DÖNEM: 23 CİLT: 43 YASAMA YILI: 3
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
77nci
Birleşim
15 Nisan 2009 Çarşamba
(Bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.
- YOKLAMA
IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokat ilinin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
2.-
Ağrı Milletvekili Abdulkerim Aydemirin, 15 Nisan Ağrı
ilinin düşman işgalinden kurtuluşunun 91inci yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Tunceli
Milletvekili Şerafettin Halisin, Tunceli ilindeki 29 Mart yerel seçim
sonuçlarına ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin (6/619) esas numaralı sözlü sorusunu geri
aldığına ilişkin önergesi (4/127)
B) Tezkereler
1.- Bosna-Hersek
Parlamentosu Temsilciler Meclisi Başkanı Beriz Belkicin davetine
icabet edecek olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Köksal
Toptanın, beraberindeki Parlamento heyetini oluşturmak üzere siyasi
parti gruplarınca bildirilen isimlere ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/744)
2.- Birleşik
Arap Emirlikleri Federal Ulusal Konsey Başkanı Abdulaziz Abdullah Al
Ghurairin beraberinde bir Parlamento heyetiyle ülkemizi ziyaret etmesine
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/745)
3.- Almanya
Federal Meclisi Dış İlişkiler Komisyonunun vaki davetine
istinaden, Almanyaya resmî ziyarette bulunacak olan Türkiye Büyük Millet
Meclisi Parlamento heyetini oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca
bildirilen isimlere ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/746)
4.- Kosova
Türkleri Millî Bayramı törenlerine iştirak edecek olan Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil
başkanlığındaki Parlamento heyetini oluşturmak üzere
siyasi parti gruplarınca bildirilen isimlere ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/747)
5.- TBMM
Dışişleri Komisyonu Başkanı Murat Mercanın,
Alman Bertelsmann Vakfı Başkanı tarafından, 11-12
Mayıs 2009 tarihlerinde Riyadda düzenlenecek olan 12nci Kronberg
Toplantısına ismen davetine icabet etmesine ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/748)
6.- TBMM
Dışişleri Komisyonu Başkanı Murat Mercanın,
21-24 Nisan 2009 tarihlerinde Kosovaya resmî bir ziyaret gerçekleştirmek
üzere, Kosova Çevre ve Alan Planlama Bakanı, Kosova Türkleri Millî
Bayramı Tertipleme Kurulu Başkanı tarafından ismen davetine
icabet etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/749)
7.- İran
İslami Danışma Meclisi Enerji Komisyonunun, 10-12 Mayıs
2009 tarihleri arasında Türkiye Büyük Millet Meclisinden 5 kişilik
bir Parlamento heyetini İrana davetine icabet edilmesine ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/750)
8.- Ankara
Milletvekili ve Çevre Komisyonu Başkanı Nazmi Haluk Özdalganın,
Dengeli Bir Çevre İçin Küresel Parlamenterler Organizasyonu (GLOBE
Europe) tarafından, 30 Nisan 2009 tarihinde Belçikanın Brüksel
kentinde, AB Parlamentosunda yıllık olağan Strateji Konferansına
ismen davetine icabet etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/751)
C) Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Eskişehir Milletvekili Fehmi Murat Sönmez ve 23 milletvekilinin, lüle
taşının değerlendirilmesindeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/342)
2.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigen ve 19 milletvekilinin, sahte içki üretimi ve
satışı sorununun araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/343)
3.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve 24 milletvekilinin, arıcılık
sektörünün sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/344)
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
2.- Küçük ve Orta
Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı Kurulması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(1/675) (S.Sayısı: 330)
VII.-
AÇIKLAMALAR
1.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, Dışişleri Komisyonu
Başkanı Murat Mercanın bir Alman vakfı ve Kosova Çevre ve
Alan Planlama Bakanının resmî davetlerine ait Başkanlık
tezkerelerinin kabulünün İç Tüzük ve kanunun ilgili maddesine uygunluğunun
araştırılmasına ve bu tezkerelerin tekrar gözden
geçirilerek, hukuka uygun olması hâlinde Genel Kurula sunulması
gerektiğine ilişkin açıklaması
VIII.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, emniyet ve jandarma
teşkilatlarının kullandıkları araçlara ve bu
araçların karıştığı kazalara ilişkin
Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı (7/6839)
2.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, süt sektörünün desteklenmesine
ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/6840)
3.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, bazı illerdeki enerji
dağıtımı özelleştirmelerine ilişkin Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanından sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın cevabı (7/7033)
4.- Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebinin, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme
Kurumuna yönelik iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı Murat Başesgioğlunun cevabı (7/7105)
5.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, zirai kredilere ve çiftçi
borçlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/7117)
6.-
Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcının, Ayvalıkta
Tekele ait bir alanın imar durumundaki değişikliğe
ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın cevabı (7/7196)
7.- İzmir
Milletvekili Recai Birgünün, bir polis memurunun başka şubeye
tayiniyle ilgili iddialara ilişkin sorusu ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı (7/7263)
8.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Mersinde bir vatandaşın
gözaltına alınmasına ilişkin sorusu ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı (7/7275)
9.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Mersinde bir vatandaşın gözaltına
alınmasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı
Beşir Atalayın cevabı (7/7277)
10.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, Mersinde bir vatandaşın gözaltına
alınmasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı
Beşir Atalayın cevabı (7/7279)
11.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, MİT eski Müsteşarı hakkındaki
bir iddiaya ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/7347)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.00te açılarak üç oturum yaptı.
İzmir
Milletvekili Canan Arıtman, Türkiye-Ermenistan ilişkilerine,
Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut, İnternet Haftasına,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Kadın Erkek
Fırsat Eşitliği Komisyonunun, başkan, başkan vekili,
sözcü ve kâtip seçimine ilişkin tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 24 milletvekilinin, özürlüler için rehabilitasyon
merkezleri açılmasını içeren Gökkuşağı Projesi
ile ilgili iddiaların araştırılması (10/339),
Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya ve 26 milletvekilinin, Fermente
Sütler Tebliğinde yapılan değişikliklerin
sonuçlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi (10/340),
İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigen ve 24 milletvekilinin, tefecilik sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
(10/341),
Amacıyla
birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini
alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Genel Kurulun, 14
ve 15 Nisan 2009 Salı ve Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü
sorular ve diğer denetim konularının görüşülmeyerek
gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmında yer alan işlerin görüşülmesine
ilişkin Danışma Kurulu önerisi yapılan görüşmelerden
sonra kabul edildi.
Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, 2090 Sayılı Tabii Afetlerden Zarar
Gören Çiftçilere Yapılacak Yardımlar Hakkında Kanunun Bir
Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifinin (2/3), İç Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi, yapılan görüşmelerden
sonra, kabul edilmedi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/324) (S. Sayısı: 96),
2nci
sırasında bulunan, Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve
Destekleme İdaresi Başkanlığı Kurulması
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporunun (1/675) (S. Sayısı: 330),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
3üncü
sırasında bulunan, Dünya Bankası Grubu ve Uluslararası Para
Fonu Guvernörler Kurullarının 2009 Yıllık
Toplantıları Münasebetiyle Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Dünya
Bankası Grubu ve Uluslararası Para Fonu Arasında Düzenlenen
Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
(1/468) (S. Sayısı: 327),
4üncü
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı ve Filistin Ulusal Yönetimi Tarım
Bakanlığı Arasında Tarım Alanında
İşbirliği Konulu Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Dışişleri
Komisyonları Raporlarının (1/359) (S. Sayısı: 326),
5inci
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık
Bakanlığı ve Suudi Arabistan Krallığı
Sağlık Bakanlığı Arasında Sağlık
Alanında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporunun (1/389) (S. Sayısı: 332),
6ncı
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık
Bakanlığı ile Bahreyn Krallığı Sağlık
Bakanlığı Arasında Sağlık Alanında
İşbirliğine Dair Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler ile Dışişleri Komisyonları
Raporlarının (1/445) (S. Sayısı: 333),
Görüşmeleri
tamamlanarak, yapılan açık oylamalardan sonra kabul edildi.
15 Nisan 2009
Çarşamba günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşime 19.03te son
verildi.
|
|
Meral
AKŞENER |
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
|
|
|
Harun
TÜFEKCİ |
|
Fatma
SALMAN KOTAN |
|
Konya |
|
Ağrı |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
No.: 82
II.-
GELEN KÂĞITLAR
15
Nisan 2009 Çarşamba
Teklif
1.-Bilecik
Milletvekili Yaşar Tüzünün; 2429 Sayılı Ulusal Bayram ve Genel
Tatiller Hakkında Kanunun 2 nci Maddesinin A Bendinin
Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/430) (Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile İçişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.4.2009)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Eskişehir Milletvekili F. Murat Sönmez ve 23 Milletvekilinin, lüle
taşının değerlendirilmesindeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/342) (Başkanlığa
geliş tarihi: 09.04.2009)
2.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigen ve 19 Milletvekilinin, sahte içki üretimi ve
satışı sorununun araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/343) (Başkanlığa
geliş tarihi: 09.04.2009)
3.- Burdur
Milletvekili R. Kerim Özkan ve 24 Milletvekilinin, arıcılık
sektörünün sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/344) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.04.2009)
15 Nisan 2009 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yusuf
COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 77nci Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN
Elektronik cihazla yoklama yapacağız. Yoklama için üç dakika süre
vereceğim. Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak
salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik
sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik
personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen
üyelerin ise yoklama pusulalarını görevli personel
aracılığıyla üç dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Tokat ilinin sorunları hakkında söz
isteyen Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğruya aittir.
Buyurun
Sayın Doğru. (MHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokat
ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Tokat
ilinin sorunları hakkında gündem dışı söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Altı bin
yıllık mazisi boyunca birçok medeniyete ev sahipliği
yapmış olup tarihî, kültürel, turizm ve tarımsal potansiyeli
yüksek olan Tokat ilimiz, maalesef son yıllarda halkımızı
doğduğu yerde doyuramaz hâle gelmiştir. Bu nedenledir ki resmî
kayıtlara göre 2006 yılında ödenen ayni ve nakdî yardımlar
2008 yılında 2 kat artmıştır. Tabii burada
yardımdan yararlanan kişi sayısında azalma var iken
yardım miktarının 2 kat artmış olması
düşündürücüdür. Bireylere yapılan yardım miktar olarak mı
artmıştır, yoksa fiyatlar mı enflasyonun aksine 2ye
katlamıştır?
BAŞKAN
Sayın Doğru, bir saniye.
Sayın
milletvekilleri, dünden beri birbirinizi çok özlediğiniz
anlaşılıyor ama sohbetlerinizi dışarıda
yaparsanız daha iyi olur. Sayın Hatibi de dinlemek isteyen
arkadaşlarımız daha dikkatli ve daha sükûnet içinde
dinleyebilirler.
REŞAT
DOĞRU (Devamla) Zamanımız geçti, evet.
2002
yılında 828 bin olan ilimiz nüfusu, 2007 yılına kadar 200
bin kişi göç vererek nüfusu 620 bine düşmüş, 2008 yılı
sonu itibarıyla 617 bine düşmüştür. Hükûmetin
uygulamış olduğu ekonomi politikalarının bir sonucu
olarak, üreten kesim zarar etmektedir. Hükûmetin yanlış
politikalarının üzerine ekonomik krizin de etkisiyle
halkımız sıkıntı içerisine düşmüştür.
İşsizliğin
yüksek olduğu ilimizde son günlerde tekstil fabrikaları
kapanmaktadır. Tokat merkez başta olmak üzere Erbaa, Turhal gibi,
tekstil sektöründe çalışan insanlar işsiz
kalmıştır. 2009 yılı Mart ayı itibarıyla
işe müracaat eden 534 kişinin sadece 59 adedi işe
yerleştirilebilmiştir. Gençlerde ve özellikle okumuş insanlarda
işsizlikten dolayı psikolojik bunalımlar
başlamıştır.
İlimiz
istihdamına katkısı olan sigara fabrikasının
özelleştirilerek satılmış olmasının ilimiz
ekonomisine önemli oranda olumsuz etkileri olmuştur. Hiç olmazsa Turhal
Şeker Fabrikası özelleştirilmemelidir. Tokat Sigara
Fabrikası tamamen kapanmak üzeredir.
Tokat ekonomisine
çok katkısı olan Tokat Havaalanı açılmamış ve
tamamen kapatılmayla karşı karşıyadır.
Havaalanı her türlü şartlar zorlanarak
kapatılmamalıdır.
Ekonomisi
ağırlıklı olarak tarıma dayalı olarak
gelişmekte olan Tokat ilinde gölet ve sulama kanalları gibi sulama
altyapılarının yeterince geliştirilememiş
olmasının yanında taşkın koruma
çalışmalarının da yetersizliği nedeniyle tarım
alanları tehdit altında kalmaktadır.
Çiftçilerimiz
alın terinin karşılığını alamamaktadır.
Destekleme miktarındaki rakamsal artışlar çiftçinin derdine çare
olmamaktadır. 2008 yılından kalan destekleme prim
alacakları vakit geçirilmeden ödenmelidir. Hayvan destekleme,
buzağı ve suni tohumlama primleri verilmelidir.
Çiftçilerimiz
ilaç ve gübre paraları ile sulama borçlarını ödeyememektedirler.
Bu durum tarımsal girdi sağlayan esnafımızı güç
durumda bırakmaktadır. Çiftçi üretemez duruma gelmiş, rekolte
düşmektedir. Piyasalarda para yoktur.
İlimizde
ulaşım sorunları mevcuttur. Köy yollarımız araçla
gidilemez duruma gelmektedir. Acil olarak köy yollarının
tamiratlarının yapılması gerekmektedir. Erbaa-Gökal yolunun
yarısına 2001 yılında asfalt yapılmıştı,
şu anda asfalt tamamen kaybolmuştur. Gökal beldesi mutlaka ilçe
olmalıdır. Şehir merkezine de çok uzaktır.
Birçok ilin
transit geçit bölgesi olması münasebetiyle ilimizde ulaşım
altyapısında ciddi sıkıntılar vardır. Tokat çevre
yolunun bitirilmesi ertelenmemelidir. Bu yol çok geç kalmış bir
yatırımdır. Çevre yolu şehir içi trafiğinin
rahatlaması için acilen bitirilmelidir. Bunun yanında,
Kızıliniş yokuşu ve Tokat-Turhal Demiryolu Projesi de
acilen hayata geçirilmelidir. Bunun yanı sıra, acil olarak
Tokat'ın köylerinin altyapı problemleri de çözülmelidir.
Ankara'ya
ulaşımda kolaylık sağlayacak olan Zile-Alaca yolu,
Karadeniz Bölgesini İç Anadolu'ya bağlayacak olan
Ünye-Niksar-Akkuş yolları kısa zamanda bitirilmelidir.
Ekonomik krizin
kendisini iyice hissettirdiği bu günlerde, Tokat merkez başta olmak
üzere, Turhal, Zile, Niksar organize sanayi bölgelerinin eksiklikleri
tamamlanarak yatırımcılara açılmalıdır.
Yeşilyurt Küçük Sanayi Sitesi hâlen bitirilmemiştir. Bu konuda destek
olunmalıdır. Organize sanayi bölgelerindeki boş parsellere
yatırımcıların teşvik edilmesi gerekmektedir.
Teşvik Yasası yatırımcı lehine tekrar düzenlenmelidir.
Sulusaray'daki
Sebastapolis antik kenti, Danişmentlilerin başkenti Niksar, yine
Sulusaray ve Reşadiye kaplıcaları ile Ballıca
Mağarasının daha iyi tanıtımı yapılarak,
turizm potansiyeli artırılmalıdır. Ballıca
Mağaraları dünyada eşi benzeri olmayan dünya harikası
değerlerdir.
Küresel iklim
değişiklikleri nedeniyle yükselen sıcaklıklar
karşısında sulama yatırımlarının önemi
artmış iken AKP İktidarı ile birlikte sulama amaçlı
olarak yapılan Alpu Barajının yapımı
durdurulmuş
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
REŞAT
DOĞRU (Devamla) -
diğer sulama projeleri ise istenen hızda
devam etmemektedir. Sulama amaçlı projeler desteklenmelidir. Avlunlar,
Almus, Çevreli göletlerinin yapılması için iktidar tarafından
söz verilmişti, verilen sözler acilen yerine getirilmelidir.
Erbaa ve Niksar
ovalarına su sağlayan Kelkit üzerinde yapılması
düşünülen Erbaa HES Projesiyle ilgili olarak halkımızın
endişeleri giderilmeli, doğal ortam korunmalı, su
kaynağı kurutulmamalıdır.
İlimizdeki
Gaziosmanpaşa Üniversitesinin önemli problemleri vardır. Kadro
problemleri yanında, Üniversite Hastanesinin yapılmasında
aksamalar mevcuttur. Üniversiteye destek olunmalıdır.
Tokat devlet
hastanesinin yıllardan beri bitirilmesi beklenmektedir.
Diğer
sağlık yatırımları ve ek inşaatlar
tamamlanmalı ve personel ve ekipman takviyesi yapılmalıdır.
Tokat ilimiz
ekonomisinde görülen kötüye gidiş her alanda kendisini göstermektedir.
İlimizdeki memur ve emeklilerin sıkıntı içinde olması
esnaf ve sanatkârımızı da etkilemektedir. Tokat, Turhal dâhil
bütün bölgedeki emekliler ilgi ve iyileştirme beklemektedir.
İşçi emeklileri intibak yasası acilen
çıkarılmalıdır.
2008
yılında tescil edilen iş yeri sayısı 2005
yılına göre
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Doğru.
REŞAT
DOĞRU (Devamla) Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Gündem dışı ikinci söz, 15 Nisan Ağrı ilinin
kurtuluş yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Ağrı
Milletvekili Sayın Abdulkerim Aydemire aittir.
Buyurun
Sayın Aydemir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
2.- Ağrı Milletvekili Abdulkerim Aydemirin, 15
Nisan Ağrı ilinin düşman işgalinden kurtuluşunun
91inci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
ABDULKERİM
AYDEMİR (Ağrı) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Ağrı ilimizin düşman
işgalinden kurtuluşunun 91inci yıl dönümü münasebetiyle gündem
dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce
Meclisimizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; güzel ilimiz Ağrının
geçmişi insanlık tarihi kadar eskidir. Tarihte pek çok devlete yurt
olan Ağrı ilimizin kuruluşu milattan önce 18inci yüzyıla
dayanmaktadır. 1514 yılında Yavuz Sultan Selimin Şah
İsmaili Çaldıran Meydan Muharebesinde yenmesiyle de Osmanlı
topraklarına katılmıştır. Dönemin süper güçlü emperyal
devletlerinden Rusyanın Akdenize inme projesi yüzünden Ağrı,
Ruslarla dört büyük savaş yapmıştır. Tarihe 93 Harbi
olarak giren ve binlerce evladımızın şehit olduğu harp
bunlardan en önemlisidir. Birinci Dünya Savaşı sırasında
düşman birlikleri topraklarımızda hunharca katliamlar
yapmışlardır.
Esaret ve
işgal nedir bilmeyen, tanımayan, lügatinde dahi bulunamayan, tarih
boyunca özgür ve onurlu yaşamış, cesur ve imanlı
halkımız Hamidiye Alayları ve Kâzım Karabekir yönetimindeki
ordumuzla özgürlük mücadelesini vererek kurtuluş meşalesini
Ağrı Dağının doruklarında
ateşlemiştir. Düşmanı ve iş birlikçi Ermeni çetelerini
14 Nisan 1918de Patnos, Tutak, Diyadin, Taşlıçay ve
Doğubeyazıtta; 15 Nisan 1918de Ağrıdan ve 16 Nisan 1918de
Eleşkirtten çıkararak Gümrüye sürmüş, Ağrımız
özgürlüğüne kavuşmuştur.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; düşmanı yurdumuzdan
yiğitçe kovan değerli halkımızın tüm şehitlerini
rahmetle anıyorum. Ağrının düşman işgalinden
kurtuluşunun 91inci yıl dönümü kutlu olsun. Rus işgali ve
ardından Ermeni çetelerinin zulüm, işkence ve eziyetleri ile
gözyaşı, korku, ayrılık ve esaret nedeniyle 15 Nisanlar bu
yüzden hep buruk, hep acı olarak hatırlanır. O derecede de
mutluyuz, gururluyuz ki bu bayramları bir kez daha coşkuyla
kutluyoruz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 15 Nisan 1918de esaret ve
işgale baş kaldıran kahraman Doğubeyazıt, Diyadin,
Taşlıçay, Hamur, Tutak, Patnos, Eleşkirt ve hasılı
Ağrılıların yaptığı gibi hepimize düşen
görev, hiçbir oyuna gelmeden ülkemizi her zamankinden daha fazla severek
sağladığımız güven ve istikrar ortamını
korumak olmalıdır. Şehitlerimiz nasıl omuz omuza verip
mücadele etmişse bugün de bizler aynı inançla ve birliktelikle
birbirimize daha sıkı bir şekilde bağlanmalıyız.
Kurtuluş
mücadelesinde bu vatan uğruna kanlarını dökerek
canlarını feda etmiş Ağrı ve ilçelerimizin
kurtuluşunu sağlayan aziz şehitlerimizi,
huzurlarınızda bir kez daha rahmetle, minnetle ve şükranla
anıyorum. Bu kurtuluş günlerini anarken bugünün,
insanlığın tek hedefi olan dünya barışı,
kardeşlik ve paylaşma vurgusunu yapmak açısından önemli
olduğunu düşünüyorum.
Bu vesileyle, bu
coşkulu günümüzde, Ağrıda yaşamayıp, çeşitli
nedenlerden dolayı Ağrının dışında
yaşayan vatandaşlarımız, hemşehrilerimiz vardır;
buradaki derneklerimizin, oradaki hemşehrilerimizin ve Ağrıda
yaşayan bütün hemşehrilerimizin bu mutlu gününü en iyi dileklerimle
kutluyorum.
Bu vesileyle,
yüce Parlamentomuzu en derin saygılarımla bir kez daha
selamlıyorum. Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Aydemir.
Gündem
dışı üçüncü söz, Tunceli ilindeki 29 Mart yerel seçim
sonuçları hakkında söz isteyen Tunceli Milletvekili Sayın
Şerafettin Halise aittir.
Buyurun
Sayın Halis. (DTP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
3.- Tunceli Milletvekili Şerafettin Halisin, Tunceli
ilindeki 29 Mart yerel seçim sonuçlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
ŞERAFETTİN
HALİS (Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tabii, Tunceli yerel seçimleri üzerine söz almış bulunmaktayım.
Ondan öncesinde, son kırk sekiz saatte yaşananların kısa
bir özetini yapmak, vurgu yapmak durumundayım.
Bilindiği
üzere, ülkemizde barışın ve demokrasinin
arayıcısı ve şansı durumunda olan Demokratik Toplum Partisine
son kırk sekiz saat içinde geniş kapsamlı bir operasyon
yapıldı. Bu operasyonların bir hukuksuzluk çerçevesinde
yapıldığını biz biliyoruz, Türkiye kamuoyunun da
bilmesini istiyoruz.
Değerli
milletvekilleri, tabii, 29 Mart seçimlerine gelinmeden önceki ilk iki
aylık süreçte Tunceli bir türlü gündemden düşmedi. Hangi televizyon
kanalını açsanız gündemde mutlaka Tunceliyi görürdünüz. Bunun
nedenlerine bakıldığında bunun bir sonuç olduğunu, ama
bunu, bu sonucu yaratanın da bir il başkanı, AKPnin il
başkanı gibi çalışan bir valinin varlığından
kaynaklandığını görürsünüz. Özellikle de beyaz eşya
dağıtımıyla gündeme gelen Tuncelide, Vali, bir yardım
vakfında vatandaşın, halkın ihtiyacı olan bir
karşılığı sunması gerekirken yarı lüks
tüketim malı olarak adlandırılan beyaz eşyayla cevap vermek
istemiştir. Bunu yaparken de Yüksek Seçim Kurulunun oy birliğiyle
vermiş olduğu kararda olduğu gibi seçim öncesi bir
yatırım, bir seçim rüşveti olduğunu söylemişti ve
söylemiştik. Tabii, böyle olunca da bu dağıtımın
durdurulması gerekiyordu. Sayın Vali, bütün gösterilen tepkilere
rağmen dağıtıma devam etti. Ancak, bu tepkileri verirken de
Sayın Valiyi destekleyen açıklamalar bakanlardan ve Sayın
Erdoğandan gelmişti. Ben valimi kimseye yedirtmem. demişti.
Oysaki Ben valimi kimseye yedirtmem. dediği dönemde Yüksek Seçim
Kurulunun bu kararından sonra İçişleri
Bakanlığına bir suç duyurusunda bulunmuş ve akabinde dava
açmıştı. Şimdi, yargı sürecinin başlamış
olduğu böyle bir durumda bir Başbakanın bir valiyi kimseye
yedirtmem demesinden sonra İçişleri Bakanlığı
Teftiş Kurulundan 2 müfettiş görevlendiriliyor bölge için. Ancak, tam
bölgeye gitmelerine yakın bir tarihte, Teftiş Kurulunun
görevlendirdiği 2 müfettişten 1i değiştiriliyor ve bu
müfettişin AKP döneminde bürokratlığa yükseldiği, destek
gördüğü ve Tunceliye gidip araştırma yaptıktan sonra da,
YSKnın kararına rağmen, Valinin bir suç, bir yanlış
uygulama yapmadığını söyledi.
Tabii,
değerli dostlar, hâlâ sıkıyönetim psikolojisinden,
olağanüstü hâl yönetim psikolojisinden kurtulmamış bir ilde, bir
onbaşının, bir bekçinin kendisini devlet gördüğü bir ilde
bir valinin tasarrufuyla yapılmış bir teftişin ne kadar
sağlıklı olacağını sizin takdirlerinize
sunuyorum. Oysaki İçişleri Bakanlığı
müfettişlerinin orada görmesi gereken, konuşması gereken
kesimlerle konuşmadığı, valinin kendilerine adres olarak
sunduğu bazı muhtarlarla görüştükten sonra bir rapor
tuttukları noktasında bir bilgi var ve kanaat hasıl olmuştur.
Tabii, İçişleri müfettişlerinin çok da özgür hareket etmeyeceğini
herkes biliyor, edemediklerini herkes biliyor. Teftiş için gittikleri
valinin iktidar tarafından, Başbakan tarafından
desteklendiğini biliyor. İçişleri Bakanlığı
müfettişleri bu teftişi sağlam yapsalardı, orada Tunceli
Valisinin bir AKP il başkanı gibi
çalıştığını görmüş olacaklardı ve
gerçekten o valinin orada kalmaması için gerekli raporu sunacaklardı.
Tabii, şimdi
biz, seçimlerde bir il başkanı gibi çalışan bir valinin
orada yaşayan insanlar arasında, Alevisiyle Sünnisiyle, Türküyle
Kürtüyle, AKPlisiyle ve değişik partilere mensup insanlar
arasında nasıl bir tarafsızlık içinde olduğunu merak
ediyoruz doğrusu.
Biz şimdiden
söylüyoruz, devlet hizmetlerinin Tunceli Valisi tarafından Tunceli
halkına, Tuncelideki farklı bölgelere eşit şekilde
dağıtılamayacağını,
dağılmayacağını ve akabinde Tuncelide bir
huzursuzluğun yaratılacağını söylüyoruz. Bu anlamda
bizim, valinin yaptıkları konusunda İçişleri
Bakanlığına yeniden bir dikkat çekme konuşması olarak
kabul görülmesini istiyorum ve İçişleri Bakanlığından
tekrardan Tunceli Valisiyle ilgili, bölgeyle ilgili bir
araştırmanın yapılmasını istiyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
ŞERAFETTİN
HALİS (Devamla) Tabii, Tuncelide Sosyal Yardımlaşma Fonundan
faydalanması gereken yoksul insanlar var ancak bu yoksul insanlara nakit
dâhilinde verilmesi gereken yardım, dediğim gibi, dolaplarla,
çamaşır makineleriyle karşılanmak istenmiş ve
trajikomik sonuçlar doğurmuştur. Yoksul olduğu iddia edilen -ki
öyledir- insanlara verilen bin YTLlik çatal bıçak takımı, yine
10 metrekarelik odası olan bir eve
Yine, sayın
bakanlardan biri Bana bir tek köy söylesinler, susuz olsun. demişti, ben
bir basın toplantımda kendisine onlarca köy
sıralamıştım. İsterlerse ben Tuncelide kaç tane köyün
susuz kaldığını kendilerine sunabilirim ve sulu
şebekenin olduğunu iddia ettikleri köylerde müteahhide rant
sağlamanın ötesinde bir gelişme sağlanmamış ve
gerçekten altı ay dahi akamayan sular yedinci ayda
kurumuşlardır.
Saygılar
sunuyorum. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Halis.
Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Sözlü soru
önergesinin geri alınmasına dair bir önerge vardır, okutuyorum:
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Antalya Milletvekili Tayfur Sünerin (6/619) esas
numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi
(4/127)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin sözlü
sorular kısmının 37nci sırasında yer alan 6/619
sayılı sözlü soru önergemi geri almak istiyorum.
Gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 14.04.2009
Tayfur
Süner
Antalya
BAŞKAN
Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının dört tezkeresi
vardır, ayrı ayrı okutup bilgilerinize sunacağım.
B) Tezkereler
1.- Bosna-Hersek Parlamentosu Temsilciler Meclisi
Başkanı Beriz Belkicin davetine icabet edecek olan Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Köksal Toptanın, beraberindeki
Parlamento heyetini oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca
bildirilen isimlere ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/744)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Köksal Toptanın, Bosna-Hersek
Parlamentosu Temsilciler Meclisi Başkanı Beriz Belkicin davetine
icabet etmek üzere, beraberinde bir Parlamento heyetiyle, 9-11 Nisan 2009
tarihleri arasında Bosna-Herseke resmî ziyarette bulunması, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında 3620 Sayılı Kanunun 6. Maddesi uyarınca, Genel
Kurulun 1 Nisan 2009 tarihindeki 70. Birleşiminde kabul edilmiştir.
Anılan
Kanunun 2. Maddesi uyarınca, Heyetimizi oluşturmak üzere Siyasi
Parti Gruplarınca bildirilen isimler Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Köksal
Toptan
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
ADI SOYADI SEÇİM ÇEVRESİ
Fetani Battal Bayburt
İsmet
Büyükataman Bursa
Hayrettin Çakmak Bursa
Ali Er Mersin
Ali Koçal Zonguldak
2.- Birleşik Arap Emirlikleri Federal Ulusal Konsey
Başkanı Abdulaziz Abdullah Al Ghurairin beraberinde bir Parlamento
heyetiyle ülkemizi ziyaret etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/745)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlık Divanının 01 Nisan 2009 tarih ve
984 sayılı kararı ile Birleşik Arap Emirlikleri Federal
Ulusal Konsey Başkanı Sayın Abdulaziz Abdullah Al Ghurairin
beraberinde bir Parlamento heyeti ile ülkemizi ziyaret etmesi uygun
bulunmuştur.
Sözkonusu heyetin
ülkemizi ziyareti, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı
Kanunun 7. Maddesi gereğince Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Köksal
Toptan
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
3.- Almanya Federal Meclisi Dış
İlişkiler Komisyonunun vaki davetine istinaden, Almanyaya resmî
ziyarette bulunacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Parlamento heyetini
oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca bildirilen isimlere
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/746)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Almanya Federal
Meclisi Dış İlişkiler Komisyonunun vaki davetine
istinaden, Türkiye Büyük Millet Meclisi parlamento heyetinin Almanyaya resmi
bir ziyarette bulunması Genel Kurulun 7 Nisan 2009 tarih ve 73
sayılı birleşiminde kabul edilmiştir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
hakkında 3620 Sayılı Kanunun 2. Maddesi uyarınca heyeti
oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının bildirmiş
olduğu isimler Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Köksal
Toptan
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Tunca Toskay Antalya
Onur Öymen Bursa
Murat Mercan Eskişehir
Mehmet Çerçi Manisa
Necip Taylan Tekirdağ
4.- Kosova Türkleri Millî Bayramı törenlerine
iştirak edecek olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat
Pakdil başkanlığındaki Parlamento heyetini oluşturmak
üzere siyasi parti gruplarınca bildirilen isimlere ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/747)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanvekili Sayın Nevzat Pakdil
başkanlığında bir Parlamento heyetinin Kosova Türkleri
Milli Bayramı törenlerine iştirak etmek üzere 21-24 Nisan 2009
tarihleri arasında Kosovaya resmî ziyarette bulunması Genel Kurulun
09 Nisan 2009 tarih ve 75 sayılı birleşiminde kabul
edilmiştir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında 3620 sayılı Kanunun 2. Maddesi uyarınca heyeti
oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının bildirmiş
olduğu isimler Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Köksal
Toptan
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Ahmet Aydın Adıyaman Milletvekili
Osman Durmuş Kırıkkale Milletvekili
Fikri
Işık Kocaeli
Milletvekili
Gürol Ergin Muğla Milletvekili
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
C) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Eskişehir Milletvekili Fehmi Murat Sönmez ve 23
milletvekilinin, lüle taşının değerlendirilmesindeki
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/342)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Arkeolojik
çalışmalar, lületaşının 5 bin yıldır
bilindiğini ve kullanıldığını göstermektedir.
Lületaşı, Türkiye'de 1830'da Avusturyalılar tarafından
Eskişehir'in Sepetçi ye Margı köylerinde bulunmuş ve
yüzyıla yakın bir süre boyunca Avusturyalılar tarafından
hammadde olarak ihraç edilmiştir. 1960 yılında hammadde olarak
ihracının yasaklanmasına kadar Avusturyalılar
tarafından dünyaya pazarlanan lületaşı 'Viyana taşı'
olarak tanınmıştır. Türk sanatkarlarının
lületaşı işlemeciliğine ilgisi ise 1920'li yıllarda
başlamıştır. Lületaşı; pipo,
ağızlık, kolye, bilezik, küpe, iğne, saksafon, nargile,
tespih, cami maketleri, leke çıkarmada, elektrik makineleri ve motorlu
ulaşım araçları için de katalizör yapımında ve
otomobil sanayinde ise motorla ekzos borusu arasına emici olarak nohut ya
da mercimek iriliğinde parçalanarak yakıt temizlemede ve füze ve öbür
uzay araçlarının başlık iç kaplamalarının
yalıtılmasında da kullanılmaktadır.
Türkiye
dışında Yunanistan, Avusturya, İspanya, Rusya, Fransa, Fas,
Madagaskar ve Kenya lületaşı üretiminin yapıldığı
yerlerdir. Ancak buralarda kaynakların kısıtlı ve taş
kalitesinin de oldukça düşük olduğu bilinmektedir. Türkiye
ekonomisine 1,5 milyon doların üstünde bir katkı sağlayan lületaşının
Türkiye'deki rezervinin tamamına yakını Eskişehir yöresinde
bulunmaktadır. Yörede bulunan lületaşı rezervi 2 milyon 572 bin
850 ton olarak tespit edilmiştir. Dünya lületaşı rezervlerinin %
70'lik ve en kaliteli kısıma sahip olan Eskişehir'de
lületaşı ustası sayısı her geçen gün
azalmaktadır. Türkiye'de lületaşı işletmeciliğine
gereken önem verilmesi durumunda yöre halkı için büyük bir gelir
kaynağı oluşturulmuş olacaktır.
Eskişehir'in
dünyaya tanıtılmasında kullanılacak en önemli öge
lületaşıdır. Eskişehir turizminin gelişimi için
lületaşı ve el sanatının yok olmaması gerekmektedir.
Türk el sanatlarının geliştirilmesi, korunması, gelecek
kuşaklara aktarılması ve bu sanat dallarında
çalışarak geçimini temin eden üreticilerin içerisinde bulunduğu
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 üncü ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasını teklif ederim.
1) Fehmi Murat Sönmez (Eskişehir)
2) Ahmet Ersin (İzmir)
3) Tansel Barış (Kırklareli)
4) Fevzi Topuz (Muğla)
5) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
6) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
7) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
8) Hikmet Erenkaya (Kocaeli)
9) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
10) Yaşar Tüzün (Bilecik)
11) Rahmi Güner (Ordu)
12) Eşref Karaibrahim (Giresun)
13) Vahap Seçer (Mersin)
14) Tekin Bingöl (Ankara)
15) Ahmet Küçük (Çanakkale)
16) Yaşar Ağyüz (Gaziantep)
17) Derviş Günday (Çorum)
18) İlhan Kesici (İstanbul)
19) Engin Altay (Sinop)
20) Atilla Kart (Konya)
21) Sacid Yıldız (İstanbul)
22) Hulusi Güvel (Adana)
23) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
24) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen ve 19
milletvekilinin, sahte içki üretimi ve satışı sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/343)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Anayasanın
98 ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri uyarınca Sahte
İçki (Rakı) Üretimi ve Satışına Karşı
Mücadelede Alınması Gereken Önlemlerin
Araştırılması ve Tespiti için bir Meclis
Araştırması açılmasını saygılarımla arz
ederim. 9.04.2009
1) Mehmet Sevigen (İstanbul)
2) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
3) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
4) Hikmet Erenkaya (Kocaeli)
5) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
6) Yaşar Tüzün (Bilecik)
7) Ahmet Küçük (Çanakkale)
8) Rahmi Güner (Ordu)
9) Eşref Karaibrahim (Giresun)
10) Engin Altay (Sinop)
11) Vahap Seçer (Mersin)
12) Tekin Bingöl (Ankara)
13 ) Yaşar Ağyüz (Gaziantep)
14) Derviş Günday (Çorum)
15) İlhan Kesici (İstanbul)
16) Atilla Kart (Konya)
17) Sacid Yıldız (İstanbul)
18) Hulusi Güvel (Adana)
19) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
20) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
Sahte içki
kullanımından kaynaklanan ölümlerin sayısı artmakta ve
yaygınlaşmaktadır. AKP hükümetinin geçtiğimiz yıllarda
sahte rakı üretimini engellemek için "taklit edilemez" diyerek
kamuoyuna sunduğu bandrol ve hologramların etkili bir sonuç
vermediği görülmektedir. Son zamanlarda sahte rakıdan kaynaklanan
ölümlerin artması, hükümetin ve ilgili kuruluşların
aldığını iddia ettiği önlemlerin
başarısız olduğunun ispatıdır.
Ülke ekonomisinin
her geçen gün bozulmasıyla birlikte sahte içki üretiminin gittikçe
artacağı görülmelidir. Avrupa Birliği ülkelerinde milli içki
olarak tabir edilen içkiler vergi politikalarıyla korunurken, AKP hükümeti
aynı Avrupa Birliği'nin direktifleriyle rakı üzerindeki vergi
yükünü arttırmıştır. Rakı üzerindeki
aşırı vergi yükü olumsuz ekonomik koşullarla
birleştiğinde piyasaya ucuz ve sahte rakı sürülmesini
kolaylaştırarak sahteciliği daha cazip hale getirmektedir.
Yine AKP
hükümetinin TEKELi parça parça özelleştirmesi, alkol tekelini
kırarak, sahte rakı üretimini
kolaylaştırmıştır.
Öte taraftan
yaşanan ölüm olaylarının gösterdiği diğer bir gerçek
de, denetim ve düzenleme anlamında da yetersizlik olduğudur.
AKP hükümetinin
politikaları, olumsuz ekonomik koşullar ve idari yetersizlikler bir
araya gelince adeta bu suç için elverişli bir ortam
hazırlamıştır.
Hemen hemen her
yıl turizm sezonunun açılmasıyla sahte içki skandalı patlak
vermekte gerekli önlemlerin alınmaması nedeniyle de sahte içkiden
ölümler daha da artış göstermektedir. Son 20 gün içerisinde sahte
içkiden ölenlerin sayısı 7ye yükselmiştir.
Ölenlerin
içerisinde yabancı turistlerin olması da Türkiye açısından
vahim sonuçlara yol açmıştır. Sahte içkiden bir turistin bile
ölmesi Türk turizmine büyük darbe vurmuştur.
Özellikle turizm
bölgelerinde sahte içki satıldığına dair haberlerin
yayılması ülkemize gelen yabancı turistler tarafından
ülkelerine döndüklerinde olumsuz tanıtımların
yapılmasına neden olurken, binlerce çalışanı olan
turizm sektörümüzü de baltalamaktadır. Türkiye'nin en büyük gelir
kapısı olan turizm sektörünün "sahte içki skandalı"
nedeniyle zarara uğramasının bedelini kimler ödeyecektir. Bu
durum ülkemizin uluslar arası imajını zedelemektedir. Sahip
çıkılması ve korunması gereken, Türkiye'ye özgü geleneksel
bir içkinin imajını da büyük zarar vermektedir.
2008
yılı itibari ile Turizmden elde edilen gelir 21.9 milyar
dolardır. Yani Türkiye en büyük geliri turizmden elde etmektedir. Bu
durumda acilen tedbir alınması gerekir.
Bu suç, insan
hayatını ve toplum sağlığını doğrudan
tehdit etmektedir.
Oysa sahte içki
üretimi ve satışı sadece ülke ekonomisine zarar veren
sıradan bir kaçakçılık suçu değildir.
Bu nedenlerle
sahte içki üretimi ve satışına karşı mücadele çok
boyutlu bir mesele olarak ele alınmalıdır.
İçki
günahtır demekle, içkiyi yasaklamakla, içkili yerleri kapatmakla, içki
içilen yerleri şehir merkezinin dışına taşımakla,
şehirleri kırmızı çizgi koyarak ikiye, üçe bölmekle bu
işlerin önlenemeyeceği anlaşılmıştır.
Kolaycılığa
kaçan, kısa vadeli, yüzeysel önlemlerle yetinmekten artık
vazgeçilmelidir. Suç işleyenlere karşı mücadele etmekten daha
önemli olan, bu suçu yaratan elverişli koşulları ortadan
kaldırmaktır. Aksi takdirde yaşanan ölüm olayları
engellenemeyecektir.
Dolayısıyla;
Maliye, Tarım ve Köy İşleri, İçişleri,
Sağlık bakanlıkları ile "Tütün Mamulleri ve Alkollü
İçkiler Piyasası Düzenleme ve Denetleme Kurumu" ve diğer
ilgili bakanlık ve kurumların ortaklaşa bir çalışma
yapması gerekmektedir.
3.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve 24
milletvekilinin, arıcılık sektörünün sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/344)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemiz 4.6 milyon
arılı kovan ile arı varlığı açısından
dünyada 2. sırada, 82.3 bin ton bal üretimi ile ise 4. sırada
bulunmaktadır. Sektörün bu denli mevcut büyüklüğü göz önüne
alındığında ise ülkemizde, henüz bir
Arıcılık Kanununun bulunmaması büyük bir eksiklik olarak
ilk bakışta göze çarpmaktadır. Arıcılık Kanunun
bulunmaması doğal olarak uygulamada büyük çaplı aksaklıklar
ve sorunların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Buda bu
sektörle geçimini sağlayan kesimin mağduriyetine neden
olmaktadır.
Bu sorunlardan en
önemlisi Arı Konaklamaları ile ilgili sorunlardır. Şöyle
ki; konaklama yapılan bölgelerde yasal olmamasına rağmen
bölgedeki toptan bal fiyatının onda biri oranında bir ücret
muhtarlığa ait araziyse muhtarlığa, şahıs
malı ise şahısa ödenmektedir. AB ülkelerinde ise bunun tam tersi
bir uygulama ile konaklanan arazi sahibi, arazideki polinasyonu
sağladığı için arı yetiştiricisi ne koloni
başına arazinin niteliğine göre 100-200 dolar arasında bir
ücret ödemek durumundadır. Dolayısıyla arı
yetiştiricisi bal üretiminin yanında polinasyondan da para
kazanmaktadır.
Yine
ormanlık arazilerdeki konaklamalarda Orman İşletmeleri
yetiştiricilerden ücret talep etmektedirler. Oysa ormanlık arazide
arıların konaklaması yine polinasyonu
sağlayacağından ormanlık arazinin vasfını
iyileştirecektir.
Arı
yetiştiriciliğinde özellikle" Varova" mücadelesinde
kullanılan organik ilaçların maliyetlerinin yüksek olması
nedeniyle yetiştiriciler sıkıntıdadırlar.
Hastalığın önlenmesinde etkin mücadele sağlamak
amacıyla ülkesel düzeyde birlikler ve ilgili Bakanlık tarafından
bu ilaçların ücretsiz olarak temin edilebilmesi amacıyla sübvansiyon
sağlanmalıdır.
Bu durum Varova
mücadelesinin tüm koloniler için toplu bir şekilde yapılmasına
olanak sağlayacağından hastalığın eradike
edilmesinde etkin rol oynayacaktır.
Pazar yeri veya
sokakta açıkta satılan menşe-i belirsiz balların kontrol ve
denetimlerinin hangi kurum ve kuruluşlarca yapıldığı
veya gerçek yetkinin kimde olduğu, şikayet merciinin neresi
olduğu konularında bir kavram kargaşası yaşanmaktadır.
Bu konuda bir kontrol ve denetim mekanizmasının
oluşturulması ve etkinlik kazandırılması gerçek bal
üreticisinin korunmasını sağlayacağı gibi, sahte bal
sorununun çözümlenmesini kolaylaştıracaktır. Bunun için
toptancı firmalara, tüzel kişilik olan birliklerin onayından
geçmiş olan balların alınması zorunluluğu getirilmesi,
plakasız kovanlara nakil belgelerinin verilmemesi suretiyle hem
birliklerin güçlenmeleri sağlanabilir hem de balın niteliği konusundaki
endişeler giderilerek tüketici ve ülke menfaatleri korunmuş olur.
Ülkemizde
arıcılıkla uğraşan kesimin çoğunluğu bu
konuda yasal güvenceleri olmadığı için
arıcılığı yan uğraş olarak görmekte bilgi
eksikliğinden dolayı modern ekipmanlardan yararlanamamaktadır.
Koloni sayısı ve bitkisel faunanın dünyada benzeri
görülmemiş zenginliğine karşın sanki çok bal
üretiliyormuş gibi bir imaj vardır. Oysa tüketilen balın önemli
miktarı ithal edilmektedir. Bu denli potansiyeli olan ülkemizde bal ithal
edilmesi ülkemizin zaafıdır. Üretim maliyetlerinin yüksek olması,
nedeniyle ucuz fiyatla vasıfsız ithal bal ithal edip tüketime
sunulmaktadır. Üreticiye ihracat fiyatından şeker
verilmemektedir. Dolayısıyla üretici kullanacağı
şekeri iç piyasadan yüksek fiyatla temin etmektedir. Oysa üreticiye ihraç
fiyatından şeker verilse, nakliyede mazot desteği sağlansa,
gezginci arıcıya gereksinimi olan kovan, mum gibi girdilerde destek
sağlansa, orman envalinden kovan tahtasını ucuza alabilse,
modernize kovanların temininde devletçe alet ve ekipman desteği
verilse, proje desteği sağlansa, üretim maliyeti önemli miktarda
düşecektir. Dolayısıyla sağlıklı bal ithalat
fiyatından daha ucuza tüketiciye arz edilecektir.
Bal
ihracatının önündeki prosedürler ağırdır. İhraç
edilen balların büyük çoğunluğu ithal edildiği ülke
standartlarına uymadığı için ülkemize iade edilmekte ve bu
vasıfsız ballar ülkemizde satışa sunulmaktadır.
Arıcılık
sektörüyle ilgili Arı Yetiştiricileri Birliği ve Bal Üreticileri
Birliği arasındaki kısır çekişmelerin önüne geçilmeli
bu konuda bir konsensüs sağlanarak" Arıcılık
Konseyi" oluşturulmalıdır.
Ülkemizde
arı yetiştiricileri ve bal üreticilerinin sorunlarının ve
çözüm yollarının belirlenmesi eksikliklerinin giderilmesi,
geliştirilmesi, ulusal düzeyde koordinasyonun sağlanması,
destekleme yollarının araştırılması, idari ve
kurumsal yasal düzenlemelerin yapılması amacıyla Anayasanın
98. TBMM İçtüzüğünün 104. ve 105. maddeleri gereğince Meclis
araştırılması açılmasını arz ve teklif
ederiz.
1) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
2) Şevket Köse (Adıyaman)
3) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
4) Sacid Yıldız (İstanbul)
5) Atila Emek (Antalya)
6) Akif Ekici (Gaziantep)
7) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
8) Rasim Çakır (Edirne)
9) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
10) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
11) İsa Gök (Mersin)
12) Bayram Ali Meral (İstanbul)
13) Nesrin Baytok (Ankara)
14) Eşref Karaibrahim (Giresun)
15) Rahmi Güner (Ordu)
16) Canan Arıtman (İzmir)
17) Mehmet Sevigen (İstanbul)
18) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
19) Atilla Kart (Konya)
20) Hulusi Güvel (Adana)
21) Engin Altay (Sinop)
22) Yaşar Tüzün (Bilecik)
23) Suat Binici (Samsun)
24) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
25) Bülent Baratalı (İzmir)
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki ön görüşmeler,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının dört tezkeresi daha
vardır, ayrı ayrı okutup oylarınıza
sunacağım.
B) Tezkereler (Devam)
5.- TBMM Dışişleri Komisyonu
Başkanı Murat Mercanın, Alman Bertelsmann Vakfı
Başkanı tarafından, 11-12 Mayıs 2009 tarihlerinde Riyadda
düzenlenecek olan 12nci Kronberg Toplantısına ismen davetine icabet
etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/748)
14
Nisan 2009
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
TBMM
Dışişleri Komisyonu Başkanı Sayın Murat MERCAN,
Alman Bertelsmann Vakfı Başkanı tarafından, 11-12
Mayıs 2009 tarihleri arasında Riyadda düzenlenecek olan 12. Kronberg
Toplantısına ismen davet edilmiştir.
Söz konusu davete
icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 Sayılı
Kanunun 9. Maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Köksal
Toptan
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN
Kabul edenler... Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer
tezkereyi okutuyorum:
6.- TBMM Dışişleri Komisyonu
Başkanı Murat Mercanın, 21-24 Nisan 2009 tarihlerinde Kosovaya
resmî bir ziyaret gerçekleştirmek üzere, Kosova Çevre ve Alan Planlama
Bakanı, Kosova Türkleri Millî Bayramı Tertipleme Kurulu
Başkanı tarafından ismen davetine icabet etmesine ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/749)
07.04.2009
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
TBMM
Dışişleri Komisyonu Başkanı Sayın Murat MERCAN,
21-24 Nisan 2009 tarihleri arasında Kosovaya resmi bir ziyaret
gerçekleştirmek üzere Kosova Çevre ve Alan Planlama Bakanı, Kosova
Türkleri Milli Bayramı Tertipleme Kurulu Başkanı tarafından
ismen davet edilmiştir.
Söz konusu davete
icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlemesi Hakkında 3620 Sayılı
Kanunun 9uncu Maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Köksal
Toptan
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN -
Kabul edenler... Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer
tezkereyi okutuyorum:
7.- İran İslami Danışma Meclisi Enerji
Komisyonunun, 10-12 Mayıs 2009 tarihleri arasında Türkiye Büyük
Millet Meclisinden 5 kişilik bir Parlamento heyetini İrana davetine
icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/750)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
İran
İslami Danışma Meclisi Enerji Komisyonu, TBMMden 5 kişilik
bir Parlamento Heyetini 10-12 Mayıs 2009 tarihleri arasında
İrana davet etmektedir.
Söz konusu davete
icabet edilmesi hususu Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı
Kanunun 6. Maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Köksal
Toptan
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN -
Kabul edenler... Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer
tezkereyi okutuyorum:
8.- Ankara Milletvekili ve Çevre Komisyonu
Başkanı Nazmi Haluk Özdalganın, Dengeli Bir Çevre İçin
Küresel Parlamenterler Organizasyonu (GLOBE Europe) tarafından, 30 Nisan
2009 tarihinde Belçikanın Brüksel kentinde, AB Parlamentosunda
yıllık olağan Strateji Konferansına ismen davetine icabet
etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/751)
13.04.2009
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Dengeli Bir
Çevre İçin Küresel Parlamenterler Organizasyonu (GLOBE Europe)
tarafından; 30 Nisan 2009 tarihinde, Belçikanın Brüksel kentinde, AB
Parlamentosunda yıllık olağan Strateji Konferansı
gerçekleştirilecektir. Söz konusu konferansa Ankara Milletvekili ve Çevre
Komisyonu Başkanı Nazmi Haluk ÖZDALGA davet edilmektedir.
Davete icabet
edilmesi hususu Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı
Kanunun 9. Maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Köksal
Toptan
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Alınan karar
gereğince gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada
yer alan, Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme
İdaresi Başkanlığı Kurulması Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve
Destekleme İdaresi Başkanlığı Kurulması
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporu (1/675) (S. Sayısı: 330) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
2nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2- 3624
sayılı Kanunun;
a) 1 inci
maddesinin ikinci fıkrasında yer alan Kuruluş ibaresi
KOSGEB, 5 inci maddesinde yer alan Kuruluşun ibaresi KOSGEBin ve 9
uncu maddesinin (c) bendinde yer alan Başkanlık ibaresi KOSGEB,
b) 2 nci
maddesinde yer alan Genel Kurul, İcra Komitesi ve
Başkanlık tanımlarında, 11 inci maddesinin birinci,
ikinci, üçüncü fıkralarında ve 17 nci maddesinin (I) numaralı
fıkrasında yer alan Sanayi ibareleri İşletmeleri,
c) 2 nci
maddesinde yer alan Merkez ve Enstitüler tanımındaki Küçük ve Orta
Ölçekli Sanayi kesiminin ibaresi işletmelerin,
ç) 4 üncü
maddesinin (e) bendinde yer alan sanayinin çeşitli alt sektörlerinde ibaresi
değişik sektörlerde,
(x)
330 S. Sayılı Basmayazı 25/2/2009 tarihli 62nci Birleşim
Tutanağına eklidir.
d) 7 nci
maddesinde yer alan küçük ve orta ölçekli sanayi kesimine ibaresi
işletmelere,
e) 9 uncu
maddesinin (a) bendinde yer alan küçük ve orta ölçekli sanayinin ibaresi
işletmelerin,
f) 12 nci
maddesinin (b) bendinde yer alan sanayi kesiminin ibaresi
işletmelerin, (d) bendinde yer alan sanayiyi, genel sanayi
politikalarına göre ibaresi işletmeleri, kalkınma
politikalarına göre, (i) bendinde yer alan mamullerin pazarlanması
ibaresi mamullerin ve hizmetlerin pazarlanması, (j) ve (s) bentlerinde
yer alan sanayi ibaresi işletmeler, (n) bendinde yer alan sanayi
sektörü ibaresi işletmeler ve sanayicilerin ibaresi
işletmelerin, (o) bendinde yer alan sanayi işletmelerinin ibaresi
işletmelerin, (s) bendinde yer alan çalışmaların
sanayiye uygulanması ibaresi çalışmaların
uygulanması, (t) bendinde yer alan sanayi kesimine ibaresi
işletmelere ve (u) bendinde yer alan sanayinin ibaresi
işletmelerin, şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN
Madde üzerinde gruplar adına ilk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Tekirdağ Milletvekili Sayın Enis Tütüncüye aittir.
Buyurun
Sayın Tütüncü. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Yüce Meclisin
değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına,
görüşülmekte olan yasa tasarısının 2nci maddesi üzerine
söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken hepinizi,
şahsım ve Cumhuriyet Halk Partisi adına en iyi dileklerimle,
sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Tasarı, amaç
itibarıyla, kapsam itibarıyla geçen hafta görüşüldü. Bu nedenle
tasarının temel amacıyla ilgili bir anımsatma yapmayı
öncelikle uygun görüyorum çünkü bu görüşeceğimiz 2nci madde amaçla
ilgili.
Tasarının
temel amacı, KOSGEBin sorumluluk alanının
genişletilmesidir. Bilindiği gibi 3624 sayılı Yasa,
KOSGEBle ilgili sorumluluk alanını sadece sanayi sektörüyle
sınırlı kılmıştı. Şimdi, bu yasa
tasarısıyla bu alan genişletiliyor, sanayi sektörü, artı
sanayi sektörünün dışında ne kadar sektör var ise bu sektördeki
küçük ve orta ölçekli sanayiler, bu sektörlerdeki esnaf ve sanatkârlar da
yasanın kapsamına dâhil ediliyor.
Tasarı, bu
açıdan son derece önemli ve öteden beri gereksinim duyulan bir
eksiği, bir beklentiyi karşılama iddiasında. Bize göre çok
geç kalmış bir düzenleme ve bu düzenlemeyi, Cumhuriyet Halk Partisi
olarak, esas itibarıyla benimsiyoruz. Eksikleri var, biraz sonra dile
getirmeye çalışacağım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; işte 2nci madde bu
iddianın gerçekleştirilmesi için gerekli olan hukuki zemini
hazırlama amacıyla düzenlenmiş. Bu nedenle, mevcut yasada sadece
sanayi sektörünü içeren işletme tanımı tüm sektörleri kapsayacak
bir duruma getiriliyor. KOSGEBin hedef kitlesi yaklaşık 8 kat
arttırılıyor.
Burada iki
sorunun sorulması gerekiyor. Geçen hafta arkadaşlarımız
kısmen bu soruları sordular ama yinelemekte yarar görüyorum:
Birinci soru:
Hedef kitlesinde böylesine bir genişlemeyi karşılayacak
finansman kaynağı nasıl sağlanacak?
İkinci soru:
Kurumsal, teknik ve parasal kapasitesi acaba KOSGEBin böylesi bir
genişlemeyi karşılayacak konumda mıdır?
Değerli
milletvekilleri, bu iki soruya da ne yazık ki olumlu yanıt vermek
mümkün değil.
Sayın
Bakanımız geçen hafta finansman boyutuyla ilgili bir konuşma
yaptılar. Bize göre son derece pembe bir tablo sundular. Sayın
Bakanımızın zabıtlara geçmiş olan bu pembe tablosunu
zaman kısıtlılığı nedeniyle dile getirmek
istemiyorum. Zabıtlarda var ama herhâlde Sayın Bakanımız
iki gün önce açıklanan ekonomik programda ümüğün
sıkıldığı itirafını kestiremedi, göremedi.
Bunu altını çizerek söylüyorum: Ekonomik buhrandaki o revizyon öteden
beri tartışması yapılan Ay, ümüğü
sıktırırım, sıktırmam., Ümük
sıkılacak. filan
O konuşmalarının, gerçekten
nasıl halkın ümüğünün sıkıldığının
geç de olsa bir itirafıdır. Ama bu ümük sıkma
programının asıl ağırlığını IMF
ile anlaşma masasına oturduğumuzda yine göreceğiz ve iki
gün önce ayarlanan o makroekonomik dengeler yine, tekrar ayarlanacak ve bu
sefer daha fazla ümük sıkılacak, buna tanık olacağız.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bakınız, ben yüce Meclisi
kısa da olsa bu konuda bilgilendirmek istiyorum. Türkiye küresel krizden
en ağır etkilenen ülkelerden biri olmuştur. 2008in son üç
ayına baktığımızda, ekonomik büyümedeki daralma yüzde
eksi 6,2 ve bu daralmayla birlikte 2008 için öngörülen yüzde 4lük büyüme yüzde
1,1e düşmüştür. Neye rağmen düşmüştür, dikkatinizi
çekiyorum: Millî gelir hesaplarında bir ayarlama yapıldı, bir
revizyon yapıldı, buna rağmen yüzde 1,1 elde edilmiştir.
Neye rağmen: İkinci olarak, seçim ekonomisi, seçim
hovardalığı sonucunda harcamaların
artırılmasıyla bu yüzde 1,1 elde edilmiştir. Üçüncü olarak
da tarımda var yılını yaşadık,
yaşıyoruz, bunun için yüzde 1,1 elde edilmiştir. Yoksa eksi
olacaktı 2008in de tümü.
2009da sanayi
üretiminde tarihî düşüş yaşanıyor Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri. Şubattaki tarihî düşüş eksi yüzde
23,7. Bu ne anlama geliyor? 2008in son üç ayındaki küçülme, yani yüzde
6,2lik küçülme artarak devam edecektir. Değerli milletvekilleri, artarak
devam edecektir. Bize göre yaklaşık yüzde 10luk bir daralmaya 2009
yılı için hazır olmak durumundayız.
OKTAY VURAL
(İzmir) Uçak sektörü dışında ama Sayın Tütüncü.
ENİS TÜTÜNCÜ
(Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii ki bu,
sanayi üretimiyle ilgili yüzde 10luk daralma. 2009un tamamı için millî
gelir açısından yüzde 6lık bir daralma, en az yüzde 6lık bir
daralmaya hazır olmak mecburiyetindeyiz. Şunu da bilelim,
altını çizerek söylüyorum: Böylesi bir daralmayı ne IMFden
gelecek olan para ne de IMFnin disiplini azaltabilir. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; gerçek tablo bu.
Şimdi,
KOSGEBin kurumsal, teknik ve personel kapasitesinin yetersizliğine
geliyorum. Bu yetersizlik bize göre finansman sorunundan da daha önemlidir.
Neden önemlidir? KOSGEB hâlihazırdaki mevcut kapasitesiyle
bakınız şu an için 280 bin imalat işletmesinden ancak ve
ancak 60 binini kavrayabilmiş, bu 60 bin işletme içerisinden sadece
15 bin ile 20 bin işletmeye destek verebilmiş. Şimdi hedef kitle
2 milyon işletmeye varacak, 2 milyon işletmeye varacak. Sonuç?
OKTAY VURAL
(İzmir) Rekor var mı?
ENİS TÜTÜNCÜ
(Devamla) - Sonuç şu Sayın Başkan, değerli milletvekilleri:
Bu yasa dostlar alışverişte görsün yasası olmaya namzettir!
Dostlar alışverişte görsün yasası olmaya namzettir!
Bu noktada,
Anadolu Yaklaşımında yaşanan skandalı,
perişanlığı dile getirmek zorundayım. Anadolu
Yaklaşımıyla kurtarılmayı bekleyen KOBİ sayısı,
anımsayacaksınız, Hükûmete göre 42 bin idi, KOBİ
dünyasına göre 70 bin idi. Yasa 2007 Martında uygulamaya girdi. 2007
sonu itibarıyla 93 firma borç yapılandırma programına
alınabildi ve bu 93 firmadan -dün sürçülisan eyledim 41 tane dedim,
düzeltiyorum- 71 tanesi ancak yararlanabildi Anadolu
Yaklaşımından.
Şimdi, bu
nedir? Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu Anadolu
Yaklaşımı, skandal mıdır, trajikomik bir hadise midir?
Takdiri yüce Meclise bırakıyorum.
Siz 42 bin
KOBİye can suyu verme iddiasıyla, büyük tantanalarla yola
çıkacaksınız, bizim tüm iyi niyetli çabalarımıza
kulaklarınızı tıkayacaksınız, sadece 71 adet
KOBİnin yarasına merhem olabileceksiniz. Bize göre bu sonuç AKP
İktidarının sorunları çözme iddiasındaki
perişanlığını yansıtmaktadır,
perişanlığını yansıtmaktadır.
Bu konuya
şunun için değiniyorum: Bu KOSGEB Yasası, bu kadar olmasa da
buna benzer bir başarısızlığa gebedir. Bunu iddia
ediyoruz. Lütfen, Anadolu Yaklaşımındaki
ısrarımızı anımsayınız.
Öneri: Bu
tasarıyı geri çekelim, el birliğiyle eksiklerini gidermeye
çalışalım. Sektörel meslek kuruluşlarının, 2
milyonu aşacak hedef kitleyi kucaklaması amacıyla KOSGEB
İcra Kurulunda temsili sağlanmış
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ENİS TÜTÜNCÜ
(Devamla) Bir dakika Sayın Başkan
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
ENİS TÜTÜNCÜ
(Devamla) Tamam.
Bu, çok
yararlı ancak yetersizdir. KOSGEB destek paketinde finansman yanında
girişimciliği canlandırma, teknoloji seçimi ve
geliştirilmesi, eğitim, danışmanlık gibi son derece
önemli, ihtisas gerektiren görevler var, sorumluluklar var. KOSGEBin bu
çerçevede yeniden yapılandırılması gerekiyor.
İkinci
önerimiz: Halk Bankasını yabancılara satmaktan vazgeçiniz. Halk
Bankası, özellikle KOBİlere, esnaf ve sanatkâra kredi verecek bir
ihtisas bankasına dönüştürülmelidir. El birliğiyle bunu
yapalım.
Ve üçüncü
önerimiz: KOBİ ve Esnaf Bakanlığını yine el
birliğiyle kuralım. Çünkü konu kırk yedi dolayında, hatta
elliye yakın kamu kuruluşunu ilgilendiriyor, bunlar arasında
iş birliğini sağlamak çok zor, aksi hâlde bu yasanın
uygulamasında da şimdiye dek gördüğümüz kaynak israfı,
zaman israfıyla karşılaşılması
kaçınılmazdır.
Teşekkür
ediyorum. Bundan sonraki maddelerde de biz görüşlerimizi ifade etmeye
çalışacağız. Sağ olun. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Kütahya Milletvekili Sayın Alim
Işık. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; öncelikle hepinize saygılarımı sunuyorum.
Görüşülmekte
olan 330 sıra sayılı kısaca KOSGEB Kanunu olarak bilinen,
Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 2nci maddesi
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına görüşlerimizi
belirtmek üzere söz almış bulunmaktayım. Meclisin siz
değerli milletvekillerini ve bizi izleyen yüce milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Tasarının
2nci maddesinde, tasarının genelindeki değişikliklere
paralel olarak KOSGEB Kanunundaki sanayi işletmeleri ibaresinin genel
olarak işletmeler şeklinde değiştirilmesini öngören
değişiklikler yer almaktadır. Bu değişiklikleri,
tasarının tamamıyla birlikte, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
olarak desteklediğimizi belirtiyor, bu tasarının
hazırlanmasında emeği geçen tüm bürokratları ve Sayın
Bakanı kutluyor, teşekkürlerimi sunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, küresel krizin etkilerinin her sektörde derinden hissedilmeye
başlandığı ve birçok insanımızın
canının yandığı bu dönemde, geç de olsa KOSGEB
Yasasında değişiklik yapılmasını sağlayan
bu tasarıyı grubumuz olarak desteklediğimizi ifade ettim ancak
değişikliğin hem geç kaldığını hem de
yetersiz olduğunu belirtmek istiyorum. Değişiklik geç
kalmıştır çünkü birçok işletmemizin, ekonomik krizin de
etkisiyle -son altı aylık dönemde- maalesef ayakta kalamayarak
kapandığı bir dönemi geçirdik. Keşke, bu tasarı aylar
öncesinden de ifade edildiği ve birçok kez dile getirildiği gibi daha
önceden yasalaşmış olsaydı da can suyu kredisi olarak
sıfır faizli kredi desteği imkânından bu kapanan
işletmelerimizin -bazıları sanayi sektöründe
olmadığı için o dönemde yararlanamamıştı- bundan
yararlanıp ayakta kalabilmelerini sağlamış olsaydık.
Bu nedenle, tasarının, geç kalmış bir tasarı olmakla
beraber bundan sonrası için önemli destekler sağlayacağına
inandığımız bir tasarı olduğunu bu vesileyle
tekrar belirtmek istiyorum.
Tasarı
yetersizdir çünkü özetle, KOSGEB Kanununda geçen sanayi işletmeleri
ibaresinin sadece işletmeler şeklinde değiştirilmesiyle
kitlenin büyümesini amaçlayan bir tasarıdır fakat gerek KOSGEBin
mevcut altyapısı gerek personel sayısı gerekse bütçe
imkânları nedeniyle bu genişleyen hedef kitleye yeterli miktarda
hizmet veremeyeceğimiz endişesi bizde hâkimdir.
Bakanlığımızın mutlaka bu eksikliği göz önüne
alarak gerekli düzenlemeleri sağlayacak tedbirlerin acilen uygulamaya
konmasında öncülük etmesi gerekiyor. Bu amaçla, KOSGEBin 2009
yılı bütçesindeki artışın da oldukça
kısıtlı olduğu dikkate alındığında,
gerçekten önümüzdeki dönemde talepte bulunacak çok sayıdaki işletme
-ki benden önceki değerli konuşmacılar rakamları ifade
ettiği için onları tekrar zikretmek istemiyorum- hedef kitledeki
ciddi büyüklük, bu bütçe ile maalesef yeterli miktarda desteklenemeyecektir. O
nedenle, mutlaka bu eksikliğin giderilmesi gerekiyor.
Bu konuda
önerimizi de mutlaka sunmak zorundayız: En kısa sürede bu
tasarıyla yapılan değişikliklerin uygulamaya geçebilmesi
amacıyla, sanayi işletmelerine ek olarak küçük ve orta ölçekli hizmet
işletmelerinin de bürokratik işlemlerinin kısa sürede
tamamlanabilmesi için, bu işletmelere ait veri tabanına zaten sahip
olan ve şimdiye kadar söz konusu işletmelere kredi desteği
sağlayan esnaf ve sanatkârları kredi ve kefalet kooperatiflerinin
mutlaka sisteme dâhil edilerek KOSGEBin iş yükünün hafifletilmesi
gerekmektedir. Aramızda bu birliklerde zaman zaman yöneticilik
yapmış değerli birlik başkanları ve hatta genel
başkanlık yapmış milletvekili arkadaşlarımız
var. Aklıma gelen birkaç ismi sadece zikredeceğim: Sayın Mehmet
Ali Susam, Sayın Derviş Günday ve Sayın Abdulkadir Akgül gibi
değerli insanları bir araya getirip, bunların birikimlerinden
mutlaka yararlanarak bu sistem problemini acilen çözmemiz gerekiyor. Özellikle
Esnaf ve Kefalet Kooperatifleri Birliğinin KOSGEBin yükünü alacak önemli
ve acil bir çözüm olduğunu düşünüyorum. Bunun mutlaka kısa
sürede sonuca kavuşturulmasında büyük yarar görülmektedir.
Ülkemiz
istihdamında ve ekonomisinde önemli bir yer tutan ve daha çok yerli kaynakları
ve ham maddeyi kullanarak üretim yapan KOBİlerin ayakta
tutulmasını sağlayacak acil tedbirlerin alınması
kaçınılmazdır. Yaşanan ekonomik krizle mücadele
amacıyla Hükûmetimizce beşincisi açıklanan tedbir paketleri
değerlendirildiğinde, ne yazık ki KOBİleri, özellikle
istihdamda önemli yer tutan tarımı ve genel olarak üretimi
destekleyici önemli bir tedbirin alınmadığı görülmektedir.
Stoklardaki otomobillerin, beyaz eşyanın, elektronik
eşyanın, mobilyanın tüketimini hızlandıracak tedbirler
elbette ki önemlidir ama bununla birlikte, üretimi özendirecek tedbirlerin
mutlaka uygulamaya zaman geçirilmeden konması gerekmektedir. Bu amaçla,
özellikle ÖTV ve KDV indirimlerinin niçin üretimin ham maddelerinde, enerjide,
iş gücü ve diğer girdilerde uygulanmadığı
düşündürücüdür. Bu indirimlerin özellikle nakliye sektörü ve tarımda
da önemli girdilerden olan mazotta, gübrede, yemde, ilaçta, tohumlukta, sulama
yatırımlarında, traktör ve tarım iş makineleri gibi
birçok girdide mutlaka ve zaman geçirilmeden sağlanması ve
yapılması gerekmektedir.
Üretimi
destekleyelim ki ülkedeki en büyük sıkıntı olan istihdama
katkıda bulunabilelim. Aksi takdirde, hâlen
yaşadığımız gibi, Türkiye birkaç uluslararası
küresel sermayeye ait şirketin cenneti ve pazarı olmaya devam edecektir.
Bundan acilen Türkiye'nin kurtulması gerekmektedir. Benden önceki
değerli konuşmacılar da ifade ettiler, açıklanan son
Türkiye İstatistik Kurumu haber bülteni ve sayfalarında da
belirtildiği gibi, sanayi rakamları ve sanayi üretim endeksi çok iç
açıcı değildir. Sanayi üretim endeksi 2009 yılı
Şubat ayında önceki yıla göre yaklaşık yüzde 24
oranında azalmış ve sanayide tarihin en büyük
düşüşünün yaşandığı bir süreç başlamıştır.
Ana sanayi grupları sınıflamasına göre, 2009 yılı
Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre en
yüksek düşüş yaklaşık yüzde 45 oranla sermaye malı
imalatında görülmüştür. Bu düşündürücüdür değerli
milletvekilleri. Sermaye malı imalatındaki düşüş ciddi
sinyaller vermektedir. Mutlaka bunun önüne geçilecek tedbirleri almamız
kaçınılmazdır.
İmalat
sanayisi alt grupları incelendiğinde en yüksek düşüş
oranı motorlu kara taşıtı, römork ve yarı römork
imalatında gerçekleştirilmiştir. Bu imalat kolları kendi
emeğimizin ve ürünlerimizin daha çok değerlendirildiği, katma
değerin daha yüksek olduğu kollardır. Yine bunların ilgili
bakanlıklarımız nezdinde çok ciddi değerlendirmesinin
yapılması kaçınılmazdır.
Son dönemde, 2005
yılı üretim endeksi 100 kabul edildiğinde, ilk kez 2008
yılı on birinci ve on ikinci aylarında bu imalat üretim endeksi
100ün altına düşmüş ve 2009 yılının birinci ve
ikinci aylarında bu rakam yüzde 80ler civarına gerilemiştir.
Yine, sanayide kapasite kullanım oranının yüzde 60lar düzeyine
indiği bir dönemde mutlaka tedbirlerin aciliyeti önem kazanmaktadır.
Yine, bugün
basında da yer aldığı kadarıyla ilk üç aylık
bütçe açığı öngörülenin çok çok üzerinde, 19,1 milyar
dolarlık bir değerle tahminlerin yüzde 337 oranında yüksek bir
değerle kapanmıştır. İki gün önce yapılan revize
çalışmasında 2009 yılı cari açığı 11
milyar dolar olarak hedeflenmiştir ama 2009un ilk üç ayında
gerçekleşen rakam yaklaşık 20 milyar dolar
civarındadır.
Bu tabloyla
önümüzdeki günlerin iyi geçeceğini söylemek sadece iyi niyetlilikten ileri
gitmeyecektir. Sayın Bakanımıza ve Kabinenin diğer
değerli bakanlarına bu hatırlatmayı yapmak zorundayım.
Yüzde 3,6 küçülme olarak revize edilen rakamın yüzde 4ten
yaklaşık yüzde eksi 4e inmiş bir rakam olduğunu
düşünürsek ve bunun iyimser bir tahmin olduğu değerlendirilirse,
yine bir önceki değerli konuşmacının da ifade ettiği
gibi, 2009 yılı küçülmesinin yüzde 10lar düzeyinde bir
gerçekleşmeyle sonuçlanacağı düşünüldüğünde
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
ALİM
IŞIK (Devamla) Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
özellikle
istihdam açısından bu rakamları iyi değerlendirmemiz
gerektiğini düşünüyorum.
Seçim öncesinde
emeklilerimize vadedilen ve verilebileceği yetkili ağızlardan
ifade edilen 300 TLlik harcama çekinin akıbetinin ne olduğunu bana
değerli emeklilerimizden bir grup sormamı söyledi. Sayın
Bakanım, bu konunun akıbetinin ne olduğunu emeklilerimize
açıklayabilirseniz memnun olacağız.
Yine, Çek
Yasası ve hapis cezaları nedeniyle şu anda 6 milyar -eski
parayla- TLlik borcunu ödeyemeyen, 5 milyar TL çek nedeniyle -imzası
nedeniyle- hapiste yatan işverenlerimiz soruyor: Akıbetimiz ne
olacaktır? Bunun tedbirleri ne zaman alınacaktır? diye. Yeni
özelleştirmelerde eskilerine benzer usulsüzlüklerin yaşanmaması
temennimi iletmemi ifade ettiler. Olabilecek muhtemel IMF
anlaşmasından sağlanacak kaynağın nerelere öncelikle
harcanması gerektiğinin de yine sorulmasını ifade ettiler.
Dün Hükûmet
adına oturan Sayın Bakanımıza sorduğum bir soruya,
üzülerek ifade edeyim ki
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİM
IŞIK (Devamla) Son bir cümle
BAŞKAN
Veremem.
ALİM
IŞIK (Devamla) Peki.
Çok teşekkür
ediyorum. Hayırlı olması temennisiyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN -
Hele sizin gibi böyle dakikalara, saniyelere çok dikkat eden bir kişi
ALİM
IŞIK (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sizi zorlamayacağım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Ben
teşekkür ederim Sayın Işık.
Evet,
şahıslar adına ilk söz Kahramanmaraş Milletvekili
Sayın Mehmet Akif Paksoyun.
Buyurun
Sayın Paksoy. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF
PAKSOY (Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; KOSGEB Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 2nci maddesi üzerinde şahsım
adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Biz bu
tasarıyı olumlu buluyoruz ancak birtakım uygulamalarla ilgili
öneri ve tenkitlerimizi de Hükûmete sunmak istiyorum.
Bilindiği
gibi KOSGEBin başlattığı bir can suyu kredisi var ancak bu
krediler amaçlandığı ölçüde vatandaşa ulaşmıyor.
Nasıl ulaşmıyor? Bir defa, bankalar zorluk çıkarıyor.
Bir kısım müteşebbisin kredi talebi, sicil affına
rağmen, geçmiş dönemlerdeki olumsuz siciller gerekçe gösterilerek
bankalarca reddediliyor. Bu konuda çok sayıda şikâyet alıyoruz.
Bunun yanında, yüksek oranda teminat isteniyor. Mesela, verilecek kredi
25-30 bin TL, istenilen teminat 50-60 bin TL. Bu teminatı gösteremeyenler
kredi alamıyor, kiradaki işletme sahiplerinin bu teminatı
bulmaları mümkün değil. Teminatta sorun yaşamayan
müteşebbis, bilançoları bankalar tarafından yeterli
görülmediği için kredi alamıyor. Yaşanan ekonomik kriz
münasebetiyle firmalar ciddi oranda nakit sıkıntısı
çekiyor. Bu sebepten bazı firmalar çeklerini zamanında ödeyemiyor. Bu
durumdan dolayı da bankalar firmalara zorluk çıkarıyor.
Bir başka
sorun, KOBİlerin aldıkları makinelere geçici bir süre için
uygulanan KDV indirimi meselesi. İndirim bir kısım makinelerle
sınırlı tutuluyor, biz KOBİlerin kullandığı
tüm makinelerin indirim kapsamına alınmasını istiyoruz. AKP
Hükûmeti bir doğru yaparken birkaç tane de yanlış yapıyor.
Üretim ve istihdama öncelik veren politikalar yerine tüketime öncelik veren
politikalar yüzünden yaşanan global krizin etkisiyle işsizlik, TÜİK
verilerine göre aralık-ocak-şubat döneminde geçen yılın
aynı dönemine göre yüzde 3,9 artarak yüzde 15,5 yani 1 milyon kişi
artarak 3 milyon 650 bin kişiye yükselmiştir. Bu, resmî
rakamlardır. Gayriresmî rakamların daha yüksek olduğunu
düşünüyoruz.
Bir diğer
konu, teşvik düzenlemeleri. Muhtemelen önümüzdeki aylarda yeni bir
teşvik düzenlemesi gündeme gelecek. İftihar ederek söylüyorum: Seçim
bölgem Kahramanmaraş aldığı teşviklerin bir tek
kuruşunu bile zayi etmemiş, yatırıma, üretime ve istihdama
dönüştürmüştür.
Mevcut
teşvik uygulaması 2008 sonu itibarıyla bitince Hükûmet mahallî
seçimlerin de etkisiyle bu teşvikleri -zoraki- sadece 2009 yılı
için bir yıl uzattı. Biz teşvik sisteminin, en azından
Kahramanmaraş gibi olumlu yönde kullanan iller için üç yıl daha
uzatılmasını talep ettik, bu önerimiz maalesef kabul görmedi. Bu
yetmedi, Hükûmet teşvik sistemini kökten değiştirmeye karar
verdi, DPTnin hazırladığı yeni sisteme göre teşvik
sisteminin ana eksenini illerin coğrafi konumları belirleyecek. Bu
kıstasa göre seçim bölgem Kahramanmaraş Hatay-Osmaniye grubuna dâhil
edildi. Hâlbuki ana hedef, bölgesel politikaların daha etkin
uygulanması, analizi ve ABye uyumun sağlanmasıdır.
Bu
doğrultuda sınıflandırma yapılırken coğrafi
konumdan ziyade illerin ekonomiklik ve sosyal gelişmişlik
durumlarını yansıtan demografik yapı, işsizlik
oranı, gayrisafi yurt içi hasıla ve istihdamın sektörel
dağılımı gibi verilerin dikkate alınması
gerekmekteydi.
İlimizin bu
teşvik sınıflamasında Hatay gibi daha gelişmiş
bir il ile aynı grup içinde olması, bölgesel politika ve
uygulamalardan, fon ve yatırımlardan yeterli oranda
faydalanamaması, hak ettiği payı alamaması riskini ortaya
çıkartmaktadır. Ayrıca yeni teşvik sisteminde kırk ili
kapsayan on iki grup il öncelikli bölge ilan edilmiş olup,
Kahramanmaraşın içinde bulunduğu Hatay grubu öncelikli bölgeler
arasında yer almamıştır. Öte yandan, öncelikli bölge ilan
edilen Gaziantep ve Kayseri illeri, şehrimizden daha fazla
gelişmiştir. Kahramanmaraş, cazibe merkezleri konusunda da
aynı sıkıntıları yaşamıştır.
Kahramanmaraş
kamuoyu ve şahsen ben, bu durumun Devlet Bakanı Sayın Mehmet
Şimşekin Gaziantepe pozitif ayrımcılık
yapmasından kaynaklandığını düşünüyoruz.
Gaziantep, bizim kardeş şehrimiz. Kahramanmaraş kamuoyu,
Sayın Mehmet Şimşekten ve Sayın Nazım Ekrenden Kahramanmaraşa
pozitif ayrımcılık yapmasalar da haklarının
verilmesini, şehrimizi daha fazla mağdur etmemelerini istiyorlar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
MEHMET AKİF
PAKSOY (Devamla) Ayrıca yeni teşvik sisteminde ilimizde kuyumculuk,
ayakkabıcılık, giyim eşyası imalatı, ahşap
işleme ve ahşap mobilya imalatı gibi önemli sektörler
teşvik dışı kalmaktadır.
Hükûmet bir
yandan global ekonomik krizin etkilerini hafifletmek için çeşitli
tedbirleri uygulamaya koyarken yukarıda sıraladığım
yanlış politikalar bu önlemleri faydasız hâle getirmektedir. Biz
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, yerel sanayici, iş adamları ve
diğer sivil toplum kuruluşlarının görüşünün
alınarak ilimizin çevresindeki illerin sosyal ve ekonomik
gelişmişlik düzeylerinin tekrar analiz edilmesini ve
Kahramanmaraşın Hatay grubundan çıkartılarak Osmaniye ve
Adıyaman ile bir bölge oluşturulmasını, bu bölgenin de
öncelikli bölge ilan edilmesini istiyoruz.
Beni sabırla
dinlediğiniz için yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Paksoy.
Şahıslar
adına son söz Sakarya Milletvekili Sayın Hasan Ali Çelikte.
Buyurun
Sayın Çelik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HASAN ALİ ÇELİK
(Sakarya) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; KOSGEB
Yasasında yapılması gereken bazı düzenlemelerle ilgili
2nci maddede şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kanun
tasarısının bu maddesinde eski metin yeni
değişikliğe uygun olarak düzenlenmiştir. Küçük ve orta
ölçekli işletmelerin geliştirilmesi, ülkemiz sanayi ve üretiminin en
önemli konusudur. Özellikle dünyayı etkisi altına almış
bulunan ekonomik krizin ülkemize yansımaları da dikkate
alındığında, KOBİlerin faaliyetlerini daha
sağlıklı sürdürmesine destek olup katkı vermek bir
zorunluluktur. KOSGEBin destekleyip geliştireceği hedef kitlesinin
bu kanun tasarısıyla birlikte artacak olması olumlu bir
durumdur. Bununla birlikte gerekli kaynak ve ihtiyaçların temini de
şarttır.
Elbette sadece
sanayi üretimini yapmak yeterli değildir, aynı zamanda üretimin
pazarlanması üretimin devamlılığı için de bir
gerekliliktir. Satılmayan mal stoktur ve işletmelerin tercih etmeyecekleri
bir uygulamadır. Dolayısıyla sanayi tanımı KOSGEB için
eksik bir tanımlamadır ve bu tasarı ile yetersiz
kalmış KOSGEB tanımı ve hizmet alanı günümüz ekonomik
şartları için gerekli olan düzenlemeyle iyileştirilmiştir.
Dünyada rekabet
şartlarının giderek zorlaşması, sanayiciyi daha
komplike bir yapıya girmeye mecbur bırakmıştır. Bunun
sonucunda üretim prosesi, sadece üretim prosesinin yanı olarak
kalmasını sağlamamış, beraberinde üretimin öncesi ve
üretimin sonrası ile bütünleşmiştir. Böylece bu kanun
tasarısı ile KOBİler ve yaygın bir kredi kullanma
ihtiyacı sağlanmış olacak, aynı zamanda da faaliyet
alanları daha da genişlemiş olacaktır.
Birçok
işletme KOSGEBden destek alması gerekirken
alamamıştır. Ümidim ve inancım odur ki bu kanun
tasarısı ile KOBİlerin hareket kabiliyeti artacak, rekabet gücü
yükselecek, üretim dışındaki sanayi faaliyetleri için de güç
elde edebilecektir.
Bu vesileyle
KOSGEB Kanununda yapılan bu değişikliği faydalı
buluyor, ülkemiz sanayisine hayırlar getirmesini diliyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çelik.
Sayın Vural,
pek kısa bir söz talebiniz vardır. Şimdi açtırıyorum,
iki dakikalık bir süre vereceğim size.
Buyurun.
VII.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın,
Dışişleri Komisyonu Başkanı Murat Mercanın bir
Alman vakfı ve Kosova Çevre ve Alan Planlama Bakanının resmî
davetlerine ait Başkanlık tezkerelerinin kabulünün İç Tüzük ve
kanunun ilgili maddesine uygunluğunun araştırılmasına
ve bu tezkerelerin tekrar gözden geçirilerek, hukuka uygun olması hâlinde
Genel Kurula sunulması gerektiğine ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tabii,
sunuşlarda, Başkanlığın sunuşlarında
Dışişleri Komisyonu Başkanı Sayın Murat Mercanın
Alman bir vakıf tarafından daveti konusu Meclis Genel Kurulunun
tasviplerine sunuldu. Yani bir vakfın davetinin Meclis Genel Kurulunun
onayına sunulması 3620 sayılı Kanunun 9uncu maddesinde
yer almıyor. Bu durumda bütün milletvekillerinin bir vakıf daveti
münasebetiyle davet edilmesi ve Meclis Genel Kurulunda tasvip edilmesi gibi bir
durumla karşı karşıya gelebiliriz. Bu uygun değildir.
Dolayısıyla, Başkanlığın sunduğu, bu tasvibe
sunulan ve kabul edilen bu hususun dikkate alınmaması gerekmektedir.
Özel bir vakıftır, bu vakfın davetine icabet özel bir durumdur.
Bir temsil heyeti de yoktur, siyasi partilerin temsili de söz konusu
değildir.
Yine aynı
şekilde Sayın Murat Mercan, Kosova Çevre ve Alan Planlama Bakanı
tarafından davet ediliyor. Dolayısıyla, bir yürütmenin, ancak
kendi bakanımızın toplantılarına milletvekilleri
katılabilir. Dolayısıyla, bu durumun da İç Tüzüke ve
özellikle bu kanuna aykırı olduğunu düşünüyorum.
Bugünkü
tezkerelerin, bu tasviplerin tekrar gözden geçirilmesi ve hukuka uygun
olması hâlinde sunulmasını arz ediyorum.
Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Bu kayda geçen
itirazınızla ilgili olarak hem Sayın Başkanla hem de bu
tezkereleri hazırlayıp onaya sunan bürokrasiyle ciddi bir
görüşme yapacağımı sizlere buradan aktarmak isterim.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve
Destekleme İdaresi Başkanlığı Kurulması
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporu (1/675) (S.Sayısı: 330) (Devam)
BAŞKAN
Madde üzerinde soru-cevap işlemine geçiyorum.
Sayın Taner
RECEP TANER
(Aydın) Sayın Bakan, görüşmekte olduğumuz kanun ile
KOSGEBin ilgi alanı genişletilmekte. Mevcut kadrolara
baktığımızda, örneğin Aydında 3ü uzman, 5
kadroyla görev yapmaktalar. Dolayısıyla, şu anda ilave olarak
gelecek on binlerce esnafa hangi kadro ve altyapıyla hizmet edeceğiz?
İkincisi,
Hükûmetin kriz gerekçesiyle bakanlıkların bütçelerinde kesinti
yaptığı bir ortamda veya iki gün önce bütçenin revize
edildiği bir ortamda bu altyapıyı ve kadro genişlemesini
nasıl temin edeceğiz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Nalcı
KEMALETTİN
NALCI (Tekirdağ) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakan,
KOSGEB Kanunuyla girişimcileri destekliyoruz. Fakat, kendi bölgemde de
-Çerkezköyde, Tekirdağda- yaklaşık olarak şu ana kadar 15
bin kişi işsiz kaldı. Bunlar, belli bir süre sonra,
işsizlik maaşları da bittikten sonra müthiş bir kaos
yaşayacak. Şimdi, çıkardığımız bu kanunlarla
imalat sektörünü desteklerken, balık vermek yerine balık tutma
metoduna gidip, asıl üretimi satacakları sektörlere destekleme
yapıyor muyuz? Bana göre yapamıyoruz.
Türkiye'nin
yaklaşık olarak beşte 1 nüfusunun inşaat sektöründe
olduğu bir yerde, bir dönemde üretilen malların, bunun beyaz
eşyadan tutun mobilyadan tutun, inşaat sektöründen tutun
Yarım
kalmış bu projelere katma değer sağlamak ve yeniden
ekonomiye kazandırmak için çalışmalarınız var mı?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Doğru
REŞAT
DOĞRU (Tokat) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Aracılığınızla
Sayın Bakanıma sormak istiyorum: Tarımla uğraşan
insanlarımız ürettikleri ürünlerinin değerinde para etmemesi
dolayısıyla 2008 yılında üretim sezonunu borçlu
kapatmışlardır. Çiftçi ve köylüde para olmayınca Tokat ili
gibi ekonomisi tarım sektörüne bağlı İç Anadolu, Karadeniz
ve Doğu Anadolu illerinde esnafta da çok büyük iş kaybı
olmuştur. Esnaf bazen günlük nafakasını bile çıkarmakta
zorlanmaktadır. Vergilerini ödeyemez konumda çok esnafımız
vardır. Ayrıca, esnaf kefalet kooperatiflerinden aldıkları kredileri
geri ödeyememektedirler. Ekonomik kriz esnafı çok kötü vurmuştur.
Esnaflarımız, banka borçları, vergi borçları, esnaf kefalet
kooperatiflerine olan borçlarla ilgili erteleme konusunda bir çalışma
beklemektedirler. Bu konuda bir çalışma yapılacak
mıdır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Tankut
YILMAZ TANKUT
(Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Adanada ve ülkemizin hemen her bölgesinde KOSGEBin destek alanına giren
firmaların hemen hepsinin finansal kaynaklara erişiminde ve KOSGEB
desteklerini elde etmede en büyük problem, teminat gösterememeleri
olmaktadır. Bu sıkıntıların giderilmesi için,
özellikle de yeterli teminatı bulamayan işletmelerin problemlerini
çözümlemek için herhangi bir çalışmanız var mıdır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, konuşmamda yetiştiremediğim son cümleyle ilgili
bir sorum olacak. Dün, Hükûmet adına sizin yerinizde oturan Sayın
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımıza IMFyle
yapılması beklenen anlaşmadan sağlanacak kaynağın
öncelikle Kabinenizde nerelerde harcanacağı konusunun belirlenip
belirlenmediğini ve revize edilen ekonomik göstergelere göre 2010 ve 2011
yıllarında hedeflenen yüzde 3,3 ve yüzde 4,5 büyüme
rakamlarını ne derece gerçekçi bulup bulmadığını
sorduğumda, kendisi, bunların birer varsayım olduğunu,
dolayısıyla bu varsayımlara varsayımla cevap
veremeyeceğini ifade etmişti.
Size tekrar
soruyorum, bu büyüme rakamlarına ek olarak: Yine aynı yıllar
için yüzde 13,9 oranında belirlenen işsizlik oranlarını
gerçekten sanayimiz açısından ne derece gerçekçi buluyorsunuz? Bu
konudaki değerlendirmenizi alabilir miyim?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakan, sicil affından dolayı,
vatandaşın taleplerini yerine getirmeyen bankalar
Sonunda
vatandaş ne yapacağını bilmiyor. Burada bir
yaptırım, bir eylem gücü yoktur. En azından
vatandaşın, sanayi ticaret il müdürlüklerine, sicil affından
dolayı affedildiğini ama bankaların kredi talebini karşılamadığını,
daha sonra il sanayi müdürlüğünün size bildirmesi hâlinde, sizin ilgili
kurumlara herhangi bir yaptırım gücünüz yok ama bir şekilde
onların dikkatini çekmek yönünde bir bilgi verilmesini ben diliyorum. Aksi
hâlde, banka Vermiyorum. diyor, hiçbir şey yapılmıyor.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Bakan
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum. Görüşülen kanunumuzun ülkemize, esnaf,
sanatkârlarımıza, KOBİlerimize hayırlar getirmesini
temenni ederek sözlerime başlamak istiyorum.
Efendim, gündeme
getirilen konular, sayın milletvekillerimizin gerek ifade ettikleri
görüşleri gerek sormuş oldukları soruları, ben, KOSGEBle
ilgili önümüzdeki dönemde yapacağımız çalışmalarda
fazlasıyla dikkate alacağımızı da özellikle ifade etmek
istiyorum ve katkı veren tüm milletvekillerine teşekkür etmek
istiyorum.
Tabii, öncelikle
söylemem gereken bir şey var ki KOSGEB Kuruluş Kanunu diğer
kuruluşlardan, diğer kamu kuruluşlarından farklı bir
yapıya sahip. Şu anda KOSGEBde -tam rakam verecek olur isem- 819 çalışan
var, sadece KOSGEBin bünyesinde çalışan. Ayrıyeten KOSGEB
birçok konusunu dışarıdan şirketlerle hizmet
alımı şeklinde de gerçekleştiriyor. KOSGEBin kendi
personeline baktığımız zaman 819 personelinin 356 adedi -ki
şu anda doludur bu- uzman, 118i de uzman
yardımcısıdır. Bildiğiniz gibi, bundan bir süre önce
gerçekleştirilen düzenleme ile KOSGEBe 112 uzman
yardımcısını 2008 sonu itibarıyla aldık.
Dolayısıyla, KOSGEBin, şu anda tamamıyla büyük
çoğunluğu uzman ve uzman yardımcılarından oluşan
kadrosuyla beraber 819 kişilik bir kadroya sahip ve yine bu kadroların
dışında hizmet alımı şeklinde
yaptırmış olduğu faaliyetler var.
Evet, burada
sayın milletvekillerimizin sıkça dile getirmiş olduğu,
KOSGEBin mevcut personel yapısıyla, mevcut organizasyonel
yapısıyla acaba bu hizmetleri karşılayabilecek mi
endişesi konusunda vekillerime teşekkür ediyorum, yani en
azından böyle bir konuya dikkat çekilmesi noktasında.
Şunu çok net
ifade edeyim: KOSGEB Kanununda, KOSGEB eğer bir personel ihtiyacı
olduğu takdirde, bunu direkt KOSGEB İcra Kurulunda kararını
alıp, bu konudaki ilgili ilave personel konusundaki kararını
alıp Maliye Bakanlığına bildirir ve Maliye
Bakanlığından almış olduğu vizeyle KOSGEB ihtiyaç
duyduğu personelini alabiliyor. Dolayısıyla, KOSGEBin personel
alımı diğer kamu kuruluşlarından çok farklı. Bu noktada,
KOSGEBin İcra Kurulunda, zaten İcra Kurulu
Başkanlığını Sanayi ve Ticaret Bakanı
yapıyor, ayrıyeten Sanayi Bakanlığı
Müsteşarı, DPT Müsteşarı ve Maliye Bakanlığı
Müsteşarı zaten KOSGEBin İcra Kurulu üyesi; şimdi
getireceğimiz değişiklikle Hazine Müsteşarını da
KOSGEB İcra Kuruluna dahil ediyoruz ve diğer yandan, yine, KOSGEB
İcra Kurulunda, 1 milyon 300 bin üyenin oluştuğu ve 365 oda ve
borsanın üst kuruluşu olan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
var. Yine, KOSGEBde, 1 milyon 920 bin esnaf ve sanatkârın üst
kuruluşu olan TESKin genel başkanı İcra Kurulu üyesi.
Dolayısıyla
şunu ifade etmeye çalışıyorum ki, birincisi, KOSGEB ihtiyaç
duyduğu personel konusunda yeni gelişen sisteme ve bu kanunun
çıkmasıyla beraber gerekli zaten tadilatları yapacak. Ancak,
bunun için, tabii, kanun teklifini hazırlarken bununla ilgili biz
hazırlıklarımızı,
çalışmalarımızı da yaptık ve İcra Kurulunda
kanun çıkar çıkmaz yapılan çalışmayı İcra
Kuruluna götürüp, sonra Maliye Bakanlığımıza bu konuyu
aktararak Maliye Bakanlığımızdan gerekli personel takviyesi
konusunda çalışma yapacağız, bir kere birincisi bu.
Diğer
ikincisi, biraz evvel bahsetmiş olduğum, KOSGEBin müşteri
kitlesi olan, asıl tabanı olan, hitap ettiği kesim olan Türkiye
Odalar ve Borsalar Birliğiyle, TESK dediğimiz, Türkiye Esnaf
Sanatkârlar Konfederasyonu bir yapısına
baktığımız zaman, TESKin bünyesinde 3.132 oda var.
Türkiyenin 81 vilayetinde toplam 13 federasyon, 82 birlik
başlığı altında toplam 3.132 oda var, esnaf
sanatkârlar odası.
Ayrıyeten,
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği yine Türkiyenin 81 ilinde ve
ilçelerinde olmak üzere toplam 365 oda ve borsası var.
Dolayısıyla KOSGEB, gerek Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğiyle
-ki onların zaten üyelerine hizmet verecek- gerek TESKle yine, TESKin
üyelerine, esnaf ve sanatkârlara hizmet verecek- ve diğer taraftan,
TOBBla beraber, onların veri tabanıyla beraber ortaklaşa
çalışacak. Yani KOSGEBin kendi teşkilatı, illerdeki
teşkilatı ve odalarla zaten geçmiş dönemde KOSGEBin
başlamış olduğu sinerji odakları gibi birçok alanda
yapılan müşterek çalışmalar, odaların kendi
altyapısının kullanılması gerek esnaf ve sanatkâr
gerek KOBİlerin yine bizim organizasyonel şemamızda
rahatlatıcı unsurlarımız. Yani biz bu genişlemeyi
hesap ederken odalarımızın da altyapılarını,
TOBBun ve TESKin altyapısını da kullanarak
yapacağımızı planladık. Kaldı ki bu konuda da
yine KOSGEB İcra Kurulu istediği ilde müdürlük açabilir, müdürlük
kapatabilir, bu tür yetkilere zaten mevcut kanunla sahip, yani İcra
Kurulunun böyle bir yetkisi var.
Diğer
taraftan, TESKOMB 921 kooperatiften oluşuyor, şu anda da 800ü faal
olarak çalışıyor, zannediyorum ki Abdulkadir Akgül
arkadaşım çok daha net bilecektir. Ama 800 kooperatif şu anda
Türkiye'nin seksen bir ilinde ciddi manada Halk Bankası aracılığıyla
verilen kredilere aracılık ediyor ve bir bankacılık sistemi
gibi, bu manada fazlasıyla tecrübe sahibi olmuş bir kuruluş
olarak çalışıyor. Biz, zaten bundan bir ay önce, bir buçuk ay
önce gerek TESK gerek TESKOMBla başlatmış olduğumuz
çalışmayla yeni kredilendirme sisteminde TESKin ve TESKOMBun
altyapısı ve onlarda zaten kayıtlı olan, kredi alan,
geçmişte kredi kullanmış, bu kredilerini ödeyebilmiş veya
ödeyememiş olanların da altyapısını, network
ortamını beraber değerlendireceğiz. Onun için, bu noktada
şunu çok net ifade edeyim ki TESK, TOBB ve TESKOMBun
altyapısıyla ve geçmişteki tecrübesi ve onların zaten üye
kitlesiyle beraber organizasyon şemasında bir sıkıntı
olmayacak.
Eleman konusunda
Tabii ki eleman ihtiyacımız olacak ancak bunu Maliye
Bakanlığımızla -dediğim gibi- görüşerek bu
sorunun çözülmesi noktasında
BAŞKAN
Sayın Bakan, on bir buçuk dakikamız doldu, ben size ekstradan da
şey yaptım.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Öyle mi Sayın
Başkan! Nasıl olsa diğer sorular var, diğerlerini de
BAŞKAN -
Daha sonra devam ederiz veya yazılı verirsiniz.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Hayhay, peki.
Ben yine
diğer sorulara da ara ara cevap vereceğim Sayın Başkan.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN Tamam.
Teşekkür ederim.
2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Bakacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.33
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.50
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Fatma SALMAN
KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 77nci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Tasarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
330 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 2nci maddesinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi maddeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir, karar yeter sayısı
vardır.
Tasarının
3üncü maddesini okutuyorum:
MADDE 3- 3624
sayılı Kanunun 2 nci maddesinde yer alan İşletmeler
tanımı aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve aynı maddeye İşletmeler
tanımından sonra gelmek üzere aşağıdaki tanım
eklenmiştir.
İşletmeler:
8/1/1985 tarihli ve 3143 sayılı Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunun ek 1 inci maddesine göre belirlenen küçük ve orta büyüklükteki
işletmeleri (KOBİ),
Girişimci:
Bir iş fikrine dayalı olarak kendi işini kurmak isteyen gerçek
kişileri,
BAŞKAN
Madde üzerinde gruplar adına ilk söz Cumhuriyet Halk Partisi Halk Partisi
Grubu adına Bilecik Milletvekili Sayın Yaşar Tüzünde.
Buyurun
Sayın Tüzün. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz 330 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 3üncü maddesi hakkında
grubum adına görüşlerimi belirtmek üzere söz almış
bulunuyorum.
Değerli
arkadaşlar, Türkiyede
Sayın
Başkanım, kendi sesimi duyamıyorum yalnız, rica etsem.
BAŞKAN
Yani şimdi ben söylemeden kimse susmuyor mu?
YAŞAR TÜZÜN
(Devamla) Evet Başkanım.
BAŞKAN
Evet, söylemiş olduk.
YAŞAR TÜZÜN
(Devamla) Söylemiş oldunuz efendim.
BAŞKAN -
Buyurun Sayın Tüzün.
YAŞAR TÜZÜN
(Devamla) Değerli arkadaşlar, Türkiyede krizin teğet
geçmediğini hepimiz çok iyi bir şekilde biliyoruz. Kriz teğet
geçecek. diyenlere dahi, Hükûmetin ilgili bakanlarının
yapmış olduğu açıklamaları da dikkate aldığımızda
krizin ülkemize teğet geçmediğini hepimiz çok iyi şekilde
biliyor ve yaşıyoruz. Dolayısıyla, 2009 yılında,
hedeflendiği gibi yüzde 4 büyümeyeceğiz, aksine yüzde 3,6 küçüleceğiz.
Krizin anavatanı diye adlandırılan Amerikada bile bu yıl
içinde 2,4lük bir küçülme beklenirken, bu hedefle Türkiye de 2009
yılında en çok küçülecek ülkeler arasında maalesef yerini
aldı. Enflasyon hedefinin yüzde 6,9 olarak revize edildiği programa
göre cari açık da 11 milyar dolar olacak. Aralık sonu itibarıyla
13,6 rekor düzeyde işsizlik oranı tespit edilmişken, bugün
yapılan açıklamalarda maalesef işsizliğimiz 15,5e
yükselmiştir.
Değerli
arkadaşlarım, krizin ülkemizde ne şekilde tahribat
yarattığını hepiniz seçim bölgelerinize gittiğinizde
biliyorsunuz ve yaşıyorsunuz. Bununla ilgili önlemlerin
alınmadığını da hepimiz çok iyi bir şekilde
biliyoruz. Tabii, bugün görüştüğümüz kanun tasarısına
baktığımızda, KOSGEB, kendi destek mevzuatlarıyla
KOBİlerin sınıflandırılması bakımından
uyumlu hâle gelmiş ancak 3624 sayılı Kanunda hedef kitlesinin, sanayi
sektörü, KOBİler olarak belirlenmiş olmasından dolayı
faaliyetlerini bu sektördeki KOBİlere yönelik olarak
gerçekleştirmeyi sürdürmüştür. Küçük esnafımız, her zaman
olduğu gibi, yine üvey evlat muamelesi görmüştür. Yapılan bu
düzenleme esnafa bir çare olur mu? Kesin çözüm olacağını
sanmıyorum. Bu konuda daha geniş düşünülmeli ve ülkemizde,
mutlaka ama mutlaka, KOBİ ve esnaf bakanlığı
kurulmalıdır diye düşünüyorum.
Ülkemizde sanayi
ve ticareti temsil eden Sanayi ve Ticaret Bakanlığı var iken
Türkiye'nin istihdamının yüzde 70inin sağlandığı
KOBİlerde ve esnaf, sanatkârlarda KOBİ ve esnaf
bakanlığının olmadığını biliyoruz, bu
konuda iktidar partisinin de gerekli çalışmayı
yapmadığını hepimiz gözlemliyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, bu kanun tasarısıyla 2 milyonu
aşkın esnaf ve sanatkârımızı kapsam içerisine
alıyoruz ancak bu kanunun eksikliğini de görüyoruz. KOSGEBin
yapısını genişleten, esnafımızı da içerisine
alan yasa tasarısı güzel ancak KOSGEB faaliyet alanını
genişletirken bütçesini de maalesef küçültüyoruz. KOSGEBin tanımını
ve genel çerçevesini genişletiyoruz, diğer yandan da KOSGEBin
aktaracağı bütçeyi küçültüyoruz ve daraltıyoruz.
Bu şu anlama
geliyor: Biz bu yasayı çıkarsak dahi piyasa beklentilerini
karşılayamayacağız. anlamına gelmektedir. Bu kanunla
KOSGEB faaliyet alanını genişlettik, içine esnaf ve
sanatkârımızı aldık. Buraya kadar çok olumlu, yürekten de
destekliyoruz. Sayın Bakanımızın bu kanunun
hazırlanmasında göstermiş olduğu katkıdan dolayı
da teşekkür ediyoruz ancak eksik olduğu kanaatindeyiz.
KOSGEBin
çalışmaları genişletilirken yönetimde ve temsilde de denge
kurulmalıydı. Maalesef, yönetim ve temsilde dengenin
kurulmadığını görüyoruz. Kurumun yönetimi ne kadar dengeli
olursa o mesleklerin sorunları da orada daha iyi ifade edilir ve
algılanır, çözüm önerileri daha kolay bulunur ve yönetimdeki adaletli
temsil hakkı olursa her meslek grubunun da orada daha iyi çözüm konusunda,
sorunlara çözüm bulabileceği konusunda fikirlerini ve düşüncelerini
paylaşabilirler diye düşünüyorum.
Değerli
arkadaşlarım, yakın zamana kadar küçük esnaf yüksek faizlerle
kredi kullanırken, büyük iş yeri sahipleri çok daha yüksek kredi
limitlerini ve çok uzun vade ve daha düşük faizleri
kullanmışlardır. Mevcut yasalarla belli başlı büyük
çaplı holding türü kuruluşlar KOSGEBin düşük faizli kredilerinden
sistem gereği yararlanırken küçük ve orta ölçekli esnaflar esnaf
kredi kooperatifleri kanalıyla maalesef yine yüksek faizlerle kredi
kullanmaktadırlar.
Düne kadar
sayıları 5 milyonun üzerinde ifade edilen küçük ve orta ölçekli
esnaflar
Bugün maalesef bu sayı 2 milyonlara düştüğü ifade
edilmektedir. Son altı yedi yıl içerisinde 2 milyon seviyelerine
düşen küçük ve orta esnaf kazançlarının genel durumuna
baktığımızda en fazla vergi ödeyen ve maalesef en fazla,
kullanmış olduğu krediden dolayı faiz ödeyen
esnafımızdır. KOSGEB kredisi kullanan büyük iş yerleri
küçük ve orta ölçekli esnafın ödediği faizin en az yüzde 10
civarında faiz çıktısı ödemişlerdir.
Dolayısıyla, bugüne kadar gelen sistemin en ağır yükünü
esnaf ve sanatkârımız ödemiştir.
Değerli
arkadaşlarım, yine 5084 sayılı Teşvik Kanununun ülkemizde
iller arasındaki rekabeti önleyeceğiz derken maalesef bu kanun
yürürlüğe girdiği günden bugüne kadar kişi başına
1.500 doların altında bulunan 36 ilin bu teşvik kapsamına
alınmasına geçen dönem Parlamentoda biz de destek vermiştik.
Fakat maalesef daha sonra 36 ile 13 il daha ilave edilerek ve bu iller, İç
Anadolu, Batı Karadeniz gibi iller bulunurken, Doğu ve Güneydoğu
illerine herhangi bir sanayici gitmez iken maalesef İç Anadoluda bulunan
sanayi kentlerinde büyük zarar vermiştir.
Sayın
Bakanımıza beni dinliyor mu bilmiyorum- bir hatırlatmada
bulunmak istiyorum. Evet, 8 tane organize sanayi bölgesi olan Bilecik ilindeki
186 sanayi kuruluşunun da bu Teşvik Kanunu çıktıktan sonra,
hemen yanı başımızda bulunan Kütahya, Afyon, Uşak,
Bolu ve Düzce gibi illerin teşvik kapsamına alınması,
Bilecik ilinin bu kapsamın dışında tutulması,
maalesef, itiraf ediyorum ki Türkiyedeki seramik sektörünün -bakın
arkadaşlar, altını çizerek söylüyorum, Türkiyedeki seramik
sektörünün- yüzde 65ini, yüzde 70ine yakınını elinde
bulunduran Bilecik ili bu kapsamın dışında
kaldığından dolayı bugün seramik
fabrikalarımızın tamamı kapanmış, ancak iki
tanesi yüzde 50 üretimle çalışmasına devam ediyor.
Dolayısıyla 8 tane organize sanayi bölgesi bulunan ve 186 tane
fabrikası bulunan Bilecik ili maalesef bu kanundan büyük zarar görmüş
ve sektörün dışındaki başta seramik, mermer ve porselen
sektörü gibi büyük istihdam sağlayan Bilecik ilindeki
fabrikalarımız kapanma noktasına gelmiş, birçoğu da
üretimini düşürmüş.
Sayın
Bakanıma bir hatırlatmada bulunmak istiyorum: Seçimlerden kısa
bir süre önce Bilecik iline Bakanlık olarak düzenlemiş olduğu
bir toplantı için geldiğinde, özellikle Bilecik ilinde
uğranılan zararı bildiğini, bununla ilgili sektörel ve
istihdama yönelik bir kapsamın, bir teşvik kanununun yeniden
hazırlandığını söylemişti. Özellikle Sayın
Başbakanın ve Hükûmetinizin çok istediği -altını
çizerek söylüyorum, çok istediği- Söğüt ilçesini 56 oyla kazanmış
bulunuyorsunuz, Bilecik il merkezini de 111 farkla kazanmış bulunuyorsunuz.
Şimdi burada şunu söylemek istiyorum Sayın Bakanım: Sizin
Bilecik iline gelişiniz gerçekten büyük etki yarattı. Orada vaat
ettiğiniz, kullandığınız sözlere özellikle
Söğütlüler ve Bilecik merkezdeki insanlarımız inandı,
partinizin adaylarına da destek verdi, oy verdi. Şimdi, eğer bu
Teşvik Kanunu değişmezse, eğer siz Bilecikte bu
verdiğiniz sözlerin arkasında durmaz iseniz bizim de nefesimiz; her
zaman sizin ensenizde hissedeceğinizi bilmenizi rica ediyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
YAŞAR TÜZÜN
(Devamla) Tabii, Sayın Bakan Bilecikte bu sözleri verdi de diğer
bakanlarımız diğer kentlerde hangi sözleri verdi, onları da
diğer muhalefet partili milletvekillerimizden duyuyoruz, biliyoruz.
Hükûmetin özellikle bu seçimlerde Türkiye Cumhuriyeti devleti hükûmeti gibi
davranmadığını, her bir bakanın partinin il
başkanı gibi, ilçe başkanı gibi
davrandığını ve mutlaka her gittiği bölgede Hükûmetin
kendi imkânlarını üst derecede kullanıp mahallî idareler
seçimlerine gölge düşürdüğünü hepimiz biliyoruz, yaşadık.
İnşallah önümüzdeki süreçte mahallî idareler seçimi ve genel seçimi
birleştirilir, Hükûmetin böyle bir baskı ve tehdit anlayışı
ortadan kalkar diye düşünüyorum.
Bu kanunumuzun
başta esnaf ve sanatkârımıza, sanayi
kuruluşlarımıza ve Bakanlığımıza
hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum.
Sayın Bakanımızın bugüne kadarki yapmış
olduğu girişimlerinden herhangi bir şüphe
duymadığımı ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar.)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tüzün.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Kastamonu Milletvekili Sayın Mehmet
Serdaroğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 330 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 3üncü maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz aldım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, tasarının getirdiği en önemli
değişiklik, KOSGEB bugüne kadar sadece imalat sanayi
işletmelerine destek sağlarken bu yasayla hizmet ve ticaret
sektörünün de faydalanması amaçlanmaktadır. Özünde faydalı bir
düzenleme olarak değerlendirilebilir. Bu sebeple de Sayın Bakana
teşekkür ediyorum. Ancak, küçük ve orta ölçekli işletmelerimizin
mevcut sıkıntılarını giderecek, esnaf ve
sanatkârımızın hiç de iç açıcı olmayan durumuna çözüm
üretebilecek bir düzenleme değildir.
Değerli
milletvekilleri, ekonomik krizin etkisi toplumun tüm kesimlerinde en açık
şekliyle hissedilmektedir. İşsizlik rakamları her geçen gün
katlanarak artmaktadır. Büyük sanayi kuruluşları üretime ara
vermekte, başta bankalar olmak üzere birçok kuruluş ve işletme
personel ve işçi çıkartmaktadır. İşsizlik
rakamlarında cumhuriyet tarihinin rekoru
kırılmıştır. Ocak ayında işsizlik oranı
yüzde 15,5 olmuştur. Alım satımın olmadığı
durağan piyasada neredeyse protesto edilmeyen senet,
karşılıksız çıkmayan çek kalmamıştır.
Vergi, SSK ve BAĞ-KUR prim borçları çeşitli dönemlerde
yapılandırılmaya gidilse de esnaf bu borçları ödeyememektedir.
Borcunu borçla ödemeye çalışan esnaf ve sanatkârımız,
siftahsız kapanan kepenklerini artık açmamak üzere
kapatmaktadır. Hâl böyle olunca, küçük işletmecinin, esnaf ve
sanatkârın nefes alacak mecali kalmamıştır.
Değerli
milletvekilleri, tekrar ediyorum: Toplumun her kesimi borç batağı
içinde ekonomik krize yakalanmışken insanların bir de işsiz
kalmaları, ekonomi çarkını bırakın döndürmeyi, tamamen
kilitlemiştir. İnsanlar borçlarını ödeyemez duruma gelirken
işsizlik nedeniyle evlerine ekmek götüremeyecek kadar çaresizlik içine
düşmüşlerdir. Sayın Başbakanın ekonomik kriz
hakkında teğet ve psikolojik şeklindeki veciz
değerlendirmelerinin ardından aylar sonra art arda
açıklandığı önlem paketleri de maalesef, parası
olanlara yeni fırsatlar yaratmıştır. Otomobilde ÖTV ve KDV
indirimlerinin stokları eritmekten başka bir faydası
olmamış, büyük otomotiv şirketlerinden başka memurun,
emeklinin, işçinin, işsizin, köylünün ve esnafın derdine çare
getirmemiştir.
Geçen yıl
kasım ayı itibarıyla ağırlaşmaya başlayan
ekonomik krizin hangi noktaya geldiğini Türkiye İstatistik Kurumunun
açıkladığı sanayi üretim endeksleri ortaya
koymaktadır. Üretimdeki daralma her ay rekor üstüne rekor
kırmaktadır. Kasımdan bu yana sanayi üretimimiz yüzde 20 ila 25
oranlarında azalırken 8 Nisan tarihinde açıklanan şubat
ayı sanayi üretimimiz toplamda 23,7; imalat sanayisinde ise yüzde 25,9
daralmıştır. Hükûmetin KDV, ÖTV indirimi
sağladığı otomobil imalat sanayimizde ise geçen dört ayda
yüzde 40la 60 arasında düşüş yaşanmıştır.
Otomobildeki ÖTV, KDV indirimleri firmaların stoklarını eritmeye
yararken parası olanlar için de yeni fırsatlar
yaratmıştır. Piyasaya pompalanan olumlu hava, parası
olmayanları da kredi çekerek otomobil almaya sevk etmiş, sonuçta,
yüklendikleri yeni borç nedeniyle diğer harcamalarını da
kısmışlardır. Bu durum, talebin daha da daralmasına
neden olmuştur. Öte yandan devlet vergi indirimlerine giderken otomobil
firmalarının stoklarını eritmelerinin hemen ardından
fiyatlarına zam yapmaları da krizden fırsat yaratmanın bir
diğer boyutudur. Dolar kur farkını bu zamma gerekçe göstermeleri
de insanları kandırmaktan başka bir şey değildir.
Değerli
milletvekilleri, ekonomik krizin olumsuz etkileri ne yazık ki devam
etmektedir. Bu olumsuzluklar, üzülerek ifade edeyim ki henüz buz
dağının görünen kısmıdır. İşsizlik
rakamlarının her ay rekor üstüne rekor kırdığı
bir ortamda üretim her sektörde durma noktasındadır. Borç
batağı içinde eriyen ve fukaralaşan toplumda, kapanan iş
yerleri işsizler ordusuna yenilerini eklemektedir. Böylece, ülke adım
adım, vatandaşlarımız kaosa ve
vatandaşlarımız borçlu, kefil ve alacaklı üçgeni içerisinde
intihara, cinnet ve cinayetlere sürüklenmektedir. İşsizlik
oranlarının her geçen gün artması elbette toplumun tüm
kesimlerini olumsuz etkilemededir. Ancak işsizlikte gençlerin
oranındaki büyük artış çok daha önemlidir. Geleceğinden
umudu olmayan, ne yapacağını bilemeyen okumuş,
eğitimli gençlerimizin iş bulmaması ve bunun artık
çözülemeyeceği şeklinde bir umutsuzluğun yerleşmesi
gelecekle ilgili kaygıları da artırmaktadır. İşte
asıl tehlike de buradadır değerli milletvekilleri. Tahsilini
yapmış, vatani görevini tamamlamış gençlerimiz,
işsizlikten dolayı yuva kuramamaktan şikâyet etmekte,
karamsarlık içinde ne yapacaklarını bilemez durumdadırlar.
Yani geleceğimiz olan gençlerimiz, geleceğinden umutsuzdurlar.
Değerli
milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi olarak üç yıldır bir
krizin geleceğini, bu sebeple süratle önlem alınması
gerektiğini her platformda ve bu kürsüden sizlere ifade etmeye
çalıştık. Hükûmet önlem almak yerine birtakım yalan
yanlış rakamlarla ekonomide pembe tablolar çizip durmuştur. Ne
krizin boyutunu ne de nedenini anlayabilmiştir. Nedenini
anlayamadığı için de açıkladığı tedbir
paketleri çözüm üretmekten maalesef uzak kalmıştır.
Hükûmet,
insanların alım gücünü artıracak ve bütün toplum kesimlerini
kapsayacak önlemleri derhâl ama derhâl almalıdır. Bu önlemler
kapsamında tüketimi artırmak için açlık
sınırının altında maaş alan işçi, memur ve
emekli maaşlarına zam yapılmalı ve hatta bir defaya mahsus
ikramiye de verilmelidir. Sayıları kayıtlı-kayıtsız
10 milyonu aşan işsizlerimize değişik fonlar kanalıyla
mutlaka kaynak aktarılmalıdır. Çiftçilerimizin ekimde
kullanacağı girdilerde mutlaka vergi indirimleri
yapılmalıdır. Mazotta ÖTV, gübrede KDV
kaldırılmalıdır. Aksi takdirde üretimi azalan gıdaların
fiyatlarında artış yaşanacak, böylece tarım ürünleri
ithalatı da körüklenmiş olacaktır. Dolayısıyla, kriz
içinde daha farklı olumsuzluklar yaşanacaktır.
Değerli
milletvekilleri, KOSGEBin imalat sanayisi dışındaki sektörlere
de destek verebilmesini öngören bu kanun ile KOSGEBin hedef kitlesi takriben 8
kat genişletilmiştir. Bu genişlemeyle beraber kurumun, talepleri
karşılayabilme konusunda başta finansal olmak üzere kurumsal,
teknik ve iş gücü itibarıyla yetersizlikleri giderilmelidir. Tüm
sektördeki girişimcilere katkı sağlayacak olan KOSGEBin
imkânları mutlaka artırılmalıdır. Bu nedenle de
kurumun bütçesine mutlaka ek bütçe, ek kaynak sağlanmalıdır.
Ayrıca, KOSGEB tarafından verilen kredilerde KOBİlere ön
şart olarak sunulan kamu kurumlarına borçlu olmama şartı
varken borçları nedeniyle kapanma aşamasına gelen
işletmeler bu kredilerden yararlanamayacakları için, bu konuda da
mutlaka yeni bir düzenlemeye gidilmesi gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, 29 Mart seçimlerinin ardından Sayın Başbakan
yaptığı açıklamasında Halkımızın
sandıktaki uyarısını iyi değerlendirip dersimize daha
iyi çalışmalıyız. demiştir. Ancak Sayın
Başbakan ve Hükûmet dersine çalışırken, daha önce
yaptığı gibi, yaptığımız uyarı ve
önerileri dikkate almamakta devam ederse kendilerini yerel seçimlerde ikmale
bırakan bu halk, genel seçimlerde de sınıfta
bırakacaktır diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Serdaroğlu.
Demokratik Toplum
Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan.
(DTP sıralarından alkışlar)
DTP GRUBU ADINA
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kısa adı KOSGEB olan yasa tasarısının
3üncü maddesi üzerinde Demokratik Toplum Partisi adına söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu madde
aslında işletmeler tanımına bir açıklık
getiriyor. Küçük ve orta büyüklükteki işletmelere KOBİ denir. Zaten
kullanılan bir kavram bu. İkinci fıkrasında da
girişimci... Aslında KOBİler bir ülkede nedir? diye sorulduğunda
verilecek yanıt: O ülkenin dinamosu, çalışmasını
tamamlayan en önemli unsurlar olarak öne çıkıyor. Niye? Buna
Sayın Bakanın verdiği rakamlarla bakarsak daha iyi anlarız.
Yakın zamandaki açıklamalar bunlar: 2 milyon 10 bin 377
kayıtlı reel sektör işletmesi bulunuyor Türkiyede. Yani bu
küçük esnafın, orta ölçekteki esnafın rakamı bu olduğu
zaman
Yine bu işletmelerin bu dönemde 98,6 milyar TL kâr elde ettiği
de veriler içinde. Bu kârın da 50 milyar TLsinin 1.546 işletme
tarafından yapıldığına dikkat çekiliyor.
Şimdi, bunu
anlamak mümkün. Türkiyede KOBİ denince, esnaf KOSGEB bize kredi bulacak
mı, para bulacak mı? Yani bu krizde bu işletmelerin derdi
borçlarını ödemek, kredi alabilmek. Kredi nereden alınıyor?
KOSGEBe başvuruyorsun. KOSGEBe gidenler Halk Bankası ve Ziraat
Bankasından bunu sağlarlar. Fakat uygulamanın böyle
olmadığı yönünde çok ciddi şikâyetler var. Deniliyor ki:
Bu tür işletmelere gidenler KOSGEBe müracaatını da yapsa parasını
alamıyor. Çünkü sonuçta KOSGEB kredi veren bir kuruluş değil.
Bankalar bu konuda sorumluluk ve risk üstleniyor. Bankalar da işine
gelmedi mi kendi kredilerini rizikoya sokmamak için bunu vermeyebiliyorlar. Bu
nedenle de işletme sahiplerine kredi verilmesi durumunda keyfî uygulamalar
ön plana çıkıyor. Yani adamı olan alabiliyor, olmayan
alamıyor noktasına getiriliyor. Yani her firma kredi alamıyor.
Onun için, Sayın Bakanın bu firmaların adedi konusunda ve kaçta
kaç müracaata kredi verildiği konusunda Meclisi aydınlatmasında
büyük bir yarar görüyoruz. Kaç KOBİ başvuruda bulundu, bu
KOBİlerden kaç tanesi kredi aldı, kaç tanesi alamadı ama hangi
nedenlerle alamadı? Bu, çok önemli bir konu.
Bu KOSGEBle
ilgili bazı araştırmalar var. Tabii konumuzla ilgili, biz de
merak ediyoruz. Daha önce TÜBİTAKın üniversitelerle birlikte
yaptığı çalışmalarda yer alan yüz bine yakın
KOBİnin varlığından bahsedilmişti. Bunların
nedir ekonomideki yeri? Bu çalışmalar durdu mu, TÜBİTAK ile
üniversitelerin KOBİlerle ilgili çalışmaları devam ediyor
mu? Bunun fotoğrafını göremiyoruz. Görebilsek, Meclise belki
şunu anlatabiliriz: Sayın Bakan özellikle KOBİler konusunda
Yeni teşvik sistemini yıl sonuna kadar çıkarmış
olacağız. derken, sanıyorum, bu yasayla ilgili 5 puanlık bir
SSK prim indirimi daha önce yapılmıştı, şimdi
protokolle KOBİlere uluslararası piyasalarda açılma
hedefleniyor. Bu krizden sonra nasıl açılacak? Yani, bu küresel
krizden sonra kendileri kapanmışken, ülkeler, kendileri işçi
çıkarırken, kendileri pazarlarını daraltmışken
Türkiye nasıl açılacak, nereye açılacak? Türkiyenin bu konuda
bir ekonomi politikası yok.
Yine,
şirketlerin büyümesi ve ileriyi görebilmesi için borçlarından
arınmaları lazım, kredi faizlerinden kurtulmaları
lazım. Bu konuda hâlâ Türk Ticaret Kanunu, şirketler hukuku
düzenlenmeden, yani KOBİlerin ana damarı olan alanın
yapılanmasını, işletmenin yapılanmasını,
hukuk çerçevesini ortaya koyan şirketler hukuku, ticaret hukuku buradan
geçmeden, yasalaşmadan bütün bu yapılan değişiklikler
kâğıt üzerinde kalmaya mahkûmdur. Peki soruyorum: Türk Ticaret Kanununun
şirketlerle ilgili düzenlemeleri ne zaman geçecek? Bu mantıkla, bu
çalışma tarzıyla bu sene Meclisten geçmesi mümkün değildir.
Başladık, birinci bölümü okuduk, dört aydır daha ikinci bölüme
geçemedik Türk Ticaret Kanununda.
Şimdi,
buradan şuna gelmek istiyorum: Yani, güzel, bu şeyleri destekleyelim,
küresel krizde işte bir damla bu şekilde yardım görsün
esnafımız -orta ölçekli, küçük ölçekli- canlansın. Evet ama
yapılan araştırmalar da bir gerçekliği ortaya koyuyor.
Bilmiyorum
Sayın Bakan da bu konuda bilgili. Mesela, bu KOBİlerle
ilgili yapılan bir araştırmada yüzde 70i hamal
işletmeymiş. Bu 3üncü madde de KOBİlere ad veren bir maddedir.
Benim de ilgimi çekti, ben de buldum. Bu hamal işletmeler ne yapıyor?
Tedarikçiye, müşteriye, yöneticiye çokça faydası dokunuyormuş;
maliyet avantajını -nitelikli elemanı tutmaya- harcamak yerine
fiyattan düşürüp müşterisine hediye ediyormuş. Şimdi, yüzde
70i buysa KOBİlerin konumu
İkinci kategoride kurban
işletmeler varmış. KOBİler adına yapılan bir
şey bu. Bunlar da sürekli yeni yatırım hevesinden ötürü
altyapılarını hiçbir zaman tamamlayamayan, bunun sonucunda da
sermaye sıkıntısına kurban giden ve kısa sürede el
değiştiren KOBİler. Bu da ikinci kategori. Bir kategori daha
var, bu da asalak işletmelerdir. KOBİlerin diğer bir
Bu da
yüksek tahsilli, aslında fırsat avcısı yönetici ve
patronları sözler vermek, çekler kesmek, bağlantılar kurmakla
meşguldür, birileri kaybederse birileri kazanır felsefesine dayanan
işletmelerdir, KOBİlerdir. Bir de maceraperest işletmeler var,
KOBİlerin bir başka versiyonu. Bunlar zaten yeni ürün ithalinden
garip icatlara kadar her konuda sürekli çabalarlar, çok iyi ürünler
tasarlarlar, onları üretime geçirmek isterler, hiçbir zaman da
başaramazlar çünkü bu iş nedense
Kabinede bakanların
çocukları çok güzel mısır ithalatını yapıyor.
Farklı ithalat şirketlerine baktığımız zaman
-ihracat demiyorum- ithalatı çok iyi becerebiliyorlar. Yani bu
maceraperest KOBİlerin batması yüzde 99 ihtimal ama arkası
olanların kazanması yüzde 99, tam tersi.
Peki,
bunların içinde kaç tanesi Türkiye'de verimli, akıllı
işletme? Bu oran dehşet vericidir işte, yüzde 5. Yüzde 5
oranında, hırslı, akıllı ama tamahkâr değil,
insan kaynağını ve fırsatları iyi kullanır,
kazanamayacakları mücadeleye asla girmez, bazıları uzun bir
dönemden sonra kâr etmeye başlarlar. Bu da yüzde 5.
Şimdi, 80
bin şirketin kapandığı ülkemizde yüzde 5 akıllı
şirket varsa Sayın Bakanım, bu kredileri de
dağıttık, bu yasayı da çıkardık, Ne olacak
memleketin hâli? diye sorduğumuz zaman, vallahi ben de
şaşırıyorum.
Bakın,
küresel krizi konuşmuyoruz ama OBA helikopteri var, ATA uçağı
var -bakıyoruz, daha ne var- ANA uçağı var, GAP uçağı
var, DAP uçağı da geliyor. DAPa ne yapıyorsunuz? DAPa
yatırım yok ama DAP uçağı geliyor, 60 milyon dolar. Ee,
bakıyorsunuz, Tekirdağ Valimiz de dördüncü makam otomobilini
alıyor. Allah -ne diyeyim- versin. Dördüncü makam otomobili de
yakışıyormuş bu küresel krizde! Milletin canı
çıkmışken, vergisini ödeyemezken, elektriğini, doğal
gazını, suyunu, işletmesini, defterini, borcunu
Başında vergi takipçileri dolaşırken
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Bağlıyorum.
Bu görüntülerle
kıyasladığımız zaman ve bu KOBİlerin durumunu da
koyduğumuz zaman gerekten çok ciddi bir küresel kriz
tartışmasını Türkiye'nin Meclisinin yapması
lazım, gerçek gündemine taşıması lazım ama Türkiye
Meclisinin kendi gerçek gündemiyle meşgul olmaması nedeniyle gündemin
bir kısmı Genelkurmayda tartışma konusudur. Dün ve bugün
açın bütün gazeteleri, Genelkurmay şunu dedi, Türkiye halkı
dedi, Türkiye üst kimliği dedi
Bununla meşgul. O zaman küresel
kriz konusunda da bir brifing verseler de dokuz tane kanal canlı
yayın yapsa, bilmem kaç tane medya mensubumuz, akredite olmayanlar da
çağrılsa belki küresel krizle ilgili bir çare, bir tartışma
yaratır, bir gündem yaratırlar. Meclisin temel sorunu bu olunca
Bunu
yapamadığımız sürece bu destek verdiğimiz yasa
çıksa bile biz bu sorunları çözemeyiz ve gerçekten Meclisin gündemine
dönmesi lazım ve küresel krizi konuşmamız gerekir diye
düşünüyorum.
Saygılar
sunuyorum. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Madde üzerinde
şahıslar adına ilk söz Aydın Milletvekili Sayın Recep
Tanere ait.
Buyurun
Sayın Taner. (MHP sıralarından alkışlar)
RECEP TANER
(Aydın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 330 sıra sayılı KOSGEB kanununun 3üncü
maddesiyle ilgili şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz bu maddede Küçük ve Orta
Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı, yani kısa adıyla KOSGEB, bugüne kadar
sadece imalat sanayisindeki firmalara yönelik faaliyette bulunmakta iken bundan
sonra diğer girişimciler ve işletme tanımı getirilerek
de kapsam genişletilmektedir. İmalat dışı
sektörlerdeki KOBİlerin de, bakkalından manavına,
minibüsçüsünden taksicisine, terzisinden ayakkabıcısına kadar
ticaret erbabı ve hizmet erbabı olanların da KOSGEB
tarafından verilmekte olan destek kredilerinden, can suyu kredilerinden
yararlanabilmelerinin yolları açılmaktadır. Bu bakımdan da
esnaf ve sanatkârımız için, hizmet sektörü için bir rahatlama
getireceği için bu kanunu desteklemekteyiz.
Değerli
milletvekilleri, AKP Hükûmetinin girmek için her türlü tavizi verdiği
Avrupa Birliği ülkelerinde KOBİler istihdamın yüzde
66sını, katma değerin ise yüzde 57sini oluşturmakta ve
orada verilen desteklere baktığımızda, ülkemizdeki
destekler maalesef çok komik rakamlarda kalmaktadır. Avrupa Birliği
ülkelerinde gayrisafi millî hasılanın binde 22si imalat sanayisine
hibe olarak verilirken bu oran ülkemizde yüz binde 6 seviyelerindedir.
AKP Hükûmeti
tarafından, kriz gerekçesiyle Ocak 2009dan itibaren Halk Bankası ve
esnaf ve sanatkârlar kefalet kooperatifi aracılığıyla
kullandırılmakta olan kredilerde, esnaf kredilerinde yapılan
indirim çok büyük bir başarıymış gibi gündeme getirilmekte.
Hâlbuki hepimiz bilmekteyiz ki bu Hükûmetten önceki hükûmetler dönemlerinde de
esnaf ve sanatkârlara kullandırılan tüm kredilerde yüzde 25 ile yüzde
40 arasında, o sübvanseler her dönemde var idi.
Bir diğer
konu da KOSGEB kanalıyla 2 milyona yakın esnaf ve sanatkâra,
KOBİlere kullandırılması düşünülen kredi desteği
3,5-4 milyar TL. Hedef bu iken bugün yandaşlara, dünüre, damada Halk
Bankası ve Vakıflar Bankasından verilen kredi 750 milyon dolar
yani 1,2 milyar TL olduğuna ve Başbakanlık Yüksek Denetleme
Kuruluna göre de usulsüz olduğu gündeme geldiğine göre, bu verilecek
olan destekler, maalesef, 1 yandaşa 600 bin esnaf denk gelmektedir.
Değerli
milletvekilleri, her ne kadar Sayın Başbakan ve Hükûmet yetkilileri
dünyada yaşanan ekonomik krizin ülkemizi diğer ülkeler kadar
etkilemediğinden, teğet geçtiğinden bahsetseler de
açıklanan ekonomik tedbir paketleri krizin Türkiyeyi derinden
etkilediğinin göstergesidir. Ülkemizde hemen hemen tüm kesimler krizin
etkilerinden nasibini alırken en fazla etkilenen ve bugüne kadar
desteklenmeyen kesim esnaf ve sanatkârlar ile tarım sektörü, maalesef bu
iki sektör olarak kalmıştır. Kapanan kepenkler ve nadasa
bırakılan tarlalar bunun en önemli göstergeleridir.
Bu
yapılmakta olan düzenlemeler ile esnaf ve sanatkârımızın
krizin etkilerinden kısmen kurtulma ümidi ortaya çıkmasına
rağmen hâlâ tarım kesimi için bir ümit yoktur. Olması gereken, Hükûmetin,
IMFin dayatması ile yatırımlardan ve tarım desteklerinden
yaptığı kesintilerden vazgeçmesi, emekliye, memura, işçiye
ve tüm üreten kesimlere gelir artırıcı yeni kaynaklar
yaratmanın yollarını bulmak olmalıdır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu duygu ve düşüncelerle,
görüşmekte olduğumuz KOSGEB kanununun, yapılacak olan
değişikliklerin esnafımıza, sanatkârımıza
hayırlı olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Taner.
Şahıslar
adına ikinci söz Malatya Milletvekili Sayın Mehmet Mücahit
Fındıklıya ait.
Sayın
Fındıklı, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) Sayın Başkanım, çok değerli
milletvekillerim; KOSGEB Kanununda yapılacak değişiklikle
ilgili şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Bu Kanunun temel
maddesinde, KOSGEBin ana yapısında bir değişiklik
yapılıyor. Bütün konuşmacı vekil
arkadaşlarımız aynı konuların üzerine değindi.
Ben de bu çerçevede bir konuşma hazırlamıştım ama bunu
okumayacağım.
Burada bu kanunla
ilgili eleştirilen iki ana konu var. Bunlardan bir tanesi: Evet,
işletmeler de dâhil edilsin ancak sahibi bir hayli fazla artacak,
dolayısıyla kaynağı artırmamız lazım.
İkinci eleştirilen konu da: KOSGEB bu hizmetleri verirken mevcut
yapısıyla bu yükün altından kalkabilir mi? İki ana konu
üzerinde tenkitler yoğunlaştı. Gerçi Sayın
Bakanımız bu konuyla ilgili açıklamalarda bulundu. Özellikle
Odalar Birliği, Esnaf Odaları gibi sivil kurumlar yaklaşık
son dört yılda, beş yılda veri tabanlarını
oluşturmak suretiyle bilgisayar altyapılarını
tamamlamış durumdalar. Dolayısıyla KOSGEBin onlarla bir
protokolle veya bir çerçeve anlaşmayla beraber hareket etmeleri konumunda
fevkalade veri tabanlarını beraber kullanma imkânlarını
bulurlar. Ayrıca bu kurumlarımızda çok yetişmiş uzman
arkadaşlar da bulunuyor, onlardan da istifade edilebilir. Geriye kaynak
sorunu kalıyor ama öyle ümit ediyorum ki kaynak konusunu da Sayın
Bakanım çalışmalarıyla çözecektir.
Ben bu kanuna
emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Komisyon üyelerine,
Bakanlığımıza, Bakanlığımızın
personeline çok teşekkür ediyorum. Hayırlı, uğurlu
olmasını diliyorum.
Saygılarımla.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Fındıklı.
Madde üzerinde
soru-cevap işlemine geçiyoruz.
Sayın Taner
RECEP TANER
(Aydın) Sayın Bakan, ekonomi bakanlarımızın
açıkladıkları yeni 2009 yılı hedeflerinde
işsizlik oranı yüzde 13,5 olarak gözükmekte. Ama bugün açıklanan
işsizlik oranına baktığımızda yüzde 15,5
işsizliğin olduğu ortada iken bu yeni açıklanan bütçe
hedeflerinin tutacağı konusunda kanaatiniz nedir?
Bir de KOSGEB
İcra Kurulunda TOBB ve TESK var iken TESKOMBun olmamasının
gerekçesi nedir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Doğru
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ekonomik krizin
en ağır şekilde hissedildiği meslek gruplarının
başında esnaf ve iş adamları gelmektedir. Tokat ili gibi
birçok ilde esnaf çok büyük zorluklar içerisinde ayakta kalma mücadelesi
vermektedir. Tokat Organize Sanayi Bölgesi gibi birçok bölgede iş
adamları da üretimlerini ya düşürmüş ya da kapatma durumuyla
karşı karşıya kalmışlardır. Bu sektörlerin
acil krediye ihtiyaçları vardır. Yeni kredi imkânları ile esnaf
ve iş adamlarına yönelik çeşitli, nevi borçlarının
yeniden yapılandırılması düşünülüyor mu?
Özellikle devlet
bankaları geniş şekilde işletmelere kredi bazı
açılacak mıdır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Çalış
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Başkanım teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, gerçekten esnaf kefalet kooperatifleri birliklerimiz çok zor
durumdadır. Artık, verdikleri kredileri tahsil edemedikleri için
tıkanmış durumda. Bu kooperatiflerimizi rahatlatmak için bir
çalışmanız olacak mı? Bu anlamda esnafı rahatlatmak
için ne yapacaksınız?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Paksoy
MEHMET AKİF
PAKSOY (Kahramanmaraş) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
sanayi sektörünün içerisinden gelen birisiniz. Sektörün içinde bulunduğu
durumu sizlere izah etmeye gerek var mı bilmiyorum? Açıklanan
ekonomik paketle sanayinin kurtulacağına inanıyor musunuz? Yoksa
sanayicinin daha zulasını tam olarak
çıkartmadığını siz de mi düşünüyorsunuz?
Hazırlanan
yeni teşvik sistemini ne zaman Meclise getirmeyi düşünüyorsunuz? Bir
tarih verir misiniz?
Üçüncü sorum:
Kahramanmaraşta can suyu kredisine kaç işletme müracaat etmiş,
kaç işletme bu krediden faydalanmıştır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Nalcı
KEMALETTİN
NALCI (Tekirdağ) Teşekkürler Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, benim birinci sorum: Bundan önce çıkartmış
olduğunuz bir sicil affı vardı. Bu sicil affını
uygulayan finans kurumu ve bankalar var mı? Varsa hangileri bugüne kadar
uygulamıştır?
İkinci sorum
ise bu sanayinin lokomotifi olan, üretimin lokomotifi olan inşaat
sektörüyle ilgili: Bu daha önceden başlamış olan inşaatlar,
yarım kalmış, katma değer sağlayamayan inşaat
veya projeler için herhangi bir destek veya kredi çalışmanız var
mı?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Tankut
YILMAZ TANKUT
(Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
teşvik kapsamı dışında bulunan ve âdeta can
çekişerek bitkisel hayatını uzatmaya çalışan Adana
sanayici ve imalatçılarının kısmen de olsa nefes
almasını sağlayabilecek olan ve Sanayi Bakanı olarak sizin
de bakan olduğunuz günden bu yana devamlı gündeminizde bulunan
sektörel ve bölgesel teşviki ne zaman uygulamaya koyacaksınız?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Özdemir
HASAN
ÖZDEMİR (Gaziantep) Sayın Başkanım,
aracılığınızla Sayın Bakanıma soruyorum:
Seçim bölgem Gaziantep, sizlerin de bildiğiniz gibi çok önemli bir sanayi
kentidir, nüfusu 1 milyon 600 bini aşmış durumdadır,
yıllık nüfus artışı ise 6,7lere
çıkmıştır. Bu göç genellikle dar gelirli Doğu ve
Güneydoğu illerimizden gelmektedir. Ancak son dönemlerde yaşanan
krizin de etkisiyle tekstil sektörü başta olmak üzere birçok sektörde
çalışan büyük fabrikalar kapanmış durumdadır. Hem
göçle hem de kapanan iş yerlerinden çıkan işçilerle
işsizlik çığ gibi artmıştır. İlimizde sosyal
bir patlama olmaması için Gaziantepte yeni fabrikalar açmayı
düşünüyor musunuz? Buradaki işsizliği nasıl önleyeceksiniz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakan,
özellikle nakliye sektöründen geçimini sağlayan
kamyoncularımızın ülke genelinde çok büyük bir bölümünün, seçim
bölgem Kütahyada ise -hemen hemen- neredeyse tamamının vergi, prim
ve benzeri gibi borçlarını zamanında ödeyemedikleri gerekçesiyle
kamyonları hacizlik olmuş ve bağlanmış
durumdadır. Kamyonunu satsa bile borcuna yetmeyen, kamyonuna müşteri
bulamayan bu sektörün, çalışanların bu yasa
değişikliğinden sonra özel bir fon desteğiyle ayrıca
desteklenebilir mi? Bu konudaki düzenleme nasıl yapılabilir?
İkincisi de
çeki zamanında ödenmediği ya da karşılıksız
çıktığı gerekçesiyle cezaevine girip cezasını
yattıktan sonra çıkıp tekrar borcunu ödeyemeyen
vatandaşlarımızın durumu ne olacak? Bu konuda bir düzenleme
hazırlığı var mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Sayın Bakan
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Sayın
Başkanım, saygıdeğer milletvekilleri; efendim, sorulan
sorulara yine özet olarak cevap vermeye çalışayım.
Öncelikle, sicil
affı konusu biraz evvel sorulmuştu Sayın Aslanoğlu
tarafından da. Tabii, Meclisimizden geçen kanun çerçevesinde o zaman da
ifade etmiştim. Herhangi bir şekilde zorlayıcı bir tedbir
bankalar nezdinde almak mümkün değildi bir kere, serbest piyasa
ekonomisine, kurallarına aykırı olacaktı veya bu yapılsa
başka gerekçeler, başka bahaneler gündeme getirilebilecekti. Ancak,
kanun çıkar çıkmaz arkasından Merkez Bankası bütün
kayıtları bir kere kendi bünyesinde sildi, zaten bunu da ilan etti.
Bu noktada bankalarla ben Bankalar Birliğinde sık sık bir araya
geliyorum, bankalarla sürekli bu konuda temas hâlindeyim ve bu konuda sicil
affının bankalarımız tarafından
uygulanmasını, böyle bir kanun düzenlenmesine
bankalarımızın da rıza göstermesini kendileriyle
görüşüyorum ve bu konuda, müşahhas konularda özellikle ilerleme
kaydedildiğini de tekrar ifade etmek istiyorum. Ancak dediğim gibi,
tabii ki kanuna getirip illa bunu yapacaksın şeklinde bir düzenleme
olması söz konusu olamazdı.
Diğer
taraftan, teşvik konusu
Bildiğiniz gibi Teşvik Kanunu
aslında Meclisimizden geçti. Meclisimizden seçimlerden önce torba yasayla
hem 5084 bir yıl uzatıldı hem de yeni teşvik
yasasının çıkartılması ve -teşvik
yasasının- Bakanlar Kuruluna sektörel, bölgesel teşvik
çıkartılması noktasında yetki verildi. Bu noktada gerek
Teşvik ve Uygulama Genel Müdürlüğü gerek Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı olarak yapmış olduğumuz
hazırlıklarımızı Bakanlar Kurulunda, öncelikle Ekonomi
Koordinasyon Kurulunda sonra Bakanlar Kurulunda görüştükten sonra Bakanlar
Kurulu, zaten kanunun kendine vermiş olduğu yetki çerçevesinde yeni
teşvik sistemini sektörel, bölgesel ve proje bazlı olarak
uygulayacaktır.
Dolayısıyla
burada yine biraz evvel değerli milletvekillerimin bahsettiği gibi,
yüksek katma değerli ve mümkün olduğunca dışarıdan
ithal etmeyen, yerli ürün kullanan, yerli girdisi fazla olan, bir taraftan
yüksek teknolojisi olan, uluslararası yüksek rekabet gücüne sahip olan
gibi birçok kriter göz önünde tutulurken bir taraftan da tabii istihdam kriteri
de göz önünde tutuluyor ve teşvik sisteminde, örneğin bir Sanayi ve
Ticaret Bakanı olarak özellikle bu kriterlere dikkat ettiğimizi ve bu
noktada tabii ki sektörel destekler yapılırken de sektörel
desteklerin bir kere uluslararası rekabet gücünün yüksek olması,
yüksek katma değerli olması ve diğer taraftan o sektörlerin daha
çok nerede kümelendiği de dikkate alınacaktır.
Onun için bu
çerçevede, biraz evvel değerli milletvekili konuşurken Sayın
Bakan bizim orada söz vermişti. dedi. Şunu çok net ifade edeyim:
Evet, seramik sektörü Türkiye açısından önemli bir sektördür. Seramik
sektörünün en önemli girdisi enerjidir, dolayısıyla enerji
fiyatlarının yüksekliği bu sektörde sıkıntı
yaratıyor. Ancak sektörün istihdam ettiği istihdamın yanı
sıra, diğer taraftan tabii sektör teknoloji olarak da son derece
büyük mesafe kat etmiştir, tasarım olarak ciddi mesafe kat
etmiştir, bunların tabii hepsi göz önünde bulundurulacaktır. En
azından bu konuda Bakanlar Kuruluna sunuş yapılırken
bunların bizim tarafımızdan dile getirileceğini özellikle
ifade etmek istiyorum.
Diğer taraftan,
bu esnaf sanatkârlarla TESKOMBun, gerek İcra Kurulunda olması gerek
destek konusunda bir çalışma var mı, şeklinde ifade
vardı. Efendim, TESKOMB kredi veren, kredi kullandırılan bir
kooperatif kuruluşu olduğu için KOSGEBin İcra Kurulunda
olması gerekmiyor ama TESKOMBun zaten nüvesini oluşturan TESK onlar
adına zaten İcra Kurulunda görev alıyor. TESKOMB ama genel
kurulda, görevli olarak, genel kurulda üye olarak bulunuyor.
Diğer
taraftan TESKOMB ile yapmış olduğumuz çerçevede esnaf ve
sanatkârın borcuyla ilgili çok önemli bir yapılandırma
gerçekleştirildi. Bu yapılandırmayla TESKOMBa olan
borçların ana paralarının bu yıl sonuna kadar ödenmesi
kayıt ve şartıyla borçları için altmış ay vade
imkânı getirildi, böylelikle 100 bin, 120 bine yakın TESKOMBla
icralık duruma düşmüş olan esnaf ve sanatkâr açısından
da önemli bir açılım getirilmiş oldu.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
4üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 4- 3624
sayılı Kanunun 3 üncü maddesi başlığı ile
birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
İşletmelere
İlişkin Sektörel ve Bölgesel Önceliklerin Belirlenmesi
MADDE 3- Bu Kanun
kapsamında KOSGEB tarafından verilecek hizmetler ve desteklerden
yararlanacak işletmelere ilişkin sektörel ve bölgesel öncelikler,
günün ekonomik ve sosyal şartlarına göre Bakanlar Kurulu
tarafından belirlenir.
BAŞKAN
Madde üzerinde, gruplar adına ilk söz Antalya Milletvekili Sayın
Hüsnü Çöllüye aittir.
Buyurun
Sayın Çöllü. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
HÜSNÜ ÇÖLLÜ (Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı Kurulması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 4üncü maddesi üzerine söz aldım. Sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, üzerinde söz aldığım 4üncü maddeyle KOSGEB
tarafından verilecek hizmetler ve desteklerden yararlanacak
işletmelere ilişkin sektörel ve bölgesel önceliklerin ekonomik ve
sosyal şartlara göre Bakanlar Kurulunca belirlenmesi öngörülmektedir.
Burada
dikkatinizi şu noktaya çekmek istiyorum: Bu tasarının bütünüyle
KOSGEBin destek kapsamını genişleteceği söyleniyor. Yani,
KOSGEBin hedef kitlesi 250 bin düzeyinden yaklaşık 2 milyon düzeyine
çıkıyor, neredeyse 8 kat büyüyor destek kapsamı. Sanayi
sektörünün yanı sıra, eğitim, sağlık, tarım,
hayvancılık, turizm, ulaşım gibi neredeyse bütün sektörler
destek kapsamına giriyor. Şu an bir kriz ortamındayız,
sanayimizi ayakta tutmalıyız, bu yolla istihdamı
koruyabilmeliyiz. gibi bir de politika yürütülüyor. Bu kapsamda da gündeme
teşvikler, destekler geliyor. KOSGEB konusunda da Destek
kapsamını genişletiyoruz. deniliyor. Ama gerçekten öyle mi
durum? Yani, KOSGEBin bütçe yapısında, organizasyon
yapısında, personel yapısında hiçbir değişiklik
yapılmadan sadece desteklenebilecek işletme sayısı
artırılarak bu kapsam nasıl genişlemiş olacaktır?
Pasta aynı pasta, ama pastadan pay alacakların
sayısını artırıyoruz. Bu anlayışla kapsam
genişlemiş olur mu? Bu anlayışla çözüm üretilmesi mümkün
değildir değerli arkadaşlar. Bir yandan kriz derinleşirken,
bu nedenle de KOSGEBin gelir kaynakları daralırken, daha net
anlatımla pasta küçülürken bu pastadan pay alacakların
sayısını artırmak nasıl çözüm olacaktır? Bunun
Bakın, size de pasta vereceğiz. vaadinden öteye geçebilmesi için ve
gerçekten bir çözüm olabilmesi için KOSGEBin gelir kaynaklarının
artırılması gerekmektedir. Bu düzenleme
yapılmadığı sürece, evet, KOSGEBe başvuru
sayısı artabilir ama destek alanların sayısı
azalır ve alınan desteklerin de sorun çözme imkânı kalmaz,
gerçekten can suyuna ihtiyacı olan işletmelerin talepleri karşılanmaz,
bu şekilde karşılanamaz.
Değerli
milletvekilleri, pasta küçülürken pasta yiyeceklerin sayısını
artırıyoruz. Peki, kimlerin öncelikle pasta yiyeceğine kim karar
verecek? Bakanlar Kurulu yani Hükûmet karar verecek.
Yaşadığımız
süreç Hükûmetin öncelikleriyle ekonominin önceliklerinin
örtüşmediğini açık bir şekilde ortaya koymuştur.
Küresel kriz dalga dalga gelirken ekonominin aktörleri, sanayiciler, esnaf,
çiftçiler, çalışanlar önlem alınması için yeni çözüm
politikası üretilmesini talep ederken Sayın Başbakan Kriz
teğet geçecek, kriz psikolojik. diyordu. Ne oldu, kriz teğet geçti
mi? Siz Kriz teğet geçecek. derseniz ve önlem almazsanız,
öncelikleri başka noktalara kaydırırsanız
varacağınız nokta iflastır. Yani 2009 bütçesinin krizi
önceleyen, krizin faturasını hafifletmeye dönük öncelikler içeren bir
bütçe olduğunu söylemek mümkün müdür? Yani Hükûmetin öncelikleriyle
ekonominin, toplumun tüm kesimlerinin önceliklerinin çoğunlukla
örtüştüğünü söylemek mümkün değildir.
Yaşadığımız süreç bunu göstermiştir.
Şimdi
bakalım, küresel kriz dalga dalga yayılırken, bütün dünyayı
yangın yerine çevirirken bizim Hükûmetimiz önceliği krize ve
ekonomiye değil, yerel seçimlere vermiştir. Önlemler seçim
sonrasına ve seçim sonuçlarına göre belirlenecek. Böyle bir
anlayış olabilir mi? Bunu şunun için söylüyorum: Yani KOSGEBin
öncelikleriyle Hükûmetin önceliklerinin de örtüşmeyeceği
ortadadır. Bu nedenle bu tasarının olumlu sonuçlar vermesi de
mümkün değildir.
Değerli
milletvekilleri, Hükûmet seçimlere öncelik verdi. demiştim. Evet,
Hükûmetin önceliği işsize iş bulmak, istihdam yaratmak,
ekonomiyi ayakta tutmak olmalıyken ihtiyacı olana da olmayana da
kömür dağıtıldı; buzdolabı, çamaşır
makinesi, kanepe dağıtıldı. Köyün suyu yok ama
çamaşır makinesi verildi. Burada öncelik su mu, çamaşır
makinesi mi, sorarım sizlere.
Tuncelinin
Aktuluk köyünde bir Fatma teyze varmış -gazeteler de
yazmıştı bu haberi- seksen iki yaşında,
yıkık bir okul binasında yaşıyor, yürüyemiyor,
sobasını yakamıyor, yemek pişiremiyor ama devletimizin
şefkat eli uzanmış ona buzdolabı veriyor. Yani böyle bir
öncelik anlayışını doğru bulmak mümkün mü? Fatma
teyzem diyor ki: Bana buzdolabı yerine yemek versinler. Öncelikse,
öncelik burada Fatma teyzeye yemek verebilmektir, onu ısıtabilmektir,
ona sağlık yardımı yapabilmektir. Aç insana buzdolabı
vererek çözüm üretmeye kalkarsanız varacağınız yer
açıktır.
Değerli
milletvekilleri, bir de Sayın Adalet Bakanımız var. Onun
öncelikleri ile adaletin öncelikleri de örtüşmüyor. Yargının
onca sorunu varken, vatandaşların yardım duygularını
istismar eden bir Deniz Feneri ortada dururken Adalet Bakanımız da
önceliği seçimlere verdi. Vatandaşlar tehdit edildi, şantajlar
yapıldı, Hükûmetimizle iyi geçinecek adaylara oy verin, yoksa
sorunlarınız çözülmez. dendi. Adalet dağıtan bir kurumun
başında bulunan Sayın Bakan, adil
davranmadıklarını hem itiraf etti hem de bu yolla
vatandaşın oylarını kendi partisine yönlendirmeye
çalıştı. Tepkiyle karşılaşınca da
Yanlış anlaşıldım, eğer bir
yanlışım olmuşsa halkımız gereken cezayı
verir. demişti. Biz yanlış anlamadık; Gazipaşa halkı,
Antalya halkı, Türkiye sizi yanlış anlamadı. Gazipaşa
halkı da Antalya halkı da sizi doğru anladı ve
gereğini yaptı. Sayın Adalet Bakanının bu
sonuçları iyi düşünmesini, iyi değerlendirmesini diliyorum;
Antalya halkının tehdide, şantaja boyun eğmeyeceğinin
farkına varmış olmasını diliyorum. Ayrıca Antalya
halkı, vefalı bir halktır, kendisine hizmet edenleri her zaman
şükranla anar, hakkını da teslim eder. Biz hizmet ettik ama oy
vermediler. diye düşünenler şunu iyi bilsinler ki sorun Antalya
halkında değil, sizdedir; sorun sizin yönetim
anlayışınızdadır, hizmet
anlayışınızdadır, siyaset
tarzınızdadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmet ekonomik krizi doğru
algılamamış, doğru yönetememiş ve doğru çözümler
de üretememektedir. Borç al, faiz öde üzerine kurulu ekonomi
anlayışı Türkiyeyi bir krize sürüklüyordu, Türkiye kendi
krizini yaşıyordu, bunun üzerine küresel kriz eklendi ve yangın
daha da büyüdü. Peki, bu süreç yaşanırken Hükûmet ciddi bir kriz
paketi oluşturdu mu, bir kriz bütçesi yaptı mı?
Sayın Maliye
Bakanı bütçeyle ilgili konuşurken İyi kaptan dalgalı
denizde belli olur. diyordu. Doğru diyor. Denizi iyi bilen bir
milletvekili olarak iyi kaptanın dalgalı denizde belli
olacağı fikrine ben de katılıyorum. Ama siz, sakin havada
bile bu gemiyi doğru dürüst götüremediniz, dalgalı havada nasıl
götüreceğiniz hakkında şüphem var. Açım, yemek
bulamıyorum. diyen insana buzdolabı vermek iyi bir kaptanlık
mıdır? Şebeke suyu olmayan köylere çamaşır makinesi
dağıtmak iyi bir kaptanlık mıdır? Kriz dalga dalga
yayılırken, binlerce insan işini, aşını
kaybederken Kriz teğet geçecek. Kriz psikolojik. demek iyi bir
kaptanlık mıdır arkadaşlar? Krizi sadece seyretmek iyi bir
kaptanlık mıdır?
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; KOSGEBin yalnızca hedef
kitlesinin büyütülmesinin tek başına bir anlamı
olmayacaktır. Bu düzenleme yapılırken bunun kaynak
ayağının da düzenlenmemesi de büyük bir eksiklik olacaktır.
Kaynağı büyütmeden Her sektördeki işletmelere destek
vereceğiz. demek göz boyamaktan başka bir şey değildir.
Hükûmet hâlâ krizin boyutunu doğru analiz edebilmiş gözükmemektedir.
Bu tasarıyla bir çözüm getiriliyormuş gibi yapılıyor ama
gerçekçi bir düzenleme olduğunu söyleyebilmek güçtür. Ayrıca sektörel
önceliklerin belirlenmesi konusunun da Hükûmete
bırakılmasının beklenen olumlu gelişmeleri
sağlamayacağı açıktır.
Hükûmetin öncelik
anlayışını anlatmaya çalıştım. Bu
bakış açısıyla, bu yaklaşımla, önceliklerin
gerçekten ekonominin önceliklerine göre belirleneceğini düşünmek de
oldukça zordur. Öncelik verilecek sektörler belirlenirken gerçekten ekonominin
ölçütleri mi yoksa Hükûmetin kendi siyasal tercihlerine göre şekillenecek
öncelikler mi dikkate alınacaktır? Bu noktaya dikkat etmelidir diye
düşünüyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; krizin derinleştiği
bugünlerde Hükûmeti bir kez daha krizi doğru okumaya ve doğru
çözümler üretmesi için öneri getirenlerin, bu iş için kafa yoranların
seslerini duymaya davet ediyorum. Krizin faturası her geçen gün artıyor.
Bir de bunun üzerine kötü yönetim eklendiğinde, yanlış çözümler
eklendiğinde fatura daha da ağır olacaktır. Kimsenin
Türkiye'ye böyle ağır bir fatura ödetmeye hakkı yoktur.
Bu
düşüncelerle, eksik yönlerini ifade ettiğim tasarının
hayırlı olmasını diliyor, sizleri saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çöllü.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Tekirdağ Milletvekili Sayın
Kemalettin Nalcı. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
KEMALETTİN NALCI (Tekirdağ) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 330 sıra sayılı Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi
Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı
Kurulması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 4üncü maddesi üzerine Grubum adına
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, yapılması istenen kanun
değişikliğiyle, KOSGEBin hedef kitlesi, imalat sanayisi
dışındaki küçük ve orta ölçekli işletmeleri ve
girişimcileri de kapsayacak şekilde genişleyecek ve çok önemli
bir adım atılmış olacaktır.
Hepimizin
bildiği gibi, sanayi işletmelerini hem hizmetleriyle hem de
üretimleriyle besleyen, sayıca çok fazla olan, ülke ekonomisine de en az
sanayi işletmeleri kadar katkı sağlayan ve bir o kadar da
istihdam teşkil eden işletmelerin de KOSGEB desteklerinden yararlanma
imkânı bulması bizi mutlu edecektir. Tabii, bu konuda bazı
çekincelerimiz de var; gerek bütçenin kısıtlı olması
gerekse yasanın farklı argümanlarla da desteklenmemiş
olması bu çekincelerimizi oluşturmaktadır.
Sayın
Bakanımızın verdiği bilgilere göre 2 milyon 10 bin 377 reel
sektör işletmesinden sadece 302 bininin imalat sanayisi işletmesi
olduğuna dikkat etmeliyiz. Geriye kalan 1 milyon 708 bin 377 işletme
ise hizmet ve ticaret sektöründe faaliyet göstermektedir. KOSGEBin bu hedef
kitlesinin kafasındaki soru işaretlerini de gidermek boynumuzun
borcudur. Aslında bugüne kadar 1 milyon 700 bini aşkın
işletmenin desteklenmemesi ve bunların desteklerden mahrum edilmesi,
bugün ülkenin bu duruma gelmesinin en önemli nedenlerindendir.
Sayın
milletvekilleri, konuyu şöyle bir açmak lazım: Bugünkü ekonomik
krizin nedenleri üretilen malın nereye satılacağıdır?
İstihdamın azlığı, işletmelerin üretim
yapamaması, yaptığı üretimi satamamasından
kaynaklanıyor.
Bugün, bizler
kanun çıkartıyoruz, çok güzel. KOSGEBden destekliyoruz ama
bunların üst sanayi kuruluşlarını veya bunların üst
birimlerini göz ardı ediyoruz. Bizim, bu kanunlarla yapmış
olduğumuz sadece balık vermek. Peki, ben buradan soruyorum: Bu
işletmelere biz bu şeyleri verdik, bunların geri dönüşü
var. Bu işletmeler çalışmadığı sürece, bu
işletmeler ürettikleri malın pazarını
bulamadığı sürece bu geri dönüşümü nasıl
sağlayacaklar? Ben buradan Sayın Bakanımdan bunu özellikle
Çünkü ben bir iki soru sordum ki bu sektörün en önemli lokomotif sektörlerinden
birisi inşaat sektörüdür.
2003, 2004
yılında Türkiyedeki üretimin ve piyasanın
canlanmasının nedeni inşaat sektöründeki canlılıktan
kaynaklanmaktadır. Bugün, beyaz eşyaya teşvik veriyorsunuz, çok
güzel. Mobilyaya teşvik veriyorsunuz. Bunların altındaki
asıl sektör inşaat sektörü. Yani üretim yapılıyor, üretimi
satacak yer ve bunları değerlendirecek yer bulunmadığı
sürece, bu sektör canlanmadığı sürece
Bu desteklemeler sadece
bir yıllık bir süreç içinde insanlara bir nefes aldıracak ve
bunun amacının dışına çıkacağı bir
destekleme olacak. Önemli olan şudur: Bu işletmeleri daimî hâle
getirmek, bunların üretimlerini sağlamak, gelişmelerini
sağlamak ve ürettikleri malı satmalarını sağlamak.
Değerli
milletvekilleri, ikinci en önemli konulardan birisi, tabii ki piyasaların
çalışma sistemini çok iyi bilmek lazım. Bugüne kadar
geldiğimiz sistemin içinde piyasalar, çek-senet sistemine göre
çalışıyordu. Bunlara göre alınan çekler, senetler
bankalarda paraya çevriliyor, işçilerin ve piyasaların parası verilmeye
çalışılıyordu. Fakat burada daha önce de söyledik, Kanun
çıktığı zaman da ben Sayın Bakanımla bizzat
görüştüm: Bu sicil affı olayını, ne yazık ki hiçbir
banka, devlet bankası dâhil, uygulamıyor. Uygulamadığı
zaman
Piyasanın bir çalışma düzeni var, bu, kâğıt
üzerindeki bizim bildiğimiz bir şekilde olmuyor. Yani çek diyoruz
günlük para
Ben burada soruyorum: Hangi ticari kuruluş bunu günlük para
olarak kullanıyor? Hayır, Türkiyede çek, senet gibi kullanılan
bir kavram. Bunu eğer piyasada paraya çeviremiyorsa
Bankalar bir kere
şu anda kredi musluklarını kapattı. İnsanlar, sanayici
olsun, küçük işletmeci olsun, hiç kimse elindeki aktifi paraya
çeviremiyor. Bir bankaya gidiyorsunuz -demin burada bir iki konuşmacı
bunu dile getirdi- kredi açacak, inanın ki -burada
çıktığı zaman ben sevindim o sicil affı olayına-
gayrimenkul bile verseniz şu anda kredibilite vermiyor. Sayın
Bakanım da şunu söyledi, belki o konuda haklıydı: Bu,
sicil affıyla olacak şey değil. Belki, bu sicil affına
sığınmayıp başka kriterler noktaya getirecek.
Şimdi, can
suyu kredisi de çıkarttık biz burada. Ben yine soruyorum: Bu can suyu
kredisinden acaba kaç kişi faydalandı? Faydalanırken, o
anlaşma yapılmış olan bankalar kırk dereden su
getiriyor; teminat mektubu istiyor, gayrimenkul istiyor; bunlar veriliyor, bu
sefer bilançoyu yeterli görmüyor. O zaman bu işin, yani piyasaları
canlandırmanın imkânını bulamayız sayın
milletvekilleri. Burada alacağımız kararları çok radikal
almamız lazım.
Tamam, bugün
KOSGEBin kapsamını genişleteceğiz. Ama bu insanların
üretimlerinin nakte, paraya çevrilmesini sağlayacak önlemleri de
almadığımız zaman biz bu problemi çözemeyiz.
Değerli
milletvekilleri, ben size kendi bölgemle de bir örnek vermek istiyorum.
Bilindiği gibi Tekirdağın doğu kısmı sanayiyle
iştigal eden ve yaklaşık olarak iki bin beş yüz
fabrikanın bulunmuş olduğu bir bölgedir. Yalnız, 2001
yılından bu zamana kadar bu bölgenin daha gelişmesi gerekirken
-bir istatistiksel bilgi olarak vereyim ben size- sanayi kuruluşlarının
sayısı yüzde 5 artmış, ama nüfus olarak artış
yüzde 100lere varmış. Bugün Çerkezköyde, sadece Çerkezköyde
Sayın Bakanım, resmî verilere göre 8 bin kişi işten
çıkarılmış. Çorlu Tekirdağ bölgesine bu rakamı
vurduğunuz zaman 15 bin kişi işten
çıkarılmış durumda. Bunun yanında bu insanların
yapacakları, işe girebilecekleri ikinci bir alternatifleri yok
sayın milletvekilleri.
Biz bu kanunu
destekliyoruz, bunda bir şeyimiz yok, fakat bu kanunu desteklerken bu
kanunda bunun ilerisini çok iyi tahlil ve tetkik etmek zorundayız. Bizler
bugünkü sektörün içinde şunu çok iyi biliyoruz: Normal ticaret
payının içindeki inşaat sektörünün payı yüzde 20 iken bunun
durmasından dolayı sanayide, küçük işletmecide ve bu kadar
işten çıkmanın, işsizliğin de en önemli nedenlerinden
birisi budur. Ama ben, bunlarla ilgili herhangi bir önlem, herhangi bir önlem
paketi alındığını bilmiyorum. Eğer varsa,
Sayın Bakanımdan ben bunları bizzat öğrenmek istiyorum,
çünkü bu sorun gitgide derinleşecek, bu ekonomik kriz üç ay sonra
insanları ekmeğe muhtaç olacak duruma getirecek. Şu anda
insanlar, işten çıkanlar ne yazık ki Sayın Bakanım,
almış oldukları tazminatlarla ve işsizlik parasıyla
geçimlerini sağlıyorlar. Kendi bölgeme bir gelin, bir bakın,
oradaki insanların durumunu bir irdeleyin. Bu insanlar altı
aydır işsiz. Ama eğer bugünkü, bu şekilde
alacağımız, daha ilerisiyle ilgili ciddi tedbirler
almadığımız burada kanunlar çıkartırsak bunlar
geçici pansuman tedavisinden öteye gidemez.
Bizler Milliyetçi
Hareket Partisi olarak, grubu olarak bu gelişmeleri, KOSGEBin
kapsamının genişletilmesini çok olumlu bir durum olarak
görüyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
KEMALETTİN
NALCI (Devamla) Hemen bitiriyorum.
Ben bu kanunun
kapsamının genişletilmesiyle birlikte daha ileriki önlemlerin de
bir an önce düşünülüp, bu sektörlere de çare bulunarak, ülkemizin
girmiş olduğu bu ekonomik krizden ve bu rahatsızlıktan bir
an önce çıkması dileğiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sağ olun.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Nalcı.
Madde üzerinde
şahıslar adına ilk söz, Tekirdağ Milletvekili Sayın
Enis Tütüncüye aittir.
Buyurun
Sayın Tütüncü. (CHP sıralarından alkışlar)
ENİS TÜTÜNCÜ
(Tekirdağ) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Bu 4üncü madde,
işletmelere ilişkin sektörel ve bölgesel önceliklerin belirlenmesiyle
ilgili ve bu konuda Bakanlar Kurulunu yetkili kılıyor. Yani hangi
sektörlerdeki işletmelerin hangi boyutta, ne kadar süre içinde
destekleneceği konusunda Bakanlar Kurulu yetkili kılınacak? Son
derece önemli. Yani gizli bir yatırım teşviki çerçeve maddesidir
bu Sayın Bakan. Bu madde, gizli bir yatırım teşviki çerçeve
maddesidir.
Şimdi, son
derece önemli. Bu nedenle konuya gerçek boyutuyla değinmek gerekiyor, bu
maddenin içinde gizli ama çok önemli, stratejik bir madde.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; küreselleşme olgusunun en
acımasız, en karmaşık bir zaman kesitini
yaşıyoruz. Yakın zamana kadar hepimizin bildiği gibi toz
kondurulmayan neoliberal anlayışının finansal mimarisi
çöktü. Dünya ekonomisi yeni bir başlangıcın, taze bir
başlangıcın temel taşlarını şekillendirmeye
çalışıyor. İşte, Türkiye ekonomisi bu dönemde, acaba
kendi ekonomi tarihinin en büyük ekonomik bunalımını, krizini
yaşayan Türkiye ekonomisi bu dönemde nasıl düze
çıkarılabilecek? İşte, bu gizli çerçeve, teşvik
çerçeve maddesinin önemi buradan kaynaklanıyor.
Bakınız,
İstanbul Milletvekilimiz Sayın Esfender Korkmaz Hocamızın
bugün bir basın bildirisi yayınlandı. TÜİKin dün
yayınladığı işsizlik rakamlarından söz etmiş
Hocamız. Teşekkür ediyoruz kendisine. İşsizliğin
boyutu sosyal patlama yaratacak sınıra geldi. Ocak ayı
itibarıyla 1 milyon 556 bin kişi işsiz kaldı. TÜİKin
resmî oranı yüzde 15,5. Ama Avrupa Birliği ve dünya
standartlarında Türkiye'nin işsizlik verilerini
karşılaştırma açısından gerçek işsizlik
rakamına gidersek yüzde 23,5. Bu yüzde 23,5 oranı 6 milyon 44 bin
kişilik bir işsize tekabül ediyor. Cumhuriyet tarihinin harp dönemi,
İkinci Dünya Savaşı dönemi dâhil en yüksek oranı. Böylesine
bir felaketle karşı karşıyayız.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; işsizlik bir zulüm, bir
toplumsal işkence. Bakınız, seçimin tozu dumanı içinde
gözümüzden kaçan bazı gerçeklerden sadece iki tanesini dikkatlerinize
sunmak istiyorum bu çerçeve, gizli çerçeve yasasının ne kadar önemli
olduğunu anlamak açısından: İntihar edenler,
işsizlikten bunalıp intihar edenler görülmedik şekilde
arttı. Böbreğini satılığa çıkaranlar hiç
eskisiyle kıyaslanmayacak şekilde arttı.
Bakınız
bir işsiz baba ne diyor. Askerdeki çocuğuna para göndermek için
böbreğini satılığa çıkarıyor ve diyor ki: Çok
çaresizim. Günlerce uykusuz kaldım. Altı yıl önce bir
arkadaşım para bulabilmek için böbreğini
satmıştı. Ben de buna karar verdim. diyor ve askerdeki
oğlunun ve eşinin üzülmemesi için kimliğinin gizli
tutulmasını istiyor. Böbrek satın almak isteyenlerle yüz yüze
görüşmeyi talep ediyor. Bu, seçim sath-ı mâilindeki toz duman
arasında gözden kaçan bir acı haber.
Yine başka
bir haber: Bir vatandaşımız, yurttaşımız
çocuğunu evlatlık vermeyi düşünüyor para
karşılığında. Bir çeşit satılığa
çıkarıyor. Baba otuz dokuz yaşında. 10 bin liralık
borcu var. Diyor ki: Borcumu kapatana üç yaşındaki Zeynepimi
evlatlık olarak vereceğim. Böyle bir şey yaşanmadı
Türkiyede. AKP döneminde yaşanıyor.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu Yasa ve bizatihi bu madde
işsizlikle mücadelede ekonomik krizden kurtulma açısından
yaşamsal önem taşıyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
ENİS TÜTÜNCÜ
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu maddedeki
gizli teşvik çerçevesinin içi nasıl doldurulacak? Sayın Bakan az
önce konuştular, dediler ki: Bakanlar Kurulu yeni bir Teşvik Yasası
çıkardı ve bu Teşvik Yasasını Bakanlar Kurulu şu
şekilde uygulayacak. diye teşvikte genel birtakım ilkeleri dile
getirdi. Bu yetmez. Bir sanayileşme stratejisinin çok açık ve
belirgin bir şekilde artık netleştirilmesi gerekiyor. Bu
çerçevede, karar vericilerin ve Hükûmetin şunu bilmesi lazım, görmesi
lazım: Güneşi yükselen sanayilerden hangilerine, ne şekilde ve
hangi bölgelerde önem vereceğiz? Türkiye, güneşi yükselmeyecek, ama
batmayacak, şu ya da bu şekilde devam edecek sanayilerden,
endüstrilerden hangilerine ne kadar sürede, hangi bölgelerde devam edecek ya da
güneşi batan sanayileri hangi sürede gözden çıkaracak, bunun
netleştirilmesi gerekiyor.
Sayın
Başkan ve milletvekilleri, Sayın Hükûmetin dikkatlerini bu konuya
çekmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
(CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tütüncü.
Şahısları
adına ikinci söz, Gaziantep Milletvekili Sayın Halil
Mazıcıoğluna aittir.
Sayın
Mazıcıoğlu, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HALİL
MAZICIOĞLU (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 330 sıra sayılı Küçük ve
Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı Kurulması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 8inci maddesi
üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce
Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, KOBİler sahip oldukları olumlu özellikler
itibarıyla ülkelerin kalkınmasında çok önemli bir yere
sahiptirler. Bu özellikleri arasında, hızlı uyum yetenekleri,
yeni iş alanlarının açılarak işsizliğin
azaltılması, esnek üretim yapılarının kriz
dönemlerindeki yavaşlatıcı etkisini sayabiliriz.
Ekonomimiz için
bu kadar önemli olan KOBİler hakkında gerekli yasal düzenlemelerin
de yapılması kuşkusuz bizim görevimizdir. KOBİler sermaye
ve refahın tabana yayılması, gelir
dağılımının iyileştirilmesi ve bu suretle sosyal
dengelerin korunması, ekonomik ve sosyal hayatın önemli
unsurlarından biridir. Özellikle işletme sayılarının
çokluğu, ülke çapında istihdam seviyesi, bölgesel kalkınma ve
gelişmeye katkıları yönüyle de üzerinde durulması gereken
bir kesimdir.
Tarih boyunca her
toplumda, özellikle de sosyal ve ekonomik çalkantıların olduğu,
büyük krizlerin yaşandığı dönemlerde bir denge ve istikrar
unsuru olan ve bunu defalarca kanıtlayan KOBİler ekonomik ve sosyal
hayata katkıları yanında, hızla değişen bilimsel
ve teknolojik yeniliklere kolaylıkla uyum sağlayabilen esnek bir
yapıya da sahiptirler. Bu sebepledir ki KOBİlerin sosyal, siyasal ve
ekonomik dengeler üzerindeki tartışılmaz önem ve etkinlikleri
nedeniyle gelişmeleri için hiçbir fedakârlıktan
kaçınılmamalıdır.
Değerli
milletvekilleri, sanayi sektöründeki verimlilik
artışlarının tam olarak gerçekleşebilmesi için
hizmetler sektöründeki aksaklıkların da giderilmesi gerekmektedir. Bu
nedenle hizmetler sektörünü de sanayi sektörü gibi değer zincirinin bir
halkası olarak kabul etmek ve bu sektördeki KOBİleri de desteklemek
gerekmektedir. Görüşmekte olduğumuz tasarı ile KOSGEB Kanununda
yapmak istediğimiz değişiklik sayesinde Kanunun kapsamı
hizmetler sektörünü de kapsayacak şekilde genişletilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, bu kanun kapsamında ülkemizdeki ekonomik ve sosyal
gelişmelere ilişkin veriler ışığında hangi
sektördeki işletmelerin destekleneceği, ayrıca ihtiyaç duyulduğunda
bu işletmelere ilişkin bölgesel tercihlerin ne olacağı
hususlarında karar verecek yetkili merci belirlenmektedir. Bu kanunla
Bakanlar Kurulunun sektörlere ilişkin verilerin elde edilebilmesi ve
gerekli çalışmaların koordinasyonunun sağlanabilmesi açısından
en uygun karar verici irade olacağı da değerlendirilmiştir.
Üzerinde
konuştuğumuz tasarının 8inci maddesiyle Diğer
mevzuatta Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme
İdaresi Başkanlığına yapılan atıflar Küçük
ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme
İdaresi Başkanlığına yapılmış
sayılır. şeklinde bir değişikliğe
gidilmiştir. Bugün burada üzerinde konuştuğumuz
tasarının kabulü ile KOSGEB, ülkemizin tüm KOBİlerinden sorumlu
ulusal kuruluşu niteliğine kavuşacak ve daha geniş bir etki
alanında KOBİlerimizin gelişmesi için
çalışacaktır.
Bu duygu ve
düşüncelerle sözlerime son verirken kanunun ülkemize, milletimize
hayırlı olmasını diliyor, ayrıca, bu konuda emeği
geçen Komisyonumuza, Bakanlık yetkililerimize teşekkür ediyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Mazıcıoğlu.
Madde üzerinde
soru-cevap işlemine geçiyorum.
Sayın
Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakanım, Çek Yasasında
değişiklikler yapıldı ama orada hapis cezası alanlar
bazı eski yasayla
Burada bir haksızlık yapılıyor.
Türkiyede yasa herkese eşit işlemeli. Bazıları, hapis
cezasıyla, affedildi bir kısmı, ama bir kısmında hâlâ
eski yasa ile bazı hapis cezaları devam ediyor. Bu nedenle piyasada
bir boşluk var. Herkese yasa eşit işlemeli. Yani ceza tüm
eşitlik ilkesidir. Bu nedenle özellikle çek yasalarındaki hapis
cezalarıyla ilgili kısmının bir kez daha gözden geçirilip
birine işleyip birine işlememesi yönündeki bu ikilemin mutlak ortadan
kaldırılması lazım. Sizi direkt ilgilendirmiyor ama piyasa
açısından, esnaf açısından bu önemli. Bu açıdan,
öncelikle, bu Meclise bu ikilem gelecek mi? Bu ikilem ortadan
kaldırılacak mı?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN -
Sayın Çalış
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Bakanım, KOSGEBin malum hedef kitlesi büyüdü. Eski
hedef kitlesinin yüzde 15ine kredi imkânı sağlayabilen KOSGEBin,
yeni hâliyle finans kaynaklarının artırılması
gerekiyor. Öyle bir beklenti var. Bu kaynakları ne kadar
artıracağız, bir rakam verebilir misiniz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Öztürk
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
sürekli olarak, bugüne kadar yapılmayan sanayi envanterini
yapmış olmakla övünmektesiniz. Gerçekten
yaptığınız işi küçümsemek mümkün değildir. Ancak
sanayi envanterinin sektörel, bölgesel ve proje bazlı teşvik
sisteminin uygulamaya konulması için yapıldığı da bir
gerçek. Yedi yıldır, her ne hikmetse, söz konusu sanayi envanterine
dayalı teşvik sistemini bir türlü hayata geçiremediniz. Siz,
teşvik sistemini yürürlüğe koyana kadar yaptığınız
sanayi envanterinin, iflaslar ve kapanan şirketler nedeniyle yeniden
yapılması gerektiği düşüncesine katılır
mısınız?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Taner...
RECEP TANER
(Aydın) Sayın Bakan, açıklanan Türkiye Vergi Rekortmenleri
Listesine baktığımızda üst sıralarda yer
alanların genelde gayrimenkul ve menkul sermaye iradından dolayı
listelere girdiğini görmekteyiz. Bu, tabiri yerindeyse rantiye gelirinden
dolayı listelere giren insanlarımız. Türkiyenin sanayi ve
ticaretinden sorumlu bir Bakanı olarak bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Doğru
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim.
Sayın
Bakanım, 4526 sayılı, kalkınmada öncelikli illerde verilen
teşvikler ve daha sonra çıkarılan kanunlarla verilen
teşviklerde hedeflenen yatırımlar tam olarak
gerçekleşmemektedir. Açıklanan istatistiklere göre, son aylarda
üretimde yüzde 23,2lik düşüş olmuştur. Bu düşüşün
yanında yeni yatırımlar da yapılmamaktadır. Bu da
işsizliği büyük oranda artırmaktadır. Acaba eski bir sanayici
olarak, çıkarılmış olan teşvik kanunları ile
neden başarılı olamıyoruz? Nerede eksikliklerimiz
vardır? Bunları öğrenmek istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Tankut
YILMAZ TANKUT
(Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
5inci ekonomik paket kapsamında pek çok sektörü kapsayan KDV indiriminden
bilişim sektörünün de faydalandığı
açıklanmıştı. Ancak söz konusu indirimin, uygulamada,
bilişim sektörünün sadece belirli bir kısmını, yabancı
marka PC ve diğer bilgisayarları kapsadığı
anlaşılmıştır. Söz konusu bu indirim,
yazılım sektörünü ve bilgisayar yan ürünlerinin çoğunu
kapsamamaktadır. Bu durum, hem yazılım
firmalarımızın hem de yerli marka PC üreticilerimizin,
yabancı markalar ve ithalatçılar karşısında aleyhine
haksız bir rekabet meydana getirmektedir. Sanayi Bakanı olarak, bu
haksızlığın giderilmesi ve KDV indiriminin bilişim
sektörünün bütününü kapsaması için bir çalışma düşünüyor
musunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
bugünkü yazılı basında, yılın ilk üç ayında toplu
işten çıkarılan işçilerimizin sayısının
40.747 olduğu, bazı işverenlerin ise toplu işten
çıkarmalarla ilgili yükümlülüklerden kaçınmak amacıyla
işten çıkarmaları dokuzarlı gruplar hâlinde
yaptıkları için bunların verilerinin bu rakamlara
yansımadığı şeklinde haberler yer almaktadır.
Kayıt
dışı işten çıkarılanlarla birlikte ilk üç ayda
işsiz kalanların sayısı resmî verilerimize göre nedir?
Özellikle sanayicilerimiz açısından bu konuyu nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Nalcı
KEMALETTİN NALCI
(Tekirdağ) Teşekkürler Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, bundan önce piyasada
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Bakan, buyurun.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Sayın Başkanım,
değerli milletvekilleri; öncelikle, en son sorulan sorudan
başlayayım. Yine özet bilgi vermeye çalışacağım,
veremediğim olursa mutlaka yazılı göndereceğim, bu konudaki
hassasiyete her zamanki gibi uyacağım.
Efendim, bu 711
sayılı, yani Türk Ticaret Kanununun 711inci maddesinin bir
fıkrası çerçevesinde
Biliyorsunuz geçmişte bu ihlal ediliyordu.
Aslında iyi niyetle konulmuş olan bir maddeydi ve gerçekten, herhangi
bir şekilde, hilaf dışında, rızası
dışında bir çek verilmişse onu hiç olmazsa korumaya alacak
olan bir tedbirdi. Ancak zaman içinde bunun farklı amaçlarla ödememe
bahanesi olarak kullanıldığını gördüğümüz için ve
bu konuda özel sektörden -TOBB başta olmak üzere- çok teklif geldiği
için, yine seçimlerden evvel çıkan torba yasada bununla ilgili bir
düzenleme yapıldı biliyorsunuz ve bu düzenlemeyle bu tamamen ortadan
kaldırıldı. Tabii ki bunun yanında, hakikaten bu kapsama
girmiş olanlar için bir düzenleme de ortadan kalkmış oldu. Ancak
şu anda -biraz evvel yine sorulan bir soru çerçevesinde, Sayın
Aslanoğlu da sormuştu- Çek Kanunuyla ilgili Adalet
Bakanlığı yeni bir tasarı zaten hazırlıyor. Bu
konuda Bakanlığımızın da görüşü istendi,
Bakanlığımız da bu çerçevede görüşler verdi. Burada
gerek problemler gerek ihtiyaçlar gerek biraz evvel Sayın
Aslanoğlunun bahsetmiş olduğu çerçevede, Bankalar
Birliğinin de bu konudaki katkısıyla beraber Adalet
Bakanlığımız zannediyorum ki herhâlde bitirmek üzere veya
bitirdi. Yani bu düzenlemede ben dikkate aldığı kanaatindeyim
ama tabii ki Adalet Bakanlığının düzenlediği bir
düzenleme.
Efendim,
diğer konuda, bu işçi çıkartma konusunda
Tabii, kısa
çalışma ödeneği gerçekten Türkiye açısından çok önemli
bir supaptır. Bu çerçevede kısa çalışma ödeneğinin üç
aydan altı aya çıkartılması ve 400 lirayla 800 lira
arasında, çalışanlara, devlet tarafından, işten
çıkartılmasın diye, vermiş olduğu destek son derece
önemlidir.
Tabii ki ülkemiz
bir küresel krizin etkisi altında, sanayi büyüme rakamları ortada.
Şu anda açıklanmış olan işsizlik rakamları Ocak
2009 ayına aittir. Üç ay, biliyorsunuz, geriden geliyor. Ocak ayı da
özellikle sanayi üretiminde, kapasite kullanımında en fazla
sıkıntı yaşadığımız aydı. Bu
demektir ki şubat ayı verileri çıktığı zaman,
önümüzdeki ay, şubat ayında da benzer rakamlar ortaya
çıkabilecektir. Ancak bir taraftan da tabii, ocak ayı, inşaat
sektörü başta olmak üzere, turizm sektörü başta olmak üzere mevsimsel
dönemin yaşanmış olduğu da bir -işsizlik açısından-
negatif etkiydi. Bu konuyla ilgili tedbirler üzerinde yine çalışmalar
devam ediyor.
Bu, KOSGEBin
bütçesi ve kaynaklarla ilgili sürekli gündeme getirildiği için bir kez
daha ifade etmek istiyorum. Efendim, KOSGEBin 2009 yılında bütçesi
2008 yılına göre fevkalade bir rakamda artmıştır. 2009
yılında KOSGEB için verilen toplam bütçe ödeneği,
başlangıç ödeneği 329 milyon 338 bin liradır, bir önceki
yıla göre yüzde 48lik artış bir kere KOSGEBde
gerçekleştirilmiştir ve bu çerçevede sadece destek tutarı olarak
da gerek geri ödemeli gerek geri ödemesiz can suyu kredilerinde
bahsettiğimiz bu ödemelerde ise rakam toplam 245 milyon 826 bin liraya
çıkartılmıştır. En son yine Sayın
Başbakanımız tarafından açıklanan bu 5inci tedbir
paketinde KOSGEBe ilave 75 milyon lira kaynak daha
sağlanmıştır. Böylelikle KOSGEB 2009 yılında
toplam 320 milyon liralık bir destek bütçesine sahip olmuştur. Bu
rakam geçen yıl 156 milyon liraydı. Yani bu yıl KOSGEBin kredi
destek bütçesi geçen yıla nazaran yaklaşık 2 katına yakın
artmıştır.
Bunun yanı
sıra yine ihtiyaç olması hâlinde, tabii ki bu konuda Maliye
Bakanlığından gerekli kaynakların temin edilmesi
noktasında KOSGEB olarak çalışmalara devam edeceğiz ancak
tekrar ifade ediyorum: Destek kredilerinde, can suyu kredilerinde bütçemiz yüzde
100 artmıştır. Bu yüzde 100 artışla beraber
bildiğiniz gibi 1 milyar dolarlık bir ihracat kredisini bundan çok
kısa süre önce uyguladık ve altı bin beş yüz firma
başvurdu ve bu başvuru çerçevesinde işte bu şartları
haiz, 1 milyar doları alacak olan firmalarımız bunu
kullanacaklardır.
Girişimci
Bilgi Sisteminde her yıl yapılan bu sanayi envanterini Sayın
Milletvekilim sormuştu. Tabii, Girişimci Bilgi Sistemini öyle bir
şekilde dizayn ettik ki her yıl yeniden sanayi envanteri
yapılmayacak. Bizim elimizde zaten veri setimiz var, gerek kapanan gerek
açılan gerek kapasite kullanımı gerek istihdam gerek
kârlılık ve zararlılık yani bütün konulardaki kriterler
otomatik olarak Girişimci Bilgi Sistemine giriyor. Nisan ayı sonu
itibarıyla şirketler bilançolarını verdikleri zaman
mayıs ayı itibarıyla biz 2008 yılının da
Girişimci Bilgi Sistemini çıkaracağız. Yani onu
çıkarmak veriler geldikten sonra bizim için bir haftalık bir
iştir.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Madde üzerinde
bir önerge vardır
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Tamam.
Madde üzerinde
bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 330 sıra sayılı yasa tasarısının 4.
maddesindeki İşletmelere İlişkin Sektörel ve Bölgesel
Öncelikler ifadesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Ramazan Kerim
Özkan |
Rahmi Güner |
|
Malatya |
Burdur |
Ordu |
|
Mevlüt
Coşkuner |
|
Yaşar
Ağyüz |
|
Isparta |
|
Gaziantep |
Madde 4.-
İşletmelere İlişkin Sektörel ve Bölgesel Öncelikler ile
Teşvik Politikalarına Uyumun Sağlanmasına Yönelik
Tedbirler
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HASAN ANGI (Konya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Önerge sahibi olarak Sayın Özkan, buyurun.
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Verdiğimiz
önergeyle İşletmelere ilişkin sektörel ve bölgesel öncelikler
ile teşvik politikalarına uyumun sağlanmasına yönelik
tedbirler alınmalıdır ibaresinin eklenmesini istemekteyiz. Yüce
Meclisin destek vereceğini umut ediyorum çünkü bu durum
sağlanmış olursa sektörel ve bölgesel destekler teşvik
politikalarıyla entegre hâle gelmiş olacaktır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; küçük ve orta ölçekli sanayi
işletmeleri, Türk ekonomisinin lokomotifi görevini yapmaktadır. Her
ne kadar yağmur geçtikten sonra şemsiye tutmaya benzese de
çıkardığımız yasa, can suyu olma görevini
üstlenecektir.
Burada
değişik konularda yedi yıldır muhalefet partisi olarak
uyarı ve önerilerimizi iktidarın yetkililerine, bakanlara,
komisyonlara getiriyoruz ama ne biz ne sivil toplum örgütleri dikkate
alınıyor. Bu şekilde de ekonomi taban yapıyor,
işsizlik taban yapıyor, yoksulluk taban yapıyor, ondan sonra da
Teğet geçti, nasıl çözüm getirebiliriz? şeklinde hepimizi bir
karabasan basıyor.
Biz, geçen dönem
de söyledik, gayrisafi millî hasılanın hiç olmazsa yüzde 2sini
tarım ve hayvancılığa ayıralım, bu konuda bir can
suyu anlamında destek verelim, ancak tarım ve hayvancılıkta
sadece çiftçinin kullandığı mazottan
aldığımız ÖTV vergilerini destek olarak veriyoruz. Demek ki
çiftçi veriyor, verdiğine göre de alması gerekiyor ama bizim
çiftçimiz bugün hâlâ bir şey alamıyor. Alamadığı için
de üretimden vazgeçiyor.
Şu ülkenin
bu durumuna bakın değerli arkadaşlarım, tarım ve
hayvancılık ülkesi diyoruz: Soğan İrandan geliyor, ceviz
Kaliforniyadan geliyor, bütün bölgelerimizde -sizin bölgelerinizde de- çörek
otu üretiyoruz, çörek otunu Sudandan alıyoruz. Cevizi Kaliforniyadan,
soğanı İrandan, karpuzu İrandan, elmayı
İrandan
Tarım ve hayvancılık desteklenmiş olsa biz
bu ürünleri dışarıdan alma durumuna gider miyiz?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Hoşaf, hoşaf?
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Devamla) İthalata para veriyoruz. Yani, bu durumun
desteklenerek düzeltilmesi gerekiyor.
Aynı
şekilde, bakın, biz bademde markayız, Türkiye üretiminde bademi
Şiliden alıyoruz değerli arkadaşlarım. Yani,
Şili bademini pazarlarda gördüğüm zaman tüylerim diken diken oluyor.
Bizim Burdurumuz soğan üreticisidir, soğan üretiriz. Geçen gün
pazarda dolaşıyorum, beyaz bir soğan var, Bu soğan ne?
dedim, bizim soğanımız 75 kuruş, o soğan 1,5 YTL,
dediler Bu, İran soğanı. Yani, bir tarım ve
hayvancılık ülkesine bu yakışıyor mu! Bu destekleri
Bu
tarım işletmelerini biz zamanında desteklemiş olsak, ne
Çinden, Kaliforniyadan ceviz gelir. Benim cevizim 6 TLye alıcı
bulamıyor, Kaliforniyanın, Amerikanın cevizi 10 liradan,
pazarlarda çuvallarla. Susam, Etiyopyadan geliyor. O yediğimiz
helvanın susamı Etiyopyadan geliyor. Çörek otu, aynı
şekilde. Üretiyoruz bunları. Bunlar endüstri bitkileri
Tütün, aynı
şekilde. Virginia tipi tütün
Bucaklı milletvekilim laf atıyor
oradan.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Kayısı.
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Devamla) Yani, Virginia tütününü şu anda dolgu maddesi
olarak yurt dışından alıyoruz.
Bu sektörel bazda
destekler verilmiş olsa, tarım ve hayvancılık
Burdur
Hep
sektörel bazdır
Yedi yıldır sektörel bazı
konuşuyoruz. Mermercilik
Burdurda mermercilik bir sektör, Afyonda
sektör, Bilecikte sektör, Diyarbakırda sektör. Yani mermercilere bir can
suyu veremedik. Mermercilerimiz üç vardiya çalışırdı
sekizer saat arayla ve başlarını kaşıyamazlardı.
O dağ başlarında gece gündüz beklerler gece bekçisi gibi, bir
gelin duvağı gibi dağları süslerler ama mermercilere bir
türlü yedi yıldır sektörel bazda desteği veremedik. Bizden can
suyu istiyorlar.
Bizim, bu KOSGEB
veri tabanına göre Burdurda 557 işletme başvuru yaptı, bu
557 işletmeden 286sı o destekten yararlandı. Bu 286
işletmenin 200ü aldıkları paranın tamamıyla prim
borçlarını ve SSK borçlarını ödedi. Yani hem can suyu
veriyoruz, arkasından, bir cebine koyuyoruz öbür cebinden alıyoruz.
Yani destek vereceksek, bu işletmeler kapanmasın diyoruz
Bugün
mermer sektörü bir vardiya çalışıyor; o bir vardiyada 300
kişi, 400 kişi çalıştıran işletmeler şu anda
50 kişi, 40 kişi, 30 kişiye düştü.
Eximbank kredi
veriyor. Bankalar, maşallah, hep söylüyordum ben, Türkiye'de
rakamların Türkiyesi var, bankaların Türkiyesi var, bir de
bakanların Türkiyesi var, oralar tozpembe.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız efendim.
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Devamla) Ama o bankalar geçen dönem, övünüyorlar, 13 milyar
dolar kâr etmiş. Ee bu kârı kimden yaptı? Kâr
ortaklığı olan işletmelerden yaptı. O kâr ortaklığı
olan işletmelerin desteklenmesi gerekmez mi? Gerekir. Onun uzun vadeli,
Eximbanka ödenek ayırmamız lazım. Bankalar övünüyor, para
kazanmış!.. Kimin sırtından kazandı?
İşletmelerin. İşletmeler ne oldu? İşletmeler
bitti, tükendi, istihdam anlamında.
Bu can suyunu
destekliyoruz ama bir an önce bu KOBİlerin desteklenmesini, uzun vadeli
kredilerin verilmesini öneriyoruz.
Teklifimin
teşvik uygulamalarına uyum anlamında desteklenmesini talep
ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Karar yeter
sayısı arayacağım.
Önergeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.33
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.46
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Fatma SALMAN
KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 77nci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Tasarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet burada.
330 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 4üncü maddesi üzerinde
verilen Burdur Milletvekili Sayın Ramazan Kerim Özkan ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi, önergeyi yeniden
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı var, kabul
edilmemiştir.
4üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
5inci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 5- 3624
sayılı Kanunun 4 üncü maddesine aşağıdaki bentler
eklenmiştir.
j)
Girişimcilik kültürünün ve ortamının geliştirilmesi ve
yaygınlaştırılması için gerekli tedbirleri almak, bu
kapsamda girişimleri ve girişimcileri desteklemek,
k)
İşletmeler arası işbirliğini geliştirmek, yerli
veya yabancı sermaye katkısı ile gerçekleştirilecek ortak
yatırımların oluşturulmasını ve
yaygınlaştırılmasını desteklemek,
yatırım ortamının iyileştirilmesi için gerekli
tedbirleri almak ve destekleri sağlamak.
BAŞKAN
Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili
Sayın Osman Kaptan.
Buyurun
Sayın Kaptan. (CHP sıralarından alkışlar)
OSMAN KAPTAN
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz 330 sıra
sayılı Tasarının 5inci maddesi üzerine Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlarım.
Bu madde ile 3624
sayılı Kanunun 4üncü maddesine iki bent eklenerek KOSGEBe iki yeni
görev verilmektedir. Bu görevlerden birincisi, girişimcilik kültürünün ve
ortamının geliştirilmesi ve
yaygınlaştırılması, desteklenmesidir. İkincisi
ise işletmeler arası iş birliğini geliştirmek, yerli
veya yabancı sermaye katkısı ile gerçekleştirilecek ortak
yatırımların oluşturulmasını ve
yaygınlaştırılmasını sağlamaktır.
Sayın
milletvekilleri, tasarıyla KOSGEBe yeni görevler verilmesini, bu kurumun
yetkilerinin de genişletilmesini olumlu karşılıyoruz,
destekliyoruz ancak şu anda siftah yapamadan kapanan iş yerlerimizi
ayakta tutmak için esnafın yararına daha kapsamlı, daha
rahatlatıcı kararlar alınmasını gerekli görüyoruz.
Kapanan iş yerleri sayısına baktığımızda
acilen ciddi önlemlerin alınması gerekmektedir. Dört yıl
öncesiyle kıyasladığımızda 2008de kapanan iş
yeri sayısı 2004 yılına göre yüzde 333 oranında artmış
durumdadır. Aslında kapanan iş yeri sayısı bu
rakamların daha da çok üzerindedir. Bunun nedeni, TÜİK bu verileri
ticaret sicili kayıtlarına göre derlemektedir. Çok sayıda
iş yeri ticaret sicili kayıtlarında faal gözükmekte ama
aslında faal değildir. Ekonomik kriz ve durgunluktan etkilenen
binlerce iş yeri faaliyetine fiilen son vermiş olmasına
karşın ticaret sicilinde bildirimde bulunmadığı için
kaydı silinmemiştir.
Örneğin,
Antalya Organize Sanayi Bölgesinde, elektrik tüketimi yüzde 23,6 oranında
azalmıştır, kapasite kullanımı yüzde 64ten yüzde
50ye gerilemiştir. Kapanan veya üretime ara verilen işletme
sayıları giderek artmaktadır. Açık olan çoğu iş
yeri de siftah yapmadan kepenk kapatmaktadır. Kiralar, ücretler, vergiler,
SSK primleri ödenmemektedir. Bununla birlikte senetler protestolu, çekler
karşılıksız çıkmaktadır. Kiralık,
satılık, boş duran dükkânlar, vitrinleri icra tebliğleriyle
dolmuş kapanan dükkânlar, mağazaların camında eşi
benzeri görülmeyen indirim duyuruları, neredeyse bedava veriliyor ama alan
yok. Çünkü, halkımızın alım gücü yok. Emekli, memur,
işçi, işsiz, çiftçi, ayakta zor duracak durumda,
halkımızın durumu çok kötü.
Ancak, sayın
arkadaşlar, Hükûmet bu gerçeği görmüyor. Hükûmet, krize, yangına
benzinle yaklaşıyor. Kamu bankalarından KOBİlere kredi
verileceği yerde damadın yönetici olduğu firmaya iki kamu
bankasından 750 milyon dolar kredi veriliyor, hem de Başbakanlık
Yüksek Denetleme Kurulu raporuna göre ipotek ve rehinlerin değerleri şişirilerek,
projeye değil döviz kredisi olarak verilen bu kredilerin kefaleti de
kuşkulu bulunmaktadır. Halk Bankasından verilen bu 375 milyon
dolar kredi, bankanın bilançosuna göre 3.378 firmaya verilen krediye
eşittir. Bu para KOBİlere aktarılsaydı 70 bin kişiye
iş bulunacaktı. Aynı şekilde diğer kamu
bankasının verdiği krediyi de dikkate alırsak toplam
-yaklaşık- 7 bin KOBİye bu krediler verilecekti ve bu
işletmelerde 140 bin insanımız iş bulacaktı.
Sayın
milletvekilleri, geçen hafta, 9 Nisan 2009 tarihli, büyük tirajlı bir
gazetemizin altıncı sayfasında İSO Başkanı
Türkiye krizden en olumsuz etkilenen ülkelerden birisi. diyor. ASO
Başkanı Önlem geç alındı, böyle oldu. diyor. Aynı
gazetenin yedinci sayfasında ise Devlet Bakanı Mehmet Şimşek
Halkın durumu iyi. diyor. Zaten bu Bakan geçenlerde krizin nedenini de
kadınlarımıza yüklemişti.
Sayın
arkadaşlar, bu Bakan, Türkiye'nin bakanı değil mi Allah
aşkına? Kendisini İngilterede mi zannediyor? İngilterede
bile kriz nedeniyle emeklilerin maaşına zam yapıldı. Bunu
görmüyor mu? Bizim emeklilerimizin maaşlarına niye zam
yapılmıyor?
Bakınız,
sayın arkadaşlar, aynı gazetenin sekizinci sayfasının
başlığı ise şöyle:
Nişantaşındaki
simitçinin satışı bile yüzde 50 düştü. Yine
Nişantaşında on beş yıldır çiçek satan bir
kişi işlerinin yüzde 80 azaldığını belirterek
Son altı aydır işler kesat. Yılbaşından sonra
ise çok kötüleşti. Biz on bankanın birden battığı,
doların bir gecede 1 milyon 100 bin liraya çıktığı
dönemleri gördük ama böyle bir şey görmedik. Geçinebilmek için ne
yapabilirim ki? Biz aileden çiçekçiyiz, başka iş de bilmem ki!
diyor.
Geçen ay
Manisada, Osmaniyede çiftçiler sembolik olarak çiftçilerin cenaze
namazını kıldılar. Süt üreticileri Antalyada yürüyüş
yaptılar, miting yaptılar.
Sayın
arkadaşlar, işte vatandaşın durumu ve söyledikleri böyle.
Sayın Başbakan ise kriz için önce Teğet geçecek. dedi, sonra
Psikolojik, abartıyorlar. dedi, daha sonra da Yiğit kuru
soğana muhtaç oldu, söylesem mi söylemesem mi? diye Âşık
Mahzuninin şiirinden söz etti. Daha sonra da Sayın Deniz Baykala
İşsizliğe çare varsa açıkla, yerine getirmezsem siyaseti
bırakırım. dedi. Genel Başkanımızın
yaptığı öneriler karşısında ise Aklını
kendine sakla. demesine karşın Genel
Başkanımızın önerilerinin bir kısmını da
yarım yamalak uygulamaya mecbur kalmış, çoğunu da
duymazdan, görmezden gelmiştir. Çünkü Başbakan etrafından
başkasını görmüyor. Nasıl ki Antalya esnafının
sesini duymadığı, durumunu görmediği için Antalya Büyükşehir
Belediyesinin AKPnin elinden gittiğini görmediği gibi, esnafı
görmüyor, KOBİleri görmüyor, sanayicileri görmüyor, çiftçiyi görmüyor,
memuru, işçiyi görmüyor, emekliyi görmüyor, emeklinin açlığa
terk edildiğini hiç görmüyor. Çünkü Sayın Başbakan yakın
etrafına bakıyor. Görüyor ki oğlunun biri gemi alıyor.
Esnaflar dükkânını kapatırken diğer bir oğlu
pırlanta dükkânı açıyor. Bakanlara bakıyor, onların
çocukları da ticaret harikası işler yapıyor.
Cumhurbaşkanının oğlu bile yaşından büyük ticari
işler yapıyor. Onun için Sayın Başbakan inanmıyor
krizin can yaktığına, ocak söndürdüğüne. Kriz yok. diyor,
Teğet geçiyor. diyor, Psikolojik. diyor. Okuduğu Âşık
Mahzuninin şiirinin dörtlüğü şöyle:
"Milletin
sırtından doyan doyana,
Bunu gören yürek
nasıl dayana?
Yiğit muhtaç
olmuş kuru soğana,
Bilmem söylesem
mi söylemesem mi?"
Sayın
milletvekilleri, gerçekleri görmeliyiz, söylemeliyiz ve çare
bulmalıyız. İspanyanın turizm sektöründeki KOBİlere
2009 ve 2010 yılları için dört yüzer milyon euro olmak üzere yüzde
1,5 faizle, toplam 800 milyon euro da faizsiz kredi desteği
sağladığını görmeliyiz, söylemeliyiz. Komşumuz
Yunanistan turizmde tanıtım harcamalarını yüzde 50
artırırken bizim tanıtım harcamalarını yüzde 50
azaltmamız akıllı iş değildir. Turizme,
Mısırda, Yunanistanda, İspanyada olduğu gibi destek
vermeliyiz. Aynı şekilde, çiftçinin de emekçinin de memurun da
emeklinin de tüm tüketicilerin de alım gücünü artırıcı
önlemler almalıyız.
Hepinize
saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kaptan.
Kanun tasarı
ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için 16 Nisan 2009
Perşembe günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 18.58