DÖNEM: 23 CİLT: 33 YASAMA YILI: 3
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
25inci
Birleşim
3 Aralık 2008 Çarşamba
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I.
- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.
- GELEN KÂĞITLAR
III.
- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Ankara
Milletvekili Zekeriya Akıncının, Dünya Engelliler Gününe
ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Konya
Milletvekili Sami Güçlünün, Hazreti Mevlânânın 735inci vuslat yıl
dönümü ve uluslararası anma törenlerine ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, Habur Sınır
Kapısında karşılaşılan sorunlara ve
alınması gereken tedbirlere ilişkin gündem dışı
konuşması ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati
Yazıcının cevabı
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuşun, Dünya Engelliler Günü ve
Özürlüler Haftasına ilişkin açıklaması
2.- Tekirdağ
Milletvekili Enis Tütüncünün, Mevlânâ Haftasına ilişkin
açıklaması
3.- Konya
Milletvekili Orhan Erdemin, Dünya Engelliler Günü ve Özürlüler Haftasına
ilişkin açıklaması
4.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, Dünya Engelliler Günü ve Özürlüler
Haftasına ilişkin açıklaması
5.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Dünya Engelliler Günü ve
Özürlüler Haftasına ilişkin açıklaması
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
2.- Sanayi ve
Ticaret Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun, Devlet Memurları Kanunu ve Genel Kadro ve Usulü
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/537) (S. Sayısı: 236)
3.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Suudi Arabistan Krallığı Hükümeti
Arasında Karayoluyla Yolcu ve Yük
Taşımacılığının Düzenlenmesi Hakkında
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/377) (S.
Sayısı: 303)
4.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Suudi Arabistan Krallığı Hükümeti
Arasında Yatırımların Karşılıklı
Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/372) (S. Sayısı: 304)
5.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Suudi Arabistan Krallığı Hükümeti
Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi
Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma
Anlaşmasının ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/536) (S. Sayısı: 305)
6.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Avrupa Toplulukları Komisyonu Arasında
Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA) ile Temin Edilen
Yardımın Uygulanması Çerçevesinde Türkiye Cumhuriyetine
Sağlanan Avrupa Topluluğu Mali Yardımlarıyla İlgili
İşbirliği Kuralları Hakkında Çerçeve
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/635) (S.
Sayısı: 308)
7.- Birleşmiş Milletler İklim
Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine Yönelik Kyoto Protokolüne
Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Çevre ve Avrupa Birliği Uyum ile
Dışişleri Komisyonları Raporları (1/597) (S.
Sayısı: 268)
8.- Tekirdağ
Milletvekili Tevfik Ziyaeddin Akbulutun; Dernekler Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt ve 22 Milletvekilinin; 23.11.2004 Tarihli ve 5253
Sayılı Dernekler Kanununun 27. Maddesinde Kızılay ile
İlgili Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
İçişleri Komisyonu Raporu (2/290, 2/286) (S. Sayısı: 283)
9.-Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları ile Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/618, 1/653) (S. Sayısı:
307)
10.- Engellilerin
Haklarına İlişkin Sözleşmenin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/567) (S. Sayısı: 227)
11.- Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/608) (S. Sayısı: 266)
12.- Posta
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/491) (S. Sayısı:
230)
VII.-
OYLAMALAR
1.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Suudi Arabistan Krallığı Hükümeti
Arasında Karayoluyla Yolcu ve Yük
Taşımacılığının Düzenlenmesi Hakkında
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının oylaması
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Suudi Arabistan Krallığı Hükümeti
Arasında Yatırımların Karşılıklı
Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının oylaması
3.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Suudi Arabistan Krallığı Hükümeti
Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi
Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma
Anlaşmasının ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylaması
4.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Avrupa Toplulukları Komisyonu Arasında
Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA) ile Temin Edilen
Yardımın Uygulanması Çerçevesinde Türkiye Cumhuriyetine
Sağlanan Avrupa Topluluğu Mali Yardımlarıyla İlgili
İşbirliği Kuralları Hakkında Çerçeve
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının oylaması
5.- Engellilerin
Haklarına İlişkin Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylaması
VIII.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, üreticilerin kuraklıktan
dolayı uğradığı mağduriyete ilişkin
Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet
Mehdi Ekerin cevabı (7/4781)
2.- Ordu
Milletvekili Rahmi Günerin, fındık taban fiyatına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet
Mehdi Ekerin cevabı (7/4786)
3.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldızın, döner sermaye payı alan kamu
görevlilerinin ek ödemelerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye
Bakanı Kemal Unakıtanın cevabı (7/4793)
4.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın, KİT personeline
yapılan ek ödemeye ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye
Bakanı Kemal Unakıtanın cevabı (7/4801)
5.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlunun, Kayseride mevzuata
aykırı işçi çalıştırmalara ilişkin sorusu ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
(7/4818)
6.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Tuzla tersanelerindeki işçi
sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin sorusu ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
(7/4819)
7.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Karacabeydeki bir köy yolundaki bozulmalara
ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalayın
cevabı (7/4862)
8.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, Osmangazi Belediyesinin düzenlediği bir
anma programına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı
Beşir Atalayın cevabı (7/4863)
9.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, çiftçilerin ekonomik
sorunlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/4941)
10.- Adana
Milletvekili Mustafa Vuralın, işçi emeklileri ile dul ve yetim
maaşlarının iyileştirilmesine ilişkin Başbakandan
sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin
cevabı (7/4956)
11.- Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebinin, tarımdaki girdi maliyetlerine ve üzüm
üreticilerinin desteklenmesine ilişkin Başbakandan sorusu ve
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
(7/4975)
12.- Van Milletvekili
Fatma Kurtulanın, Kuzey Iraka yönelik operasyonlara ilişkin
Başbakandan sorusu ve Millî Savunma Bakanı M.Vecdi Gönülün
cevabı (7/4980)
13.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, kot taşlama sektöründeki
denetime ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelikin cevabı (7/4991)
14.-
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin, bir işyerine yönelik
iddialara ve işçi hakları konusundaki çalışmalara
ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelikin cevabı (7/4992)
15.-
Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepenin, Sosyal Güvenlik Kurumundaki
bazı bürokratların çocuklarını sigortalatmalarına
ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelikin cevabı (7/4993)
16.-
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin, bir firmadaki çalışma
şartlarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı (7/4994)
17.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, mevsimlik işçilerin sorunlarına
ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelikin cevabı (7/5144)
18.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokattaki eczacıların reçete
işlemlerine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelikin cevabı (7/5146)
19.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, Tarım Kredi Kooperatiflerinde
veteriner hekim istihdamına ilişkin Başbakandan sorusu ve
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
(7/5205)
20.- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, SGKnın sağlık hizmeti
alımlarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı (7/5216)
21.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, yurt dışındaki mevduatın
ülkemize çekilmesine yönelik çalışmalara ilişkin
Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtanın
cevabı (7/5297)
22.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, İŞKURun meslek edindirme
kursları için hizmet alımlarına ilişkin sorusu ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
(7/5314)
23.- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, SSK ve Bağ-Kurlulardan alınan
sağlık primlerine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı (7/5316)
24.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, İznik Stadyumunun hizmete
açılmasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Murat
Başesgioğlunun cevabı (7/5357)
25.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, spor kulüplerine yapılan
yardımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Murat
Başesgioğlunun cevabı (7/5384)
26.- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, THY çağrı merkezinin
kapatılmasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın cevabı (7/5496)
27.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Spor Toto Teşkilatı personeline
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Murat Başesgioğlunun
cevabı (7/5501)
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.00te açılarak dört oturum yaptı.
Kırklareli
Milletvekili Tansel Barışın, Avrupa Birliği Komisyonunun
bor madenini 2 Sayılı İnsan Sağlığına
Zararlı Madenler Listesine almasına ilişkin gündem
dışı konuşmasına, Devlet Bakanı Mehmet
Şimşek,
Bursa
Milletvekili Necati Özensoyun, Bursada özellikle tekstil ve sanayi sektöründe
işten çıkarmalar ve yansımalarına ilişkin gündem
dışı konuşmasına, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelik,
Cevap verdi.
Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan, seçmen kütüklerine ilişkin gündem
dışı bir konuşma yaptı.
Arnavutluk
Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı ve beraberindeki
Parlamento heyetinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin konuğu olarak davet
edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun bilgisine
sunuldu.
Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun (6/983) esas numaralı sözlü
sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi okundu; sözlü
sorunun geri verildiği bildirildi.
İzmir
Milletvekili Canan Arıtman ve 21 milletvekilinin, erken yaşta evlilik
konusunun (10/288),
Kırklareli
Milletvekili Tansel Barış ve 21 milletvekilinin, içme suyu
sektöründeki sorunların (10/289),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi;
Mersin
Milletvekili Kadir Ural ve 23 milletvekilinin, Atakent Belediye
Başkanı Fevzi Doğanın bombalı saldırı
sonucu ölümü olayının araştırılması (10/290);
Amacıyla
birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerini
alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Gaziantep
Milletvekili Mehmet Erdoğanın, Başbakan Recep Tayyip
Erdoğanın Türkmenistana yaptığı resmî ziyarete
iştirak etmesine ve 4-6 Ekim 2008 tarihlerinde de Moğolistana
gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi kabul edildi.
Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun, 4046 Sayılı
Özelleştirme Uygulamaları Hakkındaki Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin (2/115)
İç Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi, yapılan görüşmelerden
sonra, kabul edilmedi.
2009
Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2007
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının
Genel Kurulda görüşme programının bastırılıp
dağıtıldığına ve bütçeler üzerinde
şahısları adına söz almak isteyen milletvekillerinin söz
kayıt işlemlerine ilişkin Başkanlıkça duyuruda
bulunuldu.
Birleştirilerek
görüşülmesi kabul edilen;
Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş ve 35 milletvekilinin, öğretmenlerin
sorunları ve okullardaki yetersizliklerin (10/21),
Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman ve 32 milletvekilinin, eğitimdeki
sorunların (10/94),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergelerinin,
yapılan görüşmelerinden sonra kabul edilmediği
açıklandı.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporunun (1/324) (S. Sayısı: 96),
2nci
sırasında bulunan, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun, Devlet Memurları Kanunu ve
Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun (1/537) (S. Sayısı: 236),
Görüşmeleri,
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
3üncü
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile
Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütü (GTÖ)
Arasında GTÖ Orta Asya Alt Bölge Ofisi Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Dışişleri
Komisyonları Raporlarının (1/397) (S. Sayısı: 242) görüşmeleri
tamamlanarak yapılan açık oylamadan sonra kabul edildi.
3 Aralık
2008 Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 11.00de
toplanmak üzere birleşime 22.51de son verildi.
|
Şükran Güldal MUMCU |
|
|
Başkan Vekili |
|
Harun TÜFEKCİ |
|
Canan CANDEMİR ÇELİK |
Konya |
|
Bursa |
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
Yusuf COŞKUN |
|
|
Bingöl |
|
|
Kâtip Üye |
|
No.: 33
II.-
GELEN KÂĞITLAR
3
Aralık 2008 Çarşamba
Teklifler
1.- İzmir
Milletvekili Şenol Balın; Cinsel Dokunulmazlığa
Karşı Suçların Cezalarının Arttırılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/347) (Adalet Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.11.2008)
2.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş ve 5 Milletvekilinin; Türk
Ceza Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi (2/348) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.11.2008)
3.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının; Yükseköğretim Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/349)
(Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler; Milli
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24.11.2008)
4.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin; Devlet Memurları Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/350)
(Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
25.11.2008)
5.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolatın; Sivas Madımak Oteli
ve Kebapçı Salonunun Barış ve Kardeşlik Müzesi
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/351) (Milli
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25.11.2008)
6.- Kahramanmaraş
Milletvekili Durdu Özbolatın; 2981 Sayılı İmar ve
Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı
İşlemler ve 6785 Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin
Değiştirilmesi Hakkında Kanunda ve 3194 Sayılı
İmar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/352) (İçişleri ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25.11.2008)
7.- İstanbul
Milletvekili Hüseyin Mertin; 657 Sayılı Devlet Memurları
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/353) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26.11.2008)
8.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş ve 7 Milletvekilinin;
Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/354) (Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2008)
Raporlar
1.-
Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) 2003 Dünya Radyo Komünikasyon Konferansı
Sonuç Belgelerinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/333) (S.
Sayısı: 306) (Dağıtma tarihi: 3.12.2008) (GÜNDEME)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Türkiyede Bir Türk-Alman Üniversitesinin Kurulmasına Dair
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu
Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/632) (S. Sayısı: 311) (Dağıtma tarihi: 3.12.2008)
(GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, petrol fiyatlarındaki
düşüşlerin akaryakıt satış fiyatına
yansıtılmamasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1086) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12/11/2008)
2.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, Karkamış Sınır
Kapısına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Hayati Yazıcı) sözlü soru önergesi
(6/1087) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2008)
3.- Antalya
Milletvekili Osman Kaptanın, havadan müdahale yapılmayan bir orman
yangınına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1088) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2008)
4.- Gaziantep Milletvekili
Yaşar Ağyüzün, alışveriş merkezlerine yönelik
düzenleme ihtiyacına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü
soru önergesi (6/1089) (Başkanlığa geliş tarihi:
17/11/2008)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, bazı gazetecilerin Başbakanlık
akreditasyon kartlarının yenilenmemesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5759)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2008)
2.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, bazı Başbakanlık muhabirlerine
akreditasyon kartı verilmemesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/5760) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/11/2008)
3.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, telefon dinleme ve takibine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5761)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2008)
4.- Amasya Milletvekili
Hüseyin Ünsalın, Başbakanlığın bazı gazetecilere
yasak getirdiği haberlerine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/5762) (Başkanlığa geliş tarihi:
12/11/2008)
5.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Türk soylu Yunan uyrukluların
çalışma izinlerine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/5763) (Başkanlığa geliş tarihi:
12/11/2008)
6.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, ihtiyaç sahiplerine kömür yardımına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5764)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2008)
7.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, kadın istihdamına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5765)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2008)
8.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaşın, Karsta kamu tarafından
kömür satışı yapılıp yapılmayacağına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5766)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2008)
9.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, TAEKin sözleşmeli personel
alımına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/5767) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/11/2008)
10.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, Atakule AVMdeki kira
artışlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/5768) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/11/2008)
11.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, bir arazi satışına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5769)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/11/2008)
12.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Antalya hafif raylı sistem projesine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5770)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/11/2008)
13.-
Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın, bir baraj projesine
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5771) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2008)
14.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, bir fabrikanın çevreye etkilerine
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5772) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2008)
15.- Ankara
Milletvekili Tekin Bingölün, bir baraj projesine yönelik iddialara
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5773) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2008)
16.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susamın, küresel mali krize karşı
alınacak önlemlere ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet
Şimşek) yazılı soru önergesi (7/5774)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2008)
17.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, yatırımlara devlet desteğine ilişkin
Devlet Bakanından (Mehmet Şimşek) yazılı soru önergesi
(7/5775) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2008)
18.-
İstanbul Milletvekili Atila Kayanın, Merkezi İhale ve Finans
Kurumunun yazışma diline ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet
Şimşek) yazılı soru önergesi (7/5776)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2008)
19.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolatın, bir mitinge yönelik
açıklamasına ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Said
Yazıcıoğlu) yazılı soru önergesi (7/5777)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2008)
20.- Sivas
Milletvekili Malik Ecder Özdemirin, bir mitinge yönelik açıklamasına
ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Said Yazıcıoğlu)
yazılı soru önergesi (7/5778) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/11/2008)
21.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaşın, yarım kalan bir cami
inşaatına ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Said
Yazıcıoğlu) yazılı soru önergesi (7/5779)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2008)
22.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, kadınların mağdur
olduğu bazı sosyal sorunlara yönelik çalışmalara ilişkin
Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı soru önergesi (7/5780)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2008)
23.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, bir davanın SHÇEK tarafından
takibine ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı
soru önergesi (7/5781) (Başkanlığa geliş tarihi:
12/11/2008)
24.- Adana
Milletvekili Onur Öymenin, AB Komisyonu ilerleme raporundaki bazı
hususlara ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5782) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/11/2008)
25.- Bursa
Milletvekili Onur Öymenin, Ermenistan Dışişleri
Bakanının bir açıklamasına ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5783) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/11/2008)
26.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahanda kanalizasyon ve yol
onarımına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5784) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/11/2008)
27.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adana Büyükşehir Belediyesinin bazı
giderlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/5785) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2008)
28.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Yüreğir Belediyesinin bazı giderlerine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5786) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2008)
29.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Seyhan Belediyesinin bazı giderlerine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5787) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2008)
30.- Mersin
Milletvekili İsa Gökün, seçmen kütüklerine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5788)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2008)
31.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, bazı sivil toplum
kuruluşlarının bir bildirisine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5789)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2008)
32.- Antalya
Milletvekili Osman Kaptanın, Antalyada kent içi ulaşımda
kartlı sisteme geçişe ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5790) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/11/2008)
33.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, belediyelerin sosyal amaçlı
yardımlarına ve KÖYDES harcamalarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5791)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2008)
34.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, bir köye yapılması
planlanan atık tesislerine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5792) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/11/2008)
35.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Bursa şebeke suyunun
fiyatına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/5793) (Başkanlığa geliş tarihi:
12/11/2008)
36.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Orhangazi-Yalova minibüsçülerinin durak
sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5794) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2008)
37.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, Bilecik Belediye Başkanı
ile ilgili bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5795) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13/11/2008)
38.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, polise yönelik işkence ve kötü
muamele iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5796) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13/11/2008)
39.- Amasya
Milletvekili Hüseyin Ünsalın, bir mitinge katılanların
listesinin istendiği iddialarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5797)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/11/2008)
40.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolatın, bir emniyet müdürünün
bir mitinge katılanların listesini istediği iddiasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5798) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/11/2008)
41.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolatın, polislere demir cop
verileceği haberlerine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5799) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13/11/2008)
42.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, güvenlik güçlerinin müdahalesiyle meydana
gelen ölüm olaylarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5800) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13/11/2008)
43.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Mudanyanın bir mahallesine sulama sistemi
kurulmasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5801) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13/11/2008)
44.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Osmangazideki bir köyün sulama projesine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5802) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/11/2008)
45.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Osmangazideki bir köyün bazı
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/5803) (Başkanlığa geliş tarihi:
13/11/2008)
46.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulunun, Çeşmede ecrimisil
ücretlerinin artırılmasına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5804) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13/11/2008)
47.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaşın, Kars Şeker
Fabrikasının özelleştirilmesine ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5805)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2008)
48.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Çeşmedeki otel ve sitelerden istenen ecrimisile
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/5806)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/11/2008)
49.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Milli Eğitim Bakanlığına
tahsisli Hazine mülkiyetindeki taşınmazlara ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5807)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/11/2008)
50.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, öğretmenlerin ek ders ücretlerinin
zamanında ödenmemesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5808) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/11/2008)
51.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Hanak ilçesindeki taşımalı
eğitime ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/5809) (Başkanlığa geliş tarihi:
12/11/2008)
52.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Göle ilçesindeki taşımalı
eğitime ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/5810) (Başkanlığa geliş tarihi:
12/11/2008)
53.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Posof ilçesindeki taşımalı
eğitime ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/5811) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2008)
54.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Damal ilçesindeki taşımalı
eğitime ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/5812) (Başkanlığa geliş tarihi:
12/11/2008)
55.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahan-Merkezdeki taşımalı
eğitime ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/5813) (Başkanlığa geliş tarihi:
12/11/2008)
56.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Çıldır ilçesindeki
taşımalı eğitime ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5814) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12/11/2008)
57.- Kocaeli
Milletvekili Hikmet Erenkayanın, Kocaelideki yurt ihtiyacına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5815) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2008)
58.- Ordu
Milletvekili Rahmi Günerin, fındık alımına ve ödemelere
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5816) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2008)
59.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, İstanbuldaki
özürlü çocukların özel eğitim ve öğretimine ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5817)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/11/2008)
60.- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, özel hastanelerden hizmet alımındaki
bir uygulamaya ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/5818) (Başkanlığa geliş tarihi:
12/11/2008)
61.- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, sevk zinciri uygulamasındaki
aksaklıklara ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5819) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/11/2008)
62.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Orhaneli ilçesine yapılacak
hastaneye ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5820) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2008)
63.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulunun, bir laboratuvarda kan tahlili
sonuçlarında yaşanan gecikmeye ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5821)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/11/2008)
64.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, hava ambulans araçları hizmet
alımı ihalesine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5822) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13/11/2008)
65.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, tarımsal kredi kullanımına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5823) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2008)
66.- Tekirdağ
Milletvekili Kemalettin Nalcının, gübre fiyatlarındaki
artışa ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5824) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/11/2008)
67.- Aydın
Milletvekili Özlem Çerçioğlunun, Ege kıyılarındaki
balık çiftliklerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5825)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/11/2008)
68.- Aydın
Milletvekili Özlem Çerçioğlunun, TMOnun mısır üreticilerine
ödeme yapmamasına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5826)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/11/2008)
69.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, Şebinkarahisar yoluna ve bir tünel
yapımına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5824) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/11/2008)
70.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, Karadeniz sahil yolunun Giresun ili
sınırlarındaki sinyalizasyon ve trafik işaretlerine
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5828) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2008)
71.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, bir kışladaki binalara verilen
adlara Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/5829)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2008)
72.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolatın, işkence
iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5830) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2008)
73.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, destek verilen bir filme yaş
sınırı getirilmesine ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5831)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2008)
74.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susamın, sanayi sektörünün desteklenmesine
ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5832) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2008)
75.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, GAP kapsamındaki illerde
yapılan gençlik ve spor tesislerine ilişkin Devlet Bakanından
(Murat Başesgioğlu) yazılı soru önergesi (7/5833)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/11/2008)
76.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, Bursadaki taş ve mermer ocaklarına
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5834) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/11/2008)
77.- Sinop
Milletvekili Engin Altayın, Sinop Atatürk Devlet Hastanesindeki sorunlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5835)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/11/2008)
78.- Sinop
Milletvekili Engin Altayın, soruşturmalara konu olan KÖYDES
ihalelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/5836) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/11/2008)
79.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, halkevlerinin kamuya yararlı
dernek statüsünün kaldırılacağı iddiasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5837)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/11/2008)
80.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, ÇEAŞ ve Kepez şirketleriyle ilgili
uluslararası tahkim davasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/5838) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/11/2008)
81.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, ticaretteki olumsuz
gelişmelere ve krize karşı alınacak önlemlere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5839)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/11/2008)
82.-
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın, borun
sağlığa etkisiyle ilgili iddialara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/5840) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/11/2008)
83.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, sanayi ve ticaretteki
gelişmelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/5841) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/11/2008)
84.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, kapanan ve açılan işyeri
sayısına ve protestolu senet miktarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5842)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/11/2008)
85.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, bazı gazetecilerin
akreditasyonlarının yenilenmemesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/5843) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/11/2008)
86.- İzmir
Milletvekili Oğuz Oyanın, banka mevduatlarına Hazine
garantisine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/5844) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/11/2008)
87.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, bir parti teşkilatı
etkinliğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/5845) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/11/2008)
88.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, kadınların ve kız
çocuklarının eğitim haklarına yönelik çalışmalara
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5846) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/11/2008)
89.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, kadın haklarına yönelik
çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/5847) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/11/2008)
90.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, özelleştirmelere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5848)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/11/2008)
91.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, Ankaradaki istihdama ve işsizlik
sorununa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5849)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/11/2008)
92.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Adli Tıp Kurumu ihtisas kurullarına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5850)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/11/2008)
93.- Mersin
Milletvekili İsa Gökün, izleme ve dinleme izinlerine ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5851)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/11/2008)
94.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersinin,
dinlemeye konu telefon kayıtlarına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5852)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/11/2008)
95.- Manisa
Milletvekili Şahin Mengünün, Ergenekon Soruşturmasıyla ilgili
iddialara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5853) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/11/2008)
96.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Nizipteki su kirliliğine ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/5854)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/11/2008)
97.- Ankara
Milletvekili Tekin Bingölün, Sakarya Nehri ve Porsuk Çayında kurulan
sulama tesislerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/5855) (Başkanlığa geliş tarihi:
14/11/2008)
98.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, Kırklarelide kurulması
planlanan sanayi atıkları bertaraf tesisine ilişkin Çevre ve
Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/5856)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/11/2008)
99.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, BM Güvenlik Konseyi geçici
üyeliği için kullanılan bütçeyle ilgili iddialara ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5857) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/11/2008)
100.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, Ahıska Türklerinin
sorunlarına yönelik çalışmalara ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5858) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/11/2008)
101.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, Yemen açıklarında
kaçırılan Türk gemisine ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5859)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/11/2008)
102.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, Vanda içme suyu kuyularına otomatik klorlama
sistemi takılmasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5860) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/11/2008)
103.- Sinop
Milletvekili Engin Altayın, Sinopdaki KÖYDES uygulamalarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5861) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/11/2008)
104.-
Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binicinin,
Şanlıurfada Jandarmanın DTP konvoyunda arama yapmasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5862) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/11/2008)
105.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, bir kız yurduna
yapılan teftişe ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5863) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/11/2008)
106.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, öğretmen sayılarına ve
öğretmen açığına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5864)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/11/2008)
107.- Ankara
Milletvekili Hakkı Suha Okayın, bazı sağlık kurulu
raporlarının basına sızdırılmasına
ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5865) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/11/2008)
108.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, hasta katılım payı
uygulamasına ve özel muayene ücretlerine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5866)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/11/2008)
109.- Sinop
Milletvekili Engin Altayın, Türkeli Devlet Hastanesi personeline
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5867) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/11/2008)
110.- Sinop
Milletvekili Engin Altayın, Gerze Devlet Hastanesindeki sorunlara
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5868) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/11/2008)
111.- Sinop
Milletvekili Engin Altayın, Boyabat Devlet Hastanesindeki sorunlara
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5869) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/11/2008)
112.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, kadın sağlığı
konusundaki önlemlere ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5870) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/11/2008)
113.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, üzüm üreticilerinin desteklenmesine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5871) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/11/2008)
114.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, kuduz vakalarında uygulanan
karantinaya ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5872) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/11/2008)
115.- Aydın
Milletvekili Mehmet Fatih Atayın, TMOnun mısır üreticilerine
zamanında ödeme yapmamasına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5873)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/11/2008)
116.- Aydın
Milletvekili Mehmet Fatih Atayın, pamuk üreticilerinin desteklenmesine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5874) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/11/2008)
117.- Sinop
Milletvekili Engin Altayın, Sinopta üretilen
fındığın alımına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5875)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/11/2008)
118.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susamın, gıda sektöründeki işyerleriyle
ilgili bir düzenlemeye ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5876)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/11/2008)
119.- İzmir
Milletvekili Kemal Anadolun, süt üreticilerinin desteklenmesine ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5877) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/11/2008)
120.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, İzmir İktisat Kongresine
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Nazım Ekren) yazılı soru
önergesi (7/5878) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/11/2008)
121.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, işsizlere ve İşsizlik
Sigortası Fonuna ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5879)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/11/2008)
122.- Uşak
Milletvekili Osman Coşkunoğlunun, Türk Telekom yönetimiyle
ilişkilere ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5880) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/11/2008)
123.-
İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serterin, evlat edinme ve koruyucu aile
düzenlemelerindeki yaş şartlarına ilişkin Devlet
Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı soru önergesi (7/5881)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/11/2008)
124.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Gedikler Göleti Projesine ilişkin Çevre ve
Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/5882)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/11/2008)
125.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Boğazköy Barajı Projesine ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/5883)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/11/2008)
126.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Babasultan Barajı Projesine ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/5884)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/11/2008)
127.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Göynükbelen Göleti Projesine ilişkin Çevre
ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/5885)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/11/2008)
128.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Kınık Göleti Projesine ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/5886)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/11/2008)
129.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, seramik ve porselen sanayinin
desteklenmesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı
soru önergesi (7/5887) (Başkanlığa geliş tarihi:
19/11/2008)
3 Aralık 2008 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 11.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Canan
CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 25inci
Birleşimini açıyorum.
III. - Y O K L A M A
BAŞKAN
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Üç dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı yoktur.
On dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati. 11.05
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 11.16
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Canan
CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 25inci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
III. - Y O K L A M A
BAŞKAN -
Yapılan ilk yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi elektronik cihazla yeniden yoklama
yapacağım.
Yoklama süresi üç
dakikadır.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Dünya Engelliler Günü münasebetiyle söz isteyen Ankara
Milletvekili Zekeriya Akıncıya aittir.
Buyurunuz
Sayın Akıncı. (CHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Ankara Milletvekili Zekeriya Akıncının,
Dünya Engelliler Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
ZEKERİYA
AKINCI (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sizleri, televizyonlarının başında bizi izleyen
yurttaşlarımızı ve 3 Aralık nedeniyle de özellikle
bizi izleyen izlemeyen tüm engelli kardeşlerimizi sevgiyle, saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, sizler de biliyorsunuz, 3 Aralık tarihini,
Birleşmiş Milletler 1992 yılında aldığı bir
kararla Uluslararası Engelliler Günü olarak ilan etti, daha sonra
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu da 5 Mart 1993
tarihinde yayınladığı bir bildiriyle, üye ülkelerin, 3
Aralık gününü engellilerin topluma kazandırılması ve insan
haklarının tam ve eşit ölçüde sağlanması amacıyla
tanımasını istedi. O günden bu yana da 3 Aralık, Dünya
Engelliler Günü olarak bilinmekte, anılmakta.
Ülkemiz de bu
bağlamdaki uluslararası bütün anlaşmalara imza atmış
olmasına rağmen, ne yazık ki, dezavantajlı gruplara
karşı bunun içinde engelliler de var tabii- gereken özeni pek
gösterebildiğimiz söylenemez ve sonuç alıcı eylemleri de, ne
yazık ki, gerçekleştiremedik. Bu çerçevede 2005 yılında bir
yasa düzenlemesi yapmıştık. Biz o zaman Cumhuriyet Halk Partisi
olarak bu düzenlemenin yetersiz olacağını
vurgulamıştık, uygulamada aksaklıkların doğacağını
ifade etmiştik, ama, ne yazık ki, çok dikkate alınmadı ve bugün
o yasanın yetersizliği ve uygulamadaki aksaklıklar çok daha
belirgin bir biçimde görülüyor. Ama bugünlerde Birleşmiş Milletlerin
bir sözleşmesini yasa tasarısına dönüştürüp Meclisimizden
geçireceğiz. Ben umut ediyorum ki, o sözleşme imzalanıp
yasalaştıktan sonra bu konuda daha teşvik edici adımlar
atabilelim.
Değerli
milletvekilleri, yine, sizler de biliyorsunuz ki, araştırmalar
ülkemiz nüfusunun yaklaşık yüzde 12sinin, yani 8,5 milyon
civarında bir yurttaş topluluğumuzun engelli bireylerden
oluştuğunu gösteriyor. Bu nüfusun yarıya yakını
geleneksel engelli olarak tanınırken, geriye kalanını da
süreğen hastalıklardan dolayı engelli nüfusa dâhil etmekteyiz.
Ama bu rakamların da tartışılır olduğu bir
gerçektir, çünkü bu sorunların aslında yaklaşık 30 milyon
insanımızı doğrudan ilgilendirdiğini dikkate almak
durumundayız ve sorun esas itibarıyla oradan kaynaklanıyor.
Çünkü engelli nüfusumuzun, illere, engellerine, ekonomik durumlarına,
yaşlarına, cinsiyetlerine, birincil sorunlarına ilişkin
gerçek bir veri tabanı alınmadan yapılan çalışma ve
gerçekleştirilen yatırımlar, ne yazık ki, beklenen sonucu
vermediği gibi ayrılan kaynakların da heba olmasına neden
olmaktadır.
Konunun
anlaşılması için şöyle bir soruyu yöneltmek yeterli
olacaktır: Ülkemizde görme engellilerin sayısı ne kadardır
diye sorduğunuzda, bırakın diğer
ayrıntılarını, sadece sayısını
sorduğunuzda alacağımız yanıtlar birbirinden çok
farklı olacaktır. O nedenle sonuç verici çalışmaların
öncelikle sağlam ve güçlü bir veri tabanının
oluşturulmasıyla mümkün olabileceğini unutmamalıyız.
Değerli
arkadaşlarım, bugünü fırsat bilerek, engellilerin yaşam
içinde karşılaştıkları kimi zorlukları
kısaca da olsa sürem yettiğince dile getirmeye
çalışacağım. Biz, engellilerin birçok sorununun
olduğunu biliyoruz ama bunların hepsine bu süre içinde değinme
şansım yok. Ama öncelikle eğitim. Örneğin, engellilerin
eğitimlerini kolaylaştırıp onların hayata
katılımlarını sağlamak amacıyla kurulmuş
olan özel rehabilitasyon merkezleri çok büyük kaynaklar aktarılmasına
rağmen istenilen verimi gerçekleştiremiyor. Şikâyetler giderek
artmakta. Bu merkezlerin sahipleri Hükûmet tarafından verilen 406 YTLlik
paranın yetersiz olduğunu ifade ederken, engelliler ve aileleri ayda
on seanslık sürenin engellilerin eğitimi için yetersiz olduğunu
ve bu eğitim süresinin artırılmasını talep
etmektedirler. Yani rehabilitasyon merkezleri üzerinde Hükûmetimizin,
yetkililerin çok daha belirgin ve açık bir denetimine ihtiyaç vardır.
Bu merkezlere 406 YTL veriyoruz, üzerini gidin velilerden alın.
biçiminde yapılan telkinler de sonuç vermiyor. Eğer gerçekten
onların eğitimini istiyorsak bu merkezlere dönük
çalışmalarımızı çok daha titiz bir biçimde
sürdürmeliyiz.
Ayrıca,
bunun yanı sıra, bu merkezlerin ötesinde bakımevlerinin içler
acısı durumunu da biliyorsunuz. Geçen günler içerisinde
televizyonlara yansıdı. Bu durumda hiç kimseyi suçlamadan biz
şapkamızı önümüze koyup düşünmek zorundayız.
Yine basit bir
örnekle sorunlarını aktarmaya çalışayım. Engellilerin
her birinin elinde bir kimlik kartı var. Ama doğrusu, dün bir grup
arkadaşım engelli, ziyarete gelmişti. Bu kimlik
kartının ne işe yaradığını bilmiyoruz,
kapıda göstersek bununla bizi Meclise bile almazlar. diyerek gülüşüyorlardı.
Çünkü o karta rağmen her seferinde engelliler kendi durumlarını
belgeleyecek rapor çıkartmak zorunda kalıyorlar. Bu da önemli bir
sorun.
Yine engellilerin
başka önemli sıkıntısı istihdam konusu. Bu konuda ne
yazık ki teşvik edici olabilme adına işverene zorunluluklar
getirmişiz. Ceza sistemi uyguluyoruz. Ama engellilerin
çalıştırılması durumunda
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
ZEKERİYA
AKINCI (Devamla) -
işverene sağlanacak avantajların istihdam
konusunda çok daha yararlı olacağını
unutmamalıyız. Çünkü bizim sistemimiz, ne yazık ki, engellilere
pozitif ayrımcılık yerine tam aksine negatif
ayrımcılık göstermektedir.
Yeri gelmişken
-Sayın Bakan yok ama- bir şeyi daha dikkatinize sunmak istiyorum.
İşsizlik en çok tartışılan konulardan birisi. Bir grup
engelli arkadaşımız da, kamuda 47 bin civarında engelli
kadrosunun boş olduğunu ve bunların ne zaman, nasıl
değerlendirileceğini merakla beklediklerini ifade ettiler.
Ayrıca,
engelliler için kimi zaman belirlenmiş olan bir asgari ücret, kimi zaman
da iki asgari ücret biçiminde gerçekleşen bu bakım ücretleriyle
ilgili şikâyetler de devam ediyor. Bu bakım ücretlerinin
alınmasına dönük girişimde bulunan engelliler çok sayıda
engelle karşılaştıklarını, neredeyse bu
paranın kendilerine verilmemesi için mücadele sürdürüldüğünü ifade
ediyorlar ve birkaç aydır bu parayı alamadıklarını
söyleyenler de var.
Yine bu
vesileyle, yerel yöneticilerimizden, önümüzdeki dönemde hiç olmazsa,
uygulamalarında ve planlamalarında, metrolarda, caddelerde, yollarda,
parklarda engelli grubunu mutlaka gözetmelerini istiyorlar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayınız lütfen.
ZEKERİYA
AKINCI (Devamla) Tamamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bakınız, ülkede 8,5 milyona yakın
engelli olduğunu söylüyoruz, ama biz çıktığımızda
etrafımızda çok fazla engelli göremiyoruz. Çünkü bizim toplum
yaşamımız ve kentleşmemiz ne yazık ki engellilerin sokağa
çıkmasına bile engel teşkil ediyor. Onları bir türlü
istediğimiz alanlara taşıyamıyoruz ve yaşamın
hiçbir alanında engelli görme şansımız olmuyor. Biz
onların, daha çok, cüzi bir miktar maaş verilerek evlerine hapsedilen
insanlar olmak yerine, bizimle birlikte üreten, paylaşan insanlar
olmaları gerektiğini unutmamalıyız. Onlara, göstermelik
tekerlekli sandalye ve gıda dağıtımı
olaylarının dışında, kalıcı çözümler aramak
zorunda olduğumuzu bilmeliyiz.
Yine bir şey
daha; engelliler bizi olimpiyatlarda bile çok üstün başarılarla
temsil ediyorlar, biliyorsunuz. Onlar kendi spor alanlarını
istiyorlar. Bu vesileyle ben, tekvando şampiyonalarında, güreş
şampiyonalarında -en son Galatasarayın Tekerlekli Sandalye
Basketbol Takımı dünya şampiyonu oldu- bütün engelli
sporcularımızı da kutluyorum.
Engellileri
sadece Allah rızası için yardım edilecek insanlar olarak
değil, birlikte yaşayacağımız, birlikte
üreteceğimiz ve eşit olarak paylaşacağımız
insanlar olarak görmemizi diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Akıncı.
Gündem
dışı ikinci söz, Hazreti Mevlânânın 735inci vuslat
yıl dönümü ve uluslararası anma törenleri hakkında söz isteyen
Konya Milletvekili Sami Güçlüye aittir.
Buyurunuz
Sayın Güçlü. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
2.- Konya Milletvekili Sami Güçlünün, Hazreti
Mevlânânın 735inci vuslat yıl dönümü ve uluslararası anma
törenlerine ilişkin gündem dışı konuşması
SAMİ GÜÇLÜ
(Konya) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türk milletinin
en çok sevdiği kişilerden biri olan Hazreti Mevlânâyı 735inci
ölüm yıl dönümünde Türkiye Büyük Millet Meclisinin çatısı
altında anmak ve düşüncelerimi sizlerle paylaşmak için söz
aldım, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Mevlânâ, 13üncü
asrın başında Afganistanın Belh şehrinde
doğmuştur. Babası bilginler sultanı Bahaeddin Veled, annesi
ise Mümine Hatundur. Harizmşah yönetiminin baskısı ve
yaklaşan Moğol istilası nedeniyle ailesi Belh şehrinden
ayrılmaya karar vermiş, Anadoluya gelmişler, önce Karamana,
sonra Konyaya yerleşmişlerdir.
Mevlânânın
ilk hocası babası, onu yola hazırlayan ve yetiştiren Seyit
Burhaneddin, içindeki ilahî aşk ateşini harlandıran ve
kanatlandıran ise Şemsi Tebrizîdir. Oğlu Sultan Veled ise
Mevlânâ aşkını, edebini, ruhunu ve mirasını günümüze
kadar uzanan bir yol hâline getirmiştir. Mevlânâ için Şems şöyle
diyor: Allahıma yemin ederim ki senin gibi Muhammed yürekli, gönül
alıcı sultan bu dünyaya ne gelmiştir, ne de gelecektir. Mevlânâ
ise Şemsi ve üzerindeki etkisini şöyle dile getiriyor: Ölüydüm,
dirildim.
Sekiz yüz
yıl önce yaşadığı coğrafyada yaşayan bir
milletin çocukları olarak Mevlânâ ile 21inci yüzyılda nasıl bir
yakınlık kurabilir, hangi gerçeklerde ve hakikatte buluşabiliriz?
Mevlânâ, çağını aşmış bir şair, fikir ve
aşk adamı, bir yol gösterici ve bir velidir Yunus Emre, Hacı
Bektaş Veli, Şeyhedebali gibi. Onlar yaptıkları her
işte, verdikleri her eserde, ürettikleri her fikirde insana,
insanlığa, kendi varoluş nedenlerine ve bizzat kendilerinin
yaratılış gayesine doğru yürürler. Çağını
aşmış bütün ufuk insanları hem kendi çağları için
hem geçmiş ve gelecek çağlar için iş, eser, fikir ve davranış
üretirler. Onlar sadece itikat adamı, sadece iman adamı
değildirler. Onlar iman ve itikatlarını aşk hâline,
aşklarını eser hâline, eserlerini emek ve yeteneklerinin
duası hâline getirirler.
Günümüzün
yaygın ve geçerli anlayışı maalesef ahlaki ve insani
değerleri hayatın dışına sürmüş,
kıyıcı bir rekabeti hayatın her alanına yaymıştır.
Bu anlayış insanları ve insan topluluklarını özünden
ve asli kaynaklarından uzaklaştırmıştır. Bugün
yeryüzünde evrensel bir vicdana, evrensel bir adalete olan ihtiyaç her zamankinden
daha çoktur. İşte Mevlânâ ve eserlerinde insanlığın bu
ihtiyacını karşılayabilecek soylu ve bilge bir vicdan,
cesaret ve emek, Allah ve insan sevgisi bulabiliriz.
Adalet ve
vicdan kavramlarını yeniden insan ve toplum hayatının en
önemli değeri hâline getirmek, Mevlânâ ve eserlerinden elde
edeceğimiz en sahici, en insani ve en yüksek dereceli yarar
olacaktır. Irk, dil, din ve cinsiyet ayrımcılığı
dâhil her türlü eşitsizliğin ve ötekileştirmenin en net ve
gerçekçi ilacı Mevlânâdadır.
17 Aralık
1273 yılında ebedî âleme göçtüğünde onu uğurlayanlar
arasında yer alan papaz ve hahamların Müslümanlar kadar üzüntülü
olmaları ve O bizim de efendimizdir. demeleri, Mevlânâ yolu ve
sevgisinin evrenselliğini de izah etmektedir.
Temel
sorunlarımıza cevabı Mevlânânın düşüncesinde aramak
geçmişte kalmış bir davranış değildir, 20nci
yüzyılda ve günümüzde bu arayış devam etmektedir. Nitekim modern
teknoloji imkânları içinde Mevlânâ deyince karşımıza
çıkan ilk bilgiler bunu doğruluyor. Mevlânâ tüm dünyada,
aşkın, sabrın ve hoşgörünün sembolü olmuştur. Allah
ile kul arasındaki ve kainat ile insan arasındaki bütünselliği
kavrayarak ortaya koyan bir filozoftur.
Engin bir
şefkatle ve derin bir hoşgörüyle insana sadece insan olduğu için
değer veren Mevlânânın düşünceleri tüm dünyada büyük ilgi
görmektedir. Amerika ve Avrupada Mevlevilerin sayısı gün geçtikçe
artmakta Sevgiyle acı, tatlı olur. Sevgiyle dertler şifa bulur.
Sevgiyle ölüler dirilir. deyişiyle yüz yıllar öncesinden bugüne
ışık yakan engin bir dehadır. Doğudan batıya
dünyanın dört bir yanında eserleriyle insanlığa yol gösteren
bir rehber olarak görülmektedir. Mesnevinin Amerika Birleşik
Devletlerinde en çok satan kitaplar arasında ön sıralarda
olduğunu biliyoruz. Japonya ve Güney Korede Mevlevihaneler inşa
edilmektedir
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
- Lütfen sözlerinizi
tamamlayınız.
Buyurunuz.
SAMİ GÜÇLÜ
(Devamla) - 2007 yılı
Mevlânânın 800üncü doğum yılı olması vesilesiyle
UNESCO tarafından Dünya Mevlânâ Yılı ilan edilmiştir.
Dünyanın
çeşitli ülkelerinde aydınlar ve sanatçılar Mevlânâyı
tanımaya ve anlamaya çalışıyorlar. Eserlerini kendi
dillerine tercüme ediyorlar ve bu konuda önemli çalışmalar
yapıyorlar. İşte ömrünü Mevlânâ çalışmalarına
veren Mesnevinin tamamını Fransızcaya çeviren Eva de Vitray
Meyerovitch, Mevlânânın düşüncelerini evrensel kardeşlik olarak
tanımlıyor. Müslüman mısınız? sorusuna
Mevlânâyı okuyup Müslüman olmamak mümkün mü? diye cevap veriyor ve
devam ediyor: Benim için İslamı keşfetmek, kaybedilenleri
yeniden bulmak, ayrı düştüklerime tekrar kavuşmak gibi bir
şeydir.
Mevlânâyı anlamak ve günümüze
taşımak, gönlümüze, yaşayışımıza katmak için
bütün yazdıklarını, söylediklerini sadece bize söylemiş
gibi okumamız ve dinlememiz gerekiyor ve Mevlânâyı okurken
içimizdeki Mevlânâyı diriltmek için okumak gerekiyor
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
- Sayın Güçlü, lütfen sözlerinizi
bağlayınız.
SAMİ GÜÇLÜ
(Devamla) - Ülkemizde Hükûmetimiz,
başta Mevlânâ şehri Konya olmak üzere, yerel yöneticilerimiz,
aydınlarımız sanatçılarımız Mevlânâyı tanımaya,
eserlerini günümüz Türkçesine ve dünyanın sayılı dillerine
çevirmek için gayret gösteriyorlar. Konyada bu büyük manevi
mirasımızın ağırlığına uygun fiziki
mekânlar içinde ve özüne sadık kalarak anma programları
yapılıyor. Bu yıl 735inci vuslat yıl dönümünü
kutlayacağız.
Mevlânâ bizim
21inci yüzyılda da dünyaya dönük en güzel yüzümüzdür, aynı zamanda
dünyayla paylaşacağımız. Bu sebeple Mevlânânın
çağrısına uymalıyız. Benim seçtiklerime göre, Mevlânâ
diyor ki:
Hayat
zıtların ahenkle uyuşma ve anlaşmasıdır.
Bu dünyadaki
nasibimiz emek ve kabiliyetimize bağlıdır.
Kabın dar
ise dünyayı suçlama.
Aynı dili
konuşanlar değil, aynı düşünceyi paylaşanlar
anlaşır.
Aşka meyli
olmayanın vay hâline; o, kanadı kırık kuşa benzer, vay
ona. Ve onun hepimizin bildiği yedi muhteşem öğüdü vardır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Güçlü
SAMİ GÜÇLÜ
(Devamla) Evet efendim.
Ben vakit
darlığından bunları saymayacağım. Yüce heyetinizi
1-17 Aralık tarihleri arasında Konyada gerçekleştirilen
735inci ölüm yıl dönümüne, özellikle 17 Aralıktaki Şebiarus
törenlerine davet ediyorum. Davetimiz Cumhurbaşkanımıza,
Başbakanımıza, Meclis Başkanımıza, siyasi
partilerimizin genel başkanlarına, grup başkan vekillerimize,
yüce heyetinize ve aziz milletimizedir.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Güçlü.
Sayın
milletvekilleri, Sayın Durmuş, Özürlüler Haftası nedeniyle
yerinden kısa bir katkıda bulunacaktır.
Buyurunuz
Sayın Durmuş.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuşun,
Dünya Engelliler Günü ve Özürlüler Haftasına ilişkin
açıklaması
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Özürlülerle
ilgili belli bir günde kısa bir sürenin ayrılması Türkiye'nin
kaderi; ancak önümüzde bir yerel yönetimler seçimi var. Özürlülerin sokak ve
parklarda bulunmayışının en önemli nedeni yerel
yönetimlerin yaptırdığı yüksek kaldırımlar,
onlara ait olmayan yürüyüş yolları ve parklardır. Bu vesile ile
tüm yerel yönetimde aday olacak arkadaşlarımızın
engellilerle ilgili yürüyüş yolları, kaldırım
yüksekliklerinin ayarlanması, parklar ve onların nakil
araçlarıyla ilgili program ve proje geliştirmelerini diliyorum.
Biliyorsunuz ki,
Sosyal Güvenlik Yasası değişikliği sırasında
özürlülerle ilgili özel sektörün iş verme oranları ortadan
kaldırıldı. Hele hele işsizliğin
arttığı şu günlerde özürlülerin iyice içeride mahkûm
olmaması için hiç değilse kaldırımların, yürüyüş
yollarının, parkların ve araçların onlara uygun
düzenlenmesini tavsiye ediyorum. Yerel yönetime aday olanlar
programlarına, projelerine bunu koysunlar diyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Durmuş.
Sayın Enis
Tütüncü, Mevlânâ Haftası nedeniyle kısa bir katkıda
bulunacaktır.
Buyurunuz
Sayın Tütüncü.
2.- Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncünün, Mevlânâ
Haftasına ilişkin açıklaması
ENİS TÜTÜNCÜ
(Tekirdağ) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Güçlüye teşekkür ediyorum konuşması nedeniyle. Bir katkı
yapma düşüncesindeyim.
Şimdi,
Mevlânâyı, Anadolu felsefesi, Anadolu hümanizması bütünselliği
çerçevesinde ele almak gerekiyor. Salt, bizatihi Mevlânâyı ele almak son
derece muhteşem, güzel bir şey ama bundan daha muhteşem, daha
güzel bir yaklaşım, Anadolu hümanizması, felsefesi çerçevesinde,
o bütünsellik içinde ele almak gerekir. Bu bütünsellik içinde ele
alındığında, Anadolu felsefesinin -tasavvuf ve felsefe
sisteminin bir diğer anlatımla- iki felsefe okuluna
dayandığı, iki felsefe okulu temelinde yükseldiği ortaya
çıkıyor: Birisi Mevlevilik, diğeri Alevilik, Bektaşilik, bu
felsefe okulları ve aynı felsefe sistemine, yani varlıkta
birlik, vahdetivücut anlayışına dayanırlar ve bu Anadolu
hümanizmasının bu tasavvuf ve felsefe anlayışı giderek
Osmanlı İmparatorluğu zamanında bir yaşam biçimine
dönüşmüştür, Anadolu ve Rumeli İslamiyet yorumunu
oluşturmuştur. Bugün, Sayın Profesör Doktor Mehmet
Aydının da Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul ettiği gibi,
İslamın yüz on dolayında yorumu vardır: Bir tanesi Anadolu
ve Rumeli İslamiyet yorumudur ve bu kutsal çatı altında şu
an bulunuyorsak bu yoruma büyük ölçüde bağlıdır bu
mevcudiyetimiz. Bu nedenle, Mevlânâyı Anadolu felsefesinin
bütünselliği içinde ele alırsak çok daha muhteşem bir noktaya
varırız diye düşünüyorum.
Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Tütüncü.
Sayın
Erdem...
ORHAN ERDEM
(Konya) Engellilerle ilgili
BAŞKAN
Engellilerle ilgili olarak, buyurunuz Sayın Erdem.
Lütfen, çok
kısa olursa
3.- Konya Milletvekili Orhan Erdemin, Dünya Engelliler
Günü ve Özürlüler Haftasına ilişkin açıklaması
ORHAN ERDEM
(Konya) Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; ben de grubumuz ve şahsım adına, bugün 3
Aralık Dünya Engelliler Günü
Geçen dönem Parlamentosu ve bu dönem, bu
konuda cumhuriyet tarihinin en duyarlı Parlamentoları olarak tarihe
geçecektir. Biz, Özürlüler Yasasıyla, 2022 ve 2028 sayılı
yasalarla engellilerimize çok büyük kolaylıklar getirdik ama hâlâ sorunların
devam ettiğini de biliyoruz. Eğitimleriyle ilgili,
Bakanlığın çalışması yılbaşında
tamamlanacak. Daha iyi bir eğitim ortamı, istihdama dönük de kota
dâhilindeki işçilerin işveren payını istihdamı hâlinde
engellilerin- hazinenin karşılaması gibi geçtiğimiz aylarda
çıkardığımız çok yeni kanunlar var. Şu anda da
gündemimizde Uluslararası Engelliler Sözleşmesi var.
İnşallah, bugün yarın, en kısa zamanda bunu da
çıkararak ulusal ve uluslararası düzeyde kontrolünü de
sağlamış olacağız.
Ben kısaca,
ülkemizdeki tüm engellilerin engellerini aşacağımız bir
ortamın hazırlanması noktasındaki görev bilincimizle
kendilerine, grubum, şahsım, tüm vekillerimiz adına
saygılarımı sunuyorum.
Söz
verdiğiniz için de teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Erdem, katkılarınız için.
Sayın Özkan,
siz ne için söz istemiştiniz?
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Burdur) Özürlüler için efendim.
BAŞKAN
Buyurunuz, lütfen çok kısa olsun, bir dakikayı geçmeyiniz, rica
ediyorum.
4.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, Dünya
Engelliler Günü ve Özürlüler Haftasına ilişkin açıklaması
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın Başkanım, teşekkür
ederim.
Dünya Engelliler
Gününü canıyürekten kutluyorum. Ülkemiz genelinde 8.5 milyon yürüyemeyen,
konuşamayan, duyamayan, göremeyen engellerimizin Engelliler Gününü
kutluyor, onlara, yaklaşan bayramlarında mutluluklar diliyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Özkan.
Sayın
Kaplan, siz hangi konuda söz istemiştiniz?
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Ben de bir dilekte bulunuyorum
BAŞKAN
Buyurunuz.
5.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın,
Dünya Engelliler Günü ve Özürlüler Haftasına ilişkin
açıklaması
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Dünya Engelliler Günü dolayısıyla biz gerçekten
1,5 milyon insanımıza göstereceğimiz yaklaşımın
sosyal devlet olmanın temelini teşkil edeceğini düşünüyor,
bu duyguyla bütün taleplerinin Meclisimiz tarafından dikkate
alınmasını diliyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kaplan.
Sayın
milletvekilleri, gündem dışı üçüncü söz Habur Sınır
Kapısında karşılaşılan sorunlar hakkında
söz isteyen Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüze aittir.
Buyurunuz
Sayın Ağyüz. (CHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları (Devam)
3.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüzün, Habur
Sınır Kapısında karşılaşılan sorunlara
ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündem
dışı konuşması ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati
Yazıcının cevabı
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
seçim bölgem Gaziantep için hayati önem taşıyan, ticari yaşam ve
ihracatçılar için büyük önem arz eden Habur Sınır
Kapısında son aylarda yaşanan sıkıntılar için
söz aldım. Yalnız, üç dört gün içerisinde büyük bir rahatlamanın
olduğunu da öğrenmiş olmak bana büyük mutluluk verdi. Bu nedenle
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ayrıca,
bugün 3 Aralık Dünya Özürlüler Günü. Dünya ortalamasında en yüksek
oranda engelliye sahip olan ülke olarak engellilerimizin bu gününü kutluyor,
kendilerine aydınlık ve umut dolu yıllar diliyorum. Ayrıca
da yasal düzenlemelerinin yaşama geçmesini diliyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Gaziantep, güneydoğuda ihracat
ağırlıklı, sanayi ağırlıklı ve esnaf
ağırlıklı bir kenttir. Günümüz dünyasında yaşanan
global finansal kriz, maalesef tüm ülkemizdeki büyük kentlerde büyük
sıkıntıları yarattığı gibi kentimizde de
büyük olumsuzluklar yaratmıştır. Özellikle on üç sınır
kapımızdan en önemlisi olan Habur Sınır Kapısı,
kentim ve civarındaki kentler için büyük önem arz etmektedir. Sadece
ocak-ekim arasında Türkiye'nin tümünde 2 milyar 675 milyon dolar olan
ihracatımız, Gaziantep için 921 milyon dolar seviyesindedir. Bu da
yüzde 35lik bir oranı işgal etmektedir.
Son zamanlarda
Habur Sınır Kapısında araç geçişlerinde yaşanan
sıkıntı çok büyük yığılmalara ve navlun
ücretlerinin artışına, ihracat
bağlantılarının iptal edilmesine, şoför
esnafımızın da çok büyük ölçüde mağduriyetine neden
olmaktaydı. Tabii, bu sorun palyatif tedbirlerle çözülemez,
kalıcı, köklü çözümleri bulmak lazım. Özellikle günümüz
dünyasında dış pazarların daraldığı bir
ortamda, Orta Doğunun, Orta Asyanın ve Afrika ülkelerinin büyük
önem arz ettiği bir ortamda, bu sıkıntının ilgili
bakanlarımızca önemle üzerinde durulması gerektiğine
inanıyorum.
Ayrıca,
Gaziantep bu sıkıntılara bir günde, iki günde, üç günde gelmedi.
Özellikle AKP Hükûmetinin yanlış teşvik uygulaması,
etrafının teşvikli illerle kuşatılmış
olması ve yıllarca -22 Temmuz seçimi de dâhil- siyasetçilerin
onların bağırışına ses vermemeleri, onların
çağrılarına cevap vermemeleri maalesef tekstili tüm Türkiyede
olduğu gibi Gaziantepte de darboğaza sokmuştur.
Sadece 15
Eylülden itibaren kasım sonuna
kadar 6.500 kişi işinden olmuştur, tekstil işçileri
işinden olmuştur ve kapı dışarı edilmiştir
değerli arkadaşlarım. Esnaf perişandır. Esnafa can
suyu adı altında verilen krediler önemli gibi görülebilir, ama bu ne
biçim krize alınan ciddi tedbirlerdir ki -bundan önce can suyu ödemesi
bayan girişimciler için 30 milyar, erkek girişimciler için 25
milyardı- bunun ödemeleri 6 aylık dilimler hâlinde
yapılırken ve 18 aylık süredeyken 15 aya
düşürülmüştür. Biz kriz içerisindeyken daha rahatlatıcı
tedbirler mi alacağız, yoksa esnafı aylık ödemelerle daha
çok darboğaza mı sokacağız? Esnaf Kefalet Kooperatifi 24 ay
süre tanıyor, ama can suyu tabir edilen kredide eski 18 ay 15 aya
düşüyor ve aylık ödemelere bağlanıyor. Bu çok
yanlıştır.
Kriz için
alınması gereken tedbirler ciddiyetle alınmak zorundadır,
bütüncül alınmak zorundadır ve kamuoyuyla paylaşılmak
zorundadır, esnafla paylaşılmak zorundadır. Bir bakan
ayrı bir şey açıklıyor, bir bakan ayrı bir şey
açıklıyor! Sonra, piyasaya güven vermek istiyorsak bunun
açıklanış biçimi Sayın Başbakanın
ağzıdır. Sayın Başbakan Kriz mıriz yok. veya
Kriz inişe geçti. diyerek bu krizi göz ardı edemez değerli
arkadaşlarım.
Ayrıca da
kredi kartı mağdurları her kentte olduğu gibi Gaziantepte
de çok büyük önem arz etmektedir. Kredi kartı mağdurlarının
sorunu ivedilikle çözülmelidir. Tüketici kredisi alan
vatandaşlarımızın çoğu intihar aşamasına
gelmiş, Allah korusun! Bu krizin sosyal patlamaya dönüşmemesi için
alınması gereken tedbirler geç kalınmadan alınmalıdır.
Esnaf ve sanayi
ağırlıklı olan kentimizde çiftçi de önemli. Çiftçilerimiz
maalesef fıstıkta, zeytinde perişan oldular. Biz bu kürsülerden
söylememize rağmen Sayın Tarım Bakanı lütfedip de
Fıstıktaki sorun nedir? diye inceleme zahmetinde bulundurmadı,
Zeytinde sorun nedir? onu inceleme zahmetinde bulundurmadı. Bugün,
bakın, Arabanlı çiftçiler Pamuk ekmeyeceğiz diye çarşaf
çarşaf basın bildirisi açıklıyorlar birleşerek. Ziraat
odaları panikte, ziraat odaları telaş içerisinde. Sulama elektrik
borcu, çok büyük ölçüde çiftçiyi perişan ediyor. Haciz uygulamasıyla
karşı karşıya kalan çiftçilerimiz, maalesef tarlasında
ekin ekmek için çaba göstermiyor değerli arkadaşlarım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
YAŞAR
AĞYÜZ (Devamla) Gübredeki fiyat artışları, mazottaki
fiyat artışları, ürünlerinin değer etmemesi, bunlar, tüm
ekonomiyi olduğu gibi Gaziantep ekonomisini de çok büyük ölçüde olumsuz
etkilemektedir.
Bu tedbirler
acilen alınmalıdır, KDV indirimi acilen
yapılmalıdır, esnafımıza can suyu kredisi yeniden
yapılandırılmalıdır. Ayrıca kredi kartı
mağdurlarının ve tarım çiftçilerinin sorunlarına,
özellikle borçlarına yeni bir çözüm getirilmelidir, elektrik borçları
yeniden yapılandırılmalıdır.
Bunlar o kadar
zor şeyler değil. Geliştik diyoruz, Büyüdük diyoruz,
Şu kadar döviz rezervimiz
diyoruz ama ortada hiçbir şey yok
değerli arkadaşlarım. Sadece reel sektörü kurtarmak yetmez,
tüketici ve üreticiyi kurtarmak zorundayız. Bunun için bütüncül tedbirler
almak zorundayız. Bunları almadığımız takdirde
vakit çok geç olmuş olacaktır ve bunun da altında hepimiz
ezileceğiz, siyasi parti ayrımı yapmadan hepimiz
ezileceğiz.
Bu insanlar bizim
insanımız. Bu toplumun rahat, huzur içerisinde
yaşamasını istiyorsak, Kurban Bayramına
sağlıklı bir şekilde, mutlu bir şekilde girmesini
istiyorsak, acil umut verici tedbirleri açıklamak zorundayız
değerli arkadaşlarım. İşçiler böyle perişan...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi bitiriniz Sayın Ağyüz.
YAŞAR
AĞYÜZ (Devamla) Ayrıca da sözleşmeleri yenilenmeyen,
kapıda bekleyen işçilerimiz var. Örneğin, Gaziantepte 250
işçi, Büyükşehrin önünde yıllardır direniş
yapıyor, aylardır direniş yapıyor. Belediye-İş
Sendikasının sözleşmesi yapılmıyor, emeklilerimiz
perperişan.
Bayram üzeri bu
sorunları çözerek onları mutlu etmemiz gerekirken, maalesef, biz
Parlamento olarak, çok ivedi olmayan yasalarla uğraşıyoruz.
Halkımız altı yıldır çok çekti. Onların umudu,
öncelikle bu krizden kurtulmak için dua ediyorlar, ondan sonra da altı
yıldır ülkemize ve halkımıza ekonomik
sıkıntı yaşatan AKP İktidarından kurtulmak için
dua ediyorlar.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Ağyüz.
Hükûmet
adına Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati
Yazıcı konuşacaktır.
Buyurunuz
Sayın Yazıcı. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAYATİ YAZICI (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Gündem
dışı konuşan arkadaşımızın, gündem
notunda Habur Sınır Kapısındaki gelişmelere
ilişkin değerlendirme yapacağı yazılıydı. Bu
sebeple de söz aldım ama konuşmasının bütününü dikkate
aldığımda şunları ifade etmek istiyorum: Bugün
Türkiye'nin düne kıyasla -her alandaki çalışmaları
şöyle göz önüne getirdiğimizde- çok daha iyi seviyede olduğunu
aklıselim sahibi her bireyin söylemesi gerekir diye düşünüyorum.
Bugün Dünya
Özürlüler Gününü kutluyoruz. Elbette ki, diliyorum ki özürlülerimiz çok daha
iyi bir hayata, çok daha müreffeh bir ortama kavuşsunlar. Ama şu
hakkı da vermek gerekir: Bu güzel ülkemizde, Türkiyede hemen her kesimin
hukukunu hukuk devleti ölçütlerini dikkate almak suretiyle, sosyal devlet
olmanın gereklerini gözeterek hayata geçiren ve bunu
yasalaştıran ilk ve tek iktidar AK PARTİ İktidarı
olmuştur.
Gerçekten,
İktidarımız döneminde özürlülerin hukukunu oluşturduk ve AK
PARTİ İktidarından önce Türkiyede özürlüler vardı,
binlerce milyonlarca vardı ama bunların bir hukuku yoktu.
Bunların hak ve hukukları nasıl korunacak, nasıl
gözetilecek, topluma entegrasyonları nasıl sağlanacak,
bunları bir çerçeve içerisinde ele alan bir yasal düzenleme yoktu. Türkiye
bundan yoksundu ve ilk defa AK PARTİ İktidarı özürlüler hukukunu
oluşturmuştur. Özürlülerine, engelli vatandaşlarına sahip
çıkmıştır ve pek çok kamu kuruluşu bu alanda, bu
vatandaşlarımızın sorunlarını gidermede onlara
yardımcı olmak noktasında, maddi imkân sağlamak
noktasında görevlendirilmiş ve bu görevler de harfiyen
yürütülmektedir.
Habur Gümrük
Kapısına gelince, Habur Gümrük Kapısında bir sorun
yaşandı ama Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti her sorunu gündemine almakta
ve tek tek çözüme kavuşturmaktadır. Basını izlediyseniz,
takip ettiyseniz bu sorun bir ay önce dile getirilmiştir, TİM
Başkanı dile getirmiştir ve hemen müdahale etmişizdir. 2
müfettiş görevlendirdik, yerinde tespitler yaptı,
raporlarını aldık. Rapor aldıktan sonra da eylem
planımızı icraata geçirdik ve artık Haburda sözü edilen
sorun yaşanmamaktadır.
Rakam vermek
istiyorum: 1 Kasım tarihi itibarıyla Habur Gümrük
Kapısından giren çıkan araç sayısı 2.627 iken 27
Kasım tarihinde bu rakam 4.300e erişmiştir. 24 tane gümrük
memurunu değişik gümrük müdürlüklerinden acil kaydıyla bu
kapıda görevlendirdik geçici olarak ve sorunu bu çerçevede çözmüş
bulunuyoruz. Elbette ki diğer kamu kurum ve kuruluşları,
Jandarma, İçişleri Bakanlığı, Maliye
Bakanlığı da personel takviyesi yapmıştır. Ümit
ediyorum ki bundan sonra Haburda bu tür birikim sorunu yaşanmayacak.
Ama şimdi
tersine bir sorun oluyor. Kapıdaki yığılmaları sona
erdirdiğimiz için bu defa da nakliyeciler veya nakliye faaliyetinden rant
sağlayanlar rahatsız olmuştur. Bir tırın Mersinden
Kuzey Iraka gidiş ücreti 1 Kasımda 4.500 dolar iken 27 Kasımda
3.100 dolara düşmüştür. Navlun ücreti Haburdan Kuzey Iraka ton
başı 105 dolar iken 27 Kasımda 38 dolara inmiştir ve bugün
bana söylenen rakam 15 dolar seviyesine düşmüştür. Tabii bundan
rahatsız olan bir kesim var, bunlar da şimdi bu kuyrukların var
olmasını, devam etmesini istiyorlar. Biz bunlara müsaade
etmeyeceğiz.
Düzen hukuki
çerçevesi içerisinde devam edecek, sorunlar takibimiz içindedir ve Hükûmetimiz
hiçbir zaman dünyada yaşanan krizi hafife almamıştır. Her
gün bir paket talep edilmektedir. Hükûmetimiz çalışmalarını
sürdürüyor. Sayın Başbakanımızın da demin ifade
edildiği tarzda Kriz mıriz yoktur. şeklinde bir beyanı
kesinlikle olmamıştır.
ZEKERİYA
AKINCI (Ankara) Kriz inişe geçti, ne zaman sonuçlanacak bu
çalışmalar?
MUZAFFER
BAŞTOPÇU (Kocaeli) Dinle, dinle!
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAYATİ YAZICI (Devamla) - Elbette ki bu çok temel
konuları günbegün ayaküstü her yerde konuşmanın doğru
olmayacağını takdir edersiniz ama bu konu, her zaman,
Hükûmetimizin gündem maddelerinin başında yer almaktadır ve
ilgili bakanlıklarımız, ilgili kamu kuruluşları,
sosyal paydaşlarla ekonomiyle ilgili meslek örgütleriyle birlikte bu
çalışmaları yürütüyorlar. Elbette ki her birimizin de bu alanda
üzerine düşen görev bu konuda ülkemizin çok az zararla bu süreci
atlatması yönünde olması gerekir. Birey olarak, milletvekili olarak,
toplumsal sosyal kategorilerin temsilcileri olarak dile getirmemiz gereken
hususlar böyle olmalıydı diye düşünüyorum.
Bu vesileyle
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Yazıcı.
Sayın
milletvekilleri, 2009 yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı görüşme programında daha önce 21/12/2008 olarak
belirlenen Dışişleri Bakanlığı ile Avrupa
Birliği Genel Sekreterliğinin bütçe görüşmelerinin tarihi 23/12/2008
olarak değiştirilmiştir.
Söz konusu
bütçeler 23/12/2008 Salı günü 13üncü turda Adalet
Bakanlığı bütçesiyle birlikte görüşülecektir. Size
saygıyla duyurulur.
Şimdi,
gündeme geçiyoruz.
Alınan karar
gereğince sözlü sorular ile diğer denetim konularını görüşmüyor
ve gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)(x)
BAŞKAN -
Komisyon ve Hükûmet burada.
Şimdi ikinci
bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm
31 ila 60ıncı maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm
üzerine, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Kırşehir
Milletvekili Metin Çobanoğlu konuşacaktır.
Buyurunuz
Sayın Çobanoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakikadır.
MHP GRUBU ADINA
METİN ÇOBANOĞLU (Kırşehir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türk Ticaret Kanunu Tasarısının
ikinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(x)
96 S. Sayılı Basmayazı 26/11/2008 tarihli 22nci Birleşim
Tutanağına eklidir.
Sözlerimin
başında, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla
engellilerimizin bu gününü kutluyorum. Ayrıca yaklaşmakta olan
mahallî idareler seçimlerine de bir gönderme yaparak, mahallî idarelerimizin
engellilerin yaşamını kolaylaştıracak düzenlemeleri
yapmalarını, seçim beyannamelerinde de bu konuyu ele
almalarını da özellikle vurgulamak istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, Türk Ticaret Kanunu Tasarısının geçen haftadan
beri Genel Kurulumuzda görüşmelerine devam edilmektedir. Ama bu
görüşmelerde gördüğümüz sonuç şudur: Bütün, hem geneli üzerinde
hem maddeleri üzerinde çok ciddi tartışmalar yapılmaktadır.
Görüştüğümüz bu kanun tasarısı eğer kanunlaşacak
olursa, cumhuriyet tarihimizin üçüncü Türk Ticaret Kanunu olacaktır.
Tabii, bu daha
önce de İç Tüzükün 77nci maddesine göre Genel Kurula getirilen bütün
kanunlarda olduğu gibi tartışmalar devam etmektedir. Keşke
bu tasarı Adalet Komisyonumuzda, alt komisyonumuzda daha detaylı
olarak incelense, oradaki arkadaşlarımızın görüşleri,
parti gruplarının görüşleri alınıp daha
olgunlaştırılarak getirilse idi, belki Genel Kurulda bu kadar
tartışmalara neden olmayacaktı.
Tabii,
tartışmaların tasarının kanunlaşmasından
sonra da kamuoyunda devam edeceği kanaati bende hâkim, bu konu üzerinde
düşünen, çalışan arkadaşlarımızın hepsinde
de böyle bir kanaat hasıl olmuştur.
Tabii, şunun
da altını çizmek istiyorum: Bu tasarı bir emeğin ürünüdür
ama, keşke Genel Kurula gelirken bu komisyonlarda daha detaylı
şekilde incelenip, buradaki bu kadar fazla önergeye, bu kadar fazla
tartışmaya da neden olmasa idi.
Değerli
milletvekilleri, hukuk sistemimiz içerisinde ticaret hukuku Ticaret Kanununa
göre çok daha geniş bir alanı kapsamaktadır ama ticaret
hukukumuzun temeli Ticaret Kanunudur. Bugün, işte, görüşmekte
olduğumuz ve kanunlaşırsa üçüncüsü olacak Türk Ticaret
Kanunumuzun ilki 1926 yılında, ikincisi 1956 yılında kabul
edilmiş, üçüncü tasarı üzerinde de görüşmeler devam etmektedir.
Ama daha geriye gidecek olursak, Ticaret Kanunu birikimimize bir bakacak
olursak, 1850 yılında 1807 tarihli Fransız Ticaret Kanununun
alelacele tercüme edilip kabul edilmesiyle Ticaret Kanunuyla
tanışmışız, ama bu 1850 yılında yapılan
acele tercüme birçok eksiklikleriyle gündeme gelmiş ki o tarihe kadar
Fransız Ticaret Kanununda yapılan değişiklikler de bu
tercüme içerisinde yer almadan gündeme gelmiş.
Tabii, hâl böyle
olunca, 1908 ve 1916 yıllarında kurulan layiha komisyonlarıyla
Ticaret Kanunumuzu, yani Kanunname-i Ticareti değiştirme
çabaları, gayretleri gözleniyor ama Birinci Dünya
Savaşının araya girmesiyle bu çalışmalar da
başarıyla sonuçlandırılamıyor. Tabii, Birinci Dünya
Savaşı ve ertesinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti devletiyle birlikte
yeniden bu çalışmalar ele alınıyor ama 1908deki ve
1916daki Kanunname-i Ticaret üzerindeki yapılan layiha
çalışmalarının ikisinde de ortak olan kısım,
Mecellenin gündemde kalacağı, Mecellenin yürürlükte
kalacağı varsayımıyla bu düzenlemeler, bu
hazırlıklar yapılıyor. Ama 1926da Türk Medeni Kanununun
kabul edilmesiyle birlikte 1916daki layiha çok fazla da incelenmeden, üzerinde
çok fazla da değişiklikler yapılmadan Medeni Kanunla birlikte
1926da ilk Türk Ticaret Kanununu kabul etmiş oluyoruz.
Tabii, buradaki
sıkıntı şu: Mecelle yürürlükte kalacakmış
varsayımıyla hazırlanmış layihanın alelacele
1926da Türk Medeni Kanunuyla birlikte çıkarılmış
olması, bir müddet sonra Türk Ticaret Kanunu üzerindeki
tartışmaların açılmasına ve devam etmesine neden
olmuştur. Tabii, bu tartışmalar neticesinde yine Profesör Hirsch
ülkemize çağırılarak, yeni bir Ticaret Kanunu veya mevcut
Ticaret Kanununun ıslahı ve tadili noktasında
çalışmalar yaptırılmış, bu çalışmalar
uzun süre devam etmiş. Daha sonra 1956 yılında bu
çalışmaların esas alındığı layiha, yine
Meclisimiz tarafından on beş günlük inceleme süresi içerisinde hiçbir
yeni önerge verilmeden, değişiklik yapılmadan Meclisimize
getirilmiş bir kül hâlinde kabul edilmiş ve 1957de de yürürlüğe
girmiştir.
Değerli
milletvekilleri, yani bizim ikinci Türk Ticaret Kanunumuz 1957den beri,
aşağı yukarı elli bir yıldır bize hizmet
etmektedir. Çağdaşları arasında da -yine gerekçeden
söylüyorum- saygın bir yeri olan bu
Ticaret Kanunu bugünkü tasarıyla da değiştirilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, şimdi, bu tasarının gerekçesinde neden
değişikliğe ihtiyaç duyulduğuna
bakıldığında, birinci olarak karşımıza
Avrupa Birliği çıkmaktadır. Bu Mecliste son yıllarda
çıkarılan birçok kanunda olduğu gibi burada da Avrupa
Birliğine üye olacağımız, kesin üye
olacağımız varsayımından yola çıkarak, Avrupa
Birliği müktesebatını da olduğu gibi kendi hukuk kurumumuza
aktarmak gayreti içerisinde bu çabayla bu tasarı Genel Kurulumuza
gelmiş olmaktadır.
Bir kere
şunu hiç doğru bulmuyoruz: Yani biz yapacağımız
değişiklikleri ülkemizin ihtiyaçları, hukuk kurumumuzun
ihtiyaçları, ülkemizin gerçekleri göz önüne alınarak bu değişiklikleri
veya yeni kanunları yapmamız gerektiğini
Ama bu kanunları
yaparken de tabii ki Avrupa Birliği müktesebatıyla uyumlu
olmasında hiçbir mahzur yok. Onun altını çiziyorum. Ama Avrupa
Birliğinin Avrupa Birliği müktesebatını, hiçbir
değişiklik yapmadan, olduğu gibi iktisap etmek hiçbir Avrupa
ülkesinde de yapılmış bir şey değil.
Bakın
değerli milletvekilleri, Avrupa Birliği müktesebatı hukuku bir
gelişim hâlindedir, henüz o süreç tamamlanmamıştır. Avrupa
Birliği hukukunda da zaman içerisinde birçok yenilik, birçok gelişme
meydana gelecektir. Bu süreç devam ediyor. Şimdi, bunu dikkate almadan,
bütün Avrupa Birliği müktesebatını alıp, olduğu gibi
alıp böyle bir düzenleme yapmakla
Nasıl 1926da Mecelle yürürlükte
kalacakmış gibi yaptığımız kanun kanunlaştığının
hemen akabinde tartışmaya açıldıysa, bugün, burada bu
tasarı da kanunlaştıktan sonra, bir müddet sonra çok ciddi
eleştirilere, tartışmalara neden olacağı kanaatindeyim.
Değerli
milletvekilleri, gerekçelerin bir tanesinde de teknolojik gelişmelerden
bahsediliyor. Doğrudur. Özellikle İnternet ile ilgili
gelişmelerin Türk hukuku içerisinde, ticaret hukuku içerisinde yer
alması gerektiğinden bahsediliyor gerekçede. Tamam buna da hak
veriyoruz, ama kanuna baktığımızda şirketlere web
sitesi kurma zorunluluğu dışında herhangi bir yenilik
getirmiyor. Keşke bununla birlikte elektronik genel kurullar, faturaya
elektronik ortamda itiraz gibi konular da bunun içerisinde getirilebilseydi bu
yenilikleri Türk hukukuna, ticaret hukukuna katmak noktasında daha ileri
bir noktaya getirebilirdik.
Değerli
milletvekilleri, yine Türk parasından altı sıfırın
atılması
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
METİN
ÇOBANOĞLU (Devamla)
bunun da bir kanunla kabul edilmesi, yine Medeni
Kanunumuzda yapılan değişikliklerin, Ceza Kanununda
yapılan değişikliklerin de Ticaret Kanunumuzu
etkilediğinden ve bu değişikliklerin Ticaret Kanununa da
katılması veya Ticaret Kanununda da yeni düzenlemelerin
yapılması gerektiği ifade edilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, yine ayrıca bu
kanunla ilgili şu sıkıntıyı da
yaşayacağız: Borçlar Kanunuyla, Medeni Kanunla sistematik
noktasında, dil noktasında ciddi problemleri vardır. Ayrıca
Medeni Kanunun ayrılmaz bir parçası olan Borçlar Kanunuyla Türk
Ticaret Kanunu eş zamanlı görüşülebilseydi, sistematik ve dil
açısından uyumlu olabilseydi, hatta Borçlar Kanunumuzu Türk Ticaret
Kanunundan önce görüşmüş olabilseydik bu konuda daha uygun olurdu
diye düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Çobanoğlu, lütfen sözlerinizi bitiriniz.
METİN
ÇOBANOĞLU (Devamla) Bitiriyorum.
Yine
çağdaşları arasında saygın bir yeri olduğu ifade
edilen mevcut Ticaret Kanunumuzun sistematiği ve madde numaraları
korunabilseydi elli yıllık birikimin, hukuki birikimin, mahkeme
içtihatlarının da bu noktada korunabileceği
düşüncesindeydik ama maalesef bu tasarıda bunları göremiyoruz.
Önümüzdeki günlerde bu tasarının kanunlaşma sürecinde ve
kanunlaştıktan sonra da daha uzun yıllar
tartışmaların devam edeceği kanaatindeyim.
Ben hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Çobanoğlu.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Ordu Milletvekili Rahmi Güner konuşacaktır.
Buyurunuz Sayın
Güner. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
RAHMİ GÜNER (Ordu) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Türk Ticaret Kanununun ikinci kısmı üzerine grubum adına söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Ticaret Kanununun bu kısmında ticaret sicili,
ticaret unvanı ve işletme adı, dördüncü kısmında da
haksız rekabetle ilgili konular işlenecektir. Bu konuların,
genellikle üzerinde bazı değişikliklerin yapılması
hususunda grubumuz adına önergeleri hazırladık, bazı
noksanları tamamlama düşüncesindeyiz.
Değerli
arkadaşlarım, bu kanun, Türkiyede iş hayatını,
Türkiyedeki istihdam durumunu, Türkiyedeki üretim durumunu hazırlayan ve
bunu koordine eden ve bunun oluşumunu sağlayan bir kanundur. Her ne
kadar ana kanun niteliğinde olsa bile, bu kanundan daha önce Türk borçlar
kanunu daha öncelik taşımaktadır ve bu kanun da 23'üncü Dönem
oluşturulan komisyon tarafından hâlen görüşülmektedir. Biz
kişisel görüşümüz olarak, grup görüşümüz olarak, bu Türk borçlar
kanununun daha önce görüşülmesini savunuyoruz ve bu kanun
görüşüldükten sonra Ticaret Kanununun gündeme gelmesini, devamlı,
ısrarla söylüyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, bu kanun, Türk Ticaret Kanunu şu anda gündemimize
gelmiş bulunmaktadır. Daha önceki konuşmacıların
belirttiği gibi ben de ısrarla şunu söylüyorum: Bu kanunun
şu anda büyük bir zorunluluk arz etme durumu var, kabul ediyorum ama bu
kanunun bu kadar acilen gündeme gelmesinin nedeni de Avrupa Birliğinin,
Avrupadaki birçok devletlerin baskısı ile gündeme, bugün Meclise
getirildiği görüşündeyim. Çünkü bu kanun 22nci Dönem komisyonu
tarafından görüşülmüş ve İç Tüzükün 77nci maddesine göre
hâlen Komisyonumuz tarafından görüşülmemiştir ve direkt bu madde
doğrultusunda Meclisin gündemine gelmiştir.
Değerli
arkadaşlarım, bir konuya daha değinmek istiyorum. Ben Türk
Ticaret Kanununun geçmişi hakkında konuşmak istemiyorum. Ama
şu andaki Türkiyede bu Ticaret Kanunu kabul edilirse nasıl
uygulanacak? Kimlere uygulanacak? Uygulanma sahasının durumu
nasıldır? O konuda durmak istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiye, tarihinin en büyük bunalım dönemini
yaşamaktadır. Dün burada konuşan bazı bakanlar ve
konuşan bakanların birçokları Türkiyeyi sanki üretici
açısından, esnaf açısından, ticari işletmeler
açısından güllük gülistanlık şeklinde tarif etmektedirler.
Değerli
arkadaşlarım, bundan bir sene önce ve şu anda Anadoluda kan
ağlayan üretici vardır. Onlar hakkında da bu Hükûmet hiçbir
tedbir almamıştır ve yine şunu söylüyorum: Anadoluda küçük
ve orta boy işletmelerin hepsi yok olmuştur. Kamu iktisadi
teşebbüsleri, özelleştirme adı altında
özelleştirilerek tamamen başkalarına peşkeş
çekilmiştir.
Değerli
arkadaşlarım, bu Anadolu işletmesi, Anadolu üretimi hem üretim
açısından hem işçi istihdamı açısından
Türkiye'nin en büyük üretim kaynaklarıydı, maalesef bunların
hepsi yok oldu.
Şimdi,
küresel krizin Türkiyeyi vurduğu devamlı
tartışılıyor. Değerli arkadaşlarım,
Anadoluyu bu kriz bir sene, iki sene, üç sene önce vurdu. Tamamen iş
sahaları yok oldu. Üretim sahaları tamamen durdu. Pamuktan alın,
incirden alın, üzümden alın, tütünden alın, nerede bu üretim
sahaları? Fındık sahaları ne oldu? Bu üreticilerin durumu
ne oldu? Hangi tedbirleri aldınız? Burada çok güllük gülistanlık
söyleniyor.
Değerli
arkadaşlarım, hiçbirisi gerçeğe uygun değil. Gidin
Anadoluya üreticinin arasına girin, bakın, sorunlarını
görün değerli arkadaşlarım. Burada konuşmakla olmuyor.
Lütfen, lütfen tüm parlamenter arkadaşlarımız üreticinin
arasına girsin, bu işletmelerin sahipleriyle görüşsün, Anadoluda
durumun ne olduğunu görürüz değerli arkadaşlarım. Bugün
yıldızı parlayan -biraz önce konuştu çok değerli
arkadaşlarım- Antep, Denizli, Kayseri, Bursa, İzmit gibi
illerimizde işletmelerin nasıl mağdur olduğu görülmektedir.
Bu, burada, değerli arkadaşlarım, açıkça söyleniyor. Ben
şunu söylüyorum: Hükûmet şu anda hiçbir tedbir
almamıştır. 350 milyon YTL bir yardım paketi sunmakta.
Değerli
arkadaşlarım, bu paket, Sayın Başbakanın bir
şirkete tanımış olduğu, bir şirkete kamu
bankasından sağlamış olduğu 750 milyon doların
yanında çok az kalmaktadır. Bu 350 milyon YTLyi eğer dolar
bazına vurursanız 250 milyon dolar eder ama bir şirkete 750
milyon dolar sağlandı. Değerli arkadaşlarım, Hükûmet,
bu parayı Anadolu esnafına, Anadoludaki işletmelere
tanımış olsaydı bu kriz hafif bir şekilde
atlatılırdı. Biz, televizyonlarda, ağlayan,
gözyaşı döken, gözyaşını su diye içen o emekçileri
göremezdik değerli arkadaşlarım. Devlet bunlara sahip çıksın,
biraz vicdanları sızlasın değerli arkadaşlarım.
Şu anda
ekonomide iki tane teori çıktı, bir tanesi: Krizin teğet
geçtiği teorisi. İnşallah bundan sonra doktora yapacak olan
ekonomistler bunları esas alır. Çok Değerli Komisyon
Başkanı da ticaret hukukunda teğet geçmenin ne olduğunu bir
teori şeklinde açıklar.
Değerli arkadaşlarım,
yine bütün bu olumsuzlukların yanında, bütün bu kötü
gelişmelerin yanında bir şey daha söylendi: Bu da ekonomiye,
herhâlde, hukuk terminolojisine girecektir
hamdolsun şeklinde. Bunu da inşallah, bundan sonra hukuksal
teoride göreceğiz. Bunu hep beraber inceleyeceğiz değerli
arkadaşlarım.
Şunu
söylüyorum: Anadolu ağlıyor, Anadolu sızlıyor,
İstanbulda, Ankarada büyük işletmeler tamamen kilitle
kapanıyor. Biz hâlen tedbir paketini sunmadık, ne
yapacağımız belli değil. Hükûmet olarak hangi tedbir
alınacağı belli değil değerli arkadaşlarım.
Yine başta söylediğim gibi, sayın bakanlar buraya
çıkıyor, güllük gülistanlık şeyden bahsediyor. Tepeye
çıktık, aşağı inişi söylüyorlar. Hangi iniş
arkadaşlar? Her akşam 1.500, 2 bin, 3 bin tane işçi
çalıştıran, istihdam eden kuruluşlar kapanıyor
değerli arkadaşlarım. Televizyon programlarında görüyoruz,
televizyonlarda görüyoruz; bu halkın ağlamasını görüyoruz,
çocuğunu okula gönderemediğini görüyoruz, evine, çocuğuna süt
alamadığını söylüyor değerli arkadaşlarım.
Ekonomi bu mudur? Devlet yönetme bu mudur?
Değerli
arkadaşlarım, bu Hükûmet bir ekonomik krizle geldi, 2001 kriziyle
geldi. Değerli arkadaşlarım, 2001 krizinden çok daha büyük bir
kriz yaşamaktayız ve
Hükûmetin, maalesef, bu krize tedbir almadığını söylüyoruz,
bir önlem almadığını söylüyoruz. Emeğin, insan gücünün
en yüce değer olduğunu herkes bilmektedir ama maalesef, hiçbir tedbir
alınmamakta, her şey kötüye gitmektedir. Buna artık dur demenin
zamanı geldi. Buna dur diyecek olan yüce Parlamentodur değerli
arkadaşlarım. Gerçek uyarıları yapmalı, gerçek
tedbirleri almalıdır.
İşte,
değerli arkadaşlarım, bugün gündemde olan, görüşmekte
olduğumuz kanun tasarısı hangi işletmeye uygulanacak, hangi
işletmenin durumunu düzeltecek, hangi rekabeti önleyecek? Üretim yok ki
rekabet olsa değerli arkadaşlar!
Değerli
arkadaşlarım, hangi işletme tescil olacak? Yok ki! Hep
kapanıyor işletmeler değerli arkadaşlarım. Ama biz, bu
kanun tasarısında bugün tescili konuşacağız. Biz bu
kanun tasarısında unvan konuşacağız. Hangi unvanı
vereceğiz değerli arkadaşlarım? Yok ki sahası. Kim
ticari işletme kurup da unvan alacak, unvan tescil ettirecek?
Değerli
arkadaşlarım, Türkiye'nin manzarası bu. Türkiyede böyle
bazı kanunları boyama şeklinde kamuoyuna sergileyip burada
konuşmayla olmuyor değerli arkadaşlarım. Türk ekonomisi
kötüye gidiyor, bunu açıkça ortaya koymak lazım. Türk üreticisi
perişan, Türk emekçisi perişan, Türk işletmecisi perişan
ama tedbir yok.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
RAHMİ GÜNER
(Devamla) Şunu söylüyorum: İki tane teoriyle gündeme geliyorlar.
Başta söylediğim gibi Teğet geçme, Hamdolsun. ve bunlarla
halk kandırılma noktasına geliyor. Şimdi de bir teori daha
geldi, İnişe geldik. Nereden inişe geldik biz? Ekonomide
inişe geldik, ekonomide bataklığa geldik.
İşte
değerli arkadaşlarım, biz Türkiye'nin bu manzarasında,
Türkiye'nin bu ekonomik düzeyinde Türk Ticaret Kanununu konuşuyoruz; Türk
Ticaret Kanunu Türk ekonomisini, Türk işletmeciliğini, Türk
esnafını nasıl düzenleyecek, nasıl daha iyi bir duruma
getirecek, onu görüşüyoruz ama konusu kalmamış, konusu
dağılmamış bir konudur.
Hepinizi
saygıyla selamlıyor, saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Güner.
Demokratik Toplum
Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili Sevahir
Bayındır konuşacaktır.
Buyurunuz
Sayın Bayındır. (DTP sıralarından alkışlar)
DTP GRUBU ADINA
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 96 sıra sayılı Ticaret
Kanunu Tasarısının ikinci bölümü üzerinde Demokratik Toplum
Partisi adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizde ticari alanda yaşadığımız
en büyük sorunlardan biri de haksız rekabettir. Bu konu ikinci bölümün
önemini de açığa çıkarmaktadır. Haksız rekabet
konusunda çok ciddi sıkıntılar olmakla beraber, özellikle Avrupa
Birliği hukukuna uyum sağlanması açısından atılacak
önemli adımlar vardır. Genel olarak dürüstlük kurallarına
aykırı olarak rekabeti bozan eylemlerin tümüne haksız rekabet
denmektedir. Rekabetin sınırlamasına yönelik pek çok ülkede
eylemleri engellemek için kamu hukuku ağırlıklı rekabetin
korunması kanunları kabul edilmiştir. Aynı amaçla
ülkemizde, 12/7/1994 tarihli Rekabetin Korunması Hakkında Kanun kabul
edilmiştir.
Rekabetin
haksız olarak bozulması ise kaynağını Medeni Kanunun
2nci maddesinden alan dürüstlük kurallarına aykırı olarak
rekabet etme hakkının kötüye kullanılmasıdır.
Değerli
milletvekilleri, bilindiği gibi, rekabet yapmak, kişilerin
girişim özgürlüğü içerisinde değerlendirilebilecek bir
haktır. Haksız rekabet kavramı ise rekabet etme
hakkının dürüstlük kurallarına uygun olarak
kullanılmasının teminine yönelik kurallar getiren ve bu
hakkın dürüstlük kurallarına aykırı olarak kötüye
kullanılması hâlinde gerekli müeyyideleri öngören kuralları
kapsamaktadır. Bu çerçevede, haksız rekabet kurallarının
dayandığı prensip, özellikle ticari hayatta herkesin ahlak
kurallarına uygun olarak kendi emeği nispetinde netice alması
açısına dayanan emek ilkesidir. Bu prensibe göre esasen günlük
yaşamın her alanında, özellikle ticari hayatta başarı
kazanmak, ekonomik faaliyetlerini geliştirmek, kendi mal ve hizmetlerinin
tanıtımını yapmak, talebini artırmak veya benzer
faaliyetlerde bulunmak isteyen kişi, bu faaliyetlerini kendi haklı
emeğine dayandırmak zorundadır.
Sayın
üyeler, bilindiği gibi ülkemiz korsan yayıncılık
cennetidir. Uluslararası kuruluşlara göre Türkiye dünyanın en
kötü korsan piyasalarından biri olarak kabul edilmektedir. Korsan eser
kullanımı, akla ilk gelen sokaklarda bandrolsüz satılan kitap,
kaset ya da CDyle sınırlı değildir. Hak sahibinden izin
alınmadan çoğaltılan ya da topluma iletilen her ürün korsan eser
kullanımıdır. Bu konuda bir türlü gereken önlemler
alınmadığı gibi, dış
yatırımcıların ülkeye yatırım
yapmalarının önünde de en büyük engellerden bir tanesidir. Özellikle
her alandaki yabancı markaların taklitleri Türkiyede çok rahat bir
şekilde üretilip ticareti yapılabiliyor. Bu da yabancı
yatırımcının haksız rekabet nedeniyle güveninin
kırılmasına ve yatırım yapmaktan vazgeçmesine neden
olmaktadır.
Sayın
milletvekilleri, tasarı ile öngörülen özel haksız rekabet hâlleri ve
bunların uygulamaya nasıl yansıyacağı hususu üzerinde
özellikle durulmalıdır. Yürürlükteki Ticaret Kanununun 57nci
maddesi ile görüşmekte olduğumuz tasarının 55inci maddesi
arasındaki temel fark, düzenlenmiş bulunan özel haksız rekabet
hâllerinin sayısındadır. Tasarının 55inci maddesinde
toplam 22 adet özel haksız rekabet hâli öngörülmüş olup bu sayı
yürürlükteki Kanunun 57nci maddesinde 10dur. Tasarı ile mevcut özel
haksız rekabet hâllerine ek olarak 12 adet haksız rekabet hâli daha
öngörülmektedir.
Tasarının
55inci maddesinde düzenlenen haksız rekabet hâllerine içerik olarak
baktığımızda, mevcut Türk Ticaret Kanununun 57nci
maddesinde düzenlenmiş olan hâllere ilave olarak getirilen haksız
rekabet hâllerinin, rakipleri korumak yanında özellikle tüketicinin
sömürüsünü engellemek ve kamu menfaatlerini korumaya ağırlık
verdiği görülmektedir. Ancak bu durumların uygulamaya nasıl
yansıyacağı konusunda, özellikle bu durumların tespiti ve
dava yoluyla talepleri yönünden fazla iyimser olmamak gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü
genelde düşük rakamlarla alışveriş yapan tüketici yönünde
uğranılan zararın dava yoluyla talebi pek tercih edilecek bir
yol değildir. Bu nedenle, özellikle tüketici örgütleri ile ekonomik ve
mesleki birliklerin, tasarı madde 56/3te öngörülen davaları açma
konusunda çok daha duyarlı davranmaları gerekmektedir. Ancak tüketici
örgütleriyle ekonomik ve mesleki birliklerin dava haklarını
kullanabilmeleri açısından zarar görme veya zarar tehlikesi
şartının aranması bu yolun daha etkili bir şekilde
kullanılmasına engel teşkil etmektedir. Çünkü bu haklar zaten
mevcut kanunla tanınmış fakat bugüne kadar pek
uygulanmamıştır. Tasarıyla bu konuda getirilen en önemli
değişiklikle, anılan örgüt ve kuruluşların dava
haklarını kullanabilmeleri açısından üyelerinin haksız
rekabet eylemlerinden zarar görme veya zarar tehlikesi içerisinde
bulunmaları şartı kaldırılmıştır. Bunun
ise uygulamaya nasıl yansıyacağını, bu haklar
kendilerine tanınan, öngörülen kişiler ve diğer kişilerin
bu haklarını kullanımdaki becerileri, mahkemelerin süratli karar
vermesi ve kararın yerine getirilmesindeki etkinlik belirlemektedir.
Rekabet genel
olarak emeğin korunması ya da haksız yere kazancın
önlenmesine dönük bir tedbir olmasına rağmen, ne yazık ki
şu anda Türkiye koşullarında kepenk kapatma rekabeti
yaşanmaktadır. Yani teorik olarak kanunda öngördüğümüz sistemli,
işleyen bir mekanizma için geçerlidir. Ama ne yazık ki şu an
global kriz ve bu krizin en fazla etkilediği ülkelerden biri
sıralamasında yer alan Türkiye bu krizin sonuçlarını bir
yandan örterken, hayatın içinde toplum, esnaf, üretici bu kalite rekabeti
yerine, daha iyi üretim rekabeti yerine ne yazık ki kepenk kapatma
rekabetiyle yüz yüze kalmaktadır. Hükûmetimiz bu konuda çok
başarılı olmuştur. Kepenkleri kapattırma rekabetinde
başarılı bir rotada yer almaktadır.
Umarız, bu
siyasi iktidarın bu gerçekliğini gören toplum bu konuda daha
doğru siyaset tercihinde iyi bir rekabete girecektir.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bayındır.
Şahıslar
adına Batman Milletvekili Mehmet Emin Ekmen.
Buyurunuz
Sayın Ekmen. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakikadır.
MEHMET EMİN
EKMEN (Batman) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
96 sıra sayılı Türk Ticaret Kanunu Tasarısının
ikinci bölümü üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
On yılı
aşkın bir emeğin ve ortak aklın ürünü olarak gündemimize
gelen Türk Ticaret Kanunu Tasarısı birtakım
tartışmaları ihtiva etse de ticaret hayatımıza birçok
kolaylık ve yenilik getireceği açıktır.
İkinci bölümü
oluşturan 30 ve 60ıncı maddeler arasında ticaret sicili,
ticaret unvanı ve işletme adına ilişkin hususlar yer
almakta olup 54 ve 63üncü maddeler arasında ise haksız rekabete
ilişkin hükümler düzenlenmiştir.
Bu bölümün,
şüphesiz, en dikkat çekici ve ticari hayatımız
açısından, fikrî ve sınai hakların teminat altına
alınması açısından en önemli düzenlemesi haksız
rekabettir. 54üncü maddede Haksız rekabet Öz olarak ticari bir ilişkinin
bütün katılanların menfaatine dürüst ve bozulmamış bir
rekabet ortamında yapılmasının sağlanması.
olarak tarif edilmiştir. Yasanın 55inci maddesinde, alt
fıkralarıyla birlikte yirmiye yakın haksız rekabet fiili
tek tek sayılarak belirtilmiştir.
Yürürlükteki
Yasada yer alan haksız rekabet sebepleriyle bu yasadaki düzenleme
karşılaştırılarak dikkate
alındığında, ticari hayatta meydana gelen gelişmeler,
yüksek mahkeme Yargıtayımızın içtihatları,
uluslararası sözleşmeler, farklı gelişmiş ülkelerin
haksız rekabete ilişkin mevzuatı ve Avrupa Birliği
müktesebatı esas alınarak söz konusu düzenlemeler
yapılmıştır.
Şüphesiz ki
bu düzenlemelerin Türkiyede gerek yerli sermayemizin gelişmesi ve yerli
sermayemizin kat ettiği ticari, sınai ve fikrî hakların teminat
altına alınması gerekse de uluslararası dolaşımda
bulunan sermayenin, özellikle reel sektörde hizmet gören farklı ülkelere
ait sermayenin ülkemizdeki haklarının teminat altına
alınması açısından çok önemli olduğu
açıktır.
Tasarının
56ncı maddesi ve devamında ise haksız rekabetten mağdur
olan tarafların hukuki hakları düzenlenmiştir. Böylelikle
haksız rekabete dayalı olarak mağdur tarafın tespit, eda,
tazminat ve ceza davaları ile sınai, fikrî ve diğer haklardan
doğan mağduriyetleri teminat altına alınmıştır.
Şüphesiz, gelişmiş ülkelerde ticari alanda sıklıkla
karşılaşılan en büyük problemlerden biri haksız
rekabete dayalı hak ihlalleridir. Bu yasanın yürürlüğe
girmesiyle birlikte, elbette ki bu alanda çok yeni, çok farklı devrim
niteliğinde birtakım değişikliklerin getirileceğini
ileri sürmek doğru olmaz. Ancak mevcut Türk Ticaret Kanununda ve
rekabetin korunmasına ilişkin kanunda yer alan yasal mevzuatın,
ticari hayatın, ticari işletmelerin ülkemizin gelişen
sanayisinin, gerek ihracatla birlikte gerekse de uluslararası
doğrudan yabancı yatırımcının ülkemize
gelmiş olmasıyla birlikte ihtiyaç duyulan birtakım hukuki
teminatların bu yasayla birlikte daha ciddi şekilde uygulanabilir
olduğu ve teminata bağlandığı bir gerçektir.
Bu bağlamda,
yeni Türk ticaret kanunumuzun ülkemize ve ticaret hayatımıza
hayırlar getirmesini diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Ekmen.
Şahıslar
adına ikinci söz Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydına ait.
Buyurunuz
Sayın Aydın. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 96
sıra sayılı Türk Ticaret Kanunu Tasarısının
ikinci bölümü üzerinde şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, ayrıca bugün 3 Aralık Dünya Özürlüler Günü. Bu
vesileyle, değerli engelli kardeşlerimin bu günlerini kutluyor ve
inşallah bundan sonraki süreçte de yapmış olduğumuz yasal
düzenlemelerle birlikte çok daha sağlıklı engelsiz günler
yaşanacağı umuduyla, kendilerine bugünün başarı,
sağlık ve mutluluk getirmesini diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, söz almış olduğum bu ikinci bölüm 31 ile
60ıncı maddeler arasını kapsamaktadır. Yaşayan
bir sistem, âdeta bir organizma olan hukuk, çevrenin, yaşamın ve
ilişkilerin gelişimi ve değişimi çerçevesinde kendini
geliştirerek olaylara ve durumlara olan bakışını da
yenilemektedir. Pek tabii ki, bu, tüm hukuk sistemlerinde olağan bir durum
olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bağlamda ele
almamız gereken ve yenilenen Türk Ticaret Kanununda da gelişen ve
değişen teknolojiyle beraber dünya ekonomik ve sosyal sistemi
içerisinde sorunlara net, hızlı ve pürüzsüz bir şekilde cevap
verebilecek şekilde ele alınması da
kaçınılmazdır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; özellikle Avrupa Birliği
katılım müzakereleri sürecinde ve uluslararası piyasalarla uyum
çerçevesinde de konuya baktığımız zaman çağdaş
standartlarda bir ticaret hukuku düzenlemesi gerekliliğini de görmekteyiz.
Ticaret sicili, ticaret unvanı ve işletme adıyla haksız
rekabete değinilen Türk Ticaret Kanununun bu ikinci bölümünde getirilen
yeniliklerle, biraz önce bahsettiğim gibi, doğabilecek olan sorunlara
ve genel işleyişe dair çözümler yeniden ele alınarak
değerlendirilmiş bulunmaktadır.
Ticaret siciline
ilişkin hükümlerde Avrupa Topluluğunun şirketlere ilişkin
birinci yönergesine ve eklerine uygun gelişmelerin ve gereksinimlerin
gerekli kıldığı şekilde de değişiklikler
yapılmıştır. Bunların başında, tescil ve
ilana tabi konuların düzenli olarak depolandığı ve
elektronik ortamda kullanıcılara sunulabildiği bir bilgi
bankasının Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği nezdinde
kurulması gelmektedir. Bu yenilik, öncelikle elektronik ortamda
çalışan yerel, daha sonra da tek merkezi ticaret sicile geçişi
kolaylaştıracaktır.
İkincisi,
ticaret sicilinin tutulmasından doğan zararlardan devletin
sorumluluğu hakkındaki hükümlerin yeniden sisteme
alınmasıdır.
Bir üçüncüsü de
görünüşe güven ilkesinin kanuna güçlü bir şekilde
yansıması, hukuki işlemlerde sicilin olumlu işlevinin kesin
çizgilerle tanımlanmasıdır.
Yine, 6762
sayılı Kanunda yetersiz kalan ticaret unvanının tecavüze
uğraması hâlinde açılabilecek davalar, istenebilecek tazminat ve
zaman aşımı konuları açığa
kavuşturulmuştur. Ayrıca, getirilen yeni kurallarla bu
tasarının fikrî mülkiyete ilişkin kanun hükmünde kararnamelere
uyumu da sağlanmış bulunmaktadır. Genel olarak 6762
sayılı Ticaret Kanununun ilgili maddeleri temel alınarak
yapılan düzenlemede de, az önce değindiğim üzere, gerekli
düzenlemeler ve yapılan eklemelerle günün şartlarına uygun bir
hâle getirilmesi çalışılmıştır. Özellikle
ekonomik değerlerin para miktarı gibi günümüz şartlarına
uygun bir hâle getirilmesi sağlanmıştır. Avrupa
Topluluğu şirketler hukukuna ilişkin yönerge de göz önünde
bulundurularak mevcut kanunların revize edilmesi sağlanmış
bulunmaktadır.
Sayın
Başkan, değerli üyeler; diğer taraftan 6762 sayılı
Ticaret Kanununa baktığımız zaman haksız rekabete
ilişkin ilgili hükümlerin kaynağının 1943 tarihli
İsviçrenin haksız rekabete dair kanunu olduğunu görmekteyiz.
Zaman içerisinde ve değişen, gelişen şartlar göz önüne
alındığında bu kanunda ilgili ülkede yani İsviçrede
1986 yılında gerekli değişiklikler yapılmış
ve güncelleştirilmiştir. Türkiye ise ilk kez 1994 yılında
rekabeti düzenleyen kanun hükümlerine sahip olmuştur. 1994 tarihli 4054
sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun ise
İsviçreden değil Roma Anlaşmasına dayanan Avrupa
Topluluğu Anlaşmasının ilgili hükümlerinden
alınmıştır. Avrupa Topluluğu ülkeleri ise 2005
yılında yayımladığı haksız iş
uygulamalarına ilişkin yönergeyle de tüketici merkezli olarak konuya
yaklaşmış ve koruma altına almıştır. Bu
bağlamda baktığımız zaman da yönergenin tasarıya
yansıtıldığını görmekteyiz.
Haksız
rekabete ilişkin kuralların amacı, bütün katılanların
menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin
sağlanmasıdır. Yanıltıcı, incitici, kötüleyici
beyanlar, aşırı reklamlar ve rekabet bozucu satış
yöntemleri engellenmiş olacaktır. Haksız rekabet alanında
ayrıca çağdaş içtihatlar ve öğretiyle oluşan birikim
özenle korunmuştur.
Sayın
Başkan, değerli üyeler; sonuç olarak, görüşülmekte olan 96
sıra sayılı Türk Ticaret Kanununun ülkemize, milletimize
hayırlara vesile olmasını diliyor; çağdaş, günün
şartlarına uygun, aksaklıkları önleyici, sorunlara
hızlı ve makul bir şekilde cevap verebilecek olan bu yasa
tasarısının Genel Kurulumuzdan geçeceği inancıyla ve
ayrıca engelsiz bir yaşam dileğiyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Aydın.
Sayın
milletvekilleri, şimdi soru-cevap işlemine geçiyoruz. On beş
dakika soru-cevap işlemi için süremiz var.
Sayın
İnan, Sayın Aslanoğlu, Sayın Kaplan, Sayın Akkuş,
Sayın Yunusoğlu, Sayın Özkan, Sayın Durmuş, Sayın
Aydoğan, Sayın Akcan ve Sayın Yalçın ilk gördüklerim,
sisteme girmişlerdir.
Süremiz on
beş dakika olduğu için yarısını soru soracak
arkadaşlara, yarısını da cevaba ayıracağım.
Onun için, soru soracak arkadaşlarımızın, lütfen çok
kısa bir şekilde, sadece soru sormalarını rica
edeceğim herkes rahatlıkla sorularını sorabilsin diye.
Süre
başladı.
Sayın İnan,
buyurunuz.
MÜMİN
İNAN (Niğde) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, şu anda hem Türkiyede hem de Niğde ilimizde hem üretim
hem de ticaret neredeyse durma noktasına gelmiştir. Niğde
Organize Sanayi Bölgesinde ne yazık ki kırk yıldan beri kurulu
bulunan şirketler bugünden itibaren işçi çıkarmaya
başlamışlardır. Bazıları işçilerini
yarıya, bazıları da tamamen fabrikalarını kapatmak
suretiyle Niğdedeki üretim ve ticari faaliyetlerine son
vermişlerdir. Bu, son derece tehlikeli bir hadisedir. Esas tehlikeli
hadise teşvik uygulamasının yıl sonunda dolacak
olmasıdır. Niğdede ve Türkiyede diğer illerde teşvik
uygulamalarının devam etmesi bu ekonomik krizden
çıkışın bir noktası olarak görülebilir. Teşvik
uygulamalarının uzatılmasını düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ediyorum efendim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın İnan.
Sayın
Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakan, geçen hafta da bahsettim, Çek
Kanunundan dolayı, çekte cirantalar, ihtiyati hacizlerden dolayı
artık tüm ticari yaşamlarını kaybetmek üzeredirler. Hiçbir
günahı
Sadece binlerce çek ciro etmiş, vermiş, vadelerine, bir
ay, iki ay, on beş gün kala tüm çekleri aynı anda bir tüccara Getir,
bunu öde. dersen kimse bunu ödeyemez. O bankalar bu çekleri bu vadelerde
bilerek almışlardır, bu kredinin tasfiyesinin bu şekilde
yapılacağını görerek almışlardır ama daha
vadesi gelmeyen, bir insanın cirantadan dolayı
Bir çekte on ciranta
varsa, on cirantanın üzerine aynı çekle ihtiyati tedbir kararı
aldırıyorsun ve ihtiyati haciz uyguluyorsun. Bu insanların
artık bankalarla tüm ilişkileri kesiliyor, diğer tüm bankalar
üzerlerine geliyor. Onun için, Ticaret Kanunundan daha büyük, daha önemli konu
budur, bugün piyasanın içinde olduğu koşullar da budur. Mutlaka
mutlaka bunun ya bankalara bir şekilde
Ben bunu yetkililere, ilgili
bakanlıklara söylememe rağmen aynı işlemler devam ediyor.
10 kişinin -size geçen takdim etmiştim, yine getirebilirim- ihtiyati
hacizle, bu insanların tüm ticari yaşamları, onurları,
şerefleri, haysiyetleri yok ediliyor. Bu konuda acil, acil, acil önlem
almayı düşünüyor musunuz?
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Aslanoğlu.
Sayın
Kaplan
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
1996dan bu yana gümrük birliği, özellikle son yıllarda, Türkiye
aleyhine işliyor. Avrupa Birliği dış ülkelerle, Çin,
Hindistan ve diğer Asya ülkeleriyle olan dış ticaretinde
onların yıkıcı rekabetine karşı bir şey
yapamıyor çünkü gümrük birliğine göre Avrupa Birliği bu ülkelere
ne tarife uyguluyorsa Türkiye de ona uyuyor. Bu durumda, Asyaya girişte
ithalata dayanıklı ve toleranslı bir yaklaşım için
yeni kriz paketinizde, Avrupa Birliğinin dayattığı gümrük
tarifelerini uygulamak zorunda bırakan gümrük birliğini masaya
yatırmayı düşünüyor musunuz?
Yeni pakette,
özellikle kriz karşısında cari açık sorununu aşmak
açısından bir çabanız var mı?
KDV indirimi
yanında, ayrıca işçi, memur vergilerinde indirim düşünüyor
musunuz? Aynı yaklaşım için, ÖTV, yani dolaylı vergide de
tüketiciyi korumak için bir indirim çalışmanız var mı?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kaplan.
Sayın
Akkuş
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan, Sayın Bakanım; son
zamanlarda iflas eden, küçülmeye çalışan ve işçi çıkaran
iş yerleri ile ilgili birçok haberler almaktayız. Bu durumda olan
işletmeler, daha ziyade kredi taksitlerinin geri ödenmesinde ve
taahhütlerini yerine getirmede zorlanıyorlar. Bir tedbir olarak,
bunların bu yükümlülüklerinin beş altı ay ötelenmesi bu
işletmelerin birçoğunu iflastan ve birçok vatandaşı
işsiz kalmaktan kurtaracaktır. Bu konuda bir
çalışmanız var mı; yoksa, çalışma yapmayı
düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Akkuş.
Sayın
Yunusoğlu
SÜLEYMAN
LÂTİF YUNUSOĞLU (Trabzon) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın
Bakanım, malumunuzdur ki birçok vatandaşımız bankalardan
aldığı kredi kartları dolayısıyla
borçlarını ödeyememekle karşı karşıya
kalmaktadırlar. Bu hem ticari hayatımızı olumsuz
etkilemekte hem de ailelerin dağılmasına sebep olabilecek
birtakım facialar yaşamamıza sebep olmaktadır.
Dolayısıyla, bu kredi kart mağdurlarının
mağduriyetlerinin önlenmesi ve ticari hayatımızın
canlanmasına yönelik bir çalışmanız var mıdır? Bu
konuda bir düzenleme yapmayı düşünüyor musunuz?
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yunusoğlu.
Sayın
Özkan...
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Burdur) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, Ticaret Kanununu görüştüğümüz bugünlerde, hamdolsun
krizin teğet geçtiği, hatta inişe başladığı
duyumlarını Sayın Başbakanın dilinden duyuyoruz. Ancak
birçok büyük fabrikada beyaz yakalıların mavi yakalıya, mavi
yakalıların da iş bıraktırıldığına
şahit oluyoruz. Bu konuda ekonomik bir paket açıklayacak
mısınız? Politikalarınızda KDVyi
aşağıya çekmeyi düşünüyor musunuz? İşçi
çıkarılışlarını nasıl
açıklarsınız?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Özkan.
Sayın
Durmuş...
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Sayın Başkan, son ekonomik kriz
dolayısıyla Türkiyede küçük esnaf ve perakendeci esnaf
batmış durumdadır. Haksız rekabetle yandaş
toptancılardan gıda paketi alan Hükûmetimiz, muhtaç insanlara
gıda paketi yerine hazır para vererek perakendecileri kurtarmak için
bir ekonomik kriz paketi hazırlıyor mu?
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Durmuş.
Sayın
Aydoğan
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Uygulanan
ekonomik program sonrasında yaşanan sorunlar ve krizle birlikte
işini sürdüremeyen, kapatan, ödeyemediği çek ve senetler nedeniyle
sicili bozulan sayısız ticaret erbabımız bulunmakta. Bu
durumdaki ticaret erbapları ile ilgili düzenleme yapılacak mı?
Yeni bir sicil düzenlemesi ve sicil affı düşünülüyor mu?
Başbakan paketin uygulamaya konulduğunu ifade ediyor fakat paketten
reel piyasanın ve ticaret dünyasının haberi yok. Bu görünmeyen
paketin içeriği nedir?
İmralıdaki
inşaatın durumu nedir? Bu yaşanan krizler İmralıdaki
inşaatı etkileyecek midir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Aydoğan.
Sayın Akcan
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın Başkanım, ben Sayın
Bakanımı hazır burada bulduğum için bu soruyu yöneltiyorum,
doğrudan kanunla ilişkisi olmayabilir.
Geçen hafta sonu
Sayın Bakanımın Müsteşarı, Bakanlık
Müsteşarımız, bir basın mensubunun bir
açılışta sorduğu soruya verdiği cevapta,
İmralıdaki ek ceza infaz binasının devletin ihtiyacı
olduğunu ifade etti ve arkasından, hangi tip mahkûmların orada
alıkonulacağı sorusuna da Bu henüz belirlenmedi. diye ifade
etti. Henüz belirlenmemiş mahkûm veya mahkûm tipi ortadayken hangi
ihtiyaca binaen bu planlama yapıldı? Onu merak ettiğim için bu
soruyu yöneltiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Akcan.
Sayın
Yalçın
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, bu tasarının genel gerekçesinde, madde gerekçelerinde
birçok vesileyle şeffaflık ilkesi, hesap verilebilirlik ilkesi,
sözleşme serbestisi, ticari rekabet gibi ilkeler ifade edilmekte ve
dünyayla, özellikle Avrupa Birliğiyle uyumdan bahsedilmektedir.
Sayın
Bakanım, 2003te çıkardığınız bir yasal
değişiklik ile belediyeler kendi şirketlerine ihale
verebiliyorlar, yani hem ihaleyi yapan makam belediye hem alan makam belediye.
Bu durum sizin şeffaflık anlayışınızla ne derece
bağdaşıyor? Şeffaflık ilkenizi siyasette de hâkim
kılmayı düşünür müsünüz? Örneğin
dokunulmazlıkları kaldırmayı düşünür müsünüz?
Siyasetin finansmanını da şeffaflaştırmayı
düşünür müsünüz? Belediye şirketlerinin de aynı ilkeler
doğrultusunda serbest rekabet içerisinde ticaret yapmasını temin
etmeyi düşünür müsünüz?
Çok teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Yalçın.
Sayın
Özensoy
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım,
kanunda kooperatifler de şirket hâline geliyor, yani ibare getiriliyor.
Bütün bunlardan dolayı da bu kooperatiflerin tabelaları
değişmek durumunda. Acaba Türkiye genelinde sırf bu yüzden ne
kadar bir yük gelecek, bunun hesabını yaptınız mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Özensoy.
Sayın
Yüksel
CÜNEYT YÜKSEL
(Mardin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, Türk Ticaret Kanunu Tasarısında tacirin hangi
belgeleri saklaması gerektiği öngörülmektedir?
İkinci
sorum: Türk Ticaret Kanunu Tasarısında haksız rekabetin
varlığı hâlinde tüzel kişilerin ceza sorumluluğunda ne
gibi değişiklikler olmuştur?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Yüksel.
Son bir söz var,
onu da verince bütün istekler yerine gelmiş olacak.
Sayın Bulut
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, Diyanet İşleri Başkanlığı hacı
adaylarımıza Çin malı valiz dağıttı. Bunu Diyanet
İşleri Başkanlığına sordum Türkiyede yerli
ürünler varken niçin Çin malı ürünleri veriyorsunuz? diye. Bana verilen
cevapta ise Şu ana kadar dağıtılan valizlerden herhangi
bir şikâyet gelmedi. denildi. Başbakanın Yerli malı
kullanın. genelgesine rağmen Hükûmete bağlı
kurumların Çin malı ürünler alması konusundaki
düşüncelerinizi alabilir miyim?
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bulut.
Buyurunuz
Sayın Bakan.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Sayın Başkanım, 10
civarında değerli milletvekili arkadaşımız soru
yönelttiler. Bu sorulara bana ayrılan süre içerisinde mümkün
olduğunca cevap vermeye çalışacağım.
BAŞKAN
Sayın Bakan, ek iki dakika daha olabilir. Çalışma süremiz saat
13.00te bitecek, o zamana kadar cevap verebilirsiniz.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Peki Sayın Başkanım,
teşekkür ederim.
Önce, Adalet
Komisyonu Üyesi Değerli Arkadaşım Metin Çobanoğlu grubu
adına biraz önce yapmış olduğu konuşmada da bana bir
soru tevcih etmişti, izin verirseniz oradan başlamak istiyorum.
Konuşmanın içerisinde benim açıklama yapmamı arzu
ettiği bir soruydu.
Kendisi, bu
kanunda sermaye şirketlerinin sadece web sitesiyle ilgili düzenlemeleri
gördüğümüzü veya buna rastladığımızı ancak yeni
gelişmelere elektronik işlemler ve bilgi toplumu hizmetleri
açısından fazlaca yer verildiğine rastlamadığını
ifade etti ve bu konuda benim bir açıklama yapmamı arzu eden bir
ifade kullandı yanlış hatırlamıyorsam. Bu soruya
kısaca cevap vermek istiyorum.
Sayın
Çobanoğlu tabii haklıdır, sermaye şirketlerimiz bu kanunla
web sitesi kurma gibi bir zorunlulukla karşılaşacaklardır
ancak bilgi teknolojilerindeki gelişmelerin bu Ticaret Kanununa
yansıması sadece web sitesi kurmaktan ibaret değildir, tüm
teknik gelişmeler bu tasarıda yoğunlukla yer
almıştır. İnternet sitesi kurma dışında
şu teknik açılımlar da bu yasada değişik maddelerde
bulunmaktadır: Örneğin, tasarının 64 ve 65inci
maddelerinde düzenlenen elektronik muhasebe bu doğrultuda getirilmiş
yeni bir yaklaşımdır. Belgelerin elektronik ortamda
saklanması yine aynı şekilde değerlendirilebilir.
Elektronik imza, ki bu tasarının 1526ncı maddesinde
düzenlenmiştir; bu konuyla ilgili sanıyorum biraz daha
açılım getirecek olan bir önerge de
hazırlanmıştır, madde sırası geldiğinde bu
konuyu da değerlendireceğiz. Elektronik ortamda konşimento yani
denizcilikle ilgili elektronik taşıma senedi ve sigorta poliçesi,
elektronik ortamda genel kurul ve yönetim kurulu toplantılarının
yapılması gibi düzenlemelere bu tasarıda bolca yer
verildiğini ifade etmek isterim.
Şimdi, söz
alan ve bana soru yönelten arkadaşlarımızın
aşağı yukarı büyük bir çoğunluğu şu anda tüm
dünyanın içinden geçtiği ekonomik kriz ve tabii ki bunun Türkiyedeki
yansımalarıyla ilgili piyasadaki gelişmeler konusunda
değerlendirmeler yaptılar ve benim bu konuda Hükûmet olarak ne gibi
tedbirler aldığımız konusunda açıklama yapmamı
arzu ettiler.
Değerli
arkadaşlarım, şunu hemen ifade etmek durumundayım:
Yaşadığımız şu süreçte tabii ki piyasada bir
durgunluk yaşanmaktadır. Tüketici durumundaki
vatandaşlarımız harcamalarını kısmakta Acaba yarın
ne olacak, alışveriş yapsam mı yapmasam mı tereddüdü
yaşamaktadır. Tabii ki bu, Türkiyede alışverişi ve
ticareti olumsuz etkilemektedir.
Esnafımıza,
sanatkârımıza ve tüccarımıza şu dönemde mutlaka
kimilerinin can suyu tabir ettiği, kimilerinin kredi dediği
birtakım ekonomik imkânlar sağlanmasının gerekliliğini
biz de biliyoruz. Nitekim 350 milyon YTL mesabesinde bir yıl vadeli ve
faizsiz, üç ay ödemesiz bir uygulamanın
başladığını hepiniz biliyorsunuz. Ancak sizinle
paylaşmak istediğim şu düşüncedir: Şu süreçte piyasanın
kredi ve ekonomik destek yanında bir o kadar bir şeye ihtiyacı
var, o da moraldir. Yani piyasanın bu süreci başarıyla
atlatabilmesi için, Türkiyenin bu ekonomik sıkıntıları
başarıyla geride bırakabilmesi için para kadar önemli bir
şey daha var, o da moraldir. O bakımdan -tabii ki, ben Hükûmet
adına konuşuyorum- muhalefet partili arkadaşlarımız bu
süreçte tabii ki, eleştirel yaklaşımlarda bulunacaklardır,
konuşurlarken işte piyasa battı, esnaf yok oldu, piyasada
yaprak kımıldamıyor, çok kötüye gidiyoruz söylemini
kullanacaklardır. Ancak bunlar, para kadar önemli olan moral desteği
olumsuz etkileyen beyanlardır. Hükûmet olarak tabii ki, bu işten biz
sorumluyuz, şu anda icra mevkisinde olan biziz, Hükûmetiz. Türkiye iyiye
de gitse, kötüye de gitse bu konuda birinci derecede sorumlu olan Hükûmettir.
Ancak ben biraz önce muhalefet partilerine mensup bir
arkadaşımızın konuşmasındaki bir cümlenin
altını çizmek istiyorum: Bütün bu yaşananlardan tabii ki
siyaset sorumludur, biz muhalefette de olsak, kuşkusuz ki bunlardan biz de
etkileniyoruz. demiştir. Benim de katıldığım bu
tespit doğrultusunda diyorum ki, tabii ki sorular soracaksınız,
değerlendirmeler yapacaksınız ama bu değerlendirmelerde ve
sorularda piyasaya umut verecek, onların moralini büsbütün bozacak ifadelerde
bulunmaktan kaçınırsak, inanıyorum ki şu süreci atlatmada
el birliğiyle hareket etmiş ve Türkiyenin içinden geçtiği bu
süreçte ekonomik krizi atlatmada el birliğiyle yardımcı oluruz
diye düşünüyorum.
Bir doktor,
hastasını muayene ettiğinde gerçekten birtakım olumsuz
bulgulara rastlamışsa o hastasına Kardeşim, eyvah, sen
neredeydin bu zamana kadar, senin durumun iyi değil, herhâlde yolcusun.
demez. Çok iyisin kardeşim. Biraz daha sabret, şu ilaçları
kullan, mutlaka iyileşeceksin. der.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Yeni tıp bilimi gerçekleri söylüyor, öyle yapmıyor.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de bu anlayış
içerisinde olmalıyız. Piyasadaki morali bozucu beyanların
kimseye faydası yok ki. O nedenle Hükûmet olarak reel sektörle, finans
sektörüyle sürekli iletişim hâlindeyiz. Ekonomiden sorumlu bakan
arkadaşlarımız yaşanan bu süreçte finans sektörünün, reel
sektörün neye ihtiyacı var, bu ihtiyacı biz Türkiye olarak nasıl
karşılayabiliriz, bu konuda sürekli çalışmalar
yapıyor. Birtakım adımlar atıldı, bir paketten
bahsedildi. Ben Adalet Bakanıyım, tabii bir paket açıklanacak
mı, açıklanmayacak mı, ekonomiden sorumlu bakan
arkadaşlarımız bir araya geliyorlar. Belki önümüzdeki çok
kısa bir süre içerisinde bu konuda yapılan hazırlıklar
kamuoyuyla paylaşılacaktır.
Ben, Ticaret
Kanunu ile ilgili bir tasarının görüşülmesi esnasında
piyasanın ticari hayatıyla ilgili sorular sorulmasını son
derece doğal karşılıyorum. Ticari hayatla ilgili bir
düzenleme görüşülürken tabii ki bu soruları da
soracaksınız.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Orada aslında Maliye Bakanının
oturması gerekir.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Ama Ticaret Kanununu
hazırlayan, Bakanlar Kuruluna sevk eden, oradan Meclise gelen, Adalet
Komisyonunda Hükûmeti temsil eden bendim. Dolayısıyla, Ticaret Kanunu
görüşülürken benim burada bulunmam gerekiyordu. O bakımdan
huzurunuzda olduğumu ifade etmek istiyorum.
Şimdi, tabii
Mümin İnan arkadaşım ilk soruyu yöneltmişti. O da işte
Niğdeden örnekler verdi, üretim ve ticaret durma noktasına
gelmiştir gibi birtakım değerlendirmeler yaptı.
Teşvik uygulamasına devam edecek miyiz, etmeyecek miyiz? diye
buyurdular. Tabii, ben bu konuyla görevli bakan arkadaşlarımla
müzakere etmeden, en azından onlarla istişare etmeden bu soruya
şu anda cevap verebilecek durumda değilim Mümin Bey.
MÜMİN
İNAN (Niğde) Esas tehlike burada başlıyor, üçüncü kriz
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Bu konuyu önemsediğimi ifade
etmek istiyorum. İlgili arkadaşlarla görüşeceğim.
MÜMİN
İNAN (Niğde) Teşekkür ederim.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Ben de
duyarlılığınıza ayrıca teşekkür ediyorum.
Sayın
Aslanoğlu, tabii çeklerle ilgili yaşanan sorunu tekrar gündeme
getirdi. Ben, sıkıntısını, daha doğrusu piyasada
yaşananı eskiden piyasanın içerisinde bulunan bir
arkadaşımız olarak çok iyi hissettiğini biliyorum, o
duyarlılıkla bu soruyu sorduğunun da farkındayım çünkü
özel görüşmelerimizde de bunu gündeme getirmişti. Birinci bölümle
ilgili yaptığımız müzakerelerde de buna benzer bir soru
gelmişti. Aslında Ticaret Kanununun 711inci maddesiyle ilgili bir
değişiklik yaptığımızı ama asıl bu
konunun
Tabii çeklerde vade olmuyor biliyorsunuz, bankaya ibraz tarihinde
çekin arkası yazıldığında, bununla ilgili
alacaklı durumdaki kişi veya avukatı icrai işlem
başlatabiliyor, ticaret mahkemesinden veya asliye hukuk mahkemelerinden
ihtiyati haciz kararları alabiliyor ve arkadaki tüm cirantalar da bu
talepte borçlu olarak gösteriliyor ve bunlarla ilgili de ihtiyati haciz
kararları infaz edilebiliyor, yerine getirilebiliyor.
Bütün
bunları ekonomiden sorumlu Sayın Ekrene de ilgili
arkadaşlarım iki kez sundular. Sayın Aslanoğlu, hatta en
son pazartesi günkü Bakanlar Kurulu toplantısında Nazım Bey
Sizin hazırladığınız çek kanunu çok maddeli bir çek
kanun tasarısı. Bunu acaba birkaç maddeye indirgeyebilir miyiz? Çünkü
piyasada bununla ilgili yaşanan çok ciddi bir sorun var, en azından
bu sorunu ortadan kaldırıcı birkaç madde hâlinde sevk edebilir
miyiz? dedi. Ben de kendisine Siz ticaret erbabıyla sürekli temas
hâlindesiniz, bu sorunu en iyi bilenlerden birisiniz. Hangi maddeleri öncelikle
getirelim, onu tespit edin lütfen; verin bize, biz de onu tasarı olarak
bir an önce Meclise sevk edelim. dedim.
Aslında, tasarımız şu ama
Kaç madde bu? 14-15
madde.
BAŞKAN
Sayın Şahin, sürenizi çok fazlasıyla aştınız.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Sanıyorum, bu konuyla ilgili
birkaç maddelik bir düzenlemeyi önümüzdeki günlerde süratle Meclise sevk etmeyi
planlıyoruz.
Sayın
Başkanım, sürem mi doldu?
BAŞKAN
Fazlasıyla doldu.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Diğer sorulara
yazılı cevap vereceğim Sayın Başkanım.
Çok teşekkür
ederim.
BAŞKAN Bir
saniyenizi alayım.
Sayın
Durmuşun bir sorusu var, onu da belki yazılı
cevaplarsınız. O da sorusunu sorsun ve ara verelim.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Hastalarımız
yanlış anlamasın, Sayın Bakan açıklama yaparken kanser
hastalarını örnek verdi.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Kanser demedim.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) - Şimdi, tedavi modaliteleri çok değişti,
çeşitli tedaviler var. Hastalığın ciddiyeti doktorlar
tarafından hastaya ifade edilmezse devam edecek tedavileri aksatabilir, bu
da hastalığın yayılması ve ölüme sebep olabilir. O
bakımdan, buradan doktor arkadaşlarımı uyarıyorum,
hastalarınızı hastalığın ciddiyeti konusunda ikna
edin ve tedavinin devamını sağlayın diyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Durmuş.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Moral vermekten de vazgeçmeyin,
değil mi efendim?
BAŞKAN
Saat 14.00e kadar ara veriyorum.
Kapanma Saati: 13.03
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 14.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Canan
CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 25inci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Görüşmelere
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
İkinci bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştı.
Şimdi,
ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o maddeler üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
31inci maddenin
başlığını okutuyorum:
5.
Değişiklikler
MADDE 31
BAŞKAN
Madde üzerinde bir önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Türk Ticaret Kanununun 31. maddesinin (2). fıkrasının
sonuna aşağıdaki ifadenin eklenmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Hulusi Güvel |
Ali Koçal |
|
Malatya |
Adana |
Zonguldak |
|
Malik Ecder
Özdemir |
|
Ramazan Kerim
Özkan |
|
Sivas |
|
Burdur |
Madde 31 -2-
İmzaları tescil edilmiş olan kişilerin istifa etmesi,
iş akitlerinin fesih edilmesi ve kurumla ilişkilerinin kesilmesi
hâlinde, bu kişilerin imza yetkilerinin
kaldırıldığı, kurum tarafından 15 gün içerisinde
tescil ve ilan ettirilir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu, buyurunuz efendim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; geçen gün kargaşaya gelen bir önergeydi bu
Keşke kabul etseydik. dediğiniz bir önerge.
Olay şu: Bir
kişi bir şirketten istifa ediyor fakat o kişi istifa ettikten
sonra imza iptalini ticaret sicilinde kendisi gidip iptal edemiyor. Belli bir
süre -belki üç ay, beş ay- sonra şirket iptal ettirmek durumunda
bunu. Örneğin bir şeye imza atmak istemiyor birisi, kurumdan istifa
edip ayrılıyor ama imza iptalini -şirket yazı yazacak
ticaret siciline- o, tescilini ve iptalini şirketin yazısıyla
yapabiliyor. Eğer burada altı ay sonra iptal ettirirse şirket, o
sürede şirkette geçen her türlü olaylardan da yönetim kurulu üyesi olarak
ve imza sahibi olarak örneğin, yönetim kurulu başkan vekili, başkan
veya başka birisi olabilir, yönetim kurulu üyesi olabilir- sorumlu oluyor,
ayrılmasına rağmen. Yani benim elimde bu yetki yok ki,
ayrıldığım gün gidip bunu ticaret siciline Ben
ayrıldım. İşte vesikalarım, işte noterden tespit
ettim, ben bu kurumdan istifa ettim, benim bu kurumla ilgim kalmadı. deme
yetkim yok. Bunu söylüyoruz.
Geçen gün de bu
önergeyi bir başka maddede vermiştik. Sayın grup başkan
vekili Önerge gelmedi, görseydik kabul ederdik. dedi. Şimdi, burada bir
başka yerde yine aynı konuda bir başka maddede İstifa
eden, ayrılan, iş akdi feshedilen kim varsa bu imzaların
iptalini on beş gün içinde -bir süre getiriyoruz- kurum yaptırmak
zorunda. diyoruz. Bunu söylüyoruz. Burada, çalışanların
hakkını korumak, aynı, kötü niyetli işverene karşı
çalışanı zor durumda bırakmamak için bu önerge
On beş
gün içinde eğer imzasını iptal ederse o zaman hiçbir sorun
kalmaz. Durum bu kadar basit.
Burada
imzasını iptal ettiremeyen kişiyi, kötü niyetli işverenin,
yarın kendi ayrıldıktan sonra, imzası olmamasına
rağmen, bak, dikkatini çekerim, imzası olmamasına rağmen
yönetim kurulu üyesi ise ondan şirketi temsil ve ilzam eden yönetim
kurulunun hepsi sorumlu olduğu için onun ismi orada bekliyor, duruyor,
iptal edilmemiş oluyor ve mahkemeler de Gel kardeşim. diyorlar.
Durum bu kadar basit ve açık.
Diyoruz ki burada
işverene, kardeşim sen, ayrılan kişilerin -hangi
şekilde ayrılırsa ayrılsın- şirketle
ilişiği kesilen, istifaen, iş akdi feshedilen ve başka bir
şeyle kim ayrılmışsa bunun imzasının on beş
gün içinde ticaret sicilince iptalini tescil ve ilan ettirilsin diyoruz.
Takdir hepinizin.
Hepinize
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
31inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
32nci maddenin
başlığını okutuyorum:
II - Sicil
müdürünün görevleri
1. İnceleme
görevi ve geçici tescil
MADDE 32 -
BAŞKAN
Madde 32 üzerinde iki önerge vardır, önergeleri önce geliş
sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 96 sıra sayılı Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 32 nci maddesinin 2'nci fıkrasının
" ...emredici hükümlere aykırı olup olmadığı ve
söz konusu sözleşmenin
ibaresinin tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Hasip Kaplan |
Selahattin
Demirtaş |
Akın
Birdal |
|
Şırnak |
Diyarbakır |
Diyarbakır |
|
Pervin Buldan |
|
Fatma Kurtulan |
|
Iğdır |
|
Van |
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Türk Ticaret Kanunu Tasarısı" nın 32. maddesinin
"Sicil Müdürünün Görevleri" şeklindeki
başlığının "Ticaret Sicil Müdürünün
Görevleri'" şekline dönüştürülmesini; 32. maddenin 1.
fıkrasındaki "var olup olmadığını"
ibaresi yerine, "bulunup bulunmadığını" ibaresine
yer verilmesini: 32. maddenin 2. fıkrasındaki "söz konusu
sözleşmenin" ibaresinin metinden çıkarılmasını;
32. maddenin 3. fıkrasındaki "şarttır" ibaresi
yerine, "gereklidir" ibaresinin kullanılmasını; 32.
maddenin 3. fıkrasının sonuna gelmek üzere, "Bu hükme
aykırı kayıtların bulunduğunun tescili talebe yetkili
olan kişiler tarafından bilinmesi halinde bunların talebi
üzerine veya Ticaret Sicil Memurluğu yetkililerince tespit edilmesi
halinde ilgililerine bildirilerek resen düzeltilir." hükmünün eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Abdülkadir
Akcan |
Metin
Çobanoğlu |
Rıdvan
Yalçın |
|
Afyonkarahisar |
Kırşehir |
Ordu |
|
Mümin İnan |
Süleyman L.
Yunusoğlu |
Osman
Durmuş |
|
Niğde |
Trabzon |
Kırıkkale |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Konuşacak mısınız yoksa gerekçeyi mi okutayım?
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Ben konuşacağım.
BAŞKAN
Sayın Yalçın, buyurunuz.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Çok değerli
milletvekilleri, 32nci madde üzerine verdiğimiz önerge üzerinde söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, önceki bölüme ilişkin soru-cevap kısmında
Sayın Bakana yönelttiğim sorunun cevabını alamadım,
bir kez daha tekrar etmek istiyorum. Umarım Sayın Bakan ilerleyen
bölümlerde cevabını verir. Bu benim kişisel olarak üzerinde çok
kafa yorduğum ve grup olarak da Meclis gündemine bir araştırma
önergesi ile de getirdiğimiz bir konudur.
Sayın
Bakanım, bu tasarının gerekçesinde, genel gerekçesinde, madde
gerekçelerinde şeffaflıktan bahsediliyor, sözleşme
serbestisinden bahsediliyor, hesap verilebilirlikten bahsediliyor ve
bunların da artık Avrupa Birliği ekseninde küresel genel
ilkelere dönüştüğü ifade ediliyor. Bu ilkelere verdiğiniz
değeri saygıyla karşılıyoruz, biz de değer
veriyoruz ve bu ilkelere verdiğiniz değerin siyasetin finansmanında
da hayata geçmesini ümit ediyoruz. Özellikle 2003 yılında yaptığınız
bir değişiklikle belediye şirketlerinin belediyelerden ihale
alabilmesinin önü açıldıktan sonra sürekli bu şirketler
yolsuzluk iddialarıyla gündeme gelir oldu. Bu konuda bana göre Kamu İhale
Kurumu da bir yanlış yorumla böyle bir olaya sebebiyet veriyor ama
özellikle istirhamım, haksız rekabeti önleyen, neredeyse bir
yolsuzluk çarkına dönüşmüş bu sisteme bir an önce müdahale
etmeniz ve serbest ticaretin önünü açmanızdır.
Değerli
arkadaşlarım, önergemize gelince, bunun bir kısmı madde
metnindeki Türkçe hatalarıyla ilgilidir. Aslında imkân olsaydı,
Komisyonda görüşme imkânı yakalamış olsaydık bunlar
düzeltilmesi mümkün eksikliklerdi. Burada 1inci fıkrada geçen var olup
olmadığını ibaresi yerine bulunup
bulunmadığını ibaresinin eklenmesini, değiştirilmesini
teklif ediyoruz.
Yine 3üncü
fıkrada şarttır ibaresi yerine gereklidir ibaresinin
kullanılmasını öneriyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, burada önemli bir önerimiz var, o da 3üncü
fıkranın sonuna gelmek üzere Bu hükme aykırı
kayıtların bulunduğunun tescili talebe yetkili olan kişiler
tarafından bilinmesi hâlinde bunların talebi üzerine veya Ticari
Sicil Memurluğu yetkililerince tespit edilmesi hâlinde ilgililerine
bildirilerek resen düzeltilir. hükmünün eklenmesini teklif ediyoruz.
Bundaki muradımız
değerli arkadaşlarım şudur: Şimdi 3üncü fıkra
incelendiğinde Tescil edilecek hususların gerçeği tam olarak
yansıtmaları, üçüncü kişilerde yanlış izlenim
yaratacak nitelik taşımamaları ve kamu düzenine aykırı
olmamaları şarttır. ibaresi var. Bu doğru bir düzenlemedir
fakat her nasılsa herhangi bir sebeple sicilde bu maddedeki getirilen
kısıtlamalara aykırı bir hususun varlığı
hâlinde -gözden kaçması suretiyle olabilir, kasıtlı olabilir-
herhangi bir sebeple maddede belirtilen kısıtlamalar
dışında bir husus tescil edilmişse ne
yapılacağı hususu bu maddede belirtilmemiştir. Önergemizle
böyle bir hâlde yapılan bir kaydın ilgililerin talebi ya da sicil
memurluğunun, müdürlüğünün resen düzeltme imkânının
getirilmesini öneriyoruz.
Bize göre
önergemiz makul bir taleptir. Tabii bu kadar uzun, teknik bir kanunu bütün
milletvekili arkadaşlarımızın bilmesini ve destek vermesini
beklemiyoruz ama Sayın Komisyon Başkanımız, Sayın
Bakanımız ve sıralarda oturan hocalarımız ne demek
istediğimi daha iyi anlıyor diye temenni ediyor, önergemize destek
bekliyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Yalçın.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 96 sıra sayılı Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 32 nci maddesinin 2'nci fıkrasının
"...emredici hükümlere aykırı olup olmadığı ve
söz konusu sözleşmenin
ibaresinin tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hasip Kaplan (Şırnak) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Biz de katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Konuşacak mısınız?
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Evet, Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli üyeler; burada
sunduğumuz önerge aslında bir dil düzeltmesi yani teknik bir
düzeltme. Yasanın, maddenin ruhuna aykırı değil ama bir
fazlalık gibi duran bir cümlenin yasadan çıkarılmasını
istiyoruz. Ne diyoruz? Zaten yasada deniliyor ki: Tüzel kişilerin tescilinde özellikle şirket
sözleşmesinin, ondan sonra gelen emredici hükümlere aykırı olup
olmadığı
İşte,
bu kelimenin devamında da
Söz konusu sözleşmenin kanunun bulunması zorunluluk olarak
öngördüğü hükümleri içerip içermediği
diyor, bir tekrar durumu söz
konusu. Bu tekrara girilmemesi açısından biz böyle bir önerge verdik.
40ıncı maddeyle de uyuşması açısından bir
gereklilik olduğunu düşünüyoruz. Çünkü tescil çok önemli bir
husustur, özellikle ülkemizde.
Şunu
söyleyeyim: Ticaret şirketlerinin tescili konusunda sadece ticaret
siciline kayıt değil, devir işlemlerinden sonra da notere
gidilmesi, ilan edilmesi, tescil edilmesi belli bir prosedür gerektiren
işlemlerdir. Bu işlemlerin hepsinin hukuka ve yasaya uygun
olması gerekiyor. Bu nedenle yasaya uygunluk ölçütü yeterlidir. Çünkü
noterdeki işlemin de, ilan işleminin de, nakil işleminin de, devir
işleminin de bütün işlemlerin hukuka uygun olması gerekir ki
amacına erişebilsin. Bu nedenle verdiğimiz bir önergedir.
Takdirlerinize sunuyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Kaplan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
32nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
33üncü maddenin
başlığını okutuyorum:
2. Tescile davet
ve ceza
MADDE 33
BAŞKAN
Madde üzerinde iki önerge vardır, önergeleri önce geliş
sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Türk Ticaret Kanunu Tasarısının 33. maddesinin 3.
fıkrasındaki "kaçınma sebepleri bildirildiği
takdirde" ibaresi yerine, "tescil talebinde bulunulmaması
halinde" ibaresine yer verilmesini; 33. maddenin 3. fıkrasındaki
"bunun tescilini sicil müdürüne emreder" ibaresi yerine,
"tescile karar verir" ibaresine yer verilmesini; 33. maddenin 3.
fıkrasındaki "aksi takdirde tescil istemini reddeder"
ibaresinin metinden çıkarılmasını; 33. maddenin 3.
fıkrasındaki "Süresi içinde tescil isteminde bulunmayan veya
kaçınma sebeplerini bildirmeyen kişinin ikinci fıkradaki cezayla
cezalandırılması bu fıkra hükmünün uygulanmasına engel
oluşturmaz." ibaresinin metinden çıkarılmasını;
arz ve teklif ederiz.
|
Abdülkadir
Akcan |
Metin
Çobanoğlu |
Rıdvan
Yalçın |
|
Afyonkarahisar |
Kırşehir |
Ordu |
|
Mümin İnan |
Süleyman
Yunusoğlu |
Osman
Durmuş |
|
Niğde |
Trabzon |
Kırıkkale |
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 96 sıra sayılı Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 33 üncü maddesine aşağıdaki iki
fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Hasip Kaplan |
Selahattin
Demirtaş |
Akın
Birdal |
|
Şırnak |
Diyarbakır |
Diyarbakır |
|
Pervin Buldan |
|
Fatma Kurtulan |
|
Iğdır |
|
Van |
(4) Mahkemenin
bu madde gereğince vereceği kararlar aleyhine ilgililer ve sicil
müdürü tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde kanun yoluna
başvurabilirler. Başvuru yürütmeyi durdurur."
"(5)
İlgililerin para cezasına ait mahkumiyet kararlarına
karşı kanun yoluna başvurabilmeleri için hükmolunan parayı
mahkemeye veznesine yatırmış veya aynı miktarda teminat
göstermiş olmaları şarttır."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Kaplan, gerekçeyi mi okutayım?
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçe
Gerekçe:
Mahkemenin
vereceği kararlara karşı itiraz yolu açık
olmalıdır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Türk Ticaret Kanunu Tasarısının 33. maddesinin 3.
fıkrasındaki "kaçınma sebepleri bildirildiği
takdirde" ibaresi yerine, "tescil talebinde bulunulmaması
halinde" ibaresine yer verilmesini; 33. maddenin 3. fıkrasındaki
"bunun tescilini sicil müdürüne emreder" ibaresi yerine,
"tescile karar verir" ibaresine yer verilmesini; 33. maddenin 3.
fıkrasındaki "aksi takdirde tescil istemini reddeder"
ibaresinin metinden çıkarılmasını; 33. maddenin 3. fıkrasındaki
"Süresi içinde tescil isteminde bulunmayan veya kaçınma sebeplerini
bildirmeyen kişinin ikinci fıkradaki cezayla
cezalandırılması bu fıkra hükmünün uygulanmasına engel
oluşturmaz." ibaresinin metinden çıkarılmasını;
arz ve teklif ederiz.
Abdülkadir Akcan
(Afyonkarahisar) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Yalçın, buyurunuz efendim.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 33üncü maddeye
ilişkin verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum.
Tekraren yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bu tasarının birinci bölümü üzerindeki
yaptığım konuşmada, özellikle Komisyon
Başkanımız ve Sayın Bakandan bir hususu istirham
etmiştim. 1957 yılında yürürlüğe girmiş bir kanun,
sanki daha önce Türkiye'nin bir ticaret kanunu yokmuş gibi, yeni
yapılıyormuş gibi bir anlam doğmaması, bu manevi
mirasın gelecek nesillere de 1957den itibaren yürürlük tarihiyle
intikalinin sağlanması bakımından yeni bir yasa gibi
değil de önceki yasada değişiklik yapan bir yasa gibi yürürlüğe
sokulmasının çok daha anlamlı olacağını ifade
etmiştim, ama hâlen bu konuda Hükûmetten, iktidardan bir
yaklaşım alamadığımızı ifade etmek
istiyorum.
Fırsat
bulmuşken bir önemli hususu daha sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, 1.534 madde içerisinde -ben tek tek inceleme
imkânı bulamadım, muhtemelen Sayın Hocamız bilecektir-
önceki Kanunun kaç maddesi acaba küçük Türkçe düzeltmeleriyle yeni metne
aktarılmıştır? Ben tahmin ediyorum, çok önemli bir
kısmı, mesela ilk bölümde 30 maddeden 3 maddede zannediyorum esasta
değişiklik vardı. Böyle bir tablo karşımızdaysa
gerçekten esasta değişiklik yapılan maddeler benim tespitlerim
kadar az ise Almanların yaptığı gibi bu Kanunun
sistematiğini bozmadan, daha önceki numaralandırma biçimini bozmadan
acaba tekrar düzeltemez miyiz? Şimdi, bütün maddelerin
sıralamaları değişecek, uygulayıcılar
zorlanacaklar, eskiye dönük içtihat arayıcılar zorlanacaklar.
Değerli
arkadaşlarım, mesela Almanlar bunu yürürlükten kaldırılan
bir madde yerine yeni bir madde ilave etmek yerine, o maddenin yürürlükten
kaldırıldığına ilişkin bir düzeltme yaparak
yürürlüğe koymuşlar ve uygulayıcılar bakımından
kolaylık olmuş; aynı zamanda, oluşmuş hukuk kültürü
hafızası da muhafaza edilmiş.
Bu sıkıntıyı Ceza Kanununda yaşadık
değerli arkadaşlarım.
Birçok hâkim arkadaşımız yeniden bir talebe gibi ceza
hukuku öğrenmemek adına emekli olmayı tercih ettiler,
uygulayıcılar bocaladılar ve bir kaos ortaya çıktı. Bu
kapsamlı kanunun da böyle bir mahzurunu gidermek arzu ediliyorsa, gerçekten
biz samimiyetle böyle bir çalışmaya katkı vereceğimizi
ifade etmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, önergemize gelince, burada tespit ettiğimiz bir
boşluğu doldurabilmek adına bu önergeyi verdik. Kaçınma
sebepleri bildirildiği takdirde ibaresinin yerine tescil talebinde
bulunulmaması hâlinde şeklinde düzeltilmesini talep ediyoruz ve bu
şekilde mahkemenin kaçınma sebeplerinin bildirilmiş
olmasıyla sınırlı olması durumundan
çıkarılmasını teklif ediyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, yine burada sicil müdürüne emreder şeklindeki
ibaresinin hâkimlik mesleğinin pozisyonuyla
uyuşmadığını düşünüyoruz. Emretme ibaresi belki
bir memuriyet hiyerarşisi içerisinde kabul edilebilir bir kelimedir, ama
biz hâkimliğin böyle bir kelimeyle ifade edilmesinin doğru olmadığını
düşünüyoruz. Bu, eski Kanunda da var olan bir hataydı, şimdi
yapılmış bir hata olarak ifade ediyor da değilim.
Değerli
arkadaşlarım, yine önergemizin bir kısmı kullanılan
dilin düzeltilmesine ilişkindir. Bize göre gerekli, faydalı bir
önergedir.
Önergemize destek
bekliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Yalçın.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
33üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
33üncü madde
kabul edilmiştir.
34üncü maddenin
başlığını okutuyorum:
3. İtiraz
MADDE 34
BAŞKAN
34üncü madde üzerinde bir önerge vardır; okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Türk Ticaret Kanunu Tasarısının 34. maddesinin 1. fıkrasındaki
tebliğlerinden ibaresi yerine, ilandan ve ilana tabi olmayan hususlarda
öğrenmeden ibaresine yer verilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Abdülkadir
Akcan |
Metin
Çobanoğlu |
Rıdvan
Yalçın |
|
Afyonkarahisar |
Kırşehir |
Ordu |
|
Osman
Durmuş |
Süleyman L. Yunusoğlu |
Mümin İnan |
|
Kırıkkale |
Trabzon |
Niğde |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutayım, konuşacak mısınız?
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Çok kısa konuşmak istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Yalçın.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlarım, her maddede, her önergede konuşmak gibi bir
alışkanlığımızın
olmadığını önce ifade edeyim. Milliyetçi Hareket Partisi
Türkiye Büyük Millet Meclisine geldiği günden bu yana gösterdiği,
sergilediği tavırla bir düzenlemeyi engellemek değil, ona
katkı sunabilmek, daha iyi bir düzenleme olmasını, milletimize
daha iyi bir kanun çıkarmayı arzulamış olduğunu
zannediyorum sizler de, aziz milletimiz de takdir ediyordur.
Değerli
arkadaşlarım, bu önergede ifade ettiğimiz husus tebliğden
ibaresi yerine ilandan ve ilana tabi olmayan hususlarda öğrenmeden ibaresinin
getirilmesini öneriyoruz.
Bunun gerekçesini
de arz edeyim değerli arkadaşlarım. Sicile kayıtla ilgili
her konunun tebliğe tabi olmadığını Hocamız da
Komisyonumuz da mutlaka bilecektir. Burada bir hak kaybına neden olmamak
bakımından, hukuki tartışmalara ve yargının
gereksiz meşguliyetine sebebiyet vermemek bakımından
tebliğinden ibaresi yerine, daha doğru olarak ilandan ve ilana
tabi olmayan hususlarda öğrenmeden ibaresinin getirilmesinin daha
doğru olacağını ifade ediyor, önergemize destek bekliyor,
yüce heyetinizi tekraren saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Yalçın.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
34üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 34üncü
madde kabul edilmiştir.
35inci maddenin
başlığını okutuyorum:
III -
Açıklık
MADDE 35
BAŞKAN
Madde üzerinde iki önerge vardır.
Önergeleri önce
geliş sırasına göre okutup, sonra da aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Türk Ticaret Kanunu Tasarısının 35. maddesinin 2.
fıkrasının ikinci cümlesinin başına, ilgililer
tarafından ibaresinin eklenmesini; 35. maddesinin 2.
fıkrasının sonuna gelmek üzere, ilan edilen hususların
bilinmediği iddia edilemez ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Abdülkadir
Akcan |
Metin
Çobanoğlu |
Rıdvan
Yalçın |
|
Afyonkarahisar |
Kırşehir |
Ordu |
|
Osman
Durmuş |
Süleyman L.
Yunusoğlu |
Mümin İnan |
|
Kırıkkale |
Trabzon |
Niğde |
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 96 Sıra Sayılı Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 35. maddesinin 3. fıkrasında yer alan
veya tüzükte ibaresinin, madde metninden çıkarılmasını
kanun ibaresinin kanunda biçiminde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Ali Rıza
Öztürk |
Ali İhsan
Köktürk |
Ergün
Aydoğan |
|
Mersin |
Zonguldak |
Balıkesir |
|
R. Kerim Özkan |
|
Necla Arat |
|
Burdur |
|
İstanbul |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Sayın Öztürk, buyurunuz.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisi adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı, geniş bir bilim komisyonunca
hazırlandıktan sonra Adalet Komisyonunda 22nci dönemde
görüşülmüş, 23üncü dönemde 77nci maddeye göre Adalet Komisyonunda
görüşülmeden Meclis Genel Kuruluna indirilmiş bulunmaktadır.
Böylesine kapsamlı bir değişiklik, biraz da bizce aceleye
getirilmiş olarak Genel Kurula getirilmiştir. Tabii ki bu
aksaklıkların Genel Kurulda önergeler yoluyla
değiştirilmesi söylenilmiştir. Biz de Cumhuriyet Halk Partisi
olarak yasanın mümkün olduğunca ihtiyaçlara yanıt vermesi,
mümkün olduğunca en verimli şekilde çıkarılması
amacıyla ülkemize yakışan, ticaret hayatını yeni
baştan düzenleyen böyle bir yasanın eksikliklerini gidermek üzere
önergeler vermekteyiz. Tabii ki tasarının çok değişik
yönlerden eleştirilebilecek yönleri vardır yasa yapma tekniği
açısından ve uyum açısından.
Borçlar Kanunu
Tasarısı henüz komisyonda, hâlen görüşmeleri devam etmektedir.
Bu Türk Ticaret Kanununda bazı maddelerde mesela Borçlar Kanununa
atıfta bulunulmaktadır. Şimdi, atıfta bulunulan maddeler
şu anda Adalet Komisyonunda görüşülmekte olan Borçlar Kanunu
Tasarısında yer alan maddeler midir yoksa yürürlükteki Borçlar
Kanununun maddelerine ilişkin maddeler midir? Elbette ki yürürlükteki
maddelere atıf yapılmaktadır. Oysa Borçlar Kanunu
değişecek, dolayısıyla Borçlar Kanununun maddeleri de
değişecek. O hâlde yeniden bir değişiklik ihtiyacı
ortaya çıkacaktır. Biz bütün bu eksiklikleri gidermek amacıyla
Borçlar Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun, ikisinin eş zamanlı
olarak Meclis Genel Kuruluna getirilmesi gerektiğini, en azından
böyle olması gerektiğini savunduk. Hatta, öncelikle Borçlar
Kanununun temel kanun olması nedeniyle görüşülmesini talep
etmiştik. Şimdi, biz bu aşamada yapabileceğimizi yapmaya
çalışıyoruz, önergeler yoluyla eksiklikleri gidermeye
çalışıyoruz.
Görüşülmekte
olan tasarının 35inci maddesinin 3üncü fıkrasında yer
alan veya tüzükte ibaresinin madde metninden çıkarılması
gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü tescil edilen hususların kanun
veya tüzükte aksine bir hüküm bulunmadıkça ilan olunacağı hükmü
mevcut Yasada da bulunmakta ancak mevcut düzenlemede Kanun veya nizamnamede
aksine bir hüküm bulunmadıkça aynen ilan olunur. denilmekteyken,
tasarıda aynen sözcüğü yer almadığı için, sanki
tescil edilen hususun ilan edilmeyeceği konusunda kanunda hüküm
olmayıp sadece tüzükte hüküm bulunması yeterliymiş anlamı
çıkmaktadır ki bu da bizce doğru değildir. Hangi
hususların tescil, hangilerinin tescil ve ilan edileceği kanunda yer
almalıdır. Tüzük ise tescil edilen bir hususta kanunun yapılmasını
öngördüğü ilanın aynen değil kısmen veya özet olması
konusundaki ayrıntıyı düzenleyebilir. Bu gerekçeyle, söz konusu
ibarenin madde metninden çıkartılmasının doğru
olacağı görüşündeyiz. Önergemizin desteklenmesini bu nedenle
istiyoruz çünkü önergemizin desteklenmesi böyle bir yanlışın
düzeltilmesi sonucunu doğuracaktır.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Öztürk.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Türk Ticaret Kanunu Tasarısının 35. maddesinin 2.
fıkrasının ikinci cümlesinin başına, ilgililer
tarafından ibaresinin eklenmesini; 35. maddesinin 2.
fıkrasının sonuna gelmek üzere, ilan edilen hususların
bilinmediği iddia edilemez ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Efendim, biz de
katılmıyoruz ancak izin verirseniz bir iki cümleyle niçin
katılmadığımızı izah edeyim.
BAŞKAN
Buyurunuz.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) 35inci maddenin 2nci
fıkrası: Herkes ticaret sicilinin içeriğini ve müdürlükte
saklanan tüm senet ve belgeleri inceleyebileceği gibi giderini ödeyerek
bunların onaylı suretlerini de alabilir. Şimdi,
arkadaşlarımız cümlenin başına şunu ilave
ediyorlar: İlgililer tarafından bir hususun sicilde
kayıtlı olup olmadığına dair onaylı belge de
istenebilir.
Şimdi,
ilgililer tabiri herkesten daha dar bir kavramdır.
Dolayısıyla, Herkes tarafından sicilde kayıtlı olup
olmadığına dair onaylı belge istenebilir.
anlamındadır bu. Siz ilgililer tarafından deyince bunu
daraltmış oluyorsunuz. O nedenle katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önergeniz üzerinde konuşacaksınız, buyurunuz Sayın
Yalçın.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 35inci maddeye
ilişkin verdiğimiz değişiklik önergesi üzerinde söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Bakanımızın da yaptığı açıklamada ifade
ettiği gibi, biz, gerçekten de bu kapsamın
daraltılmasının gerektiğini ifade ediyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, hukukumuzda evrak örneği almak ilgililere
tanınan bir haktır, genel eğilim de budur. Nitekim uygulamada
gerek trafik sicili olsun gerek tapu sicili olsun, bu gibi aleni sicillerde
herkes inceleyebilmekte ancak sadece ilgililer örnek alabilmektedir. Bu konu
hem iş yükünün azaltılması hem sicil güvenliğinin
sağlanması bakımından önemlidir. Ancak bir başka
mahzuru daha var: Acaba, sayın milletvekillerimiz, bu sicile, tescile tabi
bir işlem yapsalar, kendi şirketleriyle ilgili bir sicil
ihtiyacı, tescil ihtiyacı doğsa her isteyenin, örneğin bir
gazetecinin, örneğin bir siyasi rakibinin, örneğin ticari rakibinin,
her önüne gelenin gidip o sicili inceleyip, oradan gelişigüzel bir evrak
almasını arzu eder mi, makul görür mü? Verdiğimiz önergeyle,
biz, bu kapsamın daraltılarak tıpkı tapuda ve trafikte
olduğu gibi ilgilileriyle sınırlandırılması
gerektiğini ifade ediyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, yine, 36ncı maddenin 3üncü fıkrasında
da şöyle bir hüküm var: Üçüncü kişilerin, kendilerine
karşı sonuç doğurmaya başlayan sicil kayıtlarını
bilmediklerine ilişkin iddiaları dinlenmez. deniyor.
Yukarıda
herkes için getirdiğimiz bu aleniyeti aşağıda üçüncü
kişilerle sınırlandırmış oluyoruz. İki madde
arasında bana göre bir tenakuz var. Biz, bunun, bu maddede düzeltilerek,
üçüncü niyet iddiasının sadece ilgililer değil sicil
güvenliğine güvenmesi gereken, aleniyete güvenmesi gereken herkesi
kapsaması gerektiğini düşünüyoruz.
Bu
inanışla verdiğimiz önergemize destek bekliyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Yalçın.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
35inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
35inci madde
kabul edilmiştir.
36ncı
maddenin başlığını okutuyorum:
IV -
Sonuçları
1. Tescil ve
ilânın üçüncü kişilere etkisi
MADDE 36
BAŞKAN
36ncı madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Türk Ticaret Kanunu Tasarısının 36. maddesinin 1.
fıkrasındaki nerede bulunurlarsa bulunsunlar ibaresinin ve 36.
maddenin 3. fıkrasının metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Abdülkadir
Akcan |
Metin
Çobanoğlu |
Rıdvan
Yalçın |
|
Afyonkarahisar |
Kırşehir |
Ordu |
|
Mümin İnan |
Süleyman L.
Yunusoğlu |
Osman
Durmuş |
|
Niğde |
Trabzon |
Kırıkkale |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Sayın Yalçın
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Madde metninde
ilanın üçüncü kişiler hakkında hüküm doğuracağı
an düzenlenmektedir. Bu hükümde, üçüncü kişilerin bulundukları yerin
bir önemi yoktur. Çıkarılması teklif edilen ibarenin metinde
bulunması ile bulunmaması arasında sonuç bakımından
bir fark olmadığı gibi, bu ibarenin varlığı yorum
farklılıklarına sebep olabilecektir.
Metinden
çıkarılması teklif edilen 3. fıkra hükmü üçüncü
kişilerin, kendilerine karşı sonuç doğurmaya başlayan
sicil kayıtlarını bilmediklerine ilişkin iddiaları
dinlenmez. şeklinde olup, ilanın iyi niyet iddialarını
kaldıran hukuki sonucunu ifade edilmektedir. Madde metni ilanın
üçüncü kişilerle ilgili sonuçlarını düzenlemektedir. Bu sebeple,
ilanın iyi niyeti kaldıran etkisi üçüncü kişilerle
sınırlanmış olmaktadır. Oysa 35. maddenin belirtilen
kısmına benzer bir ibare eklendiğinde, ilanın iyi niyeti
kaldıran etkisi herkes için geçerli olacak şekilde düzenlenmiş
olacaktır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
KEMALETTİN
NALCI (Tekirdağ) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Peki, karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
On dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 14.41
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 14.50
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Fatoş GÜRKAN (Adana), Canan
CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 25inci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
96 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
36ncı madde
üzerinde verilen Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, kabul edilmemiştir.
36ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
37nci maddenin
başlığını okutuyorum:
2. Görünüşe
güven
MADDE 37
BAŞKAN
37nci madde üzerinde üç önerge vardır. Önergeleri önce geliş
sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Türk Ticaret Kanunu Tasarısının 37. maddesinin Tescil
kaydı ile ilan edilen durum arasında aykırılık
bulunması halinde, tescil edilmiş olan gerçek durumu bildikleri ispat
edilmediği sürece, üçüncü kişilerin ilan edilen duruma güvenleri
korunur. şekline dönüştürülmesini arz ve teklif ederiz.
|
Abdülkadir
Akcan |
Metin
Çobanoğlu |
Rıdvan
Yalçın |
|
Afyonkarahisar |
Kırşehir |
Ordu |
|
Osman
Durmuş |
Süleyman L.
Yunusoğlu |
Mümin İnan |
|
Kırıkkale |
Trabzon |
Niğde |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görülmekte olan 96 Sıra Sayılı Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 37. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Ali Rıza
Öztürk |
Ali İhsan
Köktürk |
Ergün
Aydoğan |
|
Mersin |
Zonguldak |
Balıkesir |
|
R. Kerim Özkan |
Necla Arat |
Turgut Dibek |
|
Burdur |
İstanbul |
Kırklareli |
Madde 37- (1) Bir husus yanlış tescil veya
yanlış ilan edilmişse, üçüncü kişinin bu hususa
duyduğu güven korunur; meğerki üçüncü kişi
yanlışlığı biliyor olsun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 96 Sıra Sayılı Türk Ticaret
Kanunu Tasarısının 37 nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz
|
Hasip Kaplan |
Selahattin
Demirtaş |
Akın
Birdal |
|
Şırnak |
Diyarbakır |
Diyarbakır |
|
Pervin Buldan |
|
Fatma Kurtulan |
|
Iğdır |
|
Van |
Madde 37-
İyiniyetli üçüncü kişiler yanlış olarak tescil veya ilan
edilen bir hususa haklı olarak dayanabilirler. Tescil veya ilandaki
yanlışı bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişilerin böyle
bir hakları yoktur.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Anlam ve ifade
farklılığı giderilmek istenmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 96 Sıra Sayılı Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 37. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali
Rıza Öztürk (Mersin) ve arkadaşları
Madde 37- (1)
Bir husus yanlış tescil veya yanlış ilan edilmişse,
üçüncü kişinin bu hususa duyduğu güven korunur; meğerki üçüncü
kişi yanlışlığı biliyor olsun.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Dibek.
TURGUT DİBEK
(Kırklareli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
37nci madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına verdiğimiz
değişiklik önergesi için söz aldım.
Önergeyle ilgili
düşüncelerimizi açıklamadan evvel, şu anda da gündemde olan
seçmen kütüklerinin askıda olması
Bununla ilgili olarak az önce
arada çok sayıda benim bölgemden telefon geldi. Sayın Bakan burada,
gerçi İçişleri Bakanımız yok ama. Şöyle bir
sıkıntı var: Arkadaşlar, biliyorsunuz 26 Kasımda
muhtarlıklarda askıya çıkmıştı bu listeler. Fakat
şu anda nüfus müdürlüklerine vatandaşlar gidiyorlarmış
benim bölgemde, Kırklarelinde, özellikle Lüleburgaz ve Babaeski
ilçelerinde, bilgisayarlardaki Telekom kayıtlarından kaynaklanan
belki datalardaki arıza nedeniyle işlem
yapılamadığı söyleniyor. Cumadan bu yana gidiyorlar
geliyorlar, gidiyorlar geliyorlar. Bir kişi beş altı kez gidip
gelmek zorunda kalıyormuş. Bu konuda öğle arasında mesaiden
sonra Nüfus Vatandaşlık İşleri Genel Müdürünü aradım.
Tabii orada kimseye ulaşamadık. Yüksek Seçim Kurulunu aradım,
orada da kimseye ulaşamadık. Herkes bir yerde toplantıda
nedense. Yani bu konunun mutlaka dikkate alınması lazım. Çünkü
vatandaşlar, yüzlerce insan adres değişiklikleri için beyanda
bulunmaya gidiyorlar fakat her nedense, nüfus müdürlükleri Bilgisayarlar
arızalıdır. diyor. Gerçek de olabilir. O zaman şunun
yapılması lazım: Eğer öyle bir olay varsa, mutlaka, Nüfus
ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün buna el
atması lazım ve bu arızayı gidermesi gerekir. Eğer bu
şekilde de çözülemeyecekse, Yüksek Seçim Kurulunun bu süreyi mutlaka
uzatması gerekiyor. Sayın Adalet Bakanımız burada, onun da
bilgisine sunmak istedim bu şikâyetleri.
Değerli
arkadaşlar, 37nci madde neyi getiriyor? 37nci madde, aslında yeni
bir madde gördüğüm kadarıyla, önemli bir yenilik de getirmiş,
yani tüm sicil kayıtlarını kapsayacak genel bir hüküm hâline
gelmiş 37nci madde.
Şimdi,
37nci maddeye baktığımızda, okuyoruz, okuyoruz, bir
şeyler anlamaya çalışıyoruz. Gerekçesine de baktım,
yani maddenin gerekçesinden şu çıkıyor, yani maddede düzenlenmek
istenen husus şu: Yani üçüncü kişinin, kural olarak ilan edilen bir
muhtevaya, bir içeriğe, bu ilana güvenmesini düzenliyor. İlandan
farklı olan, tescil içeriğine karşı da onun iyi niyetini
koruyor.
Şimdi,
maddeyi okuduğumuzda -ki ben maddeyi okuyacağım- bu maddeyi
bütün dertlerimizden arınmış bir hâlde, böyle okusak dahi
Bilmiyorum, arkadaşlar, isterseniz bir okuyun, anlayabilecek misiniz.
Tasarıdaki maddeyi okuyorum, diyor ki: Tescili gereken bir husus
yanlış ilân edilmişse, üçüncü kişi, tescil edilecek husus
kendisini ilgilendiren kişiye karşı ilân edilen hususa
dayanabilir; meğerki, yanlışlığı biliyor olsun.
Şimdi,
arkadaşlar, teknik bir kanun, teknik bir düzenleme olduğunu hepimiz
biliyoruz. Ama yani teknik diye de bu kadar anlaşılamaz bir hâlde bir
maddeyi düzenleme niçin yapılır? Yani bunu da burada mutlaka
değerlendirmek gerekir. Bunun daha anlaşılabilir bir hâlde,
uygulamadaki insanların da anlayabileceği bir şekilde -teknik de
olsa- hukukçuların da rahat bir şekilde anlayabileceği bir
düzenleme yapmak mümkündür.
Bir de şöyle
bir sıkıntı görüyoruz bu maddede: Yani burada yanlış
tescil düzenleme dışı gibi gözüküyor. Yani burada
Yanlış ilan varsa üçüncü kişinin bu hususta duyduğu güven
korunur. gibi bir algılama var. Peki, yanlış tescil varsa ne
olacak? Yani Yanlış tescil niye düzenleme dışı
kalmış? diye de tabii ki eleştirebiliriz.
Bu madde metninin
anlaşılabilir bir hâle gelmesi için bu değişikliği
verdik. Bizim değişiklik önergemizde aynen şöyle diyoruz: Bir
husus yanlış tescil veya yanlış ilan edilmişse -iki
kavramı da içine alacak şekilde- üçüncü kişinin bu hususta
duyduğu güven korunur meğerki üçüncü kişi yanlışlığı
biliyor olsun. Yani bu kadar daha kolay, daha anlaşılabilir bir
metin hâline gelmesi için bu önergeyi verdik. Ben Sayın Komisyon ve
Hükûmetin niye bu önergeye destek vermediğini gerçekten düşünüyorum.
Sizlerin de -belki hukukçu arkadaşlarımız var- 37nci maddeyi, gerçekten,
çok böyle sakin, rahat bir ortamda dertlerinizi bir tarafa koyarak
okumanız lazım ki ancak bir şey anlayabilesiniz.
İnanın, ben hukukçu olarak birkaç kez okuduktan sonra bir şeyler
anlamaya çalıştım bu 37nci maddeden.
Önergemizin
sizler tarafından değerlendirilmesini ve kabulünü talep ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Dibek.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Üçüncü önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Türk Ticaret Kanunu Tasarısının 37. maddesinin Tescil
kaydı ile ilan edilen durum arasında aykırılık
bulunması halinde, tescil edilmiş olan gerçek durumu bildikleri ispat
edilmediği sürece, üçüncü kişilerin ilan edilen duruma güvenleri
korunur. şekline dönüştürülmesini arz ve teklif ederiz.
Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
ve arkadaşları
BAŞKAN
- Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Sayın Başkanım,
kısa bir izah yapmak mecburiyetinde hissettim kendimi.
BAŞKAN
Buyurunuz.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Her üç önerge de 37nci maddenin
düzenlenişini anlaşılır bulma bakımından
tereddütler taşıyor. Nitekim, siz milletvekili arkadaşlarım
da okuduğunuzda böyle bir tereddüdü yaşayabilirsiniz. Tabii, Bilim
Komisyonu Başkanımız Ünal Tekinalp Hocamla da deminden beri bu
madde üzerinde bir değerlendirme yapıyoruz. Gerekçeyi, madde
gerekçesini incelediğimizde, sanıyorum, madde gerekçeleri içerisinde
en fazla izah bu madde için ayrılmış, üç sayfalık bir bölüm
var. Burayı iyice tetkik ettiğimizde, Avrupa ülkelerinin ticaret
kanunlarında son zamanlarda ortaya çıkan bir durumun bizim Ticaret
Kanunumuza yansıtılması. Sayın Tekinalp diyor ki: Biz
Bilim Komisyonu olarak bu maddeyi düzenleme konusunda o kadar çok üstünde
çalıştık ki, nitekim gerekçeye de bunu yansıttık.
Ancak bu şekilde aktarılabileceği sonucuna vardık. Çok
hassas bir maddedir. Doğrusu ben de bu tereddütleri
yaşamıştım ama gerekçeyi okuduktan sonra bu hâliyle
geçmesinin daha doğru olduğu kanaatindeyim. O nedenle
arkadaşlarımızın duyarlılığına teşekkür
ediyorum. Bu önergeye katılamayacağımı ifade etmek
istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz.
Sayın
Yalçın
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçenin okunmasını istiyorsunuz.
Buyurun.
Gerekçe:
Madde metnindeki
Tescili gereken bir husus yanlış ilân edilmişse, üçüncü
kişi, tescil edilecek husus kendisini ilgilendiren kişiye
karşı ilân edilen hususa dayanabilir; meğerki,
yanlışlığı biliyor olsun. ibaresi uygulanamayacak
kadar karışık bir ifadeyi içermektedir. Maddede ifade edilmek
istenen husus, sicile güven ilkesidir. Bu sebeple sicile güven ilkesinin bir çok
kanundaki alışılmış ifadesine uyan teklif edilen metin
isabetlidir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul
edilmiş önerge doğrultusunda 37nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
37nci madde kabul edilmiştir.
38inci maddenin
başlığını okutuyorum:
3. Sorumluluk
MADDE 38
BAŞKAN
Madde üzerinde iki önerge vardır. Önergeleri geliş sırasına
göre okutuyorum, aykırılık sırasına göre de
işleme alacağım:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 96 Sıra Sayılı Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 38 nci maddesinin birinci fıkrasının
ilk cümlesinde ki Tescil ve kayıt için
ibaresinin Tescil kayıt ve
ilan için
olarak ve yine birinci fıkranın son cümlesinin
Gerçeğe aykırı tescil, kayıt veya ilandan dolayı
zarar görenlerin tazminat hakları saklıdır. olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Hasip Kaplan |
Selahattin
Demirtaş |
Akın
Birdal |
|
Şırnak |
Diyarbakır |
Diyarbakır |
|
Pervin Buldan |
|
Fatma Kurtulan |
|
Iğdır |
|
Van |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 38. maddesinin 2. fıkrası hükmünün
"Gerçeği tam olarak yansıtmayan, üçüncü kişilerde
yanlış izlenim yaratacak nitelikte olan ve kamu düzenine aykırı
sicil kayıtlarının değiştirilmesini veya
düzeltilmesini talep etmesi gerekip de talep etmeyenler veya sicilin
düzeltilmesini resen yapması gerekip de yapmayan Ticaret Sicil
Memurluğu yetkilileri ve tescil olunan bir hususun değişmesi,
sona ermesi veya kaldırılması dolayısıyla, kaydın
değiştirilmesini veya silinmesini istemeye ya da yeniden tescili
gereken bir hususu tescil ettirmeye zorunlu olup da bunu yapmayanlar, bu
kusurları nedeniyle üçüncü kişilerin uğradıkları
zararları tazmin ile yükümlüdürler. Devletin sorumluluğuna
ilişkin hükümler saklıdır şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Abdülkadir
Akcan |
Metin
Çobanoğlu |
Rıdvan
Yalçın |
|
Afyonkarahisar |
Kırşehir |
Ordu |
|
Süleyman
L.Yunusoğlu |
Mümin İnan |
Osman
Durmuş |
|
Trabzon |
Niğde |
Kırıkkale |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeye mi okutuyorum Sayın Yalçın?
RIDVAN YALÇIN (Ordu) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçe
Gerekçe:
Madde hükmü tazminat sorumluluğu öngördüğünden,
sorumluluk hallerinin ve sorumluluğu kimlere ait olduğunun tereddüde
yer vermeyecek derecede açık olarak belirlenmesi gereklidir. Teklif edilen
metin mevcut kanundaki metnin iktibas edildiği tasarı metnine göre
daha açıktır.
Ayrıca sicildeki kayıtların eksiklik ve
yanlışlığından devletin sorumluluğuna
ilişkin hükümlerin, yarışan sorumluluk hali öngören bu maddede
saklı tutulması zorunludur.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 96 Sıra Sayılı Türk Ticaret
Kanunu Tasarısının 38 nci maddesinin birinci
fıkrasının ilk cümlesinde ki Tescil ve kayıt için
ibaresinin Tescil kayıt ve ilan için
olarak ve yine birinci
fıkranın son cümlesinin
Gerçeğe aykırı tescil,
kayıt veya ilandan dolayı zarar görenlerin tazminat hakları
saklıdır. olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
FATMA KURTULAN (Van) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Gerçeğe aykırı tescil ve ilanlara karşı
üçüncü kişiler korunmak istenmiştir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
38inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
38inci madde kabul edilmiştir.
39uncu maddenin başlığını okutuyorum:
ÜÇÜNCÜ KISIM
Ticaret Unvanı ve İşletme Adı
A) Ticaret unvanı
I - Kullanma zorunluluğu
1. Genel olarak
MADDE 39
BAŞKAN 39uncu madde üzerinde dört önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 96 Sıra Sayılı Türk Ticaret
Kanunu Tasarısının 39 uncu maddesinin
|
Hasip Kaplan |
Selahattin
Demirtaş |
Akın
Birdal |
|
Şırnak |
Diyarbakır |
Diyarbakır |
|
Pervin Buldan |
|
Fatma Kurtulan |
|
Iğdır |
|
Van |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan "Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı"nın 39 uncu maddesinin ikinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Bekir
Bozdağ |
Mehmet Yüksel |
Tuğrul
Yemişci |
|
Yozgat |
Denizli |
İzmir |
|
Cumhur Ünal |
|
Emin Nedim
Öztürk |
|
Karabük |
|
Eskişehir |
"(2) Tescil edilen ticaret unvanı, ticarî
işletmenin görülebilecek bir yerine okunaklı bir şekilde
yazılır. Ayrıca, tacirin işletmesi ile ilgili olarak
kullandığı her türlü kağıt ve belgede, tacirin sicil
numarası, ticaret unvanı, işletmesinin merkezi, tacir sermaye
şirketi ise taahhüt edilen ve ödenen sermaye, internet sitesinin adresi ve
numarası gösterilir. Anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş
komandit şirketlerde, sırasıyla yönetim kurulu başkan ve
üyelerinin; müdürlerin ve yöneticilerin adları ile soyadları
gösterilir. Tüm bu bilgiler şirketin internet sitesinde de
yayımlanır."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan "Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı"nın 39 uncu maddesinin ikinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Şahin
Mengü |
Ali İhsan
Köktürk |
Rahmi Güner |
|
Manisa |
Zonguldak |
Ordu |
|
Ergün
Aydoğan |
|
Necla Arat |
|
Balıkesir |
|
İstanbul |
"(2) Tescil edilen ticaret unvanı, ticarî
işletmenin görülebilecek bir yerine okunaklı bir şekilde
yazılır. Ayrıca, tacirin işletmesi ile ilgili olarak
kullandığı her türlü kağıt ve belgede, tacirin sicil
numarası, ticaret unvanı, işletmesinin merkezi, tacir sermaye
şirketi ise taahhüt edilen ve ödenen sermaye, internet sitesinin adresi ve
numarası gösterilir. Anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş
komandit şirketlerde, sırasıyla yönetim kurulu başkan ve
üyelerinin; müdürlerin ve yöneticilerin adları ile soyadları
gösterilir. Tüm bu bilgiler şirketin internet sitesinde de
yayımlanır."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı" nın 39. maddesinin 1. fıkrasında yer
alan "işletmesiyle ilgili senetlerle diğer belgeleri"
ibaresinin "işletme faaliyetleri ile ilgili tüm belgeleri"
şekline dönüştürülmesini; 39. maddenin 2. fıkrasında yer
alan "Tescil olunan ticaret unvanı, ticari işletmenin giriş
cephesinin herkes tarafından kolayca görülebilecek bir yerine,
okunaklı bir şekilde yazılır." ibaresinin,
"Ticaret unvanının, ticari işletmenin merkez ve
şubelerinde herkesin görebileceği bir şekilde yazılı
olması gereklidir." şekline dönüştürülmesini; 39. maddenin
2. fıkrasında yer alan "Ayrıca tacirin
kullandığı işletmeyle ilgili belgelerinde, sicil
numarası, ticaret unvanı, merkezi, tacir sermaye şirketi ise
sermaye miktarı, internet sitesi adresi ve numarası da
gösterilir." Cümlesinin metinden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
|
Abdülkadir
Akcan |
Metin
Çobanoğlu |
Rıdvan
Yalçın |
|
Afyonkarahisar |
Kırşehir |
Ordu |
|
Osman
Durmuş |
Süleyman L.
Yunusoğlu |
Mümin İnan |
|
Kırıkkale |
Trabzon |
Niğde |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Metinde kullanılan "işletmesiyle ilgili senetlerle
diğer belgeleri" ibaresi mevcut kanundan iktibas edilerek aynen
kullanılmıştır. Ancak senet ve belge ibareleri, hukuki
olarak aynı anlamı ifade etmektedirler. Daha açık ve düzgün bir
ifade olduğundan, teklif edilen ibarenin kullanılması
isabetlidir.
Metinde kullanılan "Tescil olunan ticaret unvanı,
ticari işletmenin giriş cephesinin herkes tarafından kolayca
görülebilecek bir yerine, okunaklı bir şekilde
yazılır." ibaresi mevcut kanundan iktibas edilerek aynen
kullanılmıştır. Ne var ki, mevcut kanunda da yer alan bu
ibare, fazla ayrıntılı tarif içerdiği gibi, işletmenin
şubeleri ile ilgili bir düzenleme içermemektedir. Dolayısıyla
teklif edilen metin daha isabetlidir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki
önerge aynı mahiyettedir. Önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım. İstemleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı
ayrı söz vereceğim.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan "Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı"nın 39 uncu maddesinin ikinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Şahin Mengü (Manisa) ve
arkadaşları
"(2) Tescil edilen ticaret unvanı, ticari
işletmenin görülebilecek bir yerine okunaklı bir şekilde
yazılır. Ayrıca, tacirin işletmesi ile ilgili olarak
kullandığı her türlü kağıt ve belgede, tacirin sicil
numarası, ticaret unvanı, işletmesinin merkezi, tacir sermaye
şirketi ise taahhüt edilen ve ödenen sermaye, internet sitesinin adresi ve
numarası gösterilir. Anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş
komandit şirketlerde, sırasıyla yönetim kurulu başkan ve
üyelerinin; müdürlerin ve yöneticilerin adları ile soyadları gösterilir.
Tüm bu bilgiler şirketin internet sitesinde de yayımlanır."
BAŞKAN Aynı mahiyette olduğu için diğer
önergenin önerge sahiplerini okutuyorum:
|
Bekir
Bozdağ |
Mehmet Yüksel |
Tuğrul
Yemişci |
|
Yozgat |
Denizli |
İzmir |
|
Cumhur Ünal |
|
Emin Nedim
Öztürk |
|
Karabük |
|
Eskişehir |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Konuşmak istiyor musunuz?
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
İkinci fıkraya, Avrupa Birliğinin şirketlere
ilişkin 63/151 sayılı Yönergesine uygun olarak, tacirin
işletmesiyle ilgili kâğıt ve belgelerde hem taahhüt edilen hem
de ödenen sermayenin açıkça yazılması zorunluluğunu
belirten bir ek yapılması uygun görülmüştür. Ayrıca
uygulamanın ihtiyaçları göz önüne alınarak ve
şeffaflık ilkesi açısından yararlı olacağı
da düşünülerek, sermaye şirketlerinde yönetim kurulu başkan ve
üyelerinin, müdürlerin ve yöneticilerin adlarının işletme ile
ilgili belge ve kâğıtlarda yer alması ve bu bilgilerin internet
sitesinde de yayımlanmasına ilişkin gereklilik de hükme
eklenmiştir. Çünkü, üçüncü kişiler şirkette kimi muhatap
alacaklarını çoğu kez bilmemekte, yöneticilerin kimler
olduğu hakkında bilgi alamamaktadır. Hükmün yeni şekli
uygulamada kolaylık sağlayacaktır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, bundan sonraki Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan ve arkadaşlarının önergesi 39uncu
maddenin (2)nci fıkrasında değişiklik öngörmekteydi. Ancak
biraz önce kabul edilen önergeyle söz konusu fıkra tümüyle değişmiştir.
Bu nedenle önergenin işleme konması mümkün değildir.
Şimdi 39uncu maddeyi kabul edilen bu önerge
doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
40ıncı maddenin başlığını
okutuyorum:
2. Tescil
MADDE 40
BAŞKAN 40ıncı madde üzerinde iki önerge
vardır, geliş sırasına göre okutup aykırılık
sırasına göre işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 96 Sıra Sayılı Türk Ticaret
Kanunu Tasarısının 40. maddesinin 3. fıkrasının
son cümlesinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Ali Rıza
Öztürk Ali İhsan
Köktürk Rahmi Güner
Mersin Zonguldak Ordu
Ergün Aydoğan R. Kerim Özkan Necla Arat
Balıkesir Burdur İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 40. maddesinin 2. fıkrasında yer alan
Tacir tüzel kişi ise, unvanla
birlikte onun adına imzaya yetkili kimselerin imzaları da notere
onaylattırılarak sicil müdürüne verilir. cümlesinin metinden
çıkarılmasını; 40. maddesinin 3. fıkrasında yer
alan Merkezi Türkiyede bulunan ticarî işletmelerin şubeleri de
bulundukları yerin ticaret siciline tescil ve ilân olunur. cümlesinin
Merkezi Türkiyede bulunan ticarî işletmelerin, başka ülkelerde
bulunan şubeleri için de tescil zorunluluğu geçerli olup, bu
şubeler için tescili gereken hususlar merkezinin bulunduğu yer
Ticaret siciline tescil ve ilân olunur. şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Abdülkadir
Akcan |
Metin
Çobanoğlu |
Rıdvan
Yalçın |
|
Afyonkarahisar |
Kırşehir |
Ordu |
|
Osman
Durmuş |
Süleyman L.
Yunusoğlu |
Mümin İnan |
|
Kırıkkale |
Trabzon |
Niğde |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Yalçın, gerekçeyi mi okutayım,
konuşacak mısınız?
RIDVAN YALÇIN (Ordu) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Madde metnindeki Her tacir kullanacağı ticaret
unvanını ve bunun altına atacağı imzayı notere
onaylattırdıktan sonra sicil müdürüne verir. hükmü,
çıkarılması teklif edilen hükmü de kapsamaktadır. Gerçekten
tacir tüzel kişi ise, tacirin imzası dendiğinde, şüphesiz
tüzel kişinin temsilcilerinin imzası anlaşılacaktır.
Çıkarılması teklif edilen Merkezi Türkiyede
bulunan ticari işletmelerin şubeleri de bulundukları yerin
ticaret siciline tescil ve ilân olunur. hükmü yabancı bir ülkeyle
ilgilidir. Yabancı ülkede Ticaret Sicil Müdürlüğü bulunmayabilir veya
o yer hukukuna göre tescil mümkün olmayabilir. Bunun yerine Merkezi Türkiyede
bulunan ticari işletmelerin, başka ülkelerde bulunan şubeleri
için de tescil zorunluluğu geçerli olup, bu şubeler için tescili
gereken hususlar merkezinin bulunduğu yer ticaret siciline tescil ve ilân
olunur. şeklinde bir düzenleme yapılmalıdır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 96 Sıra Sayılı Türk Ticaret
Kanunu Tasarısının 40. maddesinin 3. fıkrasının
son cümlesinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Ali Rıza Öztürk (Mersin) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Kim konuşacak acaba?
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Ancak, bu hususta şubenin bulunduğu yer sicil
müdürlüğünün ayrı bir inceleme zorunluluğu yoktur
şeklindeki son cümlesi, ticaret sicili uygulamasında sorun ve
tereddüt doğuracağından madde metninden
çıkarılmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
40ıncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
40ıncı madde kabul edilmiştir.
41inci maddenin başlığını okutuyorum:
II - Ticaret unvanının şekli
1. Gerçek kişiler
MADDE 41
BAŞKAN Madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 41. maddesinin Ticaret Unvanının
Şekli olan üst başlığının, Ticaret
Unvanının Unsurları şekline dönüştürülmesini; 41.
maddesinin Gerçek Kişiler şeklindeki başlığının
Gerçek Kişilerin Ticaret Unvanı şekline dönüştürülmesini;
41. maddesinin 1. fıkrasında yer alan 46 ncı maddeye uygun
olarak yapabileceği ekler ile metinden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Abdülkadir Akcan Metin Çobanoğlu Rıdvan Yalçın
Afyonkarahisar Kırşehir Ordu
Osman Durmuş Süleyman
L. Yunusoğlu
Kırıkkale Trabzon
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Maddenin üst başlığı mevcut kanundan aynen
iktibas edilerek düzenlenmiştir. Üst başlık altındaki
hükümlerde, ticaret unvanının içeriğinde hangi unsurların
bulunması gerektiği ve bulunabileceği düzenlenmektedir.
Dolayısıyla başlığın teklif edilen şekilde
olması zorunludur.
Maddenin başlığı içeriği ile ilgili fikir
vermediği gibi, sanki gerçek kişi kavramının
düzenlendiği intibaı oluşmaktadır. Ayrıca
devamında da tüzel kişiler ile ilgili benzer başlık
kullanılarak kanunun benimsediği ayırımı
netleştirmek mümkün olacaktır.
46. maddede ticaret unvanına ek olabilecek hususlar
ayrıca düzenlenmiştir. Bu maddede ise, gerçek kişi tacirin
ticaret unvanının asgari içeriği belirlenmektedir. Bu asgari
içerik zorunludur. Ek kullanmak ise zorunlu değildir. Bu sebeple 46
ncı maddeye uygun olarak yapabileceği ekler ile ibaresinin metinden
çıkarılması zorunludur.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
41inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
41inci madde kabul edilmiştir.
42nci maddenin başlığını okutuyorum:
2. Tüzel kişiler
a) Kollektif ve komandit şirketler
MADDE 42
BAŞKAN 42nci madde üzerinde iki önerge vardır.
Önergeleri geliş sırasına göre okutup
aykırılık derecelerine göre işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 96 Sıra Sayılı Türk Ticaret
Kanunu Tasarısının 42. maddesinin 2. fıkrasının
sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Ali Rıza
Öztürk |
Ali İhsan
Köktürk |
Turgut Dibek |
|
Mersin |
Zonguldak |
Kırklareli |
|
Rahmi Güner |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
R. Kerim Özkan |
|
Ordu |
Malatya |
Burdur |
320 nci maddenin birinci fıkrası saklıdır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 42. maddesinin 1. fıkrasında yer alan
bütün ortakların veya ibaresinin metinden
çıkarılmasını; 42. maddesinin 1. fıkrasında yer
alan şirketi ve türünü gösterecek bir ibareyi ibaresi yerine, kolektif
şirket ibaresine yer verilmesini; 42. maddesinin 2. fıkrasında
yer alan şirketi ve türünü gösterecek bir ibareyi ibaresi yerine,
şirketin türüne göre Adî komandit şirket veya sermayesi paylara
bölünmüş komandit şirket ibarelerini ibaresine yer verilmesini arz
ve teklif ederiz.
|
Abdülkadir
Akcan |
Metin
Çobanoğlu |
Rıdvan
Yalçın |
|
Afyonkarahisar |
Kırşehir |
Ordu |
|
Süleyman L.
Yunusoğlu |
|
Osman
Durmuş |
|
Trabzon |
|
Kırıkkale |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Metinde bulunan veya en az bir ortağın ibaresi, zaten
birden fazla ortağın isminin bulunabileceği anlamına
gelmektedir. Ayrıca belirtilmesine gerek yoktur.
Şirketi ve türünü gösterecek şeklindeki ifade yeterince
açık değildir. Bunun yerine daha anlaşılır
şekilde, aynı ifadeyle kastedilen kolektif şirket ibaresinin
kullanılması isabetlidir.
Aynı gerekçelerle, 2. fıkrada komandit şirketlerin
unvanı ile ilgili ibare de değiştirilmelidir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 96 Sıra Sayılı Türk Ticaret
Kanunu Tasarısının 42. maddesinin 2. fıkrasının
sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Rıza Öztürk (Mersin) ve
arkadaşları
320 nci maddenin birinci fıkrası saklıdır.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Öztürk, buyurunuz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi görüşülmekte olan bu Türk Ticaret Yasası
Tasarısı'nın 42nci maddesinin (2)nci fıkrası (2)
Adî veya sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin ticaret
unvanı, komandite ortaklardan en az birinin ad ve soyadıyla
şirketi ve türünü gösterecek bir ibareyi içerir. Bu şirketlerin
ticaret unvanlarında komanditer ortakların ad ve soyadları veya
ticaret unvanları bulunamaz. şeklindedir. Biz, verdiğimiz
değişiklik önergesiyle bu maddenin (2)nci fıkrasının
sonuna 320 nci maddenin birinci fıkrası saklıdır.
hükmünün eklenmesini istiyoruz.
Değerli milletvekilleri, nedeni de şu: Adı
şirketin unvanında bulunan komanditer başlıklı
320nci madde (1) Adı şirketin unvanında bulunan komanditer,
üçüncü kişilere karşı komandite bir ortak gibi sorumlu olur.
şeklindedir.
Bu değişiklik önergesiyle, 42nci maddeyle 320nci madde
arasında uyum sağlanması amaçlanmıştır, teknik
bir gerekliliktir. Bu nedenle, önergemiz doğru bir önergedir,
tasarıdaki yanlışlığı düzeltmeye yönelik bir
önergedir. Bu önergenin bu nedenle desteklenmesini istiyoruz.
Bu vesileyle de şu hususa dikkatinizi çekmek istiyorum
değerli arkadaşlar: Az önce bize ülkemizin değişik
yerlerinden telefonlar geldi. Nüfus müdürlüklerinde aşırı bir
yığılma varmış. Nüfus müdürlükleri kimi yerlerde bu
seçmen kütüklerinin düzeltilmesiyle ilgili gelen yurttaşlara
kapıyı kapatıyorlarmış, fiziki mekânlar
yetersizmiş. Güvenilir, çağdaş demokrasinin yaşaması
için öncelikle seçimin güvenilir olması gerekiyor. Seçimin güvenilir
olması daha seçmen kütüklerinden itibaren başlar. Seçmen kütüklerine
karşı kuşku duyduğu zaman toplum ve seçime karşı
da kuşku duyduğu zaman, seçim sonuçlarının toplumda itibar
görmesi, güvenilir olması mümkün değildir. Bu ülkede yaşayan
herkes, hangi siyasi partiden, hangi siyasal anlayıştan olursa olsun
herkes, seçim sonuçlarının tartışılmasını,
tartışma konusu yapılmasını arzu etmez. Herkesin
beklediği, umduğu şey, güvenilir seçim sonuçlarıdır ve
seçim sonuçlarına güvenmektir. Bunun için de ben şimdiden Sayın
Adalet Bakanımız da burada- Hükûmeti uyarıyorum.
Tartışmalı bir seçimin olmaması için, güvenilir seçim
listelerinin askıya çıkması için şu andan itibaren
önlemlerin alınması bir zorunluluktur diyorum, hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Öztürk.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
42nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
42nci madde kabul edilmiştir.
43üncü maddenin başlığını okutuyorum:
b) Anonim, limited ve kooperatif şirketler
MADDE 43
BAŞKAN 43üncü madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 43. maddesinin 1. fıkrasında yer alan
işletme ibaresi yerine şirket ibaresine yer verilmesini; ve 46
ncı madde hükmü saklı kalmak ibaresinin metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Abdülkadir Akcan |
Metin
Çobanoğlu |
Rıdvan
Yalçın |
|
Afyonkarahisar |
Kırşehir |
Ordu |
|
Osman
Durmuş |
|
Süleyman L.
Yunusoğlu |
|
Kırıkkale |
|
Trabzon |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi mi okutuyorum efendim?
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçeyi okutalım.
BAŞKAN Gerekçe
Gerekçe:
Madde hükmündeki ifadeye göre unvanda işletme konusunun
bulunması gerektiği intibaı uyanmaktadır. Oysa doğru
olan unvanda ana sözleşme ile belirlenmiş olan şirket konusunun
gösterilmesidir.
46. madde hükümlerini saklı tutmayı gerektirecek bir
sakınca yoktur. Saklı tutulmasa da 46. madde hükümleri uygulanabilir
durumdadır. Bu maddede saklı tutulup aynı nitelikteki bir
başka maddede saklı tutulmaması hâlinde, kanun koyucunun
istemediği yorumlar ortaya çıkabilecektir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
43üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
43üncü madde kabul edilmiştir.
44üncü maddenin başlığını okutuyorum:
c) Tacir sayılan diğer tüzel kişiler ve donatma
iştiraki
MADDE 44
BAŞKAN Madde 44 üzerinde üç önerge vardır; geliş
sırasına göre okutacağım, aykırılık
sırasına göre de işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 96 Sıra Sayılı Türk Ticaret
Kanunu Tasarısının 44 üncü maddesinin
|
Hasip Kaplan |
Selahattin
Demirtaş |
Pervin Buldan |
|
Şırnak |
Diyarbakır |
Iğdır |
|
Akın
Birdal |
|
Fatma Kurtulan |
|
Diyarbakır |
|
Van |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 96 Sıra Sayılı Türk Ticaret
Kanunu Tasarısının 44. maddesinin 1. fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Ali İhsan
Köktürk |
Ergün
Aydoğan |
|
Malatya |
Zonguldak |
Balıkesir |
|
Rahmi Güner |
Turgut Dibek |
Ali Rıza
Öztürk |
|
Ordu |
Kırklareli |
Mersin |
(1) Ticari işletmeye sahip olan dernek, vakıf ve
diğer tüzel kişilerin ticaret unvanları, adları ile bunlara
eklenecek işletmesi sözcüklerinden oluşur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 44. maddesinin 1. fıkrasında yer alan
adlarıdır ibaresinden önce gelmek üzere kuruluş statülerinde
yer alan ibaresinin eklenmesini; 44. maddenin 2. fıkrasının son
cümlesinde gösterecek ibaresinden önce gelmek üzere bulunduğunu ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Abdülkadir
Akcan |
Metin
Çobanoğlu |
Rıdvan
Yalçın |
|
Afyonkarahisar |
Kırşehir |
Ordu |
|
Süleyman L.
Yunusoğlu |
|
Osman
Durmuş |
|
Trabzon |
|
Kırıkkale |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Madde metninde sayılan tüzel kişiler genel olarak
statülerindeki adlarını kullanmamaktadırlar. Uygulamada
karışıklık olmaması için, ticaret unvanının
statüdeki adları olduğunu ifade etmek bakımından teklif
edilen ibarenin eklenmesi isabetlidir.
Donatma iştirakini gösterecek şeklindeki ifade
açıklayıcı değildir. Murat edilen bir donatma iştiraki
bulunduğunun ifade edilmesidir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki
önerge aynı mahiyettedir. Önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım. İstemleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı
ayrı söz vereceğim.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 96 Sıra Sayılı Türk Ticaret
Kanunu Tasarısının 44. maddesinin 1. fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ali Rıza Öztürk (Mersin) ve
arkadaşları
(1) Ticari işletmeye sahip olan dernek, vakıf ve
diğer tüzel kişilerin ticaret unvanları, adları ile bunlara
eklenecek işletmesi sözcüklerinden oluşur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 96 Sıra Sayılı Türk Ticaret
Kanunu Tasarısının 44 üncü maddesinin
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Gerekçe...
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Tüzel kişi tacirlerin unvanlarından, bir işletmenin
varlığı anlaşılamayacağından, söz konusu
değişiklik öngörülmüştür.
Gerekçe:
Ticari işletmelerin varlığının
anlaşılabilmesi için.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
44üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 44üncü
madde kabul edilmiştir.
45inci maddenin başlığını okutuyorum:
d) Ortak hükümler
MADDE 45
BAŞKAN 45inci madde üzerinde iki önerge vardır. Önergeleri
geliş sırasına göre okutup aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 45. maddesinin, ortak hükümler şeklindeki
başlığının ek kullanma zorunluluğu şeklinde
değiştirilmesini; maddenin Türkiye'nin herhangi bir sicil dairesinde
daha önce tescil edilmiş bulunan diğer bir unvandan ayırt
edilmesini gerektiren bir durumun bulunması halinde, ticaret
unvanlarında ayırt edici nitelikli ek kullanılması
zorunludur şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Abdülkadir
Akcan |
Metin
Çobanoğlu |
Rıdvan
Yalçın |
|
Afyonkarahisar |
Kırşehir |
Ordu |
|
Süleyman Latif
Yunusoğlu |
|
Osman
Durmuş |
|
Trabzon |
|
Kırıkkale |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 96 Sıra Sayılı Türk Ticaret
Kanunu Tasarısının 45. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Ali Rıza
Öztürk |
Turgut Dibek |
Çetin Soysal |
|
Mersin |
Kırklareli |
İstanbul |
|
Rahmi Güner |
|
Tansel
Barış |
|
Ordu |
|
Kırklareli |
Madde 45- (1) Bir ticaret unvanına Türkiyenin herhangi bir
sicil dairesinde daha önce tescil edilmiş bulunan diğer bir unvandan
ayırt edilmesi için gerekli olduğu takdirde, ek yapılır. Bu
gereklilik, tescil sırasında sicil müdürlüğü tarafından,
sicil bilgi bankası üzerinden araştırılır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi mi okutuyorum?
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Gerekçe
BAŞKAN Buyurunuz.
Gerekçe:
Ticaret unvanına yapılacak ayırt edici eklerin,
sicil bilgi bankasından araştırılması
öngörülmüştür.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 45. maddesinin, ortak hükümler şeklindeki
başlığının ek kullanma zorunluluğu
şeklinde değiştirilmesini; maddenin Türkiye'nin herhangi bir
sicil dairesinde daha önce tescil edilmiş bulunan diğer bir unvandan
ayırt edilmesini gerektiren bir durumun bulunması halinde, ticaret
unvanlarında ayırt edici nitelikli ek kullanılması
zorunludur. şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Maddede ticaret unvanlarında ek kullanmanın zorunlu
olması hâli düzenlenmektedir. Madde başlığı buna uygun
olmalıdır. Kaldı ki ortak hükümler başlığı
ile ifade edilecek bir düzenleme de yoktur.
Maddenin mevcut metni, anlaşılması son derece zor,
karışık ve dolaylı ifade tarzı içeren bir metindir.
Dolayısıyla yanlış uygulamalara meydan vermemek için teklif
edilen daha açık ve anlaşılması kolay metnin tercih
edilmesi isabetli olacaktır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
45inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
45inci madde kabul edilmiştir.
46ncı maddenin başlığını
okutuyorum:
3. Ekler
MADDE 46
BAŞKAN 46ncı madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 46. maddesinin başlığının
Ticaret Unvanında Ek Kullanılması şeklinde
değiştirilmesini; 46. maddesinin, 2. fıkrasının Bir
tüzel kişilik bulunmadığı halde, bir tüzel kişi
bulunduğu izlenimi yaratacak ekler kullanılamaz. şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Abdülkadir Akcan Metin Çobanoğlu Rıdvan Yalçın
Afyonkarahisar Kırşehir Ordu
Kemalettin
Nalcı Süleyman L.
Yunusoğlu Osman
Durmuş
Tekirdağ Trabzon Kırıkkale
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Tekirdağ Milletvekili Sayın Kemalettin
Nalcı, buyurunuz efendim.
KEMALETTİN NALCI (Tekirdağ) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 46ncı maddesinde vermiş olduğumuz
önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, görüşülmekte olan
kanunun 46ncı maddesinin 2nci fıkrasındaki Tek
başlarına ticaret yapan gerçek kişiler ticaret unvanlarına
bir şirketin var olduğu izlenimini uyandıracak ekler
yapamazlar. şeklindeki ibarenin Bir tüzel kişilik
bulunmadığı hâlde, bir tüzel kişi bulunduğu izlenimi
yaratacak ekler kullanılamaz. şeklinde değiştirilmesini
teklif ettik. Bunun anlamına gelecek olursak, ticaretin içinde bulunan
kişiler bildiğimiz gibi ya gerçek kişilerdir ya komandit
şirketler, limitet şirketler, anonim şirketler veya
holdinglerdir. Bunlar bir eklerle tanıtılır. Tabii ki burada
ticaret unvanlarına baktığımız zaman,
karşıdaki basiretli tüccarın baktığı konular
karşıdaki firmanın gücünü gösteren konular. Gerçi bu kanun
tasarısı da bunu getirmemektedir.
Sayın milletvekilleri, bugün baktığımız
zaman bazı gerçek kişiler vardır -yani burada limitet
şirketlerden bahsediyoruz- Türkiyede kurulmuş olan birçok limitet
şirketten, anonim şirketten daha güçlülerdir. Şimdi burada
yapılmak istenen değişiklikte, karşıdaki
alışveriş yapılan tüccarın bu taraftaki şirketin
gücünü ölçmesi, ama, gücünü ölçerken bu kıstaslar yeterli değil
sayın milletvekilleri.
Bir düşünün, bugün 5 milyar sermayeyle veya 10 milyar
sermayeyle limitet şirket veya 50 milyar sermayeyle anonim şirket
kurulabiliyor. Ama bunların yapmış olduğu ticaretin limiti
hiçbir zaman için kontrol edilemiyor.
Ben buradan soruyorum sizlere: 50 milyar sermayesi olan bir
şirket 5 trilyonluk iş yapabilir mi? Yani bunu karşı
taraftaki tüccarın anlama kıstası ne? Sadece bir unvan
mıdır? Unvana gelen limitet şirket unvanı, anonim
şirket unvanı bunu verebiliyor mu?
Onun için, buradaki düzeltmeyi yapabilmek için bu şirket
olmama hâlinde tüzel kişilik ibarelerinin kullanılmaması
şeklinde değiştirilmesi gerekmektedir.
Bu önergemize destek vereceğiniz temennisiyle hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Nalcı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Madde 46yı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde 46 kabul edilmiştir.
Madde 47nin başlığını okutuyorum:
4. Ticaret unvanının devamı
MADDE 47
BAŞKAN Madde 47 üzerine bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı" nın 47. maddesinin, 1.fıkrasında yer
alan "Ticarî işletme sahibinin veya bir ortağın ticaret
unvanında yer alan adı kanunen değişir veya yetkili
makamlar tarafından değiştirilirse" şeklindeki
ibarenin, "Ticaret unvanında adı bulunan bir gerçek kişinin
unvanda bulunan adının değişmesi halinde" olarak
değiştirilmesini; 47. maddesinin, 2. fıkrasında yer alan,
"Kollektif veya komandit şirkete ya da donatma iştirakine yeni
ortakların girmesi hâlinde ticaret unvanı değiştirilmeksizin
olduğu gibi kalabilir." ibaresinin metinden
çıkarılmasını; 47. maddenin 2. fıkrasında yer
alan "Şirketten ayrılan ortağın adı da
yazılı izni alınmak şartıyla şirket
unvanında kalabilir. ibaresinin, "Unvanda adı yer alan bir
ortağın şirket ortağı sıfatını
kaybetmesi halinde, kendisinin itirazı olmadığı takdirde
adının unvanda kalması mümkündür" şekline
dönüştürülmesini arz ve teklif ederiz.
Abdülkadir Akcan Metin Çobanoğlu Rıdvan Yalçın
Afyonkarahisar Kırşehir Ordu
Kemalettin Nalcı
Süleyman Yunusoğlu Osman Durmuş
Tekirdağ
Trabzon Kırıkkale
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Kim konuşacak?
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Nalcı
BAŞKAN Sayın Nalcı, buyurunuz efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
KEMALETTİN NALCI (Tekirdağ) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 47nci maddesi üzerine vermiş olduğumuz
önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, şimdi burada 47nci maddenin
ikinci fıkrasında yer alan Şirketten ayrılan
ortağın adı da yazılı izni alınmak
şartıyla şirket unvanında kalabilir. ibaresinin Unvanda
adı yer alan bir ortağın şirket ortağı
sıfatını kaybetmesine kendisinin itirazı
olmadığı takdirde adının un-vanda kalması
mümkündür diye değiştirilmesini talep ettik.
Şimdi, buradaki konu şu: Biliyorsunuz şirketlerin
satışında
Bunu siz büyük şirketler olarak düşünmeyin,
ufak şirketler olarak düşünün veya ticaretin içinde, işte bir
inşaat şirketi olarak düşünün veya başka bir şirket
olarak düşünün. Tabii, ilk önce insanlar pazarlıklarını
yaptıkları zaman, şeyleri yaptıkları zaman
Çünkü
isim, ticaret unvanı bir markadır, gerçek kişilerle bir
bağlantısı bulunmamaktadır.
Şimdi, daha sonradan bu olay, eğer yazılı
izin, o dakikadaki
Burada tamamen açıklanması lazım,
yazılı izin aynı anda alınmamışsa, daha sonraki
bir aşamada aynı şahıs kendi ismini çekme
karşılığında menfaat temin edebilir, bunun
altını çizmek gerekiyor. Yani ben, tamam, işletmemi sattım,
ama isim hakkımı
O zaman itiraz etmemiştir, ticaret olarak,
ticari şey olarak kendi işini görmek için şirketi
devretmiştir, parayı almıştır, ama bu maddede,
altı ay sonra o şahıs çıkıp da Arkadaş, senin
ticari işletmende benim ismim var, ben bu ismimi
Ya bana şu ücreti
ödeyeceksin ki yazılı izin vereyim, yoksa ben bu yazılı
izni vermem. der ve çıkmaza girilir.
Onun için, eğer itiraz yoksa, devir anında itirazı
yoksa, bunun kalması lazım. Bunun önlenmesi için bizim önermiş
olduğumuz Unvanda adı yer alan bir ortağın şirket
ortağı sıfatını kaybetmesi hâlinde -yani hisselerini
veya şirketi devrettiği zaman- kendisinin itirazı
olmadığı takdirde -o anda itiraz edebilir veya onun bedelini
koyabilir- adının unvanda kalması mümkündür. şeklinde
değiştirilmesinin Türk Ticaret Kanununda daha verimli
olacağı kanaatiyle önergemize destek vermenizi temenni ediyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sağ olun. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Nalcı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
47nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
47nci madde kabul edilmiştir.
48inci maddenin başlığını okutuyorum:
5. Şubeler
MADDE 48
BAŞKAN 48inci madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum
OKTAY VURAL (İzmir) Önergemizi çekiyoruz efendim.
BAŞKAN Çektiniz mi efendim? Peki.
48inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
48inci madde kabul edilmiştir.
49uncu maddenin başlığını okutuyorum:
6. Ticaret unvanının devri
MADDE 49
BAŞKAN 49uncu madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 49. maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Abdülkadir
Akcan |
Metin
Çobanoğlu |
Rıdvan
Yalçın |
|
Afyonkarahisar |
Kırşehir |
Ordu |
|
Osman
Durmuş |
Süleyman L.
Yunusoğlu |
Kemalettin
Nalcı |
|
Kırıkkale |
Trabzon |
Tekirdağ |
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMAT ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Madde metni unvanın devri ile ilgilidir. Devir
işletmenin devrine bağlı kılınmıştır.
Ticaret unvanı işletmenin değil, tacirin ticari faaliyetlerinde
kullandığı adıdır. Dolayısıyla madde hükmü
işletme adı için uygun olmakla birlikte; işletme ile ilgisi
bulunmadığı ve esasen her tacirin ticaret unvanının ne
olacağının kanunda açık ve emredici şekilde belirlenmiş
olduğu nazara alındığında ticaret unvanının
devri zaten mümkün değildir. Hüküm mevcut kanundan aynen
alınmış olup, 50 yıllık uygulamada ticaret unvanı
devri yoktur. Ancak işletme adı devri mümkündür. Gerçekten
Tasarının 41. vd. maddeleri gereğince ebeli bir içeriğe
sahip unvanı kullanmak zorunda olan tacirler, devraldıkları bir
işletmenin sahibine ait ve kanundaki şartları
taşımayan ibareleri unvan olarak kullanmaları mümkün
değildir. Öte yandan, birden fazla
işletmesi olan tacirin bir işletmesini devretmesi hâlinde metinden
çıkarılması teklif edilen hükme göre unvan devralana geçecektir.
Bu durumda, devredenin diğer ticari faaliyetlerinde aynı unvanı
kullanıp kullanamayacağı açık değildir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
49uncu maddeyi oylarınıza
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Sayın Başkan, karar yeter
sayısının aranmasını istiyoruz.
BAŞKAN 49uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum,
karar yeter sayısı arıyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
On beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.50
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.12
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Fatoş
GÜRKAN (Adana), Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 25inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
96 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
49uncu maddenin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi maddeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
49uncu madde kabul edilmiştir, karar yeter sayısı
vardır.
Şimdi, 50nci maddenin başlığını
okutuyorum:
III Ticaret unvanının korunması
1. İlke
MADDE 50
BAŞKAN 50nci madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 50. maddesinin tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Abdülkadir
Akcan |
Metin
Çobanoğlu |
Rıdvan
Yalçın |
|
Afyonkarahisar |
Kırşehir |
Ordu |
|
Kemalettin
Nalcı |
Süleyman
L.Yunusoğlu |
Osman
Durmuş |
|
Tekirdağ |
Trabzon |
Kırıkkale |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılmıyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Madde hükmü usulen tescil ve ilân edilmiş olan ticaret
unvanını kullanma hakkı sadece sahibine ait olduğuna
ilişkindir. Oysa bu hukuki sonuç, Tasarının 41. vd. maddelerinin
gereğidir. Yani böyle bir hüküm olmasa dahi, usulen tescil ve ilân
edilmiş olan ticaret unvanını kullanma hakkı sadece
sahibine aittir. Aksi mümkün değildir. Aksi durum, haksız rekabete
ilişkin hükümler gereğince de yasaktır. Dolayısıyla
böyle bir madde gerekli değildir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
50nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
50nci madde kabul edilmiştir.
51inci maddenin başlığını okutuyorum:
2. Bildirim ve ceza
MADDE 51
BAŞKAN 51inci madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 51. maddesinin 1. fıkrasının
metinden çıkarılmasını; 52. maddenin 2. fıkrası
olarak, Bütün kamu görevlileri, görevlerini yaparlarken birinci fıkradaki
suçlardan birinin işlendiğini öğrenmeleri halinde, durumu
yetkili ticaret sicil müdürüne ve Cumhuriyet savcılığına
bildirmek zorundadır. Hükmünün eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Abdülkadir
Akcan |
Metin
Çobanoğlu |
Rıdvan
Yalçın |
|
Afyonkarahisar |
Kırşehir |
Ordu |
|
Kemalettin
Nalcı |
Süleyman L.
Yunusoğlu |
Osman
Durmuş |
|
Tekirdağ |
Trabzon |
Kırıkkale |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi mi okutuyorum?
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçeyi okutun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Madde metni uygulama yanlışlıklarına sebep
olacak derecede anlaşılmazdır. Nitekim mevcut kanunda da aynen
yer alan bu hükmün 50 yılda hiç uygulaması olmamıştır.
Teklif edilen metin daha anlaşılır bir hükmü ifade etmektedir.
Ayrıca bildirim yükümlülüğünün neden maddede sayılan kamu
görevlileri ile sınırlandığı da belli değildir.
Bu sebeple diğer kamu görevlileri için de aynı yükümlülük öngörülmelidir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler.. Önerge kabul edilmemiştir.
51inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
51inci madde kabul edilmiştir.
52nci maddenin başlığını okutuyorum:
3. Unvanına tecavüz edilen kimsenin hakları
MADDE 52
BAŞKAN 52nci madde üzerinde iki önerge vardır,
önergeleri önce geliş sırasına göre okutup sonra
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 96 Sıra Sayılı Türk Ticaret
Kanunu Tasarısının 52. maddesinin 1. fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Ali Rıza
Öztürk |
Turgut Dibek |
Tekin Bingöl |
|
Mersin |
Kırklareli |
Ankara |
|
Ali Oksal |
|
Hulusi Güvel |
|
Mersin |
|
Adana |
Madde 52- (1) Ticaret unvanının, ticari dürüstlüğe
aykırı biçimde bir başkası tarafından
kullanılması hâlinde hak sahibi, bunun tespitini,
yasaklanmasını; haksız kullanılan ticaret unvanı
tescil edilmişse kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesini
veya silinmesini, tecavüzün sonucu olan maddî durumun ortadan
kaldırılmasını, gereğinde araçların ve ilgili
malların imhasını ve zarar varsa, kusurun
ağırlığına göre maddî ve manevî tazminat isteyebilir.
Maddî tazminat olarak mahkeme, tecavüz sonucunda mütecavizin elde etmesi mümkün
görülen menfaatinin karşılığına da hükmedebilir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 52. maddesinin tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Abdülkadir
Akcan |
Metin
Çobanoğlu |
Osman
Durmuş |
|
Afyonkarahisar |
Kırşehir |
Kırıkkale |
|
Süleyman L.
Yunusoğlu |
Rıdvan
Yalçın |
Kemalettin
Nalcı |
|
Trabzon |
Ordu |
Tekirdağ |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçe mi?
RIDVAN YALÇIN (Ordu) Ben konuşacağım efendim.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Yalçın.
RIDVAN YALÇIN (Ordu) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; 52nci madde üzerinde verdiğimiz önerge hakkında
açıklamalar yapmak üzere karşınızda bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, muhalefet karar
yetersayısı istediğinde iktidar mensubu
arkadaşlarımızın yüzlerinin biraz ekşidiğini
görüyorum; bu Meclisi çalıştırmak elbette muhalefetin de
görevidir ama öncelikle bu sorumluluk iktidar partisinin üzerindedir.
Komisyonda Borçlar Kanununu çalışıyoruz, aynı
gün içerisinde dört beş kez iktidar partisi milletvekili
arkadaşlarımız Genel Kurulda yeterli sayı
olmadığı için komisyonu terk ederek buraya gelmek durumunda
kalıyorlar ve oradaki bizim konsantremiz de bu sebeple bozuluyor ve en son
böyle bir ara vermeden sonra tahammülümüz kalmadı, o toplantıyı
terk etmek durumunda kalmıştık. Şimdi bize, önerge
veriyorlar diye, konuşuyorlar diye sitem eden
arkadaşlarımızın, bu kanunun çıkmasını çok
arzu ediyorlarsa, Genel Kurul salonuna teşriflerinin gerekli olduğunu
hatırlatmak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, 52nci maddenin, önergemizde,
biz, tasarı metninden çıkarılmasını teklif ediyoruz.
Burada yapılan düzenleme, haksız rekabete ilişkin özel
mevzuatlarda ayrıntılı olarak bulunduğundan burada bu
maddenin gerekli olmadığını düşünüyoruz. Fakat, bunun
yanında bu önergemiz kabul görmeyecekse bile, biraz önce hocamla da
tartıştım ama tatminkâr bir açıklama temin edemedim.
Değerli arkadaşlarım, bu maddede, kısaca
okumak istiyorum:
tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan
kaldırılmasını, gereğinde araçların ve ilgili
malların imhasını ve zarar varsa, kusurun
ağırlığına göre maddi ve manevi tazminat isteyebilir.
Yani unvanına tecavüz edilen kimsenin hakları
düzenleniyor, sayılıyor.
Şimdi burada Zarar varsa kavramıyla yapılan
eylemlerin hepsi bizatihi zarar doğurucu eylemler olmasına
rağmen, sanki böyle ilave bir şart, ilave bir koşul
getirilmiş gibi bir durum oluşturulmuş. Oysa bir unvana
tecavüzün kendisi bizatihi zarar doğurucu bir haksız eylemdir. Bu
sebeple Zarar varsa diye bunu şartlandırmak, uygulamada, bu kanun
yeni çıkacağı için mahkemelerin bir kısmında, zarar,
bir ilave koşul gibi değerlendirilebilir, bir kısmında da
genel çerçeve içerisinde bunun zaten işin özünde olduğunu
düşünerek bir içtihat ayrılığı oluşabilir.
Bu sebeple biz öncelikle maddenin metinden
çıkarılmasını, bu mümkün olmayacaksa, iktidar partili
arkadaşlarımız da fikrimize katılırlarsa zarar
şartının maddeden çıkarılmasını teklif
ediyor, önergemize destek bekliyoruz.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Yalçın.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 96 Sıra Sayılı Türk Ticaret
Kanunu Tasarısının 52. maddesinin 1. fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ali
Rıza Öztürk (Mersin) ve arkadaşları
Madde 52- (1) Ticaret unvanının, ticari dürüstlüğe
aykırı biçimde bir başkası tarafından
kullanılması hâlinde hak sahibi, bunun tespitini, yasaklanmasını;
haksız kullanılan ticaret unvanı tescil edilmişse kanuna
uygun bir şekilde değiştirilmesini veya silinmesini, tecavüzün
sonucu olan maddî durumun ortadan kaldırılmasını,
gereğinde araçların ve ilgili malların imhasını ve
zarar varsa, kusurun ağırlığına göre maddî ve manevî
tazminat isteyebilir. Maddî tazminat olarak mahkeme, tecavüz sonucunda
mütecavizin elde etmesi mümkün görülen menfaatinin
karşılığına da hükmedebilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?..
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Kabul
ediyoruz.
BAŞKAN Konuşacak mısınız efendim?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Gerekçe okunsun Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
1. Fıkrada yer alan ticaret hayatında geçerli olan
dürüst uygulamalara ibaresi, çeviri izlenimi vermektedir. Onun yerine,
aynı anlama gelen ve daha kısa ticari dürüstlüğe sözcüğü
kullanılmış, yine menini ibaresi, Türkçe olan
yasaklanmasını ibaresiyle değiştirilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilmiş önerge doğrultusunda 52nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
52nci madde
kabul edilmiştir.
53üncü madde başlığını okutuyorum:
B) İşletme adı
Madde 53
BAŞKAN 53üncü madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 96 Sıra Sayılı Türk Ticaret
Kanunu Tasarısının 53. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Ali Rıza
Öztürk |
Turgut Dibek |
Tekin Bingöl |
|
Mersin |
Kırklareli |
Ankara |
|
Ali Oksal |
|
Hulusi Güvel |
|
Mersin |
|
Adana |
Madde 53- (1) İşletme sahibini göstermeksizin veya
gösterse dahi bu amaçtan çok, doğrudan doğruya işletmeyi
tanıtmak ve benzer işletmelerden ayırt etmek için
kullanılan adların da, sahipleri tarafından tescil ettirilmesi
gerekir. Tescil edilen işletme adları hakkında da 38, 45, 47,
50, 51 ve 52nci maddeler uygulanır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi mi okutayım?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Gerekçe okunsun Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 53. maddesinin 1. fıkrasındaki,
İşletme sahibi ile ilgili olmaksızın ibaresi, mevcut
kanundaki (TTK:55) işletme sahibini hedef tutmaksızın
ibaresine oranla amacını aşmakta, sanki işletme
adında, işletme sahibinin adının da bulunması
yasaklanmış gibi yanlış bir izlenim vermektedir. Oysa
uygulamada, Alinin Yeri, gibi sahibin adını da içeren işletme
adları sıklıkla kullanılabilmektedir. Sicil
uygulamasında yol açabileceği şüpheleri yok edebilmek
açısından, 1. fıkradaki söz konusu ibare, İşletme
sahibini göstermeksizin veya gösterse dahi bu amaçtan çok ibaresi ile
değiştirilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
53üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
53üncü madde kabul edilmiştir.
54üncü madde başlığını okutuyorum:
DÖRDÜNCÜ KISIM
Haksız Rekabet
A) Genel olarak
I - Amaç ve ilke
MADDE 54
BAŞKAN 54üncü madde üzerinde üç önerge vardır.
Önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra
aykırılık sırasına göre de işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 96 Sıra Sayılı Türk Ticaret
Kanunu Tasarısının 54. maddesinin 2. fıkrasında yer
alan tedarik edenlerle ibaresinin sağlayanlarla şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Ali Rıza
Öztürk |
Turgut Dibek |
Tekin Bingöl |
|
Mersin |
Kırklareli |
Ankara |
|
Hulusi Güvel |
|
Ali Oksal |
|
Adana |
|
Mersin |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan tasarının 54. maddesinin 2.
fıkrasının başlangıcına: Aynı statü ve
büyüklükte yer alan cümlesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Hasip Kaplan |
Fatma Kurtulan |
Akın
Birdal |
|
Şırnak |
Van |
Diyarbakır |
|
Sevahir
Bayındır |
|
Pervin Buldan |
|
Şırnak |
|
Iğdır |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 54. maddesinin 1. fıkrasının
metinden çıkarılmasını; 2. fıkrasında geçen veya
tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen
ibaresi ile veya ticarî uygulamalar ibaresinin işlemler olarak
değiştirilmesini; yine 54. maddesinin 2. fıkrasında geçen
dürüstlük kurallarına ibaresinin hukuka şekline
dönüştürülmesini arz ve teklif ederiz.
|
Osman
Durmuş |
Akif Akkuş |
Rıdvan
Yalçın |
|
Kırıkkale |
Mersin |
Ordu |
|
Abdülkadir
Akcan |
Süleyman L.
Yunusoğlu |
Kemalettin
Nalcı |
|
Afyonkarahisar |
Trabzon |
Tekirdağ |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Osman Durmuş
konuşacak.
BAŞKAN Sayın Durmuş, buyurunuz.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Sayın Başkan,
Türk Ticaret Kanunu Tasarısının 54üncü maddesinin 1inci
fıkrasıyla ilgili söz almış bulunuyorum.
Maddenin gerekçesinde ifade ettik. Özellikle haksız rekabet
düzenlemesinin amacını tespit etmektedir. Oysa böyle bir hükme
ihtiyaç yoktur. Hükmün içeriği gerekçede ifade edilmesi gereken
niteliktedir. Kaldı ki dürüst ve bozulmamış rekabetin
korunması 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında
Kanuna ait bir kavramdır. Oysa rekabet ile 4054 sayılı
Kanundaki rekabet kavramları birbirinden farklıdır.
Değerli milletvekilleri, Türkiyede çıkarılan
linyit kömürleri paketlenip dağıtılıyor. Bu linyitler,
söylendiği gibi, Somada alınıp Gaziantepte
ambalajlanıyorsa, neye göre bu tercih yapılmıştır?
Televizyonlara yansıyan tartı sonuçlarında 25 kilo olması
gereken torbalar ıslak olarak 24 kilo geliyor. Televizyonlarda, tüm
ambalajlarda bu eksiğin olması hâlinde 300 milyon YTLlik
yolsuzluktan bahsediliyor. Şeffaf olması gereken Sosyal
Yardımlaşma Vakfı kömürü AKPli madenciden alıp AKPli
çuvallıyor ve ambalajlatıyorsa buna Rekabette çuvallama! demek
gerekir.
Değerli milletvekilleri, üç gün önce cumartesi günü Çubuk
ilçemizin Bayındır köyüne gittim. Bektaşi köyü. Güzel bir
toplantı ve açılışla köye kazandırılan köy
konağı ve cemevi açılışına katıldım.
Orada çok kalabalık bir cemaat toplanmıştı. Lokmalar
yenildi. Sonunda köy halkıyla sohbette Bu köyde yoksul var mı? diye
sordum. 16 yaşlı dul kadın var. dediler. Kömür bu köye
dağıtılıyor mu? diye sordum. Hayır, bu köye hiç
kömür dağıtılmadı. dendi. Bu yoksul halka kömürü AKPliler
mi gönderiyor? O zaman halkın inançları konusunda ayrım
yaptığınız anlamına gelir. Yok eğer
dağıtım şirketleri bu yanlışı
yapıyorsa, o zaman ihaleyle dağıtım işini
verdiğiniz şirketler yanlış yapıyor. Her iki hâlde de
sizler vebal altındasınız; haksız rekabete yol
açıyorsunuz, garip gurebanın hakkını yiyorsunuz.
Şimdi, Kırıkkale Büyükavşarı
soracağım, Koçubabayı arayacağım,
Dağobasına geçen sene temmuz ayında iki tır dolusu kömür
dökenler Çulluya, Koçubabaya, Haydar Sultana uğradı mı? diye
soracağım. Yoksulun hakkını yiyen yiyene, yiğit muhtaç
olmuş kuru soğana.
Yunus Emrenin ifadesiyle: Bir garip ölmüş diyeler/ Üç
günden sonra duyalar/ Böyle garip bencileyin.
Yiyin efendiler, yiyin! Aksırıncaya,
tıksırıncaya kadar yiyin. Bu han-ı iştiha sizi bir
yere götürecektir.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralardan gürültüler)
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Diyeceği olan varsa
çıksın orada konuşsun.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan tasarının 54. maddesinin 2.
fıkrasının başlangıcına: Aynı statü ve
büyüklükte yer alan cümlesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
FATMA KURTULAN (Van) Akın Birdal konuşacak Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Birdal.
AKIN BİRDAL (Diyarbakır) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; görüşülmekte olan tasarının
54üncü maddesinin ikinci fıkrasının başlangıcına
Aynı statü ve büyüklükte yer alan cümlesinin eklenmesi için böyle bir
önerge verdik ve bu nedenle söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Kuşkusuz, bu önergemiz de kabul edilmeyecek ama biz yine
görüşümüzü size sunmayı, demokratik parlamenter rejim ve demokratik
siyasete katılımın bir gereği olarak görüyoruz.
Ancak, şimdi, Sayın Bakan Para ve moral dedi.
Gerçekten, bu Ticaret Yasasının çıkması
Tamam, Avrupa
Birliği müktesebatına bağlı kılınmasını
elbette ki biz de olumluyoruz. Yalnız bununla değil, Avrupa
Birliği tam üyelik sürecine bağlı uyum yasalarında Avrupa
Birliği hukukuna, insan hakları hukukuna tam uyulmasını biz
de destekliyoruz ve benimsiyoruz ama tek başına para ve moral
yetmiyor, bir ülkenin gerçekten eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik bir
toplum olması için yetmiyor. Eğer yetmiş olsaydı,
örneğin Amerika Birleşik Devletleri: Bugün, para derseniz var,
finans, kapitalin merkezi, moral derseniz var, çünkü soğuk savaş
sonrası tek başına bir ABD hegemonyasıyla dünyaya
hükmediyor, moral de var ama ne yazık ki şu andaki ABD
imparatorluğunun çöküşü durdurulamıyor. O zaman ne yapmak
gerekiyor bir ülkenin gerçekten demokratikleşmesi, özgürleşmesi için?
Ekonomi-demokrasi, ekonomi-adalet, ekonomi-barış, gerçekten
bunları yaptıktan sonra belki bizim umut ettiğimiz ya da yüce
Meclisin umut ettiği hedeflere ulaşılabilir.
Şimdi, cehenneme giden -biliyorsunuz ünlü bir söz var- yollar
iyi niyet taşlarıyla döşenmiş. İyi niyet yetmiyor.
Başka bir zamanımız olursa, yine Aziz Nesinden size bir iyi
niyet politikacısının gerçekten hüsranını, bir
anekdotu burada sizlerle paylaşacağım. O nedenle iyi niyet
yetmiyor.
Bugün, örneğin, işten çıkarma rekabeti var.
Gerçekten, her gün kurumlaşmış müesseseler, işletmeler,
şirketler işçi çıkarmak durumunda kalıyorlar. Buna
karşı ne yapacağız? Her alanda paylaşma ve
dayanışma değerlerini yitiriyor Türkiye.
Şimdi, örneğin, tamam metropol kentlerdeki büyük
marketler, hipermarketler karşısındaki küçük işletmelerin
hangi duruma geldiğini biliyoruz ve gerçekten, geçtiğimiz gün ve
haftada söylediğim gibi kepenkler kapatılıyor. Bir Anafartalara
gidin, bir Kadıköy Altıyoldan çıkın, kepenkler
kapatılmış, dayanamıyorlar artık buna. O nedenle,
küçük işletmeleri koruyucu birtakım yasal düzenlemelerin
yapılması da gerekiyor. Aksi takdirde
Örneğin can suyu ile
adlandırılıyor
Can suyu, bir fideyi toprağa dikerken
verilen ilk suyun adıdır. Yoksa, gerçekten, damarları
kurumuş, büzüşmüş bir ağaca verilen su can suyu olmaz
artık, onu kurtaramazsınız ya da askerî olarak stratejik bir söz
vardır Yığınakta yapılan hata savaşın
sonuna kadar sürer. diye. O nedenle, bizim yaptığımız hata
yığınakta yapılan hatadır. Gelin, gerçekten bu
yığınaktaki yapılan hatadan kurtulalım. 23üncü
Dönemin bize yarattığı fırsatı değerlendirelim.
Demokratik, sivil, çoğulcu, vesayetten kurtulmuş bir Anayasa
konusunda mutabakat sağlayalım ki o Anayasadan
kaynağını alan kişisel, siyasal haklar, özgürlükler;
ekonomik, sosyal haklar ve özgürlükler demokratik, barışçıl bir
toplumun çok önemli harcını oluşturacaktır. Yoksa,
gerçekten burada Kabul edenler
Etmeyenler
şeklindeki bir profil
bugünkü halkımızın beklentilerini
karşılamayacaktır.
Az önce değerli arkadaşımızın
söylediği gibi, gerçekten şimdi rekabeti siyaset rekabeti olarak
mı göreceğiz? Her yerde bir rekabet ve yarış. Her ne kadar
bu yarışın adı barış içinde yarış diye
adlandırılıyorsa da gerçekten gerilime neden olan, şiddete
neden olan, giderek çatışmaya neden olan bir rekabet sistemi ve
kültürü yerleştiriliyor. Güçlü olan vursun! Olur mu öyle şey?
İki büyük dünya savaşının sonrasında kurulan
uluslararası toplulukların varlık nedeni nedir? Güçsüz
olanın, zayıf olanın hak ve özgürlüklerini bir hukuka
bağlamak ve korumaya bağlamaktır. İşte, biz bu kültürü
eğer oluşturabilirsek gerçekten gerek Avrupa Birliğine gerek
insanlığa bağlı bir hukuku ve bir kültürü oluşturabiliriz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
AKIN BİRDAL (Devamla) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Aksi takdirde bu çabaların karşılığı
toplumun beklentilerine, gereksinmelerine, özlemlerine karşılık
vermeyecektir.
Hepinizi, bu duygularla saygıyla selamlıyorum. (DTP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Birdal.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 96 Sıra Sayılı Türk Ticaret
Kanunu Tasarısının 54. maddesinin 2. fıkrasında yer
alan tedarik edenlerle ibaresinin sağlayanlarla şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali
Rıza Öztürk (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçe
Gerekçe:
Madde metninin anlaşılır kılınması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
54üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
54üncü madde kabul edilmiştir.
55inci maddenin başlığını okutuyorum:
II - Dürüstlük kuralına aykırı
davranışlar, ticarî uygulamalar
MADDE 55
BAŞKAN 55inci madde üzerinde iki önerge vardır.
Önergeleri önce geliş sırasına göre okutup
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Buyurunuz okuyunuz:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 96 Sıra Sayılı Türk Ticaret
Kanunu Tasarısının 55 inci maddesinin
|
Hasip Kaplan |
Selahattin
Demirtaş |
Akın
Birdal |
|
|
Şırnak |
Diyarbakır |
Diyarbakır |
|
|
Pervin Buldan |
|
Fatma Kurtulan |
|
|
Iğdır |
|
Van |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu Tasarısı
nın 55. maddesinin 1. fıkrasının birinci cümlesinin
Aşağıda sayılan haller haksız rekabet hallerinin
başlıcalarıdır şekline dönüştürülmesini arz ve
teklif ederiz.
|
Osman
Durmuş |
Akif Akkuş |
Rıdvan
Yalçın |
|
Kırıkkale |
Mersin |
Ordu |
|
Süleyman L.
Yunusoğlu |
Abdülkadir
Akcan |
Kemalettin
Nalcı |
|
Trabzon |
Afyonkarahisar |
Tekirdağ |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Hangisi
efendim? Çünkü bir önerge var ki kabul etme ihtimalimiz var o nedenle bir
istişare yapma ihtiyacı hissettim.
BAŞKAN Sayın Osman Durmuş ve
arkadaşlarının önergesi.
İki önerge var.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Bu
önergede haller kelimesi mi eklenmek isteniyor bir bakar
mısınız?
BAŞKAN Tekrar okuyunuz lütfen:
Aşağıda sayılan haller haksız rekabet
hallerinin başlıcalarıdır şekline
dönüştürülmesini arz ve teklif ederiz.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Bunu
kabul edebiliriz efendim.
BAŞKAN Peki.
Gerekçeyi mi okutayım?
RIDVAN YALÇIN (Ordu) İki cümle
BAŞKAN - Sayın Yalçın, buyurunuz.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Kabul
ettik ama
BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Rize) Kabul ettik önergeyi
yahu.
RIDVAN YALÇIN (Ordu) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; bizi konuşturmamak için her önergemizi kabul etmek
zorunda kalmayınız diye özellikle söz almış bulunuyorum.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Onunla
ilgili değil, isabetli gördüğümüz için.
RIDVAN YALÇIN (Devamla) Evet, Sayın Bakanım, önergemiz
gerçekten de bir gerekliliğe dayanıyor. Madde metnindeki şu
hâliyle kalması hâlinde bir sınırlama durumunun söz konusu olduğunu görüyoruz.
Bu sebeple, haksız rekabet olarak sayılacak hâllerin zaman içerisinde
gelişime açık olarak tanımlanması gerektiğini ifade
ettik.
Şimdi, Sayın Bakanım, burada bir hata daha var:
Aşağıda sayılan davranışlar dürüstlük
kuralına aykırı haksız rekabet hâlleridir. diye ifade
edilmiş. Burada yalnızca aşağıda sayılan
bentlerde haksız rekabet hâllerini sınırlamış
olmuyoruz, aynı zamanda sanki dürüstlük kuralına uygun haksız
rekabet de varmış gibi bir anlam hatası da ifade edilmiş.
Bu değişiklikle biz her iki hususu da düzeltmiş oluyoruz.
Burada, tabii, iktidara eleştiriler getirdik. Bir
eleştiri de medya kuruluşlarına yapmak istiyorum
fırsatını bulmuşken. Bin dört yüz elli üç maddeden
müteşekkil, Türkiyenin ticaret hukukunu yeniden tanımlayan bir
kanuna karşı medyamız sadece otobüslerde horoz taşınamayacağı
gibi ve bu maddede de yer alan saldırgan satış yöntemleriyle
ilgili maddeyi manşetlerine taşımıştı.
Bu vesileyle, medyayı da, Ticaret Kanununa, Ticaret
Kanununun getirdiği yeniliklere, Ticaret Kanunundan etkilenmesi muhtemel
kişi ve kuruluşlara daha özenli davranması gerektiğini
ifade ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Yalçın.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 96 Sıra Sayılı Türk Ticaret
Kanunu Tasarısının 55 inci maddesinin
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılamıyoruz efendim.
FATMA KURTULAN (Van) Hasip Kaplan konuşacak
BAŞKAN Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sanıyorum önergemiz
anlaşılmadı. Ben, onun için, biraz açıklamak üzere söz
aldım.
Gerçi haksız rekabet hükümlerine
baktığımız zaman İsviçre kanunlarından genellikle
alınıyor. Haksız Rekabete Dair Federal Kanundan
esinlenilmiş Türk Ticaret Kanununun içine konulmuş. Oysaki, haksız
rekabet, tüketici haklarının korunması ayrı hükümler ve
ayrı yerlerde olması gerekiyordu fakat buraya alınmış.
Alındıysa, burada, ben bir noktaya dikkat çekmek istiyorum: Biz ne
diyoruz değişiklik olarak? Reklamlar kelimesi ve taahhütler
diyoruz; taahhütler diyoruz, dikkat edin. Birisi reklam yapıyor, bir
ürün satışı yapacak, diyor ki: Ben, işte, şu
buzdolabımı, şu otomobilimi, şu çamaşır
makinesini veya şu cep telefonunu, şu saati
-hayatımızın her alanına giren emtiayı, ürünü-
satacağım. Arkasından da bir garanti belgesi var. Bir garanti
belgesi olmayan satış gördük mü? Var mı garantisiz
satış? O garantinin anlamı ne? Reklamını
yaptığı malı, bir yıllığına veya iki
yıllığına, Ben garanti ediyorum, bunda bir ayıp
çıkarsa gelir geri öderim. bu anlama geliyor. Otomobili
aldınız, fabrikasyon hatası var ama garantisi var, taahhüt
etmiş. Reklamındaki vasıflar da yok. Gittiniz firmaya, bunu
anlatıyorsunuz, diyorsunuz ki: Kardeşim taahhüdün vardı,
garanti belgen var. Garanti belgesi hayatımızın her alanına
girmiş.
Şimdi, biz, burada haksız rekabete ilişkin bütün
hükümleri okuduk. Garanti belgesi var mı? Garantiye dikkat çeken bir hüküm
var mı? Peki, firmalar taahhüt ettiklerinin, niye reklamlarıyla
taahhüt ettiklerinin yükümlülüğü altına girmesinler? Sorun bu. Benim
anlatmak istediğim bu. Çok yakın zamanda medyada promosyonda bu çok
sıkça yaşandı. Deniliyor ki: Şu kadar kupona size ev
vereceğiz, araba vereceğiz, televizyon vereceğiz. Sonra o
vasfı belirtilen televizyonun, arabanın olmadığını,
çok düşük marka veya çok kalitesiz bir şeyin verildiğini halkımız
gördü. Şimdi, bu konuda da bir haksız rekabeti önleyici hüküm
teşkil edebilir taahhüt kelimesi. Burada bizim aslında ifade etmek
istediğimiz: Evet, reklamda sınır yok, reklam serbest;
satış yöntemlerinde de sınır yok, onda da serbest. Ama bir
nokta var ki gerçekten insaf ve vicdan sınırlarını
aşıyor. Eğer bir emtia satılıyorsa onun taahhüdü de
olmalı, garanti belgesinin çerçevesinde bir sorumlu olmalıdır.
Bu noktada, ben bu önergenin kabul edilmeyeceğini biliyorum.
Yani, şimdi biz ne kadar doğru önerge getirsek, ne kadar
inandırıcı şeyler söylesek, yok! Öyle gelmiş öyle
geçecek. Çünkü daha bu kuralı değiştiremedik. On sekiz
aydır ben burada anlatıyorum, bir şeyi değiştiremedim.
Allah birdir diye bir önerge getirsek acaba diyorum, bu konuda tereddüt
geçirir misiniz, ne olur diye merak ediyorum. Yani gerçekten bu konuda ne olur
oylarınız? Tereddüt eder misiniz, komisyona mı
bakarsınız, bakana mı bakarsınız, yukarı mı
bakarsınız? Ben tabii ki gerçekten biraz sorgulamak istiyorum.
Bakın, keşke bu maddeyi daha çok konuşabilseydik.
11inci fıkrada Tüketici kredilerine ilişkin kamuya yapılan
ilanlarda diye bir bölüm var. Bütün insanlarımız tüketici
kredileriyle inim inim inliyor. Gidin bankalara, karınca duaları on
beş sayfa sözleşmeler imzalatılıyor. Ben kendim
avukatım. O karınca duası sözleşmeleri hangi banka önümüze
koyduysa kredi kartı aldığımızda, okumadan imzayı
atıyoruz. Okuyamazsınız ki! Alın onu, on beş
sayfayı okumanız için, on beş gün, bir de mercek lazım
size. Mercekle bakacaksınız, okuyacaksınız. Sonradan faiz,
faizin üzerine faiz
Şimdi, eğer haksız rekabetten korumaysa
bunun hükümlerinin tabii ki açık olması gerekiyor.
Benim burada ifade etmek istediğim, reklamlarla beraber
garanti belgesine vurgu yapılmasıdır. Buna bir çözüm getirmek
lazım. Her firmanın taahhüt ettiğinin sorumluluğunu
taşıması lazım. Bütün olay bu. O zaman, garanti belgesini
de şart koşmayalım. Uluslararası standartlarda da garanti
belgesi zaten var. Dikkat edin, Sony markaya dikkat edin, cep
telefonlarına dikkat edin, yeni çıkan televizyonlara dikkat edin,
hepsinde otuz iki dilde garanti belgesinin tercümesi ve çevirisi var ama
Türkçeyi göremezsiniz, dikkat edin. Alın dışarıdan ithal
ettiğiniz ürünleri, Türkçesi çevirisini, garanti belgesinde veya
kullanım kılavuzunda göremezsiniz, yirmi dil vardır Türkçe
yoktur. Niye? Türkiyede haksız rekabet için kendi
vatandaşını koruyan bir anlayış olsaydı hiçbir
firma bu ürünü Türkiyeye getirip satamazdı. Bu önlenirdi diye
düşünüyorum.
Bu noktada Komisyonun bir daha gözden geçirmesi umuduyla
önergemizin kabulünü diliyor, teşekkür ediyorum. (DTP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kaplan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Sayın Başkanım, kısa bir açıklama yapmak
istemiştim.
BAŞKAN Açıklama mı yapmak istiyorsunuz?
Buyurunuz Sayın Bakan.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Sayın Başkanım, bu bölümde, herhâlde
arkadaşlarımızın da dikkatlerinden
kaçmamıştır, muhalefet partili arkadaşlarımız
tarafından verilen, çok makul ve mantıklı, önergeleri kabul
ettiklerimiz de oldu. Sayın Kaplanın tabii ki bu önergesini de biz
değerlendirdik. Reklamlardan
sonra taahhütler ibaresinin konması da iyi niyetli bir öneridir
ama satış yöntemleri tabirinin bunu da kapsadığı
düşüncesiyle önergesini kabul edemedik. Yoksa önergesine saygı
duyuyoruz.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Yöntem
farklıdır, taahhüt farklıdır.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bakan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Daha önce kabul edilmiş önergeyle birlikte 55inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
56ncı maddenin başlığını
okutuyorum:
B) Hukukî sorumluluk
I - Çeşitli davalar
MADDE 56
BAŞKAN 56ncı madde üzerinde iki önerge vardır.
Önergeleri önce geliş sırasına göre okutup
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Buyurunuz:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 56. maddesinin 1. fıkrasında geçen
müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticarî faaliyetleri veya
diğer ekonomik menfaatleri ibaresinin metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Osman
Durmuş |
Akif Akkuş |
Rıdvan
Yalçın |
|
Kırıkkale |
Mersin |
Ordu |
|
Abdülkadir
Akcan |
Süleyman L. Yunusoğlu |
Kemalettin
Nalcı |
|
Afyonkarahisar |
Trabzon |
Tekirdağ |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 96 Sıra Sayılı Türk Ticaret
Kanunu Tasarısının 56. maddesinin 1. fıkrasının a
bendinde yer alan Fiilin ibaresinin Eylemin şeklinde, b bendinde yer
alan menini ibaresinin yasaklanmasını şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Ali Rıza
Öztürk |
Turgut Dibek |
Tekin Bingöl |
|
Mersin |
Kırklareli |
Ankara |
|
Hulusi Güvel |
|
Ali Oksal |
|
Adana |
|
Mersin |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılamıyoruz efendim.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Madde metninin anlaşılır kılınması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 56. maddesinin 1. fıkrasında geçen
müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticarî faaliyetleri veya
diğer ekonomik menfaatleri ibaresinin metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Osman Durmuş
(Kırıkkale) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Nalcı, buyurunuz efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
KEMALETTİN NALCI (Tekirdağ) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 56ncı maddesinin birinci fıkrası
üzerinde vermiş olduğumuz önergeyle ilgili söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, burada görüşmekte
olduğumuz ticaret kanununun amacı ticarette yani fiilî ticarette
insanların karşılaşabileceği muammaları, zorlukları
ve bu ticarete yön verecek şekilleri burada kaideleriyle birlikte
düzenlemektir.
Şimdi, geldiğimiz bu noktaya kadar, 56ncı maddeye
kadar olan kısımda şirketlerin kuruluşu, unvanları ve
basiretli bir tüccarın yapması gereken eğer bunları
yapmadığı sürece de alması gereken cezalar üzerinde
konuştuk.
Sayın milletvekilleri, burada çıkarmış
olduğumuz kanunlar üzerinde bazı tezatlar var. Bakın, 47nci
maddede biz bir önerge verdik. 47nci maddede Şirketten ayrılan
ortağın yazılı izni
deniyordu. Biz bu yazılı
iznin kaldırılmasını, eğer aksi bir şart yoksa
Zaten unvanın devri denildi.
Aynı tasarının 49uncu maddesine bakıyoruz,
iki madde sonra aynen şunu söylüyor: Bir işletmenin devri, aksi
açıkça kabul edilmiş olmadıkça, unvanın da devri sonucunu
doğurur. Devir halinde devralan unvanı aynen kullanma hakkına
sahiptir.
Şimdi, bu iki madde birbirine aykırı olmadı
mı sayın milletvekilleri? Biz önergeyi verdik, bunun tezat
oluşturacağını söyledik. O zaman 49uncu maddede de bunu
düzenlemeniz gerekmiyor muydu? Bakın, Mecliste bizim görevimiz birbirine
tezat düşen kanunlar çıkarmak değil. Ben şimdi, o zaman
burada soruyorum:
Bizim, 47nci maddede vermiş olduğumuz önerge neden
kabul edilmedi? Orada da şunu söyledik: Aksi olmadığı
sürece, yani alan kişi karşı çıkmadığı
sürece bu devredilmiş olsun veya hakları geçmiş olsun istedik. E
49 da bunu söylüyor! Böyle bir ihtilafta acaba hangisi kullanılacak? Ben
merak ediyorum.
Sayın milletvekilleri, bizim burada
çıkaracağımız tüm kanunların işlerliği ve
ticareti kolaylaştıracak kanunlar olması lazım. Ki, daha
sonraki metinlerde de gelecek, ticaretin ana kaidelerinden birisi ticaret
unvanları, şirketin kurulması, bu şirketin ortakları,
sermaye yapısı, sermaye güçlülüğü ve daha sonradan ticaret
yapıldığı zaman bu kişilerin gerçek kişi
olmasını, ticari faaliyetlerin belli ahlaki düzeyler içinde
olmasını sağlamaktır. Bir önceki maddede yine vardı,
ticaret unvanının haksız yere kullanılması veya
başka bir ticaret unvanının kopya edilerek haksız yere
kullanılmasından dolayı doğacak zararların
karşılanması. Peki, sayın milletvekilleri, bu zararlar
kimden alınacak acaba? Bunun bir yaptırımı var mı?
Yani mezardaki kişiler üzerine kurulan şirketler biliyoruz;
sorumluları, herhangi bir yaptırımı yok! Ben bundan iki
konuşmam öncesinde de söyledim, yani 10 milyar sermayeyle kurulan bir
şirketin bu ülkede 10 trilyonluk iş yapma kapasitesi var. Yani bunun
tazminatı buradan mı karşılanacak?
Onun içindir ki, biz burada Milliyetçi Hareket Partisi olarak,
demin Rıdvan Yalçın arkadaşımızın da
söylediği gibi, bu tasarıya yardımcı olmak istiyoruz. Bu
vermiş olduğumuz önergede de ben bir sefer daha düşünülmesini
istiyorum. Kısıtlanıyor, yani deniyor ki müşteri kredisi,
meslek itibarı, ticari faaliyetleri ve diğer ekonomik menfaatler. E
diğer ekonomik menfaatler dendiği zaman bunların hepsini
kapsamıyor mu?
Onun için önergemize olumlu görüş vereceğinizin
temennisiyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN -
Teşekkürler Sayın Nalcı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
56ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
56ncı madde kabul edilmiştir.
57nci maddenin başlığını okutuyorum:
II - Çalıştıranın sorumluluğu
MADDE 57
BAŞKAN 57nci madde üzerinde iki önerge vardır.
Önergeleri geliş sırasına göre okutup aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Buyurunuz:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 96 Sıra Sayılı Türk Ticaret
Kanunu Tasarısının 57. maddesinin 1. fıkrasında yer
alan fiili ibaresinin eylemi şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
|
Ali Rıza
Öztürk |
Turgut Dibek |
Tekin Bingöl |
|
|
Mersin |
Kırklareli |
Ankara |
|
|
Ali Oksal |
|
Hulusi Güvel |
|
|
Mersin |
|
Adana |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 57. maddesinin 1. fıkrasının madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Osman
Durmuş |
Abdülkadir
Akcan |
Akif Akkuş |
|
Kırıkkale |
Afyonkarahisar |
Mersin |
|
Süleyman L.
Yunusoğlu |
Rıdvan
Yalçın |
Kemalettin
Nalcı |
|
Trabzon |
Ordu |
Tekirdağ |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılmıyoruz efendim.
RIDVAN YALÇIN (Ordu) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Adam çalıştıranın sorumluluğu Borçlar
Kanununun 55 ve 100. maddelerinde yer almaktadır. Burada ayrıca ve
ikincil olarak düzenlenmesine gerek yoktur.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 96 Sıra Sayılı Türk Ticaret
Kanunu Tasarısının 57. maddesinin 1. fıkrasında yer
alan fiili ibaresinin eylemi şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Ali
Rıza Öztürk (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Öztürk.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 96 sıra
sayılı Türk Ticaret Kanunu Tasarısının 57nci
maddesine ilişkin değişiklik önergesi hakkında söz
almış bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri, tasarının gerekçesinde
Arı ve güzel Türkçe için özen gösterilmiştir. denilmesine
rağmen, bu tasarı metni genel olarak okunduğunda,
tasarının dili ve ifadesinin çok başarısız olduğu
açıktır. Örneğin, bir yerde tahsis diyor, bir yerde özgüleme
diyor, bir yerde işlem diyor, onun hemen yanında bir yerde fiil
diyor. Yine, bir yerde şirket diyor, bir başka yerde
ortaklık diyor. Şimdi, biz, önergelerimizle bu çelişkileri
gidermek istedik, yanlışlıkları düzeltmek istedik.
Aynı zamanda, demin de söylediğim gibi, Adalet Komisyonunda
görüşülmekte olan Borçlar Kanunu Tasarısıyla ilgili bir uyumu
da sağlamak istedik.
Şimdi, görüşülmekte olan Borçlar Kanunu
Tasarısında fiil yerine eylem kelimesi kullanılıyor.
Hatta o kadar ileri gidiyoruz ki kırk yıllık ikrar yerine
borç tanısı kullanılıyor, icap kabul yerine öneri
kullanılıyor. Türkçeleştirmek, öz Türkçeleştirmek
adına orada daha aşırıya kaçılıyor ama burada
halkın anlayabileceği diller, sözcükler öneriliyor, Sayın
Komisyon Başkanı ve Bakan tarafından kabul edilmiyor.
56ncı maddede de söyledik men etmek kelimesi öz Türkçe değildir.
Hani sizin gerekçenizde yazıyordu, siz bu tasarıda arı ve güzel
Türkçe kullanılmasına özen göstermiştiniz? Men kelimesi Türkçe
bir kelime midir? Özen gösterdiğiniz için mi men kelimesini
kullanıyorsunuz? Biz men kelimesi yerine yasak kelimesini, fiil
yerine eylem kelimesini önerdik 56ncı maddede, Sayın Bakan ve
Sayın Komisyon Başkanı katılmadı, AKPnin
oylarıyla da reddedildi.
Buradan anlaşılıyor ki, AKPli
arkadaşlarımız, yapılan değişiklik önergelerinin
içeriğine, amacına bakmadan sadece bu önergelerin kimden geldiklerine
bakarak ret veya kabul oyu kullanıyorlar. Ben, AKP Grubunun bugüne kadar
sayın bakan ve sayın komisyonun katılmadığı bir
önergeyi kabul ettiğini görmedim. Burada da AKPli
arkadaşlarımızın Türk Ticaret Yasasının
hazırlanmasında veya çıkarılmasında gerekli
sorumlulukları duymadıklarını ben düşünüyorum.
Şimdi bu kelime, fiil kelimesi Türkçe kelime değildir,
artık bugün yerleşmiş bir anlatımla eylem kelimesidir.
Zaten, Borçlar Kanunu Tasarısında da onu kullanıyorlar.
Şimdi bu 56ncı maddede bizim bu değişiklik önergemiz
reddedildiğine göre, artık bunun bir anlamı da
kalmamıştır. Ben sorumlu bir hukukçu anlayışıyla
bu önergeyi geri çekiyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Öztürk.
57nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
58nci maddenin başlığını okutuyorum:
III - Basın, yayın, iletişim ve bilişim
kuruluşlarının sorumluluğu
MADDE 58
BAŞKAN 58inci madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan "Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı"nın 58 inci maddesine aşağıdaki
dördüncü fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Bekir
Bozdağ |
Mehmet Yüksel |
Tuğrul
Yemişci |
|
Yozgat |
Denizli |
İzmir |
|
Emin Nedim
Öztürk |
|
Cumhur Ünal |
|
Eskişehir |
|
Karabük |
(4) Haksız rekabet fiilinin iletimini
başlatmamış, iletimin alıcısını veya fiili
oluşturan içeriği seçmemiş veya fiili gerçekleştirecek
şekilde değiştirmemişse, bu maddenin birinci
fıkrasındaki davalar hizmet sağlayıcısı aleyhine
açılamaz; tedbir kararı verilemez. Mahkeme haksız rekabet
eyleminin olumsuz sonuçlarının kapsamlı veya vereceği
zararın büyük olacağı durumlarda ilgili hizmet
sağlayıcısını da dinleyerek, haksız rekabet
fiilinin sona erdirilmesini veya önlenmesine ilişkin tedbir
kararını hizmet sağlayıcı aleyhine de verebilir veya
içeriğin geçici olarak kaldırılması dahil somut olaya uyan
uygulanabilir başka tedbirler alabilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Maddenin birinci fıkrası ile izleyen fıkralardan
açıkça anlaşıldığı üzere, haksız rekabet
davası fiilin işlendiği kuruluş bağlamında onun
bir çeşit aracılık etmiş olması sebebiyle
sırasıyla fiilden doğrudan sorumlu olanlar, onlara
ulaşılamıyorsa, sorumlu olabilecekler ve işletmesi
sebebiyle sorumlu sayılabilecekler aleyhine açılmaktadır. Bilgi
toplumu hizmetinin bir bilgi iletişim ağı içinde sadece bir
bilginin, içeriğin veya taşınan benzeri bir olgunun
erişimini gerçekleştirenler, yani sadece genel ve yaygın
ağın içinde işlev sahibi olan "hizmet
sağlayıcı"lar (hizmet sunanlar-ara hizmeti sunanlar)
haksız fiili oluşturan içerikle ilgili değillerdir, belki
içeriğin anlamının veya kime yöneldiğinin
ayırdında bile değillerdir, belki bilinçli bir şekilde onu
bilmemektedirler. Onun için hizmet sağlayıcılar haksız
rekabet fiilinden sorumlu tutulamazlar. Çünkü, böyle bir sorumluluğun
meşruiyet temeli yoktur.
Eklenen dördüncü fıkra önce, hizmet
sağlayıcılar için sorumsuzluk ilkesini koymaktadır (Hizmet
sağlayıcıların başka kanunlarda düzenlenen "ara
ve geçici saklama" dâhil diğer sorumluluklarının saklı
olduğu şüphesizdir). Dördüncü fıkra daha sonra hizmet
sağlayıcıların haksız rekabet oluşturan fiilden
sorumlu tutulabilecekleri durumları Bilgi Toplumu Hizmetlerinin Bazı
Hukuki Yönleri ve Özellikle İç Pazarda Elektronik Ticaret Konusunda 8
Haziran 2000 tarihli 2000/31/AT sayılı Avrupa Parlamentosu ve Konsey
Direktifi (Elektronik Ticaret Konusunda Direktif) ile uyumlu bir şekilde
belirlemektedir. Teknik olan bu sebepler için bilirkişi incelemesi
gereklidir.
Bu konuda diğer hassas bir sorun da, bilgi toplumu hizmetini
durduran tedbir kararlarıdır. Dördüncü fıkranın bu
husustaki ilkesi, sistemi durduran tedbir kararlarının -kural olarak-
verilemeyeceğidir. Çünkü böyle bir karar sadece uyuşmazlık
konusu fiili değil bilgi toplumu hizmetini durdurmaktadır. Ancak
dördüncü fıkra böyle etkileri geniş bir kararın hangi durumlarda
verilebileceğini göstermektedir.
Konunun, göz ardı edilemez önemi dolayısıyla,
dördüncü fıkra, böyle etkileri geniş bir karar vermeden önce
mahkemenin ilgili hizmet sağlayıcısını (temsilcisini,
mümkünse teknik temsilciyi) dinlemesi gereğini hükme
bağlamıştır.
Dördüncü fıkra, ayrıca mahkemeye, içeriği geçici
olarak kaldırtmak gibi etkileri sınırlı, somut olaya uyan,
uygulanabilir tedbirler de alabilir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmiştir.
Kabul edilen bu önerge doğrultusunda 58inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
59uncu maddenin başlığını okutuyorum:
IV - Kararın ilânı
MADDE 59
BAŞKAN Madde 59 üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Türk Ticaret Kanunu Tasarısının 59. maddesinde yer alan
hakim ibaresinin çıkartılarak yerine mahkeme ibaresinin
getirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Osman Durmuş |
Akif Akkuş |
Rıdvan
Yalçın |
|
Kırıkkale |
Mersin |
Ordu |
|
Abdülkadir
Akcan |
Süleyman L.
Yunusoğlu |
Kemalettin
Nalcı |
|
Afyonkarahisar |
Trabzon |
Tekirdağ |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılıyoruz efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe efendim
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Hukuk sistemimiz modern bir hukuk sistemi olarak, hakim değil
mahkeme sistemidir. Bu sebeple bir yargısal kararın verilmesinden söz
edilirken, hakim değil mahkeme ibaresinin kullanılması
zorunludur.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmiştir.
Kabul edilen bu önerge doğrultusunda 59uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 59uncu madde kabul edilmiştir.
60ıncı maddenin başlığını
okutuyorum:
V - Zamanaşımı
MADDE 60
BAŞKAN 60ıncı madde üzerinde iki önerge
vardır. Önergeleri geliş sırasına göre okutup
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 96 Sıra Sayılı Türk Ticaret
Kanunu Tasarısının 60. maddesinde yer alan 26.9.2004 tarihli ve
5237 sayılı ibaresinin madde metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
|
Ali Rıza
Öztürk |
Ensar Öğüt |
Turgut Dibek |
|
Mersin |
Ardahan |
Kırklareli |
|
Tekin Bingöl |
Ali Oksal |
Hulusi Güvel |
|
Ankara |
Mersin |
Adana |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 60. maddesinde yer alan Şu kadar ki,
ibaresinden sonra haksız rekabet fiili aynı zamanda ibaresinin
eklenmesini, işlenmişse ibaresinin çıkartılarak yerine
niteliğinde ise ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Abdülkadir
Akcan |
Akif Akkuş |
Süleyman L.
Yunusoğlu |
|
Afyonkarahisar |
Mersin |
Trabzon |
|
Rıdvan
Yalçın |
Kemalettin
Nalcı |
Osman
Durmuş |
|
Ordu |
Tekirdağ |
Kırıkkale |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Osman
Durmuşun önergesi değil mi efendim?
BAŞKAN Evet.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Ona
katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Gerekçe mi?
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yukarıda teklifi sunulan haksız rekabet fiili aynı
zamanda ibaresinin madde metnine eklenmesiyle, madde metninde yer alan
cümledeki anlamsızlık
giderilmiş olacaktır.
Madde metninde yer alan işlenmişse ibaresinin yerine
niteliğinde ise ibaresinin getirilmesi ile madde hükmü ile ifade edilmek
istenen amaç tam ve doğru şekilde ifade edilebilecektir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 96 Sıra Sayılı Türk Ticaret
Kanunu Tasarısının 60. maddesinde yer alan 26.9.2004 tarihli ve
5237 sayılı ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali
Rıza Öztürk (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Konuşacak mısınız, gerekçeyi mi
okutayım?
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Konuşacağım.
BAŞKAN - Sayın Öğüt, buyurunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 96 sıra
sayılı Türk Ticaret Kanunu Tasarısının
60ıncı maddesi üzerine vermiş olduğumuz önerge nedeniyle
söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, ben ticarete başka bir
pencereden bakacağım. Şehirde ticaret var, köyde ticaret var.
Şehirde ticaret yapan insanlar, daha ziyade istihdamı sağlayan
küçük sanayiler var, organize sanayiler var, çarşılar var, marketler
var, iş merkezleri var. Bugünkü günde araştırdığınız
zaman esnafta protesto olan senet sayısı 8 kat artmış. Çek
ödenmemiş, arkası yazılmış, 10 kat artmış.
Çok büyük firmalar dahi büyük bir kaos içerisinde, hakikaten kriz fevkalade
vurmuş. Hâlen yüzde 18 KDVde diretiliyor, ticareti geliştirmek istiyorsak
bu KDVnin derhâl yüzde 5e indirilmesi lazım. Bak, önerimizi de
söylüyoruz. Diyorlar ki: Yahu önerinizi söylemiyorsunuz. İşte yüzde
18lik KDVyi yüzde 5e indirdiğiniz zaman sanayici ve üreten nefes
alacaktır.
Burada şimdi ben size bir örnek vereceğim. Ardahanda
Esnaf Sanatkârlar Kredi Kooperatifi var. Buranın 508 tane üyesi var
-Ayhancığım iyi dinle, sen sorduğun için söylüyorum- 150
tanesi borçlu. Bir yıldan fazladır Halk Bankasından 300 milyar
lira kredi istiyor 150 kişi, yani 2şer milyar lira. Bir yıldan
beri Halk Bankası bu krediyi vermiyor. Halk Bankası Genel Müdürüne
gittim, telefon açtım, dedim ki: Yahu insaf edin, Allaha bak
kardeşim, 500 trilyonu bir kalemde Çalık Grubuna verdin, 375 milyon
dolar, 500 trilyon civarında bir para. Yahu bu 150 kişi Gürcistan,
Ermenistan sınırında ağır kış
koşullarında vatanın bekçiliğini yapıyor orada. Yani
ayıptır ya! 300 milyar niye kredi vermiyorsun kardeşim? Esnaf
kalkınacak, göç duracak. Şimdi ticarete
baktığınız zaman
Siz nasıl, ne kadar kanun
yaparsanız yapın, şimdi bu kitabı, görüyorsunuz işte
bu kanun tasarısını kaç milletvekili okudu? Okuyan var mı,
elinizi kaldırabilir misiniz? Yok kardeşim, yani bilen yok, eden yok,
okuyan yok, yazan yok. Ondan sonra kanun çıkıyor Kanun sakat
çıktı. Kanun tabii ki sakat çıkar. Bunlar çok önemli
arkadaşlar.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Komisyonlarda
görüşülüyor.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) Komisyonlarda ne kadar
görüşülürse görüşülsün, ben milletvekiliyim, el
kaldırıyorum, bunun bana gelmesi lazım, gelmesi lazım.
İktidar partisinin bunu düşünmesi lazım değerli
arkadaşlar.
Karsta küçük sanayi, organize sanayi bitmiş tükenmiş,
2-3 tane esnaf kalmış. Ardahan yüzde 50 öyle. Bugün, inanın,
Ardahandaki esnafa ben tebrik yazıyordum, sekreterim bana dedi ki:
Efendim, esnafın yarı yarıya dükkânı
kapandığı için tebrikleri yazmıyoruz. Nasıl olur?
dedim, araştırdım. Hakikaten nereden baksanız yarıya
yakını dükkânını kapatmış; sadece bu, Ardahan
değil, Karsta, Iğdırda, Ağrıda
Doğu Anadolu
perişan.
Şimdi Ticaret Kanunu çıkıyor, kimsenin haberi yok.
Bürokratlar hazırlıyor, getiriyor, kardeşim elini kaldır,
indir.
Köye gelince -zamanımız kalmadığı için
köye geliyorum- tarım, hayvancılık hakikaten bitmiş, aile
işletmeciliği bitmiş. Yani Ziraat Bankası ve tarım
kredi kooperatiflerine borcunu
Köyde ticaret yapan adama Haziran 2003
tarihinde bir iyileştirme kanunu çıkardık. Aradan beş
yıl geçti değerli arkadaşlar, şu anda tarım ve
hayvancılıkla uğraşan, çiftçilikle uğraşan
insanlar Ziraat Bankasına hem borçları var ödeyemiyorlar hem kredi
alamıyorlar. Esnaf kefalet kooperatifine borçları da ayrı bir
noktada.
Dün Sayın Bakana ben soru sordum: Bu çiftçilerin Ziraat
Bankası ve tarım kredi kooperatifine olan borçlarını
erteleyecek misiniz veya bir kolaylık sağlayacak
mısınız veya faizlerini silecek misiniz? Efendim, 2003
Haziranında çıkarttık ya kanunu. O zaman bir iyileştirme
yaptık ya. diyor. Yahu kardeşim insaf et! Beş sene geçti hâlen
borcunu ödeyemeyen insan var.
Bakın, ben size bir örnek daha söyleyeceğim: Yani bu devlet
eğer Ardahanı gözden çıkarmışsa, bilmiyorum ama,
Ardahandaki çiftçilerin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) Bu devlet Ardahanı gözden
çıkarmışsa bilmiyorum ama Ardahandaki çiftçileri
alacaklarından dolayı nereden icraya verilir biliyor musunuz?
Erzurumdan. Niye Erzurumdan? Ardahanın savcısı, hâkimi, icra
müdürü, valisi yok mu? Onu vatanın topraklarından saymıyor muyuz
Sayın Bakanım? Ben sizden rica ediyorum, açın, bütün
Ardahanın ilçeleri dâhil, köyleri dâhil çiftçileri, hepsi Erzurumdan
icraya verilmiş. Adam kalkıyor bu kış günü Erzuruma
gidecek, mal beyanında bulunacak on günlük cezayı çekmemesi, hapiste
yatmaması için. Şu anda Ardahanın, yemin ediyorum, en az beşte
1i on gün cezaevinde yatıyorlar. Yazık, günah değil mi bu
insanlara? Gidemiyor, mal beyanında bulunamıyor, köylü, parası
yok. Erzurumdan icra
Aradım Erzurumdaki avukatı, tarım kredi
kooperatifinin avukatını Ya niye yapıyorsunuz? dedim,
Efendim, ben burada görev yapıyorum. dedi. Peki, Ardahandaki avukatlar
kırılmış mı, yok mu Ardahanda avukat kardeşim?
Ardahanda 10 tane avukat var hem de canavar gibi, yani onlara niye
vermiyorsunuz? Yok, o bizim yandaşımız. diyorsanız bu da
ayıp.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözünüzü bağlayınız Sayın
Öğüt.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) Selamlıyorum, evet.
Yani bakın, ben bunu Büyük Millet Meclisinde tutanaklara
geçmesi için söylüyorum. Sayın Bakanıma da güveniyorum. Ben istirham
ediyorum, lütfen talimat verin, alacağı varsa, olabilir, borcunu
gitsin oradaki ilden, oradaki ilçeden versin. Erzurum vatan toprağı
Ardahan vatan toprağı değil mi? Ardahandakiler Türk
vatandaşı değil mi? Yani inanın, iki yıldır bu
böyle devam ediyor arkadaşlar, iki yıldır, daha yeni değil.
Bıktım artık, yani ticaret, ticaret, ticaret
Köydeki adam
ticaret yapıyor, şehirdeki ticaret yapıyor. Onun için sizden
rica ediyorum -halk bizi seçti, buraya gönderdi, bizden çare bekliyor, kanun
çıkarıyoruz- sizden istirham ediyorum, köylüye de, çiftçiye de,
şehirdeki ticaret yapana da, sanayiciye de, üreticiye de katkı
sunalım.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Öğüt.
Buyurunuz Sayın Bakan.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Teşekkür ederim.
Kamuoyunu doğru bilgilendirme adına Sayın
Öğütün son açıklamasıyla ilgili şunları söylemek
durumundayım: Herhangi bir vatandaşımıza bulunduğu
veya ikamet ettiği yerin dışında bir icra emri, ödeme emri
gönderilirse veya bir dava dilekçesi gönderilirse, o kişinin, örneğin
Erzuruma giderek itiraz etme mecburiyeti yok. Ardahanda icra dairesine
gidersiniz, icra dairesine yapmış olduğunuz başvuru süreyi
keser, istinabe yoluyla onu Erzuruma gönderir. Bakın, orada hukukçu
arkadaşlarımız var, hepsi de bunu bilirler. Bakın, siz çok
tecrübeli bir arkadaşımızsınız, Ardahanlı
vatandaşlarımızı lütfen doğru bilgilendirin. Erzuruma
gitmek zorunda değiller, Erzurumdan avukat tutmak zorunda da
değiller, her şeyi Ardahanda yapmaları yasalarımıza
göre mümkündür.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Ama Ardahanda verilse daha iyi olmaz
mı Sayın Bakanım?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) O
alacaklının takdiridir.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Alacaklı devlet Sayın
Bakanım.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Daha önce kabul edilmiş önerge doğrultusunda
60ıncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
60ıncı madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.21
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 17.38
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya), Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 25inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
96 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan, Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun, Devlet Memurları Kanunu ve Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun, Devlet Memurları Kanunu ve Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/537) (S. Sayısı: 236)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Suudi Arabistan Krallığı Hükümeti Arasında Karayoluyla
Yolcu ve Yük Taşımacılığının Düzenlenmesi
Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Suudi Arabistan Krallığı Hükümeti Arasında Karayoluyla
Yolcu ve Yük Taşımacılığının Düzenlenmesi
Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/377) (S. Sayısı: 303)(x)
BAŞKAN - Komisyon?
Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu 303 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Bursa Milletvekili Onur Öymen konuşacaktır.
Buyurunuz Sayın Öymen. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz yirmi dakikadır.
CHP GRUBU ADINA ONUR ÖYMEN (Bursa) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; Türkiye ile Suudi Arabistan arasında
imzalanmış bulunan kara yolu
taşımacılığı ile ilgili anlaşma
hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi
saygılarımla selamlıyorum.
(x)
303 S. Sayılı Basmayazı Tutanağa eklidir.
Değerli arkadaşlar, aslında bugün, yüce Meclise
sunulan Suudi Arabistanla ilgili üç anlaşma var. Diğer
anlaşmalar hakkında yüce Meclisin fazla vaktini almamak için söz
almayacağız ama bu vesileyle her üç anlaşmayla ilgili bazı
görüşlerimizi sizinle paylaşmak istiyoruz.
Öncelikle şunu belirtelim: Hükûmetin bu anlaşmalarla
ilgili gerekçesini ve Komisyonun raporunu okuduğunuz zaman bu
anlaşmalar öyle anlaşılıyor ki Türkiye ile Suudi Arabistan
arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin geliştirilmesine
katkı sağlayacaktır, yardımcı olacaktır. Çok
güzel, biz de bunu hararetle destekleriz.
Ne var ki şunu görüyoruz: Bu anlaşmaların ikisi
22nci Dönemde imzalanmış ve vaktinde Meclise onay için
getirilmediği için kadük olmuş, geçersiz
kılınmış, yeniden getiriliyor; geçen dönemde
imzalanıyor, geçen dönemde getirilemiyor, bu dönemde de seçimlerden sonra
bunların gündeme getirilmesi bir yıldan fazla zaman alıyor. Bu
kadar önemliyse niçin bunları Meclise zamanında getirmediler; bu
konudaki eleştirimizi dile getirmek istiyoruz.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, maalesef Hükûmet
böyle olumsuz bir durum olunca, bir gelişme olunca suçu yükleyecek,
kabahati yükleyecek birilerini arıyor. Soruyoruz: Şimdi, bu olayda
suçlu muhalefet midir, suçlu basın mıdır, suçlu kimdir? Niçin bu
kadar geciktirilmiştir bu anlaşmanın onay için Meclise
getirilmesi?
Şimdi, ilginç bir şey dikkatimizi çekti bu
anlaşmaları imzalarken, o da anlaşmaların tarihi.
Şimdi bakıyoruz, bu anlaşmalardan bir tanesinin, şu anda
görüştüğümüz kara yolu anlaşmasının tarihi: 14/7/1427,
yanlış duymadınız 14/7/1427; hicri tarih verilmiş.
Zahmet olmasın diye bizlere yanında miladi tarih de
yazılmış ama hicri tarih yazılıyor. İkinci
anlaşmaya bakıyoruz, orada da hicri tarih yazılıyor,
yanında miladi tarih. Bazı arkadaşlarımız diyebilirler
ki: Canım, efendim, Suudi Arabistanın usulü böyle, ne yapalım,
işte onlara ayıp olmasın diye, onları tatmin etmek için
hicri tarihi de yazıverdik. Öyle değil çünkü bugün gündemde olan
üçüncü anlaşmaya bakıyorsunuz, Türkiye ile Suudi Arabistan
arasında, orada sadece miladi tarih var. Demek ki hicri tarih yazma
konusunda Suudi Arabistanın bir dayatması yok.
Şu olabilir: Bu gibi durumlarda -bu metinler biliyorsunuz
Türkçe, Arapça ve İngilizce olarak hazırlanır- her ülke kendi
metnine kendi tarihini yazabilir. Suudiler Arapça metnine hicri tarih
yazabilir, siz de Türkçe metninize miladi tarihi yazarsınız,
İngilizce metnine miladi tarih
Bunlar ayrıntı gibi gözükebilir
ama değerli arkadaşlar, anlaşma yapmak ciddi iştir. Bu
anlaşmalar devletin arşivine giriyor. Yarın öbür gün
araştırmacılar bunu inceleyecekler, değerlendirecekler ve
bunları tespit edecekler ve bu dönemde bu işlerin yeterince ciddiye
alınmadığı sonucuna varacaklar. Onun için diyoruz ki:
Lütfen, anlaşma yaparken dikkatli olalım.
Çok değerli arkadaşlar, şimdi gelelim işin
esasına. Suudi Arabistan, Hükûmetin en yakın ilişki kurduğu
ülkelerden biridir. Sık sık karşılıklı ziyaretler
oluyor, Cumhurbaşkanımız ziyaret ediyor,
Başbakanımız ziyaret ediyor, Suudi Kralı Türkiyeye
geliyor, bakan düzeyinde birçok ziyaret yapılıyor; bunları
yadırgamıyoruz. Eğer ilişkileri geliştirmek
istiyorsanız, gayet tabii ki bu ziyaretleri doğal
karşılayacaksınız. Bazen ölçüyü kaçırdığımız
oluyor, Suudi Arabistan Kralını Sayın
Cumhurbaşkanımız otelinde ziyaret ediyor, otelinde
görüşmeler yapıyor; bunlar bizim diplomatik usullerimize uygun
değil ama işin esasında, karşılıklı
temaslar, karşılıklı ziyaretler mutlaka diplomaside çok
faydalıdır; yeter ki bu ziyaretlerin sonucunda istediğiniz
sonucu alasınız.
Şimdi, Suudi Arabistan dünyanın en büyük petrol
ihracatçısıdır. O bakımdan çok büyük kaynakları var.
Suudi Arabistanın petrol ihracatından yılda
kazandığı para, 2007 yılı itibarıyla, tam 215
milyar dolardır. Bunun karşılığında büyük bir
ithalatı da var, ithalatı da 82,7 milyar dolardır. Yani çok
büyük bir pazar var karşımızda ve bu pazardan her ülke
yararlanmak istiyor, biz de yararlanmak istiyoruz. Bakıyoruz
Amerikanın, İngilterenin en üst düzey devlet adamları,
Avrupalılar sık sık Riyada gidiyorlar, Suudi Kralıyla
görüşüyorlar, devlet adamlarıyla görüşüyorlar. Niçin? Daha çok
bu pastadan pay almak için. Şimdi, bizim de yaptığımız
bu ziyaretlerin sonucunda, bekleriz ki biz de bu pastadan büyük bir pay alalım.
Şimdi, bakıyoruz rakamlara, Türkiye'nin 2007 yılında Suudi
Arabistana yaptığı ihracatın toplamı 1,4 milyar
dolardan ibaret. 82 milyar ithalatı var Suudi Arabistanın, bu 82
milyarın sadece 1,4 milyarı Türkiyeden gidiyor. Yüzde kaçı
yapıyor? Yüzde 1,7si. Bu kadar büyük bir pastadan bu kadar emek, bu kadar
çaba, bu kadar ziyaret sonucunda Türkiye'nin alabileceği pay bu mu
olmalıydı? Bazıları diyebilirler ki: Efendim, ne
yapalım? Suudi Arabistanda serbest piyasa ekonomisi var, onlar da piyasa
kurallarını uyguluyorlar. Eğer sizin yeterince rekabet gücünüz
yoksa, firmalarınız bu kadar satabiliyorsa ne yapalım? Ondan
ibaret değil. Eğer öyle olsaydı bu kadar devlet adamı Suudi
Arabistanı ziyaret etmezdi, bu kadar yakın ilişki
kurulmazdı. Herkes mallarını satmak için bu ziyaretleri
yapıyor. Savunma sanayisi ürünlerini satıyorlar. Türkiyede çok iyi
gelişen bir savunma sanayimiz var. Acaba bu ürünlerin ne
kadarını Suudi Arabistana satıyoruz? Pek çok ülkenin Suudi
Arabistandaki şirketleri petrol arama işinde görev yapıyorlar.
Acaba Türkiye'nin de petrol arama çalışmaları var mı Suudi
Arabistanda? Aldığımız ruhsatlar var mı? Bu
soruları sormak zorundayız.
Şimdi, Suudi Arabistan cari açık vermeyen bir ülkedir.
Suudi Arabistanda cari fazla veriliyor. Ne kadar? 21 milyar dolar. Peki, bu
kadar büyük fazla veren bir ülke çeşitli ülkelere yatırım
yapıyor, acaba Türkiyeye ne kadar yatırım yapıyor? Dünyaya
yaptığı yatırım nedir, Türkiyeye
yaptığı yatırım nedir? Bunu araştırırsanız
ilginç rakamlara rastlayabilirsiniz. Demek ki bu çabalar, ticaret bir yana,
Suudi yatırımlarının Türkiyeye çekilmesinde de yeterince
sonuç vermemiş. Bunları dikkate almak gerekiyor diye
düşünüyoruz.
Değerli arkadaşlarım, Suudi Arabistanın
bazı özellikleri var. Bunu da dile getirelim, ticari ilişkilerde de,
ekonomik ilişkilerde de önemli. Suudi Arabistanda fertlerin, yabancı
şahısların gayrimenkul satın almaları yasak. O
nedenle, bu bir kısıtlama getiriyor Suudi Arabistanla iş
yapacak ülkeler için. İlgili uzmanların bize verdiği bilgiye
göre, firmaların, yabancı firmaların oradaki alışverişinde
birtakım kolaylıklar sağlanmış, bunu görüyoruz.
Şu anda huzurunuzda olan anlaşmalarda da hükümler görüyoruz ki
çağdaş ülkelerle yapılan anlaşmalara benziyor. Mesela ne
diyor? İhtilaf hâlinde Lahey Adalet Divanına gidilecektir.
deniliyor, çok güzel.
Yalnız başka anlaşmalar da yapmışız
yine bu Hükûmet zamanında. Bu konuda sizin dikkatinizi çekmek istiyorum.
Şimdi, Türkiye'nin 29 Temmuz 2004 tarihinde AKP İktidarı
zamanında yapılmış bir anlaşması var İslam
Kalkınma Bankasıyla. İslam Kalkınma Bankasıyla bir
anlaşma yapıyoruz, iş birliği anlaşması, buna
göre bir fon kuruluyor. Bu fona, Türkiye, bütçesinden 11 milyon 760 bin
dolarlık katkıda bulunuyor. Şimdi bu fon niçin kuruluyor? Bu
fondan özel sektörün yararlanması için kuruluyor. Türk özel sektörü
yararlanacak, güzel. Yalnız, bakıyorsunuz, bunun bir koşulu var:
Bu fondan yararlanacak Türk şirketlerinin mutlaka İslami usule göre
faaliyet gösteren şirket olması lazım.
Değerli arkadaşlarım, laik bir ülkede böyle bir
durum olabilir mi? Niçin Suudi Arabistanla ilgili? Çünkü, İslam
Kalkınma Bankasının en büyük ortaklarından biri bu.
İslam Konferansına bağlı ekonomik faaliyetlerde en etkili
ülkelerden biri bu. Onun için Suudi Arabistanla ilgili. Yani, İslami
usulle çalışmayan firmalarımız bundan yararlanamayacak.
Böyle bir anlaşma yapıyoruz.
Şimdi, laik bir ülke böyle olur mu? 11 milyon 760 bin
dolarlık katkıda bulunmuşsunuz. Bu katkıyı, sadece
İslami usulle çalışan firmaların verdiği vergilerden
mi aldınız? Bütün vatandaşların, Müslüman olsun Hristiyan
olsun herkesin verdiği vergiyle bu finanse ediliyor. Şöyle bir
şey düşünün: Mesela, Avrupa'da, Fransada, Almanyada böyle bir
anlaşma yapılıyor, bir fon kuruluyor, orada bir hüküm var:
Sadece Hristiyanlık usullerine uygun üretim yapan firmalar yararlanır.
Yani o ülkelerdeki Türk firmaları yararlanamaz. Nasıl tepki
gösteririz biz buna?
Şimdi, bitmedi. Şimdi burada kararı kim verecek?
Hangi firma İslami usule göre çalışıyor, hangisi
çalışmıyor, kim karar verecek? Bakıyoruz, madde 14,
6ncı paragraf: Bir İslam Hukuk Komitesi kurulmuş. Suudi
Arabistanda bir İslam Hukuk Komitesi var. Bu İslam Hukuk Komitesi
karar veriyor, Türkiye'deki hangi firma İslami usule göre
çalışıyor, hangisi çalışmıyor. Peki, ihtilaf
olursa ne olacak? İhtilaf olursa, bakıyorsunuz, gene hüküm var
anlaşmada. Diyor ki bu anlaşma: İhtilaf hâlinde, gene Ciddede,
Suudi Arabistanda bulunan İslam Adalet Mahkemesi karar verecek.
Değerli arkadaşlarım, demin size anlattım,
şu anda Meclisin gündeminde olan anlaşmalarda da ihtilaf hâlinde
nasıl çözüleceğine dair maddeler var. Belli ki Suudi Arabistan
dayatmamış size illa İslam Adalet Divanı çözsün diye, o
razı Lahey Adalet Divanına gitmeye. Peki, öbür anlaşmada niye
yok bu? Öbür anlaşmada niçin İslam Adalet Divanına gitme
şartını koyuyorsunuz? İşte, biz buna itiraz ettik. Biz
buna itiraz ettik ama maalesef, iktidarın, muhalefetin en haklı
itirazlarına bile kulak verme gibi bir
alışkanlığı yok. Onun için Biz oy çokluğuyla
geçiririz Meclisten. diyorlar ve geçiriyorlar.
Şimdi, o bakımdan, Adalet ve Kalkınma Partisine
mensup arkadaşlarımıza büyük görev düşüyor Mecliste.
Gelecek kuşaklara hesap vereceğiz hepimiz.
Yaptığımız işlerden, yapmadığımız
işlerden hesap vereceğiz. Biz diyoruz ki: Uluslararası
ticarette, uluslararası ekonomik ilişkilerde uluslararası
kurallar ne ise o uygulanır, o uygulansın ve dinî esaslara göre,
başka esaslara göre ticari faaliyet yürütmeyelim. Hükûmetten
beklediğimiz bu.
Onun için, biz, bu anlaşmaların onaylanmasına
karşı değiliz, fakat bu konulara dikkatinizi çekmek istiyoruz.
Eğer uygulamada, demin anlattığım nedenlerle, gerekçelerle
sıkıntılar çıkarsa, şunu hatırlayınız
ki: Muhalefet bizi uyarmıştı. Biz sizi uyarıyoruz, Hükûmeti
uyarıyoruz, ilgili uygulayıcı
arkadaşlarımızı uyarıyoruz. Efendim, mütekabiliyet
ilkesi uygulayacağız, merak etmeyin. diyorlar. Yani ne demek? Bir
Türk vatandaşı Suudi Arabistanda gayrimenkul edinemediğine göre
bir Suudi vatandaşına da, merak etmeyin, Türkiyede gayrimenkul
edinme imkânı tanımayacağız. diyorlar, güzel. Peki, ya bu
şahıs gidip Fransada bir firma kurup gelirse Türkiyede aynı
yatırımı yaparsa, bütün sermayesi kendine ait bir Avrupa
firması olarak gelirse ne yapacaksınız?
Yapacağınız bir şey yok. Çünkü bu imzaladığınız
anlaşmalar buna imkân veriyor. O bakımdan, dikkatinizi çekiyoruz,
lütfen, bu gibi hassas konularda muhalefetin sesine kulak veriniz, muhalefetin
önerilerini ciddiye alınız, dikkate alınız ve uygulamalarda
bu gibi durumlarla karşılaşmamak için çaba gösteriniz.
Demin söyledim, petrol konusunda
Değerli arkadaşlar, bizim
en hassas olduğumuz konulardan biridir enerji konusu. Mademki bu kadar
yakın ilişkilerimiz var, mademki çeşitli ülkelerin
ilişkileri Suudi Arabistanda petrol sektörüne girmişler. Biz niye
giremeyelim? Bizim millî petrol şirketimiz Türkiye Petrolleri çeşitli
ülkelerde araştırmalar yapıyor, çeşitli ülkelerde
imtiyazlar almış, ruhsatlar almış. Suudi Arabistan mademki
en uygun ülkedir, o zaman niçin yapmayalım?
BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Rize) Sadece Arap diyor.
ONUR ÖYMEN (Devamla) - Şimdi, bu vesileyle size bir hususu
hatırlatmak istiyorum bu petrol konusundan bahsederken, daha bu petrol ilk
çıktığında, Birinci Dünya Savaşından hemen
önceki yıllarda büyük petrol şirketleri, yedi tane en büyük petrol
şirketi bir Kırmızı Çizgi Anlaşması
imzaladılar. Kırmızı Çizgi Anlaşmasının
çizgisini çizen meşhur Gülbenkyan. Bu Anlaşmaya göre Suudi Arabistan
da dâhil, Irak da dâhil, Kuveyt hariç, bölgede petrol çıkaran ülkelerde
araştırma yapılacak mı yapılmayacak mı? Karar
şu: Yedi şirket birden mutabakata varmadıkça bölgedeki bir
ülkede petrol araştırması yapılamaz.
Bu ülkelerden, kırmızı çizgilerin içine giren
ülkelerden biri Türkiyedir.
Soru şu: Acaba Türkiyede bu kadar zamandan beri gerçek
anlamda petrol bulunamaması bazılarının iddia ettiği
gibi Türkiyede petrol olmamasından mı kaynaklanıyor, yoksa
başka sebeplerden mi kaynaklanıyor? Bu konuyu da Hükûmetin dikkatine
sunuyoruz.
Şunu da ifade edeyim: Bundan önceki hükûmetler zamanında
Türkiyeye o büyük şirketlerden biri şöyle bir başvuruda
bulundu, dedi ki: Türkiye'nin Karadeniz sahillerinde biz petrol bulduk, zengin
doğal gaz rezervleri bulduk, bunları çıkarabiliriz ama bir
şartımız var, Petrol Yasasını
değiştireceksiniz, Petrol Yasasını değiştirmedikçe
bu petrolleri çıkartmayız.
O zamanki hükûmetler bunu reddediyor. Enerji Bakanına
yazılan mektuplar var bizim elimizde. O zamanın hükûmetleri
reddediyor. Geçen dönemde seçimlerden önce baktık Hükûmet bir petrol
yasası çıkartmış getirmiş Meclisin huzuruna. Bir de
baktık ki aynen o yabancı şirketin istediği unsurlar.
Fazlası var, eksiği yok. O yasa bildiğiniz gibi geçen dönem de
geçmedi. Şimdi bu vesileyle size hatırlatıyoruz, lütfen dikkatli
olun. Lütfen dikkatli olun, hiçbir ülkenin vermediği imtiyazları
Türkiyeden istiyorlar. Ticari konularda olduğu gibi enerji konusunda da
istenilen imtiyazlar konusunda lütfen dikkatli olunuz. Öyle imtiyazlar
istiyorlar ki, Türkiyede üretilen petrolden 1 gramını bile
Türkiyede bırakma mecburiyeti olmayacak. Hükûmetin getirdiği
yasayı, yasa tasarısını dikkatle okuyunuz, bir kere daha
Meclise getirebilirler. Şimdiden uyarıyoruz: Böyle bir yola
giderseniz, gerçekten, çok ciddi sıkıntı
yaratırsınız, çok ciddi sıkıntı
yaratırsınız, ülkenin enerji menfaatleri açısından,
ülke enerjisinin güvenliği açısından çok ciddi
sıkıntılar yaratırsınız.
Değerli arkadaşlar, bu görüşlerimizi bu vesileyle
dile getirmek istedik ama gündemimizdeki üç anlaşmayı onaylama
konusunda Cumhuriyet Halk Partisi Grubu müspet oy kullanacaktır. Bunu bu
vesileyle yapıcı tutumumuzun bir işareti olarak dile getiriyoruz.
Yalnız bir kere daha uyarıyoruz Hükûmeti: Lütfen, uygulamada çok
dikkatli olunuz.
Yüce Meclisi saygılarla selamlıyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Öymen.
Komisyon Başkanı Sayın Mercan, ufak bir
açıklamada bulunacaksınız galiba.
DIŞİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN
MURAT MERCAN (Eskişehir) Evet.
BAŞKAN Buyurunuz.
DIŞİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI HASAN
MURAT MERCAN (Eskişehir) Sayın Başkanım, değerli
milletvekili arkadaşlarım; Genel Kurulu bilgilendirmek babından
bir iki hususu söylemem gerekiyor.
Her şeyden önce, Suudi Arabistanda, doğru,
yabancıların, yabancı gerçek kişilerin mülkiyet edinme
hakkı yoktur. Buna karşı, karşılıklılık
ilkesi nedeniyle Türkiyede de bu hak yoktur.
Ayrıca, ülkemizde, yabancı şirketlerin, Turizmi
Teşvik Kanunu ve Petrol Kanununda sağlanan istisnalar
dışında, Türkiyede gayrimenkul edinmesi mümkün değildir.
Türkiyede ancak yabancı sermayeli Türk şirketlerinin, faaliyet
alanlarıyla sınırlı olmak üzere, gayrimenkul edinmeleri
mümkündür. Aynı şekilde, benzer şekilde, Suudi Arabistanda 2006
yılında yapılan bir yasa değişikliğiyle, Bakanlar
Kurulunda onaylanan bir yasayla yabancı yatırımcılar da
gayrimenkul edinebilmektedir.
Ayrıca, yine Suudi Arabistanda tahkim kanunu,
Uluslararası Tahkim Kanunu geçerli olmuştur.
Bir hususu daha belirtmek istiyorum, o da şu: Türkiyede
yabancı şirketler iş yaparken Sanayi ve Ticaret
Bakanlığımızın ilgili birimlerinden izin almak
zorundadır. Suudi Arabistandaki yabancı şirketler de Suudi
Arabistanda iş yaparken Suudi Arabistandaki bakanlıktan,
makamlardan izin almak durumundadırlar, izin almak zorundadırlar.
Türkiyede hangi şirket olursa olsun, ister Suudi Arabistan ister herhangi
bir başka şirket, yabancı sermayeli olsun, yarı yabancı
sermayeli olsun, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine uymak zorundadır. Benzer
şekilde Suudi Arabistanda da bu söz konusudur. Anlaşmazlık
durumunda yine Türkiyede uluslararası tahkim vardır, Suudi
Arabistanda da vardır. Bu konularda Genel Kurulu bilgilendirmek istedim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Mercan.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Aydın
Milletvekili Recep Taner konuşacaktır.
Buyurunuz Sayın Taner. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA RECEP TANER (Aydın) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Suudi Arabistan
Krallığı Hükûmeti Arasında Karayoluyla Yolcu ve Yük
Taşımacılığının Düzenlenmesi Hakkında
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair -303
sıra no.lu- Kanun Tasarısıyla ilgili Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu ve şahsım adına hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz ile 55 ülke arasında
Uluslararası Karayolu Taşımacılığı
Anlaşması imzalanmıştır. Bu kanun tasarısına
konu olan anlaşma da 8 Ağustos 2006 tarihinde Ankarada
imzalanmış, bu anlaşmayla iki ülke arasında yapılmakta
olan yolcu ve yük taşımacılığıyla ilgili belirli
düzenlemeler belirtilmiş ve bu alanlarda herhangi bir sorun
çıktığında ne tür işlemler yapılacağı
da tespit edilmiştir.
Bugün burada görüşmekte olduğumuz kanun
tasarısı Suudi Arabistan ile aramızdaki bir anlaşma
kanunudur. Dolayısıyla, Arabistan ile ilgili bir kanun
görüştüğümüze göre Arabistanla ilgili de kısa bilgi edinmekte
fayda olduğu kanaatindeyim.
Başkenti Riyad olan Suudi Arabistan Krallığı
Arabistan Yarımadasının en büyük ülkesidir. Resmî dili Arapça,
para birimi Suudi Arabistan Riyali olan ülkenin nüfusu ise 24 milyon
civarındadır. Başlıca şehirleri Riyad, Mekke, Medine,
Cidde, Taif ve Dammandır.
Yeryüzündeki petrol rezervinin yüzde 26sına sahip olan
ülkenin ekonomisini petrol ve doğal gaz gelirleri önemli bir şekilde
iştigal etmektedir. Suudi Arabistanın, 2007 verilerine göre 375
milyar dolar gayrisafi yurt içi hasılası, yıllık yüzde 3
enflasyonu ve 310 milyar dolar olan dış ticaret hacmi
bulunmaktadır.
Suudi Arabistana özellikle Cumhurbaşkanından Meclis
Başkanına, Başbakandan bakanlara kadar birçok resmî ziyaret
gerçekleştirilmesine rağmen Arabistan ile ekonomik gelişmelere
baktığımızda iyi seviyede olmadığı da bir
gerçektir. Suudi Arabistanla ticaret hacmimiz 4,5 milyar dolar
civarındadır ve iki ülke arasındaki ticaret hacmi potansiyelinin
yeterince değerlendirilmediği de bir gerçektir.
Suudi Arabistan, müslümanlar tarafından kutsal sayılan Mekke,
Medine gibi şehirlere sahip bir ülkedir. Şu anda da, malum, 100 binin
üzerinde Türk hacımız kutsal topraklarda hac vazifelerini
yapmaktadır. Kendilerine kutsal vazifelerini tamamlayıp sağ
salim ülkemize dönmelerini temenni etmekteyim. Bugün için Suudi Arabistanla
olan ilişkilerimize ve Türk müteşebbislerinin, nakliyecilerin
sorunlarına baktığımızda ise en önemli sorunlar kefil
sorunu -bu hâlâ aşılabilmiş durumda değil- iki ülkenin
ithalat ve ihracat mevzuatındaki eksiklikler, Türk bankalarının
verdiği teminat mektuplarının kabul edilmemesi, Türk nakil
araçlarına uygulanan yüksek navlun ve şoför vize işlemleridir.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz kanun
karayoluyla yolcu ve yük taşımacılığı kanunu.
Dolayısıyla, yolcu taşımacılığının
ve yük taşımacılığının Türkiyedeki durumuna
da bakmakta fayda olduğu kanaatindeyiz.
Kara yolu yolcu taşımacılığının
Türkiyedeki payına baktığımızda deniz ve hava
taşımacılığı yüzde 5lerdeyken kara yolu
taşımacılığı yüzde 95tir. Bu yolcu
taşımacılığının yüzde 70i otobüslerle,
yüzde 30u ise diğer taşıtlarla yapılan ve
yaklaşık 500 bin kişiyi ilgilendiren bir sektördür. Yük
taşımacılığında ise toplam
taşımacılığın yüzde 93ü kara yoluyla
yapılmaktadır. Bu da 700 binden fazla kamyon, 75 bin civarında
çekici ve römork ve diğer araçlarla yapılmaktadır. Bugün
ülkemizin ihracatının yüzde 53ü, ithalatının ise yüzde
34ü kara yolu taşımacılığıyla
yapılmaktadır.
Avrupanın en iyi taşımacılık
filolarına sahip olan ülkemizin nakliyecilik sektörünün belli
sorunlarına baktığımızda ise kota sorunu en önemli
sorun olarak devam etmektedir. Genel olarak nakliyecilerin en önemli
sıkıntıları da maalesef akaryakıt giderlerinin yüksek
oluşudur. Şu anda maliyetlerin yüzde 35i civarında bir
akaryakıt maliyeti bulunmaktadır. Petroldeki ham madde fiyatları
anında akaryakıt fiyatlarına yansıtılırken,
maalesef, petrol düşüşleri, aynı şekilde ham madde
fiyatlarının düşüşleri petrol fiyatlarına yansımamaktadır.
Hükûmet her ne kadar ilgili sektörü suçlasa da akaryakıt
fiyatlarının yüksek oluşundaki en büyük etken akaryakıt
üzerinden alınan dolaylı vergilerin yüksek oluşudur.
Dünyanın hiçbir ülkesinde yüzde 25in üzerinde olmayan dolaylı
vergiler, ülkemizde, maalesef yüzde 75 civarındadır ki bu ÖTV, KDV
gibi dolaylı vergiler AKP iktidara geldiğinde yüzde 55ler
civarındaydı, şu anda yüzde 75lerde.
AKP Hükûmeti, kazanandan kazancı üzerinden alınması
gereken vergileri alamadığından dolayı vergi gelirlerindeki
açığı kapatmak için 70 milyonun ödediği ÖTV, KDV gibi
vergileri, maalesef gizli vergileri artırarak bu açığı
kapatmaktadır.
Dünyanın en önemli sektörlerinden olan Türk
taşımacılık sektöründekiler, akaryakıt
fiyatlarının yüksekliğinden dolayı, maliyetlerdeki
artışlardan dolayı mazot alamamaktalar ve mazot alamayan
nakliyeciler de ya kaçak mazot satan firmalara yönelmekteler veya
akaryakıt istasyonlarında, yol kenarlarında, 7 numara, 10 numara yağları satın
alarak mazot yerine araçlarında kullanmaktadırlar.
Turizmden sarraflığa birçok sektörde KDV oranları
yüzde 8lere çekilirken kara yolu
taşımacılığındaki yüzde 18lik KDV oranı da
zor durumda olan taşımacılık sektörünün önündeki en büyük
engellerden birisidir.
Değerli milletvekilleri, AKPnin yapmış olduğu
bazı uygulamaları da uluslararası taşıma yapan
firmalarımız ve şirketlerimiz anlayamamaktadır.
Geçmişte, uluslararası taşıma yapan firmalara yurt
dışına çıkışları sırasında
gümrüklerde bir depo ÖTVsiz akaryakıt verilmekteydi. Bu, ne hikmetse bu
Hükûmet döneminde 550 litreyle sınırlandırıldı. Tabii,
nakliye mesafelerine göre bu 550 litrelik akaryakıt yetmediği zaman,
maalesef, şoförlerimiz gittikleri ülkelerden o kalan akaryakıtı
temin etmekteler ve bu da Türk ekonomisine belli bir şekilde zarar
vermekte. Bunun yaklaşık maliyetinin de 60 milyon dolar
civarında olduğu belirtilmektedir.
Maliye Bakanlığının ne motorlu taşıt
vergisi genelgelerinde ne araç muayene yönetmeliklerinde ve ne de
kanunlarımızda standart depo diye bir tarif bulunmamaktadır.
İmalatçı firmalar tarafından orijinal olarak üretilen 800 ile
Değerli milletvekilleri, hafta sonu görüştüğüm
Aydın Şoförler Odası Başkanı Ali Tuncal şoför
esnafının sorunlarından bahsederken gördüğüm şey,
maalesef, yolcu ve yük taşımacılığı yapan
esnafların patlama noktasında olduğu gerçeğidir. Diyorlar
ki: Cansiparane her türlü zorluklara katlanarak köylerdeki
çocuklarımızı il ve ilçe okullarımıza götüren yani
taşımalı eğitim yapan esnafımız, eylül ayı hak
edişlerini kasım ayının 15inde ancak alabilmişler ve
şimdi de ekim ayının hak edişlerini beklemekteler.
Sayın Millî Eğitim Bakanımıza konuyu ilettik. Kendisinden
bu konuda destek beklemekteyiz. Bir iki gün içinde il özel idarelerine para
aktarılmadığı takdirde önümüzdeki Kurban Bayramında
ne kurban kesebilecekler ne de bayram yapabilecekler. Buradan yetkililere
duyurulur.
Yine, Hükûmet, ülkenin içinde bulunduğu kriz nedeniyle
KOBİlere, üreticilere destek vermekte. Bugün küçük esnafımız da
şoförümüz de zor durumda. Neden bunlar da aynı imkânlardan
faydalanmıyorlar, anlamak mümkün değil. BAĞ-KUR primlerini
ödeyemeyen, sağlık hizmetlerinden mahrum kalan şoför
esnafı, sicil affı çıkarılmadığı için de
ödeyemedikleri çek, senet ve kredi borcundan dolayı şu anda
bankalardan kredi alamamaktalar. Dolayısıyla, esnafın ve
nakliyecilerin şu anda vermiş olduğunuz can suyuna çok daha
fazla ihtiyaçları var. Bir an önce ya mevcut düzenlemeye hizmet sektörünü
ve esnaf sanatkârı dâhil ederek veya esnaf sanatkâr kredi kefalet
kooperatifleri aracılığıyla esnaflara da sıfır
faizli bir can suyu verilmesi ve şoför esnafı tarafından da
bunların hak edilmesi beklenilmektedir.
Sektörün diğer meselelerine baktığımızda
ise bandrollerini veya trafik para cezalarını veya vergilerini
ödeyemeyen şoför esnafının araçlarının fenni
muayeneleri yapılmamakta. Fenni muayenelerini yaptıramayan
şoförlerimiz daha sonraki kontroller sırasında
yakalandığında da araçlarına el konulmakta ve yediemin
depolarına verilmekte. Değerli milletvekilleri, şoförün şoförlük
yaptığı aracı yediemin deposuna koyarsak nasıl bu vergilerini
ödeyecekler, nasıl geçimlerini temin edecekler?
Yine bu Hükûmet döneminde çıkarılan A1, K1, K2 gibi
değişik belgeler gündeme geldi. Bu belgeleri üzerinden birçok zaman
geçmesine rağmen alan da, almayan da maalesef şu anda rahat bir
şekilde ihalelere girmekte, piyasada iş bulmakta ve
çalışmakta. O hâlde neden şoför esnafımız bu K1
belgeleri için, K2 belgeleri için, diğer belgeler için mücadele verdi,
birçok masraflara katlandı, bunu da anlamak zor.
Yine bu Hükûmet döneminde çıkarılan, kamyon ve tırların
korkulu rüyası hâline gelen istiap haddi meselesi, oradaki getirilen 25
tonluk öz mal şartı binlerce kamyoncunun korkulu rüyası hâline
geldi. İlgili yönetmelik gereğince yapılması gereken
denetimler yol ve seyyar sabit kantarların sayısının
yetersiz olması sebebiyle yapılamamakta. Dolayısıyla, bugün
ilim olan Aydında istiap haddini aştığı için
ağır cezalar ödeyen esnaf, şoförler maalesef bir başka ilde
en ufak bir ceza görmeden, en ufak bir denetime tabi tutulmadan faaliyetini
sürdürmekte. Bu da taşımacılık sektörü açısından
fırsat eşitliğini ortadan kaldırmakta ve haksız
kazanca sebep olmaktadır.
Yolcu ve yük taşımacılığı yapan
nakliyecilerimizin en önemli bir diğer talepleri ise hava ve deniz
taşımacılığı yapmakta olanlara verilen ÖTVsiz
akaryakıt desteğidir. Eğer ki bu deniz ve hava
taşımacılığında verilen destek nakliyeden
dolayı veriliyorsa bunun kara
taşımacılığında da verilmesi gerektiği
düşüncesindeler. Bu konuda da Hükûmetin çalışma
yapmasını beklediklerini sizlere hatırlatmak isterim.
Değerli milletvekilleri, gerçi Sayın
Başbakanımız ekonomik tahminlerinde krizin teğet
geçmesinden tepe noktasını aştığını ve
inişe geçtiği aşamasına gelmiş olsa da açıklanan
ekonomik göstergeler çok farklı bir tablo ortaya koyuyor. Örneğin
Türkiye İş Kurumu, iş için başvuran kişilerin
sayısında önceki aya göre yüzde 134 artış olduğu yani
işsizliğin arttığını belirtmekte veya Türkiye
İhracatçılar Meclisi TİM dediğimiz meclisin verilerine
göre kasım ayı ihracatı geçen yılın aynı dönemine
göre yüzde 22 azalmış durumda. Kabul etsek de kabul etmek istemesek
de ülkemiz ekonomik bir kriz yaşamakta. Ülkemizin zor bir süreçten
geçerken bu süreç içinde kara yolu ile yolcu ve yük
taşımacılığı yapan ulaştırma sektörünün
bu ve benzeri sorunlarına çare olacak düzenlemelerin bir an önce
yapılmasını beklemekteyiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz ülkemiz ile Suudi Arabistan arasındaki kara
yoluyla yolcu ve yük taşımacılığı düzenlemesi,
bunun yanında birazdan görüşeceğimiz yatırımların
karşılıklı teşviki ve korunması kanunu, gelir
üzerinden alınan vergilendirmede çifte vergilendirmenin önlenmesiyle
ilgili düzenlemeleri Milliyetçi Hareket Partisi olarak desteklemekteyiz.
Tabii, eksikleriyle, aksaklıklarıyla bu düzenlemelerin
Meclisten geçmesinin ve neticesinde de Türk milletine,
taşımacılık sektörüne, Türk tüccarlarına hayırlar
getirmesini temenni eder, şahsım ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına hepinizi en içten duygularla selamlarım. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Taner.
Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Diyarbakır
Milletvekili Akın Birdal konuşacaktır.
Buyurunuz Sayın Birdal.
DTP GRUBU ADINA AKIN BİRDAL (Diyarbakır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile
Suudi Arabistan Krallığı Hükûmeti Arasında Karayoluyla
Yolcu ve Yük Taşımacılığının Düzenlenmesi
Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı hakkında Demokratik Toplum
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlarım.
Toplumlar ve ülkelerin arasında ilişkilerin
artırılması yolunda gerek kültürel alışveriş
gerek ticari gerekse de turizm amaçlı geliş-gidişlerin
çoğaltılması herkesin üzerinde anlaşma sağlayacağı
konulardır. O nedenle, böyle bir anlaşmanın imzalanmış
olması, onaylanacak olması kuşkusuz olumludur. İki ülke
arasında ekonomik ve ticari ilişkiler her geçen gün
gelişmektedir. Bu nedenle, yük ve yolcu
taşımacılığının daha uygun koşullarda
sürdürülmesi de anlamlı olacaktır. Bu nedenle, engel gibi görünen
kimi bürokratik işlemlerin kaldırılıyor olması, bu
alanda ortaya çıkabilecek sorunların çözümlenmesi için her iki
ülkenin de kabul edeceği yasal dayanakların oluşturulması,
özellikle yük taşımacılığında iki ülke
arasında uzaklık göz önüne alındığında olumlu
gelişmeler olarak değerlendirilebilinir ancak ülkeler arasında
ilişki sadece ticaretten ya da yasalardan, anlaşmalardan ibaret
değildir. Eninde sonunda bu tür sorunlar bir şekilde iki ülkenin
yaklaşımıyla çözümlenebilecektir ancak çok daha önemli kimi
konular vardır ki insanlığın ortak gözetiminde ve evrensel
konulardır. Ben de işin bu yanına değineceğim.
Bilindiği gibi Suudi Arabistanda pek çok sayıda Arap
kökenli yurttaşımız orada işçi olarak
çalışmaktadır ve bu yurttaşlarımızın
genellikle Hatay ve çevresinden olduğu da bilinmekte. Zaman zaman
gazetelerde yer aldığı zaman öğrenmekteyiz. Suudi
Arabistanda çalışan yurttaşlarımız oranın
birtakım değerlerine göre, örneğin içki ya da uyuşturucu
kullandığı gerekçesiyle ya da Suudi Arabistanın dinî ve
inanç değerlerine karşı söz ve eylemler nedeniyle idam
cezasına çarptırıldığını bilmekteyiz,
öğrenmekteyiz.
En son, Suudi Arabistanda berberlik yapan Hataylı bir
yurttaşımız idam cezasına çarptırılmış
ve yine gazetelerden izlediğimiz gibi, Sayın
Cumhurbaşkanının devreye girmesiyle bu cezadan vazgeçilmiş
ve serbest bırakılmıştır. Ancak Suudi Arabistanda
gerek Suudi halkının, insanların ve gerekse de bizim oraya
giden, çalışmakta olan yurttaşlarımızın kişi
güvenliği ve özgürlüğü açısından ciddi sorunlar
yaşamakta olduğu bilinmektedir. O nedenle, bunlar Suudi
Arabistanın iç işidir artık denilemiyor.
Çağımızda insan hakları evrensel, bütünsel ve kimsenin iç
işi olmaktan çıkarılmış, evrensel gözetime ve koruma
altına alınmıştır. Bu nedenle, idam
cezasının kaldırılması konusunda Türkiye Cumhuriyeti
devleti olarak, hükûmeti olarak telkinde bulunabiliriz ki gerçekten insan
haklarının olmazsa olmazı, insanın yaşam hakkıyla
başlıyor ve bunun devredilmeyeceğini ve kimin tarafından ve
hangi gerekçeyle olursa olsun yok edilemeyeceğini de insan hakları
evrensel hukuku kabul etmiştir ki gerçekten -sırası
gelmişken onu da söyleyeyim- İranda son günlerde muhalif
öğrenci, öğretmen ve siyasetçilerin çok sayıda idam
cezasına çarptırıldığını ve birçok bu
cezaların da yerine getirildiğini üzüntüyle izlemekteyiz ki gerçekten,
Türkiye Cumhuriyeti devletinin idam cezasını yasalarından kaldırmış
olması da çok önemli bir kazanımdır kuşkusuz. Biliyorsunuz,
en son 1984 yılında idam cezası yerine getirildi ve o günden
sonra, çok sayıda insan idam cezasına çarptırılmışken
bunun yasalardan kaldırılmış ve daha sonra savaş
hâlinde ve olağanüstü hâllerde de yaşam hakkının ihlal
edilemeyeceği, idam cezasının yerine getirilmeyeceği,
kaldırılmış olması önemli bir adımdır. Yoksa
daha önce, akıl hastalarının, hamile kadınların ve
perşembeyi cumaya bağlayan gecenin dışında, her gün
sabaha kadar, idam cezasına çarptırılmış olanlar,
hangi şafak sökerken darağacına götürüleceğinin
kaygısını yaşamıştır ve Türkiyenin siyasi
tarihinde de ne yazık ki bunun örnekleri vardır.
Şimdi, Hükûmet, ülkemizin, devletin güçlü olduğu,
sözünün dünyaca dinlendiğini sık sık dile getirmektedir ve
Sayın Başbakan, geçtiğimiz günlerde de Amerika Birleşik
Devletleri Devlet Başkanlığına seçilen Sayın Obamaya
da bir öğütte bulundu, tavsiyede bulundu, Diklenme ama dik dur. dedi. Herhâlde
yine Suudi Arabistan da toplumsal, tarihsel ilişkilerimizin gereği
böyle idam cezasının kaldırılması yolundaki bir
telkini de dikkate alırlar umarım.
Şimdi, başka bir konu da değerli arkadaşlar,
Suudi Arabistanca Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarımıza uygulanan
vize sorunudur. Milyonlarca yurttaşımız bugünlerde olduğu
gibi dinî vecibeler gerekçeleriyle -hac ya da umre- Suudi Arabistana
gitmektedir. Ancak Suudi Arabistan, ülkemiz yurttaşlarına vize
uygulamaktadır ya da kota hakkını
yurttaşlarımızın lehine kullanmamaktadır. Bu kadar
sayıda yurttaşımızın gittiği bir ülkenin vize
konusunda daha serbest ve kolaylaştırıcı olmasını
beklemek gerekir.
Dolayısıyla, bu tür anlaşmaları önemsemekle
beraber, yurttaşlarımızın yaşamlarını
koruyacak ve hukukun güvencesi altına alacak düzenlemelerin ve vize
kolaylıklarının sağlanması gerektiğini ve bu
boşluğun kısa zamanda başka bir antlaşmayla
doldurulmasını umut ediyoruz.
Biz bu sözleşmenin onaylanmasını Demokratik Toplum
Partisi olarak destekliyoruz.
Bu duygularla saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Birdal.
Soru-cevap olarak 4 kişi sisteme girmiş. Çok kısa
söz vereceğim. Arkadaşlar kısa bir şekilde sorarlarsa...
Sayın Barış
Yok.
Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Bakanım, bilindiği gibi, Suudi Arabistan ile
ülkemiz arasındaki ilişkilerimiz özellikle hac ibadeti nedeniyle hac
döneminde ekonomik anlamda da artış göstermektedir.
2008 yılında kaç vatandaşımız hacca
gitmek üzere başvuruda bulunmuş ve bunların ancak kaçı
hacca gidebilmiştir? Gidenlerin ne kadarı ilk kez hacca gitmektedir?
Hacı adaylarının belirlenmesinde kura yöntemi yerine başka
bir yöntem uygulanabilir mi? Hacı kontenjanının
artırılması konusunda Hükûmetimizin bir girişimi olmuş
mudur? 2008 Türkiye-Suudi Arabistan dış ticaret hacmi nedir? Bunun ne
kadarı hac döneminde gerçekleşmiştir? Bu ticaretin ne
kadarı da kara yolu taşımacılığıyla
ilişkilidir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Işık.
Sayın Tankut
YILMAZ TANKUT (Adana) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın Bakanım, her ne kadar görüştüğümüz kanun
tasarısıyla ilgili olmasa da özellikle mısır
üreticilerimizi ve dolayısıyla Hükûmetinizi ilgilendirdiği için
sormak istiyorum: Toprak Mahsulleri Ofisi Yirmi beş gün sonra
ödeyeceğim. diyerek aldığı mısır
paralarını ne yazık ki 13 Ekimden beri yani elli gün geçmesine
rağmen hâlen ödememiştir.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) Ne alakası var Sayın Başkan?
YILMAZ TANKUT (Adana) Sayın Bakanım, malumunuz,
önümüzdeki günlerde Kurban Bayramını yaşayacağız, hep
birlikte inşallah ulaşacağız. Bu bayram arifesinde
mısır üreticilerimize müjdeli bir haber verebilecek misiniz? Bu
konuyla ilgili olarak Toprak Mahsulleri Ofisine bir talimat verebilecek
misiniz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tankut.
Lütfen, konuyla ilgili sorular sormanızı rica
edeceğim sayın milletvekili arkadaşlar.
Sayın Paksoy
MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım. Ben de Sayın Bakanım
kürsüdeyken bir soru sormak istiyordum.
Sayın Bakanım, Kahramanmaraşta sanayicilerimiz çok
zor durumdadırlar. Şu ana kadar fabrikalardan 7 bine yakın
işçi çıkarılmıştır. Hükûmet ekonomik paket
konusunda yavaş hareket etmektedir. Paketin açıklanması için
IMFyle anlaşmayı mı beklemektedir? Ekonomik paket
açıklanmadan önce işçi çıkarmalarının önüne geçebilmek
amacıyla İşsizlik Sigortası Fonundan belli koşullarda
ve sürelerde yararlanılması için gerekli düzenlemeleri yapmayı
düşünmez misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Paksoy.
Sayın Yalçın
RIDVAN YALÇIN (Ordu) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakanım, konuyla çok ilgili değil de cevap
vermeyi düşünürseniz bir sual yöneltmek istiyorum. Efendim, cep
telefonlarımıza -bütün vatandaşların olduğu gibi-
sürekli reklam mesajları geliyor. Nereden bulurlar onu da bilemiyorum ama
değişik değişik firmalardan, değişik
kuruluşlardan reklam mesajları geliyor. Artık milleti
canından bezdirdi bu uygulama. Bu haksız duruma karşı,
insanların rızası dışında cep telefonlarına
gönderilen mesajları engellemek bakımından, bir yasal düzenleme
düşünmekte misiniz, düşünür müsünüz?
Çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Yalçın.
Sayın Genç
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Efendim, ben hac nedeniyle kaç tane kamu görevlisinin devletten
harcırah alarak hacca gittiğini öğrenmek istiyorum:
1) Doktor olarak,
2) Hemşire olarak,
3) Herhangi bir nedenle.
Bir diğer sorum: Şu anda kaç tane eski ve yeni
milletvekili hacca gitmektedir? Bunların masraflarını kim
karşılamaktadır? (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
MEHMET EMİN EKMEN (Batman) Bu soru fuzuli oldu ya!
YAHYA AKMAN (Şanlıurfa) Allah Allah!
KAMER GENÇ (Tunceli) Ya, ne bağırıp duruyorsunuz
be! Vatandaş olarak öğrenmek istiyorum. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen sakin dinleyiniz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır, sana ne yani! Sana ne! Sana
batan ne! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Rize) Terbiyesizleşme!
Sahtekâr!
BAŞKAN Sayın Genç, siz sorunuza devam ediniz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Diyanet İşleri
Başkanlığı bu konuda hacca gidenlere ne kadar bir
katkıda bulunmaktadır?
Suudi Arabistan Krallığı Kâbe yakınındaki
Osmanlı sarayını neden yıkmıştır? Bunun
yerine beş yıldızlı otel yaptığı söyleniyor.
Bundan dolayı neden bu
Yani Osmanlının niye eserlerini orada
yok etmeye çalışmıştır?
Yine, Peygamber Efendimizin mezarının yok edilmesi
konusunda Suudi Arabistan Krallığının bir
teşebbüsünün Atatürk tarafından önlendiği konusunda basına
intikal eden olaylar vardır. Bu konu doğru mudur, yanlış
mıdır? Bunu da öğrenmek istiyorum.
Ayrıca, bu giden hacıların kaçı Diyanet
Vakfı kanalıyla gidiyor, kaçı özel seyahat firmaları
kanalıyla gidiyor? Bunlar kaçar lira ödüyorlar? Bunu öğrenmek
istiyorum efendim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Genç.
Buyurunuz Sayın Bakan.
BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Rize) Yazılı bile
cevap vermeye gerek yok bunlara!
SANAYİ VE TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN
(Ankara) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; evet,
yöneltilen soruların bir kısmı konuyla ilgili, bir
kısmının konuyla ilgisini göremedim ancak buna rağmen ben
ilgili bakan arkadaşlarıma konuları ileteceğim ve bunlarla
ilgili yazılı cevap vereceğim.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bakan.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, sorulara cevap vermek zorunda! (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
YAHYA AKMAN (Şanlıurfa) Nereden bilsin!
BAŞKAN Yazılı verecekmiş Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) Soru soruyorum
YAHYA AKMAN (Şanlıurfa) Ansiklopedi mi
karıştıracak!
BAŞKAN Sayın Genç, yazılı verebiliyor,
biliyorsunuz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ama bu önemli Sayın Başkan. Yani
burada Hükûmet yoksa gelmesin Meclise efendim.
BAŞKAN Yazılı olarak size cevaplarını
iletecektir, eminiz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Yazılı olur mu!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, tasarının tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
KAMER GENÇ (Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum
Sayın Başkan.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) Yeter be!
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) İsteme, isteme!
BAŞKAN Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum, karar yeter sayısı da arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, maddelerine
geçilmesi kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Suudi Arabistan Krallığı Hükümeti
Arasında Karayoluyla Yolcu ve Yük
Taşımacılığının Düzenlenmesi Hakkında
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı
MADDE 1- 8 Ağustos 2006 tarihinde Ankarada imzalanan
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suudi Arabistan Krallığı
Hükümeti Arasında Karayoluyla Yolcu ve Yük
Taşımacılığının Düzenlenmesi Hakkında
Anlaşmanın onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci madde üzerinde gruplar ve şahıslar
adına bana söz talebi iletilmemiştir
KAMER GENÇ (Tunceli) Madde üzerinde kişisel söz istiyorum
efendim.
BAŞKAN - Şahsınız adına konuşmak
mı istiyorsunuz?
KAMER GENÇ (Tunceli) Evet.
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Rize) Gündem hakkında
konuşsun Sayın Başkan. Konuyla ilgili konuşmazsa sözünü
kesin.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; elbette ki uluslararası bir anlaşmanın
imzalanması konusunda milletvekillerinin sorduğu soruları
eğer Hükûmet sırasında oturan kişi cevaplamıyorsa o
Hükûmet yok demektir! (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Böyle
bir şey olur mu yani! Şimdi, Hükûmet, Parlamentoya ve Türk milletine
duyulan saygının gereği burada soruları cevaplandırmak
zorundadır.
İSMAİL BİLEN (Manisa) O saygıyı hak
etmen gerekir!
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, Suudi Arabistanda öteden beri
Bakın, yıllarca, Suudi Arabistan, Osmanlı
İmparatorluğu emrinde yaşamış bir ülkedir. 1991
yılında Amerikan askerleri Suudi Arabistana gittiği zaman, o
koalisyon ortakları oraya gittikleri zaman Suudi Arabistan Kralı
demiştir ki: Biz Türk askerini istemiyoruz çünkü biz altı yüz sene
Osmanlının emrinde yaşadık, Türk askerini istemiyoruz. Ama
Yunanlıyı istemiştir, ama Fransızı istemiştir,
Almanı istemiştir, ama Türk askerini istememiştir.
Şimdi, değerli milletvekilleri, ayrıca bu Suudi
Arabistan konusunu iyi tartışmamız lazım. Tabii ki hac,
İslamın bir şartıdır. İslamın
şartlarını yerine getirmek her Müslümanın görevidir fakat
şimdi bunları yerine getirirken bazı gerçekleri bilmemiz
lazım. Ben soruyorum Sayın Bakana: Türkiyede kaç tane kamu görevlisi
gidiyor? Arkadaşlar, şimdi otuz beş-kırk yaşında
bazı bürokratlar AKP İktidarının gözüne girmek için
görevini bırakıyor, hacca gidiyor. Böyle bir şey olmaz ki
Yani
haccın bir değeri var, bir anlamı var. Haccın,
yapılması gereken yaşta ve zamanında yapılması
lazım.
BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Rize) Ne demek bu ya!
KAMER GENÇ (Devamla) Yani
BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Rize) Yapılması
gereken yaş seksen yaş mı? Kaç yaşında gitmek
lazım?
KAMER GENÇ (Devamla) Sen o bilgini kendine sakla.
BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Rize) Onu siz mi
belirleyeceksiniz!
KAMER GENÇ (Devamla) - Ayrıca da bu Suudi Arabistanla bizim
Sayın Başkan, bunlar daha hâlâ bunları
kavramıyorlar. Bizim istediğimiz, Türkiye Cumhuriyeti devletinin
insanlarının bazı gerçekleri kavraması lazım.
Mesela, gazetelere intikal etti. Suudi Arabistan
Krallığı, Hazreti Peygamber Efendimizin mezarını yok
etme konusunda çok ciddi teşebbüslerde bulundu ama Atatürk buna ültimatom
verdi, dedi ki: Eğer sen Peygamber Efendimizin mezarını yok
edersen, ben sana cezanı veririm. Bu doğru mudur, yanlış
mıdır Sayın Bakanım? Buna cevap ver. (AK PARTİ
sıralarından gülüşmeler) Ayrıca da Osmanlı
sarayını bunlar yok ettiler yani Kâbenin yanındaki Osmanlı
sarayını yok ettiler ve oraya, getirdiler, işte, Yahudilerin,
Hristiyanların gelip orada zevk sürmesi için otel yaptılar. (AK
PARTİ sıralarından Kale, kale sesleri) Bunlar doğru
mudur, yanlış mıdır? Bunları söylüyorsak
Siz niye o
Suudi Arabistanı o kadar şey ediyorsunuz, ben anlamıyorum.
Suudi Arabistan eğer hakikaten bizim dostumuzsa dost gibi davransın.
Türkiyeye 7 tane uçakla geldi, bilmem 8 tane tır boşalttı, 8
tırda ne getirdiği belli değil. Ayrıca getirdi
Tayyip
Erdoğan
YAŞAR KARAYEL (Kayseri) Kıskanma
Kıskanma
KAMER GENÇ (Devamla) Böyle bir şey olmaz ya! Yani bu
Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir şanı vardır, şöhreti
vardır, kişiliği vardır, niteliği vardır. Bu
Türkiye Cumhuriyeti devletini yöneten insanlar Parlamento düzeyinde de olsa,
vatandaş da olsa, sade vatandaş da olsa bu devletin, bu milletin
haklarını korumak zorunda. Biz bunları söylüyoruz.
Şimdi, Türkiyede hac görevini yerine getiren insan kendi
parasıyla hac görevini yerine getirsin. Ona saygı duyuyorum ama
devlet kaynaklarını kendi dinî amaçları, sırf gösteriş
için kullanıyorsa ben buna karşı çıkıyorum.
Arkadaş, kendi paranla, kendi kaynağınla, kendi emeğinle,
kendi alın terinle hacca gidiyorsan sana saygı duyuyorum ama sen
milletvekilisin, başbakansın, bakansın her sene devletin
imkânlarını kullanarak hacca gidiyorsan ben ona karşı
çıkarım. Kendi cebinden para harca kardeşim! Ben soruyorum
Sayın Bakana: Kaç tane milletvekili, devletin kasasından kaç lira
harcayarak hacca gidiyor?
AHMET YENİ (Samsun) Hiç yok.
FATİH ARIKAN (Kahramanmaraş) Sıfır
YAŞAR KARAYEL (Kayseri) Yok öyle bir şey.
KAMER GENÇ (Devamla) Ayrıca, oradaki elçilik bunlara destek
veriyor mu? Yani bunları öğrenmek bizim hakkımız. Yani niye
siz bunlara karşı çıkıyorsunuz?
FATİH ARIKAN (Kahramanmaraş) Hiç giden yok.
KAMER GENÇ (Devamla) Bakın, beyler, efendiler, ben hacca
karşı değilim ama devletin kaynaklarıyla, milletin
kaynaklarıyla oraya gidenler varsa ben bunlara karşı
çıkıyorum ve bu Hükûmet de bunu çıksın söylesin efendim.
AHMET YENİ (Samsun) Yok öyle bir şey.
BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Rize) Hiç giden yok.
KAMER GENÇ (Devamla) Yahu sen nereden biliyorsun?
BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Rize) Sen nereden biliyorsun?
KAMER GENÇ (Devamla) İşte, Hükûmet burada, susuyor.
AHMET YENİ (Samsun) Yok öyle bir şey, yok.
KAMER GENÇ (Devamla) Yoksa, ben öğrenmek zorundayım.
Yani şimdi siz diyorsunuz ki
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NURETTİN AKMAN (Çankırı) Saygılı ol!
AHMET YENİ (Samsun) Alacaksın biraz sonra
cevabını.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Devamla) Neyse
Cevabını alacaksam
AHMET YENİ (Samsun) Cevabını alacaksın biraz
sonra.
BAŞKAN Sayın Genç, teşekkür ediyoruz.
Lütfen, konunun dışına çıkmayınız.
KAMER GENÇ (Devamla) Arkadaşlar, bakın, şimdi,
ben sizden daha dindarım, benim Allaha inançlarım sizden daha güçlü.
[AK PARTİ sıralarından alkışlar(!)]
MEHMET ÇİÇEK (Yozgat) Allah razı olsun.
KAMER GENÇ (Devamla) Hâlâ sizin gözlerinizi perde
kaplamış. Eğer siz, bu Türkiye Cumhuriyeti devletini ve
milletini dünyada lider yapabilecek dürüstlükte, nitelikte, kişilikte bir
davranış ve icraat içinde bulunmuyorsanız siz bana göre gerçek
Müslüman da değilsiniz.
Amerikanın bugün ne işi var Kuzey Iraka gitsin de
orada bilmem on dört-on beş yaşındaki kızlara tecavüz
etsin, ailesini katletsin? Bunu yapanlar kimler? Hangi güçlerden destek
alıyorlar? Suudi Arabistandan alıyorlar, Türkiyeden alıyorlar.
Bu nasıl Müslümanlık?
BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Rize) Nereden
çıkarıyorsun!
KAMER GENÇ (Devamla) İşte, benim kanıma dokunan
bu ama bu sizin kanınıza dokunmuyor. (MHP sıralarından
alkışlar)
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Genç.
DEVLET BAKANI MUSTAFA SAİD YAZICIOĞLU (Ankara)
Sayın Başkan, söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın Said Yazıcıoğlu, buyurunuz
efendim
DEVLET BAKANI MUSTAFA SAİD YAZICIOĞLU (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Gençin biraz
önce ifade ettiği Şimdiye kadar kaç milletvekili
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, şimdi, benim konuşmama
cevap veremez, çıksın kürsüden versin. (Gürültüler)
DEVLET BAKANI MUSTAFA SAİD YAZICIOĞLU (Ankara)
Açıklama yapıyorum, açıklama
ve kaç kamu görevlisi ücretsiz olarak hacca gitmiştir? diye
bir ifadede bulundu. Şunu açıklıkla ifade edeyim, hiçbir
milletvekili devletin imkânlarıyla hacca gönderilmiyor, hiçbir kamu
görevlisi de
(Gürültüler)
AHMET YENİ (Samsun) Dinlemiyor ki...
BAŞKAN Lütfen, sakin bir şekilde açıklamayı
dinleyelim.
DEVLET BAKANI MUSTAFA SAİD YAZICIOĞLU (Ankara)
devletin imkânlarıyla hacca gönderilmiyor ancak organizasyonda görev alan
bir kısım kamu görevlileri, Diyanet İşleri
Başkanlığı görevlileri, elbette görevlendiriliyorlar,
görevli olarak gidiyorlar fakat hiçbir milletvekilimiz ve bunun
dışında görevlendirilmek durumunda olan kamu görevlileri
dışında hiç kimse, devletin imkânlarıyla hacca gitmiyor,
hacca gönderilmiyor Sayın Genç. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz efendim açıklamanız
için.
BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Rize) Gidemez de zaten.
BAŞKAN Şimdi 1inci madde üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci madde üzerinde gruplar adına söz yok,
şahıslar adına yok, soru-cevap yok.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür
BAŞKAN Madde üzerinde söz yok.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın, elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre veriyorum ve oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suudi Arabistan
Krallığı Hükümeti
Arasında Karayoluyla Yolcu ve Yük
Taşımacılığının Düzenlenmesi Hakkında
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının -sıra sayısı 303- açık oylama
sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı: 265
Kabul: 262
Ret: 1
Çekimser: 2
(x)
Böylece, tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Sayın milletvekilleri, şimdi 4üncü sırada yer
alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Suudi Arabistan Krallığı
Hükümeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ve Suudi Arabistan Krallığı Hükümeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/372) (S. Sayısı:
304)(xx)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu 304 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde, Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Manisa Milletvekili Mustafa Enöz söz istemişlerdir.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Konuşmayacak efendim.
BAŞKAN Konuşmayacaksınız
Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan, konuşacak mısınız?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Biz de vazgeçiyoruz.
BAŞKAN Vazgeçtiniz
Şahıslar adına söz? Yok.
KAMER GENÇ (Tunceli) Var efendim. (AK PARTİ
sıralarından Geçti, geçti sesleri)
BAŞKAN Sayın Genç, buyurunuz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, on dakika vermeniz
lazım, beş dakika verdiniz.
4üncü sıradaki değil mi efendim?
BAŞKAN Evet evet, buyurunuz.
KAMER GENÇ (Devamla) Evet, zamanı da değiştirin
de.
BAŞKAN Madde olarak şey yaptım, kusura
bakmayınız.
KAMER GENÇ (Devamla) Hayır, tümü üzerinde efendim.
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo Tutanağa
eklidir.
(xx)
304 S. Sayılı Basmayazı Tutanağa eklidir.
BAŞKAN
Buyurunuz.
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu Parlamentoda uzun zaman görev yapan bir
insanım, nerede ne zaman söz alınacağını da iyi bilen
bir insanım ama
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) Boş konuşuyorsun!
KAMER GENÇ (Devamla) Benim boş konuşup
konuşmadığımı halk biliyor. Yiğitliğiniz
varsa gelin, Genel Başkanınız dâhil, bütün
bakanlarınız dâhil şu Kızılayda bir yürüyelim, kimin
yüzüne yağmur taneleri geliyor? Şu Türkiyeyi gezelim, kimin yüzüne
yağmur taneleri geliyor?
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Sana gelir, kime gelecek?
KAMER GENÇ (Devamla) O zaman gezelim. Bakın, ben
yalnız geziyorum ama sizin bakanlarınız dahi plaka takıp da
halk arasında gezemiyorlar.
MEHMET EMİN EKMEN (Batman) Sayın Başkan, konuyla
ilgili konuşacak mı?
KAMER GENÇ (Devamla) Sizin lideriniz bir yere gittiği zaman
iki tane helikopterle, sahte plakalarla, ondan sonra sahte görüntülerle
halkın içine gidiyor.
ABDURRAHMAN DODURGALI (Sinop) Kim diyor bunları ya?
KAMER GENÇ (Devamla) Bundan daha utanılacak bir şey
var mı sayın milletvekilleri? Çünkü milletvekilliği çok onurlu
ve şerefli bir görevdir, parti liderliği çok onurlu ve şerefli
bir görevdir. İnsanların utanmadan, çekinmeden, böyle koltukları
kabararak, hiçbir korku duymadan, buralara, insanların karşısına
çıkması lazım. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Genç
Sayın Genç
KAMER GENÇ (Devamla) Ben buyum. Yiğitliğiniz varsa
buyurun gidelim.
BAŞKAN Sayın Genç, kişilik haklarına söz
söylemeyiniz lütfen.
KAMER GENÇ (Devamla) Onun için yani burada çıkıp da
konuşuyoruz, konuşmamızı engelliyorsunuz. Böyle bir
şey olur mu ya! Ben buraya milletvekili
HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) Nereye gideceksen hadi gel gidelim.
KAMER GENÇ (Devamla) İstediğiniz yere giderim...
İstediğiniz yere giderim... İstediğiniz yere giderim
Hayır, diyorsunuz ki yani Boş konuşuyorsun.
HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) Tunceliye gidelim.
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, Tunceliye gidelim,
İstanbula gidelim, Muğlaya gidelim, Rizeye gidelim, Antalyaya
gidelim, hangi ili istiyorsanız gidelim. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) Hadi gidelim gel.
BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Rize) Gündeme gel, gündeme!
BAŞKAN Sayın Genç, lütfen konunuza geliniz.
KAMER GENÇ (Devamla) Ama benim gibi, sade vatandaş gibi
halkın içine çıkacaksınız, göreceksiniz...
OSMAN DEMİR (Tokat) Hacca gidelim.
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, hacca da giderim ben, hacdan bir
sıkıntım yok ki. Ama kendi paramla gideceğim, devletin
parasıyla gitmeyeceğim, tamam mı? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Karşılıklı
konuşmayınız lütfen.
Sayın Genç
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, yani bu
arkadaşlarımız
(Mikrofon Başkan tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Genç, bir dakika beni dinler misiniz.
KAMER GENÇ (Devamla) Ben bu Parlamentoda, Sayın
Başkanım, görev yaptım.
BAŞKAN Bir dakika beni dinler misiniz.
Karşılıklı konuşmayınız ve lütfen konunuzla
ilgili konuşunuz. Çok rica ederim tartışmaya yol
açmayınız.
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, Sayın Başkan, ben bu
kürsüye çıktığım zaman bu gruptan çok sözler geliyor,
sataşmalar geliyor.
BAŞKAN Sayın Genç, lütfen Meclisin kurallarına
uygun olarak konuşunuz.
Buyurunuz.
KAMER GENÇ (Devamla) Değerli milletvekilleri, bakın,
ben sizden daha Müslümanım, bunu bilmenizi istiyorum. [AK PARTİ
sıralarından gülüşmeler, alkışlar(!)] Bunu, kimin
Müslüman olup olmadığını yukarıdaki bilir, bak
yukarıdaki bilir.
BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Rize) Yukarıdaki kim,
çatı katındaki mi?
KAMER GENÇ (Devamla) Ben yıllarca bu kürsüde hakkı
savundum, hukuku savundum, hırsızlarla mücadele ettim. Bakın,
ben bu kürsüde, 12 Eylülde geldim, 12 Eylül askerî rejimiyle mücadele ettim,
beni veto ettiler. Arkasından Turgut Özalın ikinci döneminde geldim,
Turgut Özalın siyasi hayatını bitirdim. Arkasından Süleyman
Demirelin tekrar Cumhurbaşkanı seçilmesini önleyen benim.
BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Rize) Sen neymişsin be
abi!
KAMER GENÇ (Devamla) Sizi de bitireceğim yani bunu
bileceksiniz. [AK PARTİ sıralarından Bravo! sesleri(!)
gürültüler] Çünkü siz bu memleketi doğru dürüst yönetmiyorsunuz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ne ilgisi var Sayın
Başkan?
KAMER GENÇ (Devamla) Hele sizin zamanınızda yapılan
soygun, talan hiçbir dönemde yapılmadı. (AK PARTİ
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN Sayın Genç
Sayın Genç
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, o zaman bana laf atmayın ben
de konuşayım.
Şimdi, Sayın Başkan
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Genç, demin söylediğiniz
KAMER GENÇ (Devamla) Mesele şu: Bir uluslararası
anlaşma müzakere ediyoruz.
BAŞKAN Sayın Genç, bir dakika
KAMER GENÇ (Devamla) Buyurun efendim.
BAŞKAN Demin söylediğiniz sözü lütfen düzeltiniz.
KAMER GENÇ (Devamla) Hangisini efendim?
BAŞKAN Bitireceğim. sözünü. (AK PARTİ
sıralarından Hepsini, hepsini sesleri.)
KAMER GENÇ (Devamla) Hayır.
BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Rize) AK PARTİyi
bitirecekmiş!
KAMER GENÇ (Devamla) Yani ben burada hiç pişman
olacağım bir lafı söylemiyorum ki, çünkü ben söylediğim
lafı bilerek söylüyorum.
BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Rize) Hadi bırak
canım!
KAMER GENÇ (Devamla) Bilerek söylüyorum. Yahu, şimdi siz ne
derseniz deyin...
Şimdi mesele şu: Biz burada bir kanun, uluslararası
anlaşmayı müzakere ediyoruz. Uluslararası anlaşmalar bizim
anayasal hukuk bakımından üst normlardadır yani kanunların
üstündeki bir normdur. Anayasadan sonra ama kanundan önce gelen bir normdur.
Bu normların hatalı çıkması hâlinde Anayasa Mahkemesine
iptal davasını açamıyorsunuz. Onun için diyoruz ki burada
bunların enine boyuna tartışılması gerekir konusunda
tartışırken, bir yandan da bunun Türkiye Cumhuriyeti devletinin,
Türk milletinin menfaatine uygun bir seviyede çıkmasını
istiyoruz. Bunun tartışmasını yapıyoruz.
Efendim tamam yani Suudi Arabistanla ilgili bir mesele
geldiği zaman bakıyorum herkes sanki böyle büyük bir korku içinde.
Arkadaşlar, Suudi Arabistan Osmanlı devletinin boyunduruğunda
altı yüz sene kalmış ve o atasına ihanet eden bir halk,
atasına ihanet eden bir memleket.
Şimdi, Sevda Tepesini sattınız Suudi Arabistan
Kralına. İmar değişikliğini yaptınız
mı?
OSMAN DEMİR (Tokat) Yok.
KAMER GENÇ (Devamla) Yaptınız mı,
yapmadınız mı?
OSMAN DEMİR (Tokat) Yok öyle bir şey!
KAMER GENÇ (Devamla) İyi biliyor musunuz?
OSMAN DEMİR (Tokat) Tabii
KAMER GENÇ (Devamla) Yaptınız.
OSMAN DEMİR (Tokat) Nereden biliyorsun?
KAMER GENÇ (Devamla) Yaptınız efendim,
yaptınız.
Şimdi, Suudi Arabistan sermayesini getirip Türkiyede en
mutena, en güzel arazileri, yerleri veriyor musunuz, vermiyor musunuz? Bunlarda
vergi muafiyetleri sağlıyor musunuz, sağlamıyor musunuz?
Bunların Türkiyedeki ortakları kimler? Bunlar
açıklanmıyor.
Bizim istediğimiz, diyoruz ki: Bakın, biz evvela bir
devletiz; biz devlet olarak
bağımsızlığımızı,
kişiliğimizi, onurumuzu koruyabilmek için her devlet
karşısında dik duracağız. Çünkü birisinden para
aldığınız zaman onun emrinde olacaksınız. Yani
bugün Suudi Arabistan Kralı dünyanın hangi ülkesine gider de o
devletin cumhurbaşkanını, başbakanını
oturduğu otele çağırır, ondan sonra onu oturduğu
sandalyenin önüne oturtur? Bir söyleyin bakalım. Oturtur mu? Mümkün
değil
Mümkün değil... Yine orada pahalı pahalı hediyeler
verir mi? Vermez. Çünkü
AHMET YENİ (Samsun) Sayın Başkan, biraz evvel
anlattı bunları.
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, bir defa anlatmakla
anlamıyorsunuz, birkaç defa anlatacağım size, onun için birkaç
defa anlatacağım. (CHP ve MHP sıralarından gülüşmeler)
Şimdi, bu, bir devletin kişiliğinin korunması
konusunda
Biz parlamenteriz ya, burada Türkiye Cumhuriyeti devletinin
şanını, şöhretini, Anayasasını, hukukunu
koruyacağımıza namusumuz ve şerefimiz üzerine yemin eden
insanlarız. Dolayısıyla, buna karşı hareket eden her
kim olursa olsun onun karşısına çıkacağız, ona bu
hataları söyleyeceğiz. Ha, sizler ve liderleriniz eğer bu
hataları yapmazsanız biz saygı duyarız, ama Türkiye bugün
Türkiyede ne bir hukuk kalmış
Şimdi uluslararası bir anlaşma müzakere ediliyor,
buraya gelmiş Adalet Bakanı oturmuş. Adalet Bakanı ne
diyor: Efendim, YARSEV Başkanı var. diyor. Gidiyor,
Danıştayın penceresinde dilekçeyi veriyor, kapıdan
yürütmenin durdurmasını alıp geliyor. diyor. Böyle bir
anlayış olur mu arkadaşlar?
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) Neden bahsediyorsun?
KAMER GENÇ (Devamla) Kimdir? Böyle bir şey olur mu?
AHMET YENİ (Samsun) Arabistanla ne alakası var bunun?
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkanım,
gündemle ne alakası var?
KAMER GENÇ (Devamla) Hangi sıfatla gelip burada oturabilir?
Yargıyı batıran, yere batıran, yargıyı
kişiliksiz hâle getiren
Yargı mensuplarına -çok büyük- bu kadar
hakaret edilir mi? Kimse çıkıp söyle.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
sözleşmeyle ne ilgisi var? Hiç ilgisiz konulara giriyor, lütfen
uyarır mısınız?
KAMER GENÇ (Devamla) Eğer bu durum
Hatta ondan sonra
buraya getirip de bu insanlar oturduğu zaman buraya olmaz.
BAŞKAN Sayın Genç
KAMER GENÇ (Devamla) Buraya geçmişte bir Diyanet
İşleri
Bir soru soruyorum, diyorum ki
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) Sayın Başkan, havadan, sudan
BAŞKAN Sayın Genç, konunuzun dışına
çıkıp
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, siz, cemevlerinde
Yani bir
kiliseye, havraya, Hristiyanların ibadethanelerine elektrik ve su
parasını ödüyorsunuz ama cemevlerine ödeyecek misiniz?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, hiç
konuyla ilgili konuşmuyor. Konuya davet edin yoksa sözünü kesin.
KAMER GENÇ (Devamla) Burada oturan Bakan diyor ki: Benim yetkim
yok.
BAŞKAN Sayın Genç, sizi konu
KAMER GENÇ (Devamla) Peki, yetkin yoksa niye buraya geldin
oturdun?
BAŞKAN Sayın Genç, konunun dışına çok
çıktınız, lütfen konuya geliniz.
KAMER GENÇ (Devamla) Yine aynı durumda, biraz önce burada
oturan Bakana ben bazı sorular soruyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
konuyla alakalı hiç konuşmuyor.
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, anlaşmayla ilgili
konuşuyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Hayır, hiç
anlaşmayla ilgili konuşmuyor.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Millet senden utandı.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) Vallahi utanıyor millet sizden.
KAMER GENÇ (Devamla) Suudi Arabistan
Çünkü bu
Müslümanlıkla ilgili bir şey.
BAŞKAN Sayın Bakanla ilgili konuşuyorsunuz,
anlaşmayla ilgili değil.
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, Sayın Başkanım,
bakın, bu anlaşma İslam diniyle ilgili bir anlaşma.
İslam diniyle ilgili bir anlaşma olduğuna göre
(AK Parti
sıralarından Ne alaka! sesleri)
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) İslam diniyle ne alakası var!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
konuyla ilgili konuşmuyor ki!
BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Rize) İslam diniyle
ilgili bir anlaşma ne demek bir açıklasın, biz anlamadık.
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, İslam dininin özü, işte,
Suudi Arabistanda hac var, şu var, dolayısıyla biz bunlarla
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Genç
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
konuşmacı İç Tüzükün 66ncı maddesine aykırı
olarak konuyla alakalı olmayan bir şekilde konuşma yapıyor.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) Kafasına ne gelirse onu söylüyor!
Aklına ne gelirse
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) 2 kez İç Tüzükün
66ncı maddesine göre konuşmacının sözünü kestiniz. Lütfen,
Genel Kurula
Bu konuşmacıyla ilgili Genel Kurulun kararını
alınız.
BAŞKAN Evet.
KAMER GENÇ (Devamla) Nasıl karar alacaksınız?
Meclisten beni atmak mı istiyorsunuz?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Genç
KAMER GENÇ (Devamla) Buna gücünüz yetmez.
BAŞKAN Sayın Genç
Söz süreniz bitmiştir
Sayın Genç, lütfen yerinize geçiniz.
BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Rize) Hayır, senin her
şeye gücün yeter, bizimki yetmez!
KAMER GENÇ (Devamla) Yani böyle bir şey olur mu ya!
BAŞKAN Sayın Genç
BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Rize) Sen görürsün gücün
nasıl bir şey olduğunu! Sen gücün ne olduğunu görürsün!
KAMER GENÇ (Devamla) Hayır, sen şu toz çayları
anlatsana bir burada!
BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Rize) Her yerde
anlatırım.
BAŞKAN Sayın Genç, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
kürsüsünden
KAMER GENÇ (Devamla) Toz çayları anlat, toz çayları
BAŞKAN Sayın Genç, duyabiliyor musunuz beni acaba?
BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Rize) Her yerde
anlatırım ben! Orada da anlatırım, burada da
anlatırım!
KAMER GENÇ (Devamla) Anlat o zaman şu toz çayları
BAŞKAN Sayın Genç, karşılıklı
konuşmayınız.
BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Rize) Vereceksin beni mahkemeye
o zaman
KAMER GENÇ (Devamla) Yani böyle bir şey olur mu ya!
BAŞKAN Lütfen sakin olunuz.
Sayın Genç, beni duyuyor musunuz acaba?
KAMER GENÇ (Devamla) Millet kim olduğunuzu biliyor.
OKTAY VURAL (İzmir) Çıkın dışarıda
konuşun bunları.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) Kavganın dışında bir
şey yaptığı yok.
BAŞKAN Sayın Genç, beni duyuyor musunuz?
Lütfen
Üslubunuz Büyük Millet Meclisinin üslubuna
uymamaktadır. Lütfen, süreniz de dolmuştur, yerinize geçerseniz
memnun olacağız. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
KAMER GENÇ (Devamla) Sayın Başkanım, benim
Türkiye Büyük Millet Meclisine uymama gibi bir şeyim yok. Ben, Suudi
Arabistanla ilgili bir anlaşma
BAŞKAN Konumuz kapanmıştır efendim. Lütfen
Yerinize davet ediyorum sizi.
KAMER GENÇ (Devamla) Neyse, sözümü de kesmişsiniz.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Seni muayene ettirelim,
muayene!
İSMAİL HAKKI BİÇER (Kütahya) Alkol muayenesine
gönderelim seni!
KAMER GENÇ (Devamla) Sayın Başkanım, şimdi
söylenen lafları duyuyorsunuz değil mi? Tutanaklara bunlar geçmiyor.
BAŞKAN Karşılıklı hepsi duyuluyor ve
tutanaklarda yer alıyor efendim.
Şimdi tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ VE SUUDİ ARABİSTAN KRALLIĞI
HÜKÜMETİ ARASINDA YATIRIMLARIN
KARŞILIKLI TEŞVİKİ VE
KORUNMASINA
İLİŞKİN ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- 8 Ağustos 2006 tarihinde Ankarada imzalanan
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Suudi Arabistan Krallığı
Hükûmeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına
İlişkin Anlaşmanın onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci madde üzerinde söz yok, soru yok.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe
girer.
BAŞKAN 2nci madde üzerinde de söz yok, soru yok.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN 3üncü madde üzerinde de söz ve soru yok.
3üncü maddeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik cihazla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre vereceğim.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti
Hükûmeti ve Suudi Arabistan Krallığı Hükûmeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının açık oylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı: 234
Kabul: 233
Ret: 1 (x)
Böylece tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Şimdi, 5inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Suudi Arabistan Krallığı Hükümeti Arasında Gelir
Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi
Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasının ve Eki
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Suudi Arabistan Krallığı Hükümeti Arasında Gelir
Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi
Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasının ve Eki
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/536) (S.
Sayısı: 305)(xx)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi, tasarının tümü üzerinde, Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Karaman Milletvekili Hasan Çalış
OKTAY VURAL (İzmir) Konuşmayacak Sayın
Başkan.
BAŞKAN Şahısları adına
Şanlıurfa Milletvekili Müfit Yetkin
Buyurunuz Sayın Yetkin.
ABDURRAHMAN MÜFİT YETKİN (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Suudi Arabistan Krallığı Hükümeti Arasında
Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi
Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasının ve Eki
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı hakkında şahsım adına söz aldım.
Bu kanunun hayırlı ve uğurlu olmasını
diliyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Yetkin.
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo Tutanağa
eklidir.
(xx)
305 S. Sayılı Basmayazı Tutanağa eklidir.
İkinci söz,
Kahramanmaraş Milletvekili Fatih Arıkan
Buyurunuz Sayın Arıkan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
FATİH ARIKAN (Kahramanmaraş) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 305 sıra sayılı Kanun
Tasarısı hakkında söz almış bulunuyorum.
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suudi Arabistan
Krallığı Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan
Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi
Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasının ve Eki
Protokolün hayırlı olmasını diliyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Arıkan.
Soru-cevap yok.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ İLE SUUDİ ARABİSTAN KRALLIĞI
HÜKÜMETİ ARASINDA GELİR
ÜZERİNDEN ALINAN VERGİLERDE ÇİFTE
VERGİLENDİRMEYİ
ÖNLEME VE VERGİ KAÇAKÇILIĞINA ENGEL OLMA
ANLAŞMASININ VE EKİ
PROTOKOLÜN ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN
TASARISI
MADDE 1- (1) 9 Kasım 2007 tarihinde Ankarada imzalanan
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suudi Arabistan Krallığı
Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte
Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma
Anlaşmasının ve eki Pro-tokolün onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci madde üzerinde söz yok.
Soru-cevap yok.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, kişisel söz
talebim var.
BAŞKAN Daha önce isteyecektiniz.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, o zaman aleyhinde
oyumun rengini belli etmek için söz istiyorum.
BAŞKAN 2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe
girer.
BAŞKAN 2nci madde üzerinde söz yok, soru yok.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN 3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
3üncü madde kabul edilmiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, oyumun rengini
belli etmek için aleyhinde söz istiyorum.
BAŞKAN Tasarının tümünün oylamasından önce
aleyhinde Sayın Genç, buyurunuz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suudi Arabistan
Krallığı Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan
Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına
Engel Olma Anlaşmasının oylanması sırasında
aleyhte oyumun rengini belirtmek üzere söz almış bulundum.
Şimdi, değerli milletvekilleri, ben, aslında,
bakın, şu kürsüde muhalefet partisi Meclis başkan vekili olarak
bulunduğum zaman dahi burada yedi tane parti vardı ve bu yedi parti
Mecliste kanunların çıkmaması için -en başta Refah Partisi
ve Fazilet Partisi, oradan gelen arkadaşlarım vardı- çok büyük
engeller koyuyorlardı. Ama ben, öyle bir buluşlar buldum ki bu
Meclisi hem çalıştırdım hem de kanunları süratle
çıkardım. Ben, Türkiye Cumhuriyeti devletinin yücelmesi için gereken
her türlü gayreti gösteren bir insanım. Benim seçim bölgem belli, ne
koşullarda siyaset yaptığım belli, kimlerle mücadele
ettiğim belli ama siz bu davranışlarda bulunursanız beni
yıldıramazsınız. Bende bir korku yok yahu! Yukarıdaki
beni korkusuz bir insan gibi yaratmış, yani onu bilesiniz.
Şimdi, bakın, bu çifte vergilendirmenin önlenmesi
konusunda
Tabii ki bütün uluslararası anlaşmalarda çifte
vergilendirmenin önlenmesi anlaşmasını yapıyoruz. Ama
bakın, Telekomun büyük hissesini Suudi Arabistana verdiniz ve kurumlar
vergisini yüzde 30dan yüzde 20ye indirdiniz.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Lübnana verdik,
Lübnana, Suudi Arabistan değil.
KAMER GENÇ (Devamla) Bu, Telekoma en azından senede 500
trilyon lira avantaj sağladı, yani bu büyük bir
kısmını da yabancı ortağı aldı. Yine
bankaların yüzde 60a yakınını yabancılara
sattınız. Şimdi, Maliye Bakanlığı bir kararname
çıkarmış, diyor ki: Arkadaş, kiraları bankaya
yatıracaksınız. Peki, bankaya yatıracaksınız da
banka her kirada 15-20 milyon para alıyor. Bunun eskiden kurumlar vergisi
yüzde 30du, şimdi yüzde 20ye indirdiniz. Bu para kimin cebine gidiyor
arkadaşlar? Yabancının cebine gidiyor. Şimdi Türkiyede
bakın, bir Telekomu alan kişi sırf onun hatırı için
-onun hatırı sizin liderlerinizin yanında var- onun
hatırı için tuttunuz kurumlar vergisini senede 500 trilyon az
alıyorsunuz. Öteki bankalardan da, yine Suudi Arabistanda olup da
Ya biz
Araplara karşı değiliz, biz Araplarla dost, kardeş
insanlarız; aynı dinden, aynı inançtan insanlarız. Ama o
arkadaşlarımız bize o gözle bakmıyorlar. Bakın, ben
1974-75te Fransada Uluslararası Amme Enstitüsüne gittim. Orada benim
Arap arkadaşlarım vardı. Bizi düşman görüyorlardı.
Dedim ki: Ula kardeşim, bakın, eğer Osmanlı devleti olmasaydı
siz Fas ve Cezayir gibi şimdi Hristiyan olurdunuz. Yani sizin bu Türk
milletinin değerini bilmeniz lazım. Bu devlet, bu millet büyük bir
millettir. Bunun sayesinde İslam bu kadar ayakta kalmış. Ama
adamlar nedense bu millete, bu Türk milletine, bu Türkiyeye düşman. Yani
düşmanlıklarını her vesileyle ortaya koyuyorlar. Ben onun
için, bu insanlara karşı mallarımızı verirken,
KİTlerimizi verirken, bunlara karşı muafiyet ve istisnalar getirirken
kişiliğimizi koruyalım diyorum. Yani bunda anormal bir şey
yok ki.
Yani siz şimdi bekliyorsunuz ki, Kamer Genç İslama
karşı bir şey söylesin, biz de bunun üzerinden rant
sağlayalım. Yahu sizin kafanız benim kafamın yanında o
kadar işler mi yani! Ben bu kadar politikada
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Hakaret ediyor
Sayın Başkan.
KAMER GENÇ (Devamla) - Hani Turgut Özalın dediği gibi,
ben seçim arifesinde zam yapacak kadar enayi bir adam mıyım yani!
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Sayın
Başkan Enayi dedi, hakaret ediyor, haddini aşıyor.
KAMER GENÇ (Devamla) Bakın arkadaşlar, benim
aklımla, benim siyasi şeyimle
Yani ben size rant sağlayacak bir
söz söylemem. Ama söylediğim sözleri de inanarak söylüyorum.
Şimdi siz bunları, bakın bu çifte vergilendirme
meselesini
Mesela bakın, Türkiye'nin çok önemli kaynaklarını
Suudi Arabistana verdiniz. İşte Sevda Tepesi veyahut da perde
arkasında Türkiye'nin en güzel arazilerini bu Araplara
Çünkü Arap
sermayesi güçlü bir sermaye. Bu sermayeye avantaj sağladınız
mı Türkiyeye zarar getiriyor. Bu itibarla biz diyoruz ki: Bu
arkadaşlara bu kadar ram olmayın. Yani bu Arap ülkelerinin
krallarına, şeyhlerine bu kadar ram olmasınlar sizin
liderleriniz. Para her şey değildir. Şeref, haysiyet, onur her
şeyin üstündedir. Dolayısıyla, bunları öğretmeye
çalışıyoruz bu kürsülerde bazılarına.
Onun için, diyorum ki, bu konuda dik duralım. Eğer para
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Anlaşma
yapmayalım mı?
KAMER GENÇ (Devamla) Anlaşmaları yaparken de dik
duralım. Yani
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen Sayın Genç
Buyurunuz.
KAMER GENÇ (Devamla) Bu anlaşmaları, şimdi sizin
dış işleri politikanızı kim yürütüyor? Kim yürütüyor
ya? Bir Ahmet diye bir adam var, ne olduğu belli değil, bir
sorumluluğu yok.
AHMET YENİ (Samsun) Ya, bak şimdi
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, bu adam kim? Suriyeye o
gidiyor, Suudi Arabistana o gidiyor, Amerikaya o gidiyor, bilmem, Kuzey
Iraka o gidiyor. Kim bu adam ya? (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Dış siyaseti düzenleyen kişinin evvela siyasi
sorumlu olması lazım. Dış siyasete getirmişsiniz
OSMAN DEMİR (Tokat) Büyükelçi, Büyükelçi
Bu adam
dediğin Büyükelçi, bilmiyorsan bak.
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, büyükelçilikle melçilikle ilgisi
yok. Yok, ben biliyorum. Ondan sonra, bir Dışişleri
Bakanınız diye bir bakan yok. İşte, Bakanlar Kurulu
sırası bomboş. Bu bakanlar gidiyor
AHMET YENİ (Samsun) Bakanlar burada, gözlerin görmüyor.
KAMER GENÇ (Devamla) Ben bugün, bakın, ben şimdi
Bakana sordum, dedim ki: Ya, şu anda hacda kaç tane milletvekili var?
İSMAİL BİLEN (Manisa) Sana ne!
KAMER GENÇ (Devamla) Ya, şerefli, haysiyetli bir
davranış gereği çıkacak Şu kadar adam var. diyecek.
Yani bunu inkâr etmenin bir anlamı yok ki. Bu vatandaş da bilsin
kardeşim.
AHMET YENİ (Samsun) Seni de gönderelim, seni de
KAMER GENÇ (Devamla) Yani, bunları milletten
saklamayalım.
Onun için, yani siz beni burada susturmaya kalktıkça ben
sizin üzerinize geleceğim. Ama siz
AHMET YENİ (Samsun) Gitmek istiyor musun?
KAMER GENÇ (Devamla) Ben geldim konuşmaya
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Bakın, ben doğruları konuştum
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.
AHMET YENİ (Samsun) Haydi, güle güle
KAMER GENÇ (Devamla) Bir dakika verdiniz mi efendim?
BAŞKAN Verdim efendim.
KAMER GENÇ (Devamla) Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkürler.
Sayın milletvekilleri, tasarının tümü açık
oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre veriyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum:
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Suudi Arabistan Krallığı Hükümeti Arasında
Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi
Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasının ve Eki
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı: 223
Kabul: 221
Ret: 1
Çekimser: 1 (x)
Böylece tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Şimdi, 6ncı sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ve Avrupa Toplulukları Komisyonu Arasında Katılım
Öncesi Yardım Aracı ile Temin Edilen Yardımın
Uygulanması Çerçevesinde Türkiye Cumhuriyetine Sağlanan Avrupa
Topluluğu Mali Yardımlarıyla İlgili
İşbirliği Kuralları Hakkında Çerçeve
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
6.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ve Avrupa Toplulukları Komisyonu Arasında Katılım Öncesi
Yardım Aracı (IPA) ile Temin Edilen Yardımın
Uygulanması Çerçevesinde Türkiye Cumhuriyetine Sağlanan Avrupa
Topluluğu Mali Yardımlarıyla İlgili
İşbirliği Kuralları Hakkında Çerçeve
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/635) (S.
Sayısı: 308)(xx)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu 308 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Bursa Milletvekili Onur Öymen konuşacaktır.
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo Tutanağa
eklidir.
(xx)
308 S. Sayılı Basmayazı Tutanağa eklidir.
Buyurunuz
Sayın Öymen. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ONUR ÖYMEN (Bursa) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Avrupa
Toplulukları Arasında Katılım Öncesi Yardım Aracı
(IPA) ile ilgili olarak önerilen çerçeve anlaşması hakkında
Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini arz etmek üzere söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu anlaşmanın
amacı, Avrupa Birliğinin Türkiyeye verdiği fonların,
kaynakların Türkiyede nasıl kullanılacağının
düzenlenmesiyle ilgilidir. Biz bu anlaşmayı Dışişleri
Komisyonunda kapsamlı olarak inceledik ve değerlendirdik ve
anlaşmanın özüne, esasına bir itirazımız yok.
Gerçekten diğer aday ülkeler de Avrupa Birliğiyle zamanında
benzeri anlaşmalar imzalamışlar. Avrupa Birliğinin
yerleşik kuralı, Avrupa Birliğinin verdiği fonların
ilgili ülkelerde kullanılmasının belli kurallara
bağlanması. Bunun özü itibarıyla itiraz edilecek bir tarafı
yok.
Yalnız itiraz edilecek önemli bir noktası var, o da
şudur, Avrupa Birliğinin bir kuralı var; diyor ki: Benim
verdiğim yardımlardan vergi alınamaz. Genel kural bu. Onun için
diyor ki: Eğer bir Avrupa Birliği ülkesi bu fonlardan yararlanarak
Türkiyede bir iş yapacaksa, bir ihaleye katılacaksa onlardan vergi
almayayım. Genel kural bu. Şimdi, biz ne yapmışız? Biz
buna bir hüküm ilave etmişiz Türkiye olarak, Avrupa Birliğinin bizden
böyle bir şey talep ettiği yok. Türkiye olarak bir hüküm ilave
etmişiz. Bu 26ncı maddenin (c) fıkrası, orada diyor ki:
Eğer bu ihalelerden, bu fonlardan yararlanacak firma, merkezi Türkiyede
olmayan bir yabancı firma ise, bir AB firmasıysa, bu firma Türkiyede
yaptığı işlerden dolayı gelir vergisi ödemeyecektir.
Eğer Türkiyede merkezi olan bir yabancı firmaysa o ödeyecek. Türk
firmasıysa Türk firması da ödeyecek. Yani Türkiyede yerleşik
bir Türk firmasıyla mesela Almanyada yerleşik bir Alman firması
bu fonlardan yararlanarak düzenlenen bir ihaleye katılacaklarsa Türk
firması vergi ödeyecek, Alman firması vergi ödemeyecek. Bu, bir
haksız rekabet. Bunu dile getirdik. Devletin ilgili yetkilileriyle,
bürokratlarıyla Dışişleri Komisyonunda
ayrıntılı olarak görüştük; diğer ülkelerin
imzaladıkları benzeri anlaşmaların metinlerini getirdik,
gördük ki genel kural şu: Başka ülkelerin millî firmaları da bu
fonlardan yararlanarak ihale aldıkları zaman vergi ödemiyorlar veya
hükûmet bunlardan vergi almama hakkını mahfuz tutuyor.
Mesela, en son olarak Hırvatistanla imzalanan anlaşmaya
baktığımız zaman Hırvatistan Hükûmeti diyor ki: Ben
bu fonlardan yararlanacak Hırvat firmalarının da vergi ödememe
hakkını tanıyabilirim. Bir tek tanımayan ülke Türkiye.
Yani dünyanın bu kadar büyük bir krize girdiği, bizim
firmalarımızı desteklemek için bu kadar büyük ihtiyaç
duyduğumuz bir dönemde kalkıp da biz bizim ülkemizde düzenlenecek bir
ihalede Türk firmalarının aleyhine bir düzenlemeyi kabul edebilir
miyiz? Bunda bir mantık var mı?
Şimdi, Avrupa Birliği yetkililerine sorduk, dedik ki:
Siz mi bunu bizden istediniz? Siz mi zorladınız? Siz mi
dayattınız? Hayır, bu bizim talebimiz değil. dediler.
Türk Maliyesi, Türk bürokrasisi, Türk tarafı, Türk Hükûmeti bunu
dayatıyor. Bu, olacak iş değil yani akla aykırı,
mantığa aykırı, örneği yok. Dedik ki, aynen
Hırvatistanın imzaladığı gibi bir anlaşmayı
getirin, biz de sonuna kadar destekliyoruz. Yapmadılar. Yani siz Avrupa
Birliğine uyum için Anayasanızı değiştireceksiniz,
ilgili bütün yasalarınızı değiştireceksiniz ama Maliye
Bakanlığı bir mevzuatın bir maddesinde esneklik getirmeyi
reddedecek, siz böyle Avrupa Birliğine gireceksiniz. Olacak iş
değil. Yani hiçbir ülke bu dönemde kendi firmalarının aleyhine
haksız rekabet yaratacak bir düzenlemeyi kabul etmez. Biz kabul ediyoruz.
Niçin? Maliye Bakanlığı en küçük bir esneklik göstermeyi
reddettiği için. Hırvatistanda Maliye Bakanlığı yok
mu? Onlar nasıl gösteriyor bu esnekliği? Polonya Maliye
Bakanlığı, Çek Maliye Bakanlığı nasıl
göstermiş bu esnekliği? Hayır, onlar gösterir, biz
göstermeyiz. İşte, bu katı tutumla Avrupa Birliğine
gireceksiniz. Olacak iş değil. Onun için, biz defalarca uyardık.
Bize diyorlar ki: Efendim, merak etmeyin, bu yabancı firmalar var ya
Türkiyede merkezi olmayan, yabancı ülkelerde merkezi olan, onlar da
nasıl olsa kendi ülkelerinde vergi öderler çünkü çifte vergilendirme
anlaşması var.
Madde 1) Bütün AB ülkelerinin hepsinde imzalanmış,
onaylanmış çifte vergilendirme anlaşmamız yok.
Madde 2) Bize kendileri bir brifing verdiler Brükselde. Yurt
dışında bu gibi ihaleleri alan firmaların ne gibi
teşvik tedbirlerinden yararlandıklarını anlattılar.
Yani Türkiyede bir Avrupa firması ihale alırsa özel
teşviklerden yararlanacak. Düşünebiliyor musunuz bu kadar açık
bir haksızlık var ve bunu düzeltmek için bu kadar çaba sarf ettik,
başarıya ulaşamadık. Yalnız en son olarak
aldığımız haber şu; Avrupa Birliği Genel Sekreterliğimiz
dedi ki: Biz de anladık bu durumu. Türk firmalarının böyle bir
haksızlığa uğramaması için biz de birtakım
çareler arıyoruz, tedbirler geliştiriyoruz ve bu tedbirleri
yürürlüğe koyduğumuz zaman Türk firmalarının böyle
sıkıntılara düşmeyeceğini ümit ediyoruz. Biz de
temenni ediyoruz. Yani bunu yaparlarsa ve Türk firmalarının
haksızlığa uğramamasını sağlarlarsa, biz de
memnun oluruz.
Ama değerli arkadaşlar, işin daha ciddi bir
tarafı var, bütün bu anlattıklarımdan daha ciddi bir tarafı
var. Maalesef, huzurunuzda büyük bir üzüntüyle söylüyorum, iktidar partisi
karşılaştığı her güçlükte muhalefeti Avrupaya
şikâyet etmeyi âdet hâline getirmiştir. Daha bugün Avrupa
yetkilileri, Avrupa Birliği yetkilileri bana diyorlar ki: Efendim, bu
kadar önemli bir anlaşma Meclisten geçecek, Türkiyeye de şu kadar
milyon euro avantaj sağlayacak, ana muhalefet partisi, Cumhuriyet Halk
Partisi bu anlaşmayı engelliyormuş. Şu işe bakın
siz! Bizi Avrupalılara şikâyet ediyorsunuz ve tamamen gerçek
dışı bir iddiayla şikâyet ediyorsunuz.
Bir, biz hangi çoğunlukla sizi engelleyecekmişiz? Bizim,
iktidarın çıkaracağı bir yasayı engelleyecek
çoğunluğumuz var mı? Yani biraz utanç duyuyoruz sizin
hesabınıza. Bir ülke, kendi ülkesinin muhalefetini yabancılara
şikâyet eder mi? Her konuda bunu yapıyorsunuz. Gidiyorsunuz,
Amerikada şikâyet ediyorsunuz: Türk-Amerikan ilişkilerinde
gelişmeler sağlanmasını engelleyen Cumhuriyet Halk
Partisidir... Gidiyorsunuz, efendim, olmadık ülkelere, kuruluşlara
şikâyet ediyorsunuz; biraz ayıp oluyor. Yani kendiniz sorumluluğunuzu
taşıyınız, gereğini yapınız; getiriniz
Avrupa Birliğiyle ilgili bütün anlaşmaları, yasaları,
Meclisten geçiriniz ve bizi de her vesileyle Avrupa karşıtı
olarak ilan etmekten vazgeçiniz.
Avrupa Birliğiyle tam üyeliği öngören ilk
anlaşmayı imzalayan insan Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanıdır.
1963 Ankara Anlaşmasının 20nci maddesi, Türkiyenin Avrupa
Birliğine tam üyeliğini öngörüyor. Biz imzaladık ve o tarihten
bu yana partimizin bu konudaki çizgisinde en küçük bir kırılma olmadı.
Siz şimdi hangi hakla bizi Avrupa düşmanı olarak ilan
ediyorsunuz? Ha, şunu yapmıyoruz, doğrudur: Avrupa
Birliğinden gelen bir haksızlık olursa, bir sorun olursa,
Türkiyeye bir kötülük yapılırsa gayet tabii ki buna sessiz
kalmıyoruz, gayet tabii ki sessiz kalmayacağız. Bu, bizim hem
hakkımız hem görevimiz. Ama biz bir haksızlığa
karşı çıktığımız zaman, siz bizi Avrupa
karşıtı olarak ilan ediyorsunuz. Neye dayanarak? Biz bu konuda
630 sayfalık kitap yayınladık Cumhuriyet Halk Partisi olarak.
Cumhuriyet Halk Partisinin Avrupa Birliğiyle ilgili görüşlerini
anlattık. İçinde bir kelime bulamazsınız bizim Avrupa
Birliğine karşı olduğumuza dair. Peki, nasıl böyle
tezvirat yapılabilir? Nasıl Cumhuriyet Halk Partisi böyle haksız
yere suçlanabilir? Biz ona itiraz ediyoruz.
Değerli arkadaşlarım, şunu da size söyleyeyim:
Şimdi, Türkiyenin ekonomik alanda
karşılaştığı bu kadar büyük
sıkıntılar varken, çok önemli avantajları, çok önemli
ticari imkânları, gerekli girişimleri zamanında yapamadığımız
için heder ediyoruz. Siz, Avrupa Birliğinin finanse ettiği kaç tane
projenin Türkiyenin yeterli çabayı göstermediği için sonuçsuz
kaldığını biliyor musunuz; o projelerden
yararlanamadığımızı biliyor musunuz? Onu da
bırakın bir tarafa, Türkiyenin Avrupa Birliğiyle
imzaladığı Gümrük Birliği anlaşması var ve orada
bir hüküm var: Biz, Avrupa Birliğinin serbest ticaret anlaşması
imzalamadığı ülkelerle serbest ticaret anlaşması
yapamıyoruz. Niye? Çünkü o ülkeden biz gümrüksüz olarak bir malı
ithal edersek o ülkenin malını Türk malı gibi, Türkiye üzerinden
Avrupaya satma imkânı olacak. Bu haksızlıktır. diyorlar.
Bunu anlıyoruz. Peki, ya serbest ticaret anlaşması
yapmışsa Avrupa Birliği ne olacak? İşte orada da çok
ciddi sorunlarla karşı karşıya kalıyoruz. Çünkü,
Avrupa Birliğinin serbest ticaret anlaşması
yaptığı ülkelerin pek çoğuyla biz serbest ticaret
anlaşması yapamıyoruz. Avrupa Birliğinin de kusuru var,
gerekli önlemleri zamanında almamışlar; Türkiye'nin de kusuru
var, peşinden gidemiyoruz.
Örnek, Meksika. Meksika Avrupa Birliğiyle serbest ticaret
anlaşması yapmış Türkiyeyle yapmıyor. Meksika
malları Avrupa Birliği üzerinden Türkiyeye gümrüksüz giriyor, hiç
engel olamıyorsunuz. Bir yılda -geçen yıl- Meksikadan Avrupa
Birliği üzerinden Türkiyeye gümrüksüz giren malların toplamı
100 milyon dolar. Bu malların gümrüksüz girmesi dolayısıyla
Türkiyede sanayici kaybediyor, Türkiyede işçiler işlerini
kaybediyor.
İkinci örnek Cezayir, Cezayirle de yapamıyorsunuz
anlaşma. Üçüncü örnek Güney Afrika Birliği, onunla da
yapamıyorsunuz. Dördüncü örnek Kore, Koreyle de yapamıyorsunuz. Bu
kadar gayriciddi bir durum olabilir mi? Hükûmet her Allahın günü bir
ülkeyi ziyaret ediyor. Bütün bunların devlet adamlarıyla
konuşuyorsunuz, bunları ikna edemiyor musunuz? Türkiyeye bu kadar
büyük bir haksızlık yapılmasına nasıl razı
oluyorsunuz? Güney Kore mallarını Avrupaya satacak, Avrupadan
Türkiyeye bu mallar gümrüksüz gelecek ve biz hiçbir şey
yapamayacağız. Buna karşılık bizim
mallarımız Güney Koreye gümrüksüz giremeyecek! Bu kadar haksızlık
olur mu? Şimdi devletin buna mutlaka çare bulması lazım, bunun
mücadelesini yapması lazım, bunun müzakeresini yapması
lazım. Biz Karma Parlamento Komisyonunda bunu dile getiriyoruz, her
görüştüğümüzde dile getiriyoruz. Ama sonuç? Sonuç yok.
Değerli arkadaşlarım, Avrupa Birliğiyle
ilişkileri bütün boyutlarıyla değerlendirmemiz gerekiyor.
Bakınız, bizim yedide 1imiz olan ülke bizim gibi aday ülkeyken,
Avrupa Birliğinin onlara maddi katkısı Türkiyeye verilenin 3
katıydı. Bir rakam vereyim size, şaşacaksınız:
Bize Avrupa Birliğinin kırk yıldan beri verdiği
yardımların toplamı bizim bir aylık
ihracatımızın beşte 1i kadardır. Bu olacak şey
mi! Peki biz bunu mu hak ediyoruz? Hayır. Biz şimdi, bugün Avrupa
Birliğine üye olsaydık, zamanında yeterince mücadele ederek
engelleri aşıp üye olsaydık, bugün Avrupa Birliğinden
yılda 11,5 milyar euro net kazanç sağlayacaktık ve bu
paranın 8,5 milyar eurosu doğrudan doğruya Türk çiftçisine
gidecekti. İşte, zamanında Türkiye'nin gerekli girişimleri
kararlılıkla yapmamasının, üyeliğimizin sürekli olarak
gecikmesinin sadece maddi açıdan maliyeti budur.
Şimdi, Türk Hükûmetinin 2004 yılında büyük bir
bayram ilan ederek kabul ettiği 2004 yılı zirve
anlaşmasında hüküm var, diyor ki: 2014 yılına kadar
Türkiye hiçbir zaman üye olamaz. Niçin? Çünkü 2014 yılına kadar olan
bütçede size pay ayırmamışlar. Ondan sonraki yedi
yıllık bütçede de pay ayıracaklarının bir garantisi
yok. Bazıları kalkıyor Efendim, yirmi yıldan önce, otuz
yıldan önce Türkiye üye olamaz
Siyasi sebepleri var, biliyoruz; dinî,
kültürel sebepleri var, biliyoruz; iş gücünün serbest
dolaşımından kaynaklanan sebepleri var, bunların hepsini
biliyoruz ama bir de mali sebepleri var. İşte onun için biz diyoruz
ki: Bu parasal konularda, mali iş birliği konularında çok
dikkatli olalım. Çok dikkatli olalım, Türkiye'nin haklarını
el birliğiyle iktidar olarak, muhalefet olarak koruyalım. Biz size
bunu söylüyoruz.
Şimdi bir şey daha söyleyeyim: Üyeliği nasıl
hızlandıracağız? Bir taraftan Avrupaya Avrupayı
şikâyet ediyoruz Üyeliğimizi yavaşlatıyorsunuz
Otuz
beş tane başlığı müzakere edeceğiz, üç senede
topu topu sekiz başlık açabildik. Bizimle aynı gün müzakereye
başlayan Hırvatistan on sekiz başlık açtı ve
açıkça ifade ediyorlar, 2009 yılında Hırvatistan bütün
başlıkların müzakeresini bitirecek. Türkiye ne yapacak? Türkiye
en iyi ihtimalle -olursa o da- iki başlığı daha müzakere
edebilecek. Niçin? Çünkü Avrupa Birliğinin son ilerleme raporunda var,
diyorlar ki: Türkiye on bir başlığın müzakereye
açılması için gerekli ön hazırlıkları
bitirememiştir. Çok değerli arkadaşlarım, üç sene oldu
müzakereye başlayalı, üç sene oldu. Niçin bu
başlıkların müzakeresini bitiremediniz? Nedir eksiğiniz?
Avrupa Uyum Komisyonunda ilgili kuruluşlardan bilgi
aldık, onlara sorduk, dedik ki: Bu bilgi herhâlde doğru
değildir, doğrusu nedir? Efendim doğrudur, maalesef ilgili
teknik kuruluşlarımız, bakanlıklarımız
çalışmalarını tamamlayamadılar. dediler. Böyle
şey olur mu? Şimdi, biz o zaman Avrupa Birliğini nasıl
eleştireceğiz; siz geciktiriyorsunuz diye nasıl
eleştireceğiz?
Bu on bir başlığın iki tanesi
Kıbrısla ilgili. Ona da itiraz ediyoruz, Kıbrısla ilgili
olarak sekiz başlığı engelliyorsunuz, buna
hakkınız yok. diyoruz. Ayrıca beş başlığı
Fransa engellemiş, ona itiraz ediyoruz, kuvvetle mücadele ediyoruz. Sekiz
başlıkla beş başlığın bir tanesi
örtüşüyor, toplam on iki başlığı Avrupa Birliği
engelliyor. Tamam ama geri kalan başlıklardan belli ki on bir
tanesini sadece Türk Hükûmetinin zamanında gerekli ön hazırlıkları
yapamadığı için müzakereye açamıyoruz. Şimdi, bu
doğru mudur? Doğru mudur?
Ondan sonra, hem görevinizi yapmayacaksınız hem bize
dışarıdan, Avrupadan haksızlık geldiği zaman
mücadele etmeyeceksiniz, ondan sonra da gideceksiniz Avrupalılara, bütün
bu olumsuzluklar dolayısıyla muhalefeti şikâyet edeceksiniz! Bu,
yakışıyor mu size? Bu, yakışıyor mu? Bizim
geleneğimizde bu var mı? Cumhuriyet geleneğimizde birbirimizi
yurt dışında şikâyet etmek var mı?
BURHAN KAYATÜRK (Ankara) Şikâyet etmiyoruz!
ONUR ÖYMEN (Devamla) - Biz yıllardan beri yurt
dışında omuz omuza çalışmadık mı; Avrupa
Birliği için olsun, Türkiyenin menfaatini ilgilendiren Kıbrıs
konusunda, Ermenistan konusunda olsun beraber çalışmadık
mı? Şimdi kalkıyorsunuz
BURHAN KAYATÜRK (Ankara) Siz her toplantıda
Başbakanı şikâyet ediyorsunuz. Her toplantıda beraber
çalışıyoruz!
ONUR ÖYMEN (Devamla) Çünkü biz diyoruz ki: Siz ana muhalefet
partisini bütün ilişkilerdeki olumsuzlukların sorumlusu olarak ilan
ediyorsunuz. Biz bunu söylüyoruz. Bizim şikâyet ettiğimiz ne olacak,
bizim şikâyet ettiğimiz konu ne olabilir? Bizim şikâyet
ettiğimiz konu, işte sizin bu yaptıklarınızdır.
Amerikaya gidiyorsunuz, aynı şeyi yapıyorsunuz.
Bize Amerikalılar söyledi. Gidiyoruz Washingtona, bize diyorlar ki:
Efendim, her gün AKPliler geliyor, Cumhuriyet Halk Partisini şikâyet ediyorlar.
Türk-Amerikan ilişkilerindeki bütün sıkıntıların
sorumlusu CHPdir. diyorlar. Bizim aleyhimizde Washingtonda her gün tezvirat
yapılıyor. Her işin sorumlusu bizmişiz! Türk
halkının Amerikaya desteği yüzde 53ten yüzde 13e indiyse biz
mi yaptık bunu, bizim politikamızın sonucu mu bu? Değerli
arkadaşlar, size tavsiye ediyorum, bu yoldan vazgeçiniz; bu, çıkmaz
sokaktır. Bu, çıkmaz sokaktır.
Avrupa Birliğiyle ilişkilerde Avrupa Birliğinin
haklı talepleri var, yerine getirmiyorsunuz. En son İlerleme
Raporunda diyor ki: Milletvekili dokunulmazlıklarını
kaldırın. Biz de aynı şeyi söylüyoruz, niye
kaldırmıyorsunuz? Niye kaldırmıyorsunuz? Milletvekili
dokunulmazlıklarının kaldırılmamasından da
muhalefet mi sorumludur? Diyor ki raporda: Adalet Bakanını ve
Müsteşarını Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulundan
çıkarın. Yargı bağımsızlığını
sağlamanın başka yolu yoktur.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Avrupada hepsi kurulda.
ONUR ÖYMEN (Devamla) -
Bunların sekretaryasını Adalet Bakanından
bağımsız hâle getirin, bütçesini bağımsız hâle
getirin. En son ilerleme raporunda var, daha 5 Kasımda yayınlanan
raporu açın okuyun Sayın Bakan. Orada görüyorsunuz, Adalet
Bakanı, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun Başkanı,
Müsteşarı üyesi. Bu, yargı
bağımsızlığına müdahaledir. diyorlar. Avrupa
Birliğinin resmî talebi bu. Şimdi işinize gelen Avrupa
Birliği taleplerine Olur. diyorsunuz, işinize gelmeyince
ağzınızı açmıyorsunuz. Plan ve Bütçe Komisyonunda
bunları görüştük. Dışişleri bütçesi görüşülürken
bunları Dışişleri Bakanına anlattık, yüzüne
söyledik. Ne cevap verdi dersiniz? Hiç, sıfır, sanki biz hiçbir
şey söylememişiz gibi, hiçbir şey sormamışız
gibi. Bir cevabınız olsun, buyurun kürsü burada; çıkın
deyin ki: Bütün dünyada böyledir. Biz de Avrupalılara diyelim ki: Yahu
siz bizi kandırıyor musunuz? Bütün dünyada böyleymiş,
bakın, bizim Adalet Bakanımız doğrusunu biliyor.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Aynen.
ONUR ÖYMEN (Devamla) - Siz
niye bize öyle haksızlık yapıyorsunuz diyelim. Gelin söyleyin.
Çıkın kürsü burada. Biz de diyelim ki, Avrupa Birliğine:
Hükûmetin bunu yapmaya niyeti yok, çünkü siz haksız talepte
bulunuyormuşsunuz. Diyelim mi?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Diyelim.
ONUR ÖYMEN (Devamla) -
Diyelim. Buyurun çıkın kürsüye, söyleyin.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Söylüyoruz.
ONUR ÖYMEN (Devamla) - Çıkın söyleyin. Milletvekili
dokunulmazlıkları bizdeki gibi hiçbir Avrupa ülkesinde yok. O da
yalandır. diyorsanız, onu da söyleyin buyurun, onu da söyleyelim.
Haksızlık yapmayın. Haksızlık yapmayın.
Çıkıyorsunuz Ulusal Program hazırlıyorsunuz, size randevu
veriyoruz, Buyurun tartışalım. diyoruz, Bakanınız
tenezzül buyurmuyor gelmeye
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
ONUR ÖYMEN (Devamla) Gidiyorsunuz sonra Brükselde, Reutersin
muhabirine diyorsunuz ki Bize randevu vermediler. Ne kadar ayıp!
Randevuyu veren benim. Saati belli, günü belli. Gelmeyeceğinizi
söylememişiniz. Gelmiyorsunuz, sonra da gidiyorsunuz Brüksele Bize
randevu vermiyor. diyorsunuz. Bunlar biraz ayıp oluyor değerli
arkadaşlar. Çağdaş demokrasilerde böyle şeyler olmaz.
Yaptığınız işin sorumluluğunu üstleneceksiniz;
hata yapıyorsanız hatanızı üstleneceksiniz,
düzelteceksiniz. Ama hatayı siz yapacaksınız, sorumluluğu
başkasına yükleyeceksiniz, yanlış. Ne diyorsunuz Ulusal
Programda: Türkiyede Müslümanların din hürriyeti yoktur. Dinî
özgürlüklerin önünde engeller var. Doğru mu? Hangi dinî
özgürlüğünüzü engelliyor insanlar sizin? Bunu Ulusal Programa
yazmışız: Millî politika
Kıbrıs
politikanızı değiştiriyorsunuz. Sizin 2003
yılında yazdığınız raporda -Türkiye'nin
Kıbrıs politikası- Tarafların egemen eşitliğine
dayanacaktır. diyorsunuz. Son raporda
çıkartmışınız bunu, metinden
çıkartmışınız. Tek taraflı taviz veriyorsunuz. Ne
hakkınız var, kime danıştınız?
Değerli arkadaşlar, Avrupa Birliğiyle
ilişkileri
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Öymen, lütfen tamamlayınız.
ONUR ÖYMEN (Devamla) -
çok ciddi ele almak lazım ve biz
Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu konuda elimizden gelen her türlü gayreti
göstereceğiz ama Cumhuriyet Halk Partisinin de bir günah keçisi hâline
getirilmesine hiçbir zaman izin vermeyeceğiz.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Öymen.
Gruplar adına, Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Van
Milletvekili Fatma Kurtulan.
Buyurunuz efendim. (DTP sıralarından alkışlar)
DTP GRUBU ADINA FATMA KURTULAN (Van) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 308 sıra sayılı Kanun
Tasarısı hakkında Demokratik Toplum Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama geçmeden önce, partimizce tespit edilen bir
hukuksuzluğu sizlerle paylaşmak istiyorum. Genel Kurulun gündem
dışı konuşma bölümünde parti olarak bir hukuksuzluğa,
haksızlığa uğradığımızı daha önce
de ifade etmiştik ancak kadınlar olarak da ayrıca bir
adaletsizliğin olduğunu belirtmek istiyorum. 8 Martta konuşma
talebimiz reddedilmişti, konuşma hakkı
alamamıştık gündem dışı konuşma bölümünde.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Gününde yine
verilmeyip yerimizden sadece üç dakika konuşma hakkı verildi.
Şimdi, tekrar, kadına seçme ve seçilme hakkı verilişinin
yıl dönümündeki konuşma talebimiz
Üç grup kendi arasında
anlaşmış, yarın bize uygun görülen, yine kendi yerinde iki
üç dakikalık düşüncelerini ifade etme durumudur.
Dolayısıyla, kadınların ayağa kalkması
gerektiği bölümlerde kadınlara Oturduğun yerden konuş
demeyi ben çok doğru görmüyorum, bize yapılan bir haksızlık
olarak değerlendirdiğimi ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, onaylamakta olduğumuz
uluslararası Sözleşme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Avrupa
Toplulukları Komisyonu arasında katılım öncesi yardım
aracı ile temin edilen yardımın uygulanması çerçevesindeki
kuralları tanımlamaktadır. Katılım öncesi mali
yardım çerçevesinde 2002 yılından itibaren Avrupa Birliğinden
sağlanan mali yardımın 1 milyar 80 milyon avro civarında
olduğu bilinmektedir. Yine 2007-2013 yılları arasında 7
milyar avroluk bir kaynağın Türkiye'nin kullanımına
sunulacağı ifade edilmiştir. Görüleceği üzere, son derece
ciddi bir kaynak Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik sürecinde güçlenmesi ve
hazırlıklarını tamamlaması için
aktarılmaktadır ancak burada önemli olan şey bu kaynakların
doğru ve etkili kullanımıdır. Bugüne kadar gerçekleşen
uygulamalarda da görüldüğü üzere, Avrupa Birliği fonları maalesef
ki çoğu zaman yerinde kullanılamadığı gibi, bu
fonların bir kısmı da projelendirilemediği için geri
gitmektedir. Özellikle sivil toplum örgütlerinin kullanımına sunulan
fonlar bu şekilde heba edilmektedir ancak kamu kurumlarının
kullanması gereken fonların bir kısmının da
başvuru olmaması nedeniyle iade edildiğini biliyoruz. Avrupa
Birliğinin Türkiyeye yönelik mali desteği, taraflar arasında
1963 yılında imzalanan Ankara Anlaşmasının
yürürlüğe girmesiyle başlamıştır. Topluluk,
Ortaklık Anlaşması gereğince, Türkiye ekonomisinin
hızla kalkınmasına katkıda bulunmak ve Türkiye'nin
ortaklık ilişkisinden doğan yükümlülüklerini yerine
getirebilmesine destek olmak amacıyla Türkiyeye mali yardımda
bulunmayı taahhüt etmiştir. Bu çerçevede Avrupa Birliği kaynaklı
mali yardımların yapıları ve kapsadıkları
dönemler itibarıyla üç başlık altında belirtilmesi
doğru olacaktır. Buna göre, Ankara Anlaşmasının
yürürlüğe girdiği 1964 yılından 1996 yılında
gerçekleştirilen gümrük birliğine kadar olan dönem birinci dönem,
1996-2000 yılları arasındaki dönem ikinci dönemdir. Türkiye'nin
adaylık statüsünün teyit edildiği Helsinki Zirvesini takiben 2000
yılından itibaren başlayan dönem ise üçüncü dönem olarak ele
alınacaktır. Bugün, Genel Kurulda spesifik olarak Helsinki sonrası
dönem adaylık süreci diye nitelediğimiz 2000 sonrası dönemi ele
almak ve incelemek istiyoruz.
10-11 Aralık 1999 tarihlerinde gerçekleştirilen Helsinki
Zirvesinde Türkiye'nin aday ülkeler kapsamına alınması ile
Türkiye-AB ilişkileri yeni ve farklı bir boyut
kazanmıştır. AB Komisyonu, Helsinki sonrası bu dönemde
Türkiye'nin faydalandığı mali yardım miktarını
artırmak için bir dizi karar almıştır. Buna göre,
adaylık sürecinde Türkiyeye sağlanması öngörülen finansman
imkânları şöyle sıralanmaktadır: Helsinki Zirvesinde
Türkiye'nin resmen aday ülke olarak kabul edilmesiyle birlikte diğer aday
ülkelere uygulanan kriterler Türkiye için de geçerli olacaktır. Türkiye,
adaylık sürecinde reformların desteklenmesi için bir katılım
öncesi stratejiden faydalanacaktır. Buna göre, gümrük birliğini
güçlendirmeye yönelik tedbirlerin uygulanması için Türkiyeye 2000-2002
döneminde 15 milyon avroluk hibe ayrılması ve ekonomik ve sosyal
kalkınmanın desteklenmesine yönelik tedbirlerin uygulanması için
de yine 2000-2002 döneminde 135 milyon avro kaynak ayrılması
önerilmiştir. Helsinki sonrası dönem dediğimiz 2000den sonra
AB hibe yardımlarını -2007 yılı hariç- artırarak
gerçekleştirmiş ve 2009 hibe yardımı bütçesini de 567
milyon avro olarak belirlemiştir.
AB, Türkiyedeki bölgesel gelişmişlik
farklılıkları ve bölgesel gelişme politikasına
ilişkin tespit ve görüşlerini şimdiye kadarki raporlarında
vurgulamış ve beklentilerini de Katılım Ortaklığı
Belgesinde dile getirmiştir. Dolayısıyla, öncelikle ABnin
tespitlerini irdelemek yerinde olacaktır. En son 2008 Türkiye
İlerleme Raporunda, Komisyonun başlıca eleştirileri
şu eksende ağırlık kazanmıştır:
Komisyon, Türkiye'nin ilerleme kaydetmediği ya da
sınırlı ilerleme kaydettiği alanları da belirterek,
Türkiyeyi, siyasi reform sürecinin yavaşlaması, sivil anayasada yol
alınamaması, kamu yönetimi reformunda eksikler, ordunun siyasi
etkisinin devam etmesi, yolsuzlukla mücadelede sınırlı ilerleme,
işkence ve kötü muamele vakalarında artış, sendikal haklar,
kadın hakları ve cinsiyet eşitliği, azınlık
hakları ve kültürel haklar, iş gücü piyasası ve insan
kaynakları alanındaki sorunlar gibi konularda eleştirmektedir.
Ayrıca, Silahlı Kuvvetlerin resmî ve gayriresmî
kanalları kullanarak önemli siyasi etki icra ettiği tespiti
yapılan Belgede, bu kapsamda üst düzey komutanların,
Kıbrıs, Güneydoğu, laiklik ve siyasi partiler gibi yetkilerini
aşan iç ve dış politika konularında görüş
bildirdiğinin Komisyon tarafından ifade edilmesi de son derece
önemlidir.
Yine, 2008 yılı Türkiye İlerleme Raporunda dikkat
çekici önemli bir konu da Türkiyede yaşanan bölgesel dengesizliklerin
iyileştirilmesi yönünde bir türlü atılamayan adımlardır.
Hükûmetin Güneydoğunun kalkınması için Mayıs 2008de 14
milyar avroluk kaynak ayırarak 2012 yılına kadar GAPı
bitirmeyi hedeflemesine yer verilen Raporda, bölgenin ekonomik ve sosyal
sorunlarını çözmeyi amaçlayan bu girişimin, halkın hak ve
özgürlüklerden tam faydalanabilmesine yönelik yeni adımlarla desteklenmesi
isteniyor.
Değerli milletvekilleri, bölgeler arası
gelişmişlik farkını ortadan kaldırmaya yönelik etkili
herhangi bir adım atmayan AKP Hükûmeti, bununla birlikte DTP
belediyelerinin bazı projelerine fon aktarmayı kabul eden çok
sayıda Avrupa kuruluşları olmasına rağmen, bu
projelerin uygulanmasına çeşitli nedenlerle engel olmuştur. Bu
nedenle, kalkınmaya yönelik birçok belediye projesi askıda
kalmıştır. Türkiyede bölgeler arasında kişi
başına gayrisafi yurt içi hasıla, işsizlik oranı,
okuma yazma oranı gibi çeşitli sosyoekonomik göstergeler çerçevesinde
oldukça ciddi ölçüde gelişmişlik farkları söz konusudur.
Hükûmetlerin seksen beş yıllık bilinçli ve ayrımcı
uygulamalarının yanı sıra, bu önemli sorunun yaşanıyor
olmasında ayrıca kaynakların yetersiz
dağılımı ve etkin kullanım eksikliği, uygun
olmayan topoğrafik yapı, zor iklim koşulları, iç ve
dış pazarlara uzaklık, dağınık yerleşim
yapısı gibi bir dizi sorun da kendini göstermektedir.
Yukarıda ifade ettiğim bölgeler arası ekonomik ve
sosyal dengesizlikler, Türkiye-AB mali iş birliği kapsamında
çeşitli AB fonlarının nasıl ve hangi öncelikler gözetilerek
harcandığı sorusunu da akla getiriyor. Şimdiye kadar
yapılan ve devam eden, eğitimden tutun da istihdam, sağlık,
gençlik ve ticari kalkınma fonlarıyla ilgili olarak Doğuda
faaliyet yürüten STKlar ve özellikle DTPli yerel yönetimler türlü zorluk ve
ayrımcılık ile karşılaşmaktadırlar.
Dağıtılan fonların çok az bir kısmı bölgeler
arası
Aziziye Kentsel Dönüşüm Projesi için Avrupa Konseyi
Kalkınma Bankası ile 30 milyon avro kredi anlaşması
konusunda görüş birliğine varılmış, ancak yine DPT
yatırım programında yer almadığı için resmî
anlaşmalar yapılamamıştır.
Kentsel Gelişim Projesi, 2005 Türkiye-AB Mali İş
Birliği Programına sunulmuş ve Avrupa Komisyonu Türkiye
Temsilciliğince Diyarbakıra 9 milyon 926 bin avro hibe
sağlanmasına karar verilmiş olmasına rağmen,
18/04/2005 tarihli DPT yazısında hibenin on sekiz aylık
eğitim giderleri dâhil yaklaşık 6 milyon avroya indirilmesi ve
kalan miktarın diğer illere, yani Gaziantep, Şanlıurfa ve
Erzuruma dağıtılması
kararlaştırılmıştır.
İki yıl süren girişimler sonucu Diyarbakıra
ayrılan bütçe 8 milyon 367 bin avroya
çıkarılmıştır. Ancak projeye DPTnin daha sonra
müdahale yapıp ilave ettirdiği üç il hazırlıksız
olduğu için çalışmalar yavaş yürümektedir.
Diyarbakırın yürüttüğü çalışmalar oldukça
ilerlemesine rağmen söz konusu kentsel gelişim projesi dört il
üzerinde yürüdüğü için diğer illerin yavaş
çalışması, Diyarbakırın da çalışma takvimi
ciddi şekilde gecikmektedir.
Bu örneklerden açıkça anlaşılacağı üzere,
AKP Hükûmeti, bırakın AB fonlarını, kredi ve hibeler
konusunda bile ayrımcılık ve haksızlık
yapmaktadır. Hükûmetin bütün belediyelere eşit yaklaşım
gösterdiği söylemi ise sadece bir aldatmacadır. İller
Bankası payının dağıtılması
Gelişmişlik farkını ortadan kaldırmaya yöneliktir
Hatta bu fonların kullanılmasında ciddi engeller
çıkarılmaktadır. Bırakın fonları, bazı kredi
ve hibeler konusunda bile ayrımcılık
yapıldığı aşikârdır. Bunun çarpıcı
örneğini birkaç somut proje üzerinden değerlendirmek doğru
olacaktır.
Örneğin, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin bugüne
kadar tamamlanamayan ve onay alınamayan birçok hibe, kredi ve proje
süreçleri oldu. Belediyelerin dış kredi ve hibe bulma
konularında zorlandığı temel noktalar hazine garantisi ve
söz konusu projelerin yatırım programında olmaması ve
yatırım programına alınamama gerekçeleridir.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin ödeme koşullarına uygun
vade ve faizle kredi bulmasına ve kredi kuruluşlarıyla prensipte
anlaşmaya varılmasına rağmen bu tür gerekçeler yüzünden
sonuca bir türlü gidilememiştir. Örneğin, Kanalizasyon
İşletme Projesi için Alman Kalkınma Bankası ile 500 bin
avro hibe anlaşması yapılmış ancak DPTnin
itirazı ve Dışişleri Bakanlığının Alman
Kalkınma Bankasına iptal yazısı göndermesi üzerine
askıya alınmıştır. Hâlbuki söz konusu hibe para
DİSKİ Genel Müdürlüğünün Devlet Planlama Teşkilatına
sunduğu 2006 yatırım planında gösterilmiş ve DPTnin
11/04/2006 tarihli DİSKİ Genel Müdürlüğüne gönderdiği
yazıca onaylanmış ve Resmî Gazetede
yayınlanmıştır. 03/05/2006 ile 23/06/2006 tarihleri
arasında Alman Kalkınma Bankasından DİSKİye
gönderilen yazılarda, söz konusu hibenin Dışişleri
Bakanlığının müdahalesiyle askıya
alındığı belirtilmiştir. Dışişleri
Bakanlığı, söz konusu müdahaleyi DPTnin DİSKİnin bu
hibeye ihtiyacı yoktur. bilgilendirmesiyle yaptığı bilgisi
verildi. 11 Temmuz 2006 tarihinde DİSKİnin DPTye hibenin
kullandırılması konusundaki başvurusu da sonuçsuz
kalmıştır.
Değerli milletvekilleri, Avrupa Birliği ve Komisyonu
tarafından Türkiyenin üyelik sürecinde güçlenmesi için aktarılan
fonların önemli bir kısmı maalesef ki
kullanılmadığı için geri gitmektedir. Gerek sivil toplum
örgütlerinin proje üretme konusundaki yetersizlikleri gerekse bu konudaki
isteksizlikleri bu durumun ortaya çıkmasında etkili faktörlerdir.
Ancak, bu faktörlerin yanında bir de tedirginlik ve korku faktörü
vardır ki bu da oldukça etkili olmaktadır. Nedir o? Örneğin,
Genelkurmay Başkanlığınca hazırlandığı
belirtilen ve reddedilmeyen bir andıca göre, AB fonlarından
yararlanarak proje faaliyeti yürüten sivil kuruluşların hemen hemen
hepsi fişlenmiş ve izlenmeye alınmıştır. AB
fonlarından yararlanmak neredeyse vatana ve devlete aykırı bir
durum olarak değerlendirilmiştir. Yani, bir yandan ABye girmek için
Türkiye Büyük Millet Meclisinde çok sayıda yasal düzenleme
yapılmaktayken, diğer yandan Türkiyeyi ABye hazırlayacak olan
demokratikleşme faaliyetleri suçmuş gibi gösterilecek; bu, kabul
edilebilir bir durum değildir. Genelkurmayın bu andıcına
karşı Hükûmet cephesinden bir tek ses çıkmamış
olması da tabii ki manidardır.
Şimdi böylesi bir atmosferden, yani AB ve Avrupa Komisyonu
Türkiyenin hakkı olan fonlarını kullanan kişi ve kurumlar
zan altında bırakılacak ve suçlanacaksa, kimsenin de buna bir
itirazı olmayacaksa burada bir tuhaflık vardır.
STKların gelişmesi ve topluma daha iyi hizmetler
sunması için demokratik bir ortamda baskı altında
kalmaksızın faaliyetlerini yürütebilmeleri Hükûmetin sorumluluğu
altındadır. Ancak burada bir başka ilginçlik daha var: Sadece
sivil toplum örgütlerinin değil, Genelkurmay
Başkanlığının da bu fonlardan yararlanmak için
defalarca Avrupa Birliği kapısını çaldığı
gerçeğidir. Avrupa Birliği Genel Sekreterliği bürokratları,
1 Şubat 2008de, TBMM AB Uyum Komisyonunda AB mali yardımlarıyla
ilgili sunumlarda ilginç veriler ortaya koydu. Buna göre, 2007-2010
yılları arasında AB fonlarından en fazla payın
ayrıldığı kurum Genelkurmay Başkanlığıdır.
Örneğin, siyasi kriterler kapsamında, Mehmetçik Projesi için ABden
12,7 milyon avro hibe almıştır. Eğer, AB fonlarından
yararlanmak tehlikeli bir işse, bu durumda Genelkurmay
Başkanlığının ya bu andıcı ya da bu konudaki
politikalarını gözden geçirmesi gerekmektedir. Buradaki siyasi
sorumluluk tabii ki hükûmete aittir.
Bu yasanın AB üyelik sürecinde fonların uygulanması
aşamasını daha sistemli hâle getirmesini temenni ediyor,
hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kurtulan.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekili Mithat Melen.
Buyurunuz Sayın Melen. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MİTHAT MELEN (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ve
Avrupa Toplulukları Komisyonu Arasında Katılım Öncesi
Yardım Aracı ile İlgili Çerçeve Anlaşmanın
Onaylanmasına Dair Tasarı hakkında Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına konuşmaya çalışacağım. Yüce heyeti
saygıyla selamlarım.
Bir noktada açıklık getirmekte yarar var:
Katılım öncesi yardım aracı, aslında Avrupa Birliğinin,
üye olmaya çalışan önce aday, sonra da aday olma potansiyeli olan
ülkelerine verilen bir yardım. Bu bir sistem. Ayrıca bu sistem içinde
bizim düştüğümüz bir açık durum, yanlış durum var.
Şöyle: Biz aday ülke iken bizimle beraber aday ülke olan mesela
Hırvatistan şimdi üye oldu, dolayısıyla yani bizim
pozisyonumuz da geriledi; onun için 2005ten itibaren kullanmaya
başladığımız birtakım fonun yanında tekrar
fonlarımızı artırmak gereği duydu. Onun için ki mesela
Bosna-Hersek, Karadağ, hatta Makedonya bu sistemin içerisine girdi.
2007den 2013 yılına kadar Avrupa Birliğinin bu iş için
ayırdığı 11,4 milyar euro var. Türkiye için de 2007-2010
yılları arasında 2,25 milyar euro var.
Şimdi, burada bunların hibe olması, demin, biraz
önce bir tartışma konusu oldu; efendim, bu sistemin aslında var
bunların hibe olması. Hibe olduğu için, ya hibeyi kabul
edeceksiniz yahut da eşit muamele görmeyeceksiniz. Çünkü Avrupa
Birliğinin kurumları sizden vergisiz istifade ediyor. Bu doğru,
bu yapı da var, aynı şey Dünya Bankası sisteminde de var.
Şimdi, bu niçin gerekli? Çünkü, bir yerde de sistemin,
aslında, Avrupa Birliğinin kurumlarına iş sahibi yapmak
var, müşavir olarak atamak var. Yani, bu hibeyi kabul ettiğiniz andan
itibaren
Ki katılım öncesi anlaşmasında bu hibelerin
nasıl kabul edileceğine dair de bir çerçeve ve yapısal bir konum
var. Onun için, burada çok fazla ve yanlış bir yerde
tartışma yapıyoruz bu hibeler niye ayrımcılık
yapıyor diye. Ya hibeyi kabul etmeyeceksiniz ya ettiğiniz zaman da bu
meseleyi aynen alacaksınız. Ama bakın, Türkiye bu yıl bile
467 milyon euro kullanıyor bu işten ama bu anlaşma onaylanmazsa
ne 2007 ne 2008de bunları kullanamayacak. Hatta, bizim Çevre ve Orman
Bakanlığımız, Ulaştırma
Bakanlığımız ve Ticaret Bakanlığımız bu
hibelerden yararlanmak için belirli programlar ve projeler yapmış
durumda ve bunlar bekliyor.
Şimdi, tamamı hibe olan anlaşmanın
yürürlüğe girmesi için bu çerçeve anlaşmasının
imzalanması lazım, daha doğrusu Türkiye Büyük Millet Meclisinde
onaylanması lazım. Bu da şimdi gecikmiş durumda, zaten
şu anda gecikmiş durumda. Bu gecikmeyi en kısa zamanda kapatmak
zorundayız. Yani, eğer bunu kabul ediyorsanız, esas itiraz
etmeniz gereken nokta bu hibeyle ilgili idi; hibeyi kabul ediyorum, etmiyorum...
Bence esas mesele de burada düğümleniyor. Avrupa Birliği devamlı
olarak Türkiyeyle ilgili meselelerinde Türkiye'nin tam üyeliğini
geciktiriyor. Tam üyeliğini geciktirdikçe daha fazla hibe veriyor bir
yerde, biz de onları kabul ediyoruz.
Yine tartışmamız gereken hikâye
Ki bu hibelerin,
yani bu projelerin çok önemli ve doğru tarafları da var, mesela
bölgesel ve sınır ötesi iş birliği için
kullanılması çok önemli. Türkiye'nin en önemli sorunlarından
biri bölgesel kalkınma. Bu kürsülerde bahsedildi, belki ben de çok
söyledim: Eğer Sivasın doğusuna sıfır vergi alsak ve
bu fonlardan yararlansak belki çok akıllı iş yapmış
oluruz. Mademki bölgesel bir iş birliği bu, bunu da kabul
ettirebiliriz. Mesela, onları tartışmak önemli.
Sonra, kurumsal kapasite geliştirme. Çok ciddi bir olay
kurumsal kapasite geliştirme. Yani, Türk toplumunun, özellikle Türk
yapısının, ekonomik ve siyasi yapı buna dâhil, sadece
Avrupa Birliğine değil, dünyaya uyumu için, yapısal
değişimi sağlamak için önemli bir yardım bu, önemli bir
kaynak. Bundan, sadece paradan istifade etmiyorsunuz, gelecek teknolojiden de
istifade ediyorsunuz çok önemli miktarda. O teknoloji de ciddi bazen. Mesela,
bizim üniversitelerimiz, dünya düzeyine çıkabilmek için belirli kurumsal
ve yapısal değişikliğe ihtiyacı var, bu fonlardan
istifade edebilirsiniz; hiç bunu düşünmedik, bunu da düşünmemiz
gerekiyor. Ayrıca, yapısal olduğu için bu fonların
kullanılması, yapısal fonları da kullanabilmek için
bunları, hakikaten, kalkınmaya büyük ölçüde yardım var.
Şimdi, Türkiye'nin en önemli sorunlarından bir tanesi, malum, özel
sektörün borçları; bunları, hakikaten yeniden yapılandırmak
için de kullanılabilir bunlar.
Esas, mesela, bunların ben
tartışılmasını bekliyorum burada. Bunları
tartışmak yerine, başka şeyi tartışıyoruz. O
zaman neyi tartışmamız lazım? Bakın, başka bir
şeyi tartışmamız lazım, o da şu: Avrupa
Birliğinin kendisi Türkiye'nin IMFye gitmesini söylüyor. Hâlbuki bizim
bir numaralı ortağımız, neredeyse gayrisafi millî hasılamızın
yüzde 50sinden fazlasını ticaret olarak
yaptığımız ülke, bağladığımız ülke
Avrupa Birliği. Türkiye'nin gayrisafi millî hasılasının
yarısından fazlası Avrupa Birliğiyle ilgili. Türkiye'nin
ticaretinin yarısından fazlası Avrupa Birliğiyle
yapılıyor. Biz de Avrupanın altıncı
ortağıyız. Şimdi, sizin en önemli ortağınızın
belki tek işleyen işlerinden bir tanesi de mali ilişkileriniz.
Mali ilişkileriniz konusunda eleştiri getiriyorsunuz veya getirenler
var, ama esas benimle niye ekonomi konuşmuyor, ekonomik konuları niye
gündeme getirmiyor diye hiç kimse konuşmuyor, konuşmak da istemiyor;
çok ilginç bir şey. Yani, Türkiye eğer ya bu yolda, katılım
öncesi ortaklık şeyiyse bu veya yardım aracıysa esas
konuşulması gereken burada, bu yardım aracını, tam ortaklığa
giden bir şekilde yapılması lazım, hiç onunla ilgisi yok.
Çünkü bugün dünyada öyle bir küresel kriz oldu ki Avrupa Birliği kendi
yapısını değiştirdi. Yani bugün hani o Barselona ve
çok önemli Lizbon süreçleri var ya, o süreçler de tamamen iflas etti yani
Avrupa Birliğinin ekonomik yapısını düzenleyen süreçler
iflas etti, yeni bir süreç başladı. Bugün Avrupa Birliğindeki
bankalar özelleştirilmemiştir, devletleştirilmiştir, hisse
senetlerini Avrupa Birliği devletleri almıştır. O zaman,
teorik olarak konuştuğumuz katılım
anlaşmasının, bir kere, bana sorarsanız, fazla da geçerli
olmadığı bir gerçek. Yani bizim Avrupa Birliğiyle yeni bir
stratejik düşünme boyutuna geçmemiz lazım.
Şimdiye kadar, son otuz altı senedir Avrupa
Birliğiyle en iyi işleyen ilişkilerimiz mali ilişkilerimiz,
hem mali protokolleri doğru kullanmışız hem şimdiye
kadar önemli projelerin altına imza atmışız ama esas
işlemeyen ilişkilerimiz ve hiç
konuşmadığımız şeyler ekonomik entegrasyonumuz.
Eğer Türkiye gerçekten bütünleşmek istiyorsa o ekonomik entegrasyonu
sağlayacak yapıyı konuşması ve
tartışması lazım. Fakat, fasılların
açılması da dâhil olmak üzere Türkiye ile Avrupa Birliği
ekonomik meseleleri konuşmama kararı almış.
Fasılları açmıyor yani ekonomiyi konuşamıyoruz dünyada
bu kadar önemli şey olmasına rağmen. Şimdi bu olayı,
özellikle bu yardım aracını Türkiyenin en kısa zamanda
kullanabilecek hazır projeleri var. Ayrıca bu bir performans
meselesi. Yani siz -ki burada 2,24 civarında milyar dolardan bahsediyoruz,
tabii 2007-2010 arasında- biraz önce söylemeye çalıştığım
Hırvatistanın da devreden çıkmasıyla bunu 5 milyar dolara
kadar artırabilirsiniz veya 5 milyar euroya kadar artırabilirsiniz
eğer o kriterleri yerine getirirseniz ve bunları doğru
kullanabilirseniz. Bir de N+3 kuralı var. Bu N+3 kuralı da bu tahsisatların
üç yıl içerisinde kullanılması gereği var. Hani geri iade
edilen paralar var ya, o geri iade edilen paralar hep onu kullanmamakla,
taahhütleri yerine getirmemekle ilgili hâle geliyor.
Belki akşam vakti bu kadar teknik konu, kimse
hoşlanmıyor ama, esas Avrupa Birliğiyle en iyi işleyen
ilişkimiz bunlar. Şimdiye kadar da en iyi işledi. Esas buna
Hayır. demek yerine, Avrupa Birliğiyle ilişkilerimizi yeni
gelecekte nereye oturtacağımıza karar vermemiz lazım. Yani
bugün Türkiye iki tane çapayla buraya kadar geldi. Beğenirsiniz
beğenmezsiniz, bu uluslararası bir kuraldır, uluslararası
bir yapı. Bu yapının içerisindesiniz. O çapanın biri IMFydi,
öbürü Avrupa Birliğiydi. Şimdi hiç bu çapaları konuşmadan
yola devam etmek
İşte, esas sıkıntı burada geliyor.
Onun için, oturup, bana sorarsanız, bu ekonomik meseleleri gelip burada
tekrar tartışalım.
Gerçekten şu anda sekiz dokuz proje daha var birlikte
yapabileceğimiz. Biraz önce de söyledim, Avrupanın verebileceği
Doğu Anadoluyla ilgili krediler de var, yani hibeler de var. Doğu
Anadolu ve Güneydoğu Anadolu, tabii yani Sivasın doğusundan
bahsediyoruz. Bunu çalıştırarak en kısa zamanda, gelecek üç
sene içerisinde 5 milyar euroya çıkarmak mümkün. Onun için, bu
anlaşmayı, hem kendim hem partim adına biz müspet
karşılıyoruz ve olumlu oy vereceğiz.
Beni de dinlediğiniz için teşekkür ederim. Yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Melen.
Sayın milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ VE AVRUPA TOPLULUKLARI KOMİSYONU ARASINDA KATILIM
ÖNCESİ YARDIM ARACI (IPA) İLE TEMİN EDİLEN YARDIMIN
UYGULANMASI ÇERÇEVESİNDE TÜRKİYE CUMHURİYETİNE
SAĞLANAN AVRUPA TOPLULUĞU MALİ YARDIMLARIYLA İLGİLİ
İŞBİRLİĞİ KURALLARI HAKKINDA ÇERÇEVE
ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) Türkiye Cumhuriyeti tarafından 11 Temmuz 2008
tarihinde Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Avrupa
Toplulukları Komisyonu Arasında Katılım Öncesi Yardım
Aracı (IPA) ile Temin Edilen Yardımın Uygulanması
Çerçevesinde Türkiye Cumhuriyetine Sağlanan Avrupa Topluluğu Mali
Yardımlarıyla İlgili İşbirliği Kuralları
Hakkında Çerçeve Anlaşmanın onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci madde üzerine Demokratik Toplum Partisi Grubu
adına Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan konuşacaktır.
Buyurunuz Sayın Kaplan.
AYHAN YILMAZ (Ordu) Hasip Bey, teşekkür için
gelmiştir.
DTP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; aslında bu sözleşmelerin geçmesi gerekiyor,
doğru fakat çok önemli olan bazı sözleşmeler de var bunun gibi.
Çünkü bu, Avrupa Birliğinin müzakere süreci açısından çok
önemli.
İkinci bir önemli yanı: Bu 2007-2013 bütçe dönemine denk
gelen ve Türkiyeye 7 milyar avroluk kısmın ayrılacağı
bu mali yardımlar hem Türkiye'nin gelecek stratejisi açısından
hem de Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri açısından son
derece önemli olduğu için bir iki noktaya vurgu yapmak üzere söz
aldım.
Bunlardan birincisi, bu fonların bölgesel kalkınma için
kullanılması. Yine, Avrupa Sosyal Fonunun kullanımını
hazırlamayı hedefleyen insan kaynakları bölümü. Kırsal
kalkınma yine. Avrupa Komisyonu tarafından katılım öncesi
yardım aracı olarak bu sözleşmeyi onaylayacağız.
Şimdi, burada özellikle dikkat çekmek istediğim bir
nokta var: 7 milyar avro 2013 tarihine kadar, şimdiki kur üzerinden
vurduğunuz zaman 14 milyar civarında bir miktar yapıyor. Yani
2013e kadar GAPa Hükûmetin ayırdığı bütçe de ortalama 16
milyar civarında ve dört yıla yayılan bir rakam.
Şimdi, bir taraftan bölgesel dengesizliği hedefleyen bu
mali yardımlarla ilgili bir kaynak ayrılıyor, bir taraftan
Hükûmetin GAPla ilgili ayırdığı bir kaynak var ama Devlet
Planlama Teşkilatının bölgeyle ilgili bir kalkınma
planı ve stratejisi yok. Bütçe görüşmelerinde bütün bakanlıklar
getirdi, komisyonlardan geçti, Devlet Planlama Teşkilatının,
GAPla ilgili, bölgeyle ilgili önümüzdeki dört yıla ilişkin bir
planlaması yok. Bu bir yanı tabi:
Diğer yanı: Rakamları konuşturarak, burada,
GAP bölgesi veya doğu, güneydoğu bölgesi veya İç Anadolu veya
kuzeydoğu Karadeniz Bölgesinde geri kalmış noktaların
kalkınmasına yönelik tabii ki bu mali yardımların
kullanılması yerinde olur. Çünkü bazı anlayışlar var,
mali yardım; bu hibe diyor, bağış diyor, Avrupa
Birliği bağışlıyor. Size şunu temin ederim ki Avrupa
Birliği cebinden 1 fenik dahi bağış vermez. Şunu çok
iyi bilelim: Cebinden 1 fenik dahi bağış vermez. 96dan beri
Gümrük Birliğine üyeyiz, ithalat, ihracat yapıyoruz, her gün
vergilerimiz kalem kalem kesiliyor, Avrupa Birliği Merkez Bankasına
gidiyor, bu vergiler orada toplanıyor; onlardan da koparabildiğimiz,
başarabildiğimiz, alabileceğimiz bu rakam; bu, 70 milyonluk bir
Türkiyeyi karşılıyor mu? Müzakere sürecinde son genişleme
içine alınan on ülkenin toplam nüfusu ve coğrafyasının
Türkiye etmediğini biliyoruz. Yakın zamanda da Arnavutluk var, Kosova
var, Sırbistan var yani yakın hedef içinde. Peki, bu rakam yeterli
midir? Etkili bir çalışma mıdır? Bence o konuda bir
tereddüt var.
Yalnız, siyasi strateji açısından, galiba, bu
küresel kriz sonrası Avrupa Birliğinin
Ki Avrupa Ekonomik
Topluluğu olarak kurulmuştu, kömür birliğiydi, temelinde buydu;
bunun üzerinde siyaset, Kopenhag Kriterleri şekillendi, siyasetini
şekillendirdi bölgesel olarak. Şimdi Avrupa Birliğine 25 ülke
üye. Aday ülkeler var müzakere sürecinde 2-3 tane, Türkiye dâhil. Avrupa
Konseyi dikkatinizi çekmek istiyorum- 57 tane ülke oldu. Yani Sibiryadan
İzlandaya, İzlandadan Cebelitarık Boğazına ve en
son Türki cumhuriyetleri de alarak korkunç bir genişleme. İşte
burada Avrupa Birliği kendi Avrupa Anayasasını referandumlara
takarken, geçiremezken, İrlandadan sonra Lizbon engeline
takılırken şöyle bir durumla karşı karşıya
Türkiye: Bir taraftan AKP Hükûmeti üç yıldır yerinde sayan bir süreç
yaşıyor, isteksizce davranıyor, bir taraftan Avrupa Birliği
isteksizce davranıyor. Yani iki tarafta da bir isteksizlik durumu var.
Oysa baktığınız zaman, 1978de Yunanistan Avrupa Birliğine
üye yapıldığı zaman hem ekonomisi hem işsizlik durumu
hem kalkınması hepsi Türkiyeden daha geriydi. Üstelik de albaylar
cuntası darbesi döneminin hemen akabinde Yunanistan Avrupa Birliğine
üye edilmişti. Onu bırakın, Kıbrıs Rum Kesimi en son işte
Avrupa Birliğine üye yapıldı. Ama Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti yapılmadı. Şimdi burada bir siyasi, stratejik bir
yeniden değerlendirme, bir yeniden vizyon biçmek gerekiyor, ya bu işi
yapmak gerekiyor veya yapmamak gerekiyor. Yani burada ortada
salınmanın çok anlamı da kalmıyor. Yani ne getirisi var?
Eğer siyasi stratejinizi, bundan sonra ekonomi politikanızı
belirlediğinizde Avrupa Birliğine, Amerikaya odaklı bir
strateji değil, Ben ülkemin kaynaklarını, geleceğini Orta
Doğuya, Uzak Doğuya, Kafkaslardaki Türki cumhuriyetlerinden Orta
Doğudaki Müslüman devletlere ve topluluklara, Afrikaya yönümü
döndüreceğim. dediğiniz zaman siyasi strateji olarak yeni bir
şeyi tartışmanın zamanıdır. Yani Türkiyede bunun
felsefesinin yapılmadığını, bunun eksik
kaldığını, entelektüel çevrenin, akademik çevrenin bu konuda
kafa yormadığını görüyoruz. Bütün sorun burada.
Ben buradan çok çok bölgede oy alan bir parti olarak bu 7 milyar
avro, yerel yönetimler veya sivil toplum dernekleri veya kadın dernekleri
-ki şimdilik genellikle onlar cins
ayrımcılığında- ufak tefek KOBİlerde,
valiliklerin yaptığı yine bakanlığa bağlı
KOBİlerde teşvik, ARGE gibi faaliyetler ve projeler
yapıldığı zaman bunlar belediyelerin öncülük edeceği
şeylerde harcanabilinir. Ama bu sorunu çözer mi? Kökten bir
dengesizliği, bölgesel dengesizliği giderir mi? Bu yok. Bu, ulusal
bir politikadır. Ulusal politikayı ülke kendisi çizer, hükûmet çizer,
Meclise gelir bunun onayını alır. Bunu da yapamıyoruz. E,
bir taraftan GAPa 16 milyar ayırdık diyoruz. 7 milyar geliyor, böyle
bir potansiyel var. Avrupa bankasından alabileceklerimiz var. Bütün
bunlara baktığımız zaman gerçekten önümüzü mü göremiyoruz
yoksa IMFnin verdiği o plan-programın çerçevesinde
sıkışıp elleri kolları bağlanan, kıpırdanamayan,
kendi önüne strateji ve siyaset koyamayan bir anlayış içinde miyiz?
Bence o noktada basiretsizlik biraz ağır basıyor.
Dikkat edin, siyaset, strateji ve ülkeler arası iş
birliklerinde en çok Roma öne çıkmıştır, Romadır
temeli sözleşmelerin. Avrupa Birliğinin kuruluş
sözleşmesinden tutun yakın günümüze, Uluslararası Ceza
Mahkemesine kadar, dikkat edin, ismi de üstünde Roma Sözleşmesi diye
geçer.
Peki, biz entelektüel ufkuyla, gelişimiyle,
üniversiteleriyle, insan kaynaklarıyla Avrupa Birliğini masaya
yatırıp yeni bir strateji çizip Türkiyenin çıkarına yeni bir
politika çizecek bir entelektüel birikimden mahrum bir ülke miyiz,
potansiyelimiz mi yok? Ben o kanaatte değilim. Kesinlikle çok ciddi
potansiyelimiz var, insan potansiyelimiz var ve dışarı göç eden
beyin göçünün Türkiyeye geri döneceğini düşünüyoruz. Bu beyin göçü
maalesef bu ekonomik krizden sonra Batıda iş yapamaz, tekrar
dönüşü sağlanacaktır. Böylesi bir durumda bir tek sorun
çıkıyor ortaya: Potansiyeli değerlendirememe, yönetememe
yeteneksizliği, öngörememe, planlayamama, yani bütün temel bu. Bu temelde
bakmadığımız zaman burada Avrupa Birliği yanları,
karşıtları klasik tartışmalarının ne
Türkiyeye ne bu konularda bir şey katmayacağını
düşünüyoruz ve şunu özellikle ifade ederek sözlerimi bitirmek
istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sözünüzü tamamlayınız lütfen.
HASİP KAPLAN (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
Hacettepe Üniversitesi bölgesel dengesizliğin
kaldırılmasıyla ilgili proje çalışması için
bundan iki yıl önce Hükûmet bir çalışma yaptı -Sayın
Bakanım burada- bölgesel dengesizliklerin giderilmesi için doğu,
güneydoğuyla ilgili proje çalışmaları yaptı. Bu proje
çalışmaları hayvancılık, tarım, GAP, hepsini
kapsıyordu. Ne oldu? Neden kamuoyuna açıklanmadı? Neden
onların doğrultusunda bir işlem yapılmadı? Bu konuda,
Hacettepe Üniversitesinin yaptığı proje
çalışmaları konusunda bir bilgi sunulursa seviniriz.
Ayrıca, önceki genel konuşmalarımızda da yerel
yönetimlerimizin bazı hibelerinin engellendiğini söyledik. O konuda bir açıklama gelirse
seviniriz.
Teşekkür ederim. (DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kaplan.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN 3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre veriyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ve Avrupa Toplulukları Komisyonu Arasında Katılım
Öncesi Yardım Aracı (IPA) ile Temin Edilen Yardımın
Uygulanması Çerçevesinde Türkiye Cumhuriyetine Sağlanan Avrupa
Topluluğu Mali Yardımlarıyla İlgili
İşbirliği Kuralları Hakkında Çerçeve
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı: 219
Kabul: 219 (x)
Böylece tasarı kanunlaşmıştır.
Beş dakika ara veriyorum sayın milletvekilleri.
Kapanma Saati: 20.29
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo Tutanağa
eklidir.
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.37
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya), Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 25inci Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
Birleşmiş Milletler İklim
Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine Yönelik Kyoto Protokolüne Katılmamızın
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Çevre ve Avrupa
Birliği Uyum ile Dışişleri Komisyonları
Raporlarının görüşmelerine başlayacağız.
7.- Birleşmiş Milletler
İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine Yönelik Kyoto
Protokolüne Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Çevre ve Avrupa Birliği Uyum ile
Dışişleri Komisyonları Raporları (1/597) (S.
Sayısı: 268)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Tekirdağ Milletvekili Tevfik Ziyaeddin Akbulutun Dernekler
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve 22 Milletvekilinin 23.11.2004 Tarihli
ve 5253 Sayılı Dernekler Kanununun 27. Maddesinde Kızılay
ile İlgili Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
ile İçişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
8.- Tekirdağ Milletvekili
Tevfik Ziyaeddin Akbulutun; Dernekler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt ve 22 Milletvekilinin; 23.11.2004 Tarihli ve 5253 Sayılı
Dernekler Kanununun 27. Maddesinde Kızılay ile İlgili
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
İçişleri Komisyonu Raporu (2/290, 2/286) (S. Sayısı: 283)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları ile
Milî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
9.-Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları ile Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/618, 1/653) (S. Sayısı:
307)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşmenin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
10.- Engellilerin Haklarına
İlişkin Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/567) (S. Sayısı: 227)(x)
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Görüşmelere başlıyoruz.
Komisyon Raporu 227 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız
konuşacaktır.
Buyurunuz Sayın Yıldız. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SACİD YILDIZ (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Engellilerin
Haklarına İlişkin Sözleşmenin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair 227 sıra sayılı Kanun
Tasarısı üzerinde CHP Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Şahsım ve grubum adına saygıyla
selamlıyorum sizi. Bu yasanın bugün Dünya Engelliler Gününde görüşülmesinin
de ayrıca bir anlamı var, bunu da sevinçle
karşılıyorum. Televizyonları başında bizi izleyen
engellileri ve ailelerini de buradan sevgiyle selamlıyorum.
Bu uluslararası sözleşmeyi 2007de imzalayan
ülkelerdeniz. 2008 Mayısında Dışişleri Komisyonundan
oy birliğiyle geçti ve şimdi de yasalaşmak üzere huzurunuzda.
Bunlar güzel ve olumlu şeyler ancak bu sözleşmenin ekindeki ihtiyari
protokolün de Türkiye tarafından imzalanması gerekir.
Bu sözleşme, engelli bireylerin tüm temel hak ve özgürlüklerden
tam ve eşit şekilde yararlanmalarını sağlamayı,
onlara doğuştan sahip oldukları onuru, saygıyı,
güçlendirmeyi amaçlayan bir insan hakları belgesidir. Sözleşme
istihdam, adalet, eğitim hakkı, ulaşım ve sağlık
hizmetlerine erişim de dâhil olmak üzere toplumsal yaşamın her
alanında engelli kişilerin maruz kaldığı
ayrımcılığın ortadan
kaldırılmasını, kamusal alanların engelliler için
erişilebilir olmasını öngörmekte, taraf devletlere yükümlülükler
getirmektedir. Dolayısıyla, bu sözleşmenin bugün yasalaştırılarak
iç ve üst hukukumuz hâline getirilmesi insan haklarına saygılı,
demokratik bir hukuk devleti olmanın da gereğidir.
2005te Engelliler Kanunu kabul edilerek engellilerin hakları
güvence altına alınmıştı ancak yasaları
çıkarmak, uluslararası sözleşmelere taraf olmak yeterli olmuyor,
önemli olan bunların yaşama geçmesidir. Ülkemizdeki sorun alanı
da budur. Pek çok uluslararası sözleşmeyi onayladık,
eşitlik ve insan hakları temelli bir yığın yasa
çıkarttık ama bunlar ne kadar yaşama geçebildi?
Nüfusumuzun yüzde 12si yani 8,5 milyon özürlü
vatandaşımız var. Toplumun en dezavantajlı bu kesimi
eğitimden sağlığa, ulaşıma kadar
yaşamın her alanında hâlâ önemli yoksunluklarla karşı
karşıyadır.
Bugünkü gazetelerde okudunuz, bu engellilerden birisi İstanbulda
adliyenin birinci katına çıkarken arabası zarar görüyor ve bu
zarar nedeniyle Adalet Bakanına tazminat davası açıyor ve 500
liralık tazminat davasını hak ediyor. Yani en adaletin
aranacağı yerde bile bu engellilerin rahat
ulaşımını sağlayacak bir fiziksel ortam ne yazık
ki yok.
Bu sözleşmenin gerekliliklerinden biri de engellilerin siyasi
haklarını toplumdaki diğer bireylerle eşit olarak
kullanabilmelerini sağlamaktır. Önümüzde seçimler var. Seçimlerde
engellilerin oy kullanacakları alanlar binada birinci, ikinci, üçüncü
katta olursa bunlar bu haklarını da kullanamayacaklar, zarar
göreceklerdir. Bunu da şimdiden takdirlerinize sunuyorum.
Sözleşmenin 5inci maddesi, taraf devletlerin
eşitliği sağlamak ve ayrımcılığı
ortadan kaldırmak üzere tüm önlemleri alacağını ve
engellilerin fiilî eşitliğini sağlamak için gerekli özel
önlemlerin ayrımcılık olarak nitelendirilemeyeceğini
düzenliyor yani pozitif ayrımcılığı getiriyor.
(x)
227 S. Sayılı Basmayazı Tutanağa eklidir.
Geçen dönemde de biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak Anayasada bu
konuda bir değişiklik önermiştik fakat reddolmuştu.
Özürlüler Yasası çıkalı üç yıl oldu.
Özürlülere bir elle verdiniz, diğer bir elle aldınız. Birçok
hakta geriye gidiş söz konusu oldu. Özürlüler Yasasına göre on
altı yönetmelik çıkarıldı. Bunların büyük bir
kısmı yasayla sağlanan hakların kullanımını
engelliyor. Pek çok hak kullanılmaz duruma geldi. Özürlüler yasal haklarını
alırken sıkıntı yaşıyorlar.
Bugün engelliler federasyonu başkanları ile Engelliler
Konfederasyonu, Başkanı Sayın Turhan İçli 300 engelliyle
geldiler, bizim grubumuzu da ziyaret ettiler, burada bazı
sorunlarını dile getirdiler. Onların bir kısmını
sizinle paylaşmak istiyorum: 2005 yılında çıkarılan
Özürlüler Kanunu engelliler için kâğıt üzerinde önemli hak ve
kazanımlar getirmiştir. Ancak aradan geçen üç yıla yakın
bir süre, bu hak ve kazanımların fiiliyata geçemediğini, yasa
sayfalarından hayata aktarılamadığını gösterdi.
Çıkarılan yönetmeliklerle yorgunu yokuşa süren katı ve
acımasız uygulamalar yasanın yarattığı mutluluk
ve iyimserlik havasının panik ve çaresizliğe dönüşmesine
yetti. Ortamımıza karamsarlık hâkim oldu. Bunları ben
söylemiyorum, Engelliler Konfederasyonunun bugünkü yazılı
açıklaması böyle.
Konfederasyon, 2022 sayılı Yasadaki muhtaçlık
sınırının asgari ücretle belirlenerek engelliler için
işsizlik tazminatına dönüştürülmesini talep ediyor. Ayrıca,
Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları
Yönetmeliğinin ivedilikle değiştirilmesini ve sakatlık
oranı sağlık kurulu raporlarıyla belirlenirken, iş
gücü kaybı oranının yapılacak yasal düzenlemelerle bir
uzman kurul tarafından belirlenmesini istiyorlar. Bu, çok önemli
değerli arkadaşlar. Çünkü bu konularda çok önemli mağduriyetleri
oluyor.
Özel eğitim ve rehabilitasyon hizmetlerinden çok
şikâyetçiler. Bu hizmetlerin Anayasaya göre devletin asli
yükümlülüğü iken, son yıllarda hızla özel sektöre
devredildiğini, vahşi bir rekabetin ve rant hırsının
egemenliğine terk edildiğinden şikâyet ediyorlar. Bu merkezlerde
engellilerin ayda en fazla on saat eğitim gördüklerini ve bu sürenin
eğitim, gelişim ve yarar görmelerine yetmediğini ifade
ediyorlar. Maliye Bakanlığı yetkililerinin bu hizmeti kara
delik diye nitelendirmesinden ve son zamanlarda bu eğitimi de ayda dört
buçuk saate düşürdüğünden yakınıyorlar. Eğitim ve
rehabilitasyon hizmetlerinin devlet tarafından sürdürülmesini ve
eğitim süresinin haftada beş gün yarım güne
çıkarılmasını talep ediyorlar.
Değerli arkadaşlar, özürlüler için eğitim çok
önemlidir. Bunların eğitiminin desteklenmesi gerekir çünkü
özürlülerin en önemli sorunu eğitimsizlik, yoksulluk, işsizlik ve bu
nedenle istihdam edilememe, üretken olamama durumlarıdır. Zaten
özürlü bir kimse, engelli bir kimse eğitilmemişse iş de
bulamamaktadır. İş bulamayınca yoksullaşmaktadır
ve bu nedenle kendi ailelerine, topluma yük olmaktadırlar, bunlar bunu
istememektedir. Bunların hepsi birbirleriyle bağlantılı
şeyler.
Eğitilmemiş kimse özürlüyü, özürlüyse
eğitilmemiş kimseyi işe almak istemiyor, onun için bunların
eğitim sorunları çok önemli. Bu hizmetleri özel sektöre devrederek,
özelleştirerek engelliler üzerinden rant sağlanmasına son verin
diyorlar. Mesela, devletin körler okullarını kapatmasından
şikâyetçiler. Ülkemizde 700 bin civarında kör, görme engelli var.
Değerli arkadaşlar, bunların 48 bin tanesi çocuk ve
bunların ancak 3.300 tanesi eğitim görebiliyor, yüzde 90ından
fazlası eğitim göremiyor. Bunlar başka zaman beceri
kazanamayacaklar ve gene ileride yük olacaklar; bu çok önemli değerli
arkadaşlar.
2022 sayılı Yasa ile engellilere verilen
yardımın hem koşulları çok ağır hem de
yardım miktarı çok yetersizdir. Bu Yasa yeniden düzenlenerek,
iyileştirilecek miktarlarda işsiz bir engelliye insanca
yaşayabileceği koşullar getirilmelidir. Bugün gene Konfederasyon
Başkanı bize ifade etti: Bu çıktığında
yardım, asgari ücretin 1/2si kadarmış, şimdi 1/6sına
inmiş değerli arkadaşlar.
Gene engelliler için fiziksel çevrenin, kamu binalarının
ve kamusal kullanım alanlarının engellilere uyumlu hâle
getirilmesi yükümlülüğü çok önemlidir. Fiziki çevre koşulları
engellilere uygun olmadığından binlerce özürlü evlerinde hapis
hayatı yaşamaktadır. Ben yakın zamanda Kültür
Bakanımıza Devlet tiyatrolarında, opera ve bale sahnelerinin ne
kadarında engellilerin ulaşabileceği fiziksel alan var? diye
sordum, hâlâ cevap bekliyorum çünkü çoğunda olmadığını
biliyorum, o şekilde tespitlerim oldu.
Tüm trafik lambaları görme engelliler için
kullanılabilir hâle getirilmeli, tüm kamu binalarında bir el
alfabesiyle işaretlenme sağlanmalıdır.
Anayasanın 61inci maddesinde Devlet, sakatların
korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını
sağlayıcı tedbirleri alır. ifadesi yer almaktadır. Bu
amir hüküm mutlaka yerine getirilmelidir ama en kısa zamanda bu ibaredeki
sakat sözcüğünü de engelli olarak değiştirirsek iyi olur
değerli arkadaşlar.
Özürlülük sadece bu sorunu yaşayan kişiyi değil,
ailesini, yakın çevresini ve tüm toplumu ekonomik, sosyal ve psikolojik
olarak etkileyen bir sorundur.
Özürlülük öncelikle bir sağlık sorunu olarak
karşımıza çıkar. Özürlüler sağlık hizmetlerine de
yeterli zamanda ve yeterli şekilde ulaşamamaktadırlar.
Bunların sağlık kuruluşlarına
ulaşmasını da sağlayacak tedbirler almamız
gerekmektedir.
Özürlülük ya doğuştan olur ya da sonradan olan özürlülük
hâlidir. Sonradan özürlü olma hâli kazalar ve kronik hastalıklar
neticesindedir. Doğuştan özürlülüğün nedenleri ise öncelikle
genetik ve kalıtsal bozukluklar, gebelik süresince geçirilen bazı
hastalıklar, ilaç ve madde kullanımı ve yetersiz beslenmedir.
Ayrıca, doğum travmaları da doğuştan özürlü olma
nedenidir. Doğuştan özürlülük nedenleri önlenebilir nedenlerdir.
Sonradan özürlülük nedenleri ise azaltılabilir nedenlerdir.
Türkiye Özürlüler Araştırmasına göre ülkemizde
doğuştan özürlülük oranı yüzde 34tür ve dünya
ortalamasının çok üstündedir, en büyük nedeni de Türkiyede akraba
evlilikleridir. Türkiyede akraba evliliği oranı yüzde 29dur. Bu
akraba evliliklerinin yüzde 80i de kardeş çocukları arasındadır
ve bölgeler arasında değişik farklılık göstermektedir;
en düşük oran yüzde 20 ile Batı Anadoluda, en yüksek oran yüzde 37
ile Güneydoğu Anadoludadır.
Akraba evliliklerinde doğuştan özürlülük 10 kat daha
fazla görülür. Akraba evlilikleri nedeni ile her yıl binlerce
hastalıklı, özürlü çocuk dünyaya gelmekte, aileler ve toplum maddi ve
manevi zarara uğramaktadır.
Akraba evliliklerinde doğuştan zekâ geriliğinden
tutun pek çok konjenital anomalilerin yanında düşük, ölü doğum,
erken doğum, beyin felci, kan hastalıkları gibi bir
yığın kalıtsal hastalık da görülmektedir. Akraba
evlilikleri gerekli tedbirler alınırsa önlenebilir,
azaltılabilir. Bu çok önemli; eğitimle olmaktadır bu da.
Her 3 evlilikten 1inin akraba evliliği olduğu,
bunların çocuklarının yüzde 17sinde doğumsal anomali
görüldüğü ve doğuştan özürlülük oranının yüzde 34
olduğu bir ülkede bu hepimize acı vermektedir. Bu yakıcı
sorunu görmezden gelmeye hakkımız yoktur.
Gene riskli gebeliklerin azaltılması, engelliliğin
önlenmesi için çok önemlidir. Yani kimler riskli gebelik? Erken yaşta olan
gebelikler ve çok ileri yaşta olan gebelikler riskli gebeliklerdir, hekim
arkadaşlarımız da gayet iyi bilirler. Bu gebelikler anne-bebek
ölüm oranlarını artırdığı gibi, komplikasyonlu
doğumlar nedeniyle özürlü çocuk oranlarını da
artırmaktadır. Bu komplikasyonlu doğum deyince bir parantez
açıp bir şey ifade edeyim değerli arkadaşlar: Birkaç gün
evvel gazetelerde Aydının Nazilli ilçesinde, 5 kilo
ağırlığında bir bebek normal doğumla dünyaya
getirilmek isteniyor. Kafası çıkıyor, vücut gövdede
kalıyor, daha sonra sezaryene alıyorlar. Sezaryende de tabii,
çıkması için, kafayı rahim içine alamıyorlar, baş ve
gövde ayrılarak çocuk bu şekilde doğurtulmuş oluyor. Bu,
gazetelere geçti. 5 kilo çocuk; bunun başında belki sezaryen
planlanması önemliydi. Burada Sağlık Bakanımız -belki
haklı olabilir ama- son zamanlarda Türkiyede sezaryen oranı çok
yüksek, normal doğum oranı çok düşük. diye değişik
konuşmalarında ifade ediyor. Bu da önemli, yani doktorlar üzerinde
bir baskı yapıyor. Normal doğum oranını artırmak,
sezaryene fazla yer vermemek istiyorlar ama bu hazin bir şeydir;
Aydının Nazillisinde, haberiniz vardır hepinizin.
Ülkemizde yine çok görülen ergen yaş evlilik ve gebelikleri
de önemlidir. Buraları atlıyorum, Sayın başkanlarım
fazla uzamasın dediler, atlayarak gidiyorum.
Doğuştan özürlülüğün bir diğer nedeni, gebelik
süresinde geçirilen hastalıklar, ilaç, madde
kullanımlarıdır.
Gebelikte beslenme yetersizliği, mental gerilik yani zihinsel
özürlülük hâline yol açmaktadır. Makarna, bulgur vermekle bu
düzeltilmiyor, proteinli gıdalardan da beslenmesi gerekir.
Sonradan özürlü olma oranlarını düşürmek için
trafik kazalarının, ev ve iş kazalarının önlenmesi ve
kronik hastalıkların yani süreğen hastalıkların
giderilmesi, teröre ve depreme karşı önlem alınması,
silahlanmanın önüne geçilmesi ve sigara içilmesinin
kaldırılması gerekir.
ZEKERİYA ASLAN (Afyonkarahisar) Teşekkür ederim!
SACİD YILDIZ (Devamla) Yok, az kaldı, atlıyorum
sayenizde.
Ülkemizde özellikle engelli kadınlar ve kız
çocukları, çok yönlü negatif ayrımcılığa maruz
kalmaktadırlar. Bu ülkede hem kadın olmak hem de engelli olmak,
katbekat insan hakları ihlallerine maruz kalmak demektir.
Özürlü vatandaşlarımızın toplumsal
konumlarının güçlendirilmesi, yaşam kalitelerinin yükseltilmesi
için, toplumsal sorumluluğun, sosyal devlet olmanın, insan
olmanın bir gereği olarak gördüğümüz bu uluslararası
sözleşmenin yasalaşmasından CHP Grubu olarak çok büyük bir
memnuniyet duyuyoruz. Ama, kamuda özürlülerin istihdamının da son
derece az olduğunu bugün gene gazete haberlerinden
öğrenmişsinizdir. Özürlülere ait kadroların yüzde 82si boş
kamuda. 44 bin kadro, özürlülerin atanmasını bekliyor değerli
arkadaşlar; Bunun az bir kısmı kadın, büyük bir oranı
erkek. 9 bin kadro dolu ama özürlülere ait 54 bin kadro var toplam, 44 bin
kadro boş. Özürlülerin de bu şekilde kazanılması, devletin
bunları istihdam etmesi lazım. Bu çok önemli, Hükûmetin
yükümlülüklerini yerine getirmesi bu açıdan çok önemli. Bunun da biz ileride
sıkı takipçisi olacağız.
Bu vesileyle sözlerime son verirken Galatasaray Kulübünün
Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı, Japonyada düzenlenen
kıtalar arası yarışmada dünya birincisi oldu. Bu
sevindirici haber nedeniyle, takımı, oyuncuları, Kulübü ve
ulusumuzu kutluyorum.
Geçtiğimiz ekim ayında da Engelliler Dünya Güreş
Şampiyonasında 1 altın, 1 gümüş madalya
almıştık. Yine geçen sene tam bu vakitler, Ampute Millî
Takımımız da çok önemli başarılara imza
atmıştı. Bunlar da engellilerin rehabilite edildiği
takdirde ne kadar başarılı olacağını
göstermektedir.
Bu vesileyle, bu duygu ve düşüncelerimi ifade etmiş
oldum. Yüce heyetinize saygılar sunuyorum, tüm engelli
vatandaşlarımızı ve ailelerini de sevgiyle
kucaklıyorum.
Teşekkür ederim. (Alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Yıldız.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut.
Buyurunuz Sayın Bulut. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 227 sıra sayılı
Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme hakkında
grubum adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bugün, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Genel Kurulun
çalışma süresinin sonuna gelmesi itibarıyla dar zamana
sıkıştırılan bu programın aslında Türkiyede
8,5 milyon insanı ilgilendirdiğini, bu insanların engellerinin
kendi istekleriyle olmadığını, bir kısmının
doğuştan, bir kısmının sonradan hastalık ve
kazalarla meydana geldiğini, Allahın bir takdiri, kaderleri olan ve
haklarını arama noktasında aciz olan, konuşamayan,
göremeyen, yürüyemeyen bu insanların haklarını korumanın
sağlam insanların sorumluluğunda olduğunu belirtmek
istiyorum.
Önümüzde Kurban Bayramı var, yılbaşı var, bu
akşam da Galatasarayın maçı var. Bir Fenerbahçeli olarak
Galatasaraya başarılar dilerken Kurban Bayramını kutluyor
ve yeni yılda da özürlülerin sorunlarının bitmesini istiyorum.
Engelliler, Türkiyede sayılarının çokluğuna
karşın devletin himayesinden büyük çoğunlukta uzaktadır,
çünkü evinde engelli insanı olanlar bu engelli insandan çoğu yerde
utanmakta, onu gizlemekte, saklamaktalar. Bu insanları ortaya
çıkarmak, topluma kazandırmak, sosyalleştirmek insan olarak
hepimizin görevi. Tabii ki devletimiz bununla ilgili, cumhuriyetin
kuruluşunda, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu bünyesinde
engelliler için merkezler de kurdu. Devletin bilhassa himayesindeki bu merkezlerde
zaman zaman olan hadiselerin hepimizin yüreğini burktuğunu, hepimizi
büyük üzüntülere sevk ettiğini görmekteyiz.
Engelli vatandaşlarımız bugün Milliyetçi Hareket
Partisi Grubunu da ziyaret ettiler. Sorunlarını bizlere bir defa
daha, diğer gruplara aktardıkları gibi, aktardılar.
Bunların konfederasyon şeklinde teşkilatlanarak
sorunlarını iletmeleri tabii ki akıllıca bir
davranış. Ülkemizde bunların en önemli sorunları, dertleri,
kendilerini ifade ettikleri, Siyasiler bizlerle ilgilenmiyor, devlet
yetkilileri yeterince bizim sorunlarımıza eğilmiyorlar.
diyorlar. Bizler, elimiz ayağımız tutmuyor, geçinemiyoruz,
emeklilik hakkı istiyoruz. diyorlar. Bunlar Biz eğitilmek,
eğitim hakkı elde etmek istiyoruz, eğitim için devletin
şefkatine ihtiyacımız var. diyorlar.
Devletin kurumları bunlara bakmakta yetersiz. Özel
eğitim kurumları kuruldu. Devletimiz, her özürlüye 406 YTL gibi çok
önemli bir para veriyor. Bu özel rehabilitasyon merkezleri, dağ taş
demeden özürlü insanları tespit ediyorlar, nüfus cüzdanlarını
bir kısmı alıp, ayda on saat, beş saat getirip bir kurs
veriyorlar ve bunların paralarına el koyuyorlar. Doğru
çalışan kurumları tenzih ederim ancak bu kurumların çok
ciddi bir şekilde denetime ihtiyacı var. Bu engelli
insanlarımıza
Sayın Bakanımız Nimet Çubukçuya da buradan
seslenmek istiyorum: Özürlüler İdaresi Genel Müdürlüğünün
adının Engelliler İdaresi Genel Müdürlüğü olarak
değiştirilmesinin engellilere bir saygı gereği
olduğunu ifade etmek istiyorum. Özürlü diyerek
dışladığımız, kabullenmediğimiz, yok farz
ettiğimiz bu insanların caddede, sokakta yürüyecek
yollarının olmadığını, karşıya geçerken
yardımcı bulunmadığını, okullarda bunlara iyi
eğitim verebilecek yetişkin insanların
bulunmadığını, bu yetişen, okuyan bir kısım
insanların üniversitelerde kendilerine kontenjan
tanınmadığını
Bütün bunların
tartışılabileceği aslında bir platformun olması,
onların yüreklerine su serpecek.
Her dönemde bu çıkartılan, yapılan anlaşma,
yine bu engelli vatandaşlarımız için bir ümit
ışığı. Dileğimiz, bu uluslararası
yaptırım gerektiren sözleşmenin Avrupa Birliğine girmek
adına yapılmış yasak savma kabilinden bir anlaşma
olmayıp, gerçekten Allah rızası için bu dilsiz, elsiz,
ayaksız, konuşamayan, göremeyen insanlarımıza göz olmak
adına, dil olmak adına, kulak olmak adına, ayak olmak adına
bu yasalara işlerlik kazandırılması, denetlenmesi, takip
edilmesi adına yüce Meclisin Hükûmete böyle bir sorumluluk yüklemesini,
Hükûmetimizin, ilgili mekanizmaları oluşturarak, bu anlaşmalara
uygulanabilecek denetim mekanizmalarını da temin etmesini diliyorum.
Bu vesileyle, gecenin bu ilerlemiş saatinde fazla vaktinizi
almadan yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (MHP, AK
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Bulut.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Konya
Milletvekili Orhan Erdem konuşacaktır.
Buyurunuz Sayın Erdem. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ORHAN ERDEM (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Engellilerin Haklarına
İlişkin Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Önemli bir gün. Bugün çok önemli sözleşmeler ve Ticaret
Kanunu üzerinde çalıştık, ama belki günün en önemli
sözleşmesini, anlamlı sözleşmesini de çıkarmak üzereyiz. 3
Aralık Dünya Özürlüler Günü, Engelliler Günü. Bugün heyetler,
Başbakanımızı, Meclis Başkanımızı ve
Cumhurbaşkanımızı ziyaret etti. Burada, hem CHP hem MHP
gruplarını ziyaret eden Engelliler Federasyonu, 14.00 sularında
da AK PARTİ Grubunu ziyaret etti. Birçok konuda teşekkür ettiler,
sorunları dile getirdiler. Çok güzel geçen görüşmelerin ardından
da, grubumuz, o büyük heyete, 300 kişilik heyete bugün Mecliste hepinizin
adına bir de yemek vererek, kendilerini her zaman beklediğini ifade
etti.
Başbakanımız, Cumhurbaşkanımız,
Meclis Başkanımız da, bugün bu yasanın, bu sözleşmenin
çıkacağını ifade ettiler gelen diğer tüm gruplara.
Değerli arkadaşlar, biz, AK PARTİ olarak, 2001
yılında kuruluşun hemen ardından Türkiyede ilk defa
Özürlüler Koordinasyon Merkezini ve Yaşlılar Koordinasyon Merkezini
Sosyal İşler Başkanlığının altında
kuran tek partiyiz ve 2002 seçimlerinde 2 tane engelli vekilimiz de burada
sorunlarını bire bir takip etti.
Hep beraber 2005 yılının Temmuzunda 5378
sayılı Özürlüler Kanununu çıkardık. Dünyada
gelişmiş ülkelerin bile bazılarında olmayacak düzeyde ileri
bir yasa çıkardık. Arkasından 2022 sayılı Yasadaki 24
milyon olan, engellilerin -yüzde 40ın üzerinde, yüzde 70e kadar olan- o
maaşını bugün 174 YTLye kadar çıkardık. Yüzde 70in
üzerindekine de 274 YTL veriyoruz. Yeter mi? Yetmez ama yüzde 300-400 bir
artış sağlandı.
Yine Evde bakım diye bir uygulama yaptık. 110 bin,
ailesine ihtiyaç duyan, kendi başına yetemeyen engellimize bir asgari
ücret maaş veriyoruz.
Yine daha önce sadece Emekli Sandığı ve SSKlı
engellilerin eğitim alması mümkünken,
çıkardığımız bu yasadan sonra -BAĞ-KUR, SSK,
Emekli Sandığı, yeşil kart- bütün grupların
eğitimini sağladık ve 400 civarındaki özel eğitim
kurumu 1.700lere çıktı. Belki bazı muhalefet vekillerimizin de
ifade ettiği sorunlar da bundan sonra çıktı.
Yine hep beraber nisan, mayıs aylarında eğitim
kanunu ile ilgili yasa çıkardık, Millî Eğitim
Bakanlığına altı ay süre verdik ve bu konudaki
düzenlemeleri de Özürlüler İdaresi Başkanlığı ile
birlikte yapmasına imkân verdik. İnşallah, ocak ayından
sonra engellilerin eğitiminin de bir model olarak dünyaya
sunulacağına inanıyorum.
Çok şey yaptık, hep beraber yaptık. Konu hassas
olduğu için muhalefetin desteğini aldık. Bugün de
çıkaracağımız sözleşmeyle,
yaptığımız bu güzel çalışmaların hem ulusal
bir komiteyle denetlenmesini ve Birleşmiş Milletler nezdinde kurulacak
komite tarafından da izlenmesini sağlayacağız.
İhtiyari protokol de ileride muhakkak gelecektir.
Ben, AK PARTİ olarak, tüm milletvekillerinin bu noktadaki
hassasiyetine layık bir iktidar olduğumuza inanıyorum. Bu sayede
muhalefet de bu güzelliklerden hep beraber faydalanmıştır.
Birlikte daha iyi bir yaşam, engellerin kalktığı daha iyi
bir dünyayı sağlamak hepimizin borcudur. Çünkü, engellilik her an
hepimizin başına gelebilir, Allah kimseye vermesin ama gelişen
dünyada, depremler, trafik kazaları belki doğuştan daha çok
engelli olma yolunu açmıştır. Bu gerçek hepimizin önündedir. Bir
hamile kadın bile doğuma yakın, yedi aylık, sekiz
aylık hamilelik dönemlerinde bir süre engellilik yaşar. Bu bize uzak
görünen konu her an hepimize, ailelerimize yakın olan bir konudur, kimseye
Allah vermesin, olanlara da yardımcı olsun. Biz de çıkardığımız
bu kanunlarla onların hayatını daha iyi düzeltelim diye
uğraşıyoruz.
Çok uzatmadan, hepimiz konunun önemini biliyoruz. İlgili
Bakanımız, burada teşekkür konuşması için dün bütün
gün bekledi, bugün bir müddet bekledi, hepinize teşekkür ettiğini
defalarca söyledi, beni de arayarak Aman, söz alın ve bunu iletin. dedi.
Kendi çalışmalarından dolayı biz bunu da aktaralım.
Yine, bugün gelen ve birçok şu anda yapılan
çalışmalarda, toplantılarda bu sözleşme bekleniyor. Bu
müjdeyi de arkadaşlara şu saatte vermiş olmanın
mutluluğu içerisinde hepinize saygılarımı sunuyorum.
Engelsiz bir Türkiye için hep beraber çalışacağımıza
inanıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Erdem.
Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Şırnak
Milletvekili Sevahir Bayındır konuşacaktır.
Buyurunuz Sayın Bayındır.
DTP GRUBU ADINA SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
227 sıra sayılı yasa değişikliği hakkında
grubum adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken, bugün 3 Aralık Dünya Engelliler
Günü. Tüm engellilerin Dünya Engelliler Gününü kutluyorum, engelsiz bir dünya
ve yaşam diliyorum tüm insanlığa.
Dünyada engelli bireylere yönelik politikalar farklı
dönemlerin genel yaşam koşullarını ve sosyoekonomik
gelişmelerini yansıtmakla birlikte, engelliye dayalı özgün
durumlardan da etkilenmiştir. Engelli bireyler, tarihsel süreç içinde
toplumun görünmez birer üyesi olmuşlardır. Bu süreç engellileri yok
saymaya kadar gitmiştir. Hâlen dünyada 650 milyon engelli birey
yaşamaktadır.
İkinci Dünya Savaşı sonrası entegrasyon ve
normalleştirme kavramları ortaya çıkmaya
başlamıştır. Savaştan çıkmış ülkelerde
ortaya çıkan iş gücü açığının, savaş sonucu
engelli kişilerle karşılanması ihtiyacı, bu
kişilerin rehabilite edilmesini gündeme getirmiştir. Fakat bu durum
giderek engelli kişilerin öncelikle tedavi edilerek
normalleştirilmesi, bunun mümkün olmaması hâlinde de korunması
ve yardım edilmesi gereken kişiler olarak görülmesi sonucunu
doğurmuştur. Dolayısıyla toplum tarafından
dezavantajlı durumda gösterilen engelliler daha da görünmez
kılınmıştır.
Engellilik doğuştan ya da sonradan olma herhangi bir
hastalık veya kaza nedeniyle kişinin bedensel, zihinsel, ruhsal,
duygusal ve sosyal fonksiyonlarından belli oranda kayıplara neden
olan ve bunun sonucunda da günlük yaşam koşullarına uyum
sağlamada sıkıntı çekenleri tanımlamaktadır.
Türkiye nüfusunun yüzde 12,29unu yani 8,5 milyon kişiyi
engelliler oluşturmaktadır. Erkeklerde bu oran yüzde 11,10 iken
kadınlarda ise yüzde 13,45tir. Engelli
vatandaşlarımızın en temel sorunu istihdam olarak
karşımıza çıkmaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu
verilerine göre ülkemizdeki toplam nüfusun yüzde 12,29unu engelliler
oluşturmaktadır. Her 5 engelliden yalnızca 1i iş gücü
sektöründe çalışmaktadır. Bu oran kadınlarda yüzde 6,7 iken
erkeklerde yüzde 32,2, kentlerde yüzde 25,6 ve kırsal alanda yüzde
17,7dir. Engelliler, iş gücü sektöründe, işyerinde uygun
koşulların olmaması, ulaşılabilirlik sorunları,
toplumun ön yargılı bakışından kaynaklı sorunlar
yaşamaktadır. Bu sorunlardan kaynaklı olarak engelliler
yaşamda dezavantajlı konumuna gelmiştir.
Yine engellilerin sosyal güvenlik hizmetlerinden yararlanması
çok düşük seviyelerdedir. Engellilerin mesleki eğitim ve becerilerine
uygun bir işte çalıştırılmaları çok büyük bir
sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Engelli personel
istihdamının işverenlere en itici gelen yanı var olan
toplumsal ön yargıları oluşturmaktadır. Bu ön yargılar
nedeniyle işverenler engelli iş gücünü personel
yatırımı olarak değil zorunlu istihdam olarak
algılamaktadır. Bu nedenle zorunlu istihdam edilen engelli personeli
ötekileştirmekte ve angarya işlerde
çalıştırmaktadır. İçinde bulunduğumuz iktisadi
yapının engellileri de içerecek bir şekilde düzenlenmemiş
olması, işverenlerin engellileri çalıştırma
konusundaki çekingenlikleri ve ön yargıları da istihdamın önünde
büyük bir sorun oluşturmaktadır. Engellilerin istihdamla
bağlantılı sorunları istihdam gerçekleştikten sonra da
çıkmakta ve iş yaşamı içinde sürmektedir. Olumsuz iş
ve işyeri koşulları, sosyal güvenlik sorunları, yetersiz
ücret, işinde ilerleyememe, erken emeklilik gibi birçok sorunu da
beraberinde getirmektedir. Engellilerin istihdamını güçleştiren
sayısız neden arasında eğitim ve rehabilitasyon konusundaki
yetersizlikler büyük yer tutmaktadır. Bugün ülkemizde ne yazık ki
engelliler için yeterli eğitim ve rehabilitasyon merkezi
bulunmamaktadır.
Görüldüğü üzere, iş hayatında yaşanan
sorunları mesleki kalifikasyon için eğitim, istihdam, çalışma
koşulları adı altında değerlendirebiliriz. Bu
sorunlara eşit oranda çözüm üretemedikçe kalıcı ve
sürdürülebilir bir iyileştirmeden söz etmek mümkün değildir. Konunun
ciddiyeti ve aciliyetinin farkına varılıp, gerekli tedbirler bir
an önce hayata geçirilmelidir.
Bu amaçla yeni hazırlanan engelli yasa taslağında
bazı düzenlemeler öngörülüyor. Taslak incelediğinde, temenniden öteye
gitmeyen, aksi koşullarda cezai müeyyideleri öngörmeyen ve
yaptırım gücü olmayan içerikte bulunması dikkat çekmektedir. Yeni
yasal düzenlemelerde yüzde 40 iş görebilme fonksiyon kaybı
yaşayan engellilerin rapor alma sorunu devam etmektedir. Kriterler yeniden
değerlendirilmelidir. Yüzde 40 altı fonksiyon iş görebilme
kaybı yaşayan kişilerin istihdam kotasından
yararlanmaları için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
2005 yılında çıkarılan Özürlüler Kanunu
engelliler için önemli hak ve kazanımlar getirmiştir. Fakat aradan
geçen üç yıla yakın süreye bakıldığında hak ve
kazanımların hayata aktarılmadığı görülmektedir.
Bu nedenle engelli vatandaşlarımız sağlık, istihdam,
sosyal güvenlik, ulaşılabilirlik, eğitim gibi alanlarda
karşılaştıkları sorunların yanında sosyal
hayatın her alanında sıkıntılar
yaşamaktadırlar.
Sayın Başkan, değerli üyeler; insan hakları
kavramının gelişmeye başlamasıyla birlikte engellilere
sunulan hizmetlerin odağında bulunan tıbbi model yerini
engelliliği sosyal yapının bir parçası olarak gören ve
engelli kişilerin toplumsal hayata katılımını teşvik
eden sosyal model, insan hakları modeline bırakmıştır.
Tıbbi yaklaşımda engellilik bireye indirgenmekte ve engelli
kişilerin toplumsal yaşamda yer almama nedeni fonksiyon kaybına
dayandırılmaktadır. Sosyal model olarak bakarsak, engellilik
probleminin bireysel sınırlılığa bağlı
olarak değil, toplumun gerekli hizmetleri sunmamasından ve engelli
kişilerin ihtiyaçlarının dikkate alınmamasından
kaynaklandığını görebiliriz.
Engelli kişiler tarafından kurulan örgütlerin
çalışmaları ve baskıları sonucu sosyal model insan
hakları modeli doğrultusundaki yeni anlayış, uluslararası
kuruluşların, özellikle de Birleşmiş Milletler ve
bağlı örgütlerin engelli politikasına da
yansımıştır. 1975 yılında Birleşmiş
Milletler Genel Kurulunun İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine ek
olarak yayınladığı Özürlü Hakları Bildirgesiyle tüm
engelli kişilerin haklarının din, dil, ırk, cinsiyet,
ideolojik ayrım yapmaksızın garanti altına
alındığını vurgulamıştır.
80 sonrası, engelli kişilerin toplumsal yaşamda yer
almalarını sağlamak üzere oluşturulan politikalar önemli
ölçüde hız kazanmıştır. 1982 yılında
Birleşmiş Milletler tarafından Özürlüler İçin Dünya Eylem
Programı hazırlanmış ve bu Programda özürlülüğü
önleme, rehabilitasyon ve fırsat eşitliği gibi faaliyetlerin
hükûmetlerce uygulanması ve tüm dünyada engelli kişilerin toplumsal
yaşama dâhil olmaları konusunda hak temelli anlayış
yaklaşımları öngörülmüştür.
Dünyada ortak olarak öngörülen bu politikaların yönlendirme
anlamında önemli ölçüde olumlu etkileri olmasına karşın,
bağlayıcı bir nitelik taşımamasından
kaynaklı istenilen ölçüde başarı
sağlamamıştır. Bu nedenle, Birleşmiş Milletler
daha genel ve kapsayıcı olan Özürlü Kişilerin Hakları
Sözleşmesinin hazırlanmasını öngörmüştür.
Birleşmiş Milletler engelliliğe ilişkin konularda
sürdürülebilir kalkınma stratejisinin ayrılmaz bir parçası olarak
değerlendirmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün
görüşülmekte olan bu Sözleşme aynı zamanda insan hakları
sözleşmesi niteliğini taşımaktadır. Engelli
kişilerin haklarına bütüncül bir koruma sağlayan ve
bağlayıcı olan bir yasal araç niteliğindedir.
Sözleşme, insan hakları anlamında yeni haklar öngörmekle
birlikte var olan haklar konusunda devletlere engelli kişilerin
haklarının korunması ve kullanılmasının
sağlanması konusunda üzerlerine düşen yükümlülükleri ortaya
koymaktadır.
Bu Sözleşme, diğer insan hakları
sözleşmelerinde yer alan medeni, siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel
hakların tümünü bir araya getirmektedir. Ayrıca, bu Sözleşme ile
diğer sözleşmelerde tanınan haklardan engelli kişilerin tam
ve eşit olarak yararlanması konusunda alınması gereken
tedbirlere açıklık getirilmektedir. Sözleşme, engelli
kişilerin tüm insan hak ve temel özgürlüklerinden tam ve eşit
şekilde yararlanmasını sağlamak, korumak ve
doğuştan sahip oldukları onura saygıyı
güçlendirecektir. Ayrıca, engelli vatandaşların, istihdam,
adalet, eğitim hakkı, ulaşım ve sağlık
hizmetlerine erişim de dâhil olmak üzere, toplumsal yaşamın her
alanında karşı karşıya kaldığı ayrımcılığın
ortadan kaldırılmasını sağlayacak yasal bir dayanak
oluşturacaktır. Sözleşme, insan onuruna saygı,
ayrımcılık yapılmaması, fırsat eşitliği
ve engellilerin topluma tam ve etkin katılımı anlamında
önemlidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Sözleşme, taraf devletlere önemli yükümlülükler getirmektedir. Bu nedenle,
Sözleşmenin sadece onaylanması değil, onaylandıktan sonra
gerekli yasal, yargısal, ekonomik ve idari tedbirlerin alınması
gerekmektedir. Tüm politika ve programlarda engelli kişilerin
haklarının tanınmasını sağlamak,
yardımcı teknoloji ve erişilebilir bilgiyi sağlamak için
çalışılmalıdır.
Yine, Engelliler Günü nedeniyle bu yasayı ele aldık ve
bir hediye olarak armağan etmeye çalışıyoruz. Ama umuyoruz
ve diliyoruz ki, bu Sözleşme ile sadece bir kopyala
yapıştır mantığından, işleyişinden
uzak olarak gerçekten bilinç olarak içselleştirilmiş,
inanmış ve bu inançla hareket eden bir yaklaşım gösterilir.
Bu umutla, Hükûmetten doğru gelen, grup başkan vekillerinin
konuşmamızı engellemeye dönük tazyiklerini de burada esefle karşılıyorum
doğrusu. Çünkü, dezavantajların
Akşamın geç saatine
sıkıştırılarak ve bu konuda
konuşulmamasını sağlamak da bir paradoks yani bu
Sözleşmenin ruhuna aykırı bir davranış olarak ele
alıyorum. O nedenle yaptık geçti, yazdık, karar aldık,
orada kalsın mantığından ziyade, bu ezberci, sadece kopya
çeken öğrenci pozisyonundan çıkmamızı diliyorum ve
bunların pratikte hayat bulduğu bir zihniyetle
uygulanacağını umuyorum ve hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Bayındır.
Sayın milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
ENGELLİLERİN HAKLARINA
İLİŞKİN SÖZLEŞMENİN ONAYLANMASININ
UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN
TASARISI
MADDE 1- (1) Türkiye Cumhuriyeti adına 30 Mart 2007 tarihinde
New Yorkta imzalanan Engellilerin Haklarına İlişkin
Sözleşmenin onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
. Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe
girer.
BAŞKAN 2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN 3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
. Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik cihazla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Engellilerin Haklarına ilişkin
Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı: 240
Kabul: 240 (x)
Böylece, tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Sayın milletvekilleri, Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporunu görüşmeye başlayacağız.
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo Tutanağa
eklidir.
11.- Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/608) (S. Sayısı: 266)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Posta Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
12.- Posta Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (1/491) (S. Sayısı: 230)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Komisyonların bundan sonra da bulunamayacağı
anlaşıldığından, kanun tasarı ve tekliflerini
görüşmek için 4 Aralık 2008 Perşembe günü, alınan karar
gereğince saat 11.00de toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 21.26