DÖNEM: 23 CİLT: 43 YASAMA YILI: 3
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
78inci
Birleşim
16 Nisan 2009 Perşembe
(Bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- YOKLAMA
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI
1.- Ankara Milletvekili
Zeynep
Dağının,
8inci Cumhurbaşkanı
Turgut Özalın 16ncı ölüm yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günayın cevabı
2.- Muğla
Milletvekili Gürol Erginin, balıkçıların
yaşadıkları sorunlara ilişkin gündem dışı
konuşması ve Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırımın cevabı
3.- Mersin Milletvekili
Behiç Çelikin, 29 Mart 2009
mahallî idare seçimleri ve seçim güvenliğine ilişkin gündem
dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran
Bulutun, denizlerdeki ve su balıkçılığındaki denetim
eksikliğine ilişkin açıklaması
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) ÖNERGELER
1.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün (6/1280) esas numaralı sözlü
sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/128)
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
2.- Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve
Destekleme İdaresi Başkanlığı Kurulması
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporu (1/675) (S. Sayısı: 330)
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, Antalya Milletvekili Sadık
Badakın şahsına sataştığı iddiasıyla
konuşması
VIII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, Avrupa Parlamentosunda düzenlenen
bir konferansa ilişkin sorusu ve
Dışişleri Bakanı Ali Babacanın cevabı (7/6884)
2.-
Diyarbakır Milletvekili Akın Birdalın, bir sözleşmenin ek
seçmeli protokolünün onaylanmasına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Dışişleri Bakanı
Ali Babacanın cevabı (7/6891)
3.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, Davosta katıldığı
panelin organizasyonuna ilişkin Başbakandan sorusu ve
Dışişleri Bakanı Ali Babacanın cevabı (7/6930)
4.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, sivil toplum kuruluşlarına
aktarılan kaynağa ilişkin sorusu ve Dışişleri
Bakanı Ali Babacanın cevabı (7/6991)
5.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandırın,
terör ve terörist örgütler tanımı
konusundaki ifadesine ilişkin
Başbakandan sorusu ve
Dışişleri Bakanı Ali Babacanın cevabı
(7/7034)
6.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, İstanbulda yapılan bir konferansa
ilişkin Başbakandan sorusu ve Dışişleri Bakanı
Ali Babacanın cevabı (7/7112)
7.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adana Büyükşehir Belediyesi özel kalem
müdürü kadrosuna yapılan atamalara ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı (7/7150)
8.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
İsraile gizli bir özel temsilci gönderildiği iddiasına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Dışişleri Bakanı Ali Babacanın cevabı
(7/7195)
9.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, sağlıkta paket fiyat
uygulamasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın cevabı (7/7285)
10.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, Almanyadaki konsolosluklarda
çalışan Türk asıllıların özlük haklarına
ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Ali Babacanın
cevabı (7/7338)
11.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, İstanbul Rehberler Odasındaki soruşturmaya ilişkin
sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul
Günayın cevabı (7/7368)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.00te açılarak üç oturum yaptı.
Tokat
Milletvekili Reşat Doğru, Tokat ilinin sorunlarına,
Ağrı
Milletvekili Abdulkerim Aydemir, 15 Nisan Ağrı ilinin düşman
işgalinden kurtuluşunun 91inci yıl dönümüne,
Tunceli
Milletvekili Şerafettin Halis, Tunceli ilindeki 29 Mart yerel seçim
sonuçlarına,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Antalya Milletvekili
Tayfur Sünerin (6/619) esas numaralı sözlü sorusunu geri
aldığına ilişkin önergesi okundu; sözlü sorunun geri
verildiği bildirildi.
Bosna-Hersek
Parlamentosu Temsilciler Meclisi Başkanı Beriz Belkıcin
davetine icabet edecek olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Köksal Toptanın, beraberindeki,
Almanya Federal
Meclisi Dış İlişkiler Komisyonunun vaki davetine istinaden,
Almanyaya resmî ziyarette bulunacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisi,
Kosova Türkleri
Millî Bayramı törenlerine iştirak edecek olan Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil başkanlığındaki,
Parlamento
heyetini oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca bildirilen
isimlere;
Birleşik
Arap Emirlikleri Federal Ulusal Konsey Başkanı Abdulaziz Abdullah Al
Ghuraırin beraberinde bir Parlamento heyetiyle ülkemizi ziyaret etmesine,
İlişkin
Başkanlık tezkereleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Eskişehir
Milletvekili Fehmi Murat Sönmez ve 23 milletvekilinin, lüle
taşının değerlendirilmesindeki sorunların (10/342),
İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigen ve 19 milletvekilinin, sahte içki üretimi ve
satışı sorununun (10/343),
Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve 24 milletvekilinin, arıcılık
sektörünün sorunlarının (10/344),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı
ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
TBMM
Dışişleri Komisyonu Başkanı Murat Mercanın:
Alman Bertelsmann
Vakfı Başkanı tarafından, 11-12 Mayıs 2009
tarihlerinde Riyadda düzenlenecek olan 12nci Kronberg
Toplantısına,
21-24 Nisan 2009
tarihlerinde Kosova Çevre ve Alan Planlama Bakanı, Kosova Türkleri Millî
Bayramı Tertipleme Kurulu Başkanı tarafından;
Ankara
Milletvekili ve Çevre Komisyonu Başkanı Nazmi Haluk Özdalganın,
Dengeli Bir Çevre İçin Küresel Parlamenterler Organizasyonu (GLOBE
Europe) tarafından, 30 Nisan 2009 tarihinde Belçikanın Brüksel
kentinde, AB Parlamentosunda yıllık olağan Strateji
Konferansına,
İsmen davet
edildiklerine;
İran
İslami Danışma Meclisi Enerji Komisyonunun, 10-12 Mayıs
2009 tarihleri arasında Türkiye Büyük Millet Meclisinden beş
kişilik bir Parlamento heyetini İrana davet etmesine;
İlişkin
Başkanlık tezkereleri kabul edildi.
İzmir
Milletvekili Oktay Vural, Dışişleri Komisyonu Başkanı
Murat Mercanın bir Alman vakfı ve Kosova Çevre ve Alan Planlama
Bakanının resmî davetlerine ait Başkanlık tezkerelerinin
kabulünün İç Tüzük ve kanunun ilgili maddesine uygunluğunun
araştırılması gerektiğine ve bu tezkerelerin tekrar
gözden geçirilerek, hukuka uygun olması hâlinde Genel Kurula
sunulmasına ilişkin bir açıklamada bulundu.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/324) (S. Sayısı: 96) görüşmeleri komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
2nci
sırasında bulunan, Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve
Destekleme İdaresi Başkanlığı Kurulması Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporunun (1/675) (S. Sayısı: 330)
görüşmelerine devam edilerek, 5inci maddesine kadar kabul edildi, 5inci
madde üzerinde bir süre görüşüldü.
16 Nisan 2009
Perşembe günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşime 18.58de son
verildi.
Meral AKŞENER
Başkan
Vekili
Harun TÜFEKCİ Yusuf
COŞKUN
Konya Bingöl
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Fatma Salman KOTAN
Ağrı
Kâtip
Üye
16 Nisan 2009 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati:15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER : Yusuf COŞKUN (Bingöl), Harun
TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 78inci Birleşimini açıyorum.
II. - Y O K L A M A
BAŞKAN Elektronik
cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine
basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde
elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik
personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen
üyelerin ise yoklama pusulalarını görevli personel
aracılığıyla üç dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, 8inci Cumhurbaşkanı Turgut Özalın
ölüm yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Ankara Milletvekili Sayın
Zeynep Dağıya aittir.
Buyurun
Sayın Dağı. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI
1.- Ankara Milletvekili Zeynep Dağının,
8inci Cumhurbaşkanı Turgut Özalın 16ncı ölüm yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması ve Kültür
ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı
ZEYNEP DAĞI
(Ankara) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 8inci
Cumhurbaşkanımız Turgut Özalın 16ncı ölüm yıl
dönümü dolayısıyla şahsım adıma gündem dışı
söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Turgut Özal,
Başbakan ve Cumhurbaşkanı kimliğinin yanı sıra
Türkiye ekonomisinin, siyasetinin ve dış politikasının
yeniden yapılanmasındaki en önemli aktörü olarak yakın siyasi
tarihimizde derin izler bırakmıştır. Dolayısıyla
ülkemizin bugününe de ışık tutan 1983 ve 1993 yılları
arasındaki yaşadığı değişim ve dönüşümü
Turgut Özalı anmadan ve anlamadan değerlendirmek
imkânsızdır.
12 Eylül askerî
darbesi sonrasında 1983 yılında yapılan ilk genel
seçimlerde Anavatan Partisi Genel Başkanı olarak Turgut Özal
işbaşına gelmiştir. 1980 darbesinin başındaki
Kenan Evren, bir başka parti liderine açıktan kefil olmasına
rağmen, halkın demokrasi talebine Sayın Turgut Özal mazhar
olmuştur.
Rahmetli Özal 1983ten
itibaren de bir yandan içerde askerî vesayetin izlerini silmeye
çalışmış, diğer yandan da Türkiye'nin dışa
açılmasına öncülük etmiştir. Aslında 1980ler
uluslararası sistemin hızla değiştiği yıllara
tekabül ediyor. Turgut Özal bu değişimi en iyi okuyan liderlerden
biri olarak Türkiyeyi yeni uluslararası sisteme
hazırlamıştır. Bu bağlamda da kendini
çağdaş diye nitelendiren statükocuların her türlü
direnişlerine ve saldırılarına rağmen, siyasetten
ekonomiye ve dış politikaya uzanan geniş yelpazede
değişimi ana dinamik olarak Türkiye'nin merkezine
taşımıştır.
Bu bağlamda,
Turgut Özal, değişimi, üç özgürlük üzerine inşa etmiştir:
İfade hürriyeti, din ve vicdan hürriyeti ve serbest teşebbüs olan bu
üç özgürlük, aslında Türk demokrasisinin yeniden yapılanmasında
ve uluslararası standartlara ulaşmasında ana referans
noktaları olmuştur. Gerçekte bu üç özgürlük günümüzde
çağdaş demokrasilerin yer çekimleri konumundadır. Bu üç özgürlük
bugün için biri diğerine asla feda edilemeyecek kadar kurucu ögeler durumundadır.
Özal, ifade özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü ve teşebbüs
özgürlüğü olmadan kalkınmanın da, demokrasinin de,
güvenliğin de sağlanamayacağına inanıyordu.
Demokrasinin bel kemiğini oluşturan ifade özgürlüğü kadar,
toplumsal barışın adresi olan din ve vicdan özgürlüğü ile
teşebbüs özgürlüğünün birleşince ancak demokrasi, kalkınma
ve güvenliğin sağlanmaya çalışılacağını
anlatmaya çalıştı. Bu özgürlükler bağlamında, Özal,
bir anlamda devlet, toplum, birey ilişkilerinin yeniden
tanımlanmasına aracılık etti. Özalın özgürlükçü
düşüncesinin temelinde bireyin devlet için değil, devletin birey için
var olduğu anlayışı yatmaktadır. Ona göre, devlet,
özgürlüklerin kurumsallaşması ve yerleşmesi için araçsal bir
mekanizmadır. Devlet milleti için vardır, milletine hizmet eder, adam
etmez. Ayrıca, Özalla birlikte değişim artık devletin
belirli bir ideolojiyi ve yaşam biçimini dayattığı bir
süreç olmaktan çıkmış, toplumun tüm kesimlerini içine alan bir
boyut kazanmıştır.
Bir başka
önemli boyut da Özalın 1980 öncesi ideolojik olarak kutuplara
ayrılan düşüncelerin buluşmasına öncülük etmesidir. Özal
şahsında ve uyguladığı politikalarla sağ, sol,
liberal ve muhafazakâr kesimlerin buluşmasına hizmet ederek toplumun
kaynaşmasına da katkıda bulunan bir lider olmuştur.
Dolayısıyla,
Turgut Özal, bütün enerjisini aslında Türkiye'nin dışa
açılmasına, küresel dinamiklerle rekabet edebilmesine, içerde ve
dışarıda demokratik kredibilitenin yükseltilebilmesine
harcamıştır. Bu bağlamda, Özal, dış politikada
ideolojik değil, pragmatist ve barışçıl bir yol
izlemiştir. Özal, Amerika, Avrupa Birliği ve bölge ülkeleriyle aktif
ve çok taraflı bir dış politika izleyerek, Türkiye'nin ekonomik
ve siyasi alanda rekabet gücünün artmasına katkıda bulunmuştur.
Özalın
1980lerde Türkiye'yi dünyaya bağlayan, dünyaya açan, dünyaya demirleyen
vizyonu ve politikaları olmasaydı, bugün belki daha az şeffaf,
açık ve demokratik bir düzende yaşamıyor olacaktık. O
yüzden de onu bir daha saygıyla anmayı bir vatandaş olarak da,
bir siyasetçi olarak da boynumuzun borcu olarak görüyorum.
Bu bağlamda
da son olarak
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, buyurun.
ZEYNEP DAĞI
(Devamla) Teşekkürler.
Bu bağlamda,
bir döneme damgasını vuran ve değişimden, reformlardan,
açılımlardan, rekabetten korkmayan ve halkına korkular yerine
umudu ve güveni aşılayan sivil Cumhurbaşkanımızı
saygıyla yâd ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ ve
DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Dağı.
Hükûmet
adına Kültür Bakanı Sayın Ertuğrul Günay, buyurun.
KÜLTÜR VE
TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; ben de Türkiye Cumhuriyetinin eski
cumhurbaşkanlarından ve eski başbakanlarımızdan merhum
Sayın Turgut Özalı rahmetle ve milletimize yaptığı
hizmetler için şükranla bu vefat yıldönümünde anmak istiyorum.
Aslında, gerçek ölüm tarihi, sanıyorum, bir gün sonra, 17 Nisan, ama,
yarın Meclisimiz çalışmada olmayacağı için bugün bu
insani görevi yerine getirmeye çalışıyoruz.
Değerli
Milletvekili Arkadaşımın da söylediği gibi, Sayın Özal
Türkiye'nin çok netameli bir döneminde, kritik bir döneminde çok önemli özel
görevler yaptı. Bir ekonomik kriz sonrasında, 2000lerde
yaşadığımız krize benzer bir ciddi daralma, bir
ekonomik kriz sonrasında, önce bir bürok-rat olarak özel bir görev
aldı. Aldığı önlemler, 24 Ocak Kararları ciddi
tartışmalara sebep oldu ülkemizde, çünkü, talebi bir miktar daraltan,
tabii talebi daraltmak için de bazı demokratik daraltmaları gündeme
getirmek zorunda olan bir önlemler paketiydi. Ama, arkasından, zaten
Türkiye, bunu tartışmaya çok fırsat bulmadan çok talihsiz bir
döneme sürüklendi, 12 Eylül askerî darbesini yaşadı. Sayın Özal
bir vazgeçilmez teknokrat olarak o
dönemde de görev aldı, 12 Eylülün ilk hükûmetlerinde Başbakan
Yardımcılığı görevini üstlendi. Ama, bir süre sonra,
1982de, Türkiye'nin yeniden demokrasiye dönme, yeniden Parlamentosunun
açılması döneminde ayrıldı o Hükûmetten ve bir yeni siyasi
parti kurdu. Kurduğu siyasi parti bir önceki dönemin
yanlışlarından dersler çıkarmış bir
anlayışın üzerine inşa ediliyor, bina ediliyordu. Bir
anlamda, Türkiyedeki siyasi taraflılığın, katı siyasi
taraflılığın aşılması, daha pragmatik
yöntemlerle farklı eğilimlerden gelen insanların bir hizmet
arayışı çerçevesinde birleştirilmesi amacına yönelikti
ve bu çerçevede birinci genel seçimi büyük bir farkla 83ü; daha oyları
düşerek ikinci genel seçimi, 87yi kazandı ve 89 yerel seçimlerinde
partisinin oyları bir miktar geriledikten sonra da belki biraz daha daha
bir dış konuma kendisini taşımak için
Cumhurbaşkanlığı görevine geçti. Ne yazık ki görevi
çok uzun sürmedi ve ani biçimde kaybettik kendisini.
Sayın Özal
Türkiyenin siyaset gündemine değişim kavramını getiren
siyaset adamlarından birisidir. Bugün Türkiyenin çok yüz yüze
olduğu, çok büyük bir ihtiyaç hissettiği temel kavramlardan birisini
-arkadaşımın da söylediği gibi- Türkiye siyasetine birinci
tartışma maddesi olarak, birinci ihtiyaç olarak getirmiştir.
Gerçi, o, bir miktar yabancı terim kullanmayı daha çok tercih ediyor
ve bunu Transformasyon olarak niteliyordu ama getirdiği, aslında,
bir önceki dönemle kavga etmeden hesaplaşma, Türkiyeyi daha sivil bir
modele, Türkiyeyi daha özgürlükçü bir modele, Türkiyeyi, daha, dünyanın
ilerlediği yörüngede dünyaya açılan bir modele taşımaya
çalışmaktı.
Yaptığı
birçok şey belki tartışılabilir. Türkiyenin kritik
dönemlerinde görev almış siyaset adamlarının her
yaptığının alkışlanması çok zordur. Böyle
bir siyaset adamı yakın geçmişte geçmiş midir ben bilmiyorum.
Ama bazı yaptıkları Sayın Özalın sanıyorum ki,
Türkiyenin demokrasi tarihine çok özel biçimde yazılacaktır.
Yıllardan bu yana Türkiyenin düşünce özgürlüğüne ciddi
prangalar getirmiş bulunan 1936 tarihli İtalyan Ceza Yasasından
müdevver 163üncü madde, 141 ve 142nci maddeler rahmetli Özalın
kararlılığıyla bizim mevzuatımızdan
çıkarılmıştır ve bugün belki ona dudak büken birçok
arkadaşımız onun getirdiği bu yasal düzenlemeler
sonrasındadır ki 12 Eylülün açtığı haklı
haksız bazı davaların yaptırımından, Demoklesin
kılıcı altında yaşama cenderesinden
kurtulabilmiştir.
Türkiye
siyasetinde millî iradenin her şeyin üzerinde olduğunu, sivil
yönetimin ülkenin kaderinde söz ve karar sahibi olduğunu, askerî ya da
sivil bürokrasinin millî irade tarafından seçilmişlerin yönetiminde
olması gerektiğini o zamanki
alışkanlıklarımızı bir miktar rahatsız eden
bir biçimde Sayın Özal dile getirmiştir. Birçoğumuz belki onun o
zamana kadar alışmamış olduğumuz bu söylemlerinden
rahatsızlıklar yaşadık ama
yaşadığımız sonraki yıllar bunların
doğru tespitler olduğunu, haklı tespitler olduğunu ve
Türkiye'nin ihtiyacı olduğunu ortaya koymuştur.
Ben bir kez daha
bu vesileyle, Arkadaşımız gündeme getirdiği için Sayın
Dağıya teşekkür ediyorum. Türkiye Cumhuriyetinin eski cumhurbaşkanlarından,
eski başbakanlarımızdan Sayın Özalı Hükûmetimiz
adına rahmetle ve minnetle anıyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Günay.
Gündem
dışı ikinci söz, balıkçıların yaşadıkları
sorunlar hakkında söz isteyen Muğla Milletvekili Sayın Gürol
Ergine aittir.
Buyurun
Sayın Ergin. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- Muğla Milletvekili Gürol Erginin,
balıkçıların yaşadıkları sorunlara ilişkin
gündem dışı konuşması ve Ulaştırma Bakanı
Binali Yıldırımın cevabı
GÜROL ERGİN
(Muğla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
balıkçılarımızın yaşadığı sorunlar
üzerine görüşlerimi açıklamak için söz almış bulunuyorum.
Sözlerime başlarken Sayın Başkan, sizi, değerli
milletvekillerini ve yüce Türk ulusunu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, balıkçılığımızın ve
balıkçılarımızın çözüm üretilmesini beklediği
başlıca sorunlar şunlardır:
Denizlerimiz
aşırı derecede kirlenmiştir. Yalnızca İstanbul
Büyükşehir Belediyesi tarafından günde yaklaşık 2 milyon
300 bin metreküp arıtmasız deşarj yapılmakta, Marmara
Denizine günde toplam 7 milyon metreküpten fazla arıtımsız
deşarj yapıldığı tahmin edilmektedir. Arıtma
konusuna gereken özen gösterilmeli ve Marmara Denizi kaykay denilen müsilaj
birikiminden kurtarılmalıdır.
Gırgır
ve trollerin açık denizde avcılık yapmaları desteklenmeli,
uluslararası sularda balıkçılık teşvik edilmelidir.
Ziraat
Bankası kredi faiz oranları balık yetiştiricilerine yüzde
8,75; avcılık yapan balıkçılara yüzde 13,13tür.
Avcılık yapan balıkçılara verilen kredilerin faizi
indirilerek bu açık haksızlık giderilmelidir. Kredi almak
isteyen balıkçıdan kredinin çok üstünde gayrimenkul ipoteği
istenmesi balıkçıları komisyonculara mahkûm
kılmaktadır; bu durum düzeltilmelidir. Balıkçı gemilerinde
çalışan personelin iş riski yüksektir, iş güvencesi yoktur,
sosyal güvenlikten de yoksundurlar. Üretim yapanlar ürettikleri balık için
teşvik alırken avcılık yapan balıkçılara
teşvik verilmemektedir. Avcılık yapan balıkçıya kilo
başına teşvik verilmesiyle, yakalanan balıkların
miktarı tam olarak ortaya çıkacak, balıkçılık
sektöründe kayıt dışılık önlenecek, böylece devletin,
verilen teşvikten daha fazla kazancı olacaktır.
Birinci görevi,
üyesinin balığını alıp satmak olan kooperatifler,
diğer aracıların çoğunlukla satış belgesi
düzenlememesinden dolayı onlarla rekabet edememektedir. Kooperatiflerin
aracılarla rekabet edebilmesi için yüzde 8 olan KDV kesinlikle yüzde 1e
indirilmelidir.
Balıkçıların
kullanmış olduğu ÖTVsiz mazot defterlerinin Denizcilik
Müsteşarlığı tarafından verilmesi haksız bir
uygulamadır. Balıkçıların daha güçlü örgütlenebilmeleri,
balıkçıların üst kuruluşu olan Merkez Birliğinin daha etkin,
eğitim ve bilgilendirme çalışmaları yapabilmesi için
ÖTVsiz mazot defterleri Su Ürünleri Kooperatifleri Merkez Birliği
tarafından verilmelidir. Kooperatif ve birliklerin kendilerinden beklenen
yararı gereğince yerine getirebilmeleri isteniyor ise yetki ve mali
güçleri mutlaka artırılmalıdır.
2010
yılında mavi kutu diye tabir edilen yer belirleme
cihazlarının takılması zorunlu olacaktır. Bu
cihazların masraflarının devlet desteğiyle
karşılanması balıkçılarımızı
rahatlatacaktır.
Tüm bu çözümlere
ulaşmak için, 1972 yılında kurulan, ülkemizin su ürünleri
sektörünün gelişmesinde çok önemli yeri olan fakat anlaşılmaz
bir nedenle 1984 yılında kapatılan Su Ürünleri Genel
Müdürlüğü bir an önce yeniden ve mutlaka kurulmalı ve tek yetkili
olarak çalışmalıdır.
Değerli
milletvekilleri, balıkçılıkta en önemli konu,
balıkların yumurtlama ve büyüme dönemlerinde av yasağı
getirilmesi ve bu yasağa uyulmasıdır. Özellikle politik
nedenlerle delinen av yasakları balıkçılığa
yapılacak en büyük kötülüktür. Maalesef, bugün böylesi bir durumla
karşı karşıyayız. Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı, 8 Nisan 2009 tarihinde Resmî Gazetede
yayınladığı bir tebliğle daha önce 21 Ağustos
2008 tarihinde yayınladığı Ticari Amaçlı Su Ürünleri
Avcılığını Düzenleyen Tebliğde değişiklik
yaptı. Bakanlık, bu değişiklikle daha önce 15 Nisan
tarihinde sona ermesi gerektiğini belirlediği dip trolüne ve çevirme
ağlarına ilişkin avlanma süresini 1 Mayısa uzattı. Bu
karar eğer doğru ise ve bir sakınca yaratmıyorsa dip trolü
ve çevirme ağlarıyla avcılık yapan
balıkçıları küçük balıkçılar, örneğin algarnayla
avcılık yapan balıkçılar aleyhine özel olarak
kayırdığı için haksız bir karardır. Ayrıca
gırgıra izin verirken ışıkla avlamaya, trole izin
verirken karidesin avlanmasına izin vermeyen garip bir karardır.
Gariptir, çünkü Ege ve Akdenizde ışıksız avlanma
yapılamaz. Trolle avlanan su ürünleri içerisinde karides önemli bir yer
almaktadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
GÜROL ERGİN
(Devamla) Teşekkür ederim efendim.
Siz bir yandan
Dip trolü ve çevirme ağıyla avcılık yapanlara izin
verdim. diyeceksiniz, sonra ışıkla avlanmaya izin
vermeyeceksiniz, karidesin avlanmasına izin vermeyeceksiniz. Gerçekten bu
son derece garip bir karar olmaktadır. Bu kararda tüm balıkçıların
haklarını gözeten bir değişikliğe hemen hiç vakit
geçirmeden gidilmesi, buna yanaşılmıyorsa bu kararın
bugünden acilen iptal edilmesi gerekir. Avlanma süresinin hangi gerekçeyle
uzatıldığı ve bu uzatmadan ne için yalnızca dip trolü
ve çevirme ağlarıyla avlanan balıkçıların
yararlandırıldığı sorularının Sayın
Bakan tarafından yanıtlanmasını bekliyorum.
Sözlerimi
bitirirken Sayın Başkan sizi, değerli milletvekillerini, sevgili
balıkçı kardeşlerimi ve yüce milletimi saygıyla
selamlıyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ergin.
Hükûmet
adına, Ulaştırma Bakanı Sayın Binali
Yıldırım.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; Değerli Milletvekilimiz Gürol Ergin
Beyin, balıkçıların sorunlarıyla ilgili gündem
dışı konuşmasına cevap vermek üzere söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizde 1 milyar 550 milyon hektar iç su, göl, baraj gölü,
nehir, gölet; 24,6 milyon hektar deniz üretim alanı ve yaklaşık
olarak 8.400 kilometre kıyı şeridi mevcuttur. Su ürünleri
üretimimize göz atınca, 2007 yılı sonu itibarıyla TÜİK
verilerine göre su ürünlerimizin yüzde 76sını denizden, yüzde
6sını iç sulardan, yüzde 18ini de yetiştiricilikten, yani
çiftliklerden elde ettiğimizi görüyoruz.
Su ürünlerine
konu balıkçı teknelerinin durumuna bakınca, sürdürülebilir bir
deniz ürünü sağlanması, stoklar üzerindeki av
baskısının azaltılması amacıyla 2002 sonundan
itibaren balıkçı teknelerine yeni tezkere verilmemektedir. Hâlen
18.342si denizlerde, 3.420si iç sularda olmak üzere, toplam 21.762 tekne
balıkçılık faaliyeti sürdürmektedir. Bu teknelerden denizlerde
çalışanların 1.896sı gırgır ve trol, 16.453
adedi de sandal diyebileceğimiz 12 metreden küçük balıkçı
tekneleri.
Desteklemenin
sağladığı ivme ve sektör hızı ile gelişme
gözle görülür hâle gelmiş, ülkemiz yetiştiricilik üretimi
açısından dünyanın en hızlı büyüyen üçüncü ülkesi
konumuna yükselmiştir.
Yine
Uluslararası Tarım Örgütünün (FAO) verilerine göre ülkemiz, Avrupa
çipura, levrek pazarında yüzde 25 pay almaktadır. Ülkemiz
alabalık üretiminde de AB ülkeleri arasında ilk sıralara
yükselmiştir. Hâlen balık ürünleri ABye ihraç edebildiğimiz tek
hayvansal üründür. Son altı yılda su ürünleri ihracatında önemli
bir gelişme yaşanmış, ihracat yüzde 240 artarak 325 milyon
dolara yükselmiştir ve bunun yüzde 80ini de Avrupa ülkelerine
yapılmaktadır.
Bildiğiniz
gibi, 2006da Meclisimiz Çevre Kanununda bir değişiklik yaptı.
Bu değişiklikle, balık çiftliklerinin kurulamayacağı
alanlarla ilgili bazı yeni düzenlemeler getirildi. Buna göre, 30 metre
derinlikten daha az, akıntı hızı 0,1 metre/saniyeden az
olan bölgelerde hiçbir şekilde balıkçı çiftliği
kurulmasına izin verilmemektedir. Bu düzenlemeden amaç, su ürünleri
yetiştiriciliği sektörünün sürdürülebilir gelişimini
sağlamak, yoğun bilimsel araştırma ve kurumların iyi
bir koordinasyon içerisinde çalışmasını mümkün hâle
getirmektir. Bu bağlamda kamu kurumları, üniversiteler, sivil toplum
kuruluşlarıyla birlikte çalışmalar devam etmektedir. Daha
sonra ise Aydın, İzmir, Mersin, Muğla illerinde kritere uymayan
çiftliklerin taşınacağı alanlar da belirlenmiştir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; balık ve balıkçı
teknelerine hizmet vermek üzere toplam 286 kıyı yapımız
vardır; 180 adet büyük, küçük ölçekli işletme tesisi mevcuttur. 2007
ihracatımız 47,2 ton, elde edilen gelir 276 milyon dolar
civarındadır.
Az önce de
gündeme getirildiği gibi, su ürünleri avcılığına
ilişkin düzenlemeler bütün dünyada ve ülkemizde de biyolojik, çevresel,
ekonomik ve sosyal yönler göz önünde tutularak belirlenmektedir. Tarım
Bakanlığının tebliğiyle ve balıkçılardan
gelen yoğun talep, yaşamakta olduğumuz küresel mali krizin
etkileri de dikkate alınarak yasak süresi Bakanlıkça 15 Nisandan 1
Mayıs tarihine kadar uzatılmıştır. Yani, on beş
günlük bir uzatma söz konusudur, ancak bu uzatma sadece bu yıla mahsustur.
Aksi hâlde, denizlerimizin varlıklarının, zenginliklerinin
korunması bakımından genel uygulama 1 Nisan-1 Eylül
arasıdır. Ancak, Sayın Milletvekilimizin de gündeme
getirdiği gibi, bu uzatmayla ilgili uygulamada bazı
aksaklıkların olduğu, ışıklı,
ışıksız, trol veya gırgır tekneleri
dışındakilerin dâhil edilmediği yönünde uygulamada
bazı tereddütler oluşmuş, kolluk kuvvetlerince bu konuda
balıkçılarla aralarında birtakım sorunlar meydana
gelmiştir. Bu konu Tarım Bakanlığınca tekrar gözden
geçirilecek ve uygulamadaki bu belirsizliğin veya anlaşılmayan
hususların giderilmesi cihetine gidilecektir.
Bunları
söyledikten sonra, tabii, balıkçılığımızın
diğer bir alanı da şüphesiz balıkçı
barınaklarımızdır. Türkiyede bugün itibarıyla 200e
yakın, 197 adet balıkçı barınağımız
vardır. Bu barınaklarımız -sahillerimizin, Karadeniz,
Akdeniz, Ege, Marmara olmak üzere- 8.400 kilometrelik sahil şeridimize
yayılmış vaziyettedir. Sadece son altı yıl içerisinde
tamamladığımız balıkçı barınağı
sayısı 30u bulmuştur. Bunların parasal bedelini de dikkate
aldığımızda, 600 milyon YTL, 600 trilyonluk bu konuda bir
yatırım yapılmıştır.
Tabii, burada bir
hususu sizlerle paylaşmak istiyorum, o da şudur: Balıkçı
barınakları, maalesef, geçmiş dönemlerde iyi
planlanmadığından, sadece bir bütçe döneminde, 1994te
zannediyorum, 30 tane balıkçı barınağı programa alınmış
fakat ödenek ayrılamadığı için hiçbir şey
yapılamamış veya küçük ödenekler konmak suretiyle, yapılan
iş de kışın fırtınayla yok olup gitmiştir.
Bunu dikkate alan Bakanlığımız, bu gidişle
balıkçı barınaklarının otuz yılda bile
bitmeyeceğini görmüş ve öncelikleri, ilerleme durumlarını
da dikkate alarak çalışmaya başladık ve bugüne kadar 30
balıkçı barınağını bitirdik ve
balıkçılarımızın hizmetine verdik.
İnşaatı devam eden 16 balıkçı
barınağımız daha vardır. Bunun 12 adedi 2010
yılında, 4 adedi de 2011 yılında tamamlanacak ve böylece,
yatırımda olan bütün balıkçı barınaklarını
bitirmiş olacağız.
Burada bir
gerçeği de sizlerle paylaşmak istiyorum. Balıkçı
barınaklarını yapıyoruz, gayet güzel ama bunların
işletmesinde maalesef aynı derecede verimli ve
başarılı olduğumuzu söyleyemeyiz. Usul şudur:
Ulaştırma Bakanlığı balıkçı barınaklarını
yapar ve bunların kullanımı için Tarım
Bakanlığı ile ilişkilendirilen su ürünleri kooperatiflerine
tahsis eder. Bu su ürünleri kooperatiflerinin istediğimiz verimlilikte her
yerde çalıştığını söyleyemeyiz. Bazen
balıkçıların tamamının yararlanmasından mahrum
kaldığı bazen de o güzelim balıkçı
barınaklarının -yapılacak üst tesislerin- çok kötü bir
görüntü arz ettiği ve amaç dışı
kullanıldığını da görüyoruz. O yüzden bu konuda
Tarım Bakanlığı ile Ulaştırma
Bakanlığı olarak bir karar aldık, bir çalışma
grubu oluşturduk, balıkçı barınaklarının daha
verimli kullanılması, daha fazla balıkçımızın bu
alanda yararlanması için bir mevzuat geliştirme, yeni bir mevzuat
yapma yönünde çalışmalarımız sürüyor.
Su ürünleri
konusunda bugüne kadar yapılan şüphesiz yapılacak çok iş
olmakla beraber, yapılmış da- birçok iş vardır.
Bunların başında 2004 yılında
sağladığımız ÖTV indirimi gelir. ÖTV indirimi bugüne
kadar balıkçılarımıza 483 milyon Türk lirası yani 483
trilyonu bulmuştur. Bu, balıkçılarımıza yapılan
doğrudan destek anlamına gelmiştir.
Bir başka
şey: 2003 yılında Su Ürünleri Kanununda
yaptığımız değişikliklerle maddi suça maddi ceza
esası getirilmiş, hapis cezası kaldırılarak cezalar
idari para cezasına dönüştürülmüştür ve böylece
balıkçılarımızın önemli bir mağduriyeti
giderilmiştir.
Yine
balıkçılarımızın ruhsat tezkerelerinin süreleri iki
yıldı, bunu beş yıla çıkardık. Burada da bir
yasal değişiklik yaptık. Bunun amacı da
balıkçılarımız sürekli tezkere için, ruhsat için gidip
gelmesinler, işlerinden olmasınlar diye.
Balık
stoklarının korunması, sürdürülebilir
avcılığın sağlanmasına yönelik av
yasaklarıyla ilgili sirkülerler yayımlanmaktadır, devreye
sokulmaktadır. Bunların uygulanıp uygulanmadığına
yönelik kontroller de sezon içerisinde titizlikle takip edilmektedir.
Bir başka
önlem: Balık stoklarının yine idareli kullanılması,
çevrenin, ekolojik dengenin bozulmaması için ve av
baskısının azaltılması için balıkçı
gemilerine yeni ruhsat verilmemektedir. Bunu daha önce de ifade ettim, 2000
yılından beri dondurulmuştur. Bu da denizlerimizdeki su ürünleri
varlığının korunması ve bu alandaki arz-talep
dengesinin sağlanmasına yönelik tedbirlerdir.
Orkinos
avcılığı ülkemiz balıkçıları, açık
deniz balıkçıları için önemli bir alandır. Burada Atlantik
Ton Balıkçıları Koruma Uluslararası Komisyonu veya ICCAT
dediğimiz bu Komisyona ülkemiz üye değildi. Dolayısıyla biz
İspanyanın, Yunanistanın, İtalyanın
kotalarını kullanıyorduk. Buraya üye olunmuş ve Türkiye
kendi kotasını kullanmak suretiyle bu alandaki döviz girişi,
ihracatla ilgili rakamlar da artmış,
balıkçılarımıza bu alanda önemli bir kaynak
sağlanmıştır.
Kaynakların
yine verimli kullanılması adına 2009 yılında kum
midyesi avcılığına 35 bin ton/yıl olarak bir
kısıtlama getirilmiştir. Ayrıca, hamsi avında da ürün
kaybını önlemek için belirli standartlar uygulamaya konmuştur.
Özellikle ürün
sirkülasyonunun yoğun olduğu büyük su ürünleri hallerinde
gerçekleştirilen çalışmalarla fiziki yeterlilik yönünde
gelişme sağlanmış, standartlara uygun yeni haller
inşaatı yapılması için çalışmalar
başlatılmıştır.
Kesin ya da
geçici olarak belediye ve il özel idarelerine devri yapılmış
balıkçı barınağının gerçek sahipleri olan
balıkçı kooperatifleri ve birliklerine kiralanmaları yönünde
teşvik edici tedbirler alınmıştır.
Avrupa
Birliği ortak balıkçılık politikasına uyum
çalışmaları başlatılmış, bu kapsamda yasal
uyumun altyapısını oluşturmak üzere hazırlanan su
ürünleri kanunu da güncel şekliyle Türkiye Büyük Millet Meclisine
gönderilmiştir, komisyonlarda görüşülme aşamasına
gelmiştir.
Su ürünleri
mevzuatı kapsamında öngörülen denetimler etkinleştirilmiş,
22 kıyı ilimizde 30 adet balıkçı idari binası
tamamlanmak suretiyle faaliyetine başlamıştır.
Su ürünleri
avcılık bilgilerinin güncel ve etkin takibi için Su Ürünleri Bilgi
Sistemi kurulmuş ve faaliyete geçirilmiştir. Hâlen
balıkçılık idari binalarında aktif olarak veri girişi
sağlanmakta ve balıkçılarımıza yönelik hizmetler
buralardan yürütülmektedir.
Diğer bir
konu: Yine Değerli Milletvekilimizin gündeme getirdiği, gerek balıkçı
gemilerimizin seyir emniyeti bakımından gerekse
kıyılarımızdaki kirlenmelerin ve kazaların önlenmesine
yönelik AIS dediğimiz otomatik tanımlama cihazının
uygulaması 1 Ocak 2010 tarihine kadar ertelenmiş ve böylece,
balıkçılarımıza bu anlamda bir zaman
kazandırılmıştır. Bu cihaz, aslında yurt
dışında 2 bin-3 bin eurodan başlayan fiyatlarladır.
Ancak biz bu cihazın Türkiyede yapılması için bir proje
başlattık ve Türkiyede bu cihaz yapılmak suretiyle
balıkçılarımıza 800 dolar gibi bir fiyata almalarını
sağladık. Böylece, sadece kendi 20 bin civarındaki
balıkçı teknemize ,değil, bu cihazı Türkiye bütün ülkelerin
denizcilerine, balıkçılarına da satar hâle gelmiştir. Bu
anlamda da ülkemize az da olsa bir döviz girdisi
sağlanmıştır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; şüphesiz
balıkçılığımızın sürdürülebilir
gelişimini sağlamalıyız. Ancak, denizlerimiz de bizim
miraslarımızdır; tarihî, kültürel
miraslarımızdır. Denizlerimiz sadece balık avlamak için
değil, denizlerimiz âdeta bütün insanlığın yaşam alanıdır.
O bakımdan buraların korunması da aynı derecede önemi
haizdir. Hâlen bazı bölgelerde doğrudan deşarjların denizde
olduğunu biliyoruz. Her ne kadar son yıllarda arıtmayla ilgili
çok yoğun çalışmalar yapılmakla beraber bu alan da geç
kaldığımız alanlardan bir tanesidir. Burada
farkındalık maalesef geç oluştu ama yapılan
çalışmalarla büyük oranda deniz kirliliğine neden olan kara
kaynaklı atıkların kontrol altına alınması
sağlanıyor.
Bazıları
zannediyor ki denizleri denizdeki araçlar kirletiyor. Aksine, denizde bir
sigara kutusunu bile bir gemi attığı zaman binlerce dolar ceza
ödüyor. Asıl kirletici unsur kara kaynaklı atıklardır. Bu
konuda da tabii günden güne toplumumuzda duyarlılığın
artması kamu görevlilerine, bizlere bu alana daha fazla kaynak ayırmayı
zorunlu hâle getirmektedir.
Ben bu vesileyle
Değerli Milletvekilimize bu önemli konuyu kamuoyunun gündemine
getirdiği için teşekkür ediyorum ve bu konuda Hükûmetimizin son
altı yılda yaptığı çalışmalardan
bazılarını da sizlerle paylaşma fırsatı buldum.
Bu duygularla
teşekkür ediyorum, Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Sayın Bulut,
isminizi yazmışsınız.
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Oturduğum yerden bir dakikalık bir konu için söz
almak istiyorum.
BAŞKAN -
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, denizlerdeki ve su
balıkçılığındaki denetim eksikliğine ilişkin
açıklaması
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Sayın Başkanım, 7.333 kilometrelik sahil
şeridi ve üç yanı denizlerle çevrili ülkemizde denizcilik bizim için
hayati önem taşımakta ancak gördüğüm kadarıyla, ülkemizde
denizler ve su balıkçılığı ciddi bir denetim
eksikliğine sahip.
Geçtiğimiz
günlerde Küçükkuyu sahilinde üç gün teknelerin getirdiği
balıkları izledim. Bakanlığın
yayınladığı genelgelere hiç uymuyor ve Çanakkale Tarım
Müdürlüğünü aradım, 5 santim boyunda küçücük barbunlar, 200 gram
ağırlığında ahtapotlar, yüzlerce kasalarla her
akşam indiriliyor. Bunu kim denetleyecek, dedim; kim denetliyor, dedim;
İhbar olduğu takdirde biz gelip denetliyoruz. dediler. O hâlde ben
size ihbar ediyorum, her akşam da bu ihbarımı yeniliyorum, bunu
kontrol edin, dedim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bulut.
Gündem
dışı üçüncü söz, 29 Mart yerel seçimleri ve güvenlik
hakkında söz isteyen Mersin Milletvekili Behiç Çelike aittir.
Buyurun
Sayın Çelik. (MHP sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI (Devam)
3.- Mersin Milletvekili Behiç Çelikin, 29 Mart 2009
mahallî idare seçimleri ve seçim güvenliğine ilişkin gündem
dışı konuşması
BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 29
Mart 2009 mahallî idare seçimleri ve seçim güvenliği hususunda gündem
dışı söz almış bulunmaktayım. Bu münasebetle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Yaşadığımız
bu son seçim, bize, ülkemiz için geleceğe daha karamsar bakmamıza
âdeta onlarca gerekçe sunmaktadır. Bu ülke bizim. Temeli ahlaki
değerlerden, faziletten yoksun bir zihniyetin yurdun dört bir yanını
kasıp kavurduğu bir ortamda, seçimi kazandığın
değil, nasıl kazandığın sorgulanmaya başlar.
İşte o an kaostur. Maalesef Türkiye kaosa sürüklenmiştir.
Umudunu kaybetmiş kitleler, dağılan aileler,
hırsızlıklar, kapkaç ve soygunlar, gerilen sinirler, artan
adaletsizlikler, çöken maneviyat, hep bu zihniyetin ve doğurduğu
kaosun ürünleridir. Seçim döneminde yaşananlar, demokrasiyi değil
otokrasiyi, ahlak ve maneviyatı değil menfaatperestliği,
geleceği değil istikbali tüketmeyi, mutluluk ve umudu değil karamsarlık
ve endişeyi üretmiştir.
Anayasamızın
2nci maddesi Türkiye Cumhuriyetinin niteliklerinden biri olarak demokratik
devleti belirtmiştir. Demokratik devlette öncelikle organların özgür
ve dürüst seçimlerle oluşması gerekir. Örgütlenme özgürlüğünün tam
olmasını gerektirir. Üçüncü olarak, iktidarda olmayanların yani
muhalefetin hukukunun korunması gerekir. Dördüncü olarak da seçimin
iktidar ve muhalefet için eşit yarış hâlinde geçmesi gerekir.
Acaba iktidar partisi bu ilkelerin geliştirilmesine ne gibi
katkılarda bulundu? Bunu sorguladığımız zaman:
Bir: Seçim
rüşveti yaygınlaştı. Önceki seçimlerde 200 gram kahve ile
başlayan dağıtım, altından beyaz eşyaya,
gıdaya, kömüre, nakde kadar terfi etti.
İkinci
olarak: İş vaadi rüşveti yaygınlaştı. Seçim döneminde
iş talep formları dağıtıldı. Bazı küçük
ilçelerde dahi binlerce form doldurtuldu.
Üçüncü olarak:
Beytülmale (devlet malına) ihanet edildi. Devletin tüm araçları,
uçakları, imkânları kullanıldı. Belediyeler, özel idareler,
valilik ve kaymakamlıklar, yatırımcı kuruluşlar,
TOKİ alabildiğine istismar edildi. Sosyal yardımlaşma
dayanışma vakıfları ve birliklerin imkânları iktidar
partisi için kullanıldı. Millî Eğitim Bakanlığından
fakir öğrencilere kırtasiye yardımı adı altında
trilyonlar dağıtıldı.
Dört: Tehditler
savruldu. Memurlar tehdit edildi, seçmen tehdit edildi. Çalışanlar
zorla mitinge götürüldü.
Beşinci
olarak: Devlet bütçesinin ödenekleri serbest bırakıldı. Mali
disiplin rafa kaldırıldı.
Altıncı:
Sivil toplum kuruluşları ve medya tehdit edildi. Eleştirilere
asla tahammül edilmedi, yandaş medya yoluyla saldırılar
sürdürüldü.
Yedinci olarak:
Yalan haber ve şantajlar üretilerek toplum gerildi. Muhalefete kendini
anlatma hakkı dahi tanınmadı, kısıtlandı.
Sekizinci olarak:
Etkili kişi ve örgütlere baskılar yapıldı ve iktidara
destek zorlamaları getirildi.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tüm bunların yanında seçim
güvenliği başlı başına bir sorun olarak
karşımıza çıkmaktadır. Gelecek seçimler için
şimdiden tedbir almamız gereken en önemli husus olduğunu ifade
etmek istiyorum. Seçmenlerin güvenli ortamda, özgürce oy
kullanmalarının sağlanmasından başka partilerin
oylarına halel gelmemesi, sandık güvenliğinin
tamamıyla sağlanması
fevkalade önem arz etmektedir. Ne yazık ki AKP İktidarı, daha
baştan seçmen sayısında dahi tartışmalara zemin
hazırlamış, kuşkulara sebebiyet vermiştir. Güvenlik
güçlerinin ve seçim kurullarının tarafsız ve adil
çalışmalarını sağlayacak ilave yasal
değişiklikler bu seçim vesilesiyle bir kez daha kendini
göstermiştir.
Değerli
milletvekilleri, AKP ile diğer partiler arasında seçimin
finansmanı, devlet imkânlarının kullanımı, yetkinin
kötüye kullanımı, konusu suç teşkil eden her türlü faaliyetlere
baktığımızda büyük bir fark olduğu ortadadır.
AKPnin kullandığı bu gayriahlaki ve orantısız güç,
hırsla ve acımasızca seçmene yönelmekte, seçmeni
boğmaktadır. Tüm yandaş güçlerini de yanına alarak maddiyatla
bütünleşik saldırı halk üzerinde etkisini göstererek devlete ve
demokrasiye, politikacılara, devlet adamlarına ve bürokratlara inanç
ve güven duygusunu yok etmekte, yozlaşma kültürünü yerleştirmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
BEHİÇ
ÇELİK (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bunun ne hukukla
ne ahlakla ne dinle ne de
vatanseverlikle bir ilgisi vardır. Devlet ve toplum düzeninin
meşruiyeti sarsılırsa altında öncelikle AKP
İktidarının kalacağı iyi bilinmelidir.
Yüksek
sağduyu ve arifane sezgilere sahip büyük Türk milleti, her türlü blokaja
ve engellemelere rağmen iktidar partisini yüzde 38ler düzeyine çekmeyi
başarmıştır. Bu oranın daha da düşmesi
gerektiğini burada ifade etmek istiyorum.
MHP olarak
kurmuş olduğumuz Kamu Görevlileri İzleme ve Gözleme Kurulu seçim
dönemini dikkatle takip etmiştir. Bizim artık bir
ihtiyacımız var: Bir an önce siyasi etik yasası
çıkarılsın ve dokunulmazlıklar kaldırılsın.
Teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çelik.
Gündeme
geçiyoruz.
Sözlü soru
önergesinin geri alınmasına dair bir tezkere vardır, okutuyorum:
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) ÖNERGELER
1.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüzün
(6/1280) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına
ilişkin önergesi (4/128)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin Sözlü
Sorular Kısmının 494. sırasında yer alan (6/1280) esas
numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.
Gereğini
saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
BAŞKAN
Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada
yer alan, Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme
İdaresi Başkanlığı Kurulması Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Küçük
ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme
İdaresi Başkanlığı Kurulması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(1/675) (S. Sayısı: 330) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Geçen
birleşimde 5inci madde üzerinde CHP Grubu adına konuşma
yapılmıştı.
Şimdi söz
sırası, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Bursa
Milletvekili Sayın Necati Özensoya aittir.
Buyurun
Sayın Özensoy. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme
İdaresi Başkanlığı Kurulması Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı hakkında, 5inci madde üzerine Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Yine, 1
şehit, 1 yaralımız var. Ben şehidimize Allahtan rahmet,
yaralımıza da acil şifalar diliyorum.
5inci madde,
3624 sayılı Kanunun 4üncü maddesine aşağıdaki
bentleri ekliyor, iki bent ekliyor:
Girişimcilik
kültürünün ve ortamının geliştirilmesi ve
yaygınlaştırılması için gerekli tedbirleri almak, bu
kapsamda girişimleri ve girişimcileri desteklemek. Tabii ki
işsizliğin yüzde 15,5a ulaştığı, yani dünya
rekoru kırdığımız bugünlerde, işsizlikte dünya
2ncisi olduğumuz bugünlerde önemli bir fıkra diye düşünüyorum.
Bu konuda özellikle KOSGEBin, Hükûmetin bu girişimcilere destek konusunda
çalışmalar yaparken bu işsizlerin büyük bir bölümünün üniversite
mezunu olduğunu da düşünerek, artık ebeveynlerin
öğrencileri üniversiteye hazırlarken Oğlum daha kolay hangi
fakülteye girerse işe girer? sıkıntılarını bir
kenara bırakıp girişimcilik ruhunun da özellikle gençlere
yönelik burada teşvik edilmesinde fayda var diye düşünüyorum.
Yine, eklenmesi
istenen (k) maddesinde İşletmeler arası işbirliğini
geliştirmek, yerli veya yabancı sermaye katkısı ile
gerçekleştirilecek ortak yatırımların
oluşturulmasını ve
yaygınlaştırılmasını desteklemek, yatırım
ortamının iyileştirilmesi için gerekli tedbirleri almak ve
destekleri sağlamak. deniyor. Tabii, burada dikkati çeken özellikle
yabancı sermaye katkısı ile gerçekleştirilecek
ortaklıkları desteklemek noktasında. KOSGEB bütün yerli sanayici
ve işletmelerin sıkıntılarını halletti, tabii
sıra oraya geldi, zannediyorum bunun için bu madde konmuş. Ama her
şeye rağmen bu konuda eğer destek verilecekse, ihracata yönelik
işletmeler oluşturulacaksa bu desteklerin verilmesinde fayda var.
Yine bu kanunun
aslına bakarsanız hedef kitleyi çoğalttığı ifade
ediliyor ama biraz da KOSGEBin asıl kuruluş amacından
çıkarılarak sanayi kelimesinin değiştirilip
işletmeler yapılmasıyla birlikte ticaret yapanlara, hizmet
sektörüne de destek olunması noktasında, önümüzdeki günlerde
KOSGEBin çalışmaları devam edecek diye düşünüyorum. Bu
konuda da eğer destek verilecekse ticaret yapanlara ve hizmet sektörüne,
biraz da entegrasyonu düşünülmeli, entegre işletmelerin
oluşturulması için teşvikler verilmeli. Artık, rekabetin
çok ciddi anlamda arttığı günümüzde eğer entegre tesisler
çoğalırsa, bu tesisler bazı bantlarında,
kuruluşlarındaki o bazı kârlarından vazgeçerek
hayatiyetlerini daha fazla devam ettirme şanslarını bulurlar
diye düşünüyorum.
(x)
330 S. Sayılı Basmayazı 25/2/2009 tarihli 62nci Birleşim
Tutanağına eklidir.
Tabii, biraz önce
ifade ettiğim gibi, KOSGEB Kanununun değiştirilmesiyle
alakalı elbette eleştirilecek bazı konular var. Sanayiciden
ziyade ticaret ve hizmet sektörüne yönelik birtakım desteklerin
oluşması için bu Kanunda özellikle değişiklikler
yapılmış ama daha önce de ben ifade etmeye
çalıştım, sanayiciler özellikle işletmelerini kurarken
ciddi anlamda amortisman kaybını da göze alarak makinelere
yatırım yapıyorlar. Dolayısıyla, en fazla
ihtiyacı olanların da bunlar olduğunu düşünüyorum.
Bir de bu KOSGEB
Kanunu, KOSGEBin kuruluş amacının aslında küçük-orta
sanayi işletmelerinin payını ve etkinliğini artırmak,
rekabet güçlerini ve düzeylerini yükseltmek, sanayideki entegrasyonu ekonomik
gelişmelere uygun bir biçimde gerçekleştirmek amacıyla
kurulmuş bir kuruluş kanunu olmasına rağmen KOSGEB giderek
bir kredi kuruluşuna dönüştürülmeye çalışılıyor.
Oysa kredi kuruluşlarından eğer destekler verilecekse, biraz
sonra ifade edeceğim
Sayın Bakan da yaptıklarını,
yapacaklarını burada ifade ederken 2008 yılındaki
kredilerinin artırıldığından ve 2009 yılında
da yine kredi miktarlarının çok fazla arttığından,
geçmişle kıyaslandığında daha iyi yerlere
gelindiğinden bahsediyor. Oysa
KOSGEB bir kredi
kuruluşu değil, kredi
desteği olacaksa TESKOMB
var, Eximbank var. Eğer kredilerle desteklenecekse buralardan
desteklenmesi gerekir diye düşünüyorum.
Yine bu
Kanundaki değişiklikteki föyden, oradaki tablodan bir konuya da
dikkat çekmek istiyorum: KOSGEBin, biraz önce ifade ettiğim gibi, giderek
kredi kuruluşu hâline gelmesi, bu tabloda da belli oluyor.
Yönetmelik
desteklerine baktığımızda, 2004 yılında 140
milyonluk desteğin 103 milyonu yönetmelik desteğiyken, yani
danışmanlık, eğitim, bilişim, teknoloji
geliştirme, kalite geliştirme, pazar araştırma,
uluslararası iş birliğini geliştirme, bölgesel
kalkınma destekleri ve girişimciliği geliştirme
destekleriyken, 2005 yılında 92 milyonda 43 milyona düşmüş,
2006 yılında 30 milyonda 18 milyona düşmüş, 2007
yıllında 190 milyon toplam destekte 15 milyona düşmüş, 2008
yılında da maalesef 203 milyonda sadece 20 milyon yönetmelik
desteklerine
Yani, KOSGEBin yapması gereken asıl destekler giderek
azalmış, bu desteklerin içerisindeki pay giderek azalmış,
KOSGEB maalesef kredi veren bir kuruluş hâline dönüşmeye
başlamış.
Dolayısıyla,
KOSGEBi bu anlamda yapılan bu değişiklikle, asıl
amacından uzaklaştırmamak adına, daha sanayiyi ve
işletmeleri geliştirici, entegrasyonu zorlayıcı
birtakım desteklerle yürütmenin daha faydalı olacağı
inancındayız. Eğer KOBİlere destek verilecekse, öncelikle
bir an önce yapılması gereken, büyük mağazalarla ilgili
düzenlemeyi kanunlaştırmak olmalı. Burada yine Sayın
Bakanın, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının Mart 2009da
bizlere gönderdiği Neler yaptık? noktasındaki o
kitapçıkta Bakanlığa gönderildiği ifade ediliyor.
Biz, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubunda Sayın eski Bakan Kenan Tanrıkulunun
hazırladığı büyük mağazalarla ilgili düzenlemeyi,
Genel Kurula getirdik ama maalesef reddedildi. Ben şimdi buradan sormak
istiyorum. Burada, iktidar partisi yetkililerinin, bu Meclise gelen, Mecliste
gündeme alınması istenen bu kanunu zahmet edip okumadıkları
kanaatindeyim ve Bakanlıktan gelecek, oluşan -ki inşallah gelir-
geldiğinde de bu kanunun çok farklı olmayacağı kanaatindeyim.
Onun için, bu kanunun da KOBİlere destek vermek adına bir an önce
Meclise, gündeme getirilmesinde fayda var diye düşünüyorum.
2007
yılında, 2008 bütçesi yapılırken ben KOSGEBle ilgili
bütçede konuşmuştum, daha o zaman büyük mağazalarla ilgili
kanunun çıkarılması gerektiğini ifade etmiştim. Yine,
Bursada o günlerde kurulması planlanan büyük bir hipermarketin,
IKEAnın çalışmalarının
başladığını, Bursadaki, İnegöldeki mobilya
sektörünün bu konuda ciddi anlamda yaralar alacağını o zaman
ifade etmiştim. Tabii, bu geçen zaman zarfı içerisinde maalesef o
IKEA hızla, santral garajının hemen yanına, 90 dönüm
üzerine kurularak Bursada, ithal mallarla, Bursalılara ve
dışarıdan gelenlere İstanbuldan sonra ikinci
mağazasını açtı. Şu anda, Bursadaki
mobilyacıların durumunu, lütfen, giderseniz bir sorun
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, buyurun.
NECATİ
ÖZENSOY (Devamla) Teşekkür ederim.
ne durumda
olduklarını bizzat görün ama şunun da altını çizeyim:
Maalesef, artık, sanayicilerimiz, iş adamlarımız korkar
duruma geldiler, muhalif birtakım şeyler söylemekten çekinir duruma
geldiler. Bunu buradan Sayın Bakana da ifade etmek istiyorum. Biz
gittiğimizde, bazı şikâyetlerimizi,
sıkıntılarımızı anlatmaya
kalktığımızda, ya işte, Sayın Sinan Aygün gibi
Ergenekondan yargılanabiliriz ya da ertesi gün, birkaç gün sonra
kapımıza gelen vergi memurlarıyla
uğraşırız. endişeleriyle, artık,
sıkıntılarını dile getiremez hâle geldiler. İnşallah,
ümidimdir -Sayın Bakanın da eski sanayici olması hasebiyle,
birçoğuyla da arkadaş olması hasebiyle- yapılan
toplantılarda kürsülerden ifade edemediklerini özel
toplantılarında Sayın Bakana bir şekilde
bildiriyorlardır. Sayın Bakanın da sanayicilerin ve
kuruluşların iyileşmesi için çaba göstereceğine
inanıyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Özensoy.
Şahıslar
adına madde üzerinde ilk söz Tekirdağ Milletvekili Sayın Enis
Tütüncüye aittir.
Buyurun
Sayın Tütüncü. (CHP sıralarından alkışlar)
ENİS TÜTÜNCÜ
(Tekirdağ) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Görüştüğümüz
yasa tasarısının 5inci maddesi üzerine şahsım
adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi sevgiyle, saygıyla
selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu 5inci madde ile KOSGEB iki yeni
görev, iki yeni işlev yükleniyor, bu açıdan son derece önemli.
Hangisi önemli değil ki, bütün maddeleri önemli, bizatihi yasanın
kendisi çok önemli. Bu görevlerden bir tanesi, girişimcilik kültürünü ve
ortamını ve yaygınlaştırılmasını
desteklemek. İkinci görevi ise, işletmeler arası iş
birliğinin geliştirilmesi, yerli veya yabancı sermaye
katkısıyla gerçekleştirilecek ortak yatırımların
oluşturulması ve yaygınlaştırılmasının
desteklenmesi son derece önemli. İşte, bu noktada, yani hem bu
yasanın amacına ulaşılması açısından hem de
bizatihi bu maddenin içeriği açısından, burada
araştırma-geliştirme ve yenilikçilik ile organize sanayi bölgesi
ve küçük sanayi sitelerinin yaşamsal önemine dikkatlerinizi çekmek ve bu
alanlarda ortaya çıkan sorunları dikkatinize sunmak ve zamanın
elverdiği ölçüde çözüm önerilerini size sunmak. Bu amaçla aslında söz
aldım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ülkelerin bilim, teknoloji ve
yenilik kapasitesi, yenilik yeteneği özellikle küreselleşme sürecinin
hız kazanmasıyla birlikte stratejik bir konuma gelmiştir. Bu,
hem sanayilerin ve ülkelerin rekabet üstünlüğü açısından
önemlidir hem de hızlı, sağlıklı, dengeli bir
sosyoekonomik gelişmenin sağlanması açısından
yaşamsal önemlidir.
Şimdi,
burada Türkiyeye baktığımızda, Türkiye'nin
araştırma-geliştirme ve yenilikçilik çabaları
açısından son derece geri planda kaldığını
üzülerek görüyoruz. Rakamlara fazla boğmadan kısaca bir iki örnek
vereyim. Türkiyede araştırma-geliştirme harcamalarının
gayrisafi millî hasılaya oranı -2006
yılı için söylüyorum- binde 76, oysa OECD ülkelerinin
ortalaması yüzde 2,26. Yani OECD ülkelerinden 2 kat daha düşük bu
alana, araştırma-geliştirme alanlarına millî gelirin
oranı olarak kaynak aktarabiliyoruz.
Başka bir
gösterge, ARGE personeli sayısının toplam iş gücüne
oranı. Burada çok daha büyük bir
sıkıntıyla karşı karşıyayız;
binde 43, Avrupa Birliği ortalaması yüzde 1,5 dolayında. Burada
da 2 katın üstünde ne yazık ki geriden gelmekteyiz.
Ne yapmak
lazım? Özellikle devletin, üniversiteler ve diğer araştırma
kurumları dâhil, daha fazla sorumluluk üstlenmesi gerekiyor. İki,
Araştırma Geliştirme Faaliyetini Teşvik Yasasına ki
2008 Martında çıkarıldı- daha fazla işlerlik
kazandırmak gerekiyor ve uygulamadaki tıkanıklıkları
gidermek amacıyla gerekir ise bu Yasada çok acilen yeni değişikliklerin
yapılması gerekiyor.
Organize sanayi
bölgeleri ile küçük sanayi sitelerine gelince Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; burada da çok büyük bir sıkıntı
var. Tamamlanan organize sanayi bölgesi parsellerinin yüzde 80i şu an
için tahsis edilmiş durumda ancak buralardaki tahsislerden yüzde 60ı
üretime geçebilmiş. Öte yandan, bazı organize sanayi bölgelerinde
doluluk oranları son derece düşük, bazıları ise boş
bir şekilde, atıl bir şekilde duruyor. Size bu konuda yöremden
bir örnek vermek istiyorum: Malkara ve Hayrabolu organize sanayi bölgeleri;
şu anda hiçbir tüten fabrika bacasına sahip değillerdir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
ENİS TÜTÜNCÜ
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan, bir dakikada
toplayacağım.
Sayın
Başkan, konunun daha iyi anlaşılabilmesi için, örneğin
Malkarada, Malkara Organize Sanayi Bölgesinde 68 parsel var. Bu 68 parselden
27 tanesi satılmıştı -ki satış sözleşmesinde
bir yıl içinde yatırıma başlanacaktı, üç yıl
içinde yatırım üretime, üretim aşamasına getirilecek idi-
ne yazık ki 15 tanesi şu an için geri iade etti sözleşmeye
rağmen ve 12si de iade etme aşamasına geldi. Yani 68 parselde
bir tek dahi fabrika bacası tütmüyor. Aynı şey Hayrabolu için
söz konusudur.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ne yapmak gerekiyor bu
bağlamda? Bazı organize sanayi bölgelerini sektörel ihtisas organize
sanayi bölgelerine döndürmeliyiz, bazılarını özel endüstri
bölgelerine dönüştürmeliyiz ve yeni organize sanayi bölgeleri için ise
yatırım kararı verilmeden önce mutlaka bölgesel bazda doluluk
oranlarına dikkat etmeliyiz.
Teşekkür
ederim, saygılar sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tütüncü.
Şahıslar
adına ikinci söz Van Milletvekili Sayın Kayhan Türkmenoğluna
aittir.
Buyurun
Sayın Türkmenoğlu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Van) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
KOSGEB Kanununda değişiklik yapılmasına dair
tasarının 5inci maddesi üzerine şahsım adına söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyeti saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, bilindiği gibi ülkemizin, ülkelerin gelişmesinde en
önemli faktör sanayidir. Hiç şüphesiz ki sanayimiz önemlidir ama ülkemizin
coğrafyasına baktığımızda Türkiye çok müthiş
bir coğrafyaya sahiptir, bir tarafta sanayi adına gelişmeler
sürdürülürken diğer tarafta turizm alanında gelişmelerimizi
sürdürmeliyiz, hizmet sektöründe de var olmalıyız, turizmde de var
olmalıyız, sanayi sektöründe de var olmalıyız.
Şimdi,
Türkiyede özellikle sanayi sektörüne baktığımızda
KOBİler çok büyük önem arz eden bir konu. Aşağı
yukarı, işletmelerimizin yüzde 98e yakını KOBİdir.
KOBİnin istihdam yapısına baktığımızda da
özellikle Türkiyedeki istihdamın yüzde 76sını KOBİler
oluşturuyor, yatırımların yüzde 56sını da
KOBİler oluşturuyor, katma değerin yüzde 38ini, ihracatın
yüzde 16sını.
Şimdi, biz
bu KOBİ tesislerimizin gelişmesi için, genişlemesi için, yeri,
zamanı geldiği takdirde elbette ki adımlar atmalıyız.
Bugün de küçük, orta boy işletmeler, sanayi sektörümüzün ilerlediği
dönemlerden sonra harekete geçen ve 1990 yılında kurulan, bugüne
kadar birçok çalışmayı sergileyen, özellikle KOBİlerimize,
sanayimize destek veren çok müstesna bir kurumumuzdur KOSGEB. Ancak, KOSGEBi
bir şekilde anlatırken, ifade ederken, KOSGEBin
başarılarını da anlatmamız gerekiyor. KOSGEB bugün 35
tane işletme geliştirme merkeziyle, KOSGEB 20 tane teknoloji
geliştirme merkeziyle, KOSGEB 55 tane hizmet merkeziyle ülkemize hizmet
vermektedir.
Şimdi,
KOSGEBi değerlendirdiğimizde bakıyoruz ki özellikle son
beş yıla ben dikkat çekmek istiyorum. Bakın, 2002
yılında, KOSGEBin sanayicimize sağlamış olduğu
kredi hacmi 150 milyon TLdir. 2003 ile 2006 arasında KOSGEBin
sanayicimize, özellikle imalatçımıza sağladığı
kredi hacmi 1 milyar YTLdir. Bakın, 2007-2008 -özellikle bunu vurgulamak
istiyorum- arasında da KOSGEB 3 milyar Türk lirası kredi hacmi
sağlamış imalatçımıza; toplam 4 milyara yakın
kredi hacmi sağlamış. 150 milyon nerede, 4 milyar nerede?
Bazı şeyleri değerlendirirken haksızlık da
yapmamamız gerekiyor.
Şimdi,
KOSGEB sadece 2007 yılında, aşağı yukarı 14.500
firmaya eğitim danışmanlığı yapmış.
KOSGEB 11 bin firmaya ihracat desteği vermiş. Buna bakıyoruz,
buradaki arkadaşlarımıza biz saygı duyuyoruz, ama mesele
üzüm yemek mi, bağcıyı dövmek mi?
Şimdi, bazen
arkadaşlarımız çıkıyor, Türk sanayisine, Türk
girişimcisine, Türk iş adamına bence burada haksızlık
yapılıyor. İnsanları
-bakın, sermaye ürkektir, kırılgandır- bizim
sanayicimizi, iş adamımızı, girişimcimizi üzmememiz
lazım, onu motive etmemiz lazım. Şu kürsüye çıkıp da
işte, Şu kadar iş yeri kapatıldı, şu kadar kriz
var
Bunlar sadece ve sadece kriz tellallığıdır,
başka bir şey değil değerli arkadaşlar. (CHP ve MHP
sıralarından gürültüler)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Çok ayıp, çok ayıp!
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) Müsaade edin, müsaade edin
Bakın
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Gerçekleri söylemekten niye çekiniyorsun? Çok
ayıp!
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) Hemen söylüyorum: 29 bin tane
(CHP ve MHP
sıralarından gürültüler)
Değerli
arkadaşlarım, müsaade ederseniz
29 bin tane
işletme kapanmış. diyorlar.
OKTAY VURAL
(İzmir) 1 milyon ocak söndü.
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) Bak, rakam burada, 29 bin tane işletme kapatılmış.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakanım, hiç kimse tellallık
yapmıyor. Müdahale edin.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) E peki, 86 bin tane de işletme
açılmış. Bunu niye söylemiyorsunuz?
Bakın, 2006
yılında ülkemizde 34 bin tane işletme
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) İşsizlik oranını siz
açıklıyorsunuz ya!
ÜMİT
ŞAFAK (İstanbul) Aç bıraktınız bizi, aç!
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) Yahu, ben bir şey söyleyeyim mi?
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) Şimdi, bakın, müsaade edin. Şimdi,
34 bin
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Hiçbir milletvekili tellallık yapmaz, geri
alsın lütfen!
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) Müsaade et Mevlüt Ağabey.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Hayır, hiçbir milletvekili tellallık
yapmaz. Ayıp, ayıp!
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) Yahu, ben hepsini açıklarım size.
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu, lütfen! Ne dediğinizi anlamıyorum sizin.
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) 34 bin işletme kapatıldı.
diyorsunuz
OKTAY VURAL
(İzmir) 1 milyon işsiz, 1 milyon!
BAŞKAN
Hatip konuşsun. İtirazınız
varsa söylersiniz.
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla)
ama 106 bin tane de işletme
açılmış.
Değerli
arkadaşlarım, bakın, kriz
(CHP ve MHP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN
Lahavle! Hiçbirinizi duymuyorum.
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) Kriz nerede var biliyor musunuz? Bakın, kriz
nerede var?
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Kriz sizin kafanızda var!
ÜMİT
ŞAFAK (İstanbul) Kriz kafanızda var, kafanızda!
CANAN ARITMAN
(İzmir) Sözünü geri alsın!
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Genel Kurula konuş.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, kimseye tellal diyemez
Sayın Hatip! Geri alsın lütfen!
BAŞKAN Bir
dakika
Bitirsin.
KAYHAN TÜRKMENOĞLU
(Devamla) Şimdi, değerli arkadaşlarım, bakın, kriz
ülkemizin tabii ki önemsediği bir konudur ama krizin kesinlikle
dış kaynaklı olduğunu bilmeniz gerekiyor.
Bakın, biz
geçenlerde bir açıklama yaptık, özel tüketim vergisi ve KDV vergisini
indirdik değerli arkadaşlarım.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Ne oldu?
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) Türkiyede otomotiv sektöründe iç piyasada
müthiş bir canlanma oldu. Bugün ithal gelen bütün otolara bakın,
şu anda mağazalarda otomotiv satışında araç
bulamıyorlar ki araç satsınlar.
Şimdi,
Türkiyede eğer buradaki otomotiv sektörümüz dışarıya mal
satamıyorsa dışarıda da sorun vardır,
dışarıda. Bizim ihracatımız, yani otomotiv sektörünün
dışarıda sorunu var.
OKTAY VURAL
(İzmir) İçeride var, içeride.
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) Dışarıya biz eğer mal
satamıyorsak iç piyasada da bir daralma olacaktır. Bunun için gerekli
olan tedbirler alınıyor, gerekli olan çalışmalar
yapılıyor. Önemli olan burada girişimcimizi,
müteşebbisimizi, iş adamımızı motive etmektir, motive.
Bakın, ben
bir iş adamıyım. Burada
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Türkmenoğlu.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Lütfen geri alsın sözünü!
CANAN ARITMAN
(İzmir) Ayıp, ayıp!
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Pazar bulamıyorsun, pazar!
BAŞKAN El
birliğiyle bağırırsanız hiç kimsenin ne
söylediğini anlamam.
Sayın
Aslanoğlu, ne diyorsunuz siz?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, Hatip burada hitap eden
arkadaşlara tellal dedi. Tellal kelimesini geri alması
lazım.
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) Sayın Başkan, bitireceğim. (AK
PARTİ sıralarından Ek süre verin. sesleri)
BAŞKAN
Niye ek süre canım? Verdim ben onun bir dakikalık ek süresini.
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) Sayın Başkan, sözümü bitireceğim.
BAŞKAN
Hayır, ben size bir dakika verdim. (CHP ve MHP sıralarından
gürültüler)
Şimdi, böyle
her bir ağızdan
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) Evet,
değerli arkadaşlarım, KOSGEB Yasasının
hayırlı olmasını temenni ediyorum. Yüce heyeti
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Türkmenoğlu.
Siz ne
diyorsunuz?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkanım, burada hitap eden
milletvekillerine Sayın Hatip tellal kelimesini
Bu Mecliste kimse tellal
değildir. Lütfen geri alsın sözünü!
BAŞKAN
Tamam, tutanaklara geçti Sayın Aslanoğlu. Hiçbir milletvekili tellal
değildir, tamam, anladık fakat bir ağızdan burada
konuşan bir hatibe itiraz etmenin, o gürültüyü çıkarmanın
kimseye bir faydası yok. Yanlış bir şey söyleniyorsa
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, geri almıyor. Geri
alsın.
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Van) Ya, neyi geri alacağım?
CANAN ARITMAN
(İzmir) Meclise saygılı olacak!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Mecliste kim tellal ya? Kim tellal? Kim tellal
burada? Her çıkan tellallık yapıyor. diyorsun. Kim tellal ya?
ZEKERİYA
AKINCI (Ankara) Sayın Başkan, tellal lafına itiraz
etmeyeceğiz de neye itiraz edeceğiz?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Her çıkan tellallık yapıyor.
diyorsun.
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Van) Yahu, kendiniz
BAŞKAN
İyi ettiniz, sağ olun,
teşekkür ederim, gayet güzel oldu! Hadi buyurun kavgaya! (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bir kere, arkadaşımıza
söyledim ayrıca da şimdi birbirimizi
Gerçekten bu konular üzerinde
konuşamaya başlarsak felaket tellalı diye bir kavram söz
konusudur, doğru mu? Bir atasözü mevcuttur, bir söz mevcuttur. Hakaret edildi
diye bir bakış açısıyla Sayın Aslanoğlunu ben
dinledim, böyle bir şey yokturu da söyledik. Arkadaşımız da
tamam dedi. Sizin de söyledikleriniz kayıtlara geçti ama bunun ötesinde
birbirimize bağırmanın bir anlamı yok. Sonuçta
GÜROL ERGİN
(Muğla) O zaman benim söylediğim de kayıtlara geçsin. O
arkadaş da kafasını kuma gömüyor, kuma!
BAŞKAN
Tamam sizinki de geçti Hocam, tamamdır.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Sayın Başkan, Hatip tellal deyinceye kadar
Mecliste hiç gürültü yoktu, kimse sataşmıyordu, laf da
atmıyordu. Hatip tellal deyince tabii buradan cevap almak
BAŞKAN
Bakın şimdi felaket tellalı başka bir şey tellal
başka bir şey. Yani
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Aynaya baksın!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan bu kürsüye çıkanlar
dedi, bu kürsüye çıkanlar dedi.
BAŞKAN
Evet, tamam
Peki, ne yapalım Sayın Aslanoğlu?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Geri alsın, geri!
BAŞKAN Ne
yapalım?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Burada kimse tellal değildir.
BAŞKAN Ee
tamam, dedik. Arkadaş da aldı sözünü geri.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Almadı
Almadı
BAŞKAN
Hayır, tamam, ben onu kastetmedim. dedi. Kayıtlara da
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Almadı
Almadı geriye.
BAŞKAN
Peki, ne yapalım şimdi?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Geri
alsın.
BAŞKAN
Niye uzatıyorsunuz?
CANAN ARITMAN
(İzmir) Efendim davet edin kürsüye
BAŞKAN
Davet etmiyorum Sayın Arıtman. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Evet, soru-cevap
işlemine geçiyorum.
Sayın
Ağyüz
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
ENİS TÜTÜNCÜ
(Tekirdağ) Efendim, önerge var.
BAŞKAN
Önerge sonra okunur.
ENİS TÜTÜNCÜ
(Tekirdağ) Pardon
BAŞKAN
Herkes birinci sınıf hukukçu burada, hadi bakalım.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Sayın Başkanım, siz daha çok
kızıyorsunuz yani. Hatip kızmıyor siz daha çok
kızıyorsunuz, çok teşekkür ederiz.
Sayın
Bakanım, TÜİK açıkladı, OECDde işsizlikte birinci
sıradayız. İşsizlik oranı yüzde 15,5. Esnaf
sıkıntıda, sicil affı yeterli boyutta uygulanmadı.
Kimse gittiği bankadan sicil affının sonucunu olumlu olarak
alamıyor. Çıkarılan vergi affı taksitlerini ödeyemiyor ve
seçim gezisinde gördük, esnaf artık çay ocağından borca çay
içiyor, berbere aylık ödemek üzere tıraş oluyor ve burada
çıkılıyor Bunlar kriz tellallığı. deniyor.
Çiftçilerimiz sulama suyu elektrik borcu altında eziliyor. Bunlara çare
bulmak gerekirken hep beraber Sen tellalsın, sen tellal değilsin.
tartışması içerisine sokuluyor.
Sayın
Bakanım, sizin açıkladığınız bir teşvik olayı
var. Sizden önce yapılan teşvik uygulamasına yanlış
dediniz ama iki yıl geçti. Şimdi bölgesel ve sektörel teşvik
sistemine odaklandık. deniyor. Bu ne zaman çıkacak? Gaziantep
yandı bitti. Önce teşviksiz bıraktınız çevresiyle
öldü, şimdi de seçimden beri diyorsunuz ki Bölgesel ve sektörel
teşvik çıkacak. Ne zaman çıkacak Sayın Başkanım?
Ne zaman çıkacak Sayın Bakanım? Gaziantep ne zaman rahatlayacak,
Kahramanmaraş ne zaman rahatlayacak? Bunları bilmek istiyoruz, bu
sorularımıza cevap almak istiyoruz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN -
Sayın Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakan,
ekonomik kriz nedeniyle iş yerini kapatmak zorunda kalan bazı
işverenleri Sayın Başbakanın seçim mitinglerinde
Beceriksiz yöneticiler olarak tanımladığı sizler, bizler
ve tüm kamuoyu tarafından yakından bilinmektedir. Acaba son bir
yılda kaç işletmemiz kapanmıştır? Kapanan bu iş
yerlerinin ne kadarı yönetici beceriksizliği gerekçesiyle son bir
yılda yeni açılmış ve hemen kapanmıştır?
Devletin resmî verileri, devletin en tepe yöneticisi olan Sayın
Başbakanın bu ifadesini doğrulamakta mıdır?
Değilse başarılı yöneticilerimize karşı
söylenmiş olan bu söylem bir haksızlık değil midir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Taner
RECEP TANER
(Aydın) Sayın Bakan, ekonomik kriz gerekçesiyle uygulanmakta olan
KDV, ÖTV indirimleri gerçekten fiyatlarda bir indirim yaptı mı, yoksa
zam olarak vatandaşa geri mi döndü? Bu ÖTV ve KDV indirimlerinin
amacına uygun olarak yapılıp yapılmadığını
denetleyen bir mekanizma var mıdır, varsa neresidir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Doğru
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanımıza sormak istiyorum: Ekonomik krizden en çok etkilenenler
esnaf ve sanatkârlar olmuştur. Ancak esnaf ve sanatkârlardan emeklilik
döneminde faaliyete devam edenlerden sosyal güvenlik destek primi adı
altında kesinti yapılmaktadır. Bu da büyük şikâyetlere
sebep olmaktadır. Bu konuda, bu tür konuyla ilgili olarak bir şeyler
yapılabilir mi? Bunu kamuoyu bekliyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Sayın Tankut
YILMAZ TANKUT
(Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakan,
Sayın Ağyüzün de ifade ettiği gibi dün açıklanan ve
Türkiye tarihinde bir rekora imza atan, yüzde 15,5 olarak gerçekleşen
işsizlik oranıyla, resmî rakamlarla 3 milyon 650 bin
insanımız işsiz kalmıştır. Başka bir
ifadeyle, her 3 gencimizden 1 tanesi şu anda işsizdir. Bu tasarı
şayet kanunlaştığı takdirde, açıklanan ve
gerçekleşen işsizlik oranını aşağıya çekme
konusunda herhangi bir katkısı olacak mıdır?
KOSGEB
desteklerinin dışında bugün bir felaket hâline gelen
işsizlikle mücadele etmek için, özellikle de sanayi sektörümüzü ayağa
kaldırabilmek için Hükûmet olarak, acil olarak başka hangi önlemleri
almayı düşünüyorsunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Nalcı
KEMALETTİN
NALCI (Tekirdağ) Evet, teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın
Bakanım, ben Sayın Işıkın sorusuna yakın bir
soru soracağım. Şimdi beceriksiz iş adamı
tanımı zaten soruldu. Ben sizden becerikli iş adamı
tanımını soracağım, yani bir onu bilmek istiyorum ben
bir iş adamı olarak. Becerikli iş nasıl olduğunu
açıklarsanız biz de seviniriz.
Teşekkürler.
BAŞKAN
Sayın Bakan, herhâlde en zor soru buydu.
Buyurun, sıra sizde.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi, yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum.
Yani sorulan
sorulara yine mümkün olduğunca sürem içinde cevap vermeye
çalışayım ama daha cevap vermediğim varsa bunları da
yazılı olarak cevaplandırmaya gayret edeceğim.
Efendim,
teşvik konusunu dün de ifade etmiştim. İlk uygulanacak olan ilk
teşvik sektörel, bölgesel ve proje bazlı. Böyle bir teşvikin
uygulanabilmesi için de elde sağlıklı bir veri seti olması
gerekiyordu. Cumhuriyet tarihinde bugüne kadar maalesef bir sanayi envanteri
yapılmamıştı. Sanayi envanteri olmadan da böyle bir
teşvik mekanizmasını sektörel, bölgesel ve proje bazlı
yapma imkânı da yoktu. Bu, 60ıncı Hükûmete nasip oldu, benim
bakanlığıma nasip oldu. 2007 sayımıyla söylüyorum, 2
milyon 10 bin 377 işletmenin -dün de birkaç konuşmacı,
değerli milletvekillerimiz bahsettiler- 3.800 sektördeki sektörel
faaliyetlerini tek tek inceledik, irdeledik. Onlar tabii statik değerler
değil.
Dün yine bir
milletvekilimiz sormuştu -Evet, görüyorum kendisini- dün aslında
cevap verdim ama o anda beni dinlemiyordu, ben tekrar cevaplamış
olayım. Bu sanayi envanteri her sefer sayım yapılacak bir
şey anlamına gelmiyor. Sektörel bazda tüm firmaların girdileri
girmiştir, yeni bilgiler geldiği zaman hemen otomatik olarak veri
setinde güncelleniyor ve yeni hâle geliyor. Yani bilgiler Sanayi ve Ticaret
Bakanlığına geldiği zaman -biliyorsunuz belli dönemlerde,
SSK bildirimleri, belli dönemlerde vergiyle ilgili bildirimler
yapılıyor- hemen veri setine girerek bunlar güncelleştiriliyor
ve bir sefere mahsus yapıldı bu. Sonra bir statik değil, yani
canlı bir sistem, bir mekanizma olarak çalışacak ve bunun
üzerine teşvik sisteminin monte edilmesi de yani kabul edersiniz ki öyle
çok kolay bir iş değil. Ama bu çerçevede, vermiş olduğumuz
taahhüt çerçevesinde 2009 yılı itibarıyla sıfır
kilometre bir teşvik sistemini sektörel, bölgesel ve proje bazlı
yapacağımızı ifade etmiştik.
Bununla ilgili
çalışmalarımız bitmiştir. Ekonomi Koordinasyon
Kurulunda bu çalışmalar yapılacak ve bu çalışmaları
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği başta olmak üzere, bütün meslek
kuruluşlarıyla, iş âleminin TÜSİAD, MÜSİAD bütün
temsilcileriyle beraber etüt ettik, onlarla beraber çalıştık ve
neticede Ekonomi Koordinasyon Kurulunda görüşüldükten sonra Bakanlar Kurulunda
görüşülecek.
Biliyorsunuz,
bunun kanunu zaten seçim öncesinde torba yasada çıkarıldı ve bu
konuda Bakanlar Kuruluna yetki alındı. Bakanlar Kurulu sektörel,
bölgesel ve proje bazlı çalışmayı yapacak, yani kanuni
altyapısı bitmiştir. Bunun da zaten 5084 sayılı Kanun
bir yıl daha uzatıldı böyle bir geçiş döneminde...
Dolayısıyla teşvik konusunun özellikle böyle olduğunu ifade
etmek istiyorum.
Bu, sektörel,
bölgesel, proje ve bölgelerarası gelişmişlik farkları
dikkate alınarak yüksek katma değer, Türkiyedeki önemli olan yerli
kullanım alanının en fazla olduğu sektörler,
uluslararası rekabet gücünün en fazla olduğu sektörler, istihdam ve
yörelerin ve bölgelerin kendi altyapı özellikleri dikkate alınarak,
pazara uzaklığı yakınlığı ve ham maddeye
uzaklığı yakınlığı dikkate alınarak
yapılacak olan bir çalışmadır.
Bunun yanı
sıra fiyatlarda bu indirim
Var mı vaktim Sayın
Başkanım? Çünkü efendim ben kanun bir an önce çıksın diye
uğraşıyorum, süreyi kısaltmaya çalışıyorum.
Fiyatlarda
indirim, KDV ve ÖTV indiriminden bahsedildi.
Şunu çok net
ifade edeyim: Sadece otomotiv sektöründe bu ÖTV indiriminin getirmiş
olduğu, çok önemli bir psikolojik getiri getirmiştir ve kriz
psikolojisini kırmıştır, çünkü araba alanların yüzde
80i, kendi yastıkaltı tabir ettiğimiz birikimleriyle veya
altınlarıyla veya bankalardaki birikimleriyle araba
alımlarını yapmışlardır. Bankalara kredi için
gidenler yüzde 20dir, yüzde 20 de on iki ay sıfır faizli olduğu
için gidilmiştir. Dolayısıyla, bu yapılan ÖTV indirimiyle
otomotiv sektöründe işçi çıkartılması
bırakılmıştır ve kısa çalışma
ödeneğinden faydalanmak isteyen şirketler bile başvurusunu geri
almıştır ki TOFAŞ ve Fiat bunun örneğidir. Ve
Toyotaya gitmiştim, Toyotada 3 bin kişi çalışıyor,
bir tek kişi çıkartmayacağını söylemişti.
Zam konusuna
gelince: Tabii ki serbest piyasa kuralları işliyor, yani zam
yapın veya yapmayın deme yetkisine sahip değiliz, tüketici
bilinci var. Ancak haksız bir rekabet veya bir monopol oluşturma
durumunda Rekabet Kurulu başta olmak üzere birçok sektör, birçok kurumun
incelemesi ve benim Bakanlığım Tüketici Genel Müdürlüğü
bünyesinde çalışmalarını yapıyor, şikâyetleri
değerlendiriyor. Evet, tüketicimiz, zam yapan varsa zam yapan firmadan
almayacak, cezayı verecek, bunun en güzel yöntemi budur. Maliye
Bakanlığı da ÖTV uygulamasını yapmayanlar
hakkında istediği zaman bir soruşturma açabilecek güce sahip.
BAŞKAN
Zamanınız doldu.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Bitti mi? Peki.
Başkanım,
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Bu
arada, tabii becerikli iş adamı konusuna vereceğiniz cevabı
ben de çok merak ediyorum.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Ben Necati Beyle
görüşeceğim daha sonra Başkanım.
BAŞKAN
Madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 330 sıra sayılı Kanun Tasarısının 5.
maddesinin j bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Orhan Ziya Diren Bilgin Paçarız
Malatya Tokat Edirne
Enis Tütüncü Tansel Barış Gürol Ergin
Tekirdağ Kırklareli Muğla
j)
Girişimcilik kültürü ve ortamının geliştirilmesi ve
yaygınlaştırılması için gerekli tedbirleri almak, bu
kapsamda girişimleri, girişimcileri, genç ve kadın
girişimcileri desteklemek.
BAŞKAN Komisyon
katılıyor mu önergeye?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HASAN ANGI (Konya)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Katılmıyoruz
efendim, zaten maddede çok açık bir şekilde var bu.
BAŞKAN
Tekirdağ Milletvekili Sayın Enis Tütüncü.
Buyurun
Sayın Tütüncü. (CHP sıralarından alkışlar)
ENİS TÜTÜNCÜ
(Tekirdağ) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, aslında Hükûmet ve Komisyon katılmadılar. Bu
önergenin amacı genç ve kadın girişimcileri desteklemek. Buna
neden vurgu yaptık? Şu açıdan: İstihdam oranı
Türkiyede çok düşük, yüzde 38,7. Neden bu kadar düşük istihdam
oranı var? İki nedenden: Bir, kadın istihdamı çok ama çok
düşük Türkiyede, gençlerin istihdamı da çok düşük. Bu nedenle vurgulamak istedik.
Ben, bu konuda
neler yapılması gerektiği çerçevesinde bir konuşma
yapacaktım. Ancak, Sayın Kayhan Türkmenoğlunun
konuşması üzerine farklı bir konuşma yapmayı uygun
gördüm.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bakınız, Sayın
Türkmenoğlunun bu üslubu bize hiç yabancı değil, hiç
yabancı değil. Bu üslubu biz
bir yerlerden biliyoruz. Benim elimde Sayın Başbakanın kriz
terminolojisi var, hemen, yeni indirdik.
Terminoloji ne
demek, biliyor musunuz? Türk Dil Kurumu Sözlüğünde terminoloji teknik
alanlarda özel olarak kullanılan terimlerin tümünü içeriyor.
Şimdi,
Sayın Başbakanın kriz terminolojisini, ben, ekim ayı
itibarıyla, ekimden bu zamana kadar aldım. Neden ekimden itibaren?
Çünkü, ekonomik krizin en şiddetli bir şekilde görüldüğü ve Türk
ekonomisinin yüzde eksi 6,2 oranında küçüldüğü bir zaman kesitinde
Sayın Başbakan neler demiş:
18 Ekim 2008:
Kriz çığırtkanlığı var. yani
Tellallığı var. diyor. Küresel kriz Amerikadan Avrupaya
sıçrayınca bizde de birileri hemen
çığırtkanlığa başladılar Bizde de ne zaman
başlayacak? diye.
20 Ekim 2008:
Kriz bizi teğet geçecek.
Bu küresel kriz
de inşallah bizi teğet geçecek, bizi böyle gelip de diğerlerini
vurduğu gibi, inanıyorum ki, kesinlikle vurmayacak, vuramayacak.
23 Ekim
2008: Kriz fırsatçıları
var. Bankalara bindiriyor bu sefer. Bankaların reel sektöre
yaklaşımını hoş bulmuyorum. Kriz dönemini de kendin
için fırsata dönüştürüyorsun. Böyle şey olmaz.
17 Kasım
2008: Anlatıldığı gibi kriz yok. Ülkemizde, şu anda,
böyle anlatıldığı şekilde bir kriz söz konusu
değildir. Ama tabii ki, bu esinti bizleri de tesiri altına alabilir.
30 Kasım
2008: Kriz rantçıları var. Moralinizi bozmaya çalışanlara
karşı lütfen dikkatli olunuz. Bu krizi kendileri için bir rant
imkânı olarak görenleri lütfen dikkatle izleyiniz.
1 Aralık
2008: Kriz artık inişe geçti. Tahminimiz odur ki, şu an
itibarıyla kriz tepe noktasına ulaşmış ve inişe
geçmiştir. Türkiye bu krizden çok daha güçlenerek çıkacak.
Sanayi üretimi
2008 Aralıkta eksi 17 daralmış, Ocak 2009da eksi 21,3
daralmış, Şubatta eksi 23,7 daralmış. Cumhuriyet
tarihinin en büyük daralması.
Sayın
Başbakan konuşuyor
12 Mart 2009:
Kriz var diyen vatan haini. Kriz var diye milletin huzurunu
bozacaksınız. Milleti psikolojik olarak olumsuz havanın içine
sokarsanız ülkeye ihanet etmiş olursunuz. Başbakan diyor,
ihanetle suçluyor.
Şimdi, 24
Mart 2009da da diyor ki: Beceriksizler fabrika batırıyor. Şu
kadar tekstil fabrikası kapanmış. Anlattıkları gibi
bir şey yok ortada. İşini bilmeyen beceriksiz,
başarısız varsa kapanmış da olabilir.
Sayın
Başbakanın kriz terminolojisi bu ve Sayın Kayhan
Türkmenoğlunun o Tellal kelimesini, kavramını biz daha
önceleri de biliyoruz. Ancak, burada şöyle bir şey var: Görüyoruz ki,
Sayın Kayhan Türkmenoğlu, Sayın Milletvekilimiz burada
Sayın Başbakanın söylediklerini tekrar etmiştir.
E, şimdi,
birisinin söylediklerini aynen tekrar eden nedir? Tellal mıdır?
Tellal değil. Çığırtkan mıdır? Değil.
Papağandır, papağan. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar) Papağandır, kusura bakılmasın. Özür
dilenmeyince bu şekilde de şeyleri sineye çekeceksiniz.
Papağandır.
Aslında
başka bir şeyi daha söyleyeyim: Başkasının
söylediği şeyleri de aynen söyledi. Sayın Başbakanı da
yanılttılar. Kimler söyletti acaba Sayın Başbakana bunu?
Sayın Başbakan teknisyen değil, bu işleri bilmiyor ama
kimler söyletti? O bakanlar şimdi yerlerinde. Hadi bakalım,
hayırlı olsun.
Hepinizi
sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Tütüncü.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum, karar yeter sayısı
arayacağım.
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Van) Sataşma var Başkanım, müsaade ederseniz
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati : 16.36
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 16.52
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER : Yusuf COŞKUN (Bingöl), Harun
TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 78inci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Tasarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
330 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 5inci maddesi üzerinde
verilen, Tekirdağ Milletvekili Sayın Enis Tütüncü ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı
vardır.
Tasarının
5inci maddesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
6ncı
maddeyi okutuyorum:
MADDE 6 - 3624
sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin birinci fıkrası
aşağıdaki şekilde, ikinci fıkrasında yer alan
iki ibaresi bir şeklinde değiştirilmiş ve 8 inci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan Devlet Planlama
Teşkilatı Müsteşarı, ibaresinden sonra gelmek üzere
Hazine Müsteşarı, ibaresi eklenmiştir.
Genel Kurul,
Başbakanın veya görevlendireceği Devlet Bakanının
başkanlığında, Başbakanın görevlendireceği
ekonomi ile ilgili Devlet Bakanlarından biri, Maliye Bakanı, Milli
Eğitim Bakanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı,
Sanayi ve Ticaret Bakanı, Devlet Planlama Teşkilatı
Müsteşarı, Hazine Müsteşarı, Dış Ticaret
Müsteşarı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı
Müsteşarı, Yüksek Öğretim Kurulunca kuruluş tarihleri
itibariyle 2 yıl sürelerle ve sırayla tayin edilecek Teknik
Üniversite Rektörlerinden biri, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma
Kurumu Başkanı, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanı, Milli
Prodüktivite Merkezi Genel Sekreteri, Türk Standartları Enstitüsü
Başkanı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu
Başkanı, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği
Başkanı, Makina Mühendisleri Odası Başkanı, Elektrik
Mühendisleri Odası Başkanı, Kimya Mühendisleri Odası
Başkanı, Metalurji Mühendisleri Odası Başkanı,
İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı, Mimarlar Odası
Başkanı, Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu
Başkanı, Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Kefalet Kooperatifleri
Birlikleri Merkez Birliği Genel Başkanı, Türkiye Serbest
Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları
Birliği Yönetim Kurulu Başkanı, Türkiye Bankalar Birliği
Başkanı, Türkiye Halk Bankası Genel Müdürü, Türkiye
Kalkınma Bankası Genel Müdürü, Başbakanlıkça uygun
görülecek diğer banka Genel Müdürleri, Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği Genel Kurulunca seçilecek sanayi odası, ticaret odası
ile ticaret ve sanayi odası yönetim kurulu başkanları
arasından en az birer tane olmak üzere toplam 5 yönetim kurulu
başkanı, Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu
Başkanı, Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu Genel Kurulunca
belirlenecek 2 Birlik Başkanı, Madeni Eşya Sanatkarları
Federasyonu Başkanı, Elektrik-Elektronik ve Benzeri Teknisyenleri
Esnaf ve Sanatkarları Federasyonu Başkanı, Ağaç
İşleri Federasyonu Başkanı, Türkiye Seyahat Acentaları
Birliği Başkanı ve Türkiye Orta Ölçekli İşletmeler
Serbest Meslek Mensupları ve Yöneticiler Vakfı Başkanı ve
Genel Kurul gündemi dikkate alınarak Başbakan tarafından
belirlenebilecek diğer bakanlar, kamu ve özel sektör temsilcilerinden
meydana gelir.
BAŞKAN
Madde üzerinde gruplar adına ilk söz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Adıyaman Milletvekili Sayın Şevket Köseye aittir.
Buyurun
Sayın Köse. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; 330 sıra sayılı Yasa
Tasarısının 6ncı maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi
adına söz almış bulunmaktayım. Sözlerime başlamadan
önce yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, KOSGEB kuruluş yasasının 1990 yılında
Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmesinden bugüne kadar bu
kurum KOBİlere çeşitli hizmetler vermiştir. Hepinizin
bildiği gibi, Türkiyede ekonomik büyümenin en önemli lokomotiflerinden
birisi KOBİlerdir. Ülkemizde dengeli ve sürdürülebilir ekonomik ve sosyal
kalkınmanın sağlanması açısından KOBİler
hayati rol oynamaktadır. Zira, yaşadığımız
ekonomik krizin en olumsuz etkilediği kesimlerin başında, büyük
sermayeye sahip olmayan, uluslararası tekellerle yarışamayan
küçük ve orta ölçekli sanayicilerimiz gelmektedir. Bu anlamda, ekonominin
darboğaza girdiği zamanlarda KOSGEBin verdiği destekler üreticinin
daha da rahat nefes almasına katkıda bulunmuştur. Yakın
zamanda gördüğümüz can suyu kredisi bunun örneklerinden biridir. Can suyu
kredisi, ülkemizde büyük bir heyecanla beklenmiş, KOBİlerin ve
ekonominin az da olsa rahatlaması için bir umut olmuştur.
Şüphesiz KOSGEBin yaptığı yardımlar tek
başına ekonominin rahatlamasını ya da ekonomik krizden
kurtuluşu sağlamayacaktır. Aynı zamanda bu gibi krediler,
tarım gibi, ekonominin diğer sektörlerinde de uygulanmalı ve
ekonominin tüm alanlarında canlanma sağlanmalıdır.
Sayın
milletvekilleri, taşıdıkları önem nedeniyle başta
gelişmiş ülkeler olmak üzere, hemen hemen bütün ülkelerde
KOBİlerin gelişmesi, desteklenmesi ve korunması için uygun
ortamı hazırlayacak
politikaları uygulama zorunluluğu vardır. Ancak, Hükûmet
uygulamalarına bakıldığında KOBİlerin kredilere
erişiminde yeterli desteğin zamanında
sağlanmadığı görülmektedir. Alınan önlemler,
kesinlikle yetersiz ve geç kalınmış önlemlerdir. Bu geç
kalınmışlığın, sektörlerin feryatlarına
kulak tıkamanın ağır sosyoekonomik sonuçlar
doğuracağı ortadadır. Nitekim, bu açıkça
görülmüş, yaşanan ekonomik kriz KOBİleri âdeta ezip
geçmiştir. Ekonomik krizin yönetilmesinde, Hükûmet, maalesef
sınıfta kalmıştır.
Sayın
milletvekilleri, tüm dünya hızlı bir şekilde krize
karşı önlem alırken bizim Hükûmetimiz yok Teğet geçecek.
yok Kazançla çıkacağız. yok En hafif olarak biz
atlatacağız. diyerek krize karşı yeterli önlem
almamıştır. Genel Başkanımız Sayın Deniz
Baykalın ve partimiz ekonomi kurmaylarının tüm önerilerine
kulak tıkamıştır. Sayın Başbakan ekonomik krizin
yurt dışı kaynaklı olduğunu ve bize zarar
vermeyeceğini söylemiştir ama gerçeğin bu
olmadığı kısa zamanda
anlaşılmıştır. Hükûmetin bu yanlış gidişine
karşı Sayın Genel Başkanımızın sunduğu
yedi önerinin bir kısmı geç de olsa uygulandıktan sonra,
ekonomide az da olsa bir hareketlenme görülmüştür.
Sayın
milletvekilleri, kriz döneminde hazırlanan ve gerçekleşmesi,
artık, bir hayalden öteye gidemeyen 2009 yılı bütçesi zaman
geçirilmeden gerçek biçimde revize edilmelidir. Zira,
yaşadığımız ekonomik krizden
çıkışın yöntemi üretimdir. Üretim için de ekonominin tüm
aktörlerinin rollerini iyi yapması gerekir. Unutmayalım ki bu kriz
hepimizin krizidir, tüm yurttaşlar bu krizden olumsuz etkilenmektedir. Bu
nedenle, alınacak her gerçekçi önlemi desteklemeye Cumhuriyet Halk Partisi
olarak, bir kez daha, hazır olduğumuzu söylemek istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, Adıyamandan, Gaziantepten, Adanadan, Bursadan, yani
ülkenin her yerinden, krizden etkilenen insanların feryatları
yükseliyor. Bu insanlar, akşam tencere nasıl kaynayacak diye
sıkıntı çekiyorlar, okula giden çocuklarına harçlık
veremiyorlar, işlerini kaybetme korkusu içinde yaşıyorlar.
Yaşanan bu kriz sadece ekonomik yanıyla değil, neden olduğu
ağır sosyal sorunlarla da insanlarımızı kötü yönde
etkilemektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; işsizliğin boyutu sosyal
patlama yaratacak sınıra gelmiştir. Ocak ayı
itibarıyla bir yılda 1 milyon 556 bin kişi krizden
etkilenmiştir. Biraz önce konuşma yapan Sayın Milletvekili
Arkadaşımın dediği
gibi, bu bir kriz tellallığı değildir, resmî
rakamların verdiği verilerdir. Bu kriz döneminde kapanan her
işletme, işsiz kalan her yurttaş iktidarın
sorumluluğundadır, bunu hiçbir zaman unutmayalım. Bundan
dolayı, Sayın Başbakan, işletmesi kapanan işverenleri
beceriksizlikle suçlamak ya da kendi kredi kartı yüzünden borçlu duruma
düşen insanlarımızı eleştirmek yerine, gerçekçi ve
sağlıklı önlemler alınmasını
sağlamalıdır. Acil önlemler alınması gerektiğini
yalnızca biz değil rakamlar da söylüyor. Geçtiğimiz günlerde
açıklanan rakamlara göre, 2009 Mart ayında, bir önceki
yılın aynı ayına göre imalat sanayisi endeksindeki
düşüş yüzde 25,9 olmuştur. Bu rakam ekonomi açısından
dehşet vericidir. Başka bir deyişle, imalat sanayisi dörtte 1
oranında küçülmüştür. İmalat sanayisindeki küçülme etkisini en
fazla KOBİler üzerinde hissettirmektedir. Özellikle böylesi kriz
dönemlerinde KOBİlere verilen teşvikler çeşitlendirilmeli ve
mutlak suretle artırılmalıdır.
Değerli
arkadaşlar, ülkemizde bulunan 2 milyonu aşkın KOBİden 300
bini imalat sanayisinde faaliyet göstermektedir. Bu işletmelerde 1 milyon
800 bin işçi istihdam edilmektedir. İmalat sanayisi
işletmelerinin 73.800ü KOSGEB veri tabanına
kayıtlıdır. Bu oranın yetersizliği ortadadır.
2008 yılı itibarıyla toplamda 21 bin civarında
işletmeye kredi ve faiz desteği verilmiştir. Bu rakamlar
ekonomik yaşamımızda bu tip işletmelerin ne kadar önemli
olduğunu ve KOBİlerin yaşadığı
darboğazın bütün ekonomiyi ve toplumu ne kadar derinden
etkileyeceğini de göstermektedir.
Sayın milletvekilleri,
öncelikli olarak yaşanan krizin KOBİler üzerindeki etkisinin
azaltılmasında ve krizin en az hasarla atlatılmasında
KOSGEBe önemli görevler düşmektedir. Bu nedenle, zaman geçirilmeden
işsizliği azaltacak ya da üretimi artıracak önlemler etkili bir
biçimde uygulamaya konulmalıdır. Ancak, artan işsizlik
rakamlarının alarm verecek düzeye ulaştığı
hepimizin malumudur.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; KOBİlerin mali
yapısının güçlendirilmesi, pazarlama yöntemleri konusunda
bilgilendirilmesi, yönetim planlaması, teknoloji kullanımı ve
çevre konularında desteklenmesi noktasında KOSGEBin bugüne kadar
verdiği destek yetersiz kalmıştır. Bölgesel ve sektörel
temelde verilecek teşviklerin kapsamı genişletilmeli ve
teşvik araçları çeşitlendirilmelidir. Bu nedenle, KOSGEBin
sadece imalat sanayisi işletmelerine değil, hizmet ve ticaret
sektörüne de destek verecek olmasını olumlu
karşılıyoruz Cumhuriyet Halk Partisi olarak.
Aynı
zamanda, yasa tasarısının gerekçesinde belirtildiği üzere,
kadın girişimcilerin KOSGEB destekleri kapsamında alınacak
olması da ayrıca olumlu bir gelişmedir. KOSGEB Genel Kurulunun
oluşumunda değişime gidilmesi ve sektör temsilcilerine yer
verilmesi KOSGEBi geliştirecek ve KOBİlerin sorunlarının
daha kolay aktarılmasını sağlayacak bir gelişme olarak
değerlendirilmiştir. Bu yolla hizmet turizmi gibi destek verecek
sektörün sayısı da artmaktadır.
Bu
tasarının ülkemize ve milletimize hayırlı
olmasını diler, yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlarım.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Köse.
Gruplar
adına, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Eskişehir
Milletvekili Sayın Beytullah Asil.
Buyurun
Sayın Asil. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi
Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı
Kurulması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 6ncı maddesi üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisinin görüşlerini açıklamak üzere söz aldım. Bu
vesileyle yüce heyeti saygıyla selamlarım.
6ncı
maddeyle, genişleyen KOSGEB hedef kitlesinin KOSGEB Genel Kurulunda
temsilinde katılımcılığı artırması ve
Genel Kurulun yılda iki defa yerine yılda bir defa toplanması
amaçlanmıştır. Yapılan düzenleme yerinde ve olumludur.
Değerli
milletvekilleri, son yıllarda sanayi üretiminde istikrarsızlık,
giderek yükselen cari açık, enerji maliyetleri başta olmak üzere
yüksek girdi maliyetlerinden kaynaklanan hızlı rekabet gücü
azalışı, sıfırdan sanayi
yatırımlarının eksikliği ve döviz cinsinden yüksek
özel sektör borçlanması gibi yapısal sorunlar yaşayan ülke
ekonomisi 2008 yılında baş gösteren krizin olumsuz etkileriyle
son derece kritik bir döneme girmiştir. Ekonominin hemen tüm göstergeleri
olumsuz yönde seyretmektedir. Geçen hafta açıklanan şubat ayı
sanayi üretimi 23,7 düşmüştür. Büyüme oranı negatiftir.
Yatırımlar durmuş, ihracat gerilemiş, verimlilik, kredi
hacmi, satışlar, tüketici talebi, vergi hasılatı
düşmekte, işsizlik ve kapanan iş yeri sayısı
hızla artmaktadır. Eskişehir, Bilecik, Kütahya, Adana, Yalova,
Bursa, Tekirdağ, Uşak, Denizli, Gaziantep, Manisa, Kahramanmaraş
başta olmak üzere tüm ülkemiz krizin yakıcı etkisiyle
karşı karşıyadır.
İşten
çıkarmalar resmî rakamlara 1 milyon 56 bin olarak yansımaktadır.
İşsizliğin ulaştığı boyut, ekonomik ve
sosyal açıdan tehlikeli bir noktaya ulaşmıştır. İşsizlik
ülke genelinde ocak sonu itibarıyla 15,5e, genç nüfusta 23,9a
tırmanmıştır. İş aramaktan umudunu kesenlerin
sayısı 2 milyon 394 bin kişiye ulaşmıştır.
Bunlarla birlikte, tarım dışı işsizlik yüzde 17,3e,
tarım dışı genç işsizlerin oranı ise yüzde 30,3
gibi yüksek bir düzeye ulaşmıştır. Bu, her 3 gençten 1inin
işsiz olduğu anlamına gelmektedir.
Sanayideki üretim
kaybı, talebin ve siparişlerin düşmesiyle giderek büyüyor.
Birinci çeyrekte ülke ekonomisindeki genel küçülmenin yüzde 8in üstünde
olacağında herkes hemfikir. Çift haneli küçülme rakamı telaffuz
edenler de az değil. Bu vahim tabloya rağmen sanayi sektörü
yalnız bırakılmış,
yalnız bırakılmak bir yana, beceriksizlikle suçlanarak
finans kuruluşları karşısında âdeta güçsüzleştirilmiştir.
Değerli
milletvekilleri, Hükûmetin bugüne kadar yerel seçimlere ve dış
politik gelişmelere öncelik vererek sanayi işletmelerinin
yaşadığı ciddi sorunları ve bunun doğal sonucu
olan işsizliği, yoksulluğu, artan yolsuzluğu görmezlikten
gelmesi büyük bir hata olmuştur. Yerel seçimler bitmiştir. Ziyaret
sonuçlanmıştır. Bundan böyle, özel sektörün dinamizmini ve
rekabet edebilirliğini harekete geçirecek ortak aklın ürünü tedbirler
paketi mutlaka hayata geçirilmelidir.
Finansal güçlük
yaşayan işletmelerin kurtarılmasına ilişkin yasal
mevzuat öncelikle yürürlüğe konulmalıdır.
Kamu kesiminde
verimlilik programı başlatılmalıdır.
İşletmeler
üzerindeki yükleri arttıracak, işletmelerin uluslararası rekabet
gücünü ve istihdamı olumsuz etkileyebilecek düzenlemelerden mutlaka
kaçınılmalıdır.
Küçük-büyük
işletmelerimizin krizin etkisini azaltmak ve daha sağlıklı
bir işletme yapısı oluşturmak amacıyla
yapacakları birleşme, devralma ve ortak girişimler ile
diğer iş birliği projelerinin önündeki süreci uzatan bürokratik
engellerin tedbirleri mutlaka alınmalıdır.
Kriz sürecinde
özellikle ihracatçılarımızın Çin ve Hindistan gibi ülkeler
karşısında yüz yüze kalabileceği kur dampingi
uygulamaları ve dolayısıyla korumacılık ve ticaret
savaşlarına karşı kullanılabilecek
korumacılık yöntemleri belirlenmelidir.
Tarım
sektöründeki küçülmenin önüne geçmek için tarım sektörüne yönelik yeni bir
teşvik sistemi ve verimliliği öne çıkaran yapı
oluşturulmalıdır. Geçtiğimiz yıl maalesef Hükûmet bu
konuda kötü sınav vermiş, verimliliğe doğrudan doğruya
etki eden gübredeki ani ve fahiş fiyat artışı
karşısında duyarsız kalmış, bunun sonucu çiftçimiz
toprak ile tohumu buluştururken ya gübre atamamış ya da
atması gereken gübrenin çok altında bir gübreyi toprağına
atabilmiştir. Bu durum doğal olarak 2009 yılı tarımsal
ürün verimliliğini azaltacaktır. Bunun tedbiri öncelikle
alınmalıdır. Teknolojinin gelişmesi ve piyasaya yeni
girişlerin kolaylaştırılması için gerekli tedbirler
mutlaka alınmalıdır. Tüketici özgürlüğü ve
refahını artıracak, ayrıca KOBİlerin rekabet edebilmesi
için uygun ortam sağlanmalıdır. İstihdamı korumak için
kriz nedeniyle işlerini kaybeden ve kaybedecek işçileri yeniden
istihdama yöneltecek bir fon oluşturulmalıdır.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizdeki sosyal yardımlar son derece
dağınık, sistemsiz ve gerçek ihtiyaç sahibine
ulaşımı şüphelidir. Belediye başkanının
antetli zarflarında seçim bürolarında dağıtılan
yardımlar bunun en büyük kanıtıdır. Bu konuda siyasilerimiz
dürüst olmalıdır. Kamu kesimi tarafından çeşitli
kanallardan yapılan sosyal yardımların tümü aynı çatı
altında toplanmalıdır. Objektif yoksulluk kriterleri dikkate
alınarak gerçek ihtiyaç sahipleri hedeflenmelidir. Sanayicinin bankalardan
haklı şikâyeti dikkate alınmalıdır.
Bakın,
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Sayın Rifat
Hisarcıklıoğlu geçtiğimiz günlerde bir toplantıda
şöyle diyor: Bankalardan şikâyetçiyiz. Niye? Kredileri bize
vermiyorlar diye şikâyetçiyiz. Bize verdikleri krediler 14 milyar
azalmış. Bankaların menkul kıymet portföyü 31 milyar dolar
artmış. Bize de insafsızca yükleniyorlar. Banka, parayı
yüzde 12-12,5la alıyor, kredi almaya gidince yüzde 20-25 istiyor. Böyle
şey, böyle insafsızlık olmaz; 12,5a al, 25le sat! Eğer
krizden hep birlikte çıkacaksak sorumlulukları bilmek lazım.
Maalesef bu feryat, bu ses bugüne kadar cevap bulmamıştır. Bu
çığlığa bugün kulak vermez isek yarın enkazın
altında hep beraber kalırız. O nedenle, bizlerin
yakarışlarını muhalefet ediyorlar düşüncesiyle
değil, piyasanın, sanayicinin, işsizin, emeklinin, dul ve
yetimin, yoksulun sesi olarak dinlerseniz ve gereğini yaparsanız
inşallah krizden de en az hasarla çıkmış oluruz.
Görüşmekte
olduğumuz bu yasanın başta sanayicilerimiz olmak üzere
milletimize hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Asil.
Şahıslar
adına ilk söz Giresun Milletvekili Sayın Murat Özkana aittir.
Buyurun
Sayın Özkan. (MHP sıralarından alkışlar)
MURAT ÖZKAN
(Giresun) Sözlerime başlamadan önce Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Küçük ve Orta
Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığının
Kurulması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 6ncı maddesi hakkında
kişisel söz almış bulunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, malumunuz, Türkiyede küçük ve orta ölçekli işletmeler
istihdamın büyük bir kısmını, önemli bir
kısmını barındıran, desteklenmesi gereken birimlerdir.
Ancak, bunların mevzuat hükümleriyle, KOSGEBin geliştirilmesi,
değiştirilmesiyle problemlerinin çözülmesi mümkün değildir.
Şimdi
Türkiyede ekim ayından beri hissedilen global krizin, küresel krizin
yerel etkilerinin Türkiyedeki tartışmaları hep devam ediyor.
Ben size bazı rakamlar vermek istiyorum. Elimde 2008 son çeyreğinin
rakamları var. Şimdi, krizin hangi ülkeleri nasıl
etkilediği, bizi nasıl etkilediğini The Economistin son
sayısındaki 2008in son çeyrek rakamlarıyla vermek istiyorum.
Sayın
milletvekilleri, mesela Çin son çeyrekte 6,8 büyümüş. Avro bölgesindeki
büyüme rakamı eksi 1,5. Yunanistan bu dönemde 2,4 büyümüş. Çek
Cumhuriyeti binde 7 büyümüş. Macaristan, Orta Avrupada krizi en fazla
hisseden ülke olan Macaristan aynı dönemde yani bu son dönemde yüzde 2 büyümüş. Rusya
1,2 büyümüş, Malezya binde 1 büyümüş, Pakistan 5,8 büyümüş,
Arjantin 4,9; Brezilya 1,3; Şili binde 2; Venezuela 3,2; Mısır
5,9; İsrail 1,2. Güney Afrika ki istihdam açısından
baktığımızda işsizlik oranları bizden en yüksek
olan, dünyadaki en yüksek işsizlik hadlerine sahip ülke- o ülke bile yüzde
1 oranında bir büyümeyi sağlamış dördüncü çeyrekte. Peki,
Türkiye ne olmuş sayın milletvekilleri? Türkiye eksi 6,2; küçülmüş
son çeyrekte.
Şimdi, bu
noktadan baktığımızda, krizin Türkiyeye teğet mi
geçtiği yoksa talveg noktasından mı geçtiğini
takdirlerinize sunuyorum. Kriz Türkiyeden teğet falan geçmemiştir.
Gelişmekte olan piyasaları biraz önce söyledim sizlere. Gelişmekte
olan piyasalarda gözle görülür bir iyileşme varken son çeyrekte 2008in,
Türkiye Cumhuriyetinde maalesef çok kötü bir gidiş vardır. 2008de
Nobel Ekonomi Ödülü alan Paul Krugmanın yine New York Timesta çıkan
son makalesinde Türkiye batacak ülkeler arasında gösterilmiştir
değerli arkadaşlar. Bu iş ciddi bir iştir, ciddiye
almanızı öneriyorum. Bu işler hamasetle, Efendim, biz
yaptık
işte, tellallıkla, şununla, bununla olacak
şeyler değil. Bu işleri ciddiye almanızı öneriyorum.
Çünkü sizi kimse kurtaramayabilir değerli arkadaşlarım.
Bunun
dışında şuna değinmek istiyorum: İşsizlik
bugün 15,5e yükseltilmiş. Bir de İşsizlik Fonu var. Hani o
sizin hep tenkit ettiğiniz 57nci Hükûmet var ya, 57nci Hükûmetin
kurduğu İşsizlik Fonu, işsizlik sigortası. Bugün ben size soruyorum çok samimi olarak:
Nerede kullanıyorsunuz bu parayı?
Bakın,
değerli milletvekilleri, 2001de bizlere nasip oldu, şükrediyoruz,
işsizlik sigortasını biz getirdik. Ama Almanyada ne zaman
kuruldu işsizlik sigortası, yaşlılık
aylığı, ulusal sağlık sigortası ne zaman kuruldu
biliyor musunuz? Muhtemelen bilmiyorsunuz. Tahmin etseniz de belki yirmi-otuz,
kırk-elli yıl gidersiniz. Değil, değerli
arkadaşlarım. Almanyada bu olay Otto von Bismark döneminde yani 1880
yılında gerçekleşmiş. 1880 yılında kurulan bir
sosyal devleti biz maalesef 2001 yılında gerçekleştirdik. Ama
siz bu parayı nerede kullanıyorsunuz, o çok önemli. Bu kadar tüccar
sevgisi olan bir Hükûmet Türkiye Cumhuriyetine daha gelmemiştir ama sizin
sevdiğiniz tüccarlar da hep becerikli tüccarlar oluyor nasılsa.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
MURAT ÖZKAN
(Devamla) Sayın Başkanım, daha söyleyeceğim çok
şeylerim vardı.
Bir başka
konu da şu değerli arkadaşlar: Şimdi, vergi indirimleri
yapıyorsunuz. Lütfen, vergi indirimi yaptığınız
malları şöyle gözden bir geçirin. Bunların hepsi ithal ürünler.
Eğer teşvik edecekseniz yerli ürünleri, tekstili ve gıdadaki
KDVleri indirin, çok kolay bu.
Diğer bir
husus da eğer vergi teşviki getirecekseniz Türkiyede de bütçeye
etkisi az olan doğrudan vergileri indirin. Gelin bir iş yapın,
gelin lütfen şunu yapın: Asgari ücreti vergi dışı
bırakın. Sizi de biz alkışlayalım. Biraz da
emeğin, biraz da geniş halk kitlelerinin yanında olun
değerli arkadaşlarım. Aksi takdirde Türkiyedeki krizi önlemeniz
mümkün değildir. Bakın, sizlere reçete sunuyoruz. Bizler bu işi
biliyoruz. Sizlere öğretebiliriz. Bizlere lütfen danışın.
Aksi takdirde sıkıntı çekeceksiniz.
Sözlerime son
verirken hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Sağ olun.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Şahıslar
adına ikinci söz hakkı Malatya Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt
Aslanoğluna aittir.
Buyurun
Sayın Aslanoğlu.
MEHMET NİL
HIDIR (Muğla) Hani sataşılmayacaktı hani.
Sataşıyorsunuz, sataşıyorsunuz, ondan sonra...
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Beyefendi, daha kürsüye yeni geldim,
sataşmadım. Oturduğunuz yerden siz laf attınız, laf
istiyorsunuz, çok laf ederim eğer bağışlarsanız. Daha
kürsüye yeni geldim, kimseye bir şey de söylemedim, ağzımı
açmadan, oradan laf
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu, bana söyledi.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, daha ağzımı
açmadan Beyefendi sataşıyorsunuz dedi.
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu, Sayın Nil Hıdır size söylemedi, onu
bana söyledi.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Bana söyledi bana, bana.
Oraya mı
söylediniz efendim?
MEHMET NİL
HIDIR (Muğla) Oraya söyledim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Özür diliyorum sizden o zaman, özür diliyorum. Özür
diliyorum.
Sayın
Başkan, süremi
BAŞKAN
Hayır, yapmıyorum. Devam edin. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Beni de
alkışlamayın.
Buyurun.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; hepinize saygılar sunarım.
Değerli
arkadaşlarım, tabii, esnafın bakanı Sanayi
Bakanlığı -Bakanım beni bağışlasın-
esnafa sahip çıkacak bakanlık Sanayi Bakanlığı.
Sayın Bakan,
Türkiyede yasalar herkese eşittir, biz bunu biliyoruz ancak dün de
sordum, bugün bir kez daha dile getiriyorum: Türkiyede bir çek
mağdurları ve çekten hapiste olan insanlara uygulanan farklı
yorumlar var. Bu insanların sahibi sizsiniz. Ticaret ve ticaret
yapmış, normalde acz içine düşmüş, kimseyi dolandırmamış,
acz içine düşmüş insanlara sahip çıkmak sizin Bakanlığınızın
görevi.
Dün de arz ettim.
Bize her gün bu mektuplar geliyor. Takdim edeceğim. Şimdi, eğer
bir çekten dolayı birisi hapse girip birisi girmiyorsa, birine bir mahkeme
farklı yorum yapıyorsa, bir başkasına bir mahkeme farklı
yorum yapıyorsa, bu, Türkiyede hukuk devletine yakışmaz. Bu
insanların sahibi sizsiniz. Dün söylediniz. Sayın Adalet Bakanı
keşke gitmeseydi. Burada ticari davalarda, ticari olaylarda hapis ve
dolandırıcılığa sokup devleti dolandıranlar,
teröristlerle birlikte aynı koğuşta bu insanları
yatırıyorsunuz. Ben bir kez daha, bir an önce, farklı uygulanan,
insanlara eşit uygulanmayan
Eğer hapis cezası ise bu ülkede her
kişiye aynı uygulanır ama bir mahkemenin yorumuyla farklı,
bir mahkemenin yorumuyla farklı. Bu bir arapsaçına döndü. Bir kez
daha
Bu, Türkiyenin her tarafında ve bunların yüzde 99u da küçük
esnaf Sayın Bakanım, küçük esnaf. Bunlara
Tabii, suçlu suçunu
çekmelidir. Türkiye bir hukuk devletidir ama hukuk devletinde farklı
uygulamalar olamaz arkadaşlar. Ben bir kez daha bunun altını
çiziyorum.
Değerli
milletvekilleri, tabii, çek konusunda bu Meclis iki düzenleme yaptı. Ben
emeği geçen herkese teşekkür ediyorum ve eğer bugün piyasada
birazcık da olsa, esnafın sorunları, eğer küçük de olsa
dindirmenin bir parçası oldu. Yani vadeden önce kendi
imzaladığı, keşide ettiği değil, ciro ettiği
çekleri ve bir başkasının onuncu cirodan sonra kredi
kurumlarına giden çekleri, hepsi arkası yazdırıldı ve
daha vadesine bir ay, iki ay, üç ay olan çekler bir sürü esnafımıza
kepenk kapattırdı. Bu bir piyasa gerçeğiydi. Bugün, eğer
Bu hakikaten önemli bir sorundu. Bu soruna çözüm bulan tüm milletvekillerine
teşekkür ediyorum ve piyasada, birazcık, artık, çekin vadeden
önce ibraz edilemeyeceği bir güven geldi ama kredi kurumları, kredi
kurumları arkadaşlar, çeki aldığı zaman ben bu krediyi
bu vadede tahsil edeceğim diye zımnen kabul etmiştir.
Zımnen kabul ettiği bir şeyde insanların gafletinden,
insanların zor durumundan yararlanıp onların ensesine binmesini
hiçbir vicdan kabul edemez. Bu nedenle, bu konuda hakikaten bir düzenleme
yapıldıysa herkese teşekkür ediyorum.
Yine çekten
caymalarda, dürüstle dürüst olmayanı, sahtekârla sahtekâr olmayanı ve
anında dürüst alacaklıları korumak amacıyla her önüne gelen
çekten caymama yönünde yine bir yasaya...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Bitiriyorum.
Bu nedenle, yine
piyasaya önemli bir istikrar getirmiştir. Dürüst alacaklıları
korumak açısından bir kez daha
Bu önemli bir uygulamaydı.
Sayın
Başkanım, kırk yedi saniyemi öbür konuşmamda alayım
sizden.
BAŞKAN
Olabilir. Bakacağız.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Madde üzerinde soru-cevap işlemine geçiyorum.
Sayın Taner
RECEP TANER
(Aydın) Sayın Bakan, sanayi üretiminin bir önceki aya göre yüzde
23,7 oranında düşüş gösterdiği, imalat sanayisi üretim
endeksinin düşmeye devam ettiği bir ortamda sanayiciler için en büyük
girdi maliyetlerinden olan doğal gazda yapılan indirimi yeterli
buluyor musunuz? Doğal gazda ve elektrikte yeni indirimler düşünüyor
musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, 14 Nisan 2009 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan kararname
gereğince, içinde bambu mobilya, berber ve dişçi koltuğu gibi
çoğu ithal birçok ürün grubunda haziran ayına kadar KDV
oranlarının yüzde 18den yüzde 8e düşürüldüğü ifade edilmektedir.
Bu ürün gruplarının ne kadar stok değeri mevcuttur? Bu kararname
kapsamında yer alan ürünlerin gerçekten ekonomik krize ve istihdama
katkısı ne oranda beklenmektedir? Bu tedbirler içinde ne zaman yerli
imalatçılara ait KDV ve ÖTV indirimleri yer alacaktır?
Bir de, son,
Sayın Mevlüt Aslanoğlunun da ifade ettiği gibi, şu anda
cezaevlerinde yatan ne kadar çek mağduru vardır? Bugün 80 bin
dolayında çek mağdurunun arandığı ve adliyelerde 1
milyon dolayında çek davasının olduğu iddiaları
doğru mudur?
Çok teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Çalış
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, dün sordum ve cevap alamadım, sorumu tekrar ediyorum.
Esnaf kefalet
kooperatiflerinin içine düştüğü durumu biliyorsunuz. Esnaf kefalet
kooperatiflerimizi ve buralara borcu olan esnaflarımızı
rahatlatmak için bir programınız olacak mı?
İkinci
sorum: Otomotiv sektöründeki vergi indiriminin sektöre katkılarından
bahsediyorsunuz ama Ford grubu üretime ara verdiğini basına
yansıttı dün itibarıyla. Bunu nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Tankut
YILMAZ TANKUT
(Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Sayın Nazım Ekren, 10 Mart tarihinde
AKPnin MKYK toplantısında ekonomiyi canlandırmak için memur ve
emeklilere 200 veya 300 TL tutarında bir defaya mahsus ödeme
yapılabilmesi için çalışmalar
yapıldığını ifade etmişti. Yine, Sanayi
Bakanı olarak siz de 13 Mart günü Muşta yaptığınız
bir açıklamada, iç talebin canlanması için memur ve emekliye
verilmesi düşünülen bu yardıma olumlu ve sıcak
baktığınızı ifade etmiş idiniz. Seçimden önce
Hükûmet tarafından emeklilere verileceği söylenen bu 300 TLlik
yardım sözü yerine getirilecek midir, getirilecekse ne zaman
gerçekleşecektir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Yıldız
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
çoğu yazılı basında da bugün olduğu gibi, AKP bir
yılda 1 milyon işsiz yarattı, ekonomi can çekişiyor,
işsizler ordusu her geçen gün büyüyor, vatandaş isyan ediyor, esnaf
siftah yapamıyor, fabrikalar kapanıyor ya da üretimlerine ara
veriyor, Başbakan ve ekibi hiçbir şey olmamış gibi
davranıyor.
Yukarıdaki
gerçeklerin varlığını kabul ediyor musunuz yoksa size göre
de yukarıdaki gerçeklerin sorumluları felaket tellalları
mı?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Bakan, buyurun.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Evet, Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi tekrar
saygıyla selamlıyorum.
Efendim, bu
sorulmuş olan sorulardan mobilya sektörüne getirilmiş olan KDVden
özellikle Türk mobilya sektörü ciddi manada ve ciddi oranda yararlanıyor.
Bu konuda mobilya sektörünün zaten en ileri giden sektörleri, dernekleri, sivil
toplum kuruluşları bu memnuniyetlerini büyük gazetelerde, büyük bir
şekilde de yayınladılar. Tabii ki büyük oranda, büyük bir
çoğunlukta -tekrar ifade ediyorum- yerli üreticilerimiz, özellikle
Kayseri, İnegöl ve Ankara Siteler başta olmak üzere tek tek
yapmış olduğum görüşmelerle, sektör temsilcileriyle
yaptığım görüşmelerde mobilya sektöründeki KDV indirimi
sektörde çok ciddi bir gelişme kaydetmiştir.
Yine, otomotiv
sektöründe ve beyaz eşya sektöründe yapılan ÖTV ve KDV indirimi, son
derece yerinde yapılan ve zamanında yapılan bir uygulama
olmuştur. Otomotiv sektöründe, tekrar ifade ediyorum, Fordun bilgisi bana
gelmiş değil -ki biraz evvel Değerli Milletvekilim söyledi- ama
Fiat, TOFAŞ, kanuni hakları olan kısa çalışma
ödeneğinden faydalanmak istemediklerini belirterek tam kapasite çalışacaklarını
söylemişlerdir.
Ben, geçen hafta sektörün
bütün temsilcileriyle bir araya geldim, ayrı ayrı. Otomotiv
Sanayicileri Derneği, Distribütörler Derneği, yan sanayi
üreticileriyle beraber hepsiyle bir araya geldim. Şu anda otomobil
fabrikalarının tamamı yirmi dört saat çalışıyor
Türkiyedeki ve yan sanayi aynı şekilde çalışıyor.
İki buçuk vardiya çalıştıklarını kendileri ifade
ediyorlar ve bu noktada beyaz eşya sektöründe de ciddi manada bir bu ÖTV
indiriminin faydası olmuştur. Ben Uşakta bundan on
beş-yirmi gün önce yapmış olduğum bir ziyarette bir beyaz
eşya mağazasına girdim, yani işler nasıl oluyor,
nasıl yapılıyor diye. Mağazanın içi de
kalabalıktı. Mağaza sahibine nasıl işleriniz, bir
açılma var mı dedim; Vallahi iki üç gündür ciddi manada sorulmaya
başlandı. dedi. Bu, mart ayı sonundan önceydi, yani
uygulamanın, Bakanlar Kurulu kararnamesinin çıkmasından önceydi
ve mağazanın içinde birileri vardı. İşte bir
vatandaşla tanıştım. Nasılsınız? Dedi ki:
Efendim, iyiyiz, biz alışverişe geldik. Bakın, bu
hanımım, bu da kızım. dedi. Ne yapıyorsunuz?
Vallahi, kıza çeyiz düzüyoruz. dediler. İyi, hayırlı
uğurlu olsun. Ne alıyorsunuz? Buzdolabı alıyoruz,
işte çamaşır makinesi alıyoruz, şunu alıyoruz,
bunu alıyoruz. deyince dedim ki: Ya demek ki nikâh hemen çok yakın.
Ben de buradayken isterseniz vaktiniz de varsa nikâh şahitliği
yapayım, yani ben de size şahitlik yapayım deyince,
adamcağız dedi ki: Sayın Bakanım gülerek- ne
nikâhından bahsediyorsunuz, daha kızın isteyeni bile yok.
Şimdi,
netice itibarıyla, insanlar böyle bir ortamda, yani o güven ve psikoloji
yerine geldiği zaman 6,7lik bir ÖTV indiriminde bile beyaz eşya
indirimi yapılıyor.
Şu anda
yine
Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği Başkanıyla daha
bundan dört gün önce görüş-tüm. Sektörde şu anda üretim devam ediyor,
hiçbir kapanan fabrika şu anda yoktur.
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Ford grubunda durum nedir?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Fordu biraz evvel
söylediniz, söyledim Sayın Vekilim, söylerken dinlemiyorsunuz beni. Yani
Ford ile ilgili bana gelen bir bilgi yok. Siz bugün olduğunu söylediniz
ama ben şu ana kadar, kendi bilgim çerçevesinde, bütün fabrikalar
Hatta
bir başka fabrikamız kendisinden ihracat istenen otomobilleri
dış pazarlara, ihracat pazarına telefon açarak ve yazı
göndererek iki ay sonraya ötelediklerini de ifade etmişlerdir. Tabii ki bu
geçici bir uygulamadır yani ÖTV ve KDV indirimi. Ancak tekrar ifade
ediyorum: Otomobil alanların yüzde 80i yastıkaltı diye tabir
ettiğimiz birikimleriyle araçlarını almışlardır,
altın bozdurmuşlardır, ekonominin damarlarından
çekilmiş kan yeniden ekonomiye verilmiştir. Bu noktada da krediyle
alım yapanların sayısı yüzde 20yi geçmiyor. Kredili
alım yapanlar da sıfır faizli, on iki ay taksitli otomobil
satanlar olduğu için buralardan yapıyor. Dolayısıyla bunu ifade
edeyim.
TESKOMBla
ilgili
Dün Sayın Milletvekilim sormuştunuz, ben söylemiştim
TESKOMBla ilgili konuyu, demek ki herhâlde atlandı, dinlenmedi. Bir kez
daha söyleyeyim.
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Ben takip ettim, cevap alamadım.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Yok, ben söyledim,
şeyde var, tutanaklarda görebilirsiniz, çünkü konuşulanlar
yazıya geçtiği için. TESKOMBu bir kez daha söyleyeyim yani benim
için problem değil söylemek.
TESKOMB
biliyorsunuz
Şu anda, Bakanlar Kurulunun yılbaşında
almış olduğu karar çerçevesinde Halk Bankasındaki faiz
sübvansiyonunu yüzde 35ten yüzde 50ye çıkarttık. Yani esnaf yüzde
50 faizi kendisi ödüyor, yüzde 50 faiz hazine tarafından karşılanıyor.
Bu noktada ilk defa, cumhuriyet tarihinde TESKOMB, Halk Bankası
vasıtasıyla, hazinenin vermiş olduğu destekle yüzde 10 faiz
gibi çok düşük bir faizle şu anda kredi kullandırıyor ve
kullanılan kredi miktarı yaklaşık 3,5 milyar lirayı
geçmiştir. Şu anda Halk Bankası ,bildiğim kadarıyla,
bugün Merkez Bankası Para Politikası Kurulunun kararını
bekliyor. Tahmin ediyorum ki önümüzdeki birkaç gün içinde Halk Bankasıyla
cumhuriyet tarihinde bir ilki gerçekleştirerek bizim vermiş
olduğumuz yüzde 50 sübvansiyonla
beraber esnaf ve
sanatkâra tek haneli
faizle kredi verecektir.
Diğer taraftan, TESKOMB,
borcu olan -TESKOMB almış olduğu kararla kredileri yeniden
yapılandırdı ve bu yapılandırmada TESKOMB icra
işlemi yapmak zorunda kaldı- 120 bin esnafın da
anaparalarını yıl sonuna kadar ödemesi kayıt ve şartıyla
faizlerini beş yıl erteledi. Dolayısıyla TESKOMBun
yapmış olduğu çalışma budur. Ayrıyeten bu KOSGEB
kanununun çıkmasıyla beraber yine TESKOMBla beraber
çalışmamız yapılacak.
Çek yasası
ile ilgili, dün de söylemiştim, Adalet
Bakanlığımızın üzerinde çalışmış
olduğu bir tasarı var. Bu bahsedilen konuların zaten orada
alınacağını tahmin ediyorum.
Bir de sık
sık gündeme getiriliyor, onu da hemen kalan sürem içinde söyleyeyim:
Efendim, açılan işletme sayısı, kapanan işletme
sayısı
Tabii, maalesef, muhalefet tarafından sadece kapanan
dile getiriliyor. Açılanı da ben söyleyeyim, eksik kalmasın.
Ticaret sicil kayıtlarına göre 2008 yılında 96.904
işletme açılmış, 50 bin işletme kapanmıştır.
2009un Ocak, Şubat, Mart ayında, ilk üç ayında açılan
işletme sayısı 23.228, kapanan 11.192dir. Esnaf-sanatkâr olarak
baktığımız zaman, 2008 yılında 166.815
açılana karşı 117.808 kapanan vardır. Yine 2009un 15 Nisan
tarihi itibarıyla 52.230 açılan var, 31.696 kapanan var. Her zaman
açılan ve kapanan sayısındaki oran yüzde 60-65ler
mertebesindedir. Yani açılananlar her zaman kapananlardan gerek
esnaf-sanatkârda gerek ticaret siciline kayıtlı olanlarda hepsinden
fazladır.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
6ncı
maddeyi
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
6ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar
yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati : 17.37
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati : 17.48
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER : Yusuf COŞKUN (Bingöl), Harun
TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 78inci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Tasarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
330 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 6ncı maddesinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
maddeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir, karar yeter sayısı
vardır.
7nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 7- 3624
sayılı Kanunun 12 nci maddesinin birinci fıkrasının
(k) ve (l) bentlerinde geçen 507 sayılı ibaresi 5362
sayılı olarak değiştirilmiş, (b) bendinde yer alan
eğitim ibaresinden sonra gelmek üzere ve denetim ibaresi ile aynı
fıkraya aşağıdaki bentler eklenmiştir.
v)
İşletmelerin ve girişimcilerin yatırım, üretim,
ihracat, istihdam, teknoloji geliştirme, pazarlama ve diğer konularda
ihtiyaç duydukları ürün ve hizmetleri temin edebilmeleri ile sermaye
piyasalarına açılabilmeleri için gerekli geri ödemeli veya geri
ödemesiz destekleri sağlamak;
y)
İşletmelerin ve girişimcilerin kamu bankaları, özel
bankalar ve katılım bankaları ile diğer finans
kuruluşlarından uygun koşullarda nakdî veya gayri nakdi kredi
temin edebilmeleri için faiz, komisyon ve diğer masraflarına geri
ödemeli veya geri ödemesiz destekler sağlamak.
BAŞKAN
Madde üzerinde ilk söz hakkı Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Malatya Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğluna aittir.
Buyurun
Sayın Aslanoğlu.
CHP GRUBU ADINA
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; hepinize tekrar saygılar sunuyorum.
Sayın Bakan,
biraz önce söyledim, dışarı çıktığımda bana
on tane telefon geldi. Bu telefonları Komisyon üyemiz Sayın
Fındıklı da dinledi.
Sayın Adalet
Bakanı burada. Sayın Bakanım, Türkiyede yasalar herkese
eşittir. Çeklerden dolayı değişik mahkemelerin verdiği
kararlardan bir sürü mağdur var. Sayın Sanayi Bakanımıza
illettik, taslak hazırlanmış. Yasanın eşit
uygulanması açısından öncelikle bu tasarının Meclise
bir an önce getirilmesini hepinizden rica ediyoruz. Siz de
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) İmzada.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) İmzada... Teşekkür ediyorum.
Değerli
arkadaşlarım, aslında bu ülkenin kurtuluşu üretimde. Üretim
olmayan bir yerde hiçbir şey olmaz. Ben birazcık, tabii
Yine
Sayın Sanayi ve Ticaret Bakanım bana kızacak biliyorum, yine
sanayinin ve tüccarın, esnafın koruyucusu, hamisi, babası
sizsiniz derken belki yine kızacak. Ama Türkiyede bir Teşvik
Yasası var arkadaşlar. Hepiniz çok iyi biliyorsunuz, hepiniz bundan
mustaripsiniz, hepiniz bu konuyu illerinizde çok iyi biliyorsunuz
arkadaşlar ama maalesef 5084 sayılı Yasa çıkarken burada
söyledim, bu Teşvik Yasası bu ülkenin böğrüne vurulmuş bir
hançerdir dedim. Değerli arkadaşlarım, bunu hepiniz de çok iyi
biliyorsunuz, hatta tarih ve gün vereyim: Sayın Başbakan Giresunda
bir giyim fabrikasının, bir gömlek fabrikasının
açılışını yaparken Bu Teşvik Yasası
Türkiyenin koşullarına uygun değil. dedi. Ne zaman? Üç
yıl önce arkadaşlar, üç yıl önce.
Değerli
arkadaşlar, dün Sayın Bakan da söyledi, sektörel, bölgesel diyoruz
ama eğer Türkiyede hepimiz bu ülkenin geleceğinin üretimde
olduğunu biliyorsak
Sayın Bakan maalesef ocak oldu, şubat oldu,
mart oldu nisan bitti, sanayicinin, tüccarın beklemeye hâli yoktur,
gittiler bu insanlar! Bunun adını ne koyuyorsanız koyun, bu
insanların beklemeye tahammülü yok. Eğer bu ülkede Teşvik
Yasası, bu ülkenin sanayisine yön verecek Teşvik Yasası hâlâ
daha
31/12de bitti süresi arkadaşlar. 31/12de bitmesine rağmen ta
şubat ayında uzattınız. Değerli arkadaşlarım,
ben bunu birkaç kez dile getirirken, ekim ayında, kasım ayında
komisyonda, burada ne olacak bu Teşvik Yasası, insanlar önünü görmek
istiyor dememe rağmen Hazırlanıyor, geldi, gelecek
Nerede? Nerede?
Nerede?
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Van) Ne bağırıyorsun?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Benim ciğerim yanıyor.
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Van) Senden daha çok yanıyor bizim ciğerimiz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Senin gibi tellallık yapıyor demiyorum!
Sanayicinin ciğeri yanıyor! Sanayicinin içinde olduğu
ortamı burada dile getirmek benim görevim Kayhan Bey, onlar adına
bağırıyorum! Ben her şeyi tozpembe göstermiyorum. Hepinizin
vicdanına soruyorum: Bu ülkede büyük bir teşvik sorunu var mı,
yok mu? İllerinizde bu sorun yok mu? (AK PARTİ sıralarından
Yok sesleri) Ha, yok diyorsanız, yok diyen arkadaşlarıma iyi
günler diliyorum, yolları açık olsun, yolları açık olsun!
İlinize gidin deyin ki: Ben yok dedim. Arkadaşlar,
vicdanımıza soralım. Bu ülkede büyük bir teşvik sorunu var.
Geçtiğimiz yıllar, bazı illeri bazı illere düşman
ettiniz. Önce 36 il dediniz, Maraştaki sanayici kaçtı
Gölbaşına gitti. Doğru mu Veysi Bey? Daha sonra, 48 ile
çıkınca
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) 49.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) -
49 ile çıkınca, Adana, Denizli, Gaziantep
boşaldı arkadaşlar ya! Sayın Ağyüz sabahtan beri isyan
ediyor. Boşaldı, kapandı fabrikalar! Eğer 1 kilo iplikte
-arkadaşlar dikkat edin- sadece enerji bedelinde 200 lira fark ediyorsa
böyle bir rekabet
Serbest piyasa diyor dünden beri Sayın Bakanım.
Böyle bir serbest piyasada -1 kilo iplikte 200 lira enerji bedeli- nasıl
bir rekabet koşulu yaratırsınız?
Değerli
arkadaşlarım, bu ülkenin acilen
Gün geçmiştir
Ekimde
gelecekti, kasımda gelecekti, aralıkta gelecekti
Sayın Bakan,
dün de söylediniz Bölgesel ve sektörel teşvik
hazırlanmıştır, ekonomiden sorumlu Sayın Bakana
gitmiştir. Nerede? Nerede? Arkadaşlar, bu ülkenin teşvik
politikasının öncelikle, bir yıl önce belirlenmesi lazım.
Gelecek yıl uygulanacak teşvik politikasını herkesin
bilmesi lazım, sanayicinin ona göre hareket etmesi lazım. Sanayiden
sorumlu bir Bakan olduğunuz için ben bir kez daha bu işin sahibi
sizsiniz -sorumlusu demiyorum Sayın Bakan- bu işi eğer kimler
geciktiriyorsa onlarla kavga
etmek sizin görevinizdir,
sanayici adına, esnaf adına görevinizdir.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Ben çekinmedim,
hayatım boyunca çekinmedim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Değerli milletvekilleri, bir sicil affı
yaptık. Burada, herkes, sicil affında sanki şöyle düşündü:
Sicil affı olacak, esnaf rahatlayacak. Bu bir milattır,
yapılması doğrudur, iyi ki yapıldı, tüm katkı
veren gruplara tüm gruplar destek verdi buna- teşekkür ederim. Ama o gün
söyledik burada: Bu sicil affının işlemesi için kredi
kurumlarının kendi hasıraltındaki sicillerinin de
affedilmesi lazım. dedik. Ben, hiçbir kredi kurumunun sahtekâra,
düzenbaza kredi vermesi taraftarı değilim ama Türkiyede, sicil
affı olmayan, sicil affından dolayı sicili silinen çok düzgün
insanlar var ve gerek piyasa koşulları gerek rekabet
koşulları bu esnafımızı mağdur etmiştir.
Değerli
arkadaşlar, sicil affının işlemesi için bunun
altını çiziyorum Sayın Bakan- özellikle bankaların, kredi
kurumlarının bu işe kredi vermeleri açısından onlara
farklı uygulamalar getirmeniz lazım. Dün de sordum. Esnaf gidiyor,
sicil affı uygulandı, Merkez Bankası kaydı sildi ama
bankanın altında, bakıyor Ben sana kredi vermem. diyor ama
bunun hiçbir yaptırımı yok. Yani esnafa çözüm getiren hiçbir
yaptırımı yok. En azından siz bilin Sanayi
Bakanlığı olarak. Sanayi il müdürlüğüne müracaat etsin bu
insanlar, sicil affından dolayı hangi kurum kredi vermiyor, en
azından bunun bir listesini tutun. Bazı kurumlar iyi niyetle
yaklaşabilir ama Türkiyede, maalesef, ticarette hep vuranın
yanına kâr kaldı arkadaşlar. Bunun için, kredi kurumlarına
bazı güller vermeniz lazım, yani sicil affının
işlemesi açısından, esnaf açısından. Özellikle
finansmanlarını uzun vadede yapılandıran esnaflardan
bahsediyorum. İki yıla, üç yıla mevcut borçlarını
yapılandıran bankalara mutlaka ya disponibilitede ya munzam
karşılıkta yahut bir farklılık getirmeniz lazım
bunu yapsın diye. Yoksa yapmıyor arkadaşlar, piyasa
gerçeğini görelim. Hangi kredi kuruluşu esnafın bir şekilde
borçlarını uzun vadeye yapılandırıyorsa mutlaka
bunlara bir gül vermeniz lazım. Yani bu gül de ya disponibilite
oranlarını
Hangi kurum esnafın kredilerini yeniden uzun vadeli
yapılandırıyorsa, ne kadar yapılandırıyorsa ona
bir gül vermeniz lazım, bir öncelik vermeniz lazım, bu kurumlar da bu
işi yapsın diye. Yoksa eşit koşullarda yapmazlar
arkadaşlar, birbirimizi kandırmayalım, yapmıyorlar. Onun
için, yapmaları için mutlaka belli oranlarda onlara destek vermeniz
lazım. Hangi kurum, esnafların, küçük sanayicinin kredilerini uzun
vadeye yapılandırdıysa örneğin O miktar kadar
disponibilite ve munzam karşılık yatırmazsınız.
deyin bakayım, bu kredileri yapılandırıyor mu,
yapılandırmıyor mu? Birbirimizi kandırmayalım. Bunun
işleyişi böyledir arkadaşlar. Buna mutlaka bu yönde bir çözüm
getirilmesi lazım. Yaptık sicil affını hiçbir şey
değişmedi, devlet bankaları dâhil.
Değerli
arkadaşlarım, devlet bankaları köylüden ne istiyor biliyor
musunuz? Memur kefil istiyor 2 tane memur kefil getir. diyor. Böyle bir
şey olur mu arkadaşlar? Aynı şekilde esnafa diyor ki: Bana
memur kefil getir. Aynı şekilde köylüye Bana şehirde ipotek
ver. diyor. Böyle bir Türkiyedeyiz, niye birbirimizi kandırıyoruz?
Toplumun gerçeğini, ülkenin gerçeğini görmüyoruz arkadaşlar.
Biraz önce beni
yine bir esnaf aradı Malatya Arapkirden, bakkal. Ya, devlet
bakkallık yapar mı? Bugün koli koli -nereden almışlarsa-
insanlara yiyecek gönderiyorlar. diyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Bari insanlara bir şey yapıyorsanız
bir yerlerinden alıp götürmeyin. Bari bir fiş verin de gitsin o
fişle o bakkallardan alsın. Bari bu insanlara bu iyiliği
yapın. Yani küçük esnafı yok ettiniz, oradaki alışverişi
yok ettiniz. Diyor ki: Yağı, şekeri, hepsi koli koli gidiyor,
kaymakamlık gönderiyor ama bu köylü gelip bizden alışveriş
yapmıyor. Bari bunu yapıyorsanız o yöredeki küçük esnafa da
zarar vermeyin arkadaşlar.
Ben, bir kez
daha, teşvik konusunda ve kredilerin yeniden
yapılandırılması konusunda Sayın Bakana, bunların
bir an önce yapılması konusunda ve hepinize bir kez daha rica
ediyorum. Ülkenin gerçeği budur. Birbirimize burada her konuşan milletvekili
yüreğinden konuşur, esnafın sorununu, tüccarın sorununu,
sanayinin sorununu
Hepimiz bu ülkenin kurtuluşunun üretimde olduğunu
biliyoruz. Buradaki tüm milletvekilleri yüreğiyle konuşur.
Hepinize
teşekkür ediyorum. (CHP, MHP ve DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.
Gruplar
adına, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili
Sayın Erkan Akçay.
Buyurun
Sayın Akçay. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan tasarının 7nci maddesi üzerine Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Muhterem
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
KOBİler,
değişen piyasa koşullarına hızlı uyum
yetenekleri, esnek üretim yapılarının kriz dönemlerinde
sağladığı yavaşlatıcı etkisi, bölgeler
arasında dengeli büyüme, işsizliğin azaltılması ve
yeni iş alanları açılmasındaki katkıları gibi
olumlu özellikleri nedeniyle ülkemizin ekonomik ve sosyal
kalkınmasında önemli bir işlev görmektedirler. KOBİler
ülkemizdeki işletmelerin yaklaşık yüzde 99unu
oluşturmakta, toplam istihdamın da önemli bir bölümünü
sağlamaktadırlar.
TÜİK
verilerine göre, 2008 yılı dördüncü döneminde, sanayide istihdam
yüzde 3,9; sanayide çalışılan saat yüzde 6,2 azalmış,
ekonomi yüzde 6,2 oranında küçülmüş; aylık sanayi üretim
endeksi, 2009 yılı Şubat ayında, 2008 yılı
Şubat ayına göre yüzde 23,7 azalış göstermiştir.
İşsiz sayısı, 2008 yılı Ocak döneminde 2 milyon
591 bin iken 2009 yılı Ocak döneminde 3 milyon 650 bin kişiye
ulaşmıştır. İşsizlik oranı 2008
yılı Ocak ayında yüzde 11,6 iken 2009 yılı Ocak
döneminde bu rakam yüzde 15,5a çıkmıştır. 2009
yılı Şubat ayında 2008in aynı ayına göre kurulan
şirket ve kooperatif sayısı yüzde 30,8 azalmış, 2008
yılı Şubat ayında yüzde 79,3 olan üretim değeri
ağırlıklı kapasite kullanım oranı 2009
yılı Şubat ayında yüzde 63,8 seviyesinde
gerçekleşmiştir.
Değerli
milletvekilleri, belirttiğimiz bu nedenlerle ekonomideki istihdam, büyüme
ve üretimin ana dinamiği olan KOBİlerin sağlıklı bir
ekonomik ortamda gelişip büyümeleri ve hayatlarını devam
ettirmeleri büyük önem arz etmektedir. Yaklaşık sekiz aydır
ülkemizi de ciddi şekilde etkileyen ekonomik kriz, KOBİleri de
olumsuz etkilemektedir. Krizin daha da derinleşmesi ve en iyi ihtimalle
2010un ilk yarısından sonra bazı düzelmelerin beklendiği
de dikkate alındığında KOBİlerimize ciddi destekler
sağlamamız gerektiği açık bir şekilde ortaya
çıkmaktadır. İşte burada KOSGEBin önemi ortaya
çıkmaktadır.
Türkiyede
KOBİlere destek veren ve onların sorunlarını çözmeye
çalışan en önemli kuruluş KOSGEBdir. Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteren KOSGEB, KOBİlerin
küresel rekabet ortamında varlıklarını korumak ve güçlerini
artırmak için yanlarında olan öncü bir kurum olmak üzere 1990
yılında faaliyete başlamış ve o günden beri önemli
görevler ifa etmektedir.
Yürürlükteki 3624
sayılı Kanun ile sadece imalat sektöründeki işletmelere destek
veren KOSGEBin
Bu tasarı ile, hizmet ve ticaret sektörlerinde faaliyet
gösteren işletmelerin de KOSGEB desteklerinden yararlanmasının
önünün açılması hedeflenmektedir. Bu hedef elbette bizim de
destekleyeceğimiz bir yaklaşımdır. Ancak bugünkü hâliyle
KOSGEBin imalat sektöründeki firmalara verdiği hizmet yetersizken imalat
sektörünün yanına eklenecek diğer sektörlere nasıl destek
verilecektir, bu sorunun cevap bulması gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, KOSGEBde 2003 yılı başından bu yana geçen
altı yıllık süreçte dört başkan değişmiştir.
Görevden alınan idari kadroların geri dönmesiyle âdeta kişiye
göre müdürlük ve daire başkanlığı oluşturulması
yoluyla ciddi bir idari zafiyet yaşanmıştır. Atama ve
terfilerde liyakate ve ehliyete bakılmayan ve
haksızlıkların kol gezdiği bir kurumda başarı ne
yazık ki mümkün değildir. Bu hususları daha detaylı
incelemek isteyenlere Devlet Denetleme Kurumunun KOSGEB ile ilgili
hazırladığı raporlara, Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının teftiş raporlarına göz
atmalarını tavsiye ediyorum.
Dikkat çekmek
istediğim bir diğer husus ise son birkaç yıldır KOSGEBin
asli görevi olan KOSGEB destek mevzuatı kapsamında KOBİlere
destek ulaştırmaktan yavaş yavaş
uzaklaştığı ve sadece bankalarla iş birliği ile
kredi faiz desteği veren bir kurum hâline dönüşmesidir. Son
yıllarda destek gerçekleşmelerine baktığımızda
kredi faiz desteğinin toplam desteklerinde büyük bir yer işgal ettiği
görülmektedir. Elbette kredi faiz desteği mekanizması
uygulanması gereken bir mekanizmadır fakat takdir edersiniz ki
sırf böyle bir destek için bin kişilik eleman istihdam etmeye gerek
yoktur. Bunun başka yolları da vardır. KOSGEBin asıl
destek mekanizmalarına acilen ivme kazandırılması
gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, KOBİlerin içinde bulunduğu bazı sorunlara da
kısaca değinmek istiyorum. KOBİlerin özellikle marka
geliştirme, organizasyon, finansal yatırım yetersizliği
gibi sorunları bulunmaktadır. Bu konuda meslek okulları ile
ilgili mevzuatın değiştirilmesi, meslek okulları,
üniversiteler ve sanayiyi de içine alan bir iş birliğine gidilmesi
için teşviklerde bulunulması gerekmektedir. Mali destek
mekanizmalarının geliştirilmesinde ise Sanayi
Bakanlığı, KOSGEB ve Odalar Borsalar Birliği gibi kurumlara
çok iş düşmektedir. Bankaların KOBİlerin sorunları
için daha ucuz orta ve uzun vade kredi imkânı sağlaması ve bu
kredilerde çeşitliliğin artırılması gerekmektedir.
Büyüyen firmaların küçük firmalara deneyimlerini aktarabilecekleri,
farklı düzeylerde yeni iş birliklerinin kurulabileceği ağ
yapılar kurulmalıdır.
KOBİler,
ölçeklerinin getirdiği sınırlar dolayısıyla
gereksindikleri pek çok hizmeti, kendileri için ne kadar hayati önemi olursa
olsun uzman istihdam ederek kendi bünyelerinde üretme gücünden yoksundurlar.
Diğer ülkelerde KOBİlerin bu açığı etkin
danışmanlık mekanizmaları ile kapatılmaktadır.
KOSGEBin yeni misyonunun bir parçası, Türkiyede pek cılız olan
bu mekanizmanın gelişmesi için uygun ortamı sağlamak
olmalıdır.
KOSGEB, KOBİ
sorununu önce bir kültür sorunu olarak görmeli, KOBİlere kültür
taşımayı öne almalıdır. Bu kültür, girişimcilik
kültürüdür, teknoloji ve inovasyon yönetimi, insan kaynakları yönetimi
kültürüdür, kısacası endüstriyel yönetim kültürüdür. Bu kültürün
enjekte edilebilmesi için uygun toprağın bulunması ve hangi
sektör, bölge ya da KOBİ kesimlerine öncelik verileceğinin
belirlenmesi gerekmektedir. Kültürel eğitim faaliyetleriyle eş
zamanlı olarak KOBİlerin pazarlama mekanizmalarını
geliştirmeye, özellikle dış pazarlar konusunda onlara rehberlik
edecek mekanizmalar oluşturmaya yönelik programlar yürürlüğe
konulmalıdır. Girişimcilik, özellikle de yeni teknoloji alanlarındaki
atılımlar, KOSGEBin odaklanacağı konuların
başında gelmelidir.
KOBİlere
destek konusunda, TÜBİTAK Teknoloji İzleme ve Değerlendirme
Başkanlığı ile Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı
da hizmet vermektedir. Teknoloji İzleme ve Değerlendirme Başkanlığı,
KOBİler dâhil, sanayi işletmelerinin belli bir projeye
bağlı ARGE ve inovasyon faaliyetlerini desteklemek için hibe
biçiminde finansman yardımında bulunurken Türkiye Teknoloji
Geliştirme Vakfı ucuz finansman sağlamaktadır.
KOBİler ayakta
kalabilmek için teknolojik
inovasyonda yetkinleşmelidir.
KOSGEB, KOBİlerle Teknoloji İzleme ve Değerlendirme
Başkanlığı ve Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı
arasında da bir arayüz kurumu olmayı başarabilmelidir. Üç kurum,
ulusal inovasyon sistemimizin üç önemli unsurudur. Sistemin
mantığı gereği, KOBİlerin teknoloji
sorunlarının çözümünde, bu üç kurum, sistemik bir bütünlük içinde
hareket etmelidir. Üç kurum anlamlı iş birlikleri kurabilirlerse
KOBİlere teknolojik inovasyon kültür ve yeteneği
taşınabilecektir.
Ulusal inovasyon
sistemi mantığı içinde konuyla ilgili diğer kurumları
da kapsayacak eylem planının hazırlanmasına yine KOSGEB
önayak olmalıdır. Yalnız KOBİlerin değil bütün
firmaların teknoloji sorunlarına kalıcı çözümlerin
bulunabilmesi, ulusal inovasyon sistemine işlerlik
kazandırılabilmesine bağlıdır.
Tasarının
7nci maddesinde 3624 sayılı Kanunun 12nci maddesinin (b) bendinde
yer alan eğitim ibaresinden sonra gelmek üzere ve denetim ibaresi ile
aynı maddeye aşağıdaki bentler eklenmiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
ERKAN AKÇAY
(Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
İşletmelerin
ve girişimcilerin yatırım, üretim, ihracat, istihdam, teknoloji
geliştirme, pazarlama ve diğer konularda ihtiyaç duydukları ürün
ve hizmetleri temin edebilmeleri ile sermaye piyasalarına
açılabilmeleri için gerekli geri ödemeli veya geri ödemesiz destekleri
sağlamak. şeklinde bentler ilave edilmiştir.
Her şeyden
önce, KOSGEBin misyonuyla çelişen bir anlayış getirildiği
düşünülmektedir. Çünkü KOBİlerin en büyük derdi yalnızca
finansman ve kredi değildir.
KOBİlerle ilgili bir sivil toplum örgütü olan Türkiye Küçük ve Orta
Ölçekli İşletmeler Serbest Meslek Mensupları ve Yöneticileri
Vakfının yapmış
olduğu ankette KOBİ'lerin Hükûmetten taleplerinden hangisine öncelik
verilmelidir? sorusuna katılımcıların yüzde 87,5'u Vergi
yüklerinin hafifletilmesi. yanıtını verirken, ikinci
sırada yüzde 37,5 ile Girdi maliyetlerinin düşürülmesi. olarak
cevap vermektedir, yüzde 31.5u ise Finansman. olarak
cevaplamıştır.
Değerli
milletvekilleri, sözlerime burada son veriyorum. Hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN -
Şahıslar adına ilk söz, İzmir Milletvekili Sayın Harun
Öztürke aittir.
Buyurun Sayın
Öztürk.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; KOSGEB
Yasasında değişiklik yapan tasarının 7nci maddesi
üzerinde görüşlerimi açıklamak üzere söz aldım. Şahsım
ve Demokratik Sol Parti adına yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, KOSGEB ile ilgili mevcut Yasa, gerekçesinde de
öngörüldüğü üzere sadece sanayi kesimine yönelik hizmetler
sunulmasını öngörürken, kalkınma planları, hükûmet
programı ve diğer plan ve politika metinlerinde bu kuruluştan
sanayi kesimi yanında diğer sektörlere yönelik de hizmetler vermesi
beklenmektedir. Tasarı, söz konusu görevlerin kuruluşça yerine
getirilebilmesi için eksik olan bu yetkiyi vermektedir. Bu nedenle, yerinde bir
düzenleme olan tasarıya olumlu oy vereceğimi öncelikle ifade etmek
istiyorum. Ancak birkaç ayrıntıyı burada dikkatlerinize sunma
ihtiyacı duydum.
Yasanın
adındaki Sanayi ibaresi yerine İşletmeleri ibaresi
kullanılmasından sonra kuruluşun kısaltılmış
adının KOSGEB olarak muhafaza edilmesinin, dilimizin kısaltma
kurallarına uygun düşmediğini ifade etmek istiyorum. Öyle
anlaşılıyor ki Hükûmet, kuruluşun bugüne kadar bu adla
tanınmış olmasını dikkate alarak, kurala
aykırı olan bu kısaltmanın kullanılmaya devam edilmesi
tercihinde bulunmuştur.
Değerli
milletvekilleri, dikkatlerinize sunmak istediğim bir diğer konu ise
7nci maddeyle ilgilidir. Bu maddeyle, 3624 sayılı Yasanın
12nci maddesine iki yeni bent eklenmektedir. Bu bentlerde yer alan ve
çeşitli teşviklerle ilgili desteklerin geri ödemesiz de olabileceğine
izin veren veya geri ödemesiz ibarelerinin her iki bentten de
çıkarılmasının uygun olacağı kanaatindeyim, çünkü
desteklerle ilgili olarak geri ödemesiz süreler öngörebilirsiniz, faiz
oranlarını çok düşük veya sıfır olarak
belirleyebilirsiniz ancak tümüyle hibe şeklinde desteklerde
bulunulmasının uygun olmayacağı düşüncesindeyim. Bu
nedenle küçük de olsa iz değeri şeklinde bir geri dönüşün
yapılması uygun olacaktır.
Değerli
milletvekillerim, Hükûmet bugüne kadar krize yönelik olarak bütüncül tedbirler
ortaya koyamamıştır. Sayın Bakanın da bu gerçeği
kabul edeceğini zannediyorum. KOBİlere yönelik can suyu adı
altında devreye sokulan kredi tedbirleri de bütüncül tedbirlerle
desteklenmediği için sürdürülebilir değildir. ÖTV ve KDV indirimleri
keza aynı şekilde tek başına yeterli değildir. Daralan
iç ve dış talep karşısında işletmelerin
stoklarının azaltılmasına, stok ve işletme
maliyetlerinin aşağıya çekilmesine yardımcı olan bu
tedbirler ileriye yönelik olarak bazı tüketim harcamalarını,
Sayın Bakanın da ifade ettiği gibi, öne çektiği için
gelecekte talep boşluğu yaratabilecek niteliktedir. Talepte
devamlılığı sağlamaya yönelik tedbirlerle
desteklenmedikçe yeni üretim yapmayı teşvik edici de
değildirler, çünkü işletmeler satmak için üretirler. İç ve dış
talepte açılmaya yol açacak bir gelişme ve tedbir ortaya
konulamamışsa işletmeler üretim yapmayacaklar, bu da ekonomide
küçülme ve işsizliğin artarak sürmesi anlamına gelecektir.
Değerli
milletvekilleri, Hükûmetin almış olduğu geçici süreli vergi
indirimi tedbirleri, iç ve dış talepteki daralma nedeniyle zaten
düşen vergi gelirlerinin daha da azalması ve bütçe
açığının giderek artması sonucunu
doğuracaktır. Son bütçe açığı revizyonu bu
gerçeğin kabulü anlamına gelmektedir.
Bütçe
açığının artması, Hükûmetin Parlamentodan 2009
bütçesiyle aldığı borçlanma yetkisini artırması
zorunluluğunu da beraberinde getirmektedir. Merkezî yönetimin daha çok
borçlanmaya başvurması ise kaçınılmaz olarak
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
HARUN ÖZTÜRK
(Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
piyasaların
ihtiyaç duyduğu likiditenin piyasa yerine kamuya yönelmesi sonucunu
doğuracaktır.
Bütün bu
gelişmeleri dikkate alan bütüncül bir tedbir paketi ortaya
konulduğunu sizler düşünüyor musunuz? Ben şahsen Hükûmetin böyle
bir yaklaşım içinde olduğunu göremiyorum. Seçimler geride
kaldı. Hükûmet kabinede revizyon mu yapacak, ne yapacaksa bir an önce
yapmalı ve bütün bu eleştirileri dikkate alan bir yaklaşımı
ortaya koymalıdır.
Tasarının
hayırlı olması dileğiyle yüce heyetinizi tekrar
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
Şahıslar
adına son söz Antalya Milletvekili Sayın Sadık Badak. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
SADIK BADAK (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
330 sıra sayılı kanunun 7nci maddesi üzerinde şahsım
adına söz almış bulunuyorum. Öncelikle yüce Meclisi
saygıyla selamlarım.
On sekiz yıl
aradan sonra KOSGEB Kanununda kapsamlı bir değişiklik
görüşülmekte. Doğrusu, kurulduğu yıllarda Türk iş
hayatı tarafından memnuniyetle
karşılanmıştı. KOSGEB, 1995li yıllara kadar
fonksiyonlarını iyi surette ifa etti. Ne yazık ki, 1995ten 2003
yılına kadar hem bütçesi son derece azaltıldı hem fonksiyonları
işlemez hâle getirildi. Bu, Türk iş hayatı açısından
büyük bir kayıp dönemi ifade eder.
2003
yılından bu yana tekrar hem bütçesi hem fonksiyonları hem
personeli nitelikli bir şekilde güçlendirilen KOSGEB, Türk iş
hayatının yeniden güçlenmesinde yerini aldı. Nitekim, bu
çalışmalar sonucunda, 2003 yılından bu yana
yaklaşık 95 bin işletmeye gerek finansman gerek finansman
dışında destekler sağlamış bulunuyor. Bunlardan
ancak yaklaşık 30 binini finansman olarak ifade edebiliriz, onun
dışındaki destekler finansman dışındaki,
markalaşmaya dönük, firmaların bünyelerini güçlendirmeye dönük teknik
destekler. Bu destekler sonucunda, bugün, özellikle 2008 yılı sonunda
elde ettiğimiz 300 milyar doları aşan yurt dışı
ticaret hacminde bu KOBİlerin, KOSGEB desteklerinden
yararlanmış olan KOBİlerin önemli bir yer tutmakta olduğu
kanaatindeyim. Nitekim, bu KOBİler, bugün sayıları 50 bini
aşan Türk KOBİleri dünyanın yüz elliden fazla ülkesinde hem
kalite hem fiyatla bire bir rekabet edebilmektedir. Hedefimiz, bu 50 bin
rakamını cumhuriyetimizin 100üncü kuruluş yıl dönümünde
belki 100 bin rakamına ulaştırmaktır.
Bugün
yapılmakta olan, bu kanunla getirilmekte olan düzenlemelerle
inanıyorum ki, önümüzdeki on dört-on beş yıl içerisinde KOSGEB,
bugün dünya piyasalarında çalışan 50 bin KOBİnin, 50 bin
Türk işletmesinin 100 bin rakamına ulaşmasında önemli bir
fonksiyon ifa edecektir.
KOSGEB, bu
çalışmalarında yalnız değildir. Nitekim, AK PARTİ
iktidarlarının, hükûmetlerinin yaptığı TÜBİTAK
bütçesindeki yüzde 400e varan iyileştirmeler, Türk iş hayatına
dönük TÜBİTAKın yapmakta olduğu çalışmalar, ARGE Kanunu
ile getirilen Türk özel sektörüne ve KOBİlerin ARGE
çalışmalarına geniş kapsamlı desteklerle
birleştiğinde, Türk iş hayatının, esnafıyla
KOBİsiyle bu kanundan önemli kazanımlar elde edeceğini
görmekteyiz.
7nci maddede,
biraz önce de ifade edildi, 507 sayılı Kanun 2005 yılında
değiştirildi ve numarası 5362 olarak tescil edildi. Böylece
Kanuna dercedilmiş oluyor. Diğer fıkralarla da biraz önce ifade
edilen düzenlemeler yapılıyor.
Bu düzenlemelerle
KOBİlerin özellikle kurumlaşabilmesi ve markalaşabilmesi için
finansman ve organizasyon kabiliyetlerinin geliştirilmesinde KOSGEBin
önemli rol oynayacağı anlaşılıyor.
KOSGEB bu
düzenlemeyle, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası bünyesinde
kurulmakta olan KOBİlere dönük alt pazar çalışmalarında
KOBİlerin yapacağı hazırlıklara destek
verebilecektir. Bunun çok uzun yıllardan bu yana Türk iş
hayatında beklenmekte olan bir düzenleme olduğunu hepimiz
bilmekteyiz.
Bu düzenlemelerle
hep beraber hedefimiz, cumhuriyetimizin 100üncü kuruluş yıl
dönümünde muasır medeniyet seviyesine erişmiş bir ülke olmak.
Bunun somutlaşmış bir ifadesi, ilk on, ekonomide en güçlü ilk on
ülke arasına girmiş olmak.
Bunu
gerçekleştirebilecek gücü kendimizde görüyoruz. 2008 yılında
eriştiğimiz 750 milyar dolarlık gayrisafi millî hasıla
bunun en somut delilidir. Onuncu en büyük, ilk on içerisinde bulunabilmenin en
müşahhas ifadesi olarak, fert başına geliri 25 bin dolar olarak
ifade etmemiz mümkündür. Bunun da toplam gayrisafi millî hasılanın 2
trilyon dolar olmasını icap ettirdiğini düşünüyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
SADIK BADAK
(Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Ülkemizin
yakaladığı siyasi istikrar, idari istikrar devam edebildiği
müddetçe cumhuriyetimizin 100üncü kuruluş yıl dönümünde,
hedeflediğimiz, dünyanın ilk on büyük ekonomisi içerisine
gireceğimize yürekten inanmaktayım.
Konuşmamın
son bölümünde, burada biraz önce ifade edilen Çek Kanunundaki
değişiklik beklentisine temas etmek istiyorum. Bu düzenleme hepimiz
tarafından beklenilmektedir. Ekonomik suçlara ekonomik ceza verilmesi
genel kabullerden. Gerek Anayasamızın gerek Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesinin ilgili maddelerinde bu amir hükümler var.
Fakat ilgili arkadaşlarımızın Adalet
Bakanlığımızın kamuoyunun bu beklentilerine cevap
verdiğini ve Bakanlar Kurulunda bu tasarıyı, bu düzenlemeyi
imzaya açtığını bildiğini tahmin ediyorum. Fakat
bilmekte oldukları hâlde bu konuyu burada bir şov hâline
getirmiş olmalarını da kamuoyunun takdirine
bırakıyorum.
Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Badak.
Madde üzerinde
soru-cevap işlemine geçiyorum.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Hayatta biz kimseye şov yapmayız
Beyefendi! Sorunları dile getiriyoruz. Senin görevin yapmak.
BAŞKAN
Sayın Yaman
M. NURİ
YAMAN (Muş) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanıma aracılığınızla şu soruyu sormak
istiyorum: Esnaf ve sanatkârlar odasına kayıtlı küçük esnafa
verilen kredilerin il ve ilçelerde belli limitlerde
kullanıldığı bilinmektedir. Bu limitler de
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Kim
şov yapıyor? Ayıp, ayıp! Ne demek Şov yapıyor.?
M. NURİ
YAMAN (Muş) Sayın Başkanım, soru sormaya devam edecek
miyim, yoksa
BAŞKAN
Vallahi siz bilirsiniz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Cevabını alacaksınız! Ayıp
yahu!
M. NURİ
YAMAN (Muş) Ama bu gürültüde söylediklerimiz de duyulmuyor.
BAŞKAN Ben
ne yapayım? Biliyorum, ne yapayım, ne öneriyorsunuz? Arzu
ettiğinizi yapalım.
Buyurun devam
edin.
M. NURİ
YAMAN (Muş) Bu limitler de ilde 50 bin TL, ilçelerde de 35 bin TL olarak
uygulanıyor. Ancak esnafla yaptığım görüşmelerde,
bilhassa seçim bölgem olan Muş ve ilçelerinde bu limitlere hiçbir zaman
için ulaşılmadığı belirtilmiş ve genelde bu
limitlerin kullanılmasında ilgili banka müdürünün inisiyatifiyle
illerdeki 50 bin TLlik limit 25-30 aralığında, ilçelerde de 35
bin TLlik limitin de 15-20 bin TL gibi kullanıldığı ve
bunun da esnafın kredi ihtiyacını
karşılamadığı belirtilmiştir. Sayın
Bakanım, acaba belirtilen limitlerin bu bölgelerde artırılmasını
düşünüyorlar mı?
İkincisi:
Eğer böyle bir artırmayı düşünmüyorlarsa, ilgili bankalara verilecek
talimatla, bu limitler dâhilinde, ilçelerde 35 bin TL ve ilde de 50 bin TLnin
kullanılması konusunda bir girişimde bulunacaklar mı? Bunu
öğrenmek istedim.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yaman. Size fazladan da zaman verdim.
M. NURİ
YAMAN (Muş) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Akkuş
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan, Sayın Bakanım; kara
yollarında insan, yük ve eşya taşıyan araçlar, herhangi bir
borcundan dolayı, kayıtlı olduğu ilden çok uzakta, yüklü
vaziyette durdurulup bağlanmaktadır. Birçok
sıkıntısı olan esnaf bir de bu bağlamadan dolayı
sıkıntıya girmektedir. Daha önce de birçok defa belirtilmesine
rağmen bu uygulama hâlen devam etmektedir. Bunun önüne mutlaka geçilmesi
gerekiyor. Neden bu konu ile ilgili bir çalışma yapılmıyor?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Bakan, buyurun.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; Sayın Akkuşun
bahsettiği konuyla ilgili, üzerinde bir ciddi araştırma
yapıp ona göre bilgi aktarayım kendilerine daha sonra.
Halk Bankası
vasıtasıyla esnaf-sanatkâra TESKOMB aracılığıyla
kullandırılan kredilerdeki limitler şu anda 35 bin ve 50 bin
olarak uygulanıyor. 50 bin lira, daha fazla kredi veren ve kredi geri
ödeme kapasitesi yüksek olan yerlere uygulanıyor. Bu konuyla ilgili
-önümüzde- çalışıyoruz yani üzerinde, bu limitlerin yeniden
artırılması noktasında neler yapılabilir
noktasında ancak daha çok işletmenin faydalanması, çünkü esnaf
ve sanatkârda 50 binin üzerinde kredi talep eden çok fazla esnaf ve sanatkâr
yok. Kendileriyle de bire bir yapmış olduğumuz görüşmelerde
de gördük. Ama bu çerçevede kredi alan sayısını artırmak
için limitler bundan dolayı 50 bin limitinde tutuluyor. Bankaların bu
50 bin liraya kadar, 35 bin liraya kadar talep edilen krediyi tabii ki esnaf,
sanatkâr kefaleti veya krediyi nasıl veriyorsa o teminat noktasında
kullandırması gerekiyor. Ama burada bir arıza varsa Halk
Bankasını uyarırız.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın Başkan, konuşmacı çek
konusunda, dile getirdiğimiz konuda Şov yapıyor. dedi. Lütfen,
cevap hakkı istiyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) - İsim zikretmedi Sayın Başkan,
herkes kendi üstüne alınmasın.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Aslanoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
Size iki dakika
süre. Yeni bir sataşmaya mahal vermeden, hayırlısıyla
şu kanunu oylayalım.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun,
Antalya Milletvekili Sadık Badakın şahsına
sataştığı iddiasıyla konuşması
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Değerli arkadaşlar, sorunları dile
getirmek bizim görevimiz. Ey çek mağdurları, bunu söyleyen Sadık
Badak, Antalya Milletvekili; telefonunu da ben size veririm. Sorununuz var mı
yok mu, ona söyleyin. Bu sorunları dile getirmek benim görevim ve
Sayın Bakan da imzaya açtık dedikten sonra teşekkür ettim. Ben
bugüne kadar bunun hazırlandığını bilmiyordum.
SADIK BADAK
(Antalya) Bilmiyorsan mesele yok.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Üç gündür
SADIK BADAK (Antalya)
- Üstüne alınma o zaman!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Evet, o zaman
SADIK BADAK
(Antalya) Üstüne alınma!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Hayır kardeşim. Bir tek ben dile getirdim,
yüreğimle dile getirdim, yüreğimle dile getiririm. Lütfen, lütfen,
lütfen
Üç gündür ve bu kanun başlayalı Sayın Sanayi ve Ticaret
Bakanına âdeta bu konuda yalvarıyorum, âdeta. Niye? Mağdur
insanlar adına. Ondan sonra bunu dile getireceğim. Ben bilmiyordum
hazırlandığını.
SADIK BADAK
(Antalya) Bilenlere söyledim, üstüne alınma.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Sayın Bakan, dün dedi: Diğer
bakanlıklardan görüş alındı. Konu Adalet
Bakanlığı deyince Sayın Bakanı burada gördüm ve ondan
da istirham ettim, sade bir dille ve teşekkür ettim kendisine.
SADIK BADAK
(Antalya) Tamam, mesele yok, mesele yok.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Onun için, ben burada ne konuşursam
yüreğimle konuşuyorum. Ben sizin gibi ortadan konuşmam ve
kimseyi de şov yapmakla suçlamam. Şovu ancak şov yapmak
isteyenler yapar.
Teşekkür
ederim. (CHP, MHP ve DTP sıralarından alkışlar)
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ (Devam)
2.- Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve
Destekleme İdaresi Başkanlığı Kurulması Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporu (1/675) (S. Sayısı: 330) (Devam)
BAŞKAN
Evet, madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 330 sıra sayılı Kanun Tasarısının 7.
maddesinin y bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Orhan Ziya Diren Tansel Barış
Malatya Tokat Kırklareli
Bilgin
Paçarız Enis Tütüncü Gürol Ergin
Edirne Tekirdağ Muğla
Madde 7- y)
İşletmelerin ve girişimcilerin kamu bankaları, özel
bankalar ve katılım bankaları ile diğer finans
kuruluşlarında uygun koşullarda nakdi veya gayri nakdi kredi
temin edebilmeleri için, faiz, komisyon, banka sigorta muamele vergisi ve
diğer masraflarını geri ödemeli veya geri ödemesiz destekler
sağlamak
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HASAN ANGI (Konya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet önergeye katılıyor mu?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Efendim, Bakanlar
Kurulu yetkisinde olduğu için katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutayım Sayın Tütüncü?
ENİS TÜTÜNCÜ
(Tekirdağ) Ben konuşmak istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Enis Tütüncü.
ENİS TÜTÜNCÜ
(Tekirdağ) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, vermiş olduğumuz önerge üzerine söz almış
bulunuyorum. Hepinizi sevgi, saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, bu
madde, aslında son derece önemli bir eksikliği giderme
amacıyla düzenlenmiş. KOBİlere, uygun koşullarda kredi
temin edebilmeleri ve sermaye piyasalarına açılabilmeleri için,
KOSGEB tarafından geri ödemeli ve geri ödemesiz destekler verilmesi
öngörülüyor. Şimdi bizim buradaki önerimiz, banka sigorta muamele vergisi
olayını diğer masrafların içinden çıkarmak. Çünkü
gerekçemizde de belirttiğimiz gibi, bu vergiyi, banka sigorta muamele
vergisini özellikle belirtmenin son derece yararlı olacağına inandık.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bundan yararlanarak dün ikinci madde
üzerinde konuşurken zorunlu olarak Anadolu Yaklaşımına
değindim, Anadolu Yaklaşımında yaşanan skandalı
sizlerle paylaşmaya çalıştım. Şimdi, burada, bu
yasayla ilgisi nedeniyle, bu Anadolu Yaklaşımı devreye girdikten
sonra neler yaşandı, kısaca onu sizle paylaşmak istiyorum.
Çünkü, bu yasa da belirli ölçüde Anadolu Yaklaşımı
Yasasının akıbetine dönüşebilir endişesindeyiz.
Sayın
Bakanımız o zaman milletvekili değil idi. Anadolu
Yaklaşımıyla ilgili yasa yürürlüğe girdi Mart 2007
tarihinde ve girer girmez, biz, 30 Mart 2007de ilgili sivil toplum
kuruluşları ve başkanlarına uyarı ve destek
mektupları yazdık. Mektuplar burada ve bu mektuplar Sayın Kadir
Akgüle, Sayın Zafer Çağlayana, Sayın Rifat
Hisarcıklıoğluna ve Sayın Derviş Gündaya
yazıldı ve kısaca dedik ki: Yasa ölü doğdu. Ayrıca,
KOBİler arasında haksızlıklar, adaletsizlikler yaratıldı.
Bir yasa teklifi verdik. Bir an önce görüşülmesi için sivil toplum
kuruluşu gücünüzü harekete geçiriniz. İki kuruluştan yanıt
geldi. Burada geç de olsa teşekkür ediyorum onlara. Sayın Derviş
Gündaydan ve Sayın Rifat Hisarcıklıoğlundan yanıt
geldi, Sayın Zafer Çağlayandan o zaman yanıt gelmemişti.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Telefonla
konuşmuştuk.
ENİS TÜTÜNCÜ
(Devamla) Telefonla bir görüşme yaptık kendisiyle, evet. Ondan
sonra
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) 2 kere konuştuk,
çok iyi hatırlıyorum.
ENİS TÜTÜNCÜ
(Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şunun
için söylüyorum: Şimdi, ne yazık ki biz görüşemedik. Seçim
nedeniyle kadük oldu, Anadolu Yaklaşımının
sıkıntılarını ortadan kaldırma amacıyla
vermiş olduğumuz yasa tasarısı kadük oldu ve sivil toplum
kuruluşlarından da beklediğimiz desteği ne yazık ki
alamadık. Sonra ne oldu? Yeni dönemde, yani bu 23üncü Dönemde, 25 Eylül
2007 tarihinde tekrar yineledik ve şimdi bu yasa tasarımız
gündemde bekliyor.
Şu
açıdan önemli: Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bakınız, bu yasa tasarısı görüşülmeye
başladığı andan itibaren Türkiyenin dört bir yanında,
o Anadolu Yaklaşımından yararlanmak isteyip de yararlanmayan
KOBİ yöneticileri ve sahiplerinden imdat çığlıkları
geliyor. Her gün on beş-yirmi tane telefon geliyor bana, ne olur, Anadolu
Yaklaşımı anlayışını tekrar
canlandırınız. Çünkü, bu yaklaşımda özellik
şuradan kaynaklanıyordu: Bankalara borcu var, bankaların
yanında SSK prim borcu var, vergi borcu var, elektrik borcu var,
işte, telefon borcu var. Şimdi, bu Anadolu Yaklaşımı,
sadece bankalara borcu olanı kapsadı, bankalara borcu olmayanlara
dedi ki Kusura bakmayın, sizin bankalara borcunuz yok, onun için
durumunuz iyidir, bankalara borç takmadığınız için sizi bu
yasadan yararlandırmıyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
ENİS TÜTÜNCÜ
(Devamla) Tamamlıyorum.
Yani, çok büyük
adaletsizlik, çok büyük bir haksızlık yaratıldı.
Bu nedenle,
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bankalara borç takmayan,
ancak devlete SSK prim borcu, vergi borcu, elektrik borcu gibi borçları
olan bu KOBİlere lütfen Anadolu Yaklaşımı
anlayışıyla yeniden sahip çıkmaya çalışalım.
Bundan önceki, Sayın Bakanımızın açıklamalarında
dile getirdiği bu can suyu projeleri belirli ölçüde -çünkü, yedi yıla
yakın İş Bankasında yöneticilik yapmış bir
kişi olarak söylüyorum, konuyu bildiğim için- bunları
kapsamıyor. Yani Anadolu Yaklaşımı hangi gerekçelerle
getirildiyse o gerekçeler hâlâ geçerli.
Sayın
Bakanım, siz de konuyu biliyorsunuz. Bu konuda Anadolu
Yaklaşımının tekrar gözden geçirilmesini dikkatlerinize
sunuyorum.
Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tütüncü.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddedilmiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
8inci maddeye
bağlı geçici madde 3ü okutuyorum:
MADDE 8- 3624
sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ
MADDE 3- Diğer mevzuatta Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve
Destekleme İdaresi Başkanlığına yapılan
atıflar Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve
Destekleme İdaresi Başkanlığına
yapılmış sayılır.
BAŞKAN
Madde üzerinde gruplar adına ilk söz Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Karaman Milletvekili Sayın Hasan Çalışa aittir.
Buyurun
Sayın Çalış. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
HASAN ÇALIŞ (Karaman) Sayın Başkan, kıymetli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz tasarının 8inci maddesiyle
ilgili olarak Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu
vesileyle yüce heyetinize saygı ve selamlarımı arz ediyorum.
Kıymetli
arkadaşlar, benden önceki konuşmacı
arkadaşlarımızın da belirttiği gibi, KOSGEBin
kapsamına giren 250 bin imalat sanayi kuruluşu varken yeni
düzenlemeyle hizmet sektörüne ve ticaret sektörüne ait işletmeler de bu
kapsama girince, hedef olan kuruluşlar yaklaşık 2 milyona
varmıştır. Aşağı yukarı hedef kitle 8 kat
artmıştır.
Şimdi,
burada kafaları kurcalayan soru şu: KOSGEB mevcut
yapısıyla, mevcut işleyişiyle bu kadar geniş olan bir
kitlenin beklentilerine, problemlerine cevap verebilecek mi? İkinci bir
husus da şu ki: KOSGEBin yeni kaynaklarını oluşturmadan bu
sıkıntıları nasıl gidereceğiz? Gerçekten, Yüksek
Denetleme Kurulunun raporlarına baktığımız zaman, bu
soruların sorulmadan geçilmesi mümkün değil.
Değerli
arkadaşlar, gerçekten, bu tasarı görüşülmeye
başlayınca önemli bir beklenti doğmuştur. Bu beklentinin
karşılanabilmesi için en önemli husus kaynak teminidir. Kaynak
temininin nasıl yapılacağı kamuoyuna izah edilmeli, izah
edilmekle kalmamalı, kaynak temin edilmeli, bu yasa bir işe
yaramalıdır.
Değerli
arkadaşlar, KOBİlerin ülkemizin sanayileşmesine,
kalkınmasına, istihdamın ve üretimin
artırılmasına, teknoloji transferine önemli katkıları
olduğu malumdur. Onun için, KOBİlere verilecek desteklerin
artırılarak devam ettirilmesi gerekmektedir.
Hizmet ve ticaret
sektörünün KOSGEB aracılığıyla desteklenmiş
olması gerçekten önemli bir gelişmedir. Bu tasarıyla önemli bir
ihtiyaç giderildiği için biz Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak
olumlu bakıyoruz ancak tartışmalar süresince de dile getirilen
endişeler giderilmeli, kanunun içi doldurulmalı, bugün yaşamakta
olduğumuz krizin aşılmasında bu tasarı gerçekten işe
yaramalıdır. İşletmeler kapanmamalı,
çalışanlarımız işsiz kalmamalıdır. KOSGEB,
işletmelere gerçekçi destekler vermelidir. Bugüne kadarki desteklerin
uygulamalarına bakınca, gerçekten, burada dile getirilen
endişelere katılmamak mümkün değildir çünkü denetim
raporları da bunları desteklemektedir.
Maalesef, bugün,
sektörler çok büyük sıkıntı içerisindedir. Sayın Hükûmet
sektörün sıkıntılarını ve krizi anlamakta maalesef
gecikmiştir, alınan tedbirler de yetersiz kalmıştır.
Bugün yaşamakta olduğumuz krizin Amerikanın krizi
olduğunu, bize teğet geçeceğini iddia etseler de aslında
reel sektörün krizi yeni değil eskidir, değerli arkadaşlar,
maalesef, teğet de geçmemiştir, sıkıntı her geçen gün
büyümektedir.
Değerli
arkadaşlar, problemi anlamamakta ısrarcı olunursa, maalesef,
teşhis yanlış koyulduğu için problem çözülememektedir.
Sayın Hükûmetimiz, siz bu problemleri kabul etseniz de etmeseniz de, erken
kabul etseniz de geç kabul etseniz de dünya dönüyor ve gerçekler
ortadadır.
Mesela, reel
sektörün borç stokuna bakalım: 2002 yılında borç stoku
içerisinde reel sektörün payı 24 milyar dolarken, bugün, maalesef, 190
milyar doları bulmuştur. İşte bugünkü gazetelere
baktığımız zaman, işsizlikteki Türkiye'nin dünyadaki
yerini her gazetenin birinci sayfasında görüyoruz ve buna üzülüyoruz
değerli arkadaşlar, maalesef, buna üzülüyoruz. Keşke bir an önce
tedbir alınsaydı. Sayın Bakanım Oda Başkanı
olduğu zamanki görüşlerini, duygularını, düşünceleri Bakanlığı
zamanında da daha erken hayata geçirseydi de bu
sıkıntıları yaşamasaydık. Sayın
Bakanım, Oda Başkanıyken sizleri takdir ediyorduk,
beğeniyorduk, Bakanken de saygı duyuyoruz ama ya siz çok iyimsersiniz
ya da bizim karşılaştığımız
muhataplarımız bize doğruyu söylemiyorlar.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Ya da AK
PARTİli olduğum için, MHPli olsaydım böyle demezdiniz.
HASAN ÇALIŞ
(Devamla) Biz yanlış görüyoruz ama keşke biz yanlış
görsek.
Değerli
arkadaşlar, maalesef, bugün, işletmeler ayakta kalma derdine
düşmüştür, ürettiklerini satamıyor, alacaklarını
tahsil edemiyor, çalışanlarını çıkarmak zorunda
kalıyor ya da ücretsiz izne ayırıyorlar. Her geçen gün
kapısına kilit vurulan işletme sayısı artıyor.
Çiftçimizin, esnafımızın, tüccarımızın,
sanayicimizin ve iş adamlarımızın yanına
gittiğimiz zaman, ziyaretlerinde
bulunduğumuz zaman İşleriniz nasıl? sorusuna sanki
hepsinin anlaşmış gibi verdikleri bir cevap vardır:
Ömrümüzde işlerimiz böyle hiç kötü olmadı. İşlerimiz bu
yıl her zamankinden daha kötü. cevabını almaktan maalesef
bizler sevinemiyoruz, üzülüyoruz arkadaşlar.
Değerli
arkadaşlar, TÜİKin rakamlarına baktığımız
zaman -kapasite kullanımına, üretime, istihdama- piyasaların
durumuna baktığımız zaman kontrollü rakamlar olmasına
rağmen maalesef durum iç açıcı değildir, maalesef durum
kötüdür; bir an önce tedbir almak lazım. Sayın Hükûmet geç de olsa
krizi kabullendi, önce can suyu, arkasından kriz paketleri gelmeye
başladı. Ama bu paketlerle biz ne umduk, vatandaş ne umdu?
Bozulan gelir dağılımı düzelir mi? Piyasalar canlanır
mı? İşletmeler nefes alır mı? Çiftçi, esnaf
umduğunu bulabilir mi? Maalesef paketlerden, kişi başına
millî gelir 2.500 dolardan 10 bin dolara çıkarken aslan payını
alanlar yararlanmaya devam ediyor.
Sayın
Bakanım, maalesef aşağıdan alıp yukarıya verme
sistemi paketlerimizde de devam ediyor.
Şimdi, can
suyu veya diğer paketlerin muhataplarına soruyoruz: Bu paketler
derdinize derman oldu mu? Aldığımız cevap: Paketleri
duyunca büyük bir ümitle beklemeye başladık, açılınca
gördük ki paketlerde biz yokuz, ellerimiz boş kaldı, paketlerde ya
biz yokuz ya da paket diye ortaya sürülen imkânlar kızgın sacın
üzerine düşürülmüş bir damla su gibi biz farkına varmadan
buharlaşıp gidiyor. diyorlar Sayın Bakanım.
Sayın
Bakanım, bu tasarı kanunlaşırken de işletmelerin
beklentisi büyük olacaktır. Beklentiyi karşılayacak kaynak temin
edilmelidir. Hiç olmazsa bu vesileyle muhataplar bir nefes almalıdır.
Sadece ümitle, ümit fakirin ekmeği olsa da, karın doyurmuyor,
Türkiyede çark dönmüyor değerli arkadaşlar.
Hükûmetimiz kriz
ortamında bankalardan şikâyetçidir, Hükûmetimiz sigortacılardan
şikâyetçidir, Hükûmetimiz basın kuruluşlarından
şikâyetçidir, Hükûmetimiz muhalefetten şikâyetçidir, Hükûmetimiz
muhalefet vekillerinin konuşmasından şikâyetçidir. Biz
konuşmayalım, soru sormayalım diyoruz, kendi bakanları
çıkıyor kırk dakika konuşuyor burada. Ya, arkadaşlar,
insaf! Bu kadar önemli bir kanun geçecekse, ya, terazinin kantarını
bir koyun kardeşim, siz iktidarsınız, bunun çıkmasını
istemiyor musunuz?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
HASAN ÇALIŞ
(Devamla) Değerli arkadaşlar, biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak
şu kadarını söylüyoruz: Hükûmet makamı şikâyet
makamı değildir, icraat makamıdır. Biz parti olarak diyoruz
ki: Gerçekten doğru önerilerle gelirseniz bizden beklediğiniz
destekleri bulursunuz.
Sayın
Bakanım, sizlerden istirhamımız şudur: Sektörün içinden
gelen bir kişi olarak siz bu sektörün
sıkıntılarının nasıl çözüleceğini
biliyorsunuz. Mesela bu KDV indirimini, ÖTV indirimini, vergi indirimini
enerjide yapsaydınız herkese yansır mıydı?
Yansırdı. Gübrede yapsaydınız önemli bir kesime yansır
mıydı? Yansırdı. Efendim, tersten gidince, siz hâlâ
aşağıda bir şey varsa toparlayıp yukarıya götürme
derdindesiniz. Lütfen elinizi vicdanınıza koyun diyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu tasarının hayırlı olmasını
diliyorum, saygılarımı arz ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çalış.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Kayseri Milletvekili Sayın Şevki
Kulkuloğlu.
Buyurun
Sayın Kulkuloğlu (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın
Hatibin sözlerini bitirinceye kadar birleşimi uzatmak için
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Buyurun
Sayın Kulkuloğlu.
CHP GRUBU ADINA
MEHMET ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
330 sıra
sayılı kanunun 8inci maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz almış bulunmaktayım.
Önceki
konuşmacıların da belirttiği üzere tasarıyla
yapılması öngörülen temel değişiklik hedef kitlenin
genişletilmesidir. Daha önceki yasa, bilindiği üzere, mal ve hizmet
piyasasını kapsamına almamaktaydı. Tasarıyla, mal ve
hizmet piyasası hedef kitle içerisine alınmış
olacaktır. Ayrıca, tasarıyla, 3624 sayılı KOSGEB
Kurulması Hakkında Kanunda KOSGEBin faaliyet alanını
sadece sanayi sektörüyle sınırlayan ibareler
değiştirilmiş ve KOSGEBin amacında değişiklikler
yapılmış olacaktır.
Bu kapsamda
işletme tanımının yeniden düzenlenerek destekleme
konusunda sektörel ve bölgesel önceliklerin belirlenmesi hususunda Bakanlar
Kurulu yetkili kılınmıştır.
Tasarıyla,
KOSGEBin görevleri arasına girişimlerin ve girişimcilerin
desteklenmesi ile yatırım ortamının iyileştirilmesi de
eklenmiş, KOSGEBin yapısı değiştirilmiştir.
Tasarıda, KOSGEB tarafından geri ödemeli veya geri ödemesiz destekler
verilmesi ve verilen hizmet ve desteklerin denetlenmesine yönelik olarak
Başkanlık görevlerine eklemeler yapılmıştır.
Bu
tasarının ülkemizin içerisinde bulunduğu ekonomik kriz
ortamında Meclis Genel Kurulunda geç görüşülmesi manidardır.
Ekonomik krizin bizi teğet geçeceğini söyleyen iktidarın
aklına ekonomik sistemin temel ögesi olan KOBİler hakkında
düzenleme yapılması, yedi yıllık iktidarları
sırasında maalesef daha yeni gelebilmiştir. KOSGEB Yasası
on dokuz yıldır yürürlüktedir. Bu süre zarfında Yasa,
kapsamı bakımından devamlı eleştirilmekte,
eksiklikleri ifade edilmektedir. Unutulmamalıdır ki KOBİler
ülke ekonomisinin ve istihdamının bel kemiği, esas omurgasıdır
ve KOBİleri oluşturan işletmeler cumhuriyet tarihi boyunca bu
ülkede büyük bedeller ödenerek kurulmuştur.
Böyle bir yasa
ihtiyaçtı ve ihtiyaç olduğu da tüm toplum kesimleri ve Hükûmetçe de
biliniyordu. Uygulanan yanlış ekonomik politikalar ve yanlış
yönetimler bizde zaten son üç yıldır var olan ve giderek de
derinleşen ekonomik kriz vaka iken dünyada bir ekonomik krizin de
geleceği beklenmekte ve bilinmekteydi. Hâl böyleyken keşke bu
düzenlemeler daha önce yapılsaydı. Çünkü yeni kanunla alınması
gereken birtakım kararlar malum ki zaman alacak. Dolayısıyla,
imalatçı olmayan KOBİler bu gecikmeden zarar görmüş oldular,
görmeye de devam edecekler ve anlaşılan bir süre daha da bu
yasanın getirilerinden faydalanamayacaklardır.
Tüm dünya
ülkeleri mal ve hizmet üretiminde küçük ve kademe oluşturan
işletmeleri yıllardır teşvik etmekteyken bizde maalesef
bugüne kadar göz ardı edilmişlerdir. Bu yasanın geç
kalmış bir kriz refleksi olarak çıkarılması da son
derece yanlıştır. Neredeyse 23üncü Dönem Meclisimiz
oluştuğundan beri Komisyon gündeminde olan yasanın
geciktirilmesini de anlayabilmek mümkün değildir.
Sayın
milletvekilleri, ülkemizde yaşanan ekonomik kriz giderek
derinleşmektedir. Hükûmet krizi yanlış değerlendirmekte ve
krizin hızla derinleşmesine zemin hazırlamaktadır.
Hükûmetin seçimlere bir hafta kalana kadar krizi inkâr eden bir politika
gütmesi, gerçeklerle yüzleşmek istememesi, yerel seçimler yüzünden
ekonomik programları ertelemesi ya da kısa süreli, üç ay gibi geçerli
programlar hazırlaması, eksik ve yetersiz ekonomik tedbirlere
başvurması maalesef henüz ne bizde ne de dünyada dip noktasına
erişmemiş olan bu ekonomik krizde daha yıkıcı
sonuçlara çok erken süreçte ulaşılmasına neden olmuştur.
Yine üzülerek
belirtmek isterim ki Meclis İç Tüzüğümüz ve çalışma
düzeninin kanun tasarı ve tekliflerinin komisyonlarca yeterince ve tüm
boyutlarıyla ele alınarak mümkün olduğunca eksiklikleri
Komisyonda tamamlanmış bir şekilde Genel Kurula inemiyor
olmasına, Genel Kurulda da iktidarın mevcut olan çoğunluğunca
hemen kanunlaştırılmasına yol açmakta, bu da gerek
yasalarda boşluklara gerekse uygulamada eksikliklere neden olabilmektedir.
Örneğin, burada da eksik olan bütçe ve kadro tarafıdır.
KOSGEBin kapsadığı işletmeler 8 katına
çıkarıldığı hâlde, 2009 bütçesinde KOSGEB bütçesi
düzenlenirken, Hükûmetin kendi önerdiği bu kanun tasarısı ve
kriz dikkate alınmadan KOSGEB bütçesinde gerekli artırım
sağlanmamıştır. 8 kat artışa cevap veremeyeceği,
yine mevcut kadrosunun bilindiği hâlde ve KOSGEBin vereceği hizmete
çıkarılan kanunun olumlu taraflarının bu şekilde
yeterince yansımayacağı da açıktır. Her ne kadar
olumlu bulduğumuz ve destek vereceğimiz bir yasa tasarısı
olmasına rağmen ve her ne kadar Sayın Bakan da sorulan bir soru
üzerine, burada sonuca hemen ve direkt olarak yansımasının
olanaksız olduğunu hepimizin bildiği, Genel Kurul
yapısı ve İcra Kuruluyla sorunun çözüleceğini
açıklamış olmasına rağmen, bu bütçede olmadan bu yıl
olamayacak demektir. Hükûmete sormak istiyorum: Samimiyetiniz bunun neresinde?
Şimdi, bu
kanun tasarısıyla KOSGEB çatısı altında
desteklenebilecek KOBİ sayısı artmaktadır. Doğrudur,
ancak aslolan, desteklerin KOBİlere yeterince yaygın ve
zamanında erişip erişemeyeceğidir. Yasa
tasarısıyla, yetkili kılınan birimlerce esasen KOSGEBin
işleyişini de ele alarak köklü değişiklikler
yapılmalıdır. Verilen değişik adlar altındaki
krediler dışındaki doğrudan ya da dolaylı desteklerin
pratik olarak alınabilir olması gerekmektedir. Yol haritası
sistemi çalışmamaktadır. İhracata dönük destekler, reklam
ve tanıtım destekleri, yurt içi ve dışı fuar
destekleri günün gerçeklerinden ve maliyetlerinden uzak ve son derece
yetersizdir. Desteklerin KOSGEB veri havuzundaki firmalarla
sınırlandırılmış olması da yine haksız
rekabete, uygulamada kayırmacılığa ve desteklerin devlete
fazla bedellerle mal olmasına maalesef neden olmaktadır.
Yaşanan
ekonomik krizin topluma en büyük faturası olan işsizlik eğer
aşılmak isteniyorsa, derhal ve zaman kaybetmeden, istihdam
açısından ülkenin en önemli gücü olan KOBİleri ayağa
kaldıracak doğrudan ve dolaylı daha kapsamlı destek
paketleri açıklanmalı, Teşvik Yasası da gerek bölgesel
gerek sektörel gerek proje bazında olmak üzere üç farklı ayaklı
olarak yeniden ve gerçekçi bir tutumla ele alınarak düzenlenmelidir. Yine belirtmeliyim
ki, böyle, krizin ortasında can suyu kredisi vererek hasta olanı
iyileştirmenin yanında, esas olan işletmeleri yaşarken
yeşertmek, canlandırmak ve gelişimlerine katkıda
bulunmaktır.
Verilecek
doğrudan ve dolaylı destek primleri Avrupa ülkelerinde olduğu
gibi hemen ödenebileceği şekilde KOSGEB yapısı ve bütçesi
yeniden ve hızla oluşturulmalıdır. Avrupa ülkelerinde
şirket kuruyorsun hemen kuruluş masrafını
karşılıyorlar. Reklam, tanıtım, fuar
çalışmaları yapıyorsun gecikmeden ve bir takvime bağlı
olmaksızın destek veriyorlar. Hele istihdam konusunda, eğer iki
yıldır işsiz birisini, ki bu işsiz İŞKUR
tarafından firmalara gönderilmiş ama firmalarca işe
alınmamışsa, neredeyse maaş dâhil işverene tüm
maliyetlerinin yüzde 80-90ını, yok, kişi iki yıldır
işsiz ama bu süreçte kendine bulunan işleri beğenmemişse,
tüm maaş dâhil maliyetlerinin yüzde 40-50sini, hem de bir yıl gibi,
iki yıl gibi sürelerle karşılıyorlar.
Buradan
sözlerimin sonunda Sayın Başbakan ve Hükûmet üyelerine bir
hatırlatmada bulunmak istiyorum: Hükûmetin hazırladığı
bütçe, iş adamı ve yatırımcılar için ve hatta tüm ülke
halkı için âdeta o yıla dönük bir hava tahmini ya da yol
haritası gibidir. Sen Büyüme var. demişsen, bu her yurttaş
için refah ve gelir artışı, yeni iş bulma olanağı;
yatırımcı için finansal rahatlık ve güvenilir bir
yatırım ortamı demektir. Sen çıkacaksın Aralık
2008de 2009 yılında yüzde 4 büyüyeceğiz. diyeceksin, dört ay
sonra Nisan 2009da 3 bakanın çıkacak Yüzde 3,6 küçüleceğiz.
diyecek! Yani benzetmek gerekirse: Kış kıyamet bir ortama
havalar çok güzel deyip sen yurttaşlarını yazlıkları
ile, kısa kollularla göndereceksin; adam zatürre olunca ya da ölünce de,
aynen işlerini kaybeden fabrikatöre, iflas eden esnafa, işsiz
kalmış işçiye, hacze uğrayan yurttaşlarına
dediğin gibi Bunlar beceriksiz, akılsız, art niyetli. mi
diyeceksin? Hükûmet, ya bakıyor görmüyor ya da görüyor, yanlış
konuşuyor, yanlış yapıyor ancak her hâlükârda da
faturasını millet ödüyor.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sözlü soru
önergeleri ile diğer denetim konularını sırasıyla
görüşmek için 21 Nisan 2009 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati : 19.03