DÖNEM: 23 CİLT: 39 YASAMA YILI: 3
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
59uncu
Birleşim
18 Şubat 2009 Çarşamba
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALARI
1.- Bitlis
Milletvekili Cemal Taşarın, Tatvanın düşman
işgalinden kurtuluşunun 81inci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakıkın, cezaevlerindeki sorunlara
ilişkin gündem dışı konuşması ve Adalet
Bakanı Mehmet Ali Şahinin cevabı
3.- Ankara
Milletvekili Nesrin Baytokun, Ankaranın ulaşım
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması ve
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırımın
cevabı
IV. - AÇIKLAMALAR
1.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, Balıkesir ilindeki cezaevlerine
ilişkin açıklaması
V. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık ve 23 milletvekilinin, Kütahyadaki Seyitömer
ve Garp Linyit İşletmeleri yönetimine yönelik iddiaların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/324)
B) TEZKERELER
1.- Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekrenin,
Suriyeye yaptığı resmî ziyarete iştirak etmesi uygun görülen
milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/692)
VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Türk
Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
2.- Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları ile Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/618, 1/653) (S. Sayısı:
307)
3.- İstanbul
Milletvekili Nimet Çubukçu ve 25 Milletvekilinin; Fırsat Eşitliği
Komisyonu Kanunu Teklifi; Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur ve 8
Milletvekilinin; Kadın Erkek Eşitliğini İzleme Kurulu Kanun
Teklifi ve İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş ve
5 Milletvekilinin; Kadın-Erkek Eşitlik Komisyonu Kurulması
Hakkında Kanun Teklifi ile Anayasa Komisyonu Raporu (Kadın Erkek
Fırsat Eşitliği Komisyonu Kanunu Teklifi) (2/211, 2/112, 2/311)
(S. Sayısı: 328)
4.- İşsizlik
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı, İzmir
Milletvekili Oğuz Oyan ve 15 Milletvekilinin; 4447 Sayılı
İşsizlik Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Malatya Milletvekili Ferit
Mevlüt Aslanoğlu'nun; 5084 ve 5350 Sayılı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İzmir Milletvekili Harun Öztürk ve 11 Milletvekilinin; 25.8.1999 Tarihli
ve 4447 Sayılı İşsizlik Sigortası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş ve 21 Milletvekilinin; 4447 Sayılı
İşsizlik Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkındaki Kanun Teklifi, Tokat Milletvekili Reşat Doğru'nun;
5084 Sayılı Yatırımların ve İstihdamın
Teşviki ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; 5510 Sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Afyonkarahisar
Milletvekili Halil Ünlütepe'nin; Yatırımların ve
İstihdamın Teşviki ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Ankara Milletvekili Mustafa Cihan
Paçacı ve 23 Milletvekilinin; Yatırımların ve
İstihdamın Teşviki ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ ve Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli ile Kahramanmaraş Milletvekili Veysi
Kaynak'ın; Yatırımların ve İstihdamın
Teşviki ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/676, 2/72, 2/102, 2/106, 2/334,
2/368, 2/375, 2/381, 2/383, 2/387) (S. Sayısı: 329)
5.- Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara
Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri
ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve
Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/543) (S. Sayısı: 263)
6.- Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynak ve Antalya Milletvekili Mevlüt
Çavuşoğlunun; Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Antalya Milletvekili Sadık Badak
ve 5 Milletvekilinin; Kadastro Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Antalya Milletvekili Osman
Kaptan ve 4 Milletvekilinin; Türk Ceza Yasasında Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/283,
2/270, 2/277) (S. Sayısı: 272)
VII.
- OYLAMALAR
1.- İşsizlik
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının
oylaması
VIII.
- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigenin, işkenceyle mücadeleye yönelik
Birleşmiş Milletler İstanbul Protokolü standartlarına
ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinin cevabı
(7/5588) (Ek Cevap)
2.- Mersin Milletvekili Behiç
Çelikin, bir gazetede çıkan açıklamasına ilişkin sorusu ve
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinin cevabı (7/6034)
3.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürkün, işkence ve kötü muamele olaylarına ilişkin
sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinin cevabı (7/6207)
4.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysalın, İGDAŞ davasındaki sürece ve
bazı önlemlere ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali
Şahinin cevabı (7/6210)
5.- İzmir Milletvekili
Oktay Vuralın, seçmen kütüklerine ilişkin sorusu ve Adalet
Bakanı Mehmet Ali Şahinin cevabı (7/6245)
6.- Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Binicinin, Türkçe dışındaki dillerin
kullanımına dair düzenlemelere ilişkin Başbakandan sorusu
ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinin cevabı (7/6343)
7.-
Erzurum Milletvekili Zeki Ertugayın, Erzurumun şebeke suyunun
kalitesine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı (7/6374)
8.-
Tunceli Milletvekili Şerafettin Halisin, dil kullanımıyla
ilgili bazı düzenlemelere ilişkin Başbakandan sorusu ve Adalet
Bakanı Mehmet Ali Şahinin cevabı (7/6407)
9.-
Muğla Milletvekili Ali Arslanın, hava kirliliğine ve hava
kalitesi çalışmalarına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman
Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/6426)
10.-
İzmir Milletvekili Harun Öztürkün, ihracatın ithalata
bağımlılığına ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı Kürşad Tüzmenin cevabı (7/6470)
11.-
Adana Milletvekili Yılmaz Tankutun, Devlet Meteoroloji İşleri
Genel Müdürlüğü İnternet sitesindeki bir yayına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı (7/6477)
12.-
Adana Milletvekili Yılmaz Tankutun, tütün ürünleri tüketimi konusundaki
yasakların denetimine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı Murat Başesgioğlunun cevabı (7/6479)
13.-
İzmir Milletvekili Bülent Baratalının, bazı
şahısların ölüm cezaları hakkındaki kanuna
ilişkin Başbakandan sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali
Şahinin cevabı (7/6481)
14.-
Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın, bir baraj projesine
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı (7/6493)
15.-
Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, Kütahyadaki yatırımlara
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın
cevabı (7/6517)
16.-
Konya Milletvekili Özkan Öksüzün, Kulu ilçesinin yeni adliye sarayı
ihtiyacına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali
Şahinin cevabı (7/6550)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.00te açılarak üç oturum yaptı.
Gümüşhane
Milletvekili Yahya Doğan, Gümüşhanenin düşman işgalinden kurtuluşunun
91inci yıl dönümüne,
Karaman
Milletvekili Hasan Çalış, Karaman ilindeki elma üreticilerinin
sorunlarına,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
İstanbul
Milletvekili Birgen Keleşin, Türk Medeni Kanununun kabulünün 83üncü
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşmasına
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin cevap verdi.
Suriye Halk
Meclisi Başkanı Mahmoud Al-Abrashın davetine icabet edecek olan
TBMM Başkanı Köksal Toptanın beraberindeki Parlamento heyetini
oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca bildirilen isimlere
ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoy ve 28 milletvekilinin, pamuk
üreticiliğindeki sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/323)
Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin gündemdeki yerini alacağı
ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
TBMM
Başkanı Köksal Toptanın, Katar Şûra Meclisi ve Yemen
Temsilciler Meclisinin davetlerine Parlamento heyetiyle birlikte icabetine,
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı Hasan Murat
Mercanın, Çek Cumhuriyeti Dışişleri Komisyonu
Başkanı tarafından, Pragda düzenlenecek olan AB Üye ve Aday
Ülkeler Dışişleri Komisyonu Başkanları
Toplantısına ismen davet edildiğine,
İlişkin
Başkanlık tezkereleri kabul edildi.
Başbakan
Recep Tayyip Erdoğanın, Suriye ve Ürdüne, Mısıra ve
Suudi Arabistana yaptığı resmî ziyaretlere iştirak etmesi
uygun görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi
kabul edildi.
Gelen
Kâğıtlar listesinde yayımlanan ve bastırılarak
dağıtılan 329 sıra sayılı Kanun
Tasarısının, 48 saat geçmeden gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmının
4üncü sırasına alınması ve diğer kanun tasarı ve
tekliflerinin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; 329
sıra sayılı Kanun Tasarısının İç Tüzükün
91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin
ekteki cetveldeki şekliyle olmasına; Genel Kurulun 17/2/2009
Salı ve 18/2/2009 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü sorular
ile diğer denetim konularının görüşülmeyerek gündemin
Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmında yer alan işlerin görüşülmesine;
Genel Kurulun 17/2/2009 Salı günkü birleşiminde 15.00-21.00;
18/2/2009 Çarşamba günkü birleşiminde 14.00-21.00; 19/2/2009
Perşembe günkü birleşiminde 14.00-20.00 saatleri arasında
çalışmalarını sürdürmesine ilişkin Danışma
Kurulu önerisi, yapılan görüşmelerden sonra kabul edildi.
Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün; Üreticilerin T.C. Ziraat Bankası
A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerine Olan ve Yeniden
Yapılandırılan Borçlarının Faizsiz Ödenmesine
İlişkin Kanun Teklifinin (2/2), İç Tüzükün 37nci maddesine
göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/324) (S. Sayısı: 96),
2nci sırasında bulunan, Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları ile Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporunun (1/618, 1/653) (S.
Sayısı: 307),
3üncü sırasında bulunan, İstanbul
Milletvekili Nimet Çubukçu ve 25 Milletvekilinin, Fırsat
Eşitliği Komisyonu Kanunu Teklifi; Adana Milletvekili Nevin Gaye
Erbatur ve 8 Milletvekilinin, Kadın Erkek Eşitliğini İzleme
Kurulu Kanun Teklifi ve İstanbul Milletvekili Ayşe Jale
Ağırbaş ve 5 Milletvekilinin, Kadın-Erkek Eşitlik
Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Teklifi ile Anayasa Komisyonu
Raporunun (Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Kanunu
Teklifi) (2/211, 2/112, 2/311) (S. Sayısı: 328),
Görüşmeleri komisyon yetkilileri Genel Kurulda
hazır bulunmadığından ertelendi.
4üncü sırasına alınan ve İç Tüzükün
91inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak
bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, İşsizlik
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı; İzmir
Milletvekili Oğuz Oyan ve 15 Milletvekilinin, 4447 Sayılı
İşsizlik Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Malatya Milletvekili Ferit
Mevlüt Aslanoğlunun, 5084 ve 5350 Sayılı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
İzmir Milletvekili Harun Öztürk ve 11 Milletvekilinin; 25.8.1999 Tarihli
ve 4447 Sayılı İşsizlik Sigortası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş ve 21 Milletvekilinin, 4447 Sayılı
İşsizlik Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkındaki Kanun Teklifi; Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, 5084 Sayılı Yatırımların ve
İstihdamın Teşviki ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Sebahat
Tuncelin, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi; Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepenin,
Yatırımların ve İstihdamın Teşviki ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara
Milletvekili Mustafa Cihan Paçacı ve 23 Milletvekilinin,
Yatırımların ve İstihdamın Teşviki ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir
Bozdağ ve Giresun Milletvekili Nurettin Canikli ile Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynakın, Yatırımların ve
İstihdamın Teşviki ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun
(1/676, 2/72, 2/102, 2/106, 2/334, 2/368, 2/375, 2/381, 2/383, 2/387) (S.
Sayısı: 329) tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanarak, birinci
bölüm üzerinde bir süre görüşüldü.
18 Şubat 2009 Çarşamba günü, alınan karar
gereğince saat 14.00te toplanmak üzere birleşime 20.56da son
verildi.
|
|
Nevzat
PAKDİL |
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
|
|
|
Yusuf COŞKUN |
|
Murat
ÖZKAN |
|
Bingöl |
|
Giresun |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
|
|
|
|
|
Fatma
SALMAN KOTAN |
|
|
|
Ağrı |
|
|
|
Kâtip Üye |
|
No.: 64
II.- GELEN KÂĞITLAR
18 Şubat 2009 Çarşamba
Rapor
1.- Küçük ve Orta Ölçekli
Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı Kurulması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(1/675) (S. Sayısı: 330) (Dağıtma tarihi: 18.2.2009)
(GÜNDEME)
Meclis Araştırması Önergesi
1.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık ve 23 Milletvekilinin, Kütahyadaki Seyitömer ve Garp Linyit
İşletmeleri yönetimine yönelik iddiaların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/324) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17.02.2009)
18 Şubat 2009 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.04
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Yusuf COŞKUN
(Bingöl)
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 59uncu Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
BİLGİN PAÇARIZ
(Edirne) Başkan, çoğunluk yok, lütfen
Lütfen tarafsız
davranın. Siz tarafsız bir Başkansınız, siz bari
tarafsız davranın.
BAŞKAN - Gündeme
geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Konuşma süreleri
beşer dakikadır. Hükûmet konuşmalara cevap verebilir. Hükûmetin
cevap süresi yirmi dakikadır.
Gündem dışı
ilk söz Tatvanın kurtuluş yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen
Bitlis Milletvekili Cemal Taşara aittir.
Sayın Taşar,
buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Bitlis
Milletvekili Cemal Taşarın, Tatvanın düşman
işgalinden kurtuluşunun 81inci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
CEMAL TAŞAR (Bitlis)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tatvanın
düşman işgalinden kurtuluşunun 81inci yıl dönümü
münasebetiyle şahsım adına gündem dışı söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
gerek tarihî mirasıyla gerek coğrafi konumuyla ve gerekse doğa
harikası güzellikleriyle ülkemizin nadide köşelerinden birisi olan
Tatvanın bilinen tarihi günümüzden takriben 5 bin yıl öncesine
dayanmaktadır. Uzun bir geçmişe sahip bulunan Tatvan ilk
çağlardan itibaren çeşitli milletlerce ve defalarca Türk
orduları tarafından geçit olarak kullanılmıştır. Hazreti
Ömer döneminde Tatvan için yeni gelişmelerin başlangıcı
oldu çünkü bu tarihten itibaren Bitlis ve çevresi İslam devletinin
toprakları arasına katıldı. Kanuni Sultan Süleymanın
Tatvan Limanında bir tersane yaptırdığı da
bilinmektedir.
Değerli milletvekilleri,
Tatvan, 1918 tarihinde Ermeni ve Rus işgaline
uğramıştır. İşgalciler halka çok büyük eziyetler
etmişlerdir. Sefalet ve yoksulluk içerisinde kıvranan halk
yılmamış, düşmana karşı kahramanca kararlı
bir mücadele sergilemiştir. İkinci Orduya bağlı 16ncı
Kolordunun da bölgeye gelmesiyle işgalciler 16 Şubat 1918 tarihinde
hezimetle bölgeyi terk etmek zorunda kalmışlardır.
Değerli arkadaşlar,
Tatvan, ilçe olduğu dönemde çok küçük bir kırsal yerleşim
birimiydi. 1950de sadece 3.179 olan nüfusu ilerleyen zamanda hızla
artmaya başladı. Nüfusun hızla artmasında Tatvanın
bir ulaşım, konaklama ve ilçenin sosyal aktivite merkezine
dönüşmesi önemli rol oynamıştır. Yine Tatvanın Vana
ve İrana ulaşımı sağlayan bir liman kenti olması
da gelişmesine etki eden önemli faktörlerden biridir.
Değerli milletvekilleri,
Tatvana baktığımızda turizm açısından son derece
zengin bir potansiyele sahip olduğunu görebiliriz. Tatvan, her şeyden
önce, sahip olduğu güzellikleriyle zaten önemli bir cazibe merkezi
durumundadır. Bu özelliği dahi iyi bir tanıtımla önemli
oranda turist çekmeye yeter.
Yöre tarihî İpek Yolu
üzerinde olup değişik uygarlıklara ait izleri bünyesinde
barındırmaktadır. Tatvan söz konusu uygarlıklara ait çok
sayıda mimari, arkeolojik ve tarihî eserlere sahiptir.
İlçe
merkezinin kuzeybatısında yer alan Nemrut Dağı aynı
zamanda volkanik patlamalar sonucunda Van Gölünün de oluşmasına
zemin hazırlamıştır. İlçe merkezine yaklaşık
yarım saat mesafede bulunan krater gölünün yanında ayrıca Yeşil
Göl diye adlandırılan bir de sıcak su gölü bulunmaktadır.
Yer yer sıcak buhar fışkıran krater bacaları da
mevcuttur.
Tatvandaki
tarihî ve doğa güzelliklerinin tanıtımı gerek ülkemiz
açısından gerek dünya mirasının gelecek nesillere
ulaştırılması açısından büyük önem arz
etmektedir.
Yine
kış turizmi açısından çok uygun bir doğal yapı
bulunmaktadır. Bu nedenle Bitlis ve Tatvana iki tane kayak tesisi
kurulmuştur. Bu tesislerin tanıtılmasıyla kayak
tutkunları buralardan yeterince faydalanabileceklerdir. Bu nedenle yeterli
tesis ve hava ulaşımının sağlanması, yani
Tatvana mutlaka bir havaalanının yapılması gerekmektedir.
Bu
değerlerin insanlığın hizmetine sunulmasıyla ülkemizin
turizmine ve ekonomik açıdan fakir olan bölgenin kalkınmasına
büyük destek sağlanmış olacaktır. Bu nedenle bizler de
Tatvanın tarihî ve turizm değerlerinin korunması ve
tanıtılması konusunda büyük gayretler sarf etmekteyiz.
Değerli
milletvekilleri, bütün bunlarla birlikte, AK PARTİnin iktidara
geldiği tarihten bugüne kadar, ülkemizin genelinde olduğu gibi,
ilimizde de ve ilçemizde de eğitim, sağlık, ulaşım
gibi birçok alanda önemli yatırımlar yapılmış,
beş altı yıla yerleştirilen hizmet elli yılın
hizmetlerine bedel hâle gelmiştir.
Hükûmetimizin
uyguladığı KÖYDES ve BELDES uygulamalarıyla köylerimizde
yaşayan vatandaşlarımız yol, su, elektrik ve kanalizasyon
hizmetlerinden yararlandırılmıştır.
Tatvana
2008-2009 öğretim yılında üç tür önemli yeni lise
açılmış
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, konuşmanızı tamamlayınız efendim.
CEMAL
TAŞAR (Devamla) -
önümüzdeki öğretim yılında da Anadolu
Otelcilik Turizm ve Meslek Lisesi hizmete girecektir.
Değerli
milletvekilleri, Tatvanı bölgenin eğitim, sosyal, kültürel ve turizm
merkezi hâline getirme gayreti içerisindeyiz. Böylece
iktidarımızın da hizmetlerini birleştirerek hemşehrilerimizin
hak ettiği refah ve mutluluğu birlikte tesis ederek,
yarınlarımıza daha güvenle bakma arzu ve heyecanımız
devam edecektir.
Sözlerime
son verirken yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Gündem
dışı ikinci söz, cezaevlerindeki sorunlar hakkında söz
isteyen Muş Milletvekili Sırrı Sakıka aittir.
Sayın
Sakık, buyurun efendim. (DTP sıralarından alkışlar)
2.- Muş Milletvekili Sırrı
Sakıkın, cezaevlerindeki sorunlara ilişkin gündem
dışı konuşması ve Adalet Bakanı Mehmet Ali
Şahinin cevabı
SIRRI
SAKIK (Muş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de
cezaevindeki sorunlarla ilgili gündem dışı söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet,
Tatvanın kurtuluşunu ben de yürekten kutluyorum. Asıl
kurtuluş 29 Martta Tatvan halkı AKP İktidarından,
diliyorum, umuyorum kurtulacaktır. (DTP sıralarından
alkışlar)
Sayın
arkadaşlar, diliyordum ki bugün burada Adalet Bakanımız da olur.
Çünkü zaman zaman kendisiyle bu konuları paylaştık, yani,
gündeme getirmeden, Parlamentoya taşımadan acaba Sayın Bakanla
bu konuları oturup konuşarak sorunları çözebilir miyiz diye, ama
ne yazık ki, bugüne kadar cezaevleriyle ilgili herhangi bir sorun
çözülmedi. Bütün cezaevlerinde ister tutuklu ister hükümlü ister adli ister
siyasi genelde cezaevlerinde ciddi bir işkence vardır, insan
hakları ihlalleri vardır.
MURAT
YILDIRIM (Çorum) Biz gidip inceliyoruz, hiç de öyle değil.
SIRRI
SAKIK (Devamla) Siz nereleri inceliyorsunuz?
MURAT
YILDIRIM (Çorum) Her yeri inceliyoruz.
SIRRI
SAKIK (Devamla) O zaman doğru söylemiyorsunuz. Bakın benim elimde
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
MURAT
YILDIRIM (Çorum) Siz doğruyu söylemiyorsunuz.
SIRRI
SAKIK (Devamla) Ben doğruları söylüyorum.
MURAT YILDIRIM
(Çorum) Hiç söylemiyorsun.
BAŞKAN
Sayın Yıldırım
Sayın Yıldırım
SIRRI
SAKIK (Devamla) Siz niye rahatsız oluyorsunuz? Siz de o cezaevlerine
gittiniz, gideceksiniz çünkü siyasilerin kaderi o. Orada binlerce insan varken
ne hakkınız var bağırıyorsunuz siz! Siz niye müdahale
ediyorsunuz!
SONER
AKSOY (Kütahya) Bağırmadan konuş!
BAŞKAN
Sayın Sakık, Genel Kurula hitap edin.
Sayın
Yıldırım, lütfen
Sayın Bakan burada efendim, cevap verir
Lütfen...
SIRRI
SAKIK (Devamla) Şimdi, Sayın Başkan, bakın benim elimde
onlarca mektup var ama bu insan haklarıyla ilgili ihlaller gündeme
geldiğinde sizi niye rahatsız ediyor? Hani, özgürlükleri
savunuyorsunuz. Yani cezaevinde eli coplu güvenlik güçleriyle orada gücünüzü
gösteriyorsunuz, sokakta eli coplu polislerle çocukları dövdürtüyorsunuz.
Sayın Başbakan Ya sev ya terk et. diyor, siz de aynı
uygulamalarla bu insanları nasıl kazanacaksınız ya!
AHMET
KOCA (Afyonkarahisar) Onu yalanladı Başbakan.
SIRRI
SAKIK (Devamla) Nasıl yalanladı, biz kendi kulağımızla
duyduk. Şimdi, buraya geldik sorunları tartışmaya ama
oradan laf atıp yani bizim konsantrasyonumuzu bozmaya hakkınız
yok.
Sayın
Bakan geldiler, ben teşekkür ediyorum.
Şimdi,
elimdeki veriler şu, ihlal konusunda: Cezaevleri ihlal bilançosu:
Cezaevlerinde işkence ve kötü muameleye maruz kalanların
sayısı 333, sağlık hakkı ihlali 462, beslenme 64,
disiplin soruşturması 1.602, keyfî uygulama 360, 1 no.lu genelgeden
mahrum olanlar 70, üst arama ve engellemeler 39, diğer ihlaller 168. Bu
veriler İHDnin insan haklarıyla ilgili yaptırdıkları
araştırmaların bir sonucu, bu bizim verilerimiz değil. Biz
bunları Parlamentoya taşırız. Burada Parlamento, Sayın
Bakanlık ve Meclis İnsan Hakları Komisyonu da bu verileri
alır araştırır, doğruysa gerekeni yapar ama doğru
değilse, bu insanlara uygulanan bu politikaların bir an önce hayata
nasıl daha adil bir şekilde geçilebileceği konusunda
adımlar atılır.
Ben daha
önce Sayın Bakanımla da konuştum, Muş Cezaevinde ciddi
sıkıntılar var dedim. Türkiye'nin dört bir yanında sıkıntılar
var. Edirneden Tekirdağa kadar birçok cezaevinden mektuplar
alıyoruz. Bu mektuplarda açlık var, sefalet var, doktorlara
gidemiyorlar ama çeteden yargılanan, çeteden mahkûm olanlar
Dün
gazetelerde vardı, Alaattin Çakıcı tam teşekküllü bir
hastaneye gidebiliyor ve orada tedavisi oluyor; olması da gerekir suçu ne
olursa olsun ama diğer insanlar da bizim insanlarımız.
Onların da bu noktada, sağlığın her alanından,
hayatın her alanından, insan hakları ve özgürlüklerinin her
alanından faydalanması gerektiğini söylüyorum.
Daha önce
Muş Cezaevinde hiçbir sorun yokken, şimdi yeni bir müdür atandı,
Muşta her gün sorunlar yaşanıyor. Ve tutuklu olan ve özellikle
hükümlü olan siyasi mahkûmların büyük bir kısmı, sevgili
arkadaşlar, yirmi yıldır cezaevindedirler. Bu insanların
büyük bir kısmı Edirneden Hataya kadar, Hataydan Bursa,
İzmire kadar cezaevinde kalıyor. Aileleri ya Muştadır ya
Bitlistedir. Eminim ki bölge milletvekillerine de bu konuda talepler geliyor.
Ama şimdi, bölgeden, cezaevleri varken
Aileler yoksul, zaten
alabildiğine bir yoksulluk var.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Sakık.
SIRRI
SAKIK (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bu
çocukları, bu gençleri, bu insanları, olanaklarımız var
iken acaba Bursa Cezaevinden Muş Cezaevine alamaz mıyız?
Alabiliriz, o ailelerin mağduriyetini giderebiliriz. Veyahut Bitlis
Cezaevine alamaz mıyız? Ama bizim taleplerimiz olduğunda
Sayın Bakanlığın yetkili birimleri aynen şunu
söylüyor: Efendim, disiplin suçu vardır, biz onları Rizeye
verebiliriz, Trabzona verebiliriz. Ya, böyle bir komedi olabilir mi! Siz
Muşu istiyorsunuz, size Trabzonu örnek gösteriyorlar; siz Bitlisi
istiyorsunuz veyahut Diyarbakırı, size Rizeyi adres olarak
gösteriyorlar. Bu vesileyle, bu insanların mağduriyetini giderelim.
Disiplin
suçu dediğiniz ne? Şimdi, bu insanlar inançları için,
düşünceleri için bedenini ölüme yatırıyor ama 2 tane infaz
koruma memurunun tuttuğu tutanaktan bunlar disiplin suçu alıyorlar.
Eğer bu insanlar eğer ömrünü bir inanç için feda ediyor, ölüme
yatırıyorsa, 2 kişinin tuttuğu o zabıtlardan
dolayı mağdur edilmeleri bir haksızlıktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SIRRI
SAKIK (Devamla) Sayın Başkan, bitiriyorum, son sözüm
BAŞKAN
Buyurun Sayın Sakık.
SIRRI
SAKIK (Devamla) Çok teşekkür ediyorum.
Eğer
o insanlar ölümü göze alıyorsa ve bu konuda çok ağır bedeller
ödüyorsa ve onlara onursuzluk dayatılıyorsa, onlara işkence dayatılıyorsa
buna tepki de göstermiyorlarsa ben de o insanların
insanlığından şüphe ederim.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Sakık.
Gündem
dışı konuşmayla ilgili olarak Adalet Bakanı Sayın
Mehmet Ali Şahin konuşma yapacaklardır.
Buyurun
Sayın Bakanım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ADALET
BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; milletvekili
arkadaşımız Sayın Sakıkın gündem
dışı yapmış olduğu konuşmayla ilgili
huzurunuzdayım. Kendileri, Türkiyedeki cezaevlerinin çok olumsuz ve kötü
koşullarda bulunduğu ve cezaevlerinde de yoğun şekilde
işkence yapıldığı anlamına gelen bir
değerlendirme yaptılar.
Sayın
Sakıka bir tavsiyem olacak: Sayın Akın Birdal bundan tam bir
yıl önce, geçtiğimiz yılın şubat ayında
İnsan Hakları Komisyonu üyesidir Türkiye Büyük Millet Meclisinin-
Almanyaya gitmişti. Almanyada Alman cezaevlerini gezdi İnsan
Hakları Komisyonu üyesi olarak. Döndü ve bir basın
toplantısı yaptı. Basın toplantısında
söylediklerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Sayın Birdal diyor ki:
Meğer Ulucanlar cennetmiş. ve Sayın Birdal diyor ki: Alman
cezaevlerini inceledim
Bizim şimdi Adalet Bakanlığı olarak
kapattığımız, koğuş sistemine dayalı
olduğu için artık kullanmadığımız ve şimdi
bir kültür merkezi hâline getirmeye çalıştığımız
cezaevini bile bir yıl önce Sayın Birdal Alman cezaevleriyle
kıyaslıyor ve diyor ki: Meğer Ulucanlar cennetmiş.
SIRRI
SAKIK (Muş) Sayın Bakan, Ulucanlar cennet olsa cennette 20 insan
yargısız infaza kurban edilir mi?
ADALET
BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) Ben Sayın
Birdalın basına yansıyan açıklamalarını ifade
ediyorum.
SIRRI
SAKIK (Muş) Hayata Dönüş Operasyonunda 20 insan katledildi
Ulucanlar'da.
ADALET
BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) Bizim cezaevi
standartlarımız Avrupa Birliği standartlarının
üstündedir.
SIRRI
SAKIK (Muş) - Allahtan korkun!
ADALET
BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) Bunu ben söylemiyorum, bunu
DTP Diyarbakır Milletvekili Sayın Birdal bizzat görgüye dayalı
olarak Avrupa Birliğinin en önemli ülkesi Almanya cezaevlerinde
yapmış olduğu değerlendirmeden sonra kendisi söylüyor. O
nedenle, cezaevlerimizin tabii ki birtakım sorunları olabilir,
eksiklikleri olabilir ama şunu herkes bilsin ki cezaevlerinde hükümlü ve
tutuklu olarak bulunan hiçbir vatandaşımıza ayrı bir
muamele yapılmaz. Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkındaki Yasanın 1inci maddesi bu konuda hem
Bakanlığıma hem de Ceza
ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü personeline hiçbir ayrım yapmama
sorumluluğunu ve yükümlülüğünü yüklemiştir. Bu bakımdan,
eğer cezaevleriyle ilgili herhangi bir şikâyet gelirse
Bakanlığıma, bu, anında değerlendirilmektedir.
Sadece bir örnek olsun diye
Bana bir milletvekili arkadaşımız bir soru önergesi vermişti:
Gebzede erkek koğuşlarında kalan birtakım hükümlü ve
tutukluların bayanların kaldığı bölüme girdiklerini ve
orada birtakım kötü muamelelerde bulunduklarına dair bir ihbar
gelmişti. Ben bundan tabii büyük rahatsızlık duymuştum,
hemen inceleme yaptırdım ve bana arkadaşlarımızın
verdiği bilgiye göre böyle bir olay vuku bulmamış. Ancak,
sizinle bir şeyi paylaşmak istiyorum: Bilindiği gibi, ceza ve
tevkifevlerinde kalan tutuklu ve hükümlüler yakınlarıyla telefonla
konuşabilmektedirler ve bu konuşmalar da cezaevi yönetimince tespit
edilmektedir. Bu olayla ilgili, bayan cezaevinde kalan bir hükümlü annesiyle
yapmış olduğu konuşmada bu olayla ilgili şunları
söylüyor, dikkatinizi çekiyorum, kamuoyunun da dikkatini çekmek istiyorum:
İçeride olayla ilgili bir yaralama yok. Bıçakla koğuşumuza
saldırdılar. Koğuşlar kilitli olduğundan
ulaşamadılar. İçeriye giremediler. Hiçbirimizde herhangi bir
yaralama yok. Sizin dışarıda duyduğunuz gibi değildir.
Herhangi birimizde bir şey yoktur. Ancak, bu olayı, yarınki
yapacağınız basın açıklamasında, bu olayla ilgili
daha farklı ve detaylı bir şekilde kamuoyuna
yansıtın. Bakın, ne diyor: Bir olay olmadı. Ama siz
dışarıya, basına bunu farklı şekilde
yansıtın, olmuş gibi yansıtın. Ülke gündemine
otursun. Şimdi, değerli arkadaşlar, içeriden birtakım
ihbarlar, birtakım mektuplar, şikâyetler gelebilir. Ama biliniz ki,
bunlar, içeride bir şey olmadığı hâlde içeride bir şey
varmış gibi dışarıda toplumu galeyana getirmek için de
yapıldığına dair bir misaldir. Çantamda da
taşıyorum.
Şimdi, Sayın
Sakıkın eğer cezaevleriyle ilgili birtakım kötü muamele ve
işkence iddiaları konusunda elinde bilgiler varsa lütfen bana
bildirsin. Bakın, bu konuda Hükûmetimiz ve Adalet Bakanlığı
ve Adalet Bakanı olarak bendeniz son derece hassasız ve titiziz. Bu
konuda en ufak bir duyumu değerlendiriyoruz. Tespit edilirse gereken neyse
onu mutlaka yerine getiriyoruz ve yapıyoruz. Nitekim Metriste meydana
gelen bir kötü muamele sonucu bir gencimizin hayatını kaybetmesi
sonucunda meydana gelen olayları, gelişmeleri yakinen biliyorsunuz ve
bu, zannediyorum, bizim işkenceye karşı
tavrımızın da en tipik örneklerinden bir tanesidir. O nedenle,
cezaevlerinde gerçekten gece gündüz çalışan, hizmet veren ceza infaz
kurumu memurlarımız insan haklarına duyarlı, orada herkesi
devletin misafiri olarak gören bir anlayışla hizmet etmektedirler ama
eğer yanlış yaptığına dair bilgiler, bulgular
Bakanlığıma intikal ederse ve bu konuda milletvekili
arkadaşlarımızın elinde birtakım bilgiler, belgeler
varsa, lütfen bize, Bakanlığımıza bildirsinler, hemen
üstüne gidelim ve gereğini yapalım.
Cezaevlerinin
şartlarını daha da iyileştirmek için ciddi
çalışmalar içerisindeyiz. Artık, Adalet Bakanlığı
bu yeni dönemde koğuş sisteminden vazgeçerek oda sistemine
geçişi hızlandırmıştır. Yeni ve modern cezaevleri
inşaatımız büyük bir hızla devam etmektedir. Demin
bahsettiğim Ulucanlar koğuş sistemiydi, kapatıldı.
Şimdi Sincanda dokuz tane ayrı cezaevinden oluşan büyük bir
kompleks var. Yurt dışından misafirlerimiz geldiğinde,
özellikle adalet bakanları geldiğinde, bir cezaevi ziyareti talep
ettiklerinde biz oraya götürüyoruz ve çıktıktan sonra söyledikleri
şudur: Bizim ülkemizdeki cezaevi standartları sizin çok
altınızdadır.
O bakımdan, bu konuda
tabii ki eksiklerimiz olabilir ama onu da süratle tamamlamanın gayreti ve
çabası içerisindeyiz ama demin ifade ettiğim gibi, eksiklerimiz
olabilir, hatalı davranan personelimiz olabilir. Lütfen bu konuda bizi
bilgilendirin, gereğini yapalım.
Çok teşekkür ederim
efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Bakanım.
Gündem dışı
üçüncü söz, Ankaranın ulaşım problemleriyle ilgili söz isteyen
Ankara Milletvekili Sayın Nesrin Baytoka aittir.
Sayın Baytok, buyurun
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
3.- Ankara
Milletvekili Nesrin Baytokun, Ankaranın ulaşım
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması ve
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırımın
cevabı
NESRİN BAYTOK (Ankara)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; başkent Ankaranın ulaşım
sorunları hakkında gündem dışı söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri,
bir yerel seçime doğru giderken, hepimiz, içinde
yaşadığımız kentle ilgili değişik
değerlendirmelerde bulunuyor, sorunların muhasebesini yapıyoruz.
Ben de bu çerçevede, başkent Ankarada ne gibi ulaşım
sorunları yaşanıyor, trafik problemleri nelerdir, yayalar ne
hâldedir diye bir kısa değerlendirme yapacağım.
Aslında bahsedeceğim olayları hep beraber yaşıyoruz,
hepimizin bildiği sorunlar.
Değerli
milletvekilleri, Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Melih
Gökçekin Ankarada yarattığı sorunlar, başta su sorunu
olmak üzere, ulaşım sorunu, doğal gaz sorunu diye başlayan
bir dizi sorunlar demetidir. Bu sorunların uzantıları olan
aşırı pahalı su sayaçları sorunu, doğal gaz
sayaçları sorunu ve bunların yanı sıra pahalı
ulaşım sorunu gündelik yaşamda Ankaralılara eziyete
dönüşmüştür. Son dönemde de dağıtılan niteliksiz
kömürler yüzünden hava kirliliği sorunu yeniden ortaya
çıkmıştır. Ankaralı, havası, suyu, trafiği
çekilmez hâle gelen aşırı pahalı bir kentte yaşamak
zorunda bırakılmıştır. Bugün bunlardan yol ve
kavşak uygulamalarına değineceğim.
Son
derece yanlış, kazaları artıran, yayaları hiç hesaba
katmayan, toplu taşımayı gözetmeyen, bu kriz ortamında
vatandaşların bir yerden bir yere ulaşımını çok
pahalı hâle getiren bir uygulamadan bahsediyorum. Ankarada son on
beş yıldır şehir içi yollar ve kavşaklar, alt ve üst
geçitler son derece yanlış, keyfî ve bilimsellikten uzak biçimde
inşa edilmiştir. Çağdaş ulaşım
politikasının temel hedefi araç değil insan
taşımaktır. Araçların hareketine değil insanların
hareketine öncelik verilmesi gerekir. Çağdaş ulaşım anlayışında,
toplu taşımacılığın niteliği
iyileştirilir, trafik akışının sağlanması
hedeflenir, insanların bir yerden bir yere en ucuza ve en kolay yoldan
konforlu biçimde taşınması sağlanır. Ankaraya
baktığımızda bunların hiçbirisi yoktur. Yayalar hiç
hesaba katılmıyor. Bırakın kaldırımları,
yolun kenarında bile yürüyecek yer bulamadıkları gibi Ankara
içerisinde karşıdan karşıya bile geçemez hâlde
bırakılıyorlar. Karşıdan karşıya geçerken
ölen, yaralanan, sakat kalanların kenti olmuştur Ankara.
Öte
yandan, araç trafiğine öncelik tanıyan yol ve kavşak
düzenlemeleri yapılmıştır. Bu düzenlemelerde yollar
şişe ağzı gibi bir daralan bir genişleyen garip
uygulamalarla inşa edilmiştir. Bu nedenle, kent içerisinde
farklı yönlere dönecek olan araçlar dört beş şeritli yolda
çoğu kere şerit değiştirme imkânı bulamamakta veya
trafikte sıkışıklık yaratılmaktadır. Bu yol
ve kavşak düzenleme anlayışıyla kent merkezinden otoyol
geçirilmiştir. Güzelim Atatürk Bulvarı artık yoktur, geri
dönülmez biçimde tahrip edilmiştir. Üstelik de daha
tıkanmış bir trafik keşmekeşi Ankaranın kaderi
hâline getirilmiştir. Çoğu kere dört yöne dönüş imkânı
verilmemektedir. Araçlar gereksiz yere tek yönde uzun süre ilerlemek zorunda
bırakılmaktadır. Ankaranın büyük bulvarları
anlamsız şekilde tek yönlü yollar hâline dönüştürülmüştür.
Bir süre sonra tek yönlü bu ana arterler park yeri hâline dönüşmektedir.
Sayın
milletvekilleri, Sayın Gökçek 2003 Nisanında yani bundan tam
altı yıl önce Çayyolu ve Sincan metrosunun inşaatını
2004 yerel seçimlerinden önce bitirmeyi hedefliyoruz. demişti. Yani
altı yıl önce bitirilmiş olacaktı. Daha sonra yine o
beş yıl önceki seçimlere giderken Şubat 2004te Üç metro
çalışmasına aynı anda başladık, Keçiören, Çayyolu
ve Sincan metroları. Önceliğim, metroları seçim ertesi hemen
devreye sokmak. demişti. Aradan beş yıl, altı yıl
geçti. Bugün 17 Şubat 2008 tarihinde Hürriyet gazetesinde okuduk,
şöyle diyor Sayın Gökçek: Metro benim işim değil. Ve
ardından şunları ekliyor: Dünyada da böyle yapılıyor.
Umarım metroyu merkezî hükûmet yapar. İster kendisi idare etsin
Mesela Ulaştırma Bakanlığı. Ya da bize versinler, biz
yönetelim.
Günlük
ulaşım ihtiyacını topluca sağlaması gereken metro
yapımı görüldüğü gibi Gökçek belediyeciliği
anlayışında seçim dönemlerinin vaatleri olarak
kalmıştır, Ankaralı kandırılmıştır.
Sayın
milletvekilleri, bakınız, Sincan-Fatihte oturan bir
vatandaşımızın Gökçek belediyeciliği
uygulamasıyla nasıl mağdur edildiğini bir örnekle verelim.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Baytok.
NESRİN
BAYTOK (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sincanda
oturan vatandaşımız diyor ki: Belediye otobüslerinde topluca
bilet alarak -yani en az on bilet olmak kaydıyla- 1,4 liraya seyahat
edebilirken belediye otobüsü kaldırıldığı için halk
otobüslerine 1,7 lira ödeyerek bir yerden bir yere gitmekteyiz.
Yine, belediye
otobüsünde belli hatlarda 1 bilet parasıyla 2 otobüse binme imkânı
varken, halk otobüslerinde bu imkân yoktur. Yani Kurtuluştan Fatihe daha
önce Sincanda 1,4 liraya gidilebilirken şimdi 3,4 liraya
gidilebilmektedir. Ankaralı eziyet çekiyor. derken, bu ve buna benzer
örnekler nedeniyle söylemiştim. Sadece yol ve kavşak
düzenlemelerindeki akıl almaz yanlış uygulamalar ve
yayaların başına gelenler değil, toplu
taşımacılıkta da inanılmaz işkenceler Ankaraya
çektirilmektedir.
Sayın
milletvekilleri, 125 otomobilin taşıdığı insanı 1
tramvay dizisi veya 3 otobüs rahatlıkla taşıyabilir. Otomobil
taşımak için yapılan yatırımlar otobüs sisteminden 15
kat fazladır, metrodan da sadece 4 kat fazladır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Baytok.
NESRİN
BAYTOK (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, kentler insanlar içindir. Önce insan diyelim. Önce para
veya önce rant demeyelim.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Baytokun gündem dışı konuşmasına Ulaştırma
Bakanı Sayın Binali Yıldırım cevap vereceklerdir.
Buyurun
Sayın Bakanım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Ankara Milletvekili Sayın Nesrin Baytokun,
Ankaranın ulaştırma problemlerine yönelik gündem
dışı konuşması için söz almış bulunuyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Milletvekili
Ankaranın ulaşım sorunlarıyla ilgili düşüncelerini
aktardı. Hepimizin bildiği bir gerçek var, büyüyen şehirlerde
trafik sorunu da büyüyerek devam ediyor. Büyük şehirlerde dünyanın
hiçbir yerinde ulaşım sorununu tamamen çözebilmiş bir kent yok.
Burada konuşacağımız konu ulaşımın
sürdürülebilirliğini sağlamak, çekilebilecek, katlanılabilecek
bir ulaşım altyapısının
oluşturulmasıdır. Türkiye olarak, büyük şehirlerimiz
başta olmak üzere şehirlerimizde, tamamında altyapının
gelişen, artan nüfusa ve motorlu araç sayılarına göre
geciktiğini hepimiz biliyoruz. Londra metrosunun
Benzer şeyi Marmarayda
gerçekleştiriyoruz. Asrın projesi Marmaray. Şüphesiz bir yandan
doğudan batıya, Çinden Avrupanın batısına, ülkemizi
baştan başa katedecek bir transit koridor olma özelliğinin
yanı sıra, İstanbul şehir içi trafiğinde günde 1,5
milyona hizmet verecek önemli bir toplu taşıma
altyapısıdır. Buna bağlanacak diğer raylı
sistemlerle birlikte raylı toplu
taşımacılığın payı İstanbulda yüzde
7den yüzde 28e çıkacaktır.
NESRİN BAYTOK (Ankara)
Sayın Bakan, Ankara metrosunu yapacak mı Ulaştırma
Bakanlığı?
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Devamla) - Şimdi Ankara metrosu ve Ankara
raylı sistemiyle de ilgili Sayın Milletvekili burada bazı
konulara değindi.
Bildiğiniz gibi Ankaray
ve Ankara metrosunun hâlen hizmet veren kısımlarında
taşınan yolcu sayısı, banliyöyü de
kattığımızda, şu anda yıllık 121 milyona
ulaşmıştır. Ancak Ankarada son yıllarda artan
yolculuk talebini dikkate aldığımızda bu da yetersiz
kalmaktadır. Otobüs toplu taşımacılığı da
yılda 212 milyon olmasına rağmen hepimizin
yaşadığı, tecrübe ettiği Ankarada yıldan
yıla, son birkaç yılda trafikte ciddi bir
sıkışıklık yaşadığını
görüyoruz. Bunun, şehrin mevcut altyapısının şehrin
gelişmesiyle planlı olarak yapılmamasından
kaynaklandığını görüyoruz. Ankaranın bilhassa
kuzey-güney koridorları
yetersizdir. Bunun çözümü de raylı sistemdir.
Tabii, raylı sisteme
başlanmış, bir kısmı bitirilmiş -Ankaray, metro-
ama devam eden Batıkent-Sincan, AŞTİ-Çayyolu,
Kızılay-Çayyolu, Tandoğan-Keçiören hattında toplam 40
kilometrelik bir etabın inşaatı da hâlen devam etmektedir.
Ortalama gerçekleşme miktarı Batıkent-Sincanda yüzde 71,
AŞTİ-Çayyolu altyapısı yüzde 100 tamamlanmış,
Kızılay-Çayyolu ikinci etapta yüzde 75, Tandoğan-Keçiörende
yüzde 45 seviyesindedir.
Bundan sonra bu işin
tamamlanması için gereken miktar yaklaşık olarak 500 milyon
dolardır. Tabii, ayrıca bunun üzerine metro araçlarını,
diğer elektromekanik ve sinyalizasyonu da koyduğumuzda proje için
ihtiyaç duyulan para yaklaşık 1 milyar 200 milyon dolar
civarındadır. Para miktarı ne olursa olsun eğer bunlarda
İzmir örneğinde olduğu gibi, İstanbul örneğinde
olduğu gibi yerel yönetimler işin içinden çıkamazsa, biz
vatandaşımızı ıstıraptan kurtarmak, daha rahat,
daha huzurlu, konforlu bir
ulaşım imkânı sağlamak için merkezî idare olarak devreye
gireriz, bu eksiklikleri de tamamlarız, öylece halkımızın
hizmetine sunarız.
Ben bu fırsatı
verdiği için Sayın Milletvekilimize teşekkür ediyorum, sizlere
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Bakanım.
Sayın Bulut, buyurun
efendim.
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, Balıkesir ilindeki
cezaevlerine ilişkin açıklaması
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Sayın Başkanım, müsaade ederseniz, Adalet
Bakanıma bir konuda katkıda bulunmak istiyorum.
Balıkesir Bandırma
Cezaevi konusunda Sayın Bakanımın dikkatini çekmek istiyorum:
Son yıllarda maalesef artan suç oranlarıyla cezaevlerinde
barınma şartları çok zorlaşmıştır.
Bandırma Cezaevinde 2 kişi, 3 kişi bir yatakta yatmak durumunda
kalıyor. Bu konuda Kepsutta devam eden gerçekten çok güzel, modern bir
cezaevi inşaatı var. Bunun bir an önce bitirilmesi konusunda
Sayın Bakanımın katkısını istiyorum efendim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Bulut.
Sayın milletvekilleri,
gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin bir önerge
vardır; okutuyorum:
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık ve 23 milletvekilinin, Kütahyadaki Seyitömer
ve Garp Linyit İşletmeleri yönetimine yönelik iddiaların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/324)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Kütahya SLİ ve
GLİde yaşanan bazı olumsuzlukların
araştırılması ve alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla, aşağıda belirtilen gerekçelerle
Anayasamızın 98inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 104üncü ve 105inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Alim
Işık (Kütahya)
2) Oktay
Vural (İzmir)
3) Yılmaz
Tankut (Adana)
4) Mehmet
Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
5) Recai
Yıldırım (Adana)
6) Beytullah
Asil (Eskişehir)
7) Osman
Durmuş (Kırıkkale)
8) Münir
Kutluata (Sakarya)
9) Ahmet
Deniz Bölükbaşı (Ankara)
10) Muharrem
Varlı (Adana)
11) Cemaleddin
Uslu (Edirne)
12) Ahmet
Kenan Tanrıkulu (İzmir)
13) Abdülkadir
Akcan (Afyonkarahisar)
14) Hüseyin
Yıldız (Antalya)
15) Hasan
Çalış (Karaman)
16) Behiç
Çelik (Mersin)
17) Zeki
Ertugay (Erzurum)
18) Bekir
Aksoy (Ankara)
19) Recep
Taner (Aydın)
20) Gürcan
Dağdaş (Kars)
21) Emin
Haluk Ayhan (Denizli)
22) Hakan
Coşkun (Osmaniye)
23) Akif
Akkuş (Mersin)
24) Kamil
Erdal Sipahi (İzmir)
Gerekçe:
Seyitömer Linyit
İşletmesi (SLİ) ve Garp Linyitleri İşletmesi
(GLİ) ile Seyitömer ve Tunçbilek termik santralleri, Kütahya ilinde gerek
ekonomik gerekse istihdam ve sosyal açıdan çok önemli birer yere sahiptir.
Bu kuruluşlar, Kütahyadaki ve ülkemizdeki önemlerine binaen AKP
iktidarları döneminde hızlanan özelleştirme furyasına
şimdilik yakalanmadan Kütahyanın elinde kalan kamu
kuruluşlarıdır. Ancak, bu kuruluşların faaliyetleri ve
bunlarla ilişkili olarak son yıllarda giderek artan bazı
olumsuzluklar Kütahya kamuoyunda ve ülkemiz genelinde ciddi endişelere yol
açmış ve açmaya devam etmektedir.
Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı yetkililerinin ulusal basında
da yer alan BOTAŞ, TKİ, MKEK vb. gibi kuruluşların da
özelleştirilebileceği yönündeki açıklamalarının ardından
SLİ ve GLİdeki bazı ciddi olumsuzlukların
yaşanması, kamuoyunda Acaba bu yanlışlar ve olumsuzluklar,
işletmelerin ve enerji santrallerinin özelleştirilmesinin önünün
açılması ve hızlandırılması amacıyla bilerek
mi yapılıyor? sorusunun sorulmasına ve
tartışılmasına yol açmıştır.
Adı geçen
işletmelerimizde ve termik santrallerimizde üretilen kömürün
pazarlanması, nakliyesi ve dağıtılması, hizmet
alımı ve ihalelerinin yapılması, eleman alımı
gibi konularda firmalar ya da kişiler arasında ayırım
yapıldığı, bazı AKP yanlılarının ve
teşkilat mensuplarının işletmelerin yönetimlerinde siyasi
nüfuz kullanarak etkili oldukları, işletmelerde çalışan
bürokrat ve kamu görevlilerinin rahat çalışamadıkları vb.
gibi olumsuzluklar yerel ve ulusal basına da yansıyarak adı
geçen işletmelerin milletimiz nezdinde itibarını zedelemeye
neden olmaktadır. Örneğin;
GLİ müessese
müdürlüğüne bağlı Tunçbilek işletmesinde;
- 01.06.2005 gün
dağıtılan kömürlerin sevk fişleri üzerine görevlilere
baskı uygulanarak 31.05.2005 günü yazıldığı,
- Kredili kömür dağıtımının
31.05.2005 günü sona erdiği, 01.06.2005 günü kömüre zam geleceğinin
bilindiği, kömüre gelen zammın kredili satışlara
yansıtılmayarak eski fiyatla satılmasına göz yumulduğu,
iddiaları
karşısında ilgililerce yapılan soruşturmalar sonucunda
bazı bürokrat ve yöneticilerin ceza aldıkları ve bu
cezaları yargı organları tarafından da
onaylandığı halde işletmedeki görevlerini sürdürdükleri
iddiaları kurumun güvenilirliği ve itibarı konusunda şüphe
uyandırmaktadır. Diğer yandan bu olaya bir AKP milletvekilinin
adının da karışmış veya
karıştırılmış olması, hem kamuoyu
vicdanının rahatlatılması hem de adı geçenlerin varsa
haksız ve yersiz iddialardan kurtarılması açısından
araştırılarak aydınlatılması gereken önemli bir
konudur.
SLİ Müessese
Müdürlüğünde;
- En son 07-09 Ocak 2009
tarihlerinde yapılan şoför, operatör, kantarcı ve maden
teknikeri personel alımı sınavlarında AKP yetkilileri
tarafından siyasi nüfuz kullanıldığı, komisyonlara
siyasi baskı yapıldığı, sınavı
kazananların çoğunluğunun AKP Kütahya il, ilçe ve belde
teşkilatlarında görevlilerin yakın akraba ve
tanıdıkları olduğu,
- Bursa Orhaneli Keles
İşletmelerine eleman alımı için Türkiye İş Kurumu
tarafından -son başvuru tarihinin 15.12.2008 olduğu
belirtildiği halde- Sözlü Sınav için adaylara ve SLİ Müessese
Müdürlüğüne gönderilen 16 Aralık 2008 tarihli aday listesinde
adı dahi bulunmayan bazı kişilerin, daha sonraki bir tarihte
ilan edilen bir başka listeye eklendikleri, 09.01.2009 Cuma günü önce ilan
edilen Sınavı Kazananlar (Asil) listesinde ismi bulunan birisinin,
daha sonra değiştirilerek tekrar asılan listede yedekler içine
kaydırıldığı ve onun yerine Adaylar Listesine sonradan
eklenen kişilerden birisinin isminin yazıldığı,
vb. gibi ciddi iddialar,
sınavda mağdur edildiklerini ve haksızlığa
uğratıldıklarını öne süren adaylar ya da
yakınları tarafından gündeme getirilmiştir.
Bu tür iddiaları
21.01.2009 tarihli yazılı soru önergesiyle TBMM gündemine
taşıyan Kütahya Milletvekili Prof. Dr. Alim Işık'ın
soru önergesiyle ilgili olarak; bir AKP Milletvekilinin yerel ve ulusal
basına (09.02.2009 tarihli AKİS Gazetesi ve Habertürk.com internet
sitesi) yansıyan "Kayırma yok, zaten herkes AK Partili.
Kütahya'da %70 oy alan AKP ayırım yapamaz, çünkü herkes Ak Partili"
gibi sözleri adeta bu iddiaları doğrulamıştır.
Diğer yandan, son
dönemde yaşanan ekonomik krizin de etkisiyle ilde daralan istihdamın
artırılması için; SLİ ve GLİ bünyesine her yıl
daha fazla sayılarda personel alınması, alınacak personelin
mümkün olduğunca Kütahya il sınırları içinden karşılanması,
bu alımların daha objektif kriterlere dayalı bir sınav
sistemiyle ve işletmelerde görev yapan bürokratları rahatlatacak bir
düzenleme ile gerçekleştirilmesi, mevcut kömür rezervlerinin daha etkin ve
ekonomik şekilde değerlendirilmesini sağlayacak yeni
araştırmaların ve ek yatırımların
yapılması, daha önce ildeki diğer KİT'lerde olduğu
gibi AKP iktidarı tarafından SLİ ve GLİ'nin de
özelleştirileceği iddia ve endişelerinin giderilmesi
sağlanmalıdır.
Belirtilen nedenlerle,
Kütahya SLİ ve GLİ Müessese Müdürlüklerinde yaşanan ve son
dönemde artarak devam eden olumsuzlukların
araştırılması ve önlenmesi için alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
Araştırmasının açılmasının
kaçınılmaz olduğu ortaya çıkmıştır.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge
gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki görüşme, sırası geldiğinde
yapılacaktır.
Başbakanlığın
Anayasanın 82nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır,
okutup oylarınıza sunacağım.
B) Tezkereler
1.- Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Nazım Ekrenin, Suriyeye yaptığı
resmî ziyarete iştirak etmesi uygun görülen milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/692)
13/12/2009
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekrenin,
görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte 19-22 Aralık 2008
tarihleri arasında Suriyeye yaptığı resmi ziyarete, ekli
listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi
uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti
ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın
82nci maddesine göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan Başbakan
Liste
Sait Açba Afyon
Milletvekili
Halil
Aydoğan Afyon
Milletvekili
KAMER
GENÇ (Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.52
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Yusuf COŞKUN
(Bingöl)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 59uncu
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Başbakanlığın
Anayasanın 82nci maddesine göre verilmiş tezkeresinin oylamasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
tezkereyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım.
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir, karar yeter sayısı
vardır.
Saygıdeğer
arkadaşlarım, şunu ifade edeyim: Bundan sonra, maddeleri tek tek
oylayacağız. Dikkatinize arz ederim.
Sayın
milletvekilleri, alınan karar gereğince sözlü soru önergelerini
görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci
sırada yer alan, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarıları ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
2.- Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarıları ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonu Raporu (1/618, 1/653) (S. Sayısı: 307)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü
sırada yer alan, İstanbul Milletvekili Nimet Çubukçu ve 25
Milletvekilinin; Fırsat Eşitliği Komisyonu Kanunu Teklifi; Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur ve 8 Milletvekilinin; Kadın Erkek
Eşitliğini İzleme Kurulu Kanun Teklifi ve İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş ve 5 Milletvekilinin;
Kadın-Erkek Eşitlik Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun
Teklifi ile Anayasa Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
3.- İstanbul Milletvekili Nimet Çubukçu
ve 25 Milletvekilinin; Fırsat Eşitliği Komisyonu Kanunu Teklifi;
Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur ve 8 Milletvekilinin; Kadın Erkek
Eşitliğini İzleme Kurulu Kanun Teklifi ve İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş ve 5 Milletvekilinin;
Kadın-Erkek Eşitlik Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun
Teklifi ile Anayasa Komisyonu Raporu (Kadın Erkek Fırsat
Eşitliği Komisyonu Kanunu Teklifi) (2/211, 2/112, 2/311) (S.
Sayısı: 328)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü
sırada yer alan, İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı ve benzer mahiyetteki kanun teklifleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
4.- İşsizlik Sigortası Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı, İzmir Milletvekili Oğuz Oyan ve 15
Milletvekilinin; 4447 Sayılı İşsizlik Sigortası
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun; 5084 ve 5350
Sayılı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İzmir Milletvekili Harun Öztürk ve 11
Milletvekilinin; 25.8.1999 Tarihli ve 4447 Sayılı İşsizlik
Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş ve 21 Milletvekilinin;
4447 Sayılı İşsizlik Sigortası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Teklifi, Tokat
Milletvekili Reşat Doğru'nun; 5084 Sayılı
Yatırımların ve İstihdamın Teşviki ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel'in; 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Afyonkarahisar Milletvekili Halil
Ünlütepe'nin; Yatırımların ve İstihdamın Teşviki
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Ankara
Milletvekili Mustafa Cihan Paçacı ve 23 Milletvekilinin;
Yatırımların ve İstihdamın Teşviki ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir
Bozdağ ve Giresun Milletvekili Nurettin Canikli ile Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynak'ın; Yatırımların ve
İstihdamın Teşviki ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/676, 2/72, 2/102, 2/106, 2/334, 2/368, 2/375, 2/381, 2/383, 2/387) (S.
Sayısı: 329)(x)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Birinci
bölümde yer alan maddelerin oylamalarına devam edeceğiz.
Şimdi
çerçeve 10uncu maddeye bağlı geçici 3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
10uncu
maddeye yeni bir geçici madde eklenmesine ilişkin bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının çerçeve 10 uncu maddesinde yer alan
geçici 3 üncü maddeden sonra gelmek üzere, aşağıdaki geçici
maddenin eklenmesini ve maddenin çerçeve kısmının buna göre
düzeltilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli |
Zeki Karabayır |
Mücahit
Fındıklı |
|
|
Giresun |
Kars |
Malatya |
|
|
|
|
|
Veysi Kaynak |
Cevdet Yılmaz |
|
|
Kahramanmaraş |
Bingöl |
|
"Geçici
Madde 4- (1) Münhasıran tekstil, konfeksiyon ve hazır giyim, deri ve
deri mamulleri sektörlerinde faaliyette bulunanlardan üretim tesislerini
Bakanlar Kurulunca belirlenen illere 31/12/2010 tarihine kadar nakleden ve
asgari 50 kişilik istihdam sağlayan mükelleflerin, bu illerdeki
işletmelerinden sağladıkları kazançlar için nakil tarihini
izleyen hesap döneminden itibaren beş yıl süreyle kurumlar vergisi
oranını % 75'i geçmemek üzere indirimli uygulatmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.
Bu madde hükmünden gelir vergisi mükellefleri de yararlanır. Bu maddenin
uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye
Bakanlığı yetkilidir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Uygun
görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Kurumlar Vergisi Kanununa
eklenen bu geçici maddeyle, gelir vergisi mükellefleri hakkında da
uygulanmak üzere, münhasıran tekstil, konfeksiyon ve hazır giyim,
deri ve deri mamulleri sektörlerinde faaliyette bulunanlardan üretim
tesislerini belirtilen tarihe kadar Bakanlar Kurulunca tespit edilecek illere
nakleden ve asgari 50 kişi çalıştıran mükelleflerin, bu
illerdeki işletmelerinden sağladıkları kazançlar için nakil
tarihini izleyen hesap döneminden itibaren beş yıl süreyle kurumlar
vergisi oranını % 5'e kadar indirimli olarak uygulatma konusunda
Bakanlar Kuruluna, uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye konusunda
ise Maliye Bakanlığına yetki verilmektedir. Böylece, söz konusu
sektörde faaliyette bulunan işletmelerden dileyenlerin, kümelenme
anlayışıyla belirlenen illere taşınmalarına vergi
yoluyla destek sağlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
kabul edilen bu önergeyle 10uncu maddeye bir geçici madde eklendiğinden,
çerçeve 10uncu maddeyi, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununa
aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir. şeklinde
düzelterek oylarınıza arz ediyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
11inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
12nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
13üncü madde üzerinde bir
adet önerge vardır. Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 329
Sıra Sayılı Tasarının 13üncü maddesinin Tasarı
metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay |
Mustafa
Kalaycı |
Cemaleddin
Uslu |
|
|
Manisa |
Konya |
Edirne |
|
|
|
|
|
Beytullah
Asil |
Hakan
Coşkun |
Akif
Akkuş |
|
Eskişehir |
Osmaniye |
Mersin |
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir)
Akif Akkuş
BAŞKAN Buyurun
Sayın Akkuş.
AKİF AKKUŞ (Mersin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 329 sıra sayılı
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısının 13üncü maddesiyle ilgili olarak
verdiğimiz değişiklik önergesi hakkında söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
bu maddede Millî Piyangonun satışı söz konusu biliyorsunuz. Bu
satışın ücretlendirilmesi ile ortaya çıkacak meblağdan
devlet vergi almayacak. Yani bu, ülkemizin sıkıntı içerisinde
bulunduğu, büyük bir kriz yaşadığı dönemde
Hadi belki
bir başka yatırım olsa, bundan vergi alınmasın, bu
kolayca satılsın, dolayısıyla alan kişi de rahatça
para kazansın ve sevinerek bu işi yapsın diye
düşünebiliriz. Ama bu bir şans oyunu. Biz maalesef bu şans
oyunlarında bu vergiden vazgeçiyoruz ama başka bir özelleştirme
olsa herhâlde vergiden vazgeçmeyiz diye düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri,
1980den sonraki teknolojik gelişmeye paralel olarak siyasi ve ekonomik
görünüm de, dünyanın siyasi ve ekonomik görünümü de
değişmiştir. Küreselleşme, demokratikleşme ve
özelleştirme sürece damgasını vuran kavramlardır. Bildiğiniz
gibi küreselleşmeyle ilgili geçtiğimiz günlerde birtakım
görüşmeler yapıldı. Demokratikleşmeyi hepimiz biliyoruz.
Hatta milletvekili yemininin içerisinde de buna değinilmekte. Bir de
özelleştirme var. Özelleştirme serbest piyasa kurallarını
işleten gelişmiş ülkelerde devletin ekonomideki payını
azaltmak ve kaynak kullanımını artırmak için
kullanılan bir politika aracı iken gelişmekte olan ülkeler için
ekonomik yapının yeniden şekillenmesi olarak görülmektedir.
Dolayısıyla devletin işletmeleri yok pahasına ve de
eşe dosta olmak üzere elden çıkarılmıştır. Bu
özellikle AKP İktidarı döneminde daha da aleni bir hâle
gelmiştir.
Tabii, burada
özelleştirme söz konusu olurken yahut özelleştirmeye gidilirken
Kârlılık ve verimlilikten uzak çalıştığı
varsayılan KİTler yetersiz performansı yanında özel
sektörün gelişimine de engel olmaktadır. denilmektedir. Acaba böyle
mi?
Avrupa Konseyi Parlamenterler
Meclisinin 1990da aldığı kararda, özelleştirme,
verimliliği attırmak, fiyatları düşürmek, kaynakları
daha etkili kullanmak, gelir sağlamak, kamuda çalışanların
sayısını azaltmak ve sendikaların gücünü kırmak
şeklinde açıklanmaktadır. Gerçekten ülkemizde hemen hemen bütün
devlet işletmelerini sattık. Peki, soruyorum size: Verimlilik
arttı mı Türkiyede? Gerçekten herhangi bir kurum dünkünden daha
verimli bir şekilde üretim mi yapıyor, çalışma mı
yapıyor? Fiyatlar düştü mü? Bakıyoruz en temel maddeler olan
enerji sahasında fiyatlar oldukça yükseldi ve vatandaşımızın
her kesimini etkilemeye başladı. Yani akaryakıttaki
artışı bir düşünelim, elektriğe yapılan
zammı düşünelim, doğal gaza yapılan zammı
düşünelim ve bu zamlar yapılırken özellikle petrolde deniliyordu
ki: İşte, dünyada petrol artıyor, varili 150 doların
üzerine çıktı dolayısıyla bunun için artıyor. Ama bugün
150 doların altına düştü. Peki, niye indirim gıdım
gıdım oluyor? Bu yükselirken olduğu gibi birdenbire
düşmüyor da gıdım gıdım bir şekilde düşüyor
diye sormak gerekiyor tabii. Yine,
gübre, doğal gaz fiyatları keza bunun gibi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
efendim.
AKİF AKKUŞ
(Devamla) Kaynaklar daha etkili mi kullanılıyor? Hayır.
Tarsusta Suma adıyla bir fabrika vardı. Bu fabrika 300 milyon dolara
satıldı. Tam dokuz ay sonra el değiştirdi ama kaça el değiştirdi
dersiniz? Bu defa 900 milyon dolara el değiştirdi. Diyeceksiniz ki,
içerisine ham madde konulmuştur. Evet konulmuştur ama yine de arada
muazzam bir meblağ bulunmaktadır.
Alüminyum tesisleri: Bugün
alüminyum tesislerinde 1.300 işçi çalışıyor. Alüminyum
tesisleri ilk faaliyete geçtiği zaman 11 bin işçi
çalışıyordu, daha sonra 7 bine ve en son
özelleştirildiği zaman 3.500e indi işçi sayısı, bugün
de 1.300. Yani, ülkemizde uygulanan özelleştirme daha çok ferde
satış şeklinde yapılıyor. Hâlbuki bu halka arz metodu
ile yapılmalıydı, halka arz edilmeliydi. Ayrıca birçok
kurum ve kuruluş yabancıların eline geçmekte -az önce belirttim-
Suma fabrikası Teksas Pasifik diye bir şirketin eline geçti, Telekom
yine yabancıların eline geçti.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AKİF AKKUŞ
(Devamla) Sayın Başkan, bitirebilir miyim?
BAŞKAN Sayın
Akkuş, son cümlenizi alayım lütfen çünkü beş dakikayla
sınırlı olduğu için.
AKİF AKKUŞ
(Devamla) Bütün bunlardan diyoruz ki tasarının 13üncü maddesi ile
KDV Kanununun geçici 12nci maddesinde yapılan düzenlemeyle Milli
Piyangonun özelleştirilmesinin altyapısı, vergi istisnaları
yapılarak hazırlanmaktadır. Ekonomik kriz ortamında
yatırımı, ihracatı teşvik edecek, dar gelirli,
geniş kitlelerin sıkıntılarını hafifletecek
tedbirler yerine şans oyunu işletme lisansı alanlara vergiden
indirim tanınmasını doğru bulmuyoruz ve bu önergeye
taraftar olmanızı, desteklemenizi arzu ediyoruz.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
böylece 13üncü madde tasarı metninden
çıkarılmıştır.
14üncü maddeyi 13üncü madde
olarak oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Eski 15inci, yeni 14üncü
madde üzerinde iki adet önerge vardır.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 329
sayılı yasa tasarısının 14üncü maddesinin (c)
fıkrasında hizmeti ibaresinden sonra %2 olarak, (d)
fıkrasında hizmetleri ibaresinden sonra %5 olarak düzeltilmesini
arz ve teklif ederiz.
Hasip Kaplan |
Pervin Buldan |
Selahattin Demirtaş |
|
|
Şırnak |
Iğdır |
Diyarbakır |
|
|
|
|
|
Gültan Kışanak |
Sırrı Sakık |
Nuri Yaman |
|
Diyarbakır |
Muş |
Muş |
BAŞKAN Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 329
Sıra Sayılı Tasarının 14 üncü Maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
M. Akif Hamzaçebi Ferit Mevlüt Aslanoğlu Osman Coşkunoğlu
Trabzon Malatya Uşak
Madde 14- 13/7/1956 tarihli
ve 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 39 uncu maddesinin birinci
fıkrasının (c) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş, aynı fıkraya aşağıdaki
bent eklenmiş ve maddenin ikinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
c) Kablolu, kablosuz ve
mobil internet servis sağlayıcılığı hizmeti % 0,
d) (a), (b) ve (c) bentleri
kapsamına girmeyen diğer telekomünikasyon hizmetleri %15,
Birinci fıkranın
(a), (b), (c) ve (d) bentlerinde yer alan hizmetlerin birlikte veya birbiriyle
bağlantılı olarak verilmesi halinde, her hizmet tabi olduğu
oran üzerinden vergilendirilir. Bakanlar Kurulu, % 25 ve % 15
oranlarını ayrı ayrı veya birlikte sıfıra kadar
indirmeye ve bu oranları kanuni oranlarına kadar artırmaya
yetkilidir.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz efendim.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara)
Osman Coşkunoğlu konuşacaklar.
BAŞKAN Sayın
Coşkunoğlu, buyurun efendim.
OSMAN COŞKUNOĞLU
(Uşak) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Görüşülmekte olan 329
sıra sayılı Yasa Tasarısının 15inci,
değişmiş hâliyle 14üncü maddesinde, kablolu, kablosuz ve mobil
internet servis sağlayıcılığı hizmetine
ilişkin özel iletişim vergisinin yüzde 15ten yüzde 5e indirilmesi
öngörülüyor. Biz bu özel iletişim vergisinin, aslında geçici olarak
konmuş olan fakat hâlâ bulunan özel iletişim vergisinin yüzde 15ten
yüzde 0a düşmesini öneriyoruz bu önergeyle. Neden?
Birincisi: İletişim
vergilerinin en pahalı olduğu ülke Türkiyedir maalesef. Dün burada
konuşan bir AKP sözcüsünün şu sözleri beni üzdü, dedi ki: Yüzde 5e
düşürüyoruz, olanaklarımız elverirse ileride daha da
düşürebiliriz.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiye iletişim vergilerinde bir numaradır,
açık ara bir numaradır; bizim arkamızdan gelen ülkeler de
Tanzanya ve Ugandadır. Ben daha fazla yorum yapmadan, açık ara
birinci olduğumuz, en önde olduğumuz, rekortmen olduğumuz bu
iletişim vergilerinin daha fazla düşürülmesi gerektiğini burada
öneriyoruz. Bu birinci neden. Yani Olanaklarımız buna yok. demek
biraz yürek ister diye düşünüyorum.
İkinci
neden: Bu konuda zaten Temmuz 2006da alınmış bir Yüksek
Planlama Kurulu kararı vardır. Bu Yüksek Planlama Kurulunda
onaylanmış olan Bilgi Toplumu Stratejisi Eylem Planının
105inci maddesi bundan iki sene, iki buçuk sene önce bu verginin yüzde 0a
düşürülmesini zaten ifade etmiştir. İki-iki buçuk sene önce
yüzde 0a düşürülmesi gereken verginin şimdi yüzde 5e
düşürülmekle yetinilmesi, hem gecikmeyle hem de kriz nedeniyle yüzde 5e
düşürülmesiyle yetinmenin bir tatminkâr
tarafı yoktur, bu nedenle yüzde 0a düşürülmelidir diyorum.
Üçüncü
neden: Bu uzun bir neden, zamanım yok, çok kısa olarak ifade
edeceğim. Peki, bu vergideki azaltmanın ekonomiye katkısı
ne olabilir konusuna baktığımız zaman, birincisi
iletişim vergileri; yedi çeşit iletişim vergisi var, çok yüksek
orana, yüzde 50lerin üstüne varan toplamı. Bu iletişim vergisiyle
üreticinin, zaten sıkıntıda olan üreticinin çok yüksek
faturaları oluyor; bir.
İkincisi:
Çağdaş ekonominin işleyişine bakarsak ihmal ettiğimiz
birtakım gelişmeleri de görme olanağımız olur.
Bunlardan bir tanesi de elektronik ticarettir. Son altı ayda elektronik
ticaretin 500 milyon dolarlık toplam satış cirosunun bu yıl
700 milyona, yani yüzde 40 arttığını görüyoruz. Bu rakam
İngilterede geçen sene, 2008 için 10 milyar dolardı, Amerikada 172
milyar dolar -Amerika bu konuda tabii çok ileride- fakat İngilterede 10
milyar dolardı, Türkiyede 500den 700e arttı. Burada ciddi bir
potansiyel var iç talep konusunda ve dolayısıyla, üretim konusunda.
Değerli
arkadaşlarım, bu önemli bir bakış açısı
değiştirmeyi gerektiriyor. Var olan politikalar içerisinde küçük
oynamalarla biz bu tasarının iyi niyetle başarmasını
beklediğimiz istihdam konularını başarmasını
sağlayamayız. Bu konuda da iki tane hızla belirtmek
istediğim bir konu var. Temel bazı hatalardan vazgeçmemiz gerekir.
Bunlardan birincisi, krizin dış kaynaklı olduğu sürekli
söyleniyor. Krizin dış kaynaklı olduğu doğrudur fakat
dış kaynaklı bir kriz eğer Türkiyeyi o kaynaktan, krizin
çıktığı kaynaktan daha kötü vuruyorsa o zaman içeride
uygulanan politikalar bir daha gözden geçirmekte yarar var.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OSMAN
COŞKUNOĞLU (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Coşkunoğlu.
OSMAN
COŞKUNOĞLU (Devamla) İşsizlik konusunda 52 ülke
içerisinde, bir yabancı derginin yaptığı
araştırmada 52 ülke içerisinde 3üncü sırada olmamız
dış kaynaklı değildir. Dış kaynaklı krizin
yanlış politikalar yüzünden Türkiyeye daha ağır
yansımasının sonucudur.
Diğer
bir dikkat edilmesi gereken konu da, bunu işsizliğin artmasına,
yapısal politikaları yapısal sorunlara bağlamak, yani
tarımdan, köylerimizden göçe bağlamak da eksik oluyor.
Yanlış tarım politikalarının da bu vesileyle gözden
geçirilmesi gerekir.
Dolayısıyla,
değerli arkadaşlarım, Hükûmet yanlış, eksik veya kötü
politikalarını bu vesileyle tekrar gözden geçirmelidir diyorum.
Bu
önergeyi de bu bağlamda kabulünüzü diler, özel iletişim vergisinin en
azından bu maddede yüzde 0a düşürülmesi lehinde oy vermenizi diler,
saygılar sunarım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Coşkunoğlu.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 329 sayılı yasa tasarısının 14 üncü maddesinin
(c) fıkrasında hizmeti ibaresinden sonra %2 olarak, (d)
fıkrasında hizmetleri ibaresinden sonra %5olarak düzeltilmesini
arz ve teklif ederiz.
Hasip Kaplan
(Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Kaplan, buyurun efendim.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu önergemizde aslında dünyada benzeri olmayan bir
vergide bir indirim öngörüyoruz. Özellikle Türkiyede özel tüketim vergisinde
yüzde 66lara varan vergi ödemeye vatandaş devam ediyor. Bu hâliyle dünya
birincisiyiz vergi düzeyinde, özellikle cep telefonları, İnternet
olayında ve ben bir rakamlama yapmak istiyorum: Özel iletişim
vergisinde yüzde 25 TL, KDV yüzde 18, Hazine payı yüzde 15, kurum
masraflarına katkı payı binde 35, yeni tesis özel iletişim
vergisi abonelikte 26, ruhsat ücreti 10, TGM 10 YTL.
Şimdi,
bu korkunç rakamlarla dünya 1incisiyiz. Biz Ugandadan, yani İdi Aminin
vergilerinden daha adaletsiz vergi uygulayan dünya 1incisi bir ülkeyiz. Zaten
boşuna dememişler
İşte, ülkenin birinde birisi
padişah olmuş, ülkenin de paraya ihtiyacı var, vergi
koydurmuş. Çağırmış vezirini Halkım ne
yapıyor? demiş. Vergiyi salmış tabii. Halk çok üzgün,
ahuvah ediyor. demiş vezir. Paraları olmadığını
söylüyorlar. O dedikçe padişah yeni vergi koydurmuş. Ta ki bir gün
veziri Halkımız şakır şakır oynuyor. diyene
kadar. Padişah da o gün artık demiş ki: Halk delirdi, bundan
sonra vergi yok. Yani halkın delirmesini, şakır şakır
oynamasını mı bekleyeceğiz bu vergilerin inmesi için? Bu,
gerçekten çok adaletsiz ve eşit olmayan bir uygulama. Niye diyeceksiniz?
Haberleşme Anayasaya girmiş ve devlette de vatandaşa
sağlanması gereken bir hizmet. Bir de eşit olması gerekiyor
ama öyle olmadığını görüyoruz.
Bakın,
kısa konuşanlar cep telefonlarıyla: 12 YTLlik kısa
konuşan ile 50 YTL konuşan ile 100 YTL konuşanlar
arasındaki rakamlara bakın. Kısa konuşan
vatandaşlarımızın
70 milyon civarında cep telefonu
var, her ailede yetişkin çocuklarımızın hepsinde cep telefonu
var, bunun yüzde 66ya varan bir vergisi var.
Önce, bu
vergiyi kim çıkardı? Bununla kim iftihar edebiliyor? 2004 senesi, 31
Temmuz 2004. 5328 sayılı Yasayla, AKP İktidarı
dünyanın en zalim vergisini 70 milyon vatandaşına uyguladı.
Neyle uyguladı? ÖTVyle 25, KDVyle 18 ve
diğer saydığım vergilerle.
Şimdi,
buna baktığımız zaman, eşitsizlik bir yana,
bakın, 12 liralık konuşan birisinin hesaplamasına göre bir
ayda faturası 18,97 lira; 50 liralık konuşanın
faturası 79,03; 100 liralık konuşanın faturası 158
lira; yani az konuşan daha çok vergi ödüyor ülkemizde. Bununla ilgili vatandaşın
duyguları nedir? Vatandaş, bu vergi için gerçekten -İnternete
düşen şeylere bakıldığı zaman- dehşet verici
tanımlarda bulunuyor. İsimsiz vergi. diyor kimi, kimi Ayakta öteleme
vergisi. diyor, kimi Para lazım vergisi. diyor, kimi kanunen kabul
edilmeyen giderlerdendir. diyor, kimisi de gelir vergimi ödüyorum, hayır
ödemiyorum, gelir bana gelmeden kesiliyor., Katma değer vergilerimi
ödüyorum, hayır, hiçbir katma değer bana gelmiyor, seneye fiş
toplayacakmışız. diyor, üstelik iletişim vergisinin
altında bulunduğu bir telefon faturası kalemi aslında bu,
ama Bu da ödeniyor. diyor. Damga vergisi ödüyorum, damgalıyız.
diyor, Yurt dışına çıkışta alan vergisi
ödüyorum, pasaportlarımız pullu oldu. diyor, Çöp vergisi ödüyorum,
çöpten geçemiyorum, yakında arabamı park ettiğim sokağa da
vergi ödeyeceğim, ot ve bot vergisi ödemiyorum, çok şükür! diyor
vatandaş.
Şimdi,
Türkiye'nin toplamında bu rakamları koyarken
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP
KAPLAN (Devamla) Bağlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP
KAPLAN (Devamla) -
bu özel iletişim vergisinin bir tüketim vergisi olarak
vatandaştan alındığını ve AKP iktidarları
döneminde deprem nedeniyle konulan bu vergilerin 2004te acımasızca
yüzde 150 oranında artırıldığını
hatırlamakta yarar vardır.
Vatandaş diyor ki: Ne
deprem parası? Biz vatandaşız, bizi enayi, saf yerine
koyuyorlar, sonra da paranın karşılığını
Taksitle Telekom satılıyor, alıyorlar oradan başkaları,
İsveçe, Finlandiyaya çalışıyoruz. Yarın deprem
olacak. Her fani olumlu olumsuz tadacaktır, göreceğiz öbür dünyada.
Her dinin ortak bir anlayışı var. Cennet, cehennem
uygulamasında Allah baba sormayacak mı bunun hesabını
milletin parasını ne yaptınız diye?
Bakın bütçenin gelirine,
yüzde 49,4 ile tüketim vergisi birinci sırada vergi. 70 milyon
vatandaşımıza ödettirilen vergidir. Türkiyenin kazanandan vergi
almadığı, tüketenden vergi aldığı bir ülkede
adalet olmaz. Bunun için bu önergemiz
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla)
Vatandaşa eşeğini kaybettirenlerin sonradan buldurma
mutluluğu gibi bir yaklaşım tarzı,
anlayışıyla değil, bir gerçek adalet duygusu
anlayışıyla, en azından makul bir seviyeye indirilmesini
Teşekkür ederiz. (DTP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Madde 14ü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Eski 16, yeni 15inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Eski 17, yeni 16ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Evet, yeni 17nci madde
üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum.
T.B.M. Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 329
sıra sayılı yasa tasarı/teklifinin 17. maddesinin (e)
fıkrasında yer alan %0 15
ifadesinin 100 TL olarak değiştirilmesini ve buna paralel olarak da
492 sayılı harçlar kanununa ekli 4 sayılı tarifesinin 20/a
maddesinde yer alan %o 15 ifadesinin de 100 lira olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Kamer Genç |
Harun Öztürk |
Hüseyin Pazarcı |
|
|
Tunceli |
İzmir |
Balıkesir |
|
|
|
|
|
Recai Birgün |
A. Jale Ağırbaş |
|
|
İzmir |
İstanbul |
|
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın
Genç, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 329 sıra sayılı Yasa
Tasarısının 18inci maddesi üzerinde verdiğim bir önerge
üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
Burada satış
bedelinin binde 15inin 100 liraya getirilmesi
Yani Harçlar Kanununda bir
değişiklik yapılıyor. Burada esas olan tabii,
satış vaadi ve irtifak hakkı tesisidir. Bunlar fiilî bir
satış, mülkiyet değişikliği olmadığı
için buradaki maktu bir vergiye indirilmesinin daha adil olacağı
inancındayım, çünkü aslında gayrimenkul alım
satımlarında da böyle irtifak hakkı ve satış vaadi
sözleşmeleri fiilî bir mülkiyet değişikliği değildir.
Bu, vatandaşlara çok büyük bir külfet getiriyor.
Değerli milletvekilleri,
tabii, zaman zaman bu kürsüye çıkıyoruz. Dün burada kürsüye
çıktığım zaman AKPli Grup Başkan Vekili benden sonra
çıktı, kürsüyü kirlettiğimi söyledi konuşmalarımla.
Tabii, burada suistimalleri dile getirmek onlara göre kürsüyü kirletmek
demektir. Ayrıca Bizim suskunluğumuz masumiyetimizdendir. dedi.
Suskunluk, masumiyetinden midir yoksa suçluluğundan mıdır -bunu,
zaten vatandaşlar bizi dinliyorlar- onun hakkında da bir karar
verecek vatandaşlarımız.
Şimdi,
tabii burada bir bağımsız milletvekili olarak çalışmak
ve konuşmak çok zor şartlara bağlı. Kanun, bize dün daha dağıtılmadan
hemen gündeme alındı, inceleyemedik. Tabii, önergeme imza veren
DSPli milletvekili arkadaşlara da teşekkür ediyorum.
Ancak bir
Maliye Bakanlığı düşünün ki Maliyeyi felce
uğratmış. Şimdi, tuttular İstanbulda 5 bin tane
zengin kişiler için bir özel vergi dairesi koydular, getirdiler -galiba
sayısı 5 bin- ve bu 5 bin tane Türkiye'nin en büyük zenginlerini
getirdiler orada mükellef yaptılar. Bu 5 bin tane, vergi dairesinde geçen
sene veya evvelsi sene yapılan incelemede bulunan matrah farkı 100 milyar
lira. O kadar büyük mükellef grubu var ki. Yani bunlara bir imtiyaz,
istediğiniz
Hesapları incelenmiyor, birtakım avantajlar
veriliyor. Yani bunlarla neye hizmet edilmek isteniyor? Maalesef Maliyede çok
ciddi vergi incelemesi yapılmıyor; işte, aynı masada oturan
vergi dairesi memurunun birisi 2 milyar alıyor, birisi 1 milyar
alıyor; böyle, karmakarışık bir şey.
AKP
iktidara işte 2003 yılında geldiğinden beri yani 2008
yılına kadar seksen dört tane torba kanun çıkardı. Bu torba
kanunu
Bakın, şu kanunun 33üncü maddesiyle tam yirmi yedi tane
kanun değiştiriliyor. Değerli milletvekilleri, allameyi cihan da
olsanız, ağzınızla kuş da tutsanız, buradan ne
geldiği belli değil. Burada, bürokratlar da doğru dürüst
bazı şeylerin farkında değil. Ben dün burada dedim ki: Yani
bu
Ben soruyorum şu AKPli milletvekillerine: Yahu,
Allahınızı severseniz hanginiz bu kanunun bir maddesini
okudunuz, Komisyonda olanlar dışında? Yok böyle bir şey!
Yani neye oy veriyoruz, neye vermiyoruz; böyle bir yasama faaliyeti olur mu?
Yani bir milletvekili, burada verdiği bir kanunun bu memlekete ne
getirdiğini ne götürdüğünü, kime ne külfetler getirdiğini
bilmeden oy verir mi değerli milletvekillerim? Böyle bir Parlamento
çalışması, tam buna da uygun bir Meclis Başkan Vekili yani
ne doğru dürüst Meclisi yönetir
Karar yeter sayısını
isteriz, olmayan karar yeter sayısına var der. Efendim, bir maddeye
geçici madde önergesi verilir, hiç böyle, İç Tüzükte böyle bir usul yok
yani şimdiye kadar mevcut bir maddeye geçici madde eklenmesi yönünde
verilen önerge yok ama biz itiraz ediyoruz, tabii AKPnin önergesi olduğu
için
Hiç, ne İç Tüzük ne Anayasa hak getire! Böyle, tamamen
karmakarışık, hukuk bilmez, nazara almaz, kanunu nazara almaz,
keyfî bir Meclis yönetimi; buna bağlı bir, 340 milletvekillinden
teşekkül eden AKPnin keyfî, hukuk tanımaz
davranışları.
Burada
milletvekillerinin, yahu, arkadaşlar şu memleketi dürüst yönetelim
Bu memlekette, bakın, yani sizin ta Genel Başkanınıza
dayanan usulsüzlükler var; işte çocukları ticaretle uğraşıyor,
bilmem, bu gemileri buna alanlar, devletin bütün kaynaklarından bunlara
maalesef devletin kaynakları kanalize ediliyor, bunları
araştıralım.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Ticaret yapmak yasak mı?
KAMER
GENÇ (Devamla) Bize deniliyor ki: Kürsüyü kirletiyorsun. Yahu, ben mi
kirletiyorum siz mi kirletiyorsunuz? Bunun bir şeyi var,
araştırma önergesini verelim. Bu İstanbulda kaç tane imar
değişikliği yapmış, bunların kaçını
AKPliler almış, kaçında yüzde kaç rant
sağlanmış, Eyüpteki bina niye bunlara verilmiş,
bunları araştıralım.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Belediye Başkanının
dokunulmazlığı yok, git savcılığa başvur!
KAMER
GENÇ (Devamla) Tayyip Erdoğanın oğlunun satın
aldığı gemiyi hangi parayla satın almış, onu
araştıralım.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Dokunulmazlıkları yok git mahkemeye,
git savcılığa!
KAMER
GENÇ (Devamla) Çocuklarının kuyumcuyla ortak olması nedeniyle
kuyumcu niye bunlara bu şeyi verdi?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Ezbere konuşuyorsun. Eğer bir suç varsa
mahkemeye gidersin, dokunulmazlıkları yok bu insanların.
BAŞKAN
Konuşmanızı tamamlayınız lütfen.
Buyurun.
KAMER
GENÇ (Devamla) Şimdi, senin kafan ermez bunlara, aklın ermez
bunlara.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Senin aklın ermez! Boş
konuşuyorsun, hayatını boşa geçirmişsin sen!
KAMER
GENÇ (Devamla) Bak şimdi, mahkemeye
Ben seni
Bak buradan söylüyorum,
sen mahkemeye git.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Git mahkemeye, suç varsa git mahkemeye!
KAMER
GENÇ (Devamla) Ben Parlamentoya mahkemeye gitmek için gelmedim. Parlamentonun
denetim yetkisi var.
Yani,
şimdi, Maliye Bakanı hasta olmuş, seni yerine Maliye Bakanı
yapmazlar, çok yağ çekme.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Saçma sapan konuşma!
KAMER
GENÇ (Devamla) Sen merak etme, bellidir o, çok şey ediyorsun. Bir defa
sen maliyeci değilsin.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Her zamanki gibi saçmalıyorsun!
KAMER
GENÇ (Devamla) Bakın, devletin bankalarından 750 milyar doları
getirip de kendi damadının şirketine veren bir kişiyi bir
maliyeci savunamaz. Bu, açıktan açığa devlet
kaynaklarını yok yere kendi kararına şey etmek lazım.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) 50 kere söyledik anlamıyorsun sen,
aklını kullan biraz!
KAMER
GENÇ (Devamla) Efendim, faizi fazla vermiş... Yahudinin birisi
gitmiş, borç para istemiş, demiş ki: Bana borç para ver.
Demiş: Peki, vereyim. Adam para ödemeyecek. Demiş: Ama yüzde 100
faiz alırım. Demiş: Tamam, vereyim yüzde 100 ama faizi
peşin alırım. Şimdi, peşin yüzde 100 faiz
almışsın, senin işin de o olmuş.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Teminatı da var, teminatı! Kimseye
uygulanmayan teminat uygulanmış!
KAMER
GENÇ (Devamla) Yani bankaya para ödemedikten sonra, al istersen yüzde 4 faiz,
yüzde 5 faiz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Ezbere konuşuyorsun, boş
konuşuyorsun!
KAMER
GENÇ (Devamla) Değerli milletvekilleri, işte bunlar
Burada tabii
konuşma imkânlarımız da kaldırılıyor.
Efendim,
önergem oylanırken karar yeter sayısını istiyorum.
BAŞKAN
Tamam.
Teşekkür
ediyorum Sayın Genç.
Saygıdeğer
arkadaşlarım, bütün hatipler için geçerlidir:
Konuşmalarımızda başka insanların Meclisin
hakkını, hukukunu, hakkaniyetini çiğnememesini defalarca tekrar
ediyoruz. Eleştiriliyoruz, söyleniyor ama bundan daha güzel bir demokrasi
herhâlde dünyanın başka bir yerlerinde de yoktur.
Önergeyi
oylarınıza sunup karar yeter sayısını
arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir. Karar yeter sayısı vardır.
17nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Yeni
18inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Eski
20nci, yeni 19uncu madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 329 sıra sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve
19uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bekir Bozdağ |
Mehmet Günal |
M. Akif Hamzaçebi |
|
|
Yozgat |
Antalya |
Trabzon |
|
|
|
|
|
Hasip Kaplan |
Abdulkadir Akgül |
Reşat Doğru |
|
Şırnak |
Yozgat |
Tokat |
Madde 19-
2/7/1992 tarihli ve 3835 sayılı Ahıska Türklerinin Türkiyeye
Kabulü ve İskanına Dair Kanuna aşağıdaki geçici madde
eklenmiştir.
Geçici
Madde 1: 01.01.2009 tarihinden önce ikamet tezkeresi almak suretiyle Türkiyede
ikamet eden Ahıska Türklerine bu maddenin yürürlüğünden itibaren 3 ay
içinde müracaat etmeleri halinde; milli güvenlik açısından
sakıncası olmamak şartıyla, 11.2.1964 tarihli ve 403
sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu ve diğer
ilgili mevzuatta öngörülen şartlar aranmaksızın, başvuru
tarihinden itibaren 6 ay içinde Türk vatandaşlığına
alınarak çifte vatandaşlık statüsü sağlanır. Çifte
vatandaşlık statüsü sağlananlar, Bakanlar Kurulunca belirlenen
yerlerde iskân edilirler.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Olumlu
görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu önerge
ile; 2/7/1992 tarihli ve 3835 sayılı Ahıska Türklerinin
Türkiyeye Kabulü ve İskanına Dair Kanunun 6. maddesi ile çifte
vatandaşlık imkanı getirilenlerden, milli güvenlik
açısından sakıncası olamayanlara, 403 sayılı
Kanun ile diğer mevzuattaki şartlar aranmaksızın
vatandaşlık verilmesi öngörülmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda 19uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
20nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
21inci
madde, eski 22nci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 329 Sıra Sayılı Tasarının 21inci maddesinin
2nci ve 3üncü paragrafları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Erkan Akçay |
Necati Özensoy |
Akif Akkuş |
|
|
Manisa |
Bursa |
Mersin |
|
Abdülkadir Akcan |
Beytullah Asil |
|
|
Afyonkarahisar |
Eskişehir |
|
Gelir
İdaresi grup müdürü, vergi dairesi müdürü, müdür, vergi dairesi müdür
yardımcısı ve müdür yardımcısı kadrolarına
atanacakların, yapılacak yazılı ve sözlü sınavlardan
ayrı ayrı yüz tam puan üzerinden en az yetmiş puan almaları
şarttır. Şu kadar ki, vergi denetmenliğine atandıktan
sonra bu unvanda en az beş yıl hizmeti bulunanlar sınava tabi
tutulmadan gelir idaresi grup müdürü olarak, devlet gelir
uzmanlığına atandıktan sonra bu unvanda en az beş
yıl hizmeti bulunanlar sınava tabi tutulmadan müdür olarak
atanabilirler. Bu sınavlara katılacak personelin belirlenmesi ile
sınavlara ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.
Vergi
dairesi müdürleri, müdürler ve bunların yardımcıları yer
değiştirme suretiyle atamaya tabi olup, buna ilişkin usul ve
esaslar yönetmelikle düzenlenir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Akçay. (MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 22nci
madde üzerinde verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Maliye
Bakanlığı ile Gelir İdaresi
Başkanlığının yeniden yapılanma sürecinde
binlerce çalışanı ilgilendiren sorunlar ve şikâyetler
giderek artmaktadır.
Gelir
İdaresi Başkanlığına bağlı merkez ve
taşra teşkilatında görev yapan müdür, vergi dairesi müdürü,
müdür yardımcıları ve memurlar vergi gelirlerinin
toplanmasında Gelir İdaresinin hedeflerine ulaşmasında
canla başla çalışan görevli ve sorumlu kişiler olup
devletin mükellefe yansıyan yüzüdür.
Verginin
takip ve tahsili konusunda bir icra memuru gibi, mükellefle ihtilafa düşüldüğü
durumlarda bir avukat gibi çalışmasının yanı sıra
mükellef odaklı hizmet anlayışı çerçevesinde aynı
zamanda mükellefin danışmanı ve müşaviri olarak da hizmet vermektedir.
Bu
görevleri ifa ederken ortalama 100 personelin
çalıştığı bir vergi dairesi yaklaşık 10 bin
mükellefin sorumluluğunu üstlenmektedir. Ancak bu kadar önemli görev ve
sorumlulukları üstlenen personel hak ettiği statü ve özlük
haklarına kavuşamamıştır.
Mevcut
ücret sisteminde, müdür ve müdür yardımcıları, maiyetinde
çalışan bir kısım memur kadar ücret alamamaktadır.
Ayrıca,
Gelir İdaresini temsil eden vergi dairesi müdürlerinin makam
tazminatı ödemesine de dâhil edilmeleri önem arz etmektedir.
Vergi
Usul Kanununun 135inci maddesine göre tüm incelemeye yetkili olanlar denetim
tazminatı ödemesinden yararlanır iken, aynı maddede sayılan
ve inceleme yetkisine haiz olan vergi dairesi müdürü, vergi dairesi
başkanı ve müdürler denetim tazminatı alamamaktadırlar.
Gelir İdaresi müdür ve müdür yardımcılarına denetim
tazminatı ödenmesi yerinde olacaktır.
Maliye
Bakanlığına bağlı kurumlarda ve birimlerde özel
uzmanlık sınavlarında uygulama birliği
bulunmamaktadır. Uzmanlık sınavlarında Gelir İdaresi
Başkanlığında sadece yazılı sınav sonucuna
göre uzman kadrosuna atama yapılmasına rağmen, diğer
birimlerde uzman olabilmek için yazılı ve sözlü sınavı
geçtikten sonra ayrıca tez hazırlanmaktadır. Bu konuda uygulama
birliğinin sağlanması gerekmektedir.
Gelir
uzmanlığına atamalarda ise, âdeta personel bakımından
bir kaos yaşanmaktadır. Bu sınav şartlarından da
görüleceği üzere, kadro ve unvana bakılmaksızın dört
yıllık üniversite mezunları özel gelir uzmanlık
sınavına girebilmektedirler. Sınav sonucu uzman olarak
atananların evvelce memur statüsünde görev yapanların statüsünde
çalıştırılması durumu da dikkate
alındığında, aynı görevi yapan ve uzman olmayan
diğer memurlarla, hatta daha fazla yetki ve sorumlulukları bulunan
şefler ve müdür yardımcıları ile aralarındaki
maaş farkı nedeniyle personel arasındaki huzursuzluk
ilerlemiştir.
Aralık
2006 tarihinde yapılan özel sınavla 70in üzerinde puan alarak
başarılı sayılan ancak kadro sayısı nedeniyle
ataması yapılamayanların da sınava girmeksizin, Aralık
2007 tarihinde yapılan sınav sonuçlarıyla birleştirilerek
atamalarının birleşik, yani karma liste üzerinden
yapılması sonucu 15 Aralık 2007 tarihindeki sınavda alt
sınırın 79 puanda kalması nedeniyle, 79un altında
puan alanlar da durumlarını dava konusu yapmışlar ve dava
sonucu, 79 puanın altında kaldığı gerekçesiyle gelir
uzmanlığı kadrosuna atamasının yapılmaması
işleminde yargı tarafından hukuka uyarlılık
bulunmamıştır.
Yüksek
puan almalarına karşın 2007 yılında ataması
yapılamayan yaklaşık 600 personelin gelir
uzmanlığına atanması mahkeme kararıyla
kararlaştırılmıştır. 2006 yılı
puanlarına göre atanan 600 gelir uzmanının unvanının
iptal edilmesi nedeniyle neredeyse bir yıl boyunca aldıkları
maaş farklarının faizleriyle birlikte geri alınması
söz konusu olabilecektir. Biraz önce grupların ortak önergesiyle geçici
4üncü madde üzerinde yapılacak değişiklikle düzeltilecek bu
sorunun 600 memur açısından çözülecek olması bu personel
bakımından oldukça sevindirici olacaktır.
Gelir
İdaresi Başkanlığının söz konusu gelir
uzmanlığı özel sınavı sonucu yapılan atamalarda
maalesef idarede daha önce huzurlu, idareyle her zaman barışık
olan çalışanlar şimdi huzursuz, birbirleriyle neredeyse
kavgalı duruma düşmüştür. Bu durumların bundan böyle
yaşanmaması için gerekenin yapılması gerekmektedir.
Bu
düşüncelerle hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Akçay, teşekkür ediyorum.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Tamam efendim.
Sayın
milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısını arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.52
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.04
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Murat ÖZKAN
(Giresun),
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 59uncu Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
329
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
21inci
madde üzerinde verilen Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
22nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Eski 24,
yeni 23üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 329 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 23
üncü maddesi ile 4706 sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen Ek 3 üncü
Maddenin birinci fıkrasında yer alan üç katından az olmaması
kaydıyla ibaresinin; tarım ve hayvancılık
yatırımları için bir, turizm yatırımları için
iki, diğer yatırımlar için üç katından az olmaması
kaydıyla şeklinde ve dokuzuncu fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Hazineye
ait taşınmazlar; tarım ve hayvancılık
yatırımları hariç olmak üzere, birinci fıkra
kapsamında en az ellimilyon ABD Doları
karşılığı Türk Lirası tutarında, en az yüz
kişiye istihdam sağlayacak şekilde ve taşınmazın
rayiç değerinin en az üç katı tutarında yatırım
yapacaklara, 492 sayılı Harçlar Kanununun 63 üncü maddesinde yer alan
harca esas değer üzerinden doğrudan satılabilir. Bu yerlerin
amacı dışında kullanılmayacağına dair tapu
kütüğüne şerh konulur.
Nurettin Canikli |
A. Sibel Gönül |
Abdurrahman Arıcı |
|
|
Giresun |
Kocaeli |
Antalya |
|
Mehmet Ocakden |
Tevfik Ziyaeddin Akbulut |
|
|
Bursa |
Tekirdağ |
|
T.B.M. Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 329 sıra sayılı yasa teklifinin 23. maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ederiz.
Kamer Genç |
R. Kerim Özkan |
Ayşe Jale
Ağırbaş |
|
|
Tunceli |
Burdur |
İstanbul |
|
Bayram Meral |
Bilgin Paçarız |
Vahap Seçer |
|
İstanbul |
Edirne |
Mersin |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Genç, konuşacak mısınız, gerekçeyi mi
okutayım?
KAMER
GENÇ (Tunceli) Konuşacağım.
BAŞKAN Buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, 23 üncü maddede önergem.
BAŞKAN 24üncü madde,
eski 24, yeni 23.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Organize sanayi bölgeleriyle ilgili madde 23üncü madde.
BAŞKAN Bir madde
çıktı ya.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Anladım ama 22ye geçmesi lazım.
BAŞKAN Eski 24, yeni
23, bir madde çıktı.
KAMER GENÇ (Tunceli) Benim
önergem 23üncü madde
Yani bu organize sanayi bölgeleriyle ilgili madde
değil mi 23üncü madde? Çünkü bir önceki maddede Gelir İdaresiyle
ilgili müzakereyi yaptık.
BAŞKAN Sayın
Genç, bakınız, aynen diyorsunuz ki: 329 sıra sayılı
yasa teklifinin 24. maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını
Önergeniz burada, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, aslında biraz önce önerge verilen 23üncü madde
Gelir İdaresiyle ilgiliydi, şimdi bu madde de organize sanayi
bölgeleriyle ilgili.
BAŞKAN Hayır,
sizin verdiğiniz teklif 24üncü madde yani o 24üncü madde yeni 23üncü
madde oldu ama önergeniz o.
KAMER GENÇ (Tunceli) Tamam,
peki.
Sayın milletvekilleri,
şimdi, bu maddede getirilen bir sistem var. Şimdi, evvela madde
metnindeki şeye bakın:
mülkiyete yönelik Hazinece dava
açılmaz, açılmış davalardan vazgeçilir, açılan davalar
sonucunda bu taşınmazların mera olarak
sınırlandırılmasına ve özel sicile
yazılmasına dair verilen ve kesinleşen mahkeme kararları
uygulanmaz ve bu kararlar uyarınca tapu kütüklerine konulan şerhler
terkin edilir. Şimdi, bu maddenin bu yazılış şekli
bir defa Anayasaya aykırı, Anayasanın 138inci maddesine göre
mahkeme kararlarına uymak zorundasınız. Siz mahkeme
kararlarına uyulmaz diye nasıl bir madde yazarsınız? Bu
bir.
İkincisi: Yani bizim
Tuncelide bol bol buzdolabı, çamaşır makinesi
dağıtarak oy almaya kalkıyorsunuz da şimdi oranın
organize sanayisinin kurulması konusunda kaç seneden beri bir para
göndermiyorsunuz. Evvela orada bir yatırım yapılması için,
organize sanayisinin yatırımının yapılması için
orada insanlara yapılması gereken yatırımı yapmak
lazım.
Şimdi, bu maddeyle
Benim tabii şüphem de var, acaba, son 2/B maddesine göre şeyi
çıkardınız, işte orman sahalarını hazineye
intikal ettirdiniz, hazineye intikal ettirdiğiniz araziler de bu madde
kapsamında mütalaa edilir mi edilmez mi, o da ayrı bir konu çünkü
orman sahasından çıkarılan arazilere o gün
çıkardığımız kanunla Hazine adına kaydedilir.
dediniz. Şimdi, hazine adına kaydedilince bu maddeye uygun olarak
acaba yine birtakım orman sahasından, 2/B sahasından hazine
adına kaydedilen araziler bu madde kapsamında birtakım
yandaşlara bedava verilecek mi?
Tabii bunlar
NURİ USLU (Uşak)
Yanlış söylüyorsun!
KAMER GENÇ (Devamla)
Efendim, yanlış manlış söylediğim yok. Çünkü sizin
sicilleriniz pek iyi değil de onun için şey ediyorum. Şimdi,
kanunu, tabii, doğru dürüst incelemediğimiz için
Onu da kabul
ediyorum. Yani bize daha verilir verilmez, incelemeden, mecburen şöyle göz
ucuyla bir göz attık. Elbette ki tabii, çok derinlemesine bir inceleme
yapmadık.
Şimdi, değerli
milletvekilleri, tabii ki kanunlar müzakere edilirken o kanunlara
bağlı olarak bazı şeyleri de söylemek lazım. Geçen gün
işte İstanbulda bir hırsızlık olayı olmuş,
biliyorsunuz. İstanbul Anakent Belediyesinde İmar Müşaviri olan
birisinin evinde hırsızlık olmuş. Üç tane kasası var.
Küçük kasa çalınmış fakat kasa sahibi sahip
çıkmamış. O küçük kasayı açmışlar, bir
bakmışlar ki 2,2 trilyon lira para çıkmış bundan.
Öteki büyük kasalardan ne çıktı bilmiyoruz! Keşke işte
aslında memlekette tabii, savcılar gidip anında oraya müdahale
etseydi o büyük kasalarda belki trilyonlarca lira para
çıkmıştı. Çünkü İstanbuldaki imar rantı çok
yüksek. Şimdi, o çıkınca, arkasından da, kasası evinde
çalınan kişi, yani sizin İstanbul Belediye
Başkanının İmar Müşaviri olan kişi evinde
çalınan bir kasadan çıkan 2,2 trilyon liraya sahip
çıkmıyor. Yani enteresan bir olay tabii.
KAYHAN TÜRKMENOĞLU (Van)
Ne alakası var yasayla?
KAMER GENÇ (Devamla)
Burayla var. Bu organize sanayi bölgelerinde arazilerin hazine
KAYHAN TÜRKMENOĞLU (Van)
Yok.
KAMER GENÇ (Devamla)
Efendim, var maddede, bakın, bu imarla ilgili arsalar. Bakın burada
imar
Bakın 1/1/2005 tarihinden önce kesinleşen imar
planlarında... Bakın, bu imar planıyla doğrudan bir
ilişkisi var. Yani onun için onu söyledim.
Yani İstanbulda
yapılan imar usulsüzlüklerini burada dile getirdik uzun uzadıya ve
burada 250 milyar dolarlık rant sağlandığını
söylediler. Ben bu vesileyle
O büyük kasalar da keşke
açılsaydı, hatta Topbaş da bu konuda bir
Tabii, kendisiyle
ilgili ciddi bir inceleme yapmaya elvermiyor. Tabii, müfettişler hiç gidip
de
Adana Belediye Başkanı AKPden ayrıldıktan sonra hemen
müfettişler Adanaya taşındılar ama İstanbul
Belediyesine maalesef hiç bir yönde inceleme yapılmıyor.
Şimdi, bir defa, bu
maddede yer alan bu
mahkeme kararları uygulanmaz
hükmü,
Anayasanın 138inci maddesine aykırıdır. Böyle bir kanun
hükmü yazılamaz. Anayasaya sadakat yemini etmişiz.
Ayrıca da
Yani bir defa
bu Anayasaya aykırı olduğu için ben bu maddenin bu nedenle
metinden çıkarılmasını diliyorum.
Ayrıca da bu maddeyle
bağlı olarak, Tunceli iline, maalesef, organize sanayi için
gönderilmesi gereken para gönderilmiyor, onun yanında yatırım
yapılması gereken alanlarda yatırım yapılmıyor ve
terörde zarar gören insanların alacakları
karşılanmıyor ama buna rağmen, işte bizim oralara
tutup buzdolabı -kış günü- çamaşır makinesini
göndererek o insanların onuruyla oynanıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
KAMER GENÇ (Devamla)
Şimdi, ben size sormak istiyorum: Bir ilçeye eğer yani böyle, para,
oylarını etkileyecek çeşitli bir şey gönderdiğiniz
zaman, yarın o insanlar o parayı gönderen idarelere oy verdiği zaman
ne duruma düşer? Derler ki: Satılık insanlar. Yani,
bunları, bazı şeyleri söylerken veyahut da yaparken
insanların onuruyla oynamamak lazım.
Ben tabii, yine de Tunceli
halkının böyle bir çamaşır makinesine, buzdolabına
kanacağına da inanmıyorum. Hatta ben dedim, gerekirse şey
de verin, yani ev versinler, araba versinler, hatta gerekirse bekârlara
Nataşa versinler, ben bunlara karşı da değilim ama
insanların da onuruyla oynamasınlar.
Saygılar sunuyorum
efendim, sağ olun.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) O işi sen iyi yaparsın, senin
uzmanlık alanın! Nataşa işi senin uzmanlık
alanın!
KAMER GENÇ (Tunceli) Senin
uzmanlık, sen
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) - Herkes
biliyor, Nataşa işi sana ait.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 329
sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 24 üncü
maddesi ile 4706 sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen Ek 3 üncü Maddenin
birinci fıkrasında yer alan "üç katından az olmaması
kaydıyla" ibaresinin; "tarım ve hayvancılık
yatırımları için bir, turizm yatırımları için
iki, diğer yatırımlar için üç katından az olmaması
kaydıyla" şeklinde ve dokuzuncu fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"Hazineye ait
taşınmazlar; tarım ve hayvancılık
yatırımları hariç olmak üzere, birinci fıkra
kapsamında en az ellimilyon ABD Doları
karşılığı Türk Lirası tutarında, en az yüz
kişiye istihdam sağlayacak şekilde ve taşınmazın
rayiç değerinin en az üç katı tutarında yatırım
yapacaklara, 492 sayılı Harçlar Kanununun 63 üncü maddesinde yer alan
harca esas değer üzerinden doğrudan satılabilir. Bu yerlerin
amacı dışında kullanılmayacağına dair tapu
kütüğüne şerh konulur.
Nurettin Canikli (Giresun) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Olumlu görüşle takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Tarım ve
hayvancılık yatırımlarında görülen ölçek ekonomileri
dikkate alındığında, özellikle hayvancılık
sektöründe yem bitkisi üretimi de yapılması gerektiği için, bu
yatırımlar geniş arazi taleplerine konu olabilmektedir. Bu tür
yatırımlarda, söz konusu faaliyet için gerekli olan kapalı
alanlar (Ahır ve benzeri) toplam yatırım içinde küçük bir
oranı teşkil etmektedir. Tasarıda yatırımlar için yer
alan arazi değerinin üç katını aşmama şartı,
uygulamada yatırım taleplerinin önünü tıkayan bir faktör olarak
ortaya çıkacaktır.
Diğer yandan, turizm
yatırımlarıyla ilgili olarak Kültür ve Turizm
Bakanlığının gerçekleştirdiği arsa tahsisleri
dışında da hazinenin arz ve arazileri de turizm
yatırımlarına tahsis edilmektedir. Tasarı da yer alan rayiç
değerinin üç katını aşmama şartı, turizm
yatırımlarının yapılmasını da
zorlaştı-racaktır. Turizm yatırımlarında da
amaçlanan faydalarının elde edilebilmesi için tesisin yarısı
kadar bir alanın kapalı alan dışında rekreasyon
amacıyla veya diğer spor, eğlence vb. aktiviteler için
kullanılması gerekmektedir.
Yatırımlara tahsis
edilecek arsa ve arazilerin rayiç değerlerinin yatırımın
konusuna göre farklılaştırılması, Tasarı ile
amaçlanan yatırım teşvikine daha fazla katkı sağlayacaktır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 23üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
24üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Eski 26, 25inci madde
üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 329
sıra sayılı Tasarının 25. maddesinin Tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Günal |
Erkan Akçay |
Münir Kutluata |
|
|
Antalya |
Manisa |
Sakarya |
|
Rıdvan Yalçın |
İsmet Büyükataman |
K. Erdal Sipahi |
|
Ordu |
Bursa |
İzmir |
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın
Günal, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bu maddenin tasarıdan çıkarılması
için önerge verdik. Tabii, süremiz kısıtlı olduğu için
fazla geneli üzerinde durmayacağım. Daha sonra onları
değerlendiririm. Ama, bu tasarının torba tasarı olarak
geldiğini, önce Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda, sonra
İşsizlik Sigortası Fonu ve Bazı Kanunlarda ve sonra da
Bazı Kanunlarda diye değiştirildiğini hepimiz biliyoruz.
Komisyona geldiğinde bunları söylemiştik. Bunlar böyle
alelaceleye getirilip görüşülmesi gereken konular değil, birincisi.
İkincisi: Toprak
Mahsulleri Ofisinin görev zararları karşılığında
hazinenin devlet iç borçlanma senedi çıkarmasını uygun görüyor
bu madde. Değerli arkadaşlarım, Toprak Mahsulleri Ofisinin bu
zararları nereden çıktı? Bu vesileyle onu da
tartışmamız gerekiyor. Şimdi, doğru dürüst buğday
alımı yapmadınız. Çiftçimiz mağdur. Başka? Toprak
Mahsulleri Ofisinin görevi arasında olmamasına rağmen ve FİSKOBİRLİK
diye bir kuruluşumuz olmasına rağmen fındık
alımlarını FİSKOBİRLİKten alıp Toprak
Mahsulleri Ofisine devrettiniz. Bunun karşılığında da
bu işlemi yaparken biz bekliyorduk ki fındık üreticisine
gerçekten destek almak amacıyla bu yapılmış olsun.
Maalesef, fındık piyasasında da bir karmaşaya yol
açıldı ve ucuz bir şekilde üreticilerin elinden
çıkmasına yol açıldı. Bütün diğer kurumlar Destekleme
ve Fiyat İstikrar Fonundan faydalandırılırken,
DFİFten, maalesef FİSKOBİRLİK
faydalandırılmadı. Şimdi, dünyanın hiçbir yerinde bu
kadar destek verip de sonra da üreticinin bu kadar rezil edildiği
başka bir uygulama yok. Peki, bu görev zararları nereden
çıktı? 1 milyar TLye kadar yetki alıyorsunuz.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, bir de bir taraftan gazetelerde haberler okuyoruz. IMFnin
hani Sayın Şimşekin Açıklayamam. dediği iki
maddesinden bir tanesinin mali kural olduğunu söylüyorlar. Şimdi,
bunu bütçe disiplininin neresine sığdırabiliriz, bunu mali
kuralın neresine sığdırabiliriz? O zaman, bu görev
zararını nasıl açıklayacaksınız? Bir taraftan
bütçe disiplini, mali kural diyeceğiz, bir taraftan da bu kamu
kurumlarının görev zararları
karşılığında hazine kâğıdı ihraç
edeceğiz.
Peki, hakikaten, IMFye böyle
bir söz verdik mi vermedik mi? Verdiysek bu da yeni bir anlaşmazlık
konusu olmayacak mı? Bu arada yeni bir madde olarak bu da
karşımıza çıkmayacak mı? Yoksa, yine burada başka
şeyler mi var, biz bunu anlamakta zorluk çekiyoruz. Bunun zaten
söylemiş olduğunuz amaçla, genel gerekçede yer alan, krize
karşı önlem paketiyle bir alakası yok. Alelacele olması
gereken bir şey de değil. Bu çerçevede biz ama yaptık, oluyor
diyorsanız bir diyeceğimiz yok çünkü biz, 57nci Hükûmet döneminde,
değerli arkadaşlarım, hem kamu bankalarının hem de
diğer kamu kuruluşlarının görev zararlarının
tasfiyesi için yasal düzenlemeler yaptık. Bir daha da
karşılığı ayrılmadan herhangi bir görev
zararı doğuracak bir işlem yapılmaması
gerektiğini de karara bağladık ama siz yeniden bunu deliyorsunuz
ve daha önceki yapmış olduğunuz ve gereksiz işlemler
yüzünden ortaya çıkan zararları karşılamak amacıyla
yapıyorsunuz. Bu çerçevede, bu bir yol açar değerli
arkadaşlarım. Yeniden görev zararlarının ihdasına,
yeni yeni görevlerin verilmesine yol açar.
Bu amaçla biz bu önergeyi
verdik. Önergeyi bu anlamda sakıncalı buluyoruz, bütçe disiplini
açısından sakıncalı buluyoruz, aceleye getirildiği
için sakıncalı buluyoruz. Bu maddenin metinden
çıkarılmasını talep ediyoruz.
Bu konuda desteklerinizi
bekliyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Günal.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
26ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Yeni 27, eski 28inci madde
üzerinde iki adet önerge vardır; okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 329
sayılı tasarının 27. maddesindeki Ek Madde
Gültan Kışanak |
Pervin Buldan |
Selahattin Demirtaş |
|
|
Diyarbakır |
Iğdır |
Diyarbakır |
|
|
|
|
|
Hasip Kaplan |
M. Nuri Yaman |
Mehmet Ufuk Uras |
|
Şırnak |
Muş |
İstanbul |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 329
sıra sayılı Tasarının 27. maddesinin Tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Günal |
Erkan Akçay |
Münir Kutluata |
|
|
Antalya |
Manisa |
Sakarya |
|
|
|
|
|
Kamil Erdal Sipahi |
Rıdvan Yalçın |
İsmet Büyükataman |
|
İzmir |
Ordu |
Bursa |
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz efendim.
OKTAY VURAL (İzmir)
Sayın Günal
BAŞKAN Sayın
Günal, buyurun efendim.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, yine, gereksiz olduğunu düşündüğümüz bir
maddenin metinden çıkarılması üzerine önergemiz vardı, bu
konuda söz almış bulunuyorum. Burada bir Ekonomi Koordinasyon Kurulu
kurulması
Bu daha gereksiz kaldı çünkü Hükûmetin getirmiş
olduğu tasarıda bir de ekonomik işler genel müdürlüğü
diye bir müdürlük kurulması, Başbakanlık bünyesinde,
önerilmişti. Biz baştan bunun torba değil çorba kanun
olduğunu, ayıklanması gerektiğini söyledik. Bu çerçevede de
Başbakanlığın bir icra birimi değil koordinasyon
birimi olduğunu, burada ayrı bir kurum kurulmasının
teşkilat kanunumuza aykırı olduğunu, bunun ayrı
şekilde ele alınması gerektiğini söyledik.
Arkadaşlarımız da bu teklifimizi alt komisyonda, Sayın
Bakanının da iştirakiyle, çıkardılar. O zaman bu
Ekonomi Koordinasyon Kurulu teklifi ortada kaldı, öksüz kaldı. Yani
onun altyapısı olarak, daha doğrusu hizmet birimi olarak
düşünülmüş bir genel müdürlüktü.
Şimdi, Ekonomi
Koordinasyon Kurulu neden gereksiz? Değerli arkadaşlar, şimdi,
sağlayamadığınız koordinasyonu sadece kurul kurarak
sağlayamazsınız. Bu, ekonomideki başıbozukluğu sizin
ifade etmenizin başka bir şeklidir. Ekonomi Koordinasyon Kurulu ne
işe yarayacak? Artı, bir de ben gazetelerde haberler görüyorum,
basında: Ekonomi Koordinasyon Kurulu toplandı. Şunları,
şunları davet etti. Bu kurul var mı yok mu? Yoksa nasıl
topluyorsunuz, varsa neden yeniden kanun kuruyoruz?
Şimdi, değerli
arkadaşlarım, burada ekonomideki koordinasyonsuzluk doğrudur ama
bunu bir kurul kurarak yapamazsınız. Şu anda biz size bununla
ilgili öneri getirebiliriz. Bu, köklü bir şekilde yapılacak yönetim
reformu içerisinde ele alınması gereken bir konudur. Bunun içinde
sizin de AKP Hükûmeti olarak çalışmalarınız var, bizim de
geçmişten başlattığımız yarım kalan kamu
personel yönetimi var, devlet reformu var. Bunların içerisinde bunlar yer
alıyor. Ama ben şunu hissediyorum: Sayın Başbakan
Yardımcımız ilgili kurumlardan faydalanamıyor başta
Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı olmak
üzere. Kendisine ait bir kurul olsun, altında da sekretaryası olsun
diye bir kurul kurulmaya çalışılıyor ve genel müdürlük
kurulmaya çalışılıyor. Bu anlayışla ekonomiyi
koordine etmemiz maalesef mümkün değil. Önünüzdeki Devlet Planlama
Teşkilatı Müsteşarlığından faydalanın,
uzmanlardan faydalanın. Orada her konuda yetişmiş
arkadaşlarımız var, birincisi.
İkincisi, zaten
Sayın Ekrene, Sayın Başbakanın görevlendirme genelgesinde
ekonomiyle ilgili işleri koordine etme görevi verilmiş, ayrıca
bir koordinasyon kuruluna gerek yok.
Üçüncüsü, bir taraftan,
deminki maddeyle ilgili belirtmiş olduğum IMFnin görüşmelerinde
yer alan mali kuralın dışında ikinci bir husus olduğu
söyleniyordu. O da, yeni bir üst kurulun kurulmasıydı. Şimdi,
biz onu geçip yeniden bir alt kurul daha kurmaya çalışıyoruz ve
kurul enflasyonuna yol açıyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak sizleri her zaman
eleştirdiğimiz her konuda önerilerimizi de sunduk. Bu konuda hem
yönetim ve devlet reformu projemizde hem de üreten ekonomi
programımızda ekonomideki yeniden yapılandırmanın
nasıl olması gerektiğini ifade ettik. Sizler de eğer bu
konuda bu maddeyi çekip yeniden bir tartışma açıp ayrı bir
düzenleme getirirseniz, o konuda ortak bir çalışma grubu
oluşturarak önerilerimizi sizlere somut olarak sunarız.
Sizin bu kadar
çoğunluğunuz var değerli arkadaşlar. Bu, kurulla
değil, bir ekonomi bakanlığı kurulması sizlerin de
beyannamesinde, vaatlerinde vardı. Yedi yıla yaklaşan bir
iktidar döneminiz var ama hâlâ kurullarla, genel müdürlüklerle idare etmeye
çalışıyorsunuz. Gelin, düzgün bir şekilde ekonomiyi yeniden
yapılandıracak bir öneri getirin, bizler de Milliyetçi Hareket
Partisi olarak buna katkıda bulunalım, başlı
başına bir ekonomi bakanlığı olsun. İlgili
birimler de, diğer bakanlıklardan gelmesi gerekenleri de, bizler yine
sizlere katkıda bulunalım ve hep beraber burada Meclisin huzurunda
düzgün bir yapıyla çıkaralım ve bunu sadece geçici bir kurul
kurarak, millete ekonomide koordinasyon
sağlıyormuşuz gibi bir intiba bırakarak yapmayalım.
Bizim bu konuda da önerimiz
vardı. Bırakın bu kurulu kurmayı, daha önce kurulmuş
bulunan Yüksek Planlama Kurulu var değerli arkadaşlar, ekonominin
koordinasyon yeri orası. Özelleştirmeyle ilgili işlerle ilgili
Özelleştirme Yüksek Kurulu var. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak
bütün bu üst kurulların tek bir mali işler yüksek kurulu olarak
toparlanmasını istiyoruz ama siz bunun hilafına yeni bir kurul
kuralım diyorsunuz.
Gelin bunları yeniden
gözden geçirelim. İktidar taassubu içerisinde aceleyle biz buna söz
verdik diye bakmayalım. Hep beraber bu ekonomi yönetimini yeniden
yapılandıralım. Biz de yapıcı bir şekilde
katkımızı sağlayalım diyorum ve bu maddenin geri
çekilmesi için desteklerinizi bekliyor, saygılarımı arz
ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Günal.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN Evet,
arayacağım.
Sayın Günal ve
arkadaşlarının önergesini oylarınıza sunup karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul
edilmemiştir.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Hakikaten var mı?
BAŞKAN Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 329
sayılı tasarının 27. maddesindeki Ek Madde
Gültan
Kışanak (Diyarbakır) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın
Uras, buyurun efendim.
MEHMET UFUK URAS
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli vekiller; bir
şairimiz diyor ki: Aynı dilde konuşuyoruz ama aynı dili
konuşmuyoruz. Bugün dikkat ettim, mesela gündem dışı
konuşmalar yapılırken o konuşmaları yanıtlamak
için kürsüye çıkan Sayın Adalet Bakanımız kendi tezini
savunmak için cezaevlerinden bir mektup okudu ve Erkek mahkûmların
bıçaklarla saldırdığını ama içeri girmediler.
ifadesini aktararak Gördüğünüz gibi bir olay olmamıştır.
diye yorumladı.
Adalet Bakanımız
cezaevlerinde eli bıçaklı kişilerin ortalıkta
dolaşmasını normal karşılıyorsa durum son derece
vahimdir. En tehlikeli şiddet kanıksanmış şiddettir,
en tehlikeli hastalık da ihmal edilmiş hastalıktır.
Şimdi, biz, burada,
Ekonomik Koordinasyon Kurulunu konuşuyoruz ama bu Koordinasyon Kurulunda
olması gereken toplumsal muhalefet örgütleri, sendikalarımız ve
diğerlerinin varlığı, Başbakanın keyfine,
fıtratına bırakılmamalıdır. Daha da ötesi, bu
koordinasyonun koordinatlarını değiştirmek gerekmektedir.
Biz, demokrasiyi sadece siyasi demokrasi olarak almıyoruz ki aynı
zamanda ekonomik demokrasi olarak görüyoruz. Ekonomik demokrasiyi
kurumsallaştırmalıyız. Geçen gün Meclisimizi ziyaret eden
Birleşik Metal-İş Sendikası, işçiler, sadece
sendikalı oldukları için işten atıldıklarını
ifade ederek Bu ülkede yasalar işverenler için geçerli değil mi?
diye sordular ve Sayın Bakanımızla kendilerini yan yana
getirdik. Sendikal hak ve özgürlüklerini kullanmak isteyen işçilerimiz var
ve ciddi fatura ödüyorlar.
Daha hafta sonu
Kadıköyde krize karşı toplanan işçi
arkadaşlarımız, yurttaşlarımız, KESKiyle,
DİSKiyle, Türk-İşiyle onun taleplerine kulak vermek, her türlü
koordinasyondan çok daha önemli değil mi? Oradaki feryat zaten bizim yol
haritamızı büyük ölçüde belirlemiyor mu? 20nci yüzyılın,
21inci yüzyılın en büyük toplumsal hastalığının
işsizlik olduğunu biliyoruz. Bu krizle beraber işsizliğin
katmerleştiğini biliyoruz. Amiyane deyişle İşsiz
güçsüz dolaşıyor. denir insanlar için. İşsiz insan,
hakikaten güçsüz insandır. O yüzden ekonominin önceliklerini
değiştirerek istihdam ağırlıklı, üretim
ağırlıklı ekonomi politikaları bu koordinasyonumuzun
ön plana çıkarması için bunun öznelerinin, yani paçası çamurlu
olanların, eli nasırlı olanların devreye girmesi
gerekmektedir. Ama havuç politikası olmadığı zaman sopa
politikasını benimseyerek bu ülkedeki gerilimi çok daha artırırız.
Aslında benimsediğimiz, o değiştirmemiz gerektiğini
söylediğimiz koordinatlar, yani burjuvazinin değerleri, yani
liberalizmin değerleri, yani piyasanın değerleri, yine
Anadoludan bir deyişle Saldım çayıra, Mevlam kayıra.
değerleridir. Saldım çayıra, Mevlam kayıra.
anlayışına dayanan iktisat politikalarıyla, sadece özel
sektörün istihdam gücüne dayanarak bu devasa krizden
çıkamayacağımızı bilmemiz gerek.
En büyük ordu bizim ordu.
diye gençler dolaşıyorlar. Ülkemizde en büyük ordu işsizler
ordusu, bilmemiz gerekiyor ve işsizler ordusunu en aza indirmek bizim en
öncelikli görevimiz olmalı.
Bertolt Brecht bir öyküsünde
anlatır. Hâkim sorar sanığa, der ki: Laik yemin mi edeceksin,
dinî yemin mi? Hâkim bey, ben işsizim. der. Dolayısıyla bugün
önümüze koyduğumuz meselelerden daha önemli mesele, insanların
işsizliği ve güçsüzlüğü problemidir. O yüzden ekonomik
koordinasyon ve iktisat politikalarını, bir kamusal yatırım
seferberliğini ön plana çıkarmak gerekmektedir.
Biz eğer talebi
güçlendirmek istiyorsak bunun yolu ücretleri dondurmaktan değil, ücretleri
iyileştirmekten, işsizlik fonunun öncelikli olarak işsiz
emekçilerin hizmetine sunulmaktan, asgari ücreti vergi dışı
bırakmaktan, işten atılmaları önlemekten -örneğin,
Fransada gerçekleştiği, olumlu sonuçlar alındığı
gibi- haftada otuz beş saate geçerek yeni istihdam alanı yaratmak
gibi politikaları ön plana çıkarmaktan, neredeyse bir tabu olan
askerî harcamaları indirmeyi ön plana çıkarmaktan, dolaylı
vergileri indirmekten geçer. Krize karşı, işsizliğe
karşı, işsizliği önlemeye yönelik emekten yana çözümler üç
aşağı beş yukarı bunlardır. Koordinasyon Kurulu
bunları gündeme alacak mıdır almayacak mıdır?
Hepimiz izledik. Bütçe
görüşmeleri sırasında Maliye Bakanımız Siz uzaydan
mı geldiniz kardeşim? Biz zaten KDVleri indirdik. dedi ama
ülkemizde dolaylı vergilerin
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Uras.
MEHMET UFUK URAS (Devamla)
AB ve OECD ortalamasının üstünde olduğunu zaten hepimiz
biliyoruz. Bir ülkede dolaylı vergiler doğrudan vergilerin
üzerindeyse zaten vergi adaleti yoktur. Sadece ölü balıklar
akıntıda sürüklenir. O yüzden emekten yana tutum almak gerekir.
Maliye Bakanının ve
Hükûmetin Tasarruf yapılmıyor. dediği meselede biz iktisat
fakültesi birinci sınıf öğrencilerine tasarrufun gelirin bir
fonksiyonu olduğunu anlatıyoruz ve bu kriz ortamında analardan 3
çocuk isteyen Sayın Başbakan halkın zaten dokuz
doğurduğunu görmek istemiyor. O yüzden siyaseti orta malı
yapmalıyız, o yüzden ekonomide demokrasiye yabancı bir doktrin
gibi bakmamalıyız.
Ne
diyordu Âşık Mahsuni:
Yoksulun
sırtından doyan doyana,
Bunu
gören yürek nasıl dayana.
Hepinize
kolaylıklar diliyorum. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Uras.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Komisyon, bir redaksiyon talebiniz var.
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Bir
ifade düzeltmesi gerekiyor. Bu maddede eklenen ek 9uncu maddenin üçüncü
fıkrasının (f) bendinin şu şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ediyoruz: Kurul kararlarının
uygulama süreçlerini izlemek, değerlendirmek; sonuçları ilgili
bakanlık, kamu kurum ve kuruluşlarına bildirmek ve
Başbakana sunmak. şeklinde değiştirilmesini arz ediyoruz.
BAŞKAN
Teşekkür ederim. Gerekli notlar alınmıştır.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
29uncu
maddede de bir düzeltme talebiniz var mı Sayın Komisyon, eski 29?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) 29uncu
maddede, hemen başlangıcında 19/3/1979 tarihlinin 19/3/1969
tarihli şeklinde düzeltilmesini arz ediyoruz.
BAŞKAN
Teşekkür ederim. Gerekli notlar alınmıştır.
Eski 29,
yeni 28inci maddeyi redaksiyonla birlikte oylarınıza arz ediyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Eski 30,
yeni 29uncu madde üzerinde aynı mahiyette iki adet önerge vardır.
Önergeleri
okutup birlikte işleme alacağım, talepleri hâlinde önerge
sahiplerine söz vereceğim.
Buyurun
efendim.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan tasarının 29uncu maddesinde yer alan altmış gün
ibaresinin altı ay olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin Canikli |
Mehmet Akif Hamzaçebi |
Hakkı Suha Okay |
|
|
Giresun |
Trabzon |
Ankara |
|
|
|
|
|
Mevlüt Coşkuner |
Kerim Özkan |
|
|
Isparta |
Burdur |
|
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 329 sıra sayılı tasarının 29 uncu maddesiyle
eklenen Geçici Madde 22de yer alan altmış gün sürelerinin
altı ay olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Selahattin Demirtaş |
Pervin Buldan |
Hasip Kaplan |
|
|
Diyarbakır |
Iğdır |
Şırnak |
|
Gültan Kışanak |
Nuri Yaman |
Sırrı Sakık |
|
Diyarbakır |
Muş |
Muş |
BAŞKAN
Komisyon önergelere katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Olumlu
görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN - Konuşma talebi var mı, gerekçeleri
mi okutayım?
Buyurun Sayın
Sakık.
SIRRI SAKIK (Muş)
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Aslında, bir
uzlaşı sağlandı ama benim bugünkü gündem
dışı konuşmamı Sayın Bakan buradan
cevaplandırırken Parlamento bir miktar yanlış bilgiye sahip
oldu. Şimdi, bu kürsüden zaman zaman bu tür talepleri biz dile
getirdiğimizde, ne hikmetse, çok büyük tepkiler alıyoruz. Oysaki
görevimiz bu. Yani, bize intikal eden konuları Parlamentoda sizlerle
paylaşmak. Sayın Bakan çıkıp cezaevindeki olaylarla ilgili
Parlamentoyu bilgilendirirken Sayın Akın Birdalın bir
basın toplantısından alıntılar yaptı. Akın
Birdalla 1990lı yıllarda Ulucanlar Cezaevinde birlikte yattık.
Evet, biz hepimiz şu anda Ulucanlar Cezaevindeki koşulları
arıyoruz. Çünkü, o gün mahkûmlarla gerçekten ciddi bir diyalog vardı,
mahkûmlar arası ilişkiler vardı ama sonra o cezaevini ortadan kaldırabilmek için ne
yapıldı: Hayata Dönüş Operasyonuyla 20 mahkûm orada
katledildi. Ama bugün gerçekten cezaevindeki koşullar çok ağır.
Cezaevindeki mahkûmlar her gün bize onlarca mektup gönderiyorlar ve bu
mektuplarda Ya ne olursunuz Parlamento olarak sesimize ses verin, buraya
Parlamentodan komisyonlar gönderin, İnsan Hakları Komisyonu buraya
gelsin
Bizim talebimiz bu ama İnsan Hakları Komisyonundan bir
milletvekili arkadaşımız bize Hayır, doğruyu
söylemiyorsunuz. diyor. Acaba
Gidip araştırırsanız bizim
doğruyu söyleyip söylemediğimizi siz görürsünüz.
Neden bu kadar cezaevleriyle
ilgili ön yargılısınız, onu anlamıyorum. Sayın
Başbakan da oralardan geldi. Eğer Saray Cezaevi olmasaydı, belki
bugün siz de burada olmazdınız. Bu cezaevindeki insanlar bizim
çocuklarımız, bizim kardeşlerimiz. Onların sorunlarını
size taşımak, Parlamentoya taşımak niye Parlamentoyu
rahatsız ediyor?
Bakın, sadece cezaevi
sorunları değil. Bize bir mektup geldi. Bu da emekli bir
vatandaşımızın bize gönderdiği bir mektup ve içinde 20
milyon 85 kuruşluk bir para var ve bu parayı Parlamentoya gönderiyor.
Ne diyor? Diyor: Şimdi, bizim maaşlarımıza zam
yaptınız. Şimdi, bu parayı size gönderiyorum. Sizden ricam,
Hükûmetin işçi emeklisine verdiği bu maaşı, şu an
hasta olan Maliye Bakanının tedavisine, olmadıysa Türkiye Büyük
Millet Meclisi bütçesine ya da isterlerse valilere gönderin, yol, su olmayan
köylere yol, su götürülsün veya beyaz eşya alınsın, bu
eşyaları dağıtsınlar, kullanabilirlerse. Eğer
artarsa bu para IMFye olan borcumuzu ödesinler. ve bu
vatandaşımız, Lütfi Özmen, İstanbuldan gönderiyor ve bu
vatandaşlarımıza ödenen bu paranın ne kadar komik
olduğunu
İnsanlar milletvekilleriyle diyalog kuruyorlar ve bu
milletvekilleri bu sorunları Parlamentoya getirmek zorundadırlar.
Bunları getirmezsek zaten bir görevimiz olmaz. Acaba sizlerle diyalog
kurmakta biz mi zorluk çekiyoruz yoksa siz bizimle bu kadar niye ön
yargılısınız? Yani, bu kürsüde çok masum bir konuyu dile
getirdiğimizde özellikle AKP Grubundan bunları duymak gerçekten bizi
üzüyor. Yani, siz bize güllük gülistanlık bir Türkiye sunuyorsunuz, oysa
sizin sunduğunuz Türkiyeyle bizim yaşadığımız
Türkiye farklı bir Türkiye. Sizin bize sunduğunuz donelerle,
Türkiyenin, halkın doneleri çok farklı, veriler farklı. Bizim
geldiğimiz bölgede açlık ve sefalet var, insan hakları ihlali
var. Bunları sizlerle paylaşmayıp kiminle
paylaşacağız? Alanlarda, çok demokrasi
Yani en büyük demokrat
AKP, Sayın Başbakan, ama Parlamentoda demokrasi yok, hayatın
diğer alanlarında demokrasi yok, muhalifler susturulmaya
çalışılıyor. Ne yapmak istiyorsunuz acaba, ne yapmak
istiyorsunuz? Yani, tek parti dönemine geçmek istiyorsanız buyurun geçin.
Tek lider olmak istiyorsanız buyurun yapın. Diğer muhalif
partilerin ve milletvekillerinin taleplerine niye bu kadar
kapalısınız? Bunu anlamakta zorluk çekiyoruz ve bu sorunlar
hepimizin ortak sorunlarıdır. Yani Türkiye'nin temel
sorunlarıyla ortaklaşmak bu Parlamentonun görevidir. Biz bu noktada
sizlerle ortaklaşmaya varız. Sorunlarımızı çözmek
istiyoruz. Sorunlarımızı çözmezsek, bir iç kargaşaya
doğru giderseniz altından hiçbirimiz çıkamayız. Eğer
siz Diyarbakırda DTPye copu
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
efendim, konuşmanızı tamamlayın.
SIRRI
SAKIK (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Diyarbakırdaki
DTP tabanına baskıyı, gaz bombalarını reva görürseniz
siz diğer alanlarda rahat hareket edemezsiniz. Buna hiç kimsenin
hakkı yok. Milletvekili arkadaşlarınız
Diyarbakırın sokağında polis saldırısına
uğruyor, Parlamentodan bir ses yok. Milletvekili
arkadaşınız
Hukuksuz dokunulmazlıkları
kaldırılmadığı hâlde yargı süreci devam ediyor,
milletvekilleri yargılanıyor, bu Parlamento seyirci kalıyor ama
sorun DTP olunca, sorun Kürtlerin yani Kürtlerin iradesini temsil edenler
olduğu zaman bu ön yargılar var. Kırın ne olursunuz! Yani
eğer bu ön yargıları kıramazsanız bir arada
yaşayamayız, bir arada demokrasiyi inşa edemeyiz, ortak vatan
şiarımız olmaz. Onun için sizden rica ediyorum, günübirlik
politikalar için, günübirlik iktidar ve mevki için bu halkımızın
geleceğiyle ilgili ve bizim bu insani taleplerimizi böyle reddetmeyin.
Hepinize
teşekkür ediyorum.
Bunu da
Sayın Bakanıma göndereceğim. Bu emeklinin talebi de bu.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Sakık, oradaki bir ifadenize dikkat çekmek isterim. Kimse Türkiyedeki
belli bir grubun temsilcisi falan değil. Buraya gelen bütün insanlar Türk
milletinin seçmiş olduğu parlamenterlerdir. Yani herhangi birisi
kendisini başka bir grubun temsilcisi olarak gösteremez. Böyle bir
şey yok. Yapılan oylamalar, alınan oylar, millet iradesi
bellidir. O hususu ben bari buradan düzeltmiş olayım.
Teşekkür
ederim. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Diğer
önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Sorunların
çözümü için yeterli süre sağlanmaktadır.
BAŞKAN
Evet, bir milletvekili arkadaşımızın izah ettiği,
diğer milletvekili arkadaşlarımızın da önergelerinin
gerekçesini okuduğumuz, birlikte ele alacağımız önergeleri
oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul
edilen önergeler istikametinde yeni madde 29, eski madde 30u
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, böylece, birinci bölüm üzerindeki oylama işlemleri de
tamamlanmıştır.
Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.45
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.04
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Murat ÖZKAN
(Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 59uncu
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
329
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
Sayın
milletvekilleri, ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
OSMAN
COŞKUNOĞLU (Uşak) Sayın Başkan, ben soru
soracaktım, yanıyordu, söndü efendim.
BAŞKAN
Soru sormak için mi efendim?
OSMAN
COŞKUNOĞLU (Uşak) Evet efendim.
BAŞKAN
Daha yeni ona geleceğiz, bölüm görüşüldükten sonra soru-cevap
işlemi gerçekleştirilecek.
OSMAN
COŞKUNOĞLU (Uşak) Birinci bölüm bittikten sonra birinci bölüm
üzerinde soru sorma hakkımız yok mu?
BAŞKAN
Hayır, önce o soru-cevap işlemini gerçekleştirdik birinci
bölümde, sonra maddeler üzerindeki görüşmelere başladık. Ama,
şu anda ikinci bölüm üzerinde soru sorma hakkınız vardır
Sayın Coşkunoğlu, o hakkınızı vereceğim
size.
İkinci
bölüm, 33üncü maddenin 19 fıkrası ayrı madde olarak ve geçici
1, 2, 3 ve 4üncü maddeler dâhil 31 ila 35inci maddeleri kapsamaktadır.
İkinci
bölüm üzerinde söz isteyen milletvekili arkadaşlarımın
isimlerini okuyorum: Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mehmet Günal,
Antalya; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Faik Öztrak, Tekirdağ;
Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Hasip Kaplan, Şırnak;
şahısları adına Mehmet Yüksel, Denizli; Emin Haluk Ayhan,
Denizli Milletvekilleri.
İlk
söz Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mehmet Günala aittir.
Sayın
Günal, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU
ADINA MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, az önce önerge üzerinde kısa bilgi vermiştim
ama burada tasarının geneli üzerinde ve ikinci bölümdeki maddelerle
ilgili görüşlerimi sizlerle paylaşmak üzere söz aldım.
Öncelikle,
değerli arkadaşlarım, bu kanun tasarısı ne
tasarısıdır, birkaç cümleyle onlara değinmek istiyorum.
Neden temel kanun olarak gelir? Nasıl bir torba kanundur? Önce Gelir
İdaresi ve Gelir Vergisi Kanununda değişiklik diye geldi.
Ondan öncesinde, güzel bir şekilde, Sayın Bakanın da
gayretleriyle, grup başkan vekillerine Bunların üzerinde bir anlaşma
sağlayalım. diye geldi. Biz henüz o toplantıdan
çıktığımızda, masamızda, Komisyon tarafından
gündeme alınıp Komisyona da sevk edildiğini gördüğümüz
Komisyonun davet yazısını gördük.
Şimdi,
kendileriyle konuştuk. Daha sonra da en son, Komisyondan çıkan
hâliyle Bazı Kanunlarda Değişiklik
diye geldi ve Bu bir
torba kanundur. dendi. Daha önce de Komisyonda ifade ettiğim gibi, Torba
olmaktan çıkmış, çorba hâline gelmiştir. diye belirttik.
Neden böyle söylüyorum?
Şimdi,
bu tasarı gerçekten krize çözüm olarak tasarlanmış bir
tasarı mı yoksa aceleyle, arada kalmış, unutulmuş veya
bu vesileyle gelmişken bir kanun tasarısı, torbaya ekleyelim
diye eklenmiş bir sürü madde mi geldi? Artı, bu tasarının
sahibi kim? Hükûmet olarak Tabii ki biz. diyeceksiniz. Sayın Bakanı
tenzih ediyoruz, uyumlu bir çalışma içerisinde ama kendisiyle ilgili
yedi maddenin dışında başka bir şey
8inci maddeden
sonra bitiyor. Büyük bir çoğunluğu Maliye Bakanlığıyla
ve diğer ekonomik işlerle ilgili. Sayın Maliye
Bakanımız rahatsız, Allah şifa versin ama yerine vekâlet
eden bir Başbakan Yardımcımız var. Sayın Ekrenin
burada olması gerekmez miydi diye düşünüyorum. Şimdi biz
sorularımızı soruyoruz, Sayın Çelik de
anlayışlı bir şekilde cevap verebildiğine veriyor,
Diğerlerini ben not alıyorum. diyor, doğal olarak Sayın
Müsteşarımız da anında, hemen yazılı
veremediği için kalıyor.
Şimdi,
bu, gerçekten krizle ilgili
Ben Komisyonda sordum, sizlere de soruyorum
okuyanlar varsa: Bugün bu kanun tasarısının içerisinden
çıkardığımız zaman krizin etkisini daha da
şiddetlendirecek dediğiniz, krize bir katkısı olacak
dediğiniz kaç tane madde sayabilirsiniz?
Az önce
Sayın Başkan bölümleri söylerken saydı maddeleri. Toplam elli
küsur maddeye ulaşıyor 33üncü maddede koyduğumuz tek tek
düzenlemelerle, ki zannediyorum on dokuz tanenin tamamı da farklı
farklı kanunlarla ilgili. Şimdi, bunun alelacele gelmesine, bir gün
içerisinde hem üst Komisyonda hem alt komisyonda aceleyle,
tartışılmadan geçmesine gerçekten gerek var mıydı ve
bunlar gerçekten krizle ilgili mi? Değil.
Yedi
sekiz madde geldi. dedik. Bunlardan birkaçı hakikaten, acele de olsa
-kısa çalışma ödeneği gibi, yatırımın ve
istihdamın teşvikinde bazı değişiklikler gibi- reel
sektörle ve krizle ilgili ama diğerlerinin, maalesef bu konuyla
doğrudan alakalı olmadığı gibi, herhangi bir reel
sektöre ve krizin etkilerini giderecek bir şekilde diğer sektörlere
etkisi bulunmuyor.
Değerli
arkadaşlarım, eğer öyle olsaydı zaten biz burada daha
geniş bir şekilde
Sayın Bakanın İşsizlik
Sigortası Fonuna ilişkin teklifi vardı. Ondan bir hafta önce
biz Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak işsizlik ve onun sosyal
etkileri konusunda araştırma önergesi vermiştik. Bunun gündeme
alınması ve tartışılması, bir komisyon
kurulması önerimiz vardı, yapıcı bir şekilde de
katkıda bulunmaya hazırdık. Bunların daha
ayrıntılı bir şekilde tartışılarak gündeme
gelmesi gerekiyor.
Tabii,
burada az önce Sayın Ekren niye yok? dedim. O şu aralar az önce
tartıştığımız maddede geçen, Ekonomi Koordinasyon
Kurulu olmayan kurulun toplantılarını yapmakla, sektörleri oyalamakla,
seçime kadar böylece
IMFyle görüşmelerimiz devam ediyor. diye
Sayın Şimşek
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Atinada.
MEHMET
GÜNAL (Devamla) Evet. Yani
başından beri yok. Komisyonda da yoktu.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Atinada.
MEHMET
GÜNAL (Devamla) Biz muhatap olarak onu söylüyoruz.
Şimdi,
burada şunu anlatmaya çalışıyorum: Değerli
arkadaşlarım, burada bir başıboşluk var. AKP Hükûmeti
maalesef ekonomide ne yaptığını bilmeden farklı sesler
çıkıyor. Bir bakanımızın söylediğini ertesi gün
başka bir sayın bakanımız farklı şekilde tekzip
etmek zorunda kalıyor, sonra da aceleden gelen kanunlarla bunları
çıkarmaya çalışıyoruz.
Eğer
gerçekten dediğimiz gibi samimi olursanız, az önce diğer maddede
belirttiğim gibi, ekonomi yönetiminde yeniden yapılanma başta
olmak üzere
İşsizlikle ilgili krizin etkilerine ilişkin somut
önerileri tartışmak üzere bir kriz komisyonu kurulması daha önce
de Meclise teklif edilmişti. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak biz
Kriz Değerlendirme Komisyonumuz tarafından bu gelişmeleri
dikkatle izliyor, zaman zaman da önerilerimizi kamuoyuyla
paylaşıyoruz. Bunları görmezden gelerek, bazı vergi
düzenlemeleriyle, milleti seçime kadar idare edelim, sonrasında da bir
şey bakarız anlayışı maalesef çözüme bir katkıda
bulunmamaktadır.
Şimdi,
iki gündür gazetelere bakıyoruz... Burada getirmiş olduğumuz
kısa çalışma ödeneğini belki bir nebze faydalı
olabilecek önlem olarak görüyoruz ama daha önceki gün açıklanan
işsizlik rakamlarında işsizlik oranı 12,3e
çıktı. İşsiz sayısı resmî rakamlara göre bile 3
milyona yaklaşmış, bunun içerisinde iş aramayıp
çalışmaya hazır olanları eklediğimiz zaman -sizler de biliyorsunuz ki- 6 milyonu
geçiyor.
Şimdi, bunları
dikkate almadan, her gün kapanan fabrikaları dikkate almadan ve ekonominin
genel gidişine hâlâ Bir şey yok. diyerek bizim bu konulara çözüm
bulmamız maalesef mümkün değil değerli arkadaşlarım.
Ne yapmamız gerekiyor? Öncelikle bu sorunun çözümünde samimi
olduğumuzu ve ekonomideki gidişin gerçekten kötü olduğunu kabul etmemiz
gerekiyor. Yani sorunun çözümü için öncelikle sorunun
varlığını kabul etmek gerekiyor. Tabii, eğer sanayi
üretimindeki yüzde 17,6lık daralmayı bir tehlike olarak görmezseniz
işsizlik oranındaki bu artış trendini geçici olarak görür,
bir süre sonra dünyada da bu işler nasıl olsa düzelir, biz seçim
sonuna kadar IMFyi de idare edelim, reel sektörü de idare edelim, kamu
sektörünü nasıl olsa şimdilik harcamalarımızı
yapıyoruz, sonrasına Allah kerim dersek bu meselelerin çözümü mümkün
değil. Bu meseleleri sadece bir genel müdürlük ihdas ederek veya bir
koordinasyon kurulu kurarak da çözmemiz maalesef mümkün değil.
Değerli
arkadaşlarım, ben yine -sizlere her seferinde söylüyorum, belki yine
burada dikkatinizi çeker siz de reel olarak dikkate alırsınız-
bu kapsamda bazı gelişmeleri yeniden dikkatinize sunmak istiyorum.
Her seferinde söylediğimizde aynı gerekçelerle
karşılaşıyoruz ama gerçekten bıçak kemiğe
dayanmış durumda. Kapanan şirketlere, fabrikalara
baktığımız zaman son bir yıl içerisinde bile çok önemli
bir artış görüyoruz. Sadece bir iki örnek olarak sizlere somut olarak
sunmak istiyorum: Kurulan şirket ve kooperatiflere
baktığımız zaman 2007 yılından 2008
yılına yüzde 11,5 azalış var, kapanan ticaret unvanlı
işyerlerine baktığımız zaman yüzde 58lik bir
artış var. Bu bir kötüye gidişin işareti. 2009 rakamları henüz
açıklanmamış durumda, baktığımız zaman
durumun ne kadar vahim olduğunu, zaten sanayi üretiminden, imalat sanayisi
kapasite kullanım oranındaki rekor düşüşten ve
işsizlik oranlarının açıklanan oranlarında
aşırı artıştan görüyoruz.
Bu çerçevede bizim
yapmamız gereken, gerçekten bu sorunların
varlığını kabul edip iktidarıyla muhalefetiyle topluma
güven verecek, öncelikle krizin gerçek boyutlarını
algılamamızı sağlayacak bir yaklaşımla oturup
bunu kabul etmemiz lazım. Bizden paket beklemeyin, önlemler
alıyoruz. diyerek Sayın Başbakanın
yaklaşımıyla, sorduğumuz zaman da sadece Merkez
Bankasının geçici olarak likidite için almış olduğu,
döviz ve TL likiditesini çözmek için almış olduğu önlemleri
sıralamakla, sadece varlık barışı dediğiniz hiç
işlemeyen ve kara paranın aklanmasına yol açan bir iki kanun
tasarısıyla maalesef bunları çözemeyiz. Tam tersine ciddi bir
paketle gelmemiz lazım. Yani Sayın Başbakan Böyle allı
şallı, süslü paket beklemeyin. diyor. Güven ve istikrarı temin
etmek için durumu kabul etmemiz lazım. Yoksa belirsizliğin
olduğu, ekonomide koordinasyonsuzluğun olduğu, geleceğe
ilişkin bekleyişlerin negatif olduğu bir durumda parası
olan da yatırım yapmaz, parası olan da tüketim yapmaz.
Bizim görevimiz, burada
sorunu kabul ederek gerçekçi bir yaklaşımla, bütün ekonomik birimleri
koordine içinde önerileri geliştirmek ve burada yasama organı olarak
Türkiye Büyük Millet Meclisinde hep beraber bunları yasalaştırmak.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Toparlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Günal.
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Teşekkür ederim.
Bakınız, burada da
bazı maddeler üzerinde aynı uzlaşmaları
sağlayabiliyoruz. Az önce bizim getirmiş olduğumuz önergeye
sizlerin de katılımıyla teklifi çıkardık. Diğer
bazı önergelerde de sizler buna katılmadınız, onlar
kaldı. Ama oturup konuştuğumuz zaman bunların gerekli
olanını olmayanını ayıklayabiliyoruz. Sayın Bakan
da kaç gündür uğraşıyor; bazılarını
çıkardık, bazılarını bürokrat
arkadaşlarımızın talebi gereği yeniden koyma
gereği hissettik. Öyle bir şeyle karşımıza
çıktınız.
Dolayısıyla, bizim
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, her zaman çözümden yana, yapıcı,
uzlaşmacı bir muhalefet anlayışımız
olduğunu, acil olan, özellikle de reel sektörle ilgili olan, krizle ilgili
olan yasalara her zaman destek vereceğimiz ama alelacele getirilmiş
ve faydası olmayacak, devlet teşkilatının
işleyişine halel getirecek, bütünlüğü bozacak önerilere
karşı olduğumuzu söylüyorum. Bundan sonra da gelecek somut
önerilerinize destek olacağız. Ancak böyle torba değil de çorba
olursa onları ayıklamak için de elimizden gelen gayreti
göstereceğiz.
Saygılar sunuyor,
teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Günal.
İkinci
konuşmacı, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Tekirdağ
Milletvekili Sayın Faik Öztrak. (CHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun efendim.
CHP GRUBU ADINA FAİK
ÖZTRAK (Tekirdağ) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
329 sıra sayılı Yasa
Tasarısının ikinci bölümü üzerinde CHP Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
konuşmama, bu yasa tasarısının gelmesine neden olan
ekonomik koşullar üzerinde durarak başlamak istiyorum.
Son birkaç hafta içerisinde açıklanan veriler,
ekonomimizin bugüne kadar görülmemiş bir sıkıntı içine
girdiğini ortaya koymuştur. Sayın milletvekilleri, 2008
yılı Aralık ayında sanayi ve imalat sanayisi üretimi
sırasıyla yüzde 17,6 ve yüzde 19,9 oranında düşmüştür.
Sanayi üretiminde 2001 krizinde dahi böyle bir, aylık düşüş
yaşanmamıştır. Ocak ayında imalat sanayisinde kapasite
kullanım oranı yüzde 63,8 olmuştur. Bir başka ifadeyle,
ocak ayında sanayide her 10 tezgâhtan 4ü durmuştur. Bu oran,
kapasite kullanım verilerinin yayımlanmaya
başladığı 1991 yılından bu yana görülen en
düşük orandır. Bu dönem içerisinde 1991 Körfez krizi, 1994 ekonomik
krizi, 1998 ve 2001 ekonomik krizlerinin olduğu unutulmamalıdır.
2008in son üç aylık
döneminde işsizlik oranı ise yüzde 12,3e yükselmiştir. Bu da
üçer aylık işsizlik verilerinin yayımlanmaya
başladığı 2000 yılından bu yana kaydedilen en
yüksek son çeyrek işsizlik oranıdır. Geniş
tanımlı işsizlik verileri 2008in son üç aylık döneminde
her gün 12 bin kişinin işsiz kaldığını ortaya
koymaktadır.
Değerli milletvekilleri,
bu veriler krizin Türkiyeyi, Hükûmetin söylediği gibi teğet
değil, yıkarak, yakarak geçmekte olduğunu göstermektedir.
Ayrıca uluslararası karşılaştırmalar da krizi
benzerlerimizden hem çok daha önce hem de çok daha derinden
yaşadığımızı ortaya koymaktadır.
Uluslararası Finans
Enstitüsü verilerine göre 2007 yılında yükselen ekonomiler ve
yükselen Avrupa ekonomileri sırasıyla yüzde 7,5 ve yüzde 6,5 büyürken
biz yüzde 4,5 büyümüşüz. 2007 yılında seçim nedeniyle kamu
harcamalarındaki artışa rağmen büyümenin bu seviyede
gerçekleşmesi, aslında Türkiye'nin dünyadan çok önce kendi krizini
yaşamaya başladığını göstermektedir.
Geçtiğimiz yıl ise bu ülkelerin büyüme hızlarıyla
Türkiye'nin büyüme hızı arasındaki farkın daha da
açıldığı anlaşılmaktadır. Bize benzeyen
ekonomilerin tamamı yüzde 5,7; Avrupadakiler yüzde 4,6 büyürken bizim
yüzde 1,9 büyüdüğümüz tahmin edilmektedir. Uluslararası Para Fonu ise
2008 yılında büyüme hızımızın bundan çok daha
düşük olduğunu ve yüzde 1de kaldığını tahmin
etmektedir.
IMF 2008in son
çeyreğinde Türk ekonomisinin yüzde 4,8 daraldığını
tahmin etmektedir. Bugün Hükûmetin üyesi olmakla övündüğü G-20 ekonomileri
arasındaki en düşük büyüme oranı budur dördüncü dönem için. 2009
yılında ise IMF Türk ekonomisinin yüzde 1,5 küçüleceğini
öngörmektedir. Bu, gelişmiş ve yeni sanayileşmiş
ekonomileri dışarıda bıraktığımızda,
bize benzeyen G-20 ekonomileri arasındaki en yüksek daralmadır.
Dünyayla
karşılaştırdığımızda ülkemizin
dünyadaki en yüksek işsizlik oranlarından birine
ulaştığı ortaya çıkmaktadır. Bizdeki yüzde
12,3lük orana karşılık krizin merkez üssü olan Amerika
Birleşik Devletlerinde işsizlik oranı bu yılın ocak
ayında yüzde 7,6dır. 2001 krizinden bu yana uluslararası
yatırımcılar açısından aynı kategori içinde
görüldüğümüz Brezilyadaki işsizlik oranı ise geçtiğimiz
aralık ayında sadece yüzde 7,9dur. Doğu Avrupanın en
sıkıntılı ülkesi olarak görülen Macaristanda dahi son üç
aydaki işsizlik oranı yüzde 8de kalmıştır.
Değerli milletvekilleri,
üretim ve büyümeye ilişkin öncü göstergeler ekonomideki daralmanın ve
işsizlikteki artışın ilerleyen günlerde tahminlerin de
ötesinde ağırlaşacağını göstermektedir.
Diğer taraftan bugüne kadar ekonominin gücü olarak görülen
bankacılık sistemi de reel sektördeki bu bozulmadan etkilenmeye
başlamıştır. 2008 Ekim-2009 Ocak döneminde tasfiye olunacak
alacaklarda yüzde 39,5 oranında artış gözlenmektedir. Reel
sektördeki sıkıntıların bankacılığa
sıçrama riskinin arttığı görülmektedir.
Son
uluslararası gelişmeler küresel krizin giderek daha da
ağırlaştığını, büyük umutlarla ilan edilen
paketlerin büyüsünü kaybetmeye başladığını
göstermektedir. Bundan daha da önemlisi son günlerde dikkatler bizim de
içerisinde yer aldığımız Avrupanın gelişen
ekonomilerindeki sorunlara yönelmiştir. Bu, ekonomimizdeki zafiyetlerin
yurt dışından daha ciddi olarak algılanmasına neden
olacaktır.
Sayın
milletvekilleri, uluslararası piyasalardaki kriz bizim gibi
gelişmekte olan ülkelere 2008in Ekim ayından itibaren yansımaya
başladı ancak Türk ekonomisi 2006 yılından sonra zaten
hızla yavaşlamaya başlamıştı. Bu yavaşlamaya
ekimden sonra bir de küresel kriz eklendi, işler
çığırından çıktı. Biz Cumhuriyet Halk Partisi
olarak 2007 yılından bu yana bunları dile getirdik. Krize
karşı tedbir alma ihtiyacını sürekli dile getirdik, ifade
ettik, Hükûmeti iyi niyetle uyarmaya çalıştık. Biz bunu yaparken
ekonomiden sorumlu bakanlar Artık gelişmiş ülkeler ile
gelişmekte olan ülkeler birbirinden ayrıştı. diyerek
ayrışma teorilerinin arkasına sığınmaya
kalktılar hatta son olarak krizi gelişmiş ülkelerdeki gibi
yaşadığımızı da ifade eden bakanlarımız
var. Sayın Başbakan ise krizi görmezden gelerek Hamdolsun teğet
geçecek. söyleminin arkasına sığındı. Başbakan
ve bakanları krizi ateşten bir top gibi görerek işi
sahiplenmedi. Gelinen noktada ise
ateşten top halkı kavurmaya başladı.
Değerli
milletvekilleri, bu noktada 2001 krizinde Hazine
Müsteşarlığı görevini yapmış bir
arkadaşınız olarak sizlere krizle mücadele ile ilgili
görüşlerimi de aktarmak isterim.
Bir
krizle mücadele etmenin ilk ve en önemli kuralı krizi doğru
algıladığınızı gerek iç gerekse dış
ekonomik aktörlere gösterebilmektir. Ekonomik aktörler nezdinde güveni tesis
etmeden krize karşı kapsamlı önlemler almak ve bu önlemlere
kamuoyu desteğini sağlamak mümkün değildir. Güvenin
sağlanamaması ekonomik aktörleri daha da ihtiyatlı kılmakta
ve ekonominin daralmasını hızlandırmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, Hükûmet başından beri krizi görmezden gelerek yerel
yönetim seçimlerine kadar gidebileceğini düşünmektedir. Bunun somut
örneği, krizi görmeyen, teğet geçeceği varsayımıyla
hazırlanan ve bu nedenle Mecliste kabul edildiği gün
gerçekçiliğini yitiren 2009 bütçesidir. Hükûmet tarafından bütçe
görüşmeleri esnasında yaptığımız tüm
uyarılar dikkate alınmamış ve Türkiye küresel krize
maalesef program ve bütçesi olmadan yakalanmıştır. Şimdi
ise Hükûmet gündemi sürekli ekonomi dışına çekmeye
çalışmakta, seçimlere ipteki cambazı gösterme senaryosuyla
girmeye uğraşmaktadır ama artık, sayıları 6
milyonu aşan işsizler, esnaflar, çiftçiler, emekliler,
çalışanlar, küçük ve orta ölçekli iş sahipleri Cambazı
göstermeyi bırak, bize işimizi gücümüzü geri ver! diye de
bağırmaya başlamışlardır. Öte yandan, kriz
karşısında Hükûmetin felç olmuş görünümü ekonomik aktörler
nezdinde hızla güven kaybına neden olmaktadır. Ülkemiz G-20
ülkeleri arasında krize karşı tedbir almayan tek ülke
konumundadır. Buna bağlı olarak zaten hızla daralmakta olan
talep, üretim ve artan işsizlik ekim ayından itibaren küresel krizin
de etkisiyle çığırından çıkmıştır.
Sayın
milletvekilleri, krizle mücadelenin ikinci kuralı, kapsamlı,
tutarlı ve gerçekçi bir program hazırlanması ve tavizsiz
uygulanmasıdır. Güven sağlayan bir program, sıkı mali
disipline rağmen büyümeyi de beraberinde getirebilmektedir. Bunun
örneği 2002 yılında yaşanmıştır;
sıkı maliye politikasına rağmen ekonomik aktörlere güven
veren bir program talebin normalleşmesini ve yüksek oranlı büyümeyi
de beraberinde getirmiştir.
Şimdi
krizle mücadelede oyun alanımız nedir, bunu görelim. Öncelikle eskisi
gibi sıcak parayla işleri idare etmek mümkün değildir.
Uluslararası Finans Enstitüsü 2008de 254 milyar dolar olan, Türkiye'nin
de içinde yer aldığı gelişen Avrupaya gidecek özel kesim
fonlarının 2009da 30 milyar dolara düşeceğini
öngörmektedir. Bu, cari açığımızdaki daralmaya rağmen
dış finansman sorunlarının giderek
ağırlaşacağını ortaya koyuyor.
Diğer
taraftan, daralan iç talebi uyaracak, bu suretle krizin üretim, büyüme ve
istihdam üzerindeki maliyetlerini hafifletecek genişlemeci bir maliye
politikasını uygulama imkânı da 2007 yılında izlenen
seçim ekonomisi nedeniyle büyük ölçüde heba edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, bahsettiğim bu hususlar çerçevesinde Türkiye'nin küresel
krizin etkilerini iç talebi körükleyerek hafifletme imkânı önemli ölçüde
daralmıştır.
Bu
gerçekler ışığında, başta büyüme, enflasyon,
dış açık ve bütçe büyüklükleri kapsamlı bir biçimde revize
edilmeli, tutarlı ve güven veren bir krizle mücadele programı
ivedilikle açıklanmalıdır. Önümüzdeki tasarı bu
programın bir parçası olarak kamuoyuna sunulmalıdır
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Öztrak.
FAİK
ÖZTRAK (Devamla)
ancak bu şekilde ürkekleşen ekonomik aktörlerin
ufkunu yeniden açmak, güvenlerini kazanmak ve harcamaya
başlamalarını sağlamak mümkün olacaktır. Gerçekçi ve
güven veren bir makroekonomik çerçeveye oturtulmadan getirilen bu yasal
önlemler, ekonomik aktörler nezdinde beklenen güveni yaratmayacağı
gibi elimizdeki sınırlı cephanenin de heba edilmesi
anlamına gelmektedir.
Türkiye'nin
asıl gündemi, yeni bir krizle mücadele programının bir an önce
açıklanmasıdır. Hükûmet bu asıl gündeme
odaklanmalıdır. Bunun dışındaki yaklaşımlar
bugün vatandaşlarımızın çektiği
ıstırabı daha da artırmaktan başka bir işe
yaramayacaktır.
Sözlerimi
tamamlarken yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Öztrak.
Demokratik
Toplum Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili Sayın Hasip
Kaplan.
Buyurun
Sayın Kaplan.
DTP GRUBU
ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Politika yolunda asla geri gitmemeli,
adımlarınızı değiştirmemeli ve
yanlışlarınızı kabul etmemelisiniz yoksa
kaybedersiniz. demiş. İmza, Napolyon. Onun anısına
Brükselden
Bu
küresel kriz dönemlerinde gerçekten en önemli konuların başında
dürüstlük, şeffaflık ve namuslu siyasete ihtiyaç duyuluyor. Eğer
bu konuda toplumda siyaset kurumunun yarattığı bir güvensizlik
varsa, hâlâ Meclisimiz siyasi etik yasasını
çıkaramamışsa, siyasi etik komisyonu yoksa, kurulu yoksa
Meclisimizin, bizim bu küresel krizin mücadelesini yapmamız, stratejiler
geliştirmemiz de mümkün değildir. Bu, çok basit bir denklemdir. Eğer siyaseti bir parti kendi çıkarı
veya etrafındakilerin çıkarı veya iş birliğindekilerin
çıkarı olarak görür, ülke, toplum, devlet çıkarı üzerine
kurarsa, sonucu, o toplumun, o ülkenin bütün fertlerine sirayet eder.
Şimdi,
böyle bir siyaset anlayışı karşısında küresel
krize bakış açısı önlemleri de ona göre belirliyor.
Eğer bakış açınız yanlışsa ona göre önlem
alırsınız, teşhisiniz yanlışsa ona göre ilaç
uygularsınız. Şimdi, devasa bir küresel kriz yaşanıyor,
iş yerleri kapanıyor, sanayi her gün işten çıkarmalarla
meşgul, tekstil sektörü kan ağlıyor, inşaat sektörü
geriliyor ve tensikatlar 1 milyon işçi çıkarma düzeyine
gelmişken, şu an biz ne yapıyoruz? Küresel krize aspirin
tedavisi uyguluyoruz, aspirin. Bunun içinde bir iki tane iyileştirici
düzenleme var diye elbette ki kökten bir karşı duruş
göstermedik. Örneğin bu bölümde, iki yıldır Meclisteyim hep
söylerim: Habur Sınır Kapısından Mersine kadar, Adana,
Antakya, Dörtyol, İskenderun, Antep, Kilis, Şanlıurfa,
Viranşehir, Mardin, Diyarbakır, Şırnak. Kardeşim, her
tarafta göze çarpan bir manzara var. Nedir bu manzara? Bakıyorsunuz tanker
mezarlığı. Bakıyorsunuz tır kamyonlarının
mezarlığı. Ne bunlar? Hepsi de eski model araçlar. Bir dönem
Habur Sınır Kapısından gitmiş, gelmiş. Ee, vergi
borçları var. Atamıyor, satamıyor, vergisini ödeyemiyor.
Ticaret, sanayi odaları iki sene gelip gittiler buraya. Dedim ki: Ben
muhalefetim, ben söylersem iktidar yapmaz. Gidin iktidara ve çoğunun zaten
ticaret odalarının durumu iyi, iktidarla da iyisiniz. Gidin onlara
söyleyin. Zaman zaman Maliye Bakanlığının ilgililerine
dedim: Ya, bunu niye yapmıyorsunuz? Siz her şeyi affeden bir
iktidarsınız. SSK af, vergi af, imar af, inşaat af, her
şeyde af var. Ya, niye bu olmuyor? Bilmiyorum ama bu sefer nasıl
olduysa bu tasarıya eski model araçları işte teslim etmek kaydıyla
vergi kaydının borcundan, faizinden kurtulma imkânı getirildi.
Bu şekilde de vatandaşın o araçlardan kurtulma imkânı
getirilecek.
Evet,
buna biz Hayır demeyiz. Doğru olan politika da bu. Ama
arkasından, getirilen bu düzenlemenin küresel krize ne tür çözüm getirip
getirmediğini sorgularız. Şunu sorarız: Yani ülkenin
gündemi ile AK PARTİ Hükûmetinin gündemi arasında bir problem var.
Şimdi, Yap-İşlet-Devret Yasası çıkıyor,
varlık barışı çıkıyor, enerji piyasaları
yasaları çıktı bu on sekiz ay içinde, şans oyunları
çıktı, mayınların temizlenmesi Mecliste, Karayolları
Kanunu Mecliste, ARGE çalışmaları bitti; enerjiyle ilgili ne
politikanız var? Yok. 50 milyar ithalat, doğal gaza para veriyor bu
ülke. Enerji konusunda millî bir politikanız, ulusal bir politikanız,
önünüzü gören bir politikanız var mı?
Atatürk
Barajından, Keban Barajından, Karakaya Barajından, GAP
projesinden yüzde 48,7 oranında elektrik enerjisi sağlıyorsunuz.
Hem bu ülkenin doğu ve güneydoğusunda, ta Malatyadan
başlayarak, hatta Erzincandan başlayarak ta Şanlıurfaya
kadar birçok araziyi sular altında bıraktınız, evet,
ülkenin çıkarları için; elektrik elde ettiniz, evet, o da ülkenin
çıkarları için ama el insaf! O sular altında
bıraktığınız Erzincandan, Malatyadan,
Elâzığdan ta Şanlıurfaya kadar, Adıyamana kadar o
bölgeye de, bu yüzde 50 enerji sağladığınız bölgeye
yüzde 10 katılım payı, o bölgeye yatırım, o
kazandığınız gelirden o topraklara da biraz bırakmak
gibi bir projeniz olamaz mıydı? Olabilirdi, bu bir çözümün
parçası olabilirdi.
Yine bir
şey daha: 1 milyon 852 bin hektar arazi sulanacakken-sadece GAP projesinin
yüzde 14ü- bunun 285 bin hektarı sulanıyor. Peki,
İşsizlik Fonundan paraları oraya verdik, her sene 1,5 milyar;
1,3 milyar para veriyoruz, bununla sulama kanalları yapacağız.
Yok öyle bir şey, hani? Bir senedir paketi açıldı GAPın;
hani, ne oldu o paralara, ayrılan paraya? Ne yatırım
yapıldı? Bir tek bir şey yapıldı, GAP İdaresinin
adresi değişti, aldılar Ankaradan Şanlıurfaya
getirdiler, memurların okul ve ev, ikamet adresleri değişti.
Olay bu değil. Bakın, bu sulama projesi için sadece,
yaşadığımız kuraklık dikkate
alındığında, sadece GAP projesinde bir
hızlandırma, Meclisin, bütün partilerin konsensüsü
sağlanırsa, 1 milyar 800 milyon hektar sulama yapılırsa,
bu, tam tamına 4,5 milyon kişinin istihdamı demektir, 4,5 milyon
ve sadece istihdam, sadece çalışan, sadece işsizliğe, bir
kalemde, TÜİKin resmî rakamları kadar işsize iş demek.
Gelin o zaman, konuşalım. Başka yerlere
harcadığımız, silaha harcadığımız,
askerî harcamalara yaptığımız paraları, bunları
bir ölçüp biçelim. Ordular dünyada küçülüyor; teknik, modernleşme, nitel,
dijital, uydu çağında yaşıyoruz. Artık, silahlar,
lazer, tıpkı uzay filmlerindeki gibi olmaya başladı, dünya
değişiyor. Yani, buraya harcadığımız
paraları kısarsak, bu yatırımlara döndürürsek ve ekonomi
politikamızı G-20 zirvesinden sonra yeniden rotalandırırsak
bu ülkede krizi çözmek için bir şeyler yapabilir miyiz? Bunu
yapmıyoruz. Biz kolayını bulmuşuz; her şeyi basmaya,
her şeyi dağıtmaya, her şeyi susturmaya...
İnanın
bazen vicdanlarımızı sızlatan şeyler oluyor.
Bakın, sağlık, eğitim için buradayız. Bu
gördüğünüz fotoğraf; gencecik bir çocuk, on altı
yaşlarında, izinsiz gösteride gaz bombası fişeği
gözüne isabet ediyor, iki gün önce.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP
KAPLAN (Devamla) Yani, şimdi, bizim verdiğimiz vergilerle okulda
okuyan bu çocuk gaz bombası fişeğiyle vuruluyor; sonra,
Diyarbakıra getiriliyor, Tıp Fakültesinde bir gece tutuyorlar,
gözünü alıyorlar ve ertesi sabah taburcu ediyorlar. Şimdi babası
aradı beni.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Gözü yok mu?
HASİP
KAPLAN (Devamla) Bir gözünü almışlar. Şimdi babası
aradı, Ertesi sabah oğlumu taburcu ettiler; fenalaştı,
şimdi Cizre Devlet Hastanesine kaldırdım. Arkadaşlar,
insanlara duyarlı, saygılı olmadığımız
sürece, ekonomimiz de süper olsa bir şey yazmaz. Şu fotoğrafa
iyi bakın: (Demokratik bir toplumun asgari ölçüsü konuşmaktır,
ifade hürriyetidir.) Yerde sürüklenen bir anne, ellerinden tutmaya
çalışan beş altı yaşlarında bir çocuk, bir
fotoğraf. Bu fotoğrafı anlamadan hiçbir şeye çözüm
bulamayız. Birbirimizi anlamadan, birbirimizin demokratik talepleri
karşısında daha olgun davranamadan,
kadınlarımızın bu ülkenin insanları olduğu
gerçeklerini görmeden, bu kadınlarımızın bunu hak
ettiğini, hak etmediğini tartmadan biz
yarınlarımızı güvence altına bağlayamayız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP
KAPLAN (Devamla) - Bizim burada söylemek istediğimiz, gerçekten küresel
kriz konusunda gerçekçi reçeteler: Bir, enerji politikaları. İki,
GAP. Üç, askerî harcamalar. Dört ve en önemlisi, Türkiye'nin yeni ekonomi
politikasının şekillenmesi. Meclisin önünde duran en önemli
görev budur, bunun araştırılması, bununla ilgili bir
komisyonun kurulmasıdır. Biz küresel kriz komisyonunun
kurulmasıyla etkili çözümlere ulaşacağımıza
inanıyoruz.
Teşekkür
ediyorum. Bu duygularla bu açıklamayı yaptım. (DTP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
AK
PARTİ Grubu ve şahsı adına Denizli Milletvekili Mehmet
Yüksel.
Sayın
Yüksel, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK
PARTİ GRUBU ADINA MEHMET YÜKSEL (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; 329 sıra
sayılı İşsizlik Sigortası ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
ve teklifler hakkında AK PARTİ Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
İhracatımızın
karşılaştığı iki önemli engeli birlikte
değerlendirecek olursak değerli milletvekili arkadaşlarım,
birincisi: Geçtiğimiz dört beş yıl içerisinde
yaşadığımız, Uzak Doğu ülkelerinden
nüfusları dünyanın yarısını bulan Çin, Hindistan,
Pakistan gibi ülkelerin dünya piyasalarına girmeleri; bilhassa Türkiye
için, ülkemiz için tekstil ham maddesi, tekstil hazır giyim ürünleri ve
diğer sanayi ürünlerinin üretimi ve ihracatında müşteri ve pazar
kaybımıza sebep olmuşlardır. Bu konuyla ilgili durum
şu: Geçtiğimiz ocak ayı içerisinde Almanyanın Frankfurt
ilinde yapılan Heimtextil Fuarında, kaybettiğimiz bu
pazarın tekrar kazanılmaya başlandığını,
müşteri dönüşlerinin yapıldığını sevinerek
müşahede etmekteyiz. İhracatçılarımızdan, fuara
katılan işletmelerimizden aldığımız bu bilgiler
ışığında, kaybettiğimiz bu pazarların
dünyada yaşanan kriz sonucu bize doğru dönmeye
başladıkları bilgisi alınmıştır.
İkincisi
ise: Hâlihazırda, dünyada finansal krizin ülkemizdeki etkisiyle
yapılan farklı farklı yorumlar sonucunda, dünyaya
baktığımızda, Amerika Birleşik Devletleri'nden Uzak
Doğuda Japonyaya kadar ve Avrupa ülkelerine kadar, ekonomik ve sosyal
hayatı etkileyen bu olumsuzluklar sonucunda bu ülkelerde, dünyanın bu
ülkelerinde piyasa daralması ve işsizlikler artmıştır.
Bunun getirdiği sonuçlar itibarıyla da bilhassa ülke olarak
ihracatımızın yüzde 65ini yapmakta olduğumuz Avrupa
Birliği ülkelerinde piyasa daralması sonucunda bizim de
işletmelerimizde sıkıntılar yaşanmaya
başlanmış ve işçi çıkarmaları yaşanmaya başlanmıştır.
Bu mevcut işletmelerimizin işlerini kolaylaştırabilmek,
işçi çıkarmalarını engelleyebilmek anlamında, onlara
bu konuda destek vermek anlamında İşsizlik Sigortası
Kanununa göre ödenmekte olan kısa çalışma ödeneği süresi
üç aydan altı aya çıkarılmış, miktarı da yüzde 50
oranında artırılmıştır. Bu konuda
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızın
gayretleri yanında onlara destek veren sendikalarımıza da
ayrıca teşekkür ediyorum.
Bunun
uygulaması ise şöyle olacaktır değerli
arkadaşlarım: Bu kısa çalışma ödeneğinden
yararlanmak isteyen işletmelerimiz illerindeki İŞKUR müdürlüklerine
müracaat edecekler, daha sonra da Bakanlığımızın,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızın
İş Teftiş Kurulu Başkanlığınca
yapılacak durum tespitleri sonucunda bu kısa çalışma
ödeneği desteği işletmelerimize verilecektir. Bu anlamda, bugüne
kadar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
personelimizin, başta Sayın Bakanımız olmak üzere,
göstermiş olduğu özverili çalışmaları, tahmin ederim
bir müddet daha devam edecektir.
Bu
yasalar içerisinde, yine, piyasayı çok yakından ilgilendiren, âdeta
iç piyasanın dinamiği olarak gördüğümüz çekle ilgilidir. Çekin
kullanımında 2008 yılının ikinci yarısından
itibaren piyasada, âdeta, esnaf arasında, tüccar arasında, sanayici
arasında çek kesilmez olmuştu veya en aza inmişti. Sebebi ise
çekin, yasa gereği, üzerindeki tarihte değil, ibraz edildiği
anda tahsil edilmiş olmasıdır. Bu, yasadan kaynaklanan
sıkıntı sonucunda, piyasalardaki bu nakit darlığı
sebebiyle de verilen çekler vadesinden önce tahsil edilmeye başlayınca,
âdeta, işletmelerimiz çek kesmez olmuştur. Bu da piyasadaki
canlanmayı engellemiş, piyasadaki nakit darlığını
aşmada zorluğa sebep olmuştur. Buna dikkat edilmesi, bunun
tespiti sonucunda da yine hazırlanan bir yasa ile bu çekteki vadenin,
üzerinde yazılı olan vadede ancak tahsil edilebileceğini
gerçekleştirmeyi sağlayacak kolaylık getirilmiş ve 19uncu
maddeye ilave edilen geçici 2nci maddeyle de 31/12/2009 tarihine kadar
üzerine yazılı keşide tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap
bankaya ibrazı geçersizdir. ibaresi konmuş ve böylelikle de 31/12/2009a
kadar piyasada dolaşan ve verilen çeklerin, ancak üzerindeki tarihte
tahsil edilebileceği kararına varılmış ve bu tarihten
önce herhangi bir ibraz esnasında Karşılığı
yoktur. kaşesi artık vurulmayacaktır. Tahmin ederim bu da
daralan piyasaya, nakit darlığı çeken piyasada piyasanın
hareketlenmesi noktasında mutlaka olumlu yönde etkili olacaktır diye
düşünüyorum.
Diğer
bir konu da, 5084 sayılı, teşvikle ilgili. Bu da, bölgeler
arasındaki dengeyi sağlamak amacıyla hazırlanmış
olan ve kırk dokuz ilimizde uygulanmakta olan bu teşvik
yasasının 31/12/2008 tarihinde sona ermiş olması sebebiyle
yaşanan bazı zorluklar ve sıkıntılar vardı.
Burada da, yine, bu kırk dokuz ilimizdeki yatırımcılarımızı
rahatlatacak, onların merakla beklediği bir konuyu
açıklığa kavuşturacak bir gelişme de bu kanun
maddesinde oldu ve burada da süre kesintisiz olarak 31/12/2009 tarihine kadar
bir yıl uzatılmış oldu ve 5084 sayılı
teşvikin uygulandığı kırk dokuz ilde artık
31/12/2009 tarihine kadar süre uzatılmış oldu.
Diğer
bir konu da, yine, şu ana kadar piyasalarımızda
işletmelerimizin, tüccarımızın, esnafımızın
BAĞ-KUR, SSK prim ve vergi borçlarının
yapılandırılmasıyla ödeme güçlüğünün aşılmasında
onlara bir nebze yardımcı olmuştuk, ama, yine bu
işletmelerimizin bağlı oldukları oda ve borsalara olan
borçlarından dolayı gecikme zamları da bir tarafta
yığılmaya başlamış, birikmeye
başlamış, orada da aynı sıkıntılar çekilmeye
başlamış ve odalarımız, işletmelerimize gerekli
olan belgelerin verilmesinde borçların kapatılması sorusunu getirdiğinde
işletmelerimiz sıkıntıya düşmüş, bunun da
aşılması noktasında bir çalışma
yapılmış ve 32nci maddeye geçici 16ncı madde ilave
edilmiş ve bu ilaveyle de, üyelerin oda ve borsalara, oda ve
borsaların da birliğe ödenmiş aidat borçlarına ait gecikme
zamlarının tamamıyla, bu maddenin yürürlüğe giriş
tarihinden itibaren altı ay içinde üyelerin oda ve borsalara, oda ve
borsaların birliğe olan aidat borçlarının
tamamının ödenmesi hâlinde bu borçlara ait gecikme zamları
silinir diyor. Bunda da esnafımıza, işletmelerimize ayrı
bir kolaylık getirilmiş oldu, gerek ihalelere girişte gerek
diğer yetki belgelerinin alımında borcu olmasından
dolayı bu belgeleri alamayan esnaflarımız bir nebze de bu yasanın
çıkmasıyla rahatlamış olacaktır.
Onun
dışında bir de bu teşviklerin yanında bir o kadar da
önemli olan çalışma kültürüdür değerli arkadaşlarım.
Meslek edindirme kursları bu konuda çok önemlidir. Bilhassa ihracat için
yapılan üretimlerde çalışma kültürü çok önemlidir,
vasıflı eleman konusu çok önemlidir çünkü sıradan bir iş
değildir. Sonucunda en küçük bir yanlış sebebiyle ihraç edilen
malın geri iade edildiğini görüyoruz ve piyasalarda bu konuda da
olumsuzluklar yaşandığını görüyoruz. Bu anlamda -ister
doğusunda ister kuzeyinde ister güneyinde- eğer ihracat üretimiyle
ilgili bir kültür gelişmemişse, böyle bir çalışma kültürü
yoksa mutlaka bu firmalarımız sıkıntı
yaşayacaklardır. Eğer biz doğu ve güneydoğu
illerimizde, kuzeyinde, batısında, diğer illerimizde
yatırımlar yapıp burada sanayimizi geliştirmek istiyorsak
buradaki insanlarımızı da meslek edindirme kurslarıyla
hızlı bir şekilde vasıflı bir eleman hâline getirmeli
ve kalifiye çalışanlar hâline getirmeli; bunların iş
hayatına katkıları, çalışma hayatına
katkıları sağlanmalı ve bu anlamda da vasıflı
işçi yaratılmış olur diye düşünüyoruz.
Bunun
dışında, bunun en canlı örneği de geçtiğimiz
haftalarda Mısıra gittiğimizde
Değerli Devlet
Bakanımız Kürşad Tüzmen Beyle, milletvekili
arkadaşlarımızla ve iş adamlarıyla
yaptığımız seyahat sırasında Mısırda
İskenderiyede ve Kahirede Türk iş adamlarını
dinlediğimizde en başta gelen, sıkıntıların
başında, önünde, oradaki çalışma kültürü idi. Orada
buldukları Mısırlı işçilerin dört gün iş yerine
gelip üç gün gelmediklerini, arkadan işçiyi aramaya
başladıklarını ve verimin düştüğünü söylediler.
Oradaki pek çok Türk işletmeleri, Türk fabrikaları, sanayicileri ana
konudaki ustabaşı diye tabir edilen elemanlarını
Türkiyeden götürmeye başlamışlar. Böyle bir sıkıntı
yaşıyorlar. Aynı şeylerin bizim ülkemizin diğer
beldelerinde, bölgelerinde yaşanmaması anlamında meslek
edindirme kursları konusunda da mutlaka çalışmalar yapmak
zorundayız diye düşünüyorum.
Bunun
yanında, bu sıkıntıları aşabilmek için Sanayi ve
Ticaret Bakanlığımızın da 2008 yılı
içerisinde toplam 1,7 milyar YTL bazında bir can suyu kredileri
olmuştur. Bu da Sanayi ve Ticaret Bakanlığımızın
bu çalışmalara verdiği önemli desteklerden bir tanesidir. Sanayi
ve Ticaret Bakanlığı olarak Sayın Başbakanımızın
ve Hükûmetimizin desteğiyle gerçekleştirdiği en önemli çalışmaların
başında sanayi envanteri olarak isimlendirilen ve
yıllardır özlemini çektiğimiz Girişimci Bilgi Sisteminin
ve Sanayi Strateji Belgesinin hazırlanması olmuştur. Dokuz ay
gibi rekor sayılacak sürede hazırlanan ve ilk olan Girişimci
Bilgi Sistemi eylül sonu itibarıyla tamamlanmıştır. Türkiye
çapında faaliyet gösteren 2 milyon 10 bin 377 işletmenin âdeta
MRını çeken bu sistemle artık ekonomimizin kılcal
damarlarına kadar 3.800 sektör bazında izleme yapılabilmektedir.
Bu
çalışmayı sanayi envanterinden Girişimci Bilgi Sistemine
çevirdik. Çünkü sanayi envanteri olarak yapılsaydı 2007
yılı sonu itibarıyla ancak 302 bin işletme kapsama
alınabilecekti. Oysa günümüz dünyasında ise ekonomi sadece sanayi işletmelerinden
oluşmuyor. Ticaret ve hizmet sektöründe yer alan işletmeler de
artık global ekonominin en önemli hususları arasında yer
almaktadır.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, Girişimci Bilgi Sistemi verileri
doğrultusunda Türkiye'nin geleceğinin tasarlanması yolunda
hazırladığımız ve Avrupa Birliğine de sunulan
Sanayi Stratejisi Belgesinde vizyonumuzun orta ve yüksek teknolojide Avrasya
ve Avrupanın mal ve hizmet üretim üssü olarak belirlenmesinde ve bu
vizyona yönelik olarak benimsenen stratejik hedeflerse şunlar: Güçlü
şirketler yaratmak, orta, yüksek teknoloji
ağırlığını artırmak, geleneksel sektörlerde
yüksek katma değerli yapıya dönüştürmektir.
Bu
hedeflere varma yolunda, Türkiye, eğitimli genç nüfusuyla gerekli
altyapıyı oluşturduğu takdirde ARGE
yatırımları açısından çok önemli yatırım üssü
olabilecek potansiyele sahiptir. İşte, bu çerçevede, 2008
yılı içerisinde çıkardığımız ARGE Destek
Yasasıyla, ARGE çalışmalarına vergi muafiyetinden kamu
yüklerinin azaltılmasına kadar dünya örneklerinden çok daha fazla
nitelikli destekler verilmiştir. ARGE çalışmalarına 2023
yılı sonuna kadar sürdürülecek destekle işletmelerimizin ARGE ve
yenilik harcamalarının tamamı gelir ve kurumlar vergisinden muaf
tutulacaktır.
Teknolojik
bilginin üretilmesini, üretilen bilginin ticarileştirilmesini, üründe ve
üretim yöntemlerinde ürün kalitesi ve standardının yükseltilmesini,
verimliliği artıracak ve üretim maliyetlerini düşürecek
yeniliklerin geliştirilmesini sağlamaya dönük belgeler olarak
tasarlanan teknoloji geliştirme bölgeleri, teknoparklar sayısı
2008 yılı sonu itibarıyla 31e, faaliyete geçenlerin
sayısı da 20ye yükselmiştir.
Değerli
milletvekilleri, 2008 yılı içerisinde verilen toplam can suyu
kredileri, sözümün başında da belirttiğim gibi, 1 milyar 700
milyon YTLye ulaşmakta, bu da KOSGEBin şu ana kadar
hazırladığı ve bundan sonra da 2009 yılında devam
edeceği desteklerin bir işareti, bir delilidir. Yine, KOSGEB
Yasasında -şu anda Sanayi Ticaret Komisyonundan geçen hâliyle-
yakında Meclisimize gelecek olan KOSGEB tanımında bir
değişiklik yaparak, sadece üreten, üretim yapan esnafımız
ve tüccarlarımız, sanayicimiz değil, hizmet sektörünün de
aynı şekilde can suyu kredilerinden yararlanması
sağlanacak; bu da, yine, piyasamızda bir olumlu etki yapar diye düşünüyorum.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, bu kanunların
hazırlanmasında emeği geçen başta Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanımız olmak üzere personeline, ilgili
bakanlıklarımızın personeline, Meclisteki bütün
partilerimizden milletvekili arkadaşlarımıza
huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Bu yasaların ülkemize
hayırlar getirmesini diliyor, hepinizi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yüksel.
Şahsı
adına Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan.
Buyurun
Sayın Ayhan. (MHP sıralarından alkışlar)
Sayın
Ayhan, süreniz beş dakika.
EMİN HALUK AYHAN
(Denizli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
muhterem milletvekilleri; 329 sıra sayılı Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasıyla İlgili Kanun
Tasarısının ikinci bölümü hakkında şahsım
adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Tasarının genel
gerekçesinde dünyada yaşanılan ekonomik krizin ülkemizi
etkilediği cihetle birtakım düzenlemelere gidildiği hususu yer
almaktadır. Esasen bu tasarının çok önemli bir kısmı,
Maliye Bakanlığı bürokratlarınca,
yaşadıkları uygulamalardan doğan problemleri gidermeye
yönelik, aylarca önce, hatta onların ifadesiyle yaz sonunda
hazırlanmış bir değerlendirmeden oluşan
tasarıdır. Buna rağmen, Hükûmetin ifade ettiği gibi, krize
karşı bir önlem olarak lanse edilen bu yasa
tasarısının temelde yaz sonunda hazırlandığı
düşünüldüğünde, Hükûmet, gerçeğe dayanmayan, gerçekçi olmayan
hedefleri içeren, iç ve dış ekonomik çevrelerce âdeta alay edilen
2009 yılı makroekonomik hedefleri ve bütçe hedeflerini niye
değiştirmemiştir, anlaşılamamıştır.
Bunu şunun için söylüyorum: Bütçe hazırlanmaya
başlandığında kriz gözükmediği için mesnedi ve
dayanağı olmayan makroekonomik hedefler ve bütçenin Türkiye Büyük
Millet Meclisine sunulduğu ifade ediliyordu, onun için deniyordu.
Şimdi, kolayca
çözülebilecek bir kanun teklifi için krizi bahane ederek otuz bir maddeyi
aşan bir tasarıyla geldiniz. Önemli bir kısmının
çıkarılmasına rağmen, geçici maddeler hariç otuz beş
madde olarak geçireceksiniz ve yasalaşacak.
Bakanın
uzlaşmacı tutumuna teşekkür ediyorum ancak Sayın
Bakanım, bu tasarı şimdi, Denizlide siz iktidara
geldiğinizden beri organize sanayide işten çıkan 10 binden fazla
işçinin işini geri getirecek mi? O bölgede yüzde 30lara varan enerji
kullanımının düşüşünü geri getirecek mi? Yüzde
90lardan yüzde 65lere düşen merkezî yönetim bütçe gelirleri
tahsilat/tahakkuk oranını tekrar artıracak mı? Bu oran
Tunceli ilimizde bile yüzde 85ler düzeyinde. Dört ay üst üste yüzde 20ler düzeyinde
düşen ihracatı geri getirecek mi? 500 milyon dolar düzeyinde olan
teşvik belgeli yatırım taahhüdünün 100 milyon dolarlara
düşmesini bu kapsamda önleyecek mi? Denizli için teşvik
kapsamında yatırımlardaki 5 binlerdeki istihdam öngörüsünün
binin altına düşmesini önleyebilecek mi? Denizlide kapanan iş
yerlerini geri getirecek mi? Buldan, Babadağ, Yatağan,
Kızılcabölükte kapanan KOBİler geri mi gelecek?
Şimdi Resmî
kayıtlara göre iş kaybı yok. diye zaman zaman
bazılarının bize cevap verdiğini görüyoruz. Kayıt
dışı istihdamın yüzde 45ler düzeyinde olduğunu
güvenmediğimiz TÜİK rakamları söylüyor. Güvenmedik diyoruz,
çünkü yüzde 20 düşen tekstil üretiminin yüzde 40
arttığını ifade ediyorlar.
Sayın Bakan, siz iyi
niyetli olabilirsiniz, Denizlinin tüm firmalarının bütün problemlerini
çözmek için çok gayret gösterebilirsiniz ama bu neyi çözebilir? Bize ister
söyleyin ister söylemeyin, ister itiraf edin ister etmeyin ama ülke ekonomisi,
sanayisi sizin uyguladığınız politikalarla bu duruma
düştü.
Bakın, biz bu konuda
Komisyonda söyledik. 2009 hedefleri görüşülürken 2007, 2009
yılları fert başına geliri dolar bazında Maliye
Bakanı ifade etti. 2008i söylemedi. Neden? 2008den 2009a düşüyor
fert başına millî gelir, ondan. Söylendiğinde bu rakam, ortalama
kur hedefi 2009 için 1,40tı. Şu anda dolar 1,70; şubatta hem
de. Doğruyu ne zaman söyleyeceksiniz? Gerçekten ahirette mi söylenecek!
Orada zaten biliyorlar doğruyu.
Sayın Bakan, burada
bütçe görüşülürken iki ay boyunca bütün rakamların, bütçenin
titizlikle tasarlandığını söylendi. Son dakikada kesintiler
yaşandı. Bunları niçin söylüyorum? Bütçe hakkı
gasbedildiği için.
Bu yasayla yeniden
yatırım mı yapacağız? Esnafa kredi mi
bulacağız? Ödenmeyen vergileri mi erteleyeceğiz? Hasadı,
borcunu ödemeyen çiftçiyi mi destekleyeceğiz?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Ayhan.
EMİN HALUK AYHAN
(Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
İşsiz kalanlara
yeni iş mi bulacağız? Sizin uyguladığınız
teşvik yasasının tahribatlarını mı
önleyeceğiz? Düşen ihracatı mı artıracağız?
Azalan vergi gelirlerini mi artıracağız? Kapanan sanayi
işletmelerini mi açacağız? Burnundan soluyan nakliyecinin mi
sorununu çözeceğiz? Memur ve emeklilerinin sorunlarını mı
halledeceğiz? Tabii ki hiçbiri olmayacak. Amacı, sadece 29 Martı
atlatmaya yönelik tedbir alıyor imajını ortaya koymak olan bu
tasarı millet için bir umut değil hüsran olacaktır.
Uzak Doğudan tekrar
gelen ihracat talepleri için düzelecek dediğimiz tekstil, konfeksiyon
ihracatının tekstil ve ham maddeleri için 1-16 Şubattaki
azalışı yüzde 42dir, hazır giyim ve konfeksiyonda yüzde
38dir.
Bakın Ahmette,
Mehmette bir şeyler oluyor, bize de düşecek, orada pişen bizim
de olacak. diyebilirsiniz. Ancak, netice itibarıyla, kendi gücünüzle,
imkânınızla bir şeyler organize ederseniz sorunu çözersiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
EMİN HALUK AYHAN
(Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Ayhan.
Sayın milletvekilleri,
bölüm üzerinde soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.
Sayın Tankut
YILMAZ TANKUT (Adana)
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakana sormak
istiyorum: Bugün itibarıyla -basında da yer aldığı
gibi- açıklanan resmî rakamlara göre Türkiye, Güney Afrika ve İspanyanın
arkasından işsizlikte dünya 3üncülüğüne yükselmiştir.
Görüşmekte olduğumuz çeşitli kanunlarda değişiklik
yapan ve istihdamı artırma amacına yönelik bu tasarıyla
işsizlikteki dünya 3üncülüğü sıramızın
değişebileceğine inanıyor musunuz?
Bu tasarının dışında
Adana, Gaziantep, Denizli, Bursa, Kocaeli ve diğer sanayi kesimimizin
yoğun olarak bulunduğu illerimiz ve çevrelerindeki fabrikaların
ve istihdam sağlayan sanayi tesislerimizin bloklar hâlinde kapanmasının
önüne geçebilmek için Hükûmet olarak hangi acil tedbirleri almayı
düşünüyorsunuz?
Özellikle dün burada ifade
ettiğiniz sektörel ve bölgesel teşviklerle ilgili düzenlemeleri hangi
tarihte gerçekleştireceksiniz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Tankut.
Sayın
Coşkunoğlu
OSMAN COŞKUNOĞLU
(Uşak) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, tabii,
istihdam konusunda, işsizlik konusunda en kaygı duyan bakanlardan
biri olarak bu konuda uğraşıyor fakat diğer
bakanlıkları ilgilendiren konular da var.
Birincisi: İstikrar ve
güvenin ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Yüksek Planlama Kurulu
kararlarının, Resmî Gazetede yayımlanmış
kararların uygulanmadığı bir ortamda istikrar ve güvenden
söz etmek zor olur. Bunların uygulanması için girişimde
bulunacak mısınız?
İki: Yapısal
sorunların işsizliğe yol açtığını
söylediniz, hepimiz de biliyoruz. Örneğin, çiftçiyi perişan eden
tarım politikaları sonucu köylerden kente olan göç
işsizliğe çok önemli olumsuz katkılarda bulunuyor. Bunu
değiştirebilmek için tarım politikalarının yeniden
gözden geçirilmesi yönünde önerilerde bulunacak mısınız?
Üçüncü sorum: Bir etki
analizi yapılmış mıdır bu
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Sayın Doğru
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanımıza sormak istiyorum: Konut edindirme yardımı
ödemelerini alamayan birçok insan vardır, bu ödemeler ne zaman
tamamlanacaktır?
İkinci
soru olarak
Sosyal Güvenlik Kurumu olarak serbest eczanelerden ilaç temininde
ilaçların kupürü kesilerek işlem yapılıyor. Bu kupür
kesilmesi artık modern çağda ilkel bir görüntüyü arz ediyor.
Elektronik ortamda işlemlerin yapıldığı, sahte kupür
ve ilaç durumunun da ortadan kaldırılacağı bir sistem
geliştirmeyi SGK olarak düşünüyor musunuz? Ayrıca, SGKlarda ve
çeşitli hastanelerde büyük oranda eczacı açığı
vardır, eczacı almayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Doğru.
Sayın
Paksoy
MEHMET
AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın
Bakan, bugün yanıma bir dostum geldi. Altı ay önce bir bankanın
kredi kartına 9,09 TL borcu kalmış, hiçbir tebligat
yapılmamış, en son mahkemeden bir yazı geliyor, altı
ay sonra, ödemediği 9,09 TLnin 814,01 TL olarak ödenmesi isteniyor. Böyle
bir tablo karşısında ekonomiyi nasıl düzelteceğiz?
İkinci
sorum: 3 Aralıkta mısırını Toprak Mahsulleri Ofisine
veren çiftçi yetmiş beş günden beri parasını alamıyor.
Ama yirmi gün içerisinde çiftçinin ürün parasının ödeneceği
taahhüt edilmişti. Çiftçi o tarihte 38 kuruştan verilen
mısırını
Şimdi serbest piyasada mısır 45
TLdir. Çiftçi parasını alamadığına mı
yansın, zarar ettiğine mi yansın?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Asil
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Sayın Bakan, 5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 41inci
maddesinin (a) bendi ile aynı Kanunun 4ncü maddesinin birinci
fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalı
kadının iki defaya mahsus olmak üzere, doğum tarihinden sonra
iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla, hizmet akdine istinaden
iş yerinde çalışmaması ve çocuğunun yaşaması
şartıyla talepte bulunan süreleri borçlanma imkânı
getirilmiştir. Kanunun verdiği bu borçlanma imkânı maalesef
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının 2008/111
sayılı Genelgesiyle kısıtlanmıştır. Örnek:
Yasada olmamasına rağmen doğumun,
çalıştığı iş yerinden ayrıldıktan sonra
üç yüz gün içinde gerçekleşmesi gibi pek çok mağduriyetler
oluşturulmuştur. Mağduriyetler oluşturan bu genelgeden
bilginiz var mı? Bu genelgeye izniniz var mı? Bugüne kadar kaç
sigortalı borçlanma için müracaat etmiş, bunlardan kaçının
borçlanması kabul edilmiş, kaçının borçlanma talebi
reddedilmiştir? Borçlanması reddedilenlerden kaç sigortalı
kurumunuz hakkında dava açmıştır? Bu genelgeyi
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Taner
RECEP
TANER (Aydın) Sayın Bakan, görüşmekte olduğumuz ikinci
bölüm maddelerinin birisi, bankaların menkul kıymet fonlarıyla
ilgili banka ve sigorta muameleleri vergisini kaldırıyorsunuz.
Ayrıca, bugüne kadar tahsil edilmiş olanlar hariç olmak üzere bu
kanunun yürürlüğe girdiği tarihten öncesiyle ilgili tahakkuk ve
terkinlerden de vazgeçiyorsunuz. Şimdi sormak istiyorum. Bu düzenlemeyle
vazgeçtiğiniz banka sigorta muameleleri vergisi ne kadardır?
İki:
Bankalara bu kolaylığı sağlarken dün AKPli arkadaşlarımızın
oylarıyla reddettiğiniz tarım kredi kooperatifi
borçlarının yapılandırılması teklifini niçin
çiftçilere çok gördünüz?
Üç:
Yapılan düzenlemelerle işçi, işveren ve bankalara bu
kolaylıklar sağlanırken tarım kesimi neden göz ardı
edilmiştir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Özdemir
HASAN
ÖZDEMİR (Gaziantep) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakana soruyorum: Sanayi ve teknoloji alanında faaliyet gösteren
işletmelerle ARGE projelerinde çalışanların da
teşvikten yararlanması için neler yapılmaktadır? Bu
bağlamda, teknoloji alanında faaliyet gösteren kuruluşlar için
teşvik konusunda bölgesel ayrımlar yapılmamalıdır.
Nitekim, teşvik kapsamı dışında bırakılan
Gaziantepte TEKMER, Teknopark gibi yerler, Gaziantep Üniversitesi ile
Gaziantep sanayisinin iş birliği yapabildiği alanlardır.
Sonuçta bu iş birliğinin ve teknoloji kuruluşlarının
en iyi şekilde iş birliği yapabilmesi için teşvik
kapsamında neler yapılması planlanmaktadır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Bakanım, izninizle, iki arkadaşımız kaldı, onlara da
söz vereyim.
Buyurun
Sayın Aslanoğlu
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakan, siz çalışmadan
sorumlu, çalışma barışından sorumlu bir
bakansınız. GAP İdaresini size şikâyet ediyorum. GAP
İdaresini şikâyet ediyorum. GAP İdaresinde çalışan
sözleşmeli tüm insanları, çoluğuna çocuğuna, Ankarada
eş durumuna bakılmaksızın, evlerinden barklarından
ederek Urfaya tayinini çıkardılar. Tabii, Türkiyenin her yeri bizim
için bir değerdir ama bunları, sözleşmeli olarak Ankarada
ikamet etmek üzere, tüm koşulları Ankarada olmak kaydıyla
alınan bu insanları Urfaya apar topar, hiçbir şeyine
bakılmaksızın, insanların ihtiyaçlarına,
hastalıklarına, sağlıklarına
bakılmaksızın, ben yaptım, oldu diyen GAP İdaresini
size şikâyet ediyorum ve GAP İdaresini bu konuda insanların
mağduriyetini önlemek üzere şikâyet ediyorum Sayın Bakan.
BAŞKAN
Son olarak, Sayın Genç, buyurun efendim.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim efendim.
Birinci
sorum: Tunceli Organize Sanayi Bölgesine verilmesi gereken aşağı
yukarı 3-4 trilyonluk para maalesef hiç şimdiye kadar verilmedi. Bu
verildiği takdirde, en azından 700 kişiye bir iş
sahası açılacak. Bu parayı ne zaman vereceksiniz?
İkincisi:
Tasarının 11inci maddesiyle KDV Kanunu 12/1 maddesine göre gümrük
antrepolarına konulan mallar belli bir süre ihraç edilmesi gerekiyordu. Bu
süreyi kaldırıyorsunuz, neden?
Üçüncüsü:
Geçici 3üncü maddeyle ÖTVye af getiriyorsunuz. Bu ÖTVyle hangi firmalara ne
kadar af getiriyorsunuz? Bu firmaların 3 katrilyon liralık vergi
borcunun silindiği doğru mudur?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Bakanım, buyurun efendim.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
İşsizlikte dünya
3üncüsü olduğumuza dair bir bilgiyi medyadan aktardı
arkadaşlarım. Benim elimde bu şekilde bir istatistiki bir bilgi
yok ve işsizliğe bu düzenlemelerin çözüm olup
olmayacağını ifade ettiler. Ben kısaca şu bilgileri
sunmak istiyorum: Yaşadığımız sürecin, küresel krizin
nereden kaynaklandığını, nasıl geliştiğini
hepimiz biliyoruz. Bu sürece karşı dünya ülkeleri önlemler
almaktadırlar fakat her ülkeye bu krizin yansımasının
farklı olduğunu da dikkate almamız gerekiyor. Bizim bankalar
kapanmıyor, bizim bankaların önünde kuyruklar yok. Bizde bu anlamda
bir sıkıntının söz konusu olmadığını
ifade etmek istiyorum. Bizdeki sorun reel sektör düzeyinde yaşanan talep
daralması neticesinde üretime ve istihdama yansıması
şeklinde bir tablodur. Bunun aslında siyasete de malzeme edilecek bir
tarafı yoktur çünkü ülke olarak ürettiğiniz malı yani
ihracatınızı
Son bir yıl içerisinde 132 milyar
dolarlık bir ihracat yapmışsınız. Eğer bu ihracat
pazarlarınızda çok ciddi bir daralma söz konusu olmuş ise millet
olarak, siyasetçiler olarak oturup birlikte değerlendirmemiz gerekiyor. Bu
daralmayı iktidar gerçekleştirirse, ülke içindeki yanlış
politikalardan dolayı bir daralma söz konusu olur ise, tabii ki, burada,
çok objektif olarak yanlışımızı da kabul etme erdemini
ortaya koymamız gerekiyor ama böyle bir durum söz konusu değildir.
Küresel kriz diye sizler de konuşurken ifade ediyorsunuz, bizler de
ifade ediyoruz. Bu talep daralması ve üretim ve istihdama
yansıması aslında hepimizi, bütün 71,5 milyon vatandaşımızı
ilgilendiren bir sorundur. Ülkemizde muhalefet ve iktidar olarak sorumluluk
üstlenmiş olan siyasetçilerin de beyanlarının bu hassasiyet ve
bu konunun önemi, büyüklüğü çerçevesinde olmalıdır diye
düşünüyorum.
Getirdiğimiz tedbirler
ve o konuyla ilgili açıklamaya geçmeden önce işsizlik
rakamlarını
Geçen de -öyle tahmin ediyorum- Komisyonda arz
etmiştim. Az önce değerli bir muhalefet sözcüsü burada
konuşmalarını yaparlarken işte Dünyada en büyük
işsizlik bizde gerçekleşti. şeklinde ifade ediliyor.
Bakınız, 2007
sonunda bizim işsizlik oranımız yüzde 9,9; şu anda 2008
sonu beklediğimiz ise yüzde 10,5 civarında olacak. 0,6lık bir
artış söz konusudur 2007 ile 2008 arasında. Oysa, bakın,
ben size rakamları veriyorum, nerelerde büyük artışlar var,
nerelerde ne oluyor, bunları görmemiz açısından: Amerika
Birleşik Devletlerinde 2007 sonu yüzde 4,7 olan işsizlik oranı
2008de yüzde 5,8e ama aralık ayı itibarıyla bakacak
olursanız yüzde 7,2ye ulaşmış. Yalnız 2008 yılı
içerisinde Amerika Birleşik Devletlerinde işini kaybeden, işsiz
kalanların sayısı 2 milyon 600 bin kişi, yalnız Ocak
ayı 2009da işsiz kalanların sayısı ise 598 bin
kişidir.
Şimdi, diğer
ülkelere bakalım. İspanyada 2007 yılında, 2007
yılı sonu itibarıyla yüzde 8,3 olan işsizlik oranı
2008in sonunda yüzde 11,3e çıkmıştır. Yani bizim çok daha
fevkimizde, üstümüzde bir rakam İspanyada söz konusu. Aylık olarak
bakarsanız, İspanyada aralık sonu itibarıyla işsizlik
oranı yüzde 14,4tür.
Şimdi, diğer
ülkeler de var önümüzde. Macaristanda 7,4 olan işsizlik 7,9a,
aralıkta 8,5e çıkmıştır. İsveçte 6,1 olan 6,9a
çıkmıştır. On beş AB ülkesinde 7,3-7,4lere
çıkmıştır aralık sonu itibarıyla ve artarak bu
rakamların devam ettiğini görmemiz gerekiyor ve bunun nedeni de,
ifade ettiğimiz gibi, genelde talebin daralması ve bu talep daralmasının
istihdama yansımaları şeklinde kısaca özetlenebilir.
Şimdi, bizim
aldığımız önlemler bunlara çare olabilir mi? Değerli
milletvekili arkadaşlarım, bakınız, özellikle ifade
ediyorum, bu kriz döneminde istihdamı korumak adına üçlü bir
mekanizmayı işletiyoruz. Yani bütün milletvekili
arkadaşlarımız tarafından bunun bilinmesinde fayda var.
Bunlardan bir tanesi, işte, bugün geliştirerek yürürlüğe
koyacağımız kısa çalışma ödeneği. Yani bir
işçi kardeşimiz, bir çalışanımız bir iş
yerinde çalışıyor ise, işsizlik ödeneği hak edecek
koşulları taşıyan bir vatandaşımız
işsizlik ödeneği alıyor işsiz kaldığı zaman.
Yirmi ay, otuz ay, otuz altı ay çalışan bir işçimiz
işsiz kalması hâlinde altı ay, sekiz ay, on ay işsizlik
ödeneği alacak.
İkincisi, kısa
çalışma ödeneği iş yerinde ekonomik krizden dolayı
üretime ara verme veya tam zamanlı çalışamama durumlarında,
çalışılamayan süreleri doldurmaya dönük veya ara vermesi hâlinde
bütün ayı doldurmaya dönük bir kısa çalışma ödeneği
düzenlemesini şimdi getiriyoruz. Yani çalışan
vatandaşımızın işini kaybetmemesi için kısa
çalışma ödeneğiyle iş akdinin feshedilmemesini
sağlıyoruz; birincisi bu. İkincisi, işsizlik ödeneği
vererek işini kaybeden vatandaşlarımızın altı ay,
sekiz ay, on ay bu işsizlik ödeneğinden istifade etmelerini
getiriyoruz.
Üçüncüsü nedir? Üçüncüsü, bu
kriterleri haiz olmayan vatandaşlarımız İŞKURa
kaydoldukları zaman, İŞKURa işsizim diye müracaat
ettikleri zaman İŞKUR bunlara mesleki eğitim vermek zorundadır.
Şu anda Türkiyenin dört bir tarafında yaygın bir şekilde
İŞKUR bünyesinde mesleki eğitim gerçekleştiriliyor. Üç ay,
dört ay, altı aylık sürelerle mesleki eğitim veriliyor. Bu
kardeşlerimize, bir taraftan meslek edindiriyoruz, diğer taraftan da
330 milyon liralık bir aylık, harçlık veya bir ödenek bunlara
ödüyoruz. O hâlde şöyle özetleyebiliriz: Çalışanın iş
akdini korumaya dönük, işini kaybedene işsizlik ödeneği ödemek,
bu, hiç çalışmayana ise mesleki eğitim kurslarında, üç
aylık, altı aylık meslek kurslarında 330 milyon
liralık aylık ödenekle tüm vatandaşlarımızı
kapsayacak şekilde bir düzenlemeyi, milletin imkânını millete
sunma şeklinde değerlendirme içerisindeyiz.
İki soru soruldu
Sayın Coşkunoğlu tarafından. Bu konularda tabii ki tam
açıklayıcı olmadı Yüksek Planlama Kurulunun
kararlarının uygulanması. Hukuk devletinde tüm hukuki kararlar
uygulanmak durumundadır. Hangi konu kastedildiyse takipçisi olacağımızı
net bir şekilde ifade etmek isterim.
Kırdan
kente göç ve bu yapısal sorunun çözümü konusunda tarımla ilgili
öneriler olacak mı? dediniz. Tabii ki Tarım
Bakanlığımızın yetkisinde bir olaydır ama tabii
teknolojik anlamda tarımın yenilenmesi, geliştirilmesi önem arz
etmektedir. Daha az istihdamın veya refah düzeyinin kırsal kesimde
artmasının yolu, istihdamın dengeli olmasının
yanında teknolojinin de mutlaka oraya ulaşmasından geçmektedir.
KEY
ödemeleriyle ilgili bir soru vardı. 7,5 milyon sigortalı var.
Bunlardan itiraz eden 990 bin kişi oldu. Şu an itibarıyla
itirazda bulunan dosya sayısı veya kişi sayısı 395 bin
kişidir. Diğerlerinin sorunlarını çözerek ilgili kurumlara
ödeme yapılması için göndermiş bulunuyoruz.
Serbest
eczanelerde ilaçlardan kupür kesilmesiyle ilgili bir değerlendirme
yapıldı, son derece isabetli bir değerlendirme.
Bakanlığımızın alanına giren gerek
sağlık gerek ilaç gerek tüm diğer konularla ilgili topyekûn bir
çalışma içerisindeyiz. Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı tüm vatandaşlarımızı kuşatan,
tüm vatandaşlarımızı bire bir ilgilendiren sorunlarla
meşgul. Bunun için elektronik kontörlü karekod sistemine 1/1/2009dan
itibaren geçecektik ancak ilaç firmaları hazır
olmadıklarını ifade ettiler. Büyük ihtimalle -bir aksama olmaz
ise- Temmuz 2009da bunu uygulamaya koyacağımızı bu
şekilde ifade ediyorum.
GAP
İdaresi ile ilgili bir soru geldi. Burada idari bir
yanlışlık veya eksiklik, bir hata söz konusu ise tabii,
mahkemeden döner diyorum.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Dikkatinize sunuyoruz efendim.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) ARGE ile ilgili
ARGE
teşviklerinde bölgesel bir farklılığın söz konusu
olmadığını ifade ediyorum ama diğer teşviklerle
ilgili
Değerli arkadaşlar, tabii bu yasa tasarısının,
bu getirdiğimiz yasanın tümden krize dönük önlemler içeren bir
düzenleme olmadığını ben Komisyonda net bir şekilde
söyledim ama bu yasayı vatandaşlarımızın işlerini
kolaylaştıran, yükünü hafifleten ve bir anlamda da krize neşter
olacak düzenlemeler bütünlüğü şeklinde değerlendirmek daha
doğru olur diye ifade ediyorum ama kapsamlı tedbirler
kararlarını önümüzdeki dönemde de anlık önlemlerle
huzurlarınıza getireceğiz. Bunları şöyle dört bölümde
özetleyebiliriz: İstihdamla ilgili önlemlerimiz devam edecek. Finansman,
kredi yapılandırılması konularında önlemler. Mali
nitelikli tedbirler ve sektörel nitelikli sorunlara çözüm üreten, çözümleri
tespit edip onlara çözüm üreten ve kriz sürecini bütüncül bir
anlayışla sektörel, bölgesel ve yatırımları
teşvik edecek düzeyde aşma çabalarımızı
sürdüreceğimizi ifade ediyorum.
Önemli
bazı sorular daha vardı, onları da yazılı olarak
cevaplandıracağımı ifade ediyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.
Sayın
milletvekilleri, soru-cevap işlemi tamamlanmıştır.
Saat
18.45te toplanmak üzere birleşime ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.26
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.46
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Murat ÖZKAN
(Giresun)
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 59uncu
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
329 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
İkinci bölüm üzerinde
görüşmeler tamamlanmıştı. Şimdi, ikinci bölümde yer
alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan
sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
31inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
32nci madde üzerinde bir
adet önerge vardır. Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 329
sıra sayılı Kanun
teklifinin 32. maddesiyle eklenen Geçici Madde 16nın sonuna
aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Beytullah Asil |
Erkan Akçay |
Rıdvan Yalçın |
|
|
Eskişehir |
Manisa |
Ordu |
|
|
|
|
|
Reşat Doğru |
Mustafa Kalaycı |
|
|
Tokat |
Konya |
|
Geçici Madde 16-
üyelerin
oda ve borsalara, oda ve borsaların Birliğe ödeyecekleri 2009 ve 2010
yılı aidatları % 25 oranında alınır.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Ülkemizde yaşanmakta
olan kriz tüm kesimleri etkilediğini; Ancak Oda ve Borsa üyelerini daha
çok yaraladığını biliyoruz. Bu nedenle üyeleri bu kriz
ortamında rahatlatmak amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
32nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
33üncü maddenin (1)inci
fıkrasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
şimdi 33üncü maddenin (2)nci fıkrasını bir madde olarak
oylarınıza sunacağım, daha sonra 5510 sayılı
Kanunun farklı maddelerinde değişiklik öngören iki önergeyi
işleme alacağım.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, dün davet etmediniz bizi,
bugün davet ediyorsunuz!
BAŞKAN Sayın
Aslanoğlu Davetsiz gelen döşeksiz oturur. demişler, onun
içindir belki. Arkadaşlar gelmedi
33üncü maddenin (2)nci
fıkrasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer
arkadaşlarım, lütfen, yerlerinize oturun çünkü bundan sonra maddeleri
seri hâlde oylayacağız, bitirdikten sonra da
çalışmalarımızı tamamlamış
olacağız, onun için fazla dışarıya
çıkmayalım.
Sayın milletvekilleri,
yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır.
Malumlarınız
olduğu üzere, Görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun,
komisyon metninde bulunmayan ancak tasarı veya teklif ile çok yakın
ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve komisyonun
salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir
madde olarak görüşme açılacağı
İç Tüzükün 87nci
maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür. Bu nedenle önergeyi okutup
Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla, 21
üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme
açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması
hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 329
sıra sayılı Kanun Tasarısının 33 üncü maddesinin
2 numaralı fıkrasındaki Sigortası Kanununun ibaresinden
sonra gelen ibarelerin (a) bendi olarak düzenlenmesi ve fıkraya
aşağıdaki (b) bendinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli |
Fatma Salman Kotan |
Mustafa Kalaycı |
|
|
Giresun |
Ağrı |
Konya |
|
|
|
|
|
Mehmet Akif Hamzaçebi |
Azize Sibel Gönül |
Abdullah Çalışkan |
|
Trabzon |
Kocaeli |
Kırşehir |
|
|
|
|
|
Mehmet Ocakden |
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
|
|
Bursa |
Malatya |
|
b) 93 üncü maddesinin birinci
fıkrasına, Bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık
ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin talepler, borçlunun muvafakatı
bulunmaması hâlinde, icra müdürü tarafından reddedilir. İbaresi
eklenmiştir.
BAŞKAN Sayın
Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Çoğunluğumuz
vardır, katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Evet
saydım, 21 üye var.
Madde üzerinde söz talebi var
mı? Yok.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir ve
tasarıya eklenmiştir.
Sayın milletvekilleri,
5510 sayılı Kanuna bir geçici madde eklenmesine ilişkin bir
önerge vardır.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 329
sıra sayılı Kanun Tasarısının 33. maddesinin 2
numaralı fıkrasındaki Sigortası Kanununun ibaresinden
sonra gelen ibarelerin (a) bendi olarak düzenlenmesi ve fıkraya aşağıdaki
(c) bendinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Bekir Bozdağ |
Mehmet Akif Hamzaçebi |
Rıdvan Yalçın |
|
|
Yozgat |
Trabzon |
Ordu |
|
Mustafa Kalaycı |
Hasip Kaplan |
Abdulkadir Akgül |
|
Konya |
Şırnak |
Yozgat |
c) Geçici 14 üncü maddesine
2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa
göre yaşlılık aylığı almakta iken
çalışmaya başlayanların aylıkları kesilmez ve
bunlar hakkında da bu maddenin sosyal güvenlik destek primi
alınmasına ilişkin hükümleri uygulanır. fıkrası
eklenmiştir.
BAŞKAN Sayın
Komisyon önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
2925
sayılı Kanunun hâlen yürürlükte bulunan 23 üncü maddesine göre bu
Kanuna göre yaşlılık aylığı alanların
çalışmaya başlamaları hâlinde aylıklarının
kesilmesi öngörüldüğünden, yaşlılık aylığı
alanların hâlinde aylıklarının kesilmemesi ve destek primi
uygulanması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, kabul edilen önergelerle birlikte eklenen bentler (2)nci
fıkraya a), b), c) olarak eklenmiştir.
Madde
33ün (3)üncü fıkrasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde
33ün (4)üncü fıkrasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde
33ün (5)inci fıkrasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde
33ün (6)ncı fıkrası üzerinde bir adet önerge vardır,
önergeyi okutacağım ancak önerge geri çekilmiştir.
Madde
33ün (6)ncı fıkrasını oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde
33ün (7)nci fıkrasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde
33ün (8)inci fıkrasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde
33ün (9)uncu fıkrasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(10)uncu
fıkra üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
329
Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 33. maddesinin 10
numaralı fıkrasının (b) bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ederiz.
b) 5 inci
maddesinin (1) numaralı fıkrasının sonuna Ancak, şans
oyunları hasılatından spor kulüplerine ayrılan pay,
hasılatın %15inden az olamaz. İbaresi eklenmiş ve (2)
numaralı fıkrasında yer alan talebi ve ibaresi talebi veya
olarak değiştirilmiştir.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu, buyurun.
Sayın
Aslanoğlu, bak, ben sizi davet ediyorum görüyorsunuz!
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Peki, efendim.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, bu önergemiz şu: Spor Toto
Teşkilat Başkanlığı İddaa oyununu biliyorsunuz
ihale etti. Eskiden yüzde 11, işletmeciye para veriyordu. Dikkatinizi
çekerim yüzde 11; hasılatın yüzde 11i. Mart ayında burada bir
yasa çıkardık, işletmeciye 1,85 veriyor şu anda. 11-1,85;
dikkatinizi çekiyorum. Elde edilen, İddaa oyunu
başladığı günden bu yana yaklaşık rakamları
vereceğim size, 8 katrilyon bir hasılat elde edilmiş. Bunun yüzde
20si vergi olarak alınmış, vergi, yüzde 49u ikramiye olarak
verilmiş, yüzde 2sini Gençlik Spor ve Kredi Yurtlar Kurumuna pay olarak
vermişler, kulüplere ise -dikkatinizi çekiyorum- sadece yüzde 7,2si. Yani
bunun da Birinci Lig kulüplerinden başlayarak İkinci Lig ve Üçüncü
Lig kulüplerine ve her belli kademede ona itirazımız yoktur- Birinci
Lig kulüpleri ortalama bu oynadığı
Diyelim kupa maçı
oynuyorsa fazla giriyor İddaa oyununa ama eğer bir takımın
kupa maçı yoksa daha eksik alıyor. Ortalama 2,5 trilyonla 3 trilyon
alıyorlar kulüpler, Süper Lig kulüpleri. Bir yılda, 2,5 trilyonla 3
trilyon almışlar Süper Lig kulüpleri. Yani, diyelim ki
Beşiktaş az kupa maçı oynamışsa 2-2,5 almış,
eğer bir başka, Sivasspor kupa maçını çok
yapmışsa daha çok almış. Bank Asya Ligi dediğimiz
kulüpler ise 1,5 ile 2 arasında almış. Diğer kulüpler yani
İkinci Lig kulüpleri, 700le 1,5 arasında almış, Üçüncü
Ligdeki kulüpler 350 ile 1 arasında almış.
Değerli
arkadaşlarım, 8 katrilyon, kulüplerin sırtında
oynatıyoruz, hepimiz ve kulüplere verilen oran yüzde 7 arkadaşlar. Bu
oranı
Çünkü, Spor Toto Teşkilatı, bir kere ihale etmekle
ihaleden yüzde 10 kazandı yani daha az bedelle işletmeciye para
veriyor, yüzde 10 daha az veriyor. Gelin, hepimizin kulüpleri var, kulüplerin
özerkliği için, kulüplerin ekonomik özerkliği için, kulüplerin kimsenin
minnet borcu altında kalmaması için, kulüplerin birilerinin güdümünde
olmaması için, ekonomik özerkliği için, gelin, bu oranı yüzde
7,2 almış, yüzde 15e çıkardığımız zaman,
demek ki Süper Lig kulüpleri, o zaman 6yla 7 arasında bir rakam alacaklar
veya 5le 6 arasında bir rakam. Bank Asya Ligi dediğimiz kulüpler
ise yılda 2,5la 3 arasında bir para alacaklar. Diyoruz ki tamam,
iddaa oyunu oynatıyor teşkilat. Bu rapor Teşkilatın
raporudur arkadaşlar. Geçen, bir hafta önce, Plan ve Bütçe Komisyonuna geldi,
bir brifing verdiler. Bu rapor, aynen tüm rakamlar o rapordan
alınmıştır. Benim hepinizden ricam, gelin, en azından,
Spor Toto Teşkilatının kulüplere verdiği bedel yüzde 15in
altında olmasın diye Teşkilata yetki verelim. Yani, biz burada
illa şu demeyelim, yüzde 15e kadar verme yetkisi verelim. Yani, 12sini
verir, 10unu verir ama 7de kalmasın bu oran arkadaşlar. Yani, benim
-hepinize- âcizane dileğim, kulüpler hepimizin kulübü ve buradan Spor Toto
Teşkilatı diğer amatör sporlara da verecek, ama en azından
ayarlasın kendisi. Yüzde 15e kadar verme yetkisini verelim, 12 verir, 11
verir, 10 verir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Sayın Başkan, tamamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, konu bu kadar açık, takdir hepinizin. Hepinizin
kulüplerinin özgür olmasını istiyorsanız, kimsenin vesayeti
altında olmasını istemiyorsanız bu önergeye evet deyin ve
yetkiyi Teşkilata bırakalım.
Hepinize
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısının aranmasını istiyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Tamam efendim.
Evet,
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
(10)uncu
fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(11)inci
fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(12)nci
fıkra üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının 33 üncü maddesinin 12 nci
fıkrasının (c) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli |
M. Akif Hamzaçebi |
M. Salih Erdoğan |
|
|
Giresun |
Trabzon |
Denizli |
|
|
|
|
|
Ertekin Çolak |
Ünal Kacır |
|
|
Artvin |
İstanbul |
|
c) 29 uncu maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan "Yapılacak yeterlik sınavında
başarılı olanlar vergi denetmenliğine atanırlar."
cümlesi "Yapılacak yeterlik sınavında başarılı
olanlar vergi denetmenliğine, başarılı olamayanlar ise
derecelerine uygun memur kadrosuna atanırlar." şeklinde; üçüncü
fıkrasında yer alan "Yapılacak yeterlik sınavında
başarılı olanlar durumlarına uygun Devlet gelir
uzmanlığı, vergi istihbarat uzmanlığı veya gelir
uzmanlığına atanırlar" cümlesi "Yapılacak
yeterlik sınavında başarılı olanlar durumlarına
uygun Devlet gelir uzmanlığı, gelir uzmanlığı
veya vergi istihbarat uzmanlığına, başarılı
olamayanlar ise derecelerine uygun memur kadrosuna atanırlar."
şeklinde değiştirilmiştir."
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Hangi önerge? Önergeyi takip
edemedik efendim.
BAŞKAN Sayın
Nurettin Canikli, Sayın Hamzaçebi ve diğer arkadaşların
müşterek önergesi.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılıyoruz efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Hükûmetin anlamadığı önergeyi niye oyluyorsunuz?
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum.
Gerekçe:
Tasarının 33 üncü
maddesinin 12 nci fıkrasının (c) bendinde yapılan
düzenlemeyle, vergi denetmen yardımcılarının yapılacak
yeterlik sınavında başarısız olmaları halinde
derecelerine uygun memur kadrolarına atanacakları öngörülmektedir.
Önergeyle, 5345
sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında yer
alan ve vergi denetmen yardımcılarında olduğu gibi
mesleğe Devlet gelir uzman yardımcısı, vergi istihbarat
uzman yardımcısı veya gelir uzman yardımcısı olarak
girip yapılacak yeterlik sınavı sonucunda
başarılı olmaları halinde durumlarına uygun Devlet
gelir uzmanı, vergi istihbarat uzmanı veya gelir uzmanı olarak
atanan personelin; yeterlik sınavında başarısız
olmaları halinde vergi denetmenliğinde yapılan
değişikliğe paralel olarak derecelerine uygun memur
kadrolarına atanmaları öngörülmektedir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge
istikametinde (12)nci fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(13)üncü fıkra üzerinde
2 adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa
tasarısının 33. maddesinin 13 nolu fıkrasındaki
31.12.2009 ibaresinin 31.12.2010 olarak değiştirilmesini arz
ederiz.
Saygılarımızla.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Osman Coşkunoğlu |
Ergün Aydoğan |
|
|
Malatya |
Uşak |
Balıkesir |
|
Ali İhsan Köktürk |
Turgut Dibek |
|
|
Zonguldak |
Kırklareli |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 329
sıra sayılı Kanun Tasarısının, 33. Maddesinin 13.
fıkrasındaki madde metninde yer alan 31.12.2009 ibareleri
31.12.2015 olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Katılmıyorsunuz.
Sayın Doğru,
buyurun efendim.
REŞAT DOĞRU (Tokat)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 329 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 33üncü maddesinin (13)üncü
fıkrası ile ilgili vermiş olduğum önerge için söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan
önce 14 Şubat 2009 tarihinde vefat eden, dünya Türklüğünün en önemli
yazarlarından olan şair ve yazar Azerbaycanlı Bahtiyar
Vahapzadeyi minnet ve şükranla anıyor, Allahtan rahmet diliyorum.
2002 Kasım ayından
itibaren ülkemizi yöneten AKP Hükûmetinin uygulamış olduğu
ekonomik politikaların ve almış olduğu yanlış
kararların etkisiyle birlikte dünyada yaşanan ekonomik krizin de ülkemize
yansıması ile üretim yapan işverenlerimiz çok
etkilenmişlerdir. Bunun sonucu olarak ekonomimizde büyüme oranları
düşmüş, sanayi üretimi durma noktasına gelmiştir. Ülkemizde
faaliyet gösteren iş yerlerinde kapanmaların artması ve zorunlu
olarak üretime ara vermeleri nedeniyle insanlarımız işsiz
kalmıştır. Bunun gerekçelerinin, küresel kriz yanında
üretimde kullanılan elektrik gibi birçok şeyin fiyatlarına
yapılan zamlar da etkili olmuştur.
Bu önergeyle üretimin
devamına katkısı olması amacıyla daha önceden bu Kanun
kapsamında verilmeye başlanan ve 31/12/2008 tarihinde sona erecek
olan gelir vergisi stopajı, sigorta primi işveren hissesi
teşviki ve enerji desteği teşviklerinin altı yıl
süreyle devam etmesi amaçlanmıştır. Bu önergeyi verirken esas
düşüncemiz de şu an ülkemizde bulunan ekonomik krizin bir yıl
içinde bitmeyeceği ve daha da uzun süreceğidir.
Altı yıldan beri
yüksek faiz, düşük kur, sıcak parayla götürülen ekonomi ithalata
dayanmış, ihracat oranları ise istenen seviyeye
çıkamamıştır. Gelir artışı ve istihdam
getirecek olan yatırımlar yapılamamıştır. Reel
sektör siparişleri ve satışları düşmüş, durgunluk
da son safhaya gelmiştir.
Dün Genel Kurulda
konuşan AKP milletvekili arkadaşımız, yakın zamanda
Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen yasayla ertelenmiş olan prim
borcu aflarını da ekonomik kriz için yapılan çalışma
olarak bahsetmiştir. Bu arkadaşımız bilmelidir ki tarih
itibarıyla Başbakanımız olan Genel Başkanı
Ülkede kriz yoktur. demiştir, Kriz bizi etkilemeyecek. demiştir,
hatta daha sonra Kriz geliyor. diyenleri felaket tellallığıyla
suçlamıştır. O prim afları, esnafı, çiftçiyi,
işvereni primlerini ödeyemez duruma düşürdüğünüz için
yapılmıştır, kriz paketiyle ilişkilendirmek
yanlıştır. Çarşıda esnaflar kepenk kapama durumuyla
karşı karşıyadır. Tokat ili ve ilçelerinde üç gün önce
gezerken gördüğümüz manzara çok vahimdir. Sanayi esnafı,
çarşı esnafı çok ama çok zor durumdadır. Günlük
nafakalarını neredeyse temin edemiyorlar. İnsanlar borç
batağına batmışlardır. Ödenmeyen senetler, çekler, son
olarak da kredi kartları, insanları canından bezdirecek duruma
gelmiştir. Bunun için işsizliğin giderilmesine
çalışılmalıdır.
Esnaf ve iş
adamlarının yanında çiftçilerin durumu daha
ağırdır. Çiftçimizin ürünü para etmediği için
borçlarını ödeyememişlerdir. Ürün ekim, dikim, hasat döneminin
geleceği önümüzdeki günlerde çiftçilerimizi çok daha zor günler
beklemektedir. Çiftçilerimizin üretim için mazot, gübre, ilaç alacak, işçi
çalıştıracak parası yoktur. Bu nedenle önümüzdeki dönemde
üretim ciddi oranda düşebilir. Çiftçilerimize acil yardım
yapılmalıdır.
Çiftçiler tabii afetle
karşı karşıyadır ayrıca. İki gün önce, Tokat
ili Erbaa ilçesi Çevresu, Kızılçubuk, Kale köyleri
Yeşilırmak taşkınından zarar görmüştür. Bu zarar
görmeyle beraber ekili alanlar su altında kalmıştır. Ekili
alanlara şu an itibarıyla Erbaa Belediyesi yardım etmiş,
Tokat Valiliği yardım etmiştir ama yine ayrıca bu bölgeye
Tarım Bakanlığının süratli bir şekilde el
uzatması gerektiğini de ifade etmek istiyorum.
Sayın milletvekilleri,
bu önergemizle, çok zor şartlar içerisinde üretim yapmaya
çalışan sanayicilerin desteklenmesi ve ayrıca, yatırım
yapacak olan insanların önünün açılması ve moral-motivasyon
hedeflenmektedir. Üretim-yatırım-istihdam üçgeninde insana verilen
değer ve ülke geleceği düşünülmüştür.
Önergemin desteklenmesini
bekliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Doğru, teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa
tasarısının 33. maddesinin 13 nolu fıkrasındaki
31.12.2009 ibaresinin 31.12.2010 olarak değiştirilmesini arz
ederiz.
Saygılarımızla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın
Aslanoğlu, buyurun efendim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, değerli üyeler;
arkadaşlar, burada da söylemek istediğimiz nokta şu: 5084 ve
5350 sayılı Teşvik Yasası bir yıl
uzatılıyor. Türkiye'de yatırımcının önünü bir
yılda açamayız. Demin Sayın Doğru da öyle dedi. Biz, tabii,
yatırımcının önünü açmak için
Hatta hatta kademeli
uygulayalım. Bu yüce Meclis karar versin. Yani, sosyoekonomik yönden çok
geri olan illerimize yatırım gitmeyen illerimiz var. Bu Teşvik
Yasasıyla bir tane baca tütmeyen illerimiz oldu. Gelin, bunlara on
yıl verelim. Yani, ama, hâlâ, 31/12de bitmesine rağmen yeni bir
Teşvik Yasası gelmedi. Bir yıl uzatmakla burada,
yatırımcıya hiçbir şekilde hiçbir şey vermiyoruz. Ama
yeni yatırım, yeni üretim, yeni istihdam açısından, gelin,
bir yılda insanları sınırlamayalım. Yirmi beş
yıl verelim. Yani Şırnaka, Hakkâriye eğer bir
yatırımcı gidecekse, olmayan bir yere, yirmi beş yıl
verelim. Zaten bu yatırımların toplandığı iller
belli.
Arkadaşlar, 5084 ve 5350
sayılı Yasa çıkarken geçen dönem, burada bazı illerin
milletvekilleri bayram yaptı, bazı iller üzüldü. Ha, ama sonuçta
görüldü ki bu Yasa
Sayın Başbakan bile söyledi, Giresunda -bu
Teşvik Yasası- orada bir giyim fabrikasını açarken geçen
dönem, Bu Teşvik Yasası işe yaramıyor dedi. Bakın,
var mı yok mu?
Onun için, gelin, bir
yılla sınırlamayın. Özellikle sosyoekonomik
gelişmişliği çok geri olan illere yirmi yıl verelim, yirmi
beş yıl verelim. Verelim! Niye çekiniyorsunuz yani? Yok burada bir
şey. Elli yıl diyor Sayın Fındıklı; evet, elli
yıl verelim ama bir yıl uzatmayalım.
Yatırımcılar
şöyle diyor arkadaşlar: Bir yıl uzatmakla, yani ileride daha
teşvik gelmeyecek ve biz bir yılla da
Böyle bir psikolojik durum
var. Gelin, diyelim ki: Yeni bir teşvik yasası çıkarana kadar,
yeni bir teşvik yasası gelene kadar biz bunu beş yıl
uzattık. Yeni teşvik
yasasını çıkaralım, eksisini ortadan kaldıralım.
Yatırımcıların böyle bir felsefesi var. Bunu bir yıl
uzatıyorlar, daha yeni bir teşvik gelmeyecek psikolojisine
kapılmışlar arkadaşlar.
KAYHAN TÜRKMENOĞLU (Van)
Bu sene çıkıyor.
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) Gelecek, gelecek.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Sayın
Mücahit Başkan, siz diyorsunuz ama yatırımcıya bunu
söylemek gerekir. Yatırımcı, psikolojik olarak
Arkadaşlar, beş
yıl uzatsak ne olur? Beş yıl uzatsak bir şey mi kaybederiz?
KAYHAN TÜRKMENOĞLU (Van)
Teşvikin anlamı kalmaz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Var efendim teşvikin anlamı. 5350 ve 5084
sayılı Yasa
Gelin, beş yıl uzatalım, yeni bir madde
ekleyelim Yeni bir teşvik yasası geldiğinde bu madde hükmü
ortadan kalkar. diyelim. Niye çekiniyorsunuz? Niye insanların
yatırım yapmasını engelliyorsunuz?
Değerli arkadaşlar,
takdir sizin. Bir yılla bir şey olmaz. Bir yılla hiç kimse gidip
bir yere yatırım yapmaz.
KAYHAN TÜRKMENOĞLU (Van)
Yatırımlar yapılıyor.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Bir yıl sonra, bu teşvik gelecek mi
gelmeyecek mi? diye insanlar tereddüt ediyor Sevgili Kayhan. Bu nedenle,
istediğimiz süreyi verelim, çıkaralım, bir on yıl daha
verelim ama yeni bir teşvik yasası getirdiğiniz zaman Daha önce
verdiğimiz süre sona ermiştir. deyin arkadaşlar. Bu kadar zor
bir iş mi?
M. MÜCAHİT FINDIKLI
(Malatya) On yılı on bir yıla çıkardık!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Ben
takdirlerinize sunuyorum.
Hepinize saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Ĵ Sayın
Aslanoğlu, teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) - Kabul edenler
var arkada Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim kabul etti?
OKTAY VURAL (İzmir)
Yarısı kabul etti efendim.
BAŞKAN
Arkadaşlar, arkadaşların hepsi burada.
(13)üncü fıkrayı
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
(14)üncü fıkrayı
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır.
Hatırlamanız için
tekrar okuyorum metni: Malumlarınız olduğu üzere,
görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun, komisyon metninde
bulunmayan, ancak tasarı veya teklif ile çok yakın ilgisi bulunan bir
maddesinin değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt
çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde
olarak görüşme açılacağı İç Tüzükün 87nci maddesinin
dördüncü fıkrası hükmüdür.
Bu nedenle, önergeyi okutup
Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla, yirmi
bir üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması
hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi, önergeyi
okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
tasarısının 33. maddesine 15. bent olarak
aşağıdaki ibarenin eklenmesini arz ederiz.
Oktay Vural |
Reşat Doğru |
Erkan Akçay |
|
|
İzmir |
Tokat |
Manisa |
|
|
|
|
|
Osman Ertuğrul |
Mustafa Kalaycı |
|
|
Aksaray |
Konya |
|
5490 Sayılı Nüfus
Hizmetleri Kanununun 61 inci maddesinin son paragrafına Bu ödemeden damga
vergisi dışında herhangi bir kesinti yapılamaz ibaresi
eklenmiştir.
BAŞKAN Sayın
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Yeter sayımız
olmadığı için katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılamamış olduğundan önergeyi işlemden
kaldırıyorum.
Ayrıca bir önerge daha
var, onu okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 329
sıra sayılı Kanun Tasarısının 33 üncü maddesinin
(15) numaralı fıkrasında yer alan
değiştirilmiştir. ibaresinin değiştirilmiş ve
ek 1 inci maddesinde yer alan Stenograf Yardımcısı,
ibaresinden sonra gelmek üzere ile en az onbeş yıl Türkiye Büyük
Millet Meclisi kadrosunda görev yapan Genel İdari Hizmetler
Sınıfında şef ve 1 inci, 2 nci ve 3 üncü dereceli memur
ibaresi eklenmiştir. şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mustafa Enöz |
Reşat Doğru |
M. Akif Paksoy |
|
|
Manisa |
Tokat |
Kahramanmaraş |
|
|
|
|
|
Beytullah Asil |
Cemaleddin Uslu |
|
|
Eskişehir |
Edirne |
|
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Sekreterliği Teşkilat Kanununun ek 1 inci maddesinde
sayılan kadrolarda bulunan personel sözleşmeli olarak
çalıştırılmaktadır. TBMM kadrosunda memur olarak
çalışan personel bu maddede sayılmamış ve söz konusu
maddede yer alan personel ile aralarında büyük maaş farkları
ortaya çıkmıştır. Uzman yardımcısı ve
stenograf yardımcısı olarak göreve başlayan bir günlük
personel sözleşmeli olarak çalışabilmekte ama onbeş
yıl TBMM kadrolarında memur olarak özveri ile
çalışmış olan personel sözleşmeli olarak
çalışamamaktadır. Önerge belli kriterlerle şef ve memur
statüsünde çalışan personele de aynı imkanların
sağlanması amacıyla hazırlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
(15)inci fıkrayı
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
(16)ncı
fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(17)nci fıkrayı
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
(18)inci fıkrayı
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
(19)uncu fıkrayı
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, Geçici Madde 1 üzerinde aynı
mahiyette iki adet önerge vardır. Önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım, talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı
söz vereceğim.
Önergeleri okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Tasarının Geçici 1 inci Maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
M. Akif Hamzaçebi |
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Ergün Aydoğan |
|
|
Trabzon |
Malatya |
Balıkesir |
|
|
|
|
|
Mehmet Ali Susam |
Rasim Çakır |
|
|
İzmir |
Edirne |
|
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Tasarının Geçici 1inci maddesinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay |
Mustafa Kalaycı |
Kamil Erdal Sipahi |
|
|
Manisa |
Konya |
İzmir |
|
|
|
|
|
Mustafa Enöz |
Recep Taner |
Mehmet Günal |
|
Manisa |
Aydın |
Antalya |
BAŞKAN
Komisyon önergelere katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Söz talebi var mı, gerekçeleri mi okutayım?
OKTAY
VURAL (İzmir) Mehmet Günal
BAŞKAN
- Buyurun Sayın Günal.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, az önce genel çerçevesi üzerinde görüşlerimi arz
etmiştim ancak burada, yine aceleye getirilmiş, acele olmayan ama
aceleye getirilmiş bir madde söz konusu. Diyeceksiniz ki neden?
Şimdi, bu konu gelince ben fonlara ilişkin konuları yeniden
gözden geçirdim. Kendim bu konularda ders veren bir akademisyen olmama
rağmen, vergilendirme unsurlarına baktım. Değerli
arkadaşlarım, fonlar bir mal varlığı olduğu için
zaten kurumlar vergisinden istisna -özet olarak söylüyorum- ve sermaye
iradı olarak da farklı; gerçek kişi, tam mükellef, dar mükellef
olmasına göre farklı şekilde ancak vergi beyanına tabi.
2004 yılına kadar da 2003ten sonra ertelenmiş bir düzenleme
var.
Ama ben
şunun için söz aldım: Şimdi, arkadaşlar, tüzel
kişiliği olmamasına karşın vergi hukuku
açısından fonlar tüzel kişilik olarak kabul ediliyor, kurumlar
vergisinden istisna. Peki, burada nelere, kimlere istisna getiriyoruz?
Bankalar, aracı kuruluşlar, sigorta şirketleri, emeklilik
kurumları fon kurabiliyorlar. E, bu krizle ilgili olarak ne acelesi var?
Sadece bankaları rahatlatmaya yönelik bir çalışma.
Değerli
arkadaşlarım, beni dün Serikin bir köyünden bir muhtarımız
aradı, dedi ki: Sayın Milletvekilim, kanun tasarısı
geçiriyorsunuz, bir sürü şeyleri de duyuyoruz, belli yerlere aflar
çıkıyor. Biz süt yetiştiriciliği olarak proje aldık
ama maalesef süt fiyatlarındaki düşmeden dolayı kredilerimizi
ödeyemiyoruz. Bize de bir taksitlendirme ya da borçlarımızı
silme düşünüyor musunuz? dedi. Bunu şunun için söylüyorum: Bu
vatandaşlarımız sıkıntı çekerken, reel sektöre
yönelik öneriler gelmezken, biz alelacele, gene vergi kaybına yol açacak
bir düzenleme yapıyoruz ve kaldırdığımız şey
de BSMV, zaten kurumlar vergisinden muaf durumdalar. Dolayısıyla,
burada biz, çiftçilerin Ziraat Bankasına borçlarına bu
kolaylığı sağlamıyoruz, esnafların Halk
Bankasına borçlarına bu tip istisnalar getirmiyoruz, muafiyetler
getirmiyoruz ama bankaların yani geçen yıl 13,3 milyar kâr
ettiği söylenen bankaların BSMVlerini kaldırıyoruz. Ben
bunu sizlerin dikkatine sunmak istedim.
Bakınız,
arkadaşlarımızla konuştuk, yatırım
ortaklıklarıyla ilgili böyle bir inceleme başlamış.
Topu topu 900 milyon yani yatırım ortaklıklarının
portföy değeri. Bununla ilgili gerekli şeyler
yapılmış, incelemeler, tarhiyatlar yapılmış ve
kendilerinden tahsilat yapılacak. Peki, vazgeçtiğimiz büyüklükten
haberiniz var mı? Toplam portföy değerleri yatırım
fonlarında 27,5 milyar, emeklilik fonlarıyla beraber,
yatırım fonlarıyla beraber 6,5 milyar. Toplam 34 milyarlık
bir meblağ üzerinde onların varlıklarından yani
satıştan elde ettikleri işlemlerden alınan BSMVden
vazgeçiyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, bir de son bir husus, bu konuda önemli olan, bir
adaletsizliğe yol açıyoruz. Çünkü maddenin sonunda diyor ki:
Şimdiye kadar alınanlar, her zaman maliyenin genel kuralında
olduğu gibi, ret ve iade edilmez. E, peki, verenlerle vermeyenler
şimdi bir hâle gelmiş olmayacak mı? Yani daha önce verenler var,
vermeyenler kimler, kimler bu düzenlemenin yapılacağını
bilerek vermedi veya ne kadar gecikti? Bu konuda da bir bilgimiz yok. Her af
yeni bir adaletsizliğe maalesef yol açıyor. Bu çerçevede sizleri
uyarmak istedim.
Bir de
hurdalara ilişkin madde vardı. O konuda da şimdi söz almak
istemiyorum, yeri gelmişken bir cümleyle söyleyeceğim. Olumlu bir
madde ancak otomotiv sektörünün sorunlarına çözüm olacak bir şey
değil. O konuda bir paket yapılıyordu, onu da belki bir sonraki
düzenlemeye bırakabilirdik, yine çorbanın bir unsuru olarak
görüyorum.
Hepinize
teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Günal, teşekkür ediyorum.
Sayın
Hamzaçebi, gerekçeyi mi okutayım efendim?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Ergün Aydoğan
BAŞKAN
Sayın Aydoğan, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Sayın Başkan, yüce Meclisin
değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte
olan tasarının geçici 1inci maddesi üzerinde söz almış
bulunuyorum.
Bu geçici
madde, bir nevi affı kapsamaktadır. Ama şu anda tarifi
yapılamayan kriz nedeniyle ülkenin tarım, hayvancılık ve
esnaf kesiminde yaşanan sorunlar nedeniyle esnaf kesimine, tarıma,
hayvancılığa getirmediğimiz affı, bu düzenlemeyle
bankacılık kesimine getiriyoruz.
Değerli
arkadaşlar, değerli milletvekilleri; burada, ülkemizde gerçekten
ciddi bir işsizlikle ilgili, ekonomide yaşanan sorunlarla ilgili
günlerce konuşmalarımızı yapmamıza rağmen, yedi
yıldan beri ülkeyi yöneten iktidar -bu yaşanan sorunları
görmediği- bu yaşanan sorunların 2001 krizi öncesindeki
sorunlardan kaynaklandığını ifade etmekte. Oysa yedi
yıldan beri yönetilen ülkenin bugün geldiği noktada, gerçekten
işsizliğin inanılmaz boyutlara ulaştığını
-biraz önce de Sayın Bakanımızın ifade ettiği gibi-
gerçi Türkiyenin işsizlikte dünya 3üncüsü olduğunu bütün resmî
rakamlar gösteriyor. Yine uygulanan yanlış ekonomi politikalarıyla
kahvelerde yer bulunamadığı basında yer alıyor.
Ama bütün
bu sorunların çözülebilmesi, yaşanan sorunların çözülebilmesi
için öncelikle içinde bulunduğumuz sorunun tarifinin yapılması
gerekiyor. Eğer bu yaşanılan sorunların sadece dünyadan
kaynaklandığını, bizden
kaynaklanmadığını söylersek veya yaşanan sorunun bir
teğet geçtiğini, bizi etkilemeyeceğini söylersek bu yaşanan
sorunlara asla çözüm bulamayız. Bir kere bu sorunların
çözülebilmesinin yolu, Türkiyede yaşanan ekonomik krizin sadece
dışarıdan kaynaklanmadığını, küresel bir
kriz olmakla birlikte 17 Kasım 2007de IMFin Türkiyeyi
uyardığını, önlem ve tedbirlerin alınması
gerektiğini hepimiz biliyoruz. 17 Kasım 2007de Hükûmetin
uyarılmasına rağmen bu tedbirlerin alınmamış
olması
Yaşanan sorunların, krizin, işsizliğin,
daralan ihracatın, kapasite kullanım belgesinin
dışarıdan kaynaklandığını söylemek asla
mümkün değildir. Öncelikle, bu sorunların çözülebilmesi için bu
yaşanan krizi iyi tanımak gerekiyor. Buradan
baktığımızda Elektrik tüketimi, ocakta, 2001den sonraki
en büyük düşüşü gördü. diyor. Bu herhâlde Türk ekonomisinin çok iyi
yönetildiğini bize göstermiyor.
Yine
baktığımızda, Sayın Başbakan Krizi körükleyenler
var. diyerek dünyada emtia ve enflasyon fiyatlarının
yükseldiğini söylemekte. Oysa baktığımızda, dünyada
emtia fiyatları düşmesine rağmen, Sayın Başbakan
burada emtia ve enflasyon fiyatlarının yükseldiğini, ne
yazık ki, söylemektedir.
Bütün bu
yaşanan sorunların tarifi yapılmadığı sürece,
sorun bilinmediği sürece bu sorunun çözümünü bulmak gerçekten zordur.
Burada bir af düzenlemesi yapılırken Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Fonundan 100x2 kredisiyle hayvan alan
hayvancılık yapan çiftçilerimiz, yaşanan kriz nedeniyle
ödeyemediği borçları nedeni ile şu anda ciddi
sıkıntı yaşamaktadır. 100x2 projesinin
uygulandığı Balıkesir İvrindi Mallıca köyünde
hayvancılığın da içinde bulunduğu süt
fiyatlarının düşmesi, et fiyatlarının düşmesi
nedeniyle bu kredileri ödemekte zorlanıldığı üreticilerimiz
tarafından ifade edilmektedir.
Eğer
burada bankacılıkla ilgili bir af getiriliyorsa
hayvancılıkla ilgili de, esnafla ilgili de, toplumun bütün
kesimleriyle ilgili ciddi bir af düzenlemesinin yapılmasına ihtiyaç
vardır.
Biraz
önce Sayın Bakanımız, ülkemizde yaşanan ekonomik
sorunların ve ekonomik krizin bizden
kaynaklanmadığını, küresel bir kriz olduğunu ifade etti
ve burada muhalefetle birlikte tedbirlerin alınması gerektiğini
söyledi. Ama şimdiye kadar bu kürsüye gelen iktidar partisi
milletvekillerinin tamamının Biz altı yılda millî geliri
10 bin dolar yaptık, borsa 60 bin olacak efendim- dolar düştü.
ifadelerini çok dinledik.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Aydoğan.
ERGÜN
AYDOĞAN (Devamla) - Ama bugün baktığımızda
borsanın o günkü rakamların yarısına geldiğini ve
dolar kurunun da bugün 1,70i geçtiğini görüyoruz. Eğer, millî gelir
10 bin dolar oluyorsa bu sorunların yaşanmaması gerektiği,
borsanın yükselmesi ekonominin bir yükselişi de iyi olmasıysa,
şu anda borsanın o fiyatın yarısında olduğu
ekonomi battı demektir.
Değerli
arkadaşlar, değerli milletvekilleri, bu yaşanan krizin bizden
kaynaklanmadığı ifade edilmekte. Bakın değerli
milletvekilleri, Türkiyede kriz ABDden beterdir. Kasım ayında
ABDde işsiz sayısı 255 bin iken, Türkiyede 308 bin arttı.
Krizin yaşandığı ABDde işsiz sayısı 255
bin, Türkiyede 308 bin; istihdam 630 bin azaldı. Bu nasıl
teğettir değerli arkadaşlar? Bu sorunların çözülmesi ve
önergemizin desteklenmesini bekliyoruz.
Bu
akşam Avrupada bizleri temsil edecek Galatasaraya başarılar
diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Aydoğan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Geçici
madde 1i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici
madde 2 üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 329 Sıra Sayılı yasa teklifinin Geçici 2. maddesinin ilk
cümlesindeki model yılı
Beytullah Asil |
Mustafa Kalaycı |
Osman Ertuğrul |
|
|
Eskişehir |
Konya |
Aksaray |
|
|
|
|
|
Recep Taner |
M. Akif Paksoy |
|
|
Aydın |
Kahramanmaraş |
|
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Asil, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; burada ilgili trafik sicilinde adlarına kayıtlı
ve tescili bulunan model yılı 1979 veya daha eski olan motorlu
taşıtlarını diye otuz yıllık
taşıtların trafikten tescillerinin silinmesiyle alakalı bu
yasa tasarısında model yılını 1988 olarak
değiştirmek suretiyle, tüm gelişmiş ekonomilerde bu tür
araçların yirmi yıllık süreler sonunda trafikten çekilmesi
öngörüldüğünden biz de bu önergeyle bunun tarihini 1988 yılına
olarak değiştirilmesini arzu ediyoruz. Bu konuda da desteklerinizi
beklediğimi ifade ediyor ve kalan süremde de çok önemli bulduğum
Sosyal Güvenlik Bakanımız buradayken bir hususu dile getirmek
istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, 17 Nisan 2008 tarihinde 5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda
yaptığımız düzenlemelerde 41inci maddede şöyle bir
düzenlemede bulunuldu: Kanunları gereği verilen ücretsiz doğum
ya da analık izni süreleri ile 4üncü maddenin birinci
fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalı
kadının, iki defaya mahsus olmak üzere doğum tarihinden sonra
iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla hizmet akdine istinaden
iş yerinde çalışmaması ve çocuğunun yaşaması
şartıyla talepte bulunulan süreleri borçlanabilme imkânı getirdi
bu yasa tasarısı.
Şimdi,
bu yasa tasarısının yürürlüğe girmesinden sonra da Sosyal
Güvenlik Kurumları Başkanlığı 2008/111
sayılı Genelgesi ile borçlanmanın hizmet borçlanması
işlemlerini düzenleyen bir genelge yayınladı. Şimdi, bu
genelgede bu husus düzenlenirken Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının
(a) bendi kapsamındaki sigortalı kadının doğum nedeniyle
çalışamadığı iki yıllık süreyi
borçlanabilmesi için;
-
Sigortalı kadının doğumdan önce çalışmaya
başlayarak sigortalılık şartını yerine getirmesi,
-
Doğumun çalıştığı işinden
ayrıldıktan sonra 300 gün içinde gerçekleşmesi,
-
Doğumdan sonra adına prim ödenmemesi ve borçlanacağı sürede
çocuğunun yaşaması hükümleri getirilmiş.
Değerli
arkadaşlarım, az önce yasanın 41inci maddesini okudum.
Yasanın içerisinde Doğumun çalıştığı
işinden ayrıldıktan sonra 300 gün içinde gerçekleşmesi
noktasında herhangi bir hüküm içermiyor.
Şimdi,
yasanın
Değerli
Başkanım, arkadaşlar sohbetlerine devam edeceklerse biz
konuşmayalım, onlar sohbet etsinler.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
Arkadaşlar...
KEMALETTİN
GÖKTAŞ (Trabzon) Dinliyoruz Sayın Başkanım, dikkatle
dinliyoruz.
BAŞKAN
Lütfen buyurun.
BEYTULLAH
ASİL (Devamla) Değerli arkadaşlarım, Doğumun
çalıştığı işinden ayrıldıktan sonra 300
gün içinde gerçekleşmesi ibaresi bu yasa tasarısının
içerisinde yok.
Şimdi,
tabii, doğal olarak da il müdürlüklerine yapılan müracaatlar il
müdürlükleri tarafından reddedilmekte ve il müdürleri tarafından,
oradaki yetkili arkadaşlarımız, hukuk yoluna müracaat etmeleri
konusunda da kendilerine tavsiyede bulunulmakta. Şimdi, bu konuların
çoğu mahkemelik. Ret cevabı alanların pek çoğu dava
açmış durumda.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, bu genelge hükmü yasaya aykırıdır.
Bu genelgenin
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Asil.
BEYTULLAH
ASİL (Devamla) -
uygulanmamasından ortaya çıkan gecikmeler ve
sigortalıların hak kayıpları mahkeme tarafından olumlu
karşılanırsa, hak kayıplarının telafisi için
açacakları tazminat davalarını kim karşılayacaktır,
bunun muhatabı kim olacaktır? O nedenle, Sayın Bakanın, bu
genelgeyi inceleyerek, genelgenin yasaya aykırı bölümlerini iptal
etmesi, değiştirmesi noktasında tasarrufta
bulunacağını umuyor, bu vesileyle, yanlıştan dönmek
fazilettir diyerek, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Asil.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Geçici
madde 2yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı
mahiyettedir. Önergeleri okutup, birlikte işleme alacağım,
talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeleri
okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 329 sıra sayılı yasa teklifinin/tasarısının
geçici 3. maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını
arz ederiz.
Kamer Genç |
Vahap Seçer |
Ahmet Küçük |
|
|
Tunceli |
Mersin |
Çanakkale |
|
R. Kerim Özkan |
Rahmi Güner |
|
|
Burdur |
Ordu |
|
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 329 sıra sayılı Tasarının Geçici 3 üncü
Maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
M. Akif Hamzaçebi |
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Tekin Bingöl |
|
|
Trabzon |
Malatya |
Ankara |
|
|
|
|
|
Ali Koçal |
Tayfur Süner |
|
|
Zonguldak |
Antalya |
|
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge sahipleri
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Konuşacağım Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Buyurun.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tasarının geçici 3üncü maddesinin tasarı
metninden çıkarılması hakkında vermiş olduğumuz
önerge üzerinde söz aldım.
Hepinizin
bildiği gibi dünyada yaşanan kriz Türkiyeyi de derinden
etkilemiştir. Ayrıca, dünyadaki krizden bağımsız
olarak bizim ekonomimizin iki üç yıldan beri kriz
çıkacağına yönelik olarak birtakım göstergeleri de ortaya
çıkmıştı ve son birkaç aydır TÜİKin ve
diğer makamların yayınlamış olduğu göstergeler de
çok derin bir ekonomik krizin içerisine girmekte olduğumuzu bize söylüyor.
Böyle bir ortamda görüştüğümüz bu tasarının krize yönelik
olarak getirmiş olduğu herhangi bir temel önleminin
olmadığını ifade etmek isterim.
Değerli
milletvekilleri, bu maddenin getirdiği düzenleme krizle hiçbir ilgisi
olmayan, tam tersine otomotiv sektöründe birtakım otomotiv
şirketlerinin, üreticilerinin Özel Tüketim Vergisi Kanununu
yanlış uygulamalarından kaynaklanan ve bu nedenle hazineye
doğması olan birtakım muhtemel vergi borçlarının
silinmesine yönelik bir düzenlemedir. Son derece önemsiyorum bunu değerli
milletvekilleri.
Olayın
hikâyesi çok kısaca şöyledir: Özel Tüketim Vergisi Kanunu 1
Ağustos 2002 tarihinde yürürlüğe girmiştir. O Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önceki birkaç aylık dönemde ben
Gelirler Genel Müdürlüğü görevini yürütüyordum yani Özel Tüketim Vergisi
Kanun Tasarısını hazırlayan bürokratik kadronun
başındaydım. Kanunun yürürlüğü 1 Ağustos 2002dir. O
tarihte otomobiller ve her türlü binek araçları Özel Tüketim Vergisi
Kanunu kapsamına alınırken otomotiv sektöründen bir talep geldi.
Talep şuydu: Bu Doblo dediğimiz, Kango dediğimiz, işte
Mercedes Vito, bilmem işte her markanın çeşitli modelleri olarak
isimlendirebileceğimiz, hepsi için hafif ticari araç
diyebileceğimiz grup normal olarak Avrupa Gümrük Birliği
mevzuatı ve bizim mevzuatımıza göre binek otomobili
sınıfındadır. Bunun pozisyon numarası 87.03tür. Ama
sektör dedi ki: Biz buna hazır değiliz, bize bir zaman
tanıyın. O zamanki hükûmet, o zamanki Parlamento bu talebi uygun
gördü ve Özel Tüketim Vergisi Kanununun binek otomobillere ilişkin
hükmünün bu saydığım araç grubunda 1 Ağustos 2002 tarihinde
değil 1 Ağustos 2003 tarihinde yürürlüğe girmesini öngördü,
kanun o şekilde yasalaştı. 1 Ağustos 2003 tarihine kadar
hafif ticari araç grubundaki bu araçlar eşya taşımaya mahsus
araçların vergisi olan yüzde 4 oranıyla vergilendi. Bunun
anlamı, 1 Ağustos 2003ten sonra bunların diğer binek
otomobillerinin olduğu tarifeden vergilenmesi gerektiğidir. Yüzde
26lık orandan başlar, 46ya kadar çıkar o, silindir hacminin
büyüklüğüne göre.
Şimdi,
madde neyi getiriyor? Madde 1 Ağustos 2002 tarihinden 24/7/2005 tarihine
kadar olan dönemde bu otomotiv şirketleri bu kanun hükmünü
yanlış uygulamış. O nedenle, bunlardan
alınmamış olan özel tüketim vergilerini almayalım. diyor,
Yapılmış tarhiyat varsa bunları silelim. diyor.
Değerli arkadaşlar, bu, bir sektörün bile bile yaptığı
bir uygulamanın affedilmesidir. Bu bir aftır. Bu af vatandaş
yararına, toplum yararına bir af değildir. Aflar yapılmaz
değildir, yapılabilir. Bu kapsama giren 71 bin araç vardır.
Bunun özel tüketim vergisi tutarı oranı, yaklaşık yüzde
30-35 kabul edersek, aşağı yukarı 500 milyon TLdir.
Şimdi,
şu akla gelebilir: Efendim, 71 bin araç sahibine gidip bu vergi istenecek
mi? Hayır, özel tüketim vergisinin mükellefi bu araçları
satanlardır, alanlar değil. Sektör 1 Ağustos 2003 tarihine kadar
süre istemiştir o zaman, o zamanki yasama organı bu süreyi
vermiştir. Buna rağmen, 1 Ağustos 2003ten sonra sektör
yükümlülüğünü yerine getirmemiş, bu hükmü bile bile yanlış
uygulamış.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Şimdi de bu maddeyle bu vergilerden
hazine tek taraflı olarak vazgeçmektedir. Bunun kabul edilebilir bir
yanı yoktur. Bu, bir gruba bile bile af getirmektir, onların
yanlışını, bile bile yaptığı bir
yanlışı ortadan kaldırmaktır. Bunun kamu
vicdanında kabul edilebilir bir yanı yoktur değerli
milletvekilleri.
Efendim,
Kamu makamları böyle yönlendirdi bizi. açıklamasının
hiçbir gerçekçi yanı olamaz. O zamanki sektör talebini gayet iyi
hatırlıyorum: Bize bir yıllık süre verin.
demişlerdi, Bir yıldan sonra biz o vergi oranlarını
uygularız. demişlerdi. Bu söz, öyle anlaşılıyor ki,
yerine getirilmemiş. Şimdi, bir yasa maddesiyle yaklaşık
500 milyon TLlik bir vergiden Hükûmet tek taraflı vazgeçmektedir.
Çiftçilerin
2009 yılı bütçesinde kestiğimiz destekleme ödeneğinin
tutarı da 550 milyon TLdir. İşte, çiftçinin kesilen
ödeneğinin kaynağı burada değerli arkadaşlar.
Teşekkür
ederim. Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
Sayın
Genç, buyurun.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 329
sıra sayılı kanunun geçici 3üncü maddesinin tasarı
metninden çıkarılmasına ilişkin olarak verdiğim önerge
üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Şimdi,
bir yasa getirilmiş, bir maddede yirmi yedi tane yasa değişiyor,
yirmi yedi tane yasa! Yani bu, hukuk sistemini altüst etmek demektir.
Bu
getirilen yasayla kriz çözülmüyor, krize bir çözüm getirilmiyor. Yani, tamam,
işsizlere belli bir süre için işsizlik sigortasından
sağlanan fon ödeniyor ama öte tarafta zamanında vergisini vermeyen,
özellikle AKPnin iktidarda olduğu zaman, belki de AKP
İktidarına sırtını dayayarak vergisini vermeyen
insanlara katrilyonlar seviyesinde vergi affını getiriyor. Sayın
Hamzaçebi bu, 500 trilyon lira dedi ama bana intikal eden bilgilere göre 3
katrilyon liradır bu 3üncü maddeyle affedilen.
Bakın,
bu ÖTV vergisi işte 1/8/2002 tarihinde yürürlüğe girdi ama Sayın
Çebinin dediğine göre 2003e kadar ertelendi fakat 21/7/2005e kadar bu
uygulamada normal olarak silindir hacmi 1.600ü geçmeyenlerden yüzde 27,
silindir hacmi 1.600ü geçenlerden ve 2 bin arasında olandan yüzde 46 ve 2
bin hacmi aşanlardan da yüzde 50 vergi alınması gerekiyordu.
Şimdi, öyle anlaşılıyor ki, bu tarihlerde AKP iktidarda,
yandaş firmaları toptan bu araçları satıyorlar, e tabii
güçlü olduklarını bildikleri için Yahu, siz vergiyi vermeyin veya
Zaten sattıkları adamlardan da aldılar, bu paraların
üzerine yattılar. Şimdi, son anda da getirdiniz -işte son
kanunla- 3 katrilyon lira civarında bir parayı affediyorsunuz.
Şimdi,
bu insanlar zamanında bu vergileri verselerdi en azından bir
yatırım yapılırdı, en azından birtakım
insanlara iş sahası açılırdı, bütçe
açığı olmazdı, devlet gidip de borçlanarak -yani yüzde 30,
yüzde 40 seviyesinde borçlanarak- faiz almazdı, dolayısıyla
devlet bütçesine bir katkı da olurdu. Şimdi, böyle bir vicdan olur mu
değerli milletvekilleri? Yani, şimdi, siz, büyük iş
adamları, size yandaş olanlar, ki bunların çıkıp
burada açıklanması lazım... Tabii, AKP her şeyi gizli kapaklı
tuttuğu için kimin ne miktarda vergi borcunu affettiğini bilmiyoruz.
Belki de Cihan Kamerin de burada vergisi var, bu arada çünkü,
başkalarının da var. Ondan sonra, bakın, 1inci maddede
yine bir af getirdiniz, geçici 1inci maddede. Burada da banka sigorta
muameleleri vergisinde af getirdiniz, orada herhâlde yine fonlar var, işte
sizin öteden beri koruduğunuz İhlas Holding var. İhlas Holdingin
yatırım fonları var mı? Herhâlde vardır. Ondan sonra,
252 bin kişiden 1 katrilyon 700 trilyon lira para toplamış.
Tasarruf mevduat sigortasına son anda intikal ettirmediniz. Bir memlekette
iktidar olanlar yandaşlarını böyle hakkı, adaleti bir
tarafa iterek, böyle vicdan ölçülerini unutarak koruyamazlar sayın
milletvekilleri. Şimdi, fakir fukaranın asgari ücretinden vergi
alıyorsunuz da, ondan sonra tarımdan vergi alıyorsunuz da
getirip de katrilyonları affediyorsunuz. Böyle adalet
anlayışı, böyle hukuk anlayışı, böyle
insanlık anlayışı olur mu? Olmaz.
Şimdi
bu iki geçici 1 ve geçici 3üncü maddede ben soruyorum: Ne kadar vergi
affettiniz? Soru sordum, cevap vermiyorlar. Hesaplarına gelmeyince cevap
vermiyorlar çünkü bu milletin gözünden her şeyi saklamak istiyorlar. Yani
saklamakla nereye gideceksiniz, sayın milletvekilleri? İşte, her
gün çıkıyor vatandaşlar
Efendim, Tayyip Erdoğanın
çocuklarına verilen kredilerle ilgili söz söyleniyor, işte,
İstanbul Bankasıyla ilgili imar yolsuzlukları söyleniyor.
Buradan çıkılıyor, deniliyor ki: Efendim, bunları burada söylemek
kürsüyü kirletmek demektir. Yani bu kirliliğin ne anlama geldiğini
birilerinin anlaması lazım. Yani deniliyor ki: Suistimalleri
söylemek doğru bir şey değil; efendim, adam değil. Demek
ki hırsızlık yapmak adammış, soygun yapmak adammış.
Bazılarının anlayışı böyle. Yani bizim
bildiğimiz, bu kürsüler mukaddes kürsülerdir. Bu kürsülerde milletin
fakruzaruret içinde olanların, fakir fukaranın hakkı
korunması lazımken bu kürsülerde soyguncuların, vergi
kaçakçılarının, gümrük kaçakçılarının hakları
AKP Grubunun yarattığı, o 340 milletvekillinin
yarattığı çoğunlukla onların hakkı savunuluyor.
Böyle bir anlayış olmaz, sayın milletvekilleri.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Konuşmanızı tamamlayın, buyurun.
KAMER
GENÇ (Devamla) Bakın, insanlar çocuklarını, kriz geçiren
insanlar 2 tane çocuğunu eliyle öldürüyor. Bu memlekette vicdan sahibi
olan, insaf sahibi olan herkesin bir şey anlaması lazım.
İnsanlar evine ekmek getirmiyor. İnsanlar her gün
kapımızı çalıyor, Biz açız. diyor. Hâl böyleyken
siz, vergi kaçakçılarının vergisini affetmekle nereye
varıyorsunuz, kime hizmet ediyorsunuz? Yani siz 357 milletvekiliyle
geldiğiniz zaman 2002 yılında, eğer hakikaten ciddi bir
ekonomik tedbir alsaydınız, bu memleket bu hâle gelmezdi ama siz bunu
da almadınız.
Şimdi,
ben soruyorum işte; burada, bu vergi kaçakçılarına affı
getiren kişilere soruyorum: Kimlerin, ne vergisini affediyorsunuz? Bunlar
gümrük idarelerince tespit edilmiş, raporları tespit edilmiş,
ondan sonra orada bekliyor. Bu kanun çıkacaklarını da
bildiği için, haber vermişler, Siz bunları ödemeyin, biz hemen
af getiriyoruz. demişlerdir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER
GENÇ (Devamla) Yanlışsa çıksın, söylesinler burada.
Değerli
milletvekilleri, böyle olmaz, devlet böyle yönetilmez.
Sayın
Başkan, karar yeter sayısını da istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeleri
birlikte işleme almıştım; önergeleri beraberce
oylayacağım.
Önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul
edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Geçici
madde 3ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici
madde 4 üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının Geçici 4 üncü maddesine
aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli |
Mehmet Günal |
M. Akif Hamzaçebi |
|
|
Giresun |
Antalya |
Trabzon |
|
|
|
|
|
Erkan Akçay |
Mustafa Kalaycı |
Fatma Salman Kotan |
|
Manisa |
Konya |
Ağrı |
Bu Kanunun yayımlandığı
tarihten önce yapılan gelir uzmanlığı özel
sınavlarının birinde aldığı not daha sonra
yapılan sınavda geçerli sayılarak gelir uzmanlığı
kadrolarına atanmış olanların bu atamaları
kazanılmış hak olarak kabul edilir ve bu gerekçe ile
atamalarının iptaline yönelik işlem yapılmaz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Tasarının Geçici Madde
Erkan Akçay |
Mustafa Kalaycı |
Kâmil Erdal Sipahi |
|
|
Manisa |
Konya |
İzmir |
|
Mustafa Enöz |
Recep Taner |
|
|
Manisa |
Aydın |
|
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)- Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın
Akçay, buyurun efendim.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçici 4üncü maddedeki
değişiklik önergemiz üzerine söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Geçici 4üncü maddede vergi
denetmen yardımcılarından yeterlilik sınavında
başarılı olamayanların derecelerine uygun memur kadrosuna
atanmalarının önü açılmakta, daha önce yeterlilik sınavına
girip de kazanamamış olan vergi denetmen
yardımcılarına bir kez daha yeterlilik sınavına girme
hakkı verilmekte ve yeterlilik sınavında yine
başarısız olurlarsa derecelerine uygun memur kadrosuna
atanacakları ifade edilmektedir.
5345 sayılı
Kanunun 29uncu maddesi, gelirler kontrolörlerinin, vergi denetmenlerinin,
devlet gelir uzmanları, vergi istihbarat uzmanları ve gelir
uzmanlarının çalıştırılmasını
düzenlemektedir. Söz konusu maddede tüm grupların mesleğe
alınmaları ve yeterlilik sınavları ile çalışma
usul ve esaslarının yönetmelikle düzenleneceği ifade
edilmektedir. Bu konulara ilişkin olarak, yönetmeliklerde yer alan
ifadelerin açık olmaması ve ortaya çıkan yargısal
problemler nedeniyle özellikle yukarıda bahsi geçen meslek gruplarına
mensup kişilerin stajyerlik veya yardımcılık dönemlerinden
sonra girdikleri yeterlilik sınavlarında başarısız
olmaları hâlinde yapılacak işlemin kanunda açık bir
şekilde ifade edilmesine ihtiyaç bulunmaktadır.
Tasarıda yalnızca
vergi denetmen yardımcılarının ve gelir uzman
yardımcılarının yeterlilik sınavlarında
başarısız olmaları hâlinde derecelerine uygun memur
kadrosuna atanacakları belirtilmiş, diğerlerinin yeterlilik
sınavında başarısız olmaları durumunda nasıl
bir işlem yapılacağına değinilmemiştir. Bu
konunun açıkta bırakılması doğru değildir.
Tasarıda bahsi geçen
değişikliler sonucunda, mesleki hayatlarında üç yılı
doldurup belli bir aşamaya gelmiş, yeterlilik sınavına
girdikleri tarihin en az bir yıl öncesinden itibaren kendilerine mühür
verilerek tek başlarına vergi incelemesi yapmaya yetkili
kılınmış vergi denetmen yardımcılarının
durumlarında bir değişiklik meydana gelmektedir. Bu durumun
önüne geçilebilmesi için, ilk kez girecekleri yeterlilik sınavında
başarısız olan vergi denetmen
yardımcılarının derecelerine uygun memur kadrosu yerine
derecelerine uygun gelir uzman yardımcılığı kadrosuna
atanmaları doğru bir uygulama olacaktır.
Vergi incelemelerinin yüzde
90ına yakınını gerçekleştiren ve toplam denetim
gücünün yüzde 80ini oluşturan vergi denetmenleri, Gelir İdaresinin
yapısından kaynaklanan sorunlar, kurumsal yapı içindeki konumu,
meslekte yükselmenin önünün kapatılması, kendilerini geliştirme
ve birikimlerini paylaşma konusunda yaşanan sıkıntılar,
vergi denetimi yapan çok sayıda birimin varlığı gibi uygulamalardan
kaynaklanan sorunlar ve uzun yıllardır yaşanan özlük
haklarına ilişkin konular yüzünden artan bir hızla başka
kurumlara geçmektedirler.
Yine, yaşanan
sorunlardan dolayı mesleğe yeni başlayan vergi denetmen
yardımcılarının önemli bir kısmı üçüncü
yılını doldurmadan ayrılmaktadır. Açıkçası,
vergi denetmenleri küstürülmektedir. Vergi denetmenleri, kendileriyle aynı
görevi üstlenen diğer birimlerdeki personelin aldığı
maaşın neredeyse yarısını almaktadır.
Çeşitli şekilde konumlandırılan denetim elemanlarının
özlük haklarında farklılıkların bulunması, derin
farklılıkların bulunması denetim elemanları
arasında çekişmeye yol açtığı gibi, moral ve
motivasyonunu da bozmaktadır. Eşit işe eşit ücret ilkesine
dayalı adaletli bir sistemin oluşturulması gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri,
Gelir İdaresinin yeniden yapılandırılması
çalışmalarının bir an önce tamamlanması gerekmektedir.
Ancak Gelir İdaresi ayrı tüzel kişiliğe sahip özerk yapıda
ve özel bütçeli kurulamadığı için idari yapı içindeki yeri
tam olarak netleştirilememiştir. Akabinde Maliye
Bakanlığı Gelir Politikaları Genel Müdürlüğünün
kurulması ile de iki başlı bir yapı ortaya
çıkmıştır. Strateji üretenlerin ve bunları hayata
geçireceklerin farklı birimlerde olması istenilen başarıya
ulaşılmasını engellemektedir.
Denetimde iş
birliği ve koordinasyonun sağlanmasında ciddi sorunlar
bulunmaktadır. Hızlı ve inisiyatifle hareket edebilen, sisteme
hâkim, maddi ve manevi anlamda motivasyonu yüksek, etkin, moral değerleri
yüksek bir vergi idaresinin oluşturulması zorunludur. Birçok kez
reform amacıyla vergi yasaları çıkarılmış
olmasına karşın beklenen başarıya
ulaşılamamıştır. Söz konusu yasaları uygulayacak
idare ve personelin göz ardı edilerek sonuca ulaşılması
mümkün değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
efendim, konuşmanızı tamamlayınız Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Devamla)
Teşekkür ediyorum.
Zira her ne kadar mükemmel
yasalar çıkarsanız da bunları hayata geçirecek kadroyu
bulamazsanız başarılı olmanız mümkün değildir.
Bu düşüncelerle,
muhterem heyetinize saygılarımı sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Akçay.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısının Geçici 4 üncü maddesine
aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli (Giresun) ve
arkadaşları
Bu Kanunun
yayımlandığı tarihten önce yapılan gelir
uzmanlığı özel sınavlarının birinde
aldığı not daha sonra yapılan sınavda geçerli
sayılarak gelir uzmanlığı kadrolarına
atanmış olanların bu atamaları kazanılmış
hak olarak kabul edilir ve bu gerekçe ile atamalarının iptaline
yönelik işlem yapılmaz.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılıyoruz.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: Hazırlanan
önergeyle 5345 sayılı Kanunun geçici 3 üncü maddesinin dördüncü
fıkrasına göre bu Kanunun yayımlandığı tarihten
önce yapılan gelir uzmanlığı özel sınavlarında aldığı
not daha sonra yapılan sınavda geçerli sayılarak gelir
uzmanlığı kadrolarına atanmış olan personelin bu
atamalarının kazanılmış hak olarak kabul edilerek
sadece bu gerekçeye istinaden atamalarının iptal edilmemesi yönünde
geçici bir düzenleme yapılması önerilmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge istikametinde geçici madde 4ü oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, tasarıya geçici maddeler eklenmesine ilişkin
beş önerge vardır. Önergeleri ayrı ayrı okutup işleme
alacağım.
İlk
önergeyi okutuyorum:
T.B.M. Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 329 Sıra Sayılı yasa teklifine aşağıdaki
geçici beşinci maddenin eklenmesini arz ederiz.
Geçici
madde 5 5520 Sayılı kurumlar vergisi kanununda yeni bir
değişiklik yapılıncaya kadar yabancılara ait bankalar
ile özelleştirilen kitlerdeki vergi oranları yüzde 30 olarak
hesaplanır.
Kamer Genç |
A. Jale
Ağırbaş |
Bayram Meral |
|
|
Tunceli |
İstanbul |
İstanbul |
|
|
|
|
|
Vahap Seçer |
Bilgin Paçarız |
R. Kerim Özkan |
|
Mersin |
Edirne |
Burdur |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Genç, buyurun.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu 329
sıra sayılı yasaya bir geçici madde eklenmesiyle ilgili bir
önerge verdim. Bu önergemin mahiyeti şu: Yabancı bankalarla devlet
tarafından özelleştirilen KİTlerin kurumlar vergisinin yüzde
30a çıkarılmasını istiyorum.
Şimdi,
biliyorsunuz, bu kurumlar vergisi eskiden yüzde 30du. Ama maalesef, devri
iktidarınız zamanında durup dururken bu yüzde 20ye indirildi.
Bu yüzde 20ye nasıl indirildi biliyor musunuz? Siz Telekomu yok
pahasına özelleştirdiniz. Yok pahasına özelleştirdikten
sonra bu Telekomun arkasında da kimler ortak olduğunu da biraz
seziyorum ben. Çünkü bu Telekom 6,5 milyar dolara özelleştirildi, 5 milyar
doları beş senede ödenecekti. Fakat 2007 seçimlerinde bu Telekom
geldi, sizin iktidarınıza yardımcı olmak için 5 milyar
doları hemen, beklemeden beş seneyi, getirdi yatırdı. Siz
de bunun karşılığında getirdiniz Telekomun kurumlar
vergisini yüzde 30dan yüzde 20ye indirdiniz.
ALİ
KOYUNCU (Bursa) Sadece Telekomun değil kurumlar vergisi.
KAMER
GENÇ (Devamla) Onun gibi daha başka kurumlar var, söyleyeceğim.
Şimdi,
bir Telekomun kurumlar vergisinin yüzde 30dan yüzde 20ye indirilmesinden
devletin kaybı 500 trilyon lira, asgari 500 trilyon lira. Şimdi,
Türkiyede yabancı bankaların sayısı her geçen gün
artıyor. Bakın, şimdi, Hükûmetiniz öyle bir karar aldı ki
birçok şeyler banka kanalıyla ödeniyor, maaşlar banka
kanalıyla ödeniyor, kiralar bankalara ödeniyor, birtakım paralar
banka vasıtasıyla ödeniyor. Bu bankalar haksız olarak, yani
hiçbir katkıları yok, vatandaştan bir para alıyorlar ve bu
paraları da yurt dışına transfer ediyorlar. Şimdi,
dünyanın neresinde yabancı sermaye gelecek
Orada doğru dürüst,
yani yatırım için gelen sermaye için saygım var ama
bankacılık ayrı bir konu. Yani bu bankalara getirip de kurumlar
vergisi nispetini yüzde 30dan yüzde 20ye indirmenin bir anlamı var
mı? İşte burada yaptığınız kayıplarla,
o özelleştirilen KİTlerde yaptığınız vergi
indirimiyle devletin kaybı 8-9 katrilyon lira. Bu 8-9 katrilyon lirayı
üç dört sene siz alsaydınız, bugün ne ekonomik kriz olurdu ne o
işçilere, o asgari ücretle çalışan insanlara, yani ayda yüzde 3,
yüzde 4, emekliye para vermezdiniz. Katbekat, emeklilerin maaşına
yüzde 50 nispetinde bir zam yapabilirdiniz. Bakın, bundan sonra yine bir
önergem var, onda da konuşacağım.
Bakın,
eğer krizi önlemek istiyorsanız, bu memleketin kaynakları var,
bu kaynaklardan yararlanmamız lazım. Sizin ekonomik krizi önleme
niyetiniz yok. Benim gördüğüm kadarıyla zaten milleti sadaka
kültürüne alıştırmışsınız, milleti
fakruzaruret içinde bulunduracaksınız. İşte iş yerleri
kapanıyor. Sermaye birtakım dinci kesimlerin eline geçiyor.
İşte bugün biliyoruz, 5x5 ciplere kimlerin bindiğini insanlar
sokaklarda görüyor. Şimdi ne yapacaksınız? Normal olarak
insanları artık iş bulamaz
Ancak iş, o düşüncede olan
insanlara temin edilecek bir düzenlemeye gidiyorsunuz. Bu memleketin
gerçeklerini eğer şey ederseniz, yani kaynaklarını
kullanmak istiyorsanız bu önergeyi kabul edin.
Yani
bugün Telekom niye yüzde 20 kurumlar vergisi ödesin? Telekom zaten iki senede,
özelleştirildikten sonra sermayesini karşıladı. Telekomda
o kadar büyük devlet zararı oldu ki. Orada yıllarca teknoloji
bakımından yetişen müdürler vardı, mühendisler vardı,
onların hepsi emekliye ayrıldı; o güzelim teknik kadroyu yok
ettiniz. Bir devlet ancak böyle düşmanca idare edilebilir.
Değerli
milletvekilleri, şimdi bakın, kaynaklarımız var, bu
kaynakları iyi kullanalım, vergi alınması gereken
kişilerden vergi alalım. Yoksa şimdi zenginden
almayacaksınız
Bu devlet iflasa gidiyor, kim kurtaracak bunu?
Meclisde kurtarmazsa, yani bunu kim kurtaracak? Herhâlde gökten bir şeyler
yağmayacak. Kaynakları maalesef
İşte bir yandan
zamanınızda boyuna vergi afları geliyor, boyuna
yandaşlarınızdan sıkıntıya düşenlerin vergi
aflarını affediyorsunuz. Bakın, burada birtakım
arkadaşlar önerge veriyorlar, acaba
Sizin içinizde, ben biliyorum, çok
değerli dostlarımız var, kardeşlerimiz var,
insanlarımız var.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun
efendim.
KAMER
GENÇ (Devamla) Yani ben inanıyorum ki, siz bu sıralarda
oturmasaydınız, şu sıralarda otursaydınız
-inanmanızı istiyorum- buraya gelen kanunların yüzde 99unu
reddedecektiniz çünkü ben tanıyorum insanları, ama bu iktidar
hırsı insanın gözünü karartıyor. Hele bu genel başkan
diktası yok ya, o zaten milletvekillerini kişiliksizleştiriyor.
Ben de aynı durumdaydım, genel başkan geldi mi ayağa kalk,
şak şak şak. Nedir yahu? Bu kim kardeşim? O da bir insan.
İtiraz edilmiyor.
Bakın
sayın milletvekilleri, Türkiye çok ciddi bir sıkıntı içinde.
Bakın insanlar çocuklarını katlediyorsa bilin ki bunun sonu çok
kötüdür. Buna şimdiden tedbir almamız lazım. Bunun gülünecek bir
tarafı yok. Memleketi felakete götüren bir yönetiminiz var, memleketi
kardeş kavgasına götüren bir yönetiminiz var. Bunun şimdiden
önlemini almazsınız, sonu felakettir; bu felaketten en büyük
zararı siz görürsünüz.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Genç.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 329 sıra sayılı Kanun Tasarısına Geçici 4.
maddeden sonra gelmek üzere aşağıdaki geçici maddenin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Kamer Genç |
Harun Öztürk |
A.Jale
Ağırbaş |
|
|
Tunceli |
İzmir |
İstanbul |
|
|
|
|
|
Recai Birgün |
Tayfun İçli |
Hüseyin Pazarcı |
|
İzmir |
Eskişehir |
Balıkesir |
Geçici
Madde: Devlet memurları ve diğer kamu görevlileri ile emekli, dul ve
yetimlerin maaşlarına kriz nedeniyle ilave artış
yapılabilmesi için 2009 yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin yedek
ödenek tertibine 3 milyar Türk Lirasına kadar ödenek eklemeye Maliye Bakanı
yetkilidir. Hazine bu tutar için özel tertip devlet iç borçlanma senedi ihraç
edebilir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Genç, buyurun.
Sayın
Genç, bu son önergenizmiş.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Evet.
BAŞKAN
- Başka yormayacağız sizi.
Buyurun.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; güya bir
kriz önleme kanunu getirmişsiniz. Bu kriz önleme kanununa ben şöyle
bir önerge verdim. Önergeye destek veren DSPli arkadaşlar, onlar
imzaladılar, teşekkür ediyorum.
Şimdi,
olay
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Kimin verdiğini söylemiyorsun ama.
KAMER
GENÇ (Devamla) CHP de verdi, bunu DSP verdi ama, o CHPnin verdikleri
Ayrıca CHPlilere de teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından DSP vermedi mi? sesi)
Efendim,
SHP yok ki daha
Neyse
Şimdi,
arkadaşlar, işleri sulandırmayalım.
Benim
önergemin mahiyeti şu: Şimdi, bakın Türkiyede çok ciddi bir
kriz var. Yani size göre teğet geçiyor ama aslında teğet
geçmemiş, içini delerek geçmiş. Şimdi, mesele şu, burada
işsizlik almış yürümüş, üretim yok, esnaf kepenk
açmıyor, siftah etmiyor.
Şimdi,
bunun bir yolu var, diyorum ki: Bütün memurlara, bütün işçilere, bütün
emeklilere aylık işte, bu 3 katrilyon lira civarında Maliye
Bakanlığı ödeneğinden bir para aktaralım. Bütün
işçilere, emekli işçilerine, memurlara, bütün insanlara -yani onu
bölelim- ayda hiç olmazsa 250 ile 300 milyon lira bir para verelim. Bu
parayı verdiğimiz zaman ne olur biliyor musunuz? İşte, vatandaş gidecek lokantada yemek
yiyecek, esnaftan alışveriş yapacak, piyasa canlanacak.
Ekonominin kuralları var. Yani işte, bu kuralı işletirsek
Ben hatta
o bankaları hortumlayanlara, o bankalara katrilyonları intikal eden
geçmiş hükûmetlere dedim ki: O paraları onlara vermeyin, o
patronlara. Getirin, Kızılayla, paraları alın
vatandaşa dağıtın çünkü o adam yurt dışına
kaçırmayacak o parayı, hiç olmazsa alışveriş yapacak,
işte, lokantaya gidecek, otele gidecek, seyahat edecek,
dolayısıyla piyasa canlanacak, piyasa canlanınca, bu para
dönünce ekonomi canlanacak. Bunların bir kuralları var.
Şimdi,
Allah hepimize akıl ve izan vermiş, akıl ve izanın yolu
bir. Şimdi, Türkiyede, işte, devletimizin kaynakları var
sayın milletvekilleri, inanınız var. Hırsız çok,
soygun çok, yani, soygun, hırsızlık o kadar almış
yürümüş ki
Şimdi, sizin Genel Başkanınız diyor ki:
700 milyar dolarlık gayrisafi millî hasılamız var. E, bu 700
milyar dolarlık gayrisafi millî hasıla varsa bunu bir KDVye
çevirelim, bunu bir vergiye çevirelim, ne kadar vergi tahsil ediyorsunuz, ne
kadar KDV alıyorsunuz? Şimdi, sizin bu kanunun geçici 1inci maddesi
ile 3üncü maddesinde affettiğiniz vergi, benim bu önergede memura,
emekliye, işçiye vermeyi öngördüğüm paradan daha fazla. Yani, bunun
hesabını yapalım, gelelim, masa başında yapalım.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, bakın, ben akşama kadar büromda
oturuyorum, sokakta geziyorum, o kadar çok acı içinde, o kadar çok
fakruzaruret içinde insanlar geliyor ki, yani, ben insan olduğumdan da
utanıyorum. Acaba bu memleket niye bu duruma geldi, gayrisafi millî
hasılası 700 milyar dolar olan bir memlekette nasıl oluyor bu
kadar fakirlik oluyor, nasıl oluyor burada insanlar gidiyor diri diri
kendini yakıyor, bunun bir hesabını görmek lazım. Burada
bir gün bir açık oturum yapalım, bunu
Particiliği bir tarafa
itelim.
Ya arkadaşlar,
bakın, ben Danışma Meclisi üyeliği zamanında buraya
geldim, askerî yönetim zamanında ama hiçbir zaman vicdanımı
karalamadım, hiçbir zaman emirle iş yapmadım, vicdanım neyi
gerektirdiyse onu çıktım söyledim bu kürsülerde ve halk, Tunceli
halkı gibi onurlu ve soylu halk -Türkiye'nin bütün halkı onurlu ve
soyludur, buna inanıyorum- o askerî yönetimde gelmeme rağmen, orada
verdiğim mücadelede, bakın, beni Tuncelide altı defa seçtiler,
altı defa. Küçük bir yer, küçük yer yani dar bir bölge sisteminde. Yani,
bu soylu halkımız daima güç odaklarının emrine girmeyen,
vicdanının sesiyle hareket eden, hırsızları
desteklemeyen, soygunların peşinden gitmeyen, namusuyla
şerefiyle memleketi için hizmet eden insanları ömrünün sonuna kadar
destekler. Bunu da sizden rica ediyorum. Yani, gelin bu siyasi iktidarın,
işte, hesaplarını bir tarafa bırakalım, Türkiye'de çok
büyük ekonomik sıkıntı varsa, çok ciddi
sıkıntılar varsa bunları el birliğiyle
aşalım. Türkiye Cumhuriyeti devleti hepimizin devletidir. Bu devlette
barış olursa hepimiz barışın nimetlerinden
yararlanacağız. Bu memlekette huzur olursa hepimiz huzurun
nimetlerinden yararlanırız. Yani, şimdi bir memura 300, bir
emekliye 300 milyon lira, beş ay verirsek devlet bir şey kaybetmez,
piyasa canlanır. Ama bunun
Öte tarafta getirip de birtakım insanlara
katrilyonları vermeyelim değerli arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Genç, tamamlayın lütfen.
KAMER GENÇ (Devamla) Onun
için, sizlerden rica ediyorum bu önergeyi kabul edin, sevabı sizin olsun
arkadaşlar. Yani, en azından kabul edersek, yahu deriz ki
İşte AKP de kabul etti. ama etmezseniz giderim sokakta derim
vallahi Bunlar zenginleri düşünüyorlar, fakirleri düşünmüyorlar.
Doğrusu değil mi yani?
Şimdi, burada, 3 tane,
geçici 1inci maddeyle geçici 3üncü maddede aşağı yukarı 4
katrilyona yakın vergi affını getiriyorsunuz. E, serbest
bölgelerde çıkardınız son anda vergi affını
getirdiniz, kimin yararlandığını biliyorum. E,
bunları, her sıkışan kendi
yandaşlarınızın, işadamlarının vergilerini
affediyorsunuz, biraz da fakir fukarayı düşünün arkadaşlar.
Yani, hesap ortada, kitap ortada.
Verdiğim önerge ülkeye
ve millete faydalı bir önerge, ama vicdanınıza kalmış,
kabul ederseniz edin, etmezseniz
Saygılar sunuyorum.
İyi akşamlar efendim.
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan
tasarıya aşağıdaki maddenin geçici 5. madde olarak
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı |
Rıdvan Yalçın |
Emin Haluk Ayhan |
|
|
Konya |
Ordu |
Denizli |
|
|
|
|
|
M. Akif Paksoy |
Beytullah Asil |
|
|
Kahramanmaraş |
Eskişehir |
|
Geçici madde 5. 5510
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununun 81. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde
belirtilen sigorta prim oranları sigortalı ve işveren hisseleri
2009 ve 2010 yılları için 3er puan indirilerek uygulanır.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın
Kalaycı, gerekçeyi mi okutayım?
MUSTAFA KALAYCI (Konya)
Gerekçeyi okutun.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Yaşanan ekonomik krizin
istihdama dönük olumsuz etkilerini hafifletmek amacıyla işçi ve
işveren prim yükünün iki yıl için indirimli uygulanması
öngörülmektedir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
tasarıya aşağıdaki Geçici Maddenin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Nurettin Canikli |
Mehmet Ali Susam |
Faik Öztrak |
|
|
Giresun |
İzmir |
Tekirdağ |
|
|
|
|
|
Abdulkadir Akgül |
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Mehmet Yüksel |
|
Yozgat |
Malatya |
Denizli |
|
|
|
|
Erkan Akçay |
|
|
|
Manisa |
|
|
|
Geçici Madde 5 7/6/2005
tarihli ve 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek
Kuruluşları Kanunu kapsamındaki üyelerin odalara, odaların
Birliğe olan ödenmemiş aidat borçlarına ait gecikme
zammının tamamı ile bu mad-denin yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren altı ay içinde üyelerin odalara, oda-ların
Birliğe olan aidat borçlarının tamamının ödenmesi
hâlinde bu borçlara ait gecikme zamları silinir.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Barolar Birliği, TOBB
üyelerine yönelik düzenlemeler eşitlik ilkesi ge-reği Esnaf ve
Sanatkârlar ile bunların odaları için de getirilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul et-meyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan, önergede bir isim eksik
okundu.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, bir önceki önergedeki, ortak
önergedeki isimler eksik okundu.
BAŞKAN Kim
okunmadı?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) - Akif Beyin ismi okunmadı. MHP de
katılmıştı.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) İlk imza sahibiyim, ama oku-madınız.
KÂTİP ÜYE YUSUF
COŞKUN (Bingöl) Çok karışık, kusura bakma-yın.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) O zaman, şimdi düzeltirse-niz
BAŞKAN Yalnız bu
önergelerin üçte 1inde ciddi anlamda tahrifat var.
Karışmış, silinmiş, çizilmiş, atladı.
Önergedeki imzaları
tekrar okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
tasarıya aşağıdaki Geçici Maddenin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Nurettin Canikli |
Mehmet Akif Hamzaçebi |
Mehmet Ali Susam |
|
|
Giresun |
Trabzon |
İzmir |
|
Faik Öztrak |
Abdulkadir Akgül |
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
|
Tekirdağ |
Yozgat |
Malatya |
|
Erkan Akçay |
Mehmet Yüksel |
|
|
Manisa |
Denizli |
|
BAŞKAN Evet, bir
önceki önergedeki isimleri, önerge sahiplerinin isimlerini tekraren
okutmuş olduk.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısına aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli |
Öznur Çalık |
Fatma Şahin |
|
|
Giresun |
Malatya |
Gaziantep |
|
|
|
|
|
Enver Yılmaz |
Abdullah Çalışkan |
İsmail Göksel |
|
Ordu |
Kırşehir |
Niğde |
Geçici Madde 6 - Bu Kanunla 492 sayılı Harçlar
Kanununun (4) sayılı tarifesinin I-Tapu İşlemleri
başlıklı bölümünün 13 numaralı fıkrasının
(a) ve (c) bentlerinde yapılan değişiklik ile aynı
tarifenin sonunda yer alan hükmün kaldırılmasına yönelik düzenleme,
bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce; cins tashihi
yapılmamış arsa ve arazi üzerine inşa olunan bina vesair
tesislerin tescili ile Bayındırlık ve İskan
Bakanlığının görüşü alınarak Maliye
Bakanlığınca tespit ve ilan edilmiş bulunan sosyal mesken,
işçi evleri ve bunlardan daha düşük nitelikteki meskenlerin
tescilinde ve bunların dışında kalan her nevi cins ve
kayıt tashihinde de uygulanır ve ayrıca vergi cezası ve
gecikme faizi aranmaz. Ancak, bu Kanunun yayımı tarihinden önce
tahsil edilmiş tutarlar iade edilmez, tarh ve tahakkuk ettirilmiş
olan harçların takip ve tahsiline devam edilir.
BAŞKAN Komisyon
önergeyi katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe Yapılan
düzenleme ile bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce cins
tashihi yapılması gerektiği halde yapılmamış
gayrimenkullerin yeni tutarlar üzerinden ilave harç, ceza, faiz
alınmaksızın cins tashihinin yapılması
sağlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
madde 34 üzerinde bir adet önerge vardır; önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
tasarısının mevcut 34 üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bekir Bozdağ |
Turan Kıratlı |
Veysi Kaynak |
|
|
Yozgat |
Kırıkkale |
Kahramanmaraş |
|
|
|
|
|
Mehmet Emin Tutan |
Fatih Arıkan |
|
|
Bursa |
Kahramanmaraş |
|
Madde 33 - Bu Kanunun;
a) 8 inci maddesi, 14 üncü
maddesi, 32 nci maddesinin (1) ve (8) nu-maralı fıkraları ile
geçici 1 inci maddesi yayımını izleyen aybaşında,
b) 32 nci maddesinin (6), (7)
ve (13) numaralı fıkraları 1/1/2009 tari-hinden geçerli olmak
üzere yayımı tarihinde,
c) 32 nci maddesinin (2)
numaralı fıkrasının (a) ve (c ) bentleri 1/10/2008
tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
ç) 4 üncü, 5 inci, 6 ncı
maddeleri 1/8/2009 tarihinde,
d) 26 ncı maddesi
1/1/2010 tarihinde,
e) Diğer hükümleri
yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa)
Katılıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Verilen
önergeler doğrultusunda yürürlük maddesi yeniden düzenlenmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Madde
34ü kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Madde
35i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, tasarının ve tekliflerin tümünün oylanmasından
önce İç Tüzükün 86ncı maddesine göre aleyhte Tunceli Milletvekili
Sayın Kamer Gençin söz talebi vardır.
Buyurun
Sayın Genç.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 329
sıra sayılı Yasa Tasarısının tümünün
oylanmasından önce oyumun rengini belirtmek üzere söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, ben tabii, uzun yıllar burada bulundum. İktidar
partisinde bulunan milletvekillerinden bir kısmı iyi bilirler, bunlar
her konuda çıkar konuşurlardı. O zaman her fıkra üzerinde
dört önerge veriliyordu, yürürlük, yürütme maddelerinde konuşuluyordu. Siz
şimdi otuz dört maddelik bir kanun, tabii, bir madde içinde
aşağı yukarı yirmi yedi tane de fıkra var;
bunları iki madde hâlinde görüşüyorsunuz. Yani burada da bir iki tane
söz aldık diye de kimsenin tepki göstermesine gerek yok.
Getirilen
bu kanunla gerçekten fakirin fukaranın, muhtaç olanın hiçbir sorununa
çözüm getirilmiyor. Sadece getirilen
Tamam, yani, işsizlikle ilgili ufak
bir tedbir getiriliyor. Ona tabii, saygı duyuyoruz, o konuda biz de zaten
1inci maddedeki o şeylere destek verdik ama onun dışında
hep vergi afları getiriliyor. Ben bir maddede konuşurken
İstanbulda galiba 5 bin mi veya 500 tane en büyük mükellefi bir vergi
dairesine toplamışlar orada geçen sene-söylendiğine göre-
yapılan incelemede bulunan matrah farkı 100 milyar lira. Bakın,
Türkiye'nin en büyük mükelleflerinin toplandığı bir vergi
dairesinde maalesef vergi incelemesi yapılmıyor, inceleme
yapılmıyor. Şimdi soruyorum: Sizin bakanlardan,
başbakanlardan -çocukları ticaretle uğraşıyorlar-
hangisinin defterleri inceleniyor? Ama servetlerinde korkunç artışlar
var, korkunç artışlar var. Peki, bu servetlerin niye vergisi
verilmiyor sayın milletvekilleri? Bu Maliye Bakanlığı niye
orada duruyor? Demek ki evvela, bu memleketin kaynaklarının ülke
lehine, ülkenin ihtiyaçları lehine kullanılması için gereken
tedbirler alınmıyor. Dolayısıyla, memleket, sermaye
grupları, para, birtakım vergi kaçakçılarının elinde
toplanıyor, birtakım haksız kazanç elde edenlerin elinde
toplanıyor ve bunların da üzerine gidilmiyor. Şimdi, böyle bir
Hükûmetin getirdiği ben hangi icraatına vicdan huzuru içinde evet
diyeyim? Mümkün değil, diyemem ki.
Konuştum,
bizim Tuncelide organize sanayi bölgesine bir 3-4 trilyon lira bir para
verilmesi lazım, dört beş senedir 1 kuruş verilmiyor ama getirip
de 5 trilyon liralık buzdolabı, çamaşır makinesi falan
dağıtmışsınız. Yani ben ona karşı
çıkmadım, teşekkür de ederim ona ama şimdi öte tarafta,
yine Tunceli halkının, orada, Güneydoğuda da birçok illerimizin
terörden doğan alacağı var. Yani bu vatandaşın
alacağı, değerli milletvekilleri -getirin- bunlar da çok küçük
değerler yani adamın evi yıkılmış, tarlası
gitmiş, hayvanı gitmiş, aslında zararı 50-100
milyarken işte, getiriyor komisyon, buna bir ufak uzlaşmayla Yahu,
işte şu miktar üzerinde anlaşalım. diyor, 3-5 milyar, 10
milyar liralık bir paralar. Ee, onları da verin yani. Bu devletin
imkânları da var. Yani esas yapılması gereken şeyler
yapılmıyor, alınması gereken tedbirler alınmıyor
ama öte tarafta, bir iş yapıyormuşuz gibi, işte, günlerce,
burada milletvekilleri saatlerce bekletiliyor, saat 14.00ten 21.00e kadar,
sanki ülkeye çok ciddi hizmet getiren kanunlar düzenliyoruz. Yani üç beş
tane
İşte, 3üncü maddede, gümrüklerde inceleme
yapılmış, vergiler tespit edilmiş, raporlar orada var,
ondan sonra bu kanun
Hükûmet biliyor ya, nasıl olsa grup başkan
vekilleri hemen son anda getiriyorlar, işte önergeleri de veriyorlar, o
sıkışık durumda olanların, vergi
kaçakçılarının, işte imar affı bekleyenlerin
ihtiyaçlarını karşılayacak korsan önergeleri de veriyorlar.
Böyle olunca birtakım insanlar kanunsuzluktan rant sağlıyorlar
değerli milletvekilleri. Bunlar kanunsuzluklardan rant sağlarken de
bence de Parlamentoda dürüst, namuslu, vicdanının sesini dinleyen
insanların, milletvekillerinin de buna alet olmasını
istemiyoruz. İşte bu kanunlara bu nedenle ben karşı
koyuyorum. Yani, memleketimizin birçok ihtiyacını
Bu memleketin
kaynakları namusluca, şereflice kullanılsa, gerçek kazançlardan
vergi alınsa, gerekli olan kamu hizmetlerinden karşılık alınsa
zaten Türkiye devasa bir ülke. Bu ülkede suistimal olmasa, soygun olmasa,
ihalelerde yolsuzluk olmasa -bu Türkiye devasa bir ülke- bu ülkenin
kaynakları bugünkü 70 milyonun belki 2 mislini besler ama maalesef
insanlar iktidara gelince gözleri kör oluyor, ceplerini doldurma
dışında bir şey görmüyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ
KOYUNCU (Bursa) Sabahtan beri aynı şeyleri söylüyorsun vallahi
billahi!
BAŞKAN
Buyurun Sayın Genç, tamamlayın konuşmanızı.
KAMER
GENÇ (Devamla) Ya, aynı şeyleri söylemiyorum. Siz benim
söylediklerimin bir tarafını anlıyorsunuz, bir
tarafını anlamıyorsunuz. Ben diyorum ki
Yani söylediklerimin
neresi yanlış?
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) - Neresi yanlış!
ALİ
KOYUNCU (Bursa) Külliyen yanlış!
KAMER
GENÇ (Devamla) Diyorum ki, bakın, sizin İktidarınız
zamanında bir tane Meclis soruşturması kabul edildi mi?
Edilmedi. Bir tane araştırma önergesi yani hırsızlarla
ilgili, soyguncularla ilgili kabul edildi mi?
Bakın,
diyorum ki gelin bir önerge verelim. Ben burada yüz tane meseleyi dile
getirdim. Bir araştırma önergesini verelim. Hakikaten bu
İstanbulda, işte, bu rant sağlayan, işte, imar
değişikliği yapan insanlar, hakikaten bu kuyumcular, işte,
sizin liderinizle ilişkisi olan Cihan Kamer, o sayılı insanlar
ne kadar devletin kaynaklarını kullanmışlar, o free
shoplarda ne kadar alışveriş yapıyorlar, ne kadar vergi
kaçırıyorlar, bunları bir araştıralım. E,
şimdi, bunlar araştırılmadan nasıl tespit edilecek
sayın milletvekilleri?
Ben bu
nedenle bu kanuna karşıyım. Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
milletvekilleri, tasarının görüşmeleri
tamamlanmıştır.
Tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, oylama için üç dakika süre vereceğim. Bu süre içinde
sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu
yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy
pusulalarını oylama için öngörülen üç dakikalık süre içinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca,
vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise hangi bakana vekâleten oy
kullandığını, oyun rengini ve kendisinin ad ve soyadı
ile imzasını da taşıyan oy pusulasını yine oylama
için öngörülen üç dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekilleri, İşsizlik Sigortası
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı ve benzer mahiyetteki kanun
tekliflerinin yapılan açık oylama sonucunu arz ediyorum:
Kullanılan oy
sayısı: 241
Kabul: 220
Ret: 19
Çekimser: 2 (X)
Böylece tasarı ve
teklifler kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
İş dünyamız için hayırlı ve uğurlu
olmasını diliyorum, memleketimize de hayır getirmesini temenni
ediyorum.
Sayın milletvekilleri,
sizlere de özverili çalışmalarınızdan dolayı
canıgönülden teşekkür ediyorum. Bakanımız da teşekkür
edecek şimdi.
Sayın Bakanım,
buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; önemli bir tasarıyı
yasalaştırmış bulunuyoruz. Bir gün Plan ve Bütçe
Komisyonunda, iki gün de Genel Kurulda, altmış maddeden oluşan
bu düzenleme şu an itibarıyla yasalaşmış bulunuyor.
Öncelikle, Parlamentoda grubu bulunan bütün siyasi partilere teşekkür
ediyorum. Bütün gruplar gerçekten bu yasa tasarısının çok daha
sağlıklı ve verimli bir şekle dönüşmesi konusunda bir
el birliği, bir gönül birliği yaptık ve katkılarından
dolayı da çok teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri,
çok kısaca bir iki hususu belirtmek istiyorum. Israrla birçok
toplantılarda krize karşı önlemlerin
alınmadığı söyleniyor. Şunu net olarak ifade edeyim ki
bu düzenlemede de var, kırk dokuz ildeki teşvik bir yıl
uzatılıyor. Bu teşviklerin ne şekilde olduğunu hepiniz
biliyorsunuz. Bugün bunu anlatmak için gelmedim. Ayrıca, diğer illeri
de kapsayan sigorta primlerinde, işveren primlerinde yüzde 25lik bir
indirim de gerçekleştiriyoruz. Bu da takriben işverenler
açısından 4,7 milyar TLlik bir imkân işverenlerimize
sağlanıyor. Başka birçok teşvikler de var: Genç
teşviki, kadın istihdamıyla ilgili teşvikler var, özürlü
teşviki var. Yani, bunları sayın sayabildiğiniz kadar.
Birçok teşvikler istihdamın önünü açma adına
gerçekleştiriliyor. İstihdam paketini çıkardık. Orada
birçok güzel düzenlemeler var. Şimdi de bugün kısa çalışma
ödeneği diye ifade edilen bir düzenlemeyi getirdik. Kısa
çalışma ödeneği ile ilgili buradan, kapatırken Meclisi,
şunu ifade edelim: İşverenlerimize sesleniyoruz:
İşçilerin iş akitlerini feshetmeyiniz çünkü devlet sigorta priminize
indirim konusunda el attığı gibi, birçok teşviklerde size
el uzattığı gibi işçilerin ücreti konusunda da bu
akşam itibarıyla çok ciddi şekilde el uzatmış
bulunuyor. O hâlde işçinin iş aktini feshetme konusu hepimizin direnç
göstermesi gereken bir konudur, baştan işverenlerimizin direnç
göstermesi gereken -en son düşünmesi gereken- bir hadisedir. Bu düzenleme
inanıyorum ki istihdamı koruma açısından çok önemli bir
düzenleme olmuştur.
Ayrıca tek bildirge,
yıllardır talep edilen tek bildirge konusu da bugün yine sizlerin
oylarıyla gerçekleşmiş oldu. Bölgesel, sektörel
yatırımlar açısından da çeşitli teşvikler içeren
düzenlemeyi gerçekleştirdik. Yine kırk dokuz il söyledim. Ahıska
Türklerinin sorununu hep birlikte çözmüş olduk. Onları vatandaş
olarak önümüzdeki süreç içerisinde dâhil edeceğiz. Avukatların, TOBB
ve esnaf odaları üyelerinin aidat faizleri, borçları silindi. Bunu da
yine müşterek olarak gerçekleştirdik. Çeklerle ilgili aksayan yönleri
düzelttik ve hurda araçlarla ilgili düzenleme ve sağlık ödemeleriyle
ilgili önemli bir düzenleme getirdik. Doksan günlük süreyi altmış
güne çektik ve sağlık ödemelerini bundan sonra altmış gün
içerisinde sağlık kuruluşları almaya başlayacaklar. Bu
konudaki yasal engel ortadan kalkmış oldu.
Ben teşekkür ederken, burada
geçici 3le ilgili bir değerlendirme yapıldı. Sayın Çebi
keşke burada olsaydı iyi olurdu. Şöyle bir cümle kullandı:
71 bin araç bir gruba peşkeş
gibi bir ifade kullanıldı.
Bunun kayıtlarda olması dolayısıyla bunu tavzih etme
açısından söylüyorum.
Değerli arkadaşlar,
Maliye Bakanlığı ile gümrük idaresi arasında Ağustos
2002 yılında başlayan ve 2005 yılına kadar devam eden,
tarife farkından kaynaklanan bir vergisel sorun, 2002 Ağustos
ayından 2005 yılına kadar yaşanan bir süreç. Minibüs ile
otomobil arası araçlarla ilgili bir vergisel sorun
yaşanmış, 2005te bu fark edilmiş ve biz bir düzenleme
yapmışız, bu düzenlemeyle bu sorun ortadan kalkmış.
Fakat bu, 2002 ile 2005 arasındaki bu araçlarla ilgili Maliyenin eski
yüksek vergi tarifesi ile gümrük idaresinin bağlayıcı tarife
uygulamaları arasındaki meydana gelen farktan doğan
sıkıntıyı, mağduriyeti ortadan kaldırmaya dönük
bir düzenlemedir.
HAKKI
SUHA OKAY (Ankara) Yani, bir alacaktan vazgeçtik Sayın Bakan.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) Bundan dolayı
yanlış bir anlaşılma olmasın. Bu, burada, 71 bin
aracı ihtiva eden ve geçmiş döneme ait olan, o süreye ait olan bir
sorunu çözmeye dönük bir düzenlemedir. Burada yapılan, 71 bin aracın
ÖTV ilave vergi farkı kaldırılıyor. Bu, iki kurum
arasındaki bu oluşan farkı kaldırmaya dönük, ihtilafı
çözmeye dönük, 71 bin vatandaşımızın kamuyla
ihtilafını çözmeye dönük bir düzenlemedir.
İSA
GÖK (Mersin) Sayın Bakan, bunun mükellefi vatandaş değil. Ne
alakası var?
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) Değerli
arkadaşlar, gerçekten bu kadar önemli düzenlemeleri kısa süre
içerisinde gerçekleştirme fırsatını, imkânını
verdiğiniz için sizlere çok teşekkür ediyorum.
Yasanın
hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Ben de
özveriyle çalışan Hükûmetimize, grup başkan vekili
arkadaşlarımıza ve milletvekillerimize çok teşekkür
ediyorum. Yasa tekrar hayırlı olsun dileğinde bulunuyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti
Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak
Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri
Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri
ile Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşmelerine
başlayacağız.
5.- Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye
Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca
Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale
İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman
ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/543)
(S. Sayısı: 263)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynak ve Antalya Milletvekili Mevlüt
Çavuşoğlunun; Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Antalya Milletvekili Sadık Badak
ve 5 Milletvekilinin; Kadastro Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Antalya Milletvekili Osman
Kaptan ve 4 Milletvekilinin; Türk Ceza Yasasında Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
6.- Kahramanmaraş Milletvekili Veysi
Kaynak ve Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlunun; Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Antalya
Milletvekili Sadık Badak ve 5 Milletvekilinin; Kadastro Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Antalya
Milletvekili Osman Kaptan ve 4 Milletvekilinin; Türk Ceza Yasasında
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet
Komisyonu Raporu (2/283, 2/270, 2/277) (S.Sayısı: 272)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bu
saatten sonra da komisyonun bulunmama ihtimali göz önüne alınarak,
çalışma saatimizin de sona ermesi yaklaştığından,
kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için 19
Şubat 2009 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat
14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Sizlere
ve bizleri izleyen vatandaşlarımıza hayırlı
akşamlar diliyorum.
Kapanma Saati: 20.43