikili, üçlü
yapılar ortaya çıkararak personel arasında huzursuzluk
yaratmaktadır.
BAŞKAN Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
(5)inci fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(6)ncı fıkrayı oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(7)nci fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(8)inci fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(9)uncu fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(10)uncu fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(11)inci fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(12)nci fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(13)üncü fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(14)üncü fıkra üzerinde bir adet önerge vardır,
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 Sıra Sayılı
Tasarının çerçeve 48inci Maddesinin (14)üncü
fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
|
|
Kemal Anadol |
Yaşar
Ağyüz |
Kemal Demirel |
|
|
İzmir |
Gaziantep |
Bursa |
|
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Vahap Seçer |
Mustafa Özyürek |
|
|
Malatya |
Mersin |
İstanbul |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Düzenlemeye ihtiyaç bulunmamaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. 14üncü fıkra madde
metninden çıkarılmıştır.
(15)inci fıkra üzerinde bir adet önerge vardır,
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bütçe Kanunlarında Yer Alan Bazı
Hükümlerin İlgili Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelere Eklenmesi ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının 48
inci maddesinin onbeşinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
Bekir
Bozdağ |
A. Sibel Gönül |
Durdu Mehmet
Kastal |
|
|
Yozgat |
Kocaeli |
Osmaniye |
|
|
Fatma
Şahin |
İhsan Koca |
|
|
|
Gaziantep |
Malatya |
|
(15) 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanununun
33 üncü maddesinin beşinci fıkrasının (2) numaralı
bendine otobüs ibaresinden sonra gelmek üzere minibüs, kamyonet, traktör,
ibaresi ve sahiplerine ibaresinden sonra gelmek üzere ve karayolu
yatırım projelerine, ibaresi eklenmiş ve 30 uncu ve 31 inci
maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Mevcut tasarıda yer alan metine ve karayolu
yatırım projelerine, ibaresinin eklenmesi suretiyle
tamamlanması gereken kara yolu altyapı yatırımları
için ilave kaynak sağlanması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Sayın Bekir Bozdağ ve arkadaşlarının
önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde (15)inci fıkrayı
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
(16)ncı fıkrayı oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(17)nci fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(18)inci fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(19)uncu fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Fıkraların bağlı olduğu çerçeve 48inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Geçici madde 1 üzerinde hepsi aynı mahiyette olan dört adet
önergeyi okutup birlikte işleme alacağım.
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan "Bütçe Kanunlarında Yer Alan
Bazı Hükümlerin İlgili Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelere
Eklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısının Geçici 1 inci maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Harun
Öztürk
İzmir
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 Sıra Sayılı
Tasarının Geçici 1 inci Maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Yaşar
Ağyüz |
Kemal Demirel |
|
|
Trabzon |
Gaziantep |
Bursa |
|
|
Ali Koçal |
Vahap Seçer |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
|
Zonguldak |
Mersin |
Malatya |
|
|
|
Mustafa Özyürek |
|
|
|
|
İstanbul |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 401 sıra sayılı Kanun
Tasarısının Geçici 1 inci maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
|
Mustafa
Kalaycı |
Erkan Akçay |
Mehmet Günal |
|
|
Konya |
Manisa |
Antalya |
|
|
D. Ali Torlak |
Behiç Çelik |
Osman
Ertuğrul |
|
|
İstanbul |
Mersin |
Aksaray |
T.B.M.M. Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 s. sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 48. maddesinde yer alan geçici 1. maddenin
Tasarıdan çıkartılmasını arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergelere katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Evet, önerge sahiplerinden konuşmak isteyen
arkadaşımız var mı, gerekçelerini mi okutayım?
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Gerekçeyi okutun.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gerekçeyi okutun.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Gerekçeyi okutun.
BAŞKAN Gerekçeleri okutuyorum:
Gerekçe:
Plan ve Bütçe Komisyonunda verilen bir önerge ile tasarıya
eklenen geçici madde 1, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren
10 yıl süreyle Başbakanlık merkez teşkilatı
tarafından ithal edilen motorlu taşıtların Gümrük Kanununun
167 nci maddesi kapsamında gümrük vergisinden muaf ve müstesna
tutulacağını hükme bağlamaktadır.
Genel Kurulda kabul edilerek onaylanmak üzere
Cumhurbaşkanlığına gönderilen 385 sıra
sayılı "Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı"
nın Çerçeve 12 ve 19 uncu maddelerinde de, Özel Tüketim Vergisi Kanununa
ekli II sayılı cetvelde kayıtlı malların KDV ve
ÖTV'den müstesna tutularak Başbakanlık merkez teşkilatı
tarafından (Plan ve Bütçe Komisyonunda, Başbakanlığa özel
bir düzenleme olmaktan çıkarılması amacıyla diğer kamu
kurum ve kuruluşlarını da kapsayacak şekilde genişletilmişti.)
ithal edilebileceği öngörülmüştü.
Tasarı ile hükümetin başbakanlığa
alınacak araçlar için o düzenlemede unuttuğu gümrük vergisi
istisnası getirilmektedir.
Doğrusu, vergiler nedeniyle başbakanlığın
ihtiyaç duyduğu ödeneklerin temin edilmesidir.
Başbakanlık merkez teşkilatına getirilen bu
muafiyet ve istisnalar, ilgili vergilerin istisna ve muafiyet sistemini
bozabileceği gibi kamu kurum ve kuruluşlarının ihtiyaç
duydukları araçların da başbakanlık
aracılığı ile satın alındıktan sonra ilgili
kurumlara tahsisi sonucunu da doğurabilecektir.
Bu olumsuzlukların önüne geçmek için işbu
değişiklik önergesi verilmiştir.
BAŞKAN Sayın Harun Öztürkün gerekçesini okuttum.
Sayın Hamzaçebi sizin gerekçeyi de okutuyorum.
Gerekçe:
Komisyon görüşmeleri sırasında kabul edilen bir
önergeyle Başbakanlık tarafından satın alınan motorlu
taşıtlar (uçak, helikopter, otomobil, arazi taşıtı,
yat vs. gibi) ın 10 yıl süreyle gümrük vergisinden istisna edilmesi
yönünde Geçici Madde 1'de düzenleme yapılmıştır.
Başbakanlık tarafından satın alınan motorlu
taşıtların KDV ve ÖTV'den istisna edilmesi yönünde bir
başka düzenleme TBMM tarafından 16 Haziran 2009 tarihinde 5904 sayılı
Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanunla kabul edilmişti.
Düzenleme Anayasa'nın eşitlik ilkesine açıkça
aykırı olduğu gibi hiçbir makul, mantıklı bir nedene
de dayanmamaktadır.
Başbakanlık kendi araçlarını vergi
karşısında koruma altına alırken,
Başbakanlığın bir kısım personelinin fazla çalışma
ücretlerine ilişkin maddenin Tasarıdan
çıkarılmasının mantıklı bir açıklaması
bulunmamaktadır.
Ekonomide bütün veriler olumsuz seyrederken, 2009 yılı
Bütçesinin yeniden yapılması ve bu çerçevede bir Orta Vadeli Program
ihtiyacı çok açıkken bütün bunların yapılmayıp
Başbakanlığın araçlarının vergi istisnası
ile uğraşılması hükümetin ekonomi yönetimindeki
anlayışını göstermektedir. Ayrıca Hükümet ekonomideki
bütün sorunları "bütçe açığı" üzerinden çözmeye
çalışmaktadır. Bu anlayışın faturası
ağır olacaktır.
BAŞKAN Sayın Genç, sizin gerekçeyi mi okutayım?
KAMER GENÇ (Tunceli) Evet efendim.
BAŞKAN Buyurun.
Gerekçe:
Bu madde ile 10 yıl içinde Başbakanlıkça ithal
edilecek araçların gümrük vergisinden muaf tutulmasını
öngörüyor.
Önergemiz ile bu maddenin tasarıdan
çıkarılması önerilmektedir. Böylece, Başbakanlıkça
ithal edilen araçların vergilendirilmesi sağlanacaktır.
Başbakanlığın araç alımları, 5904
sayılı Kanun ile KDV ve ÖTVden muaf tutulmuştur. Buna ilave
gümrük vergisi muafiyeti getirilmesi hakkaniyetle bağdaşmaz.
BAŞKAN Sayın Kalaycı ve
arkadaşlarının önergesinin de gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarıya Komisyonda eklenen Geçici 1 inci madde ile, bu
kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 10 yıl süreyle
Başbakanlık merkez teşkilatı tarafından ithal edilen
motorlu taşıtların, 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı
Gümrük Kanununun 167 nci maddesi kapsamında gümrük vergisinden muaf ve
müstesna edilmektedir.
16/6/2009 tarihli ve 5904 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanunun Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşüldüğü sırada sadece
Başbakanlığın motorlu taşıt, helikopter, uçak vs.
alımında söz konusu olan Katma Değer Vergisi ve Özel Tüketim
Vergisi istisnaları komisyondaki yoğun eleştiriler üzerine
Başbakanlığın dışında Kamu Mali Yönetim ve
Kontrol Kanunu'na ekli (I) ve (II) sayılı listede yer alan kamu
idarelerine de teşmil edilmiş, ancak Genel Kurul'da verilen önerge
ile tekrar sadece Başbakanlıkla sınırlı
tutulmuştur.
Böylelikle, AKP Hükûmeti ve Grubu çelişkili ve gayriciddi bir
tutum içerisinde, Komisyon iradesini yok saymış ve tüm
Başbakanlığa imtiyaz sağlayan bu düzenlemelerde ortaya bir
gerekçe koymamıştır.
Bu düzenlemeleri gereksiz ve anlamsız buluyoruz. Burada
dikkat çekici olan husus, Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilen bazı
tasarılarda mutlaka Başbakanlığa bir istisna ve muafiyet
getiren veya imtiyaz tanıyan düzenlemelerin bulunmasıdır. Bu
anlayışı doğru bulmuyoruz.
Başbakanlık tüm devlet kurumlarına örnek bir tutum
içinde olmalıdır. Ayrıca kurumların ve kuralların
işleyişini, uygulama birliğini sağlayacak şekilde,
koordinasyonunu sağlaması gerekmektedir.
BAŞKAN Gerekçelerini dinlediğiniz önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
Geçici madde 1i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım,
tasarıya yeni geçici maddeler ilave edilmesine ilişkin üç adet önerge
vardır.
İlk önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 s. sayılı Yasa
Tasarısına geçici 1. mdden sonra geçici 2. maddenin eklenmesini arz
ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
GEÇİCİ MADDE 2 1) 01.01.2009 tarihinden önceki
dönemlerde meydana gelen vergiyi doğuran olaylar nedeniyle, bu tarihe
kadar 1319 sayılı Emlak Vergisi mükellefiyetini tesis ettirmemiş
bulunan kimseler, 30.11.2009a kadar bildirimde bulunup mükellefiyet tesis
ettirmeleri ve 2005-2008 yıllarına ilişkin olarak idarece tarh
ve tahakkuk ettirilecek vergiyi her yıl için ayrı ayrı % 10
fazlası ile 30.11.2009a kadar ödemeleri halinde, 2005 yılından
önceki dönemlere ait emlak vergisi aranmaz, 2005-2008 yıllarına ait
yapılan tarhiyatlar için vergi cezası kesilmez ve gecikme zammı
uygulanmaz.
2) Emlak vergisi mükellefi olup da adlarına tarh ve tahakkuk
ettirilen 2005-2008 yıllarına ait emlak vergisini 30.11.2009a kadar
her yıl için ayrı ayrı % 10 fazlası ile ödeyen mükellefler
hakkında, 2005 yılından önceki dönemlere ait emlak vergisi
terkin edilir ve 2005-2008 yıllarına ait gecikme zammı da
aranmaz.
3) Bu maddede belirtilen sürede bildirim vermeyen ve ödemelerini
tam olarak yapmayan mükellefler, bu madde hükümlerinden yararlanamaz.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar,
Maliye Bakanlığınca belirlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılıyoruz.
BAŞKAN Sayın Genç, gerekçeyi mi okutayım?
KAMER GENÇ (Tunceli)- Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Peki, gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
1) 01.01.2009a kadar emlak vergisi bildirimi vermeyen
mükellefler, 30.11.2009a kadar bildirimde bulunmaları ve her yıl
için adlarına tarh ve tahakkuk edecek vergiyi yüzde 10 fazlası ile
ödemeleri hâlinde, 2005 yılından önceki vergilerin
aranmayacağı,
2) Hâlen mükellef olup da adlarına tarh ve tahakkuk
etmiş vergileri 30.11.2009a kadar yüzde 10 fazlası ile ödeyen
mükelleflerden de 2005 yılından önceki vergilerin ve gecikme
zammının aranmayacağı,
Öngörülmektedir.
Emlak vergisi barışı olarak
adlandırılacak bu düzenleme ile kayıt dışı
kalmış pek çok mükellef kayda alınacak, bu güne kadar tahsil
edilememiş emlak vergisinin tahsili sağlanacaktır.
Bu geçici madde benzeri uygulama, daha önce, 1998-2001
yılları için Emlak Vergisi Kanununun geçici 21. maddesi ile
yapılmıştı.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bütçe Kanunlarında Yer Alan Bazı
Hükümlerin İlgili Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelere Eklenmesi ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısına
aşağıda yazılı geçici maddenin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
|
|
Erkan Akçay |
Mustafa
Kalaycı |
Mehmet Günal |
|
|
Manisa |
Konya |
Antalya |
|
|
Osman
Ertuğrul |
D. Ali Torlak |
Behiç Çelik |
|
|
Aksaray |
İstanbul |
Mersin |
GEÇİCİ MADDE 2: Gelir İdaresi
Başkanlığının merkez ve taşra teşkilatı
kadrolarında görev yapan personelden, bu kanunun
yayımlandığı tarihten önce yapılan gelir uzmanlığı
özel sınavlarında yüz tam puan üzerinden en az yetmiş puan
alanlar bu kanunun yayımı tarihinden itibaren 3 ay içinde gelir
uzmanı olarak atanırlar.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi mi okutayım?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gerekçe Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından
2006 ve 2007 yıllarında yapılan gelir uzmanlığı
özel sınavında yüz tam puan üzerinden yetmiş puan ve üzeri
alanlardan sadece belirli bir kısmının uzman olarak ataması
yapılmıştır. Yapılan bu sınavlarda yetmiş ve
üzeri puan alanlardan ataması yapılmayanların
mağduriyetlerinin giderilmesi hedeflenmiştir. Gelir İdaresi
Başkanlığına 3 aylık süre verilmek suretiyle gerekli
kadro düzenlemelerinin yapılmasına imkân sağlanması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 sıra sayılı kanun
tasarısına aşağıdaki Geçici Maddenin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
|
|
Bekir
Bozdağ |
Afif
Demirkıran |
İsmail
Göksel |
|
|
Yozgat |
Siirt |
Niğde |
|
|
Nurettin
Canikli |
Yılmaz
Helvacıoğlu |
Turan
Kıratlı |
|
|
Giresun |
Siirt |
Kırıkkale |
|
|
Mehmet
Şandır |
Kemal Anadol |
M. Akif
Hamzaçebi |
|
|
Mersin |
İzmir |
Trabzon |
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Yaşar
Tüzün
Malatya Bilecik
Geçici Madde 2- (1) Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim
Şirketinin ve Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim
Şirketinin hissedarı olduğu elektrik dağıtım
şirketlerinin 31.05.2009 tarihi itibariyle tarımsal sulamada
kullanılan elektrik tüketiminden kaynaklanan her türlü
alacaklarının ve ferilerinin yargıya intikal edip
etmediğine ve daha önce herhangi bir ödeme planına bağlanıp
bağlanmadığına bakılmaksızın sulhen tahsili
hususunda Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi Yönetim
Kurulu yetkilidir. Bu yetki çerçevesinde bir defaya mahsus olmak üzere
ilgililerin iş bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren
iki ay içinde müracaat etmeleri halinde karşılıklı olarak
sulh sözleşmesi imzalanır.
(2) Sulh sözleşmesine konu alacaklara ilişkin tutar;
tahakkuk tarihindeki anaparaya, sulh sözleşmesi için müracaat edilen
tarihe kadar ilgili dönemde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca
bankaların üç aya kadar vadeli mevduata uyguladıkları faiz
oranları esas alınarak hesaplanan aylık endeks
katsayısı uygulanmak suretiyle hesaplanır. Sulh
sözleşmesine konu alacaklar, Türkiye Elektrik Dağıtım
Anonim Şirketi Yönetim Kurulunca belirlenecek vadelere göre yılda en
az iki taksit ve en geç üç yılda tamamlanacak şekilde
taksitlendirilebilir. Bu şekilde yapılacak taksitlendirmelerde, sulh
sözleşmesine konu tutar, 12 aylık taksitlerde 1.08, 24 aylık
taksitlerde 1.18, 36 aylık taksitlerde 1.26 ile çarpılır ve
taksit sayısına bölünmek suretiyle taksit tutarları belirlenir.
Bu kapsamdaki alacakların icra takibine ve/veya davaya konu edilmesi durumunda
icra takip masrafları, mahkeme masrafları ve avukatlık ücreti
toplamları peşin tahsil edilir ve alacağın tahsili için
açılmış icra takipleri ve davalar Hukuk Usulü Muhakemeleri
Kanunu ve İcra İflas Kanunu hükümlerine göre sulh sözleşmesi
dâhilinde sonlandırılır. Bu işlemler için ödenecek harç ve
benzeri yükümlülükler borçlulara aittir. Bu maddenin birinci ve ikinci
fıkralarına ilişkin yapılacak işlemlere dair usul ve
esaslar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Maliye
Bakanlığı tarafından belirlenir.
(3) Tarımsal sulama
amacıyla kamu kurum ve kuruluşlarınca tesis edilen cazibeli
sulama tesislerinden yararlanan gerçek ve tüzel kişilerden,
kullanılan suyun kullanıcıya ulaştırılması
hizmeti karşılığı olarak, Bakanlar Kurulu
tarafından belirlenecek miktarlarda hizmet bedeli alınır. Bu
bedeller, tahsil edildiği ayı izleyen ayın sonuna kadar genel ve
özel bütçeli idarelerde genel bütçeye, diğer idarelerde ise ilgili idare
bütçesine gelir kaydedilir. Bu fıkranın uygulanmasına
ilişkin usul ve esaslar, Maliye Bakanlığı ile Tarım ve
Köyişleri Bakanlığı görüşleri alınarak Çevre ve
Orman Bakanlığı tarafından çıkarılacak
yönetmelikle belirlenir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tarımsal sulama abonelerinin 31.05.2009 itibarıyla
ödenmemiş borçlarının sulh yoluyla tahsil edilebilmesi ve
çiftçilerimizin mağduriyetinin giderilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Önergeyle yeni geçici madde 2 eklenmiştir.
Böylece bunu da kabul etmiş olduk.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.19
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 23.40
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Fatoş
GÜRKAN (Adana), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 110uncu Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
410 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
49uncu madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 410 Sıra Sayılı Bütçe
Kanunlarında Yer Alan Bazı Hükümlerin İlgili Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelere Eklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanun Tasarısının 49 uncu maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Nurettin
Canikli |
Mustafa
Elitaş |
Burhan Kuzu |
|
|
Giresun |
Kayseri |
İstanbul |
|
|
Nusret
Bayraktar |
Fatih
Arıkan |
|
|
|
İstanbul |
Kahramanmaraş |
|
MADDE 49- Bu Kanunun;
a) 9 uncu maddesi 1/1/2008 tarihinden geçerli olmak üzere
yayımı tarihinde,
b) 13 üncü maddesi 1/10/2008 tarihinden geçerli olmak üzere
yayımı tarihinde,
c) 47 nci maddesinin dokuzuncu fıkrasının (a) bendi
21/11/2008 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
ç) 4 üncü ve 5 inci
maddeleri yayımını izleyen ayın onbeşinde,
d) 26 ncı maddesiyle
178 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen geçici 8 inci maddesi
3/4/2009 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
e) 20 nci maddesi 1/9/2009 tarihinde,
f) 19 uncu, 21 inci, 28 inci, 30 uncu, 43 üncü maddeleri ile 47
nci maddesinin sekizinci ve onuncu fıkraları ve aynı maddenin
beşinci fıkrasının (a) bendi, dokuzuncu
fıkrasının (b) bendi ile onbeşinci
fıkrasının (a) bendi 1/1/2010 tarihinde,
g) 47 nci maddesinin onsekizinci fıkrası 1/7/2009
tarihinde,
ğ) 47 nci maddesinin ikinci fıkrasıyla 2/1/1961
tarihli ve 195 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin birinci
fıkrasının (a) bendinde yapılan değişiklik
1/1/2011 tarihinde,
h) Diğer hükümleri
yayımı tarihinde,
yürürlüğe girer.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar)- Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanunda yapılan düzenlemelere paralel olarak yürürlük maddesi
yeniden düzenlenmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda madde 49u
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 50yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekilleri, üçüncü bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır. Böylece, tasarının
görüşmeleri de tamamlanmıştır.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre veriyorum ve oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Saygıdeğer milletvekilleri, 410 sıra
sayılı Bütçe Kanunlarında Yer Alan Bazı Hükümlerin
İlgili Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelere Eklenmesi ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Tasarısının açık oylama sonucunu
arz ediyorum:
Kullanılan oy sayısı : 270
Kabul :
226
Ret :
44 (x)
Böylece tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır. Ülkemiz için hayırlar getirmesini
temenni ediyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, 4üncü sıraya
alınan Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Avrupa Birliği
Uyum ve Adalet Komisyonları Raporlarının görüşmelerine
başlıyoruz.
4.- Türk Ceza Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum ve Adalet Komisyonları
Raporları (1/670) (S. Sayısı: 353) (xx)
BAŞKAN - Sayın Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu 353 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
adına Rıdvan Yalçın, Ordu; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Şükrü
Elekdağ, İstanbul; Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Hamit
Geylani, Hakkâri.
Gruplar adına ilk söz, Ordu Milletvekili Sayın
Rıdvan Yalçına aittir.
Buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
(x) Açık
oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 353 S.
Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
MHP GRUBU ADINA RIDVAN YALÇIN (Ordu) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 353 sıra
sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının geneli üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Meclis Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkanım, salonda sükûneti
sağlamanızı istirham ediyorum.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Saygıdeğer
milletvekilleri
Arkadaşlar, lütfen
Şu anda tümü üzerinde
görüşmeler devam ediyor. Bu, bir müddet devam edecektir. Lütfen,
konuşma ihtiyacı olan arkadaşlarımız kendi
durumlarını değerlendirsinler.
Buyurun.
RIDVAN YALÇIN (Devamla) Çok teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Değerli milletvekilleri, tasarının komisyon
görüşmelerinde çok ciddi tartışmalar yaşanmış,
hem uluslararası hukuk hem millî hukuk bakımından önemli
fikirler serdedilmiş, oluşan birikim muhalefet şerhlerine de
yansımıştır. Ancak bu önemli uyarı ve katkılardan
iktidar kanadı istifade etmek yerine sayısal çoğunluğunun
gücüyle süreci sürdürmeyi tercih etmiştir.
Sayın milletvekilleri, tasarının genel
gerekçesinde, sınıraşan suçların günümüzde giderek
yaygınlaştığı, uluslararası boyutta en fazla tartışılan
konuların başında yolsuzlukla mücadelenin geldiği
belirtilmektedir. Gerek bireysel gerek organize suç örgütleri tarafından
işlenen yolsuzluk eylemlerinin birçok suç tipini bünyesinde barındırması,
suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerinin aklanması
ve rüşvet boyutlarıyla farklı hukuk alanlarının konusu
olduğuna dikkat çekilmektedir.
Yine genel gerekçede, yolsuzlukla mücadele bakımından,
üyelik müzakeresi sürdürdüğümüz Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi ve
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü gibi uluslararası
kuruluşlar nezdinde gerekçedeki ifadeyle yerine getirilmesi gereken
yükümlülüklerin birbiriyle örtüştüğü ifade edilmektedir.
Ayrıca genel gerekçede, Avrupa Birliği müzakereleri
sürecinde yolsuzlukla mücadele konusunun özgürlük, güvenlik ve adalet,
sermayenin serbest dolaşımı, mali kontrol gibi birden fazla
müktesebat başlığında yer aldığı ifade
edilmektedir. Bu bağlamda, müzakere sürecinin gereği ve
uluslararası kuruluşlara karşı yükümlülüklerimizi yerine
getirmek adına 2007 İlerleme Raporu doğrultusunda Ceza Kanunu ve
bazı kanunlarda değişiklik yapılması
gerektiğinden bahisle tasarının hazırlandığı
ifade edilmektedir.
Genel gerekçesinin son paragrafında da, yapılan
değişikliğin bu bağlamdaki uluslararası
yükümlülüklerin yerine getirilmesi amacını
taşıdığı bir kez daha özellikle belirtilmektedir.
Değerli milletvekilleri, öncelikle genel gerekçe üzerinde
değerlendirmelerde bulunmak istiyorum. Tasarının genel
gerekçesinde yapılan düzenlemenin Avrupa Birliği ve taraf
olduğumuz uluslararası kuruluşlara karşı
yükümlülüklerimizi yerine getirmek amacıyla
hazırlandığı defaatle ifade edilmektedir.
Toplam üç paragraf olan genel gerekçenin iki paragrafında bu
değişikliğin yukarıda belirttiğim kuruluşlara
karşı yükümlülüklerimizi yerine getirmek üzere
yapıldığı belirtilirken diğer paragrafta ise Avrupa
Birliği müzakere sürecinde ilgili kuruluşların yolsuzlukla
mücadeleye verdikleri öneme dikkat çekilmektedir.
Tasarının gerekçesinde yolsuzlukla mücadelenin ülkemiz
bakımından öneminin bir tek satır bile yer almaması kabul
edilemez bir durumdur. Üstelik tasarı Avrupa Birliği Uyum Komisyonuna
tali olarak gönderilmiş olduğuna göre doğrudan uyum yasası
da değildir.
Sayın milletvekilleri, bu anlayış en hafif ifadeyle
rencide edicidir. İsterdim ki, eksik de olsa, gayriciddi de olsa,
samimiyetsiz de olsa tasarının gerekçesinde: Avrupa Birliğine
karşı yükümlülüklerimizden değil yolsuzluklara karşı
duyarlılığımızdan bahsedilebilseydi. Avrupa Birliği
talep etmese dahi milletimizin alın terini hortumlayanların önüne
geçme isteği dile getirilseydi. Habis ur gibi bütün bünyemizi saran,
milletimizin kaynaklarını kendi cebine akıtanlara
karşı topyekûn mücadele azmi belirtilebilseydi. Tasarı, temiz
siyaset, temiz toplum, temiz bürokrasi, temiz medya, adil yargı,
şeffaf yönetim hedefleri taşısaydı. Bu ulvi gerekçelerden
hiçbirinin genel gerekçede yer almayıp sadece tasarının Avrupa
Birliğine karşı yükümlülüklerimizin ifası olarak
getirilmesi, daha baştan bu tasarıyı değersiz, içeriksiz
bir göz boyamaya dönüştürmektedir.
Değerli milletvekilleri, konuşmamın ilk bölümünde
özellikle tasarının genel gerekçesini özetlemeyi tercih ettim. Bunun
nedeni, aşağıda yapacağım değerlendirmelerde
iktidar partisinin bu gerekçelere ne ölçüde sadık olduğunu,
yolsuzlukla mücadelede ne ölçüde samimi olunduğunu ortaya koyma
amacından kaynaklanmaktadır. Tasarıyı Avrupa Birliği
ve ilgili kuruluşlara karşı ödev olarak getiren Hükûmetten neler
istenmiştir, tasarı neler getirmektedir, Hükûmetin yolsuzlukla
mücadele gibi bir niyeti var mıdır, buna ilişkin bir strateji
belirlenmiş midir, açıklamaya çalışacağım.
Değerli milletvekilleri, tasarı 11 maddeden
oluşmaktadır. İlk 5 madde Ceza Kanununda, 6 ve 7nci maddeler
Ceza Muhakemesi Kanununda, 8inci madde Kabahatler Kanununda, 9uncu madde
ise Başbakanlık Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunda
değişiklikler öngörmektedir.
Tasarının ilk 7 maddesi teknik bir değerlendirmeye
tabi tutulacak içerikte bile değildir. Bu 7 maddede hiçbir yenilik
getirmeyen basit tadilatlar yapılmıştır. Kabahatler
Kanununa bir madde ilave eden 8inci madde ise bazı suçların tüzel
kişiler lehine işlenmesi hâlinde tüzel kişiye idari para
cezası öngörmektedir. Bu, önemli, gerekli ve tasarının
anlamı olan tek unsurudur.
Değerli arkadaşlarım, komisyonda da ifade ettim, bu
maddede (d) bendi olarak düzenlenen Terörle Mücadele Kanunu 8inci maddede
belirtilen terörün finansmanı suçunun bir tüzel kişi lehine
işlenmesi hâlinde para cezası verileceği
anlaşılmaktadır. Buna göre, bir tüzel kişi lehine terör
finanse edilecek ve para cezası ödeyip o tüzel kişi faaliyetine devam
mı edecektir? Etmeyecekse böyle bir düzenlemenin anlamı nedir,
açıkçası anlayabilmiş değilim.
Değerli milletvekilleri, 9uncu madde ise tasarının
varlık nedenidir. Maddeyle, Başbakanlık teşkilatıyla
ilgili kanunda Teftiş Kurulu Başkanlığının
düzenlendiği 20nci maddeye bir fıkra ilave edilmektedir. Bu
ilaveyle, Başbakana bağlı Teftiş Kurulu yolsuzlukla
mücadelede koordinasyon birimi olarak görevlendirilerek, güya Avrupa
Birliği ve ilgili kuruluşlarla uyum sağlamış oluyoruz.
Sayın milletvekilleri, bu kadar içi boş, anlamsız
bir tasarıyı Yolsuzlukla mücadele için kanun yapıyoruz. diye
Meclise getirmeyi, kusura bakmayın ama hem yüce Meclise hem büyük
milletimize karşı saygısızlık olarak
değerlendiriyorum. Yolsuzlukla mücadele bu tasarıya kalmışsa
millet olarak vay hâlimize.
Değerli milletvekilleri, bu düzenlemedeki amaç Avrupa
Birliğinin yolsuzlukla mücadele bakımından isteklerini yapmaksa
-ki gerekçede böyle yazıyor- yapılan işin amacı
karşılamadığı apaçık ortadadır. Avrupa
Birliğinin ilerleme raporlarında bu konuyla ilgili tenkit ve
beklentileri, yargının yürütme karşısında tam
bağımsızlığını sağlayacak önlemler
yanında yargı adına soruşturma yapacak personelin
uzmanlaştırılması, milletvekilli
dokunulmazlığının yeniden düzenlenmesi ile koordinasyonu
sağlayacak bağımsız bir birim kurulması şeklindedir.
Bu tasarıda hangi madde bu haklı tenkitlere çare getirmektedir?
Bırakınız yolsuzlukla mücadeleyi, iktidarın kendinden
olmayanları baskı altına almasına Avrupai bir çözüm
üretilmiştir. İktidar kendisine teslim olmayan bürokrasi, iş
dünyası, medya ve sivil toplum kuruluşlarını, örneklerini
sıkça gördüğümüz üzere, oldukça başarılı denetliyor.
Bunun için kurum kurmanıza da, yasa yapmanıza da gerek yok.
Denetlenemeyen iktidar ve uzantılarını denetlemek gibi bir
niyetinizin olmadığı da bu tasarıdan açıkça
anlaşılıyor.
Değerli milletvekilleri, yolsuzlukla mücadele önce bir irade
meselesidir, ahlak, ilke, inanç, sorumluluk meselesidir. Ülkemiz ne yazık
ki yolsuzluk bakımından dünyanın en sorunlu ülkelerinden
biridir. Uluslararası kuruluşların raporlarında da ne
yazık ki bu acı gerçek sıkça karşımıza
çıkmaktadır. Yolsuzlukla mücadele bakımından dünyanın
en iyi kanunlarına sahip olsanız da, en uzman personeline sahip
olsanız da ülkeyi yöneten irade ve toplumsal güç merkezlerinde
yolsuzluğa karşı mücadelede samimiyet yoksa sonuç
alamazsınız.
Avukatlık yaptığım dönem içerisinde tarım
kredi kooperatiflerine borçlarından dolayı icraya verdiğimiz
neredeyse her borçlu, ödeme gücü olsa da, değerli arkadaşlarım,
ilk olarak Birileri trilyon trilyon götürüyor, siz bizim 1 milyarla mı
uğraşıyorsunuz? Önce gidin, trilyon paraları tahsil edin.
tepkisini göstermiştir. Bu, aslında daha az alabilenin daha fazla
alabilene isyanından çok, kendi kusurunu daha çok kusuru olanlarla karşılaştırıp
meşrulaştırma yaklaşımıydı. Ne yazık ki
o kadar kötü emsal var ki toplumun önünde, Kötü emsal, emsal olmaz. deseniz
de maalesef oluyor.
Değerli arkadaşlarım, yolsuzluk öylesine kurumsal
bir yapıya dönüştü ki ülkemizde, ne hukuk ne ahlak ne dinî inançlar
engel olamıyor. Kimi Ben devlet kesesinden alıyorum ama
aldıklarımı hayır işlerine harcıyorum. diye
meşrulaştırıyor hırsızlığını,
kimi kendi inanç sistemine aykırı bulup yıkmaya çalıştığı
devletten çaldıklarını, kurmayı hayal ettiği sisteme
sermaye olarak alıyorum diye meşrulaştırıyor, kimi
kendi ideolojisine hizmet edecek öğrenci yetiştiriyorum diye, kimi
Herkes alıyor, âlemin tek safı ben miyim? diyor, kimine Sen mi
kurtaracaksın ülkeyi? deniyor, kimi Dine hizmet edecek adam
yetiştiriyorum. diye meşrulaştırıyor, kimi kutsal
mücadelesinin düşmanlarını zayıflatmak için
kullanacağım diye meşrulaştırıyor. Velhasıl,
her çalan kendince vicdanını rahatlatacak bir
meşrulaştırma biçimi buluyor. Kimi zaman bir hayır
derneği oluyor araç, bazen ihale oyunlarıyla kollanan bir
şirket, kimi zaman mecburen bağış makbuzu elinize
tutuşturulan bir vakıf, kimi zaman öğrenci bursu, kimi zaman
kurban derisi, bazen bir medya kuruluşu, bazen bir yardım paketi,
bazen imar tadilatı, belediye şirketleri, çoğu zaman TOKİ,
bazen de seçim yardımı oluyor ve devlet, küçük hissedarların
kapısından giremediği, hâkim hisseleri gasbedilmiş bir
anonim şirkete dönüşüyor. Umudunu kaybetmiş
vatandaşımız Adam çalıyor ama iş de yapıyor.
anlayışını kabule zorlanıyor. Ne yazık ki,
ideolojik kavgaların perdelediği, kamu kaynaklarını
çalanların değil, çalındığını söyleyenlerin
takibe uğradığı bu sisli ortamda yavuz hırsız ev
sahibini bastırıyor!
Sayın milletvekilleri, üzülerek görüyoruz ki ülkemizde birçok
yolsuzluk olayı siyasetçilerle ilişkilendirilmektedir. Siyaset kurumu
içerisinde önemli orandaki dürüst insanlar da töhmet altında kalmakta,
kurumsal olarak siyaset toplum nezdinde sürekli itibar kaybetmektedir. Bu
bağlamda, yolsuzlukla mücadele edecek bir iradenin ilk yapacağı
işlerden biri milletvekili dokunulmazlığını tekrar
düzenlemek olmalıdır. AKPnin ilk dönem seçim vaatleri arasında
yer almasına rağmen dokunulmazlıkların yeniden düzenlenmesi
hususunda sürekli diğer yüksek bürokrasinin
dokunulmazlıklarını bahane gösterdiği görülmektedir.
Gelinen süreçte milletvekili dokunulmazlığı ile bürokrasinin
yargılama usulünün de paralel şekilde düzenlenmesi hususunda
muhalefette mutabakat olduğu bilinmektedir. AKP şimdi de
yargının siyasallaştığı iddiasıyla
dokunulmazlıkların kaldırılmasından kaçmaktadır.
Başbakan dâhil bakanların önemli bir kısmı hakkında
ihaleye fesat karıştırmaktan sahteciliğe kadar isnatlar
bulunmaktadır. Mahkûmiyetleri hâlinde ancak eski hükümlü kadrosundan
iş bulabilecek insanlar işbaşındayken
dokunulmazlıkların kaldırılmasından da, yolsuzluklarla
mücadeleden de bahsedilemez. Ümidimiz odur ki, bu durumdakilerin
dokunulmazlığını milletimiz sandıkta
kaldıracaktır.
Sayın milletvekilleri, yolsuzlukla mücadele
bakımından, Komisyon görüşmelerine de
yansıdığı üzere, alınması gerekli bir diğer
önlem ise hem siyaset kurumu hem sivil ve askerî bürokrasi bakımından
etik kuralları belirleyecek siyasi ahlak yasasına olan
ihtiyaçtır.
Bu yasa çerçevesinde seçim kampanyalarının
finansmanı önemli bir yer tutmalıdır. Bugün olduğu gibi
trilyonlarca kampanya masrafının yapıldığı,
siyasi reklam yasakken medya kuruluşlarının haberlerini reklama
dönüştürdüğü bir ortamda kamuoyu, bu paraların kimler
tarafından ödendiğini, para verenlerin hangi bedel
karşılığında bunu yaptıklarını merak
etmektedir.
Sayın milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi son
seçimde de örnekleri yaşandığı gibi belediye
imkânlarını, devlet imkânlarını Yüksek Seçim Kurulunun suç
duyurularına rağmen kullanmıştır. Bir kısım
bürokrat devlet memuru gibi değil, parti memuru gibi hareket etmiş,
iktidarca da himaye görmüştür. Bu durum, elbette siyasi etik
bakımından sorgulanabilir ancak esas üzüntümüz,
vatandaşlarımıza parti politikalarımızı anlatmak
istediğimizde sözlerimizin Siz ne veriyorsunuz? sorusuyla kesilmesidir.
Siyaset bu anlayış sebebiyle dürüstlüğün, erdemin, ahlakın,
bilginin, projenin yarıştığı bir alan olmaktan
çıkıp özel çıkar sağlama yarışına
dönmüştür ki, bu durum bu ülkeye yapılacak en büyük kötülük
olmuştur. Bu anlayış yüzünden insanlarımız kamunun
genel yararına olacak işleri desteklemek, benimsemek yerine
kişisel beklentilere sevk edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, somut yolsuzluk olaylarına
karşı aldığı tutum itibarıyla da Adalet ve
Kalkınma Partisi samimi olamamıştır. Yolsuzluk
olaylarının faillerine karşı yasal süreci başlatmak,
işletmek, sorumluların adalete hesap vermesini temin etmek yerine
korumacılığı tercih etmiştir. En somut örneği
Deniz Feneri olayında yaşanmıştır. Bilindiği
üzere, Alman makamları dinî ve insani duyguları istismar ederek
topladıkları milyarlarca lirayı amacı
dışında kullanan bu derneğin yöneticileri hakkında
soruşturma başlatmış ve neticede bu kişilerin
mahkûmiyetine karar verilmiş, ancak bağış
yolsuzluğunun asıl faillerinin ülkemizde olduğu belirtilmiştir.
Türk makamları ise aylardır dosyaların tercümesini
yaptıramamış, adli işlem başlatamamış, Alman
makamlarınca Türkçe gönderilen bu şahıslarla ilgili adli
yardım talebini önceki Sayın Bakan tercüme ettireceğini
söyleyerek âdeta gereğini yapmaktan kaçınmış, delil
karartılmasına meydan vermiştir. Hakkındaki ağır
iddialara rağmen, mal varlığına mahkemece tedbir
konmuş, en son mahkemeden tekzip için kullandığı
evrakın kısmen sahteliğinin anlaşılmasıyla bütün
inandırıcılığını yitirmiş RTÜK
Başkanı, Meclis Başkanı ve bazı bakanların ve en
önemlisi Başbakan Yardımcısı Sayın Arınçın
istifaya davetine rağmen görevini sürdürmektedir. Sayın Başbakan
Sayın Arınçın RTÜK Başkanını istifaya davetini
kişisel görüşü olarak nitelendirmiş ve Sayın Zahid Akman için
temiz bir arkadaş olduğunu ifade etmiş, böylece RTÜK
Başkanı, ilgili Bakanın istifaya davetine rağmen, kurumun
özerkliğini zedeleyip Sayın Başbakandan aldığı
görevle görevini sürdüre gelmiştir. Değerli arkadaşlarım,
şimdi de RTÜK Başkanının Başkanlığa tekrar
aday olmayacağı konuşulmaktadır. RTÜK Başkanı
hangi nedenlerle Başkanlığa aday olamayacaksa, aynı
nedenlerle üyelikte de bulunmamalıdır.
Değerli arkadaşlarım, birçok diğer olayda da
AKPnin benzer tavırlar içinde olduğu görülmektedir. Bu tavrın
iki nedeni olabilir: Bu korumacılığı yapanlar ya işin
ucunun kendilerine de uzanacağından korkmaktadır ya da ideolojik
yakınlıkları adalet duygularından daha ağır
basmaktadır.
Sayın milletvekilleri, iktidar özellikle büyükşehir
belediyelerinde yapılan yolsuzluklardan rahatsız değildir, ana
muhalefet ise denetimde başarılı değildir. Adalet ve
Kalkınma Partisi dâhiyane bir buluş üretmiştir. Kamu İhale
Kanununu 2003 yılında değiştiren AKP, belediye
şirketlerinin belediye ihalelerine girmesinin önünü
açmıştır ve böylece devasa boyutlardaki yolsuzluk ve
kayırmacılık çarkı dönmeye başlamıştır.
Belediyeler şirketleri kurmakta, başına bir müdür atamakta,
böylece, bu müdür eliyle, trilyonluk ihalelerde hem ihale açan hem ihaleyi alan
makam olarak sistem işlemektedir. Böylece, asfalttan park bahçeye,
kafeteryadan güvenliğe bütün iş kolları belediye kontrolüne
girmiştir. Belediyeler kendi şirketlerine verdiği ihale
üzerinden yandaş takımına istediği ölçüde, hiçbir denetime
uğramadan rant akıtmayı sürdürmektedir. Bu çarkın içerisine
kimse girememekte ancak bedelini verip taşeron olunabilmektedir. Bu
çarkın tarafları mecburen sistemin devamına zorlanmakta,
yardım ve burs paraları da önemli ölçüde bu çarktan temin
edilmektedir.
Değerli arkadaşlarım, bu nasıl demokrasidir,
bu nasıl serbest rekabettir, bu nasıl piyasa ekonomisidir, bu
nasıl ihale düzenidir, bu çirkin işlere devletin denetim
organları ve Kamu İhale Kurum nasıl müsaade eder, anlamak mümkün
de değildir.
Belediyelerle ilgili bir diğer rant aracı da imar
oyunlarıdır. İktidar ve ana muhalefet bu konuda da iyi
sınav vermemiş, sanki imar rantlarından faydalanmak, genel
merkez görevi olmayan milletvekillerine serbestmiş gibi bir durum ortaya
çıkmıştır.
Değerli arkadaşlarım, TOKİ
uygulamalarında da benzer bir sistemin çalıştığı
bilinmektedir. Daha da garibi, TOKİ üzerinden yapılan törenler mutlaka
bir mitingle sürdürülmekte, böylece devlet kesesinden, devlet
imkânlarıyla, üstelik harcırah da alınıp âdeta devlet
mitingi yapılmaktadır.
Sayın milletvekilleri, yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklara
karşı mücadele iddiasıyla iktidara gelen AKPnin üç kulvarda da
başarı olamadığı ortadadır. Bu yedi
yıllık süreç içinde milletimizin aleyhine olan yasaklar
kaldırılmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
RIDVAN YALÇIN (Devamla) Bitiriyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Buyurun, konuşmanızı
tamamlayınız.
RIDVAN YALÇIN (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Bu yedi yıllık süreç içerisinde ancak milletimizin
aleyhine olan yasaklar kaldırılmıştır. Gazeteler, her
gün, yakınlarını vuran, intihar eden
insanlarımızın cinnet haberleriyle doludur. Neticede, yolsuzluk
bir kurum hâline dönüşmüştür. Bu tasarıyla da Hükûmetin
yolsuzlukla mücadele isteğinin olmadığı bütün
açıklığıyla ortaya çıkmıştır. Elbette
çare yine milletimizin elindedir.
Bu düşüncelerle kandilinizi tebrik ediyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Evet, Sayın Elekdağ, söz sırası
sizde ama Sayın Demokratik Toplum Partisi Grubu adına konuşacak
olan Hamit Geylaninin çok acil bir işi çıkmış. İzin
verirseniz, önce onu konuşturabilir miyim?
ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ (İstanbul) Tabii efendim.
BAŞKAN Tamam.
Sayın Geylani, buyurun efendim.
DTP GRUBU ADINA HAMİT GEYLANİ (Hakkâri) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan yasa
tasarısının tümü üzerinde Demokratik Toplum Partisi Grubu
adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, yolsuzluk, son yıllarda
dünyanın ve ne yazık ki en çok da ülkemizin gündemini işgal eden
en önemli konulardan biridir. Yolsuzluğu demokratik sistemleri tehdit
eden, gelir dağılımını bozan, hatta ekonomik düzeni
kökünden sarsan bir kemirgen olarak kabul etmek gerekir.
Avrupa Konseyinde ve Birleşmiş Milletlerde yolsuzlukla
ilgili yapılan çalışmalarda bu kriminolojik ve sosyolojik olay
basit bir rüşvet veya başkaca bir haksız menfaat temin etmenin
ötesinde, ekonomik düzeni temelden sarsan bir olgu olarak
değerlendirilmektedir.
Bugün itibarıyla, ülkemizde yolsuzluğun etkileri tahrip
edici boyutlara ulaşmıştır. Yolsuzluk demokrasinin
temellerini sarsmakta ve siyasete olan güveni tahrip etmektedir.
Yıkıcı etkileri ve negatif sonuçları olan yolsuzluğa
karşı yürütülecek mücadelenin de toplumsal ve uzun süreli olması
gerekmektedir. Yolsuzlukla mücadelede sadece ceza hukuku araçlarıyla
başarıya ulaşılması da olanaklı değildir. Bu
alandaki mücadelede devletin işleyişindeki şeffaflık büyük
önem arz etmekte, cezai tedbirlerin yanında özel hukuk ve idare hukuku
alanında da bazı önlemlerin alınması kaçınılmazdır.
Ayrıca, bu mücadeleyi yürütecek personele özel eğitim verilmesi ve
kamuoyunun sivil toplum kuruluşları kanalıyla yolsuzluk
konusunda aydınlatılması da önem taşımaktadır.
Bugün için, yolsuzlukla mücadele konusu tek başına
hiçbir kuruma veya kuruluşa bırakılmayacak kadar önem arz
etmektedir. Yolsuzluğun önlenmesinde başarıya ulaşmak için
demokrasinin vazgeçilmez unsurları olan yasama, yürütme ve yargı
erklerinin yanı sıra medya ve sivil toplum
kuruluşlarının hep birlikte, belli bir ortaklaşma ve kültür
çerçevesinde mücadele etmesi gerekmektedir.
Sayın milletvekilleri, ne yazık ki ülkemizde yolsuzluk
devletin en tepesinden başlamakta ve en alt görevdeki bir memuruna kadar
uzanmaktadır. Ordudan başlayarak siyasiler, belediyeler, bankalar,
gümrük kapıları, ihale birimleri, kısacası bütün kamu kurum
ve kuruluşları bir şekilde yolsuzlukla gündeme gelmektedirler.
Geçmiş yıllarda yolsuzlukla ilgili gündeme gelen
bazı operasyonlar oldu: Vurgun Operasyonu, Beyaz Enerji Operasyonu,
Örümcek Ağı Operasyonu, Bufalo, Balina, Kartal, Kasırga gibi
operasyonlar akla ilk gelenlerdir ama sistemin yapısından
kaynaklı, kültürü gereği yolsuzluklar ne yazık ki hâlen devam
etmektedir.
AKP hükûmetleri döneminde de çok sayıda yolsuzluk
dosyası gündeme gelmiştir. Bunların başında Ali Dibo
ve hâlen devam eden Deniz Feneri sadece iki örnektir. Yolsuzluğa damardan
girdiklerini -tırnak içinde belirtiyoruz- belirten Sayın
Başbakan, yolsuzluklara bulaşmış AKP belediyeleri hakkında
bugüne kadar gereği neden gereği gibi yapılmamıştır?
Genellikle bugüne kadar yolsuzluk dosyalarının hiçbiri gerçek anlamda
yargı önüne çıkarılmamış ya da siyasi baskılar
nedeniyle sonuçlandırılmamıştır. Kaldı ki bu yolsuzluk
dosyaları buz dağının görünen kısmıdır.
Devletin yüksek kurum ve kuruluşlarında açığa
çıkmamış daha binlerce yolsuzluğun olduğu herkesçe
bilinmektedir.
Bakınız, Avrupa Konseyi Yolsuzlukla Mücadele Devletler
Grubunun Türkiye ile ilgili değerlendirme raporunda da önemli tespitler
yer alıyor. Aslında, bu tespitler ülkemiz için üzücü tespitlerdir.
Şöyle: Yolsuzluğun Türkiyede en önemli sorun olduğuna dikkat
çekilen raporlarda yolsuzlukların daha çok özelleştirme ve kamu
alımlarında görüldüğü, üst düzey siyasilerle ilgili yolsuzluk
skandallarının ortaya çıktığı vurgulanıyor.
Ayrıca, kamu görevlilerinin yargılanmasının amir iznine
bağlı olmasının da doğru olmadığı
belirtiliyor bu raporlarda.
Değerli milletvekilleri, trilyonlarca liralık
yolsuzlukları yapanlar bugüne kadar hep korunmuşlardır. Bugün
hâlâ, hortumlanan bankaların faturasını yoksul halk ödemektedir.
Hortumcular, dolandırıcılar, ihaleye fesat
karıştıranlar, devleti milyonlarca zarara sokanlar, vergi
kaçakçıları, hayalî ihracatçılar, haksız kazanç
sağlayanlar, ciddi bir şekilde hiçbir cezai müeyyideye
çarptırılmazlarken polise taş attıkları
iddiasıyla bugün ilköğretim çağındaki yüzlerce çocuk
tutuklanmış ve her biri hakkında yirmi yıldan fazla ceza
istenmektedir, kimisi de cezalandırılmıştır. Salt düşüncelerini
açıklamalarından ötürü, geçmişte ve hâlen, binlerce kişi
yıllarca cezaevinde kalmaktadır.
Bakınız, DTPli 5 milletvekili
arkadaşımız, daha kısa bir süre önce, savcılık ve
polis tehdidiyle karşı karşıya kaldılar. Peki, bu
arkadaşlarımız ne yapmışlar? Cinayet mi
işlemişler? İhaleye fesat mı
karıştırmışlar? Yolsuzluk mu yapmışlar? Salt
düşüncelerini açıklamalarından ötürü haklarında dava
açılmış ve dokunulmazlıkları da hukuk çiğnenerek
göz ardı edilmek istenmiştir. Daha da acısı, bu Meclis
çatısı altında bulunan sayın milletvekillerinin bu tehdit
karşısında suskunluğu olmuştur ama hukuk ve demokrasi
herkes için gerekli. Altını çizerek vurgulamak gerekir ki, bu
anlayış gereği sadece demokratik haklarını
kullandıkları gerekçesiyle yurttaşını
cezalandıran ve korumayan, ancak trilyonluk yolsuzlukları
yapanları koruyup kollayan, mantar gibi türeyen darbe
planlarının sahiplerini ortaya çıkarma iradesini gösteremeyen
bir devletin Avrupa Birliğine girmesi de hayalden öteye gidemez. Bu da
böyle biline.
Görüştüğümüz bu yasa tasarısı da AB
müktesebatına uyum çerçevesinde hazırlanmış bir tasarıdır.
Ancak bu tasarı Türkiye kamuoyunu tatmin edemeyeceği gibi, AB ve
diğer uluslararası kurumları da kandırmaya yetmeyecektir.
Zaten salt uyum yasası olması itibarıyla da bu yasanın
Türkiyeye bir şey kazandıramayacağı açıktır.
Çünkü inandırıcılığı ve
caydırıcılığı yoktur.
Değerli arkadaşlar, yasa tasarısı, AB ile tam
üyelik müzakereleri çerçevesinde, Avrupa Konseyi ve Ekonomik
İşbirliği Kalkınma Örgütü gibi uluslararası
kuruluşlar nezdinde yerine getirilmesi gereken yükümlülükler
bağlamındadır. Bu anlamda, Türk Ceza Yasası, Ceza
Yargılama Yasası, Kabahatler Yasası, Başbakanlık
Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin
Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunda değişiklikler
yapılmaktadır.
Ne var ki bu yasa tasarısıyla yapılmak istenen
sadece günü kurtarmaya yönelik girişimlerdir. Tasarı Türkiyeden
uluslararası sözleşmelerle talep edilen beklentileri
karşılamaktan oldukça uzaktır. Bu nedenle, getirilen
düzenlemelerin yolsuzlukla mücadele konusunda hiç de yeterli
olamayacağı açık. AKP Hükûmeti eğer gerçekten
yolsuzlukların üzerine gitmekte samimiyse daha önemli yasal düzenlemeler
yapmak zorundadır. Bu konuda biz de her koşulda destek olmaya
hazırız. Böyle basit birkaç değişiklikle kamuoyunu
oyalamaya ve kandırmaya hakkı yoktur.
Yolsuzlukla mücadele yasasını ve siyasi etik
yasasını neden hâlâ çıkaramıyorsunuz, sormak gerekiyor. Her
iki yasa hakkında da Meclise sunulmuş yasa teklifleri
bulunmaktadır. Yine, çalışmaları başlatılmış
olan ancak henüz kayda değer hiçbir adım atılmayan siyasi etik
komisyonunun kurulması da neden bugüne kadar engellenmiştir?
Değerli arkadaşlar, temiz, dürüst bir siyaset ve yönetim
için, her şeyden önce, devlete ait işlemlerin mümkün olduğu
kadar şeffaf ve halka açık olması gerekiyor. Bunun için de en
başta yeni, demokratik ve özgürlükçü bir Anayasayla birlikte getirilecek
düzenlemeler önem kazanmaktadır.
Milletvekilliği dokunulmazlığının yeniden
düzenlenerek demokrasi standartlarına uygun düşen
kısıtlamaların getirilmesi de artık günümüzde
kaçınılmazdır. Yasama sorumsuzluğu dışında
kalan konularda dokunulmazlıkların siyasi etik çerçevesinde yeniden
düzenlenmesi gerekmektedir. Ayrıca, siyasetçilerin mal
varlıklarının kontrolü için de yeni bir denetim
mekanizmasına ihtiyaç duyulduğu kanısındayız.
Yolsuzlukların üzerine gidilebilmesi için ayrıca hâkim
ve savcı bağımsızlığı ile
yansızlığının tam sağlanmış olması
gerekiyor. Bugüne kadar yolsuzluk dosyalarının bir türlü
sonuçlandırılmaması ve birçok yolsuzluk olayının
yargıya taşınmamasının nedeni,
bağımsız, yansız ve güçlü bir yargı sisteminin
olmamasından ve siyasi müdahalelerden kaynaklanmaktadır.
Yine, kamu görevlilerinin yargılanması önündeki
engellerin kaldırılması da çağın kaçınılmaz
bir gereğidir. Bunlara ek olarak yolsuzlukla mücadele konusunda
yetiştirilmiş yargı mensuplarına ve kolluk kuvvetlerine de
gereksinim bulunmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bunun dışında yine
Avrupa Konseyi Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubunun, OECDnin ve
Dünya Bankasının Türkiyeden istediği özerk bir koordinasyon
kurulunun kurulması da yaşama geçmelidir. Oysaki tasarıyla
getirilmek istenen, Başbakanlık Teftiş Kuruluna bağlı
bir düzenlemedir. Başbakanlık Teftiş Kurulu tamamen siyasi
etkilerden uzak, özerk ve işlevsel çalışacak bir kurum olmaktan
uzaktır. Başbakanlığa bağlı bir kurulun,
bağımsız ve tarafsız çalışması mümkün
değildir diye düşünüyoruz. Kaldı ki yolsuzlukların en
büyüğü hükûmet icraatlarından kaynaklıdır. Kendi kendini
denetleyen bir mekanizmadan olumlu hiçbir sonucun çıkmayacağını
pratik göstermiştir. Bunun yerine siyasetten uzak, tamamen özgür
çalışabilecek yolsuzlukla mücadele kurulu adı altında
yeni bir mekanizmanın oluşturulması Türkiye'nin en büyük
gereksinimlerinden birini oluşturmaktadır. Ancak tasarının
9uncu maddesiyle -gerçi, sanırım, gruplar arasında bir
ortaklaşma sağlanacağı söyleniliyor, onu görüşmelerin
devamında göreceğiz; eğer geri çekilirse biz de buna
memnuniyetle katılırız- tamamen siyasal iktidarın
başında bulunan Başbakana bağlı siyasi baskı ve
denetime açık bir yapı oluşturulmaktadır. Yolsuzlukla
mücadele, kuşkulara neden olacak, Başbakanlığa
bağlı bir kurulun görevi değildir ve olmamalıdır.
Zaten bir ülkede yolsuzluk, siyasetçilerden destek görmeden toplumsal bir sorun
hâline de dönüşemez.
Ayrıca, bakanların yargılanmasını
Parlamentonun iznine bağlayan düzenlemenin de değiştirilmesi
gerektiğini söyleyebiliriz. Avrupa Konseyi açısından bakıldığında da
yolsuzlukla mücadelede her şeyden önce siyasetin temizlenmesi temel bir
hedeftir.
Değerli milletvekilleri, sonuç olarak tasarı
samimiyetten uzak, yolsuzlukla mücadeleyi gerçekleştirmekten öte son
derece yüzeysel düzenlemeler içermekte ve hadiseyi örtbas etmeye yöneliktir. Bu
yasa tasarısı yolsuzlukla mücadele etmekten ziyade yeni yolsuzluklara
kapı aralamaktadır âdeta. Bu nedenle yasa tasarısını
yetersiz ve günü kurtarmaya yönelik bir adım olarak
değerlendiriyoruz.
Yolsuzluklardan arınmış dürüst bir yönetim ve
gerçek anlamda demokratik bir ülke olma dileğiyle tüm İslam âleminin
kutsal kandilini kutlar, şahsım ve grubum adına Genel Kurulu bir
kez daha saygıyla selamlarım. (DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Geylani.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekili Sayın Şükrü Elekdağ. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, gözümüzden
kaçırdığımız bir husus var. Bu da, Türkiye'nin Avrupa
Birliğine üye olabilmesi için yerine getirmesi gereken yükümlülükler
arasında ülkemizde yolsuzluğun, rüşvetin ve irtikâbın
kökünün kazınmasının önde gelen bir koşul olduğudur.
Onay için sizlere sunulmuş bulunan Türk Ceza Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı da görünürde bu amacı sağlamaya yöneliktir.
Nitekim genel gerekçe bölümünde bu kanunun şu amaçla
hazırlandığı vurgulanmaktadır: Avrupa Birliği,
yolsuzlukla mücadele alanında Türkiyeye yıllardan beri tavsiyelerde
bulunmaktadır. Bu tavsiyeler Avrupa Birliği yıllık ilerleme
raporlarında, Avrupa Konseyi Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu
raporlarında ve OECDnin önerilerinde yer almaktadır ve Avrupa
Birliği bu tavsiyelerin ivedilikle yerine getirilmesini beklemektedir.
Gerekçenin Avrupa Birliğinin Türkiyeden beklediklerini bu
tarzda, açık bir şekilde ortaya koymasına rağmen önümüzdeki
tasarının öngördüğü değişiklikler, yolsuzlukla
mücadele alanında ciddi ve etkin hiçbir önlemi, hiçbir adımı
içermiyor. Oysa Avrupa Birliğinin 2007 ve 2008 ilerleme raporları,
Türkiyeyi kasıp kavuran yolsuzluk afetiyle mücadele için Türkiyeye
şu dört önlemi almasını tavsiye ediyor:
1) Milletvekili dokunulmazlığının
kaldırılması.
2) Hâkimlerin bağımsızlığını
koruyacak mevzuat değişikliği yapılması.
3) Bağımsız denetim ve değerlendirme kurulunun
kurulması.
4) Yolsuzlukla mücadelede uzman polis ve savcılardan
oluşacak bir birimin teşkil edilmesi.
Değerli arkadaşlarım, önümüzdeki yasa
tasarısı bu önlemleri kapsamıyor. Bu bakımdan, yolsuzlukla
mücadeleye ciddi bir katkısı olacağını beklemek
hayalden ileri gitmez.
Biraz önce belirtmiş olduğum dört önlem
gerçekleştirilmediği için, Türkiye bugün dünyanın maalesef en
kirli ülkeleri arasında yer alıyor. Ülkemizde toplanan vergilerin
önemli bir kısmı haramzadelerin, vurguncuların cebine gidiyor.
Rüşvet, israf, kayırma ve kamu kaynaklarının
yağması, devleti kanser gibi kemiriyor. Bu durum Dünya Bankası
raporlarına da aksetmiş bulunuyor. Bunlar, bizim
değerlendirmelerimiz değil değerli arkadaşlarım. Dünya
Bankası raporları, bunları, bu hususları devamlı bir
şekilde belirtiyor.
Anılan raporlarda, siyasetçi, bürokrat ve hortumcu iş
adamından oluşan bir şer üçgeninin Türkiyeyi talan ettiği,
soyduğu belirtiliyor. Yolsuzluğun ve vurgunun ülkemizin ekonomik
kalkınmasını engelleyen en zararlı unsurlardan biri
olduğunun altı çiziliyor. Bu bağlamda, Dünya Bankası,
yolsuzluğun özellikle şu zararları üzerinde duruyor Türkiye
açısından: Bir ülkede, yolsuzluk, o ülkenin yatırım
tercihlerini saptırır ve kaynakların etkin kullanımını
engeller. Yolsuzluk, hem kamusal mal ve hizmetlerin maliyetlerini
artırır hem de söz konusu mal ve hizmetlerin kalitesinin yüzde 30dan
yüzde 50ye kadar varan oranlarda azalması sonucunu doğurur.
Yolsuzlukla elde edilen paralar yatırım olarak ülkede kalmaz ya
yabancı bankalara transfer edilir ya da kişisel tüketim tercihleri
olarak kullanılır. Yolsuzluk halkın kurumsal otoriteye
karşı saygısını yitirmesine yol açar, ahlak çöküntüsü
yaratır, hükûmetin meşruiyetine gölge düşürür. Bunlara ilaveten
yolsuzluğun yıkıcı bir etkisi de, bir ülkeye, üretime
gerçek katkısı olabilecek dış yatırımların
gelmesine engel olmasıdır.
Yolsuzluk konusunda Türkiye'nin uluslararası sicili utanç
vericidir. Uluslararası Saydamlık Örgütünün 2008 yolsuzluk
algılama endeksinde Türkiye'nin adının 58inci sırada
olması bunun kanıtıdır.
Değerli milletvekilleri, Price Waterhouse Coopers
Firması tarafından geliştirilen endekse göre, Türkiye,
yolsuzluğun ülke ekonomisine verdiği zarar bakımından 35
ülke arasında Çin, Endonezya ve Rusyadan sonra dördüncü geliyor. Price
Waterhouse Coopers tarafından yapılan araştırmalar Türkiye
gibi yolsuzluğun yaygın olduğu ülkelerde yolsuzluk devletin
gelir kaybına ve kaynak israfına yol açmak suretiyle ülke ekonomisi
üzerinde ağır mali bir yük oluşturuyor. Bu yük gizli bir vergi
gibi ülke ekonomisini boğuyor. Türkiye için hesaplanan bu yükün
oranını açıklarsam, değerli arkadaşlarım
dudaklarınız uçuklayacak. Yolsuzluğun Türk ekonomisine
ödettiği gizli vergi yüzde 36 oranındadır! Yani Türkiye yolsuzluklar
ve suistimaller nedeniyle millî gelirinin üçte 1ini zayi ediyor. Değerli
arkadaşlarım, yolsuzluk Türkiye'nin kaderi değildir ve Türk
halkı yolsuzlukla yaşamaya layık da değildir.
Yolsuzluğu ortadan kaldırmanın koşulları bellidir.
Bunun için güçlü bir siyasi irade, yasal düzenleme ve etkili bir yargı
zorunludur. Atılacak ilk ve en önemli adım Avrupa Birliğinin
önde gelen önerisi olan milletvekili dokunulmazlığının
sınırlandırılmasıdır. Türkiye, esasen Avrupa
Konseyinin Yolsuzluğa Karşı Ceza Hukuku Sözleşmesini
onaylayarak yolsuzluk suçları nedeniyle milletvekili
dokunulmazlığının
sınırlandırılmasını kabul etmişti.
Avrupa Konseyi bu sözleşmeyi şu iki gerekçeyle
hazırlamıştır. Bu çok önemli değerli
arkadaşlarım.
Birincisi: Bir ülkede yolsuzluğun siyasetin desteğinden
ve hoşgörüsünden yararlanmadan toplumsal bir sorun hâline
dönüşemeyeceği olgusudur.
İkincisi: Temiz bir toplum gerçekleştirilmesinin ön
şartı siyasetin temizlenmesidir.
Bu açıdan, Avrupa Konseyi için milletvekili
dokunulmazlığının kaldırılması ve özellikle
yolsuzluk suçlarında milletvekillerinin dokunulmazlıktan koruyucu bir
zırh olarak yararlanmalarının önlenmesi kritik bir önem
taşımaktadır.
Avrupa Konseyinin bu saptamaları, değerli
arkadaşlarım, Türkiye için evleviyetle geçerlidir. Zira, bugüne kadar
ortaya çıkarılan yolsuzluk ve vurgun olaylarının
altından hep dokunulmazlık zırhındaki milletvekillerinin ve
siyasilerin çıktığı görülmüştür. Bu nedenle, temiz
siyaset için, kürsü dokunulmazlığı baki kalmak üzere
dokunulmazlığın kaldırılması zorunludur. Ancak
iş bununla bitmiyor, bakanların yargılanmasını
Parlamentonun iznine bağlayan düzenlemenin de muhakkak
değiştirilmesi lazım. Bunun için de Anayasamızın
100üncü maddesinin ele alınıp yeniden düzenlenmesi zorunludur.
Siyasetçinin siyasetçi tarafından yargılanmasını öngören bu
madde, yolsuzluğa bulaşmış bakanların ve
başbakanların hayâsızca yargıdan kaçmalarına ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında kirli
pazarlıklar yapılmasına yol açmıştır. Nitekim Türkiyedeki
başbakan aklama skandalları dünya siyaset literatürüne
geçmiştir. Bu bakımdan yapılması gereken bir iş de,
Anayasanın 100üncü maddesinin değiştirilerek, siyasetçinin
işlediği suçlardan dolayı yargılanması konusunu
siyasetçi arkadaşlarının takdirine değil yüksek
yargıçların kararına bırakmaktır.
Değerli arkadaşlarım, konuşmamın
başında temas ettiğim Avrupa Birliğinin 2007 ve 2008
yıllarına ait ilerleme raporlarında Türkiyedeki yolsuzluk
hakkında kapsamlı değerlendirmeler yapılmış ve
önerilerde bulunulmuştur. Bu görüş ve öneriler şöyle
özetlenebilir:
1) Türkiyede yolsuzluk kamu sektöründe, merkezî ve yerel
yönetimlerde yaygındır. Hükûmetin yolsuzlukla mücadelede
kaydettiği ilerleme gayet sınırlıdır.
2) Hükûmetin kapsamlı bir yolsuzlukla mücadele stratejisi
olmadığı gibi, yolsuzluğu önlemek için etkin
uygulayıcı kurumlar kurulmasını içeren bir planı da
yoktur.
3) Yolsuzlukla mücadelede başarı için
milletvekilliği dokunulmazlığı
sınırlandırılmalıdır.
4) Seçim kampanyalarının finansmanına ilişkin
yasal düzenleme bugüne kadar Türkiyede yapılmamıştır. Bu
alanda gerekli önlemler behemehâl alınmalıdır.
Değerli arkadaşlarım, Avrupa Birliği 2008
İlerleme Raporunda Deniz Feneri adlı sözde hayır kurumuna
karşı açılan dolandırıcılık davasına
ilişkin olarak Frankfurt Main Bölge Mahkemesinin vermiş olduğu
karar da ele alınmaktadır.
Ve burada bir hususu daha belirtmek lazım: Almanya ve
diğer Avrupa Birliği ülkelerinde medya soygunun esas
ayağının ve suçların Türkiyede olduğunu, ancak, Türk
Hükûmetinin siyasi nedenlerle bu hususta adli takibat yapmayı
savsakladığını ve suçu örtbas etmek istediğini
vurgulayarak bu konuyu gündemde tutmaktadırlar.
Nihayet Avrupa Birliği 2008 İlerleme Raporunda
vurgulanan bir husus da, Türkiye'nin GRECO örgütünün Türkiyedeki
yolsuzluğa ilişkin ilk ve ikinci ortak değerlendirme
raporlarında yer alan tavsiyelerinin en önemlilerini getirmediğidir.
Nedir bu GRECO? GRECO, Türkçe ismiyle Yolsuzluğa
Karşı Devletler Grubu, 1998de Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi
toplantısı kararıyla kurulan bir yolsuzlukları izleme ve
denetleme kuruluşudur. Türkiye gibi Yolsuzluğa Karşı Ceza
Hukuku Sözleşmesini kabul etmiş olan devletler Sözleşmenin
24üncü maddesi gereğince GRECOnun denetim sistemini otomatik olarak
kabul etmiş sayılırlar.
GRECOnun görevi, üye ülkelere teftiş ziyaretleri yaparak
yolsuzlukları saptamaktır. Tıpkı işkenceyi önleme
komitesinin cezaevlerini ve karakolları denetlemesi ve devlet
yetkililerinden bilgi istemesi gibi GRECO da yolsuzluk konularında
teftişte bulunma ve bilgi isteme yetkisine sahiptir. GRECO bu
teftişler sonucunda hazırladığı raporları Avrupa
Konseyi merkezinden yayınlamaktadır. GRECOnun yaptığı
teftişler sonucunda Türkiyedeki yolsuzluklar konusunda
hazırladığı iki rapordan ilkinin açıklamasına
Hükûmetin izin vermemesinin yarattığı skandalı
hatırlayacaksınız. Sonradan rapora Türk Hükûmeti tarafından
sansür konulmasının nedeninin raporda 2005-2006
yıllarındaki yolsuzlukların açıklanmasının sebep
olduğu belirtildi.
Değerli arkadaşlarım, şimdi benim burada
Yolsuzluklara damardan girdik, hortumları kestik. türünden iddialarla
işbaşına gelenlerin karşılaştıkları
yolsuzlukları, ihaleye fesat karıştırmaları,
rüşvet ve görevi kötüye kullanma olayları üzerinde durmak gibi bir
niyetim yok. Yolsuzluk literatürüne hediye edilen Ali Dibo kavramını
da ele almayacağım. Bunun da nedeni dikkatleri esas odaklanmamız
gereken konudan dağıtmak istemememden ileri geliyor. Çünkü 2008 GRECO
raporu değerli arkadaşlarım, Türkiyenin yolsuzluğa
karşı vermesi gereken savaşın yol haritasını
çizmiştir. Bu rapordaki önemli saptama ve önerileri dikkatinize sunuyorum.
1) Türk Hükûmeti Türkiyede önemli bir sorun olarak ortaya
çıkan yolsuzlukla mücadele
konusunda yeni ulusal stratejiler önerecek ve bu stratejileri
uygulayacak bir kurum oluşturmalıdır. Bünyesinde kamu
yönetiminin ve sivil toplumun temsil edileceği bu kurum Hükûmetten
bağımsız hareket edebilme imkânına sahip olabilmelidir.
2) Yolsuzlukla mücadelede kolluk kuvvetlerine tavsiyelerde
bulunacak ve yolsuzluk suçlarında soruşturma ve adli tahkikat yapacak
ilgili tüm veri tabanlarına erişim imkânına sahip olacak ve kolluk
kuvvetleri arasında gerekli bilgi paylaşımını
sağlayacak merkezî bir ihtisas birimi kurulmalı veya mevcut
kurumlardan biri bu amaçla görevlendirilmelidir.
3) Yargı bağımsızlığı
sağlanmalıdır. Hâkimlerin denetim ve atamaları hususunda
Adalet Bakanlığından bağımsızlıkları
behemehal sağlanmalıdır.
4) Milletvekili dokunulmazlığı
sınırlandırılmalıdır.
5) Türkiyede etik kurul kurulmuştur. Ancak Hükûmete
sıkı şekilde bağımlı olması nedeniyle
görevlerini yapamaz durumdadır. Etik kurulun yeterli düzeyde Hükûmetten
bağımsızlığı sağlanmalıdır.
6) Yolsuzluk olaylarının soruşturmasında
etkili olacak teftiş kurulları yeniden
yapılandırılmalıdır.
Ve nihayet, kamu oyundan gelen kötü yönetime ilişkin
şikâyetlerle ilgilenmek üzere geniş yetkilere sahip ve yürütmeden
bağımsız bir ombudsmanlık kurumu ivedilikle
kurulmalıdır.
Değerli arkadaşlarım, görüleceği üzere Avrupa
Birliği ve GRECO, hazırlamış oldukları raporlarla,
Türkiyeyi kanser gibi yiyip tüketen yolsuzluk hastalığıyla
mücadele için denenmiş ve etkin bir reçete yazmışlardır.
Siyasetin yolsuzluk pisliğinden kurtarılması için bu reçetenin
harfiyen uygulanması zorunludur ancak şu hususun da altı
çizilmelidir: Raporda Türkiye'nin alması beklenen iki öncelikli önlem
saptanmıştır. Bunlar da milletvekili dokunulmazlığının
sınırlandırılması ile yargı
bağımsızlığının
sağlanmasıdır.
Değerli arkadaşlarım, bu bağlamda, Avrupa
Birliğinin üyelik müzakerelerine başlanabilmesi için ülkemizce
onaylanmasının şart olarak ileri sürmüş olduğu iki
Avrupa Konseyi sözleşmesine de değinmemiz gerekiyor. Bunlardan
birincisi, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 17 Nisan 2003te
onaylanan Yolsuzluğa Karşı Özel Hukuk Sözleşmesi, ikincisi
de 14 Ocak 2004te onaylanan Yolsuzluğa Karşı Ceza Hukuku
Sözleşmesidir. Her iki sözleşme de yolsuzluğa karşı
mücadele için atılacak en önemli adım olarak milletvekili
dokunulmazlığının
sınırlandırılmasını öngörüyor. Türkiye bu
sözleşmeleri beş ile altı yıl önce kabul etmiş ancak
bugüne kadar bu husustaki yükümlülüklerini yerine getirmemiştir.
Değerli arkadaşlarım, eğer bölgesel lider
konumunda hepimizin istediği gibi güçlü, saygın ve müreffeh
Türkiyeyi ortaya çıkarmak istiyorsak halkımızın
siyasetçisine güven duymasını mutlaka sağlamamız
zorunludur. Oysa, Türkiyede yapılan bütün anketler maalesef siyasetçilere
güven duyulmadığını gösteriyor.
Değerli arkadaşlarım, siyaset kurumuna bu negatif
bakışın nedeni halkımızın siyasetin bir kamu
hizmeti olmaktan çıktığına, çıkar kapısı
hâline dönüştüğüne, servet kazanımının ve devleti
soymanın aracı hâline geldiğine inanmasından ileri geliyor.
Dokunulmazlığı da bu kirli emellere ulaşmak için
kullanılan bir zırh olarak görüyor. Bu nedenledir ki Neyzen Tevfikin
hepimizi isyana sevk eden şu dörtlüsü dillere pelesenk olmuştur:
Kime sordumsa seni doğru cevap vermediler,
Kimi hırsız, kimi alçak, kimi deyyus dediler.
Künyeni almak için partiye ettim telefon,
Bizdeki kayda göre şimdi o mebus dediler.
Halkımızın, milletvekili olarak, değerli
arkadaşlarım, bizlere ve siyasete güven duymasını
istiyorsak ona yitirdiği toplumsal adalet inancını
kazandırmamız lazım. Unutmayalım, batılı
toplumlarda demokrasinin gücünü sağlayan ve adalet duygusunu yüksek tutan
unsur, kimsenin dokunulmazlığı olmadığına ve
kimsenin adaletten kaçamayacağına olan inançtır. Bu
bakımdan Hükûmet yolsuzlukla mücadelede samimi ise Avrupa Birliğinin
ve GRECOnun Türkiye için öngördüğü reçeteyi muhakkak
uygulamalıdır. Bu yolda atılacak ilk adım da
milletvekilliği dokunulmazlığının kürsü dokunulmazlığı
muhafaza edilmek kaydıyla kaldırılması olmalıdır.
Bunun kadar önemli ikinci adım da gerçek anlamda bir
yargı bağımsızlığının
gerçekleştirilmesidir. Bunun için ilk aşamada Adalet Bakanı ile
müsteşarın Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulundan çıkması
yeterlidir. Ancak bunun kapsamlı bir adalet reformuyla tamamlanmasına
Türkiyenin ihtiyacı vardır.
Bu görüşlerle CHP Grubu olarak Türk Ceza Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının onaylanmasını desteklediğimizi
belirtir, yüce Meclise saygılarımı sunarım. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Başka söz talebi yok.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRK CEZA KANUNU İLE BAZI
KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza
Kanununun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi
yürürlükten kaldırılmıştır.
BAŞKAN Madde üzerinde söz talebi yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- 5237 sayılı Kanunun 55 inci maddesine
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
(3) Bu madde kapsamına giren eşyanın müsadere
edilebilmesi için, eşyayı sonradan iktisap eden kişinin
22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun iyiniyetin
korunmasına ilişkin hükümlerinden yararlanamıyor olması
gerekir.
BAŞKAN Madde üzerinde söz talebi yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- 5237 sayılı Kanunun 165 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
MADDE 165- (1) Bir suçun işlenmesiyle elde edilen
eşyayı veya diğer malvarlığı değerini, bu
suçun işlenmesine iştirak etmeksizin, satan, devreden, satın
alan veya kabul eden kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis ve
onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
BAŞKAN Madde üzerinde söz talebi yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
4üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 4- 5237 sayılı Kanunun 254 üncü maddesine
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
(4) Bu madde hükümleri, yabancı kamu görevlilerine
rüşvet veren kişilere uygulanmaz.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 00.50
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 00.59
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yusuf
COŞKUN (Bingöl), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 110uncu Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
353 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
5inci maddeyi okutuyorum:
Madde 5- 5237 sayılı Kanunun 282 nci maddesinin birinci
fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş, maddeye birinci fıkradan sonra gelmek üzere
aşağıdaki fıkra eklenmiş ve diğer fıkralar
buna göre teselsül ettirilmiştir.
(1) Alt sınırı altı ay veya daha fazla hapis
cezasını gerektiren bir suçtan kaynaklanan malvarlığı
değerlerini, yurt dışına çıkaran veya bunların
gayrimeşru kaynağını gizlemek veya meşru bir yolla
elde edildiği konusunda kanaat uyandırmak maksadıyla,
çeşitli işlemlere tâbi tutan kişi, üç yıldan yedi yıla
kadar hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile
cezalandırılır.
(2) Birinci fıkradaki suçun işlenmesine iştirak
etmeksizin, bu suçun konusunu oluşturan malvarlığı
değerini, bu özelliğini bilerek satın alan, kabul eden,
bulunduran veya kullanan kişi iki yıldan beş yıla kadar
hapis cezası ile cezalandırılır.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekilleri, yeni madde ihdasına
dair bir önerge vardır.
Malumlarınız olduğu üzere, görüşülmekte olan
tasarı veya teklife konu kanunun komisyon metninde bulunmayan ancak
tasarı veya teklif ile çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin
değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla
katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açılacağı, İç Tüzükün 87nci maddesinin
dördüncü fıkrası hükmüdür.
Bu nedenle önergeyi okutup komisyona soracağım. Komisyon
önergeye salt çoğunlukla, 13 üyesiyle katılırsa önerge üzerinde
yeni bir madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt
çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan "Türk Ceza Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"na çerçeve 5 inci maddeden sonra gelmek üzere
aşağıdaki maddenin eklenmesini ve devamındaki maddelerin
buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Bekir
Bozdağ |
Mustafa
Elitaş |
Ahmet
Aydın |
|
|
Yozgat |
Kayseri |
Adıyaman |
|
|
Mehmet Ceylan |
Yahya
Doğan |
A. Müfit Yetkin |
|
|
Karabük |
Gümüşhane |
Şanlıurfa |
MADDE 6- 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza
Muhakemesi Kanununun 3 üncü maddesine aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
"(2) Barış zamanında, asker olmayan
kişilerin Askeri Ceza Kanununda veya diğer kanunlarda yer alan askeri
mahkemelerin yargı yetkisine tabi bir suçu tek başına veya asker
kişilerle iştirak halinde işlemesi durumunda (x)
soruşturmaları Cumhuriyet savcıları,
kovuşturmaları adli yargı mahkemeleri tarafından
yapılır."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Salt çoğunlukla?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Salt çoğunlukla, 87nci maddeye göre.
BAŞKAN Evet, Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katıldığı için yeni bir madde olarak işlem
yapacağım.
Madde üzerinde söz talebi? Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Böylece yeni bir madde eklemiş olduk tasarı metnine.
6ncı maddeyi 7nci madde olarak okutuyorum:
MADDE 7- 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanununun 250 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
a) Örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen uyuşturucu veya
uyarıcı madde imal ve ticareti suçu veya suçtan kaynaklanan
malvarlığı değerini aklama suçu,
BAŞKAN Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının çerçeve 7 nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
|
|
Bekir
Bozdağ |
Ahmet
Aydın |
A. Müfit Yetkin |
|
|
Yozgat |
Adıyaman |
Şanlıurfa |
|
|
Mustafa
Elitaş |
Yahya
Doğan |
Mehmet Ceylan |
|
|
Kayseri |
Gümüşhane |
Karabük |
MADDE 7- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 250 nci
maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi aşağıdaki
şekilde, maddenin üçüncü fıkrasının son cümlesinde geçen hâli dahil ibaresi ise
hâlinde şeklinde değiştirilmiştir.
a) Örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen uyuşturucu ve
uyarıcı madde imâl ve ticareti suçu veya suçtan kaynaklanan
malvarlığı değerini aklama suçu,
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılıyoruz efendim.
(x)
Tasarının tümünün oylanmasından önce, asker kişilerle
iştirak halinde işlemesi durumunda ibaresinden sonra gelmek üzere,
asker olmayan kişilerin ibaresi, Komisyon Başkanının
redaksiyon talebi üzerine, eklenmiştir.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) Katılıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen uyuşturucu ve
uyarıcı madde imâl ve ticareti suçu ile suçtan kaynaklanan
malvarlığı değerini aklama suçunun daha etkin bir
şekilde soruşturulması ve kovuşturulması
amacıyla, bu suçların da Ceza Muhakemesi Kanununun 250 nci maddesine
göre görevlendirilen ağır ceza mahkemelerinde görülmesi; ayrıca,
asker kişilerin barış zamanında, 250 nci madde
uyarınca kurulan ağır ceza mahkemelerinin yargı yetkisine
giren bir suçu işlemeleri hâlinde, bu mahkemeler tarafından
yargılanması amacıyla bu
değişiklik önergesi verilmiştir. Buna karşılık,
savaş ve sıkıyönetim hâlinde işlenen suçlarda ise askerî
mahkemelerin yargı yetkisi korunmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde 7nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 7yi 8inci madde olarak okutuyorum:
MADDE 8- 5271
sayılı Kanunun 253 üncü maddesinin üçüncü fıkrasına
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama
girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde
de uzlaşma hükümleri uygulanmaz.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 8i madde 9 olarak okutuyorum:
MADDE 9- 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler
Kanununa 43 üncü maddeden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde
eklenmiştir.
Tüzel kişilerin sorumluluğu
MADDE 43/A- (1) Daha ağır idarî para cezasını
gerektiren bir kabahat oluşturmadığı hallerde, bir özel
hukuk tüzel kişisinin organ veya temsilcisi ya da organ veya temsilci
olmamakla birlikte bu tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde görev üstlenen
bir kişi tarafından;
a) 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun;
1) 157 nci ve 158 inci maddelerinde tanımlanan
dolandırıcılık suçunun,
2) 235 inci maddesinde tanımlanan ihaleye fesat
karıştırma suçunun,
3) 236 ncı maddesinde tanımlanan edimin ifasına
fesat karıştırma suçunun,
4) 252 nci maddesinde tanımlanan rüşvet suçunun,
5) 282 nci maddesinde tanımlanan suçtan kaynaklanan
malvarlığı değerlerini aklama suçunun,
b) 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı
Bankacılık Kanununun 160 ıncı maddesinde tanımlanan
zimmet suçunun,
c) 21/3/2007 tarihli ve 5607 sayılı
Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan kaçakçılık
suçlarının,
ç) 4/12/2003 tarihli ve 5015 sayılı Petrol Piyasası
Kanununun Ek 5 inci maddesinde tanımlanan suçun,
d) 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele
Kanununun 8 inci maddesinde tanımlanan terörün finansmanı suçunun,
Tüzel kişinin yararına olarak işlenmesi halinde,
ayrıca bu tüzel kişiye onbin Türk
Lirasından iki milyon Türk Lirasına kadar idarî para
cezası verilir.
(2) Bu madde hükümlerine göre idari para cezasına karar
vermeye, birinci fıkrada sayılan suçlardan dolayı yargılama
yapmakla görevli mahkeme yetkilidir.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
9uncu maddeyi 10uncu madde olarak okutuyorum:
MADDE 10- 10/10/1984 tarihli ve 3056 sayılı
Başbakanlık Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 20 nci
maddesine aşağıdaki bent eklenmiştir.
"d) Avrupa Birliği ile imzalanan anlaşmalar
çerçevesinde, Yolsuzlukla Mücadele Koordinasyon Birimi olarak görev yapmak; bu
kapsamda inceleme, soruşturma, işbirliği ve gereken diğer
bütün işlemleri yapmak ve yaptırmak."
BAŞKAN Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 353 sıra sayılı Türk Ceza
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 10uncu maddesinin Kanun metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi
Trabzon
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılıyoruz.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) Hükûmet de
katılıyor efendim.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yolsuzlukla mücadele çok sayıda kurum ve kuruluşun
yoğun işbirliği ve koordinasyonunu gerektiren topyekûn bir
mücadele alanıdır.
Bu nedenle hiçbir kuruluşun tek başına
başarı sağlaması mümkün değildir. Bu çevrede
Başbakanlık Teftiş Kurulunun tek başına bu işten
sorumlu tutulması yerine bu konuyla ilgili tüm kamu kurum ve
kuruluşlarının kendilerinin görev, yetki ve deneyimlerine
yaraşır bir şekilde yolsuzlukla mücadelede katkıda
bulunmalarını sağlamak ve kapsamlı bir yolsuzlukla mücadele
strateji belgesinin tamamlanmasından sonra yolsuzlukla mücadele için
ülkemiz açısından en uygun bir yapının
kurulmasını temin etmek amaçlanmıştır.
BAŞKAN Komisyonun ve Hükûmetin
katıldığı ve gerekçesini dinlediğiniz önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde çıkarılmıştır.
Tasarıya yeni geçici madde ilavesine ilişkin üç önerge
vardır.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısına
aşağıdaki geçici 1 inci maddenin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
Bekir
Bozdağ |
Mustafa
Elitaş |
Müfit Yetkin |
|
|
Yozgat |
Kayseri |
Şanlıurfa |
|
|
Yahya
Doğan |
Mehmet Ceylan |
|
|
|
Gümüşhane |
Karabük |
|
Geçici Madde 1- Bu Kanunla, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanununun 3 üncü ve 250 nci maddesinde yapılan değişiklik
hükümleri, yürürlüğe girdiği tarihte devam etmekte olan
soruşturma ve kovuşturmalarda da uygulanır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) Hükûmet de
katılıyor efendim.
BAŞKAN Hükûmet de katılıyor.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu Kanunla, Ceza Muhakemesi Kanununun 3 üncü ve 250 nci maddesinde
yapılan değişiklik hükümlerinin, Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihte adlî ve askerî yargı yerlerinde devam etmekte olan soruşturma
ve kovuşturmalarda da uygulanacağı hükme bağlanmak
suretiyle, uygulamada herhangi bir tereddüdün yaşanmaması
amacıyla bu değişiklik önergesi verilmiştir.
BAŞKAN Evet, yeni geçici maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Üç önerge var demiştim, bir önerge
Sayın milletvekilleri, birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 01.12
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati: 01.25
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yaşar
TÜZÜN (Bilecik), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 110uncu Birleşiminin Onuncu Oturumunu açıyorum.
353 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
10uncu maddeyi okutuyorum:
MADDE 10- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe
girer.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
11inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 11- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın Komisyonun bir redaksiyon talebi vardır, buyurun
efendim.
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Değerli Başkanım, önergenin kabulüyle oluşan
yeni 6ncı maddede, önergede bir özne noksanlığı var.
Gerçekten, üçüncü satırda veya ifadesinden, edatından başlamak
üzere asker kişilerle iştirak halinde işlemesi durumunda
ibaresinden sonra gelmek üzere asker olmayan kişilerin öznesinin
konması lazım. Bu bir redaksiyon noksanlığıdır.
Komisyon çoğunluğumuz da vardır ve metne bu şekilde,
düzeltme prensipleri içerisinde, 85 veya diğer maddeler
BAŞKAN Yani yazım hatası mı var burada?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Yazım hatası var, bu şekilde düzeltilmesi
lazımdır. Uygulamada bir sorun doğmaması
bakımından bu sarahati arz ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Gerekli notlar alınmıştır.
Hükûmet, siz de mi bu kanaattesiniz?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) Katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN Şimdi, tasarının tümünü
oylarınıza sunacağım gerekli düzeltmelerle birlikte.
Sayın milletvekilleri, bu düzeltmelerle birlikte
tasarının tümünü oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır,
ülkemize hayırlar getirmesini diliyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, 5inci sıraya alınan,
Türkiye Cumhuriyeti ile Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti Arasında
Dostluk ve İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
5.- Türkiye Cumhuriyeti ile
Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti Arasında Dostluk ve
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/516) (S. Sayısı: 366)
(x)
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu 366 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz talebi yoktur.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
İLE CEZAYİR DEMOKRATİK HALK CUMHURİYETİ ARASINDA
DOSTLUK VE İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ
ONAYLANMASININ
UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR
KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 23 Mayıs 2006 tarihinde Cezayirde imzalanan
Türkiye Cumhuriyeti ile Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti Arasında
Dostluk ve İşbirliği Anlaşmasının
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe
girer.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekilleri, tasarının tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre veriyorum ve oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın Milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti ile
Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti Arasında Dostluk ve
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 243
Kabul :
243 (x)
Böylece tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Anlaşmanın her iki ülkeye de hayırlar getirmesini
diliyorum.
(x) 366 S.
Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Saygıdeğer milletvekilleri, 6ncı sıraya
alınan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş ve Yalova Milletvekili İlhan Evcinin;
İş Kanunu, İşsizlik Sigortası Kanunu ve Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
6.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Yalova Milletvekili İlhan Evcinin; İş Kanunu,
İşsizlik Sigortası Kanunu ve Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/476) (S.
Sayısı: 415) (xx)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu 415 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Ankara Milletvekili Sayın Tekin Bingöl.
Sayın Bingöl, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TEKİN BİNGÖL (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 415 sıra sayılı Kanun
Teklifi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
buluyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiyede istihdam ve işsizlik sorunu artarak devam
etmektedir ve maalesef bu sorun Türkiyede öncelikli sorunların
başında gelmektedir. Son birkaç yıldır işsizlik
giderek artmakta iken ekonomideki olumsuz gelişmeler işsizliğin
daha da artmasına yol açmaktadır. Bildiğiniz gibi her ay resmî
makamlarca Türkiyedeki işsiz sayısı açıklanmakta ve bu
sayı yüzde 17ler düzeyine kadar çıkmaktadır ama bu rakamlar,
Türkiyedeki gerçek işsiz sayısını ortaya
koymamaktadır. Resmî işsiz sayısının
dışında, değişik grupların oluşturduğu,
mevsimlik işçilerin, eksik istihdamın, iş aramayanların ya
da iş aramaktan vazgeçenlerin oluşturduğu örtülü işsizler
sayısı da en az resmî işsizler sayısı
boyutundadır. Dolayısıyla, her ikisini birlikte
değerlendirdiğimizde, Türkiyede yaklaşık 6 milyon civarında
işsizden bahsetmek mümkündür.
Türkiyede işsizlerin çok farklı birtakım
özellikleri ortaya çıkmaya başlamıştır. Bunlardan bir
tanesi, artan işsizlerin önemli bir kısmını gençler
oluşturmakta yani Türkiyedeki işsizlik gençleşmektedir.
Gençleşen işsizlik, beraberinde bir başka sorunu da
getirmektedir. Beş on yıl öncesine kadar, Türkiyede eğitim
düzeyi düşük olanlar ya da hiç eğitimi olmayanlar işsizlerin çok
önemli bir kısmını oluştururken artık günümüzde bu
ters yüz olmuştur ve maalesef, Türkiyede eğitim düzeyi yüksek
olanların sayılarındaki artışla birlikte
işsizlerin de eğitim düzeyi yükselerek süregelmiştir.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Grubunun
yapmış olduğu Türkiyede Gençlik araştırması
göstermektedir ki -ki bu araştırma 2008 yılında yapılmıştır-
Türkiyede on beş-yirmi dört yaş grubunda 12 milyonluk bir nüfus söz
konusudur. Bu nüfusun 5 milyonu işsizdir ve maalesef, eğitimlerini
sonlandırmışlardır. Bu nüfus yoğunluğunun 1 milyonu
iş aramaktadır ve yine çok dramatik bir sonuç söz konusudur, bu
nüfusun 300 bini genç yaşta iş aramaktan vazgeçmiştir.
Değerli milletvekilleri, Türkiyede her 3 gençten 1i
işsizdir ve yine Türkiyede maalesef son yıllarda işsizliği
önleyecek, istihdamı artıracak ciddi çalışmalar
sergilenememektedir. Yapılan çalışmalarla sadece mevcut iş
yerleri ayakta tutulabilmekte, onlara çok basit birtakım destekler
sağlanmakla yetinilmektedir. Oysa Türkiyede artarak devam eden
işsizliği ortadan kaldıracak ya da asgari düzeylere indirecek
çok ciddi istihdam tedbirleri maalesef alınamamaktadır.
(x) Açık
oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 415 S.
Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Bugün görüşmekte olduğumuz bu kanun teklifi önemli
birtakım maddeler içermekle birlikte, 1inci maddesi son derece ilginçtir
değerli milletvekilleri. Bu madde Türkiyede âdeta modern köleliği
hayata geçirmek üzerine kurulmuştur. Bildiğiniz gibi, Türkiyede
yıllardır Güneydoğu illerinden Karadenize, Akdenize, Ege
illerine mevsimlik işçiler göç eder ve yıllardır o işçileri
pazarlayan bir grup söz konusudur. Şimdi maalesef bu
resmîleştirilmektedir.
Bu maddeyle Türkiyede İŞKUR bir başka taşeron
sistemi geliştirmeye çalışmaktadır. Özel istihdam
büroları oluşturulmakta, bu bürolar aracılığıyla
işsizlerin iş bulmalarının garanti altına
alınacağı gibi bir düşünce yaratılmaya
çalışılmaktadır. Oysa bu madde kesinlikle yeni
karanlık ilişkilerin doğmasına yol açacaktır. Bu
maddede amaç kayıt dışını ortadan kaldırmak
olarak gösterilmekle birlikte, maddenin özüne baktığımızda,
kesinlikle, özel istihdam büroları sadece ve sadece o büro sahiplerine
maddi olanak yaratmaktan öteye gidememektedir.
Bakınız değerli milletvekilleri, özel istihdam
büroları geçici iş gücü yaratmakla ve o iş kollarına
istihdam olanakları yaratmakla yükümlü kılınmaktadır. Ama
özel istihdam büroları kesinlikle bu tür bir işlevi bu maddeyle
yerine getiremez. Oysa Türkiyede İŞKUR zaten resmî anlamda
işsizlerin tespitini yapmakta, onların müracaatını organize
etmekte ve o iş kolunda çalışanları iş yerlerine
yönlendirmektedir. Böyle bir kurum varken ve bu kurum bu işlevi sonuna
kadar üstlenmişken özel istihdam büroları adı altına
birilerine olanak tanımanın geçerli bir nedeni olamaz.
Özel istihdam bürolarının geçici işçi statüsünde
alacakları personeli yönlendirecekleri iş kolları, maalesef, az
önce size bahsettiğim, işsizliğin çok
yoğunlaştığı
Çalışanların
işlerini kaybettikleri için âdeta yarı ücrete ya da herhangi bir
sosyal güvenceye bağlı olmaksızın çalışmayı
dahi kabul edecekleri bir noktada oldukları da söz konusu olduğunda,
maalesef, bu özel istihdam büroları, bu çalışanları, çok
daha cüzi ücretlerle ve o bahsedilen kayıt dışını daha
da körükleyerek çalıştırma noktasına getireceklerdir. O
nedenle, özel istihdam büroları modern köleliği Türkiyede hayata
geçirecektir, özel istihdam büroları geçici işçi statüsündeki
işçilerin sayısını artıracaktır, özel istihdam
büroları bu geçici işçi statüsünde çalışacak olan
işçilerin sürekli iş bulma olanaklarını da ortadan
kaldıracaktır. Bu tür özel istihdam büroları, bazı iş
yeri sahiplerini geçici işçi statüsünde çalıştırmaya sevk
edecek, yönlendirecek ve maalesef, daha uzun süreli, daha kalıcı ve
daha nitelikli işçi oluşturmayı da ortadan
kaldıracaktır. O nedenle, geçici işçi statüsünde
çalıştıracak olan özel istihdam büroları mutlaka bu
tasarıdan çıkarılmalıdır. Bahsettiğim gibi, bu
özel istihdam büroları amacı dışında iş
görecektir ve maalesef, mafyavari ilişkiler hayata geçirilecektir. O
büroları başka ilişkiler içerisinde olanlar kuracaklar ve
çaresizlik içerisindeki iş bulma çabası içerisinde olan insanlar bu
özel istihdam bürolarının kucağına itilmiş
olacaktır. Bu nedenle mutlaka, bu tasarıdaki 1inci madde bu
tasarıdan çıkarılmalıdır diye düşünmekteyim.
Değerli milletvekilleri, Türkiyede istihdamın mutlaka
çok ciddi bir şekilde, yaygın
bir şekilde hayata geçirilme zorunluluğu vardır. Aksi
takdirde özel istihdam bürolarıyla 6 milyona varan bu işsizlerin
sorunu çözülemez. Türkiyede her yıl genç nüfus nedeniyle 800 bin
civarında, çalışma nüfusuna yeni işsiz ordusu
katılmaktadır. Biz zaten var olan 6 milyon işsizimizi eritmek
yönünde bir çalışma sarf edemiyorken her yıl bu işsizler
ordusuna 800 bin civarında yeni, genç, eğitimli çalışma
nüfusu kattığımızda inanın ne tür tedbir alırsak
alalım, biz bırakın o yıllık 800 bin
artışı 6 milyon işsize dahi çözüm önerileri ortaya
koyamayacağız ve bu sayıyı hiçbir şekilde bu
yöntemlerle düşürmemiz söz konusu olamayacaktır ve her yıl 800
bin civarında genç işsizin üzerine bir de işyerlerinin
kapanması nedeniyle 100 bin, 150 bin
civarında bir artışla âdeta yıllık 1 milyon
işsiz yaratmış olacağız. Bu nedenle, ne yaparsak
yapalım bu önermelerle, bu çözüm önerileriyle bu işsiz
sayısını düşürmemiz söz konusu olamaz değerli
milletvekilleri.
O nedenle, özel istihdam
büroları yerine İŞKURu daha çalışır bir
hâle getirmek durumundayız. Bakınız size başka ciddi bir
örnek vermek istiyorum: Bildiğiniz gibi yasa gereği engellilerin
çalışma olanakları var. Maalesef Türkiyede 40 bin engelliyle
ilgili iş olanağı varken resmî kayıtlarda 40 bine
yakın engelli işçi için iş olanağı varken bu olanaklar
maalesef engelliler için kullandırılmamaktadır ve o 40 binlik
istihdam, engelli istihdamı boş bir şekilde kalmakta, Türkiyede
80 bin civarında engelli vatandaşımız da, gencimiz de
iş için kapı kapı dolaşmak zorunda kalmaktadırlar.
Biz önce, çıkarmış olduğumuz yasaların
gereğini yerine getirmeliyiz. Biz önce, o yasalarda öngörülen koşulları
yerine getirip hiç olmazsa şu anda mevcut olan istihdam
olanaklarından bu vatandaşlarımızı, engelli
vatandaşlarımızı yararlandırmak yoluna gitmeliyiz.
Bunlar boş kadrolar olarak tutulurken şimdi özel istihdam
bürolarıyla birilerine yeni iş olanakları yaratılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bu anlayış sekter bir
anlayıştır. Bu anlayış bu kanun teklifinde olumlu olan
maddeleri de olumsuz bir anlayışa doğru yöneltmektedir. O
nedenle, kanundaki 1inci madde mutlaka tekliften çıkarılmak
durumundadır diyor, hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bingöl.
Şahsı adına Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır.
Sayın Şandır, buyurun efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Mustafa Elitaş ve Yalova Milletvekili Sayın
İlhan Evcinin verdiği kanun teklifinin tümü üzerinde
şahsım adına konuşmak üzere söz almış
bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri, gecenin bu geç saatinde ülkemiz,
sosyal hayatımız açısından önemli bir kanunu
görüşüyoruz, müzakereye açtık. Aslında çok önemli bir kanun.
Yani bir değişiklikten çok iş hayatıyla ilgili gerçekten
olması gereken, yapılması gereken veya Hükûmetin
aldığı tedbirlerin teşviki yönünde, paralelliği
yönünde çıkartılması gereken bir kanunu -bir teklif olarak Genel
Kurula getirildi, Meclise getirildi- çıkartmaya
çalışıyoruz.
Tabii, bunun bir kanun tasarısı olarak gelmesi
gerekirdi. Bu konuda Sayın Başbakanın ifadeleri de bulunuyor. Bu
konuda Sayın Başbakanın yapmış olduğu
açıklamada, özel istihdam bürolarının mesleki faaliyet olarak
geçici iş ilişkisi kurabilmesiyle ilgili kanunun
çıkartılacağının beyanı var. Yani bunun bir
Hükûmet tasarısı olarak Meclise gönderileceği yönünde Sayın
Başbakanın beyanları var ama bu kanun, böyle, Meclisin
kapanmasının son saatinde, bir teklif olarak, milletvekili teklifi
olarak huzurumuza geliyor.
Kanunun içeriği eğer dikkatlice okunursa, çok temel
konularda, İş Kanununda, İşsizlik Sigortası
Kanununda ve Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununda köklü değişiklikler yapan bir kanun teklifi.
Dolayısıyla yeterince incelenmeden, yeterince müzakere edilmeden
biraz sonra buradan kanunlaşarak çıkacak.
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifinin 1inci maddesine
çalışma hayatının vazgeçilmez unsurları olan işçi
sendikalarının çok endişeyle baktıkları bir tepkileri,
bir karşı duruşları var. Daha çok bunu dile getirmek, bu
noktada Hükûmetin, bu noktada Meclisin dikkatini çekmek maksadıyla söz
aldım.
Şimdi, öncelikle şuna itiraz ediyor işçi
sendikaları, üç tane büyük işçi sendikası konfederasyonu
şuna itiraz ediyorlar, diyorlar ki: Biz, zaten, Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığında yapılan üçlü danışma
kurulunda bunu konuşuyorduk. Bu konuşmalar tamamlanmadan bir duyduk
ki bir teklif olarak kanun Meclise gelmiş, Komisyonda
görüşülmüş, rapora bağlanmış, Genel Kurula
indirilmiş. Bu konuda bizim hiç istişaremiz, hiç fikrimiz
alınmadı. Hani Hükûmetin doğru bir tercihle öngördüğü
çalışma hayatının taraflarının ortak akıl
üretmek konusundaki kararını Hükûmet bizatihi bu kanun teklifiyle
ortadan kaldırdı. Bu kanuna bizim görüşümüz alınmadı,
bizim katkımız alınmadı. Bize rağmen bir kanun çıkartılıyor.
Çalışma hayatı, iş barışı
açısından bu kanunun çok önemli bir eksikliği bu.
Bir başka husus, yine iş hayatı için önemli olan
yeni bir unsur, yeni bir husus getiriliyor. Getirilen husus özel istihdam
büroları. Bu özel istihdam bürolarının tanzim edeceği
geçici iş ilişkisi. Değerli milletvekilleri, yine işçi
sendikalarının ifadesiyle söylüyorum, böylelikle işçi
simsarlığına yol açacak yeni bir yapılanma oluşuyor.
İşçilerin geçici iş ilişkisi içerisinde bir fabrikadan bir
başka fabrikaya kiralanmasını, taşınmasını,
özel iş kurumundan yetki alınarak kurulmuş özel bürolara
devredilmiş olmasını, iş hayatımız, özellikle
sendikal örgütlenme açısından, iş barışı
açısından tehlikeli bir gelişme olarak değerlendiriyor.
Bunu dikkate almamız lazım. Evet, özel istihdam büroları
Avrupanın birçok ülkesinde, hatta Avrupa Birliğinin genel
kararı ve kabulü doğrultusunda hem hukukileştirilen hem de
yapıları kurulan yeni bir unsur. Ancak, buna ait altyapı, hukuki
altyapı kurulmadan böyle bir kanunla bunun kurulmuş olması,
bunun hukukileştirilmesi, öncelikle, sendikal hayatı, örgütlenmeyi,
işçi örgütlenmesini çok sıkıntıya sokacağı
yönünde sendikaların çok yoğun bir endişesi bulunmakta, bunun
konuşulduğu, istişare edildiği bir ortamda, fikirleri
alınmadan bu kanunun Meclise getirilmesini bir güvensizlik unsuru olarak,
Hükûmetin kendilerine verdiği sözde durmayışının
ifadesi olarak değerlendirmeleri önemli bir husus.
Bir başka husus, gerçekten, istihdam sorunu, bugün toplumun
ve Türkiye'nin hükûmetiyle, devletiyle çok önemli bir sorun olan istihdam
sorununa kalıcı, köklü bir çözüm üretilmesi gerekirken, özel istihdam
büroları vasıtasıyla işçilerin alınıp
satılır bir meta hâline dönüştürülmesi, gerçekten, sosyal
barışı, iş barışını, çalışma
barışını tehdit edecek, sıkıntıya sokacak
bir gelişme. Yeterince tartışılmadan, yeterince
altyapısı kurulmadan, hazırlanmadan, iş
hayatımıza, İş Kanunumuza böyle bir müessesenin
kazandırılmış olmasını ve bunun yeni bir unsur
olarak iş hayatına sokulmuş olmasını iş hayatının
bir kesimi olarak sendikalar tehlikeli bulmakta, yanlış bulmakta ve
tepkiyle karşılamaktalar. Bunu Parlamentomuzun, Genel Kurulumuzun da
dikkate alması gerektiği kanaatindeyiz. Bu sebeple bu kanun
teklifinin 1inci maddesinde İş Kanununun 7nci maddesine ilave
edilen (a) bendindeki düzenlemenin doğru olmadığı
kanaatindeyiz. İş hayatımıza, çalışma
hayatımıza, özellikle işçilerimize ve sendikal
hayatımıza fayda getirmeyeceği kanaatindeyiz.
Yeniden ele alınıp düzenlenmesi mümkün mü? Bu konuyu,
teklif sahipleri konuşmayı bile dinlemediklerine göre çok
düşündüklerini zannetmiyorum. Hükûmetin, Sayın Bakanın bu konuda
bir katkısı olur mu? Özellikle sendikaların, işçi
sendikalarının bu noktadaki endişelerini giderici bir tedbir
geliştirebilirler mi, bir açıklamada bulunabilirler mi? Bunu bilmiyorum
ama bilsinler ki işçi sendikaları bu kanunun 1inci maddesindeki
düzenlemeyi kendi iş barışı açısından sendikal
haklarına bir tehdit olarak görmekteler, endişeyle
karşılamaktalar. Siz tabii, bir düzenleme yaparken ülkenin iş
hayatına katkı vermeyi düşünmüş olabilirsiniz ama bu
konunun önemli bir tarafı olan işçi sendikaları bunun
yanlış olduğunu düşünüyorlar.
Biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak işçilerimizin ve
onların örgütlü gücünün bu konudaki hassasiyetine saygı
duyulması gerektiğini düşünüyor, biz kendimiz de saygı
duyuyor, bunun dikkate alınmasını sizlerden talep ediyor, bu
duygularla hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Şandır.
Şahsı adına İzmir Milletvekili Harun Öztürk.
Buyurun Sayın Öztürk.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz kanun teklifiyle İş
Kanununda önemli bir değişiklik yapılmaktadır.
İş Kanunumuza esnek çalışma yöntemlerinden biri olarak
daha önce girmiş olan geçici iş ilişkisine ek olarak yeni bir
geçici iş ilişkisi daha düzenlenmektedir.
Değerli milletvekilleri, İş Kanununda yapılan
değişikliklerin sosyal barışın korunması
açısından sosyal tarafların mutabakatı alınarak
yapılması arzu edilen bir durumdur. Bir kere, İş
Kanunundaki değişiklik Hükûmet tasarısı olarak Türkiye
Büyük Millet Meclisine sunulmamıştır. Öncelikle bu kadar önemli
bir konunun kanun teklifi şeklinde değil de kanun tasarısı
olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulması uygun olurdu. Hükûmetin,
bu konuda işçi sendikalarının mutabakatını
alamayacağını bildiği için kanun tasarısı
hazırlamak yerine işverenlerin isteği doğrultusunda milletvekillerine
kanun teklifi verdirdiği anlaşılmaktadır. Böylece
işçilerin tepkisinin doğrudan Hükûmete yönelmesi önlenmeye
çalışılmaktadır. Teklif, Türkiye Büyük Millet Meclisi
tatile girmeden, sosyal tarafların muvafakati alınmadan ve kamuoyunda
yeterince tartışılmadan yasalaştırılmak
istenmektedir.
Değerli milletvekilleri, teklifin gerekçesi ne olabilir diye
düşünmeliyiz. Görünürdeki gerekçe, özel istihdam büroları
aracılığıyla istihdam düzeyinin artırılması
olarak açıklanmaktadır. Amaç, işsizliğin önlenmesi ve istihdamın
artırılması olarak ifade edilince muhalefetin direncini
kırmak da daha kolay olabiliyor. Sırf bu nedenle grubu olan bazı
partilerin muhalefet şerhi yazmaktan vazgeçmiş olabilecekleri
değerlendirilmektedir. Amaç istihdamı artırmak ise özel istihdam
bürolarının iş ve işçi bulmaya aracılık etme
yetkileri zaten mevcut. Bu işlevi yerine getirmelerine de hiçbir engel
bulunmamaktadır. Ancak bu yetmiyor ki, özel istihdam bürolarına ilave
olarak geçici iş ilişkisi kurma yetkisi verilmektedir.
İş Kanununa bakıyoruz, geçici iş
ilişkisi kurma yetkisi genel olarak düzenlenmiştir. İçlerine tam
olarak sinmese de sendika temsilcileri de bu düzenlemeyi kabullenmiş
görünmektedirler. İş Kanununda geçici iş ilişkisi
düzenlendiği hâlde teklif ile özel istihdam bürolarına ayrı bir
geçici iş ilişkisi kurma yetkisi verilmesinde niçin bu kadar
ısrar edilmektedir? Bu sorunun cevabını bulmak için İş
Kanununda mevcut geçici iş ilişkisinin koşullarının
ne olduğuna bakmak gerekir. O koşullar bazı ihtiyaçları
karşılayamamış olacak ki bu teklifin verilmesine ihtiyaç
duyulmuştur.
Değerli milletvekilleri, İş Kanununun 7nci
maddesine göre işveren bir işçiyi yazılı
rızasını almak koşuluyla holding bünyesi içinde veya
aynı şirketler topluluğuna bağlı başka bir
işyerinde veya yapmakta olduğu işe benzer işlerde
çalıştırılması koşuluyla başka bir
işverene iş görme edimini yerine getirmek üzere geçici olarak
devrettiğinde geçici iş ilişkisi kurulmuş olmaktadır.
Bu geçici iş ilişkisinde işçinin asıl işverenle
yaptığı iş sözleşmesi yürürlükte kalmaya devam
etmektedir. İşçi asıl işverenle yaptığı
iş sözleşmesinde taahhüt ettiği işi asıl
işverenin iş yerinde değil, devralan işverenin iş
yerinde yerine getirmektedir. Kendisiyle geçici iş ilişkisi kurulan
işveren, işçinin kendisinde çalıştığı sürede
ödenmeyen ücretinden ve sosyal sigorta primlerinden asıl işverenle
birlikte sorumlu tutulmaktadır.
İş Kanununa eklenmek istenen mesleki anlamda geçici
iş ilişkisine baktığımızda, işçinin devrinde
her iki işveren yanında benzer iş yapılması
koşulunun aranmadığını görmekteyiz. Adında
mesleki ibaresinin yer alması, meslek sahibi kalifiye işçilerin bu
düzenlemeye konu olacağı gibi bir izlenim vermekteyse de
tasarıda buna ilişkin herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.
Teklif ile iş ve işçi bulmaya aracılık eden
özel istihdam bürosu asıl işveren sayılmaktadır. Bu
işverenler işçiyle süreli iş sözleşmesi yapmaktadır.
Bu iş ilişkisinde özel istihdam bürosunun bu işçilere
yaptıracakları bir iş bulunmamaktadır. Düzenlemeyle, özel
istihdam bürosuna, işçinin kendisine karşı olan sanal iş
görme borcunu geçici süre için bir başka işverene devretme hakkı
verilmektedir. Bize göre, özel istihdam bürosu ile işçi arasında
kurulacağı ifade edilen bu sözleşme iş sözleşmesi
olamaz ve bu sözleşmeye dayanılarak geçici iş ilişkisi kurulamaz.
Teklifte öngörülen geçici iş ilişkisinde süreli iş
sözleşmesinin geçerli olacağının belirlenmiş
olmasında, kıdem tazminatına hak kazanıp kazanamama gibi
unsurlar etkili olmuş olabilir. İşverenlerin kıdem
tazminatı yükü dikkate alınarak bu teklifin getirilmiş olma
ihtimali çalışma barışının tehlikeye girmesi açısından
son derece önemlidir. Mevcut mevzuata göre iş ve işçi bulmaya
aracılık etme yetkisi zaten var olan özel istihdam bürosuna,
ayrıca geçici iş ilişkisi kurma yetkisi verilmesinde ısrar
edilmesi bizim bu endişelerimizin haklılığını
ortaya koymaktadır. İşçinin devrinde
kararlaştırılan süre bittiğinde asıl işveren olan
özel istihdam bürosuna dönecek olan işçinin burada göreceği bir
iş yoktur. Yeni bir işverene devredilene kadar özel istihdam bürosuyla
iş sözleşmesi ilişkisi bir iş görme edimi
olmaksızın sanal olarak devam edecektir. Bu sürede kendisine bir
ücret ödenip ödenmeyeceği açık değildir. Süreli iş
sözleşmeleri için öngörülen süreler uzun tutulmak suretiyle işçiler
için özel istihdam büroları iş bulana kadar beklenilen bir havuz,
iş arayanların beklediği modern işsizler kahvesi konumuna
dönüşebilir.
Değerli milletvekilleri, özel istihdam bürosu iş ve
işçi bulmaya aracılık ederken vasıfsız işçiden
ücret almamaları esastır. Bu düzenlemede mesleki anlamda geçici
iş ilişkisinden söz edildiği gerekçe gösterilerek iş
arayanlardan ücret talep edilip edilmeyeceği de açık değildir.
Geçici iş ilişkisinin aynı iş için on sekiz ayı
geçemeyeceği, geçtiği takdirde devredilen işveren ile işçi
arasında belirsiz süreli iş ilişkisinin kurulmuş
olacağı hükme bağlanmaktadır. Ancak bu ilişkinin
geçici iş ilişkisinin kurulduğu tarihten itibaren mi yoksa on
sekiz aylık sürenin bitiminden itibaren mi kurulacağı da
tasarıda açık değildir. Oysa mevcut 7nci maddede bu konuda
açık bir düzenleme vardır. Geçici iş ilişkisi ile
devredilen işçinin çalıştığı iş yerinde grev
ve lokavt uygulaması varsa ve işçi özel istihdam bürosu
tarafından başka bir geçici işe de gönderilememişse asgari
ücretten az olmamak üzere sözleşme ücretinin yarısının
ödenmesi zorunluluğu getirilmektedir. Bu sözleşme ücreti özel
istihdam bürosuyla yapılan sözleşme ücreti ise niçin yarısı
ödenmektedir? İşçinin geçici iş ilişkisiyle
devredildiği işverenin ödediği bir ücretten söz ediliyor ise bu
durum, işçinin bu işverenle de bir sözleşme
yaptığı anlamına gelmemekte midir? Bütün bu
hususların, işçilerin hak kaybına uğramamaları için
açık bir şekilde düzenlenmesi gerekir.
Özürlü ve eski hükümlü çalıştırma
yükümlülüğünün hesabında, geçici iş ilişkisiyle
çalıştırılanlar işyerinde çalışan işçi
sayısına niçin dâhil edilmemektedir? Bu hüküm, işverenleri
geçici iş ilişkisiyle işçi çalıştırmaya
itmiş olmayacak mı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Öztürk,
konuşmanızı tamamlayınız.
HARUN ÖZTÜRK (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Özetle, işçi ve işveren arasında kurulması
gereken hassas dengenin gözetilerek işçinin korunması,
koşulları ve sınırları yasayla iyi çizilerek istihdam
ve verimliliği artırmak, rekabet koşullarını
iyileştirmek üzere esnek çalışma yöntemlerinin hayata geçirilmesi
iş hukukunun amaçları arasında yer almaktadır. Yürürlükteki
İş Kanunu bu anlamda öngördüğü iş güvencesi, belirli süreli
ve kısmi süreli iş sözleşmeleri, geçici iş ilişkisi,
asıl işveren - alt işveren uygulaması, çağrı
üzerine çalışma, evde çalışma, tele çalışma,
çalışma sürelerinin denkleştirilmesi, telafi
çalışmaları, kısa çalışma gibi uygulamalarla
yeterince esnek bir yapıya kavuşturulmuştur.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle, geçici iş
ilişkisinin sınırsız bir şekilde uygulanmasına
yol açacak olması nedeniyle, iş hukukunun, işçinin
korunması amacıyla bağdaşmayan, işçi ve işveren
arasında kurulmaya çalışılan hassas dengeyi,
dolayısıyla da çalışma barışını bozacak
olan 7/A maddesinin teklif metninden çıkarılmasının yerinde
olacağı düşüncesiyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlarım.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
İŞ KANUNU,
İŞSİZLİK SİGORTASI KANUNU VE SOSYAL SİGORTALAR VE
GENEL SAĞLIK SİGORTASI
KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1 - 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş
Kanununun 7 nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 7/A
maddesi eklenmiştir.
Mesleki anlamda geçici iş ilişkisi
MADDE 7/A- Mesleki anlamda geçici iş ilişkisi; özel
istihdam bürosu işvereninin iş sözleşmesine dayanarak istihdam
edeceği işçisinden olan iş görme borcunu talep hakkını
geçici süre ile bir başka işverene devrini ifade eder ve Türkiye
İş Kurumu tarafından izin verilmiş özel istihdam
büroları tarafından yerine getirilir.
Özel istihdam büroları devredeceği işçi ile iş
sözleşmesini, işçinin devredileceği işverenle geçici
iş ilişkisi sözleşmesini yazılı olarak yapmak zorundadır.
Bu sözleşmelerde yer alması gereken hususlar Türkiye İş
Kurumunca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Geçici iş ilişkisi sözleşmesine dayalı olarak
çalıştırılan işçi sayısı, işyerinde
çalıştırılan işçi sayısının dörtte
birini geçemez. Bu kapsamda çalıştırılacak işçi
sayısının tespitinde kısmi süreli iş sözleşmesine
göre çalışanlar, çalışma süreleri dikkate alınarak tam
süreli çalışmaya dönüştürülür.
Aynı işçi için, aynı işverenle yapılacak
geçici iş ilişkisi sözleşmelerinin toplam süresi on sekiz
ayı geçemez. Bu süreyi geçen çalıştırma, geçici iş
ilişkisi sözleşmesinin yazılı olarak yapılmaması
veya sözleşmede belirtilen sürenin dolmasına rağmen devam eden
çalıştırma durumlarında, devredilen işverenle
işçi arasında belirsiz süreli iş sözleşmesi kurulmuş
olur.
Özel istihdam bürolarının bu faaliyet için istihdam
edecekleri işçilerle yapacakları belirli süreli iş
sözleşmeleri, esaslı nedene dayalı zincirleme iş
sözleşmesi niteliğini taşırlar.
Devredilen işyerinde grev ve lokavt olması ve özel istihdam
bürosunun işçiyi bu süre içerisinde başka bir işyerinde istihdam
edememesi halinde, işçinin asgari ücretten az olmamak üzere
sözleşmede belirtilen ücretinin yarısını ödemek
zorundadır.
Geçici iş ilişkisi sözleşmesine dayalı olarak
çalıştırılan işçiler, 30 uncu maddenin
uygulanmasında işçi sayısına dahil edilmez.
Mesleki anlamda geçici iş ilişkisinde, bu madde
hükümleri ile 7 nci maddenin ikinci fıkrası hariç diğer
hükümleri uygulanır.
21/4/2005 tarihli ve 5335 sayılı Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanunun 30 uncu maddesinin ikinci fıkrası kapsamına giren kurum
ve kuruluşlara ait işyerlerinde bu madde hükümleri uygulanmaz.
BAŞKAN Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili
Ali Rıza Öztürk.
Sayın Öztürk, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; işçileri tamamen
köleleştirmeye yönelik bu tasarı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan bu
tasarıyla amaçlanan, özel istihdam büroları kurulacak, özel istihdam
büroları geçici iş ilişkisi çerçevesinde işçi istihdam
edecek ve bu istihdam ettiği işçileri başka işverenlere
devredecek. Bu durum işçinin sosyal güvencesini, işçinin sendikal
örgütlenme güvencesini zayıflatan, sosyal hakları ve kıdem tazminatı
gibi haklarını belirsiz hâle getiren, iş hukukunun temel
tanımlarını, temel kavramlarını, temel ilkelerini,
hizmet akdinin niteliğini tartışmalı hâle getiren, iş
hukukunun işçiyi korumaya yönelik temel ilkesini dinamitleyen bir yasa
tasarısıdır.
Geçici işçi ilişkisi 4857 sayılı İş
Kanununa 7nci maddeyle girmişti. Ancak orada birtakım koşullar
getirilmişti. Bu koşullardan en önemlisi işçinin
rızası ve işçinin aynı holdingin değişik iş
yerlerinde veya şirketlerinde veya benzer işlerde
çalıştırma ilişkisiydi. Bu bile esnek istihdam
politikalarında yeterli bir verim sağlayamamıştır.
Şimdi bununla da yetinilmemiş, tamamen işverenlerin
çıkarlarını korumaya yönelik bu tasarı getirilmiştir.
Değerli milletvekilleri, bu tasarı kapitalizmin, krizin
faturasını emekçinin, işçinin, yoksulun, köylünün, fakir fukaranın,
gurebanın sırtına yükleyerek aşmaya
çalıştığının, AKP Hükûmetinin işçiden,
köylüden, yoksuldan yana olmadığının çok somut bir
göstergesidir. Bu yasayla özel istihdam büroları adı altında
modern köle kahveleri kuruluyor. Hatırlar mısınız?
Tarımda köylerden amele toplarlar. Bunlara. dayıbaşı
denir. Dayıbaşı, amele başına para alır tarla
sahiplerinden. Örneğin, amele 10 lira yevmiyeyle
çalışıyorsa onu 12 liraya pazarlar. İşte bu, bunun
tipik bir uygulamasıdır.
Şimdi, İş Kanununun en temel niteliği hizmet
akdidir. Hizmet akdinin nitelikleri vardır, unsurları vardır,
yani bir akdin hizmet akdi olup olmamasını belirleyen temel unsurlar
vardır. İşte bu tasarı bunu da yok ediyor. Hizmet akdinin
konusu vardır. İşçinin hangi edimi göreceği, işçinin
çalışma koşullarının ne olacağı, buna
karşılık işverenin ne ücret vereceği hizmet akdinin
olmazsa olmaz unsurlarıdır. Böyle bir tasarı bunu yok ediyor.
İş gücü piyasasının kurallarını
darmadağın ediyor bu tasarı, İş Kanununu temelinden
kaldırıyor.
Değerli arkadaşlarım, bu tasarı aynı
zamanda Anayasanın 48inci maddesine açıkça
aykırıdır. Çünkü Anayasanın 48inci maddesi
çalışma ve sözleşme hürriyetini düzenlemiştir. Herkes
dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine
sahiptir, özel teşebbüsler kurma serbestisi vardır. Burada
işçinin kendi rızası olmadığı hâlde bile bu
işçinin bilmediği, ne yapacağını bilmediği bir
işte çalıştırılma zorunluluğu vardır.
Yine Anayasamızın 49uncu maddesi,
çalışmayı hem bir hak hem bir ödev olarak
tanımlamıştır. Dolayısıyla, burada hizmet akdi
kurulan bir işveren bu işçinin hizmet görme borcunu talep etme
hakkını başka bir işverene devrediyor.
Değerli milletvekilleri, bu tasarı mevcut İş
Kanunumuzun 7nci maddesinde tanımlanan geçici iş ilişkisini
sınırlayan koşullardan birisi olan benzer işlerde
çalıştırma koşulunu aşmaya, dolanmaya da yönelik bir
tasarıdır. Bu, işçi sendikalarını çökertmeye yönelik
bir tasarıdır, işçiyi çökertmeye yönelik bir tasarıdır.
Şimdi, esnek istihdam politikalarının, esnek
istihdam uygulamalarının en tipik örneği taşeron
uygulamalarıdır. Bu taşeron uygulamalarının
istihdamı artırdığını gösteren bugüne kadar somut
belge, bilgi var mı Sayın Bakan elinizde? Bunun bir tek, bilimsel
olarak bir tek somut olgusu yok. Aksine, bu ülkedeki taşeron uygulamaları
işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda temel
tehlikeler yaratmış ve iş kazalarının artmasına
neden olmuştur, işçi haklarının budanmasının aracı
olmuştur; asıl, işverenlerin yasaların kendisine
yüklediği yükümlülükleri yerine getirmemek için başvurduğu
hileli yollardan birisi olmuştur, işçiler alın terlerinin
karşılıklarını bile alamaz olmuşlardır.
Şimdi, bu tasarıda bir büro var. İşçi bu özel
istihdam bürosuyla yani modern köle kahvesinin sahibiyle bir hizmet akdi
yapacak. Bu hizmet akdinin konusu belli değil yani bu işçi ne iş
yapacağını bilmiyor. Bu modern köle kahvesinin sahibi başka
bir işverenle onun adına bir hizmet akdi yapacak. Belli bir müddet
çalışacak, başka bir işverenle başka bir hizmet akdi
yapılacak. Peki, bu işçinin İş Kanunundan doğan o
temel hakları tartışmalı hâle gelmeyecek mi? Kim ödeyecek?
Örneğin, bu işçi bu işyerinde çalışması bittikten
sonra, bu özel istihdam bürosuna döndükten sonra, iş
bulamadığı sürede bu ücretleri kim ödeyecek? Sonra, hepimiz
biliyoruz ki hem taşeronların hem de bu özel istihdam bürosu gibi
büroların ekonomik gücü yoktur.
Değerli milletvekilleri, iş hukuku işçiyi korumaya
yönelik bir hukuktur. İş hukuku sosyal devlet ilkesinin egemen
olduğu dönemde çıkmış, sosyal devlet olmanın
gerektirdiği bir hukuktur. İş hukuku kısaca işçinin
hukukudur çünkü ekonomik ve iktisadi olarak güç sahibi olan sermaye
karşısında alın terini satarak, iş gücünü satarak
geçinen, hiçbir gücü olmayan işçilerin korunmaya ihtiyacı olduğundan
dolayı bu kanun çıkmıştır. Devlet kendi koruması
altına aldığı insanları korumak durumundadır.
Bunu, sermaye istedi diye onların insafına terk edemez.
Tekirdağ Milletvekilimiz Ahmet Faik Öztrak burada Sayın
Başbakan ve AKP yöneticileri ekonomik krizin olduğunu kabul
etmiyorlar ama
dedi. Hayır, öyle değil, AKP ve Başbakan
işine geldiği zaman ekonomik krizi kabul ediyor, işine
gelmediği zaman kabul etmiyor. İşçilerin üzerine, köylülerin
üzerine, esnafın üzerine, kısacası alın teriyle, emeğiyle
geçinen insanların üzerine bir yük yüklenme zamanı geldiği
zaman, hemen ülkenin krizde olduğunu hatırlıyor AKPnin
yöneticileri, Kriz vardır. diyorlar, Ekonomi
sıkıntıdadır, ekonomi dardadır. diyorlar.
Değerli arkadaşlarım, bu ekonomik krizi
işçiler çıkarmamıştır, bu ekonomik krizi köylüler
çıkarmamıştır. Ekonomik krizi kim çıkardıysa
faturayı da onlar ödemek zorundadırlar. İşçilerin iş
sağlığı ve güvencesinden, işçilerin ücretlerinden,
işçilerin çalışma koşullarından kısarak tasarruf
etmeye çalışan işverenler kendi özel yaşamlarındaki
harcadıkları lüks harcamalardan kısıntı yaparak
ekonomiye katkı yapsınlar. Bugün Türkiyede işverenlerin
yaşama düzeylerinde hiçbir gerileme yoktur ama işçilerin, köylülerin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) -
emekçilerin yaşam düzeyi
her geçen gün düşmüştür. Artık onlar insanca yaşayabilmenin
hayalini kurar hâle gelmişlerdir. Dolayısıyla kapitalist
sistemin çıkardığı, sermayenin
çıkardığı ve uluslararası sermayeyle bütünleşen
bu krizin faturasını bu krizde hiçbir günahı olmayan
insanların üzerine yıkmak, onlara ödetmek ayıptır,
günahtır. Dolayısıyla bu maddenin derhâl çekilmesi gerekiyor.
Bu madde sendikaları da yok etmeye yönelik bir maddedir.
Güçlü demokrasiler ancak güçlü sendikalarla ayakta kalabilir. Bir ülkenin
sendikaları, sivil toplum örgütleri güçlü değilse demokrasi güçlü
olamaz.
Darbeye karşı olanlar özellikle işçi haklarına
böyle yasalarla darbe yapılmasına da karşı çıkmak
zorundadırlar. Darbe sadece başka şeylerde olmaz, buralarda da
darbe olur değerli arkadaşlarım. Bu, işçi haklarına,
sendikalara, emeğe yapılmış darbedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - Bu nedenle bu 1nci maddenin
çıkarılmasını talep ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Harun Bey, şahsınız adına konuşacak
mısınız, önergede mi konuşacaksınız? Önerge
üzerinde konuşacaksınız.
Madde üzerinde üç adet önerge vardır.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 415 sıra sayılı Kanun
Teklifinin çerçeve 1 inci maddesi ile 22/5/2003 tarihli ve 4857
sayılı İş Kanununa eklenen 7/A maddesinin 1 inci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Mustafa
Elitaş |
Asım Aykan |
Cumhur Ünal |
|
|
Kayseri |
Trabzon |
Karabük |
|
|
Recai Berber |
Suat
Kılıç |
|
|
|
Manisa |
Samsun |
|
Mesleki anlamda geçici iş ilişkisi; özel istihdam
bürosunun, geçici işgücü talebini karşılamak amacıyla
iş sözleşmesi düzenlediği işçisini, iş görme edimini
yerine getirmek üzere ücret karşılığında bir
başka işverene devrini ifade eder ve bu faaliyet Türkiye İş
Kurumu tarafından izin verilmiş özel istihdam büroları
tarafından yerine getirilir.
TBMM Başkanlığına
415 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 1 inci
maddesinin teklif metninden çıkarılmasını ve diğer
maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Harun
Öztürk Mustafa Vural
İzmir Adana
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 415 sıra sayılı yasa tasarısının 1. maddesinin
bu metinden çıkarılmasını arz ederiz.
|
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Ali Rıza
Öztürk |
Turgut Dibek |
|
|
Malatya |
Mersin |
Kırklareli |
|
|
Tekin Bingöl |
Ali Oksal |
|
|
|
Ankara |
Mersin |
|
BAŞKAN Son iki önerge aynı mahiyettedir, birlikte
işleme alıyorum.
Sayın Komisyon önergelere katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Öztürk, konuşacak
mısınız efendim?
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Gerekçeyi okutun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
İş Kanununda mevcut geçici iş ilişkisi varken,
sınırları yasayla açık olarak belirlenmeden, işçilerin
aleyhine sonuçlar doğuracak biçimde yeni bir geçici iş ilişkisi
kurulması uygun görülmediğinden işbu değişiklik önergesi
verilmiştir.
BAŞKAN Sayın Okay, diğer önergenin gerekçesini mi
okutayım?
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Evet.
BAŞKAN - Buyurun.
Gerekçe:
İş hukuku ve işçi haklarına
aykırılığı nedeniyle.
BAŞKAN Evet, gerekçelerini dinlediğiniz önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 415 sıra sayılı Kanun
Teklifinin çerçeve 1 inci maddesi ile 22/5/2003 tarihli ve 4857
sayılı İş Kanununa eklenen 7/A maddesinin 1 inci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları
Mesleki anlamda geçici iş ilişkisi; özel istihdam
bürosunun, geçici işgücü talebini karşılamak amacıyla
iş sözleşmesi düzenlediği işçisini, iş görme edimini
yerine getirmek üzere ücret karşılığında bir
başka işverene devrini ifade eder ve bu faaliyet Türkiye İş
Kurumu tarafından izin verilmiş özel istihdam büroları
tarafından yerine getirilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli)
Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Mesleki anlamda geçici iş ilişkisinin
tanımının netleştirilmesi amacıyla maddede düzenlemeye
gidilmiştir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Sayın Komisyonun bir düzeltme talebi vardır.
Buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli)
1inci maddenin altıncı fıkrasında bir yazım
hatası var. Burada istihdam edememesi halinde, ibaresinden sonra özel
istihdam bürosu ibaresinin eklenerek
redaksiyona tabi tutulması gerekmektedir.
BAŞKAN Teşekkür ederim. Gerekli not
alınmıştır.
Maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 2yi okutuyorum:
MADDE 2- 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı
İşsizlik Sigortası Kanununun 50 nci maddesinin mülga
beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde yeniden
düzenlenmiştir.
İşsizlik ödeneği alanların; işe
alındığı tarihten önceki aydan başlayarak işe
alan işyerine ait son altı aylık dönemde, prim ve hizmet
belgelerinde bildirilen ortalama sigortalı sayısına ilave olarak
işe alınması kaydıyla, 5510 sayılı Kanunun 81
inci maddesinde sayılan ve 82 nci maddesi uyarınca belirlenen prime
esas kazanç alt sınırı üzerinden hesaplanan kısa vadeli sigorta
primi tutarının yüzde biri olmak üzere işçi ve işveren
payı sigorta primleri ile genel sağlık sigortası primi,
kalan işsizlik ödeneği süresince Fondan karşılanır. Bu
süre başlangıçta belirlenen toplam hak sahipliği süresinden
düşülür. Söz konusu primlerin İşsizlik Sigortası Fonundan
karşılanabilmesi için işverenlerin
çalıştırdıkları sigortalılarla ilgili olarak 5510
sayılı Kanun uyarınca aylık prim ve hizmet belgelerini
yasal süresi içerisinde Sosyal Güvenlik Kurumuna vermesi, varsa prime esas alt
kazanç sınırı ile prime esas kazanç arasındaki fark ve
kısa vadeli sigorta kollarına ilişkin prim tutarı
farkı ile işsizlik sigortası primlerini Sosyal Güvenlik Kurumuna
ödemiş olması şarttır. Bu maddede düzenlenen teşvik,
5510 sayılı Kanun kapsamında bulunanlarla aynı
şartlarda olmak üzere 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesi
kapsamındaki sandıkların statülerine tabi personeli için de
uygulanır. Bu maddeyle düzenlenen destek unsurundan diğer ilgili
mevzuat uyarınca ayrıca yararlanmakta olan işverenler; aynı
dönem için ve mükerrer olarak bu destek unsurundan yararlanamaz. Bu durumda,
işverenlerin tercihleri dikkate alınmak suretiyle uygulama, destek
unsurlarından sadece biriyle sınırlı olarak
yapılır. Ayrıca, işçinin, işten
ayrıldığı işyerinde tekrar işe
başlaması halinde bu teşvik hükümlerinden yararlanılamaz.
Bu fıkrada düzenlenen teşvik, 21/4/2005 tarihli ve 5335
sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 30 uncu maddesinin
ikinci fıkrası kapsamına giren kurum ve kuruluşlara ait
işyerlerinde çalışmaya başlayanlar hakkında uygulanmaz.
BAŞKAN Madde üzerinde söz talebi? Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 3ü okutuyorum:
MADDE 3- 4447 sayılı Kanuna aşağıdaki
geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 9- 2009 yılının Nisan ayına
ait prim ve hizmet belgelerinde bildirilen sigortalı sayısına
ilave olarak, 31/12/2009 tarihine kadar, işe alınma tarihinden önceki
üç aylık dönem içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna verilen prim ve hizmet
belgelerinde kayıtlı sigortalılar dışındaki
kişilerden olmak kaydıyla işe alınan ve fiilen
çalıştırılanlar için; 5510 sayılı Kanunun 81 inci
maddesinde sayılan ve 82 nci maddesi uyarınca belirlenen prime esas
kazanç alt sınırı üzerinden hesaplanan sigorta primlerinin
işveren hisselerine ait tutarı, altı ay boyunca
İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanır. Bu madde
kapsamında işe almaya ilişkin 31/12/2009 tarihini 30/6/2010
tarihine kadar, primlerin Fondan karşılanma süresini ise altı
aya kadar daha uzatmaya, Bakanlar Kurulu yetkilidir.
İşveren hissesine ait primlerin İşsizlik
Sigortası Fonundan karşılanabilmesi için işverenlerin
çalıştırdıkları sigortalılarla ilgili olarak 5510
sayılı Kanun uyarınca aylık prim ve hizmet belgelerinin
yasal süresi içerisinde Sosyal Güvenlik Kurumuna verilmesi ve sigortalıların
tamamına ait sigorta primlerinin sigortalı hissesine isabet eden
tutarı ile İşsizlik Sigortası Fonundan
karşılanmayan işveren hissesine ait tutarın ödenmiş
olması şarttır. Bu maddeye göre işveren tarafından
ödenmesi gereken primlerin geç ödenmesi halinde, İşsizlik
Sigortası Fonundan Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılacak ödemenin
gecikmesinden kaynaklanan gecikme zammı, işverenden tahsil edilir. Bu
maddenin üçüncü fıkrasının (e) bendi hükmü saklı kalmak kaydıyla
bu maddede düzenlenen teşvik, 5510 sayılı Kanun kapsamında
bulunanlarla aynı şartlarda olmak üzere, 506 sayılı Kanunun
geçici 20 nci maddesi kapsamındaki sandıkların statülerine tabi
personeli için de uygulanır.
Bu madde hükümleri;
a) 1/10/2003 tarihinden sonra özelleştirme kapsamında
devir alınan işyerleri hariç olmak üzere, mevcut ve faaliyette
bulunan işyerlerinin devredilmesi, birleşmesi, bölünmesi veya nevi
değiştirmesi gibi hallerde yeni işe başlama olarak
değerlendirilmez.
b) Mevcut bir işyerinin kapatılarak; değişik
bir ad veya unvan ya da bir iş birimi olarak aynı faaliyette
açılması veya çalışan sigortalıların bütün olarak
devredilmesi halinde, bu işyerleri hakkında uygulanmaz.
c) Yönetim ve kontrolü elinde bulunduracak şekilde
doğrudan veya dolaylı ortaklık ilişkisi bulunan
şirketler arasında istihdamın kaydırılması,
şahıs işletmelerinde işletme sahipliğinin
değiştirilmesi gibi ek bir kapasite ve istihdam
artışına neden olmayan, sadece teşviklerden yararlanmak
amacıyla yapılan işlemler hakkında uygulanmaz.
ç) 5510 sayılı Kanun gereğince yapılan kontrol
ve denetimler sonucunda çalıştırdığı
kişileri sigortalı olarak bildirmediği tespit edilen
işyerleri hakkında tespit yapıldığı aydan
başlanmak suretiyle uygulanmaz.
d) 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale
Kanunu ve bu Kanundan istisna olan alımlar ile uluslararası
anlaşma hükümlerine istinaden yapılan hizmet alımları ve
yapım işlerini yürüten işyerleri hakkında uygulanmaz.
e) 21/4/2005 tarihli ve 5335 sayılı Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanunun 30 uncu maddesinin ikinci fıkrası kapsamına giren kurum
ve kuruluşlara ait işyerlerinde çalışmaya başlayanlar
hakkında uygulanmaz.
f) 5510 sayılı Kanuna göre sosyal güvenlik destek
primine tabi çalışanlar ile yurt dışında
çalışan sigortalılar hakkında uygulanmaz.
İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanan
prim tutarları gelir ve kurumlar vergisi uygulamalarında gider veya
maliyet unsuru olarak dikkate alınmaz.
Bu maddeyle düzenlenen destek unsurundan diğer ilgili mevzuat
uyarınca ayrıca yararlanmakta olan işverenler; aynı dönem
için ve mükerrer olarak bu destek unsurundan yararlanamaz. Bu durumda,
işverenlerin tercihleri dikkate alınmak suretiyle uygulama, destek
unsurlarından sadece biriyle sınırlı olarak
yapılır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından
belirlenir.
BAŞKAN Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 415 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 3 üncü maddesinin çerçevesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Bekir
Bozdağ |
Mustafa
Elitaş |
Asım Aykan |
|
|
Yozgat |
Kayseri |
Trabzon |
|
|
Suat
Kılıç |
Mehmet Ceylan |
|
|
|
Samsun |
Karabük |
|
MADDE 3- 4447 Sayılı Kanunun geçici 6 ncı
maddesinin (a) bendine aşağıdaki cümleler eklenmiştir.
2009 yılına münhasır olmak üzere, Fonun nema
gelirlerinden dörtte üçü, Fon tarafından Hazine İç Ödemeler Muhasebe
Birimi Hesaplarına aktarılır ve genel bütçenin (B) işaretli
cetveline gelir kaydedilir. Kaydedilen bu tutarları, Yüksek Planlama
Kurulu kararına istinaden Güneydoğu Anadolu Projesi kapsamındaki
yatırımlar öncelikli olmak üzere ekonomik kalkınma ve sosyal
gelişmeye yönelik altyapı yatırımlarında
kullanılmak üzere ilgili idare bütçelerine ödenek kaydetmeye Maliye
Bakanı yetkilidir. Bu ödenekler, 2009 yılı yatırım
programı ile ilişkilendirilir.
b) Fon tarafından tahsil edilecek nema gelirlerinin 2010
yılında dörtte Üçü, 2011-2012 yıllarında dörtte biri ilgili
yıl genel bütçelerinin (B) işaretli cetvelinde bütçe gelir tahmini
olarak yer alır. İlgili yıl bütçeleri hazırlanırken
Güneydoğu Anadolu Projesi kapsamındaki yatırımlara
öncelikli olmak üzere ekonomik kalkınma ve sosyal gelişmeye yönelik
altyapı yatırımlarının finansmanı için ilgili
idare bütçelerine bu gelir tahmini karşılığı kadar
ödenek öngörülür. Bu gelirler, Fon tarafından tahsil edilen ayı
izleyen ayın 15ine kadar Hazine İç Ödemeler Muhasebe Birimi
hesaplarına aktarılır ve yılı genel bütçesinin (B)
işaretli cetveline gelir kaydedilir."
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım, önergeyi
işleme aldığınızdan işlemi devam ettirelim. Bu
önergeyi işleme alamazsınız çünkü ek bir maddedir bu.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Ek bir madde değil.
OKTAY VURAL (İzmir) Dolayısıyla, bu önergenin
işleme alınması mümkün değil.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Ek madde değil.
OKTAY VURAL (İzmir) İşleme devam edelim. Ek
madde.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Ek madde değil efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, önerge önümüzde, ek maddedir.
Dolayısıyla, işleme devam edelim. Üçte 2 çoğunluğu
arayın lütfen.
BAŞKAN Sayın Vural, geçici maddelerde önerge
verildiği zaman, biliyorsunuz salt çoğunluk aramıyoruz burada.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım, bu,
geçici madde değil, madde 3 ve 3üncü maddede -geçici 6ncı madde
belki- 6ncı madde düzenlenmediğine göre, 9uncu madde
düzenlendiğine göre yeni ek madde ilavesi olarak işlem yapmanız
gerekiyor. Üçte 2 çoğunluğu alın, eğer katılıyorlarsa
ona göre ek madde olur. İşleme devam edin efendim.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Bir saat ara verelim, evlere telefon
edelim.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır hayır, araya da gerek
yok efendim.
BAŞKAN Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma saati: 02.34
ON BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 02.54
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yusuf
COŞKUN (Bingöl), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 110uncu Birleşiminin On Birinci Oturumunu açıyorum.
415 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
3üncü madde üzerinde bir önerge vardı, önergeyi yeniden
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 415 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 3 üncü maddesinin çerçevesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Bekir
Bozdağ |
Mustafa
Elitaş |
Mehmet Ceylan |
|
|
Yozgat |
Kayseri |
Karabük |
|
|
Asım Aykan |
Suat
Kılıç |
|
|
|
Trabzon |
Samsun |
|
MADDE 3- 4447 Sayılı Kanunun geçici 6 ncı
maddesinin (a) bendine aşağıdaki cümleler eklenmiş ve (b)
bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve
Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
2009 yılına münhasır olmak üzere, Fonun nema
gelirlerinden dörtte üçü, Fon tarafından Hazine İç Ödemeler Muhasebe
Birimi Hesaplarına aktarılır ve genel bütçenin (B) işaretli
cetveline gelir kaydedilir. Kaydedilen bu tutarları, Yüksek Planlama
Kurulu kararına istinaden Güneydoğu Anadolu Projesi kapsamındaki
yatırımlar öncelikli olmak üzere ekonomik kalkınma ve sosyal
gelişmeye yönelik altyapı yatırımlarında
kullanılmak üzere ilgili idare bütçelerine ödenek kaydetmeye Maliye
Bakanı yetkilidir. Bu ödenekler, 2009 yılı yatırım
programı ile ilişkilendirilir.
b) Fon tarafından tahsil edilecek nema gelirlerinin 2010
yılında dörtte üçü, 2011-2012 yıllarında dörtte biri ilgili
yıl genel bütçelerinin (B) işaretli cetvelinde bütçe gelir tahmini
olarak yer alır. İlgili yıl bütçeleri hazırlanırken
Güneydoğu Anadolu Projesi kapsamındaki yatırımlara
öncelikli olmak üzere ekonomik kalkınma ve sosyal gelişmeye yönelik
altyapı yatırımlarının finansmanı için ilgili
idare bütçelerine bu gelir tahmini karşılığı kadar ödenek
öngörülür. Bu gelirler, Fon tarafından tahsil edilen ayı izleyen
ayın 15'ine kadar Hazine İç Ödemeler Muhasebe Birimi hesaplarına
aktarılır ve yılı genel bütçesinin (B) işaretli
cetveline gelir kaydedilir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli)
Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Oktay Vural, bu önergeyle ilgili
olarak, bu geçici maddedeki yapılan değişikliği kendileri
bir ek madde olarak değerlendirmektedirler. Biz içeride mütalaa ettik. Ek,
söyleyecek bir şeyiniz var mı Sayın Başkanım?
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır, ısrar ediyorum ben, ek
maddedir. Çünkü bu kanunun geçici maddesi değildir. Biz bir maddeyi
görüşüyoruz. Dolayısıyla bu maddeyle ilgili olmayan bir madde
ele alınmaktadır. Bu bakımdan çoğunluğun aranması
gerektiğini düşünüyorum.
BAŞKAN Bu konuyla ilgili olarak biz de
arkadaşlarımızla istişare ettik ve şöyle bir kanaati
paylaştık arkadaşlarla: Geçici madde ihdasıyla ilgili
olarak önergelerle bu işlem yapılıyorsa geçici madde üzerindeki
bazı metinlerin de bu şekilde değiştirilebileceğini
kabul ettik, ama Sayın Başkan da bu husustaki görüşlerini
sürdürdü, fakat düşüncemizde bir değişiklik olmadı.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, bunun
örneği yok ama efendim.
BAŞKAN Efendim?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Hiç örneği yok ama. Bu kabul
ettiğiniz hususun geçmişte örneği yok.
BAŞKAN Arkadaşlarımız geçmişi de,
Sayın Şandır, öğrendiler. Ben itirazlarınızı
kayda aldım ama bu hususta tutumumda bir değişiklik
olmamıştır.
Şimdi, o bakımdan, bu önergeyi gerekçesini okutarak
işleme alıyorum:
Gerekçe:
Bu Kanun değişikliği teklifi ile Güneydoğu
Anadolu Projesi kapsamındaki yatırımlara öncelik verilerek, söz
konusu yatırımların stratejik planlar doğrultusunda
tamamlanması ve ekonomik kalkınma ve sosyal gelişmeyi
destekleyecek altyapı yatırımlarına ilave finansman
sağlanarak yapımı devam eden projelerin süresi içerisinde
tamamlanması amaçlanmaktadır.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım,
oylanmadan önce tekrar ifade ediyorum: Bakın, eğer çerçeve maddeyi
değiştirirseniz, bu durumda geçici madde 9 da ortadan
kalmış olur. Çerçeve madde değişmektedir.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Onu ayrıca
oylayacağız efendim, geçici 9u ayrıca oylayacağız.
BAŞKAN Geçici maddeyi tekrar oylayacağım
Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, bakın, teklifin 3üncü
maddesinin çerçevesini değiştirdiğinize göre, çerçevede de
sadece geçici
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Yok efendim, geçici 9u
ayrıca oylayacağız.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Vuralın
itirazları kayda alındı.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 9u oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım,
bakın
BAŞKAN Çerçeve 3üncü maddeyi geçici 9uncu maddeyle
birlikte oylarınıza sunuyorum
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım,
uygulamanız yanlış, çünkü çerçeve maddeyi
değiştirdiğinize göre
Çerçevesi şöyle
değişmiş oluyor: Geçici 6ncı maddesini
aşağıdaki şekilde değiştirmiş,
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir. diye söylüyorsunuz.
BAŞKAN Yok, aşağıdaki değil. Oradaki
ifade farklı. Bu hususta daha önce içeride de görüştük.
Uygulamayı bu şekilde yaptık Sayın Başkanım.
4üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 4- 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa aşağıdaki
ek madde eklenmiştir.
EK MADDE 2- Yatırımlarda Devlet yardımları
hakkında kararlar çerçevesinde teşvik edilen yatırımlara
bağlı olarak gerçekleştirilecek istihdam için, 5510
sayılı Kanunun 81 inci maddesinde sayılan ve 82 nci maddesi
uyarınca belirlenen prime esas kazanç alt sınırı üzerinden
hesaplanan sigorta primlerinin işveren hisselerinin tamamına kadar
olan kısmı Hazinece karşılanır. Hazinece
karşılanacak tutarın uygulama süresini, karşılama
oranını ve kapsamını; yatırımın sektörü,
büyüklüğü ve bulunduğu illere göre farklılaştırmaya
Bakanlar Kurulu yetkilidir.
İşveren hissesine ait primlerin
karşılanabilmesi için işverenlerin,
çalıştırdıkları sigortalılarla ilgili olarak 5510
sayılı Kanun uyarınca aylık prim ve hizmet belgelerini
yasal süresi içerisinde Sosyal Güvenlik Kurumuna vermesi ve
sigortalıların tamamına ait sigorta primlerinin sigortalı
hissesine isabet eden tutarın Hazinece karşılanmayan
işveren hissesine ait tutarını ödemiş olması
şarttır. Bu maddeye göre işveren tarafından ödenmesi gereken
primlerin geç ödenmesi halinde, Hazineden Sosyal Güvenlik Kurumuna
yapılacak ödemenin gecikmesinden kaynaklanan gecikme zammı,
işverenden tahsil edilir.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Hazine
Müsteşarlığı tarafından belirlenir.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
5inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 5- Bu Kanunun 2 nci maddesi 1/10/2009 tarihinde, diğer
maddeleri yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 6yı okutuyorum:
MADDE 6- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, teklifin tümü açık oylamaya
tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre veriyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 415 sıra
sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş ve Yalova Milletvekili İlhan Evcinin;
İş Kanunu, İşsizlik Sigortası Kanunu ve Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin açık
oylama sonucunu arz ediyorum:
Kullanılan oy sayısı : 216
Kabul :
194
Ret :
22 (x)
Böylece, teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır. İş hayatımız için ve
milletimiz için hayırlar getirmesini diliyorum.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, özverili
çalışmalarınızdan dolayı hepinize canı gönülden
teşekkür ediyorum, kandilinizi kutluyorum ve sizlere bu saatte
hayırlı sabahlar diliyorum.
Alınan karar gereğince kanun tasarı ve tekliflerini
sırasıyla görüşmek için 30 Haziran 2009 Salı günü saat
15.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 03.06