DÖNEM: 23 CİLT: 38 YASAMA YILI: 3
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
52nci
Birleşim
3 Şubat 2009 Salı
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II. - YOKLAMALAR
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Abdi İpekçinin 30uncu ölüm
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
2.-
Diyarbakır Milletvekili Akın Birdalın, Abdi İpekçinin
30uncu ölüm yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, emeklilerin problemleri ve beklentilerine
ilişkin gündem dışı konuşması
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün (6/1002) esas numaralı sözlü
sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/114)
2.- Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebinin; Yükseköğretim Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/73)
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/115)
B) Tezkereler
1.- Çek
Cumhuriyeti Temsilciler Meclisi Güvenlik Komisyonu Başkanı Frantisek
Bublan tarafından, Çek Cumhuriyetinin başkenti Pragda
yapılacak olan Güvenlik Komitesi Başkanları
Toplantısına ismen davet edilen TBMM Millî Savunma Komisyonu
Başkanı İstanbul Milletvekili Hasan Kemal Yardımcı ve
İçişleri Komisyonu Başkanı Tekirdağ Milletvekili
Tevfik Ziyaeddin Akbulutun davetine ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/680)
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- (10/198) esas
numaralı Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 03/02/2009 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
VI.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun, karkas et fiyatlarına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/403)
2.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, koyunculuk projelerine ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/406)
3.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, kale direği kazalarına
ilişkin Devlet Bakanı Murat Başesgioğlundan sözlü soru
önergesi (6/408)
4.-Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, TBMM eski başkanları için Koruma
Müdürlüğü memurlarının görevlendirilip
görevlendirilmediğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/411) ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdilin cevabı
5.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, iade edilen ve cevaplandırılmayan soru
önergelerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/972) ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdilin cevabı
6.-
Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanakın, Diyarbakır
İl Genel Meclisinin okul yapımıyla ilgili kararına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/416) ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı
7.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, öğretmen maaşları ile
ilgili açıklamalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/417) ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
8.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, yükseköğretim kurumlarında
başörtüsü nedeniyle disiplin işlemi uygulanan öğrencilere
ilişkin sözlü soru önergesi (6/439) ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı
9.- Adana
Milletvekili Muharrem Varlının, usta öğreticilerin özlük
haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/451) ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
10.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, il müdürlüklerine gönderilen bir
yazıya ilişkin sözlü soru önergesi (6/455) ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
11.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, ilköğretim okullarındaki
ve bir lisedeki öğretmen açığına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/457) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
12.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Bologna sürecinde üniversitelerdeki
çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/460) ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
13.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Reşadiye ilçesindeki öğretmen
açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/461) ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
14.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, YÖK bursu ile yurt
dışına gönderilenlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/475)
ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
15.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, öğretim üyesi ihtiyacının
karşılanması için burslu olarak yurt dışına
gönderilenlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/476) ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
16.- Hakkâri
Milletvekili Hamit Geylaninin, ek ders ücreti karşılığında
çalışan öğretmenlerin sorunlarına ve Hakkârinin
eğitim sorunlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/481) ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
17.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, Sarıveliler ilçesindeki
öğretmen açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/489)
ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
18.- Adana
Milletvekili Muharrem Varlının, bazı yöneticilerin özlük
haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/497) ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
19.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, öğretmen
atamalarındaki kontenjanlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/505) ve
Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
20.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, YÖK Başkanı hakkında
soruşturma izni verilmeyeceğine yönelik açıklamasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/514) ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı
21.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, Niğdedeki okul ve öğretmen
açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/554) ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
22.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, öğretmen atamalarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/566) ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı
23.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, İstanbul İl Millî Eğitim
Müdürüne ilişkin sözlü soru önergesi (6/570) ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
24.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, köylerdeki boş okulların
değerlendirilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/584) ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
25.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Ziledeki okul müdürlerine ve ÖSSdeki
başarı durumuna ilişkin sözlü soru önergesi (6/589) ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
26.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, Van Rehberlik ve Araştırma Merkezine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/590) ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı
27.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, Vandaki bir ilköğretim okulunda müdür
yardımcısı olan kardeşi hakkındaki bazı iddialara
ilişkin sözlü soru önergesi (6/591) ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı
28.- Van Milletvekili
Özdal Üçerin, Karaçoban Yatılı Bölge İlköğretim Okulunda
bir öğrencinin hayatını kaybetmesine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/592) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
29.- Mersin
Milletvekili İsa Gökün, bir ilköğretim okulunda 10 Kasım töreni
yapılmadığı iddiasına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/593) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
30.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, teknik öğretmen atamalarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/598) ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı
31.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, okulların
internet sitelerindeki bazı bilgilere ilişkin sözlü soru önergesi
(6/601) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
32.- Mersin
Milletvekili İsa Gökün, okulların ödeneklerine ve su sorunlarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/606) ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı
33.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, bazı yöneticilerin maaşlarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/611) ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı
34.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, bazı yönetici kadrolarına yapılan
atamalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/612) ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
35.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, bazı yöneticilik görevleri için sınav
açılmamasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/613) ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
36.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, bazı yönetici görevlerine atamalara
ilişkin sözlü soru önergesi (6/614) ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı
37.- Manisa Milletvekili
Mustafa Enözün, bazı yöneticilerin ücretlerine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/615) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
38.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, bir öğretmen atamasına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/620) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin
cevabı
39.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekicinin, YÖK Başkanına tahsis edilen
zırhlı araca ilişkin sözlü soru önergesi (6/632) ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
2.- Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/608) (S. Sayısı: 266)
VIII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Manisa
Milletvekili Şahin Mengünün, Ergenekon soruşturmasını
yürüten savcı hakkındaki iddialara ilişkin sorusu ve Adalet
Bakanı Mehmet Ali Şahinin cevabı (7/5210) Ek cevap
2.- Mersin
Milletvekili İsa Gökün, Ergenekon soruşturmasını yürüten
savcı hakkındaki iddialara ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı
Mehmet Ali Şahinin cevabı (7/5213) Ek cevap
3.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, yurt dışına
çıktığı iddia edilen bir sanığa ilişkin
sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinin cevabı (7/5373) Ek
cevap
4.- Edirne
Milletvekili Rasim Çakırın, Türkiye Şeker Fabrikalarındaki
teknik personelin ücretlerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtanın cevabı (7/5699)
5.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, Adli Tıp Kurumunun bir raporuna
ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinin cevabı
(7/5907)
6.- Ordu
Milletvekili Rahmi Günerin, Ordu Adliyesindeki bazı sorunlara
ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinin cevabı
(7/5908)
7.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaşın, Karsta yapılması
düşünülen cezaevine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali
Şahinin cevabı (7/5998)
8.-
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaşın, Adana Karataş
Kadın Kapalı Cezaevinde yapıldığı iddia edilen
uygulamalara ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinin
cevabı (7/6031)
9.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, F tipi cezaevlerinde bir genelgenin
uygulanmasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali
Şahinin cevabı (7/6033)
10.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, karşılıksız çek
davalarına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali
Şahinin cevabı (7/6041)
11.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekicinin, seçmen kütüklerindeki sorunlara ilişkin
Başbakandan sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinin
cevabı (7/6151)
12.- Mersin
Milletvekili İsa Gökün, Türkiye Adalet Akademisi
Başkanının istifasına ilişkin sorusu ve Adalet
Bakanı Mehmet Ali Şahinin cevabı (7/6163)
13.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, Türk Telekom yemekhanelerine et
alımıyla ilgili iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırımın
cevabı (7/6193)
14.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Bursadaki trafik kazalarına ilişkin
sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
(7/6216)
15.- Kocaeli
Milletvekili Hikmet Erenkayanın, Düzcedeki bir çöp toplama ve uygulama
projesine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı (7/6217)
16.- Hakkâri
Milletvekili Hamit Geylaninin, Hakkâride görevine son verilen
öğretmenlere ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin
Çelikin cevabı (7/6221)
17.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, stajyerlikte eş durumundan
tayine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin
cevabı (7/6222)
18.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Vandaki bir öğretmen
atamasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin
Çelikin cevabı (7/6223)
19.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, bazı atamalarla ilgili
iddialara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin
cevabı (7/6224)
20.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, e-devlet uygulamasında köy
öğretmenlerinin durumuna ilişkin sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı (7/6225)
21.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Bursada depreme karşı güçlendirilmesi
gereken okul binalarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı (7/6226)
22.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, bir yönetmeliğin uygulanmasına
ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırımın cevabı (7/6234)
23.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, Konya Havaalanının etkin
kullanılamamasına ilişkin sorusu ve Ulaştırma
Bakanı Binali Yıldırımın cevabı (7/6237)
24.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, Paris Turizm Müşavirliği
Ateşe Yardımcılığına yapılan atamaya
ilişkin Başbakandan sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günayın cevabı (7/6240)
25.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaşın, Karstaki bir türbenin
korunmasına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günayın cevabı (7/6259)
26.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, hukuka aykırı olduğu iddia
edilen bir atamaya ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin
Çelikin cevabı (7/6260)
27.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, Türkbükündeki orman yangınlarına
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı (7/6274)
28.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaşın, sözleşmeli personelin ek
ödeme düzenlemesinden yararlanmasına ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Kemal Unakıtanın cevabı (7/6275)
29.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Adıyaman ve GAP
Bölgesindeki insan hakları ihlali incelemelerine ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı (7/6404)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 14.00te açılarak dört oturum yaptı.
İzmir
Milletvekili Şenol Balın, 29 Ocak Batı Trakya Türklerinin Millî
Direniş Gününe ilişkin gündem dışı
konuşmasına Devlet Bakanı Mustafa Said Yazıcıoğlu
cevap verdi.
İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadol, İzmir Milletvekili Şenol Bal ve Devlet
Bakanı Mustafa Said Yazıcıoğlunun konuşmalarına
ilişkin bir açıklamada bulundu.
Edirne
Milletvekili Necdet Budak, küresel mali kriz ve ülkemizde uygulanan gıda
politikalarına ilişkin gündem dışı bir konuşma
yaptı.
İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldızın, Adli Tıp Kurumunun
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
ile,
Muş
Milletvekili Sırrı Sakıkın, aynı konudaki
açıklamasına,
Adalet
Bakanı Mehmet Ali Şahin cevap verdi.
Genel Kurulu
ziyaret eden Finlandiya Parlamentosu Dışişleri Komisyonu
Başkanı Pertti Salolainene Başkanlıkça Hoş geldiniz
denildi.
Kore Cumhuriyeti
Ulusal Meclisi Başkanı Kim Hyong-O,
Mısır
Halk Meclisi Başkanı Ahmet Fathy Sorour,
Ve beraberindeki
heyetlerin, ülkemize resmî ziyarette bulunmasına ilişkin
Başkanlık tezkereleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Van Milletvekili
Fatma Kurtulan ve 20 milletvekilinin;
1978
yılında Kahramanmaraşta yaşanan olayların ve
sorumlularının araştırılması (10/315),
Güvenlik
güçlerine yönelik işkence ve kötü muamele iddialarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
(10/316),
Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 23 milletvekilinin, Tokat ilinde
kırsal alanda yaşayan halkın sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
(10/317),
Amacıyla
birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini
alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/324) (S. Sayısı: 96) görüşmeleri Komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
2nci
sırasında bulunan, Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
Raporunun (1/608) (S. Sayısı: 266) görüşmelerine devam
olunarak, 4üncü maddesine kadar kabul edildi, 4üncü maddesi üzerinde bir süre
görüşüldü.
3 Şubat 2009
Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere, birleşime 20.03te son
verildi.
|
|
Eyyüp Cenap GÜLPINAR |
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
Yaşar TÜZÜN |
|
Yusuf COŞKUN |
|
Bilecik |
|
Bingöl |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
3 Şubat 2009 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Fatma SALMAN
KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 52nci
Birleşimini açıyorum.
II.- Y O K L A M A
BAŞKAN
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Abdi İpekçinin ölüm yıl dönümü
münasebetiyle söz isteyen Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürke ait.
Buyurunuz
Sayın Öztürk. (CHP sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Abdi
İpekçinin 30uncu ölüm yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son
otuz yıldır ülkemizde emperyalizm, yerli iş birlikçileri gerici
ve karanlık güçler vasıtasıyla kanlı senaryoları
uygulamaya koymuştur.
Emperyalizm ve
onun iş birlikçisi karanlık ve gerici güçlerin Abdi İpekçiyi
aramızdan alışının üzerinden otuz yıl iki gün
gibi bir süre geçmiştir. Bu süre içerisinde pek çok gazeteci ve
aydın, demokrat insan, yurtsever insan katledilmiştir. Uğur
Mumcular katledilmiştir, Bedrettin Cömertler katledilmiştir,
Doğan Özler katledilmiştir, Cavit Orhan Tütengil, Muammer Aksoylar,
Bahriye Üçoklar, Çetin Emeçler katledilmiştir ve isimlerini burada
sayamayacağımız pek çok gazeteci ve aydın
katledilmiştir. Bunları öldürtenler, hiç şüphesiz ki Türkiyenin
aydınlık geleceğinden korkan emperyalizm ve onun iş
birlikçisi gerici ve karanlık güçlerdir. Bunlar aydınlık
Türkiyeden korkmuşlardır. Fakat bu tür cinayetlerde
bazılarında belli bir yere kadar gidiliyor ve bazılarında
sadece tetikçiler bulunuyor. Tetikçilerin arkasındaki destekçileri,
asıl karanlık güçler bir türlü bulunamıyor.
Bakın, Abdi
İpekçinin kızı Nükhet İpekçi İzet 1 Şubat 2009
günü babasının mezarı başında şunları
söylemiştir: Otuz yıldır tanıklığım
hukuksuzluğun tanıklığıdır. demiştir.
Ülkemiz için otuz yıl hâlâ çözümlenememiş bir cinayet olarak kaldı.
Bize şimdiye kadar kimlerin suç örgütü olmadığı, kimlerin
suç örgütüyle ilişkisinin olmadığı söylendi. Biz sadece
bunları duyduk. Ama gladyosuyla hesaplaşmış bir ülkeden
geri gönderilen tetikçinin daha yıllar önce askerî cezaevinden
kaçırılışını, kimlerin
kaçırdığının söylenmesini istiyoruz. Asıl
suçluları devletten kaçırdılar. Sanki suçlu biz gibiydik.
demektedir. Yalan mı söylüyor sayın milletvekilleri Sayın
İpekçinin kızı?
Sayın
İpekçi, Uğur Mumcu, demokrasi, özgürlük ve aydınlık bir
Türkiye için kalemlerini kullandılar. Onlar araştırdılar,
düşündüler ve kalemleriyle yazdılar. Düşündüklerini de
yiğitçe, korkmadan herkese söylediler. Onların gazetecilik ve bilim
aydınlığı duyumlara, dedikodulara, söylentilere, yalanlara
ve iftiralara dayalı değildi. Onlar gerçekten objektif bir
gazetecilik, objektif bir aydının yapması gereken şeyleri
yaptılar; korkmadan da düşüncelerini söylediler, hiç kimseden
çekinmediler. Onlar demokrasinin, özgürlüğün savaşçısıydılar,
yılmaz savunucusuydular. Onlar düşündüklerini, halkın
geleceği için, aydınlık Türkiye için korkmadan söylediler. Onlar
bugünkü ortamda görüldüğü gibi kendi çıkarlarını ülkenin
çıkarlarının üstünde tutan sözüm ona bazı aydınlar
gibi davranmadılar.
Değerli
arkadaşlarım, Abdi İpekçi ve Uğur Mumcu gibi
aydınlarımız, gazetecilerimiz, yazarlarımız gerçekten
basının kendi kendisini kontrol etmesinin
savunucularıydılar ve bunun için gerekli önlemlerin
alınmasını da, hayata geçirilmesini de savundular. Onlar
gerçekten bu ülkenin yılmaz savaşçılarıydılar.
Bugün bu ülkede
bunları katledenlerin katilleri bulunmadan, bu cinayetlerle
yüzleşilmeden demokrasiye varmak mümkün değildir; bu demokrasi olsa
olsa çeyrek demokrasi olur, özgürlüğü bir türlü tesis edemeyiz. Onun için
bunları katledenleri, katillerini, gerçek katillerini bulmak
zorundayız, Diyarbakır Cezaevinde yaşananları
açığa çıkarmak durumundayız, Doğuda insan
dışkısı yedirilen köylülere insan
dışkısı yedirenleri açığa çıkarmak
zorundayız, biz bunların gerçek katillerini bulmak zorundayız;
yoksa bugünkü demokrasi gerçekten -bir gazetecinin söylediği gibi-
kanadı kırık bir demokrasi olmaktan öteye gidemez.
Bu
gazetecilerimiz ve bundan önce öldürülen yazarlarımız Muammer
Aksoylarımız, Uğur Mumcularımız, Vedat
Aydınlarımız, Bahriye Üçoklarımız hepsi ama hepsi
demokrasi, özgürlük, insan haklarının yılmaz savunucusu ve
savaşçılarıydılar. Onlar aşkın, sevginin,
yaşamın havarileriydi, bütün ömürleri bu kavgayla geçti. Yeryüzü
denen cenneti bize sunmak istediler ama ne yazık ki sunamadan gittiler.
Yeryüzü cennetini artık bundan sonra özgürlük, demokrasi ve insan
hakları savunucuları yeniden tesis etmek durumundadırlar.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Öztürk.
Gündem
dışı ikinci söz, yine aynı konuda söz isteyen
Diyarbakır Milletvekili Akın Birdala aittir.
Buyurunuz
Sayın Birdal. (DTP sıralarından alkışlar)
2.- Diyarbakır Milletvekili Akın Birdalın,
Abdi İpekçinin 30uncu ölüm yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
AKIN BİRDAL
(Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
değerli gazeteci Abdi İpekçinin öldürülüşünün otuzuncu
yılı nedeniyle gündem dışı söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Sözlerime
başlamadan önce, Abdi İpekçinin şahsında, siyasi
cinayetlere kurban giden, öldürülen bütün aydınlıkçı,
eşitlikçi, özgürlükçü gazetecileri saygıyla anıyorum. Artık
neredeyse hayatımızın bir parçası hâline gelen İnternette
bir arama motoruna Öldürülen gazeteciler yazdığımızda
karşımıza yüzlerce kişilik listeler çıkmakta.
İttihatçılarla öldürülen Hasan Fehmi ve Ahmet Samimden bu yana
yüzyıl içinde yüzlerce gazeteci öldürülmüş ve ne yazıktır
ki birçoğunun katili bulunamamış. Bu cinayetlerin büyük
çoğunluğu da muhalif gazetecileri susturmaya yönelik siyasi
cinayetlerdir. Toplumun doğru haber alma ve bilgilenme kaynağı
olan gazetecilerin cinayete kurban gitmesi ve bu cinayetlerin
aydınlatılamaması adalete olan güveni de zedelemektedir. Bundan
otuz yıl önce 1 Şubat 1979 yılında öldürülen Abdi
İpekçiyi kimlerin öldürdüğü, nasıl öldürdüğü artık
sır olmaktan çıkmıştır. Ancak bu öldürmede adları
geçenler bir türlü yakalanamamakta, yakalansa da delil yokluğundan
salıverilmişlerdir. Abdi İpekçinin katil zanlısı
Mehmet Ali Ağca 25 Haziran 1979 yılında İstanbulda
faşistlerin gidip geldiği Beyazıtta bir kahvehanede ihbar
üzerine yakalandıktan sonra basına konuşmuştur: Abdi
İpekçiyi ben öldürdüm. Ne sağcıyım ne solcuyum, bağımsız
teröristim. Silahımı çektim ve sağ ön camdan elimi içeri sokup
ateş ettim. Daha önce bir tek el ateş etmeyi, insana
yaraşır bir şekilde öldürmeyi amaçlamıştım ama
kontrolümü kaybettim. Ağca sürekli ifade değiştirerek suç
ortaklarını korumaya çalışmış durmuştur.
Neden sonra cinayeti Mehmet Şener, Oral Çelik ve Yavuz Çaylanla
işlediğini açıklamıştır. Daha sonra olanları
biliyoruz. Maltepe Askerî Cezaevinden kaçış, yurt
dışına çıkış ve Papaya suikast. Türkiye'ye
iadesi, cezasını çekmekteyken yanlış hesaplamadan sonra
salıveriliş ve cezaevi kapısında gösterişli bir
şekilde yeniden karşılanış, ama bir türlü yerini
bulamayan adalet.
İki gün önce
mezarı başında yapılan törende konuşan kızı
Nusret İpekçi İzetin de dediği gibi -az önce değerli
konuşmacının da belirttiği gibi-
Yaptığımız tanıklık, ne yazık ki otuz
yıllık hukuksuzluğun tanıklığı. diyerek,
Ölülerimizi biliyoruz, ama öldürtenleri öğrenemedik. diyor. Metin
Göktepe, Cengiz Altun, Hafız Akdemir, Musa Anterler, Namık
Tarancılar ve Uğur Mumcular, hepsi de faili meçhul olmuş.
Aslında failleri biliniyor.
Bugün Ergenekonu
tartışıyor Türkiye, yüzlerce ad geçiyor iddianamede, ifadelerde.
JİTEMci itirafçı Abdulkadir Ayganın sayfa sayfa
itirafları yayınlanıyor. Bu, daha önce PKKli, PKK
itirafçısı, sonra da JİTEM itirafçısı. Özgür Gündem
gazetesinde altı yıl önce bu katil itirafçının ifadeleri
yayınlanmıştı, ama ne yazık ki hiç kimse dikkate
almadı, ama şimdi son bir hafta içerisinde Taraf gazetesinde
Neşe Düzelin yaptığı röportaj üzerine Türkiye'nin gündemine
oturdu ve örneğin dün yine Taraf gazetesinde ve günlük gazetede iki
değerli eski baro başkanının bu JİTEMe ilişkin
açıklamaları var.
Eğer
şimdi gerçekten tarihimizle yüzleşmek istiyorsak, gerçekten Ergenekon
denilen ve onun adı işte JİTEMdir ki dün Diyarbakırda
insan hakları kuruluşları o JİTEMin adresini gösterdiler;
umuyor ve diliyorum ki bugüne değin bunu görmemiş olan cumhuriyet
savcıları JİTEMin dün gösterilen adresinin üzerine giderler ve
oralarda kimlerin kaybedildiğini, kimlerin öldürüldüğünü görürler.
Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; aslında bilinmeyen bir şey
yok, her şey biliniyor. Önemli olan, bunun üzerine gitme
kararlılığını ve cesaretini göstermek; demokrasiye,
insan haklarına, adalete ve hukukun üstünlüğüne sıkı
sıkıya bağlı olmak ve Türkiye'nin gerçekten farklı
kimlik ve kültürlerin bir arada barış içinde yaşama
ihtiyacını derinden duymak ve o demokratik temiz toplumu yaratma
konusunda bir irade göstermek.
Ben, şimdi,
izninizle, Sayın Başkanımızdan, gerçekten
aydınlıkçı, demokrat, özgürlükçü bir gazeteci
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
AKIN BİRDAL
(Devamla) Teşekkürler.
katledilen
değerli gazeteci Uğur Mumcunun eşi olarak ve bugün de Türkiye
Büyük Millet Meclisinin Değerli Başkan Vekili olarak
Bunların
üzerine gidebilmek ve bunları açığa çıkarabilmek ve bundan
sonra gerçekten siyasi suikastların ve cinayetlerin olmaması ve
tarihimizle yüzleşebilmemiz için bir kez daha yineliyoruz: Türkiye Büyük
Millet Meclisinde siyasi bir irade yaratılmalıdır, genel
görüşme açılmalıdır ve bir Meclis
araştırması komisyonu oluşturulmalıdır,
arşivler kimseye kapalı kalmamalıdır ve gerçekleri
araştırma komisyonuyla gerçekten Türkiye'nin de artık hak
ettiği, muhalif gazetecilerin korkmadan, korkutulmadan, cesaretle
yazdığı çizdiği bir Türkiye yaratılabilinsin. Yoksa
insandan yana, emekten yana, özgürlükten, demokrasiden ve barıştan
yana bir toplum, ne yazık ki, yaratılamayacak.
Bakın,
anneler 200 kez Galatasarayın önünde toplandılar
Kayıplarımızı istiyoruz. dediler, bir gün
çocuklarının, eşlerinin eve döneceklerini bekliyorlar, ona
karşılık verilemezse bile çiçeklerini koyacakları bir
mezarlarının olmasını istiyorlar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi bağlayınız.
Buyurunuz.
AKIN BİRDAL
(Devamla) Bağlıyorum Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Arkadaşlar,
Uluslararası Af Örgütünün bütün yayınlarının köşesinde
bir söz vardır unutmaya karşı: Elbette ki, biz
yitirdiklerimizi, katledilenlerimizi unutmayacağız.
Unutmayacağız ve onların failleriyle hesaplaşacağız,
ki, bir daha Türkiyede gerçekten namuslu, yurtsever, aydın, insan
hakları ve barış savunucuları katledilmesin.
Bu umutla,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Birdal.
Gündem
dışı üçüncü söz, emekli vatandaşlarımızın
sıkıntıları hakkında söz isteyen Tokat Milletvekili
Reşat Doğruya aittir.
Buyurunuz
Sayın Doğru. (MHP sıralarından alkışlar)
3.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
emeklilerin problemleri ve beklentilerine ilişkin gündem
dışı konuşması
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; emeklilerin problemlerini ve
beklentilerini gündeme getirmek üzere gündem dışı söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Emekli
insanlarımız çok zor durumdadır. Yaşamlarını
devam ettirmede, geçimlerini temin etmede -anlatamadıklarından-
görüldüğünden daha da zor durumda olduklarını ifade etmek
istiyorum. Yeni bir yıl ve yeni bir maaş zammı açıklanmasıyla
birlikte, yedi yıldır ülkemizi yöneten iktidar yine emeklilerimizi
hayal kırıklığına uğratmıştır. Her
ne kadar 2009 yılında değiştirilmiş olsa bile, deve
eti ve pinpon topları fiyat artışları ile hesaplanan enflasyon
dikkate alınarak yapılan zam emeklilerimizi üzmüştür.
Anayasamızda yazılı olan sosyal devlet ilkesi, AKP
İktidarı tarafından emekli aylıklarına zam
yapılacağı zaman, maalesef unutulmaktadır. Sosyal devlet,
emeklisine insanca yaşamaya yetecek bir gelir ve aylık ödeme
sağladığı zaman ancak anlam kazanır. Emeklilerin yüzde
80i açlık sınırının altındadır.
Yapılan bir araştırmada, SSKdan emekli olan bir emekli
ayın 6 gününü aç, 22 gününü de maalesef yoksul geçiriyor. Emekli
ücretleri, önce açlık, sonra da yoksulluk sınırının
üzerine mutlaka ama mutlaka çıkarılmalıdır.
Ayrıca, 2
milyona yakın işçi emeklisinin yıllardır beklemiş
olduğu intibak yasası da maalesef
çıkartılamamıştır. Bugün aynı işi yapıp
farklı tarihlerde emekli olan insanlardan biri diğerinin yarısı
kadar ücret alıyor. İntibak yasasını mutlaka ama mutlaka
acilen çıkartmak mecburiyetindeyiz. Az da olsa memurlara dönemler hâlinde
yapılan kademeli iyileştirmeler memur, işçi, BAĞ-KUR tüm
emekli ve dul, yetimlerine de uygulanmalıdır.
Emekliler
farklı dünyada yaşamıyor. Çalışanların emekli
olduklarında maaş uçurumu yaşamayacağı düzenlemeler
yapılmalıdır. Emekliler için refah payını da içeren
temel ücret uygulaması getirilmeli, bankalarca maaş promosyonu
bunlara da uygulanmalıdır. Emeklilerin Ekonomik ve Sosyal Konseyde
temsil edilmesi gerekmektedir. Çalışanlar için ödenen aile ve çocuk
yardımı emekliler için de ödenmelidir. Maliye Bakanının 22
Temmuz seçimleri öncesinde Eskişehirde emeklilere söylediği
Emeklisine bakamayan devletten hayır gelmez. sözünü
hatırlatır, verdiği sözü tutarak
Tüm emeklilerin tek çatı altında toplanması ve ücret
dengesi sağlanmalıdır. sözünün yerine getirilmesini bekliyoruz.
Ocak 2009
itibarıyla emekli aylıklarına yapılan günlük
artış bir simit ve çay parasını maalesef geçememiştir.
Emekli insanlarımızın en fazla, gıda, ısınma,
aydınlanma ve sağlık için harcama yaptıkları
bilinmektedir. Doğal gaza yüzde 82 zam yapılmış, şimdi
de seçim öncesi yüzde 17 bu zam indirilmiştir. Bunun adı ekonominin
kuralı değil, Kazan kepçesiyle bindir, çay kaşığıyla
indir.dir. Bir önceki yıla göre daha az kullanılan elektrik ve
doğal gaz için daha yüksek fatura maalesef emeklilerce de ödenmektedir.
Emekliye yapılan zamlar sadece elektrik ve doğal gaz zamları
nedeniyle aylık olarak faturalara yansıyan artışı
karşılayamamaktadır.
Bunların
yanında emeklilerimizin sağlık problemlerinin fazla olması
ve sürekli kullandıkları ilaçlar olması dikkate
alındığında emeklilerimizin muayene ve ilaç yazdırmak
için sağlık kuruluşlarına daha fazla gittikleri malumdur.
Bu nedenle emeklilerden tedavi ve ilaç katkı payı
alınmasının kaldırılması tüm emeklilerimiz
tarafından beklenilmektedir.
Yine öncelikle
emeklileri ve de herkesi ilgilendiren sadece iki tane örnek vermek istiyorum.
Sağlık Uygulama Tebliği ile gözlük çerçevesi ödemesi iki
yıldan üç yıla çıkartılmış, cam
değiştirme bedeli önceden göz bozukluğunun derecesi
değiştiğinde hemen ödenirken şimdi En az 0,50
değişmesi ve altı ay süre geçmesi gerekiyor. işlemi
konmuştur. Aynı durum yine bir diğer konu olarak da işitme
cihazlarında geçerlidir. Katkı payı önceden 800 TL iken bugün
350 TLye düşürülmüş durumdadır. Bunlar mutlaka düzeltilmesi
gereken konulardır. Emekliler de bu konudan şikâyetçi,
çalışan memuruyla işçi de bu konulardan şikâyetçidir.
Sayın
milletvekilleri, emeklilerimiz insan onuruna ve ülkemizin büyüklüğüne
yakışır bir şekilde değer vermemiz gereken
büyüklerimizdir. Emeklilerimiz evlerine ekmek götüremez, kiralarını
ödeyemez konuma gelmişlerdir ve şu an itibarıyla da
durumları çok vahim bir konumdadır. Açlık
sınırının altında kredi kartı borcuyla
yaşayan, aşevlerine, iftar çadırlarına,
dağıtılan kömüre ve gıda paketlerine muhtaç hâle getirilen
emekliler ile dul ve yetimlerinin sesi mutlaka ama mutlaka iktidar
tarafından duyulmalı ve Türkiye Büyük Millet Meclisine de gündem
oluşturacak şekilde getirilmelidir.
Milliyetçi
Hareket Partisi iktidarında emeklilerimizin yüzü gülecektir. Her yıl
eylül ayında kışa hazırlık yardımı olarak
bir maaş tutarında ödeme yapılması taahhüt edilmiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
REŞAT
DOĞRU (Devamla) Bunların hepsi seçim beyannamemizde yüce
milletimize taahhüt olarak ilan edilmiştir.
Büyük Önder
Mustafa Kemal Atatürk diyor ki: Bir milletin yaşlı
vatandaşlarına, emeklilerine karşı tutumu, o milletin
yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır. Mazide muktedirken
bütün kuvveti ile çalışmış olanlara karşı minnet
hissi duymayan bir milletin istikbale güvenle bakma hakkı yoktur. Bu sözü
çok önemlidir diyor, yüce Meclisimizi en derin saygılarımla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Doğru.
Sayın
milletvekilleri, şimdi gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Sözlü soru
önergesinin geri alınmasına dair bir tezkere vardır, okutuyorum:
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüzün
(6/1002) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığı-na
ilişkin önergesi (4/114)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin Sözlü
Sorular Kısmının 334. sırasında yer alan (6/1002) esas
numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.
Gereğini
saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
BAŞKAN
Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi
vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
B) Tezkereler
1.- Çek Cumhuriyeti Temsilciler Meclisi Güvenlik Komisyonu
Başkanı Frantisek Bublan tarafından, Çek Cumhuriyetinin
başkenti Pragda yapılacak olan Güvenlik Komitesi
Başkanları Toplantısına ismen davet edilen TBMM Millî
Savunma Komisyonu Başkanı İstanbul Milletvekili Hasan Kemal
Yardımcı ve İçişleri Komisyonu Başkanı
Tekirdağ Milletvekili Tevfik Ziyaeddin Akbulutun davetine ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/680)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Çek Cumhuriyeti
Temsilciler Meclisi Güvenlik Komisyonu Başkanı Frantisek Bublan, Çek
Cumhuriyetinin Başkenti Pragda yapılacak olan Güvenlik Komitesi
Başkanları Toplantısına, İstanbul Milletvekili TBMM
Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hasan Kemal Yardımcı ve
Tekirdağ Milletvekili TBMM İçişleri Komisyonu Başkanı
Tevfik Ziyaeddin Akbulutu davet etmektedir.
Söz konusu davete
icabet edilmesi hususu Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı
Kanunun 9 uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Köksal
Toptan
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN
Kabul edenler
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
On dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 15.25
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.37
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yusuf
COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 52nci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının tezkeresinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi tezkereyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir, karar yeter sayısı
vardır.
Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sayın
Nevzat Pakdil, gündemin Sözlü Sorular kısmında yer alan ve Meclis
Başkanına yöneltilen 4 ve 289uncu sıradaki sözlü soruları
birlikte cevaplandırmak istemişlerdir.
Ayrıca,
Millî Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik, gündemin Sözlü
Sorular kısmında yer alan sorulardan 5, 6, 12, 15, 16, 17, 19, 20,
22, 23, 24, 27, 30, 31, 33, 49, 54, 58, 64, 67, 68, 69, 70, 71, 76, 77, 80, 83,
84, 85, 86, 87, 90 ve 101inci sıralarındaki soruları birlikte
cevaplandırmak istemişlerdir.
Bu istemleri
sırası geldiğinde yerine getireceğim.
Şimdi,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun, İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önergesi vardır; okutup oylarınıza
sunacağım.
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- (10/198) esas numaralı Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun
03/02/2009 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
MHP Grubu önerisi
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulunun, 03.02.2009 Salı günü (Bugün) yaptığı
toplantısında, siyasi parti grupları arasında
oybirliği sağlanamadığından, Grubumuzun TBMM Genel
Kurul Gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair İşsizlik sorununun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
verdiğimiz Meclis Araştırması önergemizin
görüşmelerinin 03.02.2009 Salı günü yapılmasını
İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına
sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Mehmet
Şandır
Mersin
MHP
Grup Başkanvekili
BAŞKAN Lehte ve aleyhte söz vereceğim.
Şimdi söz sıralarını belirliyoruz.
Lehte, Antalya Milletvekili Mehmet Günal
Kim konuşacak?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Lehte ikinci söz Mustafa Özyürek
efendim.
BAŞKAN O zaman aleyhte
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Lehte, lehte
BAŞKAN Gene lehte Sayın Özyürek, İstanbul
Milletvekili, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin,
işsizliğin araştırılması konusunda verdiği
önergenin lehinde konuşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, her gün Türkiyede yeni bir
gündemle karşı karşıya geliriz ama halka sorduğunuz
zaman Türkiye'nin bir numaralı sorunu nedir diye, daima işsizlik
olarak çıkar. Çünkü işsizlik en büyük felakettir. İşi
olmayan insan -sadece gelir kaynağından mahrum olan insan değil-
aynı zamanda toplumda, dünyada kendini hiçbir işe yaramayan, fuzuli,
gereksiz bir insan gibi görmektedir. O nedenle istihdam sorunu, işsizlikle
mücadele bütün dünyada en önemli sorundur. Ne yazık ki Türkiyede
işsizlikle mücadele konusunda, işsiz sayısını azaltma
konusunda kapsamlı, tutarlı hiçbir çalışma
yapılmamıştır. O nedenledir ki resmî verilerde bile
işsizlik oranı yüzde 11lere çıkmıştır. Resmî
verilerde bile diyorum çünkü işsizliğin bu boyutların, yüzde
11lerin çok üzerinde olduğunu hepimiz biliyoruz, hepiniz biliyorsunuz.
Kahvehanelere gittiğinizde, köylere gittiğinizde, hatta Meclisteki
odalarınızda oturduğunuzda size başvuran, milletvekillerine
başvuran insanlar işsiz insanlardır veya işsiz
insanların yakınlarıdır.
Bu işsizlik, geçmişte biraz okuryazar veya yüksek
tahsili olmayan kişiler şeklinde görülürken şimdi,
yükseköğrenim görmüş, mühendis olmuş, çeşitli mesleklere
sahip olan insanların da işsiz olduğunu görüyorsunuz. Dört
yıldır, beş yıldır, altı yıldır iş
bulamayan mühendisler vardır. Bu, bir sorundur ve bu, çok ciddi bir
felakettir. Bunu ortadan kaldırabilmek
Geçmişte hep şu söylendi: Ülkede büyüme olursa,
kalkınma olursa işsizlik ortadan kalkar. denildi. Özellikle 2008
yılının ortalarına kadar Türkiyede 2001 yılından
itibaren bir büyüme oldu, yaşadık ama buna rağmen işsiz
sayısında bir azalma olmadı. Demek ki ekonominin kendi kendine
bu sorunu çözmesi mümkün değil. Öyleyse işsizlikle mücadele için
ciddi program ortaya konulması lazım ve müdahale edilmesi gerekiyor.
Şimdi, yüzde 10,9 gibi bir resmî işsizlik rakamıyla
karşı karşıyayız ama bunun gerçekçi
olmadığını hepimiz biliyoruz. Çünkü iş gücüne
katılma oranı son derece düşüktür, yüzde 50lerdedir Türkiyede.
Oysa iş gücüne katılma oranı, yani çalışma
çağında olup da çalışan insanların oranı Avrupa
Birliğinde yüzde 70tir, Türkiyede yüzde 50ler civarındadır.
Buna rağmen yüzde 11 civarında bir işsizlik görülüyorsa, gerçek
işsizliğin çok daha büyük olduğu ortaya çıkar.
Tabii, işsizlik gibi bir büyük felaketi araştırmak,
Türkiye Büyük Millet Meclisinde halkı temsil eden, işsizleri de
temsil eden siz değerli milletvekillerinin en önemli görevidir ve
sorumluluğudur. Onun için, mutlaka işsizlik konusu enine boyuna bu
Mecliste incelenmelidir, tartışılmalıdır, boyutları
gerçek anlamıyla ortaya konulmalıdır. Bizim Cumhuriyet Halk
Partisi olarak
yaptığımız hesaplara göre işsizlik oranı yüzde
18lerin üzerindedir.
Bir diğer önemli nokta: İşsizlikle nasıl
mücadele edeceğiz; bu genç insanlara, büyük zorluklarla üniversitede
okumuş, üniversiteyi bitirmiş bu insanlara nasıl umut
vereceğiz, nasıl iş vereceğiz; bunların da ciddi
şekilde incelenmesi gerekiyor. Ekonomi kendiliğinden, büyüme
kendiliğinden işsizliği çözmediğine göre ve bir süredir
global krizin de etkisiyle Türkiyede, bırakınız büyümeyi, bir
küçülmeyle, bir daralmayla karşı karşıya olduğumuza
göre işsizlik çok daha fazla artacaktır. Her nasılsa bir iş
bulmuş, çalışmakta olan insanlar giderek işsiz
kalmaktadır, fabrikalar kapanmaktadır. Özellikle tekstil sektöründe pek
çok fabrika kapanmıştır ve orada çalışan insanlar
işsiz kalmışlardır. Otomotiv sektöründe büyük bir daralma
yaşanmaktadır ve işsizlik almış başını
gitmiştir. Nitekim ocak ayında otomotiv ihracatında yüzde 53
küçülme olmuştur. Bu küçülmenin devam ettiğini varsayarsanız,
işte bazı otomotiv şirketleri -izin vererek, geçici olarak-
insanları bütünüyle kapının dışına
koymadılar ama herkes de biliyor ki kriz böyle devam ettiği sürece
otomotiv sektöründe de kitlesel işten çıkarmalar
başlayacaktır.
Diğer daralma: Tarımdaki durumun içler acısı
olduğunu biliyoruz, esnafın sürekli iş yerini
kapattığını biliyoruz. Bunların hepsi zaten var olan,
yüksek olan işsizliği daha da artıracaktır.
Şimdi niçin şu anda 2001 yılına göre
işsizlerden büyük tepki gelmiyor? Bunun temel nedeni değerli
arkadaşlarım, 2001 yılında öncelikle işsiz kalan
insanlar finans sektöründe çalışan, bankalarda çalışan
insanlardı. Bu kesim toplumda daha etkili olan, sesi daha gür çıkan
insanlardı. O nedenle, zannediliyor ki, şu anda işsizlik
açısından 2001 yılından yani kriz yılından çok
daha iyi durumdayız. Hayır, öyle değil. Bu, şuna benziyor:
Biliyorsunuz, İstanbulda deprem olduğu zaman yer yerinden oynuyor
ama Erzincanda, Vartoda deprem olduğu zaman toplum çok fazla
ilgilenmiyor. Şu anda da Denizlideki insanlar işsiz kalıyor,
Adıyamandaki, Gaziantepteki insanlar işsiz kalıyor ama bunlar
basında, televizyonlarda birkaç gün gündemi işgal ediyorlar ve daha
sonra unutup gidiyoruz. Ama o insanlar, evine ekmek götüremeyen o insanlar,
artık kirasını ödeyemeyen pek çok aile çocuklarını
okuldan geri almak durumunda kalıyor. Bunların dramına Meclis
seyirci kalamaz değerli arkadaşlarım.
Bu dramı elbette Mecliste bütçe görüşmeleri ve çok
çeşitli vesilelerle hep dile getiriyoruz ama sistematik bir
yaklaşımı sergilemiyoruz. Muhalefet olarak biz
İşsizlik artıyor, buna çare bulalım. diyoruz, iktidar da
her zaman Merak etmeyin, işte, ekonomi büyüyor, gelişiyor,
kendiliğinden sorun çözülecektir. diye geçiştiriyordu. Artık o
gerekçe de ortadan kalktı; büyüyen bir ekonomi yok, bir kalkınma yok,
öyleyse işsiz sayısı daha da artacaktır. Bunlara mutlaka
bir çözüm bulunması lazım. O görüşmeler sırasında,
inşallah kabul edilirse bu önerge, o zaman daha ayrıntılı
bir şekilde, işsizlikle nasıl mücadele edileceğini, şu
anda işçi çıkarma noktasına gelmiş olan firmalara hangi
desteklerin, hangi katkıların yapılmasının daha
doğru olacağını anlatma fırsatını buluruz.
Değerli arkadaşlarım, sadece doğal felaketlere
çözüm bulamazsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen, sözlerinizi tamamlayınız.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) Tamamlıyorum Sayın
Başkan.
Deprem olur çözemezsiniz, tsunami olur çözemezsiniz ama
işsizlik Allah yapısı değil kul yapısıdır.
Bunun mutlaka bir çözümünün olması lazım ve bir çözümü vardır,
yeter ki bunu doğru algılayalım, doğru değerlendirelim
ve bu işsiz kalan insanların feryadını burada, Mecliste
duyarak buna çözüm arayalım.
Ben, bu önergenin kabul edilmesi yönünde oy
kullanacağımızı açıklıyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Özyürek.
Aleyhinde Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, buyurunuz
efendim.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; işsizlik, Türkiye'nin sosyoekonomik
sorunları içinde birinci sırada yer alıyor. Özellikle dönemsel
olarak baktığımız zaman, Türkiyeyi, darbeler dönemini, 12
Eylül askerî dönemini bir dönem olarak almak lazım. Bunu 80-89a kadar
farklı bir kategoride, 89-94 arası yine bir kriz dönemine denk
geliyor, 94 ayrı bir dönem, 94-2001, 2001 krizini ayrı bir dönem
olarak almak gerekiyor.
12 Eylül askerî darbesinin akabinde 2 milyonu aşkın
yurttaşımız fişlendi, üniversite hocaları okullardan
alındı, öğretmenler görevlerinden atıldı, memurlar
sakıncalı ilan edildi ve hâlâ bu sorun çözülmüş değil.
Öğretim üyelerinden öğretmenlere, işçilere, sendikacılara,
duyarlı, demokrat, muhalif, herkes o dönemde Millî Güvenlik Konseyinin
tasarruflarıyla, kendi çıkardıkları yasalarla,
işsizler ordusuna, nitelikli işsizler ordusuna atıldı.
Arkasından 83 sonrası Özal dönemi vardır. Özal dönemi 89lu
yıllara kadar bir trend gösteriyor. Ondan sonrası da 94 krizi. 94
krizi de istihdamda yavaşlama, gerileme, işsizlik oranının
artması, enflasyon ve hayat pahalılığı olarak
yansıdı. Ancak, en büyük kriz olarak 2001 yılında
işsizlik oranının yüzde 31lere vardığı, 2002
yılında bu artışın yüzde 64lere kadar olduğu
söylenir. İşsizliğin, 2001 krizinde 4 kat aşarak yüzde 122
olarak gerçekleştiği söylenir.
Günümüze geldiğimizde rakamlar bize daha korkunç bir tabloyu
gösteriyor. Bu tabloda üniversite mezunu gençlerdeki işsizlik
oranında korkunç bir artış var, istihdam yok, kentlerde korkunç
bir işsizlik var, özellikle kentlerde işsizlik oranının çok
yüksek olduğu söyleniyor, yine tarım ve kırsal alanlarda da
yüzde 5,6 olarak bir işsizlik oranının arttığı
söyleniyor. Burada, gençlerdeki işsizlik oranının TÜİK
rakamlarına göre yüzde 20lerde olması, doğrusu korkunç.
İşsizliğin yüzde 56sı lise altı eğitimli, yüzde
27,3ü bir yıl ve daha uzun süredir iş arıyor.
İşsizler, genellikle, yani yüzde 30-40 civarında eş dost
vasıtasıyla iş arıyor. Yüzde 82,7si bu, 2 milyona tekabül
ediyor- daha önce bir işte çalışmış, işine son
verilmiş. Yine daha önce bir işte çalışmış olan
işsizlerin yüzde 50,9u hizmetler, yüzde 22,8i sanayi, yüzde 18,9u inşaat, yüzde 7,4ü ise
tarım sektöründe görev almış. Bu rakamlara yakın zamanda
TÜİKin rakamları üzerinden baktığımız zaman
Türkiyede şu an işsizlik oranının toplam olarak 20 milyon
civarında olduğu gözüküyor. Çünkü, TÜİKin koyduğu
rakamlarda farklı kategoriler var. Bu kategorileri
topladığımız zaman sayı TÜİKin rakamlarıyla
bile ağustos itibarıyla yüzde 18,6 çıkmıştı.
Şimdi yeni bir global (küresel) krizin eşiğinde Türkiye ve bu
kriz en çok emek cephesini, çalışan dünyasını vuruyor.
Neden? Şirketler kapanıyor ardı ardına. Tekstil sektörü çöküyor.
İnşaat sektörü çöküyor. Tarımda zaten gerileme devam ediyor.
Bankacılık, finans sektöründe işten atmalar başladı ve
her gün yanı başımızda işinden atılmış
binlerce insanla karşılaşıyoruz. Mecliste de bize gelen en
yüksek talebin iş arama talebi olduğu düşünüldüğü takdirde,
bunu ciddi bir sorun olarak alıp, Türkiyenin en önemli sorunu olarak
alıp bunun üzerinde durmamız gerekiyor, bütün boyutlarıyla
düşünmemiz gerekiyor. Krizi de düşünmemiz gerekiyor, geleceği de
düşünmemiz gerekiyor. Yani burada, arkası olan, dayısı
olan, adamı olan, çevresi olan iş bulur konumundan, ihtiyacı
olan iş bulur konumuna, her yurttaşın
başvuracağı bir devlet kapısı olur, oradan iş
bulur noktasına, güven noktasına, yurttaşlar arasında
fırsat eşitliği olayına nasıl bir kapı
aralayabiliriz, bence önümüzdeki en önemli sorunlardan birisi bu.
Evet, iş ve işçi bulma kurumları, devletin
çalıştırdığı bu kurumlar ne kadar ihtiyaca cevap
veriyor, özel sektörde ne kadar bunun talebi vardır, tarım sektörü
buna ne kadar cevap veriyor, bu konuda bilimsel araştırmalara,
sosyolojik araştırmalara, hatta üniversite bazında çok ciddi bir
araştırmaya ihtiyaç vardır. Böyle bir araştırmayı
2008 kriziyle birlikte ele aldığı zaman Meclis, önümüzdeki on,
yirmi yıllara ilişkin bir tedbir alma, bu konuda çareler
geliştirme, işsizler ordusuna yeni alternatifler yaratma, istihdam
alanları yaratma, yeni iş imkânları bulma gibi birtakım
öneriler geliştirebilir. Şu anki durumda temel ihtiyaç bu
olduğuna göre, Mecliste bir konsensüsün, bir uzlaşmanın sağlanarak,
bütün grupların ve grubu bulunmayan partilerin de dâhil edilerek birlikte
çalışacağı bir komisyonun, küresel krizi, özellikle
günümüzdeki işten çıkarmaları dikkate alarak, tekstil
sektöründen inşaat sektörüne, turizm sektöründen bankacılık
sektörüne, otomotiv sanayisinden ağır sanayiye, tarım
endüstrisinden hayvancılığa kadar her alanda Türkiyenin
fırsatlarını, imkânlarını, kapasitesini, potansiyelini
ölçmesi gereken, bilimsel verileri ortaya çıkarması, bu bilimsel
veriler çerçevesinde bir planlamanın yapılması ve
işsizliğe çözüm aranması gerekmektedir. Bu nasıl
olacaktır? Bu konuda Meclise gelmiş, bununla ilintili benzer
araştırma önergeleri de bir araya getirilerek Mecliste öncelikle bir
araştırma komisyonu kurularak bu konuda bir çalışmanın
başlatılması, işveren kesimlerinden işçi kesimlerine,
sendikalara, emek, meslek örgütlerine, memur ve işçi ayrımı
yapmadan tüm çalışanların temsilcilerine, sivil topluma ve
üniversitelere kadar ciddi bir çalışma yapılması önümüzdeki
dönem bir zorunluluktur. Çünkü işsizliğin getirdiği
bunalım, sosyal patlama ve krizlerin temel nedenlerinden birini
teşkil ediyor. Suç oranının artması, hatta
boşanmalardan tutun da aile parçalanmalarına kadar birçok sorunun altında
işsizliğin en önemli etken olarak ortaya çıktığı
bilinmektedir. Böylesi bir durumda, Demokratik Toplum Partisi olarak, özellikle
Türkiyede işsizlik sorununa çözüm bulunulması konusunda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
HASİP KAPLAN (Devamla) -
Mecliste geliştirilecek her
türlü ortak çabanın içinde katkı sunmaya ve bu ortak sorunu siyaset
malzemesi yapmadan, partiler ve gruplar üstü birlikte çözümler bulma konusunda
önerilerimizi sunmaya her zaman çalıştık, bundan sonra da
çalışacağız.
Biz, her zaman şunu söyledik: Böylesi bir kriz ortamında
GAP 4 milyon işsize iş istihdamı sağlayabilecek
kapasitesiyle duruyor. Kırk yıllık bütün çabanın
sonuçlarını, en azından GAP projesiyle başlatarak GAPta
başlatarak, 4 milyon istihdam yaratarak işsizliğe çözüm
konusunda bir adım atabiliriz. Yoksa, işsizlik Issız Adam
afişinde olduğu gibi İşsiz Adam markasına
dönüşür Türkiyede. Türkiye gerçek sorunlarıyla yüzleşmeli
diyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyoruz. (DTP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Kaplan.
Grup önerisi lehinde, Antalya Milletvekili Mehmet Günal.
Buyurunuz Sayın Günal. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, sanal gündemlerden ve
çatışmalardan uzaklaşarak, halkın gerçek gündemini, gerçek
sorunlarını konuşabilmek için bu grup önerisini sunduk.
Gündeme alınmasını önerdiğimiz
araştırma önergemizin konusu, işsizlik ve bunun getirmiş
olduğu sosyal sorunların ciddi bir şekilde
araştırılarak çözüm önerilerinin
tartışılması ve bir an önce de uygulamaya
konulmasıdır.
Değerli milletvekilleri, bütün dünya krizi konuşur,
krize karşı önlemler alırken ve zaten daha önceden de ekonomik
durumu kötü olan Türkiyede de ciddi sorunlar yaşanırken, her gün
binlerce kişi işsiz kalırken, fabrikalar kapanırken,
iş yerleri kapanırken bizim sanal gündemlerle vakit kaybetmememiz
gerekiyor. Dolayısıyla, kısır çekişmelerden ve
çatışmalardan uzaklaşarak halkın sorunlarını
tartışıp yasama olarak da o sorunlara çözüm getirmemiz,
Hükûmetin de icra olarak bu sorunlara çözüm politikalarını
uygulaması gerekiyor.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, Türkiye ekonomisi
sadece bu yaşanan kriz nedeniyle bu işsizlik sorununu yaşamıyor.
Bugünün sorunu değil. Sadece krizin etkisiyle de ekonomideki bu
kötüleşmeyi yaşamıyoruz. Zaten yapısal olarak
yıllardır yaşamış olduğumuz üretemeyen bir
ekonomi sorunumuz var, dolayısıyla da istihdam yaratmayan bir sanal
büyüme sorunumuz var. Türkiye ekonomisi zaten bu global krize kötü noktada
yakalanmıştı. Bu çerçevede tabii ki sonuçlar biraz daha kötümser
olmamızı gerektiriyor. Dolayısıyla, bir an önce, daha önce
almadığımız yapısal önlemleri alarak, düşük
kur-yüksek faiz politikasının yol açtığı, yüzde 70i
ithalata bağımlı olan bir ihracat ve büyüme yapısından
kaynaklanan, istihdam yaratmayan büyüme anlayışını terk
ederek, istihdam yaratan, ara malına ham maddeyi yurt içinde de
üretilmesini teşvik eden, yüksek katma değerli ürünler üretimini teşvik
eden bir üreten ekonomi anlayışına geçmemiz gerekiyor.
Efendim, deniliyor ki hep: Niye yüksek büyüme rakamları
açıklanmasına rağmen işsizlik rakamları en son yüzde
10,9 olarak açıklandı? İşte bu yapısal sorunları
görmezden gelerek, sürekli olarak üstünü örttüğümüz için,
yıllardır alınmayan yapısal önlemler nedeniyle bugün
maalesef bu sorunlarla karşı karşıyayız. Sadece krizin
getirdiği bir sonuç değil. Ne oluyor o zaman? Bir süre dolar kurundan
dolayı ithalat cazip hâle geliyor, ihracatımız avantajlı
durumunu kaybediyor. Tabii bu arada, ucuz ithalattan dolayı ara malı
ve ham madde üreten firmalar, fabrikalar kapanıyor. O zaman da doğal
olarak işsizlik rakamları yüksek düzeyde seyretmeye devam ediyor ve
üretim imkânlarımız kısıtlanıyor.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, sizler
çıkıp kürsüye birazdan, Ne kadar güzel ekonomi, her şey iyiye
gidiyor. diyebilirsiniz. Ben onun için birkaç örnek vermek istiyorum ki,
araştırma önergesi verdiğimiz bu konunun ve bunun sosyal
boyutunun ne kadar önemli olduğunu belki biraz anlamamıza
yardımcı olabilir, gerçek gündemi tartışmamıza
yardımcı olabilir. Bakın, son yıl itibarıyla -sizler
her çıktığınızda nereden nereye diye zaman zaman rakam
veriyorsunuz ama- ben sadece 2007-2008 arasındaki değişmeye
dikkatinizi çekerek işin gelmiş olduğu vahim boyutu sizlerin
dikkatine sunmak istiyorum. Kurulan şirket ve kooperatiflerde geçen
yıla göre yüzde 11,5 azalma var, kapananlara bakıyorsunuz yüzde 3,8
şirket kooperatiflerde azalma var ama ticaret unvanlı iş
yerlerine baktığınız zaman, kurulanda yüzde 4,7 azalma var
iken kapananlarda yüzde 58lik bir artış var. Sadece geçen
yılı veriyorum, 2002ye gidersek çok daha vahim rakamlar var ama bu
kötüye gidişin bir sonucu olarak sizlerin dikkatine sunmak istediğim
bir rakam.
Diğer bir husus, karşılıksız çek ve
protestolu senetler de yine rekor düzeyde. Geçen haftalarda sicil
affını tartıştık. Negatif nitelikli kredi
dediğimiz kredi kartı ve kredi borcunu ödemeyenlerde, sadece geçen
yıla göre baktığınız zaman 3 misline yakın toplam
kredi kartı ve ferdî kredi borcu ödememe tutarında artış
var.
Bunları neden söylüyorum? Değerli
arkadaşlarım, şu anda bütün kesimler ciddi
sıkıntı içerisinde, işsizlik rakamlarına
yansımayan kısımlar var. Şimdi, tabii ki nüfusta da
TÜİKin bazı düzeltmeleri var ama o, cüzi miktarda mutlak bazı
rakamları değiştiriyor, oranlar değişmiyor. 10,9un
içerisinde genç nüfusa baktığımız zaman yüzde 22ye
yaklaşan bir işsizlik oranı var; bu sosyal boyutu dediğimiz
işsizlik meselesini -şu anda hepinizi de her gün iş takibine
ilişkin olarak gelen taleplerden dolayı yakından ilgilendiriyor-
sizler de zaten biliyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, burada rakamlara tek tek
girecek vaktimiz yok, önergemiz kabul edildiği takdirde bunları zaten
ayrıntılı olarak araştıracağız. Ancak, ne
yapmamız gerekiyor? Bu durumda işsizlik artıyor.
İşsizlere belli ödemeler, onlara sosyal imkânlar sağlamamız
gerekiyor. Bunun için de İşsizlik Sigortası Fonu kurmuşuz.
Peki, ne işe yarıyor bu İşsizlik Sigortası Fonu?
Kuruluş amacı itibarıyla işsizlik ödemesi yapan bir fon
olması gerekiyor ama işleyişte, sadece borç stoku üzerinde
oynamalar yaparak kamu net borç stokunu düşük göstermek üzere
kullanılan bir gösterge karşımıza çıkıyor,
işçilerin varlığı olan bu varlığı kamunun
varlığı gibi göstererek net borç stokunu düşürmemize
yarıyor. Başka ne işe yarıyor? Öbür taraftan, bütçeye gelir
kaydetmemize yarıyor veya bütçede bulamadığımız
paraları -geçen dönemde yaptığımız gibi- gelir olarak
İşsizlik Sigortası Fonundan başka projeler için aktarmaya
yarıyor.
Değerli arkadaşlarım, burada yaklaşık 40
milyara yakın para birikmiş. Bir arkadaşımızın
soru önergesine Sayın Bakanın Kasım sonu itibarıyla
cevabı var, çok küçük bir mukayese yapabilmeniz için söylüyorum: Mart
2002den, kurulduğundan bu yana -ki tarihe dikkat ederseniz hep
kötülediğiniz 57nci Hükûmet döneminde kurulmuştur- o zamandan
Kasım sonuna kadar 1 milyon 395 bin kişi başvurmuş, 1
milyon 240 bin kişiye ödeme yapılmış. Ne kadar? 1 milyon
762 bin 890. Yani adam başı çok cüzi bir miktar, bir aylık geçimine
bile ancak yetecek bir miktar düşüyor. Buna da şükür ama onu
alabilenlerin sayısı sadece bu kadar. Sadece şu anda 2,5
milyonun üstünde, TÜİKin rakamlarına göre bile, işsiz
sayısı var. O zaman Bu İşsizlik Sigortası Fonunun
işleyişini, başvurularını, bütün unsurlarını
gözden geçirmemiz gerekir. demiştik, henüz o noktaya gelemedik
değerli arkadaşlar. Bu Fonun işsizler için
kullanılması lazım. Tabii çok küçük bazı eğitim
programları yapılıyor ama çok daha aktif bir şekilde Aktif
İş Gücü Programları dediğimiz programlara zaman
ayırmamız, iş gücünün kalitesini artırmamız gerekiyor.
Değerli arkadaşlarım, burada çok fazla şeyler
söylenilebilir ama biz esas itibarıyla burada
Çok ağır
sonuçları var, yoksulluk oranımız giderek artıyor, göreli
yoksulluk oranları, yoksul sayısı artıyor.
Dolayısıyla, bizim sizden istirhamımız, bu konudaki
önerimizi dikkate almanız. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak her zaman
-siz her ne kadar muhalefeti yok saymaya çalışsanız da-
yapıcı, yol gösterici bir muhalefet anlayışından yana
olduk. Burada eğer, sonra, araştırma önergesi kabul edilirse
İşsizlikle Mücadele Projesi kapsamında yapmış
olduğumuz önerilerimiz var. Bu çerçevede de sizleri bilgilendirerek
alınması gereken önlemlerde de sizlerle beraber çalışmaya
hazırız.
Sizden istirhamımız, hem Hükûmet olarak hem de AKP Grubu
olarak bu önergemizi ciddiye alarak en azından bir nebze olsun halkın
gerçek gündemini tartışmaya yanaşmanız. Bu sanal
gündemlerden uzaklaşarak biraz da evimizin içine
-dışarılardaki sorunları şu anda öteleyelim,
çözemiyoruz- dolayısıyla biraz da halkın gerçek gündemine
bakalım, krizden etkilenen bu vatandaşlarımızın
sorunlarına nasıl çözüm bulabiliriz kısmında hep beraber
ortak bir araştırma yapalım ve sonrasında da bu
politikaların uygulanmasında bizler yapıcı muhalefet
anlayışı çerçevesinde sizlere destek olalım. Küçümsemekten,
Yavru muhalefet demekten vazgeçelim. Sayın Başbakanın bu
konuda kulakları çınlasın!
Biz görüşmeye hazırız, tartışmaya
hazırız, önerilerimiz hazırdır. Sizlerin de bu önergeye desteklerini
bekliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Günal.
Grup önerisi aleyhine Çorum Milletvekili Agâh Kafkas,
Buyurunuz Sayın Kafkas. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AGÂH KAFKAS (Çorum) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grup önerisi aleyhine söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Gündeme getirilen konu dünyanın en önemli sorunu.
Çağdaş, gelişmiş bütün ülkelerde de istihdam diye büyük bir
sorun var, gelişmekte olan ülkelerde de istihdam diye bir sorun var ve
bütün ülkelerin en önemli ve en öncelikli meselesi bu sorunun çözümüne
ilişkin çabalar sarf etmektir.
Şimdi beş yıllık icraatımız
döneminde -biraz önce arkadaşlarımız söyledi- gerçekten,
Türkiye, üst üste istikrarlı, çok yüksek oranda büyümeyi
gerçekleştirdi ama istihdam oranlarında azaltmayı yeterince
sağlayamadı. Niye sağlayamadı? Çünkü dünyayla rekabet etmek
durumundasınız. Türkiyedeki yatırımların büyük
bölümüne baktığınız zaman verimliliği ve rekabet
gücünü artırmaya yönelik yatırımlar olduğunu gözlemliyoruz.
Bir fabrikaya teknolojik yatırım yapılıyor, o fabrikadaki
üretim 3 katına çıkarken maalesef istihdam üçte 1ine iniyor.
Eğer emek yoğun teknolojiyle üretim yapalım iddianızda
olursanız da o zaman dünyadaki rekabet şansınızı
korumakta zorlanıyorsunuz.
Şimdi, bir yanda küresel kriz var
Şimdi,
bakıyorsunuz, son birkaç ayda Almanyada 300 bin kişi, Amerika
Birleşik Devletlerinde 2 milyon 600 bin kişi işinden
olmuş. Avrupa Birliğinde işsizlik oranı 7,8; 2009da
muhtemelen 3,5 milyon işsiz olacağı söyleniyor, öngörülüyor ve
işsizlik rakamlarının Türkiye ortalamasını
yakalayacağı, yüzde 10lara geleceği söyleniyor.
Türkiye, küresel ekonominin bir parçası ve dünkü kapalı
ekonomide değiliz. Avrupada satılan beyaz eşyanın her 3
tanesinden 1 tanesi Türkiyede üretiliyor. Oradaki tüketim
kalıplarının daralması, Türkiyedeki üretimi ve
istihdamı da olumsuz yönde etkiliyor. Son ihracat rakamlarındaki
düşüşe baktığımız zaman da, bunun Türkiyeye
yansımasının muhakkak olduğunu görüyoruz. Bir de yetmez,
mevsim itibarıyla da bu kış şartları, ülkemizdeki
istihdamın en düşük seviyede seyrettiği aylardır.
Şimdi, bu noktada, bunu gündeme taşıyan bütün
arkadaşlarımı gerçekten kutluyorum, teşekkür ediyorum. Bu
konuşulmalı, tartışılmalı ve biz bunu bütün
boyutlarıyla ortaya koymalıyız. Ancak bunu yaparken, bir yandan
da Hükûmetimiz buna ilişkin, küresel krizin Türkiyeye
yansımalarının en aza indirilmesine ilişkin de birçok
tedbir ortaya koydu, birçok çalışma ortaya koydu. Örneğin,
haziranda istihdam paketinde yaptığımız son düzenlemelere
baktığımız zaman, işverenlerin üzerindeki ciddi
istihdam yüklerini yüzde 25 oranında azalttık. Kadınların,
gençlerin istihdamı konusunda, bunların sigorta primlerinin Fon
tarafından beş yıl süreyle kademeli karşılanması
konusunda ciddi bir iyileşme gerçekleştirdik. En önemlisi, sigorta ve
BAĞ-KUR prim borçları çok yüksek bir noktaya gelmişti.
İşverenlerin üzerinden bu yüklerin kaldırılması
noktasında çok radikal bir tedbir alınarak faizlerin yüzde 85
oranında silinmesi gerçekleştirildi ve yirmi dört aylık bir
taksitlendirme yapılarak müteşebbislerimizin nefes almasına,
rahatlamasına ve bu krize daha hazırlıklı girmesine yönelik
çok ciddi anlamda katkı sağlandı. İşverenlerin sigorta
priminden yüzde 25lik indirimle, 5 katrilyon liraya yakın bir
kaynağın işverenlerimize sunulması imkânı getirildi.
Buna baktığınız zaman, bu düzenlemelerin temelinde insan
yaklaşımını ön tarafa aldık, kayıt
dışının önlenmesi ve esas itibarıyla işçinin
kayıtlı olarak istihdamına özen gösterilmesi kriterinden hareket
ederek bunları yaptık.
Bildiğiniz gibi, sigortalı çalıştıran
iş yeri sayımız ülkemizde toplam 1 milyon 174 bin
civarında. Şu ana kadar, bu teşvik kapsamından, yani yüzde
25lik indirimden, kadın istihdamından, özürlü istihdamından ve
genç istihdamından yararlanan işçi, iş yeri sayısı
sevindirici bir rakamdır, 630 bine ulaştı, bu her gün biraz daha
artmaktadır. Burada iki tane temel kriterimiz var, bir tanesi kayıt
dışı çalıştırmayacak, bir tanesi de prim borcu
olmayacak. Prim borcu olmayacak
Prim yükleri fazlaydı, gecikme
cezaları fazlaydı, insanlar ödeyemez hâldeydi. O zaman ne
yaptık? Bunları hafiflettik. Yetmez, peşinden de bu prim yükünü
hafiflettik. Buyur kardeşim, öde, sana da taksit imkânı sunuyoruz.
denildi. Bunun yanında, kayıt dışı istihdamın
Artık dünyanın önemli bir aktörü hâline gelen, dünya ekonomisinde
rekabet gücünü çok ön tarafa çıkaran Türkiye, işletmelerinde
kayıtlı istihdamı çalıştırmak zorunda ve kaliteli
üretim yapmak zorunda, rekabetin en önemli koşullarından bir tanesi
bu, bunu sağlamak adına da mutlaka kayıtlı istihdamı
sağlamamız gerekiyordu. Bu da büyük ölçüde, bunu teşvik edecek
mekanizmaları birlikte ortaya koymaktadır.
Yine, özürlülerin istihdamı konusunda ve işletmelerin
üzerindeki yüklerin kaldırılması konusunda istihdam paketiyle
çok ciddi düzenlemeler yapıldığı ortada ve yine bu istihdam
paketinde yaptığımız düzenlemeyle son altı ayda 30 bin
insanımıza garantili iş kapsamında mesleki eğitim verdik
ve 2009da bu sayının 100 bin olması hedeflenmektedir ve
inşallah 100 bine çıkaracağız. Yine istihdamın
geliştirilmesi için bildiğiniz gibi İşsizlik Sigortası
Fonundan GAP projesine ciddi anlamda kaynak aktarılmıştır.
En son güncel bir çalışmayı sosyal taraflarla
beraber yapıyoruz. İşçi-işveren temsilcileriyle
Çalışma Bakanımız üçlü danışma
toplantıları yapmıştır, burada çok önemli bir
adım atılmıştır. Bildiğiniz gibi, kısa
çalışma 4447 sayılı Kanunda düzenlenmişti ülkemizde
çağdaş bir argüman olarak, enstrüman olarak. Bu
çalışmanın hayata geçirilmesi konusunda sosyal taraflarla ciddi
bir çalışma yapıldı ve bu çalışmanın
sonucunda krizden etkilenen, geçici olarak çalışmalarını durduran
ya da tam zamanlı çalışmadan kısmi zamanlı
çalışmaya geçen iş yerlerinde, işçilerin
çalışırken almakta oldukları ücretlerinin brüt yüzde
40ı tutarında kısa çalışma ödemesi
yapılmasına başlanıldı. İnceleme, bakanlık
müfettişleri tarafından süratle gerçekleştirilmeye
çalışılıyor. Bu çerçevede, bildiğiniz gibi, bununla ilgili
düzenleme -Bakanlar Kurulundan da tavsiye kararı
çıkmıştı- bugünlerde Meclisimize gelmektedir,
sanıyorum bir iki hafta içerisinde bunu Genel Kurula indirme ve kısa
sürede yasalaştırma imkânını elde edeceğiz.
Bu 2009daki kriz döneminde krize giren işletmelerde iş
gücünün sokağa atılmaması
Çünkü işletmelerin en önemli
varlıklarından bir tanesi de istihdam ve iş güçleridir. Bu kriz
geçicidir. Bu krizde işletmelerin hafızalarını kaybetmemeleri,
kaliteli istihdamlarını kaybetmemeleri, işletmelerin üretim
yapılarını kaybetmemeleri gerekmektedir. Onun için de
Hükûmetimiz İşçiyi çıkarma bu kriz döneminde, biz de katkı
verelim. demiştir. Buradaki ödenek nedir? Buradaki ödeneğe
baktığınız zaman, daha önce tabanı 266, tavanı
533 TL idi. Bu yüzde 50 oranında artırılarak tabanı 400
liraya, tavanı da 800 liraya çıkarılmıştır.
Ayrıca, yetmez, bunun süresi üç aydı, 2009 yılında bunun
altı ay süreyle ödenmesi öngörülmektedir. Yani şunu yapmaya
çalışıyoruz: Kurumlarımız hafızasını
yitirmesin, kurumlarımız verimliliklerini sürdürsün. Tabii ki,
Hükûmetimiz bütün bakanlıklarıyla -ayrıca Merkez Bankası-
bu küresel krizden ülkemizin en az etkilenmesi için gerekli çabaları
sürdürmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen, sözlerinizi tamamlayınız.
AGÂH KAFKAS (Devamla) Bence, şimdi, burada değerli
arkadaşlarımızın verdiği bu Meclis
araştırması önergesinin öne alınması girişimi çok
talihsiz bir döneme denk gelmektedir çünkü önümüzde bir seçim vardır.
Meclis ister istemez on beş yirmi gün sonra bir seçim takvimi
çalışmasına başlayacaktır ve bu seçim takvimi
çalışması içerisinde bu komisyonun kurulması ve süresi
içerisinde sağlıklı çalışma imkânı
bulunmayacaktır ama bu sorunun bu yüce Meclis tarafından mutlaka
enine boyuna tartışılması ve araştırılması
gerektiğine inanıyorum. Bunun zamanlaması daha
sağlıklı yapılırsa bu sorunun çözümüne de çok ciddi
anlamda katkı sağlayacağını düşünüyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Kafkas.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Başkan, karar yeter
sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisinin grup önerisini
oylarınıza sunuyorum
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın İçli, oylamadan sonra size
soracağım. Buraya girmişsiniz ama oylamadan sonra size ne
istediğinizi soracağım.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Ama Sayın Başkan, benim söz talebim
vardı.
BAŞKAN Sayın İçli, oylamaya başladık.
Oylamadan sonra sizin talebinizi yerine getireceğim, ne istiyorsanız.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
vardır, kabul edilmemiştir. [MHP ve DTP sıralarından
alkışlar(!)]
Sayın İçli, buyurunuz.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Sayın
Başkanım, aslında ben İç Tüzükün 64üncü maddesi
gereğince söz talep etmek istemiştim oylamadan önce. Çünkü Milliyetçi
Hareket Partisinin grup önerisinin lehinde söz almak için talepte bulundum
ancak benim talebim Divanca değerlendirilmedi. Bu nedenle, İç Tüzükün
64üncü maddesi gereğince söz talep etmek istiyordum, benim talebi oydu.
BAŞKAN Şimdi, Sayın İçli, sizin söz
talebiniz bu grup önerisi okunmadan önce iletilmiş, sırada olmayan
Şimdi size maddeyi okuyayım daha netlik kazansın bu konu:
Gündemde bulunan veya belli bir günde görüşme konusu olacağı
Anayasa, kanun veya İçtüzük gereğince bilinen konular
dışında, kâtip üyeler, söz alma istemi kaydedemezler.
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi böyle gündemde yazılı bir sıra
almadan gelen bir konu olduğu için, okunduktan sonra sayın
milletvekillerinin anında burada söz talebinde bulunmaları gerekir.
Burada birazcık gecikme olmuş anladığım
kadarıyla, o yüzden sizin
Yoksa, size söz vermemek gibi Divanın bir
şeyi yok, usul gereği yapılan bir şeydi. Bundan sonra bu
konuya dikkat ederseniz sorunumuz kalmayacak demektir.
Teşekkür ederiz.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) İşte,
Sayın Başkanım, benim itiraz ettiğim konu o. Şimdi,
Milliyetçi Hareket Partisi
BAŞKAN İç Tüzük konusunda tartışma açacak
değiliz Sayın İçli.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) 64üncü maddesi
gereğince söz talep ediyorum işte efendim, meramımı
anlatmam lazım. Sizin ifade ettiğiniz İç Tüzük maddesini ben çok
iyi bilen birisiyim, yeni milletvekili olmadım ve şimdiye kadar grup
önerisi aleyhine not gönderdiğimiz zaman işleme alınıyordu
ama Divandaki memur arkadaşlar, kavas arkadaşı tam okunma
sırasında görevlendirmişler. Eğer Divan başka bir
görevlendirme yapacaksa kavas arkadaşa, başka bir kavas arkadaşı
görevlendirmekle yükümlüdür. Ama benim
BAŞKAN Sayın İçli, o tür bir olayı
bilemeyiz.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Hayır ben
BAŞKAN - Ama burada milletvekilleri şahsen gelip
başvuruyorlar.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Bu konu usul olarak hep böyle yapıla
gelmiş. Bundan sonra dikkat ederseniz Divan da sizin bu şeylerinize
dikkat edecektir.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) İzin verirseniz
konuşayım, sözüm kesildi.
BAŞKAN - Bu vesileyle, bütün milletvekili
arkadaşlarımıza da bu usulü tekrar hatırlatmış
olayım.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Sayın Başkanım,
hatanın bende olduğunu ifade ediyorsunuz ama Divandaki milletvekili
arkadaşımızın sağ tarafında oturan
arkadaşımız biliyor, bu, benim bir hatam değildir.
BAŞKAN Sayın İçli, yeterince net ve açık
olduğumuz kanaatindeyim. Hem sizi dinledik hem bu konunun geleneğini
ve usulünü anlattık. Bu konu bitmiştir, bundan sonra buna uyalım
lütfen.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Sayın
Başkanım, İç Tüzükün 64üncü maddesi gereğince verdim
Başkanlığa.
BAŞKAN Şimdi, İç Tüzükün 37nci maddesine göre
verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) İç Tüzükte böyle
bir konuda
BAŞKAN -
okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Milletvekiline
saygı yoksa bizim burada oturmamızın hiçbir anlamı yok.
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI (Devam)
A)
Önergeler
(Devam)
2.- Denizli Milletvekili Hasan
Erçelebinin; Yükseköğretim Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/73) doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/115)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
2/73 Esas numaralı Yükseköğretim Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifim havale
edildiği Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda 45 gün
içerisinde görüşülmediğinden İçtüzüğün 37 nci maddesine göre
doğrudan Genel Kurul gündemine alınması hususunda gereğini
arz ederim.
Hasan
Erçelebi
Denizli
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Siz istediğinizi
uygulama yetkisine sahip değilsiniz. İç Tüzükün 64üncü maddesi
gereğince söz talep ediyorum.
BAŞKAN Söz talebinizi verdim Sayın İçli,
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Vermediniz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Konuştunuz yerinizden
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Mikrofon kesildi.
BAŞKAN -
ve ben konuya açıklık getirdiğimiz
kanaatindeyim.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Sizin bilginiz yok,
mikrofonun sesi kesiliyor oradan.
BAŞKAN - Yeterli şekilde konuşmuş
vaziyetteyiz.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Efendim, mikrofonun
sesi kesiliyor.
Milletvekilini siz mi yönetiyorsunuz, arkadaki memurlar mı
yönetiyor?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Ne münasebet canım!
BAŞKAN Sayın İçli, bu konunun yeterince
tartışıldığı kanaatindeyim ve yeterince de burada
bütün milletvekillerinin bu konuyla ilgili açıklığa
kavuşmuş olduğunu düşünüyorum. Bundan sonra yapılacak
olan bu tür söz istemelerde lütfen bu konuya dikkat edilmesini ve
tartışma yaratılmamasını size tekrar
hatırlatıyorum efendim.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Sayın
Başkan, bakın, ben riayet ettim İç Tüzüke.
BAŞKAN Sayın İçli
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Memur
arkadaşlarımız görevlendirmişler kavası.
BAŞKAN O konuyu bilemeyiz efendim. Şahsen
başvurmanız gerektiğini bütün buradaki milletvekili
arkadaşlarımız biliyorlar efendim. Siz de bunu tekrar
unutmayınız. Bir dahaki sefere o konuda dikkat ederseniz
tartışmaya gerek kalmayacak.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Sayın
Başkan, ben burada oturuyorum, grup başkan vekilleri orada oturuyor.
Ben nasıl yetişeyim oraya? Yapmayın bunu, bu yanlış!
BAŞKAN Evet, şimdi İç Tüzükün 37nci maddesi
gereğince teklif sahibi olarak Denizli Milletvekili Hasan Erçelebiye söz
veriyorum.
Buyurunuz Sayın Erçelebi.
HASAN ERÇELEBİ (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Yükseköğretim Kurumu Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifimiz için
söz aldım. Yüce heyetinizi Demokratik Sol Parti ve şahsım
adına saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken, bugüne kadar vatanımızın
bölünmez bütünlüğü için can veren şehitlerimizi rahmet ve
şükranla anıyorum; bu vatanın topraklarına kan veren
gazilerimizin aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.
Kanun teklifimizle bizlere emanet edilen şehitlerimizin
çocukları ile vatan için gazi olan gençlerimizin ve onların
çocuklarının üniversiteye sınavsız girişini
gerçekleştirmek istiyoruz.
Anayasamızın 61inci maddesinde Devlet, harp ve vazife
şehitlerinin dul ve yetimleriyle, malûl ve gazileri korur ve toplumda
kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlar. denmektedir.
Kanun teklifimizin 19 Şubat 2008 Salı günlü
görüşmesinde Sayın Millî Eğitim Bakanı Bilgiye dayalı
olarak yapılan bir seçme sınavında bunların sınava
tabi tutulmaması kesinlikle olmaz. Özellikle üniversite giriş sistemi
açısından, bütün görüşlerine başvurulan uzmanlar
tarafından da doğru bulunmamaktadır. diyor.
Sayın Millî Eğitim Bakanına soruyorum: ÖSS,
gerçekten bilimsel bir sınav mıdır? Bilimsel bir sınav ise
neden kaldırmayı düşünüyorsunuz? Neden katsayılar üzerinde
oynuyorsunuz? Geçen hafta haklı olarak Gazze için Türkiyeyi ayağa
kaldırmaya çalıştınız. Bunda samimi iseniz bugüne
kadar teröre verdiğimiz şehitlerin ve gazilerin
acısını, onların çocuklarının içinde
bulunduğu psikolojik ortamı hissedebiliyor musunuz? Yoksa şehit
ve gazilerimizin ailelerini elde bir mi sayıyorsunuz?
Kanun teklifimizin doğrudan gündeme alınmasıyla
ilgili 3 Haziran 2008 Salı günlü görüşmesinde söz alan AKP Amasya
Milletvekili Sayın Avni Erdemir Bu teklif kanunlaşırsa, gerekli
bilgi birikimine ve donanımına sahip olmayan bu
yavrularımızı akranları içinde psikolojik bunalıma
sokarız, onları kaybederiz. diyor. Şehit
çocuklarımıza ve gazi çocuklarımıza Bilgi birikimi yok.
diyorsanız, niye liseden mezun ediyorsunuz? Bu, hem gençlerimize hem de
onları liseden mezun eden öğretmenlerimize hakarettir. Bu yavrularımızı
akranları içinde psikolojik bunalıma sokarız, onları
kaybederiz, diyorsunuz. Asıl onları toplumdan dışlayarak,
eğitimlerine son vererek psikolojik bunalıma sokarsınız,
asıl o zaman kaybedersiniz.
Başarılı olmak ÖSS puanlarına göre ise
vakıf üniversitelerine niye puanı düşük öğrencileri
alıyorsunuz? Siz, her şeye para gözüyle mi bakıyorsunuz? Öyleyse
vakıf üniversitelerini tercih eden şehit çocuklarıyla, gazi ve
gazi çocuklarının paralarını lütfen ödeyin.
Kanun teklifimizin doğrudan gündeme alınması 2 defa
AKP oylarıyla reddedildi. Şimdi, samimi AKPli milletvekilleri ile
birlikte yüce Meclisten, şehit çocuklarımız ile gazi ve gazi
çocuklarımızın üniversitelere doğrudan kayıt
yaptırmaları ile ilgili kanun teklifimizin Genel Kurulda doğrudan
gündeme alınması için kabul oylarınızı istiyorum, bekliyorum.
Yüce heyetinize saygılar sunuyorum. (DSP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Erçelebi.
Sayın milletvekilleri, İç Tüzükün 37nci maddesine göre
verilmiş doğrudan gündeme alınma önergesinde, aynı anda 17
milletvekili başvurmuş, bu milletvekillerinden 1 tanesi kurayla
seçilmiştir.
Kurada çıkan milletvekilimiz, Bursa Milletvekili Mehmet Emin
Tutandır. O da söz hakkını Amasya Milletvekili Avni Erdemire
bırakmıştır.
Buyurunuz Sayın Erdemir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AVNİ ERDEMİR (Amasya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; şehit ve gazilerimizin
çocuklarının üniversiteye sınavsız girişlerini
sağlamayı öngören kanun teklifi üzerine söz almış bulunuyorum.
Sözlerime başlarken şehitlerimizin aziz hatırası önünde
tazimle eğiliyor, gazilerimize ve yüce heyetinize
saygılarımı sunuyorum.
Değerli arkadaşlarım, 3 Haziran Salı günü
112nci Birleşimde yine Değerli Milletvekilimiz Hasan Erçelebinin
aynı konuda verdiği kanun teklifi üzerine yaptığım
konuşmamda ifade ettiğim gibi, vatan savunmasında şehit
düşen her evladımız ve her gazimiz bizim için saygı
duyulması gereken en yüce değerlerdendir. Zira, onlar
vatanımızın birlik ve bütünlüğü, devletimizin ebediyete
kadar yaşaması için vatan savunmasına el vermişler, gönül
vermişler, omuz vermişler ve her şeyden önemlisi can
vermişlerdir. Şehit ve gazilerimizin eşi, annesi, babası ve
evlatları bize bıraktıkları en önemli emanetleridir.
Şehitlerimizin ve gazilerimizin çocuklarını kendi
çocuklarımızdan ayrı tutmamamız, onlarla ilgili heyecan
duymamız, hatta onlara kendi çocuklarımızdan daha fazla
şefkat ve ilgi gösterme, daha fazla imkân sunma zorunluluğumuz
vardır. Bu evlatlarımızı her türlü eğitim
imkânıyla donatmak ve onları hayata hazırlamak elbette
devletimizin en önemli görevleri arasındadır.
Değerli arkadaşlarım, bildiğiniz gibi bugün
devletimiz şehit çocuklarına gereken ilgi ve şefkati onlardan
esirgememeye çalışmaktadır. Devletimize müracaat eden her
evladımıza karşılıksız burs veriliyor, isteyen
evlatlarımız Kredi ve Yurtlar Kurumuna ait yurtlarda ücretsiz
barınıyor ve üniversite hayatları boyunca kendilerinden
üniversite harcı alınmıyor, dershanelerde ve özel okullarda
şehit ve gazi çocuklarımıza kontenjan ayrılıyor. Bu yönüyle,
onlara layık oldukları pozitif ayrımcılık yapılmaya
zaten çalışılıyor. Bundan sonra da bu yapılmaya
elbette devam edilmelidir. Nitekim, 2008 Mayıs ayı içerisinde
çıkardığımız istihdam paketi içerisinde kamuda
şehit yakınları için binde 7 olan yerleştirme
kontenjanı yüzde 1e çıkarılmış ve her şehit
evladı bugün kamuda işe yerleştirilme imkânına
kavuşmuştur.
Değerli arkadaşlarım, iyi niyetle
hazırlanmış, ancak sonu, şehit ve gazi
çocuklarımızı zor durumda bırakabilecek, onları
üzebilecek bir kanun teklifini görüşüyoruz. Zira Şehit ve gazi
çocuklarını sınavsız olarak üniversitelere
yer-leştirmekle bu yavrularımıza iyilik etmiş
olmayız.ı yine diyorum. Bu, pedagojik bakımdan birçok
sakınca barındırmaktadır. Gerekli bilgi birikimine ve donanı-mına
sahip olmayan yavrularımızı akranları içinde psikolojik bunalıma
sokarız, onları kaybederiz endişesini yine yineliyorum. Zira,
sınavsız girişle, taşıyamayacakları bir yükü
onların omuzlarına yüklemiş oluruz diyorum. Büyük bir rekabetin,
büyük bir yarışın neticesinde üniversiteye yerleşmiş
gençlerin arasına bu yavrularımızı atarak onları
akranları arasında ezdiririz, üzeriz endişesini yine
taşıyorum. Bu sebeple, bu teklifi seçim öncesinde popülist bir
yaklaşım olarak görüyorum.
Değerli arkadaşlarım, unutmayalım, bu
yavrularımızı tıp fakültesine yerleştirmekle doktor,
mühendislik fakültesine yerleştirmekle mühendis, hukuk fakültesine
yerleştirmekle hâkim, avukat, savcı yapamayız. Korkarım ki
bu yavrularımızı işte o zaman kaybederiz. Zira, farklı
bilgi birikimine sahip bu yavrularımızın aynı kulvarda
yarışmalarıyla karşılaşacakları problemleri
çok iyi düşünmemiz gerekiyor. Bunun yerine ilköğretimde ve
ortaöğretimde bu yavrularımıza sahip çıkarak onların
üniversite sınavlarında başarılı olmalarını
sağlayacak imkânları sunmak asıl görevimiz olmalıdır.
Ey makamların en şereflisine kavuşmuş olan
şehitlerimiz ve değerli gazilerimiz, evlatlarınız
evlatlarımızdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
AVNİ ERDEMİR (Devamla) Devletimizin gücü, milletimizin
şefkati evlatlarınızı her zaman kucaklamaya devam
edecektir. Siz her türlü övgüye, evlatlarınız her türlü imkâna ve
güzelliğe layıktır. Önünüzde tekrar tazimle eğiliyorum.
Şehitlerimize Allahtan rahmet, gazilerimize sağlık
ve mutluluk dileklerimi sunuyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Erdemir.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi gündemin Sözlü Sorular
kısmına geçiyoruz.
VI.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlunun, karkas et fiyatlarına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/403)
BAŞKAN Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan? Yok.
Ertelenmiştir.
2.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, koyunculuk projelerine ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/406)
BAŞKAN İlgili Bakan? Yok.
Ertelenmiştir.
3.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, kale direği kazalarına ilişkin Devlet
Bakanı Murat Başesgioğlundan sözlü soru önergesi (6/408)
BAŞKAN İlgili Bakan? Yok.
Ertelenmiştir.
4.-Tunceli Milletvekili Kamer
Gençin, TBMM eski başkanları için Koruma Müdürlüğü
me-murlarının görevlendirilip görevlendirilmediğine ilişkin
sözlü soru önergesi (6/411) ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili
Nevzat Pakdilin cevabı
5.- Van Milletvekili Özdal
Üçerin, iade edilen ve cevaplandırılmayan soru önergelerine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/972) ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili Nevzat Pakdilin cevabı
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkan Vekili Sayın Nevzat Pakdil, gündemin Sözlü Sorular
kısmında yer alan 4 ve 289uncu sıralarındaki soruları
birlikte cevaplandırmak istemişlerdir.
Şimdi bu soruları okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
tarafınızdan sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim. 25.01.2008
Kamer
Genç
Tunceli
1) Eski TBMM Başkanı Bülent Arınçın TBMM
Koruma Müdürlüğü kadrosunda görev yapan kaç tane polis memuru yakın
koruma olarak görev yapmaktadır?
2) TBMM eski Başkanı Bülent Arınçın özel
ikametinde TBMM Koruma Müdürlüğü kadrosunda çalışan kaç tane
polis memuru görev yapmaktadır?
3) Özel ikametlerin korunması görevi Emniyet Genel
Müdürlüğü Hassas Bölgeleri Koruma Müdürlüğü görev alanına girmez
mi?
4) TBMMde görev yapan emekli TBMM başkanlarının
yakınında ve özel ikametinde TBMM Koruma Müdürlüğünde görev
yapan polis memuru var mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Sayın Köksal Toptan tarafından
Anayasanın 98. ve içtüzüğün 99. maddeleri gereğince sözlü olarak
cevaplandırılmasına aracılığınızı
arz ederim.
Özdal
Üçer
Van
Bakanlar Kurulunu ve bakanları denetleme görev ve yetkisi
Anayasanın 98. maddesi ile TBMMye verilmiştir. Aynı madde ile
bu denetim Başbakan veya bakanlardan bilgi istemek amacıyla soru
yöneltmek yoluyla da yapılabilmektedir. TBMM İçtüzüğünün 96,
97, 98, 99 ve 100üncü maddeleri ile bu denetim yolu ayrıntılı
olarak düzenlenmiştir. Ancak tarafımızdan bazı bakanlara
yöneltilen soruların büyük kısmı yok sayılarak cevap
verilmemiştir. Cevap verilenler ise genel ifadelerle geçiştirilmeye
çalışılmaktadır. İlgili bakanlıklar bu
şekilde Anayasanın 98. ve TBMM İçtüzüğünün 96, 97, 98, 99
ve 100üncü maddelerini hiçe saymaktadırlar.
Meclis Başkanlığına sunulan soru önergeleriyle
ilgili olarak;
1) 23. Yasama döneminde TBMM İçtüzüğüne uygun
görülmediği için milletvekillerine iade edilen soru önergesi
sayısı kaçtır?
2) Cevap verilmeyen soru önergeleri ile ilgili olarak nasıl
bir işlem yapacaksınız?
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Pakdil. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
TBMM BAŞKAN VEKİLİ NEVZAT PAKDİL Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; Tunceli
Milletvekili Sayın Kamer Gençin, Türkiye Büyük Millet Meclisi eski
başkanları için Koruma Müdürlüğü memurlarının
görevlendirilip görevlendirilmediğine ilişkin Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına yönelttiği sözlü soru önergesini
cevaplandırmak üzere huzurunuzdayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım,
bildiğiniz gibi, dünyanın her yerinde belirli görevlerde
bulunmuş, hâlen görevini yürütmekte olan veya daha önceden bu görevi ifa
etmiş olan kişilerle ilgili olarak ülkelerin kendilerine mahsus
koruma kuralları vardır ve bu kurallar o ülkenin yetkili
makamları tarafından icra edilmektedir.
Bu meyanda, Türkiye Büyük Millet Meclisi eski Başkanı
Sayın Bülent Arınç, Koruma Hizmetleri Yönetmeliğinin 7nci
maddesi kapsamında bulunduğundan, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlık görevini yürüttüğü esnada yakın koruma görevini
yürüten Koruma Müdürlüğü emrinde görevli 3 polis memuru
Başkanlık makamının onayı ile yakın koruma
görevine devam etmektedir.
Sayın Arınç, Koruma Hizmetleri Yönetmeliğinin
7nci maddesi kapsamında bulunduğundan, görevini yürüttüğü
esnada oturmakta olduğu konutunun dış güvenliği görevini
yürüten Koruma Müdürlüğü emrinde görevli 6 polis memuru
Başkanlık makamının onayı ile konutun dış
güvenliğinde görev yapmaktadır. Sayın Arınçın özel
konutu çok katlı ve giriş çıkışın yoğun
olması nedeniyle güvenlik zafiyeti doğmaması için,
Başkanlık görevini yürüttüğü esnada konutun dış
güvenliğinde görevli bulunan personel Başkanlık
makamının onayı ile görevlerine devam etmektedir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi eski başkanları Sayın
Yıldırım Akbulut, Sayın Mustafa Kalemli ve Sayın Ömer
İzgi bu görevlerinden ayrıldıktan sonra da kendilerine
yakın koruma olarak Koruma Müdürlüğü kadrosundan personel görevlendirilmiştir.
Yakın koruma olarak görevlendirilen bu personel Türkiye Büyük Millet
Meclisi Koruma Müdürlüğü Görev ve Çalışma Yönetmeliğinin
32nci maddesine göre, Koruma Müdürlüğümüzde altı yıllık görev
süresini tamamladıktan sonra Ankara Emniyet Müdürlüğüne
atamaları yapılmış olup, hâlen bu görevlerini
sürdürmektedir.
Bu konuyu bilgilerinize arz ediyorum.
Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri, Van
Milletvekili Özdal Üçerin 23üncü Yasama Döneminde iade edilen ve
cevaplandırılmayan soru önergelerine ilişkin Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına yönelttiği sözlü soru
önergesini cevaplandırıyorum:
23üncü Yasama Döneminde
BAŞKAN Sayın Pakdil, bir dakika.
TBMM BAŞKAN VEKİLİ NEVZAT PAKDİL (Devamla)
Buyurun.
BAŞKAN - İlk sorusunu cevaplandırdınız
Sayın Gençin. O, sisteme girmiş, ek bir açıklama istiyor
galiba. Onu bitirelim, sonra öbürüne geçerseniz daha iyi olacak.
TBMM BAŞKAN VEKİLİ NEVZAT PAKDİL (Devamla)
Olur.
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Genç.
Bir dakika süre veriyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Aslında tabii, eskiden Türkiye Büyük Millet Meclisi
lojmanları vardı, orada 550 milletvekili bir arada oturuyordu ve o
40-50 tane polis o koruma görevini yapıyordu ve bu Türkiye için çok iyi
bir ekonomiydi ve maalesef orası yıkıldı, memlekete en
büyük ihanet yapıldı.
Şimdi Sayın Başkan Vekili diyor ki: 3 polis
koruyor. Hayır, benim aldığım bilgiye göre 8 tane polis
koruyor ve bunlar Meclis kadrosunda. Aslında bunların hassas
bölgelerden alınması lazım. Yani Mecliste çalışan bir
polis diğer, dışarıda çalışan polislerden ayda
350 milyon fazla maaş almaktadır. Böyle bunlar, kendine yakın
insanları korumak için böyle hem oraya getireceksiniz fazla maaş
vereceksiniz, bir de burada çıkıp da inkâr edeceksiniz. Tamam,
korunsun da yani diğer başkan vekillerinin korunduğu
şekilde korunsun. Yine hassas bölgelerden bunlara koruma verilmesi
lazım.
Maalesef tabii, AKP zamanında her şey keyfî. Yani kendilerine
yakın kişiler olunca maalesef her türlü keyfîlikler oluyor, yasalar
bir tarafa itiliyor, devletin kaynakları böyle israf ediliyor. Hoş
bir manzara değil.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.
Buyurunuz Sayın Pakdil.
TBMM BAŞKAN VEKİLİ NEVZAT PAKDİL (Devamla)
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın Özdal Üçerin sorduğu soruyu
cevaplandırıyorum: 23üncü Yasama Döneminde Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğüne uygun görülmediği için 3/2/2009 tarihi
itibarıyla 20si sözlü, 324ü yazılı olmak üzere 344 soru
önergesi iade edilmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 98inci maddesine göre, sırası geldiği
hâlde üç birleşim içinde cevaplandırılmayan sözlü soru
önergeleri yazılı soruya çevrilmektedir. Yazılı sorular ise
Başbakanlığa veya ilgili bakanlığa gönderildikleri
tarihten itibaren İç Tüzükün 99uncu maddesine göre on beş gün
içinde cevaplandırılmak zorundadır. Bu süre zarfında
cevaplandırılmayan yazılı soru önergeleri için İç
Tüzükün 99uncu maddesi uyarınca Başbakanlık veya ilgili bakanlığın
bir yazı ile dikkati çekilerek on günlük ek süre verilmektedir. On gün
geçtiği hâlde cevaplandırılmayan soru önergelerinin ise İç
Tüzükün 99uncu maddesi uyarınca süresi içinde cevaplandırılmadığı
gelen kağıtlar listesinde ilan edilmektedir. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına İç Tüzükün verdiği yetkiler
bundan ibarettir. Ama yüce heyetinizin malumu olduğu üzere, şu anda,
Türkiye Büyük Millet Meclisinde bütün parti gruplarının iştirakiyle
İç Tüzük üzerinde bir çalışma yapılmaktadır. Ümit ederim
ki İç Tüzük üzerinde çalışan bu komisyondaki
arkadaşlarımız bütün bu hususları dikkate alarak, aksayan
yönleri düzelterek güzel bir iç tüzüğü hazırlayıp önce komisyona
sonra da Genel Kurula arz edeceklerdir ve bizler de bu hususta gereken
titizliği, gereken çalışmaları göstererek İç
Tüzükümüzün günün şartlarına daha uygun bir çalışma
ortamını bizlere temin etmesi için gereken düzeltmeleri, eklemeleri
burada yapacağımızı ümit ediyorum.
Bu vesileyle, denetim görevini yerine getiren milletvekili
arkadaşlarıma ve sizlere şükranlarımı,
saygılarımı sunuyorum, hayırlı günler diliyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Pakdil.
Sayın Kaplan, size söz veremiyorum çünkü bu Sözlü Sorular
bölümünde sadece soru soranlar ek bir açıklama ya da soru talep
edebiliyorlar. Onun için, sizin sorunuz olmadığı için size söz
veremiyorum.
6- Diyarbakır Milletvekili
Gültan Kışanakın, Diyarbakır İl Genel Meclisinin okul
yapımıyla ilgili kararına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/416) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
7.- Gaziantep Milletvekili
Yaşar Ağyüzün, öğretmen maaşları ile ilgili
açıklamalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/417) ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
8.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, yükseköğretim kurumlarında başörtüsü nedeniyle
di-siplin işlemi uygulanan öğrencilere ilişkin sözlü soru
önergesi (6/439) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
9.- Adana Milletvekili Muharrem
Varlının, usta öğreticilerin özlük haklarına ilişkin
sözlü so-ru önergesi (6/451) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin
cevabı
10.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, il müdürlüklerine gönderilen bir yazıya
ilişkin söz-lü soru önergesi (6/455) ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı
11.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, ilköğretim okullarındaki ve bir lisedeki
öğretmen açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/457)
ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
12.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, Bologna sürecinde üniversitelerdeki çalışmalara
ilişkin sözlü soru önergesi (6/460) ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı
13.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, Reşadiye ilçesindeki öğretmen açığına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/461) ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı
14.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, YÖK bursu ile yurt dışına gönderilenlere
ilişkin söz-lü soru önergesi (6/475) ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı
15.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, öğretim üyesi ihtiyacının
karşılanması için burslu olarak yurt dışına
gönderilenlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/476) ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
16.- Hakkâri Milletvekili Hamit
Geylaninin, ek ders ücreti karşılığında
çalışan öğretmenlerin sorunlarına ve Hakkârinin
eğitim sorunlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/481) ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
17.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, Sarıveliler ilçesindeki öğretmen
açığına ilişkin söz-lü soru önergesi (6/489) ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
18.- Adana Milletvekili Muharrem
Varlının, bazı yöneticilerin özlük haklarına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/497) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin
cevabı
19.- İstanbul Milletvekili
Sacid Yıldızın, öğretmen atamalarındaki kontenjanlara
ilişkin sözlü soru önergesi (6/505) ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı
20.- Gaziantep Milletvekili
Yaşar Ağyüzün, YÖK Başkanı hakkında soruşturma
izni verilmeyeceğine yönelik açıklamasına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/514) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin
cevabı
21.- Niğde Milletvekili Mümin
İnanın, Niğdedeki okul ve öğretmen açığına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/554) ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı
22.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, öğretmen atamalarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/566) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
23.- Gaziantep Milletvekili
Yaşar Ağyüzün, İstanbul İl Millî Eğitim Müdürüne
ilişkin sözlü soru önergesi (6/570) ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı
24.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükatamanın, köylerdeki boş okulların
değerlendirilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/584) ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
25.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, Ziledeki okul müdürlerine ve ÖSSdeki başarı
durumuna ilişkin sözlü soru önergesi (6/589) ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
26.- Van Milletvekili Özdal
Üçerin, Van Rehberlik ve Araştırma Merkezine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/590) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
27.- Van Milletvekili Özdal Üçerin,
Vandaki bir ilköğretim okulunda müdür yardımcısı olan
kardeşi hakkındaki bazı iddialara ilişkin sözlü soru
önergesi (6/591) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
28.- Van Milletvekili Özdal
Üçerin, Karaçoban Yatılı Bölge İlköğretim Okulunda bir
öğren-cinin hayatını kaybetmesine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/592) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
29.- Mersin Milletvekili İsa
Gökün, bir ilköğretim okulunda 10 Kasım töreni
yapılmadığı iddiasına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/593) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
30.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, teknik öğretmen atamalarına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/598) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin
cevabı
31.- İstanbul Milletvekili
Sacid Yıldızın, okulların internet sitelerindeki bazı
bilgilere ilişkin sözlü soru önergesi (6/601) ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
32.- Mersin Milletvekili İsa
Gökün, okulların ödeneklerine ve su sorunlarına ilişkin sözlü
so-ru önergesi (6/606) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin
cevabı
33.- Manisa Milletvekili Mustafa
Enözün, bazı yöneticilerin maaşlarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/611) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
34.- Manisa Milletvekili Mustafa
Enözün, bazı yönetici kadrolarına yapılan atamalara
ilişkin sözlü soru önergesi (6/612) ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı
35.- Manisa Milletvekili Mustafa
Enözün, bazı yöneticilik görevleri için sınav açılmamasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/613) ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı
36.- Manisa Milletvekili Mustafa
Enözün, bazı yönetici görevlerine atamalara ilişkin sözlü soru
önergesi (6/614) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
37.- Manisa Milletvekili Mustafa
Enözün, bazı yöneticilerin ücretlerine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/615) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
38.- Van Milletvekili Özdal
Üçerin, bir öğretmen atamasına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/620) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
39.- Gaziantep Milletvekili Akif
Ekicinin, YÖK Başkanına tahsis edilen zırhlı araca
ilişkin sözlü soru önergesi (6/632) ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı
BAŞKAN Şimdi, sayın milletvekilleri, Millî
Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik Gündemin Sözlü Sorular
kısmının 5, 6, 12, 15, 16, 17, 19, 20, 22, 23, 24, 27, 30, 31,
33, 49, 54, 58, 64, 67, 68, 69, 70, 71, 76, 77, 80, 83, 84, 85, 86, 87, 90,
101inci sıralarındaki soruları birlikte cevaplandırmak
istemişlerdir.
Şimdi bu soruları sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.
23.01.2007
Gültan
Kışanak
Diyarbakır
Diyarbakır İl Genel Meclisi, 2006-2007de, 40 köyde okul
yapılması için karar almış ve Millî Eğitim
Müdürlüğüne okulların yapılması için 10 milyon 160 bin YTL
ödenek aktarmıştır. Ancak ödenek kullanılmamış,
okullar yapılmamıştır.
Soru 1) Yasa gereğince İl Özel İdarelerinin
bütçesini nasıl kullanacağına; İl Genel Meclisleri karar
verir. Yasaya rağmen; Diyarbakır İl Genel Meclisinin
aldığı kararlar neden uygulanmamaktadır?
Soru 2) Diyarbakır Valiliğinin verilerine göre
ilköğretimde 4.263 dersliğe ihtiyaç duyulmaktadır. Buna
rağmen, okulların yapılmaması, 2005te yapılan yasal
düzenleme ile İl Genel Meclislerinin yani seçilmişlerin yetkilerinin
artırılmasından duyulan rahatsızlığın
mı ifadesidir?
Soru 3) Bu durumla ilgili olarak ne yapmayı
düşünüyorsunuz? İl Genel Meclisinin aldığı kararlarda
belirtilen okullar yapılacak mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Doç. Dr. Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
Bakanlığınızda değişik ücret alan
Kadrolu, Ücretli, Vekil Öğretmenlik uygulamaları ile Öğretmen
açığı kapatılmaya çalışılıp
Eğitim-Öğretim yürütülmektedir. Aldıkları ücret
Araştırma-Geliştirme ve yaşam ihtiyaçlarına yetmez
iken,
1) Dünya Bankası Türkiye Direktörü Ulrich Zachau'nun
"Türkiye'de Öğretmen maaşları OECD üyesi ülkelere göre
yüksek olduğu" yönündeki açıklamalarına
katıldığınız, desteklediğiniz yönündeki
beyanlarınız doğru mudur?
2) Öğretmen maaşları, Hollanda'da 2100 avro,
Fransa'da 1800 avro, Yunanistan'da 1700 avro iken, Ülkemizde 600 avro olan
maaşı, nasıl yüksek ve OECD ülkeleri arasında birinci
sırada gösterebiliyorsunuz?
3) Her iki demeç, yeni dönemde Öğretmenlerimize ek zam
yapılmamasının altyapısını oluşturmak için
mi verdirilmekte ve desteklenmektedir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Millî Eğitim Bakanı
Sayın Doç. Dr. Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını,
Arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: 2003-2004-2005-2006 ve 2007 yıllarında Ülkemizdeki
Yükseköğrenim kurumlarında; baş örtüsü/türban takması
nedeniyle hakkında disiplin işlemi uygulanan öğrenci var
mıdır, disiplin işlemleri neticesinde Yükseköğrenim
kurumundan ilişiği kesilen öğrenci var mıdır, varsa ne
kadardır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki belirtilen soruların Millî
Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz
ederim.
Muharrem
Varlı
Adana
Millî Eğitim Bakanlığı Çıraklık
Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğüne bağlı Halk Eğitim
Merkezlerinde ücretli olarak çalışan yaklaşık 13000 usta
öğreticinin durumlarıyla ilgili olarak;
1) Ekonomik yönden iyileştirmeye yönelik bir
çalışmanız var mıdır?
2) Prim ödemelerine rağmen, daimi statüde
olmadıkları için sağlık hizmetlerinden faydalanamayan bu
çalışanların mağduriyetleri nasıl giderilecektir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Hasan Çalış
Karaman
Personel Genel Müdürü Remzi Kaya'nın (Bakan a.) imzası
ile 81 İl Millî Eğitim Müdürlüğüne gönderilen bir yazıda;
"Bazı eğitim sendikalarının İl Millî Eğitim
Müdürlüklerinden mevcut personel sayısı ve ihtiyacına
ilişkin bilgiler talep ettikleri duyumları alınmaktadır.
Bu kapsamda İlinizden talep edilecek sayılarla ilgili
bilgi verilmemesi, bilgi talep eden kurum ya da kuruluşun
Bakanlığımıza yönlendirilmesi, gerekse konu hakkında
Bakanlığımızın bilgilendirilmesi hususunda
bilgilerinizi ve gereğini önemle rica ederim" denilmektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Bu davranış, sivil toplum
kuruluşlarımızın kaynağından bilgi edilme
hakkına aykırı bir davranış değil midir?
2) İllerimizdeki mevcut öğretmen sayısı ve
ihtiyaçlarına ilişkin bilgiler niçin açık bir şekilde ilan
edilmemekte ve gizli tutulmaktadır?
3) Personel sayısını gizli tutarak mı,
öğretmen açıklarını kapatmayı düşünüyorsunuz? Her
yıl ÖSYM sonuçları açıklanınca "0" puan alan
öğrenci sayısındaki artışı nasıl izah
ediyorsunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
En son yapılan 10 bin kişilik sözleşmeli
öğretmen atamasında; İlimize 7 adet Sınıf
Öğretmeni, 1 adet Bilgisayar, 1 adet Türkçe, 1 adet de Sınıf
Öncesi Öğretmeni ataması yapılmıştır. Bu atamalar
İlimizin öğretmen ihtiyacının çok altında
gerçekleşmiştir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Başyayla ilçemizin tek lisesi M. Akif Ersoy Lisesidir.
Lisede Müdür ve Müdür Yardımcısının dışında
branş öğretmeni bulunmamaktadır. Açıklar vekil
öğretmenlerle karşılanmaktadır. Bu nedenle Karaman ÖSYM
sonuçları itibarıyla Türkiye genelinde başarılı
olmasına rağmen Başyayla İlçemiz lisesini bitiren
öğrencilerden maalesef üniversiteye kayıt yaptırabilen
öğrenci hemen hemen hiç yoktur. Başyayla Lisesinin öğretmen açığını
ne zaman kapatmayı düşünüyorsunuz?
2) İlköğretim okullarındaki öğretmen
açıklarını ne zaman kapatmayı düşünüyorsunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Millî Eğitim Bakanı Sn.
Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Ülkemiz, Avrupa Konseyine önerilerde bulunmak üzere Bologna
Yeterlilikler Çerçeveleri Koordinasyon Grubuna üye olarak seçilmiştir.
Bologna süreci konusunda üniversitelerimizde ne gibi çalışmalar
yapılmaktadır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Millî Eğitim Bakanı
Sayın Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Tokat ili Reşadiye ilçesinde mevcut olan öğretmen
açığı ile ilgili olarak yapılmakta olan bir çalışmanız
var mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Millî Eğitim Bakanı
Sayın Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: 1993 yılından itibaren YÖK bursu ile üniversiteler
adına yurtdışında yüksek lisans ve doktora eğitimi
almak üzere kaç adet eleman gönderilmiştir, bunlardan geri dönmeyen var
mıdır, varsa ne kadarı geri dönmemiştir, eğitimini
tamamlayanlardan gönderilme amacına aykırı olarak başka
alanlarda istihdam edilen var mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Millî Eğitim Bakanı
Sayın Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: 1993 yılından itibaren Millî Eğitim
Bakanlığı bursu ile üniversitelerin öğretim üyesi
ihtiyaçlarının karşılanması için,
yurtdışında yüksek lisans ve doktora eğitimi almak üzere
kaç adet eleman gönderilmiştir, bunlardan geri dönmeyen var
mıdır, varsa ne kadarı geri dönmemiştir, eğitimini
tamamlayanlardan gönderilme amacına aykırı olarak başka
alanlarda istihdam edilen var mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelik tarafından Anayasanın 98. ve Meclis
İç Tüzüğünün 99. maddesi gereğince sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Hamit
Geylani
Hakkâri
Devletin ilgisizliğinden ve ayrımcı
politikasından kaynaklı, Hakkâride eğitim sorunu ve düzeyi
vatandaşın yasal hakkını adeta yok
saymıştır. Bu olumsuzluk ilkokuldan üniversiteye kadar
yansımaktadır.
Yarı yıldan sonra Bakanlığınızca
atanan yeni kadrolu ve sözleşmeli öğretmenler nedeniyle, ek ders
ücreti karşılığında çalışan
öğretmenlerin görevlerine son verilmiştir.
Bu bağlamda;
1) Görevlerine son verilen öğretmenlerin
mağduriyetlerinin karşılanması için herhangi bir
girişiminiz oldu mu, ya da olacak mı?
2) Hakkârinin eğitim sorununa köklü bir çözüm düşünüyor
musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz
ederim.
Hasan
Çalış
Karaman
Bir belde ve 13 köyden oluşan tabiat harikası
Sarıveliler ilçemiz, bu güzelliğini ne yazık ki eğitim
hizmetleri ile bir türlü taçlandıramamıştır. Bölge
insanı hayat şartlarının çok ağır olmasına
rağmen eğitime ayrı bir önem vermektedir. İlköğretim
ve lise düzeyinde eğitim veren 11 okulumuzun, norm kadrosu boş
bulunan 45 değişik branşlarda öğretmen ihtiyacı
bulunmaktadır.
1- Bu okullarımıza ne zaman atama yapmayı
düşünüyorsunuz? Bu konuda bir çalışmanız var
mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki belirtilen soruların Millî
Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz
ederim.
Muharrem
Varlı
Adana
Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde görev yapan
Millî Eğitim Müdür yardımcıları, şube müdürleri, ilçe
millî eğitim müdürleri ve ilçe millî eğitim şube müdürlerinin
özlük haklarıyla ilgili olarak;
1. Bu statüde çalışan görevlilere ek ders ücret
almaları gerekçe gösterilerek diğer memurlara denge tazminatı
olarak ödenen 89.00 YTLnin bu tür çalışan görevlilere de ödenmesi
düşünülmekte midir?
2. Ek ders ücretleriyle ilgili 16/12/2006 tarihli Resmî Gazetede
yayınlanarak yürürlüğe giren ve Bakanlar Kurulunca belirtilen
esaslarda yukarıda belirtilen görevliler hakkında hiçbir
iyileştirilmeye yer verilmemiştir. Bu görevliler için
iyileştirme yapmaya yönelik çalışmanız var mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını dilerim.
Prof.
Dr. Sacid Yıldız
İstanbul
Millî Eğitim Bakanlığı şubat dönemi
atamaları geçtiğimiz günlerde yapıldı. 4 bin 786 kadrolu
öğretmen ataması için 40 bine yakın aday başvurdu.
Öğretmen adaylarından 188 tanesi din kültürü ve ahlak bilgisi
dalında atanırken; müzik ve resim öğretmenliğine toplam 299
öğretmen atandı. Sanatla ilgili derslerin atamaları da, din
kültürü dersine oranla çok sınırlı kaldı.
Bu nedenle;
1- Bakanlık olarak kontenjanları belirlerken hangi
kriterleri göz önünde bulundurmaktasınız?
2- Sanatla ilgili dallara ayrılan kontenjanların yeterli
olduğunu düşünmekte misiniz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Doç. Dr. Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
YÖK Başkanı atandığı günden bugüne kadar
kamuoyunun ve basının gündeminden düşmemektedir.
1. Türban Yasası da denilen Anayasa
değişikliğinin uygulanmasını üniversite rektörlerine
her koşulda emreden YÖK Başkanı için cumhuriyet
savcılığına yapılan soruşturma
başvuruları üzerine verilen görevsizlik kararı nedeniyle;
Dosya Bakanlığınıza henüz gönderilmeden, dosya
önünüze gelmeden YÖK Başkanının yaptıklarının suç
teşkil ettiğine inanan birisi değilim. Soruşturma açma izni
vermeyeceğim. beyanınız; sağduyulu davranmayan YÖK
Başkanını koruyuculuk değil midir?
Komisyon kurulsa dahi yaptığınız açıklama
ihsası rey anlamına gelmez mi?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki yazılı sorularımın
Millî Eğitim Bakanı Doç. Dr. Sayın Hüseyin Çelik tarafından
sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını arz ederim.
Mümin
İnan
Niğde
Soru 1: Niğde ilimizde ilköğretim okulu
açığı ne kadardır? Açığı kapatmak için
ilimize bu yıl kaç adet okul yapılması planlanmaktadır?
Soru 2: Niğdede sınıf ve branş öğretmeni
açığı var mıdır? Var ise bu açığı
kapatmak için ne gibi bir çözüm düşünülmektedir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda belirtilen soruların Millî Eğitim
Bakanı Sayın Doç. Dr. Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz
ederim.
Prof.
Dr. Alim Işık
Kütahya
Bilindiği gibi, devlet memuru görev yapmakta iken Eğitim
Fakültelerinde eğitim öğretimlerini tamamlayarak öğretmen olan
çok sayıda gencimiz bulunmaktadır. Bu gençlerimizin öğretmen
olarak görev yapması hem ülkemiz hem de kendileri için büyük önem arz
etmektedir. Bu durumdaki gençlerimizden;
1. 2008/1 atama döneminde kurumlar arası geçiş
kontenjanından öğretmen olarak kaç kişinin ataması
yapılmıştır?
2. 2008/1 atama döneminde KPSS puanına göre öğretmen
olarak kaç kişinin ataması yapılmıştır?
3. KPSS puanına göre ataması yapılıp da
sonradan ataması iptal edilen kaç öğretmen bulunmaktadır?
4. Memur olarak çalışan veya istifa etmiş bulunan
gençlerimizin sözleşmeli öğretmenlik için
başvurularının kabul edilmemesinin ve atamalarının
yapılmamasının gerekçeleri nelerdir?
5. Bu durumda olanların mağduriyetlerinin giderilmesi
için nasıl bir çözüm düşünülmektedir?
6. 2008/2 atama döneminde bu durumda olanlar için kaç kişilik
kontenjan ayrılacaktır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Doç. Dr. Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
1. Gazetelerde ve ulusal bir televizyon kanallarında
uyuşturucu kullanan öğrencilerin belirlenmesi için Casus Arı
Projesini tartışan, İstanbul İl Millî Eğitim
Müdürünün bu projesini bilimsel buluyor musunuz?
Gazetelere ve TVlere yansımasından bilgi ve olurunuz
var mıydı?
2. Bilimsellikten uzak görüyorsanız böyle bir kişiyi çok
önemli bir ilimize İl Millî Eğitim Müdürü olarak atamanız,
siyasi ve tarikatlara dayalı kadrolaşmanızın ve keyfîliğin
yanlış bir sonucu değil midir?
3. Bilim insanlarının yapması gereken şeyi,
yapmayı görevi sayarak, asli görevini yapmayan Müdürü görevden almayı
düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
İsmet
Büyükataman
Bursa
Ülkemizin birçok yerinde öğrenci sayısı az olan
okullarda taşımalı sistemle hizmet verilmektedir. Bu sebeple
köylerdeki ilkokullar boş bulunmaktadır.
Buna göre;
1- Köylerde boş olarak duran bu okulların
değerlendirilmesi düşünülmekte midir?
2- Eğer düşünülüyorsa hangi alanda ve ne şekilde bu
okullar değerlendirilecektir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Millî Eğitim Bakanı
Sayın Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Zile ilçemizdeki eğitim ile ilgili konulardan
a) Ziledeki okulların kaç tanesinde okul müdürleri asıl
olarak atanmıştır? Vekâleten atanan okul müdürü sayısı
kaçtır?
b) Vekâleten yapılan atamalar eğitimi olumsuz
etkilemekte midir?
c) Ziledeki lise mezunlarının ÖSS başarı
durumu nedir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Hüseyin Çelik tarafından Anayasanın 98inci
ve İçtüzükün 99uncu maddeleri gereğince sözlü olarak
cevaplandırılmasına aracılığınızı
arz ederim.
Özdal
Üçer
Van
Van Rehberlik ve Araştırma Merkezinde;
- Kurumun norm kadrosunun 11 olmasına rağmen, kurumda 8
personelin bulunduğu,
- Öğrencilere 2008 Haziran ayına randevu verildiği,
- Kurumun ilin ihtiyacını
karşılayamadığı,
- Kuruma müdür olarak ilgili branşta lisans eğitimi
almamış birinin geçici olarak görevlendirildiği, bu
atamanın kurum çalışanlarına duyurulmadığı,
itiraz edilmesine rağmen, usulsüz atamanın geri
alınmadığı konularıyla ilgili olarak;
1- Kuruma rehber öğretmen ataması yapılacak
mıdır?
2- Van iline ikinci bir Rehberlik ve Araştırma Merkezi
açılması düşünülmekte midir?
3- Usulsüz ve duyurusuz olarak yapılan müdür
atamasının yerine usulüne uygun atama yapılacak mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Hüseyin Çelik tarafından Anayasanın 98inci
ve İçtüzükün 99uncu maddeleri gereğince sözlü olarak cevaplandırılmasına
aracılığınızı arz ederim.
Özdal
Üçer
Van
Van İstasyon İlköğretim Okulunda;
- Okulun geçen yıl yenilenen çok amaçlı salonuna bu
öğretim yılı başında tanesi 150 YTLden 110 tane
sandalye alındığı,
- Bakan kardeşi olan müdür yardımcısının
okula çoğu zaman gitmediği hâlde ek ders ücretlerini tam olarak
aldığı,
- Bakan kardeşinin görev yaptığı okulu ticari
ilişkileri için randevu mekanı olarak kullandığı,
- Bu okul ile diğer okullar arasında hizmet
bakımından ayrım yapıldığı konularıyla
ilgili olarak;
1- Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin kardeşinin
müdür yardımcısı olarak görev yaptığı okulun çok
amaçlı salonu her yıl neden ve hangi kaynakla yenilenmektedir?
2- Bakan Kardeşi okula çoğu zaman
uğramadığı hâlde niçin ek ders ücretini her ay tam olarak
almaktadır.
3- Millî Eğitim Bakanının kardeşinin okulu
ticari ilişkileri için randevu mekanı olarak kullanması
karşısında ne gibi tedbirler alınması
düşünülmektedir?
4- Bakan kardeşinin müdür yardımcısı olarak
görev yaptığı okul ile diğer okullar arasında hizmet
bakımından niçin ayrım yapılmaktadır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Hüseyin Çelik tarafından Anayasanın 98inci
ve İçtüzükün 99uncu maddeleri gereğince sözlü olarak cevaplandırılmasına
aracılığınızı arz ederim.
Özdal
Üçer
Van
23.01.2008 tarihinde Erzurum ili Karaçoban ilçesi Yatılı
Bölge İlköğretim Okulu 7. sınıfında okuyan 12
yaşındaki Kaya İşçimen yatağında ölü
bulunmuştur. Basına da yansıyan olayla ilgili öğrenci
velilerine bilgi verilmediği ve öğrenci velileriyle yapılan
görüşmelerde okulda daha önce dayak olaylarının
yaşandığı söylenmiştir.
Yaşanan olayla ilgili olarak;
1- Yatağında ölü bulunan öğrencinin ölüm nedeni
nedir?
2- İsmi geçen okulda öğrencilere sürekli dayak
atıldığı iddiası araştırılmış
mıdır?
3- İsmi geçen okul yöneticileri için herhangi bir
soruşturma açılmış mıdır?
4- Dayak iddialarının olduğu okulla ilgili
geçmiş yıllarda herhangi bir soruşturma yapılmış
mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda yer alan sorularımın Milli
Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.
İsa
Gök
Mersin
Mersin Aydıncık'taki bazı okullarda 10 Kasım
Ata'yı anma etkinliklerinin gerçekleştirilmediğine dair
22.11.2007 tarihli soru önergemize cevaben; iddiaların asılsız
olduğu, etkinliklerin tüm okullarda yapıldığı
bildirilmiştir. Halbuki, Aydıncık İlköğretim Okulu'nda
10 Kasım töreninin yapılmadığına ilişkin haberler
üzerine, okul müdürüne soruşturma açıldığı ve
öğretmenlerin üzerinde baskı kurularak, törenin
yapılmadığı yönünde ifade veren öğretmenlerin
düşük sicil notlarıyla cezalandırıldığı,
yurtdışı öğretmenlik sınavına başvuru
olanaklarının da tehlikeye düştüğü öğrenilmiştir.
1- Böyle bir soruşturma açılmış
mıdır? Neticesi nedir? Soruşturmanın
açıldığı ortaya çıktığına göre niçin
gizlenmiştir? Tarafımıza verilen yanıtta niçin
belirtilmemiştir?
2- Bakanlığınızca, emin
olunmadığı halde niçin etkinliklerin tüm okullarda
yapıldığına dair yanıltıcı beyanda
bulunulmuştur?
3- Törenin yapılmadığını belirten
öğretmenlerin tümünün sicil notlarının düşük olması
tesadüf müdür? Bakanlığınız, öğretmenlerimize yönelik
baskılara, okuldaki eğitim öğretime de yansıyan
huzursuzluklara karşı nasıl tedbir alacaktır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda belirtilen soruların Milli Eğitim
Bakanı Sayın Doç. Dr. Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz
ederim.
Prof.
Dr. Alim Işık
Kütahya
Bilindiği gibi, üniversitelerimizin teknik eğitim
fakültelerinden Teknik Öğretmen unvanıyla mezun olan gençlerimizden,
1999 yılından bu yana mezunlara oranla yok denecek kadar az
sayıda öğretmen ataması yapılabilmiştir. Bu unvana sahip
olan gençlerimizin bir çoğu maddi ve manevi sıkıntı
içerisine düşmüş ve dört gözle yeni dönemde atama beklemektedirler.
Bu konuyla ilgili olarak;
1. 2008/2 atama döneminde Teknik Öğretmenler için hangi
bölümlere kaçar adet kontenjan ayrılmıştır?
2. 2009 yılı için Teknik Öğretmen atama
planlaması nasıldır?
3. Teknik eğitim fakülteleri için yeni bir düzenleme söz
konusu mudur?
4. Öğretmen olarak atanamayan çok sayıda gencimizin
mağduriyetlerinin giderilmesi için nasıl bir çözüm
düşünülmektedir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın, Millî Eğitim
Bakanı Sayın Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını dilerim.
Prof.
Dr. Sacid Yıldız
İstanbul
Millî Eğitim Bakanlığının
ilköğretim okulları ve liselere verdiği internet sitelerinde, günün sözü ya da güzel sözler
başlığı altında din propagandası
yapılmaktadır. Sitede ünlü düşünür, bilim adamı ve
sanatçıların sözlerinin yanı sıra, bunların
arasına sıkıştırılmış bir şekilde
Said Nursi, İmam-ı Azam gibi kişilerin dinî vaazlarının
yer alması dikkat çekicidir. Okulların internet sitelerinin içerik bakımından
aynı oluşu kafalarda soru işareti bırakmakta,
ilköğretim okulları ile liselerde yaş ayrımı
yapılmaksızın aynı bilgiler sunulmaktadır.
Bu nedenle;
1- Bakanlığınızca okullara verilen
internet sitelerinde ünlü düşünür
ve bilim adamlarının sözlerinin olması, küçük yaşta ve
gelişmekte olan çocuklarımızın geleceğe dönük
atacakları adımlarda bir anlam taşımakta fakat; Said Nursi
ve İmam-ı Azam isim şahısların dinî vaazlarına
hangi sıfatla ve ne için yer verilmektedir?
2- Cumhuriyetin kurucusu olan Ulu Önder Atatürke
ayrılmış bir köşede, Cumhuriyet karşıtı
düşüncelere sahip insanların sözlerine yer verilmesi nasıl
açıklanabilir?
3- Bu siteler hazırlanırken; ilköğretim okullarına
giden öğrenciler ile liseye giden öğrencilerin algılama ve
anlama kapasitelerinin aynı olamayacağı neden göz önünde
bulundurulmamıştır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda yer alan sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.
İsa
Gök
Mersin
Basında, Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından
okullara ön ödemeli su uygulaması başlatıldığı,
ödenek yokluğu çeken okullarda, su alacak para olmadığı
için sarılık gibi salgın hastalık tehdidi altında
ders yapıldığı, buna mukabil belediyelerin cami, mescit,
Kur'an kursu gibi yerlerden su ücreti almadıkları haberleri yer
almaktadır. Ayrıca ödenek sıkıntısı nedeniyle,
okul idarelerinin temizlikten yakıta, spor malzemesinden kâğıda
kadar her şey için velilerden para toplamak zorunda kaldığı
belirtilmektedir.
1- Bakanlığınızca, ilköğretim ve
liselerin her türlü kurumsal ihtiyaçlarını karşılamak
amacıyla genel bütçeden ayrılan payın
dağılımı ve kullanımı ne şekilde gerçekleştirilmektedir?
Niçin bazı okullarda ödenek sıkıntısı
yaşanmaktadır?
2- Bakanlığınız okullardaki su
sıkıntısını çözmek için hangi
çalışmaları yapmaktadır? Bakanlığınızca
su ücretleri konusunda ilgili kurumlar nezdinde bir girişimde bulunulmuş
mudur? Alınan tedbirler nelerdir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Doç. Dr. Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Mustafa
Enöz
Manisa
İl millî eğitim müdür yardımcıları, ilçe
millî eğitim müdürleri ve şube müdürlerinin maaşlarında
önceki yıllara göre azalma meydana gelmiştir. Bu durum müdürler
üzerinde olumsuz etki yapmakta çalışma azimlerini
kırmaktadır.
Buna göre;
- Millî eğitim müdürleri, müdür yardımcıları,
şube müdürleri aynı derecedeki bir okul müdürüne göre 2001
yılında % 17 daha fazla ücret alırken şu anda % 6 maaş
ve % 107 ek ders bazında daha düşük ücret almaktadırlar. Bu
dengesizliği gidermek için bir çalışma yapmayı
düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Doç. Dr. Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Mustafa
Enöz
Manisa
Millî Eğitim Bakanlığınca alınan
kararları uygulayan ve denetleyen taşra birimlerimiz il ve ilçe millî
eğitim müdürlüklerimizdir. Son yıllarda bu görevlere atanma
kriterlerinde büyük haksızlıklar yaşandığı
kamuoyunca bilinmektedir.
Sorular:
1 - Millî Eğitim Müdürü ve Millî Eğitim Şube Müdürü
kadrolarına yapılan atamada devlet memurları yer
değiştirme suretiyle atamalarına dair yönetmeliğin
uygulanmama sebepleri nelerdir?
2 - Millî Eğitim Bakanlığı görevde yükselme ve
unvan değişikliği yönetmeliğinin, genel yönetmeliğe
aykırı olarak uygulanması sizce doğru mudur?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Doç. Dr. Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Mustafa
Enöz
Manisa
Millî Eğitim Bakanlığında kurumlar daha çok
vekil idarecilerle yönetilmeye çalışılmaktadır. Bu durum
yöneticilerin etkin görev yapmalarını olumsuz etkilemektedir.
Buna göre;
- Devlet memurlarının görevde yükselmelerine dair genel
yönetmelikte sınav şartı olmasına rağmen, son 5
yıl içerisinde şube müdürlüğü, millî eğitim müdürlüğü
sınavlarının açılmama nedenleri nelerdir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Doç. Dr. Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Mustafa
Enöz
Manisa
Millî Eğitim Bakanlığınca alınan
kararları uygulayan ve denetleyen taşra birimlerimiz il ve ilçe millî
eğitim müdürlüklerimizdir. Son yıllarda bu görevlere atanma
kriterlerinde büyük haksızlıklar yaşandığı
kamuoyunca bilinmektedir.
Sorular:
1 Millî Eğitim Müdürü ve Millî Eğitim Şube
Müdürlüğü kadrolarına atama hangi kriterlere göre
yapılmaktadır?
2 Okul Müdürü kadrosuna atanabilmenin yönetmelik kapsamı
dışında bırakılmasının amacı nedir?
3 Sınavla atanan şube müdürlerinden, özlük
haklarının iyi olmaması nedeniyle kaç kişi istifa ederek
alt görevlere dönmüşlerdir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Doç. Dr. Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz
ederim.
Mustafa
Enöz
Manisa
İl Millî Eğitim müdür yardımcıları,
İlçe Millî Eğitim müdürleri ve şube müdürleri amiri durumunda
oldukları idarecilerden daha az ücret almaktadırlar.
Sorular:
1- Kamuoyunda 40+40 diye bilinen denge tazminatı
kapsamına Millî Eğitim müdürleri, müdür yardımcıları
ve şube müdürlerini de almayı düşünüyor musunuz?
2- Millî Eğitim müdürleri, müdür yardımcıları
ve şube müdürlerinin görev ve sorumlulukları artarken, ücretlerinin
azalmasının hiyerarşik yapıyı olumsuz yönde
etkilediği bilinen bir gerçektir. Sizce bu uygulama doğru mudur?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Hüseyin Çelik tarafından Anayasanın 98. ve
İç Tüzüğün 99. maddeleri gereğince sözlü olarak
cevaplandırılmasına aracılığınızı
arz ederim.
Özdal
Üçer
Van
Van İpekyolu Anaokulunda müdür vekilliği yapan Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin baldızı Nuran Altan Göl, il
içi atama dönemi olmamasına rağmen, çocuk gelişimi
öğretmeni norm kadrosuna dolu olan Van Kız Teknik, Anadolu Kız
Meslek ve Kız Meslek Lisesine Bakanlığın 27.02.2008 ve
14436 sayılı kararnamesi ile atanmıştır.
Yapılan atamayla ilgili olarak;
1- İl içi atama dönemi dışında yapılan
atama hangi yönetmeliğe göre yapılmıştır.
2- Çocuk gelişimi öğretmeni norm kadrosu dolu olan bir
okula aynı branştan norm kadro fazlası öğretmen niçin
atanmıştır?
3- Bakan akrabası olduğu bilinen bu kişinin
kanunsuz ataması geri çekilecek midir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Hüseyin Çelik tarafından
cevaplandırılmasını arz ederim.
Akif
Ekici
Gaziantep
YÖK
Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcana Başbakan Tayyip
Erdoğanın talimatıyla son model zırhlı Mercedes
tahsis edildi. Ölüm tehditleri nedeniyle verildiği iddia edilen araç
Başbakan Erdoğanın bindiği aracın sadece iki yıl
daha yaşlısı. Bu araçlardan 3ü protokolde üst sırada
oldukları için Başbakan yardımcılarına verilecek.
Diğer 4 araç ise güvenlik riski taşıyan kamu görevlilerine verilecek.
Zırhlı araç bekleyenler arasında Anayasa Mahkemesi
Başkanı da var.
1. Daha önce
hiçbir YÖK başkanına böyle bir tahsis söz konusu
olmamışken, şimdi neden böyle bir hizmet verilmiştir?
2. Aracın
tehditler sonucu tahsis edildiği söylenmekte, peki bu tehditlerin neler
olduğu neden kamuoyundan saklanmaktadır?
3. Tahsisin
direkt Başbakan talimatıyla olduğu söyleniyor,
Başbakanın kişiye özel bir talimat vermesi adam kayırma
değil midir?
BAŞKAN
Beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.20
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.28
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yusuf
COŞKUN (Bingöl )
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 52nci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Şimdi, Millî
Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik bir önceki oturumda okunan
sözlü soru önergelerinin cevabını verecektir.
Süreniz yirmi
beş dakikadır.
Buyurunuz
efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; değerli
milletvekillerimizin vermiş oldukları sözlü soru önergelerine vaktim
elverdikçe gerekli cevapları vermeye çalışacağım.
Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanak Hanımefendi, il
genel meclisi tarafından 63 okulun yapılmasıyla ilgili 2006-2007
öğretim yılında karar alındığını, ancak
bunların yapılmadığını ifade ediyor. Ayrıca
bize soruyor, diyor ki: Acaba, bu, seçilmişlerin yetkilerinin
artırılmasından duyulan bir rahatsızlığın sonucu
mudur?
Sayın
Kışanak, hayır. Arkadaşlarımız 63 okulun
yapılması ile ilgili karar vermişler. Mesela bu 163 olsaydı
bunun hepsi veya 263 olsaydı bunun hepsine cevap verme imkânı var
mıydı? Malumunuz, il genel meclis üyeleri bir karar alabilir ancak valilik,
il millî eğitim müdürlüğü gerekli teknik çalışmaları
yaparlar, öncelikleri belirlerler. Millî Eğitim Bakanlığı
merkez teşkilatı tarafından bu program onaylandıktan sonra
o yürürlüğe girer. Tabii, bu hazırlanan 63 kişilik liste
popülist bir liste de olabilir ama bu gerçekten öncelikler listesi midir,
bununla ilgili gerekli değerlendirmeler yapılmış. Zaten bu
63 okulun da 46sı bugüne kadar yapılmıştır ancak
hemen şunu ifade edeyim: Diyarbakırda bütün zamanlarda yapılan
derslik sayısı 5.927 iken, Hükûmetimiz döneminde Diyarbakıra
3.500 derslik yapılmıştır bu dönemde ve 1.318
ortaöğretim yurdu kapasitesi varken tarafımızdan bu 4.221e
çıkarılmıştır. Diyarbakırdaki her meseleye olduğu
gibi, eğitim meselesine de çok büyük bir önem veriyoruz.
Sayın Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz Beyin, Dünya Bankası Türkiye
Direktörünün bir açıklamasıyla ilgili olarak benim basına
yaptığım bir açıklamadan hareketle, sorusuna cevap
veriyorum:
Dünya
Bankası Türkiye Direktörü Gayrisafi millî hâsılaya göre OECD ülkeleri
içerisinde öğretmenlere oransal olarak en fazla parayı ayıran
ülke Türkiyedir. şeklinde bir açıklama yapmıştır.
Ben basına yaptığım açıklamayı bizatihi Anadolu
Ajansının kayıtlarından okuyorum, benim söylediğim bu
anlama gelir mi diye. Ben Anadolu Ajansına yaptığım
açıklamada diyorum ki: Ben Millî Eğitim Bakanı olarak olsa olsa
arkadaşlarım adına daha fazlasını talep ederim.
Onların hayat standartları ne kadar yüksek olursa, maddi
endişelerden ne kadar uzak olurlarsa, çocuklarımıza o kadar
faydalı olabilirler. Maaşlarından kısma diye bir şey
söz konusu olamaz. Dünya Bankası Türkiye Direktörü Sayın Zachaunun
söylediği doğrudur. Öğretmenlere aktarılan kaynak ve ücret
itibarıyla biz oransal olarak OECD birincisiyiz. Doğru olan budur,
rakamlar bunu söylüyor. dediğim ifade edilmektedir.
Öğretmenlerimizin maaşlarının daha da yükseltilmesi
Bakanlığımızın öncelikli hedefleri arasında yer
almakta olup, bana kalsa öğretmenlerimize daha fazla ücret vermek isterim
fakat devletin imkânlarını yani bütçe imkânlarını göz
ardı edemeyiz. Bu herkesçe bilinmekte ve öğretmenlerimiz de dâhil
olmak üzere bütün kamu çalışanlarının maaşları bu
kapsamda belirlenmektedir diye yaptığım açıklamayı
yine sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, yine, Gaziantep Milletvekili Sayın Akif Ekicinin
sorusu aynı mahiyette olduğu için, verdiğim cevap onun için de
geçerlidir.(x)
Sayın
Reşat Doğru, Yükseköğretim kurumlarında türban
taktığı gerekçesiyle soruşturma geçirmiş ve bu amaçla
yükseköğretim kurumlarından ilişkisi kesilmiş, ceza
almış kimse var mıdır? diye soruyor.
Sayın
Doğru, değerli arkadaşlarım, biliyorsunuz üniversitelerde
türban taktığı gerekçesiyle disiplin kovuşturması
geçirenler elbette vardır ama bu şekilde ifade edilmediği için
maalesef bu kayıtlara rastlanmamaktadır.
Sayın
Muharrem Varlı, Adana Milletvekili, usta öğreticilerle ilgili olarak,
onların özlük haklarıyla ilgili olarak bir soru sormuştur.
Değerli
arkadaşlarım, eskiden usta öğreticiler,
ağırlıklı olarak halk eğitim merkezlerimizde
çalışan usta öğreticiler, ne kadar uzun
çalışırlarsa çalışsınlar kendileri adına
yatırılan prim gün sayısından dolayı emekli
olamıyorlardı. On gün üzerinden yapılan bu hesaplama asgari
ücret esas alınarak otuz gün üzerinden yapılmaktadır. Sosyal
Güvenlik Yasasıyla bu problem çözülmüştür. Ayrıca, usta
öğreticilerin sağlık hizmetlerinden
yararlandırılması imkânı da getirilmiştir. Bu mesele
büyük çapta çözülmüştür ancak bütün usta öğreticilerin kadroya
geçirilmesi takdir edersiniz ki söz konusu değildir.
Sayın Hasan
Çalış, Karaman Milletvekili, bazı bilgilerin il millî
eğitim müdürlüklerinden alınmasının engellendiğine
dair bir sorusu vardı, personel genel müdürü tarafından
Değerli
arkadaşlarım, Bakanlığımıza bağlı resmî
eğitim kurumlarında görev yapan öğretmenlere ilişkin her
türlü sayısal ve özlük bilgileri İLSİS özlük ve norm kadro
modülünde bulunmaktadır. Valiliklere gönderilen söz konusu yazıda ise
Bakanlığımıza bağlı resmî eğitim
kurumlarında görev yapan öğretmenlere ilişkin sayısal
verinin elektronik ortamda kayıtlı olduğu ve bu nedenle de,
talep edilmesi hâlinde bu tür sayısal verilerin kontrol edildikten sonra
Bakanlıkça verileceği belirtilmiştir. Kaldı ki söz konusu
yazıda bilgi edinme kapsamında talep edilen sayısal bilgilerin
verilmeyeceği yönünde herhangi bir ifadeye de yer verilmediği gibi
ilgili mevzuat çerçevesinde talep edilen bilgiler de verilmektedir.
Sayın
Çalış sorusunun devamında üniversite sınavlarında
sıfır alan öğrencileri sormaktadır. Değerli
arkadaşlar, aslında üniversite sınavlarında sıfır
alan öğrenci bir elin parmaklarını geçmez, zaman zaman bir iki
tane, o da çeşitli sebeplerden dolayı boş vermişse olur. Bu
tamamen bir hesaplama tekniğinden kaynaklanmaktadır. Daha önce ben
bunu defalarca ifade ettim, yanlışlar doğruları götürdükten
sonra elde kalan ham puan eğer hesaplanmaya değer
bulunmamışsa o teknik olarak sıfır geçmektedir, bunu
defalarca ifade ettim. Biz öyle bir hesaplama yöntemi, ölçme değerlendirme
yöntemi getiririz ki bir tek sıfır alan olmaz. O zaman da kendi
kendimizi kandırmış oluruz.
Karaman
Milletvekili Sayın Hasan Çalışın Karamandaki
öğretmen atamalarıyla ilgili bir sorusu vardır.
(x)
Gündemin 11inci sırasında yeralan (6/436) esas numaralı sözlü
soru önergesi
Tabii bu soru
önergesinin tarihi bir hayli eski olduğu için bugün için buna cevap vermem
aslında çok da anlamlı değildir. Ancak Karamanla ilgili olarak
değerli arkadaşımla ve değerli milletvekilleriyle şunu
paylaşmak isterim: Karamanda, biz iktidara geldiğimizde, 2.300
öğretmen mevcuttur, bugün itibarıyla 2.621 öğretmen mevcuttur ve
şubat döneminde de 40 yeni öğretmen atanacaktır. Bazı
branş dersleriyle ilgili eksiklik ücretli öğretmen görevlendirmesiyle
çözülmüştür, dolayısıyla Karamanda ciddi bir öğretmen
açığımız söz konusu değildir.
Tokat
Milletvekilimiz Sayın Reşat Doğrunun Bologna süreci
kapsamında yükseköğretim kurumlarında neler
yapılmaktadır? şeklinde bir sorusu vardı.
Değerli
arkadaşlar, bildiğiniz gibi, biz, Bologna sürecine imza koymuş
olan, taraf olan bir ülkeyiz. Bu konuda gerek kredi transfer sistemi gerek
kalitenin artırılması gerek diploma denklikleriyle ilgili olarak
gerekli çalışmalar yapılmıştır. Türkiye, Bologna
Deklarasyonu sürecini harfiyen takip etmektedir ve altı yıllık
Bakanlığım süresince yapılan bütün toplantılara
bizzat, bakanlar düzeyindeki toplantılara bizzat kendim iştirak ettim
ve Avrupa Üniversiteler Birliğinin yapmış olduğu
değerlendirmeye göre de Türkiyedeki üniversitelerin performansı
iyinin üzerinde değerlendirilmiştir. Yani sürece katkı sağlama,
2010 yılında eğitim esaslı, araştırma esaslı
bir ekonomik model oluşturmaya katkı açısından
üniversitelerimizin performansı iyinin üzerinde bulunmuştur.
Tokattaki
öğretmen açıklarıyla ilgili Sayın Reşat Doğrunun
bir sorusu vardır.
Değerli
arkadaşlar, şu anda Tokat vilayetimizde de ciddi bir öğretmen
açığımız yoktur. 5.700 öğretmen var iken 2002de, biz
iktidara gelince, şu anda 6.852 öğretmenimiz vardır, 354
öğretmen de ücretli olarak ders vermektedir. Bu rakama onlar dâhil
değildir. Reşadiyede 255 öğretmenimiz vardır. Ayrıca,
34 ücretli öğretmenimiz vardır ve dediğim gibi soru eski tarihli
olduğu için bugün açısından belki çok fazla bir anlam ifade
etmez.
Yine, Tokat
Milletvekilimiz Sayın Reşat Doğru, 1993-2008 yılları
arasında Yükseköğretim Kurulu tarafından yurt
dışına ne kadar lisansüstü eğitim yapmak üzere öğrenci
gönderildiğini sormaktadır.
Değerli
arkadaşlar, 2008le 1993 tarihleri arasında YÖK tarafından 2.567
kişi lisansüstü eğitim için yurt dışına
gönderilmiş, bunun 759u dönmemiştir, ya oradaki üniversitelerde
öğretim üyeliği yapmıştır veyahut da
araştırma görevliliği mesleğini
bırakmıştır, bir şekilde daha önce
borçlandığı tazminatını ödemiştir. Millî
Eğitim Bakanlığı tarafından da, malumunuz, yurt
dışına öğrenci gönderilmektedir.
İki soruyu
birlikte cevaplandırmak istiyorum değerli arkadaşlar. Millî
Eğitim Bakanlığı tarafından, malumunuz, daha önce çok
az sayıda öğrenci gönderiliyordu. 1416 sayılı Kanun
çerçevesinde 2006 yılından beri her yıl 1.000 öğrenci
gönderilmektedir. Şu anda bu rakam, yine 1993-2008 yılları
arasında 2.666 kişidir ve bunlardan 1.116 öğrencinin
dosyası tazminat takibine alınmıştır, bunlardan
736sı borcunu ödemiştir. Ama buradaki temel problem, bu 1.116
kişi, eski YÖKün tutumundan kaynaklanmıştır; 28 Şubat
sürecindeki, maalesef, o anlayıştan kaynaklanmıştır.
İnsanlar gönderildikten kısa bir süre sonra hiçbir gerekçe
gösterilmeden yurt içine çağrılmışlardır,
doktorasını, masterını bitirmeye az bir zaman kala birçok
insan mağdur edilmiştir.
Amaç
dışında bir istihdam söz konusu değildir. Ancak 4ü
sağlık sebebiyle eğitimlerini yarıda
bırakmış, 3 öğrencimiz yurt dışında vefat
etmiş, 642si çalışmalarını tamamlayarak ülkemizde üniversitelerde,
Millî Eğitim Bakanlığında, TÜBİTAKta
çalışmalarına devam etmektedirler, 901 öğrencimiz de hâlen
master ve doktora çalışmalarına Millî Eğitim
Bakanlığı adına devam etmektedir. Ayrıca, burada,
şu anda 700 küsur öğrencimiz de yabancı dil eğitimine tabi
tutulmaktadır. Onlar da kısa bir süre sonra gönderilecektir.
Hakkâri Milletvekilimiz
Sayın Hamit Geylani, Hakkârideki özellikle eğitimin
altyapısıyla ilgili soru sormaktadır ve ayrıca
öğretmen atamalarıyla ilgili bir soru sormaktadır.
Değerli
arkadaşlarım, Hakkâride 2002 yılında 1.133 öğretmen
vardı, bugün itibarıyla Hakkâride 2.488 öğretmen mevcuttur.
1.133, 2.488. 645 ücretli öğretmen vardır ve şubatta da 100
öğretmen ataması yapılacaktır. Bu manada, Hükûmetimizin
Hakkâriye yaptığı bir ayrımcılık yoktur ama geri
kalmış bir ilimiz olduğu için pozitif ayrımcılık
yapıldığını söyleyebilirim. Ayrıca, bu ilimizde,
gerek eğitimin altyapısına, yani okul yapımlarına
harcanan paralar vesaire her vesileyle ifade edilmiştir. Burada da yine
pozitif bir ayrımcılık vardır.
Yine, Karaman
Milletvekili Sayın Hasan Çalışın Sarıvelilerle
ilgili bir sorusu var, oradaki öğretmen açıklarından söz
etmektedir. Bugün Sarıvelilerde 117 öğretmenimiz, 21 ücretli
öğretmenimiz vardır. Oradaki problem de
aşılmıştır.
Sayın Adana
Milletvekili Muharrem Varlı Beyin, özellikle millî eğitim müdür
yardımcıları, şube müdürleri, ilçe millî eğitim
müdürleri ve ilçe şube müdürlerinin özellikle ücretlerinin
sıkıntıya girdiğini ifade eden bir sorusu vardır.
Bununla ilgili
kararname kısa bir süre önce Bakanlar Kurulundan
çıkmıştır. Dolayısıyla bu problem ortadan kalkmıştır
değerli arkadaşlarım.
İstanbul
Milletvekili Sayın Sacid Yıldız, branşlar bazında
öğretmen kontenjanlarının hangi kriterlere göre tespit
edildiğini ifade etmektedir. İhtiyaç duyduğumuz öğretmen ve
atama yapılacak öğretmen sayısı arasında bir
doğru orantı kurulmaktadır. İhtiyaca göre bu öğretmen
sayıları, değerli arkadaşlarım, belirlenmektedir.
Yine Gaziantep
Milletvekili Sayın Yaşar Ağyüz Bey, YÖK
Başkanının özellikle bu kılık kıyafetle ilgili,
Anayasa değişikliğinden sonra gönderdiği genelgeyle ilgili
yapılan bir şikâyet üzerine, benim özellikle soruşturmaya,
kovuşturmaya izin vermeyeceğim şeklindeki beyanımı
ihsası rey olarak değerlendirmektedir. Değerli
arkadaşlarım, ben hâkim değilim. Siyasetçiler, söyledikleri her
şeyden dolayı, ortaya koydukları bütün görüşlerden
dolayı zaten ihsası reyde bulunurlar. Dolayısıyla, bu
yönüyle ben görüşlerimi açıkladım, bu görüşlerimi kamuoyu
huzurunda ifade ettim. Ben hâkim olmadığım için ihsası
reyde bulunmam şeklindeki bir iddia çok anlamlı değildir.
Niğde
Milletvekilimiz Sayın Mümin İnan, Niğdedeki derslik
açıklarından söz etmektedir. Ne kadardır? şeklinde bir
soru sormaktadır.
Niğde bu
anlamda Türkiye'nin en rahat vilayetlerinden
birisidir Sayın İnan. Yirmi dört okulda ikili öğretim
yapılmaktadır. Bunların tekli öğretime geçmesi hâlinde iki
yüz derslik gibi bir dersliğe ihtiyaç vardır. Türkiyede en az, ikili
öğretim yapılan vilayetlerden birisi Niğdedir. Zaman
içerisinde, ümit ediyorum ki biz bunların hepsini aşacağız,
sadece Niğde için değil bütün Türkiye için aşacağız.
Boş geçen dersimiz yok, gerek kadrolu gerekse ücretli öğretmenlerimiz
bu dersleri doldurmaktadırlar.
Kütahya
Milletvekilimiz Sayın Alim Işık tarafından öğretmen
atamalarıyla ilgili soru sorulmaktadır.
Değerli
arkadaşlarım, çok sayıda öğretmen adayı vardır.
Okullardan, üniversitelerden öğretmen adayları mezun olmaktadır
ama bunlar niçin atanmamaktadır? Bu
problem tabii sadece öğretmen arkadaşlarımız için geçerli
değil. Türkiyede ziraat fakültesini bitirmiş ama iş
bulamamış, atanamamış binlerce insan var; iktisadi ve idari
bilimleri bitiren, atanamamış insanlar var; veteriner hekimliklerini
bitirmiş, atanamamış insanlar var. Her yıl en fazla kadro
Millî Eğitim Bakanlığına tahsis edilmektedir ve ihtiyaç
esaslı olarak bunlar atanmaktadır. Bunun detaylarını
değerli arkadaşlarıma yazılı olarak arz edebilirim.
Ama dediğim gibi, gerek açıktan gerek naklen de bu atamalar
yapılmaktadır belli bir yüzdeyle. Şubatta
yapacağımız atamada da belli bir sayıda açıktan atama
yapacağız.
Yine Sayın
Gaziantep Milletvekilimiz Yaşar Ağyüz tarafından, İstanbul
Millî Eğitim Müdürünün söylediği iddia edilen bir konuyla ilgili, bir
ifadeyle ilgili bir soru sorulmaktadır.
Millî Eğitim
Müdürü kendisinin böyle bir şey söylemediğini ancak İnternette
böyle bir yazı okuduğunu, böyle bir ifade yer
aldığını söylediğini ifade ediyor, ama basın
mensupları tarafından bunun böyle
yansıtıldığını söylediği için, kendisi bunu
zaten tekzip ettiği için, müsaadenizle bunun üzerinde çok fazla
durmayacağım.
Bursa
Milletvekilimiz Sayın İsmet Büyükataman, Türkiye çapında
taşımalı eğitimden dolayı boş olan okulları
değerlendirip değerlendirmediğimizi, bu konudaki
görüşlerimizi soruyor.
Değerli
arkadaşlarım, tabii sadece taşımalı eğitimden
dolayı değil, kırsal
kesimden şehre yaşanan yoğun göçten dolayı,
malumunuz, mezralarda tek derslikli, iki
derslikli çok sayıda okulumuzun boş kaldığı
doğrudur. 16 bin küsur okul bu anlamda boştur, biz bunun 3 binini
yeniden okul olarak devreye soktuk. Valiliklere bunlardan bir
kısmının anaokullarına dönüştürülmesi, bir
kısmının biçki dikiş kursları ve diğer
yaygın eğitim faaliyetlerinde kullanılması, eğer
hiçbir şekilde Millî Eğitimin ihtiyacı yoksa köy tüzel
kişiliğine devredilmesi veya başka kurumların ihtiyacı
varsa onlara tahsis edilebileceği ile ilgili bir genelge gönderdik.
Ayrıca, ekonomik ömrünü büsbütün tamamlamışsa bunların
yıkılarak envanterden çıkarılması yönünde bir genelge
gönderilmiştir ve çalışmalar bu genelge çerçevesinde yürütülmektedir.
Yine Sayın
Reşat Doğrunun, o günkü şartlarda sorduğu bir soru var,
Tokat Zilede idarecilerin asaleten ve vekâleten hangi oranlarda görev
yaptıklarını soruyor. Zile ilçesinde 40 müdür normu vardır,
bunun 15i asaleten, 25i vekâleten yürütülmektedir.
Ayrıca, yine
Reşadiyenin ve Tokatın özellikle üniversite
sınavlarındaki başarısı sorulmaktadır. Bu
başarı aslında kayda değer bir başarıdır.
2007 yılında yüzde 82,7lik bir başarı
sağlanmıştır. Bu oran 2008 yılında yüzde 94,2ye
yükselmiştir. Böyle de iyi bir gelişme vardır.
Van Milletvekili
Sayın Özdal Üçer, Vandaki rehberlik araştırma merkezinin
yeterli olmadığını, dolayısıyla taliplilere çok
uzun sürelerde gün verildiğini ifade etmektedir. Van merkezi ve
Ercişte olmak üzere iki rehberlik araştırma merkezimiz
vardır ancak iddia edildiği gibi çok uzun sürelerle gün
verilmemektedir, ay sonu gelmeden gerekli ihtiyaçlar
karşılanmaktadır değerli arkadaşlarım.
Ayrıca, yine
İstasyon İlköğretim Okulunda, benim, müdür muavini olan
kardeşimle ilgili bir soru sormuştur Sayın Milletvekili. Burada
sözü edilen ifadelerin hiçbirisi gerçeği yansıtmamaktadır.
Sadece siyasi husumet, Çamur at, tutmazsa izi kalsın. kabilinden
maalesef iftira diyebileceğimiz iddialardır, gerçekle ilgisi yoktur.
Yine, Erzurumda
bir yatılı okulumuzda, Karaçoban ilçesi YİBOda bir
öğrencinin dayak sonucu öldürüldüğü iddia edilmiştir, Sayın
Vekil bu iddiaları gündeme taşımıştır ancak
yaptığımız incelemelerde bunun kesinlikle doğru
olmadığı, ayrıca Adli Tıp Kurumu Trabzon Grup
Başkanlığı Morg İhtisas Dairesinin vermiş
olduğu otopsi raporunda da bu öğrencinin ölümünün kendisinde mevcut
kalp hastalığına bağlı kalp yetmezliği sonucu
solunum ve dolaşım durumundan meydana gelmiş olduğu,
kişinin ölümünde harici bir etkinin rolünün saptanmadığı
ifade edilmiştir.
Bu okulla ilgili
olarak bu iddiaları içeren geçmişte bir soruşturma da söz konusu
değildir.
Mersin
Milletvekilimiz Sayın İsa Gökün, 10 Kasım dolayısıyla
Aydıncık ilçesindeki 5 okulun sadece 1inde Atatürkü anmayla ilgili
program yapıldığı, diğerlerinde
yapılmadığı şeklinde bir iddiası vardır.
Bu kesinlikle
doğru değildir, hepsinde yapılmıştır. Birinde
küçük bir ihmal görülmüş, soruşturma açılmış ve
idarecilere gerekli cezalar verilmiştir.
Kütahya
Milletvekilimiz Sayın Alim Işık, yine teknik öğretmenlerin
atamaları esas olmak üzere öğretmen atamalarıyla ilgili soru
sormuştur.
Değerli
arkadaşlar, bilim ve teknoloji alanında 2008 yılı ikinci
atama döneminde 1.162 öğretmen; elektrik elektronik teknolojilerinde 30
öğretmen, öte yandan ahşap teknolojisinde 13, bilişim
teknolojisinde 307, büro yönetimi ve sekreterlik bölümünde 3
Bunun çok
detaylı bir dökümü var.
Mesleki ve teknik
eğitim öğretmenlerinin çok fazla atanmamasının temel sebebi
mesleki ve teknik eğitimde geçmişte yaşanan maalesef gerileme
sürecidir. Geçmişte çok fazla öğretmen olduğu için o öğretmenleri
şu anda istihdam ediyoruz. Ama mesleki ve teknik eğitimde yüzde
28den yüzde 43e geldik. Bu tırmanış devam edecektir ve bu
tırmanışla birlikte, bu yükselmeyle birlikte mesleki ve teknik
eğitim alanında da öğretmen atamalarına devam edeceğiz
değerli arkadaşlar.
İstanbul
Milletvekilimiz Sayın Sacid Yıldız, okulların İnternet
sitelerindeki bazı ifadelerle ilgili bir soru sormuştur.
Okullardaki
İnternet sitelerinde cumhuriyetin temel niteliklerine, Millî Eğitim
Temel Kanununa aykırı bir durum tespit edildiği zaman gerekli
inceleme ve soruşturma yapılmakta ve bu problemler giderilmektedir
arkadaşlar. Ama Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim
Teknolojileri Genel Müdürlüğünün kontrolünde olan Millî Eğitim
Bakanlığı web sayfasında böyle bir şey bugüne kadar
olmamıştır, olmaz da. Diğerlerinde olduğu zaman da
gerekli müdahalede bulunuyoruz.
Mersin
Milletvekilimiz Sayın İsa Gök, okullarda özellikle elektrik ve su
paralarının ödenmesiyle ilgili ödenek
sıkıntılarından söz etmektedir.
Değerli
arkadaşlar, birçok kamu kurumu, sadece okullar değil, bazen ödenek üstü
harcama yapmaktadırlar ve buralarda ödenek sıkıntısı
yaşanabilmektedir. Her kurumda yaşanabildiği gibi millî
eğitim kurumlarında da yaşanabilmektedir ama bütçe çerçevesinde
bu ödenekler tahsis edilmektedir.
Manisa
Milletvekilimiz Sayın Mustafa Enöz, yine ücret kararnamesinden, millî
eğitim müdür yardımcıları, şube müdürleri,
ilköğretim müfettişleri ve daha birçok insanı içine alan ücret
kararnamesinden söz etmektedir. Bu kararname Bakanlar Kurulundan çıkmıştır,
bu problem ortadan kaldırılmıştır.
Yine Sayın
Mustafa Enöz şube müdürlerinin niçin sınavla
atanmadığını sormaktadır. Daha önce sınavı
kazanan şube müdürlerinin atamaları yapılmaktadır,
sırası geldikçe peyderpey yapıldı, yapılmaktadır
ve o şartları haiz olan insanlar ayrıca yönetmelikler çerçevesinde
değerlendirilmektedir.
Yine Sayın
Mustafa Enözün, şube müdürlerinin sınavıyla ilgili ikinci bir
sorusu var, aynı mahiyettedir, bunu geçiyorum.
Sayın
Mustafa Enözün yine ücret kararnamesiyle ilgili 6/614 sayılı soru
önergesi aynı mahiyettedir, onlara cevap verdim.
6/615
sayılı soru önergesi yine aynı mahiyettedir, ona da cevap
verdim.
Van Milletvekili
Sayın Özdal Üçerin yine bir öğretmenin, Nuran Altan Gölün,
atamasında uygunsuzluk olduğuna dair bir iddiası vardır. Bu
kişiye kişiye özgü bir muamele kesinlikle
yapılmamıştır, genel usuller ve esaslar çerçevesinde
yapılmış bir atamadır. Burada da herhangi bir problem söz
konusu değildir.
Sayın YÖK
Başkanına tahsis edilen bir araçla ilgili olarak Gaziantep
Milletvekilimiz Sayın Akif Ekici bir soru sormaktadır.
Değerli
arkadaşlar, Sayın Başbakanın A veya B kurumunun
başındaki insana araç tahsis edilmesiyle ilgilenmekten daha öte çok
daha önemli işleri vardır. Kimin kararıyla, kimin
talimatıyla tahsis edildiğini bilmiyorum ama bütün
kurumlarımızda pozisyonlarının etkililiği,
ağırlığı nispetinde onlara kamu tarafından araç
tahsis edilmektedir. Bu soru buraya gelecek kadar üzerinde durulacak bir soru
değildir. Daha önceki YÖK Başkanı da yaya yürümedi, ona da araç
tahsis edildi, buna da araç tahsis edilmektedir, bakanlara da edilmektedir ve
Türkiye'de kendisine araç tahsis edilmesi gerekenlere hangi usul ve esaslar
çerçevesinde araç tahsis ediliyorsa Sayın YÖK Başkanına da o
çerçevede araç tahsis edilmiştir.
Yüce heyetinize
saygıyla arz ederim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Bakan, teşekkür ediyoruz ama beş tane, soru
soranların açıklama isteği vardır.
Sayın
İnan, buyurunuz.
Bir dakika süre
veriyorum.
MÜMİN
İNAN (Niğde) Sayın Bakanım, ilginize teşekkür
ediyoruz.
Niğdede,
şehir merkezindeki nüfus artışından dolayı, son
yaptığımız görüşmelerde -hem vilayet tarafından
hem Millî Eğitim tarafından- birkaç tane ilköğretim okuluna
ihtiyaç olduğu, bu konuda da belediyenin arsa konusunda yardımcı
olabileceğini sizinle paylaşmak istiyorum.
Diğer taraftan,
Niğdemiz, hakikaten, söylediğiniz gibi, üniversite giriş
sınavlarında iller arasında son derece önemli bir
sıralamaya sahipti, geçen yıl bu sıralamada çok önemli bir
düşüş oldu. Bu konuyla da ilgili yine vilayetim nezdinde Millî
Eğitim Müdürlüğünde toplantılar yapıldı ama bir karar
alınamadı. Bu konuya da eğilirseniz çok sevineceğiz
efendim.
Diğer
taraftan, vatandaşlarımızın bir talebini size iletmek
istiyorum: Hepimizin malumu olduğu üzere, Türkiye'de ekonomik krizin
gittikçe derinleştiğini ve büyüdüğünü görüyoruz. Dün, özellikle,
Türkiye'de hayvancılık konusunda önemli bir beldemiz olan Çukurkuyu
ve Kızılcadaki ziyaretlerimizde hayvancılığın,
süt sığırcılığının ölme noktasına
geldiğini
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MÜMİN
İNAN (Niğde) -
özellikle öğrencilere süt
dağıtımı konusunda yardımlarınızı
beklediğimizi halk adına sizlerden talep ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın İnan.
Sayın
Çalış
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Bakanım, sorularımıza gösterdiğiniz
ilgiden dolayı teşekkür ediyorum.
Sorularımız
seçim bölgem Karamanın sorunlarıyla ilgili. Bu sorunların
çözümüne de bir nevi katkı sağlanmış oluyor. Ancak
öğretmen problemimiz daha çok Sarıveliler, Başyayla ilçemiz ve
Ayrancının kırsalıyla ilgili, şubattaki atamalardan
sonra da bir miktar açığımız kalacak, bir an önce
kapatırsanız memnun oluruz.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Çalış.
Sayın
Doğru
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanıma da sorularıma vermiş olduğu cevaplardan dolayı
teşekkürlerimi sunmak istiyorum.
Tokat ilindeki
Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Bologna süreci göstergelerine göre son
yıllarda ciddi manada gelişme göstermekte ve dünyaya kendini kabul
ettirmektedir. Bu manada altyapı problemleri de bulunmayan üniversitemize
güzel sanatlar fakültesi ve mimarlık, mühendislik fakültesi kurulması
istenmektedir. Siz de daha önceki söylemlerinizde güzel sanatlar fakültesinin
kurulacağını açıklamıştınız, henüz bir
gelişme olmamıştır. Bu konuya dikkatinizi çekmek istedim.
İkinci söylemim
olarak: Tokat ilinde okul müdürlüklerinin büyük bir kısmı vekâleten
yürütülmektedir. Birçok ilde eksik okul yöneticileri ilan edilmiş
olmasına rağmen Tokat ilindeki vekâleten yürütülme de beraberinde
büyük sıkıntılar yaratmaktadır, bu manada şikâyetler
de vardır. Bu konunun da araştırılmasını arz
ediyoruz.
Diğer soruma
vermiş olduğunuz cevapta
Ülkemizde yurt dışında
devlet bursuyla gençlerimiz öğretim yapmaktadırlar ancak yurt
dışı burslarının adil olarak başarılı
öğrencilere verilmesi gerekir. Bu konuyu da bazı şikâyetlerden
dolayı ben size iletmiştim. Ayrıca burs alıp da
eğitimini tamamlayan öğrenciler de ülkemizde
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Doğru.
Sayın Enöz
MUSTAFA ENÖZ
(Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakana
birkaç konuyu açıklama gereği duydum. Birincisi, Millî Eğitim
Bakanlığı Türkiye genelinde 76ncı maddeye istinaden 40
civarında yönetici ataması yapmıştır, bunlardan 2
tanesi de Manisada Turgutlu Halil Kale Fen Lisesine ve Manisa
Öğretmenevine yapılmıştır. Yapılan her iki atama
da atanabilme kriterlerine uymadığı hâlde -ki bu konuda
Danıştayın içtihadi kararları vardır- atama
yapılmıştır. Bunlardan Halil Kale Fen Lisesine atanan
müdürün Fen Liselerine Öğretmen Seçme Sınavına girmediği
bilgisi vardır. Yine Öğretmenevi Müdürlüğüne yapılan
atamada da A tipi bir kuruma müdür atamasında müdür
yardımcılığı kadrosunda çalışmadan
ataması yapılmıştır. Bunlar hep 76ncı maddeye
göre yapılmıştır Sayın Bakanım.
Yine vekille idare
edilen okullarda, Manisada 520 adet kurum müdürlüğünün 210 tanesi vekil
müdürlerle idare edilmektedir, 15 ilçe müdürümüzün 9u yine vekildir. Şube
müdürlerimizin sayısı 34tür
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz.
Sayın
Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, ben de teşekkür ediyorum. Ancak iki önergem de geçen
yıl mart ayına ait. On bir aylık gecikmeden sonra vermiş
olduğunuz cevabı yüce Meclisin ve kamuoyunun takdirine sunuyorum.
Birinci önergem,
devlet memuru olarak çalışırken eğitim fakültesini bitiren
öğretmenlerimizin neden kurumlar arası geçiş
kontenjanının düşük tutulduğu ve KPSS puanından yüksek
bir not almasına rağmen, neden atamalarının ve
başvurularının kabul edilmediği yönündeydi. Sorum çok
sayıda öğretmenin neden atanmadığı şeklinde
değil. Eğer buna bir açıklık getirirseniz daha da memnun
olurum. Özellikle memur olarak çalışan ve istifa etmiş bulunan
gençlerimizin sözleşmeli öğretmenlik için
başvurularının dahi kabul edilmemesinin gerekçeleri nelerdir? Bu
konuda bir açıklama yaparsanız memnun olurum.
İkincisi de,
teknik eğitim fakültelerinden birinde dekanlık yapmış ve
bunların durumunu yakından bilen birisi olarak söylüyorum. En eski
bölümlerden birisi makine eğitimi bölümüdür. Bugün, on yıldır
bir iki tane atama yapılan ve gerçekten birçok gencimizin işsiz
olarak dolaştığı bir dönemi yaşıyoruz. Bunu da
ele alırsanız sevinirim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Işık.
Sayın Bakan,
son bir soru var, onu da alayım, sonra buyurunuz.
Buyurunuz
Sayın Yıldız.
SACİD YILDIZ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bakana da
cevapları için teşekkür ediyorum. Bu ilköğretim okullarında
ve liselerde dinî içerikli sözlerin olduğuna ilişkin soru önergesine
cevap verdi Bakan Böyle bir şey yok. dedi. Bu soruyu ben Nisan 2008de
sormuştum. O tarih itibarıyla ve bazı okulların resmî
İnternet sitelerinde, bunlardan örneğin Ankara Etimesgut Atatürk
İlköğretim Okulu, Osmaniye Düziçi Cumhuriyet Lisesi, İstanbul 24
Kasım Anadolu Lisesi, Gaziantep Nizip Hasan Çapan Anadolu Lisesi, Adana
Kozan İsmet İnönü İlköğretim Okulu, İstanbul
Kabataş Atatürk İlköğretim Okulunun resmî İnternet
sitelerinde bu tip sözler vardı. Bu, basında da yer aldı.
Şu durumu bilmiyorum ama Nisan 2008 itibarıyla bu saptanmıştır.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Yıldız.
Buyurunuz
Sayın Çelik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; müsaade ederseniz, öncelikle son
sorudan, Sayın Yıldızın sorusundan başlamak
istiyorum.
Ben Böyle bir
şey asla olmadı, böyle bir şey yoktur. demedim, dedim ki:
Eğer cumhuriyetin temel niteliklerine, 1739 sayılı Milli
Eğitim Temel Kanununa aykırı bir durum tespit edersek burada
kusuru veya sorumlu olan insanlarla ilgili gerekli işlemi yapıyoruz.
Bu söyledikleriniz de o çerçevede değerlendirilmiştir.
Sayın Hasan
Çalış Beyin, öğretmen atamalarında bu eksikliğin
giderilmesi yönünde talebi vardır. Bunlar şüphesiz ki
değerlendirilecektir.
Sayın
İnanın, herhâlde okullara süt dağıtılması
yönünde bir teklifi vardı ama sorusunu bitiremedi. Tabii, bütün
Türkiyedeki 15 milyon öğrenciye süt dağıtmamız çok kolay
değildir. Geçmiş yıllarda bir iki vilayete
dağıtıldı. Birine verip öbürüne vermemek de doğru
değil ama bu konuda özellikle sponsor bulunursa biz
çocuklarımıza sütü seve seve dağıtmaya hazırız.
Sayın
Doğrunun, güzel sanatlar fakültesiyle ilgili henüz bir gelişme
olmadığı yönünde bir sorusu oldu. Değerli arkadaşlar,
bu konuda bir gelişme oldu. Dün ben bu Gaziosmanpaşa Üniversitesi
bünyesinde güzel sanatlar fakültesinin kuruluşuyla ilgili yazıyı
Başbakanlığa gönderdim. İlk Bakanlar Kurulunda
imzalanacaktır. Diğer bütün, Maliye Bakanlığından, Devlet
Personel Başkanlığından, Devlet Planlama
Teşkilatından gerekli görüşler alınmış, Millî
Eğitim Bakanlığı tarafından gerekli değerlendirme
yapılarak olumlu görüşle Başbakanlığa arz
edilmiştir ve o da en kısa zamanda çıkacaktır.
Sayın
Enözün 76ncı maddeye dayalı olarak yaptığım
bazı atamalarla ilgili bir sorusu vardır. Değerli
arkadaşlar, Millî Eğitim Bakanının atama yetkisini
düzenleyen madde 76ncı maddedir. Bütün yaptığım yönetici
atamalarında bu madde kullanılıyor. Ben Meclisin huzurunda
76nın şu tarafını kullanmayacağıma dair söz
verdim, o sözümde de duruyorum: Kura çektik, bir öğretmenimizin tayini
Hakkâriye çıktı veya Ağrıya çıktı veya Artvine
çıktı, Edirneye çıktı. Millî Eğitim
Bakanlığına onu Ankaraya getirme yetkisi veriyor bu madde ama
ben bugüne kadar bunu asla kullanmadım ve kullanmayacağımı
da bütün milletvekili arkadaşlarım biliyorlar. Bakın, çok nadir
hâllerde, değerli arkadaşlar, diyelim ki orada valiliklerce tespit
edilmiş orada bulunmamasını gerektiren hâller vardır,
boşanma durumları vardır, aile faciasına yol açabilecek
durumlar var, can güvenliği meselesi var vesaire vesaire. Bu tür
sebeplerden dolayı zaman zaman başvurduğumuz geçici
görevlendirmeler vardır, onun dışında yoktur ama ben,
herhangi bir okulun müdürlüğüne de 76yı kullanarak atama
yapabilirim, millî eğitim müdürlerinin atamasını da bu çerçevede
yapabilirim. Burada yasal olmayan, mevzuata uymayan herhangi bir durum yok
değerli arkadaşlar.
Sayın
Işıkın naklen öğretmen atamalarıyla ilgili, A veya B
kurumunda memur olarak çalışıyor, eğitim fakültesini
bitirmiş, pedagojik formasyonu var, bunu niye naklen almıyorsunuz
Almıyoruz diye bir şey yok, binlerce aldık, almaya da devam
ediyoruz ama şimdi, Sayın Işık, takdir edersiniz ki
ateş düştüğü yeri yakar. Şimdi, işsiz bekleyen
binlerce öğretmen adayının bulunduğundan siz de
şikâyet ediyorsunuz. Eğer bütün kontenjanları o tarafa
ayırırsanız yeni yeni mesleğe giren gençlere biz kontenjan
bulamayız. Ayrıca, bakın şubat atamasında yine
yapacağız. Kadrolar boş, kadrolar dolmadığı zaman
-çünkü onlar KPSS hükümlerine tabi değil- ben Bakan yetkisi kullanarak
yine atamalar yapıyorum. Naklen atama süreci devam ediyor. Tabii, beden
eğitimi öğretmenlerine sorarsanız en çok bizi atasın diyor,
şimdi müzik öğretmenlerine sorarsanız en çok bizi atasın
diyor, Türkçecilere sorarsanız, hangi branşa sorarsanız, en çok
bizi atasın diyor, açıktan atama ve naklen atamalarda
kontenjanların önemli bir kısmının onlara verilmesi
gerektiğini söylüyorlar ama bu konuda bir adil denge oluşturmak
zorundayız. Bu dengeye riayet ettiğimizden emin olabilirsiniz.
Teşekkür
ederim arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Çelik.
Sayın
milletvekilleri, on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati : 18.04
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.21
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Fatoş GÜRKAN (Adana), Fatma SALMAN
KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 52nci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Alınan karar
gereğince diğer denetim konularını görüşmüyor ve
gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada
yer alan, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
Raporu (1/608) (S. Sayısı: 266)
(x)
BAŞKAN -
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
4üncü madde
üzerinde gruplar adına yapılan konuşmalar
tamamlanmıştı.
Şimdi
şahıslar adına ilk söz Van Milletvekili Gülşen Orhana
aittir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurun
Sayın Orhan.
GÜLŞEN ORHAN
(Van) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 266 sıra
sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısında şahsım
adına söz aldım. Yüce heyeti saygıyla selamlarım.
Türkiye, binlerce
yıllık geçmişiyle uygarlıklar yönünden zengin bir ülke
olarak tarihî ve kültürel mirasın korunması konusunda evrensel
sorumlulukları olan ülkelerin başında gelir. Bu özelliğiyle
ülkemiz, tarihteki medeniyetlerin büyük bir çoğunluğunun kültürünün
izlerini taşıyan büyük bir açık hava müzesi konumundadır.
Kültürel ve
doğal miras kolaylıkla tahrip olan, bozulan ve bir kez yok
olduğunda yeniden yerine konulması olanaksız bir değerler
bütünüdür. Kültürel ve doğal mirasımız bize sadece
geçmişten kalan bir miras değil, daha da önemlisi gelecek
nesillerimize ulaştırmamız gereken emanetlerimizdir.
(x)
266 S. Sayılı Basmayazı 22/1/2009 tarihli 48inci Birleşim
Tutanağına eklidir.
Ülkemizin kültür ve tabiat
varlıkları açısından dünyada en zengin ülkelerden biri
olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Topraklarımızda
yaşanmış uygarlıkların geride
bıraktıkları kültürel mirası koruma bilinciyle hareket
etmemiz büyük önem taşımaktadır.
Yasa dışı
yollarla götürülen ülkemiz kökenli eserlerin yurt dışında
bulunması hâlinde bu eserlerin bilim adamlarımız ve müze
müdürlüklerimiz tarafından eserlere ilişkin verilen bilimsel raporlar
doğrultusunda ilgili kurumlarla koordinasyon sağlanarak ülkemize iadesiyle
ilgili çalışmalar sürdürülmektedir. Ayrıca yurt
dışındaki müzayede evlerinin katalogları temin edilerek
müzayedelerde ülkemiz kökenli eserlerin yer alması durumunda ise gerekli
müdahaleler yapılmakta ve eserlerin satışları
durdurulmaktadır. Eserlerin iadesinin iyi niyet ve ikili anlaşmalar
kapsamında sağlanmaması durumunda ise
konsolosluklarımız ve elçiliklerimiz aracılığıyla
avukatlık firmalarıyla ilişkiye geçilerek eserlerin iadesi
amacıyla hukuki süreç başlatılmakta olup eserlerin ülkemize
iadesine ilişkin anlaşma yapılan avukatlık firmalarına
ödenmekte olan ücretler ise Kültür ve Turizm Bakanlığı
bütçesinden karşılanmaktadır.
Korunması
Gerekli Taşınır Kültür ve Tabiat Varlıkları
Koleksiyonculuğu ve Denetimi Hakkında Yönetmelik hükümleri çerçevesinde
koleksiyon belgesi taleplerinin değerlendirilmesi, koleksiyonların
yıllık denetimlerinin yapılması, ilgili mevzuata
aykırı tutum ve davranışların tespit edilen
koleksiyonculara ait ise belge iptalleri, şerh düşümü gibi
işlemler Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından
gerçekleştirilmektedir.
Mevcut hâlde,
Kültür ve Turizm Bakanlığı döneminde 1.430 kayıtlı
koleksiyoncu bulunmaktadır. Son iki yılda, Kültür ve Turizm
Bakanlığına bağlı müzelerde olduğu gibi özel müze
ve koleksiyoner denetimi yönünde başlatılan kapsamlı
çalışmalar hâlen devam ediyor. Ayrıca, 2863 sayılı
Kanunun 25inci maddesi gereğince tasnif ve tescil dışı
bırakılan ve devlet müzelerine alınması gerekli görülmeyen
taşınır kültür varlıklarının ticareti de Kültür
ve Turizm Bakanlığı izniyle yapılmaktadır. Bu
çerçevede yüz on yedi adet işletme, Kültür ve Turizm
Bakanlığı denetiminde taşınır kültür
varlığı ticareti yapmaktadır.
Kanunda
yapılan bu değişiklik ile taşınmaz kültür
varlıklarına ait parçaların koleksiyon envanter defterlerine
kaydedilemeyeceği yolundaki mahkeme kararıyla bir şekilde
taşınmaz kültür varlığından kopmuş ve hangi
taşınmaza ait olduğu da belirlenemeyen bağımsız
kültür varlığı hâline gelmiş tarihî eserlerin tahrip
edilmesinin ve ticarete konu olmasının önlenmesi için bir yasal
çerçeve çizilmesi gerekmektedir. Bu düzenlemeyle hangi taşınmaz
kültür varlığına ait olduğu bilinmeyen ancak idari
düzenlemeden önce iyi niyetli vatandaşın elinde olan tarihî eserlerin
envanter defterine kaydı ile koleksiyoncu tarafından korunması
ve ticarete konu olmaması sağlanmaktadır.
Görüşmekte
olduğumuz Kanunda yapılan değişikliğin
hayırlı olmasını diler, yüce heyeti saygıyla
selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Orhan.
4üncü madde
üzerinde şahsı adına Manisa Milletvekili Ahmet Orhan.
Buyurunuz
efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
AHMET ORHAN
(Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 4üncü maddesi
üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Kültür, insan
toplumuna özgü bilgi, inanç ve davranışlar bütünü ile bu bütünün
parçası olan maddi nesnelerdir. Ayrıca toplumsal yaşamın
dil, düşünce, gelenek, işaret sistemleri, kurumlar, yasalar, aletler,
teknikler, sanat yapıtları gibi her türlü maddi ve manevi ürününü
kapsamına almaktadır.
Ortak kültür
mirasının korunmasının bilincine varılmayan, bu
mirası gelecek kuşaklara devretme yükümlülüğüne duyarsız
kalınan bir toplumda bu
mirasın yok olması kaçınılmaz bir gerçektir.
Kültür
Bakanlığı, Türkiye gibi zengin ve çeşitli bir kültürel
geçmişe sahip bir ülkenin en önemli bakanlığıdır çünkü
tüm dünyaya karşı kimliğimizin etkileyici vitrininde
sergilenecek varlıklarımızın yegâne temsilcisidir. Bu
görevi ifa etmekle yükümlü olan Kültür Bakanlığının maddi
imkânlarına baktığımızda, genel bütçe içindeki
payının ise binde 5 dolayında olduğunu görürüz. Maalesef
yüzde 1 bile değildir. Koruma uygulamalarına tahsis edilen
miktarın Kültür Bakanlığı bütçesi içerisindeki durumu daha
da kötüdür. O da sadece yüzde 3 civarındadır. Ülkemiz
uygarlıkların geçiş yolu olan Anadolunun sahip olduğu bu
çeşitli ve güzel tarihsel mirası sürdürmek, korumak ve
yaşatabilmek için bu yetersiz imkânlarla nelerin
yapılabileceğini açıkçası milletimiz merak etmektedir.
Medeniyetler
beşiği Türkiye, Kültür Bakanlığına bağlı
185, kişi ve kurumlara ait 110 müzeyle birlikte sadece 295 müzeye
sahiptir. ABDde 17.500 müze bulunurken turizmde Türkiye'nin en önemli rakiplerinden
İtalyada 3.790, İspanyada 1.343, Fransada ise 1.207 müze faaliyet
göstermektedir.
Bütün
uygarlıkların geçiş noktası olan ülkemizin bu konudaki
haksız yerinin nasıl telafi edileceği, bu aranın nasıl
kapatılacağı, elimizdeki kültür varlıklarının restorasyon,
bakım ve onarımlarının hangi şartlarda süratle
yapılıp bu çalışmaların ekonomik katma değere
nasıl ve ne süratle dönüşebileceği merak konusudur.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; milletvekili olarak temsil
ettiğim, doğup büyüdüğüm memleketim Manisanın, muhtelif
kaynaklara göre tarihinin milattan önce 3000 yıllarına kadar
indiği bilinmektedir. Yörede çıkan buluntulardan ve yazılı
kaynaklardan, Manisa ve çevresinde Hitit, Aka, Frigya, Lidya, Helen, Roma ve
Bizans uygarlıklarının yaşadığı bilinmektedir.
Nitekim, toprak altından bu dönemlere ait birçok kalıntı
günümüze kadar ulaşmıştır.
1313
yılında Saruhanoğulları tarafından Bizanslılardan
alınarak Magnesia olan adı Manisa olarak değiştirilen
kent, Saruhan Beyliğinin merkezi hâline getirilmesiyle ayrı bir önem
kazanmıştır. 1437-1595 yılları arasında II.
Murat, Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman, III. Mehmet gibi
bazıları daha sonra tahta geçecek olan Osmanlı şehzadeleri
tarafından yönetilen kentte şehzadeler ve aileleri tarafından
cami, çeşme, medrese, imarethane, köprü ve saray gibi birçok eser
yaptırılarak kent önemli ölçüde imar görmüş, eğitim,
kültür, sanat ve ekonomik yönden önemli gelişmeler
yaşanmıştır. Bu gelişmeler nüfus artışı
ve şehirleşmeyi de beraberinde getirerek, Manisa, 16ıncı
yüzyılda sosyal, ekonomik ve idari açıdan önemli bir merkez hâline
gelmiştir.
27 Mayıs
1919-8 Eylül 1923 tarihleri arasında Yunan işgali altında kalan
kent, Kurtuluş Savaşı sırasında belki de tarihinin en
kötü dönemini yaşamıştır.
Yukarıda
kısaca değinmeye çalıştığım olağanüstü
büyük ve zengin geçmişiyle, bugün maalesef gerekli sosyal, sosyokültürel
altyapı ve ilginin gösterilmemiş olması, Manisamızın
ve ülkemizin büyük bir zenginlik kaybına ve turizmden hak ettiği
ekonomiyi alamamasına sebebiyet vermektedir.
Kültürel ve
tarihsel miras yağmalanmakta, şehzadelerin yetiştirildiği
ve eğitim verildiği Manisamızın yazma eserleri tozlu ve
karanlık, nemli depolarda küflenmekte ve çürümeye terk edilmektedir.
Kültür mirasımızın önemli ürünleri olan el yazması eserler,
tarih, din, dil, felsefe, coğrafya, astroloji, fen bilimleri gibi
çeşitli konularda yazıldığı dönem ve yere ait temel
bilgileri bünyesinde toplayan bilim ve sanat dünyasının ilk elden kaynaklarını
oluşturmakta olup, Manisamızdaki bu önemli kaynaklar ve eserler
ülkemiz için önem arz etmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurun.
AHMET ORHAN
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Tasarı,
gelecek kuşaklara aktarılacak en önemli mirasın
taşınmasında yeterli tedbirleri kapsamamakla birlikte -kültür ve
tabiat varlıklarının korunması konusunda yetersiz bir
düzeyde olduğunu ifade ederken- bu tür yetersiz ve kapsamsız çalışmaların,
daha köklü çalışmalar yapılarak sorunların süratle
çözülmesi gerektiğine inanıyor, ellerimizin arasından, daha
belki okuyamadığımız ve göremediğimiz geçmiş
bilgi, birikim ve eserlerimizin kaybolmaması dilek ve temennilerimle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Orhan.
Şimdi 4üncü
madde üzerinde on dakikalık soru-cevap işlemine geçiyoruz.
Sayın Yaman,
Sayın Işık, Sayın Kaplan, Sayın Sakık ve
Sayın Doğru sisteme girmişler; sırasıyla birer dakika
söz vereceğim.
Buyurunuz
Sayın Yaman.
M. NURİ
YAMAN (Muş) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, geçmiş kültürlerden gelecek kuşaklara kültür
mirası olarak bırakılacak olan en önemli varlıklardan biri
de -belki de en başta geleni- hiç şüphesiz ülkemizdeki kale ve
surlardır. Anadolunun yurt edilmesinde önemli bir yeri olan Malazgirt
ilçemizdeki iki bin altı yüz yıllık kale ve surlarla ilgili
olarak söylenecek muhakkak ki çok söz var, ancak bu kısa süre içinde
Çin
Seddi ve Diyarbakır Surlarının dünyadaki tek benzeri olan
Hepinize
başarılar diliyor, teşekkürler ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Yaman.
Sayın Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakan,
bin dört yüz dolayında taşınmaz kültür
varlığının bulunduğu 15 marka kentten 1isi olan
Kütahyada yıllardır kurulması talebinde değişik
kesimlerce mücadele verilen Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Bölge Kurulu Müdürlüğünün Bakanlığınız döneminde
kurulmuş olması nedeniyle teşekkürlerimi sunuyorum. Ancak siz de
biliyorsunuz ki burada sadece 1 müdür vekili ve 2 personelimiz bulunmakta,
kendine ait bir binası yok, memur bulunmamakta ve ödeneği
bulunmamakta. Eğer bu dönemde bu eksiklikleri giderirseniz Kütahya bu
konuda size teşekkür edecektir.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Işık.
Sayın
Kaplan
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakana
soracağım soru
Taşınmaz kültür
varlıklarının büyük bölümü Vakıflar Genel Müdürlüğüne
bağlı. Aslında bunun bir envanterinin çıkması gerekir.
Ayrıca farklı bir bakanlığa bağlı. Bu durumda
Vakıflar Genel Müdürlüğüne bağlı olan azınlık
vakıflarından tutun Türkiyedeki, Balkanlardaki
vakıflarımıza
Bu kültür varlıklarının envanteri
konusunda birlikte çalışma var mı?
Doğrusu,
Vakıflar Genel Müdürlüğünün Kültür ve Turizm
Bakanlığına bağlı olması gerekmiyor mu? Yani
sistematik bir yanlışlık yok mu burada? Bunu sormak istiyordum.
Son olarak da
Ahmedi Hani kültür alanında Bakanlığınızın özel
bir çalışması var mı?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kaplan.
Sayın
Doğru
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanıma sormak istiyorum: Tokat ili Niksar ilçesi tarihte
Danişmentlilerin başkenti olarak geçmektedir. Başta Niksar
Kalesi olmak üzere birçok tarihî eseri bünyesinde bulundurmaktadır. Tarihî
değeri olan bu yerlerin onarımını ve kültür turizmine
kazandırılması noktasında bir çalışma
yaptırmayı düşünüyor musunuz?
İkinci sorum
olarak, Niksar ile Erbaa arasında Talazan Köprüsü diye Selçuklulardan
kalma çok ciddi, güzel bir köprü vardır. Ancak bu köprü metruk bir
şekilde görünmektedir. Bununla ilgili bir çalışma
yaptırmayı düşünür müsünüz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Doğru.
Son soru
Sayın Yiğit
İBRAHİM
YİĞİT (İstanbul) Sayın Bakanım, dünya kültürel
miras alanlarıyla ilgili yaptığınız
çalışmalar var mıdır, varsa nelerdir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yiğit.
Buyurunuz
Sayın Bakan.
KÜLTÜR VE
TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlarım, kale ve surlar konusunda biz yeni projelendirme
çalışmaları, kale, surlar ve benzer büyük tarihî eserler
konusunda yeni proje çalışmaları ve uygulama
çalışmaları yapıyoruz. Bu çerçevede Diyarbakır
Surlarıyla ilgili birkaç yıldan bu yana sürmekte olan önemli bir
çalışmamız var. Diyarbakırda hem surlarda hem İçkalede
Bakanlığımızın imkânlarıyla önemli
çalışmalar gerçekleştiriyoruz.
Malazgirt, tabii,
bizim tarihimiz için özel mekânlardan birisi. Malazgirtte de bir proje
hazırlığımız var ama Malazgirtte -bugün bir
başka vesileyle gündeme gelmişti- Karamanda, birçok yerdeki
kalelerimizin bir kısmı ciddi bakım gerektiriyor. Önümüzdeki
yıllarda imkânlarımız ölçüsünde bunları sahiplenmeye ve
layık oldukları tarihsel düzeye yakışır konuma
getirmeye gayret edeceğiz.
Arkadaşıma,
Sayın Yamana dikkati için teşekkür ederim, uyarısı için.
Sayın
Işıka çok teşekkür ederim. Kütahyada koruma kurulu
kurulmasıyla ilgili kadirbilir bir ifade kullandı. Ben de
teşekkürlerimi sunuyorum. Kütahya bizim Anadoludaki çok önemli
yerleşim merkezlerimizden birisi. Osmanlı Döneminde
şehzadelerin valilik yaptığı, sivil mimarlık
örneklerinin çok çarpıcı temsillerinin bulunduğu bir özel kent.
Orada yoğun çalışmalar var. Belediye bu konuda duyarlı.
Vakıflar çalışıyor, biz çalışıyoruz. Koruma
kurulu gerçekten gerekiyordu, bunu kurduk ve sanıyorum bir iki ay içinde
koruma kurulunun altyapısını da hem personel olarak hem de mekân
olarak gerçekleştirmeye çalışacağız. Belki bir
tarihsel yapıyı oradaki imkânlarla bize verirlerse biz de onu
onarıp koruma kuruluna yakışır bir hâle getirmeye
çalışırız.
Sayın Kaplan
bizi hem güçlendirecek olan hem de biraz daha yük altına sokacak olan bir
noktaya parmak bastı. Vakıflarla biz gerçekten çok iç içeyiz.
Vakıflar çokça sayıda eseri onarmaya çalışıyor,
tarihsel eseri onarmaya çalışıyor. Biz Vakıflarla, Tarih
Kurumuyla, TÜBİTAKla, TİKAyla bu tarihsel eserlerin, tarihsel
yapıların, tescilli yapıların onarımı,
bakımı, geliştirilmesi ve gelecek kuşaklara
aktarılması konusunda ortaklaşa çalışmalar
yapıyoruz. Ben de zaman zaman düşünüyorum, bunun bir çatı
altında olması gerekmez mi diye, ama bir siyasi takdir meselesidir,
önümüzdeki günlerde belki yeniden düşünmek gerekir.
Vakıfların
yaptığı birçok çalışmayı da zaten biz yine, hem
bizim koruma kurullarımızdan bir onay çıkması gerekiyor
Vakıflarda yapılan projelerin uygulamaya geçmesi için hem de yine bizim
kendi rölöve müdürlüklerimiz aracılığıyla denetimini
yapıyoruz.
Ortak bir
envanter çalışmamız var. Ben son yıl içinde gittiğim
bütün vilayetlerde envanterin basılı hâle gelmiş
olmasını da yakından takip ediyorum. Bizim Vakıflara ait
olduğu veya bir başka kuruma ait olduğuna bakılmaksızın
Türkiye'deki bütün tescilli eserleri bir araya getiren İnternet sitesinde bir envanter
çalışmamız var, bunları il il basılı hâle
getirmeye çalışıyoruz.
Ahmedi Haniyle
ilgili, ben Doğubayazıta gittiğimde -geçen yılın ekim
ayıydı galiba- arkadaki restorasyonu bitmiş
Doğubayazıt Camisini ve Ahmedi Hani Türbesini ziyaret ettim. Ahmedi
Hani Türbesinin gerçekten bakıma ihtiyacı var, döner dönmez oradaki
tespitlerimi Vakıflarla paylaştım. Sanıyorum, bu hafta bana
gelen cevap da bir proje yapıldığı ve bu yıl içinde
uygulamaya başlanacağı doğrultusunda. Ahmedi Hani
Türbesine ne yapılacağına dikkatlice, yakından takip
ediyorum, bir gecikme olursa beni uyarırsanız çok sevinirim.
Sayın
Doğru, Niksar Kalesine bu yıl yardım ettik devletimizin
imkânlarıyla -yani Belediye Başkanımızın bir talebi
var biliyorsunuz- siz de biliyorsunuz bunları, birlikte takip
edeceğiz. Niksarın tarihsel değerini biliyorum, çok gelip
geçtiğim ve çok keyif aldığım bir yaşam merkezidir.
Köprülere de umarım sıra gelecek.
Sayın
Yiğit, dünya miras alanlarıyla ilgili özel bir duyarlılık
geliştirmeye çalışıyoruz. Türkiye'nin kalıcı
listede 9 dünya miras alanı var
-bunlar Truvadan başlayıp Divriğiye kadar, Nemruta
kadar uzanıyor- 18 de aday yerimiz var.
Şimdi, biz,
bu yıl Türkiye çapında bir standart tabelalandırma sistemi
kurmaya çalışıyoruz. Yani İstanbuldan
çıktığınız zaman Truvaya ne kadar kilometre ya da
İzmirden çıktığınız zaman Pamukkaleye ne kadar
kilometre ya da Ankaradan çıktığınız zaman
Kapadokyaya ne kadar kilometre; bunları yol boyunca belli mesafelerde ve
standart tabelalarla insanlar görsünler. Havaalanına inen, o çevredeki
tarihsel mirastan haberdar olabileceği bir tabelalandırma ve
bilgilendirme sistemiyle karşılaşsın, bir.
İki, geçen
yıl İstanbul 2010 Kültür Başkenti Yasası
sırasında bir ek imkân arkadaşlarımız
sağladılar. O çerçevede, bütün bu tarihsel miras
alanlarının, kültürel dünya miras alanlarının altyapı
sorunlarını gidermeye çalışıyoruz, çevre
düzenlemelerini sağlamaya çalışıyoruz, güvenlik önlemlerini
artırmaya çalışıyoruz. Bunlardan, örneğin Truvada bir
müze ihtiyacı yıllardan beri dile getiriliyordu. Bir
hazırlık toplantısı yaptık, bu ayın 11inde Truva
Müzesi Danışma Kurulunu tekrar topluyoruz. Bu yıl, umuyorum ki,
Truva müzesinin proje işini gerçekleştirmiş olacağız.
Bunun
dışında, Nemrutla ilgili çalışmalarımız
hızlıca var. Kapadokyada, Divriğide
Divriğide
yıllardan bu yana oraya tahsis edilmiş ama kullanılmayan bir
para vardı, Divriğiyle ilgili yeni bir danışma kurulu
kurduk ve Divriğide o parayla öncelikle anıtın, Ulu Caminin
çevresinin kamulaştırılması için
kullanılmasını şimdi sağlamaya
çalışıyoruz danışma kurulumuz aracılığıyla.
Ben, Türkiye'nin
bu dokuz dünya miras alanı anıtına ve bölgesine daha
duyarlılıkla sahip çıkması ve buna yenilerini katması
ihtiyacı içinde olduğunu düşünüyorum. Türkiye gibi
inanılmaz bir tarih zenginliği üzerinde oturan ülke için dokuz dünya
miras alanı az bence. Bunun sayısını artırmaya, aday
alanların sayısını çoğaltmaya ve aday alanlardan
bazılarını kalıcı listeye katmaya
çalışıyoruz. Kalıcı listeye katmak için acilen
çalıştığımız yerlerin arasında Alanya var,
Alanya Tersaneleri ve Selimiye var. Selimiye ve
Alanya şu anda aday listemizde bizim ve bunları
kalıcı listeye katmaya çalışıyoruz ve aday listeye
katmaya çalıştığımız da Afrodisyastan
başlayarak çok sayıda ören yeri var.
Ben,
arkadaşlarımıza dikkatleri için tekrar teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Günay.
4üncü madde
üzerinde iki önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına
göre okutup sonra aykırılık derecesine göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 226 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 4 üncü
maddesi ile 2863 Sayılı Kanuna eklenen geçici maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve talep
ederiz.
|
Şenol Bal |
Mehmet
Şandır |
Hasan
Çalış |
|
İzmir |
Mersin |
Karaman |
|
Sabahattin
Çakmakoğlu |
|
Cemaleddin Uslu |
|
Kayseri |
|
Edirne |
Geçici Madde 8:
11.03.2005 tarihinden önce bir şekilde koleksiyoncular tarafından
edinilmiş ve bağlı bulunduğu müzedeki envanter defterine
kaydı yaptırılmış taşınmaz kültür
varlıkları, koleksiyonerler arasında hiçbir surette
değiştirilemez ve satılamaz. Ancak bu taşınmaz kültür
varlıklarından; müze ve ören yerlerindeki eserlerin bütünleyicisi
olduğu tespit edilen parçalar ile müze koleksiyonlarını tamamlar
nitelikte olanları Kültür ve Turizm Bakanlığının
bedelsiz olarak alma hakkı saklıdır.
TBMM
Başkanlığına
266 sıra
sayılı kanun tasarısının 4. maddesinin
tamamının tasarıdan çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
|
Ali Koçal |
Hüseyin Ünsal |
A. Rıza
Öztürk |
|
Zonguldak |
Amasya |
Mersin |
|
Akif Ekici |
|
Kemal Anadol |
|
Gaziantep |
|
İzmir |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) Takdire bırakıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
KÜLTÜR VE
TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) - Katılıyoruz
efendim. Yalnız, bir redaksiyon ihtiyacı var
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Hangisi, hangisi efendim?
KÜLTÜR VE
TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) - Özür dilerim, pardon.
Özür dilerim. Konuşuyordum sayın milletvekiliyle. Bu birinci
önergeye
BAŞKAN
Şimdi, ikinci
KÜLTÜR VE
TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) - Maddenin metinden
çıkarılması önergesine katılmıyoruz efendim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakanım Katılıyorum
dediniz.
BAŞKAN
İkinci önerge.
KÜLTÜR VE
TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) Maddenin metinden
çıkarılması önergesine katılmıyoruz.
Öteki önerge
hakkında sayın milletvekili ile konuşuyordum. Özür dilerim, duyamadım, duyamadım.
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) İkinci önergeye
katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Katılmıyorsunuz, Hükûmet de katılmıyor.
Kim
konuşacak?
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Sayın Koçal.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Koçal. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, umuyorum benim konuşmamdan sonra Sayın Bakan bizim
de önergemize katılmış olur.
Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kanununda Değişlik
Yapılmasına Dair 266 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 4üncü maddesiyle ilgili olarak verdiğimiz
önerge hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, kanun maddesine ve gerekçesine baktığımız
zaman sanki çok normal gibi görünüyor ancak madde iyice irdelendiğinde bu
maddenin kabulü hâlinde illegal yollarla elde edilmiş eserler legal hâle
gelecektir. Müzeler tarafından el konulması gereken ama hâlâ el
konulamayan taşınmaz eserlere sahip olan birileri ciddi olarak
kayırılmış olacaktır. Türkiyenin kültür zenginliklerini,
tabiat zenginliklerini kaçırmak isteyenlere prim verilmiş
olacaktır. Tarihî eser kaçakçılığına yol verilmiş
olacaktır ve bu maddenin kabulü hâlinde tarihî mirasımızı
koruyamadığımızı kabul etmiş olacağız.
Ülkemizin tarihî ve kültürel varlıklarını koruyamayan bir
bakanlığı ve hükûmeti de korumuş olacağız. Kültür
ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasasının 26ncı
maddesine aykırı karar almış olacağız. Bu maddeyi
kabul etmekle aynı zamanda tarihî eser kaçakçılarını da
affetmiş olacağız. Milletvekillerimizin böyle bir yasa maddesini
kabul edeceği kanısında değilim.
Değerli
milletvekilleri, özellikle dikkatinizi çekmek istediğim bir husus var.
Maddenin gerekçesinde kültür varlıklarını iyi niyetle elinde
bulunduran kimseler ifadesi yer almaktadır. Bu ifade ne anlama
gelmektedir, önce buna bakmak lazım. İyi niyetli demekle, acaba
Hükûmete yakın olanların mı durumundan bahsediyoruz? İyi
niyetli demekle, tarihî eser kaçakçısı, Hükûmete yakın olan,
kendini aklamış mı olmuş oluyor? Bu ifadeyi anlamakta
güçlük çekiyoruz.
Yine madde
gerekçesinde bir şekilde taşınmaz kültür
varlığından ayrılmış, taşınır hâle
gelmiş şeklinde bir ifade var. Bu ifadeyi de doğrusu anlamakta
güçlük çekiyoruz çünkü bu ifade çok farklı anlamlara gelmektedir. O zaman
taşınmaz varlıklarımızı tek tek sökelim,
dağıtalım, parçalara ayıralım, bölelim ve
taşınır hâle gelmiş olsun; böylece de isteyen bu
varlıkları alsın, kendi koleksiyonuna
taşımış olsun.
Değerli
milletvekilleri, olayı özetleyecek olursak: Bu madde aslında af
niteliğinde bir maddedir. Daha önceki konuşmamda da bunu ifade etmiştim
zaten. O nedenle de bu maddenin kabulü için nitelikli çoğunluk gereklidir.
Bu maddeyle belirlenen 11 Mart 2005 tarihinin gerekçesi çok açık
değildir, bu tarihin ne olduğu
anlaşılamamıştır. Bu madde ile koleksiyonların
halka açılmasının isteğe bırakılması
doğru değildir. Kültür varlıkları devlet malı
niteliğindedir değerli arkadaşlar. Dolayısıyla,
koleksiyonerler ellerinde bulunan varlıkları mutlaka teşhir
etmelidirler, sergilemelidirler. Koleksiyonlar, müzelerde sergilenmeli,
katalogları basılmalı ve bütün bilgiler İnternet
ortamında yayınlanmalıdır diye düşünüyoruz.
Koleksiyonculukla tarihî eser kaçakçılığı piyasası
arasındaki gizli bağlantıların izlenmesi ve açığa
çıkartılması Bakanlığın öncelikli görevi
olmalıdır diye düşünüyoruz ama tabii,
baktığımız zaman, Bakanlık başka işlerle
uğraşıyor, bu tür işlerle nedense
uğraşmıyor.
Esas
işlevini bırakıp Bakanımızın başka
şeyler, başka önemli söylemler içerisinde olduğunu görüyoruz.
Örneğin, biraz geriye doğru dönecek olursak, Sayın
Bakanımız AKPye açılan kapatma davasına ilk tepkiyi
gösteren bakanlarımızdandır ve şöyle demişti
hatırlayacaksınız: Ama öyle anlıyor ve üzülüyorum ki
Türkiye'nin iyiye gitmesini ve ileriye gitmesini istemeyen çevreler çok önemli
yerlere sızmışlar. diyor Sayın Bakanımız.
Sızmışlar diyor. Tabii, sızmışlar
dediğiniz zaman, bu sözcük dikkat çekiyor. Acaba bu sızanlar
kimlerdir, kimler sızdı, nereye sızdılar, bunlar terör
örgütü müdür yoksa herhangi bir şeyin ajanı mıdır; bunlara
bir bakmak lazım. Yine aynı zamanda, kendini demokrat olarak ifade
eden Sayın Bakanımızın aslında bahsettiği
kişi, siz de biliyorsunuz ki Yargıtay
Başsavcısıdır; Yargıtay Başsavcısı da
bu ülkenin yetiştirdiği ender hukukçulardan birisidir. Başka ne
diyor Sayın Bakanımız? Bu kültür işleriyle
uğraşmıyor ama başka bir şeyler söylüyor, diyor ki:
Türkiye bununla hesaplaşacaktır, meraklanmayın. Türkiye
demokrasisi bu tuzağı aşmayı başaracaktır,
katiyen ciddiye almayın. diyor Sayın Bakanımız. Tabii,
peki, Ciddiye almayın. dediği bu dava aslında, davanın sonucunu
da hepiniz biliyorsunuz
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
ALİ KOÇAL
(Devamla) Mahkeme, 11 kişilik mahkemenin 11 üyesinden 10u, Adalet ve
Kalkınma Partisinin laikliğe karşı eylemlerin
odağı olduğu kararını veriyor.
ÖMER İNAN
(Mersin) Ne alakası var?
ALİ KOÇAL
(Devamla) Şimdi, tabii, bu durumdan sonra, bu kararla, ne olmuş bu
kararla? İşte ne olmuş, ne alakası olduğunu şimdi
anlatıyorum, dinlerseniz anlayacaksınız. Ne olmuş? Bu kararın
sonucunda AKPnin sicilinin bozulduğu ortaya çıkmış.
Şimdi, sicili bozulan bir hükûmetin, bir iktidarın
bakanının ortaya koyduğu yasa tasarısını da
dikkatle incelememiz gerekiyor ve o doğrultuda hareket etmemiz gerekiyor.
Eğer bu yasayı incelemezsek, irdelemezsek bu yasa bu hâliyle
çıkmış olur, ondan sonra da bundan sadece Türkiye Büyük Millet
Meclisinde bulunan milletvekilleri değil, tüm Türkiye zarar görmüş
olur diyorum. Bu önergemize olumlu oy vereceğinizi düşünüyorum.
Teşekkür
ediyorum. Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Koçal.
Önergeyi
oylarınıza
II.- YOKLAMA
(CHP ve DSP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN
Yoklama talebi vardır, tespit ediyorum arkadaşlar.
Sayın
Anadol, Sayın Aslanoğlu, Sayın Köse, Sayın Emek, Sayın
Ünsal, Sayın Koçal, Sayın Kaptan, Sayın Güner, Sayın
Öztürk, Sayın Coşkunoğlu, Sayın Ağyüz, Sayın
Aydoğan, Sayın Küçük, Sayın Baratalı, Sayın Erenkaya,
Sayın Barış, Sayın Genç, Sayın Öztürk, Sayın
Ağırbaş, Sayın Karaibrahim, burada.
Sayın
milletvekilleri, yoklama için üç dakika için süre veriyorum.
Adlarını
okuduğum sayın üyelerin yoklama için elektronik cihaza girmemelerini
rica ediyorum.
Yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
2.- Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
Raporu (1/608) (S. Sayısı: 266) (Devam)
BAŞKAN - Ali
Koçal ve arkadaşlarının önergesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 226 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 4 üncü
maddesi ile 2863 Sayılı Kanuna eklenen geçici maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve talep
ederiz.
Şenol Bal (İzmir) ve
arkadaşları
Geçici Madde 8:
11.03.2005 tarihinden önce bir şekilde koleksiyoncular tarafından
edinilmiş ve bağlı bulunduğu müzedeki envanter defterine
kaydı yaptırılmış taşınmaz kültür
varlıkları, koleksiyonerler arasında hiçbir surette
değiştirilemez ve satılamaz. Ancak bu taşınmaz kültür
varlıklarından; müze ve ören yerlerindeki eserlerin bütünleyicisi
olduğu tespit edilen parçalar ile müze koleksiyonlarını tamamlar
nitelikte olanları Kültür ve Turizm Bakanlığının
bedelsiz olarak alma hakkı saklıdır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLİ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) Takdire bırakıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
KÜLTÜR VE
TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) Katılıyoruz
efendim.
Üçüncü
satırdaki koleksiyonerler arasında sözcüğünün koleksiyoncular
arasında yazılması gerekiyor kanuni tabirle.
BAŞKAN
Sayın Bal, katılıyor musunuz bu değişikliğe?
ŞENOL BAL (İzmir)
Evet, katılıyorum.
BAŞKAN Kim
konuşacak? Gerekçeyi mi okutalım?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Devletin Anayasal
ve yükümlülüğünün üstlendiği uluslararası anlaşmalar
gereği görevi; kültür mirasının korunmasını, bilimsel
esaslara göre belgelenerek ortaya çıkarılmasını ve
aynı kıstaslar içinde gelecek kuşaklara
aktarılmasını sağlamaktır.
Koleksiyonerlerin
elinde bulunan taşınmaz kültür varlıklarının müze veya
örenyerlerindeki eserlerin bütünleyicisi olduğu tespit edilen parçalar ile
müze koleksiyonlarını tamamlar nitelikte olduğu tespit edilen
parçaların Kültür ve Turizm Bakanlığının alma
hakkı saklı tutulmuştur. Ve bu varlıkların ticari
alım satıma konu olması engellenmiştir.
2863
Sayılı kanunun 26. maddesinin, (son fıkrası hariç) bu
geçici maddede yer alması doğru değildir. 26. madde Özel Müzeler
ve Koleksiyonculukla ilgili mevzuatı ifade etmektedir.
Taşınmaz
Kültür varlıklarının koleksiyonculuğa konu olması
yasal değildir. Konu yasanın bütünlüğüne
aykırıdır.
Tasarının
4 üncü maddesinde, 11.3.2005 tarihinden önce koleksiyoncularda bulunan
taşınmazların usulüne uygun envanter kaydının
bulunması şart koşuluyor.
Ancak hukuk
dışı olduğu mahkeme kararı ile kesinleşen bir
uygulama Usulüne uygun ifadesi ile anlatılamaz. Bu yüzden bir
şekilde ifadesi daha uygundur.
BAŞKAN
Yapılan bu redaksiyonla birlikte önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen bu
önerge doğrultusunda 4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
5inci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 5- Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
5inci madde üzerinde
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, geçici maddeyle ilgili bir önergem
vardı.
BAŞKAN
Hangi madde üzerinde Sayın Genç?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, bir geçici madde ihdası konusunda bir önergem
vardı.
BAŞKAN
4üncü madde üzerinde
4üncü maddeyi oyladık, bitti.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, 4üncü maddeden sonra bir geçici madde ilavesine dair
önergem vardı ve orada şu 2nci maddede beş yılı üçe
indiriyoruz ya bunların sürelerini dolduruncaya kadar.
BAŞKAN
Önergelerinizi geri çekmişsiniz Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır çekmedim, iki tanesini çektim, bunu çekmedim efendim.
Orada duruyor işte.
BAŞKAN
Önergenizi geri çekmişsiniz, öyle diyor arkadaşlar Sayın Genç.
Başka önergeniz de yokmuş burada kayıtlı.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkanım, ben önergeyi çekmedim. Benim
perşembe günü Antalyada bir işim vardı, iki önergemi geri
çektim ama bunu çekmedim. Orada duruyor işte önerge canım, okutun
önergemi.
BAŞKAN On
dakika ara veriyorum, önergeler konusu netleşsin.
Kapanma Saati: 19.03
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.18
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Fatoş GÜRKAN (Adana), Fatma SALMAN
KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 52nci
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
266 sıra sayılı
Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Şimdi,
tasarıya bir geçici madde eklenmesine ilişkin bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 266 sıra sayılı yasa tasarısına
aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
Geçici Madde: Bu
kanunun yürürlüğe girdiği tarihte koruma bölge kurullarında
görevli olan Bakanlıkça ve yükseköğretim kurulunca seçilen üyelerin
görev süreleri beş yıl sonra sona erer.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
KÜLTÜR VE
TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) Hayır efendim, katılmıyoruz.
BAŞKAN
Konuşacak mısınız Sayın Genç?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Evet.
KÜLTÜR VE
TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) Hangi maddeyle ilgili
Sayın Başkan?
BAŞKAN
4üncü maddeden sonra geçici madde ilave edilmesi.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, madde ihdasına girer
bu.
BAŞKAN
Geçici madde olduğu için önerge işlemi olarak yapılabiliniyor.
Buyurunuz
Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Evvela öğrenin şu İç Tüzükü; madde ilave etmek
milletvekilinin hakkı.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
şimdi benim önergem şu: Bu 2nci maddeyle, koruma bölge
kurullarına Bakanlıkça ve Yükseköğretim Kurulunca seçilen
üyelerin görev süresi, mevcut, yürürlükte olan yasaya göre beş senedir,
şimdi bunu üç yıla indiriyoruz. Bu bir müktesep haktır. Eğer
hukuktan anlayan, kazanılmış haklardan anlayan kişiler
varsa, böyle bir yere seçilmiş kişilerin kanunla seçilme sürelerini
düşürdüğünüz zaman bunların kazanılmış
haklarını kendisine verirsiniz. Bu, hukukun doğal ilkesidir,
hukukun genel ilkesidir. Hukuktan anlayan insanlar bunu bilir, bunu
anlamayanlar pek bilmez.
Neyse,
şimdi, değerli milletvekilleri, tabii, bu kanunla ilgili -ben, geçen
hafta Antalyada mahallî idarelerin bir toplantısı vardı,
oradaydım- iki üç tane önergem daha da vardı, o ikisini çektim,
arkadaşlara da herhangi bir suçlama da getirmek istemiyorum ama bu
önergeyi çekmemiştim, geldiğim için önergeyi işleme koyuyorum.
Şimdi, burada, bu kanunla ilgili önemli birtakım
değişiklikler getiriyor, bana göre önergem çok haklı ve yerinde.
Şimdi, bu
1inci maddesiyle, belediyelerin tahsil ettiği emlak vergisini, eskiden
beri belediyeler bunu kültür varlıklarına harcıyordu, şimdi
getiriyorsunuz il özel idaresine de pay veriyorsunuz. Niye veriyorsunuz? E,
şimdi, İstanbulda CHP aldı, Kemal Kılıçdaroğlu
belediyeyi aldı, orada büyük kaynaklar var, bu kaynakları nereye
aktaracaksınız? Valinin emrine vermeye
çalışacaksınız. Şimdi, Kemal
Kılıçdaroğlu İstanbul Belediye Başkanlığına
aday gösterilince Tayyip Beyin içine bir korku düştü. Ya, hele bir dur bakalım.
Bu insanlar diyor ki, efendim yani İstanbuldaki bir sütlaççı, sütlaç
satan Kadir Topbaş İstanbul Belediye
Başkanlığını idare edecek de Kemal
Kılıçdaroğlu gibi, denetim elemanlığından
gelmiş, hesap uzmanlığı yapmış, SSK Genel
Müdürlüğü yapmış, Türkiyede büyük kurumlarda yöneticilik
yapmış, Türkiye Büyük Millet Meclisi grup başkan vekilliği
yapmış, iki dönem İstanbul milletvekilliği yapmış
bir arkadaşımız İstanbul Belediye Başkanlığını
yapamaz. Ya, böyle bir mantıksızlık olabilir mi!
Düşünebiliyor musunuz yani adamın kapasitesi İstanbulda iki
tane sütlaç satmak, iki tane sütlaç dükkânını açmış,
satmış
Ondan sonra, Türkiyeyi yönetmiş, Türkiyede denetim
elemanlığı yapmış, her konuda otoriter, yetkili
kişiye diyorsunuz ki, siz bunu yönetemezsiniz. Şimdi, biraz insanlara
bazı şeyler söylediğiniz zaman insanların da bir vicdan
muhasebesi yapması lazım.
AVNİ
ERDEMİR (Amasya) Önergeyle ne alakası var!
KAMER GENÇ
(Devamla) - Şimdi, değerli milletvekilleri, ben tabii ki gerçekleri
söylüyorum. Ben de denetim elemanlığından geldim. Denetim
elemanlığından gelmek demek, devleti tanımak demektir,
hukuku tanımak demektir, sorumluluğu bilmektir ama ben
inanıyorum ki İstanbullu insanlarımız Kemal
Kılıçdaroğlu gibi nitelikli, kişilikli bir insanı
oraya seçerler, o zaman da AKPnin İstanbuldaki hesapları altüst
olur. Çünkü en büyük rant İstanbuldan geliyor. İstanbul
rantları kesilince, orada yapılan suistimaller ortaya
çıkınca da artık AKPnin seçime gitme zorunluluğu
çıkar ortaya.
MAHMUT DEDE
(Nevşehir) Bunu konuşmak için mi söz aldınız?
KAMER GENÇ
(Devamla) - Değerli milletvekilleri, bakın bu çatı çok kutsal
bir çatıdır. Biraz önce ben soru önergesinde sordum. Diyorum ki:
Bülent Arınç kaç tane polis kullanıyor? Bülent Arınçı 9
tane polis koruduğu hâlde, geliyor Meclis Başkan Vekili 3 tane.
diyor. Biz neyinize inanacağız arkadaşlar? Geçen gün İhlas
Holdingle ilgili soru soruyorum, diyorum ki: Bu İhlas Holdingde bunlar
parayı topladılar, zimmetine geçirdiler. 252 vatandaştan para
toplanmış ve bu 252 vatandaştan topladığı
paranın çoğunun üzerine yatmış İhlas Holding. Hatta
İhlas Holdingin devre mülk sistemi var, o soruya cevap veren Cemil
Çiçekin de devre mülkte hissesi var. O gün bana arkadaşlar geldi Cemil
Çiçek Adalet Bakanıyken oradaki o devre mülk temsilcisi bizden haksız
olarak para tahsil etti. Şimdi hâkimlere şikâyet ediyoruz. Cemil
Çiçek Adalet Bakanıyken İhlas Holdingin o devre mülk yöneticisine
Adalet Bakanlığının bir şükran plaketini vermiş.
Ve hâkimler gittiğinde şükran plaketlerini İhlas Holdingin
yöneticisinin masasında görünce onlar da hayret ediyor. diyor. Bakın
değerli milletvekilleri, bu kürsü, bu çatı herkese
Yani geçici süre
için insanlar buraya gelir ama bunun hakkını vermek lazım.
Bakın
şimdi burada seçilmiş adam, zamanında beş yıl için
seçilmiş, niye bunun süresini üç yıla çeviriyorsunuz? Nedeni yok ki.
Hiç olmazsa kazanılmış haklar denilen bir kavramı en
azından bir hukuk tahsili yapmış insanların bilmesi
lazım. Niye bunun hakkını kanunla alıyorsunuz? Demek ki
sizin adamlarınız değil.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
KAMER GENÇ
(Devamla) Evet.
Ben istediğim adamları buraya
getiririm. demek hukuka da adalete de insanlığa da
sığmayan bir davranış biçimi.
Yani şimdi
işte bir Seçim Kanunu çıkardık, milletvekillerinin süresini
şimdi beş yıldan dört yıla indirdik, Çankaya süresini yedi
yıldan beş yıla indirdik. Yani o dahi daha muallak; yani
kazanılmış hak var mıdır yok mudur, Çankayada, yedi
sene orada mı kalacak, milletvekilleri beş sene mi burada kalacak
Ya
insan
Bu gibi şeyler ileride verilecek karara birer done teşkil
eder. Ben tabii istiyorum ki bu Meclisin süresinin dört yıl
olmasını, çünkü size beş yıl tahammül etmek mümkün
değil çünkü Türkiyeyi gerçekten çok büyük sıkıntıya
soktunuz.
Değerli
milletvekilleri, önergem tabii çok açık ve net; kazanılmış
hakların korunması istiyorum. Ama bizim en haklı, en
saygılı düşüncelerimiz, tekliflerimiz sizin için kabul görmez
ama önemli değil. Bu kürsüler yıllarca burada söylenen sözlerin
şahididir. Önergemin mahiyeti budur.
Sayın
Başkanım, önergemi oylattığınız zaman karar yeter
sayısını istiyorum efendim.
BAŞKAN
Peki efendim, bakacağız.
Teşekkür
ederiz Sayın Genç.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum ve karar yeter sayısını arayacağım:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir, karar yeter
sayısı vardır.
5inci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 5 - Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
5inci madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Gaziantep Milletvekili
Yaşar Ağyüz.
Buyurunuz
Sayın Ağyüz. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2863 sayılı Yasanın bazı maddelerini
değiştiren 266 sıra sayılı Tasarıyı üçüncü
haftasındadır görüşüyoruz. Bu tasarı bu kadar önemli,
Meclisi bu kadar, üç haftadır meşgul eden bir tasarı
mıdır? Geçen de söyledim, bu tasarı Meclisi üç haftadır
meşgul edecek bir tasarı değildir. Bunun birinci nedeni, ülkemizin
gündeminde ağırlıklı meseleler varken bunların sıralamasını
yapamayan, Meclise sunamayan iktidardır, bu boşluktan da kendi
yasalarını çıkarmaya çalışan bakanlıklardır.
Gecikmesinin
nedeni de AK PARTİ Grubunun, şu anda olduğu gibi,
ilgisizliğidir, lakayıtlığıdır; bu yasanın
uzamasının nedeni budur. Altı maddelik bir yasa
Bu yasa ne
getiriyor? Bu yasa, emlak vergilerinden gelen payın belli
miktarını il özel idareleri kullansın
Peki, büyük
şehirlerde ve şehirlerde bu paranın
kullandırılmasına onay veren merci il özel idaresi, vali,
değil mi? Vali. Başka ne getiriyor? Kurul üyelerinin süresinin
beş yıldan üç yıla inmesini getiriyor. Başka ne getiriyor?
Yenileme kurulları diye kurduğunuz koruma kurullarına koruma
amaçlı imar planlarında yetki verdiğiniz kurul yetkilerinin
aynısını bu yenileme kurullarına da veriyorsunuz, bunlar
çelişkidir. Bu çelişkilerin ortadan kaldırılması
gereken bir durum var iken siz bu yasayla tekrar karmaşa
yaratıyorsunuz. Bunun nedeni ne? Bunun nedeni, siz zamanında 5366
sayılı bir Yasa çıkardınız. Bu 5366 sayılı
Yasa karmaşa yarattı. Bu 5366 sayılı Yasanın
içerisinde sit alanı yok, sit tabiri yok. Yenileme projelerini
onaylamak üzere Koruma Kanununun 51inci maddesine göre gerektiği kadar
kültür tabiat varlıkları kurdurt.
Şimdi, bu
bölge kurullarının yetkisini artırıyorsunuz.
İstanbulda Sulukulede, Fatih bölgesinde yapılan uygulamalar var.
Yenileme Kurulunun başında kim var? İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanlığında eski İnşaat Daire
Başkanlığını yapmış kişi var.
Başka kim var? Beyoğlu Belediyesinin temsilcisi var, Büyükşehir
Belediyesinin temsilcisi var, hukukçu var, sizin üyeleriniz var. Kurulları
siyasi etki altına alan davranışlara, eylemlere
açıklık kazandıran bir düzenlemedir bu. Belediye
başkanlarınız yenileme adına rant alanları
yaratıyorlar. Özellikle on beş yıldır Türkiyede
rantçı belediyecilik, ihaleci belediyecilik uygulanıyor.
İstanbulda başladı, Ankarada başladı ve diğer
belediyelerinizi de, maalesef, sardı.
Şimdi,
İstanbulda, bu koruma kurullarını, yenileme
kurullarını eğer siz politik kaygılarla, politik
baskılarla yönlendirecek hâle getirirseniz vay geldi İstanbulun
hâline. Şu anda zaten belediye başkanları koruma
kurullarınızın aldığı kararları
uygulamıyor. Mesela geçen gün yine Dubai Port için yürütmeyi durdurma
kararı verildi. Sayın Kadir Topbaş,
Başbakanınızın çok övdüğü, bugünlerde çok
atılıma geçen, hizmetlerini sunmaya çalışan Kadir
Topbaş niye yasalara saygılı olmuyor, niye koruma
kurullarının kararlarını uygulamıyor değerli
arkadaşlarım? Bunları sorgulamak zorundasınız. Siz
korumayı amaçlayan değil, korumamayı amaçlayan bir düzenleme
yapmak istiyorsunuz. Bu düzenlemenin amacı budur. Sayın Bakan da bunu
çok iyi biliyor. Beş yıldan üç yıla düşürmenin anlamı
budur. Yenileme projelerini onaylayacak kurullara yetki verilmesinin amacı
budur. Ama bu yanlıştır değerli arkadaşlarım.
Bugün, Türkiye,
Dünya Miras Listesine girmiş 9 eseriyle anılan bir ülkedir. Bunlara
baktığımız zaman da UNESCO bu 9 miras için ne demiş,
biliyor musunuz? 5 mirasınız tehlikede. demiş, 5 mirasınızı
korumak zorundasınız. demiş. Bakın, bugün Dünya Miras
Listesinde 142 devletten 851 yapı bulunuyor. 25i kültürel ve doğal
yapı, 660ı kültürel, 166sı doğal yapı. Türkiyede de
9 kültürel varlık var Dünya Miras Listesinde. UNESCO diyor ki: SOS
veriyor. diyor, Bunlara sahip çıkmanız lazım. diyor.
Bunlardan bir tanesi İstanbul tarihî yarımada. İstanbul tarihî
yarımada şimdi ne hâlde? Kültür-Tabiat Varlıkları Kurulunun
onayına sunulan projelerle sit alanları ortadan kalkıyor.
1/5.000lik nâzım imar planıyla uyumsuz planlar çatır çatır
geçiyor ve Turizm Bakanlığı maalesef buna sessiz kalıyor
değerli arkadaşlarım. Yenileme kurulu tarafından onaylanan
projelere baktığınız zaman da tamamen politik kaygılarla,
politik baskılarla onaylanmış olan projelerdir. Evet, hepimiz
kültür ve tarihî mirasa sahip çıkmak zorundayız. Bunun tüm topluma
yaygınlaştırılması lazım, bunun yönteminin
bulunması lazım. Sadece korumayı koruma kurullarıyla ve
rantçı belediye başkanları anlayışıyla, belediye
meclisi anlayışıyla yapamayız. Siz siyasilerin
boyunduruğuna giren bir koruma kurulu kurduğunuz zaman da Türkiyede
korunması gereken varlıkları, özellikle İstanbul gibi bir
yerde koruyamazsınız. Çünkü o kurullarda siyasi etki olacaktır,
siyasi çoğunluk olacaktır. Buna meydan vermemek için bu yasanın
yeniden gözden geçirilmesi gerekir idi. Ama maalesef her konuda olan
inatçı tavrınız ve Ben yaptım, oldu.
anlayışınız bu noktaya getirmiştir.
Bakın,
plandan bahsediyoruz, planlamadan bahsediyoruz, korumadan bahsediyoruz. Bu
yasanın geçtiği komisyon çok saygın bir komisyondur; Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu. İhtisas komisyonu olan
Bayındırlık, Turizm, İmar Komisyonundan teğet geçiyor.
Böyle bir şey olabilir mi? Bunun gitmesi gereken komisyon dururken,
alelacele Millî Eğitim Komisyonundan geçiriyorsunuz ve komisyonları
da yanıltıyorsunuz, havalelerinizle yanıltıyorsunuz
değerli arkadaşlarım.
O bakımdan,
bu yasanın üç haftadır bu Meclisi yersiz işgal ettiği
inancındayım değerli arkadaşlarım ama biraz sonra
oylarınızla, oylanıp geçecek ve ileride de onulmaz yaralar
açacaksınız. Koruma kurulları değil, korumama
kurulları oluşturmanın vebalini taşıyorsunuz
vereceğiniz oylarla. O nedenle, iyi, mantıklı önergelerimiz bile
reddediliyor değerli arkadaşlarım.
Peki,
belediyelerde bu uygulamalara baktığınız zaman da koruma
amaçlı imar planları sağlıklı mı? Değil.
Belediye meclislerine gelen kararlar, imar daire başkanlarının
olumsuz görüşlerine rağmen, siyasi rant hesabıyla belediye
meclisinde ve imar komisyonlarında oylanarak çatır çatır geçiyor
ve buna dava açan sayısız meslek kuruluşu var. Bu
sayısız meslek kuruluşuna Başbakan diyor ki: Sen benim
önümü kesiyorsun. diyor, Sen sorun yaratıyorsun. diyor. Peki, siz,
sayın siyasetçiler ve Sayın Başbakan, kent suçu, kentli
hakları diye bir şey olduğunu bilmiyor musunuz? Kent suçu
işleyen insanlara karşı yargıya gitmenin hukuk devletinin
gereği olduğunu bilmiyor musunuz? Ama TMMOBa bağlı
mühendis odalarını, meslek odalarını suçluyorsunuz,
diyorsunuz ki: Biz iş yapıyoruz fakat mühendis odaları önümüzü
tıkıyor.
Evet, Haydar port
bugün haklı olmadığı için dava
açılmıştır, Dubai Port bugün haklı
olmadığı için dava açılmıştır, Sulukule
bugün haklı olmadığı için dava
açılmıştır çünkü bilimsellikten, teknik doygunluktan ve
hukuktan yoksundur. Siz bunları göz ardı ederek, birtakım
insanlara rant sağlamak için her türlü tadilatı, her türlü
değişikliği yapıyorsunuz değerli
arkadaşlarım. Bu yanlıştır. Bugün, bu rantçı
ihaleci ve koruma kurulu kararlarını umursamayan siyasi
anlayış iş başındadır ama yarın onun tersi,
halka hizmet eden, kurallara saygılı, hukuka saygılı ve
rantı önleyen belediyecilik anlayışı geldiği zaman da
nasıl hesap vereceksiniz? Yarın öbür gün Sayın Gökçek belediye
başkanlığını kaybettiği zaman Sayıştay
denetiminden geçmeyen olayların nasıl hesabını verecek?
Yürütmeyi durdurma kararlarını uygulamamanın nasıl
hesabını verecek? İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı, Silivri de dâhil, 1 milyar dolar rüşvetin döndüğü
Silivri de dâhil, nasıl hesabını verecek? Gaziantepte bir
gecede yeşil alanı, fıstık alanını imara
dönüştürüp ticari alan yapan ve 72,5 trilyon rantın döndüğü
belediyeniz nasıl hesabını verecek?
ALİ KOYUNCU
(Bursa) Çankayanın hesabını verin.
YAŞAR
AĞYÜZ (Devamla) Onun için, bunlar hesap sorulacak. Hiç kimse hesap
sorulmasın diye anlamasın, hesap sorulacak. Siz nasıl
diyorsunuz: Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yedirmem. Doğru
diyorsunuz. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını başkalarına
yedirmem, ben yerim demek istiyorsunuz. Bunu vatandaş yanlış
anlıyor. O nedenle haklısınız.
Değerli
arkadaşlarım, bunların hepsinin sorgulanacağı gün 29
Mart seçimleri olacaktır. O nedenle bu yasayla kendi belediyelerinize
sağladığınız olanak 29 Martta veya partimizin
gideceği yargıda dönecektir ve siz de bundan üzüntü
duyacaksınız sevgili arkadaşlarım.
Değerli
arkadaşlar, Mimarlar Odasıyla, TMMOBla hesaplaşan Sayın
Başbakan Davos fatihi olduğundan sonra da yaptığı
toplantıda diyor ki: CHPden hesap sorun seçimlerde. diyor. Hani Davos
başka bir olaydı? Hani orada siz İsraile karşı
Hamasın, ezilen insanların hakkını savunuyordunuz, bu
amaçlaydı? Peki, 2006da, bugün savunduğunuz Haması niye
Dışişleri Bakanlığıyla resmî davetli olarak
getirtemediniz? Niye AKP Genel Merkezinde, şimdi Çankayada oturan
Sayın Gül konuşmak zorunda kaldı? O gün terörist
gördüğünüz, korktuğunuz örgütü bugün -Haması- savunuyorsunuz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
ABDÜLHADİ
KAHYA (Hatay) İnsanları savunuyoruz.
YAŞAR
AĞYÜZ (Devamla) İnsanları biz sizden daha iyi savunuyoruz. O
gün burada verilen önergeye, birlikte kınama önergesine neden hayır
dediniz insancıl davranışı olan insanlar?
İnsancıl davranış
İnsanlık dışı
bir davranıştır, birbirine karıştırma. Biz de
kınıyoruz.
ALİ KOYUNCU
(Bursa) Çocuklara sahip çıkmak insanlık gereği.
YAŞAR
AĞYÜZ (Devamla) Laf atma, çıkar konuşursun. İnsanlık
dışı bir davranıştır. Çocuklara, kadınlara
Kim yaparsa yapsın, karşı çıkmak lazım. Ama Orta
Doğunun ara buluculuk projesine soyunan bir kişi taraf tutamaz. Sizi
Hamas da kurtaramayacak, Deniz Feneri de kurtaramayacak.
LÜTFİ
ÇIRAKOĞLU (Rize) Seni İsrail de kurtaramaz.
YAŞAR
AĞYÜZ (Devamla) Çünkü sizin yolunuz yanlış değerli
arkadaşlarım. Kılavuzunuz Deniz Feneri, destekçiniz Hamas.
Ekonomi kör bir tünele girmiş, nasıl çıkacaksınız bu
işten?
ALİ KOYUNCU
(Bursa) Türk milleti destekçimiz.
ABDÜLHADİ
KAHYA (Hatay) Yazıklar olsun!
YAŞAR
AĞYÜZ (Devamla) - O nedenle, 29 Martta bunların sandıkta
hesabını vereceksiniz. Ekonomik yoksulluğa ittiğiniz
insanların
Bugün eziliyor insanlar. İşsizlik almış
başını gidiyor. Demin işsizlik soruşturması için
verilen önergeye Hayır. dediniz. İşsizlik yok mu? İhracat
düşmedi mi? Sanayi üretimi düşmedi mi? Benim kendi kentimde,
Gaziantepte işsizlik on binleri buldu. Bunlar sizi rahatsız etmiyor
mu? Hiç mi seçim bölgelerinize gitmiyorsunuz?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Ağyüz.
YAŞAR
AĞYÜZ (Devamla) - Seçim bölgelerinizde görmüyor musunuz?
Hepinize
teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Çok
teşekkür ediyoruz Sayın Ağyüz.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Çanakkale Milletvekili Mustafa Kemal Cengiz.
Sayın
Cengiz, şahsınız adına da söz istediğiniz için on
beş dakika süre veriyorum, ikisini birleştirip.
Buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
MUSTAFA KEMAL CENGİZ (Çanakkale) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan
266 sıra sayılı yasanın 5inci maddesi üzerinde söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi grubum ve şahsım
adına selamlarım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; incelemiş olduğum bu yasa
üzerinde üç tane kanıya vardım: Bu yasayı incelediğimizde,
irdelediğimizde, bir vatandaş olarak yasaya
baktığımızda bu yasanın getirmiş olduğu bir
zammı da görmeden geçemedik. 1319 sayılı Emlak Kanununun 8inci
ve 19uncu maddesi gereğince bir mükellefin tahakkuk ettirilen emlak
vergisinin yüzde 10u nispetinde de bir zam getirilmektedir. Bir vatandaş
olarak olaya baktığımızda yine bu ekonomik krizde
vatandaşa bir zam yüklendiğini de burada görmekteyiz ve yine bu Emlak
Kanununda da vatandaşa yüzde 10 da olsa bir zam yüklendiğini
görmekteyiz ve vatandaş adına da bunu tabii ki üzüntüyle
karşıladım.
NUSRET BAYRAKTAR
(İstanbul) Zam yüklenmiyor. Daha önceki kanunda var olanı biz il
özel idarelerine aktarıyoruz.
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla) Yok, ben okudum onu. Ben de okudum.
NUSRET BAYRAKTAR
(İstanbul) Yeni bir zam yok. Hayır.
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla) Bir, vatandaş olarak zam var. Bir de belediye
başkanı olarak da, bakın, eski bir belediye başkanı
olarak da burada şu yanlış var arkadaşlar: Şimdi,
belediye başkanı bu yüzde 10la beraber emlak vergisini toplayacak,
toplayamadığını icraya verecek, ondan sonra bütçesine koyacak,
ondan sonra ile bunu yollayacak.
NUSRET BAYRAKTAR
(İstanbul) Geçmiş dönem tanımlanıyor, yeni değil.
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla) Yok, biz bunu başka türlü mü okuduk yani? Müsaade
et de
Sen de çıkarsın konuşursun. Müsaade et, biz fikirlerimizi
açıklayalım.
Burada belediye
başkanları bir taşeronluk yapıyor. Dolayısıyla
ilde özel hesapta toplanan bu paralar:
1) İktidara
yakın olan,
2) İl genel
meclisinde gücü olan, il genel meclisi başkanına veya valiye çok
yakın olan belediye başkanlarına bu para
kaydırılabilir ve daha çok bazıları bunu kullanabilir.
Eşit ve adaletli olarak da diğer belediye
başkanlarının kullanamayacağı bir yapı var.
Dolayısıyla,
benim teklifim şudur: Her belediye başkanı, kültür ve tabiat
varlıklarını koruma katkı payı faslı açarak,
kendi emlak vergisinden aldıkları yüzde 10luk payı bu fasla aktarmalı.
Kendi belediyesinin yapmış olduğu projeler ve kendilerinin
ilçelerindeki kültür ve tabiat varlıklarını koruma adına
da, kültür ve tabiat varlıklarını koruma kurulundan onaylanan
projeleri de buradan, kendi bütçesinden destekleme adına en doğru yaklaşım
ve en adaletli yaklaşım olacağını düşünüyorum.
Özellikle de, yani, bu şekildeki bir merkeziyetçilik, ilde
oluşturulacak bir merkeziyetçilik, belediye başkanları
adına da, tabii ki, bir ayrıcalık. İktidara yakın
olanlar, valiye yakın olanlar, il genel meclisine yakın olanlar, iyi
anlaşanlar, buradan aslan payını alabilir. Bu endişemiz de
var. Bu da sabittir.
Özellikle üçüncü
de, bir arkeolog ve sanat tarihçisi olarak böyle bir yasayı incelerken de,
Kültür ve Turizm Bakanlığımızın, özellikle
yapısıyla da ilgili bazı düşüncelerimizi de ifade etme
fırsatı bulduk.
Özellikle Kültür
ve Turizm Bakanlığını çok önemseyen
Kültür ve Turizm
Bakanlığımızın hem ekonomimizin hem Türkiyemizin
tanınmasında hem de birçok sektörün desteklenmesinde mutlaka çok
önemi vardır. Ben özellikle burada Başbakana da seslenmek istiyorum:
Mutlaka Kültür ile Turizm Bakanlığının ayrılması
gerekiyor. Çünkü Anadolunun ve dünyanın merkezindeki bir Anadolunun, hem
kültür değerleri açısından hem de dünyadaki turizm potansiyeli
açısından baktığımızda Kültür ve Turizm
Bakanlığı bir bakanlığa sıkıştırılmayacak
kadar, bir bakanın iki parçaya ayrılmayacak kadar hem kültür hem de
turizm çok önemlidir.
Türk kültürü,
zaten on bin yıllık geçmişiyle dünyaya büyük değerler
taşımış, turizm artık ekonominin bile baş
tacı olmuştur. Turizmde bir tane örnek vermek istiyorum: Özellikle
İspanyanın Mallorca Adasına, bir adasına 21 milyon
kişi giderken 2007 yılında, Türkiyeye de 22 milyon kişi
gelmiş. Bir Mallorca Adası kadar turist çekemiyoruz. Dolayısıyla
turizmde de bazı açılımlar yapmak, Kültür
Bakanlığımızda da bazı açılımlar yapmak
gerekiyor. Bunun için kültür politikalarımızın belirlenmesi ve
katılımcıların sağlanması, bütün kesimlerin
burada temsil edilmesi noktasında Türk kültür konseyinin mutlaka
kurulması lazım. Bu Türk kültür konseyinde de bütün kesimlerin
görüşleri doğrultusunda Türk kültür politikasının mutlaka
yeniden yapılandırılması ve gözden geçirilmesi lazım.
Turizm
Bakanlığımız ise ayrıldıktan sonra, mutlaka bütün
kesimlerin ve turizm sektörünün içinde olacağı, muhalefetiyle
iktidarıyla içinde olacağı bir turizm konseyi oluşturarak,
bu turizm konseyinde turizm politikalarımızın ve turizmdeki yeni
açılımların mutlaka irdelenmesi ve bu açılımları
sağlamamız gerekmektedir. Özellikle Kültür
Bakanlığımızın içeriğine
baktığımızda, bir Kültür Bakanının üç beş
yılda, iki yılda bu bakanlığa hâkim olması mümkün
değildir, bu bakanlığı en iyi şekilde
algılaması mümkün değildir. Çok önemsediğim bu
bakanlıkların mutlaka ayrılması, Anadolu gibi
Türkiye
Cumhuriyetinin en önemli bakanlıkları olabileceği ve bu açılımlarda
da hem Türkiyemizin tanıtılması hem de dünyaya
açılımımız açısından çok önem arz ediyorum bu
olaya.
Özellikle
Sayın Bakanım -diğer konulara geçmeden önce de şunu ifade
etmek istiyorum- buradan iki tane müjde verdi, bir Çanakkale Troya Müzesi, bir
de Anadolu Medeniyetleri Müzesiyle ilgili bir çalışmanın ve
proje aşamasında olduğunu söyledi.
Sayın
Bakanım, burada not almanızı istiyorum: Troya Müzesinin projesi
mutlaka Troya Atı Projesi olmalıdır. Dünyada örneği
olmayan ve uzaktan da bakıldığında tamamen Truva
atıyla dünyada ün alan bu kentimizin ve atımızın mutlaka
müzeyle de Truva Atı şeklinde taçlandırılmasını
diliyorum.
Anadolu
Medeniyetleri Müzesinin projesi de Türkiye haritasının
sınırları şeklinde projelendirilmeli ve bu projenin de her
ilin üzerine, her ilden gelen tarihî eserlerimizin, arkeolojik eserlerimizin bu
müzenin Türkiye haritası üzerindeki illerinin üzerinde oluşturulacak
reyonlarda ve bölümlerde sergilenerek giriş noktalarının da bu
şekilde ayarlanması ve dünyaya farklı bir projeyi sunmamız
gerektiğine inanıyorum.
Özellikle,
Sayın Bakanım Türkiyede ne kadar toplam kazı
yapılıyor? diye sorduğumuzda
İki sefer bu soruyu sordum,
tabii ki bürokratlarınız bu cevabı veremedi. 2008 yılı
verilerine göre Türkiyede 280 tane kazı izni verilmiştir. Bu 280
tanesinin 100 tanesi yabancılara, 180 tanesi de yerlilere verilmiştir
ve ben özellikle kazıların mutlaka mercek altına
alınmasını, yabancılara verilen kazıların
denetlenmesini ve kazılardaki yapılanmayı mutlaka gözden
geçirmenizi temenni ediyorum. Bir kazı izni nasıl verilir? Bir
kazıda:
1) Kazı
ekibinin yeterliliği önemlidir.
2) Kazı
ekibinin programı önemlidir.
3) Kazı
ekibinin finansı önemlidir.
Bir de kazı
ekibinde bulunması gereken diğer yan branşlar önemlidir, restore
gibi, mimar gibi, jeoloji gibi.
İşte,
bu olaylara baktığımızda, özellikle yabancılara
verilen kazılarda bu gibi vasıfların pek
aranmadığını, âdeta ülkemizin bir kazı cenneti hâline
geldiğini ve bu araştırmacıların da özellikle Türkçe
kazı sonuçlarını yayınlamadığını ve
üniversitedeki bilim adamlarının bu kazı sonuçlarından
yeterli düzeyde yararlanamadığını görüyoruz.
Özellikle bugün
Kültepedeki tabletlerin, Boğazköydeki sfenkslerin, Uşak
Müzesindeki tarihî eserlerin kaçırılmasından sonra, temizlenmek
üzere Almanlara verilen tarihî eserlerimizi hâlâ
alamadığımızı
Geri iade edilmeyen, incelenmek üzere
verilip, temizlenmek üzere verilip de geri alamadığımız
arkeolojik değerlerimiz var. Bunların niye hesabı sorulmamaktadır?
Bunların niye peşine takılınmamaktadır? Bugün geldiğimiz
noktada, bu eserleri veren ve geri alamayanlardan da mutlaka hesap
sorulması gerektiğine inanıyorum.
Tabii, özellikle
il kültür müdürlüklerinde bir yapı var. Bu yapıya
baktığımızda, il kültür müdürü olan
arkadaşlarımızın ne arkeolog ne sanat tarihçi ne de bu
branşla ilgili olduklarını görüyoruz. Efendim, kimya mühendisi
kültür müdürü, jeoloji mühendisi kültür müdürü, efendim, bakıyorsunuz imam
kültür müdürlüğüne atanmış. Dolayısıyla, kültür
müdürlüğü gibi konularda, il kültür müdürlüklerimizin bünyesinde iki bölüm
oluşturulmalıdır. Birisi, arkeoloji kanalını takip
eden bir yapı. Diğer taraftan da arkeolojinin bittiği yerde,
arkeolojinin tükendiği yerde başlayan sanat tarihinin ve Anadoludaki
özellikle Selçuklu, beylikler, Bizans ve Osmanlı değerlerinin takip
edilmesi, korunması, restoresi ve bunların yapılanmasıyla
ilgili bir il kültür müdürlükleri yapısı mutlaka gözden geçirilmeli
ve bu yapılar korunmalıdır.
Bunun
yanında, müzelerdeki araştırmacı ve uzman olarak
çalışan arkadaşlarımızın hem üniversitelerden
yararlanamadığını hem de o yörenin üniversitelerinin kendi
bölgesindeki tarihî eserlere müdahil olamadığını görüyoruz.
Mutlaka müzelerle üniversitelerin bağının kurulması ve
birbirlerine de bu kurguyla destek olunmasının sağlanması
gerekmektedir. Özellikle üniversitedeki, müzedeki personelin ve Kültür
Bakanlığımızın personelinin, taşrada görev yapan
personelin yeterli düzeyde ücret alamamasından dolayı müzelerde
birçok çalıntılara veya kaybolmalara ve gerçekten müze
soygunlarına vesile olan olaylara da şahit olmaktayız. Çok
değerli eserlerin, tarihî değeri ve manevi değeri yüksek olan
eserlerin çok cüzi maaş alan insanlara teslim edilmesi de mutlaka
irdelenmelidir.
Özellikle
Çanakkaleye baktığımızda, Çanakkalede bugün bilinen
altmış iki antik kent var, tahmin edilen de iki yüz civarında
antik kent vardır ve bunlardan bir tanesi Troya, bir tanesi Alexandreia
Troas, bir tanesi Parion, birisi Assos, bir tanesi Chryse Antik Kenti, Apollon
Smintheus Tapınağı gibi alanlarda kazı yapılmakta ve
bu kazılarda da -en önemlisi- Almanlara kırk civarında kazı
izni verilmiş. Almanlara verilen bu kırk kazı iznini mutlaka
sorgulamalıyız, mutlaka araştırmalıyız, çünkü
bugün en çok Almanyaya kazılardan tarihî eser
kaçakçılığı gitmiştir, en çok bu kanaldan
gitmiştir, temizlemek için verilen birçok eser de geri
alınamamıştır.
Ben şunu
söylemek istiyorum: Bugün, köpeksiz köy bulmuşlar değneksiz
geziyorlar ve özellikle de bazı kazı
araştırmacılarının buna dikkatinizi çekmek istiyorum.
Sayın Bakanım, bazı kazı araştırmacılarına
baktığımızda
Arkeolojik kazıları arkeologlar
yapar fakat Troya kazısını yapan Alman profesör metalürji, metal
uzmanı, Alexandreia Troas kazısının başkanlığına
yapan epigraf. Bazı kazı başkanlıkları da arkeolog
olmayan insanlara verilmiş ve bunların hem programı
olmadığı gibi hem de finansı yok. Bunların mutlaka
irdelenmesini istiyorum, bunların mutlaka takip edilmesini istiyoruz.
Gerçekten, özellikle Alexandreia Troas kazısını, Sayın Bakanım,
not almanızı istiyorum, Çanakkale Ezine ilçesindeki Alexandreia Troas
Antik Kentini ve onun kazı başkanı Elmar Schwertheimi not
almanızı istiyorum çünkü bu kazı başkanının önce
kendisine Kültür Bakanlığımız Neandreia Antik Kentini
verdi. Neandreia Antik Kentini verdikten sonra burasını terk etti,
Alexandreia Troas Antik Kentinde üç yıl gayri resmî araştırma
yaptı, 1997 yılında kendisine kurtarma kazısı verildi.
Kurtarma kazısı nereye verilir, arkadaşlarımız bilir;
kurtarılması gereken, heyelan altında, su altında, deniz
altında, bunlara verilir ve kurtarma kazısı adı
altında verilen böyle bir, dimdik ayaktaki kenti ayak oyunlarıyla
aldı. Daha sonra, biz daha farklı bir ekip bulmamıza
rağmen, bu vatandaş, Profesör Doktor Hans Wiegartzın üzerinden,
hiç kazı alanına gelmeyen, orada araştırma yapmayan vatandaş,
Hans Wiegartz üzerinden tam altı yıldır orada kazı
yapıyor. Şimdi, yeni, adam ölünce, bu vatandaş ölünce kendisine
kazı başkanlığı verilmiş. Mutlaka bunun
irdelenmesini istiyorum. Bu Profesör Doktor Elmar Schwertheimın
programı yok, finansı yok, kazı evi yok. Kazı eserlerini,
kiralamış olduğu ve yabancı ekiple kaldığı
evde depolamakta ve gizlemektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Kazı evi bile
olmayan ve kazılarla ilgili çalışmayı sunamayan
Ve restore
sözü var. Restore sözü ve yaptıktan sonra da yıkılan
stoanın duvarı var.
Sayın
Bakanım, bunlar bunun zamanında yıkıldı. Çok büyük,
önemli
Anadolunun ikinci büyük stoasıdır. Yanında da Attikus
Hamamı vardır, o da Anadolunun en büyük hamamıdır.
Şimdi, bunları görmeyen, restore etmeyen, verdiği sözü yerine
getirmeyen bu Alman arkeologlarına özellikle dikkat çekmek istiyorum.
Söyleyeceğimiz
çok şey var. Sanat tarihinde, arkeolojisinde, Kültür
Bakanlığımızın yapısında gerçekten çok
önemli konular var. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk her kazı
başlangıcında bütün kazı alanlarını ziyaret eden,
bütün kazı alanlarına giden ve kendisi arkeolojiye ve sanat tarihine
büyük destek veren bir liderdir. Özellikle liselerde de arkeoloji ve sanat
tarihi derslerinin mutlaka sanatımızın ve tarihimizin
geleceği için bu liselerde mutlaka bunun değerlendirilmesi ve
liselere de bunun konulmasını diliyorum.
Söyleyeceğimiz
çok şey var ama, çok teşekkür ediyorum, daha sonra da bunları
dile getirmek üzere
Sayın Bakanımdan da özellikle arkeoloji ve sanat
tarihi konusuna biraz daha eğilmesini diliyorum.
Yüce Meclise
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Cengiz.
Şahsı
adına Amasya Milletvekili Avni Erdemir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AVNİ
ERDEMİR (Amasya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair 266 sıra sayılı
Kanun Tasarısının yürürlük maddesi olan 5inci maddesiyle
ilgili şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu kanunla yapılan değişikliklerin
uygulamadaki, yürütmedeki önemli sıkıntıları ortadan
kaldıracağına yürekten inanıyor, kanunun hayırlı
olması dileklerimle tekrar yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Erdemir.
Madde üzerinde
bir soru görüyorum.
Sayın Genç,
buyurunuz.
Bir dakika süre
veriyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, soru sorma süresi on dakika değil mi?
BAŞKAN
Şahıslara birer dakika veriyoruz efendim, bir dakika yeterli.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Peki.
Sayın
Başkan, ben daha önce de bu kanunda soru sormuştum. Bu, özellikle
Frankfurtta Kültür Ataşeliğinde bir kamyon dolusu Atatürke ait
kitapların, slaytların, filmlerin bir yere getirilip çöplüğe
döküldüğünü, ondan sonra o kamyon Frankfurt Kültür Ataşeliğinde
çıkınca da -tespit etmiş arkadaşlar- daha sonra da
çöplüğe dökerken de
İşte bu kalınlıkta Atatürk
kitapları vardı, bunu ben o zaman görmüştüm,
fotoğrafını almadım. Daha önce Bakana sordum, Böyle bir
şey yok. dedi ama, yine eğer çok şey ederlerse ben o filmleri
Almanyadan getirtebilirim. Yani Türkiye'deki bu değerli eserleri getirip
de Almanyada çöplere dökeceklerine Türkiye'de hiç olmazsa imha etsinler. Orada
hakikaten Türkiye Cumhuriyeti devletinin biraz itibarını sarsan bir
davranıştır.
Ayrıca,
diğer bir sorum da hangi müzede şimdiye kadar ne kadar kültür
varlığı, kıymetli varlıklar
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Bakan.
KÜLTÜR VE
TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) Efendim, o
iddianın bizimle ilgisi olmadığını ve Atatürkle
ilgili iddianın da asılsız olduğunu daha önce ifade
etmiştim.
Öteki soruya da
yazılı olarak cevap veririm.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
5inci madde
kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, çalışma süremizin sonuna geldiğimiz için, sözlü
soru önergeleri ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla
görüşmek için, 4 Şubat 2009 Çarşamba günü, alınan karar
gereğince saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.58