DÖNEM: 23 CİLT: 37 YASAMA YILI: 3
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
43üncü
Birleşim
13 Ocak 2009 Salı
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.
- YOKLAMA
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- İzmir
Milletvekili Oğuz Oyanın, 2009 bütçesinde tarımsal destekleme
ödeneklerinin kısılmasına ilişkin gündem
dışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
2.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, 10 Ocak 2009da kutlanan
tarımsal öğretimin 163üncü yılına ilişkin gündem
dışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
3.- İstanbul
Milletvekili Şükrü Mustafa Elekdağın, Ermeni
mağdurlarından özür dilenmesi kampanyasına ilişkin gündem
dışı konuşması ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.-
Başbakanın önerisi üzerine, Devlet Bakanı
sayısının 10a çıkarılmasının
onaylandığına ve İstanbul Milletvekili Egemen
Bağışın Devlet Bakanlığına
atandığına ilişkin Cumhurbaşkanlığı
tezkeresi (3/657)
2.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Köksal Toptanın, Cezayire
yapacağı resmî ziyarete iştirak edecek heyeti oluşturmak
üzere siyasi parti gruplarınca ismi bildirilen milletvekillerine
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/658)
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış ve 22 milletvekilinin, seçmen kütüklerinin
sağlıklı oluşturulmadığı
iddialarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/300)
2.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 29 milletvekilinin, Beyoğlu Sütlücedeki
Karaağaç Tekkesinin bulunduğu alanın kullanımı ve
imar durumlarıyla ilgili iddiaların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/301)
3.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 26 milletvekilinin, erken yaşta evlilik
konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/302)
C) Önergeler
1.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; 657
Sayılı Devlet Memurları Kanununa Bir Madde Eklenmesi
Hakkında Kanun Teklifinin (2/294) doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/108)
VI.-
ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Gündemdeki
sıralama ile Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden
düzenlenmesine; 13 ve 20 Ocak 2009 Salı günlerindeki birleşimlerinde
1 saat süre ile sözlü soruların görüşülmesinin ardından
diğer denetim konularının görüşülmeyerek, kanun tasarı
ve tekliflerinin görüşülmesine, 14 ve 21 Ocak 2009 Çarşamba
günlerindeki birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesine
ilişkin Danışma Kurulu önerisi
VII.-
SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, ulusal Bor
Araştırma Enstitüsüne ve Eti Bor Genel Müdürlüğüne ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/316)
2.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, kent aydınlatmasına ve
elektrik enerjisi tasarrufuna ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından sözlü soru önergesi (6/338)
3.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, petrol
kaçakçılığı kapsamında dağıtılan
ikramiyeye ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/341) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
4.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, yurt dışı
gezilerinin harcırahına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/351) ve İçişleri Bakanı Beşir Atalayın
cevabı
5.-
Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın, faili meçhul cinayetlere
ilişkin sözlü soru önergesi (6/370) ve İçişleri Bakanı
Beşir Atalayın cevabı
6.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncelin, bir köydeki şiddet olaylarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/414) ve İçişleri Bakanı
Beşir Atalayın cevabı
7.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, bir siyasi partinin basın
açıklaması sırasında yaşanan olaylara ilişkin
sözlü soru önergesi (6/419) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
8.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, Gazipaşada kara nokta olarak belirlenen
kavşaklara ilişkin sözlü soru önergesi (6/425) ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı
9.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, gıda
bankacılığı amacıyla kurulan derneklere ilişkin
sözlü soru önergesi (6/429) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
10.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Kepez Gülveren Mahallesinin şebeke suyunun
kirliliği iddiasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/430) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
11.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, Rum eserlerinin restorasyonuna ilişkin sözlü
soru önergesi (6/437) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
12.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, nüfusu ikibinin altında olan
belediyelerin kapatılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/446)
ve İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
13.-
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin, İstanbuldaki ruhsatsız
işyerlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/448) ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı
14.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, bazı belediyelerin
kapatılarak Malatya Belediyesi sınırları içine
alınmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/450) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
15.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, Anayasa değişikliği
sırasında Meclis çevresinde görevlendirilen Emniyet personeline
ilişkin sözlü soru önergesi (6/468) ve İçişleri Bakanı
Beşir Atalayın cevabı
16.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, Ordu İl Genel Meclisi
Başkanı ile ilgili iddialara ilişkin sözlü soru önergesi (6/472)
ve İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
17.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, polislerin özlük haklarına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/502) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
18.- Adana
Milletvekili Muharrem Varlının, İl Genel Meclisi üyelerinin
sosyal ve özlük haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/504) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
19.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, Gaziantepteki bazı belediyelerin
kapatılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/506) ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı
20.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, şehit ve gazi
yakınlarının istihdamına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/523) ve İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
21.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, Ankaradaki dilencilere
ilişkin sözlü soru önergesi (6/545) ve İçişleri Bakanı
Beşir Atalayın cevabı
22.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, İstanbul Büyükşehir
Belediyesince bastırılan İstanbul Bültenine ilişkin sözlü
soru önergesi (6/549) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
23.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, Akseki İlçesinin su sorununa ilişkin
sözlü soru önergesi (6/552) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
24.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, bazı belediye ve köylerin Çiftlik
Belediyesine katılım sürecine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/561) ve İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
25.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, üniversite mezunlarından polis
alımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/572) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
26.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, Antalyada bir üstgeçitteki büfelerin
kiralanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/574) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
27.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, eylemlere yapılan müdahalelere
ilişkin sözlü soru önergesi (6/604) ve İçişleri Bakanı
Beşir Atalayın cevabı
VIII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
2.- Tapu Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu
(1/526) (S. Sayısı: 218)
IX.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, bir cinayetin ve bazı faaliyetlerin
soruşturulmasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinin
cevabı (7/5192) (Ek Cevap)
2.- Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebinin, Nutuk hakkında yaptığı bir
konuşmaya ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı Mehmet Aydının cevabı (7/5324)
3.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, adlî emanet paralarının
değerlendirilmesine ilişkin sorusu ve
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinin cevabı (7/5368)
4.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağızın, bir hâkim hakkında dava
açılmasına ilişkin sorusu
ve Adalet Bakanı Mehmet Ali
Şahinin cevabı (7/5452)
5.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, bazı milletvekillerinin yasama
dokunulmazlığı dosyalarına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinin
cevabı (7/5454)
6.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigenin, işkenceyle mücadeleye yönelik
Birleşmiş Milletler İstanbul Protokolü standartlarına
ilişkin sorusu ve Adalet
Bakanı Mehmet Ali Şahinin cevabı (7/5588)
7.- Tekirdağ
Milletvekili Kemalettin Nalcının, Çerkezköye Adalet Sarayı
yapımına ilişkin sorusu ve
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinin cevabı (7/5754)
8.- Mersin
Milletvekili İsa Gökün, seçmen kütüklerine ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı (7/5788)
9.- Batman
Milletvekili Bengi Yıldızın, Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Fonunun kullanımına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Hayati Yazıcının cevabı (7/5888)
10.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, bir TOKİ projesindeki yüklenici firmanın
yükümlülüklerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/5891)
11.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, İstanbulda muhtaçlara
yapılan yardımlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcının
cevabı (7/5894)
12.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulunun, Karaburun ilçesine su
sağlayacak gölete ve sahildeki kirliliğe ilişkin sorusu ve Çevre
ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/5910)
13.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekicinin, Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Fonuna ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Hayati Yazıcının cevabı (7/5917)
14.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Manisa Vakıflar Şube
Müdürlüğünün kaldırılmasına ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati
Yazıcının cevabı (7/5918)
15.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, özelleştirme sonucu nakledilen
atıl işçilere ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın cevabı (7/5927)
16.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, engellilerin opera
ve tiyatro binalarından daha rahat yararlanmalarını
sağlayacak düzenlemelere ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/5955)
17.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, izleme ölçümleriyle ilgili bir iddiaya ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Aydının
cevabı (7/5970)
18.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Habur Sınır Kapısındaki
yoğunluğa ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcının
cevabı (7/5972)
19.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Cansuyu kredisinden faydalanamayan
işletmelere ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet
Zafer Çağlayanın cevabı (7/5994)
20.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, kuvvet komutanlıkları bünyesinde
yapılan golf sahalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Millî
Savunma Bakanı M.Vecdi Gönülün cevabı (7/6002)
21.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, Kestel TOKİ konutlarına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/6005)
22.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, Arnavutköy TOKİ
konutlarındaki sorunlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı (7/6016)
23.- Kocaeli
Milletvekili Cevdet Selvinin, kamudaki zorunlu özürlü istihdamına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Murat
Başesgioğlunun cevabı (7/6021)
24.- Erzurum
Milletvekili Zeki Ertugayın, Erzurumda TOKİden ihale alan
firmaların borçlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı (7/6024)
25.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, İzmirdeki balık
çiftliklerine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı (7/6056)
26.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, TRTde bazı kadroların
iptal edilmesine,
TRT Genel
Müdürlüğündeki bazı danışmanlara,
İlişkin,
soruları ve Devlet Bakanı Mehmet Aydının cevabı
(7/6069) , (7/6070)
27.- Sivas
Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlunun, bir KDV Genel Tebliğine
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtanın
cevabı (7/6103)
28.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Antalyadaki esnafın durumuna ilişkin
sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın
cevabı (7/6126)
29.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Habur Sınır
Kapısındaki yoğunluğa ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati
Yazıcının cevabı (7/6138)
30.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın, sabit gelirlilerin
maaşlarının iyileştirilmesine ilişkin Başbakandan
sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtanın cevabı (7/6159)
31.- Aydın
Milletvekili Özlem Çerçioğlunun, 5. Dünya Su Forumu organizasyonuna
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı (7/6168)
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 14.00te açılarak beş oturum yaptı.
Birinci, İkinci, Üçüncü Oturum
Ankara
Milletvekili Zeynep Dağı, Nazım Hikmet Ranın Türk
vatandaşlığına geri dönmesine imkân veren Bakanlar Kurulu
kararına,
Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş, Ankarada doğal gaz zehirlenmesi
sonucu yaşamını yitiren 7 gencimize,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, İzmirin çevre ve su sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşmasına, Çevre ve Orman
Bakanı Veysel Eroğlu cevap verdi.
Tunceli
Milletvekili Kamer Genç, Çamlı Barajıyla ilgili bir açıklamada
bulundu.
Oturum
Başkanı ve TBMM Başkan Vekili Meral Akşener, tüm
milletvekillerinin İç Tüzükün ve Anayasanın koyduğu kurallara
uymak zorunda olduğuna, kendisinin de Riyasette olduğu zaman son
derece adil ve tarafsız olmaya gayret ettiğine; milletvekillerinin
nezaket kuralları dışına çıkmadan, iyi niyetle
görüşmeleri sürdürmesi gerektiğine ilişkin bir açıklamada
bulundu.
İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 19 milletvekilinin, Bandırma
açıklarında batan gemi olayının
araştırılması (10/297),
Karaman
Milletvekili Hasan Çalış ve 23 milletvekilinin, öğretmen
atamalarındaki haksızlık ve usülsüzlük iddialarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
(10/298),
Kahramanmaraş
Milletvekili Durdu Özbolat ve 24 milletvekilinin, Maraş olaylarının
araştırılması (10/299),
Amacıyla
birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini
alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Başbakan
Recep Tayyip Erdoğanın;
Hindistana,
Amerika
Birleşik Devletlerine,
İsviçreye,
Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günayın, İngiltereye,
Yaptıkları
resmî ziyarete iştirak eden milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkereleri kabul edildi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının;
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun
(1/324) (S. Sayısı: 96) görüşmeleri Komisyon yetkilileri Genel
Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
2nci
sırasında bulunan, Tapu Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporunun (1/526) (S. Sayısı: 218) tümü üzerindeki
görüşmeleri tamamlanarak, 1inci maddesi üzerinde bir süre görüşüldü.
|
Meral AKŞENER |
|
|
Başkan
Vekili |
|
Harun TÜFEKCİ |
|
Fatma SALMAN KOTAN |
Konya |
|
Ağrı |
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
Dördüncü, Beşinci Oturum
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmının;
2nci
sırasında bulunan, Tapu Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporunun (1/526) (S.
Sayısı: 218) görüşmelerine devam edilerek, 2nci maddesine kadar
kabul edildi, 2nci maddesi üzerinde bir süre görüşüldü.
13 Ocak 2009
Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere, birleşime 19.58de son
verildi.
|
Nevzat PAKDİL |
|
|
Başkan Vekili |
|
Harun TÜFEKCİ |
|
Fatma SALMAN KOTAN |
Konya |
|
Ağrı |
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
No.: 46
II.-
GELEN KÂĞITLAR
9
Ocak 2009 Cuma
Raporlar
1.- Markaların
Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/663) (S.
Sayısı: 319) (Dağıtma tarihi: 9.1.2009) (GÜNDEME)
2.-
Karşılıksız Çek ve Protestolu Senetler ile Kredi ve Kredi
Kartları Borçlarına İlişkin Kayıtların Dikkate
Alınmaması Hakkında Kanun Tasarısı ve Tokat Milletvekili
Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin
İnan ve 6 Milletvekilinin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu
ve 2 Milletvekilinin; Giresun Milletvekili Ali Temürün; Benzer Mahiyetteki
Kanun Teklifleri ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporu (1/664, 2/59, 2/261, 2/357, 2/370) (S.
Sayısı: 320) (Dağıtma tarihi: 9.1.2009) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Gaziantep Milletvekili
Hasan Özdemirin, Gaziantepin rekabetçilik endeksindeki yerine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1144) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24/12/2008)
2.- Karaman Milletvekili
Hasan Çalışın, İŞKURa yapılan başvurulara
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1145) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2008)
3.- Karaman Milletvekili
Hasan Çalışın, kamudaki tasarruf çalışmalarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1146)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2008)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Adana Milletvekili Nevin
Gaye Erbaturun, Paris Turizm Müşavirliği Ateşe
Yardımcılığına yapılan atamaya ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6240)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2008)
2.- Aydın Milletvekili
Mehmet Fatih Atayın, BOTAŞın teminat mektubu talebine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6241)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2008)
3.- Aydın Milletvekili
Mehmet Fatih Atayın, bir şirketin ihalelere fesat
karıştırdığı iddialarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6242)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2008)
4.- Van Milletvekili Özdal
Üçerin, Vandaki yeşil kartlılara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/6243) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/12/2008)
5.- Kars Milletvekili Gürcan
Dağdaşın, TOKİden ihale alan bir şirketin
Sarıkamış esnafını mağdur etmesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6244)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2008)
6.- İzmir Milletvekili
Oktay Vuralın, seçmen kütüklerine ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/6245) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/12/2008)
7.- Van Milletvekili Fatma
Kurtulanın, tutuklu sayısındaki artışa ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/6246)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2008)
8.- Diyarbakır
Milletvekili Selahattin Demirtaşın, cezaevlerinde
yapıldığı iddia edilen bazı uygulamalara ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/6247)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/12/2008)
9.- Adana Milletvekili
Muharrem Varlının, Ceza İnfaz Kurumu personelinin özlük
haklarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6248) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2008)
10.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, Hac organizasyonunda yerli ürünlerin tercih
edilmesine ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Sait
Yazıcıoğlu) yazılı soru önergesi (7/6249)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2008)
11.- Isparta Milletvekili
Süleyman Nevzat Korkmazın, Diyanet İşleri
Başkanlığı personelinin bazı sorunlarına
ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Sait Yazıcıoğlu)
yazılı soru önergesi (7/6250) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/12/2008)
12.- İzmir Milletvekili
Oktay Vuralın, BOTAŞın sanayi kuruluşlarından
teminat istemesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/6251) (Başkanlığa geliş tarihi:
20/12/2008)
13.- Hatay Milletvekili
Süleyman Turan Çirkinin, EPDKnın bazı işlemlerine ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6252) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2008)
14.- Adana Milletvekili Nevin
Gaye Erbaturun, Ankaradaki hava kirliliğine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6253)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2008)
15.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, Besnideki bazı köy
yollarının yapımına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6254)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2008)
16.- İzmir Milletvekili
Oktay Vuralın, seçmen kütüğüne yazılan teröristlere
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6255) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2008)
17.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, Karayolları
Trafik Kanunu Tasarısı taslağındaki bazı düzenlemelere
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6256) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/12/2008)
18.- İzmir Milletvekili
Recai Birgünün, İstanbuldaki kaçak kazı iddialarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6257) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/12/2008)
19.- Ankara Milletvekili
Tekin Bingölün, Ankarada sanat ve kültür hayatının
geliştirilmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/6258) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/12/2008)
20.- Kars Milletvekili Gürcan
Dağdaşın, Karstaki bir türbenin korunmasına ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/6259)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2008)
21.- Adana Milletvekili Nevin
Gaye Erbaturun, hukuka aykırı olduğu iddia edilen bir atamaya
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6260) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/12/2008)
22.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, Adıyamanda taşımalı
eğitim sorunlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/6261) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/12/2008)
23.- Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycının, Halk Eğitim Merkezlerindeki sınavlara
hazırlık ve destek kurslarının kapatılacağı
iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/6262) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/12/2008)
24.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, muayene ücretlerinin eczanelerden tahsiline ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6263)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2008)
25.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, provizyon sisteminin etkin
çalıştırılmasına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6264)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2008)
26.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, avans ödeme uygulamasına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6265)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2008)
27.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, eczacılara ilaç bedeli ödemelerinin geciktirilmesine
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6266) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2008)
28.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, kan ürünü ilaçların eşit ve sıralı
dağıtımına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/6267) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/12/2008)
29.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, eczanelerin bir mağduriyetine ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6268)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2008)
30.- Balıkesir
Milletvekili Hüseyin Pazarcının, Manyas Gölündeki
balıkçılığa ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6269)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/12/2008)
31.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, tarım sektörünün desteklenmesine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6270) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2008)
32.- Bursa Milletvekili Kemal
Demirelin, Horasan ile Ağrı arasına demiryolu
yapılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/6271) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/12/2008)
33.- Van Milletvekili Özdal
Üçerin, Vandaki madde bağımlısı çocuklara ilişkin
Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı soru önergesi (7/6272)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/12/2008)
34.- Tekirdağ
Milletvekili Kemalettin Nalcının, ÇASGEMin sertifika
programlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6273)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2008)
35.- Muğla Milletvekili
Metin Ergunun, Türkbükündeki orman yangınlarına ilişkin Çevre
ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/6274)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2008)
36.- Kars Milletvekili Gürcan
Dağdaşın, sözleşmeli personelin ek ödeme düzenlemesinden
yararlanmasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6275) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2008)
37.- Gaziantep Milletvekili
Hasan Özdemirin, spor tesisleriyle ilgili bir projeye ilişkin Devlet
Bakanından (Murat Başesgioğlu) yazılı soru önergesi
(7/6276) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2008)
38.- Şırnak
Milletvekili Sevahir Bayındırın, bir hastanede
yaşandığı iddia edilen bazı olaylara ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6277)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/12/2008)
39.- İzmir Milletvekili
Kamil Erdal Sipahinin, TRTde yayınlanan bir programa ilişkin
Devlet Bakanından (Mehmet
Aydın) yazılı soru önergesi (7/6278) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24/12/2008)
No.: 47
13 Ocak 2009
Salı
Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Karaman Milletvekili
Hasan Çalış ve 22 Milletvekilinin, seçmen kütüklerinin
sağlıklı oluşturulmadığı
iddialarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/300)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25.12.2008)
2.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 29 Milletvekilinin, Beyoğlu Sütlücedeki
Karaağaç Tekkesinin bulunduğu alanın kullanımı ve
imar durumlarıyla ilgili iddiaların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/301) (Başkanlığa geliş tarihi:
29.12.2008)
3.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 26 Milletvekilinin, erken yaşta evlilik
konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve
105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/302) (Başkanlığa
geliş tarihi: 29.12.2008)
13 Ocak 2009 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER : Fatoş GÜRKAN (Adana), Yusuf
COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN -
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 43üncü Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN -
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, bütçede tarımsal destekleme ödeneklerinin
kısılmasıyla ilgili söz isteyen İzmir Milletvekili
Oğuz Oyana aittir.
Buyurunuz
Sayın Oyan. (CHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- İzmir Milletvekili Oğuz Oyanın, 2009
bütçesinde tarımsal destekleme ödeneklerinin kısılmasına
ilişkin gündem dışı konuşması ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
OĞUZ OYAN
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; efendim,
şimdi tarımsal desteklerle ilgili, biliyorsunuz, bütçemizin son
müzakere günlerinde 9uncu madde ve 29uncu maddede kısıtlamalar
yapılmıştı. Türkiye henüz IMF ile bir anlaşma
imzalamadan IMFnin ön müdahalelerine açık hâle getirilmiştir. Bu
öncü darbeler tarımın 2009 yılı bütçe ödeneğinin yüzde
11,7sini daha başlangıçta silip almıştır. Uygulamada
bunun daha ne kadarının gideceğini göreceğiz ama bunun ne
anlama geldiğini şöyle bir hatırlamaya çalışalım.
Yani AKP İktidarı döneminde acaba tarım hangi ölçüde destekleniyor,
bunu bir görmeye çalışalım. Sayın Bakan burada, şimdi,
herhâlde benden sonra konuşacak. Ben çok net soruyorum: 2006
yılında Tarım Kanunu çıkaran Hükûmetiniz değil midir?
Bu Tarım Kanununda tarıma desteklerde, bütçeye konulan tarım
desteklerinde millî gelirin en az yüzde 1i kadar bir destek, bir ödenek
öngören siz değil misiniz? Kendi çıkardığınız
kanun acaba size bugün dar mı geliyor? Yani bunun içine
sığamıyor musunuz?
Bakın, ben
size destekleri söyleyeyim: Sizin iktidar döneminizde gene sizin döneminizin
belgelerine göre bütçe gerekçesi ve Maliye Bakanlığının
diğer yayını 2008 Yıllık Ekonomik Rapordan
yararlanarak söylüyorum, sayfalarını da söylerim: Tarımsal
destek ödemelerinin gayrisafi yurt içi hasılaya oranı 2003-2008
arasında yüzde 0,6 düzeyinde kalmıştır. Açınız
bütçe gerekçesi sayfa 28 Sayın Bakan, yani, buna itirazınız
varsa oraya edin. Yüzde 0,6. Yani 2006da yüzde 1 dediniz, bir tek 2007de 0,7
olabildi; 0,7 hâlâ altında- 2008de gene 0,6ya düştünüz ve 2009
bütçesinde, bütçe teklifi olarak buraya getirdiğiniz, komisyona
getirdiğiniz, son güne kadar buraya getirdiğiniz teklifte de yüzde
0,5; yani, kendi Bütçe Kanununuzda öngördüğünüzün, Tarım Kanununda
öngördüğünüzün sadece yarısını öngördünüz, yüzde 0,5.
İsterseniz binde 5 de diyebilirsiniz ya da binde -küsuratı da var-
5,2. Ama 9uncu madde görüşmelerinde 2009 bütçesi ödeneği olarak
koyduğunuz 5 milyar 750 milyondan 675 milyonu bir çırpıda IMF
talimatlarıyla kesip attığınız için bundan belki
sizin bile haberiniz yoktu ya da sizin bile buna itirazınız
vardı, o ayrı mesele ama sonuçta bunu uyguluyorsunuz- şu an
eğer bu hâliyle uygulanırsa, bütçe büyüklükleri, gayrisafi yurt içi
hasıla bu büyüklüklerle gerçekleşirse sizin tarım desteklerinizin
bütçeye oranı 0,46 düzeyine düşüyor yani 0,5 bile değil, yüzde
yarımın bile altına düşen bir ödenek koymuş
oluyorsunuz millî gelire oranla. Bütçeye oranla
baktığınızda, yüzde 2 ile 2,5 arasında bir tarım
desteğiniz var.
Tabii, bütçeden
iç ve dış borç faizlerine aktardığınız
ödeneklerin yüzde 25 dolayında olduğunu görürsek, bunun onda 1i
kadar, sadece bütçe borç faizlerinin onda 1i kadar bir ödeneği
tarıma layık gördüğünüz anlaşılıyor ve ben
buradan size soruyorum: Kendi Bütçe Kanununuzu uygulamakta niye bu kadar
zorlanıyorsunuz? Bu ülkeyi IMFsiz yönetemiyor musunuz?
Tabii, başka
birtakım şeyleri daha söyleyeyim. Tarımdaki çözülmenin üç
diğer göstergesini daha burada size söyleyeyim. Birisi, tarım
sektörünün millî gelirden aldığı paydır. Tarımın
millî gelir içindeki payı sizin döneminizde
Bakın, 2002de
tarımın millî gelir içindeki payı yüzde 12 idi. Bu, 2003te 11
oldu, 2004te 10,7 oldu, 2005te 10,5 oldu, 2006da 10a düştü, 2007de 8,9a düştü, 2008de
8,5 civarına gerilemiş olacak. Yani, siz, yüzde 12de
aldığınız bir payı, AKP iktidarında yüzde 8,5a
gerilettiniz. Yani dolayısıyla çiftçi hanelerinin refah düzeyini
gerilettiniz.
Bir başka
şeyi daha söyleyeyim. Sizin döneminizde tarım ürünleri ihracat ve
ithalatı giderek negatif bakiyeler vermeye başladı.
Bakınız, 2000 yılından itibaren bir tarım reformu
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
OĞUZ OYAN
(Devamla) Teşekkür ederim.
2000
yılından itibaren bir tarım reformu uygulama projesi var. Dünya
Bankası yürütüyor IMF desteğiyle. Bu program sonucunda, Türkiye,
tarım ürünlerinde ithalatçı duruma düşürülmüştür.
Türkiyede gıda güvenliği çok ciddi anlamda tehlikededir. Hele
dünyanın bugünkü konjonktürü dikkate alındığında bu
son derece kritiktir.
2000
yılında tarım ürünleri dış ticareti açık verdi.
Daha sonra sizin döneminizde, 2003 yılında açık, 2004
yılında açık, 2007 yılında açık verdi ve
şimdi 2008 yılı, tamamladığımız yılda
da yaklaşık 2,5 milyar dolarlık tarım ürünleri
dış ticareti açık veriyor. Yani Türkiyenin, tarım gibi
iddialı olduğu bir sektörde -bütün gerilemelere rağmen hâlâ
istihdamının dörtte 1inin tarımda olduğu bir ülkede- siz,
tarım ürünlerinde negatif bakiye veriyorsunuz. Bu, tarımda çok ciddi
anlamda bir çözülme anlamındadır. Tarımsal istihdamda da keza benzer
gelişmeler var.
Sayın Bakan,
IMFsiz bir şekilde masaya oturup yeniden tarımı gözden geçirmek
zamanı gelmiştir. Size bu daveti buradan yapıyorum. Dikkatiniz
için teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Oyan.
Gündem
dışı ikinci söz, 10 Ocak 2009da kutlanan tarımsal
öğretimin 163üncü yılı hakkında söz isteyen
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoya aittir.
Buyurunuz
Sayın Paksoy. (MHP sıralarından alkışlar)
2.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun,
10 Ocak 2009da kutlanan tarımsal öğretimin 163üncü yılına
ilişkin gündem dışı konuşması ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
MEHMET AKİF
PAKSOY (Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; zirai öğrenimin 163üncü yıl dönümü
dolayısıyla gündem dışı söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Toprak, su, bitki
gibi kutsal varlıklarla uğraşan ziraat mühendisliği
mesleğinin çok değerli temsilcilerinin hayatta olanlarını
sevgi ve saygıyla, ebediyete intikal edenlerini ise minnet ve rahmetle
anarak sözlerime başlıyorum.
Kıymetli
arkadaşlar, ülkemiz, tarıma uygun işlenebilir arazi
varlığı bakımından dünyada on ikinci, Avrupa
Birliğinde ise birinci sırada bulunmaktadır. Hepimiz biliyoruz ki
reel sektör dediğimiz sektör sadece ticaret ve sanayiden ibaret
değildir. Tarım sektörü de üreten, istihdam sağlayan, ihracat
yaparak ülke ekonomisine katkı sağlayan bir sektördür. Millî
gelirimizin yüzde 7si, ihracatımızın yüzde 9u, istihdamın
yüzde 25i bu sektör tarafından karşılanmaktadır.
Tarımsal potansiyelimiz, toprak ve su varlığımız,
temiz arazi ve su kaynaklarımız, doğal çevremiz, iş gücü
potansiyelimiz, ziraat mühendisleri varlığımız
itibarıyla, tarımsal üretimde dünyada her yönden ilk sıralarda
bulunmamız gerekmektedir. Ancak, yanlış politikalar ve projeler
nedeniyle bu hedeflere ulaşmak zor görünmektedir. Tohumculukta
dünyanın neresindeyiz? Sulama tekniklerinde, damızlık hayvan
üretiminde, tarımsal verimlilikte dünyada kaçıncı
sıradayız? Tarımsal potansiyeli olmayan, çok daha zor
şartlarda bulunan ülkeler bile bizi geride
bırakmışlardır.
Tarımsal
işletmelerin küçüklüğü, birinci sınıf tarım
arazilerinin sanayi ve iskâna açılması, erozyon ve çölleşmenin
artması Türk tarımının başlıca sorunlarıdır.
Buna ilave olarak, çiftçilerin gelir düzeyinin düşüklüğü,
altyapı ve pazarlama sisteminin yetersiz ve üretici aleyhine işlemesi
de başka bir sorundur.
Çiftçilerimiz çok
zor durumdadır. Son bir yılda tarımsal üretimde kullanılan
temel girdilerdeki -gübrede yüzde 180, mazotta yüzde 40lara varan- fiyat
artışlarıyla beli bükülen çiftçi, elektrik fiyatlarındaki
fahiş artışla birlikte üretimden kopma noktasına
gelmiştir. Üretimi bırakmaya zorlanan köylümüz yumurtayı, eti,
sütü satın almak ve yapılacak
sosyal yardımlardan payını beklemek durumuna
düşürülmüştür. Türk çiftçisi KDV ve ÖTVsini peşin olarak
ödemektedir. Tüccar gibi sattığı maldan KDVsini mahsup
edememektedir. Zarar etmesine rağmen, sattığı maldan stopaj
vergisini ödemektedir. Sadece mazota ödenen KDV ve ÖTV, destekleme bütçesini
aşmaktadır. Yapılan kesintiden sonra 5 milyar TLnin altına
düşen destekleme bütçesine karşılık, çiftçilerimizin
kullandıkları mazota ödedikleri vergilerin toplamı 5,1 milyar
TLye ulaşmıştır. IMF bile Kriz ortamında tarım
öncelikli sektör. derken, Hükûmetin destekleme bütçesini yüzde 10
azaltmasını ve krizle ilgili alınan önlemlerde tarımı
göz ardı etmesini anlamak mümkün değildir.
Üreticilerimizin
içinde bulunduğu bu darboğazdan çıkabilmeleri ve
borçlarını ödeyebilmeleri bakımından icralar
durdurulmalı, hâlihazırda kesik olan elektrikleri açılmalı,
yeni bir elektrik kesintisi yapılmamalı, BAĞ-KUR
borçlarında olduğu gibi faiz affı yapılmak suretiyle elektrik
borçları yeniden yapılandırılmalıdır.
Sonuçta üç
yılda kırsalda oturan yoksul sayısı yaklaşık 1,5
milyon artış göstermiştir. Yani sözde 10 bin doların
üstünde millî gelire rağmen, tarımla uğraşanların
yarıya yakını yoksulluk sınırının
altında yaşamaya itilmiştir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bütün bu olumsuzluklara rağmen
Türk tarımcıları bu ülkede güzel şeyler de
yapmışlardır. Kendi çabaları ve geliştirdikleri
tekniklerin yanında, dünyadaki gelişmeleri de eş zamanlı
olarak ülkemize kazandırmışlardır. Bütün zorluklara
rağmen nüfusun artışına eş değer, hatta daha
fazla üretim yapılarak ülkenin ihtiyaçları karşılanmaya
çalışılmıştır. Birkaç örnek vermek gerekirse; yem
bitkileri üretiminin çeşitliliği ve verimi
artırılmış, aynı başarı hayvansal üretimde
de sağlanmıştır. Elbette ki bu gelişmeye en önemli
katkı ziraat mühendisleri tarafından
sağlanmıştır. Bunları herkesin görmesi ve takdir
etmesi gerekmektedir. Ben şahsım, partim ve çiftçilerimiz adına
kendilerine şükranlarımı arz ediyorum. Ancak ziraat
mühendislerinin de birtakım sorunları bulunmaktadır. Diğer kurumlardaki
teknik personele oranla daha az ücret almaktadırlar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
MEHMET AKİF
PAKSOY (Devamla) - Meslek saygınlığını ve
meslektaş onurunu korumak Tarım ve Köyişleri
Bakanlığına düşer. Bu konuda Sayın Bakanın
gerekli gayret ve titizliği göstereceğine inanıyorum.
Burada ziraat
fakülteleriyle ilgili de bir cümle etmek istiyorum: Bugün üniversitelerimizin
çoğunda ziraat fakültesi bulunmaktadır. Mevcutlar bir yana, en azından
yeni kurulan üniversitelerde belli bir plan proje dâhilinde ziraat fakültesi
açılması gerektiğini düşünüyoruz. Bir yandan uygulanan
ekonomik politikalarla tarım küçülürken, bunun tam tersi olarak neredeyse
her üniversiteye bir ziraat fakültesi açmak istihdam sorunlarını
gündeme getirmiştir.
Bu duygu ve
düşüncelerle ülkemiz tarımının önümüzdeki süreçte hak
ettiği konuma gelmesi, çiftçimizin, ziraat mühendislerinin, tarım
camiasının ve topyekûn ülke insanının huzur ve refah
düzeyinin yükselmesiyle mesleğimizin sorunlarının daha az
olacağı nice yıllarda hep birlikte olmak dileklerimle hepinize
saygılar sunuyorum.
Teşekkür
ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Paksoy.
İlk iki
konuşmacımıza Hükûmet adına Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Eker cevap verecektir.
Buyurun
Sayın Eker. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Sayın Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; gündem
dışı konuşma yapan Sayın Oyan ve Sayın Paksoyun
konuşmalarına cevap vermek üzere huzurlarınızdayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiyede tarım sektörünün
2002den bu yana, aslında Türkiyenin tarihine
baktığımız zaman tarım sektörünün genel
yapısının gelişmesine aykırı olarak, çok sık
görülmeyen bir şekilde üç yıl üst üste büyüme kaydettiğini
görürüz; 2004, 2005 ve 2006 yıllarında tarım sektörü üst üste
büyüdü. 2002 yılında da önemli bir büyüme kaydetti. Tabii, 2007
yılında Türkiyede bazı bölgelerde yaşanan çok
şiddetli kuraklık sebebiyle tarım sektöründe yüzde 6,9luk
önemli bir küçülme yaşandı. Ancak 2008 yılının tabii,
biz daha on iki aylık dönemi almadık, bu rakamları almadık
ama- ilk dokuz aylık göstergesi de yüksek olmamakla birlikte, yüzde
0,8lik pozitif bir büyüme gösteriyor. Tabii, tarım sektörünün gayrisafi
yurt içi hasıla içerisindeki payı eğer konuşulacaksa, bu
payın giderek nispi olarak azalması aslında kendi
başına çok anlamlı değil. Çünkü eğer bir ülkede sanayi
sektörü, hizmet sektörü, kısaca diğer sektörler yani katma
değeri tarıma nispetle daha yüksek olan sektörlerde büyük bir
gelişme sağlanmışsa
Ki Türkiyede öyle oldu. Yani
Türkiyenin toplam gayrisafi yurt içi hasılası 200 küsur milyar dolarlardan
750 milyar dolarlara çıktı. Bunun içerisinde tarımın
oransal olarak düşme kaydetmesi
Yani diyelim 2002de yüzde 10,3 idi, 2008
yılının ilk dokuz ayında yüzde 7,8. Toplamda mesela geçen
sene 2007 yılında yüzde 7,5tu, bir önceki yılda, 2006da yüzde
8,3tü. Bunu bu şekilde yorumlamak daha doğru olur diye
düşünüyorum. Çünkü asıl olan, burada tarımın
verimliliği artıyor mu azalıyor mu; tarımda birim alanda
elde edilen üretim ve toplam hasılada bir gelişme var mı, yok
mu; önemli olan budur. Bu eğer sağlanıyorsa
anlamlıdır, eğer bu sağlanmamışsa, zarar
görülmüşse, gerçekte bir hasar varsa ve bu da tarım gibi açıkta
üretimi yapılan tabiat şartlarına bağlı bir sektörün
normal durumu dışında bir durumdan kaynaklanıyorsa, o zaman
onu sorgulamak lazım. Ama Türkiye'de, mesela 2002 yılında
tarımsal gayri safi yurt içi hasıla 36 milyar iken, 2007
yılında, küçülmeye rağmen, o günkü parayla 64,3 milyar YTLdir.
Dolayısıyla, Türkiye'de aslında tarım sektörü giderek daha
verimli ve üretim itibarıyla da daha iyi bir noktaya geliyor, bunu
söyleyebiliriz, eğer büyük doğal afetler -kuraklık gibi-
olmazsa. Olmadığı yıllarda da, bugüne kadar, 2002den bu
yana bu şekilde oldu. Bu da tabii durup dururken olmadı çünkü bu
geçen zaman içerisinde gerek uygulanan tarımsal politikalar gerek
uygulanan yeni projeler gerekse tarımsal desteklemelerdeki önemli
artış bunun sağlanmasına, bu sonucun alınmasına
ciddi bir katkı sağladı.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2002-2007 döneminde tarımsal
desteklemelerin artış oranı -2002-2007 arasındaki
değişim- YTL olarak yüzde 196, dolar bazında yüzde 246dır.
Tabii gayrisafi millî hasıla içerisinde nispetle- tarımsal
desteklemelerin payının düşük olduğu, düştüğü
eleştirisine gelince, burada tabii tarımsal desteklemeler sadece
bütçeden ayrılan ve çiftçinin doğrudan cebine konan nakit paradan
ibaret değildir. Nitekim, gerek doğrudan yapılan destekler gerek
sübvansiyonlar -mesela kredi faiz sübvansiyonları- gerekse tarıma
yapılan yatırımlar, bunlar dikkate
alındığında ve hatta OECDnin uluslararası norm
olarak, uluslararası standart olarak belirlediği
değerlendirmelere, hesaplamalara baktığımızda da
Türkiyede aslında, örneğin 2007 yılı için tarımsal
desteklemelerin millî gelire oranı yüzde 2,76dır. OECDnin
yayınları da bunu bu şekilde belirtiyor.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tarımsal dış
ticaretle ilgili olarak tabii bunun giderek düştüğü yönünde
eleştiriler var. Aslında burada tarım sektörüne yapılan,
bir sınıflandırmadan kaynaklanan, tarım sektörüne
yapılan bir haksızlık var çünkü tarımsal ham maddeler
tarım sektörünün ithalatı olarak görünüyor ama bu tarımsal ham
maddelerden elde edilen ürünlerin ihracatı ise sanayi ihracatı olarak
görünüyor; o nedenle tarım sektörünün ithalatıyla ihracatı arasında
bir fark ortaya çıktığı söyleniyor. Şimdi ben size
şunu arz edeceğim: Örneğin, Türkiye'nin 2007 yılında
gıda maddeleri ihracatı 9 milyar dolardır, tarımsal ham
madde 762 milyon dolardır; tarımsal ihracatı toplam 9 milyar 762
milyon dolardır. İthalatının 4,6 milyar doları ise
tarımsal ham maddedir. Şimdi bu 4,6 milyar dolar tarımsal ham
maddenin bir kısmı sanayinin ihtiyacı olan uzun elyaflı
pamuk ve diğer tarımsal ham maddelerdir. Bunlar tekstil olarak
kullanılıyor, tekstil ihracatı yapılıyor. Tekstil
ihracatı sanayi ihracatı olarak görünüyor, tarım ihracatı
olarak görünmüyor, ama bu, işte sanki tarımsal dış ticaret,
tarım kötüye gidiyor diye bazen bu eleştirilere konu oluyor. Bu da
çok haklı bir eleştiri değildir eğer bu şekilde olursa
çünkü Türkiye'nin burada esasen aslolan tarım sektörü içerisinde gıda
maddeleri ithalatı ve ihracatıdır ve gıda maddeleri
ithalatı ve ihracatında da, ticaretinde de Türkiye çok şükür
ihracat fazlasına sahiptir, eksiğine değil.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiyede tarımsal
öğretimin 163üncü yılı geçtiğimiz 10 Ocak günü
kutlandı. Tabii, yüz altmış üç yıldır Türkiyede
tarımla ilgili gerek zirai öğretim gerek tarım sektörünün
diğer alt sektörleri hayvancılıkla ilgili, veteriner hekimlikle
ilgili eğitim yapılıyor. Bugün itibarıyla Türkiyedeki
üniversitelerde 25 ziraat fakültesi var ve bunların 22sine öğrenci
alınıp eğitim ve öğretim yapılmaktadır.
Tabii, Türkiyede
ziraat mühendislerinin en yüksek düzeyde istihdam edildiği kuruluş
Tarım Bakanlığıdır ve biz de ziraat mühendisi
meslektaşlarımızı giderek daha çok istihdam ediyoruz ve
daha iyi bir noktada onlara imkân sağlamaya çalışıyoruz,
tabii imkânlar elverdiğince.
Türkiyede, 2002
yılında Hükûmeti devraldığımız noktada Tarım
Bakanlığındaki ziraat mühendisi sayısı 7.051 idi,
bugün 2008 yılında ziraat mühendisi sayısı 10.121e
çıktı. Yani Hükûmetimiz döneminde 2.500-2.600 civarında yeni
ziraat mühendisi alındı. Keza veteriner hekimler için de aynı
şekilde, 2.312 veteriner hekim var iken, bugün 2008 yılında
3.447 veteriner hekim istihdamı sağlanmakta ve maaşlarıyla
ilgili olarak da, tabii bütçe imkânlarının elverdiği
şekilde kamu personelinin hepsi gönül ister ki çok daha iyi noktada, çok
daha yüksek bir gelir elde etsin ama biz de Hükûmet olarak da Bakanlık
olarak da bu konuda imkânlar ölçüsünde en iyisini yapmaya
çalışıyoruz. Nitekim, geçtiğimiz haftalarda bu konuda da
bir düzenleme yapıldı, ziraat mühendisleri ve veterinerler lehine,
hatta diğer bütün sektörlerde çalışan diğer
branşlardaki mühendisler de bundan istifade ettiler.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; zirai öğretimin daha nitelikli,
daha iyi hâle gelmesi ve gerçekte bu eğitim ve öğretimin Türkiyede
tarım sektörünün gelişmesine daha yüksek düzeyde katkı
sağlaması bakımından Bakanlığımızın
hazırladığı birtakım projeler var, gerek üniversitelerle
gerekse özel sektörle biz önemli ölçüde iş birliğine önem veriyoruz.
Bu alanda dört farklı program uygulandı Hükûmetimiz döneminde.
Bunlardan birisi, öğretim üyelerinin geliştirdiği
çeşitlerden ıslahçı hakkı almalarına imkân
sağlanmış, Tohumculuk Kanunu ile ki Hükûmetimiz döneminde
çıkarılan önemli kanunlardan birisi- genetik kaynakların
kayıt altına alınması mümkün hâle gelmiş. Bu Kanunla
özellikle endemik türlerin karakterize edilmesi ve kayıt altına
alınması daha hızlanacaktır. 2009 yılında Ankarada
250 bin örnek kapasiteli bir gen bankası inşa edilecektir. Burada
özellikle Anadolunun bitki gen kaynaklarının daha işlevsel hâle
gelmesi, gerek tarımın gerek tarımsal üretimin ve
çeşitliliğin hizmetine sunulması açısından son
derecede önemli.
Türkiyede
tohumculuk alanında çok önemli gelişmeler var. Özellikle 2004
yılında Bitki Islahçı Hakları Kanunu
çıkarıldıktan sonra Bakanlığımızın
başlattığı F1 Hibrit Sebze Tohumculuğu Geliştirme
Projesi üniversitelerle ve araştırma enstitüleriyle birlikte yapılmakta
ve daha önceden sadece yüzde 10 düzeyinde içeride üretilen, Türkiyede üretilen
hibrit sebze tohumluğu miktarı bugün yüzde 25e
çıkarıldı birkaç yıl içerisinde. 2010 yılında bu
yüzde 30a çıkmakta, 2012de de hazırladığımız
projelerle bunlar devam edecek- yüzde 60 düzeyine çıkacaktır. Bu çok
çok büyük bir gelişme. Özellikle hibrit teknolojisinin, çeşit
geliştirme teknolojisinin hem masraflı hem yoğun teknoloji hem
zaman gerektiren bir iş olmasını dikkate
aldığımızda, herhangi bir çeşidin geliştirilmesinin
bazen dört yıl, beş yıl, altı yıl sürdüğünü
dikkate aldığımızda bunun aslında, dört yıl
içerisinde sağlanan gelişmenin çok büyük bir gelişme
olduğunu görürüz. Bizim gönlümüz tabii, imkânların artması ve
artan imkânlarla birlikte Türkiyede gerek çiftçilere sağlanan desteklerin
gerekse tarım sektöründe çalışan
meslektaşlarımızın daha yüksek bir gelir düzeyine
kavuşması, daha müreffeh olmasıdır. Biz bunun için
çalışıyoruz, bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da
bunun için gayret edeceğiz.
Ben bu vesileyle
tarımsal öğretimin 163üncü yılını kutluyorum, hem
çiftçilerimize hem tarım sektörümüze ve tüm milletimize hayırlı
olmasını diliyorum ve tarım sektörüne emeği geçen, her
kapsamda, gerek öğretim üyesi olarak gerek meslektaşımız
olarak gerek çiftçi olarak emeği geçen herkesi de huzurlarınızda
minnetle, şükranla anıyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Eker.
Gündem
dışı üçüncü söz Ermeni mağdurlarından özür dilenmesi
kampanyası hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili
Şükrü Mustafa Elekdağa aittir.
Buyurunuz
Sayın Elekdağ. (CHP sıralarından alkışlar)
3.- İstanbul Milletvekili Şükrü Mustafa
Elekdağın, Ermeni mağdurlarından özür dilenmesi
kampanyasına ilişkin gündem dışı konuşması ve
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
ŞÜKRÜ
MUSTAFA ELEKDAĞ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, yapacağım konuşmanın amacı
özür diliyorum kampanyası ile güdülen gerçek hedefi ortaya
koymaktır. Kampanyanın öncüleri, Türkiyeyi soykırımla
suçlamak gibi bir hedef ve niyetleri olmadığını, imzaya
açılan bildiri metninde de böyle bir ifadenin yer
almadığını belirtiyorlar ve amaçlarının
Ermenilerin 1915te Anadolu'da uğradıkları "büyük
felaket" nedeniyle yıllardır duyarsız kalınan
acılarını bireysel bazda, bireysel temelde paylaşmak
olduğunu söylüyorlar.
Değerli
arkadaşlarım, oysa bildirinin içerdiği deyimler ve bunların
yüklü bulunduğu tanım ve kavramlar, özür dileme
kampanyasının siyasi amaçlı olduğunu ortaya koyuyor. Bu
deyimlerin en önemlisi, değerli arkadaşlarım, "büyük
felaket" deyimidir. Bu deyim Ermenice'de, 1915 olayları için
soykırım anlamında kullanılan "medz yeghern''in
Türkçe çevirisidir. Yani, "medz yeghern" ile soykırım
kavramı eş anlamlıdır. Nitekim, Papa Jean Paul II'nin
Erivan'da 2001'de soykırım anıtını ziyaret ettiği
zaman duasında "medz yeghern" kurbanlarından söz etmesi,
Ermeni yöneticilerle kamuoyunu tatmin etmiştir.
Bu bakımdan,
özür dileme kampanyası, aslında soykırımı kabul
ettirme kampanyasıdır. Bu nedenledir ki, Amerika'daki Ermeni lobi
kuruluşları kampanyayı sevinçle karşılamış
ve bunların en önde gelenlerinden biri olan Ermeni Asamblesi "Bu özür
süreci Türkiye'nin kaçınılmaz olarak soykırım
geçmişiyle yüzleşmesi sonucunu doğuracaktır."
açıklamasını yapmıştır.
Bilindiği
üzere, Türkiye'ye karşı uluslararası alanda siyasi amaçlarla
düşmanca bir soykırım kampanyası yürütülmekte ve bu
bağlamda birçok devlet parlamentosu nezdinde ülkemizi soykırımla
suçlayan kararlar alınması için girişimler
yapılmaktadır. Ermeni Asamblesi'nin açıklaması, özür dileme
kampanyasının bu girişimlere güçlü bir destek
oluşturduğunu ortaya koyuyor.
Değerli
arkadaşlarım, bildiri metnindeki ikinci anahtar deyim,
"inkâr''dır. Yahudi soykırımının, yani
holocaustun vuku bulmadığı yolundaki iddialar,
soykırım literatürüne "inkâr" ve
"inkârcılık" kavramlarının yerleşmesine ve
Fransızların Gaysot yasasında öngörüldüğü üzere "inkâr
suçunun ortaya çıkmasına yol açmıştır. Bu kavrama
göre "inkâr" soykırım suçunun bir parçasıdır,
çünkü izleri silme ve suçu örtbas etme hedefini güder.
Ermeni
aktivistler, sırf Yahudi soykırımı yani holocaust- ile
ilişkisi olan bu kavramı kendi mağduriyetlerine de uyarlayarak
Türkiye'nin kendilerine karşı inkârcılık suçunu
işlediğini ileri sürerler. Ne var ki bunu yaparken
"holocaust"un tartışılmaz delillerle
kanıtlandığını ve bir uluslararası askerî mahkeme
tarafından hükme bağlandığını, bu nedenle 1915
olaylarına yönelik tartışmalı iddialarını Yahudi
soykırımı ile eş değerde tutmalarının
fahiş bir hata olduğunu görmezden gelirler.
Değerli
arkadaşlarım, özür dileme bildirisi, büyük felaket, yani
soykırım suçu nedeniyle mağdurlardan özür dilenmesini
öngörmektedir. Oysa 1915
olaylarının soykırım olarak nitelenmesi
tartışmalıdır ve gerek tarihsel gerekse hukuksal
açılardan kanıtlanmamış bir husustur. Nitekim,
dünyanın önde gelen tarihçileri arasında bulunan Bernard Lewis,
Stanford Shaw, Guenter Lewy, Michael Gunter, Andrew Mango ve Norman Stone söz
konusu olayların soykırım oluşturduğu
iddiasını arşiv belgelerine dayanarak çürütmüşlerdir.
Yazdıkları kitaplar ve makaleler incelendiğinde genellikle
şu noktalarda fikir birliği içinde oldukları görülür:
Dünyaya
soykırım olarak kabul ettirilmeye çalışılan tehcir,
yani yer değiştirtme olayının bu kavramla uzaktan
yakından ilişkisi yoktur. Ermeni ahalinin bir bölümünün göçe tabi
tutulmasının nedeni etnik kökenleri veya dini inançları
değildir, tehcire zorunlu ve acil askerî savunma nedenleriyle
başvurulmuştur.
Osmanlı Devleti'nin
ölüm kalım savaşı verdiği bir dönemde Ermenilerin
düşmanla iş birliğinde bulunarak devlete ihanet etmelerinden,
devletin güvenliğini ve ülke savunmasını büyük boyutlarda tehdit
eden sabotaj ve silahlı eylemler yapmalarından dolayı tehcir
olayı devletin varlığını koruma hakkı
çerçevesinde meşru ve hukuken haklı bir önlemdir.
Değerli
arkadaşlarım, özür dileme kampanyasına ilişkin olarak
vurgulanması gereken bir husus da Ermeni mağdurların
acılarına yönelik duyarlılığın telef olan yüz
binlerce Türk ve Müslüman ahali ile daha bundan kısa süre önce alçakça
öldürülen, şehit edilen Türk diplomatları ile ailelerinden esirgenmek
suretiyle onların anılarına gösterilmiş olan
saygısızlıktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
ŞÜKRÜ
MUSTAFA ELEKDAĞ (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Kampanya
bağlamında ele almamız gereken bir girişim de Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 13 Nisan 2005
tarihinde oy birliğiyle kabul etmiş olduğu ortak deklarasyondur.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi bu deklarasyonla, Türk ve Ermeni ulusları arasında
barış ve uzlaşı ortamının yaratılması
amacıyla, 1915 olaylarına ilişkin gerçeklerin Türk ve Ermeni
tarihçilerden oluşacak bir ortak tarih komisyonu tarafından
araştırılıp gün ışığına
çıkarılmasını önermişti. Hükûmet de bu içerikte bir
öneriyi resmen Ermenistan'a yapmıştı.
Değerli
arkadaşlarım, bu söylediklerimden anlaşılacağı
üzere, gerçeklerden kaçmayan, gerçeklerin ortaya çıkarılmasına
talip olan taraf Türkiye'dir. Türkiye bu maksatla tarihçiler tarafından
bilimsel araştırma önerisini yapmıştır.
Fransa'daki
aydınların baskısıyla Fransa Parlamentosunun
oluşturduğu bir komisyon da kısa süre önce
hazırladığı bir raporda tarihî gerçeklerin
araştırma yoluyla tarihçiler tarafından ortaya
çıkarılmasını önermiştir.
Ülkemizdeki özür
dileme kampanyasının öncüleri aydın sayılan kimseler ise,
tam bir gaflet içinde
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi bitiriniz.
Buyurunuz.
ŞÜKRÜ
MUSTAFA ELEKDAĞ (Devamla)
gerekli tarihsel araştırma yapılmadan Türkiye'yi mahkûm
ettirme sonucunu doğuracak bir girişime önayak olmuşlardır.
Fakat bunun da
ötesinde, başlattıkları kampanya, Türkiye'yi haksız yere
dünyanın en ağır ve aşağılayıcı suçuyla
suçlayan hasım çevrelerin amaçlarına hizmet etme ve onların
iddialarını destekleme sonucunu doğurmaktadır.
Bu bakımdan,
değerli arkadaşlarım, ben bu kürsüden, tamamen tek yanlı,
ön yargılı ve Türk halkının yoğun kayıp ve
acılarını dışladığı kadar,
şehitlerimizin anılarına saygısızlık gösteren,
ülkemiz çıkarlarıyla bağdaşmayan ve en önemlisi de Türk
tarihini karalama ve ülkemizi soykırımla suçlama amaçlarına
destek veren bu kampanyayı kuvvetle kınıyor ve
halkımıza sesleniyorum: Bu kampanyaya destek vermeyin ve
barışçı yöntemlerle etkisiz hâle getirmek için güç birliği
yapın.
Değerli AK
PARTİ milletvekilleri, bildiğiniz gibi Sükût ikrardan gelir. diye bir deyim vardır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen tamamlayınız.
Buyurunuz.
ŞÜKRÜ MUSTAFA
ELEKDAĞ (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan. Teşekkür
ediyorum.
Partiniz, bu
konuda Türkiye Büyük Millet Meclisinin
bir ortak kınama açıklaması yapmasını
engellediği gibi kendi adına da bir açıklama yapmadı. Bu
durumu nasıl yorumlamak gerekiyor? Vicdanen rahat mısınız?
Kampanyanın öncüleri safında yer alma vebalini
taşıyabilecek misiniz?
Teşekkür
ediyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başbakan gerekli
açıklamayı yaptı Sayın Elekdağ.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Elekdağ.
Hükûmet
adına Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu
konuşacaktır.
Buyurunuz
Sayın Eroğlu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi en derin saygılarımla
selamlıyorum efendim.
Ben,
İstanbul Milletvekili Sayın Şükrü Elekdağ Beyefendinin
özellikle gündem dışı konuşmasıyla alakalı
bazı hususları açıklamak üzere söz almış bulunuyorum.
Özellikle şunu ifade edeyim: Sayın Şükrü Elekdağın
konuşmasını dikkatlice dinledim, büyük bir kısmına
aynen katılıyorum son kısmı hariç olmak üzere. Dedi ki:
Hükûmetiniz, Başbakanınız bu konuda herhangi bir beyanatta
bulunmadı. Buna katılmıyorum, hem Başbakanımız
hem Dışişleri Bakanımız hem de buradan ben Hükûmet
adına, özür dilemenin yanlış olduğunu vurguluyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli
dostlar, saygıdeğer milletvekilleri; evvela tarihimize bir
bakalım lütfen. Bizim milletimiz çok büyük bir millet; tarih boyunca,
kendi tebaası olan azınlıkların hak ve hukukuna daima
riayet etmiş, onların dinî inanışları, ticareti ve
diğer hususlarla alakalı her türlü serbestliği
tanımıştır. Bizim milletimizden başka hiçbir millet bu
kadar serbestiyet, bu kadar rahatlık, bu kadar hak hukuk
tanımamıştır. Bu bakımdan milletimizin yüzü daima
aktır. Hiç kimsenin böyle özür dileme gibi bir
yanlışlığa düşmesi doğru değildir. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Şunu ifade
edeyim: Bakın değerli dostlar, asırlar boyunca Ermeni
vatandaşlar bizimle birlikte iç içe yaşamadılar mı, rahat
bir şekilde sanatlarını, ibadetlerini yapmadılar mı,
ticaretlerini rahat bir şekilde yapmadılar mı? Taa ne zamana
kadar? 1914-1918 yıllarına kadar. Bakın, bizim milletimiz o
kadar büyük bir millet ki, İspanyadan kovulan Yahudilere kucak
açmadı mı beş yüz küsur yıl önce? Polonyadaki
mağdurlara, mazlumlara yardım etmedi mi? Hakikaten, harp etme
uğruna pek çok insanın hak ve hukukunu korumak için her türlü
teşebbüste bulunmadı mı? Ama, değerli milletvekilleri, buna
rağmen bu özür dileme kampanyası fevkalade yanlış
olmuştur.
Bakınız,
ben bir hatıramı anlatmak istiyorum. 1973-1974 yıllarında
yedek subay olarak Erzincanda görev yapıyordum. O sırada özellikle
tarihe olan merakım yüzünden, acaba Erzincanda, Erzurumda 1914-1918 yılları
arasında, o tarihlerde Ermeni çeteleri, Ermeni komitecileri neler
yapmış diye orada o tarihten beri sağ kalan bazı
ihtiyarlarla görüşmeye gittiğimde, nitekim bir vatandaşla, bir
ihtiyar dedeyle görüştüğüm zaman onların anlattıkları
karşısında âdeta donakaldım ve bir taraftan o ihtiyar amca
o hatıraları tazelendiği için, o acıları
tazelendiği için ağlamaya başladı bir taraftan ben
ağlamaya başladım. Dedim ki: Bunu yazacak artık kalem yok.
ve o teşebbüsten vazgeçtim. Neler anlatıyordu. Ermeni komitecilerin
Erzurumda, Karsta, Erzincanda yaptıkları, çoluk çocuk demeden
herkesi katlettikleri çok açık bir şekilde ifade ediliyordu.
Dolayısıyla bunu burada vurgulamamda fayda var. Bizim hiç kimseden
özür dileyecek bir kabahatimiz, bir kusurumuz yoktur, dolayısıyla
bunu burada vurguluyorum.
Ayrıca,
Sayın Dışişleri Bakanı Ali Babacan 19 Aralık 2008
tarihinde Brükselde yaptığı açıklamada, özür bildirisinin
kamuoyumuzda yarattığı haklı infiali dile getirerek bu tür
yaklaşımları doğru bulmadığını
açıkça ifade etmiştir. Bakın, ben burada özellikle aynı
ifadeleri okuyorum.
Dışişleri
Bakanlığı sözcüsü aynı gün, 19 Aralık 2008 tarihinde
yaptığı açıklamada da Bakanlığın
şehitlerine sahip çıktığını, Ermeni
iddiaları hakkındaki görüş ve düşüncelerin esasen
bilindiğini ve Sayın Dışişleri Bakanı Ali
Babacanın bu hususları aynı gün Brükselde
yaptığı açıklamada ifade ettiği belirtilmiştir.
Sözcü, bu kapsamda Dışişleri Bakanlığının
bir grupça başlatılmak istenen özür dileme kampanyasını
yanlış bir teşebbüs olarak gördüğünü açıkça
vurgulamıştır.
Tabii, Birinci
Dünya Harbi esnasında, bilhassa 1915-1918 yılları arasında
çok acı birtakım hadiseler yaşanmıştır. Esasen,
burada milletimiz acı çekmiştir. Konunun açıklığa kavuşturulmasının
arşivlerin açılması, tüm kaynakların incelenmesi, bu sayede
gerçekleştirilecek bir tarih çalışması ile mümkün
olacağını her zaman ifade ettik. Bu çalışma,
kurgulanmış hafızalar değil gerçeği arama ve bulma
hedefi egemen olacak şekilde yapılmalıdır.
Gerçekten tüm
ayrıntılarıyla ortaya konacak böyle bir tarihî
araştırmanın bir an önce başlatılması ve
neticelendirilmesi yönünde 2005 yılında Ermenistana
tarafımızdan bir teklif olarak götürülmüştür. Bu teklif Hükûmet,
ana muhalefet partisi ve yüce Meclis tarafından da desteklenmiştir.
Başka
milletlerden özür dileme girişimlerini yanlış buluyor, bunu,
başkalarının hafızasını, görüşünü
doğrudan benimsemek olarak tanımlıyoruz. Sayın
Dışişleri Bakanımız 19 Aralık 2008 tarihinde
yaptığı açıklamada özür dileme girişimini doğru
bulmadığını ifade ederken bu hususu da
vurgulamıştır. Sayın Başbakanımız da bu
öneriyi doğru bulmadığını esasen
açıklamıştır. Sayın Cumhurbaşkanımız da
muhtelif açıklamalarıyla özür dileme kampanyasının
yanlışlığını vurgulamıştır.
Girişime muhalefet partileri de gerçekten karşı
çıkmışlardır. Onlara da, bütün muhalefet partilerine de
yüce Meclise de bundan dolayı teşekkür ediyorum.
Esasen, burada,
bildiğiniz gibi, Ermeni çetelerinin büyükelçilerimize, yurt
dışındaki büyükelçilik mensuplarına giriştiği
birtakım hunharca saldırılar hepimizin hafızalarında
tazeliğini korumaktadır. Ben gerek 1914-1918 yılları
arasında Ermeni mezalimi neticesinde şehit olanlara gerekse
Dışişleri yetkililerimizin, mensuplarının yurt
dışında şehit olmalarından dolayı onlara ve bütün
şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum; inşallah bir daha böyle
acıların olmamasını gönülden diliyorum ve özür dileme
kampanyasının yanlış olduğunu bir defa daha Hükûmetim
adına tekrar ediyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Eroğlu.
Sayın
milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
İçişleri
Bakanı Sayın Beşir Atalay, gündemin "Sözlü Sorular"
kısmında yer alan sorulardan 3, 4, 7, 19, 24, 28, 31, 32, 34, 39, 40,
41, 49, 51, 65, 66, 68, 78, 94, 97, 99, 106, 114, 116 ve 137'nci sıralardaki soruları
birlikte cevaplandırmak istemişlerdir. Sayın Bakanın bu
istemini sırası geldiğinde yerine getireceğim.
Şimdi,
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.
Cumhurbaşkanlığının
bir tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım.
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Başbakanın önerisi üzerine, Devlet
Bakanı sayısının 10a çıkarılmasının
onaylandığına ve İstanbul Milletvekili Egemen
Bağışın Devlet Bakanlığına
atandığına ilişkin Cumhurbaşkanlığı
tezkeresi (3/657)
08/01/2009
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi:
29/08/2007 tarihli ve B.01.0.KKB.01-08-3-2007-542 sayılı
yazımız.
Başbakanın
önerisi üzerine;
1. 3046
sayılı Kanunun 4 üncü maddesi uyarınca Devlet Bakanı
sayısının 10a çıkarılması
onaylanmıştır.
2. İstanbul
Milletvekili Egemen Bağış Devlet Bakanlığına,
Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 109 uncu maddesi gereğince
atanmıştır.
Bilgilerinize
sunarım.
Abdullah
Gül
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi
vardır, okutup bilgilerinize sunacağım:
2.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Köksal Toptanın, Cezayire
yapacağı resmî ziyarete iştirak edecek heyeti oluşturmak
üzere siyasi parti gruplarınca ismi bildirilen milletvekillerine
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/658)
09
Ocak 2009
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Sayın Köksal Toptanın, Cezayir
Ulusal Halk Meclisi Başkanı Abdelaziz Ziarinin davetine icabetle,
beraberinde bir Parlamento heyetiyle Cezayire resmî ziyarette bulunması
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında 3620 sayılı Kanunun 6. Maddesi uyarınca, Genel
Kurulun 6 Ocak 2009 tarihindeki 40. birleşiminde kabul edilmiştir.
Anılan
Kanunun 2. Maddesi uyarınca, Heyetimizi oluşturmak üzere Siyasi
Parti Gruplarınca bildirilen isimler Genel Kurulun bilgisine sunulur.
Köksal
Toptan
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Adı Soyadı: Seçim
İli:
1) Abdülkadir Akcan Afyonkarahisar
Milletvekili (MHP)
2) Ertekin Çolak Artvin
Milletvekili (AK PARTİ)
3) M. İhsan Arslan Diyarbakır
Milletvekili (AK PARTİ)
4) Turgut Dibek Kırklareli
Milletvekili (CHP)
5) Mehmet Sekmen İstanbul
Milletvekili (AK PARTİ)
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır.
Önergeleri
okutuyorum:
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış ve 22 milletvekilinin,
seçmen kütüklerinin sağlıklı oluşturulmadığı
iddialarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/300)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Sağlıklı
bir seçimin yapılabilmesi için seçmen kütükleri ve buna bağlı
olarak Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) formlarında
ortaya çıkan olumsuzlukların araştırılarak,
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98. ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105. maddesi
uyarınca araştırma açılmasını arz ve talep
ederiz.
1) Hasan Çalış (Karaman)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) Alim Işık (Kütahya)
4) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
5) Behiç Çelik (Mersin)
6) Necati Özensoy (Bursa)
7) Hasan Özdemir (Gaziantep)
8) Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri)
9) Kadir Ural (Mersin)
10) Cemaleddin Uslu (Edirne)
11) Recep Taner (Aydın)
12) Yılmaz Tankut (Adana)
13) Ahmet Bukan (Çankırı)
14) Muharrem Varlı (Adana)
15) Ahmet Duran Bulut (Balıkesir)
16) Süleyman Latif Yunusoğlu (Trabzon)
17) İsmet Büyükataman (Bursa)
18) Faruk Bal (Konya)
19) Ali Uzunırmak (Aydın)
20) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
21) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
22) Ertuğrul Kumcuoğlu (Aydın)
23) Reşat Doğru (Tokat)
Gerekçe:
Adrese
Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) kapsamında Türkiye
İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 2006 yılında
başlatılan nüfus sayımı 2007 yılı sonunda
tamamlanmış ve sonuçları, 21 Ocak 2008 tarihinde kamuoyuna
duyurulmuştu.
İtiraz ve
uyarıları dikkate almayan hükümet, ADNKS formları dikkate
alınarak ülke genelinde hizmeti ve kalkınmayı engelleyecek çok
kapsamlı değişikliklere imza atmıştır. Hizmeti
vatandaşın ayağına götürmeyi vaat eden hükümet bunun tam
tersi bir adım atarak mahallinde hizmet veren belediyeleri
kapatmıştır. Nüfusu 2000'in altına düşen 862 belde
belediyesi ile 283 ilk kademe belediyesinin tüzel kişiliği hükümet
tarafından hazırlanan yasa ile
kaldırılmıştır. Bütün bu gelişmeler ADNKS
formları esas alınarak yapılmıştır.
Yüksek Seçim
Kurulu'nun, eski seçmen kütüklerinin yerine yeni seçmen kütüklerini "yasal
olarak" Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi'ne göre
oluşturması, formlardaki yanlışların iyice su yüzüne
çıkmasına neden olmuştur. YSK, 29 Mart 2009 tarihinde
yapılacak olan seçimlerde oy hakkı bulunan seçmen
sayısını 48 milyon 265 bin 644 olarak açıklamış
ve 2007 yılındaki seçmen sayısı yaklaşık 1,5
yıl içinde 6 milyon artmıştır.
22 Temmuz 2007
genel seçimlerinde 42 milyon 533 bin ve 21 Ekim 2007 tarihinde yapılan
halk oylamasında 42 milyon 629 bin olan seçmen sayısı ADNKS baz
alınınca 48 milyon 265 bin 644'e çıkmış ve seçmen
sayısı 6 milyon artmıştır. Kütüklerde meydana gelen
değişiklik yalnızca bu artıştan ibaret
olmamış, yıllardır aynı mahallede oturan ve oy
kullanan çok sayıda kişi, seçmen kütüklerinde isimlerini
bulamamış ve isimleri başka adreslerde hatta başka illerde
kayıtlı çıkmıştır. Bazı illerde tek adreste
toplu kayıtlar ortaya çıkmıştır. Gösterilen ve toplu
kayıt yapılan adreslerde, binaların devam eden kaba
inşaatları hatta kümesler ortaya çıkmıştır.
Güvenlik kuvvetlerimizin yıllardır aradığı eli
kanlı teröristlerin isimleri adreslere kaydedilmiştir. Kayıtlar
mahalle, cadde ve sokak isimlerine göre değil, seçmen
kaydırmanın önünü açacak şekilde soyadı sıralamasına
göre yapılmıştır. Yaşamını yitiren
kişilerin ve bebeklerin bile isimleri seçmen kütüklerinde yer
almıştır. Bütün bu yaşananlar, Adrese Dayalı Nüfus
Kayıt Sistemine göre hazırlandığı açıklanan
seçmen kütüklerinin güvenilirliğine gölge düşürmüştür. ADNKS
formlarına olan itirazlar henüz sonuçlanmamışken, TÜİK'in
seçmen kütüklerini oluşturan Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi
formlarını imha etme kararı alması kafaları iyice
karıştırmıştır. İmha kararı kamuoyunda
"delillerin yok edilmesi" şeklinde
algılanmıştır.
Danıştay
8. Dairesi'nin aldığı kararı gerekçe gösteren Yüksek Seçim
Kurulu 23.12.2008 tarihli toplantısında aldığı
kararla, nüfusu 2000'in altında kalan belediyelerin 29 Mart 2009'da
yapılacak seçimlere girmelerinin yolunu açmıştır. Anayasa
Mahkemesi Başkanı ise yaptığı açıklamada, bu
durumun Anayasa'nın 153. maddesinin ihlali anlamına geldiğini
vurgulamıştır. Sonuçta bu konuda kafaların
karışıklığı ve şüphelerin de ötesinde siyasi
sonuçları da tartışılacak hukuki bir karmaşa da ortaya
çıkmıştır.
Kamuoyunda
tartışma yaratan ve seçmen kütüklerine olan güveni sarsan bu konunun
araştırılması konusunda Yüce Meclisimize büyük görevler
düşmektedir. Yüce Meclisimizin bu görevi yerine getirmesi için
Anayasa'nın 98. ve TBMM içtüzüğünün 104 ve 105. maddesi uyarınca
bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulması gerekmektedir.
2.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal ve 29
milletvekilinin, Beyoğlu Sütlücedeki Karaağaç Tekkesinin
bulunduğu alanın kullanımı ve imar durumlarıyla ilgili
iddiaların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/301)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Geçmişi 500
yıla dayanan Karaağaç Bektaşi Dergahı İstanbul'un en
kıdemli dergahlarından biridir.
İstanbul
İli, Beyoğlu İlçesi Sütlüce Mahallesi 3257 ve 3258 numaralı
parsellerde, Osmanlı Dönemi'nden kalma Karaağaç Bektaşi Tekkesi
ve bu tekke sınırları içinde Bektaşi Dedeleri'ne ait
mezarların bulunduğu tarihi kayıtlarda bilinmektedir.
Ayrıca bu dergah ile ilgili olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın,
İstanbul 2 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Bölge Kurulu'nun 02.05.2007 tarih ve 1015 sayılı
kararıyla kültür varlığı olarak tescil edilmiştir.
Ayrıca bu kararda Türk-İslam Eserleri Müzesi'ne, kaldırılan
mezar taşlarının orijinallerinin Türk İslam Eserleri Müzesi
denetiminde mevcut yerlere konulmasına ve bu alandaki uygulamanın söz
konusu müze denetiminde yapılmasına, ayrıca kültür
varlığı, yapının uygulaması tamamlanmadan yeni
yapıya iskan izni verilmeyeceğine karar verilmiştir.
İstanbul
Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Türk ve İslam
Eserleri Müzesi Müdürlüğünün 20.02.2006 tarih ile 694 sayılı
raporunun sonuç bölümünde de yapılan ayrıntılı inceleme ve
araştırmalar sonucunda "parselin tarihsel, kültürel, sosyal ve
siyasi ve askerî tarih bakımından korunması gerekli
taşınmaz kültür varlığı olarak tescil edilmesinin
uygun olacağı" belirtilmektedir.
Ancak koruma
kurulunun kararı ve Türk İslam Eserleri Müzesi'nin raporuna
rağmen, iki parsele ayrılan arsanın bir parseline otel yapılacaktır.
Diğer parselde yer alan ek bina ise AKP İl
Başkanlığı olarak kullanılmaktadır. Ek
binanın asıl sahibinin Yapıtay İnşaat ve Tekstil
Sanayi Ticaret Limited Şirketi'ne ait olduğu belirtilmektedir.
Yapıtay Limited Şirketi tarafından 1 YTL
karşılığında 99 yıllığına
Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş'ye kiraya verildiği
ve kullanım için de AKP İl Başkanlığı'na
verildiği ifade edilmektedir.
Karaağaç
Bektaşi Dergâhı, öncelikle bir kültür varlığı olarak
korunması gereken bir yer olmasının yanında, Alevi Bektaşiler
açısından da önemi yadsınamayacak bir mekândır. Tarihî ve
kültürel değerlerin korunması inanç merkezlerine saygı
gösterilmesi gerekmektedir. Alevi Bektaşiler açısından önemi
tartışmasız olan bu dergâhın bulunduğu alanın
yapılaşmaya açılması, Aleviler üzerindeki baskıcı
tutumun devam ettiğini göstermektedir. İstanbul'un tarihî ve kültürel
mirasının talan edildiği AKP İktidarı döneminde
yaşananlara, artık inanç merkezlerinin de eklenmiş olması
kaygı vericidir. Her alanı bir rant kapısı olarak gören zihniyetin
sonucunda, İstanbul, bütün değerlerini kaybetme noktasına
gelmiştir. 2010 Avrupa Kültür Başkenti olan İstanbul'da,
hoşgörünün sembolü, kültür varlığı olan ve artık
tarihî bir niteliğe bürünmüş Karaağaç Dergâhı'nın yok
edilmesi kabul edilemez.
Karaağaç
Tekkesi'nin bulunduğu alan kültürel ve tarihsel olduğu kadar inançlar
açısından da önem taşımaktadır. Farklı mezheplere
mensup insanlara karşı, geniş bir hoşgörü çerçevesinde
yaklaşılması ve saygı duyulması temel
alınmalıdır. Toplumsal barış ve huzurun
sağlanması için bu son derece önemlidir. Bu çerçevede olaya
yaklaşılması sorunların çözümünde atılacak önemli
adımlardan biri olacaktır. Karaağaç Tekkesi'nin bulunduğu
alanda öncelikle yapılaşmanın ivedilikle önlenmesi gerekir.
Kamunun ortak malı olan bu ve benzeri arazilerin kişisel
ilişkilere konu edilerek bir rant alanı olarak görülmesine dayanan
anlayış derhâl
bırakılmalıdır. Bu gibi alanların kamusal yarar
sağlamanın yanında, insanların tarih ve kültür
birikimlerine de katkı sağlayacak şekilde onarılarak
kullanılması gerekmektedir.
Bir kültür
varlığı olarak tescil edilmiş olmasına rağmen
yapılaşmaya açılan Karaağaç Tekkesi'nin bulunduğu
alanın yapılaşmaya açılmasının nedenleri ve bu
alandaki yapılaşmanın önlenmesi için alınacak tedbirlerin
tespiti amacıyla, Anayasa'nın 98. ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü'nün 104. ve 105. maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif
ederiz.26.12.2008
1) Çetin Soysal (İstanbul)
2) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
3) Kemal Kılıçdaroğlu (İstanbul)
4) Tacidar Seyhan (Adana)
5) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
6) Ahmet Ersin (İzmir)
7) Birgen Keleş (İstanbul)
8) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
9) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
10) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
11) Yılmaz Ateş (Ankara)
12) Muharrem İnce (Yalova)
13) Zekeriya Akıncı
(Ankara)
14) Gürol Ergin (Muğla)
15) Kemal Demirel (Bursa)
16) Sacid Yıldız (İstanbul)
17) Atila Emek (Antalya)
18) Tayfur Süner (Antalya)
19) Turgut Dibek (Kırklareli)
20) Derviş Günday (Çorum)
21) Rahmi Güner (Ordu)
22) Faik Öztrak (Tekirdağ)
23) Algan Hacaloğlu (İstanbul)
24) M. Akif Hamzaçebi (Trabzon)
25) Atilla Kart (Konya)
26) Hulusi Güvel (Adana)
27) Metin Arifağaoğlu
(Artvin)
28) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
29) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
30) Yaşar Ağyüz (Gaziantep)
3.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal ve 26
milletvekilinin, erken yaşta evlilik konusunun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/302)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Birleşmiş
Milletler Genel Kurulu tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde Çocuk
Hakları Sözleşmesi kabul edilmiştir. Türkiye'de de Ocak 1995'te
Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe konulan ve Türkiye için de
kanun düzeyinde kabulü söz konusu olan "Birleşmiş Milletler
Çocuk Hakları Sözleşmesinin 1. maddesinde "Bu sözleşme
uyarınca çocuğa uygulanabilecek olan kanuna göre 'daha erken
yaşta reşit olma' durumu hariç, on sekiz yaşına kadar her
insan çocuk sayılır" denilmektedir. Birleşmiş
Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nde çok açık bir şekilde
çocuk tanımı yapılmaktadır. Ancak ülkemizde bu
tanımın içinde yer alacak çocukların, özellikle de kız
çocuklarının evlendirildiği bilinmektedir. Evlilik konusunda
ulusal ve uluslararası yasal düzenlemelere aykırı olan ve
toplumun belli bir kesiminde olağan ya da normal kabul edilen somut
durumların olduğu da bilinmektedir. Çocuk yaşta, berdel, kuma
gitme, aile içinde akrabalarla yaptırılan evlilikler bu somut durumlara
birer örnek teşkil etmektedir. Çocuk yaşta genelde ailelerin
baskıları sonucunda kız çocuklarına yaptırılan
evlilikler hem bireysel hem de toplumsal sonuçları açısından son
derece olumsuz tablolar ortaya çıkmaktadır. Fiziksel gelişimini
tamamlamamış olması nedeniyle çocuğun
yaşadığı olumsuzlukların yanında, ruhsal
gelişimi açısından da önemli sorunların
yaşanmasına neden olmaktadır. Erken yaşta yaptığı
evlilik nedeniyle kız çocukları eğitimlerini
tamamlayamamaktadır. Bu da sosyal hayata katılmalarını ve
ekonomik olarak bağımsızlıklarını elde etmelerini
engelleyici bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.
Erken evlilik aile içinde şiddete maruz kalma riskini arttırır,
cinsel yolla bulaşan hastalıklara yakalanma
olasılığını güçlendirir. Kadın üzerinde zaten var
olan sosyal baskı böyle ortamlarda daha da artmaktadır.
Ülkemizde
yapılan her üç evlilikten biri onsekiz yaş altında yapılan
erken yaş evliliğidir. Bu son derece yüksek bir orandır. Erken
yaşta yapılan bu evlilikler en başta çocuk haklarının
ihlali anlamına gelmektedir. Sağlıklı yaşam hakkı
elinden alınan çocuğun hayatını düzgün bir şekilde
devam ettirmesi, kendine ve topluma katkı sunabilecek bir birey haline
gelebilmesi neredeyse olanaksızdır. Kız çocuklarının
erken yaşta zorla evlendirilmeleri kadınların toplumda zaten var
olan eşitsiz konumunu pekiştiren bir unsurdur. Eşit
koşullarda yaşamını devam ettiremeyen kadın bu nedenle
şiddete karşı savunmasız hale gelmektedir. Bu tür
evliliklerde aile içi şiddet oranlarının yüksek
olmasının nedeni de budur.
Kız
çocuğunun erken yaşta evlendirilmesi, ailelerin sosyo-ekonomik düzeyi
ile doğru orantılıdır. Bu da bize eğitimin ve ekonomik
koşulların sağlanmasının önemini bir kez daha
göstermektedir. Toplumların geleceklerini çocuklar oluşturur.
Sağlıklı düşünebilen, gelişmiş bireylerden
oluşan toplumlarda, ilerleme hızlı olur. Bu nedenle çocuk hak ve
özgürlükleri konusunda asla taviz verilemez.
Bu nedenle toplum
genelinde çocuklar için var olan risklerin önceden tespit edilerek önlem
alınması gerekmektedir. Devletin bu anlamda üzerine düşen görev
ve sorumluluğu yerine getirmesi gerekmektedir. BM Çocuk Hakları
Sözleşmesini imzalayan Türkiyenin, bu sözleşmeyi yürürlüğe
koymakla altına girdiği yükümlülükleri yerine getirmesi
gerekmektedir.
Çocuk
haklarının ihlallerine ve cinsel istismara ve toplumsal halk
sağlığı sorunlarına neden olan erken yaş
evliliklerinin nedenleri ve bu nedenlerin önlenmesi için alınacak
tedbirlerin tespiti amacıyla, Anayasanın 98. ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün 104. ve 105. maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
26/12/2008
1) Çetin Soysal (İstanbul)
2) Atila Emek (Antalya)
3) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
4) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
5) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
6) Tayfur Süner (Antalya)
7) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
8) Ahmet Ersin (İzmir)
9) Zekeriya Akıncı (Ankara)
10) Gürol Ergin (Muğla)
11) Kemal Demirel (Bursa)
12) Sacid Yıldız (İstanbul)
13) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
14) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
15) Rahmi Güner (Ordu)
16) Derviş Günday (Çorum)
17) Turgut Dibek (Kırklareli)
18) Faik Öztrak (Tekirdağ)
19) Algan Hacaloğlu (İstanbul)
20) M. Akif Hamzaçebi (Trabzon)
21) Atilla Kart (Konya)
22) Hulusi Güvel (Adana)
23) Birgen Keleş (İstanbul)
24) Metin Arifağaoğlu (Artvin)
25) Muharrem İnce (Yalova)
26) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
27) Yaşar Ağyüz (Gaziantep)
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Danışma
Kurulunun bir önerisi vardır, okutup oylarınıza
sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu
Önerileri
1.- Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun
çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 13 ve 20 Ocak 2009
Salı günlerindeki birleşimlerinde 1 saat süre ile sözlü
soruların görüşülmesinin ardından diğer denetim konularının
görüşülmeyerek, kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine, 14
ve 21 Ocak 2009 Çarşamba günlerindeki birleşimlerinde sözlü
soruların görüşülmemesine ilişkin Danışma Kurulu
önerisi
Danışma
Kurulu Önerisi
Tarihi:
13/1/2009
Danışma
Kurulunun 13 Ocak 2009 Salı günü (bugün) yaptığı toplantıda,
aşağıdaki önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması
uygun görülmüştür.
|
|
|
Nevzat Pakdil |
|
|
|
Türkiye Büyük
Millet Meclisi |
|
|
|
Başkan V. |
|
Mustafa
Elitaş |
|
Kemal Anadol |
|
Adalet ve
Kalkınma Partisi |
|
Cumhuriyet Halk
Partisi |
|
Grubu
Başkan Vekili |
|
Grubu
Başkan Vekili |
|
Oktay Vural |
|
Selahattin
Demirtaş |
|
Milliyetçi
Hareket Partisi |
|
Demokratik
Toplum Partisi |
|
Grubu
Başkan Vekili |
|
Grubu
Başkan Vekili |
Öneriler
Gündemin kanun
tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işler
kısmında bulunan 319 ve 320 sıra sayılı kanun
tasarı ve teklifinin, bu kısmın sırasıyla 3 ve 4 üncü
sıralarına alınması ve diğer işlerin
sırasının ise buna göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun;
13 ve 20 Ocak
2009 Salı günlerindeki birleşimlerinde 1 saat süre ile sözlü
soruların görüşülmesinin ardından diğer denetim
konularının görüşülmeyerek gündemin kanun tasarı ve
teklifleri ile diğer işler kısmında yer alan işlerin
görüşülmesi, 14 ve 21 Ocak 2009 Çarşamba günlerindeki
birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesi;
Çalışma
Saatlerinin 13 ve 20 Ocak 2009 Salı günlerindeki birleşimlerinde
15.00-20.00, 14,15,21 ve 22 Ocak 2009 Çarşamba ve Perşembe
günlerindeki birleşimlerinde ise 14.00-20.00 Saatleri arasında
çalışmalarını sürdürmesinin Genel Kurulun onayına
sunulması uygun görülmüştür.
BAŞKAN
Danışma Kurulu önerisi üzerine konuşmak isteyen, lehinde,
Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün
AYHAN SEFER ÜSTÜN
(Sakarya) Konuşmayacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN -
Kayseri Milletvekili Sayın Elitaş
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Konuşmayacağım Sayın
Başkan.
BAŞKAN Siz
de konuşmayacaksınız.
Aleyhinde,
Eskişehir Milletvekili Sayın İçli, buyurun.
H. TAYFUN
İÇLİ (Eskişehir) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın
Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; AKP
Grubunun, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun, Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun
ve Demokratik Toplum Partisi Grubunun ortaklaşa, daha doğrusu oy
birliğiyle önümüze getirdiği Danışma Kurulunun aleyhinde
görüşlerimi bildirmek için söz aldım. Hepinizi şahsım ve
Demokratik Sol Parti adına saygıyla selamlıyorum.
Yine bir
salı günü, yine karşımızda bir Danışma Kurulu
önerisi ve gündemin, yine önceki salı günlerinde olduğu gibi bir
yazboz tahtasına dönüştürüldüğünü de bugün tekrar görüyoruz. Her
hafta salı günü, gündemin birinci sırasında ve üst
sıralarına gelen kanun tasarı ve teklifleri bir şekilde
kaydırılmak suretiyle, değişiklik yapılmak suretiyle
Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemi belli ediliyor.
Değerli
arkadaşlarım, iktidar partisinin, AKPnin gündeminin farklı olması
çok doğal. Önümüze getirilen iki kanun tasarısına
baktığımız zaman, birisi markaların korunmasıyla
ilgili kanunda yapılan bir değişiklik, diğeriyse
karşılıksız çek ve protestolu senetlerle ilgili bir
değişiklik, bir düzenleme. Şüphesiz, bu kanunlar çok önemli
değerli arkadaşlarım, ama hepinizin çok iyi bildiği gibi,
Türkiyenin gerçek gündemi ekonomik kriz. Türkiyenin gerçek gündemi, son
günlerde, son yıllarda yaşanan Anayasa ihlalleri. Yine, Türkiyenin
gerçek gündemi, Gazzede yaşanan insan hakları ihlalleri. Bu gerçek
gündeme başka konular da eklenebilir, ama görüyoruz ki, AKPnin gündemi
farklı.
Değerli
arkadaşlarım, bu gündemde, iki yüz kırk yedi adet genel
görüşme ve Meclis araştırması yapılmasına dair
gündemde önergeler var, ama önümüze gelen bu Danışma Kurulu
önerisinde, sadece salı günü sözlü soruların
cevaplandırılması, diğer denetim konularının bu
hafta ve önümüzdeki hafta görüşülmemesi öneriliyor, bu kabul edilebilir
bir olay değildir.
Türkiyenin
gerçek gündeminin ne olması gerektiğine ilişkin bu kısa
görüşlerimi bildirdikten sonra, benim için, hepimiz için çok önemli olan
Anayasa ihlalleri konusuna değinmek istiyorum değerli
arkadaşlarım.
Değerli
arkadaşlarım, milletvekili olduğumuzda Anayasanın 81inci
maddesi gereğince hepimiz burada yemin ettik. Yemin metnini burada uzun
uzadıya size aktaracak değilim, ama küçük bölümleri tekrar sizlere
hatırlatmak isterim:
Hukukun
üstünlüğüne yemin ettik değerli arkadaşlarım. Demokratik ve
lâik cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı
kalacağımıza, toplumun huzur ve refahı, millî
dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan
haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve
Anayasaya sadakatten ayrılmayacağımıza namusumuz ve
şerefimiz üzerine yemin ettik.
Değerli
arkadaşlarım, son yıllarda birçok soruşturmada açıkça,
göz göre göre, taammüden Anayasanın hükümleri ihlal edilmektedir. Hukuk
sistemi bir devletin bağışıklık sistemidir. Eğer
hukuk sistemi, o bağışıklık sistemi çökerse, bir
devletten, demokratik bir devletten söz etmek mümkün değildir değerli
arkadaşlarım. Çünkü herkesin, her vatandaşın
sığınacağı yer hukuktur ve her vatandaşın
aradığı gerçeklik hak ve adalet duygusudur. Her şeyin
güllük gülistanlık olduğu dönemlerde
aydınlarımızın, siyasetçilerimizin demokrasi havarisi
kesilmesi değerli arkadaşlarım belki çok normaldir ama zor
dönemlerde herkesin insan haklarına sahip çıkması, temel hak ve
hürriyetlere sahip çıkması, Anayasa hükümlerine sahip
çıkması asıl erdem olan; böylesi zamanlarda
karşımıza çıkıyor değerli arkadaşlarım.
Anayasa
ihlalleri, işte bir kısmı soruşturması devam eden, bir
kısmı da yargılaması devam eden, adına da kimileri
tarafından Ümraniye Soruşturması, kimileri tarafından da
Ergenekon Soruşturması denilen davada da karşımıza
çıkıyor. Birkaç gün önce Türkiye Barolar Birliği bu konudaki
hassasiyetini çok net olarak ortaya koydu; birçok bilim insanı, anayasa
hukukçusu, ceza hukukçusu, Anayasamızda amir olan hükümlerin açıkça
ihlal edildiğini net olarak ortaya koydular değerli
arkadaşlarım: Bir terör örgütü yaratıldı, terör örgütü
mensupları soruşturuluyor diye, 1950lerin Amerikasında
yaşanan o cadı avına, Mc Carthy denilen bir Amerikalı
senatörün önderlik ettiği, onun ismini aldığı bir cadı
avına dönüştürülüyor Türkiyedeki soruşturmalar, adil
yargılanma hakkı hiçe sayılıyor.
1 Temmuzda
tutuklanan dokuzuncu dalga sanıkları hakkında daha,
karşımızda, tanzim edilmiş bir iddianame değerli
arkadaşlarım yok. Türkiye şimdiye kadar böylesine hukuk
dışılıkları yaşamadı değerli
arkadaşlarım.
Birkaç gün önce
bir gazetemizde bir röportaj yapılıyor. Sabah gazetesinin bir
yazarı ile Taraf gazetesinin bir yazarı, on birinci dalganın ne
şekilde olacağını -daha önceki operasyonlarda da
aynısı yapılmıştır, benzer olaylar
yapılmıştır- karşımıza nelerin gelebileceğini,
soruşturmaların hangi noktalara gidebileceğini bizlere röportaj
şeklinde anlatmaya çalışıyorlar. O röportajda diyorlar ki:
Türk Silahlı Kuvvetleri ikiye bölünmüş
İki de değil, bunun
yüzde 70i Ergenekoncu, yüzde 30u Amerika ve Avrupa Birliğinden destek
alan küreselleşmeci subaylar şeklinde tanımlanıyor. Millî
İstihbarat Teşkilatının asker ve sivil kanadının
birbiriyle çatışma içinde olduğuna dair öngörülerde bulunuluyor.
Hatta bir daire başkanının Ergenekoncu olması nedeniyle
gözaltına alınacağı söyleniyor. Devam ediyor: Genelkurmay
Başkanlığı yapmış bir kişinin on birinci
dalgada gözaltına alınacağı söyleniyor.
Değerli
arkadaşlarım, eskiden hepimizin bildiği bir atasözü vardır
Kalem kılıçtan üstündür. veyahut Kalem kılıçtan
keskindir. diye. Bu atasözü, bilgeliğin, bilimin kaba kuvvetten,
şiddetten güçlü olduğunu anlatmak için kullanılan bir
atasözüdür. Ama yaşadığımız dönemde, değerli
arkadaşlarım, kalem, aynı bir silah gibi, hatta
gelişmiş teknolojik bir silah gibi kullanılmaya
başlanıyor. Kendisine aydın diyen, kendisine yazarçizer
diyen kişiler, bu ülkeye hizmet etmiş ahlaklı, onurlu insanlar
üzerinde gizli olması gereken soruşturmaya ilişkin birçok
bilgileri on dokuz aydır yazıyorlar, çiziyorlar, televizyonlara
çıkmak suretiyle insanları lekeliyorlar, insanları
yaralıyorlar. Silah insanı öldürebilir, silah insanı
yaralayabilir; bunun acısı bir nevi, bir açıdan tıbbi
müdahaleyle iyileştirilebilir ama bu kalem silahının yarattığı
acıları, kalem silahının demokrasimizde
yarattığı tahribatın acılarını ortadan
kaldırabilmek mümkün değildir değerli arkadaşlarım.
Medya dördüncü
kuvvet diyorduk; yasama, yürütme, yargı, medya dördüncü kuvvet. Kimi medya
organları, aynı bir terörist örgüt gibi davranıyor ve
insanları lekeleyerek, karalayarak, sadece onları değil
ailelerini ve gelecek kuşakları da yaralamak ve kirletmek için bir
terör silahı gibi kullanılıyor. Bunlara sessiz kalmak mümkün
değil
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız Sayın İçli.
Buyurun.
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
Biraz evvel
Anayasanın 81inci maddesinden kısa alıntılar yaparak
Anayasaya sadakat yemini ettiğimizi ifade etmiştim.
Değerli
arkadaşlarım, bir kez daha hatırlatıyorum: Anayasa
hükümlerini eğer içselleştirmezsek, eğer bu Anayasa hükümlerinde
yer alan temel hak ve özgürlükleri halkımız içselleştirmezse,
bunları korumazsa bu hükümler kâğıt üzerinde kalmaktan
başka bir işe yaramaz. Burada, sağcıydı solcuydu,
komünistti ülkücüydü gibi bir ayrım yapılmaksızın her Türk
vatandaşının, her erdemli aydının bu Anayasa
aykırılıklarına karşı sesini çıkartması
bir görevdir diyorum.
Beni
dinlediğiniz için, sabrınız için hepinize
şükranlarımı sunuyorum. (DSP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın İçli.
Danışma
Kurulu önerisinin aleyhinde Tunceli Milletvekili Kamer Genç.
Buyurun
Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Danışma Kurulu raporu
aleyhinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
başlarken, Gazzede yapılan katliamı şiddetle ve nefretle
kınıyorum. Burada masum insanların bu kadar hunharca ve
insanlık dışı ölçülerle öldürülmesinin hiçbir
insanlığa, hiçbir vicdana ve hiçbir şeye
sığmadığını belirtmek istiyorum. Ama tabii
İsrailin bu saldırısının kınanması
konusunda maalesef AKPnin burada iştirak etmemesi dolayısıyla
ilk defa Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu konuda bir kınama kararı
çıkmadı. Bunun bir an önce çıkması lazım.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, ben Tunceliye gittim. Tunceli benim seçim
bölgem. Çok büyük kar var. Yani Kebanı besleyen o sular Tunceli
dağlarından, Munzur dağlarından gelen sulardır.
Gerçekten insanlar çok büyük bir sıkıntı içinde. İşte
Hozata gittim, Ovacıka gittim, Çemişgezeke gittim, oralarda eksi
17lerde, 18lerde çok zor şartlarda insanlar yaşıyorlar ve
aynı zamanda da tabii karla mücadele konusunda mahallinde çok yeterli alet
ve edevatın olmaması nedeniyle bazı yetersizlikler oluyor. Tabii
orada çalışan özellikle teknik elemanlara herhangi bir şeyimiz
yok. Ancak, biraz daha makine desteği buraya verilirse bence daha isabetli
olur.
Özellikle bu
YİBOlarda
Bizim orada epey YİBO var. Buralarda, şimdi mesela
Ovacıktaki, Pülümürdeki, Nazımiyedeki veya daha yüksek yerlerdeki işte bu
YİBOlara verilen yakıt ile başka bir sıcak yerdeki
YİBOlara verilen yakıt biraz aynı olduğu için, oralarda,
bizim yetkililerden aldığımız bilgiye göre, buralara daha
fazla yakıt parası tahsis edilmesi gerekir. Hakikaten, eksi 17lerde,
18lerdeki o şartlarda YİBOlarda çocuklarımızın, genç
çocuklarımızın üşümemesi lazım.
Ayrıca,
tabii, halk o kadar büyük bir fakruzaruret içinde ki
İşte, ben
pazartesi günü şeye gittim, yol üzerindeki birkaç köyde okula gidecek
öğrenciler, gidemiyor. Yani hem vasıta yok, işte aileleri
Aynı ailede 3-4 tane öğrenci okuyunca, fakir aileler dolmuş
paralarını dahi bulamıyorlar. Yani o zaman şöyle bir metot
uygulanabilir: Mesela, YİBOda okuyan çocuklar cuma günleri okul tatil
olduktan sonra, orada işte, kaymakamlık veya valilik bu
öğrencilere bir vasıta tahsis
edebilir. Bu vasıta, aynı güzergâha giden çocukları evlerine
bırakabilir ve pazartesi günü de aynı vasıta gidip bunları
alabilir. Yani bu çok büyük de bir rakam tutmuyor. Ama maalesef, Tuncelide bu
taşıma sistemiyle eğitime hiç fazla bir değer verilmedi,
çok da büyük bir sıkıntı. Yani Türkiye'nin birçok yerinde
yapılan bu konudaki uygulama Tuncelide maalesef yapılamıyor.
Biz ilgilileri özellikle uyarmak da istiyoruz: Yani, buradaki insanlar
hakikaten ekonomik zaruret içindeler ve 3 tane çocuğu okutan aileler
Ki
tebrik etmek lazım. Hele, bir hanım 3 tane kızım okuyor,
3ü de okul birincisi. dedi. Ama ne yapayım ki bakamıyoruz, yani
imkânlarımız müsait değil.
Yani bence, o
bölgelere, bu eğitime sarf edilen paralar bu memleketin geleceğine
sarf edilen paralardır. Buralarda okuyan gençlerimize,
çocuklarımıza mümkün olduğu kadar yardım edilmelidir,
yardım elini uzatmalıyız ve bu insanları bu
sıkıntılı vaziyetlerinden kurtarmamız gerekir.
Tabii, AKP
zamanında maalesef sağlıklı yönetici gelmiyor
arkadaşlar.
Yani, git bak,
güleceğine git bak kardeşim!
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Devam et...
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Bize güzel tavsiyelerde bulunuyorsun.
KAMER GENÇ
(Devamla) - Yani şimdi getiriyor Tunceliye, ya Rizeli ya Trabzonlu müdür
atıyor. Ya kardeşim, bu memleket yalnız Rize ve Trabzondan
mı ibaret? Bu memlekette, her yerde yetişen insanlar var. Yani hem
siz iktidardasınız diye, orada güç sizde diye, yani ille devletin her
tarafında, Kayseri, Rize ve Trabzona mı yönetici atamak lazım?
Bunları aşın biraz. Yani bu memlekette liyakat sistemine
dayalı bir yöneticilik politikasını takip ederseniz, bu,
gerçekten daha isabetli olur. Bizim istediğimiz memleketimizin sağlıklı,
liyakatli insanlar vasıtasıyla yönetilmesi, bürokrasinin yönetilmesi.
Oraya öyle müdürler atanmış ki -yani ben belirtmek de istemiyorum-
telefon açıyorum, adam karşımda bana sanki böyle bir ilkokul tahsili görmemiş
derecede o kadar cahilane konuşuyor ki, yani üzülüyorum. Ben bunu
yalnız Millî Eğitimdekilere demiyorum, başka devlet dairelerine
de
Mevzuattan haberi yok, işte birilerinin adamı diye e git
Nerede,
kim görevini ihmal ediyorsa, kim işte birtakım suistimallere ismi
karışıyorsa, e hadi git Tuncelide kal
E, kardeşim o
adamları oraya göndereceğinize, Kayseriye gönderin, Rizeye
gönderin, Trabzona gönderin. Daha güzel işte, görsün orada. Ama
Tunceliye gidince, bir de orası tabii terör bölgesi de olduğu için,
maalesef, işte Nasıl olsa biz burada ne yapsak kimse bize
karşı yapmaz. hesabıyla insanlarımız, maalesef, bu
cahil cühelanın işte o yarattığı yönetimsizlik ve
halka verdikleri sıkıntıların içinde öyle bir zor hayat
şartları içinde yaşıyorlar.
Mesela,
işte, orada bize intikal ettirildi: İşte bu Hükûmet -biraz önce
Tarım Bakanı konuştu burada- efendim, işte, zirai aletlerin
teşviki için vatandaşlara teşvik primi verileceği
vadedilmiş, daha bir senedir hiçbir para ödemiyor, bunlar da önemli
konular.
Değerli
milletvekilleri, yine, bizim orada en önemli şey de terör parası. Bu
terörde zarar gören insanlara, maalesef, verilecek paranın miktarı 5
milyar, 10 milyar, en fazla 15-20 milyar liralık bir para. Kış
şartları çok ağır, devlet de ne olur 1-2 trilyon da versin
o insanlara, adam evini terk etmiş, tarlasını terk etmiş,
ağacını terk etmiş, verin 1-2
Yani o adamlar da, zaten
Komisyonlar gitmiş, tespit etmiş, çok da düşük bir bedel tespit
edilmiş. Ayrıca o bedel de yetmiyormuş gibi bir de komisyonlarda
görev yapan insanlar bunları çağırıyor, mesela 40 milyar
tespit edilmişse Yahu arkadaş,
işte 15 milyara razı ol yoksa gel buraya, bir sulhname
imzalayalım. diyor. Yani böyle olaylar da oluyor. Mümkün olduğu
kadar, bu kış şartlarının devam ettiği şu
sıralarda bu insanlarımıza bence gerekli parayı yardım
etmek lazım. Devletin parası yani her yerde çarçur ediliyor da, ne
olacak yani, Çankaya Köşkünde 40 trilyon harcayacağınıza
ne olacak 1-2 trilyon da işte bu zarar ziyanda, zarar gören
insanlarımıza bu parayı dağıtalım. Bu, aynı
zamanda ekonomiye de bir destek verir. Yani insanlar, o fakru zaruret içinde
olan insanlara 3 milyar, 5 milyar, 10 milyar verdiğiniz zaman onlar gider
esnaftan alışveriş yapar, piyasaya bir canlılık
getirir. Yani bu ekonomiyi bilmiyorsanız hiç olmazsa bunu gidip de cahil
bir köylüde bile
(AK PARTİ sıralarından gülüşmeler)
Gerçi köylü cahil değil. Köylü hepimizden
daha akıllı da
Yani diyorum ki köylü daha gerçekleri kavrayan
birisi. Ben de köy çocuğuyum. Kendime şey etmiyorum. Yani diyorum ki
(AK PARTİ sıralarından gürültüler) Ya neyse! Efendim, köylünün
cahili de var, akıllısı da var. Ben diyorum ki bir köylü bile bu
kadar hata etmez.
O bakımdan,
yani ekonomiyi bilmiyorsanız bile en basit metotlarla bir piyasa
nasıl canlanır bunun bir yolu vardır. Ben size devamlı
diyorum: Şu piyasayı canlandırmak için mümkün olduğu kadar
alt gelir düzeyinde olan insanlara devletin kaynaklarını kanalize
edelim, biraz piyasa canlansın. Bunu demek istedim size. O bakımdan,
bunlar önemli konular.
Bir de tabii,
sayın milletvekilleri, şimdi, Türkiyede bir Ergenekon meselesi var.
Şimdi, bu Ergenekon meselesi Türkiyede çok ciddi bir rejim sorunu hâline
geldi. Şimdi biz, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bence bu konuda Ceza
Muhakemeleri Usulü Kanununda, Ceza Kanununda yapılması gereken
değişiklikleri yapmamız lazım. Yani siz bir kişiyi
içeriye alıp da bir sene, iki sene içeride tutamazsınız. Ceza
Muhakemeleri Usulü Kanununda bu konuda bir hüküm, eksiklik varsa
Diyelim ki:
Kardeşim, en azından sen gözetim altına aldığın
kişiyi üç ayda, beş ayda davasını sonuçlandır.
diyelim. Yani bu çok önemli bir olay. İnsanları uzun zaman
özgürlüğünden yoksun bırakmak bence Türkiye Cumhuriyeti devletinin
hukuk devleti olma sistemiyle şey etmez.
Şimdi,
Mehmet Ali Şahin çıkıyor diyor ki efendim, yani, hâkimler ve
savcılar partisi
YARSAV Başkanı hukuk konusunda otorite
sayılabilecek bir arkadaşımız. Bilgisiyle, kültürüyle, her
şeyiyle, Mehmet Ali Şahinin, karşısında el pençe
duracağı bir kişi.
ABDÜLHADİ
KÂHYA (Hatay) Yapma ya! Avukatı mısın sen onun?
KAMER GENÇ
(Devamla) Yani köy imamının kültürüyle geleceksin, hukukun
başına oturacaksın. Bu olmaz beyler. Her şeyin bir raconu
vardır. Yani gidip de belirli konuları tartışabilmeniz
için, sizin o konularda bir bilgi sahibi olmanız lazım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Devamla) - Yani, şimdi, sen bir avukatlık yapmışsın
üç beş gün; ondan sonra gel, bir siyasi partide kendine şey et, git,
ondan sonra yargının başına otur.
Ayrıca,
Ergenekon
Nasıl ki İsrail Gazzeye fosfor bombaları
yağdırıyorsa, maalesef, AKPliler de Türkiyede kendi
karşıtlarının üzerine buna benzer, Ergenekon
bombasını yağdırıyor. Bu size hayır getirmez.
Onun için, lütfen bu Ergenekon meselesini çok ciddi ele almamız
lazım, yargıyı yıpratmamamız lazım, yargıya
talimat vermemek lazım.
Şimdi, bizim
yargı sistemimizde her şey Adalet Bakanının elinde. Adalet
Bakanı kendisine bu şekilde, muhaliflerine karşı tavır
takınan savcılar eğer bir AKPliye karşı şey
etseydi, ertesi gün o savcıyı alır başka bir göreve
verirdi. Bunlar Türkiyede olan şeyler.
O bakımdan,
yani bu konunun üzerinde çok ciddiyetle durmamız lazım, insanlara
haksızlık etmememiz lazım. YÖK Başkanının o
başını öyle eğen o polise de bir ceza verelim. Yani
yıllarca YÖK Başkanlığı yapmış bir ilim
adamını böyle, toplum karşısında rencide eden
insanlara da prim vermemek lazım.
Saygılar
sunarım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısını istiyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Şimdi, Danışma Kurulu önerisini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Her taraf kabul etti Sayın Başkan.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Ama sayı yetmiyor ki!
BAŞKAN On
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.35
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.48
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Fatoş GÜRKAN (Adana), Yusuf
COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 43üncü
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Danışma
Kurulu önerisinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi
öneriyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İç Tüzükün
37nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma
önergesi vardır. Okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım:
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
(Devam)
C) Önergeler
1.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununa Bir Madde
Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/294) doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/108)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
2/294 esas
numaralı 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununa Bir Madde
Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifim Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 37 nci maddesinde öngörülen sürede ilgili Komisyonda
görüşülmemiştir.
Kanun teklifimin doğrudan Genel Kurul gündemine
alınması hususunda gereğini saygılarımla arz ederim. 9/9/2008
Mehmet
Serdaroğlu
Kastamonu
BAŞKAN
Önerge üzerinde teklif sahibi Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu.
Buyurunuz
Sayın Serdaroğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
SERDAROĞLU (Kastamonu) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sizleri en iyi dileklerimle selamlıyorum.
Özelleştirilen
veya kapatılan kamu iktisadi teşekküllerinde işçi olarak
çalışıp da emekliliğini alamayan, 657 sayılı
Kanunun değişik 4/C maddesiyle başka kurumlara geçici personel
statüsüyle yerleştirilen 4/Clilerin mağduriyetlerini gidermek amacıyla
verdiğim kanun teklifi hakkında söz aldım. Sizleri, bir kere daha,
en iyi dileklerimle selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, öncelikle ve özellikle ifade etmeliyim ki kapatılan veya
özelleştirilen kamu iktisadi teşekküllerinde çalışıp
da 4/C statüsünde olanlar, laf değil, cidden mağdurdurlar. Örnek
vermek gerekirse Taşköprü SEKA Sigara Kâğıdı
Fabrikasının özelleşmesiyle birlikte yaklaşık bin
YTLnin üzerinde maaş alan bir işçi, bugün bu ücretin
yarısından daha az almaktadır. Ayrıca, gerek sendikal
hakları gerekse ikramiyeleri ortadan kalkmış, sosyal
hakları ellerinden alınmıştır. Bir mali yılda on
ay çalıştırılıp dolayısıyla iki ay
çıkış verilmekte, böylece de gelirleri asgari ücretin
altına düşmektedir ve bunlar dört ay için en fazla iki gün ücretli
sağlık izni alabilmektedirler.
4/Cliler
gönderildikleri kurumlarda kendileriyle aynı işi yapan kişinin
aldığı ücretin yarısını almaktadırlar. Bu
uygulama 4/Clileri psikolojik ve sosyal yönden etkilerken, devlete olan
saygıyı, yöneticilere olan güveni zaafa uğratmaktadır.
Şimdi, bir
büyük samimiyetle soruyorum: Aynı durumda biz olsak veya aynı durumda
bizim evlatlarımız, bizim kardeşlerimiz veya bir
yakınımız olsa, bu uygulamaya, bu yeni yaşam koşuluna,
ekonomik olarak gerilemeye nasıl yaklaşır ve kendimizi kandırırız?
Mağdur değiliz diye kendimizi kandırmak mümkün değildir.
4/Cliler
Sayın Başbakanımız, mağdur durumdayız,
yardımınızı esirgemeyiniz. dediklerinde, Sayın
Başbakanın Hepinize bir yerlerde iş verdik,
çalışıyorsunuz. Nereniz mağdur? cevabı, 4/Clileri
bir kere daha yaralamış, bir kere daha mağdur etmiştir.
Yine üzülerek
ifade ediyorum ki sayın iktidar bu tür çıkışlardan mutlaka
vazgeçmelidir. Çiftçinin haklı talebine
Gözünüzü toprak doyursun. demek, yine çiftçinin destek istemesine Hep
size, hep size mi vereceğiz; bu ülkede sizden başkaları yok mu?
demek, doğru bir yaklaşım olmadığı gibi siyasi
nezaketi ve yönetici güvenilirliğini baltalayan, etik olmayan
tavırlardır. Sayın Başbakan ve iktidara, bu
yaklaşım cidden yakışmamaktadır. Mağdurluğu
ve mazlumluğu en iyi telaffuz eden iktidar, 4/Cli mağdur ve mazlum
12.600 kişiye sahip çıkmalıdır.
Sayın
milletvekilleri, 4/Clilerin genel manadaki sıkıntı ve
isteklerine gelince: Çalıştıkları yerlerde konum ve
statülerinin belirlenmesini istemektedirler. Yılda on iki ay
çalışmayı, günün koşullarında eşit işe
eşit ücret verilmesini, sağlık güvencelerinin belli bir zemine
oturtulmasını, hastalık izinlerinin yeniden düzenlenmesini,
yıllardır çalıştıkları yerlerde mesleklerinde
uzmanlaşanların branşlarında işe
yerleştirilmelerini, gelirlerinin düşmesiyle özellikle üniversitede
okuyan çocuklarını okutamaz durumda olduklarını ifade
etmektedirler. Bir çoğu da yaşam standartlarının gerilemesi
sonucu borç yükü altında kaldıklarını, borçlarını
ödeyemez duruma geldiklerini göz yaşları içerisinde bizlere ifade
etmektedirler.
Geçmişte
yaklaşık 200 bin çalışanımızın
problemlerinin çözüldüğü gibi, bu 12 bin civarındaki
kardeşimizin problemini de kabul edilebilir ve bu kişilerin
gönüllerini kazanabilecek bir makulle çözeceğinize, iktidarın
çözeceğine ben şahsen inanıyorum.
Sonuç olarak,
izah ettiğim sebeplerden dolayı, içine düştükleri geçim
sıkıntısı nedeniyle aile düzenleri ve ruh
sağlıkları bozulan bu mağdurlardan son üç yılda 11
kişi intihar etmiştir. Bir mağdur olan Lokman Balın
şiirinin son iki dörtlüğü ile sözlerimi tamamlıyor, takdiri yüce
heyetinize bırakmak istiyorum:
Yetkililer
duymaz! Bu da ne demek?
Nerede kaldı
bunca verdiğim emek?
Hakkımız
değil mi bir sıcak yemek?
Çocukların
benzi soldu vekilim.
Vekilim nameyi
kabul etmezse,
Bir ekmeğim
dört kişiye yetmezse,
Çocuklarım
okumaya gitmezse,
Bizim için hayat
öldü, öldü, öldü vekilim.
Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Serdaroğlu.
Önerge üzerinde
Karaman Milletvekili Hasan Çalış.
Buyurunuz
Sayın Çalış. (MHP sıralarından alkışlar)
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime
başlarken saygı ve selamlarımı arz ediyorum.
Biraz önce, 4/C
çalışanlarının, onların tabirleriyle özelleştirme
mağdurlarımızın problemlerinin çözümüyle ilgili kanun
teklifi üzerinde konuşan Değerli Kastamonu Milletvekilimiz Mehmet
Serdaroğlu 4/Clilerin problemlerini gerçekten açık bir şekilde
dile getirdi.
Değerli
arkadaşlar, gerçekten özelleştirme uygulamaları bazı
alanlarda ülkemizde gerekliydi ve yapıldı. Fakat pek çok konuda
olduğu gibi özelleştirme uygulamalarımızda da bir
özelleştirme modası, özelleştirme propagandası içerisinde,
âdeta, bir strateji programı yapmadan, belli bir program yapmadan,
geçmişteki pek çok örneğimizde olduğu gibi özelleştirmeler
yapıldı ve neticeleri ortada.
Kıymetli
arkadaşlar, işte önümüzdeki, geçen süre içerisinde bir ekonomik kriz
yaşıyoruz. Ekonomik krize girince, özelleştirdiğimiz
bankaların, dolayısıyla yabancıların eline geçen
bankaların Türkiye'nin krizdeki sıkıntılarına çözümle
ilgili yaklaşımını gördük ve İyi ki elimizde, devletin elinde üç
banka kalabilmiş. dedik. Pek çok insan bunu söyledi. Demek ki bundan
sonra yapacağımız özelleştirmelerde bir strateji
önceliğimiz olmalıdır.
Değerli
arkadaşlar, işte bu özelleştirmelerin sonunda kendilerini 4/Cli
diye takdim eden, gerçekten mağdur olan kardeşlerimiz ortaya
çıkmıştır. İşte, bugün Tokata gidersiniz sigara
fabrikasının mağdurlarını görürsünüz, Kastamonuya
gidersiniz şeker fabrikasının mağdurlarını
görürsünüz. Türkiye'nin her tarafına gittiğiniz zaman bu
özelleştirmelerin mağdurlarını görmek mümkün. Bu
insanlarımıza takdir ettiğimiz ücret, takdir ettiğimiz
özlük hakları gerçekten içler acısı. Tabii, bu vesileyle bu
problemi çözmek lazım. Benim seçim bölgem olan Karamanda da her
gidişimizde 4/C mağdurları -şu anda da gözümüzün içine
bakıyorlar- bizim problemlerimizi ne zaman çözeceksiniz, bizi ailemizde,
çoluk çocuğumuzun yanında ne zaman rahat bir hâle getireceksiniz diye
gözümüzün içine bakıyorlar değerli arkadaşlar ve Türkiye Büyük
Millet Meclisinden, özellikle AKP İktidarından Eşit işe
eşit ücret, eşit eğitime eşit statü. sözünün ne zaman
yerine getirileceğini beklemektedirler.
Arkadaşlar,
zaman su gibi akıyor, altı yıllık
İktidarınız geçiyor, ne oldu personel rejimi? Ne oldu, personel
rejimini baştan aşağı ele alıp düzeltecektik ve
problemlerin pek çoğunu bunun içinde çözecektik? Nitekim pek çok
önergemize cevap verirken ilgili bakanlarımız ne diyorlar: Bunu personel
rejiminin içerisinde çözeceğiz. İşte, altı yıl
bitiyor, yedinci yılda bekliyoruz personel rejimini kökten çözmenizi.
Değerli
arkadaşlar, aynı işi yaptırıyoruz bir insana,
aynı okulu bitirmiş, aynı sıralarda oturuyor, birisi 657
sayılı Yasaya göre memur, birisi 4/B statüsünde
çalışıyor, birisi sözleşmeli çalışıyor,
hatta bazıları da var ki -o kurum hizmet satın
almıştır herhangi bir şirketten- şirketin
elemanı, Yarın gelme. denildiği zaman gelmeyecek durumda. Bunun
sağlık teşkilatında, tapu teşkilatında, orman
teşkilatında pek çok örnekleri vardır. Hatta Türk Silahlı
Kuvvetlerinde sözleşmeli erbaşlardaki yaşanan
sıkıntıları görüyoruz. Bu arkadaşlarımız
artık geleceklerinden ümitsiz oldukları için istifa etmek durumunda
kalıyorlar, emekliliklerinden ümitsiz oldukları için istifa etmek zorunda
kalıyorlar.
Değerli
arkadaşlar, bu farklı uygulamalar aynı işi gören, aynı
eğitime sahip insanların tayin, nakil ve atamayla ilgili
değişik problemlerle karşılaşmasına sebep oluyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
HASAN ÇALIŞ
(Devamla) Hatta bu durumdaki arkadaşların pek çoğu eş
durumu tayinini bile yaptıramıyorlar.
Aynı zamanda
meslekte yükselme yönünden problemler oluyor. Ücret
farklılıkları yüzünden, çalışırken bu
insanların moral motivasyonlarının düzgün
olmadığını gittiğimiz her kurumda görüyoruz. Emekli
oldukları zaman elde ettikleri haklar yönünden de gerçekten çok önemli
farklılıklar var. Bunları düzeltmek, bu
sıkıntıları çözmek öncelikle Türkiye Büyük Millet
Meclisinin ama daha da önemlisi AKP İktidarının vatandaşa
verilmiş sözüdür, görevidir. Bu sözünüzü yerine getirmenizi bekliyoruz.
Siz bu sözünüzü yerine getirirseniz, biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak
yaptığınız doğru işlerin arkasında
yapıcı bir muhalefet anlayışıyla bulunuruz ama
yanlışlarınızın karşısında da kale gibi
dururuz değerli arkadaşlar.
Bu duygu ve
düşüncelerle saygılarımı sunuyorum. Bu teklife kabul oyu
vermeniz dileğiyle iyi günler diliyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Çalış.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Şimdi,
sayın milletvekilleri, gündemin Sözlü Sorular kısmına
geçiyoruz.
VII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın,
Ulusal Bor Araştırma Enstitüsüne ve Eti Bor Genel Müdürlüğüne
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi
(6/316)
BAŞKAN
- Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan? Yok.
Sorunun
görüşülmesi ertelenmiştir.
2.- Karaman Milletvekili Hasan Çalışın,
kent aydınlatmasına ve elektrik enerjisi tasarrufuna ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/338)
BAŞKAN
- Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan? Yok.
Sorunun
görüşülmesi ertelenmiştir.
Şimdi,
İçişleri Bakanı Sayın Beşir Atalayın gündemin
Sözlü Sorular kısmının 3, 4, 7, 19, 24, 28, 31, 32, 34, 39,
40, 41, 49, 51, 65, 66, 68, 78, 94, 97, 99, 106, 114, 116 ve 137nci sıralarındaki
soruları birlikte cevaplandırmak istemişlerdir.
3.- Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçının,
petrol kaçakçılığı kapsamında dağıtılan
ikramiyeye ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/341) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
4.- Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçının, yurt
dışı gezilerinin harcırahına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/351) ve İçişleri Bakanı
Beşir Atalayın cevabı
5.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın,
faili meçhul cinayetlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/370) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
6.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin, bir
köydeki şiddet olaylarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/414) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
7.- Van Milletvekili Fatma Kurtulanın, bir siyasi
partinin basın açıklaması sırasında yaşanan
olaylara ilişkin sözlü soru önergesi (6/419) ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı
8.- Antalya Milletvekili Tayfur Sünerin, Gazipaşada
kara nokta olarak belirlenen kavşaklara ilişkin sözlü soru önergesi
(6/425) ve İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
9.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüzün,
gıda bankacılığı amacıyla kurulan derneklere
ilişkin sözlü soru önergesi (6/429) ve İçişleri Bakanı
Beşir Atalayın cevabı
10.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Kepez Gülveren
Mahallesinin şebeke suyunun kirliliği iddiasına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/430) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
11.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, Rum
eserlerinin restorasyonuna ilişkin sözlü soru önergesi (6/437) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
12.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun,
nüfusu ikibinin altında olan belediyelerin kapatılmasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/446) ve İçişleri Bakanı
Beşir Atalayın cevabı
13.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin,
İstanbuldaki ruhsatsız işyerlerine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/448) ve İçişleri Bakanı Beşir Atalayın
cevabı
14.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun,
bazı belediyelerin kapatılarak Malatya Belediyesi sınırları
içine alınmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/450) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
15.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüzün,
Anayasa değişikliği sırasında Meclis çevresinde
görevlendirilen Emniyet personeline ilişkin sözlü soru önergesi (6/468) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
16.- Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçının,
Ordu İl Genel Meclisi Başkanı ile ilgili iddialara ilişkin
sözlü soru önergesi (6/472) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
17.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemirin, polislerin
özlük haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/502) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
18.- Adana Milletvekili Muharrem Varlının,
İl Genel Meclisi üyelerinin sosyal ve özlük haklarına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/504) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
19.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüzün,
Gaziantepteki bazı belediyelerin kapatılmasına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/506) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
20.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun,
şehit ve gazi yakınlarının istihdamına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/523) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
21.- Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçının,
Ankaradaki dilencilere ilişkin sözlü soru önergesi (6/545) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
22.- Karaman Milletvekili Hasan Çalışın,
İstanbul Büyükşehir Belediyesince bastırılan İstanbul
Bültenine ilişkin sözlü soru önergesi (6/549) ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı
23.- Antalya Milletvekili Tayfur Sünerin, Akseki
İlçesinin su sorununa ilişkin sözlü soru önergesi (6/552) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
24.- Niğde Milletvekili Mümin İnanın,
bazı belediye ve köylerin Çiftlik Belediyesine katılım sürecine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/561) ve İçişleri Bakanı
Beşir Atalayın cevabı
25.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
üniversite mezunlarından polis alımına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/572) ve İçişleri Bakanı Beşir Atalayın
cevabı
26.- Antalya Milletvekili Tayfur Sünerin, Antalyada bir
üstgeçitteki büfelerin kiralanmasına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/574) ve İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
27.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüzün,
eylemlere yapılan müdahalelere ilişkin sözlü soru önergesi (6/604) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
BAŞKAN
- Bu soruları sırasıyla
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
soruların Enerji Bakanı Sayın Mehmet Hilmi Güler tarafından
sözlü olarak cevaplandırılması hususunda gereğini arz
ederim.
Rıdvan
Yalçın
Ordu
Soru:
1) 2002
yılı itibarıyla bugüne kadar petrol
kaçakçılığı kapsamında kaç lira ikramiye
dağıtılmıştır? Açıklamanızı arz
ederim.
Saygılarımla.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
soruların Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü
olarak cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim.
Rıdvan
Yalçın
Ordu
Soru:
1- Başbakan olduğunuz tarih itibarıyla yurt
dışı gezileriniz için bugüne kadar toplam ne miktar
harcırah aldığınız hususunun
açıklanmasını arz ederim.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın İçişleri
Bakanı Sayın Beşir Atalay tarafından Anayasanın 98.
ve İçtüzüğün 96. maddeleri gereğince sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Pervin
Buldan
Iğdır
1) 1990 yılından bu yana, kamuoyunda faili meçhul
cinayetler olarak bilinen kaç cinayet işlenmiştir?
2) İşlenen bu cinayetlerden kaçı yargıya
intikal ettirilmiştir?
3) İşlenen bu cinayetlerin kaçı
aydınlatılmıştır ve kaçının sorumluları
tespit edilerek cezalandırılmıştır?
4) İşlenen cinayetlerin aydınlatılması
için bakanlığın herhangi bir çalışması var
mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın İçişleri
Bakanı Sayın Beşir Atalay tarafından sözlü olarak
cevaplanmasını saygılarımla arz ederim.
Sebahat
Tuncel
İstanbul
Malatya ili
Doğanşehir İlçesinde bulunan 350 haneli Topraktepe Köyünde son
yedi yıldır dört bine yakın meyve ağacı kesilmiş,
tonlarca buğday harmanı yakılmış, mezar
taşları kırılmış ve son iki ay içinde dört ev
kundaklanmıştır. Olaylara ilişkin kaymakamlık ve
savcılığa birçok kez başvuru yapılmasına
rağmen sonuç alınamamış, olayların failleri tespit
edilememiştir.
1. Son yedi
yıldır köyde neredeyse sistematik bir hal alan şiddet
olayları Bakanlığınızca soruşturulmuş mudur?
2. Bu türden
üzücü olayların tekrar etmemesi için almayı düşündüğünüz
tedbirler nelerdir?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın İçişleri
Bakanı Sayın Beşir Atalay tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Fatma
Kurtulan
Van
DTP İstanbul
Bağcılar İlçe Teşkilatının, 20 Ocak 2008de
yaptığı basın açıklamasına emniyet güçleri
müdahale etmiştir. Müdahale esnasında DTP Eş Genel
Başkanı Mardin Milletvekili Sayın Emine Ayna polislerin fiziki
şiddetine maruz kalmış, gözlüğü
kırılmış ve ayağından darp
almıştır. Ayrıca çok kişi gözaltına
alınmış ve götürüldükleri karakolda kaba dayağa maruz
kalmışlardır.
Sayın
Başbakan Erdoğan, 3 Eylül 2007 tarihinde Meclis Genel Kurulundaki
Hükümet Programı görüşmeleri sırasında Evet iddialı
olarak söylüyorum, işkencede sıfır tolerans.
İspatınız varsa çıkar konuşursunuz. Bizim hükümet
olarak sorumluluğumuz bu tür bir ispat olduğu zaman gereğini
yapmaktır demiştir.
1- 20 Ocakta
Bağcılardaki polis müdahalesi işkenceye karşı
sıfır toleransın olmadığının açık
ispatı değil midir?
2- Eş
Başkanımız Sayın Aynanın darp edilmesi Türkiye
açısından nasıl bir görüntü yaratmaktadır?
3-
Bağcılardaki müdahaleyle ilgili olarak sorumlular hakkında
herhangi bir soruşturma başlatılmış mıdır?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Beşir
Atalay tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini saygılarımla arz ederim.
Tayfur
Süner
Antalya
Antalyanın
Gazipaşa İlçesinde trafik kazalarının yoğun olarak
meydana geldiği; Sanayi, Hal, Dörtyol ve Mehmet Oğuz Bulvarı ile
Rasih Kaplan Caddesinin kesiştiği güzergahta yer alan kavşaklar
kara nokta olarak belirlenmesine rağmen, trafikte herhangi bir
düzenlemeye şu ana kadar gidilmemiştir. Özellikle yaz sezonunda çok
sayıda aracın kullandığı D400 Karayolu üzerinde
bulunan Sanayi kavşağı, sürücü ve yayaların korkulu
rüyası olmayı sürdürmektedir.
Soru 1: Kara
nokta olarak belirlenen kavşaklarda ne gibi önlemler almayı
düşünüyorsunuz?
Soru 2: Buralara
önlem alınması için mutlaka ölümlü kazaların mı olması
beklenmektedir?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Prof. Dr.
Beşir Atalay tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
Fakirlere
yardım amacıyla kurulan vakıf ve derneklerin son zamanlarda
çoğaldığı, bayram öncesi yapılan yoğun televizyon
reklamlarından anlaşılmaktadır.
1. Gelir Vergisi
Kanununun 40/10 Maddesine göre Fakirlere yardım amacıyla Gıda
Bankacılığı Faaliyetinde Bulunan Dernek ve Vakıflara,
Maliye Bakanlığınca Belirlenen Usul ve Esaslar Çerçevesinde
Bağışlanan Gıda, Temizlik, Giyecek ve Yakacak Maddelerinin
Maliyet Bedelinin Tamamı beyanname veren gelir ve kurumlar vergisi
mükelleflerince gider olarak indirilebiliyor. (GVK 5035 ve 5281
sayılı Yasa, Madde 40/10, 89/6)
Yapılan
bağışlar KDVden de müstesna tutuluyor. (KDV Kanunu Md. 17)
Bu düzenlemeden
sonra, tüzüğünde Fakirlere yardım amacıyla gıda
bankacılığı faaliyetinde bulunacağının
yazılı olduğu kaç adet dernek kurulmuştur?
Kurulan bu
derneklerin isimleri ve kuruluş tarihleri nedir?
2. Bu
derneklerden yurt içi ve yurt dışında adli ve idari
soruşturma geçirenler var mıdır?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın İçişleri
Bakanı Sayın Beşir Atalay tarafından sözlü olarak
yanıtlanması için gereğini arz ederim.
Hüsnü
Çöllü
Antalya
Antalya Kepez
bölgesi Gülveren Mahallesi Muhtarının, konutlara gelen suların
kirli olduğuna ilişkin açıklamaları kamuoyuna
yansımıştır.
Bu kapsamda;
1- Antalya Kepez
Gülveren Mahallesinde şebeke suyunun kirli olduğuna ilişkin
açıklamalar karşısında, bölgede bir inceleme
yapılmış mıdır? Yapılmış ise hangi
sonuçlara ulaşılmıştır?
2- Bölge
sakinleri, kirli su sorunun 3 yıldır
yaşandığını bildirirken, bugüne kadar önlem
alınmamasının nedeni nedir? Bu konu, hangi kamu kurumu veya
kuruluşunun sorumluluk alanına girmektedir?
3- Sorunun çözümü
için Bakanlık olarak ilgili kurumları uyaracak
mısınız? Antalya merkezinde bir mahallenin boru
hattının değiştirilmesi için kaynak bulunamamakta
mıdır?
4- Ülke
ekonomisine büyük katkılar yapan Antalyanın merkezinde hala temiz ve
sağlıklı su hizmeti sunulamaması kabul edilebilir bir durum
mudur? Sorun ne zaman ve nasıl çözülecektir?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun İçişleri Bakanı Sayın Prof. Dr. Beşir Atalay
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını,
Arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru:
İçişleri Bakanlığınca tüm Valiliklerimize yazılan
07/01/2004 tarih ve 50024 sayılı yazılı ile Yunan hükümet
dışı kuruluşlar tarafından istenilen, Rum eserlerinin
restorasyonuna ilişkin taleplerin bildirilmesi istenmiştir. Bu
kapsamda hangi ilimizde kaç adet Rum eserinin restorasyonu için talep
olmuştur, bunlardan kaç adedi Yunan hükümet dışı
kuruluşlar tarafından restore edilmiştir?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Prof. Dr.
Beşir Atalay tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
Nüfusu 2 binden
az olan Beldelerimizde bulunan Belediyelerimizin, önümüzdeki dönemde
kapatılacağı ile ilgili çalışmaların
başlatıldığını basından öğrenmiş
oluyoruz.
1- Nüfusu 2
binden aşağı olan Belediyelerimiz kapatılıyor mu?
2- Bu
Belediyelerimiz kapatılınca Beldelerde Belediye hizmetleri nasıl
verilecektir?
3- Bu
Belediyelerimizde çalışan mevcut personel nerelerde istihdam
edilecektir?
4- Bu uygulama
ile Malatyada kaç Belediye kapatılacaktır?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Beşir
Atalay tarafından sözlü olarak cevaplanmasını
saygılarımla arz ederim.
Sebahat
Tuncel
İstanbul
Vatandaşların
can ve mal güvenliklerini tehlikeye atabilecek her türlü patlayıcı
madde imalat, montaj ve depolama faaliyetleri, ruhsatlandırma ve denetleme
işlemleri İçişleri Bakanlığının
sorumluluğundadır.
1. 31 Ocaktaki
patlamanın gerçekleştiği imalat ve montaj atölyesi 5. derece
risk sınıfına dahildir. Bu işyeri uyulması gereken
standartlardan yoksun ve ruhsatsız olarak nasıl faaliyet
yürütebilmiştir?
2.
Patlayıcı maddelerin ithal, imal, satış, depolama ve
taşınması için Patlayıcı Maddeler Yasasına göre
ayrı ayrı ruhsat alınmalıdır. İçişleri
Bakanlığı malzemelerin ruhsatlı bir işyerinden
ruhsatsız bir işyerine nakline niçin izin vermiştir?
3.
İstanbulda ruhsatsız olarak faaliyet sürdüren kaç tane işyeri
bulunmaktadır?
4. Bu
işyerlerinin denetim ve kontrolleri konusunda harekete geçmeyi
düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Prof. Dr.
Beşir Atalay tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
Malatyada Dilek,
Hanımın Çiftliği, Konak, Orduzu, Topsöğüt Belediyelerinin
kapatılarak, bu bölgeler Malatya Belediyesi sınırları içine
alınmıştır.
1- Belediye
gelirleri ile yeni yasanın çıkartılmadan Bakanlık olarak bu
uygulamayı neden yaptınız?
2- Malatya
Belediyesinin mevcut mali yapısı, şu anda mevcut mücavir
alanlara hizmet verebilecek düzeyde midir?
3- Bağlanan Beldelerimizin
çok geniş alanlara sahip olması nedeniyle, Malatya Belediyesi bu
bölgelere yeterli hizmeti götürebilecek mi, bugün için mevcut yerleşim
birimlerine yeterli hizmetleri götürebilmekte midir?
4- Malatya
Belediyesine bağlanan 5 Belde halkının görüş ve
düşünceleri alındı mı?
5- Bu
Belediyelerdeki çalışanlarımız Malatya Belediyesi
kadrolarına mı alınacaktır?
6- Malatya,
mevcut Büyükşehir Belediyelerinden bazılarından daha fazla
nüfusa hizmet vermektedir. Büyükşehir olması için gerekli yasal
değişiklik yapılacak mı?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Prof. Dr.
Beşir Atalay tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
Türkiye Büyük
Millet Meclisinde Türban Serbestisi Düzenlemesine ilişkin Anayasa
değişikliğinin görüşüldüğü 6 ve 9 Şubat günleri
ile arada kalan günlerde halkımızın Meclise girişi
yasaklanmıştır.
Bu yasaklama
kararına uygun olarak çokça sayıda Emniyet mensuplarımız
görevlendirilmiştir.
1) 1. Tur ve 2.
Tur oylamalar sırasında, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Emniyet
mensuplarınca çevrilmesini demokrasi adına uygun görüyor musunuz?
Halkın
girişinin yasaklandığı günlerde, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin çevresinde ve içinde ilave kaç Emniyet mensubu
görevlendirilmiştir?
2) 9 Şubat
günü Ankarada düzenlenen Bağımsızlık ve Laiklik
Mitinginde kaç Emniyet mensubumuz görev yapmış? Gözaltına
alınanlar olmuş mudur?
3) 2. Tur
oylamanın yapıldığı 9 Şubatta Türkiye Büyük
Millet Meclisi çevresinde ve mitingde görevlendirilen Emniyet mensubu
sayısı, Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gülün
kızının İstanbulda düzenlenen düğün töreni için
görevlendirilen Emniyet mensubu sayısından fazla mıdır,
eksik midir?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki soruların İçişleri
Bakanı Sayın Beşir Atalay tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim.
Av.
Rıdvan Yalçın
Ordu
Soru:
1- Hâlen Orduda
İl Genel Meclis Başkanlığını sürdüren Şanser
Şahinin eşi ve çalışanları hakkında Ordu
Ağır Ceza Mahkemesinde:
Mevzuata
aykırı olarak seyyar emisyon ölçümü yapmak,
Trafikte
kaydı olmayan araçlara ölçüm yapmış gibi işlem yapmak,
Hurdaya
ayrılarak trafikten çekilmiş araçlara trafikteymiş gibi
işlem yapmak,
Sayısı
tespit edilemeyen kadar araca da hologram yapıştırmadan
işlem yapmak,
Siyasi nüfuz
kullanarak iptal edilmiş faaliyetini yeniden başlatmak için Çevre
İl Müdürü ve yetkililere siyasi baskı yapmak eylemleri ile
tanımlanan kamu kurumlarına karşı
dolandırıcılık suçundan dava açıldığı,
bu konunun yayınlanmaması için yerel medyaya baskı
yapıldığı doğru mudur?
İl Genel
Meclis Başkanı partiniz üyesi midir?
2- Devletin
trilyonlarca lirasını yöneten bu şahsın kamu kurumunu
dolandırıcılık suçundan yargılanırken bu görevini
sürdürmesi etik ve hukuk anlayışınızla
bağdaşmakta mıdır?
Çevre İl
Müdürü Selahattin Aydının başka ile atanmasının
sebebi yukarıdaki olayla ilgili midir? Orduda kamu kurumlarında
özellikle iktidar nüfuzundan faydalanarak kamu ihalelerine fesat
karıştırmak suçlarından yoğun tutuklamalar
yapılan bu dönemde meclis başkanının görevine devamı
hususunda ne düşünmektesiniz? Açıklamanızı arz ederim.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Beşir
Atalay tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda
gereğini saygılarımla arz ederim.
Hasan
Özdemir
Gaziantep
AKP hükümetleri
her fırsatta polisin özlük hakları ile ilgili
sıkıntıların giderileceğini söylemesine rağmen,
özellikle ücret ve fazla mesai konuları ile ilgili olarak tatmin edici bir
düzenleme yapmamışlardır. Polisimizin maaşı,
Avrupalı meslektaşlarına göre çok düşüktür. Ayrıca,
Emniyet Teşkilatında fazla mesai ücreti, ortalama 180-YTL
civarındadır.
2006
yılında mülki idare ve yargı mensuplarına iyileştirme
yapılmasına rağmen, İl ve İlçe Emniyet Müdürlerine
ücret yönünden bir iyileştirme yapılmamış ve arada
1.000-YTL'lik dengesizlik meydana gelmiştir. Ayrıca, tazminatlar ve
fazla mesai ücretleri, emekli maaşına
yansımadığından emekliye ayrılan personelin
maaşı, yarı yarıya düşmektedir
Bu çerçevede;
1- Halen
çalışan ve emekliye ayrılan polisin özlük haklarını
iyileştirme konusunda neler yaptınız veya yapmayı
düşünüyorsunuz?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına,
Aşağıdaki
belirtilen soruların İçişleri Bakanı Sayın Beşir
Atalay tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini saygılarımla arz ederim.
Muharrem
Varlı
Adana
Bilindiği
gibi, İl Genel Meclis Üyeleri, birçok ekonomik
sıkıntılarına rağmen yerel bölgelere hizmet götürme
gayreti içerisinde çok önemli çalışmalarda bulunmaktadırlar.
Ancak; görev
süreleri dolduktan sonra, mağduriyet yaşadıkları
görülmektedir. Bu mağduriyetlerinin giderilmesi ile ilgili olarak;
1-
İçişleri Bakanlığı personelinin
yararlandığı sosyal tesislerden, İl Genel Meclis Üyelerini
de yararlandırmayı düşünüyor musunuz?
2- İl Genel
Meclisi Üyelerinin özlük hakları ile ilgili çalışmanız var
mıdır?
3- İl Genel
Meclisi Üyelerine, Yurt dışı seyahatlerinde yeşil pasaport
vermeyi düşünüyor musunuz.?
4- İl Genel
Meclisi Üyelerine, ömür boyu Kamu görevlisi statüsünde silah ruhsatı
vermeyi düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Prof. Dr.
Beşir ATALAY tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
Son haftalarda
basında ve kamuoyunda tartışılan "Büyükşehir
Belediyesi Sınırları içerisinde İlçe Kurulması ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı" ile seçim bölgemde, Aktoprak, Burç,
Büyükşahinbey, Arıl ve Yeşildere ilk adım belediyeleri ilçe
belediyelerinin mahallesi olmakta, Cevizli ve Tatlıcak Belediyeleri de
nüfusu 2000'in altına düştüğü için köy tüzel
kişiliğine dönüşmektedir.
1. 5216
Sayılı Büyükşehir Belediye Yasası ile ilk kademe belediyesi
olan (ve kendilerine hiçbir şekilde sorulmayan) belediyelerimizin
nüfusları yeterli olmasına rağmen, mahalle tüzel
kişiliğine dönüşmesi haksızlık değil midir?
2.
Şehitkamil, Şahinbey adlı metropol ilçeler ve eski ilçemiz
Oğuzeli'nin, Büyükşehir sınırları içerisinde
bulunması, Büyükşehir belediyesi oluşumunu yasal olarak
sağlamaya yeterli olduğu dikkate alınarak,
Aktoprak, Burç,
Büyükşahinbey, Arıl ve Yeşildere belediyelerinin tüzel
kişiliğinin korunarak, ilk adım belediyesi konumundan
çıkarılması mümkün değil midir?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Terörle mücadele
kapsamında şehit olan veya gazi olanların 3713 sayılı
yasa kapsamında istihdam edilmelerine ilişkin sorumun
İçişleri Bakanı Sayın Beşir Atalay tarafından
sözlü olarak ayrı cevaplandırılmasını arz ederim.
Mehmet
Akif Paksoy
Kahramanmaraş
1- 3713
sayılı yasa kapsamından yararlanarak işe yerleşen
şehit ve gazi ile bunların hak sahiplerinin sayısı ne
kadardır? Bu konuda işe yerleşmek için
Bakanlığınıza yapılmış bulunan müracaat ne
kadardır? Bunların ne kadarı atanmayı beklemektedir?
2- Genel, katma
ve özel bütçeli kurum ve kuruluşlarla, mahalli idareler ve sermayesinin
yarısından fazlası kamuya ait olan her nevi teşebbüs veya
bağlı ortaklıkların mevcut kadrolarının %
0.7'sini bu yasa kapsamında Bakanlığınıza bildirmesi
gerektiği halde bildirmeyen kamu kurumları var mıdır? Varsa
bu kurumlar hangileridir?
3- En çok
yardımcı personel ihtiyacı bulunan ve personel
sayıları fazla olan Milli Eğitim ve Sağlık
Bakanlığı yasa kapsamında yükümlülüklerini yerine
getirmekte midir? Yasa kapsamında gerekli bildirimlerde bulunmayan
kurumlar hakkında bugüne kadar herhangi bir işlem
yapılmış mıdır?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
soruların İçişleri Bakanı Sayın Beşir Atalay
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda
gereğini arz ederim.
Rıdvan
Yalçın
Ordu
Ülkemizin
başkenti olan ikinci büyük şehrimiz olan Ankaranın en lüks
semtlerinde bile geç sayılabilecek saatlerde yaşları 5-15
arasında olan ve çoğunlukla kız çocuklarından oluşan
çok sayıda çocuğumuzun kırmızı ışıkta
bekleyen araç sürücülerine neredeyse zoraki bir şeyler satmaya
çalıştığı ve yine cami kapılarında her
yaşta erkek ve bayanların cemaatten dilendikleri tarafımdan da
utanarak müşahede edilmektedir.
Bu itibarla:
1. Ülkemizin başkentinde yaşanan bu
utanç tablosundan bakanlığınız haberdar mıdır?
2. Haberdar ise minicik
yavrularımızın soğuk ve güvensiz olan şartlarda bu
şekilde istismarına neden göz yumulmaktadır, çocukları bu
şekilde istismar edenlere karşı neden mevzuat
işletilememektedir. Neden koruma tedbirleri uygulanmamaktadır?
3. Dilenmek
aynı zamanda yasaya aykırı olmasına rağmen ülkemizi
küçük düşüren bu duruma neden göz yumulmaktadır? Devletin ve
sayısız kuruluşun sosyal yardımları varken bu insanlar
neden dilenme ihtiyacı duymaktadır, eğer
insanlarımızın temiz duyguları istismar ediliyorsa buna
neden müdahale edilmemektedir?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın İçişleri Bakanı Beşir Atalay
tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından,
"İstanbul Bülteni" adı altında
bastırılıp, TBMM'de Milletvekillerine de
dağıtılan, bir kişinin güçlükle
taşıyabileceği 3 cilt halindeki bültenin her sayfasında
Kadir Topbaş'ın birkaç resmi yer almaktadır.
Bu bilgiler
ışığında;
1. Ülkemizde
israfın hangi boyutlara ulaştığının bir
göstergesi olan ve toplam 1.500 sayfadan oluşan, İstanbul Bülteninin
bilimsel özelliği var mıdır? Hangi amaca hizmet etmektedir?
2. Bu bülten,
toplam kaç adet basılarak dağıtımı
yapılmıştır? Her sayfası renkli, kuşe
kağıda basılan bülten için kime, kaç para ödeme
yapılmıştır?
3. Kamu
çalışanlarına tasarruf tedbirleri gerekçe gösterilerek
doğru dürüst zam bile verilmezken, ansiklopedi şeklinde basılan
İstanbul Bültenine harcanan iş gücü, kağıt ve paranın
israf olduğunu düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Beşir
Atalay tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini saygılarımla arz ederim.
Tayfur
Süner
Antalya
Antalya'nın
Akseki ilçesinde su kaynakları kurumaya yüz tutmuştur ve ilçe
merkezinde su kesintileri yapılmaktadır. İlçeye
Soru 1: 21 köy,
askeri birlik ve Akseki Merkezin su ihtiyacı için Değirmenlik
köyünden gelecek suyun tahsisinin yapılmasına ve valilikten ne kadar
su verilmesi hakkında onay alındığı hâlde su neden
hâlâ gelmemektedir?
Soru 2 : Tüm
hukuki gereklilikler yerine getirilmesine rağmen, bu suyun hâlâ ilçe
merkezine getirilememesi için başka bir sebep mi vardır?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
yazılı sorumun İçişleri Bakanı Sn. Prof. Dr.
Beşir Atalay tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
konusunda gereğinin yapılmasını arz ederim.
Mümin
İnan
Niğde
Soru 1:
İlimiz Çiftlik ilçesine bağlı bazı belde ve köylerin,
İlçe Merkezine
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda
belirtilen soruların İçişleri Bakanı Sayın Prof. Dr.
Beşir Atalay tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
için gereğini saygılarımla arz ederim.
Prof.
Dr. Alim Işık
Kütahya
Bilindiği gibi,
ülkemizde üniversiteyi bitirmiş bir çok gencimiz kendi meslek dalına
ilişkin bir iş bulamaması nedeniyle Polis Mesleki Eğitim
Merkezi (POMEM) okullarında verilen kısa süreli eğitim ve
uygulama programı sonucunda polis olma hakkını elde etmekte ve
bu sayede iş bulma imkânına kavuşabilmektedir. Ancak, birçok
gencimiz de yaş haddi vb. nedenlerle bu haktan yararlanamama durumuna
gelmektedir. Bu konuyla ilgili olarak;
1. 2008
yılına kadar kaç üniversite mezunu bu yolla polis olmuş ve görev
yerlerine atanmıştır?
2. 2008
yılında kaç adet üniversite mezunu POMEM
aracılığıyla polis olma hakkından yararlanabilecektir?
3. Bu amaçla
başvuruların ne zaman yapılması
planlanmıştır?
4. Bu uygulamaya
kaç yıl süreyle devam edilmesi düşünülmektedir?
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Beşir
Atalay tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini saygılarımla arz ederim.
Tayfur
Süner
Antalya
Antalya merkezde
Evliya Çelebi Caddesi üzerinde yapılan üstgeçidin altındaki 4 büfe,
Antalya Büyükşehir Belediyesinin şirketi olan EKDAĞ
A.Ş.ye, yıllık 8 bin YTL'den 10 yıllığına
kiralanmıştır.
Soru 1 : Bu
büfeler hangi yolla EKDAĞ A.Ş.'ye kiralanmıştır?
Yasalara uygun olarak ihaleye çıkılmış mıdır?
Soru 2 : Bu gibi
yerleri, denetlemesi yapılamayan belediye şirketlerine kiraya vermek
sizce ne kadar doğrudur?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Prof. Dr. Beşir
Atalay tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
Ülkemizde 8 Mart
Dünya Kadın Hakları Gününde, 1 Nisan'da Sendikalar, STK ve Mühendis
Odalarınca düzenlenen SGSS Yasasına tepki eylemlerinde, Hakkâri ve
Van İllerimizdeki 21 Mart Nevruz kutlamalarında,
Emniyet
güçlerimizin coplaması, meydan dayağı atması, biber
gazı ile dağıtmaya çalışması, olağan manzara
gibi basın ve televizyonlarda yer almıştır.
1. Yapılan
toplumsal eylemlerin, yasa dışı bir tarafı var ise
düzenleyenler hakkında herhangi bir soruşturma açıldı
mı?
2. Yasa
dışı olmayan bu demokratik kutlama ve tepki eylemlerinde,
emniyet güçlerimizin aşırı güç ve baskı kullanmaları,
yasal görev yetkilerini aşmak demek değil midir?
3. Bu
eylemlerdeki tavırları nedeniyle, soruşturma açılan emniyet
görevlisi var mıdır?
4. Hafta sonu
Akdeniz Üniversitesinde yaşanan öğrenci
çatışmalarında, silahlı olarak televizyon ekranlarında
yer alan ve öğrencileri hedef olarak alıp ateş eden,
öğrenci olmadığı her halinden belli olan kişi
yakalandı mı? Yakalanmadı ise gösterilen bir çaba var
mıdır?
BAŞKAN
Teşekkür ederiz.
Sayın Bakan,
Genel Kurulun hangi sorunun cevaplanacağını izleyebilmesi
açısından soruları cevaplamaya başlamadan önce hangi soruyu
cevaplayacağınızı lütfen belirtirseniz memnun
olacağız.
Buyurunuz
efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; önce hepinizi saygıyla selamlıyorum. Biraz önce
okunan soruların cevaplarını kısa kısa sunmaya
çalışacağım.
3 sıra
numaralı sorudan başlıyorum. Ordu Milletvekili Sayın
Rıdvan Yalçının Başbakanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğana yönelttiği soru.
Ülkemizde kaçak akaryakıt
yakalamalarına ilişkin ikramiye ödenmesi 4/12/2003 tarihli ve 25322
sayılı Resmî Gazetede yayınlanıp yürürlüğe giren 5015
sayılı Petrol Piyasası Kanununda öngörülmüştür. Kaçak
Petrolün Yakalanması Hâlinde İhbar Edenlere ve Yakalayan Kamu
Görevlilerine İkramiye Ödenmesine İlişkin Usul ve Esaslar
Hakkında Yönetmelik ise 6 Haziran 2007 tarihli 26544 sayılı
Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Söz konusu
Kanun kapsamında akaryakıt kaçakçılığına
ilişkin Erzurum Emniyet Müdürlüğünde görevli 19 personele 521 bin
YTL, Kocaeli Emniyet Müdürlüğünde görevli 26 personele 4.676 YTL olmak
üzere toplam 5.197 YTL ikramiye ödemesinin yapıldığı tespit
edilmiştir.
Ordu Milletvekili
Sayın Rıdvan Yalçının Sayın
Başbakanımıza tevcih ettiği sözlü soru önergesinin
cevabı:
Kamu
kaynaklarının belirlenmiş amaçlar doğrultusunda ilgili mevzuatta
belirlenen kurallara uygun, etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde
kullanılıp kullanılmadığını
5018
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu gereği harcama
öncesi iç kontrol ve ön mali kontrole tabi olup harcama sonrası da 832
sayılı Sayıştay Kanununda belirtilen usul ve esaslar
doğrultusunda Sayıştay denetimine tabidir. Ayrıca, kamu
idarelerinin yapmış olduğu harcamalar Türkiye Büyük Millet
Meclisinde gerek Plan ve Bütçe Komisyonunda gerek Genel Kurulda kesin hesap
kanunu görüşmeleri sırasında yasamanın denetimine tabidir.
Soru önergesinde belirtilen, Sayın Başbakanımızın yurt
dışı görev yollukları 6245 sayılı Harcırah
Kanununun 34üncü maddesine göre Bakanlar Kurulu tarafından belirlenen
tutar üzerinden ödenmektedir.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Tutarı ne Sayın Bakan?
KÜRŞAT
ATILGAN (Adana) Toplam ne kadar aldığı soruluyor.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Bu iki cevap, Sayın
Başkanım, Başbakanımıza yöneltilen soruların
cevaplarıydı. Şahsıma yöneltilen sorularla ilgili cevaba
geçmeden şu iki hususa değinmek istiyorum. Tabii, bazı cevaplar
güncelliğini biraz kaybetmiş ama bize geldiği tarihten itibaren
burada cevaplama süresi gecikmiş oluyor.
İkinci
husus: Bize yöneltilen soruların önemli bir kısmının
taşrayı, belediyeleri, köyleri ilgilendirdiği biliniyor.
Dolayısıyla, bu sorularınızın cevapları da
doğal olarak mahallinden, ilgili valiliklerden alınıyor ve
burada ben bunları size sunmuş oluyorum.
Diğer bir
husus da: Bize sözlü olarak yöneltilen soruların önemli bir
kısmı yazılı olarak da sorulmuş ve bunların
cevapları da verilmiştir. Tabii, İçişleri
Bakanlığı olarak görev alanımızın
genişliği, yurt çapına yayılmış teşkilat
yapımız nedeniyle siz değerli milletvekili
arkadaşlarımızın çok sayıda yazılı ve sözlü
sorularına muhatap olmaktayız. Son yasama döneminde
-Bakanlığımla ilgili bilgiyi de sunayım-
Bakanlığımıza intikal ettirilen yazılı soru
önergesi sayısı toplam 1.053tür ve bunların 717si
cevaplandırılmıştır. Toplam sözlü soru önergesi
sayısı ise 181dir ve 109u daha önce cevaplandırılmıştır.
Kalanların büyük çoğunluğunu da bu süreçte cevaplamaya
çalışacağım. Bugün yaklaşık 23 tanesini
cevaplandıracağım.
Bu bilgilerden
sonra, Iğdır Milletvekili Sayın Pervin Buldanın, faili
meçhul cinayetlerle ilgili sorusunun cevabıyla başlıyorum.
Bizim
mevzuatımıza göre öldürme olaylarının tamamı herhangi
bir şikâyete tabi olmaksızın aynı zamanda adli olaydır
ve adli takibata tabidir. Yani öldürme olaylarının hepsi yargıya
intikal etmiştir. Faili meçhul veya suç istatistikleriyle ilgili -tabii,
1990 yılından bugüne kadar soruluyor, uzun bir liste ama bunlar
istenirse yazılı olarak verilebilir- ben genelleme olarak
şunları ifade etmek istiyorum: Özellikle son yıllarda güvenlik
güçlerimizin nitelik ve niceliğinin artırılması sonucu,
toplumu yakından ilgilendiren ve etkileyen faili meçhul olayların
kısa sürede aydınlatıldığını belirtmek
isterim. Suç aydınlatma oranları açısından,
uluslararası istatistiklere göre güvenlik güçlerimizin
başarısı pek çok Avrupa ülkesinden daha iyi durumdadır.
Öldürme olayları da dâhil, şahsa karşı işlenen suç
türlerinde aydınlatma oranı yüzde 90ların üzerindedir.
Biz AK PARTİ
İktidarı olarak, kendi dönemimizde faili meçhul olay
bırakmadığımız gibi, bizden önceki dönemlerde
işlenmiş faili meçhul olayların aydınlatılması
konusunda da ciddi çabalar göstermekteyiz. Tüm bu çabalarımız sonucu
vatandaşlarımızın devlete olan güveni de gerçekten
artmaktadır.
Şu süreçte,
ben özellikle ifade etmek istiyorum, Bakanlık olarak, güvenlik güçlerimiz
olarak, özellikle olayların aydınlatılması üzerinde
gerçekten çok yoğunlaşıyoruz ve çok başarılı
sonuçlar da alıyoruz.
İstanbul
Milletvekili Sayın Sebahat Tuncelin, Malatya Doğanşehir ilçesi
Toprakkale köyüyle ilgili sorusunun cevabı:
Malatya ili
Doğanşehir ilçesi Toprakkale köyünde meydana gelen olaylarla ilgili
olarak
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Topraktepe
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla)
mahallinden alınan bilgiler -ki
ben, bizzat bunu, bir kısmını takip ettim- il valisi
başkanlığında, il jandarma komutanı, ilçe
kaymakamı, köy muhtarı ve ihtiyar heyetiyle birlikte çeşitli
toplantılar yapılarak, köyün sorunları ve meydana gelen
olayların nedenleri ile ele alınması gereken tedbirlere
ilişkin hususlar görüşülmüştür.
2007
yılında kaymakamlık ve köy iş birliğiyle 4 kır
bekçisi görevlendirilmiştir ki Sayın Aslanoğlu da burada,
Malatya Milletvekili, bunları dile getirmişti, kendileriyle de daha
önce görüşmüştük. TEDAŞ Müdürlüğünce köy içerisindeki sokak
lambaları yenilenmiş, ilave olarak on beş ayrı noktaya
sokak lambası takılarak köyün aydınlatılması
sağlanmıştır.
Ayrıca,
İnönü Üniversitesinden bir sosyolog başkanlığında
oluşturulan heyet olayların sosyoekonomik boyutlarının
araştırılması amacıyla görevlendirilmiştir. Söz
konusu köyümüzde yaşanan olaylar devletimizin ilgili birimlerince
yakından takip edilmekte ve gerekli tedbirler koordineli bir şekilde
alınmaktadır.
Van Milletvekili
Sayın Fatma Kurtulanın, İstanbul Bağcılarda 20 Ocak
2008 günü yapılan basın açıklamasına ilişkin sorusunun
cevabı:
İstanbul
ilimiz Bağcılar ilçesinde 20/1/2008 tarihinde 300 kişilik bir
topluluğun ses yükseltici cihazlarla basın açıklaması
yapmaya başlaması üzerine, güvenlik güçlerimiz tarafından çevre
güvenliğini sağlamak amacıyla gerekli tedbirler
alınmıştır. Basın açıklamasının kanuna
aykırı gösteri yürüyüşüne dönüşmesi sonucu, güvenlik
güçlerimiz tarafından Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu hükümlerine
istinaden müdahalede bulunulmuştur. Kanuna aykırı gösteri
yürüyüşüne katılarak yasa dışı slogan atan, güvenlik
güçlerimize fiilî mukavemet gösteren, vatandaşlarımıza ait park
hâlinde bulunan araçların camlarını kırarak zarar veren
toplam 21 şahıs yakalanarak haklarında tahkikat yapılmak
üzere adli mercilere sevk edilmiştir.
ÖZDAL ÜÇER (Van)
En iyi cevap istifa etmektir.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Antalya Milletvekili Sayın
Tayfur Sünerin, Antalya Gazipaşa ilçesindeki trafik kazalarıyla
ilgili sorusunun cevabı
ÖZDAL ÜÇER (Van)
Yanlış bilgi veriyorsun, yanlış! Sorulan soruya cevap
verin lütfen.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Antalya ili Gazipaşa ilçesinde
bahse konu olan Hal Kavşağı, Dörtyol Kavşağı, M.
Oğuz Bulvarı ve...
ÖZDAL ÜÇER (Van)
- Dünyanın başka bir ülkesinde
olsaydı senin gibi İçişleri Bakanı, istifa etmişti.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) -
Rasih Kaplan Caddesinin
kesiştiği noktalar şehir içinde ve Sanayi Kavşağı
ise anayol üzerindedir. Bu yerlerin yıllar içinde ekstra tedbir
almayı gerektirecek yoğunlukta kaza noktaları
olmadığı, alınan mevcut önlemlerin yeterli olduğu
mahallî birimlerce bildirilmiştir.
Ayrıca,
bahsi geçen ilçe geçişinde duble yol çalışmaları da devam
etmektedir. Bu çalışmalar tamamlandığında trafik
açısından da bir rahatlama olacağı
değerlendirilmektedir.
Gaziantep
Milletvekili Sayın Yaşar Ağyüzün, tüzüğünde gıda
bankacılığı yapacağı belirtilen derneklerle
ilgili sorusunun cevabı:
Gelir Vergisi
Kanununun 40/10uncu maddesi gereğince tüzüğünde Gıda
bankası ibaresi geçen 23 adet dernek kurulmuştur. Bu derneklerden
4ü hakkında çeşitli nedenlerle idari işlem
yapılmıştır. Bunların isimlerini isterseniz
ayrıca yazılı olarak verebilirim.
Antalya
Milletvekili Sayın Hüsnü Çöllünün, Antalya Kepez bölgesi Gülveren
Mahallesindeki şebeke suyuyla ilgili sorusunun cevabı:
Soruda bahsedilen
konuyla ilgili olarak mahallinden alınan bilgilere göre, Antalya ili Kepez
bölgesi Gülveren Mahallesindeki şebeke suyunun kirliliği konusunda
yetkililere herhangi bir başvuru olmamış, alınan numuneler
sonucunda böyle bir kirliliğe de rastlanılmamıştır.
Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından, günlük olarak yetmiş
yedi noktadan serbest klor ölçümleri ile kimyasal ve bakteriyolojik numunelerin
analizleri yapılmaktadır. Söz konusu mahallede şebeke
hatlarıyla ilgili herhangi bir problem olmayıp, 1997-2002
yılları arasında mahallenin tüm şebeke hatları değiştirilmiş
ve standartlara uygun hâle getirilmiştir.
Tokat
Milletvekili Sayın Reşat Doğrunun, ülkemizdeki Rum eserlerinin
restorasyonuyla ilgili sorusunun cevabı:
Dışişleri
Bakanlığı, Bakanlığımıza gönderdiği bir
yazıyla, ülkemiz ile Yunanistan belediyeleri arasında tesis edilmekte
olan kardeş şehir ilişkileri çerçevesinde bazı Yunan sivil
toplum kuruluşlarının Türkiyedeki eski Rum eserlerinin
onarım ve restorasyonu için taleplerde bulunduğu bilgilerinin
alındığından bahisle bu konuda bilgi talep etmiştir.
Dışişleri
Bakanlığının bu talebi üzerine 07/01/2004 tarihinde
valiliklere yazı yazılarak bilgi istenmiştir. 81 il
valiliğinden alınan bilgiler sonucu, Edirne Uzunköprüde bulunan
tarihî kilisenin, Aziz Louis Kilisesinin Yunan Hükûmet dışı
kuruluşlarınca restore edilmesi yolunda öneri
alındığı hususu Dışişleri
Bakanlığına bildirilmiştir, başkaca da bir eser söz
konusu olmamıştır.
Malatya
Milletvekili Sayın Mevlüt Aslanoğlunun, nüfusu 2 binin altında
olan belediyelerin kapatılması hakkındaki sorusunun cevabı:
Hepinizin
yakından takip ettiği gibi, bu konu yargı kararlarıyla
belirli bir noktaya gelmiş ve Yüksek Seçim Kurulu da nihai
kararını vermiştir. Onun için ben daha fazla bir şey ifade
etmek istemiyorum.
İstanbul
Milletvekili Sayın Sebahat Tuncelin, İstanbulun Zeytinburnu
ilçesinde meydana gelen patlama hakkındaki sorusunun cevabı:
Ülkemizde sivil
amaçlı kullanılan patlayıcı maddelerin üretiminden
tüketimine kadar geçen süreçte yerine getirilecek iş ve işlemler
87/12028 karar sayılı Tekel Dışı Bırakılan
Patlayıcı Maddelerle Av Malzemesi ve Benzerlerinin Üretimi,
İthali, Taşınması, Saklanması, Depolanması,
Satışı, Kullanılması, Yok Edilmesi, Denetlenmesi Usul
ve Esaslarına İlişkin Tüzükte düzenlenmiştir.
Patlayıcı maddelerin üretildiği, işlendiği ve
depolandığı iş yerlerinin durumlarının
anılan Tüzük hükümlerine uygun olup olmadığı periyodik
olarak valiliklerimizde oluşturulan komisyonlar ile Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş müfettişleri
tarafından denetlenmektedir. Ayrıca anılan
Bakanlığın İş Teftiş Kurulu
Başkanlığınca 2008 yılı Mart ayından itibaren
sözü edilen iş yerlerinin denetimine yönelik yeni bir çalışma
başlatılmıştır. 5393 sayılı Belediye Kanunu
ile 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu kapsamında
belediyelerimiz de konuyla ilgili çalışmalarını ve
denetimlerini titizlikle yerine getirmektedir. Kayıt dışı
faaliyet gösteren veya Tüzük hükümlerine aykırı hareket eden iş
yeri sahipleri hakkında gerekli adli ve idari işlemler derhâl
yapılmaktadır. Ayrıca havai fişek ile maytap gibi oyun ve
eğlence aracı, piroteknik maddelerin kullanımında
artışın görüldüğü yılbaşında, millî ve dinî
bayramlarda gerekli önlemlerin alınması, denetimlerin
sıklaştırılması ve ek tedbirlerin alınmasına
ilişkin emir yazıları valiliklerimize periyodik olarak
gönderilmektedir.
İstanbulun
Zeytinburnu ilçesinde patlamanın meydana geldiği iş yerinin
ruhsatsız faaliyet gösterdiği belediye görevlileri tarafından
tespit edilmiş, iş yeri sahibine ruhsat alması gerektiği,
aksi takdirde iş yerinin kapatılacağı yönünde
yazılı tebligat yapılmıştır. Bunun üzerine ilgili
şahıs 25/1/2008 tarihinde, plastik atölyesi işletmekte
olduğunu beyanla ruhsat başvurusunda bulunmuş, ruhsat
işlemleri devam ederken malum patlama meydana gelmiştir. Ayrıca
konunun yargı süreci de devam etmektedir.
Malatya
Milletvekili Sayın Mevlüt Aslanoğlunun, Malatya Belediyesine
katılan belde belediyeleri hakkındaki sorusunun cevabı:
5393
sayılı Belediye Kanununun 11inci maddesinde, meskûn sahası,
bağlı olduğu il veya ilçe belediyesi ile nüfusu 50 bin ve
üzerinde olan bir belediyenin sınırına 5 bin metreden daha
yakın duruma gelen belediyelerin tüzel kişiliği; genel imar
düzeni veya temel altyapı
hizmetlerinin gerekli kılması durumunda,
Danıştayın görüşü alınarak İçişleri
Bakanlığının teklifi üzerine müşterek kararname ile
kaldırılarak bu belediyeye katılacağına ilişkin
hüküm bulunmaktadır. Soruda söz konusu edilen belediyeler, bu hüküm
çerçevesinde hazırlanan gerekçeli rapora istinaden,
Danıştayın da görüşü alındıktan sonra,
müşterek kararnameyle Malatya Belediyesine mahalle olarak
katılmıştır ama daha sonra, üçü dava ettiği için
ayrılmış, şimdi bir tanesi kalmıştır.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Onun hakkını
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Evet, şu anda o konuda ne
yapılacağı
Malatya çalışıyor.
Tabii, bu
beldelerde yaşayan halkın görüşüne kanun gereğince
başvurulmamıştır çünkü kanunen böyle bir zorunluluk
olmadığı gibi Kanunun bu düzenlemesi Anayasa Mahkemesi
tarafından 2007 yılında yayımlanan 2007/5 sayılı
gerekçeli Kararıyla da Anayasaya uygun bulunmuştur. Bu belediyelerde
çalışanlar, söz konusu Kanun çerçevesinde Malatya Belediyesinin
kadrosuna geçecektir. Aynı zamanda, tüzel kişiliği
kaldırılan bu belediyenin taşınır ve
taşınmaz mal, hak, alacak ve borçları da Malatya Belediyesine
intikal etmiştir.
Büyükşehir
belediyesiyle ilgili kısmı: Bir belediyenin büyükşehir
belediyesi olabilmesi için, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi
Kanununa göre, nüfusunun en az 750 bin olması gerekmektedir. Malatya
ilimizin nüfusu bu yasal sınırın altındadır hâlen, onu
da ifade etmiş olayım.
Gaziantep Milletvekili
Sayın Yaşar Ağyüzün, 6 ve 9 Şubat günlerinde, Ankarada,
Türkiye Büyük Millet Meclisi çevresinde alınan güvenlik tedbirleriyle
ilgili sorusunun cevabı:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kurulunda yapılan Anayasa değişikliği
görüşmeleri esnasında bazı grupların Türkiye Büyük Millet
Meclisine giderek toplantı ve gösteri yürüyüşü yapacakları
duyumu alınmış, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri
Yürüyüşleri Kanununun 22nci maddesinde yer alan Türkiye Büyük Millet
Meclisine bir kilometre uzaklıktaki alan içinde toplantı
yapılamaz. hükmü gereğince de 6 Şubat 2008 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi kapıları ve çevresinde yeteri kadar emniyet
kuvveti görevlendirilmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi içerisinde ise ilave
görevlendirme yapılmamıştır. 9 Şubat 2008 tarihinde
Sıhhıye Meydanında düzenlenen mitingde yeteri kadar personel
görevlendirilmiş, herhangi bir gözaltı işlemi
yapılmamıştır. Miting sonrası Sakarya Caddesine gelen
yaklaşık 2 bin kişilik topluluk sloganlar eşliğinde
Türkiye Büyük Millet Meclisine yürümek istemiş, emniyet kuvvetiyle
topluluk arasında yapılan görüşmeler sonucunda topluluğun
Anıtkabire intikali sağlanmış, Anıtkabirdeki
ziyaretin ardından topluluk normal olarak dağıtılmıştır.
Ordu Milletvekili
Sayın Rıdvan Yalçının, Ordu İl Genel Meclisi
Başkanıyla ilgili sorusunun cevabı:
Soru önergesinde
bahsi geçen konuyla ilgili olarak mahallinden temin edilen bilgilere göre, soru
önergesinde bahsedilen konuyla ilgili olarak Ordu Cumhuriyet
Başsavcılığının 7/11/2007 tarih ve 2007/112 iddianame
numarasıyla Ordu Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası
açılmıştır, yargılama süreci devam etmektedir.
Yürütülmekte olan bir davayla ilgili olarak bu aşamada daha fazla
ayrıntıya girmeyi gerekli görmüyorum.
Gaziantep
Milletvekili Sayın Hasan Özdemirin, emniyet mensuplarının özlük
haklarıyla ilgili sorusunun cevabı:
Zor
şartlarda fedakârca güvenlik hizmeti sunan emniyet teşkilatı
mensuplarımızın özlük haklarında iyileştirme
yapılması öncelikli hedeflerimiz arasındadır. AK PARTİ
hükûmetlerimiz döneminde zor şartlarda görev yapan emniyet hizmetleri
sınıfında bulunan personel ile çarşı ve mahalle
bekçilerinin maaşlarında birkaç kez iyileştirme
yapılmıştır. Şu anda en düşük maaş alan
polisimizin maaşı 1.750 TL civarındadır. Ancak bunun
yeterli olmadığını biliyoruz. Bütçe imkânları
çerçevesinde önümüzdeki süreçte de iyileştirme yapılması yönünde
çalışmalar yapılacaktır.
Adana
Milletvekili Sayın Muharrem Varlının, il genel meclisi
üyelerinin belli konulardaki mağduriyetleri hakkındaki sorusunun
cevabı:
Bakanlığımın
koordinesinde yürütülmekte olan sosyal tesislerden, Vilayetler Hizmet
Birliğinin mülkiyetinde bulunan yerlerden, il genel meclisi üyelerimiz,
herhangi bir sınırlamaya tabi olmadan yararlanabilmektedir, bunun
dışında emniyet teşkilatımıza bağlı
olan sosyal tesislerden ise müsait olması hâlinde müracaatta bulunan
diğer kurum mensupları gibi yararlanmalarına imkân
sağlanmaktadır.
5302
sayılı İl Özel İdaresi Kanunu, 2005 yılında günün
şartlarına göre yeniden düzenlenerek yürürlüğe girmiştir ve
mevcut düzenlemenin 24üncü maddesine göre il genel meclisi üyelerine huzur
hakkı ödenmektedir.
Bunun
dışında, emeklilik ve diğer özlük hakları konusunda
kanuni düzenleme yapılması gerekmektedir.
5682
sayılı Pasaport Kanununun 14üncü maddesi çerçevesindeki
şartları taşımayan kişilere hususi damgalı
pasaport düzenlenmesi mümkün değildir.
6136
sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler
Hakkında Kanunun 7nci maddesi çerçevesinde il genel meclisi üyelerine
görevlerinin devamı süresince kamu görevlisi silah taşıma
ruhsatı da verilebilmektedir.
Gaziantep
Milletvekili Sayın Yaşar Ağyüzün, Gaziantepte tüzel
kişiliği kaldırılan bazı belediyelerle ilgili
sorusunun cevabı: Bu konuda da biraz önce Sayın Aslanoğlunun
sorusuna verdiğim cevabı yenilemiş oluyorum.
Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mehmet Akif Paksoyun, şehit ve gazi
yakınlarının işe yerleştirilmesiyle ilgili sorusunun
cevabı:
Şehit
yakınları ve gazilerimizin tüm sorunlarıyla yakından
ilgilenilmektedir. Bakanlığımda bu konuda özel birim vardır.
Terör nedeni ve etkisiyle şehit veya çalışamayacak derecede
malul olan kamu görevlileri ile er ve erbaşların eş, çocuk veya
kardeşlerinden birisi ile çalışabilecek durumdaki malullere kamu
kurum ve kuruluşlarında istihdam imkânı
sağlanmaktadır. Atama işlemleri Bakanlığımız
tarafından yürütülmektedir. 15/5/2008 tarihinde yapılan kanun
değişikliği ile de kamu kurum ve kuruluşlarının
atama işlemleri için ayırması gereken kadroları yüzde
0,7den yüzde 1e yükseltilmiştir. Kanunun uygulamaya
başlandığı 96 yılından günümüze kadar 9.154
şehit ve malul yakını ile çalışabilir durumda malul
kamu kuruluşlarında istihdam edilmiştir. 27/5/2007 tarihinde
yaptığımız düzenlemeyle geçici ve gönüllü köy
korucuları da bu kapsama dâhil edilmiştir. Bu düzenlemenin
ardından başvurularda belli oranda artış olmuştur.
Bugün
itibarıyla 403 vatandaşımızın müracaatı
Bakanlığımız merkez ve taşra teşkilatı
birimlerinde incelenmektedir ve hak sahibi oldukları belirlenenlerin
atamaları en kısa sürede yapılacaktır. 3713
sayılı Kanun kapsamında kadro tahsis etmeyen kurum olarak sadece
bir kurumumuz görülüyor. Millî Eğitim ve Sağlık
Bakanlığı 3713 sayılı Kanun kapsamında
yükümlülüklerini yerine getirmektedir. 3713 sayılı Kanunun
gereklerini yerine getirmeyen kurumlarımızla ilgili zaman zaman
Bakanlık olarak genelgeler yayınlıyoruz.
Ordu Milletvekili
Sayın Rıdvan Yalçının, Ankaradaki dilenci ve bazı
satıcılar hakkındaki sorusunun cevabı:
Bakanlığımızın
ilgili birimlerince korunmaya ve yardıma muhtaç, buluntu, kimliği
tespit edilemeyen, sokakta yaşayan, sokakta çalışan,
başıboş, terk edilmiş, mülteci, refakatsiz ve benzeri
çocuklara yönelik hizmetler etkin bir şekilde yürütülmektedir. Bu konuda,
il emniyet müdürlükleri bünyesinde oluşturulan çocuk şube
müdürlükleri ve çocuk büro amirlikleri etkin çalışmalarda bulunmakta,
önleyici devriye hizmetlerini ve uygulamalarını titizlikle yerine
getirmeye çalışmaktadırlar.
Sokaklarda
çalışan ve dilendirilen çocukların tespit edilmesi,
bunların aileleriyle görüşülmesi, her türlü yardımın
yapılması konularında sosyal hizmetler müdürlükleriyle
koordineli olarak gerekli çalışmalar yapılmaktadır. Sosyal
hizmetler uzmanının görüşleri doğrultusunda da uygun
görülen çocuklar hakkında koruma kararı alınmakta, ihtiyaç
sahibi ailelere devletimizin ilgili birimlerince gerekli yardımlar
yapılmaktadır.
Ankara ilimizde
2008 yılında toplam 840 çocuk ailelerine, 201 çocuk ise Sosyal
Hizmetler Müdürlüğüne teslim edilmiştir. Aynı dönemde emniyet
birimlerine kendi istekleriyle gelen 22 çocuk hakkında Millî Eğitim
Müdürlüğüne bilgi verilmiş, 66 aileye çocuklarına
satıcılık ve dilencilik yaptırdıklarından
dolayı adli işlem yapılmıştır.
Karaman
Milletvekili Sayın Hasan Çalışın, İstanbul
Büyükşehir Belediyesinin milletvekillerine
dağıttığı kitaplar hakkındaki sorusunun cevabı:
Konuyla ilgili
mahallinden alınan bilgiye göre, 10 milyonu aşkın nüfusuyla bir
metropol kent hâline gelen İstanbula hizmet etmekte olan İstanbul
Büyükşehir Belediyesiyle bağlı kurum ve birimlerinin halka
götürmüş oldukları hizmetlerini duyurması; ekonomik, sosyal ve
kültürel etkinliklerinin hedef kitle tarafından zamanında
öğrenilmesi, tartışılması, eleştirilmesi;
yapılması planlanan hizmet ve projelerin topluma mal edilmesi için
bir kitle iletişim platformu oluşturmak üzere her ay İstanbul
Bülteni çıkarılmaktadır. Aylık yüz elli bin adet
basılan İstanbul Bülteni için 2008 yılında İstanbul
Kültür ve Sanat Ürünleri Ticaret Anonim Şirketine basım ve
dağıtımı yapılmak üzere 1 milyon 370 bin YTLye ihale
edilmiştir. Belediyelerin halka götürmüş oldukları hizmetleri
duyurabilmeleri için tanıtım yapmak, afiş, broşür, bülten
çıkartmak vesair gibi işler de belediye gideri arasında yer
almaktadır. Büyükşehir Belediyesince bültenin yıllık on iki
sayısı milletvekillerine dağıtılmak üzere
ciltlenmiştir.
Antalya
Milletvekili Sayın Tayfur Sünerin, Antalya Akseki ilçesinin içme suyuyla
ilgili sorusunun cevabı:
Konuyla ilgili
olarak mahallinden alınan bilgilere göre, Antalya İl Özel
İdaresince suyu yetersiz olan Akseki grup köylerini ve aynı ilçenin
Değirmenlik köyü menbasından sağlıklı içme ve kullanma
suyu temin etmek amacıyla içme suyu ön proje çalışmaları
yapılmıştır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Devam ediniz efendim.
Buyurunuz.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Teşekkür ediyorum
Başkanım.
BAŞKAN
Buyurunuz.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) 6/9/2005 tarihinde söz konusu
kaynağın ilgili köylere menba tahsisi kararı ilan edilmiş,
ancak ilan süresi içinde Akseki Değirmenlik köyü, su tahsisi işlemlerine
itiraz etmiştir. İtiraz üzerine il özel idaresince kurulan itiraz
komisyonu üyeleri, Değirmenlik menbasında gerekli incelemeleri
yaparak rapor hazırlamışlardır. Bu kaynaktan on bir köy ve
askerî birlik için tahsis kararı verilmiş, ancak Değirmenlik Köy
Muhtarlığı ile il özel idaresince on bir köyle askerî
birliğe yapılan 24 litre/saniye su tahsisine itiraz ederek konuyu
mahkemeye intikal ettirmiştir. On bir köy ile askerî alan
dışında başka bir yerleşim yeri için Değirmenlik
kaynağından tahsis kararı bulunmamaktadır. Akseki ilçe
merkezi için ise Göktepe kaynağından su tahsisi
yapılmıştır.
Niğde
Milletvekili Sayın Mümin İnanın, bazı belde ve köylerin
Niğde ile Çiftlik ilçe Belediyesine bağlanması hakkındaki
sorusunun cevabı:
5393
sayılı Belediye Kanununun 11inci maddesi biraz önce ifade
ettiğim gibi-
Kütahya
Milletvekili Sayın Alim Işıkın, polis meslek eğitim
merkezleri hakkındaki sorusunun cevabı:
Üniversite mezunu
gençlerimizin polis teşkilatına kazandırılmasına
ilişkin yasal düzenleme yapılarak eğitim merkezleri
açılmıştır. 2005 yılında faaliyete geçen -ki
Hükûmetimiz döneminde böyle bir kanun çıkarılmıştır-
polis meslek eğitim merkezlerinden 21 Mart 2008 tarihine kadar toplam
15.522 öğrenci mezun edilmiştir. Polis meslek eğitim
merkezlerine 2008 yılında 8.500 yeni üniversite mezunu
alınmış ve şu anda bunların eğitimi devam
etmektedir. Bunların KPSS sınav sonuçları
açıklandıktan sonra müracaat tarihleri, şartları
basın-yayın organları ve il emniyet müdürlükleri
aracılığıyla duyurulmaktadır. Emniyet
teşkilatımızın en önemli hedeflerinden birisi polis
sayısının Avrupa Birliği standartlarına
kavuşturulmasını sağlamaktır. Bu sayıya, bu
mesabeye ulaşılana kadar da bu yöndeki tasarruflarımız
devam edecektir.
Antalya
Milletvekili Sayın Tayfur Sünerin, Antalya Büyükşehir Belediyesinin
yaptığı iş yeri kiralamayla ilgili sorusunun cevabı:
5216
sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun 26ncı maddesinde
belirtildiği gibi Büyükşehir belediyesi kendisine verilen görev ve
hizmet alanlarında, ilgili mevzuatta belirtilen usullere göre sermaye
şirketleri kurabilir. Büyükşehir belediyeleri
sınırları içerisinde kendine ait büfe, otopark ve çay
bahçelerini doğrudan işletebilecekleri gibi, bu yerleri belediye veya
bağlı kuruluşlarının yüzde 50sinden fazlasına
ortak olduğu şirketler ile bu şirketlerin yüzde 50sinden
fazlasına ortak olduğu şirketlere 2886 sayılı Devlet
İhale Kanununun hükümlerine tabi olmaksızın belediye meclisince
belirlenecek süre ve bedelle işletilmesini devredebilmektedirler. Soru
önergesiyle ilgili olarak mahallinden alınan bilgilere göre söz konusu
hüküm çerçevesinde Antalya Büyükşehir Belediyesi, Meclis kararıyla
Evliya Çelebi Caddesi üzerinde yapılan üst geçitlerin altında bulunan
büfeleri Büyükşehir Belediye şirketi olan Ekdağ Anonim
Şirketine kiraya vermiştir. Antalya Büyükşehir Belediyesince
yaptırılan üst geçitlerin kontrol ve denetimi Büyükşehir
Belediyesi tarafından yapılmaktadır.
Sayın Başkanım,
son olarak Gaziantep Milletvekili Sayın Yaşar Ağyüzün, emniyet
güçlerinin toplumsal gösterilere müdahale usulleriyle ilgili sorusunun
cevabı:
Toplantı ve
gösteri yürüyüşü yapmak isteyen kişi ve kuruluşlar 2911
sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu ve ilgili
yönetmelik hükümleri çerçevesinde her türlü etkinliği yapabilmektedir.
Ancak 2911 sayılı Kanuna uygun olarak başlayıp da
sonrasında yasa dışı hâle gelen ya da tamamı yasa
dışı olarak tertip edilen etkinliklerle ilgili olarak güvenlik kuvvetlerimizce
gerekli tedbirler alınmaktadır.
Gerek nevruz
kutlamaları gerek Akdeniz Üniversitesindeki olaylarla ilgili,
bilindiği gibi, hem idari hem adli işlemler
yapılmıştır, yapılmaktadır. Özellikle Akdeniz
Üniversitesinde meydana gelen olayda, öğrenci olmayanların da kampüs
içine girdiği tespit edilmiştir. Bu kampüse dışarıdan
gelerek olayda ateşli silah kullanan şüpheli, güvenlik güçlerimizce
kısa sürede yakalanmış ve çıkarıldığı
mahkeme tarafından tutuklanmıştır ve adli süreç devam
etmektedir.
Güvenlik
güçlerimiz zor şartlarda fedakârca hizmet vermektedir. Bunun için
kendilerine biz teşekkür ediyoruz. Ancak kamu görevlilerinin görevlerini
hukuk içerisinde, insan haklarına uygun olarak yerine getirmek zorunda
oldukları muhakkaktır. Bu nedenle, yasaların belirlediği
sınırı aşan, kötü muameleye tevessül eden görevliler
hakkında gerekli cezai işlemler hiçbir müsamahaya yer verilmeyecek
şekilde yapılmaktadır. Bunu burada şöyle ifade edeyim: Yeni
genelgelerimize de bunları ekledik. Bir defa, vatandaşımıza
kötü muamele eden, hukuk sınırını aşan kamu görevlisi,
güvenlik görevlisi bundan sonra hemen kendisi açığa
alınıyor, soruşturma başlatılıyor,
soruşturma oradaki birim tarafından değil merkezden
gönderdiğimiz elemanlarca yürütülüyor ve sadece o elemanla değil,
yöneticileriyle ilgili de soruşturma yapılıyor. Bu konudaki
titizliğimiz artarak devam ediyor.
Çok teşekkür
ediyorum Sayın Başkan, değerli milletvekilleri.
Saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Atalay, sizi birazcık daha kürsüde tutmak durumundayız. 7
sayın milletvekilimizin ek açıklama arzusu var. Şimdi,
sayın milletvekillerine birer dakika söz vereceğim soru için ve
sizden de o sorulara hemen cevap vermenizi isteyeceğim. Böylece, sırayla
7 kişinin soru isteğini ve açıklamasını
tamamlamış olacağız.
Sayın
Aslanoğlu, buyurunuz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakan, Malatya Belediyesine bağlanan
beş belediyeyle ilgili Konak halkının hakkı yenmiştir.
Mevcut Belediye Başkanı iptal için yargıya gitmemiştir parti
nedeniyle. Lütfen Konak halkının hakkını verir misiniz.
İki:
Sayın Bakan, büyükşehirler konusunda 750 bin diyorsunuz, bunu siz
yaptınız. Ancak,
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Aslanoğlu.
Buyurunuz
Sayın Bakan.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Ben cevabını verdim o bir
belediyeyle ilgili. Tabii yasal durum neyse tekrar belediye olma imkânı
falan konusunda gereken yapılır. Daha önce şahsen de
görüşmüştük.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Ona teşekkür ediyorum.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Büyükşehirler konusu kanun
konusudur. Ben şu anda bir şey söylemiyorum Sayın
Başkanım.
Teşekkür
ederim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Efendim, lütfen, getirin ama kanunu!
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Aslanoğlu, Sayın Bakan.
Sayın
Doğru
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Rum eserlerin
restorasyonu ile ilgili olarak soruyorum: Yunanistan ve Kıbrıs Rum
kesimi, ülke sınırları içerisindeki eski tarihî Türk eserlerini
restore ettirmediği gibi yıkarak ortadan kaldırıyor. Bugün,
Batı Trakyadaki birçok tarihî Osmanlı eseri çeşitli bahanelerle
yıkılmış veya ortadan
kaldırılmıştır. Bugün, Atinada ve yıllarca Osmanlı idaresinde kalmış olan
Selanikte bir tane eser bırakılmamış,
yıkılmıştır. Bizim ülkemizden restorasyon istemesinin
karşılığı olarak eşitlik ve
karşılıklılık ilkesine göre bizim de istememiz
gerekmez mi diyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Doğru.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Sayın Başkanım, ben
soruyu cevapladım. Zaten bir eserle ilgili bildirilmiş. Yani
Sayın Doğru düşüncesini ifade ediyorlar. Şu anda benim bu
konuda söyleyeceğim başkaca bir şey yok.
BAŞKAN
Teşekkürler.
Sayın
Çalış
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.Sayın
Bakanıma sorumuza gösterdiği ilgi, verdiği cevap için
teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, görüldü ki sadece İstanbul Belediyemiz bir bülten için
yılda 15 trilyon harcayabilmektedir. Bir vatandaş olarak bu benim
gibi pek çok insanın vicdanını yaralamaktadır. Pek çok
belediyemizdeki keyfî harcamaları gördüğümüz zaman gerçekten bu keyfî
uygulamaları bitirebilmek için Bakanlığınızın,
Hükûmetinizin, Türkiye Büyük Millet Meclisimizin yasaları uygulaması
veya boşluk varsa yeni düzenlemeler yapması gerektiğine
inanıyorum. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Çalış.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Tabii, biliyorsunuz, mali açıdan
belediyelerin denetimi Bakanlığın sorumluluğunda
değil, yani yeni kanunla Sayıştayın
sorumluluğundadır. Biz idari açıdan teftiş ederiz. Ama
şunu da doğrusu burada ilave etmek istiyorum: Tabii belediyeler,
özellikle İstanbul gibi büyükşehir belediyeleri
Bunlar seçilmiş
kişiler, seçilmiş meclisler. Yani bu konularda düşüncelerimizi
söyleriz ama belediyeleri de biraz daha esnek ve rahat çalışır
şekilde herhâlde verimli kılmaya gayret etmeliyiz diye ifade ediyorum
ben.
Tabii sorunuzun
cevabını ben ilgili belediyeden alarak buraya sundum ama mali yönden
denetiminin Sayıştay sorumluluğunda olduğunu tekrar ifade
etmek istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler.
Sayın
Ağyüz
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım,
kamu yararına dernek hüviyetinde kurulan gıda yardımı
yapma, gıda bağışı alma şartı olan gıda
bankası hüviyetindeki derneklerden yirmi üç tane dediniz. Deniz Feneri
Derneği de bunlardan bir tanesi. Günlerdir kamuoyunda çalkalanıyor.
Deniz Feneri Derneği için herhangi bir yasal soruşturma
açtınız mı?
Ayrıca,
büyükşehir belediyelerinin yasa dışı imar tadilatları
ve ranta dayalı imar tadilatları, örneğin Silivride
yapılan bir siyasetçinin karıştığı, Gaziantepte
yapılan 72,5 trilyonluk ranta dayalı ve siyasetçilerin içinde
bulunduğu imar tadilatları için neden Bakanlık yetkinizi
kullanarak soruşturma açmıyorsunuz? Bugüne kadar soruşturma
açtığınız, imar tadilatları nedeniyle hakkında
soruşturma açtığınız belediye başkanı var
mıdır? Sayısı kaçtır? Bunları bilmek istiyorum.
Bir de siyasi
ayrım yapıyor musunuz soruşturma açtığınız
belediyeler arasında, bunu bilmek istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Ağyüz.
Buyurun.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Tabii Sayın Başkanım
bunlar yeni sorular. Bir kısmının, sayılar falan,
cevabı bende yok ama ben şunu ifade edeyim: Bunlar her zaman
açıklanabilir, anlatılabilir. Kaç tane soruşturma
açıldı, imarla ilgili soruşturma
Hem teftiş çok fazladır
imar değişikliğiyle ilgili hem soruşturma çok
fazladır. Yani bu konuda uygulama oldukça fazladır, onu ifade etmek
istiyorum.
Sizin ayrıca
bir sorunuz var, sıra gelmediği için cevaplayamadım
Gaziantepteki olaylarla ilgili. Onları sırası geldiğinde
zaten sözlü olarak burada cevaplayacağım.
Yani, AK
PARTİ hükûmetlerinin belediyelerle ilgili ne kadar tutarlı ve ciddi
bir politika izlediğini sizler biliyorsunuz, hiçbir konuda ayrım
yapılmadığını ve belediyelerimizin verimli olması
için olanca çabayı gösterdiğimizi, hem yetkilerini artırma hem
kaynaklarını artırma... Daha yeni, Meclisten,
kaynaklarını artıran, yaklaşık yüzde 50 artıran
yasayı siz çıkardınız. Bizim bu konuda bir
ayrımcılığımız yok. Burada da ifade ettim.
Belediye başkanlarımız seçilmiş kişilerdir ve
belediyelerimiz seçilmiş yönetimlerdir. Mümkün olabildiğince sonuna
kadar onlar serbest çalışsın diye gayret ediyoruz, görevden
almama yönünde elimden gelen son yetkileri kullanıyorum. Tutuklanana kadar
mümkün olduğunca açığa almıyoruz ve burada bakın,
şu anda açığa alınanlar içinde AK PARTİli belediye
başkanı sayısı daha fazladır. Hiçbir
ayrımımız yok, her hesabını vermeye de
hazırız.
Çok teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz.
Sayın Süner
TAYFUR SÜNER
(Antalya) Sayın Bakanıma sormak istiyorum: Aksekide Göktepe suyu
tahsis edildi. dediniz. On beş-yirmi senedir zaten Göktepe suyu
akıyor ama yeterli olmadığını makamınıza
gelip arz ettik, siz de valiyle görüştünüz. Yirmi beş saniye su
talebini arz ettim ve onu da valiliği dinleyerek kabul ettiniz ama
şimdi diyorsunuz ki: On bir tane köy ve askerî birliğe gelecek su
için Değirmenlik köyü itiraz etti, mahkeme devam ediyor. Mahkeme,
Değirmenlik köyünün talebini reddetti efendim. Hâlâ bir buçuk senedir ayak
sürülüyor ve köyler de susuz, askerî birlik susuz.
Ortağım
dört sene önce öldü. O askerî birliğin tüm binalarını bilabedel
ortağım yaptı. Maalesef, bir su getirmekten aciz
kalıyorsunuz. Ayak sürüyeceğinize, lütfen, elinizi
uzatınız
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Süner.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Şehir sularının
getirilmesi Bakanlığımın falan sorumluluğu değil,
bir.
TAYFUR SÜNER
(Antalya) Valiliğin sorunu
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - İki: O, şehirle, Akseki
merkezle ilgili değil, o konuşulan konu, Değirmendere suyunun
şeye gitmesi, köylerle ilgili. Yani KÖYDES çerçevesinde
TAYFUR SÜNER
(Antalya) Köylere ve
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Müsaade ederseniz
BAŞKAN
Karşılıklı konuşmayınız Sayın Süner,
dinleyelim.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Müsaade ederseniz, Akseki benim de
memleketim sayılıyor biliyorsunuz belli çerçevede. Onun için özel
olarak sizinle görüştük, özel olarak valiyle görüştüm ama ortada
Akseki köylerinin kendi kendileriyle ihtilafı var. İlgili köy Suyumu
vermem. diyor, dava ediyor, mahkeme kararı alıyor. Kendi
aralarında böyle bir ihtilaf var. Valilik, yoksa, gerçekten, programda
olmadığı hâlde programa alacaktı ve o suyu o köylere
Ama
Aksekiye değil. Aksekiye su getirme görevi belediyenindir,
valiliğin görevi değildir, onu tekrar burada ifade ediyorum.
TAYFUR SÜNER
(Antalya) Sayın Bakanım, Akseki cezalı mı su gelmeyecek
diyorsunuz?
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Ben teşekkür ederim.
BAŞKAN Bir
dakika efendim, iki kişi kaldı. Lütfen
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Tabii, buyurunuz.
BAŞKAN
Sayın Yalçın, buyurunuz.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, dilendirilen ve zorla satıcılık
yaptırılan çocuklarla ilgili yaptıklarınıza
teşekkür ediyorum ama cevabınız esnasında bu
çocuklarımız için başıboş çocuk tabirini
kullandınız. Belki düzeltmek istersiniz bu tabirinizi.
Sayın
Bakanım, ben size Sayın Başbakanın Başbakan
olduğu tarih itibarıyla ne miktar harcırah tahakkuk
ettiğini sormuştum. Zatıaliniz Harcırah Kanunundan
alıntılar yaparak mevzuatı söylediniz. Ben Sayın
Başbakanın mevzuat dışı bir harcırah
aldığını iddia etmiyorum efendim,
Başbakanlığı süresi boyunca ne miktar harcırah
aldığını merak ediyorum. Cevaplandırırsanız
teşekkür ederim, saygılar sunarım.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Birinciyle ilgili eğer -o konuda
yazılı metni okudum- bir yanlış anlama varsa, farklı
anlaşılıyorsa değiştiriyorum, geri alıyorum.
İkincisiyle
ilgili, Başbakanlığın bize gönderdiği cevabı ben
burada sizlere sunmuş oldum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz.
Son soru,
Sayın Buldan, buyurunuz.
PERVİN
BULDAN (Iğdır) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben Sayın
Bakandan istediğim cevapları alamadım maalesef çünkü ben
Sayın Bakana sizin döneminizde işlenen cinayetleri değil 91den
itibaren işlenen cinayetleri sormuştum. Dolayısıyla,
Türkiye'nin geçmişiyle yüzleşmesi gerektiğine inanarak
-Bakanlığınızın- başta bu Meclisin üyesi olan
Mehmet Sincar olmak üzere, sayıları on binin üzerinde olan faili
meçhulleri açığa çıkarmak sizin görev ve sorumluluğunuzdur
diye düşünüyorum. Bu açıdan, siz Bakanlığınızca
bu cinayetleri açığa çıkarmak için herhangi bir girişimde
bulunmayı düşünüyor musunuz diye sormak istiyorum Bakana.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Çok çaba sarf ediyoruz. Ben de
cevabımda burada arz ettim. Dönemimizde kamuoyuna mal olmuş hiçbir
olayda faili meçhul yoktur; 2002 Aralık ayındaki bir siyasi cinayet
dışında, Hablemitoğlu cinayeti dışında.
Eskilerle ilgili de mümkün olduğunca aydınlatmaya
çalışıyoruz...
PERVİN
BULDAN (Iğdır) Hiçbiri aydınlanmadı ama Sayın Bakan.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) -
ama bazen bu aydınlatma
çabalarına bile karşı çıkılıyor, biliyorsunuz.
PERVİN
BULDAN (Iğdır) Hangisi?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Şimdi ben size
Doğru,
sorunuzu
Zaten başında ifade ettim. Siz 90 yılından
itibaren cevap istiyorsunuz. Onu da ifade ettim. Uzun bir listedir. İsterseniz
size yazılı olarak sunarım onu.
PERVİN
BULDAN (Iğdır) Tamam, teşekkür ederim.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Tekrar
saygılarımla selamlıyorum, sağ olun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
Sayın
milletvekilleri, on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.13
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.35
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER : Yusuf COŞKUN (Bingöl), Fatoş
GÜRKAN (Adana)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 43üncü
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Alınan karar
gereğince, diğer denetim konularını görüşmüyor ve
gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada
yer alan, Tapu Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Tarım, Orman ve
Köyişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Tapu Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu (1/526) (S.
Sayısı: 218) (x)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Geçen
birleşimde 2nci madde üzerinde önerge işleminde
kalınmıştı.
Şimdi, madde
üzerindeki birinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 218 sıra sayılı Tapu Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 2. maddesinin kanun metninden
çıkarılmasını arz ve talep ederiz.
|
Faruk Bal |
Mehmet
Şandır |
Hasan
Çalış |
|
Konya |
Mersin |
Karaman |
|
Mustafa
Kalaycı |
Beytullah Asil |
Metin
Çobanoğlu |
|
Konya |
Eskişehir |
Kırşehir |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana)
Katılmıyoruz.
(x)
218 S. Sayılı Basmayazı 8/1/2009 tarihli 42nci Birleşim
Tutanağına eklidir.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Şandır, buyurunuz efendim.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; öncelikle yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Şimdi, bu
önergede ifade edilen konuyu Sayın Bakanımızla ve orman yüksek
mühendisi Adalet ve Kalkınma Partisi Milletvekili
arkadaşımızla tartıştık. Bu konu bir teknik konu,
hukuki olmaktan öte teknik konu ve yapılan iş, Anayasanın
169uncu maddesine aykırı.
Değerli
arkadaşlar, 2005 yılında çıkartılan Kanunla da yapılan
iş yine Anayasaya aykırı ama o gün geçmiş. Bugün eğer
bu kanunun 2nci maddesinde, orman kadastrosuna
başlanılmamış yerlerde, 3402 sayılı Kadastro
Kanunu hükümlerine göre belirlenen orman sınırının, orman
kadastro komisyonunca belirlenen orman sınırı niteliğini
kazanırı kanunlaştırırsak, bu, Anayasanın
169uncu maddesine göre ormanların sınırlarının
daraltılamaz hükmüne aykırı bir sonuç çıkar. Sebebi
şudur değerli arkadaşlar: Şimdi, Anayasamız 169uncu
maddesinde iki istisna söylüyor: Bir: Orman olarak muhafazasında bilim ve
fen bakımından yarar görülmeyen
İki: 31/12/1981 tarihinden önce
bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak
kaybetmiş olan yerler hariç orman sınırları daraltılamaz.
Şimdi, bu iki teknik konuyu yani bilim ve fen bakımından hiçbir
yarar görülmemeyi ve 31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen
bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetme hâlini kim
belirleyecek? Orman yüksek mühendisi ve orman kadastrosu belirleyecek, çünkü bu
bir teknik konudur, bu bir uzmanlık alanıdır ve Anayasanın
169uncu maddesindeki orman sınırlarının daraltılamaz
hükmü ancak bu iki istisna durumun ehil kişiler tarafından
belirlenmesi hâlinde aşılabilir. Eğer siz arazi kadastrosu
heyetlerine orman sınırını belirleme yetkisi verirseniz
orman sınırlarının daraltılamaz olma hassasiyetini yok
saymış olursunuz.
Kanunlar tabii ki
lafzıyla geçerli ama ruhu da önemli. Anayasa Mahkemesi bu hususun orman
sınırlarının daraltılacağı sonucuna
ulaşılacağı kararıyla bu kanunu iptal eder
arkadaşlar çünkü, dediğim gibi, orman
sınırlarının belirlenmesi bir teknik konudur ve Orman
Kanununa göre
Bakın, bu Orman Kanunu ve Anayasanın bu hükmünü
değiştirmediğimiz sürece siz orman
sınırlarını belirlemeyi bir kanunla orman mühendislerinin
veya orman kadastro heyetlerinin dışındaki bir heyete
yaptıramazsınız çünkü 6831 sayılı Orman Kanunu çok
net, teknik bir şey söylüyor -hiç birimiz farkında değiliz-
diyor ki -ben orman yüksek mühendisiyim, bu konuları çok yaşadık,
çok bildiğim için söylüyorum- Tabii olarak yetişen ve emekle
yetiştirilen ağaç ve ağaççık toplulukları yerleriyle
birlikte orman sayılır. Yani üstünde ağaç olmasına gerek
yok, toprağıyla da orman sayılır. Kim tespit edecek bunu
Sayın Bakanım? Bunu orman yüksek mühendisi tespit eder. Eğer
Bunu arazi kadastrolarına bir tek orman mühendisi katarak, ilave ederek
sağlarız. diyorsanız sağlayamazsınız çünkü 8
kişilik komisyonda karar oylamayla veriliyor. 1 kişinin muhalefet
şerhi oranın orman sınırı olmasını
engelleyemiyor, mahkemeye gidilmiş olması bir şey ifade etmez. Orman yüksek mühendislerinin veya Orman Genel
Müdürlüğünün, Orman Bakanlığının kadastro
çalışmalarının bitirilmesi yönündeki yoğun
gayretlerini takdirle ve saygıyla karşılıyorum. Bu noktada
orman mühendislerinin ve kadastro komisyonlarının çok yoğun
gayreti olduğunu biliyorum ama orman kadastrosunun bitirilememiş
olması, bitirmek için böyle bir düzenleme yapma aceleciliğini
getirmemelidir. Kanunlar Anayasaya uygun olmak mecburiyetindedir.
Dolayısıyla birtakım işlemler yapacaksınız. 2005
tarihinde çıkarttığınız Kanunla zaten birçok
işlemler yaptınız. Bu işlemlerin de birçoğu bu
sorgulama sonucunda Anayasaya aykırı olacağı, orman
sınırlarının daraltıldığı sonucu
çıkartılacağı için orman kadastrosu veya arazi
sınırlaması kadastrosu meselesinde bir kaosa da sebep
olacaksınız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Sayın Bakanım, yolu şudur bu işin:
Kadastro heyetlerinin sayısını çoğaltalım, bir an önce
bitirelim.
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Yüzde 95ini bitirdik.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Zaten bitirmişsiniz, büyük oranda
bitirmişsiniz. Bir an önce bitirelim. Şimdi, bir temenniyle olmaz bu
iş, bir hassasiyetle olmaz bu iş. Yani kanun Anayasaya
aykırı olmaz, Anayasaya aykırılık da hem lafzen hem
ruhen sorgulanacaktır. Dolayısıyla bizim önergemiz bu 2nci
maddenin kanundan çıkartılmasıdır.
Çıkartılmış olması da bir kayıp değil, çünkü
Yüzde 95ini bitirdik. diyorsunuz. Bırakın orman kadastro heyetleri
biraz daha fazla çalışsın, birkaç tane daha kadastro heyeti
kurunuz ve orman kadastrosunu yani ormanların arazilerle
sınırını hızla belirleyelim, böyle bir kaosa sebep
teşkil edilmesin. Burada bir kanun çıkartırken ülkenin, toplumun
ve tarafların faydasına olmak gibi bir zorunluluğu vardır.
Dolayısıyla bizim bu önergemiz iyi niyetle, tekniğe uygun,
bilerek verilmiş bir önergedir; aksi takdirde, Anayasaya
aykırılık söz konusu olacaktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) Sayın Başkanım, bitiriyorum.
BAŞKAN
Buyurun.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Bu yönde bir müracaat bu kanunun iptali yönüne
gidecektir. İptal edilmiş olması çok önemli değil, bundan
önceki yani 2005 tarihinde çıkartılan Kanunu da, Kanunun uygulamalarını
da sıkıntıya sokacaktır.
Bu sebeple, bu
önergemizin kabulünü tekrar bilgilerinize ve dikkatlerinize sunar,
saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Şandır.
Önergeyi
oylarınıza
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Karar yeter sayısı istiyorum efendim.
BAŞKAN
Peki.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yok.
On dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 18.44
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.55
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Fatoş
GÜRKAN (Adana)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 43üncü
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
218 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
2nci madde
üzerinde verilen, Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı
vardır.
2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde
kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- 6831
sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin yedinci fıkrasının
birinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümleler
eklenmiştir.
"3402
sayılı Kadastro Kanununa göre kadastrosuna başlanan
çalışma alanlarında evvelce kesinleşmiş olan orman
haritalarının kontrolü sonucunda tespit edilecek hesaplamalardan
kaynaklanan yüzölçümü hataları 3402 sayılı Kanunun 4 üncü
maddesine göre oluşan kadastro ekibince düzeltilir. Diğer vasıf
ve mülkiyet değişikliği dışında kalan aplikasyon,
ölçü ve çizimden kaynaklanan yüzölçümü ve fenni hatalar ise, kadastro
müdürlüğünce mahalli orman kuruluşuna bildirilir. Bildirim tarihinden
itibaren onbeş günlük süre içerisinde orman kadastro komisyonu
görevlendirilir."
BAŞKAN
3üncü madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz.
Buyurun
Sayın Topuz. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
FEVZİ TOPUZ (Muğla) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Tapu Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 3üncü maddesi
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına görüşlerimizi belirtmek
üzere söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu kanun tasarısıyla, Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğü hizmet süreçlerinin gözden geçirilmesi, hizmet kalitesinin
ölçülmesi ve geliştirilmesi, bürokrasiyi ve kırtasiye işlerini
artıran gereksiz süreç ve işlemlerinin ayıklanması,
hizmetlerin etkili, verimli, süratli, vatandaşların ihtiyaç ve
taleplerine uygun şekilde sunulmasını sağlayacak
çalışmaların yapılması ve alınacak tedbirlerin
belirlenmesi amaçlanmakta olduğu iddia edilmektedir.
Konuyu
irdelediğimiz zaman gerçek amacın yazılanlardan daha farklı
olduğu görülecektir. İşte bu noktada, gerçekte yapılmak
istenen nedir, biz bunları araştıracağız,
bakacağız.
Ülkemizde devlet
dairelerinde işlerin bir bölümünün gereksiz bürokratik işlemler ile
yürütüldüğü, ayrıca kırtasiye işlerinin fazla olduğu
herkesçe bilinen bir gerçektir ancak bu
durum, bürokrasinin ülke yönetimi için gereksiz olduğu şeklindeki bir
yargıya da neden olmamalıdır. Bürokraside yapılan
işlemlerde bir kademe atlanması -bugüne kadar birçok örnekten de
görüleceği üzere tüm bunlar- daha sonra yolsuzluk, çıkar ilişkisi
biçiminde halka yansımaktadır. Kırtasiye işlerini kaldırma
işlemi de bütünlüklü olarak ele alınmalı, süreç ve planlama
çalışmalarıyla birlikte yapılmalıydı.
Yasa
tasarısında görüleceği üzere, kırtasiye işlerini
azaltma amacı taşıdığı belirtilen bir gerekçeyle
sözleşmeli personel çalıştırılması maddesinin eklenmesi
ve kurum, kuruluş çalışanlarının güvencesiz olarak
çalıştırılmasının önü açılmak istenmektedir.
Bu durum, sosyal devlet anlayışı yerine şirket
anlayışlı bir politikanın sadece küçük bir göstergesi
olarak göze çarpmaktadır.
Bu arada, dikkat
çeken bir diğer nokta ise, son altı yılda 6 kez Orman Kanununda
değişikliğe gidilmesi gibi bir durumun söz konusu
olmasıdır.
Değerli
milletvekilleri, kentlerin planlanması ve yönetilmesini akılcı
bir biçimde yönlendirebilmek için ülke düzeyinde coğrafi bilgi sisteminin,
kent bazında ise kent bilgi sisteminin bir an önce kurulmasına
ihtiyaç vardır.
Ülkemizde
kadastro çalışmaları kentlerde yüzde 97, köylerde ise yüzde 86
oranında gerçekleştirilmiştir. Ancak bilim ve teknolojideki
hızlı gelişim ve bilişim teknolojilerinin yeni
alanları değerlendirildiğinde, çok amaçlı çağdaş
kadastro, yaşanan kadastro, mekânsal bilgi sistemlerinin kurulması ve
işletilmesi hususlarında kadastro ana unsur olarak kendini
göstermektedir. Bu çerçevede günümüze dek yapılan kadastro çalışmalarında
durum tespitinin zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Bu anlamda
kadastronun sayısallaştırılması,
güncelleştirilmesi ve gerektiğinde yenilenmesi
çalışmalarının yapılması gerekmektedir. Bu
iş yükünün kadastro çalışmalarının üçte 2sini
kapsadığı da bilinmektedir. Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğünün bu yönde başlatılan çalışmaları
ivedilikle hayata geçirilmelidir.
Toplum
hayatını sosyal ve ekonomik anlamda doğrudan etkileyen
taşınmaz mal envanterinin yönetiminde
karşılaşılan olumsuzlukların giderilmesi ve ülke
kaynaklarının yerinde kullanılmasının temini için
temel altlık niteliğindeki mülkiyet bilgilerinin önemi giderek
artmaktadır. Bu bilgileri hızlı ve doğru üretmesi,
güncelliğini sağlaması gereken Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğüne önemli görevler düşmektedir.
2009
yılına gelindiğinde diğer bazı Avrupa ülkelerinin
ikinci, hatta üçüncü kez kadastro çalışması yapmalarına
karşın, ülkemizin hâlen ilk tesis kadastrosu
tamamlanmamıştır. Ülkemizin kadastro
çalışmalarının bir an önce bitirilmesi gerekmektedir.
Ayrıca
farklı kurum ve kuruluşlar tarafından farklı kalite ve
standartlardaki bu verilerin ne şekilde etkin kullanılacağı
da ayrı bir sorudur. Orman alanları ve 2/B alanlarına
bakıldığında, bugüne dek Orman
Bakanlığının izlediği hatalı politikalar ile 1937den
günümüze kadar yetmiş bir yıldır orman
alanlarımızın ancak beşte 1inin kadastrosu yapılarak
tapuya tescili yapılmıştır. Çok açıktır ki orman
kadastrosu, mera kadastrosu, afet kadastrosu gibi farklı
bakanlıklarca kadastro yapılması anlamlı değildir.
Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü bu işin ana yetkilisi ve sorumlusu
olduğuna göre bu hizmetler Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünce tek elden
yürütülmelidir.
Değerli
milletvekilleri, 6831 sayılı Orman Kanununda orman kadastrosunun
yapılması yetkisi sadece orman kadastro komisyonlarına
verilmiştir. Bu komisyonlarda Kadastro Yasası ve diğer yasa ve
yönetmeliklerde belirtilen konunun uzmanı ve müellifi olan harita ve
kadastro mühendislerinin de bulunmaması birçok sorunu da birlikte
getirecektir.
Coğrafi
bilgi sisteminin ana unsuru olan mülkiyet, mülkiyet verileri, konumu ve
diğer bilgiler ile sorgulama işlemlerinde kadastro
çalışmalarının sürekliliği, güncel olması ve
diğer birçok unsuru içine alır. Yani parselin konumu, üzerindeki
işlemleri, imardaki durumu, değeri, verimliliği ve kullanım
hakları gibi konuları içerdiği için kadastro
çalışmaları zaten dinamik bir yapı içermekte
olduğundan bina, yol, tünel, baraj yapımı için coğrafi
bilgi sistemlerine uzun süreli ihtiyaç vardır.
Yasa
tasarısında göze çarpan diğer önemli bir konu ise, 6831
sayılı Orman Kanununun 10uncu maddesinde var olan orman kadastro
komisyonu çalışmalarının Orman Genel Müdürlüğü kontrol
işlemlerinden sonra valiliklerce yerine getirilen onama yetkisinin
kaldırılmasıdır. Hazine adına tescil işlemleri
yapılacak orman alanlarının dışına
çıkarılan alanlarda yani 2/B alanlarında valilik
onayının kalkması anlamlıdır. Bu alanların özel
mülkiyeti söz konusu olmadığına göre valilik makamı neden
dışarıda tutulmaktadır?
Değerli
milletvekilleri, istatistiklere bakıldığı zaman 2000
yılından sonra yabancıların taşınmaz edinimindeki
yıllık satış miktarı 4 bini bulmaktadır. 2007
yılı sonu itibarıyla 71 bin civarında yabancı
kişiye 60 bin adet arsa, arazi, bağımsız bölüm olmak üzere
toplam 36 milyon metrekare taşınmaz
satıldığını görmekteyiz. Hazine
Müsteşarlığı verilerine göre 2003 yılı ile 2007
yıllarını kapsayan beş yıllık dönemde
yabancıların Türkiyede aldıkları gayrimenkullerin
değeri toplam 10 milyar dolara ulaşmıştır.
Bu
taşınmaz ediniminde ilk sıraya giren beş ülke Almanya,
İngiltere, Yunanistan, İrlanda ve Danimarka; en çok
taşınmaz mal edinilen beş ilimiz ise Antalya, Muğla,
İstanbul, Aydın ve Bursadır.
Türkiyede
taşınmaz edinen yabancı uyrukluların sayılarına
göre dağılımında ilk beş sırada yer alan ülkelere
bakıldığında, karşılıklılık
ilkesinin fiilen uygulanmadığı görülmektedir. Yabancı
uyrukluların taşınmaz ediniminde ilk sırada olan
Yunanistan, kendi ülkesinde adalarda ve sınıra yakın topraklarda
mülk ve toprak satışını yasaklamıştır.
Avusturyada da mülk ve toprak satışı sadece AB üyesi ülke
vatandaşlarına yapılabilmektedir. İngilterede ise
taşınmaz mülkiyeti kraliyete ait olup, taşınmazın
sadece kullanım hakkı verilmektedir.
Türkiyede
Ticaret Kanununa göre kurulan yabancı sermayeli şirketler ile
yabancı şirketlerin edindikleri taşınmaz sayısı
hakkında bilgi almak, tapu kayıtlarında yalnızca
şirket adının yazılı olması nedeniyle mümkün
olmamaktadır. Yabancı yatırımcıların, Türk
Ticaret Yasasına göre satın aldıkları Türk şirketi el
değiştirse de, malik oldukları taşınmazların tapu
kayıtlarında herhangi bir belirtme yapılması da söz konusu
değildir.
Değerli
milletvekilleri, Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu
çerçevesinde Türkiyede kurulan şirket sayısı 18.308 olup, bu
şirketlerden 3 bine yakını, gayrimenkul alım
satımı üzerine kurulmuştur.
Osmanlı
Devletinde borçlara karşılık gösterilen ülke
topraklarının yabancılara satışının,
Osmanlı Devletinin parçalanmasının ve Anadolunun
sömürgeleşmesinin nedenlerinden biri olduğu
unutulmamalıdır.
Yabancılara
toprak satışı ile ilgili düzenlemeler, Dünya Bankası borç
antlaşmaları, IMF niyet mektupları ve Avrupa Birliği
Katılım Ortaklığı belgelerinde borç
karşılığı gösterilen ön koşullar olarak önümüze
çıkmaktadır. Yabancılara toprak satışı salt mülkiyet
sorunu değildir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen, sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
FEVZİ TOPUZ
(Devamla) Teşekkürler Başkanım.
Bu kanun,
Yabancı Yatırımlar Kanunu, Turizm Teşvik Kanunu,
Özelleştirme Kanunu, Petrol Kanunu, Maden Kanunu ve orman, hazine ve 2/B
arazilerindeki düzenlemelerle birlikte değerlendirilmelidir.
Toprağın
satılmasının siyasi ve kültürel
bağımsızlığın da elden çıkarılması
anlamına geldiği gözden kaçırılmamalıdır.
Sınırlı olan doğal kaynaklarımız ve toplumsal bir
değer olan topraklarımız ticari bir meta olarak görülemez.
Toprak yönetiminde uzun dönemli, bütüncül politikalar zaman kaybedilmeden
oluşturulmalıdır. Karşılıklılık
ilkesinin hem hukuken hem de fiilen uygulanabilirliği
sağlanmalıdır.
Mevcut yasada ve
yasa tasarısında, yabancı tüzel kişilere toprak
satışında herhangi bir sınırlama yoktur. Ülkemiz
topraklarında korunması gerekli hassas alanlara, kamu yararı ve
ülke güvenliği bakımından stratejik yerlere ait haritalar
yapılmadan, arazi yönetiminin planları oluşturulmadan
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen, sözünüzü bitiriniz.
Buyurunuz.
FEVZİ TOPUZ
(Devamla) Toparlıyorum Sayın Başkanım.
taşınmaz
bilgi sistemi kurulmadan, bu bölgeler ile ilgili tespitler yapılmadan
satışın yapılmasındaki telaş nedir
anlaşılmamaktadır.
Hazırlanan
bu kanun tasarısı üzerinde daha titiz
çalışılmış ve ülkemiz çıkarları
doğrultusunda hazırlanmış olsa daha iyi olurdu. Ülkemizde
her yıl dört beş kez Tapu Kanunu üzerinde değişiklik tasarısı
getirilmesi iyi değildir.
Bu duygu ve
düşüncelerle, bu yasaya Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak hayır
diyoruz, ret oyu vereceğiz.
Teşekkürler,
saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Topuz.
Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına, Karaman Milletvekili Hasan Çalış.
Buyurunuz
Sayın Çalış. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
HASAN ÇALIŞ (Karaman) Sayın Başkan, kıymetli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz tasarının 3üncü
maddesiyle ilgili olarak Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
aldım. Yüce heyetinize saygı ve selamlarımı arz ediyorum.
Kıymetli
arkadaşlar, bu madde ile orman sınırlarının
sağlıklı bir şekilde tespit edilmesi
amaçlanmıştır. Gerçekten orman sınırlarının
tespiti ve bu tespitle ilgili anlaşmazlıkların giderilmesi hem
mevcut ormanlarımızın korunması yönünden hem de bu
ormanlarımızla iç içe yaşayan, güzel vatan
topraklarını biraz daha güzel yerler hâline getiren orman köylülerimizin
orman sınırlarından kaynaklanan, kadastro problemlerinden
kaynaklanan, tapulamayla ilgili problemlerinden kaynaklanan
sıkıntılarını çözmek gerekiyor.
Gerçekten bugün
itibarıyla köylerimizin sıkıntısı büyüktür ama orman
köylerimizin sıkıntısı gerçekten çok daha büyüktür.
Buralarda ekilecek arazi son derece kısıtlıdır ve benim pek
çoğunu bildiğim, Türkiye genelinde pek çoğumuzun seçim
bölgesinde benzer problemleri olan köylerimizde bazen öyle
vatandaşlarımız var ki otuz yıldır, kırk
yıldır, elli yıldır kullandığı evine el
koyulmuş yani evi hazineye devredilmiş. Gene kırk
yıldır, elli yıldır, hatta yüz yıldır
kullanılan bahçeleri kadastro sonucunda mahkeme kararıyla hazineye
devredilmiş durumdadır. Yine bu köylülerimizin bayramda
ihtiyacını giderdiği, oğlunu, kızını okula
göndereceği zaman, oğlunu askere göndereceği zaman cep
harçlığını hazırlamak için sattığı,
ailenin sağlık problemlerini, başka problemlerini gidermek için
kara gününde kullandığı keçilerini de maalesef hain ilan ettik,
satmak zorunda bıraktık. Bu köylülerimize ihtiyaçtan kaynaklanan,
orman köylüsü olmaktan kaynaklanan ihtiyaç odunu veriliyor, ihtiyaç kerestesi
veriliyor. Bu kereste köyün hemen yakınındaki ormandan verilmek
yerine önce
Kıymetli
arkadaşlar, bu şartlardaki köylüye ne kalıyor? Ya köyden göçecek
ya da köyde çoluk çocuğu bırakacak, kendisi uzak şehirlere
gidecek, çalışacak, kazandığıyla gelip o güzelim orman
köylerimizde hayata tutunmaya çalışacak. Pekâlâ başka ne olacak?
Çok sıkışırsa, işte o zaman her ağacın
başına bir tane orman görevlisi diksek ormanımızı
koruyamayacağımız durumlarla karşı karşıya
kalacağız.
O zaman, ne
yapmak lazım? Yapacağımız işlem,
alacağımız karar açık değerli arkadaşlar.
Köylümüzü doğduğu yerde doyuracak, o yurt köşelerini daha güzel,
daha şenlikli bir hâlde tutabilecek tedbirler almamız lazım.
Orada bu insanlarımızın geçimini kolaylıkla
sağlamasının yollarını bulmamız lazım. Ne yapılabilir?
Özellikle bu muvazaaların, bu problemlerin asgariye indirilebilmesi için
kadastro ve tapulama çalışmalarının bir an önce bitirilmesi
gerekiyor. Bir diğer yapılacak işlem de verimli orman arazilerinin,
fundalık, çalılık, orman vasfını kaybetmiş
tarıma elverişli arazilerin ve tarıma elverişsiz arazilerin
mutlaka envanteri güncelleştirilerek çıkarılmalıdır.
Ayrıca, orman, yayla, mera alanlarının problemleri ayrı
ayrı ele alınmalıdır. Ferman tapularından ve zilyetten
kaynaklanan problemler mümkün olduğunca buralarda yaşayan
köylülerimizin lehine sonuçlandırılmalıdır. Büyük
şehirlerimizin mücavir alanları veya gelişme alanları
içerisinde olan problemlerle kırsal kesimde yaşayan orman köylülerimizin
problemleri ayrılmalı, ayrıca turizm bölgesi ilan edilmiş
rantı yüksek alanlardaki problemler de ayrılmalı, rant getirici
yerlerin problemleri ile kırsal kesimin problemleri ayrılarak
ayrı problemler olarak ele alınmalı ve ayrı çözülmelidir
değerli arkadaşlar. Eğer bunu ayırmazsak önümüze yeni yeni
problemler çıkacaktır.
Değerli
arkadaşlar, bir diğer husus da şu: Ben köylülerimize de sordum
Sizin otuz yıldır, kırk yıldır, elli yıldır
kullandığınız araziye devletin desteğiyle çam
fıstığı dikseniz, zeytin dikseniz, orman vasfına,
orman dokusuna uygun, ekonomik anlamı olan herhangi bir ağaç dikseniz
bunu korumayla ilgili bir problem olur mu? Her gittiğim yerde
aldığım cevap şudur: Bir tek dalını, bir tek
yaprağını kimseye kopartmayız. diyorlar.
Bir başka
husus değerli arkadaşlar, özellikle tarıma elverişsiz ama
köylüyle devlet arasında muvazaalı hâle gelmiş, orman
vasfını kaybetmiş alanlar vardır. Buraların, buralarda
yaşayan insanların kullanabileceği şekilde bir çözüme
kavuşturulması lazım. Nasıl bir çözüm olabilir değerli
arkadaşlar? Öncelikle, mülkiyeti devlette kalmak kaydıyla, özel orman
alanı olarak tahsis edilip yine kullanıcılar tarafından
kullanılması sağlanabilir. Hatta, daha ileri bir önerimiz var
değerli arkadaşlar: Ormanlık alanlarımızı,
ormanlık alanlarda yaşayan köylülerimize, buraların korunması
ve bakımının yapılacağı şahıslara,
köylülere tahsis edilmek kaydıyla buradan devletin elde edeceği
gelirlerden bu köylülere pay verilmesi, tarıma elverişli veya
tarıma elverişli olmayan arazilerin ötesinde, diğer
ormanlık alanlarımızın korunması yönünden de çok
önemli bir açılım olacaktır.
Kıymetli
arkadaşlar, diyeceksiniz ki önerilerin bazısı yasalara
aykırı düşer. Ee, biz burada ne için duruyoruz? Bizim görevimiz
nedir? Yasaları düzenlemek, problemleri çözmek değil mi? Bu
problemleri de çözmemiz gerekiyor.
Nitekim,
değerli arkadaşlarım, öyle yerler vardır ki gerçekten
ormandır ama çalı vasfındadır, ekonomik anlamı yüksek
olan bir orman özelliği yoktur. Buralarda çam, sedir, zeytin veya ekonomik
anlamı olan çam fıstığı gibi orman dokusuna uygun
bitki örtüleri teşvik edilerek ve buraların -mülkiyeti devlette
kalmasına rağmen- gelirlerinden de kullanıcılara pay
çıkarırsak değerli arkadaşlar, ormanlarımızı
korumak için önemli bir açılım sağlamış oluruz.
Bir diğer
husus değerli arkadaşlar, eğitim, eğitim, eğitim.
Orman köylüsünün, insanlarımızın ormanı seveceği,
ormanı koruyacağı ve bu güzel toprak parçalarına sahip
olacağı bir altyapı oluşturmamız gerekiyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
HASAN ÇALIŞ
(Devamla) Bu konuları ilgili bakanlarımıza zaman zaman soru
önergesi yapıyoruz. Önergelerimize verdikleri cevapta görüyoruz ki
kâğıt üzerinde gerçekten orman köylülerimiz için çok önemli
teşvikler var, ama maalesef problemlerin büyüklüğü
karşısında uygulanan projelerin de küçüklüğünü yan yana
koyduğumuz zaman gerçekten Yırtık büyük, yama küçük. tabirinin
tam karşılığı olan bir durum ortaya
çıkmaktadır.
Kıymetli
arkadaşlar, aramızda mesleği ormancılık olan
değerli arkadaşlarım var. Aslında bugünkü yasalarda yeni
açılımlar yapmak, sizlere, bizlere yol göstermek ve köylülerin
problemlerini çözmek anlamında onların katkısına hem
Türkiye'nin hem bu yüce Meclisin ihtiyacı var diyorum.
Hepinize
saygılarımı arz ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Çalış.
3üncü madde
üzerinde şahsı adına Konya Milletvekili Abdullah Çetinkaya.
Buyurunuz
Sayın Çetinkaya. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ABDULLAH
ÇETİNKAYA (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Tapu Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 3üncü maddesiyle ilgili söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Kadastro,
gayrimenkullerin geometrik, hukuki durumları ve niteliklerini belirlemeye
yönelik kamusal nitelikli bir işlemdir. Kadastro uygulamalarıyla
taşınmazın yeryüzündeki yeri, biçimi ve pozisyonu
saptanmaktadır. Hukuksal yönden bakıldığında ise
kadastro uygulamalarıyla taşınmazın cinsi, malikleri ve
taşınmaz üzerindeki her türlü şahsi, ayni haklar
belirlenmektedir. Kadastro çalışmalarında amaç, taşınmaz
malların sınırlarını belirlemek, hukuki durumları
saptamak ve bu surette tapu sicil sistemini kurmaktır.
Değerli
milletvekilleri, bir taşınmazın üstündeki mülkiyet
hakkını gösteren tapu elimizdeki en sağlam belgelerden biridir.
Ancak bu belgeyi elimize almamız kadastro işlemlerinin
tamamlanmış olmasına bağlıdır. Zamanında
yapılamayan kadastro çalışmaları tapu sorunuyla birlikte
birçok sorunu da beraberinde getirmektedir. Sırf bu yüzden birçok
anlaşmazlıklar yaşanmakta, sınırlar çizilememekte,
neresinin kime ait olduğu bilinmediğinden birçok arazi ekilip
biçilememektedir. Bu yüzden kadastro çalışmalarının bir an
önce tamamlanması hem asayiş hem de ekonomik anlamda önem
taşımaktadır.
Değerli
milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz tasarının 3üncü
maddesi 6831 sayılı Kanunun 9uncu maddesinde yapılan
değişikliğe ilişkindir. Yapılan değişiklikle
kadastro çalışmalarının aksatılmadan ve daha
hızlı tamamlanması amaçlanmaktadır. Yine bu
değişiklikle farklı kurumlar tarafından yapılan farklı
uygulamalar ve mükerrer çalışmalar nedeniyle ortaya çıkan maddi
kayıpların ve emek israfının önüne geçilmesi de
amaçlanmıştır.
3402
sayılı Kanuna göre kadastrosuna başlanan çalışma
alanlarında evvelce kesinleşmiş olan orman
haritalarının kontrolü sonucunda tespit edilecek hesaplamalardan
kaynaklanan yüz ölçümü hatalarının 3402 sayılı Kanunun
4üncü maddesine göre oluşan kadastro ekibince düzeltilmesi
öngörülmektedir. Ayrıca vasıf ve mülkiyet değişikliği
dışında kalan diğer aplikasyon, ölçü ve çizimden
kaynaklanan yüz ölçümü ve fennî hataların en kısa sürede
giderilmesinin sağlanması amacıyla bu hataların kadastro
müdürlüğünce mahallî orman kuruluşlarına bildirilmesi ve
bildirim tarihinden itibaren on beş günlük süre içinde görevlendirilen
orman kadastro komisyonunca düzeltilmesi öngörülmüştür.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime son verirken, 3üncü
maddeyle ilgili olumlu oylarınızı bekler, yüce Meclisi
saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Çetinkaya.
Şahsı
adına, Şanlıurfa Milletvekili Abdurrahman Müfit Yetkin.
Buyurunuz
Sayın Yetkin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ABDURRAHMAN
MÜFİT YETKİN (Şanlıurfa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Tapu Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 3üncü maddesi üzerinde şahsım adına
söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Kentlere göç
sebebiyle kentsel alanların genişlemesi sonucu ortaya çıkan
zorunlu imar hizmetleri ile tarımsal alanlardaki arazi düzenleme, sulama,
yol, zorunlu altyapı, kadastro ve harita hizmetleri ile tapu
işlemlerine yönelik talep ve gereksinim artmıştır. Ancak,
kadastro çalışmaları sırasında özellikle
çalışma alanında bulunan ormanların kadastrosuna
ilişkin karşılaşılan sorunların çözümlenmesi ve
6831 sayılı Orman Kanunu hükümlerinin Kadastro Kanununda
yapılan değişiklikler ile uyumlu hâle getirilmesi
zorunluluğu ortaya çıkmıştır.
Bu nedenle, tapu
ve kadastro hizmetlerinde etkinliğin sağlanması, ülkemiz
kadastrosunun en kısa sürede bitirilebilmesi ve orman kadastrosuna
ilişkin karşılaşılan aksaklıkların
giderilerek uyumun sağlanması amacıyla bazı
değişiklikler yapılması zorunluluğu hasıl
olmuştur.
3402
sayılı Kadastro Kanunu uyarınca yapılmakta olan kadastro
çalışmalarının değişik kurumlarca birbirinden
farklı yapılan uygulamalar ile mükerrer çalışmalara
sebebiyet veren, gereksiz maddi külfetler getiren bu
çalışmaların önüne geçilerek, yapılacak kadastro
çalışmalarının süratle tamamlanması
amaçlanmıştır.
Buna göre, 3402
sayılı Kanuna göre kadastrosuna başlanan çalışma
alanlarında evvelce kesinleşmiş olan orman haritalarının
kontrolü sonucunda tespit edilecek hesaplamalardan kaynaklanan yüz ölçümü
hatalarının 3402 sayılı Kanunun 4üncü maddesine göre
oluşan kadastro ekibince düzeltilmesi öngörülmüştür. Ayrıca,
vasıf ve mülkiyet değişikliği dışında kalan
diğer aplikasyon, ölçü ve çizimden kaynaklanan yüz ölçümü ve fennî
hataların kısa sürede giderilebilmesinin sağlanması ve bu
hataların kadastro müdürlüğünce mahallî orman kuruluşuna
bildirilmesi ve bildirim tarihinden on beş günlük süre içerisinde
görevlendirilen orman kadastro komisyonunca düzeltilmesi ve kısa sürede
bitirilmesi öngörülmüştür.
Görüşülmekte
olan kanunun ülkemize hayırlı olmasını diler, yüce Meclisi
tekrar saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Yetkin.
Sayın
milletvekilleri, şimdi soru-cevap işlemine geçiyoruz.
Buyurunuz
Sayın Öztürk.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Orman Kanununun 9uncu maddesinin yedinci fıkrasında orman tahdidi
veya kadastrosu yapılıp ilan edilerek kesinleşmiş yerlerde
vasıf ve mülkiyet değişikliği dışında
aplikasyon, ölçü, çizim ve hesaplamalardan
kaynaklanan yüz ölçümü ve fennî hatalar tespit edildiğinde bu
hataların Orman Genel Müdürlüğünün bilgisi ve denetimi altında
orman kadastro komisyonlarınca düzeltileceği öngörülmüştür.
Tasarının
3üncü maddesiyle eklenen hüküm, daha önce kesinleşen, orman
haritalarında tespit edilen ve hesaplamalardan kaynaklanan yüz ölçümü
hatalarının 3402 sayılı Kanunda öngörülen kadastro
ekibince düzeltileceğini hükme bağlamaktadır. Yetki
çatışmasına yol açılmaması için hesaplamalardan
kaynaklanan yüz ölçümü hatalarının kapsamına ne tür
hataların dâhil olacağı konusuna örnek vererek açıklık
getirebilir misiniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Öztürk.
Sayın
Cengiz.
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Çanakkale) Sayın Bakanım, özellikle son günlerde
tapulardaki memur arkadaşların ve müdür arkadaşların bir
sıkıntısı var, bunu da iletmemi istediler.
Genel idare
hizmetleri sınıfında tapu sicil ve kadastro müdürlerinin ek
ödeme tazminatları yüzde 53 oranında artırılırken,
teknik hizmetler sınıfında yer alan mühendis olarak görev
yapanların ek ödeme tazminatları yüzde 100e
çıkarılmıştır. Yeni düzenlemeyle, çalışanlar
arasında var olan uçurum daha da artmış, şube müdürlerinin
durumu maiyetindeki mühendisten daha kötü hâle gelmiştir. Bu konuda,
mevcut kadrolara, müdür kadroları ve aynı görevi yapan fakat idari
noktada farklılık arz eden bu kadroların
Arkadaşlarımız haksızlığa
uğradıklarını, bunun sizlerden de düzeltilmesini talep
ediyorlar.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Cengiz.
Buyurunuz
Sayın Bakan.
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) Sayın Başkanım,
değerli arkadaşlar; özellikle 3üncü maddeyle getirilmek istenen
hataların düzeltilmesinde orman sınırıyla ilgili bir oynama
söz konusu değil. Burada sadece teknik hataların giderilmesi söz
konusu. Dolayısıyla orman sınırının
daraltılması söz konusu değil. Bu tür alanlar tapuya tescili
henüz yapılmamış olduğundan orman alanlarında artış
ya da azalış söz konusu olmayacaktır. Örnek: Eski yıllarda
klasik yöntemle hesaplanan alan olarak örneği verebiliriz. Yeni sistemde
bilgisayarla hesaplar yapılabiliyor. Yine, aradaki fark bu.
Değerli
arkadaşımız Sayın Cengizin söylemiş olduğu konu
doğrudur, biz aynı görüşe katılıyoruz, bu konuda
çalışmalarımız devam ediyor. Burada mevcut yasa içerisinde
bir önergemiz var, Maliye Bakanlığıyla konuştuk,
yalnızca bu çalışmalara münhasır olarak bir
iyileştirme getirebiliyoruz, ama diğer konudaki çalışmalarımız
devam ediyor. Gerçekten, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğümüzde
çalışan arkadaşlarımız, yaz kış, gece gündüz
her türlü zor şartlarda çalışmaktadırlar, çok önemli
miktarda meblağları hazinemize katkı olarak vermektedirler.
Genel bütçeden aldığımızın 3-4 katını oraya
döner sermayeden katmaktayız, bunun bilincindeyiz. Bu konuda
çalışmalar devam ediyor. Yapılan iyileştirmelerin yetersiz
olduğunu biz de kabul ediyoruz.
Zamanım
varsa, daha evvel sorulmuş olan sorulara da müsaadenizle cevap vermek
istiyorum. Özellikle Anayasamızın 169uncu maddesinde orman
kadastrosunun orman kadastro komisyonlarınca yapılacağına
dair bir hüküm yok. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 1987deki hâlinde
orman alanlarının kadastrosunun kadastro
çalışmalarına başlandıktan iki ay içerisinde orman
kadastro komisyonlarınca belirlenmemesi hâlinde kadastro ekiplerince resen
belirleneceği hükmü vardı. Ayrıca bu Orman İdaresinin
yargıda bir itiraz hakkı mevcuttu.
Sayın Fevzi
Topuz Beyefendinin özellikle eleştirilerine cevap vermek istiyorum.
Ülkemizde son üç dört yılda kadastro çalışmaları altı
yüz sorunlu birim hariç yüzde 99 oranında tamamlandı ancak kadastro,
yaşayan, dinamik bir hizmet. Şimdi, eski yıllarda yapılan
kadastroların yenilenmesi, sayısal hâle getirilip güncellenmesi, bilgi
sistemine aktarılması gerekmekte.
Bir de
yabancılara toprak satışı son beş yılda
arttı
Doğrudur, yabancılara toprak satışında
Hükûmetimiz döneminde yapılan yasal değişikliklerle
kısıtlamalar eskiye göre artırıldı. Bunu belirtmek
istiyorum. Yani kısıtlamaları artırdık. Yalnızca
imar alanlarında konut ve iş yeri olan yerlerde satış var.
Yunanlılara
karşılıklılık uygulanması konusuna gelince: Bizim
ülkemizde Yunan uyruklu vatandaşlar sahil bölgelerinde ve yasaklanan
yerlerde gayrimenkul edinememektedir. Yunanlıların ülkemizde çok
taşınmazı varmış gibi görünüyorsa da bunun
yaklaşık 10 bin adedi Türk uyruklu Yunanlı arkadaşlarımıza,
kardeşlerimize aittir.
Ben bunu
bilgilerinize sunmak istiyorum ve teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Özak.
Soru-cevap
işlemi sona ermiştir.
Şimdi, madde
üzerindeki önergelere geçiyoruz.
Madde üzerinde üç
önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına göre okutup aykırılık
sırasına göre de işleme alacağım.
İlk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 218 Sıra Sayılı Tapu Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 3. maddesi ile değiştirilen 6831 Sayılı
Orman Kanununun 9. maddesinin 7. fıkrasında yer alan yüzölçümü
hataları ibaresinden sonra gelmek üzere orman miktarının
azaltılmaması kaydı ile ibaresinin eklenmesini saygı ile
arz ederiz.
|
Faruk Bal |
Hasan
Çalış |
Prof. Dr. Alim
Işık |
|
Konya |
Karaman |
Kütahya |
|
K. Erdal Sipahi |
Kürşat
Atılgan |
Ali Torlak |
|
İzmir |
Adana |
İstanbul |
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 218 sıra sayılı Tapu Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 3. maddesi ile 6831 sayılı Kanunun 9.
maddesinin yedinci fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelmek
üzere eklenen 2. ve 3. cümlelerin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Harun Öztürk |
Hüseyin
Pazarcı |
Emrehan
Halıcı |
|
İzmir |
Balıkesir |
Ankara |
|
Recai Birgün |
Hüseyin Mert |
A. Jale
Ağırbaş |
|
İzmir |
İstanbul |
İstanbul |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 218 Sıra Sayılı yasa
tasarısının 3. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE
KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT
KİRİŞCİ (Adana) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Genç, buyurunuz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
218 sıra
sayılı Yasa Tasarısının 3üncü maddesinin tasarı
metninden çıkarılmasıyla ilgili olarak verdiğim bir önerge
üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, idare bir bütündür. İdarenin tesis ettiği
işlemlerde eğer bir hata varsa -Türkiyede yargı sistemi
vardır- idarenin işlemlerine karşı yargıya gidersiniz
ve düzeltirsiniz bunları. İdarenin kesinleşmiş
işleminin tekrar idare tarafından düzeltilmesi idare hukuku
ilkelerine aykırıdır.
Ayrıca,
AKPnin iktidara gelmesi dolayısıyla da idarede çok büyük objektiflik
ilkesi kalktı ve bu AKPnin oluşturduğu idarede maalesef,
bırakın idareyi yargı dahi bağımsız hareket
etmemektedir.
Şimdi, ben,
Tunceliye gittim, Çemişgezeke gittim. Bakın şurada bir resim
var, burada Çemişgezekin belediye başkanı var. Bazı
kişileri topluyor getiriyor AKP Genel Merkezine, diyor ki, işte beni
tekrar herkes aday seçiyor. Bu gelen kişilerin içinde de Çemişgezek
İlçe Millî Eğitim Müdürü var. Bakın, şu resim, bunu
göstereyim size. Çemişgezek Millî Eğitim Müdürü geliyor,
Çemişgezek Belediye Başkanıyla beraber ve bir heyetle beraber,
bu kişinin tekrar Çemişgezekte aday gösterilmesi için.
Bakın, Urfa
Valisi, eğilim yoklaması yapılıyor ve eğilim
yoklamasının yapıldığı yerde, gidiyor, AKPnin
eğilim yoklamasını kontrol ediyor. Yani siz bürokrasiyi
CELAL ERBAY
(Düzce) Önergeyle ne alakası var?
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, bunların resimleri tespit edilmiş, bunlar
İnternette yayınlandı, şimdi inkârcılıkla bir
yere varamazsınız. Yani sizin zamanınızda devlet
kavramına karşı duyulması gereken, bürokrasiye
karşı duyulması gereken saygıyı yok etmek için her
türlü hileye başvuruyorsunuz. Ya, böyle bir şey olur mu? Yani
devletin bir kamu görevlisi gidecek sizin genel merkezinize, bir belediye
başkanının aday gösterilmesi için propaganda yapacak. Bu olmaz
yani. Sonra, bir vali gidecek eğilim yoklamanızı şey
edecek. Tek bunlar yalnız değil ki, Türkiyede birçok böyle şey
yapıyorsunuz beyler. Devletin kişiliğine saygı gösterilecek
davranışlardan, o saygıyı azaltacak
davranışlardan çekinmek lazım. Ha, devlete saygınız
varsa; yoksa, zaten diyorsunuz ki, herkes bizim kölemiz. Böyle bir şey
olmaz ki! Onun için, yani bu AKP zamanında ve başka zamanlarda
maalesef siyasi iktidarlar -ama siz bunun bir numarasısınız-
bürokratları kendi emrinde çalıştırmak için her türlü melanetlere
başvuruyorlar maalesef.
Biraz önce
Sayın Bakan dedi ki: Efendim, orman sınırıyla oynama yok,
yok edilmesi düşünülmüyor. Sayın Bakan, biz nasıl güvenelim
size? Yarına bir milletvekiliniz talimat verecek, Şurada bu
oynamayı yapacaksın, bu orman sahasını getireceksin bize
vereceksin. diyeceksiniz. Şimdi, burada uygulamalarınız ortada.
Yani ben bunun için daha çok misaller verebilirim. Onun için, lütfen, eğer
burada bir hata yapılmışsa bunu yargı düzeltsin efendim.
Niye yani, getirsin yine, idarenin emrinde yeniden bir, idari yönüyle
yapılan hatayı düzeltelim? Türkiye bir hukuk sistemiyse, idari
işlemlerde hukuka aykırılık varsa, bu hukuka
aykırılık fiilinde yine yargı yoluna başvurulabilir ve
yargı bunu düzeltebilir. Onun için, buraya getirilen bu maddeyle, bence,
yapılacak düzeltmeler, yapılacak işlemler, yapılacak
işlemler sonucunda doğacak sonuç kamu yararına aykırı
olacak, kamunun menfaatini korumayacak ve dolayısıyla burada bağımsız
yargı, eğer bir hata yapılmışsa, orman
sınırında bir hata varsa veya orman sınırı
dışına çıkarılması gereken bir alan orman içinde
kalmışsa veya orman sınırına alınması
gerekiyorsa buna yine yargı karar versin. Yani niye ille hep getiriyorsunuz
bürokrasiye bu yetkiyi veriyorsunuz? Çünkü bürokrasi bağımsız
değil, bürokrasi bağımsız hareket etmiyor. Kamu
yararını gözetecek davranışlar içinde olduğu zaman
maalesef o bürokratlar o görevlerinde bir güvence olmadığı için
her zaman için kendi görevlerinde muhakkak mağdur ediliyorlar ve
Türkiyede maalesef siyasi iktidarlar kendilerine güvenmedikleri için ve bu
güvenmeme sonucunda âdeta devletin kamu görevlisini bazı siyasi iktidarlar
bir hizmetçi olarak kullanmaya çalışıyorlar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
KAMER GENÇ
(Devamla) Bizim istediğimiz, devlette kuvvetler
ayrılığı ilkesi vardır; kuvvetler
ayrılığı ilkesi gereği, idari işlemlerde bir hata
varsa, bu idari işlemlerde yapılan hatanın da yine
bağımsız yargı kararıyla düzeltilmesidir.
Benim, önergemde
sağlamak istediğim amaç budur. Maalesef, mala, mülke, paraya dayanan
konularda siyasi iktidarlar açgözlüdür. Bu siyasi iktidarların aç gözünü
doyurmak mümkün değil. Ya, doymuyorlar kardeşim, doymuyorlar, bir
türlü doymuyorlar! Yani katrilyonlar da kazansalar doymuyorlar. Onun için,
bunun önünü kesmek lazım, burada hukuki bir istikrar getirmek lazım,
hukuki bir güvence getirmek lazım. Yani işte, maalesef bizde bunlar
var işte, sizin uygulamalarınız ortada, bürokratların getirdiği
uygulamalar ortada. Bu itibarla, ben bu maddenin
çıkarılmasını istiyorum. Hata varsa yargı bunu
halletsin.
Saygılar
sunuyorum efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 218 sıra sayılı Tapu Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 3. maddesi ile 6831 sayılı Kanunun 9.
maddesinin yedinci fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelmek
üzere eklenen 2. ve 3. cümlelerin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Harun
Öztürk (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE
KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT
KİRİŞCİ (Adana) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Kim
konuşacak?
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Ben konuşacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN -
İzmir Milletvekili Sayın Harun Öztürk, buyurun.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Tapu Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının çerçeve 3üncü maddesiyle ilgili vermiş
olduğumuz bir önerge nedeniyle söz aldım. Şahsım ve
Demokratik Sol Parti adına yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkan ve
üyelerine, alt komisyonda tasarıya ilave edilen, Anayasaya ve İç
Tüzükün 87nci maddesine aykırı bazı hükümleri
ayıklamış olmalarından dolayı öncelikle teşekkür
etmek istiyorum. Gerçekten de Komisyon bu titiz çalışmayı
yapmamış olsaydı kadastro çalışmaları
sırasında ormanla ilgili yapılan
sınırlandırmalara itiraz için kamuya da on yıllık
zaman aşımı süresi getirilmiş olacaktı ki, bu da
Anayasamızın 169uncu maddesinde yer alan Ormanlar
zamanaşımıyla mülk edinilemez. hükmüne açık
aykırılık teşkil edecekti. Ümit ederiz ki, benzer bir hüküm
Genel Kurul görüşmeleri sırasında son dakika önergeleriyle
tasarıya yeniden eklenmez.
Değerli
milletvekilleri, ülkemiz kadastro çalışmalarının bugüne
kadar tamamlanamamış olmasında gelmiş geçmiş bütün
hükûmetlerin sorumluluğu vardır. Birbirimizi suçlamak yerine söz
konusu çalışmaların bir an önce tamamlanabilmesi için herkesin
elinden gelen çabayı göstermesi gerekir. Çalışmaların bir
an önce tamamlanabilmesi için de öncelikle orman
sınırlarının belirlenmesi gerekmektedir. Buna ilişkin
olarak, çoğunluğu Karadeniz Bölgesinde olmak üzere yüzde 5-10
civarında bir alanda orman sınırının hâlâ tespit
edilememiş olduğu bir gerçektir. Orman
sınırlarının belirlenmesi konusunda Orman Genel
Müdürlüğüne bağlı orman kadastro komisyonları ile 3402
sayılı Kadastro Kanununda öngörülen kadastro komisyonları
arasında mevcut bazı yetki ve görev karmaşasının
tasarıyla giderilmeye çalışılmasını önemli
bulmaktayız.
Değerli
milletvekilleri, tasarının 6ncı maddesiyle 6831
sayılı Kanuna eklenen ek madde 9un madde numarasının 10
olması gerekiyor, çünkü 31/7/2008 tarih ve 5801 sayılı Kanun ile
anılan Kanuna 9 numaralı bir ek madde daha önce eklenmişti.
Eklenen bu maddeyle orman sınırları dışına
çıkarılan 2/B sahalarının kazandırıcı zaman
aşımı yoluyla iktisap edilemeyeceğinin öngörülmesinin bu
alanda önemli ve ciddi bir boşluğu gidermekte olduğunu ifade
etmek istiyorum.
Tasarıyla
veraset yoluyla intikal eden taşınmazlar ikramiye ve diğer
yollardan gerçekleşen intikallerden ayrılarak bu
taşınmazların mirasçıları arasında taksiminde
ödenmesi gereken harçlar binde 9dan binde 18e çıkarılmakta ve iki
kat artırılmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, bir taraftan, veraset ve intikal vergisini
kaldırıyoruz diye halka şirin görünmeye
çalışacaksınız; diğer taraftan, söz konusu kanunu daha
yürürlükten kaldırmadan aynı kanun kapsamındaki intikallerde
ödenmesi gereken tapu harçlarını bir kat
artıracaksınız. Hükûmetin bu davranışı en hafif
deyimle samimiyetsizliktir. Harçların nispi oranlarını
artırmakla vergi hasılatını artıramazsınız.
Harçlar, beyan edilen devir ve iktisap bedeli üzerinden hesaplanmaktadır.
Beyan edilen bedel kayıtlı değerden, yani emlak vergisi
değerinden az olamayacağı için, siz nispeti
artırdığınızda vatandaşlar da devir ve iktisap
bedeli yerine emlak vergisi değerini beyan edeceklerdir. Bu nedenle
hasılatınız artmayacak,
düşecektir. Böylece, vatandaşlar kayıt
dışılığa da itilmiş olmaktadır,
zorlanmış olmaktadır.
Ayrıca,
kaldı ki, oranların artırılması, veraset yoluyla
intikal eden taşınmazların mirasçılar tarafından
tapuya intikal ettirilmemesi sonucunu doğuracak ve bu
taşınmazlar ölenlerin üzerinde kalmaya devam edecektir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
HARUN ÖZTÜRK
(Devamla) Bu da ileriye yönelik birçok sorunun birikmesine neden
olacaktır.
Değerli
milletvekilleri, maddeyle ilgili değişiklik önergesi, madde metninden
çıkarılması teklif edilen ibarelerin yerini tutan hükümlerin
mevcut yedinci fıkrada yer alması nedeniyle ve tekrardan
kaçınmak amacıyla verilmiştir.
Tasarının
hayırlı olması dileğiyle yüce heyetinizi tekrar
saygıyla selamlarım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Öztürk.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, karar yeter sayısını
istiyorum.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler...
Kabul edilmemiştir. Karar yeter sayısı vardır.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 218 Sıra Sayılı Tapu Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 3. maddesi ile değiştirilen 6831
Sayılı Orman Kanununun 9. maddesinin 7. fıkrasında yer alan
yüzölçümü hataları ibaresinden sonra gelmek üzere orman
miktarının azaltılmaması kaydı ile ibaresinin
eklenmesini saygı ile arz ederiz.
Faruk
Bal (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE
KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT
KİRİŞCİ (Adana) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Kim
konuşacak?
OKTAY VURAL
(İzmir) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Anayasamızın
169 ve 170inci maddelerinde hiçbir surette orman sınırlarında
daraltma yapılamayacağı belirtilmiştir. Buna göre madde
metninde yer alan hesaplamalardan kaynaklanan yüz ölçümü hatalarının
düzeltilmesinde orman sınırlarının genişletilmesi
mümkün olmasına karşın, orman sınırlarının
daraltılması Anayasa ve ilgili mevzuat hükümlerimiz uyarınca
mümkün değildir.
Bu sebeplerle
ilgili madde metnine yukarıda belirtilen hususun eklenmesi zarureti
hasıl olmuştur.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
3üncü madde
kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, çalışma süremiz bitmiş olduğu için,
alınan karar gereğince kanun tasarı ve tekliflerini
sırasıyla görüşmek için 14 Ocak 2009 Çarşamba günü saat
14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.52