DÖNEM: 23 YASAMA
YILI: 3
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
CİLT
: 38
44üncü Birleşim
14 Ocak 2009 Çarşamba
İ Ç İ N D E K İ L E R
I.
- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.
- GELEN KÂĞITLAR
III.
- YOKLAMALAR
IV.
- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- İstanbul
Milletvekili Fatma Nur Serterin, Siirt ilinin sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
2.-
Eskişehir Milletvekili H. Tayfun İçlinin, son yıllarda
yaşanan Anayasa ve hukuk ihlallerine ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmakın, Ankara Büyükşehir Belediyesinin
su faturalarındaki uygulamalarından kaynaklanan
vatandaşların mağduriyetine ilişkin gündem
dışı konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- Siirt
Milletvekili Afif Demirkıranın, İstanbul Milletvekili Fatma Nur
Serterin, Siirt ilinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşmasında değindiği konularla ilgili
açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın (6/1080) esas numaralı sözlü sorusunu
geri aldığına ilişkin önergesi (4/109)
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbatur ve 34 milletvekilinin, kadın
girişimciliği ve kadın istihdamındaki
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/303)
2.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 37 milletvekilinin, madencilik
sektöründeki sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/304)
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
2.- Tapu Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu
(1/526) (S. Sayısı: 218)
3.-
Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(1/663) (S. Sayısı: 319)
4.-
Karşılıksız Çek ve Protestolu Senetler ile Kredi ve Kredi
Kartları Borçlarına İlişkin Kayıtların Dikkate
Alınmaması Hakkında Kanun Tasarısı ve Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; Niğde
Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Kastamonu Milletvekili
Mehmet Serdaroğlu ve 2 Milletvekilinin; Giresun Milletvekili Ali Temürün;
Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/664, 2/59, 2/261, 2/357,
2/370) (S. Sayısı: 320)
5.- Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/608) (S. Sayısı: 266)
6.- Birleşmiş
Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine
Yönelik Kyoto Protokolüne Katılmamızın Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Çevre ve Avrupa Birliği Uyum ile Dışişleri
Komisyonları Raporları (1/597) (S. Sayısı: 268)
7.- Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara
Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri
ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve
Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/543) (S. Sayısı: 263)
8.-
Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve Antalya Milletvekili Mevlüt
Çavuşoğlunun; Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Antalya Milletvekili Sadık Badak
ve 5 Milletvekilinin; Kadastro Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Antalya Milletvekili Osman
Kaptan ve 4 Milletvekilinin; Türk Ceza Yasasında Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/283,
2/270, 2/277) (S.Sayısı: 272)
9.- Tekirdağ
Milletvekili Tevfik Ziyaeddin Akbulutun; Dernekler Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt ve 22 Milletvekilinin; 23.11.2004 Tarihli ve 5253
Sayılı Dernekler Kanununun 27. Maddesinde Kızılay ile
İlgili Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
İçişleri Komisyonu Raporu (2/290, 2/286) (S.Sayısı: 283)
VIII.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Eskişehir Milletvekili Beytullah Asilin, Bilkent Üniversitesi
çalışanlarından kesilen gelir vergisine ilişkin sorusu ve
Maliye Bakanı Kemal Unakıtanın cevabı (7/5985)
2.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, TOKİye geçen bir arazideki plaja
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/6204)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.00te açılarak dört oturum yaptı.
İzmir
Milletvekili Oğuz Oyanın, 2009 bütçesinde tarımsal destekleme
ödeneklerinin kısılmasına,
Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, 10 Ocak 2009da kutlanan tarımsal
öğretimin 163üncü yılına,
İlişkin
gündem dışı konuşmalarına, Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker;
İstanbul
Milletvekili Şükrü Mustafa Elekdağın, Ermeni
mağdurlarından özür dilenmesi kampanyasına ilişkin gündem
dışı konuşmasına Çevre ve Orman Bakanı Veysel
Eroğlu;
Cevap verdi.
Başbakanın
önerisi üzerine, Devlet Bakanı sayısının 10a
çıkarılmasının onaylandığına ve
İstanbul Milletvekili Egemen Bağışın Devlet
Bakanlığına atandığına ilişkin
Cumhurbaşkanlığı,
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Köksal Toptanın, Cezayire
yapacağı resmî ziyarete iştirak edecek heyeti oluşturmak
üzere siyasi parti gruplarınca ismi bildirilen milletvekillerine
ilişkin Başkanlık,
Tezkereleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu.
Karaman
Milletvekili Hasan Çalış ve 22 milletvekilinin, seçmen kütüklerinin
sağlıklı oluşturulmadığı
iddialarının (10/300),
İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 29 milletvekilinin, Beyoğlu Sütlücedeki
Karaağaç Tekkesinin bulunduğu alanın kullanımı ve imar
durumlarıyla ilgili iddiaların (10/301),
İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 26 milletvekilinin, erken yaşta evlilik
konusunun (10/302),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı
ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında bulunan 319 ve 320 sıra sayılı Kanun
Tasarı ve Teklifinin bu kısmın sırasıyla 3 ve 4üncü
sıralarına alınmasına ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun 13 ve
20 Ocak 2009 Salı günlerindeki birleşimlerinde 1 saat süre ile sözlü
soruların görüşülmesinin ardından diğer denetim
konularının görüşülmeyerek, gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan işlerin görüşülmesine, 14 ve 21 Ocak 2009
Çarşamba günlerindeki birleşimlerinde sözlü soruların
görüşülmemesine; çalışma saatlerinin 13 ve 20 Ocak 2009
Salı günlerindeki birleşimlerinde 15.00 - 20.00, 14, 15, 21 ve 22
Ocak 2009 Çarşamba ve Perşembe günlerindeki birleşimlerinde ise
14.00 - 20.00 saatleri arasında çalışmalarını
sürdürmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi, yapılan
görüşmelerden sonra kabul edildi.
Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; 657
Sayılı Devlet Memurları Kanununa Bir Madde Eklenmesi
Hakkında Kanun Teklifinin (2/294), İç Tüzükün 37nci maddesine göre
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi, yapılan
görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
Gündemin Sözlü
Sorular kısmının;
3üncü
sırasında bulunan (6/341),
4üncü (6/351),
7nci (6/370),
19uncu (6/414),
24üncü (6/419),
28inci (6/425),
31inci (6/429),
32nci (6/430),
34üncü (6/437),
39uncu (6/446),
40ıncı (6/448),
41inci (6/450),
49uncu (6/468),
51inci (6/472),
65inci (6/502),
66ncı (6/504),
68inci (6/506),
78inci (6/523),
94üncü (6/545),
97nci (6/549),
99uncu (6/552),
106ncı (6/561),
114üncü (6/572),
116ncı (6/574),
137nci (6/604),
Esas
numaralı sözlü sorulara, İçişleri Bakanı Beşir Atalay
cevap verdi; (6/351), (6/370), (6/429), (6/437), (6/446), (6/450), (6/506),
(6/545), (6/549), (6/552) esas numaralı soruların sahipleri de cevaba
karşı görüşlerini açıkladı.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının;
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/324) (S. Sayısı: 96) görüşmeleri Komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
2nci
sırasında bulunan, Tapu Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporunun (1/526)
(S.Sayısı: 218) görüşmelerine devam edilerek, 4üncü maddesine
kadar kabul edildi.
14 Ocak 2009
Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 14.00te toplanmak
üzere birleşime 19.52de son verildi.
|
|
Şükran Güldal MUMCU |
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
|
|
|
Fatoş GÜRKAN |
|
Yusuf COŞKUN |
|
Adana |
|
Bingöl |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
No.: 48
II.- GELEN KÂĞITLAR
14 Ocak 2009 Çarşamba
Rapor
1.- İstanbul
Milletvekili Hasan Kemal Yardımcı ve 5 Milletvekilinin; Askerlik
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ile Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanununun Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Milli Savunma Komisyonu Raporu (2/365, 1/454)
(S.Sayısı: 322) (Dağıtma tarihi: 14.1.2009) (GÜNDEME)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur ve 35 Milletvekilinin, kadın
girişimciliği ve kadın istihdamındaki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/303) (Başkanlığa
geliş tarihi: 29.12.2008)
2.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 37 Milletvekilinin, madencilik
sektöründeki sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/304)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.12.2008)
14 Ocak 2009 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER : Yusuf COŞKUN (Bingöl), Canan
CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 44üncü
Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Üç dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
İlk söz,
Siirt ilinin sorunları hakkında söz isteyen İstanbul
Milletvekili Fatma Nur Sertere aittir.
Buyurunuz
Sayın Serter. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın
milletvekilleri, biraz daha sessiz olursak daha rahat dinleyebileceğiz.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serterin, Siirt
ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
FATMA NUR SERTER
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, Siirt ilinin sorunlarıyla ilgili olarak söz
almış bulunuyorum. Siirt ilinde yaşanan yoksulluk, işsizlik
ve yolsuzluk sorunlarının Türkiye Büyük Millet Meclisi
çatısı altında seslendirilmesinin ve bu konuda Hükûmetin göreve
davet edilmesinin bir zorunluluk olduğu inancıyla söz almış
bulunuyorum.
Nüfusu 300 bine
yakın olan Siirt ilimizde yoksulluk ve işsizlik en üst düzeyde
yaşanmaktadır. Siirt ili sadece yoksulluk ve işsizlik sorunuyla
değil, ama aynı zamanda yolsuzluk sorunuyla da Türkiyenin gündemini
işgal eden bir il konumuna sürüklenmiştir. AKPnin, Başbakan
seçtiren bir il olması nedeniyle Siirt halkına olan vicdan borcunu
yerine getirmiş olduğu umuduyla Siirte gidenler çok büyük bir hayal
kırıklığıyla karşı karşıya
kalmaktadırlar. AKP, Siirt halkının oylarını
almış ve sonra vefa borcu ödeme gereğini duymaksızın
Siirt halkını ne yazık ki unutmuştur, ama Sayın Recep
Tayyip Erdoğanın milletvekili seçilmesi için görevinden istifa eden,
milletvekilliğinden istifa eden ve Belediye Başkanlığı
görevine getirilen Sayın Mervan Güle olan vefa borcunu, onun
yolsuzluklarını görmezden gelerek ödemeyi ne yazık ki hâlen
sürdürmektedir.
Siirtte hem kamu
hizmeti hem de belediye hizmetleri açısından büyük bir yoksunluk
yaşanmaktadır. Siirt iline gittiğinizde ilk
karşınıza çıkan, yolları çukurlarla ve çamurla dolu ve
çöp yığınlarıyla kaplanmış bir kenttir.
Siirtteki çöp yığınlarının sebebinin Belediye Başkanlığının
yaptığı ve adı yolsuzluklara bulaşan ihale
olduğunu kısa bir süre içerisinde öğrenmeniz mümkündür. Belediye
Başkanı, kendi akraba yandaşlarıyla oluşturduğu
koloniye hizmet etmeyi, Siirt halkına hizmet etmekten ne yazık ki
önde tutmaktadır.
Siirt, yaz boyu
ciddi bir susuzluk sorunu yaşamıştır. Günde bir saat bile
su verilmeyen ama halka mazot tankerleriyle su dağıtılan bir il
olarak halkın feryatlarını özellikle yaz aylarında
işitmeniz son derece kolaydır.
Nüfusunun 125
binini gençlerin, sıfır-on dört yaş grubunun
oluşturduğu bu ilimizde tek bir çocuk parkı
bulunmamaktadır. Sanatsal ve kültürel etkinlikler, bir tek sineması
ve tiyatrosu bulunmayan bu ilimizin ne yazık ki kapısından içeri
bile girememektedir.
Sağlık
hizmeti konusundaki yetersizlikleri, uzman hekim sayısındaki
yetersizliklerle açıklamak olasıdır. Örneğin, Eruha
gittiğiniz zaman, Eruh Devlet Hastanesinde tek bir uzman hekimin
bulunduğu, onun da aile hekimi olduğu ve başhekimlik görevini
üstlendiği ama cuma günleri çalışmadığı gerçeğiyle
karşı karşıya bulursunuz kendinizi. Çocuk nüfusun çok
yüksek olduğu Eruh ilçesinde bir tek çocuk hekimi yoktur, bir tek cerrah
bulunmamaktadır, bir tek diş hekimi yoktur.
Eğitim
konusunda da aynı yetersizlikleri birçok ilçede ve Siirt merkezde görmeniz
mümkündür.
Daha bugün
sağlıkla ilgili bir skandal Kurtalan ilçesinde
yaşanmıştır ve Kurtalan ilçesinde, ne yazık ki,
Kurtalan Devlet Hastanesinde yeşil kart yolsuzluğu nedeniyle 50
kişi gözaltına alınmıştır. Bu konuya da Hükûmetin
dikkatini çekmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu ilimizde, Siirtte bir üniversite kuruldu. Bu
üniversitelerin tabela üniversitesi olmaması için gerekli her türlü
uyarıyı bu kürsüden yaptık. Ancak Siirt Üniversitesi diye
adlandırılan mekâna gittiğinizde karşınıza
çıkan sadece bir tabeladan ibarettir. Ticaret meslek lisesi binası
boşaltılmış, 600 öğrenci Siirtte ilköğretim
okullarına sevk edilmiş. Bu okullarda sınıf
yetersizliği nedeniyle atölyeler
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
FATMA NUR SERTER
(Devamla) Teşekkür ediyorum.
bulunmamakta ve
gerçek anlamda meslek lisesi eğitimi yapılmamaktadır. Buna
karşılık, meslek lisesinin boşaltılan
binasının üzerine bir eğitim fakültesi tabelası
asılarak Siirt Üniversitesinin kurulduğu iddia edilmektedir.
Siirtte
üniversite tabelasını göreceğiniz ikinci yer boş bir
tarladır ve bu tarlanın üzerinde Üniversite Kampüsü yazmakta. Bunun
dışında üniversiteyle ilgili hiçbir ciddi girişim hâlen
başlatılmamıştır.
125 YTL maaş
almak için kaymakamlık önünde kuyruğa girenler, AKPden bir
yandaş bulma kaygısı içinde, açlıkla mücadelelerini ne
yazık ki sürdürmektedirler.
Değerli
milletvekilleri, korucular da ayrıca çok ciddi olarak üzerine
eğilinmesi gereken bir başka grubu oluşturmaktadır. 250 YTL
emekli maaşı ve bir yeşil kartla, sakat olarak, yaralı
olarak mücadele vermektedirler.
Ben, yüce
Meclisin Siirt ilinin sorunlarına daha fazla eğileceği
inancını taşıyor ve hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Serter.
Gündem
dışı ikinci söz hukuk devleti hakkında söz isteyen
Eskişehir Milletvekili Hüseyin Tayfun İçliye aittir.
Buyurun
Sayın İçli. (DSP sıralarından alkışlar)
2.- Eskişehir Milletvekili H. Tayfun İçlinin,
son yıllarda yaşanan Anayasa ve hukuk ihlallerine ilişkin gündem
dışı konuşması
H. TAYFUN
İÇLİ (Eskişehir) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın
Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Dün
Danışma Kurulunun önerisinin aleyhinde konuşurken Anayasaya
aykırılık iddialarıyla ilgili görüşlerimi ifade
etmiştim. Bugün hukuk devleti konusunda görüşlerimi ifade etmek
istiyorum. Keşke Sayın Adalet Bakanı burada olsaydı da bu
görüşlerimi paylaşabilseydik ve benim görüşlerimin
doğruluğu veyahut eksikliği konusunda en azından
görüşlerini alabilseydim Sayın Adalet Bakanının ama ne
yazık ki Sayın Adalet Bakanı burada değil.
Değerli
arkadaşlarım, Anayasamızın 2nci maddesinde Türkiye
Cumhuriyeti devletinin demokratik, laik bir sosyal hukuk devleti olduğuna
dair amir hüküm, açık hüküm bulunmaktadır ve Anayasamızın
4üncü maddesinde bu hükümlerin değiştirilemeyeceği,
değiştirilmesinin teklif edilemeyeceği ifade edilmektedir.
Birçoğumuz
tabii ki şu ayrımı bilmekteyiz: Hukuk devleti ayrıdır,
kanun devleti ayrıdır. Hukuk devleti, evrensel hukuk
kurallarına, anayasaya ve bunlara uygun yasalara uygun hareket eden
devlettir. Ama ne yazık ki son yıllarda Anayasanın birazdan
ifade edeceğim çok önemli hükümleri göz göre göre ihlal edilmektedir.
Hepimiz
biliyoruz, 22 Temmuz seçimlerinden sonra Anayasanın
değiştirilmesi, Türkiye'nin daha demokratik bir ülke olması
konusunda çabaların sarf edilmesi Türkiye'nin gündemine oturmuştu.
Değerli
arkadaşlarım, bırakın Anayasayı
değiştirmeyi, elimizde eksik olarak kabul ettiğimiz Anayasa
hükümlerinin taammüden, tasarlayarak, planlayarak ihlal edilmesine mutlaka
tepkimizi koymalıyız.
Değerli
arkadaşlarım, ülkemizde sıkıyönetim mi vardır,
ülkemizde olağanüstü hâl rejimi mi vardır ya da ülkemiz bir savaş
içinde midir? Bu sorulara verilecek yanıt: Elbette ki bunların üçü de
ülkemizde yaşanmamaktadır.
Peki,
değerli arkadaşlarım, son yıllarda yaşanan Anayasa
ihlalleri hangi mantıkla, hangi anlayışla
yapılmaktadır? 2001 yılında yapılan Anayasa
değişikliğinde Anayasanın 13üncü maddesinde temel hak ve
hürriyetlerin hangi hâllerde sınırlanabileceği hükmü daha
demokratik bir hâl almak kaydıyla değiştirilmişti. Bunu
yaparken Sayın Adalet Bakanı ile ben o zaman partiler arası
uzlaşma komisyonu üyesiyken Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesindeki ilkeleri de dikkate almak suretiyle bu düzenlemeyi biz
getirmiştik. Anayasanın 13üncü maddesi der ki, çok uzun
uzadıya okumayayım, Anayasanın hiçbir şekilde
sınırlanamaz
Bakın Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın
yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere
bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu
sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum
düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine
aykırı olamaz. hükmünü getirdik 13üncü maddede. Bakın,
Anayasanın 17nci maddesinde
kimse insan haysiyetiyle
bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tâbi tutulamaz. hükmünü
getirdik yine bu değişiklikle.
Şimdi,
insanlar, insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya tabi tutuluyor,
yargılanmadan cezaevinde cezalarını çekiyorlar. Bir muameleye
tabi tutuluyorlar, işkence muamelesine tabi tutuluyorlar, sağlık
haklarından, yaşam haklarından mahrum ediliyorlar. Yine
Anayasanın 19uncu maddesinde açıkça ortaya konulan bu tutuklama ve
gözaltı hükümlerine ve makul süre içerisinde mahkeme önüne
çıkarılma ilkelerinden mahrum ediliyorlar. Yine Anayasanın
36ncı maddesinde açıkça yine 2001 değişikliğiyle
yapılan adil yargılanma hakkından mahrum ediliyorlar. Yine
Anayasanın 38inci maddesine 2001 yılında getirdiğimiz
değişiklik, onu da yine Anayasamızdan aktarayım: Kanuna
aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul
edilemez. şeklindeki amir hüküm göz göre göre ihlal ediliyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen, sözlerinizi tamamlayınız.
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) - Tamamlayacağım Sayın
Başkanım.
Bunu Tayfun
İçli olarak ben mi söylüyorum? Hayır iki üç gün önce TÜSİAD çok
ağır bir eleştiride bulundu. Ondan önceki dalga operasyonlarda
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı söyledi. Barolar
Birliği açıklama yaptı. Ankara, İstanbul, İzmir,
Adana, birçok baromuz zehir zemberek açıklamalarda bulundu. O yetmedi,
YARSAV Başkanı açıklamada bulundu.
Değerli
arkadaşlarım, burada kıskançlık, Demokratik Sol Partili,
AKPli, Cumhuriyet Halk Partili ayırımı
yapılmaksızın bu olaya sağduyulu yaklaşmak lazım.
Bakın, Hâkim ve Savcılar Yüksek Kuruluna çok büyük görev
düşüyor. Sayın Adalet Bakanı bu Kurulun Başkanı.
Böylesi önemli bir soruşturmada birkaç savcıya böyle davalar emanet
edilir mi? Derhâl ve derhâl, Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulunun, eğer
suç varsa suçlunun üzerine gitmek için mutlaka deneyimli, birikimli hâkim ve
savcıları görevlendirmesi lazım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen tamamlayınız.
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Burada, İnsan Hakları Komisyonu
Başkanı ve değerli üyelerine sesleniyorum: Komisyonların,
görev yaparken Türkiyedeki bu önemli hassasiyet konularına mutlaka
eğilmeleri gerekir.
Oduncuyla bir
balta meselesi vardır. Oduncu gelir, meşe ağacına
baltayı vurur. Ağaç ağlar. Oduncu der ki: Canın mı
yandı? Hayır. der. Benim canım yandığından
değil, o baltanın sapı benden de ondan; çünkü o bende küçücük
bir filizken onu ben büyüttüm, yetiştirdim, şimdi baltaya sap oldu.
der. Sayın Adalet Bakanı hukukçudur. Sayın Başbakan
Yardımcısı hukukçudur. Bu işleri soruşturan
kişiler hukukçudur, baltanın sapıdır.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, kıssadan hisse. Sanıyorum bu
hikâyeden de Hükûmet gerekli dersi çıkartmıştır diyorum.
Hepinize sonsuz saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın İçli.
Gündem
dışı üçüncü söz, Ankara Büyükşehir Belediyesinin su
faturalarındaki uygulamalarından kaynaklanan vatandaş
mağduriyetleri hakkında söz isteyen Aydın Milletvekili Ali
Uzunırmaka aittir.
Buyurun
Sayın Uzunırmak. (MHP sıralarından alkışlar)
3.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmakın,
Ankara Büyükşehir Belediyesinin su faturalarındaki
uygulamalarından kaynaklanan vatandaşların mağduriyetine
ilişkin gündem dışı konuşması
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, belki miktarca çok küçük gibi bizlere
görünen ama aslında çok büyük rakamlara ulaşan çok büyük
mağduriyetlerden bahsetmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, belki ücretler, maaşlarımız bankadan otomatik
ödemede, dikkatimizi çekmeyebilir ama Ankara halkı, Ankara Büyükşehir
Belediyesinin uygulamalarından çok büyük mağduriyetler
yaşamaktadır.
Değerli
arkadaşlar, su, doğanın, tabiat ananın kucağında
yaşayan canlı hayatının olmazsa olmazıdır, en
önemli metasıdır ve su, kullandırılması
açısından devlet tekeli durumundadır dolayısıyla
burada kamu yöneticilerine, yasa koyuculara ve denetleyicilere çok büyük görev
düştüğü kanaatiyle sizlerin yüksek huzurlarına bu gündemi
taşımaya ihtiyaç duydum.
Değerli
arkadaşlar, Ankara Belediyesinde her ay düzenli bir şekilde su
ücretlerine zam yapılmaktadır. Bu, faturalarda dikkatle
bakıldığında görülmemektedir. Belediyenin Tarifeler
Yönetmeliğine göre esas aldığı 26ncı maddesinde Su
satış ve atık su tarifesinin belirlenmesinde rol oynayan iki ana
faktörden birincisi, yönetim ve işletme giderleri ve amortismanlar, aktifleştirilemeyen
yenileme, iyileştirme ve genişletme giderleri; ikincisi ise, yüzde
10dan aşağı olmayacak nispette kâr oranıdır.
demektedir su tarifeleri belirlenirken.
Kıymetli
arkadaşlar, bu konuda elimizde bizlere ulaşan bir mahkeme kararı
vardır. Bu mahkeme kararı teftiş kuruluna atıf yaparak,
İçişleri Bakanlığının mülki müfettişlerinin
teftiş kurulu olarak ASKİ Genel Müdürlüğünde
yaptığı 2002, 2003, 2004 yıllarına ilişkin
teftiş raporunda, maliyet ve asgari kâr payından oluşan ücret
belirleme kriteri kullanılmaksızın su ücretinin
belirlendiği yönünde değerlendirme yapmışlardır.
Kıymetli arkadaşlar, bunun yanında, Ankara Büyükşehir
Belediyesi kendi çıkarttığı tarifeye uymamakta, mahkemenin
aynı zamanda 3/10/1996 günkü bir kararı gereği olarak TEFE
oranında zam yapılmasına da uymamaktadır. Bunları nereden
anlamaktayız kıymetli arkadaşlar? Bizzat kendi evime gelen bir
senelik su faturalarıyla sizlerin karşısına geldim.
İşte, burada, daha dokuzuncu ayın 5indeki son okumayla, üçüncü
ayın 21indeki son okuma arasında aynı su kademelendirmesine
metreküp olarak tesadüf etmesine rağmen, iki fatura arasında
yapılan zam yüzde 5tir kıymetli arkadaşlar. Peki, Hükûmetiniz
Türkiyedeki enflasyonda ÜFE, TEFE rakamlarında her gün
iyileşmelerden söz etmekte, Ankara Belediyesinin bu zammı neye göre
yapılmaktadır? Tarifeler Yönetmeliğine göre
yapılmamaktadır, TEFE oranındaki, ÜFE oranındaki
artışa göre yapılmamaktadır. İşte, bu gözler
önündedir.
Olayı
yıllık baz olarak ele aldığımda, kendi faturamda,
2/2/2008 tarihinde
Kıymetli
arkadaşlar, böyle bir vurdumduymazlık içerisinde, böyle, devlet
tekeli oluşmuş bir konuda suyun çok vahşice
kullanıldığı ve acımasızca vatandaşın
üzerine faturaların yüklendiği bir gerçektir. Peki, bu faturalar
başka ne gibi istismarlarla yükseltilmektedir? Kıymetli
arkadaşlar, İçişleri Bakanlığının 6/1/1993
tarihinde aylık faturalandırılması gerektiği yönünde
bir genelgesi olmasına rağmen, Ankara Belediyesi aynı zamanda
faturalandırmaları kendi kararlarıyla önce kırk beş
gün yapmış, daha sonra da bugün elli güne, elli yedi-elli dokuz güne
yükseltmiştir. Dolayısıyla elli yedi-elli dokuz güne
yükseltilmesinin neticesinde de metreküp olarak kullanım
kademelendirilmesinden dolayı gene vatandaşa bir zam bindirmektedir.
Peki bu zamlar neden dolayı ve nerelerde kullanılmaktadır?
Kıymetli
arkadaşlar, bütün bunlarda mahkeme kararları olmasına
rağmen, İçişleri Bakanlığının genelgesi
olmasına rağmen bu belediye yönetimi acaba nereden cesaret
almaktadır? Bakın kıymetli arkadaşlar, aynı zamanda bu
belediye
Elimdeki birtakım belgelerde, teftiş kurulundaki raporlarda
sabit olmasına rağmen, 2005-2007 yılları arasında
yapılan teftişlerde ASKİ, kârlı olmasına rağmen
bu kârlılık oranlarını hemen çok kısa uygulamalarla
29/7/2008 tarihinde kendisi Büyükşehir Belediyesine bir borç verilmek
üzere bir protokol imzalıyor, bir karar alıyor. Aynı zamanda ING
Banktan da ASKİ kredilendiriliyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ UZUNIRMAK
(Devamla) Sayın Başkanım, biraz uzatabilirseniz
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi bağlayınız.
Buyurunuz.
ALİ
UZUNIRMAK (Devamla) Değerli arkadaşlar, bunu çok önemsiyorum.
Burada hukuksuz, vahşi bir yönetim vardır ve bu yönetim masum
vatandaşa çektirmektedir cezayı. Protokol ile ING Banktan ASKİ
100 milyon dolar lira, LİBOR artı yüzde 4,60la kredilendiriliyor.
Kredilendirilme tarihi 25/7/2008, ama aynı ASKİ 29/7/2008 tarihinde
Büyükşehir Belediyesine hemen, alelacele 50 milyar tutarında bir
parayı faizsiz borç olarak veriyor. Peki bu hangi vicdanla
bağdaşıyor? İşte elimde. Teftiş kurulunun
raporlarında Büyükşehir Belediyesinin bazı kurumlarından
alacakları olmasına rağmen bu borçları ve
kârlılığını kredisiz olarak Büyükşehir
Belediyesine kullandırıp Büyükşehir Belediyesinin ASKİnin
görev alanlarında olmadığı alanlarda vatandaşa bu su
faturalarıyla bunu ödettirdiğini görüyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Evet, lütfen sözünüzü tamamlayınız.
ALİ
UZUNIRMAK (Devamla) Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kıymetli
arkadaşlar, eğer bu ülkede biz İçişleri
Bakanlığının genelgesine, mahkemelerin birtakım
kararlarına uymuyorsak, sizleri bir an olsun vekil sıfatından
öteye bir vatandaş olarak acaba biz buradaki yapımız gereği
olarak Meclis çoğunluğunun içerisinde çoğunluğa dayalı
yaptığımız yasama, çoğunluğa dayalı
yaptığımız denetim faaliyetleri ve çoğunluğa
dayalı içimizden çıkan yürütme kurumuyla birlikte bu
hukuksuzluğu, bu uygulamaları bu vahşiliği nasıl
önleyebileceğimizi sizlerle paylaşmak istedim. Yani buradaki
çoğunluk eğer belediye başkanını benim partimden,
benim partimden değil diye ayırt ediyorsa, İçişleri
Bakanına ve mahkeme kararlarına uymuyorsa ben bu belgeler doğrultusunda
mahkemelere gitmeye devam edeceğim ve bu konuda kamuoyunu bilgilendiren
Tüketici Dernekleri Federasyonuna da teşekkür ediyorum, düzenledikleri
toplantılarda gündeme getirdikleri konu haklı konulardır.
Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Uzunırmak.
Sayın
Demirkıran ve Sayın Helvacıoğlu ne için söz talebinde
bulundunuz acaba?
AFİF
DEMİRKIRAN (Siirt) Sayın Başkan, kısa bir açıklama
yapmak istiyorum.
BAŞKAN
Efendim?
AFİF
DEMİRKIRAN (Siirt) Sayın Nur Serterin, Sayın
Milletvekilimizin Siirtle ilgili beyanları üzerine kısa bir
açıklama yapacağım.
BAŞKAN
İç Tüzükümüzde böyle bir söz şeyi yok. (AK PARTİ
sıralarından var var sesleri) Yanlış bir anlaşmaya
yol açan bir sorun mu oldu? Ne için?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) 60a göre istiyor Sayın Başkan. Bölge
milletvekili olduğu için.
BAŞKAN
Peki, buyurunuz.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Hayır, yerinden kısa beyanda bulunacak, öyle
söylenirse
BAŞKAN
Yerinizden, buyurunuz Sayın Demirkıran.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Siirt Milletvekili Afif Demirkıranın,
İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serterin, Siirt ilinin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşmasında
değindiği konularla ilgili açıklaması
AFİF
DEMİRKIRAN (Siirt) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli
arkadaşlar, Sayın Milletvekilimizin Siirt ile ilgilenmesi bize
memnuniyet verdi. Ancak takdir edersiniz ki bir iki saatlik bir Siirt
seyahatiyle Siirtin sorunlarını tespit edebilmek mümkün
değildir. İfadeler kesinlikle gerçeği
yansıtmamaktadır. Çukur dediği şey, Siirtte 25-30 milyon
euroluk bir altyapı yatırımı devam ederken Sayın
Milletvekilimiz oraya gitmiştir, takdir edersiniz ki böyle bir
yatırımda haliyle sokaklar kazılıyor. Orada gerek
kanalizasyon gerek içme suyu gerek yağmur sularıyla ilgili çok güzel
bir proje yapıldı, tamamlandı.
Bunun
dışında, geçtiğimiz yaz bölgenin tamamı kuraklık
geçirdi; Siirtte de bir susuzluk vardı ve elli adet tankerle evlere su
taşıdık. Bunların tamamı temizdi, hiçbir şekilde
mazot tankeri söz konusu değil. Ancak Siirtte su problemi kökten
çözülmüş bulunuyor ve şu anda, önümüzdeki elli sene Siirti
besleyecek kadar bir su ikmali yapılmış bulunuyor Siirte üç
değişik kaynaktan. Ayrıca, Türkiye'nin en modern arıtma
tesisi, içme suyu arıtma tesisinin Siirtte şu anda inşaatı
devam ediyor. Türkiye'nin en modern pis su arıtma tesislerinden bir tanesi
tamamlandı, devreye girdi.
Sağlık
sektörüne gelince, 2002de
(AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı.)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Demirkıran.
Sayın
Helvacıoğlu, sizin talebiniz nedir?
M. YILMAZ
HELVACIOĞLU (Siirt) Aynı konuda benim de söz talebim var.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Aynı mahiyette
60ıncı maddeye
göre kısa bir açıklama yapacak bölge milletvekili olarak Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Bence yeterli bu konuda. Hükûmetin yerine geçmiş gibi oluyorsunuz.
Teşekkür
ederiz.
Şimdi
gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Sözlü soru
önergesinin geri alınmasına dair bir önerge vardır, okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Niğde Milletvekili Mümin İnanın
(6/1080) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına
ilişkin önergesi (4/109)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin sözlü
sorular kısmının 469. sırasında yer alan (6/1080) esas
numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.
Gereğini
saygılarımla arz ederim.
Mümin
İnan
Niğde
BAŞKAN
Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin iki önerge
vardır, okutuyorum:
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur ve 34
milletvekilinin, kadın girişimciliği ve kadın
istihdamındaki sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/303)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Dünyada
yaşanan küresel krizin etkilerinin ülkemizde de hissedilmeye
başlanması ile birlikte düşüşe geçen kadın
girişimciliği ve kadın istihdamının karşı
karşıya kaldığı sorunların
araştırılıp çözüm önerilerinin ortaya konulabilmesi için
TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105. maddeleri ve Anayasanın 98. maddesi
gereğince bir Meclis araştırması açılmasını
arz ederiz.
1) Nevingaye Erbatur (Adana)
2) İsa Gök (Mersin)
3) Akif Ekici (Gaziantep)
4) Rasim Çakır (Edirne)
5) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
6) Ahmet Ersin (İzmir)
7) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
8) Tekin Bingöl (Ankara)
9) Erol Tınastepe (Erzincan)
10) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
11) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
12) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
13) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
14) Ahmet Küçük (Çanakkale)
15) Şevket Köse (Adıyaman)
16) Hulusi Güvel (Adana)
17) Tacidar Seyhan (Adana)
18) Selçuk Ayhan (İzmir)
19) Çetin Soysal (İstanbul)
20) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
21) Zekeriya Akıncı (Ankara)
22) Gürol Ergin (Muğla)
23) Kemal Demirel (Bursa)
24) Hüseyin Ünsal (Amasya)
25) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
26) Nesrin Baytok (Ankara)
27) Engin Altay (Sinop)
28) Fevzi Topuz (Muğla)
29) Rahmi Güner (Ordu)
30) Bayram Ali Meral (İstanbul)
31) Osman Kaptan (Antalya)
32) Tayfur Süner (Antalya)
33) Metin Arifağaoğlu (Artvin)
34) Muharrem İnce (Yalova)
35) Atilla Kart (Konya)
Gerekçe:
5 Kasım 2008
tarihinde açıklanan AB Türkiye 2008 ilerleme raporunun, "ekonomik ve
sosyal haklar" başlığı altında, bir önceki
yıl 24.9 olan işgücüne katılan kadın oranının
2007'de %24.8'e gerilediği ve bu oranın AB ve OECD üyesi ülkeler
arasında en düşük değer olduğu vurgulanmaktadır. Oysa
üyesi olmak istediğimiz AB'nin 2010 yılı hedefi kadın
istihdamını %60 seviyelerine çıkarmaktır. 2000li
yıllar BM istatistiklerine göz attığımızda da
görüyoruz ki, Türkiye Kadın İKO 130 ülke sıralamasında
sondan 10. sırada yer almaktadır. Rakamların da açıkça
ortaya koyduğu gibi, bir an evvel kadın istihdamını
artıran önlemler alınmazsa, AB hedeflerini yakalamak bir yana,
içerisinde bulunduğumuz krizin de tetikleyicisi olacağı bir
gerilemeden söz etmek hiç de yanlış olmayacaktır.
TÜİK
tarafından 2006 yılında gerçekleştirilen zaman
kullanım anketine göre de kadınlar boğaz tokluğuna evde,
erkekler para karşılığı işte
çalışmaktadır. Kadınların toplam çalışma
saatleri erkeklerden daha fazla olmasına rağmen, ücretsiz emek sarf
edildiği için, kadınlar milli gelir hesaplamalarında da yer
alamamaktadır.
Cinsiyete
dayalı iş bölümü ve gelenekselleşmiş kadın erkek
rolleri sebebiyle de kadınlar istihdam edilebilmek ve girişimci
olabilmek için gerekli mesleki eğitimi alamadıkları gibi, finans
sektöründen de gerekli desteği alamamaktadır. Oysa kadın
istihdamını artırıp kadınların emek sürecine
ücretli katılımının sağlanması sonucunda,
bilinçlenen ve sürece dair bilgi sahibi olan kadın, girişimcilik
konusunda da olumlu bir adım olacaktır. Maddi birikim ve deneyime
sahip olan kadın, başarılı bir girişimci olabilmek
için gerekli niteliklere de sahip olabilecektir.
Kadınların
istihdama katılımını engelleyen ve sosyal
dışlanmaya neden olan önemli unsurlardan biri yetersiz eğitim
düzeyi ve mesleksizliktir. Her 5 kadından 1'i okuma yazma bilmemektedir.
Kadınların, mesleki ilerlemeyi sağlayan ileri seviyede
öğretime katılımı düşüktür. Kadınlarda
işsizlik sorunu daha büyüktür. Kentsel kadın işgücünde her 5
kadından 1'i, eğitimli genç işgücünde her 3 kadından 1'i
iş bulamamaktadır. Ancak özellikle de son günlerde yoğun bir
biçimde hissedilen küresel ekonomik krizin ülkemizde etkilerini ilk
yaşayan kesim, tam da bu nedenlerle kadınlar olmuştur. Krizin
zararlarını en aza indirmek isteyen işveren kesimi ve finans
sektörünün krize karşı almış olduğu önlemler
kadın istihdamı ve kadın girişimciliğinde yaşanan
düşüşü daha da artırmıştır. Zaten düşük
ücretle ve kimi zaman da kayıt dışı bir biçimde
çalışmaya zorlanan kadınlar, sektörün kriz döneminde ilk gözden
çıkardığı kesim olmuştur. Yaşanan kriz
ortamının oluşturduğu belirsizlik sonucunda da
kadınlar kazandıkları deneyimlerini girişimci olarak
aktarıma konusunda da tereddüde düşmüştür. Devletin bir an
evvel, kadın istihdamını hedeflenen değerlere
yaklaştırabilmek ve krizden olumsuz etkilenen kadın iş
gücünün yaşadığı sıkıntıları en aza
indirebilmek için gerekli acil önlemleri alması şarttır.
Çünkü istihdam
sürecine işveren ya da emek gücü olarak katılabilen kadın,
ekonomik anlamda bağımsızlığını
kazandığı gibi, siyasi ve sosyal anlamda da karar alma
mekanizmalarında daha çok söz sahibi olabilmektedir. Ayrıca,
kadınların ev içinde ya da ev dışında kayıt
dışı bir biçimde ürettiği değerlerin kayıt
altına alınması, milli gelir hesaplamalarında
kadının hak ettiği konumu kazanmasını
sağlayacağı gibi, üretimin artışı da ülkemizin
kalkınması adına olumlu bir süreç olacaktır. Ancak tüm bu
bahsedilenlerin gerçekleşebilmesi için, kadın emeğinin
işveren ve işgücü olarak görünür kılınabilmesi için,
kadın istihdamının enine boyuna tartışılması
ve kriz döneminde kadın işgücünün en az etkilenmesi için neler yapılabileceğinin
ortaya konması şarttır.
Yukarıda
özetlenen sebeplerle, küresel krizin ülkemize etkileri sonucunda kadın
istihdamı ve girişimciliğinde yaşanan düşüşün
sebeplerinin araştırılabilmesi ve bu oranları
artırabilecek tedbirlerin alınabilmesi için kadın
çalışanların, işverenlerin, sendikaların,
uzmanların ve krizden etkilenen kişi ve kuruluşların da
fikir ve görüşlerinin alınması amacıyla bu
araştırmanın açılmasının uygun olacağı
düşünülmektedir.
2.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 37
milletvekilinin, madencilik sektöründeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/304)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Gerçek sahibi
halkımız olan, yenilenemez ve tükenme özelliğinden dolayı
gelecek nesillerin de hak sahibi olduğu madenlerimiz, kamu yararı
gözetilerek planlanmalı ve üretilmelidir. Madencilik sektörü; diğer
tüm sektörlerin temel hammaddesini karşılar. Sanayileşmenin
lokomotifidir. Madenciliğin ülke kalkınmasındaki önemi,
madenlerimizin fazla miktarlarda üretilip, ham cevher şeklinde yurt
dışına satılmasında değil, yerli sanayiye
düşük maliyette ve kaliteli girdi sağlamasındadır. Kendi
kaynaklarını yok sayan, kaynaklarını kullanmayan bir
ülkenin kalkınması mümkün değildir. Madenler,
kalkınmanın temel unsurlarından en önemlisidir. Ülkelerin
gelişmişliklerinin belirleyicisi olarak kabul edilen sanayi, enerji
ve tarım sektörlerinin temellerini de madencilik
oluşturmaktadır.
Ülkemizin zengin
ve çeşitli maden yataklarına sahiptir. Türkiye, dünya
madenciliğinde; 132 ülke arasında toplam üretim değeri
itibarıyla 28. sırada; üretilen madenlerin sayısı
itibarıyla 10. sırada yer almıştır. Ülkemizin dünya
maden rezervleri içindeki payı yaklaşık % O,5'dir. Ancak ülke
ekonomisinde madenciliğin önemli bir yeri olduğu söylenemez.
Madenciliğin yarattığı katma değer niceliği 4-5
milyar dolar olup, bunun GSMH içindeki payı ise % 1,5
dolayındadır. Gelişmiş ülkelerde ve diğer
gelişmekte olan ülkelerde madencilik sektörünün GSMH içindeki payı
bizden çok fazladır. ABD'de % 4,2, Almanya'da % 4, Kanada'da % 7,5 ve
Avustralya'da % 8,7 düzeyindedir. Miktar olarak
bakıldığında bu oranların ifade ettiği rakamlar
Almanya'da 30 milyar $, ABD'de ise 150 milyar $'dır. Yani bu ülkelerde
madencilik önemini korumaktadır ve bu miktarlarla aramalarını,
işletmelerini ve teknolojilerini geliştirmeleri mümkün
olmaktadır. Gelişmekte olan diğer ülkelere
baktığımızda ise madencilik sektörünün GSMH içindeki
payının % 20'Ierde olduğu görülmektedir. Gelişmekte olan
bir ülke durumundaki Türkiye, bir yandan nüfus artışını
besleyebilecek yatırım ve üretimi sağlamak, diğer yandan
fert başına düşen milli geliri artırarak halkın refah
düzeyini yükseltmek zorundadır.
Madencilik,
doğası gereği içerdiği riskler nedeniyle dünyanın en
ağır iş kolu olup, bilgi, deneyim, uzmanlık ve sürekli denetimi
gerektirmektedir. Son 35 yıldır devletin küçültülmesi, kamunun
faaliyet alanının daraltılması ile iktisadi etkinlik ve
verimliliğin sağlanacağı savı ile uygulanılmaya
çalışılan girişimler sonucu, ülkemiz madencilik sektörü
yarı yarıya küçültüldüğü gibi, nesillerin bilgi ve deneyim
birikimi de darmadağın edilmiştir. Bir yandan ülkemiz madencilik
kuruluşlarındaki mevcut birikimin reddedilerek, madencilik
üretimlerinin yetersiz, donanımsız ve deneyimsiz kişi ve kuruluşlara
bırakılması, diğer yandan kamusal denetimin iyice
gevşetilmesi kazaların artmasına neden olmaktadır. Sektörde
yaşanan iş kazaları artarak devam etmektedir. 2007
yılında 100'e yakın kişi ölmüştür. Pek çok işçi
de sakat kalmış ya da uzuv kaybına
uğramıştır.
Madencilik
sektörü emek yoğun bir sektördür. Bir maden çalışanı, 12
kişiyi de dolaylı olarak istihdam etmektedir. Ayrıca madencilik
faaliyetleri kırsal kesimlerde yapılmaktadır. Bu nedenle
sektörün, hem işsizliği önlemede hem de iç göçü dengelemede çok ciddi
bir rolü bulunmaktadır. Maden mühendisleri arasında işsizlik
ciddi boyutlardadır Maden Mühendisleri Odası kayıtlarına
göre üyelerinin % 35'i işsiz gözükmektedir. Ücretleri erozyona
uğramış ve çalışma koşulları daha da
bozulmuştur. Kamu kesiminde çalışanların ekonomik ve sosyal
durumları, eğitim düzeyleri ve üstlendikleri sorumluluklar ile
bağdaşmayacak şekilde gerilemiştir. Mühendislerin
ücretleri, yoksulluk sınırının altına
düşmüştür. Özel sektörde çalışan mühendislerin
durumları daha da vahimdir. İş güvencesinden yoksun, ilkel
çalışma koşulları içinde çalışmaktadırlar.
Planlama ve ihtiyaç durumu gözetilmeden açılan Maden Mühendisliği
Bölümleri çok fazla mezun vermektedir. En verimli yıllarını ve
ailelerinin kısıtlı kaynaklarını maden mühendisi olmak
için harcayan insanların mezuniyet sonrası
karşılaştıkları tablo, gerçekten son derece
acıdır. Uzun vadeli kalıcı politikalar tespit edilirken
maden potansiyelimiz sağlıklı bir şekilde belirlenmeli ve
doğal kaynaklarımızın tükenebilirliği göz önüne
alınmalıdır. Madencilik sektörümüzün GSMH içindeki
payının artırılması, maden sektöründe üretim,
işletme, pazarlama ve satış aşamaları dahil sektörünün
içinde bulunduğu A'dan Z'ye tüm sorunların tespiti, bu
sorunların çözümü için yapılması gerekenlerin tespiti,
sektördeki belirsizliklerin en aza indirilmesi, etkin, kalıcı, uzun
vadeli politikaların belirlenmesi, Dünyayı saran ekonomik krizin
sonuçlarının ülkemizde de tam anlamıyla hissedilmeye
başlandığı bugünlerde madencilik sektörünün yolunun
açılması ve bu konu ile ilgili neler yapılabileceğinin
tespiti için Anayasanın 98. İçtüzüğün 104. madde hükümleri
uyarınca Meclis araştırması yapılmasını
saygıyla dileriz. 17.12.2008
1) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
2) Nesrin Baytok (Ankara)
3) Ali Koçal (Zonguldak)
4) Fevzi Topuz (Muğla)
5) Sacid Yıldız (İstanbul)
6) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
7) Muharrem İnce (Yalova)
8) Ahmet Ersin (İzmir)
9) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
10) Atilla Kart (Konya)
11) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
12) Metin Arifağaoğlu (Artvin)
13) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
14) Tekin Bingöl (Ankara)
15) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
16) Eşref Karaibrahim (Giresun)
17) Canan Arıtman (İzmir)
18) Nevingaye Erbatur (Adana)
19) Rasim Çakır (Edirne)
20) İsa Gök (Mersin)
21) Akif Ekici (Gaziantep)
22) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
23) Erol Tınastepe (Erzincan)
24) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
25) Ahmet Küçük (Çanakkale)
26) Hulusi Güvel (Adana)
27) Şevket Köse (Adıyaman)
28) Tacidar Seyhan (Adana)
29) Selçuk Ayhan (İzmir)
30) Çetin Soysal (İstanbul)
31) Zekeriya Akıncı (Ankara)
32) Gürol Ergin (Muğla)
33) Kemal Demirel (Bursa)
34) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
35) Hüseyin Ünsal (Amasya)
36) Rahmi Güner (Ordu)
37) Tayfur Süner (Antalya)
38) Osman Kaptan (Antalya)
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki
yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki görüşmeler sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Sayın
milletvekilleri, on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.44
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER : Yusuf COŞKUN (Bingöl), Canan
CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 44üncü
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Alınan karar
gereğince, sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2inci
sırada yer alan, Tapu Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Tarım, Orman ve
Köyişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Tapu Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu (1/526) (S.
Sayısı: 218) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
4üncü maddede
kalmıştık.
Şimdi,
4üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 4- 6831
sayılı Kanunun 45 inci maddesinin birinci fıkrasının
birinci cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Amme
müesseselerine ait ormanların kadastrosu da bu Kanunun 7 nci maddesi
hükümlerine göre yapılır."
BAŞKAN
4üncü madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz konuşacaktır.
Buyurunuz
Sayın Ağyüz. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz yasa tasarısı üzerinde,
4üncü maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına hepinize saygılar sunarım.
Değerli
arkadaşlarım tapu-kadastro ülkemiz için çok önemli. Bununla
iştigal eden, bunu takip eden kurumlarımız da bu işi özenle
yapmak zorunda. Daha önce de belirtmiştim, tapu-kadastro ile bizim Orman
Kanunu arasındaki bazı uyumsuzlukları ve yetki
uyuşmazlıklarını ortadan kaldırmak için düzenlenen bu
yasada bazı maddeler bu amaca hizmet ediyor. Dolayısıyla bu
Amme müesseselerine ait
(x) 218 S. Sayılı
Basmayazı 08/01/2009 tarihli 42nci Birleşim Tutanağına
eklidir.
ormanların kadastrosu da bu Kanunun 7 nci maddesi hükümlerine
göre yapılır. hükmü de orman kadastrosunun ülkemizde
çabuklaştırılmasını amaçlamaktadır. Elbette ki,
yıllardır sürüncemede kalan bu sorunu çözmek ve
çabuklaştırmak, acil olarak ülkemizin gündeminde bulunan bir sorunu
çözmek için gereklidir. Yalnız biz bu aceleciliği, 2/B yasası
dediğimiz, Anayasaya dayanan, Anayasa değişikliği
gerektiren bir konuda altlık yapmak çabası olarak görüyoruz. Yani
Maliye Bakanlığının satmak durumunda kaldığı
bu arsaların, orman arazilerinin -işgalli, işgalsiz-
belirlenerek satışını çabuklaştırmak ve özellikle
bütçe açığını kapatmak amacıyla kullanılacak bir
kaynağa altlık yapmak amacını
taşıdığı inancındayız. Ben, Tapu Kanunu
değişikliği getiren kurumun bu anlayışta olduğunu
sanmıyorum, bu anlayışta olduğunu düşünmek
istemiyorum. Ama çok çelişkili bilgiler, kamuoyuna yansıyan çok
çelişkili demeçler bunun bize somut olarak
yaşandığını, yaşanacağını
göstermektedir. Elbette ki, 2/B arazilerinin belirlenmesi orman kadastrosuyla
mümkün olan bir olay olduğu kadar, ne ormanımız var, ne kadar
ormanımız var, ne kadarı bunun 2/B kapsamında bunun da
somut olarak belirlenmesi, envanter olarak ortaya çıkması büyük
ölçüde gereklidir. Ama gördüğümüz kadarıyla, alelacele 2/B
arsalarının, orman arazilerinin değerlendirilerek bütçeye
açık kapatma amacıyla bir gelir elde etme amacını
taşıyan bir acelecilik göz önündedir. Bu aceleciliği biz Çevre
ve Orman Bakanının demeçlerinde görüyoruz. Bu aceleciliği biz
Maliye Bakanının demeçlerinde görüyoruz. Elbette ki, işgal
altında bulunan orman arazilerimizin bazıları, örneğin
Kepez gibi, örneğin Sultanbeyli gibi, çok haklı gerekçelere dayanan
yerler vardır ama 5 dönüm, 10 dönüm arazi içerisinde ormanı
işgal etmiş, 300-500 metrekarelik işgal alanı içerisinde
villasını yapmış olan yerleri de bu kapsam içerisinde
değerlendirirsek bu, karşıdaki kişilere rant vermektir,
rant elde etmektir. Biz bu rantın devlete kalmasını, maliyeye
kalmasını, hazineye kalmasını istiyorsak çok ince incelemek
zorundayız değerli arkadaşlarım. Ayrıca bu tür
çalışmalarda, özellikle kent bütününün parçası olan yerlerde,
kentleşmenin bütünü olan bu tür şeyleri, ilgili belediyeleriyle uyum
içerisinde yapmakta da büyük yarar vardır. Eğer biz planlamayı
göz ardı ederek sadece satalım, ne olursa olsun gelir gelsin.
anlayışı içerisinde bakarsak biz, büyük ölçüde, ikinci, üçüncü
bir sorunla karşılaşmış olacağız
değerli arkadaşlarım.
Ayrıca, bu
tür yasalar gelirken -ülkemizde Bayındırlık
Bakanlığını ilgilendirdiği için söylemek istiyorum-
acilen, İmar Kanununun yenilenerek Meclise gelmesine de gerek
vardır. Aylardır veya yıllardır bu tür konular
konuşuluyor, deniliyor ki: İşte, yeni imar kanunu
yapılacak. İmar Kanununun bazı maddeleri artık,
gelişen, kentleşen, kentleşmenin boyutunun büyük noktalara
vardığı ülkemizde geri kalmıştır, bunların
yenileşmesine acil ihtiyaç vardır ama görüyoruz ki bunun yerine
parçacı çözümlemelerle gidiliyor. Mesela, kentsel dönüşüm diye bir
kavram çıkarıldı Türkiyede son yıllarda. Özellikle 5393
sayılı Yasanın 73üncü maddesine dayanılarak deniyor ki:
İşte kentsel yenileme, tarihî, sit alanı olan yerlerde
yapılır. Buna bir oran da konmuş, 10 bin metrekareden
başlamış, 50 bin metrekareye çıkmış. Şimdi
ilgili belediyelerde, sit, tarihî koruma alanı falan düşünmeden, her
alanı kentsel yenileme parçası yaparak özellikle gariban, mağdur
vatandaşları kolundan tutup atmak ve o alanları, gelişen
veya gelişmekte olan alanları, değer, rant elde edecek hâle
getirip, maalesef rantı orada oturan insanlara değil, rantı
müteahhide, rantı TOKİye, rantı belediyelere verme
anlayışı yerleşmiştir; bu çok yanlış bir
olaydır. Yönetmeliği olmayan ve sadece tarihî ve kültürel
yapıların yenileşmesini amaçlayan bir Kanunla, 5393
sayılı Yasanın 73üncü maddesine dayanarak yapılan bir
kentsel yenileşme yapıldığı bölgelerde halkı
mağdur etmektedir; örneğin İstanbulda bunu yaşıyoruz,
örneğin en son Çankırıda bunu yaşıyoruz.
Çankırıda 2.500 aileye bu şekilde sit alanı
yenileşmesi adı altında yerlerinden edilerek on katlı, on
iki katlı binalar yapılmakta ve o ranttan orada arsa sahibi olanlar,
evini yapmış olan insanlar maalesef yararlanamamaktadırlar. Yani
biz olaya bütüncül bakmak zorundayız. Orman kadastrosunu nasıl çözmek
istiyorsak kent yenilenmesi dediğimiz olayı da çerçeveli olarak
çözmek zorundayız. Orada yaşayan insanları mağdur etmeden,
orada yaşayan insanları al eline 10 kuruş, 20 kuruş, 20
lira deyip sokağa atmadan çözmek zorundayız; ki sizin her zaman
söylediğiniz sosyal devlet politikasına uygun olanı da budur.
Ama her alanda gördüğümüz sosyal devlet
anlayışınızdaki yanlışlığı,
maalesef bu kentsel yenileşmede de somut olarak görmekteyiz. Garip gureba
diyorsunuz, garip gurebayı sokağa atan bir anlayış, bir
yasal uygulamanın içerisindesiniz. Hükûmet bu anlayışta,
belediyeler bu anlayışta. O nedenle bu anlayışın yasal
dayanağa kavuşturulup gerçek çerçevesinin kent yararına, o
bölgede yaşayan insanların yararına çözümlenmesinde yarar
vardır. O nedenle kentsel yenileşmede olduğu gibi acil bir imar
kanununun yapılmasına da büyük gereksinim vardır değerli arkadaşlarım.
Tabii, bu tür çabaları gösteren kurumların yöneticilerinin, alt
kademede bulunan insanların da özlük haklarını düşünmek
zorundayız. Bugün tapu kadastro elemanlarının arasında çok
büyük ücret dengesizlikleri vardır, yan ödeme dengesizlikleri vardır.
Dolayısıyla bunu gidermek için bu yasayı bir araç olarak
kullanarak gruplar arasında bir dayanışma sağlanıp bu
özlük haklarının da iyileştirilmesinde büyük yarar vardır
değerli arkadaşlarım.
Ayrıca,
lisanslı harita büroları diye bir kanun çıkarıldı. Lisanslı
harita bürolarıyla, harita kadastro büroları arasında yetki ve
görev uyuşmazlığı vardır, yetki gasbı
vardır. O alana giren bir uygulama harita, kadastro mühendisleri olarak
büro açmış olan arkadaşlarımızı,
meslektaşlarımızı da büyük ölçüde mağdur etmektedir
değerli arkadaşlarım. Eğer yasalar kentte ve ülkede
yaşayan insanların yararına çıkmak zorundaysa biz bütüncül
bir anlayışla buna bakıp çözüm yollarını aramak
zorundayız. Tabii, orman kadastrosundaki bu çözüm
anlayışını getiren yasada, elbette ki amme müesseselerine
ait ormanların da bu kapsam içerisine girmesi kadar doğal bir
şey yoktur. Ama denetimi iyi yapılmak zorundadır, teknik
uygulaması iyi yapılmak zorundadır. Özellikle ihale yöntemiyle
verilen bu tür alanlarda denetiminin Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünce ve
orman kadastrosu yapma yetkisi veya denetim yetkisi olan insanlarca iyi
yapılması zorunludur. Eğer buna bir leke, bir şaibe
bulaştırdığımız takdirde, biz ülke yararına
değil, kent yararına değil, devlet yararına değil
orada yaşayan bir avuç insanın yararına bu yasayı
yapmış oluruz ki bu da büyük çelişkidir değerli
arkadaşlarım.
Ben bu
yasanın ülkemize ve orman kadastrosunda çalışan
arkadaşlarımıza, Tapu Kadastro elemanlarına
hayırlı olmasını diliyorum, başarılar diliyorum.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Ağyüz.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu.
Buyurunuz
Sayın Serdaroğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Tapu Kanunu ile ilgili tasarının 4üncü maddesi
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Sizleri en
iyi dileklerimle selamlıyorum.
Görüştüğümüz
tasarı, orman kadastrolarının bir an önce bitirilmesi için
bazı yeni düzenlemeler getirmektedir. Dolayısıyla, orman içi ve
sınırında yer alan yaklaşık on dokuz bin köyü,
yaklaşık 7-8 milyonluk bir orman köylüsü kitlesini çok yakından
ilgilendirmektedir. Orman içi ve orman sınırlarındaki köylerde
yaşayan vatandaşlarımız, ülkemizin en yoksul, en sahipsiz
ve en sessiz insanlarıdır. Ormanların korunmasında ve
işlenmesinde önemli görevler üstlenmelerine rağmen, geçimlerini temin
edebilecek gelir hiçbir zaman ellerine geçmemiştir. Gözden uzak
oldukları için onları kimse görmez, seslerini kimse duymaz.
İşte, Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz, bu yoksul
vatandaşlarımızın sesi olmak, onların sesini sizlere
duyurmak istemekteyiz. Hazırladığınız tasarıda
orman köylüsü yok, onların karşılaştıkları
kadastro sorunları hiç yok.
Değerli
milletvekilleri, seçim bölgem Kastamonunun yüzde 64ü ormanlıktır.
1.072 köyün 1.030u yani tamamına yakını orman köyüdür. Orman
köylerinde geçim ormana bağlıdır, ormanda çalışmaya
bağlıdır. Orman idaresi, yaptığı planlama
dâhilinde orman köylüsünü çalıştırmaktadır. Orman
köylüsünün hiçbir sosyal güvencesi yoktur, çalıştıkları
iş mevsimsel ve düzensizdir. Her sene de ormanda iş olmaz. Orman
idaresi iş vermediği zaman bu insanlarımızın
yapacağı başka bir iş yoktur, tek çareleri vardır: Tarıma
uygun olan köylerde işçilik yapmak veya göç etmek.
Bu göç olgusu o
kadar açıktır ki, bakınız, Kastamonunun 1935
yılı nüfusu 361 bin kişidir. 2007 yılında, yani
yetmiş iki yıl sonra bu nüfus 360 bine düşmüştür. Oysa
aynı dönemde ülkemizin nüfusu 5,5 kat artmıştır.
Dolayısıyla Kastamonunun nüfusu 1 milyon 985 bin kişi
olması gerekirken bugün bu nüfusun 1 milyon 625 bini başta
İstanbul olmak üzere ülkenin değişik şehirlerinde
yerleşmektedir.
Değerli
milletvekilleri, aynı, Kastamonu örneğinde olduğu gibi ormandan
geçimini temin edemeyen vatandaşlarımızın büyük
şehirlere göç etmesi sonucu Artvinden başlayarak Karadeniz
Bölgesinin tamamında ve orman köylümüzün yaşadığı
diğer bölgelerdeki önemli bir sorunu gündeminize taşımak
istiyorum. Ormanların kenarında yer alan babadan dededen kalma ay
yıldızlı tapulu yerleri ekilip biçilemeyince zamanla ormana
dönüşmüştür. Böylece, orman idaresi buraları orman olarak kabul
etmiştir. Vatandaşlarımız, ellerinde ay yıldızlı
tapular olmasına rağmen buralarda hak iddia edememektedirler. Zaten
uzun mahkeme işlerine girecek ne paraları ne de teknik bilgileri
vardır. Mahkemeye gidenlerin de karşısına yine
bilirkişi olarak orman idaresi görevlileri çıkmakta, mahkemeler
yanıltılmakta, açılan davalar da aleyhte sonuçlanmaktadır.
Bakınız,
Kastamonu Bozkurt ilçesinde elli iki yıldır vergisini ödeyen bir
ailenin bahçesi, kadastro çalışmaları sırasında orman
idaresine yazılmıştır. Aile dava açarak 1 milyar 800 milyon
lira masraf etmiş, şimdi bu aile, parama mı, yerime mi, elli iki
yıldır ödediğim vergiye mi yanayım diye
bağırıyor. İşte, orman köylülerimizin bu ve buna
benzer dertlerine bir çare bulmak da bizim, dolayısıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisinin görevidir.
Değerli
milletvekilleri, orman alanlarıyla ilgili bir başka sorun daha
vardır: Geçmişte orman arazileri yapılaşmaya
açılmış, orman arazileri üzerinde şehirler
kurulmuştur. Orman alanlarına yapılan binaların, hatta
şehirlerin yıkılarak yeniden ağaçlandırılması
kabil olmamış, bugün 2/B olarak adlandırılan sorun ortaya
çıkmıştır. Bir tarafta tapulu yerlerin orman alanı
hâline gelmesi, diğer tarafta orman arazilerinin tabiri caizse
yağmalanarak şehirleştirilmesi.
Değerli
milletvekilleri, 2/B arazilerinin satılarak kaynak yaratma ihtiyacı,
hem orman idaresinin hem de Hükûmetin iştahını
kabartmaktadır. Orman idaresi ve Hükûmet, 2/B arazilerinden beklediği
sıcak para için orman köylüsünü hiçe saymakta, orman köylüsünün tapu ve
kadastro sorunundan habersiz görünmektedir. Hatta, orman köylümüzün tapulu
yerlerini de, orman sınırlarını da keyfince belirleyerek
2/B statüsüne sokmakta, vatandaşın tapulu yerlerini yine
vatandaşa satmanın hesaplarını yapmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, İnebolu, İstiklal Savaşında önemli bir
yere sahip istiklal madalyalı önemli bir ilçemizdir. Bakın, İnebolu
ilçesi Gemiciler köyündeki kadastro çalışmaları sonunda
arazilerinin yüzde 80inin ormana geçtiğini belirten muhtar şöyle
söylüyor: Vatandaşın ekecek alanı kalmadı. Köylü hak
aramak için mahkemeye başvuracak. Bizler cephede mücadeleler verdik,
ülkemizin kurtuluşuna katkı sağlamaya çalıştık. O
gün ülke için hangi mücadeleyi verdiysek, bugün de haksız olarak elimizden
alınan arazilerimizi geri alabilmek için haklı hukuk mücadelemizi
ortaya koyacağız. Bu ses mağdurlardan sadece
birkaçının sesi.
Görünen ve
yaşananlar odur ki bu şartlar altında özellikle orman köylerinde
yaşayan vatandaşlarımızın kendi haklarını
korumaları mümkün değildir. Onların kazanılmış
haklarını korumak bizlere düşmektedir.
AKPnin altı
yıllık icraatı boyunca gördük ki hep holdinglerin, hep
zenginlerin, şeyhlerin ve para babalarının yanında oldular;
işçinin, memurun, emeklinin, köylünün, esnafın yanında olmak
yerine, hep büyük iş adamının, bankacının yanında
yer almayı tercih ettiler. Daha birkaç gün önce bu Mecliste kredi
kartlarıyla ilgili kanun teklifimin doğrudan gündeme alınma
görüşmelerinde Bankaların mı, yoksa milletin mi yanında
olacaksınız? uyarıma rağmen, Adalet ve Kalkınma
Partisi olarak siz bankaların yanında oldunuz. Biz ise Milliyetçi
Hareket Partisi olarak milletin yanında yer aldık. Böylece, siz
kullandığınız oylarınızla bankalara milleti
yendirdiniz. Dolayısıyla seçim beyannamemizde belirttiğimiz gibi
orman köylüsünün yanında olmak ve onları kalkındırmak yine
bize, yani Milliyetçi Hareket Partisine düşüyor. Onların içinde
bulunduğu çaresizliği, geçim sıkıntısını,
günbegün yaşadıkları göç gerçeğini dile getirmek bize,
iktidarda siz olduğunuza göre onların dertlerine ve beklentilerine
çare bulmak da size düşüyor.
Değerli
milletvekilleri, Anayasamız ormanların korunması ve
işletilmesi görevini devlete vermiştir. Ormanlarımızın
ve orman köylümüzün içinde bulunduğu durumu görünce altı
yıldır hükûmet ettiğiniz devletteki bu görevinizi hakkıyla
yerine getiremediğiniz bütün açıklığıyla
ortadadır. Orman köylümüzün köyünde geçimini temin edecek adımlar bir
an önce atılmalıdır. Orman köylümüz göçe mecbur
bırakılmamalıdır. Elinizde kaynak var, elinizde
asırlık Orman Genel Müdürlüğü teşkilatı var, elinizde
sizden iş bekleyen çok değerli orman köylüsü var. Siyasi
kararlılık ve iyi bir planlamayla, bütün bu imkânları
kullanarak, orman varlığımızı katbekat artırmak
mümkündür. Böylece, orman köylümüzün derdine çare olabilir, açlık
sınırının altında yaşayan bu insanlarımızın
geçimlerini temin etmelerine yardımcı olabilirsiniz. Bunları yapabilmek
için yönünüzü, yüzünüzü orman köylüsüne çevirip onların
varlığından haberdar olmanız, onların dertlerinden
haberdar olmanız gerekir. İşte, ben buradan size
hatırlatıyorum: Ülkemizde, birçoğu açlık
sınırının, tamamı ise yokluk
sınırının altında yaşayan 7-8 milyonluk bir orman
köylüsü kitlesi var. İktidar olarak şu zengin
yakınlığınızı biraz frenleyip yüzünüzü biraz
lütfen onlara çevirin. Aldığınız yüzde 47 oyun rehavetinden
kurtulup milletin sesine lütfen kulak verin. Göreceksiniz ki dertlere çare
bulmak o kadar zor değil, ama biliyoruz ki yapmayacaksınız,
yapamayacaksınız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
MEHMET
SERDAROĞLU (Devamla) Dolayısıyla, orman köylümüzün,
emeklimizin, esnafımızın, işçimizin, memurumuzun,
kısaca, topyekûn bütün vatandaşlarımızın beklenti ve
problemlerine çözüm bulmak, çare üretmek Milliyetçi Hareket Partisinin
iktidarında mümkün olacağını ifade ediyor, hepinizi bir kez
daha saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Serdaroğlu.
4üncü madde
üzerinde şahsı adına Van Milletvekili İkram Dinçer.
Buyurunuz
Sayın Dinçer. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İKRAM
DİNÇER (Van) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; tapu kanununun 4üncü maddesi üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Sözlerimin başında yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, ülkemizde, devletin kapısını çalan
vatandaşlarımızın gönül rahatlığıyla ve
kolaylıkla işlerini yürütmeleri için Hükûmetimiz yoğun çabalar
içindedir.
Sağlıkta,
ticarette, eğitimde ve diğer sahalarda yapılan düzenlemelerle
bürokratik işlemler azaltılmış ve
vatandaşlarımızın hayatı
kolaylaştırılmıştır. Bugün git, yarın gel.
diyerek devlet kapılarını insanımıza kapatan zihniyeti
Hükûmetimiz mahkûm etmiştir. Bugün, vatandaşlarımız
sağlık karnesiyle özel hastaneler dâhil istediği hastaneye
giderek tedavisini yaptırmaktadır. İlaçlarını almak
için SSK hastanelerindeki uzun kuyruklar Hükûmetimiz döneminde tarihe
karışmıştır.
Türkiyede bir
dönem siyaset kurumu yıpranmış ve Meclis âdeta
çalışamaz hâle gelmişti, vatandaşlarımızın
cebindeki paralar belli grup ve kişilerin cebine hortumlanıyordu.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Sizinki gibi! Sizinki gibi!
İKRAM
DİNÇER (Devamla) Bunun neticesinde 1997-2002 sonuna kadar 21 banka fona
devredildi, o günleri ne yazık ki hep birlikte yaşadık.
Başbakanlık binasına giden yolların vatandaşlara
kapandığını hepimiz iyi hatırlıyoruz.
Milletvekillerinin sokaklara çıkamadığı zamanları
milletimiz unutmadı. AK PARTİnin iktidara gelmesiyle devlet-millet
kaynaşması sağlanmıştır.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Sizi de kovaladıklarını biliyoruz,
karpuz attıklarını biliyoruz!
İKRAM
DİNÇER (Devamla) Başbakanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğanın 2004 yılında kendisinin ve
bakanlarının cep telefonunu canlı yayında
vatandaşlarımıza verdiği günkü manzara hâlâ
hafızalardan silinmedi. Hükûmetimizin icraatlarıyla milletimiz derin
nefes almış, halkımız AK PARTİyle yeniden öz güvenini
kazanmış ve geleceğe umutla bakmaktadır.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Kömür dumanından derin nefes de alamıyorlar
gayrı, nefes de yasak!
İKRAM
DİNÇER (Devamla) Diğer alanlarda olduğu gibi ülke
demokrasisinde de sessiz devrimlere imza attık.
Sanatçılarımızın Kürtçe klip yapmak istiyorum.
dediği için ülkeyi terk etmek zorunda kaldığı günlerden
devlet televizyonlarında Kürtçe kanalın açıldığı
günlere geldik.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Maşallah!
İKRAM
DİNÇER (Devamla) Artık devletimiz, işkence iddialarıyla,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurmakta
ÖZDAL ÜÇER (Van)
Biraz da Vandaki nevruz katliamından bahsetsene!
İKRAM
DİNÇER (Devamla) İzin verirseniz onlara da geleceğim. Vandaki
nevruz olaylarının müsebbiplerini de zaman olsa burada çok
rahatlıkla ifade edebileceğim.
BAŞKAN
Sayın Dinçer, lütfen, siz konuşmanıza devam ediniz.
İKRAM
DİNÇER (Devamla)
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi başta
olmak üzere değişik platformlarda gündeme gelmiyor ülkemiz.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Tapuyla ilgili konuş tapuyla!
İKRAM
DİNÇER (Devamla) Burada saymakla bitiremeyeceğim birçok
başarılı çalışmamız bir tarafa
bırakılıp da, âdeta hiç yapılmamış gibi
davranılmasını hayretle karşılıyorum.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Vatandaşta tapu da kalmadı!
İKRAM
DİNÇER (Devamla) Değerli milletvekilleri, Tarım
Bakanlığının yaptığı arazi
toplulaştırma çalışmalarıyla hem çiftçilerimiz hem de
devlet yatırımları açısından önemli kazanımlar sağlanmaktadır.
Toplulaştırma uygulanan alanlarda çiftçilerimiz yüzde 25 daha az
yakıt tüketmekte, diğer masraflarda da önemli tasarruflar
sağlanmaktadır. Kısaca, toplulaştırmayla yüzde 25
oranında çiftçi gelirlerinde artış
sağlandığı, çalışmalarla ortaya konulmuştur.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Çiftçiler duyuyor ama bunları!
İKRAM
DİNÇER (Devamla) Şu anda üzerinde konuştuğumuz tapu
kanunu da yine önemli çalışmalarımız arasında yer
almaktadır. Kanunun genel gerekçesinde belirtildiği gibi,
Başbakanlık bünyesinde kamu yönetiminde bürokrasinin ve kırtasiyeciliğin
azaltılması çalışmaları kapsamında tapu ve kadastro
hizmetlerinde de bir düzenlemeye ihtiyaç duyulmuştur. Bu kapsamda
yapılan düzenlemeyle Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü hizmet
süreçlerinin gözden geçirilmesi, hizmet kalitesinin ölçülmesi ve
geliştirilmesi amaçlanmıştır.
Bürokrasiyi ve
kırtasiyeciliği artıran gereksiz süreç ve işlemlerin
ayıklanması, hizmetlerin etkili, verimli, süratli,
vatandaşların ihtiyaç ve taleplerine uygun şekilde
sunulması sağlanacaktır.
Yine bu
çalışmayla, köyden kente büyük bir göçün
yaşandığı ülkemizde kentsel alanların genişlemesi
sonucu ortaya çıkan zorunlu imar hizmetlerinin verilmesine de önemli bir
katkı sağlanacaktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
İKRAM
DİNÇER (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Kısaca, bu
yasanın hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkür
ediyorum. Yasanın ülkemize ve milletimize hayırlı
olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Dinçer.
4üncü madde
üzerinde şahsı adına Osmaniye Milletvekili Durdu Mehmet Kastal.
Buyurunuz
Sayın Kastal. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
DURDU MEHMET
KASTAL (Osmaniye) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 218
sıra sayılı Tapu Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
hakkında şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bildiğiniz
gibi, 3 Mart 2005 tarihinde çıkarılan 3402 sayılı eski
Kadastro Kanunu günümüz koşullarına uyarlanması amacıyla
değiştirilmişti. Yeni çıkarılan 5304 sayılı
Kadastro Kanunuyla çalışmalar sürat kazanmış, bürokrasiyi
ve kırtasiyeciliği artıran gereksiz süreç ve işlemler aza
indirilmişti. Ancak daha sonra kadastro çalışmaları
sırasında, özellikle çalışma alanında bulunan
ormanların kadastrosuna ilişkin bazı yeni sorunlarla
karşılaşılmıştır. Nedir bu sorunlar?
Şöylece: Orman vasfını yitirmiş arazileri orman
sınırları dışına çıkarma işlemi için
iki ayrı kurum aynı çalışmayı yürütmek zorunda
kalmaktadır. Tapu Kadastroya bağlı ekipler ilgili köye gidip
çalışmasını yapıyor, aradan bir yıl bile geçmeden
bu defa Orman Bakanlığı ekipleri aynı kadastro
çalışmasını yapmak üzere köye gidiyor. Bu, hem zaman
kaybı hem de kaynak israfıdır.
Ormanların
kadastrosunda karşılaşılan bir diğer sorun da 1950li
yıllardan kalma grafik çalışmalarıdır. 1950nin
teknolojisiyle yapılmış tapu çalışmaları var.
Aletler mevzi çalışıyor, ulusal nirengi ağına
bağlı değil, dolayısıyla ormanlık alanlara isabet
eden bu yerlerde Tapu Kadastro ekiplerinin modern tekniklere göre yeniden bir
çalışma yapmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Kadirlide,
Karaisalıda 1950li yılların tapuları var. Orman
Bakanlığı yetkilileri bu orman köylerine girdiğinde hiçbir
tescil yetkileri yok. Eski ölçümlere göre hareket ettiklerinde ortaya yanlış
sonuçlar çıkıyor. Tapu-Kadastro yetkilileri Bu konudaki tek yetki
bizdedir. dediklerinde yine bir ikilik meydana gelmektedir. Orman
sınırları dışına çıkarılan orman
arazilerinin hazine adına tescil edilmesi yasal zorunluluk olmakla beraber
teknik ve mali zorluklar nedeniyle kısmen tescil
sağlanmıştır. Bu ve buna benzer sebepler yüzünden tapu ve
kadastro hizmetlerinde etkinliğin sağlanması, ülkemiz
kadastrosunun en kısa sürede modern tekniklere göre bitirilmesi ve orman
kadastrosuna ilişkin karşılaşılan
aksaklıkların giderilerek uyumun sağlanması amacıyla
tapu ve kadastro mevzuatında bazı değişiklikler
yapılması zorunluluğundan bu kanun tasarısı
hazırlanmıştır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; çıkarılacak bu kanunla iki
önemli problemin de ortadan kaldırılması
amaçlanmıştır. Birincisi, bir kadastro müdürlüğünün yetki
alanı dışındaki müdürlüklere, geçici görevle gönderilen
personele yapılan ödemelerde çeşitli aksaklıklarla karşılaşılmaktadır.
Bu aksaklıklar çalışan personeli huzursuz etmekle kalmayıp
onları kurum değiştirme fikrine kadar götürmektedir. Kanunla
getirilen yeni düzenlemeyle geçici görevle görevlendirilen kadastro
çalışanları ödemelerini Harcırah Kanununun 14üncü maddesi
hükümleri gereğince alacaklardır. Mevcut hükümlere göre gündelik ve
yol masrafı alamayan bu personel bundan böyle gündelik ve yol
masraflarını alabileceklerdir. Bu da onların çok önemli bir
problemini ortadan kaldırmış olacaktır.
Yeni
düzenlemeyle, orman sınırları dışına çıkarma
işlemi bitirilen köy ve beldelere ait kadastro dosyaları Orman Genel
Müdürlüğüne gönderilecek, daha sonra ilgili köy ve beldelerin uygun
yerlerine asılmak suretiyle ilan edilecek, bu durum, büyük emek, para ve
zaman harcanarak oluşturulan çalışmanın yasal gereği
bulunmasına rağmen, ilan edilmeyerek sürüncemede kalması
sıkıntısı da ortadan kaldırılmış
olacaktır.
4üncü maddeyle,
orman kadastro çalışmalarının ilan edilmesi
aşamasında köy muhtarları ve belediye
başkanlarının orman kadastro dosyalarını almaktan
bazen imtina etmeleri sebebiyle ortaya çıkan aksaklıkların da
önüne geçilmiş olunacaktır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmelerini
yaptığımız 218 sıra sayılı Tapu Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısında, yıllardır çözüm bekleyen önemli
değişiklikler gerçekleştirilmektedir. Mesela, orman kadastrosuna
başlanılmamış yerlerde, bundan sonra sadece orman
kadastrosu komisyonu değil, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü ekipleri de
yetkili hâle getirilmektedir. Biliyoruz ki, devlet ormanlarının
sınırları her yerde belli değil, bazı yerler
tescillenmiş, bazı yerler tescillenmemiş. İşte,
kadastro çalışması yapılmamış ormanlık
yerlerde Tapu Kadastronun yetkili hâle gelmesiyle bu çalışmalar daha
da hızlanacak, devletin arazileri belirsizlikten ve her türlü muallak durumdan
kurtarılacaktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
DURDU MEHMET
KASTAL (Devamla) Yine bu kanunla devlet, kendi ormanlık arazilerini
hazineye kazandıracaktır.
1970ten bu yana
devlet arazisini işleyen vatandaşlar var. Elinde tapusu yok ama
Yirmi yıldır bu arazi benimdir. diyor. Mahkemeye gidip biri itiraz
etmemişse vatandaş tapuyu alıyor. Şimdi getirilen
düzenlemeyle tapusu bulunmayan orman arazileri doğrudan tescillenecek ve
devletin kontrolü altına alınacaktır; devlet, tapusu bulunmayan
arazilere sahip çıkacaktır. Uzun yıllardır ihmal edilen,
ihmal sonucu önemli problemlere yol açan bu durum da böylelikle
düzeltilmiş olacaktır. Bu da hazine açısından büyük bir
adım ve önemli bir gelişmedir. Devletin kontrol mekanizması daha
hızlı ve daha başarılı işleyecektir.
Bu vesileyle,
çıkarılacak olan kanunun hayırlı olmasını temenni
ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Kastal.
Şimdi madde
üzerinde soru-cevap işlemine geçiyoruz, on dakika süreyle.
Sayın
Doğru ve Sayın Çalış sisteme girmiş görünüyorlar.
Sayın
Doğru, buyurunuz.
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakana
sormak istiyorum: Tapu dairelerinde tapu belgesi başına 5 lira ile
8,5 lira arasında para alınmaktadır. Bu parayı hangi
yönetmeliğe göre alıyorsunuz? Toplanan paraları nerelerde
kullanıyorsunuz? Şu anda ne kadar paranız vardır? Toplanan
paranın bir bölümünü ve ayrıca diğer kaynaklarla beraber
personelinize döner sermaye adı altında bir ödeme yapmayı
düşünüyor musunuz? Çünkü birçok kurum bunu yapıyor.
Ayrıca, 5
lirayı ödemedikleri için, bilhassa yeni kadastro geçen yerlerde birden
fazla tapusu olan vatandaşlarımız belgelerini alamamaktadırlar.
Parası olmayanlara bunu ücretsiz olarak vermeyi düşünür müsünüz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Doğru.
Sayın
Çalış
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, kadastro çalışmalarının
yapıldığı alanlarda ferman tapularıyla ilgili zaman
zaman problemler çıkmaktadır. Özellikle tapu sahiplerinden,
görevliler tarafından tapuların tercümesinin
yaptırılması istenmektedir. Daha başka, ferman
tapularıyla ilgili sıkıntılar olmaktadır.
Bunları, bu sıkıntıları gidermeye ve başka
kriterler getirmeye yönelik ne gibi çalışmalarınız var?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Çalış.
Sayın Taner
RECEP TANER
(Aydın) Sayın Bakan, Hükûmet olarak her ne kadar kabul etmek
istemeseniz de ekonomik kriz ve sıkıntılar her geçen gün
artmakta ve bu artış da tabii ki tapu
çalışanlarının iş
ağırlığını arttırmakta. Çünkü özellikle son
aylarda haciz ve tedbir işlemlerinin çok arttığı iddia
edilmekte. Elinizdeki verilere göre 2008 yılında kaç adet alım
satım işlemi yapılmıştır, kaç adet haciz ve
tedbir işlemi yapılmıştır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Taner.
Buyurunuz
Sayın Bakan.
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) Sayın Başkanım,
müsaadenizle evvela Gaziantep Milletvekilimiz Yaşar Ağyüz Beyin
Bu
lisanslı mühendislik büroları yasası çıktıktan sonra
buna dayanarak biz bir yönetmelik yayınladık. Kanunda lisans
sahibinin serbest harita mühendisi olarak da mesleğini ifa etmesiyle
ilgili bir sınırlama olmadığı için haksız
rekabete neden olduğu yönündeki harita kadastro sektöründen gelen tepkiler
üzerine hazırlanan bir önerge var. Bu önergeyle bu sorunu çözmeye
çalışacağız. Bunu bilgilendirmek istedim.
Diğer konu,
Sayın Doğrunun sorduğu soru
Bu paralar döner sermaye
mevzuatı çerçevesinde alınıyor. 2009dan itibaren bu paralar
alınmayacak Sayın Doğru.
Fermanlarla
ilgili
Genel Müdürlükte Osmanlıca bilen uzmanlar tarafından tercüme
edilmekte ve ilgililerine yardımcı olunmakta. Onu ifade etmek
istiyorum.
Tabii ki ekonomik
kriz, doğrudur, dünyada bir global kriz var. Bundan ülkemizin en az
şekilde etkilenmesi için gerekli önlemleri almaya
çalışıyoruz. 2002-2008 yılları arasında
makroekonomik dengelerde Türkiyede önemli gelişmeler oldu. Bütün bunlara
rağmen Türkiye dünyaya açık, ihracat yapan, ithalat yapan bir ülke ve
Avrupanın 6ncı büyük ekonomisi, dünyanın 17nci büyük
ekonomisi. Dünyanın en büyük ekonomilerinin bundan etkilendiği bir
dönemde Türkiyenin az da olsa etkilendiği doğrudur.
Bu, hacizle
ilgili ve Ne kadar alım satım yaptık, ne kadar haciz var, ne
kadar
diğer işlemlerle ilgili müsaade ederseniz yazılı
cevap verelim.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
4üncü madde
üzerinde önerge yok.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Karar yeter sayısı Sayın Başkan.
BAŞKAN Karar
yeter sayısı arayacağım.
4üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.39
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.56
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER : Yusuf COŞKUN (Bingöl), Fatoş
GÜRKAN (Adana)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 44üncü
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
218 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
4üncü maddenin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
maddeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Yok Sayın Başkanım, elektronik oylama yapın.
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) 103 kişi var Sayın Başkan.
BAŞKAN
Oylamayı elektronik olarak yapacağız.
Hemen sisteme
giriniz sayın milletvekilleri.
Bir dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylamaya başlandı)
MEHMET
DANİŞ (Çanakkale) Sayın Başkan, kâtip üyeler ne işe
yarıyor? Onlar sayıyor. Siz onların söylediklerini uygulamak
durumundasınız.
BAŞKAN
Öyle mi efendim? Lütfen tartışma çıkartmayın.
Buyurunuz.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Yok canım! Başkanın takdir hakkı var. Nereden
çıktı bu?
MEHMET
DANİŞ (Çanakkale) O zaman kalksın kâtip üyeler, hepsini siz
yapın Başkanım.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Altı ay divan kâtipliği yaptı, âlim oldu!
BAŞKAN
Tartışma olduğu zaman İç Tüzüke bakınız efendim.
MEHMET
DANİŞ (Çanakkale) Ne tartışması? Kâtip üyeler
arasında var mı?
BAŞKAN
Benimle olması lazım efendim.
(Elektronik
cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, elektronik oylama sonucu olarak 125,
kâğıtlarla beraber 150 kişi... Karar yeter sayısı
vardır, madde kabul edilmiştir.
5inci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 5- 6831
sayılı Kanuna aşağıdaki madde eklenmiştir.
"EK MADDE 9-
Bu Kanunun; 20/6/1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla
değişik 2 nci maddesi ile 23/9/1983 tarihli ve 2896 sayılı
Kanun ve 5/6/1986 tarihli ve 3302 sayılı Kanunla değişik 2
nci maddesinin birinci fıkrasının (B) bendi uygulamaları
ile orman sınırları dışına çıkarılan
yerler, çıkarma işleminin kesinleştiği tarihten itibaren
kazandırıcı zamanaşımı yolu ile iktisap
edilemez."
BAŞKAN
5inci madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekili Birgen Keleş konuşacaktır.
Buyurunuz
Sayın Keleş. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
BİRGEN KELEŞ (İstanbul) Sayın Başkan, salonu terk
etmek üzere ayakta olan arkadaşların, lütfen, ya
oturmalarını ya da salonu terk etmelerini sağlar
mısınız?
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Keleş.
BİRGEN
KELEŞ (Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Tapu Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 5inci maddesiyle ilgili olarak söz
almış bulunuyorum ve yüce Meclise saygılar sunuyorum.
5inci maddeyi
değerlendirirken sadece bu maddedeki ifadeyle yetinmek mümkün
değildir. Doğru ve gerçekçi bir değerlendirme için 2, 3 ve
9uncu maddeler ile daha önceki girişimler de dikkate
alınmalıdır.
Kanunun 2nci
maddesiyle, orman kadastrosunun bu alanda uzman olan orman kadastro
komisyonları tarafından değil, diğer arazilerde kadastro
çalışması yapan ekipler ve görevlendirilecek kişiler
tarafından da yapılabileceği belirtilmektedir. Oysa, orman bir
uzmanlık alanıdır ve herkesin doğru olanı
saptaması mümkün değildir, bilgi ve deneyimi eğer yoksa ve
yapılacak olan baskılara karşı koyma gücünde değilse.
1937
yılında beş yıl içinde bitirilmesi öngörülen orman
kadastrosunun henüz tamamlanmamış olması aslında büyük bir
talihsizliktir ve utanç verici bir durumdur ama tabii bunun yolu orman
kadastrosunu bu işi bilmeyen kişilere yaptırarak aşmak
olmamalıdır.
Kuralları
gevşetmek ve orman alanlarını yağmaya açık hâle
getirmek için bir 3üncü madde de vardır. Bu 3üncü maddede 3402
sayılı Yasanın 4üncü maddesine göre oluşan -yani bu
alanda uzmanlığı olmayan- kadastro ekiplerinin orman kadastro
komisyonları tarafından yapılmış, haritalara
dökülmüş olan kadastro işlemlerinin yüz ölçümü hatalarını
aramaları ve bunu bulduktan sonra da bu hataları düzeltmeleri
öngörülmektedir. Ayrıca vasıf ve mülkiyet dışında
kalan aplikasyon, ölçü ve çizimden kaynaklanan hataların bulunması ve
de düzeltilmesi yerel orman kuruluşlarına yapılacak bir talep
üzerine kurulacak orman kadastro komisyonları tarafından
gerçekleştirilecektir.
Asıl
önemlisi, tasarının 9uncu maddesiyle 3402 sayılı Kanunun
geçici 7nci maddesi değiştirilmekte ve orman kadastro ekipleri
tarafından başlanılan fakat tamamlanmamış olan
kadastro çalışmalarının 3402 sayılı Kanunun
4üncü maddesine göre kurulan, uzmanlığı olmayan kadastro
ekipleri tarafından tamamlanabileceği hükme bağlanmaktadır.
Değerli
arkadaşlarım, çok garip değil mi? Vasıf ve mülkiyet gibi
uzmanlık isteyen alanlarda mevcut hataları bulma ve düzeltme bu
konularda uzmanlığı olmayan kadastro ekiplerine
bırakılırken, aplikasyon, ölçü ve çizimden kaynaklanan
hataların düzeltilmesi uzmanlık sahibi olan orman kadastro
komisyonlarına bırakılmaktadır. Böylece iktidar, sadece
yeni kadastro çalışmalarında değil -bunları
etkilemekle yetinmiyor- başlanmış ancak tamamlanmamış
orman kadastrosunu tamamlayarak ve kesinleşmiş orman
haritalarını değiştirme olanağına kavuşarak
orman kadastrosunun tümüne istediği gibi şekil verme
olanağına sahip olacaktır.
Sayın
milletvekilleri, Anayasamızın ormanların korunması ve
geliştirilmesiyle ilgili 169uncu maddesi, devletin ormanların
korunması ve genişletilmesi için gerekli kanunları
çıkarmasını ve yanan ormanların yerine de yeni ormanlar
ekilmesini öngörmektedir. Ayrıca devlet mülkiyetinin
devredilmeyeceği, devlet ormanlarının kanuna göre devletçe
yönetilip işletileceği, ormanların zaman aşımı
yoluyla mülk edinilemeyeceği ve kamu yararı dışında da
irtifak hakkına konu olamayacağı belirtilmektedir. 82 sonrasında
ilave edilen son paragrafta ise, 169uncu maddede belirtilen çok özel
koşullar dışında daralma yapılamayacağı
vurgulanmaktadır. Anayasanın 170inci maddesi ise orman
niteliğini kaybetmiş yerlerin ve hatta orman olarak
muhafazasında yarar olmayan yerlerin orman sınırı
dışına çıkarılmasını ve orman içindeki
köylerdeki halkın, kısmen veyahut da tamamen, buralara
yerleştirilmesini öngörmektedir. Yalnız, bunun için orman sınırı
dışına çıkarılan arazinin ihya edilmesini ve ondan
sonra halka tahsis edilmesini vurgulamaktadır. Ayrıca bu durumda
devletin halkın işletme araç ve gereçlerini ve diğer giderlerini
sağlamasına yardımcı olacağı ve orman içinden
nakledilen köy halkına ait arazilerin devlet ormanı olarak derhal
ağaçlandırılacağı da belirtilmektedir.
İncelemekte
olduğumuz 5inci maddeyle iktidar, bu konuda tam ters yönde bir adım
atmakta ve boşaltılan köylerin ağaçlandırılması
söz konusu olmadığı gibi, orman içi köylülerinin zilyetlik
nedeniyle hak iddia edemeyeceği belirtilmekte ve Anayasanın 170inci
maddesinin devlete yüklediği sorumluluk dikkate alınmamaktadır.
Aslında,
Anayasanın orman ve orman köylülerinin korunmasıyla ilgili
hükümleri, Anayasa ve Orman Kanununda yapılan değişikliklerde
değil sadece, Tapu Kanunu ve Turizmi Teşvik Kanunu gibi kanunlarda
yapılan değişikliklerle de geçersiz hâle getirilmiştir.
Mesela, 2008 yılında çıkarılan 5761 sayılı bir
kanun vardır ve bu Kanuna göre hazine mülkiyetinde yeterli alanın
bulunmadığı durumlarda, -hazine mülkiyetinde yeterli alanın
bulunmaması bugünlerde çok yerde geçerli olabilir çünkü
iktidarınız sayesinde bütün hazine arazileri satılığa
çıkarılmıştır- böyle durumlarda 6831 sayılı
Orman Kanununa göre orman sayılan yerlerden sağlık, termal,
kış, yayla turizmi ile golf turizmine imkân sağlayan alanlar,
kıyılarda doğal manzaradan çevresel zenginlikten ve biyolojik
çeşitlilikten yararlanma olanağı sağlayan yerler ve yat
turizmine ve uluslararası yarışmalara uygun turizm amaçlı
spor tesisleri yapmak için talep edilen yerler sınır
dışına çıkarılabilecektir ve Çevre ve Orman
Bakanlığınca turizm alanlarına tahsis edilecektir. Bir
diğer deyişle, söz konusu olanakları sağlayan orman
alanlarının tahsisi âdeta otomatik hâle getirilmiştir. Turizm
Bakanlığının tasarrufuna geçen taşınmazların
da yatırımcılara tahsis edilmesi, kiralanması ve bunlar
üzerinde irtifak hakkı tesis edilmesi, Turizm Bakanlığı,
Maliye Bakanlığı ve Çevre ve Orman
Bakanlığının İhale Kanununu dikkate almadan ve Orman
Kanununun ilgili maddelerini de dikkate almadan alacağı kararlara
bırakılmıştır. Değerli arkadaşlarım,
işlemleri kolaylaştırma adı altında
koşulları gevşetmenin ve Anayasayı ve mevcut yasaları
çiğnemenin yolları açılmış olmaktadır.
Tasarının
incelemekte olduğumuz 5inci maddesini lütfen bu maddeler
ışığında değerlendirin. 5inci madde çünkü
görünürde bir şey demiyor, 5inci madde ek madde 9u getiriyor ve 6831
sayılı Orman Kanununun 2nci maddesine göre orman
sınırları dışına çıkartılan yerlerin,
çıkarma işleminin kesinleştiği tarihten itibaren
kazandırıcı zaman aşımı yoluyla iktisap
edilemeyeceğini belirtiyor. Ancak değerli arkadaşlarım,
sayıları 7-8 milyonu bulan, orman içinden gelirini sağlayan ve
bu geliri çok büyük güçlüklerle ve en alt düzeyde sağlayan orman
köylülerinin yerleştirilmesi söz konusu edilmemektedir. Anayasanın
169 ve 170inci maddeleri, ormanın ve orman içi köylülerinin
korunmasını esas almaktadır. Burada, orman içi köylüleri
gündemde yoktur bu yasada. Anayasa madde 170e uygun bir düzenleme
yaptığı takdirde, orman dışına
çıkarılan alanlarda orman içi köylülerinin yerleştirilmesi
mümkün olacaktır. Burada ise kadastro çalışmalarını
geciktirmemek gerekçesiyle, uzmanlık isteyen kadastro
çalışmalarının yapılması, tamamlanması ve
kesinleşmiş orman haritalarında yapılan
değişiklikler, bu konularda uzmanlığı olmayan ekiplere
ve geçici görevlendirilecek kişilere bırakılmaktadır. Bu
durumda, söz konusu kadastro ekipleri üzerinde değerli
arkadaşlarım baskılar artabilir, orman kadastrosunun yani uzman
olan kadastro komisyonlarının çalışması maksatlı
olarak ertelenebilir ve de orman alanları rant sağlamak amacıyla
çok daha hızlı bir şekilde daraltılabilir.
Sayın
milletvekilleri, son altı yılda ormanlarla ilgili olarak yasama
faaliyetlerine baktığımız zaman, Anayasanın 169 ve
170inci maddelerinin dikkate alınmadığını görüyoruz.
Pek çok nedenle orman arazilerinin orman alanı dışına
çıkartıldığına şahit oluyoruz. Orman
dışına çıkartılan arazilerin
satılamayacağı, oralarda gerekli düzenlemeler
yapıldıktan sonra sadece orman içindeki köy halkının
yerleştirilebileceği bir Anayasa hükmü olduğu hâlde
ormanların çok çeşitli yerlere tahsis edildiğini görüyoruz. Bu
tasarı ile ormanlarla ilgili keyfî uygulamalar ve orman
alanlarının daraltılması daha da artacaktır.
Ormanların her geçen gün biraz daha daralmaması ve daha iyi
bakılması için orman içi köylerde yaşayan ve geçimini oradan
sağlayan kişilerle devletin iş birliği yapması
fevkalade önem taşımaktadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
BİRGEN
KELEŞ (Devamla) - Sayın milletvekilleri, iki gündür burada sözü
edilen ormanlarla ilgili sorunların bir gerçek olduğu yadsınamaz
ama bazı sorunların çözümü başka, ormanlarla ilgili olan
sorunların çözümü başka, ormanların talan edilmesinin, istismar
edilmesinin, orman alanlarının daraltılmasının
yollarının açılması başkadır. Burada
yapılan, bu yasayla yapılan bu ikincisidir.
Aslında
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geldiğinden beri ormanların
iyi korunması ve ormanların geliştirilmesiyle fazla
ilgilenmemiştir, asıl ilgilendiği konu ormanların
satışı olmuştur. Ormanların satışıyla
ilgilenmiş ve bununla ilgili çeşitli girişimlerde
bulunmuştur. Bir süre sonra buraya getireceğiniz, basında yer
alan 2/Byle ilgili tasarınız da bu çabalardan biri olacaktır.
Kuşkusuz
orman içinde köylülerin sorunları buradaki önerilerle yani 170inci
maddede yer alan öneriyle çözülebilir
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi bitiriniz.
Buyurunuz.
BİRGEN
KELEŞ (Devamla)
diğerlerinin sorunları için de birtakım
öneriler geliştirilebilir ama sizin bu satıştan
vazgeçeceğinizi ve ikna olacağınızı düşünmüyorum.
O nedenle de, sizleri ikna etmek için değil, tamamıyla tutanaklara
kayıt düşmek için konuşma yapmış bulunuyorum.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Keleş.
5inci madde
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Eskişehir
Milletvekili Beytullah Asil. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Asil.
MHP GRUBU ADINA
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; uluslararası toplumun
kayıtsızlığından cesaret alan İsrail, güvenli
buldukları için okullara sığınan öğrenci ve velilerini
bombalıyor, yaralandıkları için şifa aramak maksadıyla
hastanelere sığınan yaralıları ve bu yaralılara
şifa dağıtmak için çırpınan sağlık
görevlilerinin içinde bulunduğu hastaneleri bombalıyor,
uluslararası hukukun yasakladığı silahları
kullanıyor. Bine yakın çocuk ve sivil Filistinde can veriyor.
İnsanlık adına utanarak ifade ediyorum ki dünya bu vahşete
seyirci kalıyor. İsrailin bu vahşetine ortak olmanın
ruhlarında yarattığı suçluluğun telaşı ve
panik psikolojisi içerisinde çırpınanların da
yaptıkları, hamasi nutukları ve timsah
gözyaşlarını geçmemektedir. Konuya duyarsız kalan ülkelerin
kamuoylarını hükûmetlerinin harekete geçmesi için çaba sarf etmeye
davet ediyorum. Saldırıda çocuk, kadın ve sivillerin
katledilmesi hiçbir gerekçeyle meşru kabul edilemez. Ölenlere
Tanrıdan rahmet, yaralılara da acil şifalar diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz Tapu Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 5inci maddesiyle ilgili Milliyetçi Hareket Partisi
Grubunun görüşlerini ifade etmeden önce, bu insanlık dramını
nefretle kınadığımızı ifade etmek istedim. Bu
vesileyle heyetinizi saygıyla selamlarım.
Değerli
arkadaşlarım, ormanlarımız millî zenginliğimizdir.
Ormanlarımızın çeşitli yönlerden ülkemiz için
taşıdığı büyük önem hepimizin malumudur. Bu önemine
binaen ormanları korumak, yetiştirmek ve genişletmek, ihmali
mümkün olmayan devlet görevidir. Toplumsal hayatta
taşıdığı ekonomik ve sosyal fayda göz önünde
bulundurulduğunda millî zenginlik olan ormanların devletin hüküm ve
tasarrufu altındaki kamu malı olduğu sonucuna varmak mümkündür.
Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulundurduğu kamu malları
üzerindeki yetkisinin muhtevası ve sınırları önem
taşımaktadır. Bilim dünyasındaki egemen görüş,
devletin kamu malları üzerindeki hakkının gerçek anlamda bir
mülkiyet hakkı olmayıp egemenlik hakkından kaynaklanan bir
denetim ve gözetim hakkı, nesnel hukuk kurallarından doğan bir
tür koruma hakkı olduğu yolundadır. Devletin kamu malları
ve bu bağlamda ormanlar üzerinde sahip olduğu yetki, ülke üzerindeki
egemenlik hakkının doğal sonucu olan gözetim ve denetim
yetkisidir. Bu yetkiye dayanarak ormanların millî çıkarlara en uygun
biçimde kullanılması için gerekli önlemleri almak aynı zamanda
devletin görevidir. Bütün bunlar ortadayken 2/B arazilerinin
satışına ve TOKİye devrine imkân tanıyan yasa
tasarısının hazırlandığına dair haberler
yayınlanmaktadır. Tam bu aşamada, görüşmekte olduğumuz
bu yasa tasarısının 5inci maddesi ile 6831 sayılı
Orman Kanununa ek madde eklenmek suretiyle Türk Medeni Kanununun ilgili
hükümlerine dayanarak 2/B uygulamaları ile orman sınırları
dışına çıkarılan yerler hakkında çıkarma
işleminin kesinleştiği tarihten itibaren hak arama yolu
kapatılmaktadır. Orman vasfını yitirmiş, kadastro
marifetiyle orman alanları dışına
çıkarılmış, bir daha geri kazanılamayan ve ıslah
edilemeyen araziler 2/B olarak tanımlanmaktadır. Bu alanların
satılmasıyla ilgili yapılacak düzenlemeler sonrasında
zilyet nedeniyle açılmış ve açılacak davalar nedeniyle bu
alanların satışının engellenmesini veya
geciktirilmesini önlemek için mi bu maddeye ihtiyaç duyulmaktadır? Bu soru
mutlaka cevaplandırılmalıdır.
Değerli
milletvekilleri, 1961 Anayasası ile ormanların korunması ve
sürekliliğinin sağlanması için mülkiyetinin, idaresinin ve
işletmeciliğinin devlet elinde bulunması ilkesi anayasal kurala
dönüştürülerek orman hukukunun temel ilkeleri hâline getirilmiştir.
1982 Anayasasında da bu ilkeler korunmuştur.
İnsanlığın geleceği yönünden çağdaş
ülkelerde ve ülkemizde süreklilik ilkesi ormancılık alanında
benimsenen ve ormanların hukuksal düzenini oluşturan genel ilke
olarak benimsenmiştir. Ormanlarda süreklilik ilkesi,
insanlığın ve millî ekonominin yararı için ormanların
kuşaktan kuşağa kutsal bir değer olarak devredilmesini
gerektirmektedir.
Değerli
milletvekilleri, 31/12/1981 tarihli sınırlama geçerli olmak üzere
bugüne değin 2/B arazisi olarak artık orman sayılmayan 473 bin
hektar arazinin yalnızca yüzde 10una yakın bölümünün kullanım
kadastrosu yapılabilmiştir. Tüm ülkemizde orman sayılan
alanların daha yüzde 80inin üzerinde bir bölümünün kadastrosu ancak
yapılabilmiştir. Bunların da büyük bir çoğunluğu
sorunludur ve yargıdadır. Bu gerçekler ortadayken, Anayasanın
169uncu ve 170inci maddeleri yürürlükteyken, Cumhurbaşkanının
geri gönderme tezkerelerini, Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçelerini göz önüne
almadan böyle bir tasarıyı, orman alanı dışına
çıkarılan alanların satışını Meclise
getirmenin bu ülkeye zaman kaybettirmekten, insanlarımızı beklentiye
sokmaktan ve ormanlarımıza zarar vermekten başka hiçbir işe
yaramayacağının bilinmesini istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu vesileyle biraz da Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün
çalışanlarının sorunları ile çalışma
şartlarının uygunsuzluğundan bahsetmek ve bilgilerinize
sunmak istiyorum.
Tapularda
vekâletnameyle herkes başkaları adına iş takibi
yapabiliyor. Başkaları adına iş takibiyle ilgili herhangi
bir yasal düzenleme olmadığından tüm sıkıntılar
çalışanların üzerine kalıyor. Büyük sorumluluk
alıyorlar. Türk Medeni Kanununun Tapu sicilinin tutulmasından
doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet, zararın
doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder. maddesi gereği
sorumlulukları ölse de devam ediyor, torunlarına kadar gidiyor.
Eleman yetersizliği had safhadadır. Durum böyle olunca memurlar
öğle yemeğine dahi gidemiyor, mesaiden sonra vatandaşın
işini yapmak için geceleri de çalışıyor. Bunun
karşılığı kuruşla
sınırlandırılmış mesai ücreti alıyorlar.
Yemek ücreti gibi bir destek yok, evlerine gidecekleri servisleri yok.
Bütün Tapu ve
Kadastro Genel Müdürlüğünde yaşanan diğer en büyük sorun
diğer kamu kurum ve kuruluşlarına oranla almış
oldukları ücretin düşük olmasıdır. Kurumun birçok
bakanlığın bütçesine yakın döner sermaye geliri vardır.
Bu döner sermaye gelirinden personele yapılan bir kuruş ödeme yoktur.
Bu konuyla ilgili tapu çalışanlarının gönderdiği
faksın son bölümünü aynı geldiği şekliyle okumak ve
bilgilerinize sunmak istiyorum: Eşit işe eşit ücret
uygulamasıyla tüm devlet memurlarına olduğu gibi tapu kadastro
memurlarına bir meblağ aktarımı yapıldı. Fakat bu
yetersiz ve personeli memnun etmekten uzaktır. Kurum hem döner sermaye
geliriyle ve hem de yapmış oldukları işlemler nedeniyle
hazineye harç geliri sağlamakta fakat kurumda müdür unvanı ile görev
yapan bir personel maliye teşkilatında hizmetli olarak görev yapan
bir görevli kadar ancak ücret alabilmektedir.
Çalışma
barışının olmadığı bir kurumda işlerin
çok sağlıklı yürümeyeceğini ifade ediyor, bu vesileyle yüce
heyeti saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Asil.
5inci madde
üzerinde şahsı adına Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün.
Buyurunuz
Sayın Üstün. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AYHAN SEFER ÜSTÜN
(Sakarya) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Tapu
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 5inci maddesi üzerinde şahsım
adına söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu kanun tasarısının 5inci maddesi "Amme
müesseselerine ait ormanların kadastrosu da bu Kanunun 7nci maddesi
hükümlerine göre yapılır." demektedir.
Kanunun 7nci
maddesi devlet ormanlarına ait orman kadastrosunun nasıl
yapılacağını uzun uzadıya anlatmış. Ancak
şu anda görüşmekte olduğumuz kanunun 2nci maddesiyle bu 7nci
maddeye bir fıkra daha ekledik. O da şudur: Ancak, henüz orman
kadastrosuna başlanılmamış yerlerde, 3402 sayılı
Kadastro Kanunu hükümlerine göre belirlenen orman sınırı, orman
kadastro komisyonunca belirlenen orman sınırı niteliğini
kazanır. hükmünü de ilave etmiştik.
Şimdi
aslında buna benzer hüküm -paralel bir hüküm böyle- Kadastro Kanununda da
var. Bu hükmü 2005 yılında yapmış olduğumuz bir
değişiklikle Kadastro Kanununa dercetmiştik. Peki, neden
ihtiyaç duyuldu böyle bir değişikliği 2005 yılında
yapmaya?
Değerli
arkadaşlar, hukukçu arkadaşlarımız bilirler,
hatırlarlar veya başına gelmişse milletvekillerimiz de,
vatandaşlarımız da anımsayacaklardır. Şu anda
devlet kâğıtları içerisinde en kıymetli evrak, en güvenilir
evrak nedir diye sorsanız, herkes öncelikle tapu senedinin devletin en
güvenilir evrakı olduğunu söyler. Ancak son yirmi yılda kadastro
çalışmalarının hızlanmasıyla birlikte bir sorun
ortaya çıktı. Biliyorsunuz, bizim sistemimizde bir arazi kadastrosu
var, bir de orman kadastrosu var. Diyelim ki yirmi yıl önce arazi kadastrosu
bir yerde çalışma yapmış ve devletin en güvenilir o tapu
senedini vatandaşlara dağıtmış. Ancak yirmi yıl
sonra oradan bir orman kadastrosu geçmiş, demiş ki Şimdi bu
tapuları lağvediyorum, burası orman. Tabii insanlar telaş
içerisinde, komisyonlara itirazlarda bulunmuşlar, efendim, mahkemelere
gitmişler ama sonuçta bu yirmi yıl önce -devletin kendilerine- o
güvenerek aldıkları tapunun iptal olduğunu görünce büyük bir
şaşkınlığa uğramışlar. Bir hukukçu
olarak bana geldiklerinde bunu ne kadar izah etmeye çalıştım ise
de bu konuda hakikaten vatandaşlarımız anlamakta güçlük
çektiler. O bakımdan, işte 2005 yılında yapmış
olduğumuz değişiklikle, arazi kadastrolarının, bir
yerde arazi kadastro çalışması başlamışsa bunun
içerisine, bu komisyonun içerisine Orman Genel Müdürlüğünden de uzman
arkadaşlarımızın yer alacağını, birlikte bu
çalışmaların yapılacağını ve bu şekilde
orman sınırının belirleneceğini hükme
bağlamıştık.
İşte
2005 yılında Kadastro Kanununda yapmış olduğumuz o
hükümlerin neredeyse benzerini şu anda Orman Kanununda yapıyoruz. O
bakımdan, bu önemli bir düzenlemeydi, devlete güvenin tesisi
açısından önemli bir düzenlemeydi, yıllarca insanların
mahkeme kapılarından gidip gelmesini önleyecek bir düzenlemeydi, yine
bir sürü paranın lüzumsuzca bu arada harcanmasını engelleyecek
bir düzenlemeydi. Şimdi bunu Orman Kanununa derc etmiş
bulunmaktayız. O bakımdan bu kanun faydalı bir kanundur.
Kanunun
memleketimize hayırlı olmasını diler, yüce Meclisi
saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Üstün.
5inci madde
üzerinde şahsı adına Kocaeli Milletvekili Azize Sibel Gönül
Buyurunuz
Sayın Gönül. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AZİZE
SİBEL GÖNÜL (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 218 sıra sayılı Tapu
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 5inci maddesi üzerinde şahsım
adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyeti saygıyla
selamlarım.
Sayın
milletvekilleri, ekonomik ve sosyal hayatın en önemli aktörü olan toprak
ve bunun üzerindeki haklar tarih boyunca değerli bir servet
kaynağı olarak önümüze çıkmıştır. Bu kaynağa
yönelik verileri sağlayan tapu-kadastro çalışmaları da
dinamik bir hizmet olarak ülkelerin yatırım hayatında yerini
önemli bir şekilde almıştır.
Bilindiği
gibi devletin sorumluluğu altında yapılmakta olan tapu ve
kadastro hizmetleri başta bayındırlık ve iskân,
kamulaştırma, ulaşım, tarım reformu, belediye
hizmetleri gibi taşınmazlara dair bütün yatırımların
temel unsurunu oluşturmaktadır. Hükûmet programlarımızda ve
Acil Eylem Planında ülke genelinde tesis kadastrosunun süratle
bitirilmesi hedeflenmiş ve idarelere bu yönde görevler verilmiştir.
Bu kapsamda da büyük bir özveriyle çalışılmış,
cumhuriyetin kuruluşundan bu yana tamamlanamayan tesis kadastrosu beş
yıl içinde sonuçlanma aşamasına getirilmiştir. Böylece
sorunlu olan birkaç birimin dışında kadastrosu
yapılmamış birim kalmamıştır. Yine bu yöntemle
üretimde parsel maliyeti düşürülmüş, tasarruf
sağlanmış, ayrıca üretim artışından dolayı
da harç ve vergi gelirlerinde de yine artış
sağlanmıştır.
Bu
başarının arkasındaki en önemli etkenlerden biri de
22/2/2005 tarihinde 3402 sayılı Kadastro Kanununda ve 5304
sayılı Yasayla gerçekleştirilen değişikliklerdir. Bu
değişikliklerle öncelikle kadastro hizmetlerinin tek elden
yapılması sağlanmıştır. Artık devletimiz bu
işleri tek elden ve özel sektör imkânlarıyla yürütmektedir.
Bu yasa
yürürlüğe girdikten sonra orman idaresiyle özellikle orman kadastrosu
çalışmalarında çok başarılı, verimli bir
çalışma örneği sergilenmiştir. Bu müşterek
çalışmada ortaya çıkan bazı aksaklıkların
giderilmesinin yanı sıra diğer tapu ve kadastro hizmetlerinin
daha etkili, verimli ve süratli bir şekilde yürütülerek, iş
sahiplerine daha uygun hizmet verilmesi amaçlanmıştır. 5inci
maddeyle de 3402 sayılı Kadastro Kanununun 5304 sayılı
Kanunla değişik 4üncü maddesinin üçüncü fıkrasıyla
çalışma alanında orman bulunması ve 6831 sayılı
Orman Kanununa göre orman kadastrosuna başlanılmamış
olması hâlinde, orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve
bitişiğinde her çeşit taşınmaz malların
ormanlarla müşterek sınırlarının tayini ve tespitinin
bu maddede belirtilen kadastro ekibi tarafından yapılacağı
hüküm altına alındığından amme müesseselerine ait
ormanların da Kadastro Kanununda yapılan değişiklik
kapsamında kadastrolarının yapılabilmesi için bu
değişiklik yapılmıştır.
Bu tasarıda,
bunun haricinde, tapu hizmetlerinin işleyişinde
karşılaşılan yoğunluğun ve
yığılmaların önlenmesi amacıyla personeller
arasında bir görev unvanları değiştirilerek yetki devri ve
verimliliğin sağlanması amaçlanmış, ayrıca
kısa sürede tapuya tescil edilemeyen ormanların tapuya tescil
edilmesinin sağlanması amacıyla Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğü ile Orman Genel Müdürlüğü arasında yürütülen çalışmalarda
ortaya çıkan aksaklıkların giderilmesi
amaçlanmıştır. Gene 6831 sayılı Orman Kanununun 2/B
maddesi kapsamında orman dışına çıkarılan
alanların işgalcilerce zilyetlik gerekçesiyle tesciline yönelik dava
açarak Hazinenin zararına sebebiyet verilmesi önlenmiş;
taşınmazların mirasçılara intikalinde tapu harcı
alınmamak suretiyle bu işlemlerin yapılması teşvik
edilerek hâlen ölü maliklerin adına kayıtlı olan
taşınmazların hâlihazırdaki maliklerini yansıtmayan
tapu sicillerinin güncel olarak tutulması sağlanmıştır.
Değerli
milletvekilleri, genel hatlarıyla özetleyecek olursak da yapılan
düzenleme ve değişiklikler ile kanunun uygulama
işlerliğinin kuvvetlendirilmesi amaçlanmıştır.
Ben bu
tasarıda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
Kanunun
milletimize hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyor,
yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Gönül.
Sayın
milletvekilleri 5inci madde üzerinde soru-cevap işlemine geçiyoruz.
Sayın
Çalış, buyurunuz.
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Başkanım teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, biraz önce bu ferman tapularıyla ilgili sorduğumuz
sorumuza Genel müdürlüğümüzde Osmanlıca bilen
elemanlarımız var, ihtiyacı olanlara yardımcı
olurlar. diye bir cevap verdiniz. Fakat vatandaşlarımızın
beklentisi bu elemanlarınızı görevlendirerek, Türkiye
genelindeki bütün ferman tapularının tercümelerini yaparak ilgili
sicil müdürlüklerine göndermenizdir. Bu yönde bir çalışma yapmayı
düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Çalış.
Sayın
Şandır
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bu ek maddeyle
orman dışına çıkartılan yerler üzerinde zilyetlik
ibraz edilemeyeceğini hüküm hâline getiriyoruz. Böylelikle orman
dışına, orman rejimi dışına çıkartılan
arazilerin değerlendirilmesinin önündeki bir engel
kaldırılmış oluyor. Maliye açısından, idare
açısından yapılması gereken doğru bir hukuk.
Ormancıları
da ilgilendiren bir sorum var Sayın Bakan. Şimdi, kanunlar genel
olmak durumunda, Türkiye'nin bütününe uygulanmak durumunda ancak bu hükmün
muhatabı olan insanlar aynı durumda değil. Birinin büyük
şehrin kenarında zilyetlikle büyük rakamlarda bir gelir elde etme
durumu var, bir haksızlık olabilir ama biri de yaşam alanı
olarak Toros Dağlarının tepesinde, kırsal kesimde, yani ata
öte kullandığı arazinin orman rejimi dışına
çıkartılmasından sonra zilyetliğinin de kabul edilmemesiyle
bir haksızlığa, bir mağduriyete muhatap olacak. Bu kanunun
uygulanmasında hatta 2/B kanununun, 2/Byle ilgili gelecek kanunun uygulanmasında
bir farklılık yaratmak düşünülebilir mi? Çünkü burada
ormancılık açısından, maliye açısından doğru
bir düzenleme olabilir ama orman köylüsü açısından, ormanın
kenarında yaşayan insanlarımız, dar gelirli
insanlarımız açısından üç ağaç zeytinliğinin de
elinden alınması gibi bir sonuç getireceği için veya işte,
yaşam alanının elinden alınması gibi bir sonuç
getireceği için çok ciddi bir mağduriyet, adaletsizlik getirecek.
Kanunlar genel olmak durumunda ama genele uygulanması hâlinde de böyle bir
mağduriyet var, bunun düzeltilmesi yönünde bir gayret gerekiyor. Bu
gayreti düşünüyor musunuz, bunu sormak istiyorum efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Şandır.
Sayın
Doğru
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakana
sormak istiyorum: Ülkemizin birçok yerinde olduğu gibi, Tokat ili Niksar,
Zile, Erbaa, Artova gibi ilçelerde mücavir alanlar orman vasfını
kaybetmiş ancak orman alanı sayılan yerlere dayanmıştır,
şehirlerin de başka yerlere büyüme şansı yoktur. Orman
vasfı olmayan veya orman vasfı kalmamış bu arazileri
belediyelere devretmeyi düşünüyor musunuz?
İkinci soru
olarak: Tapu ve Kadastro personeli çok yoğun bir şekilde
çalışma içerisindedir. Bazı kurumlarda, Sağlık
Bakanlığı gibi çeşitli kurumlarda döner sermaye adı
altında ek göstergelerle para ödenmektedir. Bu personele de
çalışmalarından dolayı bir ek gösterge veyahut da döner
sermaye vermeyi düşünüyor musunuz?
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Doğru.
Sayın Akcan
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Sayın
Bakanıma sormak istiyorum: Biraz önce, oturmadan önce, tasarıya
geçmeden önce Sayın Bakanıma Afyon ili Sinanpaşa ilçesi
Boyalı ve yakınındaki Garipçe köyünde cereyan etmiş bir
olayı, hukuki süreçte vatandaşımızın mağdur
edildiği bir olaya ait dosyayı vermiştim. Acaba o konuda, bu
kanun tasarısı kapsamında veya bir başka hususta
değerlendirme yaparak vatandaşın mağduriyetini ortadan
kaldırmaya yönelik bir öneriniz olur mu?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Akcan.
Sayın
Arslan
ALİ ARSLAN
(Muğla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de aracılığınızla
Sayın Bakana sormak istiyorum: Bildiğiniz gibi, Muğla, orman
alanı olarak en zengin illerimizden, yüzde 68i orman. Muğlalı
ormanı seviyor, koruyor, yıllardan beri korumuş ve Muğlada
çok sayıda da 2/B arazisi var. Fakat son günlerde, özellikle tarım
alanı olarak kullanılan 2/B arazilerine, on yıl geriye dönük,
vatandaşın ödeme gücünün çok çok üstünde, o kullandığı
2/B arazilerinden elde ettiği ürünle ödemesi mümkün olmayan fiyatlarla bu
vatandaşlara ecri misil çıkartıldı. Neredeyse o bölgedeki
arsa fiyatından daha fazla paralar isteniyor
yurttaşlarımızdan ve köylülerimizin gerçekten bunu ödemesi
mümkün de değil. Bu konuda vatandaşlarımızın
sıkıntısını gidermek için bir çalışma
yapacak mısınız? Yoksa amacınız, bu yüksek fiyatlarla
bu alanları tarım amaçlı kullanan
yurttaşlarımızın elinden alıp başka amaçlarla
yandaşlarınıza konut amacıyla kullandırmayı
mı hedefliyorsunuz? Nedir bu vahşet, Onu sormak istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Arslan.
Buyurunuz
Sayın Bakan.
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI FARUK NAFİZ ÖZAK (Trabzon) Sayın
Başkanım, Sayın Abdülkadir Akcan Beyin bize vermiş
olduğu bu incelemeyi yaptık, onda şöyle bir şey
çıktı Sayın Bakanım: Metinden anladığımız
kadarıyla bu Valilik ile Millî Emlak arasında çözülebilecek bir olay
olarak görüyoruz, bunun için yasal düzenlemeye gerek yok, daha detaylı
bilgiyi daha sonra size takdim ederiz.
Biraz evvel bu
fermanların tercümesiyle ilgili vermiş olduğum cevaba ilaveten
şunu ilave edeyim: Merkezdeki elemanlarımızı taşra
birimlerinde görevlendirerek fermanların tercümesiyle ilgili
çalışmalar yapılmaktadır, onu da söylemek istiyorum.
Şimdi,
zilyetlikle ilgili, Sayın Mehmet Şandır Beyin düşüncelerine
ben de katılıyorum. Burada muhtelif uygulamalarda muhtelif sorunlar
çıkabilir, dediği doğrudur. Onunla ilgili evvela şunu
paylaşmak istiyorum, zilyetlikle ilgili bir bilgi vereyim: Tapuda
kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde
bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar
olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal,
çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik
sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut
tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.
Taşınmaz
malın, yukarıdaki fıkranın kapsamı
dışında kalan kısmının zilyedi adına tespit
edilebilmesi için, birinci fıkra gereğince delillendirilen
zilyetliğin ayrıca aşağıdaki belgelerden birine
dayanması lazımdır. diye devam eder.
Şimdi, bizim
tüm partilerimizin programına baktığımız zaman,
2/Byle ilgili programımızda düşüncelerimizi belirttik. Burada,
biz hep şunu istiyoruz: Orman köylümüz veya yoksul
vatandaşımız burada mağdur olmasın. Bu uygulamadan
nasıl mağdur olabilir, nasıl olmaz; bunu söylemek istiyorum:
Evvela, 2/B sahaları hazinenin tasarrufunda olan sahalar olup bu sahalar
için -bir başka konuya geçtim galiba- ecri misil tahakkuku, Hazinenin
ilgili yönetmeliğine göre yapılmakta; onu söyleyeyim.
Diğer konuda
şunu söyleyeyim: Şimdi, bu Torosların bir köyündeki uygulama ile
bir başka yerdeki, İstanbulun bir yerindeki uygulama eğer bu
2/B alanları içerisindeyse, yani 1981 yılından sonra tespit
edilen alanların içerisindeyse bizim de düşüncemiz şudur: Bu
köylü vatandaşımız mağdur olmasın. Buna önümüzdeki
dönem, eğer bu yasayı geçirirsek daha sonra 2/Byle ilgili
getireceğimiz yasada bir formül bulalım, hep beraber, bunu birlikte
çözelim. Başka bir formül olmuyor çünkü buradaki uygulama herkese meri
olacağı için
Ama ikinci yasada bunu belki çözebilir diye
düşünüyorum.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Bakanım, hukuk adaleti temin etmeli. Bu,
adaletsizliği getirir.
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) Ama, bunu yapmasak da bir
başka adaletsizlik oluyor ülke adına.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Bir şey söylemiyorum ama köylüyü koruyucu bir
tedbir geliştirmek lazım.
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) Bir tedbiri ikinci yasada
getirebiliriz, birlikte çalışıp getirebiliriz.
En son
konuşmacı değerli milletvekillerimizin, Muğladaki
ormanlarla ilgili on yıl geriye dönük ecri misil çıkarıldı.
Bu, tabii, Maliye Bakanlığımızın bir
çalışmasıdır. Müsaade ederlerse, bu konuda, biz onlarla
konuşup nedir; niye olmuştur ve nasıl bu iyileştirilebilir
Aksi takdirde, biz kimsenin arazisini elinden alıp, özellikle çiftçimizin,
köylümüzün
Öyle bir düşünce bu alanda oturan hiç kimsede yoktur, bunun
bilinmesini istiyorum.
Yine, daha
evvelki konuşmacılarımızla ilgili, müsaadenizle şunu
söylemek istiyorum: Bir kere, burada biraz evvel ifade edildi değerli
konuşmacılar, kesinleşmiş ve tescil edilmiş alanlarda
bir düzeltme, hatanın giderilmesi söz konusu değildir.
Hatasından dolayı tescil edilememiş yerlerde hataların
düzeltilip tescili söz konusudur. Bunu defalarca ifade ettim, yine bir daha
ifade etmeye çalışayım.
Ayrıca,
orman kadastrosu ilanla kesinleşiyor; ilan edilmemiş, yarım
kalmış yerlerde bu konuları tamamlamaya
çalışıyoruz.
Yine, orman
kadastro komisyonları ile kadastro ekibimiz arasında uyum
sağlanmıştır 2005ten sonra. Bizim kadastro ekibimizde
orman mühendisimiz vardır, ziraat mühendisimiz vardır. Bunu da daha
evvel Nuri Bey ifade etti, ben de ifade edeyim. Bu, 2005te çıkan Yasada
da görülmektedir.
Yine, bizim
ormanla ilgilenmediğimiz söyleniyor. İlgilendiğimiz, işgal
olmasın, işgali kim yaptı, ne kadar yapıldı? Bugün
buraya bu yasayı getirmemizin sebebi budur. Aksi takdirde, bu işgal
edenler burada cezalandırılmamış olacak, devletin
tasarrufunda olan araziler tescil edilmemiş olacak. Aslında bunu
getirmesek bu ortam devam edecektir. O bakımdan, bunu
yaptığımız için biz kendimizi görevimizi yapmış
olarak addediyoruz. 1937den beri bu yapılamamışsa bu
şikâyeti biz de yapıyoruz ve eğer komisyonlar birlikte
çalışmasaydı
Ve dünyanın hiçbir yerinde -şunu
söyleyeyim- ayrı ayrı kadastro yapılmıyor. Tapu Kadastro
Genel Müdürlüğü ile Orman Genel Müdürlüğü birlikte yapıyorlar.
Tek Türkiyede bu yapılıyordu, bu yanlışı da
düzeltmiş oluyoruz.
Ayrıca, 2003
yılından bu yana değiştirilen orman kanunlarında orman
sınırlarının daraltılmasıyla ilgili bir hüküm
bulunmamaktadır. Orman sınırları dışına çıkarmanın
Anayasadaki tarihi olan 31/12/1981 tarihi değiştirilmemiştir.
Ben böylelikle sorulara
cevap vermiş oluyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
Komisyonun bir
düzeltme talebi vardır.
Buyurunuz.
TARIM, ORMAN VE
KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET
ERDOĞAN (Adıyaman) Sayın Başkanım, 218 sıra
sayılı Tasarının 5inci maddesiyle eklenen ek madde 9un
-teknik bir hata sonucu- ek madde
Bu konuyu
Başkanlığa arz ediyorum efendim.
BAŞKAN
Peki, bu düzeltme yapılacaktır.
Şimdi, bu
düzeltmeyle birlikte 5inci maddeyi
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Karar yeter sayısının
aranılmasını istiyorum.
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
5inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
On dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 16.45
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.58
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Fatoş
GÜRKAN (Adana)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 44üncü
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
218 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
5inci maddenin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi,
maddeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir, karar yeter sayısı
vardır.
6ncı
maddeyi okutuyorum:
MADDE 6- 2/7/1964
tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (4)
sayılı tarifenin I/3 üncü maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"
b)
Taşınmaz malların ve sınırlı ayni hakların,
intikalinde alınmamak kaydıyla, bağışlanmasından
rücularda ve vasiyetlerin infazında veya piyango ve ikramiye suretiyle
iktisabında kayıtlı değer üzerinden (Binde 9)
BAŞKAN
6ncı madde üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Manisa
Milletvekili Ahmet Orhan.
Buyurunuz
Sayın Orhan. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
AHMET ORHAN (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Tapu Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 6ncı maddesi üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tapu
teşkilatının ülkemizdeki geçmişi yüz altmış iki
yıl öncesine dayanmaktadır. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün
ana görevleri: Yasalarla belirlenmiş olan taşınmaz mallarla
ilgili akitler ve her türlü tescil işlemini yapmak, tapu sicillerinin
düzenlenmesi için temel prensipleri tespit etmek, tesis kadastrosu yaparak
taşınmazların hukuki ve teknik durumlarını belirlemek
ve bunları güncel tutmaktır.
Dünyada son
yıllarda toprağa ve kadastroya bakışın önemli ölçüde
değiştiğini görmekteyiz. Önce zenginlik aracı olarak
görülen toprak, ardından ticari bir mal ve daha sonra ise çoğalmayan
kıt bir toplumsal kaynak olarak karşımıza
çıkmaktadır. Kadastro, basit mülkiyet kayıtlarından mali
araçlara dönüşmüş, taşınmaz piyasaları ile
planlamanın temel unsuru hâline gelmiştir. Günümüzde ise kadastro,
dünya ülkelerince yeniden tasarlanmaktadır. Ayrıca kadastronun, arazi
ve arsalara ilişkin bilgileri hukukun, kamu yönetiminin, toplumsal,
kültürel, genel ekonominin ve bilimsel araştırmaların gereksinim
duyduğu ölçüde tespit eden ve gösteren bir kamu hizmeti olduğu
belirlenmiştir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; cumhuriyet öncesinde olduğu
gibi Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurulduğu andan itibaren de çok önemli
hizmetler veren ve günümüzde merkezde Genel Müdürlük ile taşralara
dağılmış bölge müdürlükleri, tapu sicil müdürlükleri ve
kadastro müdürlükleri yapılanması içerisinde faaliyet gösteren tapu
ve kadastro teşkilatının kendisinden beklenen hizmetleri güncel
gereksinimler içerisinde ve kesintisiz olarak yerine getirmesinin beklenmesi
tabiidir.
Diğer
taraftan, dünyadaki bilimsel ve teknik alanlardaki hızlı ve
zorlayıcı ilerlemelere kayıtsız kalması
düşünülemez. Bu bağlamda teşkilat, yeni teknolojiler kullanarak
arazi kullanımı ve mülkiyet bazlı çalışmalara önemli
bir veri tabanı oluşturacak sistemleri üretmelidir.
Tapu ve kadastro
teşkilatı, ülke genelinde yaşanan gelişmelere paralel
olarak hizmet sunabilmesi için kurumsal düzeyde yeniden yapılanmaya gitmek
zorundadır.
Tapu sicil
müdürlüklerinin yıllardır halkla ilişkiler konusundaki herkesçe
bilinen, şikâyet edilen konular ve aksaklıklar yakından takip
edilerek görülmüş olan olumsuzluklar hakkında ne gibi çözümler
önerilmiş, bunlarla ilgili ne tür çözümler üretilmiş ya da uygulamaya
konulmuş mudur? Bunların gözden geçirilerek böylesi problemlerin
çözümü için gereken yasal eksiklikler sebebiyle engeller varsa yeni
düzenlemeler yapılarak aşılması
sağlanmalıdır. Halka güvenle yaklaşıp işinin
çabuk görülmesi için hızlı işlem sağlanmalı,
başvuru ve iş bitim zamanı takip edilmeli, ortalama iş
sonuçlandırma süresi belirlenmelidir. İhtiyacı olan yerlere
yeterli eleman takviyesi yapılmalı, işin aynı günde
bitirilip taleplerin belirlenen sürede karşılanması
sağlanmalıdır.
Mirasa konu
taşınmaz mallarda intikal işlemlerini kolaylaştıran ve
hızlandıran, bunun için çözüm üreten bir birim mutlaka
oluşturulmalıdır. Zira, mirasa konu bütün
taşınmazlarda intikalin sağlanamamış olması
devletin vergi kaçağı ve kaybına da sebep olmaktadır.
Tapu
kayıtlarında resen güncelleştirme imkânı
olmadığından vefat eden malik adına kayıtlara
rastlanmaktadır. Yeni maliklerin belirlenmemiş olması
haksızlıklara, adaletsizliklere ve vergi kayıplarına yol
açmaktadır.
Tasarının
6ncı maddesi, veraset yoluyla intikal eden taşınmazlar,
ikramiye ve diğer yollardan gerçekleşen intikallerden ayrılarak
bu taşınmazların mirasçıları arasında taksiminde
ödenmesi gereken harçların binde 9dan binde 18e çıkarılmakta
olduğunu ve 1 misli artışı ifade etmektedir.
Aziz Türk
milletine, mevcut tasarıyla veraset ve intikal vergisinin
kaldırıldığını, düzenlemeler
yaptığınızı söyleyeceksiniz; mevcut kanunu daha
yürürlükten kaldırmadan, aynı kanun kapsamındaki intikallerde
ödenmesi gereken tapu harçlarının 1 kat artışını
yapacaksınız. Buradaki gerçek dışı yapılmak
isteneni yüce Türk milletinin takdirine bırakıyorum.
Harçların
nispi oranlarını artırmakla vergi hasılatını
artıramazsınız. Harçlar, beyan edilen devir ve iktisap bedeli
üzerinden hesaplanmaktadır. Beyan edilen bedel kayıtlı
değerden, yani emlak vergisi değerinden az olamayacağı
için, siz nispeti artırdığınızda, vatandaşlar da
devir ve iktisap bedeli yerine emlak vergisi değerini beyan edeceklerdir.
Bu şekilde yapılan 2 kata yakın artış vergi
gelirlerini artırmayacak, düşürecektir. Bu ve benzeri uygulamalar
mükellefleri kayıt dışılığa itecektir.
Tasarıdaki
oranların artırılması, veraset yoluyla intikal eden
taşınmazların mirasçıları tarafından tapuya
intikal ettirilmemesi sonucunu doğuracak ve taşınmazların
vefat eden şahısların üzerinde görünmesine neden olacaktır.
Türkiyede taşınmazlara dünyanın diğer ülkelerinden daha
fazla önem verilmektedir, bu sebeple de hukuki problemlerin öncelikli olarak
çözümü gerekir. Burada doğacak bir anlaşmazlık çok sayıda
sosyal problemlere sebep olacaktır. Ülkemizde hâlen var olan
anlaşmazlıkların çoğu sosyal problemlerle ilgilidir.
Mahkemeler taşınmazlara ait davalarla meşgul edilmektedir.
Öncelikle
kadastronun bitirilmesi gerekir. Bugün kadastro çalışmalarında
üretim durma noktasındadır. Orman köylerinde kadastro
çalışmalarının yapılmaması yönünde bir
anlayış devam etmektedir. Oysaki devlet bütün
taşınmazlarını kayıt altına almalıdır.
Personel
planlamasında yetersizlikler mevcuttur. İşi az olan
müdürlüklerde çok sayıda çalışanın gereksiz tutulması,
işi olan müdürlüklerde eleman bulunmaması gibi uygulamaların
örnekleri görülmektedir. Arazide görev yapan personelin maddi durumu yetersizdir.
Önemi tartışılmayacak kadar büyük olan bu hizmeti yürütenlerin
maddi imkânlarının iyileştirilmesi, diğer teşkilatlar
gibi arazi çalışmalarının motorize hâle getirilmesi
önemlidir. Hazırlanacak iş programı dâhilinde hizmet
akışını sağlamanın faydalı olacağı,
daha etkin bir şekilde hizmetlerin yürütüleceği dinamik düşünce
ve eylem yapısına kavuşmuş insan gücünün üretkenliği
dikkate alınmalıdır.
Bütün bu
sebeplerle kadastro çalışmalarında gerileme söz konusu
olmuş, hizmetler âdeta durma noktasına gelmiştir. Yapılan
çalışmalar varsa da bunlar mecburiyetten olmaktadır. Oysaki
kadastro çalışmalarının sağlıklı
yapılabilmesi için personelin istekli olması ve şevkle
çalışması esastır. Çünkü yapılan bir hatayı
çoğu zaman taşınmaz sahibi anlayamamakta, hatalı şekilde
kesinleşmektedir ya da haberi geç olmaktadır ki o zaman da çözüm
zorlaşmaktadır. Yıllarca hak sahipleri ve mahkemeler meşgul
edilmektedir.
Tapu ve kadastro
teşkilatı, sorumluluk alanlarında sağlıklı hizmet
üretecek bir yapılanmaya gitmelidir. Üretimin söz konusu olduğu yerde
personelin maddi ve moral yönden güçlendirilmesi gerekir. Araç-gereç ve
personel yönünden dengeli bir dağılımla, hızlı bir
çalışma temposuyla kısa sürede tesis kadastrosu tamamlanabilir.
İkinci kadastro ve yenileme çalışmalarıyla mevcut
sağlıksız hâldeki veriler de sağlıklı hâle
getirilebilir. Ancak böyle bir veriye sahip olduğumuzda ulusal bilgi
sistemleri oluşumunda elektronik devlet yapılanmasını
tamamlayabiliriz.
Tapu ve kadastro
teşkilatında değişim ihtiyacı şeffaf ve ileri teknolojiler
ile net bilgi ve kayıtları kullanıcısına
ulaştırabiliriz. Tapu ve kadastro teşkilatı
yıllardır önemli hizmetleri kesintisiz olarak vermekte, bir taraftan
personelin özverili çalışmalarıyla sağlıklı bir
mülkiyet yapısının oluşmasına gayret gösterilirken,
diğer taraftan da günlük iş akışının
sürekliliğini sağlamaya çalışmaktadır. Dengesiz
personel dağılımına rağmen, vatandaşların
yapmış olduğu günlük talepleri de aksatmadan yerine getirmeye
zor şartlarda çalışmaktadır.
Tapu ve Kadastro
Genel Müdürlüğü teşkilatının personel bakımından
da desteklenmesi gerekmektedir. Yıllardan beri süregelen mali ve özlük
hakları sorunlarının ivedi olarak çözülmesi gerekmektedir.
Bu duygu ve
düşüncelerle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Orhan.
6ncı madde
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Tayfur
Süner.
Buyurunuz
Sayın Süner. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
TAYFUR SÜNER (Antalya) Teşekkür ederim Başkanım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz
tasarının 6ncı maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
492
sayılı Harçlar Kanununa bağlı (4) sayılı
tarifenin 1/3üncü maddesi gereğince, gayrimenkullerin ve mülkiyetten
gayriayni hakların, kanuni ve mansup mirasçılara intikalinde,
bağışlamadan rücularda ve vasiyetlerin infazında veya
piyango ve ikramiye suretiyle iktisabında kayıtlı değer üzerinden
binde 9 oranında harç alınmaktadır.
İntikal
harcının tamamı istemde bulunan mirasçıdan tahsil
edildiğinden, tapu sicil kayıtları ölü malikler adına
bulunmakta olup siciller taşınmazın gerçek maliklerini
yansıtmamaktadır. Gayrimenkullerin ve mülkiyetten gayriayni
hakların kanuni ve mansup mirasçılara intikalinde harç
alınmaması, buna karşın terekeye dâhil gayrimenkullerin
kanuni ve mansup mirasçılar arasında aynen veya ifrazen
yapılacak taksiminde kayıtlı değer üzerinden binde 18
oranında harç alınması, gayrimenkullerin ve mülkiyetten
gayriayni hakların bağışlanmasından rücularda ve
vasiyetlerin infazında veya piyango ve ikramiye suretiyle iktisabında
ise mevcut haliyle olduğu gibi kayıtlı değer üzerinden
binde 9 oranında harç alınması amaçlanmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, görülüyor ki bu tasarının hazırlanma
nedenlerinden biri de 2/B denilen orman arazilerinin satışı
öncesinde yasal bir zemin hazırlamaktır.
Bilinmelidir ki
2/B konusunu parti programına ilk alan ve Türkiye çapında çözümünü
ortaya koyan ilk parti Cumhuriyet Halk Partisidir. Medya organlarında 2/B
sorununun çözümünü partimiz istemiyor şeklinde yapılan yorumlar da
tamamen asılsızdır. Orman vasfını kaybeden arazilerin
tarıma kazandırılmasını sağlamak için üzerimize
düşen mutlaka yapılacaktır. Ancak AKP Hükûmetinin bu konuyu
çözmek istediği şekil tamamen sakattır. İnşallah,
Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında Bu konu nasıl bir istismar
konusu olmaktan çıkarı herkese göstereceğiz.
Antalya Kepezde
Kaş, Demre ve Üçağızdaki 2/B arazileri çok kıymetlidir. Bu
araziler sadece Türkiye'nin değil dünyanın da dikkatini çekmektedir.
Bu 2/B lafı çıkınca hemen buralara yabancılar gelmeye
başlamıştır. Bu arazileri heba etmememiz gerekir. Hak
sahiplerine intikal ettirmeye yönelik düzenlemenin yapılması
lazımdır. 2/B arazileri orada yaşayan kişilere aittir. Bu
yerlerin devlet tarafından istediği kişiye satılması
kabul edilemez. AKP İktidarı, bugün mülkiyet konusu olmayan o yerleri
herkes için mülkiyet konusu olur hâle getirip sonra satmak istemektedir. Orayı
kullanmakta olan, evini kurmuş, tarlasını, serasını
yapmış bir aileye intikal ettirmek değil de orayı mülkiyet
konusu hâline getirip alınır satılır bir mal hâlinde, sonra
da mal sahibine değil de uygun gördüğüne satmak istemektedir.
Eğer mülkiyet konusu olacaksa niye devletin mülkiyeti olsun. Oradaki
insanın mülkiyeti olması için ödenmesi gereken bir para varsa onlar
ödensin. Bu konuda gereken kolaylıklar gösterilir, gerekirse taksite
bağlanabilir. Ancak, AKP İktidarının bu konudaki
düşüncesi farklıdır. Aldığımız duyumlara
göre ülke çapında yaklaşık 763.400 hektarlık alan 2/B
kapsamına alınmaktadır. Bunun yine yaklaşık 473.400
hektarlık bölümü TOKİye devredilecektir. Bu yolla belediyelerin imar
yetkileri tamamen Sayın Başbakana devredilecektir. Bu uygulama son
derece tehlikeli ve yanlıştır. Cumhuriyet Halk Partisi
iktidarında 2/B konusunda en dürüst, en halka yararlı çözümün
kararlılıkla uygulanacağını herkes görecektir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Antalya Çıplaklı ve Gazi
Mahallesinde yapılan TOKİ konutları inşası iki buçuk
sene önce başlamasına rağmen hâlâ bitirilememiştir.
TOKİ Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğünden
alınan bilgilere göre konutların yapımı çok ağır
bir şekilde devam etmektedir. Ancak, tarafımıza ulaşan
duyumlar Çıplaklıda sürmekte olan inşaatın müteahhidinin
iflas ettiği yönündedir.
Aynı zamanda
Gazi Mahallesinde inşa edilen konutların plan ve programında
büyük yanlışlıklar vardır. Bu konutların
sığınakları inşaatın hemen yanındaki
belediye parkının altına yapılmıştır. Bu
park atıl hâle gelmiştir. Bu inşaatlar ne zaman bitecek ve ev
sahiplerine teslim edilecek midir, ev sahiplerinin mağduriyeti nasıl
karşılanacaktır? Bu sorularımın
yanıtlarını öğrenmek istiyorum Sayın Bakanım.
Antalya
Büyükşehir Belediyesinin 15/12/2008 tarihli Meclis
toplantısında, Karayolları Bölge Müdürlüğünün
karşısında yer alan 20 bin metrekare yüz ölçümlü ve 1.173 parsel
bir araziye iş, alışveriş ve eğlence merkezi
yapılması için bir imar planı değişikliği
yapılmıştır. Bu değişiklikle birlikte, parsele
komşu olan pazar yeri, ilköğretim okulu ve yeşil alan da
düzenleme görmüştür. Pazar yeri aynı emsalde eş değer bir
yer gösterilmeden ortadan kaldırılmış, yeşil alan ve
okul tabiri caizse kuşa çevrilmiştir. İmar planı değişikliği
yapılan arazinin mimarı kimdir? Yoksa bu uygulama da AKP
İktidarının kişiye göre düzenleme
anlayışından birisi midir? Bunun yanında, bu düzenleme
Antalyadaki küçük esnaf ve pazarcı esnafını bitirmeye
yöneliktir.
Antalyadaki
küçük esnafları bitirmeye yönelik uygulamalardan bir tanesi de, şehir
içinden geçecek olan tramvay projesidir. Bu proje sonucunda şehir içindeki
küçük esnaf tamamen bitecektir. Tramvay, Antalyanın kalbine sokulmuş
hançer gibidir. Yakın zamanda da atom bombası tesiriyle sadece
geçtiği hatları değil bütün Antalyanın esnafını
derinden sarsacaktır. Ayrıca, bu anlamsız proje için
Antalyanın otuz beş-kırk yıllık geleceğini
ipotek altına almak yapılan yanlışların en
büyüğüdür.
Esnaflara
yapılan bu haksızlıklar sonucunda Muratpaşa ve
Konyaaltı belediye başkanlarımız feveran ediyorlar.
Büyükşehir Belediye Meclisinde yapılan az önce bahsettiğim imar
değişikliği için yürütmeyi durdurma kararı verilmesi
üzerine dava açıyorlar. Esnafın haklarını koruması
için Antalya Esnaf Odaları Başkanına çağrı
yapıyorlar. Fakat, Esnaf Odaları Başkanı Sayın Orhan
Tolunay ne yapıyor? Antalyanın Muratpaşa ilçesinden AKPnin
belediye başkanı adayı oluyor. Esnaf Odası
Başkanını aday yaparak esnafın
sıkıntısını dindiremezsiniz. Esnafımız bunun
hesabını sizlere sandıkta soracaktır.
Değerli
milletvekilleri, dün, Aksekinin su ihtiyacıyla ilgili, Sayın
İçişleri Bakanına bir önerge vermiştim. Sayın
İçişleri Bakanı gelip kürsüden Aksekinin su ihtiyacıyla
ilgili bilgileri verirken dedi ki: On bir tane köy ve askerî tesislere bu su
verilecektir, Aksekiyle alakası yoktur.
Sayın
Bakanı makamında ziyaret ettim, Aksekinin su ihtiyacını
anlattım. Bu, geçen yazdı. Kendisine, abdest alacak bir suyun bile
Akseki merkezde bulunmadığını ifade ettim. Bu suyun on bir
köy ve askerî tesise tahsis edildiğini anlatarak Aksekiye bu suyun
gelmesinin imkânsız olduğunu söyledi. Ben de dedim ki: Köylere bu su
5 trilyon liraya gelecek. Eğer siz Aksekinin içindeki maslağa bu
suyu getirirseniz masraf yarıya düşer, hem Aksekinin 25 saniye/litre
su ihtiyacını karşılar hem de köyün ve askerî tesislerin
ihtiyacını giderir. Bunun üzerine Vali Alaaddin Yükseli arayarak
durumu anlattı. Vali bu öneriyi kabul ederek, o tarihten iki üç gün sonra
Akseki Belediye Başkanını makamına çağırarak 25
saniye su talebini kendisinden yazılı olarak istedi. Dün söylüyor ki
Sayın Bakan: Efendim, bu suyla ilgili mahkeme kararı var, köylere de
gelmesi şu anda imkânsız. Mahkeme kararı verileli sekiz ay
oldu. Bu suların köylere geleceğini mahkeme de teyit etti, Aksekinin
lehine bu durum karar altına alındı. Buna rağmen Sayın
İçişleri Bakanımız ayak sürümektedir, maalesef, ne
Değirmenlikten gelen suyu köylere tahsis etmekte ne de içine gelecek suyu
tahsis yoluna gitmektedir. Üstelik de Bakan çıkıp bu kürsüden
Benimle alakası yok. dedi. Valinin alakası olan bir şeyde
İçişleri Bakanının nasıl alakası olmaz? Her
konuyu arapsaçına çeviriyor Sayın İçişleri Bakanı
Ergenekonda olduğu gibi. Mahallenin çakallarıyla mahallenin
efendilerini birbirine karıştıran Bakan, maalesef,
İçişleri Bakanlığını da gerektiği
şekilde yapamamaktadır.
Sayın
Başbakan Tüm kaza ve vilayetlere, köylere su gelecek. diye söz verirken,
İçişleri Bakanı ayak sürümektedir her konuda olduğu gibi.
Ya istifa etsin, Sayın Başbakan başka bir İçişleri
Bakanını göreve getirsin, gereğini yapsın veyahut da emri
versin Sayın Başbakan
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
TAYFUR SÜNER
(Devamla) Teşekkür ederim.
veyahut da
İçişleri Bakanına talimatı verip söz verdiği,
vatandaşlarına söz verdiği uygulamayı yerine getirsin.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Süner.
6ncı madde
üzerinde, şahsı adına Gaziantep Milletvekili Özlem
Müftüoğlu.
Buyurunuz
Sayın Müftüoğlu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÖZLEM
MÜFTÜOĞLU (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 218 sıra sayılı Tapu Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 6ncı maddesi üzerinde şahsım
adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, ülkemiz nüfusunun artışı ve kırsaldan
kente göç nedeniyle kentsel alanların genişlemesi sonucunda ortaya
çıkan zorunlu imar hizmetleri ile tarımsal alanlardaki arazi
düzenleme, sulama, yol, turizm ve diğer bayındırlık
hizmetleri için zorunlu altyapı durumundaki kadastro ve harita hizmetleri
ile tapu işlemlerine yönelik talep ve ihtiyaç her geçen gün
artmaktadır. Yapılacak bu düzenleme ile hizmet süreçlerinin gözden
geçirilmesi ve kalitesinin ölçülerek geliştirilmesi, bürokrasiyi
artıran gereksiz süreç ve işlemlerin ayıklanması,
hizmetlerin etkili, verimli ve hızla vatandaşlarımızın
ihtiyaç ve taleplerine uygun şekilde sunulması sağlanacaktır.
Diğer
taraftan, Hükûmetimizin programı ve Acil Eylem Planında ülkemiz
genelinde tesis kadastrosunun hızla bitirilmesi hedeflenmektedir. Bu hedef
doğrultusunda tapu ve kadastro hizmetlerinde etkinliğin
sağlanması, ülkemiz kadastrosunun en kısa sürede bitirilmesi ve
orman kadastrosuna ilişkin karşılaşılan
sorunların çözümü ve 6831 sayılı Orman Kanunu hükümlerinin
Kadastro Kanununda yapılan değişiklikler ile uyumlu hâle
getirilmesi zorunluluğu doğmuştur.
Sayın
milletvekilleri, 6831 sayılı Kanunun 2nci maddesince, orman
sınırları dışına çıkarılan yerler
hazine adına çıkarılıp hazine adına tescil
edilmektedir. Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan
taşınmazların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 713üncü
maddesi uyarınca kazandırıcı zaman aşımı ile
mülk edinilmesi mümkün iken, ancak Anayasanın 170inci maddesi orman
sınırları dışına çıkarılan yerlerin
değerlendirilmesinin kanunla düzenleneceği hükmü ile bu
taşınmazları devletin hüküm ve tasarrufu altındaki
taşınmazlardan ayırt etmiştir. Yani, bu taşınmazların,
kazandırıcı zaman aşımı ile mülkiyetinin elde
edilmesi mümkün olmayacağı hâlde, uygulamada Türk Medeni Kanununun
ilgili hükümlerine dayanılarak tescil talebiyle ilgili davalar açıldığı
bilinmektedir.
Orman
sınırları dışına çıkarılan yerlerin hazine
adına tescil edilmesi yasal zorunluluk olmakla beraber teknik ve mali
sıkıntılar nedeniyle kısmen tescil
sağlanmıştır. Ayrıca, bu alanlarda orman
kadastrosundan önce oluşmuş tapular da bulunduğundan, bu
tapuların iptali üzerine ancak sağlanabileceğinden, tescil
işlemleri tamamen ikmal edilememiştir. Bu nedenle, 1974
yılından bu yana orman dışına çıkarılan bu
alanlarda çıkarma tarihinden itibaren Türk Medeni Kanunundaki
kazandırıcı zaman aşımı süreleri dolan yerler
için mahkemelerce zilyedi adına tescile dair kararlar verilmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu alanların Anayasa ve 6831
sayılı Kanuna uygun değerlendirilebilmesini sağlamak,
ayrıca ormanların işgalinin özendirilmesinin önlenmesi
amacıyla bu değişiklik yapılmaktadır. Hazine
adına orman sınırları dışına
çıkartılmış olan yerlere ait haritalardaki teknik hatalar
nedeniyle çözümsüz şekilde uzun yıllar bekleyen tescil
işlemlerinin hızlı bir şekilde bir an önce
yapılması, daha önce tescili yapılan ancak güncelliğini
yitiren alanların güncellenmesi, söz konusu alanlardaki
kullanıcılar ile bu kullanıcıların ne kadar yer
kullandıklarının belirlenmesi, ayrıca bu alanlar içinde
özel kanunların kapsamındaki yerlerin tespit edilmesi gerekmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu düşüncelerle, bu kanunun
hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkür eder, kanunun
ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diler, yüce
heyetinizi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Müftüoğlu.
Adıyaman
Milletvekili Mehmet Erdoğan, buyurunuz efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET
ERDOĞAN (Adıyaman) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 218 sıra sayılı Tapu Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasını Öngören Tasarı
hakkında şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu 6ncı
madde bize ne getirmekte, bununla ilgili ifade etmek isterim.
Değerli
milletvekilleri, vergilerde olduğu gibi, harçlarda da kişisel
yükümlülük esastır. Harç yükümlüsü birden fazla ise her birisi harçtan
hissesine düşeni ödemekle yükümlü ancak birden fazla mirasçıya
intikal eden taşınmaz veya taşınmazların
paylaşımı noktasında, hepsinden ayrı ayrı harç
istenildiği için, harç parasını, isteyen, daha doğrusu
isteyen kişi, talepte bulunan ödeyeceği için, bu da intikal
işlemlerinin tapu sicilde yapılmasına büyük bir engel
teşkil etmekte. Kim almışsa mahkeme kararını, bütün
harçları kendisi ödemekte. Bizim getirdiğimiz bu değişiklikte,
intikal harcının tamamı istemde bulunan mirasçıdan tahsil
edildiğinden, tapu sicil kayıtları ölü malikler adına
bulunmakta olup, siciller taşınmazın gerçek maliklerini
yansıtmadığından, gayrimenkullerin mirasçılara
intikalinde harç alınmaması, kanuni ve mansup mirasçılar
arasında aynen veya ifrazen yapılacak taksiminde kayıtlı
değer üzerinden yüzde 18 oranında harç alınmasını
getirmekte. Yalnız, gayrimenkullerin ve mülkiyetten gayriayni
hakların bağışlanmasından rücularda, vasiyetlerin
infazında, piyango ve ikramiye suretiyle iktisapta ise mevcut hâliyle
kayıtlı değer üzerinden binde 9 oranında harç
alınmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, yaptığımız bu çalışmaları
aziz milletimiz heyecanla, ilgiyle izlemekte. Tabii, niye bu kadar ilgiyle
takip ediyor? Bugüne dek siyaset erozyona uğratılmış,
siyasetçiye olan güven kaybolmuş, itibar yok olmuş. Yapılan
bütün bu değişiklikler, milletimizin rahatlaması, milletimizin
refah seviyesinin yükseltilmesi, sıkıntılarının
giderilmesi anlamındadır.
Fırsat
buldukça seçim bölgem olan Adıyamana sık sık giderim.
Yapılan çalışmalar nasıl gözüküyor? diye seçim çevremde
seçmenlerimle buluşurum. Gölbaşı ilçemizin Gedikli köyündeyiz,
köy meydanında toplandık. Dört buçuk yaşındaki Fatma
kızımız geldi yanıma, Mehmet Ağabey, Tayyip Bey niye
gelmedi? dedi. Dedim ki: Tayyip Bey beni gönderdi, bir şey söyler
misin? Selamımı ilet. deyince gözleri ışıl
ışıl parlıyordu. Tut ilçemizin Pamuklu mezrasındaki
Yusuf dede Tayyip Beyin selamını getirdim. deyince oturduğu
yerden doğruldu, göz yaşlarıyla sarıldı. Besni
ilçemizin Bereketli köyündeki muhtar -onun söylediği manidardır
değerli arkadaşlar- şunu söylüyordu: Sayın Vekilim,
köyümüzün yolunu yaptırdınız. İçme suyunu, şu
karşıdaki tepe var ya, işte o tepeye bu depo sizin döneminizde
getirildi. Teşekkür ediyoruz. İyi ki varsınız AK
PARTİ, elinize sağlık KÖYDES. Ama bir şey söyledi: 600
metrelik bir mezramızın -Bereketli köyünün Dipevler mezrası var-
bu yolun da yapılmasını arzu ederim. Dedim ki: Muhtar,
yapacağız inşallah. Dedi ki: Olmaz. Niye? dedim. Söz
vereceksiniz. Bize siz şunu öğrettiniz: Yapacağız,
bitireceğiniz. dediğinizde, söz verdiğinizde bunu
yaptığınıza şahit olduk. Siz bizi hiç
aldatmadınız. dedi. Çünkü biz ne aldanan olacağız ne
aldatan olacağız. demiştik.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Kâhta ile Besni darılır, onları
söylemedin.
MEHMET
ERDOĞAN (Devamla) Her tarafa geleceğim. Sabredersen, her tarafa
geleceğim.
Değerli
dostlar, işte bunlar, milletimizin bu çalışmaları ne kadar
yakından takip ettiğinin bir göstergesidir. Evet, biz milletin
avukatı değiliz, biz milletin hizmetkârıyız
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Savcısısınız
Savcı, savcı...
MEHMET
ERDOĞAN (Devamla) Biz milletin hizmetkârıyız ama siz
başkalarının avukatı olacağınıza hiç
değilse milletin yanında olun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
OKTAY VURAL
(İzmir) BOP Eş Başkanısınız, BOP
MEHMET
ERDOĞAN (Devamla) Ne yazık ki bazıları ezbere
konuşmaya devam ediyor. Hele hele son günlerde gündemde olan o çok büyük
meseleleri sanki küçük bir mesele gibi göstermenin gayreti içerisindeler
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlar mısınız.
Buyurunuz.
MEHMET
ERDOĞAN (Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
laf ebeliği
yapmaktan başka bir şey göstermiyorlar ama nafile.
Değerli
arkadaşlar, Danıştay saldırılarından hemen sonra
hukukçu kimliğini kenara atanlar siyasi kadroları
suçlamamış mıydı?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Mehmet, tapuyu konuş, tapuyu...
MEHMET
ERDOĞAN (Devamla) Ana muhalefetin lideri, onca siyasi tecrübesini bir
kenara atarak hemen Bu Danıştay saldırısından sonra
siyasete kan bulaştı. dememiş miydi?
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Sataşma var Sayın Başkan, dikkatinizi çekerim.
MEHMET
ERDOĞAN (Devamla) Türkiyenin 11 Eylülü. diyenler neredeydi?
OKTAY VURAL
(İzmir) BOP Eş Başkanına selam söyle! Filistinliler
ağlıyor, ölüyor.
MEHMET
ERDOĞAN (Devamla) Onun için, acele etmeyeceğiz. Yapılan bütün
çalışmalar aziz milletimizin huzuru, mutluluğu, refahı
adınadır. Bütün çalışmalardaki temel maksadımız,
düşüncemiz de budur.
Bu
tasarının hazırlanmasında emeği geçen, katkıda
bulunan herkesi tebrik ediyor, bu maddenin ülkemiz ve milletimiz için
hayırlara vesile olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Erdoğan.
Sayın
milletvekilleri, 6ncı madde üzerinde soru-cevap işlemine geçiyoruz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sen tapuyu konuş Mehmet, muhalefet liderini
ağzına alma! Ağzına alma, yakışmıyor sana.
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu, biraz sakin olursanız
Soru-cevap
işlemi on dakika.
Sayın
İnan ve Sayın Doğru sisteme girmişler.
Buyurunuz
Sayın İnan.
MÜMİN
İNAN (Niğde) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, direkt sizinle ilgili değil ama eskiden Karayolları
sizlere bağlıydı. Bugün Türkiyenin en yoğun trafiğini
taşıyan E-90 kara yolunda yapılan çalışmalar maalesef
altı yıldır bir türlü tamamlanamamaktadır. Üzerinden bir kış
geçmeden işler yenilenmekte, şu anda bile, E-90 Türkiyenin bir
ucundan bir ucuna bağlayan noktada, Pozantıdan Ankaraya olan bölüm
patates tarlasına dönmüş durumda. Bu trafiği kullanan
milletvekili arkadaşlarımız da var,
vatandaşlarımız da var. Dolayısıyla, burada yapboz
işlemleri sıklıkla devam etmektedir. Bu konunun bir takibini
yaparsanız
Yeni atılan sıcak asfaltın bile bir hafta sonra
kaldırıldığına gözlerimle şahit oldum. Neden
böyle yapılıyor? Altyapı sağlam hazırlanmadan asfalt
düzeni maalesef aceleye getiriliyor ve altı yıldır da
tamamlanamadı. Bundan birçok arkadaşımız şikâyetçi.
Dolayısıyla bu konuyu takip etmenizi istirham ediyorum.
Teşekkür
ediyorum efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın İnan.
Sayın
Doğru
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakana
sormak istiyorum: TOKİ konutlarının bazıları,
örneğin Adana ilinde olduğu gibi orman arazisi olarak gösterilen
yerlere yapılmıştır. Orman arazisi görünmesinden
dolayı da müteahhitler işin bitimini tamamlayamamakta, vatandaş
da tapusunu alamamaktadır. Vatandaşın ve müteahhidin bu konudaki
mağduriyetini önlemek için nasıl bir çalışma yapmayı
düşünüyorsunuz?
İkinci
sorum: Türkiyenin kadastrosu ne zaman bitecektir? Bitmiş oranı ne
kadardır? Onu öğrenmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Doğru.
Sayın
Nalcı
KEMALETTİN
NALCI (Tekirdağ) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanımıza sormak istiyorum: Sayın Bakanım, Türkiyede
tapulardaki en büyük problem buradaki çalışanların
yetersizliği. Kendi bölgem olan Tekirdağda hem Çorlu hem Çerkezköy
ve Tekirdağ genelinde çalışanlarda bir sıkıntı
var yani yetersizlik var ve talepler karşılanamıyor. Bu tapudaki
çalışma yoğunluğunu ve vatandaşın daha iyi hizmet
almasını sağlamak amacıyla buralara yeni kadro tahsisi
düşünülüyor mu? Düşünülüyorsa, bu dönem içinde yapılacak
mı?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Nalcı.
Buyurunuz
Sayın Bakan.
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) Sayın Başkanım,
Karayolları Genel Müdürlüğümüzün, yılbaşı ödenekleri
dışında geçen yıl toplam harcaması 7 milyar YTL,
bugünkü fiyatla 7 milyar TLye ulaştı. Bu bir rekordur. Özellikle
Pozantı-Ankara yoluyla ilgili çalışmalar son derece önemli bizim
için. Burası son derece önemli bir güzergâh ve bir bölümünü yakında
açacağız biliyorsunuz.
MÜMİN
İNAN (Niğde) Niğde-Ankara duble yolu
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI FARUZ NAFIZ ÖZAK (Trabzon) Tamam, açacağız.
Özellikle burada çalışan müteahhitlerimiz ve kontrollük sistemimize
baktığımız zaman dünya standardında biz yol yapabilen
bir ülkeyiz. Karayolları Genel Müdürlüğümüz yaklaşık
altmış yıla yakın, ülkemizin her tarafında, buradan
yetişen müteahhitlerimiz dünyanın her tarafında çok
başarılı çalışmalara imza atıyorlar. Yani kara
yollarında özellikle bir üniversite, bir ekol Karayolları ve dünyaya
örnek çalışmalar yapabilen bir kuruluşumuz. O bakımdan
burada standarda uygun olmayan ve biraz evvel belirttiğim standartta
olmayan yolu yapması mümkün değil. Belki sizin söylediğiniz bir
kısım için olabilir ama mutlaka oraya Karayollarımız
müdahale edebilir. Ben, bunu, Sayın Binali Yıldırımla
görüşeceğim, Karayolları Genel Müdürümüze de bu konuyu ben
aktaracağım. O konuda tabii ki onların cevap vermesi gerekiyor
ama ben daha evvelki, bu konudan sorumlu bir kişi olarak buraya mutlaka
müdahale etmem gerekiyordu.
TOKİyle
ilgili, orman arazisinde yapılmakta
Orman arazisinde ancak afetle ilgili
bir konut yapılacaksa ve bunu Toplu Konut Ortaklığı
İdaresi yapacaksa orman arazisinde buna müsaade edilebiliyor. Aksi
takdirde, kati surette orman arazisinde TOKİ böyle bir inşaat
yapamıyor. Bunu da ben TOKİden takip eder, incelerim.
Kadastro ne zaman
bitecek, bitme oranı? 600 tane sorumlu birimimiz haricinde yüzde 99,5
oranında bitti.
Sayın
Nalcının, evet, söylediklerinin bir bölümüne katılıyoruz.
Özellikle 4/B statüsünde ve kadrolu eleman tahsisi yapıldı Trakyada
eleman sıkıntısının giderilebilmesi için. Bu yıl
eleman sıkıntısı olmayacağını biz
düşünüyoruz. Daha dün Başbakanlıktan kadro tahsisini talep
ettik. Özellikle bu konuda hizmet alımıyla işler
yaptığımızı biliyorsunuz. Ama, kadrolu eleman
tahsisinin yapılmasıyla ilgili taleplerimizi
Başbakanlığa ve Personel Genel Müdürlüğüne iletiyoruz. 4/B
statüsünde bunun giderilmesi için taleplerimiz oldu.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Bakan.
Madde üzerinde
bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 218 Sıra Sayılı Tapu Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 6. maddesi ile değiştirilen 492
Sayılı Harçlar Kanununa bağlı (4) sayılı
tarifenin I/3. maddesinin (a) bendinin madde metninden
çıkarılmasını ve bent harflendirmesinin bu
değişikliğe göre teselsül ettirilmesini,
(b) bendinde yer
alan intikalinde alınmamak kaydıyla ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını saygı ile arz ederiz.
|
Faruk Bal |
Hasan
Çalış |
Prof. Dr. Alim
Işık |
|
Konya |
Karaman |
Kütahya |
|
Yılmaz
Tankut |
Ahmet Orhan |
Reşat
Doğru |
|
Adana |
Manisa |
Tokat |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Genç, işlem yapıyorum.
Komisyon önergeye
katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE
KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT
KİRİŞCİ (Adana) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) Katılmıyoruz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, benim bu maddede önergem vardı.
Bakın, onu izah edeyim isterseniz.
BAŞKAN
Sayın Genç, sizin bu maddede önergeniz yok.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Var.
BAŞKAN
7nci maddeye önerge olarak girmiş.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, bize gönderilen raporda bu 4üncü madde
görünüyor efendim.
BAŞKAN
Sayın Genç, Divana gelen istemlerde 6ncı maddede tek önerge var,
sizin önergeniz 7nci maddede.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, işte buradaki madde yanlış. Bize gönderilen
raporda
BAŞKAN
Yapabileceğim bir şey yok, önergeniz 7nci maddede.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkanım, bir defa Kanunlar Müdürlüğü
doğru dürüst çalışmamış. Şimdi, burada bize
gönderilen şeyde 4üncü madde Komisyonda çıkarılmış
görünüyor, buradaki raporda bu var görünüyor. Böyle şey olur mu ya!
BAŞKAN Ben
bilemem.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sonra, bize doğru dürüst rapor gönderilsin efendim. Yani,
efendim, bu 4üncü madde bize gönderilen raporda var.
BAŞKAN
Sayın Genç, o konudaki itirazınızı lütfen Divana,
buyurunuz, izah ediniz, biz önerge işlemimizi yapalım.
Komisyon ve
Hükûmet önergeye katılmıyor.
Önergenin
gerekçesini mi okutayım Sayın Vural?
OKTAY VURAL
(İzmir) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
3194
sayılı İmar Kanunu'nun 18 nci maddesi uyarınca yapılan
imar şüyuulandırmaları, malik ya da maliklerin istemi
dışında, belediyeler ve valilikler tarafından resen
yapılan bir uygulama olup, malikin istemi dışında
yapılan bu uygulama nedeniyle zaten malikin
taşınmazının % 40'ına kadar olan kısmı,
düzenleme sahasında yer alan yol, yeşil alan, ibadet yeri,
ilköğretim okul alanı, cami, karakol yeri gibi genel hizmetlere
ayrılan yerlerde kullanılmak üzere alınmaktadır. Bu
kesintiden kalan miktar, müstakil bir imar parseli oluşturamayacak
büyüklükte ise hisselendirilmektedir. Yani harçlar kanunu açısından
ise şüyuulandırılmaktadır.
Bu şekilde
şüyuulandırılan, malikin herhangi bir iradesi ve
katkısı olmadığı halde, salt imar zorunluluğu ve
düzenli kentleşme adına taşınmazının % 40ı
elinden alınan, mülkiyet hakkı kamu düzenine feda edilen malikin, bu
sebeple oluşmuş ortaklığı gidermesine ilişkin
taksim işleminin ayrıca bir harç alınmak suretiyle devlet
tarafından yapılması doğrudan kamu gücünün kötüye
kullanımıdır.
Devlet
kurumları tarafından malikin bilgisi ve iradesi
dışında, aleyhine işlem yapılıp, mülkiyeti
hisseli hale getirilen malikin bunu kısmen de olsa taksim suretiyle
düzeltilmesi sırasında harç alınması dünyanın hiçbir
yerinde söz konusu değildir. Bu uygulamayı amiyane tabir ile Deli
Dumrul misali köprüden geçenden 5 geçmeyenden ise 10 akçe almak
uygulamasına benzetmek yanlış olmasa gerektir. Bu sebeple bu
harç yükümlülüğünün tasarıdan çıkartılması, hukuk devletinin
tabii ve zorunlu bir sonucudur. Bu sebeplerle madde metninde yer alan (a)
bendinin tasarı metninden çıkarılması gereği
hasıl olmuştur.
(b) bendi ile
ilgili olarak da vergi ve harç gibi mali yükümlülük getiren kanuni
düzenlemelerde, vergi ve harç yükümlülüğü doğuran olaylar ve
işlemlerin tadat edilmesi asıl, bu tadat dışında
kalanların ise vergi ve harç mükellefiyetinin olması söz konusu
değildir. Bu sebeple kanun yapma tekniği açısından harç
alınmayacak işlemin, harç alınacak işlemler arasından
çıkartılması yeterli ve amacı hasıl edecek bir düzenleme
olmasına rağmen, alınmayacağının belirtilmesi
şeklinde madde metninde düzenleme yapılması kanun yapma
tekniği açısından karışıklık ve
anlaşılmazlık sonucunu ortaya çıkarmaktadır.
Bunun
yanında, 6 ncı pozisyon ile düzenlenen ifraz, taksim ve birleştirme
işlemleri harçlarının, terekeye dahil taşınmazlar
açısından 3 üncü pozisyona getirilmesinin sebebi de
anlaşılamamıştır. Çünkü 3 numaralı pozisyonun
ifraz, taksim veya birleştirme ile ilgisi olmayıp, veraset ve intikal
vergisini doğuran olayların sonucunda yapılan tapu sicil
işlemlerinden doğan harç yükümlülüğünü belirleyen pozisyon
olması nedeniyle, 6 ncı pozisyon olaylarının 3
numaralı pozisyona dahil edilmesinin hiçbir pratik yararı olmadığı
gibi kanunun sistematiğini de karıştırmaktadır.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Karar yeter sayısı istiyorsunuz.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Sayın
Gençin madde üzerindeki önergesinde teknik olarak numaralandırmada bir
yanlışlık olmuş. O yüzden 7nciyi değil 6ncı
maddeyi kastettiği için 6ncı madde üzerindeki önergesini okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 218 sıra sayılı yasa tasarısının 6ncı
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE
KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT
KİRİŞCİ (Adana) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Genç, buyurunuz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Aslında
tabii raporun basılmasında da hata var, bizim okumamızda da hata
var. Buradaki raporun basılmasında 7nci madde geçiyor. Raporda,
burada 4üncü maddenin karşısında Bu madde tasarı
metninden çıkarılmıştır. denilmesi lazımdı.
Tabii biz de böyle, alelacele kanunlara bakıp da önerge verince maddede
Yani benim de hatam yok ama şey etti
Değerli
milletvekilleri, aslında, bu Hükûmet işte Veraset intikal vergisini
kaldıracağız. diyor. Veraset intikal vergisini
kaldırdığına göre veyahut da gelir vergisini sistemli
alacağını zikrettiğine göre burada bu veraset yoluyla
intikallerde harçların artırılması bence isabetli bir
davranış değil. Ayrıca buraya, biliyorsunuz, bu miras
yoluyla intikal eden taşınmazlara ağır harçlar
getirdiğiniz zaman, millet bunları tapuda tescil etmiyor,
dolayısıyla kalıyor orada, kalınca da uzun zaman işte
o ölüm, ikinci ölümler, üçüncü ölümler, dördüncü ölümler gelince böyle bir
karışıklık oluyor. Bence burada harçlardan muaf tutmak
lazım. Yani veraset yoluyla intikal eden taşınmazlardan harç
almamak lazım. (b) fıkrasında, taşınmaz malların
ve sınırlı ayni hakların, intikalinde alınmamak
kaydıyla, bağışlanmasından, rücularda ve vasiyetlerin
infazında veya piyango ve ikramiye suretiyle iktisap hâllerinde de yine
harç alınıyor. Bunların zaten tapuya kayıtlarında harç
alınıyor, ayrıca bunun için bu ivazsız intikallerde, miras
yoluyla intikallerde neden harç alınıyor; ben bunu anlamadım.
Yani burada ağırlaştırıcı bir harç alma yoluna
gidilmesini ben anlamadım. Yani bunlar çok ufak tefek şeyler ama
ileride işte bu ufak tefek harçların alınması
dolayısıyla vatandaşlar bu harçları ödememek için maalesef
intikalleri yaptırmıyorlar ve bir kaos doğuyor.
Ama öte taraftan,
işte AKP İktidarı zamanında çok büyük vergi
aflarının getirildiğini biliyoruz. İşte geçen gün
burada son anda bir önerge verildi, serbest bölgelerde ÖTV alınmasına
istisna getirildi. Hatta, bir yabancı şirketin 3 trilyon dolarlık
ÖTVsi affedildi.
Şimdi biraz
önce burada bir AKPli arkadaş böyle o kadar çok Türkiyedeki
karanlıkları aydınlık göstermeye çalıştı ki
Şimdi değerli arkadaşlarım, bundan bir süre önce
İstanbulda camiler ateşe veriliyordu. Kim yaptı bunu? Niye ortaya
çıkarmadınız? Arkasından birileri çıktı,
Efendim, işte, Alevi derneklerindeki, işte, liderleri
öldüreceğiz. Tabii, o 12 tane kimler öldürülecekti? Bu öldürülmesi
öngörülenlerden birisi de benim amcamın oğlu. Ondan sonra da,
Cenazelerde ötekileri öldüreceğiz. gibi laflar ortaya atıldı.
Şimdi, Türkiyeyi bu kadar karanlık ve korku imparatorluğu
biçiminde yöneten bir AKP Hükûmeti var. Bir İçişleri
Bakanınız var, evlere şenlik, hiçbir sorumluluğu yok ki!
Yani, bu memlekette bu kadar faili meçhul cinayetler var, insanlar içeriye
alınıyor
Bugün sabahleyin, vatandaşın birisi bana telefon
ediyor İstanbulda falanca yakınımız içeri
alınmış diye. Beş defa İstanbul Emniyet Müdürünü
arıyorum, Terörle Mücadele Dairesini arıyorum. Ya kardeşim,
hukuka göre, yasalarımıza göre, birisini içeriye
aldığınız zaman yakınına bunu içeriye
aldırdık diye bildirmek zorunlu değil midir? Hangi suçtan
dolayı alındığının bildirilmesi zorunlu
değil midir? Bildirilmiyor kimseye. Biz telefon açıyoruz. Maalesef
efendim toplantı, toplantı, toplantıda
Böyle bir rejim olur mu?
Hele bir sizi alsınlar bakalım içeriye, bir alsınlar
bakalım içeriye birkaç taneninizin çocuğunu, birkaç gün onlardan
haber almayın, bakalım siz dayanabiliyor musunuz! Yani size
yapılan
Başkalarına yapıldığı zaman bunu
böyle gülerek, zevkle seyretmektense
Bu insan haklarına çok hassas bir
şekilde riayet etmek lazım. Yoksa, işte, insanlar huzur içinde
Şimdi, biraz
önce Danıştay cinayetinden bahsedildi. Yahu zaten Tayyip Erdoğan
da diyor ki: Efendim, bakın, bekleyeceksiniz. Bu olayların sonu
gelir. Nasıl, Başbakanlık makamında oturan bir kişi
Ya, bekleyin daha dalgalar geliyor
Bunu neye istinaden söylüyor? Bir
devletin en üst makamında bulunan bir kişi bunları söyleyemez.
Soruluyorsa, siyasi sorumluluğu vardır, ne biliyorsa çıkıp
açıklaması lazım. Bu karanlık olayların içinde
olduğunuz zaman meşru zeminlerden kaymış oluyorsunuz,
meşru yollarla devleti yönetmemiş oluyorsunuz. Onun için, bir
kişi, bazıları, ağızlarından çıkan
lafları iyice anlamaları lazım. Bugün, YARSAV Başkanı
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen, sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
KAMER GENÇ
(Devamla)
çok aklı başında hukukçu bir
arkadaşımız, hukuku en güzel şekliyle bilen, inceleyen,
herkesin, bilgisine, görgüsüne büyük saygı duyduğu bir kişi ama
Mehmet Ali Şahin, daha işte imam-hatip okulunu bitirmiş,
gitmiş hukuk fakültesini ondan sonra okumuş
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Ayıp ya!
KAMER GENÇ
(Devamla)
bir iki yerde de avukatlık yapmış, gelmiş,
başımıza hukukçu kesildi. Ya, sen hukukun nesini biliyorsun
kardeşim!
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Sen nesini biliyorsun!
KAMER GENÇ
(Devamla) Yani, sen bu kafayla çıkıp da bu hukuk sahasında
otorite olan kişilerin karşısında hukuk bilginliği
taslayamazsın, bilgiçliğini taslayamazsın! Yani, bu makamlara
getirdiğiniz insanlara biraz insanların saygı duyması
lazım.
MEHMET ÇERÇİ
(Manisa) Tapu
KAMER GENÇ
(Devamla) Geçen gün Egemen Bağıştı, ben, ya, bu kimdir
dedim, getirdiniz bakan yaptınız. Bu
arkadaşımızın Amerikan vatandaşı olup
olmadığını öğrenmek istiyorum çünkü 1985le 2002
yılları arasında Amerikada kalmış. Şimdi, bir
başka bakanınız İngiliz vatandaşı, bir
bakanınız eğer Amerikan vatandaşı olursa bu
Türkiye'nin haklarını kim koruyacak arkadaşlar, bunları da
öğrenmek istiyorum, bu benim de hakkım değil midir!
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Küresel siyaset!
KAMER GENÇ (Devamla)
Türkiye Cumhuriyeti devletinin de bir milletvekili olarak bunları sormak
hakkımız değil midir!
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Devamla) Onun için efendim, varsayım
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Söyle, hangisi?
BAŞKAN
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Devamla) Yani, şimdi Amerikada
BAŞKAN
Sayın Genç
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Söyle ismini!
BAŞKAN
Sayın Genç, teşekkür ediyoruz.
Önergeyi
oylarınıza
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Karar yeter sayısı efendim.
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
On dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 17.51
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.06
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Fatoş
GÜRKAN (Adana)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 44üncü
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
218 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
6ncı madde
üzerinde verilen Tunceli Milletvekili Kamer Gençin önergesinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi,
önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, kabul
edilmemiştir,
6ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
7nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 7- 492
sayılı Kanuna bağlı (4) sayılı tarifenin I/6-b
bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"b)
İmar parselasyon planları uygulama sonucu şuyulanan parsellerin
pay sahipleri arasında rızaen veya hükmen taksiminde
kayıtlı değer üzerinden (Binde 9)
BAŞKAN
7nci madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Niğde
Milletvekili Mümin İnan.
Buyurunuz
Sayın İnan. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
MÜMİN İNAN (Niğde) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım;
görüşülmekte olan 218 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 7nci maddesi üzerinde söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygı ve sevgiyle selamlarım.
BAŞKAN
Değerli milletvekilleri, lütfen biraz sesiz olursanız
MÜMİN
İNAN (Devamla) Her ne kadar son günlerde gelişen bazı olaylar
nedeniyle ülke gündeminde geri plana düşse de yıllardan beri
İsrail tarafından insanlık dışı muamelelere tabi
tutulan, son günlerde ise katliam boyutuna vardırılarak Filistinli
kardeşlerimize uygulanan bu vahşeti kınıyor ve
lanetliyorum. Kendini insan olarak algılayan herkesin vicdanını
acıtan ancak İsrailin yaptıklarını destekleyen
başta ABD ve Avrupadaki yönetimlerin ön yargılı
tutumlarını kınıyorum. Filistinde insanların hayat
hakları ellerinden alınıp çiğnenirken bu duruma seyirci
kalanların bundan sonra atacakları adımın da
inandırıcılığı olmayacaktır. Dünya,
barışı kalıcı ve sürekli hâle getirmek istiyorsa
Filistinlilerin bağımsız bir devlet kurmasına yardımcı
olmalı, oradaki insanlar İsrailin insafına
bırakılmamalıdır.
Bütün Müslüman
kardeşlerimizin aşure ayını tebrik ediyorum bu arada. Yüce
Peygamberimizin torununu katlederek Müslümanların yüreğine
yüzyıllardır acı veren Yezidi ve onların bugünkü
temsilcilerini de lanetliyorum.
Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım;
öncelikle şunu belirtmek isterim ki tapu ve kadastro işlemleriyle
ilgili hem vatandaşlarımız hem de bu hizmeti ifa eden kamu
personeli iş yoğunluğu, çalışma
şartlarının ağırlığı ile maddi ve
fiziki şartların çok kötü olmasından dolayı
sıkıntı çekmekte ve mağdur olmaktadırlar. Bu
şekilde değil de sorunların tümüyle kavranıp buraların
çağdaş imkânlar ölçüsünde hizmet veren kurumlar yapısına
kavuşturulması için köklü düzenleme yapılması konusunda geç
kalınmıştır. Hiç olmazsa bu tasarıyla kurumun
teknolojik altyapısını güçlendirecek,
çalışanların maddi durumlarını rahatlatacak ve
çalışılan dairelerin fiziki koşullarını
vatandaşlar ve çalışanlar açısından daha
çağdaş hâle getirecek tedbirlerin de alınacağı
düzenlemelerin getirilmesi gerekirdi. Ayrıca, kanunun geneline
baktığımızda bu düzenlemelerin hem
vatandaşlarımızın hem de tapu ve kadastro personelinin
işlemlerde yaşadığı
sıkıntılarını, iş yoğunluğunu
çözebilecek hükümler içermediği, özellikle 1inci madde hükmüyle öngörülen
geçici tedbirlerin vatandaşlar ve çalışanlar açısından
yeni sorunlar getireceği açıkça görülmektedir. İş
yoğunluğu olan yerlerde personel ihtiyacının acil olarak
diğer tapu dairelerinden yetki aktarımı veya zorunlu personel
nakilleri yoluyla değil de açıktan atama yoluyla giderilmesine imkân
verilmelidir. İş yoğunluğu ve eleman yetersizliğinden
dolayı yapılan kadastro çalışmalarında
sıkıntılar yaşanmaktadır.
Seçim bölgemiz
Niğdede yıllar önce yapılan kadastro
çalışmalarından, özellikle Dündarlı beldesinde yapılan
kadastro çalışmalarından sonra vatandaşlarımız
tarafından bir hayli düzeltme talebi gelmiş, bu sebeple hem
vatandaşlarımız hem de tapu dairesi sıkıntılar
yaşamıştır. Sıkıntılar yaşanmaya hâlâ
devam etmektedir.
Tapu dairelerinde
çalışan personel, özellikle benzer büro ve arazi işlemleri yapan
diğer kamu kurumlarındaki personelden daha düşük ücret
aldığını ifade etmekte ve bu konuda adaletli uygulama
beklemektedir.
Kadastro
çalışanlarında seçilen bilirkişiler konusunda da daha net
ve sağlıklı uygulamalar yapılmalıdır.
Bu kanun
tasarısının 7nci maddesine baktığımızda,
492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (4) sayılı
tarifenin 1/6-b maddesindeki Terekeye dâhil gayrimenkullerin kanuni ve mansup
mirasçıları arasında aynen veya ifrazen yapılacak taksimi
ile imar parselasyon planları uygulama sonucu şuyulanan parsellerin
pay sahipleri arasında rızaen veya hükmen taksiminde
kayıtlı değer üzerinden binde 9 oranında harç
alınacağı hükmünün ikiye ayrılarak şu şekilde
düzenlendiği görülmektedir: Terekeye dâhil taşınmaz
malların kanuni ve atanmış mirasçıları arasında
aynen veya ifrazen yapılacak taksiminde kayıtlı değer
üzerinden binde 18 oranında harç alınması 6ncı maddeyle
yüzde 100 artırılarak hükme bağlanmış, kalan
kısmına ise bu maddeyle parselasyon planları uygulama sonucu
şuyulanan parsellerin pay sahipleri arasında rızaen veya hükmen
taksiminde kayıtlı değer üzerinden binde 9 oranında harç
alınacağı konusunda hüküm getirilmektedir.
Kayıtların
ve işlemlerin gerçek değerinden yapılmasını
teşvik için bu harç oranlarının daha da aşağı
çekilmesi veya imkânlar ölçüsünde harç alınmamasının ekonominin
kayıt altına alınmasına da katkısı
olacaktır.
Sayın
Başkan, saygı değer milletvekili arkadaşlarım; Hükûmet
gerekli ekonomik tedbirleri almakta gecikmeye devam ederse, haciz ve ipoteklerden
dolayı vatandaşlarımızın mirasçılarına
bırakabilecekleri pek bir şeyleri de kalmayacaktır. Esnaf siftah
yapmadan kepenk kapatmakta, yanında
çalıştırdığı işçisini çıkartmakta;
çeklerini, senetlerini ve kredilerini ödeyememektedir. Çok büyük paralarla kurulan
sanayi tesisleri üretimlerini durdurmuş, kimisi işçilerini
çıkarmakta kimisi çalışanlarını zorunlu ücretsiz izne
göndermektedir.
Niğdede
teşvik uygulamasından faydalanan ve 2008 yılı sonu
itibarıyla süreleri dolan üreticiler gözünü, kulağını
Hükûmetten gelecek olumlu habere dikmişlerdir. Ancak bugün gazetelere
yansıyan teşvik uygulanacak iller arasında maalesef Niğde
yoktur. Niğde tarım sektörü bakımından da sanayi ve
tekstilde teşviki hak etmektedir. Hükûmetin bunu göz önünde
bulundurması gerekmektedir. Niğde tekstil ve iplikte birçok ilden
öndedir. Tarımda tek başına Türkiye'nin yüzde 25 patatesini
üretmektedir. Niğde sanayi ve tarım teşvikinden mahrum
edilmemelidir diye ifade etmek istiyorum.
İşsizlik
ve ekonomik sıkıntılar sosyal patlamalara sebep olabilecek
düzeye gelmiştir. Bu da yetmezmiş gibi devletin kamu hizmetlerinden
elektrik ve doğal gaz gibi bu mevsimde zorunlu kullanılan kaynaklara
yüksek düzeyde zam yapması vatandaşları iyice mağdur
etmiştir.
Devlet,
enflasyonu tarım sektörünün sırtından düşürme yolunu
seçmiştir. Son günlerde basında bazı kesimlere yönelik ekonomik
açılımların hazırlandığı yönünde haberler
çıkmasına rağmen, Hükûmetin çiftçiyi tamamen gözden çıkardığını
düşündüğümüz tarım ve hayvancılık sektörüne yönelik
hiçbir hareket ve çalışma yapmadığını
görmekteyiz.
Niğdede ve
Türkiye'nin birçok yerinde tarımla uğraşan insanların
önemli bir çoğunluğu tarlalarını ipotek vererek
bankalardan, kooperatiflerden kredi kullanmışlardır. Ancak,
girdi maliyetlerinin çok yükselmesi, kuraklık gibi sebeplerle işlerin
kötü gitmesi ve ürünlerin maliyetlerin çok altında dahi
satılamaması sonucu tarlalar haciz yoluyla el değiştirmeye
ve toprak, köylümüzün elinden çıkmaya başlamıştır. Son
zamanlarda tapu ve icra dairelerinin en büyük iş yükü bu işlemlerden
oluşmaktadır. Bankalara borcunu ödeyip hacizden kurtulanların
yakasına bu sefer de tarımsal sulama elektrik borçlarından
dolayı TEDAŞın avukatları yapışmakta ve
hacizleri devam etmektedir. Çiftçilerimizin tarımsal sulama elektrik
borçları konusu tarafımdan ve birçok milletvekili
arkadaşımızca burada defalarca dile getirilmesine rağmen,
maalesef, sorumlu kişiler ve bakanlarımız tarafından bu
konuya en küçük bir duyarlılık dahi gösterilmemiştir. Bugün
Niğde Tapu Dairesindeki yoğunluk TEDAŞın hacizleri
neticesinde en büyük işlem hacmini oluşturmaktadır.
Bütçe
görüşmeleri sırasında tarımsal destek için ayrılan 5,5
milyar liranın çok az olduğu bütün muhalefet milletvekilleri
tarafından dile getirilmesine rağmen, miktarı Hükûmet çok
bulmuş olmalı ki son günlerde bu miktarı yüzde 10
tırpanlayıp ayrılan kaynağı 5 milyar liraya
düşürmüştür. Bu tarımsal politikalara devam edilirse, özellikle
köylülerimiz, mirasçılarına
Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; Hükûmet
acil olarak istihdam, tarım ve ithalat politikasını yeniden
gözden geçirmek zorundadır. Bugün 1e 13 oranında aleyhimize
dış ticarette bulunduğumuz ülkeler mevcuttur. Böyle bir
dış ticaret anlayışıyla ülkenin kalkınması
mümkün değildir. Böyle politikalarla, ülkemizde çalışan, üreten
insanlarımızın mağdur olduğunu ve sefalete sürüklendiğini
hep beraber görmekteyiz. Tarım sektörüne ihtiyacı olan destekler
sağlanmazsa, enerji sektöründe tek bir ülkenin vicdanına
bağlı olduğumuz gibi, gıda ve beslenme gibi hayati
konularda da gelecekte birilerine mahkûm olmak mecburiyetinde kalabiliriz.
Ben
yapmış olduğumuz konuşmaların ilgililer
tarafından dikkate alınacağını umuyorum. Kanunun
hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın İnan.
7nci madde
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Malatya Milletvekili Ferit
Mevlüt Aslanoğlu.
Buyurunuz
Sayın Aslanoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli
arkadaşlarım, geçen haftadan beri Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğüyle ilgili bir yasa görüşüyoruz. Ama burada
çalışan insanlar Türkiyede görev, yetki ve sorumluluklarında
sorumluluk alan ve attığı her imzanın çok önemli bir
değerde olduğu bir genel müdürlüktür, sorumlulukları ve
yetkileri çok ağır olmasına rağmen. Ama Tapu Kadastro Genel
Müdürlüğü taşra ve Genel Müdürlük çalışanları bu yetki
ve sorumluluklarında devletten en az hak alan ve bugün için değil,
yıllardır hakları ve özlük hakları en az olan bir kurumdur,
bunu açıkça bilelim arkadaşlar. Yetki var, sorumluluk çok
ağır ama özlük haklarında devletin en alt kademesinden özlük
hakkını alan bir genel müdürlüktür burası. Bu, bugün değil,
dün de böyleydi evvelsi gün de böyle.
Değerli
arkadaşlarım, eğer bir kişiye yetki ve sorumluluk
veriyorsan, attığı imzanın çok büyük sorumluluk
getirdiğini biliyorsan bu insanlara özlük haklarını da
vereceksiniz. Eğer bunu vermezseniz bu insanlar
Hep böyle gelmiş
böyle gitmez. Bir kez daha, bu yasa görüşülürken, başta Sayın
Bakanın ve tüm arkadaşların, Tapu ve Kadastro
çalışanlarının hakları, özlük hakları konusuna
bir kez daha bu yüce Meclisin dikkat etmesi gerekiyor.
Değerli
arkadaşlarım, geçen yıl ek gösterge ile tüm bakanlıklardaki
bazı mühendislere bir ilave yapıldı ama örneğin, Tapu ve
Kadastro Genel Müdürlük ana biriminde ve taşra teşkilatında
çalışan bölge müdürü dâhil, müdürler dâhil, eğer mühendis
değilse, ki bunların yüzde 90ı da bölge müdürü ve diğer
tapu müdürleri, kadastro müdürleri -bölge müdürleri dâhil- mühendis
olmadığı için, yanında çalışan, emrinde
çalışan insanların daha altında maaş almaktadır,
bunun altını çiziyorum.
Arkadaşlar,
bu, bir haksızlıktır. Siz emrinizde birisini
çalıştıracaksınız, onun tüm sorumluluğunu
üstleneceksiniz, onun tüm görev ve yetkilerinin tüm sorumluluğu sizde
olacak ama sizin emrinizde çalışan insan sizden daha yüksek maaş
alacak. Böyle bir şey ne hak ne adalet, hiçbir şey değildir
arkadaşlar. Böyle bir şey olmaz ve şu anda birçok yere mühendis
kökenli olmayan müdür gitmiyor, maaşları daha düşük ve birçok
yerde müdür bulmakta bu kurum çok zorlanıyor. Bir kere bunların
burada konuşulması lazım. Gerek Genel Müdürlük
çalışanları gerek taşra çalışanları
Tabii
ben, bu konuyu bir kere dikkatlerinize getiriyorum.
Tabii bir
başka konu, devletin tüm kurumlarında özellikle il müdürleri ve bölge
müdürleri daha yüksek olmasına rağmen, 3600 gösterge üzerinden
maaş almasına rağmen, tapu kadastro müdürleri 3000 göstergeden
maaş alıyor, bölge müdürü dâhil. Onun için özlük hakları
konusunda tüm bakanlıkların içinde hakkını en az alan bir
kurumdur Tapu Kadastro. Bu konuda Tapu Kadastro çalışanları çok
sorumluluk duygusu olan ve her gün attığı imza çok önemli
olmasına rağmen hakkını alamayan bir kurumdur. Bir kez daha
dikkatlerinize sunuyorum, on dört-on beş il bölge müdürüne bağlı
olacak ama bir şekilde hakkını alamayan bir bölge müdürü olacak.
Bir başka
konu
Değerli arkadaşlar, geçici görev ne demek, geçici görev? Geçici
görev, bir ay, iki ayla bir başka yerde eksik olan kadro tamamlanır
ama bu kurumun geçici görevi bir yıl, iki yıl, üç yıl sürüyor.
Niye? İş bitmedi diye ve maalesef geçici görevle verilen insanlara da
diğer kurumlardaki gibi yüksek ücretten geçici görev tazminatı
verilmiyor. Devletin en düşük geçici görev tazminatı alan kurumudur
burası arkadaşlar. Artık o geçici görevlikten çıkıyor.
Eğer bir kişi üç yıl kendi tayin olduğu yerden bir
başka yere gidiyorsa, oraya geçici görevle gidiyorsa, bunun adı
geçici görev değildir arkadaşlar. Ama maalesef o insanlar, çok
düşük geçici görev tazminatı alıyor devletin diğer
kurumlarına göre ve ben bunu bir kez daha Değerli Bakanın ve
arkadaşlarının dikkatine sunuyorum. Yine söylüyorum, bu mesele
bugünün meselesi değil. Yıllardır her nedense, nasılsa bu
insanlar çok çalışıyor, yirmi saat çalışıyor
-mecburlar- vatandaşla iç içe. Ama maalesef bu kurumun hiçbir özlük hakkı
dikkate alınmamış.
Tabii,
değerli arkadaşlarım, bir başka konu, maalesef Tapu ve
Kadastro özellikle ilçelerde kaymakam ve valinin gösterdiği yerde
çalışıyor. Tapu ve Kadastro da halka en çok ilişkisi olan
bir kurumdur, fiziki mekânları çok önemli. Ama maalesef iki göz odada 20
kişi, 30 kişi çalışan yerlerimiz var. Bu konuda Sayın
Genel Müdür son yıllarda önemli bir açılım yaptı. Ama tabii
yıllardan beri gelen ve özellikle bunu, bir kere her bakanlık kendi
ofisini, kendi çalışanının kendi binasını kendi
yapmasına rağmen Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü bir yerde
kaymakam ve valilerin gösterdiği yerlerde çalışmak
zorunluluğunu hissediyor. Özellikle fiziki mekânlarda bu
arkadaşlarımız çok zor koşullarda... Vatandaş geliyor,
zaten bir sürü vatandaş geliyor -randevulu bir sistemle de
çalışılmıyor- ve bu insanlar oturacak yer
bulamıyorlar. Ben, bir kez daha
Özellikle vatandaşa hizmet
açısından daha geniş fiziki mekânlar seçilmesi ve bunun
inisiyatifinin Genel Müdürlüğün elinde olması lazım. Tamam,
kaymakamlarımız ve valilerimizle koordineli yapılsın ama
benim, vatandaşın ihtiyacına en iyi cevap verecek kurum Genel
Müdürlük. Kaç metrekare yer lazım, kaç ünite, birim lazım, bunu en
iyi bilen kurum Genel Müdürlük birimi ve müessesenin kendisidir, bölge müdürü
bilir ve il müdürü bilir.
Değerli
arkadaşlarım, tabii bir başka konu ise yine yollukları;
devlette en düşük yolluk alan insanlar. Devlet bir bütündür. Hangi kurumda
çalışıyorsa çalışsın, bir şekilde hepsi
bizim memurumuzdur, hepsi kamu görevlisidir. Ben hepinizin dikkatine sunuyorum,
özellikle en kısa sürede ben şunu beklerim Sayın Bakandan: Tapu
ve Kadastro Genel Müdürlüğünün özlük haklarıyla ilgili yasa teklifini
hep birlikte verelim. Şu anda ben ve arkadaşlarım vermeye
hazırız, bize bir ön
Hep beraber, tüm gruplar versin ama
yıllarca büyük sorumluluk alan bu insanların özlük
haklarını teslim etmek hepimize nasip olsun.
Tabii tüm
kurumlarda döner sermaye var. Herkes bir şekilde oradan, döner sermayeden
pay almasına rağmen, ama maalesef Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğünün bir döner sermayesi olmadığı için bundan
faydalanamıyorlar. Devlet aldığı harcı biraz daha az
alsın, burada oluşturulacak bir döner sermaye kurumuna
En
azından çalışanlarının huzur ve mutluluğu için,
daha verimli olması için ben hepinize bir kez daha öneriyorum.
Mesai mefhumu yok
arkadaşlar. Tapu ve Kadastroda mesai mefhumu yoktur Vatandaşın
işi hangi saatte biterse. diyor. Ben teşekkür ediyorum tüm
taşra teşkilatında, Genel Müdürlük birimlerinde
çalışan arkadaşlarımıza, çok büyük özveride
bulunuyorlar ama bu özverinin bedelini alamayan bir kurumdur Tapu ve Kadastro
Genel Müdürlüğü.
Hepinizin
bilgilerine sunuyorum, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Aslanoğlu.
Demokratik Toplum
Partisi Grubu adına Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanak.
Buyurunuz
Sayın Kışanak. (DTP sıralarından alkışlar)
DTP GRUBU ADINA
GÜLTAN KIŞANAK (Diyarbakır) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben de görüşülmekte olan yasa
maddesi üzerinde Demokratik Toplum Partisinin görüşlerini açıklamak
üzere söz almış bulunuyorum, öncelikle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Görüştüğümüz
yasa bir tapu kadastro yasası olmakla birlikte, ülkemizin ve dünyanın
en önemli sorunlarından biri olan çevreyi, çevre sorunlarını
oldukça yakından ilgilendiren bir yasadır. Ben bu nedenle,
konuşmamı daha çok, ülkemizdeki ormanlık alanların
korunması ve orman köylülerinin ihtiyaçları üzerine kurmak istiyorum.
Günümüzde
ormanlık alanların hızla azaldığı, su
kaynaklarının artık gerçekten yok olma sinyalleri verdiği
bir dönemde yaşıyoruz. Küresel ısınma dünyayı tehdit
eder boyutlara gelmiştir ve çare olarak birçok şey konuşulmakla
birlikte en öncelikli ve en kolaylıkla yapılabilecek çarenin de
ormanlık alanların artırılması olduğu herkesin
üzerinde ortaklaştığı bir konudur.
Ne yazık ki
ülkemizde hızlı bir şekilde bunun tam tersi uygulanmakta ve
ormanlık alanlarımız her geçen gün çeşitli rant çevreleri
tarafından yapılaşmaya açılmakta, şaibeli orman
yangınlarıyla karşılaşılmakta hatta çeşitli
gerekçelerle kasti orman yangınları yaşanmakta ve hükûmetler de
çıkarttıkları yasal düzenlemelerle bu hukuksuzluğu
işleyenlerin hak sahibi olmalarının önünü açan bir
çalışma ve çaba içerisinde olmaktadır.
AKP Hükûmetinin
icraatları içerisinde ormanlarla ilgili yapılan iki önemli
çalışma gerçekten bir bütün olarak ormanları tehdit eder, orman
köylülerinin de haklarını gasbeder niteliktedir. Bunlardan biri 2/A
yönetmeliği olarak kamuoyunda bilinen yönetmeliktir ki bu Yönetmelik 6831
sayılı Orman Kanununun 2nci maddesinin (A) bendine göre Orman
Sınırları Dışına Çıkarılacak Yerler
Hakkında Yönetmelik ismini taşımaktadır. Devlet eliyle ihya
edilerek kısmen veya tamamen orman içi köyler halkının
yerleştirilmesi için, orman olarak muhafazasında bilim ve fen
bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanına
dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu anlaşılan yerlerin
tespit edilmesi ve orman sınırları dışına
çıkarılmasını öngören bir yönetmeliktir. Bu Yönetmelik ilk
bakışta çok olumlu bir yönetmelik gibi görülüyor ve orman
köylülerinin, sanki, sorunlarını çözmeyi, dertlerine deva olmayı
hedefleyen bir yönetmelikmiş gibi gözüküyor. Oysa buradaki
tanımların çok genel tutulması öyle bir sonuç
doğuracaktır ki şu anda orman vasfını yitirmemiş
yerler dahi, bu Yönetmelik kapsamında, tarıma açılabilir hâle
gelecektir. Bu nedenle, bu Yönetmelikin iptali için Türkiye Mimar Mühendisler
Odaları Birliği Danıştaya dava açmıştır,
yürütmenin durdurulmasını talep etmiştir, bu yargılama
süreci devam etmektedir.
İkincisi,
kamuoyunda çok daha ayrıntılı bir şekilde
tartışılan ve kamuoyunun tüm dikkatlerinin üzerinde olduğu
2/B arazileridir. Bu arazilerin satışı AKP hükûmetlerinin
öncelikli gündem maddeleri hâline gelmiştir, 2 kez teşebbüs
etmişler ancak Anayasa Mahkemesinden geri dönmüştür.
Bu yasayla ilgili
de yine kamuoyunda çeşitli yanılsamalara yol açacak bir
yaklaşım içerisindedir Hükûmet. Sanki orman köylülerinin de bu 2/B
arazilerinden yararlanabilecekleri gibi bir imaj yaratılmaktadır.
Oysa çok açık ve net bilinmektedir ki orman köylülerinin aslında
kendilerine ait olmayan ormanlık alanın tapusunu talep etmek gibi bir
istekleri yoktur, tam tersine, onlar kullanım hakkıyla ilgilidirler.
Bu yasayla ilgili
önümüzdeki günlerde Hükûmetin yeni bir çalışma içerisine
gireceğine dair kamuoyunda haberler duyuyoruz, yeniden 2/B arazilerinin
satılmasına ilişkin, bunların yeniden rant çevrelerinin
eline geçmesinin olanaklarının yaratılacağına dair bir
hazırlık içerisinde olduğunu duyuyoruz. Umuyoruz ve diliyoruz ki
böyle bir çaba içerisinde olunmaz.
Orman köylüleri
ve çevrecilerin ortaklaştığı birçok talep vardır ve
bunu AKP Hükûmeti de, diğer hükûmetler de çok yakından
bilmektedirler. Öncelikle hiç kimse orman arazisi üzerinde tapu almamalıdır.
Eğer tapu verme uygulaması başlarsa vatandaşın
baskısıyla bu uygulama sürgit devam edecektir.
İkincisi,
orman bir ekosistemdir, bunun mutlaka korunması gerekir. Eğer orman
tahribine neden olan eylemleri önleyemezsek ekosistem çökecektir, bu çöküşte
de su kaynaklarından tutun, iklim, temiz hava ve benzeri birçok
yaşamsal faktör yok olacaktır.
Toplu orman
alanlarında toplu yerleşim alanları oluşmuştur.
2/Bnin satışıyla ilgili yasal düzenleme yapılır ve bu
uygulama gündeme gelirse bu toplu işgal alanları da meskûn mahallere
dönüşecektir. Oysa buralara ilişkin de gerçekten çok ciddi derecede
altyapı sorunları, sağlıksız yapılaşma,
yeşil alanlardan yoksunluk gibi birçok problem vardır. Bu
alanların mülkiyetinin satışı şeklinde devri
yapıldığı takdirde, bunu mevcut
yapılaşmaların imar affı takip edecektir, bunu önlemek
mümkün olmayacaktır; bu da mevcut kaçak yapılaşmaların ve
orman arazisi işgallerinin devamı anlamına gelecektir.
Bu nedenle,
eğer 2/Bye ilişkin bir yasal düzenleme yapılacaksa öncelikle bu
kapsamdaki ormanlık arazinin, yani orman vasfını yitirmiş
alanların bir planlaması yapılmalıdır. Bazı
alanların boşaltılması, bazı alanların
iyileştirilmesi, bazı alanların dönüştürülmesi
gerekmektedir. İşgal edilmiş alanlardaki
taşınmazların satılması hâlinde bu olanak, yani plan
yapılması ortadan kalkar. Özetle, bu alanların mülkiyet
satışı yerine hak sahiplerine kullanım hakkı
verilmelidir.
Orman kadastro
çalışmalarında da çok ciddi sıkıntılar
yaşanmaktadır, bir an önce Orman Kanununun 2/B maddesi
gereğince orman sınırları dışına
çıkarılmış arazilerin değerlendirilmesiyle ilgili
herhangi bir düzenleme girişiminde bulunmadan, önce bu arazilerin kimler
tarafından ve hangi amaçla kullanıldığına ilişkin
ayrıntılı bir çalışma yapılmalıdır.
Orman kadastro çalışmaları en kısa sürede ve hak
sahiplerinin haklarını kaybetmeyecek şekilde
sonuçlandırılmalıdır.
Bu nedenle, bu
genel taleplerin yanı sıra, orman köylülerinin de çok ciddi
sorunları bulunmaktadır. Bu kadastro çalışmaları
sırasında bu sorunların giderilmesi gerekirken, tam tersine, son
yıllarda yapılan uygulamalarla yeni sorunlar eklendiğini
görmekteyiz. Çünkü, önceden orman sınırları içinde olan alanlar
orman niteliğini yitirmişse hazine arazisi olarak hazineye
kaydedilmiş ve yeni hazırlıklarla da satışı
öngörülmektedir. Bu nedenle, orman köylüleri mağdur olacaktır ve yeni
bir göç dalgası başlayacaktır. Yaklaşık on altı
bin orman köyü bulunmaktadır. Bu köylüler nesillerden beri bu köylerde
yaşamakta, ormanın en büyük koruyucusu ve güvencesi kişilerdir.
Bunların göç etmesi ormanların yeniden rant çevreleri tarafından
tahrip edilmesinin de önünü açacaktır. Bu nedenle, kadastro
çalışmalarında hak sahiplerine kullanım hakkını
mutlaka öngören çalışmalar yapılmalıdır. Ama tam
tersini görüyoruz. Tapu verilme geleneği üzerinden bir uygulama
yürütüldüğü için, köylüler ormanlardan artık yararlanamayacak hâle
geldiklerinden göç yollarına düşeceklerdir.
Bu konuyla ilgili
olarak yaşanan bir başka önemli sıkıntı ise 2004
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen, sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
GÜLTAN
KIŞANAK (Devamla) Teşekkür ediyorum Başkan.
2004
yılında çıkarılan 5233 sayılı Tazminat
Yasasıyla ilgilidir. Yakılan, yıkılan,
boşaltılan köylerle ilgili tazminat ödenebilmesi için yapılacak
olan tespit çalışmalarında orman köylüleri çok büyük bir
mağduriyet yaşamaktadır. Çünkü, tapu kaydı istenmektedir.
Oysa orman köylüleri ormanın sahibi değil, ormanın dostudur. O
köyde yaşarlar, kullanım hakları vardır ama köyleri
yakılıp yıkıldığı için senelerce o köyü terk
etmek zorunda kalmışlardır. Bugün de ellerinde tapuları
olmadığı için yakılan, yıkılan köylerinin
tazminatlarını alamaz duruma gelmişlerdir.
Bu konuda çok
çarpıcı bir örnek vardır: Licenin bağlık kesimi
ormanlık alan olarak gözükmektedir kayıtlarda. Bu nedenle de bu
köylülerin tazminat hakları verilmek istenmemiştir. Köylüler
mahkemeye dava açmış, buranın orman değil, bağ
olduğunu mahkeme kararıyla teyit etmişlerdir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi bağlayınız.
Buyurunuz.
GÜLTAN
KIŞANAK (Devamla) Ancak, tespit komisyonları bu teyidi de dikkate
almamıştır.
Bugün bölgede,
kentim Diyarbakırda, Licenin, Diclenin, Haninin, Hazronun yüzlerce
orman köylüsü yakılıp yıkılan köylerinin tazminat
bedellerini bu yasal düzenleme nedeniyle alamamaktadır.
Önümüzdeki
günlerin ve yılların orman dostu ve orman köylüsü bir süreç
olmasını diliyor, bu duygu ve düşüncelerle hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Kışanak.
Şahıslar
adına, 7nci madde üzerinde, Bolu Milletvekili Fatih Metin.
Buyurunuz
Sayın Metin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
FATİH
METİN (Bolu) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 218
sıra sayılı Tapu Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 7nci maddesiyle ilgili olarak şahsım
adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Tasarı ile
tapu ve kadastro hizmetlerinde etkinliğin sağlanması, ülkemiz
kadastrosunun en kısa sürede bitirilebilmesi ve orman kadastrosuna
ilişkin karşılaşılan aksaklıkların
giderilerek uyumun sağlanması amacıyla tapu ve kadastro
mevzuatında bazı değişikliklerin yapılması
öngörülmektedir.
Anayasanın
teminatı altındaki mülkiyet hakkının tespiti ve
kullanılmasına ilişkin devletin sorumluluğu altında
yapılmakta olan tapu ve kadastro işlemleri, başta
bayındırlık ve iskân, kamulaştırma, ulaşım,
tarım reformu, belediye hizmetleri gibi taşınmazlara dair bütün
yatırımların temel unsurunu oluşturmaktadır.
Diğer taraftan ülke nüfusunun artışı ve kırsal
kesimden kentlere göç sebebiyle kentsel alanların genişlemesi sonucu
ortaya çıkan zorunlu imar hizmetleri ile tarımsal alanlardaki arazi
düzenleme, sulama, yol, turizm ve diğer bayındırlık
hizmetleri için zorunlu altyapı durumundaki kadastro ve harita hizmetleri
ile tapu işlemlerine yönelik talep ve gereksinim gün geçtikçe yoğunlaşmaktadır.
Bu nedenle
Başbakanlık bünyesinde kamu yönetiminde bürokrasinin ve
kırtasiyeciliğin azaltılması çalışmaları
kapsamında Tapu ve Kadastro Hizmetlerinde Etkinlik Raporu
düzenlenmiştir. Bu çalışma ile Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğü hizmet süreçlerinin gözden geçirilmesi, hizmet kalitesinin
ölçülmesi ve geliştirilmesi, bürokrasi ve kırtasiyeciliği
artıran gereksiz süreç ve işlemlerin ayıklanması,
hizmetlerin etkili, verimli, süratli, vatandaşların ihtiyaç ve
taleplerine uygun şekilde sunulmasını sağlayacak
çalışmaların yapılması ve alınacak tedbirlerin
belirlenmesi amaçlarının gerçekleşmesi hedeflenmiştir.
Ülkemiz son
yıllarda tapu-kadastro hizmetlerinde önemli atılımlar
gerçekleştirmiş, bu hizmetin daha iyi yürütülebilmesi için ilgili
Genel Müdürlüğün ödeneği 13 kat artırılarak gerekli kaynak
tahsis edilmiştir. Gelinen durum itibarıyla kadastro işlemleri
bitmek üzeredir. 19/07/2005 tarihli 5403 sayılı Toprak Koruma ve
Arazi Kullanımı Kanunuyla yapılan değişiklikle
kadastro hizmetleri tek elde toplanmış, orman kadastrosuyla
müşterek ve yerinde çalışmalar yürütülmüştür.
Tasarıyla orman kadastrosuyla yapılan müşterek
çalışmalarda ortaya çıkan aksaklıklar giderilmeye
çalışılmakta ve tapu-kadastro hizmetlerinin daha iyi
işlemesi amaçlanmaktadır. 6831 sayılı Orman Kanununun
10uncu maddesinde, kadastro komisyonunun hazırladığı
tutanağın valilerce onanması söz konusudur. Bu süreç, uygulamada
hizmete bir katkı sağlamadığı gibi hizmetin
gecikmesine de sebep olmaktadır. Bu onama yetkisi kaldırılarak
gereksiz bir kırtasiyecilikten kurtulunmuştur.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının 7nci
maddesiyle, 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (4)
sayılı tarifenin 1inci maddesinin 3üncü fıkrası
gereğince, gayrimenkullerin ve mülkiyetten gayriayni hakların, kanuni
ve mansup mirasçılara intikalinde, bağışlamadan rücularda
ve vasiyetlerin infazında veya piyango ve ikramiye suretiyle
iktisabında kayıtlı değerler üzerinden binde 9
oranında harç alınmaktadır.
Vergilerde
olduğu gibi harçlarda da kişisel yükümlülük asıl olup, harç
yükümlüsü birden fazla ise her birisi harçtan hissesine düşeni ödemekle
yükümlüdür. Ancak, birden fazla mirasçıya intikal eden taşınmaz
veya taşınmazların el birliği mülkiyeti olarak intikalinin
yalnız mirasçılardan biri veya birkaçı tarafından
istenilmesi ve el birliği mülkiyetinden paylı mülkiyete
dönüştürülmesini içeren mahkeme kararlarının mirasçılardan
biri veya birkaçı tarafından ibraz edilmesi hâlinde intikal
harcının tamamı istemde bulunandan tahsil edilmekte olup, bu
durum tapu sicilinde intikal işlemlerinin yapılamamasına sebep
olmaktadır.
Buna göre,
intikal harcının tamamı istemde bulunan mirasçıdan tahsil
edildiğinden, tapu sicil kayıtları ölü malikler adına
bulunmakta olup, siciller taşınmazın gerçek maliklerini
yansıtmadığından, gayrimenkullerin ve mülkiyetten gayriayni
hakların kanuni ve mansup mirasçılara intikalinde harç
alınmaması, buna karşın terekeye dâhil gayrimenkullerin
kanuni ve mansup mirasçılar arasında aynen veya ifrazen
yapılacak taksiminde kayıtlı değerler üzerinden binde 18
oranında harç alınması
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
FATİH
METİN (Devamla)
gayrimenkullerin ve mülkiyetten gayri ayni
hakların bağışlanmasından rücularda ve vasiyetlerin
infazında veya piyango ve ikramiye suretiyle iktisabında ise mevcut
hâliyle olduğu gibi kayıtlı değer üzerinden binde 9
oranında harç alınması amaçlanmaktadır.
Bu ve buna benzer
diğer maddelerdeki tapu işlemlerinin
kolaylaştırılması ve hızlandırılması
amacını güden 218 sıra sayılı Kanun
Tasarısının ülkemize, milletimize hayırlar getirmesini
temenni eder, hepinizi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Metin.
7nci madde
üzerine şahsı adına Artvin Milletvekili Ertekin Çolak.
Buyurunuz
Sayın Çolak. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ERTEKİN
ÇOLAK (Artvin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 218
sıra sayılı Kanun Tasarısının 7nci maddesi
üzerinde söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizde kadastro çalışmaları, 1925
yılında başlamış olup ne yazık ki geçen seksen
yılı aşkın bir zaman içerisinde bu çalışmalar bir
türlü tamamlanamamıştı. AK PARTİ iktidarlarından önce
yapılan hesaplamalara göre eğer eski sisteme devam edilseydi
ülkemizde bu kadastro çalışmalarının bir elli yıl daha
devam etmesi gerekiyordu. AK PARTİden önceki dönemlerde yılda
ortalama 350 köy ve mahallede kadastro çalışmaları
yapılabilirken, son beş yıl içerisinde yılda
yaklaşık 3.500 köy ve mahallede kadastro çalışmaları
yapılarak işin sonuna gelinmiş durumdadır.
Bir ülkenin
kalkınmışlık düzeyinin de göstergesi olan tapu-kadastro
işlemlerinin tamamlanmasıyla birlikte ülkemiz oldukça büyük fayda
sağlamış olacaktır. Söz konusu 7nci maddede miras yoluyla
gelen taşınmazların taksiminde kayıtlı değer
üzerinden binde 18; bağış, vasiyet, piyango, ikramiye hâllerinde
ise kayıtlı değerler üzerinden binde 9 harç payı
getirilmiştir.
Değerli
milletvekilleri, Tapu Kadastro kanununa kısaca değindikten sonra,
şimdi de son günlerde hepimizi üzen Filistin ve Gazze olaylarıyla
ilgili hissiyatımı da dile getirmek istiyorum. Bütün dünyanın
canlı yayınlarda izlediği gibi Gazzede bir katliam, bir
vahşet yaşanmaktadır. Aklı olan, vicdanı olan,
merhameti olan hiçbir insanın bu vahşet karşısında
susması ve görmezlikten gelmesi mümkün değildir. Okullar, camiler,
hastaneler, ambulanslar, kadınlar, çocuklar, masum bebekler vurulurken
buna sessiz kalmak olsa olsa dilsiz şeytanın işi olabilir.
Bu kürsüden bütün
dünyadaki anne ve babalara seslenmek istiyorum: Filistin ve Gazzede masum ve
günahsız yavrular İsrailin vahşi tank ve top mermilerinin
ucunda parçalanırken nasıl uyuyorsunuz? Bu durum
karşısında kendi çocuklarınızın,
yavrularınızın, torunlarınızın yüzüne nasıl
bakıyorsunuz? Neredesin yeryüzünün bekçileri? Neredesin ey uygarlık?
Neredesin ey insanlık? Neredesin ey Müslüman? Tükürsen boğulur bir
avuç İsrail. Sayın Başbakanımız ülke ülke
koşarken diplomatik bir dilin de ötesine geçerek İsraile haddini
bildirirken siz neredesiniz ey dünya liderleri? Bu vahşeti görmeyen
gözler, bu çığlığı duymayan kulaklar, bu
acıyı hissetmeyen kalpler, bu katliamı yazmayan kalemler, siz de
mi öldünüz? İsrail tankları sizi de mi vurdu? Siz neredesiniz? Gazzedeki
çığlığı duymayanlar, Filistindeki kızın
feryadını duymayanlar, bomba sesleri kulaklarınızı
sağır mı etti, niçin duymuyorsunuz?
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Büyükelçini geri mi çektin, büyükelçini?
ERTEKİN
ÇOLAK (Devamla) Gözü dönmüş İsrail liderleri duyamaz
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Geri mi çektin büyükelçini? Hayret bir şey! Bırak
şiir okumayı!
ERTEKİN
ÇOLAK (Devamla)
ancak İsrail halkına da seslenmek istiyorum: Sizin
dedeleriniz İspanyada zulüm görürken
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Önce büyükelçini geri çek, ondan sonra konuş!
ERTEKİN
ÇOLAK (Devamla)
katledilirken onları o zulümden Anadoluya gemilerle
getiren Osmanlının torunları olarak, sizi o zulümden kurtaran
Kaptanıderya Kılıç Ali Paşanın torunları olarak
diyoruz ki: Yanlış yoldasınız. Sizin liderlerinizin gözünü
kan bürümüş, bari sizler bu günaha ortak olmayın. Almayın
mazlumun ahını, çıkar aheste aheste.
AHMET ERSİN
(İzmir) Kime söylüyorsun, kime?
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Kime bunlar?
ERTEKİN
ÇOLAK (Devamla) Bu duygularla bütün Filistin ve Gazzedeki
kardeşlerimizi selamlarken
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) İsrail pilotları nerede eğitim görüyor?
ERTEKİN
ÇOLAK (Devamla)
İsraili, yapmış olduğu bu vahşet
nedeniyle nefret ve şiddetle kınıyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Var mısın yarın gidelim?
ERTEKİN
ÇOLAK (Devamla) Hayır zorunuz ne sizin?
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Çolak.
ERTEKİN
ÇOLAK (Devamla) Sizin derdiniz ne ya? Size mi söylüyorum bunları?
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) İsrail pilotları nerede yetişiyor? Bırak
müsamereyi!
ERTEKİN
ÇOLAK (Devamla) Hayret bir şey ya!
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Büyükelçin orada duruyor, geri çek! Öyle şiir okumakla
olmuyor bu işler!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, şimdi soru-cevap işlemine geçiyoruz.
7nci madde
üzerine soru-cevap işleminde bir tek Sayın Çelikin soru talebi
görünüyor.
Buyurunuz
Sayın Çelik.
BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakana
ilimin kadastrosuyla ilgili bir soru yöneltmek istiyorum.
Özellikle orman
kadastrosunda şanssız illerden biri olan Mersinde Tarsus, Erdemli,
Silifke, Anamur dâhil olmak üzere Gülnarın Kayrak köyünün çok yoğun
bir şekilde büyük sıkıntı içerisinde olduğunu muhtelif
gezilerimde tespit ettim. Yine aynı şekilde, Aydıncık
ilçesinin mahallelerinde vatandaşlarımız grup grup tutuklanarak
cezaevine giriyorlar. Bu orman kadastro çalışmalarında,
buralarda vatandaşlarımızın temel taleplerini dikkate
alarak yeniden düzenleme yapabilirler mi? Bilmiyorum not aldılar mı?
Özellikle Gülnar Kayrak köyü ve Aydıncık merkez
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Çelik.
Başka soru
yok.
Buyurunuz
Sayın Bakan.
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) Sayın Başkanım,
durumu tam tespit edemediğimiz için, müsaade ederseniz yazılı
cevap verelim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Peki efendim.
Madde üzerinde
bir önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 218 sıra sayılı Kanun Tasarısının 7 nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Madde 7. 492
sayılı Kanuna bağlı (4) sayılı tarifenin 1/6-b
bendi yürürlükten kaldırılmıştır.
|
Faruk Bal |
Hasan
Çalış |
Prof. Dr. Alim
Işık |
|
Konya |
Karaman |
Kütahya |
|
Kürşat
Atılgan |
K. Erdal Sipahi |
Ali Torlak |
|
Adana |
İzmir |
İstanbul |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE
KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT
KİRİŞCİ (Adana) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Kim
konuşacak?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
3194
sayılı İmar Kanununun 18 nci maddesi uyarınca yapılan
imar şuyuulandırmaları, malik ya da maliklerin istemi
dışında, belediyeler ve valilikler tarafından resen
yapılan bir uygulama olup, malikin istemi dışında
yapılan bu uygulama nedeniyle zaten malikin
taşınmazının %40ına kadar olan kısmı,
düzenleme sahasında yer alan yol, yeşil alan, ibaret yeri,
ilköğretim okul alanı, cami, karakol yeri gibi genel hizmetlere
ayrılan yerlerde kullanılmak üzere alınmaktadır. Bu
kesintiden kalan miktar, müstakil bir imar parseli oluşturamayacak
büyüklükte ise hisselendirilmektedir. Yani Harçlar Kanunu açısından
ise şuyuulandırılmaktadır.
Bu şekilde
şuyuulandırılan, malikin herhangi bir iradesi ve
katkısı olmadığı halde, salt imar zorunluluğu ve
düzenli kentleşme adına taşınmazının %40 elinden
alınan, mülkiyet hakkı kamu düzenine feda edilen malikin, bu sebeple
oluşmuş ortaklığı gidermesine ilişkin taksim
işleminin ayrıca bir harç alınmak suretiyle devlet
tarafından yapılması doğrudan kamu gücünün kötüye
kullanımıdır.
Bu sebeplerle bu
harç yükümlülüğünün tasarıdan çıkartılması, hukuk
devletinin tabii ve zorunlu bir sonucudur.
BAŞKAN
Önergeyi
III.- YOKLAMA
(CHP ve MHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN
Yoklama istiyorsunuz.
Yoklama
isteyenleri tespit ediyoruz:
Sayın
Şandır, Sayın Uzunırmak, Sayın Çelik, Sayın
Çalış, Sayın Asil, Sayın Ertuğrul, Sayın
Doğru, Sayın Özdemir, Sayın Uslu, Sayın Homriş,
Sayın Tankut, Sayın Sipahi, Sayın Çelik, Sayın Ural, Sayın
Ergun, Sayın Köse, Sayın Nalcı, Sayın Anadol, Sayın
Ersin, Sayın Susam.
Sayın
milletvekilleri, adlarını okuduğum sayın üyelerin yoklama
için sisteme girmemelerini rica ediyorum.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
2.- Tapu Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu (1/526) (S.
Sayısı: 218) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
7nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
7nci madde
kabul edilmiştir.
8inci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 8-
21/6/1987 tarihli ve 3402 sayılı Kadastro Kanununa aşağıdaki
madde eklenmiştir.
"Harcırah
EK MADDE 2-
Büyükşehir belediye sınırları içinde yapılan
görevlendirmeler hariç olmak üzere memuriyet mahalli dışında
kalması koşuluyla asıl görevli olduğu müdürlüğün yetki
alanı dışında geçici görevle görevlendirilen personele
arazi tazminatı yerine 10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı
Harcırah Kanununun 14 üncü maddesi hükümleri gereğince ödeme
yapılır."
BAŞKAN
8inci madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Aksaray
Milletvekili Osman Ertuğrul.
Buyurunuz Sayın
Ertuğrul. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
OSMAN ERTUĞRUL (Aksaray) Teşekkürler Sayın Başkan.
Konuşmama
başlamadan önce Gazzede işlenen insanlık suçunu nefretle
kınıyorum. Saldırıların bir an önce bitmesi için
herkesin üstüne düşeni yapmasını bekliyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 218 sıra sayılı Tapu
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 8inci maddesi hakkında Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; maddeyle, bölge merkezi dâhilinde
olup kadastro müdürlüğünün yetki alanı dışındaki müdürlüklere
geçici görevle görevlendirilen personele ödeme yapılmasına
ilişkin uygulamada görülen aksaklıkları gidermek üzere,
büyükşehir belediyesi sınırları içinde yapılan
görevlendirmeler hariç olmak üzere, memuriyet mahalli dışında
kalması koşuluyla, asli görevli olduğu müdürlüğün yetki
alanı dışında geçici görevle görevlendirilen personele
arazi tazminatı yerine 6245 sayılı Harcırah Kanununun
14üncü maddesi hükümleri gereğince ödeme yapılması
amaçlanmaktadır.
Tapu Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısında yer alan ve kamudaki ücret dengesizliğinden olumsuz
yönde en çok etkilenen kamu kurum ve kuruluşlarına ek ödeme verilerek
çalışanların mağduriyetleri giderilebilecek ve ücrette
adalet sağlanabilecektir. Bu kurumlarda bilgili ve tecrübeli olarak
çalışanlar adil ücret alamadıkları inancı ile
başka kamu kurum ve kuruluşlarına yatay geçiş yapmak için
ciddi bir arayış içindedirler. Hâlbuki getirilip önerge ile geri
çekilen ek ödeme, döner sermaye bütçesinden
karşılanacağından, genel bütçeye herhangi bir ek yük
getirmeyecektir. Kamu personel rejiminde Eşit işe eşit ücret
konusunda genel bir düzenleme yapılana kadar bu kurumlara da ek ödemeler
verilmelidir. Dolayısıyla, bu kuruluşlara verilecek ek ödemeyle
çalışanların iş veriminin, moral ve
motivasyonlarının artırılması hedeflendiğinden
tasarıdan çıkarılması doğru olmayıp, bu
haksızlığın devamı niteliğindedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye genelinde TAKBİSin
kadastral çalışmaları devam ediyor, buna bir ücret ödeniyor.
Ayrıca bazı illerde şehir merkezlerinde kadastral
çalışmalar da başladı, Türkiye genelinde de devam edecek.
Buna da bir ödeme yapılıyor.
Tapu ve kadastro
teşkilatlarının çok yerde bazı ihtiyaçları zorla
belediyelere karşılattırılıyor. Telefon faturası
ve kırtasiye masrafları da vatandaşlara ödettiriliyor. Genel
Müdürlük, tapu müdürlüklerine Kendi imkânlarınızla ödeyin. diye
resmî bir yazdı mı? Bu kendi imkânları ne anlama geliyor? Tapu
ve kadastro teşkilatları harçlarla devlete yüklü miktarda gelir
sağlarken, bu kurumlar üzerindeki kötü imajı önleyin ve bu kötü
imajlara sebebiyet vermeyin.
Hâlen köy
kadastrosu yapılan yerlerin özel sektör marifetiyle ölçümü işe
hız katar gibi gözükmekteyse de birçok vatandaşın
itirazlarına yol açacak işlemler olmakta, bazı bölgelerde özel
sektör ile kimi kadastro teknisyenlerinin işi istismar ettiği, bir
günde bir köyün tüm kadastro işlemlerinin tamamlanabildiği
duyulmaktadır. Askı sürecinde yeterince değerlendirme yapılmamakta,
vatandaşın bütün itiraz işlemleri için mahkeme yolu
gösterilmektedir.
Şu anki
hâlde kadastro, kendi teknisyen ve mühendislerine resmî yoldan vererek
yaptırabileceği işleri memurunu özel sektöre tahsis ederek,
gayriresmî yollar ile özel sektör marifetiyle, sektöre ve kendi personelinin bazılarına
rant sağlamaktadır. Bu iş müdürlüklerin kendi imkânlarıyla,
yasal teşvikler de verilerek yapılabilir. Neden araya özel sektörün
konulduğu anlaşılmamaktadır? Çünkü, yukarıda da belirttiğim
üzere, iş zaten hukuki bir süreci gerektirdiğinden sadece ölçmek
yeterli gelmemektedir. Ölçüm işinin hızlı yapılıyor
olması, işin tescil ve hukuki tarafı devreye girdiğinde bir
anlam ifade etmemektedir.
Tapu ve kadastro
teşkilatları devlete harç düzeyinde yüklü miktarda katkı
sağlamaktayken Türkiyede kadastro problemleri nedeniyle birçok
yatırım, devlete ait işgalli arazilerin tespiti ve bunun gibi
her türlü faaliyette sıkıntılar olmaktadır. Tapu ve
kadastronun devlete sağladığı gelir, bu teşkilata işlerinin
yürütülmesi için bu gelirlerden, personele de yaptığı işe
göre ayrıca para verilirse, problemlerin birçoğunun düzeleceği,
belki de özel sektöre gerek kalmaksızın yapılması gerekli
her türlü kadastronun, müdürlüklerin kendi imkânlarıyla
yapılabileceğini, orta vadede sorunların çözümüyle birlikte
dolaylı olarak devletin gelirlerinin artacağını da
düşünmekteyiz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kadastro teşkilatları
bölge müdürlükleri olduğu için, burada çalışanların
harcırahları, 6245 sayılı Yasanın 50nci maddesine
göre, kendi görev yeriymiş gibi düşünülerek harcırah
gündeliği yerine kadro, derece ve görevlerinin özelliklerine göre bütçe
kanunlarında belirlenecek miktarlardan gündelik tazminat olarak
ödenmektedir. Bu husustaki il bazında ilçelere yapılan
görevlendirmelere dahi genel hükümlere göre gündelik ödenmesi gerekmektedir.
Şöyle ki: Aksaray ilinin tesis kadastrosu bitmiştir. Talebe
bağlı işlerde hizmetler yürütülmektedir. Talebe bağlı
hizmetlerde 470 sayılı Harçlar Kanununun 70inci maddesine göre, ulaşım
giderleri ve memurun harcırahının talep sahiplerince
karşılanması gerektiğinden, örneğin Aksaraya
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen, sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
OSMAN
ERTUĞRUL (Devamla) Açlık sınırının 1.072 TL
olarak açıklandığı bir zamanda, her geçen gün ekonomik
sıkıntısı artan kamu çalışanlarının
dertlerine bir an önce çare bulunması dileğiyle kanunun
hayırlı olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Ertuğrul.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam.
Buyurunuz
Sayın Susam. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tapu kanununun 8inci maddesiyle ilgili olarak söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tapu kanunuyla
ilgili çok ayrıntılı şeyler söylemeyeceğim ama burada
bir acımı paylaşmak istiyorum. Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar
teşkilatında uzun dönem Genel Başkan Vekilliği
yapmış, aynı zamanda Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu
Genel Başkanlığını yürütmüş ve hâlen
İstanbul Birlik Başkanlığı görevini yürüten Sayın
Suat Yalkını bugün kaybetmenin üzüntüsünü sizlerle paylaşmak
istiyorum. Sayın Suat Yalkın, esnaf teşkilatı içerisinde
gerçekten hizmetleriyle hem teşkilat kanununun çıkmasında, 507
sayılı Kanunun çıkmasında, ondan sonraki süreçlerde
Kanunun düzenlenmesinde ve teşkilatın güçlü bir şekilde 4 milyon
esnaf ve sanatkâr camiasının temsilinde bilgi birikimiyle
İstanbul gibi büyük bir ilin başkanlığı
noktasında çok önemli hizmetler vermiş, çok değerli bir
büyüğümüzdür. Uzun yıllar demokrasi hareketine de destek vermiş,
siyaseten de Meclis üyelikleri ve siyasi parti yöneticilikleri yapmış
değerli büyüğümüzün yarın cenazesi İstanbulda Fatih
Camiinden kaldırılacak. Bu duygularımı, onunla birlikte
esnaf teşkilatında uzun dönem görev yapmış bir dostu, bir
arkadaşı olarak sizlerle paylaşmak istedim. Yakınlarına
ve esnaf camiasına başsağlığı diliyorum ve bu
duygularla yasanın da hayırlı, uğurlu olmasını
temenni ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Susam.
Şahsı
adına Hatay Milletvekili Orhan Karasayar
Yok.
Şahsı
adına Rize Milletvekili Bayram Ali Bayramoğlu
Yok.
Sayın
milletvekilleri, soru-cevap işlemini başlatıyorum.
Buyurunuz
Sayın Ural.
KADİR URAL
(Mersin) Teşekkür ediyorum Başkanım.
Sayın
Bakanım, bu 9uncu maddemizde, zannedersem, sadece müdürlüğün yetki
alanı dışında kalanlarla alakalı olarak bir geçici
görevle görevlendirilen personel dedik, fakat, mesela Silifkede oturan bir
kadastro teknisyeni ölçüme
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Ural.
Buyurunuz
Sayın Bakan.
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) Kadastro çalışanı
ve arazi tazminatı ile kadastro tazminatı alanlar ek fazla mesai
alamayacaklar. Sadece tapu sicil müdürlüklerinde çalışanların,
en fazla günlük 110 kuruşluk bu rakam 330a çıkacak ve bununla ilgili
ellerine geçen rakam biraz daha artacak. Sizin söylediğiniz Harcırah
Kanununa tabi, bütün kamu kuruluşlarında aynı rakam ödeniyor
Değerli Milletvekilim. Yani özellikle Tapu Kadastroda çalışanlar
değil, bu Harcırah Kanunu nedeniyle tüm kamuda çalışanlar
aynı uygulamaya tabidir. Silifkedeki uygulama da bunun bir göstergesidir.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
Ek madde 2yi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Ek madde 2
kabul edilmiştir.
On dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 19.17
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 19.29
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Fatoş GÜRKAN (Adana), Yusuf
COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 44üncü
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
218 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü
sırada yer alan Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
3.- Markaların Korunması Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporu (1/663) (S. Sayısı: 319)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü
sırada yer alan, Karşılıksız Çek ve Protestolu
Senetler ile Kredi ve Kredi Kartları Borçlarına İlişkin
Kayıtların Dikkate Alınmaması Hakkında Kanun
Tasarısı ve Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 2
Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 2 Milletvekilinin; Giresun
Milletvekili Ali Temürün; Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
4.- Karşılıksız Çek ve Protestolu
Senetler ile Kredi ve Kredi Kartları Borçlarına İlişkin
Kayıtların Dikkate Alınmaması Hakkında Kanun
Tasarısı ve Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 2
Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 2 Milletvekilinin; Giresun
Milletvekili Ali Temürün; Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/664,
2/59, 2/261, 2/357, 2/370) (S. Sayısı: 320)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci
sırada yer alan, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
5.- Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
Raporu (1/608) (S. Sayısı: 266)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
6ncı
sırada yer alan, Birleşmiş Milletler İklim
Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine Yönelik Kyoto Protokolüne
Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Çevre ve Avrupa Birliği Uyum ile
Dışişleri Komisyonları Raporlarının
görüşmesine başlayacağız.
6.- Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği
Çerçeve Sözleşmesine Yönelik Kyoto Protokolüne Katılmamızın
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Çevre ve Avrupa
Birliği Uyum ile Dışişleri Komisyonları Raporları
(1/597) (S. Sayısı: 268)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
7nci sırada
yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti
Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın
Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun
Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporlarının görüşmelerine
başlayacağız.
7.- Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti
Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak
Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri
Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri
ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/543) (S.
Sayısı: 263)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
8inci
sırada yer alan, Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve Antalya
Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlunun; Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Antalya
Milletvekili Sadık Badak ve 5 Milletvekilinin; Kadastro Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Antalya
Milletvekili Osman Kaptan ve 4 Milletvekilinin; Türk Ceza Yasasında
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
8.- Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve Antalya
Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlunun; Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Antalya
Milletvekili Sadık Badak ve 5 Milletvekilinin; Kadastro Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Antalya
Milletvekili Osman Kaptan ve 4 Milletvekilinin; Türk Ceza Yasasında
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet
Komisyonu Raporu (2/283, 2/270, 2/277) (S.Sayısı: 272)
BAŞKAN Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
9uncu
sırada yer alan, Tekirdağ Milletvekili Tevfik Ziyaeddin Akbulutun;
Dernekler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ile Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve 22 Milletvekilinin; 23.
11.2004 Tarihli ve 5253 Sayılı Dernekler Kanununun 27. Maddesinde
Kızılay ile İlgili Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
9.- Tekirdağ Milletvekili Tevfik Ziyaeddin Akbulutun;
Dernekler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ile Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve 22 Milletvekilinin;
23.11.2004 Tarihli ve 5253 Sayılı Dernekler Kanununun 27. Maddesinde
Kızılay ile İlgili Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu Raporu (2/290, 2/286) (S.Sayısı:
283) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu
283 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) CHP Grubu adına Ankara Milletvekili Tekin Bingöl
konuşacak.
BAŞKAN
Teklifin tümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara
Milletvekili Tekin Bingöl konuşacaktır.
Buyurunuz
Sayın Tekin Bingöl. (CHP sıralarından alkışlar)
(x) 283 S. Sayılı
Basmayazı Tutanağına eklidir.
Süreniz yirmi
dakikadır.
CHP GRUBU ADINA
TEKİN BİNGÖL (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 283 sıra sayılı tasarının tümü
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
İsrailoğulları,
kavmini korumak için Masada Kalesine sığınmıştı.
Onlar için o kale son kaleydi. Sırf kendi kavimlerini idame ettirmek
adına uzun yıllar o kalede esir kaldılar. Musa, kavmini korumak,
kendi tebaasını zulümden kurtarmak için asasıyla nehri
yardı. Hitlerin Nazizmi yeryüzünde Yahudileri yok etmek için müthiş
bir katliam uyguladı. Bütün bunları yaşayan bir topluluğun
bunlardan hiç ders almamışçasına Gazzede insanlık suçu
işleyerek yüzlerce çocuğu, kadını acımasızca
katletmeleri esnasında orada uluslararası insani yardım
kuruluşumuz, kızıl hilalli bayrağıyla Türk
Kızılayı vardı. Kızılay Endonezyada
yüzyılın en büyük felaketi yaşanırken yine o felaketin
acılarını, yaralarını bir nebze sarmak için
Endonezyadaydı, Acehdeydi. Kızılay bir başka
insanlık suçu işlenen Darfurda vardı. Kısacası,
dünyanın neresinde bir felaket, bir afet varsa
Kızılayımız orada ve ülkemiz sınırları
içerisinde tüm afetlerde, tüm doğal felaketlerde
yurttaşlarımızın yardımına ilk etapta koşan
hep yine bu insani yardım kuruluşumuz Kızılay
olmuştur.
Değerli
milletvekilleri, Hilali Ahmer adıyla yüz kırk yıl önce kurulan
Kızılay Mustafa Kemalin talimatıyla Kızılay
adını almıştır ve günümüzde yaklaşık yedi
yüz şubesiyle bu insani yardım amaçlı faaliyetlerinin yanı
sıra sağlık alanında da yurttaşlarımıza çok
önemli hizmetler sunmaktadır. Bildiğiniz gibi Kızılay
ülkemizde vatandaşlarımızın en önemli kan tedarikçisidir.
En çaresizlik içerisinde olan hasta ve hasta yakınlarımızın
hemen aklına gelen ve başvurulan kuruluş Kızılay
olmuştur.
Kızılay
bu yüz kırk yıllık süre içerisinde devletten önemli
yardımlar hemen hemen hiç almamıştır. Sadece
yurttaşlarımızın ayni ve nakdî yardımlarıyla
bugüne kadar güçlenerek, büyüyerek gelmeyi başarmıştır.
Vatandaşlarımız Kızılay gibi meşru bir
yardım kuruluşuna, bu tür yardım kuruluşlarına her
anlamda önemli katkılar sunmuşlardır.
Kızılayın
çok temel ilkeleri vardır. Bu ilkelerin başında
bağımsızlık ve evrensellik gelmekte, yardımı
amaçlayan temel bir felsefe gütmekte ve hepsinden önemlisi ise kâr amacı
gütmemesi gibi çok önemli, çok insani ilkelerle hayatiyetini sürdürmektedir.
Ancak hatırlarsınız, 17 Ağustos depremi Kızılay
için bir kırılma noktası olmuştur. Maalesef
hafızalarımızda, o günün acılarını yaşarken
yeniden görüntüler hâlâ kötü bir iz olarak kalmıştır.
Miadını doldurmuş ilaçlar, bayatlamış gıda maddeleri,
lime lime olmuş battaniyeler ve çadırlar
dağıtılmıştı ve maalesef hiç de
sağlıklı olmayan bir dağıtım söz konusu idi. Bu,
yıllardır büyük bir saygınlığı olan
Kızılay için maalesef vatandaşlarımız arasında
bir hayal kırıklığı yaratmıştır. Ve
yine üzülerek belirtmek istiyorum ki o tarihten sonra Kızılay çok
ciddi bir şekilde kongreler sürecine girmiş, mahkeme
kararlarıyla kongreler yapılmış, yıllarca omuz omuza
Kızılayda yöneticilik yapan yöneticiler maalesef kamuoyunda birbirini
suçlayan, acımasızca eleştiren bir anlayışla
kamuoyunun karşısına çıkmışlardır. Son
dönemlerde bu olumsuz tablo Kızılaya yapılan
yardımların ve özellikle kan bağışlarının da
azalmasına yol açmıştır. Ama bütün bunlara rağmen,
Kızılay bizim en önemli insani yardım kuruluşumuzdur, koruyup
kollamamız gereken en önemli kuruluştur. Zira, meşru anlamda,
herhangi bir siyasi amaç ve şaibeye mahal bırakmadan ulusal ve
uluslararası insani yardım yapan kuruluş olması nedeniyle
son derece önemli bir kuruluştur.
Değerli
milletvekilleri, bu süreden sonra bir durgunluk dönemine girmiş
Kızılayımız ve bir toparlanma süreci
yaşanmıştır. Yalnız son dönemlerde yine
Kızılayda bazı ilgi çekici uygulamalarla
karşılaşmaktayız, bunların birkaçını
dikkatinize sunmak istiyorum: Kızılayın Halide Edip Adıvarın
bağışıyla kurulmuş olan ve onun adıyla
yaşatılan bir hemşirelik okulu var idi, bu okul
Kızılay yönetimi tarafından Maddi olarak finanse edemiyoruz.
gerekçesiyle maalesef kapatılmıştır. Takdir edersiniz ki
ülkemizin yardımcı sağlık personeline son derece
ihtiyacı vardır, bu konuda ciddi açık vardır. Hele hele
sağlık konusunda ciddi çalışmalar yapan, kan
bağışları alan Kızılayın hemşire
ihtiyacını da karşılayacak böyle bir kuruluşun dar bir
anlayışla kapatılması son derece manidardır.
Değerli
milletvekilleri, yine bir başka uygulama, Kızılayda
yıllardır çalışan ama son dönemde yaşam
koşullarının ağırlaşması nedeniyle, özlük
haklarındaki birtakım kötü gidiş nedeniyle en doğal
hakları olan, anayasal hak olan sendika üyesi olma hakkını
kullanan Kızılay personeline yapılan uygulamayı da
dikkatlerinize sunmak istiyorum. Yaklaşık 15 personel, birlik
içerisinde, dayanışma içerisinde sorunlarını daha derli
toplu kamuoyuna ve Kızılay yönetimine duyurmak adına gidip
sendikaya üye olmuşlar. Sendikaya üye olduktan sonra Sosyal Güvenlik
Kurumu tarafından doğal olarak bildirilmesi zorunlu olan üyelik
formlarının kuruma bildirilmesinin akabinde, bu 15 personel, geçici
görevle kan merkezi dahi olmayan Şırnak ve Ardahan illerinde
görevlendirilmişlerdir. Bu görevliler, beş ila yirmi bir yıl
arasında Kızılaya hizmet veren görevlilerdir ve bu görevliler,
hac döneminde hacı adaylarımıza orada sağlık
hizmetleri sunup hac farizasını da yerine getiren görevlilerdir. Bu
görevliler, yaz aylarında gençlik kamplarında gençlerimize hizmet
sunan, geçici görevlendirmeden kaçmayan personeldir. Bu görevliler,
dünyanın neresinde olursa olsun bir tabii afet karşısında
Kızılayın yapacağı yardım kampanyasında
görev alan personeldir ama itiraz ettikleri için maalesef on beş gün sonra
bu 15 personelin Kızılayla ilişkileri kesilerek görevlerine son
verilmiştir.
Değerli
milletvekilleri, bu sendikalar, Kızılayın kampanyalarında
en önde görev alan, kendi personeline yardım ve kan
bağışında birinci derecede sorumluluk üstlenen
sendikalardır ve bu sendikalar, ne hikmetse Kızılay
tarafından çeşitli plaketlerle, sertifikalarla ödüllendirilen
sendikalardır. Ama gelin görün ki, insani yardım kuruluşu temel
felsefesinde kesinlikle siyaset olmayan, bağımsızlık ve
evrensellik olan bir kurum tarafından işlerine son verilmiştir.
Bu anlayış, bu uygulama Kızılayın felsefesiyle taban
tabana zıttır değerli milletvekilleri.
Ben, umut
ediyorum ki, Değerli Kızılay Başkanı ve yöneticileri
benim dile getirdiğim bu ve benzeri sorunların süratle üzerine
giderek bu sorunların bertaraf edilmesi ve Kızılay gibi çok
güzide bir kurumda bir daha yaşanmaması doğrultusunda gerekli
tedbirleri alırlar.
Kızılay
bizim için çok önemlidir. Özellikle son dönemlerde bazı yardım
kuruluşlarının ortaya koyduğu tablolar sonucunda, herkesin
koruyup kollaması gereken çok önemli bir kurumdur Kızılay
kurumumuz. O bizim göz bebeğimiz gibi korumamız gereken bir kurumdur.
Kızılay o nedenle çok önemli bir kurumdur ve o nedenle biz bu
yasayı Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak destekliyoruz.
Kızılayın büyümesi, bu insani yardım
anlayışının çok daha büyük anlamda dal budak sararak
büyümesi adına Cumhuriyet Halk Partisi olarak elimizden ne geliyorsa
yapmak konusunda duyarlılığımızı bir kez daha
ifade ediyorum.
Beni
dinlediğiniz için hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bingöl.
Gruplar
adına başka söz yok.
Maddenin tümü
üzerinde şahsı adına Tunceli Milletvekili Sayın Genç.
Buyurunuz
Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; 283 sıra sayılı Kanun
Teklifinin tümü üzerinde şahsım adına söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, Türkiye
Cumhuriyeti devleti ciddi bir devlet. Bu ciddi devletin her faaliyetinin de her
organ tarafından ciddi bir statü içinde nazara alınması,
yürütülmesi gerekir. Yani şimd,i daha önce burada bir kanun müzakere
ediyoruz, onu kesiyoruz bilmem 9uncu sıradaki Kızılayla ilgili
bir kanuna geçiyoruz. Bizim haberimiz yok. Yahu, niye birdenbire bu kanunları
bu kadar atlıyorsunuz, buna geliyorsunuz? Bunun ihtiyacı ne? Bir
parlamenter olarak bunları bilmemiz lazım. Olabilir, grubu olan
partilere bunlar izah edilebilir. Efendim, siz bir şey demediniz,
Kızılay kanununa geçiyoruz. dendi. Niye geçtiniz ama? Sebebi neydi?
Yani en azından burada Hükûmet ve komisyon sırasında oturan
arkadaşlarımız Yahu, işte şu zaruretten dolayı
bu teklife geçiyoruz. diyebilirlerdi, yani bunlar bize açıklanmadan
Yani, şimdi
tabii, siyasi iktidar grupları da hep Bizim 340 milletvekilimiz var. Biz
istediğimizi yaparız. hesabıyla burada faaliyette bulunmaya
çalışıyorlar. Beyler, bu kürsü
Türkiye Cumhuriyeti devletinin
her kademesindeki insanların görev yaptığı bir salondur burası.
Bu salonun her köşesinde oturan herkesin burada düşünceleri
vardır, bu düşüncelerin de herkes tarafından nazara
alınması lazım. Ha, bu düşüncelerin vicdan süzgecinden
geçirilmesi lazım, Anayasaya uygun olması lazım, işte
milletvekili yeminindeki ilkelere uygun olması lazım, bunları
hepimizin kabul etmesi lazım. Ama Benim 340 milletvekilim var, ben
istediğimi geçiririm. ama sıkıştığın zaman
da Yahu hele sen şimdi konuşma. denilirse
O olabilir, yani ben
bundan şikâyetçi değilim ama burada dile getirilen konu bu kanunu
niye çıkarıyoruz?
Yani evvela
işte Türkiye Kızılay Derneği uluslararası
anlaşmalara göre tayin edilen nitelik ve duruma göre; Merkezinde genel
kurul, yönetim kurulu ve denetim kurulu, şubelerinde genel kurul ve
yönetim kurulu oluşturulması şartıyla tüzüğünde
belirlenen şekilde teşkilatlanır ve yönetilir. Zaten bir yerde
bir tüzük varsa, bir yönetim varsa ona göre teşkilatlanır, yönetilir.
Burada eksik olan ne, yani bizim anlamak istediğimiz bu.
Şimdi,
bakın değerli milletvekilleri, şimdi, İsrail bugün Gazzede
vahşet işliyor. İşte vahşet işlendi, tabii
hakikaten insan olan bu vahşetin karşısında bütün gücüyle
durur. Bu vahşetin durması için mücadele etmesi lazım. Ama
burada, mesela bir yılbaşında 7 tane genç zehirlendi, öldü,
doğal gazdan zehirlendi. Ama sizin İktidarınızdaki hiçbir yöneticiniz
Yahu bunlar Türk gençleridir, Türkiye Cumhuriyeti devleti
vatandaşlarıdır, bunlar işte bizim devletin hatası
nedeniyle gittiler, öldüler
Bir şey demediler, üstelik de iftira
attılar bu çocuklara. Böyle bir devlet anlayışı olur mu?
Hele hele iktidarda bulunan bir zihniyet
Tamam, Tayyip
Erdoğan dün
Gazzeden gelen o gençlerin, o çocukların
acılarını hepimiz görüyoruz, gözyaşı dökülebilir. Yani
güzel bir şey ama bunlar hep siyasi yatırım. Arkadaşlar
MURAT YILDIRIM
(Çorum) Allahtan kork!
KAMER GENÇ
(Devamla) Allahtan siz korkun.
MURAT YILDIRIM
(Çorum) Biz korkuyoruz, sen de kork!
KAMER GENÇ
(Devamla) İşte sizin Allah korkusu yok içinizde. Sizin içinizde
Allah korkusu olsa var ya, bu memleketi böyle hunharca yönetemezsiniz.
AVNİ ERDEMİR
(Amasya) Onu Allah bilir.
KAMER GENÇ
(Devamla) Yani işte bu memleketin kaynaklarını kendi
yandaşlarınıza bu kadar hunharca kanalize edemezsiniz. Bu
memleketin belediyedeki kaynaklarını bu kadar yandaşlarına
kanalize edemezsiniz.
Bugün siz Melih
Gökçekin Ankarada doğal gazda, suda, çeşitli alanlarda bu halka
attıkları kazıklara rağmen halkla alay edercesine Melih
Gökçeki getirip de Ankarada belediye başkan adayı gösteremezsiniz.
Diyorsunuz ki: Yani benim iktidar gücüm var, ondan sonra da sen istersen buna
oy ver istersen verme.
Şimdi,
Allahtan korkmak Allahı tanıyan insanlara mahsus. Allahı
tanımayan insanlar Allahtan korkmaz.
AVNİ
ERDEMİR (Amasya) Doğru söylüyorsun, aynen öyle.
KAMER GENÇ
(Devamla) Ben Allahın varlığına inanan insanım ve
Allaha karşı büyük bir
Onun beni yarattığına inanan
bir insanım çünkü ben o güç, o korku ve o vicdan ölçüsü içinde kendi
siyasi faaliyetlerinde bulunan bir insanım. Ama siyaset icabı için
ikiyüzlü değilim.
Efendime
söyleyeyim, insan insandır. İnsanın dini de değişik
Benim için mezhebi de, ırkı da neyi olursa olsun benim özümde insan
temel ögedir. İnsanı insan olarak kabul ederim, insan benim için her
yerde değerli bir varlıktır. Ama yani bir siyasi iktidar
koltuğunda oturmak için istismarcı olmam. Ben giderim,
vatandaşın, devletin malına el uzatmam. Şimdi, bunu
görüyoruz yani. Yıllarca buralarda faaliyette, görüyoruz.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, elbette ki, fantezi için, bakın, gidip de
Tamam
Evvela Türkiye Cumhuriyeti devleti hududu içinde o kadar muhtaç insan
var ki, o kadar açlık sınırı içinde yaşayan insanlar
var ki
Evvela özümüzü görelim, evvela insanlarımızı görelim.
İşte, ben bu hafta sonu Tuncelideydim. O kadar çok sefalet içinde ki
insanlar
Okula giden öğrenciler, işte, vasıta bulamıyorlar,
devletin imkânları bunlara yardım etmiyor, oradaki -yeterli
araç-gereç olmaması nedeniyle- yollar usulüne uygun, zamanında
açılmıyor, icabında, bölge yatılı okullarında,
YİBOlarda yeteri kadar ısınma araçları yok. Bunları
evvela
Türkiye Cumhuriyeti hudutları içinde yaşayan, biz, Türk
milletinin bir ferdi olarak, Türkiye Cumhuriyeti devletinin
vatandaşları olarak evvela bu insanların refahını
artıracağız, ondan sonra gösteriş için gideceğiz
birilerine yardım edeceğiz. Gitmişsiniz, Afganistana 400 milyon
dolar yardım etmişsiniz. Kimin için yapıyorsunuz?
Amerikanın gözüne girmek için yapıyorsunuz. Bana ne Amerikadan
kardeşim! Bana ne Amerikadan! Evvela ben Türkiye Cumhuriyeti devleti
hududu içinde yaşayan vatandaşıma yardım etmek
zorundayım, evvela burada sefalet içinde olan şeyleri
Şimdi,
dernekleri o kadar horca kullanıyorsunuz ki. Derneklerin özünde
İnsanlık duygusunun bir gereği olarak herkes zor içinde olan
insanlara yardım etmek zorundadır. Bakın, gittiniz Almanyada
Deniz Feneri... O, Almanyada çalışan insanlar yıllarca
yemediler, içmediler, ondan sonra, çocuklarını okutmadılar, para
biriktirdiler. Gittiler camilerde vaaz verdiler... O insanların Allaha
inancı çok yüksek. Ama Allaha inancı olan o insanların o
inançlarını o kadar kötü istismar ettiniz ki. O paraları
Türkiyeye getirdiniz. Türkiyeye getirilen o paralar nereye gitti? Ben
soruyorum şimdi, diyorum ki: 14 milyon euro gelen kişi Zekeriya
Karamanın oğlu ile Tayyip Erdoğanın oğlu bacanak. E,
buraya gelen o paralar nereye gitti kardeşim? Çıkın burada hesap
verin yahu!
Efendim, burada,
Türkiyede birtakım derneklere, insanların yine en kutsal
duyguları olan Müslümanlık duyguları, din duyguları
istismar ediliyor, para toplanıyor. Bu paralar niçin siyasi amaçlar için
kullanılıyor? Bu siyasi amaç. Yani bu da dine, Allaha
karşı, bana gösterilen, insanların inançlarına
karşı gösterilen en büyük saygısızlık, çünkü insanlar
eğer muhtaçsa o insanları teşhir etmeye gerek yok. İnsanlar
kendi varlıklarında birtakım insanlara eğer yardım ediyorsa,
bunları gösterişe de gerek yok.
Türkiye
Cumhuriyeti devleti bir hukuk devletiyse, Türkiye'nin kaynaklarını
vergi yoluyla toplayalım, böyle dernekler mernekler yoluyla değil.
Vergi yoluyla toplayalım. Sosyal amaçlı bir devlet Türkiye
Cumhuriyeti devleti. Anayasanın 2nci maddesinde sosyal devletin ne
olduğu belirtilmiştir, bunu okuma yazması olan herkes de biliyor
ve bu okuma yazması olan insanlar işte buraya gelmiştir,
Parlamentoya gelmiştir; bu Anayasanın çizdiği hudutlar içinde
sosyal amaçlı kanunlar yapalım, bunları seçim malzemesi
yapmayalım, ondan sonra, insanlara, muhtaç olan insanlara, öğrenciye,
köylüye, şehirliye, şehirde olup da işsiz olan insanlara sosyal
amaçlı, kanunlar çerçevesinde, genel, hukuka uygun çerçeve içinde
yardım yapalım. E, şimdi, siz öyle yapmıyorsunuz ki.
Belediyeler kömür
dağıtıyor. Bu kömürden o kadar büyük kazançlar
sağlanıyor ki. Bir defa kömür ocakları, evvela, sizin
yandaşlarınız tarafından işletiliyor. Orada maliyet 10
lira ise 50 lira gösteriyorsunuz, bir defa 4 misli oradan kâr ediyor. Sonra,
normal olarak, böyle ihale yoluyla araçlara taşıtmıyorsunuz,
kendi yandaşlarınızın nakliye vasıtalarıyla
taşıtıyorsunuz.
AVNİ
ERDEMİR (Amasya) Kanunla ne alakası var bunun?
KAMER GENÇ
(Devamla) Ayrıca da yine size yandaş olanların kanalıyla
orada çalışarak dağıtıyorsunuz, yani bir taşla 10
tane kuş vuruyorsunuz.
AHMET YENİ
(Samsun) Türk halkının tamamı bizim yanımızda!
KAMER GENÇ
(Devamla) Bu, insanlık ölçüsüyle bağdaşmayan bir
davranıştır, davranış biçimleri.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, biz diyoruz ki
Bakın, burada istediğimiz
Beyler, Türkiye Cumhuriyeti devleti bizim devletimizdir. Bu devleti öyle güzel
yönetelim ki bu devletin geleceğini dünyaya lider yapabilecek bir yönetim
gösterelim. Ama, sizde öyle bir şey yok ki. Bölücülük var,
ırkçılık var, mezhepçilik var. Ya, ben sizden rica ediyorum. Bir
tane
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Nerede bölücülük var? Sen yapıyorsun
bölücülüğü, ırkçılığı!
KAMER GENÇ
(Devamla) Bir dakika
Bakın, ben bir şey söylüyorum.
ALİ KOYUNCU
(Bursa) Bölücü sensin! Sensin bölücü!
KAMER GENÇ
(Devamla) Bir kaymakamlık imtihanını kazanan insanlar var,
hâkimlik imtihanını kazanan insanlar var. Bakın, beşinci
sırada, onuncu sırada, on beşinci sırada kazanan insanlar
var. Sonucunu göstereceğim bakalım. Sırf Alevi
inancını taşıdığı için kazanır mı
kazanmaz mı? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Bak, hâlâ bölücülük yapıyorsun!
KAMER GENÇ
(Devamla) Göreceğiz ya.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Türkiyede senden büyük bölücü yok.
KAMER GENÇ
(Devamla) Göreceğiz, göreceğiz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Bir tek bölücü sensin!
KAMER GENÇ
(Devamla) Bakın, hâkimlik imtihanında bu var, idari yargıda
var, adli yargıda var. Bakın
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Bölücüsün, bölücü!
KAMER GENÇ
(Devamla) Ya niye?.. Arkadaş, ayinesi iştir ben size diyorum.
Ben
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Bölücülük yapıyorsun, bölücülükle itham ediyorsun.
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, burada bağırmanıza gerek yok.
Ben, bunları
getirip kürsüde konuşacağım size.
AHMET YENİ
(Samsun) Tam bölücülük yapıyorsun.
KAMER GENÇ
(Devamla) Getirip
Göreceksiniz.
Evet, bu kanun
Kızılaya faydalı olacaksa ben de destekliyorum.
Saygılar
sunuyorum.
SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Sen bölücüsün. Hiç doğruları
söylemiyorsun. Her şey var sende.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.
Çalışma
süremizin sonuna geldiğimiz için, kanun tasarı ve tekliflerini
sırasıyla görüşmek için 15 Ocak 2009 Perşembe günü,
alınan karar gereğince saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.56