DÖNEM: 23 CİLT: 44 YASAMA YILI: 3
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
88inci
Birleşim
12 Mayıs 2009 Salı
(Bu Tutanak Dergisinde yer
alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - YOKLAMA
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI
A) Duyurular
1.- Portekiz Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Profesör Anibal
Cavaco Silvanın, Genel Kurula hitaben konuşma yapma isteğine
ilişkin duyuru
B)
Önergeler
1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun (6/1328) esas
numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi
(4/135)
2.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, 3285
Sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası
Kanununun 41. Maddesine 1 (Bir) Fıkra Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin
(2/396), doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/134)
C) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Adana Milletvekili Kürşat Atılgan ve 20
milletvekilinin, orman yangınlarına müdahalede kullanılmak üzere
uçak ve helikopter kiralama ihalesiyle ilgili iddiaların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/364)
2.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse ve 25
milletvekilinin, diş hekimlerinin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/365)
3.- Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu ve 26
milletvekilinin, mobilya ve ev tekstili sektörünün sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlem-lerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/366)
D) Tezkereler
1.- Kırım Tatar Millî Meclisi Başkanı Mustafa
A. Kırımoğlunun vaki davetine icabet edecek olan TBMM
Başkan Vekili Meral Akşenerin bir Parlamento heyetiyle birlikte
Dünya Kırım Tatar Kongresine iştirak etmek üzere Kırım
Özerk Cumhuriyetine resmî ziyarette bulunmasına ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/791)
V.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Yalova Milletvekili Muharrem İncenin, Millî Eğitim
Bakanlığındaki yönetici atamalarına ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhanın, Özürlüler
Haftası ve engellilerin yaşadığı sorunlara
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın,
Çukurovada yaşanan sel felaketi nedeniyle çiftçilerin
uğramış olduğu zararlara ilişkin gündem
dışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Vahap Seçerin, Çukurovada yaşanan
sel felaketine ilişkin açıklaması ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
2.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankutun, Çukurovada
yaşanan sel felaketine ilişkin açıklaması ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
3.- Osmaniye Milletvekili Durdu Mehmet Kastalın, Çukurovada
yaşanan sel felaketine ilişkin açıklaması ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
VII.- SÖYLEVLER
1.- Portekiz Cumhurbaşkanı Profesör Anibal Cavaco
Silvanın, Genel Kurula hitaben konuşması
VIII.- ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Gündemdeki sıralama ile çalışma saatlerinin
yeniden düzenlenmesine; Genel Kurulun, 12 Mayıs 2009 Salı günkü
birleşiminde bir saat süre ile sözlü soruların görüşülmesinin
ardından diğer denetim konularının görüşülmeyerek,
kanun tasarı ve tekliflerin görüşülmesine; 13 Mayıs 2009
Çarşamba günkü birleşiminde ise sözlü soruların
görüşülmemesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi
IX.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekicinin, öğretmen
maaşlarının iyileştirilmesine ilişkin Millî
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/436) ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı
2.- Niğde Milletvekili Mümin İnanın,
Niğdedeki yatırımlara, yeşil kartlılara ve
yapılan yardımlara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/562) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil
Çiçekin cevabı
3.- Karaman Milletvekili Hasan Çalışın, demir
fiyatlarındaki artışa ve inşaat sektörüne ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/622) ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı
4.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun,
ÇEAŞın küçük hissedarlarına dağıtılmayan
temettülere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/696) ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı
5.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüzün, Taksimde 1
Mayıs kutlamalarına izin verilmemesine ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/698) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı
6.- Karaman Milletvekili Hasan Çalışın, küçük
işletmelerin ekonomik sıkıntılarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/701) ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı
7.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun,
ÇEAŞın küçük hissedarlarına kâr dağıtımına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/710) ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı
8.- Karaman Milletvekili Hasan Çalışın, ekonomik
sıkıntılara yönelik çalışmalara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/712) ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı
9.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüzün, demir
başta olmak üzere inşaat girdilerindeki fiyat artışına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/734) ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı
10.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, özürlü aylıklarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/749) ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı
11.- Karaman Milletvekili Hasan Çalışın, yeni bir
Nato Üssü kurulup kurulmayacağına ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/784) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı
12.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, Bolu Valisinin görevden
alınmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/786)
ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı
13.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, Dışişleri
Bakanının bir konuşmasına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/787) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı
14.- Karaman Milletvekili Hasan Çalışın,
doğalgaz zammının etkisine ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/796) (Cevaplanmadı)
15.- Karaman Milletvekili Hasan Çalışın, bazı
yerlerdeki yatırımlara ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/806) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı
16.- Niğde Milletvekili Mümin İnanın,
iletişimin izlendiği iddialarına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/812) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı
X.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYON-LARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
2.- Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti
Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak
Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında
Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve
Bütçe Komisyonları Raporları (1/543) (S. Sayısı: 263)
XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrakın, Varlık
Barışı uygulamasına ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/7495)
2.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, İhlas Finans
Kurumunun tasfiye işlemlerine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Nihat Ergünün cevabı (7/7508)
3.- Edirne Milletvekili Rasim Çakırın, Edirnedeki 2-B
arazilerine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı (7/7514)
4.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuzun, TOKİnin bir
panele yönelik tepkisine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı (7/7528)
5.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateşin, İstanbulda
vergi rekortmenlerinin açıklanmamasına ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/7544)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 14.00te açılarak üç oturum
yaptı.
Van Milletvekili Kayhan Türkmenoğlu, Van iline son
yıllarda yapılan yatırımlara,
Ardahan Milletvekili Saffet Kaya, Ardahan ilindeki sınır
ticaretine ve yatırımlara,
İlişkin gündem dışı birer konuşma
yaptılar.
Eskişehir Milletvekili Beytullah Asilin, Yunus Emre Kültür
ve Sanat Haftasına ilişkin gündem dışı
konuşmasına Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay cevap
verdi.
Mardin Milletvekili Ahmet Türk ve 20 milletvekilinin, koruculuk
sisteminden kaynaklanan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/363)
Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin gündemdeki yerini alacağı
ve ön görüşmesinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmının:
1inci sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci
maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler
hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporunun (1/324) (S. Sayısı: 96),
2nci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile
Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı
Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale
İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman
ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının
(1/543) (S. Sayısı: 263),
3üncü sırasında bulunan, Türk Ceza Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum ve Adalet Komisyonları
Raporlarının (1/670) (S. Sayısı: 353),
Görüşmeleri komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır
bulunmadığından ertelendi.
4üncü sırasında bulunan, Trabzon Milletvekili Cevdet
Erdölün, Çocukların Uçucu Maddelerin Zararlarından Korunmasına
Dair Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonu Raporu (2/8) (S. Sayısı: 89) yapılan
görüşmelerden sonra kabul edildi.
12 Mayıs 2009 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere
birleşime 19.59da son verildi.
|
|
Eyyüp Cenap
GÜLPINAR |
|
|
|
|
Başkan Vekili |
|
|
|
Harun
TÜFEKCİ |
|
Murat ÖZKAN |
|
|
Konya |
|
Giresun |
|
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
|
|
Fatoş
GÜRKAN |
|
|
|
|
Adana |
|
|
|
|
Katip Üye |
|
|
Yasama
Yılı: 3
No.: 96
II.- GELEN KÂĞITLAR
8 Mayıs 2009 Cuma
Süresi İçinde
Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Hüseyin Mertin, hızlı tren projesine yönelik bazı
iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7392)
2.- İstanbul
Milletvekili Hüseyin Mertin, pazar artıkları ile geçimini
sağlayanlarla ilgili haberlere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/7393)
3.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, Sulukuledeki
kentsel dönüşüm projesiyle ilgili iddialara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/7394)
4.- Bartın Milletvekili
Muhammet Rıza Yalçınkayanın, kredi kartı borçlularına
yönelik açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/7397)
5.- Muğla Milletvekili
Fevzi Topuzun, Üsküdardaki Validebağ Korusuna ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7398)
6.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, Birleşik Arap
Emirliklerindeki büyükelçilik binası ihalesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7399)
7.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncelin, bir medya kuruluşundaki greve ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7404)
8.- Muğla Milletvekili
Fevzi Topuzun, elektrik enerjisindeki fiyatlandırmaya ilişkin Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7406)
9.- İzmir Milletvekili
Kemal Anadolun, Aliağa Belediyesine yönelik bazı iddialara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7407)
10.- İzmir Milletvekili
Kemal Anadolun, Aliağa Belediye Encümeninin bazı kararlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7408)
11.- İzmir Milletvekili
Kemal Anadolun, batan bir gemideki kontamine olmuş suyun tahliye
işiyle ilgili bazı iddialara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7409)
12.- Gaziantep Milletvekili
Yaşar Ağyüzün, bazı kişilerin gözaltına
alınmasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7410)
13.- Gaziantep Milletvekili
Akif Ekicinin, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanının bir
mitingde yaptığı konuşmasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7411)
14.- Giresun Milletvekili
Murat Özkanın, Giresundaki bir gözaltına alma olayına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7412)
15.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, ülkemizdeki Türkmen kökenli
şahısların sorunlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7413)
16.- Afyonkarahisar
Milletvekili Halil Ünlütepenin, hakkında soruşturma izni verilen
belediye başkanı ve yöneticilerine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7414)
17.- Bursa Milletvekili Kemal
Demirelin, bir ilköğretim okulundaki branş öğretmeni
ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7415)
18.- İstanbul
Milletvekili Hüseyin Mertin, yabancı özel okulların engelli
öğrenci almayacakları haberlerine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7416)
19.- Adana Milletvekili Nevin
Gaye Erbaturun, bedensel engelli öğrencilerin özel yabancı
ortaöğretim okulları giriş sınavına
alınmamasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7417)
20.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, kayıp bir kişiye ilişkin Milli Savunma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7418)
21.- Trabzon Milletvekili M.
Akif Hamzaçebinin, Siyah Çay Tebliğindeki değişikliklere
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7421)
22.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, Antalyada yaban
domuzlarına karşı alınacak tedbirlere ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7422)
23.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın,
Ankara-İstanbul hızlı tren projesine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7423)
24.- Afyonkarahisar
Milletvekili Halil Ünlütepenin, Pamukkale Ekspres seferlerinin
durdurulmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7424)
25.- Adana Milletvekili Nevin
Gaye Erbaturun, kadın istihdamına yönelik açıklamasına
ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Şimşek) yazılı
soru önergesi (7/7425)
26.- Tunceli Milletvekili
Kamer Gençin, Ankara Büyükşehir Belediyesinin bazı mali
işlemlerine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7427)
No.: 97
II.- GELEN KÂĞITLAR
11 Mayıs 2009 Pazartesi
Tasarılar
1.- Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı
ile Cibuti Cumhuriyeti Milli Eğitim ve Yükseköğretim Bakanlığı
Arasında Teknik İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/693) (Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.4.2009)
2.- Türkiye Cumhuriyeti Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı ile Suriye Arap Cumhuriyeti Sosyal İşler ve
Çalışma Bakanlığı Arasında
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/694) (Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.4.2009)
3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bahreyn
Krallığı Hükümeti Arasında Gümrük Konularında
İşbirliği ve Karşılıklı
Yardımlaşma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/695) (Plan ve Bütçe ile
Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27.4.2009)
4.- Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/696) (Plan ve Bütçe ile Milli Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.4.2009)
5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suudi Arabistan
Krallığı Hükümeti Arasında Deniz Ulaştırması
Alanında İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/697) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27.4.2009)
6.- T.C. Başbakanlık Türk İşbirliği ve
Kalkınma İdaresi Başkanlığı ile Azerbaycan
Cumhuriyeti Haberleşme ve Enformasyon Teknolojileri
Bakanlığı ve Azerbaycan Cumhuriyeti Milli Televizyon ve Radyo
Şurası Arasında Televizyon Yayıncılığı
Alanında İşbirliğine Dair Protokol ile Teknik Hizmet
Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/698) (Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.4.2009)
7.- Türkiye Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Arasında
Kamu Personel Yönetiminin Geliştirilmesi ve Desteklenmesi Alanlarında
İşbirliğine İlişkin Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/699) (Plan ve Bütçe ile Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.4.2009)
8.- Avrupa Haberleşme Ofisi Kuruluş Sözleşmesinin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/700) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27.4.2009)
9.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gelişen Sekiz Ülke
Sekretaryası Arasında Merkez Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/701) (Plan ve Bütçe ile Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.4.2009)
10.- Güneydoğu Avrupa Afetlere Hazırlık ve Önleme
Girişiminin Kurumsal Çerçevesi Hususunda Mutabakat
Muhtırasının ve Ekinin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/702) (Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.4.2009)
11.- Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/703) (Plan ve Bütçe ile Milli Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.4.2009)
Teklifler
1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 4 Milletvekilinin;
Uyuşturucu ve Psikotrop Madde, Bağımlılığı
ve Kaçakçılığıyla Mücadele Genel Müdürlüğü
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Teklifi (2/449)
(Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler;
İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.4.2009)
2.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve 3 Milletvekilinin; 5393
Sayılı Belediyeler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/450)
(Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile
İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24.4.2009)
3.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateşin; Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/451)
(Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile
İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24.4.2009)
Tezkereler
1.- Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanakın
Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/780) (Anayasa ve Adalet
Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi: 29.4.2009)
2.- Mardin Milletvekili Emine Aynanın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/781) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29.4.2009)
3.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık ve
Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binicinin Yasama
Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/782) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29.4.2009)
4.- Van Milletvekili Özdal Üçerin Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/783) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 30.4.2009)
5.- Van Milletvekili Özdal Üçerin Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/784) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 30.4.2009)
6.- Nevşehir Milletvekili Rıtvan
Köybaşının Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/785) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.5.2009)
7.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/786) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 5.5.2009)
8.- Hakkari Milletvekili Hamit Geylaninin Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/787) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 5.5.2009)
9.- Elazığ Milletvekili Feyzi
İşbaşaranın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/788) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.5.2009)
10.- Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanakın
Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/789) (Anayasa ve Adalet
Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 6.5.2009)
11.- Kilis Milletvekili Hasan Karanın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/790) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 6.5.2009)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, özürlü istihdamına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1329) (Başkanlığa
geliş tarihi: 20/04/2009)
2.- Gaziantep Milletvekili
Hasan Özdemirin, sosyal güvenlik kurumlarının geri ödemelerine
yönelik yatırımlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/1330)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/04/2009)
3.- Gaziantep Milletvekili
Hasan Özdemirin, yabancı yatırımlara ilişkin Devlet
Bakanından (Ali Babacan) sözlü soru önergesi (6/1331)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/04/2009)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale
Ağırbaşın, Kemerdeki bir mesire alanının milli
park statüsünden çıkarılmasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/7580) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15/04/2009)
2.- Eskişehir
Milletvekili Fehmi Murat Sönmezin, sahte içki üretimine ve TAPDKnın
sorumluluğuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/7581) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/04/2009)
3.- Uşak Milletvekili
Osman Coşkunoğlunun, Katılım Öncesi Ekonomik
Programın ABye sunulmasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/7582) (Başkanlığa geliş tarihi:
15/04/2009)
4.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, tarımsal amaçlı soğuk hava
depolarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/7583) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/04/2009)
5.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysalın, tekstil ve hazır giyim sektörünün
desteklenmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/7584) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/04/2009)
6.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürkün, TMSFnin bir ihalesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/7585) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/04/2009)
7.- İzmir Milletvekili
Ahmet Ersinin, Hatay ve Antalya tatillerinin masraflarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7586)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/04/2009)
8.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürkün, işsizliğe ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/7587) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/04/2009)
9.- Antalya Milletvekili
Hüsnü Çöllünün, futbol sahalarındaki şiddete ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7588)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/04/2009)
10.- Adana Milletvekili
Hulusi Güvelin, Adana Büyükşehir Belediyesinin sosyal
yardımlarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7589) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/04/2009)
11.- Hakkari Milletvekili
Hamit Geylaninin, siyasi tutuklu ve hükümlülere kötü muamele iddialarına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/7590)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/04/2009)
12.- Edirne Milletvekili
Rasim Çakırın, çeklerle ilgili kanunun yeniden düzenlenmesine
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/7591)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/04/2009)
13.- Adana Milletvekili
Hulusi Güvelin, Deniz Feneri dava dosyasının çevirisine ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/7592)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/04/2009)
14.- İzmir Milletvekili
Oktay Vuralın, yerel seçimlerdeki ihlaller ve itirazlara ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/7593)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/04/2009)
15.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirelin, deprem bölgelerine göre konut sayısına ilişkin
Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7594) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/04/2009)
16.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirelin, Bursada deprem riski taşıyan binalara ve deprem
sigortasına ilişkin Bayındırlık ve İskan
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7595)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/04/2009)
17.- Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürkün, Filyos Limanı Projesine ilişkin Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7596)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/04/2009)
18.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulutun, alternatif enerji kaynaklarına ilişkin Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7597)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/04/2009)
19.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binicinin,
Şanlıurfada yaşanan bazı olaylara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7598)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/04/2009)
20.- Bilecik Milletvekili
Yaşar Tüzünün, Bilecikteki belediyelerin borçlarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7599)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/04/2009)
21.- Adana Milletvekili
Hulusi Güvelin, Adana Öğretmen ve Öğrenci Veli Eğitim ve
Rehabilitasyon Merkezi inşaatına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7600)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/04/2009)
22.- Bartın Milletvekili
Muhammet Rıza Yalçınkayanın, trafik cezalarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7601) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/04/2009)
23.- Adana Milletvekili
Hulusi Güvelin, bazı dernek ve vakıflarda yapılan aramalara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7602) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/04/2009)
24.- Yalova Milletvekili
Muharrem İncenin, İDOnun bir televizyon kanalıyla
anlaşmasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7603) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15/04/2009)
25.- Adana Milletvekili
Tacidar Seyhanın, Kahramanmaraşta meydana gelen helikopter
kazasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7604) (Başkanlığa geliş tarihi:
16/04/2009)
26.- Erzincan Milletvekili
Erol Tınastepenin, güvenlik güçlerinin neden olduğu yaralama ve ölüm
olaylarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7605) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/04/2009)
27.- Adana Milletvekili
Hulusi Güvelin, Seyhan Belediyesinin sosyal yardımlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7606) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/04/2009)
28.- Adana Milletvekili
Hulusi Güvelin, Yüreğir Belediyesinin sosyal yardımlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7607) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/04/2009)
29.- İzmir Milletvekili
Oktay Vuralın, yerel seçim sürecindeki olaylara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7608)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/04/2009)
30.- Van Milletvekili Özdal
Üçerin, Ağrıda meydana gelen bazı olaylara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7609)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/04/2009)
31.- Manisa Milletvekili
Ahmet Orhanın, çiftçilerin elektrik borçlarına ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7610)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/04/2009)
32.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, Göksu EDAŞ ihalesine ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/7611)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/04/2009)
33.- Yalova Milletvekili
Muharrem İncenin, kurumlar arası geçiş yapan öğretmenlerin
zorunlu hizmetine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7612) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15/04/2009)
34.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldızın, tıp fakültelerine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7613) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/04/2009)
35.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın, üniversitelerle
ilgili bazı hususlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7614) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15/04/2009)
36.- Yalova Milletvekili
Muharrem İncenin, parasız yatılılık ve bursluluk
sınavına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7615) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15/04/2009)
37.- İzmir Milletvekili
Canan Arıtmanın, Ergenekon Soruşturmasıyla ilgili
beyanına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7616) (Başkanlığa geliş tarihi:
16/04/2009)
38.- Adana Milletvekili
Hulusi Güvelin, bir sınavda sorulan soruya ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7617)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/04/2009)
39.- Edirne Milletvekili
Rasim Çakırın, felsefe grubu öğretmenlerine ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7618)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/04/2009)
40.- Yalova Milletvekili
Muharrem İncenin, bir sınav sorusuna ve bazı uygulamalara
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7619) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/04/2009)
41.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğanın, bir hayvan hastalığına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7620) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/04/2009)
42.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, balıkçılıktaki bazı
uygulamalara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7621) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/04/2009)
43.- Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkanın, arıcılık sektörünün desteklenmesine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7622) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/04/2009)
44.- İzmir Milletvekili
Abdurrezzak Ertenin, TARİŞin desteklenmesine ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7623) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/04/2009)
45.- Adana Milletvekili
Hulusi Güvelin, TMOnun alımlarına ve ödemelerine ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7624) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/04/2009)
46.- Adana Milletvekili
Hulusi Güvelin, hızlı trene yönelik bazı iddialara ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7625)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/04/2009)
47.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, Antalya-Kepez
yoluna ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7626) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/04/2009)
48.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükatamanın, İstanbul-İzmir otoyol projesinde yer
alan asma köprüdeki demiryolu şeridine ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7627) (Başkanlığa
geliş tarihi: 20/04/2009)
49.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirelin, bir köye sulama göleti yapımına ilişkin Çevre
ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/7628)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/04/2009)
50.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, bazı yerlerdeki doktor açığına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7629) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/04/2009)
51.- Erzincan Milletvekili
Erol Tınastepenin, TAPDK yönetimine yönelik bazı iddialara
ilişkin Devlet Bakanından (Ali Babacan) yazılı soru
önergesi (7/7630) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/04/2009)
52.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Özyürekin, 2009 yılı bütçesinin revizyonuna
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/7631)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/04/2009)
53.- Mersin Milletvekili
İsa Gökün, RTÜKe yapılan bazı atamalara ilişkin Devlet
Bakanından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/7632)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/04/2009)
54.- Muğla Milletvekili
Fevzi Topuzun, turizm sektörüne yönelik tedbirlere ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/7633)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/04/2009)
55.- İzmir Milletvekili
Abdürrezzak Ertenin, çalışanların ve emeklilerin
aylıklarına zam ihtiyacına ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/7634)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/04/2009)
No.: 98
12 Mayıs 2009 Salı
Tasarı
1.- Kamu Düzeni
ve Güvenliği Müsteşarlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı (1/704) (Plan ve Bütçe ile
İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11.5.2009)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, Deniz Feneri davası
dosyasının durumuna ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1332) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2009)
2.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldızın, Kadının Statüsü Genel
Müdürlüğünün projelerine ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye
Kavaf) sözlü soru önergesi (6/1333) (Başkanlığa geliş tarihi:
21/04/2009)
3.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, tarımsal sulama amaçlı
elektrik abonelerinin borçlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1334) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21/04/2009)
4.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bir
ihalesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1335)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2009)
5.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, İşsizlik Sigortası Fonunun
kullanımına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1336) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21/04/2009)
6.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokattaki TOKİ projelerine ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/1337) (Başkanlığa geliş tarihi:
21/04/2009)
7.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, emeklilere yapılan ödemelerin
iyileştirilmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/1338) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2009)
8.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, bir kasabanın yolunun
asfaltlanmasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1339) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2009)
9.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, terör eylemlerinde
kullanılan çocukların korunmasına ilişkin Devlet
Bakanından (Selma Aliye Kavaf) sözlü soru önergesi (6/1340)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2009)
10.- Aksaray
Milletvekili Osman Ertuğrulun, Konya-Aksaray bölünmüş yoluna
ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1341)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2009)
11.- Aksaray
Milletvekili Osman Ertuğrulun, Kulu-Aksaray bölünmüş yoluna
ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1342)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2009)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, telefon dinlemelerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7635)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2009)
2.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, Kırım Kongo Kanamalı
ateşi hastalığına karşı alınacak önlemlere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7636)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2009)
3.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, Azerbaycan politikasına yönelik
bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/7637) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2009)
4.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Başbakanlığa yeni bir uçak
alınacağı iddiasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/7638) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/04/2009)
5.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, gerçekleştirdiği bir ziyarete
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7639)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2009)
6.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Kütahya Şeker
Fabrikasının değer tespitine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/7640) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/04/2009)
7.- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, emekli maaşlarındaki
farklılığa ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7641)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2009)
8.- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, SGKnın emekli maaşları ödemesinde
bankalardan komisyon almasına ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/7642)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2009)
9.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, emekli maaşlarının
iyileştirilmesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7643)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2009)
10.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, İşsizlik
Sigortası Fonuna ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7644)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2009)
11.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, Vakıfbank Yönetim
Kurulunun bir üyesinin görevden alınmasına ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/7645) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/04/2009)
12.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, ücretlilere bir defaya mahsus ödeme
yapılmasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/7646) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2009)
13.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, bazı Valilerin AK PARTİ Genel
Merkezindeki görüşme-lerine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7647)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2009)
14.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürekin, İETTnin ithal ettiği
bazı otobüslere ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7648) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/04/2009)
15.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, Diyarbakır-Kayapınar
Kaymakamlığının hizmet binalarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7649)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2009)
16.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahan İl Emniyet Müdürlüğünün bir
ihalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7650) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2009)
17.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yollarının
yapımına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7651) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/04/2009)
18.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7652)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2009)
19.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, yeni kurulan ilçe belediyelerinin
borçlandırıldığı iddiasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7653)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2009)
20.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, Darülaceze
Müdürlüğünün bir ihalesine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7654) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/04/2009)
21.-
İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgilın, İstanbul
Büyükşehir Belediyesince alınan metrobüslere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7655)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2009)
22.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, İstanbul
Büyükşehir Belediyesince alınan metrobüslere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7656)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2009)
23.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürekin, bazı mükellefler
hakkında oluşturulan listeye ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7657) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/04/2009)
24.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, THYnin Başbakanın
kullanımı için uçak aldığı haberlerine ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/7658)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2009)
25.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, Konut Edindirme
Yardımı ödemelerine ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7659) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/04/2009)
26.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun, özürlü personelin çalışma
koşullarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7660) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2009)
27.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, özürlü personelin çalışma
koşullarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7661) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2009)
28.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahan TEDAŞ İl Müdürlüğünün
bir ihalesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7662) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2009)
29.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, Bakan onayı ile atanan eğitim
kurumu yöneticilerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7663) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/04/2009)
30.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, bazı okul müdürü
atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7664) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/04/2009)
31.-
Eskişehir Milletvekili Fehmi Murat Sönmezin, bazı okullara
doğrudan müdür atadığı iddialarına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7665)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2009)
32.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köydeki sağlık
ocağının ihtiyaçlarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7666)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2009)
33.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, bir hastanede işten
çıkarılan işçilere ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7667) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/04/2009)
34.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahan İl Sağlık
Müdürlüğünün bir ihalesine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7668) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/04/2009)
35.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, bir derneğe kaynak aktarılmak
istendiği iddiasına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7669) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/04/2009)
36.- Edirne
Milletvekili Rasim Çakırın, Tarım Satış
Kooperatifleri ve Birliklerine finansman önerisine ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7670)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2009)
37.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, gıda güvenliği denetimlerine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7671) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2009)
38.- Muğla
Milletvekili Gürol Erginin, tohum bayilerinin birliklere yaptıkları
ödemelere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7672) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/04/2009)
39.-
İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlakın,
balıkçılıktaki avlanma sürelerine ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7673)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2009)
40.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, bir yönetmelikteki bazı
düzenlemelere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7674) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/04/2009)
41.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, bir yönetmelikteki bazı
hükümlere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7675) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/04/2009)
42.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, bir tebliğde yoğurtla ilgili
değişikliklere ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7676)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2009)
43.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, İstanbul-İzmir otoyolu ve
hızlı tren projelerinin güzer-gahlarına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7677)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2009)
44.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahan TELEKOM İl Müdürlüğünün bir
ihalesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7678) (Başkanlığa geliş tarihi:
21/04/2009)
45.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün imam ihtiyacına ilişkin
Devlet Bakanından (Faruk Çelik) yazılı soru önergesi (7/7679)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2009)
46.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Adli Tıp Kurumuna yönelik bazı iddialara
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/7680)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2009)
47.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahan Kültür ve Turizm İl
Müdürlüğünün bir ihalesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7681) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/04/2009)
48.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahan Bayındırlık ve
İskan İl Müdürlüğünün bir ihalesine ilişkin
Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7682) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/04/2009)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Adana
Milletvekili Kürşat Atılgan ve 20 Milletvekilinin, orman
yangınlarına müdahalede kullanılmak üzere uçak ve helikopter
kiralama ihalesiyle ilgili iddiaların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/364) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.05.2009 )
2.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 25 Milletvekilinin, diş hekimlerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/365) (Başkanlığa
geliş tarihi: 07.05.2009 )
3.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu ve 26 Milletvekilinin, mobilya
ve ev tekstili sektörünün sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca
bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/366) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.05.2009 )
12 Mayıs 2009 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.03
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP
ÜYELER : Yusuf COŞKUN (Bingöl), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 88inci Birleşimini açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI
A) Duyurular
1.- Portekiz Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanı Profesör Anibal Cavaco Silvanın, Genel Kurula
hitaben konuşma yapma isteğine ilişkin duyuru
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gülün resmî davetlisi olarak
ülkemizi ziyaret etmekte olan Portekiz Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı
Sayın Profesör Anibal Cavaco Silva bugünkü birleşimde Genel Kurula
hitaben bir konuşma yapmak istemişlerdir.
Bu hususu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Portekiz Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı bugün saat 16.00da
Genel Kurula hitap edeceklerdir.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı
söz vereceğim.
İlk söz, Millî Eğitim Bakanlığının
yönetici atamaları hakkında söz isteyen Yalova Milletvekili Muharrem
İnceye aittir.
Buyurunuz Sayın İnce. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın milletvekili arkadaşlarım, biraz sessiz
olursanız konuşmacı daha rahat dinlenebilecek.
Buyurunuz efendim.
V.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Yalova Milletvekili Muharrem
İncenin, Millî Eğitim Bakanlığındaki yönetici
atamalarına ilişkin gündem dışı konuşması
MUHARREM İNCE (Yalova) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün sizlere gündem dışı olarak, beş
dakikada, ibretlik bazı olayları anlatacağım.
2003ten bu yana Millî Eğitim Bakanlığı
Sayın Başkan, AKP sıralarındaki
arkadaşlarım benim insicamımı bozuyorlar, lütfen
oturmalarını söyler misiniz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen yerlerinize
oturun ve Sayın Milletvekilini dinleyiniz.
Buyurunuz efendim.
MUHARREM İNCE (Devamla) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Millî Eğitim Bakanlığı 2003
yılından bu yana okullara yönetici atamakla meşgul. Ne
yazık ki bir sistem kuramadı. 2003 yılı ile 2009
yılları arasında, Eğitim Kurumlarına Yönetici Atama
Yönetmeliği tam 7 kez değiştirildi ve bu yedi
değişikliğin tümü yargıdan döndü ve bu arada, bu yönetmelik
değişiklikleriyle atanan 35 bin eğitim kurumu yöneticisinin de
atamaları iptal edildi, yedi yönetmeliğin tümü, 35 bin eğitim
kurumu yöneticisinin atamalarının tümü.
Yine, 2007 yılında çıkarılan bir yönetmelikle
sadece yirmi sekiz günde 14.476 yönetici atandı. Bu, cumhuriyet tarihinin
rekorudur, bu hatta bir dünya rekorudur. Yani bir yönetmeliği
değiştiriyorsunuz, yirmi sekiz gün içerisinde AKP il
başkanları, ilçe başkanları toplanıyor elimizde bunun
belgeleri var- şu kişi şuraya müdür olsun diye, yirmi sekiz
günde 14.476 yönetici atıyorlar ve Danıştay hem yönetmeliği
iptal ediyor hem de atanan yöneticileri iptal ediyor.
Değerli arkadaşlarım, Sayın Hüseyin Çelikin
döneminde, 2007de sınav kaldırıldı. Mevcut
yönetmeliğe göre yönetici atama olayı şöyle işliyor:
1) Önce duyuru yapılıyor.
2) Başvurular alınıyor.
3) Puanlama yapılıyor. Öğrenim yılı,
doktora yapıp yapmadığı, yüksek lisansı var mı,
sicil puanı, hizmet yılı, bunlar puanlanıyor.
Sonra, atama yetkisi de valiye ait, valiliklere ait, bakana ait
bir yetki yok burada. Puan üstünlüğüne göre valiliklerin bunu ataması
gerekiyor.
Değerli arkadaşlarım, yapılan
değişikliklerin tümünde, sınav kaldırıldıktan
sonra, mülakat, takdir ve teşekkür puanları, vekâleten
görevlendirilenlere verilen puanlar, buna benzer nesnel olmayan, adaletli
olmayan esaslar getirildi ve bu ölçütler öne çıkarıldı. Hepimiz
biliyoruz ki nerede mülakat varsa orada liyakat dışarı
çıkmıştır ama ne yazık ki Sayın Hüseyin Çelikin
döneminde bunlar böyle olmuştur. Doktora yapmak, yüksek lisans yapmak,
sınavda başarılı olma şartı göz ardı
edilmiştir.
Bakın, sizlere -elinizi vicdanınıza
koyarsanız- bir şey söyleyeceğim: Yönetici Değerlendirme
Formunda, eğer siz doktora yaparsanız 5 puan
alırsınız, 90 veya yukarı sicil puanı alırsanız
10 puan alırsınız. Sicil puanı müdürün iki dudağı
arasında bir şey, 10 puan ama doktora yapmak 5 puan, yüksek lisans
yapmak 3 puan, aylıkla ödüllendirme almak 5 puan. Aylıkla
ödüllendirme yine müdürün takdirinde bir şey, hatta bunu 3 kez
alabiliyorsunuz, yani 15 puan. Aylıkla ödüllendirme 15 puan, doktora
yapmak 5 puan. Ben şimdi sizlere soruyorum: Adalet bunun neresinde,
merhamet bunun neresinde, insaf bunun neresinde, hikmet bunun neresinde, bilim
bunun neresinde, hukuk bunun neresinde, onu vicdanlarınıza
bırakıyorum.
Değerli arkadaşlarım, liyakata, bilime, emeğe
verilen saygı işte bu kadar. Bu adaletsiz, haksız ve zulüm dolu
yönetici atamaları yargıdan dönünce, Sayın Bakan dâhiyane
fikriyle 76ncı maddeyi buldu ve keyfî bir şekilde, liyakati,
emeği esas almayan yönetici atamaları yaptı Bakan oluruyla.
İşte size bir keyfîlik örneği: 9 Martta halk eğitim
merkezlerinden müdür başyardımcısı kadrolarını
iptal etti, 29 Nisanda Konyada müdür başyardımcısı
atadı halk eğitim merkezine. Sorun şu: Son bir yılda
76ncı maddeye göre kaç yönetici atandı? Bu atamalar, hangi sendikaya
üye? Branşları ne? Çiçeği burnunda Sayın Çubukçuya
sordular ve Sayın Çubukçu şunu dedi: Bu atamalar hukuka uygundur.
Şimdi, hukuka uygunsa bu atamalar, o zaman Yönetici Atama
Yönetmeliğini kaldıralım, Sayın Bakan istediği gibi
yöneticileri atasın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
MUHARREM İNCE (Devamla) Sayın Çubukçu hukuk fakültesi
mezunudur. Bu atamaların hukuka uygun olup olmadığına
yargı karar verecek ama ben Sayın yeni Bakanımıza şunu
söylüyorum -hukuka uygun olup olmadığına yargı karar
versin- ben şimdi diyorum ki: Bu atamalar vicdana uygun mu, bu atamalar
adalete uygun mu, bu atamalar Bakanlığa olan inancı
sarsıyor mu, okullardaki iş barışını, huzuru bozuyor
mu, bunu sizin vicdanlarınıza bırakıyorum.
Değerli arkadaşlarım, eğitim tarihimizin en
acı örneğini veriyorum: 30 Haziran 2006 tarihinde yapılan müdür
yardımcısı sınavını 15.036 kişi
kazandı. Sınav sonucuna göre bu 15.036 kişiden 1 kişi
atanmadı. Bakanlık sürekli olarak yargıyı suçluyor,
sendikaları suçluyor. Burada diyoruz ki: Bu nasıl bir
mantıktır, 15 bin kişiden 1 kişiyi böyle bir atama
yapmadınız?
Değerli arkadaşlarım, burada gözden kaçan bir
başka nokta var. Bu yetki Bakana verilmiş
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın İnce, lütfen toplayınız.
MUHARREM İNCE (Devamla) Bitiriyorum Sayın
Başkanım.
Bakana bu yetki verilmiş olabilir. Ancak yargı
kararlarına göre, Bakana verilen bu yetki, bu takdir yetkisi mutlak bir
yetki değildir, bağlı bir yetkidir, yürürlükteki yönetmelikle
çerçevesi çizilmiştir ve bu atama yetkisi Bakanlıkta değil,
valiliklere verilmiştir. Dolayısıyla, Millî Eğitim
Bakanlığı burada yetki gasbı yapmıştır, suç
işlemiştir.
Ben siyasi kimliğimizi bir kenara bırakarak, bir
öğretmen milletvekili olarak, bütün öğretmen arkadaşlarıma
Cumhuriyet Halk Partisi adına bu kürsüden söz veriyorum: Cumhuriyet Halk
Partisi iktidarında kesinlikle sınav olacak, liyakat esas olacak,
emek esas olacak; kesinlikle kayırmacılık yapılmayacak,
hukuksuzluk yapılmayacak; doktora ve yüksek lisans yapmak özendirilecek.
ERTEKİN ÇOLAK (Artvin) Geçmişte niye
yapmadınız, geçmişte?
MUHARREM İNCE (Devamla) Biz
yandaşlarımızı müdür yapmak için değil
çocuklarımızı iyi eğitmek için, eğitimin
niteliğini yükseltmek için enerjimizi, yetkimizi bu şekilde
kullanacağız diyorum.
Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın İnce.
Gündem dışı ikinci söz, Özürlüler Haftası
münasebetiyle söz isteyen İzmir Milletvekili Selçuk Ayhana aittir.
Buyurunuz Sayın Ayhan. (CHP sıralarından
alkışlar)
2.- İzmir Milletvekili Selçuk
Ayhanın, Özürlüler Haftası ve engellilerin
yaşadığı sorunlara ilişkin gündem dışı
konuşması
SELÇUK AYHAN (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; engelli yurttaşlarımızın
yaşadıkları ve her geçen gün ağırlaşan
sorunları üzerine söz almış oluyorum. Bu vesileyle, hepinizi
saygıyla selamlarım.
Başbakanlık Özürlüler İdaresinin son
yaptırdığı araştırma sonuçlarına göre Türkiye'de
8,5 milyon engelli yurttaşımız yaşamakta. Bu da ortalama
nüfusun yüzde 12sine tekabül etmekte ve aileleriyle birlikte
yaklaşık 30 milyon insanımız engellilerimizin
sorunlarıyla iç içe yaşamak zorunda kalmakta. Türkiyenin
gerçeği bu.
Özürlü bireylerimizin, yapılan araştırmalara göre,
başta ortopedik özürlülük olmak üzere, sırayla, görme, işitme,
konuşma ve zihinsel engellilik olarak tanımlanabilecek
değerlendirmeler var. En basit örneğiyle, kent yaşamı
içinde yerel yönetimlerdeki uygulamalar nedeniyle kent yaşamına
giremeyen ve sosyal yardıma, desteğe, insani yardıma
ihtiyacı olan engellilerimiz var. Günümüzde engelli
yurttaşlarımızın büyük bir bölümü yeterli düzeyde
eğitim alamıyor, sosyal yaşamın olanaklarından da
yararlanamıyor. Engelli yurttaşlarımızın büyük
çoğunluğu kendi kendine yetemediği gibi,
başkalarının desteğine ihtiyaç duymak zorunda kalıyor.
Uygar toplum, hepimizin bildiği gibi engelli
yurttaşlarına verdiği değerle belirlenir. Bugün önemli bir
bölümü üretime katılamayan, sosyokültürel sorunları bulunan
engellilerimizin üretken ve bağımsız bireyler olarak
yaşamını sürdürebilmeleri için toplumun her kesimine, elbette ki
başta devletimize, sivil toplum kuruluşlarımıza, özel
sektörümüze ciddi görevler düşmektedir. Bu anlamda da eğitim
hizmetleri konusunda tüm yurttaşlarımızın
bilinçlendirilmesi büyük önem taşımaktadır.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım;
Anayasamızın 42, 50, 59 ve 61inci maddelerinde yapılan
düzenlemeler, özürlü yurttaşlarımızın eğitimi,
istihdamı ve çalışma yaşamlarındaki konumlarına
ilişkindir. Ayrıca ülkemizin bu alanda uluslararası
sözleşmelerden, Avrupa Birliği müktesebatından doğan
yükümlülükleri de bulunmaktadır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi,
Avrupa Sosyal Şartı, Uluslararası Çalışma Örgütü
sözleşmeleri ve Özürlü Hakları Bildirgesi ülkemizi bağlayan
başlıca sözleşmelerdir. Kısaca bu sözleşmelerde temel
amaç, engelli yurttaşlarımızla sağlam
yurttaşlarımız arasındaki eşitliğin
sağlanması ve fırsat eşitliğinin
yaratılmasına yöneliktir.
Yasal düzenlemelere karşın, özellikle engelli
yurttaşlarımızın istihdamı konusunda yaşanan
sıkıntı ortadan kaldırılamamıştır.
Türkiye İş Kurumunun 2008 Aralık verilerine göre, Kuruma
kayıtlı özürlü sayısı 96.533tür. Kamudaki açık
kontenjanı 2.674, özel sektördeki ise 23.004 olup, bu, kamuda bile zorunlu
olmasına rağmen, yasalarla zorunlu olmasına rağmen özürlü
kontenjanının tam olarak doldurulamaması, devletin engelli
yurttaşlarımıza verdiği önemin ne kadar yetersiz
olduğunun bir göstergesidir.
2022 sayılı Yasa kapsamında özrü oranında
Emekli Sandığından özürlü maaşı alanlara verilen
aylık, ortalama 160 ile 300 lira arasındadır. Bu rakamla bir
insan, yaşamını ne kadar devam ettirebilir? Bunu da hepinizin
vicdanına bırakıyorum.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım;
engellilerimizin yaşamlarını sürdürebilmeleri için devlet eliyle
sağlanan sosyal ve ekonomik desteğin yeterli olduğunu söylemek
mümkün değildir. Bununla birlikte, verilen hizmetler, birçok
bakanlığa bağlı değişik kurumlar kanalıyla
sürdürülmektedir, dağınıktır ve özürlü açısından
da hizmete ulaşmada sorun yaratmaktadır.
Bir diğer konu ise, özürlülüğe ilişkin,
eğitimden bakıma, imardan emlake, gelirden gümrüğe, 657den
İş Kanununa kadar yaklaşık kırk alanda, şu anda
uygulamada olan kırkın üzerinde kanun, birçok kararname, yönetmelik,
genelge ve tebliğ bulunmaktadır. Temmuz 2005te çıkan 5378
sayılı Yasa, bu çok başlılığı ve
dağınıklığı ortadan kaldırmakta yetersiz
kalmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
SELÇUK AYHAN (Devamla) Özürlülerle ilgili uygulamaların tek
bir merkezden ve tek bir elden yürütülmesine gereksinim vardır. Bu konuda,
Parlamentomuzun gereken çalışmayı etkin bir biçimde yapması
ve sonuçlandırması gerekmektedir.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım;
engelli yurttaşlarımızın yaşamın her
alanında yeterli ölçüde yer almasını sağlayacak
kalıcı ve yeterli politikaların üretilerek bir an önce hayata
geçirilmesi dileğiyle yüce heyetinizi ve bizi izleyen
yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Ayhan.
Gündem dışı üçüncü söz, Çukurovada yaşanan
sel felaketi nedeniyle çiftçilerin uğramış olduğu zararlar
hakkında söz isteyen Mersin Milletvekili Mehmet Şandıra aittir.
Buyurunuz Sayın Şandır. (MHP sıralarından
alkışlar)
3.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, Çukurovada yaşanan sel felaketi nedeniyle
çiftçilerin uğramış olduğu zararlara ilişkin gündem
dışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım,
değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Gerçekten, her bahar yaşadığımız bir
felaketle tekrar karşı karşıyayız. Mersin Tarsus,
Adana Kadirli, Kozan, Karataş ilçelerinde yani Çukurovada geçen hafta
perşembe gecesi Devlet Su İşleri 6. Bölge Müdürlüğüne
bağlı baraj kapaklarının açılmasıyla yaşanan
bir sel felaketiyle karşı karşıyayız. Rakamlar
muhtelif ama yaklaşık 170 bin dönüm ekili alan sular altında
kaldı. Çok sayıda köyümüz, köylümüz tam hasat öncesinde mağdur
oldu; çaresiz, çaresizliğin içerisinde de maalesef sahipsizlik içinde
çırpınıyor. Bunu sizlerle paylaşmak için söz aldım.
Tabii, öncelikle şunu ifade etmek istiyorum: Bir kasıt
olduğunu söylememiz mümkün değil. Ama bu ne biçim bir ihmaldir ki göz
göre göre gölet kapakları, baraj kapakları açılıyor ve ova,
köy, köylü, emek, mahsul suyun altında kalıyor. Vatandaş faks
çekmiş, ismini yazmış, imzasını atmış, diyor
ki: Suyu üstümüze bıraktılar. Neden?
Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi bu
çığlığı duymalıdır. Köylü diyor ki: Suyu
üstümüze bıraktılar. Bizim Genel Başkan
Yardımcımız Sayın Recai Yıldırım karpuz
tarlasını gösteriyor, hasat öncesindeki karpuz tarlası.
Tarsusta yaklaşık 20 bin dönüm buğday, yaklaşık yirmi
gün sonra hasat edilecek buğday bugün sular altında, hiçbir ekonomik
değeri yok, öldü. Mısır öldü, karpuz öldü
Seralar; meyve
seraları, sebze seraları sular altında kaldı.
Tarsusun birçok köyü, dedim; köylüler bizi izliyorlar, onun için
söyleyeyim isimlerini: Baharlı, Kefeli, Köprü, Yaramış, Çatalca,
Ağzıdelik köyleri, maalesef devletimizin ve Hükûmetimizin
şefkatini, merhametini beklemekte; çocuklarının
rızkını suyun altında kaybettiler, devletin şefkat
kucağını beklemekte.
İnanıyorum, inşallah Tarım Bakanı bilgi
verecektir ama ben de bir katkı olsun diye
Acaba şunlar
yapılamaz mı Sayın Bakanım:
Öncelikle, Tarsus Ziraat Odası Başkanının
yazdığı, size de gönderdiği faks önümde. Diyor ki:
Çıkardığınız Afet Kanununun bize hiçbir faydası
yok. Çiftçinin yüzde 40 varlığının kaybedilmesi hâlinde
ancak afette yardım yapabiliyorsunuz. Böyle bir şey söz konusu
değil.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Mal
varlığının
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Mal varlığının
yüzde 40ı.
Yani, burada çıkan kanunlar eğer bu insanın
faydasına olmayacaksa niye çıkartıyoruz? Yüzde 40
varlığını kaybetmiyor ama buğdayını
kaybetmiş, emeğini, ekmeğini kaybetmiş. Ne
yapacağız?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Tümünü
kaybetmiş.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Sayın Bakanım, çiftçi
diyor ki: Hiç olmazsa şu primlerimizi hemen ödeyin. Çünkü bu su çekilir
çekilmez bu suyun çekildiği yere yeni bir mahsul ekebilelim.
Borçlarımızı silin ki yeniden borçlanabilelim.
Başbakanlık fonlarından özel bir imkân yaratın bize, hiç
olmazsa yeni mahsulü ekebilelim, yoksa ekemeyiz.
Afet Fonundan faydalanamayacağına göre bu çiftçiyi
kendi çaresizliğinde sahipsiz bırakma hakkına sahip değiliz
değerli milletvekilleri, köylünün adına. İşte, sahadan
gelen milletvekillerim de söz istedi. Her partiden sayın milletvekili
oradaydı. Bu, bizim insanımızın sorunu ve bu soruna biz
bigâne kalamayız. Ümit ediyorum, inşallah, Sayın Bakan burada,
güzel, müjdeli haber de verecektir. Mersinin Tarsus ilçesinde, Adananın
Kadirli, Kozan ve Karataş ilçesinde yaşanan ve çok net söylüyorum,
hiç kimseyi suçlamadan söylüyorum, bir ihmalin sonucu, bir dikkatsizliğin
sonucu, göz göre göre o baraj kapaklarını açarak köylüyü su
altında bırakmanın anlamı ne?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Niye gereken tedbir
alınmıyor? Niye dikkatli olunmuyor? Bunlar Hükûmetin
sorumluluğunda olan sorular, cevapları da onların vermesi
lazım ama ben vatandaşım adına şunu söylüyorum: Çiftçi
mağdur, çiftçi şu anda gözünü açmış,
kulağını açmış bizi dinliyor ve buradan bir müjdeli
haber bekliyor. Sayın Tarım Bakanı, dünü falan anlatmadan,
2002de şöyle oldu, şöyle yaptık, böyle yaptık demeden,
Tarsus çiftçisine, Adana çiftçisine buradan bir şey söylemeli.
Söylediğimiz basit: Şu primleri yarın ödemeye
başlayın. Çiftçinin bugün ödemek mecburiyetinde olduğu,
tarım krediye, bankaya olan borçlarını silin.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Silifkeye de söz
vermişti Mehmet Bey, Silifkeye de.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Başbakanlık
fonlarından bu çiftçiye bir fon, bir imkân yaratın. Devletimiz güçlü.
Başbakanlık Acil Destek Fonundan bir imkân yaratın, il özel
idaresi bütçesini bu yönde teşvik edin. Sayın Vali, Sayın Tarsus
Kaymakamı bu konuda hazır.
Dolayısıyla, değerli milletvekilleri,
halkımızın bir kısmı bir acıyı
yaşıyor ve buradan bir çözüm bekliyor. Bunu sizin
vicdanınıza ve dikkatlerinize sunmak için söz aldım.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Şandır.
VAHAP SEÇER (Mersin) Efendim, söz isteyebilir miyim? İlave
yapacağım birkaç konu var.
BAŞKAN Sayın Seçer, yerinizden iki dakika söz
veriyorum bu konuyla ilgili.
Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Vahap
Seçerin, Çukurovada yaşanan sel felaketine ilişkin
açıklaması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin cevabı
VAHAP SEÇER (Mersin) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Taşkın sahası benim de seçim bölgem.
Geçtiğimiz gün diğer muhalefet milletvekili
arkadaşlarımızla oralarda inceleme fırsatımız
oldu hasarları. Gerçekten üzüntü verici bir durum. Üreticimizin
aylardır emek edip ortaya çıkardığı ürünler, maalesef,
bu taşkın sonucunda ciddi zararlar görmüştür, tahrip
olmuşlardır. Tabii, burada, bu alanlar, tarımsal alanlar,
taşkın alanları, ancak bunu böylece geçiştirmemiz mümkün
değildir. Burada, DSİnin, Devlet Su İşlerinin önemli bir
ihmali söz konusudur. Bu, bizim tespitlerimizdir, üreticilerin de
tespitleridir. Bu yıl, her yıla göre çok daha fazla
yağış aldığımız bir yıl oldu, hem bölge
olarak hem ülke olarak. İşte, burada, mühendis
arkadaşlarımızın, teknisyen
arkadaşlarımızın, oradaki bir yıl boyunca
yağışları takip eden, baraj gölüne giren su seviyesini
kontrol eden ve onları tehlike sınırının altında
tutmaya çalışan teknik eleman arkadaşlarımızın
buradaki vizyonsuzluğundan ve öngörüsüzlüğünden
kaynaklandığını ben düşünüyorum. Nitekim, bu, hesap
işidir, kitap işidir, mühendislik işidir. Yıllık
yağış ortalamaları vardır, geçmiş yıllara
bakılır, o yılın yağış miktarı
alınır, kar rasatı yapılır, baraj göletine girecek su
miktarı hesap edilir ve önümüzdeki aylarda oluşacak
yağış tahminleri de yapılarak, barajdaki su seviyesinin
tehlike oluşturmayacak boyutlarda tutulması gerekiyordu; bunlar
yapılmamış. Bir emsal verebilirim: Berdan
Irmağını besleyen Tarsus Berdan Barajında böyle bir sorun
yoktur. Oradaki mühendis arkadaşımız, bu konuda bu süreci iyi
sevk ve idare etmiştir ve Tarsus Ovasını böyle bir
taşkından, Tarsus Berdan Irmağını böyle bir taşkından
koruma başarısını göstermiştir.
Değerli arkadaşlarım
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Seçer.
VAHAP SEÇER (Mersin) İki kelime daha ekleyebilir miyim
Sayın Başkanım? Hemen bitireceğim.
BAŞKAN Buyurun, iki kelime
Şunu izah edeyim yalnız sayın milletvekilleri: Bu
konunun önemi ve gündemde olan bir konu olduğu için gruplardan birer
kişiye söz vereceğim, diğer arkadaşlarımız lütfen
şey yapmasınlar.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Vilayetler farklı olduğu
için Sayın Başkan, yani Adana vilayetinden de bir
arkadaşımızın konuşması lazım.
BAŞKAN Bir kişiye söz vereceğim.
VAHAP SEÇER (Mersin) Sayın Başkanım, hemen
sözlerimi bitiriyorum. Teşekkür ediyorum.
Tabii, olan olmuştur. Şimdi, tabii, üreticimiz dayağı
yiyen kesim, biz sayan kesimiz. Bu insanların mağduriyeti
vardır. Sayın Bakan burada, Sayın Tarım
Bakanımız.
Üreticilerimizin talepleri vardır, en azından 2008
yılına ait prim destek ödemelerinin bir an önce yapılması
konusunda talepleri vardır. Kısa bir süre sonra bu alanda sular
çekilecektir, tekrar ekim imkânı doğacaktır. En azından,
akaryakıt yardımı, gübre yardımı, tohum
yardımı gibi yardımları talep ediyorlar. Siz de takdir
edersiniz, krizin ortaya çıkardığı sonuçlar üreticimizi de
mağdur etmiştir. En azından, bu tip yardımlarla bu
yaraların sarılmasına katkı sunacağını ümit
ediyorum Sayın Tarım Bakanının.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Seçer.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Adana ve Mersin milletvekillerimizi
istirham ediyorum.
BAŞKAN Bir kişiye söz vereceğim, lütfen.
Buyurunuz Sayın Tankut.
2.- Adana Milletvekili Yılmaz
Tankutun, Çukurovada yaşanan sel felaketine ilişkin
açıklaması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin cevabı
YILMAZ TANKUT (Adana) Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
Ben de az önce hem Sayın Şandırın hem de
Sayın Seçerin dile getirdiği konuyla ilgili olarak bilgilendirme
yapmak istiyorum.
İfade edildiği gibi, Seyhan baraj gölünün
kapaklarının açılarak dere yatağına hacminin üzerinde
su verilmesiyle meydana gelen baskınlarda bölge çiftçimiz ne yazık ki
büyük bir ziyanla karşı karşıya kalmıştır. 6
Mayısta Seyhan ve Çatalan barajlarının kapaklarının
açılması sonucunda Seyhan ve Ceyhan nehirlerinin geçtiği
Akdenize kadar uzanan, yaklaşık, bizim bölge itibarıyla, 80 bin
dönüm ekili alan ve narenciye bahçesi su baskınlarına maruz
kalmıştır ve özellikle Yüreğir, Seyhan ve Karataş
ilçelerine bağlı köyler başta olmak üzere, Gümüşyazı,
Damlapınar ve Tabaklar köylerimizde büyük hasarlar meydana gelmiş,
karpuz ve mısır tarlaları tamamen sel sularının
altında kalmıştır ve ne yazık ki çiftçilerimizin bütün
emekleri ve umutları da sel suları altında kaybolmuştur.
Çiftçilerimiz -az önce de ifade edildiği gibi- bu felaketin sorumlusu
olarak Devlet Su İşlerini göstermektedir. Toroslardaki karın
erimesi ve yoğun yağışlarla birlikte meydana gelen
taşkınlar neticesinde barajların dolması üzerine
açılan kapaklar yüzünden böylesine büyük bir felaketle karşı karşıya
kalmışlardır ve bunda da yetkililerin ihmali olduğunu, bu
kapakların açılmasının lazım geldiğini ancak
bunun çok daha önceden, geniş bir zaman dilimi içerisinde kademeli olarak,
kontrollü olarak açılmasının lazım geldiğini ifade
etmişlerdir. Benzer hadise, yine geçen sene de Karataşta sel
felaketi olmuştu. Bununla da ilgili ben gündem dışı söz
almıştım. Ama ne yazık ki o dönemde de yaklaşık
36 bin dönüm ekili alan ziyan gördüğü hâlde Hükûmetimiz ve yetkililer bu
felaket karşısında duyarsız kalmışlardı.
Netice olarak biz de bölgemizin, Adanamızın,
Çukurovamızın bu felaketine karşı Hükûmetin özellikle
tedbirleri acilen alarak bu insanlarımızın ve çiftçilerimizin
yardımına bir an önce koşmasını ve yanlarında yer
almalarını temenni ediyorum.
Söz verdiğiniz için teşekkür ediyor, saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Tankut.
DURDU MEHMET KASTAL (Osmaniye) Sayın Başkanım,
biz de sel alanında olduğumuz için, eğer müsaade ederseniz
BAŞKAN Sizden sisteme girmiş kimseyi görmüyorum
efendim.
DURDU MEHMET KASTAL (Osmaniye) Girmemiz şart mı? Az
önce girmediler.
BAŞKAN Evet efendim, sisteme girince
konuşabiliyorsunuz.
Kim konuşmak istiyor?
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Mehmet Kastal, Osmaniye.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Kastal, iki dakika
3.- Osmaniye Milletvekili Durdu
Mehmet Kastalın, Çukurovada yaşanan sel felaketine ilişkin
açıklaması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin cevabı
DURDU MEHMET KASTAL (Osmaniye) Teşekkür ediyorum.
Gerçekten bizim Çukurovamızda çok büyük bir sel felaketi
olmuştur. Ama şu bir gerçektir, gidip gördüğümüzde, cumhuriyet
tarihinde belki elli yıldır böyle bir yağmur ve sel
görülmemiştir.
Şimdi, bu baraj kapaklarının açılmasından
kaynaklandığını biz düşünmüyoruz. Neden derseniz, biz
cumartesi günü DSİ Bölge Müdürü, Tarım Kredi Bölge Müdürü, Vali Bey
ve tüm ekibiyle birlikte bu köyleri gezdik. Ama bu köylerde bu settelerin
yıkılmasıyla birlikte, bunların dağıtılmasıyla
birlikte patlaklar oluşmuş ve bunun sonucu diğer alanlara
sıçramıştır. Devletimiz orada gerekli incelemeleri
yapmıştır. Tarım İl Müdürlüğümüz ve Tarım
İlçe Müdürlüğümüz şu an arazilerin boşalmasıyla
birlikte raporları hazırlıyorlar. İnşallah
raporları hazırladığımızda Sayın
Bakanımıza takdim edeceğiz ve afet kapsamına
alınması için gerekli mücadeleyi göstereceğiz diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Kastal.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Sayın Başkan, Adana
Milletvekili Hulusi Beyin de bir söz talebi var.
BAŞKAN Şimdi, Tarım ve Köyişleri Bakanı
Mehmet Mehdi Eker.
Buyurunuz Sayın Eker. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Bakan, şu
Silifkeye verdiğiniz sözü de açıklayın. 26 Kasım 2008 günü
bu Mecliste söz verdiniz, Ödenmediyse ödeyeceğim. dediniz, ondan sonra
soru önergesine doğru dürüst yanıt vermediniz. Silifkeye
ödemediğiniz paraları ne yapacaksınız?
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Eker.
V.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
(Devam)
3.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, Çukurovada yaşanan sel felaketi nedeniyle
çiftçilerin uğramış olduğu zararlara ilişkin gündem
dışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (Devam)
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Sayın Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Çukurovada son günlerde yaşanan sel felaketi nedeniyle
çiftçilerin uğramış olduğu zararlar konusunda yapılan
gündem dışı konuşmalarla ilgili
huzurlarınızdayım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 5 Mayıs
tarihinde Osmaniyede, Kadirli ilçesine bağlı 21 köyde, bize
ulaşan ilk tespitlere, ilk bilgilere göre 1.250 çiftçiye ait çeşitli
ürünlerin ekili bulunduğu 35 ila 40 bin dekar alanda, ilk tespitlere göre
yüzde 30 ila yüzde 100 arasında değişen oranlarda bir zarar
oluştuğu bilgisine sahibiz.
Keza, Mersin ili Tarsus ilçesinde 8 Mayıs 2009 tarihinde 205
köydeki 295 çiftçiye ait 24.800 dekar hububat ve sebze ekili alanda da yine
muhtelif oranlarda zarar meydana geldiği, Adana ilimizin Karataş
ilçesinde yine 7-8 Mayıs 2009 tarihlerinde 4 köyde 30 bin dekar hububat ve
sebze alanının zarar gördüğü, Yüreğir ilçesinde yine 7-8
Mayıs tarihlerinde 15 köydeki 290 çiftçiye ait 18 bin dekar alanda da hububat
ve narenciye alanıyla yine 7 arıcıya ait 1.900 kovanın
zarar gördüğü, Kozan ilçesinde 5 Mayıs tarihinde aşırı
yağışlar sonucu Deliçayın taşmış
olduğu ve 56 çitçiye ait yaklaşık 2 bin dekar -1.900 dekar-
alanda bir zarar meydana geldiği, Seyhan ilçesinde de, yine, 9 Mayıs
tarihinde 9 köye ait narenciye, mısır ve diğer sebze meyveden
oluşan muhtelif tarım ürünlerinin ekili dikili bulunduğu 20 bin
dekar alanın selden etkilendiği bilgisi
ulaşmıştır.
Tabii, öncelikle, ben, bütün çiftçilerimize, burada, bir daha
böyle bir felaketle karşılaşmamaları yönünde temennide
bulunduğumu ifade etmek istiyorum, geçmiş olsun dileklerimi
sunuyorum.
Bu çerçevede, Bakanlığımızın il ve ilçe
müdürlükleri çalışmalarına başlamış durumda.
Suların çekilmesini takiben de yapılacak olan kesin hasar tespitleri
ve zarar oranıyla, zarar gören çiftçilerin sayısı tabii net
olarak ortaya çıkacak ve il hasar tespit komisyon
çalışmalarının tamamlanmasından sonra da çiftçilere
yapılacak olan, yasalar gereği yapılacak olan yardımlar da
kesinleşecektir. Tabii, bu arada, eğer bütün bu süreç içerisinde
herhangi bir ihmal veya zarar, kasıt durumu varsa, belirlenmişse,
onlarla ilgili olarak da gerekli işlem yapılacak.
Tabii, bu arada, çalışmalar sürüyor. Hem illerdeki Köy
Hizmetleri ekipleri hem DSİ hem il, ilçe tarım müdürlükleri konuyla
ilgili, afet bölgesinde, bu selden zarar görülen bölgelerde gerekli
çalışmaları yaptılar. Bundan sonra da bu
çalışmalar sonuçlanıncaya kadar devam edecek.
Biz tabii, hasar tespitini müteakip olarak, biraz önce de ifade
ettiğim gibi, kanunların vazettiği biçimde ve imkânlar ölçüsünde
zararları tazmin edilecektir.
Pazartesi günü biz yağlı tohum primlerinin ödemesine
başlıyoruz. Bu arada bunu özellikle Sayın Şandır, illa
buradan -bir kısım milletvekillerimiz de- ifade edilmesini istediler.
Ben de söylüyorum, yağlı tohum ödemeleri pazartesi gününden itibaren
başlıyor. Bu, 350 milyon lira civarında tutuyor. Sadece Adanada
58 milyon liralık bir ödeme var. Diğer il, ilçelerimizin de
tahakkuku
VAHAP SEÇER (Mersin) Tarsusu unutmayalım Sayın Bakan,
bizim ilçeyi unutmayalım.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) Unutmuyoruz, hiçbir yeri unutmayız, merak etmeyin.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Tarsuslulara bunu diyebiliriz
değil mi Sayın Bakan?3
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) Hiçbir yeri unutmuyoruz ama hangi ilçemizin, hangi çiftçilerinin ne
kadar tahakkuku varsa onların tamamı ödenecek, bunu özellikle ifade
etmek istiyorum. Bunun dışında da yine, gerek valilikler yoluyla
gerekse diğer şekillerde yapabileceğimiz ne varsa
yapıyoruz.
Tabii, tarım zor ve sorunlu bir alan, tarımsal üretim.
Yağışın olmaması da sorundur, kuraklıktır.
Geçen sene ve önceki sene bundan dolayı ıstırap çektik, bundan
dolayı sıkıntı çektik. Bu sene yağış var,
hamdolsun, Türkiyenin genelinde iyi durumda ama maalesef Çukurovada,
geçtiğimiz günlerde olduğu gibi, bazı yerlerde de
aşırı yağış sebebiyle bu defa çiftçilerimiz bir
zararla, bir hasarla karşı karşıya. Eldeki kanun, bu
konuyla ilgili 2090 sayılı Kanun. Bu Kanun çerçevesinde
yapabileceğimiz yardımlar var, bunun hasar tespiti var. Bu arada,
yüce Meclisi şöyle bir bilgiyle de bilgilendirmek istiyorum: 2090
sayılı Kanunda hasar oranı yüksek. Yüzde 40 toplam mal
varlığının yok olması hâlinde zarar ve ziyan ödemesine
gidilebiliyor. Biz, bunu
Bu Yasada bir değişiklikle ilgili bir
çalışmamız var, Bakanlık olarak böyle bir tasarı
hazırladık, onu özellikle ifade etmek istiyorum ama sigorta
uygulamaları içerisinde de özellikle önümüzdeki yıllarda selin de
dâhil edilmesi yönünde de bir çalışma
yaptığımızı huzurlarınızda ifade etmek
istiyorum.
Esasen sigorta uygulamasının
yapıldığı risklerle ilgili, doğal afetlerle ilgili de
oldukça, şu ana kadar, başarılı bir çalışma
yapıldı. 675.500 poliçe kesildi ve bugüne kadar da 122 milyon lira da
bu poliçelerin bedeli olarak da devlet desteği sağlandı
çiftçilerimize, 122 milyon lira. 95 milyon lira da biz hasar ödemesi
yaptık son birkaç yıl içerisinde. Tarım sigortası
yaptırıp doğal afetle karşı karşıya kalan
çiftçilerimize hasar ödemesi olarak yaptığımız 95 milyon
lira. Bunu da yüce Meclisin bilgilerine sunmak istiyorum.
Tabii, daha önce bu konuyla ilgili, bizim, bir başka kanun
vardı. Bu kanun 2001 yılında yürürlükten
kaldırılmış, 5254 sayılı Muhtaç Çiftçilere Ödünç
Tohumluk Verilmesi Hakkındaki Kanun. Bu kanun biraz daha kolay
uygulanabilir bir kanundu, özellikle doğal afetlerle karşı
karşıya kalındığında muhtaç çiftçilere hem
tohumluk verilmesi hem borçların ertelenmesiyle ilgili daha kolaydı.
O kanun 2001 yılında yürürlükten kaldırıldı. Mevcut
2090, 1996 yılına kadar hiç işlerliği olmayan,
işletilmeyen bir kanundu; 96dan 2002 yılına kadar sadece
hayvancılıkta, özellikle hayvan varlığı, yangın
vesaireyle ilgili telef olduğunda uygulanırdı. Ondan sonra, biz,
2002 yılından bu yana da onu çiftçi lehine işletiyoruz ama bu
Kanun, tabii, başlangıçta bu amaçla ihdas edilmediğinden
dolayı ihtiyacı tam olarak karşılamıyor.
Biz, şimdi, burada düzeltme yapmak üzere bir tasarı
hazırladık ama alternatif olarak da Tarım Sigortaları
Kanununu yürürlüğe koyduk ve biraz önce de söylediğim gibi, şu
ana kadar başarılı bir şekilde gidiyor. Sigorta prim
poliçesinin yüzde 50si hibe olarak ödenmekte ve bugüne kadar da biz 122 milyon
lira hibe destek sağladık bu konuda.
Şimdi, bu biraz önce söylediğim yağlı
tohumlarla ilgili ödeme yapılacak illerde Adana var. Özellikle onu ifade
etmek istiyorum, demin söylendi. Aydın, Balıkesir, Bursa, Çanakkale,
Çorum, Denizli, Edirne, Eskişehir, İzmir, Kırklareli, Manisa,
Samsun, Osmaniye
Bu illerimizin ödemesi evvelemirde yapılacak.
VAHAP SEÇER (Mersin) Sayın Bakan, Mersin yok.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) Diğer illerle ilgili de icmalle ilgili bir mesele var. O icmal
tamamlanır tamamlanmaz o da ödenecek. Bunu da bilgilerinize sunmak
istiyorum.
Geçmiş olsun dileklerimi tekraren ifade etmek istiyorum.
Allah bir daha böyle afetlerle bizi karşı karşıya
bırakmasın.
Hepinizi saygılarla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Eker.
AKİF AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkanım, bir
katkıda bulunabilir miyim?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım,
kısa bir katkıda bulunacak.
BAŞKAN Ama böyle bir usulümüz yok, biliyorsunuz.
Tartıştık konuyu da.
AKİF AKKUŞ (Mersin) Bir dakika falan sürer.
BAŞKAN Daha sonra tekrar konuşursunuz.
Sayın milletvekilleri, Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Sayın Cemil Çiçek, gündemin Sözlü Sorular
kısmında yer alan sorulardan 1, 9, 19, 37, 38, 40, 43, 44, 53, 56,
67, 68, 69, 71, 73 ve 78inci sıralardaki soruları birlikte
cevaplandırmak istemişlerdir.
Sayın Bakanın bu istemini sırası
geldiğinde yerine getireceğim.
Şimdi, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
vardır.
Sözlü soru önergesinin geri alınmasına dair bir tezkere
vardır, okutuyorum:
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Önergeler
1.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun (6/1328) esas numaralı sözlü sorusunu geri
aldığına ilişkin önergesi (4/135)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin Sözlü Sorular Kısmının 469. sırasında
yer alan (6/1328) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.
Gereğini saygılarımla arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
BAŞKAN Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır. Ayrı ayrı okutuyorum:
C) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Adana Milletvekili Kürşat
Atılgan ve 20 milletvekilinin, orman yangınlarına müdahalede
kullanılmak üzere uçak ve helikopter kiralama ihalesiyle ilgili
iddiaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/364)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından 19.01.2009
tarihinde 7 yıllığına 12 helikopter ve 4 uçak olmak üzere
hava araçları kiralanması ile ilgili olarak yapılan ihaleyle
ilgili iddiaların araştırılıp incelenerek,
alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasamızın 98.
ve İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri uyarınca bir "Meclis Araştırması"
açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1) Kürşat Atılgan (Adana)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) Yılmaz Tankut (Adana)
4) Recai Yıldırım (Adana)
5) Osman Durmuş (Kırıkkale)
6) Muharrem Varlı (Adana)
7) Ahmet Orhan (Manisa)
8) Erkan Akçay (Manisa)
9) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
10) Hasan Özdemir (Gaziantep)
11) D. Ali Torlak (İstanbul)
12) Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri)
13) Hakan Coşkun (Osmaniye)
14) Necati Özensoy (Bursa)
15) Murat Özkan (Giresun)
16) Şenol Bal (İzmir)
17) Ahmet Bukan (Çankırı)
18) Akif Akkuş (Mersin)
19) Recep Taner (Aydın)
20) Cumali Durmuş (Kocaeli)
21) Osman Ertuğrul (Aksaray)
Gerekçe
Çevre ve Orman Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü
geçtiğimiz günlerde orman yangınlarıyla mücadele etmek
maksadıyla 5 yıl süreyle 16 helikopter ve 7 yıl süreyle 5 adet
amfibik (suya inip kalkabilen) uçakların kiralanması için hizmet
alım ihalesi yapmıştır. İhale şartnamesinde yer
alan Birim Fiyat Teklif Cetveli (ki teklifler buna göre verilmek
zorundadır) incelendiğinde 16 helikopter için
aşağıdaki gibi teklif verilmek durumundadır.
18506 saat zorunlu teklif ve bu miktarın 2/3'ü kadar (yani
12337 saat) opsiyonel teklif.
İhale sonucu uçuş saat ücreti 7500 ABD doları ($)
civarında gerçekleşmiştir. Kontrat imza
aşamasındadır ve bu duruma göre: 18506x 7500= 138.795.000 $
zorunlu + 92.527.000 opsiyonel olmak üzere, Toplam: 231.322.000 $.
Söz konusu helikopterlerin yenisinin fiyatı 7-8 milyon $
civarındadır. Zaten şartnamede bu hususta bir hüküm yoktur. Yeni
olduğu farz edilse bile 16 helikopter 120 milyon $ etmektedir. Alınan
helikopter her yıl sadece 4,5 aylık süre için kiralanmak üzere
istenmektedir. Devletin ya da diğer bir organizasyonun (Kızılay,
Türk Hava Kurumu ya da özel şirketler gibi) kendi filosunu
oluşturması durumunda kalan 7-8 aylık sürede bu helikopterler
diğer maksatlarla (ambulans, kayak merkezlerine yolcu taşıma
gibi) rahatlıkla kullanılabilir. Yukarıdaki hesabı yeniden
gözden geçirdiğimizde yılda azami 5 ay için 120 milyon $ ödenmiş
oluyor, yani aylık bazda hesap yapılırsa 120:5=24 milyon $
yapar. Bu da demektir ki helikopterlerin gerçek ticari değeri ihaleyi
gerçekleştirenler tarafından 24x12 ay=288 milyon $ üzerinden
hesaplanmış durumdadır.
Bu ülkenin 4,5 aylık orman yangın sezonu
dışında da helikopter ihtiyacı vardır. Şayet bu
kadar kaynak harcanacak ise bir helikopter filosu kurup belediyeler dâhil tüm
ihtiyaçların bu filodan sağlanması gerekir. Aksi takdirde geçen
on yıl içerisinde yurtdışından kiralanan helikopterler ve
uçaklara verilen kiralama yıllık ve saat ücretlerindeki
savurganlık önümüzdeki yıllarda da artarak devam edecek ve ülkemizin,
milletimizin kaynakları yanlış ve plansız bir şekilde
kullanılacaktır. Örneğin 1998'de saat başına kiralama
ücreti 1600 $ iken, bu bedel 10 yıl içinde katlanarak 2008 yılı
itibariyle yaklaşık 8000 dolara (7995 $)
ulaşmıştır. Bu şekilde kümülatif olarak katlanan
fiyatlar ileriye dönük kaynak israfı yaratacaktır. Diğer
taraftan amfibik uçak kiralama konusunda şartname Kanada üretimi
Bombardier CL-215 uçağını tarif etmektedir. Zaten ihale sonucu da
öyle olmuştur. Söz konusu uçaklar 1969-78 yıllarında
üretilmiştir. Bu nedenle şartnamede de herhangi bir yaş limiti
konulmamıştır ve bu uçaklar yaşlı uçaklardır.
Ülkemizin önemli ihtiyaçlarından biri olan yangın
söndürme helikopteri ve uçakları konusunda geçtiğimiz günlerde
yapılan ihale kamuoyumuzun gündemini işgal etmiş olup halen de
bu konuda bazı tereddütlerin olduğu, ihale
koşullarının yeterince kamuoyuyla
paylaşılmadığı ve bilhassa kiralama bedellerinin
bazı soru işaretlerine yol açtığı aşikârdır.
Yukarıda gerekçesini izah ettiğimiz bu önemli konunun bir
"Meclis Araştırma Komisyonu" kurularak
araştırılıp incelenmesi ve sonuçlarının
kamuoyuyla paylaşılmasını uygun bulmaktayız.
2.- Adıyaman Milletvekili
Şevket Köse ve 25 milletvekilinin, diş hekimlerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/365)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizin yaşadığı en büyük sorunların
başında sağlık sisteminin zafiyetleri gelmektedir. Tüm
vatandaşları kapsamayan sosyal güvenceler, hekimlerin bir
kısmının sağlık sisteminin dışında
tutulması, altyapı yetersizlikleri gibi sorunlar, ülkemiz
sağlık sisteminin içinde bulunduğu hastalıklı yapının
da göstergesi olmaktadır.
İnsan sağlığı söz konusu olduğunda,
ağız ve diş sağlığının özel bir önemi
vardır. Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre, diş ve
diş eti rahatsızlıkları yaygınlığı ve
tekrarlama oranları nedeniyle insanların
karşılaştığı en büyük sağlık
sorunlarındandır. Örneğin; 5-17 yaş grubu çocuklarda
diş ve diş eti enfeksiyonu nedeniyle büyüme ve gelişim
yetersizliği görülmektedir. Yine diş ve diş eti
hastalığı olan 39-69 yaş grubunda, koroner kalp
hastalığı görülme riskinin 7 kat fazla olduğu ve kötü
ağız hijyenine sahip bireylerde kronik sindirim sistemi hastalıklarına
yakalanma riskinin 4-5 kat fazla olduğu bilimsel olarak tespit
edilmiştir. Bu nedenlerden dolayı toplum
sağlığının korunmasında diş hekimlerinin
rolü büyüktür. Sosyal devlet ilkesi gereğince, toplum
sağlığını korumak için ağız ve diş
sağlığına, yani diş hekimlerine gereken özen
gösterilmelidir. Ülkemizde ise bu özen maalesef gösterilmemektedir. Diş ve
diş eti hastalıklarının sağlık sorunu gibi
görülmemesi diş hekimlerini ve hastaları rahatsız etmektedir.
Genel tıp alanında özel sağlık kuruluşlarından
hizmet alımının önü açılırken, % 80'i muayenehanelerde
çalışan diş hekimleri unutulmuştur. Toplumumuzun
yaşadığı ağız ve diş
sağlığı sorunları, kamunun verdiği hizmetle
çözülemeyecek kadar büyük orandadır. Üstelik, kamuda çalışan
diş hekimlerinin koşulları da gün geçtikçe
ağırlaşmaktadır.
Sağlık Bakanlığı'nın istihdam
ettiği diş hekimi sayısı 5 bin 500'dür. Kamu
kuruluşlarımızda çalışan
meslektaşlarımızın halkın diş ve diş hastalıkları
ile ilgili talebini karşılama olanağı yoktur. Devletin,
kamu kaynaklarını en iyi biçimde kullanması açısından
tam bir otomasyon ile başta muayenehaneler olmak üzere serbest
çalışan diş hekimlerinden hizmet satın alması
halkın ve diş hekimlerinin talepleri ile örtüşmektedir.
Türk Dişhekimleri Birliği, bu konuya dikkatleri
çekebilmek için bir imza kampanyası başlattı ve toplamda 20 bine
yakın imza toplandı. Ayrıca; 11 Ekim 2008 tarihinde Türk
Dişhekimleri Birliği Başbakan ile bir görüşme yaptı.
Başbakan, Sağlık Bakanı ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı'ndan bu konuda çalışma yapmasını
istedi. Bunun üzerine iki bakanlık temsilcileri ve Türk Dişhekimi
yetkilileri 15 Ekim'de bir araya geldi. Bu buluşmanın ardından
tam 170'i aşkın gün geçti ve henüz bir sonuç alınamadı.
Hiçbir branşta sağlık hizmeti alınırken
sevke gerek duyulmamaktadır. Bunun tek istisnası diş
hastalarıdır. Yani, ülkemizdeki ağız ve diş
hastaları hizmete zor ulaşmaktadır. Bunlarla birlikte, Türk
Dişhekimleri Birliği'nin yayınlamış olduğu asgari
ücret tarifesi ile Maliye Bakanlığı'nın
açıkladığı diş tedavi yardımı arasında
rakamsal anlamda oldukça fark bulunmaktadır. Bunun düzeltilmesi için dava
açılmış ve dava kazanılmıştır. Yalnız
bu sefer de SGK bunu uygulamamaktadır. Özellikle büyük şehirlerde
sevkler durmuş durumdadır. Hastalar aylarca tedavi olabilmek sıra
beklemektedir. Dolayısıyla hem hastalar hem de doktorlar mağdur
olmaktadır.
Diş hekimlerinin sorunları, toplum
sağlığını olumsuz etkileyecek boyuta gelmeden
önlenmelidir. Bu nedenle diş hekimlerinin yaşadığı
sorunların tespiti ve çözüm önerilerinin araştırılması
amacıyla Anayasa'nın 98. ve TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105.
maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1) Şevket Köse (Adıyaman)
2) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
3) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
4) Atilla Kart (Konya)
5) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
6) İsa Gök (Mersin)
7) Akif Ekici (Gaziantep)
8) Nevingaye Erbatur (Adana)
9) Hulusi Güvel (Adana)
10) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
11) Algan Hacaloğlu (İstanbul)
12) Abdullah Özer (Bursa)
13) Ali Koçal (Zonguldak)
14) Atila Emek (Antalya)
15) Ahmet Ersin (İzmir)
16) Ahmet Küçük (Çanakkale)
17) Muharrem İnce (Yalova)
18) Gökhan Durgun (Hatay)
19) Abdulaziz Yazar (Hatay)
20) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
21) Tekin Bingöl (Ankara)
22) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
23) Rahmi Güner (Ordu)
24) Yaşar Ağyüz (Gaziantep)
25) Eşref Karaibrahim (Giresun)
26) M. Fatih Atay (Aydın)
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gülün resmî davetlisi olarak
ülkemizi ziyaret etmekte olan Portekiz Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı
Sayın Profesör Anibal Cavaco Silva şu anda Meclisimizi
onurlandırmışlardır. (Ayakta alkışlar)
Kendilerine yüce Meclisimiz adına hoş geldiniz diyorum.
Alınan karar gereğince, Sayın Silvayı
konuşmasını yapmak üzere kürsüye davet ediyorum.
Buyurunuz Sayın Silva. (Alkışlar)
VII.- SÖYLEVLER
1.- Portekiz
Cumhurbaşkanı Profesör Anibal Cavaco Silvanın, Genel Kurula
hitaben konuşması
PORTEKİZ CUMHURBAŞKANI ANİBAL CAVACO SİLVA
Sözlerime ilk kez ülkemin bir Cumhurbaşkanına yüce Meclisinize hitap
etmek üzere yapılan ve büyük onur duyduğum davetiniz için
teşekkür ederek başlamak istiyorum.
Portekize ve Portekizlilere bir dostluk ve saygı ifadesi
olarak değerlendirdiğim bu nezaketiniz beni ziyadesiyle
mütehassıs etmiştir. Bu düşüncelerle şahsım ve tüm
Portekizliler adına, Türk halkının egemen iradesini temsil eden
yüce Meclisinize teşekkür ediyor ve saygıyla selamlıyorum.
Türk milleti, yaptıklarıyla tarihin
akışını değiştiren az sayıda milletten
biridir. Tarih boyunca gerçekleştirdikleri, devraldığı
mirasın olağanüstü zenginliği ve yetiştirdiği tarihî
şahsiyetler hayranlık uyandırıcıdır. Ancak Türk
halkının tarihi, bütün bu saydıklarımın da ötesine
geçen bir enginliğe sahiptir. Öylesine geniş ulusal meziyet ve
kararlılık örnekleriyle doludur ki, onlar olmaksızın ne
zaferler kazanılabilir ne de düşmanlıkların üstesinden
gelinebilir. Bu halk, tarihinin en zor zamanlarında yeniden ayağa
kalkarak, bugün dünya sahnesinin en önemli aktörleri arasında yerini alan,
sözü dinlenen, saygı duyulan ve birçok alanda örnek alınacak modern
Türkiyeyi kuran insanlardan oluşmaktadır. Bu halk, Atatürkün gurur
duyduğu ve bu Meclisin varlık nedenini özetleyen ifadede
belirtildiği gibi egemenliğin yegâne kaynağı olarak tarif
ettiği halktır.
Sayın milletvekilleri, büyük halklara, büyük milletlere arzu
ettiğimiz dünyanın inşasında da büyük sorumluluklar
düşmektedir. Nasıl bir dünya? Ekonomik ve toplumsal gelişim için
tüm insanların ihtiyaç duyduğu barış, istikrar, güvenlik ve
insanlık onuruna saygının hâkim olduğu ve tüm bireylerin
ben de varım diyebildikleri bir dünya.
19uncu yüzyıl Portekiz tarihinin büyük ismi yazar, tarihçi,
savaşçı ve politikacı Alexandre Herculano İstek engelleri
tartar, irade yener. demiştir. Arzu ettiğimiz dünyayı
gerçeğe dönüştürmenin önüne dikilen engelleri teşhis etmek için
çok uzağa gitmeye gerek yok. Etrafımıza bakmak, yakın
tarihimize damgasını vuran olayları hatırlamak yeterli.
İçinde yaşadığımız ve karşımıza
çıkması muhtemel sorunlardan çıkarabileceğimiz dersler,
gördüklerimiz ve yaşadıklarımızla
karşımızdadır.
Halklar ve milletler arasındaki çatışmalar,
terörist şiddet, güvensizlik, ortam, gıda ve enerji krizleri,
çevrenin tahribi ve iklim değişikliğine bağlı
felaketler, hızla salgına dönüşen hastalıklar
Kendimiz ve
çocuklarımız için daha iyi bir dünya istiyorsak bütün bunlardan bir
ders çıkarmak durumundayız. Tabiatıyla, herkes kendi sonucunu
kendisi çıkartacaktır. Benim çıkardığım sonuç,
açlığın, yoksulluğun, adaletsizliğin, kabulü mümkün
olmayan suçların cezasız kalmasının, umutsuzluğun,
hoşgörüsüzlüğün dışlanma ve aşağılanma
duygusunu beslediği ve çatışmayı tahrik ettiği
yönündedir. Terörizmin, kabul veya müzakere edilmesi mümkün olmayan ölüm ve
yıkım mantığını yaymak için bulduğu müsait
ortam da işte budur.
Mali ve ekonomik krizin ilk uyarıları birçokları
tarafından iflah olmaz kuşkucuların vesveseleri olarak
görülmüşse de fosil yakıtların ve gıda maddelerinin
fiyatlarının nerelere dayandığını
hatırlayalım. İçinde bulunduğumuz kriz elbette bir gün sona
erecek ancak mevcut kaynakların bugünkü
alışkanlıklarımızla yaşamaya devam etmemiz için
yeterli olmadığının ortaya çıkması durumunda ne
olacak, bunu bir düşünelim. Bu yeteri kadar endişe verici
gerçeğe, bir de hiç tükenmeyecek gibi baktığımız
yaşamsal bir kaynağımız olan suyla ilgili olası bir
krizi de ekleyelim.
Son dönemde yaşadığımız olayları
değerlendirdiğimde vardığım diğer bir sonuç da,
serbest pazar ekonomisinin ekonomik ve toplumsal ilerlemenin önünü
açtığıdır. Ancak bunun layıkıyla yaşam
bulması için devletin ve yetkili kurumların düzenleme ve denetleme
konusunda sorumluluklar üstlenmeleri, etik değer ve ilkelerin mali
piyasaların işleyişine hâkim olmasını
sağlamaları aynı derecede hayati önemdedir. Gözlemlerim bana,
iklim değişikliğine bir çözüm bulamamamız hâlinde arzu
ettiğimiz dünyayı koruma yönündeki gayretlerimizin sonuç vermeyeceğini
söylemektedir. Bilim adamlarının bizi uyardıkları
senaryoların gerçekleşmesi hâlinde bazılarının bundan
kazançlı çıkabileceği yönündeki düşünceler bana tehlikeli
hayaller olarak görünmektedir.
Bütün bunların ışığında, sözünü
ettiğim konulardan çıkarılacak sonucun apaçık ortada
olduğunu düşünüyorum.
Karşılaştığımız sorunlar ya
doğaları gereği küresel bir nitelik taşıyor ya da
devletler arasındaki karşılıklı
bağımlılık nedeniyle küreselleşiyorlar. Sorunlar
küresel olunca korumacılık fayda getirmiyor. Bir örnek vermek
gerekirse: İklim değişikliğine sınırları
kapatmak mümkün müdür? Devletler arasında karşılıklı
bağımlılığın bu dereceye vardığı
bir aşamada korumacılık ancak daha vahim krizlere yol açar. Bu
nedenledir ki uluslararası eş güdüm araçları hiçbir zaman
bugünkü kadar önemli olmamıştır.
Uluslar arasında çatışmaların ortaya
çıkmasını daha etkin bir şekilde önleyecek ve bunların
neden ve sonuçlarıyla mücadele edecek, terörizme karşı daha
etkili bir savunma sağlayacak, silahsızlanmayı teşvik edecek
ve kitle imha silahlarının yayılmasını önleyecek,
enerji, gıda, mali ve ekonomik krizlerin öngörülebilirliğini
kolaylaştıracak ve bunların ortaya çıkması hâlinde
daha hızlı ve etkin müdahalede bulunabilmemizi mümkün kılacak
bir uluslararası eş güdümden söz ediyorum. Uluslararası eş
güdümün etkinliği, karar yapı ve mekanizmalarında varılacak
sonuçları herkesin içine sindirmesini sağlayacak şekilde
günümüzün gerçeklerini yansıtan bir temsiliyete dayanmasına
bağlıdır. Devletlerin coğrafi, tarihî ve kültürel
çeşitliliğine ve bu çeşitliliğin neden olduğu çok
boyutlu çıkarlarına saygı gösteren bir eş güdüm,
uluslararası kuruluşların giderek artan önemini göz ardı
etmeyen bir eş güdüm. Bu nedenledir ki Portekiz, G20nin oluşumunun
bölgesel örgütleri görmezden gelemeyeceği düşüncesindedir. Aynı
nedenledir ki, Portekiz, 2001-2012 dönemi için Birleşmiş Milletler
Güvenlik Konseyi Geçici Üyeliğine aday olmuştur. Bu vesileyle
Türkiye'nin bu adaylığımıza desteği için derin
şükranlarımı ifade etmeme izin veriniz. İnandırıcı
olabilmesi için uluslararası eş güdümün bazı ilke ve
değerlere dayanması gerekir. Birleşmiş Milletler
örneğinde bu ilke ve değerler küresel kabul gören uluslararası
anlaşmalarda ifadesini bulmuştur. Bunların etkin bir
şekilde yaşama geçirildiğini gözetmek durumundayız.
Mali piyasalar konusunda ise kamuoylarımızı
kararların etik kurallar çevresinde alındığı yönünde
ikna etmek durumundayız. Kaynakların tahsisinde en kırılgan
yapıya sahip gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaçları da görmezden
gelinmemelidir. Bu uluslararası eş güdüm, halklar ve kültürler
arasında köprüler kurmayı amaçlayan oluşumlara da değer
veren bir eş güdüm olmalıdır; Türkiye'nin, kurucularından
biri olduğu Medeniyetler İttifakı örneğinde olduğu
gibi. Kanımca, Atatürkün: Beşeriyet tek bir vücuttur. Her toplumu
bu vücutta bir uzuv gibi tanımak zarureti vardır. Dünyanın filan
noktasında şayet bir huzursuzluk varsa Bundan bize ne. dememeliyiz.
Bir bedenin en küçük parçasına isabet eden herhangi bir ıstırap,
o bedeni baştan ayağa kadar müteessir etmez mi? sözlerinden ilham
almalıyız. Sorun, özet olarak, küresel
vatandaşlığın gerektirdiği siyasi sonuçları
üstlenmekte yatmaktadır. İşte bu çerçevede biz Avrupalılar
için Avrupa Birliğinin bahşettiği kazanımlar göze
çarpmaktadır.
Sayın milletvekilleri, uluslararası sahnede güçlü,
inandırıcı, ağırlığını koyabilen
Avrupa bütünleşmesi, savunduğu değerler ve toplumsal ve ekonomik
modeliyle ister güvenlik ister iklim değişikliği ister ekonomik
ve mali krizle ilgili olsun, günümüzün önemli meselelerine bulunacak çözümleri
şekillendirmek ve yönlendirmek durumundadır. Bu mücadeleye
girişebilmek için Avrupanın Türkiyeye ihtiyacı vardır.
Türkiye'nin katılmasıyla Avrupa Birliği, çok boyutlu kültürel
bir mirasa sahip büyük bir ulusun kazandıracağı zenginliğin
yanı sıra Avrupa Birliği ortak geleceği için hayati önem
taşıyan alanlarda çok daha büyük bir ağırlığa
sahip olarak hareket edebilmesini sağlayacak katlanan bir stratejik anlama
kavuşacaktır. Sadece iki örnek vereceğim: Enerji ve
dış politika.
Avrupa Birliğinin bir ortak enerji politikasına
ihtiyacı vardır. Dışarıda tedarik kaynaklarında
ve dağıtım ağlarında çeşitliliği, içeride
ise şebekelerin birbirine bağlanmasını temin edecek bir
politikaya, Türkiye'nin bu alanda belirleyici bir katkısı olabilir.
Öte taraftan, Türkiye, sahip olduğu savunma olanakları,
birliğin yanı başındaki veya birlik için yaşamsal bir
stratejik önem taşıyan bölgelerdeki nüfusu, büyük bir Müslüman ve
demokratik ulusun Avrupa projesinin temelinde yatan değer ve ilkelerin savunmasına
yapacağı katkılar nedeniyle Avrupa Birliği dış
politikasının inandırıcılığının
artmasının teminatıdır. Ancak şunun da
altını çizmeme izin veriniz ki arzu ettiğimiz Avrupa
Birliği Türkiyeye ne kadar ihtiyaç duyuyorsa Türkiye'nin de Avrupaya o
kadar ihtiyacı vardır.
Kendi ülkemin tecrübesinden hareketle şu inancımı
gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki Avrupa ile tam
bütünleşme Türkiye'nin kalkınma ve modernleşme sürecini
perçinleyecek ve uluslararası etkinliğini artıracaktır.
Uluslararası muhataplarımızın bizimle münferit bir devlet
olarak konuşmalarıyla, uluslararası bir örgütün karar
mekanizmaları üzerinde etkisi olan bir üyesi olarak konuşmaları
arasında çok büyük bir fark olduğunu şahsen çok iyi biliyorum.
Bizi dünyanın dört bir tarafına savuran tarihimizin
sonucu olarak Portekizin, Portekizce konuşan ülkelerle çok yakın
ilişkileri vardır. Bu ilişkilere dayanarak uluslararası
sahnede her gün kendini daha fazla ispatlayan Portekizce Konuşan Ülkeler
Topluluğunu kurduk. Ancak hiç şüphemiz yok ki bize bu kadar
yakın ülkelerle mevcut diyaloğumuzda dahi
ağırlığımız Avrupa Birliği üyesi
olmamız sayesinde çok daha fazla olmaktadır.
Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye'nin Avrupa
Birliğine üyeliğinden söz ederken kendi ülkemin
katılımına ilişkin hatıralar gözümde canlanıyor.
Portekizin katılım süreci birçok engellerle
karşılaşan, uzun ve karmaşık bir süreç oldu.
Üyeliğimize karşı olanlar kalkınmışlık
seviyemizdeki farklılığın neden olacağı mali
külfet konusunu öne sürdüler. Kimileri bizden daha müreffeh üye ülkeler için
oluşturacağımız göç tehdidine dikkat çektiler,
bazıları Portekizin kendine özgü dış politika yönelim ve
geleneklerine işaret ederek sadakatimizin Avrupadan ziyade Atlantik
hassasiyetlere ve eski sömürgelerimize yöneleceğini iddia ettiler. Tabii
hepsi bu kadarla da kalmadı. Fakat Alexandre Herculanonın
İstek engelleri tartar, irade yener. sözüne geri dönmeme izin
verirseniz, ne arzumuz eksikti ne irademiz. Yerimizin Avrupada olduğunu
biliyorduk, ulusal çıkarlarımızın orada
yattığını, Avrupa bütünleşmesinin
dışında kalamayacağımızı. Yerine getirilmesi
imkânsız gibi görünen zor katılım kriterlerine uymak
zorundaydık. Bunlar bizi yeni yapılanmalar benimsemeye, muazzam bir topluluk
müktesebatını ulusal mevzuatımıza ithal etmeye, ciddi anayasal
ve yasal değişiklikler gerektiren geniş çaplı
reformları hayata geçirmeye zorluyordu. Ülkemizin dünyada sahip
olmasını dilediğimiz yeri nasıl gördüğümüzü bir kez
daha ve iyi düşünmeye zorlanmıştık. Bugün içimde en ufak
bir tereddüt olmaksızın Bütün bunlara değdi. diyebiliyorum.
Tabii ki her ülke ayrı bir gerçektir. Türkiye Portekiz
olmadığı gibi, Portekiz de Türkiye değildir. Bu nedenledir
ki bizim kendi deneyimlerimize ilişkin anılarımı, yersiz
ders taslamalar olarak değil, sizi Avrupanın karar alınan
masalarında oturur görmek isteyen bir dostun sözleri olarak kabul etmenizi
diliyorum. (AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, ziyaretim yıllarca NATOda
müttefik ve Avrupa Konseyinde ortak olan ülkelerimiz arasında
ilişkileri güçlendirmeye katkı amacını
taşımaktadır; siyasi alanda mükemmel ancak diğer alanlarda
olabileceğinin çok altında seyreden ilişkileri. Bu durumu
değiştirmenin zamanı gelmiştir. Beraberimde ülkemin
ekonomisinin en dinamik sektörlerini temsil eden önemli bir iş adamı
heyeti getirdim. Son dönemde yüksek teknoloji üreticisi ve
ihracatçısı olan yenilenebilir enerji, altyapı projeleri, turizm
ve telekomünikasyon gibi Türkiye için de çok önem taşıyan alanlarda
haklı bir uluslararası üne sahip olan bir ekonomiden söz ediyorum.
Portekizce konuşan Afrika ülkeleri ve Brezilya gibi özel tecrübesi
olduğu pazarlarda iş yapan dünyaya açık bir ekonomiden,
aynı zamanda Türkiye'nin de etkili bir konuma sahip olduğu pazarlara
ulaşmaya hevesli bir ekonomiden bahsediyorum.
Bu ziyaretin program girişimcilerinin Türk
karşıtlarıyla ilişkilerini ilerletme hedefi gözetilerek
hazırlandı. İş dünyalarımızın yeni iş
ve ortaklık imkânları bulacaklarına inanıyorum. Ancak
aramızdaki ilişkilerin bilim, kültür, akademik dünya ve turizm
konusunda da yoğunlaşmasına önem atfetmekteyim.
Türk makamlarının değerli katkılarıyla
hazırlanan ziyaret programımızın çeşitli
bileşenlerinin bütün bu alanlarda da temas ve iş birliğimizin
güçlenmesine katkıda bulunacağına inancım tamdır.
Nihayet halklarımızın birbirini daha iyi tanıması
gereklidir. Özel olarak gerçekleştirdiğim dâhil Türkiyeye
yaptığım ziyaretlerde, ülkenizin tarihî mirasının
zenginliği, halkınızın kararlılığı ve
modern Türkiye'nin başarıları karşısında her
zaman büyük bir hayranlık duymuşumdur. Ancak beni özellikle
duygulandıran şey gerçekten de ülkemin dışında olup
olmadığım konusunda beni şüpheye düşüren
benzerliklerimiz olmuştur. Bir Avrupalı ve bir Portekizli olarak
Türkiyede kendimi hep evimde hissettim. (AK PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar)
Bugün huzurlarınızda ve Türk demokrasisinin bu
abidesinde beni saran duygular işte bunlardır.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ, CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Silva.
Sayın milletvekilleri, Portekiz Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı
Sayın Profesör Anibal Cavaco Silva, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Sayın Köksal Toptanın refakatinde Genel Kuruldan
ayrılmaktadır. (AK PARTİ, CHP ve MHP sıralarından
ayakta alkışlar)
Sayın milletvekilleri, birleşime yirmi dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 16.23
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.51
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER : Yusuf
COŞKUN (Bingöl), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 88inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin bir önerge daha vardır, okutuyorum:
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C) Meclis Araştırması Önergeleri (Devam)
3.- Kayseri Milletvekili Mehmet
Şevki Kulkuloğlu ve 26 milletvekilinin, mobilya ve ev tekstili
sektörünün sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/366)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gerekçesini aşağıda arz ettiğimiz, mobilya ve
ev tekstili sektörünün sorunlarının
araştırılması, tespit edilen sorunların
aşılması için gerekli önlemlerin ve çözüm önerilerinin tespiti
amacıyla Anayasanın 98 ve İçtüzüğün 104 ve 105'inci
maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılmasını arz ve talep ederiz. 06.05.2009.
1) Mehmet Şevki Kulkuloğlu Kayseri
2) Muharrem İnce Yalova
3) Gökhan Durgun Hatay
4) Abdulaziz Yazar Hatay
5) Tekin Bingöl Ankara
6) Ergün Aydoğan Balıkesir
7) Nevingaye Erbatur Adana
8) Rahmi Güner Ordu
9) Eşref Karaibrahim Giresun
10) Yaşar Ağyüz Gaziantep
11) Faik Öztrak Tekirdağ
12) Orhan Ziya Diren Tokat
13) Ali Rıza Öztürk Mersin
14) Canan Arıtman İzmir
15) Ahmet Ersin İzmir
16) Mehmet Akif Hamzaçebi Trabzon
17) Fatma Nur Serter İstanbul
18) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
19) Hulusi Güvel (Adana)
20) Sacid Yıldız (İstanbul)
21) Şahin Mengü (Manisa)
22) Birgen Keleş (İstanbul)
23) Derviş Günday (Çorum)
24) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
25) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
26) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
27) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
Gerekçe:
Sektörün en önemli sorunu uluslararası pazarda rekabettir.
Ülkemiz, 48 milyar dolarlık dünya ev tekstili (21 Milyar $) ve mobilya
sektörü (27 Milyar $) pastasının paylaşımında geri
sıralarda bulunmaktadır. Ancak bu sektör verileri göstermektedir ki,
bu yıl itibariyle 2,1 milyar dolarlık ihracat ile tekstil
ihracatının yarısını gerçekleştiren ev tekstili
sektörünün toplam tekstil ve konfeksiyon ihracatı içindeki payı daha
fazlayken, giderek düşmektedir. Mobilya'da ise 1,5 milyar dolara
erişmiş ancak ilerleme kaydedeceğine son yıl itibariyle de
gerilemektedir. Sektörün önde gelen dernekleri önümüzdeki yıllarda
ihracatta ciddi düşüşler yaşanabileceğini dile
getirmektedir.
Ülkemizin içinden geçtiği ekonomik krizde en çok etkilenen sektörlerin
arasında yer alan bu sektör ayrıca ülkemizin ihracatta iftihar
kaynağıdır. Ancak, istihdam ağırlıklı bu
sektörümüz özellikle işçilik giderleri, vergi yükü gibi konular nedeniyle,
Çin ile rekabette yetersiz kalmaktadır. Bu sektörün geleceğini etkileyecek
çok büyük tehditlerin oluştuğu artık aşikâr şekilde
gözükmektedir.
Yukarıda izah ettiğimiz bu nedenlerle, mobilya ve ev
tekstili sektörünün sorunlarının araştırılması,
tespit edilen sorunlar konusunda gerekli önlemlerin ve çözüm önerilerini tespit
edilmesi amacıyla Anayasa'nın 98. ve TBMM İçtüzüğü'nün 104
ve 105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge gündemde yerini alacak ve genel görüşme
açılıp açılmaması konusundaki ön görüşme,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım:
D) Tezkereler
1.- Kırım Tatar Millî
Meclisi Başkanı Mustafa A. Kırımoğlunun vaki davetine
icabet edecek olan TBMM Başkan Vekili Meral Akşenerin bir Parlamento
heyetiyle birlikte Dünya Kırım Tatar Kongresine iştirak etmek
üzere Kırım Özerk Cumhuriyetine resmî ziyarette bulunmasına ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/791)
07 Mayıs 2009
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanı Mustafa
A.Kırımoğlu'nun vaki davetine icabetle Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanvekili Sayın Meral Akşener
başkanlığında bir Parlamento heyetinin Dünya
Kırım Tatar Kongresine iştirak etmek üzere Kırım Özerk
Cumhuriyeti'ne resmi ziyarette bulunması hususu Türkiye Büyük Millet
Meclisi'nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında
3620 sayılı Kanun'un 6. Maddesi uyarınca Genel Kurulun
tasviplerine sunulur.
Nevzat
PAKDİL
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı Vekili
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım:
VIII.- ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Gündemdeki sıralama ile
çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine; Genel Kurulun, 12
Mayıs 2009 Salı günkü birleşiminde bir saat süre ile sözlü
soruların görüşülmesinin ardından diğer denetim
konularının görüşülmeyerek, kanun tasarı ve tekliflerinin
görüşülmesine; 13 Mayıs 2009 Çarşamba günkü birleşiminde
ise sözlü soruların görüşülmemesine ilişkin Danışma
Kurulu önerisi
12.5.2009
Danışma Kurulu önerisi
Danışma Kurulunun 12 Mayıs 2009 Salı günü
(bugün) yaptığı toplantıda, aşağıdaki
önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
|
|
|
Köksal Toptan |
|
|
|
Türkiye Büyük
Millet Meclisi |
|
|
|
Başkanı |
|
Bekir
Bozdağ |
|
Hakkı Suha
Okay |
|
Adalet ve
Kalkınma Partisi |
|
Cumhuriyet Halk
Partisi |
|
Grubu
Başkanvekili |
|
Grubu
Başkanvekili |
|
Mehmet
Şandır |
|
Fatma Kurtulan |
|
Milliyetçi
Hareket Partisi |
|
Demokratik
Toplum Partisi |
|
Grubu
Başkanvekili |
|
Grubu
Başkanvekili |
Öneriler:
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmında yer alan 90 ve 293 sıra
sayılı Kanun Tasarılarının, bu kısmın 4 ve 5
inci sıralarına alınması ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun; 12 Mayıs 2009 Salı günkü (bugün)
birleşiminde 1 saat süre ile sözlü soruların görüşülmesinin
ardından diğer denetim konularının görüşülmeyerek
gündemin kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer
işler kısmında yer alan işlerin görüşülmesi; 13 Mayıs
2009 Çarşamba günkü birleşiminde ise sözlü soruların
görüşülmemesi,
Genel Kurulun; 12 Mayıs Salı günkü (bugün)
birleşiminde saat 20.00ye kadar; 13, 14, 20, 21 Mayıs 2009
Çarşamba ve Perşembe günlerindeki birleşimlerde ise 14.00-20.00
saatleri arasında çalışmalarını sürdürmesinin,
Genel Kurulun onayına sunulması önerilmiştir.
BAŞKAN Danışma Kurulu önerisi aleyhine, Tunceli
Milletvekili Kamer Genç.
Buyurunuz Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Danışma Kurulu kararı aleyhinde söz almış bulunuyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Danışma Kurulu kararı ile tabii yine
çalışma saatleri uzatılıyor. Ben, zaten
çalışmayı seven bir milletvekili olarak bundan hiç de şikâyetçi
değilim. İki tane kanun geliyor, Türk
Vatandaşlığı Kanunu ile Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısı getiriliyor. Tabii ben bu her gün gündemin
değiştirilmesine karşı olduğum için
Yani parlamenterlerin
belli bir yasama faaliyetlerini düzgün yapabilmeleri için bunların önceden
bilinmesi lazım. Parlamenterliğin sağlıklı olarak
yerine getirilmesi için kanun tasarı ve tekliflerinin uzun bir süre
incelenmesi lazım ama burada günübirlik değişince maalesef biz
de sağlıklı bir inceleme yapmadan burada kanunları
geçiriyoruz.
Değerli milletvekilleri, benim ilim Tuncelide özellikle bu
aylar geldiği zaman bu yayla sorunu çıkıyor ortaya. Bizim
ilimizde 100 binin üzerinde koyun besleniyor işte özellikle Pertek, Çemişgezek
ilçelerimizde, Hozatta. Fakat, tabii bu yaylalar yasaklanıyor.
Şimdi, 100 bin tane koyun var. Oradaki yöneticiler maalesef, işte bir
yasa kararını alıyorlar. E, şimdi, 100 bin koyun besleyen o
insanlar nereye getirecek bu hayvanları? Bunların bence Hükûmeti
yöneten kişilerce belirlenmesi lazım. Yasak demekle bu, her
şey olmuyor işte.
Ben özellikle bu konuda Hükûmetten rica ediyorum. Bu 100 bin tane,
vatandaşın koyununu otlatacak otlakların tespiti, yayla gerekir.
Mesela Ovacıkı tümüyle yasaklamışlar duyduğuma göre,
Pülümür yaylalarının bir kısmını
yasaklamışlar. Bu vatandaşlarımızdan, çok
şiddetli, bu konuda sıkıntılar geliyor, şikâyetler
geliyor. Bir an önce bunun düzeltilmesini istiyorum.
Değerli milletvekilleri, ben geçen hafta Viyanaya gitmiştim.
Orada Alevi Kültür Merkezinin düzenlediği bir panele de
katıldım. Gerçekten oradaki vatandaşlarımız, özellikle
Alevi vatandaşlarımız çok güzel eserler
yapmışlardı; kültür evlerini, cemevlerini yapmışlar,
10 bin metrekarelik alan üzerinde çok devasa eserler meydana
getirmişlerdir.
Tabii, vatandaşların isteği şu: Yani, bu
Alevilik meselesinin evvela
İşte, iktidar partisi Alevi
açılımından bahsetti fakat orada sustu. Şimdi, bizim
istediğimiz evvela Alevi açılımında ön şart olarak
cemevlerinin ibadet yeri sayılması. Bunun sayılabilmesi için de
işte bir kanun teklifimiz var. Köy Kanununda ve 3194 sayılı
İmar Kanununda bir değişiklik yaparak cemevlerinin de ibadet
yeri olduğunu kabul etmemiz lazım. Yani burada, daha önce, kilise,
sinagog, havralarda harcanan elektrik ve su parasının Diyanet
İşleri bütçesinden ödenmesi konusunda bir kanun tasarısı
geçti. Ben o zaman sormuştum: Cemevleri de buna dâhil mi? Maalesef
Hükûmet sırasında oturan kişi cevap vermedi. Sonra Ben yetkili
değilim
Sonra Diyanet İşleri
Başkanlığından aldıkları bir cevabı bize
ilettiler: Efendim, cemevleri ibadet yeri değilmiş. Tabii bu, Diyanet
İşleri Başkanlığının bir kanaati; bence
tamamen yanlış, tamamen gerçek dışı. İbadet her
yerde yapılabilir, dağda da yapılır, ormanda da yapılır,
evde de yapılır; cemevi de bir
İnsanlar, orada
Alevi
inançlı vatandaşlarımız, Ben ibadetimi cemevinde
yaparım, benim İslam anlayışım bu. Ben bu surette
yaparım diyor. Senin hakkın yok ki
Zaten Anayasanın 24üncü
maddesi bu konuda açıktır. O bakımdan, yani en evvela bu
cemevlerinin ibadet yeri sayılması ve Türkiyede yapılan
cemevlerine bir yasal meşruiyet kazandırılması gerekir ama
bunun üzerinden siyaset yapmak bence kimseye de fayda getirmez.
Ayrıca, Anayasanın 24üncü maddesine göre, okullarda
din kültürü ve ahlak öğretimi var. Burada biliyorsunuz, işte, din
kültürü ve ahlak dersi öğretilmesi gerekirken maalesef bu kitaplardaki
eğitim tamamen Sünni anlayışına uygun bir eğitimdir.
Bence bunu da değiştirmek lazım. Bu din kültürü ve ahlak dersinin,
tamamen genel, ondan sonra, hatta eleştirel bir eğitim olması
lazım. Bütün dinler, bütün mezhepler hakkında yetişen gençlere
bilgi vermek lazım; herhangi bir mezhebi, herhangi bir
anlayışı aşılamamak lazım.
Bizim Alevi inançlı insanların kendi inançlarında,
işte, muharrem orucu var, Hızır orucu var, işte, kendi
şeylerinde, ehlibeyit var; işte bunlar zaten İslamın
ilkeleri
Bunlar ne anlama geliyor? Gençlere, okul çağında
yetişen insanlara, daha doğrusu, bunların öğretilmesi
lazım ama maalesef Hükûmet, bu konuda -yani önünde bir engel de yok-
kendine göre birtakım girişimlerde bulunuyor. Bence bunu, bu
girişimleri bu kadar dar tutmaya gerek yok; aklın,
mantığın yolu bir. Parlamentoya getirip onu bir an önce çözmekte
yarar var. Dolayısıyla bu da memleketi rahatlatan bir durumdur.
Diyanet İşleri Başkanının, işte
İbadet, yalnız camide ve mescitte yapılır.
anlayışı çok sakat bir anlayış. Özellikle, Diyanet
İşleri Başkanı da çok değişik bir
davranış içinde, ismi Ali ama kendisi Ömerleşmiş bir Ali
galiba!
AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) O da güzel, o da
güzel!
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, bizim istediğimiz, bir
Diyanet İşleri Başkanı bir cemevine gitsin efendim. O bir
Alevilerin de, mademki bir Diyanet İşleri Başkanıdır,
Türkiyedeki bütün İslamın da anlayışına uygun
Bir
gün bir cemevine gitsin.
Arkadaşlar, bir de Diyanet Vakfı var, devasa bir kurum.
Muazzam bir geliri var, bu gelir denetimsiz. Geçmişlerde bizim
kulağımıza geldi, birçok Diyanet İşleri
başkanı, iktidarda yandaşlarının çocuklarını
yurt dışında okutan bir paralar veriyorlar. Bu paralar nereye
gidiyor? E, ne olacak iki tane cemevinin yapılmasına da Diyanet
İşleri Vakfınca bir para yardımı yapılsın.
Yani Türkiyede Alevi vatandaşlar vergi vermiyor mu? O Diyanet
İşleri teşkilatına giden paraların bir kısmı
da Alevi vatandaşların verdiği paradan meydana gelmiyor mu? Onun
için, lütfen bunları
Yani akılla, mantıkla, adaletle hareket
edip bu insanların da inançlarını yerine getirecek bir katkı
sağlamak lazım.
İşte, Çankayada, burada bir cemevinin temeli
atılmış, kaç senedir orada metruk kalıyor. Ama görüyoruz,
maalesef Diyanet İşleri Vakfından birçok camiye yardım
yapılıyor. Yapılsın, biz buna karşı değiliz
ama yani bir ülkede işte bu inançta olan insanların da kendilerinin
inançlarını rahatlıkla yerine getirecek bir ortam
yaratmaları lazım. Bunu yaratmak zor bir iş de değil,
kimseye bir zarar da getirmez değerli arkadaşlarım, değerli
milletvekilleri.
Tabii, bence yani bugün, şu anda öncelikle
konuşulması gereken konu işte bu konulardır. Çünkü toplumda
bir sıkıntı yaratıyor. İşte, Alevi
vatandaşlarımız
Bugün, Avrupada din kitaplarında,
Almanyanın birçok din kitaplarında Aleviliğin esaslarıyla
ilgili bir program yapılmış, orada öğretiliyor. Abdullah
Gül, ilk defa Dışişleri Bakanı olduğu zaman Almanyaya
gidiyor ve ondan önce, Avrupadaki Alevi birlikleri federasyon
başkanları, dernek başkanları cumhuriyet bayramlarında
elçiliklerdeki resepsiyonlara davet ediliyormuş. O gittikten sonra
yasaklamış bunu ama öte tarafta, Fethullah Gülenci, öteki, din kesiminden
kişileri maalesef
Yani maalesef değil, işte onları
yasaklarken diğer taraftan elçiliklere çatmış Bunları niye
protokole davet etmiyorsunuz? şeklinde. Bunlar zaten o gün gazetelere de
intikal etti. İşte, Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu Başkanı
dedi ki: Vallahi, işte geldikten sonra Cumhuriyet Bayramı
resepsiyonlarına bizi davet etmiyorlar. Böyle bir anlayış olur
mu? Yani milyonlarca insanı orada temsil eden, milyonlarca Alevi
vatandaşı Avrupada temsil eden... Peki, bu Alevi inançlı
insanlar, laik Türkiye Cumhuriyeti devletinin birliğini, bütünlüğünü
savunan, her yerde buna katkıda bulunan insanlar. Ondan sonra,
diğerleri gibi laik Türkiye Cumhuriyetini yıkıp da yerine
şeriat devletini getirme konusunda çaba içinde değiller. Türkiye
Cumhuriyetinin kuruluş felsefesine en uygun hareket eden, bu felsefeyi
destekleyen, yüceltmeye çalışan kişiler, maalesef en kutsal
bayramımız olan Cumhuriyet Bayramının
resepsiyonlarına çağrılmıyorlar.
Zaten Abdullah Gül Cumhurbaşkanı olduktan sonra çok
ayrımcı hareket etti. Ben kendisine soruyorum: Bugüne kadar Alevi
inançlı bir vatandaşı bir yere atadı mı; yargıda
bir üst makama, devlet bürokrasisi içinde bir yere? Öğrenmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, bir memlekette belirli makamlara
gelen insanların o makamın gerektirdiği birliği,
bütünlüğü, birleştiriciliği sağlaması lazım. Yani
laflarla birtakım şeyler söyleyip de arkasındaki
uygulamaları, işlemleri bunun tersiyse burada birlik ve bütünlük
olmaz. Onun için, bunu sağlamak birilerinin görevi. Ama maalesef
-yıllardır politikanın içindeyim- özellikle hâkim ve
savcılık imtihanına giriyor; Alevi inançlı, hele Tuncelili
oldu mu çok suçlu görülüyor ve bir tanesi bir yere getirilmiyor. Yazık,
günah bu millete, bu insanlara.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözünüzü tamamlayınız.
KAMER GENÇ (Devamla) Öteki tarafta, kaymakamlık
imtihanına giriyor, ilk sıralarda yazılıyı
alıyorlar, maalesef atama yapılmıyor.
Şimdi, değerli milletvekilleri, bu lafları
söylerken ben de vicdani bir rahatlık içinde şey etmiyorum. Çünkü bu
memlekette, artık, birlik ve bütünlüğü sağlamamız
lazım. Yoksa işte birileri çıkıyor, aramıza
ayrımcılık sokuyorlar. Biz istiyoruz ki bir kadroya atamada
öncelikle liyakat, dürüstlük öne alınması lazım ama birileri diyorlar
ki: Bizden olsun, çamurdan olsun. Böyle bir zihniyetle bir devleti
yönettiğiniz zaman, bu devlette birlik ve bütünlüğü
sağlayamazsınız. Şimdi, onun için, maalesef bu zihniyetle
Türkiye idare ediliyor. Geçmiş senelerde diyorlardı ki: Siz imam-hatiplileri
bir yere almıyorsunuz. Tamam almıyordu. Peki, siz o gün öyle
diyordunuz, haydi imam-hatipliler, siz iktidara hâkim oldunuz, bari siz, dün
dediğinizi yapmayın bugün, o zaman tarafsız davranın.
Eğer bir insan imtihana girmiş de hâkimlik, savcılık imtihanında,
ondan sonra, kaymakamlıkta
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Devamla) Bir dakika verdiniz mi efendim?
BAŞKAN Verdim efendim bir dakikanızı.
KAMER GENÇ (Devamla) Yani, bir yarım dakika
BAŞKAN Bir dakika verdim Sayın Genç.
Çok teşekkür ediyoruz.
KAMER GENÇ (Devamla) Öyle mi? Peki, teşekkür ederim.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
KAMER GENÇ (Tunceli) Karar yetersayısı
BAŞKAN Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş bir
doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım:
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Önergeler (Devam)
2.- Burdur Milletvekili Ramazan
Kerim Özkanın, 3285 Sayılı Hayvan Sağlığı
ve Zabıtası Kanununun 41. Maddesine 1 (Bir) Fıkra Eklenmesine
Dair Kanun Teklifinin (2/396), doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/134)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
2/396 Esas numaralı Kanun Teklifimin Meclis İç
Tüzüğünün 37. maddesine göre süresi içerisinde görüşülmediğinden
doğrudan gündeme alınmasını saygılarımla arz
ederim.
Ramazan
Kerim Özkan
Burdur
BAŞKAN Teklif sahibi olarak Burdur Milletvekili Ramazan
Kerim Özkan.
Buyurunuz Sayın Özkan. (CHP sıralarından
alkışlar)
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 3285 Sayılı Hayvan
Sağlığı ve Zabıtası Kanununun 41. Maddesine 1
(Bir) Fıkra Eklenmesine Dair Kanun Teklifimin doğrudan gündeme
alınması hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, kuduz, günümüzde gerçekten
güncelliğini taşıyan bir hastalık hâline geldi. Benim ilim
olan Burdurda, şu anda, geçtiğimiz yıl içerisinde en az
altı mihrakta, yani altı köyde kuduz hastalığı
görüldü. Kuduz hastalığı bulaşıcı bir hastalık,
ancak tazmin hastalık değil. Bunda, baktığınız,
beslediğiniz, çocuğunuz gibi büyüttüğünüz bir hayvan, bir
kemiriş tarafından, bir köpek tarafından, bir kedi
tarafından, bir tilki tarafından ısırılır, bu
hayvan da kuduz şüphesiyle değerlendirilir ancak hayvanın
başı kesilmeden kuduz hastalığının teşhisi
konmaz. Hayvanda bu arazlar görüldüğünde, hayvanın başı
ilgili laboratuvarlara gönderilir, orada, negri cisimciği dediğimiz
kuduz virüsünün etkeni görüldüğünde kuduz müspet hâle gelir, ancak, bu
hayvan için bir tazminat ödenmez. Bu hayvanın değeri 3
milyardır, 2 milyardır, 2,5 milyardır. Bizim bu teklifimizde,
acilen, bunu, bir madde ekleyerek kuduz hastalığının
tazminatlı hastalıklar arasına alınmasını talep
ediyoruz. Tarım Bakanlığı bütçesine de çok fazla bir yük
getirmiyor. Ancak, bu hastalık tespit edildiğinde, o belde, o köy, o
ilçe altı ay karantinaya alınıyor. Altı ay karantinaya
alınması demek, orada hayvansal mamullerin dışarı
çıkmaması demek. Benim Burdurumun Kışlasında,
Askeriyesinde, Yassıgüme köylerimizde, Başmakçı köylerimizde,
Aşağımüslümler köyümüzde bu hastalık çıktı.
Örneğin, Askeriye köyümüzün 12 ton sütü var, bu 12 ton sütü kimse
almıyor, ancak ısıl işlemine tabi tutacaksın.
Bakanlık bir genelge yayınladı, ısı işlemine tabi
tutacaksın. Hastalık çıkan işletmede de sütler
sağılıyor. Adamın 10 ineği var, sütleri her gün
sağıyor, iki öğün sağıyor, sütleri dereye döküyor,
imha ediyor. Bu işletmenin tarım krediye borcu var, Ziraat
Bankasına borcu var, gübre borcu var, mazot borcu var, düğün yapmış,
urba deriz, kuyumcuya borcu var ama hiçbir ürününü, hayvansal ürününü o
altı aylık süre içerisinde paraya çeviremiyor. Kurbanlık
hayvanları var, onları da çeviremiyor. Bir mağduriyet söz
konusu. 2 hayvanı gitmiş, örneğin 2şer buçuk milyondan 5
milyar veya 3er milyardan 6 milyar değerindeki hayvanları
gitmiş, bir bedel de ödenmemiş. Bu bedelin bu yasayla ödenmesini
talep ediyoruz. Bu sadece Burdurun sorunu değil, ülkemizin sorunu
değerli arkadaşlarım.
Kuduz hastalığıyla mücadele koruyucu hekimlikle
yapılıyor. Hastalık girdikten sonra bu karantinaya almak
zorundayız ama Tarım Bakanlığında 1984
yılında yapılan organizasyonla veteriner hekimlerin
işlevleri bir anlamda ilçe müdürlüklerinin inisiyatifine
bırakıldı. Bu veteriner hekimler kendi başlarına hareket
edemiyorlar. Koruyucu hekimliğin yapılması gerekiyor.
Bakın, ülkemizde domuz gribiyle ilgili bir sorun
yaşanmıyor ama yaşatmak isteniliyor ama burada bizim duruş
sergilememiz lazım. Burada veteriner hekimlere, doktorlarımıza,
halk sağlığı hekimlerimize çok büyük görevler düşüyor.
Veteriner hekimlerimiz cansiparane bu ülkede çalışıyorlar ama
özlük haklarında bir değerlendirme yok. Yaşantıları
arabalarda bu kuduz mücadelesiyle aşı yapmayla geçiyor ama
onların kadrolarında bir iyileştirme yapmıyoruz, sosyal
yaşamlarında bir iyileştirme yapmıyoruz. Yine, bu
hayvanları üreten üreticilerimizle ilgili olarak süt fiyatları
acımasız bir şekilde gerilere düştü. Şu anda 46
kuruş süt fiyatı, litresi ama yemin kilogramı 60 kuruş.
Hâlbuki geçmiş dönemlerde biliyoruz ki 1 kilo sütle 2 kilo yem
alınırdı ama şu anda 1,5 kilo sütle 1 kilo yem
alınamıyor. Bu hayvancılık açmazda.
Bu yaptığımız, yasayı öne almakla bir
nebze olsun vatandaşımızın yarasına merhem
süreceğiz. Onun için, yüce Meclisten bu kanun teklifimizin bir an önce
gündeme alınıp görüşülmesini talep ediyoruz. Tarım
Bakanlığının bu konuda bir çalışması var
ancak geç. Önümüzde çok kısa bir süre kaldı. 1 Temmuzda Meclisin
kapanacağını duyuyoruz. Bu sürede bunu alır görüşürsek
hiç olmazsa bu çiftçinin yarasına bir merhem oluruz. Onun için, bu kanun
teklifimizin oylarınızla doğrudan gündeme
alınmasını talep ediyoruz. Gerçekten insan
sağlığını tehdit eden kuduz
hastalığıyla mücadele koruyucu hekimlikten geçiyor diyorum. Bu
veteriner hekim istihdamını ilçe müdürlüklerinde, il müdürlüklerinde
-sayılarını- artırmamız gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sözünüzü bağlayın lütfen.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) Onların mobil
araçlarıyla hareket edip küçükbaş hayvanlardan büyükbaş hayvanlara
kadar tüm ülkemizde yaşayan hayvanların aşılanması
için gerekli tedbirlerin alınması gerekiyor. Karantina tedbirleri
uygulanırken hiç olmazsa o ısıl işlemine tabi tutulan süte
özel bir fiyat vermemiz gerekiyor. Normal şartlarda normal sütten daha az
fiyat veriliyor. Hâlbuki o süte -bir mağduriyet söz konusu- daha fazla
fiyat vermemiz gerekiyor çünkü bir ısıl işlemi var, bir maliyet
var. Bu maliyetlerin göz önüne alınması gerekiyor.
Bu duygularla yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Kanun
teklifimizin gündeme alınması için sizleri
vatandaşlarımız adına, köylülerimiz adına
duyarlılığa davet ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Özkan.
Mersin Milletvekili Vahap Seçer
Buyurunuz Sayın Seçer. (CHP sıralarından
alkışlar)
VAHAP SEÇER (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
3285 Sayılı Hayvan Sağlığı ve
Zabıtası Kanununun 41. Maddesine 1 (Bir) Fıkra Eklenmesine Dair
Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasıyla ilgili önergenin
lehinde söz almış bulunuyorum.
3285 sayılı Kanunun 41inci maddesi, tazminat ödenecek
hayvan hastalıklarını içermekte ancak tazminat ödenecek
hastalıklarda kuduz hastalığı yer almamaktadır. Kanun
teklifimizin amacı, 3285 sayılı Yasanın 41inci maddesine
bir fıkra eklenerek kuduz hastalığının tazminat
ödenecek hastalıklar kapsamına alınmasıdır.
Değerli arkadaşlarım, tabii, 21inci yüzyılda,
hâlâ Türkiyede kuduz hastalığından söz etmek bana göre ülkemiz
için bir ayıp ama bu gerçek. Hâlâ bu vakalar ülkemizde görülmekte.
Neticede, bu vakaların görüldüğü durumlarda, üretici, olayın
maddi boyutunu düşünüyor. Hayvanlarında böyle bir hastalık
gördüğü zaman bunu yetkili kurullara bildirmesi gerekirken ama hayvanının
elinden gideceği varsayımıyla, o düşünceyle, maddi kayba
uğrayacağı varsayımıyla bu hastalıkları
yerinde ve zamanında yetkililere bildirmekten imtina ediyor. Tabii, bu
durum da toplum sağlığını etkileyen bir durum ortaya çıkartıyor.
Hayvan sağlığı önemli bir konu değerli
arkadaşlar, Avrupa Birliği müzakere sürecinde otuz beş
fasıl başlığından üç tanesi tarımla ilgili ve
bunlardan bir tanesi de hayvan sağlığını
ilgilendiriyor özellikle. Bu anlamda, Türkiye'nin hayvan hastalıklarıyla
ilgili ve hayvan sağlığıyla ilgili mücadeleyi etkin
yapması gerekiyor, bu konuda daha fazla kaynak ayırması
gerektiğini düşünüyorum.
Ülkemizde hayvansal üretim istediğimiz düzeylerde değil.
Avrupa Birliğine baktığımız zaman toplam tarımsal
üretimin yüzde 65ini hayvansal üretim oluşturuyor ancak ülkemize
baktığımızda bu oranın yüzde 35 seviyelerinde
olduğunu düşünüyoruz. İşte, bu süreç içerisinde bu
oranı yükseltmemiz gerekiyor. Bu müzakere süreci içerisinde özellikle
Avrupa Birliğinin et, et ürünleri veya hayvansal ürünlerin ticaretinin
sınırlanması konusundaki Türkiye'nin bakış
açısına olumsuz yaklaşıyorlar ve bu konuda Türkiyeyi
sıkıştırıyorlar Et ithalatını açın,
hayvansal üretim ithalatını açın. diye. Tabii, önümüzdeki süreçte
hayvancılığımızı belirli noktalara getiremezsek,
bu sektörü, bu üreticileri kendi ayakları üzerinde duracak duruma
getiremezsek önümüzdeki günlerde çok daha büyük sıkıntılarla
karşı karşıya kalabileceğimizi düşünüyorum.
Hayvansal üretim, aynı zamanda toplum
sağlığı açısından önemli,
çocuklarımızın, gençlerimizin sağlıklı
yetişmesi açısından önemli. Hayvansal protein, tabii,
çocuklarımızın beslenmesinde önemli bir yer tutuyor. Bu anlamda
süt tüketimi, et tüketimi veya diğer hayvansal ürün tüketiminin
ortalamasına baktığınız zaman, gelişmiş
ülkelerle mukayesede oldukça geri noktalarda olduğumuzu göreceğiz. Bu
anlamda da hayvansal üretimin artırılmasını önemsememiz
gerektiğini düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarım, gerçekten
hayvancılığa 2000 yılından bu yana ciddi destekler
verildi, bunu kabul etmek durumundayız ve bu konuda da ciddi
yatırımlar yapıldı ama baktığınız
zaman, aradan dokuz yıl geçmiş hayvancılığın
geldiği nokta istenilen düzeyde değil. Burada benim kişisel
görüşüm, yanlış planlamaların olması, yanlış
birtakım politikaların uygulanması ve bunda ısrar
edilmesinin, bugün hayvancılığın hâlâ Türk
tarımında ciddi bir sorun olmasının ana nedenlerinden bir
tanesi olarak düşünüyorum.
Hayvancılıkta sorunlar vardır. Son zamanlarda
birçok destek kaldırıldı. Bu anlamda destekleme yöntemi çok
radikal bir kararla değiştirildi ve hayvan başı destek
yöntemine geçildi.
Destekler gününde ödenemiyor. Zaten yetersiz olan destekler
gününde ödenemeyince de hayvansal üretim yapan çiftçilerimiz, üreticilerimiz
burada mağduriyet yaşıyor.
Hatırlayacağınız gibi, 2009 bütçesinde
tarımsal üretime ayrılan destek miktarı son anda yüzde 11
kesintiye uğradı. Zaten destekler yetersizdi, bu kesinti de hayvansal
üretime özellikle darbe vuran önemli kesintilerden bir tanesi oldu.
Türkiyede her zaman gündeme gelen kaçak et ve canlı hayvan
kaçakçılığı bir türlü halledilememiş durumda. Bu
sorunu temelli olarak ortadan kaldıramamış durumdayız.
Meraların talanı önlenemedi veya bu mücadelelerde
yetersiz kalındı. Bunu kabul etmek zorundayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Tarsusa gel,
Tarsusa!
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
VAHAP SEÇER (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
Meraların amaç dışı
kullanımının önlenemediği de bilinmekte.
Üretici-tüketici arasındaki, hayvansal üretim ürünlerinin,
hayvansal üretim sonucu elde edilen nihai ürünlerin fiyat farkı,
makası çok açıldı. Bu konuda gerekli önlemlerin
alınması gerektiğini düşünüyorum.
Girdi fiyatları son günlerde ciddi anlamda yükseldi, ürün
fiyatları düştü. Bu konuda Bakanlığın gerekli
önlemleri almasını düşünüyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Tarsusa gel
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Tarsus
VAHAP SEÇER (Devamla) Evet, arkadaşlarım Tarsus
konusunda sıkıştırıyor. Ben, Sayın Bakandan
tekrar rica ediyorum; az önce bahsi geçti, taşkın sonucu oluşan
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Tarsusun primlerinin de
ödeneceğini Sayın Bakan söyledi.
VAHAP SEÇER (Devamla)
zararlardan dolayı Sayın
Bakandan birtakım ricalarımız olmuştu, özellikle prim
desteklerinin erken ödenmesi yönünde. Mersin ilinin de bu kapsama
alınmasını, biz buradan, diğer milletvekili
arkadaşlarımla beraber Sayın Bakandan istirham ediyoruz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Primlerin ödeneceğini de ifade
et.
VAHAP SEÇER (Devamla) Sayın Bakan ifade etti.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) İcmaller gelince öğrenilir.
VAHAP SEÇER (Devamla) Peki, teşekkür ediyorum,
saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Seçer.
Önergeyi
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, karar yeter
sayısı istiyorum.
BAŞKAN Bakacağım efendim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yok.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.23
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.34
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER : Yusuf
COŞKUN (Bingöl), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 88inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın İç Tüzükün
37nci maddesine göre vermiş olduğu önergenin oylamasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
Oylamayı elektronik cihazla yapacağım.
Oylama için iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı
bulunamamıştır.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.37
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.46
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER : Yusuf
COŞKUN (Bingöl), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 88inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın İç Tüzükün
37nci maddesine göre vermiş olduğu önergenin oylamasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir, karar yeter
sayısı vardır.
Sayın milletvekilleri, gündemin Sözlü Sorular
kısmına geçiyoruz.
IX.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Gaziantep Milletvekili Akif
Ekicinin, öğretmen maaşlarının iyileştirilmesine
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/436) ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı
2.- Niğde Milletvekili Mümin
İnanın, Niğdedeki yatırımlara, yeşil
kartlılara ve yapılan yardımlara ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/562) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Cemil Çiçekin cevabı
3.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, demir fiyatlarındaki artışa ve
inşaat sektörüne ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/622)
ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı
4.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, ÇEAŞın küçük hissedarlarına
dağıtılmayan temettülere ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/696) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı
5.- Gaziantep Milletvekili
Yaşar Ağyüzün, Taksimde 1 Mayıs kutlamalarına izin
verilmemesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/698) ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı
6.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, küçük işletmelerin ekonomik
sıkıntılarına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/701) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı
7.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, ÇEAŞın küçük hissedarlarına
kâr dağıtımına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/710) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Cemil Çiçekin cevabı
8.- Karaman Milletvekili Hasan Çalışın,
ekonomik sıkıntılara yönelik çalışmalara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/712) ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı
9.- Gaziantep Milletvekili
Yaşar Ağyüzün, demir başta olmak üzere inşaat
girdilerindeki fiyat artışına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/734) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı
10.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, özürlü aylıklarına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/749) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Cemil Çiçekin cevabı
11.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, yeni bir Nato Üssü kurulup kurulmayacağına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/784) ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı
12.- Tunceli Milletvekili Kamer
Gençin, Bolu Valisinin görevden alınmasına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/786) ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı
13.- Tunceli Milletvekili Kamer
Gençin, Dışişleri Bakanının bir konuşmasına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/787) ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı
14.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, doğalgaz zammının etkisine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/796) (Cevaplanmadı)
15.- Karaman Milletvekili Hasan Çalışın,
bazı yerlerdeki yatırımlara ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/806) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı
16.- Niğde Milletvekili Mümin
İnanın, iletişimin izlendiği iddialarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/812) ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı
BAŞKAN Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Sayın Cemil Çiçek, gündemin Sözlü Sorular
kısmında yer alan sorulardan 1, 9, 19, 37, 38, 40, 43, 44, 53, 56,
67, 68, 69, 71, 73, 78inci sıralardaki soruları birlikte
cevaplandırmak istemişlerdir.
Şimdi bu soruları sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Milli Eğitim
Bakanı Sayın Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
30.01.2008
Akif
Ekici
Gaziantep
Yazılı ve görsel basında yer alan haberlerde, Dünya
Bankası Türkiye masası şefinin, öğretmenlerimizin
maaşlarını yüksek bulması, eğitim emekçilerini çok
üzmüş ve yaralamıştır.
Dünya Bankası yetkilisinin bağımsız Türkiye
Cumhuriyetinde görev yapan öğretmen maaşlarına müdahale etmesi,
bağımsızlığımıza gölge düşürmektedir.
Bağımsız bir ülke kendi vatandaşlarının sosyal,
ekonomik ve yasal hakları ile ilgili kararları kendisi alır.
ABye girmeye çalışan Türkiye Cumhuriyeti, AB ülkelerindeki
öğretmenlerden daha çok fedakarlık yaparak
çalışmalarına rağmen, ücret yönünden AB ülkesi
öğretmenlerinin maaşlarının beşte biri kadar ücret
almaktadırlar.
1. Dünya Bankasının bizim uygulamalarımıza
karışmaları bağımsızlığımıza
müdahale anlamına gelmiyor mu?
2. ABne girmeye çalışan ülkemizin, öğretmen
maaşlarını da AB ülkeleri düzeyine yükseltmesini düşünüyor
musunuz?
3. Öğretmenlerimizin insanca yaşamalarını
sağlayabilmek için gelirlerinde iyileştirme
çalış-malarınız var mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki yazılı sorularımın
Başbakan Sn. Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını arz ederim.
Mümin
İnan
Niğde
Soru: 1- Niğde İlimizde, 2008 yılında Devlet
tarafından hangi projelere, ne kadar yatırım yapılması
planlanmaktadır.
Soru: 2- Niğde İlinde 22 Temmuz 2007 tarihinden sonra
kaç adet yeşil kart iptal edilmiştir?
Soru: 3- 2005, 2006 ve 2007 yıllarında, Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Fonundan Niğde İlimizde
ayni ve nakdi olarak kaç kişiye, toplam kaç YTLlik yardım
yapılmıştır? Bu yardımlar için 2008 yılında
ne kadar pay ayrılmıştır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını
arz ederim.
Hasan
Çalış
Karaman
İnşaat demiri fiyatlarının
yılbaşından bu yana yüzde 35 oranında artması
demir-çelik üreticileri ile inşaatçıları karşı
karşıya getirmiştir. İnşaatçılar Derneği
(İNDER) inşaat sezonu öncesi demir fiyatlarının keyfi
olarak artırıldığını belirtmektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1- İnşaat demiri fiyatlarındaki bu artış
inşaat sektörünün önünde adeta demirden bir ağ örmüştür. Bu
demirden ağı kaldırma konusunda çalışmanız var
mıdır?
2- İnşaat sektöründe canlılık olmadan ekonomik
büyümenin sağlanması mümkün değildir. İnşaat sektörünü
canlandırmak konusunda bir projeniz var mıdır?
3- Demir fiyatlarındaki artış haliyle maliyetleri
de artırmıştır. Bu maliyet artışının
faturasını kime kesmeyi düşünüyorsunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan
Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Mehmet
Akif Paksoy
Kahramanmaraş
1993 yılında ÇEAŞı alan Uzanlar 10 yıl
temettü dağıtmamış, şirket gelirlerini istediği
gibi kullanmış küçük hissedarların haklarını
yemiştir. Sonra Uzanlar temettü dağıtmaya karar vermiş ve
temettüden 1/3 ünü hissedarlara dağıtmıştır. 2/3 ünü
ödemek üzere iken Devlet ÇEAŞa el koyduğundan ödeyememiştir.
ÇEAŞ malvarlığı olan bir A.Ş olup,
hissedarlar hissesi oranında bu malvarlığının
sahibidir. ÇEAŞda hissedar olan kişilere kalan temettüler ne zaman
dağıtılacaktır? Binlerce küçük hissedarların
haklarını korumak devletin görevi değil midir?
Bu konuda çözüme yönelik bir düzenleme var mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan
Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
1. 1 Mayıs İşçi Bayramı Kutlamalarını
Taksimde yapmayı günler önce açıklayan Sendikal Ögütlerden,
DİSK Genel Merkezini sabahın erken saatlerinde Polislerle,
Panzerlerle kuşatmanız, demokrasi ve düşünce özgürlükleri
çerçevesinde doğru mudur?
2. Taksimi emekçiye neden kapattınız? Taksime
çıkmayı önleme yerine, doğabilecek olayları önlemek için,
tedbir almanız daha doğru olmaz mıydı?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını
arz ederim.
Saygılarımla. Hasan
Çalış
Karaman
Türkiye Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler, Serbest Meslek
Mensupları ve Yöneticileri Vakfı (TOSÖV) tarafından yapılan
açıklamada, piyasada bir daralma yaşandığı, nakit
sıkıntısı çekildiği ve bu nedenle de küçük
işletmelerin çeklerini bile ödeyemez duruma geldiği belirtilmektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1- Durumları her geçen gün kötüleşen ve ekonomik
sıkıntı çeken küçük işletmeleri rahatlatmaya yönelik
herhangi bir çalışmanız var mıdır? Bu konuda
çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?
2- Merkez Bankası verilerine göre, Şubat ayı içinde
toplam 59 bin 944 adet olan ferdi kredi ve kredi kartları
borçlarını ödememiş kişilerin toplamı, Martta 67 bin
415e çıkmıştır. Görüldüğü gibi ekonomik
sıkıntı her alanda kendini iyice hissettirmeye
başlamıştır. Ekonomi politikalarını yeniden
gözden geçirmeyi düşünüyor musunuz? Bu konuda bir projeniz var
mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan
Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Mehmet
Akif Paksoy
Kahramanmaraş
ÇEAŞ 5 yıldan beri Devletin denetimi ve kontrolündedir.
Ancak, Devlet 5 yıldan beri ÇEAŞta üretilen, iletilen ve
dağıtılan enerjiden elde edilen kârın Uzan grubu
dışındaki küçük hissedarlara dağıtımı
yapılmamıştır. Hisse sahibi olan bu küçük hissedarlara
enerjiden elde edilen kârı ne zaman dağıtmayı
düşünüyorsunuz?
Yaptığınız bu işlem sosyal Devlet
anlayışına uygun mudur?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını
arz ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
Gazete ve televizyon kanallarında iyice borca battık
şeklinde haberler yer almaktadır. Vatandaşın bankalara olan
borcu 100.2 milyar YTLyi aşmış, Merkez Bankası verilerine
göre, yılın ilk üç ayında toplam tutarı 1 milyar 487.9
milyon YTL olan toplam 371 bin 154 senet protesto olmuştur.
Karşılıksız çek sayısı ise 232 bin 500e
çıkmıştır.
Bu bilgiler ışığında;
1- Hükümet üyeleri ekonomiden övgüyle bahsederken, açıklanan
rakamlar bunun hiç de böyle olmadığını gösteriyor. Her
alanda vatandaşa kendini iyice hissettiren ekonomik sıkıntı
konusunda bir çalışmanız var mıdır? Bu konuda çalışma
yapmayı düşünüyor musunuz?
2- İşçi, memur ve emekliye yapılan maaş zamları
fiyat artışları karşısında iyice erimiş,
kaderine terk edilen esnaf, işyerini siftahsız açıp-kapatır
hale gelmiştir. Esnafımıza nefes aldıracak bir
çalışmanız var mıdır? Bu konuda çalışma
yapmayı düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan
Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
2007 yılı sonunda 850 YTL/Ton olan İnşaat
demiri şu anda 1.900 YTL/Ton olmuştur. Demirde yaşanan çok
yüksek fiyat artışı İnşaat Sektöründe
sıkıntı yarattığı gibi talep daralmasına yol
açmıştır.
Ülkemiz Ekonomisinde ağırlıklı önder sektör
olan İnşaat Sektörünün işsizliği de büyük ölçüde absorbe
ettiği bilinen gerçek iken,
1. Özel konut üreten firmalarla, kamu müteahhitlerini ve
alıcıları zora sokan, seçim bölgem Gaziantepte olduğu gibi
tüm büyük kentlerimizde inşaatları durma noktasına getiren bu
sorunun çözümü için tedbir almak gerekmez mi, almayı düşündüğünüz
tedbirler var mıdır?
2. Sorunlar kangren olmadan ve büyük bir ekonomik krize
dönüşmeden, ilgili bakanlıklarda (tüm inşaat girdilerindeki
fiyat artışları için) kısa ve uzun vadeli tedbirleri
kapsayan ekonomik, teknik ve yasal düzenleme çalışmaları
yaptırmayı düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Başbakan Sayın Recep
Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Özürlülük oranı %70 ve üzeri olan özürlü
insanımıza 249.41 YTL özürlülük oranı %40 ila %70 arası
olan özürlü insanımıza ise 166.27 YTL ödenmektedir. Enflasyon
artarken bu insanlar nasıl geçinecek? Bu miktarları
artırmayı düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını
arz ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
Internet ortamında, İtalya Napolideki NATO üssü
İzmir Urlaya taşınıyor. 4 bin Amerikan askeri Urlada ev
tutmaya başladı bile. Büyük işgal projesi sebebiyle üs
doğuya kaydırılıyor. Tehlikeli kısım bir
havaalanı inşaatının da Mordoğanda
başlamış olması. Adana İncirlik üssü İran ve/veya
Suriye atış menzilinde olduğu için ana hava üssü İzmir
olacak şeklinde mailler yer almaktadır. Bu tip yazılar bölge halkının
endişelenmesine neden olmaktadır.
Bu bilgiler ışığında;
1- İzmir Urla ve/veya başka bir ilimiz toprakları
üzerinde NATO üssü kurulması söz konusu mudur? Hükûmet olarak bu konuda
verilmiş bir izin var mıdır? Bu konuda kamuoyunu
aydınlatmayı düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
aracılığınızla Başbakan tarafından sözlü
olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz
ederim. 29.05.2008
Kamer
Genç
Tunceli
Bolu Valisi Ali Serindağla ilgili olarak basında
çıkan yazılarda, adı geçenin Nakşi ve Kadiri şeyhinin
oğlu Ahmet Palazoğlunun cenazesine katılmadığı
ve Cuma namazına katılmadığı nedenleriyle valilikten
alındığı belirtilmektedir.
1. Bolu Valisi Ali Serindağın valilikten
alınmasında bu davranışlarının etkisi olmuş
mudur?
2. Bu Valinin Merkez Valiliğine alınmasının
nedenlerini izah eder misiniz? Hangi yetmezlik ve
başarısızlıktan olmuştur?
3. Adı geçen Valinin merkeze alınmasında Alevi
inançlı olmasının etkisi olmuş mudur?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
aracılığınızla Başbakan tarafından sözlü
olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz
ederim. 29.05.2008
Kamer
Genç
Tunceli
Dışişleri Bakanı; Avrupa Parlamentosu
Dış İlişkiler Komitesinde (Türkiyede sadece gayrimüslim
azınlıklar değil, Müslüman çoğunluğun da dini
özgürlüklerle ilgili sorunlar yaşıyor) biçiminde konuştuğu
basında belirtilmiştir.
1. Bu konuşma doğru mudur?
2. Türkiyede gayrimüslim azınlıklar ile Müslüman
çoğunluğun dini özgürlüklerle olduğu öne sürülen sorunlar
hangileridir?
3. Böyle bir söylemi onaylıyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını
arz ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
Ülkemizde artık zamlar birbiriyle çakışır hale
gelmiştir. Hükümet, elektrik ve doğalgaz zammını Temmuz
ayında çakıştırmamak için konutta yüzde 7,4 ve sanayide 8,3
oranındaki doğalgaz zammını öne çekerek Haziran ayı
içinde uygulanacak şekilde açıklamıştır.
Bu bilgiler ışığında;
1- Fakir-fukara, garip-gureba kısacası dar gelirli
vatandaşların maaşları yerinde sayarken, yapılan
7,4lük yeni doğalgaz zammının bu kesimleri daha da
sıkıntıya sokacağını düşünüyor musunuz?
2- Bu zamlar karşısında doğalgaz alamayan dar
gelirli vatandaşlar, kışı battaniyelerle geçirmezler mi?
Bu kesimlere yakıt yardımı yapmayı düşünüyor musunuz?
3- Yüzde 8,3 oranındaki yeni doğalgaz zammı
karşısında, maliyetleri artan sanayinin rekabet gücü
azalmış olmuyor mu? Bu gidişin sonu fabrikaların
kapanması ve işsizlik değil midir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını
arz ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
Günlük gazetelerde, Başbakan Erdoğanın memleketi
Rizenin Güneysu İlçesi Karadenizin yıldızı.
Hayırseverler ilçeye okul, hastane, tesis yaptırmak için
yarışıyor şeklinde haberlere yer verilmiştir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Başbakanlığınız döneminde, memleketiniz
olan Güneysu İlçesine toplam kaç paralık kamu ve özel sektör
yatırımı gerçekleşmiştir? Bu yatırımlar
nelerdir?
2) Geri kalmış birçok ilçemizi kıskandıran
memleket yatırımlarını, daha acil ihtiyacı olan
bölgelerimize de yapmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda
çalışmanız var mıdır?
3) Kamuoyunda Sayın Başbakanımızın
doğduğu yere ilginin büyük olması, gözlerin
yaşamının önemli bir bölümünü geçirdiği
Kasımpaşaya çevrilmesine neden olmuştur. Son 6 yılda, Kasımpaşaya
devlet ve hayırseverlerce İstanbulun diğer semtlerinden
farklı olarak hangi yatırımlar yapılmıştır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki yazılı sorularımın
Başbakan Sn. Recep Tayyip Erdoğan tarafından, sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını arz ederim.
Mümin
İnan
Niğde
Soru:
1) 2008 Mayıs ayının sonlarında ve Haziran
ayının başlarında, basına yansıyan bazı
mahkeme kararlarına göre herhangi bir alan ve kişi
sınırlaması yapılmadan tüm ülke iletişiminin,
bazı güvenlik birimlerimiz tarafından izlendiği haberleri
doğru mudur?
2) Bu izlemeler yapıldıysa, Anayasanın
haberleşme hürriyetinin düzenlendiği 22nci maddesindeki istisna
hükmünün ve 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle
Mücadele Kanununun ilgili maddelerinin aşırı geniş
yorumlanarak ihlal edildiği gerekçesiyle, sorumlular hakkında adli ve
idari işlemler yapacak mısınız?
3) Söz konusu mahkeme kararlarına dayanılarak, herhangi
bir alan ve kişi sınırlaması yapılmadan, tüm ülke
iletişiminin izlenmesi faaliyetleri devam etmekte midir? Bu
uygulamanın, demokratik ve hukuk devleti ilkelerine uygun olarak, alan ve
kişileri belirli olacak biçimde değiştirilmesi için herhangi bir
çalışmanız olacak mıdır?
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Çiçek. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Yalnız, her soruyu hangi soruya cevap veriyorsanız önce
söylerseniz, daha açık ve net olacak.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
1inci soru Millî Eğitim Bakanımızla ilgilidir,
(6/436) esas numaralı. Diğerleri, Sayın Başbakana
değerli milletvekillerimiz tarafından sorulmuş sorulardır.
Tabii bu soruların bir kısmı epey zaman evvel sorulmuş olup
özellikle ekonomik konularla ilgili olanlar güncelliğini belli ölçüde
kaybetmiş oluyor. Aslında bu tip sorular
Tabii değerli
milletvekillerimizin kendi takdirleridir, ister yazılı sorabilir
ister sözlü ancak yazılı sorulara güncelliğini koruyacak tarzda
cevap verme imkânımız daha mümkün gözükmektedir. Aksi hâlde,
şimdi gelirken baktım, Meclis gündeminde 469 soru önergesi var. Bir
saatlik bir değerlendirme içerisinde 15 civarında soruya cevap
verilebildiği hesaba katıldığında, demek ki sadece
bugün gündemde olan sözlü sorulara cevap verebilmek için 31 gün zaman ayırmamız
gerekiyor. Bunu da takdirlerinize arz ediyorum.
İkinci arz edeceğim husus, soruya cevap vermezden evvel:
Tabii Sayın Başbakana sorulan soruların bir kısmı
değişik kurumları ilgilendiriyor, bakanlıkları
ilgilendiriyor. Belki doğrudan o bakan arkadaşlarımıza soru
sorulmuş olsa bürokrasiyi biraz daha azaltmış olacağız
çünkü önce Başbakanlığa geliyor, biz ilgili bakanlıklara ya
da kurumlara yazıyoruz, oradan gelenleri derledikten sonra sizlere burada
arz etme imkânı oluyor.
Şimdi, (6/436) sayılı, Sayın Ekicinin
sorusuyla ilgili olarak söylemek istediğimiz husus şudur:
Tabiatıyla Türkiye birçok uluslararası kuruluşla ekonomik,
sosyal ve siyasi anlamda ilişkileri olan bir devlettir, bir ülkedir. Bu
nedenle, zaman zaman, biz nasıl dünyada ilişki içerisinde
olduğumuz ülkelerle ilgili değerlendirmeler yapıyorsak, bu
kuruluşlar da Türkiyeyle ilgili değerlendirmeler yapıyor,
tavsiyeleri olabiliyor ama bunlara karar verip vermemek tümüyle bizim
elimizdedir, Türkiye Cumhuriyeti hükûmetlerinin kendi verecekleri
karardır. Bu nedenle, eğitim konusu, bizim Hükûmet olarak iş
başına geldiğimiz günden beri en öncelikli konumuzdur. Nitekim,
daha evvel, bütçe sıralamasında Millî Savunma
Bakanlığı birinci sıradayken 2003ten bu tarafa Millî
Eğitim Bakanlığı birinci önceliği
almıştır ve doğru olanı da budur. Dolayısıyla
bu, eğitime verdiğimiz önemi gösteriyor.
Eğitimin bir ayağı da hiç şüphesiz
öğretmenlerimizdir. Yapılan bütün çabalara, iyileştirme
faaliyetlerine, gayretlerine rağmen tabiatıyla ne kadar ödeme yapsak,
ne kadar imkân sağlasak böylesine kutsal bir hizmeti yapan
öğretmenlerimiz bakımından verilenlerin yeterli olduğunu
söylemek mümkün değildir. Bu niyetle ifade etmek isterim ki
tabiatıyla hem sayısal olarak hem de yaptıkları görevin
kutsiyeti sebebiyle önemli bir ağırlığa sahip olan
öğretmenlerimize Türkiye'nin imkân ve kabiliyetleri içerisinde, bütçe
imkânları çerçevesinde bir ücret artışı getirilmeye
çalışılmaktadır. Verilenleri yeterli göremeyiz ama bütçe
imkânlarını da göz ardı etmeden yapılabilecek şeylerin
fevkalade sınırlı olduğunu siz değerli milletvekili
arkadaşlarımız da takdir edecektir. İnşallah, yeni
dönemde bu konuda yeni adımları atma imkânını birlikte
bulabiliriz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; (6/562)
sayılı, Sayın Mümin İnanın sorduğu, Niğde
ilimizde 2008 yılında devlet tarafından hangi projelere ne kadar
yatırım yapıldığıyla ilgili sorulara cevap vermek
istiyorum. Devlet tarafından yapılan yardımlar, KÖYDES dâhil
-soru önergesinin verildiği yıl itibarıyla- 15 trilyon 838 bin
282 TLdir. İl genelinde, 22 Temmuz 2007 tarihinden sonra 8.538 adet
yeşil kart iptal edilmiştir.
Üçüncü soru olarak da Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Fonundan 2005, 2006 ve 2007 yıllarında ne kadar
ayni ve nakdî yardım yapıldığı ve kaç kişiye
bunların verildiği hususudur. 2005 yılında 10.941
kişiye, toplam olarak, ayni ve nakdî yardım 772 milyar 869 milyon
-küsuratları var, onları arz etmiyorum- ödeme
yapılmıştır. 2006 yılında 21.134 kişiye bu
yardım gerçekleştirilmiş olup ödenen miktar 853 milyar 702
milyon liradır. 2007 yılı itibarıyla toplam 13.835
kişiye 924 milyar 070 milyon ödeme yapılmıştır. 2008
yılı itibarıyla 19.377 kişiye 1 milyar 347 milyon 912 bin
lira yardım yapılmıştır.
Üçüncü soru Sayın Hasan Çalışın (6/662)
sıra sayılı soru önergesiyle ilgili şu bilgileri arz etmek
istiyorum: Evet, geçtiğimiz yıl içerisinde belli bir süre inşaat
demiri fiyatlarında önemli bir artışın
yaşanmış olması sebebiyle
İnşaat demiri
fiyatlarındaki bu artış inşaat sektörünün önüne âdeta
demirden bir ağ örmüştür. Bunun kaldırılması ve bu
inşaat sektörünün canlandırılmasıyla ilgili üç tane soru
önergesi var.
Değerli milletvekilleri, bununla ilgili olarak şunu
ifade etmek istiyorum: Demir fiyatlarındaki artışlar piyasa
bağlamında diğer sektörlerdeki ekonomik gelişmeleri de
zincirleme olarak tetiklediğinden, bu durum zaman zaman inşaat
sektöründeki imalatlarda maliyet artışlarına neden
olabilmektedir. İnşaat demirinde meydana gelen fiyat
artışlarının serbest piyasa ekonomisi
koşullarında oluştuğu dikkate alınır ise demir
ithalatını teşvik ve ihracatını da kısıtlamak
suretiyle fiyat artışının bir miktar
azaltılabileceği ya da önüne geçilebileceği genelde
düşünülmektedir. Demir çelik ürünü fiyatlarının yükselmesi
sadece ülkemizde değil, dünya piyasalarında da etkili olmuştur.
Dolayısıyla, Türkiye dünyadan kopuk bir ekonomik faaliyeti
sürdürmediği için dış piyasalardaki olumlu ya da olumsuz her
gelişme her alanda iç piyasayı da şu veya bu şekilde
etkilemektedir. Bu nedenle, yurt içi demir çelik fiyatlarının yurt
dışındaki fiyatlardan bağımsız bir şekilde
oluşması mümkün değildir. Ülkemizdeki demir çelik
fiyatları, dünya demir çelik sektöründeki konjonktüre bağlı
olarak belirlenmektedir. Dünya demir çelik fiyatlarının
oluşmasındaki arz talep dengesinin yanında, girdi ve navlun
fiyatları da etkili olmaktadır. Girdi fiyatlarındaki ve
talepteki artışa bağlı olarak tüm demir çelik ürünlerinin
fiyatlarında artışlar yaşanmıştır. Dünya
fiyatlarıyla yurt içi fiyatları arasında bir paralellik
bulunmaktadır. Serbest piyasa koşullarında zamanla
fiyatların dünya konjonktürüne bağlı olarak istikrar
kazanacağı tahmin edilmektedir. İnşaat sektöründe
yaşanan durgunluk sadece demir çelik ürünlerindeki fiyat
artışına bağlı değildir. 2007 yılından
itibaren bu alanda bir durgunluk başlamış olup dünyadaki global
kriz, diğer sektörleri olduğu gibi inşaat sektörünü de
etkilemiştir.
Ayrıca, bu konuda alınması gereken önlemler ve
uygulamaya geçilmesi bağlamında, konuyla ilgili
yatırımcı bakanlıkların katılımı
sağlanmak suretiyle yapılan değerlendirme toplantıları
o tarih itibarıyla devam etmekte olup sorunun çözümü için 4735
sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu ve Fiyat Farkı
Kararnamesine ilişkin hazırlık çalışmaları o
zaman sürdürülmüş ve sonra da neticelenmiştir. Bundan doğan
imkânlar da demir çelik fiyatlarının artmasından doğan
zararların belli ölçüde karşılanmasına imkân
vermiştir.
Bu önergenin verildiği tarih itibarıyla 1 milyon 800 bin
lira civarında olan demir, bu sabah gelirken sordum, 810 lira
civarına düştüğüne göre bu da bizim yukarıda
söylediğimiz hususları ifade etmektedir. Dünyadaki gelişmelere
paralel olarak demir fiyatları dünyada artıyorsa tabii olarak
Türkiyede de artıyor, düşme varsa Türkiyede de düşüyor. Bir de
ekonominin genel gidişatıyla ilgilidir. Ekonomide hangi tedbirleri
aldığımızı, fırsat olursa biraz sonra bir soru önergesi
vesilesiyle sizlere de arz etmeye çalışacağım.
(6/696) sayılı, Sayın Mehmet Akif Paksoyun
ÇEAŞla ilgili, orada hissedar olanlara temettü ödenmesiyle ilgili sorusu
var. Onunla ilgili, ilgili bakanlıktan aldığımız cevap
şudur değerli milletvekillerimiz: Çukurova Elektrik Anonim
Şirketinin gerek 3096 sayılı Kanun, ilgili yönetmelikler ve bu
kanuna dayalı olarak imzalanan imtiyaz sözleşmelerine
aykırı tutumları gerekse 4628 sayılı Kanun ve ilgili mevzuatın
ihlalinden dolayı Enerji Bakanlığınca şirket
arasında imzalanan görev verilmesine ilişkin imtiyaz
sözleşmelerinin şirketin kusuru nedeniyle feshini düzenleyen 19uncu
maddesine istinaden sözleşmenin feshine karar verilmiş ve
şirketin bundan böyle görev bölgesinde faaliyet göstermesi mümkün
olmadığından 17/6/2003 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan
2003/5712 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla şirkete görev
verilmesine ilişkin kararname yürürlükten
kaldırılmıştır. Hâl böyle olunca zaten bundan dolayı
herhangi bir temettü ödenmesi de bu tarih itibarıyla mümkün
gözükmediği gibi, ayrıca bu konuyla ilgili olarak hem yurt içinde hem
de yurt dışında açılmış pek çok davalar
vardır. Bu davalar da hâlen devam etmektedir. Davaların sonucuna göre
bu konularda karar verilecektir.
Yine Sayın Mehmet Akif Paksoyun aynı konuya
ilişkin (6/710) sıra sayılı, başka bir tarihte,
6/5/2008 tarihinde verdiği önerge de aynı içeriği
taşımaktadır. Dolayısıyla birinci önerge için geçerli
olan sebepler, bu soru önergesi bakımından da geçerli
olmaktadır.
(6/698) sayılı Sayın Yaşar Ağyüzün
önergesi, 1 Mayıs İşçi Bayramı kutlamalarını
Taksimde yapmayı günler önce açıklayan sendikal örgütlerden, bir
önceki yılda meydana gelen olaylar da dikkate alınarak verilmiş
bir önerge. Taksimi emekçiye neden kapattınız, Taksime
çıkmayı önleme yerine, doğabilecek olayları önlemek için
tedbir almanız daha doğru olmaz mıydı? diye o günün
şartlarında verilmiş bir önergedir. Bu önergenin üzerinden bir
yıl geçmiş oluyor. Bu sene de 1 Mayısı kutladık.
Şimdi, değerli milletvekilleri, bir şeyi hepimizin
kabul etmesi lazım. Tabii Anayasamızda ister kişisel olarak
isterse örgütler açısından kullandığımız,
kullanmakta olduğumuz birtakım haklarımız var,
özgürlüklerimiz var. Bir hakkı ya da özgürlüğü kullanırken
Anayasa ve yasalar çerçevesinde kullanmamız lazım. Aksi hâlde, herkes
hakkını ve özgürlüğünü istediği şekilde kullanmaya
kalkıştığı takdirde bu, başka türlü hak ve
özgürlük ihlallerini de beraberinde getirmektedir.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü yapmak örgütlerimizin de,
kişilerimizin de en temel haklarının başında geliyor.
Bunun içindir ki mevzuatımızda bu hususları düzenleyen,
toplantıların, gösteri yürüyüşlerinin, mitinglerin nerede,
nasıl yapılacağını düzenleyen bir özel yasamız
var: Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası. Bu Yasanın
esas amacı, bu hakkın kullanılmasını
kolaylaştırmak ve teminat altına almaktır.
Dolayısıyla mitinglerin ve gösteri yürüyüşlerinin nerede
yapılacağı bu Kanunun ilgili maddesinde çok açık olarak
belirlenmiştir. Nitekim bizler, hepimiz partiler olarak daha yeni seçimden
çıktık. 29 Mart seçimlerinde İstanbulda hemen hemen seçime
giren bütün partilerimiz, bu Yasanın hükümlerine uygun olarak, nerede
miting yapmayı uygun gördülerse orada bu mitinglerini
yapmışlardır, orada halka seslenmişlerdir.
Dolayısıyla, baştan beri söylenmek istenen, bir hakkın
kullanılmasının engellenmesi değil, yasalar çerçevesinde bu
hakkın kullanılmasının arzu edilmesidir.
Maalesef bir önceki yıl bu konuda bir anlayış
beraberliğine varma imkânı olmadığı için, devlet de
yasaya aykırı bir gösteriyi, bir toplantıyı engellemek
maksadıyla ve başka türlü sakıncaları da ortadan
kaldırmak için bazı tedbirleri almak durumunda
kalmıştır. İnşallah demokratik olgunluğa
eriştiğimiz sürece, zannediyorum bugün soru konusu olan hususlar
önümüzdeki dönemde, önümüzdeki yıllarda ortadan kalkabilecektir. Nitekim
bir önceki yıl 1 Mayıs tatil değilken bu sene bunu bir bayram
havasında sendikalarımız, emekçilerimiz
kutlayabilmişlerdir. Mühim olan, burada karşılıklı
anlayış ve yasalara saygı fikrinin ve bilincinin de toplumumuzda
yerleşmiş olması gerekmektedir. Bunda da
sendikalarımızın, meslek örgütlerimizin, hepimizin öncü rolü
oynamasında fayda var.
Bu Yasa, ihtiyacı karşılamıyor olabilir,
doğru olmayabilir, yanlış olabilir, eksik olabilir. Bunu ortadan
kaldırmanın yolu da yine yasalara uygun olarak bu konuda
tepkilerimizi ortaya koymaktır. Bir önceki yıla nazaran bu defa 1
Mayıs toplantısı daha demokratik bir ortamda geçmiştir.
Ümit ediyoruz, önümüzdeki sene bugünkünden daha ileri bir noktada olabiliriz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; (6/701)
sayılı -yine- Sayın Hasan Çalış
arkadaşımız Türkiye Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler,
Serbest Meslek Mensupları ve Yöneticiler Vakfı tarafından
yapılan açıklamada, piyasada bir daralma
yaşandığı, nakit sıkıntısı
çekildiği ve bu nedenle küçük işletmelerin çeklerini bile ödeyemez
duruma geldiğinden bahisle Küçük işletmeleri rahatlatmaya yönelik
herhangi bir çalışma var mıdır? bunu sormaktadır.
Ayrıca, Merkez Bankası verilerine göre şubat
ayı içinde toplam 59.944 adet olan ferdî kredi ve kredi kartları
borçlarını ödememiş kişilerin toplamının
67.415e, martta çıktığı ifade ediliyor.
Dolayısıyla Ekonomi politikalarını yeniden gözden
geçirmeyi düşünüyor musunuz? Bu konuda bir projeniz var mı? diye bir
soru.
Şimdi, birinci soruyla ilgili olarak KOSGEB, imalat sanayi
sektöründe faaliyet gösteren KOBİlere danışmanlık,
eğitim, teknoloji geliştirme, yenilik, bilişim, kalite
geliştirme, pazar araştırma, ihracatın geliştirilmesi,
uluslararası iş birliğinin geliştirilmesi, girişimcilik
ve bölgesel kalkınmaya yönelik destekler vermektedir. Ayrıca
KOBİlerin ihtiyaçları doğrultusunda bankalardan uygun
koşullarda kredi temin edebilmeleri amacıyla 2003 yılından
itibaren kredi-faiz destek programları
başlatılmıştır. Bu kapsamda KOSGEB tarafından
8/4/2009 tarihine kadar verilen kredi-faiz destekleri belli ölçüde yeniden
gözden geçirilmiştir.
KOSGEB, 2009 yılında da 2008 yılında etkisini
artıran olumsuz küresel ekonomik gelişmelerin KOBİler
üzerindeki etkilerini hafifletmek ve KOBİlerin bu dönemi mümkün olan en
az hasarla atlatmalarını sağlamak amacıyla, icra komitesi
kararları ve bütçe imkânları çerçevesinde KOBİlerin bankalardan
kullanacakları yatırım, işletme ve ihracat amaçlı
kredilere yönelik faiz desteği uygulamalarını sürdürecektir.
KOSGEBin iştirakleri arasında yer alan Kredi Garanti
Fonu Anonim Şirketi aracılığıyla da işletmelerin
kredi kullanma sürecinde teminat sorunlarına yönelik olarak banka nezdinde
teminatlarını üstlenerek garanti kefalet hizmeti de vermektedir.
Ayrıca KOSGEBin imalat sanayi sektörü
dışındaki KOBİleri de desteklemesi için 3624
Sayılı Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Sanayi, Ticaret, Enerji ve
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda görüşülmüş ve Genel
Kurulda da kabul edilmiş ve yürürlüğe girmiştir ve imalat sanayi
sektörü dışındaki KOBİlere de destek verme imkânı
mümkün olmaktadır.
Kredi kartlarıyla ilgili olarak bankalar arası kart
merkezinin Şubat 2009 tarihli verilerine baktığımızda,
piyasada 43 milyon 507 bin 583 adet kredi kartı olduğu görülmektedir.
Her tüketicinin ortalama iki kredi kartı olduğu
varsayımından hareketle, 22 milyon tüketicinin kredi kartı
kullanıcısı olduğu söylenebilir. Kredi kartları
kullananların, 2008 yılı içerisinde, 186 milyar 550 milyon YTL
tutarında, 1 katrilyon 691 trilyon 925 milyar 697 adet işlem
yaptığı görülmektedir. Ferdî kredi ve kredi kartı
borçlarını ödeyemedikleri için yasal takibe uğrayan tüketici sayısına
ilişkin istatistikler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
tarafından tutulmaktadır. Kamuoyunda sicil affı olarak bilinen
Karşılıksız Çek ve Protestolu Senetler ve Kredi
Kartları Borçlarına İlişkin Kayıtların Dikkate
Alınmaması Hakkında Kanunun 20 Ocak 2009 tarih ve 27124
sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmesiyle
birlikte yasal takibe uğrayan tüketici sayısına ilişkin söz
konusu istatistiklerde fark edilebilir bir düşüş
yaşanmıştır. Mesela, 3 Şubat 2009 tarihli Merkez
Bankası verilerine göre 2008 yılında kredi kartı borcunu
ödeyemeyen kişi sayısı 635.523 iken bugün bu rakam 383.263
olmuştur. Ferdî kredi ve kredi kartı borçlarını ödeyemeyen
tüketicilerin borçlarının yapılandırılması
amacıyla kanuni düzenlemeye gidilmesine yönelik bir çalışma
bulunmamakta, ancak tüketicileri, gelirlerinin üzerinde borçlanma
yapmamaları, bir kredi kartı borcunu başka bir kredi
kartından borçlanarak kapatmamaları, kredi kartını bir
nakit edinme aracı değil, ödeme aracı olarak kullanmaları
konusunda eğitici ve bilinçlendirici çalışmalara
ağırlık verilmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; (6/712)
sayılı, yine Sayın Hasan Çalışın
Bir gazetede
çıkan haber üzerine İyice borca battık. şeklinde haberler
gazetede yer alıyor. Vatandaşın bankalara olan borcu 100,2
milyar YTLyi aşmıştır. Merkez Bankası verilerine
göre, yılın ilk üç ayında toplam tutarı 1 milyar 487,9
milyon YTL olan toplam 371.154 senet protestosu olmuştur.
Karşılıksız çek sayısı ise 232.500e
çıkmıştır.
Bu bilgiler ışığında;
1-
vatandaşa kendini iyice hissettiren ekonomik
sıkıntı konusunda bir çalışmanız var
mıdır? Bu konuda çalışma yapmayı düşünüyor
musunuz?
2- İşçi, memur ve emekliğe yapılan maaş
zamları fiyat artışları karşısında iyice
erimiş, kaderine terk edilen esnaf işyerini siftahsız açıp
kapatır hale gelmiştir. Bu konuda nefes aldıracak bir
çalışmanız var mıdır? Bir çalışma
yapmayı düşünüyor musunuz? diye iki soru var.
Birinci soruyla ilgili olarak, değerli milletvekilleri,
üretim, tüketim ve ihracatı hızla artan Türkiye ekonomisi büyüyen ve
dinamik bir yapıya sahiptir. Artan ekonomik faaliyetle birlikte protestolu
senetlerle karşılıksız çekler de artmaktadır. Bununla
birlikte salt bu göstergelere bakarak ekonomideki gidişatı yorumlamak
doğru değildir. Yatırım ve ticaretin ana finansman
kaynağı bankacılık sistemidir. Dolayısıyla
konuyla ilgili daha sağlıklı bir değerlendirme yapmak için
bankacılık sistemindeki takipteki alacakların gelişimini
incelemek yerinde olacaktır. Takipteki alacakların toplam kredilere
oranı üzerinden bir değerlendirme yaptığımızda
2002de bu toplam kredilere oranı 21,3; 2003te 13,0; 2004te 6,4; 2005te
5; 2006da 3,9; 2007de 3,6; 2008de ise 3,1dir. Bu rakamlara
baktığımızda 2002 yılından bu tarafa takipteki
alacakların toplam kredilere oranı büyük ölçüde düşüş
göstermiştir. Bunu diğer ülkelerle mukayese ettiğimizde
aslında -benzer konumdaki ülkelerle- daha sağlıklı bir
değerlendirme imkânımız olabilecektir. Mesela Brezilyada
takipteki alacakların toplam krediler içerisindeki nispeti 3,1; Çek
Cumhuriyetinde 3; Romanyada 9,1; Rusyada o tarih itibarıyla 2,6;
Yunanistan 5,1; Fransa 2,8; Çinde ise 6,6dır.
Son yıllarda büyüyen ekonomi, artan reel gelir ve düşen
faizler nedeniyle tüketiciler harcamalarını artan oranlarda tüketici
kredileri ve kredi kartlarıyla finanse etmeye
başlamışlardır. Bunun sonucunda hane halkı borcunun
millî gelire oranı 2007 yılında yüzde 11,7 seviyesine
yükselmiştir. Bununla birlikte ülkemizdeki borç yükü diğer
gelişmekte olan ve gelişmiş ülkelerle
karşılaştırıldığında hâlen oldukça
düşük seviyelerde bulunmaktadır. Hane halkı yükümlülüklerinin
millî gelire oranı Türkiyede 2004te 5; 2005te 8; 2006da 10 iken, 12
Doğu Avrupa ülkesinde 12; 17 ve 23 tarzında
gerçekleşmiştir.
Öbür taraftan, esnafımızın durumunu
iyileştirmek noktasında, onların rekabet gücünü artırmak
büyüyen ekonomiye daha fazla katkı sağlarken, artan gelirden daha
fazla pay almalarını sağlaması için strateji ve eylem
planları hazırlanmış, KOBİ Stratejisi ve Eylem
Planı ilan edilmiştir. KOBİ Eylem Planını
gerçekleştirmek üzere özellikle kümelenme stratejisi kapsamında
çalışmalar başlamıştır.
Esnaf ve Sanatkârlar Stratejisi ve Eylem Planı ise Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı koordinasyonu altında ve Maliye
Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı
Müsteşarlığı, Hazine Müsteşarlığı, Halk
Bankası Genel Müdürlüğü, KOSGEB ve TESK ile diğer
kurumların katılımıyla oluşturulmaktadır.
Konuyla ilgili tüm tarafların katkısıyla nihai
şekli verilecek ve uygulamaya konulacak olan söz konusu eylem
planları KOBİlerimiz ile esnaf ve sanatkârlarımızın
sorunlarına kısa vadeli çözümler sunmak yerine uzun vadeli çözümler
üretmeyi hedeflemektedir. Bu yönde çalışmalar zaten günün
şartlarına göre güncelleştirilerek sürdürülmektedir.
(6/734) sayılı, Sayın Yaşar Ağyüzün,
keza demir fiyatlarındaki biraz evvel izah ettiğim-
artışın inşaat sektöründe yarattığı
sıkıntı ve talep daralması hakkında Sayın
Başbakandan sözlü sorusu var. Onunla ilgili olarak 2007 yılında
850 YTL/ton olan inşaat demiri şu anda 1.900 YTL/ton olmuştur.
deniliyor. Demirde yaşanan çok yüksek fiyat artışı
inşaat sektöründe sıkıntı yaratıyor. diyor ve
İnşaat sektörünün işsizliği de büyük ölçüde absorbe
ettiği bilinen gerçek iken, özel konut üreten firmalarla, kamu
müteahhitlerini ve alıcıları zora sokan, seçim bölgem Gaziantepte
olduğu gibi tüm büyük kentlerimizde inşaatları durma
noktasına getiren bu sorunun çözümü için tedbir almak gerekmez mi,
almayı düşünüyor musunuz?
Sorunlar kangren olmadan ve büyük bir ekonomik krize
dönüşmeden, ilgili bakanlıklarda kısa ve uzun vadeli tedbirleri
kapsayan ekonomik, teknik ve yasal düzenleme çalışmaları
yaptırmayı düşünüyor musunuz?
Tabii, demin ifade etmeye çalıştım, önergenin
verildiği tarihte demir fiyatları gerçekten bu miktarda ama bugün
itibarıyla 810-820, bu civarda seyrediyor dünyadaki gelişmeye paralel
olarak, demek ki 1.900 liradan 800 liraya kadar düşmüş. Eğer
inşaat sektöründeki durgunluğun tek sebebi demir fiyatındaki
artış ise demir fiyatları normal seviyeye düşmüştür.
Şimdi bunun otomatik olarak inşaat sektöründe de olumlu
katkısının olması beklenebilir eğer bu durgunluğu
tek bir sebebe bağlıyorsak. Onun için -yukarıda da bir soru
önergesine arz ettiğim cevapta da ifade etmeye çalıştım-
Türkiyedeki hemen hemen birçok malın fiyatı
dışarıdaki gelişmelerden bağımsız olarak
teşekkül etmiyor, dünyadaki gelişmeye paralel olarak bu fiyat
istikrarı sağlanmış oluyor. Ancak gerçekten demir
fiyatlarındaki artışın zikredilen rakamlara
ulaştığı dönemde, 4734 sayılı Kamu İhale
Kanunu kapsamında yapım sözleşmeleri devam eden müteahhitleri de
etkileyen, özellikle demir ve demir mamullerinde 2008 yılı ilk
yarısında meydana gelen beklenmeyen fiyat
artışlarının karşılanmasına yönelik olarak
ilk etapta Kamu İhale Kanununda değişiklik
yapılmış, ilave fiyat farkı esasları Resmî Gazetede
yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Dolayısıyla, 4735
sayılı Kamu ihale Sözleşmeleri Kanunu kapsamındaki
yapım işlerinde beklenmeyen fiyat artışları nedeniyle
uygulanacak ilave fiyat farkı esaslarının uygulanmasına
ilişkin tebliğ de 4 Şubat 2009 tarihinde Resmî Gazetede
yayınlanmıştır.
Dolayısıyla, ülkemizin lokomotif sektörlerinden biri
olan inşaat sektöründeki daralmayı aşmak için akılcı
projeler üreterek özel yapılara vergi indirimleri getirilmesi, mortgage
kredilerine destek verilmesi, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının
Can Suyu Projesinin bir benzerinin inşaat sektörü için harekete
geçirilmesi, yurt dışında yapılacak müteahhitlik
hizmetleriyle ilgili olarak özendirici birtakım tedbirlerin
alınması ve kolaylıkların sağlanması, yurt
dışındaki yatırımcıların ülkemizde
inşaat ve müteahhitlik sektörüne yatırım yapmaları için
özendirici tedbirlerin alınması gibi teşvik edici birtakım
önlemlerin daralmanın aşılmasına katkı
sağlayacağı düşünülmektedir. İlgili bakanlık
görev alanı dışındaki enerji, ulaştırma vesaire
gibi altyapı çalışmalarının
hızlandırılması, ülkemizde ihtiyaç duyulan kamu hizmet
yapılarının tespit edilerek yeni yapım ihalelerinin
açılmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
Öncelikle, üretim ve ürün kalitesiyle uluslararası piyasalarda aynı
konularda faaliyet gösteren firmalarla rekabet edebilecek düzeydeki yerli
sanayicilerin desteklenmesi için üretilen yerli ürünlerin kamuda
kullanımını avantajlı hâle getirmek üzere 18 Nisan 2008
tarihli Resmî Gazetede yayınlanan Kamu İhale Genel Tebliğinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ ile 4734
sayılı Kamu İhale Kanununun 63üncü maddesinde yer alan, yerli
malı olarak belirlenen malları teklif eden yerli istekliler lehine
yüzde 15 oranına kadar fiyat avantajı sağlanması
hususlarında idarelerce ihale dokümanına hükümler konulmasının
önü açılmış ve Başbakanlık genelgesiyle de bu hükmün
kamu kurum ve kuruluşlarınca dikkate alınması hususunda
kamu yöneticilerinin gereken duyarlılığı göstermeleri
istenmiştir. Bunu biz Hükûmette de kararlaştırdık, sonra
Başbakanlık genelgesi olarak tüm kurumlara, özellikle de mahallî
idarelerimize bunları açık olarak duyurduk ki bu yüzde 15
oranına kadar fiyat avantajı sağlayan yerli
firmalarımızın ve yerli üretimin korunması
açısından.
Şimdi, 29 Martta yeni mahallî idare seçimlerimizi
yaptığımıza göre, göreve gelen belediye
başkanlarımız ve özel idareler, ola ki, en başta iş
makineleri olmak üzere birçok ihaleleri yapmaktadırlar. Zaman zaman bize
de şikâyet geliyor bu genelgelere yeteri kadar uyulmadığı
noktasında yerli firmalar tarafından.
Şimdi, burada, sizlerin huzurunda, özellikle ekonomik
daralmanın yaşandığı günümüzde yerli üreticilerimizi
koruyacak, sanayimizi koruyacak bu duyarlılığın tüm ihale
kurumlarınca, ihale yapan kurumlarımız tarafından
hassasiyetle ele alınması gerektiğini bir defa daha ifade etmek
istiyorum.
İnşaat sektöründe müteahhitlerin yanı sıra,
sektörün diğer aktörleri olan inşaat malzemecileri, elektrikçiler,
hazır beton üreticileri gibi kesimlerdeki daralmayı gidermek üzere
izlenebilecek çalışmalar iki kategoride incelenebilir. Bu
çalışmaların ilk adımı mevcut yapı stokunun
mevzuat çerçevesinde esaslı onarımlarla yenilenmesi
çalışmalarının başlatılması, bina
ölçeğinde ise bireysel ekonomik teşvikler yoluyla desteklenmesidir.
Bilgilerinize bu konuyu da saygıyla arz ediyorum.
(6/749) sıra sayılı, Sayın Reşat
Doğrunun, özürlülere ödenen maaş artışı, ödenecek
parada bir artış olup olmadığıyla ilgili bir sorusu
var.
Tabii, bu konuda, demin öğretmen maaşlarıyla ilgili
ifade etmeye çalıştım, özelikle engelli
vatandaşlarımız bakımından imkân ölçüsünde önemli
destekler bizim hükûmetlerimiz döneminde sağlanmaya
çalışılmıştır. Hiç şüphesiz, bunların
yeterli olmadığı söylenebilir ama niyetimizi ortaya koymak
adına, gerçekten çok yönlü destek programları sürdürülmektedir.
Bu manada, soru önergesinde bahsedilen özürlülük oranı yüzde
70 ve üzeri olanları yaklaşık 249 TL alırken daha sonra bu
272 liraya çıkarılmıştır, özürlülük oranı yüzde
40 ila yüzde 70 arası olanları ise 166 lirayken 181 liraya
çıkarılmıştır, yani neticede sabit bir rakama
bağlanmış değildir, imkânlar ölçüsünde bu rakamlar
yükseltilmektedir. Bundan sonra da aynı düşünceyle bu yükseltmeler
yapılabilecektir.
BAŞKAN Sayın Bakan, bir dakika
Sayın Doğru sisteme girmişler. Ona sormak
istiyorum: Cevap yeterli midir, bir ek şeyiniz var mı?
REŞAT DOĞRU (Tokat) Yeterli efendim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
Buyurunuz efendim.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Devamla) (6/784) sayılı, yine Sayın Hasan Çalış
Arkadaşımız İtalya Napolideki NATO Üssü İzmir
Urlaya taşınıyor. 4 bin Amerikan askeri Urlada ev tutmaya
başladı bile. Büyük işgal projesi sebebiyle üs doğuya
kaydırılıyor. diyor.
Bu haberden yola çıkarak;
İzmir Urla veya başka bir ilimiz toprakları
üzerinde NATO üssü kurulması söz konusu mudur? Hükûmet olarak bu konuda
verilmiş bir izin var mıdır? Bu konuda kamuoyunu
aydınlatmayı düşünüyor musunuz?
Şimdi, bu türlü haberler zaman zaman
basınımızda çıkar ama kesinlikle ifade ediyoruz ki:
İzmirde konuşlu NATO Karargâhının mevcut
yapılanmasının değişmesi ya da başka bir ilimizde
yeni bir NATO karargâhı veya üssünün kurulması söz konusu
değildir. Dolayısıyla bu haber biraz spekülatif bir haberdir.
Konuya ilişkin olarak ne Brükseldeki NATO Karargâhında ne de
herhangi bir platformda alınmış bir karar da
bulunmamaktadır.
(6/786) sayılı, Sayın Kamer Gençin, Bolu Valisi
Ali Serindağla ilgili olarak basında çıkan yazılarda,
adı geçenin, Nakşi ve Kadiri Şeyhinin oğlu Ahmet
Palazoğlunun cenazesine katılmadığı ve cuma
namazına katılmadığı nedenleriyle valilikten
alındığı bildiriliyor.
Sayın Valinin valilikten alınmasında bu
davranışlarının etkisi olmuş mudur?
Bu Valinin merkez valiliğine alınmasının
nedenlerini izah eder misiniz? Hangi yetmezlik ve
başarısızlıktan olmuştur?
Adı geçen Valinin merkeze alınmasında Alevi
inançlı olmasının etkisi olmuş mudur?
Bir evvelki soru önergesinde de haber ne kadar spekülatif ise bu
konuda da vereceğimiz cevap şudur: Türkiye, eksiği olsa da bir
hukuk devletidir. Hangi işlemlerin nasıl yapılacağı,
hangi usule bağlı olarak yapılacağı bilinmektedir.
Dolayısıyla, valilik gibi bir önemli görevi yapmış olan bir
insanın burada zikredilen sebeplerden dolayı
alındığı tarzındaki husus bence doğru
değildir. Bir valinin nasıl alınacağı, 5442 sayılı
İl İdaresi Kanununun 6ncı maddesi ile 2451 sayılı
Bakanlıklar ve Bağlı Kuruluşlarda Atama Usulüne
İlişkin Kanunun 2nci maddesine göre Bakanlar Kurulu kararı ve
Sayın Cumhurbaşkanının onayıyla olmaktadır; usul
budur. Kaldı ki ismi geçen Sayın Vali, biz Hükûmete geldiğimizde,
Boludan evvel bir başka görevdeydi. Dolayısıyla, orada hizmetlerinden
istifade edilmiş, ondan sonra Bolu iline de daha sonraki bir tayin
tasarrufuyla, valiler kararnamesiyle oraya atanmış, orada da belli
bir süre hizmet ettikten sonra -yukarıdaki usule göre- bu ataması
gerçekleşmiştir. Bu atama işlemleri sadece onlar için
değil, kamuda görevli pek çok kişinin zaman zaman görev yeri
değişikliği olur veya merkezde hizmetlerinden istifade
edilebilir. Kaldı ki idarenin, üç işlemi dışında, her
türlü eylem ve işlemi yargı denetimine tabi olduğuna göre,
eğer bu işlemde bir hukuki sakatlık var ise zaten konunun
yargı yönünden de değerlendirilmesi mümkün olabilecektir ama
kesinlikle ifade ederiz ki Bolu ilinden alınmasında burada zikredilen
hususların hiçbirisi geçerli değildir.
(6/787) sayılı yine Sayın Gençin
Dışişleri Bakanı; Avrupa Parlamentosu Dış
İlişkiler Komitesinde (Türkiyede sadece gayrimüslim
azınlıklar değil, Müslüman çoğunluğun da dini
özgürlüklerle ilgili sorunlar yaşıyor) biçiminde konuştuğu
-Dışişleri Bakanımızın- belirtilmiştir.
Bu konuşma doğru mudur?
Türkiyede gayrimüslim azınlıklar ile Müslüman
çoğunluğun dini özgürlüklerle olduğu öne sürülen sorunlar
hangileridir?
Böyle bir söylemi onaylıyor musunuz?
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
çağımız özgürlükler çağı. Bundan beş sene evvel,
on sene evvel tanınmış olan haklar ve özgürlükler icabında
yetmemekte, yeni özgürlük talepleri, hak talepleri gelmektedir, nitekim
toplumun her kesiminden gelmektedir. Bizler de Parlamento olarak zaman zaman bu
istekleri burada yasa konusu yapmaktayız hatta Anayasa konusu da
yapmaktayız. Parlamentoların varlık sebebi zaten bu tip
taleplerin de belli ölçüde teminat altına alınması, bununla
ilgili mevzuat düzenlemeleri yapılmasıdır. Dolayısıyla
toplumun geneli olarak ister azınlık veya isterse şu inançtan,
bu inançtan veya herhangi bir inanca da mensup olmayabilir, bunların
hepsinin özgürlük talepleri vardır ve yetmediği noktada da tabii
olarak bunları meşru yollardan dile getirmektedir; bunda
yadırganacak bir husus yok. Burada tartışılacak husus, bu
taleplere karşılık getirilecek çözümler
tartışılabilir. Eğer bu çözümler Anayasamıza,
yasalarımıza aykırı çözümler ise üzerinde durulması
gereken konu budur, değilse toplumun her kesiminin uygulamalardan
şikâyet etmesi, şikâyet hakkı Anayasada tanınmış
bir husustur. Dolayısıyla görevi ne olursa olsun insanlar şahsi
düşüncelerini, fikirlerini söyleyebilirler. Nitekim, bu konuyla ilgili
olarak da neyi ne maksatla söylediyse bunu da ilgili bakan
arkadaşımız zaten umuma açık bir yerde, parlamenterlerin önünde
söylemiştir. Dolayısıyla bunun ayrıca bir yoruma ihtiyaç
gösteren yanının olmadığı kanaatini
taşıyorum.
BAŞKAN Sayın Bakan, bir dakika.
Sayın Genç, sisteme girmişsiniz. Bir ek açıklama
istiyor musunuz?
Bir dakika süre.
Buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Birinci soruda sözü edilen Bolu Valisini
hiç tanımıyorum da görmedim... Ancak o sırada Tayyip Bey,
Boluya bir şeyhin oğlunun cenazesini kaldırmak için gidiyor
-duyduğumuza göre- ondan sonra Valiye de haber vermiyor. Vali de
katılmadığı için o nedenle görevden alınıyor.
Tabii, bu Hükûmet her ne kadar, efendim bu biz belirtilen nedenlerle
değil
Yani ben soruyorum, bir Hükûmet sözcüsü bana diyecek ki: Şu
gerekçelerle görevden aldık. E, hukuk, var tabii, hukuk devleti var da
herkes de gidip de işte dava açmıyor. Maalesef, bu Hükûmetin
uygulamalarında Alevi inançlı vatandaşlarımıza
karşı bir şey var, bir nevi ayrımcılık var. O
bakımdan, ortada bir sebep yok. Bir Başbakanlık makamında
bulunan bir kişinin, bir şeyhin cenazesi için bu kadar uzak bir
mesafeye gitmesi de tasvip edilecek bir durum değildir.
Şimdi, Dışişleri Bakanı, Avrupa
Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesinde Türkiyeyi küçük
düşüren bir konuşma yapıyor Efendim
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ (Tunceli) Bir sorum daha var Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Genç, süre bitti.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, bir dakika daha verirseniz...
BAŞKAN Tamam, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Şimdi, Dışişleri
Bakanı diyor ki
Birileri soruyor -oradaki Avrupalıların zaten
hangi düşüncede oldukları belli-: Türkiyede gayrimüslim
azınlıkların sorunları var. O da diyor ki: Yalnız
gayrimüslim azınlıkların değil, Müslüman
çoğunluğun da dinî özgürlüklerle ilgili sorunu var. Bu cevap Türkiye
Cumhuriyeti devletini orada küçük düşürmüştür. Yani Türkiyede hangi
Müslüman çoğunluğun ibadetlerini yerine getirmek için bir sorunu var?
Herkes camisine de gidiyor, orucunu da tutuyor, yani bu konuda bir şey
yok. Efendim, yeni özgürlükler peşinde. Hangi yeni özgürlükler
peşinde? Yani, birileri, bakanlık makamında da olsalar,
Avrupalılara yağ çekmek için, onların gözünde iyi görünmek için
Türkiye Cumhuriyeti devletini kötülüyorlar. Bu zihniyette olan bir kişinin
de bakanlık yapmaması lazım. Yani, hiçbir zaman bir Türkiye
Cumhuriyeti devletinin vatandaşı, değil bakanı, bir
yabancı ülkede Efendim benim memleketimde sorunlar var
Varsa o zaman
çöz, niye oraya şikâyet ediyorsun? Orada demesi lazım ki: Yok
kardeşim. Azınlıkların da Müslümanların da
Yani
azınlıkların hiçbir sorunu yok Türkiyede. Alevi
vatandaşların serbest olarak inançlarını yerine
getirmediklerini biliyoruz ama mesele orası değil. Yani Türkiye
Cumhuriyeti devletini dış devletlerde temsil eden her kademedeki
bürokrat ve siyasi Türkiye Cumhuriyeti devletinin itibarını korumak
zorundadır. Aksi davranışı onun o makamdan
ayrılmasını gerektirir. Ben onun için o soruyu sordum efendim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.
Buyurunuz Sayın Bakan.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Devamla) Sayın Başkan, evvela bir iki hususu ifade etmek isterim:
İnsanların inançları kendi bilecekleri iştir. Günümüz
dünyasında hiç kimse kendi inancını bir başkasına
doğrulatmak mecburiyetinde değildir. Neye inanıyorsa kendisi
inanır. Bu, insan hakları öğretisinin, doktrininin temel
kuralıdır. Dolayısıyla bize düşen, kimin neye
inandığı değil, her türlü inanca saygı göstermektir
ama bir başka şey daha yapmamız lazım hep beraber, inançları
da istismar etmemeliyiz. Birinci konu budur.
İkincisi: Türkiye Cumhuriyetinin bir
Dışişleri Bakanı oraya buraya yağ çekiyor.
tarzındaki ifade bu Meclis çatısı altında kullanılacak
bir üslup değildir. Yani netice itibarıyla her ülkenin özgürlük
sorunu var. Dün akşam haberleri dinlediyseniz, tesadüfen, İsveçte
-ki özgürlükler konusunda en önde gelen ülkelerden bir tanesidir- kendi yerli
vatandaşlarıyla ilgili olarak aldığı bir karardan
dolayı Haklarımız kısıtlanıyor,
özgürlüğümüz kısıtlanıyor. diye protesto
yapılıyordu. Demek ki her ülkede özgürlük talebi olabilir, bundan dolayı
hiç rahatsız olmamıza gerek yok. Türkiye'nin özgürlükler konusunda da
dört dörtlük bir ülke olduğunu da hiç söyleyemeyiz. İstersek bunu
söyleyelim, buna kimi inandırabiliriz? Bunu evvela kabul edelim de
birlikte çözümü nasıl bulabiliriz
Birbirimizi itham etmeden işin o
kısmına yönelsek daha doğru bir şey olacaktır.
Nitekim, 23üncü Dönemde de toplumun belli kesimlerinin bir
kısım özgürlük talepleri kısıtlandığı için,
en başta eğitim-öğretim konusunda sıkıntılar
olduğu için burada Anayasa değişikliği dâhil birçok yasal
düzenleme yapmaya çalıştık. Bunlar dahi Türkiyede bu tür
sıkıntıların olduğunu söylüyor, söyleniyor, gösteriyor
açıkça. Dolayısıyla bu gizli kapaklı bir şey de değil,
bir konuşma da değil, herkesin önünde yapılmış bir
değerlendirmedir, kişisel bir değerlendirmedir. Bundan
dolayı da Oraya buraya yağ çekiyor. tarzında birbirimizi
incitmenin bir anlamı yok, emin olun. Yani burası şimdi 3üncü
kanaldan da naklen yayın yapıyor, bu Meclisin üslubu bence çok önem
arz ediyor Parlamentonun saygınlığı açısından.
Üstelik hakkında soru önergesi verdiğiniz kişi de bu ülkede
Dışişleri Bakanlığı yapmış olan
birisidir. Daha derli toplu bir üslup içerisinde bunları
konuşabiliriz.
Sayın Başkan, sürem varsa sorulara devam edeceğim.
BAŞKAN Bir saatimiz doldu Sayın Bakan fakat on dakika
ek süre verebilirim ve soruları bitirebilirsiniz. Üç soru kaldı
yanılmıyorsam.
Buyurun.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Devamla) Evet, Sayın Hasan Çalışın bir sorusu var.
Ülkemizde artık zamlar birbiriyle çakışır hâle
gelmiştir diyor, verildiği tarih 3 Haziran 2008.
Hükûmet, elektrik ve doğal gaz zammını temmuz
ayında çakıştırmamak için konutta yüzde 7,4; sanayide de
8,3 oranında doğal gaz zammını öne çekerek haziran ayı
içinde uygulanacak şekilde açıklamıştır diyor,
bununla ilgili üç tane sorusu var. Yüzde 7,4lük yeni doğal gaz
zammının fakir fukarayı sıkıntıya
sokacağını düşünüyor musunuz?
Kışı battaniyelerle geçiremezler mi? Bu kesimlere
yakıt yardımı yapmayı düşünüyor musunuz?
Yüzde 8,3 oranındaki yeni doğal gaz zammı
karşısında maliyetleri artan sanayinin rekabet gücü
azalmış olmuyor mu? Bu gidişin sonu fabrikaların
kapanması olmayacak mı? diyor.
1 Mayıstan itibaren de, yani o zaman yüzde 7,4 zam
yapılmış ama, 1 Mayısta da yüzde 25, yüzde 26 da doğal
gazda indirim yapılmış oldu. Bu şunu gösteriyor: Biz,
hükûmet olarak, dışarıdan aldığımız herhangi
bir malın, ister ham madde ister mamul madde, zaruret olmadıkça
hiçbir şeye zam yapmadık. Nitekim dört sene, dört buçuk sene,
beş seneye yakın elektriğe zam yapmadık. Neden?
Elektriğe zam gerekmiyordu. Yeri geldi doğal gaza da zam
yapmadık, çünkü o zaman ihtiyaç yoktu. Bunun bir kuralı var, bunun
bir hesaplanma tarzı var. Dolayısıyla, o hesaplanma tarzına
göre zam gerekiyorsa zam yapıldı, indirim gerekiyorsa indirim
yapıldı. Şimdi, o takdirde, o tarihte zam
yaptığımızdan dolayı şikâyet ediyorsa, şimdi
denmiş olması gerekir ki yüzde 25 de indirim yaptınız
evlerde, sanayide yüzde 26. Bundan dolayı da herhalde o zaman sitemi hak
ettiysek şimdi de bir teşekkürü hak etmiş olmamız gerekir
diye düşünüyorum. Bunu sizler de iyi biliyorsunuz ki bunlar
dışarıdan aldığımız maddelerdir,
dışarıdan ithal ediyoruz ve üç aylık, altı aylık
ve dokuz aylık süreçlerle petrol fiyatına bağlı olarak bu
değişimler söz konusudur. Petrol fiyatlarında düşüş
olduğu zaman doğal gazda da tabii olarak düşüş olur,
nitekim böyle bir sürece girdik. O tarihlerde, hatırlarsanız,
petrolün varili 146 dolara kadar çıkmıştı, şu günlerde
40la 50 dolar arasında, bazen 50nin üzerine çıkıyor, bazen
50nin altına iniyor, buna paralel olarak da bu hesaplamalar
yapılıyor.
Dediğim gibi, 1 Mayıstan itibaren de yüzde 25, yüzde 26
gibi önemli bir indirim yapmış olduk. Eğer fabrikalardaki
sıkıntı doğal gazdan kaynaklanıyorsa tek
başına, şimdi bu indirimden sonra biraz daha piyasanın
hareketlenmesi, canlanması lazım. İnşallah bunu da hep
beraber ümit ediyoruz.
Yine Sayın Çalışın (6/806) sayılı
Sayın Başbakan Erdoğanın memleketi Rizede yapılan
yatırımlarla ilgili bir soru önergesi var. Güneysu ilçesine 2002-2009
yılları arasında gerek hayırseverlerin gerekse kamunun
yaptığı yatırım şudur, bunları soruyor: 8
derslikli bir ilköğretim okulu, 50 yataklı Güneysu Öğrenci
Yurdu, 32 derslikli İstanbul Menkul Kıymetler Borsası
İlköğretim Okulu, 16 derslikli Şehit Kemal Mutlu Öğretmen
Lisesi, 200 öğrencilik öğrenci yurdu, 1 anaokulu 100 öğrencilik,
ilköğretim okulu 8 derslik, 1 tane de halk eğitim merkezi
yapılmıştır.
Öbür taraftan, Kasımpaşaya ne
yapıldığı soruluyor. İlköğretim ve
ortaöğretim okulu yapılmış; mesleki ve teknik eğitim
okulu yapılmış; 1 spor salonu yapılmış.
Eğitimde önemli vurguladığımız ve buradan
da sizlerin huzurunda şükranla kendilerini
hatırladığımız hayırsever insanlarımız
eğitime ve sağlığa büyük ölçüde katkı veriyorlar, destek
veriyorlar. Nitekim hafta sonu benim de memnuniyetle
katıldığım Develide 50 kişilik bir kız
öğrenci yurdunu, öbür tarafta da ana çocuk doğum merkezi ve
kadın doğum hastanesini 2 tane hayırsever
vatandaşımız yaptırmış.
Dolayısıyla, Türkiye'nin her tarafında
hayırsever insanlarımız bu yatırımları
yapıyor, bunlardan bir iki tanesi de Güneysuya yapılmış
durumdadır. Ümit ederiz başka taraftaki bu hizmetler de bu
şekilde sürdürülmeye devam eder.
Benim eğer sürem bittiyse bu kadar, değilse daha ilave
edilecek cevaplar var, Sayın Başkan takdir sizin.
BAŞKAN Üç dakikanız var efendim.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Devamla) Peki, efendim.
Bir sorusu daha var arkadaşımızın, Sayın
Mümin İnanın: 2008 Mayıs ayının sonlarında ve
Haziran ayının başlarında, basına yansıyan
bazı mahkeme kararlarına göre herhangi bir alan ve kişi sınırlaması
yapılmadan tüm ülke iletişiminin, bazı güvenlik birimlerimiz
tarafından izlendiği haberleri doğru mudur?
Bu izlemeler yapıldıysa, Anayasanın
haberleşme hürriyetinin düzenlendiği 22nci maddesindeki istisna
hükmünün ve 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle
Mücadele Kanununun ilgili maddelerinin aşırı geniş
yorumlanarak ihlal edildiği gerekçesiyle, sorumlular hakkında adli ve
idari işlemler yapacak mısınız?
Söz konusu mahkeme kararlarına dayanılarak, herhangi bir
alan ve kişi sınırlaması yapılmadan, tüm ülke
iletişiminin izlenmesi faaliyetleri devam etmekte midir? Bu
uygulamanın, demokratik ve hukuk devleti ilkelerine uygun olarak, alan ve
kişileri belirli olacak biçimde değiştirilmesi için herhangi bir
çalışmanız olacak mıdır?
Değerli arkadaşlarım, son zamanlarda en çok
tartışılan konuların başında bu dinlenmeler
geliyor; ister önleyici dinlemeler isterse suç faillerinin ortaya
çıkarılması, delilleri elde etmek maksadıyla yapılan
dinlemeler.
Aslında, mevzuatımızda, bu alanda çok önemli
değişiklikleri hem Ceza Kanununda hem de Ceza Muhakemesi Kanununda,
2005 1 Haziranında yürürlüğe giren yasada düzenleme yaptık,
sonra da önleyici dinlemelerle ilgili olarak da ayrı bir yasada, Polis
Vazife ve Salâhiyet Kanununda yaptık. Dolayısıyla
mevzuatımızda bu konular ayrıntılı olarak
düzenlenmiş olup 2005ten bu tarafa Türkiye'nin herhangi bir mahkemesinden
alınmış genel bir kararla tüm Türkiyeyi dinleme imkânı
yoktur.
Ceza Muhakemesi Kanununun 135inci maddesinde hangi suçlar için
dinleme yapılacağı belli ve hangi şartlarda dinleme
yapılacağı belli ve üstelik bu dinleme kararlarını da
kesinlikle hâkimlerin, mahkemelerin vermesi gerekmektedir. Bu şartlar
oluşmadan yapılan dinlemelerin tamamı kanunsuz dinlemedir.
Mahkeme kararına dayanmadan elde edilen bilgi ve belgelerin de hüküm
tesisinde kullanılamayacağını çok açık olarak ortaya
koyduk. Nitekim, yüksek mahkemelerin de bu noktada kararları var.
Ayrıca, Ceza Kanununun 132nci maddesi kanunsuz dinlemelerle
ilgili cezai hükümler getirmektedir. Zaman zaman bize de soruluyor bu
hükümlerin yeterli olup olmadığı, cezai müeyyidelerin yeterli
olup olmadığı bakımından. Eğer konu sadece ceza
hukuku tedbirleriyle çözülebilecekse tabiatıyla cezalar artırılabilir.
Kaldı ki yeni ceza hukuku sistemimizde, eskiden cezalar alt
sınırdan veriliyordu, şimdi mahkeme olayın vahametine,
suçun işleniş tarzına, işleyen kişi ya da
kişilerin durumuna bakarak en üst hadden bunu verebileceği gibi,
zaten basın yoluyla, vesaire, ağırlaştırıcı
sebepler de devreye girdiği takdirde önemli miktarda cezalar
verilebilmektedir.
Bir şeyi ifade etmek istiyorum: Bu tip suçlar herhangi bir
izne de tabi değildir. Cumhuriyet savcılarımız
kendiliklerinden bu tip suçlarla ilgili soruşturmaları yaparlar,
yapıyorlar ve yapmaları da gerekmektedir. Dolayısıyla,
eğer ilave bir düzenleme gerekiyorsa bu ihtiyaç ortaya
çıktığında bunu da düzenlemeye hazırız. Bu
noktada gerekli adımları da atabiliriz çünkü en başta özel
hayatın gizliliği dâhil pek çok hak ve özgürlükler
açısından bu dinlemelerin, kanunsuz dinlemelerin sorun
çıkardığı ortadadır. Onun için, yeni düzenleme
gerekiyorsa bunu yapabiliriz. Bu noktada kanunsuzluğun size göresi, bana
göresi, savunulacak bir yanı da olmaz, el birliğiyle bu
noksanlıklar varsa bunları da gidermeye hazır olduğumuzu
ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Çiçek.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkanım, usul hakkında bir şey söylemek istiyorum.
Milletvekillerine haksızlık yapılıyor
Başkanlıkça. Hükûmete bir saat süre veriliyor. Diyelim ki
milletvekilinin beş sorusu varsa bu beş soruya bir dakika veriliyor.
Bunu bir kez daha -sizin şahsınızda değil- dile
getiriyorum.
BAŞKAN Hayır efendim, şöyle söyleyeyim, bir
dakika: Öyle bir soru oluşmuşsa eğer, bir saat sorular soruluyor
ve cevap veriliyor, bir saati aşkın, en az bir saat ama biz
cevapların hepsi olsun diye ekstra on dakika daha süre verdik. Şimdi,
soruları sadece soran milletvekillerine, -sizin herhâlde dikkatinizden kaçtı-
ben tek tek sordum Yeterli bir şeyiniz oldu mu? diye.
Sizin son sorunuzu atladık galiba, son sorunuzdan sonra
şey yapacaktık.
HASAN ÇALIŞ (Karaman) Sekiz sorum vardı, hiçbirine
cevap verilmedi.
BAŞKAN Yanıt veremedi, o zaman bir daha
Sizin
sorunuzda kaldık, süremiz yetmedi Sayın Çalış, son
sorunuzda.
HASAN ÇALIŞ (Karaman) Sayın Başkanım, sekiz
soruma cevap verilmedi.
BAŞKAN Biliyorum
Bütün sorular bittikten sonra size
soracaktım fakat süremiz yetmedi. O sorunuz geldiği zaman, tekrar
size sözlü soru geldiğinde tekrar sorularınızı
sorarsınız.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Bitti ama, cevap
verilmedi Sayın Başkanım.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim ama cevap veremedi Sayın
Milletvekilimiz.
HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Sayın
Başkanım, doğru yaptınız.
BAŞKAN Cevap veremediyse eğer tekrar nasıl
yapacağız? Bu kadar vermiş cevapları.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkanım, usul hakkında, sizinle ilgili değil, genel.
OKTAY VURAL (İzmir) Görüşünü belirtemedi. Hiç olmazsa
Sayın Bakana teşekkür edebilirdi belki de.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Baştan ettik, siz sonradan geldiniz.
BAŞKAN Şimdi onun için buradaki şey böyle usule
uygundur Sayın Aslanoğlu.
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederken eleştirisini
de yöneltebilirdi.
Efendim, uzatalım biraz daha. Sayın Bakan buradayken
belki sayın milletvekillerimizin bir daha böyle bir sözlü soruya cevap
verme imkânı olmayacak. Sayın milletvekillerimiz, hiç olmazsa soru
soran milletvekillerimiz
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) Ben gelirim, gruplarına da gider, sorularına cevap
veririm.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım,
oylamaya sunabilirsiniz.
OKTAY VURAL (İzmir) Evet, süre verilmesini oylamaya
sunabilirsiniz.
HASAN ÇALIŞ (Karaman) Efendim, on üç ay sonra cevap
veriliyor.
BAŞKAN Şimdi, şöyle bir şey yapabiliriz:
Sadece beş dakika
Sizin sorunuz kalmış, bunu atladık, en
son Siz Cevap vereceğim. dediğiniz Sayın Bakan, Sayın
Hasan Çalışın sorusu kalmış. O okundu ve siz cevap
vermemiş oldunuz.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Cevap verdi.
BAŞKAN . O zaman beş dakika onun sorusunu
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Hayır,
hayır, Sayın Başkanım, cevap verdi, o cevap veremedi.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan
BAŞKAN Ona yapacağımız bir şey yok
efendim, cevabı bu kadarsa bu kadar oluyor.
Şimdi, o zaman
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, ama bu soru-cevap bölümü
gerçekten
BAŞKAN Bu, bu kadar. Verilen cevaplar böyleyse böyle
oluyor. Yazılı soracaksınız o zaman tekrar.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım,
usulle ilgili bir tartışma bu, usulle ilgili bir tartışma.
Yani yazılı sorulara bakanların cevap vermesi,
milletvekillerinin tatmin olup olmadığının
Başkanlık Divanı tarafından sorulması, söz verilmesi
bir usul meselesidir.
BAŞKAN Evet, onu sorduk zaten, herkese sorduk.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Tartışılıyor
konu. Bir usul tartışması başlıyor.
BAŞKAN Evet, ama ben herkese sordum yeterli olup
olmadığını, bir tek Sayın Çalışın
kaldı, o da son sorusunu atladık, özür dilerim, ben bitti zannettim
soruları, onun için.
Evet, Sayın Çalış, sizin sorunuza yazılı
olarak cevap verilecek, yeterli olmadığını söylüyorsunuz
cevapların, buna yapacak bir şeyimiz de yok bizim, izah edersiniz o
zaman.
Şimdi, alınan karar gereğince diğer denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
X.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2.- Türkiye Cumhuriyeti Devleti
ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı
Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale
İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman
ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/543)
(S. Sayısı: 263) (x)
BAŞKAN 2nci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti
Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara
Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri
ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım,
Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının
görüşmelerine başlayacağız.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu 263 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Muğla Milletvekili Gürol Ergin söz istemiştir.
Buyurunuz Sayın Ergin. (CHP sıralarından
alkışlar)
(x) 263 S. Sayılı
Basmayazı tutanağa eklidir.
CHP GRUBU ADINA GÜROL ERGİN (Muğla) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara
Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri
ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun
Tasarısının geneli üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken, Sayın
Başkan sizi, değerli milletvekillerini ve yüce Türk ulusunu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz
tasarı, 1 Mart 1999 tarihinde yürürlüğü giren ve Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 12 Mart 2003 tarihinde kabul ettiği yasa ile onaylanan ve
kısaca Ottawa Sözleşmesi olarak bilinen, Anti-Personel
Mayınların Kullanımının, Depolanmasının,
Üretiminin ve Devredilmesinin Yasaklanması ve Bunların
İmhasıyla İlgili Uluslararası Sözleşmeye uygun
olarak, devletimiz ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti arasındaki kara
sınırında bulunan antipersonel, antitank mayınların
imha edilmesi ve bu suretle elde edilecek arazilerin tarımsal amaçla
kullanılması konusundadır.
Bu tasarının iki ana amacı vardır: Birinci
amaç, mayınlı arazilerin Ottawa Sözleşmesi uyarınca mayından
arındırılmasıdır. İkinci amaç ise, mayından
arındırılan arazinin tarımsal faaliyetlerde
kullanılmasıdır. Bize göre, tasarının üçüncü ve gizli
bir amacı daha vardır, bu amaç da sözlerimin sonunda sanıyorum
net olarak ortaya çıkacaktır.
Tasarıya konu olan arazi, 1956 yılından
başlayarak, Türkiyenin güvenliği ve kaçakçılığın
önlenmesi için mayınlanmış olan yaklaşık
Durumun ne kadar vahim sonuçlar doğuracağını
gören Cumhuriyet Halk Partisi, 178.500 dekarı mayın
döşenmiş, toplam 216 bin dekar arazinin mayından temizlenmesi ve
arazinin mayınları temizleyenlere tarımsal amaçlı
kullandırılması hususunda hazırlanan 31 Ocak 2005, 13
Haziran 2005 ve 27 Haziran 2005 tarihli Bakanlar Kurulu kararları ile söz
konusu kararnamelere dayanılarak Maliye Bakanlığı
tarafından tesis olunan ihale işlemlerinin iptali ve yürütmenin
durdurulması istemiyle Danıştayda dava açmıştır.
Danıştay 13. Dairesi, 11 Mart 2009 gün ve 2009/2843 sayılı
Kararı ile ihale şartnamesinin yürütülmesinin durdurulmasına
karar vermiştir. Danıştay kararında şöyle denilmektedir:
Maliye Bakanlığınca mayının temizlenmesi hizmetinin
satın alınması ile temizlenen arazinin tarımsal amaçlı
kullandırılması işinin aynı ihalede
birleştirilmesi durumunda söz konusu ihtiyaçların en iyi şekilde
uygun şartlarla karşılandığından söz
edilemeyeceğinden dava konusu ihale şartnamelerinde hukuka
uyarlık bulunmamaktadır. 2886 sayılı Yasanın 2nci
maddesi hükmünde belirtildiği gibi, mayınlı sahanın
temizlenmesi ile temizlenen arazinin tarımsal faaliyetlerde
kullandırılması işlerinin aynı istekli tarafından
karşılanması mutat olmadığı için söz konusu
işlerin bir ihalede toplanması anılan 2nci maddeye uygun
olmadığı gibi mayınlı arazinin temizlenmesi ve
temizlenen arazinin tarımsal amaçlı kullanılması
ihtiyaçlarının en iyi şekilde ve uygun koşullarda
karşılandığından da söz edilemeyeceğinden
anılan iki ihtiyacın bir ihale ile karşılanması
hukuken ve işin niteliği icabı mümkün bulunmamaktadır.
Görüldüğü gibi Danıştay, yapılan işlemin
2886 sayılı Yasanın 2nci maddesine aykırı oluşu
yanında, mayınlı sahanın temizlenmesi ve temizlenen
arazinin temizleyenlere kullandırılması işlerinin aynı
ihalede yapılması durumunda söz konusu ihtiyaçların en iyi
şekilde ve uygun şartlarla
karşılanamayacağını da kararının gerekçesi
olarak ortaya koymuştur. Bugün görüştüğümüz tasarı, ihaleyi
2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ile 4734 sayılı Kamu
İhale Kanununa tabi olmaktan çıkararak Danıştay
kararına uygunluğu sağlamayı amaçlıyor fakat konunun
özünü oluşturan ve Danıştay kararında da belirtilen
ihalenin mayından temizleme ve temizlenen arazinin
kullanılmasını tek işlem olarak yapmasının
doğuracağı sakıncaları dikkate almıyor. Bu
sakıncalar görüşmekte olduğumuz tasarıda aynen
tekrarlanıyor.
Tasarının Plan ve Bütçe Komisyonundaki
görüşmelerinde bir alt komisyon oluşturulmuş ve tasarı bu
alt komisyonda görüşülmüştür. Her nedense hazırlanan alt
komisyon raporunda 6 Mayıs ve 14 Mayıs 2008 tarihlerinde yapılan
toplantılarda ortaya konan görüşlere hiç yer verilmemiştir. Bu
toplantılarda gerek muhalefete mensup alt komisyon üyeleri ve gerekse
Millî Savunma Bakanlığı temsilcisi tarafından kapsamlı
eleştiriler yapılmıştır. Özellikle Millî Savunma
Bakanlığı temsilcisi mayından temizlenecek bölgenin
stratejik önemine değinerek ve temizlenecek alanın o yöre insanı
tarafından kullanılması gereğine işaret ederek
tasarıya karşı olduklarını açık olarak ifade etmiştir.
Bu eleştirilerin, ortaya konan görüşlerin, alt komisyon raporunda yer
almaması ciddi bir eksiklik olmuştur. Alt komisyonun ilk
toplantısında yapılan tartışmalar sonucunda, kanun
tasarısının tali komisyon olan Millî Savunma Komisyonunda
görüşüldükten sonra görüşülmesi ve Millî Savunma
Bakanlığından çağrılacak uzmanların görüşlerinin
de alınması kararlaştırılmıştır. 14
Mayıs 2008 tarihli ikinci toplantıda, tali komisyon olan Millî
Savunma Komisyonunun İç Tüzükte belirtilen süre içinde
toplanmamış olması nedeniyle görüşmelere geçilmiştir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin stratejik önemi en
yüksek bölgesinde, sınır boyundaki çok geniş bir arazinin
mayından arındırılması konusundaki bir
tasarının Millî Savunma Komisyonunda görüşülmemesi son derece
manidardır. Ayrıca, daha önce mutabık
kalındığı hâlde, alt komisyona Millî Savunma
Bakanlığından uzman çağırılmamış ve
görüşmeler muhalefete mensup milletvekillerinin tüm itirazlarına
karşın, Genelkurmayın ve Millî Savunma Bakanlığı
uzmanlarının görüşleri alınmadan kaldığı
yerden sürdürülmüştür.
Biz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak bu tasarıya,
diğer çekincelerimiz yanında özellikle ülke çıkarları
nedeniyle ve ülkemizin geleceğinde sıkıntı
yaratacağı düşüncesiyle kesinlikle karşıyız.
Karşı olma nedenlerimiz şunlardır: Güneydoğu
sınırlarımız boyunca uzanan arazilerin mayından arındırılması
doğru ve gerekli bir karardır ve bu tasarının toplumsal ve
ekonomik önemi çok büyüktür. Ancak, bu toprakların, mayından
temizleyecek şirketlere kırk dört yıllığına
tarımsal amaçlı kullandırılması düşüncesi
yanlıştır. Çünkü, her şeyden önce, mayın temizleme
işiyle tarım birbirinden tamamen farklı uzmanlık
alanlarıdır ve aynı şirketin bu iki konuda
uzmanlaşması gerçekçi bir durum değildir. Alt komisyondaki
görüşmelerde Millî Emlak Genel Müdürlüğü tarafından yapılan
açıklamalarda açıkça görülmüştür ki Maliye
Bakanlığı, mayın temizleme işinin maliyetini
belirleyecek ciddi bir çalışma yapmamıştır. Bu
nedenle, bütçeye ne kadar yük getireceği bile bilinmemektedir.
İhaleye teklif veren firmalardan biri 300 milyon dolardan söz ederken
diğeri 1,5 milyar dolardan söz etmektedir. Maliye Bakanlığı
ise gerçek maliyetin ne kadar olabileceği konusunda bilgi ve fikir sahibi
değildir. Bize göre bu tasarıyla yalnızca mayından
temizleme işi bedeli karşılığı ihale edilmeli,
arazinin nasıl kullanılacağı konusu bu tasarıdan
çıkarılmalıdır.
Tasarıda, komisyonda yapılan uzun
tartışmalardan sonra, mayın temizleme işinin öncelikle 4734
sayılı Kamu İhale Kanununa göre hizmet satın alınmak
suretiyle yaptırılacağı, bunun mümkün olmaması
durumunda arazi kullanım hakkı karşılığında
yaptırılacağı hükmü getirilmiştir. Bu madde
yalnızca kamuoyunu yanıltma amaçlıdır. Çünkü komisyon
görüşmelerinde, Hükûmet adına yapılan tüm konuşmalarda,
ihalenin araziyi temizleyenlere kullandırılacak şekilde
yapılacağı savunulmuş, tasarının komisyondan bu
hâliyle geçirilmesinin çok sıkıntılı olacağı
anlaşılınca tasarıdaki ilgili madde bu son hâline
getirilmiştir. Bu nedenle tasarıyla asıl yapılmak istenen
ile tasarıda yazan şeyler aynı şey değildir.
Mayından temizleme işinin vatan topraklarının
yabancılara kullandırılması
karşılığı yaptırılmasının
gerekçesi eğer komisyondaki görüşmeler sırasında ilgililer
tarafından açıklandığı gibi mali sorunlar ise
Hükûmetin son zamanlardaki açıklamaları bu sorunun
aşıldığını göstermektedir. Çünkü Hükûmet GAP bölgesine
toplam 12 milyar Amerikan dolarını bulan yeni ve çok ciddi kaynaklar
ayıracağını telaffuz etmiştir. Bu durumda
yaklaşık 500 milyon doların, hem de beş yıllık
süre içinde, bölge topraklarının mayından temizlenmesi
amacıyla ayrılması rahatlıkla mümkün olabilecektir.
GAP bölgesinin suyla buluşmayı bekleyen
topraklarına organik tarıma son derece uygun 200 bin dekardan daha
geniş bir arazinin eklenmesi için 500 milyon dolar ayırmaktan
kaçınmanın makul bir gerekçesi olamaz. Bugün geldiğimiz noktada
çok net anlaşılmaktadır ki Hükûmet bu işi yabancılara
ihale etmeyi aklına koymuştur ve gerekçe olarak da bir yandan bütçe
disiplinini öne sürerken bir yandan da sanki asker bu işi yapmak
istemiyormuş gibi bir hava yaratma gayretine girmiştir. Biz bu konuda
askerin ne düşündüğünü, Genelkurmayın Hükûmetle aynı
düşüncede olup olmadığını öğrenmek istiyoruz.
Bütün çabalarımıza karşın, bu konuda, net olmak bir yana,
herhangi bir bilgi de edinmiş değiliz.
Millî Savunma Bakanlığına gelince: Bakanlık
önce sözcüsü vasıtasıyla alt komisyonda tasarıya karşı
olduğunu açıkça ortaya koymuş, sonra ne olmuşsa,
Bakanlık, bizzat Sayın Bakanın ağzından,
tasarının yanında olduğunu belirtmiştir. Bu yaman ve
üzerinde ciddiyetle düşünülmesi gereken bir çelişkidir.
Bakanlığın öne sürdüğü gerekçeler doğru ve haklı
gerekçeler değildir. Komisyonda yapılan gizli toplantıda
Sayın Bakan ihale yönteminin gerekliliğine ve
haklılığına ilişkin hiçbir doyurucu açıklamada
bulunamamıştır.
Değerli milletvekilleri, ihalenin öncelikle Türk Silahlı
Kuvvetlerine verilmesi düşünülmeli, eğer Genelkurmay Biz askerler
olarak bu işin üstesinden gelemeyiz. derse o zaman özel şirketler
gündeme gelmeli, mayından temizleme işi, vatan
topraklarının yabancılara sunulması
karşılığında değil, bedeli
karşılığında yaptırılmalıdır.
Mayından temizlenmesi gereken alan Hatay, Kilis, Gaziantep,
Şanlıurfa, Mardin ve Şırnak illerinin büyük kısmı
Suriye, bir kısmı Irak ile olan sınır bölgesini kapsamakta
olup 216 bin dekardır. Bu bölge Türkiye'nin güvenlik açısından
en riskli, en kritik bölgesidir. Bu bölgede yerli ya da yabancı özel
şirketlerin kırk dört yıl o toprakları işgal etmesi
Türkiye'nin güvenliği açısından son derece ciddi sakınca
yaratır. Nitekim Millî Savunma Bakanlığı temsilcisi de alt
komisyonda aynı hususa birincil derecede önemli bir itiraz nedeni olarak
değinmiştir.
Hükûmet getirdiği bu tasarıyla ulusal güvenliğimizi
tehlikeye attığını görmezden gelmektedir. Kaldı ki
bölgenin petrol yatakları açısından birilerinin
iştahını kabarttığı da görmezden gelinemez.
Tasarıya bir başka ve önemli itirazımız,
tasarıyla getirilen düzenlemenin bölge insanını, bölgenin
sosyolojik yapısını dikkate almamış
olmasıdır. Mayından arındırılacak bu topraklar,
bölgenin toplumsal sorunlarının azaltılmasına ciddi
katkı sağlayabilir. 2001 genel tarım sayımı
sonuçlarına göre ülkemizde 3 milyonun üzerindeki tarım
işletmesinin 54 bininin hiç toprağı yoktur ve topraksız
çiftçi-köylü ailelerinin büyük kısmı da bu bölgededir. Temizlenecek arazinin
AB ülkeleri ortalamasında olduğu gibi yüz otuzar dönümlük parseller
hâlinde bölgenin topraksız ve az topraklı ailelerine verilmesi
durumunda yaklaşık 1.660 aile toprak sahibi yapılmış
olur. Bu nedenle temizlenecek toprakları yabancı şirketlere
vermek yerine, bir kooperatif yapılanması altında bir araya getirilecek
topraksız köylülere verip, devletin teknik ve mali desteği de
verilerek, doğası gereği temiz bu topraklarda organik tarım
yaptırılması, hem ülke ekonomisine hem bölge insanının
refahına ve hem de toplumsal barışa ciddi bir katkı
yapacaktır.
Değerli milletvekilleri, tam sınır bölgemizdeki
stratejik açıdan çok duyarlı, Türkiye'nin güvenliği
açısından çok önemli yüz binlerce dönüm arazileri yabancılara
veremezsiniz, vermemelisiniz. O arazileri, o topraklarda binlerce
yıldır yaşayan insanların atalarından kalan
toprakları, bu toprakları o insanlara vermeyin. Yarım yüz
yıllığına yabancılara vermek o insanlara ihanettir.
Gazzede yaşananlar için haklı bir hiddet içinde
olanların, benim ülkemin toprağını ne İngiliz ne
Ukraynalı ne İsveçli ne de İsrailli firmalara verme hakları
olabilir. Hükûmetin ülkemizin güneydoğusunda ikinci bir Gazze yaratmaya
hakkı yoktur. Ancak biliniz ki bu tasarıyı
yasalaştırdığınızda ülkemizde ikinci bir Gazzeyi
bizzat yaratmış olacaksınız. İnanıyorum ki,
vicdan sahibi, ben ülkemi, ülkemin insanını seviyorum diyen hiçbir
milletvekili bu tasarıya evet demeyecek, kendi eliyle ülkesinin
toprağını yabancılara verecek bu tasarıyı mutlaka
reddedecektir.
Bugüne dek elli beş ülke mayınlarını
silahlı kuvvetleri vasıtasıyla temizlemiştir. NATOnun
ikinci en büyük askerî gücü olan Türkiye de mayınlarını
silahlı kuvvetlerine temizleten elli beş ülke gibi
toprağındaki mayınları silahlı kuvvetleri
vasıtasıyla temizleme gücüne sahiptir.
Vatan toprağının ne anlama geldiğini
bildiğine inandığım İktidara soruyorum: Hangi ülke
topraklarını mayından temizlemesi için yabancılara Şu
mayınları çıkarın da topraklarımızı
dilediğiniz gibi kullanın. demiştir?
Anayasamızın 44üncü maddesinin
başlığı Toprak mülkiyeti ve madde şöyle: Devlet,
topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçilikle
uğraşan köylüye toprak sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri
alır. Anayasa bu açık hükme sahipken, akıl, izan ve vicdan
topraksız köylünün topraklandırılmasını emrederken
Temizleyerek tarıma açacağım. dediğiniz 200 bin dönümün
üzerindeki araziyi o toprakların asli sahibine vermeyip elin
yabancısına hem de yarım yüzyıllığına
vermenin mantığı ve haklı gerekçesi olamaz.
Değerli milletvekilleri, böyle bir davranışa evet
diyebilmek sizlere yakışır mı? Ülkemize ve
halkımıza yazık etmeyin. Vatan dediğiniz toprağa
sahip çıkın. Hükûmetin yapması gereken, mayınlı
arazileri temizlettiriyorum bahanesiyle yabancı firmalara vermek
olmamalıdır. Hükûmetten beklenen, bu arazileri mayından
arındırdıktan sonra, Hatayın,
Şanlıurfanın, Gaziantepin, Kilisin, Mardinin ve
Şırnakın mazlum, zavallı ve o toprakların gerçek
sahibi olan topraksız köylülerine vermek, onları her türlü girdi ve
teknik bilgi desteğiyle destekleyerek yörenin çiftçileri hâline
getirmektir. Ancak bu şekilde hareket edilirse hem sosyal eşitsizlik
azaltılmış hem ekonomiye katkı sağlanmış hem
de yöredeki sosyoekonomik ve politik sorunların çözümüne katkıda
bulunmuş olursunuz. Eğer ideolojiniz gereği fakir fukarayı
toprak sahibi yapmak istemiyor iseniz o zaman hiç olmazsa bu toprakları
yabancı şirket ya da devletlerin egemenliğine
açacağınıza yerli şirketlere o yöre halkıyla birlikte
açın veya bu toprakları Ceylânpınar Devlet Üretme Çiftliğine
bağlayın.
Mayınlı arazilerin yabancılara verilmesi, yöre insanına
ve toplum huzuruna hiçbir katkıda bulunmayacaktır. Güneydoğu
Anadolu insanının umudunu söndürmeye hiç kimsenin hakkı yoktur.
Vatanın toprağını yabancıya vererek
kullandırtmak, bu tasarının temizlenecek arazilerin
tarımsal amaçlı kullanılması şeklindeki amacına
nasıl hizmet edecektir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
GÜROL ERGİN (Devamla) Bu tasarıyı getirenlerin ve
tasarıya parmak kaldıracakların amacı bu vatanın
toprağını temizleyerek yabancıların hizmetine sunmak
mıdır, yoksa bu toprakları, o toprakların binlerce
yıldır sahibi olanlara vermek midir? Biz bu konuda çok büyük bir
duyarlılık içindeyiz. Bu duyarlılığı biz
göstermezsek, siz iktidar milletvekilleri göstermezseniz, biliniz ki ileride
Türkiye çok ciddi sıkıntılarla karşı karşıya
kalır, sürekli vicdan yarası içerisinde kalırsınız.
Şair, kim bilir belki de bugünleri tahmin ederek
söylemiş:
Sahip olunmayan vatanın batması haktır.
Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır.
Değerli milletvekilleri, Sayın Başbakana, bu
tasarıyı Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk eden Hükûmetin
başına, onun kadar İngilizcem olmadığı için one
minute diyemiyorum ama bir dakika Sayın Başbakan, bir dakika! Siz bu
tasarıyla ülkemde her gün patlayan mayınlara on binlercesini
ekliyorsunuz, mayınları bizzat kendiniz patlatıyorsunuz. Ülkemin
en kritik bölgesinde hükümranlık hakkımızı yok ediyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
GÜROL ERGİN (Devamla) Bir dakika içinde efendim
Bölge insanının bir umudunu daha bitiriyorsunuz diyorum
ve soruyorum: Bütün bunları bilerek mi yapıyorsunuz Sayın
Başbakan?
Değerli milletvekilleri, sözlerime son verirken 5
Mayısta burada Bayındırlık Bakanının
yaptığı bir yanlışı da ifade etmek istiyorum.
Sayın Bakan o konuşmasında Tarımsal alanlarda
taşınmaz edinimi yabancılar için artık mümkün
değildir. dedi. Bu, külliyen yalan diyemem ama yanlıştır,
çünkü yasaya aykırı bir söylemdir, çünkü Köy Kanununu siz bunun için
değiştirip de 87nci maddeyi çıkardınız diyorum.
Sayın Başkanım sizi, vatanına sahip
çıkacağına inandığım sayın milletvekillerini
ve yüce Türk milletini tekrar saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Ergin.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili
Mehmet Günal.
Buyurunuz Sayın Günal. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara
Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri
ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun
Tasarısının geneli üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Sayın Başkanı,
sizleri ve burada etmiş olduğum yemin çerçevesinde şu anda
menfaatlerini savunacağım yüce Türk milletini saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, az önce uzunca şekilde
ismini okuduğum tasarının ismindeki yanlışlıkla
ve tasarının sahibini tartışarak, sürecini
tartışarak konuşmalarıma başlamak istiyorum.
Tasarının başında Mayın temizleme faaliyetleri
işlemi geçiyor, oysa tasarının amacı, mayın temizleme
karşılığı bu toprakların tarım amaçlı
olarak tahsisi asıl konuyu oluşturuyor. Baştan bu tespiti
yaparak başlamak gerekiyor.
İkincisi, ki bu zaten
Tasarının gerekçesine
bakınız, elinizde komisyon raporu ve basılı metin var.
Gerekçeye bakarsanız, son maddesinde gerekçenin, sadece mayın
temizleme faaliyetlerine ilişkin esas ve usullerin belirlenmesi
ihtiyacının doğduğu ve bunun için bu tasarının
getirildiği belirtiliyor. Genel gerekçede de herhangi bir tarımsal
amaçlı kullanıma açmaya ilişkin hüküm ve bilgi
bulunmamaktadır.
Değerli arkadaşlarım, bu tasarının sahibi
kim? Şu anda Sayın Şimşek geldi, kendisine
Hayırlı olsun. diyoruz, Hoş geldiniz. diyoruz ama ben
şimdi bu tasarıyı sahipsiz görüyorum. Onun için Bu tasarı
gelmez. diye düşünüyorduk çünkü haftalardır, aylardır gündemin
ilk sırasında duruyor ve bir türlü sizler önüne yeni maddeler koyarak
getirememiştiniz. Bu hafta ne olduysa yeni Bakanlar Kurulundan sonra bu
işi savunmak maalesef Sayın Şimşeke kaldı. Çünkü biz
gayet iyi biliyoruz az önce konuşan Değerli Milletvekili
Arkadaşım bahsetti- Komisyondaki görüşmelerde Sayın Kemal
Unakıtanın bunu nasıl cansiparane bir şekilde
savunduğunu ben de size biraz sonra söyleyeceğim.
Bilmiyorum Sayın Şimşek dosyanın
geçmişine, geleceğine, sakıncalarına ne kadar
vâkıftır, şimdi bizim söyleyeceğimiz hususlarda bizlere
yeterince tatmin edici bilgiler verebilir mi, açıkçası bunu merak
ediyorum. Baştan söylemem lazım, Tasarının sahibi kim?
derken başka bir sahip daha arıyorum değerli
arkadaşlarım.
Bakınız, burada komisyon sırasında
Şimdi
Bekir Bey konuşuyor, bizim konuşmalar gümbürtüye gidiyor ama
Bu ne?
Mayın temizleme işi. Millî Savunma Komisyonundan görüş
alınmadığını az önce Değerli Milletvekilimiz
söyledi, alt komisyonda beraber çalıştık. Buraya bakıyorum
başka kanun tasarıları geldiği zaman bürokrat
arkadaşlarımız arkaya diziliyorlar. Bir tek kişi var
mı Millî Savunma Bakanlığından veya Genelkurmay
Başkanlığından Sayın Bakanım? Maliye
bürokratları hariç, yok.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Komisyonda Millî Savunma Bakanı geldi, izahta bulundu,
biliyorsunuz.
KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) Hayır
efendim, bulunmadı!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Hayır,
hayır, bulunmadı!
MEHMET GÜNAL (Devamla) Bulunmadı, onu anlatacağım
şimdi. Orayı anlatacağım, merak etmeyim.
Şimdi, bir, bu tasarının başta adı ve
amacı yanlıştır.
İki, bu tasarının sahibi şu anda burada
değildir. Cansiparane bir şekilde savunan Sayın
Bakanımız şu anda sade bir milletvekilidir. Ben Sayın
Şimşekin de kısa sürede bunların ayrıntısına
bakabildiğinden emin değilim.
Sizin savundu dediğiniz oturumda Sayın Millî Savunma
Bakanına sorduğumuz soruların hiç birisi
cevaplanmamıştır. Biz de kendisine teşekkür edip
İsterseniz, siz biliyorsunuz, diğer arkadaşlarımıza
da, Sayın Bakana da tutanakları verebilirsiniz. Bizim
söylediğimiz şeyler nettir, arkadaşlarımız biliyorlar.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, burada
hızlıca bu süreci size anlattığım zaman zaten ne
söylediğimi anlayacaksınız. 7/3/2008 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına gelmiş, 18/3/2008de tali
komisyon olarak Tarım, Orman ve Köyişleri ile Millî Savunma
Komisyonuna, esas olarak da Plan ve Bütçe Komisyonuna gelmiş. Tarım,
Orman ve Köyişleri Komisyonu raporunu vermiş
-arkadaşlarımızın görüşü var- Millî Savunma Komisyonu
vermemiş. 1 Mayıs 2008de de bizim Komisyonumuzda -Plan ve Bütçe
Komisyonunda- görüşüldü ve bir alt komisyon kuruldu, ben de şu anda
alt komisyon üyesi olarak sizlere hitap ediyorum.
Değerli arkadaşlar, buralarda hiçbir şekilde
verdiğimiz önergelere itibar edilmedi, görüşlerimize itibar edilmedi,
çünkü orada, ilk alt komisyon toplantılarımızda Millî Savunma
Bakanlığının yetkilileri de vardı, bize verdikleri
bilgiler kafa karışıklığına yol açtıktan
sonra arkadaşlarımız sonraki toplantıya
çağrılmadılar.
KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir)
Kaçırılmış Millî Savunma Komisyonundan.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Bizim muhalefet milletvekilleri olarak
protestomuzdan sonra bu tasarı geri çekildi gibi, bir süre
görüşülmedi. Sizlere yapmış olduğumuz konuşmalardan
sonra, Komisyon üyesi arkadaşlarımız, başta Komisyon
Başkanımız -şu anda sözcümüz var, kendisi de şahitlik
edecektir- Sayın Komisyon Başkanının odasında
yapmış olduğumuz toplantıdan sonra oturarak, Sayın
Bakanın da olduğu bir toplantıda bizlere, kendilerinin ikna
olduğunu, bu mayın temizleme işinin Genelkurmay
Başkanlığı tarafından yapılması
gerektiğine ikna olduklarını ve bu tasarının bu
şekliyle çekildiğini söylediler. Şimdi, bunun üzerine ne
beklersiniz? Daha önce olduğu gibi -şimdi safahatını
anlatacağım- Bakanlar Kurulu kararıyla nasıl Millî Savunma
Bakanlığından, Genelkurmay Başkanlığından
alınıp Maliye Bakanlığına verildiyse, biz tersine bir
işlemle Bakanlar Kurulunun bunu Genelkurmay
Başkanlığına tevdi etmesini bekliyorduk. Aradan üç gün
geçmeden -az önce söylemiş olduğum- Sayın Unakıtan
Sayın Millî Savunma Bakanımızı da alarak Komisyona
geldiler. Komisyon gündemi oluşturulmuş.
Şaşırdık. Ne gelişme oldu da arkadaşlar, bizi
ikna etmek üzere geldiniz, geçen hafta hep beraber konuşmuşken bunu?
Ki bizim iddiamız sadece Genelkurmayın yapması değildi, iki
işin birbirinden ayrı yapılmasıydı, şimdi
bahsedeceğim. Ne oldu da birden Sayın Millî Savunma
Bakanımız getirilip
Bizleri değil, sizleri, Komisyondaki AKPli
arkadaşlarımızı ikna etmek üzere getirildi. Ne oldu da
sizler daha önceki görüşünüzden caydınız? Şimdi, bütün
bunlar yaşadığımız şeyler. Plan ve Bütçe
Komisyonundaki görüşmelerden sonra da biz, Milliyetçi Hareket Partisi
olarak, arkadaşlarımızın ısrarı sonucunda,
katkı veremeyeceğimizi söyleyerek Komisyonu terk ettik ve önünüze
gelen tasarı bu hâliyle, sadece takdim tehir yapılarak, ihalenin
normal şekliyle daha önce yazılan hâli Efendim, bu şekliyle
ihale olmazsa böyle yapılır... İlk defa şartlı bir
ihale de günümüzde önünüze gelmiş oldu, şartlı bir kanun tasarısı
koyarak ihaleyi de şartlı hâle getirmiş olduk.
Değerli arkadaşlarım, burada, mayın
temizlemeyle ilgili bu husus, maalesef birçok soru işaretleri ve kafa
karışıklıklarına yol açıyor. Şimdi, bu
çalışmalardan sonra size kısaca bu işin nasıl
olduğunu anlatayım.
Değerli arkadaşlarım, 2001 yılında Millî
Güvenlik Kurulu kararıyla ve daha sonra Bakanlar Kurulu kararıyla
Genelkurmay Başkanlığına verilmiş. Genelkurmay
Başkanlığı bu işi aldıktan sonra da Kara
Kuvvetleri Komutanlığı karargâhında bir proje ofisi
teşkil edilmiş. Uzmanlardan oluşan bu proje ofisi
çalışmalarını, ön incelemelerini yapmış,
firmalardan teklifler almış, o ülkelere ziyaretlerde bulunmuş,
alınan teklifler incelenmiş ve sonucunda Mardinin Nusaybin
bölgesinde teçhizatların denemesi 2003 yılının Eylül
ayında yapılmış.
Bunların arkasından mayın temizleme
teçhizatını tedarik işlemleri başlamış.
Allahın işi, o saatten sonra ne olduysa, incelemeler bittikten sonra
tam sözleşme imzalanmak üzereyken Efendim, bizim paramız yok, bu
yetişmez. diye bir karar çıkarılmış. Genelkurmay
Başkanlığı, Millî Savunma Bakanlığına
Bütçemizde para yok. demiş, Millî Savunma Bakanlığı da
bir süre sonra görüş hazırlayarak Bu işi biz yapamayız,
bütçede para yok, Maliye Bakanlığı ihale etsin. diye bir görüş
hazırlamış.
Peki, bundan sonra ne olmuş? Bize gelen bu
çalışmalar yapıldıktan sonra Danıştayın
ihalenin iptaline ilişkin talebe karşı kararı yürütmenin
durdurulması olmuş. Neden? Çünkü mayın temizleme işinin ve
tarımsal amaçlı kullanım işinin, her iki işin birden
bu kapsamda yap-işlet-devret usulüyle ihale edilmesinde işin
gereğinin yerine getirilemeyeceği, yani işin hakkaniyetle
yapılamayacağı ve rekabet şartlarının
oluşmayacağı karar altına alınmış.
Bu 2886 sayılı Yasanın 2nci maddesine atıfta
bulunarak Danıştay aynen şunu söylüyor değerli
arkadaşlarım: Mayınlı sahanın temizlenmesiyle,
temizlenen arazinin tarımsal faaliyetlerde kullandırılması
işlerinin aynı istekli tarafından karşılanması
mutat olmadığı için, söz konusu işlerin bir ihalede toplanması
anılan 2nci maddeye uygun olmadığı gibi, mayınlı
arazinin temizlenmesi ve temizlenen arazinin tarımsal amaçlı
kullanılması ihtiyaçlarının -buraya dikkatinizi çekiyorum-
en iyi şekilde ve uygun şartlarda
karşılandığından söz edilemeyeceğinden, anılan
iki ihtiyacın bir ihaleyle karşılanması hukuken ve
işin niteliği icabı mümkün bulunmamaktadır.
Danıştayın vardığı sonuç bu. Bugün, bizim bu
kanun tasarısını görüşüyor olmamızın nedeni de
Danıştayın bu kararını baypas etmek üzere kanunla
düzeltmeye çalışıyoruz. Değerli arkadaşlarım,
kısaca, Danıştaya ilişkin husus bundan ibaret.
Diğer bir şey, birkaç cümleyle size ihaleye ilişkin
bazı belirsizliklerden bahsetmek istiyorum.
Şimdi, birincisi, neden bu iki ihale beraber
yapılıyor? Mayın temizleme işinin tarıma açmayla ne
alakası var?
Ben size soruyorum: Firmanız var, dünyanın en iyi
mayın temizleme şirketisiniz, ama tarımla uğraşmak
istemiyorsunuz. Bu ihaleye girme şansınız var mı? Ancak
gidip kendinize bir ortak bulup Sen burayı tarıma açar
mısın? dedikten sonra onlarla beraber yapabilirsiniz, ama en iyi siz
temizliyorsunuz, en ucuza da siz temizliyorsunuz; ki, bu öyle normal bir hizmet
alımı değil, dünyada sayılı, sınırlı
sayıda firmanın yapabileceği çok tehlikeli olan, teknik ekipman,
uzmanlık gerektiren bir iş. Birincisi, neden bu ihale iki işi
bir araya getiriyor?
İkincisi, burada, değerli arkadaşlarım,
Danıştay kararına rağmen, az önce altını çizerek
söylediğim, işin gereğine uygun olmamasına rağmen
Değerli arkadaşlarım, tarım işi
ayrı, az önce Sayın Hocam söyledi, uzmanlık alanı, ama biz,
alt komisyonda ve Komisyonda aldığımız bilgiler ve
yaptığımız araştırmalar çerçevesinde orada
TİGEMin zaten o alanlarda şu anda bir deneme çiftliği
olduğunu, zaten bu konularda projesi olduğunu biliyoruz.
İki, size daha sonra takdim edebilirim, Sayın Bakana
takdim etmiştim, Kilis İl Özel İdaresinin daha önce bu
alanların temizlenmesine ilişkin teklifi vardı ve neyi ne kadar
ekeceğini, ne kadar sürede üreteceğini ve o temizleme işini
-Kilis sınırlarının dâhilinde olanın- bu çalışmayı
üç yıl içerisinde amorti edip kâra geçeceğini, yapılacak
tarım faaliyetiyle izah eden -isterseniz meraklılarına proje
ayrıntısını verebilirim- o proje teklifi Sayın Valinin
başını yemiştir, ayrıca dipnot olarak da onu ilave
edeyim.
Değerli arkadaşlarım, neden Türk Silahlı
Kuvvetlerine temizlettirilmiyor, sadece parasızlık mıdır?
Bu, diğer bir konu. Şimdi, deniliyor ki: Genelkurmay
Başkanlığı Ben yapamam. dedi. E, peki, yapılan
faaliyetler var, Genelkurmay Başkanlığının basın
açıklaması var, şimdiye kadar belli bölgelerde temizlenen
mayınlar var. Artı, teçhizat alındığı zaman çok
fazla personel yoğun olmadan yapılabilecek bir temizlik ve Türk
Silahlı Kuvvetleri daha önce Şanlıurfa-Akçakale Gümrük
Kapısını temizlemiş, hiç de bir sorun çıkmadan
faaliyete açılmış.
Diğer bir husus: Şimdi, sınır fiziki güvenlik
sistemi var değerli arkadaşlarım. Bunlar henüz tamamlanmadı
birçok bölgede. Eğer bunun arkasından, temizlikten sonra
açtığınız zaman buraları nasıl
koruyacağız? Bunlarla ilgili herhangi bir önlem alındı
mı? Ne kadar kısmı ne kadar sürede tamamlanacak?
Başka bir husus: Bu temizlik yapıldı, geçenlerde
bir kısmını özel bir firma yaptı, gümrük
kapısıyla ilgili kısmını Tauber firması
yaptı, TOBBun açmış olduğu yerde. Şimdi, bunlar
gerçekten temizlendi mi temizlenmedi mi, kontrolünü kim yapacak? Bunu uluslararası
olan IMAS kriterlerine göre mi yapacağız? Veya daha önce
önerildiği şekliyle Başbakanlık bünyesinde kurulması
gereken, millî mayın temizleme kurulu mu kurulacak, onlar mı yapacak?
Bunun sorumluluğunu kim üstlenecek? Kim onaylayacak? Yani bu
mayınların temizlendiğini bir makamın onaylaması
lazım, kriter koyuyoruz. Ayrıca, üçüncü şahıslarla ilgili,
eğer Temizlendi. dediğimiz yerde başka bir vukuat olursa, can
kaybı olursa kim ödeyecek?
Ayrıca, ihaleyi alan firma -şimdi bize, kanun içerisinde
madde de var, efendim, ilgili mevzuata referans gösterdik, diyeceksiniz ama-
üst kullanım hakkını aldı diye bizim petrol
aramalarımıza müsaade etmezse ne olacak veya ettiği zaman,
Petrol Kanununa göre oradan kendisi hak iddia ederse, Maden Kanununa göre
suyundan kullanırken yer altı kaynaklarına ilişkin hak
iddia ederse ne olacak?
Diğer bir husus, en önemli hususlardan bir tanesi
değerli arkadaşlarım, bu konuda bir maliyet yok, ortada maliyet
yok. 50 milyon dolardan başlayıp 1,6 milyar dolara kadar -en son
Sayın Unakıtanın söylediği tahmin, ki Millî Savunma
Bakanımız ilk tahminlerde daha çok, kendisinden talep edildiğini
söylemişti- değişen bir maliyet var. Ee bakıyoruz -benim
size demin söylediğim- Nusaybinde denemelerini yapan firma, 0,35 paunda
yani 200 milyon doları bulmayacak bir şeye temizlemek üzereymiş;
bozulan şey bu. Yapılacak ihale sonrası, yani iş alım
sözleşmesinin niteliği hâlâ firmanın İnternet sitesinde
duruyor; ilgilenenlere, dokümanlarını ve web sitesini verebilirim.
Şimdi, 1,6 milyar dolar olursa o zaman kırk dört
yıllığına tahsis gündeme geliyor. Neye dayanarak kırk
dört yılı tespit ettiniz? Arkadaşlarımız burada
İndirim yoluyla yapılacak bir ihalede -Maliye Bakanlığı
yetkililerimiz, Müsteşarımız burada- nasıl oluyor da
kırk dört yıl diye bir rakam veriyoruz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Üst sınır o.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Niye üst sınır veriyoruz
şu anda? Siz kırk dört yıl diye verirseniz, ben kırk iki,
kırk üç yıldan fazla teklif vermem. Bir de 1,6yı neye göre
tespit ettik? diyorum. Bir kere önce, temizleme maliyeti
İkisinin
yanlışlığını söyleyeceğim de eğer onu
doğru kabul etsek bile ortada bir garabet var. Demin söyledim,
arkadaşlarımız da buna ikna oldular. Şimdi siz ikna
olmamış gibi yapıyorsunuz ama siz de söylemiştiniz
Genelkurmay Başkanlığı tarafından temizlenmesinin
kabulünü. Orada değil miydiniz siz, Sayın Açbanın
odasında? Beraber söylemedik mi? Arkadaşlarımız ikna olmuştular.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Siz Genel Kurula hitap edin.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Ediyorum. Hayır, şimdi siz de o
zaman dinleyin, söz size gelirse konuşursunuz.
KADİR URAL (Mersin) Sıkıştırma
adamı ya!
MEHMET GÜNAL (Devamla) Değerli arkadaşlarım,
dolayısıyla, maliyetle ilgili de burada kafa
karışıklıkları devam ediyor; 5-6 misline
çıkarılıyor. Neden? Kırk dört yıllığına
bir firmaya verebilmek için. Efendim, deniliyor ki bazı gerekçelerde
Şimdi, Maliyeye verilmesi için, yedek parça bulmanın zorluğundan
bahsediliyor. Neden? diye sorduk. İşte, Maliyet yüksek, bu teknik
donanımı bulamayız. İlgili firmanın web sitesi -isim
vermiyorum reklam olmasın diye- hâlâ duruyor, Mardin Nusaybin otoyolunda
bir traktör servisinde, gelen, deneme yapan aletin motorunun tamir
edildiğini ve tekrar devam ettiğini, bakımlarının
orada yapılabildiğini söylüyor; isteyenlere bilgilerini
ekleyebilirim.
Değerli arkadaşlarım, diğer önemli bir husus
da, şu anda Kabine değişti, yeni bir Dışişleri
Bakanımız var, kendisinin en çok üzerinde durduğu konulardan birisi
sizin Orta Doğu açılımı ve Suriyeyle ilişkiler,
İranla ilişkiler, Irakla ilişkiler. Buranın İsrailli
bir firmaya -daha önce olduğu gibi- verilmesinin, kırk dört
yıllığına bir emniyetli kuşak
oluşturulmasının acaba millî güvenlik ve uluslararası ilişkiler
açısından, Suriyeyle ilişkilerimiz açısından
getireceği sıkıntıları nasıl gidereceğiz? Bu
da ayrı bir konudur. Bütün bunları Sayın Gönüle sorduk
geldiğinde, maalesef bize tatmin edici bir şey söyleyemedi. Neye
rağmen söyleyemedi? Kendisine bahsettik. Millî Savunma
Bakanlığının bu kanun tasarısı hakkında
görüşü var değerli arkadaşlarım. O görüşün sekiz
maddesinde de bu tasarının bu hâliyle çıkmasının millî
güvenlik açısından, uluslararası ilişkilerimiz
açısından ve ekonomik gereklilik açısından doğru
olmadığını söylüyor. Sayın Bakana söyledik Bunun
arkasında değil misiniz? diye. Değilim. dedi,
Değişti. dedi. Sorduk: Ne değişti? Tasarıda hiçbir
değişiklik olmamış. Onun için, değerli
arkadaşlarım, burada, bunun sonucunda da nasıl
yapılması gerektiğine dair de öneri bulunuyor, kanun
tasarısındaki belirtilen işlerin hangi yöntemlerle
yapılması gerektiğine dair de öneri bulunuyor. Bu
yazının üzerinde de Sayın Vecdi Gönülün imzası var, Başbakanlığa
sunarken.
Şimdi, buradan bakarak, değerli arkadaşlarım,
sonuç olarak bu tasarı millî güvenlik ve uluslararası ilişkiler
açısından sakıncalı hususlar içeriyor. Ayrıca,
Danıştay kararında belirtildiği gibi, işin en iyi
şekilde ve uygun şartlarda ikisinin beraber yapılması
durumunda karşılanması, maalesef mümkün değil. Zaten bir
tek ihale açılmış, tek katılımcıya
düştüğü için iptal edilmiş, başka bir ihaleye ise hiç
teklif gelmemiş. Başka yerlerde daha önce iptal sürecinde
yapılan küçük ihaleler var.
Ayrıca, önemli bir husus: Gerekçe olarak Ottawa Sözleşmesi
söyleniyor. Bilmiyorum Sayın Bakanım ne kadar olduğunu biliyor
mu? 2004 yılı itibarıyla -2006da da güncellenmiş- bir
milyon civarında mayın var, dokuz yüz küsur bin, bir milyonu
aştığı söyleniyor. Bizim bu
kapsadığımız sadece altı yüz bin civarında bir
şeyi içeriyor. Onları kim yapacak? Ottawa Sözleşmesi sadece
Suriye sınırları için mi geçerlidir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Tamamlıyorum Sayın
Başkanım, teşekkür ederim.
Yoksa diğer illerde daha önce döşenmiş olan
mayınların da bu sözleşme kapsamında 2014e kadar
temizlenmesi gerekmiyor mu? O zaman bunları nasıl ihale
edeceğiz? Oralarda tarıma açılacak arazi yok. Ne
yapacağız? Mecburen normal ihale yoluna başvuracağız.
Dolayısıyla, burada belirsizlikler ve Suriye
sınırı dışındaki bölgelerde de temizlenmesi
gereken mayınlı alanların bulunduğu dikkate
alındığında, bu işin Genelkurmay Başkanlığınca
yapılması, gerekli teçhizatın alınması, bunun mümkün
görünmemesi hâlinde de devletin kendisinin bunu temizlettirerek -GAPa
harcadığımız paraları düşünürseniz çok cüzi bir
miktar olacak- yeniden tarımsal amaçlı olarak da özel projelerle,
gerekirse Tarım Bakanlığı aracılığıyla,
TİGEM aracılığıyla yeni bir proje yarışması
açarak halkın kullanımına sunmasının daha doğru
olacağını düşünüyoruz. Bu çerçevede İllaki
çıkaracağız. derseniz de bir şey diyemiyoruz ama ben
burada Sayın Başbakana bir çağrıda bulunmak istiyorum:
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET GÜNAL (Devamla) Bitiriyorum Başkanım, son
cümlem.
BAŞKAN Tabii, buyurun.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Davosta Sayın İsrail
Cumhurbaşkanına one minute demişti. Burada da yine
İsraillilere verilmek üzere olan bu toprakları, bizim ettiğimiz
yemine uygun olarak, Türk milletinin çıkarına kullanmak üzere bir
düzenleme yapılmasını
İhale normal şartlarda Maliye
Bakanlığı tarafından da yapılabilir. Devlet herhangi
bir şekilde mayını temizletsin, ondan sonra da Türk milletinin
çıkarına uygun bir şekilde bizim kullanımımıza
sunmak üzere, buradaki Komisyon Sözcümüze ve Sayın Bakanımıza da
bir one minute diyerek bunu geri çekmesini, ondan sonra yeniden de temizlik
işinin ayrı bir kanunla düzenlenmesini veya bu kanun tasarısı
üzerinde düzeltmeler yaparak kabulünü talep ediyorum.
Bu duygularla sizleri ve yüce Türk milletini
saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Günal.
Sayın milletvekilleri, çalışma süremizin sonuna
geldiğimiz için, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve
tekliflerini sırasıyla görüşmek için 13 Mayıs 2009
Çarşamba günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.51