DÖNEM: 23 CİLT: 36
YASAMA YILI: 3
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
36ncı
Birleşim
24 Aralık 2008 Çarşamba
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- 2009
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/656) (S. Sayısı: 312)
2.- 2007
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı ile
Merkezi Yönetim Bütçesi Kapsamındaki İdare ve Kurumların 2007
Bütçe Yılı Kesin Hesap Tasarısına Ait Genel Uygunluk
Bildirimi ve Eki Raporlarının Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu ( 1/622, 3/521) (S. Sayısı: 313)
A)
MALİYE BAKANLIĞI
1.- Maliye
Bakanlığı 2009 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Maliye
Bakanlığı 2007 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
B)
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
1.- Gelir
İdaresi Başkanlığı 2009 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçesi
2.- Gelir
İdaresi Başkanlığı 2007 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesabı
C)
ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI
1.-
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2009
Yılı Merkezi
Yönetim Bütçesi
2.-
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2007
Yılı Merkezi
Yönetim Kesin Hesabı
D)
KAMU İHALE KURUMU
1.- Kamu
İhale Kurumu 2009 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Kamu İhale
Kurumu 2007 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
E)
GELİR BÜTÇESİ
3.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
4.- Sanayi ve
Ticaret Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun, Devlet Memurları Kanunu ve Genel Kadro ve Usulü
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/537) (S. Sayısı: 236)
5.- Kastamonu
Milletvekili Hakkı Köylü'nün; Türk Parasının Kıymetini
Koruma Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/21) (S. Sayısı: 314)
III.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Diyarbakır Milletvekili Gültan
Kışanakın, konuşmasında partisine
sataştığı iddiasıyla konuşması
IV.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- İktidar
partisinin, her eleştiriye cevap vermek gibi bir hakkı
olmamasına rağmen buna fırsat verdiği iddiasıyla,
Başkanın tutumu hakkında
V.-
ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Genel Kurulun
24 Aralık 2008 Çarşamba ve 25 Aralık 2008 Perşembe günkü
birleşimlerinde 2009 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının günlük programlarının
tamamlanmasından sonra kanun tasarı ve tekliflerinin
görüşülmesine; Genel Kurulun 24 Aralık 2008 Çarşamba günkü
birleşiminde 314 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar, 25 Aralık 2008
Perşembe günkü birleşiminde ise 283 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışma süresinin uzatılmasına ilişkin
Danışma Kurulu önerisi
VI.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Tuzla tersanelerinde meydana gelen
yaralanma ve ölüm olaylarının soruşturulmasına ilişkin
sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinnin cevabı (7/4813)
2.-
Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğlukun, işkence ve hak ihlali
iddialarına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali
Şahinnin cevabı (7/4815)
3.- İzmir
Milletvekili Kemal Anadolun, Almanyadaki bir dernekle ilgili dava
çerçevesindeki iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Adalet
Bakanı Mehmet Ali Şahinnin cevabı (7/4939)
4.- Mersin
Milletvekili İsa Gökün, bir yönetmelikteki bazı düzenlemelere ilişkin
sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinnin cevabı (7/4984)
5.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, Almanya Büyükelçisiyle yaptığı
görüşmeye ve bir davaya ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet
Ali Şahinnin cevabı (7/4987)
6.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, Almanyadaki bir dernekle ilgili dava
konusunda görüşme yaptığı iddialarına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinnin
cevabı (7/5127)
7.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, Almanyadaki bir dernekle ilgili davada
yardım talebinin karşılanmasına ilişkin sorusu ve
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinnin cevabı (7/5140)
8.- Ankara
Milletvekili Hakkı Suha Okayın, kurumların iletişimi
izleme yetkilerinin sınırlandırılmasına ilişkin
sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinnin cevabı (7/5143)
9.- Manisa
Milletvekili Şahin Mengünün, Avrupa Konseyinin yolsuzlukla mücadele
konusundaki bir raporuna ilişkin Başbakandan sorusu ve Adalet
Bakanı Mehmet Ali Şahinnin cevabı (7/5207)
10.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, adliye personelinin özlük
haklarına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali
Şahinnin cevabı (7/5209)
11.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, tasarruf sahipleri ile
bağışçıları mağdur eden holding ve derneklere
ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinnin cevabı
(7/5212)
12.- Uşak
Milletvekili Osman Coşkunoğlunun, bir yargılamanın
uzamasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali
Şahinnin cevabı (7/5376)
13.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, Mardin Kalesinin
restorasyonuna ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günayın cevabı (7/5493)
14.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, THY çağrı merkezinin
özel firmalara verilmesine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın cevabı (7/5556)
15.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susamın, Halkbankın özelleştirilmesine
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtanın
cevabı (7/5602)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 11.00de açılarak altı oturum yaptı.
2009
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/656) (S.
Sayısı: 312) ve 2007 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı ile Merkezi Yönetim Bütçesi Kapsamındaki
İdare ve Kurumların 2007 Bütçe Yılı Kesin Hesap
Tasarısına Ait Genel Uygunluk Bildirimi ve Eki Raporlarının
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı Tezkeresinin
(1/622, 3/521) (S. Sayısı: 313) görüşmelerine devam edilerek;
Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığı,
Enerji
Piyasası Düzenleme Kurumu,
Ulusal Bor
Araştırma Enstitüsü,
Elektrik
İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü,
Türkiye Atom
Enerjisi Kurumu,
Maden Tetkik ve
Arama Genel Müdürlüğü,
Petrol
İşleri Genel Müdürlüğü,
Dışişleri
Bakanlığı,
Avrupa
Birliği Genel Sekreterliği,
Adalet
Bakanlığı,
Ceza ve
İnfaz Kurumları ile Tutukevleri ve İş Yurtları Kurumu,
Türkiye Adalet
Akademisi Başkanlığı,
Yargıtay,
Danıştay,
2009
Yılı Merkezi Yönetim Bütçeleri ve 2007 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesapları kabul edildi.
İzmir
Milletvekili Oktay Vural, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi
Gülerin, konuşmasında partisine,
Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek, Tekirdağ Milletvekili Tevfik Ziyaeddin
Akbulutun, konuşmasında şahsına,
Konya
Milletvekili Faruk Bal, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinin,
konuşmasında partisine,
Mersin
Milletvekili İsa Gök, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinin,
konuşmasında şahsına,
Yozgat Milletvekili
Bekir Bozdağ, Mersin Milletvekili İsa Gökün, konuşmasında
partisine,
İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Yozgat Milletvekili Bekir
Bozdağın, konuşmasında, CHP Grubu adına konuşan
Mersin Milletvekili İsa Göke,
Yozgat
Milletvekili Bekir Bozdağ, İstanbul Milletvekili Kemal
Kılıçdaroğlunun, konuşmasında partisine,
Sataştığı
iddiasıyla birer açıklamada bulundular.
24 Aralık
2008 Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 11.00de
toplanmak üzere, birleşime 00.18de son verildi.
Şükran Güldal MUMCU
Başkan
Vekili
Fatoş GÜRKAN Fatma
SALMAN KOTAN
Adana Ağrı
Kâtip Üye Kâtip
Üye
24 Aralık 2008 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 11.03
BAŞKAN: Başkan Vekili
Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Yaşar
TÜZÜN (Bilecik), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 36ncı Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Sayın milletvekilleri, gündemimize göre 2009 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2007 Yılı Merkezi
Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı üzerindeki görüşmelere devam
edeceğiz.
Program uyarınca bugün bir tur görüşme ve 2009
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının 9uncu
maddesine kadar oylamasını yapacağız.
On dördüncü turda Maliye Bakanlığı, Gelir
İdaresi Başkanlığı, Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı, Kamu İhale Kurumu bütçeleri ve gelir
bütçeleri yer almaktadır.
II.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- 2009 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/656) (S. Sayısı:312) (x)
2.- 2007 Yılı Merkezi
Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı ile Merkezi Yönetim Bütçesi
Kapsamındaki İdare ve Kurumların 2007 Bütçe Yılı Kesin
Hesap Tasarısına Ait Genel Uygunluk Bildirimi ve Eki
Raporlarının Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (
1/622, 3/521) (S. Sayısı: 313) (x)
A) MALİYE BAKANLIĞI
1.- Maliye
Bakanlığı 2009 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Maliye
Bakanlığı 2007 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
B) GELİR İDARESİ
BAŞKANLIĞI
1.- Gelir İdaresi
Başkanlığı 2009 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Gelir İdaresi
Başkanlığı 2007 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesabı
C) ÖZELLEŞTİRME
İDARESİ BAŞKANLIĞI
1.- Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2009 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2007 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesabı
D) KAMU İHALE KURUMU
1.- Kamu İhale Kurumu 2009
Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Kamu İhale Kurumu 2007
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
E) GELİR BÜTÇESİ
(x) 312,313 S. Sayılı
Basmayazılar ve Ödenek Cetvelleri 16/12/2008 tarihli 28inci Birleşim
Tutanağına eklidir.
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet buradalar.
Sayın milletvekilleri, 26/11/2008 tarihli 22nci
Birleşimde bütçe görüşmelerinde soruların gerekçesiz olarak
yerinden sorulması ve her tur için soru-cevap işleminin yirmi
dakikayla sınırlandırılması
kararlaştırılmıştır. Buna göre, turda yer alan
bütçelerle ilgili soru sormak isteyen milletvekillerinin,
konuşmaların bitimine kadar şifrelerini yazıp parmak
izlerini tanıttıktan sonra söz isteme butonuna basmaları
gerekmektedir. Mikrofonlarındaki kırmızı
ışıkları yanıp sönmeye başlayan
milletvekillerinin söz talepleri kabul edilmiş olacaktır. Tur üzerindeki
konuşmalar bittikten sonra soru sahipleri ekrandaki sıraya göre
sorularını yerlerinden soracaklardır. Soru sorma işlemi on
dakika içinde tamamlanacaktır. Cevap işlemi için de on dakika süre
verilecektir. Cevap işlemi on dakikadan önce bitirildiği takdirde
geri kalan süre içinde sıradaki soru sahiplerine söz verilecektir.
Bilgilerinize sunulur.
Şimdi, Gelir ve Finansman başlıklı 2nci
maddeyi okutuyorum:
Gelir ve Finansman
MADDE 2 (1) Gelirler:
Bu Kanuna bağlı (B) işaretli cetvellerde
gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna ekli;
a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçenin gelirleri
244.170.907.000 Türk Lirası,
b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin
gelirleri 3.877.617.905 Türk Lirası öz gelir, 12.657.033.320 Türk
Lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam 16.534.651.225 Türk
Lirası,
c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve
denetleyici kurumların gelirleri 1.923.611.108 Türk Lirası,
olarak tahmin edilmiştir.
(2) Finansman:
Bu Kanuna bağlı (F) işaretli cetvellerde gösterildiği
üzere, 5018 sayılı Kanuna ekli (II) sayılı cetvelde yer
alan özel bütçeli idarelerin net finansmanı 130.434.000 Türk Lirası
olarak tahmin edilmiştir.
BAŞKAN On dördüncü turda grupları ve
şahısları adına söz alan sayın üyelerin isimlerini
okuyorum:
AK PARTİ Grubu adına: Manisa Milletvekili Recai Berber,
Kırıkkale Milletvekili Mustafa Özbayrak, Denizli Milletvekili Mehmet
Yüksel, Samsun Milletvekili Ahmet Yeni, Nevşehir Milletvekili Mahmut Dede,
Tokat Milletvekili Osman Demir, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün,
Mardin Milletvekili Mehmet Halit Demir.
Demokratik Toplum Partisi Grubu adına: Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan, Diyarbakır Milletvekili Gültan
Kışanak.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına: İstanbul
Milletvekili Esfender Korkmaz, İstanbul Milletvekili Bayram Ali Meral,
Kocaeli Milletvekili Hikmet Erenkaya, İzmir Milletvekili Oğuz Oyan.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına: Aydın
Milletvekili Ertuğrul Kumcuoğlu, İstanbul Milletvekili Ümit
Şafak, Sakarya Milletvekili Münir Kutluata, Tekirdağ Milletvekili
Kemalettin Nalcı, Manisa Milletvekili Erkan Akçay.
Şahısları adına: Lehinde, Gümüşhane
Milletvekili Yahya Doğan, Elâzığ Milletvekili Tahir Öztürk,
Konya Milletvekili Harun Tüfekci. Aleyhinde, Sakarya Milletvekili Münir
Kutluata.
Şimdi ilk söz sırası AK PARTİde. İlk
konuşmacı Manisa Milletvekili Recai Berber.
Buyurun Sayın Berber. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Berber.
AK PARTİ GRUBU ADINA RECAİ BERBER (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Maliye Bakanlığı 2009
mali yılı bütçesi hakkında Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
şahsım ve grubum adına saygılarımla selamlıyorum.
Maliye Bakanlığı, ülkemizin ekonomik ve sosyal
kalkınmasında önemli bir role sahiptir. Bakanlık, bu rolünü,
Hükûmetin maliye ve ekonomi politikalarının belirlenmesine katkı
sağlama, harcama ve gelir politikalarını geliştirme, devlet
bütçesini hazırlama ve uygulama, devlet hesaplarını tutma,
devletin hukuk danışmanları ve muhakemat hizmetlerini yürütme,
gelir idaresini ve devlete ait malları yönetme ve suç gelirlerinin
aklanmasının önlenmesi ve denetleme görevlerini yerine getirerek
gerçekleştirmektedir. Bakanlık bu görevlerin etkinliğini
artırmak amacıyla 2008-2012 Maliye Bakanlığı Strateji
Planını hazırlamıştır. Günümüzün sürekli
gelişen ve değişen dünyasında ekonomik istikrarı ve
kalkınmayı sürdürülebilir kılmak ve yaşanan sorunları
aşmak için kamu yönetiminin ve hizmet anlayışının
yeniden yapılandırılması gerekmektedir. Maliye
Bakanlığı, kamu yönetimi ve hizmet anlayışı
sunumu alanlarındaki yeni anlayışın hayata geçirilmesinde
bu yaklaşımları mevcut yapısına en iyi şekilde
yansıtarak kamusal dönüşüm sürecine öncülük etmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Maliye
Bakanlığının 2009 yılı gider bütçesi için teklif
edilen ödenek tutarı 57,8 milyar TLdir. Bakanlık bütçesi
ödeneğinin yaklaşık yüzde 1,7sine tekabül eden 994 milyon TL
Bakanlığın personel, mal ve hizmet alımları ile
yatırım giderlerini karşılamak üzere
kullanılacaktır. Geri kalan yüzde 98,3ünü oluşturan 56,8 milyar
TL tutarındaki ödenek ise diğer kamu hizmetlerinin
karşılanması amacıyla ilgili idarelere aktarılacaktır.
Değerli milletvekilleri, 1929 büyük ekonomik buhranından
beri en büyük finansal krizi yaşıyoruz. Kısa zamanda reel
ekonomiyi de etkisi altına alan bu krize karşı pek çok ülke
tarafından açıklanan önlem paketlerine rağmen kriz daha da
derinleşmiş ve global ekonomiye entegre olan dünya ülkelerini etkisi
altına almıştır. Geçmiş altı yıldır
yapılan reformlar ve Hükûmetimizin zamanında aldığı
önlemler krizin olumsuz etkilerinin asgariye indirilmesinde önemli rol
oynamıştır.
Küresel ekonomide ortaya çıkan gelişmeler
karşısında makroekonomide kaydedilen başarıların
sürdürülebilmesi bir taraftan makro ve mikro seviyede yapısal reformlara
devam edilmesine, diğer taraftan, tesis edilen mali disiplinin
kararlılıkla yürütülmesine bağlıdır. Son yıllarda
gelir ve gider politikaları arasında gerçekleştirilen uyum,
bütçe giderlerinde sağlanan etkinlik ve tasarruf ile vergi gelirlerinin
artırılmasında gösterilen yüksek performans sayesinde bütçe
açığının azaltılması yönünde önemli bir
başarı yakalanmıştır. Kararlılıkla
sürdürülen mali disiplin ve etkin borç yönetimi sonucunda borç stoku
sürdürülebilir bir yapıya kavuşmuş, her yıl istikrarlı
bir şekilde elde edilen faiz dışı fazla sayesinde, kamu
finansmanında çok önemli iyileştirmeler
sağlanmıştır. 2002 yılında yüzde 61,4 olan kamu
net borç stokunun gayrisafi yurt içi hasılaya oranı 2007
yılı sonunda yüzde 29,1 seviyesine gerilemiş ve bu oranın
2008 yılı sonunda daha da düşmesi beklenmektedir.
Ülkemiz, kamu borçlarıyla ilgili Maastricht Kriterlerini 2004
yılından bu yana karşılamaktadır. Faiz giderlerinin
bütçe içindeki payı, 2002 yılından bu yana sürdürülen
kararlı uygulamalar sayesinde, 2002 yılında yüzde 45
seviyelerindeyken bu oran 2007 ve 2008 yıllarında yüzde 25
seviyelerine gerilemiştir. Aynı şekilde faiz giderlerinin toplam
vergi geliri içindeki payı 2002 yılında yüzde 86 iken 2007
yılında yüzde 32ye düşmüştür. Avrupa Birliği
tanımlı Maastricht Kriterlerine göre kamu bütçe
açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranı yüzde
3ten fazla olmamalıdır. Ülkemizde bu, 2001 yılında yüzde
24,5 iken 2007 yılında yüzde 1,3lere kadar çekilmiştir.
Sayın Başbakanımızın her zaman söylediği gibi
Nereden nereye gelinmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2007
yılı Ocak-Kasım döneminde bütçe giderleri 202 milyar 30 milyon
YTL, bütçe gelirleri 193 milyar 758 milyon YTL ve bütçe açığı 8
milyar 272 milyon YTL olarak gerçekleştirilmiştir. 2008
yılının Ocak-Kasım döneminde bütçe gelirlerinde ve bütçe
giderlerinde olumlu bir performans elde edilmiş, bu durum bütçe dengesini
ve faiz dışı fazla tutarını olumlu yönde etkilemeye
devam etmektedir. Geçen yılın Ocak-Kasım döneminde merkezî
yönetim bütçesi 9 milyar 715 milyon YTL açık vermişken bu
yılın aynı döneminde 8 milyar 273 milyon YTL açık
vermiştir. Bir başka deyişle bütçe açığı geçen
yıla göre yüzde 14,8 oranında azalmıştır. 2009
bütçesinde ise 13,4 milyar YTL açık öngörülmektedir. 2007
yılının Ocak-Kasım döneminde 37 milyar 248 milyon YTL faiz
dışı fazla verilmişken
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Berber, devam ediniz.
RECAİ BERBER (Devamla)
bu yılın aynı
döneminde 40 milyar 518 milyon YTL faiz dışı fazla
verilmiştir. Bununla 2008 yılının öngörülen faiz
dışı fazla hedefi ilk on bir aylık dönemde
yakalanmıştır. 2009 hedefi ise bu bütçeyle 44,1 milyar YTL
olarak öngörülmüş.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bütçe
harcamalarını karşılayacak en önemli kalem vergi
gelirleridir. Vergi gelirlerini arttırmadan bütçeyi ve
dolayısıyla mali yapıyı güçlendirmek mümkün değildir.
Hükûmete geldiğimizde 60 milyar YTL seviyesinde olan vergi gelirleri
tahsilatı bu yılın sonunda 175 milyar YTLye
ulaşacaktır. 2009 hedefi ise 202 milyardır. Öte yandan bu
sonuçlara ulaşırken bu dönemde kurumlar vergisi yüzde 33ten yüzde
20ye indirilmiş, gelir ve kurumlar vergisiyle KDV oranlarında,
özellikle, gıda, tekstil ve turizm sektörlerinde ciddi indirimler
gerçekleştirilmiştir. Vergi oranlarında geçmişte hiçbir
hükûmetin cesaret edemediği radikal indirimler bu durumda -bu sayede AK
PARTİnin- verginin tabana yayılmasını sağlamış
bulunmaktadır.
Değerli milletvekilleri, Maliye Bakanlığının
bu bütçesinin hazırlanmasında emeği geçen herkese çok
teşekkür ediyorum ve 2009 yılı bütçemizin ülkemize ve
milletimize hayırlı olmasını diliyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Berber.
AK PARTİ Grubu adına Kırıkkale Milletvekili
Mustafa Özbayrak.
Sayın Özbayrak, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA ÖZBAYRAK (Kırıkkale)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Maliye
Bakanlığı bütçesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Konuşmama başlarken hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
İktidara geldiğimiz 2002 yılından bugüne kadar
kararlılıkla uygulamış olduğumuz makroekonomik
politikalar ve yapısal reformlar sayesinde Türkiye ekonomisi son altı
yılda başarılı bir performans sergilemiştir. 2002-2007
yılları arasında sağlanan yüksek oranlı büyüme
hızları ve hızla düzelmiş olan makroekonomik göstergeler bu
başarının ispatıdır.
Türkiye ekonomisi son altı yılda ortalama yüzde 6,8
oranında büyümüştür. Hükûmetlerimizce uygulanan kararlı ve güçlü
maliye politikaları neticesinde bütçe disiplini sağlanmış,
bütçe açıkları önemli oranda azalmıştır. Bütçe,
milletimize daha kaliteli hizmetler sunmamıza fırsat veren bir araç
hâline getirilerek halkımızın birçok alanda daha iyi hizmetlere
kavuşması sağlanmıştır.
Kamu kesimi borçlanma gereği yıllar sonra ilk kez 2005
yılında Hükûmetimiz döneminde negatife dönmüştür. 2002
yılında yüzde 10 olan kamu kesimi borçlanma gereğinin gayrisafi
yurt içi hasılaya oranı 2007 yılında yüzde 0,10a
gerilemiştir. 2002 yılında yüzde 61,4 olan kamu net borç
stokunun gayrisafi yurt içi hasılaya olan oranı 2007 yılı
sonunda yüzde 29,1 seviyesine gerilemiştir. Bu oranın 2008
yılı sonunda daha da düşmesi tahmin edilmektedir. 2002
yılında yüzde 73,7 olan Avrupa Birliği tanımlı genel
yönetim borç stokunun gayrisafi yurt içi hasılaya olan oranı 2007
yılında yüzde 38,8 seviyesine gerilemiştir. Bu rakamlar,
ülkemizin, daha önceki iktidarlar tarafından içerisine sokulmuş
olduğu kronik borç sarmalından hızla kurtulduğunu
göstermektedir. 2002 yılında iktidara geldiğimizde bütçe
açığı 40 milyar YTL ve bu açığın gayrisafi yurt
içi hasılaya oranı yüzde 11,5 idi. AK PARTİ İktidarı
döneminde Türkiye hem siyasi hem de önemli ölçüde ekonomik istikrara
kavuşmuştur. Uygulamaya koyduğumuz bu makroekonomik politikalar
ve yapısal reformlar ile taviz vermeden uyguladığımız
maliye politikaları neticesinde 2007 yılında bütçe
açığının gayrisafi yurt içi hasılaya olan oranı
yüzde 1,6ya kadar gerilemiştir. 2008 yılı sonunda bu oranın
yüzde 1,4 seviyesine indirilmesi hedeflenmiştir. Yaşanmakta olan
küresel mali krize rağmen bu Hükûmet mali disiplinden taviz vermeden
politikalarını uygulamaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yukarıda ifade ettiğimiz son altı yıldaki ekonomik ve mali
başarılar birilerinin iddia ettiği gibi tesadüfi bir
şekilde olmamıştır. Bu başarılar Hükûmetimiz
döneminde yapılan önemli reformlar ve uygulanan mali politikalar sayesinde
gerçekleşmiştir. Kamu maliyesi alanında sağlanan bu önemli
başarılarda Maliye Bakanlığımızın
uygulamış olduğu politikaların büyük katkısı
bulunmaktadır.
Sizlere hükûmetlerimiz döneminde Maliye
Bakanlığınca yürütülen güçlü ve köklü reformlar,
çağdaş yeniliklerin bazıları hakkında bilgi vermek
istiyorum. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile
birlikte 2006 yılından itibaren çok yıllı bütçelemeye
geçilmiştir. Bu bütçeleme bir ilktir ve bu ilki, AK PARTİ Hükûmeti
gerçekleştirmiştir. Artık daha uzun vadeli bir bakış
açısıyla bütçeler yapılabilmekte, önceki dönemlerdeki dar ve
kısa vadeli bakış açısı ortadan
kaldırılmıştır. Bu sayede kamu mali yönetiminde
öngörülebilirlik artırılmıştır.
Mali alanda yapılan reformlar sayesinde analitik bütçe
sınıflandırması ve tahakkuk esaslı muhasebe sistemi
genel yönetim kapsamındaki idarelerde uygulanmaya
başlanmıştır. Analitik bütçe
sınıflandırmasıyla birlikte bütçe gerçekleşmeleri
sağlıklı bir şekilde izlenebilmekte ve sistemde
aranılan sonuçlar çok kısa süre içerisinde karar süreçlerine
yansıtılabilmektedir. Sistemin sağladığı saydamlık
sayesinde, toplanan vergilerin nerelere harcandığı açık bir
şekilde herkes tarafından izlenebilmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Maliye
Bakanlığı, tüm işlemlerinde günümüz bilgi teknolojilerini
en etkin biçimde kullanmaktadır. Tüm bütçe işlemlerinde elektronik
ortam desteğini sağlayan e-Bütçe Projesi uygulamaya konulmuştur.
e-bütçe sistemine geçilmekle kamu idarelerine ait bütçe işlemlerinin
elektronik ortamda gerçekleştirilmesi sağlanmıştır. Bu
sayede, ödenekler, teklif aşamasından harcama aşamasına
kadar tüm süreç kontrol altında tutularak etkili, verimli bir bütçeleme
sürecine geçilmiştir. Bütçe hazırlık sürecinin etkinliği
artırılarak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özbayrak, devam edin.
MUSTAFA ÖZBAYRAK (Devamla)
kamunun öncelik ve
ihtiyaçlarına uygun olarak rasyonel bir şekilde kaynak tahsisi
sağlanmaktadır. Muhasebe alanında yürütülen
çalışmaların elektronik ortam yardımıyla yapılması
ve tüm verilerin merkezî bir veri tabanında tutularak kayıtların
günlük olarak izlenebilmesi amacıyla say2000i Web Tabanlı
Saymanlık Otomasyon Projesi hayata geçirilmiştir. Bu proje,
coğrafi alan ve kullanıcı sayısı bakımından
dünyanın en büyük bilgi işlem projelerinden birisi olma
özelliğini taşımaktadır.
Yine, bir ilk olarak, millî emlak işlemlerine ait bilgilerin
elektronik ortamda yapılması, online olarak izlenmesi ve millî emlak
bilgi sisteminin oluşturulması imkânını sağlayan Millî
Emlak Otomasyon Projesi (MEOP) uygulamaya konulmuştur. Ülkemizin en büyük
yazılımlarından biri olan MEOP, tamamen Maliye
Bakanlığı imkânlarıyla üretilmiştir.
Maliye Bakanlığı taşra
teşkilatlarındaki davaların tüm süreçlerinin takip edilir duruma
getirilmesini sağlayan Merkezî Erişimli Taşra Otomasyon Projesi
(METOP) uygulamaya konulmuştur. Maliye alanında gerçekleştirilen
bu başarılı çalışmalarla mali disiplin daha kolay
uygulanır hâle gelmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özbayrak.
MUSTAFA ÖZBAYRAK (Devamla) Bütçemizin ülkemize ve milletimize
hayırlı olmasını diliyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN AK PARTİ Grubu adına Denizli Milletvekili
Mehmet Yüksel.
Sayın Yüksel, buyurun efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET YÜKSEL (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Gelir İdaresi
Başkanlığının 2009 yılı bütçesi
hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Devletimizin milletimize daha güçlü bir şekilde hizmet
sunabilmesi, dünya medeniyetleri içerisinde başı dik ve hür bir
şekilde yaşayabilmemiz için siyasi bağımsızlık
kadar ekonomik ve mali bağımsızlık da önemlidir.
Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürkün de belirttiği
üzere, askerî ve siyasi başarılar iktisadi başarılarla
desteklenmediği sürece kalıcı olamazlar. İşte bu
gerçeğin bilincinde olan Hükûmetimiz, göreve geldiği birinci günden
itibaren mali disiplini sağlayarak, mali dengeyi kalıcı hâle
getirmek için politikalar belirlemiş ve bunları titizlikle uygulamak
suretiyle Türk mali tarihinde önemli gelişmelere imza
atmıştır.
Milletimize sunulan eğitim, sağlık, adalet, iç ve
dış güvenlik hizmetleri, kara yolları, barajlar, köprüler ve
benzerleri gibi, büyük ya da küçük her türlü altyapı
yatırımları, belediyecilik hizmetleri, dar gelirli ya da
kimsesiz vatandaşlarımıza sağlanan sosyal yardımlar
ile sosyal güvenlik hizmetlerinin ve diğer kamu hizmetlerinin sağlam
kaynaklarla finanse edilmesi temel ilkemiz olmuştur.
Sosyal devleti kurmak konusunda şimdiye kadar atılmış
adımların üzerine ilave büyük adımlar attık.
Kaynaklarımız geliştikçe sosyal devletin nimetlerini
halkımıza ulaştırmak en büyük hedeflerimizdendir. Bu
sağlam kaynak da, hepimizin bildiği gibi, vergilerdir.
Ödediğimiz vergiler, şahsımız açısından hem bu ülkenin
onurlu ve saygın bir vatandaşı olmamızı hem de dünya
medeniyetlerine karşı bağımsız ve hür bir millet
olmamızı sağlamaktadır. Adaletli vergi al ve milletin
hizmetine harca. görüşünü hayata geçirmek Hükûmetimizin temel hedefi
olmuştur.
2002 yılında toplanan vergilerin yaklaşık
yüzde 87si faiz giderlerine harcanmaktaydı. Yani millete hizmet için
yatırımlara ve diğer harcamalara kalan para ise toplanan
vergilerin ancak yüzde 13ü kadardı.
Gelin, o dönemle 2008 yılı revize bütçe tahminlerini bir
karşılaştıralım ve gelinen noktayı daha açık
görelim. O dönemde 59 milyar 644 milyon YTL vergi toplanırken, bu yıl
sonu itibarıyla revize bütçe hedefi 174 milyar 745 milyon YTLdir. Bütçe
açığı 140 milyar 90 YTL iken 2009 yılı hedefi 14
milyar 140 milyon YTLdir. Gayrisafi yurt içi hasıla içinde bütçenin
açığının büyüklüğüne baktığımızda,
o dönem yüzde 11,4 olan bu rakam bugün 1,4 seviyelerine inmiştir.
Bildiğiniz üzere, Avrupa Birliğinin Maastricht Kriterleri
arasında yer alan bütçe açığının gayrisafi yurt içi
hasılaya oranı yüzde 3tür. 2005 yılından bu yana mali
disiplin ve adaletli vergi toplama başarısı sonucunda ülkemiz
sürekli yüzde 3ün altında kalmayı başarmıştır.
Sayın milletvekilleri, bu başarı dünya krizinin
bütün ülkeleri kasıp kavurduğu 2008 yılında da
sağlanmıştır. Değerli milletvekilleri, elbette bu
sonuçlar bir tesadüfün eseri değildir. Bu sonuçlar Hükûmetimizin
belirlediği politikaların, Maliye
Bakanlığımızın harcamalar üzerindeki mali disiplininin
ve Gelir İdaresi Başkanlığımızın vergi toplama
konusundaki başarılarının bileşimidir. Maliye
teşkilatımız en üst noktasındaki yetkilisinden ülkemizin en
ücra noktalarında görev yapan personeliyle, tahakkuk eden vergisini ödeyen
mükellefimizin, yani vatandaşımızın ortak
başarısıdır.
1946 yılından beri Gelirler Genel Müdürlüğü olarak
faaliyet gösteren idare, 2005 yılı Mayıs ayında Gelir
İdaresi Başkanlığı adı altında fonksiyonel
bir yapıda, mükellef odaklı bir yaklaşımla Maliye
Bakanlığının bağlı kuruluşu olarak,
yarı bağımsız bir idare olarak yeniden
yapılandırılmıştır. Gelir İdaresinin
etkinliğini, verimliliğini
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Büyükşehirler
konusunu aç biraz Mehmet Bey, büyükşehirler konusunu,
haksızlığa uğrayan büyükşehirler.
MEHMET YÜKSEL (Devamla)
mükellefe sunulan hizmetin kalitesini
artırmak amacıyla yapılan bu düzenleme beraberinde önemli
değişiklikler getirmiştir. Elbette ki bu büyüklükteki bir
kurumda -bir başka ifadeyle- Türkiye'nin harcama değil, gelir üreten
böylesine önemli bir kurumunda değişim oldukça yararlı sonuçlar
doğuracak bir hadisedir. Bu değişim bir günde
gerçekleşebilecek bir olgu değildir.
Bu kapsamda Başkanlığın temel hedefleri ve
öncelikleri şu şekilde belirlenmiştir: Mükellef odaklı
çözümler üreten, mükellef haklarını gözeterek hizmetlerini kalite ve
verimlilik anlayışı içerisinde vermeyi kendine misyon
edinmiş bir kurum olmak; kayıt dışı ekonomiyle
mücadele etmek ve kayıt dışılığın
azaltılması amacıyla denetim ve izleme mekanizmalarını
etkinleştirmek; denetimlerde vatandaşlarımıza yol gösteren,
onun örnek bir mükellef olmasını hedefleyen bir üslubu benimsemek;
sunduğu hizmetin kalitesini en üst düzeye çıkartacak
çalışanlardan oluşan bir gelir idaresi oluşturmak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Yüksel, devam edin.
MEHMET YÜKSEL (Devamla) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Gelir İdaresi bugün itibarıyla dünya gelir
idareleriyle karşılaştırıldığında en az
maliyetle vergi toplayan idareler arasında yer almaktadır. 2007
yılı sonu itibarıyla her 100 YTLlik vergi için harcanan tutar
74 yeni kuruş olarak gerçekleşmiştir. Uluslararası alanda
vergi toplama maliyetleri irdelendiğinde, her 100 birimlik vergi için
Belçika 1,89, Yunanistan 1,69, Japonya 1,59, Fransa 1,35, İngiltere 0,97
birimlik harcama yaparken Türkiye 0,74 birimlik harcama yapmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu yıl
yedincisini hazırladığımız bütçelere ilişkin
Meclis tutanaklarında bütçe görüşmelerini açıp okuyacak olursak,
Türkiyede ve dünyada hiçbir kriz yokken maliye ciddi bir şekilde harcama
ve gelir toplama politikası uygularken, sürekli şu sözler
söylenmiştir: Bu bütçe gerçek bir bütçe değildir, bu kadar vergi
toplanmaz.
Evet, vergi hedefleri şaşmıştır,
doğrudur ancak hedef olarak ortaya konulan rakamların üzerine
çıkılmak suretiyle hedef şaşmıştır. 2003
yılından itibaren hedefler aşılarak başarıyla
sonuca gelinmiştir.
Değerli milletvekilleri, altını çizmek
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Yüksel.
MEHMET YÜKSEL (Devamla) 2009 yılı Gelir İdaresi
bütçesinin ülkemize, milletimize, Hükûmetimize hayırlar getirmesini
diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Yüksel.
AK PARTİ Grubu adına Samsun Milletvekili Ahmet Yeni.
Sayın Yeni, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sizin de süreniz beş dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA AHMET YENİ (Samsun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2009 Mali Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısının Başbakanlık Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı bütçesi üzerinde AK PARTİ
Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bildiğiniz gibi özelleştirme çalışmaları 1980li
yıllardan itibaren bütün dünyada olduğu gibi ülkemizin de gündeminde
olmuştur ancak yapısal reformların önemli unsurlarından
biri olan özelleştirmeler konusunda geçmiş iktidarlarca özellikle
1984 yılından 2002 yılına kadar geçen sürede ciddi bir
ilerleme kaydedilmemiştir. Yaşanan ekonomik ve siyasi
istikrarsızlıklar, özellikle özelleştirme alanlarında
mesafe katetmeyi engellemiştir.
Ülkemizde 2000 yılı kasım ve 2001 yılı
şubat aylarında iki büyük kriz yaşanmıştır.
Ekonomide önemli derecede küçülmeler meydana gelmiş, yaşanan
istikrarsızlıklar sonucu olarak da ekonomik ve mali dengelerimiz o
dönemde altüst olmuştu. Piyasalardaki güven ortamı zedelenmiş,
yatırımlar da azalmıştı. 3 Kasım 2002de iktidara
gelen partimiz, daha kuruluş aşamasındayken açıklandığı
gibi ekonomi yönetimi üzerindeki en önemli ilkesinin rekabetçi serbest piyasa
ekonomisi olduğunu, devletin ülke ekonomisine müdahalesinin ancak
düzenleme ve denetleme düzeyinde olacağını ifade etmiştir.
Bizlerin bugüne kadar özellikle özelleştirmeler yolunda
harcadığı tüm çaba, bu ilkelerimizi hayata geçirerek ülkemiz
ekonomisini daha da güçlendirmek için olmuştur.
Bu çalışmalarımıza önümüzdeki dönemde de devam
edeceğiz. Özelleştirme portföyünde olmasına rağmen uzun
yıllar yapılamayan Türk Telekom, ERDEMİR, TÜPRAŞ,
PETKİM ve Tekel gibi büyük kamu şirketlerinin özelleştirmeleri
iktidarımız döneminde başarıyla
sonuçlandırılmıştır. Bu özelleştirmelerin
ihaleleri rekabetçi bir ortamda kamuoyu önünde tümüyle açık ve şeffaf
bir şekilde yapılmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2003
yılından sonra özelleştirme uygulamaları ciddi bir ivme
kazanmış, 2003ten 2008 yılına kadar olan altı
yıllık süre içerisinde 32,5 milyar dolar özelleştirme
uygulaması gerçekleştirilmiştir. Özelleştirme
uygulamaları bir yandan devam ederken ekonominin önemli dinamiklerinden
olan KOBİlerimize, yatırımcı girişimcilerimize,
üretici sanayicimize devletin tüm teşvik ve desteği azami düzeyde
iletilmiştir. Dünyada hâlen devam eden mali krizle birlikte yaşanan
ekonomik zorluklar ve sıkıntılara rağmen dünya ülkeleriyle
entegrasyonumuz devam etmektedir. Ekonomimizi güçlendirmekte, ülkemizi âdeta
şaha kaldırmanın azmi ve mücadelesini vermekteyiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; zarar eden
işletmelerin devri ve özelleştirme sonucunda elde edilen
gelirlerimizle güçlenmiş bir Türkiye ekonomisini ortaya koyduk, her
yıl sosyal içeriği daha da artırılmış bir bütçeyi
bugün burada konuşmaktayız. 2002 yılında 7,5 milyar TL olan
Millî Eğitim Bakanlığı bütçesi 2009da 28 milyar TL büyüklüğüne
ulaşmıştır. Bugüne kadar 130 bin dersliğin
yapımı tamamlanmıştır. Hiçbir iktidarın
yapmadığı ancak İktidarımızın ortaya
koyduğu ilk ve ortaöğretimdeki ders kitapları ücretsiz olarak
öğrencilerimizin her yıl masalarında hazır bulundurulmuştur.
Üniversitelerde okuyan öğrencilerimizin burs imkânları her yıl
artarak devam etmektedir.
KOBİlerimizin mali yapıları güçlendirilmekte,
teşvik edici, sıfır faizli krediler verilmeye bugün de devam
edilmektedir.
Tarımda desteklerimiz devam etmekte. 2009 yılı için
5 milyar 500 milyon TL destek öngörülmüş ve uygulamaya konulmuştur.
2002 yılında 550 bin çiftçiye 529 milyon YTL kredi imkânı
sağlanmıştır.
Seksen yılda toplam otoyol miktarı, duble yol
miktarı 6.100 kilometre iken bugün 11 bin kilometre -altı yılda
11 bin kilometre- duble yol yapılmıştır.
KÖYDES ve BELDES projelerimiz kırsal kesimlerin yol,
kanalizasyon ve içme sularını halletmiş durumdadır.
Millî ekonomiye fayda sağlayan birçok kanuni düzenlemeler
bizim bu dönemimizde özelleştirmeyle birlikte hayata geçirilmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz sonra belki
de burada Her şeyi sattınız, ettiniz. diyecekler ama ben
şunu müjdeliyorum size: Bizim, Türkiyede
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Daha var, daha satacak
şeyiniz var canım!
AHMET YENİ (Devamla)
özelleştirdiğimiz,
sattığımız kurumların hiçbir tanesi Türkiyeden,
gümrükten geçemeyecek ve Türkiyede kalmaya devam edecektir. Onu şimdiden
size müjdeliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam eder misiniz.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Helal olsun! Helal
olsun! Demir yollarını Vagon-Liye verin!
ESFENDER KORKMAZ (İstanbul) Kârını geçiremeyecek
mi?
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
AHMET YENİ (Devamla) Ben onları çok iyi biliyorum
Hocam.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Demir
yollarını veremiyoruz, tuz, maden kaynaklarını verin!
Geçmez bu, geçmez!
AHMET YENİ (Devamla) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yaptığımız özelleştirmelerin iktisadi
kazancının yanı sıra
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Bor madenini de ver
bari, bor madeni geçmez!
AHMET YENİ (Devamla)
sosyal barışı da ele
alacak olursak özelleştirme esnasında bizden önce mağdur edilen
tüm işçiler tekrar işbaşı yaptırılmış
ve sisteme kazandırılmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
özelleştirme uygulamalarımız o kadar dikkatli bir şekilde
yapıldı ki
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Helal olsun!
AHMET YENİ (Devamla)
Azerbaycan ve Moldova olmak üzere
özelleştirmesini gerçekleştiremeyen tüm ülkelere özelleştirme
eğitimini biz veriyoruz Türkiye olarak.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Helal olsun! Banka
kalmadı, banka!
AHMET YENİ (Devamla) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; seksen yıldır iki şeritte Samsuna gidip
geliyorduk. Şimdi ise Samsuna, Karadenize, Türkiye'nin her tarafına
duble yollarla biz de gidiyoruz, muhalefet de gidiyor, tüm yüce Türk milleti de
bu yolla seyahat yapıyor.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Sizden önce
başladı, kabul edin.
AHMET YENİ (Devamla) Türkiye, bugün, Avrupanın
6ncı, dünyanın 17nci büyük ekonomisi hâline gelmiştir.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Bugün mü geldi!
AHMET YENİ (Devamla) İnşallah, en kısa
zamanda 10uncu seviyeye yükselecektir.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Süleyman Demirel de 16
diyordu Başbakanken ama siz hâlâ oradasınız!
AHMET YENİ (Devamla) Biz, Türkiye'nin zenginliklerine
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Yeni.
AHMET YENİ (Devamla) Sayın Başkan, bitiriyorum.
BAŞKAN Teşekkürünüzü yapar mısınız.
AHMET YENİ (Devamla) Bu bütçemizin yüce Türk milletimize
hayırlı uğurlu olmasını diliyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
AK PARTİ Grubu adına Nevşehir Milletvekili Mahmut
Dede.
Sayın Dede, buyurun efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA MAHMUT DEDE (Nevşehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Başbakanlık
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı bütçesi üzerinde
AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyor ve bu vesileyle
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, özelleştirme konusunda ilk
çalışmalar: 1984 yılından itibaren, ülkemizin sahip
olduğu ya da hisselerinin önemli bir kısmı devlete ait olan
ancak kârlılık, verimlilik ve ürettikleri ekonomik değer
açısından anlamlarını yitiren ve işlevlerini ifa
edemedikleri için bütçe üzerinde ciddi bir yük olma özelliği
kazanmış, yıllar boyunca da milyarlarca lira devlet bütçesinden
kaynak aktarılan bu kuruluşların işlevlerini devam
ettirmeleri sağlanıyordu. Kârlılıkları bir kenara, her
gelen siyasi iktidarın en kolay popülizm yapabildiği, halk dilinde
çiftlik ve arpalık olarak tanımlanan, yine tabiri caiz ise tüyü
bitmemiş yetimin hakkı buralarda peşkeş çekiliyordu. Her
siyasi parti iktidara geldiğinde özelleştirme uygulamalarına
önem vermiş ancak güven ve istikrar ortamını yeterince
sağlayamadığı için bizim dönemimizde yapılan
uygulamalarla kıyaslanamayacak azlıkta özelleştirme
yapabilmiştir. Sizlere daha iyi bir mukayese yapabilmeniz açısından
bazı rakamlar vermek istiyorum: Örneğin 1986 yılında 954.895
dolarlık, sekiz yıl sonra 1994 yılında 411 milyon 754 bin
738 dolarlık, 1999 yılında 38 milyon 328 bin 651 dolarlık,
2000 yılında, en pik yaptığı sene 2 milyar 716 milyon
535 bin 851 dolarlık, 2001 yılında krizle beraber ciddi bir
düşüş sağlamışlar, 119 milyon 801 bin 96
dolarlık, yani toplam on yedi yılda bizden önceki iktidarlar 8 milyar
52 milyon 680 bin 480 dolarlık özelleştirme
gerçekleştirmişken bizim dönemimizde, yani AK PARTİ
İktidarında altı yıl içerisinde toplam 28 milyar 306 milyon
58 bin 465 dolarlık özelleştirme gerçekleştirilmiştir.
Değerli arkadaşlar, şunu da belirtmek isterim,
bizim dönemimizde sadece 2005 yılında gerçekleştirdiğimiz
özelleştirme, diğer dönemde, on yedi yılda yapılan
özelleştirmeden de fazla, 8 milyar 222 milyon 240 bin 230 dolardır.
Özelleştirme uygulamaları, yapıldığı
ülkenin ekonomik ve sosyal şartlarından bağımsız
düşünülemez. Başarılı bir özelleştirme
programının uygulanması, sağlam bir mevzuat
yapısıyla, istikrarlı bir ekonomiyle, güçlü ve kararlı bir
siyasi iradeyle mümkündür. Ayrıca, özelleştirilen
kuruluşların ilave yatırımlarla kapasite
artışına gittikleri, kaliteyi artırdıkları ve
birçoğunun ihracat artışını gerçekleştirdiklerini
memnuniyetle müşahede etmekteyiz. Yine 2003-2008 yılları
arasında gerçekleştirilen özelleştirme ihalelerine yabancı
yatırımcıların daha yüksek bedeller ödeyerek yoğun bir
ilgi göstermeleri ülkemizin ekonomisine ve Hükûmetimize olan güvenin en önemli
göstergelerindendir. Özelleştirme uygulamalarının sosyal yönü de
hiçbir zaman ihmal edilmemiştir.
Değerli arkadaşlar, bu çerçevede kendi işini
geliştirmek isteyenlere yönelik olarak Nevşehir Avanos,
Elâzığ, Samsun, Yozgat, Diyarbakır, Zonguldak, Tarsus, Mersin,
Adana, Karadeniz Ereğli, Van ve Eskişehirde olmak üzere toplam 12
adet İş Geliştirme Merkezi (İŞGEM) kurulmuştur.
Bilindiği üzere, bütün özelleştirme ihalelerinin kamuoyu
ve basının önünde açık, şeffaf ve hiçbir kuşkuya yer
vermeyecek bir şekilde ve rekabet ortamında gerçekleştirilmesi,
özelleştirmedeki başarının en önemli faktörlerinden biri
olmuştur. Ülkemizdeki rekabetin ve verimliliğin artmasına, kamu
kaynaklarının daha etkin kullanılmasına ve kamunun
üzerindeki istihdam ve finansman yükünün azaltılmasına, yerli ve
yabancı sermayenin yeni yatırımlara ilgisinin
artırılmasına ciddi katkı sağlayan özelleştirme
uygulamalarına Hükûmetimizin bundan sonra da aynı
kararlılıkla devam etmesi öngörülmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimin
sonunda, 2009 mali yılı bütçesinin ülkemize ve milletimize
hayırlı olmasını temenni ediyor; yaklaşmakta olan yeni
yıl münasebetiyle, 2009 yılının milletimize ve sizlere
sağlık, huzur ve bereket dolu bir yıl olmasını temenni
ediyor; tekrar yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Dede.
AK PARTİ Grubu adına Tokat Milletvekili Osman Demir.
Sayın Demir, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA OSMAN DEMİR (Tokat) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu İhale Kurumunun 2009
yılı bütçesi ve 2007 Mali Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı hakkında AK PARTİ Grubu adına söz aldım.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Son yirmi yılda yoğun olarak yaşanan
piyasalaşma sürecine bağlı olarak önemi gittikçe artan kamu
ihale piyasası asimetrik bilgi sorununun yoğun olarak
yaşandığı bir piyasa olmuştur. Bu piyasada resmî
verilere göre ihaleye girmesi engellenemeyen, görece daha az uygun olan
firmalar maalesef ihale alabilmişlerdir. Düşük fiyattan kâr etmek zor
olduğundan bu firmalar devletin birim fiyat artışlarından
yararlanarak işi geciktirmeye veya işin kalitesini düşürmeye
çalışmışlardır.
Bu tür sorunları asgariye indirmek amacıyla 2002
yılında çıkarılan 4734 sayılı Kamu İhale
Kanunu ile idari ve mali özerkliğe sahip Kamu İhale Kurumu
kurulmuştur. Kamu İhale Kurumunun temel amacı, kamu ihale
piyasasının Avrupa Birliği müktesebatı, uluslararası
normlar ve kamu yararına uygun olarak işletilmesi, ihale sürecine
ilişkin politikaların belirlenmesi, haksız itirazların
önlenmesi, yargı dışı ihtilaf sürelerinin mümkün
olduğunca kısaltılmasıdır.
Kurum, kamu ihale piyasasıyla ilgili ikincil mevzuatı
hazırlamak, geliştirmek, uygulamasını sağlamak, ihale
istatistiklerini tutmak, yayımlamak, araştırma-geliştirme
faaliyetlerini yürütmek, itirazları inceleyip sonuçlandırmak, kamu
ihale mevzuatıyla ilgili eğitim vermek, ulusal ve uluslararası
koordinasyonu sağlamak, haklarında yasaklama kararı bulunan
firmaların sicil kayıtlarını tutmak ve ihale ilanlarını
yayımlamakla görevlidir. Bu işleri yaparken Kurumun saydamlık,
rekabet, eşit muamele, güvenilirlik, gizlilik, kamuoyu denetimi,
ihtiyaçların uygun şartlarda ve zamanında
karşılanması ve kaynakların verimli kullanılması
ilkelerine bağlı kalması amaçlanmaktadır.
Kurum, uluslararası düzenlemeler, 4734 ve 4735
sayılı Kanunlar kapsamında mal ve hizmet alımları ile
yapım işleri ihaleleri uygulama yönetmeliklerini, ihale usullerine
göre tip şartname ve sözleşmeleri hazırlamıştır,
ihale belgelerinde tek düzeni sağlayan standart formları
oluşturmuştur. 4734 sayılı Kanunun yürürlüğe
girdiği 1 Ocak 2003 tarihinden 1 Ekim 2008 tarihine kadar geçen sürede
yapılan itirazlara ilişkin 16.842 adet itiraz karara
bağlanmıştır. İhale uygulamaları eğitim
programları ile 2002 yılından bugüne kadar kamu ve özel
sektörden yaklaşık 20 bin katılımcıya eğitim
verilmiştir.
Yürütülmekte olan e-ihale kapsamında tüm kamu
alımlarının elektronik ortamda tek merkezde kayıt
altına alınması, kamu alımlarına ilişkin verilere
ulaşılması ve bu veriler ışığında
ihalelerin onaylanmasından sözleşmelerin imzalanmasına kadar
geçen ihale sürecinin takip edilmesi konusunda önemli mesafe
alınmıştır. Kamu alımlarına ilişkin
dünyadaki gelişmeler takip edilerek Avrupa Birliği, Dünya Ticaret
Örgütü, OECD, Birleşmiş Milletler Uluslararası Ticaret Hukuku
Komisyonu gibi uluslararası kuruluşların deneyimlerinden
yararlanılmaya çalışılmaktadır. Kamu İhale Kanunu
ile Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair -05/12/2008 tarihli Resmî Gazetede
yayımlanarak yürürlüğe giren 5812 sayılı- Kanun
kapsamında ikincil mevzuat çalışmaları sürdürülmektedir.
5812 sayılı Kanun ile Avrupa Birliği
müktesebatına uyum sağlanması, kamu ihale piyasasının
işleyişinin iyileştirilmesi ve Kurumun yetki ve görevlerine
yönelik düzenlemeler getirilmiştir. Bu Kanun kapsamında kamu
alımları daha etkin, şeffaf ve rekabetçi bir ihale
ortamında sürdürülmeye çalışılmaktadır. Tutarına
bakılmaksızın tüm ihale ilanları ve bu ihalelere
ilişkin bilgiler Kamu İhale Bülteninde yayımlanmakta ve isteyen
herkes Kurumun İnternet sayfasından bunları izleyebilmektedir.
Getirilen ön ilan sistemiyle kırk günlük ilan süresi yirmi
dört güne indirilmiştir. Kuruma aşırı düşük teklifin
tespiti ve sorgulanması, idareye fiyatla birlikte fiyat
dışı unsurları da dikkate alma yetkisi verilmiştir.
Tarafların başvuru hakları daraltılmadan itiraz sürelerinin
kısaltılmasına ve itiraz sisteminin kötüye
kullanılmasının önlenmesine yönelik düzenlemeler
yapılmıştır. Bu düzenlemelerle yüz yirmi iki günü bulan
itiraz süresi elli güne indirilmiştir. İtiraz hakkının
kötüye kullanılmasını önlemek amacıyla 301 YTL olan
başvuru bedeli artırılarak ihalenin tür veya tutarına göre
bin ila 4 bin YTL arasında kademeli olarak yeniden tespit edilmiştir.
Gerek görülmesi hâlinde Bakanlar Kurulu kararıyla başvuru bedelinin 4
katına kadar teminat alınabilmesi ve başvuru sahibinin
haksız bulunması hâlinde ödenen teminatın geri ödenmemesi hükme
bağlanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Demir, devam ediniz.
OSMAN DEMİR (Devamla) Kamu ihalelerinde gereksiz iptalleri
önlemek amacıyla, ilan ve dokümana itiraz ile tekliflerin
değerlendirilmesine itiraz birbirinden ayrılmıştır.
İlan ve dokümana itiraz başvuruları ihale tarihinden en geç üç
iş günü öncesine kadar yapılabilmektedir. Bu suretle başvuru
sahibinin idarece haklı görülmesi hâlinde ihale tarihinden önce gerekli
düzeltmeler yapılarak veya ihale tarihi ertelenerek ihale süreci devam
ettirilebilmektedir.
Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da yüce Meclisin, kamu
ihale piyasasının etkin işleyişini sağlayacak yasal
düzenlemeleri yapacağına olan inancımı belirtir, Kamu
İhale Kurumunun 2009 yılı bütçesinin hayırlı
olmasını diler, yüce Meclisi saygılarımla selamlarım.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Demir.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Tokattaki ihalelerde
niye Kamu İhale Yasasına uymuyorsunuz? Tekrar tekrar iptal ettirip
kendi adamınıza veriyorsunuz. 14 trilyonluk ihaleyi dönüp dönüp kendi
adamınıza veriyorsunuz.
BAŞKAN AK PARTİ Grubu adına Balıkesir
Milletvekili İsmail Özgün.
Sayın Özgün, buyurun efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Özgün.
AK PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gelir bütçesi
hakkında AK PARTİ Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla, hürmetle
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, şu ana kadar bütçenin gider
kısmıyla ilgili konular görüşülmüş oldu, şimdi gelir
kısmına geçmiş olduk. Aslında bütçenin en önemli
kısmını gelir kısmı oluşturuyor çünkü gider, harcama
yapabilmeniz için sağlam kaynaklardan gelir elde etmeniz gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, 2008 yılında 215,4 milyar
YTL olarak gerçekleşmesi beklenen bütçe gelirleri, 2009 yılında
yaklaşık yüzde 15 artışla 248,8 milyar TL olarak
hedeflenmiş bulunmaktadır. Bu gelirin 202,1 milyar TLsi vergi
gelirlerinden, 46,7 milyar TLsi de vergi dışı gelirlerden
beklenmektedir. 2008 yılı sonu itibarıyla 174,7 milyar YTL
olarak gerçekleşmesi beklenen vergi gelirleri, 2009 yılında
ekonominin makro çerçevesine ilişkin ortaya konulan büyüme, enflasyon,
dış ticaret, tüketim rakamları ve benzeri göstergeler esas
alınmıştır. Ayrıca, kayıt dışı
ekonomiyle mücadeledeki Hükûmetin performansı, idari kapasitedeki iyileşme,
denetim etkinliği ve çok sayıda unsurun etkisinin de bu hesaplamada
dikkate alındığını görüyoruz. Bu
değişkenlerin etkisiyle 2008 yılında yüzde 17 olması
beklenen vergi gelirlerinin gayrisafi yurt içi hasılaya oranının
2009 yılında yüzde 18 civarında olması hedeflenmektedir.
Değerli arkadaşlar, Hükûmetimizin ekonomi
politikalarının temelini maliye politikaları
oluşturmuştur. Maliye politikalarının temelini de kaynak
harcama dengesinin gözetildiği, sağlam gelir kaynaklarıyla
harcama yapan bir bütçe anlayışı oluşturmuştur.
Saçıp savurmayan, sosyal amaçlı harcamaları verimli alanlara
yönlendiren, sağlanan tasarrufları yatırımlara yönlendiren,
popülizmden uzak, mali disipline önem veren, herkesi kucaklayan, güven verici
bütçeler hep AK PARTİ hükûmetleri döneminde Meclise gelmiştir.
AK PARTİ hükûmetlerinden önceki hükûmetlerin
yaptığı gibi biz, karşılıksız para
basmadık, yüksek faizlerle borçlanmadık, bütçenin
yarısını faiz ödemelerine ayırmadık, bankaları
batırmadık, KİT açıkları ve batık kredilerle
milleti ezme yoluna gitmedik, yolsuzluk ekonomisi üretmedik. Aksine yolsuzlukların
ve hortumların üzerine kararlılıkla giderek Türkiye'nin
kaynaklarını belli kesimlere aktarma yerine, topyekûn bütün
milletimizin, insanlarımızın hizmetine
kazandırılmıştır.
Bakınız, 2002 yılında iktidara
geldiğimizde bütçe açığı 40 milyar 184 milyon YTL,
gayrisafi millî hasılaya oranı yüzde 11,5. 2008 yılında
beklenen bütçe açığı 14 milyar 140 milyon YTL, gayrisafi millî
hasılaya oranı yüzde 1,4. Değerli arkadaşlar, bu aradaki
fark oldukça çarpıcıdır. Üstelik dünyada bir ekonomik krizin
olduğu bir dönemde bütçe açığı hedefimizi tutturuyoruz.
Bakınız, değerli arkadaşlar, size bir rakam
daha vermek istiyorum: Sene 2002, bütçe geliri 79 milyar 420 milyon YTL, faiz
giderleri 51 milyar 728 milyon YTL, oran yüzde 65. Yani bütçe gelirinizin yüzde
65i faize gidiyor. Ne ürkütücü bir tablo, tam bir soygun düzeni. Bu
insafsız tabloyu tam tersine AK PARTİ hükûmetleri çevirmiştir ve
çevirmeye de devam etmektedir. Sene 2008, bütçe geliri 215 milyar 396 milyon
YTL, faiz gideri 54 milyar 500 milyon YTL, oran yüzde 25,3. İşte,
aradaki fark bu.
Değerli arkadaşlar, 2009 yılına ilişkin
Hükûmetimizin maliye politikası hedefleri, içinde bulunduğumuz
ortamda daha da önemli hâle gelmiştir. Tesis edilen mali disiplini devam
ettirmek, enflasyonla mücadele politikasını desteklemek, etkin bir
borçlanma politikasıyla faiz giderlerinin bütçe üzerindeki
baskısını hafifletmek, kaynak harcama dengesini göz önünde
bulundurarak sağlam gelir kaynaklarıyla harcama yapmak, kamu
kaynaklarının etkili ve ekonomik ve verimli bir şekilde elde
edilmesini ve kullanılmasını temin etmek
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özgün, devam edin.
İSMAİL ÖZGÜN (Devamla)
makroekonomik istikrarla
birlikte sürdürülebilir kalkınmayı desteklemek, dışsal
şoklara karşı ekonominin
dayanıklılığını artırmak, hesap
verilebilirliği ve mali saydamlığı güçlendirmek,
yatırımlara ayrılan kaynakları öncelikli ve kısa
sürede bitecek projelere yönlendirmek, verimliliği artırıcı
ve üretimi teşvik edici bir tarımsal destekleme politikası
oluşturmak, eğitim, sağlık ve diğer sosyal harcamalara
daha çok kaynak aktarmak; bunlar Maliyemizin 2009 yılı
politikaları. Bunları çok önemsiyoruz. Bütün bu politikalar daha
güçlü bir ekonomi, daha güçlü bir bütçenin adresi demektir.
Değerli arkadaşlar, 2009 yılı bütçesi küresel
mali krize rağmen, cumhuriyet tarihinin sosyal yönü en güçlü bütçelerinden
birisidir. Bu bütçenin hazırlanmasında emeği geçen herkese
teşekkür ediyorum. Bütçenin hayırlı, uğurlu
olmasını diliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özgün.
AK PARTİ Grubu adına son konuşmacı Mardin
Milletvekili Mehmet Halit Demir.
Sayın Demir, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika efendim.
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET HALİT DEMİR (Mardin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gelir bütçesiyle ilgili
grubumuz adına söz aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, başlangıçta ABD konut
piyasasında başlayan kriz küreselleşmenin doğal bir sonucu
olarak tüm dünyayı etkiledi. Finans piyasalarında etkili olan kriz
mali piyasalara, oradan da reel sektöre yansıdı ve dünya ekonomisi
yavaşladı. Olağan dışı bir durumla karşı
karşıyayız. Bu nedenle daha yüksek standartlarda düşünmeliyiz
ve daha değişik yaklaşımlarla, daha etkin ve köklü,
meselenin özünü yakalayan önlemlerin alınması gerekiyor bu amaçla.
Yine bu amaçla, hükûmetlerin merkez bankalarının ve
kurumların birlikte hareket etmeleri gerekmektedir. Finansal düzenlemeler,
para, maliye ve güçlü istihdam politikaları krizden çıkışta
önemlidir. Bunların kendi içinde uyumu yine çok çok önemlidir ve sadece
birilerinin düşündüğü gibi piyasaya para enjekte etmekle bu tür
krizler aşılmıyor.
Değerli arkadaşlar, bankacılık sektörümüzde de
önemli gelişmeler oluyor. Bankacılık sektörümüz küresel krize
hazırlıklı girdi. Çünkü bankacılık sektöründe önemli
kazanımlar var. Sektörün aktifleri geçmiş dönemlere göre daha güçlü.
Sermaye yeterlilik rasyosu bakımından da şu anda en iyi
ülkelerden biriyiz. Son altı yılda elde ettiğimiz
kazanımlar bizi dayanıklı ve güçlü bir konuma getirmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kısaca
nereden nereye geldiğimizi bazı rakamsal gelişmelerle sizlerle
paylaşmak istiyorum, hatırlatmak istiyorum. 2002 yılında
yüzde 11,5 olan bütçe açığının gayrisafi yurt içi
hasıla içindeki oranından bahsediyoruz, 2007 yılında yüzde
1,6ya indirgemiş durumdayız. Bütçe açığı
bakımından da yine Maastricht kriterlerini sağlamış
durumdayız. Fransa, İngiltere, Portekiz ve Yunanistan gibi Avrupa
Birliği üyesi ülkelerinden daha düşük bütçe açığına
sahibiz. Faiz giderlerinin gayrisafi yurt içi hasılaya oranı 2002
yılında yüzde 14,8 iken 2007 yılında bu oran 5,7 olarak
gerçekleşmiştir.
Yine 2002 yılında 60 milyar YTL olan vergi gelirleri
2008 yılında 175 milyar YTLye ulaşacaktır.
Değerli arkadaşlar, böylece kamu harcamaları daha
sağlıklı kaynaklar ile finanse edilir duruma gelmiştir.
Yine AK PARTİ Hükûmetinin uygulamış olduğu
mali disiplinin sonucu olarak kamu borç yönetimi konusunda da önemli
gelişmeler sağlanmıştır. Kamu kesimi borçlanma
gereği 2005 yılından bu yana eksiye dönmüştür yani
artık fazla veriyor. 2002 yılında yüzde 73,7 olan AB
tanımlı borç stokunun yine gayrisafi yurt içi hasılaya
oranı 2007 yılında yüzde 38,9 seviyesine gerilemiştir.
Böylece yüzde 60lık yine Maastricht Kriterlerini 2004 yılından
bu yana tutturmaktayız.
Değerli arkadaşlar, AK PARTİ olarak göreve
geldiğimizde 230 milyar dolar büyüklüğünde olan ekonomimizi 3 kattan
fazla büyüterek Avrupanın altıncı en büyük ekonomisi konumuna
getirdik. Yine satın alma gücü paritesine göre gayrisafi yurt içi
hasıla sıralamasında ülkemiz 2007 yılında dünya
liginde on beşinci olmuştur ve bu arada kişi başına
düşen millî gelirimiz 10 bin doları da aşmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünya
ekonomisinin 1929daki büyük buhrandan sonra tarihinin en zor döneminden
geçtiği bugünlerde ülkemizin de bu gelişmelerin
dışında kalması mümkün değildir. Yaşadığımız
küresel ekonomik kriz bizim son altı yıldan beri
uyguladığımız politikaların doğruluğunu da
ortaya koymaktadır. Eğer bu krize eskiden olduğu gibi yüksek
bütçe açıkları, yüksek enflasyon ve sürdürülemez bir borç yükü ile
girmiş olsaydı mevcut durumun çok çok kötü olacağını
biliyoruz. Kriz karşısındaki bu duruşumuzu son altı
yıldır sıkı sıkıya bağlı
kaldığımız mali disipline borçluyuz. Dünyanın en
sağlam mali sistemine sahip olan ülkelerinden birisi hâline
geldiğimizi düşünüyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ekonomik
istikrar ve sürdürülebilir büyüme için maliye politikasının
yanında para politikası da son derece önemlidir. Bu alanda da çok
önemli adımlar atılmıştır. Merkez Bankası
gelişmeleri yakından takip etmekte ve gerekli önlemleri
almaktadır. Enflasyon konusunda elimizin bu arada
rahatladığını düşünüyorum. Önümüzdeki dönem için
enflasyonist baskıların azaldığını ve şu an
enflasyon öncelikli risklerin olmadığını görüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Demir, devam edin.
MEHMET HALİT DEMİR (Devamla) Bu nedenle, para
politikasının ekonomiyi canlandırmak ve sürekli büyüme
ortamını tekrar yakalamak için etkin olarak
kullanılabileceği kanısındayım. Kendi iç dinamiklerimizin
güçlü yanlarını ortaya çıkarmamız gerektiğini
düşünüyorum ve bu anlamda reel kesim ile bankacılık sektörü
arasında iş birliğinin güçlendirilmesi önemlidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmetimiz
bölgesel kalkınmaya da -bu arada- büyük önem vermektedir. GAP Eylem
Planına göre Güneydoğu Anadolu Projesi için 2008 ile 2012
yılları arasında 14,5 milyar Türk lirası tutarında ek
kaynak öngörülmüştür. Güneydoğu Anadolu Projesi, yaşanan küresel
kriz ortamında, başta tarım ve enerji alanları olmak üzere
yüzyılın en büyük bölgesel kalkınma projelerinden biridir.
Değerli milletvekilleri, boyutlarını henüz kimsenin
tam olarak belirleyemediği küresel krizin ekonomimize etkilerini en aza
indirgemek, yeniden oluşan dengeleri de bir fırsata
dönüştürebilmek amacıyla, Hükûmetimiz gerekli önlemleri almaya devam
ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Son sözünüzü alayım.
MEHMET HALİT DEMİR (Devamla) Hepimizin temennisi, bu
krizden eskisinden daha güçlü çıkmaktır.
Bu duygularla, 2009 yılı merkezî yönetim bütçesinin
hayırlara vesile olmasını diliyorum, tekrar hepinize
saygılarımı sunuyorum (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Demir.
Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan.
Sayın Kaplan, buyurun. (DTP sıralarından
alkışlar)
Süreniz yirmi dakika Sayın Kaplan.
DTP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Demokratik Toplum Partisi adına
Maliye Bakanlığı, Gelir İdaresi
Başkanlığı, Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı bütçeleri üzerinde söz almış
bulunmaktayım.
Biz aslında, denetleyebileceğimiz bir bütçe
olmasını isterdik, üzerinde rahatlıkla
konuşabileceğimiz bir bütçe olsun isterdik ama Bütçe Komisyonunda
gördük; maalesef bütçenin tamamını göremiyoruz, denetleyemiyoruz,
konuşamıyoruz. Örneğin bunların içinde, Avrupa Birliği
ilerleme raporuna da konu olan askerî bütçe harcamaları üzerinde Meclis
denetiminin güçlendirilmesi yönünde hiçbir ilerleme kaydedilmedi. Yine Plan ve
Bütçe Komisyonunda Savunma Bakanlığı bütçesi gözden geçiriliyor,
ancak harici fonlar Meclis tahkiki dışında, Sayıştay
üyeleri de kışlanın kapısına kadar gidebiliyorlar ve
denetleyemiyorlar. Şimdi, böylesi bir bütçe eğer sunuluyorsa Meclise,
bunu denetleyemiyorsanız ortada vahim bir durum var. Çünkü bütçenin aslan
payı askerî harcamalara, silah satışlarına,
alımlarına, tezkereye, operasyona gidiyor. Bu bir yanı.
İkinci yanı: Sayın Bakana sormak istiyorum, tabii
öğrenmek de istiyorum. Ocak ayında muhtemelen IMFyle yeni bir, on
sekiz aylık stand-by anlaşması yapılacak; iş çevreleri
bu konuda ısrarlı. Hükûmet de pazarlık yapıyor G-20 Zirvesi
sırasında Amerikaya gidildiğinde. Sayın Başbakan
40-50 milyar daha nasıl koparırım diye bir çabanın içine
girdi. Ama görülen o ki, 20 milyar, 25 milyar civarında bir döviz
desteği bu stand-by anlaşmasıyla gelecek ama şartlı
gelecek. Bu şartlı gelişin içinde 20 milyar civarında
harcama dilimlerinin kısıtlanması var; yerel yönetimlere verilen
paydan tutun da sağlık, eğitim gibi çok ciddi kalemlerde
Şimdi, 20 milyar liranın oynayacağı bir bütçenin üzerinde
görüşme yapıyoruz ve bu bütçe üzerinde karar vereceğiz bugün.
Peki, IMF stand-by anlaşmasından sonra bu görüştüğümüz
bütçe, daha mürekkebi kurumadan, revizyona uğramayacak mı?
İşte, bu nedenle Sayın Maliye Bakanından revizyon
tahminlerini, IMFyle gelebilecek olan taahhütleri, bu konuda Hükûmetin
tavrının ne olduğunun açıklanmasını istiyoruz. Bu
konuda bir açıklama bekliyoruz.
Biz zaman zaman burada bütçeyi eleştirdiğimizde -ki
geçen yıl da aynı durumu tartışmıştık- geçen
yıl bütçe tartışmalarında Bütçe, şoklara dayanıklıdır.
demişti Hükûmet. Biz, bunun böyle olmadığını
anlattık. Bu yıl, bu sefer bangır bangır gelen bir küresel
kriz karşısında önceleri hafife alma, ama sonraları bunun etkilerinin
olabileceğini görme noktasına gelinmiş olmasını
önemsiyoruz, ama bunun bu şekilde algılanması bütçede hiçbir
değişime gitmedi. Çünkü IMF doğrultusunda düzenlenen bütçenin
2013 yılına kadar rakamları dahi belli, yani şimdiden 2009
tasarısını görüşüyoruz, 2010, 2011in rakamları var
önümüzde. Böyle olunca durum; biz, bütçe denetleme görevini yapamayan bir
Meclis durumuna düşüyoruz.
Peki, bu neden böyle oluyor? Noam Chomskynin sorduğu
Halkın tercihlerini kim belirliyor? sorusu aslında ortaya
çıkarıyor. Kim belirliyor? IMF belirliyor, sağ olsunlar NATO
belirliyor, ABD belirliyor, Brükselden belirliyorlar. Avrupa Birliği
diyeceğiz ama, Avrupa Birliği ilerleme süreci üç yıldır
sekteye uğramış durumda.
Şimdi, ben, partimiz adına önemli bulduğumuz birkaç
noktaya vurgu yapmak istiyorum, ki bu geçirdiğimiz bir yılda sadece
birkaç yasa değişikliğine değinerek, Hükûmetin, gerçekten,
bir 2007 yılında seçim bütçesi yaparak, bir de 2009 Mart yerel
seçimlerinde de bir seçim bütçesi yanılgısına düşerek
ülkeyi nasıl bir felaketin eşiğine getirdiğini anlatmak
istiyorum.
Yap-İşlet-Devret Yasası -yani özelleştirmeler
yetmedi- çıkarıldı, Varlık Barışı
Yasası -kara paranın aklanması diyoruz ona-
çıkarıldı, enerji piyasalarıyla ilgili epey yasa
çıkarıldı, şans oyunlarıyla ilgili
çıkarıldı, mayınların temizlenmesi yasası
Mecliste görüşülecek; ARGE Yasası, teşvik
çıkarıldı. Şimdi, özelleştirmede satılacak
şirket, kamu iktisadi teşebbüsü kalmayınca, bu sefer ülkenin
dağlarını, limanlarını, akarsularını, yer altı
ve yer üstü zenginliklerini satarak sıcak para akışını
sağlama politikası içinde olan Hükûmetin artık bunu
denkleştirmesi mümkün değil. Nasıl mümkün değil? Bizde
derler: Yüz delikli tulum çubuk tutmaz. Yani, ayran tulumları
delindiği zaman çubukla yamarlar, fakat, bu, yüz delikten fazla olunca
yama tutmuyor, yani, bu bütçe de öyle. Nasıl, bunu açmak istiyorum:
Bir kere, Hükûmetin bütçede saydamlık iddiasının
hiçbir inandırıcılığı yok. Her yıl bir rapor
yayınlanması, merkezi yönetim bütçe gerçekleşmeleri ve
beklentiler raporunun yayınlanması
Kamuoyu bütçe üzerinde gözetim ve
denetim sağlayamıyor, böyle şey olmaz. Bütçe
hazırlanırken sürece katılmayan sivil toplumun, emek ve meslek
örgütlerinin sonradan yayınlanan ve rakamları üzerinde
rahatlıkla oynanabilinecek bütçeler üzerinde denetim yaptığını
söylemek mümkün değildir. Bakın, neden saydamlık yok? 2009
bütçesi neden şeffaf değil? Neden sosyal bir bütçe değil? Neden
emekçinin boğazını daha çok sıkacak; ücretlinin,
maaşlının, köylünün
Ona bir iki vurgu yapmak istiyorum.
Türkiyede elbette serbest piyasa ekonomisi uygulanıyor, ama
şeffaflaşma ekseninde bir ortaklaşma zorunludur. Çünkü,
ekonomi-demokrasi ilişkisi düğüm noktasıdır. Demin
saydığım temel ekonomi yasalarının -hatta, ihale
kanunları dâhil- çıkarıldığını biliyoruz.
Peki, bunlar yapılırken Anayasa reformu, Siyasi Partiler Yasası,
seçim yasaları neden değiştirilmedi bu önemli on yedi aylık
süre içinde? Yapılmadı çünkü, AK PARTİ
İktidarının işine gelmiyor!
Bütçenin vergi verenlerce bilinmesi ve katılım
sağlanması kadar, denetlenebilmesi de önemlidir. Ekonomiyi
anlaşmazlıklardan, uzmanlıklardan alıp,
anlaşılabilir kılmak, günlük yaşam ve demokrasi
açısından halk için çok önemlidir. Sürekli açık veren bir bütçe,
büyüme hızındaki dengesizlikler; üretimin az, tüketimin çok
oluşu; bölgeler arasındaki dengesizlik, gelir
dağılımındaki korkunç uçurum; kazançtan değil,
tüketimden vergi almayı alışkanlık hâline getirme; kronik
enflasyon, işsizlik, katlanan iç ve dış borçlar, kayıt
dışı ekonominin korkunç düzeyi, kara delikler bütçenin aslan
payını alan militer harcamalar. İşte,
şeffaflaşmayla kastedilen tüm bu ekonomik sorunların genel
demokrasi sorunu ile bağlantısını günlük yaşam
üzerinden kurabilme becerisi ya da bu becerinin gereği bir sistemin
kurulma konusudur.
Bu nedenle, şu noktalar çok önemlidir: Demokrasi zengin
ülkelerin layık olduğu, zengin ülkelerin demokrasiyi
geliştirebileceği şeklindeki 20nci yüzyıl
anlayışını yıkmak lazım. 21inci yüzyılda
uydu ve dijital teknik çağında yaşıyoruz, Asyada,
Afrikada, Avrupada her yerde bir tıkla bilgiye erişim
çağındayız.
Gelişmekte olan ülkelerde Ya ekonomik büyüme ya özgürlük
ikileminin gerçekçi olmadığı
anlaşılmıştır. Ülkemizde Ya özgürlük ya güvenlik
ikilemi maalesef gündem maddesi durumuna gelmiştir. Yani Ya ekonomik
büyüme ya özgürlük denklemini Türkiyede Ya güvenlik ya özgürlük denklemine
çevirdik. İkisinin bütünselliği ve birlikteliği kalıcı
gelişmeyi sağlar. Demokrasi anlayışı
açısından Ekonomi önemli değil. anlayışı da son
derece yanlıştır. Ekonomi aktörleri TÜSİAD, TOBB, sanayi
odalarının ABye giriş argümanı adı altında demokratikleşme
yanlısı tutum sergilemeleri, timsah gözyaşı dökmeleri, kimi
işveren gruplarını kendilerini ekonomik süreç konusunda
nasıl realize ettikleri konusunda sorgulamaları gerekir. İş
dünyası Hep bana Rabbena diyor. Hep kendine, hep kendine, hep kendine
Geçtiğimiz bir sene içinde de biz de Mecliste ne yaptık?
İşverenin yüzde 5 primini kestik, ne dedik? Hazine ödesin. dedik.
Kim ödesin? Emekçiler ödesin. dedik. Ne kadar bütçeye yük getirdi? Tam 4,8
milyar.
Bakın, gelir vergilerini birazdan açıklayacağız,
en düşük vergiyi işverenler, patronlar, zenginler Türkiyede ödüyor.
Bütün verginin yüzde 70ini yine çalışan kesimden alıyoruz.
Benim anladığımca demokrasi anlayışına sahip iş
çevreleri. Bu eğilim tehlikelidir, emekçi halkı yok sayan bir
anlayıştır. Çalışanların örgütlenme hakkı,
sendikal haklar, sosyal haklar, onurlu ücret politikaları
sağlıklı demokrasinin temelidir.
Ekonomide ihtiyaç duyulan dönüşümler ise
yapılmıyor, sorunlar kartopu gibi büyüyor; bölgeler ve
sınıflar arası uçurumlar korkutucu boyutlara vardı.
İki Türkiye oluşmuş durumda. Biri varsılların,
diğeri yoksulların arttığı iki Türkiye. Sosyal,
siyasal, kültürel boyutları da bulunan iki ayrı Türkiye manzarası
demokrasinin gelişimi açısından SOS vermektedir. Vahim toplumsal
çatışma potansiyelleri de içermektedir ve acil sosyoekonomik
adımları da zorunlu kılmaktadır.
Son yirmi beş yıllık çatışma
ortamının da artırdığı olağan
sınırları aşan göç olgusu, bir yanıyla,
uzmanların hesabıyla, kamuya, yerindekinin 6 katı harcamayı
getirerek ekonomik bir sorun olarak karşımıza
çıkmaktadır. Çarpık kentleşme sosyal patlamalar ihtimalini
de çoğaltmaktadır. Ancak, bu öngörünün yine Hükûmet siyasetinde
olmadığını görüyoruz. Sosyal bütçenin bu anlamda da önemi
büyüktür.
Gelir dağılımı adaletsizdir. Yoksulluk,
eşit vatandaşlık temelinde çözülmelidir. Avrupa Birliğinin
yirmi beş ülkesi içinde sosyal transferler sayesinde yoksulluk riskindeki
nüfusun toplam nüfus içindeki payı yüzde 25ten 16ya, Türkiyede ise yüzde
30dan sadece yüzde 25e indirilebilmektedir.
Sosyal yardımlardan yararlanan yurttaşların
sayısı artırılmalı, sosyal yardım politikası
kapsamına alınmalı, çocuk yoksulluğuyla mücadelede özel
sosyal yardım politikaları geliştirilmeli, yaşlılara
yönelik sosyal yardım ve hizmet politikalarına kaynak
ayrılmalı, sosyal yardım alanındaki kurumsal
parçalanmışlık kaldırılmalı, insan onuruna
yaraşır hâle getirilmelidir.
Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinin 2007
yılındaki 0,73 gerilemesi 2008 ve 2009da da sürüyor. Şimdi
sormak istiyorum -Sayın Başbakan 3 çocuk doğurun. dedi-
Türkiyede 2000den bu yana hiç mi çocuklar doğmadı, büyümedi, okula
gitmediler de Millî Eğitim Bakanlığı bütçesi payı
geriliyor? O, çok ciddi bir yaklaşım, siyaset anlayışıdır.
Üç yılda Türkiye'nin nüfus oranına vurduğumuz zaman okul
çağına gelmiş çocukların sayısının
milyonları bulduğu ülkemizde Millî Eğitim
Bakanlığı bütçesinin gerilemesi demek Türkiye'nin gerilemesi
demektir, yarınlarının karartılması demektir,
eğitimsiz insanlar yaratmak, sağlıksız insanlar yaratmak
demektir.
Aynı durum gayrisafi millî hasıladaki pay
açısından da
2007 yılında 3,3, toplam 4,3lük oran OECD
ülkeleri ortalamasıyla UNESCOnun kalkınmakta olan ülkelerdeki yüzde
6 olan oranının çok çok altındadır. Aynı
oransızlık sağlık, kadın istihdamı, engelliler
konusunda da vardır.
Değerli milletvekilleri, bakın, sadece 2009 seçimleri
nedeniyle bütçeye getirilen yük -TEPAVın rakamları- 45 milyar; konut
edindirme KEYden 3 milyar, İşsizlik Fonundan GAPa aktarılan
6-6,5 milyar, özelleştirmeden GAPa aktarılan -ki bu rakamlar dört
yıllıktır, tabii ki 2008-2012 için- 9-10 milyar, yine
İşsizlik Fonundan istihdam için kaynak aktarımı 2,8-5
milyar arası, yerel yönetimler 19-20 milyar, yine yerel yönetimlere aktarılacak
payla beraber topladığınız zaman 45 milyar. Bu seçim
Şimdi, bir başka konu da var, bütçede aynı geliri iki defa
yazıp millete bütçe açığı azdır diye yutturan bir
Hükûmetle de karşı karşıyız. Bunu biz söylemiyoruz,
bunu yine bu işin uzmanları söylüyor. İşsizlik
Sigortası Fonunu bütçeye aktarıyorsunuz kaynak fonu, stok olarak
duruyor. Gelir, ertesi sene yine gelir. Hazine nakit dengesi verilerine göre de
İşsizlik Fonu ve Özelleştirme Fonundan bu şekilde
aktarılan ve gelir kaydedilen kaynakların tutarı 8 milyar. Var
olan kaynağı bir daha göster gelir kaynağı olarak. KEY için
de 2,8 milyar
Şimdi, gelir olarak gösterilen bir tutarın tekrar
olarak gelir gösterilmesi dürüst bütçe anlayışına
aykırı değil midir?
Değerli milletvekilleri, bir konuya daha vurgu yapmadan
geçmeyeceğim. Şimdi, yeni vergiler var; biliyoruz kiraya geliyor,
emlaka geliyor, cebe geliyor, çevreye geliyor, değerli kâğıda
geliyor, KDVye geliyor. Ancak, AKP Hükûmetleri döneminde yolsuzluklar oran
olarak alındığında tam 2007 Yılı Faaliyet
Raporuna göre, Emniyet Genel Müdürlüğü kaçakçılık organize
suçlarla ilgili, yolsuzluk operasyonlarının tam 2 katına
yükseldiği rakamı çıkıyor karşımıza.
İhale yolsuzlukları ve
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Kaplan, devam ediniz.
HASİP KAPLAN (Devamla) Teşekkür ederim.
böylesi adaletsiz bir bütçeyle biz enerji alanında 50 milyar
açık ithal enerjiyle, doğal gaz açık verildiği bir dönemde,
sadece şu noktada bir vurgu yapmak istiyorum: Putin: Ucuz gaz dönemi
bitti, paydos diyor ve bunlar OPEC gibi bir yeni GECF
kısaltılmış isimlerle yeni, doğal gaz satan bir birlik
resmi kurmak istiyorlar ve Türkiye, ne yazık ki katılan onlarca
ülkeden gözlemci olarak bile katılamamış bir ülke durumunda.
Biz, bu bütçenin adaletsiz KDV ve ÖTV vergilerine, kaynakta kesilen
vergilere dayalı bir gelir politikasıyla ülkenin
kalkınmasının sürdürülemeyeceğini düşünüyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DTP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kaplan.
Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Diyarbakır
Milletvekili Gültan Kışanak.
Sayın Kışanak, buyurun efendim. (DTP
sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi dakikadır.
DTP GRUBU ADINA GÜLTAN KIŞANAK (Diyarbakır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu İhale Kurumu bütçesi
üzerinde Demokratik Toplum Partisinin görüşlerini açıklamak üzere söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ancak konuşmama geçmeden önce, dün akşam bu ülkede
yaşanan yine yüz kızartıcı bir durumla ilgili bilgi vermek
istiyorum. Hepiniz de sanırım basından öğrendiniz.
Sanatçı Sayın Ferhat Tunç, yanındaki arkadaşıyla
birlikte dün akşam bir lokantadan çıkarken polisler tarafından
darp edilerek, dövülerek, kimlik sorma bahanesiyle gözaltına
alındılar. Bu durumu kınıyorum ve değerli
sanatçının bir an önce serbest bırakılmasını
istiyorum.
Değerli milletvekilleri, etkin bir yönetim, sadece hukuk
yaratmakla, kural koymakla mümkün olmaz; bunları uygulayacak, denetleyecek
ve yargılayacak kurumlara da ihtiyaç vardır. Kamu İhale Kurumu
da bu kurumlardan biridir. Kamu İhale Kurumu, kamu ihalelerinin
denetlenmesi, yasalara uygun olarak gerçekleştirilmesi,
yolsuzlukların önlenmesi açısından oldukça önemli bir kurumdur
ama ne yazık ki Kamu İhale Kanunu
çıkarıldığı günden bu yana toplam on altı kez
değiştirilerek âdeta kalbura çevrilmiştir ve o kadar çok istisna
getirilmiştir ki neredeyse yasa kapsamında kamu harcaması
kalmadı. Enerji, su, ulaştırma ve telekomünikasyon sektöründe
faaliyet gösteren kuruluşların alımları, özelleştirme
ihalelerine danışmanlık yapacak kurumların
alımları hizmet kapsamı dışında
bırakıldı.
Kültür varlıklarının rölöve, restorasyon, çevre
düzenleme projeleri ve kazı çalışmalarına ilişkin mal
ve hizmet alımları da yasa dışına
çıkarıldı.
TPAOnun denizlerde petrol ve doğal gaz arama faaliyetleriyle
ilgili mal ve hizmet alımlarında parasal limit şartı
aranmayacağı hükme bağlandı.
Tanık Koruma Kanunu ile tanıkların korunması
için yapılacak alımlar da ihale mevzuatı dışına
çıkartıldı. Saymakla bitmez. Daha birçok alanda kamu
harcamaları denetim dışına çıkarıldı.
Kamu İhale Kanunu ile Kamu İhale Sözleşmeleri
Kanununda son olarak geçtiğimiz ay bu Mecliste kabul edilen bir
tasarıyla birçok değişiklik daha yapıldı. Ama
bunlardan birisi vardı ki, gerçekten denetim yetkisini sekteye uğratacak
kadar önemliydi. Yapılan bu değişiklikle kamu
harcamalarının denetimi kısıtlanarak yolsuzluğa
kapı aralandı. Yeni yasada kamu alımlarında ihale
dışı istisnalar geliştirildi. Büyük projelerin 50 bin
YTLlik dilimlere ayrılarak işlerin ihalesiz yapılmasına
imkân tanındı, hak arama yolu ise kapatıldı.
Yeni yasaya göre ARGE faaliyetleri kapsamında
TÜBİTAKın yapacağı mal, hizmet ve
danışmanlık hizmet alımlarıyla, savunma, güvenlik ve
istihbaratla ilgili alımlar da kamu ihale kapsamı dışına
çıkartıldı.
Kamu İhale Kurumunun ilgili mevzuat hükümlerine aykırılık
iddialarını inceleme yetkisi ise elinden alındı. Bu da
yetmezmiş gibi, kurul üyelerinin telif ücreti
karşılığı ders vermelerinin önü açılarak kurul
üyelerinin de pisliğe bulaştırılmalarının önü
açıldı. Bu da yetmezmiş gibi, tasarı ile Kamu İhale
Kurumunun şikâyet başvurularında inceleme yetkisinin
kısıtlanmasıyla hak arama özgürlü ihlal edildiği gibi,
ihalelerde yaşanan usulsüzlüklerin Kurum tarafından düzeltilmesi
imkânı da ortadan kaldırıldı. Kamu İhale Kurumu
Başkanı yapılan değişikliklerle ilgili olarak
basına bilgi verirken, artık Kuruma gelen yolsuzluk
ihbarlarını ve medyada yer alan iddiaları incelemeyeceklerini
söyledi. KİK Başkanı Yani yolsuzluk kapına gelirse
bakmayacak mısın? şeklindeki soruya ise Evet,
bakmayacağım. yanıtını verdi. Ben yolsuzluğu
ortaya çıkarmayan sistem kurduktan sonra yolsuzluk kapıma nasıl
gelir ki? demeyi de ihmal etmedi. Biraz sonra vereceğim örneklerle
sistemin aslında nasıl yolsuzluklara fırsat
tanıdığını, denetim yetkisinin ortadan
kalkmasıyla yolsuzluğun daha da artacağını
anlatacağım.
Ayrıca, yapılan bu değişiklikler, Türkiyenin
Avrupa Birliği üyelik sürecini de olumsuz etkileyecek niteliktedir. Kamu
alımlarına ilişkin 2004 İlerleme Raporuyla başlayan
eleştiriler, Avrupa Birliğinin her yıl
yayınladığı raporlarda sürekli devam ediyor. 2008
yılı İlerleme Raporunda da bu eleştiriler yer aldı.
Avrupa Konseyi Yolsuzlukla Mücadele Devletler Grubunun
Türkiyeyle ilgili değerlendirme raporunda da önemli tespitler yer
alıyor. Yolsuzluğun Türkiyede en önemli sorun olduğuna dikkat
çekilen raporda, yolsuzlukların daha çok özelleştirme ve kamu
alımlarında görüldüğü, üst düzey siyasilerle ilgili yolsuzluk
skandallarının ortaya çıktığı vurgulanıyor.
Kamu görevlilerinin yargılanmasının amir iznine bağlı
olmasının da doğru olmadığı belirtiliyor. Ulusal
düzeyde yolsuzlukla mücadele için bağımsız bir organın
oluşturulması öneriliyor. Bu önerilere kulak tıkayan AKP
Hükûmeti ise Kamu İhale Kurumunun denetim yetkisini bile ortadan
kaldırarak kamu alımları tamamen istismara açık hâle
getiriliyor.
Değerli milletvekilleri, şimdi sizlere sistemin
nasıl yolsuzluk ürettiğini, bizzat AKPli bazı belediyelerden
örnekler vererek anlatacağım. Önce Siirtten başlayalım,
Sayın Başbakanın vefa borcu gereği belediye
başkanı yaptığı Mervan Gülün neler
yaptığını anlatalım. Belediye meclis üyeleri, Belediye
Başkanı Gül hakkında sayısız kez suç duyurusunda
bulundular. Siirt Belediyesinde yapılan yolsuzluklar ayyuka
çıktı ancak suç duyuruları İçişleri
Bakanlığına takılarak soruşturma açılmasına izin
verilmedi. Bakanlıktan izin çıkmayınca Meclis üyeleri
Danıştaya başvurdu. Danıştay 1. Dairesi, AKPli
Başkan Mervan Gül ve 7 belediye çalışanı hakkında
soruşturma açılmasına izin verdi.
Değerli milletvekilleri, İçişleri
Bakanlığının bütün şikâyetlere rağmen,
kulağını tıkadığı ve soruşturma izni
vermediği Siirt Belediyesinde yaşanan birkaç yolsuzluğu burada
sıralamak istiyorum:
Meclis üyelerinin son olarak geçtiğimiz günlerde
yaptığı bir suç duyurusu var; kanalizasyon, içme suyu ve
yağmur suyu altyapı çalışmalarında yolsuzluk
yapıldığı ve yolsuzluğa göz yumulduğu
iddiasıyla Gül, Çukurova İnşaat, Sistem Yapı
İnşaat ile denetimden görevli müşavir firma olan Su Yapı
firması hakkında Siirt Cumhuriyet
Başsavcılığına suç duyurusunda bulundular. Kentin
altyapı sorunlarının çözülmesi için dış kaynaklı
kredi sağlandığını ve bu kredi ile altyapı
işinin Çukurova İnşaat firmasına ihale edildiğinin
belirtildiği dilekçede şöyle deniliyor: Uluslararası ihale
kurallarında yüklenici firma işin yüzde 30undan fazlasını
taşeronlaştıramaz. Ancak Siirtte tüm herkes bilmektedir ki
işlerin tümü Belediye Başkanı Mervan Gülün akrabası
Kazım Güle ait olan Akman şirketi tarafından
yapılmaktadır. Arıtma tesisinin peyzaj işleri
yapılmadığı hâlde ödemelerin çoğunluğunun
yapıldığının tespit edildiğine işaret edilen
suç duyurusu dilekçesinde bu erken ödemenin usulsüz yapılmasının
nedeni de sorulmaktadır. Yaptıkları inceleme sonucunda içme suyu
ve kanalizasyon borularının yan yana ve aynı hendek içerisinde
yapıldığını fark ettiklerini belirten Meclis üyeleri,
standartlara göre her iki hat arasında en az 50 santim mesafenin
olması gerektiğini de vurguladılar. Ancak halkın
sağlığın hiçe sayan, tehdit eden Mervan Gül, yolsuzluk
yapmak adına kanalizasyon ve içme suyu şebekesini aynı hendeğe
döşemeye devam ediyor. Çünkü Meclis üyelerinin suç duyurusu dilekçelerinde
de belirttikleri gibi kanalizasyon için açılan hendekte içme suyu
hattı döşeniyor, onun için de içme suyu hattı ve geri dolgu
kazısı için verilen para cebe atılıyor. Meclis üyeleri bu
çalışmalarla ilgili görüntülü tespitlerini de bir CDye kaydederek
savcılığa ilettiler.
Siirtteki yolsuzluklardan ikincisi: 23 Mayıs 2005 tarihinde
yapılan park-bahçe temizlik, bakım, hizmet ihalesine yedi firma
katıldı. İhale en düşük teklifi veren firmaya değil,
Mervan Gülün akrabalarının yer aldığı Nimet temizlik
firmasına verildi. AKPli Gül bu iddiaların doğru
olmadığını ileri sürdü ancak ihaleden bir ay sonra, 27
Haziran 2005 tarihinde söz konusu şirketin noter kanalıyla
akrabası ve belediye satın alma sorumlusu Aydın
Yolbaşın kardeşi Rıdvan Yolbaşı şirketin
gelir gider yetkilisi olarak tayin ettiği ortaya çıktı.
Mervan Gülün üçüncü yolsuzluğu: Yine 2004 yılında
şehir içi yol, sokak ve bulvar temizliği için açılan ihalede, en
düşük teklifi veren firmaya değil, en yüksek teklifi veren firmaya
ihale verilerek belediye zarara uğratıldı. İhaleyi alan
Gelişim temizlik firmasında çalışıyormuş gibi
görünen 10 işçinin ise aslında Siirtte değil, Baykan ilçesinde
ikamet ettiği ve çalışmadıkları tespit edildi. Hatta
işçi olarak gösterilenlerden birinin Baykan Esnaf ve Sanatkârlar
Odası Başkanı Osman Gülümser olduğu da tespit edildi.
Sigorta sicil numarası burada, bizde.
Mervan Gülün yaptığı yolsuzluklardan dördüncüsü:
Değerli Milletvekilleri, Siirt Belediyesi hakkında soruşturma
açılmasına neden olan TOKİ yolsuzluğunun açığa
çıkmaması için AKP yıllarca direndi. Hazineden 22 bin YTLye
alınan araziyi 4 kez el değiştirdikten sonra 170 kat fiyat
farkıyla TOKİye devreden Siirt Belediyesi hakkında
soruşturma açılmasına İçişleri
Bakanlığı izin vermedi. Ancak Danıştay 1. Dairesi
TOKİnin dar gelirli yurttaşlar için Siirtte
yaptıracağı evlerin arazisini devlete 170 kat fazla fiyatla
satmaya kalkan Gül hakkında yargılama iznini vermeyen
İçişleri Bakanlığının kararının
kaldırılmasına hükmetti.
Mervan Gül sadece devleti dolandırmadı, halkın
hakkını da gasp etti çünkü TOKİ evlerini akrabalarına
tahsis etti. Mervan Gülün doğum yeri olan Bostancıkta TOKİnin
yaptığı 62 konuttan 40ı aynı soyadı
taşıyan ve Mervan Gülün akrabaları olan kişilere
satıldı; 17sini de Mervan Gülün anne tarafından
yakını olan Tekin soyadlı akrabaları aldı.
Söz konusu yolsuzlukla ilgili haber 2 Mart 2008 tarihli Hürriyet
gazetesinde yer aldığında AKPli Mervan Gül, kente gelen tüm Hürriyet
gazetelerini satın alarak Siirt halkının bu yolsuzluğu
öğrenmesini engellemeye çalıştı. Oysa tüm Siirtliler AKPli
Mervan Gülün yolsuzluklarını çok iyi biliyorlar. Zaten bu
soruşturmanın açılmasına da onların şikâyetleri
neden olmuştu.
Ardından yaptığı yalanlama
açıklaması da şu anda Siirt Belediyesi İnternet sitesinde
duruyor. Bu konuya ilişkin yaptığı yalanlama hâlâ Belediye
sitesinde yayınlanmakta ama bu yalanlama bir anlamda itiraf anlamına
geliyor. Konutların yapıldığı yerin kendi köyü
olduğunu, bu nedenle kendi akrabaları dışında
başka kimsenin oturmadığını ve bölgede bir köyden
başka köylülerin ev satın alamayacaklarını, bu nedenle
yaptığı bütün duyurulara rağmen kimsenin konutlara talip
olmadığını, bu nedenle evlerin tümünü akrabalarına
dağıttığını kendi sitesinden yalanlama
adına koyduğu yazıyla itiraf ediyor.
Mervan Gülün yaptıkları bununla da bitmiyor. Bir
diğer yolsuzluk iddiası ise naylon faturayla ilgili. Vergi denetmeni
Oğuzhan Azılı tarafından yapılan inceleme sonucu
hazırlanan 13 Kasım 2006 tarihli raporda Siirtte oto yağlama ve
yıkama işiyle uğraşan Seyfettin Şakarın Siirt
Belediyesine kestiği 38 bin YTL tutarındaki faturanın sahte
olduğu belirtiliyor. Şakar, verdiği ifadede faturanın
kendisiyle hiçbir alakasının olmadığını, Mervan
Gülün akrabası olan Mehmet Tekin tarafından düzenlendiğini
belirtti. Kamu harcamalarından sorumlu olan Siirt Defterdarı Murat
Yıldırım da 6 Aralık 2006 günü Belediye
Başkanlığına vergi denetmeni Oğuzhan
Azılının tespit ettiği sahte faturalara ait tarih ve
numaraların yer aldığı bir uyarı yazısı
göndererek herhangi bir mal ve hizmet karşılığı
olmaksızın sahte olarak düzenlenen bu faturaların bedelinin geri
ödenmesini talep etti.
Değerli milletvekilleri; AKPli belediyelerde yaşanan
yolsuzlukları anlatmaya gerçekten zaman yetmez ama ben size Bitliste
fıkra gibi bir konuyu da anlatmak istiyorum: Bitlis Belediyesi, 2006
yılı Aralık ayında bir ihale yapıyor, kilitli taş
parke ihalesi, kaldırım yapılıyor. Aralık ayında
kar altındaki Bitliste nasıl kaldırım döşendi? Bu
ayrı bir soru ama gelin Belediye Meclisi Denetleme Komisyonunun
hazırladığı rapordaki tarihlere bir göz atalım:
İhalenin veriliş tarihi 18/12/2006, onaylanma tarihi 19/12/2006,
iş bitirme tarihi 28/12/2006. Yani ihale bir ay içerisinde
yapılmış, onaylanmış ve iş de bitirilmiş!
Bir ay içerisinde hem de aralık ayı içerisinde Bitlisteki kar
altındaki kaldırımlara kilitli parke taşı
döşemiş AKPli Belediye Başkanı!
OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) Çok becerikliler, çok!
SIRRI SAKIK (Muş) Çok başarılılar, çok!
GÜLTAN KIŞANAK (Devamla) Çok başarılı,
doğru!
Bingöl Belediyesinde yapılan yolsuzluklarla ilgili
yaptığım araştırmalarda gerçekten işin içinden
çıkılamayacak boyutta iddialar olduğunu gördüm ama burada,
önemli gördüğüm birini sizlerle paylaşmak istiyorum: Doğu
İlleri Kalkınma Birliği kapsamında yapılması
planlanan atık su arıtma tesisi ihalesi yılan hikâyesine
dönüşmüştür. 2 kez ihale yapılmış, birincisi iptal
edildikten sonra 1 kez daha yapılmıştır. Avrupa
Birliğinden alınan 1,5 milyon euronun nereye
harcandığı, tesisin neden bitirilemediği sorularına
Belediye Başkanı cevap verememektedir. Çöp toplama ihalesinden sayaç
okuma ihalesine, atık arıtma tesisi ihalesinden kilitli taş
imalat ve döşeme ihalesine, belediye iş hanının
satışından yer altı çarşısının
yapım ihalesine kadar neredeyse Bingöl Belediyesinin tüm ihaleleri ile
hizmet ve mal alım işlemleri şaibeli olarak suçlanmaktadır.
Bu iddiaları destekleyen bir diğer kanıt ise Bingöl Belediyesinin
20 trilyonu aşkın borç yükü altına sokulmasıdır.
Ortada hizmet yok ancak sürekli artan borç var. Peki, paralar
nereye gidiyor? Tabii ki AKP yandaşlarına.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
GÜLTAN KIŞANAK (Devamla) Bütün bunlar da Bingöl
halkının gözü önünde oluyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
burada belediyelerle ilgili iftira anlamında şeyler, iddialar ileri
sürüyor. Farklı şeyleri anlatıyor.
GÜLTAN KIŞANAK (Devamla) Ben söylüyorum, iftiraysa
cevabını verirsiniz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Burada olmayan konularla
ilgili iddialarda bulunuyor.
GÜLTAN KIŞANAK (Devamla) Bu Kamu İhale Kurumu
konuşuluyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Cevap verme hakkı
olmayan kişiler hakkında iddialarda bulunuyor.
GÜLTAN KIŞANAK (Devamla) Hükûmetin denetleme yetkisini
nasıl kötüye kullandığını, kendi mensubu partileri
nasıl kayırdığını
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Sayın
Başkan, burada konuşulan her şeyin burada olanlarla ilgisi
olması da gerekmiyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Versinler mahkemeye varsa
öyle bir şey varsa! Mahkemeye versin!
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) İlgili
arkadaşlar cevap da verebilir.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Hiç alakasız
şeylerle, ilgimiz olmayan AK PARTİli belediyeler, genellemeler diye
GÜLTAN KIŞANAK (Devamla)
yolsuzluklarına nasıl
göz yumduğunu anlatıyorum buradan.
BAŞKAN Sayın Kışanak
GÜLTAN KIŞANAK (Devamla) Bu yolsuzluklara neden
zamanında Hükûmetin soruşturma izni vermediğini
anlatıyorum.
BAŞKAN Sayın Kışanak
ASIM AYKAN (Trabzon) Diyarbakıra bak, Diyarbakıra!
GÜLTAN KIŞANAK (Devamla) Bunları bu halk duyacak,
duyacak ki önümüzdeki seçimlerde size oy vermeyecek. Bunları
anlatacağız varsa
ASIM AYKAN (Trabzon) Diyarbakıra baksana
GÜLTAN KIŞANAK (Devamla) Ben çok iyi biliyorum eğer
DTPli belediyelerde bu iddiaların binde 1i kadar bir iddia olsaydı
hepsi şu anda cezaevinde olacaklardı, eğer binde 1i kadar iddia
olsaydı
Ama bütün bu iddialara altı yıldır AKP Hükûmeti
kulaklarını tıkıyor, bütün soruşturma taleplerini geri
çeviriyor, izin vermiyor, yargılamanın önünü açmıyor. Onun için
ben bunları burada ifade edeceğim.
Değerli milletvekilleri, madem belediyelerinkinden
sıkıldınız, o zaman, biraz da AKPnin yönetimindekilerden
bahsedeyim.
ASIM AYKAN (Trabzon) Lütfen biraz dikkatli konuşun, lütfen.
BAŞKAN Sayın Kışanak, lütfen
GÜLTAN KIŞANAK (Devamla) Silivri Belediyesi ve
İstanbul Büyükşehir Belediyesinde imar değişikliği
karşılığında
BAŞKAN Ama, bütçe üzerinde hiç konuşulmadı
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Sayın
Başkan, bütçeyle alakasız bir şey değil ki!
BAŞKAN Ne alakası var bunun bütçeyle? Ne alakası
var?
GÜLTAN KIŞANAK (Devamla)
1 milyon dolar alarak iş
takipçiliği yaptığı ortaya çıkan AKP Genel Başkan
Yardımcısı ve MYK üyesi, MYK yardımcısı
Şaban Dişli partideki görevinden istifa etmek zorunda kaldı.
Değerli milletvekilleri, Şaban Dişlinin partideki
görevinden istifa etmesi yetmez, milletvekilliğinden istifa edip kendisini
yargının denetimine açması lazım ve Şaban
Dişlinin yaptığı yolsuzluk sadece kendisini bağlamaz
çünkü AKPnin Genel Başkandan sonra ikinci adam sıfatındaki,
konumundaki bir kişidir, bizzat AKPyi ve Başbakanı da
bağlar bu iddialar. Bu iddiaların gerçek olup
olmadığını gerçekten öğrenmek istiyorsak ki Hükûmetin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kışanak, son
dakikanızı bari bütçeyle ilgili konuşun.
GÜLTAN KIŞANAK (Devamla) Bunlar bütçe değil de ne
Sayın Bakanım!
Teşekkür ediyorum.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Şaban Bey gelsin, kendisini
savunsun. Ne var yani! Şaban Bey gelsin
AHMET YENİ (Samsun) Siz mi yargılıyorsunuz?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Olur mu öyle şey? Şaban
Bey gelsin, cevap versin. Allah, Allah!
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Bütçeyle
ilgili konuşmak için o kişilerin burada olması mı
lazım?
BAŞKAN Dinliyoruz efendim. Bir şey demedik.
GÜLTAN KIŞANAK (Devamla) Ben, o zaman son birkaç cümleyle
şunu söylemek istiyorum: Deniz Feneri davasıyla ilgili olarak AKP
Hükûmetinin tutumu, gerçekten de bu konuyla kendisinin bir alakası olup
olmadığına dair halkımızda çok iyi kanaatler
uyandırmasına neden olacak bir tutumdur.
Şu sözle konuşmamı bitirmek istiyorum:
Halkımız arasında çok güzel bir deyim var: Deveyi havuduyla
yutmak. Sözlükteki karşılığı da Halkın gözü
önünde, açıkça yolsuzluk yapmak. Bu söz, bence her şeyi
açıklıyor, AKP Hükûmetinin icraatlarını açıklıyor
ve halkımız Durmak yok, yola devam. sloganının
aslında Durmak yok, istismara devam., Durmak yok, yolsuzluğa
devam. anlamına geldiğini çok iyi biliyor. (DTP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kışanak.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Elitaş, buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
konuşmacı, biraz önce, konuşmasında belediye
başkanlarımızla ilgili doğruluğu ispat edilmemiş,
kamuoyunun bilmediği konular hakkında iddialarda bulundu ve bunu
partimize bağlamaya çalıştı. İzin verirseniz, bu
konuda bir açıklık getirmek istiyorum.
BAŞKAN Yerinizden, bir dakika veriyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Grubumuzu itham ediyor.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Sayın
Başkan, muhalefetin yaptığı bütün konuşmalar Hükûmetin
politikalarının eleştirisi üzerinedir. Bu durumda, her
konuşmadan sonra iktidara söz verilmesi lazım.
BAŞKAN Efendim, şimdi, doğru
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
konuşmacı, AK PARTİ Grubunu hedef alarak bunu söylüyor.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Sayın
Başkan, muhalefetin yaptığı ve hükûmeti hedef almayan bir
konuşma var mı?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Şaban Bey nerede, Şaban
Bey?
BAŞKAN AK PARTİyi suçlama var burada.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, bizim
vereceğimiz cevaptan niye bunlar gocunuyorlar?
BAŞKAN Efendim, yerinizden vereyim, lütfen...
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
grubumuzu itham ediyor, ilzam ediyor.
BAŞKAN Yerinizden iki dakika vereceğim size efendim.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Sayın
Başkan, bunun önünü açarsanız her konuşmadan sonra iktidara söz
vermeniz lazım. (Gürültüler)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
grubumuzu itham ediyor.
BAŞKAN Buyurun efendim, yerinizden vereyim, yerinizden.
(DTP sıralarından gürültüler)
Sayın Elitaş, mikrofonu açalım, yerinizden verelim
efendim, lütfen
(Gürültüler)
Açık mikrofonunuz, lüften
OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) Sayın Bakan cevap vermeyecek mi
zaten efendim?
BAŞKAN Verecek ama şahsiyat yapıldı AK
PARTİyle ilgili.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Şaban Bey nerede, Şaban
Bey?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Şaban Dişli
gelsin, cevap versin.
BAŞKAN Sayın Elitaş, buyurun.
III.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, Diyarbakır Milletvekili Gültan
Kışanakın, konuşmasında partisine
sataştığı iddiasıyla konuşması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, biraz
önce DTP Grubu adına konuşan konuşmacı,
konuşmasının son on dakikalık kısmında Siirt
Belediyesi, Bitlis Belediyesi, Bingöl Belediyesi ile ilgili iddialarda bulundu.
Bu iddialar
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Bunun AKP
Grubuyla ne alakası var Sayın Başkanım? Grubu mu itham
ediyor?
BAŞKAN Grubu değil parti itham edildi. Bakanları
itham etti efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Grup Başkan Vekiline
şunu hatırlatmak isterim: AK PARTİ Grubuna dâhil diye burada
cümleler kullandı.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, AKP
döneminde 805 proje soruşturma geçirdi.
BAŞKAN Sayın Kaplan, yani biliyorsunuz ne
konuştuğunu, siz de biliyorsunuz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Konuşmacısını dikkatli şekilde dinlesin, biz burada
dikkatli şekilde dinledik. Açıkçası, ispat edilmemiş,
doğru olduğu beyan edilmemiş veya tespit edilmemiş
şeyleri Türkiye Büyük Millet Meclisinin kürsüsünden burada olmayan insanlar
hakkında iftira atmayı yanlış buluyorum. Bununla ilgili
yapılacak, mercilere, kurumlara gidip dava açmak, onlarla ilgili
kararı beklemek.
İkincisi: Genel Başkan Yardımcımızla
ilgili. Mahkemeye müracaat etmesi, milletvekilliğinden istifa etmesiyle
ilgili konu ise bakınız, Genel Başkan Yardımcısı
Sayın Şaban Dişliyle ilgili olan kısım, dava
sonuçlanmış. Sonuçlanmış bir dava başka bir siyasi
parti milletvekili tarafından gündeme getirilmiş ve herhangi bir dava
açılmamıştır. Burada, biz bu konuyu, açıkçası
olmayan kişiler hakkındaki isnatları, iftira niteliğinde
söyleyenleri kınıyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, DTP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Anlaşıldı efendim.
AYLA AKAT ATA (Batman) İzin verseydiniz yargı yolu
açılıp ispat edilirdi.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan
GÜLTAN KIŞANAK (Diyarbakır) Yargıda mahkeme karar
versin
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Sayın
Başkan
(DTP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Buyurun
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Sayın
Başkan, bakın, grubumuza ithafen iftira
attığımızı belirterek
BAŞKAN Ya, siz de iftira dediniz o da iftira dedi.
Karşılıklı iftira
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Sayın
Başkan
BAŞKAN Efendim, söz vermeyeceğim, hayır efendim
söz vermiyorum. (DTP sıralarından gürültüler)
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Sayın
Başkan, iftira attığımızı belirterek grubumuzu
itham ediyor, usulle ilgili söz istiyorum.
BAŞKAN Vermiyorum efendim, vermiyorum.
SIRRI SAKIK (Muş) Biz de yerimizden söyleyeceğiz.
Sayın Hatibin söylediklerini Başbakanınız teyit etti,
Bitlisi, Siirti, Bingölü aday göstermeyeceğini söyledi. Gerekçesi
nedir? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Rize) Göstermeyebilir, sana ne?
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Sayın
Başkan, 63üncü maddeye göre, uyguladığınız usulle
ilgili söz talep ediyorum.
BAŞKAN Vermiyorum, lütfen oturun yerinize.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Usulle
ilgili söz istiyorum.
BAŞKAN Oturur musunuz yerinize! (DTP sıralarından
gürültüler)
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) İtham
ettiler, usulle ilgili söz istiyorum.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
İstanbul Milletvekili Sayın Esfender Korkmaz
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Usulle
ilgili söz talep ediyorum.
BAŞKAN Efendim, sataşmadan söz vermiyorum size, 69
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Sayın
Başkan, usulle ilgili söz vermek zorundasınız.
BAŞKAN Usul yok efendim.
Buyurun efendim, buyurun.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Sayın
Başkan, usulle ilgili söz istiyorum.
BAŞKAN Ne usulü? Usulde ne usulsüzlük var?
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Hatalı
bir usul uyguluyorsunuz efendim. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
HALİL MAZICIOĞLU (Gaziantep) Senden öğrenmeyecek!
BAŞKAN Hayır, hiçbir şey uygulamıyorum
efendim, hiçbir şey uygulamıyorum.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Hatalı
bir usul uyguluyorsunuz Sayın Başkan. Bu nedenle, usulle ilgili söz
istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Korkmaz, buyurun efendim.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Sayın
Başkan, usulle ilgili söz vermek zorundasınız.
BAŞKAN Veririm efendim, buyurun yerinize oturun.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Benim
ısrarım üzerine yapmanız gereken şey oylamaya tabi
tutmaktır. Bu usulü hatalı bir şekilde uyguladınız. Bu
nedenle 63üncü maddeye göre söz istiyorum.
BAŞKAN Hatalı uygulamadım efendim, sataşma
var diye söz verdim.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Usulle
ilgili söz talebimiz var, yapmanız gereken oylama yapmaktır,
ısrar ediyorum. Hatalı usul uyguladınız, 63üncü maddeye
göre usul hakkında konuşmak istiyorum.
BAŞKAN Sayın Korkmaz
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Sayın
Başkan, bu talebimizi yerine getirmek zorundasınız,
BAŞKAN Sayın Korkmaz, lütfen
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Bu,
takdirinize bağlı bir durum değil.
BAŞKAN Efendim?
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Takdirinize
bağlı bir durum değil. Usulle ilgili söz talebimiz var.
BAŞKAN Sayın Korkmaz, lütfen yerinize oturur musunuz;
bakalım ne konuşacaklar.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Bu
şekilde davranamazsınız Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun, konuşun. (DTP sıralarından
alkışlar)
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Hata
yapıyorsunuz.
BAŞKAN Buyurun, gösterin bakalım hatam nerede; size
göre hata, nerede hata bakayım.
IV.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- İktidar partisinin, her
eleştiriye cevap vermek gibi bir hakkı olmamasına rağmen
buna fırsat verdiği iddiasıyla, Başkanın tutumu
hakkında
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, öncelikle grubumuz adına bir
söz talebinde bulunulduğunda Sayın Başkanın yapması
gereken, bunu, bu ısrara karşı oylama yapmaktı.
Dolayısıyla, bu konuda hata yapılmıştır.
BAŞKAN Biz hata yapmadık çünkü usule aykırı
bir şey yapmamıştık efendim.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Devamla) Usule
aykırı bir işlem yapılmıştır.
BAŞKAN Hayır efendim, hayır.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Devamla) Yani, eğer bir
grup sözcüsü sataşmayla ilgili söz talebinde bulunuyorsa, açıklama
yapma ihtiyacı hissediyorsa, burada yapılması gereken,
Sayın Başkanın bu talebi oylamaya tabi tutmasıdır.
BAŞKAN O zaman Sayın Elitaşa da oylama yapmam
lazımdı.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Devamla) O konuda da
yapabilirdiniz Sayın Başkan, bu konuda bir engel yoktu.
BAŞKAN O zaman ona da yapmam lazımdı efendim.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Devamla) Bu konuda bir engel
yoktu.
Dolayısıyla, Sayın Başkan bir usul hatası
yapmış ve bu nedenle
BAŞKAN Siz göre
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Devamla)
İç Tüzükün
63üncü maddesine göre usul hakkında bir tartışma
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Kaç dakika Sayın Başkan?
BAŞKAN Süreniz çalışıyor, süreniz
çalışıyor.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Devamla) Tamam Sayın
Başkanım, herhâlde dokuz dakikam var.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) On dakika ya!
BAŞKAN Süreniz çalışıyor, buyurun.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Devamla) Değerli
arkadaşlar, şimdi, sayın milletvekilleri, burada
BAŞKAN Yalnız, yeni bir sataşmaya mahal vermeyin,
bakın söz veririm o zaman, siz rahatsız olursunuz.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Devamla) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın milletvekilleri burada görüşlerini açıklarken
kendi partisinin politikaları doğrultusunda bütçeye yaklaşımlarını
bazen somut örneklerle eleştirerek, bazen somut örneklerle önerilerini
sunarak konuşmalar yapıyorlar ve yaklaşık on gündür burada
yapılan konuşmaların tamamı da Hükûmetin bütçe
politikalarına veya genel politikalarına dair eleştirilerdir. Dolayısıyla
üç muhalefet grubunun da, hatta grubu olmayan sözcülerin de
yaptığı konuşmaların tamamının hedefi
Hükûmettir, olması gereken budur. Yani burada Hükûmetin politikaları,
bir yıldır uyguladığı bütçeyle ilgili eksikleri burada
tartışılıyor. Dolayısıyla Hükûmeti hedef alan bir
konuşmanın sataşma olduğu iddiasıyla iktidar grubu
sözcüsüne söz verilmesi başlı başına bir usul
hatasıdır. Yani burada İktidar eleştirildi diye
Divanın Efendim, söz hakkı doğdu İktidara. demesi
başlı başına bir usul hatasıdır.
BAŞKAN İktidara ilk defa ben söz vermedim efendim; her
gün veriliyor söz, her gün veriliyor.
BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Rize) İktidar
eleştirilmedi arkadaşlar. Yanlış bir şey
söylüyorsunuz.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bakın, İktidarın
FEVZİ ŞANVERDİ (Hatay) Burada bulunmayan insanlar
hakkında konuşuyorsunuz.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Devamla) Kusura
bakmayın ama, burada sadece milletvekilleri ve şu anda salonda
bulunanlar eleştirilir diye bir usul mü var?
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Parti grubumuz eleştirildi.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Devamla) Böyle bir şey
mi var? İyi, biz o zaman şu anda İçişleri
Bakanını eleştiremeyiz. Niye? Kendisi yok burada. Böyle bir usul
mü var?
OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) 340 kişiden 11 kişi
oturuyor. Kimi eleştireceğiz, 11 kişiyi mi?
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Devamla) Böyle bir şey
yok. Dolayısıyla bir politikanın veya bir
uygulayıcının eleştirilebilmesi için burada olması da
gerekmiyor. Sayın Bakanın söz hakkı var, Hükûmet adına
birazdan söz hakkını kullanacak.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Bakan yok ki ya! Nerede Bakan?
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Devamla) Muhalefet
temsilcilerinin yaptığı açıklamalara dair, bürokratlar
kendilerini bilgilendirir, kendisi de gelir der ki: Hayır, Siirt Belediye
Başkanımız yolsuzluk yapmamıştır, Bingöl Belediye
Başkanımız yapmamıştır. Bu şekilde
işliyor usul.
Şimdi, burada iddiada bulunan, görüşlerini ifade eden
herkese İftira attı. şeklinde bir yakıştırmayla
bir tartışma yürütülecekse bunun hiçbir anlamı yok, bu
tartışmanın hiçbir anlamı yok. Yani buradaki
açıklamaların, burada yapılan konuşmaların saiki,
nedeni iftira atmak mıdır, yoksa
Burada bir tartışma
açarak Evet, bizim bu iddialarımız var. Hükûmetin bu konuya
ilişkin vereceği cevaplar varsa buyursun, Sayın Bakan burada
Hükûmet adına açıklamalarını yapsın
tartışmasıdır. Eğer muhalefet partileri belediyelerle
ilgili de burada tartışma yürütemeyecekse, bütçe gibi önemli bir
konuda ve Kamu İhale Kurumunun tartışıldığı
bir başlıkta belediyelerin ihalelerini tartışamayacaksa ve
bu konuda öne sürdüğü iddialar Sayın Sözcü tarafından iftira
olarak addedilecekse burada tartışma yürütmenin hiçbir anlamı
yok, hiç kimse bir şey konuşamaz. Ne diyeceğiz o zaman?
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
İddialarını ispat etmesi lazım.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Devamla) Burası mahkeme
mi Sayın Vekil? Savcı, hâkim, yargıç mı var? Efendim,
burada iddialar ispatlanmazsa kimse konuşamaz. İddialarını
ortaya koyuyor.
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Belgeli
konuşacaksın.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Devamla) Belgelerini
sayılarıyla birlikte, tarihiyle, sayısıyla birlikte
-kafadan da atmıyor, tarihiyle, sayısıyla birlikte- ortaya
koyuyor. İlle de kesinleşmiş bir mahkeme kararı olacak,
ondan sonra sayın vekiller çıkacak burada Efendim, şu, şu,
şu yapılmıştır
Böyle bir şey de yok. Böyle bir
şey de yok.
ASIM AYKAN (Trabzon) Doğrusu o tabii.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Dava açılmasına izin de
vermiyor Bakan.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Devamla) Burada yapılan
konuşmaların bir amacı da denetimdir değerli
arkadaşlar.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Bakan izin vermiyor dava
açılsın diye.
AHMET YENİ (Samsun) Siz niye müdahale ediyorsunuz?
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Devamla) Burada yapılan
sadece yasama faaliyeti değil, denetim faaliyetidir aynı zamanda.
Yürütme üzerinde denetim yetkisi vardır Meclisin. Dolayısıyla
yürütmenin, merkezî hükûmetin veya yerel yönetimlerin denetlenmesi de buradaki
tartışmalarla yürütülür, ortada kesinleşmiş bir mahkeme
kararının olmasına gerek yok. Sayın milletvekilleri
çıkarlar, burada merkezî hükûmetin veya yerel yönetimlerin pratiklerine
ilişkin eleştirilerini söylerler. Bu da bir denetim yolu, denetim
mekanizmasıdır aynı zamanda. O denetimi buradan başlatma,
buradan o basıncı oluşturma gibi bir hakları vardır
milletvekillerinin.
Bu nedenle Efendim, kesinleşmiş mahkeme kararı
olmadan, bir konuda verilmiş bir hüküm olmadan gelip burada konuşma
yapılamaz. gibi Sayın Milletvekilimize yönelik sataşmaları
da, özellikle iftira yönlü ve Sayın Sözcünün kınamaya kadar
götürdüğü bu tutumunu doğru bulmadığımızı
ifade ediyoruz.
Şimdi, Sayın Başkanın da bu konudaki tutumunun
bu tartışmaya yol açtığını belirtmek istiyorum.
Usul hakkında söz aldım. Başta da ifade ettim değerli
arkadaşlar, ortada bir sataşma yoktu, İktidar Sözcüsüne söz
verilmesinin hiçbir gereği yoktu. Eğer bunun önü açılırsa
her konuşmacıdan sonra Efendim, bizim şu
bakanlığımızla ilgili sataşma oldu, şu
müdürlüğümüzle ilgili itham oldu. deyip her seferinde iktidara
konuşma hakkı verilmesi lazım. O hatalı bir usuldü.
İkincisi: Bize yönelik iftira ve kınama
açıklamasından sonra bizim söz talebimizin
karşılanması gerekirdi. Eğer bu konudaki
ısrarımıza karşı Sayın Başkan söz vermeme
yönünde bir düşünceye sahipse, bunu Genel Kurulun onayına,
oylamasına sunmalıydı.
Bu aşamaları yapmayan, uygulamayan Sayın
Başkan 63üncü maddeye göre usul hakkındaki
tartışmamıza da izin vermiyordu.
Dolayısıyla, bu konuyu tartışmak üzere söz
aldım. Sayın milletvekillerinin buradan yaptığı
eleştirilere, Hükûmetin, iktidar grubunun daha hoşgörülü, daha
toleranslı olmasında büyük fayda görüyoruz.
Bu eleştirileri buradan peşinen mahkûm etmek yerine
değerlendirip daha doğrusunu, daha iyisini hep birlikte nasıl
yapabiliriz şeklindeki bir yaklaşım, bizler açısından
da kendileri açısından da daha sağlıklı bir
yaklaşım olur diye düşünüyor, hepinizi sevgiyle, saygıyla
selamlıyorum. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Kaplan
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
müsaade eder misiniz? Tutumunuz hakkında, ben de lehinde belki
konuşacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Elitaş, lütfen
Bakın
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
tutumunuz hakkında görüşme açtınız
BAŞKAN 2 kişiye söz verme mecburiyetim var efendim.
Siz oturur musunuz yerinize. 63üncü maddeye göre 2 kişiye söz verme
mecburiyetim var.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Tutumunuz hakkında
mı söz verdiniz?
BAŞKAN Tutumum hakkında efendim; aleyhinde, evet.
Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Meclis Başkanlık Divanının
hatalı uygulamaları olduğu zaman İç Tüzük 63üncü maddeye
göre usul tartışması açılır. Bu, usuldendir. İki
lehe, iki aleyhe konuşulur ve bu konuda sonuçta bir karara gidilir.
Zaman zaman burada bazı tartışmalar
yaşıyoruz. Aslında tadında bırakılırsa -çok
açık söylüyorum- demokrasinin rengidir, tadıdır, tuzudur,
konuşulur ama iktidar partilerini muhalefetin eleştirmesi
İsmi
üstünde, muhalefettir. Muhalefet olan bir partinin kalkıp iktidara, sen
iyi yaptın, iyi yönetiyorsun, iyi götürüyorsun, Türkiyeyi take off
uçuşa kaldırıyorsun; bütçe açığı yok, faiz yok,
işsizlik yok, her şey güllük gülistanlık, fakir fukara yok. Her
şeyi söyleyip burada hoşunuza gidecek sözler söyleyecek diye sanmak
Bu gerçekten kabul edilir bir davranış değil.
Burada kürsüye gelen hatip her türlü iddiayı konuşur.
İddia eğer bir belgeye dayalıysa
Değilse Türkiyede hukuk
vardır. Hukuk, yargı, bağımsız yargı eğer
kişileri ilgilendirenler açısından bir sorun varsa zaten onun
gereğini yapıyor.
Şimdi, buraya çıkıyoruz zaman zaman bir kelime
ediyoruz, arkadan kıyamet kopuyor. Bakın, çok basit bir şey
söyleyeceğim: Kendimiz, on yedi aydır Meclisteyiz. Bir gün Bütçe
Komisyonunda bu Mecliste bulunmak dedim. Bu Mecliste bulunmak kelimesini
kullandım, kıyamet koptu. Sen nasıl Bu Meclis dersin! Ben
şaşırdım niye arkadaşlar itiraz ediyor diye. Sonra 23
Nisan Bayramında liderler burada konuştu; Sayın Baykal,
Bahçeli, Erdoğan, Ahmet Türk ve inanın o gün üşenmedim not
tuttum, liderlerimiz 75 defa Bu Meclis diye, bu kelimeyi kullanmışlardır.
Bakın Bu Meclis dedim, kıyamet koptu, üstüme yürüdü
arkadaşlar ama 4 tane lider burada 75 defa Bu Meclis dedi. Birbirimize
tahammül edeceğiz.
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Devamı neydi?
AHMET YENİ (Samsun) Halil Ağabey, sen oradaydın.
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Arkası neydi, onu
bilmiyorum
HASİP KAPLAN (Devamla) Halil Bey biliyor, doğru diyor.
Şimdi bakın, gerçekten bir hanımefendi milletvekili
burada kürsüde konuşurken sizlerden daha nazik olmanızı isterim.
Bakın, demin bir espri yaptı arkadaşlarım.
BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Rize) Nasıl bir
nezaketsizlik yapıtı ki, yani
HASİP KAPLAN (Devamla) Bakın
Sayın
Bayramoğlu dinleyin, bakın. Dedi ki: Hasip Bey, bugün sakindin.
Dedim ki: Tek kadın bakanımız burada, dikkat ediyorum. Geçen de
bütçesinde konuşurken
Ben, Türkiyede bir nezaket, bir saygı
gereği
Şimdi, burada muhalefet konuşur.
Çıkarsınız, her partinin, her grubun konuşma hakkı
vardır. Üstelik, İktidarsınız. Bakan, Bakan da
konuşuyor, soru-cevap var, ona da cevap veriyor. Sizin bizden 10 kat, 20
kat fazla hakkınız var.
Şimdi, bu Başkanlık Divanının
uygulamalarının hepsini sineye çeke çeke öyle bir duruma geldik ki
her konuşmamıza bir ayağa kalkış görüyoruz.
Arkadaşlar, sizler grup başkan vekillerisiniz, sizin
vicdanınıza
Bir şey söyleyeceğim: Yurt
dışına yapılan gezilerle ilgili İç Tüzükün amir hükmü
çok açık, Her parti grubundan bir kişi bulunur. diyor, İç
Tüzük çok açık. Bugüne kadar hiçbir dış geziye partimiz
çağrılmamıştır. Şimdi, trilyonlarca bu Meclisten
harcama yapılıyor. Bu İç Tüzük hükmü çiğneniyor. Biz çok
sabırlı bir partiyiz. Samimi söylüyorum, açık söylüyorum ve çok
büyük haksızlıklarla karşı karşıyayız.
Burada, ben geçen gün Kürtçe bir deyim kullandım, halk
deyimidir. Osmanlıcadan Türkçeye geldik ama burada bilinmeyen bir dil
olarak tutanaklara geçti. Buna kim karar veriyor? Meclis
Başkanlığı mı? Peki, Orta Doğuda 40 milyonun
konuştuğu, bilinmeyen bir dil olan Kürtçe
Ocakta TRT 6 bilinmeyen
bir dilde mi yayın yapacak? Şimdi, ben soruyorum size: Buraya
Şaron geliyor İbranice konuşuyor, geçiyor tutanaklara. Abbas
geliyor Arapça konuşuyor, tutanaklara geçiyor. Clinton geliyor
İngilizce konuşuyor, tutanaklara geçiyor. Ben bu topraklarda büyüdüm,
bu yaşıma geldim ben ana dilimi konuşuyorum bu tutanaklara geçmiyor.
Meclis Başkanlığına da soru önergesi verdim cevap
alamıyorum. Yetmedi, Başbakana verdim, soru önergesi verdim, cevap
almadım. Bilinmeyen bir dil varsa Allahtan korkun. Bakın, Ape
Musanın, Musa Anterin mahkemede söylediği bir şey var:
Tavuklar bile bir darı parçası gördüğü zaman birbirine hitap
ederler: Gıt, gıt, gıdak. üç kelimelik dilleri var. diye.
Yani şimdi Ahmed-i Haniyi, Fakiye Teyranı, Melaye Cıziriyi,
Dohuktaki Kürt üniversitesini, Erbildeki Kürt üniversitesini,
Süleymaniyedeki Kürt-Ermeni üniversitesini, Moskovadaki Rusyada açılan
Kürt filolojilerini, Sorbonneda açılan Kürdoloji enstitülerini, Londrada
açılan Kürt enstitülerini
Sonra da Türkiyede milyonlarca
insanınızın konuştuğu bir dili buraya bilinmeyen bir
dilde diye veya nokta nokta geçirmek Meclis Başkanlığının
tasarrufu değil midir? Bu usulsüzlükleri sinemize mi çekelim? Her
yapılan haksızlığın karşısında
hazır duruşa mı geçelim? Ama azıcık iğneyi batırdığımız
zaman kıyamet kopuyor. Muhalefet edeceğiz, bakın,
söyleyeceğiz. Ha bazen tatlı olacak, bazen sert olacak, bazen
hoşunuza gitmeyecek ama biz bu demokrasiyi, bu ülkede çok sesliliği,
farklılığı yaşatmak zorundayız. Hep Tek, tek
diye diye tekliğe alıştınız, kendi sesinize alıştınız.
Ben bugün gazetenin birinde şunu okudum, sanıyorum bugünkü gazetelerde:
İsmet Paşa Atatürke geliyor, diyor ki: Şu
azınlıklarla ilgili bir yasa çıkaralım, susturalım
veya şey yapalım. Atatürk Dur bakalım,
hazırlıklı değilim, hele git, biraz sonra gel. diyor,
çağırıyor oradakileri Bahçedeki bütün çiçekleri koparın
yalnız laleler kalsın. diyor ve İsmet İnönü geldiği
zaman Ne istiyorsun? Buyur bahçe işte. diyor, Bir tek çiçek, lale
kalmış, bunu mu istiyorsunuz? diyor. Bakın, çok seslilik
demokrasinin rengidir, çoğulculuk, katılımcılık.
Ben burada, bu Mecliste şuna üzülüyorum: Üsluba, küfre, yani
gerçekten daha iki gün önce burada kullanılan üsluplara. Ben Meclis
Başkanlık Divanının biraz bunlara karşı
tavır almasını da istiyorum, usulsüzlüklerinin giderilmesini
Bu
kelimeler, bilinmeyen bir Kürtçe tutanaklara girmiyor ama en yakası
açılmadık küfürler tutanaklara geçiyor. Bunun düzeltilmesi
lazım. Meclis Başkanlık Divanını İç Tüzükü
uygulamaya davet ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kaplan.
Buyurun.
HASİP KAPLAN (Devamla) Ben, Meclis
Başkanlığımızı özellikle bilinmeyen dil konusunda
özür dilemeye, Kürtlerden özür dilemeye davet ediyorum. (DTP
sıralarından alkışlar) Ve buradan hepinizden bir
saygı, bir sevgi
Ama ne olur, küfürler, ne olur küfürler olmasın. Ne
olur, ağır küfürler yapmasın kimse, birbirimizin yüzüne
bakabilelim aynı uçakta, aynı lokantada, aynı sokakta
karşılaştığımız zaman.
Sayın Başkan, sizi de bu konuda duyarlı olmaya
çağırıyorum. Bu dış gezileri de düzeltmezseniz sizinle
de mahkemelik oluruz. Bunu da açık açık söylüyorum. Çok açık
söylüyorum. Onlarca, yüzlerce dış geziye Tüzükün amir hükmüne
rağmen DTP Grubu dâhil edilmemiştir. Bunu, bu konuda uyarıyorum.
Teşekkür ediyorum sabrınız için Başkan, ama ne
olur muhalefetin biraz eleştirisine de tahammül ve olgunluk.
Teşekkür ediyorum.
Saygılarımla. (DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kaplan.
Birleşime bir saat ara veriyorum.
Kapanma Saati: 13.07
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.12
BAŞKAN: Başkan Vekili
Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Yaşar
TÜZÜN (Bilecik), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 36ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, oturuma ara
vermeden önce bir usul tartışması açtınız 63üncü
maddeye göre.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
İç Tüzük 63e göre söz talebimiz var.
KAMER GENÇ (Tunceli) 63üncü maddeye göre 2 lehte, 2 aleyhte söz
vereceksiniz. Şimdi, 2 tane aleyte söz verdiniz. Ben de lehte söz
istiyorum efendim.
BAŞKAN Şimdi, bakın, Kamer Bey, Sayın Genç,
yani sırf sizi lehte dinlemek için size söz veriyorum efendim. Yani ilk
defa böyle lehte konuşacaksınız diye söz veriyorum.
Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım
Sayın Başkanım
BAŞKAN Sizi de çağıracağım efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, bizim yazılı müracaatımız var.
BAŞKAN Tamam, efendim. Gelsin konuşsun bakalım.
Lehinde konuşacağı için ben çok mutluyum bugün.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, bizim yazılı müracaatımız var.
BAŞKAN Sayın Elitaş, lütfen müdahale etmeyin
benim yönetimime, ben söz veriyorum.
Buyurun Sayın Kamer Genç. Ama lehinde konuşmazsanız
konuşmanızı keserim, onu da söyleyeyim size.
KAMER GENÇ (Tunceli) Lehte konuşacağım Sayın
Başkan.
BAŞKAN Aleyhte konuşursa mikrofonu kapatırım
efendim. Benim için tarihî bir gün bugün. Kamer Bey benim için lehimde söz
almış.
Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şimdi benim izlediğim kadarıyla burada bir grup
sözcüsü konuşurken iktidara çattı veya AKP Grubuna çattı.
Sayın Başkan da AKP Grup Temsilcisinin söz istemesi
dolayısıyla sataşmadan söz verdi. İç Tüzükün
BAŞKAN Sataşmadan söz vermedim, yerinden açıklama
yaptı efendim.
KAMER GENÇ (Devamla) Yani o da sataşmadan
sayılır.
BAŞKAN Yerinden, oturduğu yerden açıklama
yaptı.
KAMER GENÇ (Devamla) Hayır, Sayın Başkan, o da
sataşma yani. Yani konuşma ya kürsüden yapılır ya yerinden
yapılır. Yani o bakımdan, bizim uygulamalarımız da
böyle.
BAŞKAN Buyurun Sayın Genç. Devam edin o zaman, devam
edin.
KAMER GENÇ (Devamla) Yani neyse, yerinden söz verdiniz.
Bence Başkanlığın bu uygulaması gayet
doğal. Çünkü İç Tüzükte hüküm var. Diyor ki: Yani sataşma
olduğu zaman sataşılan kişiye veya gruba söz verilir. Ha,
çok ısrar ederse, Başkan ben o kanaatte değilim der de
ısrar ederse sataşma olduğunu iddia eden kişi, o zaman
Başkan Genel Kurulun oyuna sunar. Genel Kurul sataşma vardır
veya yoktur diye bir karar vermediği takdirde
Yoktur derse zaten biter,
bu İç Tüzük hükmü böyledir.
Sayın Başkanımızın bu yöndeki
uygulaması gayet yerindedir. Dolayısıyla Başkanlık
Divanının bu noktada tenkit edilmesi bence hata. O bakımdan bu
uygulamanız yerinde.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Başkanı
kutluyorsun yani.
BAŞKAN Buraya kadar iyi efendim, tamam.
KAMER GENÇ (Devamla) Sayın Başkan, gerçek tabii bu.
Ancak, müsaadenizle bir iki şeyi daha ilave etmek istiyorum.
Yalnız, grubunuz da sizi zor duruma düşürüyor.
Nasıl şey ediyor? E siyasi bir iktidarsınız, altı
senedir iktidardasınız. Hakikaten, çok tenkit edilecek
icraatlarınız var. Şimdi, sizin her şeyde çıkıp
da Başkanlık Divanına Efendim, bana sataştı, söz
verin. demeye hakkınız da yok yani. Ortada fiili durumlar varken
Başkanlık Divanındaki arkadaşları da zor duruma sokuyorsunuz;
zor duruma sokmamanız lazım. Zor duruma sokmamanız için de
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Muhalefetin
eleştirilerine tahammülü olacak.
KAMER GENÇ (Devamla)
grup başkan vekillerinin, özellikle
iktidar partisi grup başkan vekillerinin bu kadar ısrarcı
olmaması lazım.
Şimdi, değerli milletvekilleri, tabii, biz
milletvekiliyiz, bütçe müzakereleri yapıyoruz. Eskiden bütçe müzakereleri
bu kadar dar bir kalıp içinde yapılmıyordu. Burada
milletvekilleri çıkıyordu, enine boyuna fikirlerini söylüyordu, soruları
soruyordu. Ama maalesef, bu tamamen ortadan kaldırılmış.
Şimdi vatandaş bana soruyor: Kamer Bey, sen niye
konuşmuyorsun? Yok, söz hakkımız yok. Yoksa AKPliler seni
susturdu mu? diyorlar. Yahu kim beni susturur kardeşim? Ama söz
hakkı yok. Söz hakkı olmayınca
Biz İç Tüzüke
saygılı bir kişiyiz. Mesela, dün burada Enerji
Bakanlığı bütçesi müzakere ediliyordu. Şimdi, Sayın
Osman Pepenin oğlunun kurduğu bir 300 milyon
BAŞKAN Sayın Genç, bakın
KAMER GENÇ (Devamla) Bir şey söyleyeceğim de
BAŞKAN Bakın, düne geçmeyelim, bugünle ilgili
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, biz bugünde kalıyoruz.
BAŞKAN Dün dündür.
KAMER GENÇ (Devamla) Sayın Başkan, bakın, biraz
önce 2 DTPli arkadaşımız çıktılar, her şeyi
konuştular. Ama bana o kadar da ambargo koymayın, rica ediyorum; bu
kadar lehinizde de konuşuyorum.
BAŞKAN Çok iyi gidiyorsunuz, teşekkür ederim ama
lütfen aynı düzeyde devam edin.
KAMER GENÇ (Devamla) Hayır, yani, yine bir şey
söyleyeyim: Mesela, orada bir 300 milyon liralık tersane kurulmuş.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Yalovadakini sor.
KAMER GENÇ (Devamla) Bu tersanede Sayın Enerji
Bakanının oğlunun hissesi var mıdır yok mudur? Ben
bunu soracaktım.
Yine, mesela, bakın, Sağlık
Bakanlığında şimdi bir karar alınmış:
Devlet
ÜNAL KACIR (İstanbul) Varsa bize ne?
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim var, var, biliyorum.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Bize ne?
KAMER GENÇ (Devamla) Var, var. Yani, neyse
ÜNAL KACIR (İstanbul) Bizi ne ilgilendiriyor?
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, ben, muhatabına soruyorum
işte.
BAŞKAN Bakın, Sayın Genç, yine, karşı
taraf cevap veriyor size. Şimdi, lütfen, lütfen
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, ayrıca, Sağlık
Bakanlığı bir karar almış: Devlet hastanelerine ve
üniversite hastanelerine giden vatandaşlardan 3 lira muayene ücretini
alıyor, özel hastanelere gidenlerden 10 lira alıyor. Bu ne demektir?
Bu tamamen özel hastanelere asgari ücretli, fakir insanların gitmesini
önlüyor. Bunun bir de uzun devrede bir amacı vardır. Yani, bu özel
hastaneleri biraz iflas noktasına getirip, ondan sonra, zaten, piyasada bu
özel hastaneleri toplayan bu İktidara yakın birkaç kişi var,
bunları böyle toplayacaklar, ondan sonra da, bunu böyle
Neticede, hem
vatandaş özel hastaneye gidemiyor, çünkü devlet hastanesinde
çalışan doktor da mütehassıs, özel
BAŞKAN Şimdi bunun tutumla ne alakası var?
KAMER GENÇ (Devamla) Ama şimdi oraya geleceğim
Sayın Başkan.
BAŞKAN Gelecekseniz bir an evvel gelin, süreniz bitiyor.
KAMER GENÇ (Devamla) Ama şimdi, Sayın Başkan,
şimdi
SUAT KILIÇ (Samsun) Başkanın tutumuyla ne alakası
var?
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Cari giderleri de devlet
ödüyor üstelik. Haksız rekabet.
KAMER GENÇ (Devamla) Tabii, öyle gidiyor. Sonra, bu
faturaları da, eczanelere diyorlar Siz tahsil edin. Yani, o kadar kötü
uygulamaları var ki.
Hayır, bir milletvekili olarak, Sayın Başkan, yani,
biz de, Başkanlık Divanının milletvekilinin
haklarını korumasını istiyoruz. Koruması için de,
işte, bu bütçelerde, bunların enine boyuna
tartışılması gerektiğine inanıyorum.
BAŞKAN Tamam, tartışıldı, dün
tartışıldı.
KAMER GENÇ (Devamla) Yani, tartışılmıyor, o
bakımdan
Şimdi, vatandaş bize diyor ki: Kardeşim
bunları dile getirin.
Şimdi, Sayın Başkanım, kusura bakmayın
BAŞKAN Estağfurullah.
KAMER GENÇ (Devamla) Tabi, bu vesileyle çıktık
BAŞKAN Ben gayet rahat dinliyorum.
KAMER GENÇ (Devamla) İç Tüzükten doğan bir
hakkımızı kullanırken, müsaade buyurun da, bir iki tane laf
da biz söyleyelim.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Zaten AKP
yandaşı!
KAMER GENÇ (Devamla) Lehinize konuşuyoruz, ama bizim de
lehimize bir durum olsun değil mi?
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Zaten AKPnin lehinde
konuşuyorsun!
KAMER GENÇ (Devamla) Arkadaşlar, yani, lehe durum
yalnız Sayın Başkanın lehine değil, biraz da bizim
lehimize olsun. O bakımdan, Sayın Başkanımız Meclisi
gayet güzel yönetiyor, ama siz insicamı bozuyorsunuz da, ondan sonra da
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Başkanın lehinde, AKP
Grubunun aleyhinde konuşuyorsun.
KAMER GENÇ (Devamla) Evet, tabii, o bakımdan
Değerli
milletvekilleri
Neyse, tabii, Başkanımıza da saygı
duyuyoruz. Öteden beri Parlamentoda beraber görev
yaptığımız arkadaşımız. Onun için, burada,
grubun kendisi üzerinde bu kadar tahakküm kurmasını da istemiyoruz,
ama
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Mahalle baskısından
korunsun, mahalle baskısı yapıyorlar üstüne.
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, mahalle baskısı zaten
var bunlarda, mahalle baskısı var.
Yani, bu bütçe nedeniyle, maalesef, inanmanızı
istiyoruz, şurada, vatandaşın bize intikal ettirdiği birçok
sorunu dile getiremiyoruz. Yani, önümüzdeki bütçeler müzakere edilirken,
özellikle muhalefette bulunan gruplara da bunu belirtmek de istiyorum. Mümkün
olduğu kadar bu bütçe müzakerelerinin bu kadar dar kalıplar içinde ve
milletvekillerinin konuşma haklarını sınırlayan bir
sistemle yürütülmemesi lazım.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Bir de iki haftaya
sığdırılmış.
KAMER GENÇ (Devamla) Bir de, Sayın Başkan, şöyle
bir durum var, yani, müsaade ederseniz, o tutumunuzu da söyleyeyim.
BAŞKAN Buyurun.
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, her kürsüye
çıktığım zaman, tabii, AKPli bakanlarla ilgili olarak dile
getirdiğim suistimalleri, hemen AKP grup başkan vekilleri
çıkıyor, bana hakaret derecesinde
BAŞKAN Size hakaret yaptırmam efendim. Olur mu öyle
şey!
KAMER GENÇ (Devamla)
sataşmada bulunuyorlar. Ondan sonra
ben sataşmadan söz istiyorum, bana söz vermiyorsunuz. Yani bu da sizin
eksi tarafınız.
BAŞKAN Olur mu efendim!
KAMER GENÇ (Devamla) Sizden rica ediyorum, bundan sonra benim
konuşmam üzerine AKPliler çıkıp da bize sataştığı
zaman bize de sataşmadan söz verirseniz
BAŞKAN Sayın Genç, karşılıklı
olsun bu iş, siz de hakaret etmeyin, onlar da etmesin.
KAMER GENÇ (Devamla) Ben etmem, ben
Şimdi, Sayın
Başkanım, benim söylediğim şeyler
Yapılmış
bir suistimal var.
BAŞKAN Ama hakaret babında olmasın.
KAMER GENÇ (Devamla) Suistimal
yapılmıştır. dediğimiz zaman bu hakaret değil ki
yani adamın ismini söylüyorsun. Ya, işte diyorsun ki, kardeşim,
senin oğlun, şurada, şu araziyi, şu gayrimenkulü, devletin
malını haksız almış. Eğer haksız
almamışsa çıkar, burada konuşur. Mesela, işte, bu
Deniz Feneri olayında Şu kadar para gelmiş. diyoruz.
BAŞKAN Bak işte
SUAT KILIÇ (Samsun) Başkanın lehinde konuş,
lehinde!
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Kamer Bey, gazeteyi
kapatıyorlar, seni kapatamıyorlar!
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, şimdi, bakın Sayın
Başkanım, benim kürsüde konuşmamı engelliyor, herkes söz
atıyor bana. Ben hâlbuki
Böyle bir müzakere sistemi de yok.
BAŞKAN Efendim, diğer gruplar engelliyor sizi, AK
PARTİden hiç ses çıkmıyor, bakın hiç ses çıkaran yok.
KAMER GENÇ (Devamla) Hayır, onlar da söz atıyor.
Neyse Sayın Başkanım, bir de, siz de çok müdahale
ediyorsunuz ama bu kadar lehinize konuştuk da müdahale de etmeyin.
Neyse o zaman, ben, yine de size saygım gereği burada
konuşmamı kesiyorum.
Saygılar sunuyorum efendim. Sağ olun.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Genç.
Ben bu konuşmanızı saklayacağım hayat
boyu.
Sayın Afif Demirkıran, buyurun efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Siz de aleyhimde konuşmayın!
AFİF DEMİRKIRAN (Siirt) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sabahki oturumda Demokratik Toplum Partisinin
değerli temsilcisi burada konuşma yapar iken AK PARTİ
belediyeleriyle ilgili bazı iddialarda bulundu. Ben, Siirt Milletvekili
olarak bu iddiaların bir iki tanesine değinmek istiyorum.
Doğrusu, orada tarım köy olarak
GÜLTAN KIŞANAK (Diyarbakır) Olmaz ki
Başkanım, tutumunuz hakkında söz almıştı!
BAŞKAN Sayın Kışanak
Tutumum hakkında söz almıştınız Sayın
Demirkıran.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır)
İddialara cevap verecekse Sayın Bakan cevap versin.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, bir
iddiada bulunuyor, açıklama yapmasına müsaade etsin.
BAŞKAN Tamam efendim.
GÜLTAN KIŞANAK (Diyarbakır) Var daha, okuyamadım,
zaman yetmedi.
BAŞKAN Sayın Demirkıran, artık
konuşulmuş şeyi tekrar konuşmayalım. Benim tutumum
hakkında bir şey varsa onu söyleyip oturalım efendim.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Bakın,
kendisiyle ilgili bir iddia yok.
AHMET YENİ (Samsun) Siirt Milletvekili.
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Şimdi, Sayın
Başkanım
BAŞKAN Sayın Demirkıran, fazla şey
yapmayalım efendim. Benim tutumum hakkında söz verdim size. Onun
için
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Sayın
Başkanım, sizin
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Böyle bir
usul olmadığını biliyorsunuz. Böyle bir şey yok.
BAŞKAN Oturur musunuz. Ben ikaz ediyorum efendim.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) İkaz
edin lütfen.
BAŞKAN Ben söyledim efendim. Oturur musunuz.
AHMET YENİ (Samsun) Ya niye konuşturmuyorsunuz?
GÜLTAN KIŞANAK (Diyarbakır) Böyle bir usul yok,
konuşamaz. O zaman ben de söz istiyorum.
AHMET YENİ (Samsun) Niye rahatsız oluyorsunuz?
BAŞKAN Siz herşeyi söylüyorsunuz, bırakın o
da söylesin, ne olur yani? Ne olacak yani? Aksini söylüyorsa ne var bunda? Yani
illa sizin dediğiniz iddia doğru mu ki?
Buyurun Sayın Afif Demirkıran.
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Sayın
Başkanım, iddiaya konu olan bir ilin milletvekilinin kendisine söz
verilip burada kendisini ifade etmesi kadar doğru bir yaklaşım
olamaz. Bu da sizin tutumunuzun çok normal, tabii ve olması gereken bir
şekilde olduğunun ifadesidir.
BAŞKAN Teşekkür ederim efendim.
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Dolayısıyla,
değerli Başkanım, tabii ki arkadaşlarımız
çıkacaklar buralardan tenkitlerde bulunacaklar. Dün grup başkan
vekillerimizden bir tanesi -Bekir Bey- dedi ki: Tenkitler
yapılacaktır, muhalefetin gereğidir. Ancak, tenkitlerin
insaflı olması lazım, tenkitlerin doğruyu bulmaya
yardımcı olması lazım, tenkitlerin yönlendirici olması
lazım, tenkitlerin Türkiyeyi ileriye götürecek şekilde olması
lazım. Yoksa, karalama kampanyalarıyla, karalama
konuşmalarıyla bir yere vardırabilmemiz mümkün değildir.
Şimdi gelelim konutlara. Tarım köy. Türkiye'nin her
yerinde çok başarıyla Toplu Konut İdaresinin
uyguladığı bir proje. Siirtte de 2003 yılında
O
zamanki belediye AK PARTİli belediye değil. Değerli
arkadaşlarımızın o zamanki temsil edildikleri bir partinin
belediye başkanı var. Toplu Konut İdaresiyle beraber oturuyor ve
bir proje hazırlıyorlar. Ve o zaman 150 adet konut yapmak üzere bir
proje yapılıyor, Tarım köy olarak yapılıyor. Bunun
nasıl olduğunu zaten arkadaşlarımızın hepsi
biliyor. Derken
Tabii bu bir seçim ortamında, 2003 yılında
oluyor ve o zamanki belediyemiz buraların köylülere bedava
verileceğini muhtemelen ifade etmiştir, net olarak bir şey
söylemiyorum. Eğer böyleyse
Daha sonra insanlar bakıyor ki,
hayır, bu parayla verilecek, maliyeti neyse o maliyet üzerinden verilecek
ve 55-56 milyar gibi bir meblağ. Dolayısıyla ilginin
azaldığı görülünce bunların sayısı 150den 62ye
düşüyor. Ancak 62 tane konut yapılıyor ve bu konutlar ilana
çıkıyor
GÜLTAN KIŞANAK (Diyarbakır) Siirtte bu evleri
alabilecek parası olan sadece Mervan Gülün yakınları var.
AHMET YENİ (Samsun) Hatibi dinleyin.
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla)
yapıldığı zaman ilana çıkıyor, hiç kimse
ilgilenmiyor.
GÜLTAN KIŞANAK (Diyarbakır) Yakınlarından
başka kimsede para yok. Eğer yoksa bu zaten soygunun ta kendisidir.
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Siirtte de açık, her
taraftan insanlar gelip alabilecek durumda. Siirtin 10-12 kilometre ötesinde,
Siirtteki köyleri akuple edebilmek üzere yapılmış, bence
doğru, güzel bir proje.
Derken aynı köyde oturan ve Belediye
Başkanımızın da akrabalarının da içinde bulunan
bir grup insan bu konutları alıyor.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Hepsi
alıyor? Bir grup değil hepsi alıyor.
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Bu konutların
tamamını
AK PARTİ akrabası değil ama herkes çok iyi
biliyor ki bizim oralarda, köylerde insanlar zaten birbirine bir şekilde
akrabadır ya bayanlar tarafından yahut da bir şekilde
akrabadır, bir kan bağı vardır.
GÜLTAN KIŞANAK (Diyarbakır) Siz şuna da cevap
verin: Siirtte o evleri alabilecek Mervan Gülün yakınlarından
başka hiç kimsede para yok. Bunun hesabını verin. Sadece Mervan
Gülün yakınlarını zengin etmiştir.
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Dolayısıyla, o
konutlar 56 milyara satılmıştır, uygun bir fiyata
satılmıştır, TOKİ oradan kâr etmiştir.
Bakın, bugün eğer o konutları almak isteyen birileri varsa
aynı şartlarda, hatta yüzde 10 indirime dahi devredeceğini
söylüyor o köylüler. Yani, öyle, çok alanlar burada çok büyük bir avantaj
sağlamamışlardır.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır)
Soruşturma izni verdi mi vermedi mi?
BAŞKAN Sayın Demirtaş, bitiriyor zaten.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Bunun
neresi yanlış?
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Ayrıca, yine Siirte
toplu konut kazandırmak üzere
BAŞKAN Efendim, siz söylediniz, şimdi o da cevap
veriyor.
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Tamam, devam ediyorum
efendim.
bir başka proje başlıyor. Bu proje ile ilgili daha
sonra -olabilir ki çünkü iki üç sene içinde bu proje birkaç tane el
değiştirmiş, doğrudur- yargıya intikal ediyor. Şu
anda yargıda olduğu için proje durdu, proje yapılmadı, onu
söyleyeyim, proje durdu
AHMET YENİ (Samsun) Engellendi.
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Engellendi. Ancak olay
yargıdadır. Yargıda olan bir meselede burada herhangi bir
beyanda bulunmamızın doğru olmadığı
kanaatindeyim.
Değerli arkadaşlar, AK PARTİyle beraber Siirtin
çehresi değişmiştir. Bakın, altyapıyla ilgili bir
projeden bahsediyor arkadaşlarımız. Yine kendilerinin Belediye
Başkanı olduğu dönemde başlamış olan bir proje.
Müteşekkiriz.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Sayın
Başkan, biraz da usul hakkında konuşsun.
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Siirtin altyapı projesi
esasen proje olarak AK PARTİden önce başlamış. Ama AK
PARTİ bunu geliştirmiş ve bugüne kadar götürmüştür.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Biraz da
usule dair konuşsun.
BAŞKAN Sayın Demirkıran, bakın,
keseceğim konuşmanızı. Lütfen
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Kesiyorum efendim,
bitiriyorum.
BAŞKAN Kesin lütfen.
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Bitiriyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Altyapısı
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Bitiriyorum
Çünkü altyapıyla ilgili de iddia vardı.
BAŞKAN Yani nedir, niçin söz aldı? Sayın
Elitaş, siz de yapmayın böyle ya! Yani bu kadar olmaz ki! Lütfen
Lütfen
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Siirtin altyapısı
Avrupa Kalkınma Bankası ve Alman KFW finans kuruluşları
tarafından finanse edilmiş uluslararası bir ihaledir.
AKİF EKİCİ (Gaziantep) Sayın Başkan, ne
alakası var?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Yani sizin keyfinize göre mi ben hareket
edeceğim burada Sayın Elitaş ya!
Sayın Afif Demirkıran
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Uluslararası bir
denetleme şirketi tarafından denetlemesi yapılmaktadır.
BAŞKAN Ne alakası var şimdi benim tutumla
bunların, ne alakası var?
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Usul
hakkında konuşsun Sayın Başkan. Usul hakkında
konuşsun.
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Eğer orada veya bir
başka yerde de herhangi bir şekilde bir yolsuzluk, bir usulsüzlük söz
konusuysa tabii ki bunların üzerine gidilecek. Ama bu yapılanla AK
PARTİnin yaptığı güzellikler
BAŞKAN Sayın Demirkıran, lütfen.
GÜLTAN KIŞANAK (Diyarbakır) İzin vermediniz,
vermediniz. Beş yıl boyunca AKP İktidarı,
İçişleri Bakanlığı bu yolsuzluk
karşısında kapı gibi durdu. Soruşturma yapılmasına
izin vermediniz, vermediniz izin.
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) AK PARTİ önümüzdeki
yirmi sene, otuz sene Siirte yetecek kadar su projeleri
geliştirmiştir. Dolayısıyla ben bu açıklamayı
zaruri gördüm.
BAŞKAN Ya böyle usul var mı şimdi, böyle usul var
mı?
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Yazık yani, ne kadar zaman kaybına uğradık.
Evet, kaldığımız yerden devam edeceğiz.
II.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2009 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/656) (S. Sayısı:312) (Devam)
2.- 2007 Yılı Merkezi
Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı ile Merkezi Yönetim Bütçesi
Kapsamındaki İdare ve Kurumların 2007 Bütçe Yılı Kesin
Hesap Tasarısına Ait Genel Uygunluk Bildirimi ve Eki
Raporlarının Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/622, 3/521) (S. Sayısı: 313) (Devam)
A) MALİYE BAKANLIĞI
(Devam)
1.- Maliye
Bakanlığı 2009 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Maliye
Bakanlığı 2007 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
B) GELİR İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1.- Gelir İdaresi
Başkanlığı 2009 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Gelir İdaresi
Başkanlığı 2007 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesabı
C) ÖZELLEŞTİRME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1.- Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2009 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2007 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesabı
D) KAMU İHALE KURUMU (Devam)
1.- Kamu İhale Kurumu 2009
Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Kamu İhale Kurumu 2007
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
E) GELİR BÜTÇESİ (Devam)
BAŞKAN Komisyon ve Hükümet burada.
Sayın Korkmaz, özür dilerim sizden, iki defa gelip döndünüz.
İstanbul Milletvekili Esfender Korkmaz, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dört dakika efendim.
Buyurun.
CHP GRUBU ADINA ESFENDER KORKMAZ (İstanbul) Efendim, eksik
olmayın.
Sayın Başkan, yalnız ben 3 kere gidip geldiğim
için lütfederseniz üç dakika fazla konuşmak isterim.
Efendim, teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
Maliye Bakanlığı ve Gelir İdaresi
Başkanlığı bütçeleri için Cumhuriyet Halk Partisi
adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi tekrar saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Maliye, devlet geleneği içerisinde
önemli bir bakanlıktır. Gelir İdaresi
Başkanlığı da bu gelenek içerisinden çıkmış
ve başarılı bir organizasyonumuzdur. Dolayısıyla bu
iki
Gerek Bakanlık gerek Gelir İdaresi
Başkanlığının bütçeleri dolayısıyla söz
almış bulunuyorum ancak ben bunu, bir, Türkiye ekonomisiyle ilgili,
devlet ve Türkiye ekonomisiyle ilgili bir konuşmaya bağlamak
istiyorum.
Şimdi, değerli arkadaşlar, biliyorsunuz dünya bir
ekonomik kriz yaşıyor ama bu ekonomik krizin temel nedenini hiç
tartışmıyoruz. Dünyada yaşanan bugünkü ekonomik krizin
temel nedeni piyasa-devlet dengesinin bozulmasıdır, temel nedeni
piyasa devlet dengesinin bozulmasıdır. Piyasa devlet dengesi
bozulduğu için devletin yerine piyasa düzenine spekülasyon hâkim
olmuştur. Bütün dünyada küreselleşme süreci içerisinde ve devletin
yerine hedge fonlar, çeşitli manipülasyonlar egemen olmuştur. Dünya
krizinin temel nedeni budur. Türkiyede de devlet güçsüzleşmiştir.
Onun için ben konuşmamda;
1) Devleti güçlendirmek gerekir.
2) Büyüme stratejisini değiştirmemiz gerekir.
3) IMFden uzak durmamız gerekir bağlamında
konuşacağım.
Şimdi, değerli arkadaşlar, devleti
güçlendirmeliyiz. Neden güçlendirmeliyiz? Çünkü bizim gibi gelişmekte olan
ülkelerde devletin yapacağı yatırım ortamı, devletin
ekonomik gelişmeye katkısı önemlidir. Piyasa
gelişmemiştir. Devlet güçsüzleşirse piyasa dengesi bozulur,
piyasada haksız rekabet ortaya çıkar ve devlet güçsüzleşirse
bizim gibi toplumlarda, devletin gücünün azaldığı noktalarda
başka organizasyonlar devreye girer. Yani siz devleti
güçsüzleştirirseniz, yerini daima birileri doldurur ve bu da bu toplumun
geleceği açısından önemli risk oluşturur.
Değerli arkadaşlar, devlet, aslında neden
güçsüzleşmiştir Türkiyede? Bir defa, yol, su, liman gibi altyapı
yatırımlarının devlet tarafından yapılması
ve devletin bu hizmeti görmesi lazım. Eğer görmezse
Ne olur
görmezse? Bugün limanlar özelleştirildi, limanlardaki kapasite düştü.
Eğer bunları devlet yapmazsa yatırım ortamı
oluşmaz, bir. Bunlardan en yüksek fayda, en yüksek sosyal fayda
sağlanamaz, iki.
İkincisi, doğal tekeller. Örneğin telefon,
elektriğin, bunların da devlet tarafından
dağıtılması, bu hizmetlerin görülmesi lazım. Neden?
Çünkü örneğin bugünkü gibi durgunluk dönemlerinde devlet fiyatları
düşürebilir gerektiğinde, devletin fiyat stratejisiyle talebi
artırmak ve durgunluğu önlemek gibi elinde bir araç olur ama bu
aracı alırsanız devletin eli kolu bağlanmış olur.
Eğitim ve sağlığın ya devlet
tarafından yapılması veya kontrol edilmesi lazım. Edilmezse
ne olur? Bugünkü gibi hastane kuyruklarında altı ay bekler insanlar,
bugünkü gibi özel hastaneler sorunu ortaya çıkar ve insan
sağlığı, insanın geleceği risk altına
alınır ve toplum risk altına girmiş olur. Ha, biz bunun
yanında
Elbette ki devlet otel işletmez, elbise yapmaz ama bu
dediğim altyapı yatırımlarını, bu sosyal
faydası yüksek olan hizmetleri mutlaka devletin yapması lazım.
Yapmazsa devlet bugünkü gibi güçsüzleşir.
Değerli arkadaşlar, ikincisi, devlette
şeffaflık olmalıdır. Eğer devlet şeffaf olmazsa
piyasa kirlenir. Eğer devlet şeffaf olmazsa haksız rekabet
piyasada ortaya çıkar. Nasıl Türkiyede devlet şeffaflıktan
uzaklaşmıştır? Bir: İhale Kanunu on yedi defa
değişmiştir. İhale Kanununun değişmesi
Türkiyede ihalelerin, senede 80 milyar YTL olan ihalelerin şaibeli
olmasına neden olmuştur. Biraz önceki tartışmalardan
gördük. Türkiyede İhale Kanununun on yedi defa değişmesi
İhale Kurumu Başkanının da isyanına neden olmuştur.
Başkan Hasan Gül ihalelerdeki sorunlara, ihalelerdeki şikâyetlere müdahale
edemediğini evvelsi günkü gazetelerde açıklamıştır.
Dolayısıyla bunun çözümü nedir?
ÜNAL KACIR (İstanbul) Yanlış okumuşsunuz.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) Efendim, aynen okuyayım,
İhalelerdeki yanlışlara şikâyetler
karşısında resen harekete geçemiyoruz. diyor. Yalnız
dosya üzerinde inceleme yapıyoruz. Ben yanlış okumam.
Okumasını yazmasını iyi bilirim, okutmasını
yazdırmasını da iyi bilirim.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Hocam, kadrolu onlar, kadrolu.
Görevini yapıyor arkadaşlar.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Beraber bir okuyalım.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) Değerli arkadaşlar, çözüm,
bunun çözümü nedir? İhale Kanununu yeniden yapmalıyız ve bu
kanun, yalnızca merkezî devlet değil, tüm kamu kurumlarını
kapsayacak şekilde olmalıdır ve yasama organının
denetiminde olmalıdır.
İkincisi: Devlette şeffaflık nasıl ortadan
kalktı? diyoruz. Arkadaşlar, 2008 bütçesinde işsizlik fonundan
1 milyar 300 milyon, özelleştirme fonundan 6 milyar 839 milyon, toplam 9
milyar 139 milyon gelir kaydedildi, bütçe açığı düşük
gösterildi. Şimdi, benzer uygulamalar fon hesaplarında, hazine
hesaplarında da var. Arkadaşlar, bu, devlette
şeffaflığı ortadan kaldırıyor, halkın
vergilerinin kontrolünü güçleştiriyor. Dolayısıyla burada çözüm
şudur: Türkiyede bir global bütçe sistemi getirmek lazım. Bütçe
politikalarını değiştirerek durgunluk zamanlarında
gerektiğinde konjonktürel bütçe politikası uygulamak lazım.
Devlette şeffaflık nasıl ortadan kalktı? Üç:
Arkadaşlar, gerek Başbakan gerekse Maliye Bakanı her ikisi de
-Başbakanın bütçe sunumunun 82nci sayfasında, Maliye
Bakanının bütçe sunumunun 30uncu sayfasında- diyor ki: Biz,
memura yıllık yüzde 8,7 zam yaptık. Arkadaşlar, bunun için
iktisatçı olmaya yahut da okumaya yazmaya gerek yok. Sayın
Başbakan bana diyor ki Kitapların arasında
kalmışsın. ve Sayın Başbakan burada bize geometri
öğretti, teğetin ne olduğunu öğretti. Şimdi, ben de
Sayın Başbakana söylüyorum: Allah aşkına, şu toplama çıkarmayı
doğru yapamıyorsan burada, bir asistanımı göndereyim,
öğretsin! Yani toplama çıkarmayı öğretsin. (CHP
sıralarından alkışlar)
AHMET YENİ (Samsun) Ayıp oluyor Hocam.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) Toplama çıkarmayı
öğretsin. Bakın, toplama çıkarma
AHMET YENİ (Samsun) Hocam, bir Başbakana
söylüyorsunuz. Ayıp oluyor Hocam.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) Başbakan da bana aynı
şeyi söyledi. Başbakan bana Sen pazar piyasasını
bilmezsin. dedi, ben de ona aynı şekilde cevap veriyorum.
Değerli arkadaşlarım, bakın, ispat
edeceğim.
ASIM AYKAN (Trabzon) Hocam, lütfen Hocam
AHMET YENİ (Samsun) Başbakan yetiştiren
Hocasın, ayıp oldu ayıp.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) Elbette ki
O da
Başbakandır. O da bana Sen kitabın içinde
kalmışsın, piyasayı bilmezsin. dedi.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Hocam, sen devam et, onlar görevini
yerine getiriyor. Kadrolu onlar kadrolu!
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) Şimdi, değerli
arkadaşlar
ÜNAL KACIR (İstanbul) Biri doğru, biri
yanlış.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) Bak, sen de öğren şimdi,
sen de öğren.
AHMET YENİ (Samsun) Bir hocadan beklenmeyen laflar bunlar.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) Arkadaşlar, şimdi, yüzde
8,7 söylemek ayıptır, yanlıştır. Neden?
AHMET YENİ (Samsun) Bir hocadan beklenmeyecek sözler
bunlar.
BAŞKAN Sayın Yeni
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) Şimdi, birinci altı ay
yüzde 4 zam yaptı değil mi Hükûmet, birinci altı ay?
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Aynen öyle.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) Peki, ikinci altı ay ne
yaptı? İkinci altı ay yüzde 8,7. Şimdi, bunun ikisinin
ortalaması, on iki ay ortalaması, yıllık olarak 6,35tir.
Değerli arkadaşlar, bunu herkes hesaplar. Neden buna
rağmen Sayın Başbakan ve Sayın Maliye Bakanı burada
Yıllık yüzde 8,7 zam yaptık. dedi? Bu, devlette
şeffaflığın ortadan kaldırılması değil
mi? Niye topluma yalan yanlış bilgiler veriyoruz?
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Matematik derslerinden
kaçmışlar Hocam!
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) Değerli arkadaşlar,
dolayısıyla bunun tavzihini istiyorum. Gerek Sayın
Başbakanın gerek Sayın Maliye Bakanının Bu,
yıllık değil, altı aylık -8,7- zamdır. diye
burada açıklamaları lazım.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Hocam, senin daha çok
kitap okuman lazım.
BAŞKAN Sayın Bozdağ
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) Değerli arkadaşlar, çözüm
nedir? Çözüm
Benim okuduğum kitaplar ayrı, seninki ayrı. Sen
benimkini biraz oku, aynı sonuca varırsın. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÜNAL KACIR (İstanbul) Kalsın Hocam, kalsın! Senin
piyasayı görmen lazım.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) Değerli arkadaşlar çözüm
nedir? Çözüm şudur: Memura yapılan zam
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Zulümdür!
Açlığa mahkumiyettir!
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) Memura yapılan zam yalnızca
enflasyon kadar olmamalı.
AHMET YENİ (Samsun) Hocam, biraz Çekmeköy pazarına
gidin Hocam.
BAŞKAN Sayın Yeni
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Biraz sus da dinle be! Biraz
saygı göster, sus da otur yerine cahil adam!
BAŞKAN Lütfen, lütfen müdahale etmeyelim efendim.
AHMET YENİ (Samsun) Tabii, tabii. Diyene bak diyene!
BAŞKAN Sayın Yeni
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) 2002den bugüne kadar enflasyon yüzde
110dur. Bakın, bütçe sunumunda 2000 Ocak ayı enflasyonu baz
alınmıştır ve 2008e gelinmiştir.
Arkadaşlar, öyle enflasyon hesaplanmaz, 2002nin
ortalamasının baz alınması lazım.
Dolayısıyla öyle yaparsanız o günden bugüne enflasyon yüzde
110dur, o günden bugüne büyüme oranı yüzde 54tür ve verimlilik
artışı yüzde 34tür. Demek ki o günden bugüne memura yüzde
200den fazla zam yapılması lazımdı. Yani siz enflasyon
kadar veriyorsunuz. Peki, büyüme var. Herkes büyümeden pay alıyor, memur
neden almıyor? Peki, verimlilik artışı var. Herkes
verimlilik artışından pay alıyor, memur neden almıyor?
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Memuru sevmiyorlar.
Zulüm, zulüm!
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) Onun için, burada memura, enflasyonun
dışında, büyüme ve verimlilik artışı kadar da pay
verilmelidir.
Değerli arkadaşlar, Türkiye büyüme stratejisini
değiştirmelidir. 2008in üçüncü çeyreğinde büyüme oranı 0,5
olmuştur. Ama asıl refahı ve asıl büyümeyi fert
başına büyüme gösterir. Fert başına büyüme eksi 1
olmuştur. Eksi 1 demek Türkiyenin fakirleşmesi demektir. Artık
Türkiye bir fakirleşme dönemine gitmiştir. Neden? Çünkü bugüne kadar
hazır ithalata dayalı, dış borca dayalı, varlık
satışına dayalı bir büyüme
sağlanmıştır. Nasıl olmuştur? İçeride
üretmemişiz, düşük kurdan dolayı ithalat
yapmışız. Nasıl olmuş? İthalatı
dış borçla ödemişiz, dış borçla finanse etmişiz.
Dün açıklandı, Türkiyenin dış borcu 284,4
milyar dolar olmuş arkadaşlar. AKP döneminde Türkiyenin
dış borcu 150 milyar dolar artmış. Büyümeyi bununla
sağlamışız.
Türkiye, AKP döneminde özelleştirme dedi, banka
satışı dedi, bütün varlıklarını sattı.
Kaç senedir, iki üç senedir başladı, şimdi kâr
satışları başladı, kâr transferi başladı. Bu
sattığımız varlıklar yurt dışına kâr
transfer ediyor, bunlar faiz transfer ediyor. Bütün bunlar Türkiyenin
fakirleşmesi demektir. Türkiye, AKPnin altı yıl hazır
yemesiyle yeni bir fakirleşme dönemine girmiştir. Elbette ki el
parasıyla, borçla yerseniz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Korkmaz, devam edin.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) Sayın Başkan, üç dakika
veriyorsunuz değil mi?
BAŞKAN Hayır efendim.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) Eğer siz hazır yerseniz,
borçla büyürseniz, malınızı mülkünüzü, varlığınızı
satarak büyürseniz bunun doğal sonucu fakirleşmedir. Türkiye bu
fakirleşme dönemine girmiştir ve dolayısıyla burada büyüme
stratejisini değiştirmemiz lazımdır.
Bunun için bakın arkadaşlar, ben önerilerde de
bulunuyorum, niye önerilerimi övmüyorsunuz? 1) Merkez Bankası Kanunu
değişmelidir. Merkez Bankası yalnız YTL değil,
yalnız Türk lirası değil, reel döviz kurunu da gözetmelidir.
Aksi takdirde, bu kur Türkiyenin geçmişte de başına bela
olmuştur, bugün de olacaktır.
2) Türkiyenin dalgalı kur sistemini değiştirmesi
lazım. Dalgalı kur sistemi Türkiyede başarılı olamaz
arkadaşlar. Çünkü faizler yüksek, çünkü dolarizasyon var, çünkü Türkiyede
vadeli işlemler yapılmıyor, dövizli işlemler. Onun için
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Son sözlerinizi alayım efendim.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) Peki.
Onun için, Türkiyede dalgalı kur sistemi
başarılı olmaz. Yerine arkadaşlar, kontrollü kur sistemini
getirmemiz lazım. Bunun için altı aylık bir geçiş dönemi
gerekiyor. Bunu senelerdir söylüyoruz. Eğer şimdiden sonra da
uygulanmazsa Türkiyede reel sektör yeniden çökecektir. Zaten çökme dönemine
girmiştir. Reel sektör için daha büyük darbe olacaktır. Maalesef,
zamanım olmadığı için IMF elimden kurtuldu.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Korkmaz.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekili Bayram Ali Meral.
Sayın Meral, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAYRAM ALİ MERAL (İstanbul) Belki gene iki dakika
verirsiniz, değil mi?
BAŞKAN Bugün iane günü mü efendim,
dağıtıyoruz öyle
Buyurun efendim.
CHP GRUBU ADINA BAYRAM ALİ MERAL (İstanbul) Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına özelleştirme gelenekleriyle ilgili konuşmama
başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, ülkemizde çok ciddi bir kriz
yaşanmaktadır. Çok sayıda iş yeri
kapanmıştır, çok sayıda işçi işten
atılmıştır, bir bölümü ücretsiz izne
çıkarılmıştır, işten atılan işçilerin
kıdem tazminatı verilmemiştir. Maalesef, 2001 yılında
bankalar boşaltılmış, kriz yaratılmış,
faturası çalışanlara, halka ödetilmiştir. Bugün de
değerli arkadaşlarım, krizin faturası çalışanlara
ödetilmektedir.
Değerli arkadaşlarım, özelleştirme elbette ki
dünyanın birçok ülkesinde olmuştur ama yapılan
özelleştirmede üretimi artırmaya yönelik, istihdamı artırmaya
yönelik, çalışanların müktesep haklarının
korunmasına yönelik ve çevrenin de bakımına titizlik
gösterilmesine yönelik tedbirler alınmıştır,
özelleştirme yapılmıştır. Bizim özelleştirme ise
değerli arkadaşlarım, sat, kapat, kurtul. Bu IMFnin politikasıdır
ve mutlaka IMF politikasıyla giden bu ekonominin kısa sürede karaya
oturacağını çok kez söyledik ama bugün oturdu. Niye? IMF diyor
ki: Ekme, biçme. Tarıma, hayvancılığa destek verme.
Yatırımları durdur. Ücretleri düşür. İşçilerin,
memurların emeklilik haklarını ortadan kaldır.
Özelleştir, sat, benim borcumu öde. Bugün, Türkiyede o
yapılmıştır. Bugün, üretime yönelik bir ekonomi yoktur,
tüketime yönelik vardır. Borca yönelik bir ekonomi uyguluyorsunuz. İşte,
o da iflas etti, bitti değerli arkadaşlarım.
Arkadaşım burada soruyor: Efendim, biraz sonra
çıkarsınız, sattılar, sattılar dersiniz.
Ya değerli arkadaşlarım, şimdi, satmayla
övünen bir iktidar sizi gördüm. İktidar, yapmayla övünür, iş yerleri
açar, istihdamı artırır, üretimi artırır,
işsizlik böyle önlenir değerli arkadaşlarım. Sattım,
kapattım, seni de kapıya koydum. Bunun nesiyle övünüyorsunuz? Bunun
övünülecek bir tarafı var mı Allah aşkına! Bunun nesiyle
övünüyorsunuz? İşte, binlerce insan işsiz, binlerce iş yeri
kapanmış, memur perişan, emekli perişan, halk perişan.
Siz, burada çıkıyorsunuz, özelleştirmeyi methediyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, neyini methediyorsun?
Bakınız, birkaç tane örnek vermek istiyorum.
AHMET YENİ (Samsun) Oğlunuzun
danışmanlığı devam ediyor mu?
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) Beş yıl taksitle 6,5
milyon liraya Telekomu sattınız, 2006 yılı kârı 2
milyar 974 milyon, 2007 kârı devletin resmî kayıtları bunlar- 3
milyar 158 milyon dolar. Zarar mı ediyordu bu değerli
arkadaşlarım? Kime sattınız? Getirisi ne oldu?
Hangi birinden bahsedeyim? Tekel hakeza öyle değerli
arkadaşlarım. TÜPRAŞı 1 milyar 400 milyon dolara
sattınız, sendikaya itiraz ettirdik, iptal etti yargı, bir daha
ihaleye çıkarttınız, 4 milyar 140 milyon dolara
sattınız. Bunun neyiyle övünüyorsunuz siz? Övünülecek neresi var,
bana izah eder misiniz? Bunlarla övünüyorsunuz değerli
arkadaşlarım.
AHMET YENİ (Samsun) Oğlunuzun
danışmanlığı devam ediyor mu Sayın Meral?
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) Bunun neyiyle övünüyorsunuz
muhterem arkadaşlarım.
Bakınız, binlerce arsalardan bahsetmiyorum. Manisadaki
arsa hakeza öyle, Malatyadaki arsa hakeza öyle. Hangi birinden bahsedeceksin
değerli arkadaşlarım!
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Siz laf atmadan ayrıca maaş
alıyor musunuz Sayın Yeni?
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) Şimdi, özelleştirmeyi
o kadar ciddi yapıyordunuz da değerli arkadaşlarım,
Özelleştirme İdaresi Başkanı hakkında niye dava
açıldı? Bunları niye söylemiyorsunuz?
O kadar çok ki değerli arkadaşlarım,
bakınız, binlerce işçiyi perişan ettiniz. Bir zamanlar,
özelleştiriyorum diye Halk Bankasındaki personeli, namusuyla
çalışan insanları tedirgin ettiniz, işinden ettiniz,
başka bankalardan adamlar getirdiniz, oraya doldurdunuz.
4/C adı altında, özelleştirmeden insanlara memur
olduğunu söylüyorsunuz, şu anda çıkışları verildi
değerli arkadaşlarım. İki ay evinde, yuvasında
boş oturuyor. Bu insanların ne yediğini düşünebiliyor
musunuz? Dün meydanları şeker işçileri doldurdu. Torpil
yaptınız, dört ay çalışanı, kendi
adamlarınızı altı aya çıkardınız süresini.
AHMET YENİ (Samsun) Onlara da danışmanlık
verin Sayın Meral, oğlunuza olduğu gibi.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) Kadroya geçirdiniz. Hâlen daha,
değerli arkadaşlarım, orada yirmi yıl çalışan
şeker işçisi perperişan duruyor.
Değerli arkadaşlarım
AHMET YENİ (Samsun) Onlara danışmanlık verin
oğlunuza olduğu gibi.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) Sayın Başkanım,
müsaade ederseniz
Ben birilerinin hakkını savunuyorum. Kendi
hakkını, kendisini savunamayan bir insanın bir
başkasının hakkını savunmasının doğru
olmayacağını düşünerek
BAŞKAN Siz Genel Kurula hitap edin.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla)
müsaade ederseniz basında
şahsımla ilgili, çocuklarımla ilgili çıkan bir iki konuya
da değinmek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, benim size karşı
sorumluluğum var, meslektaşlarıma karşı
sorumluluğum var, beni Kızılay Meydanında omzuna alan
işçilere karşı sorumluluğum var. Onlara hesap vermekle
görevliyim muhterem arkadaşlarım.
Sayın Bakanım, senden rica ediyorum, benim geçmişte
çalıştığım iş yerlerine lütfen müfettiş
gönder, lütfen müfettiş gönder, senden rica ediyorum!
Kaldığım süre içerisinde benim işçinin bir kuruşunu
cebime koyduğum ispat edilirse, namus, şeref sözü veriyorum, burada
bir gün durmayacağım değerli arkadaşlarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
Ama bakınız muhterem arkadaşlarım, söylüyor
Şurada yazı. Konyaaltı Belediyesinin. Antalyada trilyonluk
arsası var Bayram Meralin. Siz de izliyorsunuz. Yazı alıyorum,
Buyur kardeşim, var mı? Yok. Bayram Meralin, oğlunun ortak
olduğu bilmem ne kooperatifinde elli küsur tane dairesi var. Rica
ediyorum: Bir bakar mısınız orada ev var mı yok mu?
Gidiyorlar, Yok. Peki, açıklar mısın bunu?
Açıklayacağım
Açıklamıyor.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Başkan, yalandan
kim ölmüş ya!
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) Ne yaparsın?
AHMET YENİ (Samsun) Şu danışmanı da bir
söyleyin.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) Müsaade eder misin?
Ne yaparsın değerli arkadaşım?
Bakınız, muhterem arkadaşlarım, bir
milletvekiline söylenen bir laf sizi üzsün, beni de üzsün. Buranın
haysiyetini korumak hepimizin görevi. Lütfen bunu böyle düşünün.
Arkasından, Bayram Meralin Eskişehir Yolu üzerinde
büyük bir arazisi var, Bayram Meralin fabrikası var. E peki nerede, bunu
ispat edebilir misin?
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Tersanen yok.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) Efendim, bunlar iddia. Böyle
olmaz değerli arkadaşlarım.
Bakınız Sayın Başbakan ne diyor.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Gemiciğin nerede?
Gemiciğin olsaydı
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) Habercilik yapacaksan,
habercilik yapacaksan namuslu yap. diyor. Başbakanınız söylüyor
bunu. Ben böyle demiyorum. Diyorum ki size: Rica ediyorum, habercilik
yapacaksanız araştırın, gidin yerine bakın, varsa
yazın, size bir şey dediğim yok. Ya, sonunda beni
kalktınız fabrikatör yaptınız, Allahtan korkun!
Şimdi, değerli arkadaşlarım, ben Sayın
Maliye Bakanımdan, sayın savcılardan -kim şey
yapıyorsa değerli arkadaşlarım- müfettişlerden
özellikle rica ediyorum, benim görev yaptığım iki yer
vardır, lütfen orayı denetlesinler. Tekrar ediyorum, üzerinde
duruyorum. Çünkü benim alnım açık olmasaydı, yüz binleri
Kızılay Meydanına toplayıp da devleti yönetenlerden hesap
sormazdım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Meral, konuşmanızı
tamamlar mısınız.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Başkan, niye hesap
veriyorsun? Yalandan kim ölmüş? Sen iktidarı eleştir.
BAŞKAN Sayın Durmuş, lütfen
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, iktidarın
AHMET YENİ (Samsun) Koalisyonu siz mi düşürdünüz?
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) Koalisyonu da düşürürüm,
orada olsaydım bugün sizi de düşürürdüm, onu bilesin.
BAŞKAN Sayın Yeni
Sayın Yeni
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) Eğer orada olsaydım
bugün sizi de düşürürdüm. Neyle övünüyorsunuz, bana söyler misiniz?
İşçi perişan, köylü perişan, esnaf perişan, insanlar
-affedersin- tabancayı alnının şakağına
dayıyor, intihar ediyor. Bunun neyiyle övünüyorsun, onu bana anlat, onu!
Hükûmetiniz bu. Bundan ne yapıyorsun da oradan Merale laf atıyorsun?
Fakire kömür dağıtmayla, fasulye göndermeyle hizmet
yaptığını mı zannediyorsun?
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Fasulye iktidarı!
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) İşte bu!
Değerli arkadaşlarım, iktidarın neyini
eleştireyim? İktidarı eleştirsen de bir, eleştirmesen
de bir. Bakınız şurada o kadar özelleştirmeden yağma,
talan var ki haddi hesabı yok.
AHMET YENİ (Samsun) Fasulye iktidarlarını
gönderdiler, gönderdiler fasulye iktidarlarını.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Sen de çok götürdün
herhâlde.
AHMET YENİ (Samsun) Gerçek iktidar burada!
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Sen de çok götürdün
herhâlde, hatibi bıraktın bana sataşıyorsun.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) Yıllardır ben bunu
konuşuyorum, yıllardır. Yapılan ne? Bir gün sizin
milletvekilleriniz hakkında da
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Meral, teşekkür ederim efendim.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) Sayın Başkanım,
teşekkür etmeme müsaade eder misiniz?
BAŞKAN Tabii. Son sözünüzü alayım efendim.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Gelin şu mal
varlıklarımızı bir açıklayalım.
BAŞKAN Sayın Durmuş, lütfen
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale)
Aldığınız ihaleleri açıklayalım, gel. Var
mısın? Çıkalım basına!
BAŞKAN Hatibi dinleyelim efendim.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Var mısın?
ÜNAL KACIR (İstanbul) Bildiğin varsa söyle!
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Ooo, neler neler
BAŞKAN Evet, Sayın Meral devam edin efendim.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) Sayın milletvekilleri,
bakınız binlerce işçi işten oluyor. İnsanlar,
patronlar intihar ediyor. Belki bunda kusurunuz vardır yoktur demiyorum.
İşte IMFnin getirdiği politikalar bizi bu noktaya getirdi.
Burada sen şuydun, ben buydumu bir tarafa bırakalım, ülkenin
ciddi sorunları var, nasıl çözeriz, onu tartışalım.
Birbirimizin eksiğini buldun, onun bilmem eksiğine sevindin
Bunlar
kimsenin hayrına olmaz değerli arkadaşlarım. Hayrına
olan laf, değerli arkadaşlarım, ülkenin sorunlarına
ortaklaşa çözüm bulmaktır. Vatandaş bizden bunu bekliyor.
Hepinize saygılar sunuyorum.(CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Meral.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Kocaeli Milletvekili
Hikmet Erenkaya.
Sayın Erenkaya, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Aklanmaya ihtiyacı
olanlar dokunulmazlıkları kaldırsın. Hep beraber
kaldıralım.
BAŞKAN Sayın Durmuş
Sayın Durmuş
AHMET YENİ (Samsun) Niye döneminizde
kaldırmadınız?
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Hadi buyur,
kaldıralım.
AHMET YENİ (Samsun) O zaman niye
kaldırmadınız?
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Kaldırdık biz,
biz kaldırdık.
BAŞKAN Sayın Durmuş, lütfen
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Koray Aydının
dokunulmazlığını biz kaldırdık. Biz
kaldırdık, siz kaçıyorsunuz. Biz Yüce Divana gittik,
Bakanımızı Yüce Divana gönderdik.
AHMET YENİ (Samsun) Onu biz gönderdik. Şimdi ihtiyaç
var, o zaman ihtiyaç yoktu. Şimdi gelin, kaldıralım(!)
BAŞKAN Sayın Erenkaya, başlar
mısınız efendim.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Çanak tutuyorsun böyle
ha! Hadi
Hadi
Çanak tutma!
BAŞKAN Sayın Durmuş
AHMET YENİ (Samsun) Zamanınızda
yapacaktınız bu işi
BAŞKAN Süreniz sekiz dakika efendim.
CHP GRUBU ADINA HİKMET ERENKAYA (Kocaeli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Kaldıralım
bundan sonra Başkan
BAŞKAN Bana mı söylüyorsunuz?
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Sana der miyim ya, Sen
kaldırırsın. Kaldıramayanlara diyorum.
BAŞKAN Buyurun, devam edin efendim.
HİKMET ERENKAYA (Devamla) Sayın Başkan, herhâlde
konuşmamız kesildi.
BAŞKAN Hayır, devam ediyorsunuz.
HİKMET ERENKAYA (Devamla) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2009 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısında
yer alan Kamu İhale Kurumu bütçesi hakkında söz almış
bulunuyorum. Hepinizi en içten saygılarımla, sevgilerimle
selamlıyorum.
Bilindiği üzere Kamu İhale Kurumu, kamu tarafından
yapılan mal ve hizmet alımıyla yapım işleri
ihalelerinin denetlendiği kurum olması dolayısıyla bütçesi
ve yapısı itibarıyla kamuoyunun dikkatini en önemli çeken
birimlerden birisidir.
Değerli arkadaşlar, özellikle bu Kurumun bu kadar önemli
bir yapısı olmasına rağmen, 2002 yılı
itibarıyla, Adalet ve Kalkınma Partisinin göreve geldiği günden
bu yana, bu Kurumun ihale yasası 18 defa değiştirilmiş, 18
defa kanun yenilenmiş durumda.
Gerçekten kanun incelendiğinde, bu değişikliklere
bakıldığında, gelmiş geçmiş hükûmetler
incelendiğinde altı yıl içerisinde bu kamu kurumu yasasıyla
ilgili 18 defa değişikliğe hiçbir hükûmet döneminde
rastlanmamıştır.
Acaba -gerçekten merak ediyorum- 18 defa bu değişiklik
niye yapılmıştır? Bu değişiklik
yapılırken bürokratlarımızın veya
bürokratlarınızın yanlış çalışma anlayışı
içerisinde mi olmuştur? Yoksa birilerinin menfaatlerini daha ileri
boyutlara taşıyabilmek için mi bu değişiklikler
yapılmıştır?
Buradan yine huzurlarınızda, kamuoyu huzurunda ve
sizlerin huzurunda sormak istiyorum: Sayın Başbakanımız
devamlı yolsuzluklarla ilgili önlemlerin alınabilmesi noktasında
çaba sarf ettiklerini ve yolsuzlukların üzerine gittiklerini bu kürsüden
defalarca ifade etmiştir. Eğer siz yolsuzlukların üzerine bu
kadar gitme cesaretini gösteriyorsanız, bu Kamu İhale Yasasında
18 defa yapılan değişikliği gerçekten anlamakta ben şu
anda güçlük çekiyorum ve Başbakanıma da sormak istiyorum. Gerçekten
bu 18 defa değişikliğin nasıl
yapıldığını burada, milletvekillerinin huzurunda ve
kamuoyu huzurda açıklamasını kendisinden rica ediyorum.
Değerli arkadaşlar, yolsuzluklarla mücadeleyi
yapabilmeniz için özellikle Kamu İhale Yasasını gerçekten iyi
bir şekilde değiştirmeniz gerekiyor. Şeffaf bir
şekilde ihaleyi yapabilmeniz için, kamuyla ilgili yapılan bütün
ihalelere bütün vatandaşlarımıza açık
anlayışı içerisinde ihaleyi gerçekleştirebilmesi için,
herkese bunu gerçekten şeffaf bir şekilde yaymanız gerekiyor.
Ancak gelen süreç içerisinde baktığımızda, hiçbir
şekilde, ne yerelde ne genelde sadece ve sadece belirli bir düşünce
zihniyetinde olan müteahhitlerin ve yandaşlarının bu ihaleleri
aldığını görüyoruz, değişik grupların bu
ihalelerden faydalanmadığını da görüyoruz. Ancak bu Kamu
İhale Yasası o kadar geniş bir yasa ki şu anda Mimar ve
Mühendisler Odasının yapmış olduğu çalışmaya
baktığımızda, her maddesinin yine yanlışlıklarla
dolu olduğunu ve bu İhale Yasasının 18inci defa
değiştirildikten sonra, daha bu süreç içerisinde, AKP
İktidarı süresi içerisinde belki 20-25 sefer daha
değişikliğe uğrayacağının şu anda
kanısını taşıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu yasayla ilgili, özellikle
kısaca bazı maddeleriyle ilgili sizlerle görüşümü paylaşmak
istiyorum. Mesela bu yasada yeni bir değişiklik getiriliyor, bundan
sonraki ihale ilanlarının İnternet
aracılığıyla yapılması noktasında
çalışma yapıldığını görüyoruz. Bugün
Türkiye'nin genelini incelediğimiz zaman, İnternet
ortamının çok hazır olmadığını hep birlikte
görüyoruz. Siz bu ihale ilanlarını basın yoluyla ilan
etmediğiniz zaman, İnternet aracılığıyla ilan
ettiğiniz zaman, bu işin altından
kalkamayacağınız ve duyuru noktasında eksik
kalacağınız inancını taşıyorum.
Yine doğrudan alım
Ben eski bir belediye
başkanı olarak, belediyelerde gerçekten doğrudan alımla
yapılan ihalelerde yolsuzlukların ne kadar boyutlara
ulaştığını bilen insanlardan birisiyim. Şimdi
doğrudan alım miktarını
artırdığınızı görüyoruz, 61 milyar liraya
çıkarılmış doğrudan alım.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, eğer siz
doğrudan alım noktasında bir ihale dosyasını 61 milyar
lirayla istediğiniz bir insana verdiğiniz zaman, o dosyayı siz
600 milyar liralara, hatta 1 trilyonlara kadar çıkarma imkânına
sahipsiniz. Yani dosyaları, birinci dosyayı ihalesiz verdiğiniz
zaman diğer dosyalar da kesinlikle peşinden, aynı şekilde,
aynı kişiye, aynı dosyaları 600 milyar ve 1 trilyona kadar
verme şansına sahipsiniz. Ben, bunun da doğru
olmadığını buradan ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, yine, önemli bir konu: Bu ihale
çalışmaları yapılırken, Kamu İhale Kurumunun
Başkanı TRT2de bir açıklama yapıyor, daha sonuçlar
açıklanmadan, Cumhurbaşkanının onaylayacağı
noktasında da bunu aynı şekilde söylediğini görüyoruz.
Değerli arkadaşlar, bu kamu ihalesini hazırlamak
değil uygulamak önemlidir. Türkiyede, bakıyoruz, 2002
yılından itibaren maalesef -üzülerek söylüyorum- uluslararası
ihalelerde Başbakanımız direkt yetkili, zaten uluslararası
ihaleleri Başbakanın takip ettiğini hep birlikte görüyoruz.
Ulusal anlamdaki ihalelere geldiğimizde de yine
Başbakanımızla birlikte mesai arkadaşı
bakanlarımızın takip ettiğini görüyoruz. Yerel anlamdaki
ihalelere geldiğimizde de milletvekilleri, il başkanları, ilçe
başkanları, belediye başkanlarının takip ettiğini
görüyoruz. Bu takip neticesinde zaten ihalelere müdahale edildiğine göre,
bu tasarının hazırlanmasına da gerek yoktur. Eğer siz
gerçekten kamu vicdanında kendinizi aklamak istiyorsanız, eğer
ihale yasalarını uygulamak istiyorsanız Başbakan devreden
çıkmalı, bakanlar devreden çıkmalı, il
başkanları, milletvekilleri devreden çıkmalı diye
düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, bir çarpıcı örnek vermek
istiyorum sizlere: Genel Başkanımız ve Cumhuriyet Halk
Partisinin yolsuzlukların üzerine ısrarla gidilmesi gerektiğini
ve dokunulmazlıkların kaldırılmasını her
fırsatta bu Parlamentoda gündeme getirdiğini görüyoruz.
Değerli arkadaşlar, Altınova tesisleriyle ilgili bu
kürsüde bir konuşma yapmıştım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Erenkaya, konuşmanızı
tamamlar mısınız.
HİKMET ERENKAYA (Devamla) Değerli milletvekillerimizin
dikkatle dinlemesini istiyorum.
Bu Altınova tesislerinde yolsuzlukların
yapıldığını burada ifade etmiştim ve Burada 42
tane müteahhit, yani o kooperatife ortak olanların kaç tanesi AKPli?
diye sormuştum. Ama maalesef, ne bakanlardan ne milletvekillerinden bir
cevap almamıştım.
Değerli arkadaşlar, şimdi öğrendiğimize
göre, şu anda Altınova tesislerinin nasıl takip edildiğini,
sizlerin içinizden bazı arkadaşlarımızın bu
tesislerin, oradaki bu kamu malının nasıl peşkeş
çekildiğini, tüyü bitmemiş yetimin hakkının nasıl
yendiğini araştırmasını istiyorum. Şu anda orada
42 tane tersane sahibi olan insanların kaç tanesi AKPli? Başbakana
sormak istiyorum, Maliye Bakanına sormak istiyorum: 42 tane tersane
sahibinin kaç tanesi AKPli ve AKPnin dışında farklı
siyasal görüşte olan insanlardan bir tane tersane sahibi var mı orada
özellikle Başbakandan sormak istiyorum. Yok arkadaşlar.
Buradaki üçgen şu: Daha önce belirttiğimiz gibi, ortada
bir siyasetçi...
AHMET YENİ (Samsun) Halkın yüzde 50si AK
PARTİli zaten.
HİKMET ERENKAYA (Devamla) Arkadaşlar, bakın
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Erenkaya.
HİKMET ERENKAYA (Devamla) Son bir iki cümle
BAŞKAN Son sözünüzü alayım efendim.
HİKMET ERENKAYA (Devamla) Son sözümle bağlıyorum.
Burada o kadar güzel ve diğer ihalelerde olduğu gibi,
diğer yanlış yapılan işlerde olduğu gibi, bir
tarafta siyasetçi, öbür tarafta bürokrat, yanında iş adamı. Bir
iş adamının başkanlığında Altınovadaki
o devlet kamu malının nasıl işgal edildiğini,
nasıl peşkeş çekildiğini sizlerin takdirine
bırakıyorum.
Sonuç olarak; tabii ki, bu konunun sekiz dakikada
anlatılması mümkün değil. Daha çok şeyler var, fabrikalar
Kocaelide gerçekten insanlar ağlıyor, burada Kocaeli
milletvekillerimiz var. Şu anda yeni bir moda çıktı
arkadaşlar. Uluslararası şirkete sahip olan Lassa, Corsa, Brisa
gibi fabrikalarda -Nihat Bey kardeşim de burada, karşımda- daha
önce sendikalara bildirilirdi işçilere çıkış verildiği
zaman, şimdi o kaldırıldı ortadan. Sabahleyin işçi
arabasına biniyor, fabrikaya gidiyor. Eğer o kartı, kart
sistemden geçerse çalışmaya devam ediyor, sistemden geçmediği
zaman işten atıldığını biliyor.
Değerli arkadaşlar, siz kendinizi onun yerine koyun. Bir
insan sabahleyin çoluk çocuğunun yaşam biçimini
kolaylaştırmak için çalışmaya gidecek, sistemden kartı
girmediği zaman işten atıldığını görecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Erenkaya.
HİKMET ERENKAYA (Devamla) Bunu da vicdanlarınıza
bırakıyorum.
Bu duygularımla, bu düşüncelerimle bütün bu olumsuzluklara
rağmen 2009 mali yılı bütçesinin tüm ulusumuzun beklentilerine
cevap vermesi dileğiyle hepinizi saygılarımla, sevgilerimle
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına son söz İzmir
Milletvekili Oğuz Oyana ait.
Sayın Oyan, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
CHP GRUBU ADINA OĞUZ OYAN (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu 2009 bütçesi burada
görüşülüyor. Bizler milletvekili olarak, yasama ve denetleme ile görevli
bir organın unsurları olarak aslında âdeta birer konu mankeni
gibi bu olaya tanık oluyoruz. Yani kendim de dâhil herkesi kastediyorum.
Konu mankeni, neden? Çünkü bir kere, ortada bir Türkiyenin yürüyen krizi
vardı, bunun üstüne bir küresel kriz eklendi. Bu bütçede bunları
göremiyorsunuz, bütçede bunlar yok.
İkincisi: Bir niyet mektubu geldi gelecek, muhtemelen ocakta
gelecek. Bütçeyi atın çöpe. Bir bakanla -şimdi burada oturuyor-
Hazineden sorumlu Devlet Bakanı Sayın Şimşekle bir
bürokratın, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Başkanının birlikte imza aldığı bir niyet
mektubuyla buradaki bütün bu 550 milletvekilinin karara
bağladığı bütçe kadük olacak. Yani Türkiyede mevzuat
hiyerarşisinde bir genelge kadar, bir yönetmelik kadar hükmü olmayan,
adı geçmeyen bir niyet mektubu Türkiye Cumhuriyetinin Anayasası
gibi bağlayıcı bir unsur durumuna gelecek. Çok yazık,
gerçekten yazık. Burada bir komedi, dram oynanıyor. Bu komedinin,
dramın figüranlarıyız. Sadece yasama değil, yürütme öyle
ve
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) Kendi adına konuş.
OĞUZ OYAN (Devamla) Senin adına da konuşuyorum,
ben Meclis adına konuşuyorum ve bürokrasi de ne yazık ki
aynı duruma getiriliyor. Eğer iktidar milletvekilleri bu durumun
farkına varmazlar ise o zaman muhalefetin burada yapabileceği
şeyler çok fazla değildir. Burada önemli olan, Türkiyede bu
bağımsızlık kaybının bizzat iktidar partisi
milletvekilleri tarafından bir yasama organının elindeki
yetkilerin böylesine devredilmesine isyan etmelerinden geçiyor.
Değerli arkadaşlarım, bakınız, şimdi
-bu kriz meselesine daha sonraki bir konuşmamda değinirim- 2009
bütçesi öylesine sanal hedeflere sahip ki, yani 2009da dolar kurunu 1,40
olarak belirleyeceksiniz
Aylardır böyle değil ve artması
beklenir. Efendim, 2009 yılında, yani 2008de büyüme hedefi yüzde 1,5
olursa iyi diyeceğiz. 2009da hâlâ pozitif büyümede kalırsak, yüzde 1
gerçekleşirse -yüzde 4 hedefi var- öpüp başımıza
koyacağız. Böyle bir konjonktürdeyiz. Ama burada konuştuğumuz
-şimdi ben gelir bütçesi üzerine konuşuyorum- vergi gelirini yüzde
15,7 artırmayı planlıyoruz. Yani, öylesine bir vergi
esnekliği ki, verginin gelir esnekliği, inanılmaz bir şey.
Bakınız, böyle bir konjonktürde, 2009da vergi gelirini
mevcut 2008 düzeyinde korumak bile, eğer millî gelir gerilerse bir esnek
vergi geliri hâline bizi getirebilir. Yani o bile aslında olumlu
sayılabilir. Ama, tabii, diyeceksiniz ki: Biz başka birtakım
-Maliye Bakanı yok ama, Maliye Bakanı olsaydı diyecekti, bütçe
görüşmelerinin Komisyondaki tutanaklarını okudum- şeyler de
yapıyoruz, kayıt dışılıkla mücadele ediyoruz,
denetim yapıyoruz, idareyi etkinleştiriyoruz, vesaire vesaire. Ama
bütün bunlar, bir makroekonomik gerileme konjonktüründe ne yazık ki
işe yaramaz.
Bakınız, ben size başka bir rakam vereyim, burada
verildi ama çok çarpıcı olduğu için: 2009 programında, bu
yıl 204 milyar dolar olması beklenen ithalatın 2009
programında 217 milyar dolara çıkmasını hedeflemişiz.
Bizim dış ticaretten sorumlu Devlet Bakanımız ne dedi?
Açıklama yaptı geçenlerde: 150 milyar dolar olursa iyi. dedi. Yani
Yüzde 25 eksiğiyle ancak gerçekleşir. dedi. Eğer öyleyse ben
soruyorum şimdi, burada Bakan yok ama herhâlde Bakanlık, Hükûmet
temsil ediliyor: Yani, nasıl olur da ithalde alınan KDV yüzde 22,47
artar? Yani ithalatın gerilemesinin çok büyük bir olasılık
olduğu, tabii, ihracatta buna bağlı olarak gerileyecek ama
ithalatın gerilemesinin bu kadar büyük bir olasılık olduğu
bir konjonktürde nasıl oluyor da ithalat üzerinden alınan vergilerde
yüzde 22,5luk bir artış gerçekleştiriyorsunuz. Yani,
dolayısıyla, neresinden bakılırsa bakılsın
ciddiye alınmaz bir bütçeyle karşı karşıyayız.
Değerli arkadaşlarım, gelelim gelir bütçesinin,
özellikle vergi performansıyla ilgili bazı rakamlara. Şimdi,
2008 Ocak-Eylül dönemine ilişkin olarak yapılmış vergi
incelemeleri var. Plan ve Bütçe Komisyonunda gelir bütçesi görüşülürken
bunlar dikkate alınmış. Bu yıl, yani 2008
yılının dokuz ayında vergi inceleme elemanları epey
bir çalışmışlar 72.166 mükellefi incelemişler. Bu
incelemelerde 45,9; yani, 46 milyar yeni Türk liralık, yani 46
katrilyonluk bir matrahı incelemeye almışlar. Ne bulmuşlar
biliyor musunuz? 46 milyar incelemişler, 190 milyar matrah farkı
bulmuşlar. Yani, inceledikleri matrahın 4,5 katı kadar
matrahı. Yani, sen 45-46 milyar beyan etmişsin, aslında
190ı da ekleyin 235 milyar beyan etmen gerekir. Bu sadece 72 bin mükellef
üzerinden, tabii, bunlar iri mükellefler, büyük ve riskli mükellefler, tamam,
hepsini bütüne teşmil etmeyelim. Yani, bütün vergiler açısından
4,5 katlık bir matrah farkı çıkıyor demeyelim, ama sadece
bunu ele aldığımızda dahi şöyle bir basit hesap
yapalım. Yani, burada 190 milyar liralık bir matrah farkı var.
Kurumlar vergisine oranını alın, yüzde 20yi, gelir vergisi
yüzde 35lere çıkıyor, onu bırakalım. Kurumlar vergisine oranı
yüzde 20den hesaplayın. Yani, sadece buradaki vergi kaybının,
190 milyar, üzerine yüzde 20yi uygulayın, 38 milyar yeni Türk lirası
gibi bir rakama ulaşacaksınız. Bunu isterseniz ıskontolu
yapın, yüzde 20yi almayın, yüzde 15i alın, 27 bulun, 25 bulun,
ne bulursanız bulun ama bunu bir şeylerle
karşılaştırın. 2009 bütçesinde siz tarıma 5,5
yeni Türk lirası ayıracaksınız, ama sadece 72 bin
mükelleften bulduğunuz matrah farkının getirdiği vergi
kaybı 25 ya da 38 milyar yeni Türk lirası ya da katrilyon olacak.
Yatırımlara 13-15 milyar ayıracaksınız, ama bunun iki,
üç katı, sadece incelenen şu mükellef grubundan vergi
kaybınız olacak.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, bu, Türkiyede,
nasıl birilerinin zengin olduğunun, nasıl, aslında
bölüşüm ilişkilerinde, üretimde zaten çok eşitsiz olan
ilişkilerin, nasıl vergileme, kamu gelirleri safhasında daha da
eşitsiz hâle getirildiğinin çok çarpıcı bir örneği,
çok çarpıcı. Bu örnekler yani şimdi bu kadar çarpıcı
örnekler varken, tabii o zaman nasıl aramazsınız? Anayasamızın
73üncü maddesini nasıl anmazsınız? Ne diyor Anayasanın
73üncü maddesi: Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî
gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür.
Eğer Türkiyede herkes mali gücüne göre vergi ödüyor
olsaydı değerli arkadaşlarım, Türkiye ele güne avuç
açmazdı. Türkiyede böylesine görgüsüzce sünnet, nişan, düğün
törenleri yapılmazdı; Türkiyede böylesine görgüsüzce lüks araçlar
kullanılmazdı. Bu görgüsüzlükler vergilendirilirdi en azından.
Ama bütün bunlar yapılmıyorsa eğer, eşitsizlikleri daha da
artıracak bir maliye politikası hem gelir hem harcama
aşamasında yapıyorsak, tabii İhale Kanunu vesaire hepsiyle
de başka kanallar açıyorsak yolsuzluklara, değerli
arkadaşlarım, burada, hem ta baştan itibaren niyet mektubuna
bağlanan bir iktidarın millî niteliğinin sorgulanması ama
hem de burada bir iktidarın gerçekten Türkiyede halkın gerçek
ihtiyaçlarına cevap veren bir iktidar olup olmadığının
sorgulanması gibi bir konuyla karşı karşıya geliriz.
Değerli arkadaşlarım, bakın, size vergi
yüküyle ilgili bir hesap, Maliye Bakanlığının verilerinden
üreterek söylüyorum. Türkiyede iki dönemi
karşılaştırayım yani 1998-2002, hemen bir önceki dönem
sizden ve sizin döneminiz 2003-2008. 1998-2002 yani beş yılın
ortalaması olarak ücretliler gelir vergisinin ne kadarını
ödüyorlardı? Yüzde 42sini ödüyorlardı. Tabii, 98 reformunun da
payı var. Gerçi 99da geri alındı ama olsun. AKPnin altı
yılında yani 2003-2008 ortalaması olarak ücretlilerin gelir
vergisindeki payı yüzde 53e yükselmiştir. Yüzde 42den devri
iktidarınızda yüzde 53e yükselmiştir. Yani sermaye gelirlerini
vergilendirmek yerine ciddi anlamda bir ücretlilerin vergilendirilmesi söz
konusu olmuştur.
Size bir ileri örnek daha vereyim: Benim yaptığım
bir hesaplama var, vergi baskısı diye bir kavram kullanıyorum.
Şunu yapıyorum: Bir taraftan çeşitli kesimlerin, diyelim
ücretliler ve ücretliler dışındakileri alalım, ücretlilerin
millî gelir payını alalım, öbür taraftan ücretlilerin gelir
vergisi payını alalım ve birbirine oranlayalım. Çok ilginç
rakamlar çıkıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Oyan, devam edin.
OĞUZ OYAN (Devamla) Teşekkür ederim.
Buna vergi baskısı diyelim. Çok ilginç rakamlar
çıkıyor. Bakın size şunu söyleyeyim: 98-2002 arasında iş
gücü ödemelerinin millî gelir içindeki payı yaklaşık yüzde 28-29
dolayındadır. Bu sizin döneminizde yüzde 26lara düşüyor, yani
bir kere ücretlerin millî gelir payı düşüyor. Ama öbür taraftan
ücretlilerin vergi payı yüzde 42lerden 53e çıktığı
için, bunları birbirine oranladığınızda ücretliler
millî gelir paylarının bir önceki dönemde 1,5 katı kadar vergi
baskısı altındayken, sizin döneminizde millî gelir
paylarının tam 2 katı vergi baskısı
Yani millî
gelirin yüzde 25ini alıyor, vergilerin yüzde 55ini ödüyor. Değerli
arkadaşlarım, bunca, böylesine bir eşitsizlik, yani böylesine
bir vergi yükü kaydırması doğrudan doğruya ancak vergi
alabildiğiniz kesimlerden vergi almak, alamadığınız kesimleri
tamamen boş vermek, bırakmak, havlu atmak anlamına gelir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Oyan.
OĞUZ OYAN (Devamla) Bir son cümlemi söyleyeyim.
BAŞKAN Son sözünüzü alayım efendim.
OĞUZ OYAN (Devamla) Dolayısıyla, burada
yapılması gereken şey, dışarıdan kaynak bulmak
değil, IMFnin güdümüne girmek değil, kendi
kaynaklarımızı kullanabilmektir. Bizim kaynağımız
vardır. Yeter ki herkes mali gücüne göre vergisini ödesin, yeter ki kamu
idaresi, Maliye bu çabanın içinde olsun, hepimiz bu çabayı
destekleyelim. Getirin yasaları burada çıkaralım ama yeter ki bu
ülkede bu eşitsizlikler daha fazla büyümesin, bu ülke yabancıya
muhtaç olmasın.
İlginiz için teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Oyan.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Aydın
Milletvekili Ertuğrul Kumcuoğlu.
Sayın Kumcuoğlu, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on beş dakika.
MHP GRUBU ADINA ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Maliye
Bakanlığı bütçesi ve gelir bütçesi üzerinde Milliyetçi Hareket
Partisinin görüş ve değerlendirmelerini arz etmek için
huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Maliye
Bakanlığının temel görevlerinden birisi, merkezî devlet
bütçesini hazırlayıp Türkiye Büyük Millet Meclisine tevdi etmek,
müzakerelerini takip edip kanunlaştıktan sonra da gözetim ve
denetimini icra etmektir.
Olaya bu açıdan baktığımızda, bütçe
hazırlanırken ekonominin içinde bulunduğu şartların,
gelişmelerin ve beklentilerin çok dikkatli, titiz ve gerçekçi bir biçimde
nazarıitibara alınması ve bütçenin üzerine oturacağı
temel parametrelerin de buna göre belirlenmesi gerekir.
2008 yılında bütçe hazırlanırken dikkate
alınması gereken temel olgu nedir? Küresel kriz. Nitekim, Maliye
Bakanımız da diyor ki: 2009 bütçesi küresel krizin parametreleri
dikkate alınarak huzurunuza getirilmiştir. Ama, keşke, Maliye
Bakanı bu ifadeyi kullanmasaydı. Çünkü bu ifade ile karşı
karşıya bulunduğumuz gerçekler arasında hiçbir
bağlantı yok.
Bakın, 2009 Yılı Bütçe Kanununa ekli Millî Bütçe
Tahmin Raporuna göre 2009 yılında ekonominin yüzde 4 büyüyeceği
farz ediliyor. Bugün herkes, yurt içinde ve yurt dışında,
konuyla yakından veya uzaktan ilgili olan herkes biliyor ki eğer 2009
yılında büyüme hızı sıfırda kalır ve negatif
olmazsa bu büyük bir şansımız olur. Dolayısıyla,
bütçenin temel parametresi olan büyüme hızının gerçeklerle
yakından uzaktan ilgisi yoktur.
İkincisi: Bütçe 2009 enflasyonunu yüzde 7,5 öngörüyor ama
kasım sonu itibarıyla TÜFE yüzde 10un, ÜFE yüzde 12nin üstünde.
Sapma oranı şu günkü hâliyle yüzde 46. Haa, 2009 yılında
enflasyon oranı düşebilir mi? Şöyle bir bakalım: Amerika
Birleşik Devletleri Merkez Bankası FEDin 2008 yılı
başlangıcındaki temel bilanço büyüklüğü 925 milyar lira,
bugün 2 trilyon 200 milyar lira. Avrupa Merkez Bankası, diğer bütün
ülke ekonomileri, özellikle gelişmiş ülke ekonomilerinde de durum bu.
Bu durumda, 2009 yılında enflasyonun düşeceğini beklemek
hayal. Öyle görülüyor ki 2009 yılı, durgunlukla enflasyonu birlikte
yaşayacağımız bir stagflasyon dönemi olacak Mehmet Bey.
Evet mi? Evet. Dolayısıyla enflasyon tahmininiz de gerçekçi
değil.
Biraz önce buradan söylendi; bütçede 2009 ithalatını 232
milyar lira öngörüyorsunuz, hemen arkasından -ben ona hep ihracattan
sorumlu Devlet Bakanı Diyorum, burada biraz nezaket gösteriyorum-
dış ticaretten sorumlu Devlet Bakanımız diyor ki:
Hayır, bu rakam 150 milyar lira olur. Bir Bakan, öbür Bakanı tekzip
ediyor hem de bu kürsüden. Bu bütçenin, bu hâliyle de iler tutar yeri yok.
Onun dışında, döviz kurlarına gelelim. Bütçeye
göre, bu sene sonunda doların değeri 1,240 olacak ama dolar
şimdiden 1,530, sapma oranı yüzde 23. Bunun 2000 yılında
daha da fazlalaşacağı anlaşılıyor.
Yani özetlemek gerekirse, bu bütçenin gerçeklerle yakından
uzaktan ilgisi yok. Zaten bunu biz ilk defa fark etmiyoruz. Bütçe müzakere
edilirken, Milliyetçi Hareket Partisinden Bütçe Komisyonundaki
arkadaşlarımız öneri getirdiler, Gelin bu bütçeyi revizyona
tabi tutalım, bu krizi nazarıitibara almıyor, bu bütçeyle 2009u
çıkaramayız. dediler ama Maliye Bakanımız bunu kulak
arkası etti. Bakın, şimdi ne oluyor? Dünkü gazetelere göre, IMF
bütçe yürürlüğe girer girmez yüzde 10 kesinti isteyecekmiş. Bundan
bir ay önce, Bütçe Komisyonunda törpüyle yapmadığınız,
yaptırtmadığınız revizyonu, IMF sizin elinize
satırı verecek, baltayı verecek, tırpanlatacak. Gerçekten
bu durumla karşı karşı kalacaksınız bizleri
dinlemediğiniz için.
Şimdi, niye bu ekonomi bu duruma düştü? Niye AKP
altıncı senesinde Türk ekonomisini bu perişan duruma
düşürdü? Çünkü arkadaşlar, resmi dikkatli okuyamadınız,
Türk ekonomisini sağlıklı bir şekilde
kavrayamadınız, dolayısıyla doğru stratejileri ve
doğru politikaları belirleyemediniz. Bakın, gayet basit,
Türkiyede size tasarruf oranlarını veriyorum: Bir ülkede büyümenin
temel dayanağı yatırımlardır.
Yatırımların finansmanı ancak tasarruflarla olur. Bu kadar
basit bir gerçeği hepimiz biliyor muyuz? Biliyoruz, Sayın
Başbakanın öğretmemesine rağmen biliyoruz.
Şimdi, 1998 senesinde -niye 1998i alıyorum? Çünkü
1998-2009 programında yani DPT tarafından (Devlet Planlama
Teşkilatı) çıkarılan programda en eski rakam olarak bu
verilmiş- toplam tasarrufların toplam millî gelire oranı yüzde
24. Sizden önceki üçlü koalisyon döneminde
Ki burada iki temel olgu var:
Bunlardan birisi hiçbir zaman zikre cesaret edemediğimiz 1990 krizi, 1999
depremi. 1999 depreminde bu memleket sanayi üretim potansiyelinin yüzde
60ını aşkın kısmını kaybetti. Bunun
yenilenmesi, bazen üç gün, bazen üç hafta, bazen üç ay, bazen daha da fazla
sürdü. Dolayısıyla o dönemde yani dört yıllık üçlü
koalisyon döneminde bu oran yüzde 19. Sizin altı yıllık
döneminizde ne biliyor musun? Yüzde 16. Toplam tasarrufları bu ülkede
yüzde 24ten yüzde 16ya geriletmişsiniz.
Bir de olaya özel sektör açısından bakalım yani
işletmeler ve hane halkı açısından: 1998de özel sektör
tasarruflarının toplam millî gelire oranı yüzde 25-35, üçlü
koalisyon döneminde dört yıllık ortalama 23,91 yani 24, sizin
döneminizde -tahmin edin bakalım- özel sektör tasarruflarının
toplam millî gelire oranı yüzde 14,88. Bu, ne demek? Bu şu demek:
Sizden önce bu millet kazandığı her 100 liranın 75
lirasını tüketip 25 lirasıyla tasarruf edip bu ülkenin
kalkınmasına tahsis ederken, sizin zamanınızda şimdi
85 lirasını yiyor, 15 lirasını tasarruf ediyor, ancak
yatırıma döndürebiliyor. Bu ülkeye, bu memleketin insanına
üretmeden tüketmeyi öğrettiniz. Yazıklar olsun! (MHP
sıralarından alkışlar) O zaman Maliye Bakanı gelemez
buraya çünkü bu suallere cevap veremez.
Şimdi, bakın, ne diyor Maliye Bakanı: Türkiye'nin
yaşadığı yapısal bir sorun var
Bu kürsüde dedi bunu,
bir hafta önce.
tasarruflar Türkiyede çok düşük. Çinde tasarruflar
yüzde 50, Hindistanda yüzde 35, Rusyada 31, Güney Korede 30, Endonezyada
28. Dolayısıyla bu yapılan sorun yani tasarruf
noksanlığından dolayı Türkiye devamlı surette cari
açık veriyor. Bu kriz, üretmekten çok -bakın, Maliye Bakanı
söylüyor- tüketmek suretiyle ekonominin döndürülemeyeceğini bize gösterdi.
Bunun halk dilinde tabiri şudur: Günaydın, sabah şerifleri
hayrolsun Sayın Bakan! (MHP sıralarından alkışlar)
Evet, bu memlekette üretmeden tüketmek suretiyle ekonomiyi döndüremezsiniz ve
döndüremiyorsunuz.
Şimdi, Allahtan Sayın Bakan ders almasını
biliyor fakat Sayın Başbakan nedense hep ders vermeyi tercih ediyor.
Bu kürsüden dedi ki geçen hafta TÜİKle ilgili tartışmalara
-hatırlıyorsunuz- atıfta bulunarak: Devletin bir kurumunun
yalan yanlış rakamlar açıklayacağını söylemeye
kimsenin hak ve salahiyeti yoktur. İyi mi? Siyaset dersi veriyor Sayın
Başbakan ama şimdi bakın, aynı konuşmadan size bir
cümle okuyorum: Biz göreve geldik yüzde 20 küsur reel faiz vardı,
şimdi yüzde 8. Duyduk mu bu ifadeyi? Zabıtlardan okuyorum.
Şimdi, ben size gerçeği söyleyeyim. İç borç stok reel faizi 2002
yılında, yani bizim üçlü koalisyon devleti size teslim ettiğinde
yüzde 13,38. Başbakan bu kürsüden doğru rakam telaffuz etmedi.
Şimdi, buraya geleceksiniz, yanıltıcı ve
yanlış rakamlar vereceksiniz, ondan sonra Türk kamuoyuna gerçekçi
olmayan ifadelerde bulunacaksınız, ondan sonra bunu bu kürsüden
belirtmeye kimsenin hak ve salahiyeti yoktur, diyeceksiniz. Bunun halk dilinde
cevabı nedir biliyor musunuz, siyasette cevabı? Hadi canım sen
de! (MHP sıralarından alkışlar) Ben milletin temsilcisi
olarak bütün yanlışları bu kürsüden ifade ederim, dinlemek
zorundasınız ve bu kürsüye de saygı duymak
zorundasınız. Burada yanlış rakam veremezsiniz.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Milletin kürsüsü
orası.
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) O kurumlarınız
da veriyor, ayrıca ayrıntısına geleceğim.
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) İşine gelmeyeni
söylersen dinlemezler.
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) Şimdi,
arkadaşlar, gelelim gelir bütçesine. Bakın, bu kürsüden bir hafta
önce Sayın Maliye Bakanı ne diyor: Şimdi, bize ne diyorlar biliyor
musunuz? Bazı kesimler vergileri indirin diyorlar. Vergileri indirin
diyenlere ben sesleniyorum: Ben yıllar yılı vergi indiriyorum.
Bu Hükûmet yıllar yılı vergi indiriyor. Neredesiniz siz yahu?
Bu yahu bana ait değil ona ait, zabıtlar öyle diyor. Başka
ülkede mi yaşıyorsunuz? (AKP kanadından alkışlar)
Buna da zabıt öyle diyor, ben demiyorum.
Şimdi, bakın, buradan bir şey söylediğiniz
vakit birinin kalkıp yarın size sen doğruyu söylemiyorsun
arkadaş diyebileceğini hesaba katacaksınız. Bakın, ben,
şimdi, Yıllık Ekonomik Rapor işte burada. Yıllık
Ekonomik Rapor, sayfa 78. Vergi yükü, parafiskal gelirler hariç 2002
yılında 17,6; 2007 yılında 18,4. Vergi yükünü genelde 8
baz puan artırmışsınız. Doğruyu söyle burada.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Oranla vergi yükü
arasında ne alaka var?
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) Ne?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Kayıt
dışıyla mücadeleyi göster bana, bırak onları.
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) Kayıt
dışı demiyorum ben.
MEHMET CEYLAN (Karabük) Verginin tabana yayılması.
BAŞKAN Sayın Elitaş
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) Bakın, beni
dinleyeceksiniz.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Dinle de öğren!
Dinle de öğren!
MEHMET CEYLAN (Karabük) Vergiyi tabana yaymış.
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) Beni dinleyeceksiniz.
Lütfen
Ben size yardımcı olmaya çalışıyorum.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Elitaş,
dinlemiyorsun!
AVNİ ERDEMİR (Amasya) Şov yapıyorsun!
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) Ne şovu
yapıyorum? Benim söylediğim yanlış bir şey var mı
burada?
BAŞKAN Sayın Kumcuoğlu
MEHMET CEYLAN (Karabük) Vergiyi tabana yayıyor, vergi
oranları düşürülmüş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Vergi oranını
düşürdük. diyor Maliye Bakanı. Onunla ne alakası var?
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) Ben onu
anlatacağım şimdi size.
BAŞKAN Sayın Kumcuoğlu
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Kumcuoğlu, devam
et, anlat abi.
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) Parafiskal gelirler
hariç, yani sigorta benzeri yükler hariç 2002 yılında vergi yükü
22,3; 2007 yılında 23,9. Beyler, 23,9. 16 baz puan
bindirmişsiniz vergi yüküne. Bindirmişsiniz.
MEHMET CEYLAN (Karabük) Kurumlar vergisi ne oldu? KDV
oranları ne oldu?
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) Bundan sonra, Sayın
Bakan Sayın Bakan yok burada ama- sen vergileri indirmemişsin aziz
kardeşim, bindirmişsin, bindirmişsin. (MHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Hiç alakası yok!
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) Açık.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bir eski müsteşara
yakışmaz bunlar.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Bindirilmiş tutar.
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) Siz biliyorsunuz. Beyler,
bakın, burada, eski Maliye Müsteşarı Ertuğrul
Kumcuoğlu konuşuyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Evet ama yanlış
bilgiler veriyor.
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) Benim karşımda
laf atarken bu olayları benim sizden daha iyi bileceğimi
nazarıitibara alacaksınız. Yok öyle şey.
BAŞKAN Sayın Kumcuoğlu, lütfen Genel Kurula hitap
edin.
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) Ben, cumhuriyet tarihinin
en uzun süreli maliye müsteşarıyım. Olur mu, burada ipsiz
sapsız şeyler söyler miyim? Söylemem.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Maliye Bakanı
Oranları düşürdük. diyor. Doğru mu? Oranlar düştü mü
düşmedi mi? Niye söylemiyorsunuz? Doğruyu söyleyin.
BAŞKAN Sayın Elitaş
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) Şimdi, bakın
arkadaşlar
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Dinle! Dinle!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Dinlemesem bunlara itiraz
eder miyim? Dinledim de itiraz ediyorum.
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) Bakın,
arkadaşlar, beyannameli mükelleflerin 2008 yılında
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Dinlediğimden itiraz
ediyorum.
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) Dinleyin!
2008 yılında ödedikleri toplam vergi 3 milyar 52 milyon
YTL. 3 milyar 52 milyon YTL. Yani beyannameli tüm gelir vergisi mükelleflerinin
devlete ödedikleri vergi 3 milyar YTL. Toplam millî gelir 1 trilyon YTL. Yani
sizin beyannameli gelir vergisi mükelleflerinden aldığınız
vergi toplam millî gelirin binde 3ü ve toplam millî gelirlerinin yüzde 2si.
Ondan sonra diyorsunuz: Biz vergicilik yapıyoruz. Gelin, resmin öbür
tarafına bakalım, gelin. Bu bütçede vasıtalı vergilerin
toplamı 104 trilyon lira. Tamamını atıyorum, sadece dahilde
alınan, ithalde alınan katma değer vergisiyle özel tüketim
vergisini nazarıitibara alıyorum, 92 trilyon lira. Yani, siz, bu
memlekette fert başına 1 milyar 300 milyon lira katma değer
vergisi alıyorsunuz. Aldığınız gelir vergisini öbür
tarafta söyledim. Aldığınız katma değer: 4
kişilik hane halkından 4x1,300=5 milyar 200 milyon lira katma
değer vergisi alıyorsunuz siz bu memlekette. Şimdi, şu iki
rakamı mukayese ettiğiniz vakit değerli maliyeciler siz Biz
vergicilik yapıyoruz. diyebilir misiniz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kumcuoğlu, son bir
dakikanızı veriyorum efendim.
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) Evet.
Ayıptır, günahtır! Fakir fukaranın üzerine
yıkmışsınız vergiyi, ondan sonra kalkıyorsunuz
burada uzun uzun vergi politikanızı ve stratejinizi dinliyoruz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Haririnin vergisini 10 puan
düşürüyorlar, yüzde 30dan düşürüyorlar onu!
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) O, Hariri ama!
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) Bakın, olmaz.
Şimdi yapamayacaksınız ama 2009 yılı son derece riskli
bir yıl. Hepiniz farkındasınız. Birinci kıyamet 29
Martta kopacak sizler için. İkinci kıyamet için 2009un ikinci
çeyreğinin tam tarihini bilemiyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) İstersen bir kehanette
bulun burada.
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) Onun için de
aklınızı başınıza toplayın,
ayağınızı denk alın, gelin, sağlıklı,
sağlam, doğru dürüst bütçeler yapalım, doğru dürüst
bütçeler uygulayalım.
Bu kürsüden genellikle bütçenin hayırlı olması
temennisiyle laf bitirilir. Ben diyorum ki: 2009 yılı
hakkınızda hayırlı olsun. Hepinize saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Siz şimdi bu tutanağı
alın, Maliye Bakanına götürün, gelsin cevap versin.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Cevap verecek bir şey
yok ki hep yanlış bilgiler.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kumcuoğlu.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekili Ümit Şafak.
Sayın Şafak, buyurun efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika Sayın Şafak.
MHP GRUBU ADINA ÜMİT ŞAFAK (İstanbul) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Gelir İdaresi
Başkanlığı bütçesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle Sayın Bakana Maliye Bakanlığı
personelinin huzursuz olduğunu hatırlatmak istiyorum. Maaş
farkları ve kadrolar sebebiyle müdürden memura kadar hem Bakanlık hem
de bütün taşra personelinin huzuru kaçmıştır. Denetim
elemanlarını tek çatı altında toplama
çalışması da vergi denetçileri başta olmak üzere inceleme
elemanlarını rahatsız eden bir konudur.
Sayın milletvekilleri, görüşülmekte olan 2009
yılı merkezî yönetim bütçesi AKP hükûmetlerinin yedinci bütçesidir.
Bu bütçe de diğerleri gibi gelirlerinin giderlerini
karşılamadığı açık bir bütçe olmuştur.
Bütçelerimizin ana finansman kaynağı maliyeti sıfır olan
vergi gelirleridir. Nitekim 248 milyar 800 milyon YTL olan net bütçe gelirinin
yüzde 81i yani 201 milyar 100 milyon yeni Türk lirası vergi gelirlerinden
sağlanmaktadır.
Bu bütçede göze çarpan ikinci önemli gelir kalemi de sermaye
satışı gelirleridir. 2009 yılı bütçesinde sermaye
satış gelirleri hedefi 2008e göre yüzde 223 artırılarak 12
milyar 630 milyon yeni Türk lirası olarak belirlenmiştir.
Bu bize gösteriyor ki, 2009 yılı da cumhuriyetin
kazanımlarının babalar gibi satıldığı bir
yıl olacaktır! Görülüyor ki AKP Hükûmeti kamu mallarını
sata sata bütçe açığını kapatmaya
çalışmaktadır.
Sayın milletvekilleri, AKP iktidarları döneminde vergi
gelirlerinin önemli bir kısmı faiz ödemelerine gitmektedir. 2007
yılındaki faiz ödemeleri toplam vergi gelirinin yüzde 32si
olmuştur. 2008 yılının ilk on ayında bu oran yüzde 31
olarak gerçekleşmiştir. 2009 yılı bütçe
tasarısında da faiz ödemeleri için bütçeden 57 milyar 500 milyon yeni
Türk lirası ayrılmıştır. Gelir ve kurumlar vergisinin
neredeyse tamamı faiz ödemelerine gitmektedir. AKP, bu milletin
parasını faiz ödemelerine harcamaktadır.
Yine AKP iktidarları döneminde dolaysız vergi ve
dolaylı vergi arasındaki makas açılmıştır.
Dolaylı vergiler sabit gelirliler üzerinde yoğunlaşarak vergi
adaletsizliğine sebep olmaktadır. 2002 yılında yüzde
65lerde olan dolaylı vergiler bugün yüzde 70lere
yaklaşmıştır. AKPnin izlediği vergi ve ekonomi
politikaları sonucunda devlet eliyle gelir dağılımı
bozulmuş, fakirden alınıp zengine verilmiştir.
Yapılan özelleştirmelerin olumsuz sonuçları ortaya
yavaş yavaş çıkmaktadır. Ülkeden yurt dışına
büyük miktarlarda kâr transferleri başlamıştır. Gene AKP
iktidarları döneminde devlet tahvili ve hazine bonolarından elde
edilecek olan faiz gelirleri ile bunların alım satım
kazançlarının vergilendirilmesinde yabancı-yerli
ayrımı yapılmıştır. Türk vatandaşları
için yüzde 10 oranında gelir vergisi stopajı uygulanırken,
yabancılardan hiçbir vergi alınmamıştır. Fakat Maliye
Bakanlığı geç de olsa bu hatadan bu yıl dönmüştür.
Sayın milletvekilleri, vergi mükelleflerinin bölgelere göre
dağılımında tahakkuk eden vergilerin illere göre
mukayesesinde çok büyük farklılıklar ve oransızlıklar
yaşanmaktadır. Vergilerin yaklaşık yüzde 80i 4 ilden, geri
kalan yüzde 20si ise 77 ilden toplanmaktadır. Biraz evvel Kurumlar
vergisi oranı ne oldu? diye söyledi bir milletvekilimiz: Kurumlar
vergisinin toplam vergi gelirleri içindeki payı sadece yüzde 9dur. Maliye
Bakanlığının yayımladığı mükellef
yoğunlaşmaları verilerine göre kurumlar vergisinin yüzde 49unu
100 mükellef ödemektedir. Geriye kalan yüzde 51ini ise 639.900 mükellef
ödemektedir.
MEHMET CEYLAN (Karabük) Gelir vergisi?..
ÜMİT ŞAFAK (Devamla) Aynı çarpık durum gelir
vergisinde de mevcuttur.
MEHMET CEYLAN (Karabük) Onda da indirim sağladık
ÜMİT ŞAFAK (Devamla) 2007 Aralık itibarıyla
gelir vergisi mükellef sayısı 1 milyon 719 bin 889dur. Toplam gelir
vergisi mükelleflerinin yüzde 60ı 10 ilimizde, yüzde 40ı ise 71
ilimizde faaliyet göstermektedir. Tahakkuk eden gelir vergisinin
yaklaşık yüzde 55i 3 büyük ilden, yüzde 45i ise 78 ilden
gelmiştir. AKP, çalışanların vergi yükünü artıran bir
iktidarlar dönemi yaşatmaktadır. Gelir vergisinin yaklaşık
yüzde 4ü beyana dayanan gelir vergisinden, yüzde 96sı ise stopaj yoluyla
ödenen gelir vergisinden oluşmaktadır ki burada ücretlilerden
kesilen, tevkifat yoluyla ödenen gelir vergisi önemli bir pay tutmaktadır.
Bu tabloya göre, gelir vergisi ve kurumlar vergisinde olduğu gibi, gelir
dağılımında da büyük bir adaletsizlik
yaşanmaktadır. Bazıları çok kazanırken, küçük
esnafımız ve çiftçimiz yok olma tehlikesiyle karşı
karşıyadır. Bölgeler arasında adaletsizlikler vardır,
şehirler arasında adaletsizlikler vardır.
Sayın milletvekilleri, ülkemizde kayıt
dışı ekonominin boyutu kayıtlı ekonomiyi tehdit eder
hâle gelmiştir. AKP hükûmetleri döneminde haksız ve hukuksuz,
baskıyla vergi toplanmaktadır. Maliye Bakanlığının
Gönüllü Uyumluluk adı altında yaptığı bu uygulama
ile vergi mükellefleri matrah artırımına zorlanmakta ve Maliye
Bakanlığı da kayıt dışı vergi
toplamaktadır.
Yine, AKP iktidarları döneminde kayıt
dışı istihdam da dikkat çeken boyutlara gelmiştir.
Kayıt dışı istihdam neredeyse kayıtlı istihdama
yaklaşmıştır.
Daha fazla vergi almaya odaklanan vergi sistemi ve vergi
kanunları çok sık değiştirilmektedir. Yapılan
değişiklikler sonucu, vergi sistemimizdeki sistematik bozulmaktadır.
AKP iktidarlarının yaptığı otuz yedi
değişiklik vergi sistemini anlaşılmaz ve karmaşık
bir hâle getirmiştir. Hazırlandığı söylenen yeni vergi
reformunun bu bakış açısıyla ne getireceği ne
götüreceği de belli değildir.
Sayın milletvekilleri, iktidar partisinden bir hatip kömür ve
gıda gibi sosyal desteklerin hem sayısında hem de yapılacak
yardım tutarında artış olacağından gururla
bahsetti. Bunlar hiç kimsenin babasının kömür ocağından
gelmemektedir. Kamunun kaynaklarıyla yapılan yardımlardır
ve ihtiyaç sahiplerine analarının ak sütü gibi helaldir. Ancak,
basında çıkan haberlerde kömürlerin satıldığına
ve yerine ulaşmadığına dair bilgiler vardır.
Bakınız: Yardımlarda suistimal. AKP kömürü tezgâhlara
düştü. haberleri hem Türk milletini hem de bizleri rahatsız
etmektedir. Yoksa, hiç kimse ihtiyaç sahiplerine kömür
dağıtılmasına karşı değildir,
karşı da olmamalıdır. Kömürün ihtiyaç sahiplerine
verilmediği, birileri tarafından satıldığı
kuşkusu vardır. Önemli olan, yardım diye verilen kömürlerin
kömür depolarında satılmamasıdır. Önemli olan, kömürün ve
yardımların gerçek ihtiyaç sahiplerine
ulaştırılmasıdır. Hükûmete de bunları denetleme
görevi düşmektedir.
Sayın milletvekilleri, burada dikkatimi çeken bir hususu da
sizlerle paylaşmak istiyorum: Eğer söylediğiniz gibi
yardımları artırma ihtiyacı hissediyorsanız, ülkemizde
fakir fukara sayısını da artırıyorsunuz demektir.
İhtiyaç sahiplerinin sayısında artış varsa, o zaman
ekonomi iyi gitmiyordur ve ekonomide çizilen o pembe tablolar da doğru
değildir. Doğru ve gerçek olan, ekonomiyi ve ekonomik krizi
doğru ve iyi yönetemediğinizdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Şafak.
ÜMİT ŞAFAK (Devamla) Zaten altı yıllık
iktidarınız döneminde tarımı bitirdiniz,
esnafımızı tükettiniz, şimdi de sanayi ölüyor. Her gün
binlerce işçimiz işsiz kalıyor.
Ben buradan iktidarın sayın milletvekillerine,
Kızılay şurada dibimizde esnafları bir gezin diyorum.
Siteler on dakikalık mesafede. Sitelere, esnafa gidin
Nasılsınız? diye bir sorun diyorum. OSTİM Sanayi Sitesi
yirmi dakika Bakanlıklara, Türkiye Büyük Millet Meclisine, bir
hatırını sorun da, öyle söylediğiniz gibi nereden nereye
geldiğinizi hep beraber bir görelim inşallah.
Yüce Meclise saygılar sunuyorum. Bütçenin de
hayırlı olmasını diliyorum efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Şafak.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Sakarya Milletvekili
Münir Kutluata.
Buyurun Sayın Kutluata. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz sekiz dakika.
MHP GRUBU ADINA MÜNİR KUTLUATA (Sakarya) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Zamanımın
darlığı nedeniyle kısaca bütçeye ve arkasından da
özelleştirme konusuna temas edeceğim.
Değerli milletvekilleri, bütçe bilindiği gibi bir gelir
ve harcama hesabına dayandığı için 2009 yılı
içinde toplanacak gelirlerle yapılacak harcamaların temel ekonomik
büyüklüklerle ilgisi açıktır. Ne miktarda gelir elde edileceği, gayrisafi
yurt içi hasılanın tahminiyle ilgili bir husustur. Bu da
gerçekleşecek olan büyüme oranına bağlıdır.
Hatırlanacağı üzere 2007 yılında yüzde 5 olarak
öngörülen büyüme oranı yüzde 4,6 gerçekleşmesine rağmen, 2008
yılı için Hükûmet büyüme hedefini yüzde 5,5 olarak
belirlemiştir. Yüzde 5,5 olan büyümenin içinde bulunduğumuz aylarda
eksiye dönüştüğü herkesin malumudur. Dolayısıyla bütçe
büyüklükleriyle ilgili, bütçe gelirleriyle ilgili daha baştan çok büyük
bir sapmanın göze alındığı tahminlerle karşı
karşıyayız. Bu gerçek ortadayken, önümüzdeki yıl yüzde 4
hedefinin gerçekleşmeyeceğini herkes bilmektedir. Bu yüzden bütçenin
son derece kaygan bir zemin üzerine inşa edilmeye
çalışıldığını söylemek mecburiyetindeyiz.
Diğer taraftan, harcamalarla ilgili tahminlerde de buna
bağlı olarak büyük yanılgıların olacağı ortadadır
çünkü enflasyon tahminleri hep yüzde 300 civarında şaşarak
gerçekleşmiştir. Bu sene bazı girdi fiyatlarında, yurt
dışı girdi fiyatlarında krizden ötürü düşmeden
dolayı enflasyon azalması beklenebilirse de bunun
sağlıklı bir yol olmadığını, enflasyonu esas
içerideki gelişmelerle düşürmek mecburiyetinde olduğumuzu ifade
etmek gerekiyor.
Kısaca özelleştirme konusuna gelmek istiyorum
değerli milletvekilleri. Özelleştirme konusunu anlayabilmek için,
Hükûmetin konuya nasıl baktığını belirleyebilmek için
birkaç hususun aydınlık kazanması gerekiyor. Bunlardan birincisi
özelleştirmenin mantığı ve özelleştirmeden beklenen
temel faydalar konusudur. İkincisi Hükûmetin özelleştirmeden ne
beklediği ve özelleştirmeye yüklediği yeni fonksiyonların
anlaşılabilmesidir. Üçüncüsü ise Hükûmetin döviz geliri elde etmekle
döviz temin etmek arasındaki tercihte kolay yolu seçtiğinin
farkına varma hususudur.
Bilindiği gibi özelleştirmeden beklenen temel fayda,
günümüzde devlet tarafından yürütülmesinde hiçbir açıdan zorunluluk
olmayan sahalardan devletin çekilmesi ve asli fonksiyonlarını daha
iyi yerine getirebilmesidir, siyasi müdahalelerle verimliliği
düşürecek uygulamaların önünü kesmektir, prodüktivite ve rantabilite
ilişkilerini göz ardı ederek üretim yapıp pahalı ara malları
üreterek bu ara malları kullanan nihai ürünlerin rekabet gücünün
engellenmemesidir. Özelleştirmeyle, devlet, elinden
çıkaracağı ve yönetiminden çekileceği kamu
kuruluşlarını halkın ortaklığına açarak,
sermayenin tabana yayılması gibi önemli maksatlara da hizmet etmek
zorundadır.
Şimdi Hükûmetin özelleştirmeden ne
anladığına, ne yaptığına ve özelleştirmeye
ne gibi yeni fonksiyonlar yüklediğine bakalım. Hükûmet yetkilileri
özelleştirmeden iktidarları döneminde 50 milyar dolar elde
ettiklerini her vesileyle vurgulamaktadırlar. Burada görüldüğü gibi
özelleştirme eşittir yabancıya satış
anlayışı hüküm sürmektedir. Kamuya ait üretim birimlerinin halka
ve özel sektöre arz edilmesi başka şey, yabancılara devredilmesi
başka şeydir.
Şimdi, bakalım, bu 50 milyar dolarlık devrin
arkasından bir o kadar üretim birimi devreye girmiş midir?
PETKİM satılınca yeni bir PETKİM yapımına öncülük
yapılmış mıdır? Yeni demir çelik kuruluşları
gerçekleştirilmiş midir? İhracata temel teşkil edecek ciddi
ve büyük ara malı üretim birimleri oluşturulmuş mudur?
Hayır. Ne olmuştur? Döviz lazımdı, en değerli
kuruluşlarımız yabancılara devredilmiştir, yani
Hükûmet özelleştirmeyi bir döviz sağlama yöntemi olarak görmüştür.
Özelleştirmeye yüklenen yeni fonksiyonlardan biri budur.
Sayın Maliye Bakanının, 25 Kasımda, yani bir
ay önce Plan ve Bütçe Komisyonundaki konuşma metninin 16ncı
sayfasından bir cümle: Sümer Holding A.Ş.ye ait Adıyaman,
Balıkesir ve Samsun illerinde bulunan taşınmazların
özelleştirmelerine ilişkin süreç ise devam etmektedir.
Gayrimenkullerin özelleştirilmesinin ne olduğunu anlayan varsa,
lütfen açıklasın. Bu, özelleştirmenin ne hâle geldiğini,
hangi kılıklara büründüğünü, nasıl yeni fonksiyonlar
üstlendiğini göstermek bakımından önemli bir örnektir.
Sayın milletvekilleri, üçüncü nokta, yani döviz temin etmek
veya döviz geliri elde etmek noktasıdır. Bir ülkenin ödemeler
dengesinin sağlam tutulabilmesi için döviz harcamalarının döviz
gelirleriyle sağlanması esastır. Bunun yolu ihracattır. Bu
noktada Hükûmetin dış ticaret anlayışı dikkat çekiyor.
İhracata dayalı ithalat yerine, ithalata dayalı ihracat yolu
benimsendiği zaman, önce ithalat için çareler aranmakta, ithalatla ihracat
yapınca yerli üretim gelişme fırsatı bulamamakta, yerli
üretim artmayınca ihracattaki ithalat oranı daha da artmakta ve katma
değeri düşük, döviz kazancı düşük, tatsız tuzsuz,
keçiboynuzu kıvamında bir ihracat yapısı ortaya
çıkmaktadır. Nitekim, dış ticaret rakamlarının
büyüklüğü ifade edilip arkadan bu kadar dış ticaret
açığı verilmesinin altında yatan sebep de budur. Bu
dönemde, 50 milyar dolarlık yabancılara satışlarla
övünüldüğünü görüyoruz. Aynı dönemde, 150 milyar dolarlık cari
açık oluşmuştur. Bu cari açık olmasaydı, 50 milyar dolarla
yeni yatırımlar yapılsaydı daha iyi olmaz mıydı?
Veya bu açık 100 milyar dolarda tutulup 50 milyar dolarlık
varlıklarımız halka ve yerli müteşebbislere gitse
nasıl olurdu? Demek ki, 50 milyar dolarlık yabancıya
satış, tam tersi, gereksiz bir mecburiyetin sonucudur.
Şimdi, bu mecburiyetin nerelere kadar geldiğine
bakalım: Otoyollar, köprülere kadar indi, daha nerelere kadar
gideceği belli değil. Demek ki, bu sağlıklı bir yol
değildir, sürdürülebilir bir yol değildir. Bunu şunun için
söylüyorum: Sayın Maliye Bakanı sık sık Bunları
satmasaydık değerleri düşmüş olacaktı. diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Kutluata.
MÜNİR KUTLUATA (Devamla) Buna karşılık Bu
döviz açıkları olmasa da bunlar milletin elinde kalsaydı
başımız mı ağrırdı? demek
mecburiyetindeyiz.
Şimdi, bir an için, bırakın döviz geliri ve
diğer özelliklerini, şu halkın psikolojisine bir bakalım:
Yabancı marketten gıda alışverişi yapacak,
yabancı alışveriş merkezinden ev eşyası
satın alacak, yabancı bankalarda işlemler yaptıracak,
yabancı sigorta şirketlerinde güvence arayacak, yabancılara
devredilmiş otoyollarda seyahat edecek. Böyle bir ekonomik yapıya
razı olan ülkelerin halkının zenginleşmesi mümkün mü?
Mümkün diyen varsa, hem bu uygulamaları ve arkadan bu zenginliğin
nasıl geleceğini açıklaması gerekiyor.
Değerli milletvekilleri, özelleştirme konusu her zaman
Hükûmetle aramızda bir ihtilaf konusu olmuştur.
Yabancıların Türkiyedeki hazır bazı tesisleri satın
almasının doğrudan yabancı sermaye yatırımı
diye takdim edilmesinin doğru olmadığını her vesileyle
söyledik, ama bunda ısrar edildi.
Hepinize ilginizden ötürü teşekkür ediyor, saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kutluata.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına son
konuşmacı Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı.
Sayın Nalcı, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz yedi dakika.
MHP GRUBU ADINA KEMALETTİN NALCI (Tekirdağ) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri, 2009 yılı bütçe
görüşmelerinde Kamu İhale Kurumu bütçesi hakkında söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Kamu İhale Kurumu, 4734
sayılı Kamu İhale Kanunu ile kurulmuş, idari ve mali
özerkliğe sahip, kamu tüzel kişiliğini haiz bir kamu
kurumumuzdur. Buradan da anlaşılacağı üzere kendi
bütçesini, gelirlerini kendisi sağlayan bir kurumumuzdur. 2009
yılı bütçesinde 71 milyon 765 bin YTL bütçe geliri öngörülmekte olup,
giderinin 48 milyon 423 bin YTL olacağı tahmin edilmekte, 23 milyon
342 bin YTL de gelir fazlası olarak hazineye devredilecektir.
Sayın milletvekilleri, şimdi bizim burada Kamu
İhale Kurumunun görev ve yetkilerine bakmamız lazım.
Kamu İhale Kurumunun görevi; ihale sürecinde yapılan
işlemlere ilişkin şikâyetleri inceleyerek sonuçlandırmak,
Kamu İhale Kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununa
ilişkin bütün mevzuatı, standart ihale dokümanlarını ve tip
sözleşmelerini hazırlamak, geliştirmek ve uygulamayı
yönlendirmek, haklarında ihalelere katılmakta yasaklama kararı
verilenlerin sicillerini tutmak, ihale mevzuatıyla ilgili eğitim
vermek ve ulusal ve uluslararası koordinasyonu sağlamak.
Bunun yanında, değerli milletvekilleri, Kamu İhale
Kanununun temel ilkeleri vardır. Bu temel ilkelere bakacak olursak,
birincisi saydamlık, rekabet, eşitlik, gizlilik, güvenilirlik,
kamuoyu denetimi, ihtiyaçların uygun şartlarda, zamanında karşılanması,
kaynakların verimli kullanılmasını sağlamaktır.
Fakat ne yazık ki bundan iki hafta önce de burada bütçe
görüşmelerinden önce sizlerin huzurunda çıkartmış
olduğumuz Kamu İhale Kanunu bunlardan çok çok uzak olan bir kanundur.
Değerli milletvekilleri, iki hafta önce
çıkartmış olduğumuz Kanunda bir şu şeye
bakmamız lazım: Devlet ihalesi ne demektir?
Devlet ihalesinde üç taraf vardır. Birinci taraf idaredir.
İdare ne iş yapar? Yaklaşık maliyeti belirler,
yaklaşık maliyetle birlikte ihale şartnamesini tanzim eder.
İstekli dosyayı alır ve bu dosyaya göre ihale
şartlarını oluşturur ve ihaleye girer. Peki, burada Kamu
İhale Kurumunun görevi nedir? İşte burada Kamu İhale
Kurumunun görevi herhangi bir yolsuzluğun ortaya çıkması veya şikâyet
durumunda olaya müdahil olup haksızlığın yapılmasını
ve yolsuzluğun yapılmasını önlemektir.
Sayın milletvekilleri, burada da göreceğiniz gibi
KİK Başkanımız daha yeni, dünkü gazetelerde artık Kamu
İhale Kurumunun yolsuzlukların peşinde
koşamayacağını, Ali Dibo olaylarını görmezden
geleceğini bildirdi. Burada çok haklı, yetkiler korkunç derecede
kısıtlandırıldı.
Değerli milletvekilleri, şimdi, ihalelerde gizlilik,
yani kamu ihalesinde gizlilik
Gizliliğin ana temeli yaklaşık
maliyet dediğimiz ihale keşfinin idare tarafından gizli
tutulması. Şimdi ben size bir örnek vermek istiyorum: İhalelerde
aşırı düşük sorgulaması belli bir formülizasyona göre
bulunuyor. Bu formülizasyonda ihaleye giren firmalar toplamı ve bunun,
ihalelere giren firmaların toplamının bölümünden çıkan
rakam keşif rakamına bölünüyor. Keşif rakamına bölündükten
sonra, burada, İhale Kurumunun yayınlamış olduğu
katsayılar vardır. Bu katsayılarla çarpılarak
aşırı düşük sınırı tespit ediliyor. Buradaki
amaç, aşırı düşük sınırını tespit edip
bunun alt tarafındaki tekliflerden sorgulama yapmaktır.
Değerli milletvekilleri, ben size bir şey sormak
istiyorum burada, lütfen burayı iyi dinlemenizi istiyorum: Bir ihalede
acaba aşırı düşük sınırını tam on
ikiden vuran kaç teklif olabilir?
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Bir.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Olmaz, hiç olmaz.
KEMALETTİN NALCI (Devamla) Hiç olmaması lazım ama
ben size -burada- getirdim, Sayın Bakanım da burada -Sayın Grup
Başkan Vekili de, sağ olsun, mühendislerin haklarına
karşı çıktı- eğer arzu ederse vereyim. Bakın,
burada şu boyalı gördüğünüz tüm teklifler, kuruşuna kadar
aynı teklifler.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Kaç tane?
KEMALETTİN NALCI (Devamla) Yaklaşık olarak
aynı tekliften sekiz tane, on tane, on iki tane ve bunlar bu
katsayılara göre atılmış olan ihale teklifleridir ve bunlar
sonuçlanmıştır.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Bunun adı ihaleye
fesat karıştırmaktır.
KEMALETTİN NALCI (Devamla) Şimdi ben size soruyorum
buradan: Aynı teklifi kuruşuna varıncaya kadar altı firma,
sekiz firma nasıl verebiliyor? Ben size buradan bunun
açıklamasını yapayım: İdareden bunun keşfi temin
ediliyor ve bu sekiz kişi içinde ihaleyi birisine verecekler. Mevzuat ne,
biliyor musunuz sayın milletvekilleri? İş bitirmesi en büyük
olan firmaya veriliyor.
ÜMİT ŞAFAK (İstanbul) Adres teslimi!
KEMALETTİN NALCI (Devamla) Bakın, şimdi şunu
söyleyeyim: O zaman ihale yapmanıza gerek yok. İş bitirmesi en
büyük olan firmayı getirin, zaten keşifleri içeriden temin
edildiğine göre, katsayılar da belli
Bu böyle olmaz. Bakın,
burada madem AKP Yolsuzluğu önleyeceğim. diyorsa, buna çanak
tutmasın. Çıkartmış olduğu bu şey, Devlet
İhale Kanunu, şu anda yolsuzluklara, imtiyazlara, adam kayırmaya
birebir. Burada Kamu İhale Kurumu Başkanı var, böyle
aşırı düşük sınır tespiti olmaz. Bunu da sizin
zamanınızda çıkartılan bir kararnamenin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Nalcı, buyurun efendim.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Kanunu 17 defa deldiler.
KEMALETTİN NALCI (Devamla) Şimdi, sayın
milletvekilleri, ihalenin keşfiyle, kat sayılarla çarpılmayla
aşırı düşük sınırı bulunmaz.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Şimdi niye
sataşmıyorsunuz?
KAMALETTİN NALCI (Devamla) İhalelere giren
firmaların ortalaması alınır, bu ortalama dâhilinde bir kat
sayıyla çarpılması suretiyle, eğer bir aşırı
düşük kat sayısı bulunursa, ihalelerde bu yolsuzluğun önüne
geçilebilir. Ben, birazdan, bu dosyanın aynısından, eğer
arzu ederlerse, Sayın Grup Başkan Vekiline ve Sayın
Bakanıma da arz etmek istiyorum. Bunun çok acil olarak, ivedilikle, yarından
itibaren bu aşırı düşük sınırının
değişmesi lazım. Değişmediği sürece, değil
Deniz Feneri, değil yolsuzluklar, burada meydana gelen yolsuzlukların
haddi hesabı yok.
Bu duygu ve düşüncelerle, bundan sonraki dönemde, ki, bir
genelgeyle, hem yeterlilik, belge yeterliliğin hem de bu
aşırı düşük
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMALETTİN NALCI (Devamla) Son, bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) İhaleye fesat
karıştırmaktan kaçınmaları
KAMALETTİN NALCI (Devamla)
sınır değerinin
değişmesi ve ihalelerin daha saydam, daha adil, daha güvenilir bir
şekle getirilmesi umuduyla hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sağ olun. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Nalcı.
Sayın milletvekilleri, gruplar adına konuşmalar
tamamlanmıştır.
Şimdi, şahısları adına, ilk söz, lehinde,
Gümüşhane Milletvekili Yahya Doğana aittir.
Sayın Doğan, buyurun efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
YAHYA DOĞAN (Gümüşhane) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün, Maliye Bakanlığı, Gelir
İdaresi Başkanlığı, Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı ve Kamu İhale Kurumunun 2009 yılı
bütçesi ile gelir bütçesi Genel Kurulumuzda görüşülmektedir. Bu saate
kadar gruplar adına konuşmalar yapılmıştır.
Şimdi, ben de, bu bütçelerin lehinde olmak üzere birkaç şey söylemek
istiyorum, zamanın elverdiği ölçüde kısaca görüşlerimi size
arz edeceğim. Yalnız, cevap vermek belki bana düşmez ama biraz
önce dikkatle dinlediğim ve bürokrasiden duayenimiz olan Çok Değerli
Maliye Müsteşarımız Sayın Ertuğrul Kumcuoğlu
Beyefendinin söylediklerinden fevkalade üzüntü duydum. Amacımız
tabii ki burada bütçeyi tartışmaktır, görüşmektir.
Yılların birikimine sahip Çok Değerli eski
Müsteşarımız, yeni Milletvekilimizin çizmiş olduğu
karanlık tablo ve vermiş olduğu rakamlar gerçekten beni hayal
kırıklığına uğratmıştır. Ben, eski
Değerli Müsteşarımızın biraz daha tarafsız ve
rakamları kendine göre yorumlamadan gerçekçi bir şekilde burada izah
etmesini arzu ederdim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Rakamlar yanlış mı
Sayın Milletvekili?
YAHYA DOĞAN (Devamla) Arz edeceğim efendim.
Değerli milletvekilleri, dışımızda
başlayıp bizi de etkisine alması kuşkusuz beklenen bir
krize karşı Hükûmetimiz elbette ki gerekli önlemleri almaktadır.
Zaman zaman Kriz oluyor, paket açıklanmıyor
Bunlar biraz konuyu
iyi bilmemekten kaynaklanan hususlardır çünkü Amerikada başlayan
kriz ile bunun Türkiyeye yansıması farklı olaylardır.
Orada elbette ki acil tedbirler alınması için toplantılar
yapıldı ama Türkiyede bu süreçte zaten tedbirler
alınmaktadır, yeri geldikçe de alınacaktır.
Vurgulamak istediğim, son altı yılın
değerlendirilmesi yapılırken ve biraz da
alındığım, Sayın Kumcuoğlu
üstadımızın söylediği, sanki Türkiye bir felaketin
içerisine, eşiğine geldi, bir uçurumun kenarında, 2009
yılında kıyamet kopacak. Öyle değil arkadaşlar,
Allaha çok şükür, alınan tedbirlerle 2009 yılı da
atlatılacaktır.
RECEP TANER (Aydın) Bugünkü gazeteyi bir oku!
YAHYA DOĞAN (Devamla) Ben, polemiğe girmek
istemiyorum, o benim işim değil, grup sözcüleri belki ona cevap
verecektir. Ancak, şunu istirham ediyorum: 2001-2002 yıllarına
nazaran bugün hangi husus daha kötüdür? Lütfen bunu izah buyursunlar.
AKİF AKKUŞ (Mersin) İşsizlik!
İşsizlik!
YAHYA DOĞAN (Devamla) Batırılan 50 milyar
doları biz ödedik.
AKİF AKKUŞ (Mersin) Kapanan fabrikalar!
YAHYA DOĞAN (Devamla) Kapanan fabrikaları da biz
açtık.
AKİF AKKUŞ (Mersin) Nerede açtınız?
YAHYA DOĞAN (Devamla) İsterseniz onların
detayına daha sonra girelim, konudan uzaklaşmayalım.
RECEP TANER (Aydın) Devlette borca bakın devlette
borca! Devletin borcu nereye vardı?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen dinleyelim
efendim.
YAHYA DOĞAN (Devamla) Şimdi, değerli
arkadaşlarım, şimdi gerek batan bankalar gerekse enflasyonun
durumu neydi, bunlar inanın geniş bir tartışmanın
konusu ama ben istiyorum ki bu yüce Parlamentoda
Bu arada Oğuz Hocama da
katılıyorum. Arzu ediyorum ki her şey medeni bir ortamda
rahatlıkla tartışılabilsin, süre kısıtlaması
olmasın.
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Dürüstlüğün
olmadığı yerde medeniyet olur mu!
YAHYA DOĞAN (Devamla) Ben son derece eminim, Oğuz
Hocamın fevkalade kıymetli fikirleri olmasına rağmen
burada onları ifade edemedi. Ve Sayın Kumcuoğlu
üstadımız da belki maksadı aştı ve söylemek istediklerini
tam izah edemedi, kısaca değindi, tıpkı benim
yaptığım gibi.
Burada söylemek istediğim şudur: Bu bütçe,
doğrudur, güvenilir, kalkınma hedefleri de gerçekçi olarak
belirlenmiştir. Zaten bunu bir partili olarak söylemiyorum, AK PARTİ
döneminde hedeflenen kalkınma programlarıyla gerçekleşmeler
geçmiş hükûmetlerin hepsininkinden çok daha gerçekçi olmuştur. Bunu
vurgulamak istiyorum.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Geçmişten bugüne gelebilseniz!
YAHYA DOĞAN (Devamla) Diğer bir husus: Bu Hükûmete,
bütçede özellikle özürlülere sağlanmış olan imkânlar ve
eğitime ayrılmış olan kaynaklar dolayısıyla
teşekkür ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Doğan,
konuşmanızı tamamlayınız.
YAHYA DOĞAN (Devamla) Bitiriyorum.
Ülkemizde üniversitesiz il
bırakılmamıştır. Milletvekili olduğum Gümüşhanede
de yeni üniversite kurulmuştur. Ancak, yeni kurulan üniversiteler yeni
doğan çocuğa benzer. Bunların kaynaklarını elden
geldiğince artırmakta
Çünkü öğretim üyesi temini, altyapı
yatırımlarına şiddetle ihtiyaç vardır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ekonomik
sıkıntıların aşılmasında millî birlik ve
bütünlük içinde hareket edilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Siyasi istikrar
ile ekonomik istikrar arasında doğrudan bir ilişki vardır.
Hükûmetimiz, geçmişteki krizlerden de ders çıkararak
dışımızda başlayan ve bizi de etkilemesi
kaçınılmaz olan bu krize karşı
Ekonomimize ve
insanımıza zarar vermeden bu krizden çıkılacağı
kanaatindeyim.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Kriz olduğunu kabul ettiniz.
YAHYA DOĞAN (Devamla) Yine, kriz dönemlerinde, biraz önce
arz ettiğim gibi, birtakım karışıklıklar
çıkabilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Doğan, süreniz doldu.
YAHYA DOĞAN (Devamla) Efendim, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim, sağ olun.
Şimdi, Hükûmet adına Maliye Bakanı Sayın Kemal
Unakıtan.
Sayın Bakan, buyurun efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz kırk dakika efendim.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Sayın
Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her sene
olduğu gibi bu sene de bütçemizi, yoğun bir mesaiyle
çalışarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak son durumlarına
getirdiniz çünkü Maliye Bakanlığının bütçesi
konuşulmaya başlandığı zaman, artık bu, sona doğru
gelindi demektir.
Şimdiye kadar yapmış olduğumuz
çalışmalar ve bundan sonra da yapacağınız
çalışmalar için ben de Bakanlığım adına,
Hükûmetim adına çok teşekkür ediyorum hepinize ve tümü üzerindeki bu
görüşmeler olacak, maddeler olacak ondan sonra da, bir iki gün sonra da
inşallah bu bütçeyi de kabul etmiş olacağız.
Değerli arkadaşlar, hükûmetler ekonomik ve sosyal amaç
ve önceliklerini maliye politikaları aracılığıyla
yerine getirirler. Maliye politikalarının en önemli uygulama
aracı da bütçe. Bütçe, önümüzdeki yıl içinde, yani bir yıl
içerisinde devlet hangi harcamaları yapacak, nerelere ne kadar paralar
harcayacak, nerelere ne yatırımlar yapacak, sosyal harcamaları
ne kadar olacak, bakanlıkların ödenekleri ne olacak, bunun
yanında bu harcamaları nereden karşılayacak, nerelerden
gelir elde edecek, nerelerden vergi alacak bütün bunların hepsini kapsayan
bir çalışmadır. O bakımdan, bütçe fevkalade önemli. Bir
bütçe hakkı vardır. Yani, devlet masraflarını
karşılayabilmek için vergi koyma hakkı vardır. Bütçeden
alır bunu, bütçe hakkından alır. Bütçeler öyle kanunlardır
ki, bakınız, şimdi Genel Kurula indiği zaman bütçenin
giderlerini artıracak Genel Kurul da bir karar alamıyor veya
gelirlerini azaltacak bir karar alamıyor. Bütçe fevkalade önemli. Mesela
bütçe buradan kabul edilip Cumhurbaşkanlığına
gönderildiği zaman Cumhurbaşkanlığı bunu onaylamak
zorunda. Çünkü, zamanında eğer onaylanamazsa devlet masraf yapamaz;
devlet, ücretlerini ödeyemez; devlet, masraflarını yapamaz. O
bakımdan bütçe hakikaten çok önemli.
Şimdi, bu bütçeyi biz, değerli arkadaşlar,
dünyadaki büyük bir krizin olduğu bir zamanda konuşuyoruz, 2009
yılı bütçesini. Dolayısıyla bütçe konuşulurken çok
şeyler söyleniyor. Hatta burada bütçeyle ilgili olmayan birçok şeyler
de söyleniyor. Hele hele Bütçenin falan maddesi konuşuluyor.
diyeceğiz şimdi ileride, bambaşka şeyler konuşabiliyor
arkadaşlar ama bu kürsünün de her şeyi dile getirme hakkı var,
bunu da saygıyla karşılıyoruz.
Şimdi, dünyadaki krize çok dokunduk biz tabii. Daha önceki
bütçe konuşmalarında, bütçe takdimimde ben uzun uzun anlattım.
Bu kriz dedim, dünyanın krizi, Türkiyenin krizi değil.
Değerli arkadaşlar, öyle şeyler var ki, Türkiye
olarak veyahut da başka ülkeler olarak, dünyadaki bazı olup bitenlere
bir şey yapamıyorsunuz. Mesela dünyada petrol fiyatı
artıyor, buna kimse bir şey yapamıyor, Türkiye olarak biz hiçbir
şey yapamıyoruz. En fazla mağdur olduğumuz konulardan bir
tanesi de buydu. Şimdi iniyor, bundan dolayı da seviniyoruz.
Şimdi, dünya kriziyle ilgili olarak da yapabileceğimiz var,
yapamayacağımız şeyler var. Mesela bizim bazı
sektörlerimiz yüzde 90 ihracatını Avrupaya yapıyor. Avrupada
talep düşmüş, Almanyada talep düşmüş, Belçikada talep
düşmüş, ne yaparsınız siz buna? Benim şimdi
Almanyadaki talebi artıracak bir hâlim yok. Bunu açık açık
görmek lazım. O zaman, böyle bir tehlike geldiği zaman bu bizi de
etkiliyor. Dolayısıyla biriniz çıkıp da, arkadaş, bu
dünya krizini şöyle şöyle sonlandıralım, böyle böyle
yapalım
Varsa bir fikriniz, gelir burada tartışırız,
haa, onları yerine getiririz ama sadece şikâyetle de bir yere
varılmıyor. O bakımdan, değerli arkadaşlar, her
şeyi kendi şartları içerisinde değerlendirmemizin çok büyük
faydaları olacağını düşünüyorum.
Şimdi, biz bu bütçede aynı zamanda Bakanlık 2007
yılı kesin hesabını da veriyoruz. Ben şimdi biraz da
bu kesin hesapla ilgili, yüce heyetinize bazı bilgiler arz etmek
istiyorum.
Maliye Bakanlığı 2007 yılı kesin
hesabı bütçesine 35,3 milyar YTL ödenek tahsis edilmişti 2007
yılında. Bunun 927 milyon YTLsi Bakanlığın personel
ve mal, hizmet alımları ile yatırım giderleri için
ayrılmıştır. Yıl sonunda toplam 35,2 milyar YTL
harcama gerçekleştirilmiş. Demek ki 35,3 ödenek vardı ama harcanan
35,2. Bu tutarın 824 milyon YTLsi Bakanlığın personel, mal
ve hizmet alımları ile yatırım giderleri için
kullanılmıştır. Kesin hesapla ilgili vereceğim
bilgiler bunlar.
Bir de Ocak-Kasım, içinde bulunduğumuz 2008
yılının Ocak-Kasım merkezî yönetim bütçesi uygulama
sonuçları var. Bu uygulama sonuçlarına göre de şöyle: Bu dönemde
202 milyar YTL harcama yapılmış, 193,8 milyar YTL gelir elde
edilmiştir. Faiz dışı harcamalar 153,2 milyar YTL, vergi
gelirleri 156 milyar YTL düzeyinde gerçekleşmiştir. Merkezî yönetim
bütçe açığı 8,3 milyar YTL olmuştur. Kasım ayı
sonu itibarıyla bu rakamlar. Söz konusu dönemde oluşan bütçe
açığı geçen yılın aynı döneminde oluşan 9,7
milyar YTL açığa göre yüzde 14,8 oranında
azalmıştır ve yıl sonunda hedeflerimize uygun olarak kapatacağımızı
tahmin ediyoruz.
Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; Bakanlığın
2009 yılı gider bütçesi için teklif edilen ödenek tutarı 57,9
milyar TLdir. Bakanlığın bütçesi ödeneğinin
yaklaşık yüzde 1,7sine tekabül eden 994 milyon TL
Bakanlığın personel, mal ve hizmet alımlarıyla
yatırım giderlerini karşılamak üzere kullanılacaktır.
Bu tutarın yüzde 68i personel giderleri, yüzde 23ü mal ve hizmet
alım giderleri, yüzde 3ü sermaye giderleri ve yüzde 6sı da cari ve
sermaye transferleri olarak öngörülmüştür. 2009 yılı ödenek
teklifimizin yüzde 98,3ünü oluşturan 56,9 milyar TL tutarındaki
ödenek ise diğer kamu hizmetlerinin karşılanması
amacıyla ilgili ilgili idarelere aktarılacaktır.
Şimdi, size Bakanlık faaliyetleriyle ilgili de çok
kısa bir malumat arz etmek istiyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; stratejik
planlama ve performans esaslı bütçeleme çalışmalarını
belirlenen takvim çerçevesinde yaygınlaştırıyoruz.
2008-2010 dönemi sonuna kadar toplam 148 idarede bu çalışmaların
tamamlanmasını hedefliyoruz.
2008-2012 dönemi Maliye Bakanlığı stratejik
planını temel alarak Bakanlığımız performans
esaslı bütçesinin ikincisini 2009 yılı için hazırladık
ve bugün sizlerin bilgisine sunduk.
Köylerimizin yol, içme suyu, kanalizasyon ve tarımsal sulama
ihtiyaçlarını karşılamak üzere 2005 yılında
başlatılan KÖYDES projesine bugüne kadar toplam 4,7 milyar YTL
harcadık. Bu 2009 yılı bütçesine de 500 milyon TL ödenek
öngördük. Ayrıca, köylerimizin elektrifikasyon altyapısının
iyileştirilmesi için Özelleştirme Fonundan TEDAŞa gerekli
kaynağı aktarıyoruz.
Vergi daireleri ve muhasebe birimleri e-VDO, VEDOP ve say2000i
sistemlerini kullanarak birbirleri adına tahsilat işlemleri
yapılmaktadır. Bilgiye daha hızlı ve kolay erişimin
sağlanması amacıyla, bu sistemler arasındaki entegrasyona
yönelik çalışmalarımızı başlattık. Bu sayede
devletin kasasına giren her kuruşun tahsil edildiği andan
itibaren bütçe geliri olarak kayıt altına alınmasını
sağlamış olacağız.
Say2000i sisteminde Kamu Harcamalarında Risk Alanları
Modülü oluşturularak kamu harcamalarında riskli alanlar tespit
edilmeye başlanmış, bu bağlamda; özel sağlık
kurum ve kuruluşlarının tedavi işlemleri, yeşil
kartlıların sahipliğine yönelik incelemeler, üniversite
hastanelerinin alacaklarının tespiti gibi konularda denetim ve
inceleme programları düzenlenerek kamu harcamalarında denetim
yoğunlaştırılmıştır.
Gümrük vergilerinin en kısa sürede tahsil edilmesini ve
muhasebe kayıtlarında yaşanan hataların en aza
indirilmesini sağlamak amacıyla Gümrük
Müsteşarlığı ile geçen yıl başlattığımız
Güm-Kart Projesini 2008 yılı itibarıyla tüm gümrük muhasebe
birimlerinde yaygınlaştırdık.
Kamu idarelerinin elinde bulunan ihtiyaç fazlası
taşınırların ihtiyacı olan diğer kamu idarelerine
bedelsiz devredilmesini sağlamak üzere söz konusu
taşınırlara ait verileri elektronik ortama aktardık.
Hükûmetlerimiz döneminde hazineye ait taşınmazların
ekonomiklik ve verimlilik ilkelerine göre yönetilmesine özel bir önem verdik.
Bu doğrultuda devlete ait taşınmazların ekonomiye
kazandırılması amacıyla, taleplerin mahallinde ve süratle
sonuçlandırılmasına yönelik gerekli düzenlemeleri yaptık.
Değerli arkadaşlar, elinizdeki kitapçıkta
bunları tek tek sayıyoruz, oradan daha iyi takip edersiniz diye
düşünüyorum ve anlayışınıza sığınarak
diğer rakamlara geçmek istiyorum.
2009 yılı gelir bütçesi: 2009 merkezî yönetim
bütçesinde, bütçe gelirleri 267,8; vergi ve vergi dışı gelir
iadeleri 19,1; bütçe gelirleri 248,8; vergi gelirleri 202,1; vergi
dışı gelirler 46,7 milyar TL olarak tahmin edilmektedir.
Değerli arkadaşlar, bizim, tabii, Başkanlık
olarak Gelir İdaresi Başkanlığı bütçesi var, ondan
sonra Özelleştirme İdaresi bütçesi var ve Kamu İhale Kurumu
bütçesi var. Şimdi onlarla ilgili de kısaca bilgi vermek istiyorum.
Gelir İdaresi Başkanlığının 2009
yılı gider bütçesi için teklif edilen ödenek tutarı 1,5 milyar
TLdir. Bu tutarın yaklaşık yüzde 78i personel giderleri, yüzde
16sı mal ve hizmet alım giderleri, yüzde 5i sermaye giderleri ve
yüzde 1i de cari ve sermaye transferlerinden oluşmaktadır.
Gelir İdaresi Başkanlığında yürütülen
faaliyet ve projelerin bazılarına da burada temas etmek istiyorum.
Mükelleflerimize kaliteli, hızlı ve etkin hizmet sunmak
amacıyla 2007 yılı sonunda faaliyete geçirdiğimiz Vergi
İletişim Merkezine ek olarak 2008 yılı içerisinde
kurduğumuz Mükellef Hizmetleri Merkezinde tüm mükelleflerimize hizmet
verilmeye başlanmıştır.
Verginin tahakkuk ve tahsil işlemleri kapsamında, cep
telefonundan kısa mesaj gönderme uygulaması yoluyla motorlu
taşıtlar vergisi borç ve ceza sorgulama hizmetleri verilmeye
başlanmıştır.
Elektronik faturaya geçiş
yönünde oldukça önemli aşamalar kaydedilmiş ve "Elektronik
Fatura Kayıt Sistemi" kurulmuştur. Bankacılık sistemi
ile ekonominin geri kalan kısmı arasında, Avrupa Birliği
standartlarına uygun bir şekilde kurulan sistem sayesinde, Şubat
2008'den bugüne kadar 5 telekomünikasyon şirketi ve 1 doğal gaz
dağıtım şirketi, faturaların ikinci
nüshalarını kâğıt ortamında basmayarak 374 milyon adet
faturayı elektronik ortamda üretmiş ve arşivlemişlerdir.
2009 yılı sonuna kadar Elektronik Fatura Sistemi tamamlanacak ve bu
sayede kayıt dışı ekonomi ile mücadelede de yeni bir araç,
Gelir İdaresinin vergi uyum çabalarına destek olacaktır.
VEDOP-3 Projesi kapsamında bugüne kadar 525 mal
müdürlüğü İnternet tabanlı vergi dairesi otomasyonu
uygulamasına geçmiş, 187 vergi dairesinin İnternet tabanlı
vergi dairesi otomasyonu dönüşüm işlemleri tamamlanmış, 43
takdir komisyonu için altyapı ve donanım kurulum işlemleri
sonuçlandırılmıştır.
2004 yılı Ekim ayında
başlattığımız e-beyanname uygulaması sonucunda
alınan beyanname sayısı, 2008 yılı Kasım ayı
itibarıyla toplam beyannamelerin yüzde 99una
ulaşmıştır. Hemen hemen tamamına yakın
beyannameler artık e-beyanname sistemiyle veriliyor. Yani kimse
artık, vergi dairelerine gidip beyanname vermek için kuyruklara girmiyor,
orada zamanını öldürmüyor, orada sıkıntılara
düşmüyor. Oturduğu yerden artık, düğmesine basarak
beyannamesini gönderiyor. Bu, Türk vergi sisteminde fevkalade önemli bir
dönemeçtir değerli arkadaşlar.
Yine, 2008 yılı içerisinde
Hızlandırılmış KDV İade Sistemi uygulamasına
geçilmiştir. Bu da fevkalade önemli. Buna göre, sertifika sahibi
mükellefin iade talepleri -Evet arına bakılmaksızın-
teminat, inceleme raporu veya yeminli mali müşavir tasdik raporu aranmadan
yerine getirilmektedir. Bu, fevkalade önemli. KDV iadelerinde mevcut risklerin
önüne geçmek ve haksız olarak KDV iadesi alan mükellefleri daha
hızlı tespit etmek üzere geliştirilen ve şu an
itibarıyla İstanbul ve İzmirde uygulanmakta olan Kod Sistemi
uygulamasının ülke geneline
yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmalar
devam etmektedir.
Değerli arkadaşlar, buraya da dikkatinizi çekmek
istiyorum. Bu KDV uygulamalarında bilhassa verilen faturalar çok önemli.
Adam faturayı veriyor, KDVyi de alıyor, ondan sonra gidiyor KDVyi
yatırmıyor. Sanki yok böyle bir mükellefiyet! Sonunda o faturayı
alan adama, ondan mesul olduğu için, Gel bakalım kardeşim.
diyoruz. O bakımdan, kimden fatura alıyorsunuz, kime fatura
veriyorsunuz; adam yatırıyor mu yatırmıyor mu bunlara dikkat
edin. Değerli mükelleflerimizin bunlara da dikkat etmesi lazım. E,
bana ne
Bana ne olmuyor işte, bana ne dediğiniz zaman zincir
kopuyor, o zaman da biz Maliye olarak bir yerde kalıyoruz. Ama kanunlar
bunu, yani faturayı kim almışsa onu da sorumlu kılıyor.
O zaman, faturayı alan bir adam Kardeşim, sen şunun KDVsini
yatırdın mı? diye bir baksın. Piyasada herkes birbirini
biliyor. Yani yoldan geçen bir adamdan almıyorsunuz ki, iş
yaptığınız adamdan alıyorsunuz. Bazı ufak tefek şeyler
de belki olabiliyor ama büyük faturalarda oluyor bu. Ondan sonra kodlama
sistemine girdiği zaman da o adam artık kolay kolay hayır
etmiyor, getir teminatını, getir şunu, getir bunu, getir
şunu
Çünkü niye? Şüpheliler listesine giriyor artık, riskliler
listesine giriyor. Aman bu listeye girmemeye dikkat edin. Bu listeye girmemeye
dikkat edin, ondan sonra çıkmak çok zor olur.
Şimdi, değerli arkadaşlar, size bir
uygulamamızın bugünkü neticesini de vereyim. Biliyorsunuz biz
yakın zamanda bir karar aldık, Maliye Bakanlığı olarak
dedik ki: Vergi borçlarınızı, 5 Aralığa kadar
müracaat ederseniz, on sekiz aya taksitlendireceğiz ve buradan da yüzde 3
vergi alacağız. Bugüne kadar müracaat edenlerin beyanı 11
milyar YTLyi geçti. Yani mükelleflerimiz buna büyük bir teveccüh gösterdiler.
Daha hâlâ sıralayıp da aldığımız müracaatlar var,
onlar da gelecek. Demek ki 12ye falan yaklaşacak gibi bir durum var. 11
milyar YTL
On sekiz ay taksitle ödenecek.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Ne kadarı ödenecek?
Ödeyebilecekler mi?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) On sekiz ayda ödeyeceğim.
diye müracaat ettiler, ben onu bildiriyorum, kimsenin kalbini bilecek hâlim
yok.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) On sekiz ay sonra bir daha rakam
verirsiniz.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, tabii biz bunları yaparken hesabı kitabı iyi
yaparak karşınıza geliyoruz.
Şimdi biz bütün bunları, bu bütçe rakamlarını
getiriyoruz. İşte bunu yıllardan beri de yapıyoruz, yeni
değil bu. Bu, benim ve Hükûmetimizin yedinci bütçesi. Yedinci bütçenin
hesabını kitabını yaparken bazı arkadaşlarımız
diyor ki: Yahu siz hesap bilmiyorsunuz. Biz hesap biliyor muyuz bilmiyor
muyuz şimdi göstereceğim, şimdi anlatacağım
bunları. Toplama, çıkarma bilmiyorsunuz diyor
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Çarpma, bölme biliyorsunuzdur!
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla)
ve bunu da bir
sayın profesör söylüyor.
ESFENDER KORKMAZ (İstanbul) Ben söyledim.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Şimdi, bak
Hocam, ben bunu anlatacağım da, hadi sen ne dersen de biz
hesabımızı biliriz de, senin okuttuğun talebeler seni
dinlerse ne yapacak şimdi? (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bu tamam da, hadi biz tamam, ne dersen de biz
ESFENDER KORKMAZ (İstanbul) Sayın Bakan, siz bir
hesabı yapın bakalım da
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Hocam, burada ne profesörler
gördük, bu kürsülerde neler neler! Şimdi, biz hesabımızı
hep yaptık, hep de doğru çıktı, çok şükür.
ESFENDER KORKMAZ (İstanbul) Hele bir yapın
bakalım!
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Ama bak şimdi,
memur maaşlarına zam yüzde 6 diyorsun, biz de yüzde 8,7 diyoruz.
ESFENDER KORKMAZ (İstanbul) Kendi adınıza
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Böyle bir Maliye
Bakanını da ilk defa görüyoruz.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Şimdi hah
Öyle, sen şimdi
ESFENDER KORKMAZ (İstanbul) Yıllık
ortalaması 6,3! Yıllık, yıllık
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Hah tamam.
Şimdi bir yıllık nasıl hesaplanır? Bir
bakarsın 2008in Aralık ayında ne maaş
alınmış, şu; bir de 2009 Aralık ayına
bakarsın ne maaş alınmış, ikisinin arasındaki
fark nedir; yıllık artış budur.
MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) Doğru mu bu!
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Şimdi, bu
doğrudur. Çünkü, TÜİK mesela
ESFENDER KORKMAZ (İstanbul) Doğru değil
Sayın Bakan, ortalamayı almak lazım, ortalamayı.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Ya, değil mi,
bir dakika
TÜİK şimdi enflasyon hesaplaması yapıyor.
Nasıl bakıyor? 2008 Aralık ne olmuş, 2009 Aralık ne
olmuş; yahut 2007 Aralık ne olmuş, 2008 ne olmuş, bir
yıllık ne olmuş? Bir yıllık böyle çıkar. Bir
yıllık, işte onu 12ye böl, ondan sonra 6yla çarp, şundan
bundan falan
Hocam böyle hesap yok.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Öyle mi öğretiyor Hoca?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Şimdi, hah,
öyle öğretiyorsa, yandık işte; yani Türkiye
ESFENDER KORKMAZ (İstanbul) Sayın Bakan, altı ay
8,7 alıyor, altı ay da 4 alıyor, ortalamasını al.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Bırak
şimdi, Hocam Allah aşkına bir yıllıktan ne
anlarsın sen?
ESFENDER KORKMAZ (İstanbul) Olur mu ama!
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Ya bir yıl önce
neymiş, bir yıl sonra neymiş; ikisinin arasındaki fark
neymiş? Buna bakılır.
ESFENDER KORKMAZ (İstanbul) Ama aşk olsun, ortalaması
alınır Sayın Bakan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ekonometri konusu bunlar.
Hocam iktisatçı.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Evet.
Şimdi, Hocam eğer kitaplarında böyle yaptıysan
düzelt onları. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ESFENDER KORKMAZ (İstanbul) Sayın Bakan, hele siz bir
düzeltin!
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Düzelt, olmaz.
Başka yerlerde de yok, İstatistik Kurumunda da yok; bir
zatıalinizde var. Acaba çok uzun yıllar önce böyle miydi diye
düşünüyorum ama
ESFENDER KORKMAZ (İstanbul) Endekslerle ortalamalar
farklı Sayın Bakan: Altı ay yüzde 4, altı ay yüzde 8,7
alınıyor.
AHMET YENİ (Samsun) Hocam, Bakan konuşuyor,
Bakanı dinleyelim Hocam.
ESFENDER KORKMAZ (İstanbul) Canım, siz de beni
konuşturmadınız.
BAŞKAN Sayın Bakanım Genel Kurula hitap edelim.
Lütfen, Sayın Bakan
AHMET YENİ (Samsun) Bakanı konuşturmuyorlar
Sayın Başkan!
ESFENDER KORKMAZ (İstanbul) Siz de beni
konuşturmadınız.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Hocam, bak
şimdi.
ESFENDER KORKMAZ (İstanbul) Ben doğruyu söylüyorum.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) En düşük memur
maaşı Aralık 2008de 1.118
Bak, bak Hocam
Değerli arkadaşlar -kusura bakmayın, ben herkese
hitap etmiş olayım- en düşük memur maaşı Aralık
2008de 1.118; 2009 yılında Ocak-Temmuz aylarında
artışlardan sonra memurun maaşı 1.215 olacak.
ESFENDER KORKMAZ (İstanbul) 1.215i bir yıl
almıyor ki altı ay alıyor. Altı ay alıyor ya! Olur mu
Sayın Bakan ya!
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Artış
oranı nedir Hocam ya?
ESFENDER KORKMAZ (İstanbul) Bir yıl boyunca mı
alıyor aynı parayı?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Peki
Hocam
ESFENDER KORKMAZ (İstanbul) Siz düzeltin, düzeltin.
Sayın Bakan, düzeltin, düzeltin. Yanlış
BAŞKAN Sayın Korkmaz, Genel Kurula hitap ediyor, size
değil efendim. Siz dinleyin, Genel Kurula söylüyor.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Hocam, vaziyet
budur, duyurulur. Bilginize arz olunur.
M. NURİ YAMAN (Muş) Yıllık değil,
altı aylık, altı aylık.
SONER AKSOY (Kütahya) Yıllık
dağılımı söylemiyor.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Yine, değerli
arkadaşlar, burada, bazı değerli
konuşmacılarımız çok konudan bahsettiler ama ben bir iki
tanesini şey edeceğim.
Yine, bir konuşmacı arkadaşımız Kamu ve
özel sektör yatırımları azalmıştır. dedi.
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) O, tasarruflar
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Tasarruflar azaldı,
tasarruflar.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Yatırımlar
yok mu bunun içinde? Demediniz mi Hocam?
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) Tasarruflar dedim.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Yani, ben
öğrenmek için söylüyorum.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Sizin konuşma metninizde
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Tasarruflar ve
yatırımlar mı dediniz?
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) Ben tasarruflar
dedim.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Yatırım
demediniz, tamam.
Bak, dememiş, o güzel bir şey çünkü yatırımlar
gerçekten arttı bizim zamanımızda, ama tasarruf meselesine ben
de temas ettim. Türkiyede
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Hangi yatırım? Kamu mu,
özel yatırımlar mı?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Söyleyeyim onu: Kamu
ve özel, birlikte, sabit sermaye yatırımları 2002de yüzde 13,5
iken
Benim elimde ikisi beraber var.
RECEP TANER (Aydın) Sayın Bakan, borçları
değerlendirirken kamu ve özel beraber olamıyor da neden
yatırımlarda birlikte oluyor?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Yok, ikisi de arttı.
Yüzde 21,9a çıkmış.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Ayrı ayrı söyleyin
Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) İkisinin
toplamı bu. Ayrı ayrı da arttı. Yani ondan bir medet
umduysan umma; ikisi de arttı, hep arttı ama tasarruf meselesine baktığımızda,
Türk milletinin tasarrufu az. Bak ben misal verdim: Çinde 50-53, Hindistanda
35
AKİF AKKUŞ (Mersin) Adamın geliri yetmiyor ki
tasarruf yapsın!
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla)
bizde 14-15, böyle
tasarruf. Ama bu arada kamu, üzerine düşen tasarruf
artırımını yaptı. Nasıl yaptı? Bütçe
açıklarını düşürdü ve üzerine düşen gerekli tasarrufu
yerine getirdi. Ama, Türkiyede özel sektör tasarrufu maalesef düşük. Nedir?
Biz, yatırım yapmasını bildik ama tasarruf
yapmasını bilemedik. Bakınız şimdi, özel sektörün
bilançolarına bakın, sermaye rasyolarına bakın. Sermaye
rasyoları çok düşük bizde değerli arkadaşlar.
Şimdi diyor ki: Mali kriz geldi, mali kriz gelince
arkadaş çok dara düştü, şöyle
Doğru, fakat
bazıları var ki yazıyor orada Zaten dört senedir beş
senedir mali sıkıntılarla uğraşıyordu. diyor.
Neden mali sıkıntılarla uğraşıyor? Sermaye
rasyosu yeterli değil. Yani, Türk milleti olarak bu dönemde biz nasıl
cari açıkları azaltacaksak, enflasyonu indireceksek, birtakım
ara malları dolayısıyla buradaki istihdamı
artıracaksak, burada tasarrufları da artırmamız gerekiyor.
Ha, bunun için önlemler de alınması icap ediyorsa o önlemleri de
alacağız. Evet, bu özel sektördür ama değerli arkadaşlar,
herkes ayağını yorganına göre uzatsın diye yani
boğazımda tüy bitti, yani derler ya boğazımda tüy bitti,
öyle. Her bir basın toplantısında bundan bahsettim.
M. NURİ YAMAN (Muş) Boğazda olmaz dilde olur,
dilde!
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Şimdi, Kamu
İhale Kanunundaki değişiklikler burada çok konuşuldu.
M. NURİ YAMAN (Muş) Boğaza kılçık
takılır!
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Hatta, dendi ki
işte Burada bazı usulsüzlükler, bazı yolsuzluklar falan
yapılıyor.
Değerli arkadaşlar, Kamu İhale Yasası, Kamu
İhale Kurulu, ihale prosedürlerindeki sıkıntıları
çözmek için ortaya çıktı. Yoksa, bu bir denetleme kurulu değil
yani Kamu İhale Kurumu, denetleyici, müfettiş kurulu değil.
Yani, orayı teftiş ederim, orayı denetlerim, burayı
yasaklarım, bu değil. Kamu ihaleleri prosedüründeki problemlerin
çözümü için ortaya çıktı. Şimdi, yabancı memleketlere
baktığımız zaman kamu ihalelerindeki
sıkıntıları kaldırmak için iki tane önemli yöntem
yapmışlar. Bir tanesi diyor ki: Biz burayı şeffaf hâle
getirelim. Nedir? Bunların hepsini yayınlayalım biz.
Şimdi Kamu İhale Kurumu da bundan sonra bütün ihaleleri -bundan önce
de yapıyordu- hepsini kendi yayın sitesinde yayınlıyor.
Herkes her şeyi görüyor, bir defa şeffaf oluyorsun.
İkincisi: Elektronik ihale yapılsın, ona geçelim.
Bunun da altyapısını tamamlamış durumda Kamu
İhale Kurulu. Bunu yapacak şimdi yolsuzluklar için. Efendim,
şurada şu var. Orada o varsa, o kurumların teftiş
kurulları var, verirler incelemeye teftiş ettirirler veyahut da
savcıya giderler suç duyurusunda bulunurlar, savcılar gerekli
incelemeleri yaptırırlar.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) İtiraz hakkını
siz aldınız Sayın Bakan!
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Şimdi her
şeyin usulü dairesinde yapılması lazımdır.
Savcının yapacağını falana yaptırmak,
müfettişin yapacağını fişmana yaptırmak suretiyle
bir kavram kargaşasının içine girme.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Kavram
kargaşasını siz yarattınız.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Ha, bunun adı
Kamu İhale Kurumu, ne varsa bunu bu yapar. Yok böyle bir şey. Kamu
İhale Kurulunun neler yapacağı kanunda belli ve kanunu da
geliyor, burada kabul ediliyor kanun da, buradan çıkıyor. Eğer
buradaki oturan arkadaşlarımız, o kanuna aykırı
hareket ediyorlarsa ne derseniz söyleyin yapalım. Elimizdeki yetkiler
neyse yapalım. Burası bağımsız bir kurul
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Sayın Bakan, İhale
Kurumunun yetkilerini alıyorsunuz, yetkilerini! Ona niye gelmiyorsun? O
zaman yetkisini kısıyorsun sen; 21inci maddeye göre ihale
yapıyor adam, arkadaşlar onu söylüyor.
BAŞKAN Sayın Milletvekili, lütfen
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Niye saptırıyorsunuz
konuyu?
BAŞKAN Sayın Milletvekili, böyle bir usulümüz yok
efendim, oradan konuşma
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Böyle bir usul yok da,
gerçekleri söylesin Sayın Bakan.
BAŞKAN Yok efendim
Devam edin efendim.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Şimdi,
arkadaşlar, mesela deniliyor ki: Kamu İhale Kanunu, istisnalar
fazlalaşıyor, bunun uygulama alanı gittikçe azalıyor. Ben
rakamlara bakıyorum, eskiden bunun uygulama alanı, yani ihale
usulleri kullanılarak yapılan alımlar yüzde 73müş,
şimdi yüzde 80e çıkmış.
ALİ KOÇAL (Zonguldak) O zaman denetim vardı,
şimdi denetim yok. Denetimi ortadan kaldırdınız.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Yüzde 80e
çıkmış işte.
ALİ KOÇAL (Zonguldak) İyi de o zaman denetim
vardı, şimdi denetim yok. Yapılan ihalelerle ilgili denetim yok.
AHMET YENİ (Samsun) Yanlış anladılar,
yanlış.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) İstersen bir
daha anlatayım. Bir daha anlatayım, tamam.
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Onu siz kendi kendinize bir daha
okuyun, akşam evde okuyun.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Şimdi, eskiden,
değerli arkadaşlar, ihale usulleri
Şimdi burada ihale usulü
kullanması esas. Yani aslolan ihale esası kullanarak alım
yapalım ki çarpıştıralım birbirine, rekabetten
dolayı da kamu daha kaliteli malı daha az fiyatla elde etsin veyahut
da hizmeti. Eskiden kamu ihale usulleri kullanılarak yüzde 73müş
alımlar. Yani dışa o kadar da fazla ihale yapılmadan
alım yapılıyormuş.
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Her altı ayda bir mi bunu fark
ediyorsunuz?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Şimdi yüzde
80e çıkmış bu.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Önce İhale Kanununu
okuyun
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Altı ayda bir
değiştiriyorsunuz. Her altı ayda bir Kamu İhale Kanununda
değişiklik yapıyorsunuz.Yani her altı ayda bir bu
başınıza geliyor sizin.
BAŞKAN Sayın Milletvekilim, soru soracaksanız
sorun efendim siz. Zaten sorulara geçeceğiz.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Şimdi,
değerli arkadaşlar, sorularda sorarsınız.
Karşılıklı görüşme olmuyor, ben onu öğrendim.
BAŞKAN Sayın Bakanım, siz Genel Kurula hitap
edin.
Buyurun.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Bir de Savunma
alımlarıyla araştırma ve geliştirme niye bunun
dışına çıktı? diyor. Değerli arkadaşlar,
bütün Avrupa ülkelerinde, diğer ülkelerin büyük çoğunluğunda
savunma alımları ayrı yapılır, özel bir durumdur. Ya,
ülkenin savunması bu kardeşim. Ülkenin savunmasını da böyle
alelusul, bilmem ne değil ki. Buna özel bir ehemmiyet vereceksiniz. Bütün
ülkeler veriyor da Türkiye niye vermesin? Savunma niye özelmiş, niye bunun
dışındaymış? Evet dışında, bunun
dışında. ARGE de kendi özelliğinden dolayı, tabii
bütün Avrupa mevzuatında da böyle. Şimdi, bu, Avrupa mevzuatına
uyumdur. Eğer çağdaş bir uygulama istiyorsanız,
çağdaş uygulama bu işte. Buna iyice dikkat etmemiz lazım.
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Altı ay sonra bir daha
değiştirecek misiniz yasayı? Öyle bir niyetiniz var mı veya
bir sene sonra?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Gerekirse, bu
ülkenin menfaati onu gerektiriyorsa, altı ay değil, üç ay sonra bile
değiştiririz arkadaşlar. Hiç
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Üç gün, üç gün
Ayar mı var?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Biz bu ülkenin
menfaati neyse onu yapmaktan hiç tereddüt etmeyiz, kimseden de çekinmeyiz; onu
bilin.
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Demek ki önünüzü göremiyorsunuz.
Altı ay ilerisini göremiyorsunuz.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Bir de şimdi
size özelleştirmeden de bahsedeyim de biraz, ondan sonra sözlerimi
bitireyim.
Değerli arkadaşlar, özelleştirme biliyorsunuz
fevkalade önemli. Şimdi, burada kalkıp da bir değerli
konuşmacımız Efendim, özelleştirme yaptınız da
ne oldu? dedi.
Özelleştirme yaptık arkadaşlar çok şeyler
oldu. Bir defa o atıl ve ülkeye, devlete yük olmuş yerleri
temizledik.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Mesela Telekom! Mesela
TÜPRAŞ!
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Ekonomiye
kazandırdık. Hepsi verimli birer tesis hâline geldi.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Yük olmayanlar, kâr edenler?
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Telekom zarar mı
ediyordu?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bakınız ben size söyleyeyim, devletin elindeki bütün
işletmeler kâr bile etse devlete yüktür. Kâr bile etse devlete yüktür.
Bunu iyi bilin.
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Erdemir yük müydü size Sayın
Bakanım?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Evet yüktü.
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Erdemir nasıl yük oldu size?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Evet yüktü, yüktü
ALİ KOÇAL (Zonguldak) İyi yönetemezseniz tabii ki
yüktür!
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Bakanlıkları da
özelleştirin!
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Şimdi
değerli arkadaşlar
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Ne oldu iki senede? Alan firma iki
senede verdiği parayı çıkardı.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla)
Alkışladınız ya alan firmayı burada! Alan firmaya
hiçbir laflar edemediniz burada. Haydi, herkese ettiniz, alan firmaya bir laf
edemediniz. Eğer laf edecekseniz, herkese edin burada.
Özelleştirmeye ya karşısınız ya
taraftarsınız. Karşıysanız, gelin burada
Karşıyız. deyin. Söyleyin, bütün millet bilsin sizi.
ALİ KOÇAL (Zonguldak) O ayrı bir konu, onu
konuşmuyoruz.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Yoksa onu
konuşmuyorum bunu konuşmuyorum, ona varım buna yokum, efendim
bunu desteklerim bunu desteklemem
Millet de anlayamıyor sizi ya!
ÜNAL KACIR (İstanbul) Hayır efendim, anladı
millet! Anlıyor muhalefeti millet!
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Millet anlasın
sizi; net, açık
Net, açık olun. Öyle, bir öyle bir böyle yok!
K. KEMAL ANADOL (İzmir) O zaman Bakanlığı da
özelleştir, Bakanlığı.
BAŞKAN Sayın Anadol siz de mi?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Maliye
Bakanlığını da özelleştir.
BAŞKAN Sayın Anadol
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, şimdi biraz sonra bana soru soracaksınız, orada
hepsini sorun. Ben de cevaplandırayım.
AKIN BİRDAL (Diyarbakır) Nasılsa cevap
vermeyeceksin!
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Siz Maliye
Bakanlığını da özelleştirin. Oğlanlara da
ayrı ayrı görevler verin, sizin yardımcılarınız
olsunlar!
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Amma velakin
değerli arkadaşlar, bu özelleştirme dolayısıyla
Türkiye'nin verimliliği arttı.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Tabii, tabii!
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Türkiye ekonomisi
yüklerden kurtuldu. Türkiye ekonomisi ileri adım attı.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Borçlar onun için azaldı!
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Özelleştirme
Bakın, ben size söyleyeyim, önemli bir yapısal reformdur. Bir ekonomi
ileri gitmek istiyorsa bütün safraları üstünden atması lazım
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Yani bunlar safra öyle mi?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla)
ve özelleştirmeyi
yapısal bir reform olarak yapması lazım.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Yapmalı da
peşkeş çekmemeli Sayın Bakan!
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) O yapısal
reformu, özelleştirmeyi yapamamış hiçbir ülke ileriye gitmez,
çağdaş bir ekonomiden bahsedilemez.
Bakınız, şimdi, Demirperde ülkeleri vardır,
onlar bile yaptı şu özelleştirmeyi. Niye gidip oralarda şey
edemiyorsunuz?
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Ona buna peşkeş
çekmemişler ama!
BAŞKAN Sayın Koçal
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Hangisi? En
şeffaf özelleştirmeler Türkiye'de yapıldı. Bunu iyi bilin.
Hiçbir devlete bir şey söyleme hakkına sahip değilim, ama en
fazla şeffaf olan özelleştirme burada yapıldı.
Bakınız, ben size bir şey söylemek istiyorum.
Bugüne kadar, bir tane özelleştirmeye girip de Benim hakkım yendi.
diyen bir kişi yok.
RECEP TANER (Aydın) Mahkeme kararları var Sayın
Bakan.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Ha, bulun bana
bakayım! Bir kişi yok! Bir kişi! Yok!
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Kimseyi sokmuyorsunuz ki!
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Anlamadım!
Televizyonlara bile veriyoruz. Televizyonlarda seyrediyorsunuz böyle, heyecanla
seyrediyorsunuz. Ya!
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Dosyaları geri çekiyorlar
girenler!
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Onun için,
değerli arkadaşlar, bu özelleştirmeyi yaptıysak biz, bu
şeffaflığa uyduğumuz için yaptık. Birisine bir laf
edemezsiniz.
Ha, bizim yaptığımız özelleştirmelere
Sattık şimdi TÜPRAŞın yüzde 51ini 4,5 milyara. Efendim,
Halkbankın yüzde 25ini 2 milyara. Gidin de satın bakayım bizim
sattığımızı! PETKİMin yüzde 51ini 2 milyar
dolara sattık. Ha, 500e satın da göreyim sizi! 2yi, 1i
bırakın, 500e satın da göreyim sizi; yüzde 51ini! Hadi
göreyim!
AKİF AKKUŞ (Mersin) 5 milyar dolar veriyorum!
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Bakan, iyi
satıcısınız, kabul etmek lazım!
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Telekom'u niye örnek vermiyorsunuz?
Telekom'u örnek verin!
BAŞKAN Sayın Koçal, lütfen
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Onun için, bu
işleri yapmak için, değerli arkadaşlar, her şeyden önce AK
PARTİli olmak icap ediyor. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) 14,75!
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) İleriyi gören
hükûmetler bunu yapabilir. İleriyi gören, hangi zamanda neyi
yapacağını bilen Hükûmetler yapar.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Bakan 14,75
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Efendim
K. KEMAL ANADOL (İzmir) 14,75 ne oldu? Nereye gitti?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Ha! Şimdi, o
14,76yı benim sattığım fiyata satın da bir göreyim
bakayım.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Geç! Geç!
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Haydi satın da
göreyim.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Geç! Geç!
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Bırak geçi.
Satsana. Satın da göreyim ben.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Geç! Geç! Nereye gitti?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Böyle lafla peynir
gemisi yürümez arkadaşlar.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Nereye gitti, nereye?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Olanları
satın da bir görelim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Zaten o palavraları gördü, mahkemeler bile beraat kararı
veriyor.
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Hani şeffaftınız!
Kendi kafanıza göre sattınız.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Gidiyorsunuz
mahkemelere; al, mahkeme beraat kararı veriyor. Böyle boş boş
şeylerle uğraşmayın değerli arkadaşlar.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Nereye gitti 14,75? Hani
şeffaftın! Nereye gitti 14,75?
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Babalar gibi sattınız
Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bu duygu, düşüncelerle şu hesabı çok iyi
yapılmış olan bütçeyi
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Maşallah! Maşallah!
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Tekrar Maliye
Bakanlığı bütçesi ve bütün bütçeyi, inşallah, kısa
zamanda onaylayacaksınız. Bundan dolayı, verdiğiniz
özverili çalışmalardan dolayı hepinize teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bakan.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Bu bütçe çocuklarına
yetmez.
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Bu laf hoşunuza gitti Sayın
Bakan. Sizin çocuklarınıza yetmeyecek bu bütçe. Hoşunuza gitti
galiba, gülüyorsunuz.
BAŞKAN Şahısları adına, aleyhinde
Sakarya Milletvekili Münir Kutluata.
Buyurun Sayın Kutluata. (MHP sıralarından
alkışlar)
MÜNİR KUTLUATA (Sakarya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; şahsım adına söz almış
bulunuyorum.
Bu bütçenin hangi ortam içinde hazırlandığına
ve nasıl bir dönemde uygulanacağına bakarak değerlendirmek
gerekiyordu. Bu bütçe, 2008 yılı bütçesinin temel öngörülerinin hemen
hemen hiçbirinin tutmadığının
anlaşıldığı bir ortamda
hazırlanmıştır, öngörülen büyüme oranının
negatiflere indiği, hedeflenen enflasyonun yüzde 300ler oranında
şaştığı ve ihracatta büyük düşüşlerin görüldüğü
bir dönemde hazırlanmıştır. Bunlar Türkiye ekonomisinin
kendi problemli yapısının sonuçlarıdır. Bunun üzerine
dünya finansal krizinin bütün sıkıntılarıyla yaşanmaya
başlanmış olması ve reel sektöre sirayeti de bu döneme
rastlamaktadır. Ekonomiyle ilgili ciddi tedbirlerin alınması
zorunluluğunun yüksek sesle dile getirildiği bu dönemde 2008 için
önlem getirmek bir yana 2009 için de bir hazırlık
olmadığı hazırlanan bu bütçeyle ortaya konulmuştur.
Ülkemizde ve dünyada yaşanan ekonomik gerçeklerin kabulü konusunda çok
aşamalı bir direnç dönemi yaşanmış, fakat hâlâ
ekonominin gerektirdiği ve milletimizin beklediği bir
anlayışa ulaşılamamıştır. Önce düşük
kur, yüksek faiz döneminin reel sektör üzerindeki etkileri görmezden
gelinmiş, daha sonra, dünya finansal krizinin işaretlerine ve
gelmekte olan daralma tehlikesi zamanında algılanamamış,
bir süre sonra işin ciddiyeti kabul edilmiş, ama Türkiyeyi
etkilemeyeceği vurgulanmış ve nihayet, Türkiyeyi de ciddi
şekilde etkileyeceği kabul edilmiştir. Gelinen nokta
etkileneceğimizin kabul edilmesinden ibarettir.
Şimdi, birçok ülke resesyona girdiğini çoktan kabul
etmiştir ve çare aramaktadır. Ama Türkiyede hâlâ resesyon
tartışmaları ilgili Bakanın da katılımıyla
devam etmektedir.
Şimdi, size Sayın Maliye Bakanının 16
Aralık tarihinde Genel Kuruldaki bütçe sunuş konuşmasından
bir cümle okuyorum. Aynen diyor ki Sayın Bakan: Şimdi bu resesyon
lafı çok konuşuluyor. Herkes bir resesyondur tutturmuş. Bilen de
konuşuyor, bilmeyen de konuşuyor. Resesyon ne demek? Resesyon, bir
ülke iki çeyrek üst üste daralırsa, yani küçülürse o ülkede resesyon var
demektir. Teknik tabiri budur bunun.
Burada söylemek istenilen, Türkiyedeki büyüme düşüşünün
üçüncü çeyrekte 0,5e kadar inmesine rağmen henüz ekside
olmadığı hususudur. Oysa ikinci çeyrekteki 1,9luk büyüme üçüncü
çeyrekte 0,5e düşmüş ve şu anda ekside olduğunu herkes
kabul etmektedir.
Şimdi, şu hususu dikkatlerinize sunuyorum: Üçüncü
çeyreğin 0,5 olduğu on ikinci ayda açıklandığına
göre, dördüncü çeyreğin negatife düşmüş olduğu belli olan
değeri 2009un üçüncü ayında açıklanacaktır. 2009un
birinci çeyreğinin sonucu da gelecek yazda, haziran ayında
açıklanacaktır. Şimdi burada söylenen Gelecek yaza kadar tedbir
almamakta ısrar edeceğiz. gibi bir anlamdır, bunun anlamı
budur.
Şimdi, ayrıca, bir de bu büyüme oranı konusunda,
resesyona ölçü alınan eksi büyümenin iki dönemlik olma şartına
bir bakalım. Değerli milletvekilleri; bu, ülkeden ülkeye
değişen bir ölçüdür. Gelişmiş bir ülke için yüzde 2lik
büyüme oranı iyi bir orandır, yüzde 3lük bir oran çok güzel bir
orandır ama Türkiye gibi ülkelerin, düşünün, uzun süre yüzde 1-2
oranında büyüdüğünü düşünün, bu ülkelerin ekonomisi bu
şartlarda da resesyon özellikleri arz eder. Dolayısıyla,
şimdi de bir resesyon tabirinin arkasında, bir durgunluk
ifadesinin arkasında polemik geliştirmenin hiçbir anlamı yok,
tedbirlerin derhâl alınması gerekir diye düşünüyorum.
Bütçe tasarılarının veya yasalaşmış
bütçelerin değerlendirilmesi, hükûmetin o yıl içinde millete
sunacağı hizmetlerin ve izleyeceği ekonomik ve sosyal
politikaların değerlendirilmesi şeklinde olur. Ancak, birkaç
yıldır üst üste, Hükûmetin, gerçekleştiremeyeceği belli
olan hedeflere dayanan bütçeler hazırlaması ve bunun sonunda ispat
edilmiş olması, bütçeleri değerlendirmemiz konusunda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Konuşmanızı bitirir misiniz
Sayın Kutluata.
MÜNİR KUTLUATA (Devamla)
tasarıları
değerlendirmemiz konusunda da bizleri zora sokmaktadır çünkü biz,
Uygulanan, öngördüğünüz şu politikaların sonuçları şu
açıdan yanlıştır, doğru değildir. diyemiyoruz,
bunların doğru olmadığını ve baştan
yanlış olduğunu söylemek zorunda kalıyoruz.
2009 yılı bütçe tasarısının Türkiye Büyük
Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmeye başlanıp
bitmesi arasında geçen bir aylık sürede Türkiye ekonomisinde
yaşanan gelişmeler ve Hükûmetin anlayışındaki
değişmeler bile bu bütçenin şimdiden bir revizyona ihtiyacı
olduğunu göstermektedir. Keşke bu revizyon, teklifimiz
doğrultusunda Plan ve Bütçe Komisyonunda gerçekleştirilmiş
olsaydı.
Geniş kapsamlı düzenlemeler yapılmadan, ciddi
önlemler almadan ekonominin düze çıkamayacağı bilindiği ve
herkesin bunu kabul ettiği bir dönemde her tedbirin bir harcama, her
teşvik ve muafiyetin bir gelir kaybı olduğu bilinirken, bu
tedbirlerin alınması mecburiyeti varken bu bütçenin her şeyi
halledebileceğini iddia etmek de yine bütçenin yetersizliğinin bir
ifadesidir.
Nihai olarak söyleyeceklerim bunlardır.
Bütün bu eksikliklere rağmen, bütçenin ülkemize hayırlar
getirmesini diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kutluata.
Sayın milletvekilleri, on dördüncü turdaki konuşmalar
tamamlanmıştır.
Şimdi sorulara geçiyoruz.
Evet, ilk soru Sayın Yeni
Buyurun efendim.
AHMET YENİ (Samsun) Sayın Bakanım,
özelleştirilmesi engellenen SEKA Balıkesir Fabrikası
engellendiği günden beri atıl durmaktadır. Özelleştirme
gerçekleşmiş olsaydı bugün orada kaç kişi
çalışmış olacaktı? Ekonomiye katkısı ne
olacaktı?
İkinci sorum: 2009 yılında gerçekleşecek olan
özelleştirmelerden duble yollara ve KÖYDES projelerine kaynak aktaracak
mısınız? Samsun Gelemen Çiftliği özelleştirilmeden
önce kaç YTL zarar ediyordu? Bugün ne kadar gelir elde ediyorsunuz?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Samsun Milletvekilisin, sen bilmiyor
musun?
K.KEMAL ANADOL (İzmir) Çanak bir
AHMET YENİ (Samsun) 2008 yılında tahakkuk
ettirdiğiniz vergi miktarı neydi? Yüzde kaçını tahsil
edebiliyorsunuz? Özelleştirdiğiniz Samsun Limanı için
yatırım ve istihdam şartı var mıdır? Samsun 19
Mayıs Tekel Fabrikası özelleştirildikten sonra kaç kişiye
iş imkânı sağlamıştır?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Biraz lütfet de öğren bu
işi, kendi seçim bölgen.
AHMET YENİ (Samsun) Özel sektör borçları devlet
garantisi altında mıdır? Kamu borç stokunun bugünkü durumu
nedir? Geçmişle mukayese eder misiniz?
Teşekkür ediyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Ahmet Bey, seçim bölgenizle ilgili
bilgilere sahip değilseniz, bu bilgileri gönderelim biz size.
AHMET YENİ (Samsun) Sen kendi seçim bölgenle ilgilen.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Yeni.
Sayın Özdemir
HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) Sayın Başkan,
Sayın Bakana soruyorum; seçim bölgem Gaziantepteki iş çevrelerinin
bize sorduğu bir soruyu belirtiyorum: Kasım 2008de yürürlüğe
girmiş olan mükelleflerin birikmiş vergi borçlarına af getiren
yasa, Eylül 2008den önceki borçları kapsamış olup yürürlük
tarihinden itibaren başlamamıştır. Dokuz ay sonrasında
meydana gelen borçlar kapsam dışı bırakılmış
olup bu nedenle ülke genelinde pek çok mükellef bu Kanundan faydalanma
imkânı bulamamıştır. Eşitlik ilkesi gereği,
ilgili Kanunun en azından 2008 yılı sonuna kadarki
kısmı da kapsama durumu söz konusu olabilecek mi?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özdemir.
Sayın Paksoy
MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) Sayın Bakan,
KDV oranlarının şişirildiğinden bahsetmektesiniz.
Sizin bu beyanınıza göre açıklanan ihracat rakamlarında KDV
almak için şişirilmiş ihracat miktarı ne kadardır? Az
vergi vermek için düşürülmüş ithalat ne kadardır? O zaman
ihracat ve ithalat rakamlarını tekrar gözden geçirmeniz gerekmez mi?
İki: 2009 yılı bütçe kanun tasarısında
öngörülen 12 milyar 631 milyon Türk lirası tutarındaki
özelleştirme gelirlerini nasıl sağlamayı
düşünüyorsunuz? 2009 yılında hangi kuruluşları satmayı
planlıyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Paksoy.
Sayın Güvel
HULUSİ GÜVEL (Adana) Teşekkür ediyorum
Başkanım.
Adanayla ilgili üç tane sorum var Sayın Maliye
Bakanımıza:
Cumhuriyetimizin kazanımları olarak daha önce Adanada kurulu
olan Et-Balık Kurumu, Süt Endüstrisi Kurumu, Sümerbank, AKSANTAŞ,
Adana Sigara Fabrikası gibi kamu fabrikaları Devletin
sırtında kambur. denilerek tek tek kapatıldı.
Özelleştirmeler Adanayı işsizler ordusunun başkenti hâline
getirdi. Sayın Bakana sormak istiyorum: Adanada kaç
yurttaşımız özelleştirmeler nedeniyle işsiz
kalmıştır?
İkinci sorum: Adana ilimizde özelleştirmeler nedeniyle
işlerini kaybeden vatandaşlarımız için Özelleştirme
Sosyal Destek Projesi kapsamında Özelleştirme Fonundan ne kadar
harcama yapılmıştır?
Son sorum Sayın Bakanım: Ülkemizin her yerinde
olduğu gibi Adana ilimizde de ilaç bedellerinin zamanında ödenmemesi
nedeniyle pek çok eczacımız mağdur olmuştur. Adana ilimizde
Bakanlığınızın eczacılara olan borcu ne
kadardır? Bunları ne zaman ödemeyi düşünüyorsunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Güvel.
Sayın Kaplan
Yoklar burada.
SIRRI SAKIK (Muş) Ben vekâleten buradayım.
BAŞKAN Vekâlet olmaz efendim. Öyle şey mi olur? Ne
soracağını ne biliyorsunuz?
Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim.
Efendim, evvela, Sayın Kemal Beyin çocukları şu
anda, Türkiye'nin neresinde, hangi ticari faaliyette bulunmaktadırlar?
Bursada Kıranlar, Akçakoyun ve Karacabey mevkisindeki köyler
arasında 50 bin dönümlük bir yer kireç ocağı yapmak üzere
kırk dokuz yıllığına kiralanmıştır.
Bunun da kendi çocuklarıyla ilgisi var mıdır yok mudur? Yine
Taşlık köyünde 630 dönümlük bir köy merası
50 bin dönümlük de
köy merasıdır. Bunlar zorunlu olarak çocuklarının ilgisi olduğu
kişilere kiralanmış mıdır?
Özelleştirmede AKP milletvekilleri hangi illerde ve nerede,
hangi devlete ait tesisleri almışlardır? Özellikle Kiler,
nerede, belediyeler de dâhil, kaç tane devlete ait
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Genç.
Sayın Kaptan
OSMAN KAPTAN (Antalya) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, iki sorum var:
Birincisi: Mayıs 2008de Antalyada yapılan 23üncü
Maliye Sempozyumunda Beni eleştirenler ya sayı saymayı bilmiyor
ya da dayak yememiş. Bakın ben Avrupadan ödül alan bir Maliye
Bakanıyım. dediniz. Sayın Bakan, size Avrupada yılın
Maliye Bakanı ödülünü veren Avrupadaki bir derginin sponsorluğunu
yapan Citibankın 3 milyar dolarlık vergi borcunu 20 Aralık 2002
tarihli olurunuzla sildirdiğiniz için böyle bir ödülü
aldığınız doğru mu? Doğruysa bu ödülü iade etmeyi
düşünüyor musunuz?
İkinci soru: Sayın Bakan Kriz teğet geçiyor.
diyorsunuz. Ankaradaki bir kolejin sahibi ünlü bir iş adamı dün gece
kredi borcu yüzünden intihar etti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kaptan.
Sayın Taner
RECEP TANER (Aydın) Sayın Bakan, kamu
çalışanlarının ücret artışını yüzde
4+4,5 olarak tespit ettiniz. Ekonomik kriz ve enflasyon
artışını dikkate alarak Kamu-Senin gündeme getirdiği
bayram öncesi ödenen maaşların ikramiye olarak değerlendirilmesi
görüşüne katılıyor musunuz?
İkinci sorum: Sayın Başbakan krizin teğet
geçtiğini, siz ise ekonomiyi çok fazla etkilemediğini iddia
ediyorsunuz. Bugünkü bütün gazetelerin manşetteki haberi, Ankaralı
yirmi sekiz yıllık bir özel okul sahibinin ve İstanbuldaki bir
tekstilcinin Borçlarımı ödeyemiyorum. Onurumla yaşadım,
onurumla ölüyorum. şeklinde not bırakarak intihar ettikleridir.
Acaba kriz sadece onurlu insanlara mı hissettirilmektedir, sizce gerçekten
teğet mi geçmektedir?
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Taner.
Sayın Koçal
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Birinci sorum: Zonguldak Filyos Vadisi Batı Karadeniz Projesi
2009 yılı ödeneği ne kadardır? Bu projenin ilk
ayağı olan Devrek Köprübaşı ve Çay barajları ne zaman
bitirilecektir?
İkinci sorum: Filyos vadisine yatırım için kaç
firma başvuruda bulunmuştur? Yer tahsisleri ne zaman
yapılacaktır?
Son sorum: 2008 yılı bütçesinde yer alan 1,5 katrilyondan
fazla yedek ödeneğin ne kadarı kullanıldı ve nerelerde
kullanıldı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Koçal.
Sayın Uslu
CEMALEDDİN USLU (Edirne) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Bakanım, toplam vergi gelirleri içerisinde ithalattan
alınan gümrük vergilerinin oranı nedir? Son iki yıl içerisinde,
bir kıyaslama yapılırsa, hangi ürün grupları öne
çıkmaktadır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Uslu.
Sayın Korkmaz
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Bakan, son beş altı
yılda tüm dünyada esen iyimser ekonomik rüzgârlar dolayısıyla
yaşanan kaynak ve likidite bolluğu ülkemizde de iyimser bir ekonomik
ivme yaşanmasına sebep olmuştur. Bugün de karşı
karşıya kaldığınız ekonomik krize Hükûmet Bu,
dünyanın krizidir. Burada bizim kötü yönetimimizin bir etkisi yoktur.
değerlendirmesini yapmaktadır. Yani, dünyada esen rüzgârlar iyimser
ise Türkiye iyi, kötümser ise Türkiye kötü. Soruyorum:
1) Dünyadaki ekonomik rüzgârlar ülke ekonomisinin bugününü
yarınını belirlerken, Bizim bir alakamız yok.
yaklaşımıyla olan biteni seyrederken, Hükûmetinizin seyretmekten
başka ne iş yaptığını merak ediyorum.
2) Bugün ülkeye yaşattığınız kötü
ekonomik tabloyu Bu, dünyanın krizidir, şartlarıdır. diye
sahiplenmekten, sorumluluk almaktan kaçınırken, kriz öncesinde
yaşanan ve yine dünyanın şartlarının belirlediği
iyimser tabloyu sahiplenmeye Şark kurnazlığı denmez de ne
denir?
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Korkmaz.
Buyurun Sayın Özensoy.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, biraz önceki konuşmanızda Vergi
kolaylığına başvuran miktar 12 milyar oldu.
demiştiniz. Bunun dışında ne kadar vergisini ödemeyen var
Türkiyede? Bu 12 milyarın ne kadarı ödenirse başarı kabul
edeceksiniz? Eğer bir başarısızlık söz konusu olursa,
krizi de göz önünde bulundurarak, tekrar bir vergi kolaylığı
düzenlemesi düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Köse, son soru, buyurun.
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Maliye Bakanına soruyorum: Sayın Bakanım,
Adıyamanda başta Tekel ve Sümerbank olmak üzere bu gibi kamu
kuruluşlarını özelleştirme kapsamıyla yok ettiniz,
yerine de hiçbir şey koymadınız. Ben Adıyaman
Milletvekiliyim, benimle beraber Adıyamana gelip, Adıyaman Hükûmet
Meydanında bu durumu Adıyamanlılara izah etme cesaretini
kendinizde buluyor musunuz?
İkinci sorum: Başta Adıyaman olmak üzere, GAP
bölgesinde tüm illerde sulama amaçlı kullanılan elektrikten
dolayı kaç üreticimizin borcu vardır, kaç üreticimiz hacizli
durumdadır?
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Köse.
Soru sorma süresi tamamlanmıştır.
Sayın Bakanım, cevap vereceksiniz herhâlde.
Buyurun.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Sayın
Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Sayın Yeninin sorularını cevaplamak istiyorum.
SEKA fabrikasıyla sizin
Daha önce, biliyorsunuz, SEKA fabrikaları
tamamen üretimi durdurmuşlar, gerekli modernizasyonu
yapamadıklarından dolayı da orada herhangi bir üretim
yapamıyorlardı. Üretim yapamıyorlar ama orada da çalışanlar
var. Çalışanlar fabrikaya gelip gidiyorlar fakat bir üretim yok,
yapılması da mümkün değil. Dolayısıyla, SEKAnın
diğer fabrikaları özelleştirilirken, burada, İzmitteki
bilhassa, oradaki işçilerin de mağdur olmayacak şekilde bir formülle,
o fabrikalar tamamen üretim dışı
bırakılmışlardır. Çünkü, artık, üretip de
satabilecekleri bir şey yok. Niye? Rekabet etme durumu yok. Yani, bir
üretim yaparlar ama o fiyatlarla, o maliyetlerle hiçbir yere mal
satamazsınız yani mümkün değil, rekabet diye bir şey var
dünyada. Bu rekabette bütün devlet kuruluşları -maalesef öyle oluyor
ama- rekabet imkânını kaybetmişler. Niye? Verimlilik yok.
Diyelim ki başka fabrikalara bakıyorsunuz, ben gittim, mesela,
Dalaman SEKA Fabrikasına, eskiden 2 bin kişinin
çalıştığı yerde -yani oradaki işçiler ve
ustabaşıları hariç- memur olarak 3 kişi
çalıştırıyor adam, 3 kişi. İnanamadım,
gözlerime inanamadım. Peki Burada üretim mi durdu? dedim. Hayır,
SEKAnın yaptığı tarihten daha fazla üretim
yapılıyor. dedi ve girdim içeri yani üretim bölümlerini gezdim, çok
daha fazla
Memur olarak 3 kişi çalışıyor. 3 kişi
yetiyor mu? Evet, 3 kişi yetiyor. dedi. Düşünün şimdi. Bir de
buraya çıkmış bir arkadaş, diyor ki: Efendim, burayı
sattın da ne oldu? Oraları çiftlik hâline getirmişler, çiftlik.
Ha bakalım, al oraya adamı, şimdi seçim gelecek, oraya adam al,
efendim, bilmem ne olacak oraya adam al; oralar siyasilerin çiftliği
hâline gelmiş. Şimdi, bana kızıyorlar: Ya, niye
sattın bunu? Niye? Çiftlik gitti, yok artık, çiftlik falan yok.
Kimse istediği yere gelip de adam alamayacak arkadaş. Seçim
yatırımı için boş yere devlete yük yükleyemeyecek kimse,
bitti! Ha, özelleştirme işte bunun için yapılıyor. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Değerinde satacaksın,
değerinde!
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Karşılıksız
yardım yapacağınıza burada çalışıyor
gözükselerdi.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir)
Özelleştirme ne işe yarıyor? Özelleştirme hiçbir işe
yaramıyorsa siyasilerin çiftliği olmaktan çıkardı birçok
yeri.
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Peşkeş çekmeden o zaman!
Kendi çiftliğiniz oldu, kendi çiftliğiniz!
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Peşkeş çekmeden
düzgün satacaksın!
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Bak,
nasıl kızıyorlar. Kızıyorsunuz değil mi? Ha, oldu
değil mi? Yok, tamam.
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) 5 milyon dolara
sattığınız SEKAnın makinelerinin hurdası 11
milyon dolara satıldı.
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Sayın Bakanım,
kızmayın!
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Efendim
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Kızmayın,
kızmayın; rahatsız olmayın.
Ahmet Bey, Bakana bir sakinleştirici ver!
BAŞKAN Süreniz çalışıyor Sayın Bakan,
siz cevap verin.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Şimdi,
Sayın Yeni, yine Samsun Limanını sordun bana. Samsun
Limanı da bütün limanlarda olduğu gibi limanın özelliğine
göre yatırım şartı vardır. Yani orada şart
vardır.
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Bakanım, kendi
milletvekilinize beş dakika cevap veriyorsunuz.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Yani size
verirken iyi de, ona verirken kötü mü be kardeşim!
SIRRI SAKIK (Muş) On tane soru soran var.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Peki, size bu
kadar kâfi Ahmet Bey. Arkadaşlarıma ben biraz cevap vereyim.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Ayrıca, konuşamıyor
musunuz siz milletvekilinizle Sayın Bakanım? Çanak sorulara cevap
vermek yakışıyor mu?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Sizinle de
konuşurum ben ayrıca.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Yani beş dakika zaman
harcadınız, toplam on dakika...
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Bizim sorularımıza sıra
gelsin Sayın Bakan, ona yazılı cevap verebilirsiniz.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Sizinle de
konuşurum. Hepinizle konuşuyorum ben. Ben öyle Bakanım.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Zaman geçiriyorsunuz.
BAŞKAN Dinleyelim efendim.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Hasan Bey,
bir daha tekrarlayabilir misiniz siz sorunuzu?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Dinlemiyorsunuz ki.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Veririm
veririm, hepinize cevap veririm. Yavaş yavaş veririm. Sabır
Sabırlı olun.
Hasan Bey, evet dinliyorum.
HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) Kasım 2008de yürürlüğe
girmiş olan
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Evet,
doğru, hatırladım, tamam.
Şimdi bu on sekiz taksitle yapmış olduğumuzda,
biliyorsunuz onu belli bir yerde kestik, yani ondan sonra yapalım diye.
Şimdi Maliye Bakanlığının
çalışmalarında umumiyetle bir işi yaparken Şu
tarihten itibaren. demek bir gelenek olmuş. Ondan sonra herhangi bir
istismara meydan vermemek için, herhangi bir yanlış anlamaya meydan
vermemek için belli, eski bir tarihten itibaren keseriz onu. Onda da onu
yaptık. Ha, ondan sonra 2008in sonuna kadar olur mu olmaz mı; bizim
kararımızda o yok. Ama yeniden bir değerlendirme
yapılır mı? Şimdi belli bir süre geçsin, bir bakalım,
ona göre ne karar alırız ne karar almayız, biraz da Hükûmetin
kararı da olduğu için, bir düşünme imkânı olabilir yani.
HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) Gaziantepteki sanayicilerimizin
böyle bir isteği var.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Gaziantepli
sanayicilere selam söyle. Yani takip etsinler bir şeyi.
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Mahalle kahvesi gibi, maşallah!
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Eylül 2008
öncesini yaptık. Yahu bir takip etsinler.
Peki, teşekkür ediyorum.
Şimdi Sayın Paksoy
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Maliyeyi selamla yöneteceksiniz!
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Valla
nasıl yönettiğimizi altı seneden beri görüyorsunuz.
İşte böyle yönetiriz, hiç merak etmeyin siz!
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Millet intihar ediyor
işin sonunda.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Şimdi, o
yazıyı ben de okudum, çok üzgünüm de o intihar meselesinde. O,
nasıl diyelim, yani arkadaşımız aşağı
yukarı dört beş seneden beri mali sıkıntılarla
boğuşan bir kimse. Bu haberde de yazıyor.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Altı seneden beri Bakanlık
yapıyorsunuz, Türkiyeyi idare ediyorsunuz.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Yani bir
şeymiş gibi çıkarıp böyle şey yapmayın, yani
istismar konusu yapmayın yani neyse onu konuşun kardeşim ya. Ya,
onu tanıyanlar da var, şey edenler de var, hepiniz de biliyorsunuz.
Böyle şeylerden istismar konusu yapmaya kalkmayın.
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Akıl vermeyin Sayın Bakan,
siz sorulara cevap verin. Doğrudur, doğru değildir.
Doğruysa Doğru. deyin.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Şimdi,
değerli arkadaşlar, Sayın Paksoy, 12 milyarlık
özelleştirmeyi yapabilecek misiniz? diyor.
Biz buraya yapabileceklerimizi koyduk. Ha, neleri
satacağız? Onu da Özelleştirmenin sitesine de yazdık, hepsini
de ilan ettik, Biz bunları bunları satacağız. diye
yazdık ve bunlarla ilgili olarak, bakınız, şimdi, Millî
Piyango var, efendim otoyol ve köprüler var, efendim enerji KİTleri var,
TEDAŞa bağlı ortaklıklar var. İşte, böyle
geliyor... Biz bu özelleştirmeleri yaparız, bunu da o senenin sonunda
da hep beraber görürüz.
Bize bir zamanlar geldiler, dediler ki: 4 milyar yapabilecek
misiniz Sayın Bakanım? Yaptık, 32,5 milyar dolar! Dolar, dolar!
Halep oradaysa arşın burada, rakamları görüyoruz.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Satmak kolay da para nereye
gidiyor?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Şimdi,
Adana Milletvekilimiz Sayın Güvel, Özelleştirmeler
dolayısıyla işsiz kalanlar
Bakınız şimdi, özelleştirmeler
dolayısıyla
Biz şu anda İŞKURlar açtık,
Adanada da açtık onları, Tarsusta da bir tanesi var. Ama biz
bunları, binlerce insanı, aşağı yukarı 18 bin
vatandaşımızı da tekrar kamuya aldık. Bunlara biz
tazminatlarını ödedik, ihbar tazminatını ödedik, bütün
tazminatlarını ödedik. Tazminatı ödendiği zaman bir
adamın işle ilgisi kesilir. Ama dediler ki: Sayın Bakan -yahut
da Hükûmet- ne olur bize tekrar ver. O zaman Hükûmetimiz tekrar bir karar
aldı. Bu bizim zamanımızda oldu. Taa eskiden beri yapılmış
olan özelleştirmelerden bile o anda işsiz kalan herkesi tekrar
aldık, yani tazminatları verilmesine rağmen. Tazminatı alan
birçok kimse de kendilerine iş açtı, iş yeri açanlar var.
Bazılarına da Gelin, burada çalışın. denilmesine rağmen
gelmediler, çalışmadılar. Burada gelin, çalışın.
Yok, biz çalışmayız. Niye? Boşken zaten boş boş
oturuyorlardı, şimdi çalış deyince -parayı verecek
adam, ama çalıştıracak- ona da bazıları gelmedi.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Kömür dağıtırken de
böyle mi diyorlar insanlara?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Sen
şimdi kömürden bahsediyorsun. Paltosuz çık dışarıya da
bir göreyim seni. Hadi, kar yağıyor dışarıda, hadi!
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Beraber çıkalım.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Ben paltomu
giyer çıkarım, fakire de kömür yardımını yaparım.
Sen öyle bir şeysin ki, kendin çık bir
Paltosuz, beş dakika
dışarıda duramayan adam fakire kömür verdik diye bunu laf
ediyorsunuz. Bu olmaz ki ya! (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Üretmeyen ekonominin müsebbibi
sizsiniz.
KADİR URAL (Mersin) Doğal gazı da bedavaya ver.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Bakın,
merhamet etmeyene merhamet edilmez sonra. Merhametli olun.
OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) Balık vermeyin, balık tutmayı
öğretin. İş verin insanlara, sadaka değil.
BAŞKAN Sayın Bakanım, süreniz doldu. Devam edecek
misiniz?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Doldu mu?
BAŞKAN Süre tamam yani.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Sayın
Uslu ithalattan alınan vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki
payını sormuş. Yüzde 17.
Vergi tahakkuk, tahsilat 2008 Ekim ayı sonu itibarıyla
yüzde 88dir. Yalnız, bu, yıl sonu itibarıyla yüzde 90ın
üstüne çıkar.
Evet, değerli arkadaşlar, şimdi, Sayın Kaptan,
işte, ödül aldık ya Avrupada
Şimdiye kadar kaç tane
Bakanınız ödül aldı sizin ya? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bak, ben size soruyorum. Ödül
almış da, dergiyi bilmem kim sponsor olmuş da, sen onun bilmem
ne
Bırakın bunları.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Bizim hiçbir
başbakanımız eş başkan da olmadı bir yere.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Bak, aha
böyle, bilekle aldım ben o ödülü, tantanayla değil.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Bizim hiçbir
başbakanımız bir yere eş başkan da olmadı.
BAŞKAN Sayın Bakanım, süre tamam. Polemiğe
girmeyelim efendim.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Peki
arkadaşlar. Hepinize çok teşekkür ediyorum.
Geri kalanları da yazılı olarak veririz.
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Benim soruma cevap vermediniz
Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Size özel bir
cevap veririm, tamam.
Teşekkür ederim.
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Adıyamana gidelim,
halkın önüne, meydanlara çıkalım Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir)
Adıyamana özel de veririz.
BAŞKAN Sayın Köse, lütfen oturur musunuz efendim.
Sayın milletvekilleri, şimdi sırasıyla on
dördüncü turda yer alan bütçelerin bölümlerine geçilmesi hususunu ve
bölümlerini ayrı ayrı okutup oylarınıza
sunacağım.
Maliye Bakanlığı 2009 yılı merkezî yönetim
bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
12 - MALİYE BAKANLIĞI
1. Maliye
Bakanlığı 2009 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
A C E T V E L İ
Kodu Açıklama (TL)
01 Genel
Kamu Hizmetleri 35.259.444.998
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
02 Savunma
Hizmetleri 833.900
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 73.180.200
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
06 İskan
ve Toplum Refahı Hizmetleri 1.947.935.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
09 Eğitim
Hizmetleri 3.160.900
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir
10 Sosyal
Güvenlik ve Sosyal Yardım Hizmetleri 20.577.500.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir
GENEL
TOPLAM 57.862.054.998
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Maliye Bakanlığı 2009 yılı merkezî
yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Maliye Bakanlığı 2007 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum
Sayın Başkan bundan sonra.
BAŞKAN Karar yeter sayısı arayacağım
efendim.
2. Maliye
Bakanlığı 2007 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel toplamlarını
okutuyorum:
A C E T V E L İ
(YTL)
- Genel Ödenek Toplamı : 35.320.526.498,86
- Toplam Harcama : 35.186.302.242,25
- Ödenek Dışı Harcama : 16.572.977,19
- İptal Edilen Ödenek : 150.797.233,80
BAŞKAN Karar yeter sayısı arayacağım.
(A) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler... Kabul edilmiştir,
karar yeter sayısı vardır.
Maliye Bakanlığı 2007 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Gelir İdaresi Başkanlığı 2009
yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
12.76 GELİR
İDARESİ BAŞKANLIĞI
1. Gelir İdaresi
Başkanlığı 2009 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
A C E T V E L İ
Kodu Açıklama (TL)
01 Genel
Kamu Hizmetleri 1.529.775.000
BAŞKAN Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 1.000.000
BAŞKAN Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 1.530.775.000
BAŞKAN Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Gelir İdaresi Başkanlığı 2009
yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Gelir İdaresi Başkanlığı 2007
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2. Gelir İdaresi
Başkanlığı 2007 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel toplamlarını
okutuyorum:
A C E T V E L İ
(YTL)
- Genel Ödenek Toplamı : 1.250.806.339,00
- Toplam Harcama : 1.274.630.752,78
- Ödenek Dışı Harcama : 80.963.510,66
- İptal Edilen Ödenek : 57.139.096,88
BAŞKAN (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Gelir İdaresi Başkanlığı 2007
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2009
yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
40.35 ÖZELLEŞTİRME
İDARESİ BAŞKANLIĞI
1. Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2009 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
A C E T V E L İ
Kodu Açıklama (TL)
01 Genel
Kamu Hizmetleri 9.123.219
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 9.063.781
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 18.187.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir cetvelini okutuyorum:
G E L İ R C E T V E L İ
Kodu Açıklama (TL)
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 284.850
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 17.901.080
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
06 Sermaye
Gelirleri 1.070
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
TOPLAM 18.187.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2009
yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2007
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
2. Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2007 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel toplamlarını
okutuyorum:
A C E T V E L İ
(YTL)
- Genel Ödenek Toplamı : 19.768.300,00
- Toplam Harcama : 14.649.788,26
- İptal Edilen Ödenek : 5.118.511,74
BAŞKAN (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
(B) cetvelinin genel toplamlarını okutuyorum:
B C E T V E L İ
(YTL)
- Bütçe tahmini : 18.996.000,00
- Yılı net tahsilatı : 19.895.229,10
BAŞKAN (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2007
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Kamu İhale Kurumu 2009 yılı merkezî yönetim
bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
42.06 KAMU İHALE KURUMU
1. Kamu İhale Kurumu 2009
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
A C E T V E L İ
Kodu Açıklama (TL)
01 Genel
Kamu Hizmetleri 9.768.910
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
02 Savunma
Hizmetleri 87.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 61.909.090
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 71.765.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir cetvelini okutuyorum:
G E L İ R C E T V E L
İ
Kodu Açıklama (TL)
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 46.063.500
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 25.701.500
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
TOPLAM 71.765.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kamu İhale Kurumu 2009 yılı merkezî yönetim
bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Kamu İhale Kurumu 2007 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2. Kamu İhale Kurumu 2007
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel toplamlarını
okutuyorum:
A C E T V E L İ
(YTL)
- Genel Ödenek Toplamı : 66.313.000,00
- Toplam Harcama : 50.142.740,25
- İptal Edilen Ödenek : 16.170.259,75
BAŞKAN (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
(B) cetvelinin genel toplamlarını okutuyorum:
B C E T V E L İ
(YTL)
- Bütçe tahmini : 66.313.000,00
- Yılı net tahsilatı : 68.747.564,76
BAŞKAN (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir
Kamu İhale Kurumu 2007 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, böylece Maliye
Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı,
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Kamu İhale
Kurumunun 2009 yılı merkezî yönetim bütçeleri ve 2007 yılı
merkezî yönetim kesin hesapları kabul edilmiştir. Hayırlı
olmalarını temenni ediyorum.
On beş dakika birleşime ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.32
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.57
BAŞKAN: Başkan Vekili
Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Yaşar
TÜZÜN (Bilecik), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 36ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Bütçe görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet buradalar.
On dördüncü turdaki görüşmelerin tamamlanmasıyla
birlikte 2009 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı
ile 2007 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının 1inci maddeleri kapsamına giren bakanlık
ve ilgili kuruluşların bütçeleri ve kesin hesapları ile gelir ve
finansman ile ilgili 2nci maddenin görüşmeleri tamamlanmış
bulunmaktadır.
Şimdi program uyarınca sırasıyla 2009
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2007
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının
maddelerini görüşüp oylamalarını yapacağız.
2009 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının gider bütçesiyle ilgili 1inci maddesini tekrar
okuttuktan sonra oylarınıza sunacağım:
2009 YILI MERKEZÎ YÖNETİM
BÜTÇE KANUNU TASARISI
BİRİNCİ KISIM
Genel Hükümler
BİRİNCİ BÖLÜM
Gider, Gelir, Finansman ve Denge
Gider
MADDE 1 (1) Bu Kanuna bağlı (A) işaretli
cetvellerde gösterildiği üzere, 10/12/2003 tarihli ve 5018
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli;
a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe
kapsamındaki kamu idarelerine 257.742.143.488 Türk Lirası,
b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelere
16.423.005.878 Türk Lirası,
c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve
denetleyici kurumlara 1.923.611.108 Türk Lirası,
ödenek verilmiştir.
BAŞKAN 1inci maddeyi daha evvel kabul edilmiş bulunan
cetvelleriyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Gelir bütçesine ilişkin 2nci maddeyi tekrar okutuyorum:
Gelir ve Finansman
MADDE 2 (1) Gelirler:
Bu Kanuna bağlı (B) işaretli cetvellerde
gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna ekli;
a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçenin gelirleri
244.170.907.000 Türk Lirası,
b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin
gelirleri 3.877.617.905 Türk Lirası öz gelir, 12.657.033.320 Türk
Lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam 16.534.651.225 Türk
Lirası,
c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve
denetleyici kurumların gelirleri 1.923.611.108 Türk Lirası,
olarak tahmin edilmiştir.
(2) Finansman:
Bu Kanuna bağlı (F) işaretli cetvellerde
gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna ekli (II)
sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin net finansmanı
130.434.000 Türk Lirası olarak tahmin edilmiştir.
BAŞKAN Şimdi, 2nci maddeye bağlı (B)
cetvelinin bölümlerini okutup, ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım:
2009 Yılı Merkezî Yönetim Kapsamındaki Kamu
İdareleri Tarafından İlgili
Mevzuata Göre Tahsiline Devam Olunacak Gelirler
GELİR C E T V E L
İ
KODLAR AÇIKLAMA 2009 YILI BÜTÇE
GELİRLERİ (YTL)
01 Vergi
Gelirleri 220.602.859.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 7.382.865.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 944.107.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
05 Faizler,
Paylar ve Cezalar 21.172.585.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
06 Sermaye
Gelirleri 13.141.284.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
08 Alacaklardan
Tahsilat ------
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
TOPLAM
BÜTÇE GELİRLERİ 263.243.700.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
09 Red ve
İadeler (-) 19.072.793.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
NET BÜTÇE
GELİRLERİ 244.170.907.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi kabul edilen ekli cetveliyle birlikte
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
Denge
MADDE 3- (1) Bu Kanunun 1 inci maddesinin (a) bendinde belirtilen
ödenekler toplamı ile 2 nci maddesinin birinci fıkrasının
(a) bendinde yer alan tahmini gelirler toplamı arasındaki fark, net
borçlanma ile karşılanır.
BAŞKAN Madde üzerinde, gruplar adına, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı.
Sayın Kalaycı, buyurun efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2009 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının
3üncü maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun görüşlerini
açıklamak üzere huzurlarınızda bulunmaktayım. Bu vesileyle
hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun
15inci maddesinin ikinci fıkrasında, varsa bütçe
açığının nasıl kapatılacağına dair
hükmün merkezî yönetim bütçe kanununda bulunması gerektiği
belirtilmiştir. Bütçe tasarısının bu maddesiyle de, 2009
yılında genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerine tahsis edilen
ödenekler toplamı ile genel bütçe gelir toplamı arasındaki
farkın yani bütçe açığının net borçlanmayla
karşılanacağı hükme bağlanmıştır.
Maddenin başlığı Denge. Ama neyin dengesi?
Denge mi kalmış ortada? İçerdiği rakamlar itibarıyla
çok dengesiz bir bütçe. Bütçe rakamlarının gerçekçi verilere
dayandırılarak hazırlanmadığı, ülke gerçeklerinin
ve yaşanmakta olan krizin dikkate alınmadığı
açıkça görülmektedir.
AKP Hükûmetinin 2009 yılına ilişkin öngördüğü
makro büyüklüklerde de aynı tabloyla karşılaşmaktayız.
Ekonomik büyümenin yüzde 4, enflasyonun yüzde 7,5 olacağı
öngörülmüş, dolar kuru 1,409 lira alınmıştır.
Mevcut gelişmeler, gerçekleşen halihâzırdaki
rakamlar ve kurlar göz önünde bulundurulduğunda bu tahminlerin
gerçeklerden çok uzak olduğu aşikârdır. Nitekim Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanımız 2009 yılı
büyüme rakamının sıfır düzeyinde olacağını
söylemektedir.
Yine 2009 yılı için ithalatın yüzde 6,7;
ihracatın 8,4 artacağı öngörülmektedir. Daha bütçe
yasalaşmadan Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, Hazine bütçesi
üzerinde yaptığı konuşmada küresel ekonomideki
yavaşlama neticesinde dünya ticaret hacmi büyümesinde öngörülen
gerilemenin önümüzdeki dönemde dış ticaret hacmimizi azaltacak bir
unsur olarak karşımıza çıktığını
söylemektedir. Yani, İthalat ve ihracat düşecek. diyor. Yine,
dış ticaretten sorumlu Devlet Bakanı da daha net bir
şekilde İhracat yüzde 17, ithalat yüzde 25 azalacak. diyor. Hükûmet
üyelerinin bu konudaki görüşleri böyle. Sanki bu bütçeyi Hükûmet
hazırlamadı. Daha bütçe çıkmadı, program uygulamaya
konmadı. Biz neyi görüşüyoruz Allah aşkına? Bu
tutarsızlıktır, bu öngörüsüzlüktür, bu ciddiyetsizliktir!
AKP hükûmetleri ilk defa IMF olmadan bir bütçe
hazırlıyor ama görünen o ki AKP bütçe hazırlamaktan bile aciz.
Bütçeyi sadece rakamlardan ibaret zannediyor. Bu konuda bir itiraf Devlet
Bakanı Mehmet Şimşekten gelmiştir. Sayın Bakan bütçe
konuşmasında diyor ki: 2009 yılı bütçe hedeflerinin arka
planında yer alan makroekonomik varsayımlar bütçe
hazırlığına başlanan süreçte küresel konjonktür göz
önünde bulundurularak oluşturulmuş, içsel
tutarlılığı olan hedefler ortaya koymaktadır. Yani
Bütçe hazırlandıktan sonraki üç ayda yaşanan gelişmeler
hâliyle dikkate alınmadı. diyor Sayın Bakan ama bu üç ayda tüm
hedefler ve bütçe büyüklüklerini allak bullak edecek gelişmeler
olmuştur.
Değerli arkadaşlarım, açıklık,
doğruluk ve mali saydamlık bütçenin temel ilkelerindendir.
Aslında iki aydır 2009 yılı bütçesini gerçekçi ve
doğru verilere göre hazırlayabilirdik. Daha da vakit geçmiş
değildir. Gerçi AKP Hükûmeti bu konuyu IMFye havale etmiş
görünmektedir. IMF ile görüşmeler sürdürülmekte olup yine hazineden
sorumlu Sayın Bakan yapılan görüşmelerle ilgili bilgi
vermiştir. Kamuoyuna yansıyan bilgilere göre de IMFden sağlanacak
kaynak tutarı 25 ila 40 milyar dolar olarak söyleniyor. IMF yüzde 8 olan
bazı ürünlerdeki KDVnin yüzde 18e çıkarılmasını
istiyor. IMF maaş artışına neden olacak personel reformunun
bu dönemde uygulanmamasını talep ediyor. IMF ile anlaşmaya
varıldıktan sonra 2009 içinde gerekli ayarlamalar için yeni bir yasa
çıkarılması öngörülüyor. Bütçeden 2009 yılında
belediyelere yapılacak aktarmadan kesinti istiyor. Sosyal güvenlik
açığının daraltılması öngörülüyor ve bu kapsamda
sağlık harcamalarında kesintiye gidilmesi öngörülüyor.
Bunların tümü olmasa bile, IMFnin mali disiplin diye tutturup,
vergilerin artırılmasını, harcamaların
kısılmasını isteyeceği bir sır değildir.
Evet, sıfır büyüme, yeni vergi, daha az bütçe
harcaması ufukta. Sayın Başbakan bu durumu gizlemek için
efelenmekte ancak bir taraftan da IMF ile yapılan görüşmelere
kılıflar arama çabasındadır. Nitekim, Sayın
Başbakan bütçe konuşmasında diyor ki: IMF sadece kendisinden
para almak için kapısı çalınan bir uluslararası
kuruluş değildir. IMF bir akreditasyon kuruluşudur. Onunla birlikte
dünyadaki yerimiz, konumumuz, duruşumuz çok farklı olur. Sayın
Başbakan, sanki bir suçlu psikolojisinde açıklamalar yapıyor.
Esasen, AKP hükûmetlerinin hiç IMFsiz bir dönemi olmamıştır.
19uncu stand-by düzenlemesi AKP döneminde imzalanmıştır. 2003ten
beri on bir adet niyet mektubu AKP hükûmetleri tarafından IMFye
verilmiştir. Bu niyet mektuplarında çıkarılacak kanunlar,
düzenlenecek yönetmelikler, tebliğler, kamuya alınacak personel
sayısı, çalışanlara yapılacak zamlara kadar birçok
konuda AKP hükûmetleri taahhütlerde bulunmuş, bir bir gereğini yapma
noktasında olmuştur.
Tam IMF dönemi bitti derken şimdi yeniden IMFli bir döneme
giriyoruz. Sayın Başbakanın daha önce IMF hakkında
söyledikleri kamuoyu tarafından çok iyi bilinmektedir. Burada, Ocak ve
Şubat 2002 aylarında yaptığı grup
konuşmalarından bazı alıntılar yapmak istiyorum.
Sayın Başbakan diyor ki: IMFyle ilişkiler ülkelerin
başvurmasıyla, IMFye muhtaç duruma düşmesiyle başlar.
IMFye başvuran ülkeler normal yollardan borçlanamayacak kadar kötü duruma
düşmüş ülkelerdir. IMF fonları bu tür ülkeler için iflas öncesi
son bir çare mesabesindedir. IMFye müracaat noktasına gelmiş,
ekonomisi zayıf ülkeler yolsuzlukların yaygın, içeride ve
dışarıda güvenilirliğini yitirmiş hükûmetlerin iş
başında olduğu ve kayıt dışı bütçe
uygulamalarının büyük noktalara ulaştığı
ülkelerdir. diyor. Başka söze hacet yok. Sayın Başbakanın
geçmişte söylediği bu sözler AKPnin altı yılı
aşkın süredir uyguladığı politikalar sonucu gelinen
durumu net bir şekilde ifade etmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son
zamanlarda gerek Sayın Başbakan ve Hükûmetin gerekse AKP
yetkililerinin, bir taraftan Küresel kriz bizi etkilemez. veya Az
etkileyecek. derken diğer taraftan küresel krize sıkı
sıkıya sarıldığını görmekteyiz. Âdeta
AKPnin imdadına yetişmiş bir durum söz konusu.
Başarısızlığın, beceriksizliğin bahanesi
olmuş küresel kriz. Sayın Başbakan diyor ki: Bu kriz
Türkiye'nin krizi değildir, küresel ölçekli bir krizdir. Hükûmeti bu
krizin sorumlusu olarak göstermeye çalışanlar, küresel krizi
kendileri için siyasi ya da başka türlü ranta çevirmeye
çalışanlar... diyor. Evet, krizi siyasi ranta dönüştürmek
isteyenler belli oluyor. Sayın Maliye Bakanı da Türkiye olarak
şimdi öyle bir krizle karşılaştık ki bu kriz
Türkiye'nin krizi değil, bu kriz dünyanın krizi, kimse Türkiye'de
yönetimden dolayı bu kriz çıktı diyemez. diyor ve daha sonra da
Krizin olduğu Amerikada, İngilterede, Fransada kriz var ama
ülkeler kötü yönetiliyor demiyor. diyor. Zaten kendi sözlerinde bir
çelişki var.
Burada, Devlet Bakanımız Sayın Mehmet
Şimşek daha gerçekçi bir tespitte bulunuyor Biz bütçeyi
hazırlarken eylül ayına kadar olan gelişmeleri dikkate
aldık, o nedenle büyümeyi yüzde 4 öngördük, enflasyonu 7,5 öngördük.
diyor. Yani, küresel krizin etkileri eylül ayının ortasından
sonra başladı. Şimdi, ben Sayın Bakana sormak istiyorum.
Bütün olumsuzluklar şu iki üç ay içinde mi oldu? Çiftçi, köylü, esnaf,
sanayici üç ayda mı bu hâle geldi? Esasen, Türk ekonomisi, son
yıllarda her geçen gün daha da derinleşen, adı
konulmamış bir kriz yaşamaktadır. Yüksek faiz, düşük
kur, sıcak para tezgâhıyla sürdürülen ithalata dayalı ekonomik
çark ve faiz sarmalının devamından beklenen zorluk ve güçlükler
çok önceden kendini hissettirmeye başlamıştır. Ekonominin
gelişmesi için ihtiyaç duyulan tasarruf eğilimi ve bundan
doğacak yatırım kararları geçtiğimiz yıllar
boyunca uygulanan politikaların etkisiyle frenlenmiş, ekonomik
beklentilerde bozulma ortaya çıkmıştır. AKP Hükûmeti
tarafından bu zamana kadar gelen sermayeye verilen yüksek faiz, sürekli
bastırılan döviz kuru, dışarıya kaynak ve varlık
transferini, deyim yerindeyse azdırmıştır. Yüksek faizle
gelen para tüccarları getirdiğinden daha fazlasını
götürerek, Türk milletinin sofrasındaki ekmeğin dilim dilim
azalmasına neden olmuşlardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kalaycı, devam eder misiniz.
MUSTAFA KALAYCI (Devamla) Tabii.
İşsizlik artmakta olup bugün her evde, her ailede
işsiz gençlerimizin dramı yaşanmaktadır. Yılda
ortalama 6,8 oranında büyüdüğümüz 2002-2007 yıllarında
istihdamımızı sadece yüzde 1 artırabilmişiz.
Sayın Başbakan, bütçe konuşmasında diyor ki: Bakın,
göreve geldiğimde 10,3 işsiz vardı, şu anda Türkiyede yine
10,3 işsiz var. Sayın Başbakana lütfen söyleyin, ay ile
yıl karşılaştırılamaz. 2000
yılının aynı döneminde işsizlik oranı 9,6.
9,6dan 10,3e gelmişiz. İş gücüne katılma
oranını düşürmemize rağmen, işsizlik
artmıştır.
Son olarak Sayın Maliye Bakanımıza bir soru sormak
istiyorum: Bütün halkımızdan yastık altındaki
varlıklarını ekonomiye kazandırmasını istiyor.
Yastık altında kendisinin ne kadar varlığı var?
Başta Maliye Bakanı ve Hükûmet üyeleri, şu millete bir önderlik
etseler de önce kendileri yastık altındaki
varlıklarını ekonomiye kazandırsalar.
Ben her şeye rağmen, bütçenin ülkemiz ve milletimiz için
hayırlar getirmesini diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kalaycı.
Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Diyarbakır
Milletvekili Akın Birdal.
Sayın Birdal, buyurun efendim.
(DTP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
DTP GRUBU ADINA AKIN BİRDAL (Diyarbakır) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; 2009 yılı bütçe
yasasının 3üncü maddesi üzerine Demokratik Toplum Partisi adına
söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Bugün saat on birde soru düğmesine bastım ama sıra
gelmedi, o nedenle Sayın Bakana da soramadım. Fakat, yine ben
kayıtlara geçmesi bakımından, doğrusu üç soru sormak
istiyorum Sayın Maliye Bakanına.
Birincisi: Genelkurmay Başkanlığının mali
yetersizlik olduğunu söylemesi üzerine bir AKP yetkilisinin Bizden ne
istenildiyse verildi. diye bir açıklaması oldu. Gerçekten,
Genelkurmay Başkanlığı Maliye Bakanlığından
neler istedi ve bu isteklerine nasıl ve ne verilerek
karşılık verildi? Bunu öğrenmek istiyoruz.
İkincisi: AKP altı yıl önce iktidara geldiği
zaman dış borç ki bu, yanıtı bilinen aslında bir soru
da yine ben kayıtlara belki Bakanın açıklamasıyla geçer
diye soruyorum- kaç milyar dolardı, şimdi kaç milyar dolar?
Ayrıca, bu dış borcun aylık ya da yıllık faizi
kaç milyar dolar? Ki ben bu faizi söyleyeyim, sadece 5 milyar dolar, finans
kapitale verilen her aylık 5 milyar dolar faiz. Şimdi, böyle bir
çıkış olur mu, demokratik bir ekonomik yapıya
kavuşabilinir mi? Hayır.
Üçüncü soru: Yine bugün Sayın Bakan dedi ki: Savunma ve
silah harcamalarının alımında Avrupa mevzuatına aynen
uyuyoruz. Peki, uyuyorsanız, sıkça Avrupa Parlamentosu ve Avrupa
Birliği aldığı kararlarda neden savunma ve silah
harcamalarının ihaleye tabi tutulmasını ve denetime tabi
tutulmasını istiyor? Demek ki Sayın Bakanın
açıklamasında bir eksiklik ya da yanlışlık var.
Şimdi Sayın Bakan Ne yapmak gerekir. Yani,
yapılması gereken var da biz mi yapmıyoruz? diyor. Evet,
gerçekten yapılması gerekip de sizin yapmadıklarınız
var. Önce, Türkiye'nin ekonomisinin düzlüğe düşmesi
açısından gerçekten bugün mali sermaye ciddi bir sorundur, toprak
sermayesi ciddi bir sorundur, sigorta ciddi bir sorundur ve dış
alım satım ciddi bir sorundur. Ayrıca, yine tabii, sosyal ve
demokratik yapılanma açısından azınlıklar bir
sorundur, Kürt sorunu bir sorundur, yani itici gücü gerçek halkın
olduğu bir demokrasi sorunu vardır ve yine bununla doğrudan
ilişkili bir barış sorunu vardır. Tabii, bunların
çözümü için gerçekten önce niyet etmek ve sorunların çözümünün kimin
yararına olacağı konusunda istekli ve siyasal bir tercihe
bağlı olmak gerekiyor.
Bu çaba için, örneğin, Bacon Çaba insan düşüncesinin
dogmatik saplantılardan kurtulup dünyaya, doğaya egemenlik
sağlayacak doğruları bulmak
Bunun da tek yolu bundaki
zorlukları görüp ona saygılı olmak ve ona göre düzenleme
yapmaktır. diyor. Şimdi böyle bir inanç var mı?
Bugün gerçekten ekonomik sorunların çözümünün ilk
fırsatı barıştadır. Örneğin savunma ve silah
harcamalarına ne denli para ayrıldığını hepimiz
biliyoruz ve bu nedenle de çözümsüzlük içindeyiz.
Goethe Gün uzun ama hayat kısa. diyor. Gerçekten AKPnin de
hayatının çok kısa olduğunun bilinmesi gerekir. O nedenle
fırsatların bence zamanında iyi değerlendirilmesi
gerekiyor.
Türkiye Büyük Millet Meclisi bir kere bu görüşmelerde
kapalı devreden kurtulmalıdır. Nasıldır bunun yolu?
Doğrudan katılımcılıktır ve doğrudan
demokrasidir. Türkiyede gerçekten her alanda, bugün, konu
başlıklarını oluşturan her alanın uzman
kurumları vardır, akademisyenleri vardır, demokratik
kurumları vardır, meslek odaları vardır, emek örgütleri
vardır. Hangisine bu bütçenin hazırlanması sürecinde Gelin
bakalım, ne düşünüyorsunuz? Hem kendi demokratik, sosyal, ekonomik
haklarınız açısından hem de ülkenin ve toplumun
çıkarları açısından ne öneriyorsunuz? denilmiş midir?
Denilmiş olabilir. Ama kimlere sorulmuş olabilir bu? Gerçekten
emekçilerin örgütleri ve kurumlarına ya da bilgi ve becerisini emekçi
halkın doğrultusunda kullanmak isteyen akademisyenlere değil,
sermaye örgütlerinin, odalarının, meslek odalarının
doğrultusunda görüş alınmış olabilir.
Tabii, Sayın Bakan hep söylüyor. Şimdi, adam doktora
gitmiş ve Ben her gün yarım saat, 5 kilometre yürüyorum.
demiş. E kaç yaşındasınız? demiş. Yetmiş
yaşındayım. E normal, beyefendi. demiş. Olur mu? Benim
iki arkadaşım var, biri yetmiş beş yaşında, biri
yetmiş beş yaşında, biri seksen yaşında. Biri 10
kilometre yürüdüğünü, biri 15 kilometre yürüdüğünü söylüyor.
demiş. Doktor da Sen de söyle. demiş.
Şimdi, söyle
Sayın Bakan
karşılığı olmayan, gerçekten açlığa,
yoksulluğa, umutlara karşılık vermeyecek şeyler
söylüyor. O nedenle bu söyleminin hiçbir karşılığı
yok.
Şimdi, örneğin Sayın Sanayi ve Ticaret Bakanı
Kooperatiflere şu kadar kredi verildi. diyor. Hangi kooperatiflere
verildi arkadaşlar? Gerçekten 1980 darbesine kadar elli dokuz ilde
örgütlenmiş, dört bin üç yüz on dört köyde örgütlenmiş demokratik
halk kooperatifçiliğine mi verildi bu krediler? Tam tersine, 1980
darbesiyle o kooperatifler budandı ve üreticiler üretim
ilişkilerinden koparıldı ve artık ürün üzerinde söz ve
karar yetkisini kullanamamakta, IMFnin ya da Dünya Bankasının
belirlediği taban fiyatlarına mahkûm olmaktadır. O nedenle bu da
yine ekonomi ve demokrasiyle ilişkilendirildiği zaman kırsal
alanın ve üretimin gelişmesinin de karşılığı
var.
Bakın, yine bu hafta yaklaşık 8-9 milyon yeşil
kart sahibi olduğunu öğrendik ve yine bölgemizde 4 milyonu
aşkın yeşil karta muhtaç insanın olduğunu
öğreniyoruz. Yani şimdi böyle bir tablo karşısında
Türkiye ekonomisinin iyi olduğunu söylerken biraz insan gerçekten yüksünür
ve başı eğik olur.
Arkadaşlar, ekonomi ve demokrasiyle olan ilişkinin hep
altını çiziyoruz. Bakın şimdi, bu hafta İnsan
Hakları Evrensel Bildirgesinin
Gerçekten kişisel, siyasal,
ekonomik, toplumsal ve kültürel haklar demeti olan yirmi sekiz madde. İki
madde de biliyorsunuz bu hak ve özgürlükleri kullanacakların yükümlülerini
belirleyen maddeler. Bu maddelerden en önemlisi kişi güvenliği ve
özgürlüğüyle ilgili maddedir.
Akşam Fransa Büyükelçiliğinin hem Dönem
Başkanlığından ayrılması nedeniyle hem de
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 60ıncı
yılını yine insanlık ailesinin temsilcileriyle kutlama
düşüncesiyle böyle bir daveti vardı ve gittik. Oradan çıktım,
eve geldim, telefon: Sanatçı Ferhat Tunç. Bir arkadaşıyla yemek
yemiş ve çıkarken İstiklal Caddesinde iki sivil güvenlik
görevlisi geliyor ve kimlik soruyor. Ferhat Tunç gösteriyor, arkadaşı
yurt dışından gelmiş ve park ettikleri otoparktaki arabasında
olduğunu söylemiş. İzin verilmesi hâlinde kimliğinin
getirilip gösterileceğini söylerken, aşağılanıyor ve
sonra, o konuğu, yurt dışından gelen kişi,
arkadaşı darp yiyor. Ee şimdi böyle bir şey olur mu? Sonra
buna tabii elbette ki itiraz edince, her ikisi de kelepçelenerek gözaltına
alınıyor Yenibosnada adli tıbba götürüldüler, gece
yarısı oradan getirildiler ve sabaha kadar da emniyette
alıkonuldular.
Şimdi, bu nasıl bir şeydir? Nerede Sayın
İçişleri Bakanı? Her zaman burada, gerçekten, kişi
güvenliğinden, özgürlüğünden, insan haklarına
bağlılıktan söz ediyoruz. Arkadaşlar, sanatçı
kimliği olan, elbette siyasi kimliği de var bu
arkadaşımızın yani bundan ötürü mü böyle şey yapılıyor?
Her gün Kadıköy İskelesinde emin olun yüzlerce öğrencimize ve
vapura inen ve binen yurttaşımıza oradaki sivillerce kimlik
soruluyor. Kim bunlar? Niye soruyorlar? Sıkça her ne kadar biz gitmesek de
Meclisin programı altında, bizler de gidiyoruz tabii İnsan
Haklarının artık küreselleşen dünyada bilgi
alışverişi, insan hakları bağlamında ama sizler
de çok sıkça gittiğinizde görüyorsunuz. Hangi Avrupa ülkesinde cadde
ve sokaklarda üniformalı bir polis görürsünüz ya da hangi ülkede
hanginizin kimliği sorulmuştur, buna tanık oldunuz?
Arkadaşlar, gerçekten, bundan da duyduğumuz üzüntüyü
belirtmek istiyoruz. Haa, doğru tanıklık yapmak gerekiyor, sorun
bu. Biz çağımıza, ülkemize, gerçekten
yaşadığımız döneme doğru tanıklık
mı yapacağız yoksa bunu tanıklık adına
gizleyeceğiz ve örteceğiz mi? Bence sorun bu ve biz doğru
tanıklık yapılmasından yanayız ve Türkiyede temiz
toplum yaratılamamasının sonuçları bunlar. Örneğin,
geçtiğimiz aylarda İtalyada temiz toplum yaratılmasında
önemli rol oynayan Savcı Casson, gerçekten temiz topluma
ulaşabilmenin parametrelerini sayarken en önemli nedenlerden birinin de
özgür medya olduğunu söylemiştir.
Şimdi, bakın, örneğin ben geçtiğimiz gün de
Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünün bütçesine
ilişkin görüşecektim, fakat İnsan Hakları Haftası
nedeniyle ne yazık ki o gün olmadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Birdal, devam ediniz.
AKIN BİRDAL (Devamla) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Şimdi, basın üzerinde, muhalif basın üzerinde bu
kadar baskı, yasak hangi ülkede görülmektedir demokratik hukuk devletinde?
Sayın Başbakan kalkıyor Ya bana tabi
olacaksınız ya da yaşam hakkı
tanımayacağım. diyor. Daha dün, işte geçtiğimiz
günlerde hangi gazetelere sansür konulacağını, okunmayacağını
ilan ediyor. Bu olur mu arkadaşlar? Yani, bu
farklılığı sindiremeyen bir sayın başbakan
nasıl olacak? Ve herkesin bilgi edinme ve haber alma hakkının
kanallarının açık tutulmasını nasıl
sağlayacağız? Şimdi iki gün önce Akşam gazetesini bu
kez de yine tehdit ediyor. Olmaz böyle bir şey! O nedenle,
basın-yayın üzerindeki bu yasakları, tehditleri ortadan
kaldıralım.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Birdal,
şaka yapmıştır, şaka
AKIN BİRDAL (Devamla) Evet, olabilir belki ama gerçekten
biraz insaf, vicdan ve demokratik kültür sahibi olmak gerekiyor.
Bakın şimdi, sadece 2007 yılında ki 2008in
bu alandaki raporu çıkmadı- 17 televizyonun, 1 radyonun
yayını durdurulmuş. Yayını durdurulan yayın
sayısı 21, toplatılan süreli yayın sayısı 3tür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Birdal, süreniz doldu, son cümlenizi
alayım.
Buyurun.
AKIN BİRDAL (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Gerçekten emekçi halkın ve ülkemizin yararına ve
çıkarına olmayan, biz, bu bütçeye ret oyu vereceğiz ama yine de
bütçenin gerçekten en az zararsız ve yoksunsuz,
sıkıntısız geçmesini diliyor, saygılar sunuyorum. (DTP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Birdal.
Şahısları adına ilk söz, Isparta Milletvekili
Mehmet Sait Dileke ait.
Buyurun Sayın Dilek.
Süreniz beş dakika.
MEHMET SAİT DİLEK (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2009 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının 3üncü maddesiyle ilgili görüşlerimi mümkün
olduğunca kısa ve öz olarak sunmak üzere söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, tasarının 3üncü maddesinde,
tasarının önceki maddeleriyle genel bütçeli idarelere verilen
ödeneklerin genel bütçe gelirlerini aşan kısmının net
borçlanma yoluyla karşılanacağı hüküm altına
alınmaktadır. Kısaca hatırlamak gerekirse, merkezî yönetim
borç stokunun yapısında son altı yıldır olumlu yönde
önemli değişiklikler gerçekleştirilmiştir. 2002
yılında merkezî yönetim toplam borç stokunun yüzde 58,1i dövize
bağlı borç iken, bu oran stratejik dış borç yönetim
uygulamalarıyla 2008 Ağustos itibarıyla yüzde 29,2ye düşmüştür.
Bu ise yüksek döviz kuru riskinin önemli ölçüde azaltılmasını
sağlamıştır. İç borç stokunun ortalama vadesi 2004te
yaklaşık 20,6 ay iken, yine Ağustos 2008 itibarıyla 24,4
aya çıkmıştır. Bu örnekleri artırmak mümkündür.
Başarıyla uygulanan mali disiplin sayesinde bütçenin
faiz harcamalarına ayrılan kısmının önemli ölçüde
azalması ve bu trendin devamlılık arz etmesi bütün ekonomik
aktörleri memnun etmektedir. Böylece her yıl sağlıktan konuta, eğitimden
ulaşıma pek çok alandaki ihtiyaçlara daha fazla ödenek
sağlanabilmekte, istihdamı artıracak yeni
yatırımların yapılması ve mevcut iş yerlerinin
kapasitelerinin artırılması için iş hayatına gerekli
destek ve teşviklerin sağlanmasında kullanılabilmektedir.
Nitekim bütçe rakamlarına baktığımızda faiz giderlerinin
bütçe giderleri içindeki payının önümüzdeki yıl da
azalacağını görmekteyiz. Bir başka yönden
baktığımızda ise vatandaşın bin bir
fedakârlıkla ödediği vergilerin her yıl daha az
kısmının faiz ödemelerinde
kullanıldığını görüyoruz.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu mali
politikanın sürdürülmesi birçok nedenle zorunluluk arz etmektedir.
Öncelikle bu politikalar vatandaşlarımızın verdiği
vergilerle kendilerine daha fazla okul, yol, hastane ve altyapı gibi
hizmetlerin götürülmesini sağlamaktadır. Diğer yandan,
işsizlik sorununu çözmek ve daha hızlı büyüyen bir ekonomiye
sahip olmak için gerekli yatırım ortamı bu politikaların
sağladığı imkânlarla sürdürülebilmektedir.
Sayın milletvekilleri, şunu da belirtmeliyim ki
yaşanmakta olan küresel finansal kriz ortamında Hükûmet
tarafından ülkemizin ekonomik aktörlerinin bu krizden etkilenmemesi için
pek çok tedbir alınmıştır. Bu tedbirler arasında
KOSGEB tarafından uygulamaya konulan 700 milyon yeni Türk lirası
tutarında sıfır faizli kredi desteği paketi,
Eximbankın ödenmiş sermayesinin ihracatı daha fazla
desteklemesini sağlamak üzere artırılmasına yönelik
çalışmalar, vergi borçlarının yıllık yüzde 3 gibi
son derece düşük bir faizle on sekiz ay süreyle taksitlendirilmesi ilk
anda aklıma gelenlerdir.
Aynı amaçla çıkarılan Varlık
Barışı Kanunu ile yurt dışındaki
varlıkların yurda getirilmesi ve yurt içindeki atıl
kaynakların ekonomiye kazandırılması yolunda önemli bir adım
atılmıştır. Bu yaklaşımın bir devamı
olarak ekonomiyi canlı tutacak şekilde, özellikle düşük gelirli
vatandaşlarımızın desteklenmesine yönelik tedbirlerin 2009
Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısında önemli yer
tuttuğunu memnuniyetle müşahede ediyorum. Örnek vermek gerekirse
2008e göre yüzde 80 oranında artırılan hayvancılık
destekleri, yüzde 110 artırılan gübre desteği, yüzde 219
artırılan kırsal kalkınma desteği bu anlamda öne
çıkan unsurlardır.
Bölgesel kalkınma için 2008-2012 döneminde ayrılan 14,5
milyar YTL tutarında ek finansman da dikkate alınmaya değer bir
adımdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; açıkça
anlaşılmaktadır ki Hükûmetimizin her türlü ekonomik
gelişmeye karşı hem üreticileri hem de tüketicileri korumaya
yönelik politika araçları mevcuttur. Bu araçların optimal
şekilde ve ülke kaynaklarını israf ettirmeyecek titizlikte
devreye sokulacağı da açıktır.
Bu çerçevede 2009 yılı merkezî yönetim bütçesinin kritik
bir öneme sahip olduğu düşüncesiyle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Dilek.
MEHMET SAİT DİLEK (Devamla)
bütçenin ve yeni
yılın ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını
diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Dilek.
Şahsı adına ikinci söz Kayseri Milletvekili Ahmet
Öksüzkayaya aittir.
Sayın Öksüzkaya, buyurun efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AHMET ÖKSÜZKAYA (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2009 yılı bütçe görüşmelerine dokuz gün oldu
başlayalı. Bakanlıklarımızın, bağlı
kuruluşlarımızın bütçelerini tek tek görüştük ve
tartıştık. Bugün de gelir bütçesi maddeleri üzerinde
görüşmelere başlamış bulunmaktayız. Bu vesileyle
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, partimizin göreve geldiği 2003
yılından beri uygulanan kararlı ve ekonomik politikalar sonucu
ülkemizde son altı yıldır yakalanan istikrar ve güven
ortamıyla başarılan ekonomik gelişme her şeye
rağmen 2008 yılı içerisinde de sürmeye devam etmektedir. Bugüne
kadar -seçim dönemleri de dâhil olmak üzere- mali disiplinden hiçbir zaman
ayrılmadık, asla mali disiplinden de taviz vermedik. AK PARTİ
İktidarından önceki dönemleri hatırlayınız, bütçe
açıklarının karşılanma şeklini
hatırlayınız, enflasyonu hatırlayınız. Bundan
önce yapmış olduğumuz altı bütçede de olduğu gibi,
bütçe açıkları kangren olmaktan çıkarılmış, denk
bütçe sağlamak yönünde önemli adımlar atılmıştır.
2009 yılı yapılan bütçede öngörülen açığın
gayrisafi yurt içi hasılaya oranının sadece yüzde 1,2
olduğuna dikkatlerinizi çekmek istiyorum.
1929 yılından beri yaşanmamış olan ve
bugün dünyanın karşı karşıya kaldığı
küresel mali krizden en az etkilenecek ülke olduğumuzu defalarca beyan
ettik, bunun sebebinin de ülkemizin oturtulmuş olan sağlam ekonomik
temellerinin olduğunu vurguladık ve açıkladık.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin krizlerle
boğuştuğu günleri şöylece bir hatırlayalım:
Merkez Bankası rezervlerinin 2001 krizinde bir gecede nasıl
eridiğini, vatandaşın temel ihtiyaçlarını
karşılamak için kuyrukların oluştuğunu, insanımızın
cebindeki paranın alım gücünün akşamdan sabaha nasıl
eridiğini, bugünleri unutmuş olamayız değerli
arkadaşlar. Yanlış uygulanan politikalardan ve pervasızca
harcanan devlet gelirlerinden ibret almalıydık, ders
çıkarmalıydık, bunu da başardık. Artık bugünler
çok geride kaldı. İktidara geldiğimizde ekonomik tablo ortada.
Herkes bu tabloyu açıkça ifade ediyor. Büyüme eksiye düşmüştü,
yani ülke küçülüyordu. Nasıl aştık peki bunları da
yirmiyedi çeyrektir sürekli büyüyen ve kişi başına millî geliri
3.500 dolarlardan 10 bin dolarlara çıkan bir ülke hâline geldik? Bütün
bunlar elbette bir tesadüf değildi.
Şimdi bunlara şöyle bir göz atacak olursak, Merkez
Bankasının bağımsızlığının
kurumsallaştırılması, dalgalı kur rejiminin ve
bankacılık sektörünün denetim ve takibinin
yapılandırılması, kamu maliyesi, sosyal güvenlik, vergi ve
daha birçok alanda köklü yapısal reformların kararlı bir
şekilde hayata geçirilmesi ve en önemlisi eğitim ve sağlık
alanlarında yapılan reformlar.
Değerli arkadaşlar, tabii ki bu başarılar
milletimizin güven ve desteğiyle sağlandı. Hükûmetimiz de
halkımızdan aldığımız bu güven ve desteklerin
bilinciyle, önceki altı bütçemiz gibi gerçekçi, ülkemizin potansiyelini,
zenginliğini, imkânlarını, kaynaklarını,
fırsatlarını ortaya çıkartan bir bütçe
hazırlamıştır.
Bu bütçede halkımızın eğitim ve
sağlık ihtiyaçlarını karşılayan, yoksullukla
mücadeleye hız kesmeden devam eden, çiftçisine, köylüsüne, esnafına
hakkını veren, 70 milyon ülke evladını görüp gözeten bir
yönetim anlayışı yine hâkim olacaktır.
Öğrencilerimize sağladığımız burs
yardımlarını ana muhalefetin tüm engelleme
çalışmalarına rağmen vermeye, yoksulumuzu, özürlü ve
bakıma muhtaç vatandaşlarımızı yine görüp gözetmeye,
70 milyon vatandaşımızın hiçbirini dışlamadan,
dışlanmasına müsaade etmeden herkesi kucaklamaya devam
edeceğiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bütçenin en
önemli gelir kalemi vergi gelirleridir. Vergi gelirlerini artırmadan
bütçeyi ve dolayısıyla ekonomik yapıyı büyütmek mümkün
değildir. Biz vergi gelirlerini ekonomiyi büyüterek artırdık,
vergi oranlarını artırarak değil. Vergi oranlarındaki
indirime rağmen her yıl yakalanan vergi gelirlerindeki
artış, sıkı bir maliye politikası ve mali disiplin
sayesinde olmuştur. Ayrıca, üretime, istihdam üzerindeki vergi ve
sosyal güvenlik primi yükünü azaltarak küçük esnaf, KOBİ ve
ihracatçılarımıza sıfır faizli finansman
desteğiyle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Öksüzkaya, konuşmanızı
tamamlar mısınız.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Beyefendi, biz Burs
vermeyin. demiyoruz, düzeltin lütfen. Kredi ve Yurtlar Kurumu versin.
diyoruz. Lütfen, rica ediyorum. Biz Burs vermeyin. demiyoruz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Belediyeler vermesin. diyorsunuz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Kredi ve Yurtlar
Kurumu versin, belediye oraya versin, onlar versin.
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu
AHMET ÖKSÜZKAYA (Devamla) Sayın milletvekilleri,
ayrıca Türkiye
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan
AHMET ÖKSÜZKAYA (Devamla)
son zamanlarda çok farklı bir
ivme yakalamıştır.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Engellemesine
rağmen. diyor. Sataşma yaptı.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Belediyelerin vermesini engelledi
dedi.
AHMET ÖKSÜZKAYA (Devamla) Bölgesinde ve dünyada daha önce hiç
görülmeyen bir ağırlık, bir itibar kazanmıştır.
Değerli arkadaşlar, ülkemiz içerisinde sürüp giden afaki
tartışmalardan, kısır çekişmelerden, sanal
gündemlerden tarih boyunca hiçbir kazanç elde edilememiştir. Aksine,
enerjisini büyümeye, gelişmeye sarf ettiğinde, yatırımı,
üretimi, ticareti konuştuğunda önemli mesafeler katedilmiştir.
Biz heyecanımızı kaybetmeden Türkiye'nin önündeki engelleri
kaldırarak yolumuza devam edeceğiz.
Değerli milletvekilleri, özenle hazırlanan 2009
yılı bütçesinin ülkemiz için hayırlı olması
temennisiyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan, Sayın Konuşmacı grubumuza
sataşmıştır.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Şahsına
sataşmadı.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Grubumuza efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Doğruları söyledi.
BAŞKAN Sizin yetkiniz var mı grup adına
konuşmaya?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Evet efendim.
BAŞKAN Ne yetkiniz var efendim? Nereden yetkilisiniz?
Gönderin bize yetki belgesini. Yetki belgesini gönderin grup adına
konuşmak için.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Olur efendim. Peki,
getirtiyorum efendim.
BAŞKAN Getirt bakalım.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Tamam, getirtiyorum.
Hemen getirtiyorum, iki dakikada getirtiyorum.
BAŞKAN Aslanoğlu, otur Allah aşkına yerine.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya)
Sataşmıştır efendim. Lütfen, söz istiyorum.
BAŞKAN Grubunuza sataşma olmadı efendim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Var efendim.
BAŞKAN Israr ediyorsanız, oylayayım o zaman yani.
Yapmayın bunu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan, sataştı.
BAŞKAN Peki, oyluyorum o zaman. Bakın, ısrar
ediyorsunuz. Yapmayın bunu. Israr etmeyin, lütfen.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Ama
sataştı. O zaman karar yeter sayısı
Söz vermezsen
BAŞKAN Yetki belgeniz de yok. Yani, yetki belgesiz ben
konuşturamam grup adına.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Peki.
BAŞKAN Grup adına konuşturamam efendim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Karar yeter
sayısı istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Bakın, sizin üyeniz de var burada, aynı
şeyi söylüyor bak, Sataşma yok diyor.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sataştı
Sayın Başkan. Etik olarak istiyorum, sataştı.
BAŞKAN Peki, oldu, tamam. Bitti.
Şimdi, soru-cevap kısmına geçiyoruz.
Soru-cevap süremiz on dakikadır, beş dakika soruya
beş dakika cevaba ayıracağız.
İlk soru, Sayın Şevket Köse
Yoklar burada.
Sayın Çelik
Yok.
Sayın Özdemir
Yok.
Sayın Öztürk, buyurun.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Aracılığınızla sormak istiyorum: Krizle
birlikte iç ve dış talepte daralma olmuştur. Dış
talepteki daralmayı aşmak bizim elimizde değildir. Bu nedenle,
iç talepteki daralmayı aşmaya yönelik politikalar reel sektörün de
önünü açacaktır.
Bu çerçevede, memur ve emeklilere birer maaş tutarında
ikramiye ödemek üzere tasarıyı Komisyona geri çekip yedek
ödeneğe ilave yapmayı Hükûmet olarak uygun görmüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Öztürk.
Sayın Taner
Yok.
Sayın Bulut, buyurun.
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Sayın Bakanım,
artan ekonomik sıkıntıların altında daha ziyade memur,
emekli, dul ve yetimleri kalmaktadır. Bunların durumlarını
iyileştirmek adına herhangi bir çalışmanız var mıdır?
Esnafın borçlarını, ödeyemediği
borçlarını faizsiz ötelemeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bulut.
Sayın Özkan...
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, bu krizle birlikte Burdurda
mermercilerimiz çok zor durumda kalmışlardır, bir bir
kapanmaktadırlar şu anda. Bu doların ayarlanmasından
itibaren bir değer kazanmıştı fakat dış
ülkelerdeki bağlantıların kopmasıyla şu anda birer
birer kapanmaktadırlar.
Hayvancılık da aynı şekilde.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Hangisi kapandı?
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Bucaktan beş tane
sayarım Sayın Bayram Özçelik sana hemen.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Say say.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Hemen sayayım.
BAŞKAN Dinler misiniz efendim, lütfen.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Yok öyle bir şey.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Ben soru soruyorum Sayın
Bakana.
BAŞKAN Lütfen sorusunu sorsun, bırakın da.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Mermercilik sektörü ile
hayvancılık sektörünü sektörel bazda destekleyeceğiniz sözünü
vermiştiniz daha önceleri. Bu sektörel bazda desteğe ne zaman
başlayacağız? Bunu öğrenmek istiyorum.
Hayvancılıkta aynı sorun var. Sayın Bakan, dün
650 işletme Türkiyede 100 başın üzerine çıktı.
demişti. Onları da o 650 kişiyi bulup sormak gerekiyor: Gününden
mutlu mu? Gününden mutlu olan bir sektör yok. Bunda en başta gelen,
Burdurda tarım ve hayvancılık ve mermer.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özkan.
Sayın Nalcı
KEMALLETTİN NALCI (Tekirdağ) Teşekkürler
Sayın Başkanım.
Sayın Bakana bir sorum var: Demin konuşurken Sayın
Bakanım, bu benim konuşmamla ilgili, ihalelerle ilgili
konuştuklarımızın doğru olmadığına dair
bir beyanda bulundunuz, yani ihalelerle ilgili konuştuğumuz
konularla. Ben burada şunu sormak istiyorum: Acaba bu aşırı
düşük değerlendirmelerle ilgili bir çalışma
yaptınız mı? Bunun ne şekilde bulunduğunu ve
Aynı tekliften sekiz tane veya aynı tekliften beş tane
çıkmasıyla ilgili bir araştırma yapacak
mısınız?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Işık, buyurun.
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakanım, bugün, yaşanan ekonomik kriz
nedeniyle vatandaşlarımız âdeta kan ağlamakta,
esnafımız elindeki çekini bozduracak banka dahi bulamamaktadır.
Piyasadaki krizin önlenmesi ve işten çıkartılmaların önüne
geçilmesi için hangi tedbirleri 2009 yılı için almış
bulunmaktasınız?
2) Esnaf ve sanatkârlara sicil affı getirmeyi düşünmekte
misiniz?
3) Ne zaman asgari ücreti vergi dışında
bırakacaksınız?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler efendim.
Sayın Aslanoğlu, buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakan, Sayın
Tarım Bakanı aynen şöyle söylüyor: 2007 yılından beri
verilmeyen fidan ve diğer desteklemeleri Maliye Bakanı bana para
vermiyor ki vereyim. diyor. Söz veren siz değilsiniz, Sayın
Tarım Bakanı. 2007 yılı Eylülünden bu yana verilmeyen fidan
desteklemeleriyle ilgili ve diğer desteklemelerle ilgili Tarım
Bakanına para verecek misiniz vermeyecek misiniz?
BAŞKAN Teşekkürler.
Son soru, Sayın Çelik
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, çok
teşekkür ediyorum.
Sayın Bakana ben iki soru sormak istiyorum: İthalde
alınan KDV tahmininde 2009 yılında 2008 yılına göre
yüzde 26lık bir artış görülmüştür. Dış
ticaretten sorumlu Devlet Bakanı Sayın Tüzmen 2009 yılında
ithalatın yüzde 25 daralacağını ifade etmiştir.
İthalde KDV hedefini tutturabilecek misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Çelik.
Süremiz doldu efendim, tam beş dakika.
Buyurun Sayın Bakanım, cevap verebilirsiniz.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Öztürk, Memurlara veyahut da çalışanlara
ikramiye verilecek mi, bütçede böyle bir şey söz konusu mu? diye sordu.
Bildiğiniz gibi, Genel Kurulda, bütçelerde, Genel Kurula indiğinde
gider artırıcı bir teklif verilemiyor yani bu mümkün değil.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Komisyona çekebilir misiniz?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Yani bütçeyi
konuşuyoruz, bütçenin 3üncü maddesini konuşuyoruz.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Komisyona çekebilir misiniz? Burada
olmayacağını ben de biliyorum.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Efendim,
Sayın Öztürk de bilir, maliyeci kendisi, maliye kökenli.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Burada
yapılmayacağını biliyorum.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Niye
konuşuyorsun burada yapılmayacak madem? Başka yerde söyleyelim,
orada konuşalım. Şimdi burada diyorsanız, burada olmaz.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Komisyona çekebilecek misiniz?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Şimdi,
tabii Sayın Öztürk maliyeci yani bunun yükünü de bir hesap etsin, hep
beraber söylesin bakalım yani.
Şimdi, Sayın Bulut, esnafın borçlarını
erteleme veyahut da onlar için kredi imkânları söylüyor. Şimdi,
esnafın borçları
Şu anda, biz, reel sektörle finans sektörü
arasındaki kredi kanallarının iyi çalışması, daha
iyi olması için uğraşıyoruz. Nitekim, şimdi Halk
Bankasının esnaf için bir sene ödemesiz, altı sene vadeli
kredileri var, yeni başladı ve gidip bunları
tanıtıyorlar, Halk Bankası anlatıyor bunları. Yani, bu
imkânları her zaman kullanıyoruz, kullanmaya da devam ediyoruz ama bu
dönemde daha fazla olsun istiyoruz.
Sayın Özkan, madencilik ve hayvancılıktan bahsetti.
Bir değerli Burdur Milletvekilimiz de öyle olmadığını
söylüyor ama hayvancılık için söyleyeyim ben. Şimdi, madencilik
için bütün dünyada birden fiyatlar düştü ve o eski fiyatlara göre bizim
birçok madencimiz çok büyük yatırımlar da yaptı.
Hâlihazırda devam eden yatırımları da var. Dünyada
görülmedik şekilde fiyatlar yükseldi, şimdi de birdenbire düştü.
Bu düşüş de büyük miktarlarda düştü. Ama dünyanın bu geçici
krizlerinde bu tür hareketler oluyor. Belli bir zaman içerisinde de herhâlde
bunlar bir oturacak yani.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Sektörel bazda bir destek
istiyorlar Sayın Bakanım.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Ama sektörel
bazda da
Mesela hangi madeni çıkarıyorsa o fiyatlar çok düştü.
O zaman ne yapacak? Ona daha fazla katma değer katarak bir
Diyelim ki
mermer. Mermeri olduğu gibi, haydi taşından,
toprağından ben satayım Çine, ondan sonra neyse
kazanayım. değil, onu biraz daha işleyecek.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın Bakanım,
işliyorlar.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Veyahut da ne
bileyim, başka bir şey, ferrokrom diyelim. İşleyecek onu,
biraz daha paslanmaza yakın bir şey mi getirecek, şunu mu
yapacak. Artık daha ileri teknolojilerle işleme zamanı,
başka çaremiz yok. Dünya çünkü bu şekilde. Bu dünyada rekabet
edebilmek için bazı şeyler yapmak lazım. Ama ben bir maden
bulayım, oradan taşı toprağı olduğu gibi
satayım, çok para kazanayım. Bu da olmuyor tabii. Yani eskisi gibi
değil.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Bizdeki mermerciler
teknolojiyi de kullanıyorlar.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Biz tabii
sektörel olarak düşünüyoruz.
Şimdi, hayvancılık için mesela
Hayvancılık için bütçede de gördünüz, 1 milyar 300 milyon YTL
hayvancılığa destek veriyoruz. Hayvancılığa en
büyük destekler bu dönemde veriliyor ve o konuda da ben söyleyeyim, Tarım
Bakanımız daha iyi bunları söyler. O konuda da bizim elimizdeki
miktar eskiye göre çok daha fazla oldu. Türkiye hele hele son zamanlarda özel
sektörün de katkılarıyla hayvancılıkta çok büyük mesafe
aldı. Şimdi, 10 bin baş, 20 bin baş, 30 bin baş
çiftlikler görebiliyorsunuz. Ben gittim, gezdim.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın Bakanım, süt
fiyatları 40 kuruşa düştü.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Küçükbaştır onlar, Sayın Özkanın
sorduğu büyükbaş.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Büyükbaş da düştü,
küçükbaş da düştü. Küçükbaş yüzde 50 düştü.
BAŞKAN Süreniz doldu efendim.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Sayın
Nalcı bu sekiz tane ihaleyle ilgili olarak
Bu bir soruşturma
konusudur. Bu sizin söylediğiniz bir soruşturma konusudur ve bir
soruşturma da yapılması lazımdır. Ben de Kamu
İhale Başkanıyla onu da konuştum.
Arkadaşımızın söylediği konu
Çünkü neden? İlgili
idare bunu sağa sola sızdırmışsa bu bir
soruşturma konusudur. Bunun yapılması lazım. Herhâlde bu da
yapılacak ve arkasında da duracak. Bana da bir yazıyla müracaat
da edilirse ben onu mevki muameleye koyarım, siz hiç merak etmeyin. O
sizin söylediğiniz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakanım, süreniz doldu efendim.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Bakanım, kamu
ihalelerinde resen harekete geçme yetkisi aldınız.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Resen olmaz.
Kamu İhale Kurumunun fonksiyonunu iyi öğrenin.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, karar yeter
sayısı istiyorum.
BAŞKAN Evet efendim, karar yeter sayısı
arayacağım.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, 3üncü madde kabul
edilmiştir.
4üncü maddeyi okutuyorum:
İKİNCİ BÖLÜM
Bütçe Düzenine İlişkin Hükümler
Bölüm düzeni ve deyimler
MADDE 4 (1) Gider cetvelinin bölümleri, analitik bütçe
sınıflandırmasına uygun olarak fonksiyonlar şeklinde
düzenlenir. Fonksiyonlar; birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü düzeyde alt
fonksiyonlara ayrılır.
(2) Bu Kanunda ve diğer kanunlarda giderlere ilişkin yer
alan;
a) "Fasıl ve bölüm" deyimleri, fonksiyonel
sınıflandırmanın birinci düzeyini,
b) "Kesim" deyimi, fonksiyonel
sınıflandırmanın ikinci düzeyini,
c) "Madde" deyimi, fonksiyonel
sınıflandırmanın üçüncü düzeyini,
ç) "Tertip" deyimi, kurumsal, fonksiyonel ve finansman
tipi kodların bütün düzeyleri ile ekonomik
sınıflandırmanın ilk iki düzeyini,
d) Borç ödemeleri yönünden "ilgili hizmet tertibi"
deyimi, borç konusu hizmetlerin yürütüldüğü ilgili tertipleri,
ifade eder.
(3) Tahakkuk ettirilecek giderler Devlet muhasebesi
kayıtlarında ekonomik sınıflandırmanın dördüncü
düzeyini de kapsayacak şekilde gösterilir; kesin hesap kanunu
tasarısı ise ikinci düzeyde hazırlanır.
(4) İlgili mevzuat hükümleriyle analitik bütçe
sınıflandırması arasında gerekli uyumu sağlamaya
ve ortaya çıkabilecek sorunları gidermeye yönelik düzenlemeler
yapmaya Maliye Bakanı yetkilidir.
BAŞKAN Madde üzerinde gruplar adına söz isteyen,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Mehmet Günal.
Buyurun Sayın Günal. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, şahsım
ve partim adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, tartışmakta olduğumuz
bütçenin genel yapısı üzerine, krizin etkilerini dikkate
almadığı üzerine ve hedeflerin gerçekçi olmadığı
üzerine arkadaşlarım değerlendirmelerde bulundular. Şimdi,
gerçekten bugün ve önceki günlerde ben ne tartıştığımızı
anlayamıyorum. Sayın Bakanları dinleyince, sizleri de dinleyince
her şey güllük gülistanlık. Normalde bütçe rakamları üzerinden
konuşmamız lazım ama gündelik siyaset konuşulup Sayın
Bakanlar da bize Oturun oturduğunuz yerde, dinleyin. diyorlar, biz de
yerimizde oturuyoruz Öyle gidiyor. Yani bir rakam analizi
yapıldığı pek yok. Genel ekonomik duruma ilişkin tabii
ki somut öneri olmayınca ne yapacak? Laf kalabalığına
getirip bir şekilde süreyi doldurmaya çalışıyor.
Değerli arkadaşlar, bütçeyi hazırlarken bir
makroekonomik hedeflerimiz var, bütçenin oturduğu denge var. Buraya
bakıyoruz, hâlen daha -komisyonlarda da konuştuk- burada da
konuştuk, herhangi bir iyileşme işareti veya tahminlerde bir
revize henüz yapılmıyor. Tamam, Sayın Bakan diyor ki: Efendim,
Genel Kurulda bütçe değişikliği olmaz. Peki, büyüme hedeflerini
revize etmek için de bütçede değişiklik yapmak gerekiyor mu
Sayın Bakan? Yüzde 4 büyüme hedefini daha geçtiğimiz hafta içerisinde
yüzde 0,5
Üçüncü çeyrek büyümesini hatırlıyorsunuz. Acaba 2008deki
hedef ne kadar tutarlı? 2008deki hedef bu hâle gelmişken 2009da
yüzde 4 büyümeyi inandırıcı bulan içinizde bir tane kişi
varsa parmak kaldırsın. 2009da yüzde 4 büyümeyi gerçekçi bulan bir
tek AKP milletvekili varsa ben kendisine Sayın Bakan gibi ödül
vereceğim. Siz de ödüllü bir vekil olursunuz belki o zaman. Var mı?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakan ödül
mü veriyor?
MEHMET GÜNAL (Devamla) Hayır, Sayın Bakan ödül
almış. Yani ödüllü bakan var.
Hayır, gerçekten, yüzde 4 büyüme olacağına inanan,
gerçekten var mı? Merak ediyorum ben yani.
Peki, 149 milyar ihracat olacağına inanan var mı?
149 milyar ihracat olacağına inanan var mı? 2009da
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Milyar dolar Mehmet,
milyar dolar.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Onlar her şeye inanıyor
zaten.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Şimdi, bakın, değerli
arkadaşlar
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ÜNAL KACIR (İstanbul) Böyle bir usul yok efendim.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Ben soruyorum.
İnanıyorsanız inanıyoruz deyin, ben de
BAŞKAN Sayın Günal, böyle bir usul yok efendim. Bakana
sorarsınız efendim soracaksanız.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Efendim, soruyorum.
BAŞKAN Sayın Bakana sorarsınız.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Soruyorum, cevap verip vermemek onlara
kalmış. Şu anda bir sataşma yok, sadece inanıyor
musunuz diye soru soruyorum.
BAŞKAN Genel Kurula sormayın efendim.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Sayın Başkanım, ihracat
önceki ay yüzde 22 azalmış, biz hâlâ aynı hedefte devam
ediyoruz. Başka neyimiz var? Gelir hedeflerine bakıyorsunuz
Değerli arkadaşlar, Sayın Bakan bütçe gerçekleşmelerini
anlattı. Topluca hemen söylüyor, Ocaktan bu tarafa
Peki, kasım
ayında ne oldu? Kasımdan kasıma baktığınız
zaman, geçen yılın kasım ayı ile bu kasım arasında
ne fark var? Yüzde 6lık azalış var. Şimdi, bu
şartlarda 2009daki durumumuz daha da kötü olacak. Büyüme anlamında
da daralma daha devam ediyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Son rakamlarda belli olacak.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Vergi toplama şansınız
kalmayacak çünkü şirketler kapanıyor, vergi verecek mükellefler
iş yerlerini kapatıyor. Bu şartlarda nasıl -yüzde
16yı geçen, yüzde 15,65; 16,5; 17 toplam vergi geliri olan- bunları
almayı düşünüyorsunuz? Memurun vergisi belli zaten, ondan sürekli
alıyorsunuz. Onu mu artıracağız?
Şimdi, bakın, ithalde alınan KDV, dâhilde
alınan KDV ne kadar düşmüş, kasım ayında, geçen
kasıma göre? Birisi yüzde 21,5 öbürü yüzde 18,5. Değerli
arkadaşlar, ithalatın böyle düşeceğini dış
ticaretten sorumlu Bakanınız bile söylerken, ithalden alınan
KDVyi yüzde 20nin üstünde nasıl artıracaksınız?
Sayın Bakan, nasıl artıracağız? Sayın Bakan
özelleştirme işleriyle uğraşıyor, oraya birazdan
geleceğim ben, vergiden henüz sıra gelmedi.
Özelleştirmeyi sorayım o zaman, Sayın Kilciyle
konuşuyordu: 15,5 milyar doları siz 12 olarak sonra revize ettiniz
ama ekim ayında
ÜNAL KACIR (İstanbul) Sayın Başkan, böyle bir
usul yok, konuşmasını yapsın.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Lütfen, müsaade edin, siz kendi
sıranız geldiğinde konuşursunuz. Ben soru soruyorum,
konuşuyorum.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Soru sormak için sisteme gireceksiniz,
böyle bir usul yok.
MEHMET GÜNAL (Devamla) 15,5 milyar dolar özelleştirmeyi
nasıl gerçekleştirmeyi düşünüyorsunuz veya 12 olsun sizin
düşürdüğünüz hâliyle? Az önce söylüyordu Sayın Bakan Efendim,
bugün bu fiyatlara satamazsınız. Neden? Ekonomik kriz var,
alıcı yok, eskiden biz çok değerli sattık. Niye o zaman
mevcutları bu kriz ortamında satmakta kararlısınız
örneğin?
Şimdi, değerli arkadaşlarım, işin özeti,
ne bu dâhilde alınan KDVnin ne ithalde alınan KDVnin ne vergi
gelirlerinin bu şartlarda tutması mümkün değil. Bunu Sayın
Bakan da biliyor zaten, bu hedeflerin gerçekçi olmadığını
biliyor, onun için o konuları es geçip diğer konuları
konuşuyor, işine gelenleri söylüyor, işine gelmeyenleri
söylemiyor.
Yani, daha önce de yukarıda, Komisyonda da
görüşmüştük. Ben size yine, kitaplar elimde, sayfaları da belli,
sorarsanız göstereceğim. Yani, Sayın Bakanın 23 Ekimdeki
konuşmasında
Daha önce onun hakkını teslim etti gerçi,
yani Krizle ilgili şunu yaptık, bunu yaptık, ettik,
bankacılık sektörünü güçlendirdik, finans kesimini güçlendirdik.
diyordu. Sayın Bakanım, bir sefer de Allah razı olsun diyeyim,
bunların hepsini biz 57nci Hükûmet döneminde yapmıştık
dedim. Şimdi orada söyledi ama burada biraz utangaç bir şekilde
Türkiye yaptı, Türkiye girdi. demiş, gene de en azından belli
bir şekilde Biz yaptık. demiyor, ona teşekkür ediyorum.
Şimdi, çekindiği bir şey daha var Sayın
Bakanın. Burada, 24üncü sayfada, 23 Ekimde 2009 yılı hedefleri
var değerli arkadaşlarım. Diyor ki: Hasıla büyüklüğü,
büyüme oranı, yıl sonu, TÜFE, ihracat, ithalat. Aralıktakinde
yok. Şimdi Var. diyecek. Nerede var? Ekteki tablolarda var, metnin
içinden çıkmış. Neden? Zaten
inandırıcılığına kendisi de inanmıyor,
metnin içinde durması pek cazip gelmiyor. Aradan geçen süre çok fazla
değil, 23 Ekim-16 Aralık.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, burada ne
yapıyor peki Sayın Bakan bunlara çözüm olarak? Efendim,
altınlarımız çok fazlaymış yastık altında.
Hesabını, kitabını da yapmış Sayın
Bakanım, sağ olsun. Zuladaki altınları çıkarın.
diyor. Sayın Başbakan da iş adamlarına Zuladaki
paraları çıkarın. demişti. Bir zula ekonomisi herhâlde
sadece krizin çözümü olarak düşünülüyor diye ben buradan anlıyorum.
Altınları, paraları zuladan çıkaralım, ondan sonra ekonomiyi
çözelim diye bakıyoruz. Şimdi, iş adamının zulası
var, vatandaşların da altın zulası demek ki var,
bayağı büyük bir parayla çıkaracağız.
Şimdi, değerli arkadaşlar, burada öncelikle
meseleye bakış açımız önemli. Onun için deminden beri size
rakamlar veriyorum. Bunları kabul etmediğimiz sürece bu
rakamları gerçekçi kabul ederseniz -ki bir taraftan da IMFyle
anlaşma yapmak üzere bekliyorsunuz, bunların hiçbirisini zaten kabul
etmeyecekler- bu şartlarda bile o vergi gelirini tahsil etmek ve o giderleri
karşılamak maalesef mümkün gözükmüyor. Biz ne yapıyoruz? Az önce
yine kızınca sayın bakanlar da aynısını
yaptı, geçen gün Sayın Başbakan da aynısını
yaptı, Dinleyin. diye bağırmaktan başka bir şey
olmuyor, Oturun, dinleyin. Kızan arkadaşlarımız da öyle
söylüyor. Burada sataşma yapmıyoruz, hakaret etmiyoruz, birtakım
sorular soruyoruz. Varsa bir cevabı verin, yoksa biz de Cevap
veremediniz. diyelim, bunun üzerine gidelim. Ama, şimdi bankacılara
bağırıyorsunuz Krizden rant elde etmek istiyorlar. diye. Her
yerde söylüyorum, bankanın işi paradan para kazanmak zaten, ona
kızma şansınız yok ki! Siz düzenlersiniz,
mevzuatınız neyse uygularsınız. BDDK
Başkanını uyarmış! Bu ne demek oluyor? BDDK
Başkanı daha önce bankacıları
sıkıştırmıyor muydu, görevini yapmıyor muydu
yani? Veya Efendim, krizden sonra siz de onlara haddini bildirin. Ne
yapın? Gitmeyin, onlar da size para satamasın. Şimdi, böyle bir
anlayışa hiçbir şekilde aklımız ermiyor, yani ben
anlayamıyorum, hem eski bir bankacı hem iktisat hocası olarak
bakıyorum bankalara. Daha önce Sayın Başbakan söylemişti
Krizi fırsata dönüştürelim. diye. Şimdi fırsata
dönüştürmek isteyene kızıyoruz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Kişi ve grup adına
değil, ülke adına!
MEHMET GÜNAL (Devamla) Şimdi, bakıyorum, diğer
bakanlarımız da kızmaya başlıyorlar. Dün yine bir sürü
azar işittik. Bugün baktım gazetelere, hiç bu konulara -fazla-
girmeyen Sayın Zafer Çağlayan da Merkez Bankasına uyarıda
bulunmuş. Sakın ha
diyor, Merkez Bankası kara listeden
bunları silmiyor, onlara yazı yazdım. Sayın
Başbakanı eksik bilgilendiriyorsunuz, yanlış
bilgilendiriyorsunuz. diyordum, ondan eminim ama Sayın Bakan da
şimdi işin kolaycılığına kaçıyor. Merkez Bankası
kara liste diye bir şeyi kendisi tutmaz, bankaların
gönderdiğini toplar, tekrar bankalara verir. Ödedik. derseniz onu oradan
çıkarır, bankalara der ki: (A) şahsı, (B) şirketi
borcunu ödemiştir. Ha, onu kullanmak isteyen banka açar eski
dosyasını, kara kaplı defteri, Senin şu tarihte ödememe
durumun varmış, onun için ben vermiyorum. der. Yani Merkez
Bankasının kara listesinin kanunen kalktığı
yıllar bellidir, silmiştir. Onun dışında yeni
olanları Merkez Bankası silmez. Kanun
çıkarırsınız, değiştirirseniz, başka bir
şey çıkarsa o başkadır.
Buradan şuraya gelmeye çalışıyorum
değerli arkadaşlarım: Kafanız karışık. Bize
kızmanızın nedeni de o. Siz kendiniz de bu hedeflerin gerçekçi
olmadığını bizden daha iyi biliyorsunuz ama Ne
yapalım, IMF geliyor, seçim var, bizi fazla
sıkıştırmayın, bu rakamlar gerçekçi değil ama
sonra bakarız, fazla da bizi sıkıştırmayın.
diyorsunuz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Sizin kafanız berraktı,
ülkeyi batırdınız!
MEHMET GÜNAL (Devamla) Kafanız karışık
olduğu için de
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Günal.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım, toparlıyorum.
Şimdi, değerli arkadaşlar, burada sizlere de
tavsiyem odur ki sinirlenerek işi çözme şansımız yok.
Azarlayarak Oturun, dinleyin, bilmiyorsunuz. diyerek çözme
şansımız yok. Ne yapacağız? Söylenenlerin içinde
aklıselimle söylediğimiz birçok şey var, içinde polemik unsuru
da olabilir. Bunları dikkate alarak biz memleketin daha kötüye gitmemesi
için sizleri uyarıyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi olarak her zaman yapıcı,
yol gösterici bir muhalefet anlayışı içerisindeyiz,
önerilerimizi de söylüyoruz. Onun için burada çözüm sinirlenmekte değil,
soğukkanlılıkla bu işleri toparlamakta.
Sayın Başkanım, burada son bir cümle söyleyerek
kapatacağım. Birkaç şeyi daha Sayın Bakana söyleyecektim
ama onları yarınki konuşmama saklıyorum,
özelleştirmeyle ilgili, yine Telekomla ilgili. Sayın Bakan girince
ben de konuşma ihtiyacı hissettim. İnşallah bu eksikleri
sonra konuşuruz.
Bütçemizin her türlü eksiğine rağmen hayırlı
uğurlu olmasını diliyorum.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Günal.
Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Muş Milletvekili
Sayın Sırrı Sakık.
Sayın Sakık, buyurun. (DTP sıralarından
alkışlar)
DTP GRUBU ADINA SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; hepinize merhaba diyorum. Ben de 4üncü madde
üzerindeki Demokratik Toplum Partisinin düşüncelerini sizlerle
paylaşmak üzere buradayım.
Şimdi, sürekli bu kürsüde bir şeyi dile getiriyoruz, bu
haksızlık devam ettiği müddetçe biz de hep bunu getireceğiz.
Yine Meclis Başkanımız yurt dışında, seyahatte;
AKPden arkadaşlar var, CHPden var, Milliyetçi Hareket Partisinden var
ama DTP yok.
Şimdi, bu nasıl bir adalet, bu nasıl bir
hakkaniyet? Yani Türkiye Büyük Millet Meclisinin önünde, kapısında haksızlık,
hukuksuzluk olursa biz bu ülkede nasıl adaleti inşa edeceğiz?
Yani burası çiftlik midir? Kimin babasının malıdır?
Yani bu kadar yasaları yok sayan, bu kadar halkın idaresini yok sayan
bir anlayışı nereye koyacağız? Nasıl
güveneceğiz?
Sadece DTP değil, burada bağımsız gelenlerin
günahı ne, DSPnin günahı ne? Yani hep eşitlikten, adaletten
bahsediyoruz ama bu yok. Geçen gün yine burada söyledim, 2 trilyon 100 milyar
lira bir harcama var. Ama üç grubun harcaması, bizlerin yok burada.
Tevfik Fikret ne diyordu: Yiyin beyler, yiyin! Afiyet olsun! Ama
siz bu haksızlığı yaptığınız müddetçe
biz de aynı şeyleri söyleriz. Sayın Meclis
Başkanımıza bunları hep söyledik ama bugüne kadar küçük bir
adım atılmadı. Yaptığı tek şey nedir?
Burada, biz daha önce buradan zaman zaman Kürtçe örnekler, atasözleri
söylüyorduk, tutanaklara geçiyordu, yazılıyordu. Hah, işte biz
de yavaş yavaş nasıl olsa ülkemizde demokratikleşme süreci
başlıyor
Bu hoşgörü de bizi umutlandırıyordu. En son
yaptıkları icraat şuraya bilinmeyen diller! Kardeşim biz
bilinmeyen bir dil değiliz, biz bilinmeyen bir halk değiliz, dilimiz
de belli, kimliğimiz de belli, biz Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşıyız ama Kürtüz, yani buna saygı
duymalısınız, Kürt halkından bu noktada özür dilemelisiniz.
Kürtçe hâlâ nasıl bilinmeyen bir dil! Sayın Bakanlar
çıkıyorlar burada bütün bakanlıklarla ilgili güllük
gülistanlık tablolar sunuyorlar. Efendim, insan hakları ve
özgürlüklere o kadar geniş yer veriliyor ki, dönüyoruz bakıyoruz ki,
bizim cephemizde küçük bir değişiklik yok! Demokratikleşmeyle
ilgili küçük bir adım yok! Ülkenin
Bir sayın bakanımız
-aynı ildeniz ama Ankara Milletvekili- çıktı burada çok güllük
gülistanlık bir tablo sergiledi. Yani, verileri doğduğu
şehrin verilerine uygun değildi. O şehir Türkiyenin en yoksul
şehriydi ama buradan öyle bir tablo çizdi ki, doyduğu şehir
Ankaranın verileri; yani gecekonduların, varoşların
verileri de değil! Hangi verilerle konuşuyor? Bakanlıkların
verileriyle. Hangi verilerle? Kızılayın. Şimdi bunlar
doğru değil.
Buraya çıkıyor Devlet Bakanı Tüzmen diyor ki:
Hakkâride şu kadar ihracat var. Ne oldu? Pamuk ihraç edildi. Hakkâri
milletvekili yerinden fırlıyor:Kardeşim benim ilimde pamuk
yetişmiyor, doğru değil. Tersliyor. Bu anlayış
doğru değil. Halka doğru bilgiler sunmuyoruz. Bu bilgiler
yanlış bilgiler. Onun için
İçişleri Bakanımız
çıkıyor, İşkenceye sıfır tolerans diyor, Faili
meçhul cinayetlerin hepsi aydınlandı, aydınlığa
kavuştu, failleri ortaya çıktı. Şimdi, ben buradan
soruyorum: Allah rızası için bu son günlerde, evet bölgede Kürt
coğrafyası deyince kıyametler kopuyor ama kuyulardan bir sürü
cesetler çıktı. Bu cesetler kimlerdi? Bu asitli kuyularda cesetler
çıktı ve bu cesetlerle ilgili küçük bir araştırma
yapmadınız. İnsan Hakları Komisyonu var Meclisin. Ne için
var? Bu olayları araştırmak üzere var ama bu Komisyon oraya
gitmiyor. Sakaryada insanlar saldırıya uğruyor kimliğinden
dolayı, bu Komisyon gitmiyor. Altınovada insanlar kimliğinden dolayı
saldırıya uğruyor, bu Komisyon gitmiyor. Ve yine buraya
getirdim; Serdar Tanış, Ebubekir Deniz, bizim ilçe
başkanımız ve yöneticimizdi. Kıyametleri
kopardınız ama Ergenekondan yargılananlar onları
gözaltına aldılar. Evet, işte bugün o kuyulardan onların
iskeletleri çıkıyor.
ERTEKİN ÇOLAK (Artvin) Peki, Ergenekondan
yargılanmıyor mu o bahsettiğin şahıslar?
SIRRI SAKIK (Devamla) Nasıl?
ERTEKİN ÇOLAK (Artvin) Hiçbir şey
yapılmamış. diyorsun.
SIRRI SAKIK (Devamla) Nasıl?
ERTEKİN ÇOLAK (Artvin) Ergenekon davasında
yargılanıyor.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Genel görüşme mi
yapıyoruz Sayın Başkan? Hangi maddede konuşuyor?
SIRRI SAKIK (Devamla) Şimdi, ben sizinle ilgili
polemiğe girmek istemiyorum ve siz benim konuşmamı tayin
edebilecek hakka, hukuka da sahip değilsiniz. Ben ülkemin sorunlarını
konuşuyorum. Bu bir gerçekse niye gerçeklerden rahatsız oluyorsunuz?
Siz yoksa Ergenekonun, JİTEMin temsilcisi misiniz! Evet
(DTP
sıralarından alkışlar)
ERTEKİN ÇOLAK (Artvin) Saptırma! Saptırma!
SIRRI SAKIK (Devamla) Neyi saptırıyorum? Ben kuyulardan
insan çıkıyor diyorum. Kuyulardan insanların iskeleti
çıkıyor. O insanlar katledildi. Niye bundan rahatsızlık
duyuyorsunuz! Niye bir rahatsızlık duyuyorsunuz! Onun için
araştırın
Onun için diyorum ki, bu Parlamento sorunları
çözmek için varsa İnsan Hakları Komisyonu gitsin, orada
araştırsın. Biz yalan söylüyorsak gelip buradan, bu kürsüden Ey
bölgeden gelen vekiller! Siz bize doğru bilgiler aktarmadınız.
desinler. O zaman biz de çıkıp size diyelim ki Evet,
yanlış bir bilgi var. Biz sizi göreve davet ediyoruz, Parlamentoyu
göreve davet ediyoruz ama bu göreve davet ettiğimizde neden rahatsız
olduğunuzu da bir türlü anlayamıyorum.
RECEP KORAL (İstanbul) Ne zaman çıktı bunlar?
SIRRI SAKIK (Devamla) Bunlar yeni, yeni
Birkaç ay önce
çıktı.
RECEP KORAL (İstanbul) Niye yıllarca çıkmadı
da şimdi AK PARTİ zamanında çıktı? Niye teşekkür
etmiyorsun?
BAŞKAN Sayın Sakık,
karşılıklı konuşmayalım efendim.
Biraz da 4üncü maddeden de bahsedelim.
RECEP KORAL (İstanbul) Niye teşekkür etmiyorsun peki
çıkarıldı da?
SIRRI SAKIK (Devamla) Şimdi, sevgili arkadaşlar,
eğer bunların faillerini çıkarırsanız, bunları
yargıya intikal ettirirseniz ben size teşekkür ederim, biz Sayın
Başbakanı, İktidarı sırtımızda
taşırız. Biz, sorunlarımızı çözmek üzere buradayız.
Biz, sadece sorunlarımızı siyaseten sıçrama tahtası
olarak kullanmamalıyız.
Bakın, bugünlerde yeniden bir Kürtçe televizyon yayına
başlayacak.
ZEKERİYA ASLAN (Afyonkarahisar) Niye teşekkür
etmiyorsun?
SIRRI SAKIK (Devamla) Teşekkür ediyorum. Bakın,
nasıl teşekkür ediyorum.
Siz, Kürtçe televizyonun yayına geçmesi için, gelip burada
Kürtlerle görüşmüyorsunuz, seçilmişlerle görüşmüyorsunuz. Hiçbir
göreviniz olmadan, yurt dışında
arayışlarınız var. Şivan Pervere gidiyorsunuz,
konuşuyorsunuz. Bir milletvekili gidiyor. Milletvekili kimin adına
gidiyor? Şimdi, devletin bir kurumu, devlet bu işte ama burada
seçimlerde bölgeden oy kapma mücadelesi var.
Şimdi, bakın, 2004te Kürtçe televizyon yarım saat
çıktığında, ben çıkıp aynen şunu söyledim:
Oradan bize küfür edilse bile bu bir devrimdir çünkü Kürtler yok
sayılıyordu. Kürtler bu ülkede yoktu. Yarım saat içerisinde
yayın yapsa bile ve gece gündüz Kürtlere küfür de etse bu büyük bir
başarıdır. O imzayı atan herkesi, o dönemki koalisyon
hükûmetinin bütün üyelerini tek tek tebrik ettik ama şimdi Kürtler o
süreci çok geride bıraktı. Şimdi, yeniden Avrupa Birliği
süreciyle ilgili makyajlara, yeniden oy almak için bu tür şeylere
karnımız tok. Gerçekten sorunları çözmek istiyorsanız,
gidin
Bu konuda bu insanlara haksızlıklar yaptınız
Mesela
Şivan Perver, bir sanatçı, bir edebiyatçı, otuz beş
yıldır yurt dışında, bu topraklara dönemiyor.
Kendisinden özür dilediniz mi? Giden arkadaşlarımıza ne dedi
biliyor musunuz? Çok acı çektim. Otuz beş yıldır
doğduğum topraklara geri dönemedim ama ben, siz geldiniz, bundan da
mutluluk duyuyorum ama geldiniz, daha önceleri nerelerdeydiniz? Çok acı
çektik. Onun için, sizin bir özür borcunuz var, bizim bir özür borcumuz var bu
insanlara. Gerçekten bir şey yapacaksak, hep birlikte
yapmalıyız. Şimdi, onun için, yani ben burada ayrım
yapmıyorum, herkesin bu noktada bu görevi sahiplenmesi gerektiğini
düşünüyorum.
Son sözlerimi söylüyorum: Bakın, hep birlikte seçimlere
gideceğiz. Siz Barış içerisinde bir yarış
diyorsunuz. Oysaki böyle bir şey yok. Biz bölgede gezdik, Karakoçana
gittik. Karakoçana girerken bir uzatmalı, araçlarımızın
tek tek plakalarını aldı ve hepsine cezalar
yağdırdı bizden sonra. Sonra, bizimle halaya katılan
insanlar, 8 insan tutuklandı. Bu mu hukuk devleti? Bu mu demokrasi? Bu
mudur sevgili kardeşlerim, eşit koşullarda seçime katılmak,
barış içerisinde yarışmak? Bu, Karakoçanda oldu. Bizim
partimize katılan bir belediye başkanı arkadaşımızı
oradaki yöneticiler tehdit etti. Şimdi, bunlar doğru yol değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Sakık, konuşmanızı
tamamlar mısınız.
SIRRI SAKIK (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Siz hükûmetsiniz, hükûmetin, devletin imkânlarını
kendiniz için peşkeş çekemezsiniz. Eğer Eşit
koşullarda seçim. diyorsanız, biz bu koşulların bir an
önce hayata geçmesi gerektiğini söylüyoruz. Bu güvenlik güçleri sizin
güvenlik güçleriniz, yani AKPnin güvenlik güçleri gibi
davranmamalıdırlar. Bütün partilere eşit koşullarda
davranmalılar. İstanbul İl Başkanımız
çıkıyor, bir bildiri okuyor, hiçbir suç yok ve İl
Başkanımız bir aydır içeride, onlarca il, ilçe yöneticimiz
içeride. Yani düşüncesini açıkladığı için bunlar
Peki, bu koşullarda nasıl bir arada, barış içerisinde bir
yarışta bulunacağız? Onun için sizin bu
politikalarınız doğru değil. Bu politikalarınız
sadece kendinize yöneliktir, ülke sadece AKPden ibaret değildir.
O vesileyle hepinizi tekrar saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum. (DTP sıralarından alkışlar)
AHMET KOCA (Afyonkarahisar) 3 şehidimiz var!
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Sakık.
Şahısları adına ilk söz Sivas Milletvekili
Mehmet Mustafa Açıkalına aittir.
Buyurun Sayın Açıkalın. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (Sivas) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının 4üncü maddesi üzerinde söz almış
bulunuyorum şahsım adına. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Açıklamalarımı maddeyle bağlı olarak
yapmaya özen göstereceğim. Bilindiği üzere, bu 4üncü madde, gider
cetveli bölümlerinin analitik bütçe sınıflandırması
açısından fonksiyon şeklinde düzenlenmesini öngörmektedir.
Ayrıca, bu fonksiyonların düzeylerini belirlemektedir. Hem bu kanunda
hem de diğer kanunlarda fasıl, kesim, madde, tertip gibi geçen
deyimlerin analitik bütçede hangi düzeylere tekabül ettiğini ifade
etmektedir. Bu, diğer kanunların ilgili maddelerinde ayrı
ayrı düzenleme yapmak yerine basit ve süratli bir çözüm amacıyla
Bütçe Kanunu Tasarısına sevk edilmiş bir maddedir.
Bütçe kodlaması nedir? Bütçe kodlaması, bilindiği
üzere, devlet faaliyetlerinin kurumsal, fonksiyonel, ekonomik olarak
sınıflandırılmasıdır. Kurumsal
sınıflandırmada sorumluluğun belirlenmesi ve program
sorumlusunun tespiti amaçlanır. Fonksiyonel sınıflandırmada,
kurumun faaliyetlerinin türleri belirlenir. Finansman tipi kodlamada,
harcamanın hangi kaynaktan karşılanacağı ifade edilir.
Ekonomik olarak sınıflandırmada da kurumların
faaliyetlerinin ekonomik ve mali anlamda çeşitleri gösterilir.
Kodlama ihtiyacı nereden çıkmıştır diye
baktığımızda, devletin bu faaliyetleri ve bu faaliyetlerin
hem millî ekonominin geneli hem de bölümler üzerindeki etkisi analiz edilmek
istenir. Bu amaçla bütçe kodlaması çıkmıştır.
Bütçe kodlamasının kapsamına
baktığımızda, devletin bütün faaliyetleri bütçe
kodlaması kapsamında mıdır? Hayır, bütçe
kodlaması sadece mali işlemleri kapsar. Bununla ifade edilmek
istenen, gelirler, giderler ve finansmandır. Kamu politikasının
sonuçları bütçe kodlamasının kapsamı içerisindedir. Buna
mukabil, devletin piyasa şartları içerisinde yaptığı
üretim bütçe kodlaması dışındadır. Aynı
şekilde, para otoritelerinin işlemleri ile ayni işlemler de
bütçe kodlaması dışındadır.
Bütçe kodlamasının amacı nedir? Bütçe
kodlamasının amacı, devletin faaliyetlerinin
sonuçlarını ölçmek, izlemek, analiz etmek, aynı zamanda dönemler
itibarıyla ve ülkeler arası
karşılaştırmaları yapmaktır.
Bütçe kodlamasının millî gelirle ciddi alakası
vardır. Millî gelir verilerine en yakın, en sağlam veriler yine
bütçe kodlamasından temin edilmektedir.
Ayrıca bütçe kodlamasının nitelikleri vardır.
Güvenilir olmalıdır, konsolidasyona imkân vermelidir, ölçülebilir
olmalıdır, tutarlı olmalıdır, aynı zamanda
karşılaştırılabilir olmalıdır bütçe
kodlamasının verileri. Karşılaştırılabilir
olması için de bütçe kodlamasındaki verilerin uluslararası
standartlara uygun olması gerekir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bütçe gelir
ve giderden ibaret bulunduğuna ve gelirler de harcanmak üzere
toplandığına göre, bütçenin maliye politikası hedefleri
aynı zamanda gelir ve harcama politikasının da amaçları
anlamındadır. Bu manada 2009 yılı bütçesinin maliye
politikası hedeflerini şu şekilde özetleyebiliriz: Birinci
olarak, bu hedefler arasında enflasyonla mücadele etmek vardır.
İkinci olarak, sürdürülebilir bir kalkınmayı desteklemek
vardır. Üçüncü olarak ve en önemli hedeflerden birisi de harcamaları
sağlam gelir kaynaklarıyla finanse etmek vardır. Bilindiği
üzere, sağlam ve normal bütçe kaynakları vergilerdir. Bunlar
yetmediği takdirde devletin patrimuan gelirleri devreye girecektir. Bunlar
da kâfi gelmediği takdirde borçlanma yapılacaktır.
Burada, bu kürsüde bütçede dolaylı vergilere
ağırlık verildiği, dolayısıyla dolaylı
vergilerin direkt vergilere nispetle daha gayriadil, adaletsiz olduğu
ifade edilmiştir. Bu, tabii, ekonominin tamamen kayıt
dışından masun olduğu bir varsayıma
dayanmaktadır. Ülkemiz gibi kayıt dışı ekonominin
önemli, hâkim bir durum arz ettiği, bütün hükûmetlerin ve bizim AK
PARTİ Hükûmetimizin bütün mücadelesine rağmen kayıt
dışılığın hâkim olduğu ülkelerde direkt
vergilerin de artırılması, aslında, bilindiği üzere,
başka bir adaletsizliğin kaynağı olacaktır.
Maliye politikasının diğer bir hedefi dış
şoklara karşı genel ekonomiyi ve kamu ekonomisini
dayanıklı kılmaktır. Altyapı
yatırımlarını güçlendirmektir diğer bir hedefi. Bugüne
kadar sağlanmış olan mali disiplini sürdürmek de maliye
politikasının hedefleri arasındadır. En önemli hedeflerden
bir tanesi de faiz giderlerinin bütçe üzerindeki yükünün
azaltılmasıdır. Bunun iki yolu vardır bütçede: Birinci
olarak etkin bir borçlanma politikası, borç servisinin iyi yürütülmesi;
diğer bir hedefi de kamu kesimi borçlanma gereğinin
azaltılmasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Açıkalın,
konuşmanızı tamamlar mısınız.
MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (Devamla) Diğer bir aracı da
kamu kesimi borçlanma gereğinin azaltılmasıdır.
Borçların nominal olarak ulaştığı rakam
elbette önemlidir ancak faiz giderlerinin bütçe giderleri ve bütçe gelirlerine
oranı ile faizlerin gayrisafi millî hasılaya oranı ülke
ekonomisinin ve bütçenin borçlanma faizlerini ödeme kabiliyetini göstermesi
bakımından en önemli göstergelerden biridir.
Son olarak, maliye politikasının önemli
araçlarından birisi de tarımsal desteklemelere katkı vermektir.
Sayın Başkan, bütçe, bilindiği üzere, gelir ve gider
açısından bir tahmindir. Özellikle gider açısından bir
tahmindir, gelir açısından da aynı zamanda gelir idaresine bir
hedef vermektir. 2009 bütçesinde olduğu gibi bundan önceki bütçelerde de
gerçekleşme ve tahmin arasında gerçekten farklar ifade edilmiştir.
Bundan önceki bütçelerdeki farklar -gerçekleşme ile tahmin farkları-
giderlerin tahminlerden daha az gerçekleşmesi, dolayısıyla
gelirlerin de giderlerden daha üstte, daha yukarıda teşekkül etmesi
anlamında olmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Açıkalın.
MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Bütçenin hayırlı olmasını diliyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Başka söz istemi yok.
Şimdi, soru-cevap kısmına geçiyoruz.
İlk söz Sayın Kösenin.
Buyurun Sayın Köse.
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, bütçe gerekçesinde vergi gelirlerindeki reel
artış ne kadardır, açıklar mısınız?
Özelleştirilen limanlarda yapılan liman hizmetlerinde
azalma mı var, artış mı var?
Son sorum: 2009 yılında KÖYDESe ayrılan bütçe ne
kadardır? Bütçe dışında aktarım yapılacak
mı? Bu miktar ne kadardır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Köse.
Sayın Uslu
CEMALEDDİN USLU (Edirne) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Bakanım, tarımsal girdilerden elde edilen
yıllık KDV geliri nedir? Toplam KDV gelirleri içerisindeki yüzdesi
nedir? Tarımı desteklemek bakımından tarım
girdilerinden KDVnin kaldırılması gelir bütçesini nasıl
etkileyecektir?
Bir diğer sorum: Üreticimiz borçlu ve çok zor
durumdadır. Ziraat Bankası ve tarım kredi borçlarının
yeniden yapılandırılmasını düşünür müsünüz?
Edirne Lalapaşadaki üreticilerimizin bu mahiyetteki beklentileri için neler
söyleyebilirsiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Uslu.
Sayın Aslanoğlu, buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakan, bir
daha soruyorum: Haziran 2007den beri ödenmeyen desteklemeli primler için
Tarım Bakanlığına parayı ne zaman vereceksiniz?
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Aslanoğlu.
Sayın Paksoy
MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) Teşekkür
ederim.
Sayın Bakan, reel sektörü desteklemek amacıyla reel
sektörün önemli finans kaynaklarından olan kredi maliyetlerini
düşürmek için banka sigorta muameleleri vergisinde ve Kaynak
Kullanımı Destekleme Fonunda oran indirimi yapmayı
düşünüyor musunuz?
İki: Cari işlemler açığı hedefi 50 milyar
dolar gerçekçi mi? Türkiye, önümüzdeki yıl cari işlem fazlası
verebilir mi?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Paksoy.
Sayın Taner
RECEP TANER (Aydın) Sayın Bakan, vergi gelirlerinde
Kasım 2008de geçen yılın aynı ayına göre yüzde
6lık düşüş yaşanmıştır. Yeni bütçede yüzde
18 artış öngördüğünüze göre bütçe gelirlerini tutturabilmek için
aldığınız tedbirler nelerdir? Mesela, yeni bir vergi
düşünüyor musunuz veya vergi oranlarını artırmayı
düşündüğünüz kalemler nelerdir? Eğer yok ise, bu bütçedeki vergi
gelirini nasıl tutturacaksınız?
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Taner.
Sayın Güvel
HULUSİ GÜVEL (Adana) Teşekkür ediyorum
Başkanım.
Sayın Bakanım, ülkemizde ekonomik anlamda yangın
var. Bugüne kadar ekonomik krizle ilgili bir tedbir almayan Hükûmetiniz,
ekonomide alınacak kısa ve orta vadeli önlemlerin ana çerçevesini,
ocak ayı başında Ankaraya gelecek IMF heyetine mi ihale etmiştir?
Bu anlayışı içinize sindirebiliyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Güvel.
Sayın Cengiz
MUSTAFA KEMAL CENGİZ (Çanakkale) Sayın Bakanım,
Çanakkaleden aradılar 4/Bli arkadaşlar. Sizi izliyorlar
televizyonda. 4/B kapsamındaki personelimizin mağduriyetinden
dolayı çok mağduruz. Sayın Bakanımız acaba
yılbaşından önce veya yılbaşında bizlere bir
müjde verecek mi? Bu konuda bir çalışma var mı? Özellikle müjde
beklediklerini ifade ettiler. Buradan da 4/B kapsamında çalışan
arkadaşlarımızın, özellikle Çanakkaleden
arkadaşların sesi olarak bunu iletiyorum ve sizden de müjde
bekliyorlar ve bu konuda da hayırlı haber bekliyorlar, iletiriz
Sayın Bakanım.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Çelik
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Ben Sayın Bakana bir önceki maddede bir soru
yöneltmiştim, yineliyorum. Bu ithalattan alınan KDV tahmini yüzde 26
artış olarak öngörülüyor. Ancak Hükûmetin diğer bir
bakanının 2009 tahmininde ithalatın yüzde 25
daralacağı öngörülüyor. Bunu nasıl tutturacaksınız?
Bunu tekrarlamak istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Sakık
SIRRI SAKIK (Muş) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Ben de Muş Şeker Fabrikasıyla ilgili Sayın
Bakanımdan soruyorum: Bölgenin tek geçim kaynağı olan bu
Şeker Fabrikasının özelleştirilme süreci nedir? Ve orada
çalışan personeller var, geçici olarak -dört aylık falan-
çalışan ve çok mağdurdurlar. Acaba Hükûmetimizin bu konuda
onlarla ilgili bir projeleri var mıdır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler.
Son soru Sayın Nalcı, buyurun.
KEMALETTİN NALCI (Tekirdağ) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sizin aracılığınızla Bakana sormak
istiyorum: Sayın Bakanım, orman köylüleri bayağı çaresiz durumda.
Bunların makta hakları olsun geçim kaynakları bayağı
kısıtlı durumda. Bu orman köylüleriyle ilgili bir
çalışma düşünüyor musunuz? Bunları destekleyecek,
bulundukları yerlerde geçimlerini sağlayacak herhangi bir projeniz
var mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Nalcı.
Sayın Bakanım, cevap verebilirsiniz.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Yalnız, Sayın Usludan önceki Sayın
Milletvekilimizin sorusunu bir daha almak istiyorum müsaade ederseniz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Sayın Köse mi?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Sayın
Köse.
BAŞKAN Sayın Köse, buyurun.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Gitti mi
.
BAŞKAN Hayır, buradalar efendim.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Sayın
Uslu Tarımdan KDV kaldırılırsa ne olur gelir cephesinde?
diyor. Bir yerde tabii KDV kaldırılırsa o kadar menfi etkiler,
yani gelir tahminlerini menfi etkiler. Zaten tarımda da çok düşük bu,
yüzde 1 yani. Buğdayda, şu bu falan, onlar yüzde 1. Dolayısıyla
çok yüksek bir meblağ da tutmuyor bu.
Lalapaşayla ilgili bir soru sordu. Oradaki,
Lalapaşadaki çiftçilerimizin borçlarının ertelenmesi için
tarım kredi kooperatifine ve Ziraat Bankasına gerekli yazılar
yazıldı Tarım Bakanlığımız tarafından
ve bu kuruluşlarımız da oranın bölge müdürlüklerine bugün
itibarıyla gerekli talimatı verdiler. Orada borçlarını
uzatma konusunda da kuraklığa maruz kalan kimselerin
uzatılırken ne faiz olacaksa o faizle uzatılacaklar. Bunu da
ayrıca belirtmek istiyorum.
Sayın Aslanoğlu Tarım Bakanına parayı ne
zaman vereceksiniz? diyor. Şimdi ben Tarım
Bakanlığına
Bunu biliyorsunuz, bütçeler ödenek meselesi.
Ödeneklerindeki bütün paralar da veriliyor kendilerine. O zaman sen ayrı
bir parayı söylüyorsan, öyle ayrı bir para diye de bir şeyimiz
yok, yani uygulamamız yok. Ha, ödeneği nedir?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Bakanım, söz verildi. Bir buçuk yıldır ödenmiyor. Söz verdi
Bakan. Bir buçuk yıldır ödenmiyor bu insanlara, tefeciye
düştüler.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Sayın
Aslanoğlu, bakın bir soru sordunuz, ben size onun cevabını
veriyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Ama, tefeciye
düştüler.
Tamam ama, Sayın Bakanım, Tarım Bakanı böyle
diyor.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Bak, 2009
yılında da
Şimdi işte hep beraber inşallah
onaylanacak. Tarım Bakanlığı bütçesini de konuştunuz,
onayladınız. Şimdi bu da konuşulacak.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Efendim, o size
atıyor topu.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) 5,5 milyar ödenek
var. Bu 5,5 milyar da ödeniyor.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Bakanım, burada, verdiği cevap: Maliye Bakanı parayı
verirse vereceğim. diyor. Onun için size soruyorum.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Şimdi
ben Tarım Bakanımla sizin kanalınızla konuşmam ki
Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Efendim, ama burada
böyle söyledi.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Yani, sen
öyle dedin, o öyle dedi. Ben böyle iş yapmam.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Meclisin huzurunda
söyledi.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Biz aynı
Hükûmetin, aynı Kabinenin iki tane üyesiyiz, iki bakanıyız.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Ama, burada böyle
söyledi.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Kendi
aramızda konuşuruz, hiç size gerek yok.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Peki efendim.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Ama, bana o
bakan öyle dedi, bu bakan böyle dedi
Burada şimdi ben olanı
söylüyorum. Bütün bakanlıklara ödenekleri ödeniyor.
BAŞKAN Sayın Bakanım, Sayın Köse buradalar.
Sorusunu tekrarlamasını istemiştiniz. Sayın Köse buradalar
efendim.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Evet.
Buyurun.
BAŞKAN Buyurun.
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) 2009 yılında KÖYDESe
ayrılan bütçe ne kadardır? Bütçe dışından aktarım
yapılacak mı? Bu miktar ne kadardır?
Teşekkür ederim.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) 2009
yılında, burada sunumumda da söyledim, 500 milyon burada ödeneği
var KÖYDESin.
Ayrıca köy elektrifikasyonları için de Özelleştirme
İdaresinden harcamaları için ayrı bir şeyimiz de var,
oradan da destekliyoruz. Yani özelleştirmeden de ayrıca gerekli
şeyleri veriyoruz, artırıyoruz.
Evet, şimdi, Sayın Paksoy cari açık meselesine
dokundu. Cari açığın tabii 2009 yılında
düşeceğini tahmin ediyoruz. Niye düşeceğini tahmin
ediyoruz? Bizim şimdi en büyük dışarıya faturamız,
akaryakıt ham maddeleri oluyor, petrol oluyor, doğal gaz oluyor,
kömür oluyor. Dolayısıyla bunlarda büyük düşüş var. O
düşüşlerden dolayı 2009 yılında bizim cari
açığımız azalacak.
Bir de başka bir şey daha bekliyoruz. Şimdi,
dışarıdan biz çok fazla ara malı ithal ediyoruz. Bu dönemde
bu ara mallarını Türkiyede imal etmeye başlarsak, Türkiyenin
yeterli rekabet gücünü kazanması hâlinde -ki bunun için bütün şartlar
var, öyle gözüküyor- ve birçok maddeyi biz dışarıdan
alacağımız yerde içerde imal etmeye başlasak -ki buna
Türkiye'nin potansiyeli mevcut, gücü mevcut- o bakımdan burada yapmaya
başlarsa Türkiye adına cari açığa kalıcı olarak
bir çözüm getiririz diye düşünüyorum.
BAŞKAN Sayın Bakanım, devam edecek misiniz? Süre
doldu, siz bilirsiniz.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Peki,
teşekkür ederim.
BAŞKAN Yazılı vereceksiniz diğerlerini.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Tamam.
BAŞKAN 4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Birleşime otuz dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.35
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.13
BAŞKAN: Başkan Vekili
Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Yaşar
TÜZÜN (Bilecik), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 36ncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Bütçe Kanunu Tasarısı üzerindeki görüşmelere devam
edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet buradalar.
5inci maddeyi okutuyorum:
Bağlı cetveller
MADDE 5 (1) Bu Kanunun 1 inci maddesi ile verilen ödeneklerin
dağılımı (A),
(2) Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri
tarafından ilgili mevzuata göre tahsiline devam olunacak gelirler (B),
(3) Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin
gelirlerine dayanak teşkil eden temel hükümler (C),
(4) Bazı ödeneklerin kullanımına ve harcamalara
ilişkin esaslar (E),
(5) 5018 sayılı Kanuna ekli (II) ve (III)
sayılı cetvellerde yer alan idare ve kurumların nakit
imkanları ile bu imkanlardan harcanması öngörülen tutarlar (F),
(6) 10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah
Kanunu hükümleri uyarınca verilecek gündelik ve tazminat tutarları
(H),
(7) Çeşitli kanunlara göre bütçe kanununda gösterilmesi
gereken parasal sınırlar (İ),
(8) Ek ders, konferans ve fazla çalışma ücretleri ile
diğer ücret ödemelerinin tutarları (K),
(9) 11/8/1982 tarihli ve 2698 sayılı Milli Eğitim
Bakanlığı Okul Pansiyonları Kanununun 3 üncü maddesi
gereğince Milli Eğitim Bakanlığı tarafından
yönetilen okul pansiyonları öğrencilerinden alınacak pansiyon
ücretleri (M),
(10) 7/6/1939 tarihli ve 3634 sayılı Milli Müdafaa
Mükellefiyeti Kanunu uyarınca milli müdafaa mükellefiyeti yoluyla
alınacak;
a) Hayvanların
alım değerleri (O),
b) Motorlu taşıtların ortalama alım
değerleri ile günlük kira bedelleri (P),
(11) 5018 sayılı Kanuna ekli (I) ve (II)
sayılı cetvellerde yer alan kamu idarelerinin yıl içinde
edinebilecekleri taşıtların cinsi, adedi, hangi hizmetlerde
kullanılacağı ile 5/1/1961 tarihli ve 237 sayılı
Taşıt Kanununa tâbi kurumların yıl içinde satın
alacakları taşıtların azami satın alma bedelleri (T),
(12) Kanunlar ve kararnamelerle bağlanmış vatani
hizmet aylıkları (V),
işaretli cetvellerde gösterilmiştir.
BAŞKAN Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İzmir Milletvekili Oğuz Oyan.
Buyurun Sayın Oyan. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA OĞUZ OYAN (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün öğleden sonra gelir
bütçesi üzerine konuşmuş idim. Aslında maddeler üzerinde
6ncı maddede görüşecektim ama, 5inci maddenin boş
olmasından kendi grubum adına yararlanarak 5inci maddede
görüşmeyi tercih ettim. Sayın Bakan da hazır buradayken, belki
6ncı maddede bulamayız, biraz önce gelir bütçesinde kendisini
görememiştim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Hep burada!
OĞUZ OYAN (Devamla) Ben konuşurken, saat üçte burada
değildi.
Şimdi, bu bütçe görüşmeleri aslında çok yavan,
tatsız tuzsuz, gerçeklerden kopuk, âdeta havanda su dövme biçiminde bir
görüşme biçimi. Buna biraz tabii tuz biber eken
arkadaşlarımız yok değil, yani biraz renklendirenler yok
değil, fakat mesele eğer Türkiye'nin kendi geleceğini inşa
etmesi, Türkiye'nin bu krizden en az hasarla çıkması üzerine bir
bütçe tartışması ise, böyle bir bütçe meydanda yok. Bu bütçenin
ne krizle ilgisi var, ne bu Türkiye'nin kendi krizi ne dünyadan şu an
ithal etmekte olduğu kriz; her ikisiyle ilgili de bu bütçenin
öngördüğü fazla bir şey yok. Bir tek büyüme oranı yüzde 4, yani
Türkiye'deki krizi güya öngören bir şey ama, 2008de yüzde 2 gibi bir
büyüme gerçekleştireceğiz ve 2009da bunu pozitifte tutmak bile
başarı sayılacak.
Şimdi, ben birkaç soru sorarak yol alayım.
Burada, temel kritik mesele IMF meselesi. Bir niyet mektubunun
IMFye verilmesi gerçekleştiği andan itibaren bu bütçe iyice gerçek
dışı olacak.
Şimdi, Sayın Başbakan, burada, bütçenin
açılış konuşmasında şunu söylemişti,
mayıstan itibaren IMFye ihtiyacımız yok. vesaire diyen,
defalarca bunu söyleyen Başbakan, bu defa IMFye niçin gerek olduğunu
anlatma çabası içine girdi, Sadece para için değil, ama IMF
aynı zamanda bir akreditasyon kurumudur. dedi. Başbakan bu
akreditasyon meselesini pek seviyor, yani basınla ilişkilerinde bunu
görüyoruz. Birtakım gazetecilere akreditasyon vermiyor, yani onları
kabul etmiyor, onları kabullenmiyor. Dolayısıyla, onların
kendi Başbakanlık muhabiri olmasını engelliyor. Ama öbür
taraftan da kendisi Türkiye'nin IMFye akredite olması, IMF
tarafından kabul edilen ülke olmasını istiyor.
Peki, şimdi burada iki tane soru sorayım:
1) Eğer IMFnin Türkiyeye dışarıdan böylesine
bir referans olması önemliyse niye mayıstan beri
yapmadınız? Ben istiyor değilim IMFyle anlaşmayı, tam
tersine, ama mademki Başbakanın böyle bir niyeti var, mademki IMF çok
önemli Türkiye için niye o zaman altı aydır, yedi aydır bunu
yapmıyorsunuz?
2) Daha önemlisi: Niçin Türkiye benzeri ülkeler, yani bu yükselen
dünya ekonomileri dediğimiz, yükselen piyasa ekonomilerinden hiçbir tanesi
IMFyle anlaşma yapmıyor? Yani, bunlar IMF tarafından akredite
edilmeden yollarına nasıl devam ediyorlar? Tökezliyorlar mı?
Hayır, tam tersine, bu ülkeler IMFsiz yola daha iyi devam ediyor. Hatta,
şimdi, düşünün, bir Portekiz -hani, yakın bir ülke alalım
Akdeniz coğrafyası- Portekizin şu an IMFyle anlaşma
yapması demek Portekiz için itibar kaybıdır. İspanya yapsa
itibar kaybıdır, Yunanistan yapsa itibar kaybıdır. Ama,
Türkiye itibar kazanıyor. Niye? Çünkü, çok riskli bir ülke konumuna
Türkiyeyi getirmişsiniz, IMF Türkiyeye itibar kazandırma
manivelası oluyor. Dolayısıyla bunun, bu
tartışmanın bu şekilde yürümesi bile gerçekten içler
acısıdır.
Şimdi, tabii, işin bir de bir başka veçhesi var bu
IMF ile olan ilişkilerde. Tabii, tam bilemiyoruz, ama
tartışmalar, IMF ile görüşmeler şu merkezde gözüküyor:
İktidar Bize seçime kadar müsaade edin, elimizi fazla tutmayın.
Ondan sonra bakarız. Yani yerel yönetimlere kaynak aktarımı,
vesaire, şu bu, bazı yatırımlar, bilmem ne. Eğer
mesele, sadece iktidarın seçime rahat girmesi -elini rahatlatmak yerel
seçimlerde- üzerine kurgulanan bir müzakere senaryosu ise, o takdirde
İktidar, IMFden alacağı bir seçim rüşveti
karşılığında toplumun orta ve uzun vadeli
çıkarlarını pazarlıyor demektir. Toplumun ve ekonominin
orta ve uzun vadeli çıkarları çünkü IMF ile bir anlaşmadan
geçmemektedir. Eğer öyleyse, demek ki, bugün eğer bir seçime kadar
rahatlama adına IMF ile 2009u da kurtarma adına bol kepçe bir kredi
alarak bu yapılacaksa, bu, gerçekten bu İktidarın millî
niteliği üzerine soru işaretlerini yeniden getirir.
Değerli arkadaşlarım, bakın, şimdi bu IMF
meselesine madem girdik, birkaç şey daha söyleyeyim. Şimdiye kadar
Türkiyenin sürdürdüğü ekonomik program, IMF programı istihdam
yaratmayan bir programdı. Eğer benzer bir programı
sürdürecekseniz, tam da istihdamın daraldığı,
istihdamın korunamadığı, şirketlerin iflas
ettiği, battığı ya da işçi
çıkardığı batmasa bile ya da orta vadede potansiyel olarak
batma riskinin yükseldiği bir ortamda birinci meselesi iktidarın ne
olmalıdır? İstihdamı korumak. İkincisi, işsizlere
el uzatmak. Üçüncüsü, o işsizlere yeni meslek edindirmek, yeni iş
sahibi yapmak için onlara yeni meslek edindirme imkânları yaratmak ve
dördüncüsü, istihdam yaratmaktır. Doğrudan doğruya istihdam
yaratmak, yani genişletici politikalar uygulamaktır. IMFnin talep ettiği
ve edeceği bizim gibi ülkelerden, Macaristan, Ukrayna, Türkiye.
Ortaklarınız, benzerlik kurulamayacak ama sizin şu an IMF
sathı mailine girdiğiniz diğer Avrupa yakını ülkeler
bunlar, daha küçüklerini saymıyorum Afrika ülkeleri, vesaireyi ya da
Sırbistan sırada. Bunları saymayalım.
Değerli arkadaşlarım, eğer dünyanın bütün
gelişmiş ülkeleri, bütün bize benzer, gelişmekte olan ülkeleri,
genişletici maliye ve para politikaları uygularken Türkiye yeniden
borçlarını çevirmek adına eğer daraltıcı
politikalar uygulayacaksa bu yeni istihdam kayıpları demektir, yeni
işsizlik demektir. Dolayısıyla, bunu burada bilmek istiyoruz,
bunu ben burada soru olarak da soruyorum. Eğer IMF ile anlaşma
yapılacaksa bunun Türkiye'de halkın, çalışanın,
işçinin, emeklinin, köylünün, çiftçinin ümüğünün
sıkılması anlamına geleceğini buradan bir kez daha
belirtmek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, bir başka
aldatmaca şu: Sayın Maliye Bakanı burada bütçenin ilk
açılış gününde birkaç şey söyledi yani çok şey söyledi
de bunlardan birkaç tanesine değineceğim. Bir tanesi, Merak etmeyin,
10 bin dolar üstü kişi başına millî gelir hedefimiz sürüyor.
dedi. Değerli arkadaşlarım, milletle alay etmeyi bırakmak
lazım. Yani bu artık milletvekilleriyle de alay etmek anlamına
geliyor. 2009 kurunu 1,41den tutacaksınız -1,40 bilmem ne küsur-
gerçekçi olmayan bir kur hesabı üzerinden. Zaten 2007 yılında
yüzde 28 civarında şişirilmiş bir millî gelir,
arkasından düşük kur üzerinden, 2007-2008deki, önceki yıllarda
şişirilmiş millî gelir. Şimdi, Türk parası
dünyanın en çok değer kaybeden paraları arasında ve siz
hâlâ değer kaybetmemiş muamelesi yaparak ve kaybetmeyeceği
öngörüsünde bulunarak hâlâ şişirilmiş bir kişi
başına millî gelir hesabı yapabiliyorsunuz. Yani gerçekten bu
tür masalları anlatmak için insanları çok cahil olarak tanımlıyor
olmanız gerekir. Bunun başka bir açıklamasını
göremiyorum.
Tabii, Sayın Bakanın bir başka şeyi daha oldu
bütçenin açılışında. Bir müjde verdi, Merak etmeyin, cari
açık da azalacak. dedi 2009 için, müjde verdi. Eğer Sayın
Bakanın gerçekten görüşü buysa -ki azalacağı doğrudur-
o zaman bütçesinde niye azalacağı öngörülmüyor? Yani bütçesinde ve
programında, 2009 Programında 2009 yılında cari
açığın yani Türkiye'nin dış açıklarının
50,4 milyar dolar olacağını, millî gelire oranının
2008 yılında olduğu gibi 2009 yılında da yüzde 6,4
olacağını yazıyor. Azalacaksa Sayın Bakan, niye bu
sizin bütçe programınızda gözükmüyor? Yoksa onlar gerçeği
söylemiyor mu bütçe programında? Siz de mi inanmıyorsunuz? Tabii orta
vadeli programa bakarsak -orta vadeli program yani 2009-2011 dönemini kapsayan
program- 2009da cari açığın yüzde 6,8e
çıkacağını da öngörüyor -yani orta vadeli
programınız da haziran ayında yapılmıştı-
programınız arasında ekimde çıktı- zaten çelişki
var; onu bırakalım. Sizin söyleminizle, burada bütçe
açılış konuşmasındaki söyleminizle bütçenin ve
programın kendisi arasında çelişki var. Bunu lütfen
açıklayın.
Tabii, biraz önce, benim çok katıldığım bir
şey söylediniz ama bunu yapamazsınız. Ne dediniz: Cari
açıkları azaltmak için ithal ettiğimiz ara malları içeride
yapmalıyız. Buna ithal ikamesi politikası diyorlar Sayın
Bakan. İthal ikamesi politikasını Türkiye terk edeli çeyrek
yüzyılı geçti, çeyrek yüzyılı geçti. Türkiye, 1980
öncesinde uyguluyordu bunu. Böyle bir niyetiniz vardıysa altı
yıldır aklınız neredeydi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Oyan, devam ediniz.
OĞUZ OYAN (Devamla) Bu, düğmeye basarak bugünden
yarına uygulanabilecek bir şey değildir. Bugün karar verdik,
yarın böyle ya da bu yıl yapacağız
Böyle bir şey
olamaz. Bu, uzun dönüşüm programlarıyla olabilen bir şeydir yani
bunlar gerçekten ciddiye alınamayacak birtakım öneriler. Biraz önce
bir soruya cevap verirken söylemiştiniz.
Son bir konu: Özelleştirme meselesine değineyim. Bu özelleştirme
konusunda çok iftihar ediyorsunuz, Büyük işler yaptık. diyorsunuz.
Şimdi, özelleştirme
Türkiye'nin gerçekten 32,5 milyar dolarlık
toplam bir özelleşmesi var. 1986 yılından 2008 yılına
kadar yani yirmi üç yıldır bu, dolu dolu
Bu yirmi üç yılın,
işte 2002ye kadar olan bölümünde 8 milyar dolar, geri 24,5 milyar
doları biz yaptık. diyorsunuz. Evet
Hatta diyorsunuz ki: Bir de
Ulaştırma Bakanlığının, TMSFnin
satışlarını koyarsak daha da fazla. TMSF bir kere
özelleştirmeden gelir mi getiriyor zarar mı azaltıyor onu
ayrı bir tutalım. Ulaştırma Bakanlığı
meselesi de ayrı bir konudur, burada giremem ama size sadece bir rakam
vereyim: Türkiyede bütçemizin faiz ödemesi 57,5 katrilyon; 2008 ve 2009
aşağı yukarı aynı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Son sözünüzü alayım.
OĞUZ OYAN (Devamla) Türkiye'nin otuz iki yıllık
özelleştirme geliri eğer 34 milyarsa, bir yıllık sadece
faiz ödemesi eğer 57,5 milyar YTL ise -her ikisi de aynı bazda- ve
ben soruyorum: Bu ülke erimiyor mu?
Son olarak şunu söyleyeyim: Türkiyede cari açık giderek
azalacaktır. Çünkü Türkiye ithalat yapamayacaktır, bu ithalatı
finanse edemeyecektir. Çünkü esas sorun dış ticaret
açığıdır, bunu finanse edemeyecek. Ama bu bir olumluluk
değil, bu bir çaresizlik ifadesi. Çünkü ihracatı da bu arada
yapamayacaksınız. Böyle dönemlerde cari açık giderek belki
azalır. Ama dış borç daha büyük bir sorun olmaya devam eder. Bu
krize büyük dış borçla girmek, Türkiye'nin çok kırılgan bir
ülke olmasına yol açmıştır. Bu konuda ben önlemlerinizi
görmek isterdim.
İlginiz için teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Oyan.
Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Muş Milletvekili
Nuri Yaman.
Sayın Yaman, buyurun efendim. (DTP sıralarından
alkışlar)
DTP GRUBU ADINA M. NURİ YAMAN (Muş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2009 yılı Bütçe Kanunu
Tasarısının 5inci maddesi üzerinde Demokratik Toplum Partisi
Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu nedenle hepinizi
saygıyla selamlamak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, bilindiği gibi ülkemiz,
tarihinin en derin krizini yüzde 9 dolayında yaşadığı
küçülmeyle 2001 yılında yaşadı. IMF desteğiyle
Sayın Kemal Dervişin koordinatörlüğünde yürütülen ekonomiyi
güçlendirme programı, topluma dayattığı büyük özveriler
sonucunda ekonomiyi 2002den başlayarak bir büyüme platformuna
taşıdı. Adalet ve Kalkınma Partisi 2002 yılı
Kasım ayında iktidara geldiğinde dünyada sermaye hareketlerine
güven vermiş ve test edilmiş bir programı hazır bulma
şansıyla icraatına devam etti. Yine küresel ekonomide 2002
sonunda başlayan ve bugüne kadar görülmemiş bir küresel likidite
dalgasını arkasına alan Hükûmet, bu dünya konjonktürünün
sağladığı şansla da icraatını sürdürdü. Bununla
birlikte, art arda yirmi üç çeyrek yıl büyüme gerçekleştirmekle
övünen Hükûmetin büyüme karnesinin, OECD ülkelerinin gerçekleştirdiği
büyüme performansında fazla da övünülecek bir yerde
olmadığını görmekteyiz.
2000-2005 döneminde yüksek büyüme Türkiye'ye özgü değildir.
Tersine, Türkiye bu süreçte geride kalmış görünmektedir.
İrlanda, söz konusu dönemde yüzde 47yi aşkın millî gelir
artışıyla OECD ülkeleri içinde en hızlı büyüme
kaydeden ülke olarak dikkat çekmektedir. Türkiye ise otuz ülke arasında,
millî gelirini satın alma gücü paritesine göre yüzde 21e yakın
artırmakla birlikte 23üncü sırayı almıştır.
Uluslararası Finans Enstitüsü verileriyle Türkiye
kategorisindeki otuz ülkeyle Türkiye büyüme performansı
karşılaştırıldığında 2002-2005
döneminde Türkiye ekonomisinin yılda ortalama yüzde 7,4 büyüdüğü
görülmektedir. Aynı dönemde otuz ülkenin ortalaması ise yüzde 6,4
olarak gerçekleşmiştir. Yani Türkiye'nin performansı 2002-2005
döneminde otuz ülkeye göre biraz daha iyi gibi durmaktadır. Ancak
2005-2007 yılları arasındaki son döneme
bakıldığında büyümenin yüzde 5,5a gerilediği
görülmektedir. Benzer otuz ülkenin ortalaması ise yüzde 7,3 olarak
gerçekleşmiştir. Bu, Türkiye'deki büyümenin tehlikeli bir biçimde
yavaşlamaya başladığının göstergeleridir.
Nitekim, 2007 üçüncü çeyreğinde kaydedilen yüzde 1,5luk büyüme 2000den
bu yana görülen en düşük büyümedir. Bu gerileme iç talep
yetersizliğinden değil, yerli üretimin de bu talebe cevap verme
mecalinin kalmamasından kaynaklanmaktadır.
Değerli milletvekilleri, biliniyor ki Türkiye ekonomisi bir
süredir büyümesini ancak sıcak para girişi ve yakın
yıllarda yabancı sermaye girişiyle sürdürebiliyor. Bu
dış kaynağın gelmesi için yüksek faizler veriliyor,
özelleştirmelerin dibi kazınıyor, yerli sermayedarlar firma ve
banka satmaya özendiriliyor, kıyı yörelerde hızlı gayrimenkul
satılıyor. Dış kaynak girişinin 2005te 44 milyar
dolara, 2006da 46 milyar dolara yaklaştığı, 2007nin dokuz
ayında da 37 milyar dolara düştüğü gözlemlenmektedir. Ancak,
ilginç olan, bu kaynak girişinin büyümeye yeterli bir tempo
kazandırmadığıdır. 2007nin on iki ayında
gerçekleşen büyüme hızı yüzde 4te kalmıştır.
2008 yılında ise büyümenin, yapılan revizyonlara rağmen,
yüzde 2nin altında gerçekleşeceği anlaşılmaktadır.
Sıra dışı ve şanslı bir dünya
konjonktürüyle iktidarı çakışan AKPnin izlediği
çarpık yol haritası yüzünden, Türkiye ekonomisinin büyüme temposunun
hızlandırılmadığı, tersine bir patinajla
hızla sürüklendiği görülmektedir. 2001 krizi sonrası girilen
patika sermaye birikimini sağlayamamaktadır. Gayrisafi sabit sermaye
birikiminin gayrisafi millî hasılaya oranı 1990lardaki düzeyinin
gerisine düşmüş, 2007nin ilk dokuz ayında da yüzde 23ün
altında kalmıştır. 2001 krizi sonrasında bütün rekabet
gücü işsiz ve örgütsüz düşmüş emeğin kaba sömürüsünden
gelmekte, teknolojik bir dönüşüm gerçekleştirilememektedir.
Değerli milletvekilleri, 2001 sonrasında
oluşturulan IMF destekli yapının en kırılgan
halkası cari açıktır. Önemli bir risk olmayı sürdürmektedir
hâlâ. Açığın finansmanında sıcak paranın yerini
doğrudan yabancı sermaye girişine bırakmasının,
sürdürülebilir ve kalıcı bir eğilim olduğu sanısı
en büyük tehlike ve yanılgıdır. Geçmiş yılların
tortusunu oluşturan sıcak para stoku potansiyel ve ciddi bir risk
olmayı sürdürüyor. Kasım 2007 itibarıyla 102,5 milyar
doları bulan bu stokun çıkışını önlemek için bir
türlü azaltılmayan yüksek faizler, genel faiz düzeyini yüksek
tutmaktadır. Enflasyonda yüzde 4lük hedefin çok gerisine düşülerek,
yıl yüzde 8,7lik fiyat artışıyla kapandı.
İndirilmeyen enflasyon faiz seviyesinde de etkili olmakta, reel faizi
sıcak para açısından cazip tutmak için faizler
düşürülememektedir.
Finansman maliyetleri beş yüz büyük sanayi kuruluşu
başta olmak üzere reel sektörü hızla dışarıdan
borçlanmaya 2007de ve günümüzde de itmiş bulunmaktadır. 2007
yılında Türkiye'nin dış borçları yüzde 64ü özel
sektöre ait olmak üzere 250 milyar doları aşmıştır.
Sadece dokuz ayda 30 milyar dolar daha borçlanılmıştır.
Dış borç stokunda kamunun payı azalırken, özelin payı
hızla artmış ve yüzde 62ye ulaşmıştır.
Kamunun ekonomideki rolünün azaltılması ve IMF borçlarının
geri dönmesiyle dış borç stokunda kamu payı azalmakta, ancak
özellikle dolar cinsinden borçlanmada özel sektör dolu dizgin yol ve risk
almaktadır. Düşük kur politikasına da güvenilerek yapılan
bu olağanüstü borçlanmanın sahibi reel sektör, finansman
maliyetlerini bu yolla azalttığına sevinirken, kendi kuyusunu
kazan düşük kur politikasının de facto savunucusu, lobisi olmaya
hızla kaymaktadır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye, büyüme oranı
düştüğü hâlde dış ticaret açığı, giderek
cari açığı gerilemeyen bir hastalığa
yakalanmıştır. 2007de ilk dokuz ayın büyüme oranı
yüzde 4e düşerken, on aylık dış ticaret
açığının yüzde 12yi geçerek 51 milyar dolara
ulaşması dikkat çekicidir. Dış ticaret
açığını daraltabilecek turizm ve benzeri gelirlerin de
düşük seviyede
Cari açık on bir ay itibarıyla 33 milyar dolara
ulaşmıştır ve yılı 40 milyar dolar açıkla
kapatması çok muhtemeldir. Bu da cari açığın, azalan büyüme
temposuna rağmen, millî gelire oranının yüzde 8e
yaklaşması ve 2006da yüzde 6 büyümede verilen açığın
bu kez yüzde 4-4,5 büyümede verilmesi demektir. Düşük tempolu büyümeye
rağmen dış ticaret açığının ve cari
açığın gerilememesinde sanayi üretiminin artan ölçülerde
dış girdi kullanması kadar, sıcak para ve doğrudan
yabancı sermaye olarak giren dış kaynakların faiz ve kâr
transferleri biçiminde dışa kaynak aktarmaları da etkilidir.
Değerli milletvekilleri, tüketici anketleri alt ve orta gelir
gruplarının gelirlerinin yüzde 35ine yakınının
mutfağa, yüzde 35e yakınının da kira, konut
ihtiyaçlarına ayrıldığını ortaya koyuyor.
Dolayısıyla geneldeki fiyat artışlarından çok
mutfaktaki ve konuttaki fiyat artışları nüfusun yüzde
60ını oluşturan kesimler açısından daha da önem
taşıyor.
TÜİKin detaylarını kamuoyuna
açıklamadığı mutfak ve barınmayla ilgili mal ve
hizmetlerin 2008deki fiyat artışları ortalama yüzde 25in
üstünde bir enflasyona işaret etmektedir.
2002 yılından bu yana küresel piyasalarda tarihte
eşine az rastlanır bir şekilde cereyan eden likidite
bolluğu ve risk iştahındaki artışın, ABDde konut
sektöründe başlayan ve geri dönmeyen krediler sorununa dönüşen
sıkıntılar nedeniyle tersine dönmeye
başladığına yönelik işaretler de güçlenmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Yaman, ek sürenizi veriyorum.
Buyurun.
M. NURİ YAMAN (Devamla) Teşekkür ederim.
Bu gelişmeye bağlı olarak yaşanan küresel
ekonomideki yavaşlama endişeleri öncelikle gelişmiş
ekonomileri etki alanına almıştır. Ancak dünyada likidite
bolluğunun 2008de yerini likidite darlığına
bırakması ve sıcak paranın aralarında Türkiyenin de
olduğu riskli ülkelerden çıkma ihtimali Türkiye ekonomisini zorda
bırakabilecektir. Böyle bir kaçışın dış borç
kullanıcısı büyük firmaları, oradan da tüm sistemi bir
kaosa sürükleme potansiyelini içinde bulundurduğunu burada belirtmek
isterken, bu uyarı ve önerilerimizin dikkate alınması
dileğiyle bütçenin hayırlı uğurlu olmasını diler,
hepinize saygılarımı sunarım. (DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Yaman.
Başka söz istemi? Yok.
Soru-cevap işlemine başlıyoruz.
İlk soru, Sayın Güvel, buyurun efendim.
HULUSİ GÜVEL (Adana) Sormayacağım.
BAŞKAN Sayın Köse
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Sormayacağım.
BAŞKAN Sayın Paksoy
MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş)
Sormayacağım.
BAŞKAN Sayın Taner
RECEP TANER (Aydın) Sormayacağım.
BAŞKAN Tamam.
5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
6ncı maddeyi okutuyorum:
Yeni tertip, gider ve gelir kalemleri açılması
MADDE 6 (1) İlgili mevzuatına göre, yılı
içinde hizmetin gerektirdiği hallerde Maliye Bakanlığınca
belirlenecek esas ve usuller çerçevesinde merkezi yönetim kapsamındaki
kamu idarelerinin bağlı (A) işaretli cetvellerinde yeni
tertipler, (B) işaretli cetvellerinde yeni gelir kodları ve (F)
işaretli cetvellerinde yeni finansman kodları açılabilir.
BAŞKAN Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük.
Sayın Küçük, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AHMET KÜÇÜK (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; Maliye
Bakanlığı bütçesinin 6ncı maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce
Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bir bütçe maratonunun daha
sonuna yaklaştık. Tabii, bu bütçe görüşmelerinde Türkiyenin
gelirlerini, giderlerini, bütçenin nelere şamil olduğunu, nelerin
yapılmak istendiğini, Hükûmetin ekonomik politikalarını
teferruatlı olarak değerlendirme imkânı buldu arkadaşlarımız.
Ama bu bütçede esas olarak daha çok, dünyanın içine girdiği krizi ve
Türkiyenin bu krizden nasıl etkileneceği üzerine uzun uzun
değerlendirmeler yapmak durumunda kaldık. Çünkü sonuçta dâhil olduğumuz
küreselleşme sürecinin içinde bu etkilerden etkilenmememiz ve
bunların ülkemiz üzerindeki etkilerini değerlendirmememiz mümkün
değildi. Doğal olarak bu oldu.
Bu Hükûmet, hepimizin bildiği gibi veya AKP hükûmetleri, 2000
krizinde çok ağır yara alan üçlü Koalisyon Hükûmetinin 2002
seçimlerinde tasfiye olması sonucunda üçte 2 çoğunlukla iktidara
gelmesiyle ortaya çıkan bir iktidar bu AKP hükûmetleri ve
dolayısıyla tarihin en büyük küçülmelerini yaşayarak
çıktığımız o süreçten sonra, o küçülmelerin üzerine,
dünyanın içinde bulunduğu o dönemki likidite bolluğu içerisinde
önemli büyümeler ve büyüklükler de yakalayarak önündeki süreci para
bolluğu içerisinde çok iyi kullandığını söyleyemeyiz
AKP hükûmetlerinin. Çünkü bu süreçte, yani Türkiye ekonomisinin en büyük
eksikliği olan sermaye eksikliğini en rahat giderebileceği ve
sağlıklı sermaye girişlerini yapabileceği bu dönemde,
muhalefetin bütün uyarılarına, bizim bütün
uyarılarımıza rağmen, AKP Hükûmeti, reel ekonomiyi
desteklemek, üretimi artırmak, işsizliği eksiltmek yerine
günübirlik politikalarla kapasite kullanım oranlarını maksimum
düzeyde artıran, yatırımları özendirmeyen bir
anlayış içerisinde fason, sanal büyümeler peşine düştü ve
elbet Türkiyeye bol miktarda para girdi ama bu paralar daha çok
yatırıma gelmedi Türkiyeye; bunu, ya hazır yapılmış
yatırımları satın almak üzere ya da Türkiye'nin kârlı
olan birtakım kurumlarını ve kuruluşlarını ele
geçirmek ve onlardan kısa vadede büyük kârlar elde etmek üzere gelmiş
sermayeler oluşturdu. Esas olarak, sanki ekonomimiz büyüyor ve ekonomi
büyüklüğü artıyor gibi gözükmesine rağmen, mesela
işsizliği kesinlikle eksiltemedik. 10 küsurlu rakamlardan 9 küsurlu
rakamlara iniyormuş gibi görünse de, bugün AKP hükûmetlerinin,
geldiği dönemden daha önemli bir işsizlik rakamıyla
karşı karşıya olduğu kaçınılmazdır.
Gerekli tedbirler alınamadı. Ekonomide gerekli,
sağlıklı büyümeler yaratılamadı. Cicim ayları
bitti ve şimdi dünyanın büyük bir krizin içine girmeye
başladığı bu dönemde, krizin içine girdiği bu dönemde,
krizle gelen Hükûmetin krizden etkilenerek krizle gitmenin yolunu görmeye
başladığını düşünüyorum ben.
Cicim ayları bitti. Ekonomimiz zaten hastaydı. Önemli
kırılganlıkları vardı, problemleri vardı ve bu
bol paralı süreçte de bu kırılganlıkları ve
problemleri hâlletmek yerine, bu problemleri daha da artıran
davranışlarda bulunmaya maalesef Hükûmet devam etti arkadaşlar.
Mesela, ihracat arttı ama kâr artmadı, özel sektör
rekabet gücünü korumak ve dışarıdaki pazarlarını
kaybetmemek adına, mecburen, yatırıma gitmek için, Türkiye'nin
tasarrufları da yeterli olmadığı ve gerekli kaynakları
kendi yaratamadığı için, dışarıdan gelen bol
paradan bol miktarda borçlandı çünkü rekabet gücünü korumak için
yatırım yapması ve gücünü yenilemesi gerekiyordu ve bunu
borçlanmayla yaptı ve özel sektör, tarihinin en büyük borçlanma
rakamlarına ulaştı. Özel sektörün 40 milyar dolarlık
borçlanması bugün 190 milyar dolarlara geldi ve maalesef, bu
borçların önemli bir kısmı da arkadaşlar, kısa vadeli
borçlardan oluşuyor. Ekonomide cari açığın millî gelire
oranı, kısa vadeli borçların millî gelire oranı, kamu
borçlarının millî gelire oranı, özel sektörün borç
yapısı gibi ekonominin kırılganlığını
veren rakamlar maalesef çok olumsuz görüntüler sergilemeye devam ediyor.
Hükûmet, geçmişte bu para bolluğunun, yani küresel
ekonomiye entegrasyonun yararlarını tattı, ondan
faydalandı, o zaman övünüyordu ve geçmişte, cumhuriyet döneminin
yaptıklarını satarak ülkenin borçlarını ödeyip
ekonominin en büyük sorunu olan borç yapısını olumlu yöne
çevirmek yerine, maalesef borçlanmayı daha da artırdı ve 220
milyar dolar olan Türkiye'nin borç stokunu 500 milyar dolarlara
ulaştırdı.
Tabii, Maliye Bakanımız da bu arada, herhâlde
konuşmalarımızı çok önemli görmüyor veya bıktı bu
konulardaki değerlendirmelerden, pek bizi dinlemiyor.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Görüyorum,
görüyorum.
AHMET KÜÇÜK (Devamla) Değerli arkadaşlar, şimdi,
tabii kriz geliyor, Bu bizim krizimiz değil. diyor Hükûmet. Bu
Amerikadan geliyor. Ne yapalım kardeşim! Ee paralar da Amerikadan
geliyordu! Onları alırken iyiydi. O zaman siz yapıyordunuz. Siz,
küresel ekonomiye entegre olmuşsanız, olumluluklarından da,
olumsuzluklarından da tabii ki etkileneceksiniz. Dün,
olumluluklarından etkilendiniz, kolaycılığa kaçtınız,
bol paranın içerisinde yüzüyordunuz; bugün de olumsuzluklarıyla
karşı karşıyasınız. Yani, sonuçta siz küresel
yapıya entegre olmuşsanız, bu küreselleşmenin olumlu ve
olumsuz süreçlerinden etkileneceksiniz. Dolayısıyla, Bu bizim krizimiz
değil. demek kesinlikle hiçbir şey ifade etmez. Bakın, bu süreçte
derhâl gerekli tedbirleri Hükûmet almalıdır. Ekonomi zaten
hastaydı ama işte bol para nedeniyle, dünyadaki likidite bolluğu
nedeniyle bu hastalığını göremiyorduk.
Şimdi bu içine girdiğimiz süreçten, mesela bizim mali
yapımız, bankalarımız çok fazla etkilenmedi. Neden? Bir
önceki hükûmetler döneminde bu kriz yaşanmış ve gerekli
tedbirler alınmış, bu tedbirlerin üzerine oturmuştu Hükûmet
ve dolayısıyla, bakın, birinci dalgadan çok etkilenmedik ama
ikinci dalga reel sektörü etkileyecek ve yavaş yavaş etkileri gelmeye
başladı. İlk defa geçen ay ihracat rakamlarında küçülme
oldu, pazar daralmaya başladı ve fabrika önlerinde işçi
eylemleri başladı, toplu işten çıkarmalar
başladı, acıtmaya başladı kriz değerli
arkadaşlarım. İşçileri acıttı, tarım
kesimini perişan ediyor, esnaf gerçekten içinden çıkamaz
durumdadır ve süratle Hükûmet bazı tedbirler almalıdır,
seyretmemelidir krizi. Bakın, dünyadaki bütün ciddi ülkeler bu krizden
ülkesinin ekonomisini ve ekonomisinin aktörlerinin en az etkilenmesi için
gerekli tedbirleri alırken bizim Hükûmetimiz seyrediyor.
Yani, şimdi işsizlik almış
başını gitmiş, insanların işsizlik parası
alması hâlâ zor olmaya devam ediyor, işsizlik parasıyla ilgili
bir kolaylaştırma yapılmıyor, bu süre
uzatılmıyor; işsizlikle ilgili birikmiş fonları
ekonominin hangi alanına kaydırırız, bu düşünülüyor.
Bu kaynaklar işsizlerimiz içindir ve dolayısıyla kesinlikle
alınması kolaylaştırılmalı ve kesinlikle
başka bir yere aktarılmamalıdır.
Tarım kesimi can çekişiyor değerli arkadaşlar.
Bugün tarımdaki desteklemenin gayrisafi millî hasılaya oranı
0,70lerdedir, derhâl yüzde 1,5-2lere çıkarılmalıdır ve
destekler artırılırken kesinlikle seçici ve doğru
desteklemeler doğru yerlere yapılmalıdır. Tarımda
kullanılan mazotta ÖTV derhâl kaldırılmalıdır,
tıpkı deniz ulaştırmada, hava ulaştırmada
olduğu gibi. İlaçta ve gübrede KDV yüzde 1e indirilmelidir ve
tarım kesiminde kesinlikle borç yapılandırılmasına ve
kredilerle ilgili yeni ödeme yapılandırılmasına gidilmesi
gerekmektedir.
Değerli arkadaşlarım, süt desteklemeleri
Bakın, bu kriz yaşanırken ilk defa Türkiyede süt fiyatları
620-630 bin liralardan 560 bin liraya düşmüştür. Ama, hiç Hükûmetin
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Yozgat 400.
AHMET KÜÇÜK (Devamla) Ben, en pahalı yerden, batıdan,
bizim Çanakkaleden, Bigadan bahsediyorum, sütün en pahalı olduğu
yerlerden, Susurluktan, Balıkesirden bahsediyorum arkadaşlar.
Buralara düşmüş ama ben şu süte verdiğim primi
artırayım mı, hiç düşünülmüyor. Derhâl 1 YTLye süt
destekleme primleri artırılmalı, hayvancılık ve
tarımdaki kesinlikle destekleme artırılmalı.
Geçen gün burada, bütçeyi sunuş konuşmasında,
Sayın Başbakan, ülkenin ne kadar ilerlediğini göstermek için,
bir asgari ücretle ne kadar süt alındığını ve bunun ne
kadar arttığını anlatmaktadır.
Değerli arkadaşlar, neden arttı? Süt para etmiyor
da ondan arttı. Yoksa, asgari ücretin yüksekliğinden değil. Süt
para etmiyor, dolayısıyla aldığınız süt
miktarını artırıyor. Siz hayvancılığı
nasıl bitirdiğinizi bu memlekette kendiniz ilan ediyorsunuz. Ben
bunu, kalkıp laf attığımda, söylediğimde de Ya,
İdare Amirine yakışmıyor. diyor arkadaşlar. Tahammül
edemiyoruz arkadaşlar, gittiğimizde insanlar bizim yakamıza
yapışıyor.
Değerli arkadaşlar, Hükûmet, maalesef, hiçbir konuda
milletin elinden tutmamakta ve yardımcı olmamaktadır. Emekliler
perişandır. Bakın, memur emeklileriyle ilgili olarak enflasyon
oranında, enflasyon artışının üzerinde, emeklilere
sahip çıkmakla ilgili, artı zam vermekle ilgili söz söylenmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Küçük, ek sürenizi veriyorum efendim.
AHMET KÜÇÜK (Devamla) Bu, memnun edici bir durumdur, her ne
kadar ülkenin büyümesinden kaynaklanan rakamlar verilmese de. Ama, BAĞ-KUR
emeklileri ve işçi emeklileriyle ilgili, esas daha düşük ücret
alanlarla ilgili bu konuda bir ilave ücret dengesi sağlanacağına
dair hiçbir ifadede bulunmamaktadır Hükûmet.
Eczacılar sokaklara dökülmüş tarihte ilk defa. Bu
ülkenin sağlık problemlerinin çözüm noktası eczaneler hâline
getirilmiş. Bu derhâl sonlandırılmalıdır. Eczaneler bu
ülkenin maliye memurları değildir arkadaşlar.
Değerli arkadaşlarım, bakın, Hükûmet, iş
yapmıyor, seyrediyor ve Hükûmet, sadaka kültürüyle bu ülkede
insanları mutlu edeceğini sanıyor. Ama, unutmayalım ki
ekmek resmi çizerek veya insanlara ekmek resmi çizdirerek insanların
ekmeğini temin edemezsiniz. Dolayısıyla, derhâl gerekli
tedbirleri almalı Hükûmet, ciddiyetle sorunlara eğilmeli ve Türk
insanını bu krizin içinde çaresiz hâlde bırakmamalıdır.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Küçük.
Madde üzerinde başka söz isteyen yok.
Soru-cevap kısmına geçiyoruz.
Burada sadece Sayın Paksoyun ismi var. Yok herhâlde,
değil mi?
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
7nci maddeyi okutuyorum:
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Mali Politikaya İlişkin Hükümler
Gerektiğinde kullanılabilecek ödenekler
MADDE 7 (1) Personel Giderlerini Karşılama
Ödeneği:
Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin
bütçelerine konulan ödeneklerin yetmeyeceği
anlaşıldığı takdirde, ilgili mevzuatının
gerektirdiği giderler için "Personel Giderleri" ve "Sosyal
Güvenlik Kurumlarına Devlet Primi Giderleri" ile ilgili mevcut veya
yeni açılacak tertiplere, Maliye Bakanlığı bütçesinin
12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.1 tertibinde yer alan ödenekten aktarma yapmaya,
(2) Yedek Ödenek:
Maliye Bakanlığı bütçesinin
12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.6 tertibinde yer alan ödenekten, genel bütçe
kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerinde
mevcut veya yeni açılacak (01), (02), (03), (05) ve (08) ekonomik
sınıflandırma kodlarında yer alan tertipler ile çok acil ve
zorunlu hallerde (06) ve (07) ekonomik sınıflandırma kodlarında
yer alan tertiplere aktarma yapmaya,
(3) Yatırımları Hızlandırma Ödeneği:
Maliye Bakanlığı bütçesinin
12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.3 tertibinde yer alan ödenekten, 2009 Yılı
Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair
Karar esaslarına uyularak, 2009 Yılı Yatırım
Programının uygulama durumuna göre gerektiğinde öncelikli
sektörlerde yer alan yatırımların
hızlandırılması veya yılı içinde gelişen
şartlara göre öncelikli sektör ve alt sektörlerde yer alan ve programa
yeni alınması gereken projelere ödenek tahsisi veya ödeneklerinin
artırılmasında kullanılmak üzere genel bütçe
kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin projelerine
ilişkin mevcut veya yeni açılacak tertiplere aktarma yapmaya,
(4) Doğal Afet Giderlerini Karşılama Ödeneği:
Maliye Bakanlığı bütçesinin 12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.5
tertibinde yer alan ödeneği, yatırım nitelikli giderler
açısından yılı yatırım programı ile
ilişkilendirilmek kaydıyla genel bütçe kapsamındaki kamu
idareleri ile özel bütçeli idarelerin her türlü doğal afet giderlerini
karşılamak amacıyla mevcut veya yeni açılacak tertiplerine
aktarmaya,
Maliye Bakanı yetkilidir.
BAŞKAN Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okay.
Sayın Okay, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu Parlamento kürsüsünde, söz
alan değerli milletvekili arkadaşlarımız, kendi siyasal
görüşü doğrultusunda, mensubu olduğu siyasal partinin
anlayışı doğrultusunda karşı siyasi partilere
yönelik kimi eleştirilerde, kimi zaman gerçekleri farklı şekilde
ifade ederek söylemde bulunabilirler. Bu da siyasetin doğasında
vardır, bunu anlayışla karşılamak gerekir. Ancak
Hükûmeti temsil eden bir Sayın Bakan bu Parlamento kürsüsünde eğer
bazı gerçekleri kamuoyunu da yanıltacak bir şekilde ifade ederse
bunun tashih edilmesi gerekir. O nedenle söz almak zorunda kaldım.
36ncı Birleşimde, Genel Kurula ara verilmeden önce
Sayın Bakan şöyle bir açıklamada bulunuyor:
Öğrencilerimize sağladığımız burs
yardımlarını ana muhalefetin tüm engelleme çabalarına
rağmen vermeye
Ve devam ediyor.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, bu hususu
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan, bir hatip, hatip
Bir hatip
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Onu düzeltin, Sayın
Bakan değil.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Bir hatip efendim,
bir hatip
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Mevlüt Beyi dinleyin
isterseniz.
HAKKI SUHA OKAY (Devamla) Bir hatipse, özür diliyorum, özür
diliyorum; bir hatip
Şimdi, bu hususu yani ben kamuoyuyla paylaşmak için
söylüyorum ve bir doğruyu da ortaya koymak için söylüyorum. Kredi ve burs
için bu Parlamentodan bir yasa geçmiş. Bu Yasada
Genel, özel, katma
bütçeli, diğer kamu kuruluşlarında, üniversitelerde
değişik kesimlerden burs veriliyor. Deniliyor ki: Bu bursların
hepsi bir tek kurum tarafından verilsin. Bu da Kredi ve Yurtlar Kurumu
tarafından verilsin. Ama, burada bir parantez açılıyor:
Belediyeler hariç deniliyor. Cumhuriyet Halk Partisi bu Yasaya diyor ki:
Tek bir irade, tek bir otorite tarafından burs verilmesi
yanlıştır. Bunu yine, üniversiteler veya kamu kurumları
doğrudan doğruya burs vereceği öğrencileri belirlesin,
tespit etsin onlara versin. O nedenle Anayasa Mahkemesine müracaat ediyor.
Anayasa Mahkemesi 2004 yılında açılan bu davaya geçen ay bir
karar veriyor -o parantez içerisindeki- belediyeler hariç ibaresini iptal
ediyor. Onu da niçin iptal ediyor? Diyor ki: Eğitim, merkezî yönetimin
işidir. Yerel yönetim Anayasa hükmü uyarınca eğitim işine
karışamaz. Bu anlayıştan dolayı belediyeler hariç
ibaresini iptal ediyor.
Şimdi -biraz evvel Sayın Bakan diye ifade edildi bana,
özür diliyorum Sayın Bakandan da- bunu burada polemik konusu yapabiliriz
ama bir gerçeği de çarpıtıp, binlerce, on binlerce burs alan
öğrencilerimizi
Acaba burslar mı kesiliyor? Cumhuriyet Halk Partisi
hiç kimsenin burs almasını istemiyor mu? türünden açıklamalar
getirilmesi veya öyle düşünülmesine sebebiyet vermek bir yanlıştır.
Değerli arkadaşlarım, belediye bursunu nasıl
AKPli belediyeler veriyorsa, Cumhuriyet Halk Partili belediyeler de veriyor ve
AKPli belediyelerin başına ne geliyorsa, Cumhuriyet Halk Partili
belediyelerin de başına geliyor. Şimdi bu tür açıklamalarla,
kamuoyunu yanlış, çarpık ve soru işareti oluşturacak
ifadelerle bu kürsüden anlatılmasının doğru
olmadığını ifade etmek istiyorum.
Evet, ihtiyacı olan her gencimize her türlü
katkının devlet imkânıyla, bursla verilmesinden yanadır
Cumhuriyet Halk Partisi. Bu, geçmişte de böyleydi, bundan sonraki süreçte
de böyle olacaktır. Ama bu polemiği yaparken olayı
çarpıtarak, insanların kafasında kuşku yaratacak
ibarelerin, düşüncelerin oluşması hatalıdır.
Bu hususu açıklamak için söz aldım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Okay.
Şahısları adına ilk söz, Bursa Milletvekili
Mehmet Emin Tutana ait.
Buyurun Sayın Tutan. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2009 mali yılı bütçesinin mali
politikaya ilişkin hükümleri hakkında şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
2009 yılı bütçesi küresel mali krizi Türkiye için
fırsata dönüştürme bütçesidir. Hükûmete geldiğimiz günden beri
uyguladığımız gelir artırıcı ve gider
azaltıcı politikalarla birlikte gerçekleştirilen yapısal
reformlar bütçelerimizi güçlendirmiştir. İktidarımız
döneminde uygulanan güçlü maliye politikaları sayesinde bütçe sağlam,
öngörülebilir, saydam ve güvenilir bir yapıya kavuşmuştur.
Böylece bütçe disiplini sağlanmış, kamu borçlarının
çevrilebilme endişesi ortadan kalkmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmetimiz
2001 krizinden önemli dersler çıkarmış, bu sebeple finansal
sistemimizi yeniden yapılandırmış, finans sektöründe etkin
bir gözetim ve denetim sistemi kurmuş ve aynı zamanda
bankacılık sektörünü kuvvetli hâle getirmiştir.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Ne kadar beylik laflar
Hâlâ
aynı şeyler
MEHMET EMİN TUTAN (Devamla) Göreve geldiğimizde 230
milyar dolar büyüklüğünde olan bir ekonomiyi beş yılda 657
milyar dolar büyüklüğe ulaştırdık.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Hâlâ aynı şeyler
MEHMET EMİN TUTAN (Devamla) Rakamlarla konuşuyorum
Sayın Milletvekili.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Ama hep aynı şeyler yani.
MEHMET EMİN TUTAN (Devamla) Kamu kesimi borçlanma
gereği yıllar sonra ilk kez Hükûmetimiz döneminde negatife döndü.
2002 yılında yüzde 10 olan kamu kesimi borçlanma gereğinin
gayrisafi yurt içi hasılaya oranı 2007 yılında yüzde 1e
geriledi. Bu rakamlar ülkemizin kronik borç sarmalından hızla
kurtulduğunu net bir şekilde göstermektedir.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Bu dış borçları ben
mi yaptım Allah aşkına? 500 milyar dolara ben mi getirdim?
MEHMET EMİN TUTAN (Devamla) Gerçekleştirilen
yapısal reformlar ve özelleştirmeler ile bir yandan kamunun ekonomi
içindeki düzenleyici ve denetleyici işlevi kuvvetlendirilirken, diğer
yandan özel sektörün ekonomi içindeki ağırlığı
artırılmıştır.
Ülkemiz yabancı yatırım açısından önemini
korumaktadır. Çok uluslu şirketlerin 2008-2010 dönemine ilişkin
yatırım eğilimlerini ortaya koyan Birleşmiş Milletler
Ticaret ve Kalkınma Örgütünün anketine göre de ülkemiz en cazip on
beş ülke sıralamasına girmeyi başarmıştır.
Biz, Türkiye'nin ekonomisini büyütmenin, Türkiyeyi küresel bir
oyuncu yapmanın mücadelesi içindeyiz. Biz, Türkiye'nin yıllarca
insafsızca, vicdansızca büyütülmüş borçlarını
eritmenin, bozulmuş ekonomik dengelerini düzeltmenin mücadelesi içindeyiz.
Biz, Türkiye'nin itibarını, hem ulusal ölçekte hem de uluslararası
ölçekte daha ileriye götürmenin gayreti içerisindeyiz. [MHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar (!)]
Bu düşünce ve hatırlatmalarla 2009 yılı mali
bütçesinin hayırlı olmasını diliyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tutan.
Şahısları adına ikinci söz, Karabük
Milletvekili Mustafa Ünala aittir.
Sayın Ünal, buyurun efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ÜNAL (Karabük) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2009 yılı bütçesinin Mali Politikaya
İlişkin Hükümler başlığı altında 7nci
maddesinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her yıl
toplumda üretilen millî gelirin belirli bir kısmı bütçe yoluyla
harmanlanır, toplanır, dağıtılır ve böylece
tekrar topluma verilir. İşte bu dağıtım
aşamasında hükûmetler, yatırım politikalarını,
sosyal politikalarını, büyüme politikalarını, istihdam ve
gelir dağıtım politikalarını ortaya koyarlar. Bu
nedenle söz konusu politikaların yürütülebilmesi bütçeye
bağlıdır.
Görüşülmekte olan 7nci maddede Gerektiğinde
kullanabilecek ödenekler başlığı altında Maliye
Bakanlığı bütçesinde yer alan ödeneklerden
yatırımları hızlandırma, doğal afet giderlerini
karşılama gibi sebeplerle aktarma yapma konusunda Maliye
Bakanının yetkili kılınması talep edilmektedir.
Geriye doğru baktığımızda 2000 ve 2001
yıllarında yaşanan ve sadece iç faktörlerden kaynaklanan
ekonomik krizlerin Türkiye ekonomisinde dengeleri derinden etkilemiş
olduğu ve makroekonomik göstergelerde ciddi bir kötüleşme meydana
getirdiği hepimizin malumudur.
Hükûmetlerimiz döneminde kamu geliri ve harcama
politikalarında uyumlu bir bütünlük sağlanmış, mali
disipline titizlikle riayet edilmiş, bankacılık ve finans
sistemi sıhhate kavuşturulmuştur.
Ekonomik ve mali istikrar ortamı oluşturulmuş ve
kalıcı hâle getirilmiş olması nedeniyle küresel krizin
ülkemizde diğer bazı ülkelerdeki gibi şiddetli tahribatlara yol
açmamasının AK PARTİ hükûmetlerinin başarısı
olduğunu tekrar tekrar vurgulamamız gerekmektedir.
Hükûmetimiz küresel krizin ülkemize muhtemel etkileri ile bu
etkiler karşısında alınması gerekli tedbirleri ve
değerlendirmeleri titizlikle sürdürmektedir. Bu konuda Sayın
Başbakanımızın Meclis tutanaklarının 52nci ve
53üncü sayfalarında yer alan 16 Aralık 2008 tarihli bütçe
konuşmasında bile yeterli açıklık vardır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin
-başta deprem olmak üzere- doğal afetler bakımından riskli
bir ülke olduğunu hepimiz bilmekteyiz. Ayrıca, son dönemde küresel
ısınma sonucunda Doğu Anadolu, Batı ve Doğu Karadeniz
bölgelerinde aşırı yağışlar sonucu yoğun su
baskınları ve heyelan afetleri meydana gelmektedir. İşte,
bu nedenlerle, bu afetler karşısında derhâl gerekli tedbirlerin
alınabilmesi için Maliye Bakanlığının yetkili
kılınmasına gerek vardır.
2009 yılı bütçesinin ekonomi ve kamu maliyesi
politikalarına uygun olarak tam bir kararlılık ve mali disiplin
anlayışı içinde uygulanacağına inancımız
tamdır.
Bu düşünce ve hatırlatmalarla, 2009 mali yılı
bütçesinin hayırlı olmasını diliyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Ünal.
Soru-cevap işlemine başlıyoruz.
Sayın Genç, sisteme girmişsiniz, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Tabii, biraz önceki maddede ben Genel Kurul salonunda
olmadığım için madde üzerinde kişisel konuşmalar
yoktu. Tabii, ben içeri girince AKPliler hemen iki tane kişisel
konuşma yaptı.
Sayın Başkan, tabii, bu AKP Grubu beni burada
konuşturmama konusunda bu kadar bilinçli ve sistemli hareket ettikleri
sürece, ben de burada, bir milletvekilli olarak, İç Tüzükün
gerektirdiği olanaklardan faydalanarak ben de onlara karşı
mücadele vereceğim. Yani siz beni konuşturmayın, ben de size
karşı mücadelemi yapacağım.
Sayın Başkan, maalesef, bütçenin başından beri
sorduğumuz sorular var. Kemal Beye soruyorum: Senin çocukların
şu anda Türkiye çapında kaç tane işletmesi var? Kaç tane? Hiç
hesaplarını incelediniz mi?
Mesela benim biraz önceki sorduğum: Karacabeyde
Kıranlar-Akçakoyun-Taşlık mevkisinde 50 bin dönümlük bir
dağı kırk dokuz yıllığına
kiralamışlar mı kiralamamışlar mı?
Yine Taşlık köyünde 650 dönümlük araziyi, köy
merasını kiralamışlar mı kiralamamışlar
mıdır? İl genel meclisinde de hatta, özel
Yani bize intikal
eden
Söyleniyor
Eğer doğru değilse, biz de deriz ki: Yahu,
biz sorduk, hakikaten Kemal Beyin çocuklarına iftira
atmışlardır. O zaman, çıkarız, ona da
hakkını veririz. Ama bize gelen şeylerde bir doyum olmuyor.
Şimdi, Kemal Bey, size, Tayyip Erdoğana ve AKP
İktidarının böyle çok ticareti seven kişilerine bir soru
sormak istiyorum: Yahu, bu Türkiye bütçesinin yüzde kaçını size
versek doyarsınız da bu ticaretten, şuradan buradan elinizi
ayağınızı çekersiniz? Bunu da öğrenmek istiyorum.
BAŞKAN Sayın Genç
Sayın Genç
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, soru soruyoruz, bütçeyle ilgili
BAŞKAN Hayır, o soru değil efendim, öyle soru
olmaz
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır, bütçeyle ilgili soruyorum
efendim, bu maddeyle ilgili
AGÂH KAFKAS (Çorum) Hangi usulde konuşuyor? Böyle bir usul
yok Sayın Başkan!
BAŞKAN Öyle bir soru olmaz efendim. Onu kabul etmemiş
oluyoruz, tutanaktan yok ediyoruz
KAMER GENÇ (Tunceli) Neyse, siz kabul etmeyin Sayın
Başkan
BAŞKAN Ama hakaret ediyorsunuz şimdi! Ne kadar
versek yani ne demek?
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, ne haksız bir şey! Yani
herkes ticaretle uğraşıyorsa
BAŞKAN Ama o şekilde sorulmaz!
KAMER GENÇ (Tunceli)
yani bakanlar, başbakanlar, birileri
ticaretle uğraşıyorsa, ben de bunu soracağım yani! Bu
maliye bütçesi. Maliye bütçesinde, yani hesap, kendi çocuklarının
hesapları incelenmiş midir? Evvela onu öğrenmek istiyorum.
BAŞKAN Tamam, onları sorabilirsiniz, ama Ne kadar
versek
KAMER GENÇ (Tunceli) Evet.
Ayrıca, özelleştirmede, Sayın Başkan,
şimdiye kadar kaç tane AKPli milletvekili devletin arazilerini
almıştır? Özellikle Kileri soruyorum. Belediyelerden ve devlete
ait olan KİTlerden kaçını satın almıştır?
Kaçını aldığı bedelle, ne kadar bir süre sonra kaça
satmıştır?
BAŞKAN Sayın Genç, maddeyle ilgili sorunuz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Maddeyle ilgili efendim. İşte,
bakın, bu bütçe. Beyefendi, Sayın Başkan, bu bütçe.
Şimdi, örtülü ödenekle ilgili sormak istiyorum.
BAŞKAN Aslında her şeyi kılıfına
uyduruyorsunuz
KAMER GENÇ (Tunceli) Örtülü ödenek tam maddeye uyuyor Sayın
Başkan.
Şimdi, örtülü ödenekte, acaba öngörülen, yani bütçede
öngörülen 2002, 2003
AGÂH KAFKAS (Çorum) Sayın Başkan, süre
BAŞKAN Sayın Genç, sizden başka soru soranlar da
var, bu kadar süremiz
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, yok işte, sorayım,
bakın
BAŞKAN Hayır, başka soru soracak olan
arkadaşlar var.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, bir dakika, ben sorayım
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
başka sorular da var!
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) Sayın Başkan, bizim
sorumuz da var!
AHMET YENİ (Samsun) Soru soracağız Sayın
Başkan.
KAMER GENÇ (Tunceli) Örtülü ödenekle 2003-2007 arasında kaç
lira bütçede öngörülmüş? Fiilen tahakkuk kaçtır? Bunları bize
söylesinler efendim.
BAŞKAN Tamam, teşekkür ederim.
Sayın Bayramoğlu, buyurun.
BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Rize) Evet, teşekkür
ediyorum.
Sayın Bakana soruyorum: Özellikle KÖYDES projesi kapsamı
dışında, köylere elektrik yatırımlarıyla ilgili
bu seneki bütçeden KÖYDES kapsamına herhangi bir aktarma yapma
imkânımız olacak mı? Bu sene içerisinde elektrik
yatırımlarıyla ilgili yapılan toplam yatırım
miktarı ne kadardır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Tutan.
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakana sormak istiyorum: Bu global kriz neticesinde,
2009 yılında yapılacak olan özelleştirme geliri hedefi
nedir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan, süre doldu, tamam.
BAŞKAN Son soru.
Sayın Yeni, buyurun efendim.
AHMET YENİ (Samsun) Sayın Bakanıma soruyorum. Bir
önceki sorularımın tamamına cevap almadım, onların
cevaplarını bekliyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ALİM IŞIK (Kütahya) Biz hiç alamadık!
BAŞKAN Sayın Bakanım, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Sayın
Başkan, Sayın Gençin sorularını görüşmekte
olduğumuz bütçe maddesiyle ilgili görmediğim için
cevaplandırmıyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Maddeyle ilgili sordum.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Bütçeyle
ilgili olarak sorduğu ödeneklerle ilgili sorusuna da yazılı
olarak cevap vereceğim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Niye sözlü vermiyorsun? Millet duysun.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Sayın
Genç, o sorduğunuz sorular
KAMER GENÇ (Tunceli) Millet duysun.
BAŞKAN Sayın Genç
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir)
Oturacağız rakamlarına bakacağız. 2003
yılının yedek ödeneğini, 2003 yılının örtülü
ödeneğini soruyorsun. Şimdi, ben kafamdan nasıl söyleyeyim sana
onu?
KAMER GENÇ (Tunceli) Benden daha iyi bilirsin.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir)
Oturacağım, bakacağım, ona göre cevaplandıracağım.
KAMER GENÇ (Tunceli) Peki, çocuklarınla ilgili niye cevap
vermiyorsun?
BAŞKAN Sayın Genç, zorlayamazsınız kimseyi
efendim.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) 7nci maddeyi
bir oku bakalım, o var mı orada?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) KÖYDESle ilgili bir sorumuz
vardı.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir)
İkincisi, Sayın Bayramoğlu soru sordu.
KAMER GENÇ (Tunceli) Böyle bir görüşmeyle bir yere
varamayız. O zaman, bütçeyi müzakere etmeden geçelim.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Bu KÖYDES
kapsamında olarak elektrifikasyon altyapısının
tamamlanması için TEDAŞ bu sene 1 milyarın üzerinde
yatırım yaptı. Bu yatırımların bir
kısmını özelleştirmeden aldık, bir
kısmını da daha önceki kendi kaynakları veyahut da Dünya
Bankası kredisinden karşıladık. Ama 1 milyarın
üstünde, 1 milyar YTLnin üstünde yatırım yapıldı. Bu
köylere olan yatırımlar, bazı hatların alta
alınmasına ait yatırımlar. Ama bu yatırımlar
büyük bir şekilde devam ediyor. Yani 2009 yılında da aynı
şekilde bunlara devam edeceğiz.
BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Rize) Yani bu yıl da devam
edecek.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Evet, 2009
yılı için de devam edeceğiz.
Sayın Tutan özelleştirmeyle ilgili sordu. Biz
özelleştirmeyle ilgili her seferinde illâ şu kadar özelleştirme
yapacağız diye bir şey söylemiyoruz. Bunu iki bakımdan
söylemiyoruz: Özelleştirmeye çıkacağımız hangi
mallara, neleri satacağız önce onları piyasaya
çıktığımız zaman piyasada bir şey olmasın,
yani onunla ilgili bir tahminler falan sürdüğümüz zaman herkes ona göre
kendini ayarlıyor. Onun için pek bir şey vermiyoruz, hedefler
vermiyoruz. Ama işte, ortada, yirmi yıldır konuşulmuş
8 milyar dolar yapılmış, biz yapmışız 32,5 milyar
dolar şu bizim hükûmetlerimiz zamanında, AK PARTİ hükûmetleri
zamanında ve hepsini, TMSFyi de kattığımızda bugün
Türkiye 50 milyar doların üstünde özelleştirme yaptı. Bu,
hakikaten bir rekor. Fakat bütçede özelleştirmeden ne bekleniyor dersem,
bütçe 12 milyar küsur para bekliyor.
Saygılar sunarım.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bakan.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, ben de
özelleştirmeyle ilgili sormuştum. AKP milletvekilleri devletin hangi
kurumlarını, KİTlerin hangisini almıştır?
Mesela, Güngören Belediyesinde büyük bir araziyi almış
mıdır? Şeker fabrikalarını almış mıdır?
BAŞKAN Sayın Bakan duyuyor, hepsini duydu efendim.
Cevap verdi, tamam.
KAMER GENÇ (Tunceli) Cevap vermiyor.
BAŞKAN Vermiyor ben ne yapayım! Allah Allah ya!
KAMER GENÇ (Tunceli) Vermiyor.
BAŞKAN Böyle bir usul var mı? Yani Sayın
Bakanı ben mi zorlayacağım illâ cevap vereceksin diye.
KAMER GENÇ (Tunceli) Zorlayın.
BAŞKAN Zorlayamam efendim, hayır. Yazılı da
verebilir, sözlü de verebilir. Yazılı verse ne yapacağım
ben?
KAMER GENÇ (Tunceli) Vermiyor efendim.
BAŞKAN Yazılı verebilir, İç Tüzük buna
müsait.
Evet, maddeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
On dakika, birleşime ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.17
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.30
BAŞKAN: Başkan Vekili
Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Yaşar
TÜZÜN (Bilecik), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 36ncı Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır, okutuyorum:
V.- ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Genel Kurulun 24 Aralık
2008 Çarşamba ve 25 Aralık 2008 Perşembe günkü
birleşimlerinde 2009 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının günlük programlarının
tamamlanmasından sonra kanun tasarı ve tekliflerinin
görüşülmesine; Genel Kurulun 24 Aralık 2008 Çarşamba günkü
birleşiminde 314 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar, 25 Aralık 2008
Perşembe günkü birleşiminde ise 283 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışma süresinin uzatılmasına ilişkin
Danışma Kurulu önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
Tarihi:
24.12.2008
Danışma Kurulunun 24 Aralık 2008 Çarşamba günü
(bugün) yaptığı toplantıda, aşağıdaki
önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
Eyyüp
Cenap Gülpınar
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Vekili
Mustafa
Elitaş Kemal
Kılıçdaroğlu
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu
Başkan
Vekili Başkan
Vekili
Oktay Vural Selahattin
Demirtaş
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu Demokratik
Toplum Partisi Grubu
Başkan
Vekili Başkan
Vekili
Öneriler:
Genel Kurulun 24 Aralık 2008 Çarşamba günkü (bugün) ve
25 Aralık 2008 Perşembe günkü birleşimlerinde 2009
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının günlük
programlarının tamamlanmasından sonra kanun tasarı ve
tekliflerinin görüşülmesi,
Genel Kurulun 24 Aralık 2008 Çarşamba günkü (bugün)
birleşimde 314 sıra sayılı kanun teklifinin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar, 25 Aralık 2008
Perşembe günkü birleşiminde ise 283 sıra sayılı kanun
tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışma süresinin uzatılmasının Genel Kurulun
onayına sunulması uygun görülmüştür.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, neyi kabul ettik,
neyi oyluyorsunuz?
BAŞKAN Yahu, dışarıdan geliyorsun. Ben seni
mi bekleyeceğim?
KAMER GENÇ (Tunceli) Sormadınız, madde üzerinde söz
isteyen var mı diye sormadınız.
BAŞKAN Çıkma dışarıya o zaman otur
burada.
Ne yapayım ben şimdi davetiye mi göndereyim Sayın
Genç? Ara verdikten sonra yine karakterin değişti senin niyeyse ben
anlamıyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Senin karakterin değişti
canım!
BAŞKAN Anlıyorum, ben biliyorum da neden olduğunu
ama söylemiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Söyle, söyle
Başkan!
BAŞKAN Hadi bakalım!
KAMER GENÇ (Tunceli)
Başkanlığınızı doğru yapın!
BAŞKAN Buyurun, oturun yerinize!
KAMER GENÇ (Tunceli) Doğru yapın!
BAŞKAN Doğru yapıyorum!
KAMER GENÇ (Tunceli) Doğru yapmıyorsun!
BAŞKAN Allah, Allah!
KAMER GENÇ (Tunceli) Söz isteyen var mı diye
BAŞKAN Senin keyfinin kâhyası mı var? Orada
geziyorsun, dolaşıyorsun, buraya geliyorsun; otur burada o zaman.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan
BAŞKAN Otur burada! Sayın Başkan deme bana
artık hadi
KAMER GENÇ (Tunceli) Söz isteyen var mı? diyeceksiniz
canım!
BAŞKAN Oturun yerinize! Hakkın suistimalinden
başka bir şey değil senin yaptığın ya!
Hakkın suistimali...
Sayın milletvekilleri, şimdi bütçe kanun
tasarısı üzerindeki görüşmelere kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
II.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2009 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/656) (S. Sayısı: 312) (Devam)
2.- 2007 Yılı Merkezi
Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı ile Merkezi Yönetim Bütçesi
Kapsamındaki İdare ve Kurumların 2007 Bütçe Yılı Kesin
Hesap Tasarısına Ait Genel Uygunluk Bildirimi ve Eki
Raporlarının Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/622, 3/521) (S. Sayısı: 313) (Devam)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet buradalar.
8inci maddeyi okutuyorum:
Yatırım harcamaları
MADDE 8- (1) 2009 Yılı Yatırım Programına
ek yatırım cetvellerinde yer alan projeler dışında
herhangi bir projeye harcama yapılamaz. Bu cetvellerde yer alan projeler
ile ödeneği toplu olarak verilmiş projeler kapsamındaki
yıllara sari işlere (kurulu gücü 500 MW üzerinde olan baraj ve HES
projeleri, Gebze-Haydarpaşa, Sirkeci-Halkalı Banliyö
Hattının İyileştirilmesi ve Demiryolu Boğaz Tüp
Geçişi İnşaatı Projesi ve diğer demiryolu yapım
projeleri hariç) 2009 yılında başlanabilmesi için proje veya
işin 2009 yılı yatırım ödeneği, proje maliyetinin
yüzde onundan az olamaz. Bu oranın altında kalan proje ve işler
için gerektiğinde projeler 2009 Yılı Programının
Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karar esaslarına
uyulmak ve öncelikle kurumların yatırım ödenekleri içinde kalmak
suretiyle revize edilebilir.
(2) Silahlı Kuvvetler bütçesinin programlarında (03)
ekonomik sınıflandırma kodunda yer alan savunma sektörü,
altyapı, inşa, iskan ve tesisleriyle NATO altyapı
yatırımlarının gerektirdiği inşa ve tesisler ve
bunlara ilişkin kamulaştırmalar ile stratejik hedef planı
içinde yer alan alım ve hizmetler, Devlet Planlama Teşkilatı
Müsteşarlığının vizesine bağlı olmayıp
2009 Yılı Yatırım Programına ek yatırım
cetvellerinde yer almaz.
(3) Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin,
yatırım programında ödenekleri toplu olarak verilmiş
yıllık projelerinden makine-teçhizat, büyük onarım,
idame-yenileme, tamamlama ile bilgisayar yazılımı ve
donanımı projelerinin detay programları ile alt harcama
kalemleri itibarıyla tadat edilen ve edilmeyen
toplulaştırılmış projelerinin alt harcama kalemleriyle
ilgili işlemlerde 2009 Yılı Programının
Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karar esasları
uygulanır.
(4) 2009 Yılı Yatırım Programına ek
yatırım cetvellerinde yıl içinde yapılması zorunlu
değişiklikler için 2009 Yılı Programının
Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Kararda yer alan
usullere uyulur.
BAŞKAN Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu.
Sayın Aslanoğlu, buyurun efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinize
saygılar sunuyorum, iyi akşamlar.
Değerli arkadaşlarım, bir yatırım
harcaması ve yatırım bütçesini konuşuyoruz bu maddede.
Tabii, yatırım üretim demektir, istihdam demektir. Ülkede istihdam
yaratmak, öyle anlıyorum ben, bunu böyle biliyorum. Tabii, önce kamu
adına istihdam yaratmak, bunun temeli budur arkadaşlar. Bir yerde
sosyal dengeyi sağlamaktır.
Şimdi, biz geçen dönem, biliyorsunuz bir yasa
çıkardık. Kamuda çalışan geçici işçileri, -228 bin
kişiydi arkadaşlar- altı ay ve daha fazla hizmet görenleri
kadroya aldınız. Beş ay yirmi dokuz gün görev yapan geçici
işçileri, maalesef dışarıda bıraktık ve 28 bin
kişi arkadaşlar.
Değerli arkadaşlarım, bir yatırım ve
üretim, hizmet maddesi
Değerli arkadaşlarım, bu insanların
sosyal yarasını sarmak hepimizin görevidir. Gelin, hiç değilse
bütçeden sonra bu 28 bin kişi adına, hiç değilse emekli
olanların yerine en azından
Bu kamuda beş ay yirmi dokuz gün,
beş buçuk ay, beş ay yani yıllarca çalışmış
ama son üç yılda beş ay yirmi dokuz gün çalışmış
arkadaşlar.
Değerli arkadaşlarım, bunların hepsi 28 bin
kişi. Bunlara çözüm bulmak bizim görevimizdir. Bütçeden sonra en
azından emekli olanların yerine, hepsini yapın, keşke
yapsanız ama en azından sosyal adalet, hak, hukuk
Hiç değilse
emekli olan
O 200 bin kişiden önemli bir kısmı yavaş
yavaş emekli olmaya başladı. Arkadaşlar, bu insanlar ne
zaman emekli olacaklar? Bu insanların çoluğunu çocuğunu
düşünerek
Çok konuşmayacağım, sadece sizden rica ediyorum.
Bu konuda konuşmak için söz aldım.
Bu bir sosyal yaradır. Bu 28 bin kişi bizim üvey
evladımız değildir, hepimizin öz evladıdır
arkadaşlar. Ama bu sosyal yarayı tamir etmek bu yüce Meclisin
görevidir arkadaşlar. Mademki bir yatırım, bir istihdam maddesi
konuşuyoruz, bu insanları bu bütçede konuşmayı vicdani bir
görev bildim. Bu nedenle hepinizin dikkatlerine sunuyorum.
Saygılar sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Aslanoğlu.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Kütahya Milletvekili
Alim Işık.
Sayın Işık, buyurun efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 312 sıra
sayılı 2009 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının 8inci maddesi hakkında Milliyetçi Hareket
Partisi Grubunun görüşlerini belirtmek üzere söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Bu vesileyle, bugün Cizrede taranan araçta şehit olan 3 askerimize
Allahtan rahmet, yakınlarına ve aziz milletimize
başsağlığı, yaralılarımıza da acil
şifalar diliyor, milletimizin birlik ve beraberliğini bozmaya yönelik
bu menfur saldırıyı yapanları nefretle kınıyorum.
Tasarının Mali Politikalara İlişkin Hükümler
başlıklı Üçüncü Bölümünün 8inci maddesi 2009 yılı
yatırım programı kapsamında yapılacak
yatırım harcamalarıyla ilgilidir. Dört fıkradan oluşan
söz konusu maddede -biraz önce de Sayın Kâtip Üyemizin okuduğu gibi-
özetle, (1)inci fıkrada yatırım cetvellerinde yer alan projeler
dışında herhangi bir projeye harcama
yapılamayacağı, (2)nci fıkrada silahlı kuvvetlerle
ilgili bazı alım ve hizmetlerin DPT Müsteşarlığı
vizesine bağlı olmayacağı ve bu cetvellerde yer
almayacağı, (3)üncü fıkrada kamu idarelerinin yatırım
programında ödenekleri toplu olarak verilmiş projelerin alt harcama
kalemlerinde belirli esasların uygulanacağı, son
fıkrasında da yatırım cetvellerinde yıl içinde
yapılması zorunlu değişikliklerde de ilgili kararda yer
alan usullere uyulacağı hükümleri yer almaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir ülkede
yatırım harcamalarının ne denli önem arz ettiği,
özellikle içinde bulunduğumuz ve hem dünyada hem de ülkemizde
ortalığın kasıp kavrulduğu kriz döneminde herkes
tarafından bir kez daha anlaşılmıştır. Her ne
kadar iktidar partisi mensubu değerli hatipler krizin
abartıldığı, ülkemizden teğet ya da dokundurarak
geçeceği, hatta ekonomik krizin olmadığı ve benzeri gibi
ifadelerde bulunsalar da, yaşanan krizin vatandaşlarımızı
ciğerinden yaktığını, hatta karnındaki kendi
yavrusunu bu dünyaya getirmemek için kendi eliyle öldürttüğünü gözü ve
kulağı olan, vicdan sahibi herkes yakından bilmektedir.
Sayısız örneklerin verilebileceği bu olumsuz
tablodan en az hasarla kurtulmanın tek yolu ülkemizde gerek kamu gerekse
özel sektör yatırımlarının artırılarak üretimin
ve dolayısıyla da istihdamın yükseltilmesidir.
Kısaca yatırım, yerli ve yabancı kaynaklardan
elde edilen sermayenin mal veya hizmet üretimi amacıyla ayrılan
bölümünü ifade etmektedir. Bir işletmede yapılan yatırım
sonucu kurulan üretim sisteminin çıktısını oluşturan
mal veya hizmetin piyasaya arzı ve pazarlanması sonucunda elde edilen
satış gelirleri, hem üretim masraflarının
karşılanmasını hem de özel ihtiyaçlar ve yasal vergiler
karşılandıktan sonra artan kısmının da tasarruf
olarak değerlendirilmesini sağlamaktadır. Ülkenin tüm
tasarrufları toplamının mevcut yatırımlara
eklenmesiyle de büyüme gerçekleşmektedir. İşte bu faaliyet
döngüsünün temeli yatırımdır.
Yeterli düzeyde yatırım yapmayan ve
dolayısıyla da üretemeyen bir ülke şu üç temel sorununu asla
çözemez:
Birincisi: Vatandaşlar arasındaki soysal
barışı sağlayamaz. Bir yanda havyarla kahvaltı
yapanlar, diğer yanda ise çöpten ekmek toplayanlar olursa bu ülkede sosyal
barışı tesis etmenin yolu mümkün görünmemektedir.
İkincisi: İstihdam
artırılamadığı için işsizlik önlenemez.
Üçüncüsü: İhracat yapamadığı için döviz
cinsinden borçlarını da ödeyemez.
Günümüzde bu üç temel sorunun da ne yazık ki geçerli olduğu
ve AKP İktidarı döneminde giderek arttığı ülkemizde,
yapılacak yeni yatırımlara ilişkin harcamaların önemi
oldukça fazladır.
Şimdi 2009 yılı yatırım programına
ilişkin harcamaların sektörlere göre dağılımına
ve son üç yıllık değişimlerine değinerek konuya
ilişkin görüşlerimizi sizlerle paylaşmak istiyorum.
30 Ekim 2008 tarih ve mükerrer 27039 sayılı Resmî
Gazetede yayımlanan 2009 Yılı Programı verilerine göre
toplam yatırım miktarı milyar TL cinsinden- 2007
yılında 187, 2008de 223 -yaklaşık- 2009da da 250 milyar
TL kadardır. Bu verilere göre toplam yatırımların gayrisafi
yurt içi hasılaya oranı 2007de yüzde 21,96; 2008de yüzde 22,38;
2009da ise yüzde 22,52 olarak öngörülmüş ve kısmi bir artış
hedeflenmiştir. Ancak aynı dönemde toplam kamu yatırımlarının
gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payıysa 2007de yüzde 3,82 iken,
2008de yüzde 3,80e, 2009da da yüzde 3,59a düşmüştür. Yani
yatırım fonksiyonu yaklaşık yüzde 96 oranında özel
sektöre bırakılmaktadır. Diğer önemli bir gösterge olan
kamu sabit sermaye yatırımlarının gayrisafi yurt içi
hasılaya oranı da yukarıdaki değerlere benzer şekilde
2007de yüzde 3,81 iken, 2008de yüzde 3,73e, 2009da ise yüzde 3,67e
düşmektedir.
Bu verilere göre Hükûmet, gittikçe yatırımdan ve
dolayısıyla da üretimden uzaklaşmakta, Türkiyedeki sorunlar
yangınının üzerine âdeta körükle giden bir bütçe ve yönetim
politikası sergilemektedir.
Kamu sabit sermaye yatırımlarının yıllara
ve sektörlere göre dağılımları incelendiğinde, 2009
yılı için en büyük payı yüzde 31lik bir değerle
ulaştırma sektörü almaktadır. Ancak son yıldaki binde 2lik
bir artış bu sektörde geçen yıla göre önemli bir ek
yatırımın olmayacağı anlamına gelmekte ve
şimdiye kadar birçok ilimizde yetersiz olduğumuz ulaştırma
yatırımlarının aynı şekilde devam edeceğini
göstermektedir.
Yine, bu, tabii, yüzde 3,6 civarındaki kamu sabit sermaye
yatırımlarının yüzde 30u, bir başka deyişle
gayrisafi yurt içi hasılanın yaklaşık yüzde 1i
civarında.
Diğer taraftan, ikinci büyüklükteki tarım sektörünün
payı ise 2007de yüzde 8,6; 2008de yüzde 8,2; 2009da ise yüzde 10,8. Bu
sektörde biraz artış beklenmekte. Ancak yüzde 3,50nin yüzde 8i
olduğu dikkate alındığı zaman tarım sektöründe de
neredeyse kamu yatırımının olmadığını
söylemek çok yanlış bir ifade olmayacaktır.
Diğer bir sektör, eğitim sektörü: Yüzde 11den yüzde
10,5e düşmüş.
Enerji sektörü yüzde 10,3ten yüzde 9,4 ve yüzde 8,7
değerlerine düşmüş. Bir taraftan aynı Hükûmetin Sayın
Enerji Bakanı enerjiyle ilgili yatırımları
artıracağını ifade ederken, bir taraftan da Sayın
Maliye Bakanımız bu rakamlarla bunun olamayacağını
göstermektedir.
Sağlık yatırımı, 2007de yüzde 6,5 iken
2008de yüzde 6,7; 2009da da 6,1e düşmüş. Yine sağlıkta
önemli sıkıntıların yaşanacağı bir gerçek.
Madencilikte, yüzde 2,1; yüzde 2,4; yüzde 2,5. Yine fazla bir
artış yok.
Konutta, yüzde 1,7 civarında sabit bir durum var.
İmalat sektöründe, yüzde 1,1; yüzde 1,1; yüzde 1,3.
Değerli milletvekilleri, yüzde 3,6nın yüzde 1,3ü yani binde 3-4
civarındaki bir imalat yatırımını sizin takdirlerinize
bırakıyorum. Bu demektir ki önümüzdeki yıl istihdam çok daha
büyük sıkıntılı bir döneme girecektir.
Turizmde yok denecek kadar az bir yatırım vardır.
Diğer hizmetler yani iktisadi ve sosyal bazlı
hizmetlerde yüzde 28lerden yüzde 27ye düşen bir dağılım
söz konusudur.
Durum bu olduğuna göre Sayın Bakanım, kamu
yatırımda yok demektir. O zaman yapılacak tek şey:
Yatırımı özel sektöre yüklediğimize göre, mutlaka özel
sektöre İktidarınız döneminde kaldırılmış
olan yüzde 18 oranındaki yatırım indirimini tekrar getirmek ve
istihdamdaki prim yükünü azaltmak olacaktır. Diğer yandan sektörel
destek ve teşvik esasları acil olarak yeniden belirlenmeli ve
uygulamaya geçirilmelidir. 2008 yılı sonu, yani üç dört gün sonra
sona erecek olan kırk dokuz ildeki teşvik uygulamasının
acilen yeniden gözden geçirilmesi, ya devamının sağlanması
ya da sektörel bazda yapılacak olan yeni düzenlemeyle bu illere yeniden bu
desteğin sağlanması kaçınılmaz görünmektedir.
Bu duygu ve düşüncelerle bütçenin ülkemize ve milletimize
hayırlı olmasını temenni ediyor, hepinize
saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Işık.
Şahısları adına ilk söz, Konya Milletvekili
Özkan Öksüz.
Sayın Öksüz, buyurun efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2009 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının 8inci maddesi üzerinde şahsım adına
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 58inci, 59uncu ve
60ıncı hükûmetlerimiz döneminde ekonomik model olarak serbest piyasa
ekonomisi modeli uygulanmıştır. Yatırımların
büyük bir kısmı özel sektör tarafından yapılıyor.
Türkiye özel sektör eliyle kalkınma modelini benimsemiş ve bu yönde
ilerlemektedir. Hükûmet olarak özel sektöre her türlü teşvik ve
yardımlar yapılmaktadır. Kamu olarak da sağlıkta,
adalette, toplu konutta, ulaşımda, savunma sanayisinde, enerjide,
KÖYDES ve BELDES alanlarında büyük başarılar
sağlanmıştır.
İktidara geldiğimizden beri sağlık sektörüne
büyük önem verdik. Bu dönemde bugünkü fiyatlarla 7 milyar 525 milyon yeni Türk
lirası kaynak kullanıldı. 1.200 sağlık tesisini
halkımızın hizmetine sunduk. Bunun 389u hastane ve hastane ek
binasıdır. Bundan önceki dönemde odasında banyo ve tuvaleti olan
hasta yatağı sayısı 10.100 iken bu sayı şu anda
24.500e ulaşmıştır.
Adalette, 2003 yılından itibaren 111 adet adalet
sarayı hizmete sunulmuştur ve 59 adalet sarayı da şu anda
yapım hâlindedir ve devam etmektedir. Toplu konutta 336 bin konut
yaptık. Bunların 230 binini hak sahiplerine teslim ettik. Bunun
yanında TOKİ 445 okul, 439 spor salonu, 324 ticaret merkezi, 263
cami, 74 sağlık ocağı gibi bir sürü tesisler yapıp
teslim etmiştir.
Ulaşımda büyük mesafeler aldık. 2003 öncesi
bölünmüş yol uzunluğu -otoyol dâhil- 6.101 kilometreyken şu anda
15.359 kilometreye ulaşmıştır. 2009 yılında da
1.700 kilometre hedeflenmekte ve böylece bölünmüş yolda 17 bin kilometreye
ulaşmış olacağız.
Ankara-Eskişehir hızlı tren yolu bitti.
Ankara-İstanbul hızlı tren yolu da en kısa zamanda
bitirilecektir.
ALİM IŞIK (Kütahya) Bitmedi Sayın Vekilim
bitmedi; Eskişehire tren gitmiyor. Yanlış bilgi vermeyin.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) Ankara-Konya Hızlı Tren
Projesini başlattık. Ankara-Konya arası seyahat bir saat on
dakikaya iniyor.
Burada söz açılmışken Konya Mavi Tünel Projesi de
birkaç yıl içinde hizmete sunulacaktır.
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Esas konuya gel Sayın
Vekilim, konuya gel!
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) Tünel delme işi başlamıştır.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Marmarayı hayata geçiriyoruz. Marmaray Projesi kentin büyük
ve önemli sorunu olan trafik sorununu çözüyor. Marmaray sadece İstanbulun
iki yakasını değil kıtaları birleştiriyor.
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Biraz doğuya kay,
doğuya!
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) Türkiye-Gürcistan-Azerbaycan
arasından doğrudan demir yolu hattıyla Bakü-Tiflis-Kars demir
yolu inşaatının da yapımına
başlamıştır.
Savunma sanayisinde ATAK Projesiyle helikopterin görev bilgisayar
yazılımları ve tasarımını
gerçekleştiriyoruz.
ALTAY Projesiyle fikrî mülkiyeti ve ihracat haklarına
tümüyle ülkemizin sahip olacağı ilk millî tasarım tank
prototipini gerçekleştiriyoruz.
MİLGEM Projesiyle ilk millî tasarım savaş
gemisinin üretimini gerçekleştiriyoruz.
Enerjide on yedi adet baraj ve hidroelektrik santral projelerinin
işlemleri devam ediyor.
2002de 4.500 kilometre olan doğal gaz
dağıtımı bugün, yani 2008 yılında 11 bin
kilometreye ulaşmıştır.
2002 yılında 9 şehirde doğal gaz var iken
şu anda 63 şehrimize doğal gaz verdik. Bunların hepsi
yatırımdır arkadaşlar.
Yenilenebilir Enerji Yasasını çıkardık.
Türkiye'nin rüzgâr, jeotermal ve güneş haritaları
çıkarılarak yatırımcıların hizmetine sunuldu.
Nükleer santral yapımına başlanacaktır en kısa zamanda.
KÖYDES ve BELDES projelerini hayata geçirdik. Bu kapsamda,
kırsal bölgelerin içme suyu ve yol gibi en temel yapı hizmetlerini
karşılamış olduk.
KÖYDES projesiyle bugüne kadar 4,7 milyar YTL, yani 4 katrilyon
lira ödenek tahsis edilmiş ve harcanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Öksüz, devam edin.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
Bu projelerle 6 bin kilometre ham yol, 49 bin kilometre stabilize
yol, 62 bin kilometre asfalt yol yapılmıştır.
İçme suyu projeleriyle 11 milyon 800 bin
insanımızı suya kavuşturduk. Güneydoğuda bugüne kadar
suya kavuşmayan bir sürü insanımız vardır. Bu bölgede 3.483
susuz ünite ve 22.695 suyu yetersiz ünite suya kavuşturulmuştur.
BELDESte 633 milyon yeni Türk lirası yatırım
yapılmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yatırımlarımız devam edecektir.
2009 yılı bütçesinin memleketimize hayırlı
olmasını diler, hepinize saygılar sunarım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Öksüz.
Şahsı adına Karabük Milletvekili Cumhur Ünal.
Buyurun Sayın Ünal. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
CUMHUR ÜNAL (Karabük) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Maliye Bakanlığı 2009 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı gelir bütçesinin 8inci maddesinde AK
PARTİ Milletvekili olarak şahsım adına görüşlerimi arz
etmek üzere söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetimizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ İktidarıyla
ülkemiz maliyesiyle, ekonomisiyle, eğitimden sağlığa her
alanda attığı adımlarla az zamanda hem çok yol
almış hem de krizlere karşı dayanıklı bir
yapıya bürünmüştür. Bu da elbette akılcı politikalarla ve
kararlı uygulamalarla gerçekleştirilmiştir ve bunların
hiçbiri bir tesadüf değildir. Ekonomiyi canlı tutacak kamu
harcamalarını yapmak, bu harcamaları sağlıklı bir
kaynak olan vergilerle finanse etmek, kısacası mali disiplinden ödün
vermemek her zaman temel ilkemiz olacaktır. Nitekim, 2009 Yılı
Bütçe Kanunu Tasarısı bu düşüncenin
yansıdığı bir metin olarak yüce Meclisimize sunulmuştur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bilindiği üzere bütçeler devletin harcama ve gelirlerinin
belirlendiği mali ve hukuksal düzenlemelerdir; hukuksal olarak millet
adına ve yine millet için vergilerin toplanması ve harcamaların
yapılması için yetki alınması demektir, ekonomik olarak da
bir tahmin ya da başka bir ifadeyle bir öngörü metnidirler.
Bu duygu ve düşüncelerle 2009 yılı bütçesinin
ekonomimizin güçlenerek çıkacağı bir yıla ilişkin
önemli bir ekonomik ve mali bir öngörü olduğunu ve geçmiş
başarılardan hareketle bunu da millet olarak, devlet olarak azimli ve
inançlı çalışmalarımızla
gerçekleştireceğimize olan inancımızı belirtir, 2009
bütçesinin hayırlı olmasını diler, yüce Meclisi
saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Ünal.
Konuşmalar tamamlanmıştır madde üzerinde.
Şimdi, soru-cevap kısmına geçiyoruz.
Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, önce size bir soru sormak istiyorum:
Sayın Meclis Başkanı yurt dışındaydı, bugün
döndü mü efendim?
BAŞKAN Evet, geliyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) Çünkü, yani şu sebeple sormak
istiyorum: Biraz önce okuduğunuz Danışma Kurulu kararı 21
Aralıkta gelmişti, burada oylanmıştı. Fakat,
şimdi elimize geçen bu Danışma Kurulu kararında, mesela
işte, Demokratik Toplum Partisi Grup Başkan Vekili Selahattin
Demirtaş salonda yok, CHP Grup Başkan Vekili Kemal
Kılıçdaroğlu yok, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan
Vekili Oktay Vural yok. Zatıaliniz, bilmiyorum, Meclis Başkanına
vekâlet ediyor musunuz şu anda?
BAŞKAN Ediyorum efendim.
Ama, soru sorma hakkınız da yok Başkana efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim?
BAŞKAN Başkana soru sorma hakkınız yok.
KAMER GENÇ (Tunceli) Yok mu?
BAŞKAN Yok efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Peki, ne zaman
BAŞKAN Hayır efendim, yok.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır, yani ben bu Danışma
Kurulu kararını ibret olsun diye saklayacağım
BAŞKAN Saklayın, saklayın efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli)
çünkü bugün
araştıracağım, Danışma Kurulunun toplantıya
davet edilip edilmediğini kayıtlarda
araştıracağım.
BAŞKAN Elden gezdirilmiş, vardır efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Eğer yoksa bu tamamen uydurma bir
Danışma Kuruludur.
BAŞKAN Onu bilemem.
KAMER GENÇ (Tunceli) Bunu da kamuoyuna aktaracağım ve
böyle uydurma Danışma Kurulu olmaz, bunun sorumlusu da siz
olacaksınız.
İkincisi, ben konuyla ilgili sorularımı soruyorum:
Şimdi, Sayın Başkan, benim ilimde ciddi bir yatırım
yok. Bu sene üniversite kurulma kararı alındı.
BAŞKAN Bana mı soruyorsunuz yine?
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) Sayın Başkan, saati
çalıştırın.
KAMER GENÇ (Tunceli) Yatırımla ilgili soruyorum
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Bana mı soruyorsunuz? Sayın Başkan
dediniz de onun için diyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır, siz aracılık
yapacaksınız efendim.
BAŞKAN Ha oldu o zaman.
KAMER GENÇ (Tunceli) Aracılık yapın, orada niye
oturuyorsunuz?
BAŞKAN Onu demediniz efendim, onu demediniz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır efendim, Başkana hitap
ediyorum, Bakana hitap edecek hâlim yok ki.
BAŞKAN Öyle mi?
KAMER GENÇ (Tunceli) Diyorum ki ilimizde üniversite kuruldu,
öğrenci yurdu yok efendim.
AHMET YENİ (Samsun) Sayın Başkan,
sorularımız var.
KAMER GENÇ (Tunceli) 1) Bu öğrenci yurdu ne zaman
yapılacak?
2) Bizim ilimizde Karayolları teşkilatı çok zayıf.
Bizim ilimizin Pertek ilçesinde çok önemli Keban Barajı yapıldı.
Keban Barajında çok ciddi bir enerji üretiliyor, Türkiye
yararlanıyor ama bir köprü yok. Bu köprü ne zaman yapılıyor?
3) Pülümür yolu, bundan daha önce çeşitli vesilelerle
söyledim
AHMET YENİ (Samsun) Sayın Başkan, bize sıra
gelmiyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) Bir Münih Belediye Başkanı geldi
dedi ki: Ben otuz beş sene önce geldim, bu Pülümür-Erzincan
arasındaki yol stabilize yoldu toza boğuldum, yine boğuldum.
Ben bunu birkaç defa söyledim. Bu Pülümür yolunu asfaltlama işi ne zaman
yapılacaktır? Ayrıca Tunceli ilinde
BAŞKAN Başka soru soran da var efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim?
BAŞKAN Başka sorular da var.
KAMER GENÇ (Tunceli) E tamam, ben bitireyim de ondan sonra onlar
sorsunlar. Nasıl olsa
Ayrıca Tunceli ilinde köy yolları asfaltsız, köy
içme suları yok. Şimdi, bunlar ne zaman yapılacak? Burada
çıkıp da böyle çok yiğitlik yapan arkadaşlarımız
buyursun gelsinler, gidelim. Tuncelide ilçe yollarımız,
asfaltsız, çok kötü. Nahiye yollarımızda asfalt yok. Bir de çok
önemli: İçme suları yok. Köydeki ulaşım çok kötü vaziyette.
Bunları ne zaman yapacaksa Sayın Bakan söylesin efendim.
BAŞKAN Sayın Yeni, buyurun.
AHMET YENİ (Samsun) Sayın Başkanım, bugün
Şırnakta şehit olan askerlerimize Allahtan rahmet diliyorum.
Milletimizin başı sağ olsun. Yaralılara acil şifalar
diliyorum ve katilleri, canileri destekleyenleri nefretle kınıyorum.
Bunları kınamayanları da kınıyorum.
Başka bir sorum yoktur.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Yeni.
Sayın Bayramoğlu
BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Rize) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Özellikle 2008 yılı içerisinde elektrik
dağıtım işinde özel sektör payı yüzde 2
civarındaydı. 2008 yılında yapılan genel
özelleştirmeyle bu oran yaklaşık yüzde 24e kadar
çıkarıldı. Bu önemli bir gelişme tabii ki hem kaynak olarak
hem de verimlilik açısından. Bugün itibarıyla elektrik
dağıtım ihalelerinde 2009 yılı içerisinde ne tip bir
plan düşünüyorsunuz? Genel dağıtım işlerinin özelleştirilmesinin
bu anlamda ne zaman bitirilmesi hedefleniyor?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bayramoğlu.
Sayın Demir
OSMAN DEMİR (Tokat) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakanıma ben de şunu sormak istiyorum: 2009
yılı bütçesinde transfer kaleminin büyüklüğü göze
çarpmaktadır. Transfer kaleminin içerisinde hangi alt kalemler bu
rakamı bu kadar büyük bir boyuta ulaştırmaktadır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Demir.
Sayın Güvel
HULUSİ GÜVEL (Adana) Teşekkür ediyorum Başkanım.
Sayın Bakan, Adanada Maliyeye borçlu mükellef
sayısı nedir? Bu mükelleflerin borç miktarı ne kadardır?
Adanada Vergi Barışı Projenizden yararlanmak için kaç mükellef
müracaat etmiştir? Bunun borçlu sayısına oranı nedir? Bu
uygulama amacına ulaşmış mıdır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Güvel.
Sayın Aydoğan
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bu demir yollarıyla ilgili,
Ankara-İzmir arasında 9 Eylül ve Mavi Trenin Ankaradan
Balıkesire, Balıkesirden Ankaraya on-on iki saat süreyle
gittiğini yaşıyoruz. Biraz önce konuşmacının
ifade ettiği gibi, bu hızlı trenler Balıkesiri de
kapsayacak mıdır?
Bir diğer sorum KÖYDESten ayrılan
yatırımlarla ilgili. Balıkesir ilinde ve birçok ilimizde olduğu
gibi şu anda yaşadığımız kış mevsiminde
ulaşılması zor hâle gelen stabilize yolların önümüzdeki
dönemde yapılması düşünülmekte midir? KÖYDES bütçesinden su,
kanalizasyon ve yollarla ilgili ne kadar bütçe ayrılmıştır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Köse, süre kalmadı size, iki dakika
süremiz var.
Buyurun Sayın Bakanım.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Sayın
Başkan, bu soruların hepsine yazılı olarak cevap
vereceğim.
BAŞKAN O zaman, Sayın Köse, buyurun, sorunuzu
sorabilirsiniz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, karar yeter
sayısı istiyorum.
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, doğal gaz ve elektrik maliyetleri
sanayicinin en büyük gideridir. Üretimin ve istihdamın devamı
açısından nakit zorluğu çeken sanayicinin doğal gaz ve
elektrik bedellerini yirmi dört aya kadar taksitlendirme yapmayı
düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler.
Görüşmeler tamamlanmıştır efendim.
8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
KAMER GENÇ (Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum. (AK
PARTİ sıralarından Geç kaldı. sesleri)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Geç kaldı Sayın
Başkan.
BAŞKAN Karar yeter sayısı mı istediniz?
KAMER GENÇ (Tunceli) Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN Karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Evet, 2 kâtip üye arasında anlaşmazlık var,
elektronik cihazla oylama yapacağız.
KAMER GENÇ (Tunceli) Toplantı yeter sayısı
olması gerekiyor Sayın Başkan.
BAŞKAN İki dakika süre veriyorum efendim.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Pusulalara gerek kalmadı efendim. Karar yeter
sayısı vardır, kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati : 22.08
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 22.17
BAŞKAN: Başkan Vekili
Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Yusuf
COŞKUN (Bingöl), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 36ncı Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
Biraz evvel aldığımız karar gereğince
gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan, Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun, Devlet Memurları Kanunu ve Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.- Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun, Devlet Memurları Kanunu ve Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/537) (S.
Sayısı: 236)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan, Kastamonu Milletvekili Hakkı
Köylünün Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
5.- Kastamonu Milletvekili
Hakkı Köylü'nün; Türk Parasının Kıymetini Koruma
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/21) (S. Sayısı: 314) (x)
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu 314 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz isteyen?
Gruplar adına yok.
Şahısları adına, Rize Milletvekili Ali
Bayramoğlu.
Sayın Bayramoğlu, buyurun efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika Ali Bey.
(x) 314 S. Sayılı
Basmayazı tutanağa eklidir.
BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Rize) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 314 sıra sayılı kanunun geneli
üzerinde şahsım adına söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun genel hükümleri -ki,
aynı zamanda içeriğinde 2nci ve 5inci maddeleri- dikkate
alındığında Türk Parasının Kıymetini Koruma
Hakkında Kanuna ve bu Kanuna istinaden çıkarılmış
olan Bakanlar Kurulu kararlarına aykırı fiiller 1/1/2009 tarihi
itibarıyla yaptırımsız kalacağından, söz konusu
boşluğun doldurulması amacıyla 30/03/2005 tarihli ve 5327
sayılı Kabahatler Kanununda benimsenen yaptırım rejimine
uydurulması ve bir sistem düzenine geçilmesi gerekiyor.
Bu kanunla bundan sonra tüm boşluklar doldurulmuş olacak
ve Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu bütüncül bir
anlayışla mevzuata uyumlaştırılmış
olacaktır.
Bu nedenle, bütçe gibi çok yoğun bir çalışma
programının içerisinde bulunduğumuz bugünlerde gecenin bu
saatinde bu kanuna destek vermek amacıyla şu çatı altında
bulunan bütün değerli arkadaşlarıma teşekkür ediyor, kanunun
gerek mali piyasalar gerekse kambiyo rejimi açısından
hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyor, saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bayramoğlu.
Şahısları adına ikinci söz Siirt Milletvekili
Yılmaz Helvacıoğluna ait.
Sayın Helvacıoğlu, buyurun efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
M. YILMAZ HELVACIOĞLU (Siirt) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 314 sıra sayılı kanunun geneli
üzerine şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu nedenle
hepinize saygılar sunuyorum.
Konuşmama başlamadan evvel öncelikle bugün Cizrede
şehit olan askerlerimize rahmet, yakınlarına
başsağlığı diliyorum.
26/09/2004 tarih ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun
genel hükümleri karşısında Türk Parasının
Kıymetini Koruma Hakkında Kanuna ve bu Kanuna istinaden
çıkarılmış olan Bakanlar Kurulu kararlarına
aykırı fiiller müeyyidesiz kalacağından söz konusu
boşluğun doldurulması amacıyla madde hükmünün 30/03/2005
tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununda benimsenen
yatırım rejimine uydurulması gerekmiştir. Bu nedenle böyle
bir değişiklik yapılmasına zaruret hasıl
olmuştur.
Bu nedenle, değişiklik yapılmasından
dolayı kanunun hayırlı olmasını diliyor, hepinize
saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Helvacıoğlu.
Başka konuşmacı olmadığından
soru-cevaba geçiyoruz.
Sayın Yeni, buyurun, ilk soru sizin efendim.
AHMET YENİ (Samsun) Sayın Başkan, soru
sormuyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Genç
KAMER GENÇ (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Şimdi, tabii, gecenin bu saatinde getirilen bu kanunla Türk
maliyesine ne kadar bir külfet getirildiği belli değil. Bir defa,
1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanununa
göre verilen cezaların niteliği değişiyor. Buna göre, adli
para cezası idari para cezasına dönüştürülüyor ve ceza kesme
yetkisi idareden alınıyor cumhuriyet savcılarına veriliyor.
Şimdi, evvela birinci husus şu: Şu anda bu kanuna
göre idarenin kestiği idari para cezası olarak kaç lira vardır?
Bunlar hangi uyuşmazlık safhasındadırlar?
Tabii şimdi bize Buna yazılı cevap
vereceğiz. diyorlar ama bana göre şimdi bu kanun yürürlüğe
girdiği takdirde bütün daha önce kesilen adli para cezaları idari
para cezasına döneceği için otomatikman bunların hepsi kalkacak.
Yer ne? Cumhuriyet savcılarına bu yetki geçtiği için cumhuriyet
savcıları yeniden idari para cezalarını kesecek ve bu
suretle de işte, gümrük kaçakçılığı yapmış,
hayalî ihracat yapmış, devletin hazinesini milyarlarca lira zarara
uğratmış olan birtakım kişiler
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) Yirmi dakika süre var Sayın
Başkan!
BAŞKAN Efendim, çok soru soran var, onların
sırası.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim yedi dakika var!
BAŞKAN Yedi dakika olur mu
Zaman kalırsa
vereceğim size.
Buyurun Sayın Bayramoğlu.
BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Rize) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, özellikle kambiyo rejimiyle ilgili bir
eksiklik var zannediyorum. O konuyla ilgili de zaten bir önerge
hazırlandı. O önergeyle ilgili aslında ben soru soracaktım
ama şimdi, az evvel grup başkan vekillerim gösterince Bir eksiklik
olarak telafi etmeyi düşünüyor musunuz? diye soracaktım.
İnşallah önergeyi kabul ettiğimizde telafi edilmiş olacak.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Hıdır, buyurun.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Sayın Bakanım, iki
seneden bu yana Türkiye, AK PARTİ döneminin paralarından altı
sıfırı kaldırmanın mutluluğunu yaşıyor,
ancak Meclis konuşmalarımızda da, esnafın
alışverişinde de YTL ve TL sürekli birbiriyle
karışıyordu. 1 Ocak itibarıyla artık YTLnin Ysine
veda ediyoruz, sadece Türk lirası kalıyor. Bu Türk lirasına
geçişin Türkiye Cumhuriyetine maliyeti ya da kazancı ne kadar
olacaktır?
Arz ederim. Sağ olun.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Hıdır.
Sayın Türkmenoğlu, buyurun.
KAYHAN TÜRKMENOĞLU (Van) Evet, Sayın
Başkanım, ben de bu kanunun hayırlı olması
temennisinde bulunuyorum.
Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında
Kanunda yapılan değişiklikle ilgili, burada genel gerekçeler
içerisinde Verilecek idari para cezası, yurda getirilmesi gereken
paranın yüzde 2,5undan fazla olamaz. cümlesi eklenmiştir. Bu
cümlenin biraz daha açılması hususunda Sayın Bakanımdan bir
ricam var.
Ben de teşekkür ediyorum. Hayırlı olsun kanunumuz.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Yemişci, buyurun.
TUĞRUL YEMİŞCİ (İzmir) Sayın
Başkanım, aracılığınızla Sayın
Bakanıma sormak istiyorum: Daha önce YTLye geçtiğimizde
vatandaşların buna uyumda zorluk yaşamadığını
gördük. Bundan sonra, yılbaşından sonra yeniden TLye
geçişte herhangi bir zorluk yaşanıp yaşanmayacağını
öğrenmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Yemişci.
Sayın Yeni, buyurun.
AHMET YENİ (Samsun) Sayın Bakanım, Türk
Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun
konuşulduğu zaman rahmetli Özalı anmadan geçemeyeceğiz. O
dönemde başlatılan bu düzenlemeler, her geçen gün, altı
sıfırı atmamız sebebiyle de artarak devam ediyor, demek ki
Türk parasının kıymeti her gün artıyor.
O bakımdan, emeği geçenleri kutluyorum. Tebrik ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Yeni.
Sayın Bakan, yazılı mı cevap vereceksiniz?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Efendim, bunların çoğuna yazılı cevap vereceğim.
Yalnız, Sayın Yemişcinin suali çok açık.
Vatandaşımız YTLden TLye geçişte hiçbir
sıkıntı çekmeyecektir. Bunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Diğer hususları yazılı olarak
cevaplandıracağız.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, o zaman, ben
sorularımı sormadım, devam edeyim.
BAŞKAN Evet, vakit kaldı, girebilirsiniz.
Buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, tabii,
biliyorsunuz, bu para cezaları şu anda, dediğim gibi, bir
kısmı kesilmiş, yani bu para cezasını gerektiren suçu
işleyenlere verilen cezaların büyük bir kısmı yargıda
şimdi. Bu yargıda, bir kısmı da tabii belki zaman
aşımı süresini doldurmak üzere. Bu para cezasını kesme
yetkisini idareden alıp savcılığa verince, o idarenin
kestiği para cezaları otomatikman, yetkisizlik nedeniyle terkin
edilmiş olur. Dolayısıyla cumhuriyet savcıları da
bunları zaman aşımı içinde kesmedikleri takdirde, bu
arkadaşlarımız -gümrük kaçakçılığı
yapmışlardır, hayalî ihracat yapmışlardır- bu
cezalardan kurtulacaktır.
Ayrıca, Kanunda Ancak verilecek idarî para cezası
yurda getirilmesi gereken paranın yüzde ikibuçuğundan fazla olamaz.
deniliyor. Eskiden böyle bir sınırlama yoktu. Yani, para cezası
kaçırılan eşyayla paralel olarak kesiliyordu, yüzde 5ine kadar
kesiliyordu ve belli sınırlama yoktu.
Sonra, bu yeni getirilen teklifle, mükerrerlik hâlinde, mükerrer
olarak kesilen para cezalarının
Fiilin mükerrer olarak
işlenmesi hâlinde para cezası 2 misli olarak kesiliyordu, bu da
kaldırılmıştır. Yani, getirilen bu kanun teklifiyle
görülüyor ki, yıllardır bu salonda şahit olduğumuz bir
durum var, birtakım gümrük kaçakçıları, vergi kaçıranlar,
hayalî ihracat yapanlar, böyle son saniye verilen kanunlarla, işte
birilerini rahatlıkla bu cezalardan kurtarmak için getirilen
kanunlardır. Bunlar korsan tekliflerdir. Devletin bu kanunla kaç lira
zararı olduğunu öğrenmek istiyorum. Kaç lira zarara uğrayacak?
Şimdi, tabii bunları inkâr edecekler, ama bir sene sonra
ben bunun hesabını soracağım. Şimdi, özellikle
Yazılı cevap vereceğim. diyorlarsa muhakkak yazılı
da cevap versinler.
Sayın Başkan, Türk Parasının Kıymetini
Koruma Kanununa göre idarenin bugüne kadar yaptığı bütün
işlemler, yani yapılan para cezaları keenlemyekün addediliyor,
yeni bir sistem getiriliyor ve bu yeni sistemde de hâlihazır kesilip de
tahsil edilmeyen paralar maalesef siliniyor. Bunun da kamuoyunca bilinmesini
istiyorum ve sorularıma da cevap istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Helvacıoğlu, buyurun.
M.YILMAZ HELVACIOĞLU (Siirt) Sayın Bakanım...
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Süre bitti efendim.
BAŞKAN Sisteme girdiği ve son olduğu için söz
verdim. Sayın Bakan da yazılı cevap vereceği için
Sorabilirsiniz sorunuzu.
M. YILMAZ HELVACIOĞLU (Siirt) Sayın Bakanım, Türk
parasının alım gücünü korumak için ekonomimizin güçlü ve stabil
olması gerekmektedir. Sürdürmekte olduğumuz ekonomik tedbirler devam
edecek mi? Açıklamanızı rica ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Helvacıoğlu.
Sayın Bakan, yazılı mı cevap vereceksiniz?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Açıklamamda fayda var.
Para cezasını zaten cumhuriyet savcısı
veriyordu. Aynı kanunda yine cumhuriyet savcısı verecek.
Değişen bir şey yoktur. Af diye bir şey söz konusu
değildir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Bakan bilmiyor. Kabahatler Kanununu
bilmiyor Bakan.
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Sadece
şekil değişiyor, adı değişiyor. Ağır
para cezasının adı idari para cezası oluyor. Bundan
ibarettir.
Bunu özellikle yüce Meclise arz ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, 5326
sayılı Kabahatlar Kanununa göre
BAŞKAN Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRK PARASININ KlYMETİNİ
KORUMA HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- 20/2/1930 tarihli ve 1567 sayılı Türk
Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanunun 3 üncü maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 3- Bakanlar Kurulunun bu Kanun hükümlerine göre
yapmış bulunduğu genel ve düzenleyici işlemlerdeki
yükümlülüklere aykırı hareket eden kişi, üçbin Türk
Lirasından yirmibeşbin Türk Lirasına kadar idarî para
cezası ile cezalandırılır.
Fiil, 1 inci maddede yazılı kıymetlerin izinsiz
olarak yurttan çıkarılması veya yurda sokulması mahiyetinde
ise, 21/3/2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele
Kanunu hükümlerine göre suç veya kabahat oluşturmadığı
takdirde kişi; eşya ve kıymetlerin rayiç bedeli kadar,
teşebbüs halinde bu bedelin yarısı kadar idarî para cezası
ile cezalandırılır.
Her türlü mal, kıymet, hizmet ve sermaye ithal ve ihraç edenler
veya bu işlere aracılık edenlerden bu işlemlerinden
doğan alacaklarını 1 inci maddeye göre alınan kararlardaki
hükümlere göre ve bu kararlarda tayin edilen süreler içinde yurda
getirmeyenler, yurda getirmekle yükümlü oldukları kıymetlerin rayiç
bedelinin yüzde beşi kadar idarî para cezasıyla
cezalandırılırlar. İdarî para cezasına ilişkin
karar kesinleşinceye kadar alacaklarını yurda getirenlere,
birinci fıkra hükmüne göre idarî para cezası verilir. Ancak,
verilecek idarî para cezası yurda getirilmesi gereken paranın yüzde
ikibuçuğundan fazla olamaz.
İthalat, ihracat ve diğer işlerinde döviz veya Türk
Parası kaçırmak kastıyla muvazaalı işlemlerde
bulunanlar, yurda getirmekle yükümlü oldukları veya
kaçırdıkları kıymetlerin rayiç bedeli kadar idarî para cezasıyla
cezalandırılırlar. Bu fiilin teşebbüs aşamasında
kalması halinde verilecek ceza yarı oranında indirilir.
Bu kabahatlerin bir tüzel kişinin yararına olarak
işlenmesi halinde, ilgili tüzel kişiye de aynı miktarda idarî
para cezası verilir.
Kabahatin konusunu
yabancı para oluşturması halinde, idarî para cezasının
hesaplanmasında fiilin işlendiği tarih itibarıyla Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankasının bu paraya ilişkin "döviz satış
kuru" esas alınır.
Bu madde hükmüne göre idarî para cezasına karar vermeye
Cumhuriyet savcısı yetkilidir."
BAŞKAN Madde üzerinde gruplar adına söz istemi? Yok.
Şahısları adına, Van Milletvekili Kayhan
Türkmenoğlu.
Sayın Türkmenoğlu, buyurun efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
KAYHAN TÜRKMENOĞLU (Van) Sayın Başkanım,
değerli milletvekilleri; Türk Parasının Kıymetini Koruma
Hakkında Kanundaki değişikliğin Meclisimize, ülkemize,
milletimize hayırlı olması temennisiyle hepinize saygı ve
sevgi sunuyorum. Hayırlı akşamlar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Türkmenoğlu.
İkinci söz, Artvin Milletvekili Ertekin Çolak
Sayın Çolak, buyurun efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ERTEKİN ÇOLAK (Artvin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; konuşmama başlarken hepinizi saygıyla
selamlıyorum ve bu kanunun milletimize hayırlar getirmesini temenni
ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Çolak.
Sayın milletvekilleri, soru sorma işlemine geçtik ama
soru soran arkadaşımız yok.
Madde üzerinde üç adet önerge vardır. Önergeleri önce
geliş sırasına göre okutacağım sonra
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
T.B.M. Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314 sıra sayılı yasa
teklifinin 1. maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 1567
sayılı Kanunun 3. maddesinin 4. fıkrasında öngörülen rayiç
bedeli kadarı ibaresinin rayiç bedelinin iki katı kadarı
biçiminde değiştirilmesini arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
T.B.M. Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314 sıra sayılı yasa
teklifinin 1. maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 1567
sayılı kanunun 3. maddesinin 3. fıkrasının son
cümlesinin fıkra metninden çıkarılmasını arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN Şimdi en aykırı önergeyi okutup
işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314 Sıra Sayılı Türk
Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1 nci maddesi
ile değiştirilen 1567 Sayılı Yasanın 3. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Hakkı Suha Okay
İsa Gök Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Ankara Mersin Malatya
Ali Koçal Akif
Ekici
Zonguldak Gaziantep
"Madde 3- Bakanlar Kurulunun bu Kanun hükümlerine göre
yapmış bulunduğu genel ve düzenleyici işlemlerdeki
yükümlülüklere aykırı hareket eden kişi, üçbin Türk
Lirasından yirmibeşbin Türk Lirasına kadar idarî para
cezası ile cezalandırılır.
Fiil, 1 inci maddede yazılı kıymetlerin izinsiz
olarak yurttan çıkarılması veya yurda sokulması mahiyetinde
ise, 21/3/2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele
Kanunu hükümlerine göre suç veya kabahat oluşturmadığı
takdirde kişi; eşya ve kıymetlerin rayiç bedeli kadar,
teşebbüs halinde bu bedelin yarısı kadar idarî para cezası
ile cezalandırılır.
Her türlü mal, kıymet, hizmet ve sermaye ithal ve ihraç
edenler veya bu işlere aracılık edenlerden bu işlemlerinden
doğan alacaklarını 1 inci maddeye göre alınan kararlardaki
hükümlere göre ve bu kararlarda tayin edilen süreler içinde yurda
getirmeyenler, yurda getirmekle yükümlü oldukları kıymetlerin rayiç
bedelinin yüzde beşi kadar idarî para cezasıyla
cezalandırılırlar. İdarî para cezasına ilişkin
karar kesinleşinceye kadar alacaklarını yurda getirenlere, birinci
fıkra hükmüne göre idarî para cezası verilir. Ancak, verilecek idarî
para cezası yurda getirilmesi gereken paranın yüzde
ikibuçuğundan fazla olamaz.
İthalat, ihracat ve diğer kambiyo işlemlerinde
döviz veya Türk Parası kaçırmak kastıyla muvazaalı
işlemlerde bulunanlar, yurda getirmekle yükümlü oldukları veya
kaçırdıkları kıymetlerin rayiç bedeli kadar idarî para
cezasıyla cezalandırılırlar. Bu fiilin teşebbüs
aşamasında kalması halinde verilecek ceza yarı
oranında indirilir.
Bu kabahatlerin bir tüzel kişinin yararına olarak
işlenmesi halinde, ilgili tüzel kişiye de aynı miktarda idarî
para cezası verilir.
Kabahatin konusunu yabancı para oluşturması
halinde, idarî para cezasının hesaplanmasında fiilin
işlendiği tarih itibarıyla Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankasının bu paraya ilişkin "döviz satış
kuru" esas alınır.
Hükmolunacak idari para cezasına, suç tarihi ile tahsil
tarihi arasındaki süreler için 6183 sayılı Kanuna göre tespit
edilen gecikme zammı oranında, para cezası ile birlikte tahsil
olunmak üzere, gecikme faizi uygulanır. Gecikme faizinin
hesaplanmasında ay kesirleri nazara alınmaz.
Yukarıdaki fıkralarda yazılı suçların
tekerrürü halinde verilecek cezalar iki kat olarak hükmedilir.
Bu madde hükmüne göre idarî para cezasına karar vermeye
Cumhuriyet savcısı yetkilidir."
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu efendim?
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkanım, efendim, bu
verilen önergede
benim önergemde aykırılık vardır. Çünkü
ben burada üçüncü fıkranın bir bendinin
çıkarılmasını istiyorum. Şimdi, bahsedilen önergede
BAŞKAN Efendim, Kanunlar Dairesi o şekilde göndermiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Bir dakika
Rica ediyorum. En
aykırı önerge diyorsunuz da, eğer siz bu önergeyi işleme
koyduğunuz zaman diyeceksiniz ki bu kabul edildi, senin önergeni
işleme koymayacağız.
BAŞKAN Önergeyi kabul ediyor musunuz efendim?
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, ama rica ediyorum, ben size
doğrusunu söylüyorum. Siz yine dediğinizi yapın.
BAŞKAN Ben Kanunlar ve Kararlar Dairesinin getirdiği
şeye riayet ederim efendim, onlara güveniyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, burada Cumhuriyet Halk Partisinin
verdiği bir önergeyi
BAŞKAN Onlar yanlış yapmazlar efendim.
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Sayın Başkanım, izninizle iki cümle söylemek
istiyorum. Önergeyle esasta 6183 sayılı Kanunda olan ve Kabahatler
Kanunundan 6183 sayılı Kanuna yapılan bir atıf buraya
alınmıştır. Tereddüde meydan vermemek için böyle bir
düzenleme yapılmıştır. Esasında faydalı
olacağını da düşünüyorum. Bu bakımdan, Komisyonumuzun
toplantı yeter sayısı da vardır ve önergeye
katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu efendim?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, benim önergem daha
aykırı önerge, benim önergemi daha önce işleme koymanız
lazımdı.
BAŞKAN Efendim itirazınız
KAMER GENÇ (Tunceli) Çünkü ben orada metinden
çıkarılmasını istiyorum. Sırf bizim önergemizi
işleme koymamak için
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
4. fıkradaki değişiklik ile anlaşılmayan
ve önceki kanunda kambiyo işlemleri denilmek suretiyle açık halinin
tekrar uygulama kolaylığı sağlamak amacı ile
korunması hedeflenmiştir ve kambiyo işlemleri metni maddeye
eklenmiştir.
6. fıkradan sonra gelmek üzere yapılan
değişiklik ile İdari Para Cezalarının
kesinleşmesi ile tahsili arası uzun zaman alacağından ve
tahsil edilecek cezanın Türk Parası cinsinden
hesaplanacağından Türk Parasındaki değer kaybından
oluşacak kaybının önlenmesinin gerekliliği ve Kabahatler
Kanununda özel bir hüküm bulunmamasından dolayı işbu özel
kanunda gecikme faizi uygulamasının gerçekleştirilmesi
amaçlanmıştır
Yapılan değişiklik ile cezanın
caydırıcılığı ve 1567 sayılı yasa
uygulamasında görülen tekerrür uygulamasının yararlı
olması karşısında, kabahatler kanununda ise tekerrürün yer
almamasından dolayı özel kanunda uygulamada olması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Az önce kabul ettiğimiz önerge maddenin tamamını
değiştirmiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, bakın
yanlış yapıyorsunuz. Benim verdiğim önergede
Burada bir
sınırlama getirmiş.
BAŞKAN Maddenin tamamı değişmiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, bakın, rica ediyorum.
Şimdi, bu maddede CHPnin verdiği önergede iki fıkra eklenmesi
öngörülüyor. Ben mevcut maddede Ancak, verilecek idari para cezası yurda
getirilmesi gereken paranın yüzde iki buçuğundan fazla olamaz. Bu
bir sınırlama getirmiş. Ben bu metnin madde metninden
çıkarılmasını istiyorum. En aykırı önerge bu
efendim. Ama tabii ki sizin keyfinize ben bir şey diyemem.
BAŞKAN Bu önerge tamamıyla maddeyi
değiştiriyor, sizinki fıkra değiştiriyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ama efendim, yaptığınız
uygulama çok yanlış.
BAŞKAN Diğer iki önergeyi işlemden
kaldırıyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) İşte tabii ki, beni konuşturmamak
için her türlü hileye başvuruluyor. Maalesef, siz de buna vasıta
oluyorsunuz.
BAŞKAN 1inci maddeyi kabul edilen önerge
doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- Türk Parasının Kıymetini Koruma
Hakkında Kanunun 4 ve 5 inci maddeleri yürürlükten
kaldırılmıştır.
BAŞKAN Gruplar adına söz istemi yok.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ben varım efendim. (AK PARTİ
sıralarından Sen grup musun? sesi)
BAŞKAN Şahsı adına
KAMER GENÇ (Tunceli) Tabii, ben burada en büyük partiyim be! Bu
memleketi koruyan en büyük parti benim.
BAŞKAN
Samsun Milletvekili Ahmet Yeni.
Sayın Yeni, buyurun efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AHMET YENİ (Samsun) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 2nci
maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi bu
gece, bu saatte saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
2nci maddenin hayırlı, uğurlu olmasını
diliyorum tekrar.
Hepinize hayırlı akşamlar diliyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Yeni.
Şahsı adına ikinci söz Muğla Milletvekili
Mehmet Nil Hıdırın.
Sayın Hıdır, buyurun efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Sayın
Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; Türk
parasının değerini koruma tasarısının 2nci
maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum.
Ülkemizde çok uzun yıllar boyunca enflasyon artmış.
Sıfırları artmış para yüzünden, gerek Merkez
Bankası paraları basmaya yetişemediği gibi gerekse
diğer kurum ve kuruluşlar bu çok sıfırlı paranın
getirdiği güçlükleri yaşamıştır. 2nci maddeyle ve bu
yasanın tamamıyla yılbaşından itibaren Türk
lirasına geçiyoruz.
Türk liramızın ülkemize, milletimize ve devletimize
hayırlı olmasını temenni ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Hıdır.
Madde üzerinde soru işlemi yok.
Bir adet önerge vardır, okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314 sıra sayılı yasa
teklifinin 2. maddesinin teklif metninden çıkarılmasını
saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu efendim?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Toplantı yeter sayımız vardır,
katılıyoruz efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır efendim, yok efendim.
Toplantı yeter sayısı yok. O kadar cehalet olmaz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Arkadaşlar, sayar mısınız. Bir
dakika, sayacaklar, hiç telaş etme.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır, kaç kişi var orada?
BAŞKAN Kaç üyeniz var?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) 25 üyemiz var, toplantı yeter sayısı 9 kişi.
BAŞKAN Üçte 1iniz var değil mi?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Tabii efendim.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu efendim?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet katıldığı
için gerekçe okunmuyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) Komisyon üyeleri ayağa kalksın,
ben tanımıyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Efendim, katılıyorlar,
okutmayacağım gerekçeyi.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, gerekçeyi
okutmadınız.
BAŞKAN 2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, oyumun rengini
belirtmek üzere aleyhte söz istiyorum efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Aleyhte söz alındı
efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Kim aldı?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Aldılar arkadaşlar.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır, aleyhte oyumun rengini
belirtmek üzere söz istiyorum. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Madde üzerinde mi?
KAMER GENÇ (Tunceli) Aleyhte efendim.
BAŞKAN Tamam, en son söz veririz size, tamam.
Maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Gruplar adına söz istemi yok.
Şahısları adına ilk söz Siirt Milletvekili
Yılmaz Helvacıoğluna ait. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
M. YILMAZ HELVACIOĞLU (Siirt) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 314 sıra sayılı
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, tutumunuz
hakkında söz istiyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Beni burada konuşturmamak için
Neyse, tutumunuz hakkında söz
istiyorum. Ben bu Danışma Kurulunun ne kadar sahtekârca
hazırlandığını söyleyeceğim.
BAŞKAN Sizi davet ettim, gelmediniz. Tutumumu orada
anlatırdınız gelseydiniz.
M. YILMAZ HELVACIOĞLU (Devamla)
kanunun ülkemize
hayırlı ve uğurlu olmasını diler, hepinize
saygılar sunarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
KAMER GENÇ (Tunceli) Halk size sorar, sorar!
BAŞKAN İkinci konuşmacı Van Milletvekili
Kerem Altun.
Sayın Altun, buyurun efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
KEREM ALTUN (Van) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
314 sıra sayılı Türk Parasının
Kıymetini Koruma Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine söz almış
bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri, bu teklifle mevzuatımızda
var olan boşluk doldurulacak ve Türk Parasının Kıymetini
Koruma Kanunu bütüncül bir anlayışla mevzuata
uyumlaştırılacaktır.
Hayırlı olması temennisiyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
KAMER GENÇ (Tunceli) Soru soracağım efendim,
giremiyorum Sayın Başkan. Soruya giremiyorum, soru
soracağım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Girmezsen soramazsın.
BAŞKAN Ben ne yapayım giremiyorsanız? Ben mi
geleyim orada gireyim ya! Allah Allah ya! Giremiyormuş ya! (AK PARTİ
sıralarından gülüşmeler)
KAMER GENÇ (Tunceli) Soru soracağım Sayın
Başkan.
AHMET YENİ (Samsun) Parmağı eskimiş,
parmağı!
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan soru
soracağım.
BAŞKAN Evet, 3üncü maddeyi oyluyorum efendim: Kabul
edenler
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, soru soracağım
Sayın Başkan.
BAŞKAN Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan soru
soracağım.
BAŞKAN Yok efendim, isminiz yok, ben yaratacak
mıyım burada şimdi! Ne yapayım?
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim giremiyorum
Soru
soracağım diyorum.
BAŞKAN Yok işte! Gel bak!
KAMER GENÇ (Tunceli) Yok ama giremiyorum efendim.
BAŞKAN Gel bak, varsa o zaman
Gel buraya
Gelir misin
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim?
BAŞKAN Gel bak, varsa kabul edeyim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim Giremiyorum. dedim size.
BAŞKAN Ne yapayım giremiyorsan ya! Yani giremiyorsun
diye ne yapayım ben. Allah Allah ya!
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, sizin göreviniz
eğer bunu şey etmekse
BAŞKAN 4üncü maddeyi okutuyorum efendim.
MADDE 4- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Gruplar adına söz istemi? Yok.
Şahısları adına ilk söz Gümüşhane
Milletvekili Kemalettin Aydına aittir.
Sayın Aydın, buyurun efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
KEMALETTİN AYDIN (Gümüşhane) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 314 sıra sayılı Kanun Teklifiyle
Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanununun bütüncül bir
anlayışa, mevzuata uyumlaştıracak olan bu
değişikliğin hayırlı olmasını diler,
emeği geçen Komisyon üyesi ve diğer bütün yetkililere teşekkür
eder, saygılar sunarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Tokat Milletvekili Osman Demir.
Sayın Demir, buyurun efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
OSMAN DEMİR (Tokat) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 314 sıra sayılı Türk Parasının
Kıymetini Koruma Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 4üncü maddesi üzerinde
şahsım adına söz aldım.
4üncü madde yürütme maddesidir ve Bakanlar Kurulu tarafından
yürütülecektir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
Madde üzerinde soru-cevap işlemi yok.
KAMER GENÇ (Tunceli) Var efendim. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Var mı, nerede? Girmemişsin.
KAMER GENÇ (Tunceli) Girdim, yanıyor.
BAŞKAN E gel göster. Gel göster, varsa, tamam, bak kabul
ediyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan niye yanıyor o
zaman?
BAŞKAN Varsa kabul edeceğim ama yoksa salonu terk eder
misiniz o zaman?
KAMER GENÇ (Tunceli) Niye yanıyor o zaman?
BAŞKAN Salonu terk eder misiniz o zaman? E gel bak.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Yoksa oylayın Sayın
Başkan.
KAMER GENÇ (Tunceli) Girdim, yanıyor
Böyle bir şey
olur mu yani!
BAŞKAN Ben ne yapayım? Yok kardeşim, ben
şimdi olmayan bir şeye nasıl el basacağım? Nasıl
basayım, size söz vereyim, nasıl mikrofonunuzu açayım?
KAMER GENÇ (Tunceli) Bu niye yanıyor öyleyse?
BAŞKAN E yanmıyor burada, gel bak. Bakın
arkadaşlar, var mı? Bakın C. Ünal diye bir isim
çıkmış, C. Ünal kim?
CUMHUR ÜNAL (Karabük) Benim.
BAŞKAN Cumhur Ünal.
Ben ne yapayım ya? Var mı arkadaşlar, var mı?
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Sayın Genç, ben hakkınızı yemem, hakikaten
isminiz burada olsa, samimi olarak söylüyorum, veririm, çekineceğim bir
taraf yok. Yani konuşmanızdan çekinmiyorum ben, veririm söz ama yok
isminiz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, yoksa
oylama yapın.
BAŞKAN Ben ne yapayım peki ya? Böyle bir usul var
mı yani? O zaman herkes kalksın benden söz istesin.
Peki, açın mikrofonunuzu, vereyim. Yok isminiz, yine yok,
açın vereyim. İnanmıyorsunuz siz ya!
KAMER GENÇ (Tunceli) 179 var efendim.
BAŞKAN 179 sizin isminiz mi? Gel bak ne yazıyor
burada? Bakanlara ayrılan şeye siz basıyorsunuz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, hakikaten bugün
tarihin ibret alacağı bir Türkiye Büyük Millet Meclisi oturumunu
izliyoruz.
BAŞKAN Doğrudur.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ben çok utanç duyuyorum. Yani, şimdi
Türkiye hazinesinden kaçakçılık yapan insanlara af getiren böyle bir
kanunun bu saatlerde -halk bizi dinliyor, Türk halkı bizi dinliyor-
milyarlarca, hatta trilyonlarca, gümrük kaçakçısının, hayalî
ihracatçının vergi cezalarını affetmek için seferber olan
bir iktidar partisine karşı bu kanunun bu kadar, beni de susturmak
suretiyle geçirilmesini kınıyorum! Bir. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) Yalan söyleme!
AHMET YENİ (Samsun) Sayın Başkan soru sorma
sırası
KAMER GENÇ (Tunceli) İkincisi: Bu kanunda o kadar
değişik şeyler getirildi ki, yani şimdi bugüne kadar
2007den beri burada Parlamentodayız. Hiçbir kanunda bu kanunun burada
görüşülmesini engellenmek için gösterilen hileli çaba gösterilmedi.
Şimdi ne var Sayın Başkan? Kimin malını kimden
kaçırıyoruz? Burada ben çıkıp da beş dakika
konuştuğum zaman
BAŞKAN Dinler misiniz beni.
KAMER GENÇ (Tunceli) Türkiye Cumhuriyeti devletinin menfaatini
koruyan bir insan olarak
BAŞKAN Dinler misiniz
KAMER GENÇ (Tunceli) Suç mu işliyorum?
BAŞKAN Hayır, suç işlemiyorsunuz. Dinler misiniz
beni.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim dinleyeyim.
BAŞKAN Bu kanun teklifini bir tek grup vermedi. Dört tane,
Meclisi temsil eden gruplar verdi.
KAMER GENÇ (Tunceli) Var mı? Yok öyle bir şey efendim.
BAŞKAN Var efendim Danışma Kurulu kararında.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim yok. Teklifin üzerinde, bakın
BAŞKAN Danışma Kurulu kararında var efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, teklif kimin tarafından
verilmiş? Hakkı Köylü tarafından verilmiş.
BAŞKAN Olabilir, ama Danışma Kurulunda kabul
edildi efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, Danışma Kurulu
başka teklif başka.
Sayın Başkan, sen
BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Rize) Sayın Başkan,
süreyi başlatın, sorularımızı alın.
BAŞKAN Devam edin siz, devam edin. Ben biliyorum ne
yaptığımı, siz devam edin.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, bakın, beni
konuşturmamak için her türlü hile yapılıyor burada. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
AHMET YENİ (Samsun) Sayın Başkan,
sorularımız var.
BAŞKAN Hiçbir hile yok efendim. Herkes hakkını
kullanıyor.
BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Rize) Sayın Başkan,
süreyi başlatır mısınız?
KAMER GENÇ (Tunceli) Bir Meclis Başkanı olarak, sizin
bir parlamenterin burada konuşturulmaması için yapılan bu kadar
hileli davranışlara el koymanız lazım.
AHMET YENİ (Samsun) Sayın Başkan, soru
KAMER GENÇ (Tunceli) Böyle bir şey olur mu yani, böyle bir
şey olur mu! Efendim, o zaman burada ben halkın hakkını
nasıl koruyacağım?
AHMET YENİ (Samsun) Sayın Başkan, süre
KEMALETTİN AYDIN (Gümüşhane) Biz de soru
soracağız.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Efendim süre
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkanım,
süre doldu.
BAŞKAN Şimdi siz soru için mi açtınız? Niçin
açtınız mikrofonu?
KAMER GENÇ (Tunceli) Tabii soru soracağım.
BAŞKAN Peki, sor sorunu bakalım.
KAMER GENÇ (Tunceli) Peki, ben soruyorum.
BAŞKAN Sor bakalım.
KAMER GENÇ (Tunceli) Peki, buradaki bu yüzde 5
sınırlamayı niye getirdiniz? Onu söylüyorum. Bu 3üncü maddede
eski Kanunda Ancak, verilecek idari para cezası yurda getirilmesi
gereken paranın yüzde iki buçuğundan fazla olamaz. Niye böyle yüzde
2,5 gibi bir sınırlama getirdiler? Bu sınırlamayı
getirmekle devlet hazinesine getirilen yükü izah etsinler! Burada her şeyi
inkâr ederek devletin hazinesini talan edenlere niye siz gerekli
müsamahayı gösteriyorsunuz Sayın Başkan! (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) Süre doldu, süre doldu
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Süre doldu efendim. Beş
dakikaydı, bitti.
BAŞKAN Sayın Bakanım, cevap verecek misiniz?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Evet.
BAŞKAN Komisyon da cevap verebilir, siz de verebilirsiniz.
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Komisyon da cevap verebilir, ben de cevap verebilirim.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Geniş cevap verin.
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Ben cevap vereyim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, kimse bir şey bilmiyor ki
cevap versin. Birilerini korumak için bu kanunu getiriyorsunuz.
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Sayın Başkanım, müsaade ederseniz, bu soruya ben
bir cevap vermek istiyorum madem arkadaşımız bu konuda tereddüt
etti.
Şimdi, maddeyle getirilen cezalar eski cezaların,
Kanundaki cezaların tamamen aynısı, orada bir
değişiklik yok.
Yüzde 5i niye yüzde 2,5e indirdik?
KAMER GENÇ (Tunceli) Yüzde 5 değil, eski kanunda yüzde 2,5
yok. Sınırlama yok.
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) 2,5 yok.
KAMER GENÇ (Tunceli) Yok işte. Niye getirdin?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) İşte, onu anlatacağım. Dinlemesini bilsen.
Dinlersen anlatacağım işte.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayalî ihracatçıyı koruyorsun,
gümrük kaçakçısını koruyorsun.
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Bir saniye
Dinler misiniz lütfen.
KAMER GENÇ (Tunceli) Dinleyeyim
Bana söyle
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Ben söylüyorum. Birincisi Hayalî ihracat
diyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, Türk Parasının
Kıymetini Koruma Hakkında Kanun
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
RECEP KORAL (İstanbul) Nesin sen ya!
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Bir saniye
Dinler misin.
Bakın bu kanunda Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu
hükümleri tamamen saklı tutulmuştur. Kaçakçılıkla bu
kanunun hiç uzaktan yakından alakası yoktur, birincisi bu.
KAMER GENÇ (Tunceli) Allah, Allah! Türk Parasının
Kıymetini Koruma Hakkında Kanun kaçakçılıkla ilgili.
BAŞKAN Sizi dinlediler Sayın Genç. Siz de dinleyin.
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) İkincisi, verilecek para cezası yurda getirilmeyen
kıymetin yüzde 5i kadardır. Şimdi, eğer bu para
cezası, bu yüzde 5, yani getirilmesi gereken para 100 bin lira ise, örnek
veriyorum, başka türlü anlayamazlar herhâlde, öyle zannediyorum
KAMER GENÇ (Tunceli) Sen kanun teklifinin ne getirdiğini
bilmiyorsun. Kanun teklifinin kime, ne fayda, neler getirdiğini
bilmiyorsun. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Sen, konuştuğun kişiyi
KAMER GENÇ (Tunceli) İhracat bedellerinin Türkiyeye
getirilme zorunluluğunu kaldırdınız.
BAŞKAN Sayın Genç
KAMER GENÇ (Tunceli) Kaldırdınız o ihracat
bedellerini Türkiyeye getirme zorunluluğunu. Ne demek o?
BAŞKAN Sayın Genç, Genel Kurulun düzenini
bozuyorsunuz. Lütfen
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, düzeni siz bozuyorsunuz.
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Ben sayın milletvekillerine veriyorum bu cevabı.
BAŞKAN Buyurun.
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Yine, para cezasının miktarı 50 bin liradan daha
fazla
Paranın miktarı 50 bin liradan daha fazla ise yüzde 5 verilen
ceza, bu cezanın kesinleşmesinden önce yatırılmış
ise birinci fıkradaki maktu cezaya, yani 3 bin liraya dönüyor. Burada sorun
yok.
KAMER GENÇ (Tunceli) Öyle bir şey yok Sayın
Başkan, hep uyduruyor.
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Ama verilecek ceza, bu yüzde 5 ceza 2-3 bin liranın
altında olursa şayet çünkü 50 bin liralık bir miktarı
Türkiyeye getirmemiştir, bunun cezası yüzde 5;2.500 liradır.
KAMER GENÇ (Tunceli) Trilyonlar söz konusu, 50 binden ne
bahsediyorsun sen? Türk parasına göre kaçırılan parada
trilyonlar söz konusu.
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) 2.500 lira ceza yüzde 5 iken, bunu bir de ceza kesinleşmeden
ödemesi hâlinde indirim yaptığımız zaman 3 bin liraya
çıkarıyoruz. Burada bir tezat vardır. İşte, bu
bakımdan miktar olarak az olanların yukarıdaki 3 bin lirayı
geçmemesi için yüzde 2,5 oranı getirilmiştir. Adaletin
sağlanması için yapılmıştır.
Teşekkür ederim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Yok öyle bir şey, yok.
BAŞKAN Teşekkürler.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
4üncü madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, İç Tüzük madde 86ya göre oyunun
rengini açıklamak için lehte Van Milletvekili Kayhan Türkmenoğlu.
Sayın Türkmenoğlu, buyurun efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
KAYHAN TÜRKMENOĞLU (Van) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün bütçe görüşmelerinin, yoğun bir
maratonun sonuna geldik. Bana göre Türkiyede en önemli
kanunlarımızdan birisidir Türk Parasının Kıymetini
Koruma Hakkında Kanun.
Bu kanunda emeği geçenleri, bugün burada bu kanunda
emeği geçen ve bunun için zamanını burada harcayan tüm
milletvekili arkadaşlarımı canıgönülden kutluyorum. Oyumun
rengi kabuldür. Yasamızın hayırlı olması temennisiyle
saygılarımı sunuyorum, hayırlı akşamlar
diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Türkmenoğlu.
Aleyhte, Artvin Milletvekili Ertekin Çolak.
Buyurun Sayın Çolak. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, benden önce mi söz
aldılar?
BAŞKAN Burada var. Lütfen, yeter artık. Bak, son saate
geldik birbirimizi kırmayalım.
KAMER GENÇ (Tunceli) Bunun hesabını ben halk huzurunda
soracağım onlara.
BAŞKAN Şimdi, bak, bunun devamı yok. Şimdi
buradan çıkarız, ondan sonra konuşalım sizinle, ne olur.
Allah Allah ya!
ERTEKİN ÇOLAK (Artvin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; konuşmama başlarken hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Aleyhte söz aldım. Neden aleyhte? Bu kadar önemli bir kanun
neden geç kalmıştır? (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Geç olmuştur ama temiz olmuştur.
Hayırlı olmasını temenni ediyor, saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Çolak.
Sayın milletvekilleri, teklifin tümünü oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Teklif kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır,
hayırlı olsun.
Sayın milletvekilleri, programa göre, 2009 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2007 Yılı Merkezi
Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarılarının oylanmamış
maddelerinin görüşmelerini ve oylamalarını yapmak için 25
Aralık 2008 Perşembe günü saat 11.00de toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 23.00