DÖNEM: 23 CİLT: 44 YASAMA YILI: 3
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
86ncı
Birleşim
6 Mayıs 2009 Çarşamba
(Bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.
- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin
İnanın idam edilmelerinin 37nci yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması
2.- İzmir
Milletvekili Şenol Balın, Anneler Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması
3.-
Kırıkkale Milletvekili Turan Kıratlının,
Vakıflar Haftasına ilişkin gündem dışı
konuşması
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan ve 21 milletvekilinin, yolsuzlukla ilgili Meclis
Araştırması Komisyonu raporundan hareketle yolsuzluklar
konusundaki durumun araştırılarak yolsuzlukla mücadele için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/361)
2.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 24 milletvekilinin, sosyal güvenlik
sistemindeki sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/362)
B) Tezkereler
1.- (10/333, 334,
335) esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonu Geçici
Başkanlığının, Komisyonun, Başkan, Başkan
Vekili, Sözcü ve Kâtip Üye seçimini yaptığına ilişkin
tezkeresi (3/779)
V.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
2.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Domaç ile Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü ve 38
milletvekilinin, Denizcilik Müsteşarlığının
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/266, 2/268) (S. Sayısı: 257)
VI.-
OYLAMALAR
1.- Denizcilik
Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin oylaması
VII.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macitin, Ankara Sincan Devlet Hastanesinin başhekim
yardımcısı kadrolarına ve dağıtılan döner
sermaye paylarına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı
Recep Akdağın cevabı (7/7419)
2.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macitin, Ankara Etimesgut Devlet Hastanesinin başhekim
yardımcısı kadrolarına ve dağıtılan döner
sermaye paylarına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı
Recep Akdağın cevabı (7/7420)
3.- Kocaeli
Milletvekili Cevdet Selvinin, Tuncelideki beyaz eşya
yardımlarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcının
cevabı (7/7462)
4.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, seçim dönemindeki sosyal yardımlara
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Hayati Yazıcının cevabı (7/7463)
5.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, bedelli askerliğe ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı M. Vecdi
Gönülün cevabı (7/7467)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.00te açılarak iki oturum yaptı.
Mersin
Milletvekili Vahap Seçer, 2009 yılı hububat hasadı sezonunda
üreticilerin beklentileri ve Toprak Mahsulleri Ofisinin alım
politikalarına ilişkin gündem dışı bir konuşma
yaptı.
Gümüşhane
Milletvekili Yahya Doğanın, Vakıflar Haftasına
ilişkin gündem dışı konuşmasına Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç,
Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Türkiyede yabancılara
yapılan taşınmaz satışlarının
değerlendirilmesine ilişkin gündem dışı
konuşmasına Bayındırlık ve İskân Bakanı
Mustafa Demir,
Cevap verdiler.
Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren ile
Devlet Bakanları Murat Basesgioğlu, Kürşad Tüzmen, Mustafa Said
Yazıcıoğlu, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Maliye
Bakanı Kemal Unakıtan, Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Gülerin istifalarına
ve istifalarının kabul edildiğine;
Mevcut devlet
bakanlığı sayısının 11e
çıkarılmasına;
Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcılığına,
Dışişleri Bakanı Ankara Milletvekili Ali Babacanın,
Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcılığına, Manisa
Milletvekili Bülent Arınçın,
Devlet
Bakanlığına, Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı İstanbul Milletvekili Hayati
Yazıcının,
Devlet
Bakanlığına, Bayındırlık ve İskân
Bakanı Trabzon Milletvekili Faruk Nafız Özakın,
Devlet
Bakanlığına, Sanayi ve Ticaret Bakanı Ankara Milletvekili
Mehmet Zafer Çağlayanın,
Devlet Bakanlığına,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Bursa Milletvekili Faruk
Çelikin,
Devlet
Bakanlığına, Bingöl Milletvekili Cevdet Yılmazın,
Devlet
Bakanlığına, Denizli Milletvekili Selma Aliye Kavafın,
Adalet
Bakanlığına, Hatay Milletvekili Sadullah Erginin,
Dışişleri
Bakanlığına, TBMM dışından Prof. Dr. Ahmet
Davudoğlunun,
Maliye
Bakanlığına, Devlet Bakanı Gaziantep Milletvekili Mehmet
Şimşekin
Millî Eğitim
Bakanlığına, Devlet Bakanı İstanbul Milletvekili Nimet
Çubukçunun,
Bayındırlık
ve İskân Bakanlığına, Samsun Milletvekili Mustafa Demirin,
Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına, İstanbul Milletvekili Ömer
Dinçerin,
Sanayi ve Ticaret
Bakanlığına, Kocaeli Milletvekili Nihat Ergünün,
Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığına, Kayseri Milletvekili Taner
Yıldızın,
Atandıklarına;
İlişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
TBMM
dışından Dışişleri Bakanlığına
atanan Ahmet Davudoğlu ant içti.
İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldız ve 26 milletvekilinin, işsizliğin
sosyoekonomik ve psikolojik etkilerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/360)
Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin gündemdeki yerini alacağı
ve ön görüşmesinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
20-23 Şubat
2009 tarihlerinde Kenya ve Tanzanyaya resmî ziyarette bulunan
Cumhurbaşkanı Abdullah Güle refakat eden heyete iştirak eden
milletvekillerine,
Sağlık
Bakanı Recep Akdağın, görüşmelerde bulunmak üzere bir
heyetle birlikte 20-25 Nisan 2009 tarihlerinde Çin Halk Cumhuriyetine
yaptığı resmî ziyarete, Adana Milletvekili Necdet Ünüvarın
da iştirak etmesine,
İlişkin
Başbakanlık tezkereleri kabul edildi.
Gündemin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında bulunan (10/224) esas numaralı ATAK
Helikopter Tedarik İhalesi ile ilgili iddiaların
araştırılarak, alınacak tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla verilen Meclis araştırması önergesinin öngörüşmelerinin
Genel Kurulun 5/5/2009 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin MHP Grubu önerisi yapılan görüşmelerden sonra kabul
edilmedi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında bulunan 362, 364, 257, 361 ve 316 sıra sayılı
kanun tasarı ve tekliflerinin bu kısmın sırasıyla 2,
3, 4, 8 ve 9 uncu sıralarına alınmasına ve diğer
işlerin sırasının ise buna göre teselsül ettirilmesine;
Genel Kurulun, 5 Mayıs 2009 Salı günkü birleşiminde 1 saat süre
ile sözlü soruların görüşülmesini müteakip diğer denetim
konularının görüşülmeyerek gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan işlerin görüşülmesine; 6 Mayıs 2009
Çarşamba günkü birleşiminde ise sözlü soruların görüşülmemesine;
5 Mayıs 2009 Salı günkü birleşiminde saat 20.00ye kadar, 6 ve 7
Mayıs 2009 Çarşamba ve Perşembe günlerindeki birleşimlerde
ise 14.00-20.00 saatleri arasında çalışmalarını
sürdürmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi yapılan
görüşmelerden sonra kabul edildi.
İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahi,
Adana
Milletvekili Kürşat Atılgan,
Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, şahıslarına
sataşması nedeniyle birer açıklamada bulundular.
Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, Tarımsal Sulamada Kullanılan Elektrik
Enerjisi Tarifelerine İlişkin Kanun Teklifinin (2/330), İç
Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
Kamu
İktisadi Teşebbüsleri Komisyonunda açık bulunan ve Demokratik
Toplum Partisi Grubuna düşen 1 üyeliğe Muş Milletvekili Nuri
Yaman;
Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda açık bulunan ve
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyeliğe Siirt
Milletvekili Afif Demirkıran;
Sivas Milletvekili
ve Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin
Yazıcıoğlu ve 5 kişinin hayatını kaybettiği
helikopter kazası ve kurtarma çalışmalarının tüm
yönleriyle araştırılarak benzer durumların
yaşanmaması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Genel Kurulun 31/3/2009 tarihli 69uncu Birleşiminde kurulan
(10/333, 334, 335) esas numaralı Meclis Araştırması
Komisyonu üyelikleri için gruplarınca aday gösterilen milletvekilleri;
Seçildiler.
Başkanlıkça,
Komisyonun, başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yapmak
üzere toplanacağı gün, saat ve yere ilişkin duyuruda bulunuldu.
Görüşmeleri
84üncü Birleşimde tamamlanan, Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Millî Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor Komisyonu Raporunun (1/652) (S. Sayısı: 343) tümü
yapılan açık oylamadan sonra, kabul edildi.
Gündemin Sözlü
Sorular kısmının:
1inci sırasında bulunan (6/426),
10uncu (6/546),
11inci (6/551),
12nci (6/553),
13üncü (6/557),
14üncü (6/558),
15inci (6/559),
21inci (6/580),
34üncü (6/658),
56ncı (6/716),
57nci (6/717),
58inci (6/718),
60ıncı (6/720),
61inci (6/721),
64üncü (6/724),
66ncı (6/729),
71inci (6/743),
141inci (6/889),
160ıncı (6/912),
184üncü (6/949),
185inci (6/950),
186ncı (6/951),
195inci (6/965),
240ıncı (6/1032),
299uncu (6/1100),
300üncü (6/1102),
301inci (6/1103),
345inci (6/1153),
348inci (6/1158),
361inci (6/1173),
379uncu (6/1194),
384üncü (6/1201),
417nci (6/1238),
420nci (6/1241),
423üncü (6/1244),
438inci (6/1260),
Esas
numaralı sözlü sorulara Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım cevap verdi; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu, Tokat Milletvekili Reşat Doğru, Kütahya Milletvekili
Alim Işık, Adana Milletvekili Yılmaz Tankut ve Niğde
Milletvekili Mümin İnan, cevaba karşı görüşlerini
açıkladılar.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/324) (S. Sayısı: 96) görüşmeleri komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
2nci
sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Türkmenistan
Hükümeti Arasında Ekonomik İşbirliğine Dair
Hükümetlerarası Türk-Türkmen Komisyonu Hakkında Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna İlişkin Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun (1/546) (S.
Sayısı: 362),
3üncü
sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti ile Türkmenistan Hükümeti
Arasında Ticari ve Ekonomik İşbirliğine Dair
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun (1/642) (S.
Sayısı: 364),
Görüşmeleri
tamamlanarak yapılan açık oylamalardan sonra, kabul edildiler.
6 Mayıs 2009
Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 14.00te toplanmak
üzere birleşime 20.00de son verildi.
|
|
Eyyüp Cenap
GÜLPINAR |
|
|
|
Başkan Vekili |
|
|
Fatoş
GÜRKAN |
|
Murat ÖZKAN |
|
Adana |
|
Giresun |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
No.: 94
II.-
GELEN KÂĞITLAR
6
Mayıs 2009 Çarşamba
Meclis
Araştırması Önergeleri
1- Giresun
Milletvekili Murat Özkan ve 21 Milletvekilinin, yolsuzlukla ilgili Meclis
Araştırması Komisyonu raporundan hareketle yolsuzluklar
konusundaki durumun araştırılarak yolsuzlukla mücadele için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/361) (Başkanlığa geliş tarihi:
05.05.2009)
2- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 24 Milletvekilinin, sosyal güvenlik
sistemindeki sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/362)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05.05.2009)
6 Mayıs 2009 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Fatoş GÜRKAN (Adana), Murat ÖZKAN
(Giresun)
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 86ncı Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce, üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ile Hüseyin
İnanın idam edilmesinin yıl dönümü vesilesiyle söz isteyen
Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürke aittir.
Buyurun
Sayın Öztürk. (CHP sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Deniz
Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnanın idam edilmelerinin 37nci
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Deniz
Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnanın bundan otuz yedi yıl
önce idam edilişleri nedeniyle gündem dışı söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum.
Bundan kırk
bir yıl önce, 1968de, başta Avrupa ve Amerika olmak üzere, Latin
Amerika ülkeleri ve tüm ülkelerde gençlik hareketleri başlamış,
özgür, demokratik üniversite talepleriyle başlayan bu hareketler daha
sonra işçi gençlik, köylü gençliğe sıçramış, toplumun
diğer kesimlerine sıçramış. Bu hareketler bizim ülkemizi de
etkilemiş, derinden etkilemiştir. Ama demokratik ülkelerde bu
hareketler hoşgörüyle karşılanmış ve o dönemin gençlik
liderleri daha sonra bakan olmuş, ancak bizim gibi ülkelerde demokrasi
kıt olduğundan, demokratik hak ve özgürlükler
olmadığından, bizim gençlik hareketinin liderleri idam
sehpalarına gönderilmiş ve toplu katledilmişlerdir.
Şimdi, 1968
olayları denilince akla başta Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve
Hüseyin İnan gelmektedir. Bunların bu yükselen gençlik mücadelesini
de esas olarak bastırmak, bunların düşüncelerinin önüne geçmek
için, toplumda yükselen bu muhalefeti bastırmak için 12 Mart 1971 askerî
darbesi gelmiştir. Askerî darbe, tüm olağanüstü yönetimlerde
olduğu gibi, bir hukuksuzluk, bir keyfîlikle başlamıştır
ve başta bu gençlik hareketlerinin liderleri tutuklanmış, bunlar
yargılanmaya başlanmıştır.
Şimdi, Deniz
Gezmişler ne yaptı da yargılandılar, ne eylem yaptılar
da yargılandılar? Onlar Anayasa ihlal edilmesin. dediler, 1961
Anayasası tam uygulansın. dediler ve Anayasayı ihlalden
yargılandılar.
Onlar, gerçekten
61 Anayasasının uygulanması için Samsundan Ankaraya kadar
yürüyüş yapan insanlardı. Onların 146dan, yani Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasını tağyir, tebdil ve ilgadan
yargılanmasını gerektirecek en küçük somut bir eylemlerinin
olmadığı ve o konudaki o suçun maddi unsurlarının
olmadığı bugün tüm hukukçular tarafından tespit edilen bir
gerçektir.
Gerçekten
Anayasayı savunmak ve tüm bunları yapmak için, bunu Denizin sorgu
ifadesinde de görebiliyoruz: İddianamede bizim Anayasayı cebren
ilgaya teşebbüs ettiğimiz ileri sürülmektedir. Bu ülkede
Anayasa'yı en fazla savunan bizleriz. Anayasa'yı ihlal edenler ise
ortadadır. Anayasa'nın uygulanmasını isteyen gene bizleriz.
İddia
makamı, bizim vermekte olduğumuz bağımsızlık
savaşına karşıdır, Türkiye Cumhuriyeti
Anayasası'na karşıdır, reformlara karşıdır.
Onlar 36 milyonluk ülkenin bütün yükünü 20 gencin üzerine yıkmaya
çalışmışlardır.
Bizi
bağımsız bir ülkenin çocukları olmaktan mahrum eden, hepiniz
dâhil sizlersiniz, çünkü Amerika sizin döneminiz sırasında Türkiye'ye
girdi ve hiçbiriniz sesinizi çıkarmadınız.
Meydanlarda
bunlara karşı bizler dövüşmek mecburiyetinde kaldık, bizler
kurşunlandık ve sonunda idam isteğiyle buraya getirildik.
Türkiye'nin
bağımsızlığından başka hiçbir şey
istemedik ve hayatımızı bu yola koyduk.
Varlığımızı Türkiye halkına armağan ettik.
Yaptıklarımızın
haklı olduğuna inanıyorum ve bu sebeple Amerikan emperyalizmine
ve iş birlikçilerine karşı mücadele verdik. Anayasanın
başlangıç ilkesinde belirtilen ulusun zulme karşı direnme
hakkını kullandık.
Değerli
arkadaşlarım, görüldüğü gibi, o dönem yargılanan Deniz
Gezmişlerin eylemi falan değildi. O dönem yargılanan bir dönemin
düşüncesiydi, onların düşünce sistemiydi ve inançlarıydı.
Askerî sıkıyönetim komutanlarından emir alan askerî mahkemeler,
yasa kurallarını bir kenara bırakarak tümüyle askerî
sıkıyönetim komutanlarının verdiği talimatlar
doğrultusunda, bu eylemlere doğrudan Ceza Kanununun 146ncı
maddesini uyguladılar. Gerçekten o dönem bunları asma tutum ve
davranışı Türkiye Büyük Millet Meclisi Parlamentosunda devam
etti. Parlamento askerî idarenin baskısı altındaydı.
O dönemin eski
İçişleri Bakanı Nahit Menteşe yanlış
yaptıklarını düşünüyor: Deniz Gezmiş ve
arkadaşları konusunda yanlış yaptık, adli hatalar
olabilir. O zaman banka soygunu gibi olaylar kamuoyunda çok tepki
yaratıyordu, altında başka şeyler de vardı. Rejimi
korumak, nizamı korumak devlet adamının görevi, devlet elden
gidiyor görüşü vardı o zaman. Birtakım duyumlarımız
vardı. Bunlar da gözünü budaktan sakınmıyorlardı. O zamanki
asker de bunların mutlak surette idam edilmesi taraftarıydı.
diyor. Yani, o zamanki askerin bunların mutlak surette idam edilmesini
istedikleri için onlar idam edilmişlerdir.
Değerli
milletvekilleri, onlar, Denizler, Mahirler, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan
bir uyanışın ürünüydü. Onlar, kendilerini evrensel mücadelenin,
yani ezenlerle ezilenlerin mücadelesinin bir parçası olarak
görüyorlardı. Onlar, emperyalizm ve iş birlikçilerinin bu ülkeden
sökülüp atılacağına, Türkiye'nin
bağımsızlığına kavuşacağına ve bir
gün bu ülkede sömürünün olmadığı
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Öztürk, devam ediniz.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla)
insanların eşit ve özgür olacakları bir
toplumsal düzenin kurulacağına inanmaktaydılar.
İnsanın insanı sömürmediği hakça bir düzenin Türkiyede
kurulmasını istiyorlardı. Böyle bir düzenin kurulması için
ülkenin bağımsız olması gerektiğini
düşünüyorlardı. Bu nedenle emperyalizme ve yerli iş
birlikçilerine karşı mücadele edilmesinin gerektiğini
düşünüyorlardı. Tarihteki pek çok devrimci gibi Denizlerin de ölümü
göze almalarını, idam sehpası önünde bile
kararlılıklarından yılmamalarını sağlayan
işte bu inanç ve bu mücadele gücüdür. Böyle bir ortamda Denizlerin tam
bağımsızlık mücadelesi ve emekten yana bir iktidar ve
demokrasi mücadelesi, hedefleri açısından bugünleri aydınlatmaya
devam ediyor ve o nedenle, Denizler bunun için unutulmuyor,
unutulmayacaktır. Ama, Denizleri hukuka aykırı bir şekilde
düşüncelerinden dolayı, inançlarından dolayı idam edenler,
idam edilirken ellerini ovuşturarak onu seyredenler, bugün, Türk toplumu
tarafından unutulmuştur.
Yusuf
Aslanın idam sehpasına giderken söylediği şu cümle çok
önemlidir değerli arkadaşlarım: Ben şahsi hiçbir
çıkar gözetmeden halkımın mutluluğu ve
bağımsızlığı için savaştım. Bu
bayrağı bugüne kadar şerefle taşıdım. Bundan
sonra da bu bayrağı Türk halkına emanet ediyorum.
Yaşasın
işçiler ve köylüler ve yaşasın devrimciler! Kahrolsun
faşizm!
Bunlar
inançlarını, düşüncelerini bedenleriyle ödemişlerdir.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP ve DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Öztürk.
Gündem
dışı ikinci söz, Anneler Günü münasebetiyle söz isteyen
İzmir Milletvekili Şenol Bala aittir.
Sayın Bal,
buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
2.- İzmir Milletvekili Şenol Balın, Anneler
Gününe ilişkin gündem dışı konuşması
ŞENOL BAL
(İzmir) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, tüm dünyada
ve ülkemizde her yıl Mayıs ayının ikinci pazar günü
kutlanan ve evrensel bir gün olan Anneler Günü dolayısıyla gündem
dışı söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, sözlerime başlamadan önce, Mardin Mazıdağı
Bilge köyünde meydana gelen, hamile kadınların, çocukların bile
hunharca katledildiği ve 45 vatandaşımızın ölümüne
sebep olan insanlık dışı katliamı lanetliyor, ölenlere
Allahtan rahmet, yakınlarına başsağlığı
diliyorum ve yine yeniden tırmanan, tırmandırılan bölücü
etnik terörün son günlerde vatan evlatlarına yönelik
saldırılarıyla şehit edilen yavrularımıza
Allahtan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı,
sabır ve metanet diliyorum ve Hükûmetin gerekli tedbirleri bir an önce
almasını, devletimizin gücünü ve varlığını ortaya
koymasını; terörü azdıranların, teröre yataklık
edenlerin, terörü kaşıyanların ve terör örgütünün sözcülüğünü
yapanların bir an önce cezalandırılması gerektiğini bu
kürsüden haykırıyorum.
Sayın
milletvekilleri, Anneler Günü dolayısıyla tarihin her döneminde
milletimizin bağımsız olabilmesi ve
varlığını devam ettirebilmesi için evlat
yetiştirmiş, Türk tarihinde iz bırakmış
kahramanları bu ülkeye hediye etmiş başta Büyük Önderimiz
Mustafa Kemal Atatürkün sevgili validesi Zübeyde Hanım olmak üzere tüm
Türk analarını rahmetle, minnetle ve şükranla anıyorum ve
yine bugün dolayısıyla, özellikle vatanımızın bölünmez
bütünlüğü için gözünü kırpmadan şehadet mertebesine
erişmiş evlatlarımızın annelerine saygı, minnet
ve şükranlarımı sunuyorum ve bu kürsüden onlara seslenmek
istiyorum: Yalnız değilsiniz! Siz, bu aziz milletin annelerisiniz ve
sizlere gösterilmesi gereken ihtimam ve hassasiyetin yeterli
olmadığını bilen bir kişi olarak bu Anneler Gününde
sizlerden özür diliyorum ve yine, hayat tecrübesiyle geleceğimizi
şekillendiren, bize sevgiyi ve sevmeyi öğreten, şartlar ne
olursa olsun geleceğe umutla ve güvenle bakmayı sağlayan,
bizleri güçlü kılan, büyük bir sabırla yetişmemizi sağlayarak
en yüce görevi yerine getiren tüm annelerin Anneler Gününü kutluyorum.
Annelik,
anlatılamaz sevginin, tarifi mümkün olmayan fedakârlığın,
feragatin ve sabrın ifadesidir. Dünyada tüm anneler özeldir ama Türk
anaları daha da özeldir çünkü Türk anası evladını vatan
görevine eline kına yakarak gönderir. Bu örnek bile tek başına
Türk anasının özel olduğunu anlamaya yeterlidir.
Sayın
milletvekilleri, bugün, ülkemiz cumhuriyet tarihinin en büyük işsizlik
oranını yakaladı. Ekonomimiz en büyük küçülme dönemine girdi ve
ekonomik kriz her geçen gün derinleşiyor. Çok büyük bir kesim aile ve
tabii ki ailede kadınlar yani analar çaresiz. Çocuklarının
geleceğinden endişeli ve umutsuz. Bir anne için en
sıkıntılı durum bu olsa gerek. Çocuklarının
yarınından endişeli analarımız.
Evet, yardım
paketlerine muhtaç edilen anaların sayısının her geçen gün
arttığı ülkemiz, annelere övünerek verildiği söylenen ayda
25 TLlik eğitim yardımı için uzayan kuyruk görüntüsünün olduğu
ülkemiz, pazar yerlerinde atık sebze ve meyveleri aş yapmak için
evine götüren kadınların her geçen gün arttığı
ülkemiz, çöp kutuları içinden kuru ekmek ve malzeme toplayan anaların
olduğu ülkemiz, dağıtılan yardım malzemesini alabilmek
için ezilen anaların olduğu ülkemiz, ailesini ayakta tutabilmek için
her türlü fedakârlığa katlanıp itilip kakılan anaların
olduğu ülkemiz; bu manzaraları artık görmek istemiyoruz. Türkiye
Cumhuriyeti devletine bu görüntüler yakışmıyor.
Evet,
çalışan kadınların annelikten ileri gelen, örneğin
kreş problemi çözülmeli artık. Engelli çocuklara sahip eli öpülesi
analar için kalıcı çözüm üreten projeler uygulanmalı artık.
Biz ülke olarak kalkınabilmek için, kendisine ve çocuklarına misyon
yükleyip çocuklarının geleceğini doğru yönlendirebilecek,
onlara yol gösterebilecek güçlü ve eğitimli anne modelini geliştirip
çoğaltmak zorundayız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bal, devam ediniz efendim.
ŞENOL BAL
(Devamla) Sayın milletvekilleri, Anneler Günü, annelere
şükranı ve sevgiyi ifade etme günü ama tüm dünyada, kapitalist
sistemin -her konuda olduğu gibi- bu günü de, ölçüyü aşarak,
kampanyalar, reklamlarla ticari bir pazarlama metaı hâline getirdiği
bir gerçek. Özellikle bu kriz ortamında, önerilen pahalı hediyelerin
alınma şansının olmayışı, sevgi ve muhabbet
günü olması gereken bu günü, Anneler Gününü burukluk günü hâline
getirebiliyor. Bu konuya da dikkat çekmek istedim.
Sözlerime son
verirken tüm annelerin günlerini kutlar, sevgi ve saygılarımı
sunarım. (MHP, AK PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bal.
OKTAY VURAL
(İzmir) Cevap verecek Bakan yok galiba Sayın Başkan.
BAŞKAN Yok
herhâlde.
OKTAY VURAL
(İzmir) Keşke böyle bir güzel günü Parlamento adına
paylaşabilecek Sayın Bakan orada olsaydı.
BAŞKAN
Gündem dışı üçüncü söz, Vakıflar Haftası münasebetiyle
söz isteyen Kırıkkale Milletvekili Turan Kıratlıya aittir.
Buyurun
Sayın Kıratlı. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
3.- Kırıkkale Milletvekili Turan
Kıratlının, Vakıflar Haftasına ilişkin gündem
dışı konuşması
TURAN KIRATLI
(Kırıkkale) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Vakıflar Haftası dolayısıyla gündem dışı söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben de öncelikle,
evvelki gün Mardinde menfur saldırıda hayatlarını kaybeden
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, yaralılara acil
şifalar diliyorum.
Türk
düşüncesinin ve hayat tarzının oluşturduğu
vakıflar, kültür ve medeniyete, özveri, yardımlaşma ve
dayanışma ile ırk, dil, din, mezhep ve görüş
ayrılıkları olmaksızın birlikte yaşama,
acıyı ve tatlıyı paylaşma gibi
insanlığın ve insanca yaşamanın vazgeçilmez
esaslarını katmıştır.
Öyle ki, ilginç
vakıfların varlığı bizleri hayretlere düşürüyor.
Bunlardan evlenecek muhtaç kimselerin çeyizlerini temin için kurulan
vakıftan, kanadı kırılıp yolda kalmış göçmen
kuşların barınması için kurulan vakıflara kadar hemen
her alanda, hatta nukut vakıflarına kadar vakıflar
kurulmuştur.
Bu insani
anlayışın beşiği olan Osmanlı tam bir vakıf
cennetiydi ve Osmanlıda vakıf şehirler vardı.
Osmanlıda yaklaşık 200 bin, bugün Amerikada 33 bin ve günümüz
Türkiyesinde ise 4.520 vakıf bulunmaktadır. Bu tablo, geçmişte
atalarımızın bu alanda ne kadar ileride olduklarını
ortaya koymaktadır.
Uygarlığın
beşiği olan Anadolu, dünyanın hiçbir yeriyle kıyaslanamayacak
tarihî zenginlikleri barındırmaktadır. Bu tarihî zenginliklerin
en önemli bölümünü vakıf kültür varlıkları
oluşturmaktadır. Vakıf yolu ile kurulan ata yadigârı kültür
varlıklarının bakım, onarım ve restorasyonu
Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından büyük bir itina ve çaba ile
yürütülmektedir. Hâlihazırda, dijital ortamda 19.825 adet kültür
varlığının kaydı yapılmış olup
2002-2008 yılları arasında 3.363 adet eserin restorasyonu
gerçekleştirilmiştir.
Ayrıca,
sosyal devlet ve vakıf ruhu ile seksen bir ilde 82 bin muhtaç aileye
sıcak yemek servisi yapılmaktadır. Geçenlerde
Kırıkkalede bu hizmeti yerinde gördüm, verilen yemekleri
tattım. Vakıflar Genel Müdürlüğünün şefkat elemanları,
hijyenik bir ortamda muhtaç ailelerin evlerine kadar servis yapmaktadırlar.
Vatandaşlarımız rencide edilmeden verilen bu hizmetler beni çok
duygulandırdı.
Bir başka
hizmeti de başta şehit ve yetim çocukları olmak üzere 10 bin
öğrenciye ortaöğretim bursu verilmektedir.
Vakıflar
Genel Müdürlüğünün kayıtlarında bulunmayan 27.403 taşınmaz
tespit edilerek kayıt altına alınmıştır.
Artık vakıf malları sahipsiz değildir, maksadına uygun
kullanılmaktadır. Bilindiği gibi, bölgelerimizde onlarca eser
yok olmaktan kurtarılmıştır. Bunlardan
bazılarını yâd etmek gerekirse: İstanbulda Yenikapı
Mevlevihanesi, Amasyada Abide Hatun Camii, Aydında Nasuh Paşa
Külliyesi, Edirnede II. Bayezid Camii, Eskişehirde Seyit Battal Gazi
Külliyesi, Hatayda Habib-i Neccar Camii, Iğdırda Ejder
Kervansarayı, Kastamonuda Yakupoğlu Külliyesi, Konyada Karatay
Medresesi, Kırşehirde Cacabey Medresesi, Kırıkkalede
Hasandede Külliyesi, Tarsusta Ashab-ı Kehf Camii, Mardinde Şehidiye
Medresesi, Sivasta Alacahan Kervansarayı, Tokatta Mevlevihane, Yalovada
Ahmet Paşa Camii, Malatyada Battalgazi Silahtar Mustafa Paşa
Kervansarayı ihya edilmiş olup, Anadolunun birer sembolü olarak
yaşatılmaktadır. Enteresan olanı da bu hizmetler devletten
tek kuruş almadan yapılmaktadır.
İş
bilenin, kılıç kuşananın. Dört yılda 15 katına
çıkarılan bir bütçe. Tebrikler, tebrikler! Ben, bu sebeple,
Vakıflar Genel Müdürümüze, tüm çalışanlarına, birlikte
oldukları Sayın Mehmet Ali Şahin ve Hayati Yazıcı
bakanlarımıza çok teşekkür ediyor, yeni Bakanımız
Bülent Arınç Beye de başarılar diliyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kıratlı.
Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin iki önerge
vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması
Önergeleri
1.- Giresun Milletvekili Murat Özkan ve 21 milletvekilinin,
yolsuzlukla ilgili Meclis Araştırması Komisyonu raporundan
hareketle yolsuzluklar konusundaki durumun araştırılarak
yolsuzlukla mücadele için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/361)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Yolsuzluk
olaylarının giderek yaygınlaştığı ülkemizde
siyasal ve idari süreçte yer alan aktörler arasındaki ilişkilerde
çıkar sağlama gayesiyle hukuk, ahlak ve etik değerlerin ihlal
edilmesi toplumda yozlaşmanın başlamasına sebep
olmuştur. Bundan daha da kötüsü; toplumun bu yozlaşmayı
kanıksar hale gelmesidir. Geleceğimizi tehdit eden bu çürümenin
kokusunun tarafları rahatsız bile etmemesi son derece
düşündürücüdür. Süregelen bu politik yozlaşmanın önüne geçilemez
ise; ileride telafisi mümkün olmayacak sonuçlar doğuracaktır.
Bu kapsamda;
07.01.2003 tarih ve 755 no'lu kararla "Yolsuzlukların sebeplerinin,
sosyal ve ekonomik boyutlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi" için kurulan Meclis
Araştırma Komisyonu raporunda yerine getirilen veya getirilmeyen
hususların, günümüzde giderek artan yolsuzlukların sebeplerinin araştırılması
ve yolsuzluklarla mücadele için strateji oluşturulması amacıyla
Anayasanın 98'inci, İç Tüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri
gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz
ederiz.
1) Murat Özkan (Giresun)
2) S. Nevzat Korkmaz (Isparta)
3) Oktay Vural (İzmir)
4) Hasan Çalış (Karaman)
5) Münir Kutluata (Sakarya)
6) Mehmet Şandır (Mersin)
7) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
8) Osman Durmuş (Kırıkkale)
9) Ali Uzunırmak (Aydın)
10) Mehmet Serdaroğlu (Kastamonu)
11) Hasan Özdemir (Gaziantep)
12) Behiç Çelik (Mersin)
13) Ahmet Duran Bulut (Balıkesir)
14) Cemaleddin Uslu (Edirne)
15) Necati Özensoy (Bursa)
16) D. Ali Torlak (İstanbul)
17) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
18) Muharrem Varlı (Adana)
19) Yılmaz Tankut (Adana)
20) Reşat Doğru (Tokat)
21) İsmet Büyükataman (Bursa)
22) Kemalettin Nalcı (Tekirdağ)
Gerekçe:
Uzun
zamandır ülkemizin ahlaki yapısında ve değerlerinde ciddi
bir yozlaşma yaşanmaktadır.
Bu amaçla
"Yolsuzlukların sebeplerinin, sosyal ve ekonomik
boyutlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi" için 07.01.2003 tarih ve 755 no'lu kararla Meclis
Araştırma Komisyonu kurulmuştur. Komisyon dört aylık süre
içinde çalışmalar yapmış, raporlarını
sunmuştur.
Fakat günümüzde
yolsuzluğun ve siyasal yapının daha da bozulduğu
gözlemlenmektedir. Vergi kaçakçılığı, ihale
yolsuzlukları, imar tadilat rantları, kendi cebini doldurmaktan
başka bir şey düşünmeme, rüşvet, adam
kayırmacılık, hizmet kayırmacılığı, oy
ticareti, rant kollama, yalan propaganda toplumsal hayatımızda derin
ve telafisi güç yaralar açmaktadır.
Yukarıda
zikredilen problemlerden büyük bir kısmı politik yozlaşma
başlığı altında incelenebilir.
Siyasi
ahlakın bu şekilde yozlaşması, politik karar alma sürecinde
yer alan siyasilerin, bürokratların, seçmenlerin, çıkar
gruplarının yasa ve ahlak kuralları dışına
taşarak "amaca ulaşmak için her aracın meşru
sayılabileceği" "hiçbir şeyin politik başarı
kadar önemli olmayacağı" yönündeki düşüncelerine "kişisel
çıkar sağlama" duyguları da eklenerek siyasi ahlak
kuralları bozulmuş ve politik yozlaşma ortaya
çıkmıştır.
Milletimizin
geçmişten beri oluşturduğu "Beyt'ül mala el sürülmez"
"Devlet malı yetim hakkı buna dokunulmaz" "Yolsuzluk,
usulsüzlük haramdır" gibi ahlaki yaklaşımların yerine;
dürüst olanın dışlandığı "Devletin malı
deniz yemeyen domuz" düşüncesinde bir anlayış egemen
olmuştur.
Siyasal
yozlaşmanın bir başka yönü de adam kayırmacılık
şeklinde oluşmakta; bu da kariyer ve liyakat ilkesi çerçevesinde
görev alınması gereken kamuoyu bürokrasisinde, yetersiz ve yeteneksiz
kişilerin görev almasına neden olmaktadır.
Politikanın
ülke menfaatine yapılan bir uğraş olmaktan çıkarak;
kişisel menfaatlerin ya da yakın çevrenin menfaatlerinin
korunduğu, iktidara gelenlerin kendi zenginlerini yaratmak gibi bir
görevleri olduğu geleneği yerleşik bir hal
almıştır.
Politik ve
ekonomik yozlaşma, toplumda güven duygusunu yok etmektedir. Ekonomik
anlamda ise; rekabeti ortadan kaldırarak ekonominin
sağlıklı gelişmesini önlemektedir. Siyasilerin
değişmesiyle, ekonomi aktörlerinin de değiştiği
görülmektedir.
Sosyal ve ekonomik
adaletsizliklerin; toplumda güven duygusu, onur, haysiyet ve namus gibi
erdemlerin gelişmesini önleyen politik yozlaşma konusunda, Türkiye
Büyük Millet Meclisi'ne ve herkese önemli görevler düşmektedir. Kamuda
bazı kurum ve kuruluşların daha fazla yolsuzlukla
anıldığı ise bilinen bir gerçektir. Bu
kuruluşların tespiti ve alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi gerekmektedir.
Bu amaçla;
07.01.2003 tarih ve 755 no'lu kararla "Yolsuzlukların sebeplerinin,
sosyal ve ekonomik boyutlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi" amacıyla kurulan
Meclis Araştırma Komisyonu raporlarında belirtilen hususlarda
yerine getirilen veya getirilmeyen maddelerin tespiti, eksikliklerin
saptanması ve yolsuzluk risk haritasının çıkartılarak,
yasamanın yapması gereken işlerin belirlenmesi için
Araştırma Komisyonu kurulmasına ihtiyaç vardır.
2.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 24
milletvekilinin, sosyal güvenlik sistemindeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/362)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Sosyal Güvenlik
Sisteminde yaşanan sorunlar artık ertelenemez bir noktaya
gelmiştir. Sosyal Güvenlik Sisteminin sorunlarının nedenlerinin
ve çözümlerinin araştırılarak alınacak önlemleri tespit
etmek üzere Anayasanın 98. ve İçtüzüğün 104. ve 105. maddeleri
gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
1) Mehmet Şandır (Mersin)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) Yılmaz Tankut (Adana)
4) Şenol Bal (İzmir)
5) Süleyman Nevzat Korkmaz (Isparta)
6) Alim Işık (Kütahya)
7) Recep Taner (Aydın)
8) Necati Özensoy (Bursa)
9) Kadir Ural (Mersin)
10) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
11) Osman Durmuş (Kırıkkale)
12) Ali Uzunırmak (Aydın)
13) Reşat Doğru (Tokat)
14) Akif Akkuş (Mersin)
15) Rıdvan Yalçın (Ordu)
16) Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri)
17) Kürşat Atılgan (Adana)
18) Münir Kutluata (Sakarya)
19) Ümit Şafak (İstanbul)
20) Ahmet Orhan (Manisa)
21) Hamza Hamit Homriş (Bursa)
22) İsmet Büyükataman (Bursa)
23) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
24) Ahmet Bukan (Çankırı)
25) Hüseyin Yıldız (Antalya)
Gerekçe
Türkiye
Cumhuriyeti Devleti sosyal bir hukuk devletidir.
Vatandaşların
sosyal güvencesi devletin sorumluluğu altındadır. Sosyal
Güvenlik hakkı Anayasamızın "Temel Hak ve ödevler"
kısmı üçüncü bölüm 60 ve 61 maddelerinde düzenlenmiştir.
Anayasamıza
göre, "Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu
güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve
teşkilatı kurar.
Devlet, harp ve
vazife şehitlerinin dul ve yetimleriyle, malûl ve gazileri korur ve
toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlar.
Devlet,
sakatların korunmalarını ve toplum hayatına
intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alır.
Yaşlılar,
Devletçe korunur. Yaşlılara Devlet yardımı ve
sağlanacak diğer haklar ve kolaylıklar kanunla düzenlenir.
Devlet, korunmaya
muhtaç çocukların topluma kazandırılması için her türlü
tedbiri alır.
Bu amaçlarla
gerekli teşkilat ve tesisleri kurar veya kurdurur."
Türkiye
Cumhuriyeti hükümetleri 1924 Anayasasından bu yana devam eden bu temel hak
ve ödevlerin gereğini bu güne kadar elinden geldiğince ve tüm
imkânları kullanarak yapmaya çalışmıştır. Bu gün
ülkemizde yeterli olmamakla beraber Sosyal güvenlik hukuku ve kurumları
vardır ve işler vaziyettedir.
Devlet,
vatandaşların Anayasal güvence altında olan sosyal güvenlik
hakkı doğrultusunda sürekli iyileştirici tedbirleri almaya
çalışmaktadır. Bu anlamda hiçbir Cumhuriyet hükümeti
kasıtlı bir ihmal içinde olmamıştır.
Ancak, bu gün
Sosyal Güvenlik Sistemi ve kurumu tam bir çıkmazın, iflasın
eşiğine gelmiş bulunmaktadır. Bu durumu oluşturan ve
sistemi bu sonuca ulaştıran sebep olarak bütünüyle
vatandaşlarımızın veya sistemin yanlış ve
ihmallerini gösteremeyiz. Sistemi bu noktaya getiren başlıca sebep,
Türkiye için seçilen ekonomik kalkınma ve büyüme modelidir. Üretimi
dışlayan, ithal ikamesine veya ihracata dayanan büyüme modelleridir.
İstihdam yaratmayan, insanına çalışmak imkânı vermeyen
kalkınma modelleri ve çalışanı ve işvereni kayıt
dışılığa mecbur bırakan vergilendirme modelleri
bu gün ülkemizi üretimden uzaklaştırdığı gibi kaçak
çalışmaya da yöneltmiştir.
Sosyal güvenlik
sisteminde tehlike çanları çalmaya başlayalı çok zaman
olmasına rağmen hükümet ve Meclis bu duruma kulaklarını
kapatmakta inat göstermektedir.
Yıllardır,
ekonomide en önemli kara delik haline gelen sosyal güvenlik açıkları
yok sayılmaya çalışılmıştır. Sorunlar her
geçen gün artmaktadır.
Özellikle 2009
yılında, Sosyal Güvenlikte "son noktaya gelinmiştir."
Artık bu konuda sorunları ertelemek, ötelemek veya yok saymak
imkânı kalmamıştır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi üyeleri dâhil herkesi "emekli aylıklarını
alamamak" gibi bir mukadder akıbet beklemektedir.
Bu gün sosyal
güvenlik sisteminde aktif-pasif oranı keskin bir şekilde inmiş
ve sosyal güvenlik kapsamındaki nüfusta büyük bir gerileme
yaşanmaktadır.
Aktif
sigortalılar dediğimiz prim ödeyen sigortalılar ile pasif
sigortalılar dediğimiz Sosyal Güvenlik Kurumu'ndan aylık alanlar
arasındaki makas, giderek daralmaktadır.
İdeal
olanı 4 çalışana ya da 3 çalışana 1 emekli
düşmesi gerekirken Türkiye'de 2002'de 2.08 aktif sigortalıya 1 pasif
sigortalı düşerken, bu oran 2006 ve 2007'de 1.98'e 1, 2008'de 1.90'a
1, Mart 2009 sonu itibariyle de 1.80'e 1'e kadar düşmüş
bulunmaktadır.
Ayrıca,
aktif/pasif oranı hesaplamasında, "açılan dosya
sayısı" oranlamaya esas alınıyor, normal pasif
sigortalı sayısına göre hesap yapılırsa bu oran 1.70'e
kadar düşmektedir.
Ekonomik krizin
de etkisiyle işsiz kalanlar ocak, şubat, mart ve nisan aylarında
da arttığı için, aktif sigortalı sayısı daha da
azaldı ve aktif-pasif oranı 1.80'Iere düştü. Örneğin sadece
Şubat ve Mart 2009'da aylık aktif sigortalı sayısı 301
bin azaldı.
Ayrıca,
bütçeden Sosyal Güvenlik Kurumu'na yapılan transferler de her yıl
artmaktadır.
2008
yılında 35 milyar TL olan transferlerin, 2009'da 46.7 milyar TL
olması hedeflenmiş ama yaşanan kriz nedeniyle prim
gelirlerindeki gerilemenin de etkisiyle, bu tutarın 50 milyar TL'yi
bulması bekleniyor. Bu arada, Merkezi Yönetim Bütçesi içinde, Sosyal
Güvenlik Kurumu'na yapılan bütçe transferlerinin payı da 2000
yılında yüzde 6.91 iken, 2002'de 8.37'ye, 2005'de 15.96'ya
çıktı. 2008'de 15.50 olan bu payın, 2009'da 18.2 olması
bekleniyor.
Bir başka tehlikeli
gelişme ise yüzde 47 olan kayıtdışı istihdam bu
hükümet döneminde yüzde 50'yi de aştı. Bu arada "Reform"
adı altında yapılan düzenlemeler de yeterince etkili
olamıyor; Sosyal Güvenlik Sisteminde sorunlar gittikçe derinleşmekte
ve fatura ödenemez bir duruma gelmektedir.
Artık
"yapılması gereken ne varsa yapılması
zamanıdır."
Yapılması
gerekenlerin araştırılması için bir Meclis
Araştırma komisyonu kurulmasını teklif ve arz ederiz.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sivas
Milletvekili ve Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin
Yazıcıoğlu ve 5 kişinin hayatını kaybettiği
helikopter kazası ve kurtarma çalışmalarının tüm
yönleriyle araştırılarak benzer durumların
yaşanmaması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla kurulan (10/333, 334, 335) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonunun Başkan, Başkan Vekili, Sözcü
ve Kâtip seçimine dair bir tezkeresi vardır; okutuyorum:
B) Tezkereler
1.- (10/333, 334, 335) esas numaralı Meclis
Araştırma Komisyonu Geçici Başkanlığının,
Komisyonun, Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip Üye seçimini
yaptığına ilişkin tezkeresi (3/779)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Komisyonumuz,
Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Katip üyelerini seçmek üzere
05.05.2009 günü saat 18:30da B Blok 2. Kat 4. Bankodaki Araştırma
Komisyonu Toplantı Salonunda 12 Üye ile toplanmış ve
aşağıda isimleri yazılı sayın üyeler belirtilen
görevlere seçilmişlerdir.
Hasan
Özdemir
Gaziantep
Komisyon
Geçici Başkanı
|
Adı ve
Soyadı |
Seçim Bölgesi |
Aldığı
Oy |
Başkan : |
Hakkı
Köylü |
Kastamonu |
9 |
Başkan
vekili: |
Sadık
Yakut |
Kayseri |
9 |
Sözcü : |
Nusret
Bayraktar |
İstanbul |
8 |
Kâtip: |
Fazilet
Dağcı Çığlık |
Erzurum |
9 |
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Sayın
milletvekilleri, alınan karar gereğince Gündemin Kanun Tasarı
ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada
yer alan, İstanbul Milletvekili Mehmet Domaç ile Antalya Milletvekili
Hüsnü Çöllü ve 38 Milletvekilinin, Denizcilik
Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Domaç ile Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllü ve 38 milletvekilinin, Denizcilik
Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/266, 2/268) (S. Sayısı: 257) (x)
BAŞKAN -
Komisyon ve Hükûmet buradalar.
Komisyon raporu
257 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Teklifin tümü
üzerinde söz talepleri vardır gruplar adına.
İlk söz
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllüye
ait.
Sayın Çöllü,
buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
HÜSNÜ ÇÖLLÜ (Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
257 sıra sayılı Denizcilik
Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri üzerinde CHP
Grubu adına söz aldım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, denizci kökenli bir milletvekili olarak, denizlerimizin Türk
ekonomisinin can simidi olduğunu ve önemli bir potansiyele sahip
olduğunu, Türkiye'nin yüzünü daha fazla denizlere dönmesi gerektiğini
her fırsatta sizlerle paylaşıyorum. Hele ekonomik krizin dalga
dalga yayıldığı bugünlerde sektörün önemi ve varlığını
sürdürmesi çok daha büyük önem kazanmıştır.
Denizcilik
Müsteşarlığının 2009 yılı bütçesi
görüşülürken kendisi de denizci kökenli bir Bakan olan Sayın
Ulaştırma Bakanımız gemi inşa sektöründeki
gelişmelerden gururla bahsediyordu. Gerçekten de gemi inşa
sanayisinde 23üncülükten 5inciliğe yükseldik; yüzde 350lik bir büyüme,
çok büyük bir başarı ve ülkemize de çok önemli katma değerler
sağlandı. Ancak bu tabloyu şu an görmek ve yaşamak maalesef
mümkün değil. Şu anki durumu isterseniz sizlerle kısaca
paylaşmak istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, Kriz teğet geçti., Kriz psikolojik. söylemlerinden
sonra gerçeğin hiç de öyle olmadığı hepimizin gözleri
önünde ve üzülerek söylüyorum, hâlâ da Hükûmetin krizi doğru dürüst
yönettiğini söyleyebilmek güçtür.
Değerli
arkadaşlar, kriz denizcilik sektörünü teğet geçmemiştir, denizci
tabiriyle bodoslamadan sektörün içine girmiştir. Sektör temsilcileri, yedi
sekiz aydır gelinen durumu defalarca ortaya koymuş,
yapılması gerekenlerin altını çizmişlerdir, ancak Hükûmet
tarafınca henüz somut bir adım atılmış değildir.
Birkaç ay önce Ekonomi Koordinasyon Kurulu toplanmış, denizcilik
sektörü ve sorunları masaya yatırılmış ve çözüm
önerileri sektör tarafınca sıralanmıştı. Ama geçen
sürede, bakıyorum, Hükûmetten de hâlâ somut bir adım
atılmış değildir.
(x)
257 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Sizlere bir iki
rakam vermek istiyorum: 2007 Aralık ayında yeni gemi siparişi
200 iken, 2008 Aralıkta bu rakam 7 olmuştur, 200den 7ye
düşmüş. Siparişte 99 geminin yapımı ertelenirken 68
proje ise tamamen iptal edilmiş durumdadır. Bu iptal ve ertelemeler nedeniyle
yaşanacak ekonomik kaybın maliyetinin, değerinin 3 milyar dolar
düzeyinde olduğu ifade edilmektedir. Ayrıca, istihdamda da ciddi
daralmalar yaşanmaktadır. 2008in yaz aylarında tersanelerde
36.981 kişi çalışırken, bugüne kadar yaklaşık 13
binin üzerinde kişi işini, aşını kaybetmiştir.
Yani gemi inşaat sektörü ağır bir krize doğru
sürüklenmektedir. Taşımacılıkta da durum aynıdır.
Günlük kazançlar 2008 yılında hem tepe hem dip noktalarını
görmüştür. 2008 Mayısta günlük 200 bin dolardan sözleşme
yapılırken, altı ay sonra, 2008 Aralıkta 2 bin doların
altında sözleşmeler yapılmıştır. Evet, 2 bin
dolar. Şu an 20 bin dolarlara çıkmıştır.
Değerli
milletvekilleri, Denizcilik Müsteşarlığının 2009
bütçesiyle ilgili konuşurken gündeme getirmiştim; elimizdeki bütçenin
krizde sektörün sorunlarının çözülmesiyle uzaktan yakından
ilgisi yoktur demiştim. Bu nedenle de acil önlemler alınması
gerekiyor. Görüşmekte olduğumuz teklif bu açıdan da büyük önem
taşımaktadır. Ekonomik krizin dalga dalga
yayıldığı bugünlerde denizcilik sektörüne yönelik böyle bir
düzenlemenin yapılması son derece önemlidir. Sektörde yaşanacak
bir hareketlilik tüm yan sektörler, dolayısıyla istihdam üzerinde de
olumlu etkiler yaratacaktır. Ancak, bu yeterli değildir. Krediler ve
istihdam yükünün azaltılması gibi konularda da gerekli
adımların atılmaması durumunda denizcilik sektörü
ağır bir yara alacaktır.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye, ekonomik sorunlarını aşabilmek için
büyük düşünmek zorundadır. Gerçekten de büyük düşünebilmek için
konuya oldukça tepeden bakmak gerekmektedir. Uzun bir kıyı
sınırına sahip bir ülke olarak denizciliğimizi, deniz
ticaretimizi, deniz turizmimizi ve
balıkçılığımızı yeterince
geliştirdiğimiz takdirde, daha önceki konuşmalarımda da
bahsettiğim gibi, Yunanistanın kişi başına
sağladığı 10 bin dolarlık millî gelir
rakamını çok rahatlıkla Türkiye de yakalayabilecektir.
Denizcilik
sektörünün bilinen dinamiklerinden yük ve yolcu
taşımacılığı, limancılık faaliyetleri,
gemi inşa ve tersanecilik hizmetleri ve deniz turizmini oluşturan
kruvaziyer turizmi, yat işletmeciliği, marina
işletmeciliği, çekek yeri, dalış ve su sporları
faaliyetlerinin yanı sıra balıkçılığı ile
ülkemizin lokomotif sektörlerinden olması gereği
tartışılmaz bir gerçektir.
Bunların
yanına eğitimi de eklemeliyiz. Hızla gelişen dünya deniz
ticaret filosunun en önemli açığı eğitimli gemi
adamıdır. Filipinler bu yolla milyarlarca dolar gelir
sağlıyor. Biz de gençlerimizi bu alana yönlendirebilir ve eğitebilirsek
hem kendi gemilerimizde hem de yabancı gemilerde istihdam
olanağı bulunabilecektir. Bu nedenle denizciliğimizi tüm
yönleriyle planlayabilmeliyiz. Bütün unsurları içine alan bir
kıyı master planı hazırlanması Türkiye için çok önemli
bir adım olacaktır.
Değerli
milletvekilleri, denizcilik sektörünün önünün açılması ve denizci
ülke hedefinin yakalanabilmesi için çözüm bekleyen birçok konu varken, geçen
yılın başlarında yapılan bir düzenlemeyle bir anda
denizcilerimizi cezaya boğduğumuzu hepimiz hatırlıyoruz. En
küçük eksiklikler için 5 bin liralık cezalar ödemeye başladı
teknecilerimiz, balıkçılarımız. Doğal ki
balıkçılarımızın ve teknecilerimizin bu cezaları
ödeyebilmesi mümkün değildi. Hemen bir çalışma
yapıldı, kanun teklifi hazırlandı, CHPli
arkadaşların desteğiyle Meclis Başkanlığına
sunuldu ve diğer partililerin de ortak katkısıyla sorunu
çözmüş olduk.
Değerli
milletvekilleri, denizcilik konusunda yapacağımız daha çok
iş, almamız gereken daha çok yol var. Size bir iki rakam vereyim ki
bulunduğumuz eksikliği ve durumu daha iyi algılayabilelim: Amerikada
18 kişiye 1 tekne düşerken, Hollandada 64 kişiye,
İtalyada 68 kişiye, İngilterede 124 kişiye, Yunanistanda
103 kişiye 1 tekne düşerken üç tarafı denizlerle çevrili
ülkemizde 2 bin kişiye 1 tekne düşmektedir. Tekne derken sandal ve
küçük ölçekte imkânlardan bahsediyorum, yani amatör denizciliği
teşvik edecek unsurlardan. Bunun birçok nedeni vardır, biri de vergi
sorunudur. Amatör denizciliği geliştirmeden denizciliği
geliştirebilmemiz, denizci ülke olmamız mümkün değildir. Az önce
söylediğimiz değerleri yakalayabilmemiz için önce amatör
denizciliği geliştirmemiz şarttır. Ama, maalesef, katma
değer vergisi, özel tüketim vergisi, motorlu taşıtlar vergisiyle
bu alanın gelişmesinin önüne set çekilmiştir. Kara
yollarındaki harcamaların hiçbiri denizlerimizde
yapılmamasına karşın, kara taşıtlarından
alınan motorlu taşıt vergisinin tam 8 katı deniz
taşıtlarından alınmaktadır. Denizdeki bir deniz
aracının hava muhalefeti düşünülerek yılda iki üç ay
kullanıldığı hesaplanırsa, kara
taşıtına göre tam 40 kat deniz aracından vergi
alınmaktadır.
Ayrıca,
bugün, Akdeniz çanağında dolaşan 600-700 bin tekne vardır.
Bunlar gelir seviyesi yüksek insanlardır. Uzun bir kıyı
sınırına sahip bir ülke olarak biz bu tekneleri ülkemize
çekebilmeyiz. Bunu başardığımızda turizm gelirlerinde
de önemli artışlar olabilecektir. Türkiye'nin böyle bir strateji
geliştirmesinde, marina yatırımlarını öncelemesinde,
yatırım aşamasındaki sorunları çözmesinde, kruvaziyer
limanlara öncelik vermesinde büyük yarar vardır.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye vergi konusunda enteresan bir ülke. Kümesteki kaz
kavramını hepimiz biliyoruz, hep kümesteki kazlardan vergi
alıyoruz. Kayıt dışı ekonomiden şikâyet ediliyor
ama kayıt dışılıkla mücadele konusunda herhangi bir
adım atılmıyor. Yükü de, kümesteki kazlar, dolaylı
vergilerle kazancına bakılmaksızın yoksul
vatandaşlarımız ödüyor. Bu kavram denizcilik sektöründe de
geçerlidir. Doğru düzgün bir kayıt sistemimiz olmadığı
için, kayıtlı kaç tekne varsa onlardan, az önce söylediğim yüksek
oranlarda vergiler alınmakta. Kayıt dışından da
-yabancı bayrağa kaçanlardansa- bir kuruş dahi vergi
alamıyoruz. Her yıl üretilen yüzlerce teknenin büyük bölümü bu
şekilde yabancı bayrağa kaçıyor ve vergilerden
kurtarıyor.
Dikkatinizi
çekmek istiyorum, birçok ülke bayrak satıyor. Hiçbir harcama, hiçbir
yatırım yapmadan bu yolla bir dolu para kazanıyor. Bizim
vatandaşımız da kendi ülkesinde daha yüksek bir maliyetle
karşılaştığı için bu ülkelere döviz
kazandırmaya devam ediyor. Faturayı ise Ben ülkemi severim,
kayıt altına girerim, bayrağımı da
dalgalandırırım. diyen 1.500-2 bin civarında kişi
ödüyor. Bu anlayışı kabul etmek mümkün değildir.
Değerli
milletvekilleri, bizim derdimiz, kayıt olmasın, hiç vergi
alınmasın değil. Diyoruz ki: Dünya örneklerinde olduğu
gibi makul bir seviyede vergi alınsın. Neden, kara
taşıtının 40 katına varan, hiçbir denize
yatırım olmaksızın bu vergiler alınsın? Bu
nedenle de, yabancı bayrakla uğraşmak yerine, kayıt
dışılığa yönelmek yerine kayıt altına
alınarak kişiler vergisini ödesin, vatandaşlarımız da
gönül rahatlığıyla tüm denizlerde kendi bayrağını
dalgalandırabilsin. Bu noktada Hükûmetten ciddi bir yanıt gelmeyince
Deniz Ticaret Odasıyla ilgili diğer örgütlerle ve tabii ki Denizcilik
Müsteşarlığıyla da diyalog kurarak bir kanun teklifi için
çalışmalara başladık. Sonra ortak bir teklif ortaya
çıktı ve teklifimiz Plan ve Bütçe Komisyonunda da olgunlaşarak
önümüze geldi.
Teklif ile ilgili
birkaç noktada bilgi vermek isterim. Teklifin temel hedefi
sağlıklı bir kayıt sistemi oluşsun, makul düzeyde de
bir harç alınsın şeklindeydi. Bu bağlamda, teklif ile,
liman başkanlıkları ve iç sularda da yetkili belediyeler
tarafından bağlama kütükleri oluşturulması, deniz ve iç su
araçlarının bu bağlama kütüklerine kayıt olması.
Diğer bir adımı, bağlama kütüklerine kayıt olan deniz
araçlarına ruhsat verilmesi, her yıl vize işleminin
yapılması. Ruhsat ve vize işlemleri için de 5 metreden 9 metreye
kadar gemi, deniz ve iç su araçlarından 200 lira, 9 metreden 12 metreye
kadar 400, 12-20 arası 800, 20-30 arası 1.600 TL harç
alınması öngörülmektedir.
Değerli
milletvekilleri, sorunu tam olarak biliyoruz; biliyoruz, ancak çözümü her zaman
maalesef tam olarak ortaya koyamıyoruz. Bu teklif konusunda da üzülerek
belirtmek istiyorum, istediğimiz sonuçları tam olarak
alabileceğimizi -gelinen son noktada- söylemek güçtür. Uzun süre Maliye
Bakanlığını ikna etmek için uğraştık. Teklif
birkaç kez gündeme geldi. Daha olumlu sonuçlar alınabilmesi için
değişiklik önergeleri hazırladık ama son anda ertelenmek
zorunda kaldı ve bugüne gelindi. Dün Sayın Elitaş
Uzlaşmayla teklifi çıkaracağız. diyordu ama kimle,
nasıl bir uzlaşma sağlandı, bilemiyorum. Öğreniyoruz
ki, teklifin bazı maddeleri çıkarılacak. Bu düzenlemelerden
vazgeçilmiş olmasını denizciliğimizin anlayışla
karşılaması güç olacaktır.
Değerli
milletvekilleri, bu teklifin iki ayağı var: Birincisi, MTV konusunda
makul bir düzeye gelinmesi, ikincisi de yüksek vergiler nedeniyle yabancı
bayrağa geçmiş teknelerin yeniden Türk Bayrağına
döndürülebilmesi. Şimdi öğreniyoruz ki, teklifin ikinci
ayağı ortadan kaldırılıyor. Vergi yükü nedeniyle
yabancı bayrağa geçenler için öngörülen teşviklerden
vazgeçiliyor. Bu adımı atmaktan niye vazgeçtiğimizi merak
ediyorum. Bir denizci ülke olmak istiyorsak, denizlerimizde olabildiğince
kendi bayrağımızı, Türk Bayrağımızı
dalgalandırabilmeliyiz. Biz bu düşünceyle önerimizi
yapmıştık. Şimdi bu düzenlemenin geri çekilmesini anlamakta
güçlük çektiğimi ifade ederim.
Teklifimiz yine
de önemli bir adımı oluşturmaktadır. Türk
denizciliğimizin geliştirilmesine, en azından bu düşüncenin
yerleşmesi adına önemli katkılar sağlayacağına
inanıyorum.
Bu aşamada
ayrıca bir iki noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum. Geçtiğimiz
yıl Denizcilik Müsteşarlığı amatör denizciliğin
geliştirilmesi, denizcilerimizin bürokratik işlemlerle
boğulmaması için bir düzenleme yaptı. Özel tekne sahiplerine bir
yıl geçerli olan özel tekne belgesi vermeye başladı. Bu
kayıtlar şimdi Denizcilik Müsteşarlığında
tutuluyor ve kayıtlı tekne sayısı 20 bini geçmiş durumda.
Uygulamayla bürokrasinin azaltılarak amatör denizciliğin
geliştirilmesi amaçlanmış ve önemli katkılar
sağlanmıştır. Şimdi yeniden her yıl vize
işlemine dönülmesi denizcilerimiz açısından bürokrasiyi, liman
ve belediye başkanlıklarının da iş yükünü artıracaktır.
Görüşeceğimiz teklifin de amacı, amatör denizciliğin
geliştirilmesi ve bütün teknelerin kayıt altına
alınması ancak vize süresinin bir yıl olarak belirlenmesi,
hedefin gerçekleşmesini güçleştirecektir. Bu nedenle, vize süresinin
beş yıl olarak belirlenmesinin de yararlı
olacağını düşünüyorum.
Değerli
milletvekilleri, bir de Maliye Bakanlığı Kayıt altına
almışken vergi kaybı olmasın, daha önce
alamadıklarımızı alalım. yaklaşımı
içine girdi bu çalışmayla. Bu konuya yalnızca vergi geliri
olarak bakılmasının doğru olmadığını
bir kez daha vurgulamak istiyorum. Teklifin 5inci maddesinde
balıkçılarımıza harç muafiyeti getirdik ama bir de küçük
ticari teknelerimiz var, onlardan da harçların yarısının
alınması isteniyor. Ancak, Türk Uluslararası Gemi Siciline
tescilli olan ve Millî Gemi Siciline tescili zorunlu olanlar
dışındaki, münhasıran deniz
taşımacılığı faaliyetinde kullanılan ticari
tekneler ayrı bir düzenlemeye tabidir ve yola elverişlilik belgesi
gibi belgeler almak zorundadırlar. Ayrıca sayıları 2 bini
bile bulmayan bu tekne sahipleri alt gelir grubundaki küçük deniz
esnaflarıdır. Daha önce de motorlu taşılar vergisi ödemeyen
esnafa yeni bir yük getirilmesinin ülke ekonomisine ek bir katkı
sağlamayacağı açıktır. Bu teknelerin yeniden
kayıt altına alınması ve özel teknelerle aynı mevzuat
içine alınmasına ihtiyaç bulunmamaktadır. Bu nedenle küçük
tekneci esnafının da balıkçılarımızla birlikte
muaf olması yararlı olacaktır. Bu konudaki önergeme de destek
vermenizi rica ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, Denizcilik Müsteşarlığı sahil
teşkilatında görev yapan bölge müdürü, liman başkanları ile
bayrak ve liman devleti denetimleri yapan Gemi Sörvey Kurulu
uzmanlarının özlük hakları konusunda mağduriyetler söz
konusudur. Özellikle Denizcilik Müsteşarlığı sahil
teşkilatında görev yapan bölge müdürü, liman başkanı ve
gemi denetim uzmanlarının gayretli çalışmaları ile
Türk Bayraklı gemiler kara listeden çıkmış ve gri listeye
geçmiştir. Son edinilen bilgilere göre de Türkiye beyaz listeye girmek
üzeredir. Bunun dışında, ulusal sefer yapan gemilerin teknik
niteliklerinin de yükseltilmesini sağlayan çalışanlar, özlük
haklarında hak ettikleri iyileştirmenin yapılmasını
bekliyorlar. Bu talepleri de dikkatlerinize sunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, kriz denizcilik sektörüne ağır bir darbe
vurmuştur. Bu konuda alınacak ve alınması gereken önlemler
ayrıdır. Kesinlikle de ihmal edilmemesi gereken bir noktadayız
ancak Hükûmetin bu konuda aynı duyarlılık içinde olduğunu
söylemek güçtür. Bu durumun sürmesi durumunda, Türkiyeyi krizden
çıkarabilecek potansiyeli olduğunu söylediğimiz denizcilik
sektörü maalesef dibe vuracaktır.
Yasa teklifimiz
önemli bir düzenlemeyi içeriyor ancak krizin bütün enkazını bu
teklifin kaldırması mümkün değildir. Hükûmetin bu teklifi denizcilik
sektörünün bütün sorunlarını çözme adımı olarak görmemesi,
diğer adımları da bir an önce atması gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, biz, aslında denizci bir milletiz. Tarihimizde büyük
denizciler yetiştirmişiz, bütün denizlerde Türk
Bayrağını dalgalandırmışız. Büyük Atatürk
En güzel coğrafi vaziyette ve üç tarafı denizlerle çevrili olan
Türkiye; endüstrisi, ticareti ve sporu ile en ileri denizci milleti
yetiştirebilme kabiliyetindedir. Bu kabiliyetten yararlanmasını
bilmeliyiz. demiştir. Denizciliği, Türkün millî ülküsü olarak
düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız. diye
söylemiştir. Bu hedefi ve denizciliğimizi yıllarca ihmal ettik.
Yasa teklifimizin
Türkiyenin yeniden yüzünü denize dönmesine, denizlerimizde Türk
Bayrağının dalgalanmasına, denizci millet hedefine
ulaşılmasına katkı sağlayacağına
inanıyorum. Bu teklif ilk adımı oluşturur. Denizlerimizi el
birliğiyle geliştiririz, denizlerimizin milletimize daha fazla refah
getirmesini sağlayabiliriz diyor, bu düşüncelerle hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Çöllü.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Durmuş Ali
Torlak.
Sayın
Torlak, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
D. ALİ TORLAK (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 257 sıra sayılı
Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, kanun teklifiyle 491 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameye üç madde eklenmiş, Motorlu Taşıtlar Vergisi
Kanunuyla özel teknelerden alınan motorlu taşıtlar vergisi
kaldırılmış, Katma Değer Vergisi Kanunu ve Özel
Tüketim Vergisi Kanunuyla bağlama kütüğüne kayıtlı gemi,
deniz ve iç su araçları vergilerden müstesna tutulmuş, Harçlar Kanununa
ruhsatname ve vize harcı getirilmiştir.
Ülkemizde belirli
tip ve tonajın üzerindeki deniz araçlarının kayıt ve
tescilinin yapıldığı iki ayrı sicil uygulaması
vardır: Bunlardan ilki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu
hükümlerince kurulmuş olan Milli Gemi Sicilidir; diğeri ise 4490
sayılı Türk ve Uluslararası Gemi Sicili Kanunu ile kurulmuş
olan Türk Uluslararası Gemi Sicilidir. 18 groston üzeri gemilerin sicile
tescili zorunlu olmakla birlikte, Türk Uluslararası Gemi Siciline tescil
ihtiyaridir. Her iki sicile de kaydı olmayan binlerce balıkçı
teknesiyle değişik vasıfta ve yine binlerce deniz ve iç su
aracının bulunduğu da ayrı bir gerçektir.
Komisyonlardaki
eleştiriler dikkate alınmadan Genel Kurula getirilen tekliflerin
yaptığı düzenlemelerin ana hatları itibarıyla üç madde
üzerine oturduğu görülmektedir: Birincisi, sicile tescili bulunmayan gemi,
deniz ve iç su araçlarının kayıt ve takibini teminen liman
başkanlıkları ve bazı belediyeler bünyesinde
oluşturulacak bağlama kütüklerine zorunlu olarak tescil edilmesini sağlamak;
ikincisi, 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununda
değişiklik yapılarak özel amaçlı kullanılan yat, kotra
ve her türlü motorlu teknelerden alınan motorlu taşıtlar
vergisini kaldırmak; üçüncüsü ise, 3065 sayılı Katma Değer
Vergisi ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununda
değişiklik yapılarak Türk vatandaşlarına ait olmakla
birlikte hâlen yabancı bayrak taşıyan deniz
taşıtlarının ithalinde KDV ve ÖTV istisnasının
getirilmesini sağlamaktır.
Kanun
tasarısının genel gerekçe kısmında,
amatör
denizciliğe olan ilginin azalmasına ve tekne imal sektöründe beklenen
gelişmenin gerçekleşmemesine sebep olmaktadır. şeklinde
belirtilmiştir.
Kanun teklifinin
gene genel gerekçesinde, 60 bine yakın gemi, deniz ve iç su
aracının kayıt dışı olarak bulunduğu, bunun
da denizlerimizdeki can ve mal güvenliğini tehlikeye soktuğu
belirtilmektedir.
Üzerinde
görüşmekte olduğumuz yasa tasarısı ile hâlen kaydı
bulunmayan gemi, deniz aracı ve teknenin zorunlu olarak kayıt
altına alınması, uluslararası standartlarda denetim ve
belgelendirme yapılabilmesi açısından olumlu mütalaa
edilmektedir.
Bu tespitler
doğru ve ülkemizin gerçekleridir. Özellikle yüksek tutardaki motorlu
taşıtlar vergisi nedeniyle tekne sahipleri yabancı
bayrağı tercih etmekte ve daha ekonomik olan ve ucuz bayrak olarak
nitelenen ülkelerin bayraklarını teknelerine çekmektedirler. Türk
denizcisinin yabancı bayrağı tercih etme sorunu sadece tekneler
için değil, uzak sefer yapan gemilerimiz için de geçerlidir. Ancak bu
gemilerde yabancı bayrağa kaçış sadece yüksek vergiden
değil, nitelikli gemi adamı bulamamaktan kaynaklanmaktadır.
Özellikle denizcilik eğitimindeki sorunların köklü çözümü
sağlanmadıkça, Türk armatör ve yatçısının yerli filoya
dönmesi mümkün görünmemektedir.
Değerli
milletvekilleri, motorlu taşıtlar vergisinin kaldırılarak
yerine daha düşük miktarlarda bağlama kütüğü ruhsatı ve
vize harç ücreti alınması ile teknesindeki yabancı
bayrağı indirerek gururla Türk Bayrağını çekecek
tekne sahibi sayısında ciddi sayılar olacağına
inancım sonsuzdur.
Yasa
tasarısının bütün bu olumlu taraflarının yanında
bazı olumsuz tarafları da içerdiğini ifade etmek isterim.
Kayıt altında veya kayıt altına alınacak olan gemi,
deniz ve iç su araçlarına getirilen yıllık vize uygulama zorunluluğu,
gerek liman ve belediye başkanlıklarının iş yükünü
arttıracak gerekse birtakım aracı kimselere yasal olmayan
kapılar açacaktır.
Bir başka
konu da tasarıyla, gemi, deniz ve iç su araçlarının mülkiyet
değişmelerinde liman veya belediye
başkanlıklarının söz sahibi olmalarının
getirilmesidir. Tasarıda Bağlama kütüğüne kayıtlı
gemi, deniz ve iç su araçlarının mülkiyetinin devrini amaçlayan
sözleşmelerin ilgili liman veya belediye başkanlıkları
huzurunda yapılması zorunludur. Aksi takdirde sözleşme geçersiz
olur. ifadesi yer almaktadır. Devletin bu konuda görevlendirdiği ve
yetki verdiği noterlerde yapılan satışların ilgili
liman veya belediye başkanlıkları huzurunda yapılması
zorunluluğunun getirilmesinin mantıklı bir açıklaması
olamaz. Bu doğru bir uygulama değildir, vazgeçilmelidir. Birçok
konuda sözleşmelerin sanal ortamda yapıldığı
günümüzde, Avrupa Birliğine girmeye çabalayan bir ülkenin bürokrasiyi bu
kadar abartmasını anlamak mümkün değildir. Bu nedenle, liman
veya belediye başkanlıklarının huzurunda sözleşme
yapılması zorunluluğunun tasarıdan
çıkartılması gerektiği kanaatindeyim.
Küresel diye
ifade edilen, öncelikle de ciddi krizler yaşayan reel sektörümüz krizin
yansımasıyla birlikte hem iç hem de dış pazarlardaki
daralma sonucunda sıkıntıya girmiş, ekonomi durma
noktasına gelmiştir. AKP Hükûmetince iyi yönetilmeyen bu kriz
nedeniyle üretimin giderek azalması ve işsizliğin artması
kaygı verici boyutlara ulaşmıştır. Korkarım ki bu
sonuç telafi edilmeyecek durumlara gelebilir ve sosyal barışın
bozulmasını tetikleyebilir.
Değerli
milletvekilleri, 2001 yılında 9,3 milyon deadweight ton ile 20nci
sırada, 2002 yılında 8,7 milyon deadweight ton ile 19uncu
sırada yer alan deniz ticaret filomuz 2009 yılı
başında 7,5 milyon deadweight ton ile 26ncı sıraya
gerilemiştir.
Yine bir
diğer önemli husus ise, Türkiye'nin dış ticaret yüklerinin
taşınmasında Türk Bayraklı gemilerin durumudur.
Dış ticaret taşımalarında 1999 yılında yüzde
88,9 olan deniz yolu taşımacılığı 2006-2007
yıllarında yüzde 87,7ye gerilemiş, 2008 yılı sonunda
bu rakam yüzde 86,5e ulaşmıştır. 2002 yılında
125,3 milyon ton olan deniz yoluyla taşınan dış ticaret
yüklerimizin Türk Bayraklı gemilerle taşınma oranı yüzde
32,9, yabancı bayraklı gemilerle taşınma oranı yüzde
67ydi. 2008 yılı sonunda 224 milyon ton taşımanın
sadece yüzde 14,14ü Türk Bayraklı gemilerle, yüzde 85,86sı ise
yabancı bayraklı gemilerle yapılmıştır. Buradaki
durum, ihracat rakamlarımız açıklanırken ithalat
rakamlarına hiç değinilmemesine benzemektedir. Yaklaşık
yüzde 80, yabancı taşımaya verilen navlun bedeli herhâlde 5
milyar doları aşmaktadır. Toplam dış ticaretin
yaklaşık yüzde 88inin deniz yolu ile yapıldığı
dikkate alınırsa konunun ne kadar önemli olduğu ancak sözde
denizci Hükûmetimizin bu konularda altı yıldır proje
geliştiremediği de ortadadır.
Bir diğer
önemli konu ise son yıllarda kombine
taşımacılığın öneminin artmasıyla kendini
gösteren transit taşımacılık konusunda hiçbir ciddi
adım ve gelişme sağlanamamış olmasıdır. Her
zaman ülkemizin jeopolitik konumunun öneminden bahsederek üç kıtanın
kesişme noktası olduğunu hep gururla belirtmemize rağmen,
bu konumun avantajlarının fayda olarak dönüşümünü
sağlayacak tedbir ve düzenlemeler maalesef
gerçekleştirilememiştir. AKP Hükûmeti bu konuda kayda değer bir
açılım getirememiştir.
BTC boru
hattı taşımacılığı olumlu bir sonuç olmakla
birlikte, transit taşımacılığın temelini ise
deniz taşımacılığı, limancılık ve
enerji transportasyonu oluşturmaktadır. Ülkemiz transit
taşımacılıkta yok denecek bir konumda olup, bölgesel
potansiyelimizden başta Yunanistan, Mısır ve Suriye istifade
etmektedirler.
Hükûmetin
üzerinde kafa yorması gereken konular bunlardır. Özel politikalar
geliştirilmeden limanların sadece özelleştirilmesiyle bir yere
varılamaz. Deniz ticaret filomuzun gelişimine ve rekabet gücüne
önemli katkı sağlayabilecek uzun vadeli taşıma
kontratları konusunda, iktidar, unutulan konuları artık
aklına getirmek zorundadır. Bu konu sektörün rekabet gücü
açısından her zaman en önemli finans ve teminat argümanlarından
biridir. İktidar bu konulardan ve çözümlerinden bihaber gözükmektedir.
MTV, KDV ve ÖTV
yasalarında getirilecek istisna ve muafiyetler ile her nevi lüks tüketimi
teşvik eden ve koruyan geçici düzenleme teşebbüsleri bir kenara
bırakılmalı, halkın gerçek sorunlarına sahip
çıkılmalıdır. Hükûmetin gerçekten sektörün bir bütün olarak
kalkındırılması gibi samimi bir düşüncesi olsa idi,
daha kalıcı, faydayı bazı kesimler için değil toplumun
geneli için sağlandığı radikal düzenlemeleri tek parti
hükûmetinin hareket kabiliyeti ile ortaya koyardı. AKP Hükûmeti kamuoyuna
verdiği birçok mesajlara rağmen denizcilik sektörüne krizi önleyecek
ve karşılayacak sektörel ekonomik paketi maalesef ortaya
koyamamıştır. Bu yönüyle de Hükûmet krizi iyi
yönetememiştir. AKP Hükûmeti denizcilik sektörüne âdeta Sorunlarına
kendin çözüm bul, kendin çöz. anlayışıyla
yaklaşmaktadır. Bu anlayış yanlıştır, kabul
etmek mümkün değildir.
Türk
denizciliğini bir bütün olarak düşündüğünüzde
işsizliğin çok üst düzeye çıktığı bugünlerde
sektör sahipsiz bırakılmış, âdeta terk edilmiştir. Bu
sektör son dört ayda direkt 20 bin, dolaylı 50 binin üzerinde işsiz
bırakmıştır. Armatörlerin gemilerini
çalıştıramadığı, laid up yeri
aradığı, tersanelerin de çok değil, bir aya kadar kapanmaya
başlayacağı maalesef görülmektedir.
Değerli
milletvekilleri, gemi inşa sanayisi emek yoğun bir sektördür, gerek
katma değerde gerekse döviz girdisinde ve yüzde 55 yerli katkıyla
binlerce değişik iş koluna imkân sağlayan, âdeta kalbin
vücuda kan pompalaması gibi bu değişik iş kollarına
kaynak aktaran değişik ve son derece gelişmiş teknolojileri
transfer eden, gerektiğinde seferberlik hâlinde stratejik sektör
olması nedeniyle millî savunmamıza destek sağlayan böylesine
önemli bir sektördür. Denizcilik sektörü için uzun zamandır
hazırlandığı ifade edilen sektörel tedbir paketinin yeterli
olmayacağı da açıktır. Evet, son sekiz senede denizcilik
sektörü büyük maddi kazanımlar sağlamıştır. Sektör
temsilcileri bu kazanımlarıyla gemilerini yenilemeye, tersanelerine
yeni teknolojiler transfer etmeye, yan sanayisiyle işini genişletmeye
çalışırken, yani yatırımda krize
yakalanmıştır. Sıkıntının sebeplerinden bir
tanesi de budur.
Değerli
milletvekilleri, dünyanın önde gelen ülkeleri ekonominin
işleyişi ve kriz ortamında istihdamın korunması
bakımından önemli saydıkları denizcilik ve gemi
inşası alanında beyin jimnastiği başlatarak mevcut
sorunlara çözüm aramaktadırlar. Başka bir deyişle, dünyanın
gelişmiş ülkelerinin stratejilerine bakıldığında,
gemi inşa sanayisi daima hayati önem taşıyan, ekonomik
refahın sağlanmasında ve savunma konusunda önemli rol oynayan
bir sanayi dalı olarak görülmektedir.
Bu çerçevede,
gelişmiş ülkeler denizcilik ve gemi inşa sanayisine daima
müdahalede bulunmuşlar ve ayakta tutabilmek için devlet politikaları
geliştirmiş ve uygulamaya koymuşlardır. Diğer bir
deyişle, dünya denizlerinde ve kıtalarda kendilerine pazar bulmak
isteyen ülkeler, hem deniz ticaret filolarına büyük önem vermişler
hem de bu filoları destekleyen gemi inşa sanayilerini teşvik
etmek ve çalışır durumda tutabilmek gayreti içinde
olmuşlardır.
Birçok sektör
gibi Türk denizciliğinin de çözüm bekleyen problemlerinin öncelikle
finansman, üretim verimi, kalite teminatı ve istihdam konularında
ortaya çıktığı görülmektedir. Devlet destekleri ve
teşvik programlarının denizciliğimizin uluslararası
piyasalarda rekabet edebilme şansı kazanabilecek şekilde,
uluslararası gelişmeleri de dikkate alarak uygulamaya konulacak
politikaların düşünülmesi gerekmektedir. Denizcilik alanında
atılacak kararlı ve doğru adımlar, ekonomide
sağlayacağı katkılar yanında milletimizin sosyokültürel
gelişimine de katkıda bulunacaktır.
Değerli
milletvekilleri, hatırlanacağı üzere, sekiz ay evvel herkes bu
sektörle övünüyordu. Bilinçli, bilinçsiz yargılamaların da
tetiklemesiyle bugün gelinen noktada yaşanan bu üretim düşüşünün
ve işsizliğin önüne geçmek için Hükûmetin bir desteğinin
olmadığı da açıkça görülmektedir. Türk tersaneleri kendi
inisiyatif ve çalışmalarıyla, butik üretimlerle kendilerini
dünya ülkelerine tanıttılar. İnşa ettiği yat ve
kimyasal tankerler dünya pazarlarında tutulunca gemi inşasının
hedef yeri olan anahtar teslimi üretime geçtiler.
Bu süreçte Türk
bankalarının desteğini küçümsemek ve görmemek büyük
haksızlık olur. Ancak bu sektörden, yani denizcilik sektöründen büyük
kazanımlar elde eden bankaların bugünkü
yaklaşımlarını eleştirmek de doğru bir
yaklaşım olacak kanaatindeyim.
AKP Hükûmetince
desteklenmeyen ve çıkış yolu gösterilmeyen Türk denizciliği
uzun zaman geri almamak üzere demir atmıştır. Milliyetçi Hareket
Partisi olarak bizler işletmeleri, sanayiyi, işçi ve işvereni bir
büyük aile, üretimi ve istihdamı ekonomik ve sosyal hayatın temeli
olarak yorumluyoruz dolayısıyla işletmelerin
yaşatılması ve istihdamın korunması birinci
önceliğimiz olmalıdır. Aksi takdirde, tersanelerden, kapanacak
tersanelerden ayrılacak olan insanları tekrar ekonomiye
kazandırmak güç olacak ve uzun zaman alacaktır. AKP Hükûmeti,
Türkiye'nin denizci bir ülke olmasına veya olmamasına artık
kesin olarak karar vermelidir. Kararı evet ise bu sektör mutlaka
desteklenmelidir.
Değerli
milletvekilleri, Hükûmet, lüks yatlar, kotralar gibi deniz
araçlarını, vergi dışı bırakmak gibi geçici
uygulamalar ve düzenlemeler yerine dünya ölçeğinde gerileyen deniz ticaret
filomuzun durumuna çözüm önerileri getirmelidir. Filomuzun artan yaş
ortalamasının düşürülmesi ki bu konu rekabet için çok önemlidir
Son beş yılda Türk donatanlarca Türkiye ve yurt
dışında inşa ettirilen gemilerin toplam tonajı ve
adedi ciddi rakamlara ulaşmaktadır ancak yeni inşa edilen bu
gemilere Türk Bayrağı çekenlerin sayısı yok denecek kadar azdır.
Ülkemizin
dış ticaret yüklerinin Türk Bayraklı gemilerle
taşınmasının teminine dönük düzenlemeler
yapılmalıdır. Ülkemizin coğrafi konumunun önemi
algılanarak transit taşımacılığın
geliştirilmesine dönük tedbirler alınıp
limanlarımızın bu yönde rehabilitasyonu mutlaka
yapılmalıdır. Özel liman ve iskelelerden alınan yüzde 15
oranındaki nispi kira geliri kesintilerinin kaldırılması
zaruridir. Bu bedel, devlet limanları, belediyeler ve özelleştirilen
devlet limanlarından alınmamaktadır ve doğrudan haksız
rekabete yol açtığı gibi hukuki de değildir. Dâhilî
taşımacılığın geliştirilmesi ki bu amaçla
uygulamaya konan ÖTVsiz yakıt desteği başarısız bir
şekilde devam etmektedir. Yeni yük ve yolcu taşıma hatları
ortaya çıkmamıştır. Sadece Marmara Bölgesinde, İDO
yolcu hat ve kapasitesini geliştirmiştir. Gemi inşa sektörümüzün
kalıcı ve gerçek rekabet kabiliyetine sahip olmasını
sağlayacak radikal tedbirler mutlaka AKP Hükûmeti tarafından
geliştirilmelidir. Unutulmamalıdır ki denizcilik sektörü, kriz
bittiğinde öncü sektör olarak, bu yükü taşıyan en önemli
sektörümüz olmaya devam edecektir.
Değerli
milletvekilleri, denizciliğimizin sorunlarının
araştırılmasıyla ilgili Milliyetçi Hareket Partisi olarak
verdiğimiz Meclis araştırması önergesiyle ileriki günlerde
sizlere daha da detaylı bilgiler vereceğimi tekrar hatırlatmak,
ifade etmek isterim.
Bu yasa
teklifinin büyük Türk milletine, Türk denizcilerine hayırlara vesile
olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Torlak.
Demokratik Toplum
Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan.
Sayın Kaplan
buyurun efendim. (DTP sıralarından alkışlar)
DTP GRUBU ADINA
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün görüştüğümüz yasa tasarısıyla,
denizi olmayan Ankaraya bir Denizcilik Müsteşarlığı
kurmaya çalışacağız, bugünkü tasarımız öyle!
Şimdi,
Denizcilik Müsteşarlığının kurulmasıyla birlikte,
değişik teklifleri sunan milletvekili arkadaşlarımız
bu küresel kriz öncesi özellikle bu teklifleri sunmuştu. Kriz
sonrası, bu tekliflerin ne kadar önemli olduğu bir yana, kayıt
dışı deniz araçları, vergi ve harçlar, ÖTV ve KDV de
dikkate alındığında, biz aslında deniz politikası
olmayan bir ülke olduğumuzu görüyoruz. Neden? diyeceksiniz. Aslında
çok basit, bugün Sayın Ulaştırma Bakanı Komisyonun
başında teklifle ilgili. Ulaştırma deyince denizde de
ulaştırma var ama havada, karada da ulaştırma var.
Şimdi burada denizcilik sektörü sadece bir ulaştırma alanı
değil; bir gemi, deniz araçları olayından ibaret değil,
sadece bir limanlar olayı değil, kara suları ve kara suları
dışında açık denizler olayı değil. Bir bütün
olarak alındığı zaman bir yarımada olan Türkiye'nin,
üstelik Marmara gibi bir iç denizi olan bir Türkiyede vatanı hep kara,
toprak parçası olarak gören bir anlayışın, toprak
uğruna hep mücadele eden bir anlayışın eksik bir yanı
olarak görmek gerekir. Büyük imparatorluklar kurulsa da Selçuklulardan
Osmanlılara kadar denizle ilgilenilse de her ne kadar Karadeniz, Akdeniz
bir dönemler imparatorluğun bir deniz gölü durumuna gelse de Barbaros
Hayreddinler de tarihte yer alsa da Türkiye'nin denizle ilgili bir
politikasının, denizle ilgili bir idari
yapılanmasının, anlayışının ciddi olarak
olmadığı ortada. Bunu birkaç örnekle göstermek istiyorum: Örneğin,
ülkemizde denizcilik sektörüyle ilgili çalışmalar 4770
sayılı Ulaştırma Bakanlığı Görevleri ile
Ülkemizde Denizcilik Sektörüyle İlgili Çalışmalar
başlığı altında yapılıyor, Liman ve Deniz
İşleri Başkanlığı olarak kuruluyor 1973te.
Şimdi, arkasına bakıyoruz, Deniz Ulaştırması
Genel Müdürlüğü şeklinde yine kuruluyor. Yani ulaştırma
olarak deniz düşünülmüş.
Genel Müdürlük
ile aynı yıl kurulan Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü
tarafından bir dönem yürütüldüğünü görüyoruz. Sonra, Deniz Ticareti
Genel Müdürlüğü, 79 yılında Gemi İnşa ve Tersaneler
Genel Müdürlüğüne dönüştürülmüş ancak Genel Müdürlük, 82de
Yani, inanın, bu darbenin, 12 Eylül askerî darbesinin müdahale
etmediği bir tek alan deniz diye düşünüyordum, bir baktım,
denize de müdahale etmiş. Hemen 5 tane general darbe yaptıktan sonra
1982de ne yapmışlar? 2680 sayılı Kanuna istinaden
çıkarılan 182 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle, 83
tarihinden itibaren Liman ve Deniz İşleri
Başkanlığı şeklinde bir teşkilatlanmaya
gitmişler. Yani, bu kadar darbenin işinin içinde denizle
uğraşacak vakti dahi bulabilmişler. Fakat, bunun hemen akabinde
dikkat ediyoruz, Deniz Ulaştırması Genel Müdürlüğü
adını alarak denizciliğin bütün alanlarında görev yapacak
şekilde, tıpkı bu merkezî korporasyon sistemi uygulanan
devletlerde olduğu gibi -buna huni örgütlenme denir- herkesi, her
şeyi tepeye bağlama sistemiyle denizleri de Ankaraya, merkeze
bağlama sisteminin idari yapılanma olarak getirildiğini
görüyoruz.
Tabii, 4770
sayılı Kanunun verdiği yetkiye dayanarak Çanakkale,
İstanbul, İzmir, Mersin ve Samsunda kurulan 5 Ulaştırma
Bölge Müdürlüğü ve 60 Liman Başkanlığı var.
Oluşturulan taşra teşkilatlarıyla yerine getirilmeye
çalışılan bu örgütlenmede iç sularımız yok.
Örneğin, biz Van Gölü demeyiz, Bahrevan, Van Denizi deriz.
Örneğin, Vanda, Tatvanda bir liman başkanlığı yok.
Barajları kurduk, Malatyayı, Elâzığı,
Adıyamanı, hatta Şanlıurfa, Sivereke kadar,
Şanlıurfa dâhil bir deniz gölüne, uçaktan
baktığınız zaman, Keban Barajı, Tunceli, bütün bu
illerin arasından bir barajlar, göller birleşiği var. Şimdi
bu alanlarda da deniz ürünleri, liman, ulaşım gibi birtakım
çalışmalar var. Bunların yapılanmasında da yeni yeni
bir çalışma görüyoruz. Bunları niçin söyledik? Deniz
sınırı tam tamına
Türkiyenin bir
denizcilik bakanlığı olması gerekir. Deniz endüstrisinden,
deniz ürünlerinden, deniz çevre kirlenmesinden, çevre ülkelerden,
boğazların geçişinden, sahil güvenliğinden, insan
ticaretinden, petrolün özellikle de Rusya ve Gürcistan limanlarına boru
hatlarıyla aktarılmasından sonra boğazların
güvenliğinden, turizmden, bütün bunlardan, hepsinden sorumlu bir
denizcilik bakanlığı kurulması gerekiyordu. Bu revizyonla
Bakanlar Kurulunda epey bakan değişti. Ben kurulur, ihtiyaçtır
diye düşündüm, bir denizcilik bakanlığı da kurar Hükûmet.
Ama Sayın Başbakanın babası da denizle ilgili olmasına
rağmen, çocukları da denizle ilgilenmesine rağmen bir denizcilik
bakanlığı kurma fikri gelişemedi. Oysaki hazır
revizyon olmuşken tam da zamanıydı, bir denizcilik
bakanlığı kurulması gerekirdi. Olsun, bakanlık burada
olsundu, müsteşarlık başka yerde olsundu, farklı genel
müdürlükler farklı yerlerde olsundu. İzmiri de İstanbulu da
Antalyayı da Mersini de Antakyayı da Vanı da ve baraj
göllerinin kıyılarını da tümüyle örgütleyecek bir
anlayış geliştirilebilseydi.
Neden bunlar
gerekti? Ülkenin kriz ekonomisi yaşadığı bir dönemde üretim
ve gelir kaynaklarının en büyük alanlarından birisini deniz
teşkil ettiği için. Biliyoruz, petrol aramaları
yapılıyor denizde. Petrol arama çalışmalarının
yanı sıra deniz mahsulleriyle ilgili yeni teknolojiler geliştiriliyor,
özellikle balık üretim alanlarıyla ilgili Avrupa Birliğinin
getirdiği çok ciddi yükümlülükler var.
Burada
baktığımız zaman, son olarak 2004 tarihinde yine bir
kararname görüyoruz: 602
Devlet Memurları Kanununda bir
değişiklik yapılmış ve Denizcilik
Müsteşarlığının görevleri de sayılırken
deniz ticaret filosu ve gemi sanayisini teşvik edici tedbirlerin
alınması; talep ve ihtiyaçların tespiti, planlanması; can
ve mal güvenliğini sağlayacak tedbirler alınması; deniz
araçlarının teknik nitelik ve yeterliliklerinin tespiti, kaydı,
koordine edilmesi; devletin denizcilikle ilgili hedef ve
politikalarının tespiti; deniz konuları ile ilgili hizmet gören
kurum ve kuruluşlar; yine deniz ulaştırmasında özellikle
acente ve komisyonculuk işleri -çünkü bunlar Kuşadasından,
Rodostan özellikle İtalyaya, oradaki limanlara yapılan
ulaşımlar son zamanlarda son derece gelişti- denizcilik
sigortası apayrı bir alan; yine uluslararası seviyede
denizcilikle ilgili yeni bir hukuk gelişiyor, ulusal üstü deniz hukuku
mahkemeleri kuruluyor, örneğin Hamburgta ilk kurulan deniz mahkemesi;
yine, gemilerin ve gemi adamlarının sicilinin tutulması
Şimdi,
bunları aldığımız zaman önümüzde de bir Ticaret Kanunu
var, görüşüyoruz. Gemi adamları, gemi sicili, gemi donatanı,
gemilerle ilgili bütün düzenlemeler bu tür ticaret kanunu içinde ve kapsamında
yer alıyor. Şimdi, biz bu Denizcilik
Müsteşarlığını kurduğumuz veya kuruluşunu
güçlendirdiğimiz yasayla iki üç rötuş yapılacak, işte 60
bin kadar kayıt dışı gemi, küçük gemi, deniz aracı,
tekne, yat, liman var, bunları kayda alacağız.
Bunun
yanında, vergi muafiyeti var, yatlarımız Malta
bandıralı oluyor. Hatta Seyşel Adalarına kadar -fazla vergi
ödenmemesi için- bakıyorsunuz limanlarımızda, yazın, turizm
alanlarına bakın, değişik bayraklar görürsünüz,
bunların tamamı vergiden kaçınmak içindir. Yani ÖTV, KDV
vermemek, vergi vermemek için başka ülkelerin bandıralarına,
gemilerine bayrak çekilmesi gibi bir uygulamayla karşı
karşıyayız.
Bu
kolaylıkların sağlanması demek, denizle ilgili
politikaların belli bir temele, planlamaya oturtulması anlamına
da gelmiyor. Bu açıdan baktığımız zaman kirlenme,
denizdeki çevre felaketleri, özellikle de Tunadan bütün Avrupanın
Karadenize akıttığı kirlilik, Karadenizin artık alt
derinliklerinde canlı hayatın yok olması ve insan
sağlığını bozan, balıkçılığı
etkileyen, deniz faaliyetlerini etkileyen, engelleyen, deniz
kullanımıyla ilgili kaliteyi etkileyen, azaltan madde ve enerjilerin
bırakılmasıyla ciddi bir mücadele edilmesi gerekiyor.
Özellikle
taşımacılık
İstanbul bir tanker
taşımacılığı felaketi yaşamış bir
şehirdir. Bu tanker taşımacılığı
faaliyetlerinde aynı tehlikeyi tıpkı 1994ün 13 Martında
İstanbul Boğazında Nasia tanker kazasından sonra bütün
dünya görmüştür. Buna rağmen hâlâ Boğazlardan petrol
akışının sağlanması, bunun kabulü, Montrö
Sözleşmesi ve Lozan Anlaşmasıyla getirilen yükümlülüklerin bir
politikaya bağlanmaması kabul edilir değildir.
İstanbul
Boğazından yılda 50 binden fazla gemi geçmektedir. Bu gemilerin
5 binden fazlası tankerdir. Bu tankerlerin her birisinin büyük bir tehlike
yarattığı demin verdiğimiz kaza örneğinden
anlaşılmaktadır.
Şimdi, bütün
bunlara baktığımız zaman, yeni Denizcilik
Müsteşarlığının kurulmasında, 14 adet liman
başkanlığı bulunuyor şu anki çalışmalara
baktığımızda. Yaklaşık 12 tane denizcilik meslek
lisesi olduğu düşünülürse ülkemizde, bu rakamın
yaklaşık 40a yükseldiği söyleniyor yüksekokullarla ilgili.
Geçen yıl beraber çıkardığımız bir ticaret, TOBB
Üniversitesine bağlı denizcilik yüksekokulu vardı. Eğitim
alanında da, hatta, deniz fakültesinde okuyan birçok kişi daha okuldayken
işe başlamalarına rağmen, uluslararası iş
bulmalarına rağmen, işsizliğin bunca arttığı
bir dönemde biz deniz sektörünü değerlendiremez bir ülke
durumundayız.
Yine amatör
denizcilik, Türkiyede, özendirilip bilinç ve eğitimi verilmemiş bir
alan olarak duruyor. Deniliyor ki, girişimciler, global kriz sonrası
herkes etkilendi ama denizcilik sektörü, günlük kirası 70 bin dolar olan
gelirlerinin şimdi 77 bin dolara kadar düştüğü yönünde
açıklamalar yapılıyor. Bu da yakıt parasını,
personel maaşını, maalesef, ancak karşılayabiliyor. 10
personelle çalışan bir gemi bağlıyken 3 kişiyi gemide
bırakması gerekiyor. Deniz Ticaret Odası bu bilgiye sahip ve
denizcilik sektörü her yönüyle enerji krizlerinin yaşandığı
ülkemizde ciddi bir planlamaya tabi tutulmalıdır. Gemiler
bağlanıyor artık, neden? Çünkü haciz kıskacının
altına girdi. Türkiyedeki gemiler Türk Bayrağı
taşımıyor, neden? Çünkü diğer ülkelerin
bayraklarını taşıdığı zaman vergiden,
ÖTVden, KDVden kazanıyorlar. Teknelerin ilk alımı
sırasında yüzde 8 ÖTV ve yüzde 18 KDV ödeniyor, bunlara ilave olarak
her yıl ayrıca vergi alınıyor. Teknelerini hiç vergi
almayan ülkelere tescil ettirenler o ülkenin bayrağını çekince
yüzde 30 vergiden kurtuluyorlar; geliyorlar Bodruma da güzel güzel tatil
yapıyorlar, oradan mavi tur yapıyorlar, tekrar bir tur
atıyorlar, Malta Limanına bağlıyorlar. Aslında ona da
gerek yok, Marsilyaya gidin, sadece üç tane deniz yat limanının
yanında yedi sekiz tane iki üç katlı her tarafı binlerce yat,
binlerce motor
Bir endüstri bütün Akdenize hitap ediyor. Bir Marsilyada,
binlerce yatın, binlerce geminin, binlerce küçük teknenin olduğu ve
yedi sekiz tanesinin özel sektöre sahip olduğu, tersanelerinin
olduğu, bakımının yapıldığı bir alanda
çalıştırılan işçileri, harcanan vasıflı
emeği, sanat okulu, teknik okul mezunlarını, denizcilik ve
meslek okulu mezunlarını, onlara bulunan iş alanlarını
düşünün.
Biz, sadece,
şiş kebap, balık, rakı, kum ve güneş; bununla bu
global krizde Türkiye'yi kurtaramayız arkadaşlar. Bu zihniyetin
değişmesi lazım. Neden bir Antalyanın ileri bir yeri,
neden bir İzmir, bir İstanbul, neden bir Mersin, bir Marsilya gibi
binlerce Akdeniz ülkesinin ve Avrupa ülkesinin gemilerinin,
yatlarının, botlarının, Arap şeyhlerinin
yatlarının bakım limanı olmasın? Biraz
araştırın, Tuzlada nice can pahasına, bedeline yapılan
yatlardaki kârları, kazanılan kârları, paraları bir
düşünürseniz çok kârlı bir yatırım aracı olduğunu
görürsünüz.
Ben, burada,
partimiz adına elbette olumlu bulduğumuz bazı maddelerde destek
vereceğimizi söylemek istiyorum ama bunca denizi olan, şairlerinin
denizler üzerine şiirler yazdığı bir ülkede bu kadar geri
olmayı, bu kadar aciz olmayı, bu kadar çaresiz olmayı bu halka,
bu ülkeye yakıştıramıyorum.
Denizin üstünde
ala bulut,
Yüzünde
gümüş gemi,
İçinde
sarıbalık,
Dibinde mavi
yosun,
Kıyıda
bir çıplak adam, durmuş düşünür:
Bulut mu olsam
gemi mi yoksa?
Balık
mı olsam yosun mu yoksa?
Ne o, ne o, ne o.
Deniz
olunmalı, oğlum,
Bulutuyla,
gemisiyle, balığıyla, yosunuyla. der büyük ozan Nazım
Hikmet.
Bugün, Denizlerin
idamının yıldönümü; Denizi, Yusufu, Hüseyini sevgiyle,
saygıyla anıyoruz. Onlar, bağımsızlık idealleri,
ülkeleri uğruna ipe gittiler.
60 darbesi
sağcıları astı, 12 Mart darbesi solcuları astı,
12 Eylül de hem sağcıları astı hem solcuları
astı. Umarız, sağcılar da solcular da bundan iyi bir ders
çıkarır; bu ülkeye bir hukuk devleti, bir demokrasi devleti
getirirler.
Burada son
sözlerimi bağlamak istiyorum çünkü ilgimi çekti, umarım sizlerin de
ilgisini çekecek verilere değinmek istiyorum ve şunu söylemek
istiyorum: Evet, Deniz ipe giderken, demin bir milletvekili
arkadaşımız anmayla ilgili son sözlerini okudu, bir şey
daha söylemişti, onu atladı.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kaplan, devam edin.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Evet.
Yaşasın
Türk ve Kürt halkların kardeşliği ve Türkiye'nin birlik
bütünlüğü içindeki onurlu, bağımsız, özgür mücadelesi denen
şiarları, inanıyorum, bu Meclisin de herkesin de onuru.
Artık, tarihî bu hatayı da Meclisimizin düzeltmesi gerekiyor.
Önümüzde birçok tasarı var.
Ben, gemi
oranlarına biraz bakacağım Türkiyede ilginç bir rakam olduğu
için. ABDde 18 kişiye 1 gemi düşüyor, İngilterede 124
kişiye 1 gemi düşüyor, İtalyada 68 kişiye 1 gemi
düşüyor, Yunanistanda 103 kişiye 1 gemi düşüyor. Bizde binlerce
kişiye 1 gemi düşmüyor, bakanlar komitesi hariç.
Başbakanımızın ve bakanlarımızın gemi
oranı yüksek; ona girmiyorum ve hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür
ediyorum. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kaplan.
AK PARTİ
Grubu adına İstanbul Milletvekili Mehmet Domaç.
Sayın Domaç,
buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ
GRUBU ADINA MEHMET DOMAÇ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, Denizcilik Müsteşarlığının
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, üç tarafı denizlerle çevrili olan, Asya-Avrupa ve Afrika
arasındaki geçiş yollarının ortasında bulunan ülkemiz,
sahip olduğu jeopolitik konumla, sermaye birikimi, sanayideki
tecrübesiyle, el değmemiş koyları, doğal limanlarıyla
deniz taşımacılığı, gemi inşası ve
deniz turizmi alanlarında büyük bir avantaja sahiptir.
Türkiyede,
denizcilik alanında son yıllarda önemli atılımlar
gerçekleşmiştir. Türk deniz ticaret filosu 1985 yılından
günümüze 30 kat büyümüş, birkaç yıl içerisinde ise 25 milyon DWTluk
bir büyüklüğe ulaşacaktır. Ülkemiz ro-ro
taşımacılığında dünya 6ncısı
olmuştur. Avrupada ise Türkiye 1inci sıradadır.
Türkiye,
özellikle gemi inşa sanayisinde büyük atılımlar
yapmış, gemi inşa kapasitemiz yüzde 300 artış
göstererek dünyada 5inci sıraya yükselmiştir.
Kruvaziyer
turizmine yönelik liman, fener ve tahlisiye ücretlerinde yapılan
indirimler sonucunda 2008 yılında limanlarımıza gelen yolcu
sayısında 2002 yılına göre yüzde 300 artış
sağlanmıştır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; gemi inşa, deniz
ulaşımı ve turizm alanlarında yaşanan büyük
gelişmelere rağmen denizciliğin, denize bağlı
sektörlerin gelişiminin, deniz sevgisinin temeli olan amatör
denizciliğimiz dünyadaki gelişmelere ayak uyduramamış ve
dünyanın gerisinde kalmıştır.
Denizciliğimizin
gelişmesi, çocuklarımızın daha okul çağında
amatör denizcilikle uğraşmasına, insanımızdaki deniz
sevgisinin, denizcilik kültürünün gelişmesine bağlıdır. Bu
da ancak amatör denizciliğin önünde olan engelleri kaldırmakla
olanaklıdır. Yaklaşık üç yüz altmış altı
imalathaneye, 40 bin civarında istihdama ve dünyanın en büyük yat ve
tekne imalatçılarının birisi olmamıza rağmen ülkemizde
deniz aracı temininde ve daha sonraki aşamalarda yaşanan
güçlükler, kişi başına düşen deniz aracı
sayısının düşük kalmasına, amatör denizciliğe
olan ilginin azalmasına ve tekne imal sektöründe beklenen gelişmenin
gerçekleşmemesine sebep olmaktadır.
Amatör
denizcilikte gelişmiş ülkeler rakamları incelendiğinde,
Değerli
milletvekilleri, Bodrum, Marmaris, Kuşadası gibi tatil yörelerinde,
hatta İstanbuldaki liman ve marinalarda, tüm Akdeniz, Ege ve Karadeniz
kıyılarında gezdiğimizde, değişik ülkelerin
bayrağını taşıyan binlerce tekne görürüz. Teknelerin
etrafında dolaştığımızda ise neredeyse
tamamında Türkçe konuşulduğunu çok rahatlıkla duyabiliriz.
Türkiye'de on binlerce tekne, yat ve kotra bulunmakta ancak bunların büyük
bir çoğunluğu yabancı ülkelere kayıtlı durumdadır
ve yabancı bayrak taşımaktadırlar. Bu teknelerden
satış anında alınan yüzde 8 özel tüketim vergisi, yüzde 18
katma değer vergisi ve her yıl alınması gereken motorlu
taşıtlar vergisi tahsil edilememektedir. Tekne sahiplerimiz her
yıl ödenmesi gereken ve bazı durumlarda teknelerin değerinin
yüzde 25ine varan motorlu taşıtlar vergisini ödememek için teknesine
yabancı bayrak çekmekte veya tekne sahibi olmaktan kaçınmaktadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; günümüzde dünya ülkelerinin
çoğunda amatör tekne sahiplerinden, satın alma anında ödenen KDV
hariç herhangi bir vergi alınmamakta, hatta bir Alman vatandaşı,
satın aldığı teknesini ülke dışında
barındıracak ve kullanacaksa KDV dahi ödememektedir. Vatandaşlarımız
kendi adlarına tekne almak ve Türk Bayrağını gururla
dalgalandırmak isterse her yıl ödemeleri gereken motorlu
taşıtlar vergisi, tekne satın alırken ödenen vergilerden
bile fazla olabilmektedir; hatta teknenin toplam değerinin, zaman zaman
toplam değerinin yüzde 25lerine kadar varabilmektedir. Bu durumda
devletin her yıl tahsil edeceği MTV, dört yılda teknenin toplam
bedelini geçmektedir. Amatör denizcilerimiz eğer Teknemde Türk
Bayrağı dalgalanmasın. derse yurt dışında bir
firma üzerinden tekneye sahip olacak ve başka bir ülkenin
bayrağını kullanacaktır. Bu durumda devletimizin elde
edeceği vergi geliri de sıfırdır.
Sayın
milletvekilleri, ülkemizin ve yabancı ülkelerin vergi uygulamaları
arasındaki büyük farklılıklar, denizcilikte, motorlu
taşıtlar vergisini bir Türk Bayrağı vergisi hâline
getirmiştir. Vergilendirmedeki bu durum nedeniyle maliyemiz yılda
sadece 25 dolarlık transit log bedeli tahsil etmekte, tekne sahiplerinin
tercih ettiği bayrak ülkesi ise hem tekne başına para almakta
hem de ülkemiz kara sularında bayrak gezdirmektedir.
Hazırlanan
kanun teklifiyle özel amaçla kullanılan yat, kotra ve her türlü motorlu
teknelerden alınmakta olan motorlu taşıtlar vergisi
kaldırılarak denizciliğe ilgi duyan
vatandaşlarımız üzerindeki mali yük hafifletilmektedir. Bu
sayede, motorlu taşıtlar vergisi başta olmak üzere, çeşitli
nedenlerle yabancı bayrak çekmiş bulunan özel teknelerin de Türk
Bayrağına dönmesinin önü açılacak, mali külfet nedeniyle deniz
aracı almaktan kaçınan amatör denizcilerimiz teşvik edilecektir.
Kanun teklifi
yasalaştığında, teknelerin değerinin yüzde 25ine
varan, her yıl tahsil edilmesi gereken MTV kaldırılacak, yerine,
bağlama kütüklerine kaydedilen gemi, deniz ve iç su araçlarına
verilecek ruhsatlardan alınan araçların boylarına göre
belirlenmiş 200 TL ile 3.200 TL arasında değişen harç
bedelleri her yıl için tahsil edilecektir. Deniz
taşımacılığı faaliyetlerinde kullanılan
deniz ve iç su araçları için yeni tarifede belirlenen harçların
yarısı alınacak, münhasıran balıkçılık faaliyetinde
kullanılan deniz ve iç su araçları için alınacak ruhsatname ve
vize işlemlerinden herhangi bir harç bedeli alınmayacaktır.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizde hâlen 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu
hükümlerine göre kurulmuş Millî Gemi Sicili ve 4490 sayılı
Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanunuyla kurulmuş Türk
Uluslararası Gemi Sicili bulunmaktadır. Ancak Türk gemi sicilinden
birine kayıtlı olmayan çok sayıda gemi, deniz ve iç su
aracı bulunmaktadır. 2007 yılı sonu itibarıyla bu
rakamın 60 bine yakın olduğu tahmin edilmektedir.
Kayıtsız deniz araçlarının teknik yönden denetimiyle
asayiş yönünden kontrolünün imkânsız hâle gelmesi denizde can, mal ve
çevre korunmasına ilişkin mevzuatın uygulanmaması sonucunu
doğurmaktadır.
Bu kanun
teklifiyle Denizcilik Müsteşarlığının taşra
teşkilatını oluşturan liman başkanlarının ve
iç sularda yetkili belediye başkanlarının bünyesinde
bağlama kütükleri oluşturulmakta ve oluşturulacak bağlama
kütüklerine kayıt zorunluluğu getirilmektedir. Bağlama
kütüklerine kaydedilen gemi, deniz ve iç su araçlarına ruhsatname
düzenlenmesi ve her yıl vize edilmesi, ruhsat ve vizeden harç
alınması öngörülmektedir. Ruhsata alınmamış veya
vizesi yapılmamış deniz ve iç su araçlarının zorunlu
belgelerinin düzenlenmemesi ve sefere çıkmasına izin verilmemesi gibi
yaptırımlar düzenlenmiştir.
Amacımız,
kaydı bulunmayan tüm gemi, deniz ve iç su aracının zorunlu
olarak kayıt altına alınması suretiyle uluslararası
standartlarda denetim, belgelendirme yapılabilmesi, niteliklerinin
bilinmesi ve en önemlisi ülkemizde sahibi bilinmeyen tekne kalmaması,
denetimsiz tekneler ile insan kaçakçılığı
yapılmasının önlenmesidir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde bir yılda,
boyları
Bu kanun
teklifinin esas hedeflerinden birisi de hazinemizin kasasına denizcilik
sektöründen giren vergi gelirlerinin artırılmasıdır,
devletimizin yüksek vergi yükü nedeniyle neredeyse hiç tahsil yapmamakta
olduğu bu alanda vergi mükellefleri oluşturmaktır. Motorlu
taşıtlar vergisinin kaldırılmasıyla amatör
denizcilerimizin Türk Bayrağı kullanımı teşvik
edilecek, kayıt altında olmayan deniz araçlarımızın
bağlama kütüklerine kaydedilmesiyle maliyemiz hem tekne
satışlarından KDV, ÖTV tahsil edebilecek hem de her yıl
harç gelirleri elde edebilecektir.
Sayın
milletvekilleri, bu kanun yürürlüğe girdiğinde yıllardır
denizcilerimiz arasında Türk Bayrağı vergisi olarak
adlandırılan yüksek MTV nedeniyle yabancı bayrak kullanan
denizcilerimizin hem kara sularımızda hem de dünyada Türk
Bayrağını dalgalandırmasının önü
açılacaktır. Vergilendirme sistemimizdeki düzenlemeyle yabancı
bayrak alan gemilerimiz nedeniyle tahsil edilemeyen KDV, ÖTV hazinemize girecek,
bu teknelerde çalışan işçiler sigortalı hâle gelecektir.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizdeki yat ve tekne imalatı sektörü, yurt içindeki
vergi mevzuatı nedeniyle kısıtlı bir iç taleple
karşılaşmaktadır. Özellikle küresel kriz etkileri nedeniyle
yurt dışı siparişlerinde de büyük bir azalma meydana
gelmiştir. Ancak bu düzenlemeyle sektör nefes alacak, yeni
yatırım ve istihdam alanları ortaya çıkacak, ülkemiz
denizciliği gelişecek, daha fazla insanımız tekne sahibi
olacak, ülkemizdeki deniz sevgisi, kültürü büyük aşama kaydedecektir.
Ülkemiz denizlerinde Türk Bayrağı takmış tekneler
dolaşacak; imalatçı, liman, yer, bakım ve servis hizmetlerini
sağlayan firmalarımız ile yan sanayimiz iş imkânlarını
artıracaktır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; amatör denizcilerin, tekne
sahiplerinin, tekne imalatçılarının, denize sevgi ve özlem
duyanların yıllardır bekleyen istemleri de siz değerli
milletvekilleri tarafından hayata geçirilecektir.
Kanunumuzun Türk
denizciliğine, gelişimine, insanımızın içindeki deniz
sevgisini artırmaya yarar sağlayacağına inanıyorum,
sizleri saygı ve sevgilerimle selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizde, darbeler döneminde ve o kaos yıllarında
çok sayıda siyaset adamımızı kaybettik, idamlarla
kaybettik. Onların üzüntüsünü yaşıyoruz bu Parlamentoda hepimiz.
Bugün de öyle bir gündeyiz. Siyasi nedenlerle ülkede
insanlarımızın kaybedilmesine hiçbirimizin tahammülü
olduğuna inanmıyorum. İşte bu nedenlerle, bu Parlamento,
geçtiğimiz dönemlerde idam cezasını ortadan
kaldırmıştır. Onun için, ben inanıyorum ki,
artık, böylesi olaylarla, böylesi müessif olaylarla, siyaset nedeniyle
kesinlikle karşılaşmayalım.
Hepinizi
saygı ve sevgilerimle selamlıyorum, başarılar diliyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Domaç.
Sayın
milletvekilleri, gruplar adına konuşmalar
tamamlanmıştır.
Şahısları
adına ilk söz Mersin Milletvekili Behiç Çelike aittir.
Sayın Çelik
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) 1inci maddede konuşacak.
BAŞKAN
Bursa Milletvekili Mehmet Emin Tutan
MEHMET EMİN
TUTAN (Bursa) Konuşmayacağım.
BAŞKAN Siz
de konuşmuyorsunuz, peki.
Tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi
soru-cevap işlemine başlıyoruz efendim.
Sayın
Kaplan
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
iki sorum var.
Bir: Gerçekten
yedi yıldır hükûmettesiniz, denizcilik bakanlığı
kurulsun diye bir tartışma yaptınız mı, aranızda
hiç konuştunuz mu bugüne kadar? Bu çok önemli Türkiyenin hayati
geleceği açısından.
İkinci
sorum: Turizm strateji planlamasında, cumhuriyetin 100üncü yılı
dikkate alınarak, on tane ekolojik kent projesi var. Örneğin,
İğneada-Kıyıköy, Karadeniz sahilinde, hepsi orman, kumsal
ve yine Egede, Akdenizde yerler var. Bunların
yapılandırılması, Müsteşarlığın
mı, Kültür Bakanlığının mı, Çevre ve Orman
Bakanlığının mı, Tarım ve Köyişleri
Bakanlığının mı, hangisinin alanına giriyor?
Yani, hepsini ilgilendiren bir konuda nasıl içinden çıkıyorsunuz
bu karmaşanın merak ediyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kaplan.
Sayın
Sakık
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan teşekkür ediyorum.
Ben de, bugün,
Denizlerin ölüm yıldönümü, Deniz, Yusufun ve Hüseyinin, bunları
rahmetle anıyorum. Diliyorum, umuyorum bir daha bu ülkede böyle olaylar
olmaz.
Ben, Sayın
Bakanıma bir soru sormak istiyorum. Sevgili Bakanım, bu yurt
dışı harçlarıyla ilgili, giden
vatandaşlarımızın büyük bir sıkıntı
içerisinde olduklarını zaman zaman görüyoruz. Acaba, bu bilet
alınırken, bu 15 TLlik harç pulunu bilete dâhil edemeyiz mi? Çünkü,
hem zaman açısından hem de insanların epeyce böyle kuyrukta
kalması çok şık değil.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler.
Sayın
Doğru, buyurun.
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Efendim teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkanım, benim sorum şudur: Malumunuz olduğu üzere,
İstanbul Boğazı, yoğun trafiğin
yaşanmış olduğu bir yerdir. Ancak tabii, onunla beraber de
bilhassa petrol tankerleri buradan geçmekte ve zaman zaman da büyük
tehlikelerle karşı karşıya kalınmaktadır. Sorum
şudur ki: Acaba, Karadeniz ile Marmarayı bu Gebze istikametinde
veyahut İzmit istikametinde yeni bir Süveyş Kanalı gibi bir
kanalla bağlamak şeklinde bir çalışma
yapılmış mıdır veyahut da böyle bir çalışma
yapmayı düşünür müsünüz? Bunu sormak istedim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Doğru.
Sayın
Özdemir
HASAN
ÖZDEMİR (Gaziantep) Sayın Başkan, Sayın Bakana soruyorum:
İstanbul trafiğinin büyük bir problem olduğu hepimiz
tarafından malumdur. İncelediğimiz zaman, İstanbul
trafiği de daha çok kara yoluyla yapılmaktadır. Son zamanlarda
raylı sistem ve deniz yollarıyla ilgili gelişmeler varsa da
yeterli değildir. İstanbulu rahatlatacak, bir Ulaştırma
Bakanı olarak, hangi tedbirleriniz vardır ve bu İstanbul
trafiği ne zaman rahatlayacaktır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Özdemir.
Sayın
Bakanım, sorular tamam, cevap verebilirsiniz.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Hasip Kaplanın
sorularını cevaplandırıyorum: Öncelikle, turizm kentleri
planlanması, sahillerimizde planlama yapılacak yerin özelliğine
göre değişik kurumları ilgilendirmektedir. Mevzuat gereği,
kıyı kenar çizgisi bakımından ve imar planları
yapılması bakımından Bayındırlık
Bakanlığını, belediye sınırlarına girmesi
durumunda da ilgili belediyeyi, ayrıca Çevre ve Orman
Bakanlığını, Kültür ve Turizm
Bakanlığını, Bakanlığımı,
Ulaştırma Bakanlığını ilgilendirmektedir. Sizin
de işaret ettiğiniz gibi, bu kadar çok kurumu ilgilendiren böyle bir
planlamanın nasıl yapıldığı konusudur. Burada da,
biz göreve başlamadan önce, doğrusu yapılan işlem, her
müracaat veya bu konudaki talepler her bir kurumda ayrı ayrı
işlem görüp ve çok uzun zamanlar almaktaydı. Bunları tabii tek
bir Bakanlığa veya tek bir kuruma toplamaya da imkân yoktur. Sebebine
gelince, diyelim ki Kültür ve Turizm Bakanlığı sit alanı
olması bakımından Tabiat Varlıklarını Koruma
Kuruluna izne gitmesi lazım, o bakımdan ilgili veya turizm
gelişme sahası ise, değilse o bakımdan gitmesi lazım.
Dolayısıyla, birçok kurumun ilgilendirilmesi gayet normaldir. Ama
normal olmayan, buradaki işlemlerin bir koordinasyon içerisinde
yapılıp yapılmamasıdır.
Geçmişte bu
pek sağlıklı yapılamıyordu ve çok büyük zaman
kaybı oluyordu, yatırım gerçekleştirilemiyordu. Şimdi,
biz, bu kurumlarla
Tabii, burada Maliye Bakanlığı da tahsis
bakımından ilgili, onu da söylemeyi unuttum. Biz, bu kurumların
hepsiyle toplandık bir protokol imzaladık. Protokole göre doksan gün
içerisinde, azami, bütün kurullar görüşlerini oluşturuyor ve
buranın tahsisiyle ilgili olumlu yahut olumsuz bir sonuç elde ediliyor.
Böyle bir çözüm yolu ürettik. Esasen bu uygulama birçok Batılı ülkede
de aynı şekilde. Şu anda bu sistem bu şekliyle verimli bir
şekilde yürüyor. Gayet tabii ki, mevzuatta düzenleme yaparak bazı
bürokratik işlemleri de hâlâ azaltma imkânımız var. Bu da
ayrıca düşünülmesi gereken bir husus.
Türkiyenin -siz
de ifade ettiniz- denizleri kara hudutlarının uzunluğundan çok
daha fazla,
Burada benim
söylemek istediğim şu: Önemli olan, bakanlığın
adının denizcilik bakanlığı olması değil,
önemli olan, denizcilikte ne yaptığınız ne yapamadığınızdır.
Çünkü, denizci bir millet, denizci bir ülke olan Norveçte denizcilik
bakanlığı yoktur, Maliye Bakanlığının
bünyesinde çalışmaktadır. Denizcilik bakanlığı
olan ülke sayısı, olmayan ülke sayısından daha azdır.
Dediğim gibi, burada önemli olan, ne yaptığınız ne
yapamadığınız. Son altı buçuk yılda
denizciliğimizle ilgili fevkalade önemli işler
yapılmıştır. Bu kanunun görüşülmesi
sırasında da bunları fırsat geldiğinde sizlerle
paylaşacağım.
Sayın
Sırrı Sakıkın önerisi, sorusu daha doğrusu, aslında
hakikaten güzel bir soru ve buna ben çok kafa yordum. Yani bu yurt
dışı çıkışındaki harçların, 15
liraların vatandaştan alınmaması, doğrudan bilete
yansıtılması şeklinde
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Havaalanı vergileri öyle zaten.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Evet, Maliye
Bakanlığına bu konuyu ilettik. Bir çözüm arayışı
içerisindeler. Bir mevzuat değişikliği gerektiği, özel
şirketlerden tahsilatı konusunda bir zorlukları var. Ama bu
konunun üzerinde çalışmalarımız sürüyor.
Sayın
Doğru, İstanbul Boğazı, dünyanın en zor su
yollarından bir tanesidir.
Yıllardan
beri de tabii Boğazdaki trafik artmaya devam etmektedir. Bugün itibarıyla
56 bin gemi yılda- geçiş yapıyor, bu gemilerin 10 bin tanesi de
tankerlerdir. Bir başka deyişle, 145 milyon ton ham petrol
boğazlarımızdan her yıl geçmektedir.
Bir anlamda
patlamaya hazır bomba gibi olan bu yüklerin bir kaza sonucu
İstanbulda telafisi zor bir felakete dönüşmemesi için
başlatılan Gemi Trafik Sistemi, yani Boğazın, Çanakkale
girişinden Karadeniz çıkışına kadar radarlarla,
kameralarla ve suya verilen indikatörlerle, göstergelerle tüm trafiğin
izlenmesi suretiyle emniyete yönelik çok ciddi tedbirler
geliştirilmiş ve son beş altı yılda da bu anlamda bir
kaza yaşanması söz konusu olmamıştır.
Bu anlamda
Uluslararası Denizcilik Örgütüne, kuzey komşularımız
başta olmak üzere birçok ülke Boğazda trafiğin daha da
artırılması yönünde sürekli öneri getirmekte, baskı
yapmakta, biz de deniz seyir ve güvenliği açısından bunun uygun
olmadığını söylemekteyiz. Bunun için de en son
gelişmiş sistemlerle Boğaz trafiğini yönetecek Gemi Trafik
Bilgi Sistemini monte ettik ve bu suretle de seyir emniyetini
artırıcı tedbirleri en üst düzeye çıkardık.
Tabii,
yıllar boyu artacak taleplere karşı, dediğiniz gibi, bir
hattın kurulması veya Karadenizden Marmaraya yeni bir yapay kanal
açılması... Bu da bir fikir projesi olarak gündemde olan bir
projedir. Takdir edersiniz ki, bunun, tabii, yapımı hem maliyet
olarak hem de zaman olarak çok büyük bir projedir, böyle bir fikir projesi
mevcuttur.
Bunun yanı
sıra, tabii, kuzeyden güneye, kuzeydeki denizlerden güneydeki denizlere
boru hatlarıyla nakil yapma konusu da ayrıca gerek Rusyanın
gerek Türkiye'nin üzerinde çalıştığı projelerdir.
Rusyanın Bulgaristan-Yunanistan arasında, Türkiye'nin Samsun-Ceyhan
arasında böyle bir projesi mevcuttur, bunu da ifade etmek isterim.
Sayın
Özdemirin sorusu: Tabii, İstanbul trafiği hakikaten yoğun bir
trafik. Türkiye'nin en büyük şehri, dünyanın sayılı büyük
şehirlerinden, altmış ülkeden daha büyük bir şehirden
bahsediyoruz. Dünyadaki bütün büyük şehirler gibi İstanbulda da
ciddi anlamda trafik sorunu var ama bunun çözümüne yönelik çalışmalar
da günden güne artarak devam ediyor. Metrobüs Projesi kısa vadeli bir
çözüm üretmekle beraber, geçtiğimiz yıllarda, bu konuda -2005in
sonunda- bütün İstanbul milletvekilleri, belediye başkanları ve
sivil toplum kuruluşlarıyla iki günlük süren bir toplantı
gerçekleştirdik ve orada kısa, orta, uzun vadeli tedbirleri
belirleyip uygulamaya koyduk. Örnek vermek gerekirse, deniz
taşımacılığının artırılmasına
yönelik tedbirlerdi. Bu amaca yönelik İDOyla TDİ şehir
hatları birleştirildi ve bilet entegrasyonuna gidildi. Yani otobüsle
giden inip vapura binerse, trene binerse bir buçuk saat içerisinde ek bir ödeme
yapmadan aynı bileti kullanabiliyor. Ayrıca, köprülerdeki -iki
köprüden de- paralı geçişi kaldırdık, bu da trafik
akışını fevkalade önemli ölçüde rahatlattı. Ama en
önemli çözüm, takdir edersiniz ki raylı sistemin geliştirilmesidir.
Bir yandan İstanbul Büyükşehir Belediyesi bu raylı sistemleri
yapıyor. Ama en önemli proje Marmaray Projesidir. Marmaray Projesi
tamamlandığında İstanbul trafiğinde raylı
sistemin payı yüzde 7den yüzde 26,5a çıkacak ve böylece çok daha
ciddi bir rahatlama söz konusu olacaktır.
Bilgilerinize arz
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakanım.
Sayın Vural,
zamanımız var, soru mu soracaksınız efendim?
OKTAY VURAL
(İzmir) Aracılığınızla Sayın Bakana bir
soru yöneltmek istiyorum.
Sayın
Başbakan 2008 yılında İÇTAŞın
açılışıyla ilgili bir konuşmada Türkiye, denizcilik
sektöründe dünyada 23üncü sıradaydı 2002 yılında,
şimdi 4üncü sıraya oturdu. diye bir ifadede bulunmuştu.
Dokuzuncu Kalkınma Planında Türkiyede denizcilik sektörü
itibarıyla bakıldığı zaman denizcilik sektöründe
Türkiyenin konumuyla ilgili yapılan tespitte aynen şunu
söylemektedir: 2000 yılında 18inci sırada yer alan deniz
ticaret filosu 2005 yılında 24üncü sıraya gerilemiştir.
Denizcilik sektörüyle ilgili bu veriler, Sayın Başbakan, 4üncü
sıraya geldiğimiz deniz ticaret filosu mudur, yoksa başka
mıdır? Şu anda deniz ticaret filomuz kaçıncı
sıradadır dünyada? Bu konuda bilgi verirlerse memnun olurum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Vural.
Sayın
Birdal
AKIN BİRDAL
(Diyarbakır) Teşekkürler Sayın Başkan.
Aracılığınızla
Sayın Bakana iki şey sormak istiyorum.
Şimdi,
birincisi, gerçekten İstanbulda trafik sorununun metrobüslerle de
çözülmediğini gördük. Şimdi, yapılan araştırmalarda
deniz ulaşımında İstanbulda yüzde 4-4,5 oranında
yararlanıldığı, oysa yüzde 15
yararlanılabileceğine dair sonuçlar var. Bunun değerlendirilmesi
düşünülüyor mu?
İkincisi,
sadece dikey bir ulaşım var. Yatay, örneğin Kadıköyden
Bostancıya ya da Beykoza yatay böyle bir ulaşım da
düşünülmekte midir?
Ayrıca bir
de iddia var: Örneğin, deniz otobüslerinin daha önce bizim Haliç
tersanelerinde yapılırken şimdi yurt dışında
30-35 milyon dolara araba vapurlarının
yaptırıldığına dair bir iddia var. Oysa yine bizim
Haliç Tersanesinde 4-5 milyon dolara, bu gereksinmeleri
karşılayabilecek araba vapurlarının
yapılacağı söyleniyor. Sayın Bakanın bu konuda bilgisi
var mı, ne diyecekler?
Teşekkür
ederim efendim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Birdal.
Son soru,
Sayın Bulut, buyurun efendim.
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Sayın Bakanım, ülkelerin denizcilik idaresinde
denizci personel yüzdesine baktığımızda, ülkelerin
ortalaması yüzde 60.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bulut.
Sayın
Bakanım, cevaplayacak mısınız?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Var mı süremiz?
BAŞKAN Üç
dakikanız falan var efendim.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Sayın Başkan,
Sayın Vuralın sorusu:
Orada ifade
edilen gemi inşadaki durumumuzdur. Gemi inşada Türkiye bugün 4üncü,
5inci konumdadır sipariş miktarı bakımından ve
sipariş edilen gemi miktarı bakımından. Tonaj ve sayı
bakımından
karşılaştırdığımızda, birincisinde
4üncü, ikincisinde 5inciyiz. Orada kastedilen Türk denizciliği, yani
deniz taşıma filosu. Şu anda 17nci sıradayız, dünya
sıralamamız 17ncidir şu an itibarıyla. Esasen,
yabancı bayraktaki Türk armatörleri dâhil ettiğimizde bu sıra
çok daha yukarılara çıkması mümkündür.
Sayın
Birdalın
Tabii, bu çok genişçe bir konu. İstanbuldaki toplu
taşımanın birinci derecede sorumlusu İstanbul
Büyükşehir Belediyesidir ve İstanbulda da deniz
taşımacılığı, doğru, geçtiğimiz
yıllarda azalmaya devam etti ama son yıllarda gerek Türk
tersanelerinde gerekse dışarıdan alınan gemilerle
artışa geçti ve şu anda da yüzde 5ler seviyesinde
olmaktadır ama yüzde 10a bunun çıkması mümkündür.
Neden Türk
tersanelerinde yapılmıyor? Ben o kurumun, İDOnun Genel
Müdürlüğünü de yaptım. O zaman Türk tersanelerinde de bu gemileri
yaptırdık ama geçtiğimiz yıllarda Türk tersaneleri, çok
fazla sipariş problemi olmadığı için krize kadar, böyle bir
siparişi karşılayamadılar onun için yurt
dışından alındı. Bu gemilerin de tabii, 5 milyon, 35
milyon, her gemi kendi kapasitesine, özelliğine göre fiyatları var. 5
milyona da deniz otobüsü var ama 60 milyona da feribot şeklinde deniz
otobüsü var. Tabii, onlar, gemisine göre fiyatlar değişiyor.
İster içeride, ister dışarıda yapılsın sonuç
değişmiyor.
Bilgilerinize arz
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakanım.
Sayın
milletvekilleri, teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime on
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.11
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.31
BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Fatoş GÜRKAN (Adana), Yaşar
TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 86ncı
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
257 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet buradalar.
Şimdi 1inci
maddeye bağlı ek madde 12yi okutuyorum:
DENİZCİLİK
MÜSTEŞARLIĞININ KURULUŞ VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN
HÜKMÜNDE
KARARNAME İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1-
10/8/1993 tarihli ve 491 sayılı Denizcilik
Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye aşağıdaki ek maddeler
eklenmiştir.
Bağlama
kütüğü
EK MADDE 12- Türk
Uluslararası Gemi Siciline tescilli olanlar ve Milli Gemi Siciline tescili
zorunlu olanlar dışındaki ticari veya özel kullanıma mahsus
gemi, deniz ve iç su araçlarının malikleri veya işletenleri,
Denizcilik Müsteşarlığınca liman başkanlıkları
bünyesinde oluşturulacak bağlama kütüğüne gemi, deniz ve iç su
araçlarını kaydettirmek zorundadır. Bağlama kütüğünün
tutulmasından limanlarda liman başkanı sorumludur. Herhangi bir
liman başkanlığının yetki alanı içinde bulunmayan
iç sulardaki iç su araçlarının kayıtları, ilgili
mevzuatına uygun olarak belediye başkanlıklarınca tutulacak
kütüklere yapılır. Belediye başkanlıklarınca tutulacak
bağlama kütüğünün tutulmasından belediye başkanı
sorumludur. Bu madde kapsamındaki iç sularda hangi belediyenin yetkili
olacağı yönetmelikle belirlenir. Yetkili belediyeler bir ay içinde
kütükle ilgili teşkilatını kurar.
Kayıt için
başvuru, mevcut gemi, deniz ve iç su aracı için bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay, yeni kayıt
altına alınacak veya kayıt değişikliği
yapılacak gemi, deniz ve iç su aracı için iktisap tarihinden itibaren
bir ay içerisinde malik veya işleteni tarafından yazılı
olarak yapılır. Bu sürelerde kayıt başvurusunda
bulunulmayan gemi, deniz ve iç su araçları, ilgili liman başkanlığınca;
yukarıdaki paragrafta belirtilen iç sularda ise ilgili belediyelerce resen
tescil edilir.
Bağlama
kütüğüne kayıtlı gemi, deniz ve iç su araçlarının
mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmelerin ilgili liman veya belediye
başkanlıkları huzurunda yapılması zorunludur. Aksi
takdirde sözleşme geçersiz olur.
Yabancı
uyruklu gerçek kişilere ait ve özel kullanıma mahsus gemi, deniz ve
iç su araçları, talep ve Denizcilik Müsteşarlığınca
uygun bulunması halinde bağlama kütüklerine kaydedilebilirler. Bu
şekilde kayıtlı gemi, deniz ve iç su araçları, 29/6/1956
tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 823 üncü maddesi
hükümlerine bağlı olmaksızın Türk bayrağı
çekerler. Ancak, 19/4/1926 tarihli ve 815 sayılı Kanun hükümleri
saklıdır.
Bağlama
kütüğüne kayıt edilecek her bir gemi, deniz ve iç su aracı için
ruhsatname düzenlenir. Ruhsatname, 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı
Harçlar Kanununun (8) sayılı tarifesinin XII.-Bağlama
kütüğüne kayıt ruhsat harçları bölümünde belirlenen harca
tabidir. Ruhsatnameler bağlama kütüğünün tutulduğu liman
başkanlığı veya belediye tarafından her yıl vize
edilir. Vizenin geçerlik süresi bir yıldır. Süresinde vize edilmeyen
ruhsatnameler geçersizdir. Vize işlemleri ruhsatname ile aynı harca
tabidir. Vize işlemleri yapılabilmesi için, harcın peşin
olarak ödenmesi gerekir. Ruhsatnameyi düzenleyen veya vize işlemlerini
yapan kamu görevlileri, harcın ödenmesinden mükellefle birlikte
müteselsilen sorumludur.
Ruhsatnamesi
olmayan veya zamanında vize işlemi yapılmayan gemi, deniz ve iç
su aracının maliki ve işletenine, tescil edilmemesi nedeniyle
tahsil edilemeyen ruhsat ve vize harç tutarının iki katı idari
para cezası verilir ve bu gemi, deniz ve iç su araçlarına, denizcilik
mevzuatına göre verilmesi zorunlu belgeleri düzenlenmez, liman veya iç su
dâhilinde bile olsa sefere çıkmasına izin verilmez.
İdari para
cezaları Liman Başkanlıkları ve Belediyeler tarafından
verilir. Bu madde uyarınca verilecek idari para cezaları bir ay
içerisinde ödenir. Bu idari para cezaları hakkında 30/3/2005 tarihli
ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümleri uygulanır.
Bağlama
kütüğünün tutulması, liman başkanlıklarının ve
belediyelerin yetki ve sorumlulukları, kayıt, terkin, ruhsatname
düzenlenmesi, idari para cezası verilmesi ve mali hükümler ile bu maddenin
uygulanmasına dair diğer hususlara ilişkin usul ve esaslar, mali
konularda Maliye Bakanlığının uygun görüşünü almak
kaydıyla Denizcilik Müsteşarlığınca
çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
BAŞKAN
Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal.
Buyurun
Sayın Soysal. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
ÇETİN SOYSAL (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kanun teklifi görüşülürken ben de burada bir yaraya
parmak istiyorum. Bugün -ne yazık ki on beş gün, yirmi gün önce de
bunu defalarca gündeme getirdik, değişik önergelerle de gündeme
getirdik- Hindistan açıklarında, yüz gündür orada yokluk çeken,
açlık çeken, mağdur olan gençlerimiz var, gemicilerimiz var,
denizcilerimiz var. Mira Denizcilike ait kuru yük gemisi 15 Kasım 2008de
İzmir Limanından yola çıkmış; 22 bin ton çubuk demir
yüküyle yola çıkan gemi 12 Aralıkta Abu Dabi Limanına
girmiş ve yükün tahliyesine başlanmıştır. Mira
Şirketi liman işçilerinin parasını ödemediği için yük
tahliyesi yarım bırakılarak gemi limandan
çıkartılmıştır. Haftalarca gemi personeli denizde
bekletilmektedir. Liman alacağını alamadığı için
gemi bağlanmış ve daha sonra limana dönmüştür. Bu
sırada, şirket gemi personelinin pasaportlarına el koymuş.
Bu arada, Abu Dabide gemiye bir İngiliz bankası alacağı
olduğu için el koyularak satıldığı ifade edilmektedir.
Gemide 18 tane
Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı gencimiz var, diğerleri de Azeri
kökenli gemiciler. Bu gemide çalışanlar aynı zamanda altı
aydır maaşlarını da alamamaktadırlar. Şu anda
gemi personeli kıyıdan
Hepinizi sevgiyle
selamlıyorum, saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Soysal.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Behiç Çelik.
Sayın Çelik
Yok.
Gruplar
adına başka söz istemi yok.
Şahıslar
adına ilk söz Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstüne aittir.
Sayın Üstün
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Yok, Sayın Başkan.
BAŞKAN
Konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi
soru-cevap işlemine başlıyoruz.
Sayın
Bayındır, buyurun efendim.
SEVAHİR
BAYINDIR (Şırnak) Sayın Başkanım,
aracılığınızla Sayın Bakana sormak istiyorum:
Daha önce de ifade etmiştik, biliyorsunuz, Silopi-Cizre uluslararası
yolun geçtiği bir hattır ve ağırlıklı olarak
ağır vasıtaların, tankerlerin, tırların,
kamyonların geçtiği bir yol. Ne bu yol yapıldı
Yeni yol
çalışmaları var gibi ama ilerlediği yok.
Dolayısıyla hem trafik akışı çok kötü, hava
kirliliği çok fazla, çok ciddi can kayıplarına yol açmakta. Bu
konuda Sayın Bakanımız bir bilgi verebilir mi? Çevre yolu ne
zaman bitirilecek? Bitirilene kadar var olan yollar yapılacak mı?
Diğer bir
sorum Habur Sınır Kapısına ilişkin. Habur
Sınır Kapısı artık kanayan bir yara hâline geldi, her
gün yeni bir uygulama yapılmakta. Geçen hafta sınır
kapısında iç gümrük adı altında oluşturulan bölgede
tartı yapma çabasına karşı bir problem yaşandı.
Buradakiler, yani sınır kapısındakiler şunu istiyor:
Yeni bir düzen istiyoruz. diyorlar. Bir: Bu CMR parası, Arap CMRsi
parası neye göre belirleniyor? İkincisi: Bir tane kantar
konulmuş, bugüne kadar insanlar bulunduğu yerde, ticaret
yaptığı yerde tartısını yapıyor. Bu
mekanizma ortadan kaldırılıp sadece Silopideki şoförler
bir bölgeye sıkıştırılarak orada yüklerinin tartılması
öngörülüyor. Dolayısıyla bu tartı meselesi ciddi bir sorun
hâline gelmiştir. Bu konuda bir yaklaşımları var mı?
Yine, Vali 30
milyon TLlik para çekmiş kredi olarak, alan düzenleyece-ğiz,
tır parkını düzenleyeceğiz, sosyal yaşam alanı
hazırlayacağız diye. Ne yazık ki, insanlar toz içinde
mağdur olmaktadır. Bu da ilerlemiyor. Ne yapıldı bu para?
Diğer bir
sorum da şu: Yani, sınır kapısında düzenli bir
akış olacak mı? Yoksa keyfîlik devam mı edecek? Kuyruk ya
da randevu verilmeden
Bu sisteme müdahale edilecek mi? En önemlisi de insanlar
buradan geçerken rahat gidebiliyorsa eğer, öbür tarafta haftalarca
bekliyor. Hem kira parasını, yani aldığı kira bedeli,
taşıma bedeli, onların orada yani diğer tarafta, Kürt
bölgesinde kaldığı sürede oradaki masraflarını
karşılayamayacak durumdadır. Otel masrafı, yiyecek
masrafları, yani gidiş-dönüş ve orada kalış süreci
gerçekten çok problemli ve insanlar bu konuda çok mağdur. Bu konuda acil
ve öncelikli yapmayı düşündükleri bir şey var mı? Bu konuyu
sormak istiyorum. Çünkü sorun yaşandı geçen hafta, 12 insan
tutuklandı, 2si de yaralandı, yani asker, oradaki güvenlik güçleri
ile şoförler karşı karşıya getiriliyor ama bu sorun da
devam ediyor.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bayındır.
Sayın Köse,
buyurun efendim.
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Hollandadan satın
aldığı otobüslerin her biri için 1 milyon avrodan fazla para
ödedi. Bu otobüsler ancak düz yolda gidebilmektedir. Bu otobüsler yedi tepeli
İstanbul için elverişli değil. Bunun içindir ki, bu otobüsler
İstanbul Büyükşehir Belediyesi garajında bekletilmektedir. Siz
Ulaştırma Bakanı olarak bu konuda ne düşünüyorsunuz? Bu
otobüsler İstanbul halkının parasıyla
alınmıştır. Bunun hesabını kim verecek? Bir.
İkinci sorum
şu: Sayın Bakanım, daha önce sizinle görüşmüştüm.
Adıyamanda Kâhta ile havaalanı arasında bir yol
çalışması var. Bu yol çalışması -daha önce sözlü
olarak iletmiştim- çok ağır ve zor şartlarda
yapılmaktadır. Bu konuda geçen çarşamba günü bir trafik
kazası oldu. Maalesef genç yaşta bir mühendis arkadaşım şu
anda hayat mücadelesi vermektedir. Bu konuda -bir emir verip hızlı
bitirilmesi için- bir çalışmanız var mı?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Özdemir, buyurun.
HASAN
ÖZDEMİR (Gaziantep) Sayın Başkan,
aracılığınızla Sayın Bakana soruyorum: Son
yıllarda büyük uyuşturucu kaçakçılıkları genellikle
deniz yollarıyla, gemilerle yapılmakta ancak bu
kaçakçılıklar da kara suları dışına yakın
yerlerde yapılmaktadır. Bu konuyla ilgili Sahil Güvenlik
Komutanlığının bir çalışması olmakla
birlikte -İçişleri Bakanlığımızla görüşmek
suretiyle- Ulaştırma Bakanlığımız olarak bu
konuda ne gibi tedbirler almayı düşünüyorsunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Özdemir.
Sayın
Bakanım, sorular tamam. Cevap verebilirsiniz.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Evet, Sayın
Bayındırın Silopiyle ilgili yol çalışmaları
-çevre yolu- ne durumda? sorusunun cevabı
SEVAHİR
BAYINDIR (Şırnak) Silopi ve Cizre
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Silopi çevre yolu
Bu konuyla
ilgili detaylar şu anda yanımda yok. Ne safhada olduğunu, bu
konudaki çalışmaları daha sonra size detaylı olarak
iletirim.
Habur
Sınır Kapısında son günlerde bir
sıkışıklık yaşandığının
oradaki uygulamayla ilgili olduğunu biliyoruz. Haburda esasen
Bakanlığımızın şu anda hiçbir dahli yoktur çünkü
biliyorsunuz Habur Sınır Kapısı yap-işlet-devlet
modeliyle yaptırıldı ve o şekilde işletiliyor.
Pasaport, giriş-çıkış işlemleri de İçişleri
Bakanlığı mülkiye amirliklerince yapılıyor. Bu konuyla
ilgili yaşanan sorunun giderilmesi için biz, herhangi bir
sorumluluğumuz, yetkimiz olmamasına rağmen,
çalışmaları arkadaşlarımızla koordinasyon içinde
yürütüyoruz. Zaman zaman Kuzey Irak tarafında, Zaho tarafında, zaman
zaman bizim tarafta böyle sıkışıklıklar
yaşanıyor ama bu sıkışıklıkların
birçoğu da Kuzey Irak bölgesindeki otorite boşluğundan
kaynaklanıyor ve orada araçlarımız çok uzun zaman bekletiliyor,
yükleri boşaltılıyor, tekrar yükletiliyor, yakıtları
boşaltılıp Halil İbrahim Kapısından sonra
yakıt almaya zorlanıyor. Dolayısıyla, bütün bunlara
rağmen, son bir yıl içerisinde oradaki yerel yöneticilerin
karşılıklı yaptığı toplantılarla
sorunlar büyük ölçüde giderilmiş ve araç akışlarında daha bir
düzen sağlanmıştır.
Sayın
Kösenin sorusu: İstanbul Büyükşehir Belediyesi otobüs
almış, kaça almış, uygun mu değil mi? Tabii takdir
edersiniz ki bu tamamen belediyenin bir işidir ve kent içi
ulaşımdan belediye sorumludur. O konuda şu anda benim bir
şey söylemem mümkün değildir.
Kâhta-havaalanı
arası yolu yapacağız. Orada endişeniz olmasın.
Çalışmalar devam ediyor, daha da hızlandıracağız.
Bir an önce bitireceğiz. O yolun öneminin farkındayız.
Sayın
Özdemirin sorusu, kaçakçılık konusu. Sizin de çok iyi
bildiğiniz gibi, kaçakçılıkla ilgili, İçişleri
Bakanlığı ağırlıklı olmak üzere,
denizlerimizde ilgili kuruluşlar, kolluk kuvveti olan kuruluşlar da
Sahil Güvenlik Komutanlığı, deniz polisidir.
Dolayısıyla, denizde limbo yapmak suretiyle yakıt
kaçakçılığının önüne geçilmesi için, bu Meclis
geçtiğimiz yıl bir kanun çıkardı ve bu kanunda çok ciddi
önlemler de getirildi; kaçakçılıkla el konulan bütün
yakıtın yüzde 50si miktarı kaçakçılığı
önleyen kolluk kuvvetlerine verilmesi de kararlaştırıldı
ama asıl kaçakçılık denizde olmuyor. Geçmiş dönemine
baktığımızda kaçakçılığın ithal
işlemlerinde evrak üzerinde olduğu tespit edildi ve bunun üzerine de
depolama tesislerine bir iskandil işlemi yapılması kararı
alındı. Ayrıca, dağıtım şirketlerine ve
istasyonlara da marker konmak suretiyle kaçakçılığın
asgariye indirilmesi hedeflendi ve bu konuda da çok iyileşme olduğunu
bugünlerde görüyoruz. Eskisine göre, deniz yoluyla yapılan yakıt
kaçakçılığı önemli ölçüde kontrol altına
alındı diyebiliriz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakanım.
Sayın
milletvekilleri, madde üzerinde bir önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 257 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 1 inci maddesinde
yer alan ek 12 nci maddenin beşinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Mustafa
Elitaş |
Veysi Kaynak |
M. Emin Tutan |
|
Kayseri |
Kahramanmaraş |
Bursa |
|
Ali İhsan
Merdanoğlu |
|
İbrahim
Yiğit |
|
Diyarbakır |
|
İstanbul |
Bağlama
kütüğüne kayıt edilecek her bir gemi, deniz ve iç su aracı için
ruhsatname düzenlenir. Ruhsatnameler bağlama kütüğünün tutulduğu
liman başkanlığı veya belediye tarafından her yıl
vize edilir. Vizenin geçerlik süresi bir yıldır. Süresinde vize edilmeyen
ruhsatnameler geçersizdir. Ruhsatname ve bunların vizeleri, 2/7/1964
tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (8)
sayılı tarifenin XIII- Bağlama kütüğü ruhsatnamelerinden
ve bunların vizelerinden alınacak harçlar bölümünde belirlenen harca
tabidir. Ruhsatname ve vize işlemleri yapılabilmesi için, harcın
peşin olarak ödenmesi gerekir. Ruhsatnamenin düzenlendiği yıl
ayrıca vize harcı alınmaz. Özel kullanıma tahsisli gemi,
deniz ve iç su araçları için düzenlenen ruhsatnameler beş yıla
kadar vize edilebilir ve bu durumda harç, içinde bulunulan yıl tarifesi
esas alınarak her bir yıl için ayrı ayrı hesaplanarak
tahsil edilir. Ruhsatnameyi düzenleyen veya vize işlemlerini yapan kamu
görevlileri, harcın ödenmesinden mükellefle birlikte müteselsilen sorumludur.
Bağlama kütüğüne kayıtlı ve geçerli ruhsatnameye sahip
gemi, deniz ve iç su araçları, her türlü gemi sağlık resmi ve
fener ücretinden muaftır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Bakan, katılıyor musunuz?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Katılıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutuyoruz?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Maddede
yapılan değişiklik ile, ruhsatnamenin düzenlendiği yıl
ayrıca vize harcı alınıp alınmayacağı
hususunda oluşabilecek tereddütler giderilmekte ve olası mükerrer
harç tahsilatının önüne geçilmesi sağlanmaktadır.
Ayrıca,
mevcut uygulamada özel (amatör) teknelere beş yıl geçerli özel tekne
belgesi verildiğinden, yerleşik uygulamaya paralel olarak yeni
yükümlülükler ve bürokratik işlemlerin artırılmamasını
teminen maddede yapılan değişiklikle, özel kullanıma
tahsisli gemi, deniz ve iç su araçları için düzenlenen ruhsatnamelere
ilişkin vizelerin beş yıla kadar yapılabilmesine imkân
tanınmaktadır.
KEMALETTİN
NALCI (Tekirdağ) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yok efendim.
On dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 16.54
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.09
BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Fatoş GÜRKAN (Adana), Yaşar
TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 86ncı
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Komisyon ve
Hükûmet hazır.
Teklifin 1inci
maddesine bağlı ek 12nci madde üzerindeki önergenin
oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısı arayacağım: Önergeyi kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir ve karar yeter sayısı
vardır.
Sayın
milletvekilleri, maddeyi oylamadan önce Komisyonun düzeltme teklifi var
herhâlde.
Buyurun
Sayın Komisyon.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Çerçeve 1inci
madde, ek madde 12, ikinci fıkrada, son satırda paragraf ifadesinin
fıkra olarak değiştirilmesini talep ediyoruz.
BAŞKAN
Diyeceğiniz var mı Sayın Bakan?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Hayır.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, 1inci maddeye bağlı ek madde 12yi kabul
edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Böylece ek madde 12 kabul edilmiştir efendim.
1inci maddeye
bağlı ek madde 13ü okutuyorum:
EK MADDE 13- Türk
gemi sicillerinden birine veya bağlama kütüğüne kayıtlı
gemi, deniz ve iç su araçları; kara yolu ile bir bölgeden başka bir
bölgeye intikal ettirilmek maksadıyla kayıtlı olunan liman veya
belediye başkanlığına bildirim yapılmadan karaya alınamaz
ve intikal edilen bölgenin liman başkanlığına veya belediye
başkanlığına bildirim yapılmadan denize indirilemez.
Bu madde
hükümlerine aykırı hareket edenlere bin Yeni Türk Lirası idari
para cezası verilir.
BAŞKAN Ek
madde 13 üzerinde gruplar adına söz istemi var.
İlk söz
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Esfender
Korkmazın.
Sayın
Korkmaz
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Yok.
BAŞKAN
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Tekirdağ Milletvekili
OKTAY VURAL
(İzmir) Yok Sayın Başkan.
BAŞKAN
Peki, oldu efendim.
Gruplar
adına başka söz istemi yok.
Şahısları
adına ilk söz Bursa Milletvekili Mehmet Emin Tutanın.
Sayın Tutan
Yoklar.
İzmir
Milletvekili Harun Öztürk.
Sayın
Öztürk, buyurun efendim.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. Görüşülmekte olan kanun teklifini prensip
olarak desteklediğimizi ifade ederek bazı itiraz
noktalarımızı dikkatlerinize sunmak için söz aldım.
Değerli
milletvekilleri, teklif ile teklife konu gemi ve araçlar 197 sayılı
Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu kapsamından
çıkarılarak 492 sayılı Harçlar Kanunu kapsamına
alınmakta ve bağlama kütüğü ruhsatnameleri ve vizeleri için harç
öngörülmektedir, vizeler her yıl yaptırılacaktır.
Hâlen uygulanan
mevcut düzenlemelere baktığımızda yat, kotra ve her türlü
motorlu özel teknelerin vergisinin Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununa
ekli III sayılı cetvelde beygir gücü ve yaş kriterleri esas alınarak
düzenlendiğini görüyoruz.
Değerli
milletvekilleri, şimdi, 2008 yılında uygulanan yıllık
motorlu taşıtlar vergisine birlikte bakalım: 20 beygir gücündeki
bir tekne için üç yaşına kadar asgari 423 lira vergi alıyor
idik, 151 beygir gücü ve üzerindeki yat ve kotradan ise 9.585 TL vergi
alıyorduk. Kanun teklifine göre ise vergileme sistemi
değiştirilmekte ve boy esasına göre harç alınması
öngörülmektedir. Buna göre en düşük harç 9 metreye kadar olanlar için 200
TL, en yüksek harç ise 30 metreden fazla olanlar için 3.200 TL olmaktadır.
Görüldüğü gibi en düşük tarife önceki tutarın yarısı,
en yüksek tarife ise önceki tutarın üçte 1i düzeyine indirilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, kanun teklifine göre, 1/1/2008 tarihinden önce iktisap
edilmiş ve 23/5/2008 tarihinden önce tescil edilmiş bulunan
yabancı bayraklı gemi, deniz ve iç su araçları sahiplerine,
31/12/2009 tarihine kadar talepte bulunmaları ve bağlama
kütüğüne kayıtlarını yaptırmaları kaydıyla
söz konusu gemi ve araçları gümrük mevzuatıyla belirlenmiş
vergi, resim ve harçlardan muaf olarak ithal etme hakkı
tanınmaktadır. Söz konusu yat, kotra ve her türlü motorlu özel
teknelerin ithalatında vergi, resim ve harç ile ÖTV ve KDV
alınmamasını öngören düzenlemeyi kabul etmemiz mümkün değildir.
Biraz önce
verilen değişiklik önergesiyle de ruhsatname harçları, vize
harcı beş yıla kadar peşin alınabilecek hâle
getirildi. Dolayısıyla alındığı tarihte geçerli
olan harçlar dikkate alınarak vize harcı alınmış
olacak. Bunu da dikkatlerinize sunmak istedim.
Değerli
milletvekilleri, yukarıda açıklamaya
çalıştığım sakıncaların ortadan
kaldırılması için,
1) Çerçeve 2nci
maddeyle 491 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen geçici 9uncu
maddenin sondan ikinci cümlesinin metinden çıkarılmasının,
2) Çerçeve 5inci
maddede öngörülen ruhsatname ve vize harçlarının bir miktar
düşürülmekle birlikte eski beygir gücü tarifesinin korunmasının,
3) İthalat
sırasında KDV ve ÖTV ödenmesi için çerçeve 6ncı ve 7nci
maddelerin teklif metninden çıkarılmasının uygun
olacağı değerlendirilmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Öztürk, devam edin efendim.
HARUN ÖZTÜRK
(Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, bu düşünceler doğrultusunda ilgili maddeler için
vermiş olduğum değişiklik önergelerine destek
vereceğinizi ümit etmek istiyorum. İlgili maddeler görüşülürken
önergelerim dolayısıyla tekrar huzurlarınızı
işgal etmeyeceğim, değişiklik önergelerimin gerekçelerinin
okutulmasıyla yetineceğim.
Teklifin
hayırlı olması dileğiyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Öztürk.
Madde üzerinde
konuşmalar tamamlanmıştır.
Soru-cevap
işlemine geçeceğiz.
Soru soran yok.
Madde üzerinde
bir adet önerge vardır, okutuyorum efendim:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 257 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 1 inci maddesi ile
491 sayılı Denizcilik Müsteşarlığının
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen Ek
Madde 13ün metinden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Veysi
Kaynak M. Emin
Tutan
Kayseri Kahramanmaraş Bursa
Ali İhsan
Merdanoğlu İbrahim
Yiğit
Diyarbakır İstanbul
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Evet, katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Katılıyorsunuz.
Gerekçeyi mi
okutacağız?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) - Gerekçe okunsun Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Çerçeve 1 inci
madde ile 491 sayılı KHKya ilave edilecek Ek 13 üncü madde, esasen
deniz emniyeti ve asayiş ile ilgili düzenlemeler getirdiğinden,
Denizcilik Müsteşarlığının teşkilat kanununda
olmaması gereken bir hüküm niteliğindedir. Diğer yandan, insan
veya mal kaçakçılığında kullanılacak olan tekneler
umumiyetle sahipsiz veya sahibi belli olmayan tekneler olduğundan, madde
ile öngörülen bildirim zorunluluğuna uymaları gerçekçi görülmemekte
ve maddenin bu haliyle uygulama imkanının bulunmaması nedeniyle
çerçeve maddeden çıkartılması öngörülmüştür.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Böylece ek
13üncü madde çıkarıldı.
Çerçeve madde 1i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2- 491
sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye aşağıdaki geçici
madde eklenmiştir.
GEÇİCİ
MADDE 9 - Türk vatandaşları veya kanuni ya da iş merkezi
Türkiyede bulunan tüzel kişiler tarafından 1/1/2008 tarihinden önce
iktisap edilmiş veya 23/5/2008 tarihinden önce tescil edilmiş bulunan
yabancı bayraklı gemi, deniz ve iç su araçları; 31/12/2009
tarihine kadar talepte bulunulması kaydıyla Ek 12 nci madde
kapsamında bağlama kütüklerine kaydedilir. Bağlama kütüğüne
kaydı yapılan gemi, deniz ve iç su araçlarına ilişkin
gümrük işlemleri, liman başkanlarının ilgili gümrük
idaresine bağlama kütüğüne kaydın
yapıldığının bildirimini müteakip otuz gün içinde
tamamlanır. Ancak, kütüğe kayıt için gemi, deniz veya iç su
araçlarının Türkiyede bulunması şartı aranmaz. Bu kapsamdaki
araçların gümrük işlemleri, Türkiyeye geldiğinin liman
başkanlığı tarafından ilgili gümrük idaresine
bildirimini müteakip aynı usulle yapılır. Bağlama
kütüğü kaydının ibraz edilmesi şartıyla bunlardan
gümrük mevzuatıyla belirlenmiş vergi, resim ve harçlar alınmaz.
Bu araçların dış ticarete ilişkin işlemlerinde tahdit
ve takyitler aranmaz.
BAŞKAN
Madde üzerinde gruplar adına ilk söz Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Mersin Milletvekili Behiç Çelike aittir.
Sayın Çelik,
buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 257 sıra sayılı
Teklifin çerçeve 2nci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Dün medyaya
yansıyan Mardin ili Mazıdağı ilçesi Bilge köyünde meydana
gelen vahim olaydan ötürü fevkalade üzüntülerimi ifade etmek istiyorum.
Ölenlere Yüce Mevladan rahmet niyaz ediyorum. Katillerin yakalanmasından
dolayı jandarmayı da bu vesileyle kutluyorum. Ölenlerin
yakınlarına başsağlığı ve sabır
diliyorum.
Bu olay da
aslında büyük bir istihbarat eksikliğinin yörede hüküm sürdüğünü
göstermektedir. Bu konuda gerekli zabıta faaliyetlerinin
artırılması, orta ve uzun vadeye yayılan politikaların
geliştirilmesi fevkalade önem arz etmektedir.
Olay mahalline
gidip başsağlığı dilemek tabii olarak yeterli
değildir. Gerekli önlemler, bundan sonra bu tür vahim hadiselerin
olmaması için bir an önce hükûmet tarafından alınmalıdır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 257 sıra sayılı
Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri genel
gerekçesi ve 1 ve 2nci maddesi birlikte incelendiği zaman bu, özellikle
Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuş Millî Gemi Siciline ve 4490
sayılı Kanuna göre kurulmuş, düzenlenmiş Türk
Uluslararası Gemi Sicili ve 18 groston üzerindeki gemilerin Millî Gemi
Siciline kaydının zorunluluğu, bunun dışında
özel şahıslara ait gemilerle deniz ve iç su araçlarının her
iki sicile de kaydının ihtiyari olduğu ifade edilmekte, Türkiye
çapında kaydı bulunmayan yaklaşık altmış bin
dolayında kayıtsız geminin deniz ve iç su aracı olduğu
belirtilmekte, teknik denetimlerin bu sebeple yapılamadığı
ifade edilmekte, can, mal, çevre güvenliği ile asayiş denetimlerinin
yapılamadığı vurgulanmakta ve insan
kaçakçılığının önünün alınabilmesi amaçlanmakta,
gemi, deniz ve iç su araçlarında iktisap edilmiş
olanlarının bağlama kütüklerine kayıt ve işlemlerini
düzenlemektedir. Böylece liman başkanlıklarıyla bazı
belediyeler yetkilendirilmekte, bu kurumlar bünyesinde bağlama kütükleri
oluşturulmakta ve kayıt zorunluluğu getirilmekte, bağlama
kütüklerine kaydedilen gemi, deniz ve iç su araçları bir yıl süreyle
ruhsat altına alınmakta, ruhsatnameler için her yıl vize
zorunluluğu getirilmekte ve ruhsat ve vize
karşılığında da harç hükmü getirilmektedir.
Konuşmamız
haricinde olmakla birlikte, 197 sayılı Motorlu Taşıtlar
Vergisi Kanunu ile 492 sayılı Harçlar Kanununda da bu kanun
teklifinin amacına uygun olarak düzenlenme cihetine gidildiği
anlaşılmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, herhangi bir kayda tabi olmamış gemilerin deniz ve
iç su araçlarının ruhsata bağlanması takip ve denetiminin
bu teklifle sağlanmak istenmesini olumlu mütalaa etmekteyiz. Türk
gemilerinin ve deniz araçlarının yabancı bayrağı
tercih etmelerinin önündeki engellerin kaldırılmasının
sadece vergiye bağlı olmayıp nitelikli gemi adamı ve
personel ihtiyacından da kaynaklandığı bir gerçektir. Bu
suretle, Türk Bayrağı çekmek daha avantajlı olabilecektir.
Vize
işlemlerinin her yıl yapılması: Belki de iki veya üç
yılda bir yapılması daha uygun olacak her yıl yapılma
yerine.
Devirlerde ise
noter işleminin kaldırılarak bunun yerine liman
başkanlıklarında veya ilgili belediyelerde yapılması,
takdir edersiniz ki işin ciddiyetini hafifletmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2nci maddeyle ilgili özellikle
vurgulamak isteriz ki bu 2nci maddenin metin hükmünden
çıkarılması da ayrıca uygun olacaktır.
Denizcilikle
ilgili ana başlıklar aslında şöyle sıralanabilir:
1) Yük ve yolcu
taşımacılığı,
2) Gemi
inşası,
3) Tamir
tersaneciliği,
4) Liman
işletmeciliği,
5)
Kılavuzluk,
6) Yan bir
sektör: Deniz turizmi,
7) Yine aynı
şekilde: Kruvaziyer turizmi,
8) Marina
işletmeciliği,
9) Yat
imalatı ve işletmeciliği,
10) Diğer
ana, yan başlıklar. (Su sporları, dalış,
balıkçılık, brokerlik, acentelik gibi.)
11) Denizcilik
eğitimi.
Değerli
milletvekilleri, dev bir sektör olan denizcilikte ne yazık ki Hükûmetin
bir millî denizcilik politikası olmadığını özellikle
belirtmek isterim. Saldım çayıra, Mevlam kayıra.
anlayışıyla denizciliğin gelişmesini beklemek sadece
bir hayaldir. Türk denizciliğinin istediği düzeye gelebilmesi için
limanları artırmak, limanları dünya standartlarına ve
teknolojik yeterliliğe sahip hâle getirmek, dış ticaret
taşımacılığında payın
artırılması, balıkçılık ve
yatçılığa önem verilmesi ve diğer sorunlar peş
peşe gelmektedir.
Ben burada bir de
özellikle kombine taşımacılığa değinmek
istiyorum. Son yıllarda evden eve taşımacılık diye
de adlandıracağımız kombine taşımacılık
kavramı dünyada oldukça önem kazanmış ve deniz, hava, demir yolu
ve kara yoluyla birlikte mütalaa edilen, bütünleşen bir taşımacılık
yöntemi.
Deniz yoluyla
yapılan transit taşımacılığın diğer
yollarla bütünleşik olarak kombine taşımacılığa
uygun hâle getirilmesi, denizciliğin geleceği açısından da
çok önemlidir.
Bunun
yanında diğer bir husus da denizcilikte arama ve kurtarma faaliyetlerindeki
eksiklerimizdir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tekrar teklifin 1inci ve 2nci
maddesine dönersek, biraz önce arz etmiş olduğum eksikleri hariç
tutarak böyle bir düzenlemenin düşünülmesini ve Genel Kurula kadar
getirilmesini Türkiye'nin millî menfaatleri açısından olumlu
değerlendirmekteyiz ancak denizciliğe ilişkin olarak, AKP
Hükûmetinin, sektörü kendi kaderiyle baş başa
bıraktığı da görülmektedir.
Milliyetçi
Hareket Partisi olarak, Türk denizciliğinin gelişmesi için
atılacak her müspet adımın arkasında
olacağımızı bilmenizi istiyorum.
Doğu
Akdenizin önemli bir kenti, yıldızı olmaya aday olan Mersinde
de denizcilik sektörünün bütün kollarıyla birlikte gelişmesi temel
arzumuzdur. Hükûmeti bu konuda da çalışmalar ve yatırım
yapmaya özellikle davet ediyorum.
Tabii, takdir
edersiniz, gemi sahibi olmakla denizcilik gelişmiyor, Tuzla
tersanelerindeki kazalar devam ettikçe de sektör büyümüyor, 1 Temmuzun
anlamını yok ederek de sektör büyümüyor, Kıbrıs yerel
yönetiminin, Kıbrıs Rumlarının gemilerini Türk
limanlarına sokmak istemesiyle de denizciliğimiz büyümüyor.
Türkiyemizin
dünyada marka bir denizcilik sektörü yaratması ve Türk denizciliğinin
dünya denizciliği içindeki yerinin daha da ileri düzeye çıkması
dilekleriyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Çelik.
Gruplar
adına başka söz istemi? Yok.
Şahıslar
adına ilk söz, Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstüne aittir.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Yok, Sayın Başkan.
BAŞKAN -
İkinci söz Tunceli Milletvekili Kamer Gençe aittir.
Sayın Genç,
buyurun efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 491
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede değişiklik
yapılmasına ilişkin bir kanun teklifi üzerinde, 2nci maddesi
üzerinde görüşmek istiyorum, düşüncelerimi belirtiyorum. Hepinize
saygılar sunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu getirilen kanun zenginlerin vergi yükünü hafifletmek için
getirilmiştir. Zaten, AKP iktidara geldiği zaman, maalesef, bunların
zamanında çok zenginler türedi. Bu zenginlerin de şimdi işte
kotraları var, yatları var. Ee, ne olacak ya, bunlardan da vergi
almayalım. Eskiden 9 milyar liralık vergiyi 3 milyar liraya
indiriyorsunuz.
Şimdi,
burada açıkça bir kaçakçılık var. Adam Türkiye Cumhuriyeti
devletinin vatandaşı, Türkiyede iş yeri, merkezi var.
Tutmuş, yabancı bir memleket bayrağı ile veyahut da
şeyiyle oraya kayıtlı bir yatı var, kotrası var veya
teknesi var. Bunu getirecek Türkiyeye. Ee, bundan gümrük vergisini
almayacaksınız. Hangi amaçla almıyorsunuz? Demek ki
aklımızdan geçiyor.
İşte,
sizler zaten ne zaman ne kanun çıkaracağınızı da
biliyorsunuz. Kendi yandaşlarınızın böyle bir sürü
işte yatı var, kotrası var. Yahu biz size bu imkânı
tanıyacağız, getireceğiz.
Bakın,
değerli milletvekilleri, Türkiyede çok ciddi sıkıntılar
var. İnsanlar aç, ekmek bulamıyor. İşsizlik almış
yürümüş. Sizin işiniz gücünüz, efendim, zenginin vergisini
hafifletmek. Ya insan biraz Allahtan korkar arkadaşlar ya. Bu zenginler
bu paraların çoğunu da zaten, birçoğu da nasıl
kazandıklarını biliyoruz. Vergi incelemesi de
yapmıyorsunuz.
Dolayısıyla,
yani bu kanunları bence buradan geçirmek bu Meclise yakışmayan
bir davranıştır. Aslında Türkiyede, Anayasaya göre
herkesin ekonomik gücüne göre vergi vermesi lazım.
Ee, şimdi
efendim, yurt dışından getiriyorlar başka
bandıralı, başka ülkenin bayrağını
taşıyor. Hakiki vatandaşsa, vatansever olan insanlar hem
vergisini de versin gelsin, efendim Türk Bayrağını da
taşısın kendi yatında.
Burada da bu
maddeyle getirilen de çok açık. Adam Türk vatandaşı ve
Türkiyede iş yeri olan adam getirmiş Türk Bayrağını
takmıyor. Ee, sen şimdi bu kadar getir, bir süre sonra getir ben
senin gümrük vergilerini almayayım. Bu böyle olmaz değerli
milletvekilleri.
Sonra,
arkasından Sayın Bakan diyor ki: Ticarete ilişkin
işlemlerde tahdit ve takyitler aranmaz.
Tabii, biraz bu
eski ifadelerde artık bu ne anlama geliyorsa bilmiyorum, Sayın Bakan
açıklar mı?
Şimdi,
ülkemiz ciddi bir ekonomik bunalım içinde. Bakın sayın
milletvekilleri, Hükûmetin yılbaşında yaptığı
bütçe iflas etti üç ay içinde. Sizin yılbaşında burada kabul
ettiğiniz bütçede bütün yıl bütçenin vereceği açık 10
katrilyon liraydı, şimdi, üçüncü ayın sonunda 20 katrilyon
açık verdi. Yarın öbür gün öyle bir duruma gelinecek ki memur
maaşı ödenmeyecek bir duruma gelinecek.
Şimdi, vergi
ödeyen herkesin vergilerini kaldırırsanız, onlara muafiyet,
istisna getirirseniz olur mu? Yani, Tayyip Beyin çocukları mücevherat
mı satıyor? ÖTVsini kaldır. E, zengin, yat mı getiriyor?
KDVsini, ÖTVsini, gümrük vergisini kaldır. Yahu, bu, en ilkel
toplumlarda olmaz. Yani siz Bu millet, biz ne yaparsak her şeyi hoş
görüyor, seçimden seçime de bize oy verir. diyorsunuz ama bu kadar, insanlarla
da alay edilmez sayın milletvekilleri.
Bence, getirilen
bu kanun, gerçekten, işsize, yoksula, devlete faydası olmayan, ancak
birkaç tane zenginin vergisini hafifleten bir şey. Yani adam bir ay önce
veya iki ay önce, bu getirdiğiniz muafiyetten önce yatını,
kotrasını getirmiş, vergisini ödemiş ama sizinle
irtibatı olan birtakım insanlara Yahu siz ödemeyin, biz Türk
şeyine geçireceğiz, biz size muafiyet getireceğiz, istisna
getireceğiz. deyip de ondan vergi almamak hak mıdır, adalet
midir?
Onun için böyle,
devleti ekonomik yoksulluğa ve güçsüzlüğe sevk eden bu kanunlar
Türkiye Cumhuriyeti devletine hayır da getirmez, vatandaşlara da
hayır getirmez, hele iktidarlara hiç hayır getirmez. Zaten yarın
öbür gün seçime gittiğimiz zaman göreceksiniz, bu yüzde 38 size
aslında çok fazla. Ben hakikaten
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Genç, devam edin.
KAMER GENÇ
(Devamla) Sayın Başkan, buradaki saat değişiyor, bir
aşağı gidiyor, bir yukarı gidiyor.
BAŞKAN
Devam edin efendim.
KAMER GENÇ
(Devamla) Niye o öyle bilmiyorum, saatte bir bozukluk mu var?
HÜSEYİN
GÜLSÜN (Tokat) Yanlışlık oldu, yanlışlık!
BAŞKAN
Saati değiştirmemişim, burada, önümde var efendim.
KAMER GENÇ
(Devamla) Burada bir beş var, bir şey var. Neyse
BAŞKAN Siz
bir dakika mı konuştunuz yani şimdi efendim?
Buyurun,
sürenizden geçiyor.
KAMER GENÇ
(Devamla) Neyse, süreden gidiyor tabii. Buradaki zaman altın kadar
değerli, onun için iyi değerlendirmek istiyoruz.
BAŞKAN
Değerlendirin
KAMER GENÇ
(Devamla) Onun için, sayın milletvekilleri, bence Hükûmetin bu teklifi
geri alması lazım. Yani bununla Türk maliyesine, maliyemize bir
katkı sağlanmıyor. Ülke bu kadar yoksulluk, fakirlik,
işsizlik içindeyken devletin vergilerini birilerine peşkeş çektirmek,
ne hakka uygundur ne adalete ne insanlığa uygundur.
Bu itibarla, ben
bu kanuna karşıyım. Efendim, bizim gemiler
yabancıların bayrağını taşıyor. diyorsa,
gelsin, eğer hakikaten, kendi, Türk Vatandaşlığı
Kanununu taşıyorsa, getirsin, vergisini de ödesin,
bayrağını da taşısın, zaten o paraları bu
memlekette kazandı; onun da gereğini yapsın.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bir de soru soracağım da yerimden.
BAŞKAN
Sorunuz var, peki.
Madde üzerinde konuşmalar
tamamlanmıştır.
Soru-cevap
işlemine başlıyoruz.
İlk soru
Sayın Köktürke ait.
Buyurun
Sayın Köktürk.
ALİ
İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
Sivil Havacılık Genel Müdürünün otel masraflarının
yabancı bir firma tarafından karşılanması nedeniyle
hakkında inceleme başlatılacağını
açıklamıştınız. Bu incelemenin sonucu ne oldu? Bu
konuda bilgi verebilir misiniz?
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Efendim, bu ek
madde 13 neden kaldırıldı? Yani ek madde 13, bakın: Türk
gemi sicillerinden birine veya bağlama kütüğüne kayıtlı
gemi, deniz ve iç su araçları; kara yolu ile bir bölgeden başka bir
bölgeye intikal ettirilmek maksadıyla kayıtlı olunan liman ve
belediye başkanlığına bildirim yapılmadan karaya
alınamaz... Bu bir disiplindir.
ve intikal edilen bölgenin liman
başkanlığına veya belediye başkanlığına
bildirim yapılmadan da denize indirilemez. Buna aykırı hareket
edenlerden bin lira para cezası alınıyor. Yani, çok da büyük bir
para cezası değil. Aynı zamanda kaçakçılığı
da önleyecek bir durum vardı. Neden acaba? Yani, tamamen
kaçakçılığı önlemek için, bu araçların bir yerden bir
yere nakline bir disiplin getirmek için getirilmiş bu hükmü neden
çıkardınız? Onu öğrenmek istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Genç.
Sayın Bulut
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Sayın Bakanım, geçen yıl, 2008in onuncu
ayında Balıkesir Bandırma Limanında hareketinden hemen
sonra batan ve batışı şaibeli olan Ro-Ro gemisiyle ilgili
vermiş olduğumuz soru önergesine bugüne kadar cevap alamadım.
Getirilen
tasarıda öne sürülen konular içerisinde bahse konu olan deniz
araçlarının evsafları, boyutları belirtilmediği için
geçimini balıkçılıkla temin eden küçük balıkçılarla
-yetkiyi belediyelere de verdiğiniz için- çok tartışmalı
konular oluşacaktır. En azından, balıkçılık yapan
teknelerin boyları, ebatları konusunda da bir bilgilendirme
yapılsa idi bu tartışmalara meydan verilmezdi diyor,
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bulut.
Sayın Özdemir
HASAN
ÖZDEMİR (Gaziantep) Sayın Başkan, Sayın Bakana soruyorum:
Tüm denizlerimize baktığımız zaman dünya denizlerinden daha
kirli olduğunu görüyoruz. Bunların en büyük nedenlerinden bir tanesi
kanalizasyon atıkları olmakla birlikte, diğerleri de gemiler ve
bilhassa yabancı gemilerin bıraktıkları zehirli
atıklardır. Şu ana kadar bu alınan tedbirler yeterli
görülmemektedir. Sayın Bakanımızın yeni tedbirler
almayı düşünüp düşünmediğini soruyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Özdemir.
Sayın Kaplan
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
60 bin kadar kayıt dışı gemi, araç ve küçük tekneden
bahsedildi. Ancak, özellikle 5-
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kaplan.
Sayın
Bakanım, sorular bitti, cevap verebilirsiniz efendim.
Buyurun.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Sayın Köktürkün sorusuna cevap veriyorum:
Sivil Havacılık Genel Müdürünün masraflarının bir
şirket tarafından karşılandığı şeklinde
basında bir süre önce bir haber yer almıştı. Bunun üzerine
Bakanlığımız gerekli inceleme ve soruşturmayı
yaptırmış, böyle bir olayın söz konusu
olmadığı tespit edilmiştir.
Sayın
Gençin sorusunda teknelerle kaçakçılık konusu ve bu konuyla ilgili
maddenin düzenlemeden çıkarıldığı ifade edildi. Burada
bir yanlış anlamayı düzeltmekte yarar var. Bu taşınan
tekneler kayıt dışı değil, kayıtlı, tescilli
teknelerdir. Dolayısıyla, küçük ebatlı tekneler bir yerden bir
yere taşındığı zaman karadan da götürülebiliyor veya
tamir amaçlı götürülebiliyor. Burada kastedilen bu teknelerdir. Yoksa
kayıt dışı teknelerin hem nakliye esnasında hem de
seyri esnasında gerekli işlemler kolluk kuvvetlerince, Sahil Güvenlik
Komutanlığı elemanlarınca, liman
başkanlıkları ve deniz polisi tarafından, bölgedeki
yetkilerine göre, yerine getirilmektedir.
Sayın Genç,
tabii konuşmasında bir hususu dile getirdi, Bu kanunla zenginlere ek
imkânlar sağlanıyor; yat, kotra sahiplerinin vergileri düşürülüyor.
dedi. Sayın Genç, almadığınız vergiden indirim olmaz.
Bunlar şimdi zaten vergi vermiyor.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Alın o zaman.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Vermiyor. Niye vermiyor? Çünkü
Türkiye'den yat ithalatı, gümrük vergisi, motorlu taşıt vergisi
ve KDV gibi vergilerle birlikte üç dört sene içerisinde teknenin bedelini
aşıyor. Çok yüksek vergi ve harçlar uygulandığı için
vatandaşlarımız da Türkiye Bayrağını dalgalandırmak
yerine yabancı bayrağı gemide dalgalandırıyorlar ve
sahillerimizde bu tekneleri hepimiz görüyoruz. Böyle üç bin-dört bin tekne var,
başkalarının bayrağı dalgalanıyor
kıçında. Bu da bizim onurumuza dokunuyor. Onun için, bunların
Türk Bayrağı çekmeleri, Türk siciline kaydetmeleri için, bunlardan
bir harç alıp, böylece dışarıda firma kurup, o firma ile o
ülkenin bayrağını çekmekten kurtaracağız; hem ülkemizi
bu ayıptan kurtaracağız hem de tekne sahiplerini böyle yollara
gitmekten kurtaracağız.
Bu, esasında
sizin dediğiniz anlamda bir kıyak çekme değil, bilakis, böyle,
kanuna karşı veya ağır mali şartlardan kaçınmak
için başvurulan bu anlamsız yolu bitirmek. Türk sahipli gerek firma
gerek vatandaş teknesine onurla, gururla Türk Bayrağını
çeksin, istediği yerde de gitsin seyahat etsin, tatilini yapsın.
Tekne deyince
hepsini yat olarak, kotra olarak anlamayalım. 5 metrelik bir kayık da
teknedir, 50 metrelik, 100 metrelik bir kotra, süper yat da bir teknedir.
Dolayısıyla, amatör denizciliğimizi geliştirmek ve Türk
Bayrağını çekmeyi özendirmek için bir düzenleme yapıyoruz.
Yıllardır, bu, vatandaşımızın özlemiydi. Bunun
için de bu tasarıyı bütün grupların desteğiyle burada
çıkaracağız. Bu, ülke menfaatine, denizciliğimizin
gelişmesi adına bir düzenlemedir. Bunu açıklamakta fayda
görüyorum.
Diğer bir
soru, deniz kirliliğiyle ilgili, Sayın Özdemirin sorusu:
Tabiatıyla, deniz kirliliği, gittikçe dikkati çeken ve toplum
hassasiyeti artan bir konudur. Denizler bizim ortak
mirasımızdır, denizleri korumamız lazım. Bu konuda Çevre
ve Orman Bakanlığı Kanunu geçtiğimiz yıllarda
çıktı ve çok büyük yetkiler tanındı. Denizleri kirletmeye
sebep verenlere çok yüklü cezalar getirildi. Bunun yanı sıra da,
tabii, Denizcilik Müsteşarlığı, büyük şehir
belediyeleri de bu konuda görevlendirildi. Şüphesiz, Uluslararası
Denizcilik Örgütü de Karadeniz, Marmara, Akdenizi birinci derecede
korunması gereken denizler olarak ilan etti ve ilgili ülkelere bu konuda
tedbirleri artırmalarını tavsiye etti, bu doğrultuda da
çalışmalarımızı yapıyoruz.
Sayın
Kaplanın sorusu, zannediyorum kayıt dışı teknelerden
bahsediliyordu. Kayıt dışılığı bu anlamda
önleyecek düzenleme bu kanun. Yani, bir, bu kanunda ne yapıyoruz? Bir
anlamda Türk tesciline girmeyen tekneleri Türk tesciline almaya
çalışıyoruz, ama sizin dediğiniz düzenleme bunun
dışında.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Bakanım, Avrupa Birliği mevzuatı
gereği yönetmelik çıkınca fatura istiyorlar. Bunların
faturası da yok ki kayıt yapalım.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Evet, bunun için kanuni bir
düzenlemeye gerek yok.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Yani fatura şart olunca kayıt
dışı kalıyor.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Denizcilik
Müsteşarlığı buna benzer uygulamaları daha önce
yaptı küçük tekneleri kayda alma konusunda. Tekrar o düzenlemeyi
yapıp bu sorunu çözebilir, o konuda çalışma yaparız.
Arz ederim.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Yönetmelikte fatura şartı getiriliyor, bunu
düzenlemek gerekiyor.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Onu Bakanlık bünyesinde
yapabileceğiz.
Teşekkür
ediyorum.
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Sayın Bakanım, benim sorum vardı Ro-Royla
ilgili.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) - Bir süre önce Bandırmadan
kalktıktan sonra liman çıkışında batan gemi, Ro-Ro
gemisiyle ilgili kaza araştırma kurulu gerekli
çalışmalarını yapmış ve bu batma sebebinin
yanlış yüklemeden kaynaklandığı tespit
edilmiştir. Olay böyledir. Bunun dışında herhangi bir konu
mevzubahis değildir. Bunu da bu vesileyle ifade etmek isterim.
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Kaptanın 4üncü batırdığı gemi
imiş ve bu geminin sigorta şirketine 10 milyon dolar
karşılığında sigortalandığı ancak
geminin 1 milyon dolar değerinin olduğu şeklinde şayialar
var, onları soruyorum.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Efendim, zaten bir kaptan
hatası. Yani kaptanın ehliyeti var, her şeyi var ve sicilinde de
herhangi bir sorun yok. Bu fazla bedelle sigorta yaptırdıysa,
kasıtlı olarak batırdıysa sigorta şirketi ile gemi
şirketi arasındaki bir konudur ama emniyet açısından da
zaten Bakanlığımız konuyla ilgili gerekli
soruşturmayı da yapmıştır. Can kaybı da
olduğu için savcılık da olaya el koymuştur. Bunun ötesinde
yapabileceğimiz bu aşamada bir işlem yoktur.
Takdirlerinize
arz ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakanım.
Madde üzerinde
iki önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına göre
okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 2 nci
maddesi ile 491 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen Geçici
Madde 9un sondan 2 nci cümlesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Harun
Öztürk
İzmir
BAŞKAN
Şimdi maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 257 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 2 nci maddesinin
metinden çıkartılarak diğer maddelerin buna göre yeniden
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa
Elitaş |
Mehmet Domaç |
Mehmet Sekmen |
|
Kayseri |
İstanbul |
İstanbul |
|
İbrahim
Yiğit |
|
Nusret
Bayraktar |
|
İstanbul |
|
İstanbul |
BAŞKAN Komisyon
katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu önergeye?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Katılıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutayım?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Evet, gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Çerçeve 2 nci
madde ile 491 sayılı KHKya ilave edilecek geçici madde ile
yabancı bayraklı gemi, deniz ve iç su araçlarının
bağlama kütüğüne kayıtları halinde gümrük mevzuatı ile
belirtilmiş gümrük, vergi ve resim harçlarının
alınmayacağı öngörülmüşse de ilgili mevzuatında söz
konusu vergilerin oranlarının artırılması ve
eksiltilmesi Bakanlar Kuruluna bırakılmış olduğundan,
bu hususlarda ayrıca bir kanuni düzenlemeye gerek görülmemiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, kabul ettiğiniz önergeyle 2nci
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısını istiyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Hayır, geçti efendim. Biraz geç kaldınız Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, maddeyi oylamadınız.
BAŞKAN
Kabul ettiğiniz önergeyle 2nci madde metinden
çıkarılmış olduğundan diğer önergeyi
işlemden kaldırıyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Maddeyi oylamadınız.
BAŞKAN
Çıkarılmış maddeyi oylayamayız ki zaten, madde
çıktı efendim.
Şimdi 3üncü
maddeyi 2nci madde olarak okutuyorum efendim:
MADDE 2-
18/2/1963 tarihli ve 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi
Kanununun;
a) 1 inci
maddesinin (c) bendi,
b) 3 üncü
maddesinde yer alan , belediye veya liman ibaresi,
c) 6 ncı
maddesinin birinci fıkrasında yer alan ; özel amaçla kullanılan
yat, kotra ve her türlü motorlu tekneler (III) sayılı tarifeye
ibaresi ile maddede yer alan (III) sayılı tarife,
ç) 7 nci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan , liman veya belediye
ibaresi,
d) 8 inci
maddesinde yer alan , liman veya belediye ibaresi,
e) 9 uncu
maddesinin beş ve altıncı fıkrasında yer alan ,
(III) ibareleri,
f) 10 uncu
maddesinin son fıkrasında yer alan , (III) sayılı tarife
için ödenecek vergi miktar-larının hesaplanmasında ise 1 Yeni
Kuruşun ibaresi,
g) 11 inci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan , motor gücü birimi (BG)
ibaresi,
h) 13 üncü
maddesinin; (a) ve (c) bentlerinde yer alan , belediye veya liman ibareleri,
(d) bend-inin; birinci paragrafında yer alan , liman ve deniz
işletme bölge müdürlükleri, belediyeler veya liman
başkanlıkları ve denize veya ibareleri ile ikinci
paragrafında yer alan denize veya ibaresi,
ı) 14 üncü
maddesinde yer alan , (III) ibaresi,
metninden
çıkarılmıştır.
BAŞKAN
Madde üzerinde gruplar adına ilk söz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Manisa Milletvekili Erkan Akçay.
Sayın Akçay,
buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
257 sıra sayılı Denizcilik
Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının biraz önce 3üncü şimdi de 2nci maddesi
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, coğrafi konumu nedeniyle ülkemizin üç tarafının
denizlerle çevrili olmasından dolayı denizciliğin ülkemiz
ekonomisinde önemli bir yer tutması gerekmektedir. Maalesef
yıllardır uygulanan yanlış politikalar nedeniyle denizcilik
sektörü yeterince gelişememiş ve ülke ekonomisine yeterince
katkı verememiştir.
Denizcilik
dış ticaret açısından Türkiye'nin dünyada güçlü bir yer
alabilmesi için çok önemli bir sektördür.
Büyük Önder
Atatürk Türkiye en ileri denizci millet yetiştirme kabiliyetindedir. Bu
kabiliyetten yararlanabilmeliyiz. sözüyle denizcilik ve denizcilik
eğitimi konusundaki doğru düşünceyi yıllar önce ortaya
koymuş ve altını çizmiştir. Ancak, geldiğimiz nokta bu
önemli hedefin oldukça gerisindedir. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak,
sorumlu, ilkeli ve çözüm üreten muhalefet
anlayışımızın gereği olarak denizciliğimizin
sağlıklı bir şekilde gelişmesi adına, ülkemize ve
denizcilik sektörümüzün her birimine hatta her bireyine karşı
kendimizi sorumlu hissediyoruz.
Bu kanun
teklifiyle, uluslararası gemi siciline ve millî gemi siciline tescili zorunlu
olanlar dışında kalan ticari ve özel kullanıma mahsus gemi,
deniz ve iç su araçlarının malikleri veya işletenlerinin
Denizcilik Müsteşarlığınca oluşturulacak bağlama
kütüğüne gemi, deniz ve iç su araçlarını kaydettirmeleri
öngörülmektedir.
Bu kanun
teklifinin genel gerekçesine göre, ülkemizde Türk gemi sicillerinden birine
kayıtlı olmayan çok sayıda gemi, deniz ve iç su aracı
bulunduğu, 2007 yılı sonu itibarıyla da bu rakamın 60
bine yakın olduğu ifade edilmektedir. Kayıtsız gemi, deniz
ve iç su aracı bulunması, bunların teknik yönden denetimi ile
asayiş yönünden kontrolünün imkânsız hâle gelmesinin denizde can, mal
ve çevre korunmasına ilişkin mevzuatın uygulanmasını
zorlaştırdığı malumunuzdur.
Bu kanun
teklifiyle, yat, kotra ve her türlü motorlu teknelerden alınmakta olan
motorlu taşıtlar vergisi kaldırılmakta, motorlu
taşıtlar vergisi yerine bağlama kütüğüne kayıtlı
olan gemi, deniz ve iç su aracına verilecek ruhsatnameler ile bu taşıtlara
yönelik vize işlemleri için harç alınması öngörülmekte ve buna
ilişkin düzenlemeler yapılmaktadır. Ancak, bu düzenlemelerin
vergi gelirlerine etkisinin ne olacağı ortaya
konulmamıştır.
Ayrıca,
motorlu taşıtlar vergisinde yeni sisteme gidilirken yat, kotra ve
benzeri özel teknelere ÖTVsiz akaryakıt verilmesi uygulamasının
da yeniden gözden geçirilmesinde fayda bulunmaktadır. İthalden
alınan katma değer vergisi ve özel tüketim vergisine muafiyet
getirilmesi de doğru ve adil bir uygulama olmayacaktır. Biraz önce
yapılan 2nci maddedeki değişikliği de olumlu bulduğumuzu
bu vesileyle ifade etmek istiyorum.
Çeşitli
nedenler ile yabancı bayrak çekmiş özel teknelerin Türk
Bayrağına dönmesi için dış ticaret mevzuatındaki
engellerin kaldırılması ve KDV ile ÖTV dâhil tüm ithal
işlemlerinde alınan vergi, resim ve harçlardan muaf tutulmak
suretiyle ithalat da özendirilmektedir. Oysa ithalatın değil yerli
üretimin özendirilmesi gerekmektedir.
Bilindiği
gibi, bu kanun 2008 yılında Meclis gündemine gelmişti ama
çeşitli nedenlerle bugüne kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda
görüşülememişti. Bu kanun teklifiyle getirilen bağlama
kütüklerinin oluşturulması için zamana ihtiyaç olması,
kayıt işlemlerinden önce sağlıklı bir döküm
çalışmasına gerek bulunması ve tekne sahiplerinin idari ve
psikolojik bakımdan hazır olmalarının sağlanması
amacıyla bu teklifin yürürlük tarihi 1 Ocak 2009 olarak
belirlenmişti. Bu güzel bir uygulama olacaktı. Şimdi de
muhtemelen biraz sonra ileri bir tarih teklif edilerek bu tarihte uygulamaya
başlanılacak.
Bizim burada dile
getirmek istediğimiz husus, bu psikolojik uyum süresi tanınır
iken ülkemizin nüfusunun geniş bir kesimini oluşturan çiftçinin,
memurun, esnafın psikolojik durumunun ne olduğu ve bunun niçin
dikkate alınmadığı hususudur. Onların psikolojik
olarak hazırlanması için Hükûmet ne yapmaktadır? Bu Meclisten
çıkan bir kanunla İş Kanununa bir madde eklenerek BAĞ-KUR
ve SSK borçları yeniden yapılandırılmıştı.
Bu kürsüden, 5510 sayılı Sosyal Güvenlik Yasası görüşülürken
Plan ve Bütçe Komisyonunda ve Genel Kurulda birkaç kez SSK ve BAĞ-KUR
borçlarının yapılandırılmasına ilişkin
önergeler de vermiştik. Bu önergelerimiz hiç tartışma
yapılmaksızın reddedildi. Ve Genel Kurulda
yaptığımız konuşmalarda da
vatandaşlarımızın, esnafımızın, çiftçimizin
içinde bulunduğu sorunlar dile getirilmiş ve vatandaşlarımızın
büyük bir kısmının gırtlağına kadar borçlu
olduğunu da ifade etmiştik. Siz 60 bin tekneden bahsedip psikolojik
uyum zamanı tanıyorsunuz ama milyonlarca esnafı, çiftçiyi,
köylüyü ilgilendiren BAĞ-KUR ve SSK prim yapılandırmasında
ve diğer düzenlemelerde hiç de psikolojik ve maddi uyum imkânı
tanınmamaktadır.
Değerli
milletvekilleri, denizcilikle ilgili önemli gördüğümüz bazı
sorularımız vardır. Birincisi: Denizcilik sektöründe
yaşanan finansman sorunu nasıl çözülecektir? Çünkü denizcilik sektörünün
önemli sorunlarından birisi de finansman ihtiyacının
karşılanması hususudur.
Denizcilik
kurallarına uymadıkları gerekçesiyle Paris Memorandumuna üye
ülke limanlarınca tutularak kara listeye alınan Türk Bayraklı
gemilerin sayısı ne kadardır? Bu gemilere ve şirketlere ne
gibi yaptırımlar uygulanmaktadır?
Denizcilik
Müsteşarlığınca, Türkiye'nin sektörde bozulan
imajının yeniden düzelmesine yönelik olarak ne gibi faaliyetler
yürütülmektedir?
İstanbul
Tuzladaki iş kazaları ile gündeme gelen denizcilik sektörü hem
dünyada hem Türkiyede hareketli günler yaşamaktadır. Gemi
inşasında büyük adımlar atılmasının yanında
sektörün nitelikli gemi adamına ihtiyacı da her geçen gün
artmaktadır. Türkiyede gemi adamı yetiştiren iki yetkili kurum
olan Akademi Denizcilik Eğitim Merkezi, Deniz Ticaret Odasının
kurduğu Türk Deniz Eğitim Vakfı ile güverte ve makine bölümleri
olan lisans ve ön lisans eğitimi veren on üniversite bulunmaktadır.
Bu nedenle, bir an önce, denizcilik eğitimi veren üniversitelerin
yanında denizcilik üniversitesinin de kurulup nitelikli eleman
yetiştirmeye başlanması gerekmektedir.
Önemli
sorunlarımızdan birisi de uluslararası transit geçiş yolu
olan İstanbul Boğazında yaşanan kazalar ve bu
kazaların doğuracağı etkilerdir. Denizcilik Müsteşarlığının
açıklamalarına göre, Boğazdan 2008 yılında geçiş
yapan 10.054 adet tankerin 143 milyon 939 bin ton tehlikeli madde
taşıdığı ortaya çıkmıştır.
Boğazdan 2007 yılında toplam 56.606 gemi geçiş
yapmıştır. Yerel deniz trafiğinde her gün yüz binlerce insanın
taşındığı İstanbul Boğazı her an deniz
trafiğinden kaynaklanan büyük tehlikelerle karşı
karşıyadır.
Denizcilik
Müsteşarlığının verilerine göre, İstanbul
Boğazından geçen yıl geçiş yapan gemilerin yüzde 17,7sini
tehlikeli yük taşıyan tankerler oluşturmuştur. Buna göre,
Boğazda aylık 838, günlük de 28, tehlikeli madde taşıyan
gemi geçişi olmuştur. İstanbul Boğazı, coğrafi
yapısı, darlığı, kuvvetli akıntıları,
keskin dönüşleri ve değişken şartlarıyla zor bir
boğazdır. Ancak, bu kazalara karşı da bir an önce daha
kapsamlı önlemlerin alınması gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, denizciliğin ülkemiz ekonomisinde daha iyi bir konuma
gelebilmesi açısından geniş ve kapsamlı
çalışmaların bir devlet politikası hâline getirilmesi
şarttır.
Bu
düşüncelerle, muhterem heyetinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Akçay.
Gruplar
adına başka söz istemi yok.
Şahıslar
adına ilk söz, Mehmet Emin Tutan, Bursa Milletvekili.
Sayın Tutan
Yoklar.
Başka söz
istemi yok.
Soru-cevap
işlemine başlıyoruz efendim.
Sayın
Öztürk, buyurun efendim.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Bakanım, daha önce 24/7/2008 tarihinde
yazılı bir soru önergesi vermiştim, ancak yanıt verilmedi.
Mersin ili Silifke ilçesi Kırobası köyüyle Karaman il hudutları
arasındaki Mersin İl Özel İdaresi köylere yönelik daire
başkanlığının planında (137/2) kod No.su ile
adlandırılan 57 kilometrelik stabilize yolun kara yolları
ağına alınmasının yöre halkının temel
ihtiyacı olduğunu, bu konuda herhangi bir talep bulunup bulunmadığını,
bunun kara yolları ağına alınıp
alınmayacağını sormuştum, ancak cevap vermediniz. Ben
bu sorumu tekrar yineliyorum: Bu yolu kara yolları ağına
almayı düşünüyor musunuz? Bu konuda talep oldu mu? Talebin sonucu ne
oldu?
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Öztürk.
Sayın
Bakanım, başka soru yok, cevap verebilirsiniz.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Sayın Öztürk, bu konuyla
ilgili size ayrıca cevap vereceğim, şu anda bir
hazırlığım yok, daha sonra cevap vereceğim.
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum efendim: 2 nci maddeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- 197
sayılı Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının
(19) numaralı bendindeki trafik ibaresi trafik sicili şeklinde
değiştirilmiş; (1) numaralı bendinde yer alan , deniz, göl
ve ne-hirlerde ibaresi ile 19 numaralı bendindeki , belediye veya liman
ibaresi metinden çıkarılmış; (13) ve (14) numaralı
bentleri yürürlükten kaldırılmıştır.
BAŞKAN
Gruplar adına, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir...
OKTAY VURAL
(İzmir) Çekiyoruz.
BAŞKAN
Başka gruplar adına söz istemi yok.
Şahıslar
adına birinci söz Ayhan Sefer Üstün
Yoklar.
Başka söz
istemi yok.
Soru-cevap
işlemine geçiyoruz.
Sayın Öztürk,
buyurun efendim.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Bakana aracılığınızla
sormak istiyorum.
Sivil
Havacılık Genel Müdürü Ali Arıdurunun Tarhan Towers
Havayollarının sahibi Ali Tarhandan 800 bin dolar rüşvet
istediği basına yansımıştı. Bu olaydan hemen
sonra Bakanlığınızca Arıduru hakkında
soruşturma başlatıldığı belirtilmişti.
Arıduru işten el çektirilmediğinden dolayı bu
soruşturmanın sağlıklı yürüyemeyeceği açık
bir gerçek olduğu nedenle bu soruşturmanın sonuçları ne
oldu?
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Öztürk.
Sayın
Yalçın
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, dün tahmin ediyorum cevap verdiniz, ama takip edemedim. Efendim,
havaalanlarında bazı stantlarda Durmak yok, yola devam. diye siyasi
sloganınızı kullandırıyorsunuz. Bunun ben doğru
bir uygulama olmadığını düşünüyorum. Bu
sloganları kaldırmayı düşünür müsünüz?
Çok teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Yalçın.
Sayın Bakan,
cevap verebilirsiniz, başka soru yok.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Evet, Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sorular görüştüğümüz kanunla pek ilgili
değil, ama yine de ben cevap vermeye çalışacağım.
Sivil
Havacılık Genel Müdürüyle ilgili böyle bir iddia, doğrudur,
basında yer almıştır ve hemen soruşturma
-hakkında- yapılmış, ancak böyle bir şeyin gerçek
olmadığı anlaşılmıştır, böyle bir
şey tespit edilmemiştir; bu bir.
İkincisi,
tabii, söz konusu havacılık şirketinin çok önemli sorunları
nedeniyle de zaten uçuş izni iptal edilmiştir ve
dolayısıyla bir husumetten kaynaklandığı ortaya
çıkmıştır.
Diğer konu
Durmak yok, yola devam
Bu sorunun cevabını dün vermiştim,
yani sözlü soru önergelerinde. Burada dediğimiz husus şu: Doğal
olarak Ulaştırma Bakanlığının işi yol
yapmak, demir yolu yapmak, havaalanı yapmak, liman yapmak. Dolayısıyla
durmadan yol yapmak
Bunda yadırganacak da bir şey yok, işimizin
bir parçasıdır. Yol yapmayı bırakalım diye herhâlde
düşünmüyorsunuz diye düşünüyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakan.
3üncü maddeyi
oylarınıza
RIDVAN YALÇIN (Ordu)
Sayın Bakan, siyasî slogan olmuş bir şeyi
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, böyle bir
açıklama olamaz.
BAŞKAN
Pardon efendim
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Bakanım böyle bir
açıklama yapamaz. Yani Meclise ve Parlamentoya saygınız varsa,
yapılanın yanlış olduğunu açıklamanız
lazım. O zaman durmak yok, limana devam, durmak yok, deniz yoluna
devam
Böyle yapın o zaman.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Efendim, şimdi, yani burada
benim açıklamamda ne Parlamentoya ne milletvekillerimize, hiç kimseye,
hafife alma, onlara karşı bir saygısızlık söz konusu
değil, bunu samimiyetimle söylüyorum. Altı buçuk yıldır
biz, sorumluluk alanımız içerisinde yol, demir yolu ve limanlar,
havaalanları yapımıyla uğraşıyoruz. Yani buradaki
söylem, yaptığımız işle aynen örtüşmektedir. Onu
ifade ettim, başka bir şey söylemiyorum. Bunda yanlış
nedir, onu da anlayabilmiş değilim.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Bakanım, yanlış,
bir siyasal söylemin bürokrasi tarafından kullanılmasıdır.
Yanlış orada başlıyor Sayın Bakan.
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum efendim: Kabul edenler
KÜRŞAT
ATILGAN (Adana) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Geç
kaldınız.
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Lütfen,
isterseniz karar yeter sayısı vaktinde isteyiniz, beni de zor duruma
düşürmeyin efendim.
Diğer
maddeyi okutuyorum:
MADDE 4- 2/7/1964
tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (8)
sayılı tarifeye aşağıdaki bölüm eklenmiştir.
XII-
Bağlama kütüğü ruhsatnamelerinden ve bunların vizelerinden alınacak
harçlar.
10/8/1993 tarihli
ve 491 sayılı Denizcilik Müsteşarlığının
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine
göre oluşturulan bağlama kütüklerine kaydedilen gemi, deniz ve iç su
araçlarına verilecek ruhsatnamelerden ve bunların vizelerinden (Gemi,
deniz ve iç su aracının boyuna göre):
5 metreden 9
metreye kadar olanlardan (200 YTL)
9 metreden 12
metreye kadar olanlardan (400 YTL)
12 metreden 20
metreye kadar olanlardan (800 YTL)
20 metreden 30
metreye kadar olanlardan (1.600 YTL)
30 metreden büyük
olanlardan (3.200 YTL)
Münhasıran
deniz taşımacılığı faaliyetinde kullanılan
gemi, deniz ve iç su araçları için bu tarifede yazılı
harçların yarısı alınır. Aracın boyunun
tespitinde bir metreden küçük değerler dikkate alınmaz. Münhasıran
balıkçılık faaliyetinde kullanılan gemi, deniz ve iç su
araçları için alınacak ruhsatname ve yapılacak vize
işlemleri bu bölümdeki harçlardan müstesnadır.
BAŞKAN
Madde üzerinde gruplar adına ilk söz Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Mersin Milletvekili Akif Akkuşa aittir.
Buyurun
Sayın Akkuş. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
AKİF AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 257 sıra sayılı Denizcilik
Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 5inci
maddesiyle -şimdi 4 oldu tabii- ilgili söz almış buluyorum. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizi düşündüğümüzde, üç tarafı denizlerle
çevrili ama biz bir denizci millet değiliz. Dolayısıyla bu biraz
da denizciliğe önem vermememizden kaynaklanıyor ve diyoruz ki:
Artık bu denizciliğe önem verilmeli ve denizlerden gerektiği
gibi istifade edilmelidir. Bugün ülkemizde -biraz önce de belirtildi- 60 bin civarında,
büyüklü küçüklü deniz ve iç bölgelerdeki akarsular yahut göller üzerinde
faaliyet gösteren, çalıştırılan tekne -kısaca tekne
diyoruz bunlara tabii- bulunmakta. Bunların içerisinde büyük gemiler,
yatlar vesair gibi birtakım özel durumu olan araçlar da yer
almaktadır.
10/8/1993 tarih
ve 491 sayılı Denizcilik Müsteşarlığının
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye
bağlama kütüğü adı altında bir ek ilave edilmektedir.
Daha önce mutlaka bunlar bir şekilde tescil ve sicile kayıt yaptırıyor
idi ama artık bunların ismi bu kanunla bağlama kütüğü
adı altında ele alınmaktadır. Böylece, bu 60 bin
civarında olan deniz ve su taşıtlarının kayıt
altına alınması amaçlanmakta, buna
çalışılmaktadır.
Ayrıca,
kaydı bulunmayan bu deniz araçları yanında bir de başka
ülkelere kayıtlı deniz araçları bulunmaktadır. Biz
bakarız, şimdi, geminin ismi Türkçedir, çalışanları
Türktür ama Liberyaya kayıtlıdır yahut bir başka Afrika
ülkesine kayıtlıdır. Sebebi: Buralarda verginin az
alınması, buraların bir vergi cenneti tabir edilen yerler
olmasından dolayı buralara bağlanmaktadır, ki bu yasayla,
inşallah, bunların da ülkemiz kayıtlarına girmesinin
sağlanması söz konusu olacaktır diye düşünüyoruz.
Bağlama
kütüğünün tutulması, kıyı ve limanlarda liman başkanlarının
sorumluluğunda. İç bölgelerdeki akarsular, göller üzerinde
çalışanlar varsa bunların da belediyeler tarafından
kütüğünün tutulması belirtiliyor. Tabii, denizlerimizde,
limanlarımızda bu kayıtların tutulmasına dair
birtakım bölümler, seksiyonlar bulunmaktadır ama belediyelerde
bulunmayabilir. Bu yüzden, bunlara da, kanunun çıkmasından sonra bir
ay içerisinde böyle bir birimin kurulması gerektiğine dair sorumluluk
yüklenmektedir.
Tabii, kayıt
ve başvuru, mevcut gemi, deniz ve iç su aracı için maddenin yürürlüğe
girmesinden itibaren bir ay içerisinde olacak. Eğer, bunlar, bu bir ay
içerisinde bunu yaptırmazlarsa, gerek liman başkanlığı
gerekse belediyeler bunları resen kayıt altına alabileceklerdir.
Bu da, tabii, takdir ettiğimiz bir konu. Gerçekten bunların
kütüğe kaydının yapılması gerekir.
Bağlama
kütüğüne kaydı yapılan deniz ve iç su araçlarına birer
ruhsat verilecek ve bu ruhsata göre onlar özel veya ticari amaçlı
kullanılabilecektir. Bunlardan alınacak ücretler yani bu
ruhsatnamelerin verilmesi ile tescillerinin yapılması sonucu
alınacak ücretler, biraz önce belirtildi, ben üzerinde durmak istemiyorum.
Buradaki belirtilen harçlara tabi gemi, deniz ve iç su araçları eğer
münhasıran deniz taşımacılığı
yapıyorlarsa, bunlar ödemeleri gereken miktarın yarısını
ödeyecekler ama balıkçılıkta kullanılıyorsa bu,
balık avlamada kullanılıyorsa, o zaman bu harçlardan
vazgeçilecektir diye belirtiyoruz.
Tabii, ülkemizde
60 bin civarında kaydı olmayan araç, deniz ve su aracı bulunuyor
dedik. Ama, bu sanki çok gibi görünmekle beraber, bunu nüfusla mukayese
ettiğimiz zaman bunun ne kadar az olduğunu görüyoruz çünkü Amerika
Birleşik Devletlerinde 18 kişiye 1, Hollandada 64 kişiye 1,
İtalyada 68 kişiye 1, Almanyada 218 kişiye 1, bizde ise 2 bin
kişiye 1 tane tekne adı verdiğimiz deniz aracı yahut su
aracı düşmektedir. Bu da son derece kısır olduğunu
gösteriyor.
Ülkemizin
denizlerinden daha fazla istifade etmesi ve dünya denizlerinde dolaşan
gemi ve yatların ülkemiz limanlarına kayıtlarının
yaptırılması için gerek harç miktarının
azaltılması gerekse mevzuatın
kolaylaştırılması sağlanmalıdır diye
belirtiyorum.
Değerli
milletvekilleri, Denizcilik Müsteşarlığı dendiği
zaman, bu Müsteşarlığımızın uğraşı
alanı olarak deniz ticareti ve gemi kayıtları ile deniz
ulaşımı akla gelmektedir. Ben diyorum ki, artık bundan
böyle mutlaka bunlarla ilgilenen, kıyıların korunması,
temizlenmesi, denizlerin temiz tutulması ile ilgili yahut da denizlerdeki
trafikle ilgili birtakım kurumlarımız bulunmakta ama artık
Denizcilik Müsteşarlığının da bu
uğraşılarının yanında denizlerin temiz
kalması, kıyıların korunması için birtakım
girişimlerde bulunması gerekir diye belirtiyorum.
Sonuç olarak,
vatandaşlarımızın sahip olduğu ve kaydı
bulunmayan gemi, deniz ve iç su araçlarının kaydının
yapılması için her türlü kolaylığın
sağlanması, bunların kontrolünü sağlayacağı gibi
ülke bütçesine de önemli bir gelir sağlayacaktır. Ayrıca
kayıtsız deniz araçlarının kaçakçılığa
karışmalarının da önüne geçilecektir.
Kanunun, yüce
milletimize ve deniz taşımacılığına faydalı
olması dileklerimle sözlerime son verir, hepinizi saygıyla
selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Akkuş.
Gruplar
adına başka söz istemi yok.
Şahısları
adına Bursa Milletvekili Mehmet Emin Tutan
Yoklar.
Başka söz isteyen
yok.
Soru-cevap
işlemine başlıyoruz efendim.
İlk soru
Sayın Yalçının.
Buyurun
Sayın Yalçın.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, biraz önceki cevabınızı bir nükte kabul
ettiğim için tekrar sualimi yöneltiyorum. Efendim, ben o soruyu, belki bir
işgüzar yapmıştır ve Sayın Bakanımız
düzeltir inancıyla bir ikaz mahiyetinde sormuştum.
Şunu ifade
edeyim: Bir siyasi sloganın, iki seçimde kullanılan bir siyasi
sloganın bir kamu iktisadi teşekkülünde aynı kelimelerle kullanılmasını,
ben, devlet gelenekleriyle bağdaştırmadığımı
ifade ediyorum. Bu, ancak bir parti devletinde olabilecek bir uygulamadır.
Sizden de bunun kaldırılacağını ifade etmenizi
beklerdim. Dilerim düzeltirsiniz bu hususu.
Çok teşekkür
ediyorum efendim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Yalçın.
Sayın
Öztürk, buyurun efendim.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan,
aracılığınızla sormak istiyorum. Taşucu
Belediyesi, Taşucu SEKA Liman sahasında özel şirket
tarafından yapılmak istenen gemi tersane inşaatına
Taşucu halkının talebi üzerine karşı
çıktığı nedeniyle, belediyeden ve Taşucu
halkından âdeta intikam alırcasına, Kıbrıs ile
Taşucu arasında taşımacılık yapılan gemiler
SEKA Limanına çekilmiş ve Taşucu ekonomisi tüketilmişti.
Şimdi, Taşucu Belediyesi Cumhuriyet Halk Partisi yönetiminden
gitmiştir, MHPli bir arkadaşımız belediye
başkanı olmuştur.
Sayın Bakana
sormak istiyorum: Bu gemileri tekrar Taşucu Belediyesine getirmeyi
düşünüyor musunuz? Bu ekonomiyi canlandırmak için, Taşucu
ekonomisini canlandırmak için bu çok önemlidir, Taşucu yöresinin en
temel talebidir. Bu konuda tedbir alacak mısınız?
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Öztürk.
Sayın
Bakanım, sorular tamam, cevap verebilirsiniz.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Sayın Yalçın, bu
Durmak yok, yola devam. sözcüğü doğru, bir havaalanında
konmuş idi, bu şu anda kaldırıldı. Ama benim ifade
etmek istediğim şey: Bu, AK PARTİ sloganı olarak
kullanmadan önce bizim Bakanlığımızın
kullandığı bir slogandı. AK PARTİ sloganı olarak
bu slogan daha sonra benimsendi. Ama her hâlükârda da böyle bir polemiğin
oluşmaması için biz bunu kaldırdık. Yani burada başka
bir şey aramanın anlamı yoktur. Bunu ifade etmek istiyorum.
Teşekkür
ediyorum.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Sağ olun efendim, ben teşekkür ederim.
BAŞKAN
Sayın Öztürkün vardı.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Sayın Öztürk
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Hâlen havaalanlarında var, broşürlerde var.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Kalktı Sayın
Ağyüz, kalktı.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Salı günü havaalanında gördüm.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Broşürde olabilir ama tabela
şeklinde vardı, kaldırdık. Broşürlerde
kalmış olabilir.
Şimdi,
Taşucu ve SEKA Limanı
Kıbrıs
Arz ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakanım.
Madde üzerinde
dört önerge vardır.
Önergeleri önce
geliş sırasına göre okutacağım, sonra
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 257 sıra sayılı yasa teklifinin 4. maddesinde geçen (800
YTL) nin (3.200 YTL) ye ve (1.600 YTL) nin de (6.400 YTL) olarak
değiştirilmesini arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 257 sıra sayılı Kanun Teklifinin 4 üncü maddesinin son
paragrafının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüsnü
Çöllü
Antalya
Münhasıran
deniz taşımacılığı ile münhasıran
balıkçılık faaliyetinde kullanılan gemi, deniz ve iç su
araçları için alınacak ruhsatname ve yapılacak vize
işlemleri, bu bölümdeki harçlardan müstesnadır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 257 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 4 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Mustafa
Elitaş |
Mehmet Domaç |
Mehmet Sekmen |
|
Kayseri |
İstanbul |
İstanbul |
|
Nusret
Bayraktar |
|
İbrahim
Yiğit |
|
İstanbul |
|
İstanbul |
Madde 4
2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (8)
sayılı tarifeye aşağıdaki bölüm eklenmiştir.
XIII
Bağlama kütüğü ruhsatnamelerinden ve bunların vizelerinden
alınacak harçlar:
10/8/1993 tarihli
ve 491 sayılı Denizcilik Müsteşarlığının
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine
göre oluşturulan bağlama kütüklerine kaydedilen gemi, deniz ve iç su
araçlarına verilecek ruhsatnamelerden ve bunların vizelerinden (Gemi,
deniz ve iç su aracının boyuna göre):
5 metreden 9
metreye kadar olanlardan (200 TL)
9 metreden 12
metreye kadar olanlardan (400 TL)
12 metreden 20
metreye kadar olanlardan (800 TL)
20 metreden 30
metreye kadar olanlardan (1.600 TL)
30 metreden büyük
olanlardan (3.200 TL)
alınır.
Aracın
boyunun tespitinde bir metreden küçük değerler dikkate alınmaz.
Münhasıran deniz taşımacılığı faaliyetinde
kullanılan gemi, deniz ve iç su araçları için bu tarifede
yazılı harçların yarısı alınır.
Münhasıran balıkçılık faaliyetinde kullanılan gemi,
deniz ve iç su araçları için alınacak ruhsatname ve yapılacak
vize işlemleri bu bölümdeki harçlardan müstesnadır."
BAŞKAN
Şimdi maddeye en aykırı önergeyi okutup, işleme
alacağım:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve
4üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Harun
Öztürk
İzmir
"XII-
Bağlama kütüğü ruhsatnamelerinden ve bunların vizelerinden
alınacak harçlar.
10/8/1993 tarihli
ve 491 sayılı Denizcilik Müsteşarlığının
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine
göre oluşturulan bağlama kütüklerine kaydedilen gemi, deniz ve iç su
araçlarına verilecek ruhsatnamelerden ve bunların vizelerinden (Gemi,
deniz ve iç su aracının beygir gücü ve yaşına göre):
Taşıt
Cinsi ve Motor Gücü (BG) |
Taşıtların
Yaşları ile Her Motor Gücü Birimi (BG) için |
|
|
|
|
|
Ödenen
Yıllık Harç Tutan (YTL) |
|
|
|
|
|
|
1-3 yaş |
4-5 yaş |
6-15 yaş |
16 ve
yukarı |
|
|
|
|
|
yaş |
Yat, kotra ve
her türlü motorlu özel tekneler |
|
|
|
|
|
10-20 BG'ne
kadar |
|
18 |
10 |
5 |
2 |
21-50 BG'ne
kadar |
|
25 |
18 |
8 |
4 |
51-100 BG'ne
kadar |
|
32 |
25 |
13 |
6 |
101-150 BG'ne
kadar |
|
40 |
32 |
18 |
9 |
151 BG ve
yukarısı |
|
50 |
40 |
25 |
13 |
alınır.
Münhasıran
deniz taşımacılığı faaliyetinde kullanılan
gemi, deniz ve iç su araçları için bu tarifede yazılı
harçların yarısı alınır. Münhasıran
balıkçılık faaliyetinde kullanılan gemi, deniz ve iç su
araçları için alınacak ruhsatname ve yapılacak vize
işlemleri bu bölümdeki harçlardan müstesnadır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN -
Sayın Öztürk, konuşacak mısınız efendim?
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Peki.
Gerekçe:
Teklifte harç
alınmasında mevcut uygulamadaki beygir gücü ve yaş
esasından vazgeçilerek boy esasına dönülmekte ve harç miktarları
yurtdışındaki yat, kotra ve her türlü motorlu özel teknelerin
yurda getirilmesinin özendirilmesi amacıyla önemli ölçüde
düşürülmektedir. Beygir gücü ve yaş kriterlerinin harç
alınmasında mali gücü ve vergilendirilen aracın özelliklerini
boy kriterine göre daha iyi kavradığından korunması
önerilmekte, yurda girişi özendirmek amacıyla teklifteki rakamlar
kadar olmasa da harç miktarları mevcut uygulamaya göre bir ölçüde
düşürülmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 257 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 4 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları
Madde 4 -
2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (8)
sayılı tarifeye aşağıdaki bölüm eklenmiştir.
"XIII -
Bağlama kütüğü ruhsatnamelerinden ve bunların vizelerinden
alınacak harçlar:
10/8/1993 tarihli
ve 491 sayılı Denizcilik Müsteşarlığının
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine
göre oluşturulan bağlama kütüklerine kaydedilen gemi, deniz ve iç su
araçlarına verilecek ruhsatnamelerden ve bunların vizelerinden (Gemi,
deniz ve iç su aracının boyuna göre):
5 metreden 9
metreye kadar olanlardan (200 TL)
9 metreden 12
metreye kadar olanlardan (400 TL)
12 metreden 20
metreye kadar olanlardan (800 TL)
20 metreden 30
metreye kadar olanlardan (1.600 TL)
30 metreden büyük
olanlardan (3.200 TL)
alınır.
Aracın
boyunun tespitinde bir metreden küçük değerler dikkate alınmaz.
Münhasıran deniz taşımacılığı faaliyetinde
kullanılan gemi, deniz ve iç su araçları için bu tarifede
yazılı harçların yarısı alınır.
Münhasıran balıkçılık faaliyetinde kullanılan gemi,
deniz ve iç su araçları için alınacak ruhsatname ve yapılacak
vize işlemleri bu bölümdeki harçlardan müstesnadır."
BAŞKAN -
Komisyon katılıyor mu efendim önergeye?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN -
Hükûmet katılıyor mu?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Katılıyoruz Sayın
Başkan. Yalnız bir düzeltmeyle katılıyoruz, redakte var.
BAŞKAN
Önergede mi?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Evet, şöyle: Düzeltmenin
Aracın boyunun ile başlayan paragrafta yarısı
alınırdan sonra gelmek üzere Münhasıran deniz
taşımacılığı ve balıkçılık
faaliyetlerinde diye. O münhasıranın biri kalkıyor tabii,
münhasıranı başa alıyoruz, deniz
taşımacılığı ve balıkçılık
faaliyetleri.
BAŞKAN
Önerge sahipleri katılıyor mu efendim?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Katılıyoruz efendim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, bir de şey var; burada, önergede
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) 13 doğru.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutuyoruz Sayın Elitaş?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Evet.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
492
sayılı Harçlar kanununa bağlı (8) sayılı tarifeye
eklenen (XII) sayılı bölüm, 4/612008 tarihli ve 5766 sayılı
Kanunun 11 inci maddesi ile "Transfer fiyatlandırması ile ilgili
yöntem belirleme anlaşması harçları" adı altında
düzenlenmiş bulunduğundan bu yeni bölümün buna göre teselsül
ettirilmesi gerekli olmuştur.
Ayrıca, 5083
sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle Bakanlar Kuruluna verilen yetkiye
dayalı olarak, 4/4/2007 tarihli ve 2007/11963 sayılı Bakanlar
Kurulu Kararı ile 1/1/2009 tarihinden itibaren Türkiye Cumhuriyeti
Devletinin para birimi olan Yeni Türk Lirası ve Yeni Kuruşta yer alan
"Yeni" ibareleri kaldırıldığından,
yapılan değişiklikle madde hükmündeki YTL ibareleri TL olarak
değiştirilmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, kabul edilen önerge maddeyi bütünüyle
değiştirmiştir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Benim önergemi işleme koymanız gerekirdi.
BAŞKAN Bu
açıdan diğer iki önergeyi işlemden kaldırıyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN Ne
zaman istiyorsunuz efendim?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Şimdi istiyorum.
BAŞKAN
Oylama yok ki istiyorsunuz. Oylama yok. Sonra
Bakalım
Şu anda yok
efendim, maddeyi oylarken isteyebilirsiniz.
Şimdi, 4üncü
maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Tamam. Şu anda arayacağım, haklısınız.
Evet, maddede
karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir, karar yeter sayısı
vardır.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18:36
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.58
BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER : Fatoş GÜRKAN (Adana), Murat ÖZKAN
(Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 86ncı
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
257 sıra
sayılı teklifin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet buradalar.
Teklifin 5inci
maddesini okutuyorum:
MADDE 5- 25/10/1984
tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununa
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ
MADDE 27- Türk vatandaşları veya kanuni ya da iş merkezi
Türkiyede bulunan tüzel kişiler tarafından 1/1/2008 tarihinden önce
iktisap edilmiş veya 23/5/2008 tarihinden önce tescil edilmiş bulunan
ve 491 sayılı Denizcilik Müsteşarlığının
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek 12 nci
ve Geçici 9 uncu maddeleri kapsamında bağlama kütüğüne
kayıtlı olan yabancı bayraklı gemi, deniz ve iç su araçlarının
ithali katma değer vergisinden müstesnadır.
İktisaba
ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı
yetkilidir.
BAŞKAN
Madde üzerinde gruplar adına söz istemi yok.
Şahısları
adına Ayhan Sefer Üstün, Sakarya
Yok.
Başka yok
Soru-cevap işlemine
başlıyoruz efendim.
Sayın
Köktürk, buyurun.
ALİ
İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) Sayın Bakan, Almanyadaki Deniz Feneri
e.V. yöneticilerinin Christina adlı gemiyi Vakıfbank Frankfurt
Şubesinden çektikleri krediyle aldıkları, geminin maliyetinin 1
milyon 300 bin euro, bankadan alınan kredinin ise 1 milyon 700 bin euro
olduğu, aradaki 400 bin euro farkın ise Burak Erdoğanın
bacanağı Habip Kahramanın şirketi Haliç Limitet
Şirketine aktarıldığı iddiaları basında yer
almıştır.
Birinci sorum:
Gazetede yer alan iddiaları ihbar kabul edip Bakanlık olarak Haliç
Şirketi hakkında MASAKa suç duyurusunda bulundunuz mu?
İkinci
sorum: Haliç Şirketinin şu anki durumu nedir?
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Köktürk.
Sayın
Öztürk, buyurun.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan,
aracılığınızla Sayın Bakana sormak istiyorum:
Ispartada düşen uçağın 60 hatasının bulunmasına
karşın uçmasına izin verdiği gerekçesiyle ilgili olarak ve
Adanadan kalkan, Irakta düşen uçağın mali mesuliyet
sigortası olmadan Türk hava limanlarını kullanmasına izin
verdiği gerekçesiyle savcıların Ali Arıduru hakkında
soruşturma talepleri Bakanlığınızca reddedilmiş
ve sonradan her iki olaya ilişkin olarak Danıştay tarafından
soruşturma izni verilmişti. Bu soruşturmalar
sonuçlanmış mıdır; sonuçlanmışsa, sonucu nedir?
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Öztürk.
Sayın Bakan,
buyurun.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Evet, teşekkür ediyorum.
Sayın
Köktürk, bu konuyla ilgili herhangi bir bilgim yok. Gerekli
araştırmayı yapıp yazılı olarak cevap vereceğim.
Keza, Sayın
Öztürk, dedikleriniz doğrudur ama soruşturmanın ne safhada
olduğunu, şu anda takdir edersiniz bilmiyorum savcılık
soruşturmasını. Bilahare tarafınıza yazılı
bilgi verilecektir.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakan.
Madde üzerinde üç
adet önerge vardır. Önergeler aynı mahiyette olduğundan üçünü
birlikte oylayacağız.
Önergeleri
okutuyorum efendim:
T. B.M. Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 257 sıra sayılı teklifin 5. maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 5
inci maddesinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Harun
Öztürk
İzmir
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 257 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 5 inci maddesinin
metinden çıkartılarak diğer maddelerin buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa
Elitaş |
Mehmet Domaç |
Mehmet Sekmen |
|
Kayseri |
İstanbul |
İstanbul |
|
İbrahim
Yiğit |
|
Nusret
Bayraktar |
|
İstanbul |
|
İstanbul |
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutacağız?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe
KAMER GENÇ
(Tunceli) Söz istiyorum.
BAŞKAN
Size söz vereceğim Sayın Genç, bundan sonra vereceğim efendim.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) O önergeye de
katılıyoruz.
BAŞKAN
Katılıyorlarmış, onlara da
katılıyorlarmış.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Komisyonun çoğunluğu yok, takdir hakkı yok.
BAŞKAN
Size söz vereceğim Sayın Genç.
Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Çerçeve 5 inci
madde ile 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununa geçici madde
eklemek suretiyle yabancı bayraklı gemi, deniz ve iç su
araçlarının bağlama kütüğüne kayıtları hâlinde
ithalde alınan katma değer vergisinden müstesna tutulması
öngörülmüşse de ilgili mevzuatında söz konusu vergilerin
oranlarının artırılması ve eksiltilmesi Bakanlar
Kuruluna bırakılmış olduğundan, bu hususlarda
ayrıca bir kanuni düzenlemeye gerek görülmemiştir.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
milletvekilleri, 5inci maddenin -eski 6ncı maddenin- teklif metninden
çıkarılmasıyla ilgili olarak verdiğim önerge üzerinde söz
almış bulunuyorum, hepinize saygılar sunuyorum.
Görüyorsunuz ki
öyle bir kanun getiriliyor ki ne başı doğru dürüst tutuyor ne
sonu tutuyor! O kadar bilgisizlikten kaynaklanan kanunlar geliyor ki
Hükûmetin, Bakanlar Kurulunun böyle bir yetkisi var, vergi nispetlerini
artırmaya ve sıfıra indirmeye yetkisi var. Buna rağmen
işte Komisyon maşallah öyle bir komisyon ki Bütçe Plan Komisyonu
Yani işte arkadaşlar bu kadar hataların yapılmaması
lazım. Yani bu kadar çok bariz ve basit hatalar yapılıyorsa,
artık yani sizin neyinize güveneceğiz, hangi şeyinize güveneceğiz?
Onun için, yani hakikaten şurada Meclisin karşısına gelecek
kanunların biraz olgunlaşması, saygı duyulan metinler
olması lazım.
Şimdi,
geliyor bir kanun komisyondan, baştan sonuna kadar değişiyor.
Aklınız sonradan mı başınıza geliyor? Sonradan
aklınıza gelen aklı, başta aklınızda
toplayın; sonra gelen akıldan bir fayda gelmez.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, tabii bu maddelerde biliyorsunuz
İşte,
Tayyip Beyin oğlu da gemi almıştı -Hasan Doğan
rahmetli oldu, ondan almıştı- herhâlde 2,5 veya 3,5 milyon
dolara almıştı. Sonra Hasan Doğanın, işte,
Futbol Federasyonu Genel Başkanı olması için kulüplerin 55
trilyon vergisi affedildi. Tabii böyle maddeler gelince yine aklımıza
geldi, niye çıkarmasını talep ettik? Dedik ki herhâlde yine
AKPnin ileri gelenlerinden birileri yeni yeni gemiler alacaklar ve bu gemilere
işte, vergi muafiyetini getiriyorlar. Hiç olmazsa dedik işte, bunu
çıkıp kürsülerde söyleyelim. Ama yine sıfıra indirme
yetkisi Bakanlar Kurulunda olduğu için, tabii denetim de
olmadığı için işte, bu yolla kimlerin ne gemi
getireceklerinden vatandaşın haberi olmayacak.
Yani öyle bir
kanun maddesi getirilmiş ki bakın, Motorlu Taşıtlar Vergisi
Kanununda bu deniz araçlarından alınan vergiler yaşa göre
düşüyor. Yani işte, 423 liradan 200 liraya
Şimdi, eski motorlu
taşıtlar vergisinde 423 lira en küçüğünden alınıyordu,
en büyüğünden de 9.585 alınıyordu. Şimdi, bu kanunla 200
liraya ve 3.200 liraya düşürülüyor. Şimdi, orada, yalnız, 197
sayılı Kanunda yaş büyüdükçe vergi nispeti de azalıyordu.
Şimdi, biraz
önce Sayın Bakan bana cevap veriyor: Efendim,
almadığımız vergiyi alıyoruz. Efendim, zaten
getirdiğiniz bu kanunlarla mevcut vergisini veren insanların da
vergisini düşürüyorsunuz hatta üçte 1 seviyesine düşürüyorsunuz. Yani
vergi almıyorsanız
Ciddi bir
devletin, hakikaten Türkiye Cumhuriyeti hudutları içinde oturan bir
kişi eğer bir yatı, eğer bir kotrayı devamlı
kendisi tasarruf etmişçesine kullanıyorsa, bence bunu inceleyerek Ya
arkadaş, sen hile yapıyorsun, bu aslında senindir, sen de Türkiye
Cumhuriyeti devleti vatandaşı olduğuna göre, Türkiyede bunu
tescil ettirmen lazım, dolayısıyla Türk
Bayrağını çekmen lazım. demesi lazım. Böyle hileli
yollara başvuracağımıza bu şekilde hareket edersek
Türkiye Cumhuriyeti devletinin vatandaşları sahip oldukları
deniz araçlarını Türkiyeye kaydetmek zorundadır, Türk
Bayrağını taşımak zorundadır diye bir kanun
getirelim, bu iş hallolur. Yoksa, efendim, vatandaş getiriyor,
yabancı bandıralı şey takıyor. E, zaten burada yine
kısmen bir vergi getiriyorsunuz. Yalnız, işte, belki 3-5 tane
yandaşlarınıza, işte, yine, vergi muafiyetinden,
aşağıdan, ÖTVden muaf tuttuğunuz şeylerle Türkiyeye
gelecek, o da herhâlde, yani, göreceğiz tabii. Yandaşlarınız,
son zamanda, devri iktidarınızda o kadar çok zenginler türedi ki,
size yandaş olanlar, işte, güya Ekonomik tedbir alalım. derken
motorlu taşıtlarda aldığınız ÖTVyi
kaldırdınız, Jaguar ithal edenler Türkiyede muazzam kazanç
sağladı. İşte, İngiliz işçisine yardım
ettiniz, işte, Mercedeste vergiyi indirdiniz Alman işçisine
yardım ettiniz, Renaultda indirdiniz Fransız işçisine
yardım ettiniz. İşte, böyle
Türkiye'nin meselelerinden haberi
olmayan bir siyasi kadro ya bilerek yapıyor
Herhâlde bilerek
yapıyor. Yani, o kadar da danışmanları var. Türkiyedeki Türk
işsizine çare bulacağına yabancı devletteki kişilerin
çare buluyor işsizliklerine. Onun için, yani bu kadar bu Meclisin
zamanını bu gibi
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Genç, devam edin.
KAMER GENÇ
(Devamla) -
fuzuli kanunlara sevk etmek de bence büyük haksızlık.
AKPden rica ediyorum, yani, hiç olmazsa şu Meclisin
karşısına getirdiğiniz kanunları burada iyi inceleyin,
komisyonlarda iyi inceleyin de burada da ikide bir önergeler vererek ilaveler
yapmayın. Bu önergelerle Türkiyede hakikaten çok haksızlıklar
yapıyorsunuz. Birçok insanların burada uzantısı insanlar
var holdinglerin, son anlarda böyle korsan önergeler vererek -tabii bu maddeyle
ilgili demiyorum- devletin muazzam kaynaklarını kendi
yandaşlarına kanalize ediyorlar. Bu konuda dikkatli olalım ve
komisyonlar da bu konuları iyi incelesinler. Yani bilgili insanlar
komisyonlara giderse, devletin yapısını bilirlerse, ona göre bir
kanun buraya getirirlerse, herhâlde bu Meclis de bu kadar bu saatlere kadar
fuzuli çalışmaz, dolayısıyla sağlıklı bir
çalışma yapmış oluruz.
Ben bu nedenle
önergemin kabulünü istiyorum, zaten herhâlde Hükûmet de bunu istediğine
göre kabul edeceksiniz.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Genç.
Sayın
Öztürk, gerekçe mi, konuşacak mısınız efendim?
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Gerekçe.
BAŞKAN
Peki.
Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Yat, kotra ve her
türlü motorlu özel teknelerin ithalinde KDV alınabilmesi için işbu
değişiklik önergesi verilmiştir.
BAŞKAN
Şimdi her üç önergeyi birlikte oylarınıza sunacağım:
Önergeleri kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, böylece 5inci madde metinden çıkmıştır.
Şimdi eski
6ncı maddeyi 5inci madde olarak okutuyorum:
MADDE 5- 6/6/2002
tarihli ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ
MADDE 5- Türk vatandaşları veya kanuni ya da iş merkezi
Türkiyede bulunan tüzel kişiler tarafından 1/1/2008 tarihinden önce
iktisap edilmiş veya 23/5/2008 tarihinden önce tescil edilmiş bulunan
ve 491 sayılı Denizcilik Müsteşarlığının
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek 12 nci
ve Geçici 9 uncu maddeleri kapsamında bağlama kütüğüne
kayıtlı olan 8901.10.10.00.11, 8901.10.90.00.11 ve
İktisaba
ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı
yetkilidir.
BAŞKAN
Madde üzerinde gruplar adına söz istemi yok.
Şahısları
adına Bursa Milletvekili Mehmet Emin Tutan
Yoklar herhalde.
Başka söz
istemi yok.
Soru-cevap
işlemine başlıyoruz efendim.
Sayın
Öztürk, buyurun.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Bakan, Sayın Ali Arıdurunun bakan
danışmanlığı yaptığı sırada, 2005
yılında otel masraflarının düşük standartlı
uçaklarla hizmet verdiği iddia edilen ve Ispartada düşen
uçağın sahibi olan World Focus Havayolları tarafından
karşılanması iddialarının ortaya çıkması
üzerine Bakanlığınız tarafından soruşturma
açıldığı yer almıştır.
Soruşturmanın sonuçları ne olmuştur? Tüm bu şaibe
içeren iddialara karşın Ali Arıdurunun korunup
kollanmasının gerekçeleri nelerdir?
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Öztürk.
Sayın
Aslanoğlu, buyurun.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakan, sivil havacılıktan
sorumlu bir bakan olarak, Türkiye'nin uçuş güvenliği ve uçuş
emniyetinden sorumlu bir bakan olarak
Çevre ve Orman
Bakanlığının açtığı ihale Sivil
Havacılık Genel Müdürlüğünün izni alınmadan yapılmıştır.
Acaba, Türkiyede
saati 9.250 euro olan uçak var mıdır? Saati 9.250 euro
Yine, bu uçaklar
otuz kırk yaşındadır. Hiçbir şartname olmadan Bu
uçaklar 1/5te teslim alınacak. diyor. Türkiye'nin sivil
havacılıktan sorumlu bir bakanı olarak, bu uçak ve
helikopterlerin uçuş emniyeti var mıdır? Türkiyede böyle bir
saat ücreti var mıdır, ben size soruyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Aslanoğlu.
Sayın Köse,
buyurun.
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) Sorum yok.
BAŞKAN
Peki.
Sayın
Bakanım, cevap verebilirsiniz.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) - Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Öztürk, Sivil
Havacılık Genel Müdürü Sayın Ali Arıduruyla ilgili daha
önce de aynı soruyu, aynı mahiyette sormuş idi, cevap
vermiştim, tekrar ediyorum: Sivil Havacılık Genel Müdürü Ali
Arıduru hakkında basında çıkan iddialarla ilgili
Bakanlığımız gerekli soruşturmaları
yapmış ve bunlarla ilgili herhangi bir, haberleri doğrulayan
mahiyette bir sonuç elde edilememiştir. Hiçbir bürokratı hata
yaptığı hâlde korumak gibi bir lüksümüz, keyfiyetimiz yoktur.
Ama suçlu olmayan birini de illâ basında çıktı diye suçlu ilan
edip, infaz etmek de herhâlde adil bir davranış değildir.
Sayın
Aslanoğlu, Türkiyede hangi kurum, hangi işletme nereden, hangi
şartlarda kiralama yapacağına kendi karar verir. Sivil
Havacılığın görevi, kiralama yapılan uçakların
gerekli kontrollerini, uçuş izinlerini, ruhsatlarını
düzenlemektir. Burada da gerek ulusal gerek uluslararası mevzuat ne ise o
çerçevede işlem yapılmaktadır.
Diğer
konular, tabii, Çevre ve Orman Bakanlığı ile ilgili
konulardır.
Bilgilerinize arz
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakan.
Sayın
milletvekilleri, madde üzerinde üç önerge vardır. Aynı mahiyette
oldukları için okutup, birlikte oylayacağım.
T.B.M. Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 257 sıra sayılı yasa teklifinin 5. maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 5
inci maddesinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Harun
Öztürk
İzmir
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 257 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 5 inci maddesinin
metinden çıkartılarak diğer maddelerin buna göre yeniden
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa
Elitaş |
Mehmet Domaç |
Mehmet Sekmen |
|
Kayseri |
İstanbul |
İstanbul |
|
Nusret
Bayraktar |
|
İbrahim
Yiğit |
|
İstanbul |
|
İstanbul |
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, katılmıyoruz. Ancak bir hususu aydınlığa
kavuşturmak için bazı hususları arz etmem gerekiyor.
Şimdi, az
önce Komisyona yönelik bazı haksız ithamlarda bulunuldu. Burada 2nci
madde, 6ncı madde ve 7nci madde birbiriyle ilişkili maddeler. 2nci
madde Genel Kurulun takdiriyle çıkarıldığı için,
6ncı ve 7nci maddelerin çıkarılması da bir zorunluluk
hâline geldi. Yoksa, Komisyonda yapılan düzenlemeler yerinde bir
düzenlemedir. Sonra, 6 ve 7nci maddede sadece Bakanlar Kurulu yetkisiyle bu
hususların giderileceği öngörüldü biraz önce burada. Ancak burada
Bakanlar Kuruluna yönelik olarak geçmişe dönük bir yetki de veriliyor.
Dolayısıyla Komisyonda yapılan düzenlemeler yerindedir ancak
Genel Kurulun takdiriyle 2nci madde kaldırıldığı için
6 ve 7nci maddelerin kaldırılması zorunluluğu ortaya
çıkmıştır.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler.
Sayın Bakan,
katılıyor musunuz Hükûmet olarak?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Çerçeve 7 nci
madde ile 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa eklenen geçici
madde ile yabancı bayraklı gemi, deniz ve iç su araçlarının
bağlama kütüğüne kayıtları hâlinde ithalde alınan Özel
Tüketim Vergisinden müstesna tutulması öngörülmüşse de ilgili
mevzuatında söz konusu vergilerin oranlarının
artırılması ve eksiltilmesi Bakanlar Kuruluna
bırakılmış olduğundan, bu hususlarda ayrıca bir
kanuni düzenlemeye gerek görülmemiştir.
BAŞKAN
Sayın Genç, önergeniz için konuşacak mısınız?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Konuşacağım efendim.
BAŞKAN
Buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 257 sıra
sayılı Yasa Teklifinin 7nci maddesi yani teklifteki maddenin,
Komisyondan gelen hâliyle 7nci maddenin teklif metninden
çıkarılmasıyla ilgili verdiğim önerge üzerinde söz
almış bulunuyorum.
Bu önergede, özel
tüketim vergisinin, bazı hâllerde, bazı deniz araçlarının
kütüğe kaydında müstesna edileceğine dair hüküm var. Hâlbuki, bu
Kanunda, Özel Tüketim Vergisi Kanununda, Bakanlar Kurulu gerekli gördüğü
takdirde mevcut vergi nispetlerini sıfıra kadar indirmeye veya
artırmaya yetkilidir. Şimdi ben buna, işte Komisyonun bunu
bilmesi lazım. dedim ve Komisyonun buraya getirdiği kanunlarda, bir
önceki maddede de bunu söyledim. Sayın Komisyon Başkanı diyor
ki: 2nci madde
2nci maddede de aynı hata yapıldı. Yani
2nci maddede tabii önergemiz olmadığı için
konuşamadık. Dolayısıyla, yani biraz gerçekleri kabul
edersek değerli milletvekilleri, bence daha iyi olur. İnsanlar hata
yapabilir, bilmeyebilir. Bilmemek ve hata yapmayı kabul etmek de bir
erdemliktir. Mesele, bizim, bu Parlamentonun süresini boşuna
kaybetmememizdir.
Bakın,
şimdi Türkiyede çok büyük işsizlik var. Bilmiyorum, size insanlar
gelmiyor mu? Her gün, her yerden telefon ediliyor; insanlar, Açım,
işsizim, yoksulum, çocuğumu okutamıyorum, hastaneden
çıkamıyorum, eve gidemiyorum, dolmuş param yok.
Bırakın, şu Ankarada, gelip de Efendim, işte ben falanca
yere geldim, cebimde dolmuş parası yok. diyen
vatandaşlarımız var. Herhâlde size gelen yok ki, demek ki siz
Şimdi, böyle bir yoksulluğa, yani insanların böyle bir çok kötü
bir ekonomik krize düştüğü bir durumda, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin evvela buna çare bulacak tedbirler alması lazım. Evvela
bir, ekonomiyi nasıl düzelteceğiz, evvela piyasayı nasıl
canlandıracağız, işsizliğe nasıl çare
bulacağız... Hükûmetinizin bir bakanı çıktı, dedi ki:
500 bin tane işçi alacağım. Ee, alsaydın keşke
500
bin tane işçi alınsaydı ne olurdu? Piyasa canlanırdı,
üretim artardı, en azından memlekette işsizliğe bir çare
bulunurdu veyahut da esnaf siftahsız dükkânını kapatmazdı;
hiç olmazsa, o para piyasaya bir canlılık getirirdi.
E, şimdi,
biz işimizi gücümüzü bırakmışız, yatlardan, kotralardan
alınacak vergiyi sıfıra indirmek, onları vergiden muaf
tutmak
Yani, bir memlekette bu kadar, parlamentosuyla hükûmetiyle bir
memlekette bu kadar habersiz bir hükûmet ve parlamento olamaz. Onun için
memleketin temel sorunları ortadayken öncelikle o temel sorunların
üzerine gidip ona çare bulmak lazım. Ne olacak, 3 tane yabancı gemi,
zaten onlarda hakikaten bir vicdan olsa Ya ben, bu Türkiye Cumhuriyeti
hudutları içinde parayı kazandım, getireceğim Türk limanlarına
kaydedeceğim, Türk Bayrağı'nı da asacağım ve
vergimi de vereceğim
Efendime söyleyeyim, bunu yapmayan adama da ben de
kusura bakmayın Yahu, sen getir benim bayrağımı
taşı. demeye hakkım da yok yani. O, önemli olan, benimseyecek,
ruhen benimseyecek bu şeyi.
O bakımdan,
bunları yapmayan insanlara, gelmişiz, işte bir günümüzü buna
tahsis ediyoruz. O da gruplar konuşmuyor, işte kişisel
konuşmalar da olmuyor. Böylece, buna rağmen bir günümüzü veriyoruz.
Eğer bir gün buna rağmen yani milletvekilleri ve gruplar
tasarının maddeleri ve tümü hakkında konuşsalardı, bu
iki günü de alır, üç günü de alır. Yani demek istediğimiz
komisyonlar bir süzgeçtir, bunları süzgeçten geçirmesi lazım.
Şimdi, bir
Tüzük değişikliğini getiriyorlar. Yani ben hayret ettim, dün bir
muhalefet partisi milletvekili diyor: Aman bu İç Tüzük
değişikliğini getirin. Yahu, daha İç Tüzükte,
getireceğiniz İç Tüzük değişikliğinde ne
yapacaksınız? Bağımsız milletvekili konuşmayacak.
Böyle bir şey olur mu yani? O zaman bağımsız milletvekilini
konuşturmayacaksanız, o zaman bağımsız milletvekili
seçilmeyi Anayasadan kaldırın. Yani getireceğiniz iç tüzükte
kanunlar yalnız on maddede
Yani tümü üzerinde bir gruplar on beş
dakika falan konuşacak, bağımsız milletvekili yerinde bir
beş dakika konuşacak, böyle bir saçma sapan yasama faaliyeti olur mu?
Yani niye bu kadar rahatsızsınız? Bakın, ben size
söyleyeyim. En kısa zamanda buradan tezkereyi alıp bu tarafa
geçeceksiniz. Ben iyi biliyorum, yani bu konuda da deneyimli bir insanım.
Bugün, değiştireceğiniz bu İç Tüzük, yarına bunun
karşısında ciyak ciyak bağıracaksınız. Çünkü
bu Parlamentoda parlamenterlerin konuşma hakları olmalıdır,
muhalefetin muhalefet etme hakları olmalıdır. E, bunu
susturmakla kimse bir yere gitmez. Zaten temel kanunlar var.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
Buyurun
Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Devamla) İç Tüzükte temel kanun hükmünü getirmişsiniz. Yani
otuz maddeyi bir maddeyle müzakere ediyorsunuz. Bu daha yetmiyor mu yani?
Onun için,
değerli milletvekilleri, gününe göre hareket etmeyelim. Türkiye Cumhuriyeti
devleti payidar bir ülkedir. Burada Parlamento devamlı
yaşayacaktır. Ben bugün şunu istediğim gibi
yapamıyorum telaşı içinde, buradan bu Parlamentonun,
milletvekillerinin özgürlüklerini kısıtlamaya hakkınız yok.
Biz de -görüyorsunuz işte- çok fazla çıkıp da
konuştuğumuz yok ama mümkün olduğu kadar, bazı
şeyleri
Mümkün olduğu kadar mantık çerçevesi içinde Parlamento
faaliyetlerine katılıyoruz. İşte, dün anlaşmalar
çıkmıştı. Daha çiçeği burnunda bakanınız,
işte hemen -bakanlarınız da yurt dışına gitmeyi
çok da seviyorlar- Ben Türkmenistana gidiyorum, şu iki anlaşma
geçsin, konuşma. dedi. Yani, böyle
Çok seviyorlar yurt
dışına gitmeyi. Neyse, tabii, millet bu kadar inim inim
inlerken, onların harcırahlı, lüks uçaklarla yurt
dışına gitmelerini de tabii kınıyorum.
Peki,
teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Genç.
Sayın
Öztürk, konuşacak mısınız, gerekçeyi mi okutalım?
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yat, kotra ve her
türlü motorlu özel teknelerin ithalinde ÖTV alınabilmesi için işbu
değişiklik önergesi verilmiştir.
BAŞKAN Her
üç önergeyi birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, böylece, teklifteki 7inci madde, yani 5inci madde metinden
çıkarılmıştır.
Şimdi,
8inci maddeyi 5inci madde olarak okutuyorum:
MADDE 5- (1) Bu
Kanun 1/1/2009 tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Gruplar adına söz istemi yok.
Şahısları
adına söz istemi? Yok.
Soru-cevap yok.
Madde üzerinde
bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 257 sıra sayılı Kanun Teklifinin yürürlüğe
ilişkin 5inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa
Elitaş |
Mehmet Domaç |
Mehmet Sekmen |
|
Kayseri |
İstanbul |
İstanbul |
|
Nusret
Bayraktar |
|
İbrahim
Yiğit |
|
İstanbul |
|
İstanbul |
Madde 5- (1) Bu
Kanun 30/6/2009 tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutuyorum?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: 5inci
madde, Kanunun yürürlülüğünü 1/1/2009 tarih olarak belirlemiş ise de,
bu tarihe kadar kanun teklifinin yasalaşmaması sebebiyle gerek
hazırlanacak yönetmelik ve idari çalışmaların
tamamlanabilmesi, gerekse vergi ve diğer mali düzenlemelerde herhangi bir
aksamaya yol açılmaması gerekçesiyle geçiş dönemi olarak
yürürlük tarihinin 30/6/2009 tarihi olarak belirlenmesi gerekli
görülmüştür.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer
maddeyi okutuyorum:
MADDE 6.- (1) Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Madde üzerinde gruplar adına söz istemi? Yok.
Şahıslar
adına?.. Yok.
Soru-cevap yok.
Önerge yok.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Oyunun rengini
açıklamak isteyen sayın milletvekilimiz var mı? Yok.
Sayın
milletvekilleri, İç Tüzükün 85inci maddesine göre son oylamadan önce
4üncü maddede kabul edilen önergedeki düzeltme sebebiyle meydana gelen maddi
hatayı düzeltmek üzere Sayın Bakan konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Bakan.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Sayın Başkan, 4üncü
maddede kabul ettiğimiz önergede yapılan düzeltmeyi yeterli
açıklıkla ifade edemediğimizden dolayı doğacak
tereddüdü gidermek için son fıkrada münhasıran kelimesiyle
başlayan ilk cümle metinde yer almayacak olup, sonraki cümlede münhasıran
kelimesinden sonra deniz taşımacılığı ve
ibaresi yer alacaktır. Buna göre dikkate alınmasını arz
ederiz.
BAŞKAN Bu
düzeltmeye Komisyon ve önerge sahipleri katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Önerge sahibi olarak katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Evet, bu düzeltmeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için üç
dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, İstanbul Milletvekili Mehmet Domaç ile Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllü ve 38 Milletvekilinin; Denizcilik
Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin yapılan
açık oylama sonucunu bildiriyorum:
Kullanılan oy sayısı : 223
Kabul :
223
(x)
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa
eklidir.
Böylece kanun
teklifi kanunlaşmıştır, hayırlı uğurlu olsun
efendim.
Sayın
Ulaştırma Bakanımız teşekkür konuşması
yapacaklardır.
Buyurun efendim.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; İstanbul Milletvekili Mehmet Domaç ile
Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü ve 38 milletvekilimizin Denizcilik
Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonunda kabul edilen kanunun Genel Kurulda görüşmeleri
tamamlanmış ve yasalaşmıştır. Türk
denizciliğine hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.
Öncelikle bu
teklifin yasalaşmasında katkısı olan teklif sahibi
milletvekillerimize, bütün parti grup başkanlarına, parti
gruplarına, Başkanlık Divanına ve Plan ve Bütçe Komisyonu
Başkan ve üyelerine teşekkür ediyorum katkılarından
dolayı.
Efendim, bu kanun
yıllardan beri Türkiyede hepimizin dikkatini çeken ve yüreğini
sızlatan bir konuya çözüm getirmeyi amaçlamıştır, o da:
Türk sahillerinde yabancı bayrak çekerek dolaşan teknelerin, Türk
Bayrağından, sahiplerin de birçoğunun Türk olmasına
rağmen Türk Bayrağından kaçışını
engellemeye yönelik bir düzenlemedir. Bu düzenlemeyle birlikte
denizciliğimiz önemli ölçüde kazanımlar elde edecektir. Amatör
balıkçılık ve denizciliğimiz daha da gelişecektir.
Geleneksel tekne imalat yerlerinde üretilen teknelerin sayısı
artacaktır ve bu da istihdama önemli ölçüde katkı
sağlayacaktır.
Yine, bu
teknelerin büyük bir çoğunluğu öyle düşünüldüğü gibi lüks
tekneler değil, asgari ihtiyacı karşılamakta ve liman
içinde amatör amaçlarla -balıkçılık, gezinti gibi amaçlarla-
kullanılmaktadır.
Bu Teknelerle
ilgili konuşulduğu zaman akıllarda yat, kotra gibi lüks araçlar
yer etmekte, bu da amatör denizciliğimizin gelişmesine önemli ölçüde
olumsuz bir katkı sağlamaktaydı. Böylelikle artık Türk
vatandaşları, yurt dışında bir posta kutusu
şirketi kurup oradan adı sanı bilinmeyen bir ülke
bayrağını çekerek sahillerimizde bu gemileri
barındırmak gibi bir yola gitmeyecekler, doğrudan kayıt
yapabilecekler ve ileride Bakanlar Kurulu kararıyla da alınan
vergilerde yapacağımız indirimlerle önemli ölçüde Türk
Bayrağına geçiş sağlanacak; böylece, kayıtsız
olan ayrıca 60 bin civarındaki ufak tekne de kayıt altına
girecek. Böylece, yeni bir kütük oluşturuluyor. Herhangi bir kazada, bir
olayda bunların takibi, arama-kurtarma hizmetleri de daha düzenli olarak
verilebilecektir.
Ülkemizde
-konuşmalarda da ifade edildi- denizcilik alanında bu tip düzenlemeyi
yapmadığımızdan dolayı gelişme istediğimiz
oranda olmamış, tekne başına düşen kişi
sayısında birçok ülkenin oldukça gerisinde kaldık. İsveçte
8 kişiye 1 tekne, Amerikada 18 kişiye 1 tekne, Hollandada 64,
Fransada 85, Yunanistanda 103, Almanyada 210 ve Türkiyede 2 binin
üzerindedir. Ümit ederiz ki bu düzenlemeyle artık amatör denizcilikle
uğraşan, balıkçılıkla uğraşan
vatandaşlarımız daha fazla bu faaliyetlere imkân ve zaman
ayıracaklardır.
Yüksek vergi yükü
nedeniyle bu tekneler de maalesef yine Türk Bayrağından
kaçmış oluyordu. Buna da böylelikle bir kolaylık getirilmiş
oluyor. Kısacası, amacımız Türk denizciliğini
geliştirmek ve ülkemizi denizci ülke, milletimizi de denizci millet hâline
dönüştürmektir.
Tabii, bu
yasanın çıkmasında, az önce ifade ettiğim gibi, bütün
gruplara, grup başkan vekillerine; Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi
Hareket Partisi, Demokratik Toplum Partisi ve AK PARTİ gruplarına,
bütün arkadaşlara teşekkür ediyorum katkılarından
dolayı. Her ne kadar bazı maddeler istediğimiz gibi
olmamışsa da yine de bu önemli bir adımdır. Bundan sonrasında
da Bakanlar Kurulu kararıyla devamını getireceğiz.
Komisyona da
ayrıca tekrar teşekkür ediyorum. Katkısı olan tüm
arkadaşlarımıza teşekkür ediyor, kanunun ülkemize,
denizcilik sektörümüze, milletimize hayırlı uğurlu
olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri,
çalışma süresinin bitimine çok az zaman kalmıştır.
Grupların da mutabakatıyla, kanun tasarı ve tekliflerini
sırasıyla görüşmek için, 7 Mayıs 2009 Perşembe günü,
alınan karar gereğince, saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma saati: 19.42