DÖNEM: 23 CİLT: 33 YASAMA YILI: 3
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
26ncı
Birleşim
4 Aralık 2008 Perşembe
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II. - GELEN
KÂĞITLAR
III. - YOKLAMALAR
IV. - GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekicinin, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları
Gününe ilişkin gündem dışı konuşması ve Devlet
Bakanı Murat Başesgioğlunun cevabı
2.- İstanbul
Milletvekili Necla Aratın, Türkiyede kadınların seçme ve
seçilme hakkını kazanmasının 74üncü yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması ve Devlet
Bakanı Murat Başesgioğlunun cevabı
3.-
Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın, Türkiyede
kadınların seçme ve seçilme hakkını kazanmasının
74üncü yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması ve Devlet Bakanı Murat Başesgioğlunun
cevabı
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- Mersin
Milletvekili Mehmet Zafer Üskülün, İnsan Hakları Evrensel
Beyannamesinin kabulünün 60ıncı yıl dönümüne ilişkin
açıklaması ve Devlet Bakanı Murat Başesgioğlunun
cevabı
2.- Sivas
Milletvekili Malik Ecder Özdemirin, İnsan Hakları Gününe
ilişkin açıklaması ve Devlet Bakanı Murat
Başesgioğlunun cevabı
3.-
Diyarbakır Milletvekili Akın Birdalın, İnsan Hakları
Gününe ilişkin açıklaması ve Devlet Bakanı Murat
Başesgioğlunun cevabı
4.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, İnsan Hakları Gününe ilişkin
açıklaması ve Devlet Bakanı Murat Başesgioğlunun
cevabı
5.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, İnsan Hakları
Gününe ilişkin açıklaması ve Devlet Bakanı Murat
Başesgioğlunun cevabı
6.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, İnsan Hakları
Gününe ilişkin açıklaması ve Devlet Bakanı Murat
Başesgioğlunun cevabı
7.- Zonguldak
Milletvekili Ali Koçalın, 4 Aralık Madenciler Gününe ilişkin
açıklaması
8.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, kadınların seçme ve
seçilme hakkını kazanmalarının 74üncü yıl dönümüne
ilişkin açıklaması ve Devlet Bakanı Murat
Başesgioğlunun cevabı
9.- Ardahan
Milletvekili Saffet Kayanın, Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplanın, Türk Ticaret Kanunu görüşmeleri sırasında
yaptığı konuşmada Ardahanda yapılan mitingde meydana
gelen olaylardan dolayı AK PARTİyi suçlaması nedeniyle
açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Bölgesel
İşbirliği Konseyi ve Bosna-Hersek Parlamentosu tarafından
Saraybosnada düzenlenecek olan Güneydoğu Avrupada Enerji
Reformlarında Harmonizasyonun Desteklenmesi-Parlamentolar konulu
çalışma toplantısına ismen davet edilen Yozgat Milletvekili
ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Kâtip
Üyesi Osman Coşkunun anılan toplantıya katılmasına
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/617)
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
2.- Sanayi ve
Ticaret Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun, Devlet Memurları Kanunu ve Genel Kadro ve Usulü
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/537) (S.
Sayısı: 236)
VIII.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Özyürekin, Sinoptaki bir toplantının iptaline
ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalayın
cevabı (7/4864)
2.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, Yalova İl Sağlık Müdürü
hakkındaki bazı iddialara ilişkin sorusu ve Sağlık
Bakanı Vekili ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelikin cevabı (7/5090)
3.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, sermaye gelirlerine, işsizlik fonundan
transfer ve faiz harcamalarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı
Kemal Unakıtanın cevabı (7/5344)
4.- Ordu
Milletvekili Rahmi Günerin, Ordu iline ayrılan yatırım
ödeneklerine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayanın cevabı (7/5356)
5.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysalın, kadına yönelik şiddete ve
sığınma evlerine,
-
Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındırın,
Ağrıda bir kadının cinayete kurban gitmesine,
İlişkin
soruları ve Devlet Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı (7/5385),
(7/5386)
6.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, kadın istihdamına yönelik projelere,
- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, bakımevinde kalan iki yaşlıya
kötü muamele yapılmasına,
İlişkin
soruları ve Devlet Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı (7/5463),
(7/5464)
7.- İstanbul
Milletvekili Atila Kayanın, kapanan işyerlerine ve küçük ölçekli
sanayi kuruluşlarının kredi başvurularına ilişkin
sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın
cevabı (7/5499)
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 11.00de açılarak altı oturum
yaptı.
Ankara Milletvekili Zekeriya Akıncı, Dünya Engelliler
Gününe,
Konya Milletvekili Sami Güçlü, Hazreti Mevlânânın 735inci
vuslat yıl dönümü ve uluslararası anma törenlerine,
İlişkin gündem dışı birer konuşma
yaptılar.
Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüzün, Habur
Sınır Kapısında karşılaşılan sorunlara
ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündem
dışı konuşmasına, Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Hayati Yazıcı cevap verdi.
Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuş,
Konya Milletvekili Orhan Erdem,
Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan,
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan,
Dünya Engelliler Günü ve Özürlüler Haftasına;
Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü, Mevlânâ Haftasına;
İlişkin birer açıklamada bulundular.
2009 yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı görüşme programında daha önce 21/12/2008 olarak
belirlenen Dışişleri Bakanlığı ile Avrupa
Birliği Genel Sekreterliği bütçe görüşmelerinin 23/12/2008
tarihinde 13üncü turda diğer bakanlık ve kuruluşlarla birlikte
yapılacağı Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmının:
1inci sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci
maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler
hâlinde görüşülmesi kabul edilen Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporunun (1/324) (S. Sayısı: 96)
görüşmelerine devam olunarak üçüncü bölümüne kadar kabul edildi, verilen
aradan sonra Komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır
bulunmadığından;
2nci sırasında bulunan, Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun, Devlet Memurları Kanunu ve Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun (1/537) (S.
Sayısı: 236),
7nci sırasında bulunan, Birleşmiş Milletler
İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine Yönelik Kyoto
Protokolüne Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Çevre ve Avrupa Birliği Uyum ile
Dışişleri Komisyonları Raporlarının (1/597) (S.
Sayısı: 268),
8inci sırasında bulunan, Tekirdağ Milletvekili
Tevfik Ziyaeddin Akbulutun; Dernekler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt ve 22 Milletvekilinin; 23.11.2004 Tarihli ve 5253 Sayılı
Dernekler Kanununun 27. Maddesinde Kızılay ile İlgili
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri
Komisyonu Raporunun (2/290, 2/286) (S. Sayısı: 283),
9uncu sırasında bulunan, Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları ile Milli Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporunun (1/618, 1/653) (S.
Sayısı: 307),
11inci sırasında bulunan, Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Milli Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporunun (1/608) (S. Sayısı:
266),
12nci sırasında bulunan, Posta Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporunun (1/491) (S. Sayısı: 230),
Görüşmeleri Komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır
bulunmadığından;
Ertelendi.
3üncü sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Suudi Arabistan Krallığı Hükümeti Arasında Karayoluyla
Yolcu ve Yük Taşımacılığının Düzenlenmesi
Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporunun (1/377) (S.
Sayısı: 303),
4üncü sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ve Suudi Arabistan Krallığı Hükümeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun (1/372) (S. Sayısı:
304),
5inci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Suudi Arabistan Krallığı Hükümeti Arasında Gelir
Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi
Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasının ve Eki
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun (1/536) (S.
Sayısı: 305),
6ncı sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ve Avrupa Toplulukları Komisyonu Arasında Katılım
Öncesi Yardım Aracı (IPA) ile Temin Edilen Yardımın
Uygulanması Çerçevesinde Türkiye Cumhuriyetine Sağlanan Avrupa
Topluluğu Mali Yardımlarıyla İlgili
İşbirliği Kuralları Hakkında Çerçeve
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun (1/635) (S.
Sayısı: 308),
10uncu sırasında bulunan, Engellilerin Haklarına
İlişkin Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporunun (1/567) (S. Sayısı: 227),
Görüşmeleri tamamlanarak, yapılan açık oylamalardan
sonra kabul edildi.
4 Aralık 2008 Perşembe günü, alınan karar
gereğince saat 11.00de toplanmak üzere birleşime 21.26da son
verildi.
Şükran Güldal MUMCU |
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
Harun
TÜFEKCİ |
Canan
CANDEMİR ÇELİK |
|
Konya |
Bursa |
|
Kâtip Üye |
Kâtip Üye |
Fatoş GÜRKAN |
|
|
Adana |
|
|
Kâtip Üye |
|
|
No.: 34
II.- GELEN KÂĞITLAR
4 Aralık 2008 Perşembe
Tezkereler
1.- Tokat
Milletvekili Hüseyin Gülsünün Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/607) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.12.2008)
2.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/608) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 1.12.2008)
3.- Çorum
Milletvekili Agah Kafkasın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/609) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.12.2008)
4.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/610) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.12.2008)
5.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/611) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 1.12.2008)
6.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/612) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.12.2008)
7.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/613) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 1.12.2008)
8.- Mardin
Milletvekili Emine Aynanın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/614) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.12.2008)
9.- Batman
Milletvekili Bengi Yıldızın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/615) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 1.12.2008)
10.- Siirt
Milletvekili Osman Özçelikin Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/616) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.12.2008)
Raporlar
1.- 2009
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/656) (S. Sayısı: 312) (Dağıtma
tarihi: 4.12.2008) (GÜNDEME)
2.- 2007
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı ile
Merkezi Yönetim Bütçesi Kapsamındaki İdare ve Kurumların 2007
Bütçe Yılı Kesin Hesap Tasarısına Ait Genel Uygunluk
Bildirimi ve Eki Raporların Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/622, 3/521) (S. Sayısı: 313) (Dağıtma tarihi: 4.12.2008)
(GÜNDEME)
3.- Malatya
Milletvekili Öznur Çalık ve 5 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Öğretim Elemanlarının Kadroları
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnameye Ekli Cetvellerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu ve 34 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Öğretim Elemanlarının Kadroları Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname ile 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnameye Ekli Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/346, 2/23)
(S. Sayısı: 315) (Dağıtma tarihi: 4.12.2008) (GÜNDEME)
4 Aralık 2008 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 11.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Canan
CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 26ncı Birleşimini açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı yoktur.
On dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 11.05
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 11.18
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya), Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 26ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN Yapılan ilk yoklamada toplantı yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi elektronik cihazla
yeniden yoklama yapacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz 10 Aralık Dünya İnsan
Hakları Günü münasebetiyle söz isteyen Yozgat Milletvekili Mehmet Ekiciye
aittir.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım,
içeride çok fazla ses var, Sayın Hatibin konuşması
anlaşılmayacak.
BAŞKAN Sayın milletvekili
arkadaşlarımız, lütfen sessiz olursanız daha iyi
dinleyeceğiz konuşmacı arkadaşımızı.
Buyurunuz Sayın Ekici. (MHP sıralarından
alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Yozgat Milletvekili Mehmet
Ekicinin, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Gününe ilişkin
gündem dışı konuşması ve Devlet Bakanı Murat
Başesgioğlunun cevabı
MEHMET EKİCİ (Yozgat) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 10 Aralık uluslararası camiada
İnsan Hakları Günü ve takip eden hafta da İnsan Hakları
Haftası olarak kutlanılan bir süreçtir.
Bugün burada insan hakları konusunu konuşurken bunun bir
geçiştirme hâlinde olmamasını temenni ederdik. Bugün
itibarıyla demokrasinin vazgeçilmez birincil ögesi olan insan hakları
konusunun tartışılması Türkiye Büyük Millet Meclisinde çok
daha geniş bir anlamda yapılmalıydı. Sayın bakan
buraya çıkmalıydı, Türkiyedeki ve dünyadaki insan hakları
gelişimlerini anlatmalıydı, kazanımlarımızı,
eksikliklerimizi ve hatta yanlış yaptıklarımızı
ifade etmeliydi, gruplar da ağırlıklarına göre bu konudaki
düşüncelerini anlatmalılardı fakat maalesef geçiştirme
anlamına gelecek, sıkıştırma anlamına gelecek bir
süreçte bu konuyu konuşuyoruz.
Saygıdeğer hanımefendiler, beyefendiler; bu konu
Türkiye Büyük Millet Meclisinde konuşulmazsa bu konuyu teröristler
konuşur, bu konuyu emperyalizmin uzantısı konuşur. Onun
için ben bugünü yok sayarak, insan hakları konusunda parti
gruplarımızın ve özellikle Hükûmetimizin daha farklı bir
anlayış içerisinde, insan hakları konusunda özel gündemli bir
Meclis toplantısı yapılmasını talep ediyorum.
Tabii, bireyleri devlete ve topluma karşı koruyan,
kendilerini özgürce gerçekleştirebilecekleri dokunulmaz alanlar
sağlayan, devlet yönetimine katılmalarını güvence
altına alan haklar cümlesinden kabul ettiğimiz insan
haklarının, insanlık tarihiyle başlayan bir mücadele
sürecinin, özellikle 18inci yüzyıldan itibaren 20 ve 21inci
yüzyıllarda geldiği nokta itibarıyla çok önemli mücadelelerin
yaşandığı bir haklar silsilesi olduğunu belirtmemiz
lazım. Bugün evrensel anlamda ve ülkemizde kabul edilen insan hakları
kavramını tadat etmemizde fayda vardır: Yaşama hakkı,
kişi dokunulmazlığı, işkence ve kötü muamele
yasağı, kişi özgürlüğü ve güvenliği, düşünce ve
ifade özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü, özel hayatın
gizliliği, adil yargılanma hakkı, mülkiyet hakkı,
ayrımcılık yasağı, toplantı ve gösteri
hakkı, dernek kurma hakkı, çalışma özgürlüğü, dilekçe
hakkı, seçme ve seçilme hakkı, kamu hizmetlerine girme hakkı ile
ekonomik ve sosyal haklar olarak çalışma hakkı, sosyal güvenlik
hakkı, sendika kurma hakları ile üçüncü kuşak
dayanışma hakları olarak değerlendirebileceğimiz
barış hakkı, çevre hakkı, dayanışma hakkı
gibi haklar konusunda bugün geldiğimiz noktada çok samimi bir
özeleştiri sürecine, çok samimi bir sorgulama sürecine
ihtiyacımız olduğu kanaatindeyim.
Öncelikle bir şeyi doğru yapmalıyız: Grup,
klik, etnisite, mezhep, din, ırk, ideoloji hatta siyaset dâhil olmak üzere
insan hakları kavramını yukarıda saydığım
unsurların bazı kazanımlarını elde etmek üzere bir
vasıta olarak gören anlayışları şiddetle reddetmeli,
insan haklarını ulaşılması gereken,
ulaşıldıkça da sizden kaçan bir haklar silsilesi olarak, bir
gaye olarak algılamamız gerekir ama maalesef bugün ülkemizde
bazı grupların insan haklarını bu hak arama mücadelelerinde
demin saydığım başlıklar altında gizli
amaçlarının gerçekleştirilmesini temin maksadıyla
kullanılan bir yöntem olarak algıladığına üzülerek şahit
oluyoruz.
İkincisi: Birileri istedi diye insan hakları
kavramını gündemimize taşımamalıyız. Türk
milleti, bu ülkede yaşayan bütün insanlar, en yüksek oranda ve
mutluluğu yakalayabilecekleri oranda insan haklarına sahip
olmayı hak etmişlerdir ve dolayısıyla biz milletimiz için bunu
yapmalıyız. Yine, insan hakları konusunda her türlü ideolojik,
siyasi ve ekonomik görüşlerin ötesinde bir bakış
açısını geliştirerek herkes çok samimi olmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
MEHMET EKİCİ (Devamla) Çünkü insan haklarıyla
bezenmeyen çağdaş bir demokrasi olmaz. Çağdaş bir
demokrasiyi yakalamanın temel şartı, kendi kültürümüzden,
medeniyetimizden edindiğimiz insan hakları kavramı ile evrensel
değerleri mezcetmiş bir demokratik uygulama yapmaktır.
İşte bu noktada devletin hak ve mükellefiyetleri, kişilerin hak
ve mükellefiyetleri konusunda bir ahengin, bir dengenin, bir uyumun, bir
karşılıklılık sürecinin başlatılması
gerektiğini düşünüyoruz.
Ben bu kadar kısa bir sürede insan haklarının
konuşulamayacağını düşündüğümü tekrar ifade etmek
istiyorum. Bu konunun parti grupları tarafından ve özellikle Hükûmet
tarafından değerlendirilerek insan hakları konusunda bir özel
oturum talep ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Ekici.
İnsan Hakları Günü nedeniyle Sayın Üskül yerinden
söz istemiştir.
Buyurunuz Sayın Üskül.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Mehmet
Zafer Üskülün, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin kabulünün
60ıncı yıl dönümüne ilişkin açıklaması ve Devlet
Bakanı Murat Başesgioğlunun cevabı
MEHMET ZAFER ÜSKÜL (Mersin) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İnsan
Hakları Evrensel Beyannamesinin kabulünün 60ıncı yıl
dönümü nedeniyle söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyeti
saygıyla selamlarım.
İnsan hakları, insanların başka hiçbir ön
koşula bakılmaksızın, sadece insan oldukları için
doğuştan sahip oldukları vazgeçilmez, devredilmez, bölünmez
evrensel nitelikteki hakları ifade eder. 10 Aralık 1948de İnsan
Hakları Evrensel Beyannamesinin kabulü ile tüm halklar ve uluslar için
insan haklarının ortak ideal ilkeleri belirlenmiştir. Türkiye'nin
de ilk imzalayan ülkeler arasında yer aldığı İnsan
Hakları Evrensel Beyannamesi, asgari düzeyde korunması gereken
hakların bir listesini sunmaktadır. Bu temel üzerine,
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinden
sonra hem Birleşmiş Milletler çerçevesinde hem de bölgesel düzeyde
birçok sözleşme yapılmıştır.
İnsan haklarının kapsamı genelden özele
doğru bir genişleme ve derinleşme sürecine girmiştir. Çocuk
hakları, kadın hakları, engelli hakları, hasta hakları
gibi bir dizi yeni hak alanı özel olarak düzenlenirken, Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi gibi bölgesel ama genel insan haklarını
güvence altına alan sözleşmeler kabul edilmiştir.
Dünyanın son altmış yıldır içinde
olduğu insan haklarını etkin bir şekilde güvence
altına alma çabası Türkiyede de AK PARTİ İktidarıyla birlikte
hız kazanmış ve büyük adımlar
atılmıştır. 4 Haziran 2003te, Birleşmiş
Milletlerin ikiz sözleşmeleri olarak bilinen Kişisel ve Siyasal
Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme ve Ekonomik, Sosyal
ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme Meclisimizce
kabul edilerek yürürlüğe girmiştir.
İş sağlığı ve güvenliğinden
Avrupa Sosyal Şartına, çocuk haklarından kadın ve
engellilerin haklarına kadar farklı kesimleri ilgilendiren on
altı adet uluslararası sözleşme ya da protokol AK PARTİ
döneminde kabul edilmiştir. Nitekim, şu anda da Birleşmiş
Milletlerin temel insan hakları sözleşmelerinin tümüne Türkiye
taraftır. Son olarak, Meclisimizin gündeminde olan Engellilerin
Haklarına İlişkin Sözleşmenin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanunun kabulü ile yine çok büyük bir adım
atılmış olacaktır.
Helsinki Zirvesiyle başlayan ABye uyum sürecinde
Anayasanın 44 maddesinde ve 76 yasada değişiklikler
yapılmış, bu süreçte toplam 63 yeni yasa
çıkarılmıştır. Meclisimiz mevzuatımızdaki
eksiklikleri kökten çözümleyecek nitelikte bir anayasa
değişikliğini de kabul etmiştir. Anayasanın
90ıncı maddesine eklenen bir fıkrayla, insan haklarına
ilişkin uluslararası sözleşmeler yasaların üzerinde bir
değere kavuşturulmuştur.
Yasal ve idari reformların yanı sıra, eğitim
yoluyla insan hakları bilincinin geliştirilmesine yönelik faaliyetler
yoğunlaştırılmıştır. İlköğretim
müfredatında insan hakları konuları okutulmaktadır.
Liselerde ise demokrasi ve insan hakları konulu seçmeli dersler
başlatılmıştır. Çeşitli üniversitelerde yeni
insan hakları merkezleri açılmıştır. Polis
Akademisinde insan hakları dersi zorunlu hâle getirilmiştir. Memur
adaylarının hazırlık programlarına insan hakları
kursları da dâhil edilmiştir. Ayrıca, emniyet ve yargı
mensupları için, Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği ve çeşitli
Avrupa ülkeleriyle iş birliği içerisinde insan hakları
programları sürdürülmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sadece
yasalarla, yeterli bir insan haklarını koruma
mekanizmasının ortaya çıkmadığını ne
yazık ki acı örnekleriyle hepimiz görüyoruz. İnsan
haklarının korunmasında asıl mesele, zihniyetlerde
yaşanması gereken bir değişimi ve uygulamada etkin bir
denetimi gerçekleştirmektir. Artık, güvenlik güçlerinden
yargıçlara, devlet memurundan sokaktaki insanına kadar herkes insan
denilince dokunulamaz hakları olan bir bireyden söz edildiğini
anlamak ve buna göre davranmak zorundadır. Bir güvenlik görevlisi,
karşısında, etkisiz hâle getirmek ya da gözaltına almak
durumunda kaldığı bir kişinin öncelikle evrensel hukuk
kurallarıyla korunan ve dokunulamaz hakları olan bir varlık
olduğunu bilmek ve buna uygun davranmak zorundadır.
Gösterilen bunca duyarlılıktan ve verilen emekten sonra
ülkemizde hâlâ işkence ve kötü muamele olaylarının
yaşanması, ülkemizin adının bu olaylarla gündeme gelmesi bu
iradeyi gösteren Meclisimize de insanımıza da yapılan büyük bir
haksızlıktır. Hangi nedenle olursa olsun bunların kabul
edilmesi mümkün değildir çünkü insandan daha büyük bir değer yoktur.
Devlet adına görev yapan, yetki ve güç kullanan tüm görevliler insan
haklarına uygun bir zihniyet içinde olmak ve davranmak zorundadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme
Komisyonu olarak görevimiz, insan haklarını geliştirmek, hak ihlallerini
incelemek, sorunların çözümü için öneriler getirmektir, hak ihlallerini en
aza indirmektir. Biz de bunu yapmaya çalışıyoruz.
Bu vesileyle halkımızın ve tüm insanların
İnsan Hakları Gününü kutlar, saygılarımı
sunarım.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Üskül.
İnsan Hakları Günüyle ilgili, Sayın Özdemir
konuşmak istiyor yerinden.
Buyurunuz Sayın Özdemir.
2.- Sivas Milletvekili Malik Ecder
Özdemirin, İnsan Hakları Gününe ilişkin açıklaması
ve Devlet Bakanı Murat Başesgioğlunun cevabı
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlarım, bilindiği gibi, Avrupa,
büyük bedeller ödeyerek bugünkü medeniyet seviyesine, laiklik
anlayışına, demokrasiye, insan hak ve özgürlüklerine
kavuşabilmiştir. Yüz yıl süren din ve mezhep kavgaları
Avrupayı kan gölüne çevirmişken o tarihlerde, yani 13üncü
yüzyılda, Anadoluda, bizim topraklarımızda, Mevlânânın,
Hünkâr Hacı Bektaş Velinin, Yunus Emrenin önce insan diyen Benim
Kâbem insandır, kim olursan ol yine de gel. diyen hoşgörü ve insan
sevgisi hâkimdi. Ne yazık ki ilerleyen tarihte Anadolu olarak biz de
bazı bedeller ödedik. Giderek koyu bir taassuba bürünen mollaların,
kadıların fetvalarıyla, Enel Hak diyen Hallacı Mansurun,
Nesiminin derisi yüzülmüş, Pir Sultan Abdal bunun için idam
sehpasına gönderilmiştir.
Değerli arkadaşlarım, ülkemizde insan hak ve
özgürlükleri, Mustafa Kemal Atatürkün önderliğinde cumhuriyet
devrimleriyle ancak hayata geçirilebilmiştir. İnsanımız,
padişahın kulu, tebaası olmaktan çıkarılmış,
yurttaşlık seviyesine ulaştırılmış,
başta kadın-erkek eşitliği olmak üzere en temel hak ve
özgürlüklere cumhuriyetle birlikte kavuşmuşuzdur. İnsan hak ve
özgürlükleri ancak demokrasilerde mümkündür. Demokrasinin de olmazsa olmaz ön
koşulu laikliktir. Bu nedenle, böyle anlamlı bir günde, herkesi temel
hak ve özgürlüklerimizin teminatı olan laik demokratik cumhuriyete ve
cumhuriyetin değerlerine sahip çıkmaya bir kere daha davet ediyorum.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım;
ülkemizde insan hak ve ihlalleri giderek artmaktadır. Daha dün,
İstanbulun göbeğinde, bir kadın, sahte polis kimliğine,
kıyafetine bürünmüş eşkıyalar tarafından, şehir
eşkıyaları tarafından dağa
kaldırılmış, günlerce tecavüze uğramıştır.
Bu olaydan sonra İstanbul Emniyet Müdürünün bir açıklaması var:
Vatandaşımız duyarsız, polise kimlik sorsun. diyor.
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri;
polise kimlik soran vatandaşlarımızın akıbetini
gazetelerden ve televizyonlardan izliyoruz. Daha on-on beş gün önce Moda
Parkında ailesiyle otururken polise kimlik soran avukat Muammer Öz Önce
siz kimliğinizi çıkarın. deyince kaburgaları çatladı,
burnu ve kolu kırıldı. Bu tür olayları günlük gazetelerden
ve televizyonlardan izliyoruz. Gün geçmiyor ki sokakta polisin arkadan
ateş etmesiyle öldürülen yurttaş sayısı olmasın.
İnsan hakları konusunda, gerçekten, giderek karnemiz
kararmaktadır.
Sayın Başkanım ifade ettiler -bu kısacık
sürede belki çok şey söylemek mümkün değil- İnsan Hakları
Komisyonu üyeleri olarak -Sayın Başkanımın da bilgilerinde-
çeşitli cezaevlerini gezdik. Sincan, Edirne, Tekirdağ F Tipi
Cezaevlerini gezdik, Metris ve Bandırma Cezaevlerini gezdik. Bu konuda
raporlar düzenledik, bu raporları Hükûmete, ilgili bakana ilettik. Ancak
ne yazık ki bu konularda en ufak bir ilerleme söz konusu olmadı.
Örneğin, Sayın Bakan burada olsaydı sormak
istiyordum: Kendi iktidarları döneminde çıkarılan 45/1 no.lu
genelge var. Hiçbir F tipi cezaevinde siyasi hükümlüler bu haktan
faydalanamıyorlar değerli arkadaşlarım. Ya bu genelgeyi
çıkarmayın ya da çıkardığınız genelgenin
arkasında durun. Bütün cezaevlerinde kapasitenin 2 katı mahkûm
barındırılmaktadır. En son, arkadaşlarımızla
birlikte ziyaret ettiğimiz Bandırma Cezaevinde insanlar üst üste,
kucak kucağa yatıyor vaziyetteler ve yine cezaevlerinde keyfî
uygulamalar devam ediyor. Sabah ve akşam yapılan sayımlarda
hiçbir yasal gerekçesi olmaksızın mahkûmlar tek sıra askerî
disipline tabi tutuluyor. Buna uymayan, karşı çıkan mahkûmlar da
işkence ve kötü muameleye maruz kalıyorlar ve yine günde 3 YTLlik üç
öğün iaşe bedeliyle mahkûm ve tutuklular insan gibi
beslenememektedir.
Yine gazetelerden, televizyonlardan ibretle izliyoruz değerli
arkadaşlarım. Yani İnsan Hakları Gününde genel, rutin
şeyler söylemek yerine ülkede yaşanan sorunlara Türkiye Büyük Millet
Meclisi çözüm ve çare üretmek zorundadır. Cezaevi ziyaretlerinde
cezaevinde yatan mahkûm ve tutukluların yakınları üst
araması yapılırken kötü muameleye, zaman zaman cinsel tacize
varan muameleye tabi tutuluyorlar ve yine, en son gittiğimiz Metris
Cezaevinde şikâyet etti mahkûmlar. Cezaevine ilk girişte üst
araması gerekçesiyle yapılan yoklamada, aramada, üzülerek ifade
ediyorum, insanlar iç çamaşırları dâhil soyunduruluyor ve makat
kontrolü yapılıyor. Hangi çağda yaşıyoruz değerli
arkadaşlarım? Bundan daha büyük insan onurunu kırıcı
bir hareket olabilir mi?
Şimdi, Polisteki, güvenlik güçlerindeki bu keyfîlik nereden
kaynaklanıyor? derseniz ben açıkça şunu söylemek istiyorum:
Eğer Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir milletvekili kalkıp Ben
seve seve insan öldürürüm. diyebiliyorsa, Türkiye Büyük Millet Meclisinde,
Türkiye Cumhuriyetinde Başbakan pompalı tüfekle sokaktaki insanlara
ateş eden adamı savunmak adına Elbette benim
vatandaşım kendini koruyacak. diyorsa orada keyfîlik almış
başını gidiyor demektir, orada insan haklarından söz
etmenin olanağı yoktur.
Söylenecek çok fazla söz var, yapılması gereken çok
işimiz var ama her şeye rağmen bu Dünya İnsan Hakları
Gününün 60ıncı yıl dönümünü ben de grubum Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına ve şahsım adına kutluyor, saygılar
sunuyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Özdemir.
İnsan Hakları Günü nedeniyle Sayın Birdal
konuşacaktır.
Buyurunuz Sayın Birdal.
3.- Diyarbakır Milletvekili
Akın Birdalın, İnsan Hakları Gününe ilişkin
açıklaması ve Devlet Bakanı Murat Başesgioğlunun
cevabı
AKIN BİRDAL (Diyarbakır) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Değerli arkadaşlar, İnsan Hakları Evrensel
Bildirgesinin kabul ve ilanının 60ıncı yılı
nedeniyle bütün Türkiye halkının ve insanlığın
İnsan Hakları Gününü kutluyorum. Geçtiğimiz hafta Sayın
Başbakan Yardımcısı bugün için insan hakları özel
gündemiyle bir toplantı olacağını söylemişlerdi ama ne
yazık ki olmadı. Gerçekten, Türkiyede demokratikleşme
açısından, kişisel, siyasal haklar ve özgürlükler, ekonomik,
toplumsal ve kültürel haklar açısından özel gündemli bir
toplantı büyük yarar sağlayacaktı.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; iki büyük
dünya savaşı sonrası oluşturulan uluslararası ve
bölgesel topluluklar ne yazık ki soğuk savaş sonrası
işlevini yitirmiştir. Bugün, Birleşmiş Milletler Avrupa
Konseyi, AGİT ve Avrupa Birliği çerçevesinde düzenlenen
insanların ve halkların hak ve özgürlüklerinin korunması
yolundaki hukuku ne yazık ki işletememektedirler.
11 Eylül 2001 saldırısı sonrası, insan
hakları açısından önemli bir milat oluşturmuştur.
Birleşmiş Milletlerin etkisinin, gücünün yitirilmesi ne yazık ki
Amerika Birleşik Devletlerinin insan hakları yolunda güvenlik
gerekçesiyle etkisini artırmıştır. 11 Eylül 2001
sonrası insanlık ikilemle karşı karşıya
bırakılmıştır: Güvenlik mi, özgürlük mü? Ne yazık
ki güvenlik gerekçesiyle, zaten sınırlı olan halkların
hakları daha da baskı altına alınmış,
sınırlandırılmış ve yok edilmiştir, hak ve
özgürlükleri terör gerekçesiyle tanınmamazlık içine girilmiştir.
Bölgemizde yaşadığımız
insanlığa karşı suçlara hepimiz tanık olduk. Ne
yazık ki 4 milyona yakın insan göç etti, 2 milyona yakın insan
yaşamını yitirdi. İnsanlığa karşı
işkence Guantanamoda ve AB deniz sınırları
dışında uçaklarda işkence yapıldı ve ne
yazık ki buna sessiz kalındı. Kişisel, siyasal hak ve
özgürlüklerin dışında giderek küresel mali kriz ekonomik ve
sosyal hakları da sınırlandırmakta ve baskı
altına almaktadır. Yarın, emekçiler hak ve özgürlük mücadelesini
yükselttikleri zaman, hak arama mücadelesinin kanallarının
açılmasını istedikleri zaman, tam tersi kişisel, siyasal
hak ve özgürlüklerinin baskısı altında yine kalacaklar.
Ülkemizde ise insan hak ve özgürlükleri ne yazık ki hâlâ
kanayan bir yaradır. Çünkü insan hak ve özgürlüklerinin ihlaline neden
olan asıl durum 1982 darbe Anayasasıdır ve ne yazık ki
23üncü Yasama Dönemi bu vesayet altındaki darbeci, tekilci bir
Anayasayı değiştirememiş, kişisel hak ve özgürlükleri,
ekonomik toplumsal hak ve özgürlükleri, sivil, demokratik çoğulcu bir
iradeye bağlı kılamamıştır. Bu Anayasadan
kaynağını alan yasalar da antidemokratik durumunu
korumaktadır. Düşünce ve ifade özgürlüğünün önündeki başta
301inci madde olmak üzere 215, 216 ve 220nci maddeler, şiddete
dayalı olmadan demokratik düşünceyi açıklamalarını hâlâ
suç saymaktadır ve Hrant Dinkin hâlâ kanı
kurumamıştır. İşkence sistematik olarak sürmektedir.
Bunu münferit bir olay olarak söyleyemeyiz. Engin Ceberin işkenceyle
öldürülmesi, işkencenin bir sorgulama yönteminin sistematik olarak bir
irade sonucu olduğunu unutmamak ve gizlememek gerekir.
Polis Vazife ve Selahiyet Yasası çıktıktan bugüne
değin, 14 Haziran 2007 tarihinden bugüne değin 19 kişi
öldürülmüştür. O nedenle, güvenlik güçlerinin
fedakârlığını falan överek
Onların da yasal
hakları verilsin, onlar da insan çünkü insan haklarının öznesi
herkestir. Kimsenin diline, dinine, cinsiyetine, siyasal, ulusal,
sınıfsal, etnik kimliğine bakmaksızın hak ve
özgürlüklerden eşit ve özgür yararlanmasını kabul eder ve bunu
da hukukun güvencesine bağlı kılar.
Cezaevleri kanayan bir yara yine. Son bir yıl içerisinde yine
cezaevlerinde 27 kişi yaşamını yitirmiştir ve
cezaevlerinde her kim yatıyorsa onun insanlık onuruna bağlı
düzenleme yapmak, hukuk devletinin yükümlülüğü ve görevi
altındadır. Ayrımcılık yapılamaz. Örneğin
hâlâ ana dilde bir hakkın kullanılamayışı bile insan
hakları açısından çok ciddi bir sorundur.
Misket bombaları, bakın, daha dün yine Norveçte,
Osloda -ki Türkiye katılmış olmakla birlikte- Amerika
Birleşik Devletleri, Çin, İsrail ve Türkiye imzalamamaktadır.
Oysa misket bombalarının özellikle bölgemizde ve coğrafyada
nasıl ölümlere ve sakatlanmalara, trajedilere yol
açtığını hep birlikte görmekteyiz.
Şimdi, Türkiyede insan haklarının, özgürlüklerin
korunması, hukukun güvencesi altına bağlanması,
doğrudan demokrasi ve barışla ilişkilidir. İnsan
haklarının evrensel, bütünsel oluşunu, birinin yerine
diğerinin tercih edilmezliği ilkesini kabul etmekle birlikte,
coğrafyamızdaki öncelikleri de olgulardan hareket ederek göz
ardı edemeyiz.
Kürt sorununun demokratik, barışçıl çözümü,
farklı kimliklerin, kültürlerin, inançların bir arada barış
içinde yaşaması Türkiye'nin olmazsa olmazıdır. Hâlâ bunu
red ve inkâr eden bir anlayışla ne insan hakları ne demokrasi ne
de barış olur. O nedenle, ezilenlerden ve emekçilerden yana bir insan
hakları hukukunu başta demokratik, sivil bir anayasaya ve o
anayasadan kaynağını alacak yasalara bağlı
kılmalıyız. Hukukun gücü insan haklarının
güvencesidir, demokratik kamuoyunun gücü insan haklarının
güvencesidir, demokratik kamuoyunu yaratacak özgür medya insan
haklarının güvencesidir. O nedenle bu güvenceyi yaratacak bir
demokrasi ve barış kültürünü yaratmış özgür, demokratik bir
Türkiyeyi 61inci yıla taşımak umuduyla hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Birdal.
İnsan Hakları Günü nedeniyle Sayın Vural söz
istemiştir.
Buyurunuz.
4.- İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın, İnsan Hakları Gününe ilişkin
açıklaması ve Devlet Bakanı Murat Başesgioğlunun
cevabı
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, teşekkür ederim.
Tabii, Sayın Ekici gündem dışı bir
konuşmayla bu hususu Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine
taşıdı. Biz de Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak insan
hakları gibi bu son derece önemli bir konunun -İnsan Hakları Günü
münasebetiyle- Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygınlığına
yakışır bir şekilde ele alınması gerektiğini
düşünüyorduk. Dolayısıyla eğer böyle bir konu son derece
önemli ise bu konuda grupların sözleri olacaktır,
milletvekillerimizin sözleri olacaktır.
Hükûmet öncelikle bu konudaki duruşunu Türkiye Büyük Millet
Meclisine sunmalı ve parti grupları da bu konu hakkında
fikirlerini Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletvekilleriyle
paylaşmalıydı. Ama takdir edersiniz ki böyle yerinden,
kısa bir söz adı altında bu konuyu bu şekilde Meclis
gündeminde tartışmanın gerçekten bu konuya bakış
açısı bakımından sağlıklı
olmadığını düşünüyorduk. Hükûmetin bu gündem dışı
konuşmalara söz vererek, cevap vererek konuyu geçiştirmek yerine,
Hükûmetin öncelikle bu konuyu Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine
getirmesinin ve bu Hükûmetin sözlerine karşılık da
grupların görüşlerini paylaşmasının Türkiye Büyük
Millet Meclisinin görüşme geleneğine daha uygun olacağını
düşünüyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi olarak böyle bir konunun Türkiye
Büyük Millet Meclisinde bu kadar sınırlı bir şekilde ele
alınmasının bile bir kazanç olduğunu düşünüyor,
İnsan Hakları Gününün kutlu olmasını diliyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Vural.
Sayın Bulut, siz ne için?
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Aynı konuda söz almak
istiyorum.
BAŞKAN Aynı konuda
Lütfen çok kısa olursa sevineceğim.
5.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulutun, İnsan Hakları Gününe ilişkin
açıklaması ve Devlet Bakanı Murat Başesgioğlunun
cevabı
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Sayın
Başkanım, ben de İnsan Hakları Gününü kutluyorum. Tarihte
Türk milleti, tüm insanlığın yaşama, dilediğince
düşünme, inançlarını yaşama konusunda en büyük özgürlükleri
tanımış, kendi bünyesinde yaşamış bir millet
olarak günümüzde hakkın, haklının değil, hakkın,
güçlünün olduğu bu çağda, insanların yaşama
haklarının gasbedildiği, insanlara hayat hakkı
tanınmadığı, kendi halklarının, milletlerinin
gelecekleri adına deniz aşırı ülkelerde kan akıtmaktan
çekinmedikleri günümüzde, bu insan hakkı ihlallerini şiddetle
lanetliyorum.
Sayıları ülkemizde 8,5 milyonu bulan engellilerimizin en
tabii, insanlarla birlikte yaşama hakkının düzenli bir
şekilde ellerinden alınması, onlara bu hakkın
sağlanmaması konusunda engellerin ortadan kaldırılarak,
onların bu engellerini kaldırmama düşüncesinde olanların
gerçekten özürlü oldukları anlayışıyla hem İnsan
Hakları Gününü kutluyor hem de özürlülerin, engellilerin haklarının
tekrar gündeme getirilerek çözümü konusunda bütün milletimizi düşünmeye ve
gayrete davet ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bulut.
Sayın Kaplan
6.- Şırnak Milletvekili
Hasip Kaplanın, İnsan Hakları Gününe ilişkin
açıklaması ve Devlet Bakanı Murat Başesgioğlunun
cevabı
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Bu önemli günde bütün konuşmacılar, günün önemine binaen
açıklamalarda bulundular. Ben de şu an itibarıyla artık söz
bitti bir şeyler yapmak lazım gerekir bunu da yüce Meclis
yapmalı, deyip Mecliste bir özel oturum, özel bir gündemle bu
konuların tartışılmasını biz de doğru
buluyoruz, yararlı buluyoruz ve bu konuda bir karar alınmalı.
İkinci adım olarak, gerçekten 23üncü Dönem Meclisinin
insan haklarına yapacağı en büyük armağan, yirmi beş
yıldır süren çatışma ortamını sonlandıracak
bir kapıyı aralamakla, bütün halkımıza böylesi bir
armağanda bulunabilinir. Çatışmasızlık nasıl
sağlanır? Nasıl bir diyalog Kürt sorununda
bu konu
başlığında Meclisin özel bir gündemle toplanması,
63üncü yıl dönümünde insan haklarına en büyük armağan
olacaktır. En büyük armağanın barış
olacağını düşünüyoruz.
Teşekkür ediyoruz.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kaplan.
Sayın milletvekilleri, gündem dışı ikinci söz,
kadınların seçme ve seçilme hakkının kabulünün 74üncü
yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen İstanbul Milletvekili Necla
Arata aittir.
Buyurunuz Sayın Arat. (CHP sıralarından
alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
(Devam)
2.- İstanbul Milletvekili
Necla Aratın, Türkiyede kadınların seçme ve seçilme
hakkını kazanmasının 74üncü yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması ve Devlet Bakanı Murat
Başesgioğlunun cevabı
NECLA ARAT (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her 10
Aralık bütün dünyada, biliyorsunuz, İnsan Hakları Günü olarak
kutlanmakta. Keşke Ülkemiz ve dünyamız böyle bir günün
kutlanmasını gerektirmeyecek bir insanlık düzeyine
ulaşmış olsaydı diyerek ben sözlerime
başlıyorum. Kadınların insan haklarıyla bağlantılı
ülkemize ait, kadınlarımıza ait çok önemli bir günü; 5
Aralık kadınların seçme ve seçilme haklarını
kazanmalarının 74üncü yıl dönümünü kutlamak üzere kürsüye
gelmiş bulunuyorum.
5 Aralık Türkiyede kadınların seçme ve seçilme
hakkını kazanmalarının yani eşit yurttaş ve birey
sayılmalarının yıl dönümü. 5 Aralık Mustafa Kemalin
çağdaşlaşma atılımının en önemli
adımlarından bir tanesi. Cumhuriyetin devrimci ideolojisinin
sağlıklı ve başarılı olabilmesi için kadın
gücünün toplumsal, siyasal yaşamın her alanında
katılım ve katkısı olmazsa olmaz
anlayışının vurgulandığı tarih.
Kadınları eksik ve ikinci sınıf varlıklar olarak gören
totaliter rejimlerin egemenliği altındaki Avrupa ülkelerine parmak
ısırtan Aydınlık Gelecek Kadınlarla Projesi. Ama
devrimin bütünlenmesi, tamamlanması sürecinde, en güç ve kritik anlardan
bir tanesi. Çünkü söz konusu olan, bağnazların her dönemde
karşı çıktıkları, gerçek anlamında, yani hem
görüntüde hem de özde çağdaşlaşma ve bu
çağdaşlaşmanın hem öznesi hem de simgesi olan kadınlar.
Bu uzun ve engellerle dolu yürüyüşü gerçekleştiren cumhuriyet
kadınları bu 5 Aralıkta da şölenler, yürüyüşler ve
panellerde Mustafa Kemal ve devrimci arkadaşlarını bir kez daha
sevgiyle ve saygıyla anacaklar ve Türkiyede kadın
haklarının temelinde, Yurttaşlar Yasası, Türk Medeni
Yasası, laik hukuk düzeninin bulunduğunu, siyasal haklarına ise
laik hukuk devrimiyle kavuştuklarını dile getirip laiklikten
ödün vermeme konusundaki kararlılıklarını vurgulayacaklar.
Çünkü insan aklı ve düşüncesi özgürleştirilmeden ne
kadınları engelleyen binlerce yıllık ön
yargıların yıkılabildiğini ne de demokrasinin
yeşerebildiğini çok iyi bilmekteler. Onlar ayrıca öz
eleştiri yaparak, keşke sözel düzlemden eylemsel düzleme geçişi
başlatan devrimci hareket kesintiye uğratılmasaydı ve biz
bugün kadının toplumsallaşma sürecindeki engelleri,
düşüncelerdeki zincirleri ortadan kaldırma noktasına
gelebilmiş olsaydık diyecekler.
Değerli milletvekilleri, demokratikleşmeye, insan
haklarına ve -özellikle ayırıyorum- kadınların insan
haklarına yönelik yaygın söylemlere karşın kadınlar
hâlâ ne Türkiye'de ne de dünyada karar mekanizmalarında ve yasama
organlarında yeterince temsil edilebiliyorlar. Kuşkusuz,
kadınların yerel ve ulusal, bölgesel ve uluslararası düzeylerde
ekonomik ve siyasal karar alanların arasında çok düşük bir
oranda yer almaları, küresel anlamda da ulusal anlamda da olumsuz bir rol
oynuyor. İşte dünyanın durumu, işte ülkemizdeki durum
ortada. Kadınların etkin katılımı olmadan ve karar
alma süreçlerinin tümünde kadın bakış açısının
yerleşmesi sağlanmadan eşitlik, barış ve
katılım hedeflerine ulaşılamayacağı çok iyi
bilindiği hâlde, siyasal karar alma konumları özellikle erkeklerin
alanı, bir erkekler arenası olarak kalmayı sürdürüyor.
Toplumsal, siyasal alandaki eşitsizlik ve açık veya gizli
cinsiyetçilik, ayrımcı tutum ve uygulamalardan, aile içinde
kadın ve erkeğin eşit olmayan güç ilişkilerinden
kaynaklanıyor, bunun sonucunda da kadınların yeteneklerinden tam
olarak yararlanılamaması ve siyasetteki düşük katılım
oranları ortaya çıkıyor. Kadınlara ve erkeklere cinsiyete
duyarlı eğitim verilmesi, ders kitaplarının
ayrımcı ve cinsiyetçi ögelerden temizlenmesi gibi öneriler de
tutuculuk yüzünden bir türlü sahiplenilemiyor. Bu yüzden ataerkil ideoloji
yeniden ve yeniden üretilip kuşaktan kuşağa
aktarılıyor.
Sayın Başbakan, bütün dünyanın
kullandığı kota
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
NECLA ARAT (Devamla)
ve benzeri olumlu
ayrımcılık yöntemlerini, işine gelmediği için
kadın açısından onur kırıcı diye
yaftalıyor. Kadınların annelik işlevleri ile
çalışma yaşamlarını uzlaştıracak
çağdaş önlemleri almadığı ve de insanca
yaşatabilecek ekonomik koşulları yaratamadığı
hâlde, onlara en az üç çocuk önererek âdeta yalnızca evle
sınırlı annelik mesleğini yüreklendiriyor.
Oysa, genç cumhuriyet, laiklikle birlikte bütün meslek, sanat ve
bilim alanlarını kadınlara açmış, onları özel
alandan, ev içinden kamusal alana çıkarmıştı. Atatürkün
düşlediği ideal Türk kadını ise eğitimli,
bağımsız kişilikli, özgür ve aydın kadındı.
Bu modelden yavaş yavaş ne kadar
uzaklaşıldığının farkında
mısınız?
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu Meclis
Mustafa Kemalin çağdaşlaşma devrimini tamamlama işlevini
unutmamalı, 2000li yıllarda gerçek anlamında
katılımcı demokrasiyi yaşama geçirmek için yetkinin ve
karar almanın bütün düzeylerinde cinslerin hakça
paylaşımını sağlamalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen tamamlayınız Sayın Arat.
NECLA ARAT (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
Çocuklarımıza insan haklarının ve kadın
haklarının bildirgelerde kalmayıp dolu dolu
yaşandığı bir ülke ve dünya bırakmak umudu ve
dileğiyle yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP ve DSP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Arat.
Sayın Koçal Madenciler Günü nedeniyle bugün kısa bir söz
istemiştir.
Buyurunuz Sayın Koçal.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
7.- Zonguldak Milletvekili Ali
Koçalın, 4 Aralık Madenciler Gününe ilişkin
açıklaması
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
İnsan hakları ve kadın haklarıyla ilgili günün
anlam ve önemini değerli milletvekili arkadaşlarımız çok
iyi ifade ettiler, kendilerine teşekkür ediyoruz.
Bugün, aynı zamanda Dünya Madenciler Günüdür. O nedenle,
dünyanın en zor ve en anlamlı mesleğini yaparak yer altı
kaynaklarımızı ülkemizin hizmetine sunan maden emekçilerimizin
4 Aralık Dünya Madenciler Gününü kutluyoruz.
Madencilerimiz,
canlarını hiçe sayarak yerin metrelerce altında hem yaşam
hem de üretim yapma mücadelesi vermektedirler. Ülke olarak madenlerimizin tam
kapasite çalışması ve üretimin artırılması esas
alınmalıdır. Bugün, IMFyle anlaşmanın
yollarını arayan Hükûmet öncelikle üretime yönelmeli ve
dışarıya bağımlı olmaktan kurtulmanın
yollarını aramalıdır. Özellikle ülkemiz sanayisi için büyük
önem taşıyan Zonguldak Türkiye Taşkömürü Kurumu tam kapasite
olarak üretim yapar hâle getirilmelidir.
Bu önemli günde, tüm madencilerimize ve ailelerine Cumhuriyet Halk
Partisi olarak sağlık, esenlik ve mutluluklar diliyoruz.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Koçal.
Gündem dışı üçüncü söz, Türkiyede kadınlara
seçme ve seçilme hakkı verilmesi hususunda söz isteyen Iğdır
Milletvekili Pervin Buldana aittir.
Buyurunuz Sayın Buldan. (DTP sıralarından
alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
3.- Iğdır Milletvekili
Pervin Buldanın, Türkiyede kadınların seçme ve seçilme
hakkını kazanmasının 74üncü yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması ve Devlet Bakanı Murat
Başesgioğlunun cevabı
PERVİN BULDAN (Iğdır) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz
kadınların siyasete katılımına olanak sağlayan
seçme ve seçilme hakkının tanınması ülkemiz için
yetmiş dört yıl önce atılmış çok önemli bir
adımdır. Fakat günümüz dünyasında bunun yalnız
başına yeterli olmadığı, oy vermek kadar siyasetin
etkin karar alma mekanizmalarında kadınların da yer alması
gerektiği ve daha da önemlisi, bu karar alma süreçlerinde söz sahibi
olması gerektiğini öncelikle kabul etmek ve belirtmek isterim. Çünkü
erkek egemen düşüncenin gölgesinde geçen uzun insanlık tarihinin
ulaştığı 21inci yüzyılda dünyada hâlâ kadınlar
şiddete maruz kalmakta, çoklu evlilikle karşı karşıya
kalmakta, tecavüze uğramakta, namus cinayetlerinde can vermekte, ev içi
ücretsiz aile işçiliğine mahkûm edilmekte, bedeni, ruhu ve
yaşamı sömürülmektedir.
Sayın milletvekilleri, tarih öncesine uzanan ataerkil düzen
modern toplum düzeninde âdeta bir rejim hâlini almıştır. Bu
cinsiyet rejimi ülkemizde çok sarsılmaz bir şekilde
varlığını sürdürmekte ve bütün toplumsal alanlarda
kendisini yeniden üretmektedir. Bu devamlılığın
sonuçları ise esasen toplumun bütün kesimlerini bağlayan
ağır sonuçlar ortaya koymaktadır.
Nitekim, cinsiyet eşitsizliği dünyada olduğu kadar
ülkemizde daha da derin bir şekilde seyretmektedir. En son Dünya Ekonomik
Forumunun Kadın Erkek Eşitliği 2008 Raporunda Türkiyenin
sahip olduğu yer bu gerçeği açıkça belgelemektedir. Türkiye,
raporda yaşamın bütün alanlarında kadın- erkek
eşitliği konusunda listenin en sonunda yer almakta ve daha da kötüsü,
dünyada nispeten ilerleme kaydedilirken, Türkiye her yıl geriye
gitmektedir. Bu alanlara politik alan da dahildir.
Namus ve töre adına işlenen cinayetler ve kadınlara
uygulanan işkence ve kötü muameleler ülkemizde son yıllarda yüzde 25
artış göstermiştir. Öncesi şunu söyleyebiliriz ki,
Türkiyede kadın erkek eşitliği sadece yasalarda yer
almaktadır ancak ne var ki yasalar önündeki eşitlik yaşamın
paylaşılmasında cinsiyet eşitliğini sağlamaya
yeterli olmamaktadır. Çünkü şunu çok net ifade edebiliriz ki:
Kadının uğradığı ayrımcılık ve
kadına karşı uygulanan şiddet aile içinde
başlayıp aile içinde son bulan mahrem bir sorun değil, bilakis
toplumsal ve siyasal bir olgudur.
Bu nedenle cinsiyet eşitliği bir demokratikleşme
hedefi olmak zorundadır. Devletin ve siyasal iktidarın bu noktada
sorumluluk alması gerektiği gibi kadın parlamenterlerin de
ilgili çalışmaları önem arz etmektedir. Aksi durumda erkek
orijinli kararların uzantısı durumunda kalan kadın
siyasetçilerin Mecliste bulunması da cinsiyet eşitliğini
sağlayacak politik icraatların üretilmesine olanak
sunmamaktadır.
Zira, bu ülke kadın başbakanla yönetildiği dönemi
de bilir. Siyasete milliyetçiliğin hâkim olduğu siyasal sistemin bir
ürünü olarak milletin anası olma rolünü üstlenen bir kadın
başbakanlık yaptığı dönemde bu ülke en karanlık
dönemlerini yaşadı. Bu dönemde bu ülkede Sivasta aydınlar
yakıldı, kadınlar sistematik olarak gözaltında tecavüze
uğradı, köyler yakıldı, özel savaş çeteleri üretildi,
yurttaşların ölüm fermanları verildi ve daha birçok acı
yaşatıldı halkımıza.
Sayın milletvekilleri, ülkemizde temel olarak acil bir
demokratikleşme ya da doğru tanımıyla
demokratikleşmenin engellenmesi sorunu vardır. Kapsamlı,
geniş bir demokratik açılım tekçi zihniyetin, ırksal, dinî,
etnik ve cinsiyet anlamında yarattığı ötekileştirme
unsurunun bu halka yaşattığı acılara çözüm
olacaktır.
Bu nedenle, hâlâ Parlamentoda sınırlı bir
temsiliyete sahip olsak da biz kadın parlamenterler olarak dilimiz,
söylemlerimiz, siyasi hedeflerimiz ve pratiklerimiz erkeklerin tarih boyunca
ürettiği siyasi pratiklerden ne kadar farklılık göstermektedir;
bunu değerlendirmek, izah etmek zorundayız.
Bugüne kadar sahip olunan siyaset anlayışı ve
sonuçları bizi demokratik, eşitlikçi, barışçıl bir
toplum düzenine kavuşturamamıştır. Aksine,
savaşın, milliyetçiliğin, militarizmin kılıcını
parlatmıştır. Sömürü düzeni her alanda hâkim
kılınmıştır. Oysa, en çok biz kadınlar biliriz ki
eşitlik bir ütopya değildir; başka bir siyaset dili, huzurlu,
şiddetsiz bir ülke mümkündür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
PERVİN BULDAN (Devamla) İşte bu nedenle,
kadın parlamenterlerin eşitlikçi, demokratik bir toplumsal düzeni
sağlayacak siyasi icraatlar içerisinde bulunması, 23üncü Dönemde
Türkiye Büyük Millet Meclisinde kadın parlamenterlerin bulunmasını
gerçekten anlamlı kılacaktır. Bu değişime, biz
kadınlar kadar toplumun bütün kesimlerinin ihtiyacı vardır. Bu
nedenle, bu sorumluluk aynı zamanda Parlamento üyelerinin tamamına
aittir.
Bu eşitsizliği gidermek için Demokratik Toplum Partisi
olarak vermiş olduğumuz kotayla ilgili yasa
değişikliği teklifimizin acil olarak ele
alınmasını temenni ve talep ediyor, saygılar sunuyorum.
(DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Buldan.
Sayın Şandır, nedir efendim?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, kadın
haklarının 74üncü yıl dönümü dolayısıyla
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
8.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, kadınların seçme ve seçilme
hakkını kazanmalarının 74üncü yıl dönümüne
ilişkin açıklaması ve Devlet Bakanı Murat
Başesgioğlunun cevabı
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Çok teşekkür ederim
Değerli Başkanım.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz de
kadınlarımıza seçme ve seçilme hakkının kabulünün
74üncü yıl dönümünü kutluyoruz. Kadınlarımız bizim her
şeyimiz. Her değerin üzerinde onların haklarının
korunmasını biz de çok önemsiyoruz.
Ancak, işte burada yapılan iddialar çok ağır
iddialar. Kadınlara baskının, işkencenin sistematik olarak
yapıldığı iddialarının, ülkeyi yöneten, ülkeyi
altı yıldan bu yana yöneten siyasi iktidar tarafından
cevaplandırılması gerekir. Ancak, gerek insan hakları
konusunda gerekse kadınların seçme ve seçilme hakları konusunda
Hükûmetin duyarlılığını işte bugün sergilediler.
Bu kadar önemli bir konuda, gündem dışı geçiştirmelerle,
yerinden konuşmalarla maalesef bu konuya verdikleri önemi AKP Hükûmeti
ortaya koymuş bulunuyor.
Bu anlamda bir hususa daha dikkatinizi çekmek istiyorum: Seçme ve
seçilme hakkının değer ifade edebilmesi için, seçimlerin
demokratik ortamda ve adalet içerisinde yapılması lazım. Mahallî
idareler seçimleri öncesinde seçmen kütüklerinde yaşanan olağan
dışı artışın izahı
yapılmalıdır. Bunun sorumlusu siyasi iktidardır.
Yapılan kanun değişikliğiyle bu konunun inisiyatifi,
yargıdan alınarak Nüfus ve Vatandaşlık İşlerine yani
siyasetini emrindeki bir birime verilmiştir. Dolayısıyla
yapılacak seçimlerin şaibeli veya üzerine gölge düşmesi yolu
açılmıştır. Birçok itham ve iddialar var. Olağan
dışı artışlar var, 500 bin nüfuslu veya 500 bin
seçmenli bir ilçede bugün öğreniyoruz ki 90 bin artış var.
Kontrolü mümkün değil, muhtarlar devre dışı.
Dolayısıyla seçme ve seçilme hakkının
konuşulduğu, tartışıldığı,
anıldığı şu günde seçimlere gölge düşmesi,
şaibe bulaşması Türkiyeye yakışmıyor. Maalesef
bugün dolayısıyla bunu anmış olmak da bize üzüntü veriyor.
Kadınlarımızın bu güzel gününü kutluyoruz ama
kadınlarımıza tanınan bu hakkın istismar edilmesinde,
bütünüyle istismar edilmesinde de Hükûmetin dikkatini çekiyoruz, bu konuya
acilen tedbir alınmalı. Çünkü iki günlük bir süre kaldı. Yüksek
Seçim Kurulunu bu olağan dışı artışın
gerekçelerini inandırıcı bir şekilde izah etmeye davet
ediyoruz. Siyasi iktidarı da bu konuda tedbir almaya davet ediyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Şandır.
Hükûmet adına Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu
konuşacaktır.
Buyurunuz Sayın Başesgioğlu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
(Devam)
1.- Yozgat Milletvekili Mehmet
Ekicinin, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Gününe ilişkin
gündem dışı konuşması ve Devlet Bakanı Murat
Başesgioğlunun cevabı (Devam)
2.- İstanbul Milletvekili
Necla Aratın, Türkiyede kadınların seçme ve seçilme
hakkını kazanmasının 74üncü yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması ve Devlet Bakanı Murat
Başesgioğlunun cevabı (Devam)
3.- Iğdır Milletvekili
Pervin Buldanın, Türkiyede kadınların seçme ve seçilme
hakkını kazanmasının 74üncü yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması ve Devlet Bakanı Murat
Başesgioğlunun cevabı (Devam)
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
1.- Mersin Milletvekili Mehmet
Zafer Üskülün, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin kabulünün
60ıncı yıl dönümüne ilişkin açıklaması ve Devlet
Bakanı Murat Başesgioğlunun cevabı (Devam)
2.- Sivas Milletvekili Malik Ecder
Özdemirin, İnsan Hakları Gününe ilişkin açıklaması
ve Devlet Bakanı Murat Başesgioğlunun cevabı (Devam)
3.- Diyarbakır Milletvekili
Akın Birdalın, İnsan Hakları Gününe ilişkin
açıklaması ve Devlet Bakanı Murat Başesgioğlunun
cevabı (Devam)
4.- İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın, İnsan Hakları Gününe ilişkin
açıklaması ve Devlet Bakanı Murat Başesgioğlunun
cevabı (Devam)
5.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulutun, İnsan Hakları Gününe ilişkin
açıklaması ve Devlet Bakanı Murat Başesgioğlunun
cevabı (Devam)
6.- Şırnak Milletvekili
Hasip Kaplanın, İnsan Hakları Gününe ilişkin
açıklaması ve Devlet Bakanı Murat Başesgioğlunun
cevabı (Devam)
8.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, kadınların seçme ve seçilme
hakkını kazanmalarının 74üncü yıl dönümüne
ilişkin açıklaması ve Devlet Bakanı Murat
Başesgioğlunun cevabı (Devam)
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; 10 Aralık Dünya
İnsan Hakları Günü ve kadınlarımıza seçme ve seçilme
hakkının verilmesinin 74üncü yıl dönümü münasebetiyle
değerli görüşlerini bizlerle paylaşan milletvekili
arkadaşlarımızın gündem dışı
konuşmalarına Hükûmet adına cevap vermek üzere huzurunuzdayım.
Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, kadınlarımıza seçme ve seçilme
hakkının verilişinden bu tarafa yetmiş dört yıl
geçmiş bulunmaktadır. Hepinizin bildiği gibi o tarihte
kadınlarımıza verilen bu hak, bugün demokrasi alanında söz
sahibi, iddia sahibi birçok ülkede dahi olmayan ileri bir hak idi. Yetmiş
dört yıllık süreç içerisinde Medeni Kanunumuzda yapılan
değişiklikler, cinsiyet ayrımcılığıyla
yapılan mücadeleler konusu ve birçok toplumsal duyarlılık,
kadın-erkek eşitliği konusunda toplumumuzda önemli bir noktaya
çıkmış bulunmaktadır. Ancak, hâlâ çözmemiz gereken
sorunlarımız vardır. Bunların başında, siyasi
temsil konusu gelmektedir. Bugün siyasi temsil konusunda, hâlâ cumhuriyetin ilk
yıllarındaki Parlamento düzeyini yakalamadığımız
bir gerçektir.
Kadınlarımızın istihdama katılım
oranı ve toplumsal alandaki diğer rolleri konusunda da önemli
sıkıntılarımız olduğu bir gerçektir. Bu
sıkıntıları, başta Parlamentomuz olmak üzere toplumun
tüm kesimleriyle aşmak zorundayız. Özellikle eğitim sorununu
aşarak kadınlarımızın toplumsal yaşamda ve
siyasal yaşamda hak ettikleri noktaya gelebileceklerine inanıyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; insan
haklarının korunması ve geliştirilmesi günümüzde tüm
toplumların ortak hedefi olmaktadır. Son zamanlarda bilim ve
teknolojide yaşanan gelişmeler, insan hakları için yeni
bazı riskler doğurmasının yanında, hakların
korunması ve geliştirilmesi noktasında bu tehdit ve tehlikelere
cevap olabilecek yeni birtakım açılımlar
sağlamıştır. İnsan hakları, aynı zamanda
modernleşmenin getirdiği tehlikelere karşı ahlaki ve hukuki
bir sigorta görevi yaparak toplumsal düzenlerin korunmasına önemli
katkılar da sağlamıştır. Tüm bu gelişmeler
neticesinde insan hakları kavramı, yerel ve evrensel düzeyde tekrar
gündemin üst sıralarına taşınmıştır. Tarihî
süreçte insan hakları alanı daimî bir genişleme eğilimi
göstermiştir. Kişisel ve siyasal haklardan oluşan birinci
kuşak hakları 20nci yüzyılın ortalarına doğru
gelişen ekonomik, sosyal ve kültürel hakları ifade eden ikinci kuşak
haklar izlemiş, küreselleşme ve bilgi çağı ise çevre
hakkı gibi birey-devlet ilişkilerini aşan nitelikteki üçüncü
kuşak hakları beraberinde getirmiştir. Bu süreçler, yeni hak
konularının ortaya çıkması yanında mevcut
hakların yeniden tanımlandığı ve
yorumlandığı aşamalar olmuştur.
Sayın milletvekilleri, birey ve toplumun maruz bulunduğu
sürekli değişim ve gelişimin doğal bir sonucu olarak insan
hakları konusu günümüzde yalnızca ulusal bir konu olmaktan
çıkmış, uluslar arası toplumun ve hukukun gündemindeki en önemli
konulardan biri hâline gelmiştir.
Hakların korunması amacıyla devletlerin iç
hukuklarında oluşturdukları koruma mekanizmalarına, Afrika,
Amerika ve Avrupada olduğu gibi bölgesel ve Birleşmiş Milletler
gibi daha geniş kapsamlı uluslararası örgütlenmeler bünyesindeki
insan hakları koruma mekanizmaları eklenmiştir. Avrupa Konseyi,
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı ve Avrupa
Birliği dâhilindeki insan hakları yapılanmaları ülkemiz
açısından özel bir önem arz etmektedir.
Tüm insanlığın ortak hedefi olması
münasebetiyle insan haklarının korunması ve geliştirilmesi
konusu belli başlı uluslararası örgütlerin ana faaliyet
alanlarından birisini oluşturmuştur. Bu konuda
Birleşmiş Milletler bünyesinde yürütülen çalışmalar
neticesinde İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin kabulünün
ardından insan haklarıyla ilgili birçok sözleşme
hazırlanarak yürürlüğe konulmuştur.
Ülkemiz, insan hakları alanındaki hemen hemen tüm
Birleşmiş Milletler sözleşmelerine taraf durumundadır.
Aynı şekilde, insan hakları alanındaki en önemli bölgesel
koruma mekanizması olan ve ülkemizin kurucu üyesi olduğu Avrupa
Konseyi sözleşmelerine de başta Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi olmak üzere, ülkemiz taratır.
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
bilindiği üzere, Anayasamızın cumhuriyetin temel niteliklerinin
belirtildiği 2nci maddesinde, Türkiye Cumhuriyetinin insan
haklarına saygılı bir hukuk devleti olduğu ifade
edilmiştir. Anayasamızın 5inci maddesinde de kişinin
temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle
bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve
sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi
varlığının gelişmesi için gerekli şartları
hazırlamaya çalışmak devletin temel amaç ve görevleri
arasında sayılmıştır.
İnsan hakları alanında Anayasamızda yer alan
hedeflerin gerçekleştirilmesi amacıyla özellikle son yıllarda
önemli çalışmalar yapılmıştır. Bu çerçevede
gerçekleştirilen 2001 ve 2004 Anayasa değişiklikleri başta
olmak üzere, insan haklarını doğrudan ilgilendiren birçok
alandaki kapsamlı düzenlemelerle demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün
güçlendirilmesiyle, insan hak ve özgürlüklerine saygının
sağlanması yönünde reform niteliğinde oldukça önemli
adımlar atılmış, insan hak ve özgürlüklerine yönelik
kısıtlamalar önemli ölçüde giderilmiş ve insan haklarına
ilişkin evrensel standartlara ulaşma yönünde önemli ilerleme
kaydedilmiştir.
Düşünce ve ifade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü,
işkence ve kötü muamelenin önlenmesi, kişi özgürlüğü ve
güvenliği, basın özgürlüğü, kadın-erkek eşitliği,
yargının işleyişi, temel haklara ilişkin
uluslararası sözleşmelerin statüsü, sivil-asker ilişkileri ve
daha birçok konuda yapılan değişikliklerle insan hak ve
özgürlüklerinin sınırları genişletilmiştir.
İnsan haklarının korunması ve
geliştirilmesi amacıyla yapılan çalışmalar
yalnızca iç hukukumuzla sınırlı kalmamıştır.
Ülkemiz, başlangıcından itibaren Birleşmiş Milletler
teşkilatının içinde yer alan bir devlet olarak gerek insan
hakları konusundaki bu duyarlılığı gerekse İnsan
Hakları Evrensel Bildirisinde ve izleyen sözleşmelerde ifadesini
bulan temel düşünceyi paylaştığını çeşitli
vesilelerle açığa vurmuştur.
Ülkemiz, Avrupa düzeyinde ortaya çıkan insan hakları ve
demokrasi odaklı oluşumların da içinde yer alma iradesi
göstererek Avrupa Konseyinin kurucuları yer almış, Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesi başta olmak üzere, insan
hakları alanındaki temel Birleşmiş Milletler ve Avrupa
Konseyi sözleşmelerini onaylamıştır. Bu sözleşmeler
artık iç hukukumuzun parçası durumundadır.
Büyük bir hız ve kararlılıkla gelişmiş
ülkeler arasına girme aşamasında bulunan ülkemiz, yapılan
bu çalışmalarla önemli bir mesafe katetmiştir. Tüm
insanlığın ortak birikimiyle oluşan evrensel değerleri
bireylerin yaşamına tam manasıyla yansıtabilmenin
amaçlandığı bu gelişmelerin başarıya
ulaşması için yasal ve kurumsal anlamda bir yeniden yapılanmayla
birlikte, insan hakları alanında belli bir zihinsel dönüşüm
gerekmektedir. Ülkemizde insan hakları alanında gerçekleştirilen
çalışmalar da bu iki eksen üzerinde gelişmektedir.
Demokrasimizin güçlendirilmesi, insan hakları bilincinin
geliştirilmesi, ihlallerin önlenmesi ve herkesin çağdaş
yaşamın öngördüğü temel hak ve özgürlüklerden tam anlamıyla
yararlanabilmesi için bugüne değin yapılan
çalışmalarımız aynı hız ve kararlılıkla
devam edecektir.
İnsan hakları alanında yapılan
reformların uygulamaya tam olarak yansıtılabilmesi, ülkemiz
içinde yaşayan tüm insanların eşit bir şekilde tüm hak ve
özgürlüklerden yararlanabilmesi bundan sonraki
çalışmalarımızın temel hedefi olacaktır. Bunun
için yasal ve kurumsal düzeydeki gelişmelerle birlikte zihinsel bir
dönüşümün gerekliliği ortadadır. Eğitim ve bilinçlendirme
faaliyetleri bu nedenle büyük önem kazanmaktadır. Bu faaliyetlerin
sürekliliği ise istenen amaca ulaşmada hayati öneme sahip bulunmaktadır.
Sayın milletvekillerinin, Hükûmetimizin insan hakları
konusunda Türk Ceza Kanununda yapmış olduğu
çalışmalar yüksek malumlarıdır. Bilindiği üzere yeni
Türk Ceza Yasası ile 765 sayılı Türk Ceza Kanununun sistematik
yapısı tamamen değiştirilmiştir. Yeni Türk Ceza Kanunu
yalnız hükümleri bakımından değil, sistematiği
bakımından da insan merkezli bir kanundur. 765 sayılı
Kanunun sistematiğinde öncelikle devletin şahsiyetine
karşı suçlar düzenlenmişken, 5238 sayılı Türk Ceza
Kanununda bireye verilen önemi vurgulamak amacıyla insanlığa
karşı suçlar ve kişilere karşı suçlar özel hükümler
arasında öncelikle düzenlenmiştir. Anayasanın 90ıncı
maddesi hükümleri de göz önünde bulundurularak tarafı bulunduğumuz
uluslararası anlaşmalarda yer alan düzenlemeler ilgili suçlar hükme
bağlanırken yansıtılmıştır.
Hükûmetimizin, insan hakları konusunda Ceza Muhakemesi Kanunu
ile getirdiği yenilikler de yine yüksek Parlamentomuzun
malumlarıdır.
Tanıkların çağrılması konusu Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesine paralel olarak
ayrıntılı bir biçimde yeniden düzenlenmiştir.
Tanığın korunmasına yönelik hükümler getirilmiştir.
Tutuklama nedenleri azaltılıp yeniden düzenlenerek
tutuklama nedenleri varsayılabilecek hâller katalog şeklinde
belirtilmiştir. Buna göre kuvvetli suç şüphesinin
varlığını gösteren olguların ve bir tutuklama
nedeninin bulunması hâlinde şüpheli veya sanık hakkında
tutuklama kararı verilebilecek; işin önemi, verilmesi beklenen ceza
veya güvenlik tedbiriyle ölçülü olmaması hâlinde tutuklama kararı
verilmeyecektir.
Adli kontrol müessesesi getirilmiştir. Kanunda belirtilen
tutuklama sebeplerinin varlığı hâlinde üst sınırı
üç yıl veya daha az hapis cezasını gerektiren bir suç sebebiyle
yürütülen soruşturmada şüphelinin tutuklanması yerine adli
kontrol altına alınmasına karar verilebilecektir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; izninizle,
kısaca, Başbakanlık İnsan Hakları
Başkanlığı çalışmalarından da söz etmek
istiyorum.
Ülkemizde insan hakları bilincini geliştirmek, insan
haklarını korumak, ihlal iddialarını incelemek ve
araştırmak, insan hak ve özgürlüklerinin
kullanılmasının önündeki engellere yol açan sosyal, siyasi,
hukuki ve idari nedenleri incelemek, araştırmak ve bunların
çözümüne ilişkin önerilerde bulunmak üzere oluşturulan Başbakanlık
İnsan Hakları Başkanlığı ile il ve ilçe insan hakları
kurulları sekiz yıldır faaliyetlerini aralıksız
sürdürmektedir.
İnsan Hakları Evrensel Bildirisinin kabulünün
60ncı yılı kutlamalarında Başbakanlık İnsan
Hakları Başkanlığı, Dışişleri
Bakanlığının önerisiyle koordinatör makam olarak
belirlenmiştir. Başbakanlık İnsan Hakları
Başkanlığı ve tüm il ve ilçe kurulları tarafından
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 60ncı yıl dönümü
çerçevesinde etkinlikler düzenlenmektedir. Buna göre, tüm il ve ilçelerde insan
hakları konulu seminerler, konferanslar, paneller, sergiler ve
çeşitli programlar yapılmaktadır.
10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü
dolayısıyla Millî Eğitim Bakanlığı nezdinde
okullarda ve Yükseköğretim Kurulu nezdinde üniversitelerde insan
hakları konulu yarışmalar, paneller ve konferanslar düzenlenmesi
için iş birliği yapılmıştır. Üniversitelerin bu
tür bazı kutlamalarına Başkanlıkça iştirak
edilmiştir.
Bu birimlerin yanında, ayrıca, diğer ilgili tüm
kamu birimlerinde de bu konuda iş birliği teklifinde
bulunulmuştur. Çoğunlukla akademisyenler, kamu kurumları,
sanatçılar ve sivil toplum örgütlerinin katılımıyla insan
hakları bilincinin geliştirilmesi amacıyla 2008
yılında sekiz önemli toplantıya ev sahipliği
yapılmıştır. Ayrıca, İnsan Hakları
Başkanlığı bu yıl bir ilk olarak dört adet rapor
yayınlamıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; günümüzün
insan hakları değerlerinin ruhuna her zaman sahip olan bu topraklarda
pek çok farklı din, mezhep ve etnik kökenden topluluğun
yüzyıllarca barış içinde yaşayabilmesini sağlayan bir
hoşgörü iklimi vardır. Bu iklim, insan haklarıyla
ulaşılması arzu edilen temel hedefler için ideal bir bilgi ve
düşünce zemininin varlığı anlamına gelir. Bu
açıdan bakıldığında, insan haklarının ithal
bir kavram değil, medeniyetimizin yitik bir malı olduğunu
belirtmek gerekmektedir. İnsan hakları konusundaki zihinsel
dönüşüm de, esas olarak insanımızın fikir ve gönül
dünyasında zaten mevcut bulunan değerleri evrensel dil ve içerikle
bütünleşmeyi sağlayacaktır.
Bu duygu ve düşünceler içerisinde, dünyada, ülkemizde
hoşgörünün egemen olduğu, barışın egemen olduğu
güzel günler temennisiyle, Sayın Başkan ve yüce Meclisin değerli
üyelerini saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Başesgioğlu.
Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup,
oylarınıza sunacağım.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Bölgesel
İşbirliği Konseyi ve Bosna-Hersek Parlamentosu tarafından
Saraybosnada düzenlenecek olan Güneydoğu Avrupada Enerji
Reformlarında Harmonizasyonun Desteklenmesi-Parlamentolar konulu
çalışma toplantısına ismen davet edilen Yozgat Milletvekili
ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Kâtip
Üyesi Osman Coşkunun anılan toplantıya katılmasına
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/617)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Kâtip üyesi Yozgat Milletvekili Osman Coşkun Bölgesel
İşbirliği Konseyi ve Bosna-Hersek Parlamentosu tarafından
Saraybosnada düzenlenecek olan Güneydoğu Avrupada Enerji
Reformlarında Harmonizasyonun Desteklenmesi-Parlamentolar konulu
çalışma toplantısına ismen davet edilmektedir.
Söz konusu toplantıya anılan milletvekilinin
katılması hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı
Kanunun 9. Maddesi gereğince Genel Kurulun tasvibine sunulur.
Köksal
Toptan
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Başkan, karar yeter
sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Karar yeter sayısı, peki,
arayacağım efendim.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapatma Saati: 12.27
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 12.40
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Canan
CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 26ncı
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresinin oylamasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi tezkereyi
yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir, karar yeter sayısı
vardır.
Sayın
milletvekilleri, şimdi gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Geçen
birleşimde ikinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştı.
Şimdi üçüncü
bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Üçüncü bölüm 61
ila 90ıncı maddeleri kapsamaktadır.
Üçüncü bölüm
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Faruk
Bal konuşacaktır.
Buyurunuz
Sayın Bal. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakikadır.
MHP GRUBU ADINA
FARUK BAL (Konya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının üçüncü bölümüyle
ilgili olmak üzere Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini yüce heyete
arz etmek üzere huzurunuzdayım. Milliyetçi Hareket Partisi ve
şahsım adına yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, üçüncü bölümüne gelinen, Türk Ticaret Kanununun
külliyen ortadan kaldırılması ve yeni bir Türk Ticaret Kanunu
yapılmasıyla ilgili Mecliste yapılan görüşmeler adım
adım ilerlemektedir.
Milliyetçi
Hareket Partisi olarak biz bu tasarının
yanlışlıklarını geneli üzerine
yaptığımız konuşmada ifade etmeye
çalışmıştık. Başlıklar hâlinde tekrar ifade
etmek gerekiyor. Çünkü bugün özel bir gündür. Bugünün özelliği, İnsan
Hakları Beyannamesinin kabulü, yani insan haklarıyla ilgili önemi
olan, anlamı olan bir günde bulunmaktayız. İnsan hakları
kavramının temelinde ise hukukun üstünlüğü, hukuki güvenlik,
adil yargılanma hakkı, makul sürede yargılamanın
bitirilmesi hakkı gibi temel insan hakları bulunmaktadır ve bu
temel insan hakları da evrensel bir değere sahiptir.
(x)
96 S. Sayılı Basmayazı 26/11/2008 tarihli 22nci Birleşim
Tutanağına eklidir.
Bu temel insan
haklarını ihlal edecek şekilde, gazi nitelikteki bir Mecliste,
devletinden önce kurulmuş olan bir Mecliste, milleti adına hâkimiyet
yetkisini kullanan bir Mecliste daha olgun, daha anlayışlı, daha
uzlaşıcı bir anlayış içerisinde görüşülmesi
gerekirken, maalesef, bu anlayıştan yoksun bir şekilde, iktidar
tarafından bir dayatmayla karşı karşıya
bulunduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Tekrar anlatmak
gerekirse, bu tasarı, daha doğrusu mevcut Kanun eksiklikleri ve
yanlışlıkları olan bir kanundur. Bu eksikliklerin ve
yanlışlıkların düzeltilmesi gerekir ancak külliyen ortadan
kaldırılması yanlıştır.
Diğer
taraftan, bu kanun bir temel kanundur ancak tabi olduğu iki ayrı
temel kanun daha vardır. Bunlardan birincisi Medeni Kanundur, ikincisi
Borçlar Kanunudur. Medeni Kanun ve Borçlar Kanununun sistematiği,
içeriği ve terminolojisi bakımından bu kanunun uyumlu
olması lazım. Borçlar Kanunu Tasarısı henüz
komisyondadır, ne olacağı belli değildir.
Dolayısıyla, buradaki terminoloji farklılığı,
içerik farklılığı ve sistematik farklılığı,
daha sonra ortaya çıkacak olan Borçlar Kanunu Tasarısıyla
çelişmektedir. Bu çelişki, ileride bu kanunun yeniden düzenlenmesini
gerektirmektedir. Bugüne kadar görüşülmüş olan altmış tane
maddenin en az yirmi tanesi tekrar değiştirilmeye mahkûm bir madde
hâlindedir.
Değerli
arkadaşlarım, tasarının
olgunlaştırılmadığı, akademik çevrelerde,
yargının çeşitli kesimlerinde, yüksek mahkemede,
Yargıtayda, avukatlar çerçevesi içerisinde, baroda ve diğer
uygulayıcılar olan ticaret ve sanayi odalarında, tacir ve
ticaretle ilgili diğer kurum ve kuruluşlarda yeterince
değerlendirilmediği, üzerinde mutabakat
sağlanmadığı bir gerçektir. Onların bu kanunla ne elde
edecekleri ve ellerindeki ne gibi değerlerin yok olacağı, onlar
tarafından bilinmemektedir.
Değerli
arkadaşlarım, dördüncü eleştiri, Milliyetçi Hareket Partisi
tarafından sunulan dördüncü eleştiri: Bu tasarı düzenlenirken,
ticaret hayatını düzenleyen, ticari ihtilafları düzenleyen,
ticari iş ve işlemleri düzenleyen diğer kanunlar, ilgili
kanunlar gözetilmemiştir. Dolayısıyla, kanunlar arasında ihtilaflar
doğacaktır. Doğan ihtilaflar hukuki bir çelişme ve
çekişme alanına sürüklenecektir. Arkasından da bitmeyen ve
tükenmeyen yargı süreçleri hem davacıyı hem davalıyı
hem yargı mensuplarını bıkkınlığa sevk
edecektir, adalete olan güven duygusu sarsılacaktır.
Bu tasarıda,
değerli arkadaşlarım, gereğinden fazla ikincil
düzenlemelere yer verilmiştir. 10dan fazla tebliğ, 20den fazla
yönetmelik ve 6 tane de Bakanlar Kurulu kararı olmak üzere, kanun ile
yetki iktidara devredilmektedir. Bu, ticaret hayatının serbestiyetine
ve ticari hayat içerisindeki hukuki güvenliğe olumsuz etki yaratan yeni
bir usuldür. Bu usul geçmişte denenmişti, 1957 yılında
çıkarılan Ticaret Kanunu bir maddesinde Bakanlar Kuruluna atıfta
bulunmuştu, Bakanlar Kurulu ticari işletmeyle ilgili o görevini otuz
yıl yerine getirememişti. Dolayısıyla Meclisin işinin
siyasi iktidarın unsurlarına terk edilmesi yanlış
olacaktır.
Değerli
arkadaşlarım, bu tasarının dilinin yetersiz,
terminolojisinin temel kanunlarla çeliştiğini ifade etmiştik ve
ayrıca sekizinci eleştiri maddesi olarak Tasarıda kullanılan
kavramlar arasında kargaşa vardır, bu kargaşa
uygulayıcıları tereddüde sürükleyecektir. şeklinde
itirazlarımızı ileri sürmüştük. Özel amaçlara hizmet etmeye
uygun hükümler bulunmaktadır bu tasarıda. İsmini zikretmiyorum,
ticaret hukukunun çok saygın bir profesörü, bize, bu tasarıyı
bir yabancı şirketin altmış sayfalık bir broşürle
olumlu yönde tanıtmasının sebebini
anlayamadığını ifade etmişti. Doğrusu, niçin bir
yabancı şirket böyle bir kanun çalışmasında bu
şekilde bir tanıtım kampanyasına girmiştir, ben de
anlayamadım.
Değerli
arkadaşlarım, bu eleştirileri toparladık. Hepsi bir bütün
hâlinde şu anlama gelmektedir: Mevcut kanun yok edilecektir. Mevcut
kanunun yok edilmesiyle elli yıldan fazla bir sürede
uygulayıcıların, Türk yargısının, Türk ticaret hukukçularının
oluşturmuş olduğu ticaret hukuku kültürü yok olacaktır. Bu
kültürle birlikte, Türk yargısının oluşturmuş
olduğu içtihatlar yok olacaktır. Bununla birlikte, tüccarlarımızın,
tacirlerimizin, şirketlerimizin ve ticaret hukukunun diğer
uygulayıcılarının elde etmiş oldukları
alışkanlıklar, kanunu uygulaya uygulaya edinmiş
oldukları alışkanlıklar ortadan kalkacaktır ve sonuç
olarak bu kanun yürürlüğe girdiği takdirde ticaret hukuku
alanında bilinmezliklerle karşı karşıya
kalınacaktır.
Bu bilinmezlikler
süreci içerisinde ortaya çıkacak iki temel sorun vardır:
Bunlardan birisi,
ticaretin aktörü olan şirketlerin faaliyetlerinde yavaşlama ve
durgunluk olacaktır. Bu, ekonomik sonuçlar doğuracaktır.
Türkiyenin, AKP İktidarının yarattığı ekonomik
sıkıntıların dışında gelişen küresel
gelişmelerle birlikte bu belirsizlik, bu durgunluk Türk ticaret
hayatında önemli bir durgunluğa neden olacaktır. Bunun ekonomik
sonuçlarının vebali AKP Hükûmetinin üzerinde olacaktır.
Diğer
taraftan, değerli arkadaşlarım, ekonomik durgunluğun ve
ekonomik bir yavaşlamaya neden olacak hukuki boşluğun
arkasından hukuki olarak ortaya çıkabilecek ihtilaflar
artacaktır. Artan ihtilaflar yargıya taşınacaktır.
Yargıda yeni kanun ile yapılacak olan muhakeme mutlaka bir zaman
alacaktır. Yeni uygulama ile ilgili alacak zaman, eğer ceza hukukunda
yapılan temelli değişiklikle birlikte mukayese ettiğimiz
zaman beş altı yıllık bir alışma, uygulama
alışkanlığı elde etme gibi bir zamanı
gerektirecektir ki bütün bunların anlamı makul sürede yargılamayı
sonuçlandırma dediğimiz insan haklarının temel kuralı
ile çelişecektir.
Diğer
taraftan, ticari ilişkiye, daha geniş bir anlamıyla hukuki
ilişkiye giren her birey ve her tüzel kişi giriştiği
ilişkinin teşebbüsünün hukuki sonuçlarını önceden bilme hakkına
sahiptir. İşte, ticaret hukukunun bu kanunla külliyen
değiştirilmiş olması hukuki güvenlik açısından da
bir boşluk doğuracaktır ki bu da temel insan hakları
kavramı olarak nitelendirilen hukuk devleti ve hukukun güvenliği
ilkesini olduğu gibi ihlal etmektedir.
Değerli
arkadaşlarım, bu ihlallerin sonucu ise bugün kutlamaya
çalıştığımız İnsan Hakları
Beyannamesinin 1948 yılında kabul edilmesiyle ortaya
çıkmış evrensel değerlerin de ihlali anlamına
gelmektedir. Bu evrensel değerleri ihlal bu yüce Meclise düşen bir
davranış biçimi değildir. Tekrar ediyoruz, her defasında da
tekrar edeceğiz, bu bir temel kanundur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
FARUK BAL
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu bir temel
kanundur, temel kanunların mutabakatla çıkması gerekmektedir.
Mutabakatın tesis edilmesi görevi AKP Hükûmetine ve AKP Grubuna
düşmektedir. Sayın Komisyon Başkanına buradan
başsağlığı da diliyorum. İyi niyetli
çabalarının devamını da temenni ediyorum.
Ancak, bir
cümleyle, görüştüğümüz bu bölümle ilgili olarak ifade etmek gerekirse
değerli arkadaşlarım, burada yaklaşık on tane madde
başka bir kanunda düzenlenmiş maddenin ticaret kanununda tekrarı
ve çoğu defa da kavram ve terminoloji kargaşası yaratacak bir
şekilde tekrarıdır. İşte zaman yetmediği için o
tekrarları anlatamadım size. Muhasebeyle ilgili getirilen maddeler
muhasebe hukukunu düzenleyen diğer kanunlarımızda farklı
anlama gelecek şekilde düzenlenmiştir. Bu bir temel kanundur.
Muhasebeyle ilgili düzenleme bu kanuna göre özel bir kanundur. Aradaki
çatışma ve kanuni ihtilaflar uygulayıcılar arasında
hukuki güvenliği ortadan kaldıracak niteliktedir
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FARUK BAL
(Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Buyurunuz.
FARUK BAL
(Devamla)
ve hukuk devleti ilkesini zedeleyecek niteliktedir. Bu durum ise
insan hakları kavramı ve evrensel insani değerlerle
bağdaşmamaktadır.
Yüce Meclisin
bilgisine bu hususu arz ediyorum.
Teşekkür
ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bal.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk
konuşacaktır.
Buyurunuz
Sayın Öztürk. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; üçüncü bölüm üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi adına
görüşlerimi sunmak istiyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle,
Sayın Bakanımız, insan haklarına ilişkin
konuşmasını bitirirken ülkemizde barışın egemen
olduğu güzel günler yaşamamız dileğiyle
konuşmasını bitirdi. Ancak bundan iki gün önce İstanbul
Teknik Üniversitesinde devrimci demokrat görüşlü öğrencilerin üzerine
çirkin, hain saldırılar düzenlendi, çok sayıda öğrenci
kardeşimiz yaralandı. Bir İstanbul Teknik Üniversitesi mezunu
olarak bu çirkin saldırıyı şiddetle ve nefretle
kınadığımı belirtmek istiyorum.
Yine, ikinci bir
konu: Hükûmetin uyguladığı politikalar yüzünden her geçen gün
çiftçilerimiz perişan. Turunçgiller dallarında kaldı. Uygulanan
politikalar halkımızı dinamit yemiş balığa
çevirdi. Turunçgiller ihracatçısı perişan bir vaziyette.
Mersinden, Silifkeden, Erdemliden, Dörtyoldan arayan
vatandaşlarımız geçmiş yıllarda ihracat teşvik
primlerinin ödenmediğini ve bunun ivedi olarak nakden ödenmesinin
sağlanmasını istemektedirler. Böylelikle, piyasanın biraz
olsun hareketleneceğini düşünmektedirler.
Yine,
ihracatçılar nakit sıkıntısında olduklarını
beyanla bununla ilgili bankaların faizsiz kredi vermesinin
sağlanmasını ve finansal yönden rahatlatılmasının
sağlanmasını istemektedirler; bu yıl verilen 125
dolarlık ihracat teşviklerinin de nakit olarak ödenmesini talep
etmektedirler. Rusya Federasyonunda satış yapan ihracatçılar
satış işlemlerini o ülkenin para birimine göre yapmakta, tahsil
ettikleri nakdi dolar olarak ülkemize getirmekte zorlanmaktadırlar. Bu
sorunlarının da çözülmesini istemektedirler. Anamurundan Hatay
Dörtyoluna kadar tüm ziraat odası başkanlarının ve
yönetimlerinin talebi budur. Bunu da Hükûmetin takdirine sunuyorum.
Değerli
arkadaşlarım, ticaret yasasıyla ilgili görüşlerimi
belirtmeden önce, bugün 4 Aralık Dünya Madenciler Günüdür. Öteden beri
yılın boş günlerini azize veya azizlere adayan Katolik cemaati,
4 Aralık gününü de Santa Barbara isimli bir azizeye tahsis etmiştir.
Bu Santa Barbara, babasının gazabından, babasının
işkencelerinden bıkıp madencilerin
çalıştığı galerilere sığınmış
ve madenciler de bu Santa Barbara isimli yeşil gözlü, uzun boylu, parlak
saçlı cihan güzeli kızı tüm madencilerin koruyucusu ilan etmiştir.
Dünya Madencilik
Günü, her 4 Aralıkta Türkiye Maden Mühendisleri Odasının
öncülüğünde maden yoğun şehirlerde kutlanmaktadır.
Dünyanın en zor ve en anlamlı mesleğini icra ederek, yer
altı kaynaklarımızı insanlığın ve ülkemizin
hizmetine sunan bir mesleğin saygıdeğer temsilcileri olan maden
emekçilerine toplumumuzun vefa borcu olduğunu öncelikle belirtmek
istiyorum. Bu görevi yerine getirirken yerin metrelerce altından,
canlarını hiçe sayarak, verilen mücadeleyi, birlikteliği ve
dayanışmayı başka hiçbir alanda görmek olası
değildir.
Gerçek sahibi
halkımız olan, yenilenemez ve tükenme özelliğinden dolayı
gelecek nesillerin de hak sahibi olduğu tüm madenlerimiz, kamu yararı
gözetilerek, ülkemiz sanayisine ham madde girdisi olacak şekilde
planlanmalı ve üretilmelidir. Madencilik sektörü sanayi başta olmak
üzere ekonominin diğer sektörlerinin temel ham madde gereksinimlerini
sağlamaya ilaveten, yatırım bedelinin çoğu makine ve
elektrik, inşaat kalemlerini oluşturduğundan ekonomik
kalkınmayı başlatan sanayileşmenin lokomotifi
konumundadır.
Dünyayı saran ekonomik krizin
sonuçlarının ülkemizde tam anlamıyla hissedilmeye
başlandığı bu günlerde sektörümüzün zor günler
geçirdiği açıktır. Yıllardır yanlış
uygulanan, ham madde ihracına dayalı madencilik politikalarının
uygulanması sonucu, madenci çalışanları ve madencilik
sektörü gerçekten bir çıkmaz içerisine girmiştir.
Bugün bu 4
Aralık günü, dünyada sadece Avrupada değil, Andların karlı
doruklarında, kutup dairesinin buzlu tundralarında, ekvatorun balta
girmemiş cangıllarında, uçsuz bucaksız çöllerde,
sanayileşmiş ülkelerin is ve pustan kararmış
metropollerinde, dünyanın daha dört bir köşesinde tabiatı arzla
kapışıp boğuşan madenciler, inançları uğruna
ölüme kafa tutan gencecik bir kızcağızın çektiği
eziyetleri vesile ederek, her 4 Aralık günü bir araya gelip, geriye
bıraktıkları yılın yorgunluklarını
çıkarmaya çalışmaktadırlar.
Ben bu
düşüncelerle, yaşamını kaybeden maden emekçilerini bir kez
daha saygıyla anıyorum; hayatta olan tüm madencilere sevdikleriyle
birlikte mutlu bir yaşam diliyorum. Tüm madencilerin Madenciler Gününü
kutluyorum. Siyasi iktidarımızı da madencilerin işçisinden,
işverenine kadar tüm sektörün sorunlarının çözülmesi konusunda
ciddi katkılar sağlamaya çağırıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, görüşmekte olduğumuz Türk Ticaret Kanunu
Tasarısıyla ilgili, diğer değişik partilerden
arkadaşlarımızın sözcüleri benzer lafları ısrarla
burada söylediler. Bu Türk Ticaret Yasası kırk sekiz yıldır
yürürlükte. Elbette ki yürürlükte olan bu Türk Ticaret Yasası,
gelişen ticaret hayatının talepleri karşısında
insanların ihtiyaçlarını karşılayamaz bir noktaya
düşmüş ve bu yasada, mevcudunda değişiklik yapmak veya
yeniden bir tasarı hazırlamak tartışmaları gündeme
gelmiştir. Ama kurulan komisyonlar sonunda yasayı tümüyle yeniden
hazırlama anlayışını benimsemişlerdir. Ancak
tasarı hazırlanırken çok ciddi bir özen gösterilmiş
olduğu iddiası belirtilmesine rağmen, tasarıya çok ciddi
bir özen gösterilmemiştir. Başlangıçta tasarının dili
ve ifadesi başarısızdır. Örneğin, bir yerde tahsis,
bir yerde özgülenme; bir yerde işlem ve hemen onun yanında
eylem, bir yerde fiil denilmiştir. Bir başka yerde şirket,
bir başka yerde ortaklık; bir başka yerde kanuna karşı
hile, bir yerde kanunu dolanma; bir yerde azınlık veya
azınlık pay sahipleri terimi yerine azlık ve tutunmuş
olan; öz Türkçe ana sözleşme terimi yerine de esas mukavele teriminin
yarısı öz Türkçeleştirilmiş, yarısı Arapça
hâliyle kullanılmış esas sözleşme denilmiştir.
Esas
sözleşme ne demektir değerli arkadaşlarım? Yani esas
sözleşmenin yerine kullanılan bugünkü Türkçe terim ana
sözleşmedir. Kooperatifler Kanununda da böyle
kullanılmaktadır.
Yine her ikisi de
öneri anlamına gelmesine rağmen icap ve teklifler aynı
anlamda, arka arkasına kullanılmıştır. İcap zaten
öneridir, teklif de öneridir. O zaman icap ve teklifin ardı ardına,
yan yana kullanılmasının manası nedir?
Yine, Türk
Ticaret Yasası Tasarısını hazırlayan komisyon ile
Türk Borçlar Yasası Tasarısını hazırlayan komisyon
bir iş birliğine girmemiştir. Her iki tasarıda
kullanılan terim ve kavramlarda bir uyumun sağlanamamış
olmasından, örneğin Türk Ticaret Kanunu Tasarısında
temerrüt, genel işlem şartları ve tevdi eden denilirken
Türk Borçlar Kanunu Tasarısında direnim, genel işlem
koşulları ve saklatan denilmesinden; yine Türk Ticaret Kanunu
Tasarısında ve Borçlar Kanunu Tasarısında yer alması
gereken hükümlerin Türk Ticaret Kanunu Tasarısında, örneğin
tasarının 10uncu ve 23üncü maddelerinde yer almış
olmasından açıkça görülmektedir. Böylesine iki temel
tasarıyı, aralarında çok ciddi anlamda bağlantı olan
bu iki tasarıyı hazırlayan komisyonların birbirleriyle
iş birliği yaparak iki tasarı hakkında uyum
sağlamaları gerekmiyor muydu değerli arkadaşlarım?
Yine,
tasarıda ilgili özel kanunlarla gereken bağlantının
kurulmamış olması ve hatta bu kanunlardaki isabetli
düzenlemelerin atlanmış olması da önemli bir eksikliktir.
Örneğin, Sermaye Piyasası Kanununun 22nci maddesinin (b)
fıkrasında Sermaye Piyasası Kurulu kamu yararının
gerektirdiği hâllerde sermaye piyasası araçlarının halka
arz ve satışını geçici olarak durdurma konusunda
doğrudan yetkilendirilmiş olduğu hâlde, tasarının
552nci maddesinde Sermaye Piyasası Kurulundan izin almaksızın
halktan para toplanması veya buna teşebbüs edilmesi hâlinde Kurulun
para toplanmasını veya buna teşebbüsü önlemek için Ankara
Ticaret Mahkemesinden ihtiyati tedbir kararı alınması
öngörülmüştür.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) Yine tasarının Sermaye Piyasası Kurulunun
özerk bir idare olarak düzenleme ve denetim yetkilerine ilişkin
hükümlerinin Sermaye Piyasası Kanununda ve özel hukuk hükümlerinin Türk
Ticaret Kanununda yer alması gereğinin göz ardı edilmiş
olması hatalıdır.
Tasarıda
diğer ilgili kanunlarla gerekli uyum sağlanamamıştır.
Tasarının 4/d maddesi hükmü Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda
değişik 76ncı maddesi hükmüyle; 213üncü maddesi hükmü 2576
sayılı Kanunun 5inci maddesi hükmüyle; 65inci maddenin 1inci
fıkrası ve 70inci maddesi hükümleri 213 sayılı Vergi Usul
Kanununun 215inci maddesinin 1inci ve 2nci fıkraları
hükümleriyle; 74üncü maddesi hükmü yine Vergi Usul Kanununun 326ncı
maddesi hükmüyle ve 330uncu maddesinin son cümlesi hükmüyle de her şeyden
önce Sermaye Piyasası Kanununun 12nci maddesinin birinci
fıkrası hükmü tamamen uyumsuzdur.
Sayın
milletvekilleri, bu uyumsuzlukların giderilmesi için Cumhuriyet Halk
Partisi olarak biz değişiklik önergeleri veriyoruz.
Değişiklik önergelerimiz tamamen teknik olup, tamamen bilimsel olup,
bu değişiklik önergeleri kanundaki bu
yanlışlıkları, bu hataları, yani çok önemsiz gibi
görülen ama sonunda çok ciddi hukuki sonuçlar doğuracak bu hataları
düzeltmeye yöneliktir.
Ben AKP Grubunun,
iktidar partisi bakanının ve Komisyonumuzun ve bu tasarıyı
hazırlayan Hocamızın özellikle bu konularda dikkatini çekmek
istiyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Öztürk.
Demokratik Toplum
Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan
konuşacaktır.
Buyurunuz
Sayın Kaplan. (DTP sıralarından alkışlar)
DTP GRUBU ADINA
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; aslında bu bölümle ilgili söz almamın nedeni birkaç
teknik noktaya değinmek. Ama ondan önce, kadınlara seçme ve seçilme
hakkının verildiği bir günde tüm kadınların bu
günlerini kutlarken, yerel seçimlerde de umarız ki Afrika ülkelerinin,
umarız ki Orta Doğu ülkelerinin, umarız ki oradaki yüzde 25
kontenjanın üstüne çıkan bir oranla yerel seçimlerde kadın
belediye başkanlarını bütün partilerde görürüz, il meclislerinde
görürüz ve belediye meclislerinde görürüz.
Gerçekten, gerçek
temsil seçme-seçilme hakkının kâğıt üzerinden pratiğe
yansımasıdır. Irakta dahi, Irak Federal Parlamentosunda ve
yerel bölgelerde yüzde 25 kontenjan var; parlamentoda, belediyelerde kontenjan
var. Bu konuda bütün partilerin bir hassasiyet göstermesiyle yerel
demokrasimizin renkleneceğini düşünüyoruz. Bize bakmayın, zaten
bizde yüzde 40 kota var ve tüzük gereğidir. Umarız ki diğer
partiler de bundan örnek alırlar. Çünkü geçmiş dönemde biri il
belediye başkanı olmak üzere on sekiz belediye başkanından
dokuzu bizim partimizdendi.
Diğer bir
konu, gerçekten, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Gününün
60ıncı yıl dönümü bayrama denk geldiği için bugün sabah da
burada sunuşlar oldu. Bu günleri sadece kutlama bazından
çıkarıp gerçek hayatta somut birtakım şeylerin
yapılması gerektiği günleri yaşıyoruz. Bu toplumsal
barış için, gerginliklerin düşürülmesi için, diyaloğun
genişletilmesi için, yeni bir anayasa reformu için birçok konuda somut
adımlara ihtiyaç var. Sabahki konuşmalarda gündeme gelen, Meclisin
özel gündemle toplanması, bazı sorunları konuşması
konusunda da somut adımlar atması durumunda günün anlamına,
önemine binaen bir şey yapılmış olacağını
düşünüyoruz.
Ben, işte
Dünya İnsan Hakları Haftasının 60ıncı yıl
dönümünün kutlandığı bir günde Türk Ticaret Kanununda dahi
ayrımcı bir hukukun nasıl yer aldığına dair bir
örnekle başlamak istiyorum. Bu bölümde geçiyor. 65inci maddeyi okumak
istiyorum: Defterler ve gerekli diğer kayıtlar Türkçe tutulur.
Şimdi, ticaretin, sermayenin, paranın ne milliyeti vardır, ne
etnisitesi vardır, ne cinsi vardır, ne bölgesi vardır
ALAATTİN BÜYÜKKAYA
(İstanbul) Resmî dil
Resmî dil
HASİP KAPLAN
(Devamla) Ne olursa olsun, ticaret hayatında o ülkenin resmî dilini
kullanmak kaydıyla her sermayenin de bir
Farklı ülkelerin ortak
sermayelerinden oluşan şirketlerin dünyayı ahtapot gibi
sardığı, Avrupa Konseyinin de iki resmî dilinin birinin
İngilizce, birinin Fransızca olduğu dikkate
alındığında, Dünya Ticaret Örgütünün
kullandığı resmî diller dikkate alındığında,
uluslararası ticaretin, tekellerin, holdinglerin, şirketlerin kendi
alanları dikkate alındığında, şirketlerin elbette
ki Türkiyede ikamet ediyorlarsa, Türkiyede merkezleri varsa, Türkiyede
şubeleri varsa Türkiyedeki resmî dili kullanmak kaydıyla farklı
dillerde kendi defterlerini tutmalarında, yani resmî dil Türkçenin
yanında İngilizce veya çokça ihracatımızın
İleride yap-işlet-devretle gelecek, Körfez ülkeleri Arap sermayesinin
Arapça dilinde -hatta Latince de değil Arap harfleriyle dahi olsa- kendi
defterlerinin Türkçe karşılığını
tutmalarının veya -bütçede görüştük- yarın Zahodan Basra
Körfezine kadar gidecek demir yolunun ihalesini Türkiyedeki firmalar
aldığında veya ülke aldığında, Kuzey Iraktan
geçecek Irak yönetimiyle yapılacak sözleşmelerde Kürtçe dilinin veya
İranla yapılacak ilişkilerde Farsçanın veya Türki
cumhuriyetleriyle yapılacak ilişkilerde kendi ticari defter ve
kayıtlarında -eğer Türkiyede merkez şubeleri varsa,
acenteleri varsa- onunla birlikte farklı bir dili kullanmaları kadar
doğal bir şey olmasa gerek. Ancak bu yaklaşım
tarzının ne yazık ki yasa ruhunda da yer
aldığını görüyoruz ve Kısaltmalar, rakamlar, harfler
ve semboller kullanıldığı takdirde bunların
anlamları da açıkça belirlenir. denen bu cümlede, farklı
dillerde ve farklı ülke değerlerinde olan işaretlerin
anlatımının, dilinin yine o ülkede, o ülke dilinde
olmasından da doğal bir şey olmasa gerek.
Biz, aslında
bu tasarıyla ilgili zaman zaman önergelerimizi verdiğimizde hep dil
kavramına takıldık. Dilde bir bütünlük yoktu, onunla ilgili ve
bu bölümle ilgili önergelerimiz de var. Yine bu bölümle ilgili farklı
tekliflerimiz de var. Bu önergelerimiz sanıyorum yapıcı bir
muhalefet örneği olarak katkılarımızı ifade edecek.
Biz, asla bu tür bir temel kanun çıkarıldığında ve
Belki otuz yıl, elli yıl Türkiyede ticari hayatı belirleyecek
bu kuralların oluşmasında ileride tutanaklarda koyduğumuz
muhalefet şerhleri veya önergelerimiz ve söyleşilerimizle biz de
sorumluluğumuzu taşımış olacağız.
Biz, bu
duygularla, bu bölümle ilgili önergelerimizi zaman ve ekonomiyi de
düşünerek kısa tuttuk. Bu bölümde de katkı sunmaya
çalışacağız ancak bu temel yanlışların biraz
tabu anlayışından, resmî anlayıştan, yani ticarette
tek dil olmaz anlayışından da yola çıkılarak
düzeltilmesinde yarar buluyoruz.
Teşekkür
ediyorum. Bu duygularla katkımızı sürdüreceğiz.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kaplan.
Şahısları
adına Denizli Milletvekili Mehmet Salih Erdoğan.
Buyurunuz
efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET SALİH
ERDOĞAN (Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının üçüncü bölümünün görüşmelerinde
şahsım adına söz aldım.
Değerli
milletvekilleri, son bir asırdan bu yana, irili ufaklı pek çok ulus
devletlerin kurulmasıyla başlayan ve bugün küreselleşmeye varan
dünyamızda her alanda karşılıklı iletişim ve
etkileşimin önlenemez duruma geldiği, büyük küçük her devletin, her
kurumun ve her ticari işletmenin bu iletişim ve etkileşim içinde
bulunduğu inkâr edilemez. Bugün gelinen noktada küreselleşmenin pek
çok etki ve yansımaları vardır. Küreselleşmenin
getirdiği zorunlulukların başında ülkeler arası
iş birliğini gerekli ve zorunlu kılması gelmektedir. Çevre
sorunlarından tabii afetlere, enerji sorunlarından dünya gıda
krizine, insan ticaretinden terörün önlenmesine ve şu an dünyada
yaşamakta olduğumuz ekonomik krize kadar tüm alanlarda ülkeler
arası iş birliği ve ortak önlem alınması zorunlu hâle
gelmiştir.
Bugün,
dünyamız küçülmüştür. Günümüz dünyasında sermaye, mal ve hizmet,
ülke sınırlarını aşmış, küresel hâle
gelmiştir, devamlı yer değiştirmektedir. Küresel sermaye
uygun bulduğu her ülkede yatırım yapmakta, uluslararası
şirketler birleşmekte, şirket evlilikleri yapılmakta,
konsorsiyumlar oluşturulmaktadır ve yabancı sermaye artık
küresel sermaye olarak anılmaktadır ve her ülke küresel sermaye
çekebilmek için borçlar kanunu ve ticaret kanunu başta olmak üzere, özel
kanunlarda kolaylaştırıcı düzenlemeler yapmaktadır.
Türkiye olarak biz de bu konularda önemli yasal düzenlemeleri hayata geçirdik.
Bütün bu gelişmeler, siyasette, idarede, ekonomide, ticari
işletmelerde velhasıl her alanda, şeffaflık ve hesap
verilebilirliği zorunlu hâle getirirken menfaat dengelerinin
kurulmasını ve korunmasını da zorunlu hâle
getirmiştir. Ticari şirketlerimizin de sermaye ve kredi
piyasalarının, uluslararası piyasaların bir parçası ve
aktörü olabilmesi, rekabet piyasalarında şirketlerimizin daha güçlü
bir şekilde yer alabilmesi ve pay senetlerini dünya piyasalarına kota
ettirebilmesi ve ülkemizin küresel sermayeden daha fazla pay alabilmesi için dünya
standartlarında bir yapının oluşması gereklidir.
Ticari şirketlerimizin muhasebe kayıtlarının, finans
tablolarının, yıllık faaliyet raporlarının
uluslararası muhasebe standartlarına göre tutulması ve denetleme
mekanizmalarının da uluslararası standartlarda
yapılması güven açısından da önemli hâle gelmiştir.
Değerli
milletvekilleri, günümüzde rekabetin olmadığı alan
bulunmamaktadır. Rekabet, kişisel, kurumsal ve ulusal
zenginliğin temel faktörü hâline gelmiştir. Türkiye, dünyanın
önde gelen ülkelerinden biri hâline gelecekse bunu rekabet gücünü
artırarak gerçekleştirecektir. Görüşmekte olduğumuz Ticaret
Kanunu Tasarısı bu açıdan, ulusal ve uluslararası
standartlar bakımından evrensel nitelik taşıyan hükümler
içermektedir. Tasarı, bu konuda, bu alanlarda bütün tarafların
menfaatlerini koruyan dürüst bir ticareti esas almaktadır. Ayrıca,
haksız rekabet sebebiyle menfaatleri zarar görenlere zararın
giderilmesi için hukuki bir önlem alınmasını isteme hakkı
vermesi yanında, ekonomik çıkarları zarar gören veya bir zarar
tehlikesiyle karşılaşabilecek olan tüketicilere de haksız
rekabetin önlenmesini isteme hakkı tanımaktadır ki bu,
tasarının tüketici menfaatine ağırlık veren bir
felsefeyle, bir mantıkla düzenlendiğinin göstergesidir.
Değerli
milletvekilleri, bu tasarı, haksız rekabet yapanlara sadece hukuki
sorumluluk yüklemekle yetinmiyor, ayrıca, bu tasarı, dürüstlük
kurallarına aykırı olarak haksız rekabet fiillerinden
birini kasten işleyenlere hapis ve adli para cezası verilmesini de
öngörmektedir. Yine, her tacirin ticari defter tutma yükümlülüğü
bulunmaktadır. Tasarıya göre, muhasebe kayıtlarının,
Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu tarafından hazırlanan
Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun olarak tutulması zorunlu hâle
getirilmektedir. Yine, ticari işletmeyle ilgili her türlü belgelerin,
fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı ve benzeri bir
kopyasının yazılı, görsel veya elektronik ortamda
saklanması zorunluluğu getirilmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
MEHMET SALİH
ERDOĞAN (Devamla) Tasarıya göre, muhasebe
kayıtlarının Türkçe tutulması ve finansal tabloların
Türk lirasıyla düzenlenmesi de gerekmektedir. Yine şirketler, ticari
kayıtlarını on yıl süreyle saklamak zorundadır.
Değerli
milletvekilleri, ticari işletmelerimizin ticari ve ekonomik yönden
uluslararası rekabet piyasalarında güçlü aktörler olarak
çalışmalarını sağlayacak kurum ve sistemlere sahip
olmalarını amaçlayan bu yasanın hayırlı
olmasını temenni ediyorum, yüce heyetinizi tekrar saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Erdoğan.
Şahsı
adına Düzce Milletvekili Celal Erbay.
Buyurunuz
Sayın Erbay. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
CELAL ERBAY
(Düzce) Sayın Başkan, sayın üyeler; Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının üçüncü bölümü üzerinde şahsım adına
söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Globalleşen
dünya gerçeği karşısında sınır tanımayan
Türk iş dünyasının kurumsal kabiliyetinin artması, rekabet
gücünün de artmasında büyük öneme sahiptir. Global pazar ile entegre olmak
ve bunun yanında ekonomik gelişme ve istikrarı da muhafaza
edebilmek çok önemli bir hadisedir. Şeffaflık ve kontrole açık
olma ilkeleri üzerine kurulu olan bu tasarının
yasalaşmasıyla bilgiye daha hızlı bir şekilde
ulaşma kabiliyeti kazanılacaktır.
Bilindiği
üzere ticari şirketlerin tüm kayıtları onların ticari
defterlerinde saklanmaktadır. İşte, görüşmekte
olduğumuz tasarının 64-88inci maddeleri arasında,
şirketlerin ticari defterleri tutma ve mali tablo hazırlama ilke ve
esasları ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Yeni
düzenleme ile ticari defterlerin Türk muhasebe sistemine uygun olarak
tutulması esası getirilmiştir. Böylece yeni tasarı ile
muhasebe sistemleri arasındaki ayrılıklar ortadan
kaldırıldığı gibi paralellik de
sağlanmış olacaktır. Bu doğrultuda Türkiye Muhasebe
Standartları, uluslararası muhasebe standartları ile uyumlu
olacağından, bu tasarı ile uluslararası standartların
Türkiyede uygulanabilirliği sağlanmış olacaktır. Bu
şekilde Türk uygulaması uluslararası toplumla ve piyasa ile
bütünleşmiş olacaktır. Bu sayede Türk şirketlerinin gerek
iç piyasada gerekse uluslararası arenada güvenilirliği
artacaktır.
Tasarıda
Türkiye Muhasebe Standartları Kurulunun yetkisi açıkça
tanımlanmıştır. Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu
tarafından belirlenen standartların uluslararası
standartların özdeşi olması zorunluluğu getirilmiştir.
Türkiye Muhasebe Standartlarının uluslararası standartlardan ayrılabileceği
ilke olarak kabul edilmekle birlikte bu yetkinin sınırları
çizilmiştir. Ülkemizde birtakım kurumların muhasebe
standartları yayımlayarak yol açtıkları karmaşaya
engel olmak için, Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun olma ve Türkiye
Muhasebe Standartları Kurulunun onayını alma şartı
derpiş edilmiştir.
Tasarı,
teknik gelişmeleri dikkate alarak ticari defter tutma zorunluluğu
olanlara tüm kayıtları içeren ve aynı zamanda kanıtlayan
belgelerin saklanmasında elektronik ortamdan yararlanma imkânını
sağlamaktadır. Dünyanın geldiği noktada elektronik düzenlemelerin
kaçınılmaz olduğu gerçeği karşısında
böylesine güncel bir düzenleme yapılmış olması takdire
şayan bir sonuçtur.
Tasarının
89-91inci maddelerinde cari hesap düzenlenmesi hususunda temel olarak herhangi
bir değişiklik yapılmamıştır. Bunun ana sebebi,
gerek yerli gerek yabancı doktrin ve mahkeme içtihatlarında bu kurumu
temellendiren ilkelerde ve kurallarda bir gelişmeye
rastlanılmamasıdır. Tasarı bu şekliyle birlikte
geliştirilmiş, dünyadaki gelişmelere ayak uyduracak tarzda Türk
ticari hayatını şekillendirecek
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
CELAL ERBAY
(Devamla)
ilke ve kriterlere sahip, hepimizin Türk ticari
hayatının, Türkiyede ticaretle meşgul olan ticaret
erbabının gözlediği, özlediği sonuçları üretecek
kabiliyette, gelişmede ve ilmî seviyededir.
Ben, bu
özellikleriyle beraber tasarının kanunlaşmasını ve
elde edilecek sonuçla birlikte Türk ticari hayatına, Türk yargı
hayatına, Türk hukuk, bilim hayatına hayırlı
olmasını temenni ediyor, hepinizi saygıyla, muhabbetle
selamlıyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Erbay.
Sayın
milletvekilleri, bir saat ara veriyorum.
Kapanma Saati: 13.26
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 14.30
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Canan
CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 26ncı
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
96 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Üçüncü bölüm
üzerindeki konuşmalar bitmişti.
Şimdi üçüncü
bölüm üzerinde soru-cevap işlemini yapacağız.
Soru-cevap
işlemi on beş dakika süreli.
Sayın Öztürk
ve Sayın Bayramoğlu sisteme girmişler.
Buyurunuz
Sayın Öztürk.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Aracılığınızla
Sayın Bakana 64üncü maddeyle ilgili bir soru sormak istiyorum. 64üncü
maddenin birinci fıkrasında ikinci cümlede, makul bir süre içinde
yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu
hakkında fikir verebilecek şekilde defterlerin tutulacağı
öngörülüyor. Öğrenmek istediğim bu makul süre önümüzdeki dönemde
yargı kararlarıyla ve içtihatlarla mı oluşacak?
İkincisi:
Yine aynı maddenin ikinci fıkrasında, tacirin işletmesiyle
ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin kopyasını
saklamak durumunda olduğu ifade ediliyor. Başka maddelerde de belki
tereddüt ettiğim hüküm olabilir ama burada tacirin kendisine
gönderilmiş veya kendisinin de göndermiş olduğu evrakların
aslını veya fotokopisini tutabilecekleri şeklinde
anlaşılması için işletmesiyle ilgili bulunan diye devam
etmesinin daha uygun olacağı düşüncesindeyim. Yani olarak
gönderilmiş ibarelerinin metinden çıkarılması, daha rahat
anlaşılabilir hâle gelecek düşüncesindeyim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Öztürk.
Sayın
Bayramoğlu
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Rize) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle kanunun
Türk ticaret hayatına hayırlı ve uğurlu olmasını
ve faydalı olmasını diliyorum.
Sayın
Bakanım, şu anda Türk Ticaret Kanunu haksız rekabet konusunda ne
tür ilkeler benimsemiştir ve bu benimsediği ilkeler
doğrultusunda Türk ticaret hayatında ne gibi yenilikleri de
beraberinde görmüş olacağız?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bayramoğlu.
Sayın
Büyükkaya
ALAATTİN
BÜYÜKKAYA (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Önce ben de
kanunun hayırlı olmasını diliyorum.
Aracılığınızla
Sayın Bakanımıza bir soru sormak istiyorum: Bu bölümde özellikle
haksız rekabet sebebiyle zarar gören veya böyle bir tehlikeyle
karşılaşan kişiler tasarıyla ne şekilde
korunmuşlardır Sayın Bakanım? Bu konuda bir açıklama
yapabilir misiniz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Büyükkaya.
Buyurunuz
Sayın Bakan.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Sayın Başkanım,
teşekkür ederim.
Sayın
Öztürk, görüşmekte olduğumuz bölümün içerisinde yer alan 64üncü
maddeyle ilgili iki soru yönelttiler. Bunlardan bir tanesi, maddenin 1inci
fıkrasında geçen makul sürenin nasıl belirleneceğini bir
soru olarak yönelttiler. Bu konuda maddede herhangi bir süre öngörülmedi. Tabii
bu, daha çok içtihatlarla belirlenecektir, uygulamada ortaya çıkacak bir
sonuca göre oluşacaktır diye değerlendiriyorum.
Ayrıca sizin
bir öneriniz oldu. 64üncü maddenin ikinci fıkrası Tacir,
işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin
diye devam ediyor. Siz acaba burada işletmesiyle ilgili olarak yerine
ilgili bulunan şeklinde olabilir mi dediniz? Yani eğer böyle bir
önerge verilirse bunu değerlendirebileceğimizi düşünüyorum. Bu
madde üzerinde verilmiş bir önerge var, ancak bu önergede böyle bir
değişiklik önerilmiyor. Eğer Sayın Öztürkün bir önerge
verme imkânı varsa şu anda, tabii bu önergeyi verebilir. Ama Hükûmet
olarak veya Komisyon olarak böyle bir değişiklik önergesi verebilir
misiniz? diye de sorulabilir. Biz bunu arkadaşlarımızla bir
değerlendirelim. Bu şekilde olmasında da bana göre ilk
bakışta herhangi bir mahzur yoktur gibi görünüyor.
Sayın
Bayramoğlu Haksız rekabet sebebiyle zarar gören veya böyle bir
tehlikeyle karşılaşan kişiler bu tasarıyla
korunuyorlar mı, korunuyorlarsa nasıl korunuyorlar? Haksız
rekabetten olumsuz etkilenecek olan kişileri korumak için bu tasarı
hangi önlemleri almaktadır? diye, zannediyorum bu anlama gelecek, bir
soru yönelttiler. Tabii ki haksız rekabet sebebiyle müşterileri,
kredisi, mesleki itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik
menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşan kişilerin
şunları yapma imkânını bu tasarı gündeme
getirmektedir: Fiilin haksız olup olmadığının
tespitini isteyebilecektir. Haksız rekabetin menini isteyebilecektir.
Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan
kaldırılmasını isteyebilecektir. Kusur varsa zarar ve
ziyanının tazminini isteyebilecektir ve Borçlar Kanununun 49uncu
maddesinde öngörülen şartların varlığı hâlinde de
manevi tazminat isteyebilecektir.
Bir soru daha
sorulmuştu, Sayın Büyükkayanın bir sorusu vardı ancak
Sayın Büyükkayanın sorusunu tam tespit edemedim Sayın
Başkanım.
ALAATTİN
BÜYÜKKAYA (İstanbul) Aynı mahiyette Sayın Bakanım.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Öyle mi? Evet, peki, o zaman o
soruya da cevap vermiş olalım.
BAŞKAN Bir
soru daha var Sayın Bakanım.
Sayın Demir
OSMAN DEMİR
(Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanıma benim sorum finansal tabloların hazırlanmasıyla
ilgili. Sayın Bakanım, finansal tabloların
hazırlanmasında muhasebe standartları ve denetime ilişkin
öngörülen köklü değişiklikler nelerdir? Bu konuda ne tür ilkeler ve standartlar
gözetilmiştir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Demir.
Sayın Bakan,
buyurun.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Şu anda görüşmekte
olduğumuz tasarının belki de en önemli düzenlemelerinden bir
tanesi uluslararası muhasebe standartlarının bu yasayla da
Türkiyeye getiriliyor olmasıdır. Bilindiği gibi, artık,
paranın, ticaretin, ekonominin millî sınırlara hapsedilmesi
mümkün değildir. Artık global bir dünyada yaşıyoruz,
küresel tabirini kullanıyoruz. Dolayısıyla sermaye dünyada
serbestçe dolaşabiliyor, yabancı sermaye geliyor Türkiyede
yatırım yapıyor, bizim yatırımcılarımız
gidip başka ülkelerde yatırım yapıyorlar.
Peki,
tuttukları veya tutacakları muhasebe hangi kriterlere dayalı
olarak tutulacak? Eğer her ülkenin kendisine özgü muhasebe
standartları olursa bir başka ülkeye gittiğinde o firma orada
farklı bir muhasebe standardıyla karşılaşacak.
Dolayısıyla şimdi artık tüm dünya ulusları,
dolayısıyla ticaret hukukçuları bu konuda tüm dünyada kabul
gören standartlar geliştirme ihtiyacını hissediyorlar.
İşte, Türkiyede, Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu
oluşuyor. Bu Kurul uluslararası kriterleri Türkiyeye
taşıyarak bu kriterleri belirliyor. Türkiyede ticaretle
uğraşan, işte, büyük ölçekli birtakım firmalar başka
ülkelerde de yatırım yaptıklarında, Türkiyede
tuttukları bir muhasebe sisteminin diğer ülkelerde de
aynısını görecekleri için orada herhangi bir acemilik
çekmeyecekler. Diyelim ki, Almanyada, Fransada veya başka bir ülkede
büyük bir firma Türkiyede yatırım yaptı. O ülkede muhasebe
işlerinde tuttuğu bir standart var, bir usul var. Türkiyeye
geldiğinde başka bir usulle karşılaşmamalı.
Dolayısıyla, orada tuttuğu usul nasılsa, muhasebesini hangi
usule göre tutuyorsa Türkiyede de aynı usulle
karşılaşmalı ki böyle bir sorun karşısına
çıkmasın.
İşte,
bütün bunları belirleyecek ve dolayısıyla Türkiyeye
yabancı sermayenin gelişini de kolaylaştıracak bir
anlayışla bu Türk Ticaret Kanunu hazırlandı. Ben bunun çok
ciddi bir yenilik olduğunu düşünüyorum. Özellikle odalarımızın,
Türkiyede şu anda görev yapan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin,
Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneğinin böyle bir
yasanın bir an önce çıkmasını istemelerinin en önemli
nedenlerinden bir tanesinin bu olduğunu düşünüyorum. Sorunuza bu
şekilde cevap verdim.
Sayın
Başkanım, teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz.
Başka soru
yok. Soru-cevap işlemi sona ermiştir.
Üçüncü bölüm
üzerinde görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi üçüncü
bölümde yer alan maddeleri ve varsa o maddeler üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
Şimdi
61inci maddenin başlığını okutuyorum:
VI -
İhtiyatî tedbirler
MADDE 61
BAŞKAN
61inci madde üzerinde iki tane önerge vardır.
Önergeleri önce
geliş sırasına göre okutacağım, sonra
aykırılık sırasına göre de işleme
alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 96 Sıra Sayılı Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 61. maddesinin 2. fıkrasında yer alan
ithalat veya ihracat ibaresinin dışalım ya da
dışsatım şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Ali Rıza Öztürk |
Turgut Dibek |
Tekin Bingöl |
|
Mersin |
Kırklareli |
Ankara |
|
Rahmi Güner |
Ali İhsan Köktürk |
Enis Tütüncü |
|
Ordu |
Zonguldak |
Tekirdağ |
|
|
Ali Oksal |
|
|
|
Mersin |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 61. maddesinin 1. fıkrasında yer alan
dilekçesi ibaresi yerine talebi ibaresinin getirilmesini, 1.
fıkranın ilk cümlesinde yer alan düzeltilmesine ibaresinden sonra
gelmek üzere ve diğer tedbirlere ibaresinin eklenmesini ve rekabetin
sonucu olan ibaresinin rekabet sonucu oluşan şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Akif Akkuş |
Beytullah Asil |
|
Konya |
Mersin |
Eskişehir |
|
İsmet Büyükataman |
Erkan Akçay |
Behiç Çelik |
|
Bursa |
Manisa |
Mersin |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Efendim, bir bölümüne
katılıyorum, dilekçesi yerine talebi ibaresinin eklenmesini biz
de uygun görüyoruz ancak düzeltilmesine ibaresinden sonra ve diğer
tedbirlere ibaresine gerek görmüyoruz. Tabii, ben takdiri Genel Kurula
bırakıyorum.
BAŞKAN
Peki.
Sayın Çelik,
buyurunuz.
BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 96 sıra sayılı Türk Ticaret Kanununun
61inci maddesinin içeriğine bir ilave eklemek, bir de değişiklik
yapmak üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bu madde üzerinde
dilekçe yerine talep devamında da yine önergemizde ifade
ettiğimiz ibarenin, rekabetin sonucu olan ibaresinin yerine rekabet
sonucu oluşan şeklinde bir ibarenin eklenmesini,
değiştirilmesini özellikle önerge olarak vurguluyoruz.
Saygıdeğer
milletvekilleri, bu tasarının görüşülmeye
açıldığı ilk gün, Konya Milletvekilimiz Sayın Faruk
Bal Genel Kurulda yapmış olduğu konuşmada ciddi
uyarılarda bulunmuştur, yargının boşluğa
düşeceği, ekonominin boşluğa düşeceği
ikazlarını yapmıştır. AB müktesebatına uyum
adı altında burada büyük bir
yanlışlık yapıldığı ortadadır. O
nedenle, Sayın Balın da ifade ettiği gibi -burada, elimizde
konuşma metni de mevcut- Türk Ticaret Kanunundan önce Medeni Kanunun,
yani özel hukukun temeli olan Medeni Kanunun bir bölümü olan Borçlar
Kanununda öncelikli olarak bir düzenleme yapma zorunluluğu
ortadadır. Şimdi, böyle bir düzenlemenin, yani Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının Genel Kurula getirilmiş olması ve
kanunlaştırılmak istenmesinin, burada, ileride gerek finansal
piyasalarda gerek ticaret ortamında, sanayimizde,
tarımımızda, esnaf ilişkilerinde, hizmet sektöründe, velhasıl
her alanda bizim millî ekonomimizi ciddi olarak sıkıntıya
sokacağı gerçeğiyle karşı karşıyayız.
Burada benden
önceki konuşmacılar bir de Madencilik Günü vesilesiyle
vurguladılar. Biz de Madencilik Gününü kutluyoruz Türkiyenin. Madencilik
alanında daha da atılım içerisinde olmasını ve Türk
madenciliğinin kendi insanları eliyle, ama modern teknolojiyle
işletilmesini ve işlenerek dış piyasalarda
satılmasını ve Zonguldakta istihdam amaçlı işe
almalarda görülen çirkin ve kötü manzaraların maden sektöründe hiç
yaşanmamasını bu vesileyle diliyorum.
Ayrıca, 10
Aralık İnsan Hakları Günü vesilesiyle insan hakkının
her anlamda kutsal olduğunun bilincinde olarak, gelişmiş
ülkelerde ya da az gelişmiş ülkelerde ya da gelişmekte olan
ülkelerde, velhasıl -insanlık için temel olan insan
hakkının- bütün ülkelerce olmazsa olmaz bir taban, bir baz olarak
kabul edilmesini bu vesileyle ayrıca diliyorum.
Ayrıca
bugün, 4 Aralık 1859 yılında kurulan Mektebi Mülkiyenin yıl
dönümü. Bu itibarla, mülkiyelileri de kutluyorum, nice yıllar diliyorum
kendilerine.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Ticaret Kanunu ele
alındığı zaman özellikle medyada hep şunu görüyoruz:
İşte Otobüste tavuk taşınmayacak. Kokoreç yenmeyecek. ya
da Toplu taşıma araçlarında koku yapan pide gibi gıdalar
tüketilmeyecek. şeklinde Ticaret Kanununa yönelik birtakım
haberleri sizler de okuyorsunuz. Şimdi bunun ne düzeye indirgendiğini
de hep birlikte görüyoruz.
O hâlde bu Türk
Ticaret Kanunu ne amaçla, hangi kurum ve kuruluşla istişare edildi ki
Genel Kurula getirildi? Acaba sivil toplum örgütleriyle konuşuldu mu?
Akademisyenlerle, hukukçularla konuşuldu mu? Bu tasarı
yasalaştığı zaman, yarın yargının eline
geçtiği zaman mahkemelerimiz nasıl karar verecek? Ortada büyük bir
karmaşanın olacağı gerçeğiyle karşı
karşıyayız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurun.
BEHİÇ
ÇELİK (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
O hâlde
tasarı Genel Kurula gelmeden önce, bu tasarının bu hâliyle
kanunlaşması hâlinde dış ticarete, finans sektörüne, tüm
piyasalara ve sektörlere etkileri öncelikle
tartışılmalıydı; Borçlar Kanunu bundan önce
düzenlenmeliydi ama bunlar göz ardı edilmiştir.
Sonuç olarak,
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ihtiyati tedbir
maddesindeki, 61inci madde üzerindeki değişikliğin yararlı
olacağını ümit ediyoruz ve önergemizin kabul edilmesini arz ve
teklif ediyoruz.
Teşekkür
ediyorum. Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Çelik.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
On dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 14.49
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ
(Konya), Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 26ncı Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
96 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
61inci madde üzerinde verilen Konya Milletvekili Faruk Bal ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi yeniden
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir, karar
yeter sayısı vardır.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 96 Sıra Sayılı Türk Ticaret
Kanunu Tasarısının 61. maddesinin 2. fıkrasında yer
alan ithalat veya ihracat ibaresinin dışalım ya da
dışsatım şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ali
Rıza Öztürk (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Kim konuşacak?
Sayın Öztürk, buyurunuz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 61inci maddeye ilişkin değişiklik
önergemiz üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Bakana ve Sayın Komisyon Başkanına
soruyorum: Neden katılmıyorlar? Yukarıda demin de söyledim, Türk
ticaret yasasıyla borçlar kanunu arasında temel bir uyumsuzluk var.
Yukarıda borçlar kanunu görüşülürken her türlü ifrata kaçan bir
Arı Türkçe kullanıyoruz. diye, alışılmış,
halkın bildiği, halkın kullandığı kelimeleri bile
silerken katılıyorlar da burada ithalat ve ihracat kelimelerinin
yerine dış alım ve dış satım kelimelerini
öneriyoruz, buna niye katılmıyorlar? Yani zaten bu yasa, şu
ticaret yasasıyla borçlar kanunu, tamamıyla, birbiriyle
anlaşılamaz hâle geldi. Bir tarafta aşırı Türkçe
kelimeler, olması gerekenden daha fazla kelimeler, bir tarafta da
halkın kullandığı yerleşik kelimelerin reddi. Bunu
anlamak mümkün değil.
Şimdi, bizim buradaki değişiklik önergemiz
ithalat ve ihracat kelimelerinin yerine dış alım, dış
satım kelimelerinin kullanılmasına yönelikti ama Sayın
Bakanla Sayın Başkan katılmadılar, inşallah AKP Grubu
katılır.
Sayın milletvekilleri, bu 61inci maddenin ikinci
fıkrası aslında son derece önemli bir yenilik getiriyor. Ancak
burada teminat meselesi çözülmemiştir. Yani ihtiyati tedbir kararı
verilirken bu ihtiyati tedbir kararının haksız verilmesinden
dolayı uğranılacak zararların giderimi konusu nasıl
çözülecektir? Bu belli değil. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda ihtiyati
tedbir kararı verilirken belirli bir oranda teminat alınıyor.
Burada teminata ilişkin bir düzenleme yoktur, bu bir eksikliktir.
İkincisi: Yine burada hak sahibinin yetkilerine tecavüz
oluşturması hâlinde cezayı gerektiren haksız rekabet konusu
malların gümrük idareleri tarafından böyle el konulması
uygulamada birtakım suistimallere yol açacaktır, ayrıca ülkenin
değişik yerlerinde değişik uygulamalara neden
olacaktır. Yani uygulamadaki yeknesaklık olmayabilir, yeknesak bir
uygulama olmayabilir. Bu konuda bir açıklık getirilmemiştir.
Şimdi, bu tasarılarda bu tasarıları
hazırlayan bilim komisyonuna gerçekten çok teşekkür ediyorum, emek
vermişler, alın teri vermişler ama Biz getirdiğimiz
tasarıların noktasına, virgülüne dahi dokundurtmayız.
anlayışı ile birtakım yanlışlıkların düzeltilmemiş
olmasını da ben çok doğru bulmuyorum. O nedenle önergemizin
desteklenmesini istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bundan önceki konuşmamda da
söyledim. Önümüzde bir yerel seçimler var. Yerel seçimlere de
Her şeyden
önce dürüst bir seçim sürecini yönetmek Hükûmetin, siyasal iktidarların
görevidir. Dürüst seçim süreci kütüklerin oluşturulmasından
oyların sayılmasına, seçim sonuçlarının ilanına
ve mazbataların alınmasına kadar kapsayan bir süreçtir.
Şimdi, seçimlerin dürüst olması, sonuçların
tartışılmaması, meşruiyet
tartışmasının olmaması için her şeyden önce bu
seçim kütüklerinin dürüst bir şekilde oluşturulması
gerekmektedir. Bugün Türkiyede ülkemizin dört bir yanından gelen
telefonlar vardır. Seçimlerde, listelere baktığımız
zaman, aktarmalar olmuş.
Ben bir somut örnek vermek istiyorum: Silifkede 2004
yılında seçmen sayısı 29.695; 2007 yılında nüfus
64 bin, seçmen sayısı 31.117; 2008 yılında nüfus 52.961,
seçmen sayısı 37.953. Yani nüfus 52 bine düşüyor, seçmen
sayısı 6 bin artıyor. 64 bin nüfusta 31 bin seçmen. Bunu merkez
için söylüyorum. Toplamında 111.698 toplam nüfus var, 81 bin toplam seçmen
olmuş 2008de. Ancak bundan önce 2007 seçimlerinde toplam seçmen
sayısı 74.497. Seçmendeki 7 bin artışın tamamı
şehir merkezinde meydana gelmiş, köylerde bir artış yok, bu
bir.
İkincisi: Silifke sokaklarında dolaşan her 3
kişiden 2si seçmen değerli arkadaşlarım.
Şimdi, biz böylesine yanlış olan,
doğruluğundan kuşku duyulan seçmen kütükleriyle yapılacak
bir seçimin meşruiyetini tartışmayacak mıyız? Adalet
Bakanı hazır buradayken bu konuların derhâl tedbirinin
alınması gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Öztürk, lütfen tamamlayınız.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Önümüzdeki süreçte yapılacak
seçimlerin güvenliğinin zedelenmemesi için, seçimler hakkında
kuşku duyulmaması için bu konunun Hükûmet tarafından derhâl ele
alınması ve makul bir çözüme ulaştırılması
gerekmektedir diyorum. Eğer bu yapılmadığı sürece, her
konuşmamızda ben bunları söyleyeceğim değerli
arkadaşlarım.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Öztürk.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Daha önce kabul edilen önerge doğrultusunda 61inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
62nci maddenin başlığını okutuyorum:
C) Ceza sorumluluğu
I - Cezayı gerektiren fiiller
MADDE 62-
BAŞKAN 62nci madde üzerinde üç tane önerge vardır.
Önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım,
aykırılık sırasına göre de işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 96 Sıra Sayılı Türk Ticaret
Kanunu Tasarısının 62 nci maddesinin b bendinde icap ve
tekliflerinin ibaresinin Önerilerinin şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Hasip Kaplan |
Fatma Kurtulan |
Akın
Birdal |
|
Şırnak |
Van |
Diyarbakır |
|
Sevahir
Bayındır |
|
Pervin Buldan |
|
Şırnak |
|
Iğdır |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 62. maddesinde yer alan
cezalandırılırlar. ibaresinden sonra gelmek üzere Tüzel
kişilerin işlerini görmeleri sırasında bir haksız
rekabet fiili işlenirse tüzel kişi adına hareket eden veya
etmesi gereken organın üyeleri veya ortakları hakkında da
yukarıdaki bentler uygulanır. Haksız rekabet fiilini bir tüzel
kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde tüzel kişi
hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine de karar verilebilir.
cümlesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Akif Akkuş |
Beytullah Asil |
|
Konya |
Mersin |
Eskişehir |
|
İsmet
Büyükataman |
|
Erkan Akçay |
|
Bursa |
|
Manisa |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 96 Sıra Sayılı Türk Ticaret
Kanunu Tasarısının 62. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Ali Rıza
Öztürk |
Turgut Dibek |
Ali İhsan
Köktürk |
|
Mersin |
Kırklareli |
Zonguldak |
|
Tekin Bingöl |
Ali Oksal |
Enis Tütüncü |
|
Ankara |
Mersin |
Tekirdağ |
|
|
Rahmi Güner |
|
|
|
Ordu |
|
Madde 62- (1) a) 55 inci maddede yazılı haksız
rekabet eylemlerinden birini kasten işleyenler;
b) Kendi önerilerinin rakiplerininkine tercih edilmesi için
kişisel durumu, ürünleri, iş ürünleri, ticarî faaliyeti ve
işleri hakkında kasten yanlış veya yanıltıcı
bilgi verenler;
c) Çalışanları, vekilleri veya diğer
yardımcı kimseleri, çalıştıranı veya
müvekkillerinin üretim veya ticaret sırlarını ele geçirmelerini
sağlamak için aldatanlar;
d) Çalıştıranlar veya müvekkillerden,
işçilerinin veya çalışanlarının ya da vekillerinin,
işlerini gördükleri sırada cezayı gerektiren bir haksız
rekabet eylemini işlediklerini öğrenip de bu eylemi önlemeyenler veya
gerçeğe aykırı beyanları düzeltmeyenler;
eylem daha ağır cezayı gerektiren başka bir
suç oluşturmadığı takdirde, 56 ncı madde
gereğince hukuk davasını açma hakkını haiz
bulunanlardan birinin şikâyeti üzerine, her bir bent kapsamına giren
eylemler dolayısıyla iki yıla kadar hapis veya adlî para
cezasıyla cezalandırılırlar.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Konuşacak mısınız?
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) Evet.
BAŞKAN Sayın Köktürk, buyurunuz.
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türk Ticaret Kanunu Tasarısının
62nci maddesindeki değişiklik önergesi üzerine söz almış
bulunuyorum. Öncelikle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün, benden daha önce söz alan bir
kısım değerli milletvekillerimiz, Dünya Madenciler Günü
nedeniyle, Madenciler Gününün anlamını ifade eden konuşmalar
yaptılar ve buradan maden emekçilerimize en kalbi duygularla
selamlarını gönderdiler. Ancak hepiniz takdir edersiniz ki Türkiyede
maden dendiğinde aklımıza taş kömürü, taş kömürü
dendiğindeyse Zonguldak gelir. Barışta savaştan çok şehit
veren, 5 bine yakın maden işçisini grizularda, iş kazalarında,
yerin yüzlerce metre altında yitiren, ürettiği taş kömürüyle
ülkemiz ağır sanayisini yıllarca omuzlarında
taşıyan ve bunun karşılığı olarak
cumhuriyetimizin ilk ili olma payesine, onuruna erişen bir Zonguldak
milletvekili olarak ben de buradan, maden emekçilerimize, Amasradan Kozluya
kadar, Üzülmezden Asmaya kadar, Elbistana kadar, Somaya kadar ülkemizin
değişik maden işletmelerinde çalışan maden
emekçilerimize sevgi ve saygılarımı gönderiyorum ve yer altında
iş kazalarında, grizularda yitirdiğimiz maden şehitlerimizi
yürekten sevgi ve saygıyla anıyorum.
Değerli milletvekilleri, dün, yine hepimizin bildiği
gibi, 3 Aralık Dünya Özürlüler Günüydü. Özürlüler Günü nedeniyle Türkiye
Büyük Millet Meclisi çatısı altında törenler düzenlendi.
Ayrıca, bu törenlerde söz alan devletimizin sorumlu kademelerindeki
yetkilileri, özürlülerimizin önündeki engellerin kaldırılması,
özürlülerin ekonomik ve sosyal yaşama katılmalarının
sağlanması için güzel dilek ve duygularını ilettiler. Ancak
böylesine özel bir günde ben tarafıma Zonguldaktan ulaşan bir
faksı sizinle paylaşmak istiyorum. Bu faks, Zonguldak
İşitme Engelliler Meslek Lisesinin Okul Aile Birliği
tarafından gönderilmiş olan bir faks. Okul Aile Birliği yöneticileri
3 Aralık Dünya Özürlüler Gününde, bu kadar anlamlı
konuşmaların yapıldığı bir günde Zonguldakta
İşitme Engelliler Meslek Lisesinin Orman İşletmesine ait
olan yetmiş yıllık bir binada eğitim gördüğünü, bu
binanın gerek çamaşırhanesinin gerek
sınıflarının gerekse mutfağının yeterli
olmadığını, yıkanan çamaşırların
sınıflarda kurutulmak zorunda kalındığını ve
okul yapılma taleplerinin dört yıla yakın bir süredir Millî
Eğitim Bakanlığınca göz ardı edildiğini
tarafımıza iletmiş bulunuyorlar. Hepimizin bildiği gibi
Anayasamızın 42nci ve 61inci maddeleri devletimize, Millî
Eğitim Bakanlığımıza, Sosyal Güvenlik
Bakanlığımıza özürlülerle ilgili önemli görevler
yüklemektedir. Ben buradan bir Zonguldak Milletvekili olarak Zonguldak
İşitme Engelliler Meslek Lisesi Okul Aile Birliğinin okul
yapılma talebini Türkiye Büyük Millet Meclisinden seslendirmek ve Millî
Eğitim Bakanımızın dikkatine sunmak istiyorum.
Ayrıca, yine yarın 5 Aralık, Türk
kadınının seçme ve seçilme hakkını elde etmesinin
74üncü yıl dönümü. Hepimizin bildiği gibi cumhuriyet devrimi
aynı zamanda bir kadın devrimidir. Büyük Önderimiz kadını
erkeği eşit bir toplum yaratmayı amaçlamış ve bu
nedenle çıkarttığı Medeni Yasa ile seçme ve seçilme
hakkına yönelik yasa ile iş yasalarındaki düzenlemelerle Türk
kadınını çağdaş dünya kadınları
arasındaki en müstesna yerine taşımıştır. Ben
Türk kadınının bu önemli gününü kutluyorum ve tüm Türk
kadınlarımızın Büyük Önderimiz önderliğinde elde
etmiş olduğu kazanımlara sonuna kadar sahip
çıkacaklarına yürekten inanıyorum.
Değerli milletvekilleri, değişiklik önergemize
gelince, değişiklik önergemiz bu maddenin metninin ve
kavramlarının düzeltilmesiyle ilgili çünkü yasanın bütünü
üzerinde yaptığımız konuşmalarda, gerek kavram gerekse
ifade, anlatım anlamında katkılarımız
olacağını ve önergelerle bunların düzeltilmesi yolunda çaba
göstereceğimizi ifade etmiştik. Bu önergemiz, madde metninde yer alan
fiil ibareleri yerine eylem ibareleri, icap ve teklifler ibaresi yerine
de öneriler ibaresinin yer almasına yönelik hem maddenin Türkçeleştirilmesine
hem de kavramların Borçlar Kanununa uyum sağlamasına yönelik
bir öneri.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Köktürk.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 62. maddesinde yer alan
cezalandırılırlar. ibaresinden sonra gelmek üzere Tüzel
kişilerin işlerini görmeleri sırasında bir haksız
rekabet fiili işlenirse tüzel kişi adına hareket eden veya
etmesi gereken organın üyeleri veya ortakları hakkında da
yukarıdaki bentler uygulanır. Haksız rekabet fiilini bir tüzel
kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde tüzel kişi
hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine de karar verilebilir.
cümlesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk
Bal (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılmıyoruz efendim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gerekçe okunsun efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Teklif edilen değişiklik 63. maddede bozuk bir ifade
olarak yer almıştır. Kanun yapma tekniğine uygun olarak
konu ile ilgili ceza hükümlerinin bir madde içinde toplanması daha
uygundur.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 96 Sıra Sayılı Türk Ticaret
Kanunu Tasarısının 62 nci maddesinin b bendinde icap ve
tekliflerinin ibaresinin Önerilerinin şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Siz konuşacak mısınız?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Evet.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; otuz iki yıl avukatlık yaptıktan
sonra geldim, milletvekili oldum. Burada önerge veriyoruz, yasaları
düzeltmeye çalışıyoruz. Bir yandan bunlarla
uğraşırken -koca koca kalın kitaplar, elli iki bölüm
hâlinde- diğer yandan geliyoruz, burada bir gündem dışı
konuşma yapıyoruz, 6 milyon seçmen kütükte artmış, nereden
geldi diye. Bakan cevap vermiyor, Hükûmet cevap vermiyor, Yüksek Seçim Kurulu
cevap vermiyor, Adalet Bakanı cevap vermiyor, Nüfus Vatandaşlık
Genel Müdürlüğünden sorumlu İçişleri Bakanı cevap vermiyor,
Başbakan cevap vermiyor. Kim cevap verecek? Merak ediyorum, kim cevap
verecek?
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Millet cevap verecek.
HASİP KAPLAN (Devamla) Seçime hile
karıştırmak
Seçimde yarın çıkacak şayia,
yarın tartışmanın sorumlusu kimdir siyaseten? Hükûmet
değil mi?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Değil, değil, muhalefet!
HASİP KAPLAN (Devamla) Bakın, Sayın Adalet
Bakanı burada. Biz neyle uğraşıyoruz efendim ibaresinin
öneriler olarak düzeltilmesi, eski Türkçeyi yeni Türkçeye çeviriyoruz. Peki,
ne oluyor bu arada? Seçme seçilme hakkını kutluyoruz
kadınların. Leyla Zana da bir kadındı, seçilmişti,
Diyarbakırda seçilmişti ve gelmişti buraya, on yıl ceza
yattı, çıktı. Şimdi, arkadan, bugün düşüncesini
açıkladığı için, bugün Dünya İnsan Hakları Günü
haftasında sırf düşüncesini açıkladığı için,
bir kadın eski milletvekili sırf düşüncesini
açıkladığı için on yıl hapis cezası alıyor.
Bunun adaleti, bunun düşünce özgürlüğü, bunun insan hakları,
bunun hakkaniyeti nerede? Bunu soramıyoruz İnsan Hakları
Haftasında. Eline mitralyöz mü aldı Leyla Zana on yıl ceza
alıyor? Bu ülkeyi soyup soğana çevirenler, ihaleyi kapanlar, ülkeyi
satanlar, bankaları boşaltanlar bir ay yatmadan dışarı
çıkıyorlar. Adaleti konuşacağız ama, adaleti yerine
getireceğiz ama taş atan çocuklara terörist diye elli sekiz
yıl ceza istenecek, Mc Donaldsları bombalayanlara da üç ayda Buyur,
çık. denecek. İşkenceyle insan öldürenlere Buyurun vatansever
kardeşim, çık. denecek. Bu ülkede adaleti sağlamadan siz hangi
yasayı, hangi yerini düzeltmeye çalışırsınız?
Bu ülkede Hükûmeti aramaya çalışıyoruz ama elimizde
üç gündür, dört gündür
Bakıyoruz İskenderun sokakları Ya sev,
ya terk et., ülkenin batısını sev, ülkenin doğusunu terk
et
Ortaya Türk Bayrağı konmuş. Bakın, bu bir haftadır
İskenderunda
Şimdi, burada sorumlu, duyarlı partiler
açıklamalarını yaptılar. Bu ülkenin selameti için
yapılanlara ayrı bir şey ama bir şey söylemek istiyoruz:
Ardahanda
Türk Bayrak Kanunu var. Türk Bayrak Kanununu
Herkes istediği
yere asamaz, eline aldırıp saldırı aracı yapamaz Türk
Bayrağını. Çetecisi çıkıyor, yargılanıyor,
elinde Türk Bayrağı, hırsızlık yapan
çıkıyor, elinde Türk Bayrağı; laiklik deniliyor bayrak,
cumhuriyet deniliyor bayrak, din deniliyor bayrak, sendika hakkı
deniliyor bayrak, her şeyde bayrak. Bayrak Kanunu çok açık. Bayrak
her yerde kullanılamaz, resmî tören günlerinde kullanılır, belli
zamanlarda kullanılır, bunun dışında kullanılması
suçtur diye
MEHMET CEMAL ÖZTAYLAN (Balıkesir) Sen de kullan! Sen de
kullan!
HASİP KAPLAN (Devamla) Kaldı ki
ırkçılık, kafatasçılık yapmak, faşizm,
suçların ve insan haklarının en ağırıdır.
Eğer Hükûmet, sadece DTPli belediye başkanları iki kelime
konuştuğu için görevden alıyorsa, İskenderun Belediye
Başkanına da bir hafta göz yumuyorsa, Ardahanda sizin partilileriniz
toplanıp yasal bir miting yapan bir parti otobüsüne, bu Meclisin
milletvekillerine saldırıyorsa, Meclisin onurunu koruyamıyorsak,
insanın yaşamını koruyamıyorsak, farklı etnik
kökeni ve farklı kültürlerde olduğu için koruyamıyorsak, bu
ülkenin birliğini koruyamıyorsak ne yapacağız, neyin
yasasını yapacağız, Türk Ticaret Kanunuyla
uğraşıp neyi düzelteceğiz bu ülkede?
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Terörü düzelteceğiz.
HASİP KAPLAN (Devamla) Gerçekten, biraz Hükûmeti artık
duyarlığa davet ediyoruz.
Bakın, Altınovadaki linç kampanyalarında Kürt
yurttaşlarımızın evini elinde bayrak bulunan
saldırganlar yıkıyordu. Hükûmetin Kaymakamı, emniyeti
seyirci kalıyordu, Hükûmetten çıt çıkmıyordu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kaplan, lütfen sözlerinizi
tamamlayınız.
HASİP KAPLAN (Devamla) Bağlıyorum.
SAFFET KAYA (Ardahan) Sayın Kaplan, bir saniye
Sayın Başkan, Ardahanla ilgili yorum
yanlıştır. Provokasyondur kesinlikle.
HASİP KAPLAN (Devamla) Şimdi, uğruna cumhuriyeti
kurduğumuz, birlikte İstiklal Savaşında uğrunda ortak
değerimiz olan
Böylesi durumlarda Hükûmetin adaleti sağlama, can ve mal güvenliğini
sağlama, asayişi sağlama yükümlülüğü vardır. Bu
yükümlülüğünden İçişleri Bakanı kaçıyor, Hükûmet
kaçıyor, Başbakan susuyor. Kaldı ki Başbakanın Ya sev
ya terk et, Pompalı, arkasından da bu tür deyişlerinin buna
etki yaptığını düşünüyoruz. Hükûmetin bu konuda göreve
geçmesi, gerekliler hakkında suç duyurusu yapılması, yasa
dışı davrananlar hakkında gerekli incelemelerin
yapılması
Bu ülkede İnsan Hakları Haftası Gününde
her yurttaşımızın eşit ve özgür yurttaş
olduğunun bilinciyle can ve mal güvenliğinin, kişi
güvenliği ve özgürlüğünün sağlanmaması en temel insan
hakları ihlalidir. Bunun sağlanması gerekir, buna davet
ediyoruz. Öncelikle bu, öncelikle insan.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kaplan.
Önergeyi
SAFFET KAYA (Ardahan) Sayın Başkan, müsaade eder
misiniz? Ardahanla ilgili Sayın Kaplanın bir yanlış
yorumu oldu. Onu düzeltmek istiyorum lütfen.
BAŞKAN Tabii, buyurunuz.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Kendi yorumumu ben
düzeltirim, siz düzeltemezsiniz Beyefendi.
SAFFET KAYA (Ardahan) Hayır,
yanlışınızı ben düzeltiyorum sizin.
Yanlışınızı ben düzeltmek istiyorum.
Ardahan iliyle ilgili
HASİP KAPLAN (Şırnak) Ben kendi yorumumu kendim
düzeltirim.
BAŞKAN Sayın Kaplan, bir dakika.
SAFFET KAYA (Ardahan) Sayın Başkan, 61e göre söz
isteyebilir miyim? Müsaade eder misiniz?
BAŞKAN Tabii buyurunuz, yerinizden lütfen.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Kişi ismi vermedim
Sayın Kaya. Benim muhatabım Hükûmet. Hükûmetten açıklama
bekliyorum.
BAŞKAN Buyurunuz.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
9.- Ardahan Milletvekili Saffet
Kayanın, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Türk Ticaret
Kanunu görüşmeleri sırasında yaptığı
konuşmada Ardahanda yapılan mitingde meydana gelen olaylardan dolayı
AK PARTİyi suçlaması nedeniyle açıklaması
SAFFET KAYA (Ardahan) Sevgili Başkan, Sayın
Kaplanın ifade ettiği gibi, Ardahan ilinde AK PARTİye, oradaki
mitingle ilgili bir şekilde provokasyon hareketi söz konusudur. Oradaki
hareketi hiçbir şekilde AK PARTİ düzenlememiştir, hiçbir
şekilde AK PARTİye mal edilemez.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Hükûmet de bir sorumludur.
Emniyet niye önlemedi?
SAFFET KAYA (Ardahan) Burada yanlış bilgilerle, yüce
kürsüden yanlış bir ifade kullanarak Ardahan halkına leke
düşürecek bir davranışı, partimize leke düşürecek bir
davranışı kabul edebilmek kesinlikle mümkün değildir.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Emniyet, panzeri, gaz
bombalarını sadece bizim göstericilere mi, sendikacıları
mı gönderiyor?
SAFFET KAYA (Ardahan) Bu tavırlarından vazgeçmeleri
gerekir
HASİP KAPLAN (Şırnak) Niye Hükûmet yoktu
Ardahanda? 300 kişi
BAŞKAN Sayın Kaplan, lütfen
karşılıklı konuşmayınız.
SAFFET KAYA (Ardahan)
ve Türkiyede bir çatışma
ortamına toplumu sürükleyecek bir davranışı kabul edebilmek
kesinlikle mümkün değildir, kesinlikle mümkün değildir, net olarak
söylüyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN (Şırnak) Biz soğukkanlı
davrandık, Ardahanda soğukkanlı davrandık
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kaya.
SAFFET KAYA (Ardahan) Herkes burada bunun sorumluluğunu
bilmek zorundadır ve haddini bilmek zorundadır. Açık olarak
söylüyorum.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Biz tek
başımıza Ardahanda bu provokasyona izin vermedik, meydan
vermedik.
SAFFET KAYA (Ardahan) Hiçbir zaman için provokasyon
olmamıştır.
BAŞKAN Teşekkürler
SAFFET KAYA (Ardahan) Orada yapılan miting doğru,
elbette ki saygı duyulacaktır, elbette ki kesinlikle, halk normalde
bir tepkisini koymuştur ama bunu Türk-Kürt çatışmasına
sürükleyenler, kesinlikle ve kesinlikle, bu memlekete en büyük ihaneti
yapmıştır. Açık söylüyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Kaya.
Açıklamanız yeterlidir, sağ olun.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Göz yumanlardır, göz
yumanlardır, Ya sev ya terk et. diyenlerdir.
BAŞKAN Sayın Kaplan
Sayın Kaplan, lütfen
SAFFET KAYA (Ardahan) Diyenleri de tasvip etmiyorum ben
kesinlikle ama tutumunuzu da tasvip etmiyorum.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Önce üslubunuzu
BAŞKAN Karşılıklı
konuşmayınız, kürsüden sözlerinizi birbirinize söylediniz.
SAFFET KAYA (Ardahan) Bu memlekette size tarihî bir sorumluluk
düşüyor ve bu kardeşliği mutlaka ve mutlaka sağlamak
hepimizin görevidir.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Siz önce saldırganlara
sahip çıkacaksınız.
VII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
(Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
62nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
62nci madde kabul edilmiştir.
63üncü maddenin başlığını okutuyorum:
II Tüzel kişilerin cezaî sorumluluğu
MADDE 63 -
BAŞKAN Madde 63 üzerinde üç önerge vardır. Önergeleri
önce geliş sırasına göre okutacağım,
aykırılık sırasına göre de işleme
alacağım.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 96 Sıra Sayılı Türk Ticaret
Kanunu Tasarısının 63 ncü maddesinde "rekabet"
ibaresinden sonra gelen "fiili" ibaresinin çıkarılarak,
yerine "eylemi ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Hasip Kaplan |
Fatma Kurtulan |
Akın Birdal |
|
Şırnak |
Van |
Diyarbakır |
|
Pervin Buldan |
|
Sevahir Bayındır |
|
Iğdır |
|
Şırnak |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 96 Sıra Sayılı Türk Ticaret
Kanunu Tasarısının 63. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Ali Rıza Öztürk |
Turgut Dibek |
Ali İhsan Köktürk |
|
Mersin |
Kırklareli |
Zonguldak |
|
Rahmi Güner |
Tekin Bingöl |
Enis Tütüncü |
|
Ordu |
Ankara |
Tekirdağ |
|
|
Ali Oksal |
|
|
|
Mersin |
|
"MADDE 63 - (1) Tüzel kişilerin işlerini
görülmesiyle ilgili olarak bir haksız rekabet eylemi işlenirse 62 nci
madde hükmü, tüzel kişi adına hareket eden veya etmesi gerekmiş
olan organın üyeleri ve/veya ortakları hakkında uygulanır.
Haksız rekabet eyleminin bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde
işlenmesi halinde, tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik
tedbirlerine de karar verilebilir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 63. maddesinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Akif Akkuş |
Beytullah Asil |
|
Konya |
Mersin |
Eskişehir |
|
İsmet Büyükataman |
|
Erkan Akçay |
|
Bursa |
|
Manisa |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
63. madde ceza hükmü taşımaktadır.
Cezalandırılan fiiller 62. maddede de düzenlenmiştir. Konu ile
ilgili ceza hükümlerinin bir madde içinde toplanması daha uygundur.
Bu sebeple bu maddenin tasarı metninden
çıkarılması gerekir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı arıyorum. Karar
yeter sayısı yoktur.
On dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.28
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 15.43
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya), Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 26ncı Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
96 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
63üncü madde üzerinde verilen Konya Milletvekili Faruk Bal ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi yeniden
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir, karar
yeter sayısı vardır.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 96 Sıra Sayılı Türk Ticaret
Kanunu Tasarısının 63. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali
Rıza Öztürk (Mersin) ve arkadaşları
"MADDE 63 - (1) Tüzel kişilerin işlerinin
görülmesiyle ilgili olarak bir haksız rekabet eylemi işlenirse 62 nci
madde hükmü, tüzel kişi adına hareket eden veya etmesi gerekmiş
olan organın üyeleri ve/veya ortakları hakkında uygulanır.
Haksız rekabet eyleminin bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde
işlenmesi halinde, tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik
tedbirlerine de karar verilebilir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz.
Sayın Başkanım, izin verirseniz biraz önce
önergeler üzerinde konuşan bazı arkadaşlarımız seçmen
listeleriyle ilgili Hükûmetten ve dolayısıyla Bakan olarak benden bir
açıklama talep ettiler. İzin verirseniz bu talebe uygun bir
açıklama yapmak durumundayım.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Değerli arkadaşlar, bilindiği gibi 29 Mart 2009 tarihinde
yapılacak yerel seçimlerle ilgili seçim takvimi
başlamıştır. Anayasa ve ilgili yasalara göre seçim takvimi
başladıktan sonra seçimin her türlü güvenliğinden Yüksek Seçim
Kurulu sorumludur ve bu konuda da Yüksek Seçim Kurulu görevlidir. Bu iddialarla
ilgili kamuoyuna açıklama yapmak icap ederse yapacak olan da bizzat Yüksek
Seçim Kuruludur. Eğer ilgili Kurul Hükûmetimizden seçim güvenliğiyle
ilgili bir talepte bulunursa kuşkusuz ki Hükûmetimiz bu talebi öncelikle
değerlendirecektir. Benim, görevli olan bir kurulun görev alanına
girerek burada Hükûmet adına bir açıklama yapmam doğru olmaz,
şık olmaz, yasal da olmaz. Tabii ki bütün bu iddiaları Yüksek
Seçim Kurulumuz da takip etmektedir. Gerekli görürse inceler, gerekli görürse
kamuoyuna da aydınlatıcı bir açıklama yapar.
Bu açıklamayı yapma ihtiyacı duydum Sayın
Başkanım. Çok teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Önergeye Komisyon ve Hükûmet katılmamıştı.
Sayın Dibek, buyurunuz efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
TURGUT DİBEK (Kırklareli) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, 63üncü maddeyle ilgili
değişiklik önergemiz hakkında söz aldım.
Önergeyle ilgili düşüncelerimizi açıklamadan önce ben de
önemsediğim bir konuyu yine sizlerin bilgisine sunmak istiyorum. Gerçi
sabahleyin Mersin Milletvekilimiz Ali Rıza Öztürk bu konuya değindi.
İki gün evvel İstanbul Teknik Üniversitesinde bir olay oldu, dün de
Ankara Üniversitesinde bir olay oldu. Şimdi haber olarak geçiyor, yani
haber bültenlerinde var ama konuyu yakından takip ettim ben. Burada bunu
kınamak tek başına yeterli değil. Yani İstanbuldaki
olay, o hazırlık fakültesi dediğimiz kısma giren ve
üniversite öğrencisi olmayan birtakım kişilerin
çıkardığı bir olay.
Şimdi, değerli arkadaşlar, orada 4 kişi
yaralanmış, 1 tane öğrenci ciddi bir yara
almıştı, yoğun bakımdaydı; inşallah,
sağlığına en kısa zamanda kavuşur ama oraya
girerken öğrenci olmayan insanlar nasıl giriyorlar? Ellerinde
satır, bıçak gibi kesici ve yaralayıcı hatta öldürücü
aletler var. Bunlar buraya girerken nasıl bunları sokuyorlar?
Şimdi, bu konunun da önemsenmesi gerekir. Her ne kadar Sayın Adalet
Bakanımız burada
Bu şikâyetlerimizi biz hep kendisine iletmek
durumunda kalıyoruz. İçişleri Bakanımız da, belki,
buradan, televizyondan takip ediyorsa. Dün de Ankarada oldu buna benzer bir
olay. Orada da 2 öğrencimiz yaralandı. Bu konunun önemsenmesi gerekir
değerli arkadaşlar. Yani o yaralı öğrencimiz hem kalbine
hem böbreklerine aldığı ciddi yarayla operasyona girmişti
ve yoğun bakımdaydı dün İstanbulda. Böyle bir olayın
sorumluluğu kime aitse önlemini almak da mutlaka onlara düşüyor. O
öğrenci olmayan kişilerin bu üniversitelere elini kolunu sallayarak
böyle silahlarla girmesi, hiçbir güvenlik ortamı olmadan, nasıl
mümkün oluyor; bunu düşündürücü buluyorum. Bu konuya dikkatinizi çekmek
istedim.
Değerli arkadaşlar, 63üncü maddeyle ilgili
değişiklik önergemiz
Tabii, Divanda okundu madde metni. Burada
konunun daha iyi anlaşılması, maddenin daha iyi
anlaşılması ve ileride, uygulamada ortaya çıkacak olan
sakıncaları da önlemek adına bu değişiklik önergesini
veriyoruz.
Tabii, bu önergeler veriliyor. Özellikle Komisyon ve Sayın
Hocamız, bu tasarının oluşumunda çok büyük
katkısı olan Sayın Tekinalp Hocamızın -gerçekten,
buradan takdir ederek kendisini tekrar burada anıyorum diyeyim, kendisi
burada gerçi de- bu önergelere bir parça daha dikkatli bakmalarını
rica ediyorum kendilerinden. Bu önergeler, yine, kamuoyunda kendileri gibi
uzman olan, ticaret hukukunun içinden gelmiş olan profesör ve konunun
uzmanlarının da yaptığı eleştirileri de içeren
önergeler. Yani metindeki her şeyi mutlak kabul, mutlak doğru olarak
değerlendirmek ne kadar doğru? Mutlaka kendilerinin
düşüncelerine biz de saygı duyuyoruz ama bu önergelerin de bir
şekilde daha ciddiye alınması gerekir diye düşünüyorum
çünkü milletvekili arkadaşlarımızın bu önerge içeriklerini
anlamaları -çünkü çok teknik- gerçekten mümkün değil.
Şimdi 63üncü maddeyi okuduğumuzda ibare şu
arkadaşlar: Tüzel kişilerin işlerini görmeleri
sırasında bir haksız rekabet eylemi işlenirse
ve
cezalandırmayla ilgili diğer kısma geçiyor. Tabii, bu
işlerini görmeleri sırasındaki ibaresinin, biz, bu ifadenin,
tüzel kişi adına hareket eden kimselerin eylemlerinden dolayı
tüzel kişinin sorumlu tutulabilmesini daraltacağını
düşünüyoruz. Yani uzmanlar da değişik profesörler de bu bizim
düşüncemize katılıyorlar. O yüzden, girişteki cümleyi
Tüzel kişilerin işlerinin görülmesiyle ilgili olarak diye
genişleterek düzeltmek istiyoruz. Önergemizin ilk kısmında bu
değişiklik var.
Yine önergenin içerisinde, baktığımızda
organın üyeleri veya ortakları ibaresi var. Şimdi,
değerli arkadaşlar, baktığımızda, o
kısımda, ceza yaptırımıyla ilgili olarak bir
haksız rekabet fiili işlendiğinde, bu organın üyeleri veya
ortaklarından sanki birinin cezalandırılacağı gibi bir
anlam ortaya çıkıyor. Şimdi, bu eylem her iki organ
tarafından da yani burada organ üyeleri veya ortaklar tarafından da
birlikte işlenirse ne olacak? Yani anlatımda, sanki bunlardan biri
adına bir cezalandırma söz konusu olacak, bir haksız rekabet
fiili işlendiğinde. O nedenle biz oradaki ayracın veya
değil ve/veya şeklinde değiştirilmesini öneriyoruz.
Burada tabii şöyle bir tehlike de ortaya çıkacak: Eğer bu
olmazsa oradaki veya kavramı uygulamada
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
TURGUT DİBEK (Devamla)
sadece biri hakkında mı
bir işlem yapılacak tartışması ortaya
çıkaracaktır. O nedenle de orada ve/veya ayracını
koyuyoruz. Sadece veya olarak değil veyi de koyuyoruz.
Ayrıca cümle içerisindeki fiil sözcüğünün yerine
eylem sözcüğünü biz önergemizde öneriyoruz. Gerçi daha önceki
değişikliklerde o kabul edilmemişti ama buradaki önergemizde de
bu değişiklik talebimiz var.
Ben önergemizin desteklenmesi talebiyle herkesi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Dibek.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 96 Sıra Sayılı Türk Ticaret
Kanunu Tasarısının 63 üncü maddesinde rekabet ibaresinden
sonra gelen fiili ibaresinin çıkarılarak, yerine eylemi
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Konuşacak mısınız efendim?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Evet.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; burada çıkaracağımız her
yasanın Anayasaya uygun olması gerekir. Bu, temel kuraldır. Bu
temel kurala göre seçimler yargı gözetiminde yapılır, Yüksek
Seçim Kurulunun denetiminde yapılır. Seçim de seçim kütüğüyle
başlar. Oysa burada, yakın zamanda, martta çıkarılan bir
yasayla 33 ve 40ıncı maddelerle adrese dayalı sayım
sistemi ile kütük oluşturuldu. Yüksek Seçim Kurulunun bu konuda denetimi,
İçişleri Bakanlığına; TÜİKe, başka bir
bakanlığa, Sayın Ekrenin olduğu Başbakan Yardımcılığına;
bağlı iki farklı bakanlığa intikal ettirildi. Burada
üç bakanlık bu olayda sorumlu, biri Adalet Bakanlığı;
gerçekten YSKnın işine karışamıyorum. diyebilir mi,
Anayasanın hükmü varken Yüksek Seçim Kurulu seçmen kütüklerini
denetlemeyecek. diyebilir mi? Diyemez. Sorun burada, tartışma
burada. Kamuoyunu bu konuda aydınlatmak gerekiyor. Çünkü adrese
dayalı sistemi getirirseniz
Burada gündem dışı konuşmada ben
açıkladım: Ceylanpınardan
Biz bu önergeyle yine Ticaret Kanununa katkı yapmaya
çalışıyoruz, dilini düzeltmeye çalışıyoruz. Ancak
ticaretin de, iktisadın da, ekonominin de gelişebilmesinin asgari
koşulları var. Eğer bir ülkede asgari düzeyde hukuk devleti
yoksa ticaret kanununun en iyisini çıkarın, hiçbir şeye yaramaz.
Eğer bir ülkede insan hakları, hukuk ve demokrasi yoksa en mükemmel
demokrasiyi işletiyoruz. deseniz de o ticaret kanunu güçlerin durumuna
göre değişir.
Güney Afrikada da Zimbabwede en son yeni bir anayasa
yaptılar. İnanın, çok modern bir anayasa ama uygulanıyor
mu? Uygulanamıyor. Biz de 1982 askerî darbesi ile gelen bir anayasayla
yirmi sekiz yıldır cebelleşip duruyoruz, değiştiremiyoruz.
Bu anayasa tozlu raflara niye kaldırıldı, neden
kaldırıldı, neden bir yıl tartışıldı,
Amerikada tartışıldı, sonra bu anayasa tozlu raflara
kaldırıldı? Bilmiyoruz. Kim istedi,
tartıştırdı; kim istedi, taslak yaptırdı; kim
istedi, durdurdu? Bilmiyoruz.
Siyasi Partiler Yasasını değiştirmiyoruz.
Zaten seksen bir madde değişti ve kadük duruma geldi. Seçim
Yasasını değiştirmiyoruz. Baraj yüzde 10,
kaldırmıyoruz. Lider sultası devam ediyor. Parti içi hukuk yok,
adaylar özgür belirlenemiyor. Halk özgür iradesiyle seçime kendi
adayını, istediği kişiyi gönderemiyor. Hâl böyle iken
Türkiye düşünce ve örgütlenme özgürlüğünü de yaşayamıyor,
toplantı ve gösteri yasalarının haklarını
kullanamıyor. Yine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
verdiği yüzlerce karara rağmen, Anayasanın 90ıncı
maddesi çok açık hüküm taşımasına rağmen 2004
değişikliğinde, İç hukukla uluslararası sözleşme
arasında çelişki olduğu takdirde uluslararası sözleşme
uygulanır. hükmü de uygulanmıyor.
Şimdi böylesi bir ülkede biz, temel bir kanunun
tartışmalarını yürütürken bu temel kanunun bir hukuk
devletinde işleyebilme koşullarını da yaratmak
zorundayız. Elbette ki demokrasi kolay bir şey değil,
çoğulculuk ister, katılımcılık ister, ortaklaşma
ister, farklılıklara tahammül ister. Demokrasilerde
azınlığı hukuk korur, bağımsız yargı
korur, hukuk devleti korur. Eğer bağımsız yargı
koruyamıyorsa, eğer hukuk koruyamıyorsa, güçsüzlerin
dayanacağı bir güç yoksa o ülkedeki yönetim şekline demokrasi
diyemezsiniz. Diktatörlük denebilir, polis devleti denebilir, farklı
isimler olabilir, sultanlık olabilir, imparatorluk olabilir ama hiçbir
zaman böyle bir yönetim tarzı demokrasi değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
HASİP KAPLAN (Devamla) Demokrasinin üç temel koşulu
vardır. Bu üç temel koşulu hayata geçirmeyen bir ülke bütün alanlarda
patinaj yapmaya devam eder.
Birincisi, siyasal demokrasidir. O Türkiyede yok işte. Bir
seçmen kütüğünü tartışamıyoruz. Siyasal
farklılıklara tahammül edemiyoruz.
Siyasal demokrasiden sonraki ikinci unsur, ekonomik demokrasidir.
Bu temel kanun aslında ekonomik demokrasinin temellerini Türkiyede
belirleyecek.
Üçüncüsü, kültürel demokrasidir. Bunu her zaman söyleriz:
Çoğulculuk, çok kültürlülük, renklilik bir çiçek bahçesi gibi tarihin
zenginliklerini yaşamaktır.
İşte biz bu ülkede bunları, bunların
yanında da güçler ayrılığını,
yargı-yasama-yürütme arasındaki ayrımı
koyamadığımız zaman bu çarklar işlemez. Bugün işlemez
bir noktadayız. Bunu her vesileyle ifade etmeye
çalışacağız.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kaplan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
63üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
63üncü madde kabul edilmiştir.
On dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.59
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.14
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya), Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 26ncı Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
96 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
64üncü maddenin başlığını okutuyorum:
BEŞİNCİ KISIM
Ticarî Defterler
A) Defter tutma ve envanter
I - Defter tutma yükümü
MADDE 64
BAŞKAN 64üncü madde üzerinde dört önerge vardır.
Önergeleri önce geliş sırasına göre okutup, sonra
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 96 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 64 üncü maddesinin kenar
başlığında yer alan "yükümü" ibaresinin
"yükümlülüğü" şeklinde ve üçüncü fıkrasının
da aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
|
Bekir Bozdağ |
Tuğrul Yemişci |
M. Yılmaz Helvacıoğlu |
|
Yozgat |
İzmir |
Siirt |
|
Hayrettin Çakmak |
|
A. Sibel Gönül |
|
Bursa |
|
Kocaeli |
"(3) Ticarî defterler, açılış ve
kapanışlarında noter tarafından onaylanır.
Kapanış onayları, izleyen faaliyet döneminin altıncı
ayının sonuna kadar yapılır. Şirketlerin
kuruluşunda defterlerin açılışı ticaret sicili
müdürlükleri tarafından da onaylanabilir. Açılış
onayının noter tarafından yapıldığı hallerde
noter, ticaret sicili tasdiknamesini aramak zorundadır.
Türkiye Muhasebe Standartlarına göre elektronik ortamda veya
dosyalama suretiyle tutulan defterlerin açılış ve
kapanış onaylarının şekli ve esasları ile bu
defterlerin nasıl tutulacağı Sanayi ve Ticaret
Bakanlığınca bir tebliğle belirlenir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 96 Sıra Sayılı Türk Ticaret
Kanunu Tasarısının 64 üncü maddesi "4" üncü
fıkrasında "genel kurul toplantı ve .. " ibaresinden
sonra gelen "müzakere" ibaresinin çıkarılarak, yerine
"karar" ibaresinin konulmasını arz ve teklif ederiz.
|
Hasip Kaplan |
Fatma Kurtulan |
Akın Birdal |
|
Şırnak |
Van |
Diyarbakır |
|
Pervin Buldan |
|
Sevahir Bayındır |
|
Iğdır
|
|
Şırnak |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 96 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 64 üncü maddesinin 3 numaralı
fıkrasında yer alan "bir tebliğle" ibaresinin
Tasarı metninden çıkarılmasını ve 5 numaralının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Halil Ünlütepe |
Ali İhsan
Köktürk |
|
Trabzon |
Afyonkarahisar |
Zonguldak |
|
Ali Rıza
Öztürk |
|
Turgut Dibek |
|
Mersin |
|
Kırklareli |
"(5) Yevmiye defteri, defter-i kebir ve envanter defteri
dışında tutulacak defterler Türkiye Muhasebe Standartları
Kurulu tarafından belirlenir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan "Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı"nın 64. maddesinin 1. fıkrasında yer
alan "ve defterlerinde, ticarî işlemleriyle malvarlığı
durumunu, Türkiye Muhasebe Standartlarına ve 88 inci madde hükümleri
başta olmak üzere bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde
ortaya koymak zorundadır." ibaresinin kaldırılarak, yerine
"ve tüm ticari işlemler ile malvarlığı durumunu,
Türkiye muhasebe standartlarına ve bu Kanuna uygun olarak defterlerine
aktarmak zorundadır." ibaresinin eklenmesini ve 1. fıkranın
son cümlesinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
|
Faruk Bal |
Akif Akkuş |
Beytullah Asil |
|
Konya |
Mersin |
Eskişehir |
|
İsmet
Büyükataman |
|
Erkan Akçay |
|
Bursa |
|
Manisa |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz.
BAŞKAN Konuşacak mısınız, yoksa
gerekçeyi mi okutuyorum?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Erkan Akçay
konuşacaklar.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Akçay. (MHP
sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 64üncü madde üzerindeki değişiklik önergemiz
hakkında söz almış bulunuyorum. Muhterem heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, tasarının Beşinci
Kısmı ticari defterleri düzenlemekte ve 64üncü madde ile 88inci
maddeler defterlerin tutulması, envanter, bilançolar, finansal tablolar,
değerleme ilkeleri ve Türkiye Muhasebe Standartları Kurulunun
yetkilerine ilişkin düzenlemeler yapmaktadır. Bu hususlara
ilişkin düzenlemeler, şu anda hazır ve Meclis gündemine gelmek
üzere olan Muhasebe Standartları Kanunu Taslağında ve hâlen
Plan ve Bütçe Komisyonu alt komisyonunda görüşülen Denetim
Standartları ve Kamu Gözetimi Kurumu Kanunu Tasarısında
düzenlenmektedir. Aynı konunun birden fazla kanunda düzenlenmesi kanun
yapma tekniğine aykırı olduğu gibi, uygulamada önemli
sorunlara da yol açabilecektir. Bu vesileyle, 64üncü maddeyle ilgili bazı
değerlendirmelerimizi de dikkatlerinize sunmak istiyorum.
Ulusal ve uluslararası standartlar bakımından önem
arz eden tasarının 64üncü maddesi, her tacirin ticari defter tutmak
yükümlülüğüne ilişkin emredici kural koymaktadır. Kanunen
tutulması zorunlu olan tüm defterlerin usulüne uygun olarak tutulmuş
olmasının ticari defterlerin sahibince delil olarak gösterilebilmesi
için ön koşul olduğunun hükme bağlanması, ticari
defterlerin tam ve usulüne uygun tutulmasını güvenceye alan bir
düzenleme olacaktır.
Tasarının ticari defterlerle ilgili kısmında
sadece ticari defterlere değil, bilanço ve diğer mali tablolara
ilişkin hükümlere de yer verilmiştir. Söz konusu hükümler genel
olarak incelendiğinde ve defter tutma yükümlülüğüyle ilgili maddeyle
de irtibatlandırıldığında defter
kayıtlarının ve ilgili diğer kayıtların
gerçekliğini, doğruluğunu ve zamanında düzenlenmesini sağlamaya
yönelik hükümlere yer verilmiş, kayıtların tutulmasında
bazı standartlara riayet edilmesi gerektiği hüküm altına
alınmıştır. Böylece, kayıtların
anlaşılabilirlik ve açıklığının,
gerçekliğinin ve doğruluğunun sağlanmaya çalışıldığı,
ilke ve standartlar vasıtasıyla kayıtlarda yeknesaklık
sağlamak suretiyle mukayese elverişliliğinin hedeflendiği,
bu yönüyle ilgililerle hukuki münasebete girecek üçüncü kişilerin
doğru ve güvenilir bilgi almasına yönelik tedbirlerin bulunduğu
ve üçüncü şahısların menfaatini gözeten bir düzenleme
tarzına yer verildiği görülmektedir. Ancak tasarı ile ticari
defterlerin delil olma niteliğine ilişkin hükümler hiçbir ülkenin
kanununda yer almadığı ve ispat hukuku ilkeleriyle
bağdaşmadığı gerekçesiyle tamamen
kaldırılmıştır. Onun yerine, 83üncü maddede Hukuki
Uyuşmazlıklarda İbraz başlığı
altındaki düzenlemede, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa atıfta
bulunulmaktadır. Uygulamada çok sık başvurulan ve özellikle
ticari uyuşmazlıklarda gerekli olduğunu düşündüğümüz
ticari defterlerin delil kuvveti ile ilgili olarak sadece Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununa atıf yapılmasının yeterli
olmadığı kanaatini taşıyoruz. Bu nedenle, ticari
defterlerin delil kuvveti ile ilgili hükümlerin günümüz gelişmelerine
uygun bir şekilde yeniden ele alınıp tasarıya eklenmesi
uygun olurdu. Ticari defterlerin delil olmasının uygulamada
kazanmış olduğu yaygınlık ve yöneticilerin ticari
defterlerin tutulmasındaki cezai sorumluluğunun
kaldırılmış olması karşısında, bu
düzenleme konusunda yeniden değerlendirme yapmakta büyük fayda
vardır.
Tasarının 64üncü maddesinin (5)inci
fıkrasında, yevmiye, defterikebir ve envanter defteri
dışında tutulacak defterlerin Türkiye Muhasebe Standartları
Kurulu tarafından belirleneceği öngörülmektedir. Bu hükümle,
uluslararası muhasebe standartları ve Türkiye muhasebe
standartları, ticari defterler ve bu bölümde yer alan diğer hükümler
açısından ve tebliğle de düzenleme yapılacağı da
belirtilerek Türk Ticaret Kanununun üzerine çıkarılmaktadır.
Kanun hükümlerinin, muhasebe standartlarının izin verdiği ölçüde
veya standartlarda aksi öngörülmemiş ise uygulanabileceğini kabul
etmek standartlara uygulama açısından kanun hükümlerinin üzerinde bir
yer verilmesi anlamına gelmekte olup kanun yapma tekniği
açısından uygun bulmuyoruz. Bu durumun, yasama yetkisinin
devredilemeyeceğine ilişkin Anayasa hükümlerine de aykırılık
teşkil ettiğini düşünüyoruz.
Değerli milletvekilleri, bu vesileyle önergemizin kabulünü
diler, saygılar sunarım. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Akçay.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 96 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 64 üncü maddesinin 3 numaralı
fıkrasında yer alan "bir tebliğle" ibaresinin
Tasarı metninden çıkarılmasını ve 5 numaralının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi (Trabzon) ve arkadaşları
"(5) Yevmiye defteri, defter-i kebir ve envanter defteri
dışında tutulacak defterler Türkiye Muhasebe Standartları
Kurulu tarafından belirlenir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkanım
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Öztürk, buyurunuz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakanımız deminden konuşurken, seçim
güvenliğiyle ilgili herhangi bir talep olması durumunda elbette
müdahale edilebileceğini fakat bu aşamada böyle bir şeyin olmadığını
-yanlış anlamıyorsam- söylediler. Öncelikle,
Anayasamızın 79uncu maddesi, seçimlerin dürüstlük içerisinde
yapılması ve yaptırılması, seçim süresince bütün
yolsuzluk ve şikâyetlerin, itirazların incelenmesi görevini Yüksek
Seçim Kuruluna vermiştir.
Bugün bütün demokratik ülkelerde seçimin ilk ve temeli olan seçim
kütüklerinin oluşturulması yargı tarafından
yapılmaktadır. Hiçbir ülkede, seçim kütüklerinin
oluşturulması idareye, yürütmeye bırakılmamıştır.
Türkiyede 1950 yılında çok partili hayata geçtiğimiz günden
bugüne kadar tüm seçim kütükleri ilçe seçim kurulları tarafından
oluşturulmuştur. İlçe seçim kurullarının bu kütükleri
oluşturma yetkisi geçen dönem çıkarılan bir yasayla geriye alınmıştır.
Seçim sürecinin yönetimi yargı denetiminin altından
çıkarılmış, yürütme denetimine verilmiştir.
Şimdi, bu, Anayasanın bahsettiğim 79uncu maddesine
aykırı bir hükümdür. Durum böyleyken -bu seçim kütükleri üzerinde bu
kadar tartışma kamuoyunca yapılmaktadır- bence bu
tartışmaları bertaraf edecek, kuşkuları giderecek
önlemleri almak var iken seçimin tartışılabilir,
meşruiyetinin sorgulanabilir hâle getirilmesinin bir anlamı var
mıdır?
Sayın Bakan sadece Adalet Bakanı değildir,
aynı zamanda Hükûmeti temsilen burada bulunmaktadır. Burada, seçim
kütüklerinin oluşturulması konusundaki kuşkuların ciddi,
tarafsız ve özenle araştırılması konusunda Sayın
Bakan söz verinceye kadar ben bu konuyu gündeme getireceğimi söyledim. Ama
Sayın Bakandan hiçbir ses çıkmıyor. Sanki bu konu Hükûmeti
ilgilendirmiyor, sanki bu konu Adalet Bakanını hiç ilgilendirmiyor,
kendi dışında olan bir olaymış gibi bu olayı
geçiştirmeye çalışıyor.
Değerli arkadaşlarım, Türkiyede
yaşamıyor muyuz? Sizlere gelmiyor mu? Türkiye'nin dört bir
yanından nüfus dairelerine yığılmalar var. Nüfus dairelerinde
bir kargaşa, bir kaos var. 6 milyon seçmen bugün fazla. Nüfusa
baktığımız zaman bu 6 milyon seçmenin sorgulanması
gerekmiyor mu? Yani bu Parlamentonun meşruluğunun
tartışılmaması için, bu Parlamentonun güvenilir olması
için, her şeyden önce bu Parlamento sürecini başlatan, seçim sürecini
başlatan seçmen kütüklerinin doğru, dürüst, hiç kimsenin kuşku
duymayacağı bir şekilde hazırlanması tüm siyasi
partilerin ortak amacı değil midir?
Bugün bir beldede oturan insanlar, hangi siyasi düşünceden
olurlarsa olsunlar, kendi başkanlarını elbette ki seçsinler, ama
başka yerlerden oralara yığılmalar yaparak o belde
halkının iradesini dolaylı olarak geçersiz hâle getirmek kabul
edilebilir bir durum mudur? Bu konu, Hükûmetin alması gereken önlem
değil de biz mi alacağız muhalefet olarak? Ben bu konuları
şimdiden Hükûmetin dikkatine sunmak istiyorum yarın yapılacak 29
Mart seçimlerinde bu seçimin meşruluğunun kamuoyunca
tartışılmaması için. Zaten Anayasaya aykırı bir
hüküm var, Anayasaya aykırı bir yasa çıkarılmış,
bu yasayla seçimler yürütülmeye çalışılıyor. Kütüklerin
oluşturulması yargı denetiminin alanından
çıkarılmış. Bu zaten başlı başına
Anayasaya aykırı bir durumdur. Hiç olmazsa Hükûmetin bir an önce bu
tartışmaları sona erdirmek için, hukukun güvenliğini
sağlamak için bu konuya el atması gerekmektedir diye
düşünüyorum.
Öte yandan, değerli arkadaşlarım, bu 64üncü
maddeyle ilgili verdiğimiz değişiklik önergesiyle 5inci
fıkrada Türkçeye bir uyum getirilmesi sağlanmıştır.
bir tebliğ ile belirlenir. hükmündeki bir tebliğ ile kelimeleri
çıkarılmıştır. 3üncü fıkrasında ise
Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca bir tebliğle belirlenir.
denilmiş. Burada da Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bunu ister
bir tebliğle belirler ister bir yönetmelikle belirler ister başka bir
yazılı mevzuatla düzenler. Bu konunun Ticaret Kanunu tarafından
belirlenmesi bizce doğru değildir.
Aslında bu maddenin hukuken yanlış ve
sakıncalı olan yönü vardır. Şöyle ki: Bu hükümle Türkiye
Muhasebe Standartları Kurulu ve dolayısıyla uluslararası
finansal raporlama standartları kanunun ve yasama organının
önüne geçirilmekte ve kanun hükümlerinin anılan standartların izin
verdikleri ölçüde uygulanabileceği, Türkiye Muhasebe Standartları
Kurulu ile dolaylı olarak da uluslararası finansal raporlama standartlarının
kanun hükümlerini değiştirebilecek düzenlemeler yapabilmeleri kabul
edilmektedir. Bu düzenleme hukukun normları hiyerarşisinde
Anayasanın kuvvetler ayrılığı ilkesine ve özellikle
Anayasanın 87nci maddesinde belirlenen kanunları koyma yetkisinin
Türkiye Büyük Millet Meclisinde olduğu hükmüne aykırıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) O nedenle biz önergemizin
desteklenmesini istiyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Öztürk.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
On dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.30
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.40
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya), Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 26ncı Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
96 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
64üncü madde üzerinde verilen Trabzon Milletvekili Akif Hamzaçebi
ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi yeniden
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
yoktur. (AK PARTİ sıralarından var var sesleri)
ÜNAL KACIR (İstanbul) Var efendim, nasıl yok?
BAŞKAN Elektronik cihazla oylama yapacağız.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter
sayısı vardır.
Şimdi diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 96 Sıra Sayılı Türk Ticaret
Kanunu Tasarısının 64 üncü maddesi "4" üncü
fıkrasında "genel kurul toplantı ve .. " ibaresinden
sonra gelen "müzakere" ibaresinin çıkarılarak, yerine
"karar" ibaresinin konulmasını arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Kaplan, konuşacaksınız
Buyurunuz.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ben, tekrar katkı sunmak üzere, verilen bir
önerge üzerinde söz aldım. Sadece şunu söyleyeyim: Müzakere
sözcüğü, eski Arapçada ki ben Arapçayı da iyi bilirim, Kürtçeyi de
iyi bilirim, Farsçayı da bilirim- bir konuyu tartışmak demektir.
Bir konuyu tartışmak
Bir Genel Kurul bir konuyu müzakere eder,
herhangi bir toplantı sonrası müzakere edilir bir konu ama sonunda
bir karar çıkar, o karar da deftere yazılır. Şimdi, biz
burada diyoruz ki: Kardeşim, bunu müzakere sözcüğünü
çıkarın, yerine karar deyin. Müzakereler hangi ticari deftere
yazılır bana birisi bir örnek çıkarsın milletvekilliği
rozetimi çıkarayım. Ya bu kadar da olmaz ya, el insaf! Hangi
müzakereler ticaret defterlerine yazılıyor, bana söyler misiniz? E
şimdi, ben buradan diyorum ki ya Allah birdir diye bir önerge versem
Komisyona bakacaksınız, Komisyon da hayır derse buradan
çıkmayacak dediğim zaman şaşırıyorsunuz.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) O kadar da değil.
Yanlış bir benzetme.
HASİP KAPLAN (Devamla) Hayır, diyorsunuz: Yok,
çıkar
Ama değil. Bu doğrusu. Bizden uyarması, biz sözümüzü
söyledik.
Şimdi, bir başka noktaya geçelim. Anayasa 79
Okumak
gerekiyor. Darbe anayasası da olsa bugün yürürlükteki olan yasa.
Seçimler, yargı organlarının genel yönetim ve denetimi
altında yapılır. Seçimlerin başlamasından bitimine
kadar, seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün
işlemleri yapma ve yaptırma
Yüksek Seçim Kuruluna aittir.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Bakan dinlemiyor ki!
HASİP KAPLAN (Devamla) Şimdi, sorun bu. Yüksek Seçim
Kurulu seçmen kütüğüyle seçim takvimi başladığı için
yetkili ve denetleyicidir. Ama bir yasa çıktı, adrese dayalı
kütük. Kütüğü kim yapacak? TÜİK bir sene önce adrese dayalı bir
sayım yapmış. Onunla ilgili kim yapacak? Vatandaşlık
Nüfus İşleri Genel Müdürlüğü. Vatandaş nereye
başvuracak? Muhtara değil. Nereye gidecek? Nüfus müdürüne.
Olmadı
Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Sayın Aydın diyor
ki: Eğer bir kişi kaydolmak istiyorsa polise ve jandarmaya gitsin.
Ya böyle bir şey olur mu arkadaşlar?
Peki, bir şey daha soracağım: 1 Ocak 2009da seçim
takviminin başladığını Yüksek Seçim Kurulu söylemedi
mi? Söyledi. Bu ne aceledir askılara hemen listeler
çıkarılıyor da üç gün itiraz süresi veriliyor? Bakın,
istediğiniz kadar çoğunluk olun, istediğiniz kadar yüzde 47ye,
57ye çıkarın, istediğiniz zaman yüzde 67ye çıkarın,
bundan kurtulamazsınız -bu tartışmadan- size anlatmak
istediğimiz budur ve bütün muhalefetin kafasında bu sorun var.
Bakın, ben milletvekiliyim. Seçmen olarak İstanbul
Beyoğlunda seçmen kütüğünde kayıtlıyım. Genel Kurul
çalışmaları nedeniyle bu üç gün içinde gidip seçmen
kütüğümü alıp Şırnaka kaydıramadım, çünkü
tanınan süre üç gün. Benim gidip nüfus müdürüne çıkmam gerekiyordu.
Nüfus müdürü olmasa Beyoğlu Emniyet Müdürüne gitmem gerekiyordu. Allahtan
orada jandarma yok. Yoksa jandarma komutanına gitmem gerekiyordu.
Şimdi bakın, seçim takvimi mademki 1 Ocak 2009da
başlıyor, bir önerimiz var. Bu tartışmayı en
azından asgariye indirelim. Bütün partilere teklifimiz: Yüksek Seçim
Kurulu bayramdan sonra beş gün veya yedi gün, makul bir süre, seçmen kütüklerine
itiraz imkânı tanıyan bir süre tanısın. Beş veya yedi
gün bayramdan sonra. Şimdi hemen bayram tatili başlıyor.
Beş veya yedi günlük bir süre seçim listelerinin biraz daha kontrol
edilmesini, yazılmayanların yazılmasını sağlar,
bu tartışmayı biraz asgariye indirir. Böyle bir şeye Yüksek
Seçim Kurulu böyle bir karar verirse, Yüksek Seçim Kurulunun kararları
kesindir, tıpkı YAŞ kararları gibi. Hani
Cumhurbaşkanı, Başbakan hem muhalefet yazıyor ya, orada
muhalefet yazacak da yok ve o zaman bu kütükleri biraz olsun biraz daha
denetleme, yanlışlıklar varsa düzeltme imkânı var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
HASİP KAPLAN (Devamla) Bu konuda burada bütün parti
gruplarına sesleniyorum; grubu bulunan partiler, bulunmayanlar: Eğer
muhalefetin üç partisi de bunu istiyorsa, iktidar partisinin de bize
katılması demokrasinin gereğidir, hukukun gereğidir. Biz bu
talepte bulunuyoruz. Sayın Bakanımız da burada. Bu yanlışı
hiç olmazsa bu yoldan düzenleyelim, sonra yasayı düzenleyelim. Çünkü
burada bu yasaya aykırı bir yasa yaptık, Anayasaya
aykırı yasa yaptık. Biraz da kabahat bizim, günah bizim, biraz
da bizim sorumluluğumuz var. Ama Allah var, Demokratik Toplum Partisi
öncesi bunlar görüşüldüğü için bizim de bu yasa
görüşüldüğünde bütün muhalefetimiz olmasına rağmen geçti.
Biz bu konuda yeterli tavrı koyduğumuzu düşünüyoruz, böyle bir
çağrıda bulunuyoruz. Muhalefet partileri de burada, iktidar partisi
de burada, hiç olmazsa bu yanlışı bu şekilde düzeltelim
diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kaplan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 96 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 64 üncü maddesinin kenar
başlığında yer alan "yükümü" ibaresinin
"yükümlülüğü" şeklinde ve üçüncü fıkrasının
da aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Bekir
Bozdağ (Yozgat) ve arkadaşları
"(3) Ticarî defterler, açılış ve
kapanışlarında noter tarafından onaylanır.
Kapanış onayları, izleyen faaliyet döneminin altıncı
ayının sonuna kadar yapılır. Şirketlerin
kuruluşunda defterlerin açılışı ticaret sicili
müdürlükleri tarafından da onaylanabilir. Açılış
onayının noter tarafından yapıldığı hallerde
noter, ticaret sicili tasdiknamesini aramak zorundadır.
Türkiye Muhasebe Standartlarına göre elektronik ortamda veya
dosyalama suretiyle tutulan defterlerin açılış ve
kapanış onaylarının şekli ve esasları ile bu
defterlerin nasıl tutulacağı Sanayi ve Ticaret
Bakanlığınca bir tebliğle belirlenir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Sayın Başkanım, katılıyoruz ancak bir talebimiz var.
Bilindiği gibi bu tasarıda tüm paragraflar bir rakamla
başlamaktadır. Bu önergede iki paragraf var. Biri rakamla
başlıyor, biri rakamla başlamıyor. O bakımdan ikinci
paragrafın birinci paragrafın sonuna -ayrı bir paragraf olarak
değil- yazılması hâlinde bu sorun kendiliğinden çözülebilir
diye düşünüyorum. Bunu arkadaşlarımız yapabilirlerse sorun
kalmaz.
BAŞKAN Yapabilirler efendim. Düzeltmişler zaten de
konuyu.
NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu önerge ile kelime tashihi yapılması
amaçlanmıştır. Ayrıca, Türkiye Muhasebe Standartlarına
göre elektronik ortamda veya dosyalama suretiyle tutulan defterlerin
açılış ve kapanış onaylarının şekli ve
esaslarının Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca bir
tebliğle belirlenmesine imkân sağlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Bu kabul edilen önerge doğrultusunda 64üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
64üncü madde
kabul edilmiştir.
65inci maddenin başlığını okutuyorum:
II - Defterlerin tutulması
MADDE 65
BAŞKAN 65inci madde üzerinde iki önerge vardır.
Önergeleri geliş sırasına göre okutup,
aykırılık sırasına göre işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 96 Sıra Sayılı Türk Ticaret
Kanunu Tasarısının 65 inci maddesi 1inci
fıkrasındaki kayıtlar ibaresinden sonraki Türkçe tutulur.
ibaresinin Türkçe ve başka dilden yapılabilir olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Hasip Kaplan |
Fatma Kurtulan |
Akın
Birdal |
|
Şırnak |
Van |
Diyarbakır |
|
Sevahir
Bayındır |
|
Pervin Buldan |
|
Şırnak |
|
Iğdır |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 96 Sıra Sayılı Türk Ticaret
Kanunu Tasarısının 65. maddesinin 1. fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Ali Rıza
Öztürk |
Turgut Dibek |
Tekin Bingöl |
|
Mersin |
Kırklareli |
Ankara |
|
Sacid
Yıldız |
Ali Oksal |
Ali İhsan
Köktürk |
|
İstanbul |
Mersin |
Zonguldak |
(1) Defterler ve gerekli diğer kayıtlar Türkçe tutulur.
Kısaltmalar, rakamlar, harfler ve semboller
kullanıldığı takdirde bunların anlamları
açıkça belirtilmelidir. Vergi Usul Kanunu hükümleri saklıdır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Dibek, buyurunuz.
TURGUT DİBEK (Kırklareli) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, bir taraftan Ticaret Kanununu
görüşüyoruz önergelerle beraber, diğer taraftan da gündemimizde yerel
seçimler var; hemen hemen her söz alan milletvekili arkadaşımız
bu konuya mutlaka değinme ihtiyacı duyuyor, çünkü Türkiye'nin
gündeminde, gazeteleri açtığımızda, televizyonları
izlediğimizde gerçekten bu konu halkımız tarafından da
takip ediliyor. Az önce Sayın Bakan bu konuda bir açıklama yapma
ihtiyacını duydu. Gerçi, kendisi Takvim
başlamıştır, artık bizim yapacak bir şeyimiz yok,
konu Yüksek Seçim Kuruluna aittir, onun yetkisindedir. dedi ve topu oraya
attı.
Değerli arkadaşlar, bu konu niye bu kadar çok
konuşuluyor? En son, referandumda yapılan oylamada seçmen
sayısı 42 milyon küsurdu, şimdi 48 milyonu aşkın;
arada bir 6 milyon fark var. Aradan bir yılı aşkın bir süre
geçmiş, bir yıl gibi bir süre geçmiş. Değerli
arkadaşlar, bir yılda seçmenin 6 milyon gibi bir
artışı hâliyle dikkat çeker, normaldir bu.
Şimdi, her il kendisi, biz de bakıyoruz, diğer
iller de bakıyor. Ben bakıyorum milletvekili
arkadaşlarımız hemen hemen her biri, kendi bölgesinden
değişik, böyle spesifik konuları getiriyorlar İşte
bizde bu kadar arttı, farklı olaylar var. diye. Türkiye'nin
konuştuğu bir konuyu hâliyle gündemimize almak gerekir diye
düşünüyorum.
Benim de burada söyleyeceğim birkaç şey var: Öncelikle
diğer arkadaşlarımız belirtti ama -askı, bu itiraz ve
nakillerle ilgili, olmayanlar ve yer değiştirmekle ilgili
başvurular yarın saat 17.00de sona eriyor. Daha önceki yıllarda
Yüksek Seçim Kurulu bunu daha uzun bir süreye veriyordu, iki hafta, on dört
günlük bir süreydi; ama bu yıl on gün, yani bu seçimlerde on günlük bir
süre, 26sı, yarın onuncu gün oluyor.
Değerli arkadaşlar, küçük illerde belki sorun
olmayabilir, küçük ilçelerde belki sorun olmayabilir ama dün, burada, biz
arkadaşlarımızla konuşuyorduk, Çankaya Nüfus
Müdürlüğü, yedinci katta, asansörle çıkmak, inmek gerekiyor,
asansörler arızalı. İnsanlar işinden izin
almışlar gelmişler, o güne bu işi hâlletmek üzere
hasretmişler kendilerini, belki programlarını bozmuşlar.
Yaşlılar, hastalar yukarı çıkamıyorlar; çıkanlar,
sıra var, kuyruk var, işlerini göremiyorlar. Bilgisayarlar tabii ki,
ağırlaşmış Datalar, sistem hızlı
işlemiyor, ağır. diyorlar, geri dönmek zorunda kalıyorlar.
O nedenle, bu sürenin kısa olduğunu düşünüyoruz, ısrarla
bunu belirtmeye çalışıyoruz. Tabii ki, Hükûmetin yapacak bir
şeyi yoktur. Yüksek Seçim Kurulu da buradaki konuşmaları
dinliyordur. Yani Yüksek Seçim Kurulu niye daha önce en az on dört günlük süre
verirken şimdi böyle bir olayda on günlük bir başvuru süresi ortaya
koymuştur? Bunun mutlaka uzatılması gerekir diye düşünüyoruz.
Diğer taraftan, şimdi, bu değişiklikler
yapılıyor gerek ismini yazdıranlar ve nakil yaptıranlar
Bu
değişiklikler tekrar düzenlenecek ve 17 Aralıkta askıya
çıkacak değişiklik yapılan o liste.
Değerli arkadaşlar, bir gün, bir gün sonra 18inde
askıdan inecek. Bir günlük itiraz süresi var siyasi partilere, ilgililere.
Şimdi, şu denilebilir, Yüksek Seçim Kurulu şöyle
bir mantık yürütmüş olabilir: Zaten bu adrese dayalı sistem
gereği herkes kayıt altına alınmıştır.
Dolayısıyla çok fazla başvurular olmayacaktır. O
değişiklikler de az olacaktır. O listeleri de bir günde
partililer, ilgililer inceleyebilir gibi bir mantık yürütmüş
olabilirler, ama dünyanın neresinde bir günlük bir inceleme süresi
vardır demokrasilerde. Mümkün değil. Yani sanki çok erken, acil bir
seçim yapıyoruz. Yani altmış günlük veya doksan günlük süre
içerisinde seçim yapıyoruz ve böyle kısacık, kısacık
günler. Bir gün
Bunu da mutlaka Yüksek Seçim Kurulunun değerlendirmesi
gerekir diye düşünüyorum.
Sayın Bakanıma da şunu söyleyeyim: Yani
vatandaşlarımızın, halkımızın kaygı
içerisinde olmasını gayet doğal karşılamak lazım.
Yani bu ülkenin Sayın Başbakanı kaymakamlarımızı,
valilerimizi kamyonlara bindirip, kömür dağıtmaya gönderiyor. Yani
öyle bir görev veriyor. Şimdi, hatta Kırklarelinde bu kömürler
dağıtılırken, kaymakamlar, köydeki muhtar ve ihtiyar
heyetindeki yetkililere güvenmiyorlar, köy imamlarının da bu kömür
dağıtılan ailelerde, dağıtılan kömürlerin
başında riayet etmelerini ve takip etmelerini istiyorlar.
Şimdi böyle bir Türkiye! Demek ki, durumdan vazife
çıkaran birtakım devlet görevlileri de olacaktır diye insanlar
kaygı içerisinde olabilir. Tabii ki, biz devletin görevlilerinin
yapacağı işlere güvenmek zorundayız, güvenelim ama,
Sayın Başbakan da valileri, kaymakamları kamyonlara bindirip,
evlere göndermesin veya işte köy muhtarına güvensin. O köy
muhtarları, o kömürler, elindeki listede ihtiyacı olan
vatandaşlara dağıtılırken imamları da, köy
imamlarımızı da başlarına vermesin. Demek ki, ortada
bir güvensizlik varsa halkın da buna karşı güvensizliği
gayet doğaldır. Bunu da burada belirtmek istiyorum değerli
arkadaşlar.
Önergemizle ilgili olarak da hemen şunu belirtmek istiyorum:
Son cümleyi biz ilaveten önergemize yazdık. Zira Vergi Usul Kanununda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
TURGUT DİBEK (Devamla) 213 Sayılı Vergi Usul
Kanununun 215inci maddesinin birinci fıkrasındaki hükümle bir
çelişki ortaya çıkacaktır. Çünkü değerli arkadaşlar,
şu anki, baktığımızda Defterler ve gerekli
kayıtlar Türkçe tutulur. diyor madde metni ama Vergi Usul Kanununda
ilgili maddede -ki 215inci maddenin birinci fıkrası- Türkçe
kayıtlar bulunmak kaydıyla defterlerde başka dilden
kayıtlar da yapılabilir. denilmiş, böyle bir ibare var.
Dolayısıyla madde metninin son fıkrasına, son cümlesine
daha doğru olarak Vergi Usul Kanunu hükümleri saklıdır.
ibaresinin gelmesinin doğru olacağını düşünüyoruz ki
böyle bir çelişkinin giderilmesi gerektiğini değerlendirdik.
Önergemizin kabulünü ben saygıyla talep ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Dibek.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 96 Sıra Sayılı Türk Ticaret
Kanunu Tasarısının 65 inci maddesi
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
İzin verirseniz kısa bir açıklama yapayım.
BAŞKAN Buyurunuz.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Hâlen
yürürlükte bulunan 805 sayılı Yasanın 1inci maddesi Türk
tabiiyetindeki her nevi şirket ve müesseseler, Türkiye dahilindeki her
nevi muamele, mukavele, muhabere, hesap ve defterlerini Türkçe tutmağa
mecburdurlar. şeklinde düzenlenmiştir. Dolayısıyla böyle
bir hükmü buraya getirmemiz bir çelişki teşkil edecektir.
BAŞKAN Sayın Kaplan, buyurunuz.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Sayın Bakan demin mevcut muhasebat kanununu
okudu, diyeceğimiz yok. Denetleme yasa tasarısını şu
an biz Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşüyoruz ve bu denetleme ile ilgili,
muhasebe ve denetleme ile ilgili kökten bir değişiklik ve Avrupa
Birliğinin, yine müzakere sonucu, yine Meclise de gelecek.
Şimdi, biz ileriye bakacağız. Yeni bir yasa
çıkardığımız zaman eğer geride
bırakacağımız yasalar çok doğruysa yenisini niye
yapıyoruz? Bu mantıktan bakmak gerekiyor biraz ileriye.
Şimdi bizim burada söylemek istediğimiz şu:
Muhasebat kanununa göre Türkçe resmî dildir, bu mutlaka olmalı, bu olsun
ama bir firma çok uluslu bir firmaysa, bir şirket çok ulusluysa, içinde
çok farklı ülkelerin sermayesi varsa, kendine de bir ortak dil olarak
İngilizceyi veya Arapçayı seçmişse, bırakın kendi
kayıtlarında hem Türkçe hem de İngilizce olsun. Fazla mal göz
çıkarmaz. derler yani fazlası da çıkarmaz ama o yabancı
firmanın kendi defterlerini denetlemesine imkân tanır.
Bu neden gerekli? Şimdi şirketler
uluslararasılaştı. Diyelim Riyadda bir büyük firmanın
merkezi var; geldi, İstanbulda da bir şube kurdu. Petrolü
bırakalım bir tarafa, diyelim Riyadda Ya Habibi isminde bir
kozmetik firması; İstanbulda bir açtı, Pariste bir açtı,
Londrada açtı, New Yorkta açtı, Tokyoda açtı ama merkez
orası. Bu şubeleri İstanbulda satış yapıyor,
bağlantılı, yani burada çıkarılacak kârı,
hesabı, yine akacak, gidecek merkeze.
Bakın, dün üç tane sözleşmeyi burada görüştük ve
teknik olduğu için fazla tartışmadan da okey dedik, Meclis
onayladı. Meclisin onayladığı bu sözleşmelere göre,
Suudi Arabistandan bir şirket gelip çok rahatlıkla Emirganı
alabilir, kendi merkezi Riyaddayken çok rahatlıkla burada mülk
edinebilir, kurumlar edinebilir; karşılıklılık ilkesi
var, buna bir şey demiyoruz. Ama ticaretin uluslar arasılaşması,
sınırları aşması durumu karşısında Dünya
Ticaret Örgütünde siz, isteseniz de istemeseniz de Türkçe dilini
kullanamazsınız çünkü Dünya Ticaret Örgütünün kabul ettiği bir
resmî dil vardır veya Avrupa Konseyinin kabul ettiği iki resmî dil
vardır. Şimdi, Avrupa Konseyinde İngilizce, Fransızca resmî
dil değil mi? Resmî dil. Dışişleri
Bakanlığımız yazışmaları yaparken bu iki
dili kullanıyor mu? Kullanıyor. E, diyelim o zaman. Resmî dil
Türkçedir, kullanmasın. diyebilir miyiz? İşte uluslararası
sözleşmeler bu yükümlülüklerin sonucudur. Bırakın firmalar
serbest kalsın. Yabancı bir dili kullanmak istiyorsa defterinde
kullanabilmelidir. Ha, Türkiyede mahkeme açısından, yetki
açısından, denetim açısından Türkçe olanı esas
alırsınız, Türkçe olanın üzerinden gidersiniz. Bu bir
sınırlama değildir, bu bir öngörüdür, bu bir ileriye
bakış açısıdır. Eğer şirketlerin merkezini
Türkiyeye taşıma gücünüz varsa, Union Bankı, Almanyadaki
bankaların merkezini Türkiyeye taşıma şansınız
varsa, oradaki işlemlerde denetim açısından merkezi de
denetleyebilme şansınız varsa bir diyeceğimiz yok. Ulusal
sınırların içine hapsedersiniz, bütün denetimi
yaparsınız. Ama şunu söyleyeyim: İster istemez bu
çıkardığımız son sözleşmeler
Sırada tam
yetmiş sekiz tane böyle sözleşme var. Yabancı firmaların,
yabancı devletlerin, şirketlerin Türkiyeye gelmesi,
çalışması, faaliyette bulunması, acente açması,
şube açması yani Kiadan sonra, General Motordan sonra, Sonyden
sonra, SANYOdan sonra, Toshibadan
sonra yüzlerce marka gelecek Türkiyeye. Bu bir kolaylık sağlar bizim
söylediğimiz öneride. Yok, diyorsanız ki: O kolaylığı
tanımayız, illa Türkçe
Sonuçta, sizin işlemlerinizin hepsini
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen, sözlerinizi tamamlayınız.
HASİP KAPLAN (Devamla)
bütün verilerini, bütün o
defterleri yine kendi dillerine alıyorlar, yine kendi dillerinde, kendi
verilerine geçiriyorlar, yine kendi dillerinin üzerinde işlem
yapıyorlar; çift işlem yapıyorlar, üç işlem
yapıyorlar, dört işlem yapıyorlar. Şimdi, eğer siz
kendi dilinizi Fransada kullanabiliyorsanız, Suudide
kullanabiliyorsanız, karşılıklılık
anlaşması varsa
Varsa bakın, dikkat edin, hani bize vize
uygulayan ülkeler var, kırmızı diplomatik pasaportumuza rağmen
bize vize uygularlar, biz uygulamayız; öyle değil, eşit
koşullarda. Bir ülke eğer Türkçeyi kullanmaya izin veriyorsa biz de
onların defterlerinde kendi dillerini kullanmalarına izin
verebilmeliyiz. Benim söylemek istediğim bu. Biraz geniş
düşünmek lazım. Takdir sizin.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kaplan.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Karar yeter sayısı
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.08
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 17.14
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya), Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 26ncı Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
96 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
65inci madde üzerinde verilen, Şırnak Milletvekili
Hasip Kaplan ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında
karar yetersayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım
ve karar yetersayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yetersayısı
vardır, önerge kabul edilmemiştir.
65inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
66ncı maddenin başlığını
okutuyorum:
III - Envanter
MADDE 66
BAŞKAN 66ncı madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 66. maddesinin metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Akif Akkuş |
Beytullah Asil |
|
Konya |
Mersin |
Eskişehir |
|
İsmet
Büyükataman |
|
Erkan Akçay |
|
Bursa |
|
Manisa |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi mi okutuyorum efendim?
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarı metninden çıkarılması gereken hükümler
Türkiye Muhasebe Standartlarında zaten belirlenmiştir.
Tasarının hazırlanması sırasında aslında
gereksiz olduğu halde, Ticari Defterler ve Delil Olması ile ilgili
kısımda çok ayrıntılı şekilde muhasebe esasları
belirlenmiştir. Ne var ki Ticaret Kanununda muhasebe esaslarının
ayrıntılı şekilde belirlenmesi yersiz olduğu gibi,
tasarının hazırlanmasından sonra Muhasebe Standartları
benimsenmiştir. Yine aynı şekilde Türkiye Muhasebe
Standartları Kurulu ile ilgili olarak hazırlanan Kanun Tasarısı
komisyondadır. Bu Tasarıya göre, Tasarıya göre, Kurulun görev
ve yetkileri ise şöyle olacak: Tabi oldukları kanunlar gereği
defter tutmakla yükümlü olanlara ait finansal tabloların; ihtiyaca
uygunluğunu, şeffaflığını, güvenilirliğini,
anlaşılabilirliğini,
karşılaştırılabilirliğini ve
tutarlılığını sağlamak amacıyla,
uluslararası standartlarla uyumlu Türkiye Muhasebe
Standartlarını oluşturmak ve yayımlamak. Türkiye Muhasebe
Standartlarının uygulamasına yönelik ikincil düzenlemeleri
yapmak ve gerekli kararları almak, bu konuda kendi alanları
itibarıyla düzenleme yetkisi bulunan kurum ve kuruluşların
yapacakları düzenlemeler hakkında onay vermek. Türkiye Muhasebe
Standartlarının benimsenmesine ve uygulanmasına yönelik olarak
toplantı, konferans ve benzeri etkinlikler ile gerekli yayınlarda
Tabi oldukları kanunlar gereği defter tutmakla yükümlü olanlara ait
finansal tabloların; ihtiyaca uygunluğunu,
şeffaflığını, güvenilirliğini,
anlaşılabilirliğini,
karşılaştırılabilirliğini ve
tutarlılığını sağlamak amacıyla,
uluslararası standartlarla uyumlu Türkiye Muhasebe
Standartlarını oluşturmak ve yayımlamak. Türkiye Muhasebe
Standartlarının uygulamasına yönelik ikincil düzenlemeleri
yapmak ve gerekli kararları almak, bu konuda kendi alanları
itibarıyla düzenleme yetkisi bulunan kurum ve kuruluşların
yapacakları düzenlemeler hakkında onay vermek. Türkiye Muhasebe
Standartlarının benimsenmesine ve uygulanmasına yönelik olarak
toplantı, konferans ve benzeri etkinlikler ile gerekli yayınlarda
bulunmak.
Kurulun görevleri arasındadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
66ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
66ncı madde kabul edilmiştir.
67nci maddenin başlığını okutuyorum:
IV - Envanteri kolaylaştırıcı yöntemler
MADDE 67 -
BAŞKAN Madde 67 üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 67. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını ve madde numaralarının buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Akif Akkuş |
Beytullah Asil |
|
Konya |
Mersin |
Eskişehir |
|
Erkan Akçay |
|
İsmet
Büyükataman |
|
Manisa |
|
Bursa |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe okunsun efendim.
BAŞKAN Gerekçe...
Gerekçe:
Türkiye Muhasebe Standartları zaten bu madde hükmünü
karşılıyor.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Madde 67yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
67nci madde kabul edilmiştir.
68inci maddenin başlığını okutuyorum:
B) Açılış bilânçosu, yıl sonu finansal tabloları
I - Genel hükümler
1. Düzenleme yükümü
MADDE 68 -
BAŞKAN Madde 68 üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 68. maddesinin 1. fıkrasında geçen
sırasıyla açılış bilânçosunu ve yıllık
bilânçoyu ibaresinin metinden çıkarılmasını; 3.
fıkrasında yer alan Bilânço ile gelir tablosu, yılsonu finansal
tablolarını oluşturur. ibaresinin metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Akif Akkuş |
Beytullah Asil |
|
Konya |
Mersin |
Eskişehir |
|
Kemalettin
Nalcı |
Hüseyin
Yıldız |
Erkan Akçay |
|
Tekirdağ |
Antalya |
Manisa |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Yıldız, buyurunuz. (MHP
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 68inci maddesinin 1inci fıkra hükmünde
geçen, yani
(sırasıyla açılış bilânçosunu ve
yıllık bilânçoyu) çıkarmak zorundadır. ibaresinin metinden
çıkarılması ile üçüncü fıkrasında yer alan Bilânço
ile gelir tablosu, yılsonu finansal tablolarını oluşturur.
ibaresinin metinden çıkarılması hususunda şahsım ve
arkadaşlarım adına vermiş olduğum değişiklik
önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, şu anda, burada, Türk
ekonomisine ve Türk ticaretine yön verecek hayati bir kanunu
tartışıyoruz. AKP İktidarı bu kanunun öneminin
maalesef farkında değildir. Eğer farkında olmuş
olsaydı bu kadar çok anlatım bozukluğuyla ve ifade
çelişkileriyle dolu bir kanunu Meclis gündemine taşımazdı.
Şu an görüşmekte olduğumuz kanun on
yıllık bir hazırlığın ürünüdür. Ancak ticari
hayatı etkileyen tüm kanunlar bir bütün olarak düşünülmüş ve
yapılacak değişiklikler bu şekilde
planlanmıştı. Birbirini tamamlayan, iki ayrılmaz parça
kabul edilen borçlar ve ticaret kanunları bir bütün olarak
düşünülmüştü. AKPnin konudan uzak ve uzlaşmaz tavrı
yüzünden, borçlar kanunu komisyondayken Türk ticaret kanununun Türkiye Büyük
Millet Meclisine getirilmesi AKP zihniyetinin becerisini ortaya
koymaktadır. Türk ekonomisinden ve sisteminden bihaber AKP zihniyeti, bu
tasarının bu şekliyle, bilgisini, konuya
yakınlığını ve ticaret tecrübesini gözler önüne
sermiştir. AKPnin ticaret deyince ilk aklına gelen sadece satmak ve
günü kurtarmaktır.
Türk ticaret kanunu yılların bir özlemidir, ancak
maalesef, bu hâliyle beklentilerin ve standartların çok altında
kalmıştır. Kanuna baktığımız zaman, burada,
tacir, ticari faaliyetlerinin başında ve her faaliyet dönemi sonunda
varlık ve borçlarının tutarlarının ilişkisini
gösteren finansal tabloyu (sırasıyla açılış bilançosunu
ve yıllık bilançoyu) çıkarmak zorundadır.
Açılış bilançosunda, yıl sonu finansal
tablolarının yıl sonu bilançosuna ilişkin hükümleri
uygulanır. Tacir gelir tablosunu hazırlar. 3üncü bendinde ise
Bilanço ile gelir tablosu, yıl sonu finansal tablolarını
oluşturur. diyorlar. Tabii ki bu, teorisyenlerin
hazırlamış olduğu bir kanun teklifi, maalesef, pratiği
uygulayanlardan, yani bu bilançoları, finansal tabloları
hazırlayan mali müşavirlerin görüşlerinin
alınmadığı maalesef burada ortadadır. Öyle olmuş
olsaydı, 3üncü maddede de tacir konmalıydı. Bilanço, gelir
tablosu, yıl sonu finansal tablolarını kimin vereceği
burada maalesef yazılmamıştır. Finansal tablo dendiği
zaman, bütün mali müşavirler bilmektedir ki, açılış
tabloları, gelir tabloları ve diğer finansal tabloların
tamamının orada olduğu bilinmelidir. Bu kadar uzun bir metne
ihtiyaç olduğuna ben inanmıyorum bu mesleği yirmi beş
yıl yapmış birisi olarak. Eğer bu madde de böyle geçecekse
3üncü maddeye de tacir kelimesinin mutlaka eklenmesi gerekmektedir. Yoksa
akıl karışıklıkları da meydana gelebilecektir.
160 yıllık gelenek ve birikimin göz ardı edilmesi
bu yasayla, konunun hazırlanmasında göz önünde
bulundurulmadığı görülecektir. Artık ticarette oturmuş
gelenek ve işleyişler göz önünde tutulmadığından büyük
bir anlam kargaşası yaşanacağı da muhakkaktır.
Türk ticari hayatını düzenleyen sigorta, banka ve
sermaye piyasası gibi kanunlar göz önünde dahi
tutulmamıştır. Türk Ticaret Kanununun sil baştan gündeme
gelmesi akıl almaz bir çelişkidir. Türk ticaretinin
iyileştirilmesi ya da Avrupa Birliği müktesebatıyla şu anki
tasarının alakası yok olarak görülmektedir. Kanunun bu
şekli ve belirsizlikleri, mal ve para hareketi olan ticarette büyük kayıplara
ve hukuksal boşluklara sebep olacaktır.
Ticari davalarda AKP İktidarı zamanında cumhuriyet
tarihimizin hiçbir döneminde rastlanmayan rekorlar maalesef
kırılmıştır. Zamansız ve temelsiz Türk ticaret
kanununun Türk ekonomisine büyük kayıplar verdireceği ve hiçbir fayda
sağlamayacağı endişesini taşımaktayım.
Komisyon görüşmelerinde Milliyetçi Hareket Partisi
milletvekillerine de maalesef haksızlık
yapılmıştır. 22nci Dönemden kalan kanun İç Tüzük
bahane edilerek bizlerin görüşlerine ve önerilerine bakılmaksızın
Meclis gündemine getirilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Bu etik bir davranış değildir. Teknik uzmanlık
gerektiren ve büyük incelemeler ve düzenlemeler yapılarak gelmesi gereken
bu kanun, AKP zihniyetinin çarpık ve bilgiden yoksun bir
çalışması ile maddeler üzerinde fikir beyan etmemiz engellenerek
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine gelmiştir.
Kanunun hazırlanmasında ve Türkiye Büyük Millet
Meclisine getirilmesinde teorisyenlerin görüşlerinin ön plana
alınması ve mesleği uygulayanların, ticareti
yapanların ve ticareti yapanların finansal tablolarını
hazırlayan mali müşavirlerin görüşlerinin alınmaması
ileride bu kanunla ilgili çok büyük aksaklıklara ve hukuksal mücadelelere
sebep olacaktır.
Bu kanunun gündemden çekilerek, grupların görüşmeleriyle
uzlaşma sağlanarak yeniden Türkiye Büyük Millet Meclisine
getirilmesinin daha doğru olacağına inanıyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Yıldız.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
68inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
68inci madde kabul edilmiştir.
69uncu maddenin başlığını okutuyorum:
2. Düzenlemeye ilişkin ilkeler
MADDE 69
BAŞKAN 69uncu madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 69. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını ve madde numaralarının buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Akif Akkuş |
Beytullah Asil |
|
Konya |
Mersin |
Eskişehir |
|
İsmet
Büyükataman |
Erkan Akçay |
Mümin İnan |
|
Bursa |
Manisa |
Niğde |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın İnan konuşacak.
BAŞKAN Sayın İnan, buyurunuz.
MÜMİN İNAN (Niğde) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte
olan 96 sıra sayılı Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 69uncu maddesinde verdiğimiz önerge
hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygı
ve sevgiyle selamlarım.
Bu maddeyle tacirlerin açılış bilançosu ve yıl
sonu finansal tablolarının düzenlenmesinin hangi standartlara göre
yapılacağı belirlenmektedir. Bu kanunun ilerleyen maddelerinde
yine bu konulara ilişkin birçok benzer hüküm olduğu gibi, yine
Muhasebe Standartları Tebliğinde de 213 sayılı Vergi Usul
Kanununun 172 ve 227nci maddeleri arasında defter tutma ve mali
tablolara ilişkin çok ayrıntılı düzenlemeler mevcuttur.
Dolayısıyla bu maddenin burada bulunmasının pek bir
anlamı yoktur. Çok geniş ve uzun olan bu kanunda ihtiyaç olmayan
maddelerin ayıklanarak hem sadeleştirilmesi hem de ileride diğer
kanunların uygulanmasında karışıklığa neden
olmasının önüne geçilmesi gerekmektedir.
Bu kadar geniş ve kapsamlı bir kanunun bütçe öncesi
böylesine sıkışık ve yoğun bir dönemde Türkiye Büyük
Millet Meclisi gündemine getirilmesi ve fiilî olarak burada enine boyuna
inceleme ve değerlendirme fırsatı olmadan
kanunlaştırılması yasa yapma tekniği
açısından büyük risk taşımaktadır. Ekonomik krizin
ülkemizde şiddetli bir şekilde hissedildiği bu günlerde krizin
atlatılmasıyla ilgili acil önlemleri tartışmamız ve
hayata geçirmemiz gerekirken, âdeta krize yönelik çözümlerde Türkiye Büyük
Millet Meclisini devre dışı bırakmak istercesine böyle
geniş bir kanun tasarısıyla gece gündüz
çalıştırarak meşgul etmek, krizin çözümü için dar bir
çevrenin hazırladığı reçetelerin apar topar hayata
geçirilmesine yol açacaktır.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım; bugün ülkemizde üretim düşmekte, fabrikalar,
işletmeler kapanmakta, on binlerce insanımız işini
kaybetmektedir. İş dünyası, üreticiler, çalışanlar,
esnaf ve sanatkârlarımız bu günlerde bizden farklı beklentiler
içerisindedir. Onlar bugün yaşadıkları sorunlara çözüm
beklemektedirler. Esnaf ve sanatkârlarımızın hacet kapısı
olan esnaf ve sanatkârlar kredi kefalet kooperatiflerinin önemli bir
kısmı alınan kredilerin geri dönmemesi sonucu kapanma
noktasına gelmiştir. Halk Bankası artık, kredi
vermemektedir. Eğer esnafımıza bir nebze olsun katkı yapmak
istiyorsak kredi borçlarını en az bir yıl ötelemek
gerekmektedir. Esnaf ve sanatkârlara verilen faizsiz kredi
oranlarının artırılması ve kapsamının
genişletilmesi, küçük sanatkârların değil diğer esnafların
da bundan faydalanmasını sağlamak gerekmektedir.
Esnaf ve sanatkârlara verilen faizsiz kredilere ayrılan
kaynağın artırılarak ticaret erbabına yönelik ekonomik
sicil affıyla ilgili vermiş olduğumuz kanun teklifinin de bir an
önce gündeme alınıp kanunlaştırılması ve böylece,
sicil yüzünden kredilerden faydalanamayan esnaflarımızın ve
ticaret erbabımızın da bunlardan faydalanmasını
sağlamak gerekmektedir.
Tüm işletmelerde olduğu gibi organize sanayi
bölgelerinde de ekonomik krizden dolayı işçi çıkartmalar
artmış, kapasiteler iyice düşürülmüştür. Organize sanayi
bölgelerimizde faaliyet gösteren müteşebbislerimiz, 5084le 5330
sayılı teşvik yasalarından yararlanma sürelerinin
31/12/2008 tarihinde sona erecek olmasından dolayı son derece
tedirgindirler. Bu insanlarımız, sürelerin uzatılmasıyla
ilgili yasa çalışmalarını müjdelerle beklemektedir. Bu
teşvik yasalarının kapsamı daha da genişletilerek
sürelerinin uzatılması ve bu kapsamda hazine tarafından
firmalara iade edilen enerji teşvikinin iade süreleri
kısaltılmalı ve günü geçen iade ödemeleri derhâl
yapılmalıdır.
Yıllardan beri girdi maliyetlerinin çok yüksek olması
nedeniyle sanayicimiz hem iç hem de dış piyasa rekabet gücünü tamamen
yitirmiştir. Krizle beraber, Hükûmetin övündüğü ihracat
rakamları geçtiğimiz kasım ayında yüzde 22 azalarak dibe
vurmuştur. 2008 yılında aniden yükselen gübre, mazot, elektrik
fiyatları yüzünden çiftçilerimiz perişan olmuş, tarım
ürünlerimiz maliyet yüksekliği ve pazar darlığı yüzünden
ambarlarda kalmıştır.
Tarım ve hayvancılıkla uğraşan
çiftçilerimiz hâlâ 2007 destekleme primlerini bile alamamışlardır.
Bunların bir an önce ödenmesi gerekmektedir. Çiftçilerimiz ürettiği
ürünleri de maliyetlerinin altında satmak zorunda kalınca,
tarlası, traktörü, evi ve her şeyi artık haczedilmiştir.
Çiftçilerimizin zirai kredi ve tarımsal sulama, elektrik
borçlarının acilen yeniden yapılandırılması
gerekmektedir.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım; vatandaşlarımız bizden acil olarak bu
konularda çalışmalar beklemektedir. Dünyadaki bütün ülkeler
piyasalarını rahatlatacak ve ülkelerindeki ticari hayatı
canlandıracak ekonomik tedbirler alırken Hükûmetin önce Kriz yok.
tespiti, ardından da üç ay sonra Kriz inişe geçmiştir. tespiti
yanlış bir teşhistir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
MÜMİN İNAN (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Hükûmetin acilen bu yanlıştan vazgeçerek bütün sosyal
kesimleri rahatlatacak önlem paketlerini kamuoyuna duyurması ve toplumu
rahatlatması gerekmektedir.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi saygıyla
selamlarken gelecek hafta kutlayacağımız mübarek Kurban
Bayramının aziz milletimize ve siz saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarımıza hayırlı ve uğurlu
olmasını temenni ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın İnan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Madde 69u oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde 69 kabul edilmiştir.
Madde 70in başlığını okutuyorum:
3. Dil ve para birimi
MADDE 70
BAŞKAN Madde 70 üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 70. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını ve madde numaralarının buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Akif Akkuş |
Beytullah Asil |
|
Konya |
Mersin |
Eskişehir |
|
İsmet
Büyükataman |
Erkan Akçay |
Mustafa Kemal
Cengiz |
|
Bursa |
Manisa |
Çanakkale |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Cengiz.
MUSTAFA KEMAL CENGİZ (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 70inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz
önerge üzerine söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan Türk ticaret kanununun 70inci maddesinde Yıl sonu
finansal tabloları Türkçe ve Türk lirası ile düzenlenir. Bu konudaki
diğer konularda yer alan istisnalar saklıdır. denilmektedir.
Dolayısıyla gerek bu kanunun 70inci maddesi gerekse Türk Ticaret
Kanununun defterlerin tutulmasıyla ilgili 65inci maddesinin 1inci
bendinde Defterler ve gerekli diğer kayıtlar Türkçe tutulur.
ifadesi yer almaktadır. Yine, Türk Ticaret Kanununun 69uncu maddesinde
yıl sonu finansal tabloların düzenlenmesiyle ilgili (a) bendinde
Türkiye Muhasebe Standartlarına uyularak düzenlenmeli. denilmektedir.
Gerek Türk Ticaret Kanunu Tasarısının 65inci maddesinde
gerekse 69uncu maddesinde finansal tabloların ne şekilde
düzenleneceği açıkça belirtilmiştir.
Bu nedenle Türk Ticaret Kanunu Tasarısının 70inci
maddesi tasarı metninde içtimai bir görev üstlenmemektedir ve bu 70inci
madde tamamen fuzuli bir şekilde eklenmiş ve bu madde diğer
maddelerdeki aynı getirilerin tekrarı niteliğinde mevcudiyetini
almıştır. 70inci maddenin bu şekilde tasarıda yer
alması Türk Ticaret Kanununun şişkinliğini artırmakta
ve diğer kanunlardaki maddelerde getirileri bir kez daha 70inci maddede
tekrarlandığı ifade edilmektedir. Dolayısıyla grubumuz
olarak 70inci maddenin fuzuli ve gereksinim olmadan bu kanunu
şişkinliğe uğrattığı, gerek
olmadığı ve bu maddenin de çıkarılarak yasadaki bundan
sonraki maddelerin buna göre teselsül ettirilmesi ve buna göre dizayn
edilmesini grup önerimiz olarak sunuyoruz ve gereksiz olan bu madenin de
tasarıdan çıkarılmasını arz ediyoruz.
Saygılar sunarım. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Cengiz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Karar yeter sayısı istiyorsunuz.
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur, beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.37
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati: 17.43
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya), Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 26ncı Birleşiminin Onuncu Oturumunu açıyorum.
96 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
70inci madde üzerinde verilen Konya Milletvekili Faruk Bal ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi yeniden
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, kabul edilmemiştir.
Şimdi 70inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
70inci madde kabul edilmiştir.
71inci maddenin başlığını okutuyorum:
4. İmza
MADDE 71 -
BAŞKAN 71inci madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 71. maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını
ve madde numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Faruk Bal |
Akif Akkuş |
Beytullah Asil |
|
Konya |
Mersin |
Eskişehir |
|
Behiç Çelik |
Erkan Akçay |
İsmet
Büyükataman |
|
Mersin |
Manisa |
Bursa |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılmıyor efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılmıyoruz efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Behiç Çelik konuşacak.
BAŞKAN Sayın Çelik, buyurunuz.
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan tasarının
71inci maddesinin metinden çıkarılması konusunda vermiş
olduğumuz önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
61inci madde üzerinde yapmış olduğum konuşmada,
aslında, Türkiyenin şu anda mevcut iktidar tarafından ekonomik
manada içine düşürüldüğü hususa bir yönüyle işaret
etmiştim, ancak şimdi görüyoruz ki, Türk ekonomisine bütüncül
yaklaştığımızda ve halkımızın üzerinde
uygulanan sosyal politikalara baktığımızda Türkiyenin,
Türk ulusunun bütünüyle, süratle açlığa doğru gittiğini ve
krizin çok ciddi bir şekilde, özellikle fakir ve fukarayı büyük
ölçüde etkilediğini çok net bir şekilde görüyor ve müşahede
ediyoruz.
Özellikle ihracatın daraldığını ve yabancı
sermaye çıkışının
hızlandığını ve bu arada, borsası önemli ölçüde
değer kaybeden Rusyadan sonra ikinci ülkenin Türkiye olduğunu yüzde
67,6 ile -68,9 Rusya Federasyonu ve ikinci olarak, cari açığı
yüzde 5in üzerinde gerçekleşen -yüzde 6,6yla- Türkiyenin yabancı
kredilerin gelişinde artık cazip bir ülke olmadığı
noktasına geldiğini görüyoruz ve ayrıca, 2008 yılında
millî parası en fazla değer kaybeden Güney Koreden sonra ikinci ülkenin
Türkiye olduğunu görüyoruz.
Bu rakamlar bize ciddi bir şekilde krizin Türkiyeyi
etkilediğini ve büyük zorluklara yol açtığını görmekle
birlikte, teğet geçti diyen, hamdolsun iyiyiz diyenler, maalesef,
Türkiyenin bu acı gerçeğini kabullenmek istemeyenlerdir.
Bakınız saygıdeğer milletvekilleri, toptan ve
perakende ticaret, motorlu taşıt, motosiklet, kişisel ve ev
eşyaları onarımı iş kolunda kapanan şirketlerin
oranı yüzde 80; otel ve lokantalara bakıldığında bu
oran yüzde 85in üzerine çıkmış ve tarım,
hayvancılık ve ormancılık alanında yüzde 350;
madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 127
artmış; imalatta yüzde 63; elektrik, gaz, buhar, sıcak su
üretimi ve dağıtımında yüzde 50 artmıştır.
Bunların hepsini nereden alıyoruz? TÜİKin haber bülteninden
alıyoruz. Bu raporlarda Türkiyede şirketlerin ne ölçüde kapanmakta
olduğunu ve Türk ekonomisinin gerilemekte olduğunu, ancak Hükûmetin
bu konuda uyuduğunu ifade etmek istiyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kürsüye
biraz önce çıkarken bazı milletvekillerimiz arkadan sesleniyor 6
milyon seçmen konusuna değinelim. diyorlar. Şimdi, Türkiyenin bu
içler acısı durumu maalesef nüfus idaresi açısından olsun,
Yüksek Seçim Kurulu açısından olsun, TÜİK açısından
olsun Türkiyenin güvenilirliğini önemli ölçüde etkileyecektir. Türkiye
güvenilir bir ülke mi olacak, yoksa Saddam vari seçim yapan geri
kalmış bir Orta Doğu ülkesi konumuna mı itilecek?
Demokrasimizi yaşatabilecek miyiz, yaşatamayacak mıyız?
Bunların hepsini hep birlikte göreceğiz ve müşahede edeceğiz.
Değerli arkadaşlarım, bakın, Ankara Sincan
ilçesinde üç gün önce bir olay oldu. Sincanda ikamet eden Gülümser Hanım,
evinde doğal gaz kullanırken, elektrik ve doğal gaza
yapılan fahiş zamlardan sonra doğal gazı kullanamaz hâle
geliyor ve 2 küçük çocuğuyla birlikte evinde iktidarın verdiği
kömürü sobada yakıyor, fakir olduğu için ve sobadan çıkan gazdan
zehirlenerek ölüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Şimdi, 2 çocuğuyla hayatını kaybeden Gülümser
Hanımın vebali kimde? Bu zammı yapanlarda değil mi? Onun
için, bakın, ekonomik gerileme, açlık ve yoksulluk bizim en önemli
sorunumuz. İşsizliğe çözüm bulmak bizim en önemli sorunumuz.
Türkiyede krizlerden en az etkilenen il belki -yıllarca
yaşanmış krizlerden- Mersin ili iken, bugün Mersinde binlerce
iş yeri ve fabrika kapanıyor, on binlerce insan işsiz. Keza,
Türkiye'nin en ileri düzeyde para kazanabilen bir ilçesi Anamur dahi bugün
tamamen iflas noktasına sürüklenmiştir. Bunlara tedbir istiyoruz.
Son olarak, bu maddenin metinden çıkarılmasını
arz ve talep ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Çelik.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
71inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
71inci madde kabul edilmiştir.
72nci maddenin başlığını okutuyorum:
II - Kalemlere ilişkin ilkeler
1. Tamlık ve mahsup yasağı
MADDE 72 -
BAŞKAN Madde 72 üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 72. maddesinin 1. fıkrasında yer alan
teknik terimle dönem ayırıcı hesapları, ibaresinin madde
metninden çıkarılmasını, 1. fıkranın 2.
cümlesinde yer alan teminata ibaresinin kaldırılarak yerine
teminat olarak ibaresinin eklenmesini, 3. cümlesinin başına
teminat niteliğindeki ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Akif Akkuş |
Beytullah Asil |
|
Konya |
Mersin |
Eskişehir |
|
İsmet
Büyükataman |
Erkan Akçay |
Kemalettin
Nalcı |
|
Bursa |
Manisa |
Tekirdağ |
|
|
Hüseyin
Yıldız |
|
|
|
Antalya |
|
BAŞKAN Komisyon?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) Hüseyin Yıldız
konuşacak.
BAŞKAN Sayın Yıldız
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 72nci maddesinde yer alan teknik terimle dönem
ayırıcı hesapları ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını, maddenin ikinci cümlesinde yer alan
teminata ibaresinin kaldırılarak yerine teminat olarak ibaresinin
eklenmesini, üçüncü cümlenin başına da teminat niteliğindeki
ibaresinin eklenmesini teklif eden bir önerge vererek şahsım ve
arkadaşlarım adına söz almış bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri, AKP Hükûmeti Türk ekonomisini
yakından ilgilendiren böylesine önemli bir kanunda kimsenin
anlayamayacağı bir üslup kullanmaktadır. Çağın çok
gerisinde cümleler kullanarak bu kanuna ne derece önem verdiğini ortaya
koymaktadır. Açıklama niteliğinde olan hükme sevk etmek kanun
yapma tekniğine tamamen aykırıdır.
Kanun hazırlanırken güzel Türkçemizden hiç
yararlanılmamış, gelişigüzel cümlelerle anlatım
bozuklukları oluşturulmuş ve hayati önem taşıyan Türk
Ticaret Kanunu Tasarısına AKP Hükûmeti âdeta üniversite
sınavlarında sorulan anlatım bozukluğu soruları gibi
metinler hazırlamıştır. Teminata vermek diye bir sözcük kanun
metninde ısrarla yer almakta ancak doğrusu olan teminat olarak
vermek deyiminden ısrarla kaçınılmaktadır. Cümle eğer
düzeltilmezse bu anlatım bozukluğuyla AKP zihniyetine
yakışan bir kanun olacağı kesindir.
Kanunun hazırlanması aşamasında diğer
kanunlarda yaptığınız gibi dayatmacı bir üslupla
konunun uzmanlarının görüşlerine kulak tıkadınız.
Yapılan eleştirileri elinizin tersiyle ittiniz. Oda ve borsa
temsilcilerine komisyonda yer vermeyerek büyük bir hataya imza
attınız. Onların görüşlerini hiçe sayarak Meclis gündemine
taşımama inadınızı sürdürmektesiniz. Türk ticaretinde
olumsuz etki sağlaması muhtemel bu kanunu hiçbir şeye
aldırmadan Meclis gündemine taşıdınız. Bunun vebalini
de günahını da zamanı geldiğinde Türk milleti size
ödetecektir.
Yaptığınız yanlış ekonomik politika
ve çalışmalarla bitme aşamasına getirdiğiniz Türk
ticareti yıllardır bu kanunun özlemi içerisindeydi. Onların
beklentisi, ticaretin önünü açacak ve çalışmalarının
karşılığını alabilecekleri bir kanunun Türkiye
Büyük Millet Meclisinde düzenlenmesiydi. Şu anda görüşmekte
olduğumuz kanunun bırakın ticareti rahatlatmasını,
daha da içinden çıkılmaz bir durum yaratacağı muhtemeldir.
Toplumsal mutabakat taleplerine kulak tıkanarak değil, tam mutabakat
sağlanarak yapılması gereken ve hayati öneme sahip olan bu Türk
Ticaret Kanununda bunu yapmayarak büyük bir vurdumduymazlık örneğini
tekraren göstermektesiniz.
Yine, AKP Hükûmeti zamanında esnaf, banka kredisi kullanamaz,
sicili bozuk bir hâle gelmiştir. Şu anda görüşmekte
olduğumuz kanun standartların çok altında ve çağın
gereklerinin çok gerisindedir. Bu kanundan önce esnaflara yönelik bir sicil
affının mutlaka görüşülmesi gerekmekteydi, bu kanun ancak ondan
sonra görüşülmeliydi. Bu şekil, Türk Ticaret Kanununa daha büyük,
Türk ticaretine de çok büyük bir fayda sağlayabilecekti. Bu şekilde
yapmakta olduğunuz, Meclise indirmekte olduğunuz kanunlarla Türk
milletinin geleceğiyle maalesef oynamaktasınız.
Yine, bu getireceğiniz kanun yargıyı daha çok
meşgul edecek. Türk ticaretini yakından ilgilendiren düzenlemeleri
dar bir kadroyla hazırlayarak uzmanların aykırı ve
karşı düşüncelerine rağmen çıkarmak istemektesiniz.
Yargıyı meşgul eden ve Türk ticaretini yakından
ilgilendiren düzenlemeler dar bir kadroyla hazırlandığı
için, konunun uzmanlarının aykırı görüşlerine çok da
önem vermediğiniz için yine ileride çok büyük sıkıntılara
sebep olacaktır.
Kanun tasarısından beklenen ve değiştirilmesi
gereken hükümler aynen benimsenerek getirilmiştir. Bu çelişki kanuna
verdiğiniz önemi ortaya koymaktadır! Madem gerekli
değişiklikler yapılmayacaktı bu kanuna neden ihtiyaç duyuldu?
Bu, ayrı bir tartışma konusudur. Borçlar Kanununun Türk Ticaret
Kanunundan önce çıkarılması, bu çalışmanın ne
yönde yapılması gerekirken ne amaçla
yapıldığını da yine sizlerin takdirine
bırakıyoruz. Bu hâliyle bu kanun metni Türk Dil Kurumunu bile hayrete
düşürecek bir kanun metnidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Gereksiz tırnak işaretleri ve anlamsız
tanımlar yapılarak muallakta kalan bir cümle kurma tekniği
kullanılmıştır. Okuyanın hiçbir şey
anlayamayacağı gereksiz ifadelerle, karmaşa yaratan kopuk
ifadelerle Türk ticaretinin önünün açılması hedeflenmektedir. AKPnin
kanundan, düzenlemeden anladığı maalesef budur.
Bu duygu ve düşüncelerle önerimizi olumlu
değerlendireceğinizi ve gerekli düzenlemelerin Türk ticaret
hayatı için yapılmasını talep ediyor, grubum ve
şahsım adına hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Sayın Başkanım, bir düzeltme talebimiz vardır.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Yıldız.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Komisyonun bir düzeltme talebi vardır.
Buyurun Sayın Başkan.
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Sayın Başkan, maddenin birinci fıkrasının
birinci cümlesinde yer alan finansal tablolarını ibaresinin,
finansal tabloların biçiminde düzeltilmesini diliyoruz, düzeltiyoruz.
Saygılar sunuyorum.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Demin niye kabul etmediniz o zaman
Sayın Başkan?
BAŞKAN Düzeltme kayda alınmıştır.
Teşekkür ediyoruz.
72nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Karar yeter sayısı
istiyorum. (AK PARTİ sıralarından Geçti, geçti. sesleri)
BAŞKAN Daha sonra şey yapacağız.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
73üncü maddenin başlığını okutuyorum:
2. Bilânçonun içeriği
MADDE 73 -
BAŞKAN Madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 73. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını ve madde numaralarının buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Akif Akkuş |
Beytullah Asil |
|
Konya |
Mersin |
Eskişehir |
|
Erkan Akçay |
Osman
Durmuş |
İsmet
Büyükataman |
|
Manisa |
Kırıkkale |
Bursa |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Osman Durmuş konuşacak.
BAŞKAN Sayın Durmuş, buyurunuz. (MHP
sıralarından alkışlar)
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu Tasarısı
üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
73üncü maddenin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ediyoruz. Gerekçe olarak,
Türkiye Muhasebe Standartları bu maddeyi karşılıyor. Hükmün
uygulanabilmesi için Türkiye Muhasebe Standartlarında aksi
öngörülmemiş olması gerekir. Aksinin öngörülmemesi şartı
sadece bir fıkra için öngörülmüş gibi görünmektedir, oysa maddenin
tamamı için geçerli olması anlaşılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bu kanun tasarısı
tartışılırken bu arada seçmen kütükleriyle ilgili
devamlı duyumlar alıyoruz, müdahaleler duyuyoruz. Türkiyede 70 ya da
72 milyon insan yaşadığı varsayılıyor ve
sağlık istatistiklerine göre de 1,36 nüfus artışı
öngörülüyor; yaklaşık yılda 960 bin civarında nüfusumuzun
arttığı varsayılıyor. Hâl böyle iken sadece
İzmirde 369 bin seçmenin arttığı söyleniyor.
Değerli milletvekilleri, devlet olmanın,
hatırı sayılır devlet olmanın bazı kuralları
var. Bugün kendisine nüfus kâğıdı verdiğimiz, Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşı olarak kabul ettiğimiz ve
vatandaşlık numarası verdiğimiz
insanlarımızın sayısını doğru bir rakamla
ifade edemiyoruz. Türkiye'nin nüfusu 70 milyon mu, 72 milyon mu? Türkiye'nin
seçmeni 42 milyon mu, 48 milyon mu? Türkiye'nin yeşil karta muhtaç
insanı 11 milyon mu, 16 milyon mu? Bu, Türkiye'nin
ayıbıdır, garabetidir, çok yanlış bir tablo.
Şimdi, bu yüce Parlamento, Türk milletinin en kutsalı,
demokrasinin mabedidir. Bu yüce Parlamentoda Türk milletini temsil edecek
parlamenterlere oy verecek seçmen sayısını maalesef düzgünce
belirtemiyoruz, kaydedemiyoruz ve oy kullandıramıyoruz. Şimdi,
Sayın Bakan açıklıyor: Yüksek Seçim Kurulunun görevi.
Vatandaşlık numarasını veren proje İçişleri
Bakanlığının, Nüfus İdaresi İçişleri
Bakanlığının. Yüksek Seçim Kurulunun hane halkı
kayıtları üzerinde hiçbir etkinliği yok.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Nüfus sayımında
var mıydı daha önce?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Kütüğü kim yapıyordu?
OSMAN DURMUŞ (Devamla) Bugün, İsviçrede seçmen oyunu
posta yoluyla kullanmaktadır ve günlerce devam etmektedir. Bugün
geldiğimiz yerde, siz 338 milletvekiliyle temsil edilen bir parti iken
niye gocunuyorsunuz? Yüzde 46,5 oy aldığınızı
söylüyorsunuz. O hâlde, bunu alnınızı gere gere Evet, ben
düzgünce sayılmış, namusluca kaydedilmiş seçmenden oy
aldım. deme şansını, bir noktada şerefini niye
taşımıyorsunuz da yanaşmıyorsunuz?
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Taşıyoruz. Niye
taşımayalım?
OSMAN DURMUŞ (Devamla) Adalet Bakanı yanaşacak.
İçişleri Bakanı yanaşacak. Biz, nüfusumuzu ve seçmenimizi
tek belgeyle kaydedeceğiz.
Yüksek Seçim Kurulu Parmak boyamayı kaldırdık.
diyor. Sayın Başkanım, senin kararın eleştirilir ama
değiştirilmez. Şimdi, 6 milyon seçmenin
tartışmalı olduğu bir ülkede bir de parmak boyamayı
kaldırırsan, sabah ezanında, cebinde sarı basın kartı,
Cihan Haber Ajansının boynuna astığı kartıyla
gelen o kadar öğrencinin başkasının yerine oy kullanıp
kullanmadığını ben nasıl tespit edeceğim?
ÜNAL KACIR (İstanbul) Yapmayın böyle şeyler.
OSMAN DURMUŞ (Devamla) Kırıkkalenin Çelebi
ilçesinde, şu anda 300 seçmen milletvekilimiz tarafından Çelebinin
dışına itilmiş.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Uzaya mı gitmişler!
OSMAN DURMUŞ (Devamla) Yine, Alıcıyeniyapanda
köylü oy kullanırken, orada Cihan Haber Ajansını temsil
ettiğini söyleyen o genç, elinde James Bond çantası olan o genç,
seçime şaibe düşürüyorsa bu sizin de bizim de
ayıbımız. Gelin, siz yüzde 46,5 oy
almışsınız, biz de destek olalım, namusluca bir seçim
yapalım. Bu seçimi tüm dünya ibretle görsün Türkiye gerçekten
demokrasiyle yönetiliyor, vatandaş promosyonla, rüşvetle oyunu
değiştirmiyor, kömürle makarnaya muhtaç hâle gelen vatandaşa
devlet sahip çıkıyor ve ona nakit para veriyor
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen, sözlerinizi tamamlayınız.
OSMAN DURMUŞ (Devamla)
bu yolla esnafımızı
da koruyoruz, küçük esnafı da koruyoruz, bir kısım kuru
gıda üreticisini, toptancısını zengin etmiyoruz. deme
şansını birlikte yakalayalım. Biz de sizi Yerel
yönetimlerde iktidar gücünü kullanarak bütün belediyeleri veya çoğunlukla
belediyeleri aldınız diye bu kürsüden alkışlayalım.
Bu, sizin hakkınız, kazanabilirseniz ki kazanırsınız
bu yolla.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Şimdiden
alkışlıyorsunuz.
OSMAN DURMUŞ (Devamla) O zaman, niçin dürüstçe
davranmıyoruz?
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Şimdiden yenilgiye
kılıf aramayın.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Yenilgiye kılıf
aramayın Sayın Bakanım.
OSMAN DURMUŞ (Devamla) Gelin, bakanlar sorumluluktan
kaçmasın. Tüm sorumluluk, İçişleri Bakanının, Adalet
Bakanın, Başbakanın ve yargı
organlarınındır.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Anayasa 79u oku.
Sorumluluğun kime ait olduğu yazıyor.
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Söyleyecek bir lafın
varsa çık da söyle. Sizin de konuşma hakkınız var,
söyleyeceğinizi çıkın söyleyin.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Orada Adalet Bakanının
sorumluluğu var mı yok mu
OSMAN DURMUŞ (Devamla) Anayasada vatandaşlık
hakları da belirtilmiş. Siz, yani seçime katakulli koymanın,
niçin sataşmasını yapıyorsunuz?
Ben bir şey söylüyorum: Gelin, belgelerimizi düzenleyelim,
hatta gerekiyorsa -ben yarın Kırıkkaleye gideceğim seçimde
oyumu orada kullanmak üzere- bu seçimin naklini de durduralım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OSMAN DURMUŞ (Devamla) Nerede oturuyorsa orada
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Durmuş.
OSMAN DURMUŞ (Devamla) Ben teşekkür ederim Sayın
Başkanım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Anayasa 79u okudum, yanıt
versene.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Her şeyi Anayasaya
götürüyorsunuz, onu da götürseydiniz.
BAŞKAN Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sana mı soracağız
neyi götürüp götürmeyeceğimizi!
ÜNAL KACIR (İstanbul) Aykırı deme o zaman.
BAŞKAN 73üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
73üncü madde kabul edilmiştir.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) 6 milyon seçmeni
açıklayın.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Ya ne açıklayacağız
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) 6 milyon seçmenin
fazlalığını açıklayın.
BAŞKAN Sayın Öztürk
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) İktidar partisisiniz, Meclis
bile yönetemiyorsunuz, yedi sefer toplantıya ara verdirtmişsiniz.
BAŞKAN Sayın Öztürk, lütfen sakin olunuz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sabahtan beri 139 milletvekilini
bulamıyorsunuz, ayıp ayıp! Meclisi
çalıştırmıyorsunuz, sadece konuşuyorsunuz. Yedi sefer
toplantıya ara verdirttiniz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Çalışın, belki
kazanırsınız. Niye telaş ediyorsunuz?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Sayın Başkan, izin verir misiniz efendim.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, biraz sakin olur
musunuz, Sayın Bakan bir açıklama yapmak istiyor.
Buyurunuz Sayın Şahin.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Siz,
çıkardığınız yasalara bile sahip
çıkmıyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Öztürk
Burunuz Sayın Şahin.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biraz
önce de aynı konuyla ilgili açıklama yapmıştım. Kürsüye
çıkan muhalefet partilerine mensup milletvekili
arkadaşlarımız, görüşmekte olduğumuz tasarıyla
ilgili değil yapılacak olan mahallî seçimlerle ilgili
kaygılarını dile getiren birtakım ifadelerde bulunuyorlar
ve bizim sorumlu olduğumuzu iddia ederek sorumluluğumuzun
gereğini yerine getirmemizi arzu ediyorlar.
Daha önce açıklama yapmıştım. Anayasanın
konuyla ilgili 79uncu maddesini, izin verirseniz bir kez daha siz değerli
arkadaşlarıma hatırlatmak istiyorum. Seçmen kütükleriyle ilgili,
arkadaşlarımızın birtakım itirazları,
kaygıları, şikâyetleri olabilir. Anayasa, 79uncu maddesinde
bunu şu şekilde düzenlemiştir:
seçimin düzen içinde yönetimi
ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma,
seçim süresince ve seçimden sonra seçim konularıyla ilgili bütün
yolsuzlukları, şikâyet ve itirazları inceleme ve kesin karara
bağlama ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin seçim
tutanaklarını ve Cumhurbaşkanlığı seçimi
tutanaklarını kabul etme görevi Yüksek Seçim Kurulunundur.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Seçim süresince
Sayın Bakan, seçim yok daha!
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Şimdi, bu konuyla ilgili şikâyet olabilir yani seçmen kütükleriyle
ilgili şikâyet olabilir, itiraz olabilir. Bu şikâyet ve
itirazlarınızı bana değil, Hükûmetimize değil
OKTAY VURAL (İzmir) Siz müdahil oluyorsunuz.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Anayasa
diyor ki, bu şikâyetlerinizi Yüksek Seçim Kuruluna yapacaksınız.
Evet, kendinize göre birtakım haklı nedenlere dayanarak
şikâyette bulunabilirsiniz, itirazda bulunabilirsiniz ama bu
itirazları yapacağınız yer tamamen Yüksek Seçim Kuruludur.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Bakanım,
sorunu
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Seçim süresince diyor.
Ama seçim süreci yok ki daha!
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Seçmen
kütüklerini ilan eden, askıya çıkaran, bununla ilgili süreleri
öngören Yüksek Seçim Kuruludur. Bu konuda biz yetkili değiliz.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Sayın Bakanım,
seçim süreci başlamadı.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Anayasa
ve yasalar, bu konuda bize herhangi bir görev vermemiştir. Eğer bu
konuyla ilgili daha önce de açıkladım- Hükûmetimizi ilgilendiren bir
görev ve sorumluluk varsa Yüksek Seçim Kurulu bize yazı yazar, biz de onun
gereğini gecikmeksizin yerine getiririz. O nedenle bu konunun sürekli
gündemde tutulması, vatandaşlarımızın Türkiyedeki
demokratik düzene ve seçimlerle ilgili şu ana kadar başarıyla
gerçekleşen sonuçlara olan güvenini sarsar.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Bir de suçlu muyuz? Sayın
Bakan, bir de suçlu mu yapıyorsunuz bizi?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Efendim, seçimler temiz yapılmalıdır, şaibeden uzak
yapılmalıdır. Şu ana kadar Türkiyede yapılan
seçimler, özellikle son yıllarda yapılan seçimler, hem
dışarıda hem içeride büyük takdir toplamıştır.
Bundan sonra da seçimler Türkiyede kuşkusuz o yasalara uygun,
şaibeden uzak, dürüstçe yapılacaktır. Bundan hiç kimsenin
kuşkusu olmasın. Seksen beş yıllık cumhuriyetimiz
artık bu konuları çözmüş ve geride
bırakmıştır. Ben söylenen sözlerin ve itirazların
siyasi gailelerle söylenmiş sözler ve itirazlar olduğu kanaatindeyim.
Ben Yüksek Seçim Kurulunun Sayın Başkanı ve üyelerinin de bütün
bu itirazları ve bütün bu şikâyetleri yakinen takip ettiğini
zannediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) İzahını istiyoruz, 6
milyon seçmenin izahını bekliyoruz.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Eğer bir açıklama yapılması gerekiyorsa Yüksek Seçim Kurulu
bu konuda bir açıklama yapar. Bize de bir görev düşerse gereğini
yerine getiririz efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Şahin.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Başkan
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
Sayın Bakanın açıklaması Yüksek Seçim Kuruluna
başvurun. şeklinde. Zaten sorun orada. Bu Yüksek Seçim Kuruluna
başvurulamıyor, yeni seçmen kütükleri adrese dayalı
yapıldığı için nüfus müdürlüğüne yapılıyor.
Sorun burada. Sayın Bakana katılıyoruz, tamam, biz de aynı
şeyi söylüyoruz. Sorun burada
BAŞKAN Sayın milletvekili arkadaşlarım
HASİP KAPLAN (Şırnak)
yani sorunu doğru
tartışalım. Muhtara gidemiyorsunuz. Polise, jandarmaya, nüfus
müdürüne gidiyorsunuz, yargıya değil. Bunlar yürütme arkadaşlar
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Nüfus müdürlüğü
İçişleri Bakanlığına bağlı.
HASİP KAPLAN (Şırnak)
ve arkadaşlar,
bakanlıklarınıza bağlı bunlar.
BAŞKAN Burada, anladığım kadarıyla
boşa bir tartışma yürütülüyor.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) 5749 sayılı Yasa nereye
veriyor? Yürütmeye veriyor Sayın Bakan. Biz 5749 sayılı Yasadan
bahsediyoruz.
BAŞKAN Sorun başka bir yerde ve yasa
değişikliği gerektiriyor. Onun için
(Gürültüler) Sayın
milletvekilleri
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Başkan, Sayın
Bakanın açıklamasıyla ilgili kısa bir beyanda bulunmak
istiyorum.
BAŞKAN Buyurunuz, yerinizden iki dakika
KAMER GENÇ Sayın Başkan, son söz milletvekilinindir.
BAŞKAN Burada son söz yok efendim, bu şey bir olay.
KAMER GENÇ (Tunceli) Burada Hükûmet bir açıklama
yaptı, yanlış açıklama yaptı. Esasında
kayıtlarda seçmen yanlış kaydedilmiştir. Seçmen
kaydını yapan Hükûmet, yanlış yaptıysa Hükûmet
yaptı.
BAŞKAN Sayın Genç, kaotik ortam
yaratmayınız.
Buyurunuz Sayın Anadol.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Başkan, Cumhuriyet
Halk Partisi olarak, gördüğüm kadarıyla Milliyetçi Hareket Partisi ve
Demokratik Toplum Partisi, yani Parlamentoda grubu bulunan muhalefet partileri
kimseyi suçlamıyorlar. Arkadaşlar beyanda bulundular bu kürsüden. Biz
muhalefet partileri olarak, milletvekili olarak, Türkiye Cumhuriyeti
yurttaşı olarak içimiz rahat sandığa gidip oy kullanmak
istiyoruz, şaibesiz bir seçim istiyoruz.
TAHİR ÖZTÜRK (Elâzığ) Ne şaibesi?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Kimseyi suçlamıyoruz ama hem
bunları
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Sorun ne?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Anlatıyorum, dinleyin lütfen.
Söz isterseniz çıkarsınız kardeşim.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Sorun ne?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Anlatıyorum sorunu işte!
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sabahtan beri anlamadın
mı? Bu sabah anlattım, anlamadın mı? Sen anlamadıysan
ben ne yapayım!
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Ticaret Kanununa gelin.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen Sayın
Anadolu dinleyiniz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Şimdi, demokratik bir ülkede,
demokratik seçim yapılan çağdaş ülkelerde seçmen kütükleri
işin abcsidir. Eğer seçmen kütükleri üzerinde meşruiyet
tartışması olursa seçilenlerin meşruiyeti gölgelidir.
Peki, ne olur? Yargı denetiminde yapılır seçmen
kütükleri, yargının işidir. Şimdi kim yapıyor?
TÜİK yapıyor. TÜİK kime bağlı? İçişleri
Bakanlığına bağlı. Nüfus İşleri Genel
Müdürlüğü kime bağlı? İçişleri
Bakanlığına. Bunlar ne, yargı mı? Bunlar yürütme, yürütmenin
emrindeki devlet örgütleri bunlar. Siyasi kişilerin, siyasi iradenin,
Hükûmetin bakanlarının emrinde olan örgütler. Diyoruz ki -ilk defa
oluyor bu- seçimle gelen muhtarların nakil ilmühaberi verme hakkı
kalktı. Ne oluyor o zaman? Vatandaş nüfusa gidiyor, Yüksek Seçim
Kuruluna gitmiyor. Sonra ne oluyor? İsmini yazdırıyor. Beyan
esas. İtiraz bile etmiyor nüfus müdürü, yazıyor. Sonra,
yazdıktan sonra
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Bir dakika, bitiriyorum.
Şimdi, söylediğimiz şu: Nüfus müdürü, nüfus memuru
Beyan esastır. diyor, nakli yapıyor. Sonra yetkisi alınan
muhtara gönderiyor, muhtara diyor ki: Bu adam orada oturuyor mu? Sen kontrol
et. Emrinde jandarma yok, polis yok. Muhtarlardan her gün telefon geliyor
-ondan açıklama bekliyoruz Sayın Bakandan- ve şunlar söyleniyor:
Bir ilden bir başka ile, bir ilçeden aynı il içinde başka
ilçelere seçmen kaydırması yapılıyor.
Bu konularda bizi rahatlatmak, kamuoyunu rahatlatmak, seçimin
meşruiyetini tespit ve tescil etmek Hükûmetin görevidir. Sayın Bakan
Beni ilgilendirmiyor. diyerek olaydan kaçamaz, biz bunu söylüyoruz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Anadol.
Madde 74ün başlığını okutuyorum:
3. Aktifleştirme yasağı
MADDE 74 -
BAŞKAN Madde 74 üzerinde üç önerge vardır, bu
önergelerden iki tanesi aynı mahiyettedir. İlk önergeyi ve ikinci
önergenin imza sahiplerini okutup, birlikte işleme alacağım.
İstemleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz
vereceğim.
İlk önergeyi ve ikinci önergenin imza sahiplerini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 96 sıra sayılı Türk Ticaret
Kanunu Tasarısının 74. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Ali Rıza
Öztürk |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Turgut Dibek |
|
Mersin |
Malatya |
Kırklareli |
|
Tekin Bingöl |
Rahmi Güner |
Ali İhsan
Köktürk |
|
Ankara |
Ordu |
Zonguldak |
|
Sacid
Yıldız |
Enis Tütüncü |
İsa Gök |
|
İstanbul |
Tekirdağ |
Mersin |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 74. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını ve madde numaralarının buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Akif Akkuş |
Beytullah Asil |
|
Konya |
Mersin |
Eskişehir |
|
Cemaleddin Uslu |
|
Erkan Akçay |
|
Edirne |
|
Manisa |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasanın, 96. sıra
sayısının 74üncü maddesinin madde metninden
çıkarılmasını saygı ile talep ederiz.
|
Tekin Bingöl |
Turgut Dibek |
İsa Gök |
|
Ankara |
Kırklareli |
Mersin |
|
Sacid
Yıldız |
|
Metin
Arifağaoğlu |
|
İstanbul |
|
Artvin |
BAŞKAN Son önergeyi işleme koyamıyoruz.
Bu, aynı mahiyette olan, birleştirerek işleme
koyacağımız ilk okuduğumuz iki önergeyi tekrar okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 96 sıra sayılı Türk Ticaret
Kanunu Tasarısının 74. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali
Rıza Öztürk (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Diğer önerge de aynı mahiyette olduğu
için imzaları okutuyorum:
|
Faruk Bal |
Akif Akkuş |
Beytullah Asil |
|
Konya |
Mersin |
Eskişehir |
|
Cemaleddin Uslu |
|
Erkan Akçay |
|
Edirne |
|
Manisa |
BAŞKAN Evet, Komisyon her iki önergeye de
katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Kim konuşacak?
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Uslu konuşacak.
BAŞKAN Sayın Uslu konuşacak.
CHPden konuşacak var mı?
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Var, Sayın Gök konuşacak.
BAŞKAN Ona da sonra sırası gelince söz
vereceğim.
Buyurunuz Sayın Uslu.
CEMALEDDİN USLU (Edirne) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 74üncü maddesi üzerine bir değişiklik
önergesiyle ilgili olarak Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
aldım. Sizleri saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan bu 74üncü
maddenin tasarı metninden çıkarılmasını teklif
ediyoruz. Zira, Türkiye Muhasebe Standartları bu maddeyi
karşılıyor, orada yer alması gerekli. Kaldı ki zaten
hükmün uygulanabilmesi için Türkiye Muhasebe Standartlarında aksi
öngörülmemiş olması gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz kanun
tasarısı geçen haftadan beri Genel Kurul gündemimizde
görüşülmekte, devam etmektedir. Ancak görülüyor ki, geneli üzerinde
tartışmalar yaşandı, bölümler görüşülürken
tartışmalar yaşanıyor, maddeler üzerinde neredeyse her
maddede birkaç önerge var. Tasarı kanunlaştığında da
bu tartışmalar devam edecek gibi görülüyor. Aslında bu
tasarı çok ciddi bir çalışmanın
karşılığı olmakla beraber gerek Adalet Komisyonumuzda
gerekse alt komisyonda daha detaylı tartışılabilseydi bu
salonda, Genel Kurulda şimdi bu kadar yoğun önerge verilmesine gerek
kalmayacaktı.
Değerli milletvekilleri, bu tasarının hedefleri
nelerdir diye baktığımızda, özetle Türk işletmelerinin
ticari ve iktisadi yönden uluslararası piyasalarda rekabet edebilecek
kurum ve sistemlere sahip olması, Türkiye'nin gereksinimlerine cevap
verebilecek hukuksal yapının oluşturulması ve Avrupa
Birliği müktesebatının Türk ticari hayatına
yansıtılması yer almaktadır.
Komisyon tarafından Türk Ticaret Kanununda köklü
değişiklikler meydana getirmesi öngörülen bu tasarının
başlangıçta tespit edilen hedeflerin gerçekleşmesine ne ölçüde
katkı sağlayacağı konusunda kuşkular
bulunmaktadır. Hâlen yürürlükte olan 6762 sayılı Türk Ticaret
Kanununun pek az hükmünün tasarıya aktarılmış olması,
tasarının Türk ticari hayatına uzun yıllar yön veren 6762
sayılı Kanunun bir tadili ve ıslahı şeklinde
hazırlanmamış olması, uygulamada uzun yıllardan beri
elde edilen bilimsel birikimden yeterince faydalanılmaması
yanında yargı kararıyla oluşan hukuki gelişmelerden de
tam manasıyla yararlanılmadığının bazı
hukukçular tarafından dile getirilmesi üzücü bir durumdur.
Bu tasarı kanunlaştığında, Türk ticaret
hayatında meydana getireceği değişiklikler nedeniyle birçok
problemin yaşanacağı göz ardı edilmemelidir. Oysa
tasarının hazırlanma gerekçeleri arasında sayılan
Avrupa Birliği müktesebatına uyum sağlanmasına yönelik
olarak yapılan ve Türk ticaret hayatında köklü
değişiklikler getirecek olan böyle bir düzenleme yerine, 6762
sayılı Türk Ticaret Kanununun uygulamada sıkıntı
yaratan maddelerinin tadili ve ıslahı yönüne gidilmesi daha gerçekçi
bir adım olacaktır. Çünkü uyum sağlanmaya
çalışılan Avrupa Birliği hukukundaki gelişmeler hâlen
devam etmektedir. Meydana gelmekte olan bu gelişmelere bakıldığında,
Avrupa Birliği mevzuatında muhtemelen değişiklikler yapılması
kaçınılmaz olacaktır. Dolayısıyla henüz tam olarak
yerleşmemiş, oturmamış olan bir hukuksal yapıya uyum
sağlama adına ticari hayatımızı düzenleyen Türk
Ticaret Kanununun tamamen baştan yenilenmesi, dünya iktisadi
hayatında meydana gelen son gelişmeler dikkate
alındığında böyle bir dönemde ticari hayatın sil
baştan düzenlenmesinin mantıken izahı mümkün değildir.
Değerli milletvekilleri, 74üncü maddeyle ilgili olarak
verdiğimiz bu değişiklik önergesinin, tasarı metninden
çıkarılma önerisinin kabul göreceğini umuyorum.
Sizlere saygılarımı sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Uslu.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına kim konuşacak?
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) İsa Gök.
BAŞKAN Sayın Gök, buyurunuz.
İSA GÖK (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Az önce Sayın Mehmet Ali Şahin, Adalet
Bakanımız buyurdular ki Seçim güvenliği veya listelerle
Hükûmetin hiçbir alakası yok. Hiçbir şekilde bu konuda
yapılabilecek olan yanlışlıklara dahlimiz yok. dediler.
Zabıtlarda vardır. Grup Başkan Vekilim olayı çok iyi
biliyorlar, az önce kendilerine bilgi geldi. Bir olayı sizlerle ve Türkiye
kamuoyuyla paylaşmak istiyorum.
Yer Konya Ereğli. Belediye Başkanı aradı,
önceki dönem Belediye Başkanı. Arkadaşlar, polis okulu var
orada. Polis okulunda 350 öğrenci var -on beş dakika önce, eğer
sorunuz buysa- polis okulunun 350 öğrencisi var. İçişleri
Bakanlığından nüfus müdürlüğüne resmî yazı gidiyor,
deniliyor ki, polis okulunun 350 öğrencisinin tümünün seçmen kütüğü
olarak oraya kaydının yapılması isteniyor. Nüfus müdürü
olumsuz yanıt veriyor çünkü malum, yasada bizzat başvuru
zorunluluğu var. Bakanlıktan baskı geliyor, tekrar yazı
geliyor ve deniliyor ki: Kaydını yapacaksınız
-İçişleri Bakanlığından- ve özellikle aynı
sandıkta kaydını yapacaksınız.
OKTAY VURAL (İzmir) Rezalete bak!
İSA GÖK (Devamla) Toros Sokak No: 15 numaraya 350
öğrenci bu gelen baskı üzerine tek hanede, bir evde oturuyor
görünerek kaydı yapılıyor.
1) Bu çocukların orada aslında oy kullanması bu
hâliyle yasaya aykırı, mümkün değil.
2) Bakın, Hükûmetin veya Bakanlığın kendine
memur olarak alacağı çocukları nasıl denetliyor? Tüm polis
öğrencileri tek sandıkta oy kullanarak hangi partiye, hangi
belediyeye oy verdiklerinin denetimi yapılıyor. Olaya bakın.
OKTAY VURAL (İzmir) Baskıya bak!
İSA GÖK (Devamla) Bunun adı baskı değil
midir?
OKTAY VURAL (İzmir) Zulüm! Diktatörlük!
İSA GÖK (Devamla) Bunun adı -Oktay Beyin dediği
gibi- zulüm değil midir?
Grup Başkan Vekilim olaya aynen vâkıftır.
Arkadaşlar, seçim güvenliği bu 2009 Mart seçimlerinin
salimen, yasaya bakın, yasaya kelimesini atlayarak söylüyorum, hukuka
uygun olmasının temini Hükûmetin de sorumluluğu
altındadır, Meclisin de sorumluluğu altındadır,
bakanlar özellikle sorumludur.
Sayın Mehmet Ali Şahin Bey çıktılar ama Bakan
Beyin bu müşahhas olayla mutlaka, az önce, Hükûmetin, siyasetçiler olarak
kendilerinin asla dahlinin olmadığını beyan ettiği
olaya karşı hassasiyet istiyoruz. İşte, CHP Grubu olarak
kaç gündür ısrarla üzerinde durduğumuz husus bu. Bu seçime şaibe
şimdiden bulaştırılmak isteniyor. Bu
yanlıştır. İstirham ediyoruz.
Bu yasanın, Seçim Kurulundan, yani hâkimlerden alınan
yetkisinin, idareye bağlı memurlara verilen yetkisinin derhâl
düzeltilmesi gerekiyor. Bunun, derhâl yeni bir askı listesiyle
hataların giderilmesi, hâkim denetimine verilmesi gerekiyor, yalnızca
itiraza bırakılan bir yöntemle adaletin
sağlanamayacağını sizler çok iyi biliyorsunuz. Neden? Yasa
yaparken nasıl olsa itiraz yolunu yaptık, açtık, bir itiraz
imkânı verdik diye asıl mehazda, asıl maddede hata, adalete aykırılık,
hukuka aykırılık yapılamaz.
Arkadaşlar, o yasa değişikliğinde ciddi
anlamda hukuka aykırılık var, Anayasaya
aykırılık var; bunun düzeltilme görevi Meclisindir, bunun
salimen seçimin sonuna kadar götürülme görevi Hükûmetle beraber hepimizindir.
İstirham ediyoruz, tekrar o madde incelensin, mülki idare seçimlerinden
önce, o yasa ve memurlara tanınan bu hakların suistimali babında
ve hele hele İçişleri Bakanlığı gibi bir makamın
bu olaya dâhil olarak, hem polis okulu öğrencilerini denetlemek anlamında
hem yasaya aykırı kayıt yaptırmak anlamında, bir de
bir evde 350 öğrenciyi oturuyormuş gibi gösterme anlamında
yapılan yasaya aykırılıkların acilen düzeltilmesi
gerekiyor. Bunu, ben tüm Türkiyeye, tüm kamuoyuna duyurmak istemiştim.
Saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Gök.
Birleştirilmiş bu iki önergeyi birlikte
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı istiyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN 74üncü maddeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yetersayısı
yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.30
ON BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.38
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya), Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 26ncı Birleşiminin On Birinci Oturumunu açıyorum.
96 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
74üncü maddenin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi, maddeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, 74üncü
madde kabul edilmiştir.
75inci maddenin başlığını okutuyorum:
4. Karşılıklar
MADDE 75
BAŞKAN 75inci madde üzerinde iki önerge vardır.
Önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım,
aykırılık derecesine göre de işleme alacağım.
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa tasarısının 75.
maddesinde bulunan kurallara göre ifadesinin kurallar çerçevesinde olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
İsa Gök |
Tekin Bingöl |
|
Malatya |
Mersin |
Ankara |
|
Turgut Dibek |
|
Eşref
Karaibrahim |
|
Kırklareli |
|
Giresun |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 75. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını ve madde numaralarının buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Akif Akkuş |
Beytullah Asil |
|
Konya |
Mersin |
Eskişehir |
|
İsmet
Büyükataman |
|
Erkan Akçay |
|
Bursa |
|
Manisa |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükümet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Vural, kim konuşacak?
OKTAY VURAL (İzmir) Süleyman Latif Yunusoğlu.
BAŞKAN Sayın Yunusoğlunun imzası yok.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Sayın Başkan, beklemeyin.
Gerekçeyi okutun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutalım o zaman.
OKTAY VURAL (İzmir) Peki.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Türkiye Muhasebe Standartları karşılıyor.
Orada yer alması gerekli. Kaldı ki zaten hükümde de Türkiye Muhasebe
Standartlarında öngörülen kurallara göre olacağı
öngörülmüştür.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
T.B.M.M. Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa tasarısının 75.
maddesinde bulunan kurallara göre ifadesinin kurallar çerçevesinde olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Kim konuşacak?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Ben
konuşacağım.
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu, buyurunuz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Saygıdeğer
Başkan, değerli milletvekilleri; deminden beri ibretle izliyorum. Bu
Parlamento değil mi ki Bir başka ülkede yapılan seçimlere
şaibe karışıyor mu, karışmıyor mu? O
ülkelerdeki seçimler demokratik mi, değil mi? diye buradan
parlamenterleri gönderen bizler değil miyiz arkadaşlar? Niye
gönderiyoruz? O ülkedeki seçimlerin demokratik, adil olup
olmadığını incelemek için gönderiyoruz. Ama öyle bir
Parlamento ki burada birtakım şeyler dile getiriliyor ama olay
kendimize gelince hemen savunma mekanizması
Arkadaşlar, seçim süreci başlamamıştır.
Yüksek Seçim Kurulunun görevi seçimi en adil yaptırmaktır. Getirin,
getirin
Mademki Böyle bir şaibe karışmasın. diyorsun,
getirin Bu sene boyama olsun. diyelim. Gelin arkadaşlar, eğer Parlamento
bir karar alıp Bu sene seçimde boyama, parmak boyama olsun. dediği
zaman bunun önlemini almak Yüksek Seçim Kurulunun görevidir. Mademki bu kadar
demokratik, adil olmasını istiyorsunuz, her türlü önlemi almak sizin
göreviniz.
İki: Yine getirin, hemen yarın verelim kanun teklifini,
bu seçimde Kim mükerrer oy kullanırsa üç sene ceza yiyecektir. diyelim.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Hapis cezası
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Getirin hapis
cezası, para cezası, üç sene hapis cezası yiyecek diye, bir
şekilde bu ülkede seçimlerin demokratik, adil ve objektif
yapılması için getirin arkadaşlar. Niye getirmiyorsunuz?
Deminden beri burada bunlar konuşuluyor, ben utanıyorum. Demek ki bu
ülkede, başka ülkelerde seçimlerin adil olup
olmadığını inceleyen bu Parlamento kendisine seçim
geldiği zaman sadece topu Yüksek Seçim Kuruluna atıyor.
Yine demin arkadaşım örnek verdi. Yine bir
yatılı okulda -çok yakın okuluna- Ben kendi ilçemde oy
kullanacağım. demesine rağmen Hayır kardeşim.
diyorlar.
Değerli arkadaşlarım, gelin, bu Parlamento
eğer
Bu Parlamento demokrasiye inanan bir parlamentodur. Bu Parlamentoda
seçimlerin adil olması için bir şekilde her türlü önlemi alalım
-parmak boyamayı mı getirelim- kim mükerrer oy kullanırsa onlara
tecil olmayan
ÜNAL KACIR (İstanbul) Var öyle!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Yok kardeşim
öyle bir şey.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Var yahu!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla)
hapis cezası
getirelim.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Var!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Daha yüksek, bu
caydırıcılığı ve
ÜNAL KACIR (İstanbul) Hapis cezası var!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) TÜİK
yöneticileri de
Bu seçimin adil yapılması için tekrar seçim sürecine
kadar onlara da bir şekilde yükümlülük getirdiğiniz zaman, o zaman bu
seçim adil olur ama siz Başka ülkelerde acaba adil mi? diye
bakıyorsunuz, burada sadece topu Yüksek Seçim Kuruluna atmaktan başka
hiçbir şey söylemiyorsunuz.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
75inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... 75inci madde kabul edilmiştir.
76ncı maddenin başlığını okutuyorum:
5. Dönem ayırıcı hesaplar
MADDE 76
BAŞKAN 76ncı madde üzerinde iki önerge vardır.
Önergeleri geliş sırasına göre okutup aykırılık
sırasına göre de işleme alacağım.
T.B.M.M. Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa tasarısının 76.
maddesinde bulunan belirli bir süre içinde ifadesinin süresiz olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
R. Kerim Özkan |
Ali Rıza
Öztürk |
|
Malatya |
Burdur |
Mersin |
|
Turgut Dibek |
|
Eşref
Karaibrahim |
|
Kırklareli
|
|
Giresun |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu
Tasarısının 76. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını ve madde numaralarının buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Akif Akkuş
|
Beytullah Asil |
|
Konya |
Mersin |
Eskişehir |
|
Oktay Vural |
İsmet
Büyükataman |
Erkan Akçay |
|
İzmir |
Bursa |
Manisa |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Kim konuşacak?
Sayın Vural, buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim.
Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; aslında bu önergede söz almak istememin sebebi,
Sayın Bakanın biraz önce milletvekillerinin ve kamuoyunun bu seçmen
kütükleriyle ilgili endişeleri karşısında verdiği
cevaptır.
Değerli arkadaşlarım, bu son derece önemli bir
konudur. 6 milyon seçmen artışının sebepleri maalesef bu
kadar eleştirilere rağmen ortaya konulmamıştır.
Şimdi eğer böyle bir soru, Nereden çıktı bu seçmen? diye
bir soru soruluyorsa bu işin sorumlusu olan İçişleri
Bakanlığı, Vatandaşlık, TÜİK kalkar, der ki:
Arkadaş 1980 yılı doğumlu olanların o zaman nüfusu
fazlaydı, bunun için 6 milyon arttı. Bir sebep ortaya konması
lazım. Neden? Hepiniz soruyorsunuzdur bunları, siz de
soruyorsunuzdur, biliyoruz. Birdenbire 6 milyon seçmen
artışının sebebini koyması gereken Hükûmettir
değerli arkadaşlarım. Bu konuda Hükûmet, böyle bir seçmen artışının
sebeplerini, gerekçelerini, tatmin edici bir şekilde kamuoyuna
açıklamalıdır. Bu kadar, basın yazıyor, haber
kanallarında var, burada milletvekilleri dile getiriyor ama Hükûmet bütün
bu seslere karşı hem gözlerini kapamış hem de
kulaklarını tıkamış. Hadi gözlerinizi
kapadınız, kulaklarınızı tıkadınız,
bari konuşun, bunu da konuşmuyorlar. Aradığımız
sorunun cevabı şudur: Bu 6 milyon seçmen artışının
sebepleri neler olabilir? Neden? Dolayısıyla bu ortaya
konulmadığı müddetçe bu konudaki eleştiriler devam
edecektir. Bu bakımdan seçmen kütükleri yarın ineceğine göre
Her yerden arıyorlar milletvekillerimizi, beni de İzmirden
aradılar: Çok tespitlerimiz var ama süre yetmiyor, ne olursunuz bu süreyi
uzatın
ve biraz önce ifade ettiler, değerli arkadaşlarım,
İzmirde 690 bin seçmen fazlası var, Mendereste 10.274 seçmen yok,
Ahmetbeylide 2007de 550 olan seçmen 382. Seçmen sayısı
azalmış, sadece 150 seçmen kalmış. Merak ediyorlar
değerli arkadaşlarım. 2007de seçmen olup 2009da listede
olmayan 349.008 seçmen var. Bir milletvekili olarak bu soruların
cevabını istemek hepimizin hakkıdır ve bunun
cevabını Hükûmetin vermesi gerekiyor. Niye? Adrese dayalı
kayıtlı sistemi oluşturan Hükûmettir. Bu soruların
esası adrese dayalı kayıtlı sistemdir.
Bu sorunlar devam ederken bir de özellikle çifte oy
kullanmayı, sahte oy kullanmayı engellemek için boyalı parmak
var iken bunun ortadan kaldırılması, farklı yerlerde bu
yazılmış seçmenlerin yerine de oy kullanılması riskini
artırır. Geçen televizyonda vardı değerli arkadaşlarım,
Kırk yıl önce ölmüş bir kimse seçmen olarak
yazılmış ve T.C. kimlik numarası var. E, nasıl oldu?
Kim verdi? Biraz önce bir milletvekilimiz, İçişleri
Bakanlığının talimatıyla bir yere
yazdırılması konusunu gündeme getirdi. Hepimizin beklediği,
şimdi iktidar partisi grubundan beklediğimiz, ilgili bakan gelsin
Türkiye Büyük Millet Meclisine desin ki: Böyle bir iddia vardır, bunu
araştırdık, gerçeği budur. Doğrudur,
yanlıştır ama değerli arkadaşlarım, Türkiye Büyük
Millet Meclisine birilerinin bilgi vermesi lazım. Bu kadar olay olurken
maalesef bizler burada Türk Ticaret Kanununda Karar yeter sayısı
var mı, yok mu? diyerek bu Türkiye'nin gündeminde olan konuları
Türkiye Büyük Millet Meclisine taşıma konusunda
sıkıntı çekiyoruz. Millet bu soruların cevabını
arıyor değerli arkadaşlarım. Bu konuda gerçekten çok
çeşitli yazılar çıkmış, her türlü örnekler var. Bunlar
size de geliyor. O bakımdan, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak milletimizin
seçme ve seçilme hakkının düzgün bir şekilde
kullanılması için adrese kayıtlı sistem esasında artan
seçmen sayısının sebepleri açıklanmalı, Yüksek Seçim
Kurulu bununla ilgili süreci uzatmalıdır ve Yüksek Seçim Kuruluna,
açıkçası Hükûmet bu seçmen kütüğündeki sayının
artışı konusunda sağlıklı bilgileri vermelidir.
Bu sorunun takipçisi olunacaktır. Bunda sizin de menfaatiniz yok
değerli arkadaşlarım, hepimizin menfaati var. O zaman
yapmamız gereken iş: İvedilikle Hükûmet devreye girsin. Bu
konuda kanun değişikliği gerekiyorsa yapalım, şimdi
çıkartalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
OKTAY VURAL (Devamla) Gruplar olarak gelelim, askı
süresinin uzatılması konusunda bir yasal engel varsa gelin bunu
bayram ertesine kadar uzattıralım, bununla ilgili tedbirleri alalım,
bu konudaki endişeleri ortadan kaldıralım. Endişelerle,
tartışmalarla seçime gidilmez.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak, yarın askıdan
indirilmesi kanuni zorunluluk ise bu konudaki düzenleme konusunda hemen bir
kanun teklifi yapıp bu süreci uzatmayı teklif ediyoruz. Türkiye'nin
her yerinden bu konuda talepler var, itirazlar çoktur. Takdir edersiniz ki
Türkiyede seçmenlerimizin de bu itirazları takip konusunda maalesef
yeterli, zamanında hareket etme eğilimi de bulunmamaktadır. O
zaman hakkını koruması gereken Türkiye Büyük Millet Meclisidir.
Bakanlığı, Bakanlar Kurulunu bu konuda
açıklama yapmaya ve Yüksek Seçim Kuruluna topu atmak yerine bu konuda
sorumluluğu üstlenmeye davet ediyorum. Cevabı kendileri vermelidir ve
Yüksek Seçim Kuruluna göndermelidir, bu konuda açıklama
yapılmalıdır. Hükûmetten bu tavrı bekliyor, hepinize
saygılarımı arz ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Vural.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Sayın Başkanım, izin verir misiniz efendim?
BAŞKAN Sayın Şahin, oylamadan sonra, lütfen.
Diğer önergeyi okutuyorum:
T.B.M.M. Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa tasarısının 76.
maddesinde bulunan belirli bir süre içinde ifadesinin süresiz olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve
arkadaşları.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Özkan, buyurun.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; şu anda Ticaret Kanununu görüşüyoruz
ama ülkemizde artık ticaret yapacak ne esnafımız kaldı ne
celebimiz kaldı ne terzimiz kaldı ne berberimiz kaldı.
Artık iş yasayla da düzeltilecek gibi değil.
Tacirler artık gittikleri yerde hayvan bulamıyor çünkü
üretim yüzde 50 oranında azaldı. O berberimiz perişan, insanlar
artık çocuklarını kendileri tıraş ediyor,
kırklıkla hem de; makas da kullanmıyor, kırklığa
döndü vatandaşımız. Bu durumu üzülerek sizlerle paylaşmak
istedim.
Değerli arkadaşlarım, oy bizim namusumuz. Niçin
namusumuz? Çünkü, beş yılda bir kere geliyor bu yetki. Namus, rüzgâr,
su arkadaş olmuşlar. Dostlukları çok kadim,
arkadaşlıkları çok kadim, yedikleri ayrı gitmiyor ama
ayrılık günleri gelmiş rüzgârın, suyun ve namusun. O
ayrılık günlerinde adres vermeleri gerekiyor birbirlerine, bizim
kartvizit verdiğimiz gibi. Hemen su dile geliyor Benim adresim çok kolay,
beni derelerde, ırmaklarda, çaylarda, göllerde, okyanuslarda bulursunuz.
diyor. Rüzgâr atılıyor arkasından Benimki de çok kolay, beni
engin tepelerde, dağlarda, vadilerde bulursunuz. diyor. Ama namus
susuyor. Namusa soruyorlar: Sen neden sessizsin? Ben bir kere kaybolurum,
ondan sonra beni bulamazsınız. diyor. O oy bizim namusumuz.
Değerli arkadaşlarım, o oyun alt gübresi yok, üst gübresi yok;
budaması yok, çapası yok ama oyumuzun üzerinde ipotekler var. Hep
söylüyoruz, insanlar iki yerde eşit: Bir musalla taşında, bir de
sandık başında. Ama bu eşitlikler bozuldu promosyonla
bozuldu. Benzin istasyonlarındaki eşitlik de bozuldu. Promosyondan dolayı.
Kim Omo veriyor, kim Tursil veriyor, kim saat hediye ediyor? O elli
yıllık, yirmi beş yıllık benzin
istasyonlarımızı da değiştirdik.
Alışveriş ettiğimiz dükkânları değiştirdik.
Neden? Promosyondan dolayı. Ama toplumu da ne yazık ki bu oyuna
ipotek koymak istiyoruz. Lütfen, bu namusumuz olan oyumuzun üzerinde ipotek
koymayalım. Bu çok önemli.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Seçimden korkmayın!
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) Seçimden korkmak yok.
Seçimden kesinlikle korkmak yok. Bir seçim biter, öbür seçim başlar. O
seçim de
Biz seçimden seçime vatandaşla beraber olan değiliz. Geçen
hafta ben Burdurdaydım. Her gittiğimizde en az on ilçemiz var,
köylerimiz var, dolaşıyoruz değerli arkadaşlarım.
Bakın, bu hafta gittiğimde çocuklarımın
kaydının olmadığını gördüm. 2007 seçimlerinde
kızım da, oğlum da Burdurda oy kullandı ama şu anda
muhtarlıktaki listede isimleri yok. Yarın sabahleyin erkenden
kalkıp gidip çocuklarımı kaydettireceğim. Türk toplumunu da
ikaz ediyorum
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Ankarada saydırmadın
mı?
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) Ankarada
saydırmadım. Oğlum Ankarada okuyordu, Ankarada okuduğu
için doğruyu yaptık, burada saydırdık, kızım
Ispartada okuyordu, onun için Ispartada sayıldı. Doğru
olanı yaptık. Ispartada sayıldı çünkü orada ikamet
ediyordu.
Bu TÜİK, Türkiyeyi Üzmeyen İstatistik Kurumu.
Bazıları farklı söylüyor ama bu İstatistik Kurumu gerçekten
sizi de üzmüyor, toplumu da üzmüyor, enflasyonu ne güzel gösterdi.
Sadece bizim apartmanımızda dün gelen bir bildiriyi
sizlerle paylaşmak istiyorum. Doğal gazla ilgili. Aidat 340 idi.
Diyor ki: Gelecek ay yüzde 50, ondan sonraki ay yüzde 100
aidatlarımızı artırmak zorunda kaldık çünkü doğal
gaza zam geldi, hakkından gelemiyoruz. Büyükşehirle ilgili de
mahkememiz vardı. Kazandık ama Büyükşehir temyize gitti. Alt
katta öğrenci merkezi var, o merkezin ısınması da bizim
dairelere aitmiş. Oradan alacağımız var ama Büyükşehir
temyize gittiği için o parayı alamadık. Önümüzdeki ay yüzde 50,
ondan sonraki ay yüzde 100. Bir bakın, olaya bakın, bir doğal
gazın yansıması.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Yönetici CHPli mi?
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) Yönetici CHPli de olabilir,
AKPli de olabilir, MHPli de olabilir, ondan bir kaygımız yok ama
yöneticimiz dürüst, her şeyi açıklığıyla ortaya
koymuş.
Değerli arkadaşlarım, bunu çok dikkatli bir
şekilde algılamamız gerekiyor. O namusumuz olan oyumuzu hep
beraber
Biz adaletli bir seçimden yanayız.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Ramazan Bey, güzel de Burdurda
herkes kırklıkla tıraş olmaz, düzeltin bunu.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) Var var, kırklıkla
tıraş olanlar var. Sen köylere gitmediğin için bilmiyorsun. Git,
o köylerin çocukları ala bele. Ben veteriner hekimim, köyleri çok
dolaşıyorum.
BAŞKAN Sayın Özkan, karşılıklı
konuşmayalım lütfen.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) O kırklıkla
tıraş olanları senin yanına getiririm önümüzdeki günlerde,
görürsün.
Yani, vatandaşımızın durumu gerçekten çok
acı. Ticaret erbapları ticaretten vazgeçti.
Bu Ticaret Kanunumuz inşallah hayırlı olur
temennisiyle, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Özkan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
76ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
76ncı madde kabul edilmiştir.
Buyurunuz Sayın Şahin.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; iki gündür Türk
Ticaret Kanunu Tasarısını burada görüşüyoruz ama Türk
Ticaret Kanununun neler getirdiğinden ziyade seçmen kütükleriyle ilgili
burada tartışmalar ve konuşmalar oldu.
SACİD YILDIZ (İstanbul) Evet, çok doğru.
RASİM ÇAKIR (Edirne) Doğru.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Arkadaşlarımızın bu konudaki endişelerini
anlıyorum.
SACİD YILDIZ (İstanbul) Ertelenemez mi?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Çünkü
siz, seçimlerin güvenli bir ortamda her türlü şaibeden uzak
yapılması konusunda ne kadar titiz ve hassassanız aynı
endişeyi ve titizliği bizler de duyuyoruz, duymak zorundayız
hatta sizden daha fazla duymak zorundayız.
RASİM ÇAKIR (Edirne) Ama göremiyorsunuz.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Demin
Anayasanın ilgili maddesini sizlere ifade etmiştim. Bu konuda Yüksek
Seçim Kurulunun bu tartışmaları izliyor olabileceğini ve
belki de bu konuyla ilgili bir açıklama yapabileceği düşüncemi
sizlerle paylaşmıştım. Yüksek Seçim Kurulu
Başkanımız Muammer Aydın Bey bu konuyla ilgili bir
açıklama yapmış. Bir televizyonun bu haberlerle ilgili
soruların sorulduğu bir programına katılmış, bunu
Anadolu Ajansı haberleştirmiş.
RASİM ÇAKIR (Edirne) Sipariş açıklama mı
Sayın Bakan?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Anadolu
Ajansından Sayın Aydının açıklamalarının
önemli bölümlerini, Sayın Başkanım, izin verir misiniz, çok
önemli bir konu olduğu için arkadaşlarıma izah etmek
durumundayım.
BAŞKAN Buyurunuz efendeyim, konuya açıklık
getirin.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Ayrıca ben tabii Anadolu Ajansındaki bu açıklamayı okudum
ama Sayın Başkanı da telefonla arama ihtiyacını
duydum. Biraz önce Sayın Başkanla da görüştüm ve kendilerine
dedim ki: Sayın Başkanım, iki gündür Meclisteyim, Ticaret
Kanunu Tasarısını görüşüyoruz ama daha çok bu 6 milyon
seçmen artışı arkadaşlarımız tarafından
gündeme getiriliyor. Bu konuyla ilgili bana sorular tevcih ediliyor,
açıklama yapmam isteniyor, o nedenle sizinle görüşme
ihtiyacını duydum. Gerçi, yapmış olduğu
açıklamaya paralel şeyler söyledi. Ben bunu baştan sona
okuyabilirim, belki arkadaşlarımız da incelemiş olabilirler
ama anladığımı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Yüksek Seçim Kurulu Başkanımız diyor ki:
Sokağa çıkma yasağı uygulanarak, evlerin tek tek
dolaşılarak seçmen tespitinin en son yapılanı bundan on bir
yıl önceydi, 1997 yılında. 1999 yılında evler tek tek
dolaşıldı, sokağa çıkma yasağı
uygulandı ve seçmen kütükleri hazırlandı ve bundan sonra bir
daha seçmen tespiti yapılmadı. Ancak şöyle yapıldı:
Kütüklerde olmayanlar gelip başvurabilirler. dendi. Başvuran vurdu,
biz onları seçmen olarak yazdık.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) 99da oluyor.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Evet.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Kütükten düşen yok
mu?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Ancak,
daha sonra, tabii vatandaşlık numarası esasına göre,
MERNİS Projesi bağlamında herkese vatandaşlık numarası
verildi ve biz de nüfus kayıtlarını alarak yeniden bir seçmen
listesi hazırladık ve on sekiz yaşını bitiren, elinde
nüfus kâğıdı olan herkesi seçmen olarak yazdık.
Şimdi, ben bu açıklamadan anladığımı
ifade etmek istiyorum: On bir yıllık süre içerisinde
vatandaşlarımızdan bizzat giderek seçmen yazdıranlar bu
kütüklere yazılmış ama gitmeyenler yazılmamış.
Türkiyede on sekiz yaşını bitirmiş ne kadar vatandaş
varsa On sekiz yaşını bitirdiği için bunlar seçmendir.
diye Yüksek Seçim Kurulu şimdi bunların tamamını seçmen
olarak kabul ediyor.
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Geçen sene neredeydiniz?
OKTAY VURAL (İzmir) Ekim referandumunda?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Daha
onunla ilgili de tabii burada açıklamaları var. Ben Yüksek Seçim
Kurulu Başkanımızın bana yaptığı
açıklamaları sadece sizinle paylaşıyorum. Yani ona tevcih
edebileceğiniz soruları
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Sayın Bakanım,
vefat edenler düşülmüyor.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
bana
tevcih ederseniz
Doğrusu bu konu teknik bir konudur.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Bakan, nüfus
sayımını siz yaptınız!
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Efendim,
şimdi Yüksek Seçim Kurulu Başkanımız diyor ki: Yahu,
devletin tuttuğu nüfus kayıtlarına itibar etmeyecek miyiz? Nüfus
kayıtlarıdır.
AKİF AKKUŞ (Mersin) Geçen yıl neredeydiniz
Sayın Bakan?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Nüfusumuz 3 milyon
düştü Sayın Bakan.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Hepimizin elinde nüfus kâğıdı yok mu? Şimdi askere
giderken bu nüfus kayıtlarına göre askerlik şubelerimiz
insanları askerliğe göndermiyor mu? Bu kayıtlara itibar
etmeyeceğiz de nereye itibar edeceğiz? Hem televizyonda
söylemiş hem de şimdi telefonda bana söyledi Sayın Başkan.
Ben devletin resmî kayıtlarına itibar ediyorum ve o nedenle
OKTAY VURAL (İzmir) Sorun da orada!
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sorun orada, biz itibar
edemiyoruz, yürütmeye bağlı. Sorun orada.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) TÜİK nerede!
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
efendim, on bir yıllık bir süreçte sadece vatandaşlar müracaat
ederek seçmen yazıldığı için ve sokağa çıkma
yasağı ilan edilerek tek tek seçmenler
yazılmadığı için demek ki bu arada seçmen yazılmayan
veya bunu ihmal eden insanların teraküm etmiş olmasından,
birikmiş olmasından kaynaklanan bir rakamla karşı
karşıyayız. dedi Yüksek Seçim Kurulu Başkanımız.
Bunu sizlerle paylaşmak isterim.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Sayın Bakan, daha
evvel de 48 milyon var.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Tabii,
Yüksek Seçim Kurulu Başkanımız cumartesi günü, ayrıca
Kurulu da toplayacağını, bu konuyla ilgili detaylı bir
çalışma yapacağını, gerekirse kamuoyunu
aydınlatacağını ifade etti. Ben de bunu sizlerle paylaşıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Süreyi bir hafta uzatın.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Arkadaşlar, bakın, devletimizin resmî kayıtlarından, nüfus
kayıtlarından kuşku mu duyacağız?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Evet, evet!
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) O zaman,
şu cebimizdeki nüfus kâğıdından da, nüfus hüviyet
cüzdanından da kuşku duymamız lazım. Öyle bir şey
olabilir mi?
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın Bakanım süreyi
uzatalım.
Süreyi uzatalım Sayın Başkanım.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Açıklanan nüfus
sayısı düşmedi mi daha sonra?
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Şahin.
Bir saat yemek arası veriyorum.
Kapanma Saati: 19.06
ON İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.09
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya), Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 26ncı Birleşiminin On İkinci Oturumunu
açıyorum.
96 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Şimdi, 2nci sırada yer alan, Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun, Devlet Memurları Kanunu ve Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam ediyoruz.
2.- Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun, Devlet Memurları Kanunu ve Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/537) (S. Sayısı: 236) (x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.
Geçen birleşimde 1inci madde üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına yapılan konuşma
tamamlanmıştı.
Şimdi söz sırası Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna
ait.
Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık
konuşacaktır. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Lütfen Hocam, az bekleyin, lütfen.
Biz de şaşırdık yani. Ticaret Kanunu üzerine mi
konuşacak arkadaşımız, Sanayi
Bakanlığının Teşkilat Kanunu üzerine mi?
BAŞKAN Bu Mecliste her an her şeye
hazırlıklı milletvekilleri olarak takdire şayan bir
çalışma sergiliyorsunuz. Teşekkür ediyoruz.
Buyurunuz Sayın Işık.
MHP GRUBU ADINA ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinize
saygılarımı sunuyorum. Tabii Ticaret Kanunu
görüşüldüğü için ona hazırlık yapmıştım.
İyi ki notlarımı unutmadan getirmişim, daha önceki
hazırlıklarım da yanımdaydı.
BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Rize) Sanayi ve ticaret
birbirinin tamamlayıcısıdır.
ALİM IŞIK (Devamla) Evet.
Sözlerime başlamadan önce, bugün çok kez konuşulan
seçmen kütüklerindeki şaibelerle ilgili ulusal basına da
yansımış 2 değerli köşe yazarının sizlere
sadece başlıklarını hatırlatarak bu konuya
değinmek istiyorum: Kütük karmaşasında görev Meclisindir. Bir
diğeri, Minareyi çalmışlar, kılıfı
hazırlamışlar. Bu yüce Meclisi bu şaibeden mutlaka
kurtarmamız gerekiyor. (MHP sıralarından alkışlar)
(x) 236 S. Sayılı
Basmayazı 27/11/2008 tarihli 23üncü Birleşim Tutanağına
eklidir.
Konunun özü ne? Konu, 298 sayılı Seçimlerin Temel
Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanuna eklenen bir fıkradan
kaynaklanıyor bu şaibeler. Hepimizin bildiği gibi 13 Mart 2008
tarihli ve 5749 sayılı Kanunla eklenen fıkrayı sizlere
hatırlatmak istiyorum. Seçmen kütüğü, adres kayıt sistemindeki
bilgiler esas alınarak her yıl güncelleştirilerek
oluşturulur. Gerektiğinde seçmen kütüğünün dört yılda bir
yeniden düzenlenmesi ve iki yılda bir denetlenmesi için gerekli bilgileri
toplamak amacıyla, bütün Türkiyede aynı zamanda Nisan
ayının ikinci pazar günü yazım yapılmasına Yüksek
Seçim Kurulunca karar verilir.
Sayın Bakanımız, Anayasadaki ilgili maddeyi
okuyarak bizlere hatırlatmada bulundu ancak şu anda TÜİKin
hazırlamış olduğu adrese dayalı kayıt sistemine
göre bu 6 milyona yakın ki onun da rakamı 48 milyon 265 bin 644e
çıkmış, daha önce 42 milyon 629 bin seçmen sayısı.
Dolayısıyla, gerektiğinde ki iki yıl sonra en erken
denetleme yapılabilecek. Dolayısıyla, 2007 yılı
31
Aralık 2009 tarihine kadar Yüksek Seçim Kurulunun yasal olarak bu maddeden
dolayı herhangi bir işlem yapması mümkün değil, yine dört
yılda bir güncellenebilecek. Yüce Meclis kamuoyunda endişe yaratan bu
sıkıntıyı mutlaka çözmek zorundadır. Minareyi
çalmışlar, kılıfını
hazırlamışlar. sözünün altında Meclisin bir şekilde
kalmaması lazım. Bunun üzerinde gerekli görüşmeler yeterince
yapıldığı için daha fazla konuşmak istemiyorum.
Gelelim, şimdiki Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısının 1inci maddesine.
Görüşmekte olduğumuz söz konusu tasarının
1inci maddesinde, 8 Ocak 1985 tarihli ve 3143 sayılı Kanunun 36/A
maddesinde yapılan bazı değişiklikler yer almaktadır.
Buna göre, öncelikle hâlen yürürlükte olan Kanundaki Tüketici ve Rekabet
Uzmanı ve Uzman Yardımcılığı şeklinde olan
madde başlığı Sanayi ve Ticaret Uzmanı ve Uzman
Yardımcısı şekline dönüştürülmüştür.
Ayrıca, söz konusu maddeye Bakanlık merkez
teşkilatı ana hizmet birimlerinde, Sanayi ve Ticaret Uzmanları
ile Sanayi ve Ticaret Uzman Yardımcıları istihdam edilir.
ifadesinden oluşan birinci fıkra eklenmiştir. Bunun
yanında, maddenin ikinci fıkrası madde
başlığına uygun olarak yeniden düzenlenmiş ve mevcut
bentlerinde bazı önemli değişikliklere gidilmiştir. Bu
kapsamda, Bakanlıkta istihdam edilecek personelde aranan şartlarla
ilgili olarak 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48inci
maddesinde sayılan,
1. Türk Vatandaşı olmak,
2. Bu Kanunun 40 ncı maddesindeki yaş
şartlarını taşımak, Yani genel olarak on sekiz
yaşını tamamlamak. Bir meslek veya sanat okulunu bitirenler için
de en az on beş yaşını doldurmuş olmak
şartı.
3. Bu Kanunun 41 nci maddesindeki öğrenim
şartlarını taşımak, Yani genel olarak ortaokulu
bitirmek. Bunlardan istekli bulunmadığı takdirde ilkokulu
bitirmiş olmak şartı.
4. Kamu haklarından mahrum bulunmamak, gibi genel
şartlara ilave olarak biraz sonra belirteceğim bazı şartlar
getirilmektedir.
Tasarıyla, mevcut Kanunun (a) bendinde sayılan en az
dört yıllık yükseköğretim kurumları mezunlarına
yönetmelikle belirlenecek bölümlerden mezun olmak şartı eklenerek
önemli bir kısıtlama getirilmektedir. Yani hazırlanacak
yönetmelik dışında kalacak bazı bölümlerden mezun olan
gençlerimizin başvuruları engellenmiş olacaktır. Bu
kısıtlamanın yanında, yönetmeliğin kim veya kimler
tarafından hazırlanacağı da belli değildir. Bu
belirsizliğin mutlaka giderilmesi gerekir.
Tasarının (b) bendinde, mevcut Kanunun ilgili
maddesinin (d) bendindeki İngilizce, Fransızca veya Almanca
dillerinden birini iyi derecede bilmek ifadesi değiştirilerek
İngilizce, Fransızca veya Almanca dillerinden en az birinde Kamu
Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavından asgari
(C) düzeyinde belge almış olmak, şartı getirilmektedir. Bu
bentteki düzenlemenin de yetersiz olduğu görüşündeyiz çünkü mevcut
Kanunun 36ya (a) maddesindeki son değişiklik 10 Ağustos 1993
tarihlidir. O günün şartlarında İngilizce, Fransızca veya
Almanca dillerinden birini iyi derecede bilmek yeterli görülmüştür ancak
günümüzde giderek kullanımı artan ve birçok alanda
ilişkilerimizi artırmaya çalıştığımız
ülkelerde kullanılan yeni yabancı diller söz konusudur. Günümüzde
ÖSYM tarafından yapılan KPDS sınavlarında İngilizce,
Fransızca ve Almancanın yanı sıra Arapça, Bulgarca, Çince,
Danimarkaca, Ermenice, Farsça, Gürcüce, Hollandaca, İspanyolca,
İtalyanca, Japonca, Korece, Lehçe, Macarca, Portekizce, Rusça,
Sırpça, Ukraynaca ve Yunanca olmak üzere toplam 22 dilde, 100 kişiden
az başvuru olması hâlinde klasik, diğer durumlarda da test
türünden sınavlar yapılmaktadır. Nitekim en son, Kasım
2008de yapılan KPDS sınavında 12 dilde klasik, 10 dilde de test
sınavı yapılmıştır. Bu dillerin birçoğu,
biraz önce de belirttiğim gibi, ülkemiz dış ticareti başta
olmak üzere çok yönlü ilişkilerimizin giderek arttığı
ülkelerde yaygın olarak kullanılan dillerdir. Bu nedenle,
yabancı dil bilme şartının tasarıda belirtilen üç
dille sınırlandırılmasının
kaldırılması mutlaka gerekmektedir.
Tasarıdaki (c) bendi, mevcut maddenin (b) bendindeki
Yapılacak yarışma sınavlarında
başarılı olmak ibaresiyle aynı olup sadece sıra
değişikliği yapılmıştır. Tasarının
(d) bendi ise başvuru yaşı üst sınırını otuz
beş yaştan otuz yaşa indirerek belirli alanlarda birikim sahibi
olmuş tecrübeli personelin Sanayi ve Ticaret Bakanlığı
personeli olmasının önünü tıkayarak başka bir
kısıtlamaya yol açmaktadır. Bu nedenle, bu bendin madde
metninden çıkarılarak eski hâlinde bırakılmasının
Bakanlığımızın yararına olacağı görüşündeyiz.
Tasarının üçüncü fıkrası, sanayi ve ticaret
uzmanı kadrolarına atanacaklarla ilgili şartları ve
düzenlemeleri içermektedir. Mevcut Yasada da benzer hükümler yer almakta olup
tasarıda öngörülen madde başlığına uygun güncellemeler
yapılmıştır. Ancak, tasarıya yeni eklenen
istihdam
edildikleri birimlerce belirlenecek konularda hazırlayacakları
uzmanlık tezinin oluşturulacak tez jürisi tarafından kabul
edilmesi kaydıyla
ibaresindeki belirsizliğin de giderilmesi
gerekmektedir. Özellikle, hazırlanacak tezin kim veya kimlerin
danışmanlığında ne kadar sürede
hazırlanacağı ve jürinin kim veya kimler tarafından
oluşturulacağı mutlaka tasarıda belirtilmek
zorundadır. Ayrıca, üniversitelerimiz bünyesinde Bakanlık
tarafından belirlenmiş konularda yüksek lisans veya doktora
yapmış olanların doğrudan uzmanlık kadrolarına
atanabilmelerine imkân tanınmalıdır. Bu konularda
vereceğimiz, biraz sonra da tartışacağımız
önergelere, sırası gelmişken ve yeri gelmişken
desteğinizi beklediğimizi de ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, tasarının 1inci
maddesiyle ilgili olarak belirttiğim bu eksikliklerin giderilmesi
konusunda grubumuz, özellikle bizim milletvekillerimiz ve diğer
milletvekilleri tarafından hazırlanacak önergelerin gündeme
geldiğinde desteklenerek bu eksikliklerin giderilmesi konusunda
desteklerinizi beklemektedir.
Tasarının son fıkrası mevcut Yasadaki
ifadenin madde başlığına göre düzeltilmiş ve tüzük
ibaresi yerine yönetmelik ibaresinin getirilmesinden ibarettir. Bu
değişikliği yerinde ve olumlu bulmaktayız.
Değerli milletvekilleri, hepimizin yakından bildiği
gibi son dönemde gerek sanayicilerimizin gerekse diğer esnaf ve
sanatkârlarımızın içinde bulundukları durum gittikçe
kötüleşmektedir. Sözlerimin sonunda, bu konuda yüce Meclisimizin zaman
geçirmeden yapması gereken birkaç konuyu da sizlere hatırlatmak
istiyorum.
Birincisi: Derinleşen yarayı sarmak istiyorsak esnaf ve
sanatkârlarımıza yönelik sicil affının acilen
çıkartılması gerekmektedir.
İkincisi: Sıfır faizli can suyu kredisinden hizmet
sektöründe faaliyet gösteren esnaf ve sanatkârlarımızın da
faydalanması sağlanmalıdır. Bu amaçla KOSGEB Kanunundaki
gerekli düzenleme acilen gerçekleştirilmeli ya da Esnaf ve Sanatkârlar
Kooperatifleri Birliği kanalıyla bu kredilerin
kullandırılmasının yolu açılmalıdır.
Üçüncüsü: Enerji ve doğal gaz kullanımında yüzde 18
olan KDVnin acilen yüzde 1e indirilmesi veya en azından son
zamların sanayi sektöründe geri çekilmesi gerçekleştirilmelidir.
Dördüncüsü de: Prim ödemelerinde indirime gidilerek
istihdamın daraltılmasının önüne geçilmelidir.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Işık.
Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan konuşacaktır.
Buyurunuz Sayın Kaplan.
DTP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; doğrusu Türk Ticaret Kanununu
görüşürken, gündemimiz seçimken birdenbire farklı bir yasaya geçtik.
Artık biz buna alıştık. Şimdi seçim
tartışmalarına bir nokta koyamadan ara verdik.
Anlaşılıyor ki bu şekilde bu bırakılacak.
Ancak bir şey söylemek istiyorum. Bir önceki bölümde biz Türk
Ticaret Yasasını tartışıyorduk. Türk Ticaret
Yasasında bin beş yüz küsur maddenin içinde, şu kadar
kalın kitapçıkta -elli iki bölüm- bir tek şey yoktu: Seçim
ticareti. Bakın, dikkat edin, koskoca temel kanun Ticaret Kanununu
görüştüğümüzde -şu anki Bakanlığı da çok
yakından ilgilendiren bir temel kanun- seçim ticareti yoktu. Çünkü oy ne
alınır ne de satılır. Hem alınmaz hem satılmaz
hem oy öylesine kutsal bir iradesi ki halkın, kim ki o iradeyle oynarsa
kendisine zarar verir. Ben buna inanırım.
Biz gün boyu bir şeyler anlatmaya çalıştık ama
anlaşılamadı. Sayın Bakan da açıklama yaptı,
anlaşılamadı. Biz şunu söyledik: Bakanın ilk
açıklaması doğru. Anayasanın 79uncu maddesi diyor ki,
seçim Yüksek Seçim Kurulunun denetiminde olur, başlangıcından
sonuna kadar. Yani seçmen kütükleri Yüksek Seçim Kurulunun denetiminde olur.
Beş günlük askı süresi içinde üç günde yapılacak
itirazların da ilçe seçim kurullarına, il seçim kurullarına
yapılması gerekirdi. Sorun burada. Biz bir şeyi yine anlatamadık.
Sayın Bakan diyor ki: Yani devletin bilgisayar kayıtlarına,
Vatandaşlık ve Nüfus Müdürlüğünün kimlik numarası üzerinden
yapılan kayıtlarına güveniyor musunuz?
Arkadaşlar, bir seçimin kaderi, insafı iktidar
partilerine bırakılabilir mi? O zaman demokrasiden bahsedebilir
miyiz? O zaman demokrasi olur mu? Biz de şunu diyoruz: Madem öyle, adrese
dayılı sayımda -TÜİKin, Başbakanlığa
bağlı bir kurum- bir anda nüfusumuz 73 milyondan 70 milyona inmedi
mi? 3 milyon nüfusumuz azalmadı mı? Bu açıklamayı bizzat Hükûmet
yapmadı mı? Yaptı. Millî hasılamız, gelirimiz de
artmadı mı buna bağlı olarak? Arttı. Bir rakam, çok
değil 3 milyon, indirirsiniz olur. Ama daha vahim olanını
söyleyeyim, adrese dayalı sayım bittiğinde 2006
yılının sonunda resmî nüfus 70 milyon açıklandığında
İçişleri Bakanımız bizzat 3,5 milyon seçmen iptal edildi.
demedi mi? Nereden geldi, nereye gitti bunlar? Bunu vatandaş sorguluyor,
biz de bunu soruyoruz. Bizim sormak istediğimiz, anlatmak istediğimiz
ve bir türlü anlaşılmayan bir şey var, Yüksek Seçim Kurulunun
çıkıp şunun cevabını vermesi lazım: Seçim ya onun
denetimindedir ya değildir. Öyle Yüksek Seçim Kurulu
97de en son
sayım yapılmış, kütük sayımı, ondan sonra hep
üzerine ekleme çıkarma olmuş.
Bilgisayar, o konuda başarılı olduğumuzu iddia
ettiğimiz e-devlet uygulaması konusunda Türkiye mademki çok ileridir,
Hükûmete buradan çağrıda bulunuyoruz grubu olan üç tane muhalefet
partisi olarak: Neden TÜİKin rakamlarının disketlerini, neden
nüfus ve vatandaşlık dairesinin Türkiye çapındaki bütün
verilerinin disketlerini parti genel merkezlerine vermiyorsunuz? Verin, tek tek
bakalım. O numaralardan iki yerde kayıt varsa şak diye biz de
çıkarırız. Elektrik mühendisleri odasından bir mühendis
bunu halleder. Bir mühendis, iyi bir bilgisayarcı bir tuşla bu 6
milyon seçmenin nereden gelip nereye gittiğinin adresini de,
haritasını da çıkarır.
Arkadaşlar, bunu, bu tartışmayı
noktalayamayız, çok açık söylüyorum. Tartışmayı
noktalayamayız. Biz, adrese dayalı sayımda
memurlarımıza, devlet görevlilerine güvenmek istiyoruz, Hükûmete de
güvenmek istiyoruz, onun emrindeki Vatandaşlık ve Nüfus
İşleri Genel Müdürlüğüne de onun emrindeki TÜİKe de
güvenmek istiyoruz ama altı senedir, yedi senedir hep önümüze
koyduğunuz rakamlar bir iniyor bir çıkıyor, bir iniyor bir
çıkıyor.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Hepsi sınıfta kaldı!
HASİP KAPLAN (Devamla) Yapmayın, hepsi
yanlış, hepsi sahte rakamlar. Bu rakamlara niye inanalım, hangi
hakla? Bu vatandaşın annesinin sütü gibi ak, helal oyları
üzerinde hesap olmaz. En başta sizlerin bu kaygıyı gidermeniz
lazım.
Üç tane parti diyoruz ki: Bir yanlış yapıldı,
Anayasa 79 ihlal ettirildi bu Mecliste Mart 2008de, Anayasanın
33 ve
40ıncı maddeleri, bakın, bu iki madde, adrese dayalı
seçmen kütüğüne geçilmeyi emretti ve yargıdan çıkardı bunu
ve Anayasaya aykırı bir hüküm bu, butlan bir hüküm,
keenlemyekündür bunun eski adı, yürürlüğü dahi mümkün değil
bunun adı.
Yüksek Seçim Kurulu Başkanı, yüksek yargı olarak,
bu yasa değişikliğine uymak zorunda değildir, bu Anayasaya
uymak zorundadır. Ben seçmen kütüğünü denetleyemem, denetlemem.
deme lüksüne sahip değildir. Git nüfus memuruna müracaat et. deme
lüksüne sahip değildir. Git jandarmaya de, git polise de
Arkadaşlar, demin arkadaşlar başka yerlerde örnek
verdiler, ben gündem dışı konuşmada. Diyarbakır Sur
Belediyesinin hudutları içindeki polis okulundaki 800 polis
öğrencinin -iki yıllık- başlarında amirleri emir
verilerek gidip kayıt yapıldığını burada
açıkladım. Meğerse başka yerlerde de olmuş.
Bakın, Buca Kapalı Tutukevinde 1.500 tane tutukluyu
adrese dayalı yazmışız. Arkadaşlar, adres midir
cezaevleri? Yargılanıyor, yarın tahliye olup evine gidecek. Onun
evi, adresidir.
Bakın, bu kadar açık ve bir yanlışta,
hepimizin bu yanlıştan dönmesi için şöyle bir şans var, bu şans
şudur: Çok açık, 298 sayılı Kanunun, bakın 33 ve
36ncı maddelerine eklenen fıkraları yürürlükten
kaldıracağız. Seçmen kütüklerinin itiraz prosedürünü tekrar
Yüksek Seçim Kuruluna vereceğiz; olay bu kadar basit, yani askıya
asılacak. Bu bir basit yasadır. Danışma Kurulu olarak bir
araya gelinir, bu yanlış düzeltilir. Bu düzeltmeden sonra da
nasılsa 1 Ocakta seçim takvimi başlıyor. Vakit de var, vakit
sorunumuz da yok. Yüksek Seçim Kurulu yeniden bir askı listesi süresi
koyar -iki hafta- ve sizler de rahat edersiniz, bizler de rahat ederiz.
Yarın seçim sonuçları nedeniyle burada tartışma
yaşamayız.
Bir yanlış yaptık, burada Anayasaya
aykırı bir yasa çıktı. Anayasa Komisyonundan geçen bir
yasaydı. Ben şahsen bu tartışmaların içinde
değildim ama burada muhalefet oyumuzu kullanmıştık.
Şimdi, böylesi bir tartışma içinde bizim seçim
güvenliğini
Seçim tartışmalarına nokta koymamız
lazım. Üç parti yarın Yüksek Seçim Kuruluna başvuruyoruz. Ama
olmasın, bütün partiler birlikte bu konuda karar verelim, vatandaşın
karşısına birlikte çıkalım. Meclis bu şaibe ve
tartışmayı birlikte aşmak zorundadır. Bu
yanlışı da birlikte aşmak zorundadır.
Ben tabii ki bu konuda mecburen konuşma hakkım
Adalet
Bakanımız şu an yok. Bu cevabı
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Buradayım efendim, dinliyorum.
HASİP KAPLAN (Devamla) Burada mı...
Bunun düzeltilmesi budur. Çok basit, Yüksek Seçim Kurulunun
denetimine alacağız, sorun çözülecek, bir yasa şeyidir. Bunu
bugün Tarhan Erdem köşe yazısında çok güzel yazmış,
çok açıklayıcı bir şekilde yazmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
HASİP KAPLAN (Devamla) Teşekkür ederim.
Şimdi, biz, gündemimizin dışına
çıkıyoruz böyle. Türk Ticaret Kanunu da herhâlde yarın
görüşülmeyecek, öyle anlaşılıyor. Ama bu 1inci maddede ben
hep söylemişim KOBİler için, ARGE için, ARGE faaliyetleri için dil
bilen, uzman, teknik kadro ve personel konusunda hep bütçe görüşmelerinde
bunu dile getirdim. Tabii, burada, 1inci maddenin (b) fıkrasında
böylesi bir kadrolar konuluyor, yeterli mi, değil mi bilmiyorum ama bu
ihdas edilen kadro 250ye çıkarılırken Bakanlığın
liyakata dikkat etmesini buradan hatırlatmaktan başka bir şey
söyleyemiyorum; çünkü zaten yasa geçecek. Bazı ihtiyaçlar
karşılığında çıkarılan bir yasadır.
Biz, külliyen doğru olan şeylere de karşı olamayız
elbette yani. Bunu bu şekilde ifade etmek istiyorum. Ama seçim konusunda
da mutlaka adım atalım diyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Hasip Kaplan.
Grup adına Yozgat Milletvekili Sayın Bekir Bozdağ
konuşacaktır.
Buyurunuz Sayın Bozdağ. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
kanun tasarısı ve komisyon raporunun 1inci maddesi üzerinde AK Parti
Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum.
Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, tabii, sabahtan beri yapılan
tartışmaların mihengini önümüzde yapılacak seçim nedeniyle
Yüksek Seçim Kurulunun yürütmekte olduğu çalışmalar
etrafında döndü dolaştı. Şimdi burada birtakım
değerlendirmeler yapıldı ve birtakım ithamlarda bulunuldu.
Ben de bu konuda birtakım değerlendirmelerimi sizlerle paylaşmak
istiyorum.
Anayasanın 79uncu maddesi çok açık. Seçimlerin genel
yönetim ve denetimi diyor maddenin başlığı. Birinci
fıkrası: Seçimler, yargı organlarının genel yönetim
ve denetimi altında yapılır. Bir defa anlaşalım,
seçimler yürütmenin yönetim ve denetimi altında yapılmaz, yapılması
Anayasaya aykırıdır, yargı organlarının
İki: Seçimlerin başlamasından bitimine kadar,
seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün
işlemleri yapma ve yaptırma, seçim süresince ve seçimden sonra seçim
konularıyla ilgili bütün yolsuzlukları, şikâyet ve
itirazları inceleme ve kesin karara bağlama ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi üyelerinin seçim tutanaklarını ve
Cumhurbaşkanlığı seçimi tutanaklarını kabul etme
görevi Yüksek Seçim Kurulunundur. Yüksek Seçim Kurulunun kararları
aleyhine başka bir mercie başvurulamaz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Nüfus müdürlüklerine değil
yani!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Bir defa, şimdi burada
konuşuluyor, nüfus müdürlüklerine sanki itiraz
yapılıyormuş, şikâyet yapılıyormuş, nüfus
müdürlükleri bu itirazları, şikâyetleri karara
bağlıyormuş gibi görüşmeler, değerlendirmeler
yapıldı, burada herkes bunu dinledi, ama bakın
HASİP KAPLAN (Şırnak) Arkadaşım, Yüksek
Seçim Kuruluna itiraz edilmiyor, anlatamadık.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Ama, bakın, Anayasa
HASİP KAPLAN (Şırnak) İtirazlar nüfus
dairesine yapılıyor, iki gündür anlatıyoruz, anlamıyorsunuz
ya!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri...
HASİP KAPLAN (Şırnak) Yasa açık
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Beni dinleyin
Ben sizi çok
dinledim. Lütfen
Lütfen beni bir dinleyin.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Bekir Bozdağ, bak, bak!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen sakin olunuz
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Bir defa itirazların,
şikâyetlerin yapılacağı
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Seçim Kurulu Başkanı
diyor. Olayı çarpıtıyorsun!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Ben çarpıtıp
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Yüksek Seçim Kurulu
Başkanı İtirazlar nüfus dairesine yapılır. diyor.
Seçim Kurulu Başkanı söylüyor!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Hele bir bakın, bir beni
dinleyin! Sabır gösterin; sabır, sabır!
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Okumamışsın!
Okumamışsın!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Sabahtan beri
konuşuyorsunuz, dinledik.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Halkı
yanıltıyorsunuz
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Bir dinleyin bakalım, ne
diyeceğiz. Lafın sonu bir gelsin.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Yüksek Seçim Kurulu
Başkanı söylüyor! Senin bakanın söyledi.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Sayın Öztürk
HASİP KAPLAN (Şırnak) Siz hukukçusunuz
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Ben hukukçuyum; sizin gibi
hukukçu değilim, hukuku bilen birisiyim ben.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Hangi Seçim Kuruluna itiraz
ediliyor, bana söyler misiniz!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Sayın Başkanım
Arkadaşlar
(CHP sıralarından gürültüler)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Nüfus dairesine
yapılır. diyor!
BAŞKAN Lütfen sakin olunuz
Konuşmacıyı
dinleyiniz
Sayın Öztürk
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Siz diyorsunuz ki Nüfus dairesi
nerede? İşte burada. Seçim Kurulu Başkanı söylüyor.
Çarpıtma konuyu!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Sayın Başkanım,
süreme ilave ederseniz memnun kalacağım.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Burada Nüfus dairesine
yapılır. diyor. Seçim Kurulu Başkanı diyor. Nereye
yapılacağını söylemiş. Çarpıtıyor!
BAŞKAN Sayın Öztürk, lütfen sakin dinleyiniz.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Bakın, değerli
milletvekilleri, ben, bakın, hiç kimseye, ama hiç kimseye
sataşmadım. Ben kendi adıma, grubum adına burada bir
değerlendirme yapıyorum.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Biz size sataşmıyoruz,
Seçim Kurulu Başkanının beyanı burada!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Katılmak zorunda
değilsiniz, sizden onay da beklemiyorum, ama bunu dinlemek ve
değerlendirmek
Varsa cevabınız burada konuşursunuz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Konuştuk da
anlatamamışız demek ki!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) İki, bakın, biz ne
yapmışız değerli arkadaşlar.
Şimdi, 5749 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve
Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunda değişiklik yapan bir kanunu
13 Mart 2008de burada, Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşmüşüz ve
kabul etmişiz. Şimdi, bakın, bu Kanun, Hükûmet
tasarısı olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine gelmiş mi?
Anayasa Komisyonunda bu Kanun görüşülmüş mü? Merak ettim, Komisyon
tutanaklarında muhalefet partilerinin bugün gösterdikleri
duyarlılıkları ortaya koyan muhalefet şerhleri, karşı
oy yazıları var mı diye baktım; işte burada, muhalefet
partisi üyesi arkadaşlar var. Bu Komisyon raporunda muhalefet şerhi
yoktur, karşı oy yazısı yoktur. Madem o kadar
yanlıştı niye muhalefet şerhi düşmediniz? Genel
Kurulda, bakın
KADİR URAL (Mersin) Ne bilelim sizin üçkâğıt
yapacağınızı arkadaş!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Bakın, başka ne
getirmişiz: Bakın, bu Kanunda gelen şey ne?
KADİR URAL (Mersin) Yani, iyi niyetli bir şekilde
söylüyoruz sana.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Bu Kanunda gelen şeyi
okuyorum, 4üncü maddesinde deniyor ki: Seçmen kütüğü; adres kayıt
sistemindeki bilgiler esas alınarak Yüksek Seçim Kurulunca belirlenecek
usul ve esaslara göre her yıl yeniden düzenlenir, sürekli bilgi toplama
ile her seçim döneminde güncelleştirilir.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Tamam.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Bunun kararını kim
verdi?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Buna bir şey diyen yok.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Bunun kararını burada
hep beraber verdik. Muhalefet şerhiniz de yok. Bakın, Genel Kurulda
HASİP KAPLAN (Şırnak) Yanlış
yaptık beraber. Yanlışı düzeltmek lazım.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Bir dakika
Yanlış
mı? Buradan konuşuyorum, ezbere konuşmuyorum.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Kanuna bir şey diyen yok.
BAŞKAN Lütfen sayın milletvekilleri
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Bakın, yine, burada
partiler adına konuşmacılar var. Burada, milletin huzurunda bu
Kanunu desteklediklerine dair de DTP hariç diğer partilerin sözcülerinin
burada olumlu oy vereceklerine dair görüşleri buradadır. Arzu edene
ben okuyorum.
Bir başka konu, bakın, Yüksek Seçim Kurulunun
ABDULLAH ÖZER (Bursa) Orada öyle diyor ama uygulama başka,
uygulama!
OKTAY VURAL (İzmir) Parmağınızı
sokmayın seçime!
ABDULLAH ÖZER (Bursa) Uygulama farklı.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
karşılıklı konuşmayınız. Lütfen, dinleyiniz.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Arkadaşlarım,
bakın, yapılan Kanunla biz
OKTAY VURAL (İzmir) Kanunu yürütemiyorsunuz, sorun orada!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Biz yürütmüyoruz. Yürütme, bu
konuda
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Kanuna bir şey diyen yok.
Uygulama
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Bakın
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Problem sizsiniz, Kanun
değil!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Bakın, Yüksek Seçim
Kurulunun 26 Mart 2008 tarihli kararı elimde ve kararında diyor ki:
Adrese kayıt sistemine gidip, kaydolacaksınız
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Suçüstü
yakalandınız, suçüstü... Kaçacak yeriniz yok.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
ama bu konuda itirazı
olanlar varsa, itiraz, ilçe seçim kurullarına yazılı veya sözlü
olarak yapılır. İtiraz, askı süresince ve listeler
askıdan indikten sonra Yüksek Seçim Kurulu tarafından belirlenen süre
içinde yapılır. İlçe seçim kurulu başkanı
gerektiğinde güvenlik güçlerinden -polis ve jandarma- araştırma
yaptırır. Elektrik, su, telefon, doğal gaz abonelik
sözleşmesini veya faturasını, varsa tapu kaydını, kira
sözleşmesini ister. AKSden, yani adrese dayalı kayıt
sisteminden yararlanarak itiraz konusunda karar verir. diyor.
Şimdi sizin vazifeniz, bir yanlışlık varsa
usul belli, partiler gidecek ilçe seçim kuruluna itiraz edecek.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) İlçe seçim kurulu değil,
nüfus idaresine. Nüfus idaresine.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Bu burada
yanlıştır, burada oturmuyor, şurada oturmuyor. diye.
İlçe seçim kurulu
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Nüfus idaresine.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Karar burada karar. Ezbere
konuşmayın. Bu, Yüksek Seçim Kurulunun kararı.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sen ezbere konuşuyorsun.
İlçe seçim kuruluna değil, nüfus idaresine itiraz edecekler.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Yüksek Seçim Kurulunun
kararını okuyorum. Burada ezbere kimse konuşmasın.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Nüfus idaresine itiraz edecek.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Ondan sonra
Biz bakın,
Yüksek Seçim Kurulunun nüfus kütüklerini esas almasına da hep beraber
karar verdik. Ama ben görüyorum ki, seçime dönük kaygılarla şimdi
farklı düşünceler, mazeretler arayışı içinde miyiz
diye de düşünmeden edemiyorum.
Bakın burada bir şey konuşuldu, denildi ki:
İçişleri Bakanlığı Konya Ereğlisine
yazılı talimat vermiş bunları kaydedin. diye ve buradan
söylendi. Ben şimdi merak ettim hakikaten böyle bir şey var mı
diye, çıktım sordum. İçişleri Bakanlığından
böyle bir yazı gitmemiş. Şimdi, gittiğini söyleyen
arkadaş gelecek o yazıyı burada gösterecek. Bakın,
yazı gitti
Gelecek
(CHP, MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, sakin dinleyiniz lütfen.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) İki; İçişleri
Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel
Müdürlüğü bu konuyla ilgili genel bir yazı gönderiyor.
Yazıyı da okuyorum ilgili kısmını...
OKTAY VURAL (Mersin) Ona ne?
BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
öğrenci yurtlarıyla,
pansiyonlarla ilgili kısımlarla ilgili genel, okuyorum 3üncü
maddesi: Seçmen niteliğini taşıyan ve öğrenim gördükleri
yerleşim birimlerinde oylarını kullanmak isteyen
öğrencilerden askerî öğrenciler hariç öğrenim gördüğü
okuldan o okulun öğreticisi olduğuna ve kaldığı yurt
müdürlüğünden o yurtta kaldığına ilişkin resmî
belgeyle
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Nüfus müdürlüğünün ne
işi var o zaman?
BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
bizzat müracaatları
hâlinde yurt adreslerinin kişinin yerleşim yeri olarak
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Bunu seçim kurulu söyleyecek!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
kabul edildiğini
söylüyor. Peki, bir
(CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Seçim kurulu söyleyecek!
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sabahtan beri söylediklerinle
çelişiyorsun!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Hiç bağırmayın,
hiç bağırmayın!
Bu genel bir uygulama. Bundan önce de yurtlarda kalan
öğrencilerin yerleşim yeri adresi yurt olur ve burada Evde
gösterilmiş! diyor.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Suçüstü yakalandın, suçüstü!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Hayır, şimdi bu
nedir? Yurtlarda olanları yurtlarda kaydedeceksiniz. diyor. Onlar, o
kaydedilebilir, her yurtta
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Onu seçim kurulu söyleyecek,
bakanlık değil!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
kız öğrenci yurdu,
erkek öğrenci yurdu, yükseköğrenim öğrenci yurdu, polis meslek
yüksek okullarında okuyanların öğrenci yurtları, nerede
öğrenci yurdu varsa kaldığı yurt onun evidir.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Size ne yahu! Seçim kurulu
başkanı
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Bu, bugünün kararı da
değil ha. Bizden önce sizin hükûmet olduğunuz dönemlerde de uygulama
aynıdır ama bunu çarpıtıp sanki bir evde bunlar gösterilmiş,
evde gösterilmesi için baskı yapılmış, bu evde oturuyorlar
gibi gösterilmiş; yok öyle bir şey.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Yahu her eve
yapıyorsunuz altın vererek!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Hiç kimse konuları
çarptırmasın, getirsin burada göstersin.
Onun için değerli arkadaşlar, siyasi partiler seçimlere
ciddi hazırlanacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerini tamamlayınız.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Eğer seçmen kütüklerine
ilişkin itirazları varsa, bunu makamlara söyleyecek.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Var var, önce size
itirazımız var!
OKTAY VURAL (İzmir) Yapıyoruz yapıyoruz; siz
yapmıyorsunuz!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Meclisi ağlama
duvarına çevirmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Burası partilerin ağlama
duvarı değildir. İtirazı olan gider seçim kurullarına.
İtirazı olan, teşkilatlarını
çalıştırır gider itiraz eder.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Seçim kurullarına değil!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Bizim teşkilatlar
çalışıyor, itirazlarını yapıyor. Siz o
çalışmayı yapın, mazeret aramayın. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Zamanı geldiğinde
anlarsınız Bekir Bey, zamanı gelir!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) 29 Martın
akşamına mazeret arayışı içerisinde olmayın.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Bozdağ.
Sayın milletvekilleri, değerli arkadaşlar
(Gürültüler)
BAŞKAN Lütfen
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) Oylar nasıl
doğuya göçüyor? Göç batıyadır. (Gürültüler)
BAŞKAN Lütfen sakin olunuz.
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) Oylarda göç doğuya
gitti.
BAŞKAN Zaten tartıştığımız
kanun maddelerinin dışında, konunun aciliyeti
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Hem Nüfus Vatandaşlık
İşleri genelge gönderiyor, onu okuyor... Ne işi var?...
BAŞKAN
ve önemi nedeniyle bu konuya girilmesine olanak
verdik. (Gürültüler)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, sizi
duyamıyoruz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Suçüstü
BAŞKAN Lütfen
Sakin olunuz, konuşmaları sakin
olarak dinleyiniz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, sizi
duyamıyoruz. Susturun lütfen!
BAŞKAN Şimdi, görüşmelerini
yaptığımız kanun tasarına geri dönersek,
şahıslar adına söz yok 1inci maddede.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sayın Başkan,
şahsım adına söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Öztürk.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz kanun tasarısıyla ilgili
olarak vermiş olduğum bir önerge nedeniyle bir sonraki maddede söz
alıp görüşlerimi ifade edecektim -ve yine de edeceğim
Bakanlık teşkilat yasasıyla ilgili olarak- ancak değerli
milletvekilleri, bütün gün boyunca bu kürsüden son açıklanan seçmen
kütüklerindeki 6 milyonluk artış, muhalefet partileri ve AKP
adına değerlendirildi. Eğer Demokratik Sol Parti olarak bu
konudaki düşüncelerimizi ifade etmezsek bir eksiklik olacağı
kanaatindeyim. Dolayısıyla, zorunlu olarak bu konuya kısaca
dönmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, lütfen dinleyiniz. 22 Temmuz 2007
genel seçimlerinde kullanılan seçim kütüklerinde seçmen sayısı
yaklaşık 5 milyon azalmıştı. O zaman Adrese
dayalı nüfus kayıt sistemi sonuçlarına göre Türkiye
Cumhuriyetinin nüfusu 3,5 milyon kişi azaldı ve bu düşüş
de ondan kaynaklanıyor olabilir. şeklinde gerekçelendirmeye
çalışmış idik. Bugün 29 Mart 2009 yerel seçimlerine
giderken aynı adrese dayalı nüfus kayıt sistemine göre
oluşturulan seçmen kütüğüne baktığımızda, seçmen sayısının
6 milyon fazla olduğu görülüyor.
Değerli milletvekilleri, yaptığım bu
açıklamalar çerçevesinde bu çelişkinin Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından bir şekilde giderilmesi gerekiyor. Bunu bugün heyecana
kapılıp bazı beyanatlarla muhalefet başka türlü söyleyebilir,
iktidar partisi başka türlü söyleyebilir, Seçmenlerin oyları
kimsenin cebinde de değildir, dolayısıyla
çalışın, oyları alın. denilebilir.
Ancak değerli milletvekilleri, bu konu büyüyeceğe
benziyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak almamız gereken tedbirler
var, mutlaka bu tedbirleri almak durumundayız. Bu konunun ister istemez
seçimlerden sonra uluslararası bir boyut kazanma ihtimalî de vardır.
Bu uyarılarımızı bu kürsüden vakit varken yapmak
zorundayız. Peki, ne yapabiliriz? Çünkü değerli milletvekilleri, ortada
iki seçmen kütüğü var ve şu anda bizler burada önceki seçmen
kütüğüne göre bulunuyoruz. O seçmen kütüğünde 5 milyon kişi
azaldı bugün arttı ise şu anda bulunmamızın
meşruiyeti de tartışmalı hâle gelebilir. Lütfen, Hükûmet
inisiyatif almalı ve yapılacak şeyleri zaman geçirmeden
yapmalıdır, diyorum.
Ne yapılabilir? Arkadaşlarımız izah ettiler,
seçmen kütüklerine itiraz konusundaki zaman darlığı bir
şekilde yasal düzenlemeyle aşılabilir, buna
çalışılabilir.
Ne yapılabilir? Geçen seçmen kütükleriyle ilgili kanun
görüşülürken bir düzenleme yaptık ve gerçekten
çağımızda bu bir ayıp diye niteledik ve parmak
boyasından vazgeçtik. Geliniz, diğer tedbirleri alamıyor isek bu
seçmen kütüğüyle seçimlere giderken herhangi bir şaibenin önüne
geçmek için, bir seferlik de olsa tekrar boya kullanmayı gündeme getiriniz.
Ben uyarılarımı tekrar etmek istiyorum. Bir
arkadaşımız ifade etti, çift, mükerrer oy kullanma ihtimaline
karşı yasanın öngördüğü cezanın
artırılması gündeme gelebilir.
Bir diğer konu: Seçmen kütükleriyle ilgili 298
sayılı Yasa görüşülürken burada, Genel Kurulda bir önerge verdik
parti olarak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
HARUN ÖZTÜRK (Devamla) Tamamlıyorum Sayın
Başkanım.
Verdiğimiz önergede Geliniz, Yüksek Seçim Kurulunun
kullanmış olduğu yazılım programlarını
seçmen kütüklerinin oluşmasından başlamak üzere, seçimlerin
geçici ve kesin sonuçları ilan edilene kadar hangi yazılım
programlarını kullandı ise bilim adamlarından oluşan
bir kurula bunu inceletelim ve seçimlerin üzerinde herhangi bir şekilde
bir şaibe, gölge kalmasın. dedik, ancak o gün de önerimizi kabul
ettiremedik.
Bugün işin büyümemesi ve uluslararası boyut
kazanmaması için Hükûmeti, Parlamentoyu çalıştırmaya davet
ediyorum.
Hepinizi, yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
(CHP ve MHP sıralarından alkışlar )
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, soru-cevap işlemine
geçiyoruz.
Süre on dakikadır.
Sayın Özdemir, Sayın Taner, Sayın Yıldız,
Sayın Uslu, Sayın Ertemür, Sayın Durmuş, Sayın
Akkuş, Sayın Uzunırmak sisteme girmişler. Gerçi, soru-cevap
işlem süremiz on dakika. Onun için, lütfen, sorularınızı
çok kısa sorarsanız zamanımızı iyi kullanmış
olacağız.
Buyurunuz Sayın Özdemir.
HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) Sayın Başkan,
Sayın Bakana soruyorum: Bugüne kadar kendi öz sermayesiyle üretim yaparak
bölgede lokomotif görevi üstlenen ve bölge ekonomisinin temel direği olan
Gaziantep, bölge ekonomisi ve ihracatı yanında bölgedeki göçe kalkan
olması gibi önemli de bir misyon üstlenmiştir. Gaziantep, bölgedeki
göçün önüne set çekerek, göçün batıdaki diğer kentlere
ulaşmasını önlemiştir.
Bu husus göz önüne alındığında, civar illere
verilen teşvikin Gaziantepe yapılan büyük bir haksızlık
olduğu net olarak ortaya çıkmıştır. Bir de buna
küresel kriz eklenince Gaziantep Organize Sanayi Bölgesindeki birçok fabrika
kapanma noktasına gelmiş, işçi çıkarmalar
çoğalmıştır. Gaziantepte işsizlik had safhaya
varmıştır.
Gaziantep sanayisini kurtarma ile işsizlik ve göçü önleme
konusunda ne gibi tedbirleriniz vardır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özdemir.
Sayın Taner
RECEP TANER (Aydın) Sayın Bakanım, KOBİler
aracılığıyla verilmekte olan destekleme kapsamına
üretim yapan haricindeki sektörlerin de konması hususunda bir
çalışmanız var mı?
Bir de TOBBun KOBİler için kullandırmayı
düşündüğü aylık yüzde 2 faizli kredi destekleri konusunda ne
düşünüyorsunuz?
Enflasyonun yüzde 12 olduğu bir dönemde yıllık
yüzde 28 bileşik faizli TOBB kredisi KOBİlere destek sağlar
mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Taner.
Sayın Yıldız
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakanım, Antalya merkez ve ilçelerinde
hipermarketler hızla artmaktadır, küçük esnaf ise kepenk
kapatmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak 57nci Hükûmet döneminde
büyük mağazalar yasasını kabul ettirememiştik. Yine MHP
olarak bu dönemde büyük mağazaların kuruluşuna yönelik kanun
teklifimize niçin destek vermediniz? Küçük esnafın tümünün
kapanmasını mı bekleyeceksiniz? Büyük mağazalar
yasasını çıkarmayı düşünüyor musunuz?
Düşünüyorsanız ne zaman düşünüyorsunuz? Çünkü, Hükûmet olarak,
tasarılarla, istediğiniz zaman, altı ay sonrası için, bir
yıl sonrası için, iki yıl sonrası için uygulamak üzere
yasalar çıkarmaktasınız. Büyük mağazalar yasasını
ne zaman çıkaracaksınız?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Yıldız.
Sayın Uslu
CEMALEDDİN USLU (Edirne) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Bakanım, borçlarını ödeyen veya yeniden
yapılandıran esnaf ve sanatkârların bankalar nezdinde sicil
kayıtlarının, yasanın açık hükmüne ve
ısrarlı başvurulara rağmen silinmediğini ve
bankaların yeni kredi taleplerini silinmeyen sicil
kayıtlarını bahane ederek reddettiğini biliyor musunuz? Bu
durum hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır. Buna nasıl
bir önlem almayı düşünüyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Uslu.
Sayın Ertemür
ALİ RIZA ERTEMÜR (Denizli) Sayın Başkan,
Sayın Bakana sormak isterim: 11 Ekim 2008 tarihinde Denizli ilimizde oda
başkanları ve işadamlarıyla birlikte yapmış
olduğunuz toplantıda Denizlinin geleceğiyle ilgili
tasarımlar yapmak için buradayım, Denizlinin MRını
çekmeye geldim. dediniz. Denizliyi mutlaka teşvikten faydalandırma
yönünde açıklamalarınız, Denizli ilimize yönelik vaatleriniz
bilinmektedir.
Buna istinaden: Denizli ekonomisinde yaşanan sorunlara
ilişkin somut saptamalarınız nelerdir? Bu sorunların çözümü
için daha kaç fabrikanın kapanmasını bekliyorsunuz? Kaç
işçinin sokağa dökülmesini bekliyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Ertemür.
Sayın Durmuş
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım, her ne kadar seçmen sayımız 5
bin arttıysa da Kırıkkale 198 bin nüfusa düştü, göç
veriyor. Birinci organize, ikinci organize sanayi ilave edilecek derken,
birinci organize sanayimiz çöktü. Yeni hazırlanacak pakette organize
sanayideki küçük esnafa, KOBİlere bir yardım paketiniz var mı?
Yoksa bunlar oraları kapatacak mı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Durmuş.
Sayın Akkuş
AKİF AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan, Sayın
Bakana soruyorum: Sanayi ve ticaret uzmanı kadrolarına atanmak için
uzmanlık tezi hazırlayarak jüri tarafından uzman olma hakkı
kazananların yeterlilik imtihanı adı altında yeni bir
sınava tabi tutulması ayrıcalıklara meydan
vereceğinden ve bir çelişki olduğundan, imtihanın
uzmanlık tezine başlamadan önce yapılması daha uygun olmaz
mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Akkuş.
Son olarak, Sayın Uzunırmak
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Bakanımıza sormak istediğim şu:
Krize tedbir olması için bir kredi kullanıma açıldı. Bu
kredi kullanımında ön şart olarak tabii ki vergi, sigorta ve
birtakım borçlarının olmaması gerekiyor faydalanacak
olanların. Bu çok zor kriz dönemlerinde. Bugüne kadar acaba kaç kişi
başvurdu ve kaç kişi bundan faydalanabilme imkânlarına sahip,
olanaklarına sahip ve acaba bu olanaklara sahip olmayanların önündeki
birtakım engellerin kaldırılması için de bir düzenleme
düşünüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Uzunırmak.
Buyurunuz Sayın Bakan.
SANAYİ VE TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teşekkür
ediyorum her zaman olduğu gibi verilen katkılara.
Efendim, bu teşvik sistemiyle ilgili gerek 60ıncı
Hükûmet Programında gerek daha önceki açıklamalarımızda
hep şunu ifade ettik: Öncelikle eski adıyla sanayi envanteri yeni
adıyla girişimci bilgi sistemiyle beraber önce sektörlerimizde ne
olduğunu, ne üretildiğini, nerede, ne kadar insan
çalıştığını tespit edeceğiz ve bunun üzerine
de bu yıl sonuna kadar da yeni bir teşvik sistemi
oluşturacağımızı söyledik. Yeni teşvik sisteminde
de sektörel, bölgesel ve proje bazlı bir teşvik sistemini
öngörmüştük. Bununla ilgili Ekonomi Koordinasyon Kurulunda ilgili
Teşvik Koruma Genel Müdürlüğünün bağlı olduğu Hazine
Müsteşarlığı ve ilgili devlet bakanlığı
tarafından çalışılıyor, son noktaya gelmiş
durumdadır. Önümüzdeki günlerde bu çalışmayla beraber
değerlendirme yapılacaktır. Tabii ki bu yapılırken
illerin birbirine üstünlüğü değil, sektörler bazında, özellikle
sektörlerin avantajları ve dezavantajları, illerin avantajları
ve dezavantajları dikkate alınarak Türkiyenin rekabet gücünün
artırılması, sanayinin rekabet gücünün
artırılması, yüksek istihdam sağlanması, yüksek
ihracat sağlanması gibi birçok temel öngörüyü destekleyen bir
teşvik sistemi oluşturulacaktır.
Bunun yanı sıra, KOSGEB meselesine gelince: Evet,
KOSGEB, gerçekten şu anda, özellikle 2008 yılında, genel,
özellikle hem KOBİlere hem de esnaf ve sanatkâra cumhuriyet tarihinin ilk
uygulamalarını başarılı bir şekilde
yapmıştır. KOSGEB, sıfır faizli yani faizsiz kredileri
bir taraftan verirken bir taraftan da sadece kredi veren değil, gerek
esnaf ve sanatkârın gerek KOBİlerin gelişen dünya
şartlarında bu küresel değişim ve dönüşüme ayak
uyduracak, yapısal değişim ve dönüşümünü de öngörecek
çalışmalar yapıyor.
KOSGEB Kanununda değişiklik metnimizi bu çerçevede
hazırladık. Bununla ilgili çalışmalarımızı
önümüzdeki günlerde yani yeni yıldan evvel Başbakanlığa,
Bakanlar Kuruluna sunacağız ve 2009un hemen ilk günlerinde yüce
Meclisimize, özellikle komisyonlara, daha sonra Genel Kurula gelmesini temin
ederek KOSGEB Kanunundan bugüne kadar yararlanamayan imalatçı olmayan
esnaf ve sanatkâr ve KOBİlerin dışında hizmet sektörünü de
kapsayacak şekilde bir değişikliği zaten yüce Meclisin
huzuruna getireceğiz. Dolayısıyla bu konuda KOSGEBden sadece
imalatçı esnaf ve sanatkârlar değil, KOSGEB imkânlarından
imalatçı olmayan esnaf, sanatkâr ve ayriyeten KOBİlerimiz de
faydalanma imkânına sahip olacaktır.
Şu anda, en son yapmış olduğumuz uygulamayla
350 milyon YTLlik bir istihdam endeksli can suyu kredisi
oluşturmuştuk. Tabii ki buna rekor seviyede bir talep geldi. Aslında
bizim öngörmüş olduğumuz rakamın çok çok üstünde bir talep geldi
ve başvuruyu kapatmak durumunda kaldık. Zaten bunlar başvuru
sırasına göre dikkate alınıyor. Son yapılan kapatmadan
sonra 10.679 firma başvuruda bulunmuştur gerek esnaf gerek KOBİ
olarak ve bu çerçevede ayrılmış olan 350 milyon YTLlik kaynak
çerçevesinde hareket edilecektir. Ancak İcra Kurulunun şöyle bir
kararı vardı: Gerektiğinde ve kaynak bulunduğunda bu
yapılan başvuruların büyük bir kısmına da, kapsam
dışında olan, belirlenmiş olan limit dışında
olanlara da bir imkân tanınması noktasında şu anda
çalışmalarımız devam ediyor. Yani zannediyorum ki, bu
konuyla ilgili bir imkân oluşturup belirlenmiş olan limitin üstündekileri
de kısmen rahatlatabilecek bir çalışma, onlara da bir destek verilecektir.
Tabii ki, bu kredilerden faydalanma şartları, zaten
istihdam paketinde birçok kanunla belirlenmiş olan şartlardır.
Evet, bundan faydalanmak için sigorta ve vergi borcunun olmaması
gerekiyor. Ancak sigorta ve vergiyle ilgili yapılandırmayı yapmış
olanlar, imalatçı olanlar, kapasite belgesine sahip olanlar
bağlı oldukları oda ve birlik tarafından, KOBİlerse
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, esnaf ve sanatkârsa Türkiye Esnaf ve
Sanatkârları Konfederasyonu tarafından alacakları belgelerle,
kapasite raporlarıyla beraber müracaat ediyorlar. Burada da, müracaatlarda
dediğim gibi çağrı usulü, Avrupa projelerinde olduğu gibi
sıralama birinci sıradan başlayarak önceliğe göre gidiyor.
Tekrar ifade ediyorum: KOSGEB olarak biz sadece burada faiz
desteği veriyoruz. Bu faiz desteği
karşılığında bankalar vermiş olduğumuz,
ödemiş olduğumuz, KOSGEBin ödemiş olduğu faiz
karşılığında belirlenmiş olan miktar çerçevesinde
kredi kullandırıyor. Ancak şunu çok net ifade edeyim: En son
uygulanmış olan 350 milyon YTLlik bu istihdam endeksli can suyu
kredisinde KOSGEBin vermiş olduğu faiz 50 milyon YTLdir. Bir
yıllık, ilk üç ayı ödemesiz ve aylık ödemeli bu kredi yedi
bankadan verilen faizin tam 7 katı oranında, bakın bugünkü cari
faizlerin çok çok altına denk gelecek olan faizlerle, 7 katı
oranında bir miktar olarak kullandırılmaktadır.
Bu nokta da 2003 yılında çıkarılmış
olan Sicil Kanununda aslında çok net tarif edilmiştir. Yani çeki
karşılıksız çıkmış veya senedi protesto
edilmiş ancak daha sonra ödeme yapmış olanların bu olumsuz
kayıtlarının Merkez Bankası kayıtlarından
silineceği kanunda çok net belirtilmiştir. Bu konuda ilgili merci
Merkez Bankasıdır, bunu geçen toplantıda da söyledim.
Dolayısıyla bu konuda Merkez Bankasıyla, BDDKyla ve Bankalar
Birliğiyle sürekli temas hâlinde, bunların kanun hükmü gereği
silinmesi gerektiğini her fırsatta ifade ediyoruz.
Bir diğer konu da özellikle organize sanayi bölgeler konusu:
Gerek Gaziantep gerek Kırıkkale gerek Türkiyedeki tüm organize
sanayi bölgeleri... Arkadaşlar, şunu çok net ifade edeyim ki, ben
bugüne kadar Türkiyedeki toplam iki yüz elli altı organize sanayi
bölgesinin en az yarısından fazlasını gezmiş bir
arkadaşınızım ve sanayinin içinden gelen bir arkadaşınız
olarak da organize sanayi bölgesi başkanlarıyla, organize bölgelerle,
sanayi odası başkanlarıyla sürekli temas hâlindeyim. Geçen hafta
da (OSBÜK) Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşunun
başkanlığında Türkiyedeki tüm organize sanayi
bölgelerimizin başkanları ve bölge müdürleriyle -daha bundan dört gün
evvel- geniş bir toplantı yaptık. Kendilerini dinledim. Evet,
tabii ki, bu küresel krizin getirmiş olduğu özellikle bazı
sektörler üzerinde olumsuz gelişmeler var yani zaten farklı bir
şey söylemek söz konusu değil. Ama bütün gayretimiz, bütün
amacımız organize sanayi bölgelerinin bir an önce mevcut
yapısına, mevcut imkânlara, istihdam gücüne, imkânlarına
kavuşmasıdır. Bizim istediğimiz, bizim
çalışmamız daha fazla organize sanayi bölgelerinin gelişmesi,
daha fazla yatırım, üretim, istihdam yaratılmasıdır.
BAŞKAN Sayın Çağlayan, süremizi epey
aştık.
SANAYİ VE TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN
(Ankara) O zaman, geri kalanına yazılı cevap vereyim
Sayın Başkanım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
1inci madde üzerine üç önerge vardır.
Önergeleri geliş sırasına göre okutup,
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 236 sıra sayılı kanun
tasarısının 1. maddesinin 3. fıkrasındaki
oluşturulacak ibaresinin önüne 4 ayrı üniversiteden öğretim
görevlilerinden ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Ali Rıza
Öztürk |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Ali İhsan
Köktürk |
|
Mersin |
Malatya |
Zonguldak |
|
Abdullah Özer |
Tekin Bingöl |
|
|
Bursa |
Ankara |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 236 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 1. maddesinin (a) fıkrasına,
mühendislik
fakültelerinin ibaresinden sonra gelmek üzere Bakanlar Kurulu tarafından
hazırlanacak ibaresinin eklenmesini,
(b) fıkrasındaki
İngilizce, Fransızca veya Almanca dillerinden ibaresinin ÖSYM
tarafından kabul edilen dillerden ibaresiyle değiştirilmesini
ve (d) bendinin madde metninden çıkarılmasını arz ederiz.
|
Prof. Dr. Alim
Işık |
Yılmaz
Tankut |
Cemaleddin Uslu |
|
Kütahya |
Adana |
Edirne |
|
Recep Taner |
Süleyman L.
Yunusoğlu |
Kadir Ural |
|
Aydın |
Trabzon |
Mersin |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 236 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 1. maddesinin 3. fıkrasına;
birimlerce
belirlenecek konularda ibaresinden sonra gelmek üzere bir
danışmanın sorumluluğunda en geç iki yıl içinde
ibaresinin, uzmanlık tezinin ibaresinden sonra birisi
danışman, en az birisi ilgili alanlarda çalışmalarda
bulunmuş öğretim üyesi olmak üzere ibaresinin,
oluşturulacak
ibaresinden sonra üç kişilik ibaresinin, Yeterlilik
sınavlarında başarılı olanlar ibaresinden sonra da
ile belirlenecek alanlarda Yüksek Lisans veya Doktora yapmış
olanlar ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Prof. Dr. Alim
Işık |
Erkan Akçay |
Beytullah Asil |
|
Kütahya |
Manisa |
Eskişehir |
|
Mustafa Enöz |
|
Mustafa
Kalaycı |
|
Manisa |
|
Konya |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM HASGÜR
(İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan?
BAŞKAN Hükûmet?
SANAYİ VE TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Konuşacak mısınız?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Alim Işık
konuşacak efendim.
BAŞKAN Sayın Işık, buyurunuz.
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; öncelikle hepinize tekrar
saygılarımı sunuyorum.
Görüşmekte olduğumuz 236 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 1inci maddesinin üçüncü fıkrasında
bazı değişiklikler önerdiğimiz önerge üzerinde söz
almış bulunmaktayım.
Bu önergede bahsettiğimiz konular tamamen ülkemiz
gerçeklerine uygun ve bilimsel gerçeklere dayalı önerilerdi. Sayın
Bakanımın bu açıklamamdan sonra bu önergeye hayır
demeyeceğini ve sizlerin de olumlu oylarıyla bu düzenlemeyi
yapacağımızı bekliyorum.
Söz konusu değişiklik,
Bakanlığımızca belirlenecek konularda uzman
yardımcılarının tezlerini yapması hâlinde uzman
atanacak. Biz diyoruz ki: bu konularda ibaresinden sonra gelmek üzere, bir
danışmanın sorumluluğunda hazırlanacak tezi başaranlar
bu kadrolara başvursunlar. Dolayısıyla, bu danışman,
isterse Bakanlığın kendi biriminde çalışan daha
tecrübeli kişi olabilir isterse üniversitelerin herhangi birisinden ilgili
alanda çalışma yapmış hoca olabilir. O, yine yönetmelikle
düzenlenebilir.
Bir diğer önerimiz: Uzmanlık tezinin ibaresinden sonra
gelmek üzere, biri danışman, en az birisi ilgili alanda
çalışmada bulunmuş üniversite öğretim üyesi olmak üzere 3
kişilik bir jüri öneriyoruz. Dolayısıyla, bu jürinin nasıl
belirleneceği konusu şu andaki tasarıda belli değil, buna
da açıklık getiriyoruz. Bu, Sayın Bakanı başta olmak
üzere, orada çalışan tüm bürokratları rahatlatacak bir öneridir.
Bir diğer önerimiz: Yeterlilik sınavlarında
başarılı olanlar ibaresinden sonra gelmek üzere belirlenecek
alanlarda yüksek lisans veya doktora yapmış olanlar ibaresinin
eklenmesi ile bu alanda doğrudan Bakanlığın hazır
kullanabileceği nitelikli personele kavuşma imkânını
tanıyoruz. Eğer bu değişiklik -tabii ki sizlerin
takdirleriyle- kabul edilecek olursa bugün özellikle mühendislik
alanlarında birçok konuda, örneğin, Altı Sigmada uzmanlık
elde etmiş, yüksek lisans, doktora yapmış birçok değerli
personeli, daha üç yıl kaybetmeden bugün Sanayi ve Ticaret
Bakanlığımız istihdam etme şansına
kavuşacak.
Ben, bu önerilerimizin yerinde olduğu inancıyla
Sayın Bakanımız başta olmak üzere, yüce Meclisin
desteklerini bekliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Işık.
Sayın milletvekilleri, işaretle oylamadan önce bir
yoklama talebi vardır, şimdi bu talebi yerine getireceğim.
Önce, yoklama isteminde bulunabilecek yeter sayıda sayın
üyenin ismen tespitini yaptıktan sonra elektronik cihazla yoklama
yapacağım.
Kemal Anadol? Burada.
Ali İhsan Köktürk? Burada.
Abdullah Özer? Burada.
Ali Rıza Öztürk? Burada.
Ali Rıza Ertemür? Burada.
Ali Koçal?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Tekeffül ediyorum.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Arkadaşımız takabbül
ediyor.
BAŞKAN Eşref Karaibrahim? Burada.
Tekin Bingöl? Burada.
Rahmi Güner? Burada.
Hüseyin Yıldız? Burada.
Cemaleddin Uslu? Burada.
Osman Durmuş? Burada.
Recep Taner? Burada.
Akif Akkuş? Burada.
Ali Uzunırmak? Burada.
Hasan Özdemir? Burada.
Kemal Cengiz? Burada.
Alim Işık? Burada.
Kadir Ural? Burada.
Erkan Akçay? Burada.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama isteminde bulunan sayın üyelerin yoklama için
elektronik cihaza girmemelerini rica ediyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Süre bitti, pusula yok artık.
Sayın Başkan, okuyalım.
BAŞKAN Dilek Yüksel? Burada.
Cemil Çiçek? Burada.
Vecdi Gönül? Burada.
İsmail Bilen? (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) Yok Sayın Başkan, yok.
BAŞKAN Yok.
Hakkı Köylü? Hakkı Köylü de yok.
Toplantı yeter sayısı yoktur.
Beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.18
ON ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 21.27
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya), Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 26ncı Birleşiminin On Üçüncü Oturumunu açıyorum.
III.- Y O K L AM A
BAŞKAN İstem üzerine yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi
elektronik cihazla yeniden yoklama yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı yoktur.
Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini
görüşmek için, 5 Aralık 2008 Cuma günü saat 14.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 21.31