DÖNEM: 23 CİLT: 37 YASAMA YILI: 3
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
41inci
Birleşim
7 Ocak 2009 Çarşamba
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.
- YOKLAMA
IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Kars
Milletvekili Zeki Karabayırın, Sarıkamış
Harekâtının 94üncü yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- İstanbul
Milletvekili Esfender Korkmazın, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler
Gününe ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Osmaniyenin düşman
işgalinden kurtuluş gününe, İsrailin Filistine
yaptığı saldırıyı kınadığına
ve Milliyetçi Hareket Partisinin, Meclis çalışmalarına muhalefet
olarak verdiği yapıcı katkıyı bundan sonra da devam
ettireceğine ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- Adana
Milletvekili Kürşat Atılganın, Osmaniyenin düşman
işgalinden kurtuluşuyla ilgili açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun (6/1020, 6/1101) esas numaralı
sözlü sorularını geri aldığına ilişkin önergesi
(4/106)
2.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun (6/1116) esas numaralı sözlü
sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/107)
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya ve 20 milletvekilinin, taksici
esnafının sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/294)
2.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 19 milletvekilinin, sendikal örgütlenmedeki
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/295)
3.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan ve 20 milletvekilinin, kara mayınları
konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/296)
C) Tezkereler
1.-
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırımın,
Suriyeye yaptığı resmî ziyarete iştirak eden
milletvekiline ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/649)
2.- Devlet
Bakanı Mustafa Said Yazıcıoğlunun, Almanyaya
yaptığı resmî ziyarete iştirak eden milletvekiline
ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/650)
3.-
Sağlık Bakanı Recep Akdağın, Bosna-Herseke
yaptığı resmî ziyarete iştirak eden milletvekiline
ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/651)
4.- Devlet
Bakanı Kürşad Tüzmenin, Polonyaya yaptığı resmî
ziyarete iştirak eden milletvekillerine ilişkin Başbakanlık
tezkeresi (3/652)
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
2.- Sanayi ve
Ticaret Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun, Devlet Memurları Kanunu ve Genel Kadro ve Usulü
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/537) (S.Sayısı: 236)
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susamın, Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet
Zafer Çağlayanın, sözlerini çarpıttığı
iddiasıyla konuşması
IX.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağızın, sağlık sorunu
yaşayan tutuklu ve hükümlülere ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı
Mehmet Ali Şahinin cevabı (7/4812) (Ek Cevap)
2.- Samsun
Milletvekili Osman Çakırın, Roj TVnin kapatılması için
başvuru yapılıp yapılmadığına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Dışişleri Bakanı Ali
Babacanın cevabı (7/5564)
3.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Roj Tvnin kapatılması için
başvuru yapılıp yapılmadığına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Dışişleri Bakanı Ali
Babacanın cevabı (7/5566)
4.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Türk soylu Yunan uyrukluların
çalışma izinlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı Mustafa Said Yazıcıoğlunun cevabı (7/5763)
5.- Ankara
Milletvekili Tekin Bingölün, bir baraj projesine yönelik iddialara
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı (7/5773)
6.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, Yemen açıklarında kaçırılan
Türk gemisine ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Ali
Babacanın cevabı (7/5859)
7.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, bir termik santralin çevreye etkilerine
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı (7/5909)
8.- Konya Milletvekili
Atilla Kartın, bir müsteşar yardımcısının sahte
belge düzenlediği iddiasına ilişkin sorusu ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız Özak
ın cevabı (7/5950)
9.-
Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındırın, öldürülen bir
kadına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Nimet Çubukçunun
cevabı (7/5956)
10.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, şiddet mağduru kadınlara
yönelik çalışmalara ve bir sığınma evine,
- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, kadın sığınma
evlerine,
İlişkin
soruları ve Devlet Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı (7/5973),
(7/5974)
11.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, Mersin Orman Bölge Müdürlüğündeki bazı
personel işlemlerine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı
Veysel Eroğlunun cevabı (7/6054)
12.- Bilecik
Milletvekili Yaşar Tüzünün, Bilecik Belediyesinin ormana zarar
verdiği iddiasına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı
Veysel Eroğlunun cevabı (7/6055)
13.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, bir gölet projesine ilişkin
sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
(7/6057)
14.-
Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcının, Babaeski ilçesi içme
suyuna arsenik karıştığı iddiasına ilişkin
sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
(7/6058)
15.- Bursa
Milletvekili Hamza Hamit Homrişin, Orman Genel Müdürlüğündeki
atamalara ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı (7/6059)
16.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, bir gölet projesine ilişkin sorusu ve Çevre
ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/6061)
17.- Eskişehir
Milletvekili Fehmi Murat Sönmezin, Eskişehirde yapılması
planlanan stadyuma ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Murat
Başesgioğlunun cevabı (7/6139)
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.00te açılarak üç oturum yaptı.
Devlet
Bakanı Mehmet Aydın, Gazzedeki olaylar ve barışın
teminine yönelik çabalar konusunda açıklamada bulundu; MHP Ankara
Milletvekili Ahmet Deniz Bölükbaşı, CHP Bursa Milletvekili Onur
Öymen, DTP Van Milletvekili Fatma Kurtulan ve AK PARTİ İstanbul
Milletvekili Egemen Bağış grupları adına,
Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcı ve Tunceli Milletvekili Kamer
Gençde şahısları adına aynı konuda görüşlerini
belirttiler.
Oturum
Başkanı ve TBMM Başkan Vekili Meral Akşener,
Başkanlık Divanı olarak, İsrailin Filistin topraklarında,
Gazzede, bütün dünyanın gözleri önünde ölçüsüz ve pervasız güç
kullanımı sonucu yaşanan insanlık dramının, kan
ve gözyaşının bir an evvel son bulmasının temenni
edildiğine; Meclis Başkanı Köksal Toptan tarafından,
İsrailin Gazze şeridinde gerçekleştirdiği askerî harekât
nedeniyle zor durumda kalan Gazze halkına Türk Kızılayı
aracılığıyla insani yardım yapılacağı
ve bu amaçla Ziraat Bankası Türkiye Büyük Millet Meclisi Şubesinde
bir hesap açtırıldığına, isteyen milletvekillerinin
belirtilen hesap numarasına uygun görecekleri miktarda yardım
yapabileceklerine ilişkin bir açıklamada bulundu.
Adana
Milletvekilleri;
Fatoş
Gürkan,
Hulusi Güvel,
Yılmaz
Tankut,
5 Ocak Adana
ilinin düşman işgalinden kurtuluşunun 87nci yıl dönümü ve
İsrailin Gazzede yarattığı insanlık dramı
münasebetiyle gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Makedonya
Cumhuriyeti Meclis Başkanı Trajko Veljanoskinin ve Arnavutluk Halk
Meclisi Başkanı Jozefina Topallinin davetlerine icabet edecek
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Köksal Toptanın,
beraberindeki Parlamento heyetini oluşturmak üzere siyasi parti
gruplarınca bildirilen isimlere,
Etiyopya
Halkların Temsilcileri Meclisi Başkanı Teshoma Toga ve
beraberindeki heyetin ülkemizi ziyaret etmesinin uygun bulunduğuna,
İlişkin
Başkanlık tezkereleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın (6/1014, 6/1015, 6/1016),
Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun (6/992, 6/993, 6/1023, 6/1029, 6/1030),
Esas
numaralı sözlü sorularını geri aldığına
ilişkin önergeleri okundu; sözlü soruların geri verildiği
bildirildi.
Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslu ve 19 milletvekilinin, fındık
üreticilerinin (10/291),
Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir ve 23 milletvekilinin, Gaziantep ilinin eğitim
(10/292),
Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 20 milletvekilinin, kamuda alt işverenlik
uygulaması ile ilgili (10/293),
Sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla birer Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki
yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası
geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Dengeli Bir Çevre
İçin Küresel Parlamenterler Organizasyonu (GLOBE Europe) tarafından,
Avrupa Birliği (AB) Çek Cumhuriyeti Dönem
Başkanlığınca Çek Cumhuriyetinin Başkenti Pragda AB
Ulusal Parlamentoları ile AB Parlamentosunun Enerji ve Çevre Komisyonu
Başkanlarının katılımlarıyla
gerçekleştirilecek Avrupa İçin Güvenli ve Sürdürülebilir Enerji
başlıklı toplantıya ismen davet edilen Ankara Milletvekili
TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Nazmi Haluk Özdalganın icabet
etmesine,
TBMM
Başkanı Köksal Toptanın, Cezayir Ulusal Halk Meclisi
Başkanı Abdelaziz Ziarinin Cezayire resmî davetine beraberindeki
Parlamento heyetiyle birlikte icabetine,
İlişkin
Başkanlık tezkereleri kabul edildi.
Genel Kurulu
ziyaret eden Kazakistan Meclisi Parlamentolararası Dostluk Grubu
Başkanı Nurbak Rüstemov ve beraberindeki heyete Başkanlıkça
Hoş geldiniz denildi.
Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günayın;
Almanyaya,
Kırgızistana;
Ulaştırma
Bakanı Binali Yıldırımın, Libyaya,
Yaptıkları
resmî ziyarete;
10-13 Ekim 2008
tarihleri arasında İranda yapılan Türkiye-İran
Sınır Ticareti Ortak Komite V. Dönem Toplantısına;
İştirak
eden milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkereleri kabul
edildi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının 10, 6, 3, 9, 150 ve 4üncü sıralarında yer
alan 218, 266, 268, 263, 272 ve 283 sıra sayılı kanun
tasarı ve tekliflerinin bu kısmın 3, 4, 5, 6, 7 ve 8inci sıralarına
alınmasına ve diğer kanun tasarı ve tekliflerinin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine, Genel Kurulun
7/1/2009 Çarşamba günkü ve 8/1/2009 Perşembe günkü
birleşimlerinde 14.0020.00 saatleri arasında
çalışmalarını sürdürmesine, 6/1/2009 Salı günkü
birleşimde sözlü sorulardan sonra diğer denetim konularının
görüşülmeyerek, kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine ve
7/1/2009 Çarşamba günkü birleşimde sözlü soruların
görüşülmemesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi,
yapılan görüşmelerden sonra kabul edildi.
Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun, 4077 sayılı Tüketicinin
Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin (2/251), İç Tüzükün 37nci maddesine göre
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi, yapılan
görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
Gündemin Sözlü
Sorular kısmının;
1inci sırasında bulunan (6/312),
3üncü (6/318),
4üncü (6/323),
5inci (6/325),
12nci (6/379),
13üncü (6/380),
23üncü (6/409),
40ıncı (6/435),
45inci (6/441),
71inci (6/491),
75inci (6/501),
94üncü (6/528),
98inci (6/532),
119uncu (6/560),
181inci sırasında bulunan (6/647),
186ncı (6/654),
187nci (6/657),
207nci (6/680),
211inci (6/686),
240ıncı (6/730),
245inci (6/740),
249uncu (6/746),
292nci (6/814),
359uncu (6/898),
Esas
numaralı sözlü sorulara, Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Nazım Ekren cevap verdi; (6/379), (6/380),
(6/441), (6/491), (6/312), (6/318), (6/323), (6/325), (6/654), (6/730), (6/740)
esas numaralı soruların sahipleri de cevaba karşı
görüşlerini açıkladı.
Avrupa
Birliği Uyum Komisyonunda açık bulunan üyeliğe, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubunca aday gösterilen İzmir Milletvekili Ahmet Kenan
Tanrıkulu seçildi.
7 Ocak 2009
Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 14.00te toplanmak
üzere, birleşime 18.55te son verildi.
|
|
Meral
AKŞENER |
|
|
|
Başkan Vekili |
|
|
Harun
TÜFEKCİ |
|
Fatma SALMAN
KOTAN |
|
Konya |
|
Ağrı |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
No.: 44
II.- GELEN KÂĞITLAR
7 Ocak 2009 Çarşamba
Teklif
1.- Giresun
Milletvekili Ali Temürun; Karşılıksız Çek ve Protestolu
Senetler ile Kredi ve Kredi Kartları Borçlarına İlişkin
Kayıtların Dikkate Alınmaması Hakkında Kanun Teklifi
(2/370) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.1.2009)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya ve 20 Milletvekilinin, taksici
esnafının sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/294) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.12.2008)
2.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 19 Milletvekilinin, sendikal örgütlenmedeki
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/295)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.12.2008)
3.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan ve 20 Milletvekilinin, kara mayınları
konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve
105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/296) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16.12.2008)
7 Ocak 2009 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER : Harun TÜFEKCİ (Konya), Fatma
SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN -
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 41inci Birleşimini açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN -
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre vereceğim.
Sayın
milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını
bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen
milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama
pusulalarını görevli personel aracılığıyla üç
dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce, üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Sarıkamış Harekâtının
94üncü yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Kars Milletvekili Sayın
Zeki Karabayıra aittir.
Buyurun
Sayın Karabayır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Kars Milletvekili Zeki Karabayırın,
Sarıkamış Harekâtının 94üncü yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
ZEKİ
KARABAYIR (Kars) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tarihimizde müstesna bir yeri olan acı ve hüzün dolu
Sarıkamış Harekâtının 94üncü yıl dönümü
münasebetiyle gündem dışı söz aldım; yüce heyetinizi
saygıyla selamlarım.
Değerli
milletvekilleri, tarihimiz zaferlerle dolu olduğu gibi, Yemen ve
Çanakkalede, Sarıkamışta yitip giden Anadolu
çocuklarının acı hikâyelerini de barındırır.
Bilindiği gibi, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda Kars,
Ardahan, Batum ve Sarıkamış Rusların eline geçti, kırk
yıl boyunca Rus hâkimiyetinde kaldı. Birinci Dünya
Savaşının başlamasıyla birlikte Osmanlı
İmparatorluğu kırk yıllık Rus esaretine son vermek
üzere 22 Aralık 1914 tarihinde Enver Paşa komutasında 3üncü
Orduyla Sarıkamış Harekâtını başlattı. On
yedi gün boyunca devam eden harekât 5 Ocak 1915te Sarıkamış
önlerinde son buldu. Türk askeri savaş boyunca düşmandan daha çok
tabiat şartları, soğuk, açlık, hastalık ve sefaletle
mücadele etmek zorunda kaldı. Çeşitli kaynaklarda Türk ordusunun bu
savaştaki kayıpları 60-90 bin arasındadır. Bu
harekâtta Mehmetçiğin her şart altında irade, cesaret ve
disiplinden oluşan karakterinin nasıl muhafaza edildiğinin
görülmesi yanında, bu meziyetlerin kötü yönetim altında bir facia ve
bozgunda nasıl heder olacağını da gösteren bir semboldür.
Değerli
arkadaşlar, beş yıldan beri 22 Aralık-5 Ocak tarihleri
arasında Kars Valiliğimizin öncülüğünde Sarıkamış
Harekâtında Allahüekber dağlarında şehadet mertebesine
ulaşmış bu kardelen çiçeklerimizin aziz hatıraları
adına Türkiye Şehitlerine Yürüyor adıyla anma programları
yapılmaktadır. Bu programlarımıza seksen bir vilayetimizi
temsilen şehit aileleri, yöre halkı, yurdun her yöresinden
vatandaşlar, sivil toplum örgütleri, üniversitelerimizin temsilcileri,
milletvekilleri, Hükûmeti temsilen bakanlarımız
katılmaktadır. 27-28 Aralıkta yapılan bu seneki
törenlerimize Meclis Başkanımız Sayın Köksal Toptanın
katılımları üç ay önceden kesinleşmesine rağmen bütçe
görüşmelerinin son gününe denk gelmesi nedeniyle Sayın Başkanımız
programa katılamamış, Hükûmeti temsilen Devlet
Bakanımız Sayın Mehmet Aydın Bey iştirak
etmişlerdir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ iktidarlarından
önce yerel bazda ve dar çerçevede yapılan anma törenleri son beş
yılda yapılan çalışmalarla giderek ulusal düzeyde
yapılmaya başlandı. Bu cümleden olarak 2005 yılında,
harekâtın meydana geldiği ormanlık alan Orman
Bakanlığınca millî park ilan edildi. Hemen arkasından,
yaptığımız uzun ve yoğun çalışmalardan
sonra, Kültür ve Turizm Bakanlığımızın
koordinatörlüğünde, Millî Savunma ve diğer ilgili bakanlıklarımızın
yetkilileri, valilik, yerel yönetimlerimiz ve bilim
adamlarımızın koordineli çalışmaları
sağlandı. Şehitlerimizin daha kapsamlı ve daha etkin bir
şekilde anılmasıyla ilgili önemli kararlar alındı.
İlk etapta, anma alanları proje yarışması
açıldı. Oluşturulan bilimsel danışma kurulunun
değerlendirmesi sonucu yarışmada birinci olan projeyle ilgili
çalışmalar ve hazırlıklar kısa sürede bitirilecek ve
Kültür Bakanlığımız 2009 yılı içerisinde
yapım ihalesini gerçekleştirecektir. Tüm bu çalışmalarla
birlikte, Sarıkamış şehitlerini anma programı da
Çanakkalede olduğu gibi devlet töreniyle yapılacak ve
şehitlerimiz daha kapsamlı programlarla anılacaktır.
Ben, bu
yılki törenimize katılan ve organizasyonda emeği geçen,
başta Bakanımız Mehmet Aydın olmak üzere herkese
teşekkür ediyorum. Şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Karabayır.
Gündem
dışı ikinci söz, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü
vesilesiyle söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Esfender
Korkmaza aittir.
Buyurun
Sayın Korkmaz. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Rakamlarla konuşun hocam.
2.- İstanbul Milletvekili Esfender Korkmazın, 10
Ocak Çalışan Gazeteciler Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması
ESFENDER KORKMAZ
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
10 Ocak
Çalışan Gazeteciler Günü için gündem dışı söz
almış bulunuyorum. Değerli arkadaşlar, 1990
yılından 2008 yılına kadar, Türkiyede 61 gazeteci
öldürüldü. Bunların çoğu, aydınlık ve özgür Türkiye için,
Türkiye'nin geleceği için çalışan insanlardı. Hepsini
saygıyla anıyorum.
Değerli
arkadaşlar, çalışan gazeteciyi tarif etmek kısaca
şöyledir: Türkiye şartları açısından kendisinden çok
şey beklenen ama kendisine hiçbir hak verilmeyen insana çalışan
gazeteci deniliyor. Değerli arkadaşlar, kendisinden çok şey
bekleniyor. Neden bekleniyor? Çünkü basın yarı kamusal bir
maldır. Basının özel faydası var. Gazete okuyan, televizyon
dinleyen bilgi, görgü sahibi olur, kendisine yararı olur. Aynı
zamanda toplumun da kültür ve bilgi düzeyi artar. Özgür ve demokratik bir
toplum oluşmasına yardımcı olur ve gerek devlette gerekse
piyasada şeffaflığın sağlanmasında basın
önemli bir işlev görür, önemli bir görev görür. Bütün bu önemi için, bütün
bu önemi nedeniyle biz çalışan gazetecilerden tarafsız haber
yapmasını, doğru haber yapmasını istiyoruz, isteriz.
Değerli
arkadaşlar, ben şahsen basın çalışanlarından
şunu isterim
Değerli Arkadaşımız, Rakamsız
konuşma. dedi. Şimdi, arkadaşlar, ben basından, basın
çalışanından şunu isterim: Memura zam ne demektir? Memura
zam, alınan son maaşın üstüne yapılan ilave değil mi
arkadaşlar? Yani bugün, 2008in sonunda, aralık ayında memur 100
lira alıyorsa, bugün, ocakta 108,7 lira alması lazım Sayın
Başbakan, Sayın Maliye Bakanına göre ama 104 lira alıyor.
E, şimdi, basının, basında çalışanın bunu
sormasını isterim: Ya, nasıl oluyor da memurun eline 104 lira
geçiyor, sen 2009 yılı için 108,7 zam yaptım diyorsun? Mesela
ben bunu isterim.
ÖZKAN ÖKSÜZ
(Konya) Altı aylık dönem, altı ay.
ESFENDER KORKMAZ
(Devamla) Demek ki altı aylık 104 lira alıyor, altı
aylık da 108,7 lira alıyor. Yıl için denilir mi arkadaşlar?
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Ortalama...
ÖZKAN ÖKSÜZ
(Konya) Ortalamayı al Hoca, ortalamayı.
ESFENDER KORKMAZ
(Devamla) Enflasyon denince, aralıktan aralığa
yıllık enflasyon diyoruz da, nasıl oluyor da zam denince yüzde
4ü yüzde 8,7 yapıyoruz? Ben, basından bunu istiyorum, basından,
çalışanlardan! (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi
değerli arkadaşlar, Basın, dördüncü kuvvettir. diyoruz ve
dolayısıyla basında çalışanları önemsiyoruz.
Bunların hayat riskleri yüksektir. Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda
Yıpranma hakkı getirin. dedik, değerli AKPli arkadaşlar
bunu reddetti, getirmediler. Dolayısıyla, biz, Cumhuriyet Halk
Partisi olarak bunun yeniden getirilmesini istiyoruz.
Değerli
arkadaşlar, çalışan gazetecinin fiilen sendika hakkı yoktur
Türkiyede. Bakın 40 bin kişi çalışıyor, bunun 25 bin
kişisi kayıt dışıdır ve sendikalı da bunun
onda 1idir. Dolayısıyla, fiilen sendika hakkı yoktur. Basında
taşeron şirketler var. Sabah ve atvde çalışan
gazetecilerin örgütlenmesi önemli ölçüde baskı altında tutuldu ve bu
nedenle, Sabah ve atvde grev kararı alındı. 2002
yılında Anadolu Ajansında toplu iş sözleşmesi
imzalandı, sendika Bunu teşmil edin. diye Bakanlar Kuruluna öneride
bulundu, teklifte bulundu; Bakanlar Kurulu bir buçuk sene oyaladı, sonra
kadük oldu. Dolayısıyla, basında çalışanlara bu
sendikal haklarının verilmesi gerekiyor.
Basında
çalışanların siyasi iktidar da önünü tıkıyor.
Nasıl önünü tıkıyor? Ee, görüyorsunuz akreditasyon
çıkarıyor, 7 tane gazeteciyi Başbakanlığa
almıyor. Arkadaşlar, demokratik ortamlarda
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
ESFENDER KORKMAZ
(Devamla) Peki, teşekkür ediyorum.
Demokratik
ülkelerde siz hiç basına akreditasyon diye bir uygulama gördünüz mü?
Yani özgür ve demokratik bir basın, eğer Başbakan
tarafından engellenirse o zaman nasıl özgür basından söz
edebiliriz?
Değerli
arkadaşlar, Sayın Başbakan diyor ki: Gazeteciler önce bize
sorsun. Ee, o zaman niye gazetecilik yapsınlar ki bunlar, yani nasıl
gazetecilik yapsınlar?
Değerli
arkadaşlar, bu düşüncelerle, Çalışan Gazeteciler Gününü
kutluyorum, tüm çalışan gazetecilere daha güvenli ve mutlu
yarınlar diliyorum, hepinizi saygılarla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.
Gündem
dışı üçüncü söz, Meclis çalışmaları hakkında
söz isteyen Mersin Milletvekili Sayın Mehmet Şandıra aittir.
Buyurun
Sayın Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)
3.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın,
Osmaniyenin düşman işgalinden kurtuluş gününe, İsrailin
Filistine yaptığı saldırıyı
kınadığına ve Milliyetçi Hareket Partisinin, Meclis
çalışmalarına muhalefet olarak verdiği yapıcı
katkıyı bundan sonra da devam ettireceğine ilişkin gündem dışı
konuşması
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün yeni bir
çalışma gününe başlıyoruz. Aslında dündü, fakat
Adananın kurtuluşu dolayısıyla söz hakkımı bir
arkadaşa vermiştim, konuşmayı bugüne
taşıdık. Bugün de Osmaniyenin kurtuluş günü.
Dolayısıyla, Meclisimiz adına tüm Osmaniyelilerin
Aslında
zafer günü demek lazım, bu kurtuluş kelimesi Türkiye'ye, hiçbir ilimize
yakışmıyor. Biz hiçbir zaman esarete düşmedik ki kurtulalım.
Onun için, bu zafer gününü, Osmaniyenin zafer gününü ben de yürekten
kutluyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu Mecliste söze, her birimiz -bence gereklilik olarak
gördüğüm- İsrailin Filistine yaptığı
saldırıyı kınamakla başlamalıdır. Biz de
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak, şahsım adına,
İsrailin -çocukları, kadınları, hiçbir farklılık
gözetmeden- bu katliamını şiddetle ve nefretle
kınıyoruz ve bu konuda Türk toplumunun, Türk halkının
tepkisini çok değerli buluyoruz. Bu tepkiyi Hükûmetimizin
şahsında temsil etmesini de çok önemsiyoruz. Bu sebeple, Hükûmetin bu
konuda yapılanları Türk toplumuyla ve Türkiye Büyük Millet Meclisiyle
de paylaşmasını gerekli ve önemli görüyoruz.
Değerli
milletvekilleri, öncelikle, 2009 yılında ülkemize esenlik, milletimize
mutluluk, Meclisimize de başarılar diliyorum. Gerçekten, ülkemiz
ağır sorunların içinden çıkarak yeni bir yıla
başlıyor. Her yıl daha ağırlaşan sorunlarla
karşı karşıyayız. Bu sorunları çözmek
sorumluluğu Türkiye Büyük Millet Meclisinindir, hepimizindir;
iktidarıyla muhalefetiyle çözümleri burada birlikte üretmek
mecburiyetindeyiz. Onun için, sizlere, bu 2009 yılındaki
çalışmalarınızda başarılar diliyorum.
Tabii,
yapılacak çalışmalarla ilgili ortak
sorumluluklarımızın olduğunu da ifade etmem gerekiyor. Biz,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, 22 Temmuz seçimlerinin hemen
sonrasında, milletimizin bize vermiş olduğu muhalefet görevini
nasıl yapacağımızı Sayın Genel
Başkanımızın ifadeleriyle kamuoyuna ve Meclise
açıklamıştık. O gün de söylemiştik, demiştik ki;
biz, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, millî duruşun, uzlaşmanın,
hoşgörünün ve diyaloğun adresi olacağız, yapıcı
bir muhalefet ortaya koyacağız, millî hassasiyetlerimizin yılmaz
savunuculuğunu yapacağız, ama ülke sorunlarının çözümü
için gerektiği takdirde iktidar partisinin gayretlerine de katkı
vereceğiz, gerekiyorsa da önerilerde bulunacağız, çözüm
önerilerinde bulunacağız diye. Bu sözümüzün gereğini yerine
getirdik. Her meselede, gerek Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda ve
komisyonlardaki çalışmalarda gerekse genel politikadaki
tavırlarımızla, Milliyetçi Hareket Partisi, sorunların
çözümüne katkı veren bir tavrı ortaya koymuştur, diyaloğa
açık, uzlaşmaya açık ve hoşgörülü bir tavrı ortaya
koymuştur, bunu devam ettireceğimizi tekrar bir yeni yılın
başlangıcında sizlere ifade ediyorum. Tabii, bunun
karşılığını yeterince alabildiğimizi de çok
söyleyebilmek mümkün değil. Burada, Türkiye Büyük Millet Meclisinde,
komisyonlarda ve Genel Kurulunda iktidar partisi grubunun
tavırlarını da ifade etmek istiyorum.
İktidar,
gerçekten sorunların çözümünde millet adına yetkilidir ve sorumludur,
ama bu sorunların çözümü için paylaşmayı, iş birliği
yapmayı da bir akıllılık gereği öne koyması lazım.
Birçok konuda sayın bakanların yoğun gayretleriyle Meclis Genel
Kurulunda ve komisyonlarda bir uzlaşma zemini yaratma
çalışmaları, gayretleri varsa da, ama görüyoruz ki birçok
defasında burada gecenin geç saatlerinde verilen önergelerle bu
uzlaşma gayretleri maalesef zayi edilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, 23üncü Dönemin geçmiş dönemlerden farklı bir temel
karakteristiği ortaya çıktı. Yasama kalitesi gerçekten çok
düşük bir yasama dönemi yaşamaktayız. Kanunlar,
hazırlandıkları yerlerde ya yeterince hazırlanamıyor
ya da gereken paylaşım ortaya konulamadığı için
maalesef komisyonlarda, Genel Kurulda sürekli önergelerle
değiştiriliyor.Bir kanun tasarısı veya teklifi
geldiğinden çok fazla farklı bir şekilde buradan
çıkıyor. Bu tabii burada tartışmalara sebep oluyor.
Değerli
milletvekilleri, burası milletin kürsüsüdür. Bu kürsünün
sorumluluğunun idrakinde, millete verdiğimiz sözlerin ve bu kürsüde
yaptığımız yeminin idrakinde her milletvekili
sorunların çözümüne katkı vermek mecburiyetindedir, bu yönde de
davranmak durumundadır. Dolayısıyla milletvekili olmanın avantajının,
hakkının, sorumluğunun idrakinde, bu kürsüyü kullanırken
milletvekillerimizin gerçekten İç Tüzükün gereği ve teamüllerin
gereği bir duruş, davranış ortaya koymaları gerekir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) İç Tüzükün milletvekillerine verdiği
hakkın istismarına Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak biz de
itiraz ediyoruz. Burada kullanılan cümlelerin nezaketi milletin bu Meclise
olan saygısı ve güveni açısından çok da önemlidir, buna da
herkesin dikkat etmesi gerekir diye düşünüyoruz.
2009
yılında Türkiyemizin üzerindeki bu kara bulutların
dağılmasını, derinleşen sorunların çözülmesini,
bu çözümler içinde iktidarıyla muhalefetiyle Türkiye Büyük Millet
Meclisinde çözümler üretilmesini, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak bu
çözümlere katkı vereceğimizi bir daha ifade ediyor, hepinize
saygılar sunuyorum.
Teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Şandır.
Sayın
Atılgan, sisteme girdiniz
KÜRŞAT
ATILGAN (Adana) Müsaade ederseniz Osmaniyenin kurtuluşu nedeniyle
kısa bir şeyler söylemek istiyorum.
BAŞKAN
İç Tüzükün 60ıncı maddesine göre size bir dakikalık söz
hakkı veriyorum.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Adana Milletvekili Kürşat Atılganın,
Osmaniyenin düşman işgalinden kurtuluşuyla ilgili
açıklaması
KÜRŞAT
ATILGAN (Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, bugün güneyimizdeki kahraman bir ilin
kurtuluş günü. Bildiğiniz gibi Adana, Osmaniye, Antep, Maraş
Birinci Dünya Savaşından sonra Fransızlar tarafından
işgal edilmişti. Türk milletinin Orta Anadoluya
sıkıştırıldığı bir coğrafyada bu
bölgedeki kahraman insanlarımız Fransızlara karşı
muhteşem bir mücadele vererek onların Güney Bölgesinden
çıkmasını sağlamışlardı. İşte, 5
Ocakta Adanadan, 6 Ocakta Ceyhandan, 7 Ocakta Osmaniyeden atılan
Fransızlar, Türk milletinin kurtuluş mücadelesi ve özgürlük mücadelesindeki
dirayeti, direnci bir kez daha müşahede etmişlerdir. Günümüzde Türk
milletini esir etmek isteyenlerin tarihimizde bu şanlı mücadelelere
bakarak ders almalarını öneriyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum.
Söz
verdiğiniz için teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Sözlü soru
önergelerinin geri alınmasına dair iki önerge vardır,
okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun (6/1020,
6/1101) esas numaralı sözlü sorularını geri aldığına
ilişkin önergesi (4/106)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin sözlü
sorular kısmının 435 ve 516 ncı sıralarında yer
alan (6/1020 ve 6/1101) esas numaralı sözlü soru önergelerimi geri
alıyorum.
Gereğini
saygılarımla arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
BAŞKAN
Sözlü soru önergeleri geri verilmiştir.
Diğerini
okutuyorum:
2.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun
(6/1116) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına
ilişkin önergesi (4/107)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin sözlü
sorular kısmının 531 inci sırasında yer alan (6/1116)
esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.
Gereğini
saygılarımla arz ederim.
Mehmet
Serdaroğlu
Kastamonu
BAŞKAN
Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır.
Önergeleri
sırasıyla okutuyorum:
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkaya ve 20 milletvekilinin, taksici esnafının
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/294)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizin
içerisinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar, enflasyonun
yüksek çıkacağı beklentileri, benzin, mazot
fiyatlarının her geçen gün artması ve sektörün çözüm bekleyen
kendi sorunları nedeniyle, sayıları yaklaşık 95 bin
olan taksici esnafımız zor şartlar altında kamu hizmeti
vermeye çalışmaktadır.
Sayıları
95 bin civarında olan taksicilerin aileleri ile birlikte
sayıları yaklaşık 500 bin kişiyi bulmaktadır. 500
bin insanımız geçimini bu meslekten elde edilen gelirle
sağlamaktadır.
Her geçen gün
zorlaşan meslek basit gibi gözükse de şoförlerimizin içerisinde
bulunduğu ve meslekte yaşadıkları sıkıntılar
tüm vatandaşlarımıza yansımakta, bu durum şoför, vatandaş
ve emniyet üçgeninde huzursuzluklara neden olmaktadır.
Taksici
esnafı, meslekte yaşadıkları sorunlarını
devamlı gündeme getirmiş, fakat çözüm önerilerine yönelik
gelişmeler bir türlü sağlanamamıştır.
Hükümet
tarafından taksici esnafımızın sorunlarına biraz kulak
verilmesi sayesinde meslek çalışanları, vatandaşlar ve
emniyet teşkilatı, maddi ve manevi büyük kazanımlar elde
edeceklerdir.
Ülkemizde
uygulanmakta olan, arkadan plakaya ceza yazılması uygulaması
beraberinde birçok sorunu oluşturmakta, uygulama ile tüm sürücüler
mağdur edilmekte, hiç beklenmedik anda trafik cezası
aldığınız ortaya çıkmakta ve ne zaman ceza
kesildiğinin bilinmemesi nedeniyle de, cezalar katlamalı olarak
ödenmektedir. Fahri trafik müfettişlerinin istedikleri yerde istediği
anda sürücülere ceza kesme yetkilerine kati surette daraltılma getirilmesi
için mevzuat düzenlemelerinin acilen yapılması gerekmektedir.
- Taksicilerin
ödemekte oldukları zorunlu mali mesuliyet sigortası primlerinin çok
yüksek olması nedeniyle makul bir seviyeye çekilmesi gerekmektedir.
- Taksici
esnafı BAĞ-KURdan emekli olabilmek için yıllarca prim
yatırmakta fakat emekliliğinin sonunda kesilen %10 sosyal destek
primi, zaten çok az maaş alan emekliyi mağdur etmektedir. Bu durum
tüm BAĞ-KUR emeklilerini ilgilendirmesi nedeniyle oldukça önemli bir
husustur.
- Taksilerde can
ve mal güvenliğinin sağlanabilmesi için uydu araç takip sisteminin
ticari taksilerde zorunlu hale getirilmesi sağlanmalı ve bu konuda
esnafa gereken destekler sağlanmalıdır.
- Özel araçların
gaz sızdırmazlık muayeneleri ve egzoz emisyon muayeneleri iki
yılda bir yapılırken, bu muayeneler ticari taksilerde her
yıl yapılmaktadır. Bu nedenle taksici esnafından
muayenelerden alınan ücretlerin yarısının
alınması esnafı biraz da olsa rahatlatacak ve kamu hizmeti sunan
esnaf haksızlığa uğramamış olacaktır.
- Taksici
esnafı akaryakıtın pahalı olması nedeniyle,
aracıyla dolaşarak müşteri bulma yolunu tercih etmemekte ve park
taksi durak sistemini tercih etmektedir. Bu konu Büyükşehir Belediyelerine
devredilmiş olduğundan, park taksi durak talepleri Büyükşehir
Belediyeleri tarafından değerlendirilmektedir. Bu konu ile ilgili
meslek kuruluşundan bir temsilcinin bulunması, taksici
esnafının taleplerini komisyona sunması açısından iyi
olacağı düşünülmektedir.
- Kamu hizmeti
sunan taksicilerin hizmetlerini daha sağlıklı yürütebilmesi için
kısa süreler içerisinde aracını yenilemek istemektedir. Bu
esnada geçimini zor sağlayan fakat iyi bir hizmet sunmak arzusu içerisinde
olan esnafa, araçlarının yenilenmesi için veya özel güvenlik bölmeli
taksi alımlarında ÖTV ve KDV alınmaması ile daha düşük
faizli ve daha uzun vadeli kredi imkanları sunulması büyük önem arz
etmektedir.
- Esnaf
tarafından vatandaşlarımıza sunulan hizmetin daha aktif
hale gelmesi, vatandaşların hizmetten daha iyi yararlanabilmesi,
hizmetin daha uygun fiyatla yerine getirilebilmesi için, ticari taksilerden
akaryakıt alımlarında ÖTV ve KDV vergisinin alınmaması
çok uygun olacaktır.
- Korsan
çalışan ticari araçların tespit edilmesi,
- Turizm
yörelerinde faaliyette bulunan taksici esnafının eğitimine
ilişkin önlemlerin alınması vs. konular,
Taksici
esnafının önemli sorunları arasında yer almaktadır.
Sonuç olarak;
Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu taksici esnafının
sorunlarını masaya yatırmış, önemli ve acil
alınması gereken önlemleri belirlemiştir.
Bu çözüm
önerilerinin hayata geçirilebilmesi ile vatandaşlarımız daha iyi
hizmet alacak, esnafımız ise daha sağlıklı, güvenli ve
ucuz hizmet sunacaktır. .
Bu nedenle;
taksici esnafımızın daha iyi koşullarda hizmet
sunabilmesine yönelik koşulların araştırılması ve
çözüm önerilerinin tespit edilmesi amacıyla, Anayasanın 98. ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104. ve 105. maddeleri
gereğince "Meclis Araştırması"
açılmasını saygılarımızla arz ve teklif ederiz.
1) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
2) Tekin Bingöl (Ankara)
3) Çetin Soysal (İstanbul)
4) Tansel Barış (Kırklareli)
5) Fevzi Topuz (Muğla)
6) İsa Gök (Mersin)
7) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
8) Rasim Çakır (Edirne)
9) Nevingaye Erbatur (Adana)
10) Sacid Yıldız (İstanbul)
11) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
12) Ahmet Ersin (İzmir)
13) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
14) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
15) Erol Tınastepe (Erzincan)
16) Abdulaziz Yazar (Hatay)
17) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
18) Abdullah Özer (Bursa)
19) Gürol Ergin (Muğla)
20) Atila Emek (Antalya)
21) Hüseyin Ünsal (Amasya)
2.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal ve 19
milletvekilinin, sendikal örgütlenmedeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/295)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Sendikal hareket
ilk ortaya çıktığı günden bu yana pek çok değişiklik
yaşamıştır. Sendikaların önüne örgütlenme
faaliyetlerine engel olarak çıkan toplumsal, siyasal ve ekonomik
gelişmeler gösterilebilir. Türkiye'de siyasal ve ekonomik gelişmeler
çalışan kesimin karşısında çok büyük engeller
çıkarmaktadır. Ekonomik olarak son derece
sıkıntılı günlerin yaşandığı bugünlerde
çalışanlar, işini kaybetme korkusu ile sendikalara üye
olmamaktadır.
Türkiye'de
Anayasa ve Uluslararası Sözleşmelerle sendikalara ilişkin
çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Anayasa'nın 51.
maddesine göre; "Çalışanlar ve işverenler çalışma
ilişkilerinde ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve
geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst
kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe
çekilme haklarına sahiptir. Hiç kimse bir sendikaya üye olma ve üyelikten
ayrılmaya zorlanamaz." Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesinin 11. maddesinde ise "Herkes asayişi bozmayan
toplantılar yapmak, dernek kurmak, ayrıca çıkarlarını
korumak için başkalarıyla birlikte sendikalar kurmak ve sendikalara
katılmak haklarına sahiptir." denilmektedir. Bu düzenlemeler
çerçevesinde, yasal haklarını kullanarak herhangi bir sendikaya üye
olmanın bedeli çalışanlara son derece ağır bir şekilde
ödetilmektedir. Bu bedellerin başında işsizlik gelmektedir.
Sendikaya üye olan pek çok çalışan işten çıkarılmakta
ya da sendika üyeliği nedeniyle baskı altına
alınmaktadır. Bu da sendikalara üyeliği engelleyen bir unsur
olarak karşımıza çıkmaktadır. Yasalarla
tanınmış hakların, yaratılan fiili durumlarla ortadan
kaldırılması kabul edilebilir bir durum değildir. Tuzla
Tersaneleri'nde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı
olarak çalışan Bim- Taşta, Yör-San'da, THY'de çağrı
merkezinde çalışanlar sendikaya üye oldukları için işten
çıkarılmıştır.
Oysa örgütlenme
yasalarla tanınmış bir haktır. Ancak bu hakkın
kullanımı işverenler açısından bir tehdit olarak
algılanmaktadır. Örgütlülük gelişmiş ülkelerde teşvik
edilen bir oluşumdur. Ülkemizde ekonomik sıkıntıların
yaşandığı bu dönem, aslında sendikalaşmanın
önündeki engellerden biridir. Çünkü ekonomik sıkıntı çeken bir
çalışanın sendikalı olması nedeniyle işini
kaybetme riski her geçen gün artmaktadır. Sırf sendikalı
olduğu için işten çıkarılacağını
düşünen, bunu örneklerle gören çalışanın örgütlenmesi
olanaksızdır.
İşsizliğin
her geçen gün artması, taşeronlaşmanın alabildiğine
çoğalması da sendikalı olmanın önündeki engellerdendir. Bu
engellerin nedeni ise ülkemizde yürütülen mevcut politikaların yanlışlığıdır.
Çalışan kesimin sendikalı olmasının önündeki engellerin
kaldırılması bir yana, her geçen gün yeni engeller
yaratılmakta ya da yasa dışı uygulamalara göz
yumulmaktadır. Sendikalaşma ve örgütlenme haklarının
çalışanın elinden, sosyal güvenlik koşullarının
sağlanmaması nedeniyle alınması, hükümetin
çalışanların sorumluluğunu üstlenmemesi, maliyeti
düşürmek adına taşeronlaşmayı bir rant alanı
olarak görmesinin ve devlet kurumlarında dahi
taşeronlaşmayı teşvik etmesinin sonucudur.
Sendikalaşma,
çalışan kişilerin haklarının korunması ve örgütlü
hareket edilmesi anlamından son derece önemlidir. Yasal düzenlemelerin
yapılmış olması, uluslararası sözleşmelere imza
atılmış olması da önem taşımaz hale
gelmiştir.
Oysa sendikalara
üye olmayla ilgili olarak Anayasa'nın 51. maddesi ile Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi'nin 11. maddesi ile sendikalara serbestçe üye
olabilme hakkı tanınmıştır.
Örgütsüz,
sendikasız çalışanların güvenli bir gelecek talebi
patronların iki dudağının arasında kalacaktır.
Ülkemizde yasalarla ve uluslararası sözleşmelerle
güvence altına alınan sendikalaşma ve sendikalara üye
olmanın yaratılan fiili engellerle ortadan
kaldırılmasının nedenlerinin ve bu engellerin
kaldırılması için belirlenecek önlemlerin tespiti amacıyla,
Anayasa'nın 98. ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün
104. ve 105. maddeleri gereğince Meclis araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz. 13.11.2008
1) Çetin Soysal (İstanbul)
2) Tekin Bingöl (Ankara)
3) Tansel Barış (Kırklareli)
4) İsa Gök (Mersin)
5) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
6) Nevingaye Erbatur (Adana)
7) Rasim Çakır (Edirne)
8) Fevzi Topuz (Muğla)
9) Sacid Yıldız (İstanbul)
10) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
11) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
12) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
13) Gürol Ergin (Muğla)
14) Abdulaziz Yazar (Hatay)
15) Ahmet Ersin (İzmir)
16) Erol Tınastepe (Erzincan)
17) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
18) Abdullah Özer (Bursa)
19) Atila Emek (Antalya)
20) Hüseyin Ünsal (Amasya)
3.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan ve 20 milletvekilinin,
kara mayınları konusunun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/296)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Kara
mayınları ve bunların yol açtığı sorunlarla
ilgili olarak Ottowa Sözleşmesi'nde taahhüt edilenlerin yerine
getirilmesi, derinlemesine bir araştırma başlatılması,
araştırma sonuçlarının, "Bilgi Edinme
Yasası" çerçevesinde, kamuoyuna aktarılarak, toplumsal bilinç ve
duyarlılığın geliştirilmesi, mayınlı
bölgelerde çocuklar başta olmak üzere, sivil halkın mayın
tehlikesine karşı Mayın Sorunu konusunda eğitilmesi, zarar
görenlerinin zararlarının tazmini ve mayınlı arazilerin
temizlenerek tarıma açılmasını sağlamak için
Anayasa'nın 98. TBMM İç Tüzüğü'nün 104. ve 105. maddeleri
gereğince Meclis Araştırması açılması için
gereğini arz ederim.
1) Fatma Kurtulan (Van)
2) Ahmet Türk (Mardin)
3) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
4) Emine Ayna (Mardin)
5) Ayla Akat Ata (Batman)
6) Sebahat Tuncel (İstanbul)
7) M. Nezir Karabaş (Bitlis)
8) Bengi Yıldız (Batman)
9) Sırrı Sakık (Muş)
10) M. Nuri Yaman (Muş)
11) Özdal Üçer (Van)
12) Aysel Tuğluk (Diyarbakır)
13) Pervin Buldan (Iğdır)
14) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
15) Akın Birdal (Diyarbakır)
16) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
17) Hasip Kaplan (Şırnak)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Şerafettin Halis (Tunceli)
20) Osman Özçelik (Siirt)
21) Hamit Geylani (Hakkâri)
Gerekçe:
Bilindiği
gibi, dünyada büyüyen mayın sorununa karşı; anti-personel
mayınlarının kullanılması, stoklanması,
üretilmesi ve transferinin yasaklanması ve imhasına dair
sözleşme olan Ottawa Antlaşması, 1 Mart 1999 tarihinde
yürürlüğe girmiştir. 131 ülke tarafından onaylanan
sözleşme, 12 Mart 2003 tarihinde TBMM'de kabul edilmiştir.
"Anti-Personel Mayınların Kullanımının, Depolanmasının,
Üretiminin ve Devredilmesinin Yasaklanması ve Bunların
İmhası ile İlgili Sözleşme"ye katılmasına
ilişkin yasa, Bakanlar Kurulu'nun 28 Mart 2003 ve 2003/5427
Sayılı Kararı ile onaylanmış ve sözleşme Türkiye
açısından 1 Mart 2004'de yürürlüğe girmiştir.
Ancak
anti-personel kara mayınlarının üretimini, dağıtımını,
stoklanmasını ve kullanılmasını yasaklayan Ottawa
Sözleşmesi Türkiye'de sadece kâğıt üzerinde kalmış
durumdadır. 121 ülke ve bölgedeki mayın politikalarını ve
mayınlardan zarar görenlere yönelik çalışmaları içeren
Landmine Monitor'un 2008 raporu 21 Kasım 2008'de
açıklanmıştır. Dünyada olumlu adımların
atıldığına dikkat çekilen rapora göre, Türkiye'de
mayınla mücadele konusunda hiçbir ilerleme kaydedilmemiştir. Raporda
Türkiye'nin stoklarındaki mayınları imha etmediği,
toprağa döşeli mayınların temizliği için hâlâ bir
program açıklamadığı, elde tutulan mayınlarda dünya
birincisi olduğu, mağdurlara İlişkin veri tabanı
bulunmadığı ve hayatta kalan sivil kurbanların ihtiyaçlarının
giderilmediği açıklanmıştır. Ülkemiz, özellikle insan
hakları ve özgürlükleri konusunda imza attığı hiçbir
anlaşmada taahhüt ettiklerini yerine getirmiyor. Anlaşmaların en
önemli maddelerine ya "şerh" koymakta ya da "ek
protokolleri" imzalamamaktadır. Mayınlar nedeniyle sakat
kalanların tıbbi ve sosyal rehabilitasyonları yapılmamaktadır.
Açıklanan rapordaki rakamlar hükümetin sosyal ve siyasal çözümlerden
kaçındıklarını ortaya koymaktadır. İktidar,
sorumlusu oldukları bu soruna dair önlemler almalıdır. Bugün
Türkiye'deki mayın sayının 935 bin olduğu belirtilmektedir.
Türkiye'nin 2 bin kilometrelik sınırında 3,5 milyon dönümlük
arazi mayınla kaplı bulunmaktadır. Mayınlı arazilerin
büyük çoğunluğu ise 600 kilometrelik alanla Suriye
sınırında yer almaktadır. Kürt sorunun çözümsüzlüğüne
bağlı olarak inanılmaz boyutlara varan ve yüzlerce masum
insanın ölümüne ve sakat kalmasına sebep olan mayınların
döşendiği alanlar artık kayıt altına bile
alınmamaktadır. Türkiye'nin, komşu ülkelerle olan tüm
sınırlarında mayın tarlaları bulunuyor. Ülkemizde
mayınlarla ilgili diğer bilgiler aşağıda sıralanmıştır.
Ottawa sözleşmesine uygun olarak; çoğu masum ve korunmasız
sivillerden ve özellikle çocuklardan oluşan yüzlerce kişiyi öldüren
veya sakat bırakan, ekonomik kalkınmayı ve yeniden yapılanmayı
engelleyen, mültecilerin ve iç göçe maruz kalmış kişilerin
yurtlarına dönmelerine mani olan ve yerleştirildikten sonra
yıllarca diğer vahim neticeler yaratan anti-personel
mayınların neden olduğu acılara ve kayıplara son
vermeye kararlı olarak, stoklardaki mayınlar hemen imha edilmeli,
toprağa döşeli mayınların temizliğiyle ilgili program
açıklanmalı, mayın patlamasından sağ
kurtulanların ihtiyaçları giderilmeli, hakları güvence
altına alınmalıdır. Acilen mayın eylem merkezi
kurulmalı ve mayın patlamasından ölen ya da yararlananlara
yönelik veri tabanı oluşturulmalıdır. Kara
mayınları ve bunların yol açtığı sorunlarla
ilgili olarak yukarıda saymış olduğum hususların
gerçekleştirilmesi için derinlemesine bir araştırma başlatılması,
araştırma sonuçlarının, "Bilgi Edinme
Yasası" çerçevesinde, kamuoyuna aktarılarak, toplumsal bilinç ve
duyarlılığın geliştirilmesi, mayınlı
bölgelerde çocuklar başta olmak üzere, sivil halkın mayın
tehlikesine karşı mayın sorunu konusunda eğitilmesi ve
mayınlı arazilerin temizlenerek tarıma açılmasını
sağlamak için bir araştırma komisyonu kurulmasını
gerekli görmekteyiz.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Başbakanlığın
Anayasanın 82nci maddesine göre verilmiş dört tezkeresi
vardır; ayrı ayrı okutup, oylarınıza
sunacağım:
C) Tezkereler
1.- Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırımın, Suriyeye yaptığı resmî
ziyarete iştirak eden milletvekiline ilişkin Başbakanlık
tezkeresi (3/649)
29/12/2008
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Ulaştırma
Bakanı Binali Yıldırımın, Türkiye-Suriye Karayolu
Taşımacılığı Teknik Komisyon
Toplantısına katılmak üzere bir heyetle birlikte 12-13 Ekim 2008
tarihlerinde Suriyeye yaptığı resmi ziyarete, Hatay
Milletvekili Fevzi Şanverdinin de iştirak etmesi uygun görülmüş
ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte
gönderilmiştir.
Anayasanın
82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı aranmasını istiyorum.
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.39
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.50
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER : Harun TÜFEKCİ (Konya), Fatma
SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 41inci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Başbakanlık
tezkeresinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi tezkereyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir. Karar yeter sayısı
vardır.
Diğer
tezkereyi okutuyorum:
2.- Devlet Bakanı Mustafa Said
Yazıcıoğlunun, Almanyaya yaptığı resmî ziyarete
iştirak eden milletvekiline ilişkin Başbakanlık tezkeresi
(3/650)
30/12/2008
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Devlet
Bakanı Mustafa Said Yazıcıoğlunun, görüşmelerde
bulunmak üzere bir heyetle birlikte 21-25 Kasım 2008 tarihlerinde
Almanyaya yaptığı resmi ziyarete, Erzurum Milletvekili Fazilet
Dağcı Çığlıkın da katılması uygun
görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti
ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın
82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer
tezkereyi okutuyorum:
3.- Sağlık Bakanı Recep Akdağın,
Bosna-Herseke yaptığı resmî ziyarete iştirak eden
milletvekiline ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/651)
31/12/2008
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Sağlık
Bakanı Recep Akdağın, görüşmelerde bulunmak üzere bir
heyetle birlikte 19-21 Kasım 2008 tarihleri arasında Bosna-Herseke
yaptığı resmi ziyarete, Denizli Milletvekili Selma Aliye
Kavafın da iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki
Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın
82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer
tezkereyi okutuyorum:
4.- Devlet Bakanı Kürşad Tüzmenin, Polonyaya
yaptığı resmî ziyarete iştirak eden milletvekillerine
ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/652)
31/12/2008
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Devlet
Bakanı Kürşad Tüzmenin, görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle
birlikte 27-29 Ekim 2008 tarihlerinde Polonyaya yaptığı resmi
ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de
iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu
Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın
82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
|
|
LİSTE |
|
|
Tekin Bingöl |
|
Ankara
Milletvekili |
|
Ahmet Duran
Bulut |
|
Balıkesir
Milletvekili |
|
Hüsnü Ordu |
|
Kütahya
Milletvekili |
|
Fatih Öztürk |
|
Samsun
Milletvekili |
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Alınan karar
gereğince, sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına
geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada
yer alan, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun, Devlet Memurları Kanunu ve Genel Kadro ve
Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
2.- Sanayi ve Ticaret Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun, Devlet Memurları Kanunu ve
Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/537) (S.Sayısı: 236) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Geçen
birleşimde 1inci madde üzerinde önerge işleminde
kalınmıştı.
Şimdi madde
üzerindeki üç önergeyi geliş sırasına göre okutup
aykırılığına göre işleme alacağım.
(x)
236 S. Sayılı Basmayazı 27/11/2008 tarihli 23üncü Birleşim
Tutanağına eklidir.
T.B.M.M.
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 236 sıra sayılı kanun tasarısının 1. maddesi
3. fıkrasındaki oluşturulacak ibaresinin önüne 4 ayrı
üniversiteden öğretim görevlilerinden ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Ali Rıza
Öztürk |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Abdullah Özer |
|
Mersin |
Malatya |
Bursa |
|
Ali İhsan
Köktürk |
|
Tekin Bingöl |
|
Zonguldak |
|
Ankara |
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 236 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 1.
maddesinin (a) fıkrasına,
mühendislik fakültelerinin ibaresinden
sonra gelmek üzere Bakanlar Kurulu tarafından hazırlanacak
ibaresinin eklenmesini, (b) fıkrasındaki İngilizce,
Fransızca veya Almanca dillerinden ibaresinin ÖSYM tarafından kabul
edilen dillerden ibaresiyle değiştirilmesini ve (d) bendinin madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Prof. Dr. Alim
Işık |
Yılmaz
Tankut |
Cemaleddin Uslu |
|
Kütahya |
Adana |
Edirne |
|
Recep Taner |
|
Süleyman L.
Yunusoğlu |
|
Aydın |
|
Trabzon |
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 236 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 1.
maddesinin 3. fıkrasına;
birimlerce belirlenecek konularda
ibaresinden sonra gelmek üzere bir danışmanın
sorumluluğunda en geç iki yıl içinde ibaresinin, uzmanlık
tezinin ibaresinden sonra birisi danışman, en az birisi ilgili
alanlarda çalışmalarda bulunmuş öğretim üyesi olmak üzere
ibaresinin,
oluşturulacak ibaresinden sonra üç kişilik
ibaresinin, Yeterlilik sınavlarında başarılı olanlar
ibaresinden sonra da
ile belirlenecek alanlarda Yüksek lisans veya Doktora
yapmış olanlar ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Prof. Dr. Alim
Işık |
Erkan Akçay |
Beytullah Asil |
|
Kütahya |
Manisa |
Eskişehir |
|
Mustafa
Kalaycı |
|
Mustafa Enöz |
|
Konya |
|
Manisa |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM HASGÜR (İzmir)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutayım?
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Bu
düzenlemelerle uygulamada karşılaşılacak sorunların
çözümü ve Sanayi ve Ticaret Bakanlığının iyi
yetişmiş, nitelikli personeli istihdam etmesi
sağlanmış olacaktır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 236 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 1.
maddesinin (a) fıkrasına,
mühendislik fakültelerinin ibaresinden
sonra gelmek üzere Bakanlar Kurulu tarafından hazırlanacak
ibaresinin eklenmesini, (b) fıkrasındaki İngilizce,
Fransızca veya Almanca dillerinden ibaresinin ÖSYM tarafından kabul
edilen dillerden ibaresiyle değiştirilmesini ve (d) bendinin madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Prof.
Dr. Alim Işık (Kütahya) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM HASGÜR (İzmir)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Vural, gerekçeyi mi okutayım, konuşacak var mı?
OKTAY VURAL
(İzmir) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Bu
değişiklikle, farklı meslek gruplarının temsilini
sağlayacak bir yönetmeliğin hazırlanarak olabilecek
haksızlıkların önüne geçilmesi amaçlanmaktadır. Ayrıca
yeni yabancı diller de kapsama alınmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
T.B.M.M.
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 236 sıra sayılı kanun tasarısının 1. maddesi
3. fıkrasındaki oluşturulacak ibaresinin önüne 4 ayrı
üniversiteden öğretim görevlilerinden ibaresinin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Ali
Rıza Öztürk (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM HASGÜR (İzmir)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Mevlüt Aslanoğlu, buyurun.
Süreniz beş
dakika.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, çok değerli
arkadaşlar; hepinize saygılar sunuyorum.
Arkadaşlar,
önergemizde şunu diyoruz: Bu sınavın objektif olması için
üniversitelerden öğretim görevlilerinin de bu sınav komisyonuna
alınmasını talep ettik. Yani özetle bunu söylüyoruz. Başka
bir şey söylemiyoruz, başka bir şey istemiyoruz. Objektif olsun
diye. Çünkü, burada, Bakanlık kendi içinden bir komisyon yerine mutlaka
üniversitelerin de kendi konularında bilimsel niteliği olan -hangi
üniversiteden; birinden olur, iki üniversiteden olur, üç üniversiteden olur-
öğretim görevlilerinin de bu sınav komisyonuna verilmesini
söylüyoruz. Başka bir şey söylemiyoruz. Ama nedendir ki Komisyon da
katılmıyor Hükûmet de katılmıyor. Biz, size iyilik olsun
diye bu önergeyi verdik, objektif olsun diye Sayın Bakanım. Yoksa
başka bir amacımız yoktu.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, KPSS sınavından biraz bahsetmek
istiyorum. Biliyorsunuz, KPSS sınavı Türkiyede objektif bir
sınav. Bu sınavda herkesin puanı belli ve bir tercih sistemi
var. Ama burada diyelim 85 puan alan, 88 puan alan, 93 puan alan bir insan
giremiyor, daha düşük puanlı yeri tercih etmediği için. Ama
bazen, 75 puanlı insan o tercih ettiği yere yüksek puanlılar
tercih etmediği için girebiliyor. Burada küçük de olsa bir
haksızlık var, ben hepinizin dikkatine sunuyorum. Yani 93 puan alan
kişi giremiyor, ama 78 puan alan kişi girebiliyor. Bunu burada,
tercih etmemişse dahi, en yüksek puandan başlayarak, açılan
yerlerde
İlla tercih sisteminde mutlaka bir değişiklik yapılması
lazım veya insanlara tercih yaptırılmayıp, kim, kaç eleman
alacaksa en yüksek puanlardan başlayarak duyuru yapılır,
müracaat edenler içinde en yüksek puanlılardan orayı tercih edenler
gönderilir.
ERTEKİN
ÇOLAK (Artvin) İstemiyorsa ne olacak?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) İstemiyorsa gitmeyebilir. İstemiyorsa
gitmeyebilir ama 93 puanlı insan orayı tercih etmemesine rağmen
istiyor, ancak 78 puanlı bir başka insan oraya girebiliyor. Burada
mutlaka bu sistemin gözden geçirilmesi lazım. Sisteme ben inanıyorum,
yani objektif, net, herkes hakkına razı, hiç kimsenin eli
değmiyor ve hepimiz rahat ediyoruz ama burada küçük de olsa bir
haksızlık var. Ben bunu dikkatlerinize sunuyorum. Yani burada
objektif esasları asla değiştirmemek kaydıyla, tercih
sistemini önceden yaptırmayıp, eleman alacak yerleri ilan edip
oralara tercih yapan insanlar içinden en yüksekten başlayarak
alınmalı. Belki 93 puanlı insan orayı tercih edecek, ama ön
tercih yapıldığı için, 78 puanlı insan ilk
aşamada orayı tercih ettiği için 93 puanlı arkadaş
tercih etmediği için giremiyor. Ben bunu hepinizin dikkatine sunuyorum.
Yani burada, KPSS sınavının mutlaka objektif kriterini bozmadan,
en yüksek hakkı olan insanların hakkının yenmemesi konusunu
ben hepinizin dikkatine getirmek istiyorum.
Burada
söylediğimiz konu da Sanayi Bakanlığında yine aynı
şey. Gelin, objektif olmak kaydıyla, üniversitelerden -hangi
üniversiteden diliyorsanız yani şu üniversite, bu üniversite
demiyoruz- bu işi bilen, kendi konusunda deneyimli 1 veya 2 öğretim
görevlisinin sınav komisyonunda olması size objektiflik sağlar
arkadaşlar, bunu demek istiyorum. Hepinizin bilgisine sunuyorum.
Saygılarımla.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
1inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2- 3143
sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ
MADDE 11- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Tüketici ve Rekabet
Uzmanı olarak görev yapanlar Sanayi ve Ticaret Uzmanı kadrosuna,
Tüketici ve Rekabet Uzman Yardımcısı olarak görev yapanlar
Sanayi ve Ticaret Uzman Yardımcısı kadrosuna bu Kanunun
yayımlandığı tarihte başka bir işleme gerek
kalmaksızın atanmış sayılırlar. Tüketici ve Rekabet
Uzman Yardımcısı kadrosunda geçirilen süreler, Sanayi ve Ticaret
Uzman Yardımcısı kadrosunda geçmiş sayılır. Bu
fıkraya göre atanan Sanayi ve Ticaret Uzman ve Uzman
yardımcıları, uzmanlık alanına bağlı olarak
ilgili birimde görevlerine devam ederler.
Bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla, 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununa tabi olarak Bakanlık teşkilatında görev
yapan, kırk yaşını doldurmamış, son üç
yıllık sicil notu ortalaması seksen ve üzerinde olan, Sanayi ve
Ticaret Uzman Yardımcılığı giriş
sınavına katılabilmek için gerekli öğrenim ve yabancı
dil şartını taşıyan ve 36/A maddesi uyarınca
çıkarılacak Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren bir ay içinde başvuran personelden; en az beş yıl
hizmeti bulunanlar, en geç bir yıl içinde anılan yönetmelik
hükümlerine göre açılacak yazılı ve sözlü sınavda
başarılı olmak kaydıyla, ihdas edilen Sanayi ve Ticaret
Uzmanı kadrolarının beşte birini geçmemek üzere başarı
sırasına göre Sanayi ve Ticaret Uzmanı kadrolarına, en az
üç yıl hizmeti bulunanlar ise en geç bir yıl içinde açılacak
yazılı ve sözlü sınavda başarılı olmak
kaydıyla, ihdas edilen Sanayi ve Ticaret Uzman Yardımcısı
kadrolarının beşte birini geçmemek üzere başarı
sırasına göre Sanayi ve Ticaret Uzman Yardımcısı
kadrolarına atanırlar. Sanayi ve Ticaret Uzman
Yardımcısı kadrosuna bu şekilde atananlar, bu Kanunun 36/A
maddesindeki yeterlik sınavı ile ilgili olarak yer alan hükümlere
tabidir.
BAŞKAN -
Madde üzerinde gruplar adına ilk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Bursa Milletvekili Sayın Abdullah Özere aittir.
Buyurun
Sayın Özer. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakika.
CHP GRUBU ADINA
ABDULLAH ÖZER (Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Sanayi ve Ticaret Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun, Devlet Memurları Kanunu ve Genel Kadro ve Usulü
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 2nci maddesi
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu tasarıyla Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının 300 kadrosu iptal edilirken, sanayi ve ticaret
uzmanı, Sanayi ve ticaret uzman yardımcısı unvanı
adı altında 250 kadro ihdas edilmektedir. İhdas edilecek bu
kadrolara geçiş düzenlemesi yapılırken uzman, uzman
yardımcılığı kadrolarına uzman istihdamı
doğru bir yaklaşımdır. Ancak, geçmiş dönemin hükümleri
çerçevesinde Sanayi ve Ticaret Bakanlığında bir kısım
personelin yapılacak özel bir sınavla uzman
yardımcılığı kadrosuna atanması doğru
değildir.
Ayrıca,
Hükûmet tasarısında 100 olan yeni ihdas edilen kadro
sayısının komisyonda 250ye çıkarılmasının
gerekçeleri ortaya konmamıştır. Bunun için, Cumhuriyet Halk
Partili komisyon üyesi arkadaşlarım ayrışık oy
kullanmışlardır. Ülkemizde, özellikle son süreçte, sanayi ve
ticaret hayatı çok ciddi bir darboğaz ile karşı
karşıya bulunurken, gerekçesi ortaya konmadan uzman
istihdamının 100den 250ye çıkarılmasına anlam vermek
mümkün değildir.
Değerli
milletvekilleri, sanayicilerimizin ve ticaretle uğraşan insanlarımızın,
uzunca bir süredir içinde bulundukları sıkıntıları,
problemleri devamlı surette Hükûmet yetkililerine her vesileyle duyurmaya
çalışmalarına rağmen AKP Hükûmetinin âdeta bu feryatlara
kulaklarını tıkaması, acil önlemler almaları, sanayici
ve ticaret erbabına bir nebze olsun nefes aldırmaları gerekirken
yandaşlarına kadro yaratma çabası içinde olmalarını
kabul etmek mümkün değildir. Dünyada petrol fiyatları 150 dolar
seviyesinden 45 dolarlara düşmüş olmasına rağmen hâlâ
Türkiye Avrupanın en yüksek fiyatla akaryakıt kullanın ülkesi
durumundadır. Doğal gaz fiyatı bir gecede yüzde 23
arttırılmış, sanayicimizin, üreten ve ülke ekonomisine
katkıda bulunan insanlarımızın feryatlarına Hükûmet
kulaklarını tıkamış, IMFnin dayatmalarına teslim
olmuştur.
Bursada, 2007
Temmuz ayında 285 iş yeri kapanırken, 2008 Temmuz ayında bu
sayı 1.113e yükselmiş; 2007 Ağustosunda 251 iş yeri
kapanırken, 2008 Ağustosunda 622 esnaf kepenk indirmiş; 2007
Eylülünde 283 iş yerinin kapısına kilit vurulurken, bu sayı
2008 Eylülünde 389a tırmanmıştır. Yine, sadece Bursada,
2008 yılında 50 bin kişi işinden, aşından
olmuş. Geçen hafta bir sanayici ve iş adamları derneğiyle
Bursada yaptığımız toplantıda,
yılbaşından sonra bu sayının çok daha fazla
olacağı açıklanmıştır. Ülkemizdeki sanayi ve
ticaret sektörünün hemen hemen tamamı âdeta can çekişir hâle
gelmiştir. Bugün en önemli sektörlerden biri olan ve ekonominin lokomotifi
sayılan inşaat sektörü tamamen durma noktasına gelmiş,
kredi kartı borç batağına saplanmış
insanlarımız konut almayı bırak, geçimlerini temin edemez
hâle gelmişlerdir. TOKİden konut alan ve işten
çıkarılan dar gelirli vatandaşlarımızın
TOKİye olan aylık ödemeleri mutlaka altı ay veya bir yıl
faizsiz ertelenmelidir, uzatılmalıdır. Bu
insanlarımızın bir nebze olsun nefes almaları
sağlanmalıdır.
Değerli
arkadaşlarım, tarım ve tarıma dayalı sanayide de durum
çok farklı değildir. Çiftçimiz perişan, borçlu borcu borçla
kapatmaya çalışmaktadır. Buğday fiyatları geçen
yılın altında açıklanmış, çiftçimiz tüccarın
insafına terk edilmiştir. Mısır hasadının
başlayacağı zaman dışarıdan önemli miktarda
mısır ithal edilmiş, âdeta, alın teriyle
tarlasını ekip biçen çiftçimizle alay edilir hâle gelinmiştir.
Her yıl gübre, ilaç ve tohum fiyatlarının alabildiğine
artmasına rağmen çiftçimizin ürettiği mahsulün fiyatı bir
yıl öncesini aratır hâle gelmiştir. Cargill nişasta
bazlı şeker satsın diye şeker pancarı ekimi
kısıtlanmış, halkımız şeker
hastalığı ve kanser riski taşıyan nişasta
bazlı şekere mahkûm edilmiştir. Yabancı sigara
firmaları Türkiyede sigara satsın diye Tekelin pazar payı yüzde
70den yüzde 30lara düşürülmüş, Türk çiftçisine tütün ekimi
yasaklanmıştır.
Tarımda
derhâl yeni bir planlama yapılmalı ve bir an önce ürün bazında
destek modeline geçilmeli, Türk çiftçisinin emeğinin ve alın terinin
karşılığını alması için gerekli tedbirlerin
alınması sağlanmalıdır.
Değerli
milletvekilleri, 2008 yılı sonu itibarıyla 50 milyar dolar cari
açık bekleniyor. 2002 yılında 220 milyar dolar olan Türkiye'nin
borç yükü bugün 550 milyar dolarlara dayanmıştır. Borçla
yaşayan, üretmeyen, sadece tüketime dönük bir ekonomi
yaratılmış, bunun için de işsizlik hızla artan bir
sürece girmiş, kalkınma hızı yavaşlamıştır.
Dünyanın en yüksek faizle borçlanan ülkesi hâline gelinmiş, 2008
yılında beklenen yabancı sermaye girişi yüzde 50
azalmış, Hükûmet yetkilileri hiç sıkılmadan bunun sebebini
bir tek kapatma davasına bağlayabilmişlerdir. Oysa 2008
başından beri yabancı sermaye girişi azalmakta, geçen
yıldan bu yana ekonomi tehlike sinyalleri vermektedir. Dünya finans
sektöründeki yaşanan büyük kriz sağlam temellere oturmayan
ekonomimizde büyük tahribatlar yapmaya başlamıştır.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizde kalkınmada öncelikli şehirler tespit
edilerek bunlara vergi, prim ve enerjide önemli kolaylıklar
yaratılmış, Bursa gibi Türk ekonomisinin lokomotif illerinden
olan ve önemli sanayi yatırımları olan bazı illerimiz bu
kapsamın dışında tutulmuş ve âdeta buralarda
yatırım yapan sanayicilerimiz
cezalandırılmışlardır. Bu uygulamadan bir an önce
vazgeçilerek, derhâl tüm yatırımlara destek verilip üretimi ve
istihdamı artıracak tedbirlerin bir an önce alınması
sağlanmalıdır.
Ülkemizde finans
sektöründeki büyüme yüzde 9,9 iken sanayi sektöründeki büyüme ne yazık ki
yüzde 2,5 civarında kalmıştır. Bu konuda ülkemizdeki sanayi
yatırımlarını destekleyecek finansal birikim mevcuttur. Bu
birikimi sanayi yatırımlarına kanalize etmek için Hükûmetin bir
an önce gerekli tedbirleri alması gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizin kalkınmasında ve sanayileşmesinde en
önemli kaynak enerjidir. Ne yazık ki bu konuda da çok önemli
fırsatları yıllardır kullanamıyoruz. Bunun için de
enerji üretiminin hemen hemen yüzde 50ye yakın bir kısmı
dışa bağımlı bir hâle getirilmiş, kendi öz enerji
kaynaklarımız değerlendirilememiştir.
Bugün,
Avrupanın birçok ülkesinde rüzgâr enerjisi ve güneş enerjisine çok
önem verilmektedir. Bir an önce Türkiye'nin rüzgâr haritasına göre
sıra bekleyen üç yüz elliye yakın rüzgâr enerjisi üretim projesine
izin verilmeli, yeni hidroelektrik ve çevreye duyarlı termik santraller
planlanmalıdır. Güneş enerjisinden azami şekilde
faydalanmanın çareleri aranmalıdır, bulunmalıdır.
Bugüne kadar uygulanan büyük oranda doğal gaza bağımlı
enerji politikası, Rusyanın gazı kesmesiyle
kışın ortasında ülkemizi sıkıntıya
sokmuştur. Bugün, İspanyada yeni yapılan binalarda güneş
enerjisi mecburiyeti getirilmiştir, bizde de bölgesel olarak bu tür
tedbirlerin alınması mutlaka düşünülmelidir. Nükleer enerjiyi en
son çare olarak ve en ileri teknoloji ile düşünmeliyiz. Başka
ülkelerin kullanıp da sökeceği nükleer enerji santralini alıp
ülkemize getirmek bu ülkeye yapılacak en büyük kötülüktür, en büyük
ihanettir. Enerji sorunlarının çözümlerinde, doğru enerji politikası
ve stratejilerinin geliştirilmesinde sanayi bölgelerinin, sivil toplum
kuruluşlarının ve üniversitelerin de sürece dâhil edilmesi
gerekmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
ABDULLAH ÖZER
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, 22 Temmuz seçimlerinin üzerinden tam on yedi ay geçti.
İkinci AKP Hükûmeti döneminde de yeni ekonomik işleyişin
öncekinden pek farklı olmayacağını, yatırımlar
yapılmadığı için işsizliğin daha da
artacağını, borçlanmaya dayalı, üretimi ön planda tutmayan
bir ekonomi modelinin sürdüğünü görmekteyiz. Sanayicilerimizin ve
ticaretle uğraşan vatandaşlarımızın bu kadar çok
hayati sorunları varken sanayi ve ticaret uzmanı, sanayi ve ticaret
uzman yardımcılığı unvanı adı altında
250 kadro yaratmak için çıkarılmak istenen ve herhangi bir gerekçesi
bulunmayan bu yandaş kadro yaratma kanun değişikliğinin
ülkemizdeki sanayi ve ticaret hayatının içinde bulunduğu
sorunlara acil çözümler getireceğine inanmak mümkün değildir.
Hükûmetin bir an
önce sanayi ve ticaretle uğraşan
vatandaşlarımızın sorunlarına çözüm
bulmasını diliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Özer.
Madde üzerinde
Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Diyarbakır Milletvekili
Sayın Akın Birdal.
Buyurun
Sayın Birdal. (DTP sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakika.
DTP GRUBU ADINA
AKIN BİRDAL (Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; görüşülmekte olan 236 sıra sayılı Sanayi
ve Ticaret Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun, Devlet Memurları Kanunu ve Genel Kadro ve Usulü
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 2nci maddesine
ilişkin Demokratik Toplum Partisi adına söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Ancak, izninizle,
hemen yanı başımızda insanlığa karşı
işlenen bir suça yeniden dikkat çekmek istiyorum, çünkü bu kan
akıyor. Şimdi, dünyanın gözü önünde insanlığa
karşı bir suç işleniyor ve gerçekten, insanlığın
ortak kazanımları, iki büyük dünya savaşı sonrası elde
edilen kazanımlar yerle bir ediliyor ve biz, dünya seyirci kalıyor.
Şimdi, dün,
Türkiye Büyük Millet Meclisinde, gruplarımız adına
konuşmalar yapıldı onar dakika ve bitti sorun. İki siyasi
parti, Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir kınama, telin etme
bildirisinin yayınlanması için bir ortak görüşe
varmışlar ama ne yazık ki iktidar partisinin
Dışişleri onay vermediği için bu bildiri bile
çıkarılamadı. Bu bildiri çıkarılmış
olsaydı ne olacaktı? Yani, dün Sayın Hükûmet Sözcüsü
İnsanlık ve vicdan borcumuzu yerine getirmeliyiz. dedi. O
insanlığa karşı elbette bir borç yerine getirilecekti ama
vicdan borcu, acaba, Sayın Başbakanla İsrail Başbakanı
Olmertin görüşmelerinin ardından bu suçun işlenmiş
olmasının mı bir vicdan borcu ödenmek istenmişti? Gerçekten
dün, örneğin siyasi partilerimizin temsilcileri, İsrail
Başbakanı Olmertin 27 Aralıkta, saldırıdan dört gün
önce Türkiyeye gelip Sayın Başbakanla ne görüştüğüne dair
burada sorular sormuşlardır ama ne yazık ki Hükûmet adına
bir açıklama yapılmamıştır. Acaba, böyle bir
saldırıdan -bilgi verilmiş olmaması zaten mümkün
değil- bilgi verildi ama biz uluslararası hukuka mı
uyacağız? Uluslararası Cenevre savaş hukukuna
uyacağız, sivillere zarar vermeyeceğiz, çocuklara zarar vermeyeceğiz.
denilip de bu denilen yerine getirilmediği için mi Sayın
Başbakan bu tepkiyi gösteriyor acaba? Bunun burada açıklanması
gerekiyor. Şimdi, insanlığa karşı bir suç
işlenmiştir ve bir savaş suçu işlenmiştir yanı
başımızda ve bugün kimi dış politika uzmanlarınca
da örneğin bunun bir soykırım suçu olduğuna dair de
değerlendirmeler var.
Yani, o zaman
bunun anlamı şudur: Şimon Peres geldi burada konuştu bu
yüce çatı altında, değil mi, barışa dair, Orta
Doğunun barışına dair? Ama ne yazık ki bugün
başta Şimon Peres, Başbakan Olmert ve Dışişleri
Bakanı Livni bu suçları işlemişlerdir ve elbette bir gün
Uluslararası Ceza Mahkemesinde yargılanacaklardır. Çünkü,
Uluslararası Ceza Mahkemesi -varlık nedeni- soykırım
suçlarını, insanlığa karşı işlenen
suçları ve savaş suçlularını yargılamak için
oluşturulmuştur ve bu konuda örneğin Uluslararası
İnsan Hakları Federasyonu daha önce insanlığa
karşı suç işlemiş olan faşist diktatörler için
başvuruda bulunmuştur ve Pinochet yargılanmıştır
ve Londrada da tutuklanmıştır. İnsanlığa
karşı işlenen bu suçların failleri de elbette bir gün
Uluslararası Ceza Mahkemesinde yargılanacaktır. Peki, bu
İsraili cesaretlendiren nedir ve kimlerdir?
BAŞKAN
Sayın Birdal, söz aldığınız konuya gelebilir misiniz
lütfen.
Beş
dakikanız kaldı.
AKIN BİRDAL
(Devamla) Geleceğim Sayın Başkan ama gerçekten, örneğin
bu sorun, bütün Orta Doğu ve bölge barışıyla ilgilidir ve
eğer bölgede kalıcı bir barış sağlanmazsa bu yasa
tasarılarının ve düzenlemelerin hiçbir
karşılığı olmayacaktır. O nedenle, izninizle bu
konudaki üzüntülerimi ve kaygılarımı yüce Meclisle
paylaşayım, sonra da bu kadrolara ilişkin görüşlerimi
sunacağım efendim.
Arkadaşlar,
kimdir bu cesareti veren? Birincisi, bence Birleşmiş Milletler.
Birleşmiş Milletler, iki büyük dünya savaşı sonrası
oluşturulma gerekçelerinden uzaklaşmış ve artık
kalıcı dünya barışının sağlanması
konusunda yaptırımı olmayan kurum hâline gelmiştir.
İkincisi,
Amerika Birleşik Devletleri. Amerika Birleşik Devletlerinin büyük
Orta Doğu Projesinin gerçekleştirilmesi yolunda bugün İsrail
taşeronluk yapmaktadır ve örneğin, soğuk savaş
döneminde -bütün yıllar- 900 milyar dolar tutarındaki silahlanma
harcamalarının soğuk savaş sonrası 1 trilyon 118 milyar
dolara ulaşmasının şimdi sonuçlarını görüyoruz. O
nedenle ABDnin dünya hegemonyası üzerindeki etkisinin sonucudur
cesaretlendiren.
Üçüncüsü, Avrupa
Birliği. Bakın, Çek Cumhuriyeti, ilk açıklamayı yapan ve ne
vahim, düne kadar sosyalist olan, enternasyonalist olan, ulusların ve
ezilen halkların dayanışmasını savunan Çek Cumhuriyeti
hemen bir açıklama yaparak dedi ki: Bu, savunma amaçlıdır.
Olur mu böyle bir şey? Nasıl savunma amaçlı? Örneğin,
atılan füzeler kaç İsraillinin yaşamının yitirilmesine
neden olmuştur da bu savunma amaçlı gerekçeye
sığınmaktadır Avrupa Birliği Dönem Başkanı
Çek Cumhuriyeti?
Dördüncüsü,
İslam Konferansı Örgütü. Zaten, var mı yok mu? Dış
politikasını emperyalist dünyaya çevirmiş, kendi
çıkarlarının, iktidarlarının korunması yolunda
bütün değerleri, inançları heba eden bir topluluk.
Ve sonra da
Türkiye ve asıl yanı başımızdaki Türkiye. Gerçekten,
Türkiye bu konudaki rolünü yerine getirmiş midir? Bakın ne
yapmıştır? Örneğin, şimdi ne yapılabilir?
Gerçekten, Türkiye Büyük Millet Meclisi yeniden özel bir gündemle bu konuyu
görüşmeli ve ne yapacağına Türkiye Büyük Millet Meclisinin
iradesiyle birtakım, Hükûmete tavsiye kararları almalıdır
ve bu kararlara da Hükûmet uymalıdır. İsrailin derhâl
Büyükelçisi sınır dışı edilmelidir. Örneğin dün,
Venezuelada Chavezin yaptığını hemen yanı
başımızda olan Türkiye neden yapmıyor? İsrail
Büyükelçisi sınır dışı edilmelidir. İsraildeki
Türkiye Büyükelçisi derhâl Ankaraya çağırılmalıdır ve
dün yine kimi gazete köşelerinde vardı savunma ve güvenlik
harcamalarıyla nasıl kaynaklarımızın ve Türkiye
halkının emeklerinin İsraile peşkeş çekildiğini
Derhâl gizli ve açık savunma anlaşmaları, askerî anlaşmalar
iptal edilmelidir. Türkiye, derhâl Çek Cumhuriyetine bu tutumunu,
görmemezlikten gelen bu tutumunu telin etmelidir. Bu günkü, akşam
yapılacak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde Türkiye etkin
bir rol oynamalıdır. Eğer iddia edildiği gibi Konyada
İsrail savaş uçaklarının eğitim uçuşlarına
ilişkin varsa bir anlaşması, derhâl iptal edilmelidir ve bunun
dışında gerçekten Türkiye, kalıcı bölgemizdeki
barışın sağlanması yolunda ne yapılması
gerekiyorsa yapmalıdır.
Şimdi de
izninizle bu kadroların oluşumuna ilişkin görüşlerimi
söyleyeyim. Hiç kuşku yok ki kurum ve kuruluşlar, zaman zaman
yenilenmelere, kurumsal değişikliklere gidebilir, değişen
koşullara uyum amacıyla ya da verilen hizmetin daha etkin verilmesini
sağlamak amacıyla bir dizi düzenlemeler yapabilir. Ama bu
tasarının gerekçesini okudum ben, Dokuzuncu Beş Yıllık
Kalkınma Planına gönderme yaparak, kamu hizmetlerinde kalite ve
etkinliğin artırılmasına yönelik gösterilen araçlar
arasında insan kaynaklarının geliştirilmesi ilkesinden söz
edilerek bunun nasıl gerçekleştirileceği
ayrıntısıyla anlatılmıştır. Bu noktada
nitelikli personel istihdamının önemine vurgu
yapılmış, uzman kamu personelinin bilgi birikimi ve deneyiminden
azami düzeyde yararlanılması gerektiğinden söz edilmektedir.
Sanırım
bu belirlemeye itirazı olan kimse yoktur ancak bu belirlemeler genel
belirleme ve değerlendirmedir. Oysa bugün Sanayi ve Ticaret
Bakanlığında kadro değişikliğine gidilmesi
gerektiğine ilişkin bir gerekçe burada görülmemektedir. Sanayi ve
Ticaret Bakanlığının görev, yetki ve sorumlulukları
mı değişmiştir, çalışma alanları mı
başkalaşmıştır? Hangi kamu hizmetini sunmakta yetersiz
kalınmıştır ki böyle bir değişikliğe gereksinme
duyulmaktadır?
Değerli
arkadaşlar, birkaç gün önce yine Birleşik Metal-İş
Sendikası açıkladı ki son üç ayda otomotiv ve tekstil sektörü
başta olmak üzere 195 bin kişi daha işten
çıkarılmıştır. Görünen o ki işten çıkarmalar
sürecek. Bu noktada işten çıkarmaların derhâl yasaklanması
ve emekçilerin haklarını koruyan düzenlemelerin bir an önce
çıkarılması gerekmektedir. Krizden en çok etkilenecek olan
kesimlere yönelik toplumsal programlar oluşturulmalıdır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
AKIN BİRDAL
(Devamla) Teşekkürler Sayın Başkanım,
toparlayacağım.
Bakın,
şimdi işsiz kalanlara bir nebze olsun yardımcı olmak üzere
İşsizlik Fonu oluşturuldu. Ancak Hükûmet bu fona da göz
dikmiş durumda. İşsiz kalanlara yardım ve yeni iş
olanakları yaratmak için kullanılması gereken fonu batan
şirketleri kurtarmak ya da işte önümüzdeki günlerde görüşülecek
olan IMFnin reçeteleri doğrultusunda düzenlemeler yapmak durumunda
kalacaktır.
Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; tasarının Komisyona gelen
ilk hâlinde ihdas edilecek kadro 100 iken Komisyonda bu sayı 250ye
çıkıyor. Niye, belli değil. Tasarının ilk hâlindeki
100 sayısı Bakanlık bürokratlarınca yapılan
çalışmalarla belirlenmiş bir sayıdır. Eğer 250
kadroya gereksinme varsa, bunun Bakanlık bürokratlarınca
saptanıp tasarıya eklenmesi gerekirdi. Ne oldu da 100, 250ye
çıkarıldı, bunun da açıklamasının
yapılması gerekmektedir.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Birdal.
Madde üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Aydın Milletvekili Sayın
Ali Uzunırmak.
Buyurun
Sayın Uzunırmak.(MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Saygıdeğer hazırun, Sanayi ve
Ticaret Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun, Devlet Memurları Kanunu ve Genel Kadro ve Usulü
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz aldım. Grubum ve şahsım adına
hepinize en derin saygılarımı sunuyorum.
Değerli
arkadaşlar, kamu gücü ve kamu hizmeti en etkin ve verimli
kullanıldığı zaman bir anlam ifade eder ve kamu
kaynağını temin eden insanlar bundan en iyi şekilde
faydalanmış olurlar. Dolayısıyla buralarda en önemli görev,
kurumlarımızın vizyon, misyon ve bu vizyon ve misyona layık
eden, temayüz etmiş liyakatli kadrolar eliyle yürütülmesiyle mümkün olur.
Kıymetli
arkadaşlar, buradan yönetimimize esas olması açısından,
günlerce tartışılan birtakım konulara ışık
tutması açısından bir tarihî vesikayı sizlerle
paylaşarak kamuoyu gündemine düşürmek istiyorum. Osmanlı
İmparatorluğunun çok kudretli olduğu günlerde Avusturya
Macaristan İmparatorluğunun İstanbul Büyükelçiliğinde
(Busbek) (busbecq) isminde bir temsilcisi, çalışanı vardır
ve bu çalışan İstanbulda bulunduğu zaman içerisinde
Osmanlıyı Osmanlı yapan, ihtişamını yücelten ama
Avrupayı geri bırakan birtakım tahlillere girdiğinde
-teferruatlı bir kitaptır biraz Busbecqin Türk Mektupları
diye- orada şundan bahseder, der ki: Osmanlıda kamu gücü kullananlar
liyakat esasına göre atanıyor ama Avrupada, bizlerde
hanedanlıktan asalet esasına göre atanıyor.
Dolayısıyla Osmanlının kamu gücü daha etkin kullanılıyor.
Tabii ki, zaman
içerisinde bakıyoruz ki Osmanlının bu liyakat esasının
yerine asalet ve başka başka esaslar almaya
başladığında, kamu gücünü kullanan bürokraside çöküş
başladığında Osmanlının çöküşüne zemin hazırlayan
bir başka gerekçe hazırlanmış oluyor.
Bugün tabii ki
ülkemiz çağdaş, modern hem vizyon hem misyon denkleminde mutlaka ve
mutlaka liyakatli kadrolarımızla temsil edilmeli ve kamu gücü bunlar
vasıtasıyla kullanılmalı. Gelen bu tasarıda
birtakım kadrolar ihdas ediliyor ve birtakım kadrolar iptal ediliyor,
unvanlar yer değiştiriyor.
Kıymetli
arkadaşlar, büyük devletlerin çöküşlerinde bu çöküşlere
eğer rütbelerle çöküşü önlemeye çalışmak bir esas hâline
geldiği zaman, bu çöküşün muteber olduğu, kaçınılmaz
olduğu ortaya çıkmıştır, tarih bize bunu
göstermiştir. Dolayısıyla burada öncelikli olarak dikkat
edilmesi gerekenin bu olduğu kanaatini taşıyorum ve
Hükûmetimizin dikkatini çekiyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu vesileyle dünyadaki ve Türkiyedeki gelişmelerle
ilgili olarak kısacık
Konumuz
Sanayi ve Ticaret Bakanımız
burada olduğuna göre bu konuyla ilgili ben gündemi işgal etmek
istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, bir ülke eğer gelişirken kendisini, kendi esas
dinamiklerini, esas hâlini almaz, yabancı dinamikleri tali ve fırsat
imkânı olarak görmez, kendi esas dinamiklerini fırsat, dış
dinamikleri esas hâline getirirse buradan başarıyla çıkması
mümkün değildir. Maalesef Türkiyemizde belli yıldan beridir,
bilhassa son altı yedi yıldır, AKP İktidarı döneminde,
kendi dinamiklerimiz tali, yabancı dinamikler, dış dinamikler
esas hâle getirilmiştir.
Değerli
arkadaşlar, bir ülkenin kalkınabilmesi için üretim esastır,
tabii ki ticaret de yapılabilir. Bugün üretimi esas alan ülkeler
vardır, ticareti esas alan ülkeler vardır. Ama üretimi esas
aldığımızda üretimin ana kaynağı olarak biz ham
maddeyi, sermayeyi, teknolojiyi, bilgiyi ve emeği görürüz. Eğer kendi
ülkemizde bunları esas dinamik olarak ele alıp bunları
geliştirmezsek bugün, altı yedi yıldır Türkiyede
sürdüğü gibi dışarıdan gelen sermaye,
dışarıdan gelen sermayenin beraberinde getirdiği tüketim
maddeleriyle beraber kredilendirilmiş, geleceği satın
alınan bir toplum hâline Türkiyeyi getirdiğimizde işte bugün
yetişemediğiniz fiyat artışları, ham madde
artışları, başka başka konularda krizin göbeğinde
kendinizi bulursunuz. Bugün dünyada bir kriz var. Doğrudur, dünyadaki
gelişen kriz bizim sebep olduğumuz ve bizim krizimiz değildir.
Ama Türkiyede iki yıldır yaşanan üretim ve tüketimdeki
birtakım krizler bizim krizimizdir.
Değerli
arkadaşlar, buna doğru teşhis koyabilmek lazım, bunu
doğru görebilmek lazım. Türkiye, altı yıldır
üretmeyen, sermayesi, anaparası kendisinin olmayan başka paralarla
geleceği satın alarak, bankalarda tüketici kredileri, kredi
kartı kredileri, taşıt kredileri, ev kredileriyle geleceği
satın alarak bir refah toplumu olduğunu zannetti. Ama bugün
artık bu tıkandı. Bu tıkanmanın neticesinde dünyadaki
kriz AKP İktidarının imdadına yetişti. Sistem bugüne
kadar geleceği satın alarak kendini idare etti.
Değerli
arkadaşlar, ben nasıl bir Türkiye özlüyorum, Milliyetçi Hareket
Partisi nasıl bir Türkiyeyi özlüyor? Milliyetçi Hareket Partisinin
özlediği Türkiye, özlediği Türk toplumu, bir refah toplumu; refah
toplumu seviyesinde üreten, refah toplumu seviyesinde tüketen bir toplumdur. Bu
toplumun esas aldığı değerler kendi dinamikleri
olmalıdır; dünyadaki gelişmeleri, dünyadaki dinamikleri sadece
bir fırsat olarak görmelidir, kendi dinamiklerini esas hâline
getirmelidir. İşte, bugün, dünyadaki gelişmeleri ve dünyadaki
bazı hadiseleri, dünya piyasalarındaki hadiseleri esas dinamik hâline
getirdinizse, bugünkü Hükûmetteki arkadaşlarımızın
düşündüğü mantık içerisinde düşünürsünüz ve bu hesap
doğru çıkmaz.
Kıymetli
arkadaşlar, Türkiyede bugüne kadar yaşanan krizler kamu
finansmanı krizleri oldu. Bugün, iki senedir Türkiyede özel sektör
krizleri yaşanıyor ve bu kriz gittikçe yükseliyor. Bu kriz, özel
sektör krizi önümüzdeki belli yıllar içerisinde kamu finansmanı
krizine dönüşecektir ve geçmişteki yaşanan krizler
yaşanacaktır. Bu nasıl olacaktır? İşte,
Hükûmetimizin getirdiği bütçede biz petrolü, başka başka
birtakım dış ticaretimizde etkin olan kalemlerin dünya
piyasalarında değer kaybetmesi ve dünya krizindeki birtakım
döviz yükselmeleri, düşmeleri, tamamen bizim elimizde olmayan dinamiklere
dayalı birtakım analizler yaptık ve Türkiye'nin dış
ticaret açığının düşmesinin ithalatın
düşmesine dayalı olduğunu söylediler, buna göre bir program
yaptılar.
Değerli
arkadaşlar, dünyadaki pazar daralması, dünyadaki ekonomik
gelişmelerden dolayı eğer Türkiye'nin ithalatı
düşüyorsa, kendi elimizde olmayan dinamiklerle bu meydana geliyorsa, bu
ithalat düşmesinin bir başka yansıması da bütçeye
olacaktır. Ne olacaktır bütçeye yansıması? İthalattan
aldığınız birtakım vergiler de düşecektir. Peki,
ithalatı düşen bir ülkenin aynı zamanda ihracatı da
ithalata dayalı ise ihracatı da düşecektir dünyadaki pazar
daralmaları ve başka sebeplerden dolayı. Peki, ihracatı
düşen bir ülkenin dolayısıyla, gelir kaynaklarında,
birtakım vergilerinde, istihdamında, başka alanlarında yine
düşmeler meydana gelecektir ve bu düşmeler ve dünyadaki bu pazar
daralmasından, piyasaya hâkim olamayan, varlığını
sürdüremeyen özel sektör borçları ödenemez duruma geldiğinde
Türkiye'de özel sektördeki şirketlerimiz iflasa girecek ve kamu
borçlarını, vergisini, sigortasını ve birtakım
giderlerini ödeyemez duruma geldiğinde, işte, o zaman Türkiye'de kamu
finansmanı sıkıntıya girecektir ve bugün son aylarda vergi
oranlarındaki tahsilatın düşmesi, başka başka
alanlardaki kamu gelirlerinin düşmesi, yarınlardaki kamu
finansmanı krizinin habercisidir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
ALİ
UZUNIRMAK (Devamla) Sayın Bakanım, tabii ki bu son bir dakikada
size özellikle bir şey söylemek istiyorum. Siz bakan olmazdan, siyasete
girmezden önce sektörün temsilcisiydiniz ve sektördeki problemleri en iyi bilen
ve en iyi dile getiren birisiydiniz. Benim bugün bir dost olarak, bir siyasetçi
olarak sizlere en yakın tavsiyem şu olacaktır, eski bir
arkadaşlığımız var: Bürokrasinin dehlizlerinde unvan
arayışları içerisine kapılmadan, başka başka,
farklı çözüm yolları aramadan, sektör temsilcisiyken dile
getirdiğiniz, çözümünü istediğiniz, çözülmesini istediğiniz
problemlerin şu anda çözüm sahibisiniz. Bunlar konusunda her türlü
desteği size veririz. O günkü duruşunuzu bugün iktidardayken göstermeniz
gerektiği kanaatini taşıyorum. Ülkemiz adına bu tavrın
faydalı olacağı kanaatini taşıyor, başarılar
diliyorum.
Teşekkür
ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Madde üzerinde şahısları adına ilk söz Rize Milletvekili
Sayın Bayram Ali Bayramoğluna aittir.
Buyurun
Sayın Bayramoğlu.
Süreniz beş
dakikadır.
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Rize) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
236 sıra sayılı kanunun 2nci maddesi üzerine şahsım
adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gelişmiş
ülkelerdeki en önemli gelişmişlik kriterlerinin başında
sanayileşmeleri, sanayileşmenin yanında teknolojiye
adaptasyonları, bu teknolojiye adaptasyonlarının yanında
ise teknoloji üreten ve bu ürettiği teknolojiyi de dünyaya satabilmeleri
gelmektedir.
Ülkemiz uzun
yıllar tarıma dayalı bir ekonomiyle büyümüş, 1980li
yıllardan sonra başlayan sanayileşme hamlesiyle başta
Anadolunun yatırım hamlelerinin genişletilmesi ve Anadolunun
çeşitli vilayetlerinde sanayi şehirleri adı altında bir
gelişme trendini birlikte yaşamış; bu, aynı zamanda
istihdam açısından, eğitim açısından, sosyal
gelişmişlik açısından hem büyük şehirlere göçü hem de
aynı zamanda yerel anlamda büyümeyi sağlamıştır.
Bugün içinde
bulunduğumuz 2009 yılının başlarında dünya
genelinde ekonomik anlamda, mali anlamda çok ciddi sıkıntılar ve
darboğazların yaşandığı muhakkaktır. Bu
yaşanan sıkıntıların da en çok etkisinin olduğu
sektörlerin başında ise maalesef gayrimenkul sektörüyle birlikte
sanayi sektörleri gelmektedir. Ülkemiz özellikle teknik anlamda küçük ve orta
ölçekli işletmeler olarak çok ciddi derecede yatırımlar
yapmış, bu yapmış olduğu yatırımlarla
başta komşu ülkeler olmak üzere yanında Avrupa ülkelerine teknik
anlamda, mekanik anlamda ihracat yapabilir konuma gelmiş bir ülkedir. Özellikle
otomotiv sektöründe 2000 yılından bu yana gelişme göstermesi ve
dünyada ciddi anlamda bir otomotiv üssü olmuş olması,
sanayileşmesindeki göstermiş olduğu başarıların
en başında gelmektedir.
Şimdi,
dünyanın ekonomik daralmayı ve ekonomik sıkıntıları
konuştuğu bir süreçte en çok konuşulan konulardan bir tanesi de
nedir? İstihdam politikasıdır, yani işsiz kalma korkusudur.
Geçen hafta içerisinde mali piyasalardan bazı arkadaşlarla
yapmış olduğum sohbette birçok insan Bugüne kadar ben hiç
endişe duymuyordum ama önümüzdeki gelişmelere göre Türkiyede de,
dünyada da kendi alanımızda bazı işsizliklerle
karşı karşıya kalabiliriz. dediklerine şahit oldum.
Ancak, buna rağmen, bugün hâlâ içinde bulunduğumuz bu atmosfere
rağmen Türkiyede de, dünyada da birçok müessese de kaliteli iş
gücünü aramaya devam etmektedir. Bir tarafta işsizlik vardır, bunun
adı ekonomik olarak arızi işsizliktir ama bir tarafta da ciddi
anlamda ehliyetli, liyakatli, bilgili, konusunda uzman insanlardan oluşan
bir kadroya da ihtiyaç olduğu muhakkaktır.
İşte,
şu anda gündemimizde olan kanun bu anlamda son derece önem arz etmektedir.
Sanayi
Bakanlığının yaklaşık 5.371 personel kadrosu
olmasına rağmen şu anda 3.053 personelle
çalışmaktadır. Yani fiilî olarak zaten 2 binden fazla personel
açığı vardır. Ama bunun yanında, kendisinin ihtiyaç
duyduğu kaliteli uzman, uzman yardımcısı insanlar için ise
yine kendisine bağlı on tane kuruluşun içerisinden biri olan
rekabet ve tüketici haklarıyla ilgili genel müdürlükte bulunan
kadroların sanayileşme noktasındaki ülkenin ihtiyacı olan
elemanlar şeklinde değerlendirilmesi ve bu anlamda uzman ve uzman
yardımcısı hâline döndürülmesi, aslında sanayimizin
önümüzdeki dönemde ihtiyaç olacak kaliteli, vasıflı ve bu işleri
de bürokratik olarak bırakmadan engelleri aşabilecek bir kadro ihdas
etmesi anlamına gelmektedir. Bu, illa yeni bir personel almak
anlamına gelmiyor. Önce mevcutları değerlendireceksiniz,
verimlilik esasına göre mevcut, şu anda ücret ödemiş olduğunuz
insanları daha kaliteli, daha vasıflı ve daha önemli görevlere
ihdas edeceksiniz, bunları bir eğitime tabi tutacaksınız,
bunların içerisindeki ehliyet ve liyakatlilerden Türkiye'deki sanayinin
önünü açacak yepyeni kadrolar ihdas edeceksiniz. Ha, bunun yanında özellikle
ihdas edilmesi gereken bir uzmanlık alanı varsa bunu da imtihan açmak
suretiyle Bakanlık kendi bünyesindeki ihtiyaç olan personeller olarak
mutlaka değerlendirecektir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Devamla) Tamam Sayın Başkanım.
O nedenle,
özellikle altını çizmek istediğim konu şudur ki: Türkiye'de
önümüzdeki süreç içerisinde sanayinin gelişmesi, istihdam
politikalarının aksamaması ve özellikle de sanayimizin önünün
açılabilmesi için mevcut bu kadroların bir an önce hayata geçirilerek
Sanayi Bakanlığının çalışma ekiplerini
yoğunlaştırmak, mevcut kadrolarının içerisinde,
uzmanlaşmış yeni bir kadro ihdas etmek bizim de sanayimizin de
son derece faydalı hizmetler yapmasına vesile olacaktır.
O nedenle bu
kanunun şimdiden hayırlı olmasını diliyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bayramoğlu.
Şahıslar
adına ikinci söz Van Milletvekili Sayın Kayhan Türkmenoğluna
aittir.
Buyurun Sayın
Türkmenoğlu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Van) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Sanayi ve Ticaret Bakanlığımızın Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 2nci maddesi üzerine
söz almış bulunmaktayım. Yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum.
Aslında
burada, 2nci maddeyle ilgili bir yazı hazırlamıştım,
bir bilgi notu hazırlamıştım, onu okuyacaktım ancak
tabii hep yaptığımız aynı şeylerdir. Bundan
aslında biz de rahatsız oluyoruz. Yani genelde burada,
görüşülmesi gereken maddenin dışına çıkılıp
farklı farklı rakamlar, farklı farklı bilgilerle tabii,
gündemi bence işgal ediyoruz. Ancak, asıl konumuza gelirsek, gündem
maddesiyle ilgili görüşlerimizi, fikirlerimizi veya önerilerimizi
yoğunlaştırırsak ben eminim ki Meclise çok daha katkı
sunacağımıza inanıyorum. Tabii, hâliyle bu tür
düşünceler Meclis kürsüsünde cereyan edince bize de bazen cevap hakkı
doğuyor. Müsaadenizle, bir iki konuya da değinmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, bilindiği üzere, 2001 krizini hepimiz çok iyi
hatırlıyoruz. Ben de bir tüccar kardeşinizim, 1 milyon dolar
borcum vardı, bir gecede 2 milyon dolar oldu yani biz bir gecede yüzde 100
değer kaybettik.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Maddeyle çok ilgili oldu!
ŞENOL BAL
(İzmir) Maddeyle çok ilgili!
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) O günlerle ilgili
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Peki, elinizdeki ürünler artmadı mı?
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) O günlerle ilgili bir sürü açıklamalar
yapıldı ve
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Maddeyle çok ilgili konuşuyor Sayın Başkan,
çok katkı sağlıyor!
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) -
bugün hangi noktadayız biliyor musunuz
değerli arkadaşlarım? Bakın, bugün, bankalar asli görevine
döndü mü? Hani hazineden nemalanan bankalar bugün asli görevine döndü mü?
Döndü.
OKTAY VURAL
(İzmir) Kim döndürdü?
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Kim döndürdü?
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) Peki, esnafımız, tüccarımız,
açıkgöz tüccarlarımız, esnaflarımız stoktan para
kazanıyor muydu? Enflasyondan para kazanıyor muydu? Stoka bir
şeyler bırakıp işte bir gecede yüzde 200, 300 para
kazanıyor muydu?
OKTAY VURAL
(İzmir) Hayır.
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) Kazanıyordu.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Hiç alakası yok!
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) - Bugün kaldı mı?
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Hiç alakası yok!
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) Kalmadı.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Bugün dükkân kayboldu, dükkân!
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Esnaf mı kaldı?
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) - Peki, tüketici güçlendi mi? Bakın, tüketici
güçlendi. Bugün her tüketicinin cebinde on tane kredi kartı var ve bugün
tüccar karşısında tüketici güçlü bir konumdadır.
OKTAY VURAL
(İzmir) Onun için can suyu kredisi veriyorsunuz! Vatandaşın
canı çıkmış
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) Peki, vatandaşın alım gücü yükseldi
mi?
OKTAY VURAL
(İzmir) Hayır, yükselmedi.
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) Değerli Başkanım,
vatandaşın alım gücü yüzde 68 yükseldi, yüzde 68. Şimdi,
gayrisafi millî hasılada gerileme var mı?
OKTAY VURAL
(İzmir) Var.
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) Yok.
Kişi
başına düşen millî gelirde gerileme var mı?
OKTAY VURAL
(İzmir) Var.
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) Yok. E peki, alım gücümüz nasıl
düştü ben onu anlamıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bugün Sanayi Bakanlığımız bana göre
Tarım Bakanlığımız gibi, Millî Eğitim
Bakanlığımız gibi, Sağlık
Bakanlığımız gibi, Dış Ticaret
Bakanlığımız gibi hakikaten başarılarıyla
gıpta edilecek bir bakanlıktır. Ben burada
şahsınızda Sanayi Bakanımız ve ekibini tebrik
ediyorum. Niye? Bugün yüzde 98 KOBİlerle donatılmış bir
ülkede miyiz? Doğru. Peki, 2002 yılında bizim bu KOBİlere
kullandırmış olduğumuz kredi rakamı neydi? Sadece 153
milyon YTLydi.
OKTAY VURAL
(İzmir) İhtiyacı yoktu ki.
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) 2000 krizi onun için mi çıktı?
OKTAY VURAL
(İzmir) Borç içinde yüzüyor.
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) - 153 milyon YTLydi. Doğru mu? Doğru.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Özel sektörün borçları ne kadar, özel sektörün?
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) - Peki, bugün, Sanayi Bakanımız, sektörün
içinden gelen, işi bilen Sanayi Bakanımızın
Bu son bir
yıl içerisindeki
2008de biz ne kadar para ödedik esnafa? 3 milyar YTL
para ödedik değerli arkadaşlarım. 153 milyon nerede, 3 milyar
nerede? O diğer 3 milyar nereye gidiyordu biliyor musunuz, o paralar? O
paralar Hazineye gidiyordu.
NECATİ ÖZENSOY
(Bursa) Rakamlar yanlış.
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) - Yüzde 2sini oluşturan o özel sektörün büyük
kuruluşlarına gidiyordu. Yüzde 2sini
Bakın, yüzde 98, 153
milyon para kazanıyordu.
Bakın,
geçelim diğer tarafa, bir şey daha söyleyeceğim: Bugün -hani,
üretim yok, sıkıntılarımız var, hakikaten büyük bir
borç şeyi içerisindeyiz- 2002de biz ne kadar vergi
toplamışız? 60 milyar YTL. Bakın, 2008de ne kadar para
toplamışız?
OKTAY VURAL
(İzmir) İşsizlik artıyor mu, sen onu söyle.
KAYHAN TÜRKMENOĞLU
(Devamla) 153 milyar YTL para toplamışız.
OKTAY VURAL
(İzmir) İşsizlik artıyor mu?
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) Bakın, işsizlik de düşüyor, onu da
söyleyeceğim, Başkanım onu da söyleyeceğim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Arttı, arttı.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
- IMF yarın niye geliyor, niye?
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) Bakın, bugün, geldiğimiz gün, Allah
muhafaza, eğer bu ülke bir dönem daha kalmış olsaydı
memuruna maaş ödeyemezdi değerli arkadaşlarımız. Kamu
net borcu, dış borcu 88 milyar YTLyken alındı 2002de.
Bugün kaçtır? Bugün 14 milyar YTLdir. Bakın, 70 milyar para
ödemişiz biz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
OKTAY VURAL
(İzmir) Vatandaşın borcu ne oldu?
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Vanın esnafını bir dolaş, Vanın
esnafını.
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) Evet, sadece 2007 yılında bizim
ülkemizde 55 bin tane şirket kurulmuştur. Bu da ülkemizde
ekonomimizin gerçek manada zeminin üzerine oturtturulmuş... Ancak,
şimdi görüşeceğimiz bu kanun tasarısında ehliyet ve
liyakat sahibi nitelikli iş gücüne ihtiyacımız vardır. Bu
yasa da onu gerektirdiği için, bu yasa onun için vardır. Biz bundan
sonraki çalışmalarımızı bunun üzerine oturtturuyoruz.
Ehliyet, liyakat sahibi, aktif iş gücünü üreten insanlara
ihtiyacımız vardır. Bu yasamızda bunun önü
açılacaktır.
Ben, bu yasada
emeği geçen bütün teşkilat mensuplarına, başta Sayın
Bakanımız olmak kaydıyla, herkese saygı, sevgilerimi
sunuyorum.
Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Türkmenoğlu.
Madde üzerinde
soru-cevap işlemine geçiyoruz.
Sayın Taner
RECEP TANER
(Aydın) Sayın Bakan, krizin derinleştiği bu ortamda
üretim sektörü dışındaki hizmet ve alım-satım
sektörünün de destek kredilerinden yararlanabilmesi için KOSGEB Kanununda
yapılması gereken değişiklikler konusunda herhangi bir
çalışma yapıldı mı? Şu anda ne aşamada?
İkinci sorum
da: Esnaf ve sanayicimizin beklediği sicil affı konusunda
çalışmalarda hangi aşamaya gelindi? Mesela Maliye
Bakanının direncini kırabildiniz mi, kanun çıkıyor mu?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
kamuoyunda can suyu kredisi olarak bilinen sıfır faizli
imalatçı destek kredisinden bildiğiniz gibi sadece Maliye, SSK ve
TEDAŞ gibi kurumlara borcu olmayan esnaf ve sanatkârlarımız
yararlanabilmektedir. Ancak, ne yazık ki bugün, esnaf ve
sanatkârlarımızın anılan kurumlara borcu olmayanı
neredeyse yok gibidir. Kredinin amacına ulaşabilmesi için borçlu
esnafımızın da bu can suyu kredisinden
yararlandırılması konusunda yeni bir çalışmanız
var mı?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Uslu
CEMALEDDİN
USLU (Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, tarım satış kooperatifleri birlikleriyle ilgili
bir sual yöneltmek istiyorum. Bildiğiniz gibi, mevzuatları dâhilinde
sekiz yıldan beri uygulanmakta olan Tarım Reformu Uygulama Projesi 31
Aralık 2008 tarihinde sona ermiştir. Birlikler bundan sonra ne
yapacaktır? Mevcut yasanın değişimini öngören yasa
tasarısı ne aşamadadır? Birliklerin endişeyle takip
ettikleri bu yasal boşluğu nasıl gidereceksiniz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Bakan, buyurun.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; sevgiyle, saygıyla
selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum. Efendim, özellikle
konuşmalarda dile getirilen hususlar için teşekkür etmek istiyorum.
Evet, öncelikle,
sorulara geçmeden evvel, neden böyle bir değişikliğe ihtiyaç
hissedildi? Sanayi Ticaret Bakanlığı, eski Sanayi Ticaret
Bakanlığının yapmış olduğu görevleri mi
yapıyor? Türkiye eski, geçmiş noktada mıdır? Bugün Türkiye
nereye gelmiştir? Bunlarla ilgili görüşleri yeniden tazeledikten
sonra bütün sorulara cevap vermeye gayret edeceğim.
Bir kere şunu
çok net ifade edeyim ki: Ne dünya beş sene önceki dünya ne Türkiye
beş sene önceki Türkiye. Sürekli gelişen, rekabeti
acımasızca gelişen ve rekabetin şiddetinin,
şartlarının değiştiği bir ortamdayız. Böyle
bir ortamda Türkiye'nin gerek dünyadaki küresel oyuncu olması,
dünyanın 17nci büyük ekonomisi, Avrupa'nın 6ncı büyük
ekonomisi olması, birçok imalat alanlarında Avrupa'ya net ihracat
yapan bir ülke olması ve dünya ekonomisiyle entegre olmuş bir ülke
olması, ister istemez Türkiye'deki ekonomi, üretim ve ihracatla ilgili ve
esnaf ve sanatkârla ilgili süreci de süratli bir şekilde bir yapısal
değişim ve dönüşüm sürecine sokmuştur. En azından tek
haneli enflasyon
Biraz evvel Değerli Van Milletvekilimiz Türkmenoğlunun
söylediği gibi, enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde yüksek
enflasyonun arkasına sığınarak verimliliği, rekabeti,
üretimi kesinlikle ön plana almayan sanayi, bugün enflasyonun tek haneye
düşmesi, rekabet gücünün artması ve uluslararası rekabetin gelişmesiyle
beraber artık verimliliği öğrenmek, stok yönetimini, nakit
yönetimini, üretim tekniklerini dünyanın gerçek şartlarına göre
ayarlamak zorunda olmuştur ve bunun gerekçesi olarak da 130 milyar
dolardan fazla ihracat yapan, bu ihracatının yüzde 90ından fazlası
sanayi mamullerinden oluşan, en azından tek bir otomotiv sektöründe
100 liralık satışının 81 lirasını ihracat
yapan, bunun da yüzde 90ını Avrupa'ya yapan bir Türkiye var
arkadaşlar.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Ne kadarı ithalata dayalı?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) - Bir kere, bunun
altını çizmek durumundayız ve diğer yandan sanayi
sektörümüz, makine teçhizat sektöründe, otomotiv sektöründe, demir çelik
sektöründe, çimento sektöründe, cam sanayisinde dünyanın en önemli rekabet
avantajına sahip ülkelerinden ve sanayilerinden biri hâline
gelmiştir.
Şimdi, böyle
bir ortamda, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, cumhuriyet tarihinde,
60ıncı Hükûmet olarak eylem planıyla beraber bir ilki
gerçekleştirmiştir. Nedir bu? Sanayi envanteri. Yıllardır,
benim de sanayi odası başkanı olduğum dönemde, on iki
yıllık dönemde sürekli istedim ama hiç kimsenin yapmaya cesaret dahi
edemediği, hiç kimsenin yapamadığı bir sanayi envanteri
cumhuriyet tarihinde bir ilk olarak yapılmıştır, bunun 2
kere altını çizelim ve bu yapılan çalışmayla beraber,
Türkiyenin neresinde ne kadar üreten vardır, ne kadar hizmet sektörü
vardır, ne kadar ticaret sektörü vardır, kaç kişi
çalışır, ne kadar enerji tüketilir, aktifi nedir, pasifi nedir,
sektörlerin borcu nedir? Bugün, sektörlerimizi tek tek görecek bir yapıya
kavuştuk ve bunun adını Girişimci Bilgi Sistemi koyduk.
Şu anda, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, geçmişteki gibi,
ülkenin sanayi ve ticaretine yön vermiyor; tahminlerle, anketlerle iş yapmıyoruz.
Elimizde kayıtlı 2.milyon 10 bin 377 sanayici, tüccar ve hizmet
kesimindeki firmalarımızın tek tek, bire bir bütün
işlemlerini, bütün yapmış olduğu aktifini, pasifini,
rekabet gücünü, çalışan sayısını görerek 224 sektörde
şu anda izleme ve değerlendirme merkezi kurduk. Evet, burada,
dışarıdan almak zorunda kalmış olduğumuz, geçici
görevlendirmeyle Bakanlığımıza getirmiş olduğumuz
uzmanlarla şu anda izleme ve değerlendirme merkezinde hangi
sektörümüzün bu global krizden nasıl etkileneceğini, gerek
dış satışlardan gerek iç satışlardan gerek kur
riski gerek finansman riskiyle nasıl etkileneceğini tahminlerle
yapmıyoruz arkadaşlar; şu anda, gerçek verilerle, bire bir bir
pusulayla bir radar görevi gören girişimci bilgi sistemiyle
yapıyoruz.
Evet, Sanayi
Bakanlığı bunu bir taraftan yaparken, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının
görev alanları, yetki alanları değişmiştir. Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı, bugün, teşvik uygulamasının
temel altyapısını oluşturacak Girişimci Bilgi
Sistemini yaparken, bakın hatırlatmakta fayda görüyorum, bugün
Türkiyedeki 257 organize sanayi bölgesi, 416 küçük sanayi sitesi ve bunun
yanında Türkiyedeki kuyumcunun terazisinden oduncunun kantarına
varıncaya kadar, kasabın terazisine varıncaya kadar tüm
ölçülerin ayarlarını yapan, kontrol eden ve 70 milyon adına
bunun denetimini yapan bir bakanlıktır. Bugün, Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı, hepimizin içinde olduğu, 70 milyon insanın
tüketici haklarının tek sorumlusu, tek yetkilisi ve bunun piyasa
gözetim ve denetimini yapan bir bakanlıktır.
Yine Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı milyonlarca KOBİnin yanı sıra
1 milyon 908 bin esnaf ve sanatkârın anbean sicillerini takip eden,
onlarla ilgili bütün önerileri gerçekleştiren, projeleri
gerçekleştiren, çalışmayı yapan ve bünyesinde sadece Sanayi
ve Ticaret Bakanlığının oluşturduğu esnaf ve
sanatkârın kayıtlarını, sicillerini tutmaktadır.
Bugün, Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı Avrupa Birliği teknik mevzuat uyumunda
165 adet teknik mevzuat uyumunun 165ini gerçekleştirmiş olan bir
bakanlıktır ve yine bu Sanayi ve Ticaret Bakanlığı
otomotivden makine teçhizatına varıncaya kadar tüm uygunluk
belgelerini veren ve sanayi ile ilgili bütün potansiyel
çalışmaları yapan Sanayi Genel Müdürlüğünün olduğu bir
bakanlıktır. Yine bu Sanayi ve Ticaret Bakanlığı
ülkemizde inovasyonun, teknolojinin, araştırmanın,
geliştirmenin ve en son Meclisimizden çıkartmış
olduğumuz bana göre cumhuriyet tarihinin çok önemli bir projesi olan ARGE
teşviklerini, ARGE uygulamasını yapan Sanayi ARGE Genel
Müdürlüğünü bünyesinde bulunduran bir bakanlıktır.
Biraz evvel
Sayın Milletvekilim sordu, on yedi tarım satış kooperatif
birliği ve Türkiyedeki tüm kooperatiflerin bağlı olduğu,
tüm kooperatiflerin denetimini, çalışma usul ve esaslarını
yapan bir bakanlıktır. Yine Sanayi ve Ticaret Bakanlığı
Türkiyedeki tüm şirketlerin kurulması ve açılmasıyla
ilgili düzenlemeleri yapan İç Ticaret Genel Müdürlüğünün olduğu
bakanlıktır.
Bunun yanı
sıra Sanayi Bakanlığı ne yapar? Türk Patent Enstitüsü, TSE,
Millî Prodüktivite Merkezi, KOSGEB, Rekabet Kurumu, TÜRKAK ve bununla beraber
Şeker Kurumunun bağlı olduğu, etki alanı son derece
geniş olan bir bakanlıktır.
Evet, bu Sanayi
ve Ticaret Bakanlığı eski usullerle, eski zihniyetle, eski
sistemle idare edilemeyecek kadar görev ve yetkileri son derece Türkiye
açısından önem arz eden ve Türkiye'nin geleceğini, mimari
tasarımını yapacak olan bir yetkiye ve güce sahiptir. O zaman bu
Bakanlıkta
BAŞKAN
İki dakikanız kaldı Sayın Bakan.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Bitiriyorum
Sayın Başkanım.
Bu Bakanlık
bunu yaparken bir taraftan da bünyesinde yıllar önce sadece Tüketici Genel
Müdürlüğü varmış gibi tüketici ve rekabet uzmanıyla idare
edilecek bir bakanlık değil. Bunu getirmemizin gayesi
Bakanlığımızdaki 250 kadronun yerine -onun yerine ilave
ihdas edilmeden- 250 yeni kadroyla sanayi ve ticaret uzmanı getiriyoruz.
Değerli
arkadaşlar, bu konuda tenkit etmek yerine, ben sizlerden bu konuda
alkış beklerdim, eğer sanayi ve ticaretten biraz
anlıyorsak.
Bunun yanı
sıra, Sanayi ve Ticaret Bakanlığında -biraz evvel
sorulmuş sorular çerçevesinde, evet- KOSGEB Kanunu
değişikliğini hazırladık, önümüzdeki günlerde Bakanlar
Kuruluna getiriyoruz. KOSGEBten sadece imalatçı değil, hizmet
sektörünün tamamı da faydalanacak düzenlemeyi bitirdik.
Sicil
affıyla ilgili çalışmamızı bugün sabah Sanayi
Komisyonumuzda değerli milletvekillerimizin, iktidarıyla
muhalefetiyle, hepsinin desteğiyle görüştük, oy birliğiyle kabul
edildi ve Genel Kurulumuza, inşallah, birkaç gün içinde gelecek.
Can suyu
projelerinde SSK ve vergi borcu olanların alamadığı
kredilerle ilgili, bir mahsup imkânıyla ilgili çalışma
yapıyoruz. Ama borcunu yeniden yapılandırmış olanlar
zaten bundan faydalanabiliyor.
Son olarak da:
Tarım satış kooperatifleri ve birliklerindeki düzenleme 31/12
itibarıyla tamamen bitmiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Yarım dakikada
bitiririm Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Şu anda
tarım satış kooperatifleri ve birlikleriyle ilgili Hazineyle
beraber çalışmalarımız devam ediyor. Zannediyorum ki bir ay
içinde Ekonomik Koordinasyon Kurulunda görüşülerek oradan Bakanlar
Kuruluna ve sonra Meclise gelecek. Geçmişteki hatalardan ders
almış yeni bir sistem üzerinde, kredi sistemi diye yeni bir sistem
üzerinde çalışma yapıyoruz.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Madde üzerinde
bir önerge vardır.
Önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 236 Sıra Sayılı Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun, Devlet Memurları Kanunu ve Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının çerçeve 2 nci maddesi ile 3143 sayılı
Kanuna eklenen Geçici Madde 11in ikinci fıkrasının madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Harun
Öztürk
İzmir
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM HASGÜR (İzmir)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Öztürk, buyurun.(DSP sıralarından alkışlar)
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte
olan 236 sıra sayılı Tasarı, Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının değişen işlevini ve
ihtiyaçlarını dikkate alarak, tüketici ve rekabet uzmanı ile
uzman yardımcılığı unvanlarını, sanayi ve
ticaret uzmanı ve uzman yardımcısı olarak
değiştirmektedir.
Tasarı,
mühendislik fakültelerinin hangi bölümlerinden mezun olanların öngörülen
kariyer mesleğe girmeye hak kazanacağının belirlenmesini
yönetmeliğe bırakmaktadır. Önceki düzenlemede bu yönde bir hüküm
yer almamaktaydı. Yönetmelik yerine, mühendislik fakültelerinin ilgili
bölümlerinin yasa ile belirlenmesinin daha doğru olacağı
düşüncesindeyiz.
Kariyer
mesleğe giriş için aranan yaş sınırının otuz
beşten otuza çekilmesini de, lisansüstü öğrenim, artan uzun süreli
işsizlikler ve yükselen emeklilik yaşı dolayısıyla
uygun görmemekteyiz. Mevcut düzenlemede bulunan yeterlik sınavına iki
kez girme hakkının kaldırılması, yabancı dil
bilgisinin belgeye dayandırılması, yeterlik sınavı
öncesi tez çalışması öngörülmesiyle, mesleğe ilişkin
esas ve usullerin tüzük yerine yönetmelikle belirlenmesi yönündeki
değişiklikler, diğer kariyer uzmanlıklarla paralellik
kurulması açısından da uygun bulunmaktadır.
Tasarının
çerçeve 2nci maddesi ile 3143 sayılı Kanuna eklenen geçici 11inci
maddenin ikinci fıkrası, kariyer meslek olarak ihdas edilmeye çalışılan
sanayi ve ticaret uzmanlığının geleceği
açısından uygun görülmemektedir. Bu fıkrada tarif edilen
Bakanlık mensupları için başlangıçta bir yarışma
sınavı öngörülmüş olması ve
yardımcılığa atandıktan sonra yeterlik
sınavına tabi olacaklarının belirtilmiş olması,
Bakanlık mensuplarının belli bir kontenjan dâhilinde
mesleğe girerken ayrı değerlendirmeye
alınmalarını haklı göstermemektedir. Bu uygulama, kariyer
uzmanlık ve eşitlik ilkesiyle de bağdaşmamaktadır.
Değerli
milletvekilleri, kamu personel rejiminin yeniden düzenlenmesi
sırasında kamuya düz memuriyet unvanıyla giren ve öğrenim
durumları itibarıyla kariyer uzmanlıklara girebilecek durumda
olan personelin meslekte ilerlemelerinin sağlanması ve önlerinin açılması
için lisansüstü öğrenim ve yeterlik sınavı şeklinde
koşullar belirlenerek kariyer uzmanlıklara sonradan geçiş
imkânı sağlanması düşünülebilir ancak bu tür bir
düzenlemenin bütün kariyer uzmanlıkları kapsayacak biçimde genel bir
düzenleme şeklinde olması daha uygun olur düşüncesindeyiz. Bunun
yeni yeri de kamu personel reformunda yapılacak düzenlemedir. Ancak,
1990lı yıllardan bu yana gerçekleştirilmeye
çalışılan ve bir türlü yasalaştırılamayan kamu
personel reformu da öyle anlaşılıyor ki bu kez de IMFyle
imzalanmaya çalışılan 20nci stand-by anlaşmasına
takılacak gibi görülmektedir.
Değerli
milletvekilleri, bu aşamada, yukarıda sunulan gerekçelere dayalı
olarak önergemize destek vermenizi diler, yüce heyetinizi saygıyla
selamlarım. (DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Maddede karar yeter sayısı istiyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Tamam, karar yeter sayısı arayacağım.
2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.07
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.23
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER : Harun TÜFEKCİ (Konya), Yaşar
TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 41inci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
236 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
2nci maddenin
oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi maddeyi tekrar oylarınıza sunacağım, karar yeter
sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- 657
sayılı Devlet Memurları Kanununun;
a) 36 ncı
maddesinin Ortak Hükümler bölümünün (A) fıkrasının (11)
numaralı bendinde yer alan Tüketici ve Rekabet Uzman
Yardımcıları ibaresi Sanayi ve Ticaret Uzman
Yardımcıları, Tüketici ve Rekabet Uzmanlığına
ibaresi Sanayi ve Ticaret Uzmanlığına,
b) Zam ve
Tazminatlar başlıklı 152 nci maddesinin II-Tazminatlar
bölümünün A- Özel Hizmet Tazminatı kısmının (i) bendinde
yer alan Tüketici ve Rekabet Uzmanları ibaresi Sanayi ve Ticaret
Uzmanları,
c) (I)
sayılı ek gösterge cetvelinin Genel İdare Hizmetleri
Sınıfı bölümünün (h) bendinde yer alan Tüketici ve Rekabet
Uzmanları ibaresi Sanayi ve Ticaret Uzmanları,
şeklinde
değiştirilmiştir. 657 sayılı Kanuna ekli; (I)
sayılı Ek Gösterge Cetvelinin I- Genel İdare Hizmetleri
Sınıfı bölümünün (d) bendine Adalet Bakanlığı
Bakanlık Yüksek Müşaviri ibaresi, (IV) sayılı Makam
Tazminatı Cetvelinin 7 nci sırasında yer alan Üniversite Genel
Sekreteri ibaresinden sonra gelmek üzere Üniversitelerarası Kurul Genel
Sekreteri, Yükseköğretim Kurulu Genel Sekreter Yardımcısı,
Üniversitelerarası Kurul Genel Sekreter Yardımcısı,
Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi Genel Sekreteri ibareleri
eklenmiştir.
BAŞKAN
3üncü madde üzerinde gruplar adına ilk söz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Malatya Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğluna
aittir.
Buyurun
Sayın Aslanoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakika.
CHP GRUBU ADINA
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli
arkadaşlarım, ben bugün beklerdim ki burada ülkedeki sanayinin
sorunları görüşülsün, beklerdim ki burada ülkede sanayicinin içinde
olduğu durum ve sanayicinin sorunlarının çözümü görüşülsün.
Hâlâ daha -31/12 geçti- bu ülkede Teşvik Kanununun ne
olacağını kimse bilmiyor arkadaşlar. Teşvik Kanunu bir
ülkede, düşün, bir ülkenin vizyonu, bir ülkenin aynası. Bu ülkede
eğer hâlâ bu Hükûmet sanayimizin geleceği için Teşvik Kanununun
ne olacağını, insanların, yatırımcıların
ne yapacağını bilmiyorsa yazıklar olsun bize! Binlerce
sanayici ne yapacağını bilmiyor.
Arkadaşlar,
5084 sayılı Yasa 31/12de bitti. Bir ülkede sanayici, acaba, kendini
planlarken kendi önünü bir yıl, iki yıl önceden görmeden
yatırım yapar mı arkadaşlar? Ama maalesef, bu işin
beyni, bu işin sahibi Sanayi Bakanlığı bu işte elini
taşın altına koymadı. Hâlâ daha Maliye
Bakanlığı, hâlâ daha Hazineden sorumlu Bakan hâlâ teşvikle
uğraşıyor arkadaşlar. Bu işin bir tek sahibi
vardır. Bir işin bir sahibi olur. Sanayi
Bakanlığıdır bunun sahibi. Ama hâlâ, arkadaşlar,
insanlar tedirgin. Ne olacaklarını bilmeyen insanlar,
arkadaşlar, yatırım yapar mı istihdam yaratır mı?
Maalesef, geçen
dönem, aynen, bu kürsüden yine söylemiştim, o çıkarılan yasa
Türk sanayicisine çok bir şey vermez, tüketim toplumu yaratan bir yasadır.
Esas amacı Doğu ve Güneydoğuda geri kalmış illere
yatırım götürmekti. Bir tane yatırım gitmez. dedik.
Maalesef, teşvikte olup da hâlâ bir tane baca tütmeyen il var
arkadaşlar, bir sürü il var ve o Teşvik Yasası Türk
sanayicisinin böğrüne sokulmuş bir hançerdir. Sadece bazı
illerden bazı illere mevcut sanayici gitti arkadaşlar; Denizli
boşaldı, Antep boşaldı, Adana boşaldı. Lütfen, bu
gerçekleri görelim arkadaşlar. Ama söylüyoruz, hepiniz biliyorsunuz bunu;
hepiniz şehirlerinizde o sanayicinin yok olduğunu görüyorsunuz
gözünüzle ama bir taneniz gelip de şurada yumruğu vurmuyorsunuz!
Sayın Bakan,
bu ülkenin sanayicisi zor durumda, güç durumda. Bu işin sahibi sizsiniz.
Elektrik parası vereceğiz. diyorsunuz, sekiz ay sonra, dokuz ay
sonra verdiğiniz elektrik parasını vermeyin sanayici istemiyor.
Arkadaşlar, ya, devlet söz vermiş, Ben senin elektrik bedelinin
yüzde 50sini ödeyeceğim. diyor. Devlet söz verdiyse öder. Adamdan
parayı alıyor tümünü, sanayici götürüp yatırıyor, ondan
sonra sekiz ay, dokuz ay sonra birilerinin keyfi olacak ki sanayicinin elektrik
parası geri ödensin. Ya söz vermeyin
Bir mahsup sistemi var
arkadaşlar. Eğer o sanayici teşvikliyse elinde koskoca
teşvik belgesi varsa, bunun elektrik bedelinin yüzde 50sini götürür
yatırır ya, bundan daha basit bir şey var mı
arkadaşlar? Siz kendi aranızda o zaman mahsuplaşın.
Hazineye yazıyorlar, Hazine Maliye Bakanlığına
yazıyor, Maliye Bakanlığı Enerji Bakanlığına
yazıyor, Enerji Bakanlığı TEDAŞa yazıyor;
arkadaşlar, dokuz ay geçiyor. Bugünün ekonomik koşullarında hâlâ
daha
Örneğin, Malatyada sanayicinin 4 trilyon alacağı varsa
diğer illeri siz düşünün arkadaşlar. Ben isterdim ki ülkenin bu
teşvik politikası, ülkedeki sanayicinin böğrüne vuran, hançer
olan bu Teşvik Kanunu
Böyle bir
Teşvik Kanunu olmaz arkadaşlar. Mutlaka bunun, ülkenin toplumsal
kalkınması için değiştirilmesi gerekiyor. Bunu dün de
bağırdım, yarın da bağıracağım, öbür
gün de bağıracağım.
Sayın Bakan,
bunun müsebbibi
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Sahibi
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Pardon, sahibi sizsiniz. Sahibi
Pardon, özür
diliyorum.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Düzeltin onu da.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Düzelttim efendim. Sahibi sizsiniz.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Müsebbibi değil.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Hayır, sahibi sizsiniz. Sanayicinin sahibi
sizsiniz. Siz sanayiciyi koruyup kollamazsanız, sizi de kimse koruyup
kollamaz.
Değerli
arkadaşlarım, bir kere, bir an önce bu Teşvik
Yasasının buraya gelmesi lazım. Yarın geç. İnsanlar
önünü göremiyor. Ben bunun altını bir kez daha çiziyorum.
İkinci konu,
değerli arkadaşlar, demin, Sayın Bakan tarım
satış kooperatif birliklerinden bahsetti. Türkiyede tarım satış
kooperatifi birliğinin sahibi yine Sanayi Bakanlığıdır
arkadaşlar. Bugün de, dün de, evvelsi gün de. Eğer tarım
satış kooperatifleri birliği Türkiyede iyi
işlememişse, bunun da müsebbibi Sanayi
Bakanlığıdır. Müsebbibi diyorum bak, sahibi demiyorum,
müsebbibi
Müsebbibi Sanayi Bakanlığıdır.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Eski, değil mi?
Yılını da söyle.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Eski, yeni, ben bilmem. Bakanlık
bakanlıktır.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Yılını
da söyle.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Hangi yıl olursa olsun. 90dan bugüne kadar.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Yılını
söyle.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) 90dan bugüne kadar.
Siz kontrol
etmediniz, siz bu insanlara cezayı vermediniz ve iyi yürütemediniz, iyi
işlemedi, köylüye gerçek hizmeti veremedi ve ne gariptir ki, hepsi
yaşıyor arkadaşlar, hepsini yaşattınız, yani 2
katrilyon, 3 katrilyon, 500-600 milyar borcu olanların hepsi
yaşıyor, bir garip KAYISIBİRLİK mi kaldı
arkadaşlar? Vurdunuz boynunu, kopardınız. Vurdu
boyunlarını, koparttı arkadaşlar. Garip ya! Tüm borcu 5
trilyondu arkadaşlar ya, tüm borcu. Eğer iyi yönetilmiyorsa, iyi
yönetmedilerse, kim bunun cezasını hak ettiyse cezasını
verseydiniz ama Malatya kayısısının geleceği için
alternatif çözüm getirseydiniz ama boynunu vurmasaydınız ve garip
bıraktınız. Sanayi Bakanlığı bu konuda suçludur
ve bu suçunu da mutlaka, mutlaka, mutlaka Malatyaya karşı bir
şekilde çözmelidir arkadaşlar. Bunun da, Sayın Bakan,
altını çiziyorum.
Yine burada
bahsettim, yine de bahsettim, esnaftan biraz bahsedeceğim. Sayın
Bakan, can suyu krediniz, can suyu kredisi olmamıştır. Can suyu
kredisi, işi iyi olan
Herkesin işi iyi olsun ama esnafın işinin
ne kadar iyi olduğunu artık siz tahmin ediyorsunuz, hepiniz
biliyorsunuz. İşi iyi olan
Eğer bir esnafın vergi borcu
yoksa arkadaşlar, sigorta borcu yoksa o esnafın işi kısmen
iyidir. Zaten sorun burada, o esnaf vergi ve sigorta borcunu ödemek için sizden
para istiyor, devletine ödemek için. Onun için, can suyu kredisinde, özellikle
vereceğiniz krediden esnafın vergi ve sigorta borçlarını
mahsup etmek kaydıyla bu esnaflara da kredi olayını bir an evvel
getirmelisiniz çünkü esas sorunu olan, esas büyük sorunu olan bu esnaf. Onun
için can suyu krediniz hiçbir işe yaramamıştır Sayın
Bakanım.
Değerli
arkadaşlar, yine bir çek kanunundan bahsettim, günlerce burada söyledim,
hâlâ piyasayı kilitlemektedir, piyasa kilitlenmiştir. Çekler
artık piyasada hiçbir işlev göremez hâle geliyor iki konuda: Bir,
çekten rücu, cayma. Bu çek hilafım dışında elimden
çıkmıştır
Bir talimat bankaya, onurlu, sorumlu
alacaklı güç durumda kalıyor. Sahte borçluyu koruyor bu yasa. Mutlaka
hem onun hem de vadeden önce cirantalara kanuni takip yapmanın önüne
geçilmesi lazım dedim hâlâ daha duyuyorum, okuyorum gazetelerde:
Hazırlıyoruz. Hazırlayacaklar ama iş işten geçiyor.
Sayın Bakan demin dedi ki: Envanter hazırlıyoruz, sanayi envanteri.
Sayın Bakan, envanter istediğin kadar yapın ama kurtlar,
kuşlar o envanteri yerse ne olacak? Gitti, gitti.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM HASGÜR (İzmir) Gitmiyor.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Her şey gidiyor, geç kaldınız, geç
kaldınız. Geç kalıyorsunuz. O envanter bir işe yaramaz
çünkü
AKİF
EKİCİ (Gaziantep) Sayı azalır, daha kolay olur!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Geç kalıyorsunuz.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) İşletmeler olmazsa Sanayi Bakanlığı
daha iyi idare edilir!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Değerli arkadaşlar, bugün bir şeye
mutlu oldum. Sarkozy açıklama yapmış -demin telefonuma mesaj
geldi- İsraille Filistin ateşkesi kabul etmiş. Bir kere
mutluluğumu ifade edeyim. Ben burada bu açıklamayı ilk bize
duyuran Sarkozye de teşekkür ediyorum.
NURİ USLU
(Uşak) Başbakana da teşekkürler
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Sarkozye teşekkür ediyorum.
NURİ USLU
(Uşak) Başbakana
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Hayır, o kestirmedi, o kestirdi.
NURİ USLU
(Uşak) Aslanoğlu, Sayın Başbakanımıza da
teşekkür edin.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Değerli arkadaşlar, bu ara, tabii devlet
memurları
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Size başka bir şey daha söyleyeceğim
arkadaşlar. Bu ara moda oldu.
NURİ USLU
(Uşak) Aslanoğlu, Sayın Başbakanımıza da
teşekkür et.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Beyefendiciğim, bana haberi duyuran Sarkozye
teşekkür ediyorum dedim.
ÖZKAN ÖKSÜZ
(Konya) Üç saat
Üç saat...
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bu ara moda oldu.
Biliyor musunuz, bu ara il valileri de eğilim yoklamalarına gidip
kontrol mu yapıyor ne? Böyle bir talimatınız mı oldu acaba?
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Bursa) Yok öyle bir şey!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Şanlıurfa Valisi 4 Ocaktaki iktidar
partisinin eğilim yoklamasına girip kontrol yapıyor. Acaba neyi
kontrol ediyor veya bilemiyorum, gazete haberlerinden böyle okuyoruz. Gazete
haberlerinden
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Bursa) Ben varım orada
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Ben, Urfa
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Bursa) Kim söylediyse yalan söylemiş.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Ben okudum, şaşırdım. Bu
nedenle
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Her okuduğuna
inanma.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Yani böyle bir şey olmaması gerekir
valilerin.
NURİ USLU
(Uşak) Sayın valilerin her yere gitmesi gerek.
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Bursa) Mevlüt Bey, beni tanıyorsan böyle bir
şeyin olmayacağını bilmen lazım.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Peki efendim. Yoksa
Size inanırım
efendim.
Peki efendim.
Hepinize saygılar sunuyorum. Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın
Şenol Bal. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakika.
MHP GRUBU ADINA
ŞENOL BAL (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 236 sıra sayılı Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun, Devlet Memurları Kanunu ve Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 3üncü maddesi hakkında Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle
yüce Meclisi saygılarla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, konuya başlamadan önce, bugün 12inci gününe giren,
İsrailin, Gazzede, Filistinli Müslümanlara karşı
sürdürdüğü, bebek, çocuk, kadın, yaşlı, hasta demeden sivil
insanlara yönelik insanlık dışı
saldırılarını nefretle ve lanetle kınıyorum.
Uzun yıllardır
yaşamdan çok ölüme daha yakın yaşayan, işgal edilen
topraklarında her türlü ambargo yüzünden insan olduğunu
unutmuşken yaşamlarını sürdürmeye çalışan
Filistinli Müslümanlar bugün göz göre göre yok ediliyor. Bu bir katliam. Bu bir
savaş suçu. Bu, insanlığa yapılan en büyük işkence. Bu
bir soykırım değerli milletvekilleri.
İnsan
haklarını korumak adına kurulduğunu iddia eden
uluslararası sanal organizasyonlar, hukuk savaşçıları,
demokrasi havarileri ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini üye
ülkelere imzalatan Birleşmiş Milletler nerede diye soruyorum.
Bosna-Hersekte Srebrenicada yapılan soykırımı,
Karabağ Hocalıda yapılan soykırım gibi katliamı,
Irakta beş yılı aşkındır devam eden
milyonların ölümünü, kan ve gözyaşını ne gördüler, ne
duydular, ne bildiler.
Kültür
coğrafyamız içindeki bu bölgeler için Türkiye hep çabaladı,
yardım elini uzatıp yaralara merhem olmaya çalıştı.
Tabii ki, Filistin için de yine aynı çabalar devam edecektir ama bölge
ülkesi olarak dış politika konusunda yapılan diplomaside de yine
yanıldık, yine yanlışlar yaptık.
Özellikle
belirtmek istediğim bir husus var: İsrail devleti Yahudi fanatizmi
üzerine kurulmuş bir devlettir. İsrail devletinin vaat edilmiş
topraklar davası vardır. Bu vaat edilmiş topraklar içine
Güneydoğu Bölgemizin bir kısmı da girmektedir. Tabii ki bu
fanatizmi kabul etmeyen Yahudileri bu konuda tenzih ediyorum. Bu fanatizme göre
Yahudi olmayanların malı, kanı, canı, hasılı her
şeyi Yahudiler için helaldir. Bugün Gazzede çocuk, bebek, kadın
demeden, hiçbir sınır tanımadan sivil halka yapılan
katliamın altında bu duygu ve bu fanatizm yatmaktadır.
Dolayısıyla İsrail devletiyle kurulacak her türlü ticari, askerî
ilişkiler, yapılacak olan görüşmeler, İsrail devletinin
temel özellikleri, amaçları göz önüne alınarak
yapılmadığı için Sayın Başbakanımız
hayal kırıklığı yaşıyor. Bakkal dükkânı
değil, Türkiye Cumhuriyeti devletini yönettiğini söyleyen Sayın
Başbakan, muhatap devletlerin gerçek amaçlarından bihaber
olduğundan veya güçlü diplomasi yeteneğine sahip olduğuna
inandığından 22 Aralıkta Olmert ile yaptığı
görüşmeyi o gün farklı, bugün farklı değerlendiriyor. Bugün
Türkiye Cumhuriyetine saygısızlık
yapılmıştır. diyerek
aldatıldığımızı açıklıyor. Bir an önce
tabii ki bu saldırıların bitmesi temennisiyle ölenlere Allahtan
rahmet diliyorum.
Sayın
milletvekilleri, görüşülmekte olan bu kanun ve tasarı gerekçesine
geçmeden önce, Sayın Bakanın, büyük heyecan içinde,
Bakanlığı sırasında geliştirdiği sanayi
envanterini anlattığına şahit olduk. Yeni adıyla
Girişimci Bilgi Sistemini oluşturduklarını söylüyor
Sayın Bakan ve 2 milyon 10 bin 377 işletmenin oluşturduğu
3.800 sektörün incelenmesini ve analizlerini yapabilecek duruma geldiklerini
ama bu küresel krizde 224 sektörde anca küresel krizin nasıl
etkileneceği konusunu da geçen konuşmasında ifade etti.
Şimdi, çelişki burada Sayın Bakan. Kriz gelmiyor, kriz
teğet de geçmedi, krizi yaşıyoruz. Bu sanayi envanteri, sanayi
ve teknolojik olarak insan gücünü, altyapıyı, makine parkı,
fiziki üretim kapasitesi, üretim girdilerinin miktar ve kalitesiyle firma ve
ülke bazlı verimlilik, rekabet gücü, kârlılık ve vergi
matrahına ait sağlıklı bir analiz ve değerlendirme
yapabilecek güçtedir inşallah. Türkiye sanayisinin yüzde kaçı ileri
teknoloji ve standartlarda üretim yapabiliyor? İleri teknolojiyi
geçebilmek için ne gibi çalışmalar yürütüyorsunuz Sayın Bakan?
Sayın
milletvekilleri, sanayi ve ticaret uzmanlığı gibi bir meslek
unvanı çok geniş bir çerçeveyi içermektedir. Bu unvanın
niteliği, etkinliği ve verimliliği üzerinde durmak gerekir.
Sanayi ve ticaret uzmanı tarifi ve tanımı yapılmak
durumundadır. Zira sanayi uzmanlığı ve ticaret
uzmanlığı ayrı nitelikleri haiz olup birbirinden
farklı özellik ve işlev taşımaktadır.
Biraz önce
Sayın Bakan ifade etti, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı,
tüketici hizmetleri, AB teknik mevzuatı, metroloji ve kalibrasyon,
standardizasyon, akreditasyon, organize sanayi bölgeleri, endüstri bölgeleri,
küçük sanayi bölgeleri, esnaf ve sanatkârlar odası vesaire vesaire -böyle
uzayıp gidiyor- birçok alanda yönlendirme, düzenleme ve denetleme
işlevlerinin yanı sıra izin, onay, belge tanzimi ve düzenlemesi
görevlerini de yürütüyor. Bakanlık hizmetlerinin kaliteli,
hızlı, çağa uygun, daha etkin ve verimli bir şekilde ve akılcı
yaklaşımlarla yerine getirilebilmesi için uzmanlık
anlayışının yeniden irdelenmesi gerekir.
Ülkemizde
uzmanlaşma anlayışı maalesef yerleşmemiştir ve
bunun sonucunda Bugün git, yarın gel. anlayışı hantal bir
bürokratik yapının ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.
Yeni ihdas edilecek bu kadroların sanayi uzmanlığı, ticaret
uzmanlığı ve hatta teknoloji uzmanlığı
şeklinde ayrı ayrı ihdası ile görev alanlarının
ve işlevlerinin net bir şekilde ortaya konulması daha uygun
olurdu diye düşünüyorum.
Kurum
personelinin görev tanımlarının yeniden belirlenmesinin ve
uzmanların görevlerinin açıkça belirlenmesinin de çok önemli
olduğunu vurgulamak isterim.
İkinci
husus: Sanayi ve ticaret uzmanlığına ve uzman
yardımcılığı kadrolarına atanacak olanlarla
ilgili mezuniyet alanlarının belirlenmesi ise yeterli değildir.
Zira, bu alanlarla ilgili yükseköğrenim veren birçok fakülte devre
dışı bırakılmıştır. Ticaret, turizm,
mesleki endüstriyel ve teknik eğitim fakülte mezunları göz ardı
edilmiştir. Sanayi ve ticaret dünyasının ihtiyaç duyduğu
nitelikli elemanların mezun olduğu bu fakültelerin devre
dışı bırakılması, her şeyden önce, konuyla
ilgili asıl kadronun görmezden gelinmesi anlamına gelmektedir. Hak ve
hakkaniyet açısından bir kere daha bu konunun değerlendirilmesi
gerekir.
Üçüncü husus:
Uzman istihdamında Hükûmetçe öngörülen 100 sayısının
komisyonda ani bir değişiklikle 250ye
çıkarılmasının haklı bir gerekçesinin olmaması da
dikkat çekicidir. Akla ilk gelen yine kadrolaşma için yapılan bir
değişiklik şeklindedir. Yine, bilgilerle donanmış,
dinamik, genç üniversite mezunları için hakkaniyet çerçevesi içinde kadro ihdas
edilmesi olarak meseleye bakmak isterdik ama durumun böyle
olmadığı apaçık. Sanayi ve Ticaret
Bakanlığında olduğu gibi tüm bakanlıklarda
kadrolaşma adına kıyım yapılmaktadır. Uzun
yıllar bu ülkeye hizmet eden tecrübeli elemanlar bir şekilde tasfiye
edilmiştir, atıl durumda bırakılarak bankamatik memuru
yapılıp iş verilmemiştir ya da bu kişiler emekli
olmaya mecbur edilmişlerdir. Hâlbuki devlette devamlılık
esastır. Devlet memurları partizanca davranışlarla
küstürülmüş, hayatından bezdirilmiştir, mahkeme
kapılarında haklarını aramaya mecbur bırakılmışlardır
ve liyakatin önemli olduğu ve doğru iş yapmak demek olan devlet
memurluğu anlayışı bu dönemde tamamen
yıkılmıştır.
Sayın
milletvekilleri, komisyon toplantısında son üç yılda 61
kişinin Tüketicinin ve Rekabetin Korunması ve Avrupa Birliği
Koordinasyon Genel Müdürlüklerinde kariyer uzmanlarının
bulunduğu yerlerde göreve başladığı, bugün mevcut
durumda sadece 25 kişinin uzman ve uzman yardımcısı olarak
görev yaptığı, yaşanan ayrılmaların önüne
geçilmesi amacıyla kariyer uzmanlığının yeniden ele
alınması gerektiği ifade ediliyor. Neden bu alınan
elemanlar ayrılıyor, bunun da irdelenmesi gerekir.
Sanayi ve Ticaret
Bakanlığında hâlihazırda gerek özelleştirme
kapsamında bulanan kurum ve kuruluşlardan ve gerekse diğer kamu
kurum ve kuruluşlarından yatay geçişle gelen ve büyük
çoğunluğu araştırmacı kadrosunda istihdam edilen
yüzlerce mühendis, teknik personel ile bankacı ve ticaret uzmanı
kişilerin olduğu bilinmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
ŞENOL BAL
(Devamla) Bu personelin büyük çoğunluğu da bankamatik memuru olarak
isimlendirilen bir tarzda atıl olarak boş vaziyette Bakanlıkta
çalışmaktadır. Bu elemanların verimli çalışması
için yeni bir düzenleme niçin yapılmamaktadır? Bunu da sormak
istiyorum.
Sayın
milletvekilleri, bu tasarıyı izah ettiğim nedenlerden
dolayı desteklemediğimizi, yeniden ele alınması
gerektiğini belirtir, hepinizi saygılarımla selamlarım.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN -
Teşekkür ederim Sayın Bal.
3üncü madde
üzerinde şahıslar adına ilk söz, Sakarya Milletvekili Sayın
Hasan Ali Çelike aittir.
Sayın Çelik
burada mı? (MHP sıralarından Yok, yok. sesleri)
İyi ki
hocalık günlerim geride kaldı.
Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
HASAN ALİ
ÇELİK (Sakarya) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
görüşülmekte olan 236 sıra sayılı Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun, Devlet Memurları Kanunu ve Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 3üncü maddesi hakkında söz almış
bulunmaktayım.
Dünyada ekonomik
faaliyetlerin hızlanması, ekonomik çeşitliliklerin de çok
artması ve bu faaliyetlerin de birbirleriyle olan bağları,
iş ve işlemlerde karmaşık bir durum doğurmaktadır.
Bu durum, kamusal faaliyetlerin yürütülmesinde uzmanlaşmaları da
zorunlu hâle getirmiştir. Bütün dünya aynı anda hızlı bir
iletişim ve etkileşimi de yaşamaktadır.
Dolayısıyla tüm dünyada güçlü bir rekabet söz konusudur. İnsan
kaynaklarının doğru, yerinde ve etkin kullanılması
şarttır. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı başta olmak
üzere, kamu kurum ve kuruluşlarında da uzmanlık alanları
oluşturmak suretiyle hizmette kalite ve hız sağlamak hizmet alan
ve veren herkesin yararınadır. Böylece, en değerli varlığımız
olan insan kaynaklarının en iyi bir şekilde
değerlendirilmesi bir gerekliliktir. Bu kapsamda, liyakate dayalı bir
istihdam, kamu personeli seçiminde, gelişiminde ve bu personelin
eğitiminde hassasiyet, kamu hizmet organizasyonlarında da görev alan
herkesin güçlü, sorumlu ve yetkili bir donanımla yer alıyor
olması önemlidir. Aynı zamanda, her geçen gün daha tecrübeli,
başarılı ve yüksek memnuniyet sağlayan personel, arzu
edilen, takdir edilen değer kriterleridir ve performans kriterlerinden de
bazılarıdır.
Yine, bu konuda
uzmanlık alanları tanımıyla bir çalışma
yürütülmesi de memnuniyet vericidir. Kanunun 3üncü maddesinde, 657
sayılı Devlet Memurları Kanununun bazı maddeleri ve
bölümleriyle ilgi kurularak düzenlemeler yapılmıştır. Zam
ve tazminatlar, özel hizmet tazminatları, ek gösterge ve makam
tazminatı gibi kısımlarda uyumlu bir yapı
kazandırılmıştır.
Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının yapısı, özellikle uzmanlık
alanları bakımından baktığımızda, tüketici
hizmetleri, Avrupa Birliğiyle uyum, standardizasyon, ölçü, ayar ve
kalibrasyon gibi çeşitli bölümler; bununla birlikte, organize sanayi
bölgeleri, küçük sanayi siteleri, endüstri bölgeleri, teknoloji geliştirme
bölgeleri ve yine geçen dönem çıkarılmış bulunan Lisanslı
Depoculuk Kanunu, Sebze ve Meyve Ticareti ve Haller Yasası,
kooperatifçilik gibi konular hep ayrı uzmanlık alanlarından
bazılarıdır ki bunlar için burada, çalışma
alanlarında uzmanlıklar oluşturmak hakikaten gerekliliktir. Dolayısıyla,
Avrupa Birliği teknik mevzuatının büyük çoğunluğunun
bu düzenlemeye uygun hâle getirilmesi bu uzman kadroların gayretleri ve
çalışmalarıyla yerine gelebilecek durumdadır.
Diğer
taraftan, tüketici ve rekabet uzmanlığı için öngörülen özlük
haklarının yetersizliği sebebiyle, özel sınavla
alınarak göreve başlatılan uzman
yardımcılarının büyük çoğunluğu, özlük
hakları daha iyi olan kurum ve kuruluşlara geçmektedir. Özlük
haklarının yetersizliği nedeniyle kariyer uzmanlarının
görevden ayrılmaları ciddi bir emek ve iş gücü kaybına da
yol açmaktadır. Söz konusu kanun ile ihdas edilecek sanayi ve ticaret
uzmanlarının sorumlu olacağı mevzuat hükümlerinin ve
alanların ağırlığı ve çeşitliliği
dikkate alındığında bu kadroların tercih edilebilecek
kadrolar arasında yer almasının temin edilmesi gerekmektedir.
Önerge ile sanayi ve ticaret uzmanlarına, çeşitli bakanlık ve
müsteşarlıklarda görev yapan bazı uzmanlara verilmiş olan
ödemeye esas bazı unsurlarda eşitlik sağlanması ve
Bakanlık tarafından da yetiştirilen uzmanların diğer
kuruluşlara geçmelerinin önlenmesi amaçlanmıştır.
Bu amaçla
yapılmış olan kanunun ülkemize hayırlı
olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çelik.
Şanlıurfa
Milletvekili Sayın Ramazan Başak. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
RAMAZAN
BAŞAK (Şanlıurfa) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, yüce heyetinizi Sayın Meclis
Başkan Vekilimin şahsında saygıyla selamlıyorum.
236 sıra
sayılı Sanayi ve Ticaret Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun, Devlet Memurları Kanunu ve
Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 3üncü maddesi üzerinde şahsım adına
söz almış bulunmaktayım.
Tabii normalde
3üncü maddenin üzerinde konuşmam gerekiyor ama Şanlıurfa
kamuoyunda tanınan, sevilen Malatya Milletvekilimiz Sayın
Aslanoğluyla ilgili birkaç kelime söylemek istiyorum. Gerçekten kendisini
çok seviyoruz ama gerek Şanlıurfa kamuoyunda gerek Meclisimizde
yanlış anlaşılan iki hususu müsaadelerinizle ben yüce
heyetinize takdim etmek istiyorum. Sevgili Ağabeyim, Sayın
Milletvekilim tabii İnternet sayfalarıyla ilgili birkaç kâğıdı
oradan gösteriyor. Pazar günü Türkiye genelindeki birçok ilde AK PARTİnin
teşkilatlara vermiş olduğu önemin göstergesi olan temayül
yoklamaları yapıldı. Bu illerin başında da
Şanlıurfa gelmekteydi. Şanlıurfa halkının partimize,
milletimize, insanlarımıza, Sayın Başbakanımıza
göstermiş olduğu teveccühün en büyük göstergesi 22 Temmuz 2007
seçimleriydi.
Bakın,
saygıdeğer milletvekilleri, sayın valilerimiz görevlerini devlet
adına yaparlar. Sayın valilerimizin görevleri, bulundukları
yerlerde kurumlar arasındaki koordinasyonu sağlamak ve şehrin,
ilçenin, köyüne kadar her tarafında gerekli sorunlarla ilgilenmeleridir.
Sayın
Valimizin pazar günü AK PARTİ temayül yoklamalarının
yapıldığı Devlet Su İşleri salonunda asla ve asla
olmadığını Sayın Valimizden değil, ilgili
güvenlik görevlilerinden, parti temsilcilerinin hepsinden ben
öğrenmiş bulunmaktayım. Lütfen, Sayın Valimizin
şahsında devletimize haksızlık yapmayalım diyorum.
İnternet köşelerinde yazılan yazılara itibar etmeyelim
diyorum. Gelen yazıların en azından teyidini aldıktan sonra
bu kürsüde paylaşalım diyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Saygıdeğer
milletvekilleri
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Ramazan Bey, sordum, sordum
RAMAZAN
BAŞAK (Devamla) Dedim ya Mevlüt Ağabey, gerçekten sizi çok
seviyorum. Bu Parlamento çatısı altında tek bir hedefimiz var:
Bu ülkeye, bu millete hizmettir ve sizin de aynı görüş için çaba sarf
ettiğinizden hiçbir şüphem yok ama Şanlıurfa kamuoyunda
gerçekten, biz milletvekillerini demiyorum, Şanlıurfadaki tüm
siyasileri zan altında bıraktığınız bir husus daha
var.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Nedir o?
RAMAZAN
BAŞAK (Devamla) Bakın, bundan birkaç hafta önce,
Şanlıurfanın, Vanın, Denizlinin büyükşehir
belediyesi olmasıyla ilgili bir konuşmanız var ve
Şanlıurfa kamuoyunda, diğer illerimizde de aynı şekilde
olduğunu öğrendim, deniliyor ki: Milletvekilleri neden
büyükşehir olması için uğraşmıyor?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Evet.
RAMAZAN
BAŞAK (Devamla) Bakın, ben tarih ve sayı veriyorum. 5216
sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun 4üncü maddesini biz
10/07/2004 tarihinde değiştirmişiz saygıdeğer
milletvekilleri. Beni şu anda aziz milletim, tüm milletim dinliyor ve tüm
kesimler dinliyor, Şanlıurfa halkı dinliyor, Van dinliyor,
Denizli dinliyor. Biz 2004te, 10/07de ne yapmışız? Biz
demişiz ki: Bugüne kadar, siyasi partiler oy almak için kanunla
büyükşehir belediyeleri vermişler. En son vermiş oldukları
büyükşehir de yanılmıyorsam Adapazarı.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Biz büyükşehir belediyesi olmak istemiyoruz.
Para istiyoruz, para.
RAMAZAN
BAŞAK (Devamla) Bakın, AK PARTİ 5216 sayılı
Büyükşehir Belediyesi Kanununun 4üncü maddesinde bir
değişiklik yapmış. Bu 4üncü maddede AK PARTİ diyor
ki: 750 bin nüfusa varmış olan, o sayıyı
yakalamış olan şehirler büyükşehir statüsüne girebilir.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Biz büyükşehir olmak istemiyoruz,
paramızı istiyoruz, paramızı.
RAMAZAN
BAŞAK (Devamla) Bakın, saygıdeğer milletvekilleri,
parayı biz eşit gönderiyoruz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Nerede?
RAMAZAN
BAŞAK (Devamla) Tüm siyasi partilere eşit gönderiyoruz. Bunun en
büyük göstergesi de İller Bankası başta olmak üzere
yapmış olduğumuz hizmetlerde belli.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Erzurum 200 trilyon aldı, Urfa kaç para
alıyor? Burada anlaşamadık.
RAMAZAN
BAŞAK (Devamla) Saygıdeğer milletvekilleri,
saygıdeğer vatandaşlarımız da duyuyorlar bizi, lütfen,
AK PARTİ, siyasetteki suistimalleri önlemek için her şeyi belli bir
çizginin içerisine almaya çalışıyor, rayın içerisine almaya
çalışıyor. Bakın, Türkiyede on altı tane
büyükşehir belediyesi kanunla yapılmış. Altını
çizerek söylüyorum keyfî demiyorum, mümkün mertebede gerekiyorsa tüm büyük
şehirlerimizi daha fazla para aktarmak için büyükşehir statüsüne alalım.
Ama siyaseten güçlü olan illerin büyükşehir statüsünü
aldığı yerlerde, siyaseten güçlü olmayan illerdeki
sıkıntıyı da ben kamuoyuyla birlikte yüce heyetinizin
dikkatine sunmak istiyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum
RAMAZAN
BAŞAK (Devamla) AK PARTİnin, bu siyasi suistimalleri ortadan
kaldırmak için ticaretten sanayiye, turizmden sağlık
alanına yaptığı her faaliyette tek bir amacı
vardı, milletine, insanlarına hizmet ve suistimalleri önlemekti.
Büyükşehir hususunun da özellikle temelinde bunun
yattığının bilinmesini istiyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, tabii, ticareti ve sanayiyi konuşmak için
çıktım ama affınıza sığınarak bunlara
değinmek istedim. Bir ülkenin kalkınması öncelikle üretimden
geçer, ürettiğinizi işlemekten geçer ve işlettiğinizi
satmaktan geçer. Yani sanayinizi geliştireceksiniz, ticaretinizi
geliştireceksiniz, çiftçiye destek vereceksiniz. Bunların bilincinde
olan AK PARTİ kadroları
Ticaretin ve
sanayicinin patronu demeyeceğim, hizmetçisi olan, hizmetkârı olan
Sayın Bakanımın şahsında, Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının ilgili maddelerinin hayırlı,
uğurlu olması temennisiyle yüce heyetinize saygılar sunuyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Başak.
Madde üzerinde
soru-cevap işlemine geçiyoruz.
Sayın
Akkuş...
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan, Sayın Bakanım;
geçtiğimiz yıl, hipermarketler yasasını getireceğinizi
belirtmiş ancak getirmemiştiniz. Bu konuda bir
çalışmanız var mı? Ne zaman getireceksiniz?
İki: Sanayi
ve Ticaret Bakanlığı, görevini sürdürürken birtakım
unvanlara sahip elemanlar kullanır. Bu yasa tasarısıyla, unvana
bağlı bir kısım kadroları iptal edip yerine sanayi ve
ticaret uzmanı ve yardımcısı kadrolarını ihdas
ediyorsunuz. Bu durumda unvana bağlı kadroların işini
nasıl ve kim tarafından yürüteceksiniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Güvel
HULUSİ GÜVEL
(Adana) Teşekkür ediyorum Başkanım.
Sayın
Bakanım, Ankarada bulunan ön ödemeli doğal gaz sayaçlarından
şu ana kadar kaç adedini Sanayi ve Ticaret Bakanlığı olarak
denetlediniz? Bunlardan ne gibi sonuçlar aldınız?
Denetlenmemişse bunun gerekçeleri nelerdir?
İkinci
sorum: Adana Organize Sanayi Bölgesinde 2008 yılı içinde kapanan
tesis var mıdır, kapasite düşüşüne giden tesis var
mıdır? Bu iş yerlerinden ne kadar işçi çıkarılmıştır?
Adanayı teşvik kapsamına almayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Doğru
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakandan öğrenmek istiyorum: Tokat ili Zile, Turhal organize sanayi
bölgeleri, Yeşilyurt ve Reşadiye küçük sanayi siteleri uzun zamandan
beri bitirilmeyi bekliyor. Bunlara 2009 yılında ne kadar ödenek
ayırdınız, ne zaman bitirmeyi düşünüyorsunuz?
İkinci sorum
olarak: Birçok ilde kalkınma ajansları kurulmuş ve görev
dağılımı yapılmıştır. Tokatın da
bulunduğu kalkınma ajanslarına Sanayi Bakanlığı
olarak ne tür destekler düşünüyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Çalış
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Başkan teşekkürler.
Sayın
Bakanım, organize sanayi bölge müdürlüklerimize doğal gaz üzerinden verilen
payın artırılmasıyla ilgili Sayın Hükûmetimizin bir
sözü vardı. Bu yıl bu hayata geçecek mi? Organize sanayi bölge
müdürlüklerimiz bunu bekliyorlar.
Bir diğer
sorumuz da
2009 yılında sanayicilerimizin doğal gaz alabilmesi
için banka teminat mektubu ya da ipotek istenmesi uygulamasından bu kriz
ortamında vazgeçmeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Bal
ŞENOL BAL
(İzmir) Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
hipermarketler KOBİlerden raf parası adı altında para
almakta, ayrıca KOBİlerden hipermarketlere olan satışlarda
yüzde 20lere varan tenzilat talep edilmekte, piyasadaki hâkim
durumlarından dolayı KOBİler aleyhine piyasa
aksaklığı meydana gelmektedir. KOBİlerin hipermarketlerin
hâkim gücünü kullanmasından kaynaklanan sıkıntıların
çözümlenmesinde ne düşünüyorsunuz? Hipermarketler yasasını
çıkaracak mısınız?
İkinci
sorum: Torbalı Ahmetli köyünde yer tespiti gerçekleşen ve
kamulaştırma çalışmaları devam eden Torbalı
Organize Sanayi Bölgesi çalışmaları ne zaman
tamamlanacaktır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Kaplan
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
kredi kartları faizleriyle ilgili kamuoyuna yansıyan bazı
haberler var. Bilindiği gibi, bunların sayısı
milyonları geçti, borç limitleri de milyarları. Bu konuda
tüketicilere, halka bir müjde vermeyi düşünüyor musunuz kredi faizlerinin
yapılandırılması, borçlarının
yapılandırılması, faizlerin indirilmesi konusunda?
İkinci
sorum: Putin yakın zamanda demişti ki: Ucuz gaz devri bitti. Ve
Gazprom Türkiyeye olan gazı kesti. Bunlar Moskova, İran,
Libyanın da katıldığı Doğal Gaz İhraç Eden
Ülkeler Forumunda
GECFyi koruyor. Türkiye neden bu yeni oluşumun içinde
değil? Çünkü otuza yakın ülke bunda yer alırken -Cezayir,
Bolivya, Bruney, Mısır, Endonezya, Libya, Malezya, Nijerya, Katar-
neden Türkiye yok? Bu konuda bir çalışması var mı
Bakanlığın?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Bakan
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; teşekkür ediyorum
sorulan sorulara, verilen görüşlere. Ancak birkaç hususu düzeltmek
mecburiyetindeyiz. Burada, tüm Türkiye'nin bizi televizyonları
başında ve dünyanın izlediği bir ortamda sırf siyaset
yapma uğruna yanlış bilgi vermek bence doğru olmaz.
Bazı bilgilerimizi doğru olarak yeniden düzeltmek, teşhis etmek
mecburiyetindeyiz. Eğer doğrusu bilinmiyorsa bunun doğrusu
konusunda ben Bakanlık olarak da her türlü yardımı yapmaya
hazırım.
Evet, bir kere,
yıllarca banka genel müdürlüğü yapmış, ekonominin içinde
bulunmuş birinin bilmesi gerekir. Teşvik ve Uygulama Genel
Müdürlüğü Hazine Müsteşarlığına, o da devlet
bakanlığına bağlıdır. Dolayısıyla
teşvikle ilgili kanun, teşvikle ilgili düzenleme ya Hazinenin
bağlı olduğu devlet bakanlığı tarafından
yapılır veya vergisel teşvik varsa Maliye
Bakanlığı tarafından yapılır ama Beyefendinin,
Sayın Vekilimin söylemiş olduğu
Tabii keşke olsa, Sanayi
Bakanlığı yapsa teşvikle ilgili çalışmayı!
Gönülden katılıyorum. Ancak bunu söylerken kürsüde -yanlış
bilgi yanlış yönlendirme yapar Sayın Milletvekilim- diyeceksiniz
ki
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sizsiniz yorumun sahibi Sayın Bakanım.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Şunu
söyleyeceksiniz, yani gönlünüzden geçeni diyeceksiniz ki
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Evet
Evet
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara)
bu işin
doğru adresi Sanayi ve Ticaret Bakanlığıdır, oraya
verilmesini teklif ediyorum.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Onu söylüyoruz Sayın Bakanım.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Ama kalkıp bunu
bu şekilde, bilmeden, sırf laf söylemek uğruna yanlış
bilgilendirme yapmayı ben doğrusu size
yakıştıramadım.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakanım, yakışmayacak bir
şey yok.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Bunu söylüyorum çünkü
ben sizi yıllardır tanıyorum, yıllardır banka genel
müdürlüğü yaptınız ve kalkıp, yıllardır banka
genel müdürlüğü yapmış biri Efendim verilen bu cansuyu
kredileri hiçbir şeye yaramadı. derse, o zaman geçmişte sizin
banka genel müdürlüğünü nasıl yaptığınızdan
şüphe ederim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Ne ilgisi var Sayın Bakanım ya!
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Çünkü bu krediler,
verilen krediler sıfır faizlidir. 1,6 milyar YTL kredi
verilmiştir, 25 bin işletme kredi almıştır. Hiçbir
şeyden sizin anladığınızın ne olduğunu
açıklamanızda bir fayda var. Yani, hiçbir şeyin karşılığı
25 bin işletme, hiçbir şeyin karşılığı 1,6
milyar YTL sıfır faizli ise, dolar bazında yüzde 14 faizlerin
olduğu bir ortamda sıfır faizli altı ay vadeli
ihracatçıya bir kredi vermeyi hiçbir şey kabul ediyorsanız
artık ben onu sizin insafınıza bırakıyorum. Ben de
banka genel müdürlerinin kredilerin nasıl olduğunu, alıp
verdiğini, nasıl olduğunu çok iyi biliyorum. Keşke böyle
bir şey söylemeseydiniz!
Diğer
taraftan, efendim, sürekli KAYISIBİRLİK konusu gündeme getiriliyor.
Arkadaşlar, bakın doğru şeyleri bilmekte fayda var: Benim
Bakanlığıma bağlı on yedi tane tarım
satış kooperatif birliği var ve bunlar 2000 yılında
artık borçları ödeyemez, borçları çekemez hâle geldiği için
o tarihteki hükûmet tarafından çıkarılmış olan bir
kanunla yeniden yapılandırma kapsamına
alınmıştır ve birçok
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Bir tane o mu Sayın Bakanım?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Hayır, bir tane
değil efendim, dinleyin.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Bir tane o
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Birçok birliğin
burada düzeltmesi yapılmış, borçları düzelmiş,
kendilerine yeni borçlar verilmiş ve birçok birlik bunları
ödemiş.
Şimdi, gelin
KAYISIBİRLİKe
Yoksa ben kayısıyı da çok severim
Sayın Milletvekilim, onu da söyleyeyim size.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Ben söylemiştim Sayın Bakanım. Hepsi
ödemiş mi? Hiçbiri ödemedi.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara)
KAYISIBİRLİK
2000 yılında, öncesinde 17,9 milyon YTL borcu
varmış KAYISIBİRLİKin. Kendisine 2001, 2002, 2003
yıllarında 9,6 milyon YTL yeni kredi verilmiş. Tek bir
kuruş, arkadaşlar, tek bir kuruş ödemediği için
geçmişteki borçları da muacceliyyet kesbetmiş ve benim
Bakanlığım tarafından değil -yanlış bilgi
veriyor değerli arkadaşımız, aslında bunları
benden daha iyi bilmesi lazım- 6183 sayılı Yasa gereği
borçları kendisinden tahsil edilmek üzere işlem
yapılmış.
Şimdi, tek
bir kuruş borcu ödemeyeceksiniz ve kalkacaksınız devletin, 70
milyon vatandaşın hakkından bahsedeceksiniz, sonra dönüp
diyeceksiniz ki: Efendim, bizi
Niye kapattık?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Evet
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Kapatılma yok.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakanım,
FİSKOBİRLİKin ne kadar borcu var?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Bakın tekrar
söylüyorum: Kendi cari giderlerini dahi karşılayamayan bir birlik,
bir işletme olmaz arkadaşlar. Ben yirmi yedi yıl sanayicilik
yaptım. Eğer bir işletmede toplamış olduğunuz
parayla giderlerinizi karşılayamıyorsanız
dükkânınız kapanır.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Başka tüm birlikler borcunu ödedi mi Sayın
Bakan?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Şunu soruyorum:
Efendim, KAYISIBİRLİK kapatılmış
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Başka tüm birlikler borcunu ödedi mi?
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Ben sizden daha
yüksek sesle konuşurum.
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu, lütfen
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Bakın, ben daha
yüksek sesle konuşurum. Sesinizi yükseltmeyin. Ben daha fazla yüksek sesle
konuşurum.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Hayır ama
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu, lütfen
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Şimdi,
KAYISIBİRLİK kapandı. Peki -ben size daha evvel de söyledim- ne
işiniz vardı? Siz de öz kayısı birliği
kursaydınız. Kim sizi engelledi?
OKTAY VURAL
(İzmir) Biraz daha yavaş konuşursa anlarız.
Biraz daha sakin
Sayın Bakan.
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Sayın Bakan, lütfen sinirlenmeyin.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Hakiki
kayısı birliği kursaydınız. Kim engelledi?
Şimdi,
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; bakın,
birbirimizi bilgilendirirken yanlış şeyler söylemeyelim,
doğruyu söyleyelim. Doğrunun başımın üstünde yeri var.
Efendim,
KAYISIBİRLİK kapanmış. Olur... Size bahsettim nasıl
kapandığını. Tamamıyla Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının dışında bir olay. Borcunu
ödememiş. Ödeseydiniz borcunu, devam ettirseydiniz veya kalkmışsınız
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakan, bir tek borçlu o mu diyorum, ben
onu soruyorum size.
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu, lütfen
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Öz kayısı
birlik, hakiki kayısı birlik, öz Malatya kayısı birlik
Kursaydınız birliği. Buna engel bir şey yoktu ki.
Gelseydiniz karşıma, ben bununla da yapsaydım.
Dolayısıyla, burada yanlış ajitasyon, yanlış
bilgi verip kendi kendimizi de kandırmayalım.
Şimdi, bunu
söyledikten sonra şunun altını çizmek zorundayım: Efendim,
girişimci bilgi sisteminde 3.800 sektör var, 224 sektörü izliyoruz. Ben
bunları söylerken
Lütfen, rica ediyorum, bazı milletvekillerimiz
tutanaklardan çıkartıp benim ne konuştuğuma baksınlar.
Bakın, ben bu hayatın içinden geliyorum. Bu konularda söylediğim
şeyler benim yirmi yedi yıllık birikimimdir. Ben bunları
defter kitap sayfalarından öğrenmedim, televizyon programından öğrenmedim.
Ben sanayiyi, üretimi, yatırımı, ihracatı, istihdamı
fiilen yirmi yedi sene yaşamış biriyim. Onun için burada 224
sektörden kastım benim, ana başlık altında toplam
Türkiyedeki 224 sektörü biz şu anda Girişimci Bilgi Sistemiyle
izliyoruz, görüyoruz. Maliyenin, Sosyal Güvenlik Kurumunun, gümrük verilerinin
bize her geldiği anda bunlar üzerinden değerlendiriyoruz.
Geçmişte el yordamıyla, tahminle yapılan şeyler şimdi
önümüzde bir portal vasıtasıyla yapılıyor. Sadece özel
sektör 2003 yılından 2006 yılına
Çünkü, sanayi
yapmıyoruz dediler. Hakikaten hayretlerle karşılıyorum.
Yani sanayicilik yapmış bir insan olarak ve 2002den sonraki
sanayinin atılımını, sanayi ürünlerinin ihracat
kapasitesini bilen bir insan olarak
Sadece özel sektör 2003-2006 arasında
194 milyar YTLlik sabit sermaye yatırımı
yapmıştır. Bu yatırımları yaparak özel sektör
bugün bu rekabet gücünü yakaladı, bu kadar üretim, ihracat yaptı. 659
milyar dolarlık gayrisafi millî hasıla Türk özel sektörü
tarafından yapıldı.
Sayın
Başkanım, bir şey daha söyleyip bitireceğim. Şimdi,
yine, bir şeyi söylerken bunun aslının astarının
sağlam olması lazım. Efendim, bizim Hükûmetimiz döneminde,
Bakanlığım döneminde memur kıyımı
varmış, yandaşlık varmış, şu varmış.
Şimdi ben yüce Meclise soruyorum: Arkadaşlar, bir yılda 24 tane
insanı görevden almak mı kıyımdır, 1 kişiyi
görevden almak mı kıyımdır? Soruyorum size. 57nci Hükûmet
döneminde ilk bir yılda 24 kişi görevden
alınmıştır. Bizim 60ıncı Hükûmet dönemimizde 1
kişi ve teftiş raporuyla görevden alınmıştır.
OKTAY VURAL
(İzmir) Kalmadı ki Sayın Bakan.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) - Söylüyorum: 57nci
Hükûmet döneminde 43 tane atama vardır, benim dönemimde yapılan 16
atama var. Şimdi, bunu yüce Meclisin ve bizi izleyen
vatandaşlarımızın takdirine bırakıyorum. Bu
konuda atanan ve görevden alınan sayısı budur. Sadece 57nci
Hükûmet döneminde yargı kararıyla görevine iade edilen
sayısı 24tür.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) 58 ve 59u da söyleyin Sayın Bakan.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Efendim, siz
konuşun
Beni de dinleyeceksiniz ben nasıl dinlediysem.
Dolayısıyla,
şunun altını çizmek durumundayız
ŞENOL BAL
(İzmir) Kaç kişi mahkemelik Sayın Bakan?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) - Bakın,
bunları konuşurken her birimizin elinde bilgi var, her birimizin
elinde notlar var. 43 tane insanı göreve atayacaksınız, 16
atamada daha fazla yandaşlık var diyeceksiniz, bunu kabul etmem
mümkün değildir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Sayın
Başkanım, diğerlerine yazılı olarak cevap
vereceğim.
BAŞKAN
Onları yazılı olarak vereceksiniz.
Sayın
milletvekilleri, madde üzerinde üç önerge vardır, ilkini okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının 3 üncü maddesinin ikinci cümlesinin
Tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Nurettin
Canikli |
Bayram Ali
Bayramoğlu |
Cüneyt Yüksel |
|
Giresun |
Rize |
Mardin |
|
Yahya
Doğan |
|
Özkan Öksüz |
|
Gümüşhane |
|
Konya |
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge
aynı mahiyette olduğundan birlikte işlem yapacağım.
İstemleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz verdikten
sonra oylarınıza sunacağım.
İlk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 236 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 3.
maddesine (d) bendinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Rasim
Çakır |
Mehmet Ali
Susam |
|
Malatya |
Edirne |
İzmir |
|
Sacid
Yıldız |
|
Abdullah Özer |
|
İstanbul |
|
Bursa |
d) 43.
maddesinin (B) fıkrasına 527 sayılı KHK ile eklenen
II-Teknik Hizmet Sınıfı bölümünün (b) bendinden kimyager
sözcüğü çıkarılarak (a) bendine şehir plancısı
ibaresinden sonra gelmek üzere ile kimyager ibaresi eklenmiştir.
BAŞKAN
Diğerini okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 236 sıra sayılı kanun tasarısının 3.
maddesine aşağıdaki (d) bendinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
d) 657
sayılı Devlet Memurları Kanununun 43. Maddesinin (B)
fıkrasına 527 sayılı KHK ile eklenen I Sayılı
Cetvelin II-Teknik Hizmet Sınıfı bölümünün (a) bendine
Şehir Plancısı ibaresinden sonra gelmek üzere ile Kimyager
ibaresi eklenmiştir.
|
Oktay Vural |
Necati Özensoy |
Prof. Dr. Osman
Çakır |
|
İzmir |
Bursa |
Samsun |
|
Ahmet Kenan Tanrıkulu |
|
Abdülkadir
Akcan |
|
İzmir |
|
Afyonkarahisar |
BAŞKAN
Komisyon önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM HASGÜR (İzmir) İlk
baştakini, ilk okunanı takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
İkisi birbirinin aynı. Daha ona gelmedik. İki ve üçüncü
önergelere
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM HASGÜR (İzmir) Diğer
ikisine katılmıyoruz efendim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Hangi ikisi efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM HASGÜR (İzmir) Kimyagerlikle
ilgili olan.
KÜRŞAT
ATILGAN (Adana) - Kimyagerlere mi katılıyoruz efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM HASGÜR (İzmir) -
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Sayın
Başkanım, tutanaklara geçsin diye söyleyeyim: Ferit Mevlüt
Aslanoğlu, Rasim Çakır, Abdullah Özer, Sacid Yıldız, Mehmet
Ali Susamın teklifine, önergesine katılmıyoruz.
Yine, Sayın
Oktay Vural
BAŞKAN
Onları söyledik. Sadece siz Katılmıyoruz. deseniz
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Yani hayır,
demin arkadaşlar sordu da
Abdülkadir Akcan
Buna da katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Anlaşıldı Sayın Bakan, anladık.
OKTAY VURAL
(İzmir) Kategorik olarak muhalefete katılmayıp iktidara
mı katılıyorsunuz?
BAŞKAN
Sayın Vural, konuşacak mısınız, gerekçeyi mi
okutayım?
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Çakır konuşacak.
BAŞKAN
Samsun Milletvekili Osman Çakır, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
OSMAN ÇAKIR
(Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte
olduğumuz kanun 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda da
değişiklik yaptığı için 1994 yılından beri
mağdur edilmiş olan ve teknik hizmetler sınıfında
sayılmayan kimyagerlerin, teknik hizmetler sınıfında
sayılabilmesi için (1) sayılı cetvelden, (1) sayılı
cetvelin (b) bendinden (a) bendine alınmaları için bir önerge
vermiş oluyoruz.
Türkiyede 657
sayılı Devlet Memurları Kanunu çalışan memurları
sınıflandırarak ona göre maaş vermektedir. Dört
yıllık üniversite mezunu olan kimya, gıda, ziraat mühendisleri,
biyolog, eczacı ve kimyagerler çoğunlukla aynı laboratuvarlarda,
aynı işi yaparken ve aynı iş riskine sahip olarak
çalışırken pek çok laboratuvarda da kimyagerler, şef veya
sorumlu müdür olarak çalışırken ağırlıklı
olarak laboratuvar ve kimya eğitimi alan bu kimyagerler, kimya
mühendislerinden, biyologlardan, ziraat mühendislerinden, eczacılardan
ayrılmakta ve teknik hizmetler sınıfı (1) sayılı
cetvelinin (b) bendinde sınıflandırılmaktadır. Bu
durumda ek göstergeleri 3600 yerine 3000 olmaktadır.
1994 yılına
kadar bu durum böyle değildi, teknik hizmetler
sınıfının (a) bendinde yer alıyorlardı fakat o
sırada çıkarılan bir kanun hükmündeki kararnameyle bunlar (b)
bendine alındılar. Fakat bu daha sonra Anayasa Mahkemesine gitti.
Anayasa Mahkemesinde bu kanun iptal edilmesine rağmen ve yenisi
çıkarılması öngörülmesine rağmen maalesef o tarihten bu
yana bu kanun çıkarılamadı ve kimyagerler o tarihten bu yana
kimya mühendisleri, biyologlar, gıda ve ziraat mühendisleri ve
eczacılar yanında mağdur duruma düşmüşler. Aynı
zamanda kimyagerlerin emeklilik işlemlerinde de büyük bir mağduriyet
var. Onun için bu kanun 657 Devlet Memurları Kanununda da
değişiklik yaptığı için ek bir maddeyle bu düzenleme
yapılabilir.
Kimya son derece
önemli bir bilim dalıdır çünkü kimya daha güzel bir dünya demektir.
Türkiyede kimya sanayisinin gelişmesinde çok büyük katkılar
yapmıştır kimyagerler ve bugün dünyayla rekabetimizde kimya
sanayisinin fevkalade önemi ve kimya sanayisi çalışanlarının,
kimyagerlerin de çok büyük emeği vardır. Onun için dünyadaki kimya
alanındaki tüm gelişmeleri en çağdaş bir şekilde takip
eden ve uygulamalarını da Türkiyemizde bu çağdaş bir
şekilde devam eden, yapan kimyagerlerimizi bu fırsatla değerlendirip
onların bu mağduriyetinin giderilmesini amaçlıyoruz.
Hatta şunu
da burada ilave edeyim: Bugün kimya dalında yeşil polimerlerin
sentezleri ve elektronik görüntüleme mekanizmalarının
geliştirilmesinde de üniversitelerimizdeki kimyagerlerin çok büyük
katkıları olmuştur. Şimdi, aynı iş yerinde
çalışan, aynı laboratuvarda çalışan, şef hatta
müdür seviyesinde çalışan kimyager yanında
çalıştırdığı biyolog, kimya mühendisi gibi
diğer elemanlardan daha az maaş almakta ve emeklilikte de daha az haklardan
yararlandırılmaktadır.
Onun için bu
düzenlemenin destek verildiği takdirde fevkalade yararlı
olacağını ve kimyagerlerin 1994 yılından beri bu
mağduriyetinin giderileceğini, bu nedenle bu önergemizi vermiş
oluyoruz ve desteğinizi rica ediyoruz.
Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çakır.
Sayın Susam,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
MEHMET ALİ
SUSAM (İzmir) Sayın Başkan, değerli Meclis üyesi
arkadaşlarım, milletvekili arkadaşlarım; bugün
konuştuğumuz kanun, aynı zamanda başlığından
da anlaşılacağı gibi Devlet Memurları Kanununda
yapılması gereken bazı değişiklikleri de içeriyor.
Belki bu kanunu buraya getirirken çok fazla Devlet Memurları Kanununda
değişiklik yapmasını öngörmediler, bazı gerekçeler
vardı, onun için getirildi ama o gerekçe daha sonra büyük oranda
anlamını yitirdi, yitirmedi, onu biraz sonra göreceğiz. Bizim
önergemize katılmayıp değişiklik önergesinde, başka
bir değişiklik önergesinde katıldıklarına göre galiba
anlamını yitirdi ama burada konuştuğumuz konu çok farklı.
Bakın,
arkadaşlar, kimyagerlerin 657 sayılı Kanuna göre teknik
hizmetler sınıfında (a)dan (b)ye alınması çok ciddi
bir mağduriyet oluşturmuştur. Bu mağduriyet de yüce mahkeme
tarafından kabul edilmiş ve düzenleme yapılmak üzere Hükûmet
görevlendirilmiş, bir yıllık süre içerisinde bunun
yapılması istenmiş. Az önce konuşan Milliyetçi Hareket
Partisinden arkadaşım da kimyagerlik mesleğinin önemini, bu
konudaki mağduriyetin altını çok net bir şekilde çizdi.
Burada,
kimyagerlik mesleğinin kimya mühendisliğiyle eğitim
açısından bir farkı olmadığını yaşayan,
bilen bir insanım. Ben Ankara Fen Fakültesi girişliyim. Kimya
mühendisleriyle kimyager olarak ben de aynı eğitimi aldım aşağı
yukarı, birkaç ders farkı dışında hiçbir eğitim
farkı yoktur. Öğretim süresi dört yıldır. Hatta kimyagerlik
mesleği laboratuvar çalışmasına dayalı bir meslek
olarak, çok ciddi şekilde eğitim süreci zor olan, üniversite
giriş puanlarında bir farkı olmayan -bizim dönemimizde de-
önemli bir meslek dalından bir tanesidir ama kimyagerleri nedense ikinci
sınıf bir vatandaş, ikinci sınıf bir teknik eleman
şeklinde gören anlayış kendisini bu 657 sayılı
Kanunun Teknik Hizmetler kısmında da çok net bir şekilde
göstermektedir. Değerli arkadaşlar, burada bulunan birçok
arkadaşım da bunu bilir.
Değerli
milletvekilleri, buna sadece devlete mağdur olmuş kimyagerlerin bir
maaş maliyeti getirecek diye bakmamanız gerekir, Maliye
Bakanlığı bu kanuna karşı çıkacak diye
bakmamanız gerekir. Tam tersine, bu insanlar hem maddi bir mağduriyet
içerisindeler hem manevi olarak altlarında
çalıştırdıkları insanlardan daha az maaş alarak
konumları itibarıyla da ciddi bir şekilde mağduriyet
içerisindedirler. Bu insanlar uzun yıllardır mücadele ediyorlar,
dernek kurdular bu konuda, bu dernek vasıtasıyla bu işin yüce
Meclisten halledilmesi için girişimde bulunuyorlar. Bu
arkadaşlarımın hem emeklilikte hem çalışma sürecinde
çektikleri vicdan azabını biliyorum. Sizden bir kez daha bunu kabul
etmenizi özellikle onlar adına rica ediyorum. Bunun hakları
olduğuna yürekten inanıyorum. Hakları olmazsa o insanlara bu
teklifi yapmanın gerekli olmadığını söyleyebilecek
kadar açık yürekle konuşan bir insanım ama hakları
olduğuna inanıyorum. Bu tür yanlışlıklar
düzeltilmelidir, kimyagerlerin bu hakkı verilmelidir.
Aynı
şey
Az önce, yine Sayın Milletvekilimiz Birgen Keleş de makam
tazminatları noktasında Üniversiteler Arası Kurulun Genel
Sekreterinin de bir mağduriyetinin olduğunu, üniversitedeki genel
sekreterlerin almış olduğu tazminatın onlar tarafından
alınamadığını da çok net bir şekilde izah etti.
Bunlar teknik eksikliklerdir. Bunu siyasi mülahazaların içerisine
sokmadan, tam tersine mağdur olmuş insanların mağduriyetini
gidermenin yeri olan bu yüce Meclisin birer bireyi olarak sizlerden düzeltmenizi
rica ediyoruz. Bu, hiçbir siyasi mülahazaya girmeyecek kadar teknik bir konu ve
insanların yıllardır mücadele ettiği bir konudur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
MEHMET ALİ
SUSAM (Devamla) Sizin bu konuda gerekli hassasiyeti göstereceğinize
inanıyor, huzurlarınızı saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Gerekçelerini
dinlediğiniz önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının 3 üncü maddesinin ikinci cümlesinin
Tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM HASGÜR (İzmir) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Sayın Canikli
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanun
Tasarısındaki kapsama dönülmesi amaçlanmaktadır.
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Karar yeter sayısının
aranılmasını istiyorum.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum ve karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.26
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.42
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER : Harun TÜFEKCİ (Konya), Fatma
SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 41inci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
236 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Tasarının
3üncü maddesinde Giresun Milletvekili Sayın Nurettin Canikli ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir, karar yeter sayısı
vardır.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
4üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 4- Ekli (1)
sayılı listede yer alan kadrolar iptal edilerek 13/12/1983 tarihli ve
190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin Sanayi ve Ticaret
Bakanlığına ait bölümünden çıkarılmış; ekli
(2) ve (3) sayılı listelerde yer alan kadrolar ihdas edilerek 190
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ve Türk İşbirliği ve
Kalkınma İdaresi Başkanlığına ait bölümlerine
eklenmiştir.
BAŞKAN
Madde üzerinde gruplar adına ilk söz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Adıyaman Milletvekili Sayın Şevket Köseye aittir.
Buyurun
Sayın Köse. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakika.
CHP GRUBU ADINA
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 236 sıra sayılı Yasa
Tasarısının 4üncü maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Genel
Kurulu saygıyla selamlarım.
Değerli
arkadaşlar, Hükûmetin sunduğu tasarıda 100 olarak
belirlediği yeni ihdas edilen kadro sayısı Komisyonda 250ye
çıkarılmıştır. Öncelikle belirtmeliyim ki uzman
istihdamının yararını görmekteyiz ancak kadro
sayısının 100den 250ye çıkarılmasının
gerekçeleri maalesef ortaya konmamıştır. Bu durum şüphelere
neden olmaktadır. Hükûmetin kadrolaşmaya dönük uygulamalarıyla
-burada da görüleceği gibi- olumsuz bir düşünce hepimizin
kafasında yer etmiştir. İnşallah Hükûmet böyle bir
yanlış uygulamaya bu kurumda girişmez ve işin ehlî insanlar
eliyle kaliteli hizmet halkımıza ulaşır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; İslam tarihinin en
acılı günlerinden biri, Peygamber Efendimizin torunu ve Hazreti
Alinin oğlu Hazreti Hüseyin ve 72 can yoldaşının
katledildiği gün, hicri takvime göre muharrem ayının onuncu
gününe denk gelmektedir. Bu yaslı muharrem günü nedeniyle de bir şeyler
söylemek istiyorum.
Sayın
milletvekilleri, barış içerisinde yaşamak, herkesin birbirini
sevdiği ve saydığı bireylerin oluşturduğu bir
toplum olmak hepimizin arzusudur. Bunu sağlamanın yolu da inançsal,
etnik, sosyal ve ekonomik ayrımcılıkları ve
haksızlıkları gidermektir.
Değerli
arkadaşlar, bir konuya dikkat çekmek istiyorum. Siz de biliyorsunuz ki
dinimizde hırsızlık, haksızlık, yalan söylemek,
aldatmak ve benzeri davranışlar yasaktır. Kul hakkıyla
cennete girebilme olanağı yoktur. İnsanlara hatta bütün
canlılara kötülük yapmak yasaktır. Sevgi, saygı, hoşgörü
esastır. Dinimiz, insanları farklılıkları nedeniyle
ayırmaya, aşağılamaya izin vermez. Birlikte yaşayan
insanların bu kurallara uyması hâlinde toplumsal barış
sağlanmış olur, dost ve kardeşçe bir yaşam sürdürülür.
Sayın
milletvekilleri, Türkiyede muharrem ayında oruç tutanlar genellikle
Alevilerdir. Bunun nedeni Hazreti Hüseyinin muharrem ayının onuncu
gününde şehit edilmesidir. Özellikle Şiiler ve Aleviler için muharrem
ayı yas ayıdır. Bu insanlarımız, muharrem
ayının onuncu gününde yaşanan eşi benzeri görülmemiş
insanlık dışı katliamları lanetlemek,
yaslarını tutmak için tuttukları oruç bittikten sonra aşure
yaparlar; Kerbelada Hazreti Hüseyinin yoldaşlarının
getirdiği yiyeceklerin karışımıyla yapılan
aşureyi komşularına dağıtırlar.
Sayın
milletvekilleri, aşure, sımsıcak gülümsemeler, biten
dargınlıklar, yeniden kurulan ahbaplıklar, onca acıya,
derde bile katlanabilmeyi mümkün kılan tatlılar ve
tatlılıklardır. Birbiriyle ilgisi yok gibi gözüken ve bir yemek
için hangi mutfak kültüründe olursa olsun fazla sayılacak çeşitte
yiyeceğin bir araya gelmesinde ve sonucun güzel, tatlı ve doyurucu
olmasında ve üstelik her yiyecek öz tadını korumaktadır
yani hiçbirinin tadı, lezzeti diğerininkini bastırmaz. Peki,
aşurede sevdiğimiz bu çeşitlilik ve karışım neden
bizi hayatta korkutuyor? Neden insanlar, bu yemekte buldukları hikmeti bir
de toplumsal, siyasal hayat açısından değerlendirip kendilerine
örnek almıyorlar? Bence en güzel, en tatlı, en doyurucu toplum
yapısı aşure gibi olanıdır ve bu bir zenginliktir,
bunu böyle kabul etmeliyiz.
Değerli
arkadaşlar, aşurenin içerisindeki buğday, nohut,
kayısı, süt, şeker ve hatta tek bir nar tanesi kadar hür ve
aşure gibi kardeşçe yaşayanların toplumu olmak hiç de zor
değildir. Tabii gel de aşureyi midesine indirmeye bayılan ama
hoşlanmadığı her bulamaca aşure gibi diyebilen
nankörlere anlat bunu sen.
Değerli
üyeler, aşure gününün farklı birçok anlamı da
bulunmaktadır. Örneğin, Hazreti Nuhun gemisinin bugün karaya
çıktığına inanılmaktadır. Hazreti İsanın
bugün dünyaya geldiğine ve semaya yükseldiğine, Hazreti
İsmailin bugün doğduğuna inanılmaktadır. Hazreti
Âdemin tövbesi aşure günü kabul edilmiştir. Hazreti Musa
Kızıldenizi bugün yararak Firavunu mağlup etmiştir.
Kısacası, aşure, bütün insanlık için özel bir anlam
taşımaktadır.
Değerli
arkadaşlar, Anadoluda farklı dinden olmalarına rağmen
kültürleri bu kadar birbirine benzeyen halkların
ayrılıklarını değil de birlikteliklerini ön plana
çıkarmamız daha da barışçıl olmaz mı?
Geçmişte yaşadığımız acı olaylar hâlâ
hafızamızdadır. Bu olaylardan ders almalıyız. Dökülen
gözyaşı, akan kan son bulmalıdır, analar
ağlamamalıdır ve çocuklar yetim kalmamalıdır. Her
ortamda, her fırsatta Aleviler kardeşimizdir. diyenler, bu
kardeşliği maalesef hep lafta bırakmışlardır.
İş hakça bölüşmeye gelince bu kardeşlik göz ardı
edilmiştir. Bunun sonucunda, Alevilerin isteklerini dedelerin maaş
almasına indirgeyen bir zihniyet doğmuştur. Oysa Alevi
yurttaşlarımızın somut istekleri var.
Değerli
arkadaşlar
BAŞKAN
Sayın Köse, söz aldığınız konuya gelin lütfen.
ŞEVKET KÖSE
(Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım, geliyorum.
BAŞKAN
Beş dakikadır konuşuyorsunuz, konuyu tamamlayın.
ŞEVKET KÖSE
(Devamla) Alevi yurttaşlarımız Diyanet İşlerinin
yeniden yapılandırılmasını istiyor, Burada her inanç
grubu temsil edilmelidir. diyorlar.
Bakınız
değerli arkadaşlar, Türkiyede yalnız Sünni Müslümanlar
yaşamıyor, Hükûmetin bir mezhep olarak kabul etmediği Alevi
Müslümanlar da yaşıyor. Ayrıca ülkemizde sadece Müslümanlar
yaşamıyor, Hristiyanlar ve Yahudiler de yaşıyor.
Onların da inançsal ihtiyaçlarına dönük olarak Diyanet yeniden
yapılandırılmalıdır.
İki:
Aleviler, zorunlu din dersinin isteğe bağlı olmasını
talep ediyorlar, cemevlerinin yasal bir statüye kavuşturulmasını
arzuluyorlar çünkü camilerin ve diğer ibadethanelerin elektrik ve su gibi
masrafları karşılanırken cemevleri ibadethane
sayılmadığından bu masraflar karşılanmıyor.
Oysaki Alevi yurttaşlarımız Bizim ibadethanelerimiz cemevi.
diyor ancak hükümet bunu kabul etmiyor. Cemevlerinin yasal statü sorunu derhâl
çözülmelidir.
Tarihimizde kara
bir leke gibi duran acı bir olay vardır. Eylemleri söz,
silahları saz olduğu için 37 aydınımızın diri
diri yakıldığı Madımak Otelinin, hiçbir mazeret ve
zaman kaybı kabul edilmeden müze olmasını istemektedirler. Bu
masum istekler görmezden gelinmez. Bunları gerçekleştirmek zor da değildir.
Alevi yurttaşlarımız için popülist bir yaklaşımla
iftar yemeği vereceğine bu istekleri gerçekleştirsin. Gerçekten
samimi iseniz bunu hayata geçiriniz.
Gelin, bu
yanlışlıklara el birliğiyle bir son verelim.
İnanıyorum ki herkes haksızlıkları ortadan
kaldırarak dostça yaşamak ister. Zaten ülkemizde birçok
sıkıntı varken yeni sıkıntılar eklemek
işimizi daha da zorlaştıracaktır. Yeni
sıkıntı demek, demokrasinin ve barışın gecikmesi
demektir. Ülkemizde kardeşliğe, demokrasiye ve barışa bu
kadar ihtiyacımız var iken yeni sıkıntılar
yaratılmasına engel olmalıyız.
Sayın
milletvekilleri, unutulmamalıdır ki bu sorunların çözüm yeri
Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Bu çatı altında baş başa
verip çözüm yollarını üretmeli ve ülkemizin huzuru için gerekirse
daha da çok çaba sarf etmeliyiz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 236 sıra sayılı Yasa
Tasarısında Bakanlık tarafından ticaret ve sanayi
sektörlerine sunulan hizmetlerde kalite ve etkinliğin
artırılması amaçlanmaktadır. Bu yolla sosyal ve ekonomik
gelişmeye ivme kazandırılarak ülke refahının
artırılmasına katkı sunulması düşünülmektedir.
Bunun sağlanabilmesi için uzman yardımcısı kadroları
tahsis edilmektedir. Uzman yardımcılığı ve uzman
kadroları, verilen hizmetin kalitesinin artırılması
anlamında oldukça önemli ve olumlu bir adımdır. Konulan bu
kurallar hakkıyla uygulanırsa başarıyı yakalamak hiç
de zor değildir.
Sanayi ve ticaret
söz konusu olduğunda ülkemizin kanayan bir yarasına da
değinmeden geçemeyeceğim. Ülkemizde teşvik uygulamaları bir
türlü verimli olmamaktadır. İllerin ve bölgelerin farklı
özellikleri dikkate alınmamakta, bu nedenle de başarılı
yatırımlar yapılamamaktadır. Sonuç olarak, özel sektör
yatırım hevesi harekete geçirilememektedir. Teşvik
politikalarının, sektörel bazda ve bölgesel farklılıklar
gözetilerek planlanması ve uygulanması gerekmektedir.
31 Aralık
2008 tarihinde uygulanma süresi dolan 5084 sayılı Yatırım
ve İstihdamı Teşvik Yasası iki yıl daha
uzatılmalıdır diye düşünüyorum.
Değerli
üyeler, sözlerime son verirken modern çağın Yezitleri, vahşi
kapitalizmin kan emicileri olan İsraili, yaptığı zulümden
ve katliamdan dolayı kınar, Filistin halkının yanında
olduğumuzu belirtir, içinde bulunduğumuz yassı muharremin kabul
olmasını niyaz eder, yüce heyetinize en kalbi duygularımla
sevgilerimi sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Köse.
Gruplar
adına, Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Diyarbakır
Milletvekili Sayın Akın Birdal? Yok.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Bursa Milletvekili Sayın Necati Özensoy.
Buyurun
Sayın Özensoy. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakika.
MHP GRUBU ADINA
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; Sanayi ve Ticaret Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun, Devlet Memurları Kanunu ve
Genel Kadro Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında 4üncü
maddeyle ilgili grubum adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlarım.
Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkındaki
kanun, gerçekten Sanayi ve Ticaret Bakanlığının ne kadar
önemli işler yaptığını burada ifade ediyor. Sayın
Bakanımız da, biraz önce, gerçekten Sanayi
Bakanlığının ne kadar önemli bir bakanlık
olduğunu ifade etmeye çalıştı. Tabii ki bu görevlerini
burada saymaya kalkarsak gerçekten vaktimiz yetmez.
Bunun
dışında, Sanayi Bakanlığında, elbette, sanayiden
gelmiş, sanayinin sorunlarını bilen, onları yaşayarak
hisseden bir bakanımızın olması, Türkiyedeki sanayi
açısından bir şans. Ancak bugün burada sanayi ile ilgili,
Türkiye'nin içinde bulunduğu durumla ilgili muhalefet olarak yapılan
eleştirilerde Sayın Bakanımızı biraz eleştirilere
tahammülsüz görüyorum. Sayın Bakan bu ifadelerini kullanırken
kendisinin de sanayiden geldiğini, işte mühendis kökenli olduğunu
ifade eder; bizler de, muhalefette olanlardan aynı vasıflarda olarak,
işte şahsım da dâhil olmak üzere bir sürü
arkadaşımızın hem mühendis hem de sanayicilikten
geldiğini hatırlatarak bu konuşmaları, bu
eleştirilerimizi yapmak istiyorum. Bizlerin niyeti burada bu ifadeleri
yaparken ne kriz çığırtkanlığı yapmak ne de
buradan halka birtakım mesajlar vermek; Türkiye'nin durumunu, muhalefet
olarak bize verilen hem denetleme görevini hem de vatandaşın veya
ilgili kısımların problemlerini yüksek sesle burada ifade etmek.
Bugünlerde
aldığımız rakamlarla Türkiye'nin içinde bulunduğu
durumu şöyle bir ortaya koymaya kalkarsak -biraz önce ifade edilen bu can
suyu kredilerine de bu anlamda geleceğim- bakın esnafın içinde
bulunduğu durumu yine biraz önce bir arkadaşımız rakamlarla
ifade etmeye çalıştı, ben Bursada ekonomi yazarı olan, iyi
bir yazar olan, köşe yazarı olan Sayın Yılmaz
İşelin yine bu ticaret sicilinden aldığı
rakamları aktaracağım. Bu rakamlara göre 2008de 5.908 esnaf
iş yeri açılışına karşılık, 5.635
esnafın da sicilden kaydı silinerek iş yerinin
kapandığı görülüyor. 2007 yılında bu rakam açılan
5.685, kapanan 4,492. Yani bu farka baktığımızda 2008de
273 ama 2007de 1.193 olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla
açılan ve kapanan iş yerlerinin giderek aradaki makasın
azaldığını görerek işlerin nereye gittiğini
oradan iyi görmek gerekir diye düşünüyorum.
Yine, 2007
yılında Türkiyede TESKOMBun -yani esnaf, sanatkâr, kredi
kuruluşlarının- verdiği toplam kredi miktarı 2,631
milyon yani 2 milyar 631 milyon YTL iken ödenmeyen rakam 103 milyon 658 bin YTL
ama 2008 yılında 3 milyar 104 milyon lira kredi kullanmış,
yaklaşık 2 katına çıkmış ödenmeyen rakam, yani
191 milyon 703 bin YTLye çıkmış. Dolayısıyla 2007 ile
2008in arasındaki bu sıkışıklığın, bu
farkın nerelere doğru gittiğini bu rakamlar çok daha iyi
gösteriyor diye düşünüyorum.
Yine, Bursadaki
rakamları söylersek: 2007 yılında 147 milyon 388 bin lira kredi
kullanmış esnaf, 4 milyonunu ödeyememiş, ancak bu sene 179
milyon 777 bin liranın tam 7 milyon 123 bin lirasını
Yani,
neredeyse yine 2 katına çıkmış. Esnafın hâli
-esnafın ağzından- maalesef perişan. Bunları iyi
görmek lazım.
Yine, başta
TOFAŞ olmak üzere, otomotiv sektöründe, tekstil sektöründe
çıkarılan işçilerin geçtiğimiz yıl ile bu yıl
arasındaki kıyaslamasına baktığımızda
Ki
bundan bir ay önce Bursadaki işten çıkarmalarla ilgili ben gündem
dışı söz alarak bu krizin Bursaya etkilerini ifade etmeye
çalıştım, önümüzdeki aylar daha da fazlalaşacak dedim.
Benim söylediklerim herhâlde bugünlerde doğru yerini almaya başladı.
Sadece TOFAŞ işten çıkarmak için uygun işçileri seçerek
veya telefonla, emekliliğine az kalmış işçileri ikna ederek
işten çıkarma derdinde. Dolayısıyla, TOFAŞtan
çıkacak veya otomotivde Renaulttan çıkacak bir işçiye karşılık,
yan sanayilerden çıkacak işçi sayısı 4e tekabül ediyor.
Böyle baktığımızda TOFAŞtan çıkacak bin
işçiye karşılık, maalesef, 4 bin işçi yan sanayiden
çıkacak.
Tabii, bütün
bunların karşılığında Sanayi
Bakanlığımız veya Hükûmetin genel bakanlıkları bu
konularda neler yapıyor, ne gibi tedbirler alıyor diye
baktığımızda; elbette çaba gösteriyorlar, ama bu
çabaların yeterli olmadığını hepimiz biliyoruz.
İşte, biraz önce yine can suyu kredisinden bahsedildi. Şimdi ben
can suyunun ne demek olduğunu sizlere soruyorum, can suyunun kelime
manası nedir? Ölmekte olan bir canlıyı diriltmek üzere verilen
bir şeydir. Demek ki, bu isim, bu kredilere can suyu kelimesi eklendiyse,
demek ki bu krediler ölmekte olan, yani, artık ömrünü tüketmekte olan
kuruluşlara verilen krediler olması gerekirken -ki onlar çoğalmışken-
maalesef, işte, diğer konuşmacılar da ifade ettiler, birçok
kriterlerin istendiği, ama bu kriterlerin yerine gelmediğinden
dolayı yeterli şekilde bu kredilerin
kullandırılamadığı bir yerde bulunuyoruz.
İşte, buna örnek olarak verirsek, bakın, KOSGEBin elimde
rakamları var. Geçen yıl sadece 1.000+1.000de
kullandırılacak kredi miktarı, ödenecek olan faiz miktarı
250 milyon YTL olarak ilan edilmişken, KOSGEBin
kullandırdığı bu makine ve teçhizat kredisinde sadece 47
milyon civarında bir destek sağlanmış durumda. Bunun
dışında, başvuru sayısıyla
kullandırılan kredi miktarı arasında da hemen hemen
yarı yarıya farklar var. Sayın Bakana bu başvuru sisteminin
de yanlış olduğunu ifade ettiğimizde, bunun da farklı
yapılamayacağını ifade etti. Ama bu ilk başvuru
sıralamasına göre, sıralamaya göre verilmesi, gerçekten bu
krediyi hak edip de kullanma ihtiyacı olan birçok kuruma, kuruluşa bu
sıralamalarda vakit kaybedildiğinden dolayı, maalesef, bu
krediler kullandırılamaz duruma geldi.
Bakın,
tekstil sektörü de -elbette Bursada Türkiye'nin motor sektörü olan, istihdamda
en çok istihdamı sağlayan tekstil sektörü de- maalesef uzunca
yıllardır uygulanan düşük kur-yüksek faiz sarmalından
özellikle son iki yıldır büyük bir krizin içerisine girmiştir.
Bundan önceki dönemde tekstille ilgili bir araştırma komisyonu
kurulmuş, Sayın Bakan belki onu hatırlamaz ama o komisyondan
çıkan kararda tekstil ürünlerinin KDVsi yüzde 8e çekildi. Bakın,
bunun uygulamasını belki Sayın Bakan bu şekilde bilmiyordur
ama ben bunu biraz daha açayım.
Tekstil sektörüne
bir kötülük yap denseydi bana, ben bu uygulamayı aynen bu şekle
sokardım. Bakın, Türkiyede birçok tekstil mamulü ithalattan
kaynaklanan, ihracatla alakalı da rekabette sıkıntıdan
kaynaklanan bir kriz içerisinde. Tekstilde cips yapmak için kimyasal maddenin
KDVsi
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
NECATİ
ÖZENSOY (Devamla) Teşekkür ederim.
yüzde 18, cipsin
yüzde 8; ipliğin yüzde 8, dokumanın yüzde 18; kumaşın yüzde
8, boyanın, aprenin yüzde 18; boyanmış kumaşın yüzde
8, konfeksiyonun yani işçiliğin yüzde 18. Yani şunu ifade etmek
istiyorum: Türkiyede yapılan bütün işlerde KDVler yüzde 18 ama
ithalatta, ithalat yapılabilen mallarda yüzde 8. Yani bu uygulamada acaba
ithalatçıların mı önü açılmış yoksa Türkiyede
üretim yapan, Türkiyede üretim yapıp dışarıya ihracat
yapmaya çalışan üreticilerin mi önü açılmış?
Sayın Bakana buradan belki bilmediği bir konudur diye de bunun da
altını çizerek bir an önce bu sıkıntıların son
bulmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN -
Teşekkür ederim.
Şahıslar
adına ilk söz, Kocaeli Milletvekili Sayın Eyüp Ayarda.
Sayın Ayar,
buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
EYÜP AYAR (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun, Devlet Memurları Kanunu ve Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 4üncü maddesinde söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının başta
sanayiciler ve KOBİler olmak üzere, hem üretimde denetim yapan,
standartlar koyan, her türlü maddi destekler ve ARGE destekleri sağlayan,
Türkiyede üretimin, ticaretin önünü açan çalışmalar yapmak hem de
tüketicinin haklarını korumak, kollamak görevleri vardır.
Aynı zamanda rekabetin çok önemli olduğu günümüzde küreselleşen
dünyamızda ticaret ve sanayi erbabının uluslararası
rekabette güçlü olabilmesi için çalışmalar yapmaktadır. Avrupa
Birliğine uyumla ilgili Sanayi Bakanlığımızın
üzerine büyük görevler düşmektedir.
Sanayi
Bakanlığımızın insan kaynaklarına
baktığımızda, toplam 5.371 kişilik bir kadrosu
olması gerekirken, bu rakam, mevcutlara baktığımızda,
1.409u merkez, 1.644ü taşra olmak üzere 3.053tür. Sanayi ve Ticaret
Bakanlığımıza bağlı KOSGEB, Türk Patent
Enstitüsü, Türk Standartları Enstitüsü gibi bağlı
kuruluşlarla birlikte bu rakam 5.976 olmaktadır. Taşra ve merkez
teşkilatlarında toplam 2.318 kadro da boş bulunmaktadır.
Mevcut personelin içerisinde yabancı dil şartını
taşıyan sınava girebilecek 116 personel, dil bilen belgeli 18
personel vardır.
Sanayi ve Ticaret
Bakanlığımızın devasa işlerini hem içeride hem de
dışarıda yapabilecek, dil bilen, teknik bilgi ve becerisi olan
elemanlara acil ihtiyaç vardır. Sanayi ve Ticaret
Bakanlığımızın kısa vadede 300 sanayi ve ticaret
uzmanına ihtiyacı vardır.
Bu yasayla 4üncü
maddede,
1983 tarihli 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin Sanayi ve Ticaret
Bakanlığına ait bölümünden çıkarılmış; ekli
(2) ve (3) sayılı listelerde yer alan kadrolar ihdas edilerek 190
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelinde
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ve Türk İşbirliği ve
Kalkınma İdaresi Başkanlığına ait bölümlerine
eklenmiştir. Böylece, (2) ve (3) no.lu listelerde çeşitli kadro ve
derecelerde 250 sanayi ve ticaret uzmanı ve yardımcısı, 30
kişilik de teknik yardım uzmanı kadrosu ihdas edilmiştir.
Bu yasayla çok önemli bir eksiklik giderilmiş olacaktır.
Değerli
arkadaşlar, gerçekten, Sanayi ve Ticaret
Bakanlığımızın yükü ağır. Ekonomide
başarılı olmamızın üç temel kuralı vardır:
Yatırım olacak, üretim olacak, ihracat olacak. Türkiye'nin
kurtuluşu, Türkiye'nin çıkışı buradadır. Bunlar
olacak ki Türkiye hem içeride rahat etsin hem dünyada da güçlü ülkeler
arasına girebilsin. Bu konuda da Sanayi ve Ticaret
Bakanlığımız lokomotif görevi yürütmektedir.
Geçtiğimiz
altı yıla bakarsak, Türkiye sürekli büyümüştür. Türkiyede
ihracat 36 milyar dolarlardan 136 milyar dolarlara
çıkmıştır. Tekrar ediyorum, küreselleşen dünyada
rekabet ön plana çıkmıştır. Bunun için de kaliteli elemana
ihtiyaç vardır. Bu yasa ile teknik eleman sıkıntısı
giderilmeye çalışılacaktır.
Bu yasanın
Bakanlığımıza ve ülkemize hayırlı
olmasını temenni ediyor, yüce Meclise saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
konuşma yapacak mısınız? Sayın Çağlayan, konuşma
yapacak mısınız?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Hayır,
hayır.
BAŞKAN
Tamam.
Şahıslar
adına son söz, Yozgat Milletvekili Sayın Osman Coşkuna aittir.
Buyurun
Sayın Coşkun, süreniz beş dakika. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
OSMAN COŞKUN
(Yozgat) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sanayi ve
Ticaret Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun, Devlet Memurları Kanunu ve Genel Kadro ve Usulü
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 4üncü maddesi
üzerine şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle, yüce Heyetinizi ve bizi izleyen değerli
halkımızı saygıyla selamlıyorum.
Değişimin
çok boyutlu ve hızlı bir şekilde yaşandığı,
rekabetin yoğunlaştığı ve belirsizliklerin arttığı,
küreselleşmenin her alanda etkili olduğu, bireyler, kurumlar ve
uluslar için fırsatların ve risklerin arttığı bu
dönemde Türkiye'nin ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda bütüncül bir yaklaşımla
gerçekleştireceği dönüşümleri ortaya koyan temel politikalara
ihtiyaç vardır. Bu kapsamda, genel gerekçede de belirtildiği üzere,
Dokuzuncu Kalkınma Planı, istikrarlı bir biçimde büyüyen,
gelirini daha adil paylaşan, küresel ölçekte rekabet gücüne sahip, bilgi
toplumuna dönüşen, ABye üyelik için uyum sürecini tamamlamış
bir Türkiye vizyonu ve uzun vadeli strateji çerçevesinde
hazırlanmıştır. Dünyada ve ülkemizde değişen
ekonomik ve sosyal koşullar çerçevesinde kalkınma planları
geçmişte olduğundan çok daha önemli bir araç hâline gelmiş ve
yine bu koşulların bir gereği olarak planların yeniden
tasarlanması kaçınılmaz olmuştur. Bu bağlamda devletin
ekonomideki rolünün yeniden tanımlanmasının da bir sonucu olarak
Dokuzuncu Kalkınma Planıyla her alanda detaylı düzenlemeye
dayanan bir plan hazırlanma anlayışından belirlenen
kalkınma vizyonu çerçevesinde makro dengeleri gözeterek piyasaların
daha etkin işleyişine imkân verecek kurumsal ve yapısal
düzenlemeleri öne çıkaran, sorunları öncelikli olarak ele alan, temel
amaç ve önceliklere yoğunlaşan bir stratejik yaklaşım
gerçekleşmektedir.
Dokuzuncu
Kalkınma Planı döneminde ekonomik büyümenin ve sosyal
kalkınmanın istikrarlı bir yapıda sürdürülmesi ve plan
vizyonun gerçekleşmesi yolunda aşağıda yer alan stratejik
amaçlar gelişme eksenleri olarak belirlenmiştir: Rekabet gücünün
artırılması, istihdamın artırılması,
beşerî gelişme ve sosyal dayanışmanın güçlendirilmesi,
bölgesel gelişmenin sağlanması, kamu hizmetlerinde kalitenin ve
etkinliğin artırılması önemli olmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, burada görüştüğümüz madde gereğince, kamu
hizmetlerinde kalitenin ve etkinliğin artırılması üzerine
vurgu yapmak istiyorum. Kamu yönetiminde merkezî bir yapıya sahip olan
ülkemizde ekonomik ve sosyal gelişme sürecinin etkin yönetim sağlamak
üzere kamu yönetiminin insan odaklı, kaliteli, etkili ve hızlı
hizmet sunabilen, esneklik, saydamlık, katılımcılık,
hesap verme sorumluluğu gibi kavramları öne çıkaran
çağdaş bir anlayışa, yapıya ve işleyişe
kavuşturulması bir ihtiyaç hâline gelmiştir. Bununla birlikte,
kurumlardaki iş, görev ve yetki pozisyonlarının
gerektirdiklerine ve yetkilerine göre doğru personel seçiminin uzun
dönemli ve istikrarlı bir çalışma oluşturulması
açısından önemli olup, değişimin kaçınılmaz
olduğu günümüzde kurumların etkinliği ve sonuç üretebilme
güçlerinin beşerî sermayenin etkinliği ve yetkinliği ile
doğru orantılıdır. Bu sebeple, Bakanlık birimlerinde
yeterli ve gerekli sayıda nitelikli personel istihdam edilmesi suretiyle,
öngörülen işlevlerin kaliteli, hızlı, çağa uygun, daha
etkin ve verimli bir şekilde ve akılcı yaklaşımlarla
yerine getirilmesi, vizyon ve hizmet politikasının
geliştirilmesi, hizmet sunulan sanayi ve ticaret sektörünün talep ve
ihtiyaçlarına katkıda bulunmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu
sebeple, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının hizmet birimlerinde
kendi alanında uzmanlaşmış kariyer ve niteliği
gerektiren meslek gruplarından olan uzmanlık kadrosunun ihdası
kaçınılmaz hâle gelmiştir ve kanun tasarısının bu
maddesi bu ihtiyacı karşılamaya yönelik olup, milletimize
hayırlı olmasını diliyor, bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Madde üzerinde
soru-cevap işlemine geçiyorum.
Sayın Taner
RECEP TANER
(Aydın) Sayın Bakan, Aydın ilinde son altı ayda kaç
işçi işten çıkmıştır ve firmalardaki kapasite
düşüşü ne kadardır?
İki: 2008
yılında Bakanlığınızdan Söke ve Nazilli OSBlere
ne kadar bir kaynak aktarılmıştır?
Üç: Ticaret sicil
verilerine göre 2008 yılında kurulan şirketlerden yüzde
kaçı kapanmıştır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, bildiğiniz gibi 5084 sayılı Teşvik
Yasası yıl sonu itibarıyla sona erdi. Malum, bu illerimizdeki
imalatçılarımızın sıkıntılı olduğu
da bilinen bir gerçek. Sayın ekonomiden sorumlu Devlet Bakanımız
bütçe görüşmeleri sırasında Yasanın
uzatılacağı yönünde bir çalışmadan söz etmişti.
Gelinen nokta itibarıyla bu illerimizin durumu nedir? Hükûmetinizin bu
konuda son çalışması hakkında bilgi verirseniz memnun
olurum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Tankut
YILMAZ TANKUT
(Adana) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, müteakip defalar, az önce de Alim Beyin de ifade ettiği
gibi Teşvik Yasasıyla ilgili sıkıntıları hep
birlikte değişik sohbetlerde dile getirdik. Bu konuda sizin de
rahatsız olduğunuzu biz biliyoruz. Bu Teşvik
Yasasının iyileştirilmesine yönelik olarak sizde de meydana
gelen olumlu yöndeki düşüncelerinizi ne zaman
gerçekleştirebileceksiniz? Özellikle teşvik sisteminin, bölgesel,
sektörel veya üretime yönelik olarak yapılması lazım
geldiğini müteakip defalar yine sizin ağzınızdan biz
dinledik. Bu konuda Hükûmet olarak somut çalışmalarınız var
mıdır, varsa bizimle paylaşabilir misiniz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Susam
MEHMET ALİ
SUSAM (İzmir) Sayın Başkan,
aracılığınızla Sayın Bakana sormak istiyorum:
Daha önceki konuşmalarımda da kendisine sormuştum ve bu konuda
2008in Ocak ayında perakende yasasını düzenlemeyle ilgili
kanunun Meclise geleceğini söylemişlerdi. 2009 yılının
Ocak ayını yaşıyoruz. Sayın Bakan acaba bunu Bakanlar
Kurulundan imzadan çıkartıp ne zaman bu Meclis gündemine getirecek?
Bunu öğrenmek istiyorum kendisinden.
BAŞKAN
Sayın Bakan
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; efendim, bu teşvik
işi daha evvel söylediğim gibi Devlet Bakanlığına
bağlı Hazine Müsteşarlığı ve ona bağlı
Teşvik Uygulama Genel Müdürlüğü tarafından yapılan bir işlemdir,
yıllardır bu şekilde yapılıyor. Dediğim gibi
vergisel teşviklerde de Maliye Bakanlığı zaman zaman
devreye girerek kanunlar çıkartıyor ama Teşvik Uygulama Genel
Müdürlüğü birimi Hazine Müsteşarlığına bağlı
olduğu için ana çalışmayı orası yapıyor ama bunu
yaparken tabii ki biz de Sanayi ve Ticaret Bakanlığı olarak
teşvik sistemiyle ilgili çalışmaları birlikte
yapıyoruz ve bunları Ekonomi Koordinasyon Kurulunda da beraber
değerlendiriyoruz. Tabii, şu anda teşvikle ilgili
çalışmaların son noktasına gelinmiş durumdadır.
Zannediyorum ki bir hafta içinde bununla ilgili nelerin
yapılacağı ve düzenleme süratle Meclisimize gelecektir.
Teşvik
konusunda iki yönlü değerlendiriyoruz: Bir taraftan içinde
bulunduğumuz dünyada ortaya çıkan bu global krizin Türk reel
sektörüne yapmış olduğu etki yani işletmelerimizin
mevcudiyetlerini devam ettirmesi, mevcut istihdamlarını koruması
ve mevcut üretimlerini koruması noktasında bir taraftan
çalışma ve düşünce içindeyken bir taraftan da yine ülkemize
yatırım yapacak ulusal veya uluslararası yatırımcıların
bölgesel ve sektörel anlamdaki çalışmalarını
yapıyoruz. Bu noktada büyük projeler şeklinde proje
başlığı altında, sektörel ve bölgesel
başlığı altında çalışmalarda aslında
son noktaya gelinmiş, üzerinde tekrar çalışmalar devam ediyor
Hazine Müsteşarlığı Teşvik Uygulama Genel
Müdürlüğü tarafından. Zaman zaman da Bakanlığıma
bağlı ilgili arkadaşlarımızla bir araya gelerek son
noktayı koyuyorlar. Dediğim gibi, tahmin ediyorum ki ocağın
ikinci haftasının sonuna kadar teşvik konusunda ne yapılacağı
net bir şekilde ortaya konacaktır. O tarihte nasıl bir sistem
olacağı, mevcudun uzayıp uzamayacağı, uzayacaksa hangi
şartlarda uzayacağıyla ilgili çalışma
yapılıyor. Tabii ki burada bir ilin bir başka ile
karşı haksız rekabeti veya mağduriyetinin olmasının
önüne geçecek olan bir düzenleme olacağı konusunda kimsenin bir
şüphesi olmasın.
Bunun yanı
sıra Nazilli
Aslında, Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri bilecektir, biz Bakanlık olarak,
Bakanlığımızla ilgili tüm alanlarda yapmış
olduğumuz bütün çalışmaları, gerek organize sanayi
bölgeleri gerek küçük sanayi siteleri gerek teknoparklar,
Bakanlığımız alanına giren tüm alanlarda
yapmış olduğumuz çalışmaları, ödenek
aktarmaları dâhil, ihaleler dâhil, organize sanayi bölgesine gönderilen
ödenekler dâhil veya küçük sanayi sitesine, sürekli milletvekillerimize hiçbir
ayrım yapmaksızın, tüm milletvekillerimize bilgilendirme
notlarını gönderiyoruz. Bu organize sanayi bölgeleri ve küçük
sanayiyle ilgili notları aslında sayın milletvekillerimiz zaten
sürekli alıyorlar. Ama, bu arada, tabii ki, bunlara benim bir anda cevap
vermem çok zor.
257 organize
sanayi bölgesinin 107si şu anda bitmiş durumda, geri kalan 150
organize sanayi bölgesi devam ediyor. Ancak Nazilli OSByle ilgili bir not
arkadaşlarımız verdiler. 2008 fiyatlarıyla şimdiye
kadar 1 milyon 100 bin 117 Türk Lirası kredi kullandırılmıştır.
Altyapı inşaatlarını zaten kendi imkânlarıyla
yapıyorlarmış. Söke Organize Sanayi Bölgesi işi proje
safhasındaymış, şimdiye kadar bir kredi kullanılmamış.
Yani şunu çok net ifade edeyim ki, organize sanayi bölgeleri, küçük sanayi
siteleri gerçekten son derece önemli ve üzerinde durulması gereken
yerlerdir. Ancak burada da neticede kamu kaynakları
kullanıldığı için, organize sanayi bölgesi ve küçük sanayi
sitelerinin en acil olanları ve mutlaka olması gerekenlerine hep
öncelik tanıyoruz. Ancak tekrar ifade ediyorum: Organize sanayi bölgesi ve
küçük sanayi siteleri, Bakanlığımız tarafından da
-benim de bu konudaki görüşüm yıllardır aynıdır- son
derece önemlidir.
Bu açılan
kapanan sayısında
Tabii, esnaf sicili direkt
Bakanlığıma bağlı. Esnaf sicilinde, şu an
itibarıyla, bilgisayarın başına oturduğum zaman
Türkiyedeki tüm esnaf sanatkârla ilgili açılan kapanan iş yerlerini
görebilme imkânına sahibiz. Diğeri ise,
Bakanlığımızın görevi devretmiş olduğu
ticaret sicili memurlukları tarafından yapılıyor. Ancak
daha geçtiğimiz günlerde, bütçe görüşmesi sırasında
-elimdeki nota dayanarak söylüyorum- yani gerek esnaf sanatkârda gerek ticaret
siciline kayıtlı tüzel kişilikler veya şahıs
şirketlerinde kapanan sayısı açılan firma
sayısından her zaman daha azdır. Genel bir orantı verecek
olursam: Esnaf ve sanatkârda kapanan 70e karşı yeni açılan
sayısı 100dür. 2008 yılı rakamlarından bahsediyorum.
Aynı şekilde ticaret sicili kapsamına giren tüzel kişiliklerde
de aynı durumdadır.
Evet, Bursa
iliyle ilgili rakamlar da elimde. Sayın Milletvekilim bahsetmişlerdi
esnaf sanatkârla ilgili, gerek 2007 gerek 2008le ilgili rakamlar var. Yine,
burada, kapanan 81e karşı açılan sayısı 100dür. 2008
yılında kapanan 85e karşı açılan sayısı
100dür. Yani yüzde olarak vermek için söylüyorum.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Çok farklı buradakiler.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Rakam verecek
olursam, esnaf sanatkâr, Bursada 2008 yılında 6.421 açılan var,
5.499 kapanan var. Şunu ifade edeyim: Tabii kapanma sebepleri çeşitli
sebeplere dayanıyor. Tabii, ben, bunların tutanaklara geçtiğini
bilerek Bakanlığımın rakamlarını söylüyorum. Yani
bu konuda farklı bir rakam varsa sizdeki rakamı da alıp değerlendirmek
isterim. Ancak bu benim Bakanlığımın elindeki esnaf siciline
yansıyan rakamlar. Başka bir yerde tutulmuyor çünkü
kayıtları, sadece bizde tutuluyor.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Esnaf sicilin rakamları bunlar.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Burada SSKya
geçiş var, ölüm sebebi var, devir var, tacir olma var. Çünkü bir de
şunu bilmemiz lazım: Esnaf, sürekli esnaf kalacak değildir.
Esnaf, işleri geliştiği zaman bu sefer tacir veya
imalatçıysa sanayici olma durumuyla karşı karşıyadır.
Efendim, bu
hipermarketler konusu sürekli gündeme geliyor. Hipermarketlerle ilgili
düzenleme birçok sorunu, birçok sıkıntıyı göğüsleyecek
olan bir düzenlemeydi. Başbakanlığa sunmuştuk. Tabii
Başbakanlıktaki yoğun mesai, yoğun kanunlar neticesiyle
üzerinde görüşülüp -belki de içinde bulunduğumuz şartlardan dolayı
bir kez daha gözden geçirilmesi gerekme durumu da söz konusudur- yeni revizyon
da üzerinde yapılarak bu konu da bir an önce Meclisimize getirilecektir.
Tabii ki bunun esnaf ve sanatkârımıza ne kadar bir destek
vereceği konusunu da beraber geldiğinde tartışacağız.
Efendim can
suyu ifadesine gelince, biz can suyunu ölecek olan insana bir su verme
şeklinde düşünmüyoruz.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Canlıya, canlıya!
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Can suyu ifadesi,
bakın, tarımda kullanılan ifadesini bir söyleyeyim, bir de
mühendis olarak anladığım ifadesini söyleyeyim. Tarımda
kullanılan ifadesi: Yeni dikilen fidana az miktarda bir su vererek daha
fazla etki sağlayacak olan bir çalışmadan dolayı can suyu
denilmiştir.
NECATİ ÖZENSOY
(Bursa) Kuşlara falan can suyu veriliyor, ölmek üzere olan!
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Biliyorsunuz bu
tulumbalar vardı eskiden, emme basma tulumbalar, bunlarda da aslında
tulumbanın dibinde rezerv vardır ancak tulumbadaki suyu
çalıştırmak için onun içine birkaç damla su atarsınız
ki ben makine mühendisiyim, tulumba dersinde de iyi not aldım,
hocalarımdan tetkik edebilirsiniz bunu- pompaya
bastığınız zaman o iki damlalık can suyu pompadaki,
rezervdeki suyu getirir.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Ekindeki
listelerle birlikte 4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 1i
okutuyorum:
GEÇİCİ
MADDE 1- Bu Kanunda öngörülen yönetmelik, Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren üç ay içinde çıkarılır.
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Malatya Milletvekili Sayın Ferit
Mevlüt Aslanoğlu, buyurun.
Süreniz on
dakika.
CHP GRUBU ADINA
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Değerli arkadaşlarım,
hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli
arkadaşlar, hepiniz sanayicinin sahibinin Sanayi Bakanlığı
olduğunu kabul etmiyor musunuz? Bana göre sanayicinin sahibi Sanayi
Bakanlığı olmalıdır. Sanayicinin hâlinden anlayan
bakanlık Sanayi Bakanlığıdır. Hepiniz de biliyorsunuz
ki bu ülkede
Hâlâ bir ülkenin sanayisinde, bir ülkenin teşvik
politikasında 31/12 gelmesine rağmen acaba bu sanayici
planını, programını bir yıl önce, iki yıl önce
yapmayacak mı arkadaşlar? Burada bir sorun yok mu arkadaşlar?
Niye kabul etmiyorsunuz? Hâlâ Türkiyede teşvik sisteminin ne
olacağı, bitiş tarihinin 31/12 olmasına rağmen hâlâ
daha bilinmiyorsa bunun bir
Sorun kimdedir arkadaşlar? Yani bunu söylemek
suç mu oluyor? Yani bu sorunları dile getirmeye Sayın Bakan niye
alınganlık yapar bilmem. Sanayi Bakanlığı bu işin
sahibi olmalıdır diyorum. Yine söylüyorum, sanayicinin hâlinden
anlayacak bakanlık Sanayi Bakanlığıdır. Sanayiciyi
Maliye Bakanlığı ancak almasını bilir. Teşvik
uygulamasının bugüne kadar sahibiyse bu kanun yürümüyor, yürümedi.
Çıkarılan her iki teşvik kanunu hiçbir işe yaramadı
demiyorum, ama Türkiye'nin sanayi politikasına bir vizyon vermedi.
Bazı illerimizi aldı götürdü diyorum. Bunun da sahibi Sanayi
Bakanlığı olsun derken Sayın Bakan niye
alınganlık yapar bilmiyorum.
Yine söylüyorum:
Sanayicinin bir tek kapısı vardır, tüm teşvik
politikasında bir yerle muhatap olmalıdır. Sanayicinin
teşvikini, her şeyini çözeceği tek kapı vardır, Sanayi
Bakanlığıdır, Maliye Bakanlığı
değildir. Teşvik Uygulama Hazineden alınır, gerekirse
buraya verilir. Ama sanayicinin sorununu çözecek bu Bakanlıktır,
sanayicinin sorununda elini taşın altına koyacak bu
Bakanlıktır. Ben bunu söyledim, Sayın Bakan niye
alınganlık gösterdi onu da bilmiyorum.
Arkadaşlar,
demin Sayın Bakan söyledi, hakikaten sanayici güç durumda, sanayici, esnaf
zor durumda. Yine söylüyorum: Geç kalıyoruz, her geçen gün geçtir,
yarın sabah geç. Eğer bu ülkede sanayiciye bir teşvik
politikası uygulanacaksa yarın sabah geç diyorum.
Yine söylüyorum,
elektrik parasını vermiyorsunuz diyorum, Sayın Bakan bana
kırılıyor. Sayın Bakan, bir gerçek var, sekiz aydır,
dokuz aydır elektrik paralarını alamıyor insanlar, niye
buna alınganlık yapıyorsunuz? Arkadaşlar, yok mu
sanayicileriniz sizin, söylemiyorlar mı size? Sayın Bakan
alınganlık yapıyor.
KAYISIBİRLİKi
söylüyorum, ben sizin şahsınızı, sizin
Bakanlığınızı
Ama yine söylüyorum:
Bakanlığınız yaptı bunu.
Bakanlığınız çözüm bulmak zorunda buna.
Sayın Bakan
yine çok şey bir ifade kullandı orada: Efendim, garip gurebanın
hakkını, 17 milyarı KAYISIBİRLİKe mi
yedireceğiz?
Sayın Bakan,
FİSKOBİRLİKin ne kadar borcu vardı? Kaç parasını
tahsil ettiniz? Orada garip gurebanın hakkı yok mu? Yani sanki bir
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Bir dakika, ne oluyor?
FİSKOBİRLİKi niye karıştırıyorsun?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Hayır, işte
Arkadaşlar, Türkiyede
tüm birliklerin borcu vardı. Ben Niye almıyorsunuz? demiyorum. Tüm
birliklerin borcu vardı ama bir tek borcu olan, garip, en küçük borcu olan
Haa, varsa orada bir sorun
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Fındık üreticisine düşman
mısın?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Hayır efendim, sonuna kadar
Ama varsa orada
bir sorun, sorunu düzeltmek sizin göreviniz, çözüm bulmak sizin göreviniz,
alternatif getirmek sizin göreviniz. Yani burada kızacak ne var ki?
RECEP KORAL
(İstanbul) Siz oturacak mısınız, siz de
çalışın. diyor Sayın Bakan.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Efendim?
RECEP KORAL
(İstanbul) Sayın Bakan Siz de çalışın. diyor.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Memnuniyetle, buyurun siz çalışın,
biz de çalışalım. Getirin öneriyi omzumuzla beraber destek
verelim beyefendi!
Evet, benim
dediğim bu: Bir tek garip gurebanın hakkını yiyen
KAYISIBİRLİK mi oldu! Ha ben de diyorum ki, Malatya köylüsünün
ürününü ge-liştirecek çözümü bulmak
Bakanlığınızın görevidir. Ben sadece bunu söylüyo-rum.
Bir tek garip kaldı, o garibin de boynunu vurdunuz dedim. Başka ne
de-dim arkadaşlar? Başka bir birliği yok ettiniz mi Sayın
Bakanım? Yani tek borcu olan birlik, KAYISIBİRLİK miydi! Yani
bizim isyanımız bu arkadaşlar ya! Ama Sayın Bakan hemen
garip gurebayı getirdi, KAYISIBİRLİKin şu kadar borcu
varmış
Sayın Bakanım, lütfen çıkarın, hangi
birliğin ne kadar borcu vardır? Hangi birliğin ne kadar borcu
vardır? Yani arkadaşlar en az borcu olanın boy-nunu vurmak, bize
ağır geliyor. Çözümü? Gelin çözümü beraber bulalım. Baş-ka
alternatif bulalım size, yardımcı olalım. Ama Sayın
Bakan bugün herhâlde bir başkasına alınganlık yaptı,
eski arkadaşım diye alınganlığı benim mesleki
yaşamımdan çıkarmaya kalktı.
Sayın
Bakanım, teşvik bu ülkenin temel sorunudur. Yine söylüyorum, elini
taşın altına koyması gereken bakanlık sizsiniz. Yine
söylüyorum, eğer bu lafımdan kırılacaksanız, lütfen
kırılmayın. Siz sanayici için göğsünüzü germez-seniz, sanayici
için Türkiyenin ulusal sanayi politikasını çizen siz
olmazsanız, öbürleri ancak vergi alır. Bir üretim mantalitesi yok
arkadaşlar. Üretim mantali-tesi olmayan bir bakanlık, sanayicinin
bakanlığı olamaz! Üretim politikası olan bakanlık
sizsiniz, istihdam yaratacak, sizsiniz. Bu teşvik kanunu eğer biraz
daha gecikirse, inanın sanayiciler kapılarına kilit vurur.
Herkes ne yapacağını şaşırdı.
Onun için,
Sayın Bakan, bu konuşmalarımızdan, herhâlde bir
başkasına olan alınganlığınızı bize
yansıttınız. İstediğiniz kadar alınganlık
yapın, teşvik konusu bu ülkenin temel sorunudur ve bunun sahibi
Sanayi Bakanlığıdır. Yine söylüyorum: Elini taşın
altına koyması gereken bakanlık sizsiniz ama yine
kırılırsanız, siz bilirsiniz.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Siz
konuşacak mısınız kürsüden?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Sonra, nasıl
olsa soru-cevapta bir şekilde söylerim Sayın Başkan.
BAŞKAN
Peki.
Şahıslar
adına ilk söz Malatya Milletvekili Sayın Mücahit
Fındıklıda.
Buyurun
Sayın Fındıklı. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
Bugün
Malatyalılar
M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) Tabii en büyük Türkiyedir. İnşallah, Sayın
Başkanım, Türkiye daha mutlu, daha huzurlu günlere
kavuşacaktır. Ben bu duygularla Sayın Başkanımı
ve bütün heyeti saygıyla selamlıyorum.
Bugün, Sanayi
Bakanlığımızın bir kanununu görüşüyoruz,
uzmanlaşmış ve yeterli personele kavuşma noktasında
hazırlanmış bir kanun. Bu kanun çerçevesinde, geçici 1inci
maddeyle ilgili söz sırası bana geldi. Bu madde kapsamında
-biraz evvel arkadaşımızın okuduğu gibi- bu kanun
yürürlüğe girdiği takdirde, üç ay içerisinde yönetmelikler
hazırlanıp süratle Bakanlığın ihtiyaçları
karşılanma noktasına gelecek. Bu konuyla, bu kanun maddesiyle
ilgili de hazır kürsüye çıkmışken, çok değerli
konuşmacı milletvekili arkadaşlarıma -yakından takip
ettim, dinledim hepsini- Sanayi Bakanlığımız adına ben
teşekkür ediyorum, çünkü hakikaten Sanayi Bakanımıza hem
önerileriyle hem sorularıyla katkılarda bulundular, destek olmaya
çalıştılar, bunların hepsinden elbette istifade edeceğiz
ama arkadaşlar, kesinlikle, Sanayi Bakanımıza
eleştirilerinin yanında bir de teşekkürü borç biliyoruz. Bu
borcumuz şudur: Yıllardan beri Sanayi Bakanlığı bir
sanayi envanteri, bir üretim envanteri çıkarsın, onun üzerinden
stratejilerimizi yapalım diye hep söyleye gelmiştik. Sağ olsun,
kendilerinin sivil toplum örgütleriyle beraber -Sayın
Başbakanımızın da talimatlarıyla- çok yoğun bir
çalışmasıyla şu anda bir sanayi envanterine kavuşmuş
olduk. Bu sanayi envanterinin önemi şudur: Türkiyenin neresinde ne
üretilir, ne kadar üretilir? Hangi tesiste ne kadar üretilir, ne kadar kâr
edilir? Ne kadar borcu vardır? Ne kadar alacağı vardır? Ve
şu anda biz, bu bilgi birikimiyle birlikte, bu bilgi portalıyla
birlikte Türkiyedeki hangi firmamızın krizden ne kadar
etkilendiğini de tespit etme imkânına kavuştuk. En çok
eleştirilen konulardan bir tanesi teşvik. İşte, elimizdeki
bu bilgilerin üzerine oturtacağımız bir teşvik sistemiyle
daha doğru işler yapma imkânına kavuşacağız.
Dolayısıyla bu bilgi portalına erişmiş olmak fevkalade
önemlidir, bence Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yapılmış en
önemli çalışmalardan biridir. Bunun için Sayın Bakanıma ve
özellikle ekibine çok teşekkür ediyoruz.
Tabii bu bilgi
portalının en önemli ilave edilmesi gereken eksiklerinden bir tanesini
de buradan teklif etmek istiyorum. Özellikle Türkiye'nin neresinde ne
üretildiğini
Bu portalın dış ticaret açısından
bizim büyükelçiliklerimizdeki ticaret müşavirliklerine de
açılması gerekmektedir. Bununla ilgili Sayın Bakanımız
bir hazırlık yaparsa
Elçiliklerde bulunan ticaret
müşavirlerimiz aynı zamanda Türkiye'nin neresinde ne üretildiği,
hangi kalitede ve hangi kapasitede üretildiği noktasında bizim
ihracatımıza da ciddi anlamda katkılar sağlayacaktır.
Ben kanunun
hayırlı olmasını diliyorum. Sayın
Bakanımızın yapmış olduğu çalışmalardan
dolayı kendisine tekrar teşekkür ediyorum. Yeni teşvik
yasasını da bütün sanayicilerimizin
Eskisinin bir yıl devam
edeceği noktasında bir hazırlık çalışması
var. Yeni teşvik yasamızın da hazırlanıp, yine Meclisteki
arkadaşlarımızın destekleriyle sanayicimizin hizmetine
sunmayı arzu ediyoruz. Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Fındıklı.
Konya
Milletvekili Sayın Hasan Angı
(AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HASAN ANGI
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilli
arkadaşlarım; görüşülmekte olan tasarının geçici
1inci maddesi üzerine şahsım adına söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değişiklik
tasarısının 1inci maddesinin son bendinde Sanayi ve Ticaret
Uzman Yardımcılarının yarışma, tez hazırlama
ve yeterlik sınavları ile Sanayi ve Ticaret Uzmanları ile Sanayi
ve Ticaret Uzman Yardımcılarının çalışma,
eğitim ve diğer konulara ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle
düzenlenir. diye bir atıf vardı. Bu yönetmeliğin üç ay içinde
hazırlanmasına dönük bir düzenleme. Ben bu
değişikliğin Bakanlığımıza, sanayimize ve
ülkemize hayırlar getirmesini diliyorum. Gerçekten, kariyer meslek
gruplarıyla ilgili uzman ve uzman
yardımcılığının ihdas ediliyor olması önemli
bir düzenleme.
Ben tekrar
hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Madde üzerinde
soru-cevap işlemine geçiyorum.
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Görüyoruz,
İktidar Partisi AKP her madde üzerinde çıkıp sırf bizi
konuşturmamak için söz alıyor ve engelliyor. Kendilerini tebrik
ediyoruz! Hiç olmazsa şu kürsüye çıkan kişinin kürsüde
söylediği laflara vatandaşların Ya, bunlar çıktı,
şu lafı söyledi de biz de bir şey anladık, teşekkür
ederim. demesi lazım ama çıkıp da Ya, bu kanun güzel
BAŞKAN
Sayın Genç, soru sormak
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bir dakika Sayın Başkan
BAŞKAN Ama
bakın şimdi bu kürsüde yıllarca oturdunuz siz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Soru soracağım efendim. Şimdi, Sayın
Başkan, soru soracağım.
BAŞKAN Her
seferinde de bana bunu hatırlatıyorsunuz. Onun için sorunuzu sorun
lütfen.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, hatırlatıyorum.
Sayın
Başkan, bakın, sizin de AKPnin kurucusu olduğunuzu biliyorum
ama lütfen, yani bu kadar da susturmayın bizi. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
HASAN ANGI
(Konya) Ayıp be!
AHMET KOCA
(Afyonkarahisar) Yapma ya!
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Rica ediyorum yani
Rica ediyorum
Soru soracağım ama
BAŞKAN
Sayın Genç, birbirimizin eskilerini konuşmaya başlarsak
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, konuşalım isterseniz.
BAŞKAN -
Yani kim kime pişti olur, onu bilemem!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Benim eskiden çekinecek bir hâlim yok.
BAŞKAN
Kimsenin kimseden çekinmesi gerekmiyor.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır yani
Kurucusu olduğunuz
Ben de bir cümle
söylüyorum
Bir dakika yani
BAŞKAN
İtirazım yok.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yani birileri sabahtan beri, çıkıyor bu kadar fuzuli
konuşuyorlar da biz soru sorunca sizi niye rahatsız ediyor bu kadar?
BAŞKAN
Canım, siz sorunuzu sorun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Soruyu soracağım işte.
BAŞKAN
Sorunuzu sorun
Bir sürü de
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yani soru sormayı bize zorunlu kılan neden, AKPlilerin
söz hakkını bize tanımamasından kaynaklanıyor diyorum.
BAŞKAN Ha
o nedenle soru sormak adına hileişeriye yapıyorum diyorsunuz!
Buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Onlar hileişeriye yaparlarsa onların hileişeriyesine
karşılık vermek
Elbette ki onların seviyesine inmek de
istemiyoruz
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
HASAN ANGI
(Konya) Yuh ya!
BAŞKAN
Buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ama burada parlamenterlik görevimizi yapıyoruz.
Şimdi,
Sayın Başkan, Türk hukuk sisteminde Anayasada tüzükler diye bir
kavram vardır. Önce Anayasa, sonra kanun, sonra tüzük geliyor, sonra da
yönetmelik geliyor. 2007den itibaren, şu Parlamentoda görevde
bulunduğum sürede bir defa, AKP İktidarının tüzük
kelimesini bir kanuna koyduğunu görmedim. Hâlbuki tüzükler, idarenin daha
sağlıklı işlemesi için gerekli hukuk normlarını
düzenleyebilecek nitelikte -belli bilgileri- Türk idare hukuku sistemine uygun
düzenlemelerdir. Çünkü işte görüyoruz, doğal gazın
başına getirdikleri genel müdürün bir eski sabıkalı memur
olduğu, bu eski sabıkalı memurun kendi dosyasını uzun
zaman sakladığı ve bunun gibi, yani maalesef AKP zamanında
bürokratların seviyesi çok düşürüldü, hepsi için demiyorum.
Dolayısıyla, yönetmelikleri bürokratlar düzenliyor. Yönetmelikleri
bürokratlar düzenleyince devletin, kamunun menfaatleri korunmuyor, hukuk
korunmuyor, kanun korunmuyor. O günlük menfaat, devletin kaynakları kimin
cebine gider onun hesabı yapılıyor.
Ben Bakana sormak
istiyorum: Bu yönetmeliklerden vazgeçseniz de tüzük kelimesini getirseniz,
bunlar enine boyuna evvela Bakanlar Kurulunda tartışılsa -bunlar
düzenleyici hukuk kurallarıdır- ondan sonra gitse
Danıştayda bu incelense daha güzel, Türk idaresine, yönetime daha
güzel kurallar getirecek bir uygulama sisteminden niye korkuyorsunuz? Danıştayı
niye devre dışı bırakıyorsunuz? Niye tüzüklerden
korkuyorsunuz? Bunu açıklamasını istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Vural
OKTAY VURAL
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biraz önce soru
soran Sayın Milletvekili öncelikle Meclisi yöneten ve Türkiye Büyük Millet
Meclisinin iradesini temsil eden Başkan Vekiline saygılı bir
ifade kullanması gerekiyor. Bu bakımından hitabına dikkat
etmesini tavsiye ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Bakan
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; bu teşvikle ilgili konu
-biraz evvel ifade ettiğim şekilde- sanayicinin herhangi bir
şekilde mağdur olmayacağı bir süre içinde düzenlenerek Yüce
Meclisimize getirilecektir, bu konuda kimsenin bir endişesi olmasın.
Diğer
taraftan, Sayın Aslanoğlu, benim çok eski eskimeyen-
arkadaşımdır Sayın Başkanım, bir
alınganlık göstermem söz konusu değil. Ancak, bana ait olmayan
bir konudaki bir şeyde, direkt benim tarafımdan
yapılmıyormuş şekliyle tutanaklara geçen bir ifade
kullandığı için kendisine söyledim ve KAYISIBİRLİK
konusunda tekrar ifade ediyorum: KAYISIBİRLİK
Böyle bir işlem
yapılmış, geçmişte yapılmış, Amme
Alacakları Kanununa göre, 6183 sayılı Kanun çerçevesinde alacaklar
istenmiş borcunu ödemediği için ama onun dışında, bir
başka KAYISIBİRLİK kurma noktasında hiçbir engel yoktu, 82
tane, 100 tane bile isterlerse KAYISIBİRLİK kurarlardı,
istediği ismi verebilirlerdi, Öz Malatya derlerdi Hakiki Malatya
diyebilirlerdi, buna bir engel yoktu. Yani, bunlar aslında -ben
kendilerine bir yıl önce de söylemiştim- bir yıl içinde böyle
bir çalışmayı yapıp getirebilirlerdi ama her şeye
rağmen, şu anda Hükûmet olarak bu birliklerle ilgili
çalışmamızı netleştirip, hazineyle borçlar konusundaki
toplantımızı, çalışmamızı yapıp, ondan
sonra zaten Başbakanlığa ve yüce Meclisimize getirip, bu konuyla
ilgili ne yapmamız gerektiğini, ne yapacağımızı
burada ortaya koyacağız.
Teşekkür
ediyorum.
Ben kimseye
alınganlık göstermedim, onun da özellikle altını çizeyim.
BAŞKAN
Peki, teşekkür ederim.
Geçici madde 1i
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Tabii.
Geçici madde 1i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
5inci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 5- Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Madde üzerinde ilk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Gaziantep
Milletvekili Sayın Akif Ekicide.
Buyurun
Sayın Ekici. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakika.
CHP GRUBU ADINA
AKİF EKİCİ (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli
üyeler; Sanayi ve Ticaret Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun, Devlet Memurları Kanunu ve Genel Kadro ve
Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerine grubum adına
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi ve ekranları
başında bizi izleyen vatandaşlarımızı
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, Avrupa Birliği müktesebatına uygun, uyum
amacıyla yapılan düzenleme de bir kadro düzenlemesi olup hem unvan
değişikliği getirmekte hem de tasarıda 100 olarak ihdas edilen
kadro sayısı, komisyonda yine AKP üyelerinin çoğunluğa
dayalı ilkesiyle davranış biçimleri sergilemelerinden
dolayı 250ye çıkartılmıştır. Böyle bir ihtiyaç
varsa neden tasarıda yer almamıştır? Sayının 250
olma ihtiyacı varsa tasarıda neden yer almamıştır?
Sanayi Bakanlığının özellikle uzman kadrolara duyduğu
ihtiyaç konusunda bir itirazımız olamaz, ama bu ihtiyaç
kadrolaşma için bir araç olarak görülürse bu konuda gereken tepkiyi
göstermemiz gerekir diye düşünüyorum.
İktidarın
kadrolaşma konusunda sicili bozuktur. Karnesinde buna benzer çeşitli
örnekler görülmektedir. Sayın Bakandan özellikle şunu rica ediyorum,
bu ricamıza da itibar edeceğine inanıyorum: Diğer
bakanlıklarda ve çeşitli kademelerde yapılmış olan,
liyakati esas görmeyip de birtakım kıstaslar arandığı
hepimiz tarafından bilinmektedir. Nedir bu kıstaslar? Badem
bıyıklı olmak ve gümüş yüzük takmak, F tipi vatandaş
olmak, F tipi memur olmak. Ben Bakanın buna itibar göstermeyeceği inancı
içerisindeyim.
Değerli
arkadaşlar, Sanayi Bakanlığına işi düşen
sanayicimizin evrak takibi yönlendirme ve benzeri konularda
yaşadığı sorunları hepimiz bilmekteyiz. Elbette
özveriyle görevini yapan, çalışan Bakanlık personelinin
işinin yükünü de biliyoruz, ama sanayicilerimizin de bürokrasi nedeniyle
yaşadıkları sorunlar ortadadır. Ülkemizin yaşamakta
olduğu krizin altından kalkmaya çalışan sanayicilerimizin
bir de bürokrasi yükü altında ezilmelerine içimiz rıza göstermez. Bu
nedenle Bakanlığın personel ihtiyacını
anlayışla karşılıyoruz. Ama bu ihtiyacın bir kadrolaşma
yani hamil yakınımdır kartlarıyla yapılmaması
en büyük temennimizdir.
Kurumların
sağlıklı çalışması, verimlilik, vatandaşa
daha iyi hizmet, kamuda atama ve alımlarda siyasal iktidarın elini
tamamıyla çekmesiyle mümkün olacaktır. Bütün iktidarlar döneminde ne
yazık ki bu olaylar yaşanmıştır. Ama AKP
İktidarı bu konuda tarihimizde hiç görülmeyen bir kadrolaşmaya
ve kıyıma gitmiştir.
Tasarıda
yapılan değişiklik belki gerçekten Bakanlığın
ihtiyaç duyduğu bir düzenleme ama sütten ağzı yanan
yoğurdu üfleyerek yermiş misali, biz de AKPnin
yaptıklarını gördükten sonra sormadan geçemiyoruz: Ne oldu da
tasarıda 100 olan uzman sayısı 250ye çıkarıldı?
Şimdi, uzman sayısı 250ye çıkarılırsa Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı sorumluluklarını yerine
getirebilecek mi? Sanayicilerin Bakanlıktaki sorunları azalacak
mı? İşleri daha hızlı takip edilebilecek mi?
Değerli
arkadaşlar, bankaların kredi vermekte direndiği, var olan
kredileri geri çekmekte olduğu, teminat için tahsile konulmuş olan
çeklerin kredilerden düşerek ödenmediği, teminat
mektuplarının kapatılmasının istendiği bir
ortamda sanayimizin ayakta durması, sanayicimizin ayakta durması
mümkün değildir. Elektriğe yapılan yüzde 62, doğal gaza yapılan
yüzde 74 zam sanayicimizin belini bükmüştür, sanayicimizi çalışamaz
hâle getirmiştir. Çiftçinin sesini, beli bükülmüş sanayicinin sesini,
feryat eden sanayicinin sesini, esnafın sesini iktidar partisi maalesef
muhalefetin sesi diye ciddiye almamaktadır.
Durum çok
vahimdir değerli arkadaşlar. İşten çıkarılan
işçilerimiz, kapanan fabrikalarımız, kapasite kullanım
oranını yüzde 50lere düşüren, hatta yüzde 30lara düşüren,
iki vardiyadan tek vardiyaya düşen, üç vardiyadan tek vardiyaya düşen
sanayi tesislerimiz göz önündedir. Bunun resmî, açık rakamları da
vardır; bakınız: Merkez Bankası tarafından bankalara
duyurulan toplam karşılıksız çek sayısı ekim
ayında, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 22,2
artmıştır, yani bu artış 156.888e
çıkmıştır. Son zamanlarda
Değerli arkadaşlar,
Sanayi ve Ticaret Bakanlığının verdiği can suyu
kredisine değinmek istiyorum. Biraz önce Sayın Bakan tulumbadan
bahsetti, dedi ki Kurumuş olan tulumbaya bir tas su dökersiniz, tulumba
yeniden çalışmaya başlar. Doğrudur. Bu kime verilir? Can
suyu, 2 bin sanayiciye, 2 bin KOBİye 2 bin can suyu ibaresiyle
çıktığında biz bunu çok ciddi şekilde mutlulukla
karşıladık. Ama ne getirildi bunda Sayın Bakan? Kime
verilir bu kredi? Çalışmakta olan KOBİlere veriyorsunuz,
çalışmakta olan KOBİlere 300 milyar sıfır faizli
kredi veriyorsunuz. Son derece takdirle karşılanacak bir hadise ama
ne diyorsunuz peşinden? Makine alımında diyorsunuz.
Değerli
Bakan, değerli arkadaşlar; sanayici, on tane, yirmi tane makinesiyle
çalışamaz duruma gelmiş, kapasitesini dolduramaz hâle
gelmiş. Biraz önce söyledim, yüzde 70-80 kapasitelerle çalışan
sanayici, yüzde 20ye, 30lara düşmüş. Kendi hazır makinesine
iş bulamıyor Sayın Bakan. Siz Makine alırsanız size
300 milyar YTL sıfır faizli, altı ayda bir olmak üzere, iki
yıl ödemeli kredi veriyorum. diyorsunuz. Hangi mantığa
dayanıyor bu? Bu, şu mantığa dayanıyor: Bu, 2003
yılında çıkarmış olduğunuz teşvik
yasasına benzer bir yasadır, yani sanayiye ihanet
yasasıdır, Türkiye Cumhuriyeti devletinin sanayisine ihanet
yasasıdır. Bunun başka adı yoktur değerli
arkadaşlar, bunun başka hiçbir adı yoktur. Bu, sanayiye ihanet
yasasıdır. Yani Büyük Orta Doğu Projesinin eş
başkanı Sayın Başbakanın Türkiyede sanayiyi
çökertmekle ilgili yapmış olduğu, atmış olduğu
adımın en açık, bariz ve net bir göstergesidir. Bunun başka
hiçbir adı yoktur. Siz 300 milyar sanayiciye para vereceksiniz. Yirmi tane
makinenin on beş tanesi kapalı dururken, ona iş bulamazken,
işçi çıkarırken Sen git tesisine yeni makine al. diyeceksiniz.
Hangi mantığa sığar bu? Hiçbir mantığa
sığmaz.
İkincisi
Sayın Bakan, siz envanterle ilgili ciddi çalışma
yaptınız. Biz de saygıyla karşıladık, iyi yere
getirdiniz. Ama ne yazık, bu yaptığınız envanter 2009
yılında geçerli olacak mı? Hayır olmayacak efendim. Çünkü o
tesislerin yüzde 10u, 20si kapanmış olacak, iş yerini
kapatmış olacaklar. O envanterde görülen tesisler yok olacak, öyle
bir tesis olmayacak. Yani yapmış olduğunuz, o üstün gayretlerle,
çabalarla hazırlamış olduğunuz envanter de sanayicimizin
çok fazla bir işine yaramayacak.
Değerli
arkadaşlar, şimdi teşvik konusunu tekrar tekrar söylemek
gerekiyor. 2003 yılında çıkarılan teşvik, Gaziantepi
ve benzer illeri, Denizliyi, Kayseriyi, benzer illeri bu günlere
getirmiştir. Neden getirmiştir? Aynı iş kolunda üretim
yapan şehirleri birbiriyle yarıştırıyorsunuz,
haksız rekabete zorluyorsunuz. Birine diyorsunuz ki Senden
elektriğin yüzde 50sini almayacağım., diğerine diyorsunuz
ki Senden tamamını alacağım. Var mı böyle bir
şey? Dünyada uygulanan teşvik yasaları var, bugüne kadar
uygulanmış olan teşvik yasaları var ama bir bölge için, bir
sektör için veya bir şehir için verilen teşvik anlamlı ve
yerinde olur. Yapılmış olan teşvik yasasının son
derece yanlış olduğunu ve bu can suyu yasasının da
sanayicimize hiçbir katkı sağlamayacağı görüşü
içerisindeyim.
Değerli
arkadaşlar, şimdi size bir tablo göstereceğim, iki tane resim
göstereceğim. Diyeceksiniz Bunların ne alakası var, yani bu
konuyla ne alakası var? Burada Sayın
Cumhurbaşkanımız, Sayın Başbakanımız bir
otel odasında Suudi Kralının yanında diz çökmüş
oturuyor; bu, bu. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Nerede diz çökmüş? Öyle bir şey yok
AKİF
EKİCİ (Devamla) Tamam, peki
Peki, düzeltiyorum. Diz çökmemiş,
sandalyede oturuyor, sandalyede. Diz çökmemiş, doğru. (AK PARTİ
sıralarından Yok öyle bir şey. Nerede diz çökmüş?
sesleri) Doğru
Doğru
Doğru söylüyorsunuz, diz çökmemiş,
sandalyede oturuyor.
BAŞKAN
Sayın Ekici
(AK PARTİ sıralarından
yakışmadı sesleri, gürültüler)
AKİF EKİCİ
(Devamla) - Size yakışıyor mu?
BAŞKAN
Sayın Ekici
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan
AKİF
EKİCİ (Devamla) - Bir Başbakana yakışıyor mu?
LÜTFİ
ÇIRAKOĞLU (Rize) Ayıp! Ayıp!
AKİF
EKİCİ (Devamla) - Bir Cumhurbaşkanına
yakışıyor mu? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan, sayın
konuşmacı yanlış, haksız konuşmasın.
BAŞKAN
Sayın Ekici
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
AKİF
EKİCİ (Devamla) - Bir Cumhurbaşkanına, bir Başbakana
yakışıyor mu?
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.55
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.09
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER : Harun TÜFEKCİ (Konya), Fatma
SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 41inci
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
236 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
5inci madde
üzerinde şahısları adına ilk söz Konya Milletvekili
Sayın Hasan Angıya aittir.
Buyurun
Sayın Angı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
HASAN ANGI
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi tekrar
saygıyla selamlıyorum.
Bu madde,
üzerinde konuşulacak bir madde de değil açıkçası;
yayımı tarihinde yürürlüğe girecek. Ancak tasarıyla ilgili
söz alan arkadaşların, tasarının çok dışında
konuları gündeme taşımalarıyla iş farklı
noktalara doğru gidiyor.
Aslında
söylenecek çok şey var ama ben iki hususun altını çizmek
istiyorum: Birincisi, şu anda komisyon sıralarında oturan
bürokrat arkadaşlarımız yıllarını kamuda hizmet
olarak geçirmiş. Hangi iktidarda göreve başlamışlar veya
liyakate bağlı olarak yükselmeleri hangi iktidarlarda olmuş?
Yani AK PARTİ tutup bir başka dünya ülkesinden insanları getirip
de kamuda çalışır hâle getirmiyor. Bu ülkedeki çalışan
insanları hak ettiği ölçüde değerlendiriyor. Yani
Kadrolaşma, kadrolaşma. derken acaba geçmişteki
kadrolaşmaları mı hatırlatıyorsunuz? Bunu doğru
bulmuyoruz. Burada uzman ve uzman yardımcılarıyla ilgili bir
düzenleme yapılıyor. Bakanlığın buna ihtiyacı
var, bunda da hemfikiriz hizmetlerin daha iyi verilebilmesiyle ilgili. Bu
tasarıyla da bu ortaya kondu.
Ben, emeği
geçen herkesi tebrik ediyorum. Bu değişikliğin de
hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Şahıslar
adına ikinci söz Gaziantep Milletvekili Sayın Halil
Mazıcıoğlunda.
Buyurun
Sayın Mazıcıoğlu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
HALİL
MAZICIOĞLU (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sanayi ve Ticaret Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun, Devlet Memurları Kanunu ve
Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 5inci maddesi vesilesiyle şahsım
adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Konuya girmeden
önce İsrail tarafından Filistin halkı üzerinde uygulanan ve
bugünlerde soykırım olarak nitelenmeye başlayan insanlık
dışı saldırıları lanetliyor ve bütün
dünyanın gözü önünde gerçekleştirilen bu hunharca operasyonların
bir an evvel sona ermesini diliyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türk sanayisinin
sorunlarının tespitine ve çözülmesine yönelik politika oluşturma
ve uygulama yeteneği kazandırılması, hizmette
etkinliğin ve kalitenin sağlanması, idari kapasitenin
geliştirilerek kurumsal bir hafıza oluşturulması ve insan
kaynaklarının geliştirilmesi AK PARTİ hükûmetlerinin
öncelikli hedefleri arasında olmuştur.
Görüşmekte
olduğumuz kanun tasarısı, Dokuzuncu Kalkınma Planında
ve 60ıncı Hükûmet Programında yer alan politika ve hedeflere
uygun olarak hazırlanmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından 2006 yılında onaylanan Dokuzuncu Beş
Yıllık Kalkınma Planında kamu kesimi ve sivil toplumun
geneli için uzun vadeli bir perspektif çizilmiş ve bu doğrultuda
hedefler tespit edilmiştir. Planda, ekonomik büyüme ve sosyal
kalkınmanın istikrarlı bir yapıda sürdürülmesi ve plan
vizyonunun gerçekleşmesi yolunda rekabet gücünün ve istihdamın
artırılması, beşerî gelişme ve sosyal
dayanışmanın güçlendirilmesi, bölgesel gelişimin
sağlanması ile kamu hizmetlerinde kalite ve etkinliğin artırılması
stratejik amaçlar ve gelişme eksenleri olarak belirlenmiştir. Planda
belirlenen sanayi stratejisi doğrultusunda ülkemiz ekonomisinde
sürdürülebilir kalkınmanın devamlılığının
sağlanması tartışmasız bir zarurettir. Bu süreklilik
ise ancak işletmelerin ve sanayicilerin rekabet yeteneğinin sürekli
geliştirilmesine, katma değer oluşturulmasına,
uygulanabilir etkili ve verimli bir sanayi ve ticaret politikası
üretilebilmesine, dolayısıyla Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının özellikle yönlendirme, düzenleme ve denetleme
işlevlerini gereği gibi yerine getirmesine bağlıdır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının sadece Tüketicinin ve Rekabetin Korunması
Genel Müdürlüğü bünyesinde kariyer meslek mensubu tüketici ve rekabet
uzman ve uzman yardımcıları görev yapmaktadır. Diğer
genel müdürlüklerde kariyer mensubu uzman kadrosu bulunmamaktadır.
Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı, başta sanayiciler ve KOBİler olmak üzere
tüketici hizmetleri, ürünlere ilişkin teknik mevzuat, ürünlerin piyasa
gözetimi ve denetimi, test ve belgelendirme, ölçüler ve ayar, yasal metroloji
ve kalibrasyon, standardizasyon, akreditasyon, sınai mülkiyet
mevzuatı, organize sanayi bölgeleri, ARGE teknoloji geliştirme
bölgeleri, endüstri bölgeleri, küçük sanayi bölgeleri, küçük sanayi siteleri,
sanayi ve ticaret odaları ve borsalar, fuarcılık, esnaf ve
sanatkârlar, esnaf ve sanatkârlar odası, lisanslı depoculuk, sebze ve
meyve ticareti ile toptancı halleri, kooperatifçilik ve şirketler ile
daha birçok alanda düzenleme, denetleme ve yönlendirme görevlerinin yanı sıra
izin, onay, belge tanzimi ve düzenlenmesi ve vize edilmesi; KOBİlere,
sanayicilere, şirketlere, kooperatiflere yönelik bilgi sistemleri
oluşturulması ve benzeri uygulamalar görevlerini de yürütmektedir.
Açıklanan
alanlarda, Bakanlığa, politika oluşturma ve strateji
hazırlama, düzenleme yapma ve uygulama yeteneği
kazandırılması, hizmette etkinliğin ve kalitenin
sağlanması, etkin ve sürekli bir idare, kapasite geliştirilmesi
ve kurumsal hafıza yaratılmasına bağlıdır. Bu ise
ancak insan kaynaklarının geliştirilmesiyle, yani bütün birimlerde
yeterli sayıda kariyer uzman istihdamıyla sağlanabilir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
HALİL
MAZICIOĞLU (Devamla) Teşekkür ediyorum Başkanım.
Bu konuda,
tüketici ve rekabet uzmanları kadrosunun sanayi ve ticaret uzmanı
kadrosuna neden dönüştürüldüğü hususunun netlik
kazandırılmasında fayda vardır. Sanayi ve Ticaret
Bakanlığına alınacak olan sanayi ve ticaret uzmanlarının,
birimlerin ihtiyaçlarına göre mühendislik fakültesi mezunları ile
hukuk, siyasal bilgiler, işletme, iktisat, kamu yönetimi ve benzeri
yüksekokul mezunlarından alınması düşünülmektedir.
Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının kısa vadede 300 adet sanayi ve ticaret
uzmanına ihtiyacı vardır. Tüketici ve rekabet uzmanı
kadrosundan sanayi ve ticaret uzmanı kadrosuna geçen personelin mali
yönden bir kaybı veya kazancı söz konusu değildir.
Bu düşünceyle
ve hatırlatmalarla tasarının kanunlaşıp milletimiz
için hayırlı olmasını diliyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
6ncı
maddeyi okutuyorum:
MADDE 6- Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Madde üzerinde gruplar adına ilk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İzmir Milletvekili Sayın Mehmet Ali Susamda.
Buyurun
Sayın Susam. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakika.
CHP GRUBU ADINA
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; kanun, tüm maddeleri görüşülerek yürütme maddesine geldi.
Bu maddeyle
ilgili olarak söylemek istediğimiz, bu maddenin içerisinde de yer almasını
düşündüğümüz, verilen kadroların gerçekten Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının ihtiyacı doğrultusunda
kullanılmasıdır. Az önce, Sayın Angı dedi ki: Biz, bu
konuda hiçbir şekilde Sanayi ve Ticaret Bakanlığında bir
siyasi eğilime bakarak atama yapmıyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, bu alınacak kadrolar da gerçekten uzmanlık,
bilgi, teknoloji isteyen alanlarda çalışacak nitelikli insanlar. Ama,
bakın, hafızalarınızı çok tazelemeye gerek yok.
Yılbaşı sabahına bir gidin, 7 tane gencin ölüm olayına
bir bakın. 7 tane genç çocuk, sabah 05.05te o binada doğal gaz
sızıntısı haberi verilip gelen Ankara Büyükşehir
Belediyesinin, Doğalgaz AŞnin elemanları, teknik
elemanları tarafından yaşarken kontrol edilmeyip,
binalarında ışık yandığı hâlde
kapıları doğru dürüst çalınmayıp, 06.30lara kadar
yaşarken ölüme terk edilen 7 tane öğrenci, o insanlar hepimizin
acısı değil mi? Peki, o insanların acısında özür
dilemek yerine, ertesi gün çıkıp bir Doğalgaz AŞnin Müdürü
olarak teknik bir eleman olması gereken Veysel Karani Demirin
konuşmasını ve bilgi, bilimle donatılması gereken bir
makamı işgal eden kişinin söylediklerini bir kafanızdan
geçirin, ondan sonra bu kadroları nasıl insanlarla
doldurduğunuzu hemen bir hatırlayın. Onun için Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı kadrolarını da inşallah bu
kuşkularımızı boşa çıkartacak bilimsel,
nitelikli, iş yapan insanlarla doldurursunuz. Bunu yürekten istiyoruz.
Çünkü, Sanayi ve Ticaret Bakanlığını önemsiyoruz. Onun için
burada eleştiriler yapıyoruz, onun için doğru şeyleri
söylüyoruz. Ama söylediğimiz şeyler Sayın Bakanı
kızdırıyor, hiddetlendiriyor, hatta hatta yanlış
şeyler söylemesine neden oluyor.
Geçen bütçe
konuşmasında, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bütçesinde
çok bilimsel bir konuşma yaptım. Yaptığım
konuşmalar da bir bilimsel rapordan alınmıştı.
Bakın Sayın Bakan ne demiş? O gün orada cevap verdiği an
olamadım, özür diliyorum. Ama olamamamın nedeni, bir parti görevi
nedeniyle yoktum, yoksa olmayı çok arzu ediyordum. Ama Sayın Bakan
konuşmada ne demiş: Efendim, KOSGEB Genel Kurul toplantısı
yapmamış. İnsaf be kardeşim. Ayıptır yani.
İnsan bunu söylerken benim en azından arkadaşlara iki dakika
içinde talimat vereceğimi çıkarın bakalım KOSGEBin genel
kurullarını, ne yapılmış? diyeceğimi bilmesi
lazımdı. 2003 yılında yapmış, 2005
yılında iki kere yapmış, 2006 yılında
yapmış, 2007 yılında yapmış, 2008de de
yapılmasıyla ilgili, önümüzdeki günlerde KOSGEBin Genel Kurulu
yapılacak fakat çıktı bir arkadaşımız dedi ki:
KOSGEB 2002den beri hiç Genel Kurul yapmadı. Allahtan korkmak
lazım arkadaşlar, Allahtan korkmak lazım. Ve şunu çok net
ifade edeyim, yine dedi ki: Efendim, KOSGEB sadece can suyu kredisi veriyor.
Yani ne olacak? Yani benim dediklerimin yanlış olduğunu
söyledi.
Şimdi, size
ve Sayın Bakana okuyorum: Türkiyede KOBİler ve KOSGEB, Mehmet
Cansız, Devlet Planlama Teşkilatı Uzmanlık Tezleri, Ankara,
2008
Buradaki bir sürü veriyi Sayın Bakanlık bundan önce
kullandı. Ben bunları buradan aldım. 81inci sayfa: Genel
Kurulun kanuna göre yılda 2 kez toplanması gerekirken 1990
yılından 2005 yılına kadarki on beş yıllık
dönemde ancak 12 kez toplanmış. 1993, 1997, 2002, 2003 ve 2005
yıllarında ise hiç toplanmamıştır. Sayın Bakan,
size arkadaşların verdiği cevaplar. Bu durumda KOSGEB
faaliyetlerinin Genel Kurul ile bağlantısının zayıf
olduğu ve sağlıklı politika oluşturmadan uygulama
yapıldığını söylemek mümkündür. Kime ayıp
Sayın Bakan, sizin bürokratlarınıza mı, bana mı?
KOSGEB Genel Kurulunun politika üretme açısından etkinliğini
değerlendirdiğinizde 1990-2004 yılları arasındaki toplantı
tutanaklarının incelenmesinden, KOSGEB ve KOBİlere dönük
politika ve programlara ilişkin herhangi bir önerinin karara
bağlanmadığı görülmektedir. KOSGEB Genel Kurulu her ne
kadar paydaşlardan oluşmuş uygun bir yapılanma gibi görünse
de uygulamada Genel Kurulun çalışma usul ve esaslarının
olmaması, paydaş görüşlerinin KOSGEB programlarına
yeterince yansımasını engellemiştir.
Değerli
arkadaşlar, o günkü yaptığım konuşmada -daha buradan
aldığım- çok bilimsel ve dünyada, Avrupada ve Türkiyede
KOBİlerin durumunu inceleyen bilimsel bir çalışmayı buraya
getirip koydum ve bu çalışmadan, bilimsel çalışma sonunda
görülen eksiklikleri, Sayın Bakanlığa, Bütçenizi yaparken bu
bilimsel eksiklikleri değerlendirerek, yanlış yapmadan, daha iyi
şekilde KOSGEBi çalıştırın, KOSGEBe verdiğiniz
kredileri doğru yönetin. diye öneriler getirdim ama
aldığımız cevapları, bir bakanın benim söylemim
karşısında söylemine yakıştıramadığımı,
nezaketiyle tanıdığım, bu noktalara nasıl
geldiğini çok iyi bildiğim bir bakana uygun görmediğimi söylemek
istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bu teşkilatlarda ve bu konularda
konuştuğumuz her sözün hesabını vermek durumunda olan
insanlarız. Ben, bu teşkilatlarda ve bu noktada söylediğim her
şeyin hesabını vermeyi göze alarak yaptım.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Hesabını
soracağız.
MEHMET ALİ
SUSAM (Devamla) - Esnaf kredileriyle ilgili, can suyu kredisiyle ilgili
söylediğim konuda da çok net şey söyledim. Sayın Bakana
yaptığım eleştiriden sonra gelen bir maili sizinle
paylaşmak istiyorum: Sayın Bakana söylediğiniz
eleştirilere yürekten katılıyorum. Bu can suyu kredileriyle
ilgili olarak, yanında 92 kişi çalıştıran bir
KOBİ olarak şu an 22 kişi çalıştırıyorum.
Bütün şeyleri hazırladım, gittim ancak bankalar beni
oyaladılar ve kredi vermediler. Ben, AKPliyim; AKP için sadece kendimi
değil ailemi verdim ama bu can suyu kredileri, gerçekten sizin
dediğiniz gibi işe yaramıyor. Altında imza: İzmir
Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesinden Yakamoz Sirkenin sahibi Arayıp
sorabilirsiniz. Ne diyor biliyor musunuz: Bu kredileri ihtiyaç sahipleri
alamıyor. Bu kredileri, borcu olmayan, paraya da ihtiyacı olmayan
insanlar alıp, bankaya sıfır faizle aldıkları bu
parayı yatırıp faiz alıyorlar. diyor o kişi. Bunun
cevabını siz verirsiniz ona. Bizim de eleştirimiz buydu. Bu
bilimsel raporda da bunlar var. Bu kredileri kullandırırken piyasada
kredi talebi içerisinde olan insanlara ulaşabilecek doğru yöntemleri
kullanarak beraberce bu kredileri bu noktada kullandıralım. Yoksa piyasada
insanların çektiği sıkıntıya, krediye ulaşmada
çektikleri zorluğa bir parmak bal çalmak için Sıfır faizle
kredi veriyorum. diyerek 5 bin kişiye verilmiş kredilerle bu
işin içerisinden çıkılamaz.
Değerli
arkadaşlarım, bakın 700 bin kişiye kefalet kooperatifleri
kredi verdi. Onu ucuzlatın, daha herkes alsın, daha farklı
imkânlar sağlayın. Türkiyede sınırlı kaynaklarla
sizin yaptığınız işleri meslek odaları bile
yapıyor, faizin bir kısmını üstleniyor, yapmaya
çalışıyor. Ben bunları kendi meslek örgütüm olduğum
zamanlarda da yaptım. Yaptıklarınızın kötü
olduğunu söylemiyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum. Tamamlayın lütfen.
MEHMET ALİ
SUSAM (Devamla) Ama bunlar ülkenin şu an içinde bulunduğu krizi
aşmada çözüm olacak öneriler değil, eksiktir bunlar. Güçlü bir paket
oluşturup Sanayi ve Ticaret Bakanlığı olarak krizin
içerisinde yok olmak
Yıllardır sanayilerde emek verip elde ettikleri
fabrikaları kaybedecek insanların önüne geçmelisiniz. İzmir Organize
Sanayide üretim yüzde 49 düştü ve 3.700 kişi son üç ayda işten
ayrıldı. Yanıyor piyasalar, esnaf kan ağlıyor,
hipermarket yasasını çıkarmakta hâlâ inceleyeceğiz
diyorsunuz. Sayın Bakanım, lütfen bunları bilerek ve inceleyerek
söylediğimizi, her söylediğimiz lafın altına
imzamızı atacağımızı bilmenizi istiyorum.
Huzurlarınızı saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Şahısları
adına ilk söz Bolu Milletvekili Sayın Fatih Metine aittir.
Sayın Fatih
Metin burada mı? Yok.
Sayın Bakan,
buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakika.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Efendim, bir
şeyler söyleniyor, bir şeyler anlatılıyor, 1.000 +
Şimdi,
bakın nasıl bir ihanet yapmışız? Biz 60ıncı
Hükûmet Programımızda demişiz ki: Artık, Türkiye
sanayisinin ileri teknoloji ürünleri kullanacak ürünlerle rekabet gücünü
artırması ve rekabet yapması gerekiyor. Bu noktadan hareketle,
KOSGEB desteklerinde 1.000 +
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Kaç kişi kullanmış Sayın Bakan?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) Nasıl ihanet
bakın şimdi bu: Burada demişiz ki Makine teçhizat yenilemek
isteyen, revize etmek isteyen, rekabet gücünü artırmak isteyen, bununla
ilgili iş yapmak isteyen orta-ileri teknolojideki 1.000 KOBİye,
orta-düşük teknolojideki 1.000 KOBİye bu desteği
vereceğiz. demişiz
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) 1.000 +
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla)
ve desteği
verirken de bir taraftan KOBİlerimizin makine teçhizatını
yenileyerek kapasitesini, rekabet gücünü, üretim teknolojilerini ve
verimliliği yakalamasını temin ederken, diğer taraftan da
makine teçhizatı yerli sanayimizden, Türkiyedeki makine teçhizat
üretenlerden alsın diye yapmışız. Bunun adı ihanet mi,
soruyorum size arkadaşlar şimdi? Böyle bir şey olur mu? Yani bir
şey söylenirken bunun aslı olarak, astarı olacak, hesabı olacak.
Bu krediye toplam
1.189 başvuru olmuş. Benim de zorla getirip insanları buraya
sokmam lazım ki
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Yanlış.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) Yanlış,
diyorsanız KOSGEBin kayıtlarına bakarsınız,
doğrusunu getirirsiniz.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) 4.500 başvuru var Sayın Bakan.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) Burada bu makine
teçhizat kredisine yapılan başvuru belli bir süreli
yapılmış. KOSGEBin uygulamış olduğu 4 programdan
sadece 1 tanesidir. Bakın, sadece tek bir program. 1.000+
Arkasından
gelmişiz İmalatçı esnaf ve sanatkâra 25 bin YTLye kadar, bayan
imalatçı esnaf sanatkâr için ise 30 bin YTLye kadar, 125 milyon YTL bir
kredi vereceğiz. demişiz ve 147 milyon TL buna -YTL o tarihte-
başvuru gelmiş. Demişiz ki: Tamamına vereceğiz. ve
bununla ilgili başvuru sayısı burada.
Hemen
arkasından dönmüşüz, KOBİlere, ihracat yapanlara, firma
başına 100 bin dolar olmak kayıt ve şartıyla,
altı ay ödemeli, altı ay sonra tek ödemeli sıfır faizli
ihracat kredisi vermişiz. Şimdi, KOSGEB bir şey vermemiş!
Bunları kim verdi, merak ediyorum ben ve diğer taraftan,
ihracatçı bunu yüzde 14 dolar bazındaki faizlerin olduğu ortamda
sıfır faizle, altı ay vadeli kullanmış.
En son
yapmış olduğumuz can suyu kredisinde yine esnaf ve sanatkâr,
yine KOBİlere toplam olarak kullandırılmak üzere 350 milyon YTL
bir kredi hacmi oluşturmuşken, gelen talepler üzerine, sonra Maliye
Bakanlığının katkısıyla beraber, getirip bunu 700
milyon YTLye çıkartmışız, şu anda, kasım
ayında yaptığımız uygulamayla beraber.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, sıfır faizli kredinin ne olduğunu
bir daha anlatayım: Sıfır faiz demek, yani hiç faiz yok demek.
Yüzde 25, yüzde 30 faizlerin olduğu bir ortamda, kredi hacminin
daraldığı bir ortamda, bankaların kredi vermekten imtina
ettiği bir ortamda KOSGEB kalkmış bunları yapmış.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Krediyi yine bankalar veriyor, KOSGEB vermiyor ki!
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) Evet, tekrar
söylüyorum: KOSGEB genel kurulları
Geçen konuşmamda ne
söylemişsem aynen altına imza atıyorum. KOSGEB o
toplantıları yapmıştır. Ama bugün KOSGEBin
yapacağı toplantı
Ki önümüzdeki dönemde yapmış
olduğumuz çalışma, KOSGEBin bir kere, yılda bir kere genel
kurul yapması yeterlidir.
Bu konuda
düzenleme yapıyoruz şimdi biz. İki tane toplantı
yapmanın KOSGEB Genel Kuruluna çok fazla vereceği bir katkı yok.
Çünkü KOSGEBin İcra Kurulunda -bilmeyenler için söylüyorum- Sanayi ve
Ticaret Bakanı İcra Kurulu başkanıdır. Buranın
İcra Kurulunda 1 milyon 900 bin esnaf ve sanatkârın üst kuruluşu
olan TESK başkanı vardır, 1 milyon 300 bin KOBİnin
başkanı olan Odalar ve Borsalar Birliği başkanı
vardır, Sanayi Müsteşarı vardır, Maliye Müsteşarı
vardır ve DPT Müsteşarı vardır, 1 kişi de
üniversitelerden gelir ve her ay yapılır bu toplantılar. Bu
verilen desteklerin tamamı da bu İcra Kurulunda alınan kararlar
ve KOSGEBe verilmiş bütçeler çerçevesinde yapılır.
Şunun çok
net altını çizeyim: Tekrar söylüyorum, gözünüzün içine baka baka
söylüyorum, ben yirmi yedi yıl sanayicilik yaptım, on iki yıl
Ankara Sanayi Odası Başkanlığı yaptım. On iki
yıl Ankara Sanayi Odası Başkanlığı
yaptığım dönemde Sanayi Odasından ne tek kuruş
harcırah ne tek kuruş maaş ne de tek kuruş başka
şey altında para aldım. Layıkıyla, onuruyla, Sanayi
Odası Başkanlığını, hiçbir ücret almaksızın,
işimi gücümü bırakarak yaptım değerli arkadaşlar. Ne
demek istediğimi anlayanlar anlar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Benim ne demek istediğimi anlayanlar çok iyi
anlayacaklardır.
Bu çerçevede
şunun altını çizerek söylüyorum ki: Evet, biz 60ıncı
Hükûmet olarak KOBİlere, esnaf ve sanatkâra sonuna kadar destek vermeye
devam edeceğiz, ne derseniz deyin. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Çünkü bizim misyonumuzda esnaf ve sanatkâr vardır,
KOBİler vardır, imalatçı vardır, istihdam vardır,
üretim vardır, yatırım vardır ve bunu da geçmiş
altı yılda en iyi şekilde yapmış, en iyi şekilde
ortaya koymuş bir Hükûmetin mensubu olarak bunları söylüyorum. Bunu
da dört buçuk beş yılını bir işveren olarak, bir
sanayici olarak yaşamış biri olarak söylüyorum.
Sonuç olarak şunu
diyorum: Değerli arkadaşlar, burada verilecek olan kadrolardan hiç
kimse korkmasın, biz geçmişte yapılanları
yapmayacağız. Geçmişte yapılanlardan dolayı
Bunu
yapanlar, bir yerde, herhâlde bu beklentiler içindeler. Bakın, burada
5.371 toplam kadro. Taşra
Seksen bir ilde teşkilatı olan
Bakanlığız biz, seksen bir ilde. Toplam 3 bin küsur kişi
ile şu anda faaliyetlerimizi yapıyoruz ve bunları yaparken de
250 uzman kadrosunu, uzman yardımcısı kadrosunu alırken
mevcut Bakanlık kadromuzdan tek bir ilave kadro getirmiyoruz. 300 tane
iptal ettirerek bunu yapıyoruz ve bu 250 kadronun 43 tanesi zaten mevcut
tüketici uzman ve uzman yardımcısı için kullanılacak olan
kadrodur ve diyoruz ki bunun beşte 1ini de Bakanlığımız
bünyesinden, konulmuş olan kriterlere uygun olanlar içinden
seçeceğiz.
Diğer
taraftan, bir uzman yardımcısının uzman olması için en
az üç seneye ihtiyacı var. Biz, Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının, aynen Türkiyede olduğu gibi, öyle
kısa vadeli değil, uzun vadeli programlarını tespit ederek
yapıyoruz. Bu ihtiyaçlar bugün değil, yarın değil, Sanayi
ve Ticaret Bakanlığına önümüzdeki üç senede, beş senede
ihtiyaç olacak kadrolardır.
Burada tekrar
ifade ediyorum: 300 kadro iptal ederek 250 kadro ihdas ediliyor yani 50 tane
daha kadrodan Sanayi ve Ticaret Bakanlığı fedakârlık
yapmış oluyor.
Değerli
Başkanım, sayın milletvekillerim; eleştirilere
karşı son derece saygılıyım, her zaman da
saygılı olmaya devam edeceğim ama neticede doğru
yapılan şeyleri yanlış gibi göstermek, eksik gibi
göstermek
NECATİ ÖZENSOY
(Bursa) Eksik, eksik Sayın Bakanım.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) Ben de bir
insanım ve bir insan olarak tabii ki bunlara reaksiyon gösterme durumunda
olabilirim. Ama bunu yaparken yüce Meclisin saygınlığına,
değerli milletvekillerimizin saygınlığına, tüm parti
genel başkanlarının saygınlığına dikkat
ederek ne eleştiri yapacaksam veya söyleyeceklerimi söylerim. Onun için bu
noktada herkesi aynı şekilde hareket etmeye davet ediyorum.
Her birimizi,
partilerimizin genel başkanlarına, başbakanlara ve
cumhurbaşkanlarına karşı daha fazla saygılı
olarak hareket etmeye davet ediyorum buradan içinizden bir
arkadaşınız olarak. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Neticede Başbakan ülkenin Başbakanıdır,
Cumhurbaşkanı ülkenin Cumhurbaşkanıdır, muhalefet
partilerimiz de bu ülkenin, bu Meclisin, bu demokrasin vazgeçilmez
unsurladır ve hepsine duyduğum saygıyı tekrar buradan ifade
etmek istiyorum.
Bu noktada
diyorum ki, bu kanunun oluşmasında eksisiyle artısıyla
görüş bildiren, görüş veren tüm milletvekillerime teşekkür
ediyorum. Dile getirilmiş olan hususları
Şunu çok net ifade
ediyorum ki, KOSGEBde, Bakanlığımda, ilgili birimlerde, ilgili
kuruluşlarda ne eksiğimiz varsa bu eksikleri sizlerden gelecek
öneriler doğrultusunda değerlendireceğimizden hiçbirinizin
kuşkusu olmasın çünkü Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının başında Türkiye Cumhuriyeti Sanayi
ve Ticaret Bakanlığı yazıyor. Benden evvel seksen tane
bakan gelmiş geçmiş, hepsine huzurunuzda teşekkür etmek
istiyorum. Ebediyete intikal edenlere Allahtan rahmet diliyorum. Benden sonra
da seksenler, bin seksenler gelip geçecek ancak tekrar ifade ediyorum: Bu kurum
Türkiye Cumhuriyetinin, 70 milyonun gurur duyduğu, onur duyduğu bir
kurumumuzdur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Bitiriyorum efendim.
Muhalefet yapma adına kurumumuzu,
kurumumuzda çalışan insanları yıpratmayalım.
Bakın, benim arkamda oturan bürokratların en yeni
çalışanı üç senelik, beş seneliktir.
Çalışanların içinde on beş sene, yirmi sene, yirmi beş
senedir değişik hükûmetlerle çalışmış olan
arkadaşlarım vardır ve gerçekten özveriyle, gayretle
çalışıyorlar. Onun için ben kendilerine huzurlarınızda
teşekkür etmek istiyorum, tüm bürokrat arkadaşlarıma.
Bu duygu ve
düşüncelerle tekrar yüce heyetinizi saygı ve hürmetle
selamlıyorum. Sağ olun, var olun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN -
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Şahısları
adına Yozgat Milletvekili Sayın Osman Coşkun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
OSMAN COŞKUN
(Yozgat) Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; 236 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 6ncı maddesi üzerinde şahsım
adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi ve
bizi izleyen sevgili halkımızı saygıyla selamlıyorum.
Biraz önce Sanayi
Bakanımızı dinledik, söylediği tüm cümlelerin altına
imzamı atmak istiyorum. Sanayi Komisyonunda bir üye olma
sıfatımla yaptığı çalışmaları yakinen
takip ediyorum. Bugün yine Komisyonumuzda sanayicimizi,
esnafımızı, halkımızı çok rahatlatacak önemli
kanun tasarıları üzerinde görüşmeler yaptık. Sayın
Bakanımızı ve şahsında tüm bürokratlarını
tebrik ediyorum. Çünkü, Sanayi Bakanlığı bizim için, ülkemiz
için son derece önemli bir bakanlık, diğer tüm bakanlıklar gibi.
Bakınız,
size çok önemli bir kelime söylemek istiyorum: Bu kelimenin adı
bağımsızlıktır. Bağımsızlık, hiç
kimseye danışmadan iş yapabilme yeteneğidir. Bir zamanlar
Meclisimizden birtakım kanunların çıkarılması için
dayatmalarla biz karşılaştık. Sebebi: Kendilerinden 1,5
milyar dolar para istedik diye bize dayatma yaptılar yani direkt
bağımsızlığımıza göz dikildi. Bağımsızlık
Bakınız, Çanakkalede, ecdadımız
bağımsızlık için 253 bin vatan evladının canını
verdi çünkü o gün bağımsızlığın bedeli
kandı, şimdi de kan olsa, biz zaten hiç tereddüt etmeden veririz ama
bugün bağımsızlığın bedeli ekonomik güçtür.
İşte, AK PARTİ İktidarı zamanında 36 milyar
dolarlık ihracat 136 milyara çıkmış, hedef 200, 300, 500
milyar dolardır. Biz, geçmişte olduğu gibi, ekonomik açıdan
güçlü olduğumuzda, teknolojik açıdan kalkınmamızı
sağladığımızda, her tür imkâna sahip olduğumuzda,
bugün masum insanlar birileri tarafından katledilemeyecek.
Dolayısıyla,
bu Meclisin yaptığı bu çalışma ve özellikle
Bakanlığımızın yaptığı bu
çalışma son derece önemlidir. Ülkemize, milletimize ve tüm
insanlığa hayırlı olsun diyor, saygılar sunuyorum.
Teşekkür
ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Madde üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, ben kişisel söz istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun.
MEHMET ALİ
SUSAM (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Susam, buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan
BAŞKAN Siz
gelin Sayın Genç, Sayın Susam başka bir şey söylüyor.
MEHMET ALİ
SUSAM (İzmir) Sayın Başkan, Sayın Bakan
konuşmasında Ben maaş almadan Sanayi Ticaret
Bakanlığı yaptım. dedi. Bu sözünü, ne demek
istediğini
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Oda
Başkanlığı
MEHMET ALİ
SUSAM (İzmir) Oda başkanlığı yaptım. diye
söyledi. Bunu, esnaf odaları birlik başkanlığı
yapmış ve bu konularda görev almış biri olarak cevaplamam
gerektiğine inanıyorum.
BAŞKAN
Peki, ben size de söz vereceğim.
Sayın Genç,
buyurun.
Süreniz beş
dakika.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sanayi
Bakanlığının, Hükûmet teklifinde evvela 100 olan,
Komisyonda 250ye çıkarılan uzman kadrosuyla ilgili gelen bir kanun
tasarısı üzerinde müzakere açıldı, onun üzerinde, son
yürürlük maddesinde konuşmak istiyorum.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, burada Sayın Bakanı dinledim, diyor ki
efendim, şu şu makamlara saygı gösterin. Elbette ki bir devletin
cumhurbaşkanlığı makamı, başbakanlık
makamı, bakanlık makamları kutsal makamlardır. O makamlara
saygı gösterilir ama saygı nasıl gösterilir? Saygı, kuru
sandalyeye, tahtaya gösterilmez; saygı, orayı temsil eden
insanların o makamın hakkını verebilecek nitelikte, bilgide,
dürüstlükte, yurtseverlikteki davranış biçimleriyle kaim olur. Yoksa
ki bir makamda oturan insanlar o makamın hiç değerini bilmezse, o
memleketin dertleriyle ilgilenmezse, o makamlarda her türlü suistimaller
edilirse
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Yine başladı.
KAMER GENÇ
(Devamla) -
o devletin kuruluş felsefesine aykırı hareket
edilirse, o devletin temel değerleri ayak altına alınırsa
elbette ki ona karşı
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Saçma sapan konuşuyorsun! Sen ne biçim
adamsın ya!
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, ben genel konuşuyorum. Bunlara ne oluyor, ben
anlamıyorum.
ABDULKADİR
AKGÜL (Yozgat) Sen başka bir şey konuşmuyorsun!
KAMER GENÇ
(Devamla) Ben konuşuyorum. Burada Bakanımız
konuştuğu zaman niye müdahale etmediniz? Ben doğruları
söylüyorum. Dinleyin efendim, dinlemesini bilin! (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Şimdi,
burada söylediğimiz şeylerde yanlış yok beyler. Ben genel
konuşuyorum.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Boş konuşuyorsun, boş!
MUSTAFA ÜNAL
(Karabük) Zamanımızı alıyorsun!
KAMER GENÇ
(Devamla) Siz niye zamanımı alıyorsunuz! Ben buraya
milletvekili gelmişim; burada, bu kürsüde konuşacağım.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Bu Meclisin adabına uygun konuş.
KAMER GENÇ
(Devamla) Bu benim hakkım! Kimseye de hakaret etmiyorum! Burada sabahtan
beri ne laflar söylüyorsunuz ya! AKPliler, siz iktidar olmasını
beceremeyen insanlarsınız! Burada iktidardakiler muhakkak tahammül
edecek, dinlemesini bilecek. Ben size genel söylüyorum ya! (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Düzgün konuş!
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi siz burada, son anlarda korsan önergelerle
getireceksiniz, devletin trilyonlarını birkaç tane yabancıya
peşkeş çektireceksiniz, biz burada çıkacağız,
diyeceğiz, bunları konuşmayacağız. ÖTVyle ilgili daha
aralık ayında getirdiğiniz kanun.
ÖMER İNAN
(Mersin) Yalan söylüyorsun, yalan! Doğru konuş! Bir defa da
doğru konuş!
KAMER GENÇ
(Devamla) - İşte, burada kanunu getirdiniz, son anda korsan önergeyi
de getirdiniz ve bazı kişilerin 3 trilyonluk vergisini affettiniz.
Ben bunlarla ilgili daha neler söyleyeyim.
Şimdi
Sayın Bakan, siz burada aşağı yukarı kaç senelik
Bakansınız. Teşvik yasalarını yanlış
uyguluyorsunuz. Teşvikin anlamı, işte Hakkâri gibi, Tunceli gibi
böyle yatırımda geri kalmış, hizmetin gitmediği
yerlere hizmet etmeye giden insanları teşvik edeceksiniz. Ama
teşviki öyle uyguladınız ki Türkiye'nin her tarafına uyguladınız.
Dolayısıyla Gaziantep gibi, Adana gibi, Denizli gibi sanayide
gelişmiş illerimizi yok ettiniz. Öyle bir teşvik
uyguladınız ki
Yani evvela, devleti yönetmek bir sanat, bir erdemlik
ve bilgi meselesidir. Yani kuru kuru gürültü, kuru kuru karşıdaki
insanları itham etmeye değmez.
Cemaziyelevvelini
biliyorum kardeşim! Her gün, burada, bu kürsüde
Bakanlarınız
yurt dışına gidiyor, yanında AKPli milletvekillerini
götürüyor, ondan sonra devletin hazinesinden de harcırah alıyorsunuz.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Tüm milletvekilleri gidiyor
KAMER GENÇ
(Devamla) Böyle bir anlayış
Yok böyle bir anlayış!
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Düzgün konuş! Sadece AK PARTİ
milletvekilleri gitmiyor, tüm milletvekilleri gidiyor.
KAMER GENÇ
(Devamla) Ya bak Canikli, sen maliyecisin, sen maliyenin zerre kadar
kültürünü almamışsın.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Bunun bir sistemi var, bir düzeni var. Ezbere
konuşuyorsun. Düzgün konuş.
KAMER GENÇ
(Devamla) Sana teklif ediyorum: Hangi kanalda istiyorsan, seninle o kanalda
tartışırım çünkü benim aldığım maliye
kültürü ile senin aldığın maliye kültürü hiç birbirine uymuyor.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Biz senin maliyeciliğini de biliyoruz!
KAMER GENÇ
(Devamla) - Maliyeci demek devlete sahip çıkan kişi demektir. Sen ne
ettin?
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Hangi milletvekilleri gidiyor? Tüm
milletvekilleri gidiyor. Sen Başkan Vekili olduğunda, gitmedin mi
zamanında? Herkes gidiyor
KAMER GENÇ
(Devamla) - Tayyip Erdoğan devletin iki bankasından 750 milyon
doları getirdi eniştesine verdi, damadına verdi. Sen geldin,
burada bütün gücünle onu savundun. Böyle bir maliyecilik zihniyeti olur mu? (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Adam gibi konuş! Ezbere konuşuyorsun.
KAMER GENÇ
(Devamla) Uzlaşmalarda devletin trilyonlarını,
katrilyonlarını harcadınız, ondan sonra çıkıp
bunları savunuyorsunuz.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Boş konuşuyorsun! Maliyeci olarak
düzgün konuş!
KAMER GENÇ
(Devamla) Bakın, ben size burada doğruları söylüyorum ve beni
de dinleyin. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Eleştir ama düzgün konuş!
KAMER GENÇ
(Devamla) - Onun için, diyorum ki
Bakın, siz İktidar Partisisiniz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Genç, bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
KAMER GENÇ
(Devamla) Bugün, Türkiye karanlık bir rejime gidiyor arkadaşlar.
Türkiyede bugün devletin en saygın makamlarını yapan
Bir YÖK
Başkanı gidiliyor evinden içeriye alınıyor. Bu memleket
için canını veren komutanlar içeriye alınıyor. Kimle
beraber? Çete mensuplarıyla beraber, aynı soruşturma
kapsamında!
Böyle
karanlık bir rejim sürülebilir mi? Biraz önce, oradaki AKPli milletvekili
bağırıyor Bak ha, Ergenekonu size de uygularız! Ee
getirin, uygulayın! Herhâlde Ergenekonu uygulamaya kalkarsanız en
başta bana uygularsınız! Ama o gücünüz yok, siz de o cesaret
yok. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
RECEP KORAL
(İstanbul) Sen çok cesursun!
KAMER GENÇ
(Devamla) Neyse, bakın, şu devleti bu karanlıklara
sürüklemeyin. Bu devlet daha sizden sonra ilelebet yaşayacaktır ama
bunun yaşayabilmesi için şu safhada bu devlete mümkün olduğu
kadar faydalı hizmet yapın.
Şimdi, benim
karşımda gülenlerin cemaziyelevvellerini de biliyorum ama çok fazla
söylemek de istemiyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Değerli
milletvekilleri, eğer bu devleti doğru dürüst yönetseydiniz bu devlet
şimdi ekonomik bir krize girmezdi. Şimdi Türkiye bir ekonomik krize
girmiş; bakacağız, işte biliyorsunuz yarın doğal
gaz sıkıntısı başlayacak, memlekette insanların
can güvenliği yok, herkesin telefonunu dinliyorsunuz. Neden korkuyorsunuz
yahu, neden korkuyorsunuz? Bu telefon dinlemeden
Neden korkuyorsunuz?
Bırakın insanlar konuşsun kardeşim, bırakın
konuşsun! Yani ille telekulak, dinleyerek insanların hepsini
baskı altına almak olur mu? Şimdi, gidin bakanlıkta
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika verdim.
KAMER GENÇ
(Devamla) Verdiniz mi efendim?
BAŞKAN
Verdim bir dakikanızı.
KAMER GENÇ
(Devamla) Peki, teşekkür ederim.
BAŞKAN
Sayın Susam, size 69uncu maddeye göre iki dakika söz veriyorum ama
lütfen, siz de bir sataşmaya yol açmayın.
Buyurun.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susamın,
Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın, sözlerini
çarpıttığı iddiasıyla konuşması
MEHMET ALİ
SUSAM (İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
konuşmasında, Sanayi ve Ticaret Bakanı olmadan önce Sanayi
Odası Başkanı olarak on iki yıl hiç ücret almadan bu görevi
yaptığını söyledi.
AHMET KOCA
(Afyonkarahisar) - Sen kaç para aldın?
MEHMET ALİ
SUSAM (Devamla) Bu bir kanuni durumdur ve bütün sanayi odası, ticaret
odası başkanlığı yapanların hepsi bu
noktadadırlar. Başka görevlerde de her alınan ücret kanunla
belirlenmiştir, Genel Kurul kararlarıyla alınır, Genel Kurulun
müsaade ettiği oranda, Genel Kurulun çizdiği çizgide ve
Bakanlığın çizdiği çizgide ücretler alınır.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, ancak bunu bir kimsenin övünme maddesi
yapmasına gerek yok veya yerinme maddesi yapmasına da gerek yok. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
AHMET KOCA
(Afyonkarahisar) Sen kaç para aldın?
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
MEHMET ALİ
SUSAM (Devamla) Ben Esnaf Odaları Birliği
Başkanlığı süremde veya yaptığım bütün
görevlerde kanunun emrettiği oranlarda ücret aldım ve bunu
yaparız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
MEHMET ALİ
SUSAM (Devamla) Şimdi bir şey söyleyeyim, siz milletvekili olarak
da bir görev yaparken bir ücret almıyor musunuz?
HASAN ANGI
(Konya) Siz kaç para aldınız?
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
MEHMET ALİ
SUSAM (Devamla) Değerli arkadaşlarım, şimdi geçelim
ikinci konuya: Benim söylediğim eleştiri, bir eleştirinin
ötesinde, bilimsel çalışmayla, KOSGEB genel kurullarını
yapmadığını, bir Devlet Planlama Teşkilatı
uzmanının net olarak dilinden söyledim. Sayın Bakan,
çıkıp benim ayıp ettiğimi söylediği
konuşmasını aynen burada tekrar etmiştir. Yani, ya Devlet
Planlama Teşkilatı uzmanı Mehmet Cansızın raporunu
ortadan kaldırınız
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Susam.
MEHMET ALİ
SUSAM (Devamla) Bitiriyorum.
BAŞKAN
Sayın Susam, söz aldığınız
Bakın,
sataşmayla ilgili gerekeni yaptınız, lütfen
MEHMET ALİ
SUSAM (Devamla) Teşekkür edip bitireceğim.
BAŞKAN
Evet, lütfen edin teşekkürünüzü, tamam.
MEHMET ALİ
SUSAM (Devamla) Bu anlamıyla benim söylediğim doğrudur ve
Sayın Bakan, bu anlamıyla bilimsel bir gerçeği
çarpıtmıştır. Bunu belirtmek istiyorum.
Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
AKİF
EKİCİ (Gaziantep) Sayın Başkan, yerimden söz istiyorum
bir dakika.
BAŞKAN
Sayın Ekici
AKİF
EKİCİ (Gaziantep) Bir dakika yerimden söz istiyorum, Sayın
Bakanın söylemine cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN
Hayır öyle değil, siz girmişsiniz.
AKİF
EKİCİ (Gaziantep) Silindi efendim elektronik cihazda.
BAŞKAN
Hayır, soru soracağınızı düşünerek şimdi
soru-cevap işlemine geçeceğim.
AKİF
EKİCİ (Gaziantep) Silindi ama işte, onu söylüyorum.
BAŞKAN
Hayır duruyor.
AKİF
EKİCİ (Gaziantep) Peki, duruyorsa sorun yok Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Duruyor.
Yani, ben bugün
bir şeyi anlamakta çok zorlanıyorum. Sayın milletvekillerinin
adrenalinleri çok yüksek, enerjileri çok yüksek; hiçbir sözümü tamamlama
fırsatı bulamadım bugün. Yani, daha soru-cevap işlemine
geçmedik, sırayla gidiyoruz.
AKİF
EKİCİ (Gaziantep) Dinlemiyorlar ki!
BAŞKAN Bir
saniye
Sadece şahsınız için konuşmuyorum, bir genel
çerçeve içinde konuşuyorum.
Dolayısıyla,
yani birbirimizi dinlersek, biraz sabırlı olursak, eksik kalan
şeyler de
Uyarıldığında zaten yerine getiriyoruz,
hepimiz insanız, eksiğimiz olabilir.
Onun için
şimdi, yeni sataşmayı bitirdik.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
2.- Sanayi ve Ticaret Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun, Devlet Memurları Kanunu ve
Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/537) (S.Sayısı: 236) (Devam)
BAŞKAN -
Madde üzerindeki tüm konuşmalar bitti.
Şimdi
soru-cevap işlemine geçiyorum.
Sizin sorunuz
var.
Buyurun
Sayın Ekici.
AKİF
EKİCİ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakana
soruyorum: Can suyu olayını, biraz önce biraz karmaşık
anlattı. Benim anlattığım can suyu olayı, birincisi:
1.000 KOBİye 1.000 can suyu idi, makine alımıyla ilgili idi.
İkincisine bir lafımız yok, olmadığı için de
söylemedik zaten, o konuyu teşekkür ederek karşıladık.
İkincisi:
Personelle ilgili, personel alımıyla ilgili. Sayın Bakan biraz
önce taahhütlerde bulundu. Biz onu taahhüt olarak kabul ediyoruz ve
takipçisiyiz. Benim o konuşmamda tarif ettiğim tipe uyanları
aldığında, Sayın Bakanın da bu konuyla ilgili
yakasına yapışacağımızı da bilmesini isteriz.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Yakamız açık.
AKİF
EKİCİ (Gaziantep) İkincisi: Cumhurbaşkanı ve
Başbakanlıkla ilgili söyledi: Saygı duyulması gerekir
Doğrudur. Biz o saygı ve terbiye bilinci içerisinden geldik.
BAŞKAN
Bakın, siz soru soracaktınız, siz soru soracaktınız
AKİF
EKİCİ (Gaziantep) Sayın Başkanım, bir saniye,
lütfen.
Oradan geliyoruz.
Ama gösterdiğim resim de montaj değildi. Onun da bilinmesini
istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Türkmenoğlu
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Van) Sayın Bakanım, özellikle bu son
çıkarmış olduğunuz can suyu kredisi kapsamında,
ülkemizde kaç firma bundan faydalanmıştır? Buna bağlı
olarak sanayi envanteriyle ilgili en son çıkarmış
olduğunuz, hakikaten bizim de gurur duyduğumuz, Türkiyede olması
gereken ama bugüne kadar yapılmayan, zatıalinizin
Bakanlığı döneminde de büyük beklenti içerisinde olduğumuz
bu sanayi envanteriyle ilgili de bir bilgi istiyorum.
Teşekkür
ediyorum Sayın Bakanım.
BAŞKAN
Sayın Bakan
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; efendim, sanayi envanteriyle
ilgili Sayın Türkmenoğlunun belirttiği çerçevede 2 milyon 10
bin 377 işletmeyle ilgili bunun 302 bini sanayicidir, geri kalanı
hizmet ve ticaret sektörüdür; mali sektör bundan hariçtir, serbest meslek
bundan hariçtir- bilgiler çıkartılmıştır. Ne kadar
işçi çalıştırdığı, ne kadar enerji
tükettiği, ülkenin neresinde olduğu, var olanların
kapasitelerinin, kapasite raporlarının ne olduğu, bu
kapasitelere göre ülkenin neresinde olduğu, doğal kümelenmelerin
nasıl yapıldığı ve doğal kümelenmelerle ilgili
yapılacak olan bundan sonraki desteklerin ve bölgesel desteklerin
nasıl yapılacağı, sadece teşvik politikası
değil, teşvikle beraber ayrıyeten o bölgelere gerekli
altyapı hizmetlerinin götürülmesi, enerjinin götürülmesi
BAŞKAN Sayın
Bakan, bir saniye. Şimdi, konuşmanızın bitimine ve
oylamanın sonuna kadar süreyi uzatmak için oylama yapacağım,
ondan sonra
Sözünüzü unutmayın.
Bu kanunun
bitimine kadar sürenin uzatılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Buyurun
Sayın Bakan.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Dolayısıyla
sadece olayı bir vergi, bir enerji, SSK teşviki şeklinde
değil, ayriyeten Türkiyede hangi sektör hangi bölgede desteklenecek,
burayla ilgili gerek altyapı hizmetleri gerek lojistik hizmetleri gerek
ulaşım hizmetleri ve gerek enerji konusunda buraya
yapılması gereken yeni yatırımlar üzerinde de bir
çalışma sistemi oluşturuyor bu ve diğer taraftan, son
olarak söyleyeceğim şu
Hemen bitiriyorum
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Zamanımız var, konuşabilirsiniz.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Tamam.
Bu cansuyu, yani
KOSGEBle ilgili 31/12/2008 itibarıyla rakamları geçen
vermiştim, son bir kez daha verip konuşmamı bitireceğim.
1000+
Ben tekrar
teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
6ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının
tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir. Hayırlı uğurlu olsun.
Kanun tasarı
ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 8 Ocak 2009
Perşembe günü alınan karar gereğince saat 14.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 20.00