DÖNEM: 23 CİLT: 29 YASAMA YILI: 3
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
7nci
Birleşim
16 Ekim 2008 Perşembe
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.
- YOKLAMA
IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, iç güvenlik konusuna ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebinin, küresel ekonomik kriz ve Türkiyenin durumuna
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Ufuk Urasın, Birleşmiş Milletler
İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık
Dışı ya da Onur Kırıcı Muamele ya da Cezaya
Karşı Sözleşmeye ilişkin ek seçmeli protokolün onay
sürecine ve son günlerdeki işkence ve kötü muamele iddialarına
ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonunda açık bulunan üyeliğe
seçim
B) Komisyonlara Üye Seçimi
1.- Avrupa
Birliği Uyum Komisyonuna üye seçimi
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Organize
Sanayi Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı, Bursa Milletvekili Mehmet Altan
Karapaşaoğlunun; Organize Sanayi Bölgeleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile İzmir
Milletvekili Şenol Balın; 4562 Sayılı Organize Sanayi
Bölgeleri Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi, İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin ve 18 Milletvekilinin; 4562 Sayılı Organize
Sanayi Bölgeleri Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun
Teklifi ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları Raporları (1/544,
2/75, 2/135, 2/150) (S. Sayısı: 222)
VII.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığının bir işlemine ilişkin
Başbakandan sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinin
cevabı (7/4371)
2.- İzmir
Milletvekili Canan Arıtmanın, Ergenekon soruşturmasında
tutuklanan bir şahsın hayatını kaybetmesine ilişkin
sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinin cevabı (7/4545)
3.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Antalyada eğitimdeki başarı
oranlarının düşmesine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı (7/4572)
4.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmazın, Eğirdirde öğretmen
sıkıntısı çeken okullara ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı (7/4606)
5.- Hakkâri
Milletvekili Hamit Geylaninin, Erzurum H Tipi Cezaevinde
yapıldığı iddia edilen uygulamalara ilişkin sorusu ve
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinin cevabı (7/4641)
6.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysalın, bazı çevre sorunlarına
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı (7/4643)
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 11.04te açılarak altı oturum yaptı.
Kırşehir
Milletvekili Abdullah Çalışkan, Ahilik Haftası nedeniyle gündem
dışı bir konuşma yaptı.
Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, TRT Antalya Radyosunun kapatılmasına,
Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Çukurova ve Adanadaki narenciye üreticilerinin
sorunlarına,
İlişkin
gündem dışı konuşmalarına Adalet Bakanı Mehmet
Ali Şahin cevap verdi.
Kırklareli
Milletvekili Tansel Barış ve 29 Milletvekilinin, Antalya Milletvekili
Tayfur Süner ve 21 Milletvekilinin, Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve 21
Milletvekilinin, Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 22
Milletvekilinin, Konya Milletvekili Özkan Öksüz ve 21 Milletvekilinin,
Uşak Milletvekili Nuri Uslu ve 21 Milletvekilinin, Kırklareli
Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam ve 20 Milletvekilinin, İzmir
Milletvekili Oktay Vural ve 19 Milletvekilinin, Bursa Milletvekili Kemal
Demirel ve 33 Milletvekilinin, İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve 32
Milletvekilinin, Bursa Milletvekili Kemal Demirel ve 27 Milletvekilinin, Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 24 Milletvekilinin, Küresel
Isınmanın Etkileri ve Su Kaynaklarının Sürdürülebilir Yönetimi
Konusunda Anayasanın 98inci, İçtüzüğün 104 ve 105inci
Maddeleri Uyarınca Bir Meclis Araştırması
Açılmasına İlişkin Önergeleri ve Meclis
Araştırması Komisyonu Raporu (10/1, 4, 5, 7, 9, 10, 11, 13, 14,
15, 16, 17) (S. Sayısı: 138) üzerindeki görüşmeler
tamamlandı.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan, Hatay Milletvekili Mustafa Öztürk ve 11
Milletvekilinin; 2009 Yılında İstanbul Şehrinde
Yapılacak Beşinci Dünya Su Forumunun Organizasyonu ile Katma
Değer Vergisi Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin
(2/182) (S.Sayısı: 214) görüşmeleri tamamlanarak, yapılan
açık oylamadan sonra,
2nci
sırasında bulunan, Coğrafi İşaretlerin Korunması
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının (1/497) (S. Sayısı: 221)
görüşmeleri tamamlanarak,
Kabul edildi.
Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, şahsına sataşması nedeniyle bir
konuşma yaptı.
3üncü
sırasında bulunan, Organize Sanayi Bölgeleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı, Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlunun;
Organize Sanayi Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili ve
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile İzmir Milletvekili Şenol
Balın; 4562 Sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununa Bir
Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi, İzmir Milletvekili Ahmet
Ersin ve 18 Milletvekilinin; 4562 Sayılı Organize Sanayi Bölgeleri
Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifinin (1/544,
2/75, 2/135, 2/150) (S. Sayısı: 222) tümü üzerinde bir süre
görüşüldü.
16 Ekim 2008
Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 11.00de toplanmak
üzere, birleşime 19.59da son verildi.
|
|
|
Meral
AKŞENER |
|
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
Canan
CANDEMİR ÇELİK |
|
Fatma
SALMAN KOTAN |
|
|
Bursa |
|
Ağrı |
|
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
No.: 9
II.- GELEN KÂĞITLAR
16 Ekim 2008 Perşembe
Tasarı
1.- Türkiye
Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısı (1/652) (Adalet; Plan ve Bütçe ile Milli Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 6.10.2008)
Tezkereler
1.- Mardin
Milletvekili Emine Aynanın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/556) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.10.2008)
2.- Mardin
Milletvekili Emine Aynanın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/557) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.10.2008)
3.-
Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binicinin Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/558) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.10.2008)
4.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Atanın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/559) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.10.2008)
5.- Ankara
Milletvekili Mustafa Cihan Paçacının Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/560) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.10.2008)
6.- Bursa
Milletvekili Necati Özensoyun Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/561) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.10.2008)
7.- Tunceli
Milletvekili Şerafettin Halisin Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/562) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.10.2008)
16 Ekim 2008 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 11.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa),
Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 7nci Birleşimini açıyorum.
III. - Y O K L A M A
BAŞKAN -
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre vereceğim.
Sayın
milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını
bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen
milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama
pusulalarını, görevli personel aracılığıyla üç
dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, iç güvenlik konusunda söz isteyen Mersin
Milletvekili Sayın Behiç Çelike aittir.
Buyurun
Sayın Çelik. (MHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Mersin Milletvekili Behiç Çelikin, iç güvenlik
konusuna ilişkin gündem dışı konuşması
BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ulusal güvenlik politikaları ve son gelişmeler hakkında gündem
dışı konuşma yapmak üzere söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, biraz önce
öğrendiğime göre, Çukurcada ne yazık ki 5 şehidimiz var. 4
Ekim Aktütün saldırısı bize 17 şehide, 8 Ekim
Diyarbakırda polise yönelik saldırı 5 şehide ve onlarca
yaralıya mal olmuştur. Bu iğrenç saldırıları
şiddetle kınıyor, yaralılara acil şifalar diliyor,
şehitlerimizi rahmetle anıyorum.
Arkadaşlar,
terör büyük bir insanlık suçudur. Maalesef, terör daima hasım, rakip
devletler tarafından beslenerek büyütülür, önceden
hazırlanmış projeler doğrultusunda tespit edilen hedefe
ulaşmak için uğraşılır ve yönlendirmeler yapılır.
Kitleler korkutulur, bıkkınlık, vurdumduymazlık ve yılgınlık
azdırılır. Şer hedeflere vasıl olmak için binlerce can
gitmiş umurlarında olmaz. Bizim yaşadığımız
PKK terörü işte böyle bir vahşet, Hitler ve Stalinin katliamlarının
bir Orta Doğu versiyonudur. Emperyalizmin, müstemlekeciliğin 21inci
yüzyıldaki gayrimeşru çocuğudur.
Değerli
milletvekilleri, ulusal güvenlik, bölgesel-küresel, mevzii siyasal projeler,
terörizm gibi kavramlar aslında beş dakikada anlatılacak türden
konular değildir. Ben burada sadece Hükûmete uyarılarda ve önerilerde
bulunmak amacıyla söz aldım.
Biliyorsunuz
Türkiye Cumhuriyeti, Kurtuluş Savaşı sonucu kanla kurulmuş,
sınırları kanla çizilmiştir. Halkı, imparatorluk
bakiyesi halkların Anadoluya göçmesi ve yerli Anadolu Türklüğü ile
birleşmesinden meydana gelmiştir. Rum nüfus, anlaşmayla
Anadoludan çıkarılmış, böylece mütecanis bir halk olarak
Türk milleti, devletine sahip çıkmıştır. Türkiye
dışındaki Türkler, Türkiyeye yönelik hasmane
saldırılarda hep dalgakıran görevi görmüşler, bunların
Türkiyeye göçleri genellikle bir devlet politikası olarak kabul
görmemiştir. Demek ki, Türkiye, Türk millî kimliğine sahip
kaynaşmış bir kitle, bu kitlenin ulus devleti ve bu devletin
güçlü organlarından oluşmaktadır. Bu milletin serveti de
yaşama azim ve iradesini artıran en önemli nedendir.
Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; ulusal güvenlik politikası
deyince 20nci yüzyılın başında milletçe çekilen acı
ve ıstırapların, yüz binlerce can kaybının, 3 milyon
kilometreyi aşkın toprak kaybının ardından Mustafa
Kemal Atatürk tarafından kurulan Türkiye Cumhuriyetinin sonsuza dek
yaşamasını sağlama ilkelerinden başka bir şey
değildir.
Ezber bozma,
resmî söylemin dışına çıkma sözlerinin ardına
sığınarak devletimizde yapılan tahribatların
artık haddi hesabı bilinemez oldu. Millî projeler tahrip edilirken düşman
projelerin ikamesi dayatılır oldu. Alt-üst kimlik
tartışmaları, etnikçilik akımları, dağa
dönüş yasaları, güneydoğuda sözde Kürt
açılımları, şehide kelle, terörist başına
sayın söylemleri, hep malum şer proje takipçilerinin ekmeğine
yağ sürmektedir.
Burada, son iki
gündür Türkiye Büyük Millet Meclisinde muhalefetin ve özellikle MHP Lideri
Sayın Bahçelinin uyarıları, bilgisi kendinden menkul Sayın
Başbakan tarafından dahi küçümsenebilmektedir. Takiben haddi
aşan iktidar milletvekillerinin beyanatları, şer cephesinin
değirmenine ne kadar su taşındığını
göstermektedir. Sayın Başbakan bu tutumunu devam ettirirse,
artık büyük Türk milleti, kendisini yıkıcı, bölücü hamisi
olarak damgalayacak, ilk seçimde gereğini yapacaktır.
Değerli
milletvekilleri, artık iktidar, gelinen bu noktadan sonra ve 14 Ekim 2008
MHP Grup toplantısında Sayın Bahçelinin uyarılarından
sonra ya millî güvenlik politikalarına uyumlu hâle gelecek ya da
Barzanisinin, Bushunun, Talabanisinin yanına gidecek
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
BEHİÇ
ÇELİK (Devamla) -
yeni bir Damat Ferit iktidarı olarak
anılacaktır. Hiç kimsenin bu millete yeni bir İstiklal
Marşı yazdırmaya da hakkı yoktur.
Burada Milliyetçi
Hareket Partisinin politikaları çok nettir. MHP, ezilen insanlık için
bir simgedir, Türk dünyasının ışığıdır,
bağımsızlık ve özgürlük, inanç ve mukaddesat, demokrasi ve
kalkınmadır. MHP, her yerdedir, Türkiye'nin her yerindedir. MHP,
tarihin Türk milletine biçtiği misyonu inançla biliyor ve millî
güvenliğin zedelenmesine dahi rıza göstermiyor.
Sonuç olarak,
güvenlik güçlerimize yüksek moral vermeli, teçhiz etmeliyiz. Hain propaganda
saldırılarına karşı psikolojik harekâtlar
planlamalıyız. Terör örgütünün etkinliğini
sonlandırmalıyız, maddi destek unsurlarını
bitirmeliyiz. Bu durumda, terör nerede olursa olsun mutlaka ezmeliyiz. Onun
için terörün beyni Barzani ise o beyni dağıtmalıyız,
yönetimi Kandilse orayı dağıtmalıyız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BEHİÇ
ÇELİK (Devamla) - Destekçileri kimse, bölücüler kimse, mihmandarları
kimse onlara da gereğini yapmalıyız.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çelik.
Gündem
dışı ikinci söz, küresel ekonomik kriz ve Türkiyenin durumuyla
ilgili söz isteyen Denizli Milletvekili Sayın Hasan Erçelebiye aittir.
Buyurun
Sayın Erçelebi.
2.- Denizli Milletvekili Hasan Erçelebinin, küresel
ekonomik kriz ve Türkiyenin durumuna ilişkin gündem dışı
konuşması
HASAN
ERÇELEBİ (Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi Demokratik Sol Parti ve şahsım adına içtenlikle
selamlıyorum.
Biraz önce
aldığımız haber yine yüreklerimizi burktu. Hakkâride hain
saldırı sonucunda kaybettiğimiz şehitlerimize Allahtan
rahmet diliyorum. Ulusumuzun başı sağ olsun diyorum.
Bu arada, Türk
edebiyatının büyük şairi Fazıl Hüsnü Dağlarcaya da
Allahtan rahmet diliyorum. Ulusumuzun başı sağ olsun diyorum.
Kederli ailesine sabırlar diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, dünya yanıyor. Türkiyenin de bu yangından ciddi bir
şekilde etkileneceği anlaşılıyor. Bu finansal kriz
şu anda dünyaya yayılıyor, küresel ekonomik krize
dönüşmesinden bütün dünya endişe ediyor. Bu nedenle, Amerika
Birleşik Devletleri bankalarını hortumcular diye itham etmedi;
destek oldu, devraldı. Avrupa Birliği batma noktasına gelen
bankalarına el koyarak hortumcu ilan etmek yerine ortak oldu,
yüzdürmeye, yürütmeye çalışıyor.
Küresel finansal
kriz finansal kaynak temini açısından Türkiyeyi etkilemiştir.
Şu anda bankalarımız, finans aracıları dünya
piyasasından fon bulamamakta ve kredi alamamaktadır. Türkiyede
bulunan sıcak para vadesi geldikçe dövize dönüşmektedir ve yavaş
yavaş yurt dışına gitmektedir.
Maliye
Bakanımız vatandaşlarımıza yurt
dışındaki paralarını getirmelerine söylüyor. Yurt
dışında parası olan benim hemşehrim Tavaslı
Mehmet, Çallı Ahmet, Çivrilli Ayşe Teyze, Trabzonlu Temel veya Cemal
değildir. Maliye Bakanının çağrıda bulunduğu
kesimler parayı yönetmeyi, zamanında yurt dışına
götürmeyi çok iyi bilenlerdir. Nitekim Türkiyede reel sektörün borcu gibi
görünen 140 milyar dolar civarındaki dış borcun 90 milyar dolara
yakın kısmı Maliye Bakanının çağrıda
bulunduğu bıyıklı paradır, yani Türklerin
parasıdır. Bu nedenle Sayın Maliye Bakanının bu
çağrısı Türkiyeye bir şey getirmeyecektir.
1983 sonrası
aynı şekilde uygulanan politikaların sonucunda hayalî ihracat ve
yeraltı dünyası büyümüştür. Bence Maliye Bakanımız, ekonomiden
sorumlu bütün bakanlarımız, hatta Başbakanımız son on
yılda Türkiyede ekonomiyi yöneten bakanlarla birlikte bir toplantı
yapmalıdır, onların görüşlerini ve desteklerini
almalıdır.
Türkiye bu
krizden etkilenecek mi? Bu kaçınılmaz. Şu anda Avrupadan
siparişler azalmaya başlamıştır. Bunu
ihracatçılarımız çok iyi biliyorlar. Onların sesine kulak
vermek lazım. Avrupa ülkeleri finansal krizin olası bir ekonomik
krize dönüşeceği düşüncesiyle şu anda daralma
politikası uygulama başlamışlardır. Avrupalılar
su sıkmak için yangın çıkmasını beklemiyorlar. Bilakis
suyu önceden sıkıyorlar ki, yangın çıkarsa evler önceden
ıslatıldığı için geç alev alsın ya da hiç alev
almasın diye.
Değerli
milletvekilleri, peki ne yapmalıyız? İhracatta daralmadan
dolayı doğacak arz fazlasını iç pazara
yönelttiğimizde, vatandaşlarımızda kredi kartları veya
tüketici kredisiyle değil, geliriyle satın alabilecek bir tüketici ve
tüketim dalgası yaratmak lazım. Bunun için vatandaşlarımıza
yönelik gelirler politikasını iyileştirmemiz gerekir. Yani
vatandaşın gelirini, maaşını artırmak gerekir,
sübvansiyon yapmak gerekir. Bunun kaynağını şimdi sizin
huzurunuza getireceğim devalüasyon önerisiyle ortaya çıkacak Merkez
Bankamızın ekstra kârlılığıyla
karşılayabiliriz. Kriz patlarken dolar 1.200dü, şimdi 1.400.
Aradaki fark Merkez Bankasının kasasından
çıkmıştır. Bundan sonra olası artışları
beklemeden, Merkez Bankası ve Hükûmetin birlikte alacağı kararla
yapılacak devalüasyondan doğan farkı döviz kurunun
artmasından dolayı zarar edecek ithalatçılara bazı
malların fiyatlarına sübvansiyon olarak kullanmak gerekir. Böylece
hem devalüasyon nedeniyle enflasyon artışı önlenmiş olacak
hem de gelirler politikası düzeltilmiş olacaktır. Doların
fiyatı arttığı için ithalat azalacağından cari
açık otomatik olarak düşmüş olacaktır. İthalattaki
düşüş başlayınca yapılan yardımlar ve gelirler
politikasındaki iyileştirmeler nedeniyle artacak talep üretim
ekonomimizi devreye sokacaktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
HASAN
ERÇELEBİ (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bu önlemler
alındığında:
1) Devalüasyon
nedeniyle spekülatörler para kazanamayacaktır,
2) İthalata
dayalı tüketim azalacak, cari açık düşecek,
3) Üretim ekonomisine
geçilecek,
4)
Vatandaşın geliri artacak,
5) Sübvansiyonlar
enflasyonu kontrol altına alacak,
6) Böylece
vatandaşın geliri artarken borcu sabit kalacaktır.
Bu hedeflerle
spekülatörler değil vatandaş kazanmış olacaktır.
Biz Hükûmete
gerçekçi ve krizi en hafif atlatmaya yönelik, halkın ezilmesini önleyici
önerilerde bulunuyoruz. Yani yapıcı muhalefet yapıyoruz.
Keyfiyet Hükûmetindir.
Hepinize
saygılar sunarım. (DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Erçelebi.
Gündem
dışı üçüncü söz bir Birleşmiş Milletler
sözleşmesine ilişkin ek seçmeli protokolün onay süreci ve son
günlerdeki işkence ve kötü muamele iddialarına ilişkin söz
isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Ufuk Urasa aittir.
Buyurun
Sayın Uras. (DTP sıralarından alkışlar)
3.- İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Urasın,
Birleşmiş Milletler İşkence ve Diğer Zalimane,
İnsanlık Dışı ya da Onur Kırıcı Muamele
ya da Cezaya Karşı Sözleşmeye ilişkin ek seçmeli protokolün
onay sürecine ve son günlerdeki işkence ve kötü muamele iddialarına
ilişkin gündem dışı konuşması
MEHMET UFUK URAS
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli vekiller; ben de bizim
kuşağa şiirle haşır neşir olmayı sevdiren
değerli şairimiz Fazıl Hüsnü Dağlarcayı
kaybettiğimizin haberini aldım, bütün sevenlerine
başsağlığı diliyorum. Yine, bugün Çukurcada
yitirdiğimiz canlarımızın yakınları için
başsağlığı diliyorum. Ağır işkence
sonucu yaşamını yitiren Engin Ceberin de yakınlarına başsağlığı
diliyorum.
Görüldüğü
gibi, insan ve yaşam hakkı ihlalleri konusunda tablo çok parlak değildir.
Sadece 2008de ilk dokuz buçuk ayda yargısız infaz, dur
ihtarlarına uymama ve rastgele ateş açma sonucunda 31
yurttaşımız yaşamını yitirdi. Bu sayı
2007de 24 idi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 2007de de Türkiyeyle
ilgili aldığı otuz beş kararda, Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi 3üncü maddesinin ihlal edildiğini
saptıyor, yani işkence, insanlık dışı ve
aşağılayıcı muamele ve muhakeme usulü ihlalleri. 2008
yılının ilk yedi ayında karara bağlanan on dokuz
davada 3üncü madde ihlalleri yine saptanıyor.
Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi kararlarının Türkiye'nin hukuk sistemindeki
sorunların bir göstergesi hâline geldiğini görüyoruz. Bu davalarda en
çarpıcı olan ve AİHMce en çok eleştirilen konu,
işkence ve kötü muamele faillerinin
cezasızlığıdır. Ne olursa olsun, yetkililer, ortaya
atılan işkence ve kötü muamele iddialarıyla ilgili olarak etkin
bir soruşturma başlatmakla yükümlüdür. Birçok davada mağdurlar
vakit kaybetmeksizin etkili bir soruşturma başlatmak zorunda olan
savcılıklara suç duyurusunda bulunmalarına karşın, ya
soruşturma başlatılmadı ya da açılan
soruşturmaların eksik ve etkin olarak gerçekleşmediği
görülmektedir. Sadece siyasi vakalarda değil, daha bugün Taraf gazetesine
baktığınızda, Kartalda bir kafe sahibi, içilen çayın
parası ödenmedi diye emniyet görevlilerince komaya sokulabiliyor. Bunlar
çok vahim gelişmelerdir.
İşkence
ve kötü muamele, insan hakları ve insancıl hukuk tarafından
yarım yüzyıldan bu yana mutlak olarak ve tutarlı bir
şekilde yasaklanmıştır. Bu yasak öylesine mutlaktır
ki, bu yasağın yoğun karakteri, olağanüstü durum,
savaş zamanı da dâhil olmak üzere herhangi bir istisna kabul etmez.
İşkence ve kötü muamelenin
meşrulaştırılmasının herhangi bir zemini yoktur.
Nitekim, sözünü ettiğimiz Birleşmiş Milletler İşkence
ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı ya da Onur
Kırıcı Muamele ya da Cezaya Karşı Sözleşmenin sözleşmeye
taraf devletler tarafından uygulanmasını, alıkoyma
yerlerinin izlenmesi yoluyla etkin bir biçimde sağlamak üzere
hazırlanan Seçmeli Protokolü Birleşmiş Milletler Genel Kurulu
Aralık 2002de kabul etmiştir. Türkiye, Birleşmiş
Milletlerin ilgili Protokolünü Eylül 2005te imzalamış ancak
onaylamamıştır.
Seçmeli Protokol
ile getirilen her türlü alıkoyma yerinin uluslararası ama özellikle
ulusal düzeyde düzenli ziyaretlerle izlenmesi, sistemli işkence ve kötü
muamelenin gerçekleşmeden önlenmesi açısından son derece
önemlidir. Ulusal düzeyde düzenli ziyaret yapan herhangi bir mekanizma bulunmamaktadır.
Ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde tutulan kişilerin
tutulmasına ilişkin şikâyetleri incelemekle görevli infaz
hâkimleri, şikâyet konusu olayları incelemek üzere düzenli bir
şekilde bu birimleri ziyaret etmeleri gerektiği hâlde Avrupa İşkenceyi
Önleme Komitesinin de belirttiği üzere infaz hâkimleri ilgili birimleri ya
hiç ziyaret etmemekte ya da çok ender olarak ziyaret etmektedir.
Ulusal düzeyde
cumhuriyet başsavcılarının gözaltı birimlerini ziyaret
yetkisi ve görevi de vardır. Bu hükümlere karşın
savcılıklar da gerekli denetimleri ve belirtilen çerçeveyi
gerçekleştirmemektedirler. Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesinin
yakın tarihli bir raporunda, ziyaret edilen yerlerde savcılar
tarafından yapılan izlemenin yetersizliği
vurgulanmıştır. Savcılar genelde sadece kayıt
defterlerini incelemekte ve genel olarak karakolları gezmektedirler.
İşkence
ve kötü muamelenin önlenmesine ilişkin mücadelede temel perspektif
işkence ve kötü muamele yapıldıktan sonra değil, henüz
gerçekleşmeden önce engellenmesine yönelik olmalıdır. Bu da
ancak seçmeli protokolün uygun bir ziyaret mekanizması sistemi ile mümkün
olabilir. Bugün bakacak olursanız, Milliyet gazetesinde Sayın Derya
Sazak bu konuyu etraflı olarak ele almaktadır.
Şeffaflık,
işkenceyle mücadelenin bir numaralı aracıdır.
Birleşmiş Milletler İşkence Özel Raportörünün
açıkladığı gibi ek protokolün mantığı
işkence ve kötü muamelenin, işkenceyi uygulayanın etkili bir izleme
ve sorumluluk denetiminden uzak olduğu inancıyla hareket ettiği,
yalıtık gözaltı yerlerinde gerçekleştiği üzerine
kurulmuştur. Hemen her hukuk düzeni işkenceyi suç sayıp
cezalandırdığı için, işkence sadece
işkencecilerin, meslektaşlarının ve üstlerinin bu davranışı
onayladığı, hoşgörüyle
karşıladığı, emrettiği bir sistemle
gerçekleşebilir. İşkenceye uğrayanlar da böyle bir sistemde
maruz kaldıkları muameleyi söylediklerinde tehdit edilmektedirler.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
MEHMET UFUK URAS
(Devamla) Teşekkür ediyorum.
19/11/2007de bir
kanun teklifi vererek Protokolün onaylanmasını istedik. Bunun için
Bakanlar Kurulu kararı gerekiyor. dediler. Bakanlar Kurulu
tasarısı gerekiyor. dediler. Bunu zaten biliyorduk ama Hükûmetin
yoğun işleri nedeniyle o teklifi biz hazırladık. Şimdi
Meclisin, başta iktidar ve muhalefet olmak üzere çok büyük bir
sorumluluğu olduğunu düşünüyoruz. Protokolü onaylamayacaksak
altına niye imza attık? Onaylamamız için daha kaç kişin
ölmesi gerekmektedir?
İşkence
ve diğer zalimane, insanlık dışı ya da onur
kırıcı muameleyi ya da cezaların
yasaklandığı bir Türkiye tahayyül ediyoruz. Eski Türkçede
tahayyülün hsine nokta koyduğunuzda hile yapmak anlamına geliyor.
Herkese o yüzden hilesiz, noktasız tahayyüller diliyorum.
Teşekkür ediyorum.
(DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Uras
Gündeme
geçiyoruz.
Gündemin Seçim
kısmına geçiyoruz.
V.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan
Üyeliklere Seçim
1.- İnsan Haklarını İnceleme
Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN -
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda boş bulunan ve
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için İzmir
Milletvekili Erdal Kalkan aday gösterilmiştir.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
BAŞKAN -
Türkiye Büyük Millet Meclisi Avrupa Birliği Uyum Komisyonuna üye seçimi
yapacağız.
B) Komisyonlara Üye Seçimi
1.- Avrupa Birliği Uyum Komisyonuna üye seçimi
BAŞKAN -
Komisyon üyeliği için siyasi parti gruplarınca gösterilen
adayların listesini İç Tüzükün 21inci maddesine göre okutup
oylarınıza sunacağım.
|
|
Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu Üyelikleri Aday Listesi |
|
|
|
Üye
Sayısı (26) |
|
|
Adı ve
Soyadı |
|
Seçim Bölgesi |
|
|
Adalet ve
Kalkınma Partisi (16) |
|
|
Burhan Kayatürk |
|
Ankara |
|
Yusuf Ziya
İrbeç |
|
Antalya |
|
Cevdet Yılmaz |
|
Bingöl |
|
Yaşar
Yakış |
|
Düzce |
|
Fazilet
Dağcı Çığlık |
|
Erzurum |
|
İbrahim
Kavaz |
|
Erzurum |
|
Mustafa Öztürk |
|
Hatay |
|
Mehmet Sait
Dilek |
|
Isparta |
|
Mehmet
Beyazıt Denizolgun |
|
İstanbul |
|
Taha Aksoy |
|
İzmir |
|
Lutfi Elvan |
|
Karaman |
|
Musa
Sıvacıoğlu |
|
Kastamonu |
|
İsmail Hakkı
Biçer |
|
Kütahya |
|
Cüneyt Yüksel |
|
Mardin |
|
Afif
Demirkıran |
|
Siirt |
|
Çağla
Aktemur Özyavuz |
|
Şanlıurfa |
|
|
Cumhuriyet Halk
Partisi (5) |
|
|
Nevin Gaye
Erbatur |
|
Adana |
|
Onur Öymen |
|
Bursa |
|
Şükrü
Mustafa Elekdağ |
|
İstanbul |
|
Algan
Hacaloğlu |
|
İstanbul |
|
Osman
Coşkunoğlu |
|
Uşak |
|
|
Milliyetçi
Hareket Partisi (3) |
|
|
Gündüz Suphi
Aktan |
|
İstanbul |
|
Mithat Melen |
|
İstanbul |
|
Osman
Çakır |
|
Samsun |
|
|
Demokratik
Toplum Partisi (1) |
|
|
Bengi
Yıldız |
|
Batman |
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, şimdi de Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda boş
bulunan ve bağımsız milletvekillerine düşen 1 üyelik için
seçim yapacağız.
Bu üyelik için
aday olan bağımsız sayın milletvekillerinin
adlarını okuyorum: Sayın Hüseyin Pazarcı, Balıkesir Milletvekili;
Sayın Ahmet Tan, İstanbul Milletvekili; Sayın Kamer Genç,
Tunceli Milletvekili.
Okunan
adayların isimleri liste halinde bastırılmıştır.
Her üyeye bir oy pusulası ile bir zarf dağıtılacaktır.
Oyunu kullanacak
sayın milletvekili, dağıtılan aday listesinde adı
yazılı olan adaylardan hangisine oy verecekse o adayın
adının önündeki kareyi bir çarpı işaretiyle
işaretleyecek ve oy pusulasını zarfa koyacaktır.
Adaylardan sadece
biri işaretlenecektir. Birden fazla aday işaretlendiği veya
zarfa birden fazla oy pusulası konulduğu takdirde bu oylar geçersiz
sayılacaktır.
Sayın
milletvekilleri, öncelikle, oyların sayım ve dökümü için 5
kişilik bir tasnif komisyonu tespit edeceğim.
Tasnif
komisyonunu tespit ettikten sonra oylamaya geçeceğiz.
Şimdi, 5 kişilik
bir tasnif komisyonu tespit ediyorum:
Mehmet Emin
Tutan, Bursa Milletvekili? Yok.
Hamza Yerlikaya,
Sivas Milletvekili? Yok.
Hasan Ali Çelik,
Sakarya Milletvekili? Burada.
Süleyman Çelebi,
Mardin Milletvekili? Yok.
Necat Birinci,
İstanbul Milletvekili? Burada.
Gürcan
Dağdaş, Kars Milletvekili? Yok.
Eyüp Fatsa, Ordu
Milletvekili? Yok.
Ahmet Duran
Bulut? Burada.
Sacid
Yıldız, İstanbul?
Kerem Altun, Van?
Burada.
Sayın Emine
Ayna? Yok.
İdris Naim
Şahin?
Fuat Çay?
Mehmet Erdem,
Aydın? Burada.
Böylece tasnif
komisyonu teşekkül etmiş bulunmaktadır.
Sayın
milletvekilleri, komisyon ve hükûmet sıralarında yer alan kâtip
üyelerden, komisyon sırasındaki kâtip üyeler Adanadan
başlayarak Denizliye kadar, Denizli dahil ve Diyarbakırdan
başlayarak İstanbula kadar, İstanbul dahil; hükûmet
sırasındaki kâtip üyeler ise İzmirden başlayarak Mardine
kadar, Mardin dahil ve Mersinden başlayarak Zonguldaka kadar, Zonguldak
dahil, adı okunan milletvekilinin adını defterden
işaretleyecektir. Adı işaretlenen milletvekili daha sonra oy
pusulasını içeren zarfı Başkanlık Divanı
kürsüsünün önüne konulmuş olan oy kutusuna atacaktır.
Oylamaya Adana
ilinden başlıyoruz.
(Oylar
toplandı)
BAŞKAN
Oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok.
Oy kullanma
işlemi tamamlanmıştır, oy kutuları
kaldırılsın.
Tasnif
Komisyonunun üyeleri yerlerini alsınlar.
(Oyların
ayrımı yapıldı)
BAŞKAN
Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda bağımsız
milletvekillerine düşen 1 üyelik için yapılan seçime 241 üye
katılmış ve neticede aşağıda adı
yazılı adaylar karşılarında gösterilen oyları
almışlardır.
Saygıyla arz
olunur.
Tasnif Komisyonu
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|||||||
|
|
Necat Birinci |
Hasan Ali Çelik
|
Ahmet Duran
Bulut |
|
|||||||
|
|
İstanbul |
Sakarya |
Balıkesir |
|
|||||||
|
|
Üye |
|
Üye |
|
|||||||
|
|
Kerem Altun |
|
Mehmet Erdem |
|
|||||||
|
|
Van |
|
Aydın |
|
|||||||
|
|
Hüseyin
Pazarcı |
Balıkesir
Milletvekili: |
206 |
|
|
|
||||
|
|
Ahmet Tan |
İstanbul
Milletvekili: |
28 |
|
|
|
||||
|
|
Kamer Genç |
Tunceli
Milletvekili: |
5 |
|
|
|
||||
|
|
Boş: |
|
1 |
|
|
|
||||
|
|
Geçersiz: |
|
1 |
|
|
|
||||
|
|
Toplam: |
|
|
|
|
|
||||
Sayın
Hüseyin Pazarcı, Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda
bağımsız milletvekillerine düşen üyeliği
kazanmıştır. Hayırlı olsun.
Sayın
milletvekilleri, Avrupa Birliği Uyum Komisyonunun toplanarak İç
Tüzükün 24üncü maddesine göre başkan, başkan vekili, sözcü ve
kâtiplerini seçmeleri gerekmektedir. Bu nedenle Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu, 16 Ekim 2008 Perşembe günü (bugün) saat 18.00de Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu Toplantı Salonunda toplanacaktır.
Komisyonun toplantı gün ve saati ayrıca plazma ekrandan ilan
edilecektir.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifler ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına
geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, Organize Sanayi Bölgeleri Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı, Bursa Milletvekili
Sayın Mehmet Altan Karapaşaoğlunun Organize Sanayi Bölgeleri
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili ve İzmir Milletvekili
Sayın Oktay Vural ile İzmir Milletvekili Sayın Şenol
Balın 4562 Sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununa Bir Geçici
Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi, İzmir Milletvekili Sayın Ahmet
Ersin ve 18 milletvekilinin 4562 Sayılı Organize Sanayi Bölgeleri
Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Tarım,
Orman ve Köyişleri ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonları Raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Organize Sanayi Bölgeleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı, Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlunun;
Organize Sanayi Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili ve
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile İzmir Milletvekili Şenol Balın;
4562 Sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununa Bir Geçici Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi, İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve 18
Milletvekilinin; 4562 Sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununa Bir
Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Tarım, Orman ve Köyişleri
ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonları Raporları (1/544, 2/75, 2/135, 2/150) (S.
Sayısı: 222) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Geçen
birleşimde tasarının tümü üzerinde gruplar ve komisyon
adına yapılan konuşmalar tamamlanmıştı.
Şimdi söz
sırası, şahsı adına Sayın Reşat
Doğruya aittir.
Buyurun
Sayın Doğru. (MHP sıralarından alkışlar)
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 222
sıra sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısıyla
ilgili olarak şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
başlamadan önce, Hakkâride şehit edilen 5 askerimize Allahtan
rahmet diliyorum, askerlerimize başsağlığı diliyorum,
PKK terör örgütünü lanetliyorum, Türk Silahlı Kuvvetlerine uzanan eller
kırılsın diyorum. Ayrıca terörle ilgili olarak gerekli
önlemleri almayan Hükûmeti de uyarıyorum. Acil olarak ne tür kanunlar
çıkartılması gerekiyorsa buraya getirilmesini ve kanunların
da çıkarılmasını beklediğimizi ifade etmek istiyorum.
Sayın
milletvekilleri, 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu
12/4/2000 tarihinde yürürlüğe girmiş ve çok önemli
yatırımlara vesile olmuştur. Ülkemiz kalkınmak,
gelişmek istiyorsa bunun da yatırımlarla, üretimlerle ve sonucunda
da istihdamla olacağı unutulmamalıdır. Bundan dolayı
da üretimi artırıcı yeni sistemler, modeller bulmak
mecburiyetindeyiz. Genç bir nüfusa sahip olduğumuz düşünülürse
eğitimli işsizler ordusu yaratmamak ve 21inci yüzyılda lider
ülke Türkiyeyi oluşturmak istiyorsak acil olarak önlemler almak,
insanımızı iş sahibi, aş sahibi yapmak
durumundayız.
Bugün dünyadaki
krizin en önemli sebebi üretimsizliktir. Bugün ülkemizde de -kabul edilmese de-
ekonomik kriz vardır. Bu da reel sektörde bariz olarak görülmektedir.
Çiftçi, esnaf, sanayici çok zor durumdadır. Sanayide ithalat cazip hâle
gelmiş, neredeyse üretim tamamen durmuştur. Maliyetler her gün
artmaktadır. Elektriğe son bir yıl içerisinde yüzde 55,
doğal gaza yüzde 30 zam yapılmıştır. Organize sanayilerde
fabrikalar kapanmaya başlamış ve işsizlik büyük oranlara
gelmiştir. İnsanlar şaşkın bir hâldedir. Resmî olarak
DİE yüzde 11,2 civarında gibi gösterse de bu reel değildir.
(x)
222 S. Sayılı Basmayazı 15/10/2008 tarihli 6ncı Birleşim
Tutanağına eklidir.
Sayın
milletvekilleri, sanayicinin, üreticinin sesini duymak mecburiyetindeyiz.
Artık gerçek gündeme gelinmelidir. Kriz için acil toplantılar
yapılmalı, sanayici ve üreticiler için yeni teşvik sistemleri,
yeni kredi imkânları oluşturulmalıdır. Ülkenin planlı
kalkınması ve kentleşmesinin sağlanması, bölgesel
kalkınmanın yönlendirilmesi açısından OSByle ilgili
düzenlemelerin yeniden ele alınması gerekmektedir. 4562
sayılı OSB Kanunu bilimsel veriler ışığında
yeniden düzenlenmelidir. Sanayi kuruluşlarının Anadoluya
yayılması gerekmektedir. Örneğin, İstanbul artık
sanayi kuruluşları konusunda son noktasına gelmiş bir
durumdadır. Eğer İstanbulu kurtarmak istiyorsak ve
İstanbulu bir dünya kenti yapmak istiyorsak, İstanbuldaki sanayi
kuruluşlarının tamamını Anadoluya
kaydırmalı ve buranın da özellikle bir kültür kenti, bir turizm
kenti şekline dönüştürülmesini sağlamalıyız.
Sektörel bazda da
teşvikler verilmeli, üretim planlaması yapılmalıdır.
15 Nisan 2000 tarihinde çıkarılan OSB Kanununun 14üncü maddesinin
son fıkrasına 57nci Hükûmet zamanında teşvikle ilgili bir
madde eklenmiş ve kalkınmakta öncelikli illerin bu maddeden
faydalanması noktasında bir madde daha konmuştu. O zamandan itibaren
yatırımlar yapılmaya başlanmış ama daha sonra
değiştirilmesiyle beraber bu Hükûmette, bu yönde de çok fazla
yatırımlar yapılmış olduğunu söyleyemeyiz.
Meclise daha önce
verilmiş olan sanayi kuruluşları ile ilgili araştırma
önergesini acilen Meclisimizin gündemine getirerek bu
araştırmayı çok süratli bir şekilde yapmak durumunda
olduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Kamu kesiminde de
aynı şekilde verimsizliğin azaltılması, kurumlar
arasındaki koordinasyonun sağlanması organize sanayi
bölgelerindeki çalışmaları da artırmış ve
düzenlemiş olacaktır. KOBİlere yönelik yeni ekonomik program
oluşturulması, istihdama kaynak sağlayan sanayicinin önünün
açılması gerekmektedir.
Somut tedbirler
alınmaz ise ekonominin tümden raydan çıkacağını ve
daha büyük bir ekonomik krizle de karşı karşıya
kalacağımızı ifade etmek istiyorum.
Bölgesel ve
sektörel teşvikler mutlaka verilmelidir. Örneğin, istihdamı
artırmak için kış aylarında açık olan konaklama
tesislerindeki SSK primlerini düşürebiliriz. OSB
yatırımlarında öncelik ihracat garantili yatırımlarda
olmalıdır. Geç kalınmış olsa bile organize sanayi
bölgeleri artık organize sanayi kenti hâline gelmelidir. Bunun sonucunda
geri kalmış bölgeler desteklenmiş olacaktır.
Birçok organize
sanayi bölgesinin sorunu olan bürokratik işlemlerin basitleştirilmesi
gerekmektedir. Tüm işlemlerin tek bir yere başvurusu ile çözülmesini
mümkün kılan, doğrudan yabancı yatırımların yer
seçimi, altyapı gibi sorunlarını önemli ölçüde gideren endüstri
bölgeleri etkin bir araç olarak kullanılmalıdır. Bu kapsamda
teşvik işlemlerinin tek merkezden yapılmasına imkân veren
Tek Durak İş Merkezleri kurulmalı ve
yaygınlaştırılmalıdır. KOBİlerin bir araya
gelmeleri sağlanarak iç ve dış ticaret şirketlerinin oluşturulmasına
destek verilmelidir. Dış dünyaya KOBİlerimizi mutlaka
açmalıyız.
Sayın milletvekilleri,
bu bölümde OSBlerin çok önemli bir sorununu dile getirmek istiyorum, bu da
çevre sorunudur. Planlı bir kalkınmanın gereği olarak
geliştirilmiş olan OSB, ülkemizde sanayileşmeyi sağlarken
çevreyle ilgili sorunların da çözümünde en uygun modeldir.
OSB modeli,
ülkemizin planlı kalkınma anlayışı içerisinde takip
ettiği bir sanayileşme şeklidir. Sanayi bölgeleri, altyapı
maliyetlerini düşürüp mahallî ve bölge ekonomisini hareketlendiren
endüstriyel gelişim için etkili bir araçtır. Sanayi bölgeleri
toplumlara ekonomik ve sosyal yararlar sağlamaktadır ancak diğer
bir yönden bakılınca da çevreye zararlı etkiler bırakarak
sağlık ve güvenlik tehlikesi de yaratabilmektedir. OSBlerin uzun
planlama süresi içerisinde çevre yatırımlarının daha
dikkatli ve planlı yapılması gerekmektedir. Sanayi bölgelerinin
çevresel etkileri hem planlama hem de işletme safhasında
doğmaktadır. Kötü yönetilen bir sanayi bölgesi hava ve su
kirliliği, gürültü problemiyle sanayi kazalarına ve sağlık
problemlerine de yol açabilir. Böyle bir tehlikenin önüne geçilebilmesi için
sanayi bölgelerinde çevre yönetiminin oluşturulmasının önem
taşıdığını ifade etmek istiyorum.
Sayın
milletvekilleri, OSBlerin çevre sorunlarına şöyle bir bakalım:
Atık su
sorunu: OSBlerden çıkan atık sular verildikleri dere, nehir vesaire
gibi alıcı ortamları kısa sürede kirletmekte ve bu
suların geçtikleri yerlerdeki tarım alanlarına zarar
vermektedir. Kendi bölgem olan Tokattan örnek vermek istiyorum. Tokattan Yeşilırmak
geçmektedir. Yeşilırmak, Amasyaya giderken Turhaldan ve
çeşitli sanayi kuruluşlarının olduğu yerlerden
geçmektedir. Bu geçmiş olduğu yerlerin hepsinde atıklar bu
ırmağa akmakta, atıkların akmasıyla beraber de burada
balık ölümlerinin yanında özellikle Taşova ve Erbaa ilçelerinde
bitki örtüsünün de yakma dâhil birçok durumla karşı karşıya
olduğu görülmektedir. Yani bitki örtüsü tamamen bozulmuş, hatta yanma
durumuyla karşı karşıya olduğu görülmektedir. Bu
mealde de atık su sorununun çok önemli olduğunu ifade etmek
istiyorum.
Gerçi, Amasyadaki
maya fabrikasının atık su tesisi kurmuş olduğu
görülüyor ama atık su tesisinin kurulmuş olması da bize bir
şey ifade etmiyor, atık su tesisinin çalışması da
gerekiyor. Yani maliyetleri artıyor diye
çalıştırmazsanız o zaman yine ırmağı ve suyu
kirletmiş olursunuz.
İkinci bir
konu, hava kirliliği sorunudur. OSBlerde ısı ihtiyacı ve
ısınma gibi ihtiyaçlar için yakıt sistemleri
kullanılmaktadır. Bu atıklar kullanılınca atmosfere
kirletici gaz emisyonları atılmaktadır. Bu kirletici maddelerin
hava kalitesini korumak için etkilerinin mutlaka OSB yöneticileri
tarafından takip edilmesi gerekir.
Bir üçüncü sorun,
katı atık sorunudur. Bu atıklar evsel nitelikli
atıkların dışında kaplama ve metal işleme
atıkları, reaktif atıklar, tekstil atıkları, boyalar,
reçineler, atık yağlar, kirlenmiş kaplar, organik kimyasallar
vesaire sıralanabilir. Bu atıkların çevreye ve insan
sağlığına olan etkileri nedeniyle tehlikeli atık
olarak nitelendirilmesi ve insan sağlığına olan etkileri
sebebiyle de bertaraf edilmesi gerekmektedir.
Dördüncü konumuz,
gürültü sorunudur. OSBlerdeki gürültü genelde işletmelerdeki makinelerden
kaynaklanmaktadır ancak bu gürültü uğultu şeklinde olmakta,
işitme ve konuşmayla ilgili sorunları da beraberinde
getirmektedir.
Sayın
milletvekilleri, OSBlerde sanayileşmenin çevreye vereceği
zararı en aza indirebilmek için OSB içinde bir çevre yönetim sistemi,
atık minimizasyon sistemleri kurmak ve geliştirmek zorundayız.
Gerçi, Çevre Genel Müdürlüğü böyle bir müdürlüğün olduğunu ifade
ediyor ama sayın milletvekilleri, böyle bir ünitenin direkt olarak kurulmasının,
hatta küçük ve büyük ilçeler demeden kurulmasının çok büyük
faydası olacağını düşünüyorum, çünkü buralarda
atık su sorunlarını, hava kirliliği sorununu, katı
atık sorununu ve gürültü sorununu birilerinin takip etmesi gerekiyor.
Yeşilırmak örneği verdim size. Yeşilırmaka maya
fabrikasının suları akıyor, hatta orada atık su tesisi
de var ama ne oluyor? Yine balıklar ölüyor, yine Taşovasında,
Erbaasında o suyun geçmiş olduğu yerlerdeki bitkiler tamamen
kuruyor ve yanıyor. Dolayısıyla, buraların takip edilmesi
noktasında ayrı birimin oluşturulması gerekir. Sanayi
Bakanlığı tarafından, belki böyle bir birim vardır
veyahut da maliyeti artıracaktır denebilir ama söylemek istiyorum
ki insan sağlığı her şeyin üzerinde olduğuna
göre, böyle bir birimin kurulmasının faydalı olduğunu
düşünmek istiyorum.
21inci
yüzyılda küresel ısınmanın arttığı, çevrenin
birçok faktörce etkilendiği bir ortamda insan
sağlığına çok yönlü önem vermek mecburiyetindeyiz.
İnsanımıza iş temin ederken sağlığından
da etmemeliyiz. OSB içinde çevre yönetim
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
REŞAT
DOĞRU (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
OSB içinde çevre
yönetim sistemi teklifimin kabul göreceğini umuyor, desteğinizi
bekliyorum. Bu teklifimi, ilerideki maddelerde de önergeyle sunmak istiyorum.
2872
sayılı Çevre Kanunu organize sanayi bölgeleriyle ilgili
yaptırımlar getiriyor, 10dan 15inci maddesine kadar uygulama
şeklidir, 20nci madde de ceza maddesidir ama en önemli konunun da bu
birimin çalıştırılması olması gerektiğini
düşünüyorum.
Yapmış
olduğumuz teklif, insan sağlığının korunması
ve güvenli çalışma ortamının oluşturulmasıyla
ilgilidir.
Beni
dinlemiş olduğunuz için, yüce Meclise en derin
saygılarımı sunuyor, teşekkür ediyorum efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Doğru.
Şahıslar
adına ikinci söz hakkı Manisa Milletvekili Sayın Recai Berbere
aittir.
Buyurun
Sayın Berber. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakikadır.
RECAİ BERBER
(Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 222 sıra
sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı konusunda
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
başlamadan önce ben de Hakkâride şehit olan 5 vatan evladına
Allahtan rahmet, ailelerine ve milletimize başsağlığı
diliyorum.
Bilindiği
üzere ülkemizde sanayinin gelişmesinde çok önemli rol üstlenen organize
sanayi bölgeleri, kuruluş sayıları itibarıyla iki yüz elli
beşe ulaşmıştır. Artvin ili hariç tüm illerimizde OSB
kuruluş işlemleri gerçekleştirilmiştir. 1960lı
yıllardan itibaren başlayan, yaklaşık elli yıla varan
OSB uygulamaları bu dönemde -OSB sorunları- daha yaygın bir
şekilde ele alınmış, meydana gelen aksaklıkların
ortadan kaldırılması yönünde gerekli kanun, yönetmelik düzenleme
çalışmalarına ağırlık verilmiştir.
Sanayi ve Ticaret
Bakanlığınca bugüne kadar kredi desteğiyle
altyapısı, inşaatları tamamlanarak hizmete sunulan 107 adet
OSB projesinde 46-50 bine yakın işletme ve 750 bine yakın da
iş imkânı sağlanmıştır. Bakanlığın
2008 yılı OSB başlangıç ödeneği 66 milyon 560 bin YTL
iken, yıl içinde sağlanan yüzde 78lik artışla 51 milyon
850 bin YTLlik ilave ödenekle toplam 118 milyon 410 bin YTLye
ulaşmıştır. Bu ödenek çerçevesinde 100 adet OSB projesi
altyapı inşaatları yürütülmektedir. Bu yıl sonu
itibarıyla 15 adet OSB tamamlanarak ülkemizin ve sanayicinin hizmetine
sunulacaktır. Tamamlanacak olan bu OSB projelerinden 2 adedi, teşvik
kapsamındaki illerde yer alan Bayburt ve Nizip OSBleridir.
Bölgesel
kalkınma ve bölgeler arası gelişmişliğin dengelenmesi
adına yürütülen bu çalışmalar kapsamında yatırım
ortamı oluşturularak OSBler vasıtasıyla ülke genelinde
isteyen sanayicilere yatırım imkânı sağlanmaktadır.
OSBnin
kuruluş amaçlarından biri de yatırımcıya
altyapısı hazır, yerleşim yerlerinden
sınırları çizilerek ayrılmış ve yatırım
imkânları bütün altyapılarıyla sağlanmış bölgeler
oluşturmaktır. Nitekim, mevzi planları veya plan harici münferit
olarak yapılaşan sanayi bölgeleri bugün önümüze büyük bir sorun
olarak gelmektedir. OSBler bu konuda önemli bir araçtır. Bu nedenle,
OSBler ülke genelinde yaygınlaştırılmalıdır.
Maalesef, dün, burada grupları adına konuşan muhalefet
milletvekillerimizden bir arkadaşımız Türkiyede OSB enflasyonu
olduğundan bahsetmektedir. Keşke OSB enflasyonu olsa da
altyapısı tamamlanmamış ve biraz önce söylendiği gibi
çevre etkileri bu noktalara gelmiş sanayileşme olmasaydı.
Diğer
taraftan, yine teşvik kapsamında bulunan illerdeki OSBlerde
yatırımcılarımıza bedelsiz arsa tahsisi
uygulamaları yürütülerek 766 adet işletmenin faaliyete geçmesi, 623
adet tesisin de inşaatına başlanması
sağlanmıştır. Sanayileşme sürecinde önemli deneyimler
elde eden gelişmiş ülkelerdeki sanayiciler çok önceden bir araya
gelerek altyapı inşaatını kendi imkânlarıyla
yürüttükleri OSBler vasıtasıyla düzenli altyapıya
kavuşmuşlardır. Bu oluşum sanayi için bir sinerji
yaratmaktadır. OSBler, ister batı bölgelerinde ister diğer
bölgelerde yer alsın, yatırımcıların isteği
doğrultusunda yatırım yeri sunmakta önemli bir rol
üstlenmiştir.
Tüm OSB
uygulamalarında meydana gelen ihtiyaçlar doğrultusunda, bu bölgelerde
yer alan işletmeler lehine Kanunda gerekli revizyona gidilmektedir.
Dernek ve
kooperatiflerin OSB kuruculuğundan çıkarılması mevcut
OSBlerdeki dernek ve kooperatiflerin kazanılmış
haklarını değiştirmemektedir. Yürürlük tarihi
esnasında yeni kurulacak OSBlerde dernek, kooperatif ve odalarda
kayıtlı üyelerin mükerrer temsilinin önlenmesini teminen kurucular
yeniden belirlenmiştir. Diğer taraftan, odalar marifetiyle
kurulmuş ve hâlen işletilen OSBlerde yasada getirilecek olan bu yeni
düzenlemeyle zaten yönetimin çoğunluğu -yani beşte 3 yönetim
kurulu üyeleri- organize sanayide faaliyet gösteren
katılımcılardan oluşmaktadır.
Dün, burada
hakikaten çok tartışmalara yol açan ve daha çok komisyonlardaki
bilgilere dayanarak tartışılan Manisa OSByle ilgili olarak da
son durumu yüce heyetinize sunmak istiyorum. Manisa OSBde
Bakanlığımız son derece tarafsız bir şekilde
yargı sürecini izlemiştir ve yargı sonucunda oluşan karara
Bakanlığımız saygı göstermiş ve geçtiğimiz
günlerde yapılan kongresinde de organize sanayi bölgesi
katılımcılarına organize sanayinin yönetimi
devredilmiş ve Bakanlık tarafından da
onaylanmıştır. Burada gündeme getirilen 8inci madde ile ilgili
değişiklik de zannediyorum yüce heyetiniz tarafından, kanun
yürürlüğe girmeden, yürürlük tarihi itibarıyla
değişeceği konusunda bir önerge
hazırlandığını biliyorum.
Değerli
milletvekilleri, özellikle OSBler konusunda yapılan
çalışmalarda 2002 yılından önce ilk beş
yıllık dönemde 31 adet OSB projesi tamamlanırken bu dönemde,
2003ten bu yana toplam 57 adet OSB projesi tamamlanmış. Yine
geçmiş dönemde 43 adet yeni OSB projesi kredilendirme kapsamına
alınmışken bu dönemde 91 adet OSB projesi kredilendirme
kapsamına alınmıştır. Görüldüğü gibi, dönemler
itibarıyla bakıldığında, tamamlanan OSB projelerinde
yüzde 84 oranında büyük bir artış, kredilendirme açısından
da yüzde 1.100lere varan bir artış sağlanmıştır.
Dolayısıyla, bu dönemde OSBlere verilen önem bu rakamlardan da
ortaya çıkmaktadır. Biten 107 OSB
-biraz önce özelikle OSB enflasyonundan ve OSBlerin boş
olmasından şikâyet eden arkadaşlar oldu, burada o rakamları
da vermek istiyorum- projesinde doluluk oranlarına baktığımızda
yüzde 96,7 seviyesinde olduğu görülmektedir. Altyapı sorunu olmayan
bu bölgeler, arıtmalarını önemli ölçüde tamamlamış
olup çevre ile uyumlu, denetim imkânı olan çalışmalarını
yürütmektedir.
Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı 2009 Yılı Yatırım Programı
teklifinde OSB projelerinde, GAP kapsamındakilere 48 milyon 875 bin YTL,
diğer yörelerdeki OSBlere de 67 milyon 746 bin YTL olmak üzere toplam 116
milyon 641 bin YTLlik ödenek talebi olduğu görülmekte olup önümüzdeki
yıl itibarıyla bu çalışmaların hızla
sürdürüleceği anlaşılmaktadır.
Kanunda
yapılacak olan düzenlemede dikkat çeken diğer bir husus da
gelişmiş ülkelerde önemli olan ve sanayinin ayrılmaz bir
parçası hâline elen lojistik kavramının ilk defa ele
alınmış olması. Aslında, birçok gelişmiş organize
sanayi bölgelerimiz bu konuda idareden daha önde gitmiş, bugün Manisa
OSBde, Kayseride, Konyada birçok OSB kendi OSB bölgelerinde lojistik
merkezleri ve demir yolunun OSBnin içine kadar girecek şekildeki
yatırımlarını bizzat kendileri yapma girişiminde
bulunmuşlardır. Dolayısıyla, Kanunda yapılacak olan
bu değişiklik artık sadece OSByi, organize sanayi bölgesini bir
arsa tahsisi olmaktan çıkarıp bir entegre sanayi bölgesi hâline
getirmektedir. Aynı şekilde burada yapılan
değişiklikle OSB bünyesinde olması gereken, ihtiyaç duyulan yan
sanayiye ait küçük işletmelere, orta büyüklükteki işletmelere de yer
verilmektedir.
Bakın,
gerçekten bugün Manisa OSB Avrupadaki iki yüz şehir arasında birinci
seçilmiştir the most cost effective yani en verimli OSB olarak. Bunun
nedeni, hemen yanı başında küçük organize sanayisinin, hemen
yanı başında da orta ölçekli OSBnin bulunması ve
sanayicinin yan sanayi desteğini bu küçük ve orta ölçekli sanayilerden
destekleyebiliyor olmasından kaynaklanmaktadır.
Tabii, bu arada
diğer bir değişiklik konusu ve çok önemli, gerçekten bizim pek
çok yöremizde illa belli, hiç o yöreyle ilgisi olmayan sanayilerin oraya
gitmesi için zorlamak
Ticari ve ekonomik şartlara uygun olmayan
birtakım yöntemler yerine tarıma dayalı OSB talepleri iller
bazında önemli ölçülere varmıştı. Ancak, şu andaki
Kanun bu bölgelerin işletilmesi için yeterli açıklığa sahip
değil. Bu nedenle Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bu bölgeleri
Tarım ve Köyişleri Bakanlığıyla yaptığı
protokol çerçevesinde pilot uygulama bazında yürütmektedir. Kanun
teklifinde bu uygulamaların çerçevesi çizilmekte ve bu bölgeler için
hazırlanacak yönetmelikle de Tarım ve Köyişleri
Bakanlığıyla birlikte uygulama yapılması hususlarının
açıklığa kavuşturulması sağlanacaktır. Bu
kanun değişikliğinin yapılarak OSBlerin
sorunlarının çözülmesi yönünde yapılan
çalışmaların OSBlerde yeni açılımlara neden
olacağı ve bu bölgeler vasıtasıyla ekonomik
kalkınmanın ivme kazanacağı görülmektedir. Özellikle bu
OSBlerin altyapıları tamamlanmış. Mesela, biraz önce çevre
sorunlarıyla ilgili bir hususa değinildi. Zannediyorum bu fabrika,
biraz önce örnek verilen Tokattaki fabrika OSB bünyesinde değildir, çünkü
OSB bünyesinde olup da atığını, mesela Manisada Gediz Nehrine
bırakan bir tane OSB yoktur. Tam tersine, organize sanayi bölgesinin
arıtma tesisinde bütün atık sular arıtılıp yeniden
kullanılmaktadır, yeniden organize sanayinin ihtiyaçları için
kullanılmaktadır. Dolayısıyla organize sanayiler ne kadar
yaygınlaşırsa biraz önce söylediğimiz, kendi başının
çaresine bakan ve arıtması da olsa gerektiğinde ekonomik
nedenlerle çalıştırmayıp kaçak üretim yapan sanayi
tesislerine de çok güzel bir altyapı sunulmuş olacaktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
RECAİ BERBER
(Devamla) Değerli milletvekilleri, ben Manisa Organize Sanayisi çok
gündeme geldiği için o konuda da kısa bir bilgi vermek istiyorum.
Bugüne kadar Manisa Organize Sanayisinde yüzde 100ü yabancı sermayeli
olan yaklaşık 13 tane fabrika ve işletme var. Yabancı
ortaklı şirket de 13 tane olmak üzere toplam 26 tane yabancı
ortaklı fabrika var. Bunun yanında, organize sanayide kurulu tesis
toplam 145e ulaşmış vaziyette. Yeni tahsislerle beraber toplam
190 tahsis yapıldı, yaklaşık da 9,5-10 milyon metrekareye
ulaştı. Geçen yıl itibarıyla dış ticaret hacmi
6,3 milyar dolara çıkmış vaziyette ve yine buradan söyleyeyim:
Bu kriz ortamına rağmen, dünyadaki reel sektörün bu kadar şeyine
rağmen pazartesi günü itibarıyla Başbakanlık Yatırım
Ajansıyla birlikte protokol imzalandı, yer tahsisi yapıldı,
bir traktör fabrikası Manisaya, Manisa Organize Sanayisinde yer
aldı.
Demek ki organize
sanayilerin altyapıları düzgün olursa yerli yabancı bütün
yatırımcılar o bölgelere gelmektedir. Ben Sanayi
Bakanlığımıza yaptıkları bu çalışma
için -tebrik ediyorum- teşekkür ediyorum ve kanunun ülkemize
hayırlı olmasını diliyorum. Sağ olun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Berber.
Tasarının
tümü üzerinde soru-cevap işlemi yapacağız.
Sayın
Tankut
YILMAZ TANKUT
(Adana) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, Türkiyede faaliyet gösteren 250 organize sanayi bölgesinden
sadece 37sinde arıtma tesisi bulunduğu belirtilmektedir. Bu
doğru mudur? Arıtma tesisi bulunmayan organize sanayi bölgeleri
çevreye ziyan vermesinin yanı sıra arıtma tesisinin maliyetini
üstlenen diğer organize sanayi bölgelerine karşı haksız bir
rekabete yol açmış olmuyor mu? Bu durumda çevreye ziyan vermeyen
organize sanayi bölgelerinde faaliyet gösteren sanayicilerimiz
cezalandırılmış olmuyor mu? Netice olarak, organize sanayi
bölgelerinin bu şekilde, birbirlerine ziyan vermeden ve haksız
rekabete yol açmadan faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için hangi tedbirleri
almayı düşünüyorsunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Coşkunoğlu
OSMAN
COŞKUNOĞLU (Uşak) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Aracılığınızla
Sayın Bakana, yine organize sanayi bölgelerinin çevreyle ilişkileri
ve bundan doğan, biraz önce sorulan haklı sorular yönünde somut
olarak
Çevreyi kirletmemek için organize sanayiye taşınan ve bu
taşınmanın maliyetine katlanan, ayrıca aylık
işletme maliyetine katlanan sanayiciler organize sanayide bulunmadan
üretim yapanlar karşısında haksız rekabet içerisinde. Bunun
somut bir örneği Uşak deri sanayicileridir. Uşakın
komşu illerinde, 70-
Şimdi, somut
bir önerim var: Daha önce LPG gazıyla üretim yapan seramikçilerin
doğal gazla üretim yapanlar karşısında haksız rekabete
uğramış olmaları nedeniyle enerji fiyatlarındaki o
fark devlet tarafından sübvanse edilmişti. Bu şekilde çevreyi
kirletmemek için cezalanmış durumda olan sanayicilerin arıtma
maliyetlerini sübvanse etme önerisini kabul eder misiniz? Bunu sormak
istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Doğru
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanımıza sormak istiyorum: Ülkemizde son zamanlarda ithalatın
artması ve üretim maliyetlerinin yükselmesine bağlı olarak
OSBlerdeki fabrikalar bir bir kapanmaktadır. Örnek olarak, Tokat ilinin
merkezde tekstil ve son olarak da boru fabrikası, Erbaa ilçesinde de iki
tane tekstil fabrikası kapatılmıştır. Bu
fabrikaların yaşatılması ve üretimlerinin devam
edebilmesiyle ilgili olarak yeni bir politika düşünüyor musunuz? Yeni bir
kredi imkânı bunlara verilemez mi? Çünkü bunlar, kredi
alamadıklarını, yeni krediler verilirse üretimlerine devam
edeceklerini ifade ediyorlar.
Bir ikinci sorum
da, esnaflar soruyor: Esnafların Merkez Bankası kara listelerine
girmesinden dolayı sicil affıyla ilgili
sıkıntıları vardır. Yeni bir sicil affı
düşünülüyor mu?
Bir diğer
sorum da: Zile Organize Sanayi Bölgesinde altyapı
yatırımları ne zaman bitirilecek ve faaliyete geçecek?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Çalış
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, özellikle süre olarak daha eski olan fabrikalarımız
şehirlerde mahalleler arasında kalmaktadır. Hem hava
kirliliği yönünden hem görüntü yönünden hem ses hem de çevre yönünden
ciddi sıkıntıları beraberinde getirmektedir. Bu sanayi
kuruluşlarımızın organize sanayi bölgelerine
taşınması gerçekten çok önemli bir konu olarak önümüzde
durmaktadır. Bu konuda ne gibi teşvikler yapmayı
düşünüyorsunuz? Neler yapıyorsunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Susam
MEHMET ALİ
SUSAM (İzmir) Sayın Başkan,
aracılığınızla Sayın Bakana sormak istiyorum:
Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 20nci maddesiyle organize sanayi bölgelerinin
elektrik, doğal gaz, su gibi ihtiyaçlarının
karşılanmasının özel bir tüzel kişilik tarafından
yapılabilmesine imkân sağlanmıştır. Bu imkândan
yararlanarak EPDKdan lisans alıp elektrik üreten çeşitli organize
sanayi bölgelerimizin girişimleri var, bunu doğal gazda da
yapmayı düşünür müsünüz? Bu konudaki düşüncelerinizi
öğrenmek istiyorum, bir.
İkincisi,
bugün ülkemizde yaşanan ve dünyada yaşanan krizle birlikte üretim
yapan tüm kesimlerin önemli girdilerinden bir tanesi olan enerjinin ciddi
şekilde üzerinde ağır yükler vardır. Bu anlamıyla,
imalat yapan, üretim yapan kesimlerin elektrik gibi, enerji gibi giderlerini
karşılamada, özel tüketim vergisinin anlamsız olduğunu,
devlet tarafından karşılanması gerektiğini
düşünmez misiniz? Bu konuda böyle bir çalışmayı
düşünür müsünüz?
Aynı
zamanda, yine piyasayla ilgili çok ciddi bir sıkıntı nedeniyle
küçük işletmelerin, esnaf ve sanatkârların kredilerini ödeyememe ve
bundan dolayı da kefalet kooperatifleri vasıtasıyla
kullandıkları kredilerde ciddi bir geri dönüş sorunları
yaşanmaktadır. Bu geri dönüş sorunlarında kooperatiflerin
kredi verebilmesi için, plasmanlarının hem artırılıp
hem de takip oranlarının yükseltilmesi konusunda bir çalışma
yapmayı düşünür müsünüz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Bulut
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Sayın Başkanım,
aracılığınızla Sayın Bakanıma soruyorum:
Organize sanayi bölgelerinin teşvik edilmesi için tarife
değişikliği düşünülüyor mu?
Yine, organize
sanayi bölgesindeki işletmelerin, tesislerin altyapısı konusunda,
tükettikleri elektrik, doğal gaz konusunda kendilerine yardımcı
olmak düşünülüyor mu?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Fındıklı
M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) Sayın Bakanım, özellikle teşvikli
bölgelerde bulunan organize sanayi bölgelerinde imalat yapan
fabrikalarımıza elektriği yüzde 50 indirimli veriyoruz, SSK
işveren payını da yüzde 100 olarak, devlet olarak
karşılıyoruz ancak organize sanayi bölgelerinin ortaklaşa
kurmuş olduğu arıtma tesisine enerji desteğini
alamıyoruz. Bu konuda zatıalinizin destek olmasını ve bunun
da sağlanmasını diliyor ve istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Bakan
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Efendim,
soruların tamamını kapsayacak şekilde genel bir
konuşma yapayım. Tabii, yine de eksik kalan kısım varsa
bunları bilahare mutlaka değerlendiririm. Çünkü yirmi senedir bu
işin içinde fiilen bir yatırımcı olarak, organize sanayi
bölgesi kurmuş, siyasetten önce fabrikası da organize sanayi
bölgesinde olan biriyim yani bire bir bu meseleleri yaşamış
biriyim.
Öncelikle
şunu ifade edeyim: Organize sanayi bölgeleri, bu kanunla, aslında bir
devrim mahiyetinde çok önemli bir statüye, yapıya kavuşacak. Çünkü
mevcut durumda organize sanayi bölgeleri sadece imalatın
yapılmasına izin verilen, organize sanayi bölgelerinde herhangi bir
küçük işletmenin, bir tamir atölyesinin, bir ticaret merkezinin, bir
eğitim merkezinin olmadığı yapılarda şu andaki
mevcut durumuyla.
Diğer yandan
mevcut statüye göre organize sanayi bölgeleri karma bir yapıdadır.
Yani hemen hemen birçok organize sanayi bölgesinde belki altmış,
belki yetmiş, belki otuz, bazı organize bölgelerde neredeyse yüze
yakın sektör çeşitliliği vardır. Dolayısıyla bu
kadar sektör çeşitliliğinin olduğu bir organize sanayi bölgesi
için de doğaldır ki çevreyle ilgili, arıtmayla ilgili
yatırımları önceden kestirip ne yapılacağını
tespit etmek son derece zordur.
Bundan
dolayı şimdi zaten bu tasarımızın
yasalaşmasıyla beraber çok önemli olarak addettiğimiz ki, bütün
herkesin üzerinde ısrarla durduğu ve dün olumlu görüş
belirttiği ihtisas organize sanayi bölgeleri kurulmasıyla beraber
artık bir organize sanayi bölgesinin hangi konuda kurulacağı
önceden tespitle belli olduğu için arıtma tesisleri de önceden
planlanabilecektir. Ama genelde bugüne kadar yapılan uygulamalarda
organize sanayi bölgelerinde arıtma tesislerinin planlanması ancak
orada yatırım yapacak yatırımcıların yüzde 35i,
yüzde 40ı yatırım yaptıktan sonra, yani ne konularda
yatırım yapılacağı ve nasıl bir arıtma
sistemine ihtiyaç duyulacağı net belli olduktan sonra
yapılabiliyordu. Ama şimdi yeni getirmiş olduğumuz sistemle
bir kere organize sanayi bölgeleri, ihtisas OSBler hangi alanda
kullanılacaksa, nasıl bir arıtma sistemine ihtiyaç varsa o
arıtma sistemine cevap verecek olan arıtmasını yapacak.
Yani şunu çok net ifade edeyim ki, sanayiciler de organize sanayi
bölgeleri de Bakanlığımız da çevre konusunda -çevre
hepimizin olduğu için, çevreye hepimizin ihtiyacı olduğu için-
bu konuda hepimiz duyarlılık gösteriyoruz.
Organize sanayi
bölgesinde bir arıtma tesisi yapılmışsa bu tabii
cezalandırma değil, bu, arıtma tesisi yapılmak
mecburiyetinde olduğu için yapılmıştır. Özellikle deri
organize sanayi bölgelerinde zaten arıtma yapılması
kaçınılmazdır. Bu çerçevede Uşakta deri organize sanayi
bölgesinde yatırım yapanlar aslında cezalandırılan
değil, gerçekten görevini yapmış bir yapı içinde. Çevre
Kanununda tam tarihini hatırlayamıyorum- Tekstil, Konfeksiyon
Strateji Eylem Planını hazırlarken orada bir maddeden gördük.
Çevreyle ilgili, arıtmayla ilgili yatırım yapan
yatırımcıların kullanmış olduğu enerji
bedellerinin yüzde 20leri kendilerine iade ediliyor, Çevre
Bakanlığımızın çıkarmış olduğu bir
kanun çerçevesinde. Tarihini tam hatırlamıyorum ama bunu bilahare de
bildirebilirim. Bu kanun çerçevesinde, sanayici arıtmasını
yapmışsa, bu arıtmasını yapmasından dolayı
cezalandırılmıyor, bilakis kullanmış olduğu
enerji bedelinin yüzde 20sini -yıllık 100 bin YTLyi geçmemek üzere-
yani bir işletme 500 bin YTLlik enerji tüketiyorsa, bunun 100 bin
YTLsini arıtma tesisi kurduğu için geri alma imkânına sahip. Bu
konuda böyle bir imkân ortada var ve bununla ilgili Çevre
Bakanlığımızın yine çıkartacağı bir
yönetmelikle, Bakanlar Kurulu kararıyla ilave alınabilecek olan veya
bunun kapsamının yeniden değerlendirilebileceği bir
yapı var. Evet, yüzde 50ye kadar enerji indirimi dediğimiz
çalışma bu.
Şimdi, bunun
yanı sıra, doğal gaz ve enerji konusunda geçmişte
yapılan sübvansiyonlar vardı. Evet, bunlar aslında organize
sanayi bölgeleri ve özellikle organize sanayi bölgelerinin gerek enerji
konusunda, yani doğal gazda gerek elektrik konusunda yapacağı
yatırımlar için, yeni yatırımları için bir kaynak
oluşturuyordu. Ama bu konuda BOTAŞ almış olduğu karar
çerçevesinde, doğal gazla ilgili sübvansiyonları 3ten 1e
düşürdü. Aslında bu konu da doğal gaz
dağıtımının özelleştirilmesinin ve
özelleştirilmeyi alanların da haklı taleplerinden ortaya
çıkan bir gelişmedir. Yani burada sanayicinin yükünün
artırılması değil, ortaya çıkan bir gerekliliğin
sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
Bunun yanı
sıra, organize sanayi bölgelerinde kapanmalar konusu, fabrikalar bir bir
kapanıyor derken, şu anda organize sanayi bölgelerinde çok fazla
kapanmış bir fabrika yoktur. Yani bunlar dışarıda
şu anda yaşanan küresel krizin hemen akabinde ortaya
çıkmış gelişmeler değildir. Küresel krizle ilgili
görüşler, konular zaten ifade ediliyor.
Evet, Türkiye
açısından, gerek mali sektör açısından gerek reel sektör
açısından konu zaten Hükûmetimizce ciddi bir şekilde takip ediliyor.
Ki, mali sektörün bu konuda sermaye yeterlilik rasyosu Avrupadaki,
Amerikadaki bankaları kıskandıracak ve onların iki misli
sermaye yeterlilik rasyosuna sahip bir finans yapımız var.
Reel sektöre de
gelince, tabii ki Türkiye 133 milyar dolar ihracat yapan dünyanın 15inci
büyük ekonomisi, Avrupanın 6ncı büyük ekonomisi ve yapmış
olduğu ihracatın yaklaşık yarıya
yakınını Avrupa bölgesine yapıyor. Dolayısıyla
Avrupa bölgesine yapılan ihracatlardaki bir daralmanın reel sektör
üzerinde kuşkusuz bir etkisi olacaktır. Ama şunu çok net ifade
edelim ki, özellikle Ekonomik Koordinasyon Kurulu, Hükûmetimiz bu konuyla
ilgili olabilecek olan riskleri en minimuma indirecek, minimize edecek
çalışma ve gayretler içindeyiz.
Bu noktada,
özellikle kendi Bakanlığıma bağlı KOSGEB başta
olmak üzere, birçok birimle bunlarla ilgili
çalışmalarımızı zaten başlattık, zaten
yapıyoruz. 2008 yılında sizlerin de şahit olduğu ve
birçoğu organize sanayi bölgesinde olan KOBİlerin on sekiz ay
sıfır faiz, yani hiçbir faiz ödemeksizin 600 bin YTLye kadar makine
teçhizatlarını yenilemesi noktasında KOSGEB, hakikaten
cumhuriyet tarihinde bir ilk diyeceğim, bir kredi uygulaması
yaptı. Burada hem yerli makine teçhizat sektörümüz yapmış olduğu
üretim miktarlarını artırdı hem de diğer taraftan
bizim yerli sanayicimiz de sıfır faizli, on sekiz ay vadeli ve ilk
altı ayı ödemesiz kredi kullandı.
Yani,
arkadaşlar, bugün libor, Amerikan faizlerinin yüzde 11e
çıktığı, Merkez Bankası gecelik borçlanma faizlerinin
yüzde 20,25 olduğu bir dönemde KOSGEB tarafından, özellikle
KOBİlerimizin organize sanayi bölgelerinde olanları
ağırlıklı olmak üzere, onların rekabet güçlerinin
artırılması noktasında böyle bir destek verildi.
Diğer
taraftan, yine ihracat yapan ihracatçılarımızın ihracat
yaptıkları pazarlardaki daralmanın bertaraf edilmesi, yeni
pazarlar bulunması noktasında da bir taraftan DEFİFle ilgili,
ihracatla ilgili yeni kredi çalışmalarımız devam ediyor
ilgili bakan arkadaşımız tarafından, bir taraftan da
KOSGEBle, KOBİlerle ilgili bizim Bakanlığımız
tarafından çalışmalar devam ediyor. Ancak şu anda yine
dünyada böylesine bir yangın varken ve dünyada kredi bulmanın
maliyetlerinin giderek arttığı bir ortamda, kredi bulmanın
giderek zorlaştığı bir ortamda yine KOSGEB
vasıtasıyla 6.500 ihracatçımıza, bakın şu anda
sıfır faizli, altı ay vadeli ve defaten ödemeli 650 milyon
dolarlık -bakın altını çizerek söylüyorum, 650 milyon
dolarlık- sıfır faizli ihracatçı KOBİlerimize şu
anda kredi kullandırıyoruz.
Aynı
şekilde yine esnaf ve sanatkârlarımız için -biraz evvel
sorulduğu için ifade ediyorum, yine cumhuriyet tarihinde bir ilktir-
KOSGEB vasıtasıyla imalatçı esnaf ve sanatkârlarımıza
sıfır faizli, on sekiz ay vadeli, yine ilk altı ayı
ödemesiz 25 bin YTLye kadar bir kredi uygulaması yaptık. Buna başvurular
yapıldı. Tabii başvuruların hepsini karşılamak
KOSGEBin şu andaki imkânsızlıklarından, maddi
imkânsızlıklarından dolayı mümkün olmadı. Şimdi,
önümüzdeki dönemde KOSGEBi yeniden yapılandıracak teşkilat
kanununu, kanunu yeniden düzenleyerek, esnafımızın da, yani
imalatçı olmayan esnafımızın da KOSGEB kredilerinden
faydalanacağı yeni çalışmalar yapıyoruz ve KOSGEBle
ilgili, yine KOBİlerimizle ilgili, özellikle organize sanayi bölgesindekiler
ve esnaf ve sanatkârlarımız olmak üzere yeni çalışmalarımız
da devam ediyor. Bunun da özellikle altını çizerek belirtmek
istiyorum. Dediğim gibi, genelde, genel bir şey söylemeye
çalıştım.
Sicil affı
konusuna gelince, sicil affı yine yüce Meclisimizin geçen dönemde, 2003
yılında Hükûmetimizin getirmiş olduğu bir teklifle sicil
affı zaten şu anda yürürlükte. Sicil affında,
çıkarılmış olan, yürürlükte olan kanun çerçevesinde bir çek
karşılıksız veya bir senet protesto olmuşsa bunun
ödendikten sonra bankalardan kaydının düşülmesi gerekiyor. Ancak
bu konuda Merkez Bankası bununla ilgili çalışma
yaptığı hâlde zaman zaman bazı bankaların bu konuya
riayet etmediği ve bazı bankaların borcunu ödemiş
olduğu hâlde esnaf ve sanatkârın bu borçtan düşmesini veya kara
tahtadan düşmesini sağlamadığı konusunda
şikâyetler geliyor. Bu konuda gerek Bankalar Birliği gerek BDDK gerek
Merkez Bankası nezdinde ben tabii temsil ettiğim kesimin hak ve
menfaatlerinin korunması noktasında gerekli girişimleri
yaptım. Sicil affı konusunda da söyleyeceğim konu budur.
Diğer
taraftan, organize sanayi bölgesi konusunda, biraz evvel sağ olsun
Sayın Recai Berber de bahsettiler, yine Hasan Angı da konuşurken
organize sanayi bölgeleri konusunda bu yıl itibarıyla neler
yaptığımızı, 2009 yılı itibarıyla neler
yapacağımızı zaten çok net ifade etti, ben tekrar ilerleyen
saatlerde bununla ilgili net rakamları verebilirim, ama şunu çok net
ifade edeyim, bitme aşamasına yakın olan ve hemen üretime
geçmesi gereken organize sanayi bölgelerine, bir kere, özel öncelik
tanıyoruz.
Ve diğer
taraftan, yeni yapmış olduğumuz bir şeyi daha bu vesileyle
paylaşmak istiyorum, çünkü hangisinde, organize sanayi bölgesinde mi yoksa
sanayilerde mi yapılsın konusunda yine bir soru gelmişti, hatta
Normal sanayi bölgelerinde yatırım yapıp organize sanayi
bölgesine taşınanlara bir destek düşünülüyor mu? şeklinde
bir soru da vardı. Bunu Bursa Deri Organize Bölgesinde
gerçekleştirdik, yani bu konudaki gelen talepleri de dikkate
alıyoruz. Sanayilerden veya küçük sanayi sitelerinden organize sanayi
bölgesine taşınmak isteyenlere de KOSGEB bazında geçmişte
vermiş olduğumuz destekleri önümüzdeki dönemde, inşallah bu
bütçe döneminde KOSGEB hak ettiği payı aldığı
çerçevede bu destekleri yapmaya devam edeceğiz. Yine, bunu, tekstil ve
konfeksiyon sektörüne münhasır olarak strateji eylem planımızda
çok net bir şekilde belirttik, yani taşınmanın
getireceği maliyeti karşılayacak bir yapı içine
gireceğiz.
Diğer
taraftan, benim bir sanayici olarak hep hayal ettiğim, hayalimde olan
Türkiye'nin bir sanayi envanteri yapılamaz mı? şeklindeki sorunun
cevabını da, şükürler olsun onu da çok ciddi bir noktaya
getirdik eylül ayı sonu itibarıyla. Eskiden sanayi envanteri ve
sanayi bilgi sistemi dediğimiz, ancak sadece sanayiyi değil
Türkiye'deki ticaret ve hizmetler sektörünü ve sanayiyi de kapsayan, 2007
yılında vergi sistemine kayıtlı birinci, ikinci
sınıf tüccarlar ve kurumlar vergisi mükelleflerini kapsayan toplam 2
milyon 10 bin 377 işletmenin tamamı için girişimci bilgi
sistemi diye sistemin altyapısını kurduk ve
kurumlarımızdan almış olduğumuz verileri toplayıp
bu ortak veri havuzunda, hangi ilimizde hangi sanayi, ticaret ve hizmet
sektörünün kapasitesinin ne olduğu, ne kadar çalışan
sayısı olduğu, ne kadar enerji tüketildiği, ne kadar öz
varlığı olduğu, ne kadar borcu olduğu gibi gerçekten
çok önemli ve Türkiye'de bir ilk olan girişimci bilgi sistemiyle ilgili
çalışmamızın da altyapısını bitirdik.
Bununla ilgili şimdi, -bu bir sefere mahsus yapılan bir
çalışma değil; bu sürekli artık dinamik bir bilgi
portalı hâline gelmiş olan bir çalışmadır- veri
akışını ortak veri standardıyla yapacak
çalışma yapıyoruz. Birimlerimizin, kurumlarımızın
elinde veriler var. Ancak, bu veriler farklı farklı meslek
kodlandırmasına göre tutuluyor. Tek bir örnek verecek olursam, bugün
Gelir İdaresi Başkanlığı 3.800 sektöre ait bilgiye
sahip. Bakın, 3.800 sektörden bahsediyorum.
BAŞKAN
Sayın Bakan, toparlarsanız
Epey geçtik.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Sayın
Başkanım, bitiriyorum hemen.
Diğer
yandan, TEDAŞ verileriyle 20 sektörü görmek mümkün. Ama şimdi ortak
bir veri standardına ve veri havuzuna getirdiğimiz zaman, ülkemizin
neresinde, hangi sektörde üretim, kapasite, çalışan sayısı,
borç, öz varlık hepsini görebileceğiz. Bu, tabii bizim yeni organize
sanayi bölgeleri yapımı konusunda da çok önemli bir yapı
oluşturacak.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi
okutuyorum:
ORGANİZE SANAYİ
BÖLGELERİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA
KANUN TASARISI
MADDE 1-
12/4/2000 tarihli ve 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun
3 üncü maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
MADDE 3- Bu
Kanunun uygulanmasında;
a) Bakanlık:
Sanayi ve Ticaret Bakanlığını,
b) Organize
Sanayi Bölgeleri (OSB): Sanayinin uygun görülen alanlarda
yapılanmasını sağlamak, çarpık sanayileşme ve
çevre sorunlarını önlemek, kentleşmeyi yönlendirmek, kaynakları
rasyonel kullanmak, bilgi ve bilişim teknolojilerinden yararlanmak, sanayi
türlerinin belirli bir plan dahilinde yerleştirilmesi ve
geliştirilmesi amacıyla; sınırları tasdik edilmiş
arazi parçalarının imar planlarındaki oranlar dahilinde gerekli
idari, sosyal ve teknik altyapı alanları ile küçük imalat ve tamirat,
ticaret, eğitim ve sağlık alanları, teknoloji
geliştirme bölgeleri ile donatılıp planlı bir şekilde
ve belirli sistemler dahilinde sanayi için tahsis edilmesiyle oluşturulan
ve bu Kanun hükümlerine göre işletilen mal ve hizmet üretim bölgelerini,
c) Onaylı
sınır: Yer seçimi sonucunda sınırları tasdik
edilmiş OSB alanlarıyla birlikte, OSBnin faaliyetleri için zorunlu
olan ve Bakanlığın uygun gördüğü; teknik altyapılara
ilişkin tesis ve bağlantı hatları ile teknik donatı
alanlarının yer aldığı OSB dışındaki
alanları,
d) İhtisas
OSB: Aynı sektör grubunda ve bu sektör grubuna dahil alt sektörlerde
faaliyet gösteren tesislerin yer aldığı OSB ile lojistik
amacıyla kurulan OSByi,
e) Organize Sanayi
Bölgeleri Üst Kuruluşu (OSBÜK): OSB'lerin kendi aralarında
yardımlaşmaları ve ortak sorunlarını çözüme
kavuşturmalarını sağlamak üzere oluşturulacak OSB üst
kuruluşunu,
f)
Katılımcı: OSBlerde, bir işletmenin kurulması için
parsel tahsisi veya satışı yapılanlar ile maliki
bulunduğu parselde üretimde bulunan veya bulunmayı taahhüt eden ve bu
Kanunun amacına uygun faaliyet gösteren gerçek ve tüzel kişiyi,
g) Kiracı:
Katılımcının tesisini, yönetmelikte belirlenen esas ve
usullere uygun biçimde kira-layan gerçek veya tüzel kişiyi,
ifade eder.
BAŞKAN
1inci madde üzerinde gruplar adına söz talepleri vardır.
Gruplar
adına ilk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Uşak
Milletvekili Sayın Osman Coşkunoğluna aittir.
Buyurun
Sayın Coşkunoğlu. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Değerli
milletvekilleri, iyi niyetle hazırlanmış, organize sanayi
bölgelerimizin daha etkin ve güçlü olması yönünde değişiklikler
öneren bir yasa tasarısını tartışıyoruz. Gerek bu
yasa tasarısı çerçevesi içerisinde gerekse birçok önemli
toplantıda Sayın Bakanın yapmış olduğu
konuşmaları dinleyince âdeta kendi partisine muhalefet ediyor gibi
bir izlenim uyanıyor bende.
Şimdi,
sanayi stratejisinden sık sık söz ediyor Sayın Bakan. Sanayi
politikaları ve stratejisi olması gerektiğini burada, Türkiye
Büyük Millet Meclisinde ve her çeşit ortamda sürekli, son beş
yıldır dillendiririz fakat Piyasanın görünmez eli bu
işleri bir şekilde halleder. görüşünde bir politikayı AKP
Hükûmeti bugüne kadar yürütmüştür. Bunun en somut örneğini de en son
örneklerinden bir tanesini de birkaç ay önce çıkarmış
olduğumuz ARGEyi (araştırma geliştirmeyi) Destekleme
Yasasında yaşadık. ARGEyi Destekleme Yasası
tıpkı daha önceki teşvik yasaları gibi, ulufe
dağıtır gibi, herhangi bir strateji, herhangi bir öncelik,
Ülkemizin sanayisini buradan şuraya taşıyacağız, onun
için şu teknoloji alanlarında, şu sanayi alanlarında,
şu şekilde teşvik vereceğiz. anlayışından
yoksun bir şekilde çıktı.
Şimdi,
Sayın Bakan çok önemli konulara değiniyor sanayi politikasıyla
Gerçekten bir kör dövüşü içerisindeydik, bir envanter yoktu. Beş N
bir K, yani nerede, ne, neden, ne yapılıyor, kim tarafından diye
bir envanter çalışmasını dikkatle izliyorum Sanayi ve
Ticaret Bakanlığında olan. Bir bilgi ve veri tabanının
oluşturulduğunu dikkatle izliyorum fakat bu çalışmalar bir
yandan, öte yandan ulufe dağıtır gibi teşvik, daha üç
beş ay öncesi çıkarılmış olan ARGE Yasası da buna
örnektir. Bunlar ikisi bir araya gelemiyor, birbiriyle uymuyor. Mutlaka ve
mutlaka ülkelerin bunu başarıyla
Şimdi ben
size, yine Sayın Bakanın geçen sene İstanbul Sanayi Odası
toplantısında söylediği bir sözü okuyayım buradan: Sanayi
politikası dendiğinde eskiden bizlere hep Japonyanın, Korenin,
Asya kaplanlarının hikâyeleri anlatılırdı. Son dönemde
ise bildiğiniz gibi İrlandanın, Çinin hikâyeleri
anlatılıyor. Bizim hedefimiz, yarın tüm dünyada Türkiye'nin
başarı hikâyesinin anlatılmasıdır. Ne kadar güzel
fakat şimdi bu hikâye, gerçekten hikâye olarak anlatılabilir belki
ama somut politikalar olarak bunu anlatmak için uygulamaların da
tutarlı olması gerekir.
Değerli
arkadaşlar, size bazı ufak tefek veya çok kısa, zamanın
elverdiği ölçüde, bir iki tarihî not düşeceğim burada: Organize
sanayi bölgeleriyle ilgili ilk bilinçli uygulama 1896 yılında
İngilterede oldu sanayi devrimini ilk gerçekleştiren ülke olarak,
daha sonra 1899da Amerikada oldu. Ondan sonra 1959da sanayileşmiş
ülkelerde yeni teknolojileri üretmek ve bunları imalatta ve hizmet sektöründe,
daha sonra hizmet sektöründe kullanabilmek için devletin etkin bir
şekilde, etkin bir biçimde yer aldığı politikalar yine
İngilterede, Amerikada uygulanmıştır. Örneğin
Amerikada 1959da ilk olarak o güne kadar gelen sanayi bölgelerinin ötesinde
bir araştırma parkı, teknolojiyi daha üst düzeyde ele alan
araştırma parkı gerçekleştirilmiştir. Şimdi
Bırakalım Amerikayı, İngiltereyi. diyebiliriz, oysa
onları yakalama iddiası var burada. Bırakalım
onları. diyebiliriz. Fakat şu anda Çinde ilk olarak 1985
yılında bir bilim ve teknoloji parkı, Shenzhen Bilim ve
Teknoloji Parkı kurulmuştur ve yirmi yıl içerisinde elli iki
adet yüksek teknoloji geliştirme bölgesi bulunmaktadır.
Şimdi,
bunlar icraattır, bunlar hikâye anlatmak değildir. Bunlar gerçeklerdir,
rakamlardır ve somut icraatlardır. Bu somut icraatlara
baktığımız zaman, organize sanayi bölgelerimizin bu 1inci
maddesinde şöyle bir söz var:
teknolojik geliştirme bölgeleri ile
donatılıp planlı bir şekilde ve belirli sistemler dâhilinde
sanayi için tahsis edilme
Ne kadar büyük bir iddia değil mi?
teknoloji
geliştirme bölgeleri ile donatılıp
Türkiyede on yedi tane
teknopark vardır. Yani bu organize sanayi bölgeleriyle pek de iç içe
çalışma ortamı yoktur ve bu teknoparklarda da yüzde 80in üstünde
sadece yazılım yapılır. Yani yazılımı
küçümsediğim için söylemiyorum, çok önemlidir, teşvik edilmesi
gerekir. Fakat sadece yazılıma odaklanmış bir teknopark, on
yedi tane teknoparkımız var. Yani bütün bu söylemler ve var olan
durum birbiriyle çelişiyor.
Diğer bir
değinmek istediğim nokta da organize sanayi bölgesiyle, böyle
yasalarla, altyapı kurmakla bu iş olmuyor. Yine Hükûmetin sorumlu
kişileri Efendim, Amerikada, Avrupada kriz olabilir; bize dokunmaz,
bize bir şey olmaz, bizim bankacılık sistemimiz sağlam.
şeklinde
O bankacılık sistemi de neden sağlam? 2001
yılında çıkarılan, geliştirilen BDDK sayesinde
sağlam. Şunu da not olarak söyleyeyim: O fikri ilk defa Cumhuriyet
Halk Partisi, 1999 seçim bildirgesinde BDGK, yani bankacılık denetim
ve gözetim kurumu
O bankaların batmasının ülkeyi ne hâle
getireceğini ve çözüm önerisini ilk kez Cumhuriyet Halk Partisi 1999da
önermişti. Şimdi o sayede, 2001de kurulan BDDK ve diğer mevzuat
sayesinde bankalarımız sağlam, doğru. Fakat o
bankaların desteklediği reel sektör. Şimdi Sayın Bakan,
orada da sıkıntılı olduğundan, Batıdaki krizin
bizim pazarlarımızı daraltacağından söz etti. Fakat
bunun genel olarak kabul edilip Biz izliyoruz. dışında, reel
sektörde herhangi bir önlem ben görmüyorum. Tam tersine, sadece bugünkü
gazeteden
Bakın Dünya gazetesi ikinci sayfasında Ekimde ihracat,
kriz, Rusya sorunu ve bayram ile geriledi., hemen altında
İşsizlik oranı arttı. denilirken ekinde Denizci frene
bastı, kriz trafiğini izliyor. deniliyor. Yani tersanelerimizde de
Yani her gün gazetelerde, böyle iki üç tane reel sektörün
yavaşladığını görüyoruz ve duyduğumuz hadise
Evet, biz bunları izliyoruz. Hükûmet bunları izlemek için
değildir, Hükûmet bunlar karşısında somut önlemler almak
içindir. Avrupada bankadan parasını çekmesin diye mevduatlara,
örneğin, garantiler ya artırıldı ya onların
sınırları genişledi. Somut önemler alınıyor,
izliyoruz, Ateş çıksın da ondan sonra. denmiyor. Bunu
Hükûmetten bekliyoruz. Yoksa hakkında yasa
çıkardığımız organize sanayideki sanayicilerimizin
durumunun ne kadar vahim olduğunu görmezlikten gelemeyiz.
Şimdi, saat
onda -yani üç saat önce başladı, belki bitmiştir- başlayan
bir organize sanayi toplantısı Uşakta yürüyor. Biraz önce
Sayın Bakana bir soru sordum, dedim ki: Uşak dericileri -bu sadece
bir örnek- bir, taşınma masrafına katlanmıştır;
iki, karma organizede var olan arıtma tesisinin işletme
masrafına ayda 200 bin YTL katlanmaktadır, böyle
cezalandırılmaktadır. Bunun için bir önlem düşünüyor
musunuz? Sayın Bakan -eğer yanlış anladıysam beni
düzeltsin, ki onlar benden şimdi sizin cevabınızı bekliyor,
gerçi duymuşlardır- siz diyorsunuz ki: Hayır, onlar
cezalandırılmadı. Bu arada şunu da ekledim: 70-
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
OSMAN
COŞKUNOĞLU (Devamla) Hayır cezalandırılmıyor,
çünkü enerji konusunda şöyle bir kolaylık sağlıyoruz.
diyor Sayın Bakan. Yani diğer, 70-
Bu yasanın
yararlı olmasını dilerim, fakat yasanın içeriğini
dolduracak politikalarla bu ancak yararlı olabilir ve bu
sıkıntıyı izlemenin ötesinde Hükûmete düşenler
olduğunu tekrar hatırlatır, hepinize saygılar sunarım.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Coşkunoğlu.
Sayın
milletvekilleri, saat 14.00te toplanmak üzere birleşime ara veriyorum.
Kapanma Saati: 12.58
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.06
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa),
Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 7nci Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
222 sıra
sayılı Tasarı üzerindeki görüşmelere devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet burada.
Şimdi 1inci
madde üzerinde söz sırası Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
Adana Milletvekili Sayın Yılmaz Tankutta.
Buyurun Sayın
Tankut. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
YILMAZ TANKUT (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
222 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşülmekte olan 1inci maddesiyle ilgili olarak Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
başlamadan önce, bugün Hakkâride bölücü hainler tarafından alçakça
şehit edilen askerlerimize Cenabı Allahtan rahmet,
yakınlarına ve büyük Türk milletine sabır ve
başsağlığı diliyorum.
Sayın milletvekilleri,
ülkelerin ekonomik ve sosyal kalkınmasının temel dinamiklerinden
birisi de hiç şüphesiz sanayileşmedir. Ancak sanayileşme
politikaları uygulanırken sanayileşmenin bütün bölgeler
arasında dengeli yürütülmesi, kırsal kesimlerden şehirlere göçün
durdurulması, bölgeler arasındaki gelişme
farklılıklarının giderilerek sosyal ve ekonomik dengenin
sağlanması esas alınmalıdır. İşte bu esaslar
doğrultusunda da çeşitli kalkınma ve sanayileşme
yollarının, her türlü siyasi taassubun dışında, ülke
ve bölge gerçekleri dikkate alınarak izlenmesi gerekmektedir.
Sağlıklı bir sanayileşmenin, kolektif bir
anlayışla, maliyet ve masrafların en aza indirgenerek
gerçekleştirilebilmesinin en önemli ve kalıcı yollarından
birisi de madde tanımlarında geniş bir şekilde ifade edilen
organize sanayi bölgeleridir.
Günümüzde
ekonomik kalkınma sanayileşmeyle paralel gitmekte ve birbirini
etkileyerek gelişmektedir. Bu gelişme sadece ekonomik yapı ve
üretim tekniklerini değil, aynı zamanda hayatın her yönünü
etkileyerek değiştirmektedir. Bu çerçevede organize sanayi bölgeleri
uygulaması, düzenli şehirleşmeyi sağlamada ve sınai
üretim faaliyetlerini aynı alanda toplamada kullanılan bir araç
olarak ortaya çıkmaktadır.
Buradan
hareketle, ülkemizde de mevcut olanlara ilave olarak bölgeler ve iller
düzeyinde planlı ve programlı sanayi tesislerinin kurulması
sağlanarak düzenli yerleşim ve şehirleşmenin temin
edilmesine elbette ki yardımcı olunmalıdır. Yine, uygun
altyapı tesislerinin hazırlanması suretiyle çevre
kirliliğinin önlenmesi, tarım alanlarının ve tabii çevrenin
korunması, sanayimizin temel taşları ve bel kemiği olan
orta ve küçük işletmelerin teşvik edilerek geliştirilmesi için
organize sanayi bölgeleri uygulaması çok dikkatli bir şekilde,
bazı acı tecrübelerden de istifade edilerek devam ettirilmelidir.
Küçük sanayi siteleri ve organize sanayi bölgeleri gibi teşebbüsler her
türlü politik değerlendirmenin üstünde, topyekûn ülke sanayisini harekete
geçirmenin bir yolu ve bazı bölgelerde sanayileşme atılımını
gerçekleştirmenin uygun bir fırsatı olarak görülmeli ve
koordineli bir şekilde, birbirlerine ziyan vermeden faaliyetlerini
sürdürmelidirler. Organize sanayi bölgelerinin, kendi aralarında
sıkıntı oluşturmadan bölge ve ülke ölçeğinde uyumlu ve
birbirine katkı sağlayıcı bir anlayış ve
yapı içerisinde olmaları gerekmektedir. İşte bu noktada en
önemli görev, yine madde tanımlarında kısaca OSBÜK olarak yer
alan Organize Sanayi Üst Kuruluşuna düşmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiyede organize sanayi bölgeleri
kavramı ilk defa 1961 yılında kullanılmaya
başlanmış, Birinci Beş Yıllık Kalkınma
Planı döneminden itibaren kalkınma plan ve programlarında
sürekli olarak sanayinin geliştirilmesinde ve bölgesel
kalkınmanın gerçekleştirilmesine yönelik özendirici tedbirler
arasında yer almıştır. Yine, ilk defa, 57nci Cumhuriyet
Hükûmeti döneminde 2000 yılında çıkan Organize Sanayi Bölgesi
Kanunu ile organize sanayi bölgeleri hukuki bir yapıyla tüzel bir kimlik
kazanmış ve belirsizlikler ortadan kaldırılarak OSB
yönetimlerine pek çok yetki verilmiştir. Bu yetkileri kısaca
özetleyecek olur isek fabrika inşaatlarının projelendirilmesi ve
yapılmasıyla ilgili verilecek ruhsatlar ile elektrik, su, doğal
gaz, haberleşme gibi tüm altyapıların üretimi ve
dağıtılması gibi yetkiler kanunla organize sanayi bölge
yönetimlerine tanınmıştır.
Bütün bu
açıklamalardan da anlaşılacağı gibi organize sanayi
bölgelerinin varlığı ve gelişimi her açıdan önemli ve
olumludur. Ancak bir taraftan sanayi bölgeleri için gelişen ve
değişen ihtiyaçlara göre kanun çıkartılırken veya
mevcut kanunlarda değişiklikler yapılırken, diğer
taraftan ülke gerçeklerinin dikkate alınarak yönetim
anlayışından kaynaklanan siyasi rant ve istismar hesaplarının
ve yanlışlıklarının mutlaka tasfiye edilmesinin
lazım geldiğini de unutmamak gerekmektedir. Örneğin,
yılbaşından bu zamana kadar toplam yüzde 54 zamlanan elektrik
fiyatları ile bu bölgelerde faaliyet gösteren sanayicilerimizin
sıkıntılarını nasıl gidereceğiz? Keza
aynı şekilde artan doğal gaz ve diğer temel girdi
fiyatları ile sanayicimizin yaşamasını,
kazanmasını ve istihdama katkı sağlamasını
nasıl gerçekleştireceğiz? Daha önceleri organize sanayi
bölgelerine az da olsa avantaj sağlayıcı yüzde 5 indirimli
olarak uygulanan elektrik tarifeleri gibi birtakım iyileştirmeler
bile bugün ne yazık ki kaldırılmış ve sanayici ve
imalatçılarımız AKP İktidarının çizmeye
çalıştığı sahte ve pembe tabloların aksine bugün
nefes dahi alamaz bir duruma düşmüşlerdir.
Sayın
milletvekilleri, bugün, maalesef diğer organize sanayi bölgelerinde
olduğu gibi seçim bölgem olan Adana Organize Sanayi Bölgesinde de
faaliyette bulunan sanayicilerimizin birçoğu başta elektrik olmak
üzere artan maliyetlerden dolayı büyük bir sıkıntı
içerisindedirler. Öyle ki Adana Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü
tarafından tahsil edilmesi gereken toplam elektrik fatura ücretlerinin
bugün ancak üçte 1i tahsil edilebilmektedir. Yani en son ödeme dönemi
itibarıyla yaklaşık 6 milyon YTL elektrik borcunun sadece 2
milyon YTLsi tahsil edilebilmiştir. Diğer taraftan, bugün
yatırımları ve istihdam imkânlarını artırmak
amacıyla çıkarılan 5084 sayılı Teşvik
Yasasından ne yazık ki Adana gibi pek çok sanayi kentimiz
faydalanamamış olup bu kentlerimizde yatırımlar önemli
ölçüde sekteye uğramış ve durma noktasına gelmiştir.
Başta Osmaniye olmak üzere komşu illeri teşvikli hâle getirilen
Adanada da yatırım hızı büyük ölçüde düşmüş,
hemen hemen hiç kalmamış vaziyettedir. Yatırımcı, her
türlü altyapısı tamamlanan, 1.225 hektarla Türkiyenin en büyük
alanına sahip olan Adana Organize Sanayi Bölgesinin yerine, haklı
olarak, altyapısı bulunmayan teşvikli Osmaniye Organize Sanayi
Bölgesini tercih etmiştir.
Türkiyenin en
çok göç alan ve yüzde 17lerin üzerinde bir işsizlik oranıyla ülke
içerisinde ilk sırayı alan Adanada haksız teşvikin meydana
getirdiği durum kent ekonomisinde çok ciddi bir yara
açmıştır. Kentte yatırım hızını sekteye
uğratan Teşvik Yasası, haksız rekabet nedeniyle, mevcut
sanayi kuruluşları arasında başta tekstil olmak üzere
birçoğunun kapanmasına, işçi çıkarmasına ve kapasite
düşürmelerine neden olmuştur.
Sayın
milletvekilleri, Adana Organize Sanayi Bölgesi Osmaniye Organize Sanayi
Bölgesine otuz kilometre uzaklıktadır. Buradan biz teşvik alan
illerimize herhangi bir şey söylemiyoruz ama adaletin sağlanması
yönünden bir konunun özellikle altını çizmek istiyorum.
Bakınız, teşvikli Osmaniye Organize Sanayi Bölgesinde yer alan
bir tesisin SSK primi, stopaj ve enerji indirimleriyle 70 YTLye ürettiği
bir ürünü aynı sektör ve büyüklükteki sanayi kuruluşu Adanada 100
YTLye üretebilmektedir. Bir üründe yüzde 30luk üretim maliyet farkı
haksız rekabetten çok öte rakibin batırılması anlamına
gelmektedir ki, böyle bir durumu kabullenmek de elbette ki mümkün
değildir. Nitekim, teşvik öncesi Adanada tekstil sektöründeki 50 bin
kişilik istihdam bugün 15 binlere ulaşamayan rakamlarla ifade
edilebilmektedir. İşin acı yanı, Adananın tekstil
sektöründeki iş gücü kaybının yerini teşvikli kentlerde
gerçekleştirilen yatırımlar da maalesef
dolduramamıştır.
Sayın
milletvekilleri, Teşvik Yasasının
yanlışlığını bugün ekonomi çevreleriyle birlikte
zannediyorum Sanayi Bakanımız Sayın Çağlayan da kabul
etmektedir. Kendileriyle gerek komisyon gerekse özel sohbetlerimizde
teşvik sisteminin bölgesel veya sektörel olarak yeniden ele
alınması lazım geldiği hususunda mutabakat
sağladığımız konuşmalarımızın
olduğunu zannediyorum hatırlayacaklardır.
Yine, 7 Temmuz
2006 tarihinde Ankarada yapılan OSTİMli sanayici ve iş adamlarının
istişare toplantısında konuşan, o zaman Ankara Sanayi
Odası Başkanı olan Sayın Sanayi Bakanımız,
bakın, o tarihte ülke gerçeklerini nasıl özetlemektedir: Türkiyede
5 tane kaynak ustası arıyorsunuz, karşınıza 7-8 tane
üniversite mezunu, pırıl pırıl, iki-üç lisan bilen gençler
geliyor. Türkiyede eğitim ve istihdam politikaları eksiktir ve
yanlıştır. Sanayici nitelikli insan bulmakta güçlük çekerken
öbür yanda 5-10 milyon insan işsiz gezmektedir. Türkiye, son dönemlerin en
yüksek işsizlik oranıyla karşı karşıya
bulunmaktadır. Mesleki eğitim konusunda da bir an önce düzenleme
yapılması gerekmektedir. Meslek okulları cazip hâle
getirilmeli. diyor ve teşvikli sistemi de eleştirip bu konuda
sistemin sektörlere göre tasarlanmasını öneriyor.
Şimdi,
Sayın Bakanımıza buradan sormak istiyorum: İki yıl
önce şikâyetçi olduğu bu tablo acaba bugün ne ölçüde
düzelmiştir? Dolayısıyla, iki yıl önce Sayın
Bakanımızın da Oda Başkanı olarak belirttiği
gibi, Teşvik Yasası, teşvikten yoksun olan Adana gibi çok büyük
organize sanayi bölgelerine sahip kentlerimizi mutlu etmediği gibi
teşvik alan illerimizin yatırımcılarını da ne
yazık ki mutlu etmemiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
YILMAZ TANKUT (Devamla)
Teşvikten yararlanan kırk dokuz kentten sadece birkaçında
yatırım ve istihdam artmış, kalan çoğunluğun
teşvikle büyümesi de sağlanamamıştır.
Kaynakların
ve zamanın iyi değerlendirilmesini sağlayamayan Teşvik
Yasasının önümüzdeki günlerde acilen düzeltilerek mutlaka adaletin
sağlanmasının gerektiğini buradan bir kez daha
hatırlatmak istiyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; netice olarak, Türkiye yeni bir
çağın eşiğinde yeni siyasi değerler ve
anlayışlarla kucaklaşmak zorundadır. Başta sanayileşmemiz
olmak üzere her türlü gelişme ve ilerleme faaliyetleri, iktidar olma
taassubu ve diğer ön yargılardan kurtularak, siyasi polemiklerden,
içi boş sloganvari sözlerden ve göstermelik açılış
törenlerinden uzaklaşarak, bütün imkânlar zorlanarak samimiyetle
yapılmalıdır diyor, sözlerimi tamamlarken bu yasanın
eksikliklerinin giderilerek diğer yasa ve uygulamalarla işlevini
kaybetmeden Türk sanayisinin gelişmesine vesile olmasını temenni
ediyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tankut.
Şahıslar
adına ilk söz Manisa Milletvekili Sayın Ahmet Orhanda.
Buyurun
Sayın Orhan. (MHP sıralarından alkışlar)
AHMET ORHAN
(Manisa) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Organize Sanayi
Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısının 1inci maddesi üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugünlerde bu
kürsüde sık sık hepimizin yaptığı gibi maalesef
sözlerime güneydoğuda bugün kaybettiğimiz evlatlarımıza,
şehit olan kardeşlerimize Allahtan rahmet dileyerek başlamak
istiyorum. Milletimizin başı sağ olsun. Ümidim odur ki bu
acı kayıplar en kısa sürede son bulur, milletimizin
kucaklaşması daha bir güzel ortamda devam eder.
Değerli
milletvekilleri, günümüz Türkiyesinde endüstriyel rekabetin
odağını oluşturan organize sanayi bölgelerinin
yapısı, bölgesel kalkınmadaki yeri ve firmalara yönelik rekabet
göstergelerinin ortaya konulması ne kadar önemliyse sorunların
çözümüne katkı sağlamak da o kadar önemlidir. OSBlerin dünyada
ortaya çıkışı 19uncu yüzyıla uzansa bile yurdumuzdaki
ilk örneği 1962 senesinde kurulan Bursa Organize Sanayi Bölgesidir.
Türkiyenin sanayileşme sürecinin gerçek anlamda başlamasıyla
OSBlerin kuruluşu neredeyse birlikte yaşanmaya
başlanmıştır. 60lı yıllarda montaj sanayisi
ifadesini hafife alma üslubuyla kullandığımız günler
yaygın sanayileşme maceramızın önemli bir kilometre
taşı olmuştur.
Yurdumuzdaki ilk
OSB örneklerinden biri olan Manisa Organize Sanayi Bölgesinin kuruluş
çalışmaları, 1963 yılında Manisa Ticaret
Odasınca, Manisa Ticaret Borsasının da maddi
katkılarıyla, Türkiye Odalar Birliği Sanayi Dairesine fizibilite
etüdünün yaptırılmasıyla başlamıştır. Manisa
Organize Sanayi Bölgesi Tesis Geliştirme Başkanlığına
sunulmuş ve yapılabilirliği tespit edilmiştir.
Uluslararası normlara uygun bir sanayi bölgesi olması neredeyse 80li
yılların sonlarına kadar ulaşan bir süreci
kapsamıştır.
4562
sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu
yayımlandığı tarihten günümüze kadar geçen sürede de
çoğu OSBler çağın gerisinde kalmış, özellikle son
altı yıldır izlenilen umursamaz politikalar nedeniyle vakit,
nakit, istihdam ve yatırımcı kaybı
yaşanmıştır. Süratle ilerleyen çağımızın
işleyiş hızına AKP hükûmetleri yetişememiş ve
bundan Türk sanayisi ve sanayicisi zararlı çıkmıştır.
Gâvur
Dağının doğusundaki bazı illerdeki OSB bölgelerinin
durumuna baktığımızda, bu hükûmetin söz konusu bölgelere
çok hizmet verdiği iddiasının ne kadar asılsız
olduğu daha iyi görülecektir. Kişi başına düşen
organize sanayi bölgesi birim alan miktarlarına göz
attığımızda şu gerçekle
karşılaşırız: Diyarbakır, kişi
başına organize sanayi birimi metrekare olarak 3,98; Şırnak
3,61; Kahramanmaraş 3,19; Bingöl 3,02; Siirt 2,40; Ağrı 2,39;
Batman 2,12; Bitlis 1,74; Hakkâri 1,34; Van 1,30; Artvin ise maalesef
sıfır. Tüm yurdumuzda ise 251 organize sanayi bölgesi 645 milyon 752
bin
Ayrıca, bu
illerdeki OSBlerin önemli bir kısmı işletme safhasında
olmayıp altyapı, inşaat, kamulaştırma, planlama gibi
safhalardadır. Ülkemizin ister doğusu ister batısı olsun,
iaşe torbaları, kömür vesaire dağıtarak
insanımızın refah ve mutluluğunun sağlanması
mümkün değildir. Onlara aşlarını temin edecek iş
ortamının yaratılması mecburiyeti vardır. Bunun da en önemli
yolu sanayi üretimidir ki OSB bu süreci hızlandıracak araçların
başındadır.
Sayın milletvekilleri,
dünyada yaşanan ekonomik dalgalanma ve krizin de etkisiyle var olan
işsizlik maalesef artma eğilimindedir. Konunun uzmanları ve
iş adamlarımız bu kriz sürecinde istihdamda gerilemeler
yaşanacağı ve işten çıkarmaların can yakacak
seviyelere ulaşacağını öngörmektedirler.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
AHMET ORHAN
(Devamla) Teşekkür ederim.
Artan nüfusumuz
var olan geleneksel istihdam alanları dışında geçimini
aramak durumunda olup bunun derin etkilerini hep beraber
yaşamaktayız. Hepimizin, şüphesiz en çok
yaşadığı gerçek, işsizliktir. Gün geçmez ki iş
için müracaat eden işsiz insanımız olmasın. Geçmişte
insanımızın geçimini temin etmekteki en önemli araç olan Türk
tarımı uygulanan politikalar sonucunda eski fonksiyonunu
yitirmiş durumdadır. Var olan istihdam sorunlarımızın
çözümünde üretimden başka çıkış yolu yoktur.
Türkiye, istihdam
yaratmayan, insanların ihtiyaçlarını
karşılamasını borçlanma üzerine kuran bir ekonomik
anlayışı süratle terk etmeli, yeniden üretim baş tacı
edilmelidir. Yurdumuzun avantajları ön plana çıkarılarak
sanayiye, üretime verilen önem ortaya konmalıdır. Dünyayla rekabete
iyi hazırlanmış bir üretim anlayışı
geliştirilmelidir. Şüphesiz, buradaki en önemli araçlar modern üretim
araçlarıdır ki organize sanayi bölgeleri bunun en önemli aracı
durumundadır.
Bunun
dışında
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET ORHAN
(Devamla) Bu kanunun milletimize hayırlı olmasını diler,
yüce heyete saygılar sunarım. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Orhan.
Şahıslar
adına ikinci söz hakkı Malatya Milletvekili Sayın Mücahit
Fındıklıya aittir.
Buyurun Sayın
Fındıklı. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) Sayın Başkan, çok değerli milletvekili
arkadaşlarım; bugün Organize Sanayi Bölgeleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun
Tasarısının 1inci maddesiyle ilgili görüşlerimi
açıklamak üzere şahsım adına söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, yaklaşık on beş yıldır bir organize
sanayi bölgesinin yöneticisi olarak, Malatyada
yaşadığımız, organize sanayi bölgelerinde
yaşadığımız sıkıntıları
-Sayın Bakanımız da çok iyi bilirler- bütün organize sanayi
bölgesi yöneticileri yaşamıştır çünkü birçok
belirsizlikler, birçok tarifi yapılmayan konular, yeni gelişen
gelişmelerin karşısında tarifi yapılmamış,
kanunda yerini bulmamış birçok konularla
karşılaştık. Bütün bunların tamamını
Anadoludaki organize sanayi bölgelerinde veya diğer organize sanayi
bölgelerinde, hepimiz el yordamıyla, karşılıklı iyi
niyetle, riski üzerimize alarak, üzerimizde taşıyarak, valilerle,
belediye başkanlarıyla diyaloglarımızı mümkün
olduğu sürece yakınlaştırmak suretiyle çözmeye
çalıştık. Bu ancak bazı organize sanayi bölgelerinde
eğer vilayet ile oda, belediye ile vilayet arasında birtakım
sürtüşmeler olduğunda maalesef organize sanayi bölgeleri ciddi
anlamda sıkıntılar yaşıyordu ancak üst üste
yapılan değişikliklerle ve çıkan kanunla, özellikle bu son
dönemde de komisyonda, tüm komisyon üyesi arkadaşlarımızın
da katkılarıyla, bazı belirsizlikleri ortadan kaldırıp
tariflerini ve çerçevelerini çizme imkânımız oldu.
Dolayısıyla
hepimiz şunu çok iyi biliyoruz ki Türkiye ekonomisi ciddi anlamda üretim
esaslı bir ekonomi olması lazım ve hem bölgeler arası
gelişmişlik farkını ortadan kaldırmak hem de üretim
esaslı bir ekonominin önünü açmak adına, organize sanayi bölgeleri
ciddi anlamda yatırımcıya cazip imkânlar sunuyor.
Dolayısıyla Doğu ve Güneydoğu Anadolu olmak üzere bütün
organize sanayi bölgelerinde altyapı çalışmaları devlet
tarafından tamamlanıyor. Ancak o bölgelere yatırımcı
gitmesi için sivil toplum örgütleriyle birlikte yine bölgenin valisi, belediye
başkanı güç birliği yapmak suretiyle
yatırımlarını çekebiliyorlar.
Değerli
arkadaşlar, bu dönemde özellikle en çok sıkıntı
çektiğimiz işletme mantığında, gerek elektrik
işletmelerinde, doğal gaz işletmelerinde büyük bir belirsizlik
vardı ve ciddi anlamda da hukuksuzluk vardı. Ancak yapılan
değişikliklerle hem elektrik lisansları hem doğal gaz
lisansları hem de özellikle imar yetkileri de kurumun kendisine
verildiğinde kurum resmî şahsiyetine, hükmi şahsiyetine
kavuşmuş oldu. Bu konuda komisyonda yaptığımız
çalışmalarda, komisyon üyesi arkadaşlarıma, Sayın
Bakanıma ve Bakanlığın tüm yetkili bürokrat
arkadaşlarına teşekkür ediyoruz. Çünkü biz biliyoruz ki organize
sanayi bölgeleri planlı kalkınmanın da temelidir aynı
zamanda. Anadoluda özellikle şehir planları
yapıldığı zaman organize sanayi bölgesi yapılacak
altıncı sınıf, yedinci sınıf, tarım
arazileri vasfından çıkmış taşlık ve mera
alanlar, taşlık alanlara doğru planlanması
yapılıyor ve dolayısıyla şehri genel anlamda planlama
imkânına kavuşmuş oluyoruz.
Burada dikkat
edeceğimiz konu, özellikle belediyelerimizin dikkat edeceği bir konu,
organize sanayi bölgesi olan illerde veya beldelerde, ilçelerde, organize
sanayi bölgesinde boş yerler varken özellikle organize sanayi
dışındaki yerlere imar izni verilmemesi gerekiyor. Çünkü biz, el
birliğiyle organize sanayi bölgelerini sanayicilerimizin hizmetine sunmak
zorundayız.
Altyapı
çalışmalarıyla ilgili, bu dönemde, Sayın
Bakanlığımızın -özellikle ben Malatya için söylüyorum-
altyapı çalışmalarına ciddi anlamda ağırlık
verildi. Bizde dört tane organize sanayi bölgesi var. Bunlardan birini
bitirdik, ikincisini bitirmek üzereyiz. İnşallah, üçüncüsü ve
dördüncüsü de devreye girecek.
En önemli
konulardan bir tanesi, karma organize sanayi bölgelerinden ziyade ihtisas
organize sanayi bölgelerinin de çok önemli olduğuna inanıyorum.
Özellikle bazı meslek gruplarının bir araya gelip ortak
yatırım yapmalarını
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
onların
çevreyle olan uyumu açısından da ihtisas organize sanayi bölgelerini
önemsediğimizi belirtmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, organize sanayi bölgelerinin büyük problemlerinden bir tanesi
-öğleden evvel Sayın Bakanıma da sordum-
yaptığımız arıtma tesislerinin, ortak arıtma
tesisimizin elektrik sarfiyatları ciddi anlamda yekûn teşkil ediyor,
işletmekte zorluk çekiyoruz. Bu arıtma tesislerinin elektrik
masraflarının da teşvik kapsamına alınıp en
azından yüzde 50 desteklenmesini diliyor ve istiyorum.
Bütün bu
Gerek
iktidar gerek muhalefet ve grubum adına, komisyonda bulunan ve Türk
sanayisine hizmet edebilecek böyle düzenlemeleri yapan tüm
arkadaşlarımı tüm sanayiciler adına ve şahsım
adına saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Fındıklı.
1inci madde
üzerinde soru-cevap işlemine geçiyoruz.
Sayın Taner
RECEP TANER
(Aydın) Sayın Bakanım, biraz önceki açıklamanızdaki imalat
sanayine verilecek olan KOSGEB destekli krediler için kaç firma müracaat
etmiştir? Bunlardan yüzde kaçı kredi alabilecektir?
İkinci
sorum: Destek kredisine müracaat eden her firmadan 170 YTL kredi için para
kesilmekte. Bu paralar bir haksız kazanç ortaya çıkarmıyor mu?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Çalış
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Başkanım teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, organize sanayi bölgelerimizde tahsis edilen arsaların
kullanımıyla ilgili önemli sıkıntılar vardır.
Şöyle ki: Şahıs veya şirket adına tapulanmış
olan arsa, süresi içerisinde fabrika veya iş yeri, imalathane
yapılarak kullanıma geçmiyor. Tabii ki bunlar kullanıma
geçmediği için de ayrı sıkıntılar
Organize sanayinin
birisi boşken, ikincisi boşken, üçüncüsüne ihtiyaç oluyor çünkü yeni
yatırımcılar geldiği zaman onlara yer göstermekte zorluklar
çekiliyor. Tabii ki organize sanayi bölge müdürlüklerinin veya organize sanayi
müteşebbis heyetlerinin bu problemle her yerde baş etme, bunu çözme
şansı yoktur. Bu konuda ne gibi önerileriniz var, ne gibi çözüm
önerileriniz var?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakanım, kendi
arıtmasını yapan firma teşvik yasasından
yararlanıyor, elektrik indiriminden yararlandırıyorsunuz ama
topyekûn, organize sanayinin bir bütünü açısından
yapıldığı zaman Hayır kardeşim, sen elektrik
indiriminden yararlanamazsın. diyorsunuz. Bu bir
haksızlıktır, hukuksuzluktur. Yani kişiye veriyorsunuz, o
zaman organize sanayi bölgelerinin de bir kurum olarak görülüp oranın da
bu teşvikten yararlanması gerekir.
İki: Tabii
TEDAŞ, BOTAŞ ve EPDK organize sanayi bölgelerini yolunacak kaz gibi
görüyor. Aynen bunu ifade ediyorum. Şimdi, daha önce buralara
diyorlardı ki Sen tesisatını kendin yapacaksın.
Yapıyorlar organize sanayi bölgeleri iç hatlarını, gaz
döşemelerini fakat ondan sonra
İlk başta yüzde 3 uyguluyordu
biliyorsunuz BOTAŞ Ben 1e düşürdüm. dedi, yarın Bunu da yok
ettim. derse ne diyeceksiniz? Onun için EPDK, TEDAŞ ve BOTAŞın
mutlaka buralara ilk baştaki gibi prim vermesi gerekiyor.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Coşkunoğlu...
OSMAN
COŞKUNOĞLU (Uşak) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Aracılığınızla
Sayın Bakana
Sayın Bakanın çok önem verdiğini, teşvik
etmek istediğini bildiğim küme kavramına küme ve inovasyon
kavramına uygun olmayan durumları düzeltmek için politikalar veya
çeşitli önlemler gerçekleştirecek mi? Somut olarak, bir yerde
organize sanayi var. Bu organize sanayiye taşınmış
sanayiciler var. Bunlar arıtma tesisinin de masrafına
katlanıyorlar fakat civarında, civar illerde, hemen 70-
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OSMAN
COŞKUNOĞLU (Uşak) -
öbürleriyle rekabet ettikler için.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Nalcı...
KEMALETTİN
NALCI (Tekirdağ) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, bulunduğumuz bölge Tekirdağla ilgili bir soru sormak
istiyorum ben. Tabii, bunu da ben daha önce size iletmiştim:
Tekirdağda hem sanayi bölgeleri hem de organize sanayi bölgeleri var.
Bilindiği gibi Ergene Nehrinin kirlenmesiyle oradaki çiftçinin ve
çevrenin rahatsızlığına yol açan konu bu düzensiz
yapılaşan sanayi bölgeleridir. Acaba bu sanayi bölgeleriyle ilgili,
belediyelerin kurmuş olduğu sanayi bölgeleriyle ilgili
yaptırım yetkisini kendi Bakanlığınıza almak ve
bunlara Çevre Bakanlığıyla birlikte yeni düzenlemeler getirip
bölgeleri, bu düzensiz sanayi kuruluşlarını bir zapturapt
altına almayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Susam, size söz vereceğim ama çok kısa tutun çünkü
zamanımızı geçirdik.
Buyurun.
MEHMET ALİ
SUSAM (İzmir) Sayın Bakana biraz önce sorduğum iki sorudan
Elektrik ve doğal gazda ÖTVyi kaldırmayı düşünüyor
musunuz?a cevap alamamıştım ya da onu ben anlamadım, net
olarak bir daha açıklarsa sevinirim?
İkincisi,
esnaf ve sanatkâra KOBİler vasıtasıyla kullandırılan
sıfır faizli kredilerle ilgili olarak bir ilk girişim olarak
Sayın Bakana teşekkür ederiz. Ama bu girişimin 5 bin tane esnaf
ve sanatkârla sınırlı olduğunu, milyonlara varan böyle
girişimcilerin şu kriz döneminde çok ciddi zorluklar çektiğini,
KOSGEB ve diğer kanallarla bunlara bu dönemde ne gibi destekler
verileceğini sormak en doğal hakkımızdır çünkü bu
insanlar şu an kefalet kooperatiflerine, bankalara ve piyasaya olan
borçlarını ödemekte ciddi sıkıntı içerisindedirler. 5
bin kişiyle sınırlandırılmış bir kredi ne
noktadadır? Onu da öğrenmek istiyorum.
BAŞKAN -
Sayın Bakan
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri, teşekkür ediyorum sorulan
sorular, yapılan yorumlar için; bunların hepsi tarafımızdan
mutlaka değerlendirilecektir.
Sondan
başlayarak gideyim: 5 bin esnaf, sanatkâr, imalatçıyla ilgili
KOSGEBle yapmış olduğumuz desteklerde, demin
açıklamıştım bir daha açıklıyorum, KOSGEB Kanunu
sadece imalatçı esnaf ve sanatkâra destek verebiliyor. Çünkü KOSGEBin
kuruluş kanunu, ancak bunun genişletilmesi noktasında şu
anda KOSGEB Kanununda değişikliğimizi hazırlıyoruz.
İnşallah, onu komisyona ve Genel Kurula getirip çıkartacağız.
MEHMET ALİ
SUSAM (İzmir) Şu an fiilen kullanan sayısını da
öğrenebilir miyim?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Şimdi, bu
esnaf-sanatkâr konusunda müracaat 6.382dir. 5 bin kişiye verilecek, çünkü
oradaki kaynağımız, eski rakamla söylüyorum, 125 trilyon, 125
milyon YTLlik bir kaynak.
Aslında
orada bayan esnaf ve sanatkârlar için pozitif bir ayrımcılık
yaptık Sayın Başkanım.
BAŞKAN -
Harika!
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Onlara 30 bin YTLye
kadar kredi imkânı tanıdık ve yaklaşık yüzde 20
civarında da kendiliğinden kontenjan gibi bir yapı oluştu.
Şimdi, bunun diğer esnaf ve sanatkâra yaygınlaşması,
önce kanun değişikliği, sonra KOSGEBin maddi desteklerle
desteklenmesiyle olacak, yani bu konuda çalışma yapıyoruz. Bu
konuda gerçekten Türkiyede esnaf-sanatkâr kesimi tarafından çok ciddi
tebrikler geldiğini ve beğenildiğini de ben birebir
yaşadım.
Elektrik,
doğal gaz ÖTVsi konusu, tabii, benim tek başıma
söyleyebileceğim bir şey değil. Siz de bunun cevabını
aslında biliyorsunuz. Bu, Ekonomi Koordinasyon Kurulu, Hükûmetin bir
programıdır, ona göre, ekonomik dengelere göre belirlenecek olan bir
sistemdir.
Kurulan sanayi
bölgelerinin, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tabiî buna yetkisi
çerçevesinde görüş alıyor, organize sanayi bölgesi
dışında, küçük sanayi siteleri dışında
yapılan sanayi siteleri
Tabii ki, bunun bir disiplin içinde tek elden
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından yapılması
doğrudur. Ancak bunun üzerinde yoğun bir çalışma yapıp
konunun geçmişte yapılanlar için
Tabii ki, bu saatten sonra
yapılacak, ancak yeni bölgeler yaparak yeni bölgelere
taşınmasının desteklenmesidir ki bunu, küçük sanayi
sitelerini zaten organize sanayi bölgelerine taşıyarak
gerçekleştiriyoruz, ama uzun vadeli bir program içinde yapılıyor.
Doğrudur, yani bunun mutlaka Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ve
Çevre Bakanlığının -ilgili bakanlık olduğu için,
çevreyle ilgili konudan dolayı- beraber yapmasında fayda var ama bu
geniş bir zamanda ele alınıp üzerinde çalışılacak
olan bir konudur.
Diğer
taraftan, Sayın Coşkunoğlunun sormuş olduğu soruda,
kümelenme konusunda, çevreye arıtmayı kuranla kurmayan arasında
bir farklılık var deniyor. Evet, yani organize sanayi bölgesi
arıtma sistemine girenler bir cezalandırma gibi gözükse de asıl
girmeyenler Çevre Bakanlığı tarafından
Çevre
Bakanlığının yetkisi ve alanına giriyor zaten, Sanayi
Bakanlığının alanı içinde değil, gerekli
cezalandırmanın, tesis kapatmanın bile onlar tarafından
yapılması gerektiğini ve yapıldığını
Ama bana sorarsanız ne kadar diye, kendi Bakanlığım
olmadığı için size cevap veremem. Böyle bir uygulama var.
Bunun yanı
sıra, yine, ortak arıtmalarda enerji indirim desteğiyle ilgili
konuya bakalım. Organize sanayi bölgelerinde -yine sorulan bir soruda-
üretime geçilmiyor, arsalar tutuluyor sonra başka başka organize
bölgeler yapılıyor
Aslında bir kaynak israfını
önlemek için, ben bakan olduktan sonra bir yönetmelik yayımladık ve
bu yönetmelikle, bir ilde yeni bir organize sanayi bölgesi yapılması
için o ildeki organize sanayi bölgelerinin yüzde 75inin üretime geçmesi
kayıt ve şartıyla ancak yeni OSBye izin vereceğiz dedik.
Bu konuda bütün arkadaşlarımız -gelen taleplerini- bunu gözden
geçirerek yapabiliyorlar ancak. Bu konuda da alan, kanuna göre, iki yıl
içinde üretime geçmek zorundadır organize sanayi bölgesinde. Şu anda
bütün organize sanayi bölgelerinde denetim yaptırdım; bölge
başkanlıklarına yazı yazdırdık ve iki yıl
içinde üretime geçmeyenlerin arsasını ilgili müteşebbis kurul
geri almaya başladı.
KOSGEB konusunda
bir soru vardı.
BAŞKAN
Sayın Bakan
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Bitti mi efendim?
BAŞKAN
Evet, toparlarsanız
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Sayın
Başkanım, tabii sorular çok derin gelince çok şey söylemek
istiyorum.
BAŞKAN
Onlara da yazılı cevap verirsiniz.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) KOSGEBle ilgili, kaç
firma olduğu konusunda, ezbere söylemem zor ancak şunu söyleyeyim:
Esnaf ve sanatkârlarla ilgili 2008 yılında yapmış
olduğumuz kota zaten 5 bin esnaf ve sanatkâr, 6.382 başvuru var.
İhracat
kredisi devam ediyor, 6.500 işletmeye vereceğiz, şu anda 4
binlerde, çok süratli bir şekilde ilerliyor. Bin artı bin
KOBİde de bin orta ileri teknoloji, bin orta düşük teknolojiye
vereceğimizi söylemiştik. Müracaatlar yapılıyor tabii ancak
bu kredileri bankalar verdiği için, biz faiz desteği verdiğimiz
için, kredinin geriye dönüp dönmeme riski de bankaya ait olduğu için,
bankalar bu konuda yeterince kendi teminatlarını alıyor ancak
fazla masraf almaması noktasında biz sıkı denetim yapıyoruz.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2- 4562
sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin; beşinci ve altıncı
fıkralarındaki mevzii ibaresi madde metninden
çıkarılmış, beşinci fıkrasından sonra gelmek
üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş, mevcut dokuzuncu
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Ortak yerlerden
sayılan zorunlu idari, sosyal ve teknik altyapı alanları ile
arıtma tesisi alanı ve aktif yeşil alanlar bölge
büyüklüğünün %8 inden az; katılımcı ve/veya kiracı
vasfı ile bölge içinde faaliyet gösteren küçük imalat ve tamirat, ticaret,
eğitim ve sağlık hizmet alanları ise bölge
büyüklüğünün %10 undan fazla olamaz.
OSB; kurulması
öngörülen yerde varsa sanayi odası, yoksa ticaret ve sanayi odası, o
da yoksa ticaret odasından en az biri ile talepleri halinde il özel
idaresi veya OSBnin içinde bulunacağı il, ilçe veya belde
belediyesinin, büyükşehirlerde ayrıca büyükşehir belediyesinin
temsilcilerince imzalı ve valinin olumlu görüşünü muhtevi
kuruluş protokolünün Bakanlıkça onaylanması ve sicile kaydı
ile tüzel kişilik kazanır.
BAŞKAN
2nci madde üzerinde gruplar adına söz talebi vardır.
İlk söz
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Bilecik Milletvekili Sayın
Yaşar Tüzüne aittir.
Buyurun
Sayın Tüzün. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) Sayın Başkanım, değerli
milletvekili arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz kanun
tasarısının 2nci maddesiyle ilgili Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, son yıllarda kalkınma ve sanayileşme
hamlesinin sembolü hâline gelen OSBlere büyük bir teveccüh olup bir zamanlar
yöresine, beldesine bir iki fabrikanın kurulması için çabalayan,
gayret gösteren yerel yöneticiler şimdilerde ise âdeta organize sanayi
bölgesi kurma yarışına girmiş olup,
yatırımcının olup olmadığına bakılmaksızın,
artık beldelerde dahi organize sanayi bölgeleri kurulmaya
başlanmıştır. Yani bu mantık, komşuda var da
bizde niye olmasın mantığıyla hızlı bir
şekilde devam etmektedir. Bu konudaki en büyük temennimiz şudur:
Büyük umutlar beklenen OSBlerin kişisel veyahut siyasi menfaatler için
yatırım aracı olarak kullanılmayıp titizlikle
hazırlanan ve gerçekleşebilecek yatırımcı fizibilitesi
yapılarak organize sanayi bölgelerinin kurulması gerekmektedir.
Değerli
arkadaşlarım, 2 milletvekilli olan, 220 bin nüfusu olan Bilecik
ilinin milletvekili olarak şunu net olarak söylemem gerekiyor ki sekiz
tane organize sanayi bölgesi olan Bilecik ilinde aynı sorunlar,
geçmişte çözülemeyen sorunlar bugünlerde de devam etmektedir. Yani
organize sanayi bölgelerimizde yüzde 10, 15, 20 civarında doluluk
oranı varken yüzde 80leri, 90ları boş kalmaktadır ama
ilçeler arası rekabet, beldeler arası rekabet, yeni organize sanayi
bölgelerinin kurulması konusundaki girişim hâlâ devam etmektedir. Bu
doğrultuda az önce Sayın Bakanımızın
açıklamalarını dinledik: OSBlerde yüzde 70-yüzde 80 doluluk
yok ise yeni OSB kurulması konusunda izin verilmeyecektir. dedi ama
bununla ilgili net bir yönetmelik ve kanun tasarısı
bulunmamaktadır.
Değerli
arkadaşlarım, yine, bu kanunda ucu açık bir paragraf, bir madde
vardır, o da şudur: İki üç yıl içerisinde yatırım
yapılmayan arsaların sonucunun ne olacağı konusunda kanunda
net bir hüküm yoktur. Yani bir sanayici, organize sanayi bölgesinden
almış olduğu arsayı iki yıl içerisinde veyahut üç
yıl içerisinde yatırıma dönüştürmemişse,
fabrikasını açmamış ise bu konuda yaptırım uygulayacak
makam neresidir; bu, kanunda açıkça belirtilmemiştir. Sayın
Bakanımıza, eğer beni dinliyorlarsa çok somut olarak bu soruyu
sormak istiyorum: İki yıl içerisinde veyahut üç yıl içerisinde
organize sanayi bölgesinde parsel alan bir yatırımcı, bu yatırımı
hayata geçirmiyor ise, devir etmiyor ise, kiralamıyor ise bu parselin
durumu ne olacaktır? Bunun içindir ki Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak
da 4üncü maddede bir önergemiz var. Bu önergede, hizmete açılmayan sanayi
kuruluşuyla ilgili organize sanayi bölgesine yetki verilmesi konusunda bir
önergemiz var, o madde geldiğinde de bu önergeyi görüşeceğiz.
Değerli
arkadaşlarım, mevcut organize sanayi bölgelerimizin sorunlarına
kısaca bakacak olursak başlıca en önemli sorunlarından bir
tanesi çevre sorunu. Yine, atık su sorunu, çevre kirliliği sorunu,
katı atık sorunu ve en önemlisi gürültü sorunu olmak üzere organize
sanayi bölgelerimizin başlıca sorunlarını toparlayabiliriz.
Değerli
arkadaşlarım, ülkemizde bulunan 245 organize sanayi bölgesinde 1,5
milyona yakın istihdam sağlanmaktadır. Bu nedenle, o
yöneticilerimizin sıkıntıları maalesef dinlenmemektedir,
arzu ve istekleri kanuna yansımamaktadır çünkü bu kanun
tasarısı hazırlanırken organize sanayi bölgelerinin
başkanları ve yöneticileri dinlenmemiştir, onların
sorunları ve istekleri bu kanuna yansımamıştır.
Yine,
değerli arkadaşlarım, organize sanayi bölgelerinin
çoğunlukta olduğu illerimizde sanayi odalarının
kurulabilmesi için birçok zorluklar çıkartılmaktadır. Yani,
sanayi odaları ticaret odalarının tahakkümü altına
alınmıştır. Şimdi,
Bakanlığımızın ismi Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı, ticaret ve sanayi odalarının kurulması
konusunda hiçbir zorluk, hiçbir sıkıntı çıkmaz iken sanayi
odalarının kurulmasında büyük zorluklar yaşanmaktadır.
Bu konuda Bakanlığın acilen önlem alması gerekmektedir.
Değerli
arkadaşlarım, özellikle sanayi konusunda gelişmiş olan
kentlerimizin en önemli sorunlarından bir tanesi de geçtiğimiz 2004
yılında yürürlüğe giren 5084 sayılı Teşvik
Kanunu. İlk etapta, kişi başına düşen millî geliri
1.500 doların altında olan 36 tane doğu ve güneydoğu ilini
kapsayan bu Teşvik Kanununa o dönemde biz de destek verdik. Ancak, hâlâ
anlaşılabilmiş değil, hâlâ Bakanlık bu konuya cevap
verebilmiş değil, hâlâ Hükûmet bu konuya cevap verebilmiş
değil. Her ne oldu ise bu 5084 sayılı Teşvik Kanununa 36
ilin dışında 13 il daha ilave edildi. Bunun gerekçesinin ne
olduğunun ve bu 13 ilin Doğu ve Güneydoğu Bölgelerinden
değil de özellikle İç Anadoluda, Marmarada isim vermeyeyim, o
illerin milletvekilleri de bunların hangisi olduğunu biliyor- bulunan
bu 13 il teşvik kapsamına girdikten sonra, açıkçası,
kaş yapar iken göz çıkarıldı. Hemen iki il arasında,
örneğin benim ilim, seçim bölgem Bilecik ile Kütahya ili sınır;
iki sınır içerisinde kalan iki seramik fabrikası, bir tanesi
Bilecik sınırları içerisinde, hemen
O nedenledir ki,
geçmişte sanayi odası başkanlığı yapan
değerli arkadaşımız -benim de geçmişte görev
yaptığım bu teşkilatta- büyük umutlarla gelen Sanayi ve
Ticaret Bakanımız bu konuda on beş aydır -kabinede
bulunduğunda- yapmış olduğu açıklamaları hayata
geçirememiştir. Sayın Bakanın bugüne kadar yapmış
olduğu bu açıklamaları en kısa zamanda hayata geçirmesini
Türkiyede bulunan bütün sanayi ve ticaret erbabı beklemektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum.
Buyurun.
YAŞAR TÜZÜN
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Eğer bu
söylediklerini hayata geçiremeyecekse o makamı kullanması, o koltukta
oturması da yanlış olacaktır diye düşünüyorum. Sonuç
olarak, değerli arkadaşlarım, Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu
makul ve mantıklı bir kanun ancak eksiklikleri var. Bu eksiklikleri
maddeler içerisinde gidermemiz gerekiyor. Organize sanayi bölgesine
yatırım yapacak bir sanayiciyi teşvik edecek birtakım
modeller bulmamız gerekiyor. Eğer bu modeller hayata geçmez ise yine
sanayicimiz istediği köyde, beldede, ilçede arazisini bulup sanayi yatırımını
yapacaktır. Organize sanayi bölgesine yatırım yapılabilmesi
için yeni bir modelin, yeni bir teşvikin oluşması gerekir diye
düşünüyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tüzün.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Kahramanmaraş Milletvekili Sayın
Mehmet Akif Paksoy.
Buyurun
Sayın Paksoy. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 222 sıra sayılı Organize Sanayi
Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısının 2nci maddesi hakkında Milliyetçi
Hareket Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün Hakkâri ve
Şırnakta çıkan çatışmada şehit olan Mehmetçiklerimizi
rahmet ve minnetle yâd ediyor, al yıldızlı al bayrağa kem
gözle bakan, ona kurşun atan hainleri lanetliyor ve bu sefilleri mutlaka
hak ettikleri cezanın en elimiyle
cezalandırılacağımıza şahsım, partim ve
milletim adına dost ve düşman herkese ilan ediyoruz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; biz Milliyetçi Hareket Partisi
olarak bu yasayı bazı eksikliklerine rağmen olumlu buluyor ve
destekliyoruz. Hükûmet sürekli, yapıcı muhalefet
olmadığından şikâyet ediyor. Muhalefet, sizin memleket,
millet hayrına yaptığınız şeyleri destekliyor,
siz de muhalefetin benzer konulardaki önerisine destek verin, görüşlerimizi
dinleyin, eleştirilerimizden kendinize pay çıkarın diyoruz.
Biz bu
yasayı şu açıdan da destekliyoruz: Milliyetçi Hareket Partisi
olarak enflasyon öncelikli politikalar yerine, kalkınma, üretim ve
istihdam öncelikli politikaların uygulanmasını savunuyoruz.
Ne
yaptınız altı yıl boyunca? Şunu yaptınız:
IMF talimatıyla, enflasyonu kontrol altına alabilmek için kuru
baskıladınız, faizleri yüksek tuttunuz, düşük kur yüksek
faiz girdabına soktuğunuz ekonomiyle üreten, istihdam yaratan yerli
sanayiciyi değil, ithalat yapıp montaj sanayisiyle ihracat
yapanları teşvik ettiniz. Türkiye'nin millî gelirini bir
çırpıda 10 bin doların üstüne çıkardınız, buna
rağmen nasıl oluyorsa işsizliği artırdınız,
ekonomiyi kâğıt üzerinde büyüttünüz fakat yeşil kartlı
sayısını 14 milyona çıkarttınız. Çok fazla
dış borcumuz var. eleştirilerine, Kardeşim bu borcun
büyük çoğunluğu özel sektörün borcu, devletin borcu bu kadar
değil. dediniz. Sanki özel sektör bir başka ülkenin sektörü. Özel
sektör sıkıntıya girerse nasıl vergi toplayacaksınız?
İstihdam sorununu, üretim sorununu nasıl çözeceksiniz? Tüm dünya
kendi özel sektörünü nasıl kurtarmaya çalışıyor
görüyorsunuz.
Biz Milliyetçi
Hareket Partisi olarak, işini düzgün yapan, teşvikleri çarçur
etmeyen, ülke ekonomisine katkı yapan özel sektörün sorunlarının
çözülmesi için Hükûmetinize her türlü desteğe hazırız ve bir an
önce ithalata dayalı, istihdama katkısı olmayan, ithalata
dayalı olduğu için kur riskine kırılgan olan montajcı
ihracat yerine yerli üreticilerin desteklenmesini istiyoruz. Global kriz,
etkilerini az da olsa ülkemizde de göstermeye başladı. Kur yükseldi,
borsa düştü, yarın faizler de yükselmek zorunda kalacak. Buna
bağlı olarak, hiç tutmayan enflasyon hedefleriniz şaşacak.
Biz temenni etmiyoruz ama bu kriz derinleşir, kur yükselmeye devam ederse
o zaman altı yıldır uyguladığınız ekonomi
politikalarınıza en iyi cevabı tarih önünde yine ekonomiden
alacaksınız. Uyguladığınız düşük kur yüksek
faiz politikalarıyla sanayici isyan etti. Siz, onları
duymadınız. Siz, sürekli sayfanın işine gelen tarafına
bakarak bildiğinizi okudunuz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; organize sanayi bölgeleri seçimi ve
kurulmasında siyasi ve popülist mülahazalardan uzak durularak objektif
kriterlerin tespit edilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde ülkemiz geçmişte
yaşadığı teşvik batağının bir benzerini
organize sanayi bölgelerinde yaşayacaktır. Üstelik bu olumsuzluk
ilgili kent ekonomisinde büyük bir kırılma yaşatacaktır.
Bu
kaygılarımızın komisyon raporunda da kısmen
paylaşıldığını görüyoruz. Raporda deniliyor ki:
Tasarı büyük oranda organize sanayi bölgelerindeki yönetim
sorunlarını gidermeye yöneliktir. Sanayinin temel sorunları ve
organize sanayi bölgelerine yeni vizyon tayinine yönelik katkılar
açısından eksiktir. Bu ifadeye aynen katılıyorum. Yani
sanayimizin, ticaretimizin, üretimimizin önündeki asli sorunların sektör
temsilcilerinin de katkısını alarak bertaraf edilmesi
gerekmektedir. Bu yapılmadığı takdirde
yaptığımız reformlar bir süre sonra işlerliğini
kaybedecektir.
Sanayinin
öncelikli ihtiyaçlarından birisi yetişmiş ara eleman ihtiyacının
karşılanmasıdır. Bunun yanında, konuşmamın
başında belirttiğim gibi uygulanan yanlış ekonomik
politikalardan bir an önce vazgeçilmesi gerekmektedir. Bunun en iyi şahidi
masanın iki tarafında da bulunan Sayın Sanayi
Bakanımızdır. Bunlara ilaveten yapılacak
yatırımların popülist ve siyasi mülahazalardan uzak olarak
tamamen ihtiyaca ve hakkaniyet ölçülerine göre, rasyonel yapılması
elzemdir.
Şimdi biz bu
yasayla organize sanayi bölgelerinin kurulmasını
kolaylaştırıyor, teşvik ediyoruz. Organize sanayi
bölgelerinin birtakım yasal sıkıntılarını
çözüyoruz. Tamam ama şu hususu da göz ardı etmemek gerekir: Ülkemizin
birçok yerinde organize sanayi bölgesi kurulmaktadır. Bu da organize
sanayi bölgelerinin kuruluşunu ve altyapılarının
tamamlanmasını geciktirmektedir. Organize sanayi bölgelerinin bir an
önce bitirilmesi için yeterli ödeneğin sağlanması gerekmektedir.
Ödenek yetersizliği sebebiyle yarım kalan organize sanayi bölgesi
sayısı oldukça yüksektir.
Bir başka
sıkıntı: Organize sanayi bölgesi kurulmuş yerlerde
belediyelerin sanayi alanına müsaade etmemeleri gerekmektedir. Organize
sanayi bölgeleri kurulmuş yerlerde belediyelerin sanayi alanları
açmaları hem çarpık bir sanayileşmeye sebep olmakta hem de kent
dokusunu ve insan sağlığını bozacak çeşitli çevre
sorunlarına sebep olmaktadır. Organize sanayi bölgesi kurulması
düşünülen yerlerde kapsamlı bir ön araştırma
yapılmalıdır. Öncelikle organize sanayi bölgesi kurulması
için bölgenin yatırımcısının
araştırılarak, eğer bölgede yatırım yapacak
yeterli müteşebbis varsa organize sanayi bölgesinin kuruluşuna izin
verilmelidir. Aksi takdirde hem kaynak israfına hem de çeşitli
sorunlara sebebiyet verecektir.
Bir diğer
husus, organize sanayi bölgelerindeki imar yoğunluğu, belediyelerin
sanayi imar yoğunluğundan daha düşüktür. Organize sanayi
bölgelerindeki imar yoğunluğu 0,55 iken, belediyelerde bu oran 0,80e
kadar çıkmaktadır. Bu durum da organize sanayi bölgelerinin önünü
tıkamaktadır. Bu sorunun çözümü için imar yoğunluklarının
eşitlenmesi gerekmektedir.
Organize sanayi
bölgelerindeki imar tadilatlarından Bakanlık onayı istenmesi
bürokrasiyi çoğaltmaktadır. Çeşitli engellemeler yüzünden
fazlaca zaman kaybı olmaktadır. İmar tadilatlarıyla ilgili
yetkinin müteşebbis heyete verilmesinin de uygun olacağını
düşünüyoruz.
En önemli
hususlardan bir tanesi, organize sanayi bölgelerindeki
yatırımcılara yeniden yatırım indirimi, vergi ve SSK
indirimi uygulanmalıdır. Bu konu ilk bakışta bütçeye ek bir
yük gibi algılanabilir. Ancak, üretim ve istihdam
arttığında yaratılan katma değer, kamu bütçesinden
aktarılan miktarları kat kat karşılayacaktır. Biz,
sanayicimizin, esnafımızın işletmelerinin
kapılarına kilit vurmaması, daha fazla
insanımızın işsiz kalmaması için elimizden gelen
tedbirlerin bir an önce alınması konusunda Hükûmetinize her türlü
desteği vermeye hazırız. Ancak, belirttiğim hususların
da takipçisi olacağız.
Kendi ilim
Kahramanmaraşta Hükûmetinizin uyguladığı yüksek faiz,
düşük kur politikaları sonucu birçok fabrika ya kapanmış ya
da kapanma noktasına gelmiştir. Kahramanmaraşlı sanayici
aldığı teşvikleri heba etmemiştir; kuruşu
kuruşuna yatırıma, istihdama dönüştürmüştür. Ancak
bugüne kadar sanayicilerimizin feryatları duymazlıktan gelinmiş,
organize sanayi bölgemizin sorunlarına yeterli ve süratli çözüm bulunmamıştır.
Bu yasanın
getirdiği önemli bir yenilik de, tarıma dayalı ihtisas organize
sanayi bölgesi kurulmasına imkân tanınmasıdır. Biz bu
girişimi de destekliyoruz.
Tarıma
dayalı ihtisas organize sanayi bölgesi projelerinin ülkemizde daha önceden
örneği bulunmadığından, dünyada da sınırlı
sayıda uygulaması olduğundan, seçilen pilot projelerin
tarıma dayalı ihtisas organize sanayi bölgesi olarak hayata
geçirilmesi sürecinin iyi izlenmesi ve gerekli tedbirlerin alınması
bir zorunluluk arz etmektedir. Şundan dolayı: Bu pilot projelerin
uygulanması ve gerek hastalıklar yönünden gerekse işletmecilik
açısından görülebilecek eksiklik ve aksaklıkların tespit
edilmesi ve bu aksaklıkların giderilerek ilerideki uygulamalarda bu
tür sıkıntılarla karşılaşılmaması
önemlidir.
Ayrıca,
tıpkı organize sanayi bölgelerinde olduğu gibi, tarıma
dayalı ihtisas organize sanayi bölgelerinde de yatırım
maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle, yatırımlara devam
edilmesi hâlinde atıl durumda olan yatırımlarla da
karşılaşılabileceği gözden ırak
tutulmamalıdır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
MEHMET AKİF
PAKSOY (Devamla) Teşekkür ederim.
Biz Milliyetçi
Hareket Partisi olarak tarıma dayalı ihtisas organize sanayi bölgeleri
kapsamında hayvancılık konusunda yürütülen faaliyetlerin pilot
projelerinin sonuçlarının görülmesinden sonra yeni
başvuruların kabul edilmesinde yarar görüyoruz.
Bu mülahazalarla
yasanın bütün girişimcilerimize hayırlı uğurlu
olması, işsiz insanlarımıza istihdam sağlaması
dileğiyle konuşmama son veriyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Paksoy.
Gruplar
adına üçüncü söz Demokratik Toplum Partisi Şırnak Milletvekili
Sayın Sevahir Bayındıra aittir.
Buyurun
Sayın Bayındır. (DTP sıralarından alkışlar)
DTP GRUBU ADINA
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan yasa tasarısının 2nci
maddesi üzerine grubum adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Konumuz sanayi ve
organize sanayi bölgelerinin oluşması, onların
sıkıntıları. Bu konuya geçmeden önce tabii ki
sanayileşmeyle birlikte insanlık işlerini
kolaylaştıralım derken, iki gün önce ele
aldığımız küresel ısınma, suların
kirlenmesi, kuraklık ve benzeri artık dünyanın temel sorunu olan
sorunları da gündemimize aldık ve bunlara karşı nasıl
durabiliriz diye buralarda tartışmalar da yaptık.
Sanayileşmek,
dediğimiz gibi insanlar bütün icatlarını kendi işlerini
kolaylaştırmak için yaparken, bir yandan da hayatı kendine
zehretme, doğayı tahrip etme, hastalıklara sebep olma gibi yan
etkilerini ortaya çıkarıyor ve bu yan etkiler giderek temel bir sorun
hâline geliyor ve yeniden bu yan etkileri nasıl ortadan kaldırırız
diye dünya hep birlikte bir çaba içine girmektedir.
Bu anlamda,
sanayileşme, giderek kendi içinde kurulurken, doğa ve insan
sağlığına zarar vermeyen ve bunun için gerekli tedbirlerin
mutlaka alınması gereken çok temel bir durum. Bu anlamda, özellikle
bölgemiz
Türkiyede işte bölgeler arasındaki sanayileşmede
büyük bir dengesizlik yaşanıyor ve bu dengesizliğin
giderilmesine dönük, şu an bölgeler arası eşitsizliği
gidermeye dönük, özellikle Doğu Anadolu Bölgesi, İç Anadolu ve benzeri
geri kalmış, geri bırakılmış, sanayileşmede
geç kalınmış bölgelerde bu yönlü girişimler var, ama bu
girişimleri yaparken, işte kimi fabrikalar kurulurken, örneğin
çimento fabrikası, örneğin termik santraller, örneğin giderek,
şu anda Türkiye'nin gündeminde olan nükleer santraller. Bunlar, yine,
sözde insanın üretimde bulunması için enerjiye ihtiyacı var,
aydınlanmaya ihtiyacı var, bu ihtiyaçlar üzerine kurulmak istenen
mekanizmalar, kuruluşlar, ancak bu kuruluşları kurarken,
dünyanın artık vazgeçtiği ve hurdaya çevrilmiş bu
sistemlerden, bu zihniyetlerden vazgeçtiği bir dönemde bizlerin
sıkı sıkıya bunlara sarılmamız, gerçekten
geçmişe karşı belki hesap vermiyoruz, ama geleceğe
karşı büyük bir sorumluluk altına girmiş oluyoruz, yani
insanlığın geleceğine karşı bir suç pratiği
içine girmiş oluyoruz.
Bu nedenle,
özellikle Doğu Anadolu Bölgesi bu anlamda yeni sanayileşmenin
geliştirilmeye çalışıldığı ve tedbir
alınmadan pek çok kuruluşun yapılmaya
çalışıldığı bir bölge ve bunun yan etkileri çok
fazla görülmektedir. Buna örnek olarak şunu da belirtebiliriz: Örneğin
Şırnakta, bulunduğum ilde termik santral var. Termik santralin
atıkları orta yerde insan sağlığına zarar
veriyor. Çıkardığı karbondioksit doğaya ve
insanlığa çok büyük zarar vermektedir. Yani, tedbiri alınmadan,
insan ve doğa korunmadan sadece insanların günlük
ihtiyaçlarını gidermek ya da belli kesimlerin sadece para
kazanmasını amaçlayan bir yatırım programının çok
sağlıklı olmadığını düşünüyoruz.
Burada
konuşmacılar da ifade etti, organize sanayi bölgeleri dünyada ya da
İngilterede Organize sanayi parkları olarak ele
alınıyor. Ama Şırnakta kurulmuş organize sanayi
bölgesini dolaştığımda bir park değil, sanki bir
virane gibi; yani yeni yapılmış, cezbeden, altyapısı
oluşan bir yer değil, bir park görünümünde değil, âdeta bir
harabe görünümünde.
Bu anlamda,
teşvik yapılırken teşvikin dediğimiz gibi bir yandan
koruyucu hizmetler boyutuyla ele alınması gerekiyor, öte yandan da,
orada hizmetin yapılabilmesi için koşulların oluşması
lazım ve bu harabe görünümündeki ortamda bir de sanayi elektrik, enerjiyle
dönüyorsa ve esnaf yeni taşınmış orada, üreticidir ya da
hizmet verendir, günlük iş yapamıyor; çünkü günde dört beş defa,
altı defa elektrik kesiliyor. Elektriğin kesildiği bir ortamda
sanayiden söz etmek mümkün mü? Orada üretimden bahsetmek mümkün mü? Orada
kazançtan bahsetmek mümkün mü? Mümkün değil.
Yine, daha önce
de ifade ettik, ulaşımın kolay olması gerekiyor. Yani,
sanayi bölgesine hem hizmet veren, hizmet alanın kolayca
erişebildiği, orada hizmetini karşılıklı
paylaşabildiği, hizmet alıp verdiği bir mekanizmaya
dönüşmesi lazım. Ama ne yazık ki, yine bölgemiz tarihî İpek
Yoluna sahip olmasına rağmen, bu İpek Yolu çok kötü bir durumda
ve ulaşım sürekli aksamakta, trafik kazalarına yol açmakta ve
bunun da hızlı bir şekilde giderilmesi gerekiyor.
Daha önce
Ulaştırma Bakanlığına soru olarak da sorduk. Sorumuz
üzerine kısmen yol ihaleleri yapılmış olsa da çok
yavaş ilerliyor ve çok sınırlı bir yerde
çalışmalar yapılıyor. Yani, bizim talebimiz bir an önce bu
dezavantajlı bölgenin sanayileşmesi, sosyalleşmesi, orada
sağlıklı yaşam koşullarının
oluşabilmesi için, sanayi açısından elektrik sorununun
hızla giderilmesi gerekiyor, yol sorunlarının bir an önce
çözülmesi ve ulaşımın erişilebilir bir hâle getirilmesi ve
kazalara sebebiyet vermeden bir pozisyon alınması gerekiyor.
Bir de görünüm
açısından
Mesela Sayın Başbakan Ben de çevreciyim, yol
yapıyorum. diyordu. Yani, çevrecilik yol yapmak değildir ama o
çevreye doğru bir düzen vermek için buyurun Şırnakı görün
ne kadar çevrecisiniz orada. Yani çevreyi yol yapmakla
sınırlandırıyorsunuz, orada yollar harap. Gelin, o
yolları yapın.
Yine, ilimiz hak
ihlalleri açısından birinci sırada ama hizmet alımı
noktasında en son sırada. Yani bu kadar dezavantajlı, bu kadar
uçurumlar içinde siz O bölgeye pozitif ayrımcılık
yapıyorum, düzeltiyorum. diyebilir misiniz? Yani hak ihlalleriyle hizmet
birbiriyle örtüşmez; hak ihlallerinin olduğu yerde hizmet olmaz,
hizmet aksar. Dolayısıyla, sürekli çatışmaların olduğu,
telefonların sürekli bloke edildiği, insanların birbiriyle
iletişiminin bile kesildiği bir merkezde iletişim hakkı
yok, ulaşım hakkı yok, bilgi alma hakkı ortadan
kalkıyor dolayısıyla, erişme hakkı ortadan
kalkıyor. Burada hangi zihniyetle nasıl bir hizmet
yapılabilir? bunu sormak istiyorum burada, huzurlarınızda
Sayın Bakana, Hükûmete ve sizin takdirinize sunmak istiyorum.
Bu nedenle,
eğer sorunlar doğru temelde ele alınmak isteniyorsa sadece
İşte iki yüz elliye yakın bir organize sanayi bölgesi
oluşturduk, sayısını artırdık, iş
yaptık
Tabii önemli girişimler, başlangıçlar ama bu
sadece bir girişim, bir başlangıç ve işte Ne hâliniz varsa
gidin, sonrasını siz kendiniz cebelleşin. derseniz, bu tabii
ciddi problem oluyor.
Esnaf ya da
oradaki işletmeci aboneliğini yapamayacak durumda çünkü oranın
ekonomik döngüsünü sağlayan Habur Sınır Kapısı
işlemiyor. İnsanlar gelip ceza gibi yirmi beş gün oralarda
kuyruklarda bekliyor ya da gidip Irak sınırında otellerde
kalıyor. Günlük kazancı 700 ise, bunun büyük bir bölümünü, yani
toplam kazancın büyük bölümünü orada bireysel olarak harcamak zorunda
kalıyor; mağduriyeti, yaşadığı zorluk da
cabası. Bütün bunlar, kâr edeceğine, yaşadığı
eziyet de ona ekstra zarar olarak onun hanesine yazılmış oluyor.
Bunu yapmaya hakkımız var mıdır? Rusyayla sınır
kapısında ticaret problemi yaşandığında biz
şunu diyebiliyoruz: Oradaki insanlarımızın işlerini
hızlandırın, işte zorluk yaşamasınlar, ticaret de
aksamasın. Siz kapıları kapatıyorsunuz, ticaret
aksıyor, esnaf iş yapamıyor. Paranın dönmediği bir
yerde organize sanayi kursanız ne olacak yani ne dönecek orada? Bir
iskelet kurmuş oluyorsunuz. Görünüşte orada bir yer, gitmesek de
görmesek de Orası işte Şırnak Organize Sanayi Bölgesidir.
tanımının ötesinde bir yere varır mı? Hayır. Yani
kendim gittim, gezdim, gördüm. İhaleler zamanında herkes çok
rahatlıkla ilgileniyor. Bu ihaleyi şöyle daha iyi yapsak, şu
mekânda yapsak, şu olsak ama ondan sonra sen ne sorun
yaşıyorsun, hizmette bir aksama var mı, bunu nasıl
giderebiliriz, TEK niye keyfî olarak elektriği kesiyor, TEK niye aboneliği
bağlamıyor, niye diyelim elektrik hatlarındaki kesintiyi ortadan
kaldırmıyor, niye yükselticiler yapılmıyor, bunun
hesabını karşılıklı sormak yok ama ihale
kâğıt üzerinde yapılmıştır, inşaat
kurulmuştur, derme çatma inşaatlar ve insanlar orada hizmet vermeye
başlarken de sorun yaşıyor.
Yine diğer
bir sorun, sadece inşaat iskeleti kurulsun diye teşvik verilmiş
ama organize sanayi bölgesi şehrin dışında.
Ulaşımı olması gerekiyor, bulunduğu yerde
lokantasının olması gerekiyor, hizmetlerini sunabileceği, hizmet
alabileceği bir ortam olması, sosyal ortam olması lazım ama
bu sosyal mekânların kurulması lüks görülmüş;
dolayısıyla orada insanlar yemek içmekten de imtina etmiş
oluyorlar, koşulları da elvermiyor kendilerince yapsınlar.
Mesela inşaat kurumu için proje yapılırken bu sosyal yaşam
alanları için de neden ekstra teşvik verilmedi? Bunlar
yapılsaydı biz de gerisin geri, nasıl ki inşaatı
kurmak için, binayı kurmak için borçlandıysak o hizmetlerin
alımı için de borçlanırdık
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum.
Buyurun,
tamamlayın.
SEVAHİR
BAYINDIR (Devamla)
Böylece biz teşviki komple almış olurduk
ve hizmetimizi karşılıklı aksatmadan yürütmüş
olurduk. diyorlardı. Yani çevre toz duman içinde. Dediğim gibi belki
İngilterede, başka yerde organize sanayi parkları
denmiştir. Ama ben Sayın Bakanımızdan rica ediyorum
-eğer dinliyorsa, meşgul değilse- lütfen gidip izlemesini
istiyorum. Acaba organize sanayi parkları mıdır yoksa
harabeleri midir diye bilgilerine sunmak istiyorum.
Teşekkür
ediyorum. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bayındır.
Gruplar
adına konuşmalar tamamlanmıştır.
Şahıslar
adına ilk söz Tekirdağ Milletvekili Sayın Kemalettin
Nalcıya aittir.
Buyurun
Sayın Nalcı. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
KEMALETTİN
NALCI (Tekirdağ) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sözlerime başlamadan önce, bugün Hakkâri Çukurcada şehit edilen
askerlerimize Allahtan rahmet ve kederli ailelerine
başsağlığı diliyorum. Hâlen Aktütündeki ve
Diyarbakırdaki acılar içimizdeyken böyle hain
saldırıların arka arkaya gelmesi bizi çok derinden
yaralıyor ve bunları şiddetle
kınadığımızı buradan belirtmek istiyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; organize sanayi dendiği
zaman, Kanununda, 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununda
OSBlerin tarifi şöyle yapılmaktadır: Sanayinin uygun görülen
alanlarda yapılanmasını sağlamak, kentleşmeyi
yönlendirmek, çevre sorunlarını önlemek, bilgi ve bilişim
teknolojilerinden yararlanmak, imalat sanayi türlerinin belirli bir plan
dâhilinde yerleştirilmeleri ve geliştirilmeleri amacıyla,
sınırları tasdikli arazi (
) ve teknoparklar ile
donatılıp planlı bir şekilde ve belirli sistemler dâhilinde
sanayi için tahsis edilmesiyle oluşturulan ve bu Kanun hükümlerine göre
işletilen mal ve hizmet üretim bölgelerini
Sayın
milletvekilleri, ben azıcık size bu sanayi bölgesi OSBlerin bu
kanunla birlikte belli ama sanayiciye bir şey getirmeden sadece yeniden
yapılacak veya yönetimiyle ilgili hususları gündeme getiriyorum, ama
biz bu kanuna karşı değiliz, eksiklikleriyle birlikte
destekliyoruz.
Ben, benim
bölgemden örnek vermek istiyorum. Bugün Tekirdağ, ne yazık ki
sanayinin gelmesinden memnun değil. Neden sanayinin gelmesinden memnun
değil diyeceksiniz. Organize sanayi bölgesi olarak, iki organize sanayi
bölgesiyle birlikte şu anda tam faaliyete geçmemiş dört organize
sanayi bölgemiz var. Bunlar: Malkara, Hayrabolu, Çorlu Organize Deri Sanayi
Bölgesi ve Çerkezköy. Bunun yanında, Veliköy, Çorlu Velimeşe,
Karaağaç Sanayi Bölgeleri de mevcut. Bu sanayi bölgelerine
baktığımız zaman 2.500 sanayi kuruluşunun ancak 680
tanesi organize sanayi bölgeleri içinde. Bu ne demektir? Tekirdağ,
İstanbulun arka bahçesi olarak kullanılıp, OSBler, organize
sanayi bölgeleriyle birlikte belediyelerin düzensiz, gelişigüzel
kurmuş oldukları sanayi bölgelerinin faaliyet gösterdiği bir
ticaret bölgesidir.
Sayın
milletvekilleri, biz bu sanayi bölgelerinin OSB gibi olmasa bile mevcut
kanunlar dâhilinde zapturapt altına alınmasını istiyoruz.
Bu nedir? Bakın, dün de burada konuştuk, geçen hafta da konuştuk
Ergene problemini. Ergene probleminin en büyük meselesi, bu sanayi bölgelerinde
atılan atıkların bu suyu kirletmesi. Bu su kirlendiği zaman
ne oluyor? Tekirdağda tarım mahvoluyor. Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı -doğrudur Sayın Bakanımız da
burada- sanayiyi orada geliştirelim derken, ticareti öldürüyor. Bugün
Genel Başkanım da Trakyaya geldiği zaman, herkesten her
durduğumuz yerde duymuş olduğumuz tek şey, Ergene,
Ergenenin kirliliği. Ama burada bakıyoruz Çevre Bakanlığı
da bir şey yapmıyor. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı:
Yetkim dâhilinde değil, yapılacak bir şey yok. Peki, bunu
yapacak olan kimler? Bugün biz bunları buralarda çözemediğimiz
sürece, bizim geçen hafta yapmış olduğumuz veya küresel
ısınmayla, sürdürülebilir su enerjisiyle, su kaynaklarıyla
ilgili yapmış olduğumuz çalışmaların hepsi
boşa
Bu kürsüde ben özellikle altını çizmek istiyorum. Burada
şu sonuç çıkıyor: Bir on beş sene daha Ergeneye hiçbir
şey yapılamayacak anlamındadır. Biz birbirimizi
kandırmayalım. Burada sanayi bölgeleriyle ilgili bir şey
yapamıyorsak, bunları belediyelerin takdirine bırakıyorsak
ve sadece organize sanayi bölgeleriyle ilgili
çalışmalarımızı götüreceksek, bunlarla ilgili herhangi
bir kanun yaptırımımız yoksa Ergene için de yapacağımız
hiçbir şey yoktur. Burada halkın önüne çıkıp da Ergene için
şunu yapacağız veya diğer sanayi bölgeleri için, su
kaynakları için, Sapanca için şunu yapacağız, öteki taraf için
şunu, bunlar için şunları yapacağız dememiz doğru
değil.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
KEMALETTİN
NALCI (Devamla) Sağ olun Sayın Başkanım.
Samimi
olmamız lazım. Bunun için, ilk önce mevcut sanayi bölgelerini
zapturapt altına almamız lazım, belediyelerin yetkisinden
çıkartmamız lazım. Bunları, yeni kurulacakları biz
Bakanlığın iznine tabi tutmadığımız zaman ve
gerekli teşvikleri Sanayi ve Ticaret Bakanlığı
tarafından almadığımız sürece bu işi çözemeyiz
saygıdeğer milletvekilleri.
Ben bir konuya
daha değinmek istiyorum. Bu kanun sadece organize sanayinin
kurulmasıyla ilgili, fakat bu kadar zamlarla, bu kadar -en son gelen-
krizlerle beli bükülmüş sanayiciye hiçbir şey getirmiyor. Sanayici
çok zor durumda. Sayın bakanlarımızın, Enerji
Bakanımızın Çerkezköye gelip de iki yıldır açık
bulunan elektrik dönüşüm santralini açmasıyla hizmet olmuyor. Onu
zaten özel teşebbüs yapmıştır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KEMALETTİN
NALCI (Devamla) - Oranın problemleriyle, doğal gazlarını
Burada yüzde 3 primlerini yüzde 1e düşürmekle de bu sorunlar çözülmüyor.
Ciddi bir çalışma gerektiriyor.
Bu duygu ve
düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Nalcı.
Şahısları
adına ikinci söz Gaziantep Milletvekili Sayın İbrahim Halil
Mazıcıoğlunda.
Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
HALİL
MAZICIOĞLU (Gaziantep) Sayın Başkanım, değerli
milletvekillerim; 222 sıra sayılı Organize Sanayi Bölgeleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının
2nci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, herkesin bildiği gibi, ülkemizde sanayinin
gelişmesinde en önemli rollerden birini organize sanayi bölgeleri
üstlenmektedir. Organize sanayi bölgelerimizin kuruluş sayıları
255e ulaşmıştır. Ülkemizde 1960lı yıllardan
itibaren başlayan OSB uygulamalarına AK PARTİ İktidarı
döneminde büyük bir önem verilmiştir. Hükûmetimiz döneminde OSBlerin
sorunları ele alınmış, pratikte OSBlerle ilgili
oluşan aksaklıkların ve sorunların ortadan
kaldırılması yönünde gerekli mevzuat düzenleme
çalışmalarına ağırlık verilmiştir.
Değerli
milletvekilleri, Sanayi ve Ticaret Bakanlığımızca bugüne
kadar hizmete sunulan 107 adet OSB projesinde 46.250 adet işletme yer
almakta olup, 747.314 kişiye iş imkânı
sağlanmıştır.
Yine, OSB
başlangıç ödeneğinden bahsedecek olursak, bu rakam, 2008
yılı içinde sağlanan yüzde 78lik ek ödenek ile toplam 118
milyon 410 bin YTLye ulaşmıştır. Söz konusu ödenek
kapsamında 100 OSB projesinin altyapı faaliyetleri yürütülmektedir.
Yine,
inşallah bu yıl sonuna kadar da 15 adet OSB tamamlanarak ülkemizin ve
ülkemiz sanayicisinin hizmetine gururla sunulacaktır. Tamamlanacak olan bu
projelerden biri de, teşvik kapsamındaki illerde yer alan Nizip
OSBdir.
Teşvik
kapsamında bulunan illerdeki OSBlerde yatırımcılara
bedelsiz arsa tahsisi uygulamaları da OSBlerle ilgili yapılan
düzenlemelere örnek olarak gösterilebilinir.
OSBlerle ilgili
başka bir imkân olarak da: Yatırım yapmak isteyen ancak arsa
alma ve sermaye yönünden sıkıntı çeken işletmelere
kiracı olarak da faaliyette bulunmalarının imkânı
sağlanması gösterilebilinir.
Değerli
milletvekilleri, üzerinde konuştuğumuz maddeyle de 4562
sayılı Kanunun 4üncü maddesinde değişikliğe gidilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanunu ile 4562 sayılı Kanunda yer
alan ve farklı tanımlar içeren mevzi ibaresi tereddüde yol
açmaktadır. Bu, tereddüdün ortadan kalkması ve kanunlar arası
dil birliğinin sağlanması amacıyla metinden
çıkarılmıştır.
Ayrıca, ildeki
mevcudiyet durumuna göre, OSB kurulması öngörülen yerde varsa sanayi
odası, yoksa ticaret ve sanayi odası, o da yoksa ticaret
odasından en az birinin kurucular arasında yer alması, yerel
kaynakların harekete geçirilmesi konusunda sanayici, dernek ve
kooperatiflerine nazaran daha iyi bir şekilde örgütlenmiş
olmaları nedeniyle zorunlu hâle getirilmiştir.
Değerli
arkadaşlar, üzerinde konuştuğumuz bu kanun
değişikliğinin yapılmasıyla OSBlerin
sorunlarının çözümlenmesine hepimizin katkıları
olacaktır. Bundan önce yapılanlar gibi, bundan sonra da Hükûmetimiz
ülkemiz sanayicisinin hizmetinde olacaktır.
Sözlerime burada
son verirken, tasarının hazırlanmasında emeği geçen
herkese teşekkürlerimi sunuyorum.
Kanun
tasarısının ülkemize ve ülkemiz sanayicisine hayırlı
olmasını diler, saygılarımı sunarım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Mazıcıoğlu.
Madde üzerinde
soru-cevap işlemine geçiyoruz.
Sayın
Çakır
OSMAN ÇAKIR
(Samsun) Sayın Bakan, Samsun Ticaret ve Sanayi Odasından
almış olduğumuz bir yazıda, Samsun Yem Sanayi Ticaret
Anonim Şirketi, Samsun Gelemen Ağırlık ve Boyut Kontrol
İstasyonunda kantarın bozuk olmasından kaynaklanan tartım
sonrası, firmalarına ait kamyonlarının fazla yükü nedeniyle
idari para cezasına çarptırıldıklarını Odaya
bildirmişler ve Oda da mağduriyetin giderilmesi için konuyu Samsun
Valiliğine aktarmış ve ayrıca bir de bu kantarın fazla
tarttığı konusunda
BAŞKAN
Sayın Sakık, buyurun.
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Ben de Sayın
Bakanımıza Muşla ilgili bir iki soru sormak istiyorum.
Sayın Bakanımız da Muşlu.
Şimdi, çok
yakın bir tarihte Muş Organize Sanayisini ben de ziyaret ettim, ama,
geçmişte siyasiler kendilerine yakın buldukları yerde böyle bir
alan açmışlar. Otuz kilometre Muştan uzak. Orada bir iki
işyerinin dışında işyeri yok. Elektriği yok, suyu
yok, yolu yok. Bu konuda Sayın Bakanımız ne düşünüyor?
Çünkü, sanayinin ile katkısı sıfır noktada, bir bu.
İkincisi,
Muşta bir şeker fabrikamız var. Muş Türkiyenin en yoksul
illerinden biri ve Muşluların şu anda tek geçim
kaynağı Muş Şeker Fabrikası. Bu da özelleştirme
programı içerisinde. Bu özelleştirilirse, emin olun ki, Muşun
yoksulluğu kat be kat artacak. İkincisi, Muşta bu şeker
fabrikasında çalışan geçici işçiler var. Yılda sadece
dört ay çalışabiliyorlar, onun dışında
çalışma şansları yok ve bu insanlar mağdur. Bu
insanların mağduriyetini giderelim hep birlikte. Ben eminim, sadece
Muşla ilgili değil, ama, Türkiyenin dört bir yanında şeker
fabrikalarında çalışan işçilerin büyük bir
çoğunluğu bu mağduriyet içerisinde. Bunların mağduriyetini
Hükûmet olarak giderirseniz, biz de, bu ülkenin vatandaşları olarak
size teşekkür eder ve dua ederiz.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Tankut
YILMAZ TANKUT
(Adana) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, küresel ekonomik krizin her kesimi, özellikle de zaten çok zor
durumda olan küçük ve orta ölçekteki imalatçı ve sanayicilerimizi çok zor
bir duruma düşüreceği veya düşürdüğü hepimizin olduğu
gibi zannediyorum sizin de malumlarınızdır. Bu
sıkıntılı tablo karşısında söz konusu
sanayicilerimize suni bir teneffüs anlamına gelecek olan ve daha önce de
organize sanayi bölgelerinde var olan yüzde 5 veya yüzde 10 iskontolu elektrik
kullandırılması söz konusu olabilir mi? Bu uygulamayla ilgili
olarak Sanayi Bakanlığı olarak Hükûmetinizi ve ilgili
kurumları ikna edebilir misiniz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Bakan
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; teşekkür ediyorum verilen
görüşlere, sorulan sorulara.
Efendim,
öncelikle şunu ifade edeyim: Değerli konuşmacıların
bir kısmınca da ifade edildi, aslında ben daha önce de ifade
etmiştim ancak yeterince iyi ifade etmediğimi tahmin ederek bir kez
daha söylemek istiyorum. Mevcut Organize Sanayi Bölgesi Kanunu, yönetmelikler,
organize sanayi bölgesinde tahsis almış ve projesini vermiş bir
işletme sahibinin iki yıl içinde üretime geçmesini kesin bir
şekilde emreder. İki yıl içinde üretime geçmediği takdirde
organize sanayi bölgesinin yönetim kurulu, müteşebbis kurulu, her neyse, o
araziyi sanayiciye ödemiş olduğu bedel üzerinden geri alıp bir
başka sanayiciye tahsis etmekle mükelleftir ve bununla ilgili de zaten
Bakanlığımızda çok sıkı bir denetim
başlattım göreve gelir gelmez bütün organize sanayi bölgelerimde.
Özellikle teşvik kapsamına giren bedelsiz arsa tahsisi
yapılanlar için bu çok daha büyük önem taşıyordu. Oralarda da
birçok bölgede iptaller yapılırken birçoğunda da
yapılmış olan denetimler sonucunda Bakanlık tarafından
verilen talimatın yerine getirilmesini arkadaşlarımız takip
ediyor. Onlar yasal süresi içerisinde devam ediyor.
Sanayi odalarının
kuruluşunda
Ben yirmi yedi yıl sanayi odası üyeliği
yaptım, on iki yıl başkanlık yaptım. Bu 5174
sayılı Kanunun da
Ben de -kanun yapılırken- Odalar
Birliğinde Başkan Yardımcısıydım. Sanayi
odalarının kurulması noktasında hiçbir şikâyet bugüne
kadar bana gelmedi. Ben camiayı da çok yakın tanırım, hangi
ilde hangi oda var, başkanı kimdir, ezbere bilirim isimlerini. Ama
kanunla belirtilmiştir: 5174 sayılı Kanunda bir odanın
kurulması için veya sanayi odası kurulup ayrılması için ne
kadarlık bir üye sayısına sahip olması gerektiği ve
prosedür bellidir. Bunu da ifade edeyim: Bin sanayici bir araya gelir
başvuru yaparsa, Odalar ve Borsalar Birliği, sonra Bakanlık o
ilde sanayi odası kurulmasına yardımcı olabilir.
Efendim,
Şırnaka gelince. Tabii ki ben de bir Doğu Anadolulu olarak
şunu özellikle ifade edeyim: Evet, bölgeler arası
gelişmişlik farkının mutlaka kaldırılması
noktasında zaten Hükûmetimizin çok önemli çalışmaları var.
Yeni yapmış olduğumuz Girişimci Bilgi Sistemini -biraz
evvel ifade etmiştim- ve sanayi stratejisini ekim ayı sonuna kadar
bitiriyoruz. Bir taraftan Girişimci Bilgi Sistemi, yani eski adıyla
sanayi envanteri dediğimiz çalışma hakikaten cumhuriyet
tarihinde bir ilktir benim açımdan da, Hükûmetimiz açısından da.
Türkiye açısından son derece önemli yeni bir
çalışmadır, ilk defa yapılan bir çalışmadır.
Bunun üzerine teşvik sistemi -Sayın
Başbakanımızın da her fırsatta ifade ettiği gibi-
sektörel, bölgesel ve proje bazlı olacaktır. Bu noktada hangi
sektörlerimizde uluslararası rekabet gücüne sahip olduğumuz görülecek
ve diğer taraftan bölgeler yapılırken o bölgelerde hangi
yatırımların yapılması, desteklenmesi, o bölgelerin
lojistik yapısı, mesleki eğitim ve diğer taraftan ürünün
hammaddesinin temini veya sevkiyatı göz önüne alınarak, ilgili
bakanlık, Hazine Müsteşarlığının bağlı
olduğu bakanlığımız, teşvik
politikasını, Ekonomi Koordinasyon Kuruluna getirilecek ve orada
tespit edilecektir. Bölgesel teşvik yapılırken, bir, bu anlamda,
ikincisi de, bölgeler arası gelişmişlik farkını ortadan
kaldıracak bir bölgesel teşvik olacaktır. Dolayısıyla,
tabii ki özellikle sanayinin, üretimin, yatırımın gitmediği
bölgelere çok daha öncelikli, çok daha özellikli bir teşvik
politikası uygulanması bir kere doğrudur. Yani ben de sanayici
olarak hep aynı kanaatteydim ki, Hükûmetimiz de zaten bunu çok net bir
şekilde ifade etmiştir.
Şırnak
Organize Sanayi Bölgesi,
Daha evvel
konuşulmuştu ama tekrar ifade ediyorum: Yine, Çevre Kanununda
arıtma tesislerinde enerjiyle ilgili yapılacak olan sübvansiyon 2872
sayılı Kanunda çok net bir şekilde belirtilmiştir.
Şimdi, ilgili bakanlık bununla ilgili yönetmelik
hazırlıyor, tebliğ hazırlıyor. Bakanlar Kuruluna
getirecek ve kullanmış olduğu enerjinin, daha evvel de
belirttiğim gibi, yüzde 50sine kadar bir indirim uygulanması söz
konusu olabilecektir.
Bunun yanı
sıra
BAŞKAN
Zamanınız da doldu.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Doldu mu efendim?
BAŞKAN
Evet.
Toparlarsanız
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Peki.
Şöyle ifade
edeyim: Elektrikte indirim yapılması noktası
Elektrik ve
doğal gazın biliyorsunuz artık serbest piyasa tarafından
fiyatları belirleniyor ve 1 Temmuzda elektrik de serbest piyasada
belirlenmeye başlandı. Bu noktada herhangi bir şey şu anda
gözükmüyor.
Evet, Muşla
ilgili bir konuya gelince: Gerçekten, organize sanayi bölgesinin yer seçimi
bundan on yıl önce son derece yanlış yapılmış,
24-
Ancak tekrar
ifade ediyorum: On yıl önce yapılan, son derece yanlış,
hatalı bir yer seçimi sonucunda olmuştur.
Samsunla ilgili
konuya gelince: Konuyu hemen haber alır almaz, Sayın Osman
Çakırın sormuş olduğu soruyla ilgili olarak ilgili
arkadaşlara talimatımızı verdik. İlgili genel
müdürlüğümüz konuyla ilgili çalışmasını yapıyor.
Teşekkür
ediyorum.
Tam
zamanında bitirdim Sayın Başkanım.
BAŞKAN O
bir kere daha oldu da iki dakika geçti. Size tolerans tanıyorum eski dost
olarak.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Peki, özür diliyorum.
BAŞKAN
Estağfurullah... Hiç yapmadığım şey.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Teşekkür ederim,
sağ olun.
BAŞKAN Çok
teşekkür ederim.
Madde üzerinde
bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 222 sıra sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının çerçeve 2
nci maddesinin 4562 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin dokuzuncu
fıkrasını değiştiren ikinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
Mehmet Ali
Susam |
Hulusi Güvel |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
|
İzmir |
Adana |
Malatya |
|
|
Şevket
Köse |
|
Selçuk Ayhan |
|
|
Adıyaman |
|
İzmir |
OSB; kurulacak
yerde il özel idaresinin, OSBnin içinde bulunacağı il, ilçe veya
belde belediyesinin, büyük şehirlerde ayrıca büyükşehir
belediyesinin, sanayi odasının, ticaret ve sanayi odasının
veya ticaret odasının yahut sanayici dernek veya kooperatiflerinin,
biri veya daha fazlasının temsilcilerince imzalı ve valinin
olumlu görüşünü muhtevi kuruluş protokolünün Bakanlıkça
onaylanmasıyla tüzel kişilik kazanır. OSB kuruluşuna
iştirak edecek sanayici dernek veya kooperatiflerinde aranacak nitelikler
Bakanlıkça belirlenir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HASAN ANĞI
(Konya) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara)- Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakanım, Bakanlığa yetki
veriyor. Daha ne istiyorsunuz?
BAŞKAN
Buyurun Sayın Susam.
MEHMET ALİ
SUSAM (İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 222
sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunuyla ilgili vermiş
olduğumuz değişiklik önergesine aslında Komisyon ve
Hükûmetin katılmamasını anlamak gerçekten çok düşündürücü
bir olay. Eski hâlini korumaya yönelik bir önerge bizim verdiğimiz.
Organize sanayi bölgelerinin kuruluşuyla ilgili olarak sadece yöredeki
sanayi odası, ticaret odası, sanayi ve ticaret odalarıyla
sınırlı tutulan bir değişiklik yaptı komisyonda
Hükûmet ve iktidar partisi. Buna gerekçe olarak da diğer bugüne kadar
kurulmuş olan birçok meslek teşkilatlarının, vakıf
veya dernek veya kooperatif aracılığıyla kurmuş
olduğu organize sanayi bölgelerinde görülen eksiklikleri göstererek
bunları yaptı.
Değerli
arkadaşlar, eğer özgürlüğü,
katılımcılığı, demokrasiyi
ağzınızdan düşürmüyorsanız, bunu hayatın her
alanında uygulayacaksınız. Şimdi, Organize Sanayi Bölgeleri
Kanununda, sadece kamu kurumu niteliğindeki meslek odalarının
görüşüyle sınırlı tutmak doğru mudur? Bugün onların
dışında sivil toplum hareketinin Türkiyede
geliştiğini, birçok mesleki federasyon, sivil toplum örgütü, KONFED,
TÜSİAD, MÜSİAD dâhil bir sürü sivil toplum hareketinin olduğunu,
hatta onun ötesinde, bazı ihtisas alanlarındaki meslek ve sanat
erbabının kendisi için kurmuş oldukları belirli dernek ve
vakıflar aracılığıyla organize sanayi bölgesi kurma
girişimini neden elinden alırsınız? Bu kadar,
katılımcılığın gerekli olduğunu
savunduğumuz bugünde Avrupa Birliği normlarına uymayı
kendimize ilke edinirken, sivil toplum inisiyatifinin öne
çıkmasını teşvik ettiğimiz bu dönemde bir sivil toplum
örgütlenmesi olan bu tür kooperatif, dernek, vakıfların neden
kurulması konusunda bir kısıtlayıcı noktada olur,
sadece kamu kurumu niteliğindeki meslek odalarıyla organize sanayi
bölgelerinin kurulmasını sınırlarız?
Burada
doğacak hataları gidermenin yolu açıktır. Bir yönetmelik
çıkartır Bakanlık, bu tür kuruluşların niteliğini
belirler, kuruluş için gerekli olan evraklarını belirler ve
yapar. Bugün kurulmuş çok başarılı organize sanayiler
vardır. Odalar, borsalar ve kamu kurumu niteliğindeki kurumlar
dışında kurulmuş çok önemli çalışmalar
yapmış organize sanayiler vardır, Sayın Bakan da bunu çok
yakından bilir. Ankarada vardır, diğer kentlerde vardır.
Neden bunların bu, ucuza getirdiği, kendi ihtisas alanlarında
organize sanayi bölgesi kurmak için kendi üyeleriyle bir araya geldikleri
organize sanayi girişimlerinin önüne geçilir. Bunu anlamak mümkün
değildir.
Değerli
arkadaşlarım, bizim bu önerimiz gerçekten çok katılımcı,
sivil inisiyatifi teşvik eden ve Türkiyedeki demokratik talepleri göze
alan bir önergedir. Bunun yerine, sadece kamu kurumu niteliğindeki meslek
odalarıyla sınırlı bir anlayış doğru değildir.
Bu anlamıyla Yüce Meclisin bu önergemiz konusunda önergemize destek
vermesini, parti grubu anlayışından çıkarak, gerçekten
haklı bir gerekçenin yerine getirilmesi için desteklerini beklemekteyiz.
Bu konuda,
sorularda sorduğum ama Sayın Bakanımdan net cevap
alamadığım iki tane şeyi söylemek istiyorum. Az önce İkincisine
cevap verdim dedi. Elektrik ve doğal gaz artık
özelleştirilmiştir. Onun için, bu konuda bir şey
yapamıyoruz, teşvik veremiyoruz sanayiciye, imalatçıya. Bunun
yolu vardır Sayın Bakanım. Bunun yolu nedir? Bunun yolu, onun
ÖTVsini devlet öder. Vergi iadesi şeklinde ÖTVyi devlete, onun
kullanmış olduğu elektrik, doğal gazı siz ona geri
verirsiniz.
İkinci
sorduğum soru, esnaf ve sanatkârdan imalatçı olan esnafa KOSGEB
kanalıyla 5 bin tane kredi kullandırdık. Teşekkür ettim ama
ikili bir yapıda teşekkür ediyorum.
Bir: Kaç
kişiye kullandırdınız? Bunun sayısını bana
söyleyin çünkü bu kullanımda çok ciddi zorluklar var.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
MEHMET ALİ
SUSAM (Devamla) Bakanlık burada ne yaptı? Sadece bazı
bankalarla anlaşarak, dört tane bankayla anlaşarak dedi ki:
Onların faizini ben ödeyeceğim anlaştığı faiz
oranından. Ama bankaya gidiyor müracaat eden kişi, banka onun
bilançosunu yeterli bulmuyor, teminatını yeterli bulmuyor, başka
noktalarını yeterli bulmuyor, kredi vermiyor. Gerçekleşen
rakamı, banka banka bunların açıklanması lazım.
İkincisi:
Değerli arkadaşlar, milyonlarca insan içerisinde sadece 5 bin
kişiye kredilerinin faizini karşılayabilmek, bu
yangını söndürmekte bir kovayla suyla gitmekten başka bir
şey değildir. Yangın büyüktür. Bu yangına uygun plasman, bu
yangına uygun kredi açılmalı ve piyasadaki bu talep dikkate
alınmalıdır.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Susam.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.48
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.14
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa),
Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 7nci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
222 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet burada.
Tasarının
3üncü maddesini okutuyorum:
MADDE 3- 4562
sayılı Kanunun 15 inci maddesinin üçüncü fıkrası
aşağıdaki şekilde değiş-tirilmiş ve maddeye
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
OSB'ce teminat
olarak gösterilen ve bu nedenle satışına karar verilen veya
katılımcıların borcundan dolayı
satışına karar verilen taşınmazların icra yoluyla
satışı halinde; Bakanlık ve OSB alacaklarının
öncelikle ödenmesi koşuluyla, bölgenin kuruluş protokolünde öngörülen
niteliklere sahip alıcılara veya kredi alacaklısı
kuruluşa satış yapılabilir. Satış
ilanlarında kuru-luş protokolünde yer alan katılımcı
niteliklerine de yer verilir.
Taşınmazların
kredi alacaklısı kuruluşa satılması halinde, kredi
alacaklısı kuruluş, satın aldığı
taşınmazı sadece bölgenin kuruluş protokolünde öngörülen
niteliklere sahip gerçek veya tüzel kişilere en geç iki yıl
içerisinde satmak veya aynı nitelikteki gerçek veya tüzel kişilere
kiraya vermek zorundadır.
BAŞKAN
Madde üzerinde gruplar adına ilk söz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Malatya Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğluna
aittir.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.
Sayın
Bakanım, esnafın, tüccarın, sanayicinin ve tüketicinin
Bakanı sizsiniz. Yani aslında işiniz zor, esnafa sahip
çıkacaksınız, tüccara sahip çıkacaksınız,
sanayiciye sahip çıkacaksınız, tüketiciye sahip
çıkacaksınız ama sorumluluk sizde, ip başkasının
elinde. Ben sizin yerinizde olsam bir kere böyle bir sorumluluğu kabul
etmem. Tüm esnafın her türlü sorunu, derdi sizde; Hazine
karışıyor, Maliye Bakanı karışıyor
İmalat
sizde ama tokmak başkasının elinde. Böyle bir şey olmaz bir
kere. Geleceğim şimdi.
Şimdi, bir
kere arkadaşlar, dürüst, namuslu, şerefli, haysiyetli esnafı
korumak, kollamak sizin göreviniz. Bir Çek Yasası var arkadaşlar.
Şimdi, son günlerde moda: İnisiyatifim dışında
çıkmıştır. Bankaya bir talimat, bitti. Ya kardeşim,
mal satmışım, fatura etmişim, sana fatura etmişim,
çeklerimi vermişsin. Yani iki satır bankaya yazı, ondan sonra
git, sen ispat et ki mahkemeye, bu adamdan sen haklı
alacaklısın. Böyle bir şey olmaz arkadaşlar. Namuslu,
dürüst, şerefli insanı biz koruyup kollamazsak, hep namussuzları
kollarsak bu ülkede ticaret de, sanayi de bir yere gidemez.
Sayın Bakan,
gidip Adalet Bakanlığının önüne masaya
vurmadığınız sürece
Arkadaş, dürüst, namuslu
sanayiciyi korumak, kollamak benim görevim. Bu Çek Yasasındaki
boşluğu
Artık, son günlerde arkadaşlar bir tane çek
ödenmiyor. Hele bir de bu son günlerdeki olaylar, dolardaki yükselişler,
faizler falan, herkes böyle içine kapanık, nasıl ödemeyeyim diyor.
Artık, namuslu esnafı zor durumda bıraktılar, namuslu esnaf
da artık çaresiz kaldı. Sayın Bakan, bu birinci göreviniz.
Adalet Bakanı mı? Hayır arkadaş
Türkiyede dürüst,
namuslu esnafı korumak sizin birinci göreviniz, masasına
vuracaksınız. Arkadaşlar, iki satır yazı, bir de
fakslıyor ha
İki satır yazı: İnisiyatifim
dışında elimden çıkmıştır. Bitti. Bu çek
ödenmiyor ve namuslu adam gidip alacağını ispat etmek zorunda
kalıp, ondan sonra
Çekin arkası yazılmadığı
için, biliyorsunuz Karşılığı yoktur. diye
yazılmadığı için hiçbir icrai işlem de
yapamıyorsunuz bu çeke. Bir kere, birinci şık bu
arkadaşlar.
İkinci
şık: Sayın Bakanım, sicil affı konusunda Türkiyede
esnafımız çok zor durumlardan geçiyor, bilinmeyen bir denizde
yüzüyor. Namuslu ve dürüst esnafımız çekini, senedini gününde
ödememiş olabilir ama hep alnında kara leke olarak
Sonra gitmiş
namusuyla, şerefiyle ödemiş. Kara leke olarak
Bu sicil affından
dolayı hiçbir şey yürümüyor. Çünkü Merkez Bankası bu konuda -açık söylüyorum- duyarlı
değil, hassas değil; insan onurunu, insan haysiyetini benim gibi,
sizin gibi düşünmüyor ve bir şekilde onurlu insanların onurunu
iade etmiyor.
Değerli
arkadaşlarım, bir kere, borcunu ödeyen, senedini ödeyen, protesto
olmuş veya karşılıksız çekini ödeyen insanın
onurunu iade edelim. Ama belki, gerekirse, Merkez Bankası eğer bu
konuda bu kadar duyarsızsa bu yetkiyi onun elinden alıp, Bankalar
Birliğine verip, Bankalar Birliğinde oluşturulacak bir merkezden
bu işi dakikasında, saniyesinde takip ederek, bir kere, sicil affında
getirdiğimiz amaca ulaşırız. Bir kere, gidiyor bu
esnafımız bankalara Vallahi, sen kara leke yemişsin, sen kötü
adamsın, biz sana kredi veremeyiz. Ya kardeşim, ödedim ben bunu.
Benim borcum yok, harcım yok. Hayır arkadaş,
kalkmamış. Bu da sizin birinci göreviniz Sayın Bakanım,
esnafın onurunu kurtarmak. Bu insanlar kredi alamıyor,
bırakın onu Halk Bankasının esnaf kredisinden
Sen kara
leke yemişsin. diyor. Yahu, ödedim kardeşim. Yook! diyorlar.
Sayın Bakanım, bu her iki konu da bir kere esnafın temel
meselesidir.
Şimdi
gelelim üçüncü konuya: Değerli arkadaşlarım, sanayicinin de,
tüccarın da, tüketicinin de bakanlığıdır. Bir
teşvik kanunu çıkardık. Vicdanınıza soruyorum: Ulusal
sanayiyi ve Türkiyedeki üretimi, Türkiyede yapılacak üretimi, bölgeler
arasındaki sosyal dengeleri korumak, kollamak amacıyla burada hepimiz
geçen dönem bayram yaptık. Doğru mu arkadaşlar? Teşvike
giren kırk sekiz ilin milletvekilleri Yaşa, var ol! dediler ama
teşvike girmeyen diğer illerin milletvekilleri çok üzüldü.
Örneğin, ben biliyorum, Ahmet Bey, Samsun girmediği için ne kadar
üzüldünüz, doğru mu?
AHMET YENİ
(Samsun) Üzüldük, üzüldük
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Hiç üzülmeyin
Hiç üzülmeyin
Çünkü hiçbir şey
olmadı diğer illerde. Bu Teşvik Yasası ulusal teşvik
yasasıdır arkadaşlar. Bu Teşvik Yasası ülkenin
bölünmez bütünlüğü için, bu Teşvik Yasası ulusal sanayiciyi
yüceltmek için, bu Teşvik Yasası ülkedeki istikrarı
sağlamak, ülkedeki işsizliği yok etmek için bir teşvik
yasası değildir; bu Teşvik Yasası yasak savmacı bir
teşvik yasasıdır. Bazı illerimizden aldı, bazı
illerimize götürdü. Hangi iller boşaldı siz çok iyi biliyorsunuz.
Arkadaşlar,
ulusal sanayicimizi ve ulusal sanayimizi korumak, kollamak, ülkedeki üretimi ve
istihdamı en üst düzeye çıkarmak amacıyla sizin göreviniz
Bakanım, yeni bir teşvik yasasını
Bakın, bir yıl
geçti. Bunun işlemediğini, bu Teşvik Yasasının hiçbir
işe yaramadığını siz kendiniz söylüyorsunuz.
Doğru mu arkadaşlar? Ama bir yıl geçti arkadaşlar. Bir
yıldır Türkiyede yeni bir teşvik yasası
hazırlanıp buraya getirilmedi. Ben bir kez daha dikkatlerinize
sunuyorum.
İki:
Teşvik Yasasını çıkardık, devlet sözü sözdür,
elektrik enerjisine yüzde 50, organize sanayi bölgelerine yüzde 50 iade
yapacağız dedik, diğerlerine yüzde 40. Arkadaşlar yedi ay,
sekiz ay geçiyor, sanayici parayı ödüyor. Lütfedecekler de enerji bedelini
iade edecekler! Ya, niye iade ediyorsunuz, bunu benden niye alıyorsunuz?
Harcamışsam, bakın devletin bir kasasında; TEDAŞ
alıyor, Maliye Bakanlığı veya Hazine yedi ay sonra iade
ediyor. Böyle şey olmaz arkadaşlar! O zaman bu sanayiciye teşvik
vermişsen, bakacaksın elektrik faturası kaç para?
Yarısını alacaksın, yarısını
almayacaksın. Böyle şey mi olur arkadaşlar, kimi
kandırıyoruz? Adı teşvik!
Değerli
arkadaşlarım, bu konuda devlet, sözünü yerine getirsin. Yedi ay,
sekiz ay elektrik bedelini alamayan, teşvikten yararlanan
sanayicilerimizin hakkını koruyup kollamak, Sayın Bakan yine
sizin göreviniz.
Tabiî, demin
söyledim, organize sanayi bölgelerindeki insanlara, teşvik bölgesindeki
insanlara teşviki veriyorsunuz, kullandığı elektriğe
teşviki veriyorsunuz, onların ortak işini yapan, arıtma ve
diğer işlerinin elektrik bedeli teşvike tabi değil.
Arkadaşlar böyle şey mi olur?
Tabii, bir
başka konu arkadaşlar: Fonlama. Bu insanları finansman yönünden
eğer siz rahatlatmazsanız
Özellikle illerdeki organize sanayi
bölgeleri bir zincir arkadaşlar, o zincirin halkaları o ile hayat
veriyor, o ile ekmek veriyor. Yedek parçacısından fırıncısına
kadar o ilde bir üretim, bir imalat varsa o ile ekmek veriyor arkadaşlar.
Ama burada biz uzun vadeli bir fonlama imkânı bulamazsak
Sayın
Bakanım eğer siz özellikle KOBİlere ve orta ölçekli firmalara
tıpkı Eximbank modelinde olduğu gibi
Bakın, Türkiye'de
Eximbank -her zaman söylüyorum, kurulan model olarak- ihracatçıya çok seri
hizmet veriyor; herkesin adresi belli, herkesin ne yaptığı
belli, tık tık işliyor. Ta 83 yılında o kurulurken
benim de o modelde küçük bir emeğim vardır. Aynı modelle
Siz,
KOBİlere kredi vermeyi bankaların inisiyatifine
bırakırsanız, burada hak olmaz, adalet olmaz, hakikaten gerçek
ihtiyaç sahibi kullanamaz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Tıpkı Halk Bankasının esnaf
kredi modeliyle, esnaf kefalet modeliyle, Eximbank modelinden oluşan bir
modelle -ben geleyim size anlatayım- eğer verirseniz gerçek ihtiyaç
sahibi esnaf, gerçek ihtiyaç sahibi üretici, gerçek ihtiyaç sahibi KOBİler
bundan faydalanır Sayın Bakanım. Yetkiyi bankalara vermekle,
siz, düşük faizle fonluyorsunuz bankaları ve aradaki faizi
veriyorsunuz ama istediğiniz yere gitmiyor.
Keşke biraz
daha zamanım olsaydı, birkaç konuda daha, sahip olduğunuz
Bakanlığın sahip çıkması gereken yerler olduğunu
söyleyecektim ama Sayın Bakanım özetliyorum. Bunların
babası sizsiniz, siz baba gözüküyorsunuz ama arkanızdan, diğer
evlatlarınız sizin kadar duyarlı değil.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Kadir Ural.
Buyurun
Sayın Ural. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
KADİR URAL (Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın
Başkan, Türk milletinin değerli milletvekilleri; 4562
sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında 222 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 3üncü maddesi hakkında söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum.
Öncelikle, geçen
haftalarda Aktütün Karakolumuza yapılan saldırı sonucunda
şehit olan askerlerimize, Diyarbakır ilimizde yapılan menfur
saldırıyla şehit edilen polislerimize ve bugün yine Hakkâride
yapılan operasyonda kaybettiğimiz bütün şehitlerimize Allahtan
rahmet, acılı ailelerimize ve Türk milletine
başsağlığı, yaralılarımıza da acil
şifalar diliyorum.
Menfur
saldırıları yapanların bir an önce yakalanmasını,
Türk adaleti önünde Türk milletine hesap vermelerini, sorumlular hakkında
Hükûmetimizin de lütfen gereğini yapmasını arz ediyorum.
Sayın
Başbakan ve Hükûmetimize sesleniyorum: Yüce Meclisin vermiş
olduğu, almış olduğunuz yetkiyi kendi Türk istihbarat
birimlerimizle, Türk yetkililerimizle, Türk Silahlı Kuvvetlerimizle
değerlendirerek hiçbir dış etkiyi dinlemeden, Barzaniden,
Talabaniden, Amerikadan, Avrupa Birliği ülkelerinden sözüm ona
yararlanmadan, kendi inisiyatifimizle ne yapacaksak, ne yapmamız gerekiyor
ise yapmanızı ve bu acılara artık bir son vermenizi
Davulla, zurnayla askere gönderilen milletimizin çocuklarının, al
bayrağa sarılı tabutlarla evlerine, geriye döndürmelerini
artık durdurun. Buna bir dur demenin, yeter artık demenin zamanı
geçti. Barzaniyle, Talabaniyle, ağababaları ve içerideki iş
birlikçileriyle oturup konuşmanın bir fayda vermediği artık
ortadadır. Düşman düşmandır, bu bir kardeş
kavgası da değildir. Bu vatan üzerinde bin yıldır
kardeşçe yaşayan insanlarımızın sözüm ona Lazca,
Keldanice, Ermenice, Rumca, Kürtçe veya başka bir ana dilde konuşan hiç
kimseyle bir derdi yoktur. Bu milletin derdi, bu devleti, bu vatanı, bu
milleti etnik temele dayalı bölmeye çalışan şerefsiz,
alçak, vatan hainleriyledir. Bu vatan hainleri de bir gün mutlaka döktükleri
kanda boğulacaklar ve bu millete bunun hesabını vereceklerdir,
vermelidirler. Bu hesabı görmeyen, bu hesabı kapatmayanlarla da Türk
milleti mutlaka hesaplaşacaktır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu,
12/4/2000 tarihinde kabul edilen ve yurdumuzun birçok yöresinde
insanımıza aş, iş sağlayan, sanayimizin
sıkıntılarını kanuni bir altyapıya
kavuşturan bir Yasadır fakat geçen süre içinde bu Kanunda da
pratikte, uygulamada sorunlar ve eksiklikler ortaya
çıkmıştır. Bu yapılan değişiklikler de yine
ileride birtakım yanlışlıklara veya eksikliklere sebep
olacaktır. Örneğin, üzerinde konuştuğunuz 3üncü maddenin
son fıkrasında kredi alacaklısı kuruluşa
taşınmaz geçtiği zaman en geç iki yıl içinde bu
taşınmazı satmak veya kiraya vermek zorundadır. deniliyor
fakat bu nasıl olacak? Yani kredi alacaklısı kuruluş kredi
miktarı kadar bir fiyata satamaz veya kiralayamaz ise ne yapacak veya
kredi alacaklısı kuruluş buraları satmaz veya kiralamaz ise
ne olacak? Kanuni bir yaptırım uygulayabilecek miyiz? Organize sanayi
bölgeleri bu konuda kanuni bir yaptırım uygulayabilecek mi? Böyle bir
durumda, kredi alacaklısı kuruluş, zor duruma
düşeceğini hesaplayarak yine kredilendirme yapmaz ise haklı
değil mi? Yani bu maddenin kabul edilme ve tasarıya koyulma sebebi,
sanayi tesislerine yatırım ve işletme kredisi veren, verecek
olan kredi alacaklısı kuruluşların geriye parayı
alamadıkları zaman icra yoluyla almalarını
kolaylaştırmak ve bir güvence sağlayarak kredi verecek
kuruluşların kredi mekanizmasının önündeki engelleri
kaldırmak değil mi? Öyleyse niçin iki yılda burayı satmak
veya kiraya vermek zorunda bırakıyorsunuz? Hatta, tasarıdaki
5inci maddeyle de yine böyle satışlarda organize sanayi bölgelerinin
uygunluk görüşünün alınması da zorunlu hâle getirilerek kredi
verecek kuruluşlara korku verilecektir diye de düşünüyorum.
Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; tarıma dayalı
OSBlerin desteklenmesinin tarım bölgelerinde daha fazla fayda hasıl
edeceğine inanıyorum. Tarıma dayalı bu OSBler kurulurken
yine o bölgede bulunan tarımsal ürün desenine de dikkat edilmesi
gerektiğini burada söylemek istiyorum. Yani çilek entegre tesisi Konyada,
çilek Silifkede! Domates salçası fabrikası bir başka ilimizde,
domates Mersinde, Silifkede! Yani üretilen malzeme bir yerde, sanayisi bir
başka yerde olur ise bu, sanayinin desteklenmesi, tarımın
desteklenmesi değil baltalanması olacaktır.
Sayın
Başkanım, biraz da seçim bölgemiz olan Mersin Silifkedeki organize
sanayi bölgesindeki sorunlardan bahsetmek istiyorum. Silifke Organize Sanayi
Bölgesi Mersin Valiliğinin 1997 Yılı Mayıs Ayı
Olağan İl Genel Meclis Toplantısında tasvip görmüş,
Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığına konu
iletilerek 1998 Yılı Yatırım Programında etüt proje
karakteristiği ile yer alması sağlanmıştır.
Silifke ilçesi Tosmurlu köyü sınırları içerisinde kalan 93
parselin kapsadığı 92,8 hektarlık alan Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı tarafından 22/11/2000 tarihinde 23 sicil
numarası ile organize sanayi bölgesi olarak ilan edilmiştir. Bölge,
Mersin İl Özel İdaresi, Silifke Belediyesi ve Silifke Ticaret ve
Sanayi Odasının yüzde 33,33 katılım paylarıyla
oluşmaktadır. 30/11/2000 tarihinde de Sanayi ve Ticaret
Bakanlığından yetki belgesi alınarak faaliyete
geçirilmiştir fakat burada yaşanan sorunlarımızı da
sizlere iletmek istiyoruz.
Organize Sanayi
Bölgesindeki arkadaşlarımızdan aldığımız
bilgiler doğrultusunda 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri
Kanunu ve Yönetmeliğinin yer seçimi ile ilgili bölümünde yer seçiminin
nasıl yapılacağı açık açık belirtilmiştir.
4562 sayılı Kanuna göre, belli bir bölgede kurulacak OSBlerde yer
seçimi yapılırken şahıs arazileri üzerinde
yapılmaması gerekmektedir. OSBler mutlaka hazine arazileri üzerinde
veya kamuya ait araziler üzerinde yapılmalı çünkü OSBler için yer
seçiminde ilk önce kamulaştırılacak yerler için kamu yararı
kararı alınmakta, daha sonra kamulaştırma işlemleri başlatılmakta.
Şahıs arazileri üzerine yapılacak OSBlerde
kamulaştırma işlemleri zar zor yapılıyor.
Kamulaştırılan yerlerin sahiplerine paraları ödeniyor ancak
vatandaş tekrar hukuk mahkemelerine bedel artırım davaları
açıyor. Mahkeme, şahıs taleplerini yerinde bularak metrekaresi 1
yeni Türk lirasına kamulaştırılan yerlerin maliyetini,
metrekarede, organize sanayilere 10-15 yeni Türk lirasına mal ediyor.
Mahkeme kararları Yargıtay onayına gönderiliyor, yine aradan birkaç
sene geçiyor, mahkeme harçları, faiz vesaire ücretleriyle organize sanayi
bölgelerinin yükünü artırıyor. Bu da organize sanayi bölgelerinde
oluşturulan parsellerin tümü satılsa ancak kamulaştırma
bedellerini karşılıyor, diğer altyapı bedellerinin
karşılanmasında zorluklarla
karşılaşılıyor. Onun için, şahıs arazileri
üzerinde kesinlikle organize sanayi bölgeleri kurulmaması için
çalışma yapılması veya kamulaştırma
kanunlarında bu konu ile ilgili düzenleme yapılması
gerekmektedir.
Silifke Organize
Sanayi Bölgesi 1998 yılında yer seçim çalışmalarına
başlamış, 2001 yılında Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının 23 sicil numarasıyla kurulmuş ancak
kamulaştırmada yaşanan problemler nedeni ile de hâlen
kurumlaşamamıştır. Mevzi imar planı, parselasyon
planı, altyapı projeleri yapılmış olmasına
rağmen, 2007 yılı ve 2008 yılı yatırım
programlarına aldırılamadığından altyapı
hizmetleri yapılamamış, bugüne kadar organize sanayi bölgesi
kendi imkânlarıyla 18 parselin tahsisini yapmış, organize sanayi
bölgesi içerisine kadar enerji nakil hattını getirmiş ve saha içerisinin
belirli bölümüne elektrik vermiş ve kıt imkânlarımızla da
altyapı hizmetlerine devam edilmeye çalışılmaktadır.
Hâlen 1 mermer fabrikası faaliyete geçmiş, 2 adet inşaat hâlinde
fabrika, 5 adet fabrika proje aşamasında olup altyapı
çalışmalarımız ve arsa tahsis
çalışmalarımız devam etmektedir.
Sayın
Bakanım, Türkiye genelinde 48-49 vilayette bulunan organize sanayiler
teşvik kapsamında olmasına rağmen gayrisafi millî
hasıla dağılımı il bazında
yapıldığından ve Mersin ilinin gayrisafi millî
hasıladaki payının yüksek görülmesi sebebiyle teşvik
kapsamına alınmamıştır. Teşvik kapsamına
alındığında Silifke Organize Sanayi Bölgesine her sektörden
talep artışı yaşanacaktır. Gayrisafi millî
hasılasının yüksek görülmesi işsizliğimizle aynı
orantılı değildir. Türkiyedeki işsizlik oranlaması
yüzde 8-9 diyorsunuz sizlerin açıklamış olduğu raporlarda,
Mersin ilindeki işsizlik oranı yüzde 20lerdedir. O zaman, Mersinin
de teşvik kapsamına alınmasını istiyor, bu
şekilde düşünüyor, bu kanun değişikliklerinin milletimize
hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür
ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ural.
Madde üzerinde
şahıslar adına ilk söz Mersin Milletvekili Sayın Akif
Akkuşa aittir.
Buyurun
Sayın Akkuş. (MHP sıralarından alkışlar)
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Temel Sağlık Genel Müdürünü 30 kişiyle
birlikte tutukladılar, onu da söyle!
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
Temel Sağlık Genel Müdürünü tutuklamışlar.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) İhaleye fesat karıştırmaktan 30
kişiyle birlikte, doğru!
AKİF
AKKUŞ (Devamla) Evet.
Değerli
milletvekilleri, 222 sıra sayılı Organize Sanayi Bölgeleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 3üncü maddesi ile ilgili olarak şahsım
adına söz almış bulunmaktayım.
Değerli
milletvekilleri, ülkeler vatandaşlarına standart üstü bir hayat
yaşatmak istiyor. Bunun için de sadece tarım yahut geleneksel
ürünleri elde ederek bunları değerlendirme yoluna gitmek yeterli
olmuyor. Bu yüzden sanayi tesislerinin kurulması, sanayi faaliyetlerinin
ekonomik hayatta etkili olması gerekiyor. Bu yüzden ülkeler -özellikle biz
ülkemizde bunları görüyoruz, Avrupada, diğer ülkelerde de elbette ki
bunlar var- organize sanayi bölgeleri adı altında üretim faaliyetlerinin
yapıldığı yerleri belirli sınırlar içerisinde o
şehrin bir bölümünde yerine getirmeye çalışıyor. Tabii,
böylece ekonomik refahın büyük ölçüde sanayileşme sonucu yerine
gelmesi söz konusu olacak diye düşünüyoruz.
Ekonomik ve
sosyal kalkınmanın güçlü, kararlı, dengeli ve planlı
sanayileşme politikasının uygulanmasıyla mümkün
olacağı açıktır. Sanayileşmekte olan ülkeler, sanayi
işletmelerinin ulaşım ağına, insan gücüne, ham
maddelere, enerjiye ve tüketim malzemelerine ulaşmaktaki
eşitsizliklerinin bölgeler arası dengesizlikler yaratarak sosyal
yapıyı bozmakta olduğunu da görüyor.
Gerçekten biz
Türkiyeye baktığımız zaman Türkiyenin bir bölgesi
kalkınmış, diğer bölgesi kalkınmamış diye
belirtiyoruz ve Batı Anadolu kalkınmış, Doğu Anadolu
kalkınmamış gibi gözüküyor. Bunun bir sonucu olarak da organize
sanayi bölgeleri genellikle kalkınmamış yörelerin de
kalkınması için o yörelere yapılmaya
çalışılıyor. Bu cümleden olarak da bir kısım
bölgelerimiz maalesef bu imkânlardan mahrum kalıyor.
Mesela, Mersine
bakıyoruz: Mersin, Türkiye ekonomisine önemli katkılarda bulunan
illerimizden birisi; ekonomik olarak, sosyal olarak büyük katkıları
var ancak sadece iki tane organize sanayi bölgesi bulunmakta. Birisinden biraz
önce Mersin Milletvekili diğer arkadaşımız bahsetti, bir
diğeri de -Tarsus Organize Sanayi Bölgesi, hatta Tarsusta değil de-
Tarsus-Mersin Organize Sanayi Bölgesi diye geçen bir bölge. Bu bakımdan
arkadaşımın belirttiklerini, söylediklerini ben tekrarlamak
istemiyorum ancak diyorum ki: Mersine -Anamur, Erdemli- ve Tarsusa olmak
üzere en azından birer tane organize sanayi bölgelerinin kurulması
gerekir. Gerçekten de Tarsus Ticaret Odasının bu konuda önemli
sayılabilecek çalışmaları var, organik tarım sanayi
bölgesi kurulması açısından; yeri belirlenmiş,
müracaatı yapılmış ama bu henüz gerçekleşmedi, bunun
bir an önce gerçekleşmesini istiyorum.
Görüşülmekte
olan yasa tasarısının 3üncü maddesi, 4562 sayılı
Kanunun 15inci maddesinin üçüncü fıkrasında değişiklik
yapılmasını öngören bir madde. Ancak -biraz önce
arkadaşımızın da belirttiği gibi benim de dikkatimi
çekmişti bu- burada, bu değişiklik yasasında iki konu var,
birisi, icra yoluyla satılan taşınmaz
Bakanlık, OSBnin
alacağı krediyi karşılamaz ise nasıl bir yol takip
edilecek? Yani biz bunları satışa çıkardık ama buraya
bir hayli masraf edildi ama buranın değeri düştü ve
karşılamıyor, o zaman ne yapacağız? Bunu bir belirtmek
istiyorum.
İkincisi de,
Taşınmazların kredi alacaklısı kuruluşa
satılması halinde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakikalık ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
AKİF
AKKUŞ (Devamla) Teşekkür ederim efendim.
kredi
alacaklısı kuruluş, bu taşınmazı öngörülen
niteliklere sahip gerçek veya tüzel kişilere en geç iki yıl
içerisinde satmak veya kiraya vermek zorundadır. denilmektedir. İki
yıl içinde satılamazsa, öyle ya alıcı çıkmadı,
kiralayan da yok, o zaman ne yapacağız?
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Bacanağa veririz.
AKİF
AKKUŞ (Devamla) - Bu da yine açık değil, bunun da dikkate
alınması gerektiği kanaatindeyim.
Bir de özellikle
şunu belirtmek istiyorum değerli milletvekilleri: Elektriğe,
doğal gaza ve petrole yapılan acımasız zamlarla OSB ve
diğer sanayi kuruluşlarımızın ürettikleri ürünlerin
yabancı ürünlerle rekabeti mümkün değildir. Bu yüzden bu
kuruluşları bir şekilde koruma altına almalıyız
diyorum. Aksi takdirde, kaynak ve emek israfıyla karşı
karşıya kalacağımız unutulmasın.
Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Akkuş.
Sayın Durmuş,
sakın, milletvekillerimizin konu dışına
çıkmalarına neden olan bilgiler vermeyin, sonra Sayın
Şandır bana kızar müsaade ettiğim için.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Efendim, güncel haber, bugün gözaltına
alınmış onu söyledim. Başka bir şey yok. Her gün bir
yolsuzluk haberi verelim!
BAŞKAN
Evet, teşekkür ederim.
Şimdi, madde
üzerinde soru-cevap işlemine geçiyoruz.
Sayın Asil
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Değerli
Bakanım, organize sanayi bölgeleri resmî ve özel kişi, kurum ve
kuruluşlarla yaptığı sözleşmelerde verdiği
hizmetlerden oluşan gelirlerden, kira gelirlerinden, faiz gelirlerinden
vergi, resim, harç muafiyeti ilgisiz kanunlarda belirtildiğinden uygulamada
çeşitli güçlükler ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, bu muafiyetler
bu yasada özellikle bir madde hâlinde düzenlenebilir mi? Böyle bir
çalışmayı destekler misiniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Susam burada mı? Sayın Susam
Sayın
Çalış
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, gerçekten, sanayicilerimiz zor şartlarda üretim
yapıyorlar, istihdam sağlıyorlar, pazar oluşturuyorlar,
katma değer oluşturuyorlar. Bu zor şartlarda faaliyetlerini
sürdürürken özellikle imarla ilgili bazen sıkıntılı duruma
düşebiliyorlar. Bu geçmişte yapılaşmış
sanayicilerimizin imar problemleriyle ilgili OSBler içerisinde bir imar
affıyla ilgili çalışmanız var mı?
BAŞKAN
Sayın Bakan
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; efendim, bu kaçak
yapılanmalarla ilgili, geçmiş dönemlerde özellikle kooperatiflerden
OSBye dönüşenlerle ilgili bir tespit çalışmamız var ancak
bununla ilgili nasıl bir sistem oluşacağı konusunda
bilahare çalışmamız bittikten sonra konuyu gündeme getirmek
istiyoruz.
Bu muafiyetlerle
ilgili bu kanunda herhangi bir düzenleme olmamakla beraber, dediğim gibi,
bir kısım çalışmalar zaten fiyatların piyasada
belirlenmesi, birtakım vergi, istisna, harçların ortadan kaldırılması
veya ilgili bakanlıklar ve başka kanunlar nezdinde takip edilmesi
gereken, diğer kanunları da ilgilendiren hususlardır.
Maddeyle ilgili
en önemli soru şuydu: İki yıl içinde satmazsa veya kiraya
vermezse ne olacak? Bunu zaten çalışmasını yaparken bir
yönetmelikle bunun tespit edileceğini, yönetmelikte buradaki
hususların belirleneceğini ifade ettik. Ancak burada yapılan bu
düzenleme bankaların bugüne kadar kredi vermediği organize sanayi
bölgesindeki fabrikalara bir taraftan kredi musluğunu açacak ve son derece
önemli bir dönemde bu önem kesbediyor. Diğer yandan da organize sanayi
bölgesindeki işletmelerin amaçları dışında
kullanılmasını bir yerde engelleyecek. Yani iki yıl içinde
satmasının veya kiraya vermesinin amacı zaten budur. Bundan
sonrasında ne olacağı yönetmelikte çok net bir şekilde
tespit edilecek, nasıl yapılacağı konusu da zaten ilerleyen
maddelerde cevabını bulacaktır.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Zamanımız var.
Sayın
Köktürk
ALİ
İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) Sayın Bakan, geçtiğimiz yasama
döneminde esnaflarımızın ve KOBİlerimizin cumhuriyet
tarihinin en müreffeh dönemini yaşadığını ve
ülkemizdeki kredi pastasından hak ettikleri payı fazlasıyla
aldıklarını ifade etmiştiniz. Biz de bunun üzerine seçim
çevremiz olan Zonguldakla ilgili durumu merak ettik ve
Bakanlığınıza yöneltmiştik soru olarak.
Verdiğiniz yanıtlarda Zonguldakta tüm esnaf ve sanatkârlara -tüm il
ve ilçeler dâhil- kullandırılan kredi miktarının 47 milyon
576 bin 943 YTL olduğunu, yine KOSGEB KOBİ kredisinin de miktar
olarak 6 milyon 557 bin 944 YTL olduğunu ifade etmişsiniz. Bu
rakamlara baktığımızda, tek kalemde Çalıka
kullandırılan kredi miktarıyla
kıyaslandığında, esnaf ve sanatkârlara kullandırılan
toplam kredinin, Çalıka kullandırılan kredinin yirmide 1i
kadar olduğu, KOBİlere kullandırılan kredinin ise binde 7
oranında olduğu göz önünde tutulduğunda, esnaf ve
sanatkârlarımızın ve KOBİlerimizin ülkemizdeki kredi
pastasından hak ettikleri payı aldığını
nasıl izah ediyorsunuz? Bunu merak ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Bakan
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Efendim, Sayın
Vekilimizin merakını gidermek için birkaç şey söyleyeyim.
Evet, tekrar
ifade ediyorum: Cumhuriyet tarihinde esnaf ve sanatkâr 2003-2008 arasında
en rekor seviyede krediyi almıştır. Tekrar iddia ederek,
altını çizerek ifade ediyorum. Bunu rakamlar, kooperatif
birliklerinin vermiş olduğu, TESKOMBun rakamları çok net bir
şekilde ortaya koymaktadır. 2002ye oranla 17 katlık bir kredi
hacmi artışı vardır.
Yine, kredi
kullanan sayısı açısından, toplam 50 bin esnaf ve sanatkâr
2002 yılına kadar kredi kullanmışken, şu an
itibarıyla bu sayı 800 bine yaklaşmıştır. Halk
Bankası desteğiyle verilen kredilerden bahsediyorum.
Yüzde 59
faizlerle kullandırılan krediler, bugün, bu faiz ortamında bile
yüzde 14 faizlerle kullandırılmaktadır. Dört yıllık
bir vade içinde esnaf ve sanatkâr bunu geri ödemektedir ve
kullandırılan kredilerin limitleri daha evvel 5 bin YTL iken, bugün
35 bin ve 50 bin YTLye çıkmıştır. Bunların
altını çizdiğim zaman, gerçekten esnaf ve sanatkâra
kullandırılan kredilerin nereden nereye geldiğini çok net bir
şekilde görürüz.
Bugün
itibarıyla Halk Bankası vasıtasıyla esnaf ve sanatkâra
kullandırılan kredi hacmi de 153 milyon YTLden 3 milyar YTLye
çıkmıştır. 20 katına çıktığı için
bunları tekrar ifade ederek söylüyorum ve şunu çok net ifade edeyim:
Tabii, bizim gidip bir ile Bu krediyi daha fazla sen kullan, bunu daha az sen
kullan. demek şeklinde bir yönlendirmemiz olmaz. Her ildeki esnaf ve
sanatkâr odaları ve bunların kurmuş oldukları kooperatif
birlikleri bunu kendisi kullanacak. Burada bir kota uygulaması
yapılmıyor. Dilerim ki, inşallah bütün iller daha fazla bunu
alırlar.
KOSGEB
kredilerine gelince, yine altını çizerek söylüyorum: Cumhuriyet
tarihinde ilk defa esnaf ve sanatkâra sıfır faizli kredi
verilmiştir.
Biraz evvel
soruyu soran arkadaşım şu anda yok ama söyleyeyim, en
azından belki oradan bakacaklardır, cevaplardan görebilirler: Şu
anda vermiş olduğumuz, imalatçı esnaf ve sanatkâra 25 bin YTLye
kadar, bayan imalatçı esnaf ve sanatkâra da 30 bin YTLye kadar 5 bin
esnaf ve sanatkârlık bir kota ayrılmıştır. KOSGEBin
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) 5 bin
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Ama KOSGEBin
imkânları bu kadar. Yani bu imkânlar içinde ve ilk defa
yapılıyor. Yani iyi olan şeylere de iyi diyelim sayın
milletvekilleri, eksik olan varsa eksiği de söyleyelim ama en azından
ben diyorum ki: İlk defa sıfır faizle imalatçı esnaf ve
sanatkâra bir kredi kullandırılmıştır. Bu bir ilktir.
Ha, bunun gerisi de gelecektir. 5 bin kişinin kullanacağı bu
kredi paketine 6.500 başvuru gelmiştir. 128 firma, esnaf ve sanatkâr
bankalar tarafından kredi kullanmaya layık görülmemiştir.
Şunu
unutmayalım ki KOSGEB bir banka değildir, KOSGEB bankacılık
yapmak üzere kurulmuş olan bir müessese de değildir. KOSGEB,
kendisine verilmiş olan çok kıt imkânları, 5 katı, 6
katı miktarda bir kredi hacmi yaratarak bankacılık sistemini
kullandırması, aracılık yapmasını temin eder.
Zaten KOSGEBin görevi de budur ve bu çerçevede 4 değil, 8 banka bu
krediyi kullandırmaktadır. Yapılan 6.386 müracaatın 2.500ü
fiilen bu parayı almıştır, kullanmıştır.
Diğer 2.500 esnaf ve sanatkârla ilgili bankaların yapmış olduğu
çalışmalar devam ediyor. Ancak, bu konuda biz bankalara kredi
kullandırırken belli bir tahdit de koyduk Şu tarihe kadar
bunları kullandıracaksınız. dedik.
Bu yetmedi,
KOSGEB İcra Kurulunda -bunu ilk defa burada söylüyorum- bir karar
aldık: Eğer müracaatçı sayısı 5 bin imalatçı
esnaf ve sanatkârı geçerse belli bir orana kadar artırma yetkisi
aldık. Yani şu anda 6.386nın 2.500ü almıştır,
geri kalanlar da bankalarca kredi vermeye eğer uygun görülüyorsa, kredibl
ise firmanın kendisi, bu kredileri de
Yani yapılan tüm
müracaatları değerlendirecek çalışma yapıyoruz.
Bir şey daha
söyleyeyim, belki bu dördüncü söyleyişim: KOSGEB Kanununda sadece
imalatçı esnaf ve sanatkârın kredi kullanma imkânını
genişletiyor, bütün esnaf ve sanatkârların, imalatçı olmayan
esnaf ve sanatkârların da kullanacağı tarzda düzenleme
yapıyoruz. Şunu çok net ifade edeyim: KOSGEB kredileri,
KOBİlere verilen krediler, ihracatçıya verilen kredilerin ciddi
manada bu dönem için artırılması hedeflenmektedir ancak tekrar
son olarak şunu söylüyorum ki dünya bir yangın yerindeyken, ülkeler
birbirine kredi kullandırmazken, kredi kullanıcıları kredi
bulamazken, şu anda KOSGEB 6.500 ihracatçıya sıfır faizli,
altı ay defaten ödemeli toplam 650 milyon dolar civarında bir ihracat
kredisi kullandırmayı da hedeflemektedir.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
4üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 4- 4562
sayılı Kanunun 18 inci maddesinin beşinci fıkrasından
sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
Katılımcılara
geri alım hakkı şerhi kaldırılarak tapu verilmesi
durumunda tapu kaydına taşınmazın icra yoluyla
satışı dahil üçüncü kişilere devrinde OSBden uygunluk görüşü
alın-ması zorunludur. şerhi konulur. Bu durumda eski
katılımcının vermiş olduğu taahhütler, yeni
alıcı tarafından da aynen kabul edilmiş sayılır.
BAŞKAN
Madde üzerinde gruplar adına ilk söz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Antalya Milletvekili Atila Emekte.
Buyurun
Sayın Emek. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
ATİLA EMEK (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Organize Sanayi Bölgeleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 4üncü
maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi grubum adına saygıyla selamlarım.
Sözlerime
başlamadan önce, Hakkâri Çukurcada şehit olan 5 askerimize Allahtan
rahmet, kederli ailelerine ve tüm ulusumuza başsağlığı
diliyorum. Büyük şairimiz Fazıl Hüsnü Dağlarcaya da Allahtan
rahmet, sevenlerine başsağlığı dilerim.
Değerli
milletvekilleri, kanun tasarısı tümüyle organize sanayi bölgelerinde
karşılaşılan sorunların çözümüne dönük olarak
hazırlanmıştır. Görüşmekte olduğumuz
tasarının 4üncü maddesi de taşınmaz devrinde yeni mülk
sahibi ve yatırımcıyı yükümlülük altına alan bir
maddedir. Yapılan çalışma yerinde bir düzenlemedir. Burada
söylenecek konu, organize sanayi bölgeleri ve bu bölgelerde yatırım
yapan yatırımcıların sorunlarına bu düzenlemeyle çözüm
bulunup bulunmayacağı konusudur. Yasa,
yatırımcının sorununu çözmek için değil, bölgelerde
yaşanan acil sorunlara çözüm için hazırlanmış bir
yasadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; organize sanayi bölgelerinde
yatırımcılar zor durumdadırlar. Orta ölçekli
işletmeler, firmalarının gayretleriyle ayakta durmaya
çalışmakta ve bu şikâyetlerini de yaklaşık bir
yıldır dile getirmektedirler. Organize sanayi bölgelerinde yatırımcılar
kan ağlamaktadır. AKP İktidarının yaşanan bu
acı gerçekleri toplumdan gizleme çabaları soruna çözüm
getirmeyeceği gibi, bu duyarsızlık sorunların daha da
büyümesine neden olacaktır.
Değerli
milletvekilleri, sıkıntılar iki yıldır had safhaya
varmış olmasına karşın siyasi iktidar sorunlara çözüm
getirememiştir. Global krizin olacağı bir yıldır
söylenmekte, bu konuyla ilgili olarak uyarılar yapılmaktadır.
Global krizin organize sanayi bölgelerinde iş yapan
yatırımcıyı etkileyeceği gayet açıktır. Çok
yakında yaşadığımız Rusya ile olan gerginlik
organize sanayi bölgelerindeki yatırımcıları da ciddi
olarak etkilemiştir. Kaldı ki global kriz
yatırımcıyı çok daha fazla etkileyecektir. AKP
İktidarının Bunda ne var ki, dünyanın başına
geldi, bizim başımıza da gelecek. mantığıyla
bakmak sorunlara duyarsızlığın ve çözüm üretememenin bir
ifadesidir. Maalesef, AKP İktidarı KOBİ sorunlarına ve
organize sanayi bölgesi sorunlarına bu açıdan bakmış ve
durum bugünlere kadar gelmiştir. Sorunlar Cumhuriyet Halk Partisi
sözcüleri tarafından gerek Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyon çalışmalarında
ve gerekse Genel Kurulda sıkça dile getirilmiştir.
Değerli
milletvekilleri, organize sanayi bölgelerinde sorunlar artarak devam
etmektedir. Bu yasal düzenleme, sorunları çözmekten öte günü
kurtarmayı amaçlamaktadır. Oysa organize sanayi bölgeleriyle ilgili
yasal düzenlemelere gidilirken hedef doğru konmalı ve düzenleme ona
göre yapılmalıdır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; organize sanayi bölgeleriyle ilgili
düzenlemeler yapılırken organize sanayi bölgeleri bir belde gibi ele
alınıp sorunların çözümü için özenle, ihtiyaca cevap veren yasa
oluşturulmalıdır. Özel bütçeli kuruluşlar hâline
getirilmelidir. Organize sanayi bölgelerine uygun denetim yöntemleri
uygulanmalıdır. İlan edilmeye çalışılan sektörel
özelliklere uygun organize sanayi bölgeleri planlanmalıdır. Bölgesel
kalkınmayı ve dengeli kalkınmayı özendiren düzenlemeler
yapılmalıdır. Genel bütçe gelirlerinden düzenli pay
ayrılmalıdır. Özerk bir üst kuruluş geliştirilmelidir.
Değerli
milletvekilleri, organize sanayi bölgelerinde çevre sorunları had safhada
yaşanmaktadır. Son yıllarda organize sanayi bölgelerinde
arıtma tesisleri yatırımı yapılmamaktadır.
Ayrıca katı atıkların düzenli alınmamasından
dolayı yaşanan görsel kirlilik had safhaya varmıştır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; organize sanayi bölgeleri bu hâlde
iken yatırımcılar zor durumda kalmaktadırlar. Kırk
dokuz ili kapsayan 5484 sayılı Yasanın da 31/12/2008 tarihinde
yani iki buçuk ay sonra sona ermesiyle birlikte kırk dokuz il dâhil olmak
üzere organize sanayi bölgeleri organize sanayi mezarlığı
hâline dönüşecektir.
Bu duruma
gelinmesinden AKP İktidarı sorumludur. Üretimi düşünmeyen
anlayış KOBİlere çözümü de getirememiş, her alanda
olduğu gibi bu alanda da pembe tablolar çizilmiş, boş sözler
söylenmiştir.
Değerli
milletvekilleri, ekonomik kriz nedeniyle sanayi sektörünün sorunlarına
çözüm üretemezseniz yakın gelecekte ülkede bir sanayileşme krizi
kaçınılmaz olacaktır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak her konuda
olduğu gibi ülke yararına yaptığımız önerileri ve
uyarıları AKP olarak dikkate alınız. Toplumun
yaşadığı bu sıkıntılı süreçte, en az on
yıl süreyle asgari ücretten vergi ve primleri almayınız.
Yatırım indirimlerini genişletiniz. Yerli malı
kullanıp ihracat yapan ve katma değer yaratan işletmelere
düşük faizli ve uzun vadeli kredi veriniz. Organize sanayi bölgelerinin
içinden objektif kriterlerle seçilenleri nitelikli sanayi bölgelerine
dönüştürün. Bölgeler arası dengesizlikleri gidermek için 5084
sayılı Yasanın süresini uzatınız. Yeni bir planlama
anlayışı içinde, bölgesel teşviklerin sektörel teşvike
dönüşmesini sağlayınız. Sonuç olarak da size tavsiyemiz:
Lafı bırakın, icraat yapın, icraat!
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; reel sektörün Hükûmete ve piyasalara
güveni kalmamıştır. Objektif değerlendirme
kuruluşlarının göstergeleri bu yöndedir. Reel sektörün genel
gidişatı kötü görmesi, özel sektör yatırım
artışının da durmasına neden olmaktadır.
Yatırımlar durma noktasına gelmiş, organize sanayi
bölgeleri sessizliğe bürünmüştür. Yatırımlarını
dikkatle takip eden işverenler artmış, bir iki ay
sonrasını göremez olmuşlardır. Bunun sorumlusu,
sorunların çözümünü erteleyen AKP İktidarıdır. Alınan
geçici çözümler sanayicinin sorunlarını çözmemiştir. Organize
sanayi bölgelerinde gezerseniz göreceksiniz, sorunlar beş maddelik kanunla
çözülecek sorunlar olmaktan çıkmıştır. Konunun hassasiyetle
takip edilmesi gerekmektedir.
Bu
düşüncelerle yüce heyete saygılarımı sunar, saygıyla
selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Emek.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Bursa Milletvekili Sayın Necati Özensoy.
Buyurun
Sayın Özensoy. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 222 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 4üncü maddesiyle ilgili Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün kürsüye
çıkan bütün konuşmacılar gibi ben de bugün şehit olanlara
ve bundan önce şehit olanlara Allahtan rahmet dileyerek bütün şehit
ailelerine de sabır diliyorum. Çünkü her şehit haberi
geldiğinde, bundan önce şehit olan ailelerin
acılarının da bir kez daha tekrarlandığını,
evlatlarının bugün şehit olmuş gibi yine evlerine ateş
düştüğünü biliyorum. Bugünün de, bu konuşmalara bu şekilde
başlamanın son olmasını diliyorum. Ancak Hükûmetin,
Başbakanın ve Hükûmeti temsil eden partinin grup başkan
vekillerinin de dâhil olmak üzere, muhalefetin yaptığı çözüm
önerilerine hakaretle cevap vermek yerine onları biraz dikkate alarak Meclisin
de bu konularda yapması gereken bir şeyler olduğunu
hatırlaması ve Meclis içinde gerekiyorsa, özellikle profesyonel
askerlik ve Terörle Mücadele Yasasında Mecliste bir şeyler
yapılması için bir an önce harekete geçmelerini buradan talep
ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz bu tasarıya
baktığımızda
OSB içinde yer alan müteşebbislerden
muhtelif zamanlarda sözlü ve yazılı olarak intikal eden talep ve
sorunların değerlendirilmesi sonucunda kanunda tespit edilen
eksikliklerin giderilmesi ile yeni ihtiyaçların
karşılanmasında ekonomik, sosyal ve mevcut çevresel fayda
görülerek; planlı bir şekilde yürütülen OSBlerde faaliyet gösteren
firmaların ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla
ticaret, sağlık, eğitim, lojistik ve benzeri faaliyetlerin
birlikte planlanması
diye devam eden genel gerekçeler var. Elbette, bu
yasada yapılacak birtakım değişikliklerin mutlaka bu
OSBlere fayda getirecek kısmi yerleri vardır, ama yapılan bu
değişiklikler bize göre eksiktir. OSBlerin beklentileriyle alakalı
Ben de eski bir sanayici olarak, hâlen onlarla görüşmelerimi sürdüren bir
insan olarak bu bahsedilen yazılı, sözlü görüşmelerin
dışında son olarak sanayicilerle görüştüğümde,
yapılan bu yasa değişikliklerinden ziyade -bana
aktardıkları- daha önemli gördükleri OSBlerin beklentilerini
sizlerle ve Sayın Bakanımla paylaşmak istiyorum.
Bir: BOTAŞ,
Nisan 2008 tarihinde taşıma bedellerine yüzde 200 zam
yapmış. Yani, Bursada -Bursa açısından
değerlendirirsek- Çalıkın sahip olduğu Bursagaz
taşıma bedellerini 2ye katlamış, ama Mart 2008 tarihinde
OSBlerin yüzde 3 komisyonu yüzde 1e düşürülerek yıl ortasında
bütçelerini altüst etmiş bulunmaktalar. Yine EPDK, Ocak 2008 tarihinde
elektrik dağıtım lisansı vermiş ve
anlaşılmaz bir şekilde çapraz sübvansiyonu kaldırmıştır.
Hükûmet, bizzat kendi yaptığı çapraz sübvansiyonu bizden
esirgemiştir. diyor OSB Başkanı.
Devletten hiçbir
maddi-manevi katkı almadan ülkemizin sanayileşmesi için
çırpınan OSB'lerin gelirlerine bu derece müdahale edilmesi
anlaşılmaz bir şeydir. Ülkemizde doğru giden birkaç
işten bir tanesi olan OSB yapılanmalarına da köstek
olunmaması gerekir.
Ayrıca,
sanayicilerimizin elektrik faturalarında, bölgemizde hiçbir işlevi
olmayan belediyeler için yüzde 1, sanayi üretimiyle uzaktan yakından
alakası olmayan TRT için yüzde 2 ve enerji fonu adı altında
yüzde 1 tahsilat yapılmaktadır. Konutlara ve ticarethanelere normal
sayılacak bu tahsilatların OSB'lerden kaldırılması
şarttır. Bunun yerine, çok ihtiyaç duyulan nitelikli teknik eleman
yetiştirilmesi için OSB'lerin harcama yapması engellenmemelidir.
Üretimde en önemli unsurlardan biri olan nitelikli insan gücü eksikliğini
gidermek, OSB'lerin en azından kendi bölgelerindeki eleman
ihtiyacını karşılamak için yatırım
yapmasının önü açılmalıdır. Mesela TRTnin yüzde
2lik fonu kaldırılıp yerine eğitim fonu, yine OSBlerin
kullanacağı eğitim fonu getirilebilir. diyor bir OSB
başkanı. Diğer OSB başkanlarıyla da
görüştüğümde bundan farklı şeyler ifade etmediler.
Tabii, Bursa OSB
anlamında bir ilk olmuş. Benim doğduğum yıl, 1961
yılında Türkiye'de ilk defa bir OSB kurulmuş ve bu, Türkiye'ye
örnek olarak bugüne kadar gelmiş. Yine Bursa, Türkiye'de en çok OSB'yi
barındıran, yani on üç tane OSB'si bulunan bir il. Bu OSB'lere,
şu anda yine dört yeni OSB katılmak üzere. Mevcut OSB'lerde 3.156
hektarda faaliyet gösteren dokuz yüz elli dokuz firmada toplam 102.500
kişi çalışmakta. Dolayısıyla, bu anlamda, bu OSB'lerin
öneminin ne kadar olduğu burada açık ve net bir şekilde durmakta.
OSBlerde yine
zaman zaman gördüğümüz eksiklikleri onlarla
paylaştıklarımızı ve OSBlerin işleyişi
noktasındaki birtakım aksaklıkları da elbette
konuştuk. Bu kanun, değiştirilen yasa tasarısı, belki
OSBlerle ilgili günübirlik, bugünü kurtaran birtakım şeyler
yapacaktır ama şu anda sanayicinin içinde bulunduğu durumu,
özellikle küresel krizle alakalı karşı karşıya
kaldığı sorunların hiçbirini çözmeyecektir.
Ben, zaman zaman
-son dönemde özellikle- küresel kriz başladığında
gazetelerden Hükûmetin beyanatlarını izlediğimizde
şaşırdığımız beyanatlar da oluyor. Mesela,
Sayın Başbakan Küresel kriz karşısında Amerikada
Mortgage var, bizde TOKİ var. diye bir beyanat vermişti. Ben
şahsen -onu gazeteden okudum- herhâlde bunu sözlü olarak
Bir beyanat
olarak kabul etmiyorum. Yani, bir başbakanın, Türkiye Cumhuriyeti
Devleti Başbakanının böyle bir beyanat verdiğine
doğrusu ihtimal bile vermiyorum.
Yine, Sayın
Başbakanın katıldığı, sanayicilerle,
ihracatçılarla alakalı toplantılarda Kriz
çığırtkanlarına prim vermeyin. şeklinde birtakım
beyanatları oldu ama biz sanayicilerle görüştüğümüzde, bire bir
konuşmalar yaptığımızda, maalesef, sanayiciler, ne
kadar derin bir uçurumun içinde olduklarını, çok büyük
sıkıntılarının olduğunu bizlere daha açık ve
net bir şekilde ifade ediyorlar. Bakın, işin daha acı
tarafı, bu iktidar partisi milletvekillerinin veya yetkililerinin
kulağına geliyor mu bilmiyorum ama, sanayiciler, ticaret
erbapları sıkıntılarını açıkça ifade
etmekten çekiniyorlar. Yani, Hükûmet tarafından başlarına bir
şey gelir, iyisi mi ben sıkıntılardan çok fazla
bahsetmeyeyim veya öne çıkmayayım diye açık açık bize bu
konuları ifade eden sanayicilerin olduğunu söylemek istiyorum.
Biraz önce
Sayın Bakan KOSGEBten, kredilerden bahsetti. Tabii KOSGEB bu iktidar
döneminde de kurulmadı, yıllardır var ancak KOSGEBin
yaptığı uygulamalarda elbette sıkıntılar var,
bunları da Sayın Bakanın ve buradaki milletvekillerinin
bilmesinde fayda var. Ben KİT Komisyonundayım, en son KOSGEBi
denetlerken sanayicilere verilen yine faizsiz yaklaşık 600
milyarlık bir krediyle alakalı alınan o teklifler ve kriter
ortaya konulduğunda içime doğrusu bir şüphe düştü. Orada
da, KİT Komisyonunda da sordum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
NECATİ
ÖZENSOY (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
O verilen
kredilerdeki kriter şuydu: Başvurusu sırası. Yani
sanayiciler dosyalarını hazırlayıp verdiğinde o
imalatçı olması vesairesi falan onlar da kriterlerin içerisinde
elbette ama bakın başvuru sırasına göre bu krediler
dağıtıldı. Böyle bir kriter Avrupada veya yurt
dışındaki o hipermarketlerde zaman zaman o yapılan
dampingli mallarda milletin hücum ettiği, önde gidenin malı
aldığı gibi bir şeyi çağrıştırdı
bende. Yani KOSGEB daha objektif kriterlerle bu tür kredileri sanayicilere
destek olmak üzere verecekse bu kredileri de verirken bu kriterlere dikkat
etmeli. Bu tür şikâyetler de bizzat sanayiciler tarafından
yapılıyor ve yapılmakta.
Bu yasanın
ben hayırlara vesile olmasını diliyor, saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Özensoy.
Şahıslar
adına ilk söz Aydın Milletvekili Sayın Recep Tanere aittir.
Buyurun
Sayın Taner.
RECEP TANER
(Aydın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 222 sıra sayılı Kanun Tasarısının
4üncü maddesiyle ilgili şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
başlarken bugün Hakkâride şehit olan askerlerimize Cenabı
Allahtan rahmet, kederli ailelerine, tüm şehit ailelerine
başsağlığı, yüce milletimize de sabır ve metanet
diliyorum.
Bu madde, mevcut
4562 sayılı OSB Kanununun 18inci maddesinin beşinci
fıkrasına bir ek düzenleme getirmektedir. Bu düzenlemeyle de
katılımcılara geri alım hakkı şerhi
kaldırılarak tapu verilmesi durumunda tapunun ne şekilde
verileceği konusu düzenlenmekte ve yeni düzenlemeyle
taşınmazın, icraen satışı dâhil, üçüncü
şahıslara devrinde OSBden uygunluk görüşü alınarak bu yeni
düzenleme yapılmaktadır. Bununla yeni katılımcılara
eski katılımcının vermiş olduğu taahhütler aynen
aktarılmakta ve bu düzenlemeyle OSBde plan bütünlüğü ve tapu
işlemlerinde de birliktelik sağlanmaya
çalışılmaktadır. Böylesine bir yasal boşluğun
düzenlenmesi bu maddeyle giderilmiş olacaktır.
Değerli
milletvekilleri, ilim olan Aydında 1976 yılında başlanan
ve 1990lı yılların sonlarına doğru
tamamlanmış olan ve faaliyete geçen Aydın Organize Sanayi
Bölgesi ve ilin sanayicilerince 1980li yıllarda başlanan, 1996
yılında da sanayi bölgesi statüsüne kavuşan ASTİM Organize
Sanayi Bölgesi eksikleriyle birlikte şu anda faaliyetine devam etmektedir.
Ama ne yazık ki Aydındaki diğer Organize Sanayi Bölgeleri ki
Nazilli, Söke, Ortaklar, Çine, Buharkent organize sanayi bölgeleri Maalesef bu
Hükûmet döneminde yeterince desteklenmemekte ve ilerleyememektedir.
Organize sanayi
bölgelerinin kamulaştırma ve altyapı sorunları en önemli
sorunlarıdır. Bu konularda her ilçedeki organize sanayi bölgeleri
maalesef çok büyük sıkıntılar yaşamaktadır. OSBlerin
kuruluşlarıyla ilgili aşamada her ilçeye OSB yerine, bunların
bir öncelik sırasıyla yapılması çok daha verimli ve
faydalı olacaktır kanaatindeyim.
Diğer
yandan, ilim olan Aydın, jeotermal kaynaklar açısından çok
zengin bir bölgedir. Aydında kuruluş aşamasında olan
tarıma dayalı ihtisas organize sanayi bölgeleri olan Köşk -Ege
Sera- İhtisas Organize Sanayi Bölgesi ve Çine Süt, Sultanhisar
Seracılık Organize Sanayi Bölgeleri de maalesef çok yavaş
ilerlemektedir.
Değerli
milletvekilleri, Aydın bir tarım ilidir. Tarım sektörüne ve
üreticiye Hükûmetin bakış açısı malum. Ürün girdi
maliyetlerinde son bir yılda yüzde 50 ile yüzde 150 arasında
artış yaşanırken, ürün satış bedelleri, maalesef,
geçen yılki seviyelerde veya daha altındadır. Çiftçilere destek
kapsamında verilen primler ise, maalesef, destek olmaktan
çıkmış, sembolik rakamlar hâline düşmüştür. Böylesine
bir ortamda, jeotermal kaynakların, tarıma dayalı ihtisas
organize sanayi bölgelerinin gelişmesi ve tarımın emrine
verilmesi için acil olarak programa alınması ve bitirilmesi
gerekmektedir.
Sanayicilerimiz
Hükûmetin uyguladığı yüksek faiz ve düşük kur
politikalarıyla maalesef 2006 yılından bu yana gizli bir kriz
yaşamaktadır. Yaşanan gizli krizin küresel krizle
desteklendiği ortamda, OSBlere tanınan elektrik fiyatlarındaki
indirimin kaldırılması, doğal gazdaki indirimin
düşürülmesi, maalesef, sanayi kesimine çok büyük darbe olmuştur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
RECEP TANER
(Devamla) Teşekkür ederim.
Hükûmetin karar
vermesi gereken şey: Sanayisiyle, tarımıyla üretim ekonomisinden
yana politikaları mı destekleyecek yoksa şu andaki mevcut
durumda olduğu gibi tüketim ekonomisinden ve rantiyeden yana mı
olacak? Buna bir an önce karar vermesi lazım.
Ben, yine de
çıkacak olan kanunun milletimize hayırlar getirmesini diliyor, bu
duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Taner.
Şahıslar
adına ikinci söz hakkı Gaziantep Milletvekili Sayın Mehmet
Erdoğana aittir.
Buyurun
Sayın Erdoğan. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET
ERDOĞAN (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 222 sıra sayılı Organize Sanayi Bölgeleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 4üncü maddesi hakkında şahsım
adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
4562
sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu 12 Nisan 2000 tarihli ve
24025 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe
girmiştir. Kanunun yayımlandığı tarihten günümüze
kadar geçen zaman içerisinde gerek organize sanayi bölgeleri tüzel
kişiliklerinden ve Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşundan gerekse
sivil toplum kuruluşlarından ve organize sanayi bölgeleri içinde yer
alan müteşebbislerden muhtelif zamanlarda sözlü ve yazılı olarak
intikal eden talep ve sorunların değerlendirilmesi, akabinde kanunda
tespit edilen eksikliklerin giderilmesiyle yeni ihtiyaçların
karşılanmasında ekonomik, sosyal ve mevcut çevresel fayda
görülmüştür. Sanayinin etkinliğini ve kentte düzenli yerleşmeyi
sağlamak amacıyla sanayi kuruluşlarının
ulaşım, kentsel arazi, enerji, yakıt, su, ham madde gibi
altyapı ve gereksinimlerle ilgili kolaylıkları bir arada
bulunduran, özel olarak planlanan ve planlarda yer verilen bölge türüne
organize sanayi bölgeleri denildiğine göre bu sanayi bölgelerimizden
daha fazla faydalanabilmek için, sıkıntıları çözebilmek
için bu tasarı hazırlanmıştır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bilindiği gibi, ülkemizde
sanayinin gelişmesinde çok önemli bir rol üstlenen organize sanayi bölgeleri
kuruluş sayıları itibarıyla 255e
ulaşmıştır. 1960lı yıllardan itibaren
başlayan organize sanayi bölgeleri uygulamalarına bu dönemde büyük
önem verilerek organize sanayi bölgeleri sorunları ele
alınmış, uygulamada meydana gelen aksaklıkların
ortadan kaldırılması yönünde gerekli kanun ve yönetmelik
düzenleme çalışmalarına ağırlık verilmiştir.
Sanayi ve Ticaret
Bakanlığımızca bugüne kadar kredi desteğiyle
altyapı inşaatları tamamlanarak hizmete sunulan 107 adet
organize sanayi bölgesi projesinde 46.250 işletme yer almakta olup,
747.314 kişiye iş imkânı sağlanmıştır.
Bakanlığın 2008 yılı organize sanayi bölgesi
başlangıç ödeneği 66 milyon 500 bin YTL iken, yıl içinde sağlanan
yüzde 78lik artışla, 51 milyon 850 bin YTL ek ödenekle toplam 118
milyon 410 bin YTLye ulaşmıştır. Bu ödenek çerçevesinde
100 adet organize sanayi bölgesi projesi altyapı inşaatları
yürütülmektedir. Gaziantepte de 4 organize sanayi bölgesi mevcuttur. Bunlardan
4. Organize Sanayi doluluk oranı tamamlanmak üzeredir.
Bu yıl sonu
itibarıyla 15 adet organize sanayi bölgesi tamamlanarak ülkemizin ve
sanayicimizin hizmetine sunulacaktır. Tamamlanacak olan bu projelerden 2
adedi teşvik kapsamındaki illerde yer alan Bayburt ve Nizip organize
sanayi bölgeleridir.
Diğer
taraftan, yine, teşvik kapsamında bulunan illerdeki organize sanayi
bölgelerinde yatırımcılara bedelsiz arsa tahsisi
uygulamaları yürütülerek 766 adet işletmenin faaliyete geçmesi ve 623
adet tesisin de inşaatına başlanması sağlanmıştır.
Bu oluşum sanayi için bir sinerji oluşturmaktadır.
Organize sanayi
bölgelerinde yatırım yapmak isteyen, ancak arsa alma ve sermaye
yönünden sıkıntı çeken işletmelere kiracı olarak
faaliyette bulunmaları imkânı sağlanmıştır. Bu
bölgelerde yer alacak kiracılar da kanundaki tüm yükümlülükleri
taşıyacaklarından ve bu kanunun özü olan işletme
kuruluşu ve istihdam artırmaya katkı
sağlayacağından, kiracılık imkânıyla organize
sanayi bölgelerinin doluluk oranları daha da artacaktır.
Tasarının
4üncü maddesinde sanayi tesislerine yatırım ve işletme kredisi
veren kredi alacaklısı firmalara icra hâlinde tesisi satın alma
ve sonrasında organize sanayi bölgelerinin kuruluş protokolünde yer
alan ve önceden belirtilen gerçek ve tüzel kişilere satabilme veya kiraya
verme imkânı getirilerek kredi mekanizmasının önündeki engeller
kaldırılmıştır.
Bu genel
değerlendirme çerçevesinde organize sanayi bölgelerinin önemine binaen
yapılan çalışmalara baktığımızda, 1999-2000
yılları arasında 31 adet organize sanayi bölgesi projesi
tamamlanırken 43 adet yeni organize sanayi bölgesi projesi de
kredilendirme kapsamına alınmıştır. 2003ten bugüne
kadar ise 57 adet organize sanayi bölgesi projesi tamamlanırken 91 adet
yeni organize sanayi bölgesi projesi de kredilendirme kapsamına alınmıştır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
MEHMET
ERDOĞAN (Devamla) Görüldüğü gibi, dönemler itibarıyla
bakıldığında, tamamlanan organize sanayi bölgeleri
projelerinde yüzde 84 oranında, kredilendirme açısından
baktığımızda da yüzde 1,11 oranında bir
artış ortaya çıkmaktadır.
Bu demektir ki bu
dönemde organize sanayi bölgeleri kavramı daha iyi
anlaşılmış, gelişmiş ülkelerle rekabet edebilme
ortamının sağlanması yönünde sanayicilerimize
çağdaş, çevreyle uyumlu ve planlı yatırım imkânı
sağlanmıştır.
Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının 2009 yılı yatırım
programı teklifinde ise organize sanayi bölgeleri projelerine, GAP
kapsamındakilere 48 milyon 875 bin YTL, diğer yörelerdeki OSBlere de
67 milyon 746 bin YTL olmak üzere toplam 116 milyon 621 bin YTL ödenek tahsis
edilmiştir.
Bu kanun
değişikliği yapılarak OSBlerin sorunlarının
çözümlenmesi yönünde yapılan çalışmaların OSBlerde yeni
açılımlara neden olacağı ve bölgeler vasıtasıyla
ekonomik kalkınmanın ivme kazanacağı görülmekte olup bu
çalışmalarından dolayı Sanayi ve Ticaret
Bakanımız Sayın Zafer Çağlayanı kutlar, yasa
teklifinin ülkemize hayırlı olmasını diler, saygılar
sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Erdoğan.
Madde üzerinde
soru-cevap işlemine geçiyoruz.
Sayın
Tankut
YILMAZ TANKUT
(Adana) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, esnaf ve sanatkârlarımıza kullandırılan
kredilerin 2003 ve 2008 arası dönemde önceki dönemlere göre 17-20 kat
fazlalaştığını ifade ettiniz. Şimdi sormak
istiyorum: Verilen kredilerdeki bu yüksek artış hızı bugün
esnaf ve imalatçılarımızın çok iyi bir durumda
olduğunun mu, yoksa bugün itibarıyla hemen hemen bütün imalatçı
esnaf ve sanatkârlarımızın kredi kullanamadan yaşayamayacak
duruma düşmelerinin mi bir göstergesidir? Bu konudaki samimi
düşünceniz nedir? Öğrenmek istiyorum.
Yine, önceki
konuşmanızda teşvik ile ilgili sorulan soruları cevaplarken
girişimci bilgi sistemi ile sanayi envanterinin
çıkartıldığını ve bunu çok önemsediğinizi
ifade ettiniz. Biz de önemsiyoruz. Bu bilgilere dayalı olarak teşvik
sisteminin bölgesel, sektörel ve projeye dayalı olarak
düzenleneceğini ifade ettiniz, belirttiniz. Söz konusu bu düzenlemeleri
tahminî olarak ne kadarlık bir zaman dilimi içerisinde
gerçekleştirebileceksiniz? Bu konuda bir bilgi verebilirseniz çok memnun
oluruz.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN -
Sayın Doğru
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
OSBnin
bulunduğu yerlerde yangın felaketleri ve sağlık
teşkilatıyla ilgili sıkıntılar vardır. OSBlerde
itfaiye kurulmasını ve sağlık ocakları gibi
sağlık teşkilatlarının kurulmasını
düşünüyor musunuz?
Bir ikinci sorum
da
KOBİ ve esnafa sıfır faizli kredi verildiği ifade
edilmektedir. Türkiye genelinde kaç esnafa bu sıfır faizli kredi
verildi? Ayrıca il olarak da Tokat ilinde kaç kişiye sıfır
faizli kredi verilmiştir? Bunu öğrenmek istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Çalış
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, OSB yönetimlerine verilen görevler ve gelirlerine
baktığımız zaman gerçekten bu görevleri yerine getirmeleri
imkânsız gibi görünüyor. OSBlerin gelirlerini artırıcı
veya bazı yükümlülüklerinden muafiyet getirici, teşvik edici ne gibi
çalışmalarınız var? Bunları öğrenmek istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Bakan
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Efendim,
öncelikle şunu ifade edeyim: Bu yeni getirilmiş olan tasarıda ve
kabul ettiğimiz, üzerinde görüşme yapmış olduğumuz
1inci madde bir taraftan eğitim, bir taraftan da sağlık
imkânını getirmiştir. Daha evvel, organize sanayi bölgelerinde
bir sağlık merkezi kurulması, bir ticaret merkezi
kurulması, bir eğitim merkezi kurulması imkânı yoktu.
Yapanlar da yapmışlarsa bunu kanun dışı
yapmışlardı ama zaten biraz evvel görüştüğümüz ve
kabul etmiş olduğumuz madde düzenlemesiyle, organize sanayi
bölgelerinde sağlık, eğitim başta olmak üzere, küçük
tamirat atölyelerini de kapsayacak şekilde, belli bir alan için bir imkân
getirildi. Bu bir kere, hem sağlıkla ilgili gelişmeler hem
eğitimle ilgili yapılacak olan çalışmalar
açısından son derece önemli.
Şunu çok net
ifade edeyim ki meslekî eğitim konusu, yirmi yedi yıllık
sanayicilik yapmış olduğum dönemde benim hep birinci öncelikli
problemim olmuştur ve mesleki eğitim konusu Türkiyedeki,
aslında, işsizliğin en temel boyutlarından biri çünkü
istihdamın arzı ile talebi arasındaki çakışmamanın
ortaya çıkarmış olduğu işsizlik bir sonuç olarak hep
ortaya çıkmıştır. Bunun nedeni de geçmişte bir
istihdam stratejisinin olmayışı, bir istihdam envanterinin
olmayışı ve bir iş gücü planlamasının
olmayışının temel göstergesidir.
Bu noktadan
hareketle, bir taraftan iş gücü planlaması, istihdam envanteri yapılması
çalışmaları ilgili Bakanlık tarafından
yapılırken yine yüce Meclisimizden üç ay önce çıkmış
bulunan istihdam paketi ve sosyal güvenlik reformundaki düzenlemelerle çok
somut adımlar atılmıştır. Ben bunları tekrar
hatırlatmak istiyorum.
Özellikle nitelikli
eleman yetiştirilmesi ve sanayicinin kendine ihtiyaç duymuş
olduğu alanlarda yeterli eleman yetiştirilmesi noktasında,
organize sanayi bölgeleri başta olmak üzere aktif iş gücü
programı dediğimiz ve 300 milyon YTL İşsizlik
Sigortası Fonundan kaynak aktarılan çalışma, konu
yürürlüğe girmiştir. Bu noktada, illerde kurulan il istihdam
ofisleri, il istihdam büroları, her ilin kendine has ticaret, sanayi veya
diğer hizmetler alanındaki istihdam taleplerini, istihdam
ihtiyaçlarını belirleyecek, âdeta her ile aynı bir iş gücü
planlaması yapan sistemi ortadan kaldırıp bunun yerine her ilin,
her organize sanayi bölgesinin, her küçük sanayi sitesinin, oradaki
yatırımcıların ihtiyacına cevap verebilecek bir
sistemi getirmiştir. Bu, gerçekten son derece önemli bir
çalışmadır ve bunun çalışmaları
başlamıştır.
Yine, ben, oda
başkanlığı yaptığım dönemde Sincan Organize
Sanayi Bölgesinde bu konuyla ilgili çalışmayı
yapmıştım. Bu konudaki çalışmayı yapmak için
aslında organize sanayi bölgelerinin arkasında bir kanun
düzenlemesine de gerek yoktu. Yani organize sanayi bölgeleri, ticaret ve sanayi
odaları, esnaf odaları, esnaf birlikleri bunu zaten doğal bir
görev olarak yapmak zorundadırlar ve yapmalıdırlar ki kanun
düzenlemesiyle beraber bu artık kanuni bir hâle getirilmiştir.
Dolayısıyla, burada iş gücü planlamasında önemli bir mesafe
katedilecektir.
Bunun yanı
sıra girişimci bilgi sistemi
Geçmiş dönemlerde sanayi
envanteri denilen sonradan adına sanayi bilgi sistemi denilen sistemin
adının yerine girişimci bilgi sistemi koyduk. Bunun sebebi
şu: Sanayi envanteri dediğimiz zaman Türkiyede sadece 302 bin
sanayi işletmesinin bir envanter çalışması
yapılıyormuş gibi bir bilgi sistemi ortaya
çıkarılacaktı. Oysa, biz, 2 milyon 10 bin işletmenin
-serbest meslek erbabı hariçtir bundan- ve 2007 sonu itibarıyla 2
milyon 10 bin işletmenin bütün taramalarını, sektörel ve
bölgesel taramalarını yaptık ve dolayısıyla, hem
ticaret hem hizmetler hem de sanayi sektöründeki yani tüm mükellefiyetler
alanındaki işletmelerin tamamının bilgi sistemi olan
girişimci bilgi sistemini yaptık. Ekim ayı sonuna kadar da
sanayi stratejisi, sektörler bazında strateji planları
hazırlanıyor. Daha evvel de ifade edildiği gibi -ki bu konuda başka
milletvekillerimiz de sorduğu için genel bir cevap olsun diye söylüyorum-
bu yıl sonunda 5084 bitiyor belirlenmiş olan illerde ve 5084
uygulaması bitmeden yeni teşvik sistemi devreye girecektir. Yani
tekrar ifade edersem, yeni teşvik sistemine Türkiye 1 Ocak 2009
itibarıyla girmiş olacaktır. Bu, zaten daha evvel de deklare
edilmiş ve daha evvel de planlanmış olan bir
çalışmaydı.
Bunun yanı
sıra -yine biraz evvel sorulduğu için söylüyorum- Krediler neden
alınıyor? Krediler neden alınır? Krediler, esnaf ve
sanatkâr geliştikçe, esnaf ve sanatkâr sayısı arttıkça,
yatırım arttıkça, üretim arttıkça, tüketim arttıkça
krediye ihtiyaçlar artar. Çok net ifade olsun diye söylüyorum: Bugün
bankacılık sisteminin açmış olduğu ticari kredilerin
miktarı 350 milyar YTLdir. Bunu geçmiş yıllara mukayese
ettiğimiz zaman çok önemli gelişmeler olduğunu görürüz. Kredi
hacmindeki artış yeni yatırımlar, yeni yapılanmalar
Şunu da
bileceğiz ki bugün gelmiş olduğumuz noktada bir yapısal
değişim ve dönüşüm sürecinden geçiyoruz. Bu yapısal
değişim
Dünyadaki global bir krizin dünyanın bütün ülkelerini
nasıl etkilediği hep beraber görüyoruz. Globalleşmenin ne
olduğunu görüyoruz. Dünyanın bu gelişmelerine Türkiyenin de
kayıtsız kalması mümkün değil ve gerek esnaf-sanatkârda gerek
KOBİlerdeki değişmelere paralel olarak tabii ki kredi
ihtiyaçları artacaktır. Bu kredi ihtiyaçları yerine
getirilecektir.
Bir şey daha
söyleyeyim eksik kalmasın diye, değerli
arkadaşlarımın, milletvekillerimizin bahsetmiş olduğu
konularla ilgili olarak: Efendim, KOSGEB kredilerini verirken sıraya göre
veriliyor dedi çok değerli sayın milletvekilim. Kendisi de eski
sanayici. Şimdi, ben bin artı bin KOBİ diye, bin orta ileri
teknolojide, bin orta düşük teknolojide KOBİye kredi vereceksem,
eğer bu krediyi almaya da en az 20-25 bin KOBİ hak kazanıyorsa
objektif değerlendirmeyi nasıl yapacağım? O zaman burada
ilk gelen -Avrupa Birliği projeleri de böyledir- ilk alır
şekliyle herkesin eşit yarışacağı, objektif ve
kriterleri her şeyden evvel belli olmuş ve bittiği zaman da
noter tespiti olarak yaptırdığımız başvurular
üzerinden hareket ediliyor. Daha sonraki başvurular,
yapılmış başvurularda uymayanlar varsa onun yerine
sıradan devam ederek geliyor.
Bunun
dışında başka bir objektif kriteri benim yirmi yedi
yıllık sanayicilik geçmişim ve yapmış olduğum
yöneticilik ve arkadaşlarımla yapmış olduğumuz
değerlendirmede
Bin adet KOBİ veya 5 bin esnaf-sanatkâra kredi
verilmesi veya 6.500 ihracatçıya, KOBİye destek verilmesi
noktasında sıralama yapmak, onların içinden seçmek son derece
güçtür. O zaman birden başlayarak müracaat sayısına göre yapmak
bu işin doğrusu olduğu için, son derece de
Bana en azından
bugüne kadar hiçbir şikâyet de gelmedi. Bunu çok net ifade ediyorum. 20
bine yakın firmaya kredi kullandırdık bu çerçevede. Onun için
bunun da doğru olduğunu ifade ediyorum.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Madde üzerinde
bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 222 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 4
üncü maddesi ile değiştirilen 4562 sayılı Kanunun 18 inci
maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
Yaşar Tüzün |
Ali İhsan Köktürk |
Hüsnü Çöllü |
|
|
Bilecik |
Zonguldak |
Antalya |
|
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Necla Arat |
Tayfur Süner |
|
|
Malatya |
İstanbul |
Antalya |
Katılımcılar
arsa tahsisi veya satışının yapıldığı
tarihten itibaren üç yıl içinde OSBde faaliyete
başlamadıkları takdirde yapılan arsa tahsisi iptal edilir
ve satış bedeli faiz ödenmeksizin geri ödenir.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu önergeye?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Sayın
Başkanım, zaten, bu, yönetmelikte düzenlenen ve hâlihazırda bir
yönetmelik çerçevesinde yapılan şeydir. Her yönetmeliği yasa
hâline getirmenin gereği de, faydası da yoktur. Onun için
katılmıyoruz.
BAŞKAN
Bilecik Milletvekili Sayın Tüzün, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
YAŞAR TÜZÜN
(Bilecik) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; 4üncü maddede vermiş olduğumuz önergemizi
açıklığa, gündeme getirmek için söz almış bulunuyorum.
Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, bizler yasama üyeleri
olarak tabii yürütmeden gelen her türlü tasarıyı kabul edeceğiz
ve onların istediği doğrultuda karar vereceğiz
anlamına asla gelmemeli. Bu önergemizde bizlerin söylemek istediği,
organize sanayi bölgelerinde arsa satın alan sanayicilerimizin verilen
süre içerisinde sorumluluklarını yerine getirmediği takdirde,
yani üç yıl içerisinde fabrikasını hizmete
açmadığı takdirde, kiralamadığı takdirde,
devretmediği takdirde boş bulunan o arsanın organize sanayi
bölgelerinin yönetimlerine yetki verilmesi konusunda. 250yi geçkin Türkiyede
organize sanayi bölgesi var. Ancak bunların yüzde 70i, yüzde 80i
maalesef yüzde 50, yüzde 40 üretimle hizmetine devam ediyor.
Dolayısıyla bu önergemiz de organize sanayi bölgelerinde tahsis
edilen yerlere satış bedeli ne ise yönetim kurullarına bu
yetkinin verilmesi konusundaydı. Doğrusu aslında buydu.
Komisyonumuzun ve Hükûmetimizin neden katılmadığını da
anlamış değilim. Çünkü değerli arkadaşlarım, 4562
sayılı Kanunda organize sanayi bölgelerinin yönetimlerinin uygulama
hakları vardır ancak yaptırım güçleri yoktur. Bu önergeyle
organize sanayi bölgelerinin yönetimlerine yaptırım gücü veriyor
idik. Bu önergemizin aslında yüce Meclis tarafından kabul
edilmemesini gerektiren hiçbir sebep yoktur. Ben önergemizin kabulü yönünde
milletvekillerimizin oy kullanacağına yürekten inanıyorum.
Sayın
Başkanım, önergemin oylanmasında da karar yeter sayısı
istiyorum.
Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın Tüzün,
karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.42
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa),
Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 7nci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
222 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Tasarının
4üncü maddesinde Bilecik Milletvekili Sayın Yaşar Tüzün ve
arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
5inci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 5- 4562
sayılı Kanunun 26 ncı maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki madde eklenmiştir.
Tarıma
Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri
MADDE 26/A-
Tarım ve sanayi sektörünün entegrasyonunu sağlamaya yönelik
tarıma dayalı sanayi girdisini oluşturan bitkisel ve hayvansal
üretimin ve bunların işlenmesine yönelik sanayi tesislerinin yer
alabileceği ve ilgili mevzuatı uyarınca öngörülen biyogüvenlik
tedbirlerine uyulması şartıyla Tarıma Dayalı
İhtisas OSB kurulabilir.
Bu bölgelerin yer
seçimi, kuruluşu, imar planı onayı, faaliyeti,
işleyişi ve denetimine ilişkin usul ve esaslar, Bakanlık
ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından
hazırlanarak yürürlüğe konulacak ayrı bir yönetmelik ile
belirlenir.
BAŞKAN
Madde üzerinde gruplar adına ilk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Adıyaman Milletvekili Sayın Şevket Köseye aittir.
Buyurun
Sayın Köse. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 222 sıra sayılı
Yasa Tasarısının 5inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Sözlerime
başlamadan önce hepinize saygılar sunarım.
Değerli
milletvekilleri, 222 sıra sayılı Yasa
Tasarısının 5inci maddesiyle tarım ve sanayi sektörünün
bütünleşmesi amaçlanmıştır. Bu madde ile yerel
girişimciliğin harekete geçirilmesi, istihdam açısından
önem taşıyan yatırımların
yaygınlaştırılması istenmektedir. Yalnız bu
organize sanayi bölgeleri diğer uygulamalara örnek olması
amacıyla pilot projeler bazında uygulanacaktır.
Değerli
arkadaşlar, tarıma dayalı organize sanayi bölgesi
uygulaması besicilik, süt sığırcılığı,
seracılık ve çiçekçilik alanlarında 1998 yılından bu
yana Sanayi ve Ticaret Bakanlığından gelen talepler üzerine
biçimlendirilmiştir ancak tam on yıldır yasaya bu konuyla ilgili
ekleme yapılmadığından, tarıma dayalı organize
sanayi bölgesi talepleri değerlendirilmemiştir. Şimdiye kadar
tarıma dayalı organize sanayi bölgesi kurulması için tam 52
başvuru olmuş, bu başvurulardan sadece 10 tanesi yer
bulabilmiştir. Umarım tarıma dayalı organize sanayi
bölgeleri konusu hâlâ bitirilmeyen GAPa benzemez.
Her geçen gün
üretimden uzaklaşan, sanayisi montaja dayanan, tarım ve
hayvancılığında her geçen gün dışarıya
bağımlı hâle gelen ülkemizde tarıma dayalı organize
sanayi bölgesinin açılması tek başına yetmeyecektir. Her
şeyden önce tarım ve sanayinin temel sorunlarının çözülmesi
gerekmektedir.
Sayın
milletvekilleri, kendi seçim bölgem Adıyaman ve içerisinde olduğu GAP
bölgesi bu konuda en önemli örneklerden biridir. Bakınız, GAP
bölgesinde yaklaşık 7,5 milyon nüfus vardır, sanayide ise
yalnız 84 bin civarında nüfus istihdam edilmektedir. Bunun 52 bini
sadece Gazianteptedir. Diğer kalan rakam ise GAP bölgesindeki sekiz ili
kapsamaktadır. Bu da yetmiyormuş gibi kotalar, ithalat ve benzeri
nedenlerle üretim sürekli olarak azalmaktadır.
Şimdi,
tarıma dayalı sanayinin ve ülkemiz ihracatının en önemli
ayaklarından biri olan tekstil sektörüne bakalım. Yoğun
emeğe dayalı bu sektörde 2 ila 2,5 milyon kişi istihdam
edilmektedir. Dolayısıyla bu sektörümüz, Türkiyede 10 milyon
insanın ekmek yediği çok büyük bir sektördür. Bu sektörün ayakta
tutulması gerek KOSGEB destekleri gerek bankaların KOBİ
destekleri ve gerekse Hükûmetin teşvik yasalarıyla
olanaklıdır.
Sayın
milletvekilleri, çiftçilerimizin desteklenmesi ve tarımın teşvik
edilmesi lazım. Sadece Adıyamanda kuraklık nedeniyle
çiftçilerimizin uğradığı zarar 135 milyon YTLdir.
Tarım ve
sanayi iç içe geçmiş iki sektördür. Birinde yaşanacak gelişme
diğerini de tetikleyecektir. Tarımın ya da sanayinin
gelişmesi için topyekûn bir çalışma gerekmektedir. Bakınız,
Adıyamanda Koçali barajının yapımına hâlâ
başlanmamıştır. Hâlbuki bu baraj bitirildiği takdirde
yaklaşık 27 bin hektar alan sulanacaktır. Dolayısıyla
Adıyamanda sulu tarımda büyük bir gelişme gözlenecektir.
Değerli
milletvekillerim, size soruyorum: Koçali gibi barajlar yapılmadıktan
sonra bölgede tarıma dayalı organize sanayi bölgesi yapmak tek
başına yeterli mi? Elbette ki yeterli değildir. Tarıma
dayalı organize sanayi bölgesi yapalım ama çiftçimizi de sanayicimizi
de perişan etmeyelim ki sanayi bölgesi işe yarasın.
Bakınız, Adıyamanda yaklaşık 2 bin 200 kişi
tarımsal sulama amaçlı elektrik kullanmaktadır. Bu
vatandaşlarımızın anapara ve faiziyle birlikte devlete
toplam 40 milyon YTL borcu bulunmaktadır. Çiftçimiz bu durumda ne
yapsın değerli arkadaşlar? Sayın Maliye Bakanına
soruyorum, henüz bu elektrikten KDV oranının düşürülmesi ya da
çiftçilerin desteklenmesi gibi gündemlerinin olmadığı
yanıtını alıyorum. Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz
tarıma dayalı organize sanayi bölgesine karşı değiliz
hatta geç bile kalındı diyoruz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yaz tatilini fırsat bilerek
altmış gün boyunca seçim bölgem olan Adıyamanda bir sürü
ziyaretlerde bulundum. Bu kapsamda Adıyamanın tüm ilçelerini ve bu
yerleşim yerlerine bağlı yaklaşık yüz elli köyü
ziyaret ettim. Çiftçiyle, esnafla, iş adamıyla yüz yüze
görüştüm. Köylü perişan ve şaşkın. Esnaf ve sanatkâr
kan ağlıyor. Adıyamanda herkesin ortak bir sorunu var, o da
kötüye giden ekonomik durumdur. Çiftçi perişan durumda. Mazot ve gübre fiyatları
sürekli yükseliyor fakat çiftçimize yapılan destekte bu yükselişi
maalesef göremiyoruz. İş adamlarımız hâlâ düzeltilmeyen
teşvik nedeniyle zor günler yaşıyor. Sanayicilerimiz
fabrikalarını kapatarak ya da işçi çıkararak çözüm bulmaya
çalışıyorlar. Dolayısıyla iş
adamlarımız ayakta kalabilmek için inatla direniyorlar.
Değerli
üyeler, yardımların dağıtımı esnasında
Adıyamanda yaşanan görüntüler içler acısıydı.
Yardım alacak yaşlı yurttaşlarımız geceden
itibaren banka önlerinde beklediği gibi, yaşanan izdiham nedeniyle
ezilenler oldu. Bu kötü olay Yoksulların harçlık çilesi devam
ediyor, Birbirlerini ezdiler gibi başlıklarla Adıyaman
basınında manşetlere yansıdı. Ben bunları
söylerken
Bunlar gerçekten -altmış gün dolaştım, gezdim-
Adıyamanda gördüğüm manzaralardı.
Yine benzer
şekilde, Kâhta ilçesinde -Sayın Milletvekilimiz burada, Ahmet
Aydın Bey, belki kendileri de görmüştür, tanık olmuştur
inşallah- kömür yardımı sırasında büyük bir kavga
çıktı, hiçbir önlem alınmadığı için neredeyse kan
dökülecekti. Aç bırakılmış, yoksul düşmüş
Adıyamanlı hemşehrilerim bir lokma ekmek, biraz yakacak için
perişan ediliyor. Bu manzara sadece Adıyamanda değil, öyle
inanıyorum ki Şanlıurfada, Diyarbakırda, Malatyada, yani
tüm Türkiyenin diğer bölgelerinde de geçerlidir. Yardım
yapılırken yaşanan görüntüler içler acısı. Bu
insanlarımız neden bu hâlde? Yani burada asıl sorun, yardım
yapılırken yaşanan kötü olaylar değil, sayın milletvekilleri,
asıl sorun, insanlarımızın yardım alacak duruma
düşürülmeleridir. Milyonlarca insanımız yardımlarla ayakta
durmaktadır. Sosyal devlet, aç bırakıp yardım yapan devlet
değildir, olmamalıdır. Sosyal devlet, asıl olarak,
balık veren değil, balık tutmayı öğreten devlettir. Bu
yaşananlar mutluluk tabloları değildir, olsa olsa, bence utanç
tablolarıdır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekillerim; Adıyamanda en çok
aldığım şikâyetlerden biri de terör ve terörle mücadeleden
doğan zararların karşılanması konusudur.
Adıyamanda, 1/9/2007 tarihinde kendilerine ödeme yapılması için
sulhname imzalanan çok sayıda mağdurun zararı bugüne kadar henüz
ödenmemiştir. Hükûmet bu konuda bir an önce harekete geçmelidir. Bu
konunun sonuna kadar takipçisi olacağıma da söz veriyorum.
Sayın
milletvekillerim, son günlerde bütün dünyada yaşanan ekonomik kriz
şüphesiz bizi de etkilemektedir. Krizi konuşmalıyız ki
çözüm yolları bulabilelim. Her ne kadar Hükûmet tarafından kabul
edilmese de sektörlerde yaşanan daralma ve kapanan şirketler
nedeniyle işsizlik artmaktadır. Bu yılın ikinci
çeyreğinde yatırımlar geriledi yüzde 1,5 oranında. Fert
başına büyüme oranı yüzde 1in altına düşmüştür.
Sanayide üretim düşmüştür.
Değerli
milletvekilleri, yatırımların gerilemesi, büyüme
oranının düşmesi durgunluğun bizzat göstergesidir, ancak
ancak asıl ilginç olan şudur: Göstergeleri okumayıp krize
karşı önlem alınmamasıdır; üstelik Krize
karşı önlem alınmalıdır. diyenleri suçlayarak. Halk
arasında deve kuşu gibi kafayı kuma sokmak biçiminde tasvir edilir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime son verirken hepinizi en
içten saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Köse.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Eskişehir Milletvekili Sayın
Beytullah Asil.
Buyurun
Sayın Asil. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; terörle mücadele, bütün kesimlerin ortak desteği ve
katkısı ile çözülecek bir millî sorundur çünkü her şeyden önce
ortak hayat alanımız olan vatanımızı ve bizi bir arada
tutan müştereklerimizi hedef almaktadır. Biz bu konudaki çözüm
yolunun topyekûn seferberlik anlayışından geçeceğine
inandığımız için Hükûmete önerilerimizi
sıralamış ve bu konunun siyaset üstü bir mesele olduğu
gerçeği ile her türlü desteğe hazır olduğumuzu da ifade
etmiştik. Buradan bir kez daha her türlü desteğe hazır
olduğumuzu ifade ediyorum. Bundan sonra her türlü vebal Hükûmete aittir ve
gereğini yapmayanlarındır.
Gözünün içine
bakıp büyüttüğümüz, bakmaya kıyamadığımız
yiğitlerimiz maalesef bugün de toprağa düşmüştür,
şehadet şerbetini içmişlerdir, sebep olanları Allah
kahretsin. Yiğitlerimize rahmet, yaralılara da acil şifa
diliyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bir ülkede ekonominin
zayıflaması, sadece iş dünyasını değil,
başta tüm halk kesimleri olmak üzere ülkenin tüm siyasi, askerî, stratejik
çıkarlarının da zayıflamasına neden olmaktadır.
Bu tür ekonomiler ise belirsizlik ortamında yeterince büyüyememekte ve
gelişememektedir.
Ekonomik
büyümedeki şartlara paralel olarak Merkez Bankasının faizleri en
üst noktaya yükseltmesi ve cari açıktaki yüksek artış iş
dünyasının, ekonominin geleceğine ilişkin beklentileri de
yeni soru işaretlerinin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
İşte, böyle bir zamanda, organize sanayi bölgeleri tüzel
kişiliklerinden ve organize sanayi bölgeleri üst kuruluşlarından
gerekse sivil toplum kuruluşlarından ve organize sanayi bölgeleri
içinde yer alan müteşebbislerden intikal eden hususlar göz önüne
alınarak tespit edilen eksiklikler ve ihtiyaçların giderilmesi
amacıyla hazırlanan bu tasarıyı eksiklerine rağmen
olumlu buluyoruz.
Organize sanayi
bölgelerinden umulan fayda, sanayinin uygun görülen
yapılanmasını sağlamak, kentleşmeyi yönlendirmek,
çevre sorunlarını önlemek, bilgi ve bilişim teknolojilerinden
yararlanmak, imalat sanayi türlerinin belirli bir plan dâhilinde
yerleştirilmeleri ve geliştirilmelerini sağlamak şeklinde
özetlenebilir. Ancak Organize Sanayi Bölgeleri Kanununda öngörülen amaçlar
bile tam olarak gerçekleşememektedir. Her şeyden önce, sanayinin
uygun görülen alanlarda yapılanmasını sağlama konusunda
mevut yasal düzenlemeler yetersiz kalmıştır. Sanayi bölgelerinde
yatırımlar yapılmakla birlikte sanayi alanları
dışında da sanayileşme hızla devam etmektedir.
İnşallah, tez zamanda bu eksiklikler de giderilir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; organize bölgeler, sadece iş ve
işlem yürüten, altyapı yaptıran, arsa tahsis eden bir kurumdan
öte, yatırımcıya yol gösteren, destek olan, bilişim, ARGE,
ortak laboratuvar, üniversitelerin bilgi birikimlerini, araştırma-geliştirme
faaliyetlerini sanayiye, sanayiciye yansıtan, bu alanlarda da kâr-zarar
esasına göre faaliyet gösteren ve bu konularda önderlik edecek misyonla
donatılmalıdır. Eskişehir Sanayi Odası bu misyonla
kendisini donatmış, yatırımcıya destek olan,
yatırımcıya yol gösteren, bilişim, ARGE, ortak laboratuvar,
üniversitelerle ilişkileri en üst noktaya çıkaran; kendi enerjisini
kendisi üreten, örnek organize sanayi bölgesi hâline gelmiştir.
Çalışmalarıyla öne çıkmış bu tür organize sanayi
bölgelerine genel bütçe gelirlerinden mutlaka pay ayrılmalıdır.
Bu tür organize sanayi bölgeleri örnek gösterilmek suretiyle diğer
organize sanayi bölgelerine tecrübe aktarımını sağlayacak
yasal düzenlemeler de mutlaka yapılmalıdır. Uzun zamandır
söylediğimiz gibi artık ekonomide alınması gereken
tedbirler birinci önceliğimiz ve gündem maddemiz hâline gelmiştir.
Ekonominin tekrar arzulanan ve sürdürülebilir bir büyüme seviyesine
çıkarılması için reel kesimde üretimi, ihracatı ve
istihdamı teşvik eden yeni kararların bir an önce
alınması gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, istihdam üzerindeki yüksek prim ve vergi yükleri, yüksek
enerji maliyetleri, vergi sistemindeki aksaklıklar, yüksek dolaylı
vergi oranları ve kayıt dışı ekonomi gibi
sorunların sanayicimize olan yükü her geçen gün biraz daha
artırmaktadır. Ekonomik mikro reformların bir an evvel
yapılması ve uygulanması gerekmektedir. Ülkemizin ilk sekiz
aydaki ham madde ithalatı geçen yılın aynı dönemine göre
yüzde 40,1 artarak 110 milyar 600 milyon dolara ulaşmış bulunmaktadır.
Sekiz ayda 92,4 milyar dolar olan toplam ihracat, sadece ham madde
ithalatını bile karşılayamamaktadır. Yine ilk sekiz
ayda tüketim malı ithalatı yüzde 34 artışla 15,1 milyar
dolara ulaşmıştır.
Değerli
milletvekilleri, ülkeyi bekleyen sorunlara iki örnek vererek konuşmama
devam etmek istiyorum. Ekim ayı, tarımda hububatı ekme
ayıdır. Arpa, buğday ekilirken tohumla birlikte toprağa
halk arasında taban gübresi diye nitelendirilen diamonyumfosfat gübresi
atılır. Bu gübrenin fiyatı geçen yıla göre yüzde 200
artarak -markasına göre- 1 lira 85 yeni kuruş ile 2 lira 10 yeni
kuruşa çıkmıştır. Buğdayın
fiyatının 45 yeni kuruş olduğu bu dönemde çiftçinin gübreye
talebi, bayi satış miktarlarına bakıldığında
yüzde 50 azalmıştır. Köylü ya gübre atamamış ya da
attığı gübreyi yarı yarıya azaltmıştır.
Bunun anlamı, 2009 yılında üretim yarı yarıya azalacak
demektir. Türk köylüsü, Türk çiftçisi biraz daha fakirleşecektir. Hükûmet
ise azalan üretimi ithalat yoluyla kapatacak, kendi çiftçisinden
esirgediği desteği Ukrayna, Avustralya, Amerika çiftçisine
aktaracaktır.
Adalet ve
Kalkınma Partisi 2002 sonunda iktidara geldiğinde Türkiye 38 milyar
dolar ihracat yapıyordu. 38 milyar dolar ihracatın yüzde 21i
dışarıdan ithal ediliyordu yani 7 milyar 980 milyon doları
dışarıdan ithal ediliyor, yüzde 79unu ise biz üretiyorduk.
Yani, 30 milyar 20 milyon dolarını da bu hesaba göre biz üretiyorduk.
Bugün 132 milyar
dolar ihracat yapıyoruz. Bu 132 milyar doların yüzde 24ü olan 31
milyar 680 milyon dolarlık kısmını biz üretiyoruz; yüzde
76sını yani 100 milyar 320 milyon dolarını,
dışarıdan ithal ettiğimiz malları tekrar ihraç etmek
suretiyle bu ihracat rakamlarını buluyoruz. Yani 2002den bu yana
ihracattaki esas reel artış 1 milyar 660 milyon dolardır.
Kendimiz üretmediğimiz
takdirde kalkınmayı nasıl sağlayacağız,
istihdamı nasıl artıracağız? Krizlere nasıl daha
dayanıklı hâle geleceğiz? Ekonominin potansiyel döviz
açığını nasıl azaltacağız?
Bu duygu ve
düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Asil.
Şahıslar
adına ilk söz, Manisa Milletvekili Sayın Mustafa Enöze aittir.
Buyurun
Sayın Enöz. (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ENÖZ
(Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle,
bölücü terör örgütünce yapılmış menfur saldırıyı
lanetliyor, şehitlerimize Cenabı Allahtan rahmetler diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, 222 sıra sayılı Organize Sanayi Bölgeleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 5inci maddesi üzerinde şahsım adına
söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizde organize sanayi bölgeleri herhangi bir yasaya tabi
olmadan yaklaşık kırk yılı aşkın bir süre
yönetilmiştir. 12 Nisan 2000 tarihinde Milliyetçi Hareket Partisinin de
içinde bulunduğu 57nci Hükûmet tarafından 4562 sayılı
Kanun ile Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu çıkarılmış ve
organize sanayi bölgelerimiz bu Yasaya göre yönetilmeye başlanmışlardır.
Değerli
milletvekilleri, küreselleşmeyle birlikte her geçen gün
değişimlere konu olan yeni dünya düzeninde ekonomik anlamda
sınırların kalkması, rekabeti sınırlar ötesine
taşımış, bu durum özellikle küçük ve orta ölçekli
işletmelerin stratejik yönetim süreci içerisinde yönetilmelerini zorunlu
kılmış ve hatta uyguladıkları stratejilerde de
bazı değişimleri zorunlu hâle getirmiştir.
Değerli
milletvekilleri, sert rekabet şartları içerisinde, maliyet
düşürme gibi stratejilerle yol almaya çalışan küçük ve orta
ölçekli işletmelerin hayatlarını idame ettirebilmeleri için,
daha dinamik bir şekilde sağlıklı bir çevre analiziyle iç
çevre ve dış çevredeki durumları her yönüyle analiz edilip
gelecekte nasıl bir yol takip edecekleri önceden planlama yoluyla
öngörülüp, gerekli vizyonlar uygulanıp, denetim mekanizması ile
işletmenin amaçları ve ulaştığı sonuçlar
arasındaki sapmaların belirlenmesi gerekmektedir.
Ülkemizdeki her
100 işletmeden 98inin küçük ve orta ölçekli işletmeler olduğu
düşünüldüğünde, ekonominin bel kemiğini KOBİlerin
oluşturduğu gerçeği, bu işletmelerin, ayakta kalabilmeleri
ve yarattıkları ölçek ekonomileriyle uluslararası çevrede
rekabet şansı yakalayan büyük işletmeler düzeyine gelebilmeleri
için vizyon yönetim süreci ile yönetilmeleri bir gerekliliktir.
Değerli
milletvekilleri, seçim bölgem olan Manisa ilimiz, sanayisi gelişen bir il
olmasına rağmen ekonomisi tarıma dayalı ve tarım
destekli bir ildir fakat son yıllarda pamuk, tütün ve üzüm
fiyatlarının düşük bir seyir izlemesi hem üreticiyi hem de esnaf
ve sanatkârımızı olumsuz etkilemektedir. Manisada
dokumacılık, gıda maddeleri imalatı, dericilik ve
tarım aletleri gibi alanlarda faaliyet gösteren çok sayıda atölye ve
imalathane bulunmakla birlikte sanayinin asıl gelişimi, merkez ilçede
yer alan organize sanayi bölgesinin hizmete girmesiyle hız
kazanmış, sanayileşme hareketine küçük sanayi sitelerinin de
büyük katkıları olmuştur.
Değerli
milletvekilleri, ülke ekonomimizin dünya ile bütünleşmesinde üzerine
düşen görevleri en üst düzeyde yerine getirme çabasında olan ve
planlı kalkınma modeli çerçevesinde çalışmalarını
sürdüren Manisa Ticaret ve Sanayi Odası Organize Sanayi Bölgesi, gerek
bünyesinde faaliyet gösteren sanayi tesislerinin büyüklüğü ve gerekse de
sanayiciye sağlanan tüm altyapı ve destek hizmetlerinin yanı
sıra çevreye vermiş olduğu önemle diğer OSBler
arasında tercih sıralamasında önde gelmektedir.
İlçelerimizden
Salihli OSB için ilave alanın yatırım programına
alınması gerekmektedir. Turgutluya kadar gelen doğal gazın
Salihli bağlantısının yapılması bu bölgeyi cazip
hâle getirecektir. OSB ile demir yolu bağlantısının
sağlanması bölge için çok önemlidir. Arıtma tesisinin
bitirilmesi için yatırım programına alınması
gerekmektedir.
Akhisar OSBde
ise arıtma tesisinin bitirilmesi için finansman desteğine ihtiyaç
duyulmaktadır. Doğal gazın tüm OSBye
dağıtılabilmesi için çalışmaların
aksatılmadan devam etmesi sağlanmalıdır.
Bir diğer
önemli ilçemiz olan Turgutlu OSB arıtma tesisinin yatırım
programına alınması ve kamulaştırma bedelleri için
ödenek ayrılması gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri,
ancak, ülkemiz AKP İktidarı döneminde iç ve dış borç
batağına sürüklenmiş
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakikalık ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
MUSTAFA ENÖZ
(Devamla) Teşekkür ediyorum.
çiftçimiz,
köylümüz, esnafımız, sanayicimiz sahipsiz
bırakılmış, üretim azalmış, ülke ekonomisi
küçülmüştür. İşsizlik her geçen gün artmakta, bunun yanı
sıra bölücü terör her yönüyle şiddetini artırarak devam
etmektedir. Küresel kriz kapımıza dayanmış ancak
İktidar hâlâ Bize bir şey olmaz. mantığıyla bu
gelişmeleri hafife almakta ve gerekli tedbirleri almamakta direnmektedir.
Sayın
milletvekilleri, öncelikli sorunlar bunlardır ve acil çözüm
beklemektedirler.
Bu duygu ve
düşüncelerle tasarıyı destekliyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Enöz.
Şahısları
adına ikinci söz hakkı, Van Milletvekili Sayın Kayhan
Türkmenoğluna aittir.
Buyurun
Sayın Türkmenoğlu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
KAYHAN TÜRKMENOĞLU
(Van) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Organize Sanayi
Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 5inci maddesi üzerinde şahsım adına
söz almış bulunmaktayım. Yüce heyeti saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum.
Şimdi, ülkemizde,
son yıllarda gelişim, insanların baş döndürücü bir
şekilde, hızla bu gelişime ayak uydurmak için çaba sarf etmesi
toplum tarafından izlenmektedir. Bugün ülkemizde gayrisafi yurt içi
hasılaya baktığımızda 659 milyar dolar
civarındadır. Değerli milletvekilleri, bu şu demektir: Yani
70 küsur milyonluk bir ülke içerisinde, insanlarımız, üreterek, katma
değer sağlayarak ülkesine bir yıl içerisinde 659 milyar
dolarlık katma değer yaratmıştır. Geçmiş
yetmiş dokuz yıl içerisinde bu 300 milyar dolardı, bugün
beş yıl içerisinde bunun üzerine 359 milyar dolar eklendi. Bu demek
oluyor ki ülkemizde sanayiciye, üretime büyük bir hızla eğilim var ve
bunun üzerinde yoğun bir çalışma var.
Buna
bağlı olarak olaya baktığımızda, organize sanayi
bölgeleri, sanayicilerimiz veya buna bağlı olarak ilgili
bakanlıklarımız, tabii ki sanayicimiz, üreten
insanımız, günün şartlarına göre, zamanın
şartlarına göre yeniden bir yapılanma içerisine girecektir ve
bugün organize sanayi bölgesiyle ilgili çıkarılmış olan
kanunumuzun üzerine dokuz maddelik bir değişiklik tasarısı
huzurlarımıza gelmiştir. Bu bugünün gereğidir ve
şartlarıdır. Bunun için bütün gruplar olarak da bunun üzerinde
anlaşılmıştır.
Ama ben burada
bir şeyin üzerini özellikle çizmek istiyorum: Bana göre bu yasa tasarısının
içerisinde en önemli hatta hatta bugüne kadar yapılmayan, bir devrim
niteliğinde olan tarıma dayalı ihtisas bölgelerinin
kurulması gereğidir. Bugün Ülkemiz tarım ülkesidir. diyoruz ve
ülkemizde iptidai tarımdan sanayi tarımına geçmeye
çalışıyoruz, tarımı sanayileştirmeye
çalışıyoruz. Bunun gereği de bu işi sanayi bölgelerine
aktarmaktır.
Bakın, biz
Hükûmete geldiğimizde, tarımda istihdam edilen sayı yüzde olarak
37ydi. Bugün istihdama baktığımızda yüzde 26lara
inmiştir. Yani toplumumuz tarımdan, tarım alanındaki
sanayiye doğru hızlı bir dönüşüm sergilemektedir.
Bugün hepimiz
seçim bölgelerimize gittiğimizde
Hemen yanı
başımızda, bakın Çubukta bir organize
hayvancılık bölgesi kuruluyor. Gümüşhanede bir organize
hayvancılık var. Urfada organik tarım tesislerimiz var.
Antalyada seracılıkta büyük bir atılım var. Manisada üzüm
üzerine, zeytin üzerine büyük tesisler kuruluyor.
Değerli
arkadaşlar, bunun gereğidir ki, Avrupa Birliğiyle eğer uyum
sürecini yaşatacaksak, Avrupa Birliği üzerinde yoğunlaşacaksak
-hepimizin bildiği gibi Avrupada tarım alanındaki istihdam
yapısı yüzde 8dir- bu uyum süreci içerisinde bizim çok daha büyük
gayret göstermemiz gerekiyor.
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Aç bırakarak mı olacak?
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) - Bakın, şu anda tarıma dayalı
ihtisas sanayi bölgeleri için bekleyen 52ye yakın başvuru sahibi
var. Bunlardan 10 adedinin yer seçim çalışmaları
yapılmış, 3 adedinin yer seçim çalışmaları devam
ediyor. 15 adedi yer seçiminin olumsuz olmasından dolayı geri gönderilmiş,
24 adedi de yatırım programına alınmıştır.
Bizim bu konu
üzerinde daha önceleri yapmış olduğumuz çalışmalar
bugün meyvesini vermektedir değerli arkadaşlarım. Bizim sanayi
anlamındaki, özellikle tarım alanında yapmış
olduğumuz bu yenilikler, bu çalışmalar, bugün burada nihayetinde
birçok tarım üreticisine, besiciye bir umut ve ümit olacaktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum.
Tamamlayın
lütfen.
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) Ben bu konuda organize hayvancılık
bölgesi derken, birçok umut vardı geçmiş dönemde. Organize tarım
bölgeleri diye birçok umut vaat edildi ama onların ötesinde bugün
tarıma dayalı ihtisas organize sanayi bölgeleri geliyor. Bu, ülkemiz
sanayicisine, ülkemiz yatırımcısına,
tarımcısına hayırlı uğurlu olsun.
Buna
bağlı, özellikle Tarım Komisyonumuza, Tarım
Bakanlığımıza ve Sanayi Komisyonumuza, Sanayi
Bakanlığımıza, buna bağlı Maliye
Bakanlığımıza yapmış oldukları bu yenilik
için, vermiş oldukları bu devrim niteliğindeki çalışma
için şükranlarımı sunuyorum. Yüce Heyeti saygı ve sevgiyle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Türkmenoğlu.
Madde üzerinde
soru-cevap işlemi yapacağız.
Sayın
Coşkunoğlu
OSMAN
COŞKUNOĞLU (Uşak) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Aracılığınızla
Sayın Bakana iki soru sormak istiyorum.
Birincisi:
Altyapısı çok dikkatli, güzel, iyi bir projeyle
hazırlanmış bir hayvancılık organize sanayi bölgesi
projemiz vardı Uşakın. Bunun yerine pilot uygulama olarak
başka bir uygulama seçildi. Bunun nedenlerini, yani Uşakın
seçilmeme nedenlerini, zayıf tarafları varsa onları bilemiyorum,
onu sormak istedim. Çok önemliydi. Bu arada bazı rakamlar da verebilirim,
zaman yetmeyeceği için vermeyeyim. Uşak ihmal edilmiş bir ildir.
Diğer illere göre, yapılan kamu yatırımlarında daima
sonlarda yer almaktadır. Bu nedenle daha da önemli oluyor o soru.
İkincisi:
Sayın Bakanım, bu soruyu farklı
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Köse
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, bu yasayla ihtisas organize sanayi bölgeleri kuruyorsunuz, ancak
tarımsal girdilerdeki aşırı artışla, gübre,
akaryakıt fiyatlarıyla kimse üretim yapamaz hâle gelmiştir. Doğrudan
gelir desteği, kuraklık bedelleri gibi yapılacak ödemeler
düzensiz olarak yapılmaktadır. Çiftçi hacizlerle karşı
karşıyadır. Bu ödemelerin düzenli olarak yapılması
için Tarım Bakanlığıyla koordineli olarak
çalışacak mısınız?
BAŞKAN
Sayın Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, benim de iki sorum var. Sizin de çok iyi bildiğiniz gibi,
esnaf kefalet kooperatiflerinden kredi kullanan çok sayıda küçük esnaf ve
sanayicimiz giderek geri ödemelerini yapamaz duruma düşmüşlerdir.
Acaba, esnaf kefalet kooperatiflerine borcu olan bu durumdaki küçük esnaf ve
sanayicimizin bu borçlarının yeniden
yapılandırılması mümkün müdür? Bu konuda çok talep
olduğu için bu soruyu iletmek zorunda kaldım. Bu kanalla kredi
kullanımında yaklaşık yüzde 8 dolayındaki kooperatif
kesintisini düşürmek ya da kaldırmak gibi bir düşünceniz var
mıdır?
İkinci sorum
da özellikle son dönemde imalatçı durumundaki küçük ve orta büyüklükteki
işletme sahiplerine açtığınız 25 bin YTLlik Can Suyu
Kredisini diğer esnaf ve sanayicimiz için de, yani üretici konumunda
olmayanlar için de açmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Serdaroğlu
MEHMET
SERDAROĞLU (Kastamonu) Sayın Başkanım, teşekkür
ediyorum.
Sayın
Bakanım, Türkiye sanayisinin yüzde 55i Marmara Bölgesinde, yüzde 25i
Ege Bölgesinde ve yüzde 20si de ülkenin diğer
coğrafyasındadır. İstanbul şehir içinde ise 30 binin
üzerinde sanayi tesisi vardır. MÜSİAD, Hadımköy Deliklikaya köyü
sınırları içerisinde yeni bir organize sanayi kurmak istiyor. Bu
bölge Bahçeşehirin hemen arkasındadır, yani rantın hâkim
olduğu bir bölgedir burası. Tabii ki bu işin farklı bir
tarafıdır. Diğer önemli tarafı ise yaşamın
çekilmez hâle geldiği İstanbula, yeni sanayi bölgeleri ile yeni
sanayi tesisleri ilave ederek mevcut sorunların artmasına, yeni
sorunların başlamasına sebep olunacaktır.
Sorum,
MÜSİADın Deliklikayada yapacağı organize sanayi bölgesi
için düşünceniz nedir? Buna geçit verip yeni sorunlara vesile olacak
mısınız?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Paksoy
MEHMET AKİF
PAKSOY (Kahramanmaraş) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın
Bakanım, ülkemizin diğer yerlerinde olduğu gibi,
Kahramanmaraş ilimizde de tekstil sektörü zor durumdadır.
Uyguladığınız düşük kur, yüksek faiz, artan enerji
ücretleri, doğalgazın ve diğer girdilerin artmasıyla
sektörde çalışan fabrikaların yarısına
yakını kapanmıştır. İşinden olan ve borçlu
olan işçilerimiz ne yapacaklar? Ülkemizin en huzurlu illerinden biri olan
Kahramanmaraş korkarım bir terör kenti olabilecektir.
Sayın
Bakanım, siz Hükûmet olarak tekstili gözden mi çıkardınız;
yoksa bu sektörün sorunlarının çözümü için ne düşünüyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Sakık
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Adil ve
tarafsız tutumunuzdan dolayı sizi kutluyorum ve Sayın
Bakanıma ben bir soru sormak istiyorum.
Şimdi,
Muş bölgesinde gayrimenkullerin ipotek olarak Halk Bankası
tarafından kabul edilmediğini ve bu konuda büyük şikâyetlerin
olduğunu, nedeninin ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Bakan
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; teşekkür ediyorum yine
yapılan yorumlar ve sorulan sorulara, katılan değerlere.
Öncelikle, sondan
başlayayım. Evet, maalesef, bankalarımızın bir
kısmı Doğu ve Güneydoğudaki gayrimenkulleri ipotek kabul
etmiyorlar. Ben oda başkanlığı dönemimde de aynı
konuyla ilgili hep hassasiyetimi göstermiştim. Hatta zaman zaman illerinde
yatırımı bırakıp, oradan batıya doğru gelenler
de tenkitlerle karşılaşıyorlar Niye kendi ilinizde
yatırım yapmadınız? Niye batıya geldiniz? diye.
Evet, burada
bankaların, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki bütün
yerlerin değeri hepimiz açısından aynı olduğuna göre,
burada ipotek olarak kabul etmesi gerekir. Ancak, bu konuda tabii Hükûmet
olarak bizim şöyle yapın deme şeklinde bir irademiz söz konusu
olamaz serbest bir bankacılık sisteminin olduğu bir ortamda. Ama
bu konuda oradaki yatırımcıların mağdur olduğu,
Doğu ve Güneydoğuda özellikle mağdur olduklarını
biliyorum ve bu konuda maalesef krediye erişmede daha problemli bir
şekilde karşı karşıya kaldıklarını
görüyorum.
Bir diğer
konu; Sayın Milletvekilime şunu söylemek istiyorum: Tekstil,
konfeksiyon ve deri sektörüne yönelik bir strateji eylem planı
yapılmıştır. Bu eylem planı Türkiyede ilk defa bir
sektöre münhasır yapılan bir eylem planıdır ve sektörün
bütün temsilcileri bir araya gelerek, bütün yöneticileri bir araya gelerek
ortaklaşa hazırlanmış olan kısa, orta ve uzun vadeli
bir program setidir bu. Bu program setinde yirmi sekiz ana eylem
belirlenmiş. Bu, pamuğun üretiminden nihai ürünün ihracatına
varıncaya kadar istihdamla, krediye erişimle, Eximbank, KOSGEB
kaynakları- ve mesleki eğitim konusu başta olmak üzere
tamamını kapsayan tekstil, konfeksiyon ve deri sektörüne yönelik bu
strateji eylem planının koordinasyonu
Bakanlığımız tarafından yapılacak, bu konuda
görev Bakanlığımıza verilmiştir ve uygulanacak olan bir
pratik plan çerçevesinde ayrıca Türkiye'nin geri kalmış
bölgelerine, belirlenecek olan illere -ki daha belirlenmedi o, yıl sonuna
kadar belirlenecek- yatırımların götürülmesi noktasında,
Türkiye dışına gitmek yerine, yurt dışına gitmek
yerine, o bölgelere yani bizim vatan topraklarımız içinde kalan geri
kalmış bölgelere gönderilmesi noktasında hem taşınma
desteği hem de yeni yatırımmış gibi bir teşvik
verilmesi öngörülmüştür, bu ilan edilmiştir.
Tabii ki bu
noktada girişimci bilgi sistemi -yine ona dönüyorum- son derece önem
kazanıyor. Sebebi şu: Artık Elimizde hangi sektörden ne kadar
kapasitemiz var, ne kadarını kullanıyoruz? bu net bir
şekilde görülecektir. Şunu çok net ifade edeyim: 900 bin ton yerli
pamuk üretilirken, yerli pamuktan iplik üretme sistemi olan karde iplikte 2
milyon 100 binin üzerinde bir kurulu kapasite vardır. Yani Maraş
genelinde, Türkiye genelinde problemin bir parçası da bu olarak
görülmelidir.
Diğer bir
konu: Evet, yine bu sanayi ve girişimci bilgi sistemi, İstanbul
başta olmak üzere birçok ilde sanayi yatırımı
yapılıp yapılmamasını da sağlayacak olan bir
çalışma olacaktır. Bu burada önem arz edecek.
Efendim, bu
-zaman zaman yanlış ifade ediliyor, şöyle tabii doğru
olabilir- TESKOMBun vermiş olduğu, aracılık
yapmış olduğu kredilerde yüzde 8den yüzde 7ye düşürüldü
aracılık maliyetleri. Ancak bunların bir kısmı geriye
iade edilen, ihtiyat akçesi olarak alınandır. Ancak dört
yıllık bir kredi vadesine baktığınız zaman bu
yüzde 7lik rakam, kredi maliyeti üzerine yaklaşık yüzde 1,3lük bir
ek ilave maliyet getiriyor. Yani yüzde 13 Halk Bankası kredisi
sübvansüyonu -sübvansiyonla, yüzde 13le- yeni yapılan, faizlerin
artmasıyla beraber yüzde 14e çıkmışken bunun üzerine
TESKOMBun aracılık maliyeti olarak yüzde 7 değil, dört
yıllık vadede yüzde 1,3lük bir ilave maliyet geliyor. Bu, esnafa
verilen kredilerin geriye dönüşlerinde TESKOMBdan bize şu ana kadar
böyle çok dramatik vaziyette ulaşan bir bilgi yok. Yani bu konuda, geri
dönüş kredilerinde çok ciddi problemler yaşandığı
konusunda bize ulaşmış bilgi yok.
Tarımsal
üretimle ilgili, tabii ki bu konuyu Tarım
Bakanlığımızla beraber yapacağız, ki bu konuda
biz de Bakanlık olarak nihai ürünler kapsamına giren alanlarda, biz
de o tarımsal kredilerin desteklendiği veya tarımın
desteklendiği kredi kurulu içinde, yapılanma içinde
Bakanlığımız da var.
BAŞKAN
Sayın Bakan, toparlarsanız.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Hemen bitiriyorum,
son, cevap vermediğim soru kalmayacak böylelikle.
Uşak
Hayvancılık Organize Sanayi Bölgesiyle ilgili, biraz evvel çok
çeşitli milletvekillerimiz de ifade ettiler -son derece doğrudur-
Hayvancılık Organize Sanayi Bölgesinde bazı tereddütlerin
hasıl olacağı ifade ediliyor çeşitli kesimler
tarafından. Hayvancılık OSBdeki bu problemlerin, en azından
bir organize sanayi bölgesinde yapılıp denendikten sonra diğer
OSBlere yaygınlaştırılması konusunda, hem Tarım
Bakanlığımız hem Bakanlığımız hem de
yine çeşitli milletvekillerimiz ifade ettiler. Bu görüldükten sonra,
hayvancılık OSB konusunda, tarım OSB konusunda ihtiyacı
olan her yere vereceğimizi bir kere çok net ifade etmek istiyorum çünkü bu
bölgelerde sanayiyle entegrasyon da sağlanacaktır.
Teşekkür
ediyorum, arz ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
6ncı
maddeyi okutuyorum:
MADDE 6- 4562
sayılı Kanunun 27 nci maddesinin birinci fıkrasındaki
kuruluşlarının ibaresi kuruluşunun olarak
değiştirilmiştir.
BAŞKAN
6ncı madde üzerinde ilk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Mersin Milletvekili Sayın Vahap Seçere aittir.
Buyurun
Sayın Seçer. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
VAHAP SEÇER (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; 222 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 6ncı maddesi hakkında Grubum Cumhuriyet
Halk Partisi adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, tarıma dayalı ihtisas organize sanayi
bölgelerinin kurulmasına yönelik çalışmalar 1998
yılından bu yana devam etmekte ancak bunların, bu
çalışmaların bir yasal dayanağı yoktu, bir boşluk
vardı bu konuda. 6ncı maddede işte tarıma dayalı
ihtisas organize sanayi bölgelerinin kurulmasına yönelik bir yasa
değişikliğine gidiliyor. Daha önce ne 3143 sayılı
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı kuruluş kanununda ne de 4562
sayılı OSBlerin kuruluş yasasında veya bunlara dayalı
çıkarılan yönetmeliklerde bu konuyla ilgili herhangi bir düzenleme
bulunuyordu. Bu yapacağımız yasa değişikliği ile
tarıma dayalı ihtisas organize sanayi bölgelerinin
kurulmasını bir yasal dayanağa kavuşturuyoruz.
Dolayısıyla böyle üretime dayalı, üretimi
artırıcı çabalara Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz de buradan
destek verdiğimizi belirtmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, elbette tarıma dayalı organize sanayi
bölgelerinin özellikle kurulacağı bölgelerdeki bölgesel
kalkınmaya, üretim neticesinde ülke ekonomisine sağlayacağı
katkılar, oluşturulacak bu bölgelerde yapılacak ortak
altyapı, girdi, ARGE, bilgi paylaşımı, teknik üniteler,
idari sosyal birtakım tesislerin ve buna benzer birtakım
unsurların ortak kullanım imkânı sağlaması,
Türkiye'nin tarımsal üretimde, tarımsal işletme
yapısındaki yapısal sorunu olan küçük işletme
yapısının bu tip organizasyonlarla daha büyük bir işletme
yapısına dönüştürülmesi ve daha bunlar gibi istihdam, ihracat
gibi unsurları tetikleyici, yükseltici, teşvik edici katkıları
dolayısıyla böyle bir düzenlemeyi, böyle bir çalışmayı
desteklememek mümkün değil.
Değerli
arkadaşlarım, tabii ki burada bu tip organizasyonları yaparken
Sanayi Bakanlığının Tarım Bakanlığıyla
ilgili çalışmalarında birtakım sorunlar ortaya
çıkıyor. Bu her iki bakanlık arasında ortak bir
çalışma neticesinde elde edilecek tesislerde birtakım sorunlar
mevcut. Daha çok, bölgelerde yer tespitinde karşılaşılan
sıkıntılar var. Bu bölgelerden bir tanesi de benim seçim bölgem
olan Mersinin Tarsus ilçesi. Bu bölgede de seracılığı
içeren, seraya dayalı bir organize tarım bölgesi kurma çabaları
var, ama buradaki yer seçimi çalışmalarında olumsuz rapor
çıkıyor. Bunun ana sebebi, o bölgeden orman kadastrosu geçiyor ve o
bölgenin orman alanı olduğu kayıtlara geçiyor. Ancak
baktığınız zaman, biyolojik olarak ormanla alakası
olmayan bir bölge. Bu durumda -Sayın Bakanım da buradayken- orman
alanlarının organize tarım ihtisas bölgelerine tahsisiyle ilgili
bir yasal değişikliğin zaruri olduğu ben burada görüyorum.
Nitekim böyle çalışmalar, üstün kamu yararı içeren
çalışmalar. Biliyorsunuz Turizm Teşvik Yasası
çıktı yüce Meclisten, orman alanlarını turizm
alanlarına tahsis ettik, üstün kamu yararı gördük. Tabii ki bunlar
rant alanları değil, 2/B çalışmalarında olduğu
gibi rant alanları değil, bunlar direkt kamuyu ilgilendiren
birtakım çalışmalar. Dolayısıyla, bu konuda gerekli
yasal düzenlemenin yapılması konusunda Bakanlığın
çalışması gerektiğini düşünüyorum.
Değerli
arkadaşlarım, yer temininde bir diğer konu: Sayın
Bakanın bilgisi var bu konuda, Yer temininde zorluk çekiyoruz. diyor.
Bakıyorsunuz Türkiyede, 2002den bu yana TİGEMe bağlı
birtakım çiftlikler -bende on dört tane yer var: Denizli, Antalya, Yozgat,
Samsun gibi- binlerce dekar arazi otuz yıllık, kırk dokuz
yıllık kira süreleriyle bedava rakamlara, çok küçük kira bedelleriyle
kiraya verilmiş, tabiri caizse haraç mezat elden
çıkarılmış. Şimdi işaretledim burada, Denizlide
bir tarıma dayalı organize sanayi bölgesi kurma
çalışmaları var, ama burada 23.482 dekar arazi kiraya
verilmiş, TİGEMe bağlı 23.482 dekar arazi. Yine
Çanakkalede aynı çalışma var, orada 2.935 dekar arazi kiraya
verilmiş. Yine Maraşta böyle bir çalışma var, 20.714 dekar
kiraya verilmiş. Yine Tokatta böyle bir çalışma var, orada da
TİGEMe ait 5.415 dekar arazi maalesef kiraya veriliyor ve ucuz rakamlara
veriliyor, ama biz, üstün kamu yararı gördüğümüz bu tip organize
sanayi bölgeleri kurmak için şimdi yer arıyoruz ve bulamıyoruz.
Aynı
şekilde, önümüzdeki günlerde Suriye sınırında 200 bin dekar
arazide mayın temizleme çalışmalarından dolayı bir
yasa gelecek yüce Meclise. Burada da göreceğiz, orada, yine kırk
dokuz yıllığına, ihaleyi alan firma mayınları
temizleyecek ve onun işletim hakkını elde edecek.
Şimdi,
Güneydoğudaki sorunları hepimiz biliyoruz, gündemimizde terör
konusu. Terörü ortaya çıkaran sebeplerden bir tanesi de Güneydoğu
Anadolu Bölgesindeki ekonomik sorunlar. Bizler, oradaki insanlara iş
bulmak durumundayız, oradaki insanlara aş bulmak zorundayız,
orada yatırımlara girmek zorundayız. İşte, bir eylem
planı açıkladı Hükûmet bundan beş altı ay önce ama bu
konuda da ciddi bir ilerleme kaydedilemedi.
Şimdi
Sayın Bakan buradayken, bu tip organize sanayi bölgelerinin
kurulmasına yönelik çalışmalarda bu mayınlı alan
değerlendirilemez mi? Bu bölgeler bakir bölgeler, bu bölgeler organik
tarım yapmaya müsait alanlar. Bu anlamda, bu konuda Sayın
Bakanın hassasiyet göstermesini istiyorum buradan.
Değerli
arkadaşlarım, az önce Sayın Türkmenoğlu, tarımda
2002den bu yana yüzde 37lik istihdam oranının yüzde 26lara
düştüğünü söyledi ve bu aradaki farkın da sanayi sektörüne
kaydığını söyledi. Bu tespit yanlış bir tespit.
Bir gün, Sayın Türkmenoğlu, metropollere, Adanada, Mersinde,
özellikle güneyde metropollere giderse, orada gecekondu bölgelerine giderse,
sokakları bir dolaşırsa bu azalan 2 milyon çiftçi nüfusunun
sanayi kesiminde değil de sokaklarda aç sefalet içerisinde gezdiğini
görür. Bu tespit kesinlikle yanlış. Neticede Hükûmetin buna yönelik
politikaları, tarım istihdamını azaltıp sanayiye
kanalize etmekten ziyade, Avrupa Birliğinin talepleri doğrultusunda,
Avrupa Birliği uyum çerçevesinde yapılan çalışmaların
neticesinde ortaya çıkarılan sonuç. Netice itibarıyla, teknik
olarak, bu, elbette doğrudur, Türkiye nüfusunun yüzde 10
civarının tarımda olması elbette bizim
gelişmişliğimizin bir göstergesi olacaktır, ama, şimdi
beş yıl içerisinde, Türkiyenin sosyal gerçeklerini, birtakım
yapısal sorunlarını göz önüne almadan uygulanan tarım
politikalarının neticesinde tarım nüfusunun düşmesini,
burada bir başarı olarak göstermeyi halkı aldatmak olarak ben
nitelendiriyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiyede bugün konuşulan önemli konuların
başında kriz geliyor. Tabii ki, yurt dışında mali
piyasalarda başlayan bu kriz bir gün Türkiyede hissedilecek. Belki
şu anda tam yansıması söz konusu değil, ama, bunu, istesek
de, istemesek de
Buradan, tabii ki, felaket tellallığı yapma
arzusunda değiliz, insanları strese sokma veya heyecanlandırma
arzusunda değiliz. Neticede bu geminin içerisinde hepimiz varız.
Ülkemize gelecek bir zarar, zeval hepimizi ilgilendiriyor. Yalnız bunlar
gerçekler, önümüzdeki günlerde bunu göreceğiz. Nihayetinde, benim
kişisel görüşüm -tabii, katılırsınız,
katılmazsınız- Türkiyenin beş yıldır bir kriz
havası içerinde olduğunu ben düşünüyorum. Hep burada
söylüyorduk. Basında işleniyordu, ekonomistler konuşuyordu,
burada siyasetçiler konuşuyordu. Türkiye üretime dayalı bir ekonomik
sistem gütmüyordu. Sadece yurt dışından gelen taze para, cari
açığı bu parayla finanse etme, günü kurtarma
anlayışı içerisinde bir ekonomik model vardı. Biz bunu hep
söyledik: Bunun neticesinde bu bomba patlar. Ama bu bomba yurt içinde
patlamadı, yurt dışında patladı. Bugün, bu cari
açığı nasıl finanse edeceğiz onun kaygısı
içerisindeler. Dün Sayın Maliye Bakanı da açıkladı:
Sabahlara kadar çalışıyoruz. İnşallah bir
çıkış noktası bulurlar. Bu ortaya çıkartacakları
çözüm önerilerinin
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
VAHAP SEÇER
(Devamla)
bir an önce eyleme geçirilmesi konusunda da hızlı hareket
etmeleri gerektiğini düşünüyorum.
Bu krizin
yansımaları, Sayın Bakanı ilgilendiren en önemli
sektörlerden biri olan Türkiyenin sanayi sektöründe, istihdamın,
ihracatın lokomotifi konumunda olan sanayi sektöründe görüleceğini
hepimiz biliyoruz.
Bu anlamda
Sayın Bakan da bu konuda kendisi bu işin mutfağından
gelmiş bir insan, bu işi bilen bir insan. Herkesten önce, her
şeyden önce kendisinin daha doğru konuşması gerekiyor,
doğruları konuşması gerekiyor. Siyaseten değil, hamasi
nutuklarla değil de gerçekten iş adamı kimliği var, bugün
bakandır ama o hissiyatı herkesten fazla kendisi biliyordur iş
adamı kimliğinden dolayı, onun için gerçekleri konuşsun,
gerçek tedbirleri alma yolunda Hükûmeti sesinin çıktığı en
son noktaya kadar bağırsın ve uyarsın diliyorum, hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Seçer.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Sayın Mustafa
Kalaycı.
Buyurun
Sayın Kalaycı. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 222 sıra sayılı Organize Sanayi Bölgeleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 6ncı maddesi üzerinde görüş ve
düşüncelerimizi açıklamak üzere Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle muhterem
heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Bugün Hakkâride
vatanımız ve milletimiz için canlarını feda eden aziz
şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum, yakınlarına ve Türk
milletine başsağlığı diliyorum.
Türkiyede 1960
yılında başlayan planlı kalkınma döneminde sanayinin
lokomotif sektör olduğu saptanmış ve ekonomik dengenin
kurulması, ekonomik ve toplumsal kalkınmanın birlikte
gerçekleştirilmesi, belirli bir hızla büyüme ve sanayileşmeye
önem verilmesi gibi uzun vadeli hedefler belirlenmiştir. Belirlenen
hedefler doğrultusunda ülkede sanayinin geliştirilmesi amacıyla
uygulamaya konulan pek çok teşvik tedbirlerinden biri de organize sanayi
bölgeleri uygulamalarıdır.
Organize sanayi
bölgelerinin en hızlı ve düzenli geliştiği illerin
başında gelen Konyada küçük sanayiden orta ölçekli sanayiye
geçiş 1960lı yılların ortalarında
başlamıştır. Konya ilinde sınai faaliyet 1960
yıllarından itibaren istikrarlı bir gelişme göstermiştir.
İl merkezinde inşa edilen organize sanayi bölgeleri ile merkez ve
ilçelerdeki küçük sanayi siteleri bu gelişmeyi hızlandıran
faktörler olmuştur.
1967
yılında Türkiyenin ilk organize sanayi bölgelerinden biri olan Konya
Birinci Organize Sanayi Bölgesi kurulmuştur. Konyada daha sonra 1976
yılında ikinci, 1995 yılında da üçüncü organize sanayi
bölgeleri kurulmuştur. Dördüncü organize sanayi bölgesi
çalışmaları da devam etmektedir. Ayrıca Büsan Özel Organize
Sanayi Bölgesi de faaliyet göstermektedir.
Bugün gelinen
noktada Konya sadece tarım merkezi değil, aynı zamanda ülkemizin
sanayi ve ticaret merkezi konumundadır.
Konya sanayisinin
gelişmesinde öz sermayesine dayalı bir yapının yanı
sıra çok çeşitlilik arz eden sektörlerde faaliyet göstermesinin önemi
büyüktür. Konyada sanayinin en önemli özelliği makine sanayisinden
gıdaya, zirai aletlerden kimyaya, tekstilden otomotiv yedek parçaya,
elektrik-elektronikten ambalaj sanayisine, döküm ve ayakkabıdan cam
sanayisine kadar seksenin üzerinde değişik sektörde ürün
üretilmektedir.
Konya sadece
ekonomik potansiyeli yüksek olan bir şehir değil, aynı zamanda
Türkiyenin endüstri merkezi olma yolunda önemli potansiyeli bulunan bir
şehirdir.
Ancak Konya AKP
Hükûmetleri tarafından beş yıldır âdeta cezalandırılmaktadır.
Konya teşvikten yararlanan kırk dokuz il arasında yer
almadığından, hâlen uygulanmakta olan teşvik
politikası 2003 yılından bu yana Konya sanayisine ve
KOBİlerine dolayısıyla Konya ekonomisine büyük zararlar
vermekte, yeni yatırımların önünü tıkamakta,
yatırımların teşvikten yararlanan komşu illere
kaymasına sebep olmaktadır.
Milliyetçi
Hareket Partisi olarak bizim de yıllardır savunduğumuz ve
ısrarla bir an önce uygulamaya konulmasını istediğimiz
sektörel ve bölgesel teşvik uygulamasına geçileceği nihayet
60ncı Hükûmet Programında da yer almış ancak bugüne kadar
uygulamaya geçilmemiştir. Sayın Bakan açıklamalarında 2009
yılı başında geçileceğini söylediler. Temennimiz, inşallah
bir an önce geçilir. Yalnız, Sayın Bakanım, bu envanter
çalışması çok önemli. Ancak, siz de sanayiden gelen birisiniz,
ben, sağlıklı bir sonuç alınabileceğini zannetmiyorum.
Çünkü, bizim insanımızın
çalıştırdığı kayıtlı, kayıtsız
işçi sayısı, üretim miktarı, satış miktarı
gibi doneleri sağlıklı bir şekilde vereceğini zannetmiyorum.
Yani, bugüne kadar veya 2009 yılı başına kadar bu
çalışmalar bekleniyorsa, biraz eksik olmuştur. Çünkü, Hükûmet
Programında yer almasından itibaren neredeyse bir buçuk
yılı geçti. Bu konu çok acil ve bir an önce değiştirilmesi
gereken, sanayicimiz yararına yeni bir teşvik politikasının
uygulanması gereken bir konudur.
Türk sanayisinin
içinde bulunduğu sorunlara da kısaca değinmek istiyorum.
Özellikle uygulanan yüksek faiz, düşük kur politikası millî
sanayicimize, özellikle de ara malı üreten sanayimize büyük darbe
vurmuştur. Tabii, düşük kur nedeniyle rekabet edemeyen, ara malı
üreten sanayicilerimiz iş yerlerini kapatmak, hatta, başka ülkelere
taşımak zorunda kalmıştır.
Biliyorsunuz, bu
yıl, mayıs ayında istihdam paketi diye anılan bir kanun
ile sanayicimizin istihdam maliyetinin düşürülmesi, böylelikle rekabet
gücünün artırılması için işveren sigorta priminde 5
puanlık indirim yapıldı ve bazı teşvikler ve
kolaylıklar sağlandı. Ancak, yılbaşından bu yana
yüzde 55e varan elektrik zammı, yüzde 30u aşan doğal gaz
zammı ile sanayicinin canını çok fena yaktık. İstihdam
Yasasıyla sağlanan maliyetlerdeki düşme silinip,
süpürülmüştür.
Bu kriz
ortamında gerçekten sanayicilerimiz zor durumda
bırakılmıştır. Bu maliyetlerle Türk sanayicisi
nasıl rekabet edecek? Bunun sonuçlarını istatistiklerde de çok
net görüyoruz. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin, kurulan ve kapanan
iş yerleriyle ilgili istatistikleri çok net gösteriyor. İlk dokuz
aylık dönemde kurulan şirket sayısı yüzde 4,99
azalmış, kapanan şirket sayısı ise yüzde 2,90
artmış. Gerçek kişi ticari işletmelerde ise tam bir fecaat
var. Açılan gerçek kişi ticari işletme sayısında yüzde
1e yakın düşme var, kapananda ise yüzde 67,65 artış var
dokuz aylık dönemler itibarıyla.
Yine Türkiye
İstatistik Kurumunun son istatistiklerine bakarsak aylık sanayi
üretim endeksi 2008 yılı Ağustos ayında 2007 yılı
Ağustos ayına göre yüzde 4 azalış göstermiştir.
Yine Türkiye
İstatistik Kurumunun İmalat Sanayiinde Eğilimler Eylül 2008e
göre imalat sanayisinde kapasite kullanım oranı geçen yılın
aynı ayına göre yüzde 3,4 puan azalmış ve yüzde 79,8
seviyesinde gerçekleşmiştir. Bunun nedenini de Türkiye
İstatistik Kurumu şöyle açıklıyor: İç pazarda talep
yetersizliği iş yerlerinin tam kapasiteyle
çalışmamasının en önemli nedenidir.
Zaten
biliyorsunuz daha önce sanayicinin ve
yatırımcılarımızın yararlandığı ve
önemli düzeyde vergi kolaylığı sağlayan yatırım
indirimi uygulamasını da devri iktidarınızda
kaldırdınız. Gerekçe olarak da kurumlar vergisi
oranının yüzde 30dan yüzde 20ye indirilmesini gösterdiniz ama
değerli arkadaşlarım, yatırım yapan
müteşebbislerimize yatırım indirimi nedeniyle uygulanan kurumlar
vergisi oranı yüzde 18 idi, şu anda kurumlar vergisi yüzde 20, yani
yatırımcıya darbe vurduk.
Yine sanayicilerimizin
makine ekipman kullanımında kullandığı finansal
kiralamayla ilgili vergi avantajına da sekte vurduk. Yani Hükûmet millî
sanayimize destek mi oluyor, köstek mi oluyor, açıkçası
anlayabilmiş değiliz.
Bu elektrik
zammıyla ilgili vatandaşlarımızın da gerçekten çok
canı yanıyor. Başta temel gıda maddelerine gelen zamlar,
enerjiye gelen zamların ötesinde elektrik zammından nasıl
tasarruf edebilirim, faturaları nasıl düşürebilirim diye
vatandaşımız bir çaba içerisine girdi ve gördüğümüz o ki
ampulleri söndürüyor. Ben seçimde de ampulleri söndüreceğine
inanıyorum.
Tasarının
hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kalaycı.
Şahıslar
adına, madde üzerinde, ilk söz Balıkesir Milletvekili Sayın
Ahmet Duran Buluta aittir.
Buyurun
Sayın Bulut. (MHP sıralarından alkışlar)
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri;
ilgili yasa hakkında şahsım adına söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Son günlerde,
verdiğimiz şehitlere buradan rahmet dilemek artık sıradan
bir hadise şekline geldi. Bu hainlere hain demekten çekinenlerin,
onları sadece suçlu görenleri kınarken, bu alçakların
arkasında bulunan güçlere bir defa daha buradan ifade etmek istiyorum:
Öldüre öldüre, şehit ede ede Mehmetçikleri bitiremezsiniz. Çünkü biz
hepimiz Mehmetiz. Bu milletle uğraşan ateşle
uğraşmış demektir, mutlaka yanar diye ifade ediyoruz. (MHP
sıralarından alkışlar)
Değerli
milletvekilleri, deminden beri görüşen, konuşan milletvekillerimiz
Sayın Bakanımın ifade ettiği esnaf kefalet
kooperatiflerinin vermiş olduğu kredilerle övünmesine, bunun
sebebinin ne olduğunu, insanların, esnafın bunu iş
yerlerinde işini büyütmek, geliştirmek için mi
kullandıklarını yoksa stopajını, vergisini ödemek için
mi kullandıkları konusundaki sorusuna ben samimi bir cevap
alamadım, bunu burada ifade etmek istiyorum. Balıkesirde
geçtiğimiz yıllarda Esnaf Kefalet Kooperatifleri Genel Başkanının
katıldığı bir toplantıya
katılmıştım. Sayın Genel Başkanın aynı
şekilde, verdiği çok yüksek kredilerle övündüğünü orada da
görmüştüm. O zaman da demiştim ki: Sayın Genel Başkan
AKPden aday olmaya hazırlanıyor ve duyduğum kadarıyla da
seçilmiş, milletvekili olmuş!
Şimdi, o
salonda bulunan arkadaşların ifadelerini size aktarmak istemiyorum
ama esnafın durumunun hiç iyi olmadığını, altı
yedi sene öncesini aradıklarını ifade etmek istiyorum. Bölgemi
gezerken, Sındırgı ilçesinde domates 6 kuruştan
alınıyordu sayın milletvekilleri. 2 ton domates satıyorsunuz
1 torba gübre alabiliyorsunuz. Oradaki üreticiler bana 1 torba domates verdiler
bölgesinin milletvekiline göndermek üzere. Ben de onlara Seçimde oyu ona
veriyorsunuz, domatesi bana; olur mu böyle şey! dedim, milletimize de
artık uyanmasını, anlamasını, bu gerçeği
görmesini anlattım.
Değerli
milletvekilleri, OSBler çok önemli. KOBİler sanayinin lokomotifiyse
onların hayatiyet alanları OSBlerdir mutlaka. OSBlerin (organize
sanayi bölgelerinin) ülkemizde kendisinden beklenen, bu kurumdan beklenen verimliliği
elde edebilmesi için çok ciddi desteğe, lojistiğe ihtiyacı var.
Birçok yerde açılma safhasında kalmış Çevre
Bakanlığının kanunu gereği,
çıkardığı kanun gereği
Organize Sanayi Bölgeleri
Kanununun yayımı tarihinden itibaren üç ay içerisinde iş termin
planını hazırlayarak Bakanlığa başvurmak ve bu
tarihten itibaren de iki yıl içerisinde atık su arıtma
tesislerini tamamlayarak işletmeye açmak zorunda oldukları ifade
edilmekte.
Sayın
Bakanıma konuyu arz ettim, ilgilendiler. Çevre Kanunu Çevre Bakanlığını
ilgilendiren bir kanun olduğu için, ilgili bürokrat
arkadaşımız bunun süresiz olmasını arzu ettiklerini,
istediklerini ifade ettiler. Ancak ben düşündüm, eğer süresiz olursa
bunun ciddiyeti kalmaz, bu arıtmaları hiç kurmayabilirler, birçok
tesisin bulunmuş olduğu yerde arıtma eğer olmazsa çevreye
büyük zarar verir. Bu anlamda mutlaka bir tarih konmasında fayda
olduğu düşüncesindeyim.
Değerli
milletvekilleri, OSBler, içinde bulunmuş olduğu müesseselerin
eğitimi konusunda, müessesede çalışan insanların
eğitimi konusunda; ürünlerinin tanıtımı, pazarlanması
konusunda; bunların fuarlara katılması, fuarlarda hem ürünün hem
ülkenin tanıtılması konusunda birçok faydalar sağlayan
önemli organizasyonlar. Bu kurumlarda birden fazla taşımaya
alternatif bulmak için, bu kurumlarda personelin eğitilmesine, lojistik
köylerin kurulmasına ihtiyaç var.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
AHMET DURAN BULUT
(Devamla) Yüze yakın lojistik köye sahip olan Avrupada
Türkiyede bu
yapıya sahip organize sanayilerden bir tanesi Balıkesirde
bulunmaktadır. Balıkesirde trene malı yükleyerek Bandırma
Limanına ulaştırabilecek, bir saatlik mesafede Körfez
Havaalanına gidebilecek, kara yoluyla, deniz yoluyla
ulaşımın sağlandığı büyük imkânlar
vardır. Burada bütün yatırımcıları Balıkesir
organize sanayisinde yatırım yapmak adına hem davet ediyorum.
Sayın Bakanımın da bunu teşvik etmesini istiyorum. Millî
gelirin 2001 yılında Devlet İstatistik Enstitüsü
rakamlarına göre 2000 dolar olduğu Balıkesirin bu destekleme
kapsamına alınmasını bu vesileyle istiyorum.
Bu
düşüncelerle yasanın ülkemize hayırlı sonuçlar getirmesi
dileğiyle olumlu oy vereceğimi ifade ediyor, yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bulut.
Şahıslar
adına ikinci söz Malatya Milletvekili Sayın Mücahit
Fındıklıda.
Buyurun
Sayın Fındıklı. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakan, Enerji Bakanı burada, söyle!
M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; ben önce tüm milletvekili arkadaşlarıma,
özellikle Milliyetçi Hareket Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi ve partimin çok
değerli arkadaşlarına, bir sanayici olarak, bir iş
adamı olarak sivil hayatımda, bu kanuna ve özellikle organize sanayi
bölgelerine gösterdiğiniz bu inanç ve yaklaşımdan dolayı
hepinize şükranlarımı arz ediyorum.
Yıllardır
biz arazide boğuşurken, bu işlerle kavga ederken, inanın,
böyle, organize sanayi bölgelerini sahiplenen ve her milletvekilimizin kendi
ilinin organize sanayi bölgesiyle ilgili hem detaylarıyla hem de
problemleriyle ilgilenmesinden fevkalade onur duydum. Bu teşekkürü yapmak adına
huzurlarınıza çıktım.
Bu işe on
beş senemi verdim ancak elbette Sanayi Bakanımız da bu işe
çok emek verdiler, Hasan Angı yine öyle. Sanayi Bakanımızı
da bu konuda şanslı görüyorum. Buradaki bütün önerileri de Sanayi
Bakanımızın alıp değerlendireceğini ümit
ediyorum.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) TEDAŞ
M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Devamla) TEDAŞ
Sayın
Bakanım, özellikle organize sanayi bölgelerinin en büyük problemlerinden
bir tanesi, elektrik dağıtımını yapıyoruz.
Lisansını organize sanayi bölgelerine vermiştiniz ama orada bir
yüzde 5lik gibi, bize, işletmeyi yürütebilmemiz için bir pay veriliyordu.
Burada bir sıkıntımız var. Bir de BOTAŞla biz
sözleşme yaptık. Yani organize sanayi bölgeleri işletme
hakkını bize verdiniz, altyapı yatırımlarını
yaptık. BOTAŞ bizimle mukavele yaptı, bize tüketimden yüzde 3
verecekti. Karşılıklı mukaveleleri yaptık,
ahitleştik ama BOTAŞ bu ahdinden vazgeçti. Buna bir formül
bulmamız lazım, bunları değerlendirmemiz lazım.
Ben tekrar,
özellikle, bütün vekil arkadaşlarımıza, herkesin organize sanayi
bölgelerine ve Türkiyenin gerçek kalkınmasının, istihdamı
çözebilecek üretim ekonomisinin üzerinde yoğunlaşmasından dolayı
şükranlarımı arz ediyorum. İnşallah bu
sıkıntılı günleri hep birlikte atlatırız diye
düşünüyorum.
Saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Fındıklı.
Madde üzerinde
soru-cevap işlemine geçiyoruz.
Sayın
Köktürk
ALİ
İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) Sayın Bakan, bir soru önergemize bizzat
tarafınızca verilen yanıta göre, Zonguldak ilimizde, 2004 ve
2008 yılları arasında tam 8.403 esnaf ve sanatkârımız
iş yerini kapatmak zorunda kalmıştır. Kapatma nedenlerine
baktığımızda, bunlardan sadece 48i tacir olmuş,
diğerlerinin tamamı, ya işi terk etmiş ya Zonguldakı
terk etmiş ya da iflas etmiştir.
Diğer bir
sorumuza yine tarafınızca bizzat verilen yanıta göre
Zonguldakta 7.605 esnaf ve sanatkârımız sosyal güvenlik prim borcunu
ödeyememektedir. Ödenemeyen prim borcu miktarı eski parayla 102 trilyon,
yeni parayla 102 milyon TLdir.
Bildiğiniz
üzere Zonguldak ilimiz yoğun göç vermektedir, işsizliği de
yoğun bir şekilde yaşamaktadır. Hâl böyleyken teşvikli
iller kapsamına alınmamıştır. Bu tablo karşısında
Zonguldak ilimizi bölgesel veya sektörel teşvikli iller kapsamına
almayı düşünüyor musunuz? Şayet düşünüyorsanız bunu ne
zaman
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Doğru
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanımıza sormak istiyorum: Tarımda üreticiler ürettikleri
ürünü değerinde satamamaktadır ve haksız rekabetle
karşılaşmaktadırlar. Ticaret Bakanlığı
olarak üretici birlikleri gibi sivil toplum kuruluşlarına yeni
yetkiler verilerek üreticilerin korunması, üretimin daha iyi
değerlendirilmesi yapılabilir mi? Bu konuda bilgi almak istiyorum.
İkinci sorum
olarak: Tokat ili Zile ve Niksar Organize Sanayi Bölgelerinde altyapı
yatırımları bir türlü bitirilememiştir. Bu bölgelere yeni
ödenekler verilecek mi ve OSBler ne zaman bitirilecektir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Coşkunoğlu
OSMAN
COŞKUNOĞLU (Uşak) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Aracılığınızla
Sayın Bakana 5inci maddede soramadığım soruyu sormak
istiyorum. Bu soru birkaç farklı şekilde sorulabilir. Burada
konuşmacılar da bu soruya ilişkin konuştu fakat milletin
vekili olarak bana da çok soruldu.
Biraz önce
almış olduğum SMS mesajını aynen Sayın Bakana
okuyup sormak istiyorum. Eşmenin Güllü beldesinin muhtarı Sezgin
şöyle yazıyor: Ne olacak bu köylünün hâli? Bu gübre fiyatıyla
ekim yapamaz olduk. 75 YTL
Bunları gündeme taşısanız
bakalım Bakanımız ne der? Ben de aynen bu soruyu soruyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Paksoy
MEHMET AKİF
PAKSOY (Kahramanmaraş) - Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın
Bakanım, Kahramanmaraş ilimizin birinci organize sanayi bölgemizin
altyapı çalışmaları tamamlanmak üzeredir. Ayrıca,
Türkoğlu ilçemizde organize sanayi bölgesinin yapılması için
karar alındığını, yine Elbistan ilçemizde de organize
sanayi bölgesinin yapılması için çalışmaların son
aşamaya geldiğini memnuniyetle öğrenmiş bulunuyorum. Ben bu
çalışmalarınız için teşekkür ediyorum; Türkoğlu
ve Elbistan organize sanayi bölgelerinin bir an önce tamamlanması
konusunda bir takvim verir misiniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Mücahit Bey sordu, ben sormuyorum artık.
BAŞKAN
Peki.
Sayın
Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, biraz önce sormuş olduğum sorulardan birisine cevap
alamamıştım. Onu tekrarlamak için soru hakkı istedim.
İmalatçı
konumunda olmayan küçük esnaf ve orta büyüklükteki esnafımıza da bir
kredi kolaylığı düşünülmekte midir? Çünkü bunu bekleyen çok
sayıda esnafımız var.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Bakan
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; efendim, bu imalatçı
olmayan esnafa da KOSGEB tarafından kredi
kullandırılmasını dördüncü kez cevaplıyorum, dördüncü
kez belirtiyorum. KOSGEB Kanununda bir değişiklik yapmamız
gerekiyor. Onunla ilgili değişikliğimizi hazırladık.
Önümüzdeki günlerde yüce Meclisimiz bu tasarıyı
yasalaştırdığı zaman, KOSGEBde imalatçı esnaf ve
sanatkâr dışında kalan diğer esnaf ve sanatkâra da kredi
verme imkânı ortaya çıkabilecektir.
Organize sanayi
bölgelerine ödenek aktarıldığı çeşitli illerle ilgili
milletvekillerimiz tarafından dile getirildi. Efendim, bunlarla ilgili,
tabii, zaman zaman soruluyor, ki, bunların cevaplarını
yazılı göndermek mümkün. Ancak Niksar Organize Sanayi Bölgesinin
altyapısı, içme suyu, kanalizasyonu, elektriği 2007
yılı sonunda tamamlandı Sayın Milletvekilim, Niksarla
ilgili bir şey kalmadı artık, bitti. Zile organize sanayi
bölgesi ise proje ihalesini yaptık, projenin tamamlanmasını
müteakip altyapı ihalesi yapılacaktır.
Bunun yanı
sıra, tabii, SMSe şu anda cevap veremiyorum kendi alanıma
girmediği için ama onunla ilgili, ilgili arkadaşlarımızdan
yazılı bir cevap mutlaka göndeririz Sayın Milletvekilim.
Efendim,
Zonguldakla ilgili 8.403 firmanın kapatıldığını
söyledik, eksik kaldı. Ne kadar açıldığını da
belki vermekte, Sayın Milletvekilim, fayda vardır. Yani 8.400ü
kapanmıştır. Özellikle 2005 yılında 5362
sayılı Yasanın çıkmasıyla beraber yeni yapılan
yasayla yenilenmeler yapıldı. Esnaf ve sanatkârlarda genelde ölüm,
işi bırakma, işi devretme veya yasadan kaynaklanan kapanmalar
veya işi yapamamadan dolayı ortaya çıkan problemler söz konusu.
Ancak 8.400ü kapanmışsa, ben tahmin ediyorum ki -rakam şu anda
aklımda değil, tabii tutmam da çok zor, ama kayıtları
biliyorsunuz, esnaf sicilinin tamamı günlük olarak
Bakanlığımızda tutuluyor- en az yüzde 50 fazlası da
açılmıştır mutlaka. Yani bunu ben ezbere söylüyorum. Çünkü
Türkiye genelinde yüzde 60lık bir oran olduğunu ifade etmek
istiyorum.
Bu esnaf ve
sanatkârın BAĞ-KUR prim borcuyla ilgili, yine yüce Meclisimizin
bundan dört ay, beş ay önce çıkartmış olduğu istihdam
paketiyle, sosyal güvenlik reformuyla, ikisinin beraberinde yeni bir borç
yapılandırması söz konusu oldu.
Zonguldak ilinin
teşvik kapsamına alınması konusuna gelince: İfade
ettim, bir kez daha ifade etmek istiyorum. Efendim, biz girişimci bilgi
sistemi ve sanayi stratejisi hazırlığından sonra
teşvikle ilgili uygulamalar, Teşvik Uygulamaları Genel
Müdürlüğü, onun bağlı olduğu Hazine
Müsteşarlığı, onun da bağlı olduğu Devlet
Bakanlığı uhdesinde, ancak Ekonomi Koordinasyon Kurulunda,
Teşvik Uygulamaları Genel Müdürlüğünün yapacağı çalışmalar,
bizim yapacağımız çalışmalar üst üste geldikten sonra,
Ekonomi Koordinasyon Kurulunda hangi illerin, hangi bölgelerin, hangi
sektörlerin nasıl bir teşvik kapsamı içine gireceği orada şekillenecek.
Yani, şu anda kurul adına tabii benim bir açıklama yetkim yok.
Ancak ben tekrar ifade ediyorum: Önemli olan, üretimin artması,
yatırımın artması, istihdamın artması, rekabet
gücümüzün artması. Bunlar son derece önemsendiği için teşvik
politikasının önceliği 3Y dediğimiz yüksek rekabet gücü,
yüksek teknoloji ve istihdamı mutlaka öngören bir teşvik
politikası içinde yapılacaktır.
Bu çerçevede
baktığımız zaman illerimizin hangilerinin, hangi
sektörlerin, hangi bölgelerin teşvik kapsamına girip girmeyeceği
kasım ayından itibaren üzerinde çalışılmaya başlanacak
ve yıl sonuna kadar, 5084 dediğim gibi tamamlanmadan bu ilan
edilmiş olacaktır. Yani şu andaki programımızın
böyle olduğunu ifade etmek istiyorum.
Şöyle bir
şey söylemek istiyorum: Yani bizi televizyonları başından
milyonlarca insanlar izliyor, dinliyor. Bir kere tekstil, konfeksiyon sektörü
geçmişte çok fazla kriz kelimesini telaffuz ettiği için bankalar
tarafından ciddi bir kıskaca alınmıştı.
Ben müteaddit
defalar söyledim: Şu anda Türkiyede reel sektör açısından bir
kriz çağrıştıracak bir ortam yoktur. Şu anda dünyada
yaşanan çok önemli bir ekonomik kriz vardır. Bazı
arkadaşlarımız kafasını sallasa da ben doğru
bildiğimi söylemek mecburiyetindeyim, söylerken de yirmi yedi
yıllık sanayicilik yapısı içinde bunu söylüyorum. Şu
anda Türkiye'nin mali sistemi son derece sağlıklıdır. Ancak
Türkiye 133 milyar dolar ihracat yapan bir ülke ve bunun yarısını
da Avrupa bölgesine yaptığı için Avrupadaki daralmadan
dolayı, ihracat pazarlarının daralmasıyla beraber Türkiye
de üretimde bir düşüş yaşayacaktır.
Bir Sayın
Vekilim parmağıyla beni göstererek birkaç kere işaret etti,
bilmiyorum genel bir kural mıdır, kaide midir parmakla bir
kişiyi göstermek ama ben en azından göstermiyorum, öyle bir parmak
işaretini de yapmayacağım. Bunu çok net bilgilerle söylüyorum,
hangi konumda olursam olayım aynı şeyleri söylerim: Şu an
için Türkiyede bu krizin, dünyada yayılan krizin reel sektörümüzü
etkilemesi kaçınılmazdır, biraz evvel bahsettiğim ihracat
pazarlarının daralmasından dolayı mutlaka etkileyecektir.
Ancak bu konuda âdeta bir koruyucu hekimlik gibi bu krizin Türkiyeye
yansıma noktasında etkilerini minimize edecek şekilde Ekonomi
Koordinasyon Kuruluyla ilgili bakanlarımız sürekli görüşüyoruz,
toplantı hâlindeyiz ve bunlarla ilgili senaryolarımız,
çalışmalarımız, metinlerimiz önümüzde, ilgili kurum ve
kuruluşlarımızla görüşüyoruz. Onun için bu noktada söylemek
istediğim şu: Yani bu tür kelimeler, cümleler kullanıldığı
müddetçe hep bunlar görülmüştür; insanlar, vatandaşlar sürekli
alımlarını, taleplerini erteler ve bu işten de ilk darbeyi
esnaf ve sanatkâr yer. Tekrar ifade ediyorum: Yani bir daralma olacaktır.
Ancak bunun en minimum şekilde atlatılması noktasında olayın
farkında olduğumuzu,
çalıştığımızı, bununla ilgili tedbirlerimizi
aldığımızı tekrar ifade etmek istiyorum.
Yine, cevap
veremediğim birkaç şey kaldıysa onları da cevaplarım.
Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
7nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 7- 4562
sayılı Kanunun geçici 2 nci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
GEÇİCİ
MADDE 2 - Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, mülga 5590
sayılı Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Sanayi
Odaları, Deniz Ticaret Odaları, Ticaret Borsaları ve Türkiye
Ticaret, Sanayi, Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları
Birliği Kanununun 5 inci maddesinin (r) bendinin (5) numaralı alt bendine
göre kurulup yönetilmekte olan OSB`ler, bu Kanunda adı geçen OSBlerden
sayılır. Bu şekilde kurulup yönetilmekte olan OSBlerde, genel
kurul ve müteşebbis heyet görevlerini, 5174 sayılı Türkiye
Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununa göre faaliyette
bulunan oda meclisleri yürütür. Yönetim ve denetim kurulu üyeleri oda meclisi
üyeleri arasından seçilir. Oda meclisi üyeleri arasında, OSB
katılımcısı varsa, yönetim kurulu üyelerinin en az üçü bu
üyeler arasından seçilir.
BAŞKAN
Madde üzerinde grupları adına ilk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Aydın Milletvekili Sayın Özlem Çerçioğluna aittir.
Buyurun
Sayın Çerçioğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
ÖZLEM ÇERÇİOĞLU (Aydın) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Organize Sanayi Bölgeleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 7nci
maddesi üzerinde grubum adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti
saygıyla selamlarım.
Ekonomik krizin
dünyada dalga dalga yayıldığı bir dönemde, bu krizin
Türkiyeye yansımaları ve olumsuz etkilerinin önlenmesi konusunda ne
yazık ki hiçbir çalışma yapılmadığını
az önce Sayın Bakan kendi ağzından ifade etti. Şöyle
söyledi: Biz çalışma yapıyoruz ama kâğıt üzerinde.
dedi. Arkadaşlar, Sayın Bakanın aynı ifadesini kullanıyorum:
Reel sektörün bu krizden etkilendiğini ifade etti. Elbette etkilenecek
ama bu kriz bugün gelmedi ki, dün gelmedi ki. Bu krizin geleceği üç
beş ay önceden belliydi. Amerikada Mortgage krizi
yaşandığı andan beri bu dalganın Türkiyeyi de
vuracağı ve son ayağı da Türkiyede olacağı
belliydi. Biz istiyoruz ki Sayın Bakandan, Hükûmetten, reel sektöre
karşı nasıl, ne gibi önlemler
aldığınızı bizlerle paylaşın. Bakın,
bugün sanayicilerimizin hepsi kilitlenmiş vaziyette Genel Kurulu izliyor;
acaba önlem paketi neler söylenecek, neler olacak diye. Bugün
yaklaşık saat 13.00ten beri görüşüyoruz bu kanunu ama bir önlem
paketini ben Sayın Bakandan veya Hükûmet sözcülerinden, buraya çıkan
arkadaşlardan henüz duyamadım.
Birçok küçük ve
orta ölçekli esnafımız da inanın işletmelerini kapatma
noktasındadır. Piyasada yaprak kıpırdamıyor. Çek,
senet tahsilatı yapılamamaktadır. İş
dünyasının çağrılarına -TÜSİADın, MÜSİADın-
hiçbir şekilde kulak verilmemiştir. Bunlara Sayın Bakanın
bir an önce kulak vermesini istiyoruz.
Hamdolsunlarla,
maşallahlarla, inşallahlarla, arkadaşlar, bu iş
yürümüyor. Çok ciddi bir şekilde krizin içerisine girdik. Bir an önce
tedbirlerimizi alalım. Bunun önlemine bakmak gerekiyor.
Bir de kriz
denildiği zaman, sanki böyle kriz tellalcısı ilan ediliyor gibi
bir hava var. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak asla böyle bir şeyde
değiliz. Biz tam aksine yardım etmek istiyoruz sizlere. Bu olaydan
üreticimiz, Türk sanayicisi nasıl en az yarayla çıkar, onun
derdindeyiz biz.
Sayın
milletvekilleri, az önce de burada birkaç arkadaşım tarafından
ifade edildi, dünyanın en pahalı elektriğini ve doğal
gazını kullanan ülke Türkiyedir. Üretimi, ihracatı ithalata
dayalı bir sanayide temel girdilerdeki yükseklik dikkate
alındığında sanayici nasıl üretecek, ürettiğini
uluslararası pazarda nasıl satacak, nasıl rekabet edecek? Girdi
maliyetlerinin yüksekliğinden dolayı da her zaman bizim Türk
sanayicimiz maça 3-0 geride başlamaktadır. Tabii zaten bu girdi
maliyetleri yüksek enerjide, doğal gazda, bir de bunun üzerine şimdi
yaşanan kriz binince arkadaşlar, bizim Türk sanayicimizin nefes
alacak yeri kalmadı.
Peki, tabii ki
bir de bunun yanında Türkiyeyi ilgilendiren cari açık var. Cari
açık ne olacak? diyenlere, maalesef Hükûmet Cari açık sorunumuz
yok. diyor ama rakamlar bunu gösteriyor ve şöyle bir ifade
kullanılıyor: Bu sorun büyütülüyor.
Arkadaşlar,
bu sorun büyütülmüyor. Global krizde ihracatın düştüğü bir
dönemde cari açığı nasıl kapatacağız? Sizler de
televizyonda ve basında görmüşsünüzdür, okumuşsunuzdur,
dinlemişsinizdir, Hükûmetin çözümü şu: Sayın Başbakan,
Türkiye'ye sıcak para girişini sağlamak için bütün düzenlemenin
yapılacağını söyledi ve Bunun sonucunda olacak bütün
riskleri de üstleniriz. dedi. Başbakanın ve AKPnin Nereden
buldun? sorusunu sormadan alacağı bu risk, elbette AKPnin,
Hükûmetindir. Cari açığı böyle mi kapatacaksınız? Bu
parayı dışarıdan nasıl getireceksiniz? Bu para
nasıl bir para? Bu para nereden kazanılmış bir para? Bu
soruların
OSMAN DEMİR
(Tokat) Paranın rengi olmaz!
ÖZLEM
ÇERÇİOĞLU (Devamla) Evet, paranın rengi olmaz, doğru ama
paranın nereden kazanıldığı çok önemli Sayın
Vekilim. Nereden? Kaçakçılıktan mı kazanıldı bu para?
Eroinden mi kazanıldı, esrardan mı? Elbette bunu bilmek
zorundayız. Türkiye Cumhuriyetinin kara paranın
aklandığı bir cennet olmasını burada hiç kimsenin
istemediğine tüm yüreğimle inanıyorum.
OSMAN DEMİR
(Tokat) Merkez Bankasında ne kadar rezerv var biliyor musun?
ÖZLEM
ÇERÇİOĞLU (Devamla) Bize göre önemli hususlar:
Öncelikle
teşvik uygulaması gerçekçi olmalıdır; bölgelerin, illerin
konumu ve yerel dinamiklerine göre teşvik uygulanmalıdır.
Biz meseleye
bütüncül bakıyoruz arkadaşlar. Geçmiş yıllarda siyasi
çıkar nedeniyle kontrolden çıkarılmış olan teşvik
sistemimizi, daha kontrolsüz hâle getirilmiştir. Önerdiğimiz
teşvik sisteminin bütüncül olarak değerlendirilmesi, bölgesel ve
sektörel gelişmişlikleri dikkate alarak doğru bir kümelenme
politikasıyla rehabilite edilebileceği inancındayız.
Yatırımdan
önce yatırımcılarla doğru bilgi ve beceri
paylaşımı yapılmalıdır. OSBler için ARGE
birimleri oluşturulmalıdır. Her projeye değil, rasyonel
projelere destek verilmelidir. Yatırım indirimi tekrar uygulanmaya
başlanmalıdır, özellikle bu kriz döneminde sanayicilerimiz için
bir kurtarıcı olacağına inanıyorum.
KOSGEBler daha
işlevsel hâle getirilmelidir. OSBlerin misyon ve vizyonunu doğru
belirlemelidir. Bu doğrultuda yönetilmeli ve yönetimlerine daha fazla
yetki verilmelidir. Ancak bu şekilde OSBler daha etkin ve rekabet edecek
konuma gelebilirler. OSBler üretim merkezleridir; girdi yükleri, özellikle az
önce de ifade ettiğim gibi enerji ve istihdam yükü
paylaşılmalıdır. Belediyeler sanayi alanı
oluşturulmasında OSBlerle iş birliği içinde
olmalıdırlar.
Bölgesel
kalkınma ve kümelenme stratejisinin doğru uygulanması için biz
Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu ülkenin sanayi kalkınmasına ciddi
olarak önem veriyoruz. Bu önem çerçevelerinde de önerilerimizin dikkate
alınmasını istiyoruz, küresel ekonomiye uyum için stratejik
koordinasyonunun sağlanmasını; yatırım, iş yapma
ve verimliliğin önündeki engellerin kaldırılmasını;
etkin bir geçiş dönemi için verimlilik stratejisinin hayata geçirilmesini;
teşvik sisteminin reformu, yabancı yatırım stratejisinin
sağlanması, etkin ve sürekli rekabetin girdi maliyetlerinin
düşürülmesi, risk sermayesi sisteminin yeniden yapılandırılması,
girişimcilere destek ve danışma ofislerinin kurulması,
üniversitelerde girişimci geliştirme programlarının mutlaka
teşvik edilmesi, işletme bilgisine sahip mühendislerin
yetiştirilmesi, sanayide büyük bir sorun hâline gelen ara eleman ihtiyacının
bir an önce karşılanabilmesi için gerekli tedbirlerin
alınmasını; hizmet içi eğitim faaliyetlerinin sürekli hâle
getirilmesi, kaliteye ve bilgiye dayalı üretimin nitelikli iş gücüne,
istihdama temel alınması, ARGEyi ön planda tutan üretim ve yönetim anlayışı,
pazarlama yenilikleri ile kamuyu yönlendirici hâle getiren pazarlama
stratejileri, OSBlerin kamusal yetkilerini artırarak tek durak, ofis
hâline gelmeleri, iş gücü piyasalarında beceri dönüşümünün
yönetiminin ve verimliliğinin sağlanmasını; son olarak,
kayıt içine giriş sürecinin hızlandırılmasını
ve yönetimini aciliyetle istiyor ve ülke çıkarları
açısından uygulanmasında büyük yarar gördüğümüz bu
unsurları sanayinin vazgeçilmeyenleri olarak vurgulamak istiyoruz.
Umarız
Ulusal Programdaki dış kaynaklı yönlendirmelerin ortaya
çıkartacağı teslimiyetçi politika yerine ulusal sermayemizi,
birikimimizi sağlayacak bağımsız bir ekonomik politika
devreye sokulur. Aslında sahip olduğumuz cumhuriyet
kazanımlarının temeli budur.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; bu duygu ve düşüncelerle yüce heyeti
saygıyla selamlarım. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çerçioğlu.
Gruplar
adına ikinci söz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Bursa
Milletvekili Sayın Necati Özensoyda.
Buyurun
Sayın Özensoy. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 222 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 7nci maddesiyle ilgili Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle bu
7nci maddeyle ilgili konu, özellikle Bursada bir OSByi, bunun
dışında Türkiye'de birkaç tane OSByi ilgilendirdiği için
bu kanun Meclise gelmeden birkaç gün önce AKP Grubundaki başta Bursa
milletvekili arkadaşlarımız olmak üzere görüşmeler
yaptık. Ancak bu geçici 2nci maddenin daha da iyileştirilmesi
noktasında Sayın Bakanın bir mutabakatı olmadı, bir
mesafe alamadık.
Bu maddeyi de
şöyle ifade etmeye çalışayım -maddenin okunduğu gibi,-
ticaret, sanayi odaları veya benzeri odaların kurduğu OSBlerin,
bu geçici 2nci maddeyle, yönetim, denetim kurulu üyeleri oda meclis üyeleri
aralarından seçiliyor. Yani o OSBde bulunanlar ticaret, sanayi
odasında değillerse ve hatta ticaret, sanayi odasında olsalar
bile bu kanun, bu madde değiştirilene kadar, o OSBnin yönetimiyle
alakalı hiçbir hak ve hukuka sahip değillerdi. Şimdi, bu
maddeyle, değiştirilen veya eklenen maddeyle, sadece OSB
katılımcısı varsa, yönetim kurulu üyelerinin en az üçü bu
üyeler arasından seçilir. diyor. Peki, ticaret, sanayi odası
meclislerinde OSB katılımcısı yoksa ne yapacağız?
Yine bu ticaret, sanayi odası meclisine seçilenlerin -hatta Bursada
ticaret, sanayi odası birlikte- tamamen ticaretle iştigal eden o
üyeler tarafından da yönetilme ihtimali yüksek. Hepiniz biliyorsunuz,
ticaret erbabıyla sanayicilik yapanın mantalitesi
farklıdır. Dolayısıyla, o OSBde -biraz önce de, bu saate
kadar konuşulan, birçok yapılan katkıların- OSBnin
yönetiminde, o altyapılarının veya ilavelerin
yapılmasında bir ticaret erbabının
mantığıyla sanayicinin mantığını bir
tutmamak gerekir.
Dolayısıyla,
bu konuda bu madde bize göre eksik olarak gelmiştir. Mademki 2000
yılında çıkan kanunun eksik ve aksak tarafları bu
tasarıyla düzeltilmek isteniyor, bu tasarıda yer alan bu madde
maalesef eksik olarak kalmıştır.
Bursa Ticaret ve
Sanayi Odası adıyla anılan OSB yine aynı şekilde
yönetilmeye devam edecektir. Bildiğim kadarıyla Ankaradaki Sincan
Organize Sanayi de yine ASOnun kurduğu ve o şekilde yönetildiği
bir OSBdir. Dolayısıyla bize gelen, oradaki 200ün üzerindeki
sanayicinin birçoğuyla konuştuktan sonra, bu anlamdaki kendi
verdikleri aidatların, kendi katılımlarının üzerinde
herhangi bir söz hakkı olmayışlarının,
şikâyetlerinin yansımalarını burada düzeltmek adına
gereği kadar katkı sağlayamadığımızı
düşünüyorum.
Sayın
milletvekilleri, biraz önce 4üncü maddede KOSGEBle ilgili yine
imalatçılara verilen o faizsiz 600 milyarlık kredinin objektif
kriterlere göre verilmediğini ifade ettim, açık ve net. Sayın
Bakan Hangi kriteri uygulayalım? dedi. Bakın, bu kredilerin ilan
edilmesi, o kredilerin başvuru tarihinden sadece iki gün önce.
Dolayısıyla, 600 milyarlık yatırım yapacak bir
sanayici kendi kurumuyla alakalı, kendi şirketiyle alakalı o iki
günde birçok evrakı düzenleyecek, hangi makineye yatırım
yapacağını düşünüp hemen karar verecek, iki gün içerisinde
de başvurusunu yapacak, öncelik alacak. Ben şimdi buradan Sayın
Bakana soruyorum -kendisi yine yok burada, benim deminki konuşmamda da
yoktu ama- o KOSGEB, verilen KOSGEB kredilerinin tamamı kaç gün içerisinde,
başvurular neticesinde tamamlanmıştır? Eğer bu
başvurular ilk üç gün veya ilk bir hafta içerisinde, başvurular
neticesinde tamamlandıysa ve o başvurulara bu krediler verildiyse -ki
KİT Komisyonunda bu soruyu sormadım- elbette bu anlamdaki o objektif
kriter, olmayan kriter yine şaibe olarak devam edecektir diye
düşünüyorum.
Tabii, bu KOSGEB
kredileri verilirken veya değişik teşvikler verilirken yine,
hâlâ uygulanan bir yanlış devam ediyor. Herkes kabul ediyor ki
bölgesel teşvikler doğru değildir, sektörel teşviklere
geçilmelidir, deniyor ama KOSGEB kredisi verilirken bile o kredinin
yarısı kalkınmada öncelikli bölgelere öncelik olarak
bırakılıyor. Şimdi, bunun envanterini bilmiyorum ama
buradan yine soruyorum: Kalkınmada öncelikli bölgelerde bulunan üretici
sayısı ile kalkınmada öncelikli bölgelerde bulunmayan üretici,
imalatçı veya sanayici veya KOSGEBe üye olanların sayıları
ne kadardır? Bu orantı hiç bu anlamda gözetiliyor mu? Bunları da
yine düşünmek lazım.
Özellikle,
teşviklerin de artık iller bazında değil, bölgeler, hatta
ilçeler bazında düşünülmesi çok daha doğru ve anlamlı
olacaktır. Bunun örneğini yine Bursadan vermek istiyorum.
Bursanın on yedi ilçesi var, ama Bursanın dört dağ ilçesi dediğimiz
Harmancık, Orhaneli, Büyükorhan ve Keles ilçeleri, yaklaşık
olarak toplam 65 bin insanın yaşadığı bu bölgeler
Türkiyede ilçeler sıralamasında 500den arka sıralarda yer
alıyor. Dolayısıyla, bu bölgeler, Bursa kriter, baz alındığında
Bursanın sınırları içerisinde olduğu için, bu anlamda
teşviklerin dışında kaldığı için ciddi
anlamda haksızlıklara uğruyorlar. Harmancıkın hemen
yanındaki Tavşanlıda,
Yine bu yasa
değişiklikleri düşünülürken OSBlerin işlerini
kolaylaştırmak noktasında değerlendirmeler
yapıldı ama ben bir şeyi yine sormak istiyorum: Bu yeni
kurulacak OSB'lerin kuruluşunda yine sanayi ve ticaret
odalarının teklifi gerekiyor. Teklif aşamasında olan
organize sanayi bölgeleri var, mesela Bursada dört tane. Bu yasa geçtikten
sonra, bu teklif aşamasında olan sanayi bölgelerinin, Barakfaki,
Samanlı, Kayapa, İnegöldeki sanayi bölgelerinin
SİADlar
tarafından bu teşebbüslerin yapıldığını
biliyorum. Peki, SİADlar tarafından yapıldığı için
bunların durumu bu yasa geçtikten sonra ne olacak? Bunu da
huzurlarınızda sormak istiyorum.
OSB'lerde
eğer iyileştirme yapılacaksa, OSB'lere destek sağlanacaksa
elbette yapılacak çok şey, söylenecek çok şey var. Sayın
Bakan -yine biraz önce buradaydı- tekstil ve konfeksiyondaki, Hükûmetin
önerdiği birtakım teşviklerden veya hareket planından
bahsetti. Ama, Sayın Bakan ben tekstil sektörünün içerisindeyim,
ölmüş, bitmiş bir sektöre verilecek desteklerin hiçbir anlamı
yok. Tekstil sektörü Türkiye'de bitmiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
NECATİ
ÖZENSOY (Devamla) Tekstil sektörü şu anda, biraz önce bizim grubumuzdaki
bir arkadaşımızın ifade ettiği gibi katma değeri
çok düşük sektörlerden birisi hâline gelmiştir. Sadece, şu anda
yapılan ithalatlarla
Konfeksiyonlar zaten
Tamamen boyalı gelen
kumaşların sadece konfeksiyonlarda yapılan işçilik katma
değerleriyle ihracat yapılmaktadır. Yine petrol artmasıyla,
tekstilde tekstil kimyasalları ve boya fiyatlarının
artmasıyla birlikte de yine ithal edilen malların boya ve terbiye
işlemleri de Türkiye'de güçleşmiştir. Dolayısıyla,
tekstil sektörü giderek kan kaybetmektedir. Hatta o gemi
batmıştır veya alabora olmuş durumdadır. Bundan sonra
alınacak tedbirler ne kadar faydalı olacaktır, bunu
takdirlerinize sunuyorum.
Yine, tekrar, bu
Kanunun hayırlara vesile olmasını diliyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Özensoy.
Hükûmet
adına, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Hilmi Güler.
Buyurun
Sayın Güler, on dakikanız var. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün, burada,
nöbetçi Bakan olarak bulunduğum süre içinde, Sayın
Bakanımız, Sanayi ve Ticaret Bakanımızın da
hatırlatması üzerine bu sözü alıyorum. Çünkü, konuşmalar
sırasında, gerek elektrik gerekse doğal gaz fiyatları
hakkında epey yanlış şeyler söylendi.
MEHMET ALİ
SUSAM (İzmir) Nerede yanlış?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Nasıl yanlış? Sayın Bakan,
elektrik paralarını altı ayda ödüyor musunuz?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bunları da düzeltmek, gayet tabii ki, benim de görevim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Ama Sayın Bakan, yanlış şey
söylenmedi; yol gösterdik.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) -
Şimdi, müsaade ederseniz, ben, size, çok yaygın olarak
yanlış bilinen bazı noktaları ifade etmek istiyorum. Bunlar
doğru zannedilen yanlışlar. Bunu ifade etmek istiyorum. Sizin de
bunları bilmenizde yarar var. Aksi takdirde, kamuoyunu da
yanıltmamızda yine başka yanlışlıklar doğacaktır.
Şunu ifade
edeyim, hemen en başından şunu söyleyeyim: Türkiye, gerek
doğal gazı gerek elektriği en ucuz kullanan ülkeler
arasındadır, öyle en pahalı filan değil.
MEHMET ALİ
SUSAM (İzmir) Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin rakamları
yanlış mı?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bakın, bu yanlıştır, yanlıştır
Bakın,
Türkiye Cumhuriyetinin Bakanı olarak söylüyorum, burada herhangi bir
kişi olarak söylemiyorum. Bu bilgileri lütfen düzeltin. Eskiden
doğruydu söyledikleriniz.
MEHMET ALİ
SUSAM (İzmir) Yok, yok; ağustos ayı rakamlarıyla
söyledikleri doğru mu, yanlış mı?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bakın, tekrar söylüyorum. Söylenen bilgilerin referansının
tarihine bakın. Eski bilgileri söylemeyin. Türkiyede çok şey
değişti. Türkiyede şu anda yenilenebilir enerjiler, yerli
kaynaklarla birlikte ayrıca yaptığımız
anlaşmalarla biz fiyatları aşağı çektik.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Nasıl çektiniz?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Elektrik zammı yapmadınız mı?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) Evet,
haklısınız, Türkiyede göreve geldiğimizde elektrik
pahalıydı, doğal gaz çok pahalıydı. Yaprak
kımıldamıyordu.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Elektrik ucuzladı mı Türkiyede?
AHMET YENİ
(Samsun) Heyecanlanma! Dinle, dinle
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa)- Millet kömüre geçmek istiyor Sayın Bakan, doğal gaza
geçmek istemiyor.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Şimdi, eğer öyle pahalıysa niye millet doğal gaza geçmek
istiyor? Bana onu söyleyin. Eğer pahalıysa,
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Bizim apartmanda kömüre döneceğiz Sayın Bakan.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, karşılıklı
konuşmayalım lütfen.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) -
millet neden şu anda doğal gaza geçmek için birbirini yiyor.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Hayır, kömüre geçmek istiyor Sayın Bakan,
doğal gaza geçmek isteyen yok.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bakın, dokuz vilayette doğal gaz varken bu yılın sonunda
altmış üç vilayet doğal gaza geçiyor. Bu çok büyük bir
başarı. (AK Parti sıralarından alkışlar) Millet
enayi mi bu pahalı şeyi alacak?
Bunun sebebi bu,
birincisi bu. Bakınız
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) Arkandaki Sayın Vekile sor, Denizlide tam tersi oluyor.
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) Hayır,
yanlış söylüyorsunuz. Milleti aldatmaya hakkınız yok. Ben
size Türkiye Cumhuriyetinin Bakanı olarak, kaynaklı olarak
söylüyorum. Eğer vaktim olsaydı, şu anda arkadaşlarım
Bakanlıktan bilgileri getirmeye gitti fakat yetişmediği için
Eğer beklerseniz size ayrıca vesikalarıyla gösteririm. (CHP ve
MHP sıralarından gürültüler)
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) Adıyamanda çiftçinin 40 milyon YTL borcu var.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bakınız şöyle söyleyelim: Daha evvelden
(CHP ve MHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, sayın milletvekilleri
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Türkiyede biz beş buçuk yıl
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, doğruları duymak
arkadaşları rahatsız ediyor.
BAŞKAN
Sayın Elitaş, ne yapayım? Ne öneriyorsunuz?
Sayın Bakan
bir saniye...
Sayın
Elitaş, önerinizi söyleyin, yapacağım.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkanım, doğruları
duymak arkadaşları rahatsız etti. Arkadaşları
susturun.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) Ama
bu zamana sayılıyor, bakınız
BAŞKAN
Hayır, zamanınız var sizin, on dakika süreniz var zaten.
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) Sayın Bakan doğruları söylemiyor Sayın
Başkan.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Şöyle ifade edeyim: Aslında sizin memnun olmanız lazım.
Biz, beş buçuk yıl boyunca
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Elektriğe yüzde 65 zam yapmışsın.
Neyi savunuyorsun Sayın Bakan?
BAŞKAN
Sayın Ağyüz
Sayın Ağyüz
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Siyasetin iflas etmiş, neyi savunuyorsun?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) Hadi
canım sen de! Hadi canım sen de! Öyle şey mi olur? Gelin de
konuşalım. Ben size vesikalarla konuşuyorum.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Yüzde 65 zam yapmışsın.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) -
Vesikalarla konuşuyorum. Ben daha evvelden de bu doğal gazın
başındaydım. Ben öyle gökyüzünden şeyle gelmedim.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Sen doğruyu söylemiyorsun, doğruyu
söylemiyorsun. Yüzde 65 zam yaptın.
BAŞKAN
Sayın Ağyüz
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Hayır hayır, dinleyin; bakın anlatıyorum size.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Sen istediğin kadar anlat.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bakın, muhalefetin değerli üyeleri, neticede siz de biz de belli
yasalar çıkarttık. Bu yasaların sonucunda Türkiyede çok
şey değişti. Sizin bahsettiğiniz
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Yasalara gelme, elektriğe gel, doğal gaza
gel. Yasalara gelme, bırak yasaları.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bakın, şöyle: Bilgileriniz eski, yeni bilgilerden konuşalım
diyorum. Ben size taze bilgileri ifade ediyorum.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Sen yaptığını söyle
yaptığını. Yüzde 65 zam var mı yok mu elektriğe?
BAŞKAN
Sayın Ağyüz
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Eskiden doğruydu. Eskiden doğruydu bilgiler.
BAŞKAN
Sayın Bakan, bir saniye
Arkadaşlar,
Sayın Bakanın söylediklerine katılmayabilirsiniz, inanmaya da
bilirsiniz ama sorular sordunuz, bir şeyler söylediniz
AKİF
EKİCİ (Gaziantep) O da bir bakan gibi konuşsun efendim. (AK
PARTİ sıralarından Ne gibi konuşuyor? sesleri)
BAŞKAN
Sayın Ekici
AKİF
EKİCİ (Gaziantep) Bir bakan yalan söylemez!
BAŞKAN
Sayın Ekici
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bakın
BAŞKAN
Sayın Bakan, bir saniye.
AKİF
EKİCİ (Gaziantep) Elektriğe yüzde 65 zam yapmadınız
mı?
BAŞKAN -
Sayın Ekici
AKİF
EKİCİ (Gaziantep) Sayın Bakan yalan söylüyor.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bakın, sizinle sonra mahkemede buluşuruz, haberiniz olsun!
Bakın, o şekilde söylerseniz
Zapta geçiyor bunlar.
AKİF
EKİCİ (Gaziantep) Elektriğe zam yapmadınız mı?
BAŞKAN
Sayın Ekici
Sayın Aslanoğlu,
lütfen arkadaşlarınıza hâkim olun!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Peki efendim.
Arkadaşlar,
sakin olun. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN -
Sayın milletvekilleri, Sayın Hıdır, Sayın
Hıdır
Sayın
milletvekilleri, iktidar milletvekilleri, Sayın Bakanın sizin
avukatlığınıza ihtiyacı yok, bildiğim
kadarıyla belagati çok güçlü bir insandır.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Estağfurullah.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkanım, tamam
BAŞKAN
Şimdi gereken bilgileri verir, daha sonra diğer maddelerde ikna
olmazsanız İç Tüzükün size verdiği hakları
kullanırsınız. Ama millet şu anda hepinizi ve hepimizi
izliyor.
Evet, Sayın
Bakan, buyurun.
AKİF
EKİCİ (Gaziantep) Şimdi saat 8e beş dakika var, Bakan
bildiği gibi konuşur, daha sonra kapanır, nerede cevap
vereceğim?
BAŞKAN
Daha on dakikamız var Sayın Ekici! (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın Bakan,
buyurun.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, daha
evvelden Türkiye hem elektriği hem doğal gazı pahalı
kullanıyordu. Hatta bu yüzden yatırımcılarımız
Romanyaya, Bulgaristana gidiyordu. Şu anda dünyadaki artan petrol
fiyatlarının neticesinde şimdi durum değişti. Rusya,
Türkmenistan, pek çok ülke, kaynak ülkeleri fiyatlarını ayrıca
artırdılar, yeni anlaşmalar yaptılar. Durum çok
değişti.
ZEKERİYA
AKINCI (Ankara) Senin bildiğin eski, petrol fiyatları düştü
Sayın Bakan.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) Biz
beş buçuk sene boyunca elektriğe zam yapmadığımız
dönem içinde IMFnin bize verdiği para 6,4 milyar dolardır. Bizim
beş buçuk yıl elektriğe zam yapmayışımızdan
dolayı sağladığımız kaynak 20 milyar
dolardır. 6,4 milyar dolar, IMFnin verdiği para krediydi, kredidir,
neticede borçtur. Hâlbuki biz, burada, beş buçuk yıl boyunca -20
milyar dolar- sanayicimize, ihracatçımıza, turizmcimize, dar gelirli
vatandaşımıza bu imkânı sağladık, bu
şartlarda. Dünyada petrol fiyatlarının artmasıyla
Bulgaristanda, Romanyada, Mısırda da fiyatlar artı,
bunları bilin.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Son zamanda düşüyor, niye düşürmüyorsunuz?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bakın, sözleriniz eskiden doğruydu ama şimdi değil,
şimdi değil.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Ha, doğru söyledik değil mi efendim?
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) Onu
söylüyorum Sayın Aslanoğlu, eskiden, bizden önce doğruydu. Biz,
ayrıca elektrikte indirim yaptık; hem konutlarda hem sanayide indirim
yaptık.
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Kim yaptı zammı?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Tabii, onlar
Yaptık
Hayır. Ama bakın size şunu
söyleyeyim. Şimdi bahsettiğiniz rakamlar içinde
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Zammı kim yaptı Sayın Bakan?
BAŞKAN
Sayın Asil
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Değerli arkadaşlar, şöyle bir yanlış daha var
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Son zamanda düşüyor, niye düşürmüyorsun?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Maalesef bunu Odalar Birliği de söylüyor, maalesef Elektrik Mühendisleri
Odası da yapıyor bunu. Çok yanlış yapıyorlar.
KADİR URAL
(Mersin) Herkes yanlış yapıyor, bir tek sen doğru
söylüyorsun!
BAŞKAN
Sayın Ural
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Halkı yanıltıyorlar. Şöyle bir yanıltma var.
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Halkı sen yanıltıyorsun şu
anda.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Sanayide elektrik tek bir fiyat değil, bakın ben size anlatayım.
Sanayideki elektrikte tam altı çeşit fiyat var. Siz hangisinden
bahsediyorsunuz?
ÖZLEM
ÇERÇİOĞLU (Aydın) Hepsini söyleyin.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Ortalamasını söyle, ortalamasını.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Hepsini söyleyeyim. Bakın, bunların içinde, bunların içinde
Sayayım size: İletim sistemine direkt bağlı olanlar var.
İletim şalt sahasında orta gerilime bağlı olanlar var,
özel hatlı alanlar var. İletim şalt sahası orta gerilim
barasına dağıtım şirketinin hattıyla
bağlananlar var. Dağıtım şirketinin orta gelirli
müşterisi var. TETAŞın ayrıca müşterisi var.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Sayın Bakan, hangisi ucuz, onu söyleyin, biz onu
alalım.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) Yani,
bunların detayına girmeden
Hani, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi
olma durumuna düşmemek lazım. Sizi tenzih ederek söylüyorum.
Bakınız bunların hepsinin ayrı ayrı fiyatları var
ve biz bunların fiyatlarını düşürdük. Şimdi,
artık millet Romanyaya gitmiyor, bize geliyor. Gelmesinin sebebi: Bir,
istikrar olduğu için; ikincisi, fiyatlar düştü.
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Siz fiyatı düşürdünüz de bu zammı
kim yaptı Sayın Bakan?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Anlatayım size. 6,4 IMFnin bize verdiği fiyata
karşılık, bizim sağladığımız, sanayiyi
harekete geçir
Hatta, bana bir ara dediler ki: Niye zam yapmıyorsunuz?
Ben böyle sorularla karşılaştım.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Yap!
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) Yani,
böyle bir durumla karşı karşıya kaldım. Size şunu
söyleyeyim: Bunu yapmadığımız için de hiçbir şirketimiz
zarar etmedi. Bakınız, sizin, eski dönemde olduğu gibi görev
zararı ilan etmediler. Biz bu işi iyi yönettik.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Bravo!
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Sırasında doğal gaz İrandan kesildi sizleri
üşütmedik. Fiyatları aşağıya çektik. Bir Turusgaz
meselesini yaşadık. Buralardan artan parayı da biz
halkımıza dağıttık. Onun için, doğal gaz
pahalı olsaydı millet doğal gaz almak için birbirini yer mi? (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Siz bile bana diyorsunuz
ki Bizim vilayete de getirin. Böyle bir şey olur mu? Böyle bir şey
olur mu? İspatı burada.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) BOTAŞın alacaklarını tahsil
edemiyorsun. BOTAŞtan bahset, BOTAŞtan. BOTAŞtan bahset
Sayın Bakan.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Ayrıca şunu söyleyeyim
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) 12 milyar alacağı var BOTAŞın.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Hayır, hayır
Bakın, devam ediyoruz.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Sayın Bakan, BOTAŞın
alacaklarını tahsil edemiyorsunuz!
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Bunun
dışında, BOTAŞ, şu anda bizim gururumuzdur,
Bakü-Tiflis-Ceyhanı, Şahdenizi bitirmiştir, Yunanistan
bağlantısını yapmıştır.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) 12 milyar alacağı var, 12 milyar YTL.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Bu
sene sonunda altmış üç vilayete gidiyor. Zararı filan yok, nakit
akışından dolayı var. Neticede gene vatandaşın
sokak aydınlatmasıyla ilgili parayı alamadığı
için yani cebine atmıyor bu parayı, zarar da etmiyor.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Melihten kurtarırsan kâra geçirirsin, Melihten
kurtarırsan!
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) -
Üstelik bakın, zarar başka şey, alacak başka şey.
Bunları hepiniz biliyorsunuz ve bundan dolayı da BOTAŞ olsun
TPAO olsun
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Ayrıca şunu söyleyeyim efendim.
AKİF
EKİCİ (Gaziantep) - Sayın Bakan, biraz önce saydınız,
fiyatlardan en ucuz olanını bir söyler misiniz.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Yani
bakınız, sanayide maalesef bunu bildikleri hâlde sanayicimiz de
bunları söylüyorlar. Verimlilik konusuna ağırlık verdik,
yenilenebilir enerjiye ağırlık verdik. Daha evvelden rüzgâr
esiyordu biz es geçiyorduk. Avrupa sonuncusuyduk, şu anda ilk ona
giriyoruz, şu anda on birinci durumdayız. Hedefimiz birinci veya
ikinci olmak rüzgârda. Güneş enerjisinde böyle. Sular boşa
akıyordu, bin altı yüz tane proje geliştirdik.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Kaç megavatlık santral yaptırdınız
Sayın Bakan?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) -
Bakın, ben dün Nevşehirde doğal gaz açtım. Doğal gaz
pahalı olsaydı Nevşehirli geçer miydi? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP ve MHP sıralarından
gürültüler) Şimdi, Elâzığda açacağız. Elâzığda
santraller açıyoruz. Bu sular boşa akarken sizler bakıyordunuz o
zamanlar. Yani biz bunları yaptık. Dolayısıyla biz ne
yaptığımızı biliyoruz.
Bunun
dışında, bakınız, seksen yılda üretilen elektrik
100 birimdir, altı yılda 60 birim ürettik biz. Bu çok önemli bir
şey. Sizi kimseye muhtaç etmedik.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Yedekleri kullandınız, yedekleri!
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) -
Bulgaristandan elektrik alıyorduk kestik ve ayrıca şunu ifade
etmek istiyorum: Dünyada en fazla doğal gazda, elektrikte artış
oranı Çinden sonra Türkiyede. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Onu da sağladık. Ne yapalım?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Sayın Bakan, sen inanıyor musun,
söylediklerine sen inanıyor musun?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
İnşallah doğal gazımızı da bulursak
dışa bağımlılığımız kalmayacak ve
bir dahaki sene de
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Doğal gaz Türkiyede mi çıkıyor Sayın
Bakan?
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Şaka yaptım de de kurtul!
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Çok
teşekkür ederim Sayın Bakan.
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) Sayın Bakan Şaka yaptım de.
BAŞKAN
Herhâlde dünya parlamentoları içinde birbiriyle büyük samimiyet
hitapları içinde bulunan tek Parlamentoyuz!
Çalışma
süremiz bitmiştir.
Özel gündemde yer
alan işler ve sözlü soru önergeleri ile diğer denetim
konularını sırasıyla görüşmek için
MEHMET ALİ
SUSAM (İzmir) Sayın Başkan, elektrik fiyatlarıyla ilgili
olarak rakamları verelim.
BAŞKAN -
21
Ekim 2008 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 20.00