DÖNEM: 23 CİLT: 30 YASAMA YILI: 3
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
14üncü
Birleşim
6 Kasım 2008 Perşembe
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN
KÂĞITLAR
III. - YOKLAMALAR
IV. - GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI
1.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, Türkiyede tanık ve
sanıkların gözaltına alınma koşul ve
şartları ile gözaltına alınmalar sırasında
yapılan uygulamalara ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Ankara
Milletvekili Zeynep Dağının, Akdeniz İçin Birlik
Projesinde Türkiyenin yeri ve önemine ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Aydın
Milletvekili Özlem Çerçioğlunun, ülkemizdeki çocuk istismarına
ilişkin gündem dışı konuşması ve Devlet Bakanı Nimet Çubukçu nun
cevabı
V.- SÖYLEVLER
1.- Azerbaycan
Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı İlham Aliyevin, Genel Kurula
hitaben konuşması
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, Azerbaycan Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanının Türkiyeyi ziyareti sırasında Atatürk
Bulvarına Azerbaycan Bayraklarının asılmamasından
dolayı Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanlığının tutumu hakkında
açıklaması
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Hatay
Milletvekili Gökhan Durgun ve 22 milletvekilinin, Hatay Mustafa Kemal
Üniversitesinde hukuka aykırı uygulamalar
yapıldığı iddialarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/277)
B) Genel Görüşme Önergeleri
1.- Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili
Hakkı Suha Okay, İstanbul Milletvekili Kemal
Kılıçdaroğlu ve İzmir Milletvekili Kemal Anadolun,
Kıbrıs politikası konusunda bir genel görüşme
açılmasına ilişkin önergesi (8/8)
C) Gensoru Önergeleri
1.- Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu Adına Grup Başkanvekilleri İzmir
Milletvekili Oktay Vural ve Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, elektrik ve doğal gaz başta olmak üzere
enerji zamlarıyla vatandaşları zor durumda
bıraktığı, sağlıklı bir enerji piyasası
oluşturamadığı, enerji arz güvenliği için gereken
tedbirleri alamadığı ve Bakanlığında
yolsuzluklara yol açtığı iddiasıyla Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler hakkında gensoru
açılmasına ilişkin önergesi (11/5)
D) Tezkereler
1.- Başbakan
Recep Tayyip Erdoğanın Azerbaycana yaptığı resmî
ziyarete, Konya Milletvekili Mustafa Kabakcının da iştirak
etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Başbakanlık tezkeresi
(3/582)
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Serbest Bölgeler Kanunu ile Gümrük Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/605) (S. Sayısı: 275)
2.- Bazı Varlıkların Milli
Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun Tasarısı
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/657) (S. Sayısı: 302)
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Yozgat
Milletvekili Bekir Bozdağın, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, AK
PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
2.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağın,
konuşmasında ileri sürmüş olduğu görüşlerden
farklı görüşleri kendisine atfetmesi nedeniyle konuşması
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun, avukatlık hizmeti
alımlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı
Kemal Unakıtanın cevabı (7/4700)
2.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, KEY ödemelerinde
boşanmış eşlerin durumuna,
- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, KEY ödemelerine,
- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, KEY ödemelerinde şahsi bilgilerin
yayınlanmasına,
- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldızın, KEY hak sahiplerinin kişisel
bilgilerinin yayınlanmasına,
- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, Gölbaşı ilçesindeki kamu
çalışanlarının KEY ödemelerine,
- Aydın
Milletvekili Özlem Çerçioğlunun, KEY ödemelerinde boşanmış
olan eşlerin durumuna,
İlişkin
Başbakandan soruları ve Devlet Bakanı Mehmet Şimşekin
cevabı (7/4704) (7/4706) (7/4707) (7/4710) (7/4711) (7/4745)
3.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Cumhurbaşkanlığı
bütçesine ve personeline ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı (7/4754)
4.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlunun, kredi kartı
yıllık ücretlerine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayanın cevabı (7/4903)
5.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakıkın, Muş Organize Sanayi
Bölgesine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayanın cevabı (7/4905)
6.- Muğla
Milletvekili Gürol Erginin, bazı camilerde imamlara görev
yaptırılmadığı iddialarına ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı Mustafa Said Yazıcıoğlunun cevabı
(7/4928)
7.- Bursa
Milletvekili Onur Öymenin, Cumhurbaşkanının şehit
ailelerine verdiği iftar yemeğine ilişkin Başbakandan
sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil
Çiçekin cevabı (7/4955)
8.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmazın, emekli ücretlerinin
iyileştirilmesine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın cevabı (7/5064)
9.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaşın, Kars Küçük Sanayi Sitesi sosyal
tesisleri inşaatına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı (7/5115)
10.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
Cumhurbaşkanının katıldığı bir
etkinliğe ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/5132)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 11.00de açılarak yedi oturum yaptı.
İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Kemalpaşadaki kiraz üreticilerinin,
Tekirdağ
Milletvekili Kemalettin Nalcının, Trakyadaki çiftçilerin,
Sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşmalarına, Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker;
İstanbul
Milletvekili Bayram Ali Meralin, yaşanan ekonomik kriz nedeniyle kapanan
iş yerlerine ve işçi çıkarmalarına ilişkin gündem
dışı konuşmasına Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelik;
Cevap verdi.
Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkan; Burdur, Denizli, Isparta ve Zonguldakta
görülen kuduz hastalığına,
İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin cevabına,
Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır, yaş sebze ve meyve
ihracatındaki sorunlara,
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
Avusturya Ulusal
Meclisi Başkanı Barbara Prammerin davetine icabetle, bu ülkeye resmî
ziyarette bulunacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Köksal
Toptana refakat edecek Parlamento heyetini oluşturmak üzere
gruplarınca bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık
tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Avrupa
Parlamentosu Tarım ve Kırsal Kalkınma Komisyonu ile Fransa
Ulusal Meclisi ve Senatosunun Mali İşler Komisyonlarının,
3-4 Kasım 2008 tarihlerinde ABde Tarım ve Kırsal
Kalkınma üzerine Brükselde düzenleyecekleri Karma Komisyon Toplantısına
ismen davet edilen Adana Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonu Başkanı Vahit Kirişcinin icabet etmesine,
Bazı
milletvekillerinin belirtilen sebep ve sürelerle izinli
sayılmalarına,
İlişkin
Başkanlık tezkereleri,
Azerbaycan Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanı İlham Aliyevin 6/11/2008 tarihli 14üncü
Birleşimde Genel Kurula hitaben bir konuşma yapma isteği,
Kabul edildi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan, Serbest Bölgeler Kanunu ile Gümrük Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/605) (S. Sayısı: 275) Komisyon yetkilileri Genel Kurulda
hazır bulunmadığından ertelendi.
2nci
sırasında bulunan, 1.8.2008 Tarihli ve 5803 Sayılı
Elektronik Haberleşme Kanunu ve Anayasanın 89uncu ve 104üncü
Maddeleri Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek
Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporunun (1/638) (S.
Sayısı: 297) görüşmeleri tamamlanarak, yapılan açık
oylamadan sonra kabul edildi.
3üncü
sırasında bulunan, Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye
Kazandırılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporunun (1/657) (S. Sayısı: 302) tümü üzerinde
bir süre görüşüldü.
6 Kasım 2008
Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 11.00de toplanmak
üzere, birleşime 20.00de son verildi.
Şükran Güldal MUMCU
Başkan
Vekili
Fatma SALMAN KOTAN Harun TÜFEKCİ
Ağrı
Konya
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Yusuf COŞKUN Canan CANDEMİR ÇELİK
Bingöl
Bursa
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
No.: 21
II. - GELEN KAĞITLAR
6 Kasım 2008 Perşembe
Genel Görüşme Önergesi
1.- Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili
Hakkı Suha Okay, İstanbul Milletvekili Kemal
Kılıçdaroğlu ve İzmir Milletvekili Kemal Anadolun, Kıbrıs politikası konusunda
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri
uyarınca bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi
(8/8) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.11.2008)
Meclis Araştırması
Önergesi
1.- Hatay
Milletvekili Gökhan Durgun ve 22 Milletvekilinin, Hatay Mustafa Kemal
Üniversitesinde hukuka aykırı uygulamalar
yapıldığı iddialarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/277) (Başkanlığa
geliş tarihi: 5.11.2008)
Gensoru Önergesi
1.- Milliyetçi Hareket Partisi Grubu Adına Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Mersin Milletvekili
Mehmet Şandırın, elektrik ve doğalgaz başta olmak
üzere enerji zamlarıyla vatandaşları zor durumda bıraktığı,
sağlıklı bir enerji piyasası
oluşturamadığı, enerji arz güvenliği için gereken
tedbirleri alamadığı ve bakanlığında yolsuzluklara
yol açtığı iddiasıyla Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Mehmet Hilmi Güler hakkında Anayasanın 99 uncu, İçtüzüğün
106 ncı maddeleri uyarınca bir gensoru açılmasına
ilişkin önergesi (11/5) (Başkanlığa geliş tarihi:
5/11/2008) (Dağıtma tarihi: 6/11/2008)
Süresi İçinde Cevaplanmayan
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Kırklareli Milletvekili Tansel
Barışın, Rusyadaki Türk okullarıyla ilgili bazı
iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4586)
2.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersinin,
iletişim dinleme ve izleme yetkisine sahip kurumların denetimine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4589)
3.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekicinin, Tapu
Arşiv Daire Başkanlığına yapılan belge
veçalışma taleplerine ilişkin Bayındırlık ve
İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/4592)
4.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekicinin,
TARBİS projesine ve Tapu Arşiv Daire Başkanının
görevden alınmasına ilişkin Bayındırlık ve
İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/4593)
5.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekicinin, bir
yazışmaya ilişkin Bayındırlık ve İskan
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4594)
6.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
Ardahanda oluşan altyapı hasarına ilişkin
Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru
önergesi (7/4595)
7.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale
Ağırbaşın, Hınıs Devlet Hastanesinin personel
ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/4610)
8.- Bursa Milletvekili Onur Öymenin, İznik
Devlet Hastanesindeki cerrah açığına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/4611)
9.- İzmir Milletvekili Selçuk
Ayhanın, İzmirin şebeke suyundaki arsenik oranı ile
ilgili iddialara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/4612)
10.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan
Köktürkün, bir derneğin faaliyetlerine ve TCDD ile ilişkilerine
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4620)
11.- Muğla Milletvekili Gürol Erginin,
bazı özelleştirmelere ve karayolu projelerine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4621)
12.- İzmir Milletvekili Kemal Anadolun,
Ergenekon Soruşturmasıyla ilgili iddialara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4630)
13.- İstanbul Milletvekili Sacid
Yıldızın, Düzce Üniversitesi Araştırma ve Uygulama
Hastanesinin acil servisinin kapatılmasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4634)
14.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateşin,
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanına ve bazı hususlara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/4637)
15.- Bursa Milletvekili Hamza Hamit Homrişin,
Bursanın ilçelerindeki sağlık personeline ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/4652)
16.- İstanbul Milletvekili Çetin
Soysalın, içme ve kullanma sularının kalitesine ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/4653)
17.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemürün,
sağlık turizmine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4654)
18.- Mersin Milletvekili Akif Akkuşun, Mersindeki
sorunlu karayollarına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4660)
19.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Bulgaristanın uyguladığı
giriş ücretine ve ulaştırma sektöründeki sorunlara ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4661)
20.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin,
Bursa-Bandırma hattının Ankara-İstanbul Hızlı
Tren Projesine bağlanmasına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4662)
21.- Konya Milletvekili Atilla Kartın, bir
şahsın silah ruhsatına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/4674)
22.- İstanbul Milletvekili Süleyman
Yağızın, zorunlu din derslerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/4675)
23.- İzmir Milletvekili Abdurrezzak Ertenin,
istihdamdaki yaşa bağlı uygulamalara ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/4677)
24.- İstanbul Milletvekili Ümit
Şafakın, Fatih İlçesinde bazı mahallelerin
birleştirilmesine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4683)
25.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhanın,
terör eylemlerine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4686)
26.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkayanın, Bartındaki bazı sağlık
hizmetlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/4687)
27.- Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemirin,
Sivastaki sağlık personeli açığına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/4688)
28.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürkün,
bir yolun karayolu ağına alınmasına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4694)
29.- Diyarbakır Milletvekili Akın
Birdalın, bir THY pilotunun işten çıkarılmasıyla
ilgili iddialara ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4696)
30.- Konya Milletvekili Atilla Kartın, adli
emanet paralarının değerlendirilmesine ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4713)
31.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim
Özkanın, Burdurda doğalgaz arzına ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/4719)
32.- Van Milletvekili Fatma Kurtulanın,
bazı linç girişimi iddialarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4722)
33.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateşin,
Ankara Büyükşehir Belediyesinin heykellere yönelik uygulamalarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4725)
34.- Sivas Milletvekili Muhsin
Yazıcıoğlunun, polislerin özlük haklarının iyileştirilmesine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4726)
35.- Sivas Milletvekili Muhsin
Yazıcıoğlunun, Kırıkkale Belediyesi işçilerinin
alamadıkları ücretlerine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4727)
36.- Adıyaman Milletvekili Şevket
Kösenin, Çelikhan İlçesindeki su sorununa ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4730)
37.- Manisa Milletvekili Şahin Mengünün,
Kırkağaç ilçesinde içme suyundan kaynaklanan hastalıklara
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4734)
38.- Muğla Milletvekili Gürol Erginin,
şebeke sularındaki arsenik oranlarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/4735)
39.- Kars Milletvekili
Gürcan Dağdaşın, Kars Havalimanına PTT
açılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4741)
40.- Adana Milletvekili
Hulusi Güvelin, tekstil sektöründeki işçilerin çalışma
koşullarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4742)
41.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, GAP İdaresinin
taşınacağı iddiasına ilişkin Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren)
yazılı soru önergesi (7/4743)
6 Kasım 2008 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 11.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa),
Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 14üncü
Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayımız vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz Türkiyede tanık ve sanıkların
gözaltına alınma koşul ve şartları ile gözaltına
alınmaları sırasında yapılan uygulamalar hakkında
söz isteyen Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğluna aittir.
Buyurunuz
Sayın Aslanoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI
1.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun,
Türkiyede tanık ve sanıkların gözaltına alınma
koşul ve şartları ile gözaltına alınmalar
sırasında yapılan uygulamalara ilişkin gündem
dışı konuşması
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, değerli üyeler;
hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Hukuk devletinde en
önemli olan şey insan onuru, insanın kişiliğiyle
oynanmaması, onur, şeref, haysiyettir. Eğer bir kişinin
onuru, şerefi, haysiyetiyle oynanıyorsa o ülkede hukuk devletinden
söz edemeyiz.
Değerli arkadaşlarım,
suçluya her türlü cezanın verilmesi, hukuk devletinin
kurallarıdır. Suçlu, mutlak cezasını görmelidir. Ancak
bilgisine başvuracağın, ancak suçluyla bir şekilde telefon
konuşması yapmış, ancak bir şekilde bilgisine
başvuracağın ve şahitlik yaptıracağın
insanları sabahın beşinde dikkatinizi çekiyorum
arkadaşlar- evinin kapısı kırılarak, apartman
ayağa kaldırılarak gözaltına almak
Hukuk devletinde böyle
bir şey olmaz arkadaşlar! Hukuk devleti insan onurunu korur.
Eğer bilgisine başvuracaksan, gündüzleri çuvala mı koyuyorsunuz?
Bilgisine başvuracaksan o kişinin adresi var, o kişinin telefonu
var, çağırırsın, gel kardeşim dersin, gelmezse o
insanı sabahın beşinde
Değerli
arkadaşlarım, özellikle son günlerde yapılan tüm operasyonlarda
hukuk devletine uygun olmayan
Polis devletiyle yönetiliyor bu ülke! Hiç ilgisi
olmayan insanları, alakası olmayan insanları alıyorsunuz
sabahın beşinde ve götürüyorsunuz, karakolda, tahta üzerinde bir gece
yatırıyorsunuz! Ertesi gün savcılığa giderken de
insanları falanca çetenin üyesi yakalandı, falanca çete, falanca
operasyon diye
İnsanlar, utancından başlarına
ceketlerini geçirerek savcılığa gidiyorlar ve ondan sonra da bir
hiç! Arkadaş güle güle. diyorlar.
Değerli
arkadaşlarım, hepimizin onuru var, hepimizin gururu var, bu ülke
bizim, bu ülkedeki herkesin onurunu korumak devletin ve bizim en büyük
vatandaşlık görevimizdir. Ben dikkatlerinize sunuyorum. Burada
savcıları, özellikle polisi -bu uygulamayı polis yapıyor
-insan onurunu korumaya, insan onurunu zedelememeye çağırıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, tabii ki bilgisine başvuracağız, tabii
ki suçlu ise her türlü suçlu insanı almak, çağırmak, tabii
polisimizin görevi, ama savcıların talimatı
olmaksızın, sadece polis, kendi, bazen
işgüzarlığıyla
Bazen
düşünüyorum, acaba, yüce polisimiz içindeki, bizi koruyan, bizi kollayan,
vatandaşın hakkını koruyan polisimiz içindeki bir
hesaplaşma nedeniyle mi bunlar yapılıyor? Bazen aklıma
geliyor ama Türk polisi yücedir, onu kimse parçalayamaz, onu kimse bölemez ama
bazen aklıma geliyor.
Değerli
milletvekilleri, hakikaten, özellikle son günlerde yapılan tüm
operasyonlarda, dikkatinizi çekti mi, alıyor, ertesi sabah
Nedir
efendim? Bilgisine başvurduk. Arkadaş, bilgisine
başvuracaksan, o insan adam gibi adamsa çağırırsın, bir
telefon edersin, gelmiyorsa
Sabahın beşinde, çoluk çocuğunun
önünde insanın onuruyla oynamak, şerefiyle oynamak, suçlu diye
topluma teşhir etmek kadar onursuz bir şey yoktur arkadaşlar.
Bu, insan onurunu yok ediyor. Ben, burada, özellikle İçişleri Bakanıma,
özellikle
Tabii bu konu birinci derecede İçişleri
Bakanlığı ve jandarmamızın ilk halkada
yaptığı bir uygulama ve sayın savcılar eğer
birilerini gözaltına alıyorsa, alacaksa o kişinin suç
mertebesini ölçmesi lazım arkadaşlar. Yani vur deyince biz öldürüyoruz.
İnsanları sabahın beşinde eşinin önünde,
çocuklarının önünde, haysiyetsiz, şerefsiz yapmayalım
arkadaşlar. Ben bir kez bunu hepinizin dikkatine sunuyorum.
Bu ülkede, hukuk
devletinde, herkes onuru, şerefi, haysiyeti için yaşıyor. Türk
polisi, insan onuruyla, şerefiyle, haysiyetiyle oynamaz ve oynamaya
hakkı yoktur. Ben dikkatlerinize sunuyorum.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Aslanoğlu.
Gündem
dışı ikinci söz Akdeniz İçin Birlik Projesinde Türkiyenin
yeri hakkında söz isteyen Ankara Milletvekili Zeynep Dağı ya
aittir.
Buyurunuz
Sayın Dağı. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
2.- Ankara Milletvekili Zeynep Dağının,
Akdeniz İçin Birlik Projesinde Türkiyenin yeri ve önemine ilişkin
gündem dışı konuşması
ZEYNEP DAĞI
(Ankara) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Akdeniz
İçin Birlik Projesinde Türkiyenin yeri konusunda şahsım
adına gündem dışı söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Avrupa
Birliği, kuruluşundan günümüze -hepimizin bildiği gibi- oldukça
dinamik bir yapı arz etmektedir. 1951 yılında Avrupa Kömür Çelik
Topluluğu olarak sektörel bazda başlayan entegrasyon sürecinin
günümüzde ekonomik, siyasi, kültürel, hukuki ve güvenlik alanlarında da
hızla derinleşerek ve genişleyerek devamına
tanıklık etmekteyiz. Bu bağlamda, Avrupa Birliği 1995
yılında Akdeniz ülkeleriyle ekonomik, siyasi ve kültürel alanda
karşılıklı iş birliğini
kurumsallaştırmak amacıyla Barcelona sürecini
başlatmış bulunmaktadır. Bu söz konusu süreç 20 Aralık
2007 tarihinde Fransa Cumhurbaşkanının yanı sıra,
İtalya ve İspanya Başbakanlarıyla birlikte yapılan
toplantıda Roma Çağrısı olarak Akdeniz İçin Birlik
Projesi adı altında kabul edilmiştir.
Burada
değinmemiz gereken önemli nokta, söz konusu bildiride Avrupa
Birliğinin Türkiye ve Hırvatistanla başlatılan tam üyelik
katılım müzakerelerine bu başlatılan birliğin halel
getirmeyeceği ve alternatif olmayacağına kesin bir dille yer
verilmiş olmasıdır. Dolayısıyla, Akdeniz İçin
Birlik Projesi, Sarkozynin orijinal planından
farklılaşmış ve gerçekte sürecin yeniden
canlandırılması girişimine dönüşmüş olup Akdeniz
bölgesinin önemli bir aktörü olan Türkiyeye de bölge sorunlarının
çözümünde ve bölgenin yeniden yapılanmasında, inisiyatif
almasında önemli fırsat ve açılımlara zemin
hazırlamıştır. Bu bağlamda Akdeniz İçin Birlik
Projesi, mevcut Barcelona sürecinin üzerine inşa edilen barış,
istikrar ve güvenliği ön planda tutan ve bölgesel entegrasyonu amaçlayan
çok taraflı bir ortaklık olacaktır.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Avrupa Birliği üye ülkeleri ile
birlikte kırk üç ülke ve 700 milyonun üzerinde bir nüfus
barındıran birlik, katılımcı ülkelerin siyasi
gündeminde önemli yer tutmaktadır. Akdeniz İçin Birlik, Barcelona
sürecinden farklı olarak hükümetler düzeyindeki iş birliğini,
bölge kamuoyları düzeyindeki iş birliğini geliştirmeyi, bu
bağlamda da bölgedeki ortak sorunlara projeler bazında ortak çözüm
aramayı sürdürmeyi hedeflemektedir. Tabii bu ortak projeler bağlamında
geliştirilecek iş birliğinde de özellikle özel sektöre ve sivil
toplum kuruluşlarına da ağırlık verileceği
öngörülmektedir. Akdeniz İçin Birlik Projesinde, Avrupa Birliği ve
Akdeniz bölgesinde başta kaçak göç, çevre, içme suyu, enerji, ulaştırma
ve sürdürülebilir kalkınma gibi alanlarda yakın iş birliği
ve dayanışma öngörülmekte, 2015te de Birlik dâhilinde serbest
ticaret bölgesi oluşturulması hedeflenmektedir.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiye çoğul bir coğrafi
kimliğe sahiptir. Hepimizin bildiği gibi, Türkiye bir Akdeniz bölgesi
ülkesidir, Orta Doğu ülkesidir, Kafkas ülkesidir, Balkan ülkesidir,
aynı zamanda bir Avrupa ülkesidir. Bu çoğul kimlik, Türkiyeye,
çoğul bir kültürel zenginliğin yanında, bölge sorunlarında
inisiyatif almada ve bölgenin yeniden yapılanmasında da önemli fırsatlara
zemin hazırlamaktadır. Dolayısıyla, Türkiyenin son
zamanlarda Suriye-İsrail, İsrail-Filistin Yönetimi arasında,
Lübnan sorununun çözümünde, bunların yanı sıra Irakın
yeniden yapılanmasında da aktif sorumluluk ve misyonlar
üstlendiğine tanıklık etmekteyiz. Dolayısıyla, bu tür
bir Birliğin oluşumu da Türkiyeye çok önemli açılımlarda
yapıcı fırsatlar vermektedir.
Bu arada
değinmek istediğim önemli bir konu, Avrupa Akdeniz Parlamenterler
Asamblesinin Türk Grubu Başkanı olarak, ilk kez bu Asamblenin bir
toplantısı Türkiyede, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Başkanlığında İstanbulda gerçekleştirilmiş
oldu. Bu toplantının gerçekleşmesinde emeği geçen Komisyon
üyesi arkadaşlarıma, başta Tekirdağ Milletvekili Sayın
Faik Öztrak, Mersin Milletvekili Akif Akkuş, Bolu Milletvekilimiz Metin
Yılmaz, Kırşehir Milletvekilimiz Abdullah Çalışkan,
İstanbul Milletvekilimiz Reha
Çamuroğlu ve sekretaryamızda çalışan diğer
arkadaşlara da teşekkürlerimi bu vesileyle bildirmek istiyorum.
İstanbulda
gerçekleşmiş olan toplantının gündeminde global mali krizin
Akdeniz bölgesine yansımaları ve bu krizin bölgedeki
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen, sözlerinizi tamamlayınız Sayın Dağı.
ZEYNEP DAĞI
(Devamla) Teşekkür ederim.
etkilerinin en aza
indirilmesi konusunda uzmanların da katıldığı, Akdeniz
Avrupa Birliği üyesi parlamenter arkadaşlarımızın da
katıldığı toplantıda çok geniş, etraflıca
ele alındı. Bu da onların bu toplantıyı Türkiyede
gerçekleştirmesi, İstanbul gibi Avrupa ve Asyayı bağlayan
bir noktada gerçekleştirmiş olması da bizler açısından
çok önemli bir şans oldu.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür
ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Dağı.
V.- SÖYLEVLER
1.- Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı
İlham Aliyevin, Genel Kurula hitaben
konuşması
BAŞKAN -
Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı
Sayın Abdullah Gülün resmî davetlisi olarak ülkemizi ziyaret etmekte olan
Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev
şu anda Meclisimizi onurlandırmışlardır. Kendilerine
yüce Meclisimiz adına hoş geldiniz diyorum. (Ayakta
alkışlar)
Alınan karar
gereğince Sayın Cumhurbaşkanını
konuşmasını yapmak üzere kürsüye davet ettim.
Buyurun
Sayın Cumhurbaşkanı.
AZERBAYCAN
CUMHURİYETİ CUMHURBAŞKANI İLHAM ALİYEV Hörmetli
milletvekilleri, hörmetli Başnazir, aziz dostlar; ilk nöbede meni yeniden
Türkiye Böyük Millet Meclisine davet ettiğinize göre size öz derin
minnettarlığımı bildirmek istirem. Men çok şadam ki
yeniden gardaş ülkedeyem ve bildiğiniz kimi Azerbaycanda geçen ay
geçirilen president seçkilerinden sonra menim ilk resmî seferim Türkiyeye
gerçekleşir. (AK PARTİ, CHP ve MHP sıralarından
alkışlar) Bu elbette ki tabii haldır, ancak bununla beraber bu
bizim münasebetlerimizin ne gadar yüksek seviyede olmasını gösterir.
Hagigaten Türkiye-Azerbaycan münasebetleri dünyada bir örnektir.
İnanmıram ki başka ülkeler dünyada tap olsun ki onların
arasında münasebetler böyle samimi, böyle gözel olsun. (AK PARTİ,
CHP, MHP ve DSP sıralarından alkışlar) Bizim
münasebetlerimiz derin tarihî kökler üzerinde kuruluptur. Asırlar boyu
bizim halklarımız birlikte yaşamış,
yaratmışlar. Ancak, ondan sonra dünyada giden prosesler neticesinde
biz birbirimizden ayrı düşmüştük. Yalnız Azerbaycan devlet
müstagilliğini belpa ettikten sonra Türkiye Azerbaycan münasebetleri
gurulmaya başlamıştır ve bugün iki müstagil ülke birbirine
destek vermekle hem iki taraflı münasebetlerinin inkişafına
hidmet gösterirler, aynı zamanda bölgede giden proseslere bizim tesir
imkânlarımız güçlenir.
Bizim
münasebetlerimiz çok şahanedir. Siyasi alagalar çok yüksek seviyededir.
Bilge imzalanmış senetler çok gözel, büyügi, bazanı
yaradır. İktisadi sahada ticaret döviyesi artır ve çoklu
şirketler, Türk şirketler Azerbaycanda, Azerbaycan şirketleri
Türkiyede faaliyet gösterirler. Bugün biz artık
garşılıklı sermayelerden danışabilerik. Bu da çok
önemlidir. Azerbaycan iktisadiyatına goyulan sermayeler bizim
iktisadiyatımızı güçlendirir ve birçokçadır ki onun böyük
hissesi Türkiyeden gelir. Son müddet herzinde Azerbaycan şirketleri
Türkiyeye sermaye goymaya başlamışlar. Bu, bir taraftan
Azerbaycanın artan imkânlarını gösterir, diğer taraftan
yine de demek istirem ki bütün bunların temelinde bizim aramızda olan
dostluk, gardaşlık münasebetleridir.
Bizim bilge
teşebbüslerimiz neticesinde bölgede çok önemli ve transmillî layiheler
icra olunur. Bakû-Tiflis-Ceyhan neft kemerinin uğurla faaliyeti hem
bölgede sabitliğin möhkemlenmesine, emekdaşlığın
derinleşmesine hidmet gösterir, eyni zamanda bizim iktisadi
imkânlarımızı güclendirir.
Bugün biz
artık şerk-gerp enerji dehlizinin uğurlu faaliyetini
müşahede ediyirik. Bunun esasında bizim birge teşebbüslerimizdi.
Herkes bilir ki Bakü-Tiflis-Ceyhan neft kemerinin ikincisi çok mürekkep
ceosiyasi veziyette hayata geçirilmiştir ve uzun
danışıklardan sonra, uzun bezhallarda mubahislerden sonra ve
edilen tezyiglerden sonra biz nihayet bu layihenin hayata geçirilmesine nail
olabilmişik. Biz efsaneni gerçeğe çevirmişik. Bizim irademiz,
bizim halklarımızın birge faaliyeti, siyasi rehberliğinin
uğurlu ve müdrik siyasetin neticesinde bu artık reallıktır
ve herkes bu reallıkla hesaplaşmalıdır.
Bu sadece olarak
bir enerji yahut daki iktisadi layihe değil. Bunun çok böyük menası
var. Bu bizim halklarımızı bundan sonra uzun yiller bundan sonra
iktisadi maraglarla birleştirir, bu bizim önemimizi artırır.
Artık şerk-gerp enerji dehlizi ve enerji tehlikesizliği
meseleleri Türkiye-Azerbaycanın iştiraki olmadan bu bölgede
hellolunabilmez. Hezar Denizinin tebii ehliyatları dünya enerji
bazarı içün yeni membedir ve bu membenin önemi gittikçe artacaktır.
Bu membenin başında biz dayanmışık ve elbette ki bunun
gözel neticelerini biz ondan sonraki projelerde de göririk.
Onların
ardınca Şahdeniz Layihesinin uğurla icra olunmasını
biz birlikte geydelemişik. Bugün Azerbaycan gazı Türkiye
bazarına dâhil olur. Bildiçeyil bundan evvel Azerbaycan tebii gazın
ithalıyla meşgul idi. Bugün biz bunu ihraç edirik ve ilk nöbede
gardaş Türkiye bu ihraç hellolunur. Eminem ki növbet illerde Azerbaycanda
gaz ihtiyatlarının işlenmesi neticesinde daha da böyük hecimde
biz buna nail olacayık.
Biz öz
siyasetimizle, öz layihelerimizle birbirimizi güclendiririk. Bele de
olmalıdır ve bele olan halda bölgede ve dünyada bizim imkân dairemiz
daha da genişlenecektir, tesir imkânlarımız böyüyecehtir ve biz
o cümleden iktisadi ve enerji siyasetimizin uğurla aparılmasıyla
öz siyasi maraglarımızı daha da dolgun şekilde müdafi
edeceyik. Bugün biz Bakü-Tiflis-Kars demiryolunun ikincisiyle meşguluh. Bu
da tarihî bir layihedir ki Avrupanın Asyeyle Türkiye-Azerbaycan
üzerinden birleştirir, Türkiyenin Azerbaycanla demiryoluyla
birleştirir. Bunun çok böyük tarihî ve elbette ki iktisadi ve siyasi önemi
vardır.
Bütün bu layiheler
diyebilerem ki son iller hericinde tamamlandı. Men hatırlıram,
dört yil bundan evvel, 2004üncü yilde bu kürsüden Meclis
garşısında çıkış ederken bu layiheler
hakkında danışarken onların uğurlu icrası
hakkında fikirler söylemiştim. Ancak o zaman ne Bakü-Tiflis-Ceyhan ne
Bakü-Tiflis-Erzurum ne de ki Bakü-Tiflis-Kars layiheleri ne icra olunmuştu
ne de ki icrası başlamıştı. Bugün bu
reallıktır. Gısa tarih bakımından gısa bir müddet
hericinde biz bunu başardık, müşterekselerle, birge iradeyle
bizim dostluğumuzun, gardaşlığımızın
möhkemlenmesiyle ve bundan sonra men hiç şüphe etmirem ki
garşıda duran bütün meseleler eyni uğurla hellolunacaktır.
Bugün Türkiye-Azerbaycan birliği bölgede sabitleştirici faktördür.
Cenûbi Kafkasta yaşanan hadiseler bizim hamımızı
düşündürür ve narahat edir ve biz Azerbaycanda çok şadıh ki
Türkiye bu meselelerle bağlı, çok feal siyaset aparır. Cenûbi
Kafkasta sabitlih ve inkişaf teşebbüsüyle çıkış eden
Türkiye Cenûbi Kafkasta geden proseslere daha ciddi şekilde müdahile
edecektir. Bu müdahilenin ancak ve ancak müspet neticeleri olacaktır. Biz
buna çok böyük önem veririh, bu teşebbüsleri algışlıyirih
ve eminem ki bu teşebbüsler neticesinde ve diger bölgede yerleşen
ülkelerin hoş niyeti neticesinde Cenûbi Kafkasta sabitlik ve sülh temin
olunacaktır. Buna böyük ehtiyac var. Biz çok hessas bölgede
yaşıyırık, çok mürekkep tarihî dövrde
yaşıyırık ve bizim siyasetimizden bölgenin ve geniş
manada bölgenin gelecek talihi asılıdır, sabitlik
asılıdır. Cenûbi Kafkasta yaşanan son gergin hadiseler bir
daha onu gösterir ki bu bölgede sülh çok hassas meseledir. Bölgede aslında
sülh bergarar olunmuyordu, ateşkes rejimi mevcuttur. O da imkân vermir ki
tam eminlikle biz diyek ki artık veziyet sabitleşiktir. Cenûbi
Kafkasta ve bölgede en böyük tehlike menbeyi Ermenistan-Azerbaycan
Dağlık Karabağ nahişesidir. Uzun illerdir ki bu nahişe
öz halli tapabilmir. Yirmi yıla yakındır ki Azerbaycan
toprakları işgal altındadır. Ermenistan, Azerbaycana
karşı edilen işgalci siyaset, etnik temizleme siyaseti Azerbaycan
torpaklarının yirmi faizinin işgal altına düşmesiyle
neticelenmektedir. Bir milyondan artık Azerbaycan vatandaşları
öz doğma topraklarında kaçkın, köçkün vaziyetine düşüktür.
Bizim arazi bütünlüğümüz bozuluktur. Bütün beynel hak, hukuk,
normalarını bozan Ermenistan esoslar olsun ki hele ki beynel hak,
davranış gaydalarına riayet eylemir. Birleşmiş
Milletler Teşkilatının
tehlikesizlik şurasının dört getnamesini icra etmir. O
getnamelerde Ermenistan güvvelerinin geyit şertsiz Azerbaycan
torpaklarından çıkarılması nazarda tutulur. Bu
yakınlarda Birleşmiş Milletler Teşkilatının
baş meclisinde kabul edilmiş garar Türkiyenin desteğiyle gabul
edilmiş garar, Ermeni silahlı güvvelerinin topraklarımızdan
çıkarılmasını talep edir. Yine de o icra olunmuyor. Yani
biz burada beynel hak, hukuk normalara garşı olan lageyt münasebetini
görürük. Biz ümit edirik ki bölgede yaranan yeni veziyet bütün münageşeyle
bağlı olan ve meşgul olan terefleri daha da
feallaştıracaktır. Ümit edirem ki Ermenistanın yeni
rehberliği, bölgede giden prasesleri düzgün tahlil edecektir ve yeni
yaranmış riyallıklarla barışmalı olacaktır
ve bunun neticesinde Ermenistan, Azerbaycan Dağlık Karabağ
nahişesi öz telli tapabiler. Azerbaycanın arazi bütünlüğü berpa
olunacaktır ve işgaldan ve etnik temizleme siyasetinden eziyet çeken
Azerbaycan vatandaşları öz doğma torpaklarına gaydebilecek.
Bunu etmek üçün elbette ki Ermenistan tarafı siyasi irade göstermelidir ve
beynelhak, hukuk normalarına tam şekilde riayet etmelidir.
Son aylar erzinde
bölgede geden prosesler, teşebbüsler, Türkiye tarafından ileri
sürülmüş teşebbüs, ondan sonra Rusyada üç ülkenin prizintlerinin
görüşü ve görüş neticesinde gabul edilmiş siyasi beyanname bizim
nikbinliğimizi biraz artırır çünkü o beyannamede ilk növbede
meselenin beynelhak, hukuk normaları esasında hallolunması
geydolunur. Diğer taraftan, beyannamede meselenin merheleli yollarla
hellolunması tesdik olunur. Bu hemişe Azerbaycan müvgiğini
aksettirir. Biz hemişe demişik ki mesele merheleli yollarla
hellolunmalıdır, ilk növbede işgal olunmuş araziler
işgalci kuvvelerden boşaltılmalıdır, Azerbaycan
vatandaşları o bölgelere gaymalıdırlar. Ondan sonra
Dağlık Karabağın gelecek statüsü hakkında sohbet
abarılabiler. Ancak o da aydındır ki bu statüs, gelecek statüs
Azerbaycanın arazi bütünlüğünde hellolunmalıdır. Bir sözle
bu meselenin hellolunmaması, elbette ki bölgede elave gerginliğin
büyümesine getirip çıkarır. Anca bununla beraber, biz hesap ederik ki
atılan adımlar ve növbedi illerde atılacak adımlar
meselenin halline getirip çıkarabiler.
Bu istikamette
bir daha demek istirem ki Türkiye'nin bu işlere çok ciddi
yanaşması bizi çok sevindirir, bizi ruhlandırır. Biz
Türkiye'nin müvgini beğenirik, desteklirik. Ben eminem ki növbedi aylarda
biz yeni siyasi adımlarının şairi olacayık.
Bitöylükte bir de
demek istirem ki bizim birge faaliyetimizden bölgede sülh veziyetinin
yaranması asılıdır. Bizim birge faaliyetimiz tekçe bölgede
geden praseslerle mehrudlaşmıyır. Biz bugün beynel hak müstevide
özselerimizi birleştiririk. Bütün beynel hak teşkilatlarda
Türkiye-Azerbaycan vahit bölgeden yanaşır ve bu fırsattan
istifade ederek men bütün Türk halkını bu yakınlarda
Birleşmiş Milletler teşkilatının tehlikesizlik şûrasına
geyri daimî üzvü seçilmesi münasebetiyle Türkiyeni men ürehten tebrik etmek
istirem. Bu böyük gelebedir, böyük ugurdur. Bu ugur sizin ugurunuzdur, bu ugur
bizim ugurumuzdur. (Alkışlar)
Biz bununla
beraber hariçte yaşayan soydaşlarımızın birge
faaliyeti içün de emelipraktiki işler görürük. Azerbaycanda
geçirilmiş Türkiye-Azerbaycan diyaspır teşkilatlarının
gurultayının neticelerini biz çok yüksek giymetlendiririk. Bugün
hariçte yaşayan soydaşlarımız vahit mölgeden
çıkış edirler, birge tedbirler geçirdirler. Ölkelerimiz,
halklarımız hakkında degig, dolgun, edaletli melumatı
çattırırlar. Bezi hallarda bizim hakkımızda süni
şekilde yaradılan menfirey bizim maraglarımıza menfi
tereften tesir gösterir. Biz hariçte yaşayan diyaspır
teşkilatlarının birge faaliyeti neticesinde eminem ki
ölkelerimiz, halklarımız, halklarımızın tarihi, medeni
irsî, zengin medeniyeti hakkında dünya birliğine daha da dolgun
melumatın çattırılmasına nail olacağık. Buna biz
çok böyük önem veririk ve men çok şadam ki bizim birgeselerimiz tekçe iki
terefli müstevile değil eyni zamanda bütün dünyada özünü gösterir.
Biz bugün elbette
ki yaranmış veziyete reallık nögteyi nezerdan
yanaşmalıyık. Bugün reallık böyledir ki
Türkiye-Azerbaycanın güclenmesi, bizim iktisadi ve siyasi
patensiyalımızın artması neticesinde bölgede yeni veziyet
yaranıktır. Biz bugün Hazar Denizi, Karadeniz emekdaşlık
çerçevelerini genişlendiriyrik. Bugün enerji tehlükesizliği
meseleleri dünya gündeliğinde diyebilerem ki ön sıralardadır.
Bugün negliyat tehlikesizliği meseleleri uğurla hel edilir ve bütün
bu işlerde Türkiye Azerbaycanın bölgeyi helledici rol oynuyor. Bizim
birliğimizden hem bizim geleceğimiz asıldır hem bölgede
giden prasesler asıldır hem de ki bizim ülkelerimizin artan siyasi
çekisi ve bunun neticesinde bizim marallarımızın daha dolgun
şekilde mudafi olunması asıldır. Ben çok şadam ki
Türkiye-Azerbaycan münasebetleri, Azerbaycan devlet müstegilliğini berfa
ettikten sonra yükselen hetle inkişaf ediyir, devam ediyir. Benim bu
seferim bunun eyani sübutudur. Bizim aramızda çok samimi dostluk münasebetleri
vardır. Biz bu münasebetlere çok böyük önem veriyrik. Onları çok
vacip faktör kimi hesap ediyrik. Hemen şüphe etmemeli ki nöbeti illerde
bizim bilgiseyerlerimiz bizim ülkelerimizi daha da güclendirecektir.
Bugün, hörmetli
milletvekilleri, eyni zamanda men kısa da olarak Azerbaycanda son iller
haricinde giden prasesler hakkında da size öz fikirlerimi bildirmek
istiyrem. Son beş ilersinde Azerbaycan uğurlu yol geçmiştir.
Azerbaycanda siyasi islahatlar çok uğurla aparılmıştır.
Azerbaycan dünya birliğine uğurla intigras etmiştir. Bizim dünya
birliğine intigras ve siyasetimiz çok aydındır, çok dagigtir.
Biz, bizim içün, bizim tarihimiz içün, bizim milletimizin mintetliteti içün
mehvul olan bütün müspet tecrübelerini Azerbaycanda tetbik etmeye çalışırık.
İster iktisadi ister siyasi yahut da ki sosyal sahada. Biz derin ve zengin
tarihî kökler üzerinde öz geleceğimizi gururuk. Bizim için bizim millî,
manevi değerlerimiz, bizim ananelerimiz başlıca rol oynuyir. Bu
möhkem menevi zemin üzerinde Azerbaycan muasirleşir, Azerbaycan
yenileşir. Azerbaycanda aparılan siyasi ve iktisadi islahatlar
ülkemizi güçlendirir. Bizim müstegil tarihimiz bir menalı
olmamıştır. Müstegilliğimizin ilk illeri Azerbaycan için
çok ağır geçmiştir, hatta diyebilerem ki ilkin merhalede bizim
gelecek müstegilliğimiz şüphe altına düşmüştü. Ülkede
giden hoşa gelmez prasesler, dahli çekişmeler hatta vatandaş
muharebesi, topraklarımızın bir hissesinin işgal
altına düşmesi ve butülüfte geyri sabit vaziyet Azerbaycanın
geleceğini geyri muayyen eddiyirdi. Ancak bugün biz geleceğe çok
büyük ümitlerle bakırık, çok büyük nikbilliğiyle
bakırık.
Azerbaycan bugün
tam şekilde müstagil siyaset aparır. Bizim müstagil siyaset aparmak
imkânlarımız möhkem iktisadi esas üzerinde vuruluptu çünkü iktisadi
müstagillik olmasa siyasi müstagillikten sohbet etmek mümkün değil. Bugün
müstagil siyaset aparmakla Azerbaycan bölgede öz bölgelerini möhkemlendirir,
bizim hoş meramlı teşebbüslerimiz rağbetle
karşılanır. Azerbaycanda siyasi islahatların
derinleşmesi, demokratyanın inkişafı istikametinde son
elarizinde çok böyük işler görülüptür ve bütün dünya bunun şahididir.
Bununla beraber
iktisadi islahatlar uğurla aparılır. Böyle Azerbaycanın
çok zengin tebii ihtiyatları vardır. Neft, gaz ve bizim tebii
ihtiyatlarımız Azerbaycanın uğurlu
inkişafını en azı nöbeti yüz ilerisinde temin edecektir.
Bütün hesaplamalar onu gösterir ki tebii gazın ihtiyatları en
azı yüz yıl müddetinde bize kifayet edecektir. Ama bununla beraber
uğurlu enerji siyasetin aparılmasıyla beraber biz
iktisiyatın diğer sahalarının inkişafına çok
büyük digget gösteririk. Bugün iktisiyadımız çok şahaledir. Geri
enerji sektörünün inkişafına büyük önem gösteririk. İktisadi
islafların aparılmasında Azarbaycan çok büyük uğurlar elde
ediptir. Bunun en güzel tezahürü ondan ibarettir ki bu yıl, 2008inci
yılda Dünya Bankı tarafından aparılan tedgigata esasen
dünya midyasında Azarbaycan bir nümüneli ıslahatçı ülke gibi
tanınıptır. Bu böyük bir neticedir. Bu onu gösterir ki bizim
iktisadi ıslahatlarımız çok müspettir. İktisadiyatımız
tam liberallaşıptır. Ümit ahli mehsulunda özel sektör 85 faiz
teşkil ediyor, çok geniş özelleştirme siyaseti
aparılmıştır ve son dört ilerisinde dünya midyasında
iktisadi artım bakımından Azerbaycan birinci ülkedir. Dört il
ardıcılıkla bizim iktisadiyatımız dünyada en yüksek
temple artiptır ve son beş yıl ilersinde pütürlükte iktisadiyat
2,7 faiz artıptır.
Sanayi
istihsalı Azerbaycanda son beş ilerisinde tahminen 3 defa
artıptır. Azerbaycanda böyük maliye resusları
yaratılıp. Bugün bizim maliye resuslarımız tahminen 20
milyar dolarla beraberdir. Son beş ilerisinde bütçe harçları 10 defa
artıptır. Sosyal ödemeler 10 defa artıptır. Minimum
maaş 8 defa, orta maaş 4 defa
Demiyorlar ki
Azerbaycanda işsizlik problemi, problemin tam ekseriyeti hâllolundu. Son
beş ilerisinde 740 bin yeni iş yerleri açılmıştır
ve onların tam ekseriyeti bölgelerde geri-neft sektörüdür.
Biz Dünya
Bankıyla birlikte yoksulluğun azaltılması için çok vacip
adımlar atırık ve son
beş ilerisinde Azerbaycanda yoksulluk 49 faizden 16 faize
düşmüştür. Yani bir taraftan bu, Azerbaycanda giden sosyal siyasetin
alameti kimi gösterilebilir, diğer taraftan o da çok önemlidir-
Azerbaycanda neften gelen gelirler cemiyette adaletli şekilde bölünür.
Tam şeffaflık temin olunuptur ve nöbeti illerde eminem ki bütün bu
uğurlu neticeler devam edecektir.
Helbette ki
problemler de var. Her bir ülkede olduğu kimi Azerbaycanda da bu
problemler var. Bu problemlerin halli içün biz çalışırık,
her bir saha içün hususi programlar icra olunur ve bizim son beş
ilerisindeki uğurlu faaliyetimiz demye esas verir ki gelecekte de bu
müspet meyiller devam edecek, Azerbaycan daha da güclenecektir. Azerbaycan
muasirleşecektir ve dünya birliğinde özü için daha da möhkem yerini
tutacaktır. Bütün bunları etmek için bizim hem siyasi irademiz var
hem kankret programlarımız var. Bizim dostlarımız var.
Dünyada bizim dostlarımızın sayı artır anca bu
dostların arasında hemşu olduğu kimi Türkiye'nin hususi
yeri var, hususi rolü var. (Alkışlar) Ve men eminem ki bundan sonra
da Türkiye-Azerbaycan münasebetleri, dostluk, gardaşlık üzerinde
gurulan münasebetler daima inkişaf edecektir. Bizim halklarımıza
sülh, rifak, eminamallık getirecektir.
Men bir daha,
aziz dostlar, mena bu fırsatı verdiğinize göre size öz derin
minnettarlığımı bildirmek istiyrem. Emin olduğumu
bildirmek istiyrem ki Türkiye-Azerbaycan münasebetleri uğurla inkişaf
edecek.
Yaşasın
Türkiye-Azerbaycan dostluğu, gardaşlığı! (Ayakta
alkışlar)
BAŞKAN
Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyeve
teşekkür ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 11.39
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 11.56
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa),
Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 14üncü
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Şimdi gündem
dışı üçüncü söz, ülkemizde çocuk istismarı hakkında
söz isteyen Aydın Milletvekili Özlem Çerçioğluna aittir.
Buyurunuz
Sayın Çerçioğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları (Devam)
3.- Aydın Milletvekili Özlem Çerçioğlunun,
ülkemizdeki çocuk istismarına ilişkin gündem dışı
konuşması ve Devlet
Bakanı Nimet Çubukçu nun cevabı
ÖZLEM
ÇERÇİOĞLU (Aydın) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Türkiye'nin gündemini uzun süredir meşgul eden, kamu
vicdanını rahatsız eden, toplumun genel ahlaki değerleriyle
ters düşen ve sonuç olarak hepimizi derinden üzen bir konuda söz
almış bulunuyorum.
Ne yazık ki
hemen her gün yaşadığımız bir gerçek var, o da toplumu
derinden sarsan cinsel saldırılar, tacizler ve çocuk istismarı.
Bir süre önce,
bir gazetede yazarlık yapan yetmiş altı yaşındaki bir
kişinin, toplumsal ahlakı baltalayarak, halkın değer
yargılarını hiçe sayarak, toplumsal vicdanı zedeleyecek
biçimde küçük bir kıza neler yaptığına tanık olduk.
Bu sorunlu din
taciri, olayın her aşamasında kendisini dinî bir kisvenin
ardına saklama eğilimi içinde olmuştur. Yaptığı
ayıp değilmiş gibi televizyon televizyon gezip dinî içerikli
mesajlar vererek kendisini kurtarmaya, aklamaya çalışmaktadır.
Zekâ yaşı sekiz olan, toplumun değer yargılarıyla alay
eden bu adam, küçük kız çocuğuna cinsel tacizde bulunmuştur. Bu
olay üzerine dindar veya dinci diyebileceğimiz çevrelerde tepkilerin
yükseldiğini gördük ancak siyasi sorumluluğu olan bazı
çevrelerin ve karanlık dünyasını paylaştığı
bazı medya kuruluşlarının bu ölçüsüz, pervasız
kişiye karşı hâlâ sessiz kaldığını
görmekteyiz.
Sayın
milletvekilleri, bu olay nasıl bu noktaya geldi? Sosyal Hizmetler Genel
Müdürlüğü yasal sürede itiraz etmesi gerekirken bu itirazı
yapmamış ve görevi suistimalde bulunmuştur. Bu da
Bakanlığa bağlı olan Sosyal Hizmetler Genel
Müdürlüğünün konudan bihaber olduğunu, sadece olayı izlemekle
yetindiğini göstermiştir. İş işten geçtikten sonra
yapılan müdahale hiç kimsenin vicdanını
rahatlatmamıştır. Toplum, bu sorunlu kişinin nasıl
olup da cezaevinden çıktığını merak ediyor.
Adalet için en
büyük bilirkişi kabul edilen Adli Tıp Kurumunun davaya ilişkin
raporu çocuk istismarcısının cezaevinden çıkmasına
sebep olmuştur. Adli Tıp Kurumu, raporunda, on dört
yaşındaki kız çocuğunun ruh ve beden
sağlığının bozulmadığını belirledi
oysa Uludağ Üniversitesinin raporu tam tersi yönündeydi. Adli Tıp
Kurumu böyle bir raporu nasıl verebilir? Üzerinde durulması gereken
en önemli konu bence budur. Adli Tıp Kurumu bugün böyle bir rapor
veriyorsa, hiç kusura bakmayın, hiç birbirimizi aldatmayalım, bunun
sorumlusu iktidardır çünkü Adli Tıp Kurumu Adalet
Bakanlığına bağlı
bir kurumdur. Eğer siz bu Kuruma partizanca atamalar
yapmasaydınız, gerçekten işin ehli insanlar bu Kurumu yönetiyor
olsaydı, böyle bir rapor çıkmazdı. Ama, sizin yasa
çıkartarak atadığınız bürokratlar böyle bir raporun
çıkmasına neden olmuştur. Sizin atadığınız
bürokratlar Hüseyin Üzmez i üzmemiştir, ama halkımızı
derinden üzmüştür.
Biz Cumhuriyet
Halk Partisi olarak, Adli Tıp Kurumu
Başkanlığının liyakat sahibi insanlar tarafından
yönetilmesini istiyoruz. Siyasetten uzak, tarikat temsilcilerinin etkisinden
uzak bir Adli Tıp Kurumu istiyoruz. Cumhuriyet Halk Partisinin
programında, Adil Tıp Kurumu yargıya en üst düzeyde hizmet
sunan, mali, idari ve bilimsel özerkliği olan çağdaş,
bağımsız bir üst teknik bilirkişi kurumu yapısına
getirilecektir. Bunu AKPye de öneriyoruz.
Elinizi Adli
Tıp Kurumu Başkanlığından çekin, çekin ki, böyle
raporlar hazırlanmasın, suçlular dışarıya
çıkmasın, televizyon televizyon gezip insanların
vicdanlarını sızlatmasın.
Sayın
milletvekilleri, bu son yaşanan olayın bir kez daha
yaşanmamasını temenni ediyorum. Bu olay bir sembol olarak
değerlendirilsin. Gerekli yasal düzenlemeler bir an önce
yapılsın ve toplumdaki bu tip insanlar hak ettiği cezayı
bulsunlar, ellerini kollarını sallayarak gezemesinler.
Unutmayalım ki, hepimizin çocukları var. Hepimizin bu toplumda
güvenli olarak yaşamaya hakkımız var.
Bu duygu ve
düşüncelerle yüce heyeti saygıyla selamlarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Çerçioğlu.
Devlet
Bakanı Sayın Nimet Çubukçu konuşacaktır.
Buyurunuz
efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
DEVLET BAKANI
NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum ve
gerçekten Meclis gündemine getirilen bu konunun son derece önemli bir
hassasiyeti olduğuna inanıyorum.
Çocuklara yönelik
olarak çocuk istismarının, çocuk tecavüzünün ve çocuk şiddetinin
önlenmesi, her şeyden önce bu toplumun kendi
duyarlılıklarına, vicdani kanaatlerine son derece uygun bir
tutumdur.
Bildiğiniz
gibi Türkiye de Çocuk Hakları Sözleşmesine taraf olan, bu
Sözleşmeye ilk imza koyan ülkelerden biri olmakla birlikte çok yakın
bir tarihte de bütün çekincelerini kaldırarak bu konudaki yükümlülüklerini
daha üst düzeyde yerine getirmeye başlamıştır.
Temmuz 2005
yılında çıkartılan Çocuk Koruma Yasası ve 2006
yılı Ocak ayında yürürlüğe giren bu Yasa ile ilgili olarak
artık, devlet herhangi bir şekilde ailesi tarafından veya
başkaları tarafından istismar edilen, Kanunla ihtilafa
düşen mağdur çocuklarla ilgili daha üst düzeyde bir görev
yüklenmiştir. Nedir bu görev? Öncelikle çocukların mağdur
olmaları durumunda veya aileleri tarafından ihmal ve istismara
uğramaları durumunda -ki bunlar mümkün- derhâl çocuk hakkında
koruma kararları veriliyor ve bu çocuklar Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme
Kurumu Genel Müdürlüğü bünyesinde oluşturulan, bugün on dört merkezde
ve sayısız kuruluşla hizmet verdiğimiz yerlerde onlara hem
rehabilitasyon hem de tedavi süreçlerini uyguluyoruz.
Bu Yasa o kadar
önemli bir yasaydı ki ve bu ve buna benzer birçok olayda
gözlemlediğimiz şu ki: Her şeyden önce, korunmaya muhtaç olan
çocuk en çok güvendiği kurum olan aile kurumunda bazen yüksek düzeyde
ihmal ve istismara uğruyor. Suçta kullanılan çocukların
birçoğu, terör örgütünün kalkanı olarak kullanılan çocuklar da
dâhil, cinsel istismara, şiddete uğrayan bütün çocukların her
şeyden önce güvenli bir aile yapısına sahip
olmadıkları veya bizzat aileleri tarafından
kullanıldıklarını görüyoruz.
Maalesef
kamuoyunun gündeminde büyük bir mutabakatla, toplum vicdanında da
aynı yüreklilikle sahiplenilmeyen ve nefret edilen bu olaylar
karşısında Sayın Milletvekilimizin göstermiş
olduğu hassasiyeti, konuyu Parlamento gündemine getirmiş
olmasını büyük bir memnuniyetle karşılıyorum. Her
şeyden önce kadın milletvekillerimizin herhangi bir parti
ayrımı yapmaksızın bu meseleye karşı göstermiş
oldukları duyarlılık, toplumda bu konuda daha yüksek
şekilde ses çıkartılmaya başlanması, bu suçun
faillerinin en azından, artık, toplum vicdanında
korunmayacağının anlaşılması, adalet
mekanizması içerisinde de bir karşılık bulacaktır diye
düşünüyorum.
Bu hadisenin
ortaya çıkmasının hemen akabinde, çocuk hakkında verilen koruma
kararı ve yargılama sürecinde, hem çocuğa,
yaşının on dört olması nedeniyle, mağdur çocuklar için
yine bizim dönemimizde çıkarılan bir yasa gereği Bursa Barosu
tarafından bir avukat tayin edilmiş ve onun haklarının
mahkemede korunması, üst düzeyde korunması için çaba
gösterilmiştir.
Bunun yanı
sıra, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü de
müdahale talebini içeren dilekçeyi iki gün sonra göndermiştir.
Bugün bizim
itiraz ettiğimiz sadece bilirkişi raporu değil, koruma
kararı verilmiş çocuklar hakkında yapılacak incelemelerin
mahkemece çok daha kapsamlı ve ayrıntılı
yapılmasıdır.
Bu olayda,
bildiğiniz gibi, Adli Tıp Kurumunun vermiş olduğu rapor
doğrultusunda, Adli Tıp Kurumunun yapısı, yöntemleri
vesaire de tartışmaya açıldı. Elbette, bilimsel
yeterlilikleri veya diğer hususlar tartışmaya açılabilir,
ama on dört yaşında bir kız çocuğuna ilişkin olarak
verilen rapor konusunda bilirkişilerin bir şekilde yandaş
olduğu ve yandaş zihniyetiyle hareket ettiği tavrını
ne kabul etmemiz mümkündür ne de böyle bir şeyin yanındayız. En
başından itibaren de aldığımız tutum, çok
açıklıkla, sanığın kimliğinden
bağımsız olarak, her kim olursa olsun, mağdur edilen
eğer çocuksa biz Hükûmet olarak, bu yasaları da
çıkarmış bir Hükûmet olarak en üst düzeyde bu ülkenin
çocuklarını korumaya kararlıyız, onları ihmal eden
anneleri dahi olsa.
Nitekim bu olayda
da açıklamalarımızı yaparken sanığın
kimliğinden bağımsız olarak, sanığın
kendisini İslamcı diye tanıtması, gazeteci olması,
opera sanatçısı olması
Çok yakın bir zamanda, gerçekten,
içimizin kaldıramayacağı kadar ağır bir vakıayla
karşılaştık. Sayısız kız çocuğuna
tecavüz eden, gerçekten, ülkemizin son derece seçkin bir sanat kuruluşunda
sanatçı olarak görev yapıyordu. Bunun, öğretmen olması,
doktor olması, profesör olması, hiçbir şekilde
değişmeyen, dünyada özellikle pedofili hastalarında kimlik ve
kişiliklerinin toplumdaki bulundukları yerle yaptıkları
hastalıklı olayın tezahürü arasında çok da
bağlantı yok. Dolayısıyla, bu olaydan çıkarak,
kişinin dinî terimleri kullanıyor olması, kendisine dinî bir
gerekçe buluyor olması, onun, aynı zamanda yüce dinimizin
çatısı altında kendisine bir gerekçe bulması anlamına
gelmez. Nitekim, dün Diyanet İşleri
Başkanlığımız, olayı son derece yüksek sesle ve
açık bir netlikte kınadı ve bu olayların hiçbir
şekilde dinî bir anlamı ve açıklaması
olamayacağını da kabul etti.
Bizim bu olayda
gösterdiğimiz tutum başından beri çok net. Yani, ben, belki de
hiçbir olayda olmadığı kadar çok fazla destek aldım. Kendi
grubumdan 70e yakın erkek milletvekili de o gün arayıp,
desteklediklerini, sonuna kadar arkamızda olduklarını
söylediler.
Olayı
başından beri büyük bir ciddiyetle ve sıkı bir şekilde
takip ediyoruz. Dava sonuçlanmış değil, bilirkişi raporuna
itiraz ettik, bu doğrultuda yeni bir raporun verilmesini de bekliyoruz.
Zira, çocuğun her şeyden önce on dört yaşında olması,
onun ruh sağlığının yerinde olmadığı
itirazımızı da, az önce Özlem Hanımın da
değindiği raporlarla, Uludağ Üniversitesinin raporlarıyla
destekleyeceğiz.
Bu altı
aylık sürede çocukta meydana gelen pozitif bir gelişme varsa da, bu,
inanın, çok kapsamlı yoğun bir konsültasyon
çalışmasıyla oldu. Biz, başından beri, hem çocuk
psikiyatristleriyle hem psikologlarımızla hem sosyal
çalışmacılarımızla çocuk üzerinde yoğun bir
çalışma yürüttük. Nitekim, çocuğun daha sonradan ifadesini
değiştirmiş olmasının, büyük bir olasılıkla
annesinin tutuklanması ve annesinin cezaevinde olması koşullarından
kendisini sorumlu tutmasıyla çok ilintili olduğunu düşünüyorum.
Uzun yıllar
ceza hukuku alanında çalışma yapmış ve mesleki
hayatının büyük bir bölümünü mağdur çocuklar ve kanunla ihtilafa
düşen çocukların savunmasına ayırmış birisi
olarak, her şeyden önce bu konuda ve buna benzer konularda toplumsal
mutabakatın, Parlamento mutabakatının sağlanmış
olması bu olaylara bakış açımızı da son derece
olumlu yönde ilerletecektir diye düşünüyorum.
Bir çocuk söz
konusu olduğunda, özellikle zarar görmesi durumunda hepimizin birbirimizin
vicdanına saygı duymamız gerekiyor. Yani bu, AK Partili
olması, Cumhuriyet Halk Partili olması, Milliyetçi Hareket Partili
olması hiçbir şeyi değiştirmiyor. Söz konusu olan küçük bir
kız çocuk ve hepimizin vicdani kanaatleri de bu yönde. Yerimizi
almamız gereken yer çocuğun yanıdır. Biz bu konuda
tarafız dedik, başından beri tarafız. Şiddetin
karşısında, mağdurun yanındayız.
İstismarın karşısında, mağdur çocuğun
yanındayız. Tecavüze uğrama durumunda biz mağdur
çocuğun yanındayız ve en ağır şekilde
cezalandırılmaları için bugünkü meri kanunlar çerçevesinde mücadelemizi
sürdüreceğiz.
Burada gösterilen
toplumsal hassasiyetin Parlamentoya yansımış olmasından
dolayı tekraren bu konuyu gündeme getiren Sayın Çerçioğluna da
hassasiyetinden dolayı teşekkür ediyor, Parlamentoyu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Çubukçu.
Sayın Vural
bir konuda bizim dikkatimizi çekmek istiyor.
Buyurunuz
Sayın Vural.
Bir dakika süre
veriyorum.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, Azerbaycan
Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının Türkiyeyi ziyareti
sırasında Atatürk Bulvarına Azerbaycan Bayraklarının
asılmamasından dolayı Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanlığının tutumu hakkında
açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bundan önceki
bölümde dost ve kardeş Azerbaycan Devlet Başkanını
dinledik. Türkiyeyi ziyaret ediyor, dünden beri başlamış. Bugün
sabah Türkiye Büyük Millet Meclisine gelirken, ne hazindir ki, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin önünden başlayan bu Atatürk Bulvarında bir tane
Azerbaycan Bayrağı yoktu. Gelişinden sonra birtakım yerlere
asılmaya başlandığını duydum.
Dolayısıyla, Ankara Büyükşehir Belediyesinin uyarılarak
Türkiye Büyük Millet Meclisini ziyaret eden devlet başkanlarını
temsilen bu bayrakların asılması gerektiğini kendilerine
ihtaren hatırlatmayı Meclis Başkanlığından
istirham ediyorum ve bu uygulamasından dolayı Ankara Büyükşehir
Belediye Başkanlığını kınıyorum.
Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Vural.
Sayın
milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin bir önerge
vardır, okutuyorum:
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Hatay Milletvekili Gökhan Durgun ve 22 milletvekilinin,
Hatay Mustafa Kemal Üniversitesinde hukuka aykırı uygulamalar
yapıldığı iddialarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/277)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
En üst
eğitim ve araştırma kurumu olan üniversitelerimiz,
sorunların en üst düzeyde incelenip irdelendiği, elde edilen
bulguların yine öğretim ve yayın yolu ile
aktarıldığı merkezler olarak evrensel ölçekte insanlığa
ve bilime hizmet veren kurumlardır.
Üniversitelerin,
bilimsel ve teknik geliştirme merkezleri olmanın ötesinde,
ayrıca, birer felsefi tartışma ortamı yaratarak,
çevrelerini bilinçlendirme ve bu yönüyle bulunduğu bölgenin bilinç ve
kültür düzeyini yükseltme sorumlulukları da bulunmaktadır.
Bu yönüyle
üniversiteler; en üst düzeyde teknik imkanlarla donatılmış ve
örgütlenmiş, geleceğe yönelik planı ve projesi olan, vizyonu
açık, maddi ve manevi sorunu olmayan, yasalara, hukuk kurallarına
uyan, şeffaf, yolsuzluk ve usulsüzlüklerin yaşanmadığı
örnek kurumlar olmak zorundadırlar.
Ancak; bu son
dönemde, yukarıda tarif edilen üniversite gerçeği ile ülkemiz
üniversitelerinin gerçeğinin birbirine pek de uymadığı
görülmektedir.
Özellikle de,
Hatay'da bulunan Mustafa Kemal Üniversitesindeki yönetim uygulamaları kamu
vicdanını sızlatacak bir şekle dönüşmüştür. MKÜ
rektörü ve yönetimi, hemen her gün, yerel basında ve yaygın
basında, usulsüzlükler, ihalelere fesat karıştırma,
promosyon paralarının usulsüz harcanması, hukuk
dışı uygulamalar, mahkeme kararlarını uygulamama vs
ile gündeme gelmektedir.
Bu nedenle, kamu
vicdanını sızlatacak aşamaya gelen, yerel ve yaygın
basının gündeminden düşmeyen iddiaları araştırmak
üzere Anayasanın 98. maddesi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 104 üncü ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılmasını arz ve talep ederiz.
1) Gökhan Durgun (Hatay)
2) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
3) Suat Binici (Samsun)
4) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
5) Ahmet Ersin (İzmir)
6) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
7) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
8) Ahmet Küçük (Çanakkale)
9) Abdullah Özer (Bursa)
10) Kemal Demirel (Bursa)
11) Fatma Nur Serter (İstanbul)
12) Fevzi Topuz (Muğla)
13) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
14) Rahmi Güner (Ordu)
15) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
16) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
17) Akif Ekici (Gaziantep)
18) Hüseyin Ünsal (Amasya)
19) İsa Gök (Mersin)
20) Rasim Çakır (Edirne)
21) Tansel Barış (Kırklareli)
22) Bilgin Paçarız (Edirne)
23) Fuat Çay (Hatay)
Gerekçe
Mustafa Kemal
Üniversitesi Hatay'ımızın gözbebeği bir kurumdur. Fakat
kurulduğu 1992 yılından bu yana üniversite şehirle
istenilen ölçüde bütünleşememiştir.
Kurulduğundan
bu yana üç yönetim değişikliği geçiren üniversitede her yeni
yönetim işe başlarken, bir önceki yönetimin hatalarını
tekrarlamayacağını beyan etmesine rağmen, maalesef
aynı hatalar tekrarlanmıştır.
1-
Başkanlığını, Rektör Prof. Dr. Şerafettin
Canda'nın yapmakta olduğu Bilim ve Eğitim Vakfı, Garanti
Bankası Antakya Şubesi ile personelin maaş ve ücretleri,
öğrenci harçlarının (yasalara aykırı olmasına
rağmen) bu şubeye 2012 tarihine kadar yatırılması
karşılığında, 3.000.000 ytl promosyon
karşılığı protokol yapılmıştır. Bu
promosyon bedelinin 1.300.000 ytl'si vakıf hesabına
aktarılmıştır.
2- İki
yıldan bu yana ihalelerde şeffaflık tamamen göz ardı
edilmiş, yine bu konulardan Hatay Sağlık Yüksek Okulu
tadilatı YÖK tarafından soruşturmaya konu olurken, 2008
Ağustos ayı içerisinde yapılan yemek ihalesinde içinde Kamu İhale
Kurumunca inceleme başlatılmıştır.
3- Kız
öğrencisine tacizden mahkemeye verilen ve bu nedenle görevinden
uzaklaştırılan Yrd. Doç. Dr. Ahmet Gündüz, Rektör Prof. Dr.
Şerafettin Canda döneminde, yeniden işe alınmış ve bu
şahsa Atatürk ilkeleri dersi verme hakkı
tanınmıştır.
4- Üniversitede
yapılan ihalelerle ilgili olarak açılan ihale yolsuzluğu
soruşturması nedeni ile üniversiteyle ilişiği kesilen Yrd.
Doç. Dr. Lütfü Savaş, Rektör Prof. Dr. Canda tarafından yeniden
göreve başlatılmıştır.
5- Rektör danışmanı
olan, Yrd. Doç. Dr. Lütfü Savaş, usulsüz işleme imza atmak suçundan
disiplin cezası almış birisidir ayrıca Yrd.Doç. Dr. Lütfü
Savaş tıp fakültesindeki öğretim üyelerini, siyasi görüşüne,
mezhebine ve doğum yerine göre fişlemiş, bu nedenle de yargılanmıştır.
6- Yrd.Doç. Dr.
Oğuz Kılıçoğlu, sınav sonuçları ilan edildikten
sonra, notlarda tahrifat yaparak bir öğrencinin notunu geçer hale
getirdiği için hakkında açılan soruşturma sonrası ceza
almış olmasına rağmen Rektör Prof. Dr. Şerafettin
Canda tarafından Kırıkhan Meslek Y.O. müdürlüğüne
atanmıştır.
Bu örneklerden de
anlaşılacağı üzere, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesinde,
eğitim öğretim kuralları başta olmak üzere, idari ve mali
konularda hukuk kurallarına aykırılıklar yaşanmaktadır.
Bu ihlallerin Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından
değerlendirilmesinde yarar bulunmaktadır.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge gündemdeki
yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmayacağı konusundaki görüşme sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Genel görüşme
açılmasına ilişkin bir önerge vardır, okutuyorum:
B) Genel Görüşme Önergeleri
1.- Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup
Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okay, İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve İzmir Milletvekili Kemal
Anadolun, Kıbrıs politikası konusunda bir genel görüşme
açılmasına ilişkin önergesi (8/8)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye'nin
dış politikası ülke açısından önem taşıyan
konularda büyük sorunlar içermektedir. AB ile olan müzakerelerin ucu açık
ve kapsamı belirsiz bir sürece dönüştürülmesi, Türkiye aleyhine
gelişmesi, çok sayıda çifte standart örneği vermesi bu
sorunların başında gelmektedir. Ancak, kuşkusuz Türkiye-AB
ilişkileri başlı başına bir genel görüşme
konusudur.
Türkiye'nin
dış politikası açısından Kuzey Kıbrıs Türk
Yönetimi ile Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin tutumu, Yunanlılarla
Kıbrıs Rumlarının Türkiye aleyhine yaptıkları
girişimler, Ermenilerin sözde soykırım iddiaları,
Türkiye'den toprak talepleri, PKK terörünün Kuzey Irak yönetimi ile Bağdat
yönetiminin ve Türkiye'deki ayrılıkçı Kürtlerin
çalışmaları, girişimleri ve propagandaları büyük önem
taşımaktadır. Bu konularda Türkiye aleyhine olan gelişmeler
uzun yıllar önce başlamıştır ve ne yazık ki,
başta Avrupalı parlamenterler olmak üzere dünya kamuoyu
Yunanlıların, Kıbrıslı Rumların, Ermenilerin ve
ayrılıkçı Kürtlerin koşullandırmasına terk
edilmiştir. Türkiye yapılanlara seyirci kalmakta ve haksız
iddialara karşı gerçekleri savunmak için kararlı bir tavır
sergilememektedir.
Bunun bir
örneği 29 Eylül-4 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirilen
Avrupa Konseyi toplantısında görülmüştür. GKRY Başkanı
Hristofyas ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı
Mehmet Ali Talat'ın yaptığı konuşmalar ile objektif
olmayan değerlendirmeler ve Türkiye aleyhine öneriler içeren ve Avrupa
Konseyi Parlamenter Meclisi tarafından da kabul edilen Kıbrıs
Raporu, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin ne büyük tehlikelerle
karşı karşıya olduğunu çok açık bir biçimde
göstermektedir.
Son 6 yılda
Türkiye dış politikası ciddiyetten uzak bir şekilde
yönetilmektedir. Bunun sonucunda yıllarca Türkiye-AB ilişkileri ile
Kıbrıs konusunu birbirinden ayırmaya özen gösteren Türkiye,
Kıbrıs'ta çözümün AB tam üyeliğinin bir koşulu olarak
gösterilmesini kabul eder duruma gelmiştir. Bunun yanında
Başbakanın, Dışişleri Bakanının ve Mehmet
Ali Talat'ın konuşmaları, çok temel noktalarda, çeşitli
zamanlarda, yurtiçinde ve yurtdışında farklılıklar
içerdiği gibi birbirleri ile çelişkili olabilmektedir. Bu durum devam
etmekte olan müzakere sürecinde Türk tarafının konumunu ve gücünü
zayıflatmaktadır.
Ayrıca,
Hükümetin son olarak hazırladığı Ulusal Programda yer alan
ifadeler 2003 Ulusal Programına göre öze ilişkin
farklılıklar içermekte ve Hükümetin Kıbrıs konusunda
izlediği temel yaklaşımı değiştirdiği
izlenimini vermektedir. Milli davamız olan Kıbrıs konusunda
yürütülmekte olan görüşmelerin TBMM'nin aldığı karara ve
Milli Güvenlik Kurulu'nun tespit ettiği temel yaklaşımlara uygun
biçimde yürütülmesi önem taşımaktadır.
Kıbrıs'la
ilgili tüm bu gelişmelerin değerlendirilmesi için, Anayasanın 98
ve İçtüzüğün 101, 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca CHP Grubu
adına genel görüşme açılmasını arz ve teklif ederiz.
Hakkı Suha
Okay Kemal
Kılıçdaroğlu Kemal
Anadol
Ankara İstanbul İzmir
CHP Grup
Başkanvekili CHP Grup
Başkanvekili CHP Grup
Başkanvekili
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge gündemdeki
yerini alacak ve genel görüşme açılıp açılmaması
konusundaki görüşme, sırası geldiğinde
yapılacaktır.
Bir gensoru
önergesi vardır. Önerge bastırılıp bugün sayın üyelere
dağıtılmıştır.
Şimdi
önergeyi okutuyorum:
C) Gensoru Önergeleri
1.- Milliyetçi Hareket Partisi Grubu Adına Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Mersin Milletvekili
Mehmet Şandırın, elektrik ve doğal gaz başta olmak
üzere enerji zamlarıyla vatandaşları zor durumda
bıraktığı, sağlıklı bir enerji piyasası
oluşturamadığı, enerji arz güvenliği için gereken
tedbirleri alamadığı ve Bakanlığında
yolsuzluklara yol açtığı iddiasıyla Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler hakkında gensoru
açılmasına ilişkin önergesi (11/5)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Ekonomik krizin
aile bütçelerine önemli yükler getirdiği, reel sektörün rekabet gücünün
azaldığı, maliyetlerinin arttığı bir dönemde
vatandaşımızı, üreticilerimizi 2008 yılında
elektrikte % 60, doğalgazda % 80'lere varan şok zamlarla
karşı karşıya getiren, sağlıklı bir enerji
piyasası oluşturamayan, enerji arz güvenliği için gerekli
tedbirleri sağlayamayan, enerji KİT'lerinin şeffaf, etkin ve
verimli işletilmesini temin edemeyerek yoğun yolsuzluk
iddialarına yol açan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Dr.
Mehmet Hilmi Güler hakkında Anayasa'nın 99, İçtüzüğün
106'ncı maddeleri uyarınca gensoru açılmasını MHP
Meclis Grubu adına arz ederiz.
Saygılarımızla.
Oktay
Vural Mehmet
Şandır
İzmir Mersin
Grup
Başkanvekili Grup
Başkanvekili
Gerekçe
Türkiye ekonomik
krizin etkilerinin ve endişelerinin yoğunlaştığı
böyle bir ortamda reel sektörün artan maliyetlerine, kaybolan rekabet gücüne,
azalan istihdamına çözüm paketleri oluşturulması,
vatandaşlarımızın içine düştüğü borç krizinden
kurtulmasını, satın alma gücünü korumasını
sağlayacak tedbirler alması gerekirken, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanının uyguladığı enerji politikaları
sonucunda bugün, vatandaşlarımız ve üretim sektörü elektrikte ve
doğalgazda yapılan son zamlarla haksız ve büyük bir bedel
ödemekle karşı karşıya
bırakılmıştır.
Esasen,
doğalgaz ve elektrik enerjisinde vatandaşa yansıyan
zamların arkasında, ayrıca tartışılması
gereken uygulanan enerji politikalarıdır.
Elektriğin,
doğalgazın, petrol ve petrol ürünlerinin yeterli, kaliteli, sürekli,
düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin
kullanımına sunulması hükümetin sorumluluğundadır.
Bunun için alınması gereken tedbirleri yeterince ve zamanında
alınmamasının faturasının vatandaşa ödettirilmesi
en azından bir "siyasi sorumluluk" getirmelidir.
Hükümet, mali
açıdan güçlü, istikrarlı ve rekabet gücü yüksek şeffaf bir
enerji piyasası oluşturamamıştır. Enerji
piyasasında bağımsız bir düzenleme ve denetim
sağlanamamıştır. Bunun sonucunda halkımız
enerjiyi ucuz kullanamamış ve firmalarımızın
uluslararası rekabet güçleri zayıflamıştır.
Enerjide arz
güvenliğini sağlayacak kaynak ve ülke çeşitlendirmesi
sağlanamamış, 5015 sayılı Yasaya göre
oluşturulması gereken ulusal petrol stoku ve doğalgaz'da arz
güvenliğini sağlamak için gerekli tedbirler zamanında alınmamıştır.
Böylece tüketiciler şok zamlarla karşı karşıya
bırakılmıştır.
Ülkemizin
birincil enerji tüketimi açısından dışa
bağımlılığı 2002 yılı sonu itibariyle
%68,3 iken, bu oran %72,3 oranına çıkmıştır. Bunun
sonucu olarak doğalgaz'a olan
bağımlılığımız artarak devam etmiş ve
ülke hazinesi milyarlarca dolar yurtdışına fazla ödeme yapmak
durumunda kalmıştır.
Rusya
Federasyonundan alınan doğalgaz için belirlenen formül
değiştirilmiş, hükümetçe yapılan yeni sözleşme ile
ülkemiz aleyhine ve Rusya lehine fiyat oluşmasının önü
açılmıştır.
AKP'nin iktidar
olduğu bu dönemde;
Elektrik
fiyatlarının düşürülmesi ve verimliliğin
artırılması,
Elektrik enerjisi
arz güvenliği ve talebinin karşılanmasının
sağlanması ve arz kalitesinin artırılması,
Dağıtım
sektöründeki teknik kayıpların OECD ülkeleri ortalamalarına
indirilmesi ve kaçakların önlenmesi,
Dağıtımda
tahakkuk oranlarının yükselmesi ve elektrik faturalarının
tahsilatında iyileşme sağlanması,
Gerekli yenileme
ve genişleme yatırımlarının kamu tüzel kişierine
herhangi bir yükümlülük getirilmeden yapılmasını sağlayacak
kamu ve piyasa duyarlılığı,
sağlanamamıştır.
Bu dönemde,
enerji sektöründe ülkemiz, "alım garantileri"
kıskacından kurtarılamamıştır. Bakanlık
tarafında, rekabet ortamı yaratılmadan ve anlaşma olmadan,
makam'ın şifai talimatları ile KARTET adlı yandaş özel
şirket yoluyla Irak'a elektrik satılmaya başlanmış ve
bu elektriğin fiyatının yurtiçindeki
vatandaşlarımıza satılandan çok daha düşük ve
maliyetlerin dahi altında olması sağlanmıştır.
Bakanlık ve
Bağlı Kuruluşları'nın görevlileri, 3 defa yolsuzluk
operasyonlarına maruz kalmış,
Siyasetçi-İşadamı-Bürokrat yolsuzluk üçgeninin kurulduğu
görülmüştür.
Bu dönemde,
Bakanlık ve enerji KİT'leri, verimsiz yönetilmiş, gereken kamu
yatırımları yeterince ve zamanında
yapılmamıştır. Enerji KİT'leri süresi geçen
borçlarını ödeyebilmek için Bankalardan Ticari Kredi kullanma
cihetine gitme durumunda kalmıştır. TETAŞ ise alım
garantili aldığı enerjinin bedelini vadesinde ödeyememiş ve
şirketlere sözleşme gereği gecikme cezası ödemek zorunda
kalmıştır.
Bakanlık ve
bağlı kuruluşların çeşitli projelerinde ve
yapılan ihalelerde yanlış, yanlı uygulamalarla rekabet
ortamı sağlanamamış, kamu zararı oluşmuş,
kamu alacakları zamanında tahsil edilmemiştir.
Bütün bu
politikaların sonucunda sağlıklı ve verimli bir enerji
piyasası oluşmamıştır. Bakan ve
Bakanlığın yanlış politikalarının
getirdiği ilave maliyetin faturasını
vatandaşlarımız ödemek durumunda kalmıştır.
Neticede bugün
vatandaşlarımız kış öncesi, ülkemizin "Üretim
sektörü" ise küresel finans krizinin reel sektöre yansıması
tehdidi altında yaşadığımız şok zamlarla
karşı karşıya kalmıştır.
Bu Enerji
Politikalarının siyasi sorumlusu Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Sayın Hilmi Güler'dir. Bu bakımdan bu politikaları
uygulayan siyasi sorumlusu Sayın Bakan hakkında Gensoru Önergesi verilmiştir.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Gensoru
önergesinin gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki
görüşmenin günü Danışma Kurulunca daha sonra belirlenerek
oylarınıza sunulacaktır.
Başbakanlığın
Anayasanın 82nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır,
okutup oylarınıza sunacağım:
D) Tezkereler
1.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın
Azerbaycana yaptığı resmî ziyarete, Konya Milletvekili Mustafa
Kabakcının da iştirak etmesinin uygun görüldüğüne
ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/582)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde
bulunmak üzere, bir heyetle birlikte 20 Ağustos 2008 tarihinde
Azerbaycana yaptığım resmi ziyarete, Konya Milletvekili Mustafa
Kabakcının da iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki
Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın
82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi
gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, Serbest Bölgeler Kanunu ile Gümrük Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Serbest Bölgeler Kanunu ile Gümrük Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/605) (S. Sayısı: 275)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada
yer alan, Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye
Kazandırılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
2.- Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye
Kazandırılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/657) (S. Sayısı: 302)(x)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.
Tasarının
tümü üzerindeki konuşmalar ve soru-cevap işlemi
tamamlanmıştı.
Şimdi,
tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi
okutuyorum:
BAZI VARLIKLARIN
MİLLİ
EKONOMİYE
KAZANDIRILMASI HAKKINDA KANUN
TASARISI
Amaç ve kapsam
MADDE 1- (1) Bu
Kanunun amacı; gerçek ve tüzel kişilere ait olup yurt
dışında bulunan para, döviz, altın, menkul kıymet ve
diğer sermaye piyasası araçları ve taşınmazların
milli ekonomiye kazandırılması ile yurt içinde bulunan ancak
işletmelerinin özkaynakları içinde yer almayan bu türden
varlıkların sermaye olarak konulmak suretiyle işletmelerin
sermaye yapılarının güçlendirilmesini sağlamaktır.
(2) Bu Kanun;
para, döviz, altın, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası
araçları ile taşınmazların yurda getirilmesi veya beyan
üzerine kayda alınmasına ilişkin usul ve esasları kapsar.
BAŞKAN
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Denizli Milletvekili Emin Haluk
Ayhan konuşacaktır.
Buyurunuz
Sayın Ayhan, süreniz on dakikadır. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 302 sıra
sayılı Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye
Kazandırılması Hakkında Kanun Tasarısının
1inci maddesine ilişkin Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun
görüşlerini arz etmek üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
yüce heyetinizi şahsım ve grubum adına saygıyla
selamlıyorum.
Esasen üzerinde
söz aldığım madde amaç ve kapsam maddesidir. Bu maddeye göre
kanunun amacı, gerçek ve tüzel kişilere ait olup yurt
dışında bulunan para, döviz, altın, menkul kıymet ve
diğer sermaye piyasası araçları ve taşınmazların
millî ekonomiye kazandırılması ile yurt içinde bulunan ancak
işletmelerin öz kaynakları içinde yer almayan bu türden varlıkların
sermaye olarak konulmak suretiyle işletmelerin sermaye
yapılarının güçlendirilmesini sağlamak olarak
belirlenmiştir.
(x)
302 S. Sayılı Basmayazı 05/11/2008 tarihli 13üncü Birleşim
Tutanağına eklidir.
Buna ilave olarak
para, döviz, altın, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası
araçları ile taşınmazların yurda getirilmesi ve beyan
üzerinde kayda alınmasına ilişkin usul ve esasları
kapsadığı madde metninde yer almaktadır.
Tasarının
genel gerekçesinde, varlıkların Türkiye dışına
çıkarılmasına yol açan etkenlerden, siyasi ve ekonomik
istikrarsızlık faktörlerinin giderildiğinden bahsedilmektedir.
Madem siyasi ve ekonomik istikrarsızlık faktörleri ortadan
kalktı, niye bu tasarıyı getiriyorsunuz? Tabii ki uluslararası,
küresel mali piyasalarda meydana gelen menfi gelişmeleri, krizi bahane
edeceksiniz. Ancak, Türkiye ekonomisi maalesef krize en kırılgan bir
yapıda yakalanmıştır, telaşın gerçek sebebi de
budur. Enflasyon, istihdam göstergeleri, cari açık, dış ticaret
açığı, azalan sanayi üretimi, gerileyen kapasite kullanım
oranı, gerilemeye başlayan ihracat, dünyanın en yüksek faizi,
kapanmaya başlayan fabrikalar, dünyanın en yanlış
teşvik politikaları hemen akla gelen bazılarıdır.
AKP Hükûmeti her
ne kadar kriz ve durgunluk ortamını uluslararası piyasalara
bağlasa da, bugün ülkenin içinde bulunduğu şartlar ve AKP
Hükûmetinin uyguladığı politikaların getirdiği nokta
ülke ekonomisinin canlanması için ilave kaynağın bulunması
zaruretini ortaya çıkarmıştır. Ancak, konusu suç
teşkil eden, gayrimeşru, hatta insanlık ve Türkiye aleyhine
faaliyetlerden elde edilmiş varlıkları her ne pahasına
olursa olsun ülkeye getirme anlayışını da doğru
bulmuyoruz.
Komisyonda ifade
ettim, siz bu tasarıyı Hükûmet olarak getirirken istişare
ettiniz mi? Kimlerle istişare ettiniz? Biliyorsunuz, genel olarak
komisyonlarda sivil toplum örgütlerini dinleyerek, tasarıların bu
örgüt mensuplarını ve toplumu nasıl etkilediklerini bir
başka gözle ifade ettiklerinden, görüşlerini alıyoruz. Tabii ki
bunun tasarıya olumlu katkıları oluyor. Bu defa ne sivil toplum
kuruluşları ortaya çıktı ne de Hükûmet bu tasarıya
ilişkin konunun muhataplarıyla görüştüğünü
açıkladı. Belki Hükûmet bir hafta-on beş gün daha sabretseydi,
konunun muhatapları çok geçmeden bir sivil toplum örgütü
oluşturabilirlerdi. Belki onun için bir af talep edebilirler,
tasarının daha da olgunlaşmasına yardım edebilirlerdi.
Herhangi bir
şekilde paranın getirilip bankaya beyan edildikten birkaç dakika
sonra geri çıkarılma imkânı var mı? Bu varsa ne
yapacaksınız? Nasıl tedbir alacaksınız? Her şeyi
yasallaştıracak mısınız? Bu husus, Komisyonda AKPye
mensup komisyon üyesi arkadaşlarla görüşüldüğünde,
görüştüğümüzde inanmak dahi istemediler. Maliye
Bakanlığı yetkililerine
danıştığımızda bunun olabileceği söylendi.
Şimdi böyle bir nakdin ülkeye ne faydası olacak? Peki aynı para,
bir daha yurt dışından gelirse ne yapacaksınız?
Bazı
yanlış hususların olduğunu Sayın Bakan da söylüyor,
Komisyonda söylemese bile, Komisyondan çıkarken gazetecilere söylüyor.
İlave geçici maddeler Hükûmetin hazırlıksız olduğunu
gösteriyor. Mevduata getirilen güvence yetkisinin Bakanlar Kuruluna komisyonda
bir önergeyle verilmesi, Hükûmetin, krize karşı alınacak
önlemleri yolda mobil hâldeyken düşündüğünü göstermiyor mu?
Diğer
taraftan tasarının 3üncü maddesinde gelir ve kurumlar vergisi
mükelleflerinin sahip olduğu 1/10/2008 tarihi itibarıyla Türkiyede
bulunan ancak işletmenin kanuni defter kayıtlarında yer almayan,
sayılan unsurlardan yüzde 10 vergi alıyorsunuz, yurt dışından
gelenlerden yüzde 2 alıyorsunuz. Bunun adalet neresinde!
Bir başka
husus da bu tasarıda yer alan hususların tamamen bir örtülü af
niteliği taşımasıdır. Kaçakçının
parasını da affediyorsunuz, teröristin parasını da
affediyorsunuz. Bu uygulama esasen mutlak surette net bir güven sistemi içerisinde
tesis edilmeli, kapsamı etkin sonuç doğuracak şekilde
düzenlenmeliydi. Bu kanun çok ciddi bir vergisiz alan oluşturabilir. Bu
nedenle dikkatli olunması gerekir.
Kanun
tasarısı, vergisini ödeyen namuslu vergi mükelleflerine
haksızlık içeren, vergide eşitlik ve adalet duygusunu yok eden,
vergi ahlakını bozan ve gelecek yıllar vergi
tahsilatlarını tehlikeye atan bir af kanunu niteliğindedir. Yurt
dışında ve yurt içinde kara parası bulanan kaçakçıların
paralarının, yüzde 2 oranında alınacak vergiyle aklanması
sağlanmaktadır.
Bir başka
konu ise, yurt dışındaki ticari faaliyetlerden elde ettiği
kazançları Kurumlar Vergisi Kanunu hükümlerine aykırı olarak
yurda getiremeyen büyük sermayedarlara bu kazançlarını vergisiz
getirme imkânı tanınmaktadır.
Bir diğer
husus ise, yurt içinde kayıt dışı faaliyetleri ve gelirleri
olanların yüzde 10 vergiyle tüm kanuni yükümlülüklerinden kurtulması
imkânı sağlanmaktadır.
Bütün bunlar
neden önemlidir? Biraz önce ifade ettiğim, Komisyonda da belirttiğim
hususlarda, daha önce bu konuda kamuoyundan gerekli bilgi, ayrıca eldeki
istatistiki verilerden, bunlardan istihbaratla ne kadar vergi
toplanacağının veya gelir elde edileceğinin bilinmemesi de
diğer bir etkendir.
Bütün bu
gelişmeleri, zaten krizde olan bir reel ekonomide, küresel mali krizin
bahane edilerek zuladaki paralara meşruiyet kazandırmanın
diğer bir adı olarak yorumlamak mümkündür. Bu bahane ile bir taraftan
zuladaki paralara meşruiyet kazandıracaksınız, diğer taraftan
da fakir vatandaşlara yardım yapıyoruz diye doğal gaz
kullanan binaların önüne kömür torbalarını
koyacaksınız! Herhâlde, bu da, doğal gaz
yakamayacaklarının önceden bilinmesi nedeniyle tedarikli
davranılmasındandır! AKP iktidarlarının öngörüleri bu
açıdan gerçekten kuvvetlidir.
Şimdi, bu
kanun vesilesiyle ve küresel kriz vesilesiyle bizim ekonomi literatürümüze yeni
bir deyim eklenmiştir, onun adı da zula ekonomisidir.
Bu vesile ile
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Ayhan.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Esfender Korkmaz
konuşacaktır.
Buyurunuz
Sayın Korkmaz. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
ESFENDER KORKMAZ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bazı
Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması
Hakkında Yasa Tasarısının 1inci maddesi ile ilgili söz
almış bulunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, tasarının amacı yurt dışındaki
kaynakları millî ekonomiye kazandırmak ve ayrıca ikinci
amacı işletmelerin sermaye yapılarını güçlendirmek.
Şimdi, teorik olarak elbette ki hepimiz Türkiyede veya
dışarıda yerleşik Türk vatandaşlarının
varlıklarını Türkiyeye getirmesini, Türkiyede tutmasını
isteriz.
Değerli
arkadaşlar, bu şekliyle yasayı tartışmak mümkün
değil ama yasa içerisinde gizli bazı şaibeli noktaları
tartışmamız gerekiyor. Bunlardan birisi, acaba bu tasarı
gizli bir vergi affı getiriyor mu? Önemle üzerinde durmamız gereken
bir husus bu. İkincisi, acaba bu tasarı bir para aklama, bir kara
para aklama aracı olarak kullanılacak mı? Böyle bir
altyapıya mı sahiptir? Üçüncüsü, bu gelen kaynakları Türkiyede
nasıl tutabileceğiz?
Şimdi,
değerli arkadaşlar, bunun için, önce Hükûmet yetkilileri ve
Başbakanın, tüm bu işle ilgili milletvekillerinin bu yasaya
gölge düşürmekten sakınmaları gerekiyor. Maalesef, bu
tasarı Meclis gündemine gelmeden önce dahi konuşulduğu zaman,
Sayın Başbakan İsterseniz bavulla para getirin. diyerek bu
tasarıya gölge düşürmüştür.
Değerli
arkadaşlar Bavulla para getirin demek, bir yerde kara para da getirin
anlamında öyle bir imaj oluşturduğu için bu tasarıya gölge
düşürmüştür ve nihayet, dün yahut evvelsi gün bazı iş
adamları için Onların iki yıl yetecek zulaları var. demesi
de Sayın Başbakanın yine bu tasarıya gölge
düşürmüştür. Yani zulaları olan iş adamı, bu yasa
tasarısına göre, zuladan çıkaracak parasını
sermayesine ilave edecek ama zuladaki para kara para da olabilir.
Değerli
arkadaşlar, burada Sayın Başbakan bu sözleriyle bu tasarıya
gölge düşürmüştür. Şimdi, bu gölgeyi ortadan kaldırmak
için, bu tür gölgeleri ortadan kaldırmak için, bu tasarıdaki
şaibeli noktaları ortadan kaldırmak için şöyle bir uygulama
yapmak zorundayız bu tasarı için: Bir defa, 1 Ocak 2003ten bugüne
kadar, siyasi parti başkanları, siyasi parti üyeleri, üst kurul
üyeleri, devlette, kamuda görev alan müsteşar, müsteşar
yardımcıları, genel müdürler, bağımsız denetim
kurulları başkanları, üyeleri, KİT yönetim kurulu
başkanları, üyeleri ve özellikle vakıflar ve vakıf
işletmelerinin bu kanundan yararlanmasını önlememiz gerekiyor.
Eğer bunu yapmazsak bu kanun şaibe altında çıkacaktır
ve söylediğim sorunları toplum tartışmaya devam edecektir.
Ayrıca, gizli hedefleri olan bir kanun topluma zarar verecektir. Onun için
bu kanunu, bu söylediğim çerçevede değiştirmemiz lazım.
Değerli
arkadaşlar, şu soruları sormamız lazım: Peki, Türk
vatandaşları niye parasını dışarıda tutuyor?
Yani Türkiyede imkân var, Türkiyede istikrar var, Türkiyede huzur varsa niye
Türk vatandaşı parasını dışarıda tutuyor da
biz de ikide bir kanun çıkarmak, af getirmek zorunda kalıyoruz? Yani
konvertibilite var, getirsinler paralarını. 2003 yılından
sonra AKP İktidarı Nereden buldunu kaldırdı. Yani
Türkiyeye bugün para gelirse kaynağını sormuyor zaten, 2003
yılından beri sorulmuyor çünkü bu Yasa değiştirilerek
Nereden buldun? kaldırıldı. Şimdi, bu şartlar
altında niye gelmiyor para Türkiyeye? Bunun nedenleri var
arkadaşlar. Eğer, biz bu paraların gelip kalmasını
istiyorsak, o zaman önce altyapısını hazırlamamız
lazım.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, ülke riski yüksek. Ülke riskinin yüksek
olduğunun iki tane kesin belirtisi var: Bir, reel faizler yüksek.
Türkiyede reel faizler yüzde 10 dolayında iken dışarıda
yüzde 1-2 dolayında iken buna rağmen eğer paralar gelmiyorsa bu,
ülke riski çok yüksek demektir. Önce ülke riskini düşürmemiz lazım.
Peki, bunu nasıl yaparız? Bugünkü politikalarla olmuyor işte,
senelerdir reel faiz düşmüyor. Demek ki bugünkü politikaları
değiştirmemiz lazım. Daha doğrusu Hükûmetin bugünkü
politikasızlıktan vazgeçmesi lazım çünkü Hükûmetin hiçbir
ekonomik programı, politikası yoktur. 2001 yılındaki
kısa vadeli önlemleri, politikaları, bugün aynen devam ettirmektedir.
İkincisi,
arkadaşlar, bu IMF sevdasından vazgeçmediğimiz sürece hasta
olmayanın ayağına doktor gelmez, istikrarlı olan ülkeye de
IMF gelmez. IMFnin kendisi söylüyor benim yenilenmem lazım diye.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Hocam, yok IMF şu anda.
ESFENDER KORKMAZ
(Devamla) Efendim, IMF yok ama Bakanınız IMFyle görüşüyor,
Başbakan IMFye laf atıyor ama Bakanınız görüşüyor
IMFyle. Bakalım, IMF olacak mı olmayacak mı.
Değerli
arkadaşlar, ikincisi, yatırım ortamını bu ülkede
yaratmamız lazım. Bugüne kadar Türkiyede yatırım
ortamı yaratılmamıştır. Bunun için kaynaklar
Mısıra gidiyor, bunun için Mısırda yatırım yapıyorlar,
bunun için Çinde, Asyada, Güneydoğu Asyada yatırım
yapıyor Türk iş adamları. Türkiyede yatırım
imkânı olsa yatırım yapar. Türkiyede yatırım
yapılıyor mu? Yapılmıyor. İkinci çeyrekte, Türkiyede
yatırım hacmi eksi 1,5 olmuştur yani yatırımlar daralmıştır.
Ee, niye yapmıyor? Devlet altyapı yapmıyor. Devletin
altyapı yapmadığı bir ülkede üstüne özel sektör fabrika
kurar mı? Şimdi, devlet altyapıyı özelleştiriyor,
devlet eğitimi, sağlığı özelleştiriyor. Peki o
zaman
Yani şimdi bunu özelleştiriyorsun ama altyapıyı
özelleştirmek yatırım ortamını zayıflatır
çünkü eğer devlet altyapı yapmazsa özel sektör de üstüne fabrika
kurmaz.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, teşvikler kaldırıldı
tamamıyla. Yani, dünyanın hangi ülkesinde yatırım
teşvikleri kaldırıldı? Bugün ekonomik kriz var, tüm
yatırımların desteklenmesi lazım konjonktürel etki olsun
diye ama Türkiyede hiçbir teşvik yok. Yatırım teşviki
olmayınca ne diye iş adamı yatırım yapsın. Kaldı
ki haksız rekabet var. Yani siz yabancıya yüzde 10 stopajdan muaf tutup
yahut bazı menkul değerler için yabancıdan vergi
almazsanız, Türk sermayesinden yüzde 10 vergi alırsanız bu ne
demektir? Haksız rekabet demektir. Yani bizzat Hükûmetin yabancıyla
yerli sermaye arasında haksız rekabet yaratması
karşısında elbette ki yerli sermaye durmayacaktır.
Değerli
arkadaşlar, daha önemli, tartışmadığınız bir
konu: Devlet Türkiyede zayıflatılmıştır. Devletin
zayıf olduğu bir ülkede ne piyasa ekonomisi çalışır ne
de özel sektör yatırım yapar. Çünkü devletin bir düzenleyici rolü
vardır. Bugün ekonomik kriz göstermiştir ki devleti zayıflatmak
küresel kriz yaratıyor. Bütün ülkelerde aşırı
özelleştirme, altyapı yatırımlarının özel sektöre
devredilmesi sonucunda devlet zayıflamıştır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurun.
ESFENDER KORKMAZ
(Devamla) Piyasaya finans sektörü hâkim olmuştur ve bugünkü büyük kriz
ortaya çıkmıştır. Onun için devleti zayıflatmamak
lazım.
Şimdi,
bakın, siz eğer enerjiyi, enerji dağıtımını
özel sektöre verirseniz böyle bir durgunluk zamanında fiyatları
düşürme imkânınız kalmaz. Oysaki devletin durgunluk döneminde
ekonomiye girdi olan, üretime girdi olan elektrik gibi fiyatları
düşürüp bir fiyat stratejisi uygulaması lazım ki ekonomide
canlanma olsun.
Şimdi
Türkiyede devlet neyi uygulayacak? Arkadaşlar, devletin
olmadığı, devletin zayıfladığı bir ekonomide
istikrarı sağlayamazsınız, krizi önleyemezsiniz, piyasa
ekonomisi çalışmaz.
Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Korkmaz.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Samsun Milletvekili Ahmet Yeni
konuşacaktır.
Sayın Yeni,
şahsınız adına da söz istemişsiniz, fakat
çalışma süremiz on dakika sonra bitiyor. Önce grubunuzun adına
konuşun, daha sonra ikinci devrede de şahsınız adına
konuşursunuz, çünkü on dakikamız kaldı.
Buyurunuz
Sayın Yeni. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan, bitirirdi ikisini de, beş
dakika konuşurdu.
AK PARTİ
GRUBU ADINA AHMET YENİ (Samsun) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 302 sıra sayılı Bazı Varlıkların
Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun
Tasarısı üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi ve şahsım
adına söz almış bulunmaktayım. Sözlerime başlamadan
önce yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tasarı
üzerinde görüş ve düşüncelerini bir taraftan Komisyon
çalışmalarında, bir yandan Genel Kurulumuzda beyan eden birçok
konuşmacı milletvekili arkadaşımız oldu. Bu
tasarı üzerinde yine ayrı ayrı görüşler sunulacak, fikirler
ortaya atılacaktır. Ancak tasarının içeriği ile ilgili
olarak değerlendirmelerin yanı sıra genelini de ele alarak
gerçeklere dayalı şu tespitlerimi sizlerin bilgisine sunmak
istiyorum. Bunları kıymetli vatandaşlarımızın da
bilgisine sunmak üzere huzurlarınızdayım.
Malumlarınız
üzere dünyada mali bir kriz yaşanmaktadır. Ülkemiz bu krizden çok
şanslı çıkabilir. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri ve
Avrupa Birliğini saran krizin etkisiyle finans sektöründe artan risk
Buradaki
paraların ve mevcut mali kaynakların riskin çok daha az olduğu
ülkemize kaydırılmasını sağlayabiliriz.
Dolayısıyla ülkemiz ekonomisi bu durumdan daha kazançlı ve daha
da güçlenmiş olarak çıkacaktır. Küresel mali krize
karşı kaynaklarımızı, sahip olduğumuz
varlıklarımızı bir yandan toparlamış olacak bir
yandan da ekonomimize kazandırmış olacağız.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; getirilen bu yasal düzenlemeyle yurt
dışında bulunan para, döviz, altın, menkul kıymet ve
diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazlar millî
ekonomimize kazandırılacaktır. Bu girişleri
sağlayabilmek amacıyla da vergi sistemimizde gerekli cazibe
noktalarının oluşturulması gerekmektedir. Vergi
kolaylıkları mutlaka sağlanmalıdır. İşte bu
tasarıyla bunlara kolaylıklar getirilmektedir. Ekonomik tedbirlerin
alınması, aynı zamanda risklere karşı güçlü bir
ekonominin oluşturulması yönünden bu tasarı önem arz etmektedir.
Yurdumuza
yatırım için, istihdam için, aş ve iş için gelen bu paralar
vergileri alınmak kaydıyla kayıt altına alınacak,
ekonomik sistemimize dâhil edilecektir. 3 Kasım 2002 tarihinde iktidara
geldiğimizde batmış bir Türkiye ekonomisi,
hortumlanmış onlarca banka, güven ve istikrarın tükendiği
bir ortam ile müflis bir yönetimin kucağımıza bıraktığı
yüzlerce sorun ve milyarlarca borç vardı. Bugün ise dünyada yaşanan
küresel mali krize karşı her yönüyle güçlü ve dinamik, ayakta duran
bir Türkiye ekonomisi ile onun
mimarı olan AK PARTİ İktidarı vardır.
Şimdi yediden yetmişe tüm vatandaşlarımızın
gönlünü alan, ortaya konulan tüm icraatlarıyla güçlenen ve güven tazelemiş
bir iktidar mevcuttur. Bu, altı yıllık
iktidarımızın başarılı
çalışmalarıyla oluşmuştur. Bu
çalışmalarımız devam edecektir. Altı yıla yakındır
iktidarımızın yaptığı tüm çalışmalarda
ve aldığı tüm kararlarda ülkesinin ve milletinin yararına
kararlar aldık ve almaya devam edeceğiz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; iktidarımızdan önceki
hükümetlerce ve daha önceki dönemlerde böyle bir düzenleme
yapılmış olsaydı yurt dışındaki
vatandaşlarımızın paraları heba olmazdı.
İktidarımızdan önce yirmi iki bankanın
batırılmış olması ülkemize çok büyük tecrübeler
kazandırmıştır. Şimdi ise bankacılık
sistemimiz bu tecrübelerle çeşitli risklerden arındırılarak
rehabilite edilmiştir. Çıkardığımız kanunlarla
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu bankaları denetim
altında tutmakta ve riskleri önleyici tedbirler almaktadır. Yurt
dışındaki vatandaşlarımızın bu yönde
aydınlatılması ve bu arada kendilerinin problemleriyle
ilgilenilmesi gerekmektedir. Hükûmetimiz ilk defa yurt dışındaki
vatandaşlarımızın problemleriyle ilgilenmek üzere bir
devlet bakanımızı görevlendirmiştir.
Başbakanımız, Şubat 2008de Almanya Köln Arenada 20 bini
aşan Türk vatandaşımız ile buluşarak onlara hitap etti
ve onların problemleriyle yakından ilgileneceğini ifade etti.
Sadece Almanyada değil, bütün dünyadaki Türk
vatandaşlarımız ile yakından ilgilenilmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu tasarı ile yine yurt içinde
bulunan ancak işletmelerin öz kaynakları içinde yer almayan
varlıklarının sermaye olarak konulmak suretiyle işletmelerin
öz sermaye yapılarının güçlendirilmesi sağlanmaktadır.
Yurt içi ve yurt dışından sağlanacak bu kaynaklar ile
ülkemizin üretim, istihdam ve enflasyon sorunu kalıcı hâlde
çözülebilecek, yatırım gerekliliğine kaynak
yaratılacaktır. Kesintisiz olarak büyüyen ekonomimizin
canlılığı devam ettirilmiş olacaktır.
Yaşanmakta olan küresel mali krizin en az hasarla atlatılabilmesi
için ihtiyatlılık açısından önemli bir kaynak
sağlanmış olacaktır. Gelir ve kurumlar vergisi mükellefinin
yurt içinde sahip oldukları varlıkları işletmelerinin
sermayelerine koymaları teşvik edilerek işletmelerimizin mali
yapıları daha da güçlendirilmiş olacaktır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, dün bazı
milletvekili arkadaşlarımız da ifade ettiler. Şunu
açık yüreklilikle ifade etmek istiyorum ve kanunun metninde de var. Bu
kapsam dışı olanlar konusunda yani bu kanunun
kapsamının dışında olanları sizlerle
paylaşmak istiyorum: Bu bağlamda güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık,
zimmet, uyuşturucu ticareti, sahtecilik, insan ticareti, parada
sahtecilik, hırsızlık, göçmen kaçakçılığı,
rüşvet, yağma (gasp), silahlı ve silahsız suç örgütleriyle
ilgili suçlar Kanun kapsamında değildir .
Ayrıca;
Bankacılık
Kanunu kapsamındaki fiiller (bankaların parasını zimmete
geçirme, kötüye kullanma, bankaların içini boşaltma suçları bu
kapsamın dışındadır),
Sermaye
Piyasası Kanununun 47 nci maddesinin (A) fıkrası
kapsamındaki suçlar, (izinsiz halka arzlar, vatandaşlardan çok
ortaklı şirket vaadiyle para toplayanlar),
Terörle Mücadele
Kanunu kapsamında yer alan suçlar, Ateşli Silahlar ve Bıçaklar
ile Diğer Aletler Hakkında Kanun kapsamında yer alan silah
kaçakçılığı suçları bu kanunun
dışındadır. Bunu özellikle vatandaşlarımızla
paylaşmak istiyoruz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugüne kadar
yaptığımız çalışmalarımızla nasıl
yabancı yatırımcıların ülkemize gelmesini
sağladı isek kendi vatandaşlarımızın
paralarını da, varlıklarını da ülkesinde
yatırımlara çevirmesini, ekonomimize kazandırmasını da
sağlayacağız. Bu hususta vergi kolaylıkları getirerek,
aynı zamanda diğer kanunlarımızdaki yasal düzenlemelerle de
ilişkilendirilerek, getirilen bu tasarı ile pasif durumda olan bu
kaynakları ülkemiz ekonomisi içinde harekete geçirmek istiyoruz.
Bu duygu ve
düşüncelerle tasarının ülkemiz ekonomisine faydalar getirmesi
temennisiyle bütün vatandaşlarımıza, iş dünyamıza,
üreticimize ve çalışan kesimimize hayırlı
olmasını diliyorum. Tekrar yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Yeni.
Sayın
milletvekilleri, birleşime saat 14.00te toplanmak üzere ara veriyorum.
Kapanma Saati 12.59
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 14.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Fatoş GÜRKAN (Adana), Fatma SALMAN KOTAN
(Ağrı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 14üncü
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
302 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Tasarının
1inci maddesi üzerinde gruplar adına konuşmalar
tamamlanmıştı.
Şimdi
şahısları adına söz Isparta Milletvekili Nevzat Korkmaza
ait.
Sayın
Korkmaz, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı Varlıkların
Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun
Tasarısının 1inci maddesiyle ilgili olarak şahsım
adına söz almış bulunuyorum. Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bugün, yine bir anda Genel Kurul gündemine getirilmiş,
üzerinde fazlaca düşünülmemiş, müzakere edilmemiş bir hükûmet
tasarısını konuşuyoruz. Geleceğe dönük sonuçlar
doğuracak, sistemin hukukiliğini ve güvenirliliğini zedeleyebilecek
bu tasarının daha çok tartışılması gerekirdi diye
düşünüyorum.
AKP
İktidarının aylardır dillendirilen kriz
karşısında hiçbir tedbir üretememiş olmasının
getirdiği mahcubiyet ve kamuoyu baskısıyla telaş içerisinde
bir şeyler yapmış olma isteğinin bir göstergesidir bu
düzenleme.
Değerli
milletvekilleri, tüm dünya ekonomisini, iş çevrelerini korkutan ve
hükümetlerin aylar öncesinden hazırlıklarını
yaptığı ekonomik kriz yeni telaffuz ediliyor, değil
aslında. Kriz geliyor., Dünya ekonomisi zorlu bir sürece giriyor.
Türkiye de bu gidişattan mutlaka etkilenecektir. sözleri yeni
değil. Kriz akşam çıkmış da sabah kapımıza
dayanmış değil yani! Ben diyeyim bir buçuk, siz deyin iki
yıldır kriz beklentisi herkesçe dillendiriliyor.
Soruyorum size
arkadaşlar: Bu süre içerisinde Hükûmet bugün
yaşadığımız ekonomik sıkıntıların
önüne geçmek için ne tedbir üretti? Nasıl bir kriz yönetimi ve buna uygun
politikalar oluşturdu?
Kimse gücenmesin,
Hükûmetin ekonomi kurmaylarının ve özellikle Sayın
Erdoğanın muhtemel gelişmeleri kestiremeyen ve sadece
hareketsizliği çıkar yol olarak gören bu
yaklaşımını ağustos böceği-karınca
hikâyesine benzetirsek kimse gücenmesin.
Tüm ülkeler,
özellikle üretim, istihdam, piyasanın önündeki engelleri kaldırma,
krize karşı daha esnek ve daha dayanıklı bir ekonomi
yapısı oluşturma gibi işlerle uğraşırken,
ağustos böceği zihniyetli AKP İktidarı Bize bir şey
olmaz. kolaycılığına düşmüştür. Dikkat
uyarısı yapan muhalefete de felaket tellallığı yakıştırması
yapılmıştır.
Gelinen noktaya
bakıyoruz: Dolar 1,150lerden 1,750lere çıkmış sonra
1,450lere, 1,500lere gerilemiş. Âdeta on beş gün içerisinde boyu
kadar yol katetmiş, birilerini milyarder sınıfına sokarken
kimilerinin de ocağına incir ağacı dikmiştir.
Borsadaki
kayıp milyarlarca doları bulmuş, firmalar kırmızı
alarm durumuna geçmiş, üretimlerini düşürmüş, işçi
çıkarmalar başlamıştır. Ancak Hükûmete
sorarsanız, hâlâ daha bir şey yok. Daha ne olacak değerli
arkadaşlar? Büyük kıyametin kopmasını mı
bekliyorsunuz? Anladığınız ekonomi yönetimi,
kastettiğiniz istikrar bu mu? Bu mu övündüğünüz rakamlar? Kamuoyu
patlama noktasına gelmiş, iş çevreleri burnundan soluyor,
alınması gerekli olan birçok tedbir var. Son dakikada dostlar
alışverişte görsün nevisinden yüzeysel bir hamle
Yurt
dışındaki varlıkları kaynağını sormadan
ülkeye getirmek. Bu girişimle neye engel olacaksınız?
Haramı helali de vicdanlarınıza bırakıyorum. Ancak
kanunsuz olup olmadığına bakmaksızın bu
varlıkları ülkeye transfer edeceksiniz de neyi değiştireceksiniz?
Örneğin ekim dikim ayı geldi. Gübreyi mi ucuzlatacaksınız?
Esnafın işlerini mi düzelteceksiniz? Memurun, emeklinin
hayatını mı kolaylaştıracaksınız? Rantiye
ekonomisi eksenli yürüttüğünüz ekonomi politikanıza, seçimler
yaklaşıyor, sıcak para açısından duvara
dayandınız da değirmeninize su mu taşımak
istiyorsunuz? Beyler, bu palyatif, göz boyayıcı ve reel ekonomiden
uzak tedbirlerin ülke insanımıza hiçbir faydası yok maalesef;
hâlâ daha bunu anlayamamış gözüküyorsunuz.
Bakın,
senelerdir Milliyetçi Hareket Partisi Üretim ekonomisi. diyor. Üretmeyen
toplumların istiklallerinin tehlikede olduğunu Gazi Mustafa Kemal
Atatürk yetmiş beş yıl önce belirtmiş. Nedir bu üretim
ekonomisi? diyorsanız, ekonomi kurmaylarımız var, bir
danışın lütfen. Kriz akşamdan sabaha gelmiş
değil. İktidarınız döneminde Anadolu alev alev, zaten krizi
yaşıyor. Sizin ise krizi aşma konusunda üretebildiğiniz
yegâne çözüm bu. Ülkeye getirilecek varlıklar içinde ilginç bir
başlık da var: Gayrimenkuller. Gayrimenkul ülkeye nasıl
taşınır? üzerine kafa yorunca dervişin fikri de ortaya
çıkıverdi. İcra İflas Kanununun 23üncü maddesi gemileri
de gayrimenkul kapsamı içinde zikretmiş.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
S.NEVZAT KORKMAZ
(Devamla) Arkadaşlar, gelin, bu gemi, gemicik konularına girmeyelim.
Biliyorsunuz, bu birileri için şaibeli konular. Deniz Feneri
Derneğinin gemi aldığından falan bahsediyor gazeteler.
Açık açık bu düzenlemeden ne murat ediyorsunuz yüce Meclisi bir
bilgilendirin lütfen. Dışarıdan kaynak mı getirmek
istiyorsunuz? Bu düzenlemeyle getirebileceğiniz şaibeli birkaç milyar
doları kâr olarak mı görüyorsunuz? Ya ülkemizin kaybedeceği
itibar? Bunun yerine, gelin, yatırım ortamını cazip hâle
getirelim. Örneğin istihdam yaratan reel yatırımlarda vergi
indirimlerine gidelim. Bürokratik engelleri bir çırpıda
kaldıralım, yatırım teşviklerini daha somut, daha
işlevsel kılalım. Gösteriş ve sadaka dağıtma
zihniyetini terk edip reel yatırımları destekleyelim.
Sanayicinin kullandığı elektrik, su ve doğal gazın,
yani üretim girdilerinin fiyatlarını düşürelim. Gerekiyorsa
üreticinin işçi maliyetlerine destek olalım, bizler de destek
verelim. Bu ülkenin alın teriyle kazandığı millî servetine
de ne idüğü belirsiz kara paraları karıştırmayalım.
Saygılarımı
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Korkmaz.
Şahsı
adına ikinci söz Samsun Milletvekili Ahmet Yeniye ait.
Buyurunuz
Sayın Yeni. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AHMET YENİ
(Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 302 sıra
sayılı Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye
Kazandırılması Hakkında Kanun Tasarısının
1inci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle tekrar yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tasarı
üzerinde genel görüş ve düşüncelerimi önceki konuşmamda da ifade
etmiştim. Kanunun en önemli tarafı, millî ekonomimiz
dışında kalan, ülke ekonomisi açısından pasif durumda
bulunan varlıkların ve kaynakların millî ekonomimize teşvik
edilerek kazandırılması sağlanmaktadır. Aynı
zamanda işletmelerimizin mali yapılarında da güçlendirmeler
sağlanarak, ülke ekonomisinde nakit akışı ve likidite
ihtiyacı sağlanmış olacaktır.
Değerli
milletvekilleri, kriz, küresel ekonomiyle bağlı olan tüm ülkeleri
yakından etkilemektedir. Finansal kriz, piyasalara duyulan güvensizlik
ortamından kaynaklanan ihtiyat güdüsüne dayalı likidite talebinin
ulaştığı yaygınlık nedeniyle bütün ülkeleri
etkilemeye başlamıştır. Söz konusu ihtiyaten likidite
talebine bağlı olarak uluslararası kredi piyasası büyük
ölçüde daralmış bulunmaktadır. Bu nedenle, finansal kriz reel
ekonomileri de etkilemektedir. Yavaşlayan yurt dışı talep
gelişmekte olan ülkelerin ihracat performansını etkilerken,
azalan sermaye girişleri bu ülkelerde ekonomik
canlılığın devamı için risk oluşturmaktadır.
Ülkemiz ekonomisi
açısından bakıldığında ise 2002
yılından bu yana sağlanan siyasi istikrar ortamında
uygulanan ekonomik politikalar ve yapılan reformlar neticesinde, genel
olarak ekonomik yapımızın, özelde ise Türk mali sisteminin
krizlere karşı dayanıklılığı
artırılmıştır. Tavizsiz uygulanan mali disiplin,
Türkiye'deki ekonomik ve mali istikrarın en önemli sigortası
olmuştur. Bu nedenle, küresel dalgalanmanın Türkiye ekonomisi
üzerindeki etkisi sınırlı kalmıştır ve
kalacaktır.
Ülkemiz, son
yıllarda küresel sistemle ticari ve finansal açıdan önemli ölçüde
bütünleşmiş olduğundan, tüm dünyayı sarsan bu
dalgalanmanın tamamıyla dışında kalmak mümkün
olmayıp, devam eden küresel sıkıntıların etkilerini
asgaride tutabilmek ve riskleri yönetebilmek önem arz etmektedir. Kanunda da
ifade edildiği gibi, dünyadaki ve ülkemizdeki durum bu şekildedir.
Ayrıca,
bankalar ve aracı kuruluşlar nezdinde mevduata verilen 50 bin YTL
güvencenin diğer ülke uygulamaları karşısında çok
düşük kaldığı, küresel finansal kriz sonrasında
diğer ülkelerin mevcut mevduat güvencelerini artırmaya yönelik
girişimleri de dikkate alınarak, Hükûmetimiz bu konuda gerekli
önlemleri almıştır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kanunlarımızı
ihtiyaçlar doğrultusunda ülkemiz ve milletimiz menfaatine olacak
şekilde hazırlamaktayız. Geçmiş dönemde de aynı
şekilde insanımızın, memleketimiz menfaatine olan
kararları aldık. Bu kanunla da aynı şeyleri yapıyoruz.
Kimsenin haksız, hukuksuz kazancını sisteme dâhil etmeye
çalışmıyoruz.
Türkiyede bugüne
kadar görülmemiş şekilde birçok yolsuzluk hak hukuk tanımadan
yapılmış, yüzlerce haksızlık olmuştur.
Bunların üzerine ilk defa iktidarımız döneminde ciddi olarak
gidilmiş, milletin hakkı, hesabı sorulmuştur. Batan
bankalardan ve sahiplerinden TMSF vasıtasıyla ciddi anlamda tahsilat yapılmıştır.
Bu yapılan tahsilatlarla vatandaşlarımıza KÖYDES, BELDES
vasıtasıyla başarılı hizmetler sunulmuştur.
Susuz köy, yolu yapılmayan köy kalmayacaktır. sözümüzü yerine
getiriyoruz. Türkiyenin her tarafını duble yollarla birbirine
bağlıyoruz. Karadeniz sahil yolunu, tünellerini kısa zamanda
bitirdik, halkımızın hizmetine sunduk. Şimdi, Ankara-Samsun
arası duble yol çalışmalarını da inşallah
kısa zamanda bitiriyoruz. Modern havaalanları, modern yollar,
hızlı raylı sistemler, hastaneler, toplu konutlar, sosyal
yardımlardaki artışlar, ücretsiz kitap
dağıtımları, aş ve iş için imkânlar
sağlıyoruz. Üretimi, ihracatı artırıyoruz.
İşte bunun için kaynak konusunda da bu kanun tasarısı çok
önemlidir.
Tasarının
ülkemiz ekonomisine faydalar getirmesi temennisiyle bütün
vatandaşlarımıza, iş dünyamıza, üreticimize ve
çalışan kesimimize hayırlı olmasını diliyor, yüce
heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Yeni.
Sayın
milletvekilleri, şimdi soru-cevap bölümüne geçiyoruz.
On dakika
soru-cevap için bize bu konuda ayrılan süre.
Sayın
Şandır, Sayın Taner, Sayın Enöz, Sayın Korkmaz,
Sayın Arat sisteme
girmişlerdir soru için.
Sırayla söz
vereceğim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Şandır yok şu anda.
BAŞKAN
Peki, onu daha sonraya bırakalım.
Buyurunuz
Sayın Taner.
RECEP TANER
(Aydın) Sayın Başkanım,
aracılığınızla Sayın Bakanımıza
soruyorum: Yurt dışındaki varlıkların büyük bir
kısmı ülkemizden giden varlıklar. Bu gidiş gerekçeleri
ortadan kaldırılmadan bu yasanın başarılı
olacağı kanaatinde misiniz?
İki: Bu
tasarı ile ülkemize dışarıdan bir kaynak gelecek. Bu
kaynağın miktarı konusunda ne düşünmektesiniz, ne
öngörmektesiniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Taner.
Sayın Enöz
MUSTAFA ENÖZ (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakana
aracılığınızla soruyorum: Bilindiği gibi Amerika
ve Avrupada birçok bankaya devletçe müdahale edilmiş, bankalar
birleştirilerek veya millîleştirilerek
kurtarılmıştır. Ne kadar liberal olursa olsun bu ülkeler bu
tedbirleri almıştır. Bizde de bazı kamu
bankalarının özelleştirilmesi gündemdedir. Dünyada
değişen ekonomik şartlara göre Ziraat Bankasının
özelleştirme dışında tutulması gerekliliğine
inanıyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Enöz.
Sayın
Korkmaz
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sayın Başkanım,
aracılığınızla Sayın Bakana şu soruyu
yöneltmek istiyorum: Altı yıllık AKP İktidarında
yaşıyoruz. Ülkeyi dış sermaye açısından cazip
bir yatırım ortamı hâline getirdik. diyorsunuz. Bu sözlerinizin
gerçek olmadığının bir ifadesi olan bu tasarı ile
ekonomide istikrar ve güven sorununun aşılamadığını
itiraf mı ediyorsunuz?
Yurt
dışından gelmesini beklediğiniz paraların yasal veya
gayrimeşru olup olmadığını nasıl ayırt
edeceksiniz? Yoksa bu konunun sizin açınızdan bir önemi yok mudur?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Korkmaz.
Sayın Arat
NECLA ARAT
(İstanbul) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Sayın Bakana
şu soruyu yöneltmek istiyorum: Eğer bu tasarı, iddia
edildiği gibi, iktidarın, uluslararası hukuk
kurallarını ihlal ederek ekonomik krize değişik türde,
Başbakanın deyimiyle Zula paraları
aracılığıyla çare bulmak amacını güdüyorsa ve
kara para aklanmasına, kısacası kaçakçı ve teröristlerin
affına yol açacaksa, bunu özelde partinizin ahlak anlayışı
genelde siyaset etiğiyle nasıl
bağdaştıracaksınız? Yoksa Makyavelist bir tutumu
benimseyerek Siyasetin ahlakla bir ilgisi yok. mudur diyeceksiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Arat.
Sayın
İnan...
MÜMİN
İNAN (Niğde) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Aracılığınız
ile Sayın Bakanıma sormak istiyorum: Sayın Bakanım,
Niğdede ve Türkiye'nin birçok yerinde, elektrik, sulama borçlarından
dolayı şu anda icra takipleri başlamış ve
vatandaşlarımızın tarlaları artık icra yoluyla
satılmaya başlanmıştır. Türkiye'nin gıda
üretiminin çok önemli bir kısmını sağlayan Niğde
bölgesinin patates üreticileri ve diğer üreticilerin icralarının
durdurulması noktasında bir çalışma yapmayı
düşünüyor musunuz? Çünkü dünyanın birçok yerinde kriz varken herkes
üreten kesime sahip çıkmaya çalışıyor.
Dolayısıyla, üreten kesime sahip çıkmayı düşünüyor
musunuz, icraları durdurmayı düşünüyor musunuz? Yeni bir
yapılandırma var mıdır? Bunu sormak istiyorum.
Teşekkür
ediyorum efendim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın İnan.
Buyurunuz
Sayın Bakan.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Taner
Yurt dışındaki paraların gidiş gerekçelerini
kaldırmadan bu işi köklü olarak çözebilir misiniz? diye söylüyor.
Sayın Taner tabii şu bakımdan haklı: Yurt içindeki
ekonomiyi hakikaten güvenilir ve yurt içindeki ekonomiyi kuvvetli
kılmaktan geçiyor bu. Yurt içindeki ekonomiyi -biz aldığımızda,
ikide bir yani nerelerden aldığımızı her zaman da
söylüyoruz bunu, tekrar bu taraflara değinmek istemiyorum ama-
geldiğimiz günden beri biz ekonomiyi güçlü kılmak için gerekli
tedbirleri aldık ve almaya da devam ediyoruz. Bunun neticesini Türkiye
şurada gördü: Eskiden Türkiyeye yatırım için yılda 1
milyar doların altında para geliyordu, hiç kimse güvenip de
parasını getirmiyordu. Bırak yurt içindeki
vatandaşları, yurt dışındaki vatandaşlar bile
gelmiyordu hiç; yatırım yapacak, getirmiyorlardı. Türkiye'ye
böyle bakmadan geçip gidiyorlar, başka yerlere yatırımları
yapıyorlar da. Ama ne zaman ki AK PARTİ Hükûmetleri geldi,
ekonomideki köklü tedbirleri almaya başladı, bu gelişler de
artmaya başladı. Nitekim bu, 2006 yılında 20 milyar dolara
kadar çıktı yılda gelen. Yani 1 milyar gelmeyen ülkeye 20 milyar
dolar yabancı sermaye geldi. 2007de bu, 22 milyar dolar oldu.
Şimdi,
dünyanın bu kadar büyük kriz ortamında olmasına rağmen
Türkiye'ye gelen paranın 15 milyar dolara yakın
olacağını tahmin ediyoruz; bu bir gösterge. Yani bunlar Getir
parayı. demekle olmaz, Ekonomiyi kuvvetlendir. demekle olmaz. Bunun
karşılığında ne oluyor onu görmek lazım, ne gibi
tepkiler oluyor onu görmek lazım.
E, şimdi,
bizim yapmakta olduğumuz iş de Türkiye'ye bu dönemlerde ve bundan
önceki kriz dönemlerinde şu veya bu sebeple gitmiş olan parayı
gidip de başka yerlerden para diyeceğimize, kendi
vatandaşımıza diyoruz ki: Biz sizin önünüzü açıyoruz,
kendi vatanınıza paranızı getirin, ihtiyacı da var.
Diğer ülkelerden de şu anda Türkiye'nin konumu daha güvenli bir
durumda, onu da söyleyeyim. Gidin, şimdi Londra gibi, New York gibi para
merkezlerinin olduğu yerden bir bakın, Türkiye'nin durumu hakikaten
oldukça da güvenilir. E, bu güven varken de daha güvenli liman olan kendi
ülkenize getirin. E, kendi ülkenize de getirirken de biz Bununla ilgili bir
vergi incelemesi yapmayacağız, bunu biz
soruşturmayacağız, şunu yapmayacağız. diyoruz.
Ancak, tabii, bunu söylerken de uyuşturucu parası hariç, terör parası
hariç, insan ticaretinden elde edilen hariç, silah kaçakçılığından
hariç, bütün bunun gibi yüz kızartıcı, rüşvet hariç,
bankaların içini boşaltmış, parayı götürmüş, bu
hariç, hepsini söylüyoruz.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Nereden bileceğiz?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Ve yapılmakta olan
ORHAN ZİYA
DİREN (Tokat) Paranın üzerinde mi yazıyor?
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Nereden bileceğiz?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) İncelemeyle bilirsin. Gayet
rahat
Gayet rahat...
OKTAY VURAL
(İzmir) İnceleme yapılmazsa?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Bir ihbar olsa bilirsiniz, bir
şüpheli işlem olsa bilirsiniz.
TEKİN
BİNGÖL (Ankara) Olmazsa?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Ama Senin adın Ahmet -ondan
sonra- sen, devamlı suçlusun... Böyle bir şey de yok tabii, kavram
da yok; böyle bir kavram da yok.
OKTAY VURAL
(İzmir) O zaman devamlı yapın bunu!
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Biz şimdi bunları tek tek
söylüyoruz: Yapılmakta olan incelemelerde elde edilen bulgularla ilgili
tespitler hariç. Bunları açık açık söylüyoruz. Biz bunları
bu kadar söylememize rağmen sayın sözcüler, sanki biz bir şey
söylemiyoruz gibi, sanki böyle bir önlem yokmuş gibi dön, dön, dön
aynı şeyi soruyorlar veya söylüyorlar, soru soranlar da onu söylüyor.
Tekrar tekrar da söylüyoruz. Şimdi Sayın Canikli, Grup Başkan
Vekili, geldi bunları dün uzun uzun anlattı, teknik olarak da
anlattı.
Yani, o
bakımdan değerli arkadaşlar, biz kendi
vatandaşlarımıza müracaat ediyoruz. Bir milletin kendi
vatandaşlarına müracaat etmesinden daha iyi de bir iş yok. Gidip
başka yerlerde mi arayalım yani? İmkânımız varsa
imkânlarımızı getirelim koyalım. Bir kimsenin sermaye
ihtiyacı varsa, çeşitli şekillerde kendi ticaretinde, kendi
şirketinde kullanma ihtiyacı varsa, dışarıda da
parası varsa Getirebilirsin kardeşim. diyoruz, Sayın
vatandaş getirebilirsin bunu. diyoruz. Bunun için bir imkân veriyoruz.
Ha buna benzer
kanunlar çıkmadı mı? Çıktı, bizden önce de
çıktı. Orada da dediler ki: Bir vergi incelemesi yapılmayacak.
Daha 2002nin altıncı ayında yapılan Gelir Vergisi
Kanunundaki bir değişiklikte de, orada da var: İşte
şunları şunları birleştirirlerse vergi incelemesi yapmayacağız,
sormayacağız, etmeyeceğiz. Demek ki zaman zaman devletler bunu
yapabiliyor. Şimdi hem Paranı getir. diyeceğiz hem Getir de
biz size sorarız sonra. diyecek hâlimiz yok ya. Nasıl teşvik
olacak bu?
O bakımdan,
değerli arkadaşlar, yani, mantıki şeyleri ortaya
koyalım, gerekçeleri ortaya koyalım.
Şimdi,
Sayın Enöz kamu bankalarının özelleştirilmesinden
bahsediyor ve Amerikanın almış olduğu tedbirler
sırasında bu kriz
Çünkü en büyük kriz orada çıkıyor.
Birtakım tedbirler alınıyor. O bankaya yardım edebilmek
için bir para veriyor adam. Şimdiye kadar, bu krizi önleyebilmek için
devletlerin koyduğu paralar, açıkladığı paketler 5,5
trilyon dolar oldu.
Şimdi,
alırken diyor ki: Ben sana bir para vereceğim. Bunu ya borç olarak
veririm ya belli hisselerini alırım, belli bir miktar, ama ben senin
yönetimine falan karışmam. Sonra bunu bana ödediğin zaman ben de
hisseni sana geri veririm. Bu, devletleştirme falan değil. Yani,
Amerikada devlete ait banka yok. Onun için, sorarken, yani sanki orası
devletleşiyor da bizim özelleştirmeye hâlâ devam edecekmiş gibi
bir soru çıktı.
OKTAY VURAL
(İzmir) Soruya cevap verin, devam edecek mi, etmeyecek mi? Buna cevap
verin.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Hayır, biz
politikalarımızdan hiçbir zaman vazgeçmiyoruz. Aynen
politikalarımıza devam edeceğiz.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Başbakan Bekleyeceğiz. diyordu. Krizde zor
satarız, bekleyeceğiz. diyordu Sayın Başbakan.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Efendim
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Sayın Başbakan Krizde belki alıcı
bulamayız, bekleyeceğiz. diyordu, onun için
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) O ayrı mesele. Zamanlaması
ayrı mesele. Ama bir de genel politikan vardır, o genel
politikanı takip edersin. Zamanlamanı da
Detaydır, onları
kendi içerisinde ayarlarsın, bakarsın.
MUSTAFA ENÖZ
(Manisa) Ziraat Bankasını sormuştum Sayın Bakanım.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) İşte Ziraat Bankası
için de biz aynı politikalarımızı devam ettireceğiz,
hiç merak etmeyin.
MUSTAFA ENÖZ
(Manisa) Aynı şey diyorsunuz!
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Evet, şimdi, Sayın Korkmaz
Ekonomideki güven ve istikrarın olmadığını mı bu
kanunla söylüyorsunuz? diyor. Hayır, aksine
Güven ve istikrar
olmasaydı değerli arkadaşlar, bugün eğer bizim ekonomimizde
o mali disiplin, o güven ve istikrar olmasaydı bugün gecelik faizler yüzde
7.500dü. Bunları yaşadı Türkiye. O bankalar, patır
patır gitti hepsi.
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Yok öyle bir şey.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) - Kaç tane banka vardı, kaç tanesi
battı. Güven ve istikrarın olmadığı o zamandı.
Şimdi güven ve istikrar var çok şükür, olduğu için de Türkiye
böyle rahat hareket edebiliyor.
Şimdi
diyorum ki biz aynı geminin içerisindeyiz değerli arkadaşlar.
Öyle soru soruyorsunuz ki sanki kriz olsa hepiniz sevineceksiniz. Böyle bir
şeylere giriyorsunuz.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Olmasın diye uğraşıyoruz Sayın
Bakanım, tam tersi.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) - Yapmayın bunu, yapmayın!
Daha önce girdi bu memleket, hepimiz çektik.
Onun için
OKTAY VURAL
(İzmir) Kriz isteyen kim Sayın Bakan, sizden başka var
mı?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Var, sizsiniz
OKTAY VURAL
(İzmir) Kriz isteyen kim?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) - Siz
Siz
Sizsiniz
OKTAY VURAL
(İzmir) - Siz istiyorsunuz.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Hayır.
OKTAY VURAL
(İzmir) Siz istiyorsunuz
Siz istiyorsunuz
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Ben diyorum ki
OKTAY VURAL
(İzmir) Tedbir almıyorsunuz. Yan gelip yattınız altı
aydan bu yana.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Efendim?
OKTAY VURAL
(İzmir) Neye tedbir aldınız altı aydan bu yana?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Görmüyorsanız, bir daha ki
oturuma anlatalım biz size ne tedbir aldıklarımızı.
Şu kanun bile tedbir be! Bu kanun bile bir tedbir.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Fırsat! Fırsat!
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) - Şu konuştuğumuz bile
bir tedbir.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, Bu parayı nasıl getireceksiniz? Kanun,
siyaseti etiğe uyuyor mu? diyor.
Biraz önce arz
ettim, siyasi etiğe bal gibi uyuyor; çünkü, biz, ne uyuşturucu
parasını sokmak istiyoruz buraya ne silah kaçakçısının
parasını ne terör parasını ne de başka yüz
kızartıcı bir suçtan dolayı elde edilen parayı buraya
sokmak istemiyoruz, rüşvet parasını da sokmak istemiyoruz,
başka parayı da sokmak istemiyoruz.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Rüşvet parası da var mıymış Sayın
Bakan?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) - Var.
OKTAY VURAL
(İzmir) Ne kadar?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Okursan gerekçeyi
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Dışarıda çok var mı?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Ha
OKTAY VURAL
(İzmir) Tahmininiz ne kadar?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Onu siz daha iyi bilirsiniz, bir
bakın bakalım yani.
OKTAY VURAL
(İzmir) Altı aydan bu yana ne kadar gitti acaba Sayın Bakan?
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Biz nereden bilelim.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Bakın yani, biz yazıyoruz
ama her şeyi bildiğimiz yok yani. Bazıları da başka
arkadaşlar da bilebilir.
OKTAY VURAL
(İzmir) Altı yıldan bu yana iktidarsınız, ne kadar
gitti Sayın Bakan? Rayici nedir?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Değerli arkadaşlar, son
olarak bir de Sayın İnan, Niğdedeki elektrik borçları olan
üreticilerin borçlarıyla ilgili söylüyor.
Değerli
arkadaşlar, popülist politika yapmayalım. Bakınız
şimdi, eğer bir şeyin parasını kullanan bir kimse
ödemiyorsa, onu siz bütçeden ödemek mecburiyetinde kalırsınız.
Bütçeden Başkan
Yani ödenmemiş yemeğin bedeli yoktur, her
yemeğin bir bedeli var.
Şimdi, ya
onu kullanan ödeyecek ya onu devlet ödeyecek. Siz bundan almayın, derseniz
bütçeden ödenecek demektir. Bütçeden ödenmesi demek de 70 milyon insana ödetmek
demek.
MÜMİN
İNAN (Niğde) Sayın Bakanım, yüzde 33 faiz
uygulanıyor. Yüzde 33 faizle bu çiftçi bunu ödeyemez. Yüzde 33
BAŞKAN
Lütfen
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Bakın, ben size söyleyeyim, hiç
yüzde 33 falan değil. (Gürültüler)
BAŞKAN -
Sayın milletvekilleri, karşılıklı
konuşmayalım.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Bakınız şimdi
OKTAY VURAL
(İzmir) - Büyükşehir
Belediyesinin hazineye olan borçlarını niye ödettirmiyorsunuz?
BAŞKAN
Karşılıklı konuşmayalım.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Bakınız şimdi,
aylık olarak yüzde 2 faiz alıyoruz.
BAŞKAN
Açıklamaya gitmeyelim.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Biz bunu otuz sekiz ay uzattık
bir de, otuz altı ay uzattık, yapılandırdık. Yani bize
müracaat etsinler.
Ben size
sorayım: Hiç telefon parasını ödemeyen birisi var mı? Çünkü
kesiliyor. Herkes ödüyor telefon parasını, konuşan ödüyor,
isterse ödemesin. Yani sen, şimdi, oradaki kimse o elektriği
kullanmış, ondan sonra bu parayı ödemesin...
MÜMİN
İNAN (Niğde) Ödemesin demiyoruz.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Bu parayı, efendim, affet, bunun
şeyini affet
BAŞKAN Sayın Bakan
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Olmaz değerli arkadaşlar. 70
milyona
MÜMİN
İNAN (Niğde) Sayın Bakan, ödemesin demiyorum.
BAŞKAN
Sayın Unakıtan
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Bitiriyorum, bitiriyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Çünkü epey süreyi aştık.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) 70 milyona ödettiğiniz zaman
işte orada ekonomik sıkıntı başlıyor. Ben,
şimdi, 70 milyondan vergi toplayacağım, onun paralarıyla orada
elektrik parasını ödemeyen adamların parasını
ödeyeceğim! Böyle şey olmaz. Bunu eskide bıraktı Türkiye,
buna bir daha dönmeyin, buna dönmeyin.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Biz hepimiz belediyenin ödemediklerini ödüyoruz Sayın Bakan.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) O bakımdan değerli
arkadaşlar, herkes
OKTAY VURAL
(İzmir) Ankara Büyükşehir Belediyesi gaz paralarını niye
ödemiyor?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Gerekli kolaylıkları
gösteriyoruz. Gelsinler, ödesinler.
OKTAY VURAL (İzmir)
Elektrikle doğal gaz paralarını niye ödemiyor?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Ben sizi dinledim, siz de beni
dinleyin.
Gelsinler,
ödesinler; ondan sonra da güzel güzel elektriklerini kullanmaya devam etsinler.
OKTAY VURAL
(İzmir) Kapatın Ankara Büyükşehir Belediyesini!
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Madde üzerinde
MÜMİN
İNAN (Niğde) Sayın Başkanım, çok özür dileyerek
Ben
ödemesinler demedim efendim, makul ve mantıklı bir ödeme planı
olsun dedim. Sayın Bakanım burada yanlış anlamış
olabilir. Asla, yapılan bir işin karşılığı,
bedeli alınmasın demedim. Ama makul ve mantıklı
Yoksa
yüzde 33 faizle hiçbirinin ödeme şansı yok. Onu anlatmaya
çalıştım.
BAŞKAN
Tamam. Kayıtlara düzeltilerek geçecektir efendim.
Teşekkür
ederiz.
Şimdi, madde
üzerinde iki önerge vardır.
Önergeleri önce
geliş sırasına göre okutacağım, sonra
aykırılıklarına göre işleme alacağım
eğer var ise.
İlk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 sıra sayılı tasarının 1inci maddesinin (1)
numaralı fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bekir
Bozdağ M. Akif
Hamzaçebi Mustafa
Özyürek
Yozgat Trabzon İstanbul
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Bülent
Baratalı Tekin
Bingöl
Malatya İzmir Ankara
Ergün Aydoğan
Balıkesir
(1) Bu Kanunun
amacı; gerçek ve tüzel kişilere ait olup yurtdışında
bulunan para, döviz, altın, menkul kıymet ve diğer sermaye
piyasası araçlarının ekonomiye kazandırılması ve
taşınmazların kayda alınması ile yurtiçinde bulunan
ancak işletmelerin öz kaynakları içinde yer almayan bu türden
varlıkların sermaye olarak konulmak suretiyle işletmelerin
sermaye yapılarının güçlendirilmesini sağlamaktır.
BAŞKAN Diğer
önergeyi okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 sıra sayılı Kanun Tasarısının (1)
maddesine aşağıdaki (3.) fıkranın eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Ali
Uzunırmak MustafaEnöz Recep Taner
Aydın Manisa Aydın
Mümin
İnan Ali
Torlak
Niğde İstanbul
Bu Kanunun
hükümlerinden;
- 21, 22 ve
23üncü dönem milletvekilleri ile birinci derecede akraba ve
hısımları,
- 01.01.2003
tarihinden itibaren siyasi partilerin merkez ve taşra
teşkilatının yönetiminde görev alanlar,
- 01.01.2003
tarihinden itibaren kamu kurum ve kuruluşlarının 6.400 ve üzeri
ek göstergeli görevlerde bulunanlar,
- İl genel
meclisi üyeleri ile belediye başkanları ve belediye meclisi üyeleri,
- 01.01.2003
tarihinden itibaren il genel meclislerinde görev yapan üyeleri,
- 01.01.2003
tarihinden sonra kurulan tüzel kişilik veya aynı tarihten önce sahip
olunduğu ispatlanamayan gerçek kişi varlıkları faydalanamaz
veya faydalandırılamaz.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutayım?
Kim
konuşacak?
OKTAY VURAL
(İzmir) Ali Uzunırmak
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Uzunırmak.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
302 sıra sayılı Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye
Kazandırılması Hakkında Kanun Tasarısının
1inci maddesindeki önergemiz üzerine söz aldım. Hepinizi en derin
saygılarımla selamlıyorum.
Bu önergeden
amaçladığımız nedir kıymetli arkadaşlar? Kanun
üzerinde, tasarı üzerinde vatandaşta ve bazı kesimlerde derin
endişeler bulunmaktadır ve bu derinlik bayağı da uzun bir
zamandır siyasi hayatımızı meşgul eden bir
endişedir. Bu endişe nedir? Siyaset-bürokrat-iş adamı
üçgeninde Türkiyede birçok istismarın olduğu kanaati vardır ve
bu kanaatle kamu kaynaklarının bayağı bir istismara
uğradığı ve buradan haksız kazançların elde
edildiği ve bunların bayağı bir yekûn, birikim
oluşturduğu kanaatidir.
Dolayısıyla,
bugün önümüze gelen bu tasarıda, hiç olmazsa bu üç grup içerisinde, böyle
istismarla, haksız kazanç ve kamu kaynaklarının hiç edilerek
elde edilmiş varlıklar var ise bunlar meşrulaştırılmamalıdır.
Eğer bugün tasarıyı getiren İktidar samimi ise biz, kendi
dönemimizi de kapsayan 21inci Dönem milletvekilleri olmak üzere, burada onu da
ekleyerek, belli üst düzey bürokratların, siyaset kurumunda görev
alanların ve belli bir dönemden önce tüzel kişilik olarak varlığını
sürdürenlerin ancak faydalanabileceği şekilde bir önerge
hazırladık. Bu önergeden kastımız 2003 tarihinden sonra
belli yerlerde görev almış, belli varlıklar edinmiş ve
üçgenin içerisinde yer almış siyasetçinin bundan
faydalanamamasının temin edilmesini istiyoruz.
Kıymetli
arkadaşlar, tabii ki bu vesileyle ülkemizde dünyadaki gelişen
olaylara paralel olarak birçok tartışmalar vardır. Müflis tüccar
geçmişteki defterleri karıştırmaya başlar. Acaba bu
tasarının gündeme gelmesiyle -ben merak ediyorum Sayın Bakan,
Türkiyede satılacak yer mi kalmadı yoksa talep eden mi olmaz oldu
artık da eski defterleri karıştırıp eski defterlerden
bir şeyler çıkartmaya başlıyor? Herhâlde satmakta babalar
gibi davranamaz duruma geldik, göl bitti.
Kıymetli
arkadaşlar, her zaman, bu ülkede altı senedir cumhuriyetin bütün
birikimleriyle altı seneyi karşılaştırma âdeti meydana
geldi ama bakın ki o koca birikimler altı senede heba oldu, gitti.
Demek ki artık başka şeylere, başka kaynaklara doğru
gidilmeye başlandı. Dolayısıyla Krizi fırsata dönüştürmek.
diye Sayın Başbakan tarafından bir cümle ortaya
atıldı. Acaba -krizi fırsata dönüştürmek- kişilere ve
bazı kayrılan tüzel kişiliklere yönelik bir fırsat mı
yaratılıyor bu yasayla, yaratılmak isteniyor, yoksa reel
ekonomiye gerçekten bazı destekler mi verilmek isteniyor? Eğer
dünyadaki meydana gelecek krizden etkilenmemek için üretime, reel sektöre
bazı desteklerin verilmesi isteniyorsa reel sektöre desteğe yönelik
bazı tasarılar gelmesi lazım buraya. Bu tasarıları
getirsinler, bunları tartışalım ve bunlarla bu memleketin,
bu ülkenin problemlerine çözüm bulmaya çalışalım.
Üreten insana
burada bir şey yok. Zaten bu paraların birçoğu, söylenen odur
ki, bıyıklı sermayedir, yurt dışından ülkeye
gelmiştir. Bazı eşitsizliklerle de
İşte, yurt
dışındakine yüzde 2, ülke içindekine yüzde 10 gibi birtakım
şeylerle yeni eşitsizlikler meydana getirilmektedir. Burada öngörülen
şu değildir kıymetli arkadaşlar: Kirli para, kara para,
kayıt dışı para. Bunların reel manada
ayrımları ve tedbirleri yapılarak bu tasarıda Uydum imama
hesabı ne beyan edilirse ona uygun şekilde birtakım
algılamalar mevcuttur. Yoksa işte, şikâyet olacak da, başka
şey olacak da
Sayın Bakana soruyoruz, diyoruz ki: Genel gerekçede,
Türkiyeden bazı varlıkların yurt dışına
çıkarılmış olduğunu siz söylüyorsunuz. Ne
kadardır? Kim çıkarmıştır? Nasıl
çıkarmıştır?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
ALİ
UZUNIRMAK (Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
Bunun tespiti
yok. Farzı misal... Sayın Bakan, farazalarla, el yordamıyla,
karanlığa kurşun sıkılarak devlet idare edilmez.
Siz ülkeyi
yönetmiyorsunuz, ülkeyi idare etmeye çalışıyorsunuz. Ülkeyi
yönetmek ile idare etmenin ne anlama geldiğini ben bu kürsüden bazı
defalar söyledim.
Tekrar söylüyorum:
Yönetmek, bir irade ortaya koymaktır; yönetmek, öngörmektir. İdare
etmek, hani Anadoluda alıştığımız bir şey
vardır, idare lambası, böyle idareli yakılır işte
zamana göre. İşte
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) 21 Şubat da öngörüldüğü için mi oldu?
ALİ UZUNIRMAK
(Devamla) Tabii ki, Kıymetli Bekir Bozdağ böyle laf atma nöbetçisi
olarak bugün orada oturuyor. Şimdi vaktim çok kısa. 3üncü maddede
Sayın Bekir Bozdağa ben bu gereken cevabı veririm.
28 Şubat
galiba sizi çok farklı noktalara götürdü. Sizin ekmeğinize yağ
sürdüğünün farkında değilsiniz herhâlde? Onlara teşekkür
borçlusunuz siz.
Çok teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Uzunırmak.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Peki.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum, karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
On dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 14.42
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 14.57
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Fatoş GÜRKAN (Adana), Fatma SALMAN KOTAN
(Ağrı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 14üncü
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
302 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Tasarının
1inci maddesi üzerinde verilen Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar
yeter sayısı vardır, kabul edilmemiştir.
Şimdi
diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 Sıra Sayılı Tasarının 1inci maddesinin (1)
numaralı fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bekir
Bozdağ M. Akif
Hamzaçebi Mustafa Özyürek
Yozgat Trabzon İstanbul
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Bülent
Baratalı Ergün
Aydoğan
Malatya İzmir Balıkesir
Tekin Bingöl
Ankara
(1) Bu kanunun
amacı; gerçek ve tüzel kişilere ait olup yurtdışında
bulunan para, döviz, altın, menkul kıymet ve diğer sermaye
piyasası araçlarının ekonomiye kazandırılması ve
taşınmazların kayda alınması ile yurtiçinde bulunan ancak
işletmelerin öz kaynakları içinde yer almayan bu türden
varlıkların sermaye olarak konulmak suretiyle işletmelerin
sermaye yapılarının güçlendirilmesini sağlamaktır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Olumlu
görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE BAKANI
KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Katılıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutayım yoksa konuşacak mısınız?
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Ben konuşacağım Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Aydoğan. (CHP
sıralarından alkışlar)
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; görüşülmekte olan 302 sıra sayılı
Tasarının 1inci maddesinin (1)inci fıkrasında söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değişiklik
önergemiz, bu gerçek ve tüzel kişilere ait yurt dışında
bulunan para, döviz, altın, menkul kıymet ve diğer sermaye
piyasası araçlarının kazandırılması,
taşınmazların kayda alınması ile yurt içinde bulunan
ancak işletmelerin öz kaynakları içinde yer almayan bu türden
varlıkların sermaye olarak konulmak suretiyle işletmelerin
sermaye yapılarının güçlendirilmesini sağlamaktadır.
Bu önergemizin, Komisyon çalışmalarında
arkadaşlarımızın ısrarla vurgulamalarına
rağmen Komisyonda kabul edilmeyip önergemizin kabul edilmiş
olmasının, Cumhuriyet Halk partisinin yapıcı muhalefeti
sonrasında iktidarın da bu önergemizi kabul etmesinin tabii ki olumlu
olduğunu ve -bu kabulü sonrasında iktidar partisine teşekkür
ediyoruz- bu değişikliklerin komisyon çalışmalarında
yapılmasının daha doğru olacağını bir kez
daha yineliyoruz.
Tabii, bu
değişikliğimizin kabul edilmesiyle birlikte, görüşülmekte
olan tasarıyla ilgili, geneli üzerinde çok söyleyeceklerimiz var ve
bunları da sizlerle paylaşmak istiyoruz. Bu yasa hangi ihtiyaçtan
hazırlanmıştır, hangi ihtiyaçtan kaynaklanmıştır?
Buna bakmamız gerekiyor.
Şimdi,
kısa bir süre önce dünyanın ve Avrupanın bütün ülkeleri küresel
kriz, yaşanan sorunlar karşısında sürekli, gece gündüz
tedbir ve önlemlerini alırken, bizim yöneticilerimiz bu krizin Türkiyeyi
etkilemeyeceğini, Türkiyeyi teğet geçeceğini
söylemişlerdir. Tabii teğet geçmek derken hangi noktada Türkiyeyi
etkileyeceği ne yazık ki gözden
kaçırılmıştır. Düne kadar Hamdolsun kriz teğet
geçecek. diyen Sayın Başbakan, şimdi işsizliğin ve
yoksulluğun kapıda olduğunu açıklamakta. Bakan zam için
çaresizlik diyor. Sayın Bakanımız da yüzde 80 zamma
şükretmemizi istiyorlar. Yani içinden geçmekte olduğumuz süreçte
yüzde 80 zam karşısında Sayın Bakanımız bu zamma
şükredilmesi gerektiğini söylüyor.
Biz Cumhuriyet
Halk Partisi, muhalefet partisi olarak geçtiğimiz yıl da Meclis
görüşmelerinde Türkiye'nin içinden geçmekte olduğu dönemi, ekonomide
yapılan yanlışlıkları ısrarla
vurguladığımızda, bütçe görüşmelerinde cari
açığın önümüzdeki dönemde Türkiyeyi ciddi riske
sokacağını söylediğimizde Sayın Bakan, finanse
edilebildiği sürece sorun olmayacağını belirtmiştir,
kayıtlarda sabittir.
Şimdi,
geldiğimiz noktada dünyada yaşanan krizle birlikte Türkiyede de bu
sorunun derinden yaşandığını görüyoruz. Tabii, bu
krize karşı Hamdolsun bizi etkilemez. veya Bizi teğet
geçecek. anlayışının çok doğru
olmadığını bugün görüşmekte olduğumuz tasarı
hazırlıkları da gösteriyor. Tabii Bavulla, çantayla, hangi
yöntemle olursa olsun Türkiyeye kaynak gelsin. mantığı bu
ihtiyaçtan kaynaklanmaktadır.
Yine biraz önceki
görüşmelerde Sayın Bakanımız, uyuşturucu, rüşvet
ve kara paranın dâhil edilmeyeceğini söylemiştir. Ben merak
ediyorum: Bu paraların üzerinde Bu, uyuşturucu parası; bu, kara
para; bu, rüşvet. diye yazmakta mıdır? Bunun gerçekten önemli
olduğunu düşüyorum.
Borsa
yükseldiğinde, döviz düştüğünde, borsa 50-60 bin olduğunda
bu gelişmeler bir ekonomik mucize, ekonomik başarı olarak
gösterilirken, borsanın düştüğü, dövizin yükseldiği
bugünlerde bundan da fayda sağlayacak grupların olduğu ne
yazık ki söylenmiştir. Sonuç olarak baktığımızda,
borsanın 60 binlere çıkmasına ekonomik mucize diye
bakılırken, borsanın düştüğü, dövizin yükseldiği
bir dönemde de buradan da kazançlı çıkacak grupların
olduğu, bunun da yine ekonomik başarılar sonucunda olduğu
yöneticiler tarafından söylenmektedir.
Sayın
milletvekilleri, tabii, bunun bir af mı, yoksa bir barış mı
olduğu tartışma konusu. Eğer af ise, bununla ilgili
Mecliste sayısız
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız Sayın Aydoğan.
ERGÜN
AYDOĞAN (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Bu düzenlemeyle
tabii aklımıza başka soru işaretleri, yani son günlerde
tartışılan Deniz Fenerinin aklanıyor olması da
gelmekte.
Bir başka
görüş de bu, Mevlânâ yasası Ne olursan ol gel; ister bavulla, ister
aracı kurumla. gibi algılanabilir.
Sonuç olarak
tasarıya bir bütün olarak baktığımızda, bir nevi
geçmişe yönelik matrah artırımı özelliği
taşıdığı görülüyor. Öyle ki, naylon fatura kullananlar
veya düzenleyenler dâhil herkes bu hükümlerden yararlanabiliyor. Ancak en kötü
düzenlemenin bile hiç olmazsa kendi içinde adaletli ve tutarlı olması
gerekir. Örneğin, hâlihazırda devam etmekte olan vergi incelemelerinin
neden kapsama alınmadığını da buradan yetkililerimize,
Sayın Bakanımıza ve sizlere iletiyorum.
Bu duygu ve
düşüncelerle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN -
Teşekkür ediyoruz Sayın Aydoğan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen bu önerge doğrultusunda
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
2nci maddeyi
okutuyorum:
Tanımlar
MADDE 2- (1) Bu
Kanunda geçen;
a) Banka: 19/10/2005
tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 3 üncü
maddesinde tanımlanan bankaları,
b) Aracı
kurumlar: 28/7/1981 tarihli ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası
Kanununa göre kurulan aracı kurumları,
c) Kanaat verici
belge: Devlet tarafından veya Devlet güvencesinde tutulan kayıt ve
sicilleri; banka, banker, aracı kurumlar ve benzeri mali kurumlar ile
posta idaresi, noter gibi kurum ve kuruluşların kayıt ve
belgelerini, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun
İkinci Kitabının Üçüncü Kısmında yer alan belgeler ve
muadili belgeler ile bilgi değişiminde bulunulan yabancı
ülkelerde yetkili makamlardan alınarak mahallindeki Türk elçilik ya da
konsoloslukları, yoksa ilgili ülkenin Türk menfaatini koruyan aynı
nitelikteki temsilcileri tarafından tasdik olunan belgeleri,
ifade eder.
BAŞKAN -
2nci madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Antalya
Milletvekili Mehmet Günal konuşacaktır. (MHP sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Günal.
MHP GRUBU ADINA
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, tasarının 2nci maddesi üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, ben
tasarının ismine ilişkin bir şey söyleyecektim, ama bu getirmiş
olduğunuz önergeyle, şimdi iki grubun birden
imzaladığı önergeyle o kelime de 1inci maddeden
kalkmış oldu. Tasarının başında Bazı
Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması
Hakkında diye bir isim var, Milli Ekonomiye. Şu anda kabul
etmiş olduğunuz önergeyle 1inci maddenin içindeki milli
kısmını maddeden kaldırmış oldunuz yani daha iyi
ifade edilmesi diye. Gerekçeyi okumadılar. Kanunun amacının daha
net bir şekilde ifade edilmesi sağlanıyormuş. Bir tek
taşınmazlarla ilgili takdim tehir var, onun dışında da
milli kelimesi kaldırılmış oldu. Ben tabii ki Milliyetçi
Hareket Partisinin bir mensubu olarak tasarının adındaki bu
milli ekonomi sözünden gurur duyuyorum ama baktığım zaman
gerçekten herhangi bir millîliği kalmadığını görünce
de bir taraftan üzülüyorum.
Şimdi,
Sayın Bakan her seferinde diyor ki: Aynı şeyleri
söylüyorsunuz. Siz de aynı şeyleri bize anlatmaya devam ediyorsunuz.
Yeni bir şey gelmeyince biz de doğal olarak aynı soruları
sormaya devam ediyoruz.
Şimdi,
bakın değerli arkadaşlarım, nereden çıkardın
diyebilirsiniz, birkaç tane veri söyleyeyim size, ondan sonra maddeyle ilgili
görüşlerimi de sizlerle paylaşacağım.
Bankacılık
sektörünün neredeyse yarısı yabancı olmuş, geçen sene rakam
yüzde 42ydi. Borsanın yüzde 70inin, sigorta şirketlerinin yüzde
70inden fazlasının -şu anda kesinleşen satışlar
var- aracı kurumların yine yarısından fazlasının
yabancıların elinde bulunduğu bir ekonomiye hâlâ millî ekonomi
diyebiliyorsak ne mutlu bize. Her ne kadar 1inci maddeden çıkardıysanız
da tasarının adında hâlâ duruyor.
Sigorta
şirketlerine baktığınız zaman, hayat ve emeklilik
alanında faaliyet gösteren 21 şirketten 11inde değişen
oranda yabancı payı var, hayat dışı sigorta
dallarında 31 şirketten 16sında yabancı payı var.
Yani 27 tane şirket yabancı sermayeli, yüzde 70i aşıyor,
son birleşmeler ve satın almalar dâhil değil buna, süreçte
pazarlıkları devam edenler vardı, onları da koyduğunuz
zaman burada da yüzde 70i geçiyor.
Öbür taraftan
-son olarak- Telsimin adının artık Vodafone olduğunu, Türk
Telekomun sadece adının Türk olduğunu, Aveada zaten Aycelli
daha önce gelin ettiğimizi biliyorsunuz. Yani iletişim ve finans
sektörümüz tamamıyla yabancılara teslim edilmişken bizim buna millî
ekonomi dememiz doğru değil.
Ha, bu arada, az
önceki soru-cevap kısmında, Sayın Bakan, Halkbankı, Ziraat
Bankasını özelleştireceğiz diye söyledi ama geçen sene 11
milyarı bulmayan 10 küsur milyarlık özelleştirme geliri bu sene
15,5 milyar olarak öngörülüyor bütçede. Bu kriz şartlarında nereden
neyi satarak -bu 5,5 milyarlık fazlası da dâhil- özelleştirme
geliri elde edeceğimizi de ben merak ediyorum. Dolayısıyla,
demek ki yabancılaşma biraz daha artacak.
Değerli
arkadaşlarım, bu tasarı krize bir önlem diye sunuldu. Uzunca bir
süre, kriz yoktur, bize bir şey olmaz, dedik; sonra kriz vardır,
etkiler dedik; sonra, önlem alacağız dedik. Gele gele iki tane somut
öneri geldi. Birisi, varlık barışı diye kısaca
söylenen bu tasarı. Diğeri de menkul kıymetlerden yerlilerden
alınan -ve adaletsiz olduğunu Sayın Unakıtanın
kendisinin ifade ettiği ve sizin 2006 yılında getirdiğiniz
kararla- yüzde 10luk uygulanan stopajın kaldırılması.
Bir kere bu iki
tasarı arasında tezat var. Yani bir taraftan adaletsizlik
olduğunu kabul edip, yüzde 10 uygulamayı kaldıracağım,
diyorsunuz, öbür taraftan yerliye yüzde 10, yabancıya yüzde 2 vergi
getiriyorsunuz aynı şartlarda. Yani aynı adaletsizliği yeni
getirdiğiniz tasarıyla tekrar koyuyorsunuz, öncelikle bunu, bu tezadı
belirtmem gerekiyor.
Şimdi
burada, tasarıda, demin Sayın Bakan söyledi: Şunlar hariç,
şunlar hariç
dedi. Peki, bunları nasıl tespit edeceğiz?
Yani kanuna sadece bunlar hariç demekle bundan kurtulmamız mümkün mü
değerli arkadaşlar? Ben size örnek olarak basit bir şekilde
söyleyeyim: Suçu sabit görülen X şahsı bütün bu söylenen, hariç
denilen suçlardan bir tanesinden hüküm giymiş ve suçlu.
Dışarıda da parası var. Z şahsına rica etse,
Benim bu param yurt dışındaydı, getiriyorum. dese,
nasıl bulacaksınız? Bana yöntemini söyleyin.
OKTAY VURAL
(İzmir) Bulur Sayın Bakan.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Şimdi, bu para hiçbir şekilde banka
aracılığıyla gelmez. Zaten banka
aracılığıyla gelecek olan para legal bir kazançtır,
onu adam zaten getirir. Bu para bavulla gelecek paradır veya
varlıktır. Peki, nasıl bunu tespit etme şansınız
var? Ben söylüyorum: X şahsının yerine Z şahsı
getirdi; X şahsı suçlu, Z şahsı temiz. Herhangi bir
itirazınız var mı? Varsa lütfen söyleyin, Sayın Bakan da
söylesin, demin söylüyordu. X şahsının yerine, suçlu Z
şahsı getirdi, Benim param. dedi. Ne diyeceksiniz?
HALİL
AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Z şahsından alamazsa ne olacak?
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Siz zaten yapıyorsunuz. Z şahsından alamazsa
değil
Bunlar geliyor, topluyorsunuz. Şu anda devam eden davalar var.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Her gittiği yerden para mı
alacak yani?
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Vallahi siz biliyormuşsunuz. Rüşvet paraları var
dışarıda, uyuşturucu paraları var, terörden
kazanılan paralar var, hepsi duruyor.
Şimdi,
bakın, böyle Biz kanuna yazdık, bu yok. demekle olmuyor. Siz tabii
ki her seferinde cevap vermezseniz, biz her seferinde aynı soruyu ve
aynı sözü söylemek zorundayız Sayın Bakan. Cevap gelirse biz
susacağız. Açıklarsanız bir daha bu soruyu ben de
sormayacağım, arkadaşlardan da rica edeceğim,
sormasınlar. Komisyonda da sorduk, hâlâ cevap gelmedi.
Değerli
arkadaşlar, şimdi, bir kere, bu tasarının yurt
dışındaki vatandaşlarımızla falan alakası
yok, göz boyamayalım. Bu tasarı belli insanlar için getirilmiş.
Vatandaşın parası zaten helal kazanç, duruyor, zaten buraya
getiriyor. Vatandaş niye vergi versin parasını getirmek için?
Sadece havalesini vererek getireceği para için niye size yüzde 2 vergi
versin vatandaş? Var mı vatandaşın böyle bir sıkıntısı?
İllegal parası mı var da? Artı, sadece yetki
aldınız iki yıl süreyle. Vatandaşın oradaki
parasının yüzde 100ü Almanyada. Geçen gün, TRTdeki bir programa
katılan vatandaşlarımız Ben niye getireyim? Burada yüzde
100ü garanti. Buradaki faizim daha fazla. Ben niye Almanyadan paramı
Türkiyeye getireyim? diye sordular, bu bir. İkincisi 10 bin eurodan
fazla zaten getiremiyorum. Benim param temiz. Bir de Alman makamları buna
zaten izin vermez diyor. Ee, şimdi kimin parasını
getireceksiniz siz?
Değerli
arkadaşlar, Amerikadaki krizle ilgili önce 700, sonra 850 milyar
dolarlık önleme ilişkin bir tartışma
yaşanmıştı ve Cumhuriyetçi milletvekilleri diyelim,
Temsilciler Meclisi üyeleri, sırf vatandaşın tepkisinden
Vatandaşa biz bunu yükleyemeyiz diye karşı
çıkmışlardı. Yani bir Wall Street-Main Street dedikleri,
para babaları ile vatandaş arasında
Bu, vatandaşın
kanunu değil. diyorlardı ve kanun geri gitmişti ve tekrar
oylanmıştı. Şimdi, buraya getirdiğiniz tasarının
vatandaşla, hele yurt dışındaki
vatandaşlarımızla, helal kazanç kazananlarla hiç alakası
yok.
Değerli
arkadaşlar, 2nci maddede tanımlar var, ilk iki şey tamam;
bankalar, aracı kurumlar ama bu kanaat getirici belge nedir, ben
anlayamadım. Sayın Bakan hemen diyecek ki Efendim, başka
kanunda da var. Bu kanaat getirici belge sadece taşınmazlarla
ilgili, para ve varlıkla ilgili, altınla ilgili bir belgeye
ihtiyacınız var mı? Yok. Peki, insan evini getirebiliyor mu?
Yok. Satarsa parasını getirecek. O zaman bu
taşınmazı niye koyuyoruz, kanaat getirici belgeye niye
ihtiyacımız var? Ben size söyleyeyim: Türk hukukunda gemiler Gemi
Siciline kaydedilmiş ise taşınmaz sayılıyor. E, onun
da parasını getirmeniz lazım ama ben hâlâ anlayamıyorum, bir
formül bulup acaba bizim bilgimiz dışında da mı gemicikler
var, onlar mı gelecek ben hâlâ anlayamadım. Bu,
taşınmazlarla ilgili kısım buraya niye geldi, Sayın
Bakan bunu bize izah ederse
Taşınmazların nesini
kazandıracağız? Satarsak parası gelecek. Yurt
dışındaki taşınmaz nedir, nasıl gelir Türkiyeye,
nasıl kazandırılır ben onu anlayamamışım.
Yani bir defa daha soruyorum: Burada bu hükme o zaman gerek yok eğer
taşınmaz satılamıyorsa veya başka bir şey var,
biz mi anlayamadık?
Peki, bir de
bildirimde bulunma var. Taşınmazı getiremeyeceğimize göre
bildirimde bulunduk, ne olacak? Yani getirmedik, satmadık orada duruyor.
Paralar için bunlar söyleniyor, altın için söyleniyor, şu tarihe
kadar eğer getirmezse bankaya
Ben oradaki taşınmazı buraya
getiremeyeceğime göre o ne olacak? Yani ne işimize yarayacak bu?
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Beyan, beyan. Kayda alıyoruz onu sadece,
getirmiyoruz.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Ne faydası var? Millî ekonomiye kazandırıyorsunuz.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Yarın satarsa, getirirse o zaman getirecek.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Tabii.
Yani bu şeye
benzedi: Doğal gaz zammını altı ay sonra geri
alacağız, ölme eşeğim ölme yaz gelsin hikâyesi gibi
sizinki. Şimdi, satarsa, satacağı şeyi niye kayıt
altına alsın?
Değerli
arkadaşlarım, şimdi burada bu hükme gerek yok gibi görünüyor
bence. Biz Milliyetçi Hareket partisi olarak her zaman size çözüm önerilerimizi
söylüyoruz sadece şikâyette bulunmuyoruz. Bu paraların getirilmesiyle
ilgili, yurt dışındaki vatandaşlarımıza gerçekten
bir şeyler yapmak istiyorsak hem onları istismarcıların,
soyguncuların elinden kurtarmak hem de ekonominin belli bir noktada
büyümesine katkı sağlamak için bütün bu
vatandaşlarımızın parasını, işçi
dövizlerini, Merkez Bankası rezervlerini sadece duran
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Bunların
hepsini bir fon altında veya bir risk sermayesi adı altında
örneğin, Kalkınma Bankasını da devreye sokarak ciddi
anlamda reel ekonomiye kazandırmamız mümkün. Ayrıca, burada
getirilen varlıkların bir gün sonra geri
çıkarılmayacağını kim bana garanti edebilir bu kanun
tasarısına göre? Bugün getirdim, bildirimimi yaptım süresi
içinde, ertesi gün de dışarıya çıkardım, ne olacak?
Ekonomiye kazandırdınız mı? Bununla ilgili bir hüküm var
mı? Yok. O zaman, bunu düzenleyecek geçici hükümler koymak lazım.
Onun dışında, örneğin, hazine bonosu ve devlet tahvili gibi
gerçekten hem borcumuzu ötelemeye yarayacak bir yere yatırım
yapıyorsa diyelim ki yüzde 2 yerine yüzde 1 vergi veya sıfır
vergi alabiliriz gerçekten teşvik etmek istiyorsak. O zaman, millî
ekonomiye kazandırılmış hem de devletin borçlarının
bir nebze vadesini uzatmaya katkıda bulunmuş oluruz. Böylece, hem
vatandaşlarımız istismarcıların elinden kurtulmuş
olur hem de Sayın Başbakanımız Bu paraları
yatırırken bana mı sordunuz! demek zorunda kalmaz.
Sonuç olarak
diyorum ki varlık barışı yapıyorsunuz, bir de yokluk
barışı yapın, borç barışı yapın,
sıkıntısı olan vatandaşları da rahatlatalım.
Teşekkür
ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Günal.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Tokat Milletvekili Orhan Diren konuşacaktır.
Buyurunuz
Sayın Diren. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
ORHAN ZİYA DİREN (Tokat) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Değerli
milletvekilleri, 302 sıra sayılı Bazı Varlıkların
Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun
Tasarısı üzerinde söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, ekonomik krize karşı önlem olarak kanun
tasarısıyla üç konu düzenlenmektedir.
Bunlardan
birincisi, yurt dışındaki varlıkların ülkeye
çekilmesi.
İkincisi,
ülkede kayıt dışı kalmış varlıkların
kayıt içine alınması.
Ve üçüncüsü de
şirketlerin bazı yurt dışı kazançlarına vergi
istisnası getirilmesidir.
Şimdi, bu
kanun tasarısını değerlendirmeden önce genel bir
değerlendirme yapmakta da fayda görüyorum.
Sayın
milletvekilleri, Türkiye, dünyayı etkisi altına alan ekonomik krize,
finanse edilmesi gereken 45 milyar dolarlık bir cari açıkla
yakalanmıştır. 2002 yılı itibarıyla hızla
büyüyen ekonomimiz, 2005 yılı itibarıyla büyüme hızı
bize benzeyen ekonomilere oranla düşmeye başlamıştır.
2008 yılında, gelişen ekonomilerin büyüme oranı yüzde 6,5
beklenirken bizim büyüme oranımız yüzde 3,5 olarak öngörülmektedir.
Bizim ekonomimiz uzun süreden beri maalesef iyi sinyaller vermemektedir.
Türkiyeyi cazibe merkezi yaptık, yabancı sermaye bunun için
geliyor. denmiş, ama gerçeğin böyle olmadığı,
yabancı sermayenin yüksek faiz kazancı için ülkede bulunduğu
anlaşılmıştır. Kazanç son dört yılda borsada
yaklaşık yüzde 400, hazine kâğıtlarında ise yüzde
200ün üzerinde olmuştur.
Hükûmet,
vatandaşlarımızın öncelikli beklentisi olan yaşam
kalitesini yükseltememiş, eğitim, sağlık ve istihdam
sorunlarını çözememiştir. Elektrik ve doğal gaza
yapılan son zamlarla zaten iki yakası bir araya gelmeyen
vatandaşımızın yaşam şartları iyice
zorlaştırılmıştır.
Sayın
Başbakan konutlarda kullanılan doğal gaza yapılan yüzde
22,5luk son zamla ilgili olarak, Biz bu zammı yapmasak vatandaşlara
bunun faturası başka alanlardan çıkacaktı. Mart ayında
petrol fiyatları düşer, o da doğal gaza yansır, yani mart
ayında fiyatları tekrar regüle edeceğiz, düşüreceğiz,
ayarlayacağız. diyorlar. Niçin mart ayı? Soruyorum sizlere.
Çünkü mart ayında seçim var arkadaşlar.
Son on ayda
yaklaşık yüzde 82 oranında yapılan doğal gaz
zammının açıklaması bu mudur? Doların yükseliş
oranıyla enerji fiyatlarındaki düşüş başa
baştır. BOTAŞın tahsil edemediği
alacaklarının faturası maalesef vatandaşa
çıkarılmıştır. Böyle bir ortamda ekonomik önlem olarak
Türkiye Büyük Millet Meclisinin önüne böyle bir kanun tasarısı
getirilmiştir ki her türlü istismara, her türlü yolsuzluğa açık
olduğu görülüyor.
Sayın
milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz kanun
tasarısının bu hâliyle kabulü hâlinde Türkiye uluslararası
platformda para aklama cenneti olarak anılabilir. Legal kazançlar zaten
böyle bir yasaya ihtiyaç duymadan ülkeye giriş yapmaktadırlar.
Komisyon
görüşmeleri sırasında kanun kapsamı
genişletilmiş, sisteme giren mükelleflerin 1 Ocak 2008 tarihinden
önceki dönemleri incelenemez hâle getirilmiştir. Bu sayede, yapılan
değişiklikle hâlihazırda incelenip vergi
kaçakçılığı tespit edilen ve edilecek olan tüm mükellefler
kurtulmuş olacaktır. Kara para trafiği içindeki kişi ve
örgütler, kaçakçılar, hayalî ihracatçılar, uyuşturucu tacirleri
de bu yasadan yararlanıp vergi affına uğrayacağı gibi,
yasaya göre haklarında hiçbir cezai ve mali kovuşturma ve soruşturma
yapılamayacak ve idari para cezası da kesilemeyecektir.
Sayın
milletvekilleri, tasarı bu hâliyle yasalaşırsa vergi
kaçakçıları milyarlarca lira cezadan kurtulacaklar, yasadan
yararlanmak için bildirilen varlıklar nedeniyle 1 Ocak 2008den önceki dönemlere
ilişkin vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı
yapılamayacaktır. Buna karşılık yasa yürürlüğe
girdikten sonra 2008den önceki dönemler için başlatılan vergi
incelemelerinde yükümlü aleyhine bir matrah farkı çıkarsa,
varlık barışından yararlanana bu matrah farkını
bildirdiği tutardan yüzde 2 vergisini ödeyerek mahsup etme
olanağı da tanınmaktadır. Bu da yasayı af yasası
kapsamına sokmaktadır. Ülkemizde yıllarca sistem içinde normal
biçimde kazançlarını beyan eden, vergisini ödeyen
vatandaşlarımız varken kazançlarını yurt
dışında tutanların bir gecede yüzde 2lik vergi ödeyerek
temize çıkarılması toplumumuzda güvensizlik ve adaletsizlik
duygusunu yaratacak, kamuoyunu bu konuda ikna etmek düşündüğünüz
kadar kolay olmayacaktır.
Sayın
milletvekilleri, ayrıca Türkiyede büyük yatırımları ve
sermayesi bulunan ülkeler de mukabil bir kararla vatandaşlarına
çağrıda bulunup menkul varlıklarının ve sermayelerinin
kendi ülkelerine transferini isterlerse bunu biz nasıl kabulleneceğiz
veya bu yasa, bu taslak hazırlanırken böyle bir öngörüde bulunuldu
mu, bunu da ayrıca merak ediyorum.
Önemli
hususlardan bir tanesi de, yurt dışı kazanç istisnasıyla
ilgili beyanları Sermaye Piyasası Kuruluna yapmayan,
yapmadığı için de suçlanan malum dernek ve şirketlerin
aklanması sonucunu da beraberinde getirecektir. Ama muhalefet olarak bu olayların takipçisi
olacağımızdan hiç kimsenin kuşku duymamasını
istirham ediyoruz. Yolsuzluk, belgeli rüşvet ve terör olaylarıyla
gündemden düşmeyen ülkemizde böyle bir yasanın kabulü adalet ve
eşitlik ilkelerine büyük zarar verecektir. Vergisini ödeyen namuslu
vatandaşları yaralayacak bir uygulamadır. Hükûmetin üzerinde
durduğu tek konu, Türklere ait yurt dışındaki paranın
yurda dönüşü gibi gösterilmek isteniyor. Burada itirazımız, yurt
dışındaki paraların getirilmesine asla değildir.
Endişemiz, geleceği varsayılan paranın böylece aklanıp
tekrar yurt dışına çıkartılacağıdır.
Bununla ilgili herhangi bir önlemi de bu tasarıda göremediğimizi
özellikle belirtmek istiyorum.
Sayın
milletvekilleri, öncelikle yasadan beklenenlerin gerçekleşebilmesi için
çözülmesi gereken sorunlar vardır. Finansal yatırım
araçlarındaki vergi yükü yerli ve yabancıda farklı
uygulanmaktadır. Bu farklılık AKP İktidarı döneminde
çıkarılan uygulamalarla yaratılmıştır. Vergi yükü
yerliye yüzde 10, yabancıya sıfırdır. Maliye
Bakanımızın açıklamasında, yerli
yatırımcının İstanbul Menkul Kıymetler
Borsasına kota edilmiş kayıtlı olan hisse senetleri için
sıfır olacağı belirtilmiş, ancak bugüne kadar
gereği yapılamamıştır. Hazine bonosunda da vergi
sıfıra indirilmelidir. Aksi hâlde yurt dışındaki
tasarrufların ülkemize yabancı fon gibi gelip sıfır vergi
olanağı varken, yüzde 10 vergi ödemek suretiyle giriş
yapması mümkün değildir. Hâlen vergi yükü menkul kıymetlere
dayalı yatırım fonlarında yüzde 15, altına dayalı
yatırım fonlarında ise yüzde 25tir. Bütün menkul kıymetler
yatırım fonlarında vergi yükü eşitlenmeli, yüzde 10-15 civarına mutlaka getirilmelidir.
Sayın
milletvekilleri, biz yasama görevini üstlenenler,
çıkaracağımız kanunların eksilerini ve
artılarını iyi analiz etmeli, ülkemizin geleceği için neler
getirip neler götüreceğini iyi hesaplamak zorundayız. Görüşmekte
olduğumuz bu kanun tasarısının ülkemize katkısı,
yaratacağı zarar ve tahribatın gölgesinde kalacaktır
inancındayız. Kara para aklama cenneti yaftasını temizlemek
sanıldığı kadar kolay olmayacaktır.
Bu yasanın
bu hâliyle ülke çıkarlarının uzağında olduğu
inancıyla destek vermeyeceğimizi belirtir, yüce Meclisi saygıyla
selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Diren.
Komisyon
konuşmak istiyor mu acaba?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Hayır,
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Hükûmet konuşmak istiyor mu 2nci maddeyle ilgili?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Hayır Sayın Başkan.
BAŞKAN
Peki.
Şahıslar
adına Eskişehir Milletvekili Beytullah Asil konuşacaktır.
Buyurunuz
Sayın Asil. (MHP sıralarından alkışlar)
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye
Kazandırılması Hakkında Kanun Tasarısının
2nci maddesi üzerindeki düşüncelerimi ifade etmek için söz aldım. Bu
vesileyle yüce heyetinizi, aziz Türk milletini saygıyla selamlarım.
Süremin beş
dakikayla sınırlı olması nedeniyle bazı hususları
maddeler hâlinde dikkatlerinize sunmak istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, tasarının genel gerekçesinde Ülkemizde uzun
yıllar boyunca kalıcı güven ve istikrarın
sağlanamamış olması nedeniyle millî servet
unsurlarından bir kısmı yurt dışına
çıkarılmış olup, bu çıkarılan millî servet
unsurlarının ülkemize getirilmesi amaçlanmaktadır.
denilmektedir.
Peki,
değerli arkadaşlarım, dünyanın bu kriz ortamında
çalkalandığı, enflasyon hedeflerinin
şaştığı, enflasyonun iki haneli rakamlara
ulaştığı, küresel krizin ülkemize çok ciddi tehditlerle
yöneldiği şartlarda enerji fiyatlarındaki hızlı
düşüşe rağmen doğal gaza yüzde 22lik zam yapılarak bu
kriz ortamında sanayicinin büyük bir maliyet artışıyla karşı
karşıya bırakıldığı böyle bir ortamda
kalıcı güven ve istikrarın sağlandığından
söz edebilir miyiz? Edemeyeceğimize göre, amacına
ulaşmayacağı şimdiden belli olan bu yasa
tasarısını Türkiye Büyük Millet Meclisine getirmenizin nedenini
kamuoyuna net olarak izah etmek zorundasınız. Aksi takdirde,
basında yoğun olarak işlenen Deniz Feneri ve yurt
dışındaki bu gibi olaylar kapsamındaki paraları
Türkiyeye getirme çabası, bazı siyasilerin
yakınlarının paralarını aklama çabası, kara
parayı aklama, naylon faturayı hoş görme yasası
algılamasıyla kamu vicdanını yaralamaktasınız.
Diğer
açıdan bakıldığında kamu vicdanı zaten
yaralanmıştır. Kayıt dışı ekonominin
kayıt altına alınacağına dair beklenti bu yasa
tasarısı ile ortadan kalkmıştır. Kendisini
yasaların amir hükümlerine bağlı sayan ve bunun gereğini
yerine getiren sanayicilerimiz üzülmektedir. Sebepsiz zenginleşmeye devlet
eliyle destek olunmaktadır. Bu tür yasalar kayıt
dışını, vergi ödememeyi, geliri saklamayı teşvik
etmekte, yurt dışındaki iştirak kazançlarını,
yurt dışında elde edilen ticari kazançlarını ülkeye
getirmeyi ötelemeyi önermekte, bu da kamu maliyesini
zayıflatmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, Hükûmet madem bu yasa tasarısını önümüze
getirdi, burada bu hususları da mutlaka açıklamalıdır.
Kendisini yasaların amir hükümlerine bağlı sayan ve bunun
gereğini yerine getiren sanayicilerimizdeki burukluğu nasıl
gidereceksiniz? Kayıt dışı ekonomiyi teşvik
edeceği bilinen bu yasa tasarısının sonrasında
kayıt dışı ekonomiyle mücadelede ne gibi adımlar
atacaksınız? Getirilen varlıklarla ilgili olarak soruşturma
ve kovuşturma yapılamayacağına göre, paranın
kaynağı bilinemeyeceğine göre kara para aklayanların
tasarıdan yararlanamayacağının sözünün sadece sözde
kalmasının önüne nasıl geçeceksiniz? Bu hususu burada tüm
kamuoyunu tatmin edecek şekilde izah etmek zorundasınız.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2 Kasım 1943 tarihinde Karaçay Türkü, daha
sonra adı KGB olarak değiştirilecek olan polis örgütü
tarafından iki saat içerisinde topraklarından sürüldü. O günün
sabahı 32.929u çocuk olmak üzere 63.328 Karaçay Türkü Stalin Rusyasında
hayvan vagonlarıyla Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan
steplerine sürüldü. Hazırlanmaları için on beş dakika ile iki
saat arasında değişen süreler verilmişti. Emre itiraz
ederek evlerini terk etmek istemeyenler infaz edilirken, içeride insan olup
olmadığı kontrol edilmeksizin ateşe veriliyordu.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız Sayın Asil.
BEYTULLAH
ASİL (Devamla) Akıl almaz haksızlıklara, zulümlere
uğradılar. Acılara, sıkıntılara, yoksulluklara
göğüs gerdiler. 40 bin kişiyi kaybettiler. Ölenlere Tanrıdan
rahmet diliyorum. Aziz Türk milletinin hafızasına tevdi ediyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Asil.
Şahsı
adına Tokat Milletvekili Osman Demir konuşacaktır.
Buyurunuz
Sayın Demir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
OSMAN DEMİR
(Tokat) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı
Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması
Hakkında Kanun Tasarısının 2nci maddesi üzerinde söz
aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, dünyanın genel çerçevesine
baktığımızda olağan olmayan bir durum
yaşıyoruz. Dünya ekonomileri, tabiri caizse, bir yangının
içerisine düşmüş ve bu yangının
başladığı ülke de dünyanın en büyük ekonomisi olan,
dünya üretiminin tek başına yüzde 28ini, diğer bir deyişle
üç buçukta 1ini üreten bir ülkede başlamış. Burada dev gibi
bankalar batmış. Bir tanesinin, batan bankanın sadece bir tanesinin
aktif büyüklüğü neredeyse Türkiye ekonomisinin bir yıllık
gayrisafi yurt içi hasılasına denk. Böyle bir ortamda
yaşıyoruz.
Bu ülkeler,
bankacılık sektöründe başlayan bu darboğazdan kurtulmak
için peş peşe kurtarma paketleri açıklıyorlar, ama bir
türlü de yakın geleceğimizi net olarak göremiyoruz. Burada
başlayan bir kriz Avrupa ülkelerine sıçramış, oradan
diğer bütün dünya ülkelerine yayılmaya başlamış. Bunu
önlemenin bir imkânı da yoktur, çünkü açık ekonomi modelinde
yaşıyor artık dünya. Dünya gerçeklerinden uzak durmamız
mümkün değil. Değişik ülkeler değişik politikalar
açıklıyorlar, finansal sektörlerini değişik kurtarma
planları açıklıyorlar.
Şimdi buraya
çıkan arkadaşlarımız farklı görüşler ileri
sürüyor. İşte bir tanesi diyor ki: Kriz mi var? Krizi mi
gizliyorsunuz? Kriz yok dediniz, bu neyin nesi o zaman?
Arkadaşlar,
biz, kriz yok derken Türkiyede kriz yok diyoruz; yoksa dünyada kriz var. Bunu
hepimiz biliyoruz, yaşanıyor. Batan bankalar var. Bunları
hepiniz biliyorsunuz, hepimiz gündemi takip ediyoruz.
Yani, sanki
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Yoksa bunlara ne gerek var o zaman? Türkiyede
yoksa ne gerek var?
OSMAN DEMİR
(Devamla) Efendim, dünyada kriz var. Ne gerek var. denilebilir mi?
Bakın
açık ekonomilerden söz ediyorum. Artık Bir ülkede başlayan bir
kriz beni etkilemez. deme şansınız yok. Önlem almak
zorundasınız. Bizim yaptığımız da odur.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Başbakan öyle demiyor ama!
OSMAN DEMİR
(Devamla) Bakın bizde kriz yok. Olası gelecek bir krize
karşı önlem alıyoruz. Bundan doğal ne olabilir.
Yaptığımız
nedir? Demişiz ki: Her ne sebeple olursa olsun yurt dışına
bir vesileyle çıkmış varlıklarımız varsa, bizim
vatandaşlarımıza ait varlıklar varsa bunları millî
ekonomiye kazandıralım. Bunlara da bazı cazip teklifler
sunmuşuz. Yüzde 2 vergi alacağız. demişiz.
TEKİN
BİNGÖL (Ankara) Niye bugün, niye alelacele?
OSMAN DEMİR
(Devamla) Efendim, deniyor ki: Bunlar şimdi kara paraysa, yolsuzluk
parasıysa, terör parasıysa
Arkadaşlar,
saymışız
Bir defa paranın kendisine bakarak bu para kara
para mıdır, ak para mıdır bunu anlayamazsınız. bu
anlaşılmaz.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Nasıl anlarız?
OSMAN DEMİR
(Devamla) Para nesnel bir varlıktır, kâğıttır.
Kâğıda bakarak anlaşılmaz. Kara para mıdır, terör
parası mıdır, uyuşturucu parası mıdır,
kaçakçılık parası mıdır, bunu bu paraya sahip olandan
anlarız.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Paranın üzerinde Deniz Feneri varsa ne olacak?
OSMAN DEMİR
(Devamla) Bunu bu paraya sahip olandan anlarız. Burada da
saymışız onları. Demişiz ki: Terörle
uğraşanlar, kaçakçılık yapanlar, kara para aklamaya
çalışanlar Türkiyeye para sokamaz. Bunları belirtmişiz.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Nerede sayıyorsunuz? Bunu nerede sayıyorsunuz,
kanunun neresinde?
OSMAN DEMİR
(Devamla) Buna rağmen, yok şunu aklıyorsunuz
Yani olmayan
şeyleri
İSA GÖK (Mersin)
Nerede yazıyor, nerede?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Kanunun neresinde var?
OSMAN DEMİR
(Devamla) Efendim, gerekçeye baktığınızda var onlar.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Neresinde var?
OSMAN DEMİR
(Devamla) Hepsi var burada. Yani okunmuşsa göreceksiniz.
İSA GÖK
(Mersin) Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu ne oldu?
OSMAN DEMİR
(Devamla) Dolayısıyla, olmayacak bir şeyi, sanki
varmış gibi lanse ederek bunları söylemek doğru değil.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Yok ama kanunda böyle bir şey.
OSMAN DEMİR
(Devamla) Arkadaşlar, diyorsunuz ki: Madem ihtiyacınız yok,
niye alıyorsunuz? Yapmayın. Diyoruz ki: Tedbir alıyoruz.
HASAN
ÖZDEMİR (Gaziantep) Hükûmet değil misiniz, niye getirmediniz
şimdiye kadar?
OSMAN DEMİR
(Devamla) Bu sefer diyorsunuz ki: E, peki, bu küçük bir tedbir.
Arkadaşlar,
ekonomi yönetimi dinamik bir süreçtir. Bugün buna ihtiyaç duyuyoruz, bunu
alıyoruz. Yarın daha büyük bir tedbire ihtiyaç duyduğumuzda
tereddütsüzce onu alacağız; olan budur.
Şimdi
bakıyoruz, Türkiye ekonomisi yok zayıfmış, yok
krizdeymiş vesaire
Yok arkadaşlar, öyle bir şey yok. Türkiye
ekonomisinin güçlü sigorta kaynakları vardır. Bunlardan biri zaman
zaman eleştirdiğiniz serbest kurdur. Bakın, yurt dışına
bir
İşte, Amerikada banka
battığında yurt dışına bir para
çıkışı oldu, anında döviz kuru arttı ve para
çıkışına karşı fren oluşturdu, sonra geri
düştü. Arkadaşlar, döviz kuru arttığı zaman yurt
dışına paranın çıkması o paranın
dezavantajınadır. Çünkü daha çok TL vermesi gerekir döviz satın
alabilmesi için, bunu da yapmayacaktır, yapamıyor.
Diğer
taraftan bir başka sigortamız, mali disiplin, eleştiriyorsunuz.
Bazıları çıkıyor buraya, efendim, işte, bütçe
disiplini diyerek tutturmayalım -Plan ve Bütçede de bunlar söylendiği
için söylüyorum - bütçe disiplini diye ısrar etmeyelim. E, nedir?
İşte, konjonktüre göre bütçe
uygulayalım falan. Arkadaşlar, biz burada kararlıyız. Bütçe
disiplinine uyacağız diye ısrarlıyız. Niye biliyor
musunuz? Geçmişte gerek 94 krizine bakılsın gerek 99 gerek 2001
krizlerine bakılsın
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayız.
Buyurunuz.
OSMAN DEMİR
(Devamla)
bu krizlerin temelinde maalesef bütçe disiplininden kopma
vardır. Biz, bütçe disiplinini sıkı bir şekilde
sağladığımız içindir ki, faiz dışı
fazlaya uyduğumuz içindir ki, bakın, bugün faiz ödemelerimiz
aşağıya doğru düşüyor, devletin borçlanma yükü
aşağıya doğru düşüyor. Bundan dolayıdır ki
Türkiye ekonomisi geçmişte olduğundan çok daha güçlüdür.
Bir diğer
konu, parasal disiplin. Eskiden olmadığı kadar güçlüdür
arkadaşlar. Merkez Bankası
bağımsızlığı
bizden önce çıkarıldı, kabul ediyorum ama biz buna
harfiyen uyuyoruz. Merkez Bankası
bağımsızlığı kanunu Türkiye için parasal disiplin
anlamında bir sigortadır. Artık hükümetlerin eskisi gibi Merkez
Bankasından diledikleri gibi borçlanma şansları yoktur.
Dolayısıyla, Merkez Bankası, fiyat istikrarını
sağlamakla, parasal disiplinin hangi yönde takip edilmesi gerekirse o
yönde takip etmekle yükümlüdür. Kanun bu yükümlülüğü Merkez Bankasına
vermiştir. Bu da Türkiye ekonomisinin bir başka
sigortasıdır.
Doğrusu ben
on dakikalık bir süre hedeflemiştim ama beş dakika olunca
inanın ben de söyleyeceklerimi birbirine karıştırdım.
Ben yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Demir.
Sayın
milletvekilleri, şimdi soru-cevap bölümüne geçiyoruz.
Sayın
Torlak, Sayın Ağyüz, Sayın Özdemir, Sayın Genç, Sayın
Aydoğan, Sayın Çalış, Sayın Taner ve Sayın Sipahi
sisteme girmişler soru için. Süremiz kısıtlı olduğu
için lütfen soruları
Bütün arkadaşlara söz verebilmek için sadece
sorunuzu sorarsanız daha çabuk
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sizin daha önce vardı, tekrar girerseniz size de söz vereceğim.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Girdim efendim, girdim.
BAŞKAN
Lütfen sadece soruyu sorun, ekonomik olarak kullanalım.
Buyurunuz
Sayın Torlak.
D. ALİ
TORLAK (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Aracılığınızla
Sayın Bakana sormak isterim: Küresel mali krizin getirdiği bugünkü
piyasa ortamında bankalarca verilmiş olan kredilerin vadesinden önce
geri ödemesinin çağrılmasına ve vadesi gelmeden arkası
yazılmak suretiyle haciz başlatılan çeklerle ilgili işlem
yapan bankalara nasıl bir yaptırım düşünüyorsunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Torlak.
Sayın
Ağyüz
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Sayın
Bakanım, yabancı ülkelerde doğan bu global kriz, hükümetlerin
çok ciddi tedbirleriyle destek paketleri açıklandı. Bizde de böyle
olması gerekirken son günlerde hep zam paketi açıklanıyor, siz
krizi zam paketi açıklayarak mı
karşılayacaksınız? BOTAŞın
yaptığı zam bir yandan, sizin bütçenizde görülen zamlar bir
yandan, işsizlik ve yoksulluk kapıdayken üretim düşüklüğü
yaratan bu zamlar için alınması gereken tedbirleri niye almadan bugün
hayalî bir, ne kadarı gerçekleşeceği meçhul olan bir yasayla
Krizi önleme paketi açıklıyoruz. diye kamuoyunu aldatmaya bizim
hakkımız var mı?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Ağyüz.
Sayın
Özdemir
HASAN
ÖZDEMİR (Gaziantep) Sayın Başkanım, Sayın
Bakanıma soruyorum: Kara para sahibi Türk vatandaşlarının
paralarıyla PKK terör örgütü mensuplarının uyuşturucudan
elde ettiği, karanlık ilişkilerden elde ettiği paralar yurt
dışındaki paravan şirketler ve şahıslar üzerinde
bulunmaktadır. AKP Hükûmeti bu ilişkileri çözüp suçta elde edilen bu
paraları müsadere edeceğine, 30/10/2009 tarihine kadar Türkiye'ye
transfer ettiklerinde gelir ve kurumlar vergisinden istifade edileceği
belirtilmektedir. Bu kanunla, yurt dışındaki karanlık
ilişkilerden elde edilen kara paranın AK PARTİ Hükûmeti
tarafından aklanması anlamına gelmiyor mu?
Soru iki: Namuslu
devlet memurlarından bu durumda hâlâ mal beyanı almayı
düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Özdemir.
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kemal Beye dün
de sormuştum. Foçada 15 milyar 600 milyon liraya alıp da bir süre
sonra 1 trilyon 260 milyar liraya sattığı gayrimenkul için
beyanname verdi mi, vergisini verdi mi? Vermediyse sebebi? Bu kanunla
bunları da affetmeyi düşünüyor mu?
İkincisi,
maddede kanaat verici belgeler arasında noterleri de saymışlar.
Maalesef, AKP İktidarı zamanında artık noterlerin
yaptıkları tasdikler sahte çıkıyor. Almanyada hapishanede
yatan bir kişiye Türkiye'de noterin vekâletname verdiği gibi belge
veriyor. Bu durumda olan noterlerin tasdik ettikleri belgelere nasıl
inanılacak? Daha önce Vergi Barışı adı altında
çıkarılan 4811 ve 5736 sayılı yasalarda sahte belge
kullanılması af kapsamına alınmaya
çalışılmış, ama gelen tepkiler üzerine bundan
vazgeçilmiş, ama bu kanunun 3üncü maddesinin 6ncı
fıkrasında maalesef sahte, naylon fatura yine af kapsamı içine
alınıyor. Burada Kemal Beyin de bir yararı olacak
mıdır?
Yine, 3üncü
maddeyle veya bu kanunla getirilenlere, taşınmazlar, gemiler de af
kapsamına alınıyor. Acaba Hükûmet üyelerinin aile
efratlarının kaç tane gemisi var? Bunlar da bu af için para
getirecekler midir?
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Genç.
Sayın
Aydoğan
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Kriz ülkemizi
etkilemez, vatandaşlar etkilenmez denirken, reel sektör ve bütün
kesimlerin sıkıntısı her geçen gün artıyor. Esnaf ve
ticarethane sahipleri borçlarını ödemekte ve yaşamını
sürdürmekte her gün zorlanıyor. Kara listedeki kredi borcu 2 milyar YTLyi
aştı. Bu tasarıyla bu sorunlar sona erecek mi?
Vatandaşımız rahatlayacak mı? 50 milyar doları
aşan cari açık sorunu bitecek mi?
Eğer,
Türkiye'de, ülkemizde kriz, sorun yoksa bütün bu düzenlemelerin nedeni nedir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Aydoğan.
Sayın
Çalış
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, yurt dışından millî ekonomiye
kazandırılacak varlıklar arasında belirtilen
taşınmazlar ibaresiyle neyi kastediyorsunuz?
Hangi
taşınmazları, hangi yollarla ekonomiye
kazandıracaksınız?
Çok uluslu
şubeleri olan firmaların uluslararası seyir hâlinde olan
varlıklarında nasıl bir uygulama yapacaksınız?
Tasarı ile
ekonomiye kaç adet taşınmaz kazandırmayı hedefliyorsunuz?
YTL olarak değeri nedir? Bu
taşınmazları sadece kayıt mı edeceksiniz yoksa YTL
olarak değerini mi kabul edeceksiniz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Çalış.
Sayın Taner
RECEP TANER (Aydın)
Sayın Bakanım, biraz önceki konuşmanızda,
uyuşturucu, terör örgütü, hortumcu parası gibi paraların, kara
paraların takibini ihbar mekanizmasına dayandırdınız.
Şimdi sormak
istiyorum: Vergi mahremiyeti gerçeğine rağmen, varlık
barışıyla ilgili müracaat edenlerin listelerini
yayımlamayı mı düşünüyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Taner.
Sayın
Sipahi
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, madde 2/cde Kanaat
verici belge, bu belgeyi tasdik edecekler arasında, maddenin sonunda
Türk elçilik ya da konsoloslukları, yoksa ilgili ülkenin Türk menfaatini
koruyan aynı nitelikteki temsilcileri diye bir anlaşılmaz tabir
var. Eğer bunun için fahri konsolosluklar kastediliyorsa, bu açıkça
yazılsın, yoksa, bu çok istismara müsait bir tabirdir.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Sipahi.
Sayın
Şandır
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Çok teşekkür ediyorum efendim.
Sayın Bakan,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına konuşan
arkadaşımızın çok ağır bir iddiası
bulunmaktadır, diyorlar ki: Bu tasarı Anayasanın 10uncu
maddesine aykırıdır. Çünkü, yurt dışından
getirilecek paralardan yüzde 2, yurt içinden bildirilecek paralar için de yüzde
10 vergi alacaksınız. Tasarıda vergi oranlarının
farklılaştırılması yaşanıyor. Bu,
Anayasanın 10uncu maddesine aykırıdır, bağlı
olarak 73üncü maddesine de aykırıdır. Bu konuda bir
açıklık gerekiyor. Bir açıklama yapar mısınız?
İkinci
husus; kanunun 3üncü maddesinin 1inci fıkrasında 213
sayılı Kanuna göre defter tutanlar belirtiliyor. Defter
tutmayanlarla ilgili ne yapacaksınız veya özel kanununa
bağlı olarak defter tutanlar var, onları nasıl
alacaksınız?
Bir başka
hususu daha sormak istiyorum: Şimdi, yurt dışında
kaynağı şaibeli veya şaibeli olduğu iddia edilen paraları
yurt içine getirip millî ekonomiye katmaya çalışıyorsunuz. Yurt
içinde hak edilmiş, devletin, toplumun parası olan, ama bugüne kadar
ödenememiş, işte, vergi cezaları var, gecikme cezaları var,
bunların faizleri var, alacağınız var. Büyük miktarlar ve
bildiğim kadarıyla 27 milyar YTL. Bunları tahsil etmek için bir
düşünceniz var mı? Bu yönde bir yapılandırma düşünüyor
musunuz? Bir paket olarak bu kanunla birlikte eğer millî ekonomiyi
dışa bağımlılığından kurtarmak, bu
finans krizinden kurtarmak gibi bir gayretiniz varsa, niye yurt içinden
doğmuş bu alacağınızın tahsili için bir paketiniz
veya bir tasarınız bulunmuyor veya bulunuyor mu?
Bu konularda bir
açıklama yaparsanız teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Şandır.
Buyurunuz
Sayın Bakan, size de ek süre vereceğim.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
Sayın Torlak
Bankaların kredilerini geri çağırması nasıl oluyor;
yani bu normal mi? diye sordu.
Şimdi, bizim
de sürekli olarak vurguladığımız, bankaların reel
sektörü zora sokacak şekilde kredileri geri
çağırmasını uygun görmüyoruz. Ancak, elde tabii Bankalar
Kanunu var. Bankaların da kendi yetki ve sorumlulukları oluyor ve
bağımsız kurul olarak BDDKnın da gözetiminde bulunuyorlar
bunlar.
Ancak, bu arada
tabii, bankalar da bu zamanlarda özellikle kredilerinde seçici oluyorlar, yani
kılı kırk yararak veriyorlar. Fakat, bankalarımızla
yapmış olduğumuz görüşmelerde de iyi müşterilerinin
kredilerinin devam etmesinden yana olduklarını bize çeşitli defalar
da dile getiriyorlar, hatta kredi miktarlarında da azalma
olmadığını bize söylüyorlar. Ona rağmen biz bu konu
üzerinde üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz çünkü bu
krizden etkilenmesi gereken kesim, etkilenecek kesim reel kesim oluyor, reel
sektör oluyor. Dolayısıyla, biz de bütün tedbirlerimizi alırken
de reel sektörün yanında olmaya gayret ediyoruz. Hatta BDDK, biliyorsunuz,
yakında Bütün bankaların kârlarını
dağıtmayın, öz sermayelerinize ilave yapın. dedi. Bundan
maksat, bankaların kredi yapılarını da güçlendirmeye gayret
etmektir. Zaman zaman da Merkez Bankamız bankalara kısa vadeli olmak
üzere büyük miktarda fonlama yapıyor, Türk lirası olarak fonlama
yapıyor ve bu fonlamadan dolayı da kredilerin sıkıntıya
girmemesini arzu ediyoruz, gayretlerimiz budur.
Şimdi,
Sayın Ağyüz Destek paketleri yerine zam tedbirleri
açıklıyorsunuz. diyor. Bunu daha önce ben açıkladım
değerli arkadaşlar. Şimdi, Amerika destek paketi
açıklıyor veyahut da İngiltere destek paketi
açıklıyor. Amerikada veya orada banka zora girmiş,
batmış yani açıkçası banka batmış; destek paketi
açıklamak mecburiyeti var. Şimdi, sanki bu moda gibi, orada
çıktı bir moda, biz de aynı modayı takip edelim
Orada
banka batmış, çok şükür burada banka batmadı.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Fabrikalar kapanıyor Sayın Bakan, fabrikalar
kapanıyor, buna çare bulun; onu diyoruz biz, Banka kapanıyor.
demiyoruz biz; fabrikalar kapanıyor, işsizlik artıyor. Siz de
doğal gaza zam yaparak üretimi düşürüyorsunuz.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Şimdi onu söyleyeyim.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Ben bunu soruyorum.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Şimdi beni iyi dinleyin o zaman.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Ve bu zammı da siz savunuyorsunuz.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Dinle, bak, deminden beri
konuştun...
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Soruma cevap verin soruma!
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Tamam, ben dinledim, siz de lütfen bir
dinleyin.
Şimdi,
doğal gaza zammın sebebi maliyetlerin yükselmesidir. Bizim doğal
gazımız yok, dışarıdan alıyoruz doğal
gazı. Dışarıdan aldığın zaman, o
dışarıdaki maliyetin senin arttığı zaman, senin
de o maliyetini alman lazım. Aksi takdirde, maliyetin altında bir
satış yaptığın zaman Bunun bedelini bütçe ödesin.
demektir, bunun manası bu. Yani, Türkiye bunu geçmiş zamanda çok
yaşadı. Doğal gaza zam yapmayalım bütçeden ödeyelim, ona
zam yapmayalım bütçeden ödeyelim, efendim tütünü alalım, taban
fiyatı verelim bütçeden ödeyelim, onu bütçeden, bunu bütçeden
Bütçenin,
geldiğimiz zaman, 2002 yılında 40 milyar açığı
vardı değerli arkadaşlar ve bütçenin yüzde 34ü
açıktı, üçte 1inden fazlası açıktı.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Beş yıl niye yapılmadı o zaman?
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Elektriğe niye zam yapmadınız o zaman, seçime
kadar?
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkan, lütfen ikaz edin.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Seçime kadar elektriğe zam olmadı.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, karşılıklı
konuşmayalım lütfen, Sayın Bakan cevap versin.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Sayın Başbakanımız
-o günlerde de var- bıçak kemiğe dayandığında yapmak
mecburiyetindeyiz bunu
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Niye beklediniz, niye?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Ama, Sayın Baykal
çıkıyor, diyor ki: Bunu geri alın. Geri alın. ne demek?
Geri alın. demek, Bunu 70 milyona ödet. demek, Bunu bütçeden öde.
demek, Bunu da 70 milyon ödesin. demek. Bunu mu yapalım yani?
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Vergi yükünü azaltın.
BİLGİN PAÇARIZ (Edirne)
Dağıttığınız kömürün parasını kimden
çıkardınız Sayın Bakan?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Bunu yaptığın zaman o
eski bütçe açıklarıyla karşılaşırsınız,
o enflasyonu yükseltirsiniz, ekonomiyi de altüst edersiniz.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Seçime kadar elektriğe niye zam yapmadınız?
MALİYE BAKANI
KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Eğer sizin gibi seçimi biz çok
düşünecek olsaydık bu zammı yapmazdık Sayın Anadol.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Elektriğe niye zam yapmadınız temmuza kadar,
2007ye kadar?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Gerekli olduğu zaman
yaparız.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Hah! O zaman gerekli değildi tabii!
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Gerekli
Maliyetin altına
düştüğü zaman yaparız arkadaş, kusura bakmayın. Siz
şimdi, milleti göz göre Biz zammı geri alacağız deyip
gözünü boyayacağınızı zannediyoruz. Bu numara yok
artık, bunlar eskide kaldı.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Sizde çok numara var!
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Millet soruyor: Zammı yapmazsan
kim ödeyecek bunu? diyor. 70 milyon ödeyecek. Doğal gazı kullanan da
ödeyecek, kullanmayan da ödeyecek. Bu mu adalet yani? Bunu mu istiyorsunuz
yani? Eskiye dönmeyi mi istiyorsunuz? Türk ekonomisini yine toslatmayı
mı, duvara toslatmayı mı düşünüyorsunuz? Bunu istemek demek
hesabını bilmemek demek, bunu istemek demek ekonomiden anlamamak
demek, bunu istemek demek Türk ekonomisini tekrar bozmak demektir; bu kadar
açık.
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Dört ay sonra nasıl indireceksiniz?
BAŞKAN
Sayın Unakıtan, süremizi doldurmuş bulunuyoruz. Lütfen, toparlarsanız
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Bu kadar açık. O bakımdan,
değerli arkadaşlar, ne söylüyoruz onun hesabını siyasiler
tartarak söylemesi lazım.
BAŞKAN -
Lütfen, toparlarsanız
Epey bir süre verdim size çünkü.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Peki.
Şimdi bir
şeyden bahsetmek istiyorum. Dün de sordu Sayın Genç: Foçada deftere
kaydettim mi kaydetmedim mi? Sen orada vergi mi kaçırdın? Bunu
şimdi, sayın birkaç milletvekili daha söylüyor. Şimdi, bu
sorular bana daha önce 2006 yılında da soruldu ve ben 22/11/2006
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisindeki yaptıkları basın
toplantısına karşı açıklama yaptım o zaman.
Şimdi o zamanki açıklama unutuldu, 2006 geçti ya. Eski şeyleri
karıştır, tekrar bir şey çıkar mı acaba? Tekrar
ileri sürülüyor. Sayın Genç de onların aynısını
söylüyor.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır, açıklayın.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Ben şimdi açıklıyorum.
Ben bunu, bu muameleyi -dış ticaret olarak
yapılmıştı- ben dış ticaret olarak bunu
Biz
bakın, 10/05/2002 tarihinde 001369 numaralı fatura ile
faturasını kestik bunun. Böyle kaçak maçak hiç alakası yok
bunun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Vergisini, vergisini soruyorum.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Şimdi, dur, bir dakika dinle.
Bunun, şimdi,
biz 10/05/2002 tarihinde 712 numaralı yevmiye maddesiyle kayıt ettik,
biz bu kadar para kazandık kardeşim, kaydımızı da
yaptık. İşte numarası da bu.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Beyannamede kaç lira beyan ettiniz?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Sen beyannameden anlıyorsan
eğer
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ben senden daha iyi anlıyorum.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Sen biraz maliyeci geçiniyorsun ama
bak sonunda bir şirketin bütün faaliyeti neticelerinde beyanname
toplanıp, kâr eder zarar eder, şu eder bu eder, beyannamesiyle de
vergi dairesine beyan edilir. Bu da beyan edilmiştir. Bu 2002
yılına ait kurumlar vergisi beyannamesiyle beyan edilmiştir.
Daha fazla ne anlatacağım?
KAMER GENÇ
(Tunceli) O beyannameyi görelim.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Yani bununla ilgili
KAMER GENÇ
(Tunceli) O beyannameyi bir görelim.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Görsen anlar mısın sen
beyannameden ya? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Unakıtan, lütfen
KAMER GENÇ
(Tunceli) Anlarım, anlarım merak etme! Sana da öğretirim.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) O zaman vergi dairesine git bak, vergi
dairesine git bak.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ben bu işlerin piriyim, bana kaçamak cevap veremezsin!
BAŞKAN
Lütfen karşılıklı konuşmayalım Sayın Genç.
Verdiği cevap bu kadar, ne yapacaksınız Sayın Genç?
Söylediği bu.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Sayın Pir
Bu kadar
değil, cevabımız budur Sayın Başkan.
BAŞKAN
Evet, tamam.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Bu kadar değil, bunun
cevabı budur.
BAŞKAN
Sayın Unakıtan
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Bunu kaydettik, yevmiye defterine de
kaydettik, beyannamesini de verdik, bununla ilgili de noterliğin bile
Evet, burada yazılıdır. diye yazısı var elimizde. Bu
beyan da edilmiştir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ben soruyorum: Sen Bakansın, vergisini verdin mi vermedin mi?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Ve bu şekilde iddia edenlerden de
kanuni hakkımı aramak üzere mahkemeye de müracaat ettim. Yok öyle!
Çıkın ortaya: Beyan ettin mi etmedin mi? Göster bana beyannameni.
BAŞKAN
Sayın Unakıtan, lütfen sözünüzü bağlayınız.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, vergisi verildi mi verilmedi mi?
BAŞKAN
Sayın Genç, yeterli artık.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Siz önce kendi
Neyse
konuşmayayım.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Neyse ne? Neyse söyle!
BAŞKAN
Lütfen siz konuyu bağlayınız.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Peki, şimdi
ortalığı karıştırmayalım, tamam.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sorular kaldı.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Diğer konular var, vakit de
geçiyor, onlara da müsaade ederseniz yazılı cevap vereyim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Unakıtan.
Madde üzerinde
bir önerge vardır.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Anayasaya aykırılık iddiası var.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Sayın Başkan, Sayın
Şandırın bir sorusu vardı, önemli olduğu için
BAŞKAN
Evet, buyurunuz.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Anayasanın 10uncu maddesine
aykırılık görmüyoruz. Ayrıca da vergi
alacaklarının tahsili için de biz, daha yeni bir tebliğ
hazırladık ve on sekiz ay taksitle, yıllık da yüzde 3
faizle bu alacaklarımızı almak üzere de gerekli tedbiri, önlemi
de şu anda almış bulunuyoruz Sayın Şandır.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Unakıtan.
Madde üzerinde
bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 Sıra Sayılı Tasarının 2 nci maddesinin (1)
no.lu fıkrasının (c) bendinde yer alan ve belgelerini, 4/1/1961
tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun İkinci
Kitabının Üçüncü Kısmında yer alan ibaresinin ve olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M. Akif
Hamzaçebi Mustafa Özyürek Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Trabzon İstanbul Malatya
Bülent
Baratalı Tekin
Bingöl
İzmir Ankara
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) -
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Bingöl, buyurunuz efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
TEKİN
BİNGÖL (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Dünyada
gelişen ekonomik krizle ilgili, krizden etkilenen ya da olası etkiye
maruz kalabilecek ülkeler süratle çok ciddi önlemler almaya
başladılar, yasal düzenlemeler yaptılar ve çok geniş
kapsamlı ve hacmi geniş paketleri hayata geçirdiler. O dönemlerde
Hükûmet yetkilileri ise bu krize karşı kriz bizi etkilemez, kriz
bizi teğet geçer ya da kriz bizim ülkemiz için bir şans olabilir
gibi son derece popülist bir yaklaşımla açılımlar
yaptılar.
Değerli
milletvekilleri, oysa 2007 yılının başından itibaren
siyasiler, akademisyenler, ekonomistler, ilgili meslek odaları ve iş
adamları zaman zaman çok iyi niyetli uyarılar
yapmışlardı. Bu uyarılar, olası krizin habercisi
birtakım örnekler de vererek Hükûmeti uyararak, ciddi tedbirlerin
alınmasını sağlamaya yönelik iyi niyetli
uyarılardı. Oysa bazı yetkililer, bu uyarılara bile siz
felaket tellallığı yapıyorsunuz anlayışıyla
yaklaşmışlardı.
Bugün
geldiğimiz noktada artık herkes kabul ediyor ki kriz çok ciddi bir
şekilde ülkemizi etkilemektedir. Bunu her gün birkaç örnekle görmek mümkün
değerli milletvekilleri. Bakınız, sadece Kayseride son
dönemlerde onlarca konkordato ilan edildi. Daha dün Bilecik Ticaret Odası
Başkanı Bilecikte işten çıkarılan işçilerin
sayısının 2 bini bulduğunu söyledi. Bu sabah Bursada çok
önemli bir firma maalesef üretimini tamamen durdurdu.
Değerli
milletvekilleri, bu örnekleri çoğaltmak mümkün ama çok uzaklara gitmeye de
gerek yok. Sokağa çıkalım, caddelerde dolaşalım,
sağımızdaki solumuzdaki apartmanlara
baktığımızda her gün artan sayıda satılık,
kiralık ya da devren iş yerleri görmek mümkün. Belki o
mahallenin, o caddenin, o sokağın simgesi olan yılların
iş yerleri bile kapanıyor ve kapanma tehlikesiyle karşı
karşıya. Türkiyede durum bu noktada ve hâlâ, maalesef AKP sözcüsü
arkadaşımız çıkıp Türkiye kesinlikle krizden etkilenmiyor,
bu yasa sadece bir önlem. diyebiliyor.
Değerli
milletvekilleri, böyle olsa dahi bizim önceliğimiz bu yasa olmamalı.
Bakınız, bu ülkede birikimlerini üretime yönelik yatırıma
yansıtan iş adamlarımız, tüccarlarımız,
esnaflarımız var ve maalesef, zaman zaman bu iş yerleri
kapanıyor. Birçok çalışan da yılların işçilerini,
çalışanlarını kapının önüne bırakmak gibi
çok ciddi bir sıkıntının içine giriyorlar. Hâl böyle iken
ülkemizdeki iş adamlarını, sanayicimizi,
tüccarımızı, esnafımızı rahatlatacak, onların
hiç olmazsa iş yerlerinin devamını sağlayacak düzenlemeleri
yapmamız bizim önceliğimiz olmalıydı.
Peki, niçin bütün
bunlar ötelenip de Varlık Barışı diye bir yasa alelacele
ve krizin hiçbir esamesi yokken -AKP sözcüsü arkadaşın
söylediğinden hareketle söylüyorum- hiçbir esamesi okunmuyorken niçin
böyle bir yasaya gerek görüldü? Eğer amaç yurt dışındaki
varlıkların Türkiyeye getirilmesi idiyse altı buçuk yıl
içerisinde bu yapılabilirdi. Demek ki nihayet Hükûmet krizin ayak
seslerini duymaya başladı ama maalesef Hükûmet yine geç kaldı.
Zira az önce verdiğim örnekten de anlaşıldığı
gibi kriz kapımızı açıp içeri girdi.
Değerli
milletvekilleri, bu yasa birtakım kuşkuları beraberinde
getiriyor, birtakım kafa karışıklığına yol
açıyor. Nihayet bir iki düzenleme arkadaşlarımızın
uyarısıyla AKP tarafından yapıldı, dikkate
alındı ama bu yetmiyor. Bakınız,
taşınmazların kayıt altına alınması ülke
ekonomisi açısından uygundur, olumludur ama bu
taşınmazların çok net bir şekilde adının
konması lazım. Yine, yurt dışında varlıkları
olan vatandaşlarımıza baktığımızda
bunları farklı kategorilere koymak mümkün. Örneğin, çok yüklü
birikimi olan, gayrimenkulleri ve nakitleri olan bazı vatandaşlarımız
-ki bu diğer ülkelerde de söz konusu- güvence anlamında ilerleyen
yıllarda kendilerini gelişen hususlara karşı
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayın.
Buyurun.
TEKİN
BİNGÖL (Devamla) -
garanti altına almak için birikimlerinin bir
kısmını yurt dışına götürmüş olabilirler.
Siz ne yaparsanız yapın, vergiyi yüzde 2 değil sıfır
yapsanız dahi, üzerine promosyon verseniz dahi o insanlar bu parayı
ülkelerine getirmezler. Geri kalan vatandaşlarımızın yurt
dışında çalışıp elde ettikleri birikimleri ise
maalesef geçtiğimiz yıllarda yaşadıkları nedeniyle,
güven telakki etmediğimiz için önemli bir kısmı bu ülkeye
paralarını getirmeyeceklerdir. Bir de son dönemlerde KOMBASSAN,
YİMPAŞ örneği, Deniz Feneri örneği yurt dışında
alın teriyle biriktirdiklerini bu ülkeye getirenleri ciddi bir hayal
kırıklığına uğratmıştır.
Değerli
milletvekilleri, umut ediyorum ki bu yasa çıktığında
taşınmazların kayıt altına alınması
adı altında bazı gemiler Akdenizin serin sularında
dolaşmasın. Umut ediyorum ki bu yasa çıktığında
-AKP için, artık, paranın akının karasının hiç
öneminin olmadığı da görülüyor- o bahsettiğim alın
terinin karşılığı olan paranın yerine
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen tamamlayınız sözünüzü.
TEKİN
BİNGÖL (Devamla) -
gayrimeşru kazançların -işin içinde her
türlü uyuşturucudan tutun da aklınıza ne tür usulsüzlük varsa-
elde edilen paraların bu ülkeye gelmesinin önüne geçilebilsin ve maalesef,
bu yasa, varlık paketi değil de kara para aklama paketi olarak hayata
geçecektir diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bingöl.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Bakacağım efendim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
On dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 16.08
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.20
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa) ,
Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 14üncü
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
302 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Tasarının
2nci maddesi üzerinde verilen Trabzon Milletvekili Akif Hamzaçebi ve arkadaşlarının
önergesinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar
yeter sayısı vardır, kabul edilmemiştir.
2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde
kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
Uygulama
esasları
MADDE 3- (1)
Gerçek veya tüzel kişilerce,1/10/2008 tarihi itibarıyla sahip olunan
ve yurt dışında bulunan; para, altın, döviz, menkul
kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile
varlığı kanaat verici bir belgeyle ispat edilen
taşınmazlar, bu Kanunun yayımlandığı ayı
izleyen üçüncü ayın sonuna kadar Yeni Türk Lirası cinsinden rayiç
bedelle banka veya aracı kuruma bildirilir ya da vergi dairelerine beyan
edilir. Bu kıymetler, 213 sayılı Kanun uyarınca defter
tutan mükellefler tarafından beyan tarihi itibarıyla kanuni
defterlere kaydedilebilir. Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler,
bu Kanun hükümleri uyarınca kanuni defterlerine kaydettikleri
kıymetler için pasifte özel fon hesabı açarlar. Bu fon hesabı,
sermayenin cüzü addolunur, sermayeye ilave dışında başka
bir amaçla kullanılamaz, işletmenin tasfiye edilmesi halinde ise
vergilendirilmez. Serbest meslek kazanç defteri ile işletme hesabı
esasına göre defter tutan mükellefler, söz konusu kıymetleri
defterlerinde ayrıca gösterirler. Bu varlıklar dönem
kazancının tespitinde dikkate alınmaz.
(2) Gelir veya
kurumlar vergisi mükelleflerince sahip olunan ve Türkiyede bulunan ancak
1/10/2008 tarihi itibarıyla kanuni defter kayıtlarında
işletmenin özkaynakları arasında yer almayan para, altın,
döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile
taşınmazlar, bu Kanunun yayımlandığı ayı
izleyen üçüncü ayın sonuna kadar Yeni Türk Lirası cinsinden rayiç
bedelle vergi dairelerine beyan edilir. Bilanço esasına göre defter tutan
mükellefler, bu Kanun hükümlerine göre 213 sayılı Kanun uyarınca
kanuni defterlerine, taşınmazlar dışındaki
varlıklarını banka ve aracı kurumlardaki hesaplara
yatırmak suretiyle kaydederek pasifte özel fon hesabı açarlar. Bu fon
hesabı, sermayenin cüzü addolunur ve beyan tarihinden itibaren altı
ay içinde sermayeye ilave olunur. Serbest meslek kazanç defteri ile
işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler, söz konusu
kıymetleri defterlerinde ayrıca gösterirler. Bu varlıklar dönem
kazancının tespitinde dikkate alınmaz.
(3) Vergi
dairelerine birinci fıkraya göre beyan edilen varlıkların
değeri üzerinden % 2, ikinci fıkraya göre beyan edilen
varlıkların değeri üzerinden % 10 oranında vergi tarhedilir
ve bu vergi, tarhiyatın yapıldığı ayı izleyen
ayın sonuna kadar ödenir. Ödenen bu vergi, hiçbir suretle gider yazılamaz
ve başka bir vergiden mahsup edilemez.
(4) Banka ve aracı
kurumlar, kendilerine bildirilen varlıklara ilişkin olarak % 2
oranında hesapladıkları vergiyi, bildirimi izleyen ayın
onbeşinci günü akşamına kadar vergi sorumlusu
sıfatıyla bir beyanname ile bağlı bulunduğu vergi
dairesine beyan eder ve aynı sürede öderler.
(5) Birinci ve
ikinci fıkralar kapsamında bildirilen veya beyan edilen
varlıklar nedeniyle 1/1/2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin
hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmaz. Ancak,
diğer nedenlerle bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle
devam eden veya bu tarihten sonra başlayan 1/1/2008 tarihinden önceki
dönemlere ilişkin vergi incelemeleri sonucu gelir, kurumlar ve katma
değer vergisi yönünden tespit edilen matrah farkından, bu Kanun
kapsamında beyan edilen tutarlar mahsup edilerek tarhiyat
yapılır.
(6) Birinci
fıkra hükmünden yararlanan gerçek kişiler ile tüzel kişilerin
kanuni temsilcileri hakkında, bu Kanun kapsamındaki beyanlarıyla
sınırlı olarak 20/2/1930 tarihli ve 1567 sayılı Türk
Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun, 47 nci
maddesinin (A) fıkrası hariç olmak üzere 2499 sayılı Kanun,
27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük Kanunu, 21/3/2007 tarihli ve
5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu ve 213 sayılı
Kanunda düzenlenen suçlar veya kabahatler ile bu suçlardan kaynaklanan mal
varlığı değerleriyle ilgili olarak 26/9/2004 tarihli ve
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 282 nci maddesinde gösterilen suç
yönünden soruşturma veya kovuşturma yapılmaz ve idari para
cezaları uygulanmaz.
(7) Beyan edilen
varlıklarla ilgili olarak 213 sayılı Kanunun amortismanlara
ilişkin hükümleri uygulanmaz. Bu varlıkların elden
çıkarılmasından doğan zararlar, gelir veya kurumlar vergisi
uygulaması bakımından gider veya indirim olarak kabul edilmez.
(8) Birinci
fıkra uyarınca bildirildiği veya beyan edildiği halde,
1/10/2008 tarihi itibarıyla yurt dışında bulunduğu
kanaat verici belge ile tevsik edilemeyen ve bildirim veya beyanın
yapıldığı tarihten itibaren bir ay içinde Türkiyeye
getirilmeyen veya Türkiyedeki banka ya da aracı kurumlarda açılacak
bir hesaba transfer edilmeyen para, döviz, altın, menkul kıymet ve
diğer sermaye piyasası araçları dolayısıyla
beşinci ve altıncı fıkra hükümlerinden; ikinci fıkra
uyarınca beyanda bulunulduğu halde sermaye artırımında
bulunulmaması halinde ise beşinci fıkra hükmünden
yararlanılamaz.
(9) İlgili
kurum ve kuruluşlar, gerçek ve tüzel kişilerin bu madde uyarınca
yapılacak işlemlere ilişkin taleplerini yerine getirmeye
mecburdurlar.
BAŞKAN
3üncü madde üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Aydın
Milletvekili Ertuğrul Kumcuoğlu konuşacaktır.
Buyurunuz
Sayın Kumcuoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; önümüzdeki 302 sıra sayılı kanun
hakkında Milliyetçi Hareket Partisi adına görüş ve önerilerimizi
dile getirmek için huzurlarınızdayım. Hepinize saygılar
sunuyorum.
Dikkat
buyurursanız, burada 302 sıra sayılı kanun diyerek kanunun
ismini zikretmekten içtinap ettim. Bunu neden yaptım? Şimdi izah
edeyim. Bakın, bu kanunun 3üncü maddesinin birinci fıkrası ne
diyor: Gerçek veya tüzel kişilerce sahip olunan ve yurt
dışında bulunan taşınmazlar vergi dairelerine beyan
edilir. Böyle yapılınca Sayın Bakana ve Hükûmete göre bu
varlıklar millî ekonomiye kazandırılmış olacakmış.
Allah için, üç günde bir gazetelerin magazin eklerinde mayolu
fotoğrafı çıkan bir hanımefendinin Amerikanın Florida
kentinde bundan birkaç yıl önce 700 bin dolara aldığı bir
gayrimenkulün, villanın gelip de vergi dairesine beyan edilmesi hâlinde
Türk ekonomisi ne kazanacak? Bana anlatacak bir babayiğit var mı
içinizde?
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Var. Anlatacağız biraz sonra
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Devamla) Bunu anlatacaksın Nurettin. Helal olsun!
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Değiştirdik, değiştirdik.
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Devamla) Helal olsun, bunu anlatacaksın!
Ha şimdi
Bakan Bey kıs kıs gülüyor oradan. Diyor ki: Ertuğrul Bey
anlayamamış, konuyu anlayamamış. Biz onunla onu
kastetmiyoruz. Diyor ki: Biz onu kastetmiyoruz. Neyi kastediyoruz? Neyi kastediyorlar?
Ha efendim, İcra İflas Kanununa göre sefine sayılan,
gayrimenkul sayılan deniz taşıma araçlarını
kastediyorlarmış. Peki o zaman onu kastediyorsunuz, niye erkekçe bunu
buraya yazmıyorsunuz? Niye şeffaf olmuyorsunuz ve şeffaf
olmadığınız hâlde demokratik bir hükûmet olduğunuzu
iddia ediyorsunuz? Niye zikrinizle fikriniz bir değil? Lütfen bunu da izah
edin. Buraya yazıp çizdirmekle olmuyor.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Gemicik yazalım oraya, bir önerge verelim!
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Devamla) Değerli arkadaşlarım, şimdi ne
yapıyorsunuz siz? Küresel krizin olumsuz etkilerini önlemek, hafifletmek
ve telafi etmek için bir kanun tasarısı hazırlayıp
huzurumuza getiriyorsunuz? Şimdi, dünyadaki ekonomik krizin artık
Oradaki kriz mortgage krizidir. Elhamdülillah bizde KOBİ var. gibi
anlamsız izah sınırlarını
aştığını hepimiz biliyoruz. Üstümüze böyle bir sel,
bir tsunami geliyor. Ne yapmamız lazım? Bunun
karşısında tedbir almamız lazım. Eğer bizim
huzurumuza bir tedbirler paketiyle gelseydiniz biz olaya samimi olarak el
koyar, katkılarımızı yapmaya
çalışırdık.
Şimdi
bakalım bu tasarıya Allah için. Bu tasarı, yüreği
ağzında, üç-beş hafta sonra kredisinin vadesi gelecek olan
iş adamına bir fayda sağlıyor mu? Adamın yüreği
ağzında, üç-beş hafta sonra kredinin ödeme vadesi gelecek, onun
için bir şey getirmiyorsunuz. Banka kredisiyle sac almış,
fabrikasına koymuş, oradan sınai ürün üretip ihraç etmeyi umut
eden sanayici için bir şey getiriyor musunuz? Hayır, getirmiyorsunuz.
Geçen sene 1,5 liraya sattığı zeytine bugün 85 kuruşa
değer bulamayan zeytin üreticisi için bir şey getiriyor musunuz?
Getirmiyorsunuz. Peki gün döner keser döner, gün ola harman ola diye asgari
ücretle hayata tutunmaya çalışan ve 2008 yılında önce yüzde
80lik doğal gaz şamarıyla, onun arkasından yüzde 12yi
aşan enflasyonla perişan ettiğiniz asgari ücretli için bir
şey getiriyor musunuz? Getirmiyorsunuz. Peki, sokakta her gün
sayıları artan işsizler için bir şey getiriyor musunuz?
Getirmiyorsunuz. Peki, bunları yapmıyorsunuz da nasıl oluyor da
krizin olumsuz etkilerini önleme iddiasında bulunuyorsunuz?
Şimdi,
bakın, aslında ne yapıyorsunuz siz? Diyorsunuz ki: Yurt
dışında birtakım paralar varmış, biz bunları
Türkiyeye getirteceğiz. Yurt dışında parası olan
insanlar kimler? Yani bunların da gayrikanuni yollarla, gayrimeşru
yollarla taşındığını da kabul ediyorsunuz. O
durumda, vatandaşlık bağları zayıf, kişisel
çıkarını ulusal çıkarın önünde gören, günahkâr,
kabahatli yani hem suçlu hem güçlü olanları kolluyor, koruyorsunuz,
kayırıyorsunuz, ödüllendiriyorsunuz. Açık mı? Açık.
Bundan bir süre
önce Sayın Başbakan Biz bu krizi fırsata çevireceğiz.
dediği vakit bayağı şaşırmıştım ve
umutlanmıştım fakat jeton şimdi düştü, kimler için bu
krizin fırsata dönüştüğü bu tasarıyla açıkça ortaya
çıktı. Ha, Maliye Bakanımızın sefineler konusunda
yeterince şeffaf olamadığı yerde, Allah razı olsun,
Sayın Başbakan yeterince şeffaf olmasını bildi.
Kendisine teşekkür ediyorum.
Şimdi,
Sayın Başbakan Ekonomik krizin ülkemiz üzerindeki olası
etkilerinin çalışan kesimlere, dar gelirlilere, ücretlilere
yansıtılmaması konusuna büyük önem veriyoruz. diyor. Nerede
diyor? Ekonomik Koordinasyon Kurulunda. Allah için, bu tasarıda dar
gelirlilere, çalışanlara, ücretlilere zerre kadar bir katkı var
mı?
OKTAY VURAL
(İzmir) Garip gurebaya var!
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Var, var, dolaylı olarak var.
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Devamla) Ayıptır. Yani lütfen, yapın bir
şeyler, birilerini kayırın, birilerine torpil geçin, birilerini,
efendim, koruyun, kollayın ama vatandaşın
karşısına geçip de Biz bunu yaparken seni kolluyoruz. demeyin.
Biraz yakışıksız oluyor.
Şimdi,
aslında ben size açık, samimi kanaatimi söyleyeyim: Bu kanunla
Türkiyeye herhangi bir kaynak akımı olmayacağını
Sayın Bakan da biliyor, Hükûmet de biliyor, siz de biliyorsunuz, ben de
biliyorum. Neden? Eğer herhangi bir şekilde, Türkiye
vatandaşları veya Türkiyedeki yerleşik kişiler bu
şekilde yurt dışında birtakım varlıklar
bulunduruyorlarsa bu varlıklar zaten Türkiyede kardeşim, bunlar
Türkiyede. Neden? Ya, şimdi sizin bir İsviçre bankasında
paranız var. Bunu Amerika Birleşik Devletlerinin yüzde 3,5 faizli
otuz yıllık tahviline mi yatırırsınız, yoksa
getirip yabancı bir firma adı altında, yabancı bir isim
altında yüzde 20 faizle Türk bankalarında mı değerlendirirsiniz?
Bunun tamamı bıyıklı sermaye şeklinde zaten
Türkiyede. Onun için, dışarıdan bir şey gelmeyeceğini
hepimiz iyi biliyoruz, zaman da bunun gösterecek.
Peki, bu kanunla
yapılmak istenen ne, bu tasarıyla yapılmak istenen ne? Haa, bu
tasarıda şeytan 3üncü maddenin (5)inci ve (6)ncı maddelerinde
saklı. Bu, tekrar bir mali af kanunu tasarısı. Bazen ürküyorum,
bu AKP dediğimiz siyasi olgunun içinde, yanında, önünde,
arkasında bulunan insanlar ne kadar çok mali suç işlemişler ki,
Sayın Başkan, altı ayda bir af kanunu çıkarıyorsunuz,
temizlenmiyor gitti. Altı ayda bir kanun çıkarıyorsunuz,
temizlenmedi gitti. (MHP sıralarından alkışlar)
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Bu tasarıyla ilgisi var mı ya?
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Devamla) Yapmayın Sayın Başkan, yapmayın!
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Bir tane somut olarak örnek gösterin, bir AK
PARTİlinin bu şekilde bir durumu olduğunu ortaya koyun. Ezbere
konuşmayın lütfen, yakışıyor mu size!
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Devamla) Ama ya, gel de olmadığını sen
söyle.
Şimdi,
bakın arkadaşlar
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Yüzde 47 oy aldınız ya, o kadar insan içinde
vardır onlar da.
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Devamla) Bakın arkadaşlar
Şimdi, Sayın
Başbakan Hep eleştiriyorsunuz, hiç öneri getirmiyorsunuz. dedi.
Eğer samimi
idiyseniz, eğer bu uluslararası krizi sağlıklı
değerlendiriyor idiyseniz, eğer Türkiyenin üstün menfaatlerini
hakikaten gözetiyor olsa idiniz olaya böyle yaklaşmazdınız.
Bakın ben
size söyleyeyim: Bundan birkaç gün önce Amerika Birleşik Devletleri FEDi
yani Merkez Bankası bir karar verdi, dört ülkeye -Singapura, Meksikaya,
Brezilyaya ve Koreye- 30ar milyon dolarlık swap veyahut da takas
imkânı sağladı. Neden? Bu dört ülke Amerika Birleşik
Devletlerinin belli başlı ticari partneri.
FİKRİ
IŞIK (Kocaeli) Hayır, oradaki fonlar rahat çıksın diye
verdi onu.
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Devamla) Bir dakika
Siz daha iyi biliyorsanız onu öyle
izah edersiniz bu kürsüye çıkıp, tamam mı?
FİKRİ
IŞIK (Kocaeli) Niye verdiğini daha iyi bilirsiniz siz.
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Devamla) Şimdi, bize niye vermedi? Çünkü biz belli
başlı ticari partneri değiliz ama biz kimin belli
başlı ticari bir partneriyiz? Biz Avrupa Birliğinin ticari
partneriyiz. Bu kriz karşısında, kırk beş senedir
taviz üstüne taviz verdiğimiz, hele son altı senede artık her
şeyimizi, bütün karar verme mekanizmasını teslim ettiğiniz
Brüksele gidip de Bu krizde bizi niye yalnız bırakıyorsunuz?
sualini niye sormuyorsunuz?
OKTAY VURAL (İzmir)
Soramazlar!
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Devamla) Soramazsınız çünkü aklınıza
gelmiyor, olayı göremiyorsunuz. Bir de Avrupa Birliği
karşısında bir şey istemeyi beceremiyorsunuz. Hep
veriyorsunuz, hep veriyorsunuz...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız Sayın Kumcuoğlu.
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Devamla) -
Tamamlıyorum.
Sayın Bakan,
size bir öneride daha bulunuyorum. Bu tür kanunlar bir seferlik sonuç verir.
Hâlbuki Türkiyenin yurt dışında dinamik bir kaynağı
var, işçi gelirleri. Bugün, Merkez Bankası bilançosunda dış
ödemeler dengesine baktığımız vakit işçi geliri diye
bir şey yok. Meksikanın işçi geliri 20 milyar dolar! 20 milyar
dolar Meksikanın işçi geliri. Bizim yurt dışındaki
işçilerimiz daha da zenginlediler, daha yüksek ücretler alıyorlar. Bu
paralar nerede? Niye bunu sormuyorsunuz? Niye bunların daha dinamik, daha
sürekli bir biçimde Türkiyeye gelmesi için tedbir getirmiyorsunuz? Çünkü biraz
önce söylediğim gibi -bunu kabul edin, bu kanunda açıkça ortaya
çıkıyor- fikriniz başka yerde. Oturun, gelin, eğer bu
konuyu yapamıyorsanız, düşünemiyorsanız, bu konuyu
düşünüp bu konuda formül ve model oluşturacak elemanlarınız
yoksa, biz yardım edelim.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sizin bir katkınızın
olacağını sanmıyorum sayın Kumcuoğlu.
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Devamla) Ha, Nurettin, kızdın da bunu söyledin
Kızdın da bunu söyledin çünkü biraz canını yaktım,
biliyorum, ama haklı olduğumuzu da biliyorsun.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın
Kumcuoğlu, lütfen sözünüzü tamamlayınız.
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Devamla) - Her zaman bu millete, bu devlete katkım
olmuştur, size de katkım olur. Bu yaptığım
konuşma da size katkıdır. Aklınızı
başınıza getirmeye davet ediyorum.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Başka arkadaşların var, ama sizin
olacağını hiç sanmıyorum.
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN -
Teşekkür ediyoruz Sayın Kumcuoğlu.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Trabzon Milletvekili Akif Hamzaçebi
konuşacaktır.
Buyurunuz
Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tasarının 3üncü maddesi üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini açıklamadan önce sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Tasarının
3üncü maddesi tasarının esası olarak ifade edebileceğimiz
bir madde. Bütün önemli unsurlar bu maddede düzenlenmiştir. Çok
kısaca bunları sizlere hatırlatmak istiyorum: Bu maddenin (1)
numaralı fıkrasına göre, 1 Ekim 2008 tarihi itibarıyla,
gerçek ve tüzel kişiler tarafından sahip olunduğu hâlde o tarih
itibarıyla yurt dışında bulunan para, döviz, menkul
kıymet, altın gibi değerlerin kanunun yayımından
itibaren üç ay içerisinde Türkiyeye getirilmesi hâlinde ve getirilen bu
değerlerin bir bankaya beyan edilmesi hâlinde bu tasarının
getirmiş olduğu diğer bazı kolaylıklardan
yararlanılacaktır. Hemen bunu hatırlatmışken buna ilişkin
görüşümü de ifade edeyim.
Bir numaralı
fıkraya göre getirilen bu değerler üzerinden yüzde 2 oranında
vergi ödenmesi söz konusudur ancak aynı fıkrada bu değerlerin
bilanço esasına göre defter tutan mükellefler tarafından
şirketlerine sermaye olarak konulabileceği de ifade edilmiştir.
Sermaye olarak konulmasının tercih edilmesi hâlinde konulan bu
değerler sermayenin bir unsuru addedilecek, pasifte bir özel fon
hesabında tutulmakla birlikte sermayenin bir unsuru addedilecek ve
işletmeden herhangi bir şekilde çekilemeyecek. Bunun eksik
olduğunu ifade etmek istiyorum. Mükellef getirdiği
varlığı isterse şirketine sermaye olarak koyabilecek,
istemezse koymak zorunda değil. O zaman, böyle bir zorunluluk yok ise
bunu şirkete sermaye olarak koyarsan bunu mutlaka çekemeyeceksin diye
bir kayda bağlamanın da doğru olmadığını
düşünüyorum. Burada bir esneklik tanımak daha doğrudur.
İki
numaralı fıkrada, bu sefer, gerçek ve tüzel kişi
kavramından uzaklaşılarak gelir veya kurumlar vergisi
mükelleflerinin yurt içinde sahip olduğu benzeri değerlerin sermaye
şirketlerine veya kendi şirketlerine sermaye olarak konulması
hâlinde bunlar da yine sermayenin bir unsuru sayılacak, işletmeden
bunların çekilmesi söz konusu olamayacak. Burada bu ilke doğru ama
birinci fıkrada bir seçimlik hak vardı ister koyabilir ister bankada
tutabilir. Seçimlik hakta mutlaka bunu çekemezsin demeyi doğru
bulmuyorum, böyle bir esnekliği yatırımcıya, tasarruf
sahibine vermek lazım.
İki
fıkra arasında çelişkili gördüğüm husus, vergi
oranındaki farklılıktır. Birinci fıkraya göre
getirilen tasarruflar üzerinden yüzde 2 oranında vergi alınırken
ikinci fıkraya göre şirkete sermaye olarak konulan değerlerden
yüzde 10 oranında vergi alınması öneriliyor. Bunu son derece
ağır buluyorum. İktidar partisi bir önerge vermiş, yüzde
10luk oranın yüzde 5e indirilmesi söz konusu. Biz kanunun ilkesini
bozmamak için bunu yüzde 3 oranına çeken bir önerge vermiş
durumdayız ama yapılması gereken çok daha farklıdır.
Kapsamlı bir çalışmayı gerektiriyor ama belki
görüşmelere ara verilerek yapılabilir.
Değerli
arkadaşlar, şirkete sermaye olarak konulan değerler hem birinci
fıkraya göre hem ikinci fıkraya göre herhangi bir şekilde
vergiye tabi olmamalıdır, bu bir. Mademki reel sektörün kaynağa
ihtiyacı var, şirkete sermaye olarak koymayı -diğer
şirkete sermaye koymak dışındaki şekillerde- tasarrufun
değerlendirilmesi hâlinde o hâllerden daha farklı düzenlemeliyiz.
Şimdi bankaya getirdi, bankada tutuyor yüzde 2; şirkete sermaye koydu
yüzde 2; hazine bonosu aldı yüzde 2. Bakın, İtalya
uygulaması vardır. İtalya 2001de -aynı kapsamda
değil, İtalya kara parayı, onları hariç tutmuştu - hazine bonosu alımında
vergi dışı tutmuştu. Hazine bonosu aldığı
tutarı değil
Yani 10 milyon YTL veya 10 milyon dolar yurt
dışından getirdi, bununla hazine bonosu aldı, bunu hariç
tutarım demiyor. İtalya, 10 milyon dolarlık tasarrufun yüzde
12sini -yanlış hatırlamıyorsam yüzde 12sini - belli bir
kısmını hazine bonosuna yatırırsanız tamamı
üzerinden vergi almayacağım demiştir. Bakın, bu teşvik
edici bir unsurdur. Hazinenin kaynağa ihtiyacı var.
Bırakın, gelen kaynak hazine bonosuna gittiği takdirde oradan
yüzde 2 oranında vergi almayın. Ekonominin kaynağa ihtiyacı
var diyorsunuz. Kaynağa ihtiyaç olduğunu kabul ediyorum.
Değerli
arkadaşlar, tasarının bu maddesinin asıl önemli
fıkraları (5) ve (6) numara fıkralar. Dün de ifade ettim, (6)
numaralı fıkra bir kısım kara paraya af getiriyor. Naylon
fatura örneğini verdim. Naylon fatura kullanma ve düzenleme fiiline
karışanların bu fiil karşılığında elde
ettikleri geliri yurt dışından getirip bankaya
yatırmaları hâlinde hem naylon fatura düzenlemiş olmaktan
dolayı Vergi Usul Kanununa göre hakkında yapılan vergi
incelemesinden kurtulması söz konusu hem de hapis cezasından
kurtulması söz konusu. Bunun kabul edilmesi mümkün değil. Bunun
mutlaka çıkarılması gerekir. Diğer tasarrufları da
lekeleyecek, gölgeleyecek bir düzenlemedir. Buna ilişkin önergemiz var.
Tasarının
bu maddesinin (5) numaralı fıkrasının ikinci cümlesini de
doğru bulmadığımı ifade ediyorum. Dün söyledim, bugün
tekrar söyleyeceğim. (5) numaralı fıkranın birinci cümlesi
ile mükelleflere bankalara, beyan ettikleri, şirkete sermaye olarak
koydukları veya vergi dairesine beyan ettikleri değerleri konu alarak
bir vergi incelemesinin yapılmayacağı güvencesi verilmektedir.
Bu güvencenin verilmesinde herhangi bir yanlışlık yok, işin
doğası gereğidir. 1998
yılı düzenlemesinde de 2002 yılı düzenlemesinde de benzeri
güvenceler vardır. Vergi incelemesi yapılmayacağı yönünde
bir güvenceyi mutlaka vermek lazım ancak (5)inci fıkranın
ikinci cümlesiyle verilen güvence, bunun ötesinde çok başka bir güvence.
Buna göre -dün 10 milyon YTLlik bir örnek vermiştim- bir kişi,
dışarıdan geleceği için dolar diyelim buna, 10 milyon
dolarlık tasarrufunu, birikimini, her neyse, getirip Türkiyede bankaya
yatırdığı zaman, Türkiyede de bu değerle ilgisi
olmayan başka nedenlerle hesaplarında bir inceleme
yapıldığı zaman bulunan fark, beyan ettiği 10 milyon
dolardan mahsup edilecek. Ne karşılığında? Yüzde 2
vergi karşılığında. Bu doğru değil
arkadaşlar. Bunu devam eden incelemeleri de kapsama alacak şekilde
Komisyonda genişletmiştiniz. Bu fıkranın da
çıkarılması için önergemiz var. İktidar partisi de o
Komisyonda yapılan ilaveyi çıkaracak şekilde bir önerge
vermiş durumda. Onun çıkması tabii ki olumlu bir gelişme
ama kanunun yürürlüğünden sonra, 2008 yılından önceki dönemlere
ilişkin olarak başka nedenlerle yapılacak incelemelerde bulunan
matrah farkıyla bankaya beyan edilen tutarı birbirinden mahsup etmek
doğru değil. 2003 yılında Vergi Barışı
Kanunu çıkarmıştınız, matrah artırımı
yapmıştınız. Matrah artırımının bir
mantığı var. Bir ilave matrah beyanı istiyorsunuz
mükelleften, onun üzerinden o zaman yüzde 30 oranında vergi
almıştınız. Şimdi bu matrah artırımı da
değil. Matrah artırımı çok daha makul, çok daha masum bir
düzenlemedir bunun yanında. Bu da vergi denetimini zedeleyen, vergi
sistemine, vergi idaresine güveni sarsacak olan bir düzenlemedir. O nedenle,
(6)ncı fıkrayla birlikte (5)inci fıkranın ben
tasarıdan çıkarılması gerektiğini düşünüyorum.
Değerli
milletvekilleri, Sayın Maliye Bakanı biraz önceki sorulara cevap
verirken enerji politikasıyla ilgili bazı değerlendirmelerde
bulundu. Sayın Deniz Baykalın Bu enerji zammını,
BOTAŞ zammını, doğal gaz zammını geri alın.
sözünü anımsatarak Ben bunu bütçeden mi karşılayım? Görev zararı
mı olsun bu? dedi. Bunu izninizle çok kısaca değerlendirmek
istiyorum. Sayın Bakana ben şunu sormak isterim: Siz 2003
yılından 2007 seçimlerine kadar elektriğe hiç zam yapmamakla
övündünüz ama zam yapmadığınız bu dönemde elektrik
şirketlerinin birbirine olan borçları arttı. BOTAŞın
elektrik şirketlerine verdiği doğal gazdan dolayı
alacağı arttı, alacağı çoğaldı. Elektrik
üretiminin yüzde 52si doğal gazla yapılıyor, üretimin yüzde
52si doğal gaza dayalıdır. Doğal gaz fiyatı dünyada
artıyor ama
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız, buyurunuz.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Teşekkür ederim.
siz bunları
görmezden geliyorsunuz, elektrik fiyatını sabit tutuyorsunuz,
BOTAŞ, Elektrik Üretim Şirketinden alacağını
alamıyor; Elektrik Üretim Şirketi, Dağıtım
Şirketinden alacağını alamıyor; Dağıtım
Şirketi, Ankara Büyükşehir Belediyesinden alacağını alamıyor.
Böyle zincirleme bir ödememe sirkülasyonu içinde, BOTAŞ, personel
maaşlarını ödeyebilmek için bankadan kredi alıyor, buna
faiz ödemek zorunda kalıyor.
Şimdi hiç
kimse bunun aksini iddia edemez. Son yapılan zammın gerisinde
beş yıllık birikim vardır, BOTAŞın
alacaklarını tahsil edememesi vardır. Kur artışı
değil, kur artışı bahane gösterilmesin. Yıllarca kur
artışı
Bir süredir kur artışını
yaşıyoruz, bir süredir doğal gaz fiyatı artıyor.
Neden? Sorun burada. O nedenle, bu doğal gaz zammının
insaflı olduğunu söylemek mümkün değildir. Elektrik
şirketlerinin, BOTAŞın belediyelerden olan
alacağını alamaması nedeniyle yapılan bir zamdır.
Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Hamzaçebi.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Giresun Milletvekili Nurettin Canikli
konuşacaktır.
Buyurunuz
efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ
GRUBU ADINA NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; görüşülmekte olan tasarının 3üncü
maddesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle
açık, net olarak ifade etmemiz gerekir ki bu maddede
tartışmalı birkaç konu vardı ve bunları ben bu kanunun
tümü üzerinde yaptığım görüşmede de ifade etmiştim,
ortaya koymuştuk. Kesinlikle hiçbir şekilde kara paranın bu
düzenleme kapsamına girmediğini ancak bazı yorumların o
şekilde ortaya konulduğunu ifade etmiştim, hatta buradan
şunu söylemiştim: Diğer siyasi partiye mensup
arkadaşlarımızla bu konuda bilip de çalışalım ve
bu tereddütleri ortadan kaldıracak şekilde bir metin
hazırlayalım. Sonra, bazı arkadaşlarımızla
görüşmelerimiz oldu, bazı metinler ortaya çıktı fakat
hiçbirisi sonuçta arkadaşlarımızın bu şekildeki
yorumlarını ortadan kaldırmaya yetmedi. Biz de bunun üzerine
tartışmalı ve bu düzenlemenin kara paraya ilişkin
birtakım kolaylıklar getirdiği şeklinde yorumlara neden
olan (6)ncı fıkrasını tamamen ortadan
kaldırıcı önergemizi de verdik, biraz önce de belirttik.
Dolayısıyla, bunlardan sonra artık -ve biraz önce Sayın Hamzaçebi
de ilave etti, ben de söylemiştim- Komisyonda ilave edilen ve bu kanun
yürürlüğe girdiği tarihte yapılmakta olan incelemeleri de
kapsayan o hükmü de ortadan kaldıran bir düzenleme verdik.
Dolayısıyla, şu hâliyle artık kara para
açısından, naylon belge de dâhil olmak üzere, hiçbir şekilde en
ufak bir tartışma kalmamıştır. Hiç kimse bu kanunla
getirilen düzenlemelere Kara paraya en ufak bir tolerans gösteriyor. diyemez.
Çok net olarak buradan ifade ediyorum. Herkesin bunu bilmesi ve duyması
gerekir.
Biz gerçekten
hassasiyetlere saygı duyuyoruz, bütün siyasi partilerimizin,
arkadaşlarımızın. Özellikle katkı
sağladığına inandığımız,
düşündüğümüz, bildiğimiz arkadaşlarımız da var,
muhalefete mensup arkadaşlarımız, onlara da teşekkür
ediyoruz. Birlikte çalışıyoruz, onların düşüncelerine
de saygı duyuyoruz ve itibar ediyoruz aynı zamanda. Gerçekten
işi teknik boyutuyla ve samimiyetle ortaya koyuyorlar, biz de
katılıyoruz, bu düşüncelerini dikkate alıyoruz. Tabii
elbette her zaman bu olmayabilir ama çoğu zaman bu birliktelik ya da bu mutabakat
sağlanıyor. Bunu da burada belirtelim.
Tartışmalı
hiçbir konu kalmamıştır. Hapis cezasıyla ilgili bütün
tereddütlü konular tamamen dışarıda
bırakılmıştır, naylon belge de dâhil olmak üzere.
Sadece parasal cezalarla ilgili avantajlar korunmuştur, o da son derece
doğaldır, buna da hiç kimse itiraz etmiyor.
Şimdi
konuştuğumuz konu aslında teknik bir konu. Ben bu
kısmına girmek istemiyorum ama Sayın Kumcuoğlunun
-meslektaşımızdır, üstadımızdır
aslında, saydığımız, sevdiğimiz bir insandır
ama- gerçekten yadırgadım buradaki konuşma tarzını.
Ben buradan Sayın Kumcuoğlunun gelip geçmişteki o birikimine
uygun olacak şekilde daha teknik, daha bilimsel ve
Mesela biraz önce
Sayın Hamzaçebinin yaptığı gibi, ki ben Sayın
Hamzaçebinin birkaç şeyine katılmıyorum, şimdi ifade
etmeye çalışacağım. Katılmak katılmamak meselesi
değil burada, aynı şeyi söylemek de mesele değil ama bu
kadar teknik bir konu nasıl politik olarak konuşulabilir, gerçekten
Sayın Kumcuoğlu bunun çok güzel örneğini verdi.
Üstadımdır, söylüyorum, saygı da duyuyorum ama
yadırgadığımı da ifade etmek istiyorum burada. Hâlbuki
teknik olarak tartışabilirdik, görüşebilirdik.
Buradaki her
düzenleme, bu da dâhil olmak üzere, fakir fukarayı ilgilendirir
değerli arkadaşlar. Neden? Bakın, düşünülen hedef
gerçekleşir ve gerçekten dışarıdan bu anlamda bir kaynak
sağlanırsa bu, kurların istikrarının
sağlanması konusunda çok ciddi katkı sağlayacaktır.
Aksini düşünen bir arkadaşımız olabilir mi? Ne demektir bu?
Kurlardaki
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Maliye
Bakanı kurun yükselmesini istiyor ya! Yükseldiği iyi oldu.
diyor.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Müsaade edin efendim.
Kurlardaki
hareketliliği ortadan kaldıracaktır. Kurlarda
aşırı bir hareketlilik meydana gelse bunun fiyat genel seviyesi
üzerinde bir baskı oluşturacağını hepimiz biliyoruz.
Böyle bir durumda da enflasyon yani fiyat genel seviyesinde bir
tırmanış olduğu takdirde de bu nedenle -varsayalım
ki - bundan fakir fukaranın
etkilenmeyeceğini söylemek mümkün mü? Bu bağlantıyı
Sayın Kumcuoğlunun kuramamış olmasını gerçekten
üzüntüyle karşılıyorum.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) İthalatçılar faydalanır, dış
pazarlar faydalanır bundan.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Yani bu konulara girmek istemezdim ama
açtığı için söylüyorum, çok da fazla şey yapmıyorum.
Şu
doğru: Yani biz istemiyoruz gerçekten. Ne Avrupa Birliğinden
istiyoruz ne Amerikadan istiyoruz ne de IMFden istiyoruz çünkü
ihtiyacımız yok değerli arkadaşlar.
Bakın,
krizin iki boyutu var. Bunları belki daha geniş zamanda konuşmak
lazım, tartışmak lazım. İki boyutu var krizin. Bir
tanesi finansal boyutu. Bu oldu bitti, bu gitti, yani bu tamamlandı, bu
deprem gerçekleşti.
KÜRŞAT
ATILGAN (Adana) Eminsin yani, bitti?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Bakın, birinci boyutunu söylüyorum, birinci
boyutu finans boyutu.
KÜRŞAT
ATILGAN (Adana) Bitti mi?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Bir müsaade edin, geleceğim,
anlatacağım, izah edeceğim.
Batan battı.
Amerikada hiç toz kondurulmayan, kimsenin batacağını hayal bile
edemeyeceği otuz büyük banka battı, battı, resmen battı;
Avrupada battı, İngilterede battı, Almanyada battı,
hepsinde battı. Bu deprem yaşandı, bu deprem bitti.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Biz borçlu muyuz, alacaklı mıyız?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Birinci bölüm, birinci kısım bitti.
Türkiyede herhangi bir bankada bu anlamda herhangi bir sıkıntı
yaşandı mı? Yaşanmadı.
Bu şu anlama
gelmiyor değerli arkadaşlar
KÜRŞAT
ATILGAN (Adana) Siz oradan Bitti. diyorsunuz, Bakan Yeni
başladı. diyor.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Yani işin bir başka boyutu var,
işin yansımaları var, artçıları var, reel sektör
yoluyla bankalar üzerinde muhtemel etkileri var. Bunlar henüz
yaşanmadı ama birinci bölüm bitti, kesinlikle tamamlandı birinci
bölüm.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Ama bakın, siz öyle diyorsunuz, Bakan Yeni
başladı. diyor.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Dolayısıyla, bakın,
altını çizerek tekrar söylüyorum: Yan yöntemlerle, yan tesirlerle
reel sektör üzerinden bankalara yapacağı muhtemel etkiler olabilir.
Bunlar ortadadır.
KÜRŞAT
ATILGAN (Adana) Ya sen krize doğru teşhis koyamadın Canikli!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Ben onu kastetmiyorum ama birinci bölüm
yaşanmıştır.
KÜRŞAT
ATILGAN (Adana) Yok, yok, öyle değil.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Bu, Amerika için de geçerlidir, Türkiye için de
geçerlidir, bütün dünya için de geçerlidir.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Öyle değil, öyle değil
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Dolayısıyla, herkesin bunu tespit
etmesi gerekir ve bu ayrımı da net olarak ortaya koyması
gerekir.
Bu konuyu, bu
kısmı kapatacağım. Son olarak şunu söylüyorum
RÜSTEM ZEYDAN
(Hakkâri) Sayın Canikli, bize de hitap eder misiniz.
ASIM AYKAN
(Trabzon) Bu tarafa bakar mısın.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Teknik konuş Canikli!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, tedbirler dokuza
beş kala alınmaz.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Teknik konuş, teknik!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Yangın bacayı sardıktan sonra,
binayı alevler sardıktan sonra alınacak hiçbir tedbirin
faydası olmaz değerli arkadaşlar, tedbiri zamanında
alacaksınız.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Ya biz alacaklı değiliz ki onlardan,
borçluyuz. Bırak onlar düşünsünler.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Bakın, 2001 krizinden sonra birçok banka
battı. Batış nedenlerinden bir tanesi neydi? Açık pozisyon.
Öyle değil mi? Açık pozisyon. Ne oldu? Sistem açık pozisyona
gitmişti ve açık pozisyona gitmesine müsaade edilmişti
otoriterler tarafından, buna göz yumulmuştu.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Canikli sen borçlusun onlar alacaklı, onlar
düşünsün.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Bu konuda idare gereken hassasiyeti
göstermemişti ve ne oldu sonuçta? Örnek olarak söylüyorum: Sistemin 10
milyar dolar borcu var döviz cinsinden, 5 milyar dolar alacağı var
döviz cinsinden. 5 milyar dolar açık pozisyonu var. Bir günde kur 3 kat
fırladığı zaman bütün bankalar zarar etti ve hepsi battı, nedeni bu. Ama bakın, o anda
buna alınacak herhangi bir tedbir yoktur. Tedbiri ne zaman
alacaksınız? İlk günden itibaren alacaksınız. İlk
günden itibaren, 2002nin sonundan itibaren, AK PARTİ hükümetleri iktidara
geldiği andan itibaren kesinlikle bankacılık sektöründe
açık pozisyona müsaade edilmemiştir. Eğer edilmiş
olsaydı dolar kuru 1,15ten, 1,70lere çıktığında
birçok banka kesinlikle batardı değerli arkadaşlar. Tedbir
budur. Biz tedbiri altı yıldan beri alıyoruz, dokuza beş
kala tedbir almıyoruz. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar) Bu iş böyle idare edilir. Bu konuları
daha sonra bütçe görüşmelerinde konuşacağız.
KÜRŞAT
ATILGAN (Adana) Üç sefer çıktı 1,75e, üç sefer!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Şimdi gelelim, Sayın Hamzaçebinin
biraz önce görüştüğümüz 3üncü maddenin (1)inci fıkrasıyla
ilgili bir tespiti ve bir itirazı oldu. Yurt dışından gelen
paraların mükellefler tarafından isterse sermayeye ilave edilmesi
mümkün. Bu ihtiyari, zorunlu değil. 2nci fıkraya göre zorunlu
içeridekiler için ama yurt dışından gelenler için (1)inci
fıkraya göre zorunluluk yok. Sayın Hamzaçebi diyor ki: Madem
zorunluluk yok, sermayeye ilave ettikten sora gerekirse bunu çekebilsin
işletmeden ve çektiği zaman vergilendirmeyelim. Bu, teknik olarak
bana göre doğru değil yani vergi tekniği açısından,
işletme tekniği açısından ve muhasebe tekniği
açısından doğru değil. Neden? Evet, mükellef bunu öz kaynak
olarak, öz kaynağın bir cüzi olarak işletmeye dâhil etmeyebilir.
Bu ihtiyarilik mükellefe veya o parayı getirene verilmiş ancak bir kez
onu işletmeye dâhil ettikten sonra, sermayenin bir unsuru olarak kabul
ettikten ve kayıtlara geçtikten sonra
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Canikli, Türkiyeye para gelmesi için üstüne para
vermemiz lazım!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla)
onun
tekrar işletmeden çekilmesi işletmeyi ciddi anlamda sermaye
açısından sıkıntıya sokabilir, hesaplar
açısından sıkıntıya sokabilir ve hatta
muhasebeleştirme açısından da sıkıntıya sokabilir.
Nasıl muhasebeleştireceksiniz? Şimdi özel bir fon hesabında
tutuyoruz. Dolayısıyla, tersini yaptığınız zaman
da öz kaynakta ciddi bir azalma meydana gelecektir. Bu da bir tehlikedir ve
tehdit olabilir. Bu itibarla -Sayın Hamzaçebinin, biz buraya, bu
konuşmaya gelmeden önce de konuyu tartıştık- teknik
açıdan, vergi uygulaması açısından, vergi tekniği
açısından çok doğru olmadığını
düşünüyorum.
Şimdi, bu
vergi farklılığıyla ilgili yine Sayın Hamzaçebinin
bir itirazı oldu, yurt dışından gelenlerle ilgili yüzde 2,
ama içeriden olursa yüzde 10 ki onu biz önergemiz var- yüzde 5e
düşürüyoruz, yüzde 5in dahi fazla olduğu söylendi.
Şimdi, tabii
ikisi farklı durum değerli arkadaşlar. Bir tanesinde temel amaç,
yani birinci fıkrada, yurt dışından kaynak getirilmesini,
Türkiyeye aktarılmasını düzenleyen o bölümün amacı, yurt
dışından döviz getirilmesi, kaynak aktarılması. Bunun
amacı bu. Dolayısıyla, biraz daha teşvik edici, cezbedici
olmalı içeridekine nazaran. İçerideki daha farklı.
İçerideki sadece zaten gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri için geçerli
ama yurt dışından kaynak getirilmesine ilişkin düzenlemede
ise böyle bir sınırlama yok, gerçek ve tüzel kişiler olarak
herkesi kapsıyor, herkes bu kaynağı yurt dışından
getirebilir ve bu kanunla sağlanan avantajları imkân dâhiline
gelebilir.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Adam batmış, niye getirsin buraya?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Dolayısıyla, yani yurt
dışından para gelmesini teşvik etmek gerekir, ilave bir
çaba harcamak gerekir. Neden? Çünkü yurt dışından para
getirilmesini sağlamak biraz daha zordur.
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dolayısıyla,
diğer para Türkiyede yani onun herhangi bir şekilde bir yerden bir
yere değiştirilmesi daha kolay. Dolayısıyla, onun
vergilendirme açısından farklı orana tabi tutulması bu
yönüyle son derece doğal ve gereklidir aynı zamanda. Çünkü sonuç
itibarıyla, esas itibarıyla bu tasarının da amacı,
yurt dışından gelen paraların da Türkiyeye -dövizlerin de-
getirilmesini sağlamak olduğuna göre ama tekrar altını
çizerek söylüyorum, hiçbir şekilde naylon belge kullanımı dâhil
hapis cezasını gerektiren hiçbir fiil dışarıda
kalmamak şartıyla, yani Sayın Bakanımızın da
söylediği gibi, bu paraları kesinlikle istemiyoruz Türkiyeye.
Kaçakçılık, naylon belge düzenlenmesi, her türlü yasak fiil, Ceza
Kanunumuza göre suç teşkil eden bir fiil yoluyla elde edilen
kaynakların Türkiyeye getirilmesini istemiyoruz. Çok da nettir, çok da temizdir
bu yönüyle. Hiç kimse çıkıp da burada aksini söyleyemez ve bu
çerçevede düzenleme, şu an itibarıyla hem amacı
gerçekleştirmek için amaca matuf hâle getirilmiştir hem de hiçbir
kimsenin kafasında naylon belge, kara para gibi en ufak bir soru
işareti bıraktırmayacak hâle getirilmiştir. Tertemiz, çok
net bir kanun olarak huzurunuzdadır.
Hayırlı
olmasını diliyorum, tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Canikli.
Komisyon ya da
Hükûmet bu konuda konuşmak istiyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Hayır
efendim.
BAŞKAN
Şahısları adına Manisa Milletvekili Mustafa Enöz
konuşacaktır.
Buyurunuz
Sayın Enöz. (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ENÖZ
(Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı
Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması
Hakkında Kanun Tasarısının 3üncü maddesi üzerine
şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, ekonomi politikasının temel amacı toplumun
refah seviyesinin yükseltilmesidir. Bu amaca yönelik olarak öncelikle ekonomik
istikrarın sağlanması ve sosyal politika uygulama
imkânlarının geliştirilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda ülkemizin
ekonomi politikalarının temel öncelikleri, ekonomide sürdürülebilir
bir büyüme ortamını tesis etmek, enflasyonu kalıcı bir
şekilde düşürmek, kamu açıklarının ve kamu borç
stokunun gayrisafi yurt içi hasılaya oranının gelişmiş
Avrupa ülkeleri ortalamalarına yaklaştırmak olmalıdır.
Bu çerçevede yatırım
ortamının hem hukuki hem de iktisadi açıdan
iyileştirilmesi, piyasa ekonomisinin güçlendirilmesi ve ekonominin rekabet
gücünün artırılması gerekmektedir. Yapısal reformlar
öngörülen ekonomik hedeflere ulaşılmasında ve ekonomik
istikrarın kalıcı bir şekilde sağlanmasında
belirleyici bir rol oynamaktadır.
Değerli
milletvekilleri, tasarının 3üncü maddesi uygulama
esaslarını belirlemektedir. 3üncü maddede yer alan Ancak,
diğer nedenlerle bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle
devam eden veya bu tarihten sonra başlayan bu tarihten önceki dönemlere
ilişkin vergi incelemeleri sonucu gelir, kurumlar ve katma değer
vergisi yönünden tespit edilen matrah farkından, bu Kanun kapsamında
beyan edilen tutarlar mahsup edilerek tarhiyat yapılır. ifadesi ile
vergi mükelleflerine bir anlamda af çıkarılmaktadır. Yani beyan
edilen varlıklar nedeniyle hiçbir surette vergi incelemesi ve vergi
tarhiyatı yapılamayacaktır.
Tasarının
3üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca banka ve aracı
kurumların bildirilen tutarlar üzerinden yüzde 2 oranında stopaj
yapması gerekmektedir. Ancak 3üncü maddenin ikinci fıkrasında
yer alan hükümlere göre, Türkiyede bulunan varlıklar üzerinden yüzde 10
oranında vergileme yapılacağından, bu varlıklar için
her hâlükârda vergi dairesine beyanname verilmesinin zorunlu olması
gerekmektedir. Tasarı, muhtemel vergi incelemesi, vergi cezasından
kurtulmak için gerçekte olmayan paraların beyanına da yol
açabilecektir. Dolayısıyla, bu tasarı, bavulla yurt
dışından kara para getirmenin yolunu da açabilecektir.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal
şartlar AKP İktidarı döneminde gittikçe kötüleşmektedir.
Tarım sektörümüz bitmiş, esnaf ve sanatkârlarımız geçinemez
duruma gelmiştir. Sanayide işçi çıkarmaları
başlamış, işsizlik artmıştır. 19 milyon
insanın yoksulluk sınırına geldiği, 1 milyon
insanın da açlık sınırı içerisinde hayatta kalma
mücadelesi verdiği bir ortamı yaşamaktayız.
Ülkemizde
ekonomik suçlar dörde katlanmıştır. Yargıtay tarihinde suç
dosyaları ilk kez 1,5 milyona ulaşmıştır. Bunlardan
100 bini elektrik hırsızlığı, 50 bini
karşılıksız çek, 70 bini ise hırsızlık ve
gasp dosyalarıdır.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizin iç ve dış borç stoku 480 milyar dolara
yükselmiş, cari işlemler açığı 2002de 1,5 milyar
dolarken bugün 50 milyar dolara yaklaşmıştır. Bu
ağır şartlar içinde inim inim inleyen halkımız, bunun
dışında Amerika kaynaklı ve bugün bütün dünyayı saran
küresel mali krizle karşı karşıyadır. 2007
yılının ortalarında başlayan ve 1929 dünya ekonomik
krizinden sonra yüzyılın en büyük ekonomik krizi olduğu söylenen
bu krize karşı Hükûmet maalesef duyarsız kalmış,
durumu tutarsız söylemlerle halkın gözünden kaçırmaya
çalışmıştır. Aslında, ülkemizin her kesimini
ilgilendiren bu sorununun en az hasarla atlatılması hususunda Hükûmet
üzerine düşeni yapmamış, konuyla ilgili hiçbir bilgilendirme
Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında
gerçekleştirilmemiştir.
Değerli
milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi, Sayın Genel
Başkanımızın talimatıyla, önce ülkem ve milletim
anlayışı içerisinde, Küresel Finans Krizi İzleme ve
Değerlendirme Komisyonu kurmuş ve çalışmalar neticesinde
konu ile ilgili görüşlerimiz 22/10/2008 tarihinde kamuoyuyla
paylaşılmış ve böylelikle partimiz sorumlu siyaset
anlayışı ile üzerine düşeni yapma gayreti içerisinde
olmuştur.
Değerli
milletvekilleri, aslında ülkemizde var olan krizin üzeri örtülmeye gayret
ediliyordu.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
MUSTAFA ENÖZ
(Devamla) Küresel dalganın gelmesiyle bu örtü kalkmış,
gerçekler bütün çıplaklığıyla gözler önüne
serilmiştir.
Çok geç
kalınmasına rağmen alınacak tedbirler vardır ve
süratle alınması gerekmektedir. Çıkarmakta olduğumuz kanun
bu hususta çok yetersizdir. Hükûmetin, çok acele, ilgili kurumlar, sivil toplum
örgütleri ve siyasi partilerle görüşmeler yaparak, gerekli tedbirlerin
alınmasında fikir alışverişine girmesi gerekmektedir.
Bu duygu ve
düşüncelerle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Enöz.
Şahsı
adına Ordu Milletvekili Ayhan Yılmaz.
Buyurun
Sayın Yılmaz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AYHAN YILMAZ
(Ordu) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı
Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında
Kanun Tasarısının 3üncü maddesi üzerinde konuşmak üzere
söz almış bulunmaktayım. Sözlerime başlarken yüce
Meclisinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kanun tasarısının
3üncü maddesiyle kanunun uygulama esasları düzenlenmekte olup, bu
maddeyle kanun kapsamında varlıkların beyanı, uygulanacak
vergi oranları, bu beyanların defter kayıt işlemleri,
ödemeye ilişkin hususlar ile diğer yükümlülükler belirtilmektedir.
Özetle, bu
kanunla; gerçek ve tüzel kişilerce sahip olunan para, döviz, altın,
hisse senedi, tahvil ve diğer menkul kıymetlerin Türkiye'ye
getirilmesi, taşınmazların kayda alınması suretiyle
millî ekonomiye kazandırılması, sahip olunan söz konusu
kıymetlerin banka ve aracı kurumlara ya da vergi dairelerine
bildirilmek ve cüzi bir oranda vergi ödenmek suretiyle kayda alınması
ve yapılan bu beyanlardan hareketle inceleme ve soruşturma
yapılmaması öngörülmektedir.
Değerli
milletvekilleri, 3üncü maddede yapılan düzenlemeye göre, 01/10/2008
tarihi itibarıyla sahip olunan yurt dışında bulunan ve
önceki bölümde sayılan varlıkların kanunun
yayımlanacağı ayı izleyen üçüncü ayın sonuna kadar
rayiç bedelle banka, aracı kurum veya vergi dairesine bildirilmesi;
bildirim veya beyanın yapıldığı tarihten itibaren bir
ay içinde Türkiyeye getirilmesi veya Türkiyedeki banka veya aracı
kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmesi; beyan edilen
değerler üzerinden yüzde 2 oranında vergi ödenmesi; gelir ve kurumlar
vergisi mükelleflerince sahip olunan ve Türkiyede bulunan ancak 01/10/2008
tarihi itibarıyla defter kayıtlarında yer almayan
kıymetlerin kanunun yayımlanacağı ayı izleyen üçüncü
ayın sonuna kadar rayiç bedelle vergi dairesine beyan edilmesi; defter
tutan mükelleflerce defterlere, taşınmazlar dışındaki
varlıkların banka ve aracı kurumlardaki hesaplara yatırmak
suretiyle kaydederek pasifte özel bir fon hesabı açılması; fon
tutarının beyan tarihinden itibaren altı ay içinde sermayeye
eklenmesi; beyan edilen değerler
üzerinden yüzde 10 oranında vergi ödenmesi öngörülmektedir.
Değerli
milletvekilleri, yine yapılan düzenlemeye göre, yukarıda
belirtildiği şekilde bildirilen veya beyan edilen varlıklar
nedeniyle 01/01/2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin vergi incelemesi
ve tarhiyatı yapılmayacak; yurt dışındaki
varlıklar nedeniyle kanundan yararlananlar hakkında, kanun
kapsamında beyanlarla sınırlı olarak, 1567 sayılı
Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun, 2499
sayılı Sermaye Piyasası Kanunu -ki 47nci maddenin (a)
fıkrası hariç- 4458 sayılı Gümrük Kanunu, 5607
sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu, Vergi Usul Kanununda
düzenlenen suçlar veya kabahatler, yukarıdaki suçlardan kaynaklanan mal
varlığı değerleriyle ilgili olarak Türk Ceza Kanununun
282nci maddesinde gösterilen suç yönünden soruşturma veya kovuşturma
yapılmayacak ve idari para cezası uygulanmayacaktır. Maddenin
gerekçesinde yer alan açıklamalara göz attığımızda
görülecektir ki, Bankacılık Kanunu kapsamındaki fiiller, Sermaye
Piyasası Kanununun 47nci maddesinin (a) fıkrası
kapsamındaki suçlar, izinsiz halka arzlar, vatandaşlardan çok
ortaklı şirketler vaadiyle para toplayanlar, Terörle Mücadele Kanunu
kapsamında yer alan suçlar, Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile
Diğer Aletler Hakkında Kanun kapsamında yer alan silah
kaçakçılığı suçları kanun kapsamı
dışında tutulmaktadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı Varlıkların
Millî Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun
Tasarısıyla tam mükellefiyete tabi kişi ve kurumların
kanuni ve iş merkezi Türkiyede bulunmayan kurumlardan elde edilen
iştirak kazançları, kanuni ve iş merkezi Türkiyede bulunmayan
kurumların iştirak hisseleri satışından doğan
kazançları, yurt dışında bulunan iş yeri veya daimî
temsilci aracılığıyla elde edilen kazançlar 31/12/2009
tarihine kadar Türkiyeye transfer edilmek şartıyla gelir ve kurumlar
vergisinden istisna tutulmaktadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
AYHAN YILMAZ
(Devamla) Teşekkür ediyorum Başkanım.
Yukarıda
sayılan kazançlarla ilgili olarak Kurumlar Vergisi Kanununda benzer
istisna hükümleri bulunmakta olup tasarıda yapılması öngörülen
düzenlemeyle Kurumlar Vergisi Kanununda aranan koşullara
bakılmaksızın istisna uygulaması amaçlanmaktadır.
Değerli
arkadaşlar, buraya çıkan değerli hatiplerimizde izlediğim,
gözlemlediğim bir şey var, onu söylemeden geçemeyeceğim. Tabii,
herkes Bir kriz var mıdır, yok mudur diye bir telaş içerisinde
ve arkadaşlarımız, halkın içinden geldiğini söyleyen
değerli hatipler Sokakta isyan var AK Partisine. diyorlar. Biz de
sokaktan geliyoruz değerli dostlar. Bu millet, şahsen bu millet gibi
ben de siz de şuna şükrediyorsunuz: 2001 yılı krizini
yaşayan bir millet olarak, dünya ekonomilerinin sallandığı,
koca Amerika ekonomisinin sallandığı, Avrupada bankaların
battığı bir dönemde Türkiye'nin ayakta duruşuna hepimiz çok
seviniyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AYHAN YILMAZ
(Devamla) Sayın Başkan, her zaman söz alamıyorum.
Müsaadenizle
BAŞKAN
Tamamlayınız lütfen.
AYHAN YILMAZ
(Devamla) Evet, hemen toparlıyorum.
Tabii, bu
fırtınalı, bu dalgalı havada gemiyi limana
ulaştırmaya çalışan çok değerli Başbakana ve
Sayın Bakana ve Hükûmete teşekkür ediyorum ve bu millet gibi ben de
İyi ki AK PARTİ bu iktidarda. diyorum, çünkü zor bir dönemden
geçiyoruz.
Teşekkür
ediyorum. Sağ olun, var olun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Yılmaz.
Sayın
milletvekilleri, şimdi soru-cevap işlemine geçiyoruz.
Sayın
Çalış, Sayın Taner, Sayın Bulut ve Sayın Atılgan
sisteme girmişlerdir, sırasıyla söz vereceğim.
Buyurunuz
Sayın Çalış.
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak önergemizde 21inci,
22nci, 23üncü Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisinde görev yapan Türkiye Büyük
Millet Meclisi üyelerinin ve bu dönemlere tekabül eden hükümetlerde görev alan
sayın bakanların ve başbakanların kendilerinin, birinci,
ikinci, üçüncü derece yakınlarının bu yasadan ortaya
çıkacak kolaylıklardan faydalanmamasıyla ilgili önergemiz,
sizlerin ve AKP sıralarındaki arkadaşlarımızın
oylarıyla maalesef reddedildi. Şimdi, bizleri telefonlarıyla
arıyor izleyicilerimiz, diyorlar ki: Sayın Vekilim, sizin parti
olarak verdiğiniz önergede gerekçenizi biz anladık. Kamu
vicdanını rahatlatmayı ve yasaya güveni artırmayı
istiyorsunuz. Sayın Hükûmet ve Sayın Hükûmet Partisi bu önergeyi niye
reddetti, bizlere açıklayıversin.
Ve şunu
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Çalış.
Sayın
Taner...
RECEP TANER
(Aydın) Sayın Bakan, görüşmekte olduğumuz 3üncü maddede
defter tutanların yapacakları kayıtlar açıklanmakta, ama
defter tutmayanların veya özel kanuna tabi olarak defter tutanların
nasıl bir kayıt yapacakları belli değil. Bu konuda bir
düzenleme düşünüyor musunuz? Nasıl bir kayıt altına
alınacak?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Taner.
Sayın Bulut
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Sayın Bakanım, Deniz Feneri diye bilinen ve
Almanyada yargılanması tamamlanmış olan bu derneğin
Mehmet Gürkan isimli yöneticisi Frankfurtta kapkaç isimli bir şirkette 16
araçlık bir filoya sahip. Aynı Mehmet Gürkanın
kayınbiraderinin yabancı bandıralı, Türk kara
sularında dolaşan, kayınbiraderinin yönettiği gemiler de bu
millî ekonomiye kazandırma kapsamında bu yasadan faydalanacak
mıdır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Bulut.
Sayın
Atılgan
KÜRŞAT
ATILGAN (Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, Komisyonda bir önergeyle -Mehmet Altan Karapaşaoğlu ile
Hasan Fehmi Kinayın- 3üncü maddenin beşinci
fıkrasını değiştirdiler. Fıkradaki Ancak
diğer nedenlerle bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra
başlayan şeklindeki ibarede, verilen önergeyle Ancak diğer
nedenlerle bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla devam
eden veya bu tarihten sonra başlayan şeklinde değişiklik
yapılmıştır. Bu değişiklik sizin bu kanunu
getirirkenki amacınıza ne tür bir katkı sağlayacak?
Nasıl bir fayda görüyorsunuz? Onu öğrenmek istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Atılgan.
Buyurunuz
Sayın Bakan.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Sayın Başkan, Sayın
Çalış bir önerge vermişti. Biliyorsunuz, herkesin malumu, uygun
önergeler burada Sayın Genel Kurul tarafından kabul ediliyor, uygun olmayan
önergeler de kabul edilmiyor. Önergelerin kabul edilip edilmemesi, Genel
Kurulun takdirinde. Bunu Bakana bir soru olarak Niye bunu reddetti? demek
Çıkın o zaman Genel Kurula sorun Niye reddettiniz?
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Nedir gerekçe?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Ama bana göre illa benden de bir fikir
almak isterseniz, Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı bir
defa. Olmaz öyle!
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Nereden çıktı Sayın Bakan?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Evet oradan çıktı, bu
önergeden çıktı, önergeden çıktı.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Bir gösterin bana.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Ondan sonra, ikincisi; Genel Kurulun
takdirini lütfen bana sormayın.
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Efendim, siz de katılmadınız. Siz de reddettiniz,
bunun gerekçesini soruyoruz.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Evet, ben de reddettim, reddettim. Bir
daha gelsin bir daha reddederim.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Niçin?
OKTAY VURAL
(İzmir) Ben de faydalanayım diyor Sayın Bakan.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Yani, sorun bir de Genel Kurula. Niye
reddetmiş diye Genel Kurula da sorun bunu.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Size soruyoruz. Genel Kurul reddetti.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Genel Kurul reddetti. Hepiniz
biliyorsunuz, burası bir hukuk devletidir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Genel Kurulu ister reddeder, ister kabul eder. O da Bakana Genel Kurul bunu
niye reddetti? diye sorulmaz.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Katılmadınız Sayın Bakan. Niye
katılmadınız?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Ben katılmam.
Katılırım katılmam. Ben katılmıyorum,
katılmam da.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Niye katılmadınız bunu soruyoruz
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Evet, çekinecek bir hâlim yok. Ben ona
katılmadım, katılmam da. Bir daha getirin bir daha ret.
Şimdi,
Sayın Taner Defter tutmayanlar için ne yapılacak? diyor. Bununla
ilgili de önerge vardır. Defter tutmayanlar için ne
yapılacağı da o önergede hüküm altına
alınmıştır. Onu da arz edeyim.
Şimdi, bu
kanunun niye geldiğini sabahtan beri anlatıyoruz. Bu kanun işte
şunun için geldi, bunun için geldi falan. Hemen bunun altından,
işte Deniz Feneri, deniz bilmem nesi falan, onun için mi geldi? Yok böyle
bir şeyimiz, yok yani. Böyle ne düşüncemiz var, ne şeyimiz var;
böyle bir niyetimiz var. Yani, böyle, hemen böyle altında bir niyetler
arama gayretleri içerisinde olmayın.
Bakın bunu,
bu kanunu, değerli arkadaşlar, ben size söyleyeyim, bütün piyasalar
bekliyor. Türk ekonomisinin piyasaları bunu bekliyor. Ha, siz şimdi
siyasi parti olarak veyahut da şahıs olarak dersiniz ki Biz bu
kanuna karşıyız. Onu açık açık söyleyin, Biz bu
kanuna karşıyız. deyin. Millet de bilsin sizi, bir; yani
herkesi bilsin. Şimdi, yok orasına karşıyız,
burasına değiliz, orasına bilmem ne
Yani bu bir ihtiyaçtan
geliyor, Türkiye Cumhuriyeti devletinde çeşitli zamanlar böyle kanunlar
yapılmıştır.
OKTAY VURAL
(İzmir) Şimdi, muhalefet olmasaydı bu değişiklikler
olacak mıydı? Olmayacaktı.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Olacaktı, hiç kuşkunuz olmasın.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Şimdi onun için eğer
karşı olan varsa da lütfen Karşıyız. deyin, bitirin
işi.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Karşı olduğumuz yerler var Sayın
Bakan, önerge veriyoruz katılmıyorsunuz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Görüşmeye başlamadan önce verin.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Şimdi, değerli
arkadaşlar, son olarak bir de Sayın Atılgan yapılmakta olan
incelemelerle ilgili olarak Oraya bir konuldu, ondan sonra da şimdi bunu
çıkardınız. diyor. Evet, öyle bir önergeyle bu konuldu ama biz
bunu gördüğümüzde
Bunu, yapılmakta olan incelemeler
sırasındaki tespitleri de bunun içerisine almamız mümkün
değil, alamayız yani. Bunu zaten almaya kalkışsa sayın
muhalefet partisinin değerli üyelerinden bir kısmı zaten buna
külliyen karşı ve ona da katılıyoruz biz, o karşı
olmaya da katılıyoruz.
KÜRŞAT
ATILGAN (Adana) Hayır, efendim, bu değişiklikten ne fayda
bekliyorsunuz, onu soruyorum.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Efendim?
KÜRŞAT
ATILGAN (Adana) Yapılan bu değişiklikten nasıl bir fayda
bekliyorsunuz Bakan olarak, onu soruyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sizin onayınızla bu değişiklik
yapıldı.
KÜRŞAT
ATILGAN (Adana) 5inci fıkranın değişikliğinden
nasıl bir fayda bekliyorsunuz, onu soruyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Komisyonda niye evet dediniz bu değişikliğe,
nasıl bir fayda görüyorsunuz?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Şimdi, Komisyonda biliyorsunuz
bir önergeyle verildi ama değerli arkadaşlar, yapılan önergede
doğru mu yanlış mı bilahare bunun farkına varsak
burada bu çıkarılsa kötü mü yani?
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Kafiye tutmuyor Sayın Bakan, kafiye tutmuyor.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Ben şiir okumuyorum burada
Kafiye tuttu, tutmadı. yahu Allahını seversen.
(Gülüşmeler) Yani Kafiye tuttu,
tutmadı. bilmem ne; yahu ben şiir okumuyorum, ben bir şey
anlatıyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Bu, Fazıl Hüsnü Dağlarcanın şeyine
benziyor.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Evet, herkese saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Unakıtan.
3üncü madde
üzerinde dört önerge vardır, önergeleri önce geliş sırasına
göre okutacağım, sonra aykırılık sırasına
göre işleme alacağım.
İlk önergeyi
okutuyorum:
T. B. M. Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 Sıra Sayılı yasa tasarısının 3.
maddesinin (1) fıkrasında geçen (kanaat verici belgeyle ispat edilen
taşınmazlar) ibaresinin çıkarılmasını arz ederim.
Kamer
Genç Rıdvan
Yalçın Zeki
Ertugay
Tunceli
Ordu Erzurum
Cemalettin
Uslu Bekir Aksoy
Edirne
Ankara
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye
Kazandırılması Hakkında Kanun Tasarısının 3
üncü maddesinin ikinci fıkrasının sonuna Defter tutma
yükümlülüğü bulunmayan gelir vergisi mükellefleri, taşınmazlar
dışındaki varlıklarına ait tutarları banka ve
aracı kurumlardaki hesaplara yatırırlar, bunlar için ayrıca
diğer şartlar aranmaz. cümlesinin eklenmesini; üçüncü fıkrasında
yer alan %10 ibaresinin %5 olarak, aynı fıkradaki Ödenen bu
vergi ibaresinin ise Bu fıkraya ve dördüncü fıkraya göre ödenen
vergi, şeklinde değiştirilmesini; beşinci
fıkrasında yer alan tarih itibarıyla devam eden veya bu
ibaresinin ve altıncı fıkrasının madde metninden
çıkarılmasını ve sonraki fıkraların buna göre
teselsül ettirilmesini; sekizinci fıkrasında yer alan diğer
sermaye piyasası araçları dolayısıyla beşinci ve
altıncı fıkra hükümlerinden; ikinci fıkra uyarınca
beyanda bulunulduğu hâlde sermaye artırımında
bulunulmaması hâlinde ise beşinci fıkra hükmünden
yararlanılamaz. ibaresinin diğer sermaye piyasası
araçları dolayısıyla veya ikinci fıkra uyarınca
beyanda bulunulduğu hâlde bilanço esasına göre defter tutmayan
mükelleflerce söz konusu varlıklara ilişkin tutarların banka ve
aracı kurumlara yatırılmaması, bilanço esasına göre
defter tutan mükelleflerce ise süresi içinde sermaye artırımında
bulunulmaması hallerinde beşinci fıkra hükmünden
yararlanılamaz. şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin
Canikli Bekir
Bozdağ Ahmet Yeni
Giresun
Yozgat Samsun
Ramazan
Başak Ali
Bayramoğlu
Şanlıurfa
Rize
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Bazı
varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması
Hakkında Kanun tasarısının 3. maddesinin 8.
fıkrasından sonra, ikinci paragraf olarak devam etmek üzere
aşağıdaki metnin eklenmesini arz ederiz.
1 Ocak 2003
tarihinden sonra görev yapmış olan,
Siyasi partilerin
genel başkanları ve genel merkez yöneticileri,
Milletvekilleri,
Kamuda,
Müsteşarlar, Müsteşar yardımcıları, genel müdürler,
genel müdür yardımcıları,
KİTler ve
Kamu bankaları Başkanları, yönetim kurulu üyeleri, genel
müdürleri ve genel müdür yardımcıları,
Özerk bütçeli
kurumlar, Başkan ve yönetim kurulu üyeleri,
Denetleyici ve
düzenleyici kurumlar, başkan ve yönetim kurulu üyeleri,
Belediye
başkanları, belediye meclisi üyeleri, il genel meclisi üyeleri,
Vakıflar ve
vakıflara ait işletmeler ile vakıfların iştirak
ettiği işletmeler,
Bu kanun
hükümlerinden yararlanamaz.
Esfender
Korkmaz Kemal Anadol Yaşar Ağyüz
İstanbul İzmir Gaziantep
İsa
Gök Tayfur
Süner Atila Emek
Mersin Antalya Antalya
Orhan Ziya
Diren M. Akif Hamzaçebi Kemal Kılıçdaroğlu
Tokat Trabzon İstanbul
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 Sıra Sayılı Tasarının 3 üncü maddesinin (5)
no.lu fıkrasının ikinci cümlesi ile (6) no.lu fıkranın
madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
M. Akif
Hamzaçebi Mustafa
Özyürek Ferit Mevlüt
Aslanoğlu
Trabzon İstanbul Malatya
Bülent
Baratalı Tekin
Bingöl
İzmir Ankara
BAŞKAN
Komisyon bu son okunan önergeye katılıyor mu,?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutuyorum, konuşacak mısınız?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
1. Tasarı
ile Mükelleflere Verilen Güvence Amacını Aşıp, Vergi
Kaçakçılığını Teşvik Edecek Bir Boyuta
Ulaşmaktadır. Tasarıya göre kanun kapsamında beyan edilen
varlıklar nedeniyle 01.01.2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin
hiçbir surette vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı
yapılmayacaktır. Bu düzenleme işin mahiyeti gereğidir,
normaldir. Ancak Tasarıya göre 2008 yılından önceki dönemlere
ilişkin olarak kanunun yürürlüğü tarihinden sonra başlayan vergi
incelemeleri sonucu bulunacak matrah farkından (gelir, kurumlar ve KDV ile
ilgili) bu Kanun kapsamında beyan edilen tutarlar mahsup edilerek tarhiyat
yapılacaktır. Hükümet Tasarısının bu hükmü Komisyonda
verilen bir önerge ile Kanunun yürürlüğü tarihi itibarıyla devam eden
vergi incelemelerini de kapsamına alacak şekilde
genişletilmiştir. Böylece 01.01.2008 tarihinden önceki vergilendirme
dönemlerine ilişkin olarak hiçbir şekilde vergi denetimi
yapılmamasının yolu açılmıştır.
Bu hüküm
Tasarı'yı tam bir af Tasarısı'na dönüştürmektedir.
Yüzde 2 oranında bir vergi karşılığında 2008
yılından önceki dönemlere ilişkin olarak önümüzdeki 5 yılda
yapılacak bütün vergi denetimlerinden vazgeçilmektedir. Denetimden kurtulmak
isteyen mükellefler imkanları ölçüsünde diledikleri kadar nakdi bankaya
yatırarak kendilerini vergi denetiminden koruyacak bir Kalkan elde
edebileceklerdir. Hatta bir bankada mevcut olan paranın çekilip bir
başka bankaya yatırılması hâlinde de bu Kalkan'a sahip
olabileceklerdir.
2003
yılındaki Vergi Barışı kapsamında uygulanan
"Matrah Artırımı" bile bu düzenlemenin yanında
masum kalmaktadır.
Ayrıca
Karapara"nın Kapsamı Daraltılmaktadır. Tasarı 3
üncü Maddesinin (6) numaralı fıkrasındaki düzenlemeyle Türk Ceza
Kanununun 282 nci maddesinde yer alan karapara suçuyla ilgili olarak
soruşturma yapılmasının önünü kapatmamakla birlikte
başka bazı kanunlarda yer alan suçlar nedeniyle ilgili Kanunlara ve
TCK'nun 282 nci maddesine göre soruşturma yapılmasını
engellenmektedir. Bu kapsamda 2499 sayılı Sermaye Piyasası
Kanununun 47/B maddesi ile 47/A maddesi dışındaki diğer
maddelerine konu olan suçlar ile bu suçlardan kaynaklanan TCK'nun 282 nci maddesindeki
malvarlığı değerlerini aklama suçu nedeniyle
soruşturma ve kovuşturma yapılamayacağı hükmü son
derece sakıncalı olup son dönemdeki yolsuzluk
tartışmalarında yer alan Kanal 7 yetkilileri ile benzerlerini
kapsamına alabilecek niteliktedir. Anılan 47/B maddesine göre SPK
veya görevlileri tarafından istenilen bilgileri vermeyen, eksik veya
gerçeğe aykırı olarak verenler bir yıldan üç yıla
kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar.
Aynı
şekilde hayali ihracatçılar ve sahte veya muhteviyatı
itibarıyla yanıltıcı belge (naylon fatura) düzenleyenlerin
bu suçları ile bu suçlardan kaynaklanan karapara aklama suçu (suçtan
kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama suçu)
affedilmiş olmaktadır. Türk Parasının Kıymetini Koruma
Kanunu, Gümrük Kanunu ve Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu kapsamında
suç sayılan fiiller ile bu suçlardan kaynaklanan karapara aklama
suçları da affedilmek üzere aynı düzenlemenin kapsama
alınmıştır.
Düzenleme
anılan konularda halen devam etmekte olan ceza soruşturmaları
ile davalarının da kapsama alınarak affedilmesinin yolunu
açmıştır.
Tasarıya
göre olayın özelliğine göre belli bir miktar paranın bankaya
yatırılması halinde anılan kanunlar kapsamında suç
sayılan fiiller ile bu suçlardan kaynaklanan karapara aklama (suçtan
kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama) suçunu
işlemiş olan şirket yöneticileri hakkında herhangi bir ceza
soruşturması yapılamayacaktır.
Türk hukuk
sistemi ve mevzuatına ilk olarak 1996 tarihli 4208 sayılı Kanun
ile girmiş bulunan "karapara aklama" fiili, en temel anlamda
suçtan elde edilen her türlü gelirin yasal bir görünüme kavuşturularak
mali sisteme ya da kayıtlı ekonomiye dahil edilmesine yönelik
eylemleri ifade etmektedir.
Aklamanın
ayrı bir suç olarak düzenlenmesi ile amaçlanan, suçluları ve
özellikle organize suç örgütlerini, suçtan elde etmiş oldukları her
türlü gelir ve menfaatten mahrum bırakmak ve bu sayede suç işleme
saiklerinden en önemlisini ortadan kaldırmaktır. Tasarı ile
hedeflenen, kaynağı ne olursa olsun herhangi bir soruşturma ve
kovuşturmaya konu olmayacağı garantisi altında,
yurtdışına çıkarılmış olan gelirlerin (suç
gelirlerinin) ülkeye getirilmesini sağlamaktır. Bu anlamda,
aslında suçtan elde edilen ya da suç konusu olan mali değerleri,
milli ekonomiye kazandırmak adı altında yukarıda
sayılan kanunlara aykırılık ve bu sebeple suç teşkil
eden fiillerin affından söz etmek gerekir.
Öte yandan bu
Tasarı ile görevi kamu adına her türlü suç fiilini soruşturmak
olan savcılık makamı ile kovuşturma yürüterek muhakemeden
sorumlu tutulan Türk mahkemelerinin de asli görevlerini görmezden gelmeleri
talep edilmektedir.
Bu nedenlerle
anılan hükümlerin maddeden çıkarılması önerilmektedir.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Arayacağım efendim.
Önergeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
On dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 17.34
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 17.52
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa) ,
Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 14üncü
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
302 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Tasarının
3üncü maddesi üzerinde verilen Trabzon Milletvekili Akif Hamzaçebi ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Bazı
varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması
Hakkında Kanun tasarısının 3. maddesinin 8.
fıkrasından sonra, ikinci paragraf olarak devam etmek üzere
aşağıdaki metnin eklenmesini arz ederiz.
1 Ocak 2003
tarihinden sonra görev yapmış olan,
Siyasi partilerin
genel başkanları ve genel merkez yöneticileri,
Milletvekilleri,
BAŞKAN
Sayın milletvekili arkadaşlarımız, lütfen biraz sessiz
olursanız, hangi önergenin okunduğunu daha net anlayacağız.
Lütfen
KAMER GENÇ
(Tunceli) İkinci aykırı önerge benim önergem. Ben de söz almak
istiyorum.
BAŞKAN
Sizin önergeniz de sırada efendim, geleceğiz ona da.
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Ama benimkisi aykırı, o metnin
çıkarılmasını istiyorum.
BAŞKAN
Tamam, okuyoruz, orada bir şeylik yok. Sizinkine de sıra gelecek.
Buyurun, devam
edin.
Kamuda,
Müsteşarlar, Müsteşar yardımcıları, genel müdürler,
genel müdür yardımcıları,
KİTler ve
Kamu bankaları Başkanları, yönetim kurulu üyeleri, genel
müdürleri ve genel müdür yardımcıları,
Özerk bütçeli
kurumlar, Başkan ve yönetim kurulu üyeleri,
Denetleyici ve
düzenleyici kurumlar, başkan ve yönetim kurulu üyeleri,
Belediye
başkanları, belediye meclisi üyeleri, il genel meclisi üyeleri,
Vakıflar ve
vakıflara ait işletmeler ile vakıfların iştirak
ettiği işletmeler,
Bu kanun hükümlerinden
yararlanamaz.
Esfender
Korkmaz (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutayım?
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Ben konuşacağım efendim.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Anadol. (CHP sıralarından alkışlar)
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Yüce Meclisin saygıdeğer üyeleri, önergemiz okundu ama
iyi anlaşıldığını sanmıyorum, ben bir daha
tekrar edeceğim:
1 Ocak 2003
tarihinden sonra görev yapmış olan,
Siyasi partilerin
genel başkanları ve genel merkez yöneticileri,
Milletvekilleri,
Kamuda,
Müsteşarlar, Müsteşar yardımcıları, genel müdürler,
genel müdür yardımcıları,
KİTler ve
Kamu bankaları Başkanları, yönetim kurulu üyeleri, genel
müdürleri ve genel müdür yardımcıları,
Özerk bütçeli
kurumlar, Başkan ve yönetim kurulu üyeleri,
Denetleyici ve
düzenleyici kurumlar, başkan ve yönetim kurulu üyeleri,
Belediye
başkanları, belediye meclisi üyeleri, il genel meclisi üyeleri,
Vakıflar ve
vakıflara ait işletmeler ile vakıfların iştirak
ettiği işletmeler,
Bu kanun
hükümlerinden yararlanamaz. Önerge bu.
Şimdi,
MHPnin aynı mahiyette verdiği önergeyi de reddettirdi Sayın
Bakan. Sayın Komisyon Katılmıyoruz. dediler, Genel Kurul da
reddetti.
Sayın Bakan
demin açıklama yaptı. Niye bunu reddettirdiniz? diye
arkadaşlar sordu. Dedi ki: Bana göre Anayasaya aykırı.
Şimdi, Anayasaya niye aykırı?
Beni dinlemiyor
ama Genel Kurula hitap ediyoruz.
Devlet
organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde
eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.
Anayasanın 10uncu maddesi bunu söylüyor herhâlde Sayın Bakan. Bu
tartışma uzundur arkadaşlar.
Aynı Bakan
2002de AKP iktidara geldi ve iktidar önemli bir iş yaptı, memur
maaşlarına zam yaptı arkadaşlar. Bir istisnası
vardı, milletvekilleri. Bütün memurların maaşlarına zam
yapıldı, milletvekilleri bunun dışında tutuldu.
Aynı şekilde, kapsam dışı, birtakım buna benzer
önergeler verdiğimizde Anayasanın eşitlik ilkesine
aykırıdır. diyorlardı, ben de bu örneği veriyordum.
Yani pozitif ayrımcılık diye bir şey vardır. Niye
milletvekillerine zam yapmadı AKP İktidarı ilk tasarrufunda?
Dedi ki: Milletvekili maaşları yeterlidir, dar gelirliler
vardır, az para alan memurlar vardır, bunlara yapmayayım.
Bozuldu mu Anayasanın eşitlik ilkesi? Kendileri yaptı. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Hayır, itiraz etseydiniz Anayasa Mahkemesi
iptal ederdi.
K. KEMAL ANADOL
(Devamla) Bir dakika
Bir dakika
İtiraz
edilse bozulacak mı?
Bakın, o
zaman ben size Anayasanın 10uncu maddesinden başka bir fıkra
okuyayım, üçüncü fıkrası: Hiçbir kişiye, aileye, zümreye
veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Arkadaşlar,
altı senedir biz söylemekten bıktık, siz kaçmaktan
bıkmadınız dokunulmazlık konusunda. Devamlı
söylüyoruz, imtiyazlı hâle gelen, ayrıcalıklı hâle gelen
bir dokunulmazlık kurumu var Türkiyede. Örneğin, Hüseyin Üzmez
milletvekili olsaydı yargının karşısına
çıkamayacaktı. Bu kadar basit.
ALİ KOYUNCU
(Bursa) Ne alakası var!
K. KEMAL ANADOL
(Devamla) Ne alakası var ülkenin siyasetiyle, ekonomisiyle,
sarkıntılık yapan, cinsel tacizde bulanan yetmiş
yaşındaki bir adamın hareketinin? Milletvekili olsa bir şey
yapamayacaktınız, ayrıcalık bu.
AYHAN YILMAZ
(Ordu) Ondan milletvekili olmaz.
K. KEMAL ANADOL
(Devamla) Peki, biz diyoruz ki
MEHMET EMİN
EKMEN (Batman) Millet öyle bir adamı seçmez.
K. KEMAL ANADOL
(Devamla) Öyle mi? Seçmesin, tamam.
Şimdi,
diyorsunuz ki: Bu dokunulmazlıkları sadece kürsü
dokunulmazlığına hapsedelim. Onun dışında,
karşılıksız senet imzalayan, ihaleye fesat
karıştıran, naylon fatura düzenleyen insanlar dokunulmazlık
kapsamının dışında olsunlar. Bunları söylüyoruz.
Diyorsunuz ki: Evet, anlaşalım ama, Türkiyede bürokrasinin
bazı kesimlerinde öyle dokunulmazlık var ki, gelin, hepsini beraber
kaldıralım.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Anadol, getir, getir, hepsini getir,
hepsini getir.
K. KEMAL ANADOL
(Devamla) Diyoruz ki: Ha, tamam, hepsini; razıyız.
ALİ KOYUNCU
(Bursa) Önergeye hiçbirini katmamışsınız.
K. KEMAL ANADOL
(Devamla) Örneğin, bir yasa çıkardınız
MEHMET DOMAÇ
(İstanbul) Önergeye katmamışsınız ama.
K. KEMAL ANADOL
(Devamla) Kattık, kattık, kattık.
RTÜK
Başkanına, bir kanun getirdiniz, dokunulmazlık verdiniz.
Başbakanın iznine bağlı. Zahid Akmanın mahkemeye
çıkması, Başbakanın iznine bağlı.
Elimde Anadolu
Ajansının bir bülteni var, Zahid Akmana kooperatif
yolsuzluğundan Almanyada Münihte hakkında dava
açılmış.
MUZAFFER
BAŞTOPÇU (Kocaeli) Zahid Akmanı biz seçtik, Meclis seçti.
K. KEMAL ANADOL
(Devamla) Bu Türkiyede hakkında dava açılamıyor, Almanyada
dava açılıyor, bakın, Almanyada dava açılıyor,
Türkiyede dava açılamıyor.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Yargının soruşturma yapmasına
gerek yok.
K. KEMAL ANADOL
(Devamla) Şimdi, biz de diyoruz ki arkadaşlar, bu Parlamento
-içindeki bakanıyla milletvekilleriyle, iktidarıyla muhalefetiyle-
bir yasa çıkartıyor. Yahu, bir jest yapalım, diyelim ki, biz
bunun kapsamı dışında olalım
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
K. KEMAL ANADOL
(Devamla)
genel müdürler kapsamı dışında olsun,
vakıf yöneticileri kapsamı dışında olsun; ne
zararı olur?
OKTAY VURAL
(İzmir) Çıkartalım.
K. KEMAL ANADOL
(Devamla) Kime ne zararı olur arkadaşlar? Kime ne zararı olur?
Anayasa Mahkemesine mi gideceksiniz?
ALİ KOYUNCU
(Bursa) Hayır, yargı mensupları da içinde olsun, Genelkurmay
da içinde olsun.
K. KEMAL ANADOL
(Devamla) Anayasa Mahkemesine gidecekseniz, başka. Hayır,
hayır. Anlaşılıyor ki, sizlerin arasında da bu yasadan
yararlanacak insanlar var. O sefineler, gemiler gelecek, Deniz Feneri
paralarıyla alınan gemiler gayrimenkul hükmü altında
Türkiyeye gelecek, ona uğraşıyorsunuz.
Yüce Meclise
saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Anadol.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye
Kazandırılması Hakkında Kanun Tasarısının 3
üncü maddesinin ikinci fıkrasının sonuna Defter tutma
yükümlülüğü bulunmayan gelir vergisi mükellefleri, taşınmazlar
dışındaki varlıklarına ait tutarları banka ve aracı
kurumlardaki hesaplara yatırırlar, bunlar için ayrıca diğer
şartlar aranmaz. cümlesinin eklenmesini; üçüncü fıkrasında yer
alan %10 ibaresinin %5 olarak, aynı fıkradaki Ödenen bu vergi
ibaresinin ise Bu fıkraya ve dördüncü fıkraya göre ödenen vergi,
şeklinde değiştirilmesini; beşinci fıkrasında yer
alan tarih itibarıyla devam eden veya bu ibaresinin ve altıncı
fıkrasının madde metninden çıkarılmasını ve
sonraki fıkraların buna göre teselsül ettirilmesini; sekizinci
fıkrasında yer alan diğer sermaye piyasası araçları
dolayısıyla beşinci ve altıncı fıkra
hükümlerinden; ikinci fıkra uyarınca beyanda bulunulduğu hâlde
sermaye artırımında bulunulmaması hâlinde ise beşinci
fıkra hükmünden yararlanılamaz. ibaresinin diğer sermaye
piyasası araçları dolayısıyla veya ikinci fıkra
uyarınca beyanda bulunulduğu hâlde bilanço esasına göre defter
tutmayan mükelleflerce söz konusu varlıklara ilişkin tutarların
banka ve aracı kurumlara yatırılmaması, bilanço
esasına göre defter tutan mükelleflerce ise süresi içinde sermaye
artırımında bulunulmaması hallerinde beşinci
fıkra hükmünden yararlanılamaz. şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Uygun
görüşle Genel Kurulun takdirine bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutayım?
Buyurunuz
Sayın Canikli. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum. 3üncü maddeyle ilgili
verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum.
Şimdi,
tabii, biraz önceki konuşmamda da söyledim, burada gerçekten son derece
teknik, önemli ve ciddi bir konuyu tartışıyoruz. Elbette, bu
konu tartışılırken, zaman zaman bu teknik boyutun
dışına çıkılması olabilir, ona da bir
itirazımız yok ancak bu çok fazla ileriye gittiği takdirde de
konunun ehemmiyetini ve tartıştığımız konunun
teknik olma özelliğini ortadan kaldırır. Dolayısıyla
her olay kendi doğal mecrasında ve konumunda
tartışılması gerekir. Bu itibarla ben, Sayın Anadolun
bu yöntemine katılmayacağım ve uymayacağım, bunu bir
öncelikle belirtmek istiyorum.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, bu önergeyle -yine 3üncü maddede
yaptığım konuşmada da ifade ettim, burada tekrarlamak
istiyorum- öncelikle tartışma konusu olan ve Plan ve Bütçe
Komisyonunda ilave edilen bir metin vardı, onu çıkarıyoruz. O
neydi? Şu anda, tasarının Hükûmetten gelmiş hâliyle,
kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonraki vergi incelemelerini
kapsıyor idi. Verilen bir önergeyle, devam eden incelemeler de bu kapsama
alınmıştı.
Tabii, şunu
çok net olarak ifade etmek gerekiyor: Bu önergeyi veren arkadaşlarım
da bir eşitsizliğin giderilmesi noktasından, iyi niyetle
verdikleri bir önergedir. Bundan hiç kimsenin en ufak bir kuşkusu
olmasın. Neden? Çünkü bunu, bakın, eğer ilgili basını
takip eden, yazarları takip eden
Ki, bu konuda Türkiyede tebarüz
etmiş ve uzmanlığı herkes tarafından bilinen bazı
yazarlar da bu şekilde ifade etmişlerdir. Bunların bir tanesi
Sayın Kızılottur mesela. Sayın Kızılot bu
konuyla ilgili yazısında, burada bir eşitsizliğin
olduğunu ve devam eden incelemelerin de bu kapsama alınması
gerektiğini söylemiştir, tıpkı arkadaşların
Komisyonda verdiği önerge çerçevesinde. Ha, ben bu görüşe
katılmıyorum, onu da söyleyeyim. Orada, neden
katılmadığımı da ifade ettim. Teknik olarak da
katılmıyorum ve özellikle, daha sonra herhangi bir düzenleme
yaptığınız zaman, bir kapsama aldığınız
zaman ya da birilerini bir kapsam dışında
bıraktığınız zaman, insanların kafasında
doğru ya da yanlış, gerçek ya da değil, bir soru
işareti oluşuyor. En azından bu gerekçeyle bile, sadece bu
gerekçeyle bile, kamuoyunun, insanların kafasında oluşacak
muhtemel soru işaretlerini de ortadan kaldırmak lazım veya bu
tür soru işaretlerine -gerçek olmasa bile- yol açacak bu tür
düzenlemelerden kaçınmak lazım. Yoksa bu önerge Komisyonda verilirken
hiç kimsenin başka bir amacı yoktu, olması da mümkün değil
zaten. Bunun da altının çizilmesi gerekiyor.
Yine ifade
ediyorum, bu önergeyle tartışmalı olan 3üncü maddenin altı
numaralı fıkrasını da tamamen ortadan
kaldırıyoruz. Aslında arkadaşlarla görüştük, benim de
bir önerim oldu, şöyleydi öneri: Yani madem yurt dışından
parayı getiriyoruz, elbette ilkelerimizi korumak kaydıyla, mümkün
olduğu kadar fazla parayı getirelim. Yani, işte, kara para
vesaire; bunlara meydan ve geçit, fırsat vermeden ama diğer taraftan
da tasarının esas amacı olan yurt dışından daha
çok kaynağı çekelim, bunu sağlayacak tarzda bir öneride
bulunmuştum arkadaşlarımıza, o da şuydu: Bu beyandan
hareketle -yani insanlar yurt dışından paralarını
getiriyorlar ve bu beyandır- soruşturma yapılmaması, sadece
bu beyandan hareketle, bu beyan delil kabul edilerek, bu beyan esas
alınarak, bu beyan ihbar kabul edilerek soruşturma
yapılmasın diye bir öneri getirmiştim ama bunun
dışında herhangi bir nedenle bu beyanda, bu beyanı
başlı başına delil alan durum hariç onun dışında
herhangi bir nedenle yapılabilir ona bir engel yok, ceza verilebilir, hiçbir
engel yok idi. Ama arkadaşlarımız ona da yani biraz yarı
hafif bir sıcak bakmakla birlikte genel olarak katılmadılar biz
de bunun üzerine -yine biraz önce söylediğimiz o çerçevede, yani soru
işareti kalmasın çerçevesinde- tümünü çıkaran bir önergemizdir
yani altıncı fıkranın tamamını tasarı
metninden çıkaran bir önergedir.
Ayrıca
birkaç ufak teknik düzenleme var. Yine bununla bağlantılı
sanıyorum sekizinci fıkrasında kaldırılan,
altıncı fıkraya bir atıf, onu düzeltiyoruz.
Dolayısıyla, bu zaten esas madde, temel madde düzenleyen,
usul-esası düzenleyen madde 3üncü maddeydi. Tartışma
konuları da dışarıda bırakılmaktadır bu
şekilde bu önergemizle, arkadaşlarımızla birlikte verdiğimiz
bu önergeyle. Dolayısıyla hem yurt dışından sermaye
getirilmesini sağlama amacı ortadadır ve kuvvetli olarak duruyor
ve bizim de bundan beklentilerimiz var. Ayrıca hiçbir şekilde en ufak
bir kara para getirilmesi söz konusu olmayacaktır, öyle beklentimiz de
yok, ona ihtiyacımız da yok
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) -
ve onun dışındaki diğer
temiz olarak nitelendirebileceğimiz, daha doğrusu hem
uluslararası alanda en ufak bir tartışmaya yol açmayacak,
ülkemizi kara para konusunda herhangi bir sıkıntıya sokmayacak
şekilde, son derece olumlu ve mükemmel bir hâle getirilmiştir bu
tasarı ve bu yönüyle hedeflerimizi de gerçekleştireceğimize
inanıyorum.
Tekrar
hayırlı, uğurlu olmasını diliyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Canikli.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
T. B. M. Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 Sıra Sayılı yasa tasarısının 3.
maddesinin (1) fıkrasında geçen (kanaat verici belgeyle ispat edilen
taşınmazlar) ibaresinin çıkarılmasını arz ederim.
Kamer
Genç (Tunceli) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Peki.
Buyurunuz
Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 302 sıra
sayılı Yasa Tasarısının 3üncü maddesiyle ilgili
olarak verdiğim önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinize
saygılar sunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, bakın, 1957 yılında ben maliye okuluna girdim,
yatılı okudum üç sene. maliye okulunu bitirdikten sonra altı
sene vergi denetmenliği yaptım. Danıştayda on üç sene vergi
davalarına baktım. Ayrıca, 80den itibaren de ben siyasetle
uğraşıyorum.
Biraz önce Kemal
Beye soru soruyorum, bana hava cıvadan laflar ediyor, diyor ki: Senin aklın ermez. Yahu
Kemal Bey, ben maliyeciliğe başladığım zaman senin
nerede olduğun belli değil.
Bakın,
zamanım yok. Aslında, bu kanunla ilgili olarak birçok düzeltme
yapılması gereken şeyler var. Evet, bu kanun, aslında,
hakikaten Türkiyede vergi kaçakçılığını teşvik
eden bir şey.
Şimdi, biraz
önce Sayın Canikli maddenin tümü üzerinde konuşurken dedi ki:
Efendim, yurt dışında var olan, varlığı
kanıtlanan... dedi.
Bakın,
(1)inci fıkrayı okuyalım 3üncü maddede: Gerçek veya tüzel
kişilerce, 1/10/2008 tarihi itibarıyla sahip olunan ve yurt
dışında bulunan; para, altın, döviz, menkul kıymetler
ve diğer sermaye piyasası araçları ile varlığı
kanaat verici bir belgeyle ispat edilen taşınmazlar. Demek ki,
varlığı kanaat verici belgeyle ispat etmek esası
taşınmazlar için getirilmiş.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) (8)inci fıkrayı okur musunuz?
KAMER GENÇ
(Devamla) Neyse, konuşturma şimdi. Ben senin gibi yirmi dakika
konuşma hakkım olsa veya çıkalım televizyonda da
konuşalım.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Genç, (8)inci fıkraya
bakın.
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, bakın, sizin bir zihniyetiniz var. Birisi
gitmiş on dört yaşındaki kıza mı tecavüz etmiş
veya taciz etmiş
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MUZAFFER
BAŞTOPÇU (Kocaeli) Bizimle ne alakası var?
ALİ KOYUNCU
(Bursa) Sözünü geri alsın!
NECAT
BİRİNCİ (İstanbul) Sayın Başkan, lütfen
durdurun hatibi, sözünü geri alsın!
MUZAFFER
BAŞTOPÇU (Kocaeli) Ne alakası var?
KAMER GENÇ
(Devamla) Hemen ona af getiriyorsunuz. Birisi vergi
kaçakçılığı mı yapmış, hemen ona af
getiriyorsunuz.
NECAT
BİRİNCİ (İstanbul) Sayın Başkan, sözünü geri
alsın! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sakin olun sayın milletvekilleri
KAMER GENÇ
(Devamla) Ya şimdi bu kadar şeye
NECAT
BİRİNCİ (İstanbul) Sayın Başkan, sözünü geri
alsın!
KAMER GENÇ
(Devamla) - Şimdi, böyle bir zihniyet içindesiniz.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, burada getirilen amaç, tamamen sizin
zamanınızda yapılan o yoğun suistimaller, soygunlara
dayalı olarak kazanılan haram paralara vergi affını
getirmek lazım. (AK PARTİ sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar, gürültüler)
NECAT
BİRİNCİ (İstanbul) Sözünü geri alsın!
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Ağzından çıkan laftan haberin yok!
BAŞKAN
AKPye yönelik bir şey söyledi mi?
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, bakın, (5)inci fıkrayı okuyalım.
Şimdi, buna göre
(AK PARTİ sıralarından gürültüler,
sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN
Sayın Genç
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Devamla) Sayın Başkan, şimdi bunları bir susturun
bakalım da ben konuşayım yani. Böyle şey olur mu? (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sakin olun sayın milletvekilleri
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, hayır yani böyle bir şey olur mu?
BAŞKAN
Sayın Genç, deminki ifadenizi
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, böyle bir müzakere sistemi olmaz ki. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Böyle bir müzakere sistemi olmaz.
BAŞKAN
Sayın Genç, bir dakika beni dinler misiniz.
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, burada söylenen olayın özü şu
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Genç, bir dakika beni dinler misiniz.
ALİ KOYUNCU
(Bursa) Kişiliğimizi, şahsiyetimizi ayaklar altına
alıyor. Ayıp bir şey ya!
BAŞKAN -
Sayın Genç
Sayın Genç, bir dakika beni dinler misiniz.
Deminki ifadenizi
AKPye yönelik mi söylediniz? Ona alınganlık yapıyor
arkadaşlar. Lütfen sözünüzü düzeltir misiniz.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Sizden birisi demiyor ki, affediyorsunuz diyor.
BAŞKAN -
Buyurunuz efendim.
KAMER GENÇ
(Devamla) Basında denildi ki, efendim, evlilik yaşının on
dört yaşına çekilmesi konusunda kanun teklifi verildi. Böyle
uygulamalar var. Ayrıca da, eğer, burada, bakın
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Sayın
Başkan, tabii, bilmiyorum zamanım nasıl var?
Şimdi,
eğer bunlar yanlışsa, çıkar burada konuşurlar.
Bakın,
Sayın Canikli, (5)inci fıkraya göre öyle bir vergi
kaçakçılığını getiriyorsunuz ki, yani, bir iki
kişi hakkında vergi incelemesi yapılmış 1 trilyon lira
matrah farkı bulunmuş.
MUZAFFER
BAŞTOPÇU (Kocaeli) Anlamıyorsun! Sen anlamıyorsun!
KAMER GENÇ
(Devamla) - Ne yapacak? Gidecek adam 1 trilyon lirayı yurt
dışından getirecek, ondan sonra yüzde 2 vergiyle
Yani 1 trilyon
lira vergi kaçakçılığının cezası 1 trilyon
liradır en azından. Ama siz öyle bir sistem getirmişsiniz ki,
adam gidecek yurt dışından 1 trilyon lirayı getirecek, 20
milyarla kurtaracak. Yahu, şimdi bunları bilmiyorsanız bari
öğrenin. Şimdi mesele
MUZAFFER
BAŞTOPÇU (Kocaeli) Sen anlamıyorsun!
KAMER GENÇ
(Devamla) Bakın, şimdi önemli olan Türkiyede bir kriz varsa,
elbette ki hepimiz bu memleketin insanları olarak bu krizi çözmeye
çalışacağız ama insanların karşısına
geçip de yalan söylemeyin.
MUZAFFER
BAŞTOPÇU (Kocaeli) En büyük yalancı sensin!
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, Maliye Bakanı diyor ki: Ben Foçadan 15 milyara
aldığım şeyi 1 trilyon 260 milyar liraya sattım. 1
trilyon 245 milyar lira para kazandım, o zaman kayıtlara geçirdim. Bu
2006 yılında oldu. O zaman, zaman aşımı yoktu.
Şimdi, zaman aşımı olduğu için biz o zaman beyan
ettik. Getir defterini, gösterelim kardeşim bunu.
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Rize) Kime gösterecek?
KAMER GENÇ
(Devamla) Yani, şimdi, insanlar şeffaf olmak zorundadırlar.
Şimdi,
efendim, naylon fatura
Bakın, naylon fatura konusunda
Beyler, naylon
fatura konusunda yine bu kanun naylon faturayı affediyor. Şimdi,
çıksın buradan söylesin. Şimdi, (5)inci fıkrada diyorsunuz
ki: Eğer kişi beyanname verirse, yani buna göre bir beyanname
verirse artık bunun defterlerini incelemeyiz. Peki, defterleri
incelenmediği zaman, kardeşim, bu hayali ihracat yapmışsa,
naylon fatura düzenlemişse nasıl bu ortaya çıkacak? Onu o zaman
ispat edin. Yani bu kadar insanları kandırmayın. İşte
(5)inci fıkra ortada arkadaşlar. (5)inci fıkra ortada.
Burada beni
susturabilirsiniz. Ben bunu her vesileyle söyleyeceğim. Televizyon
programlarına da çıkacağım. Yani siz hayali
ihracatçıları niye bu kadar koruyorsunuz?
ALİ KOYUNCU
(Bursa) Senden fazla konuşan var mı bu Mecliste?
KAMER GENÇ
(Devamla) Bu Maliye Bakanı hakkında hayali ihracatla ilgili
ithamlar var. Çıksın desin ki Ben bundan yararlanmıyorum.
Böyle bir şey olur mu ya? Böyle bir şey olmaz. Türkiye Cumhuriyeti
devletinde, hukuk devleti, eğer bir şeffaflık varsa ben şey
ediyorum. Neymiş? Efendim, Kanal 7ye kanalize edilen paralarla yurt
dışından gemi alınmış. Niye o gemiyi
affediyorsunuz? Sonra, şimdi, Tayyip Beyin çocuğunun dörde yakın
gemisi olduğu söyleniyor. Doğru mu, yanlış mı
bilmiyorum. Acaba şimdi
MEHMET EMİN
EKMEN (Batman) İspat et, söylediğini ispat et.
MUZAFFER
BAŞTOPÇU (Kocaeli) Senin hakkında neler söyleniyor yahu!
KAMER GENÇ
(Devamla) Yahu ben
ALİ KOYUNCU
(Bursa) Dedikodu, dedikodu!
KAMER GENÇ
(Devamla) Kardeşim, ben söyleniyor diyorum, ben şey etmiyorum.
Şimdi, yarına bunlar
Bakanlar Kurulu üyelerinin
birçoklarının çocuklarının gemileri var. Bunları
getirip de bunları niye ispatlıyorsunuz. Yani bunlara vergi affı
getiriyorsunuz. Bunlara gerek yok arkadaşlar. Çıkın deyin ki,
kardeşim
Şimdi, Kemal
Bey biraz önce dedi ki: Biz hayalî ihracatı affediyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUZAFFER
BAŞTOPÇU (Kocaeli) Hadi, ancak gidersin, hadi!
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.
Önergeyi
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkan, Hatip konuşurken grubumuzu itham edecek
şekilde konuşmuştur. Onun için grubumuz adına söz istiyorum
sataşmadan dolayı.
BAŞKAN
Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağın, Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, AK PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tabii bu kürsü milletin kürsüsü. Burada konuşurken her insan, milletinin
huzurunda, 70 milyonun huzurunda konuşuyor ve televizyonlarda da bu millet
bizi seyrediyor. Dilimizden, ağzımızdan dökülen kelimelerin de
bu milletin ahlakıyla, kültürüyle, töresiyle uyarlı olması
lazım.
Şimdi, bir
milletvekilinin buradan, kalkıp bir grubu hedef alarak konuşurken çok
dikkat etmesi lazım.
Şimdi, Kamer
Genç burada bir iftirada bulunuyor. Bir kişinin namusla, şerefle,
haysiyetle arasında mesafe olan, ahlaksızlığına
birtakım kılıflar uydurmaya çalışan, değişik
ahlaksızlıklarla irtibatı olan kişilerin,
ahlaksızların davranışlarını bu milletin yüzde
47sinin oyunu almış bir partiye hiç kimse mal edemez. Bu, kimsenin
hakkı da değildir, haddi de değildir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Biz buradan
tavrımızı çok net koyduk, her konuda. Türk Ceza Kanununun
değişimlerini biz yaptık. Bizden önce, bu memlekette tecavüze
uğrayan bir kadın tecavüzcüsüyle evlendiği takdirde ne oluyordu
biliyor musun Sayın Genç, sen de burada vekillik yaptın?
Evlendiği zaman ceza duruyordu beş süreyle, davaysa dava duruyordu,
hem kadın tecavüze uğruyor hem de tecavüzcüsüyle evlendiği zaman
kendine tecavüz edene ömür boyu karılık yapıyor, ona kocam
diyordu. Bu zamana kadar buna karşı çıktınız mı?
Biz bunu değiştirdik, biz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Ama, şimdi kalkıp burada ahlakı konusunda
toplumun hemfikir olduğu ve -değişik zamanlarda basına,
medyaya da düştü- öyle, çiçek sularken, bahçe sularken yakalanan AK
PARTİnin içinde kimse yok! (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar) Sonra, çıkıp burada bize ahlak ve namus
dersi veren insanlar önce dönüp kendi ahlakına, kendi namusuna bakacak.
Öyle yağma yok! (AK PARTİ sıralarından Bravo! sesleri,
alkışlar)
Bizim, AK
PARTİ olarak, kadınlara saygımızdan, sevgimizden,
hürmetimizden, her konuda yaptığımız icraatların
altına koyduğumuz imzadan ne olduğumuz ortadadır ama
bizimle irtibatı olmayan, bizimle uzaktan yakından ilgisi olmayan
değişik ahlaksızların; haysiyetten, şereften yoksun
kişilerin davranışlarını hiç kimse getirip de bize
yamayamaz, böyle bir şey olmaz ama! (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Rize) Özür dilesin, özür!
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Ben onun için, Sayın Başkan, Sayın
Gençten bu kürsüye çıkıp grubumuzdan özür dilemesini veya yerinden
özür dilemesini istirham ediyorum, Başkanlıktan böyle bir talebim
var. AK PARTİli milletvekilleri böyle bir fiili işlediler.
şeklinde bir beyanda bulundular. Bu beyanını düzeltmesini ve
özür dilemesini istiyorum efendim.
Ben bu vesileyle
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bozdağ.
Sayın Genç,
bunu düzelttiniz herhâlde. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET
ELİTAŞ (Kayseri) Hayır efendim, özür dilemesi gerekir
Sayın Başkan.
NECAT
BİRİNCİ (İstanbul) Sayın Başkan,
yanlış yapıyorsunuz!
FATMA
ŞAHİN (Gaziantep) Neyi düzeltti ki Düzelttiniz herhâlde.
diyorsunuz?
NECAT
BİRİNCİ (İstanbul) Zabıtlardan çıkması
gerekir bunun. Böyle hakaret olmaz! Sayın vekiller, lütfen, sizedir de
aynı zamanda, bütün Türk milletinedir. Yapmayın!
ASIM AYKAN
(Trabzon) Zabıtlara bakın zabıtlara baksın!
BAŞKAN
Tamam, teşekkürler Sayın Bozdağ.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır, şimdi, Sayın Başkan, neyi
Arkadaş
yanlış anlamıştır benim dediğimi. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN O
zaman buyurun, yanlış anlaşıldığını
söyleyin efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) İsterseniz bir dakika konuşayım efendim.
BAŞKAN
Tabii, bir dakika süre vereceğim, yanlış
anlaşıldığını söyleyin.
MUZAFFER
BAŞTOPÇU (Kocaeli) Bir dakika özür dileyeceksin!
MEHMET
ELİTAŞ (Kayseri) Yanlış anlaşıldıysam
özür dilerim. de!
BAŞKAN
Buyurun.
2.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, Yozgat Milletvekili
Bekir Bozdağın, konuşmasında ileri sürmüş olduğu
görüşlerden farklı görüşleri kendisine atfetmesi nedeniyle
konuşması
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben burada
konuştuğum şeyi bilen bir insanım. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
MEHMET EMİN
EKMEN (Batman) Allah Allah!
BAŞKAN
Sakin olun lütfen.
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, denildi ki AKP iktidarları zamanında vergi
kaçakçılığı yapan yandaşlarına hemen vergi
affı çıkarıyorlar. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Yok öyle bir şey!
KAMER GENÇ
(Devamla) İşte burada yahu, burada, burada diyorum.
NUSRET BAYRAKTAR
(İstanbul) Zabıtlarda belli ne konuştuğun!
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, ayrıca bu Hüseyin Üzmez meselesinde, basın
birden, hemen dedi ki: Efendim bu evlilik yaşını on dört
yaşına indirme yönünde çalışmalar yapılıyor.
MEHMET EMİN
EKMEN (Batman) Kim yaptı? Kim yaptı?
KAMER GENÇ
(Devamla) Yani bunların yapılmaması anlamında söyledim
ben bunu. Ben sizin grupla ilgili bir şey
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
NECAT
BİRİNCİ (İstanbul) Yalan söylüyorsun! Yalan söylüyorsun!
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, yani basın böyle söyledi. Ben sizi ikaz ettim, bu
yönde bir çalışma yapılmasın dedim. Yani bunun da sizin
grupla ne ilgisi var?
MEHMET EMİN
EKMEN (Batman) Mertlik yap, özür dile!
KAMER GENÇ
(Devamla) Tamam, siz de yapmadığınıza göre mesele
hallolmuştur. Mesele budur, tamam
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
MEHMET EMİN
EKMEN (Batman) Mertlik yap, özür dile!
KAMER GENÇ
(Devamla) Tamam, benim demek istediğim buydu Sayın
Başkanım.
Sağ olun.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Genç.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı
Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması
Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/657) (S. Sayısı: 302) (Devam)
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
İSA GÖK
(Mersin) Sayın Başkan, efendim yalnız bu on dört yaş
konusunda Adalet Bakanlığı bünyesinde çalışma
yapılmıştır, tutanakları vardır. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Hayır
Sayın Başkan
BAŞKAN
Konumuz o değildir, lütfen konuyu karıştırmayalım.
Kabul
edilmiş olan önerge doğrultusunda 3üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
4üncü maddeyi
okutuyorum:
Düzenleme yetkisi
MADDE 4- (1) Bu
Kanunun uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye
Maliye Bakanlığı yetkilidir.
BAŞKAN
4üncü madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekili Mithat Melen konuşacaktır.
Buyurunuz
Sayın Melen. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
MİTHAT MELEN (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Bazı
Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması
Hakkında Kanun Tasarısıyla ilgili Milliyetçi Hareket Partisinin
görüşlerini sunmaya çalışacağım. (Gürültüler)
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen konuşan
arkadaşımızı dinleyiniz, lütfen salonun içinde hareket
hâlinde bulunmayınız. Koltuklara rahat bir şekilde oturunuz,
arkadaşımız da size hitap etsin.
Buyurunuz
efendim.
MİTHAT MELEN
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İşler
ciddi olunca kimse dinlemek istemiyor, işin aslı o zaten. Maalesef
hep şeyle uğraşıyoruz bu Mecliste ve yazık. Dünya en
önemli krizlerin içerisinde, bütün dünyaya sirayet etmiş, Avrupa
yanıyor, Amerika Birleşik Devletleri yanıyor ve biz biraz
konuyla ilgili bir yasa çıkarıyoruz. Sayın Grup Başkan
Vekiline hak veriyorum, hiç kimse teknik konuşmak istemiyor, ama iş o
kadar teknik ki, bakın, bu 4üncü maddeyle ilgili yetki
Bunu bir kere
sorgulamakta yarar var: Niye bu kanunun uygulamasına ilişkin usul ve
esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkili? Çünkü burada
kambiyo yasalarından tutun da, kambiyo düzenlemelerinden tutun da ceza
yasalarına kadar, hatta bir aşamada da Türk Parasının
Kıymetini Koruma Yasalarına kadar düzenlemeler getiriliyor. Bunu
yürütmeye Bakanlar Kurulu yetkili, ama burada Maliye Bakanlığı
düzeltme yapmak istiyor. Yani, sistemde aslında ciddi bir
değişiklik var. Sistem değiştirmeye
çalışıyoruz galiba.
Şimdi,
burada amaç, gerçekten Türkiyede istihdamı artırmak veyahut da
Türkiyenin ihtiyacı olan bilhassa reel sektör için fon yaratmak ise,
şimdi bu fonu da yaratmakta belirli şekilde tereddütler
oluşacak; onu da size arz etmeye çalışacağım, o da
şu: Şimdi, yurt dışından gelen paraya yüzde 2 vergi,
Türkiyedekilere yüzde 10 vergi koymak. Peki bu para kendiliğinden
otomatik olarak dövize çevrilip yurt dışına gitmeyecek mi? Yurt
dışına gittiği zaman da oradan da döviz olarak Türkiyeye
geldiğini farz ediyoruz, Türkiyede bozdurulup Türk lirasına çevrilmeyecek
mi? Çevrildiği zaman Türkiyede ekstra bir para arzı oluşacak.
Para arzı, tekrar para talebini tetikleyecek bir iş. Para talebini
tetiklediğiniz zaman dövizin kuru tekrar yükselecek. Dövizin kuru tekrar
yükselirse, bu paranın Türkiyede kalabilmesi için faiz hadleriyle
oynamanız gerekir. Faiz hadleriyle oynadığınız zaman
da maalesef yatırım olmayacak. Ki Türkiyenin en önemli meselesi
yatırımla ilgili mesele. Yani, burada hep başka bir
mantığı tartışmaya başladık. Yani, bu
paranın getirilmesinin bir af yasası olup olmadığı
konusunu tartışmaya çalıştık, fakat bir türlü
makroekonomik dengelerle ilgili kısmını
tartışmadık, tartışmıyoruz. Acaba, yurt
dışında gerçekten Türkiyeye hemen gelecek bu kadar para var
mı? Yani herkes tahmin ediyor bunu. 130 milyar dolardan bahsediliyor -ona
da çok inanmıyorum, inanmıyorum- bunun diyelim 30 milyar doları
geldi. Kaldı ki Türkiye'de bugünkü borsa düzeninde, yani bizim
bıyıklı yabancı dediğimiz paralar zaten devrede;
dünyanın en yüksek faizlerini veren ülkeyiz, zaten devrede. Peki, niçin,
şimdi devrede olan paralar bir daha gelsin diye hesap ediyoruz? Yurt
dışında ufacık bir kriz oldu diye. Ama orada bir gerçek
payı var, o krizden rahatsız olan paralar var, gelebilir, maalesef
bizim paralarımız da var. Bankacılık sistemimizin yurt
dışında değerlendirdiği paraların da
sıkıntıları var çok ciddi bir biçimde. Şimdi, onlar
eğer Türkiyeye gelirse -ki öyle farz ediyoruz- sistemin içerisine
girerse, peki üretime girecek mi? Yani özellikle sistemin bilhassa
ihtiyacı olan günlük fon ihtiyacını karşılayacak
mı? Hayır, faiz yükselirse karşılamayacak çünkü faizi
yükseltici etki yapacak bu para.
Bir de bir
başka mantıkla gidersek eğer, başka bir tarafından
işi yakalamaya çalışırsak, yani sık sık
Türkiyede, dünyada da oluyor bu ama biz ikide bir, her on senede bir para
affı çıkarıyoruz. Niye para affı çıkarıyoruz?
Sistemin içerisine koymak için para affı çıkarıyoruz.
Aslında, kara para diye iddia ettiğimiz, arada sırada
konuştuğumuz paralar sistemin içinde. Bankacılık sistemi
içerisine girdiği andan itibaren kara paralığı kalıyor
mu? Sayın milletvekilleri, bu paralar bankacılık sisteminin
içindeyse zaten kara para değil. Onun için boş yere de kara
parayı tartışmaya başlıyoruz.
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Rize) Biz tartışmıyoruz.
MİTHAT MELEN
(Devamla) Siz tartışmıyorsunuz ama Devlet Planlama
Teşkilatı yüzde 50 civarında Türkiye'de kayıt
dışı para olduğunu söylüyor. Esas mesele, sadece yurt
dışındaki paraları getirmekle ilgili değil,
Türkiyedekileri devreye sokmakla ilgili. Ama ona yüzde 10 vergi
koyarsanız Türkiyedekiler nasıl devreye girecek?
Şimdi,
eğer günlük fon ihtiyacını karşılamak için para
yaratmaya çalışıyorsak yurt dışından gelecek
paralar çözüm değil, olmadı şimdiye kadar. Biz bir süre yurt
dışı dövizlerine, işçilerin dövizlerine göz diktik. Onlar
Türkiyeye gelir diye zannettik. Zaman zaman onlara bel bağladık,
hatta gidip oralarda o paraları toplamaya çalıştık. Sonra
ne oldu? Gelmedi. Burada tek getirecek unsur, bir istikrar, ikincisi faiz haddi
ama faiz haddi Türkiye'nin aleyhine işleyen bir unsur. Yüksek faiz Türkiyede
yatırımı durduruyor ve Türkiyede yatırım yok.
Yatırımı iyi olmayınca istihdam yok.
Bakın, bu
tartışmaya boş yere IMF olarak da girdik, hatta özel sektör.
Birdenbire bir sabahleyin kalktı, IMFye ihtiyaç vardı dedi
Türkiye. Niye Türk ekonomisini düzeltmek için IMFye ihtiyaç var? Bir taraftan
Türkiye, Avrupa Birliğine tam üyelik müracaatı yapmış ve
müzakerelerini sürdürüyor. Kaldı ki müzakere sürdürüyoruz ama hiç o
müzakereyle ilgili bir şey de tartışmıyoruz. Çok ciddi bir
uyum evresi içerisindeyiz. Ama bugünlerde Avrupa Birliği dünyadaki krizden
öyle bir uyum sürecine girdi ki, tamamen sistemini değiştirdi,
bankalarını devletleştirdi ve biz sanki Avrupa Birliği
tarafından belki -belki bizim özel sektörün de yanlış
algılamasıyla, bilemiyorum orasını ama- bir IMFye
doğru itilmek durumundayız. Yani IMF bizim
sorunlarımızı çözmek için bir çapaysa, eğer Avrupa
Birliğiyle müzakere ediyorsak, niye Avrupa Birliği çapasını
hiç kullanmak istemiyoruz? O zaman mesela şu yasanın Avrupa
Birliği yasalarıyla hiç uyumu yok, uyumsuz bir yasa. O zaman, tekrar,
Uyum Komisyonunda alacağız, bu yasayı bir kere daha
değiştireceğiz. Bir de Türk ekonomisinin sorunlarını,
bu kadar ciddi meselelerini bir tek yasayla çözmek gibi bir gaflet içerisinde
de herhâlde değiliz. Belki Hükûmet kendi arasında
tartışıyor ama sanki Merkez Bankası, BDDK, Sermaye
Piyasası Kurumu (SPK), diğer bütün kurumlar da hiç bu
tartışmaların içinde yok. Yani bu kendi kendine bir sistem,
kendi kendini çeviriyor ve biz, bankacılık sistemiyle ilgili Efendim
biz 2001 yılında yeteri kadar düzenleme yaptık. deyip bu
işlerin düzeldiğini zannediyoruz. Hayır, bankacılık
sistemi düzelmiş değildir, çok da güvenmeyin öyle. Belki
bankacılar çok kızıyor ama çok kızanlar kredileri geri
çağırmazlar. Bugün, Türkiyede krediler geri
çağrılıyor. Bankacılar reel sektörü
sıkıştırıyor, kredi vermeyi kestiler. Şimdi,
bankacılık sistemi çok iyi durumda diye de ortaya
çıkmamamız lazım. Bu mesele, acaba bankacılık
sisteminin veya IMFnin çeşitli biçimde, bir 50-60 milyar dolardan bahsediliyor
O anlaşma onu mu çözmek için yapılacak?
Ben IMFye
karşı direnmek meselesinde veya onun spekülasyonundan da pek
hoşlanmıyorum. Niye hoşlanmıyorum? Zaman zaman,
uluslararası kurumların zaten içindeyiz, ona başvuruyoruz.
Bunları da böyle speküle etmeye gerek yok ama Türkiyenin gerçek
ihtiyacı ve eğer bir üyelik müzakeresi götürüyorsak, Avrupa
Birliğiyle oturup önce bu işi tartışmakla ilgilidir ama onu
yapmıyoruz.
Onun için, ben bu
yasanın gereksiz olduğuna inanmıyorum, gerekli ama ikide birde
yurt dışından gelen paralara bel bağlayıp Türk
ekonomisini düzeltmeye kalkmak konusunda da çok ciddi tereddütlerim var.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurunuz.
MİTHAT MELEN
(Devamla) Yalnız, bu işin çözüm yerinin Türkiye Büyük Millet
Meclisi olması iyi. Bu yasa bile, bu konuda son bir aydır
atılmış bir adım. Doğru, yanlış ama hiç
olmazsa Türkiye Büyük Millet Meclisinde tartışılıyor çünkü
toplumda, bakıp bu Meclise, hiç kendi meseleleriyle ilgilenmediği
görülüyor. İstanbulda ateş var, ciddi biçimde ateş var.
Piyasalarda ateş var. Piyasanın içinde olan kendi milletvekili
arkadaşlarımıza sorarsanız, bu konu daha iyi ortaya
çıkar ve bu yangından mümkün olduğu kadar az zararla çıkmak
mesele. Türkiyenin bir daha bir takla atmasına -ekonomik açıdan-
savrulmasına kimse tahammül edemez. Bu, sadece İktidarın
meselesi değil hepimizin meselesi. Onun için, birbirimizle
çatışacağımıza bu işlere daha fazla bakmak
gerektiğine inanıyorum.
Bu
görüşlerle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Arz ederim. (MHP
ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Melen.
Cumhuriyet Halk
Patisi Grubu adına Manisa Milletvekili Şahin Mengü
konuşacaktır.
Buyurunuz
Sayın Mengü. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
ŞAHİN MENGÜ (Manisa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye
Kazandırılması Hakkında Kanun Tasarısının
4üncü maddesi hakkında CHP Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Grubum ve şahsım adına yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, yanlış hatırlamıyorsam ekim ayı
ortalarındaydı, Sayın Başbakan, yurt
dışındaki paraların ülkeye çekilmesine imkân verecek bir
düzenleme yapılacağını söylemesi üzerine gazetecilerin
bunun kara paranın aklanması riskini
taşıyacağını söylemesi karşısında Her
türlü riski alırız. demişti. Ancak biraz evvel Sayın
Canikli ve diğer grup başkan vekillerinin, bu kara para
olayını önleyici her türlü tedbirin alındığını
söylemesi hakikaten çok doğru ve sağlıklı olmuştur.
İşte,
görüştüğümüz yasa tasarısı yurt dışından
Türkiyeye getirilmeye çalışılan paralarla ilgili bir yasa
tasarısı. Ancak ben bu yasa tasarısının böyle, son bir
ay içinde bir refleksle, krizle olduğuna inanmıyorum.
İnanmıyorum değil, bazı duyumlarım bana sanki
Maliye
Bakanlığında bir yıldır böyle bir
çalışmanın olduğuna dair bilgilerim var. Onun için, bu
tabii, yani kötü de bir şey değil, Maliye Bakanlığı
zaman zaman herhangi bir tedbir almak için çalışmalar da yapabilir.
Buradaki tek tehlikeli unsur bavulla getirilecek paranın menşeinin
nasıl takip edileceği ve bu takip edilirken bunun kara para olup
olmadığı, işte PKK parası olduğu kusura
bakmayın çok rahatsız oluyorsunuz ama söyleyeceğim- Deniz Feneri
parası olduğu falan gibi rahatsızlıklar var. Şimdi,
elbette kara paranın önlenmesi çok doğru bir şey çünkü Getir de
nasıl getirirsen getir. mantığıyla getirilecek paralar ne
beklediğiniz kadar çok olacak
Bir Anadolu tabiri vardır
Attığın taş ürküttüğün kurbağaya değmez.
diye. Bu para o kadar gelecek mi gelmeyecek mi, bu ayrı bir
tartışma konusu.
Konuşmamın
ikinci bölümünde onu anlatmaya çalışacağım. Ancak,
hakikaten Türkiye, Birleşmiş Milletler tarafından düzenlenen üç
uluslararası anlaşmanın altına imza
atmıştır: Viyana, Palermo, bir tane de Strasburg
yanlış hatırlamıyorsam. Bu kara parayla mücadele için üç
anlaşmanın altında imzası vardır. Eğer bu
anlaşmaların zedelenmesine neden olabilecek, Türkiyeyi bu konuda
sıkıntıya sokabilecek tedbirleri almazsak Türkiye, dünyada çok
hassas olunan kara parayla mücadelede sanki üstüne düşen, taahhüt
altına girdiği konularda görevini yapmayan bir devlet hâline gelir ve
sonucunda, sanki teröre, uluslararası teröre destek veren ülkeler
arasına getirilir. Bu hakikaten Türkiye açısından çok
sıkıntılar yaratabilir.
Bu konu yani kara
para konusu, dünya kamuoyunun çok hassasiyetle üzerinde durduğu bir
konuydu. O bakımdan hep hassasiyetle üzerinde duruyorum. Bunun
düzeltilmiş olması hakikaten çok doğru oldu.
Bütün
bunların dışında, bu şekilde nasıl bir düzenleme
yaparsanız yapın, önemli miktarda para da Türkiyeye gelmeyecektir.
Çünkü, Türkiye, bu para operasyonunu ilk defa yapmıyor, bu parasal
tedbirleri ilk defa almıyor. Benim hatırlayabildiğim
kadarıyla son on yıl içerisinde en az iki üç defa böyle para
operasyonları yapıldı. Hiçbir şekilde, beklediğimiz
kadar para gelmedi Türkiyeye.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Yurt dışı amaçlı yoktu ama
fazla.
ŞAHİN
MENGÜ (Devamla) Hayır bakın, hepsi ekonomiyi canlandırmak,
yurt dışında, ister bu ülkeden götürülmüş olsun ister orada
çalışanların paraları olmuş olsun, bu paraların
Türkiyeye getirilmesi çabası vardı.
Şimdi,
sadece faiz düzenlemeleriyle Getirirsen yüzde 2 faiz veririz. demekle bu
paralar Türkiyeye gelmez. İki nedenden gelmez. Şimdi, yurt
dışına götürülen paralar niye yurt dışına
götürülür veya orada çalışanlar paralarını niye Türkiyeye
getirmezler? İki nedenden getirmezler: Eğer oradaki adam bir
sanayiyle uğraşıyorsa, orada yatırımı varsa orada
para kazanacaktır. Orada da bir ekonomik kriz vardır, bu ekonomik
kriz aşamasında bu paraları kullanacaktır. Bir ikincisi,
orada yaşayan insanlar, eğer birikimleri var ise
Şimdi, bir
şeye gerçekçi bakmak lazım, Türkiye ekonomisi, şu anda
yangın yeri olduğu söylenen Avrupa ekonomilerinden çok daha güçlüdür,
dersek bu fazla inandırıcı olmaz. Bu inandırıcılığımız
sadece kendimize karşı değil, orada yaşayan insanlara
karşı da olmaz. Eğer orada bir kriz varsa orada ticaret yapan,
orada yaşayan insanların parasını da kendi ticaret
hayatlarında kullanmak ve tutmak mecburiyetleri vardır.
İkincisi,
yurt dışında yaşayan bir insan düşünün. Şimdi,
Türkiyede tasarruf mevduatının sınırlı bir derecede,
50 bin liraya kadar garanti altına alındığını
düşünürseniz -ki Hükûmet kendine bu yetkiyi aldı, bu
sınırı yükseltmiyor ama daha şu ana kadar yükseltmiş
değil- Avrupada birçok ülkede tasarruf mevduatının koruma
sınırı herhangi bir sınıra tabi değil, bütün
mevduata tanınmış bir sınırlama var. Şimdi, bütün
bu sınırlamaya yurt dışındaki paranın lehine,
orada bulunan mevduatın lehine böyle bir tasarruf, yasal düzenleme varken
Bütün bunlardan sıyrıl, parayı Türkiyeye getir. demek
insanlara çok inandırıcı ve çok cazip gelmez. Yani yüzde 2yle
getirmez. Ama asıl yapılmak istenen orada da illegal bir parayı
buraya getirmekse yaptığımız düzenleme kendisiyle
çelişir hâle geliyor. Oradaki yasal düzenleme içinde var olan yasal bir
parayı Buraya getir. dediğiniz zaman, o zaman adamın buradaki
tasarruf mevduatına tüm garantiyi vereceksiniz, artı, fazla bir
şey vereceksiniz. Yani sadece yüksek faizle, yüzde 2 vergilendirelim demekle
gelmez.
Nasıl
getirilebilirdi? Şöyle getirilebilirdi: Türkiye çok büyük bir ekonomik
paket hazırlardı. Getirilecek paraların hangi sektöre, hangi
teşviklerle ne gibi vergi muafiyetleriyle getirileceğini söylersiniz,
insanlar parayı bir yere yatırmaya gelirler. Bakın,
Obamanın gelişiyle Amerikada bile artık, paradan para
kazanmadan vazgeçileceği, yani reel sektörün
canlandırılacağı, insanların üreterek para
kazanmasının teşvik edildiği bir düzende, sadece
parayı para olarak buraya getirip eğer yatırıma sevk
edilmesini teşvik etmiyorsak, o zaman, orada kendini çok daha emniyette
hisseden paraların buraya gelmesi mümkün değil. Hiç kendimizi
kandırmayalım.
Artı,
arkadaşlar, beni bu arada çok şaşırtan, çok da
rahatsız eden, bu sabah Sayın Başbakanın gazetelere
yansıyan şu ana kadar yalanlanmadı- reel sektöre Zulada
paralarınız vardır, iki senelik asgari paranız
vardır. diye bir açıklaması var. Bu açıklama eğer
doğruysa zula dediğiniz yer karanlık ve sahte paranın,
yani kara paranın bulunduğu bir yerdir. Eğer hakikaten biz bu
ülkenin yöneticileri olarak, siyasal iktidar olarak zuladaki paradan haberdar
isek, bu zuladaki paraları bir şekilde yasal yollardan, hukuka uygun
şekilde ortaya çıkarmak mecburiyetindeyiz. Eğer bir hukuk
devletinde siz zulada para olduğunu biliyor da bunu ortaya
çıkaramıyorsanız bu iktidarın aczidir.
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) İhtiyaten
ŞAHİN
MENGÜ (Devamla) Olmaz böyle bir şey. Bunun söylenmesi dahi hoş
değil.
Ha, bu Rusyada
oldu. Hepimizin bildiği, yıllarca ürettiği petrolün
parasının bile hesabını bilemeyen Rusyada Putin geldi,
isim sayarak Ya bu senin zulandaki -tam tabiriyle söylüyorum, zulandaki-
parayı buraya getir, yoksa sana hayat hakkı tanımam. dedi. Yeni
çalkantıdan çıkmış, hukukun üstünlüğünün filan
tartışılmadığı bir ülkede bunu
yaparsınız ama Türkiye Cumhuriyetinde böyle Zuladaki parayı
çıkar. demek vallahi hiç hoş bir tabir olmadı. Zulada para
varsa çıkaralım. Çıkarmak için bütün ekonomik, cezai, ne türlü tedbir alınması
gerekiyorsa alalım ama bunu bu tabirlerle söylemeden yapalım. Aksi
hâlde zaten burada var olduğunu herkesin kabul ettiği o paniği
azdırırız. O paniğe, biraz evvel MHP Sözcüsü
arkadaşımızın söylediği İstanbuldaki yangının
üstüne benzin dökmek gibi olur.
Bu nedenle bu
yasa belli tedbirler alınarak, kara paranın aklanmasının
önüne geçme tedbirleri alınarak düzgün hâle getirilmeye
çalışılsa dahi, bavul içinde gelen paranın buraya geldikten
sonra dahi kimin için, nasıl geldiğini, nereden geldiğini
anlayamazsınız. Eğer paranın bavul içinde gelmesine izin
veriyorsanız o parayı o bavula kimin koyduğunu da bilemezsiniz.
Belli terör örgütlerinin paralarını bavula koyar buraya getirirler.
Nereye kadar kontrol edersiniz, nasıl kontrol edersiniz? Dünyanın en
büyük riskine girersiniz. Güneydoğuda her dakika insanların
öldüğü bir ülkede çanta içinde gelen terörist parasının buraya
bir şekilde girmesinin yolunu çok az dahi açsanız, bütün tedbirleri
de alsanız bunun gelmesine mâni olamazsınız.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) (8)inci fıkra var.
ŞAHİN
MENGÜ (Devamla) Anlatırsınız Sayın Canikli. Bakın
ben sizi dinledim, hiç de laf atmadan dinledim, çok böyle sakin dinledim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Katkı sağlamak için söylüyor.
ŞAHİN
MENGÜ (Devamla) Ben okurum, o 8inci maddeyi anlarım.
Hangi tedbiri
alırsanız alın, bavulla getirmeye
kalktığınız paranın hesabını
tutamazsınız.
OKTAY VURAL
(İzmir) Gemiyle
ŞAHİN
MENGÜ (Devamla) MASAKı devreden çıkarıyorsunuz, yani
çıkarmasanız dahi MASAKın parayı denetlemek için on bir
tane getirdiği şart var. O şartlar dünyanın her
tarafında deliniyor, sizde de delerler.
Bu nedenle, arz
ettiğim bu konudaki tehlikeler bertaraf edilirse bu yasanın belki
Türk ekonomisine katkısı olur ama beklenilen derecede, öyle
insanların tahmin ettiğinin çok fevkinde büyük paraların
geleceğini zannediyorsak gene hüsrana uğrarız.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Mengü.
Şahsı
adına Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak konuşacaktır.
Buyurunuz
Sayın Uzunırmak.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan tasarının 4üncü maddesinde söz aldım,
hepinize en derin saygılarımı sunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, öncelikle burada şunu paylaşmamız gerekiyor, bu
tasarıda sebep masumane. Masumane sebep ne? Yurt dışından
para gelecek. İnanıyor musunuz sayın milletvekilleri yurt
dışından para geleceğine? Gelmez. Sayın Bakana çok
açık ve net bir şekilde soruyorum: Kendisi iş dünyasının
içinden geldi, Amerikada, Avrupada kriz olmuş ve bu krizde düşünün
ki bir iş adamının Amerikada evi var, gayrimenkulü var veya
borsada hisse senedi var; acaba kendileri, ekonomik değerlerin dibe
vurduğu, gayrimenkulün ve borsanın dibe vurduğu bir ekonomiden
çıkıp, parasını alıp Türkiyeye bu parayı getirir
mi? Burada sebep masumane, niyet kurnazca. Çünkü, bu masumane sebebe niyet
gizlenmiş. Niyet, Türkiyede içeride olan birilerinin paralarını
legalleştirmek; ekonomide direkt veya dolaylı bir şekilde
dolaşan parayı legalleştirmek. Burada niyet kurnazca,
yapılan adaletsizce. Neden? Çünkü, bugüne kadar hangi sebeplerle olursa
olsun ekonominin belli mekanizmalarında dolaşan bazı paralara
hükmedenler, bu paraları çok helal olarak kazanmış
olanların yanında
Bizim verdiğimiz önergede
faydalanmamasını istediğimiz, 6.400 göstergeye,
milletvekilliğine, siyaset kurumuna, başka başka alanlara
varıncaya kadar çeşitli yollardan elde edilmiş paralar var
kıymetli arkadaşlar.
Değerli
arkadaşlar, bu işin faydalı olabilmesi için her şeyden önce
krize doğru tespit koymak lazım. Kriz Amerikada olmuştur. Ben
şimdi sizlere soruyorum: Kriz olan bir ülkenin parasının
değeri düşer mi yoksa artar mı? Bugün, Amerikan
parasının hem Türk parası hem dünya paraları
karşısında değeri artıyor. Bu nasıl bir krizdir
kıymetli arkadaşlar?
Peki, acaba krizde
borçlu olan mı endişeye kapılır, alacaklı olan
mı? Yahu, biz Amerika ve Avrupa piyasalarından alacaklı
mıyız ki oradaki kriz bizi hemen bu kadar etkilensin de... Biz
borçluyuz oralara. Oradan alacaklı olsak, aman orada kriz oldu da
borcumuzu tahsil edemeyeceğiz, ekonomi sıkıntıya girdi
oralarda diyelim. Biz borçluyuz oralara. Peki, bu telaş niye? Bu
telaş, bu vaveyla, zaten üç senedir Türkiyede olan krizi unutturmak
Ya
vatandaş zaten üç senedir krizde.
Ben, şimdi
soruyorum sizlere: Eğer bu tasarı şu şekle dönse veya o
niyetle tasarılar gelse Sayın Bakana ve Hükûmete sonuna kadar destek
oluruz kıymetli arkadaşlar.
İşçi
çıkartıyor iş yerleri. İşçi çıkartmayanı
teşvik edelim. İşte, üretmek için güçlüğe düşmüş.
Teşvik edelim. Hadi burada yeniden bir düzenleme yapsın Hükûmet,
gelen bu paralardan tahsil edilen vergileri Eximbanka, Halk Bankasına,
Ziraat Bankasına, çiftçinin, esnafın, sanayicinin üretimine
teşvik olarak verelim, madem bunu faydalı şekle getirmek istiyorsunuz.
Böyle bir şey yok, üretime destek yok; üretime yönelik,
dışarılarda kaybetme ihtimalimiz olan, talep daralmasından
doğan pazarların kaybedilmemesi için ihracatçımıza ve pazar
payımızı yükseltmeye yönelik bir teşvik yok. Ne var? Demin
söylediğimiz gibi kurnazca bir niyete gizlenmiş, böylece bir
şeyleri legalleştirme ve ben buradan şunu teklif ediyorum: Bu
yasanın adını değiştirsinler, desinler ki Krizdeki
fırsatçılık tasarısı.
Dolayısıyla,
kıymetli arkadaşlar, Türkiyede bugün mevcut olan bir şey
algılanmıştır. Hatırlar mısınız, rahmetli
Kemal Sunalın filmleri vardı Türkiyede. Fail, kendi iradesi ve
kendi bilgisi içerisinde olmayan bir faaliyet yapar ve o faaliyet çok büyük
faydalar getirir kendisine. Altı senedir Türkiyede AKP İktidarı
da bilerek, kararlı bir şekilde, öngörerek yapmadığı,
yapamadığı birtakım dünyadaki gelişen
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN -
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
ALİ
UZUNIRMAK (Devamla) Tamam Sayın Başkanım.
faaliyetlerden,
dünyada olan olaylardan çok faydalı bir şekilde Türkiyeye
yansımalar olmuştur ve hiçbir şey kendi iradesinde
olmamıştır.
Sayın Bakan
Döviz kurları yükseldi, yükselmesi iyi oldu. diyor. Dün düşük
olmasının iyi olduğunu savunuyordu Sayın Bakan. Dövizin
düşmesi de Sayın Bakanın, Hükûmetin iradesinde değil, dövizin
yükselmesi de Sayın Bakanın iradesinde değil.
Dolayısıyla, gelişen ve olan hadiseyi tamamen kendilerinin
istediği şekilde izah etmek gibi bir tevil
alışkanlığıyla bu iş bugünlere kadar geldi.
İşte, o Kemal Sunal filmlerinde de
Failin, bilgisi ve iradesinde
olmayan faaliyetlerinin neticesinde sağladığı faydalar
artık yok olmaya başladı ve dolayısıyla 57nci
Hükûmetin aldığı ekonomik tedbirler, kararlar artık
Hükûmetin ömrüne yetmedi. Dolayısıyla bugün bu tasarılara
ihtiyaç duyuyorlar.
Teşekkür
ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Uzunırmak.
Şahsı
adına Antalya Milletvekili Sadık Badak konuşacaktır.
Buyurunuz
Sayın Badak. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SADIK BADAK
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 302 sıra
sayılı Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye
Kazandırılması Hakkında Kanun Tasarısının
4üncü maddesi üzerinde şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Öncelikle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, 2007 yılının ortalarında Amerikada konut
piyasasında yaşanan olumsuz gelişmelerle küresel finans
piyasalarında bozulmalar başladığı ve bunu takip eden
dönemde meydana gelen konut kredilerindeki geri ödemelerde başlayan
sorunlarla, kredi alacaklarından yeni fonlar oluşturan piyasalarda domino
etkisi yaparak, küresel bazda finansal bir krize dönüştüğü artık
herkes tarafından biliniyor. Bu gelişmeler sonucunda, 2008 Eylül
ayından itibaren tüm ülkelerin finans piyasaları etkilenmeye
başladı. İlgili ülkelerin piyasalarında
yaygınlaşan güvensizlik ve belirsizlik sebebiyle tedbir amaçlı
likit talebi arttı ve kredi piyasalarında daralma başladı.
Çoğu ülkenin ihracat ve yabancı sermaye girişinde de bundan
dolayı azalmalar meydana geldi.
Ülkemizde daha
önceki yıllarda yaşanan derin ekonomik krizlerde edinilen
tecrübelerle beraber, Adalet ve Kalkınma Partisinin yaklaşık
altı yıldır tavizsiz uygulamakta olduğu mali disiplin
ülkemizin ekonomik ve mali istikrarının en önemli sigortası
olmuş, bu sayede küresel finansal kriz dalgasının ülke ekonomisi
üzerindeki etkisi oldukça sınırlı kalmıştır.
Ülkemizde siyasi, ekonomik ve yapısal istikrar, enflasyon muhasebesi
uygulaması, yatırım ortamının iyileştirilmesi
çabaları ve hukuki düzenlemelerle bankacılık ve ekonomi
sektörünü sağlamlaştırmış, büyüme trendi istikrar
kazanmıştır. Ayrıca, mali sektörü güçlendirme, reel sektörü
rahatlatma çalışmaları da ivme kazanmıştır.
İçinde bulunduğumuz şartlarda Hükûmetimizin
aldığı tedbirler ve öngörülerle, önümüzdeki dönemde küresel
krizin sağlam Türk ekonomisi için büyük bir sorun yaratmayacağı
görülmektedir.
Değerli
milletvekilleri, tasarıyla dünyada yaşanan küresel ekonomik krizden
ülkemizin en az düzeyde etkilenmesini sağlamak amacıyla, gerçek ve
tüzel kişilerce sahip bulunulan para, döviz, altın, hisse senedi,
tahvil ve diğer menkul kıymetlerin Türkiye'ye getirilmesi,
taşınmazların kayda alınması suretiyle millî ekonomiye
kazandırılması, sahip olunan söz konusu kıymetlerin banka
ve aracı kurumlara ya da vergi dairelerine bildirilmek ve cüzi bir oranda
vergi ödenmek suretiyle kayda alınması ve yapılan bu beyanlardan
hareketle inceleme ve soruşturma yapılmaması
planlanmaktadır.
Gerekli
önlemlerin alınması konusunda ekonomi yönetimince piyasa aktörleri ve
sektör temsilcileriyle sürekli görüş alışverişi içerisinde
bulunulduğunun, piyasaların düzenli bir şeklide
izlendiğinin göstergesi olan bu yasa tasarısıyla 5411
sayılı Bankacılık Kanununun 63üncü maddesinin üçüncü
fıkrasında sigortaya tabi olacak tasarruf mevduatının ve
gerçek kişilere ait katılım fonlarının
kapsamını ve tutarını belirlemeye ilişkin Tasarruf
Mevduatı Sigorta Fonu Kuruluna verilen yetkiler iki yıl süreyle
doğrudan Bakanlar Kuruluna verilmektedir. Dolayısıyla, mevduat
garantisini belirleme yetkisi iki yıl süreyle Bakanlar Kuruluna
devredilmektedir.
Bu düzenleme, iki
ay önce İrlandayla başlayıp hemen hemen tüm Avrupa ülkelerinde
gerçekleştirilen banka mevduatına yüzde 100 devlet garantisinin
ülkemize karşı bir haksız rekabet unsuru olmasını
önleyeceği gibi, aynı zamanda Türk bankalarının iyi
yönetiliyor olması, banka mevzuatının güven verici olması,
ülkemizin yükselen piyasalar içinde olması ve benzer sebeplerle komşu
ülkelerden yeni mevduatların ülkemize gelmesini de sağlayabilecektir.
Değerli
milletvekilleri, önceki dönemlerde kambiyo mevzuatında bulunan zorlayıcı
hükümler, ağır vergi yükü, güven ve istikrarın
sağlanamaması, yurt dışında uygulanan vergi indirimi
ve teşvikler gibi nedenlerle yurt dışına
çıkarılmış olan varlıkların geri gelmeye
başlamış olmasına rağmen, muhtemel krizin etkilerini
asgaride tutabilmek için, yastık altında olan ve yurt
dışında atıl durumda olan menkul değerlerin ülkemizin
ekonomisi içerisinde yer alması gerektiğine inanıyorum.
Görüşmekte
olduğumuz Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye
Kazandırılması Hakkında Kanun Tasarısının
bu amacın gerçekleşmesine önemli katkılar
sağlayacağına inanmaktayım.
Yasanın
ülkemize ve ekonomimize hayırlı olması dileğiyle yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Badak.
Şimdi,
sayın milletvekilleri soru-cevap işlemine başlıyoruz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Şahıslar adına ikinci konuşma olmadı;
yoksa ben konuşmak istiyorum.
BAŞKAN
İkinci şahıs konuştu efendim. Birincisi de konuştu,
ikincisi de konuştu.
Şimdi,
Sayın Çalış, Sayın Uzunırmak ve Sayın Genç söz
istemişlerdir.
Başlatıyorum.
Sayın
Çalış, buyurunuz efendim.
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Başkan teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, gerçek ya da tüzel kişiler varlıklarını yurt
dışından kayıt altına alırlarsa yüzde 2, yurt
içinden kayıt altına alırlarsa yüzde 10 vergi
alınacağı ya da yurt içindeki varlığını yurt
dışından dolaştırıp getirebilenlerden de gene
yüzde 2 vergi alınacağı görülüyor.
Bir önceki soruma
verdiğiniz cevapta, milletvekillerinin ve bakanların bu yasanın
getirdiği kolaylıklardan yararlanmamasının gerekçesini
Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı bulduğumuz için
reddettik. demiştiniz. Anayasanın eşitlik ilkesine göre bu
durumu nasıl izah ediyorsunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Çalış.
Sayın
Uzunırmak
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, bu yasadan yurt dışında ve yurt içinde faydalanan
gerçek ve tüzel kişilerin ayrı ayrı ve toplam olarak yurt içinde
ve yurt dışında ekonomiye kazandırdıkları
ekonomik değerlerin listesini baştan sizden istiyorum. Bunları
yayınlamayı düşünüyor musunuz?
İkinci
sorum: AKP Grubu herhâlde bu yasayı desteklemiyor. Acaba baskıyla
mı AKP Grubunu burada tutmaya çalışıyorlar?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Uzunırmak.
Sayın Genç
KAMER GENÇ (Tunceli)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Efendim, kanun o
kadar büyük bir eksiklik içinde ki. Şimdi, bu kanun yürürlüğe
girdikten sonra bir vatandaş, bir anonim şirket yurt
dışından bin dolar getirse, bin dolar
Sayın Bakan,
buna iyi dikkat et, burada çünkü deniliyor ki Beyan edilen varlıklar.
Beyan edilen varlığın değeri söylenmiyor. Bin dolar getirdi
-Türkiyedeki bir holdingde bin dolar- dedi ki Ben unutmuşum, yastık
altında bu kadar servetim var. Çünkü varlık diyoruz ama
varlığın değeri belli değil burada. Bin dolar getirdi,
beyan etti size, dedi ki Ey Maliye Bakanı, işte, ben unutmuşum,
bin doları sana beyan ediyorum. Sen benim 1/1/2008 tarihinden önceki
beş senelik hesaplarımı inceleme. Bu kanunun anlamı böyle
geliyor eğer Maliyeden anlayanlar varsa. Yani burada beyan edilen
varlığın bir kıstası yok. Yani adam getirecek, belki 5
dolar beyan edecek. Benim anladığım bu. Eğer varsa,
yanlış anlıyorsam
Belki 100 dolar beyan edecek veya bin dolar
beyan edecek. Var mıdır ki? Yani en azından buraya bir
kıstas getirmek lazım. Denilmesi lazım ki Gayrisafi
hasılasının mesela yüzde 5i veya yüzde 10u son ticari
faaliyetlerinin... veya her sene, hiç olmazsa, 50 bin dolar veya 100 bin dolar,
200 bin dolar
Ama şimdi demişsiniz ki Efendim, beyan edilen
varlıklar nedeniyle 1/1/2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin hiç
hesapları incelenmez. Rakam yok efendim, rakam! Bu nasıl olacak?
Yani adam 1 lira da beyan edebilir, bin lira da beyan edebilir, bin dolar da
edebilir. Ben bunu anlamadım.
Başka soru da
sormak istemiyorum. Özellikle bunun açıklığa
kavuşmasını istiyorum efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.
Sayın
Paksoy
Son soru.
MEHMET AKİF
PAKSOY (Kahramanmaraş) Sayın Bakan, yasada bir kişi yurt
dışından parayı getirip kısa bir müddet sonra
parayı geri götürürse buna engel teşkil edecek bir düzenlemeniz var
mıdır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Paksoy.
Buyurunuz
Sayın Bakan.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Affedersiniz, bir daha tekrar edebilir
mi acaba Sayın Paksoy?
BAŞKAN
Parayı getirip sonra tekrar, hemen dışarı
çıkarırsa ne olur? dedi.
Buyurunuz.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
Şimdi,
Sayın Başkan, Sayın Çalış dedi ki: Daha önce, biz,
milletvekilleri bundan istifade etmesin, işte birtakım bürokratlar
istifade etmesin diye böyle bir şey çıkardık, siz
Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı dediniz, ama
dışarıdan para getirenlerden yüzde 2 vergi alıyorsunuz,
içeriden, yastık altındaki parasını sermayeye ilave edenlerden
de yüzde 10. Ama onu yüzde 5 indirdik biz, önerge de kabul edildi, yüzde 5
olarak artık, yüzde 5e
Yani birisi şahıslara ait bir şey
getiriyor, şu faydalanır, şu faydalanamaz diye, diğeri
vergi nispetlerinde. Vergi nispetlerini koyarken, orada Maliye
Bakanlığı ve Hükûmet olarak böyle bir vergi hakkı var
Anayasadan gelen ve vergi mükelleflerinin hepsine de böyle bir eşitlik
ilkesi var burada, ama nispet olarak, işte, nasıl? Şuraya kadar
şu kadar alırız, buraya kadar bu kadar alırız diye
nispetler ayrı ayrı oluyor, burada da böyle bir nispet ayrı
olması Anayasaya aykırılık teşkil etmez.
Sayın
Uzunırmak Listeyi yayınlayacak mısınız? diye
sordular. Şimdi, böyle şeylerde liste yayınlanması söz
konusu değil. Daha önce de mesela bizden önce yapıldı; mali
milatla ilgili, böyle getirirse, parasını koyarsa şu kadar vergi
verirse falan diye, bunlar hep yapıldı. Böyle bir listeler falan da
söz konusu olmadı.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Yurt dışından geleni bilelim.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Yurt dışından gelenlere
de yapılmadı.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Ama çıkan yasanın ne kadar fayda
sağlayıp ne kadar zarar sağladığını
denetleyelim, denetim görevimiz de var bizim.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) O zaman fayda
sağladığını ben size söylerim, derim ki: Çok fayda
sağladı.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sizin için mi?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Veyahut da Yok, pek fayda
sağlamadı. Söylerim yani, hiç merak etmeyin siz. Yani toplam olarak
ne kadar geldi, onları söyleyebiliriz, ama şu şöyle oldu, bu
böyle oldu, onun hakkında biz bir şey diyemeyiz, bizim bir vergi
mahremiyetimiz var.
AK PARTİ
Grubunun böyle bir baskı altında olduğunu mu hissettiniz acaba
Sayın Uzunırmak? Yani baskı altında falan
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Karar yeter sayısını
bulamıyorsunuz Sayın Bakanım!
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Bulunur, bulunur, hiç merak etmeyin,
bulunur. Açık havaya bazen çıkıyor arkadaşlar. Onun için,
gelirler. Hiç merak etme. Biz, AK PARTİ Grubu olarak bu getirdiğimiz
tasarıların arkasındayız.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Ama karar yeter sayısını bulun lütfen.
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Olur. Peki!
Sayın Genç
Getirilecek paranın bir sınırı olmalı. diyor.
Sayın Genç,
burada diyoruz ki: Bir adamın parası varsa dışarıda,
onu getirsin. Onun da ne kadarını getirsin? Biz istiyoruz hepsini
getirsin. Ama, şimdi, tasarruf sahibi kimseye şu kadar getir, bu
kadar getir, var mı yok mu; bilmediğimiz bir şey hakkında
da bir zorlayıcı
İşte, sen en az şu kadar
getirmelisin. O zaman işte, bu iş çığırından
çıkar, hukuki durumundan çıkar. Sen şu kadar getirsen. Herkese
salma salar gibi bir şey. Adamın parası yoksa niye o kadar
getirsin? Yani, bin dolar da getirir 1 milyon dolar da getirir.
Sayın Genç,
bak Ben bu kadar piriyim bu işin. diyorsun ama burada bir incelik var,
diyor ki: Bu konuyla ilgili inceleme yapılmaz. Bin dolar getiriyorsa,
bin dolarıyla ilgili bir inceleme yapılmaz. 1 milyon dolar
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bin dolar getirirse beş yıllık vergi incelemesinden
vazgeçecek misiniz?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Bin dolar getirdiyse bin dolarına
yapmam canım, o kadar sınır. Sınırı
getirdiği para kadar. Biliyorsunuz siz bu.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bakın, 1/1/2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin
hiçbir suretle vergi incelemesi
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Şimdi, kusura bakma, tersten
anlama işi. Yani, burada
şimdiye kadar bir sürü kanun çıkarılıyor, bir sürü şey
çıkarılıyor. Ben şimdi şunu söyleyeyim de siz
piriyseniz anlarsınız bu işi: Getirdiği para kadar inceleme
yapılmaz kardeşim. O kadar.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Olur mu canım!
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Olur, olur.
Sayın
Paksoy
Parayı getirip dışarı çıkarırsa ne yapar? Arkadaş, ben, şimdi
Kendine
güveneceksin burada, bak. Burada, ekonomine güveneceksin. Bu para dediğin
iş var ya, valla ben size söyleyeyim, ışık
hızında gidiyor, yani dünyayı bir saniyede 7,5 kere dönüyor.
Buradan oraya, oradan buraya falan. Dünya buna, bütün dünya buna da bir çare
bulamamış. Küresel sermaye diyorlar. Küresel sermaye oraya gidiyor,
buraya gidiyor. Hatta küresel sermaye kendilerine gelsin diye birçok ülke
birçok teşvik veriyor.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Getirene para verelim Sayın Bakan!
MALİYE
BAKANI KEMAL UNATIKAN (Eskişehir) Yok, param yok o kadar.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Vallahi
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) - Yok, yok. Kusura bakma, yapamam.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Bayağı fedakârlık yapalım!
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) - Yapamam, o kadar iş yapamam.
Yüzde 2yi alırız kardeşim.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, bu parayı getirirse, eğer ekonomin;
kuvvetli, getiren adama da güven veriyorsan o para burada kalır: Güven
veremiyorsan, vallahi kaç saat kalır bilmem. Onun için, işte Bu
Türkiye bir tane diyoruz ve ayakları üstünde de durması lazım.
Türk milletinin, Türk ekonomisinin ayakları üstünde durması
lazım. Onun için, biz kendi vatandaşımıza hitap ediyoruz,
diyoruz ki Gelin, Türkiyeyi güçlü bir hâle getirelim hep beraber.
Durumumuz budur.
Hepinize
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Unakıtan.
Madde üzerinde
iki önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması
Hakkında Kanun Tasarısının 4 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin
Canikli Bekir
Bozdağ Fatih
Arıkan
Giresun Yozgat Kahramanmaraş
Ahmet
Yeni Recai
Berber
Samsun Manisa
Madde 4- (1) Bu
Kanun uyarınca verilmesi gereken beyannamelerin şekil, içerik ve
ekleri ile verileceği yeri ve Kanunun uygulanmasına ilişkin
diğer usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı
yetkilidir.
BAŞKAN
Diğerini okutuyorum ve bunu işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 302 Sıra Sayılı Tasarının 4 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
M. Akif
Hamzaçebi Hüseyin
Ünsal Tekin Bingöl
Trabzon Amasya Ankara
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu
Malatya
Düzenleme yetkisi
Madde 4- (1) Bu
Kanunun Geçici 2 nci maddesi dışındaki hükümlerinin
uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye
Bakanlığı yetkilidir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının
geçici 2 nci maddesinde yer alan düzenleme Maliye Bakanlığının
görev alanına girmediğinden önerge ile gerekli düzeltme
yapılmaktadır.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN Bir
dakika Sayın Genç.
Sayın
milletvekilleri, önergenin oylamasından önce bir yoklama talebi
vardır, şimdi bu talebi yerine getireceğim.
Önce, yoklama
talebinde bulunan sayın üyelerin isimlerini okutup salonda bulunup
bulunmadıklarını tespit edeceğim. Yeterli sayıda
sayın üye salonda hazırsa elektronik cihazla yoklama
yapacağım.
Şimdi
üyelerin isimlerini okutuyorum:
Kemal Anadol,
İzmir? Burada.
Yaşar Tüzün,
Bilecik? Burada.
Hulusi Güvel,
Adana? Burada.
Turgut Dibek,
Kırklareli? Burada.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu, Malatya? Burada.
Rahmi Güner,
Ordu? Burada.
Birgen
Keleş, İstanbul? Burada.
Yaşar
Ağyüz, Gaziantep? Burada.
Vahap Seçer,
Mersin? Burada.
Tansel
Barış, Kırklareli? Burada.
Ali Arslan,
Muğla? Burada.
Abdulaziz Yazar,
Hatay? Burada.
Algan
Hacaloğlu, İstanbul? Burada.
İsa Gök,
Mersin? Burada.
Ahmet Küçük,
Çanakkale? Burada.
Tekin Bingöl,
Ankara? Burada.
Hakkı Suha
Okay, Ankara? Burada.
Faik Öztrak,
Tekirdağ? Burada.
Akif Hamzaçebi,
Trabzon? Burada.
Rasim Çakır,
Edirne? Burada.
III. - YOKLAMA
BAŞKAN
Yoklama için üç dakika süre veriyorum. Adlarını okuttuğum
sayın üyelerin yoklama için elektronik cihaza girmemelerini rica ediyorum.
Yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.13
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.22
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa) ,
Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 14üncü Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN
Tasarının 4üncü maddesi üzerinde verilen Trabzon Milletvekili Akif
Hamzaçebi ve arkadaşlarının önergesini oylamadan önce
yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Bu nedenle, yeniden yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum.
Yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, yapılan bu yoklamada da toplantı yeter
sayısı bulunamadığından, sözlü soru önergeleri ile
diğer denetim konularını sırasıyla görüşmek için
11 Kasım 2008 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere, birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.26