DÖNEM: 23 YASAMA
YILI: 3
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
90ıncı Birleşim
14 Mayıs 2009 Perşembe
(Bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip
üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II. - GELEN KAĞITLAR
III. - YOKLAMALAR
IV. - GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALARI
1.- Hatay Milletvekili
Abdulaziz Yazarın, Dünya Eczacılık Gününe ve
eczacıların sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Edirne Milletvekili
Necdet Budakın, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Gününe ve çiftçilerin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Muğla Milletvekili
Gürol Erginin, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Gününe ve çiftçilerin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
V. - AÇIKLAMALAR
1.- Erzurum Milletvekili Zeki
Ertugayın, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Gününe ve çiftçilerin
sorunlarına ilişkin açıklaması
2.- Muş Milletvekili
Sırrı Sakıkın, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Gününe ve
çiftçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması
3.- Tunceli Milletvekili
Kamer Gençin, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Gününe ve çiftçilerin
sorunlarına ilişkin açıklaması
4.-
Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler
Gününe ve çiftçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması
5.-
Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okayın, Yozgat Milletvekili Bekir
Bozdağın, kamuoyunu ve Genel Kurulu yanılttığı
iddiasıyla açıklaması
VI. - BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI
A) TEZKERELER
1.-
Kırım Tatar Millî Meclisi Başkanı Mustafa A.
Kırımoğlunun vaki davetine icabet edecek olan Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkan Vekili Meral Akşenerin beraberindeki
Parlamento heyetini oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca ismi
bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/793)
B) MECLİS
ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut ve 21 milletvekilinin, engellilerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/372)
2.-
Mardin Milletvekili Ahmet Türk ve 20 milletvekilinin, güvenlik güçlerinin
toplumsal olaylarda çocuklara yönelik müdahalelerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/371)
3.-
Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu ve 26 milletvekilinin,
alışveriş merkezleri ve zincir mağazaların geleneksel
ticaret sistemine etkilerinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/370)
VII. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Türk
Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
2.-
Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki
Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme
Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun
Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları (1/543) (S. Sayısı: 263)
3.- Türk
Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum ve Adalet
Komisyonları Raporları (1/670) (S. Sayısı: 353)
4.- Türk
Vatandaşlığı Kanunu Tasarısı ve
İçişleri Komisyonu Raporu (1/458) (S. Sayısı: 90)
5.- Afet
ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm;
İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/552)
(S. Sayısı: 293)
6.- Siirt
Milletvekili Memet Yılmaz Helvacıoğlu ve 4 Milletvekilinin,
İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, Antalya Milletvekili Osman
Kaptan ve 1 Milletvekilinin Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri ve Millî
Savunma Komisyonu Raporu (2/427, 2/428, 2/429) (S. Sayısı: 361)
7.- Türk Silahlı Kuvvetlerinde
İstihdam Edilecek Sözleşmeli Subay ve Astsubaylar Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/463) (S.
Sayısı: 316)
8.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Süleymaniye
Külliyesinin Korunması Hakkında İşbirliği Protokolünün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/484) (S. Sayısı: 336)
VIII. - SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- İzmir Milletvekili
Kamil Erdal Sipahinin Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ tarafından
sözlerinin çarpıtıldığı iddiasıyla
konuşması
2.- Yozgat Milletvekili Bekir
Bozdağın, İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin
şahsına ve partisine sataştığı iddiasıyla
konuşması
IX. - OYLAMALAR
1.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Süleymaniye
Külliyesinin Korunması Hakkında İşbirliği Protokolünün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının
oylaması
X. - YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Ankara Milletvekili
Nesrin Baytokun, bir medya şirketine yönelik iddialara ilişkin
Başbakandan sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Erginin cevabı
(7/7200)
2.- Bursa Milletvekili H.
Hamit Homrişin, THY uçaklarındaki satışın
kaldırılmasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/7494)
3.- Adana Milletvekili Hulusi
Güvelin, Adanadaki tarımsal sulama amaçlı elektrik abonelerinin
borçlarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/7497)
4.- Bursa Milletvekili Kemal
Demirelin, Bursa-Diyarbakır uçak seferlerinin iptaline ilişkin
sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/7498)
5.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, Adıyamanda tarımsal sulama
amaçlı elektrik kullananların borçlarına ilişkin sorusu ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/7499)
6.- Muğla Milletvekili
Fevzi Topuzun, hayvancılık sektörünün desteklenmesine ilişkin
sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı (7/7517)
7.- Afyonkarahisar
Milletvekili Abdülkadir Akcanın, Afyonkarahisardaki belediyelerin
TEDAŞa borçlarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/7546)
8.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükatamanın, Yenişehir ilçesindeki çiftçilerin
TEDAŞa borçlarına ilişkin sorusu ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/7577)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 14.03te açılarak altı oturum yaptı.
Birinci, İkinci, Üçüncü ve Dördüncü Oturum
İstanbul
Milletvekili Mehmet Ufuk Uras, koruculuk sistemi ve güvenlik sorunlarına,
Diyarbakır
Milletvekili Akın Birdal, 1999 yılında yaşanılan
depremin getirdiği sonuçlar ve o sonuçların günümüze
yansımalarına,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Adana
Milletvekili Muharrem Varlının, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler
Gününe ilişkin gündem dışı konuşmasına,
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker cevap verdi.
Genel Kurulu
ziyaret eden Kore Cumhuriyeti Millî Savunma Komisyonu Başkanı ve
beraberindeki heyete Başkanlıkça Hoş geldiniz denildi.
Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu ve 26 milletvekilinin, kamudaki
taşeron şirket uygulamasının ve bu şirketlerde
çalışan işçilerin sorunlarının (10/367),
İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 23 milletvekilinin, tekstil sektöründeki krizin ve
işçi çıkarma sorununun (10/368),
İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 24 milletvekilinin, Doğu ve Güneydoğu
Anadoluda tarım ve hayvancılıkta yaşanan sorunların
(10/369),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerini alacağı ve
ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Moğolistan
Cumhuriyeti Parlamento Başkanı Damdin Demberelin davetine icabet
edecek olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Köksal
Toptanın, beraberinde bir Parlamento heyetiyle birlikte Moğolistana
resmî ziyarette bulunmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi
kabul edildi.
TBMM Genel Kurul
Gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmının 93üncü
ve 170inci sıralarında yer alan (10/148) ve (10/225) esas
numaralı yaş sebze ve meyve sektöründe yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesine ilişkin Meclis araştırması önergelerinin
görüşmelerinin Genel Kurulun 13/5/2009 tarihli 89uncu birleşiminde
yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi yapılan
görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/324) (S. Sayısı: 96) görüşmeleri komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
2nci
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap
Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca
Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale
İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman
ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının
(1/543) (S. Sayısı: 263) tümü üzerindeki görüşmeleri
tamamlandı. Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 19
arkadaşının İç Tüzükün 70inci maddesine göre tasarının
maddelerinin kapalı oturumda görüşülmesine ilişkin önergeleri
üzerine kapalı oturuma geçildi.
Beşinci Oturum
(Kapalıdır)
Altıncı Oturum
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
2nci
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap
Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca
Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale
İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman
ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının (1/543)
(S. Sayısı: 263) görüşmelerine devam edilerek, 1inci maddesi
üzerinde bir süre görüşüldü.
14 Mayıs
2009 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 14.00te
toplanmak üzere birleşime 19.56da son verildi.
Şükran
Güldal MUMCU
Başkan
Vekili
Yusuf
COŞKUN Fatma
SALMAN KOTAN
Bingöl
Ağrı
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
No.: 100
II.- GELEN KÂĞITLAR
14 Mayıs 2009 Perşembe
Tasarılar
1.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile İslam Konferansı Örgütüne Bağlı
İslam Ülkeleri İstatistik, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar
ve Eğitim Merkezi (SESRIC) Arasında Ankara/Oran Diplomatik Sitede
Arsa Tahsisine İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/705)
(Dışişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 5.5.2009)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Karadağ Arasında Serbest Ticaret
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/706) (Plan ve Bütçe ile
Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 5.5.2009)
Teklifler
1.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 2 Milletvekilinin; İl Özel
İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/452) (İçişleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.4.2009)
2.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin; 657 Sayılı Devlet Memurları
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/453) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 30.4.2009)
3.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün; 3294 Sayılı Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/454)
(Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile
İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
30.4.2009)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Adana
Milletvekili Kürşat Atılganın, lise son sınıf
öğrencilerinin rapor alarak okula gitmemesine ilişkin Milli
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1343)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2009)
2.- Adana
Milletvekili Kürşat Atılganın, Türk Dünyasına yönelik TRT
kanalının ad seçimine ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) sözlü soru
önergesi (6/1344) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2009)
3.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, TRTnin iki yeni radyo kanalı
kurma çalışmalarına ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) sözlü soru
önergesi (6/1345) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2009)
4.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, İsviçrenin Türkiye-Ermenistan
görüşmelerindeki arabuluculuğuna ilişkin
Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1346)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2009)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekicinin, sanayi sektörüne elektrik enerjisi desteği
verilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/7683) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2009)
2.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun, NATO Genel Sekreterliğine yapılan
atamaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7684)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2009)
3.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Başbakanlığa yeni uçak
alımına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/7685) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2009)
4.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, yargı
bağımsızlığı ve yasama
dokunulmazlığına yönelik çalışmalara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7686) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22/04/2009)
5.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, baskı gördüğü iddia edilen bir
okul müdürüne ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/7687) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2009)
6.- Tekirdağ
Milletvekili Kemalettin Nalcının, bir çöp döküm alanının
oluşturduğu çevre sorunlarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/7688) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/04/2009)
7.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, kamu çalışanları ve
emeklilerin ücretlerinin iyileştirilmesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/7689) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/04/2009)
8.- İzmir
Milletvekili Kemal Anadolun, İzmirde kruvaziyer turizmin
geliştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/7690) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/04/2009)
9.- İzmir
Milletvekili Kemal Anadolun, AİHMe Türkiye aleyhine yapılan
başvurulara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/7691) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/04/2009)
10.- İzmir
Milletvekili Kemal Anadolun, Ergenekon Soruşturmasında
gizliliğe aykırı uygulamalara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/7692) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/04/2009)
11.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, bir gölette yükseltme
çalışması yapılmasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/7693) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/04/2009)
12.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir demiryolu projesine ve sınır
kapısına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/7694) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/04/2009)
13.- İzmir
Canan Arıtmanın, 23 Nisan törenlerinde soğuktan etkilenen
öğrencilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/7695) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/04/2009)
14.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, belediyelerin borçlarının yeniden
yapılandırılmasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/7696) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27/04/2009)
15.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, emekli aylıklarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7697)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2009)
16.- Aydın Milletvekili Recep Tanerin,
emeklilerin durumlarının iyileştirilmesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7698)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2009)
17.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, TOKİnin anahtar teslim
törenlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/7699) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2009)
18.- Hatay Milletvekili İzzettin
Yılmazın, yüksek öğrenim kredi borçlarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7700)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2009)
19.- İzmir Milletvekili Kemal Anadolun, hakim
ve savcı adaylığı mülakat sınavına ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/7701)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2009)
20.- Konya Milletvekili Atilla Kartın,
AİHM kararlarının tercümesine ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7702)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/04/2009)
21.- Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplanın, Anayasa Mahkemesinin önündeki heykele ve telefon dinlemelerine
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/7703)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2009)
22.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın,
suç unsuru bulunmayan dinleme kayıtlarına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7704) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27/04/2009)
23.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuzun, Tapu ve
Kadastro Genel Müdürlüğünün çalışmalarına ilişkin
Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7705) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/04/2009)
24.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuzun, Tapu ve
Kadastro Genel Müdürlüğünün ihalelerine ve Dünya Bankası ile
projelerine ilişkin Bayındırlık ve İskan
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7706)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/04/2009)
25.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, İstanbul
Büyükşehir Belediyesinin sosyal yardımlarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7707)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2009)
26.- Balıkesir Milletvekili Ergün
Aydoğanın, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin iptal edilen
bir ihalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7708) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/04/2009)
27.- Hakkari Milletvekili Hamit Geylaninin,
Hakkarideki eylemlere yapılan müdahaleye ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7709)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/04/2009)
28.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin,
Fatih Belediyesinde personele yapıldığı iddia edilen
bazı uygulamalara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7710) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/04/2009)
29.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, belediye
meclisi toplantılarında üyelerin kılık ve kıyafetine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7711) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/04/2009)
30.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, Adanadaki
belediye meclisi toplantılarında üyelerin kılık ve
kıyafetine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7712) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/04/2009)
31.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, bazı deprem konutlarının
kullanımına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7713) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27/04/2009)
32.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran
Bulutun, 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı yönetimiyle ilgili
iddialara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7714) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2009)
33.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhanın,
ikinci konutların turizme kazandırılmasına ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/7715)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/04/2009)
34.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, Adanada
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfınca yapılan
yardımlara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru
önergesi (7/7716) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2009)
35.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonununun
gelirlerine ve yapılan yardımlara ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç)
yazılı soru önergesi (7/7717) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/04/2009)
36.- İstanbul Milletvekili Çetin
Soysalın, Türk pensoneli bulunan Abu Dabi açıklarındaki bir
gemiye ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7718) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/04/2009)
37.- Giresun Milletvekili Murat Özkanın,
Erivandaki bir toplantıda yaşandığı iddia edilen bir
olaya ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7719) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/04/2009)
38.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin,
NATO Genel Sekreterliği ve Ermenistan konularında izlenen politikaya
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7720) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2009)
39.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, Ermenistan ile mutabık kalınan hususlara
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7721) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2009)
40.- İstanbul Milletvekili Çetin
Soysalın, Mardindeki çiftçilerin TEDAŞa olan borçlarına
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/7722)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2009)
41.- Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki
Kulkuloğlunun, Kayserideki ihalelerle ilgili Kamu İhale Kurumuna
yapılan başvurulara ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7723) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/04/2009)
42.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, THYnin
acenteleriyle çalışacağı bankaya ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7724)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2009)
43.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan
Tanrıkulunun, vergi dairelerinin bir uygulamasına ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/7725)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2009)
44.- Ordu Milletvekili Rahmi Günerin, Orduda bir yarışma
kapsamında dağıtılan bir kitaba ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7726)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2009)
45.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, Kutlu
Doğum Haftası etkinliklerine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7727)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2009)
46.- Tekirdağ Milletvekili Kemalettin
Nalcının, bir ilköğretim okulunun çevre düzenlemesine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7728) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2009)
47.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, üniversitelerdeki akademik ve idari personelin özlük
haklarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7729) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2009)
48.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, şeflerin özlük haklarına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7730)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2009)
49.- Şırnak Milletvekili Sevahir
Bayındırın, bir yönetmelikte yapılan
değişikliğe ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7731) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27/04/2009)
50.- Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycının 657 sayılı Kanunun 76. maddesine göre
yapılan atamalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7732) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27/04/2009)
51.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin,
Deniz Kuvvetleri Komutanlığının denizaltı ihalesine
ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7733) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2009)
52.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, uzman jandarmaların özlük haklarına
ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7734) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2009)
53.- İstanbul Milletvekili Çetin
Soysalın, Vandaki tarım ve hayvancılık sorunlarına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7735) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2009)
54.- İstanbul Milletvekili Çetin
Soysalın, Mardindeki çiftçilerin sorunlarına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7736) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2009)
55.- Hatay Milletvekili İzzettin
Yılmazın, tütün üretimindeki sorunlara ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7737)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2009)
56.- İstanbul Milletvekili Çetin
Soysalın, Türk personeli bulunan Abu Dabi açıklarındaki bir
gemiye ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7738) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2009)
57.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin,
kruvaziyer turizmin desteklenmesine ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7739)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2009)
58.- Antalya Milletvekili Hüseyin
Yıldızın, Gazipaşa Havalimanının
yapımına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7740) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27/04/2009)
59.- Hatay Milletvekili İzzettin
Yılmazın, Adana-İskenderun tren seferlerine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7741)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2009)
60.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan
Köktürkün, TRTdeki sözleşmeli personele ilişkin Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı
soru önergesi (7/7742) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/04/2009)
61.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran
Bulutun, TEKEL ruhsatlı işyerlerine ilişkin Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı
soru önergesi (7/7743) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/04/2009)
62.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, imam-hatip atamalarına ilişkin Devlet
Bakanından (Faruk Çelik) yazılı soru önergesi (7/7744)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2009)
63.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, anti-depresan ilaç kullanımındaki
artışa ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7745) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/04/2009)
64.- Antalya Milletvekili Hüseyin
Yıldızın, Dim Barajının oluşturduğu riske
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7746) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2009)
65.- Hatay Milletvekili İzzettin
Yılmazın, Rusya ile sınır ticaretinde yaşanan
aksamalara ilişkin Devlet Bakanından (Zafer Çağlayan)
yazılı soru önergesi (7/7747) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27/04/2009)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu ve 26 Milletvekilinin,
alışveriş merkezleri ve zincir mağazaların geleneksel
ticaret sistemine etkilerinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/370)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.05.2009 )
2.- Mardin
Milletvekili Ahmet Türk ve 20 Milletvekilinin, güvenlik güçlerinin toplumsal
olaylarda çocuklara yönelik müdahalelerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/371) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.05.2009 )
3.- Adana Milletvekili
Yılmaz Tankut ve 21
Milletvekilinin, engellilerin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/372) (Başkanlığa
geliş tarihi: 08.05.2009 )
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 90ıncı Birleşimini
açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Üç dakika
süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.06
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 14.17
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 90ıncı
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN
Yapılan ilk yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi tekrar elektronik cihazla yoklama
yapacağım.
Yoklama
için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama
işlemi başlamıştır.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Tamam, bitti.
Sayın
Başkan, isimleri okuyalım.
KÜRŞAT
ATILGAN (Adana) Kâğıtları okuyalım.
BAŞKAN
Faruk Koca, Ankara? Burada.
İsmail
Özgün? Burada.
Halil
Mazıcıoğlu? Yok.
Ali
Güner? Burada.
Zeki
Ergezen? Burada.
Toplantı
yeter sayımız vardır.
Sayın
milletvekilleri, görüşmelere başlamadan önce 13 Mayıs 2009
tarihli 89uncu Birleşimde yapılan kapalı oturuma ait tutanak
özetinin İç Tüzükün 71inci maddesine göre okunabilmesi için kapalı
oturuma geçmemiz gerekmektedir. Bu nedenle sayın milletvekilleri ile Genel
Kurul salonunda bulunabilecek yeminli stenograflar ve yeminli görevliler
dışındakilerin salonu boşaltmalarını rica ediyorum.
Tutanak
özeti okunduktan sonra açık oturuma geçilecek ve görüşmelere devam
edilecektir.
Sayın
idare amirlerinin bu konuda yardımcı olmalarını ve salon
boşaltıldıktan sonra Başkanlığa haber vermelerini
rica ediyorum.
Kapanma Saati: 14.22
ÜÇÜNCÜ OTURUM
(Kapalıdır)
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 14.33
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 90ıncı
Birleşiminin kapalı oturumdan sonraki Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
Şimdi görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı
ilk söz, Dünya Eczacılık Günü münasebetiyle söz isteyen Hatay
Milletvekili Abdulaziz Yazara aittir.
Buyurunuz Sayın Yazar.
IV.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Hatay
Milletvekili Abdulaziz Yazarın, Dünya Eczacılık Gününe ve
eczacıların sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
ABDULAZİZ YAZAR (Hatay)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 14 Mayıs
Eczacılar Günü dolayısıyla gündem dışı söz
almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygı ve sevgiyle
selamlarım.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 21 Aralık 2008 tarihinde Ankara Kolej
Meydanında Bıçak kemiğe dayandı, artık yeter! diyen
32 bin eczacı, eczacı çalışanı, öğrenci,
öğretim üyesi, sorunlarını dile getirmek, eczanelerin
yangın yerine döndüğünü haykırmak için bir aradaydı. O gün
on binlerce eczacı ekonomik krizin bedelini eczacıların
ödeyemeyeceğini anlatmaya çalıştı, çalışmayan
provizyon sisteminin düzeltilmesini istediler; muayene ücretlerinin eczaneden
tahsiline, kurum iskontosuna, avans ödemelerine, zincir eczaneye hayır
dediler; sorunlarla boğuşan toplumun saygın mesleği
eczacılığın halkın gözünden düşürecek tüm
uygulamalara, eczacıyı büyük sermayedarların işçisi yapacak
düzenlemelere karşı çıktılar.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; o gün, o meydanda seslendirilen sorunlar daha
çözüme kavuşmamıştır. Eczaneler hâlâ yangın yeridir.
Sorunlar katlanarak büyümektedir. Bu sorunların çözümü için söz
değil, artık icraat gereklidir. Provizyon sistemi acilen düzene
girmelidir. Artık muayene ücretleri tahsilatı eczanede değil,
kaynağında yani sağlık kuruluşlarında
yapılmalıdır. Çoğu hastane eczanesinde eczacı istihdam
edilmemektedir. Kaliteli bir ilaç hizmeti açısından yatak
sayısı başına eczacı istihdamı zorunluluğu
getirilmeli ve eczacılarımızın bu alanda da görev
alabilmeleri sağlanmalıdır. Kamu kurumlarında
çalışan eczacıların durumları iyileştirilerek bu
alanda çalışma daha cazip hâle getirilmeli ve yeni eczacı
kadroları açılarak hizmet kalitesi
artırılmalıdır. Sosyal güvenlik kurumlarının geri
ödeme sürelerinin kısaltılması, avans uygulamalarının
önüne geçilmesi ve haksız kesintilere son verilmesi gerekmektedir.
Tüm sağlık
ürünlerinin eczane üzerinden halka ulaşması zorunlu hâle getirilmeli,
ilaç yalnızca ve yalnızca eczanede satılmalıdır.
İlaç, reklamı yapılması kısa ve uzun vadede oldukça ciddi
sonuçlar yaratabilecek riskli bir üründür. İlacın reklamı olmaz.
Bu tür çalışmalar halkın sağlığına zarar
vericidir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türkiyedeki ilaç pazarı ilaç tekellerinin
iştahını kabartmaktadır. Şirketler eliyle sürekli
olarak Nasıl daha çok ilaç satarız? fikri üzerinden planlar
üretilmektedir. Ülkemiz insanı ilaç pazarının bir nesnesi olarak
görülmektedir. İlacı eczanelerden çıkarıp marketlerde
diş macunu, sakız, çikolatanın satıldığı
reyonlarda satmaya çalışan, bunun için lobi faaliyetleri yapanlar
vardır. Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre ilaç, yalnızca
sahibinin ve sorumlusunun eczacı olduğu eczanelerde
satılır. Bir kişi birden fazla eczane açamaz.
Sağlık
alanı da bu yeniden yapılandırma politikalarından
etkilenmektedir. Sağlık bütçesinin en önemli kalemlerinden biri olan
ilaç harcamaları Hükûmet tarafından kısılmak istenmektedir
ancak genel olarak sağlık, özel olarak ilaç ve eczacılık
alanında uygulanmak istenen politikalar, Türkiye'nin dört bir yanında
kesintisiz sağlık hizmeti sunan eczacıları gözle görülür
bir darboğaz içine sokmaktadır. Eczane açış, devir ve
nakillerinde bölge eczacı odaları raporlarını devre
dışı bırakma çalışmalarının meslek
örgüt yapısını zedeleyici etkiler ortaya
çıkaracağını belirtmek istiyorum.
Son
dönemde, eczacı kamuoyunu farklı bir biçimde fazlasıyla
meşgul eden bir diğer konu da yurt dışında
eczacılık eğitimi almış kişilerin Türkiyede
eczane açması konusunda hayata geçirilen uygulamalardır. Türkiyede
teorik ve pratik uygulamaları ile yıllarca oldukça ağır bir
eğitimden geçerek eczacı olan kişilerin eczane açabilmeleri
mümkündür ancak yurt dışındaki eczacılık fakülteleri
mezunlarına sembolik denklik
sınavlarıyla denklik verilmeye çalışılması
kamuoyu vicdanında ve bilincinde kuşku yaratmaktadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen, sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
ABDULAZİZ
YAZAR (Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
önümüzdeki 14 mayıslarda eczacılarımızın anlatmaya
çalıştığımız ve bu kısıtlı süre
içerisinde değinemediğimiz bütün sorunlarının bir an önce
çözüme kavuşması dileğiyle tüm
eczacılarımızın 14 Mayıs Eczacılar Gününü
kutluyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Yazar.
Gündem
dışı ikinci söz 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü nedeniyle söz
isteyen Edirne Milletvekili Necdet Budaka aittir.
Buyurunuz
Sayın Budak.
2.- Edirne Milletvekili Necdet Budakın,
14 Mayıs Dünya Çiftçiler Gününe ve çiftçilerin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
NECDET
BUDAK (Edirne) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 14
Mayıs Dünya Çiftçiler Günü dolayısıyla gündem
dışı söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Atatürk,
18 Mart 1923 günü çiftçilerle birlikteyken yaptığı
konuşmada: Vatan en çok sizin emeğinize istinat ettiği hâlde en
az bahtiyar ve mesut olan yine sizdiniz. demiştir. Ülkemizde çiftçiler
her türlü zorluğa karşın üretim yapmaya devam etmektedirler. Bu
nedenle de çiftçiler en büyük yardımı ve himayeyi görmesi gereken
kesimdir. Buradan hareketle Hükûmetimiz BAĞ-KURlu çiftçilerimizin
emeklilik maaşlarıyla birlikte sosyal güvenlik hak ve
yükümlülüklerini iyileştirmiştir.
Atatürk,
yine 1 Kasım 1937de 5inci Dönem 3üncü toplanma yılını
açarken yaptığı konuşmada ise arazilerin
toplulaştırılması, ülkenin nüfus yoğunluğu,
iklim, toprak ve su verimine göre bölgelere ayrılması, çiftçilerin
birlikte hareket etmesi ve ortak makine parkları kurması
gerektiğini öngörerek dünyayı takip eden, ülkesini tanıyan,
toprağını ve insanını seven bir lider olduğunu
göstermiştir. Bu konuşmanın üzerinden yetmiş iki yıl
geçmiş olmasına rağmen arazi toplulaştırma
çalışmaları uzun yıllar ihmal edilmiştir. Hükûmetimiz
döneminde ise bu çalışmalara hız verilmiştir.
Çıkarttığımız Tarım Kanunu ile Türkiyede üretim
havzaları öngörülmüştür. Üretim havzalarının bir an önce
uygulamaya geçirilmesi gerekmektedir ki planlı üretim yapılsın
ve destekleme politikaları ona göre yönlendirilsin. Ayrıca, bir köyde
arazinin tamamı on traktörle işlenebilecekken çiftçilerin her eve bir
traktör almasıyla burada yüz traktör kullanılmaktadır. Bunun
için de bir zihniyet dönüşümüne, makinelerin ortak kullanımı ve
kooperatifleşmeyi özendirecek politikalara ihtiyaç vardır.
Sayın
milletvekilleri, tarım sektörü özellikle mali kriz dönemlerinde ekonominin
katma değer ve istihdam açısından tam bir sigortası
konumundadır. Yaşadığımız mali kriz sürecinde
Hükûmetimizin açıkladığı ekonomik paketler ile Ziraat
Bankasından kullanılan tarım kredilerinin vadesini ve tarım
kredi kooperatifleri tarafından sağlanan kredilerin idari takip
süresini uzatmıştır ancak çiftçilerimiz bu borçları ile
tarımda kullanılan elektrikten dolayı oluşan borçların
yeniden yapılandırılmasını talep etmektedirler.
Kriz
döneminde, otomotiv, beyaz eşya ve elektronikte olduğu gibi mazot,
gübre ve tarımsal amaçlı elektrik kullanımında da kısa
süreli de olsa ÖTV ve KDV indirimi yapılmalıdır.
Bu
yıl, buğday başta olmak üzere tarımsal ürünlerde yüksek
verim beklenmektedir. Bu açıdan, Toprak Mahsulleri Ofisinin alım
politikasını çiftçilerimiz merak etmektedirler.
Arz ve
talebi dengeleyerek çiftçinin ürününün değer kazanmasını
sağlayacak, lisanslı depoculuğu teşvik edecek düzenleme
Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilmiştir. Bu düzenlemeyle,
lisanslı depoculuk yatırımlarının ivme kazanması
söz konusudur.
Özellikle
yabancı ortaklı bankaların çiftçilerimize tarlalarının
ipoteği karşılığında verdiği krediler ilgili
kurumlarca dikkatlice takip edilerek çiftçilerin gelecekte
sıkıntı yaşaması şimdiden önlenmelidir.
Hayvancılık
ihtisas ve organize bölgesi gibi bir proje, Türkiye'nin damızlık
üretim merkezi olabilecek konumunda olan, hayvan hastalıklarından ari
bölge ilan edilen ve hastalıklara dayanıklı boz ırkların
mevcut olduğu Trakyada da hayata geçirilmelidir.
Sütün arz
talep dengesini düzenlemek üzere 30 milyon TL bir bütçe
ayrılmıştır, bu memnuniyet vericidir. Ancak, bu konunun
ayrıntılarını süt üreticilerimiz merak etmektedirler.
Trakyabirlik
gibi tarım satış kooperatif ve birliklerinin yeniden
yapılandırma süresi 31/12/2008 tarihinde sona ermiştir. Bu
birliklerin kredi borçları bulunmaktadır. Büyük bir çiftçi kesimini
kapsayan kooperatif ve birliklerin içinde bulundukları durum ve
yaşadıkları yapısal sorunlar ile bundan sonra uygulanacak
finansal modeli ortaya koyan bir düzenlemenin yapılması
gerekmektedir.
Son
yıllarda tarımsal ürün dış ticaretinde açık vermemizin
temel nedeni, geçtiğimiz yılda olduğu gibi, 3 milyar
dolarlık yağlı tohumlar ithalatı yapmamızdır.
Bunun için de ayçiçeği başta olmak üzere yağlı tohumlar
politikasını ele almalı, millî bir soya politikası ve
buğdayla rekabet edecek kanolaya ilişkin bir politika
geliştirmemiz gerekmektedir.
Ben, bu
duygu ve düşüncelerle, nüfusumuzun büyük bir çoğunluğunu
teşkil eden, sofralarımızın ekmeğini, meyvesini,
sebzesini üreten, güç şartlar altında çalışan, yorulan,
yiyeceklerimizin her birinde alın teri ve göz nuru olan çiftçilerimizin
Dünya Çiftçiler Gününü kutluyor, saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Budak.
Gündem
dışı üçüncü söz, yine aynı konuda söz isteyen Muğla
Milletvekili Gürol Ergine aittir.
Buyurunuz
Sayın Ergin. (CHP sıralarından alkışlar)
3.- Muğla Milletvekili Gürol Erginin, 14
Mayıs Dünya Çiftçiler Gününe ve çiftçilerin sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
GÜROL
ERGİN (Muğla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü
nedeniyle gündem dışı konuşma yapmak üzere söz
almış bulunuyorum. Sizleri ve ülkemin temel direği olan aziz
çiftçilerimizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Dünya Çiftçiler Gününü kutlarken, çiftçimizi
yaşadığı dayanılmaz sıkıntıdan
kurtaracağını düşündüğüm ve bir kısmını
biraz önce bu kürsüden konuşan İktidar Milletvekilimizin de ifade
ettiği önlemleri saymak istiyorum:
2009
bütçesinde çiftçi desteklerinden yüzde 10 kesilmiştir. Bu derhâl iade
edilmelidir.
Tarımsal
girdilerin tümünden, elektrik, gübre, mazot ve ilaçtan alınan KDV yüzde
1e indirilmelidir.
Mazottan
alınan özel tüketim vergisinden vazgeçilmelidir.
Çiftçilerin
Ziraat Bankası, tarım kredi ve özel bankalara olan kredi
borçları faizsiz olarak üç yıl süreyle ertelenmeli, tarımsal
işletmelere, KOBİlere olduğu gibi, sıfır faizli yeni
kredi kullanma olanağı sağlanmalıdır.
Tarımsal
sulamada kullanılan elektrik borçlarının ödemesi, anaparayı
geçen faizler silinerek beş yıla yayılmalıdır.
Çiftçinin
bedelini ödeyemediği için kapatılan elektrikleri derhâl
açılmalı, çiftçilerin ve kooperatiflerin ödenemeyen elektrik
borçları nedeniyle açılan davalar durdurulmalıdır.
Bu arada,
dünkü görüşmelerde Sayın Bakanın gündem dışı
konuşma yapan bir milletvekiline verdiği yanıta ve bir
sayın iktidar milletvekilinin meyve sebze konusundaki araştırma
önergesi vesilesiyle yaptığı konuşmaya da kısaca
değinmek isterim.
Sayın
Bakan çiftçinin ne kadar fazla kredi kullandığını ifade
ederek bununla övünmüştür.
Sayın
Bakan, çiftçinin kullandığı kredinin fazlalığı,
çiftçiye lütufta bulunduğunuzu değil, çiftçinin kredi kullanmadan tarım
yapamaz hâle geldiğini, çiftçinin çaresizliğini göstermektedir.
Sayın
Bakanın bu övünmesi Sayın Başbakanın başka bir
konudaki övünmesini çağrıştırıyor. Sayın
Başbakan da her yıl daha fazla insana nafaka verdikleriyle övünüyor.
Oysa övündüğü durum, iktidarları döneminde her yıl ne kadar çok
insanı nafakaya muhtaç, aç hâle getirdiklerini ortaya koyuyor.
Sayın
İktidar Milletvekili de İktidarın yaptığı iyi
işler. diyerek AKP zamanında çıkarılan kanunları
sıralıyor. Sayın Milletvekili herhâlde kanunun karın
doyurmadığını bilmiyor. Kaldı ki AKP döneminde
çıkarılan kanunlar ne çiftçinin ne de ülkenin lehine bir anlam
taşıyor. Tarım Kanunu çıkarıldı, çiftçiye
desteğin gayrisafi millî gelirin yüzde 1inden az olmayacağı
yazıldı. Çiftçiye destek bu Kanundan önce binde 7lerdeyken bu
Kanundan sonra binde 5in de altına düşürüldü. Toprak korumayla
ilgili kanun çıkarıldı. Yasayla topraklarımız
korunacak yerde, tam aksine, başta Cargill olmak üzere tarım toprağını
acımasızca katleden şirketlere bu Yasayla af getirildi.
Tohumculuk Kanunu çıkarıldı. Bu Kanunla tohumculuk
piyasası ve piyasanın denetimi tamamıyla yabancılara
bırakıldı. Çiftçi komşusuna tohum veremez hâle getirildi.
Tarım Sigortaları Kanunu çıkarıldı ama küçük
çiftçilerin sigorta primlerinin devlet tarafından
karşılanması isteğimiz kabul edilmedi. Yasanın küçük
çiftçiye bir yararı olmadı. Eğer bu Yasa bir anlam ifade etseydi
bugün Osmaniyede, Adanada, Mersinde toprakları sular altında kalan
çiftçilerimiz feryat etmek zorunda kalırlar mıydı? Çiftçi
borçlarını yeniden düzenleyen yasa çıkarıldı. O
Yasanın da çiftçiye ciddi bir yararı olmadı. Eğer
olsaydı, yalnızca Sivasın Şarkışla ilçesinde
Ziraat Bankasından kullandığı krediden ötürü bugün 800
çiftçi icraya verilmiş olmaz, Ziraat Bankası 99 yılında
18.228 lira kredi alan Ömer Kayadan bugün 1 Temmuz 2009 tarihine kadar
ödediği takdirde 99.276, bu tarihe kadar ödeyemediği takdirde 198.553
lira talep etmezdi. Çiftçi, on yılda 10 katını geçen bu hormonlu
borcu nasıl ödeyecek?
Değerli
milletvekilleri, Sayın İktidar Milletvekilinin çiftçi lehine diye
sıraladığı yasalar bunlar. Çiftçinin istediği bu
yasalar değil. Çiftçi, AKPnin elinden aldığı
itibarının iadesini, milletin efendisi olduğunun
anımsanmasını istiyor.
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Bravo!
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
GÜROL
ERGİN (Devamla) Sağ olun.
Değerli
milletvekilleri, bu arada, bir de geçen gün bu kürsüde ben Tarım
Bakanlığında kene ilacı alımında yapılan
yolsuzluktan söz ettim ve o belgenin de elimde olduğunu söyledim.
Sayın Bakan bana bir mektup yazmış, diyor ki: Bu belgeyi bana
gönderin. Niye? Benim elime geçmeyen belge, sizin elinize nasıl geçti,
bu soruşturma belgesi? Ama aynı Bakan aynı gün bir başka
yazıyla da yazılı soru önergeme cevap vererek o soruşturma
belgesinden söz ediyor, onun ne işlemler gördüğünden söz ediyor. Yani
Sayın Bakan ya ne yaptığını hiç bilmiyor ya da bizi
hiç tanımamış, böyle konuşuyor.
Ben
sözlerimi tamamlarken, Dünya Çiftçiler Gününde sizleri ve yüce Türk ulusunu
saygıyla selamlıyorum. Bereketli hasatlar dilediğim
çiftçilerimizin önünde saygıyla eğiliyorum ve o kene konusunu da daha
ileriye götüreceğimi Tarım Bakanına buradan tekrar söylüyorum.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Ergin.
Sayın
Ertugay, sisteme girmişsiniz, ne için?
ZEKİ
ERTUGAY (Erzurum) Bugün dolayısıyla görüşlerimi arz etmek
için.
BAŞKAN
Buyurun efendim, iki dakika
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Erzurum Milletvekili Zeki Ertugayın,
14 Mayıs Dünya Çiftçiler Gününe ve çiftçilerin sorunlarına
ilişkin açıklaması
ZEKİ
ERTUGAY (Erzurum) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İstihdama
çok ciddi katkısı olan ve hâlen nüfusumuzun çok önemli bir
kısmını barındıran çiftçilerimizin 14 Mayıs Çiftçiler
Gününü ben de şahsım ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
kutluyorum. Bugün bu vesileyle, Grup
Başkan Vekilimizle birlikte çiftçi kuruluşlarımızı
ziyaret ettik, meselelerini dinledik.
Değerli
konuşmacı arkadaşlarımızın da ifade ettiği
gibi, gerçekten bugün tarım kesimi, çiftçi kesimi çok büyük bir
dardadır, zordadır, borç batağındadır,
üretememektedir, ürettiğini satamamaktadır. Dünyanın en
pahalı mazotunu, ilacını, gübresini, elektriğini
kullanmaktadır ama ürününü satamamaktadır. Böyle bir tablo
karşısında Hükûmetin almış olduğu tedbirlerde,
getirdiği önlem paketlerinin hiçbirisinde çiftçi yoktur, KDV, ÖTV
indirimlerinde çiftçi yoktur, teşvik paketlerinde çiftçi yoktur. Bütün
buna rağmen bir de bu yılki bütçede, yüce Meclisin malumu olduğu
üzere destekleme bütçesi yüzde 10 kısılmıştır. Bugün
buğday üreticisi, fındık üreticisi, hayvancılıkla
uğraşan kesim gerçekten çok büyük sıkıntıdadır.
Hükûmetin
bu yanlış politikalarını düzelterek tarımı
gerçekten birinci derecede öncelikli sektör olarak görmesini ve acilen tedbir
almasını diliyorum ve bu vesileyle tekrar 14 Mayıs Çiftçiler
Gününün bu cefakâr, vefakâr Türk çiftçisine kutlu olmasını diliyor,
saygılar sunuyorum.
Sağ
olun.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Ertugay.
Sayın
Sakık, siz, bu konuyla
SIRRI
SAKIK (Muş) Ben de Çiftçiler Günüyle ilgili
BAŞKAN
Buyurun, iki dakika, buyurunuz.
2.- Muş Milletvekili Sırrı
Sakıkın, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Gününe ve çiftçilerin
sorunlarına ilişkin açıklaması
SIRRI
SAKIK (Muş) Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Ben de
bugün Çiftçiler Gününü kutluyorum ama özellikle bölgemizde çiftçilerle ilgili
bir dramı da Parlamentoyla paylaşmak istiyorum. Uzun
yıllardır tütün üreticisi olan Muş bölgesindeki insanların ne
yazık ki -Hükûmetin bu kota uygulamasından sonra tamamen bir yasak
uygulama var- kendi ürünlerini bir daha üretmek gibi bir şansları yok
yani ellerinde bulunan arazileri kullanma şansları yok ve ciddi bir
rahatsızlık var ve açlık var. Hükûmet bu konuda sessiz ve
sedasız.
Geçen gün
Muş bölgesinde birkaç bin insan toplandı, bu noktada taleplerini
Türkiye Büyük Millet Meclisine ilettiler. Ne yazık ki buradan bir
duyarlı ses de yok. Ben, burada, yetkili kurumları, Sayın
Başbakanı
O bölgede sadece Muş değil, Muş, Bitlis,
Batman ve Hakkâride, bir de Adıyamandaki insanların büyük bir
mağduriyeti var. Bu anlamlı günde bu mağduriyetin bir an önce
giderilmesi gerekir. Bu insanlarımızın, yani yasak koyulduktan
sonra alternatif bir ürün vaadiyle
Ama ne yazık ki bir tek kalemde bile
bunlara sunulan bir alternatif ürün yok. Hükûmeti bu konuda duyarlı olmaya
davet ediyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Sakık.
Sayın
Genç, siz de Çiftçiler Günüyle ilgili
KAMER
GENÇ (Tunceli) Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurunuz efendim.
3.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, 14
Mayıs Dünya Çiftçiler Gününe ve çiftçilerin sorunlarına ilişkin
açıklaması
KAMER
GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Efendim,
tabii, Hükûmet sırasında hiç yetkili bir bakan yok. Sayın taze
bir Bakan arkadaşımız var, kendisini tebrik ediyoruz ama
Hükûmeti temsil edip etmediğini bilmiyorum.
Benim ilimde çok bol miktarda
koyun yetiştiriliyor ve mayıs ve haziran aylarında bu koyunlar
yaylalara çıkarılıyor, yaylalar kiralanıyor. Fakat maalesef
bu sene yaylaların büyük bir kesimi yasaklanmış. Ben o gün
burada konuşurken de söyledim. Şimdi insanlar çok
sıkıntıda ve bize de soruyorlar: Bu yaylaların bir
kısmını hiç olmazsa serbest etsinler. Aşağı
yukarı 200 bine yakın koyun nasıl beslenecek? O bakımdan,
Hükûmet eğer burada, karşımızda bir hükûmet varsa, sorumlu
varsa soruyorum. Bu insanların çok ciddi sorunları vardır. Bu
koyunculuk faaliyeti çok zor durumdadır. Bunların sorunu bundan önce
nasıl çözümlendiyse yine belli yaylalar serbest edilmelidir. Güvenlik
nedeniyle gerekli tedbirler alınmalıdır. Hükûmeti burada ikaz
ediyorum. Bir de bu insanları çok zor duruma sokmasınlar efendim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Genç.
Sayın Öztürk, sisteme
girmişsiniz ama gruplar adına konuşulduğu için gruplar
adına söz almamış olan milletvekillerine söz verdim. Onun için,
bu konuda
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Bizim grubumuzdan 1 kişi efendim.
BAŞKAN O zaman bir
dakika
Size son konuşma olarak,
buyurunuz.
4.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Gününe ve
çiftçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Sayın Başkan, Dünya Çiftçiler Günü nedeniyle tüm çiftçilerimizin
gününü kutluyorum.
Yine, bilimsel
eczacılığın 170inci yılı nedeniyle
eczacıların Eczacılar Gününü kutluyorum.
Şimdi bu Çiftçiler
Gününde tüm çiftçilerimiz tarımsal sulama yapıyorlar ve elektrik
borçları var. Bu elektrik borçları artık ödenemez bir hâle
gelmiştir. Hatta bu tarımsal sulamada kullanılan elektrik
borçları ödenmediği nedenle o kişilerin evlerindeki elektrikler
de kesilmektedir. Gerçekten bu Çiftçiler Gününde, bu, Türkiyede tüm
çiftçilerin -her bölgeden- çok derin bir yarasıdır.
Ayrıca Sayın Bakan,
burada 26 Kasım günlü burada bir yasa görüşülürken Silifkede 2004
yılında afet altında kalan köylerin paralarının
ödenmediyse ödeneceği konusunda söz vermişti -bu çiftçilerin- ama
bunun ödenmediği tespit edilmesine rağmen Sayın Bakan bir türlü
bu sözünü yerine getirmemektedir. Sayın Bakanın da bu sözünü yerine
getirmesini bekliyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Öztürk.
Konuşmalar sona
ermiştir.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
bilgilerinize sunacağım.
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.-
Kırım Tatar Millî Meclisi Başkanı Mustafa A.
Kırımoğlunun vaki davetine icabet edecek olan Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkan Vekili Meral Akşenerin beraberindeki Parlamento
heyetini oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca ismi bildirilen
milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/793)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Kırım Tatar Milli
Meclisi Başkanı Mustafa A. Kırımoğlunun vaki davetine
icabetle Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Sayın Meral
Akşener başkanlığında bir Parlamento heyeti Dünya
Kırım Tatar Kongresine iştirak etmek üzere 18-22 Mayıs 2009
tarihleri arasında Kırım Özerk Cumhuriyetine resmî ziyarette
bulunması Genel Kurulun 12 Mayıs 2009 tarih ve 88 sayılı
birleşiminde kabul edilmiştir.
Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında
3620 sayılı Kanunun 2. Maddesi uyarınca heyeti oluşturmak
üzere siyasi parti gruplarının bildirmiş olduğu isimler Genel
Kurulun bilgilerine sunulur.
Köksal
Toptan
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Meral Akşener İstanbul
Milletvekili, TBMM Başkanvekili
Muhammet Rıza
Yalçınkaya Bartın
Milletvekili
Cumhur Ünal Karabük
Milletvekili
Mustafa Özbayrak Kırıkkale
Milletvekili
Kerem Altun Van
Milletvekili
BAŞKAN Bilgilerinize
sunulmuştur.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır, ayrı okutuyorum.
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut ve 21 milletvekilinin, engellilerin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/372)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Nüfusumuzun önemli bir
kısmını, engelliler ve engelli yakınları
oluşturmaktadır. Sayısı milyonları bulan engelli ve
engelli yakınlarının, fiziki zorluk ve
rahatsızlıklarının yanı sıra,
hayatlarını maddi imkânsızlıklar içinde geçirdikleri de
bilinmektedir. Bu sebeplerden ötürü, söz konusu bu
insanlarımızın içinde bulundukları sosyal ve psikolojik
sorunların tespiti ve bu sorunların çözümü amacıyla
Anayasanın 98. Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğün 104. ve
105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılmasını arz ederiz.
1) Yılmaz Tankut (Adana)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) Mustafa Kalaycı (Konya)
4) Mehmet Şandır (Mersin)
5) Alim Işık (Kütahya)
6) Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
7) Cemaleddin Uslu (Edirne)
8) Murat Özkan (Giresun)
9) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
10) Hasan Özdemir (Gaziantep)
11) Hüseyin Yıldız (Antalya)
12) Erkan Akçay (Manisa)
13) Behiç Çelik (Mersin)
14) Rıdvan Yalçın (Ordu)
15) Yıldırım
Tuğrul Türkeş (Ankara)
16) Zeki Ertugay (Erzurum)
17) Recep Taner (Aydın)
18) Reşat Doğru (Tokat)
19) Bekir Aksoy (Ankara)
20) Beytullah Asil (Eskişehir)
21) Metin Ergun (Muğla)
22) Hasan Çalış (Karaman)
Gerekçe:
SGK'nun son verilerine göre
65 yaşından büyük bakıma muhtaç özürlü sayısı 14 bin
397'dir ve aldıkları maaş 272 lira 19 kuruştur. Özürlü
aylığı (Yüzde 40-69 arası) maaşı alanların
sayısı 262 bin 765'tir ve maaşları 181 lira 46
kuruştur. Bakıma muhtaç özürlü aylığı (Yüzde 70 üstü
özürlü) alanların sayısı da 109 bin 204'tür ve
aldıkları maaş tutarı sadece 272 lira 19 kuruştur.
Özürlü yakını aylığı (18 Yaş Altı
Sakat-Malül) alanların sayısı ise 32 bin 680'dir ve 181 lira 46
kuruş maaş almaktadırlar.
Bu insanlarımız,
çağdaş medeniyetin sunduğu imkanlardan, ülkemizin
kaynaklarından en az şekilde istifade etmektedirler. Açlık
sınırı altındaki bu insanlarımız
karnını doyuramaz iken; sağlık, barınma, güvenlik,
eğitim, kültür ve sosyal ihtiyaçlarını da
karşılamaktan oldukça uzaktır. İşte bu
insanlarımız, değişik sosyal ve psikolojik sorunları
da yoğun şekilde yaşamaktadırlar.
Engellilerin topluma
katılmalarının önündeki en büyük engellerden biri de
ulaşım, fiziksel çevre ve konut sorunudur. Engellilerin içinde
yaşadıkları fiziksel çevre, sahip oldukları fiziksel
işlev bozuklukları/yetersizlikleri ve bunun yol açtığı
sınırlamalar yüzünden büyük önem taşımaktadır.
Yaşanılan konuttan tüm
kamusal yaşam alanlarına ve ulaşım araçlarına kadar
tüm çevresel unsurların engellilerin özellikleri ve gereksinimleri dikkate
alınarak tasarlanmadığı bir gerçektir. Yollar,
kaldırımlar, kamu binaları, parklar ve bahçeler, okullar, içinde
yaşanılan konutlar, ulaşım araçları ve bunun gibi daha
bir çok fiziksel çevre unsuru, engellilerin topluma katılmasının
önünde ciddi birer engel oluşturmaktadır.
Bu anlamda fiziksel çevre
koşullarının engellilerin yaşamını
kolaylaştıracak şekilde düzenlenmesi, eşit katılım
açısından yaşamsal değerde kabul edilmektedir. Fiziksel
çevrenin yapılandırılmasında sorumlu kişi ve
kuruluşların engelli kişiler konusunda bilgili, bilinçli ve
duyarlı davranmaları sağlanmalıdır. Bu amaçla fiziksel
çevrenin tasarlanması ve yapılandırılması süreçlerinde
engellilerin, ailelerinin ve örgütlerinin katılımı konusu büyük
önem taşımaktadır.
Engellilerin toplumla
bütünleşmesinin önündeki en önemli diğer bir engel ise istihdam
sorunudur. Çalışmanın gerek bireysel gerekse toplumsal
refahın sağlanmasındaki önemi
tartışmasızdır. Çalışmayı özendirmenin hem
bireysel hem de toplumsal açıdan sayısız; yararı
olduğu söylenebilir. Öte yandan çağdaş anlayışın
bir gereği olarak "çalışmak ve işsizlikten
korunmak" bir insan hakkı olarak da değerlendirilmelidir.
İşsizlik ve
çalışma yaşamından kaynaklanan sorunlar, engellileri
kuşatan sorunlar arasında, adeta diğer sorunların da temeli
konumunda olan, bir diğer söyleyişle doğrudan doğruya diğer
sorunları doğuran ya da bu sorunların daha şiddetle
yaşanmasına neden olacak etkilerde bulunan bir özelliğe
sahiptir.
Netice olarak;
Yukarıda
anlatılmaya çalışılan gerçekler çerçevesinde; daha huzurlu,
daha mutlu, daha güvenli, daha uygar, daha üretken, yarınlarından
daha emin bir Türkiye için; engelli insanlarımızın yaşadıkları
sosyal ve psikolojik sorunların neden-sonuç denkleminde tespiti ve bu
sorunların çözümü amacıyla Meclis Araştırma Komisyonu
kurulmasını arz ederiz.
2.- Mardin
Milletvekili Ahmet Türk ve 20 milletvekilinin, güvenlik güçlerinin toplumsal
olaylarda çocuklara yönelik müdahalelerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/371)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Güvenlik güçlerinin, gösteri
ve yürüyüşler başta olmak üzere, toplumsal olaylarda çocukları
hedef alarak gerçekleştirdiği müdahaleler sırasında
yaşanan işkence, kötü muamele, darp ve ölüm olaylarının
bütün boyutlarıyla araştırılarak, benzer olayların
yaşanmaması ve ortaya çıkan mağduriyetlerin giderilmesi
için alınacak önlem ve tedbirlerin tespit edilmesi amacıyla
Anayasa'nın 98'inci İç Tüzüğün 104. ve 105. maddeleri
gereğince Meclis Araştırması açılması için
gereğini arz ve teklif ederiz.
1) Ahmet Türk (Mardin)
2) Emine Ayna (Mardin)
3) Fatma Kurtulan (Van)
4) Selahattin Demirtaş
(Diyarbakır)
5) Sırrı
Sakık (Muş)
6) Ayla Akat Ata (Batman)
7) Bengi Yıldız (Batman)
8) M. Nezir Karabaş (Bitlis)
9) Akın Birdal (Diyarbakır)
10) Aysel Tuğluk (Diyarbakır)
11) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
12) Hamit Geylani (Hakkâri)
13) Pervin Buldan (Iğdır)
14) Sebahat Tuncel (İstanbul)
15) Nuri Yaman (Muş)
16) Osman Özçelik (Siirt)
17) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
18) Sevahir
Bayındır (Şırnak)
19) Hasip Kaplan (Şırnak)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
21) Özdal Üçer (Van)
Gerekçe:
Bilindiği üzere;
Türkiye, Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair
Sözleşme'sine taraf ülkeler arasındadır. Söz konusu
sözleşmenin 37. maddesinin (a) bendinde, "Hiçbir çocuk işkence
veya diğer zalimce, insanlık dışı veya
aşağılayıcı muamele ve cezaya tabi tutulmaz"
ibaresi yer alırken, aynı maddenin (b) bendinde "Hiçbir çocuk
yasadışı ya da keyfi biçimde özgürlüğünden yoksun
bırakılmayacaktır. Bir çocuğun tutuklanması, alıkonulması
veya hapsi yasa gereği olacak ve ancak en son başvurulacak bir önlem
olarak düşünülüp, uygun olabilecek en kısa süre ile
sınırlı tutulacaktır" ifadesi yer almaktadır. Bu
sözleşmeye taraf olmamıza rağmen, sözleşmede taahhüt
edilenlerin tersi bir uygulamayla karşı karşıyayız.
Ülkemizde 25 yıldır
devam eden ve genelde düşük yoğunluklu savaş olarak
adlandırılan çatışma ortamı, taahhüt ettiğimiz
hususların ihlal edilmesinde en önemli neden olarak görülmelidir.
Ülkemizdeki bu çatışmalı ortam, ciddi boyutlarda, insan
hakları ihlalini doğururken; bu hak ihlallerinin nedenini doğru
okuyamayan hükümetler ne yazık ki çözüm gücü de olamamaktadırlar.
1980 darbe dönemini
hatırlatacak bu uygulamalarla son zamanlarda daha çok çocuklar hedef
alınırken, güvenlik güçlerinin hemen hemen bütün müdahaleleri
soruşturma açılacak nitelikte gerçekleşmekte ama ne yazık
ki yetkililer bu konuda üzerine düşen görevi yerine getirmemektedirler.
Sayın
Başbakan'ın hafızalardan silinmeyecek olan "Güvenlik
güçlerimiz çocuk da olsa, kadın da olsa, kim olursa olsun, eğer
terörün maşası haline gelmişse gerekli müdahale ne ise bunu
yapacak" sözü güvenlik güçlerinin çocuklara acımasızca yönelimin
önünü açmış ve onları cesaretlendirmiştir.
En son Hakkâri'de, bir özel
harekatçının, 14 yaşındaki Seyfullah Turan'ı, dipçikle
kafatasını çatlatacak şekilde darp etmesi Sayın
Başbakan'ın sorumluluğunda gelişen bir olaydır.
Aşağıda sayacağım çocuk ölümleri, ülkemizde 25 yıldır
devam eden çatışmalı ortamda büyüyen çocukların, yaşam
haklarının elinden alındığının bariz bir
kanıtıdır.
Uğur Kaymaz, daha 12
yaşında iken 21 Kasım 2004'te Mardin Kızıltepe'de
evinin önünde, silahlı örgüt üyesi olduğu gerekçesi ile güvenlik
güçlerinin açtığı ateş sonucu bedeninde 13 kurşunla babası
ile birlikte hayatını kaybetmiştir.
18 yaşındaki Mehmet
Akbulut, 9 yaşındaki Abdullah Duran, 8 yaşındaki Enes Ata,
17 yaşındaki Mahsum Mızrak, 17 yaşındaki Emrah Fidan,
8 yaşındaki İsmail Erkek ise 28 Mart 2006 tarihinde
Diyarbakır'da güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu
yaşamlarını yitirmişlerdir.
3 yaşındaki Fatih
Tekin ve 10 yaşındaki Mizgin Özbek 31 Mart 2006 tarihinde Batman'da
çıkan olaylarda, polisin açtığı ateş sonucu
hayatlarını yitirmişlerdir.
15 yaşındaki Yahya
Menekşe, 15 şubat 2008'de, Şırnak'ta çıkan olaylarda
güvenlik güçlerinin müdahaleleri sırasında panzerin altında
kalarak yaşamını yitirmiştir.
Son olarak, 23 Nisan'da
Hakkâri'de, Özel Harekâtçı tarafından, dipçik ve tekmelerle darp edilen
ve başından yaralanan 14 yaşındaki Seyfullah Tura'nın
yaşadığı şiddeti göze alamayan Abdülsamet Erip,
güvenlik güçlerinden kaçarken, 25 yıldır devam eden savaş
ortamında daha 12 yaşındayken dereye düşerek
hayatını yitirmiştir.
Yaşanan bu olaylar
karşısında sorumluları yargı önüne çıkartacak
şekilde etkin bir soruşturma yürütülmezken, soruşturma
açılan davaların çoğunda ise güvenlik güçlerinin fiilleri ya suç
olarak kabul edilmemiş ya da bu fiillerinden dolayı sadece görev yeri
değişikliğine gidilmiştir. Görevden alınanların
sayısı ise yok denecek kadar azdır. Güvenlik güçlerinin görevini
açıkça kötüye kullandığı bu müdahaleler, uygulamaya maruz
kalan çocukların geleceğini karartırken bir çoğunu da
hayattan koparmaktadır. Uygulamaların üzerinde durulup yeni
düzenlemeler yapılarak gerekli önlemler alınmazsa, olayların
ileride daha da artacağını tahmin etmek zor değildir.
Yaşanan bu olaylar,
konunun bütün boyutlarıyla araştırılması ve
alınacak önlemlerin tespit edilmesi amacıyla bir Meclis
Araştırma Komisyonu'nun kurulmasını zorunlu hâle
getirmektedir.
3.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu ve 26 milletvekilinin,
alışveriş merkezleri ve zincir mağazaların geleneksel
ticaret sistemine etkilerinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/370)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Gerekçesini
aşağıda arz ettiğimiz, alışveriş merkezleri
ve zincir mağazaların geleneksel ticaret sistemimize olumsuz
etkilerinin araştırılması, tespit edilen sorunların
aşılması için gerekli önlemlerin ve çözüm önerilerinin tespiti
amacıyla Anayasanın 98 ve İçtüzüğün 104 ve 105inci
maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını
arz ve talep ederiz. 06.05.2009
1) Mehmet Şevki
Kulkuloğlu (Kayseri)
2) Muharrem İnce (Yalova)
3) Gökhan Durgun (Hatay)
4) Abdulaziz Yazar (Hatay)
5) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
6) Tekin Bingöl (Ankara)
7) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
8) Rahmi Güner (Ordu)
9) Akif Ekici (Gaziantep)
10) Yaşar Ağyüz (Gaziantep)
11) Eşref Karaibrahim (Giresun)
12) Nevingaye Erbatur (Adana)
13) Faik Öztrak (Tekirdağ)
14) Orhan Ziya Diren (Tokat)
15) Canan Arıtman (İzmir)
16) Ahmet Ersin (İzmir)
17) Fatma Nur Serter (İstanbul)
18) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
19) Sacid Yıldız (İstanbul)
20) Hulusi Güvel (Adana)
21) Şahin Mengü (Manisa)
22) Birgen Keleş (İstanbul)
23) Derviş Günday (Çorum)
24) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
25) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
26) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
27) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
Gerekçe:
Büyük şehirlerimizde
tüketim ve ihtiyaç maddelerinin beraberce satıldığı,
alışveriş merkezlerinin ve zincir mağazaların
sayısı hızla artmaktadır. 1998'de bu tip
mağazaların sayısı 2135 iken, bu rakam 2008
yılında 8252'ye ulaşmış durumdadır.
Bu tip
alışveriş merkezlerinin ve zincir mağazaların sahip
oldukları piyasa hakimiyeti küçük esnaf üzerinde bazı olumsuz ve
yıkıcı sonuçlar doğurmaktadır. Büyük
mağazaların kendi markaları ve ürünlerini satmaları ve
pazarlama eğilimleri, çevrelerinde yerleşik çeşitli meslek ve
sanat kollarında faaliyette bulunan esnaf ve sanatkârlarımız ile
küçük ve orta boy işletmelerimizin yapılarının
bozulmasına ve piyasadan çekilmelerine neden olmaktadır.
Yapılan bir
araştırmaya göre; süpermarketlerin sigara hariç tüm hızlı
tüketim ticaretinden aldığı pay 10 yılda yüzde 54
yükselirken, geleneksel perakendecilerin (orta market ve bakkallar)
aldığı pay ise 26 puan düşüş göstererek, yüzde 36'ya
gerilemiş durumdadır. Aynı araştırmaya göre; 1998
yılında yaklaşık 500 bin'e yakın olan bakkal ve orta
market sayısı yüzde 23 azalarak 2008 yılında 235 bine gerilemiş
durumdadır. Bu düşüşte en çok payı da maalesef
bakkallarımız almıştır.
Alışveriş
merkezlerinin ve zincir mağazaların piyasada küçük esnafı ezecek
şekilde rekabette hakim olması, ülkemizin geleneksel ticaret
yapısını da zedelemektedir. Günümüzde yaşadığımız
ekonomik kriz ile yıkılan küçük esnafımızın
ayrıca büyük alışveriş merkezleri ve zincir
mağazalarla rekabet etmesi de söz konusu değildir.
Anayasa'nın 173'üncü
maddesinde yer alan "Devlet esnaf ve sanatkârı koruyucu ve
destekleyici tedbirleri alır", şeklindeki amir hükmü
karşısında alışveriş merkezleri ve zincir
mağazaların geleneksel ticaret sistemimize olumsuz etkilerinin
araştırılması, tespit edilen sorunlar konusunda gerekli
önlemlerin ve çözüm önerilerini tespit edilmesi amacıyla Anayasa'nın
98. ve TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis
Araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
BAŞKAN Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki
yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Sayın milletvekilleri,
şimdi gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan,
Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VII.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk
Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
BAŞKAN- Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan,
Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki
Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme
Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun
Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonları raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.-
Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki
Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme
Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun
Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları (1/543) (S. Sayısı: 263) (x)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Geçen
birleşimde, tasarının 1inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi, Demokratik Toplum Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi grupları
adına konuşmalar yapılmıştı.
Şimdi
konuşma sırası Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
İstanbul Milletvekili Alaattin Büyükkayaya aittir.
Sayın
Büyükkaya, sizi kürsüye çağırmadan önce, dün soru-cevap işlemi
için sisteme girmiş olan sayın milletvekili arkadaşlarımızın
isimlerini yineliyorum, eğer buradalarsa tekrar girerlerse onlara öncelik
tanıyacağımı söylüyorum: Sayın Bayındır,
Sayın Işık, Sayın Öztürk, Sayın Tankut, Sayın
Enöz, Sayın Akat Ata, Sayın Kışanak, Sayın
Yıldız, Sayın Gök, Sayın Aslanoğlu, Sayın Süner,
Sayın Dibek, Sayın Tütüncü, Sayın Uslu, Sayın Kart,
Sayın Ural, Sayın Taner, Sayın Bulut.
Sayın
milletvekilleri, tabii bu soru-cevap işlemi sadece on dakika
olacağı için, bu kadar milletvekilime söz veremeyeceğimi de
şimdiden belirteyim.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, aslında birleşim
kapanınca artık o hak bitiyor.
BAŞKAN
Görüşmelere daha önce başlandığı için, dün
başlandığı için bu söz almış milletvekilleri gibi
işlem görüyor Sayın Genç.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Efendim, birleşim kapandı, bitti artık.
BAŞKAN
Hayır, daha önce söz almış milletvekilleri gibi işlem
görüyor, onun için.
Şimdi,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili
Alaattin Büyükkaya.
Buyurunuz
Sayın Büyükkaya. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ
GRUBU ADINA ALAATTİN BÜYÜKKAYA (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile
Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı
Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale
İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı için grubum
adına söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlamadan önce
hepinizi saygı ve sevgiyle selamlarım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, önemli bir kanunu
konuşuyoruz. Yıllarca Suriyeyle Türkiye arasındaki hudutta
mayın döşeliydi. 1950lerden beri burada mayınlı bir arazi
var. Mayınlı arazinin toplam yüz ölçümü 170 milyon 626 bin 371
metrekare ve önemli bir tarım arazisi de.
MURAT
ÖZKAN (Giresun) Sayın Başkan, bazı arkadaşlar söz
alamıyorlar, söz istemelerine rağmen!
ALAATTİN
BÜYÜKKAYA (Devamla) O tarihteki soğuk savaşın getirdiği
rüzgârlarla güvenlik amacıyla yapılmış bir düzenleme ve o
dönem Türkiye için tehdit taşıyan bir sınır. Ama
şartlar değişmiş.
MURAT
ÖZKAN (Giresun) Soru sormak isteyenler söz alamıyorlar!
ALAATTİN
BÜYÜKKAYA (Devamla) Suriyeyle bugün, herhangi bir sorunu olmayan bir devlet
durumundayız ve ayrıca, bu mayınların insanlık için ne
kadar tehlikeli olduğu da artık görülmüş ve bildiğiniz gibi
Ottawa Sözleşmesiyle de bunlar kararlaştırılmış
ve bu Sözleşmeyi de 2003 yılında Türkiye de kabul etmiş,
Meclisinde de onaylamış. Ancak biz bu anlaşmayı onaylamadan
daha önce, 1992 yılında, bu mayınların temizlenmesi için
Bakanlar Kurulu karar almış ve almış olduğu kararla da
Genelkurmay Başkanlığını görevlendirmiş. 1992;
Genelkurmay Başkanlığına yetki verilmiş, o
mayınların temizlenmesi için. Ne kadar süre geçmiş? Ta 2005; on
üç yıl süre geçmiş. On üç yılda bu mayınlar
temizlenmiş mi? Hayır temizlenmemiş.
Daha
sonra Millî Savunma Bakanlığının yazısı var, 10
Ocak 2005 tarihli; bu mayınların temizlenmesindeki bugüne kadar
gelinen durum dikkate alınarak, bu arazilerin temizlenmesi
işlemlerinin bundan böyle ihale ile yapılması ve bu işle
ilgili olarak da Maliye Bakanlığının görevlendirilmesini
isteyen bir yazı ve bu yazıdan sonra konu Bakanlar Kurulunda
değerlendiriliyor, kurumlar arası toplantılar
yapılıyor -bu toplantılarla ilgili bütün dokümanlar bizde,
birçoğumuz da biliyoruz- ve bu toplantılardan sonra da Bakanlar
Kurulu bir karar çıkarıyor: Mayınların temizlenmesi; ihale
usulüyle yapılması, kamu ihalesi yoluyla.
Ne
yapılıyor? Sonra bununla ilgili Danıştaya gidiliyor.
Danıştay iptal ediyor, bu Bakanlar Kurulu kararıyla ilgili iptal
kararı veriyor, durduruyor ve yeniden bir düzenleme yapılma
ihtiyacı duyuluyor ve şimdi yaptığımız iş de
bu düzenlemeye ait bir şekil.
MURAT
ÖZKAN (Giresun) İhale Yasasından niye çıkarıyorsunuz?
ALAATTİN
BÜYÜKKAYA (Devamla) Şimdi, İhale Yasasıyla zaten
Önce de
olmuş bu. Bununla ilgili işlemler yapılmış fakat daha
sonra Cumhuriyet Halk Partisi bunu Danıştaya götürmüş.
Şimdi
geldiğimiz durum ne? Bir kere, bazı şeylerde mutabakat içinde
olmamız lazım: Bu arazilerin mayından temizlenmeye ihtiyacı
var mı? Var. Bu Parlamentoda oturan hepimiz diyoruz ki: Bu mayınlar
temizlenmeli. Herkes mutabakat içinde. Ayrıca, biz, Ottawa
Sözleşmesinde de taahhüde girmişiz, diyoruz ki şu tarihe kadar
temizlemek zorundayız. Şimdi ne durum? Mayınları temizlemek
sadece tek başına yetmiyor, toprağa zarar vermeden temizlemek
gerekiyor. Mayını temizledin, gidersiniz belirli araçlarla
patlatırsınız, bunu temizlediğinizi
sanırsınız, ama patlatmanın getirdiği sorunlar var.
Toprağın kalitesini ve toprağın tarıma uygun bir
şekilde kullanılmasını engelliyorsunuz. O hâlde, temizlikte
şart şu: Sadece mayını temizlemeyeceksiniz, toprağa
zarar vermeden temizleyeceksiniz.
KAMİL
ERDAL SİPAHİ (İzmir) Biz aksini söylemiyoruz ki!
ALAATTİN
BÜYÜKKAYA (Devamla) Ben, şeyi söylüyorum, lütfen dinlerseniz söylemek
istediğimi daha iyi anlayacaksınız.
Birinci
nokta bu. Yani, temizleme işinin toprağa zarar vermeden
yapılması gerekiyor. Dolayısıyla, bununla ilgili uzman bir,
tecrübe sahibi bir kurumun bunu yapması gerekiyor, birinci nokta bu.
KAMİL
ERDAL SİPAHİ (İzmir) Türk Silahlı Kuvvetleri uzman
değil yani.
ALAATTİN
BÜYÜKKAYA (Devamla) Ben, kimseye farklı bir şey söylemiyorum,
sadece bir tespitte bulunuyorum.
İkincisi,
bu mayınlara ihtiyaç var mı? Artık, Suriyeyle stratejik,
şu, bu, hiçbir önemi kalmamış, Suriyenin durumu ortada. Peki,
bunu kim temizlesin?
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) İsrail, İsrail
ALAATTİN
BÜYÜKKAYA (Devamla) Kim temizlesin?
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) İsrail
ALAATTİN
BÜYÜKKAYA (Devamla) Temizleme noktasına gelince: Bugüne kadar kim daha
çok tecrübeli?
OSMAN
DURMUŞ (Kırıkkale) Askerler, askerler
KAMİL
ERDAL SİPAHİ (İzmir) Türk Silahlı Kuvvetleri.
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Türk Silahlı Kuvvetleri.
ALAATTİN
BÜYÜKKAYA (Devamla) NAMSA diye, NATO İkmal ve Bakım
Ajansının tecrübesi var. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Dünyanın en tecrübeli ordusu.
OKTAY
VURAL (İzmir) Türk Silahlı Kuvvetlerinin tecrübesi yok mu?
ALAATTİN
BÜYÜKKAYA (Devamla) Şimdi, bir dinlersek
Bir dakika dinlerseniz
anlaşacağız da
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
OKTAY
VURAL (İzmir) Türk Silahlı Kuvvetlerinin
olmadığını söylemek doğru değil.
ALAATTİN
BÜYÜKKAYA (Devamla) Dinlemezseniz anlaşmamız mümkün değil.
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) Silahlı Kuvvetler
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Sayın Büyükkayayı bir dinleyelim, ondan sonra
cevapları verirsiniz.
ALAATTİN BÜYÜKKAYA
(Devamla) Evet, ondan sonra söyleyin.
Şimdi, burada
NAMSAnın bir tecrübesi var, çeşitli ülkelerde temizlemiş.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
Silahlı Kuvvetler
ALAATTİN BÜYÜKKAYA
(Devamla) Silahlı Kuvvetler, biraz önce söyledim, 92de bu görev
verilmiş. 92de vermişiz, 2005e kadar tablo ortada, on üç sene.
OKTAY VURAL (İzmir)
Görevini ihmal mi etti diyorsunuz yani?
ALAATTİN BÜYÜKKAYA
(Devamla) Onu ben bir şey söylemiyorum.
OKTAY VURAL (İzmir)
Öyle söylüyorsunuz.
ALAATTİN BÜYÜKKAYA
(Devamla) Onun takdiri hepimize ait.
OKTAY VURAL (İzmir)
Görevini ihmal değil mi? Ne demek? Askeri niye suçluyorsunuz?
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Böyle konuşma olmaz Sayın Başkan!
BAŞKAN Devam edin
Sayın Büyükkaya.
ALAATTİN BÜYÜKKAYA
(Devamla) - 1992de görev verilmiş. Ben yazıyı okudum, tarihini
de okudum.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri
Sayın Özkan, biraz daha sakin olunuz lütfen.
ALAATTİN BÜYÜKKAYA
(Devamla) Şimdi, temizlenmiş temizlenmemiş, ortada.
Bugüne kadar
yapılmış ihalelerde teklif veren de olmamış. Onu
söyleyeyim. Şimdi biz zannediyoruz ki bu kanun çıkınca herkes
gelecek teklif verecek. Yok.
Şimdi biz ne
yapıyoruz? Yaptığımız şu
Zaten kanunun
adından da belli, kanunda ne diyoruz? Bu mayınların
temizlenmesi ve bununla ilgili ihale şartlarının belirlenmesi.
Yaptığımız iş bu.
Diyoruz ki ihaledeki birinci
şart, Kamu İhale Kanununa göre bu ihalenin yapılması.
Birinci şart bu. Öncelik, kanunda belirlenen temel esas bu. Eğer bu
olmazsa başka şartları devreye sokuyoruz. Diyoruz ki: O zaman,
bunun işletilme esası dikkate alınarak bir ihale de
yapılabilir. Bununla ilgili de nasıl yapılacağına
ilişkin düzenleme yapıyoruz.
Şimdi burada bir
şeyi unutmayalım, değerli arkadaşlarım, çok
değerli milletvekilleri, şunu unutmamamız lazım: Bu ihaleyi
yapacak kim? Maliye Bakanlığı. İhale komisyonunda bulunacak
kim? Millî Savunma Bakanlığı, Genelkurmay
Hepsi var işin
içinde. Öyle yani kendi başına tek bir kurum yapmıyor, hepsi
beraber yapıyorlar. Hepsinin ortak kararıyla bu işler oluyor.
Maliye Bakanlığı sadece ihale işleminin tevdisinde görevli
ama işi oluşturan temel felsefede bunlar var. Bunların
kararı olmadan yapılamıyor.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Askerî güvenlik arazisine hastane yapamıyorsunuz,
nasıl Maliye Bakanlığına veriyorsunuz?
ALAATTİN BÜYÜKKAYA
(Devamla) Bunlarla yapılacak bir işlem. Bence şunu
söylemeliyiz: Benim bu grubumun görüşü değil şahsi görüşüm.
AHMET BUKAN (Çankırı)
AKPli milletvekilleri bile istemiyor!
ALAATTİN BÜYÜKKAYA
(Devamla) Grubumun, o konuyu bağlayıcı bir cümle kullanmak
istemem ama şunu desek, yani bugün bence şuna ihtiyaç var eğer
bu kadar konuysa: Genelkurmayımız, bence, dünyanın en büyük yedinci
gücü. Temizlemek istiyorsa imkânlar koyalım, verelim, buyursun temizlesin.
(CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
Ver, yetki ver.
OKTAY VURAL (İzmir)
Yetki ver.
ALAATTİN BÜYÜKKAYA
(Devamla) Ama, bakın, ben bunu söylüyorum ama şunu diyorum: Fiilî
durum ise böyle değil, fiilî durum böyle değil.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
Nasıl?
OKTAY VURAL (İzmir)
Nasıldır?
ALAATTİN BÜYÜKKAYA
(Devamla) Fiilî durum şu: On üç sene geçmiş, işlem
yapılmamış, sonra Millî Savunma Bakanlığı,
Genelkurmayın da görüşünü alarak yazı yazmış,
demiş ki: Bu işte ihaleyi şöyle yapın.
OKTAY VURAL (İzmir)
Hani Genelkurmayın yazısı ya?
ALAATTİN BÜYÜKKAYA
(Devamla) Efendim, Millî Savunma Bakanlığının
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözünüzü
tamamlayınız Büyükkaya.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
Genelkurmay adına konuşmayın.
ALAATTİN BÜYÜKKAYA
(Devamla)
yazdığı yazının tarih ve numarasıyla
söylüyorum
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Yazısı burada: Bu kanun uygun
değildir. demiş Millî Savunma Bakanı, 11 Şubat 2008. (MHP
sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir)
Gördünüz mü?
ALAATTİN BÜYÜKKAYA
(Devamla) Ben size yazıyı söylüyorum. 2008deki de var.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Bize de ver.
ALAATTİN BÜYÜKKAYA
(Devamla) Var, var, o da var, hepsi var bende, bütün dokümanlar var.
OKTAY VURAL (İzmir)
Bize de ver.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Var da niye söylemiyorsun? Var da niye vermiyorsun?
ALAATTİN BÜYÜKKAYA
(Devamla) Şimdi, şu var, bakın, burada hepimizin ortak
düşünmesi gereken nokta şu: Bir, bu toprakların tarıma
kazandırılması lazım, ülke ekonomisine
kazandırılması lazım, bölge ekonomisine
kazandırılması lazım.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) İsraile vererek mi? Suudi Arabistana vererek mi?
ALAATTİN BÜYÜKKAYA
(Devamla) Buna ihtiyacımız var. Burayı mayınlı
tutarak hiçbirimize fayda yok. Ha, Efendim, şu var bu var. Eğer
devletin bütün kurumlarına güvenmiyorsak
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Hayır, biz size güvenmiyoruz.
ALAATTİN BÜYÜKKAYA
(Devamla)
bu konuda farklı düşünenler varsa, o zaman, tabii,
söyleyecek sözleri çok sınırlı buluyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Size güvenmiyoruz, biz size güvenmiyoruz.
ALAATTİN BÜYÜKKAYA
(Devamla) Ama mesela şunu söylemeden de geçemiyorum: Bu kadar tepki
gösteren bazı arkadaşlarımız PKKnın
döşediği mayınlarla
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözünüzü
bağlayınız.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Yaptığınız bini aştı, size güvenmiyoruz.
ÜNAL KACIR (İstanbul)
Milletimiz de size güvenmiyor, bize güveniyor.
ALAATTİN BÜYÜKKAYA
(Devamla) Bu mayınlara karşı çıkanlar, bu
mayınları şöyle yapalım, böyle yapalım diyenler, bunun
için de konuşmalıdır. Ben her gün şehit veriyorum haince.
Evet, ben hepinize
saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Büyükkaya.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Bravo size!
BAŞKAN 1inci madde
üzerinde şahsı adına Hatay Milletvekili Abdülhadi Kahya.
Buyurunuz Sayın Kahya
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan,
değerli üyeler; bir süredir yüce Meclisimizin gündeminde yer alan ve hem
ulusal hem de uluslararası yükümlülüklerimiz bakımından önem arz
eden Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti
Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın
Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun
Tasarısıyla ilgili sözlerime başlarken sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Bu yasa
tasarısının neden yapıldığını ve niçin
özellikle Türkiye Cumhuriyetinin uluslararası yükümlülükleri
bakımından önemli olduğunu ifade ederek söze başlamak
istiyorum. Kısaca Ottawa Sözleşmesi olarak da bilinen Antipersonel
Mayınların Kullanımının, Depolanmasının,
Üretiminin ve Devredilmesinin Yasaklanması ve Bunların
İmhasıyla İlgili Sözleşme ülkemiz bakımından 1
Mart 2004 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Hâlen sözleşmeye taraf
ülke sayısı yüz elli altıdır.
Türkiye,
Ottawa Sözleşmesi hükümleri uyarınca depolarındaki
mayınları imha etmekle ve arazide gömülü mayınları temizlemekle
yükümlüdür. Depolardaki mayınları imha etme yükümlülüğümüzün
süresi 1 Mart 2008de dolmuştur. Millî Savunma Bakanlığı
tarafından Kırıkkale Yahşihanda inşa ettirilen
Mühimmat Ayırma ve Ayıklama Tesisinde güvenli yöntemlerle
antipersonel kara mayını imha işlemleri sürdürülmektedir. Bu
yükümlülüğümüzü gecikmekle birlikte süratle ve modern tekniklerle yerine
getirmekteyiz. Bu bakımdan, uluslararası planda da eleştiriden
çok takdir kazandığımız söylenebilir.
2014
yılına kadar imha edilmesi gereken arazide döşeli mayın
miktarı hâlen yaklaşık 980 bin adettir. Bu miktarın
yaklaşık üçte 2si Suriye ile sınır teşkil eden
topraklardadır. Bu nedenle, Suriye sınırının antipersonel
kara mayınlarından arındırılması son derece
önemlidir ve bu işe öncelik verilmiştir. Bakanlar Kurulunun 13
Haziran 2005 tarih ve 2005/8982 sayılı kararı çerçevesinde söz
konusu mayın temizleme faaliyeti ile ihale işlemlerinin Maliye
Bakanlığınca yürütülmesi kararlaştırılmıştır.
Ülkemizin 2014 yılına kadar kara mayını döşeli topraklarını
temizleyeceğini taahhüt etmiştir. Söz konusu taahhüt çerçevesinde
inandırıcı ve somut adımların atılması
elzemdir.
Sayın
Başkan, değerli üyeler; zaman hızla akıp geçiyor. Yasa
tasarısı yüce Meclisimize Mart 2008de takdim edilmiş.
İlgili komisyondaki ilk görüşmesi Nisan 2008 tarihinde olmuş,
ancak, bugüne kadar yasalaşamamıştır. Kaldı ki
bölgedeki mayın temizliği çabalarının tarihi daha da eskiye
gitmektedir. Artık bu çabanın bir an önce hayata geçirilmesini
teminen yasal adımın atılması ve işbu tasarının
acele bir biçimde yasalaşması ülke menfaatine olacaktır.
Bu
evvelemirde Türkiye Cumhuriyetinin uluslararası bir mükellefiyetidir.
Bununla birlikte yasanın elbette ki bölgeye sunacağı geniş
imkânları da göz ardı edemeyiz. Suriye sınırının
kara mayınlarından temizlenmesi ve böylece Türkiye'nin 2004
yılında verdiği sözü tutmak yönünde somut bu adımın
atılması ve bunun zamanlıca, daha fazla gecikmeden
yapılabilmesi Dışişleri Bakanlığımızın
da üzerinde önemle durduğu bir husustur. Yükümlülüğün süresinin dolmasına
işaret eden 2014 yılına beş seneden az bir zaman
kalmıştır. Nitekim, taslak kanunda da beş yıllık
bir süre öngörülmüştür. Bu süreyi lehimize kullanarak hem millî bir görevi
hem de milletlerarası bir yükümlülüğü de yerine getirmek
imkânına sahibiz.
Sayın
Başkan, değerli üyeler; Maliye Bakanlığımızca
hazırlanan, ancak, onlar kadar askerî ve siyasi
kurumlarımızı da ilgilendiren bu önemli yasa
tasarısının daha fazla gecikmeden yasalaşmasına onay
verilmesini burada istirham ediyoruz.
Tabii,
buradaki bütün gruplar aynı derecede milliyetçidir, memleketini, milletini
seven insanlardır. Bu tür konular
(MHP sıralarından gürültüler)
MURAT
ÖZKAN (Giresun) Kendi adına konuş kardeşim!
OSMAN
DURMUŞ (Kırıkkale) Sizin için önemli olan toprak değil
para.
MURAT
ÖZKAN (Giresun) Ağzından çıkanı kulağın duysun!
ABDÜLHADİ
KAHYA (Devamla) Değerli milletvekili arkadaşlarımız,
burada, milletin Meclisinde elbette ki herkes fikrini hür bir biçimde ifade
eder.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi bağlayınız Sayın Kahya.
OSMAN
DURMUŞ (Kırıkkale) Sizin için para daha önemli, toprak önemli
değil.
ABDÜLHADİ
KAHYA (Devamla) Biz ve milletimiz, sizlerin döneminde neler
yapıldığını hep beraber seyrettik ve onun neticesinde
de 2007de, 2002de sizler dersinizi aldınız. (MHP
sıralarından gürültüler)
KAMİL
ERDAL SİPAHİ (İzmir) Ne yapıldı?
S. NEVZAT
KORKMAZ (Isparta) Sizin gibi ihanet içinde olunmadı.
ABDÜLHADİ
KAHYA (Devamla) Onun için, millete buradan tekrar teşekkür ediyorum, hepinize
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Kahya.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) İşgali onayladınız,
alkışladınız, bakın!
ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay)
Bakanlık yaptın, ayıp!
BAŞKAN Şahsı
adına İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi.
Buyurunuz Sayın Sipahi.
(MHP sıralarından alkışlar)
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Sayın Başkan, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Önce birkaç konuya
açıklık getirmek istiyorum. Dün tekraren Meclise arz ettik:
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak mayın tarlalarının
temizlenmesine karşı değiliz; tam aksine, bu Mecliste bu
tarlaların temizlenmesini en fazla biz istiyoruz.
İtirazımız bizim, mayın temizlenmesiyle daha sonra
temizleyecek şirketin, yabancı şirketin bu alanı kırk
dört yıl kullanmasına. Biz bu bağlantıyı
kuramıyoruz.
Sayın Bakan, sizin
tabirinizle Sevgili Kardeşim, biz bu ilişkiyi kuramadık. Siz
mayınla organik domates arasında nasıl bir ilişki
kuruyorsunuz, çok merak ediyorum.
ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay)
Belki ayrı ayrı firmalar olabilir.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Biraz yaratıcı olun
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (Devamla) Diğer bir konu: Sayın
Konuşmacı bu konuda Millî Savunma Bakanının bir
yazısından bahsettiler. Ben şimdi size başka bir
yazıdan bahsedeceğim; Başbakanlığa, bu mayın
sahalarının temizlenmesiyle ilgili olarak Sayın Vecdi Gönül
imzasıyla 11 Şubat 2008de gönderilen yazı. 8 maddeden
oluşuyor, 7sinde bu konuyla ilgili sakıncalar işleniyor ve son
maddesi şu şekilde sona eriyor: Açıklanan nedenlerle Maliye
Bakanlığınca hazırlanan Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile
Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı
Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri
Hakkında Kanun Tasarısı Taslağı mevcut hâliyle uygun
mütalaa edilememektedir. İmza: Vecdi Gönül, Millî Savunma Bakanı.
OKTAY VURAL (İzmir)
Hani nerede Alaattin Bey? Alaattin Bey, neredesiniz?
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Ya Vecdi Bey istifa etsin ya siz geri çekin bu kanunu.
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (Devamla) Diğer bir konu: Dün basın
toplantısı sırasında da fark ettik, biraz önce Sayın
AKPli milletvekili de bahsetti, Efendim, bunu uzman olmayanlar temizlerlerse,
bu mayınlar toprağın içerisinde patlar ve toprağa zarar
verir. diye. Arkadaşlar, bu nereden çıktı? Bu nereden
çıktı? Böyle bir yanlış zihniyete nasıl
kapıldınız? Ben bunu anlayamıyorum. Bakın, savaş
sürecinde bir mayın tarlasında geçit açmak ayrı bir
olaydır; ya dozer bıçağı şeklinde tanka monte bir
donanımla aynen saban sürer gibi bir geçit açılır, buradan
zırhlı araçlar geçer veya ikinci metot da -ki Almanyada buna benzer
bir donanım vardır- fil ayağı diye tanımlanan bir
donanım bir tankın önüne monte edilmiştir. Bu fil
ayağı dediğimiz ağırlıklar tarlaya girdikçe
basınçla mayın tarlalarını patlatarak
çıkartırlar. Sayın Vahit Erdem de bu konuyu, Almanların bu
konudaki teknolojisini herhâlde biliyor. Bizde de buna benzer tank önüne
monteli dönen zincirlerin çarpması suretiyle basınçla patlatma
şeklinde bir donanım vardır, askerî fabrika imalatı. Ancak
burada açılacak mayın tarlasının
Savaş sürecinde
açılmıyor ki bu mayın tarlası, barış
şartlarında açılıyor. Bu mayınlar önce dedektörle veya
bir elektronik donanımla tespit edilecek, çıkartılacak,
üzerindeki -aynen tabanca mermisinin arkasındaki kapsül gibi-
infilakı sağlayan fünyesi çıkartılıp mayın
emniyete alınacak, bu mayınlar, daha sonra, daha önceden
belirlenmiş bir tahrip sahasına topluca götürülüp orada askerî
uzmanlarca tahrip edilecek. Nereden çıktı toprağa basınç
yaparak bunların patlatılması ve toprağın kirlenmesi
olayı? Ben bunu anlamış değilim. Bu konuda bir kanaat
varsa, bu kanaatin yanlış olduğunu, gerekirse siz değerli
arkadaşlarıma bu konunun teknik teferruatını
istediğiniz ortamda arz etmeye de hazırım.
Bir başka konu: Millî
Savunma Bakanlığının aynı tarihteki
yazısında bu konuda uluslararası standartlardan bahsediyor.
Bakın, günümüzde uluslararası standartlar denince çok yoğun
şekilde döşenmiş, günümüzün modern, elektronik, bir
kısmı frekans ayarlamalı mayın tarlaları
anlaşılır. Ancak, döşenmiş olan mayın
tarlaları 1950lerin çok geri teknolojisiyle o dönem için
yapılmış olan mayınlardır. Herhangi bir
tuzaklaması, elektronik olarak ateşlemesi veya bugünkü
mayınların öne koyduğu tehditleri mukabil olması mümkün
değil.
Bu konuda
ben size şimdi son olarak bir bilgi vereceğim. 1984 ve 85
yılları arasında bu bölgenin sıfır ile 50 metre
arasında kalan kısmı, o dönemin Türk Silahlı Kuvvetleri
imkânlarıyla iki istihkâm bölüğü tarafından temizlenmiştir.
Ne kadar bir alan? 500 kilometre genişliğinde bir alan. Yani bizim
şimdi temizlensin diye şirkete vereceğimiz alan içerisinde
burası da var. Temizlenmiş yeri bir daha temizleteceğiz ve
metrekaresi için bilmem kaç dolar para ödeyeceğiz veya onun
karşılığı olarak bilmem kaç yıl daha bunu
yabancı şirketin kullanımına açacağız.
O dönemde
bu mayın temizliği nasıl yapılmış? Temizleme
işi tamamen el ile -1984 ve 85te- ve Fereks marka dedektörlerle
yapılmıştır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
KAMİL
ERDAL SİPAHİ (Devamla) Ek olarak Kırıkkale Fabrikası
tarafından geliştirilen tank önüne monte bir mayın silindiri
kullanılmıştır. Daha sonra da bir Karayolları
dozerince taranmıştır. Yani, bu olayı 84-85te, yirmi
beş sene önce en ilkel donanımla yapan Türk Silahlı Kuvvetleri
bugün en teknik modern donanımlarla bunu nasıl yapamıyor? Bunu
bana birisi izah etsin.
Bir
başka konu: Bu işi yapacak firmalardan birçok uluslararası
standart istenmekte olup direkt olarak belli firmalar işaret edilmektedir.
Yeni nesil dediğimiz tipte mayınlar olsa, tuzaklama sistemiyle
mayınlar tuzaklanmış olsa, yerleşim alanı içinde bir
bölgede bu temizlik yapılmak zorunda olsa bu standartların istenmiş
olmasına bir anlam verebiliriz. Ama bahsettiğimiz mayın
tarlası sadece adı mayın tarlası olan bir yerdir, ölü bir
mayın tarlasıdır. Kim söylüyor bunu? 84-85te oranın
bilfiil yarısını temizlemiş olan askerî birlik komutanı,
Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu söylüyor. Ben bu bilgiyi de sizlerle paylaştım.
Arzu edeninizle bu konunun daha teferruatını bu belgelerle,
bilgilerle konuşmaya hazırım. Bir yanlıştan lütfen
dönelim. Son istirhamım budur.
Yüce
Meclise saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Sipahi.
Sayın
milletvekilleri, şimdi soru-cevap bölümüne geçiyoruz.
On dakika
süremiz var, beş dakikasını sorulara ayıracağım.
Sayın
Öztürk, bir dakika süreniz var.
HARUN
ÖZTÜRK (İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, mayından temizlenen arazilerin mülkiyeti mayın
döşenmezden önce kimlere aitti? Bunlar arasında hazinenin yanı
sıra özel mülkiyete konu araziler var mıydı? Bu arazilerden
kamulaştırmaya tabi tutulanlar olmuş mudur? Olmuş ise bu yasayla
mayınlardan temizlendikten sonra, önceden kamulaştırma için
ileri sürülen kamu yararı ortadan kalkacağına göre, eski
sahiplerinin bu arazilerin bedelini ödeyerek talep etme hakları
doğacak mı? Söz konusu kişilerin konuyu yargıya, hatta
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine götürme ihtimallerini
değerlendirdiniz mi?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Öztürk.
Sayın
Süner
Yok.
Sayın
Gök
İSA
GÖK (Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, dünkü konuşmalarınızda ihaleyi
bütünleştirmeyebileceğinizi, öncelikle temizleme, ardından daha
sonra tarımsal faaliyet konusunu değerlendirebileceğinizi
söylediniz. Dolayısıyla, birleştirme konusundaki
eleştirileri reddettiniz ama aynı kanunu okuduğunuzda, bu kanun
sizin beyanlarınızı yalanlıyor. Bizzat 3üncü maddesi
Maliye Bakanlığınca yapılacak kullanım
karşılığı temizleme ihalesi diyor. Yani bu kanun
doğrudan bu arazinin kullanım karşılığı
ihalesini düzenliyor, bu arazinin ihalesini düzenliyor. Dünkü
beyanınızda kanunun bu açık hükmüne rağmen ısrar edip
kanunu inkâr ediyor musunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Gök.
Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakan, bu
tasarı kapsamındaki mayınlı araziler konusu, bu yıl
içinde ülkemizi ziyaret eden İsrail Başbakanının ve ABD
Başkanının Sayın Başbakanımızla
yaptığı görüşmelerde görüşme konuları
arasında yer almış mıdır? Kamuoyunda bu konudaki
endişe ve iddiaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
İki: 12/5/2009 tarihli
yani iki gün önce ulusal basında manşetten verilen bir yazıya
göre Barış için yirmi kolay öneri başlığı
altında iki konu bu tasarıyla ilgilidir: Bunlardan birisi
yasaklı ekim alanları tarıma açılsın, ikincisi de
bölgedeki mayınların temizlenmesine hız verilsin maddeleri vardır.
Acaba bu kanunun görüşülmesiyle bu önerilerin aynı döneme denk gelmesi
tamamen tesadüfi midir, değerlendirmenizi istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Işık.
Sayın Kart
ATİLLA KART (Konya)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, burada
tasarının özü yap-işlet-devret modelinin uygulanıp uygulanmaması
noktasında düğümleniyor. Bizim yaptığımız
araştırmalara göre mayın temizleme ihalesinin
yap-işlet-devret modeliyle dünya üzerinde uygulandığı bir
örnek bile yok. Böylesine açık bir gerçek söz konusu iken Türkiyede,
sonuç olarak, neden bu yöntemde ısrar ediyorsunuz? Bunun fiilî gerekçesi
nedir, yasal gerekçesi nedir?
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kart.
Sayın
Bayındır
SEVAHİR BAYINDIR
(Şırnak) Sayın Başkan,
aracılığınızla Sayın Bakana sormak istiyorum:
İHD verilerine göre 2004-2008 yılları arasında, güvenlik
görevlileri de dâhil olmak üzere, 238 kişi hayatını
kaybetmiştir, 548 kişi de çeşitli yerlerinden
yaralanmıştır. Türkiyede mayın patlamalarında
yaralananlara uzman sağlık desteği veren kuruluş
sayısı sadece iki tanedir: Bunlardan birisi orduya ait, diğeri
Dicle Üniversitesi bünyesindedir. Buraya gidemeyen yaralılara hastanelerin
normal servislerinde tedavi uygulanmaktadır. Bu konuda Sağlık
Bakanlığı ile koordineli yeni rehabilitasyon merkezi açmayı
düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bayındır.
Son soru olarak Sayın
Dibek, buyurunuz.
TURGUT DİBEK
(Kırklareli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Ben de şunu merak
ediyorum Sayın Bakanım: O bölgede, Nusaybinde petrol bulunduğu
basına da yansımıştı. Şimdi, o bölge kırk
dokuz yıllık yani yarım yüzyıl gibi bir süre bir firmaya
yap-işlet-devret modeliyle -ki az önce Sayın Kart da belirtti, yani
bu model her işe uygulanır mı, o da ayrı bir mesele ama-
verildiğini düşündüğümüzde, o petrolle ilgili, her ne kadar
kanunda Petrol Kanununda veya Maden Kanunundaki maddeler
saklıdır. deniyorsa da, bu bizim petrolle oradaki kaynaklara sahip
olmamız, onu işletmemiz, onu çıkarmamız mümkün olabilecek
midir? Bunlar araştırılmış mıdır? Elli
yıllık sürenin, bugünü belki düşünmeden, yani otuz yıl
sonra, yirmi yıl sonra neyle
karşılaşacağımızı da bilemiyoruz. Ben, biraz
da bunu merak ediyorum Sayın Bakanım.
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Dibek.
Buyurunuz Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Gaziantep) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Şimdi, en son sorudan
başlayayım. Tasarının 2nci maddesinin beşinci
fıkrasında mayınlı alanda bulunan maden ve petrol gibi her
türlü yer altı zenginlikleri hakkında 3213 sayılı Maden Kanunu,
6326 sayılı Petrol Kanunu ve 6200 sayılı Devlet Su İşleri
Kanunu ile ilgili diğer mevzuat hükümlerinin saklı
tutulacağı açık bir şekilde belirtilmiştir.
Dolayısıyla, bu anılan kanunlar çerçevesinde petrol, maden ve
diğer yer altı kaynaklarının içinde bulunduğu
arzın mülkiyetinden bağımsız olarak bunların devletin
hüküm ve tasarrufu altında olduğu açık bir şekilde ifade
edilmektedir. Bu nedenle, herhangi bir arazi üzerinde bile, biliyorsunuz,
anılan özel kanunlar çerçevesinde yetki verilmediği sürece malik,
kiracı veya herhangi bir başka sıfatta tasarrufta bulunan
kişinin bu kaynaklar üzerinde hak iddia etmesi mevzuatımız
açısından mümkün değildir. Dolayısıyla devlet
TURGUT DİBEK
(Kırklareli) Biz giremeyeceğiz Sayın Bakan.
İSA GÖK (Mersin) Sorun
zaten kullanıcının girmesi değil, biz giremeyeceğiz.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Gaziantep) Biz girebileceğiz arkadaşlar.
İSA GÖK (Mersin)
Giremezsiniz
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Gaziantep) - Çünkü bu kanunlar çok açıktır, bu
kanunların hükümleri açıktır.
İSA GÖK (Mersin)
Sayın Bakan, uluslararası ihale yapıyorsunuz.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Gaziantep) Şimdi, sondan önceki soruya gelince:
Bu mayın patlamaları sonucu ortaya çıkan yaralanma ve vesaire
gibi durumlar için yeni bir rehabilitasyon merkezi kurulması öngörülüyor
mu? Tabii ki, ideal olan, bu mayınların temizlenmesi ve bu türden bir
rehabilitasyon merkezlerine ihtiyaç duyulmamasıdır. Ama, tabii ki, bu
dönemde de Sağlık Bakanlığının bu türden
tedavileri yapacak üniteleri geliştirmesi gerekiyor diye düşünüyorum.
Yap-işlet-devret
modelinin başka bir örneği var mı? Burada, arkadaşlar,
devlet olarak ve buradaki bütün parti grupları olarak mayınların
temizlenmesi konusunda mutabakata varmış durumdayız. Herkes
diyor ki: Mayınlar temizlenmeli. Burada bir sorun yok. Bu konu, Millî
Güvenlik Kurulu dâhil, Plan Bütçe Komisyonunda gizli oturum dâhil birçok
kurullarda, birçok komisyonlarda ele alınmış,
tartışılmış ve karara bağlanmış. Yani
mayın temizlemesi konusunda bir sıkıntı yok. Ancak bu
yasadan maksat sadece mayınların temizlenmesi değil. Bu önemli. Amaç,
aynı zamanda bölgedeki bu bakir toprakların ekonomimize de
kazandırılmasıdır. Bunun bölge insanına da, Türkiyeye
de faydası ortadadır.
Değerli arkadaşlar,
niyet okumayın. İhalesi yapılmamış bir şeyin kime
verileceği konusunda bu aşamada öngörü yapmak tabii ki mümkün
değildir. Bu, sadece bir niyet okumadır.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Sayın Bakanım, niye ısrar ediyorsunuz o zaman?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Gaziantep) Ayrıca, burada
Değerli arkadaşlar,
ısrar edilen tek bir konu vardır, o da şudur: Mayınlar
temizlenecek, buradaki topraklar ekonomimize kazandırılacak. Bunu
yaparken, dediğim gibi, kanun son derece açık. Burada herhangi bir
açıklamaya da gerek görmüyorum.
Usul burada çok açık bir
şekilde belirlenmiş. Ne diyor? Mayın temizleme işi öncelikle
4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu hükümlerine
göre Maliye Bakanlığınca hizmet alınmak suretiyle
yaptırılır. Bakın, öncelikle bu surette
yapılır deniliyor.
OKTAY VURAL (İzmir)
Maliye Bakanlığı ne anlar mayın işinden?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Gaziantep) Dolayısıyla, burada herhangi bir
ısrar söz konusu değildir.
OKTAY VURAL (İzmir)
Maliye Bakanlığının ihale yaptığı bir tane
örnek var mı?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Gaziantep) Şimdi, değerli arkadaşlar,
Maliye Bakanlığının ihaleler konusunda bir tecrübesi
vardır. Burada zaten biz ne yapacağız? Teknik
danışmanlık hizmeti alacağız ve teknik
danışmanlık hizmeti çerçevesinde Maliye Bakanlığı
diğer ilgili kurumlarla birlikte
OKTAY VURAL (İzmir)
Bütçeyi iyi idare edin de bu kadar açık vermeyin de sonra bu işlere
girin.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Gaziantep) Sayın Öztürk, Mayın temizlenen
arazi temizlenmeden önce kimlere aittir? Kamulaştırma olmuş
mudur? Eski sahiplerine dağıtılacak mıdır? diye sordular.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa göre geriye alma
hakkı, taşınmazın amacı dışında
kullanıldığının tespiti hâlinde mümkündür. Bu araziler
mayınlı saha olarak kullanıldığı için geri
alınma hakkı yoktur. Dolayısıyla bir iade söz konusu
değildir.
AHMET BUKAN
(Çankırı) Mayın temizlendikten sonra tarım arazisi oluyor
zaten.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
Temizlendikten sonra mayınlı arazi olmaktan çıkıyor.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Gaziantep) Değerli arkadaşlar, diğer
bir soru vardı, yine barış için yirmi kolay öneri şeklinde.
Bu tasarı, arkadaşlar, 2007 yılında Meclisimize
gönderilmiş. Dolayısıyla, yani bugünkü önerilerle bu tasarı
arasında ilişki kurmak, gazete haberleriyle bu ilişkileri kurmak
doğrusu imkânsız. Onun için, başka bir ülkenin
başbakanı veya devlet başkanının ziyaretiyle bu
tasarının ilişkilendirilmesini ben son derece doğru
bulmuyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
İki günlük Maliye Bakanısınız, bu kadar bilgiyi ne zaman
elde ettiniz bize bu aklı verirken!
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Ne demek bu ya!
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Gaziantep) Değerli arkadaşlar, biz
Sayın Başkan, böyle
bir usul var mı? Lütfen
BAŞKAN Siz devam
ediniz Sayın Bakan, buyurunuz.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Gaziantep) İhaleyi bütünleştirmeden önce
temizleme, sonra tarımsal faaliyet yapılacağı söylendi.
Kanunun 3üncü maddesinde bu arazinin kullanım
karşılığı temizlenmeyi düzenliyor. Kanunun bu
maddesini ret mi ediyorsunuz?
Değerli arkadaşlar,
kanunun 2nci maddesindeki, ikinci ihalenin gerçekleşmesi durumuna yönelik
bir düzenlemedir. Hizmet alımıyla temizlemenin yapılabilmesi
durumunda bu maddeye tabii ki başvurulmayacaktır. Yani eğer biz
hizmet alma yoluyla buradaki temizliği yapabilirsek iki konu
ayrılmış olur. Yapamazsak iki konu birleştirilmiş
olur. Dolayısıyla burada reddettiğimiz bir kanun maddesi söz
konusu değildir. Kanun oldukça açıktır.
BAŞKAN Süreniz doldu
efendim.
Teşekkür ederiz.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, ben bir redaksiyon teklifinde bulunacağım
müsaade ederseniz, bu maddeyle ilgili.
BAŞKAN Önergeyle
bulunacaksınız redaksiyon teklifinizi.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Şimdi, 1inci maddede amaç ve kapsam diyor.
BAŞKAN Sayın
Genç
KAMER GENÇ (Tunceli)
elde
edilecek arazilerin tarımsal amaçlı kullanılması
işlemlerine ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir. diyor.
BAŞKAN Sayın
Genç, biliyorsunuz, redaksiyon teklifinizi önergeyle vermeniz lazım. Bir
önerge veriniz.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Hayır, bir dakika efendim.
Şimdi, 2nci maddenin sonundaki (5)inci
fıkranın oradan alınıp bu maddenin sonuna eklenmesi
lazım. Çünkü 2nci maddede ihale işlemleri diyor. Burada da,
(5)inci fıkrada
diğer ilgili mevzuat hükümleri
saklıdır. diyor. Komisyon lütfen bunu dikkat alsın. Çünkü bu,
amaç şudur diyor. Bu da kapsam dışıdır.
BAŞKAN Sayın
Genç
KAMER GENÇ (Tunceli) Benim
dediğim doğrudur. Aslında Başkanlık
Divanının bunu düzeltmesi lazım.
BAŞKAN Sayın
Genç, usulü gayet net biliyorsunuz. Önergenizi veriniz, redaksiyon
KAMER GENÇ (Tunceli)
Efendim, önerge değil Sayın Başkanım, redaksiyon diyorum.
BAŞKAN Ama redaksiyon
için de önerge veriliyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) Bunu
Başkanlık Divanının düzeltmesi lazım. Yani,
bakın, amaç ve kapsamı burada şey etmiş. Sonra 2nci madde
de ihaleyle ilgili. Hiç ilgisi olmayan
Burada kapsam dışıdır.
denmiş. Yani ben doğrusunu söylüyorum. İsterseniz
Konuşma
hakkımız da yok. Komisyon lütfen bunu dikkate alsın efendim.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Komisyon neyi dikkat alıyor ki!
BAŞKAN Sayın
Genç, önergeyle verin aslında, o
konuyu dikkate alırlar.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Efendim, önergeyi doldurmuşlar arkadaşlar, hakkımız yok.
BAŞKAN Hayır,
dolu değil. Buyurunuz, verebilirsiniz.
Sayın Genç, önerge
verecek misiniz bu konuda?
KAMER GENÇ (Tunceli)
Vereceğim efendim.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkanım, devam edelim lütfen, önerge bekleme
diye bir şey yok efendim.
BAŞKAN On dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
15.56
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 16.21
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 90ıncı
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
263 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi önergeler bölümüne
geçiyoruz.
Madde üzerinde altı
önerge vardır.
Önergeleri önce geliş
sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık
derecelerine göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
263 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 1. maddesinin birinci
fıkrasının sonuna aşağıdaki ibarenin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Kamer Genç Hüseyin
Pazarcı Harun
Öztürk
Tunceli Balıkesir İzmir
Mustafa Vural Haluk Koç
Adana Samsun
Ancak mayınlı
alanda bulunan maden ve petrol gibi her türlü yeraltı zenginlikleri
hakkında, 4/6/1985 tarihli ve 3213 sayılı Maden Kanunu, 7/3/1954
tarihli ve 6326 sayılı Petrol Kanunu, 18/12/1953 tarihli ve 6200
sayılı Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğü Teşkilat
Ve Vazifeleri Hakkında Kanun ile diğer ilgili mevzuat hükümleri
saklıdır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263 s.
sayılı kanun
tasarısının 2. maddesinin (5) nolu fıkrasının
tasarının 1. maddesine ancak ibaresinden sonra eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Bekir
Bozdağ Veysi Kaynak Muharrem Selamoğlu
Yozgat Kahramanmaraş Niğde
Yahya Akman Abdulkerim Aydemir
Şanlıurfa Ağrı
BAŞKAN Diğerini
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263
sıra sayılı
Tasarının 1. maddesinde yer alan mühimmatın temizlenmesi
ibaresinden sonra ve ibaresinin eklenmesini ve ve bu suretle elde edilecek
arazilerin tarımsal amaçla kullanılması ibaresinin madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Şandır Nevzat Korkmaz Mehmet
Günal
Mersin Isparta Antalya
Mümin İnan Rıdvan
Yalçın K.
Erdal Sipahi
Niğde Ordu İzmir
Akif Akkuş Münir Kutluata
Mersin Sakarya
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti
Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın
Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun
Tasarısının 1 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Harun
Öztürk
İzmir
Madde 1-
(1) Bu Kanunun amacı; Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti arasındaki kara
sınırında bulunan mayın (anti personel-anti tank
mayınları) ile patlamamış mühimmatın temizlenmesi ve
imha edilmesi işlemlerine ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 263 sıra sayılı Yasa
Tasarısının 1. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Rasim Çakır Ali İhsan Köktürk Orhan Ziya Diren
Edirne Zonguldak Tokat
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Hulusi Güvel Şevket Köse
Malatya Adana Adıyaman
Madde 1-
(1) Bu Kanunun amacı; Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti arasındaki kara
sınırında bulunan mayın (anti personel-anti tank
mayınları) ile patlamamış mühimmatın temizlenmesi,
imha edilmesi ve bu suretle elde edilecek arazilerin tarımsal amaçlı
kullanılmak üzere bölge halkına tahsis edilmesine ilişkin esas
ve usulleri düzenlemektir.
BAŞKAN
Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 263 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 1 inci maddesinin Anayasaya
aykırı olmasından dolayı Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
K. Erdal Sipahi Mehmet Şandır Behiç Çelik
İzmir Mersin Mersin
Nevzat
Korkmaz Mehmet
Günal
Isparta Antalya
BAŞKAN
- Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılamıyoruz.
MURAT
ÖZKAN (Giresun) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Sayın Günal, Antalya milletvekili, buyurunuz efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, hepinizi şahsım ve partim adına saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, burada ciddi bir sorun yaşıyoruz. Vallahi bir
iktidar hastalığı var, siz biz ne yaparsak doğru olur
havasındasınız. Bakın, birkaç tane soru
soracağım, bu sorulara arkadaşlarımız tam cevap
verirlerse, ben sizin tasarınıza, kendim, parti disiplinine uymayarak
destek olacağım. Bir: Neden bu ihaleyi beraber yapıyorsunuz?
dedik. Gerekçe bir: Genelkurmay yapamıyor, yazı var. diyor Bekir
Bey.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) O yazıyı görelim.
MEHMET
GÜNAL (Devamla) Bir dakika.
İki:
Efendim paramız yok onun için, fazla maliyetli olacağı için
-Sayın Bakan burada, tekrar eder eğer gerekirse- biz bunu
yap-işlet-devretle yapıyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, şimdi, buna kendinizi inandırabiliyor
musunuz? Ben size birkaç tane örnek maliyet söyleyeceğim. 2004
yılına kadar -dün süreci anlatmıştım- 2001den
itibaren tek tek incelemeler yapılmış, Genelkurmaydaki proje
birimi -Kara Kuvvetleri Komutanlığında kurulan- incelemeleri
yapmış, Mardinin Nusaybin ilçesinde deneme çalışmaları
da yapılmış dedim. O firmanın vermiş olduğu teklif,
0,35 pound metrekare başına. Bunu hesapladığınız
zaman, sadece 67 milyon pound yapıyor. Alacağınız şey
bu, bir.
İkincisi:
Genelkurmay Başkanlığının yaptırmış
olduğu o dönemdeki etütlerin sonucunda birçok şeyler yan yana
getirilmiş ve incelemeler yapılmış değerli
arkadaşlarım. 2 dolar, 2 dolar, 1 ila 2 dolar arasında,
yarımla 5 dolar arasında, bir tanesi 1 ila 10 dolar arasında
demiş; 10a yakın firmanın teklifleri alınmış.
Ben hâlâ
merak ediyorum. Sayın Bakan lütfen söyler misiniz: Kırk dört
yılı neye göre belirlediniz? Bu mayın temizlemenin maliyeti
nedir? Tarımı unuttum. Bu mayını ben ne kadara
temizletirim; bunun hesabı yok mudur Türkiye Cumhuriyeti devletinde? Böyle
bir şey olabilir mi? 0,35 pound teklif verdim, Allahın işi, ne
olduysa, 2004ün Nisan ayında kalktı. diyor. Lütfen, gelin, biz size
destek olalım. Bu işi sadece mayın temizleme hâline getirin.
Önergemiz o meyanda. Bu, Anayasaya aykırılık önergesinin
dışındaki diğer önergemiz. Gelin, sadece tarımsal
amaçlı tahsis kısmını kaldırınız.
Diğer maddelerde de buna göre bir düzenleme yapalım ve gelin,
mayını
Tamam Genelkurmay Başkanlığı
yapamıyorsa, tamam Millî Savunma Bakanlığı yapamıyorsa
ki hiçbirisi yok, Sayın Dışişleri
Bakanlığından da yok, Millî Savunma Bakanlığından
da yok. Siz hiç merak etmiyor musunuz ya bu kaç paraya yapılır diye?
Burada Türk milletinin çıkarını savunacağımıza
dair yemin etmedik mi? Niye merak etmiyorsunuz? Bir sorun,
açıklasınlar, ben merak ediyorum. Elimdeki belgeleri hepinize
verebilirim. Burada yazıyor, az önce Paşam okudu. Siz
gösteremiyorsunuz, biz isterseniz gösteririz. Devletin belgeleri burada var.
Bekir Bey sadece Yazı var. diyor. Sadece diyor ki Benim teknik
ekipmanım yok, param yok, bütçem uygun değil. Bunu Millî Savunma
Bakanlığı yapsın. Millî Savunma Bakanlığı
da geliyor diyor ki: Benim bütçede param yok. E, Maliye bütçeye para koymazsa
Millî Savunma Bakanlığı nasıl ihale yapar? Kim koyacak
parayı? Ondan sonra da hemen Bakanlar Kurulu kararıyla apar topar
geliyor. Bir senedir duran şey ne oldu da şimdi bir anda
aklınıza düştü? Gündemin 3üncü sırasında Ekimin
6sından beri duruyor, gazetelerde yer alıyor. Yani ne oldu
şimdi, bana bunu birisinin izah etmesi lazım, bir muhatap
arıyorum. Sayın Unakıtan en azından haksız olsa da bir
şeyler savunuyordu. Sayın Şimşeke bakıyoruz sadece
soruyu, onu okuyor. Siz bu maliyete gerçekten inanıyor musunuz Sayın
Bakan? Gerçekten bu maliyete inanıyor musunuz? 1,6 milyar
Ben size
söylüyorum: Adamın verdiği fiyat 67 milyon pound. Diğer dokuz
tane firmanınkini burada, verebilirim: 1 dolar, 2 dolar, metrekare
başına 3 dolar, 5 dolar
Hadi 5 dolar olsun. Yani ne olacak 1,6 olsa?
Amacınız bir yabancı firmaya, daha önce söz verdiğiniz
firmaya eğer bunu teslim olarak vermek değilse -anahtar teslimi- o
zaman gelin, tamam, Maliye Bakanlığı yapsın ihaleyi.
Önergemize destek verin, ben onu destekliyorum. Çıkarın tarımsal
amaçlı tahsisi, yeniden getirelim. Burada gerekirse kanun
çıkaralım, burada gerekirse Tarım Bakanlığımız
TİGEMin Ceylanpınarda işletmesi var, mayınlı arazilerin
kenarında da var. Onlar zaten talipli. Alt komisyonda bize geldiler,
söylediler. Yani petrol araması, diğer şeyleri falan
konuşmuyorum, zaten şu anda yapılıyor. Türkiye Cumhuriyeti
devleti 300 milyon dolar
Hadi diyelim ki en fazlasıyla 67 milyon poundu
bugünkü kurdan çevirin siz de bulursunuz, o kadar etmiyor, 100 küsur milyon
ediyor. Hadi diyelim ki daha yüksek rayiç çıktı. 300 milyon
doları bulamayacak kadar aciz hâle mi geldi? Onun için mi
yap-işlet-devret yapıyoruz? Tek gerekçe Efendim maliyeti yok, bütçe
sıkıntısı olmasın.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen, sözlerinizi toparlayınız.
MEHMET
GÜNAL (Devamla) Toparlıyorum Sayın Başkan.
Gerçekten,
geliniz, bu tasarıyı geri çekiniz ve Türk milletinin
çıkarlarını savunmak adına, burada ettiğimiz yemine
sadık kalmak adına, irdeleyelim, bir şey kaybetmeyiz. Gene siz
haklıysanız destek olalım ama bizi ikna edin, anlatın. Yani
deyin ki Şu şu nedenler var. Söylediğiniz nedenler
Ben size,
hepinize burada belgeleri takdim edebilirim, Sayın Bakan başta olmak
üzere. Maliyetle ilgili kafamız karışık, tarıma
açılmasıyla ilgili karışık çünkü cevap yok.
Dolayısıyla, bu karışıklık içerisinde
yaptığınız şey, bence, sadece iktidar taassubu
içerisinde Bizim getirdiğimiz şey doğrudur.
anlayışıdır.
Ben, sizin
vicdanlarınıza hitap ediyorum. Bu işi yeniden sorgulayalım.
Eğer haklıysanız biz size destek verelim. Eğer bizim
haklı olduğumuzu düşünürseniz ki Komisyonda buna karar
vermiştik,
arkadaşlarımız burada Geri çekelim, Genelkurmaya
verelim. demişlerdi. Hatta, biz, sadece Maliye Bakanlığı
yapsın, ayıralım. dememize rağmen, o anda
arkadaşlarımız vicdanlarına hâkim olmuşlardı.
Sayın Unakıtan geldi Sayın Savunma Bakanıyla beraber,
sizleri yeniden ikna etti.
Ben, bunu yeniden irdelememiz
gerektiğini düşünüyorum. Eğer tekrar tek kanun hâline, yani
mayın temizleme hâline getirirseniz desteklerimizi
Zaten önergemiz bu
yönde.
Teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Günal.
Önergeyi
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Karar yeter sayısı istiyoruz efendim.
BAŞKAN
Arayacağım efendim. Daha önce de
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Yoklama
istiyorsunuz.
Sayın Anadol, Sayın
Selçuk, Sayın Aslanoğlu, Sayın Köse, Sayın Tütüncü,
Sayın Çakır, Sayın Ünlütepe, Sayın Özkan, Sayın
Köktürk, Sayın Gök, Sayın Aydoğan, Sayın Kart, Sayın
İnce, Sayın Koçal, Sayın Serter, Sayın Ergin, Sayın
Ağyüz, Sayın Baratalı, Sayın Oksal, Sayın Öymen.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VII.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara
Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri
ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve
Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/543) (S. Sayısı: 263) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263
Sıra Sayılı Yasa Tasarısının 1. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Rasim
Çakır (Edirne) ve arkadaşları
MADDE 1- (1) Bu Kanunun amacı; Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti arasındaki kara
sınırında bulanan mayın (anti personel-anti tank
mayınları)* ile patlamamış mühimmatın temizlenmesi, imha
edilmesi ve bu suretle elde edilecek arazilerin tarımsal amaçlı
kullanılmak üzere bölge halkına tahsis edilmesine ilişkin esas
ve usulleri düzenlemektir.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Çakır. (CHP sıralarından alkışlar)
RASİM ÇAKIR (Edirne)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; iki gündür burada mayınlı bir arazinin
temizlenmesi ve temizlendikten sonra nasıl kullanılacağıyla
ilgili bir kanun teklifini tartışıyoruz. Konu eğer
mayınların temizlenmesi olsaydı bu kanun bu Meclisten beş
dakikada geçerdi, sorun bu olsaydı.
Bizi
izleyenler, bu işleri bilmeyenler mayın temizleme işinin bu
kadar zor bir iş olduğunu da düşünmesinler. 200 bin dönüm
arazinin mayınlarını temizleme işi Türkiye Cumhuriyeti
devleti için gerçekten çok basit bir iştir; bu işi bilenler gayet iyi
bilirler.
Konu
eğer mayının kimin tarafından temizleneceği
olsaydı orada da anlaşırdık. Onu da burada bir saat
içerisinde çözerdik. Ama burada iki gündür bu konuyu bu kadar hararetli
tartışmamızın sebebi, mayınlardan temizlenen arazinin
kimin tarafından kullanılacağı sorunu. Sorun burada. Sorunu
başka yerlere götürmeyelim. Bunu tartışıyoruz, bunun için
mukavemet ediyoruz biz muhalefet olarak.
Şimdi,
iktidar partisine mensup milletvekillerinin şunu düşünmeleri gerekir
bence: Yani, muhalefet partileri bu işe bu kadar canhıraş
muhalefet ediyorlar. Acaba bunların bir bildiği yok mudur? Niye bu
kadar canhıraş mücadele ediyorlar bu işin olmaması için?
Senelerdir, 22nci Dönemde ihale yapıldı, Cumhuriyet Halk Partisi
olarak biz Danıştaya götürdük, Danıştay iptal etti.
İş geldi, geldi bu noktalara. Sayın Unakıtan, Maliye
Bakanlığı döneminde, bu iş ne menem bir iştir ki bu
kadar muhalefete karşı ısrarla Ben bu işi böyle
yapacağım. diye AKP Grubuna baskı yapıyor?
Geçmişte
yapılan bir ihale var, ihaleyi alan İsrail firması var. Siz bu
İsrail firmasının gücünü, potansiyelini, ne işi ne kadar
yapabileceğini, amacının ekonomik mi stratejik mi olduğunu
incelemediniz mi arkadaşlarım? O İsrail firmasının
Hatayda ortağı olduğu bir tarım işletmesi var. Siz bu
firmanın kimler tarafından, ne zaman kurulduğunu, niye bu
İsrail firmasıyla ortak bu işe girdiğini incelemediniz mi
değerli arkadaşlarım? Yani, bunları tarihe not düşmek
için söylüyorum.
Şunu
çok iyi bilelim hepimiz: Bu topraklarda egemenlik hakkı Lozanla
alınmıştır. Lozanla, kanla, savaşla
alınmıştır. Lozanla alınan bu egemenlik hakkının
kullanımında, eğer bu yasaya oy verirseniz, Türkiye Büyük Millet
Meclisi milletvekillerinin parmak kaldırmasıyla bu haktan geri
adım atılması söz konusu olursa bu Türkiye Cumhuriyeti
Parlamentosu için gerçekten tarihe geçecek bir kara leke olacaktır! (CHP
ve MHP sıralarından alkışlar)
Şunu
herkes çok iyi bilsin: Bu toprakları işleme, kullanma hakkı
Sütçü İmamların torunlarınındır, İsraillilerin
değil! Bu toprakları Sütçü İmamların torunları
işleyecektir, onlar orada bir parça ekmek parası kazanmak için ter
dökecektir, emek verecektir. Bunu suni olarak, eşyanın tabiatına
aykırı olarak alıp da birtakım ihalelerle, birtakım
sayısal çoğunluktan kaynaklanan siyasi duruşla bir başka
yerlere taşıma gayreti, arkadaşlarım şunu çok iyi
bilin ki, er veya geç geriye döner. O bölgede yaşayan topraksız ve az
topraklı vatandaşlarımızındır o toprakları
kullanma hakkı çünkü onlar orada yüzyıllardır bekçilik
yapmışlardır. Nehirleri geriye doğru akıtmaya
çalışmanın hiçbir anlamı yoktur değerli
arkadaşlarım.
Evet,
arkamızda yazıyor: Egemenlik kayıtsız şartsız
milletindir. Millet bu hakkını kullanmada sizleri vekil tayin
etmiştir. Eğer bizler, eğer sizler böyle bir kanun teklifine
Evet. dersek, Evet. derseniz bunun adı vekâleti kötüye
kullanmaktır; hatta hatta yetmez, bunun adı vekâleti suistimaldir;
hatta hatta bu da yetmez bunun adı vekâlete ihanettir. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; MHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
RASİM
ÇAKIR (Devamla) Çok iyi biliyorum ki, ben çok iyi biliyorum ki iktidar
partisine mensup milletvekilleri, bu kanunun bu şekilde geçirilmesinden
dolayı rahatsız ve samimi olarak da
rahatsızlıklarını bizlere yüz yüze yaptıkları
konuşmalarda ifade ediyorlar.
Değerli
arkadaşlarım, bu, bu AKP Grubunun günahını, Sayın
Unakıtanın günahını çekmek durumunda değildir;
Sayın Unakıtanın bu konudaki ısrarlı,
baskıcı taleplerinin altında ezilmek değildir. Gelin tarihe
hep beraber bir not düşelim ve bu not da hepimizin alnını
açık edecek bir not olsun.
Küçük bir
örnekle sözümü tamamlayacağım. Değerli arkadaşlarım,
orman arazisi tarla olur mu mevcut kanunlarımıza göre? Ama Türkiyede
olur, örnek vereceğim nasıl olduğuna dair: İpsalada orman
arazisi, orman vasfını yitirmiş. Çok doğal
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sözünüzü bağlayınız lütfen Sayın
Çakır.
RASİM ÇAKIR (Devamla)
Bakanlık 12 bin dönüm araziyi orman
hâline getirmek için bir şirkete kırk dokuz
yıllığına vermiş, sözleşme imzalamış,
Sen bunu orman yapacaksın
Bu şirket buraya orman ekmiş ama
ağaçlar tutmamış, nedense? Orada ağaç yetişmemiş!
Raporlar tutulmuş Bakanlık tarafından Burada ağaç
yetişmiyor. diye ve o orman arazisi şimdi tarıma
açılıyor.
Onun için sevgili
arkadaşlarım, isyanımızı, eleştirimizi veya
sesimizi yükseltmemizi lütfen hoşgörüyle karşılayın.
Burası Türkiye, burada iyi niyetle yapmaya
çalıştığımız birtakım şeylerin tabanda
ne kadar kötü niyetle suistimal edildiğini zaman zaman hep sizler de
yaşıyorsunuz, bizler de yaşıyoruz.
Ben, bu duygu ve
düşüncelerle bu Parlamentonun böyle bir yasaya Evet. demeyeceğini
umuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP ve
MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Çakır.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
ENGİN ALTAY (Sinop)
Sayalım Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir)
Biz daha çoğuz Sayın Başkan.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Biz daha çoğuz.
BAŞKAN Karar yeter
sayısı istemediniz sayın milletvekilleri.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Biz daha çoğuz.
BAŞKAN Siz daha çok
değilsiniz.
Sayın milletvekilleri,
şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir. Önergeleri
okutup birlikte işleme alacağım; istemleri hâlinde önerge sahiplerine
ayrı ayrı da söz vereceğim.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti
Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın
Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun
Tasarısının 1 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Harun
Öztürk
İzmir
Madde 1- (1) Bu Kanunun
amacı; Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti
arasındaki kara sınırında bulunan mayın (anti
personel-anti tank mayınları)* ile patlamamış
mühimmatın temizlenmesi ve imha edilmesi işlemlerine ilişkin
esas ve usulleri düzenlemektir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263
sıra sayılı Tasarının 1. maddesinde yer alan
mühimmatın temizlenmesi ibaresinden sonra ve ibaresinin eklenmesini ve
ve bu suretle elde edilecek arazilerin tarımsal amaçla
kullanılması ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Şandır (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Şimdi,
aynı mahiyetteki iki önergeye Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Konuşacak
mısınız?
HARUN ÖZTÜRK (İzmir)
Evet efendim.
BAŞKAN Sayın
Öztürk, buyurunuz.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
263 sıra sayılı Tasarının 1inci maddesiyle ilgili
vermiş olduğum değişiklik önergesi nedeniyle söz
aldım. Şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
öncelikle Sayın Divanın önergelerdeki parantez içi hükümleri de
okutmaları gerektiğini hatırlatarak sözlerime başlamak
istiyorum, çünkü tutanaklara önergelerin tam olarak geçmesi için.
Değerli milletvekilleri,
öncelikle şunu belirtmek isterim ki bu tasarının kapsamına
alınan mayın temizleme işiyle mayından temizlenen
arazilerin tarımsal amaçla işletilmesi işinin ihale edilebilmesi
için yeni bir yasal düzenleme yapılmasına ihtiyaç yoktur. Her iki
işin mevcut Kamu İhale Yasası ve Devlet İhale Yasası
hükümlerine göre ihale edilip sonuçlandırılması mümkündür, çünkü
özelliği olan mal ve hizmet alımları için söz konusu yasalarda
yeterli düzenlemeler mevcuttur.
Nitekim tasarıya konu
mayın temizleme işi, 2886 sayılı Yasanın 36 ve
44üncü maddelerine dayanılarak ihale edilmeye
çalışılmıştır. Söz konusu ihalelerden sonuç
alınamamasının en önemli nedeni, talipliler açısından
farklı uzmanlık konusuna giren iki ayrı işin tek bir
ihaleye konu edilmesidir. İkinci neden ise Hükûmet söz konusu ihalelerde
ilgili yasaların verdiği yetkiyi sonuna kadar kullanma
kararlılığını göstermemiştir. Bununla şunu
ifade etmek istiyorum: Kamu ihalelerinde yeterli talip çıkmaması ya
da teklif edilen bedellerin uygun bedel olarak kabul görmemesi hâllerinde
ihalelerin hangi usullere başvurularak
sonuçlandırılacağı ilgili yasalarda düzenlenmiştir.
Hükûmet, yasaların kendisine verdiği bu yetkileri kararlı bir
şekilde kullanma iradesini ortaya koyamamıştır ya da bu
görüştüğümüz düzenlemeye gerekçe oluşturmak için koymak
istememiştir.
Değerli milletvekilleri,
tasarıyla ilgili temel düşüncemiz ortada bir mevzuat
boşluğu olmadığı yönündedir. Bu nedenle tasarı
Hükûmet tarafından geri çekilmelidir. Bu uygun görülmediği takdirde
doğruya yakın çözüm, değişiklik önergemizin kabul edilerek
mayından temizlenen arazilerin tarımsal amaçlı
kullanılması işlerinin tasarı kapsamından
çıkarılması olacaktır. Tasarı bu hâliyle kamu
ihalelerinde gözetilmesi gereken temel ilkelerden saydamlık, rekabet,
güvenirlik, kamuoyu denetimi, ihtiyaçların uygun zamanda, uygun
şartlarda karşılanması ve kaynakların verimli
kullanılması ilkelerine uymadığı gibi, aralarında
kabul edilebilir doğal bağlantı olmadığı sürece,
mal alımı, hizmet alımı ve yapım işlerinin bir
arada ihale edilemeyeceği ilkesine de uygun düşmemektedir.
Değerli milletvekilleri,
Sayın Bakan dün sorulan sorulara verdiği bir cevapta ihale konusu
farklı iki iş için bu işlerde ayrı ayrı uzman olan iki
kişinin birleşerek ihaleye katılabileceğini ve bir sorun
yaşanmayacağını ifade etmiştir. O zaman Sayın
Bakana sormak lazım: İfade ettiği gibi ihale yapılırsa
ihale kamuya daha mı pahalıya mal olur yoksa daha mı ucuza mal
olur? Bu şekilde ihaleye girenlerden biri diğerini taşeron
olarak kullanmak zorunda kalacağı için daha da pahalıya mal
olacağı ihtimali çok daha yüksektir.
Sayın Bakan
tasarıdaki kırk dört yıllık kiralama süresiyle ilgili
olarak da kamu ihalelerinde genellikle arazi kiralamalarının kırk
dokuz yıla kadar yapılabileceği düşüncesiyle bu süreyi
tespit ettiklerini ifade etmiştir. Değerli milletvekilleri,
tasarıdaki mayından temizlenen arazilerin kırk dokuz yıl
süreyle işletilmesi karşılığında elde edilecek
gelir devletin mayınları temizlemesinin bedeli olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
HARUN ÖZTÜRK (Devamla)
Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Başlangıçta ihale
için muhammen bedeli olduğundan yüksek gösterirseniz, bu konuda bir
maliyet ve muhtemel gelir kaybı hesabı yapmadan kiralama için bir
süre tespit etmeye kalkarsanız, bu durumun döneminizde yapılan
bazı özelleştirme ihalelerinde olduğu gibi, hazine zararına
yol açmaması mümkün değildir.
Değerli milletvekilleri,
bu açıklamalardan sonra önergemize destek vereceğiniz ümidiyle yüce
heyetinizi tekrar saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
III.- YOKLAMA
(MHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
OKTAY VURAL (İzmir)
Toplantı yeter sayısı istiyoruz efendim.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, bir dakika; toplantı yeter sayısını gene
arayacağım, isterseniz yoklamayı da yapacağım fakat
iki önerge birleştirildiği için diğer önergeyle ilgili kim konuşacak -MHPnin önergesi- ya da gerekçeyi mi
okutalım?
OKTAY VURAL (İzmir)
Önergeyi çekiyoruz efendim, çektik önergeyi.
BAŞKAN Çektiniz.
Peki, o zaman yoklamayı
yapacağız ama isimleri tespit ediyorum:
Sayın Şandır,
Sayın Vural, Sayın Korkmaz, Sayın Yalçın, Sayın
Atılgan, Sayın Günal, Sayın Işık, Sayın Özensoy,
Sayın Durmuş, Sayın Kutluata, Sayın Bukan, Sayın
Paksoy, Sayın Ural, Sayın Çelik, Sayın Özkan, Sayın
Çalış, Sayın Cengiz, Sayın Özdemir, Sayın
Çakmakoğlu, Sayın Sipahi.
Üç dakika süre veriyorum
yoklama için.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VII.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara
Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri
ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve
Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/543) (S. Sayısı: 263) (Devam)
BAŞKAN Sayın
Öztürkün önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer iki önerge de
aynı mahiyettedir. Önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım, istemleri hâlinde de önerge sahiplerine ayrı ayrı
söz vereceğim.
Şimdi önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263 s.
sayılı kanun
tasarısının 2. maddesinin (5) nolu fıkrasının
tasarının 1. maddesine ancak ibaresinden sonra eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Bekir
Bozdağ (Yozgat) ve arkadaşları
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
263 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 1. maddesinin birinci
fıkrasının sonuna aşağıdaki ibarenin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Kamer
Genç (Tunceli) ve arkadaşları
Ancak mayınlı
alanda bulunan maden ve petrol gibi her türlü yeraltı zenginlikleri
hakkında 4/6/1985 tarihli ve 3213 sayılı Maden Kanunu, 7/3/1954
tarihli ve 6326 sayılı Petrol Kanunu, 18/12/1953 tarihli ve 6200
sayılı Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğü Teşkilat
ve Vazifeleri Hakkında Kanun ile diğer ilgili mevzuat hükümleri
saklıdır.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) -
Katılıyoruz
BAŞKAN Siz herhâlde
takdire bırakıyorsunuz.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Evet efendim.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
2.
maddenin (5) nolu fıkrasının amaç ve kapsam içinde yer
almasının daha uygun olacağı
değerlendirilmiştir.
BAŞKAN
Önergenizin gerekçesini okutuyorum Sayın Genç.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Tamam efendim.
Gerekçe:
Tasarının birinci maddesi amaç ve kapsam maddesi olup 2. maddenin (5
Nolu) fıkrasının amaç ve kapsamın istisnası
olduğu ve 2. maddedeki ihale işlemleri ile ilgisi
bulunmadığından, bu düzeltmenin yapılması zorunludur.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, lütfen sayar
mısınız kabul edenleri.
OKTAY
VURAL (İzmir) El kaldırmadılar efendim.
BAŞKAN
Kabul edenler. dedim.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Efendim, kabul etmeyenleri sayın.
BAŞKAN
Kabul edenlerde muhalefet de
kaldırdı efendim. Kabul edildi. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Kabul eden 5 kişi vardı.
BAŞKAN
- Kabul edilen önerge doğrultusunda
Sayın
milletvekilleri, bir dakika
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan Kabul edenler
dediniz, AKP
Grubu boş bulundu.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan, siz önergeyi
oyladınız, biz de kabul dedik. Maddeyi oylamadık daha.
BAŞKAN
Hayır, oyladık bitti Sayın Şandır.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Ama, doğru da Kabul etmeyenler olarak bizim
sayımızı tespit etmeden Önerge kabul edilmiştir. dediniz.
BAŞKAN
Gördüm efendim.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Yeniden oylayın efendim.
BAŞKAN
Hayır gördüm ve iki defa oylanmaz.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) - Tiyatroya
çevirdiniz olayı.
BAŞKAN
Sayın Şandır
Kabul
edilen bu önerge doğrultusunda 1inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 1inci madde kabul
edilmiştir.
2nci
maddeyi okutuyorum:
İhale
işlemleri
MADDE 2-
(1) Mayın temizleme işi, öncelikle 4/1/2002 tarihli ve 4734
sayılı Kamu İhale Kanunu hükümlerine göre Maliye
Bakanlığınca hizmet satın alınmak suretiyle
yaptırılır, bu usulle yaptırılamaması halinde
8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ile 4734
sayılı Kanuna tabi olmaksızın Hazineye ait ya da Maliye
Bakanlığınca idare edilen mayından temizlenecek alanlar ile
müstakil kullanımı mümkün olmayan ve bu taşınmazlarla
bütünlük teşkil eden Hazineye ait diğer taşınmazların,
tarımsal faaliyetlerde kullandırılması karşılığında,
kullanım süresinden en fazla indirimi teklif edene ihale edilmek suretiyle
yaptırılır. Ayrıca söz konusu alanda bulunan ve diğer
kamu kurum ve kuruluşlarına ait olan taşınmazlar da
aynı yöntemle Maliye Bakanlığı tarafından ihale
edilir. Mayınlı alanda bulunmakla birlikte, Bakanlar Kurulu
Kararı gereğince belirlenen askeri yasak bölge ile sınır
hattı boyunca tesis edilecek sınır fiziki güvenlik sistemi için
ihtiyaç duyulacak alanlar temizletilmekle birlikte, yüklenicinin
kullanımına bırakılmaz.
(2)
Maliye Bakanlığı gerekli gördüğü hallerde,
taşınmazları bir bütün olarak ya da kısımlara
ayırmak suretiyle ihale edebilir. Maliye Bakanlığının
bu Kanunun uygulanmasına ilişkin bilgi, belge, teknik personel gibi
talepleri diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından
öncelikle ve ivedilikle karşılanır.
(3)
Temizlenecek mayınlı alanların öncelik sırası,
Genelkurmay Başkanlığı, Milli Savunma
Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve
Maliye Bakanlığının mutabakatı ile belirlenir.
(4)
İhale komisyonlarının oluşumu ve çalışmasına
ilişkin esas ve usuller Maliye Bakanlığı tarafından
belirlenir. Genelkurmay Başkanlığı, Milli Savunma
Bakanlığı, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı
ve Maliye Bakanlığı temsilcilerinin katılımı ile
oluşturulacak muayene ve kabul komisyonlarının görevleri ile
çalışmasına ilişkin esas ve usuller ise, Genelkurmay
Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı,
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ve Maliye
Bakanlığı tarafından tespit edilerek ihale
şartnamesinde gösterilir.
(5)
Mayınlı alanda bulunan maden ve petrol gibi her türlü yeraltı
zenginlikleri hakkında, 4/6/1985 tarihli ve 3213 sayılı Maden Kanunu,
7/3/1954 tarihli ve 6326 sayılı Petrol Kanunu, 18/12/1953 tarihli ve
6200 sayılı Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğü
Teşkilat Ve Vazifeleri Hakkında Kanun ile diğer ilgili mevzuat
hükümleri saklıdır.
BAŞKAN
2nci madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Konya
Milletvekili Atilla Kart.
Buyurunuz
Sayın Kart. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU
ADINA ATİLLA KART (Konya) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının 2nci maddesi
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, tasarının esasını teşkil eden
bu madde, siyasi iktidarın yönetim karakteristiğini, yönetim
anlayışını, hangi sosyal sınıflara hizmet
ettiğini ve nasıl bir siyaset anlayışına sahip
olduğunu göstermesi bakımından son derece önemli ve temel bir
madde. Mayınlı saha ile mücavir alan olarak değerlendirilecek
alanın toplam yüz ölçümü 506 bin dekar değerli arkadaşlarım.
Bu özelliğiyle Türkiyedeki mayın tarlaları dünyanın 2nci
büyük mayın tarlası olma özelliğini taşıyor. Pakistan
ile Hindistan sınırındaki bin kilometrekarelik alanın en
büyük mayın tarlası özelliğinde olduğunu hemen ifade
ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, getirilen tasarı, öncelikle, önce hizmet alımı
ihalesini düzenliyor, bunun devamında ise, hizmet alımı mümkün
olmaz ise yap-işlet-devret ile bu işin bir sonuca
bağlanmasını öngörüyor. İşte, değerli
arkadaşlarım, sorun ve endişe bu noktada başlıyor.
Hizmet ihalesinde öylesine özel şartlar konacak ki, öylesine özel
düzenlemeler yapılacak ki, zorunlu olarak yap-işlet-devret
uygulaması yani ikinci uygulama yapılacak. Tasarının hukuki
nitelendirmesi budur, fiilî amacı budur değerli milletvekilleri.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; aradan geçen elli üç yılın
sonunda bu mayınların temizlenmesi elbette doğru bir
karardır. Ancak temizlenen arazi doğrudan halkın
kullanımına bırakıldığı takdirde sosyal
barışa, istihdama, ulusal ekonomiye ve bölge güvenliğine ciddi
bir katkı sağlanması kaydıyla bu tasarı amacına
ulaşabilir. Peki, bu tasarı bu yönüyle, bu hâliyle bu amaca hizmet
ediyor mu değerli milletvekilleri? Maalesef, bu tasarının böyle
bir amaca hizmet etmesi söz konusu değil.
Mayın
temizleme ihalesi, önemle ifade ediyorum, dünyanın hiçbir yerinde
yap-işlet-devret modeliyle uygulanmamaktadır. Mayın temizleyen
şirketlere kırk dört yıllığına ve âdeta tapu
devri yapılırcasına, âdeta bir turizm alanı tahsis
edilircesine bir uygulama yapıldığı hiçbir ülkede
görülmemiştir. Bu tasarı bu hâliyle yasalaştığı
takdirde, bu arazileri değerli milletvekilleri -takdirlerinize önemle
sunuyorum- arzı mevut, kutsal topraklar olarak gören bir
anlayışın sağlayacağı finans desteğiyle
muvazaalı olarak kurulan uluslararası firmalar tarafından
kırk dört yıl bedelsiz olarak bu arazilerin işletmeye
açılması söz konusu olacaktır. Ekonomik
kaynaklarımızın ve topraklarımızın teslimiyetçi
bir anlayışla elden çıkarılması ve bölge
halkının sömürülmesine zemin hazırlanması yanında,
bölgenin zaten riskli olan güvenliği tümden kontrol dışı
bir hâle gelmiş olacaktır. Böylesine vahim sonuçları olan bir
tasarıyla karşı karşıyayız.
Değerli
arkadaşlarım, Cumhuriyet Halk Partisi olarak tasarının bu
özelliğini, bu amacını gördüğümüz içindir ki 22nci Yasama
Döneminden itibaren bu konuyu iki aşamalı olarak dile getirdik:
Birinci aşama,
mayınlı arazinin temizlenmesi.
İkinci aşama ise
temizlenen arazinin ne şekilde ve hangi amaçla
kullanılacağı konusudur.
Bu iki olay konu olarak,
sebep olarak, içerik olarak birbirinden farklı olan özellikleri
taşımaktadır. Mayın temizleme olayı teknik bir
çalışmayı belli bir disiplin altında sürdürmeyi gerektiren
bir faaliyettir. Bu çalışma sonucunda 3996 sayılı Yasa,
yani kamuoyunda yap-işlet-devret olarak bilinen Yasada düzenlenen
anlamda bir faaliyet söz konusu
değildir. Bu sebeple bu Yasanın, yap-işlet-devretin
konusu, kapsamı içine giren bir faaliyet söz konusu
olmadığı içindir ki 3996 sayılı Yasa gereğince
bir uygulama da yapılması mümkün değildir değerli
milletvekilleri.
Bu açık ve amir
düzenleme sebebiyledir ki Danıştay 13. Dairesi, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun başvurusu üzerine, bu noktada, 16 Nisan 2007 tarihinde ve
en son 11 Mart 2009 tarihli kararlarıyla, mayın temizlenmesi ve
tarımsal işletmeye açılma konularının aynı
ihaleye konu edilemeyeceğini ifade etmiştir. Zira, bu takdirde, fazla
iştirak ve rekabet ortamı ve kamu yararının korunması
mümkün olamayacaktır.
Peki, bu gerçeklere
rağmen böyle bir fiilî ve hukuki düzenlemede neden ısrar
edilmektedir? Önemli olan ve sorgulanması gereken temel konu budur
değerli arkadaşlarım.
Bakın, tekrar ifade
ediyoruz, yapılması gereken çalışma son derece açık:
Öncelikle, mayın temizleme faaliyetleri mutlaka 2886 sayılı Yasa
kapsamında düzenlenmelidir. Devamında ise yeni bir ihale sürecine
girmeden bu alanın hayvancılık ve tarımsal faaliyetlerde
kullanılmak üzere, kiralama veya mülkiyet devri yahut intifa hakkının
devri suretiyle objektif ve adil ölçülerde bölge halkının
kullanımına açılması gerekir, bırakılması
gerekir. Bunun dışındaki düzenlemeler, yani bu bölgeyi
uluslararası işletmelerin faaliyetine açmak ve bölge
halkının dışından insanların
kullanımına açmak hiçbir şekilde kabul edilemez, hiçbir
şekilde böyle bir düzenleme doğru olmaz değerli
arkadaşlarım.
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; bakın, tasarı bu şekliyle
yasalaştığı takdirde mayınlı araziye yönelik
olarak bazı bölge ülkelerinin hedeflerini ve girişimlerini ve özel
çabalarını burada tekrarlamaya gerek görmüyorum. Bu tür hesaplar
tarih boyunca hep olmuştur, bundan böyle de olacaktır. Önemli olan,
bu hesaplar ve politikalar karşısında Türkiye Cumhuriyetini
yönetenler hangi zihniyeti temsil ediyor, hangi mantaliteye sahip, biz bunu
sorgulamak durumundayız, bunu değerlendirmek durumundayız. Ama
şunu görüyoruz, şunu üzülerek ve endişeyle görüyoruz: Bu
tasarıyla ve bu tasarıdaki ısrar ile bölgedeki feodal
yapıyı belli ölçüde düzeltecek bir imkânı heba eden bir
anlayışı görüyoruz. Bu tasarıyla, fakir fukarayı
görmezden gelen, bölge halkının sorunlarını görmezden gelen
bir anlayışı görüyoruz. Bu tasarıyla, bölgenin stratejik
önemini ve yaratılmak istenilen belirsizlik ortamını görmezden
gelen, güvenliği riske eden bir tasarı ve anlayışı
görüyoruz değerli arkadaşlarım. Daha ötesini ifade edeyim, bu,
hiç abartılı bir değerlendirme değildir: Türkiye
Cumhuriyetinin Misakımillî hudutlarını daraltan bir
anlayışı görüyoruz burada değerli arkadaşlarım.
Bunları, bir vehimle, bir paranoyayla ifade etmiyoruz. Bakın, bunların
unsurlarını, bunların oluş sürecini anlatıyorum size.
Bu noktada, Hükûmet olarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ve kamuoyunu tatmin
edecek açıklamalar getirmek zorundasınız.
Bakın değerli
milletvekilleri, itirazi kaydımı ifade ederek söylüyorum, Kemal
Unatıkan Beye yönelik olarak söylüyorum, burada, Kemal Unakıtana,
yani bir önceki Maliye Bakanına yönelik olarak en sert muhalefeti yapan
milletvekillerinden birisi olmanın güveniyle ifade ediyorum, Kemal
Unakıtanı arayacağımızı tasavvur edemezdim değerli
arkadaşlarım. Tekrar ifade ediyorum, Kemal Unakıtanı
arayacağımızı tasavvur edemezdim. Siz Sayın Mehmet
Şimşek, Sayın Maliye Bakanı, bu tasarı yoluyla Kemal
Unakıtanı aratır hâle getirdiğinizin, geldiğinizin,
getirildiğinizin farkında mısınız? Üzülerek ifade
ediyorum, maalesef bunun farkındasınız Sayın Bakan, çünkü
sizin misyonunuz bunu gerektiriyor, sizin temsil ettiğiniz misyon bunu
gerektiriyor Sayın Bakan. (CHP sıralarından alkışlar)
Bakın değerli
arkadaşlarım
MEHMET NİL HIDIR
(Muğla) Hangi misyon?
ATİLLA
KART (Devamla) Müstemlekeci bir ülke yaratma misyonu, sömürgeci bir ülke
yaratma misyonu. Bu misyonu temsil eden bir zihniyetten söz ediyorum.
MEHMET
NİL HIDIR (Muğla) Kendinizi tarif ediyorsunuz.
ATİLLA
KART (Devamla) Nedir o zihniyet? Başbakanın ifadesiyle söylüyorum,
Türkiyeyi bölgenin süpermarketi yapmak iddiasını ortaya koyan o
müstemlekeci zihniyetten söz ediyorum; Türkiyeyi pazarlamak isteyen o
zihniyetten söz ediyorum; Türkiyeyi özelleştirmeler yoluyla kamu
kaynaklarını talan etme zihniyetinden söz ediyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayın.
ATİLLA
KART (Devamla) Bunun siyasi literatürdeki anlamı, Türkiyeyi
uluslararası emperyalizme teslim etmektir Değerli Milletvekili
Arkadaşım. Bunu lütfen sorgulayın, bunu lütfen
değerlendirin.
Bakın
değerli arkadaşlarım, öneri ve uyarılarımız göz
önüne alınmadan tasarı bu hâliyle yasalaştığı
takdirde, Hükûmetin feodal yapıyı koruyan siyaset
anlayışı bir kez daha tescil edilmiş olacaktır.
Diğer taraftan da ülkemizin güvenliğini, sosyal
barışını, halkın refahını umursamayan, tüm
bu kavramlara duyarsız kalan teslimiyetçi ve sömürgeci bir siyaset
anlayışı bir kez daha tescil edilmiş olacaktır. Daha
da vahimini söylüyorum: Belli bir ülkenin arzı mevut politikalarına,
kutsal topraklar politikasına zemin hazırlayan bu tasarı
konusunda siyasi iktidarı bir kez daha tarihî bir sorumluluk
anlayışıyla uyarıyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözünüzü bağlayın.
ATİLLA
KART (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
İnanıyoruz
ki, inanmak istiyoruz ki bu sorumluluk anlayışı Adalet ve
Kalkınma Partisine mensup milletvekillerinde de mevcuttur.
MEHMET
NİL HIDIR (Muğla) Yok yok!
ATİLLA
KART (Devamla) Bu ümidimizi kaybetmek istemiyoruz. Bu umut ve dilekle ve
sonuçta sağduyunun galip geleceği düşüncesiyle ben bu konuda
yine iktidar grubuna mensup milletvekillerinin vicdanlarına,
sağduyularına bir kez daha sesleniyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Kart.
2nci
madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Adana Milletvekili
Kürşat Atılgan.
Buyurunuz
Sayın Atılgan. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU
ADINA KÜRŞAT ATILGAN (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan kanunun 2nci maddesi üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, 1990ların sonunda tüm dünya ülkeleri ortak bir
uzlaşıya vararak dünyada mayınların
kaldırılması noktasında anlaştılar ve bu
anlaşmayı da Ottawa Sözleşmesiyle, bir mutabakatla
sonuçlandırdılar. Bu sözleşmeye göre, komşu ülkeler arasındaki
sınırlarda döşenmiş olan mayınlar 2014
yılına kadar temizlenecekti. Türkiye, 12 Mart 2003 yılında
Ottawa Sözleşmesini onaylamıştır.
Değerli
arkadaşlarım, Hükûmet, Türkiye Büyük Millet Meclisine, Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara
Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri
ve İhale İşlemleri Hakkında Kanun
Tasarısını çok büyük tartışmalardan sonra,
komisyondaki tartışmalardan sonra Genel Kurula getirmiştir.
Komisyondaki tartışmaların bir kısmına bizatihi
komisyondaki görevli olan arkadaşlarla ben de katıldım ve birçok
uyarılarımıza rağmen, bu kanun tasarısı
Hükûmetin, daha doğrusu, Sayın Unakıtanın direttiği
şekilde Genel Kurula gelmiş bulunuyor.
Tabii, kanunun geliş
şekli ve hangi usulle ihale edileceği konusu en çok
tartışılan konu. Benden önceki konuşmacı
arkadaşlarımız da bu konu üzerinde oldukça durdular. Maliye
Bakanlığı ihale edecek hizmet alımı şeklinde,
olmazsa, yap-işlet-devret modeliyle bir şirkete ihaleye
çıkacaklar. Yani, hem bir şirket mayın temizleyecek hem de iddia
edildiği gibi mayınlı arazide organik tarım yapacak.
Peki, bu belirlenen arazinin
uzunluğu ne kadar? 510 kilometre. Ne kadar mayın var? Tahmin ediliyor
ki -sayılar çok farklı olmasına rağmen- 620 bin
civarında -617 bin- mayın olduğu söyleniyor. Bunun da 450 bini
personel, antipersonel, geri kalanı da antitank mayınları. Ama
şundan emin olun ki 100 dönüm, 200 dönüm, 300 dönüm yerler
temizlendiği zaman görülüyor ki sadece 1 mayın kalmış.
Çünkü altmış yıl önce döşenmiş olan bu mayınlardan,
tabiat şartlarından ve bölgedeki kaçakçılık nedeniyle,
aşağı yukarı bu 617 bin denen mayından bu 510
kilometrelik alanda, 350 metre genişliğindeki alanda belki 10 bin
tane mayın bulunamayacak. Yani, yapılacak işin hacmini de burada
bir kez daha söylemek istiyorum.
Süre ne kadar olacak?
Kırk dokuz yıllığına. Neye göre belirlediniz? Neden
kırk dokuz yıl diye belirlediniz? Kimse bu konuda cevap veremiyor.
Bu işlem kaç milyon dolar ediyor? diye soruluyor, kimse cevap veremiyor.
Neden veremiyor? Çünkü, işlemi yaptıracak olan Bakanlık nasıl
bir işlem yaptıracağını tarif etmiyor. Mayın
temizleme işi dediğiniz zaman çok basit de yapılan bir
işlemdir bu ama çok pahalı ve masraflı olarak da yapılan
bir işlemdir.
Artı, değerli
milletvekilleri, bir şey daha yapılıyor: Daha önce ihale edildi
hiçbir şirket girmedi, şimdi gene ihale edecekler, hiçbir şirket
girmeyecek. Ondan sonra, söz verdikleri -muhtemelen söz verdikleri-
uluslararası bir şirkete peşkeş çekilecek Türkiye
toprakları ve 510 kilometrelik sınırımız bir yabancı
şirkete teslim edilecek. Bunun neresinde ulusal çıkar vardır,
bunun neresinde kamu yararı vardır; vicdanlarınıza
bırakıyorum. AKPli milletvekili arkadaşlarımın
vicdanlarına sesleniyorum: Türkiye'nin en sorunlu
sınırının bir yabancı şirketin emrine
bırakılmasını sizlerin vicdanlarına
bırakıyorum. Bazılarının vicdanları kabul
edebilir. Ülkenin 510 kilometresini başka bir şirkete
peşkeş çekmeyi bazılarının vicdanları kabul
edebilir. Bazılarının vicdanları başka ülkelerin
menfaatleri için atabilir ama bizim vicdanlarımız, bu Mecliste yemin
eden milletvekilleri olarak bizim vicdanlarımız sadece ve sadece Türk
milletinin ve Türk milletinin menfaatleri için atıyor. Onun
dışında hiçbir şey bizim için önemli değil. (MHP
sıralarından alkışlar)
Değerli
arkadaşlarım, bir konuyla ilgili 2 dolar ile 16 dolar arasında
fiyat alınmaz. Az önce söyledim, kasıtlı olarak
yapılıyor. İşi tarif edersiniz, işin kaç lira
olduğunu size verirler. Ben burada size tek tek okumayacağım.
Bir mayın temizleme işleminde aşağı yukarı yirmi
beş madde var. Nasıl oluyor bu iş biliyor musunuz: Harita üzerinde
işaretliyorsunuz, ilgili firmaya teslim ediyorsunuz. Diyorsunuz ki:
Burayı temizleyeceksin. Sonra, güvenlik işaretlemesi yapıyor
ilgili firma. Daha sonra, harita ile gerçek durumun uyuşup
uyuşmadığını kontrol ediyorsunuz. Daha sonra,
mayın temizleme planlarını şirket ortaya koyuyor. Daha
sonra, tespit edilen ve etkisiz hâle getirilecek mayınları nereye
taşıyacağınızın planını ortaya
koyuyorsunuz. Toplanacak mayınların nasıl imha edileceğinin
planını ortaya koyuyorsunuz; makineyle mi, elle mi imha
edeceğinizi düşünüyorsunuz; köpekle mi kontrol edeceğinizi
Bu
işlerle ilgili uzman köpekler var. Şundan emin olun ki, bir müddet
sonra köpeklerin psikolojisi bozulduğu için psikoloğu da var
köpeklerin. Siz bunu tarif etmezsiniz -daha yirmi beş-otuz maddedir bu,
okumuyorum- derseniz ki Ben bu arazideki mayını
temizleteceğim, biri 2 dolar verir, öbürü de 16 dolar verir.
Dolayısıyla nasıl mayın temizleyeceğinizi mutlaka izah
etmek zorundasınız.
Bir konu daha var:
Birleşmiş Milletlerin mayın temizlemeyle ilgili standardı
yüzde 99,6dır. Bakın, yüzde 99,6dır. Siz ihaleye çıkarken
yüzde 100le çıkarsanız hiçbir şirket girmez. Yapılan
işlem budur Türkiyede. Neden yüzde 100le çıktınız diyorum
Komisyonda arkadaşa, hazırlayan bürokrata soruyorum: Neden yüzde 100le
çıktınız Birleşmiş Milletlerin böyle bir kararı
olmasına rağmen? İdareden böyle baskı geldi. diyor. Siz
idare olarak hiçbir firmanın ihaleye girmemesi için mi böyle bir standart
koyuyorsunuz? Hangi usule göre bu standardı koyuyorsunuz?
Birleşmiş Milletlerin
standardı yüzde 99,6; siz yüzde 100 koyacaksınız, hiçbir
şirket girmeyecek, ondan sonra diyeceksiniz ki: Gelin, yapın,
işletin, devredin. Dünyada böyle bir firma var mı hem mayın
temizleyen hem de organik tarım yapan hem domates yetiştiren hem kavun
yetiştiren hem de mayın temizleyen? Yok böyle bir şey.
Türkiyede yok böyle bir firma.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, burada
yapılması gereken işlem, bu ihaleyle ilgili teknik
şartnameyi doğru hazırlamaktır, standartları
doğru koymaktır, çok iyi bir yarış yaptırmaktır
firmalar arasında, yerli firmalarımızın mutlaka bu ihaleye
girmesini sağlamaktır ve devlet parasını vererek
yaptırmasıdır. Aksi takdirde, siz ihaleyi yapacaksınız
kimse girmeyecek, ondan sonra bir firmaya, Türkiye'nin 510 kilometre en sorunlu
sınırını ve 350 metre genişliğindeki
alanındaki egemenlik hakkını kırk dört
yıllığına başkasına devredeceksiniz. Yok böyle
bir şey. Böyle bir şeye ben, bu Meclis sıralarındaki AKP
milletvekili arkadaşlarımın vicdanlarının razı
olacağına inanmıyorum, her ne kadar bazılarının
vicdanları razı olsa da.
Lütfen,
bu kanunu çekiniz. Bu kanunu Türk milletinin, Türk devletinin ve bölge
halkının menfaatlerine olacak şekilde yeniden düzenleyiniz ve
tekrar önümüze getiriniz. Bu hâliyle çıkarsa bu kanun, emin olun ki
23üncü Dönemin kara lekesi olarak tarihe geçecektir. İddia ediyorum, bu
kanun bu şekilde geçerse 23üncü Dönem milletvekillerinin kara lekesi
olarak Meclis tarihine ve Türk milleti tarihine geçecektir. Yanlıştan
dönünüz.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Atılgan.
2nci
madde üzerinde Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Binici.
Buyurunuz
Sayın Binici.
DTP GRUBU
ADINA İBRAHİM BİNİCİ (Şanlıurfa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 263 sıra sayılı Yasa
Tasarısı üzerinde Demokratik Toplum Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Antipersonel
kara mayınlarının sorumsuzca ve ayırım gözetmeksizin kullanılmasının
sivillerde yol açtığı ağır kayıplar
uluslararası kamuoyunda gittikçe artan bir hassasiyet meydana
getirmiştir. Çoğu masum ve korumasız olan siviller, özellikle
çocuklar olmak üzere, yüzlerce kişiyi öldüren ya da sakat bırakan,
ekonomik gelişmeyi de, yeniden yapılanmayı engelleyen, mülteci
ve iç göçe maruz kalmış kişilerin yurtlarına geri dönmesini
kısıtlayan ve yerleştirildikten yıllarca sonra başka
ciddi sorunlarla karşılaşan, antipersonel
mayınlarının neden olduğu acı ve kayıplara son
vermek için 1999 yılında yürürlüğe giren Ottawa
Sözleşmesi olarak bilinen antipersonel mayınlarının
kullanımı, depolanması, üretimi, transferinin yasaklanması,
bu mayınların yok edilmesi anlaşmasının gerekçesi
olarak kabul edilmiştir. Antipersonel Mayınlarının
Yasaklanması Sözleşmesini bugüne kadar yüz elli altı ülke
imzalamıştır.
Türkiyede
kara mayınları, 1955 yılları ile 59 yılları
arasında yasa dışı geçişleri önlemek üzere
mayınlanan ve İskenderundan başlayarak Silopiye uzanan Suriye
sınırının tümü Bulgaristan, Ermenistan, Azerbaycan ve Irak
sınırı ile 1988 yılı sonrası
çatışmalı dönem boyunca mayınlanan daha iç bölgelerde de
mevcuttur. Hatay, Şanlıurfa, Siirt, Mardin, Ağrı, Hakkâri,
Şırnak, Batman, Diyarbakır, Tunceli, Bingöl, Kars, Ardahan,
Gaziantep ve Van illeri kara mayınlarından en çok etkilenen
illerimizin başında gelmektedir. Antipersonel kara
mayınlarının temizlenmesi, altı yılı kapsayan
877 kilometrelik Suriye sınırı boyunca mayınlar
temizlenecek ve yaklaşık elli yıldır gübre görmemiş
verimli topraklar organik tarıma açılacaktır. Bu topraklar iki
Kıbrıs büyüklüğündedir değerli arkadaşlar.
Bizim de
endişe ve kaygılarımız şudur: Bu topraklarda
yıllardır topukları kopmuş, cenazeleri mayın
tarlalarında kalmış, büyük bedeller vermiş, hatta
geçmişte bu toprakların asil sahipleri olan bölgede topraksız
çiftçilere verilmesi şarttır. Bölge yıllardır
ağalık zulmüyle inliyordu. Ama korkumuz ve endişemiz şudur
ki ithal ağalık ihdas edilecektir bölgede. Yabancı ülkelerden
buraya yeni ithal ağalık sistemi getirilecektir ve bölge yine zulüm
altında inleyecektir. En doğrusu bu bölge topraksız köylüye
verilmesidir. Devlet bütçesinin bu kadar olanaksız olduğu kabul
edilebilir bir durum değildir.
Yine,
Türkiye, Ottawa Sözleşmesine taraf olmuş, 2004 yılında
çekincesiz yürürlüğe koymuştur. 2004 yılında mayın
yasağına taraf olan Türkiyenin 1 Mart 2008 tarihine kadar stoktaki
mayınları imha etmesi, 2014 yılına kadar toprağa
döşeli mayınları temizlemesi, mayın kurbanlarının
topluma yeniden katılımı için gerekli kolaylıkları
sağlaması gerekiyordu.
Bu
çerçeve Ottawa Sözleşmesi gereğince Türkiye,
1) 1 Mart
2008den itibaren depolarda bulunan mayınları iptal etmiş
olmalıdır.
2) 1 Mart
2004e kadar toprağa döşeli tüm mayınları temizlemiş
olmalıdır.
3) Eylül 2004 yılından itibaren
mayın bulunduğu bilinen veya döşenen, döşenmiş
bulunduğundan kuşkulanılan bütün alanları belirlemiş
olmalıdır.
4) Eylül
2004 yılından itibaren bu alanları işaretlemeli, gözetim
altında bulundurmalı, çitler ya da başka yöntemlerle koruyor olmalıdır.
Kara
mayınları ve savaştan kalma patlayıcılarla ilgili
bilinçliliği artırmak gerekli olmakla birlikte, yeterli
değildir. Bu insanlık dışı silahlarla başa
çıkmak için sadece vaatlerde bulunan
Artık ciddiye
alınması gereken mayınsız bir dünyaya ulaşmak
mümkündür ancak özellikle anlamlı ve sürdürülebilir destek verilmesi
açısından daha fazla ilerleme sağlanması gerekmektedir.
Mayınlar,
doğaları gereği ayrım yapmayan silahlardır. Sivil ve
asker ayağı arasında fark gözetmezler, barış
ilanından sonra barışı da tanımazlar. Büyük
alanların mayınlanarak üretim dışı
bırakılması ekonomiyi de olumsuz etkilemektedir. Dünyada
maliyetinin 3 dolar olması, gerek devletler gerekse mali silah aktörleri
tarafından yaygın olarak kullanılması sonucunu
doğurmaktadır. Ancak yerleştirilen mayınların
temizlenmesi hem karmaşık bir süreci ve bin dolar gibi bir yüksek
maliyeti gerektirmektedir.
Kara mayınları
hâlâ 70 ülkede, altı bölgede etkilidir. Dünya devletlerinin yüzde 80i
Mayın Yasağı Anlaşmasına bağlıdır.
Aralarında Çin, Rusya ve ABD gibi büyük güçlerin yer aldığı
otuz dokuz devlet bu anlaşmanın dışındadır.
Kara
mayınları nedeniyle dünyada her yıl 15 ile 20 bin sivil ölüyor
ya da sakatlanıyor. Bugün 78 ülkenin elinde 200 ile 215 milyon kadar kara
mayını vardır. Bütün dünyada mayın patlaması yüzünden
yaralanmış, sakat kalmış 300 binden fazla insan
vardır. Türkiyenin stoklarında ortalama 3 milyon adet mayın
bulunmaktadır. Türkiyenin Ottawa Sözleşmesi kapsamında
sunduğu rapora göre ülkede toplam mayın sayısı
yaklaşık 2 milyon 900 bindir. Bu mayınların 2 milyona
yakını sınır boylarında, 900 bini ise ülke
topraklarının içerisinde döşenmiştir. Türkiyenin
eğitim ve araştırma amaçlı elinde tuttuğu mayın
sayısı sadece 16 bindir. Bu rakam Brezilyadan sonra en yüksek
rakamdır.
Türkiyede
kara mayınları her yıl 180 kişiyi etkiliyor. Türkiye ne
yazık ki, şu anda, stoklarında mayınlarının
imhasını tamamlayamayan üç ülkeden birisidir. 1990-2007
yılları arasında kara mayınları ve sahipsiz
patlayıcıları nedeniyle 1.185 kişi yaşamını
yitirmiştir, 1.726 kişi de yaralanıp sakat kalmıştır.
Bu bilgilerden yola çıkarak, mayınlı araziler temizlenip
çiftçilik modeliyle bölge çiftçisine verilmelidir. Mayınlama
haritaları bağımsız sivil toplum örgütlerine verilmelidir.
Mayın sahalarını mayınlardan temizledikten sonra, en
başta fakir mayın kurbanları, topraksız köylüler ve eski
sahiplerine verilmesi şarttır. Mayın kurbanlarının
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
İBRAHİM
BİNİCİ (Devamla) -
tıbbi, sosyal, psikolojik ve ekonomik
projelerle hayata geçirilmelidir. Köye dönüşün önünde engel teşkil
eden mayınlar temizlenmelidir. Stoktaki mayınlar hemen imha
edilmelidir. Mayın patlamasından zarar görenlerin ihtiyaçları
giderilmeli, yasal hakları güvence altına alınmalıdır.
Mayın eylem merkezleri kurulmalıdır. Mayın
patlamalarında ölen ya da yaralananlara yönelik veri tabanı
oluşturulmalıdır. Ancak bu şekilde günleri ve mevsimleri
hayalimize göre yeniden yaratabiliriz; ölümden insani değerlere dair çok
şey kurtarabiliriz.
Güvenli
bir yaşam bütün yurttaşlarımızın en temel
hakkıdır. Bu çerçeve tasarısının olumlu bir adım
olduğunu düşünüyoruz. Türkiyede atılan her adım bizi
mayınsız bir Türkiyeye, mayınsız bir Orta Doğuya,
mayınsız bir dünyaya daha yakın yaklaştıracaktır.
Bu duygu
ve düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DTP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Binici.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ
konuşacaktır.
Buyurunuz
Sayın Bozdağ. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK
PARTİ GRUBU ADINA BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile
Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı
Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale
İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısının 2nci
maddesi üzerinde AK PARTİ Grubunun görüşlerini açıklamak üzere
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, iki gündür çok önemli bir konuyu burada müzakere ediyoruz.
Esasında bizim müzakeremiz burada iki gün ama bu konu, Türkiyenin
gündeminde 1992 yılından beri üst düzeyde istişare edilen,
değerlendirilen, çözüme kavuşturulması için üzerinde durulan bir
konu, ama maalesef, bugüne kadar netice de alınamamış bir konu.
Şimdi,
elimde, 4/3/1992 tarihinde Bakanlar Kurulunun bir kararı var ve o dönemde
Bakanlar Kurulu kararı ile Genelkurmay
Başkanlığının, bu 6ncı maddesinde, bu işte
görevli olduğu belirtilmiş ve bu konuda bir görev verilmiş o
dönemde. Ondan sonraki süreç içerisinde hem Genelkurmay
Başkanlığımız hem de ilgili, yetkili ve görevli
kurumlarımız bu konularda değişik çalışmalar
yapılmış, değişik icraatlar ortaya konulmuş. En
son, 1999 yılında Ottawa Sözleşmesinin imzalanmasından
sonra Türkiyenin bu konu gündeminde daha ağırlıklı bir
şekilde yerini almış, zaman zaman Millî Güvenlik Kurulunun
gündemine gelmiş. Türkiyenin güvenliğiyle ilgili görüş
alışverişlerinde bulunulduğu, millî güvenlik siyasetinin
tayin, tespit ve uygulamasına dair hükûmete de tavsiyelerde bulunan bu
yüksek kurulun gündemine gelmiş, değerlendirmeler yapılmış
ve sonunda Türkiye-Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesine
ilişkin kararlar da alınmış. 29/5/2001 tarihli ve 470
sayılı Karar çerçevesinde bu konuyla ilgili alınan karar
hükûmetlere gereği yapılmak üzere diye tavsiyede bulunulmuş.
Ancak o günden sonra zaman içerisinde bu konularla ilgili birtakım çalışmalar
yapılmış.
En son,
2003 yılında Ottawa Sözleşmesinin Meclisimizce
onaylanmasından sonraki süreçte bu iş biraz daha
hızlanmış, Genelkurmay Başkanlığımız bu
işle ilgili çalışmalar yapılmış ve işle
ilgili tahsisatlar yapılmış ve birtakım denemelerden,
uygulamalardan sonra gelinen noktada Genelkurmay Başkanlığı
gönderdiği yazılarda ve yapılan istişarelerde bu işin
ihale suretiyle yaptırılması konusunun daha uygun
olacağına dair kanaatlerini, çekincelerini de belirtmek suretiyle hem
Başbakanlığa hem Millî Savunma Bakanlığı
aracılığıyla ilgili yerlere iletmiş ve bunun
başka bir ihale yöntemiyle Genelkurmayın dışında
yapılmasının daha uygun olacağını ve hatta orada
bir şey -NAMSAnın ismini de vermek suretiyle- NAMSAya verilmesinin
de daha uygun olacağını değerlendirmek suretiyle ifade
etmiş. Bu konu bu kanun tasarısı hazırlanmadan önce
İstişare mahiyetinde görüşler sorulur kanunlar
hazırlanırken. Burada okudu bir sayın milletvekilimiz Genelkurmayın
görüşünü. Bunu görmediniz mi? diye de sordu. Doğrudur,
Genelkurmaydan gelen görüşte o vardır.
Tabii,
bunlar gizli metinler. Şimdi soruyorlardı dünden, bu metinler nereden
çıkıyor diye. Ben de merak ettim. O gizli damgalı metinleri size
kim servis etti, onu da merak ediyorum.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Size kim servis etti o zaman?
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Şimdi
Şimdi, bakın
Şimdi
(CHP ve MHP
sıralarından gürültüler)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sana kim servis yaptı ya? Sana kim servis
yaptı?
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Şimdi, bakın, değerli arkadaşlar, orada dile
getirilen endişeler
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Sayın Bozdağ, idareyi tehdit ediyorsun sen.
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla)
orada dile getirilen endişeler ve tereddütlerin hepsi bu
taslağın hazırlanması ve komisyon aşamalarında
görüşülmesi konusunda değerlendirilmiş ve tasarının
içerisine yansıtılmıştır. Şimdi,
tasarının beraber bir değerlendirmesini
yaptığımızda bunun buraya nasıl yansıdığını
da hep beraber görme imkânımız var.
Şimdi, bunun amaç ve
kapsamı çok net, açık, diyor ki: Mayınların temizlenmesi,
patlamamış mühimmatın temizlenmesi ve bu alanın tarıma
açılması. Amacımız bu. Biz mayınları
temizleyeceğiz ve burayı tarıma açacağız. Peki, bunu
hangi usulle yapacağız? Şimdi, oradan gelen metinde bunun ihale
usulüyle, hizmet alımı usulüyle yapılmasının daha
uygun olacağı yönünde bir değerlendirme var.
Yansımış mı bu? Bakın, bunun 2nci maddesinin 1inci
fıkrasının ilk cümlesini okuyorum, çok net: (1) Mayın
temizleme işi, öncelikle 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu
İhale Kanunu hükümlerine göre Maliye Bakanlığınca hizmet
satın alınmak suretiyle yaptırılır. Bu ne
yapılmış? Hizmet almak suretiyle. Öncelikle bu yöntemin
kullanılması için ihaleye gidilecek, çalışılacak ve bu
yönle bunun temizlenmesi temin edilebildiği takdirde yapılacak.
Endişe yansıtılmış mı buraya?
Yansıtılmış. Arkasından bu temin edilemezse ne
olabilir? Türkiye Cumhuriyetinin hükûmetine, bu işi yapan kamu
görevlilerine bu yüce Meclisin ikinci bir alternatifi de deneme imkânı
vermesinin neresi yanlış? Yanlış değil.
Peki, bunun başka
güvenceleri var mı? Şöyle bakıyoruz -hepsini
okumayacağım- 1inci fıkranın son cümlesi: Bakanlar Kurulu
Kararı gereğince belirlenen askeri yasak bölge ile sınır
hattı boyunca tesis edilecek sınır fiziki güvenlik sistemi için
ihtiyaç duyulacak alanlar temizletilmekle birlikte, yüklenicinin
kullanımına bırakılmaz. Yani eğer siz hem temizlemeyi
hem işletmeyi aynı firmaya ihale ederseniz dahi burada
sınır güvenliği için gerekli olan kısım belirlenecek.
Bunu kim söyleyecek? Genelkurmay söyleyecek Şu kadar yer sınır
güvenliği için lazımdır
Orası ne yapılacak?
Yüklenicinin tarıma açmasına imkân verilmeyecek.
Şimdi, hudut boyunda
olan arkadaşlarım bilir. Sınırı şöyle bir
gözünüzün önüne getirirseniz
Ben askerliğimi asteğmen olarak
Kızıltepede yaptım, hudut boyunda hududu bekledim. Benim
şeref sayfalarımdan biridir. Orayı iyi bilirim. [CHP ve MHP
sıralarından Ooo sesleri, alkışlar(!)] Onun için,
bakın ne var hudut boylarında? Bu Meclisin, AK PARTİ Grubunun,
bütün parti gruplarının da şerefidir bu, sadece bizim değil
herkesin görevi bu.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Niye söylüyorsun o zaman?
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Bakın, orada, sınırın boyunda önce bir tel örgü
var. Tel örgünün arasında, Kızıltepe kısmında biraz
boşluk, arkasından tren yolu geçiyor, tren. Arkasından iz
tarlası var. Arkasından güvenlik için bir yol var. Arkasından
nöbet tutan askerlerimizin gezdiği bir alan var. Arkasından
mayınlı bölge var. Onun arkasından ne var? Karakollarımız
var. Şimdi bu düzenleme buradan oylarınızla kabul edildiği
takdirde, güvenlik için askerlerimizin nöbet tuttuğu alandan itibaren
burayla ilgili yeni bir güvenlik şeridi oluşturulacak ve oranın
ne kadar olacağına da Genelkurmayımız karar verecek, kanun
da bunu açık koyuyor. Yani sınırlarımızı, farz
edin -dediğiniz gibi- yabancı birinin aldığını,
öyle düşünüyorlar
Yabancı biri almayabilir, yerli biri alabilir,
belli olmaz.
OKTAY VURAL (İzmir)
Kim alacak, kim, onu söyle! Biliyorsan onu söyle!
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Bu konuda şimdiden kehanette bulunmak doğru
değildir. O zaman dahi bununla ilgili bir düzenleme var.
Bir başka şey:
Yine, bakın, Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunumuz var.
Şimdi bu Kanunun ilgili maddelerini de bu konuda iyi okumak lazım.
7nci maddesi -başlığı- birinci derece kara askerî yasak
bölgelerinde uygulanacak esasları düzenliyor. Burası neresi?
Burası birinci derece kara askerî yasak bölge. Ne diyor? İlgili
maddenin 1inci fıkrasının (c) bendinde diyor ki:
Yabancıların geçici olarak bölgeye girmeleri ve oturmaları
Genelkurmay Başkanlığının iznine
bağlıdır.
KAMİL ERDAH
SİPAHİ (İzmir) Yani
kırk dört yıl mı geçici süre!
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Bir başka şey: Yine, bölge içindeki eski askerî eserler
ve benzeri pek çok konu, burada ne yapılıyorsa, yabancı birinin
girmesi çıkması nasıl olacak? Genelkurmay
Başkanlığının izniyle olacak.
Şimdi, ben, değerli
arkadaşlarım, tekrar buradan bu tasarının 2nci maddesinin
5inci fıkrasına dönüyorum. 5inci fıkra diyor ki: İhale
komisyonlarının oluşumu ve çalışmasına ilişkin
esaslar
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen,
sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Efendim, bitiriyorum.
Komisyon nasıl
oluşacak, nasıl çalışacak? Maliye Bakanlığı
belirler. Peki, bu komisyonun ihale şartnamesini kim hazırlayacak?
Genelkurmay Başkanlığı, Millî Savunma
Bakanlığı, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı
ve Maliye Bakanlığı ihalenin şartnamesini de beraber
hazırlayacaklar.
Şimdi, değerli
arkadaşlarım, biz eğer bu ülkenin Genelkurmayına, Millî Savunma
Bakanlığına, Maliye Bakanlığına, Tarım
Bakanlığına, Bakanlar Kuruluna, Meclisine güvenmeyecek, herkese
kötü gözle bakacaksak o zaman biz kime güveneceğiz Allah aşkına?
Böyle şey olabilir mi? Genelkurmay oturacak, sizin düşündüklerinizi
düşünmeyecek; bu ülkenin bakanları oturacak, sizin hassasiyetlerinizi
paylaşmayacak.
OKTAY VURAL (İzmir)
Size güvenmeyeceğiz!
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Biz o hassasiyetleri en az sizin kadar paylaşıyoruz, bu
konuda görevli olanlar da bunu paylaşıyorlar.
OKTAY VURAL (İzmir)
Temizlenmesi işine bir şey diyen mi var?
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Burada bir sakınca varsa, o zaman ihale yapacaklar,
kişiler bunlarla ilgili oturup konuşurlar, değerlendirirler.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Bu bittikten sonra sanki Bu kanun çıktı, ihaleyi bana
verin. diyen biri mi var?
Ben sözlerimi burada
bitirirken konuyu tekrar yüce Meclisin takdirlerine bırakıyor
OKTAY VURAL (İzmir)
Yanlıştır, yanlıştır, çekeceksiniz bunu.
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) ...ve konunun muhalefet tarafından
anlatıldığı gibi olmadığını bir kez
daha ifade ediyor
OKTAY VURAL (İzmir)
Bahse giriyorum bitmeyecek, Sayın Bakan kalkacak.
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla)
konuyu milletimizin ve Meclisimizin takdirine bırakıyor,
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Bozdağ.
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Sataşma var
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) -
Sayın Başkan, bir dakikalık söz verirseniz
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Hayır, sataşma yok.
MURAT ÖZKAN (Giresun) Sen
mi karar veriyorsun sataşmaya!
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Sayın Başkan, vallahi de sataştı, billahi de
sataştı!
BAŞKAN Yerinizden
Buyurunuz Sayın Okay, 60a göre.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkanım, burada ben kime sataştım
Allah aşkına? Kime sataştım? İsim verdim mi efendim?
(CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Servis yapılıyor. dedin.
BAŞKAN 60a göre söz
istedi, Sayın Bozdağ.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Ben genel konuşuyorum, isim vermeden
OKTAY VURAL (İzmir)
Niye isim vermiyorsun da Meclisi genel
BAŞKAN Sayın
Bozdağ, 60a göre söz istedi.
Buyurunuz efendim.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Ben isim vermeden konuşuyorum, sataşma var mı?
BAŞKAN Neden
dolayı istediğini bilmiyorum.
YAHYA AKMAN
(Şanlıurfa) Şahsa sataşma olsa
V.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
5.- Ankara
Milletvekili Hakkı Suha Okayın, Yozgat Milletvekili Bekir
Bozdağın, kamuoyunu ve Genel Kurulu yanılttığı
iddiasıyla açıklaması
HAKKI SUHA OKAY (Ankara)
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sataşmayla ilgili söz
istemedim, sadece 60ıncı madde uyarınca söz talebinde bulundum.
Sayın Hatip iki
şeyi vurguladı: Bir Güven dedi, bir de Bunu çarpıtarak
anlatıyorsunuz, ifade ediyorsunuz. dedi. Ve Sayın Hatip sadece 1inci
maddeyi okudu, oysa bu yasanın bir de 3üncü maddesi var. Ve yasanın
3üncü maddesi gerçek amacı ifade eden maddedir ve o maddede diyor ki:
Maliye Bakanlığınca yapılacak kullanım
karşılığı temizleme ihalesinde
Yasada açıkça
Kullanım karşılığı temizle ihalesi. diyor.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Tamam, o birinci ihale yapılamadığı takdirde
OKTAY VURAL (İzmir) Ne
biliyorsun yapılamayacağını?
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Nerede yazıyor o?
HAKKI SUHA OKAY (Ankara)
Şimdi, bu, Sayın Hatibin yorumu değil. Açıkçası,
burada, ben, Sayın Hatibin buradaki ifadeleriyle hem bu yüce Genel Kurulu
hem kamuoyunu yanıltmasını önlemek için söz talebinde bulundum.
Gerçek amaç 3üncü maddededir ve burada ifade edilen hususlarda da bir çarpıtma
yoktur ama bir güven bunalımı varsa, gerçek amacını
saklayarak bu tasarıyı Genel Kurula sunan iktidar grubudur,
Hükûmettir.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Okay.
OKTAY VURAL (İzmir)
Sayın Başkanım, Sayın Konuşmacı, daha önce
yapılan konuşmalara atfen, özellikle Genelkurmay
Başkanlığının vaki bir yazısıyla ilgili
olarak Bunu kim servis ediyor sizlere? diye tüm Meclisi, burada konuşma
yapanları, âdeta töhmet altında bırakacak bir ifadede
bulunmuştur.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) Yazı elinde!
OKTAY VURAL (İzmir)
- Bu konuda itirazın olduğunu
ifade eden Sayın Milletvekilimiz buradadır, kendi
konuşmasının yanlış
anlaşılmamasını teminen kendisi sataşma üzerine söz
istemiştir. Lütfen
BAŞKAN - Tamam, yerinizden
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Efendim, müsaade ederseniz kürsüden
BAŞKAN - Tamam, buyurunuz kürsüye gelin.
KADİR URAL (Mersin)
Sana kim servis yaptı? Sen servisçi misin?
ALİM IŞIK (Kütahya)
Sayın Bozdağ, hakikaten size kim servis yaptı? Merak ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir)
Servisi siz yaparsınız, siz devletsiniz ya!
BAŞKAN - Lütfen sayın milletvekilleri
Buyurunuz Sayın Sipahi.
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ tarafından
sözlerinin çarpıtıldığı iddiasıyla
konuşması
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Yüce Meclise saygılar sunuyorum.
Biraz önce muhtemelen benim
kullandığım bir ifade üzerine Bilgiler gizlilik dereceli olarak
nereden servis yapılmıştır? gibi Sayın
Konuşmacı bir ibare kullandı. Ben, Millî Savunma
Bakanlığınca gönderilen evrakın herhangi bir gizlilik
derecesi taşıyıp taşımadığı konusunda
bilgi sahibi değilim. Madde bir. Bunun gizlilik dereceli olduğunu
bildiğine göre, ben şimdi Sayın Konuşmacıya soruyorum:
Gizlilik dereceliliğinden bu kadar emin olduğunuz bir dokümanı
size kim servis yaptı? (MHP sıralarından alkışlar)
Ben, sadece Komisyonda da
konu olan bu dokümanın son kısmından bir -belki de birkaç
maddesi de ayrıdır- aklımda kalan
kısımlarını burada ifade ettim ve Millî Savunma
Bakanlığının -tarih de aklımda- 11 Şubat 2008
tarihinde böyle bir evrakın sonuç kısmında bu bahse konu kanun
tasarısının uygun olmadığına dair bizzat
Sayın Millî Savunma Bakanının imzaladığı bir dokümandan
bahsettim. Ne bunun içeriğini anlattım ne de gizlilik derecesini
biliyorum, gizlilik derecesini dile getirdim. Tekrar ediyorum: Size kim servis
yaptı?
YAHYA AKMAN
(Şanlıurfa) Son maddesini olduğu gibi okudunuz kürsüde.
OKTAY VURAL (İzmir) Ne
biliyorsunuz gizli olduğunu?
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (Devamla) Hayır efendim, mealen okudum; mealen, kendi
kaleme aldığım kısmını okudum. Kendi kaleme
aldığım kısmını okudum.
YAHYA AKMAN
(Şanlıurfa) Son maddesini okuyorum. dedi.
OKTAY VURAL (İzmir)
Demedi.
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (Devamla) Eğer iş servis yapmaksa ben başka
bir örnek vereyim: Yani, bu ülkenin en önemli kurumlarının
suçlandığı bir şekilde, cinsiyeti belirsiz bir hahamı
devletin TRTsine kim servis yapmıştır? (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Çok da alakalı yani!
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (Devamla) Ona ait bilgileri kim servis
yapmıştır? Devletin en önemli kurumlarını, en ciddi
konularını TRT ekranlarından, uluslararası
basının kullanması için, uluslararası çevredeki birtakım
dış güçlerin kullanması için kim servis
yapmıştır? Ben de bu soruyu soruyorum.
Gelelim Yasak Bölgeler
Kanununa. Yasak Bölgeler Kanununun, Sayın Konuşmacı sadece
işine gelen bölümünü okudu. Şimdi müsaade ederseniz, Kanun elimde,
biraz da ben bahsedeyim.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkan, sataşmadan söz aldı
AHMET AYDIN (Adıyaman)
Böyle bir usul var mı Sayın Başkan?
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (Devamla) Birinci derece kara askeri yasak bölgelerinde
aşağıdaki esaslar uygulanır.
a) Bölge içindeki taşınmaz mallar
kamulaştırılır.
b) Bölgeye buradaki
görevlilerle, yetkili komutanlığın izin verdiği Türkiye
Cumhuriyeti uyruğundaki diğer görevlilerden başkası giremez
ve oturamaz.
Sayın
Konuşmacının bahsettiği kısım bir istisnai
hükümdür. Yani Yabancıların geçici olarak bölgeye girmeleri ve
oturmaları Genelkurmay Başkanlığının iznine
tabidir. bölümü istisnai bir bölümdür. Nasıl istisnai bir bölümdür? Bazen
iki hudut görevlileri arasında hudut görüşmeleri yapılır, o
hudut görüşmeleri süresince yabancı asker ve personelin girmesine
müsaade edilir veyahut da Karsta Arpaçay Barajının
yapıldığı gibi, eğer sınırın ortak
kesimine bir baraj inşaatı gibi, bir elektrik santrali
inşaatı veya buna benzer bir tesis yapılıyor ise, geçici
olarak, gündüz sürelerince
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Sipahi, lütfen sözünüzü bağlayınız.
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (Devamla) Bitiriyorum efendim.
bu işçilerin geçici
olarak bu yasak bölgede görev yapmaları için geçici müsaade edilir bu
inşaatın devamınca, ona da pasavan geçiş adı
verilir. Kusura bakmayın, iki defa, ben asteğmen olarak değil,
hudut sorumlusu bir sınır jandarma tugayının komutanı
olarak görev yaptım. (MHP sıralarından alkışlar) Bir
başka, Rus hududunda, hududun sorumlu kurmay başkanı olarak
görev yaptım.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Onun Başbakanı da kantinde görev yapmıştı, bu da
orduevinde yapmış.
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Çok ayıp Nevzat Bey! Çok ayıp!
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (Devamla) Onun için bu açıklamayı yapmaya, yüce
Meclisi bilgilendirmeye gerek duydum. Bu geçici görevlendirmeler de sadece bir
faaliyet süresi içindir, kırk dört yıllığına daimî
değildir.
Yüce Meclise saygılar
sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Sipahi.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkanım
BAŞKAN Nedir
Sayın Bozdağ?
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkanım, bakın, Sayın Hatip
konuşmasında benim kullandığım cümlenin bir benzerini
aynı şekilde bana sordu, hem şahsıma hem grubuma
sataştı. Bana söz verirseniz cevap vermek isterim.
BAŞKAN Tamam,
buyurunuz Sayın Bozdağ.
İki dakika süre
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sen demedin mi ki ben askerliğimi orada
yaptım? Sen değil misin?
2.- Yozgat
Milletvekili Bekir Bozdağın, İzmir Milletvekili Kamil Erdal
Sipahinin şahsına ve partisine sataştığı
iddiasıyla konuşması
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Şimdi, değerli arkadaşlar, ben tekrar hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, iki tane hususu
huzurlarınızda açıklamak istiyorum: Bir tanesi, bu belge gizli
belge.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Nereden aldınız bilgiyi?
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Ben biliyorum dedim, neden biliyorum? Onu da açıklamak
istiyorum. Şimdi, neden bildiğimi açıklamak
Ben bu belgelerle,
bu kanun tasarısı burada görüşülürken Başbakanlıktan,
Millî Savunma Bakanlığından, devletin ilgili ve yetkili
kurumlarından bu konuyla ilgili yapılan çalışmalar
nelerdir, aşamaları nelerdir, bunlarla ilgili elimizde dokümanlar,
belgeler var mıdır, varsa birer örneğini alabilir miyim diye
görüştüm.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Biz de görüştük.
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Bilgilerim sağlıklı olsun, sağlam olsun. Bize
denen şey şu: Bunlar var ama gizlilik derecesi olan bilgilerdir.
Dolayısıyla biz bu konuda size belge falan veremeyiz. diye ifadede
bulundular ve ben alamadım. Onun için ben bunun gizli bir belge
olduğunu biliyorum. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler) Ben onu
ifade ettim ve gizlilik derecesi olduğunu bildiğimi söyledim.
OKTAY VURAL (İzmir)
Size kim servis yaptı?
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Bir servis falan yok.
Ben Başbakanlıktan
alamadım, Hükûmet biziz, oradan alamadım. Millî Savunma Bakanı
bu grubun içinden çıktı, ben Millî Savunma Bakanından
alamadım. Gizli, veremeyiz. dediler. Onun için de ben bunun gizli olduğunu
söyledim. Bu bir bilgiye dayalı şeydir, yoksa afaki bir şey
değildir.
MURAT ÖZKAN (Giresun)
İçeriğini nasıl biliyorsun, içeriğini!
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Ben onu söyledim. Benimki bilgidir, yakın bilgidir.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Hayır, onu söylemediniz!
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) İkinci bir konu, o da şu: Bakın, 3üncü maddeyi tek
başına okumayın, 2nci maddeyle beraber okumak lazım. 2nci
maddede önce hizmet alımı suretiyle yapılması, bu mümkün
olmadığı takdirde işletmeyle beraber yapılması
öngörülüyor.
3üncü maddedeki düzenleme
ise eğer bu işletme karşılığı ihale
yapılırsa o zaman neler olacağını düzenliyor.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Bekir Bey, o nerede yazıyor?
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Bu ikisi birlikte değerlendirilmeli, birbirinden ayrı
değildir diyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Bitiriyorum Başkanım.
Bir başka şey: Ben
asteğmenlik yaptım, doğru. Ben bu vatana, bu millete, bu devlete
hizmet ettim.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
İstismar ediyorsun!
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Ben onun bir şeref olduğunu söylüyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
İstismar ediyorsun!
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Er de bir şereftir, onbaşı da bir şereftir,
orgeneral olmak da bir şereftir. Biz bundan övünç duyarız.
Başkalarının rütbesinden de övünç duyarız, hizmetinden
dolayı ama bu hiçbir zaman kendinden rütbe olarak düşük olanları
başka türlü değerlendirme hakkını kimseye vermez diyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Bozdağ.
Sayın milletvekilleri,
on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
18.01
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 18:36
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Canan CANDEMİR
ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 90ıncı
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
263 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VII.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara
Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri
ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve
Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/543) (S. Sayısı: 263) (Devam)
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Şimdi sıradaki
diğer işlere geçiyoruz.
3üncü sırada yer alan,
353 sıra sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Avrupa Birliği Uyum ve Adalet Komisyonları raporlarını
görüşmeye başlıyoruz.
3.- Türk Ceza
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum ve Adalet
Komisyonları Raporları (1/670) (S. Sayısı: 353)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemin 4üncü
sırasında yer alan, 90 sıra sayılı Türk
Vatandaşlığı Kanunu Tasarısı ve
İçişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
4.- Türk
Vatandaşlığı Kanunu Tasarısı ve
İçişleri Komisyonu Raporu (1/458) (S. Sayısı: 90)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci sırada yer alan,
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm;
İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının
görüşmelerine başlayacağız.
5.- Afet ve
Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm;
İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/552)
(S. Sayısı: 293)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
6ncı sırada yer
alan, Siirt Milletvekili Mehmet Yılmaz Helvacıoğlu ve 4
Milletvekilinin, İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, Antalya
Milletvekili Osman Kaptan ve 1 Milletvekilinin, Türk Silahlı Kuvvetleri
Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifleri ve Millî Savunma Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
6.- Siirt
Milletvekili Memet Yılmaz Helvacıoğlu ve 4 Milletvekilinin,
İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, Antalya Milletvekili Osman
Kaptan ve 1 Milletvekilinin, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri ve Millî
Savunma Komisyonu Raporu (2/427, 2/428, 2/429) (S. Sayısı: 361)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
7nci
sırada yer alan, Türk Silahlı Kuvvetlerinde İstihdam Edilecek
Sözleşmeli Subay ve Astsubaylar Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
7.- Türk Silahlı Kuvvetlerinde
İstihdam Edilecek Sözleşmeli Subay ve Astsubaylar Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/463) (S.
Sayısı: 316)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
8inci
sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Süleymaniye Külliyesinin Korunması Hakkında
İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
8.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye
Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Süleymaniye Külliyesinin Korunması
Hakkında İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/484) (S. Sayısı: 336)
(x)
BAŞKAN
Komisyon? Burada.
Hükûmet?
Burada.
Komisyon
raporu 336 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır konuşacaktır.
Buyurunuz
Sayın Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU
ADINA MEHMET ŞANDIR (Mersin) Çok teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yorucu bir günün, yorucu bir
haftanın sonrasında, uluslararası sözleşme niteliğinde
üç kanunu görüşmek arzusuyla çalışmaya devam ediyoruz. Zaman
olursa, Sayın Başkanın arzusu dört diyorsa, dörde de çıkartırız.
Bu sebeple söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Süleymaniye Külliyesinin Korunması Hakkında İşbirliği
Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu üzerine
Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini arz etmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, Süleymaniye Külliyesi, Sultan Süleyman adına yapılan
ilk camidir. Evet, Mimar Sinanın kalfalık dönemi eserlerinden olan,
camisi, imarethanesi, medresesi ile birlikte bir külliye olan, Suriyenin
başkenti Şamdaki Süleymaniye Külliyesi -Ben gidip gördüm, herkesin
görmesini tavsiye ederim. Herkesi de görmek üzere davet ettim ama şimdi
bir grup arkadaşımızla gideceğiz. İnşallah bundan
sonraki seferlerde sizler de gelirsiniz, hep beraber görürüz, ziyaret ederiz-
Kanunî Sultan Süleyman adına Mimar Sinan tarafından projelendirilip
inşa edilen ilk camidir -1554 yılında- ve bu güzel cami bugün,
yapılış maksadına hizmet etmektedir. Hem cami olarak
kullanılmaktadır hem imareti devam etmektedir, medresesi devam
etmektedir. Külliyesi de vardır. Yanında yapılan külliyeye daha
sonra Sultan Süleymanın oğlu II. Selim zamanında külliye de
eklenmiştir. Dolayısıyla Kanunî Sultan Süleymanla beraber
Selimiye iç içe, hem Sultan Süleyman Camii hem de yanında Selimiye Camii,
iki cami yan yana, bugün Şamın tarihî karakterini dünyaya ifade
eden, atalarımızın bize bıraktığı,
övüneceğimiz iki güzel eserdir.
İşte
bunların onarılması ile ilgili Türkiye Cumhuriyeti devleti ile
Suriye Arap Cumhuriyeti devleti arasında bir protokol
imzalanmıştır. Bu protokolün yürürlüğe girebilmesi için bu
kanunun çıkması gerekiyor. Yarın -Sayın
Cumhurbaşkanımız lütfettiler, bizleri de dâhil ettiler-
Türkiye-Suriye Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı ve
Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yapan milletvekili
arkadaşlarımızdan teşkil ettikleri bir heyetle, muhtemel
bakanların da katılacağı bir heyetle Suriyeye gidiyoruz.
Suriyeye giderken Sayın Cumhurbaşkanımızın çantasına
bu kanunu, bu iş birliği protokolünün kanunlaşmış
hâlini de koymuş olmak Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun güzel
bir jesti olmuştur. Bunun için katkı verdiğinizden dolayı
ben de çok teşekkür ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, Suriye gerçekten halkıyla kardeş olduğumuz,
devletiyle dost olmak mecburiyetinde olduğumuz -ben böyle
değerlendiriyorum- bizim için önemli bir ülkedir. 870 kilometreye
yakın bir hududumuz bulunmaktadır ve Orta Doğu bölgesinin,
Türkiye Cumhuriyeti devleti açısından, çıkarları
açısından stratejik değerde önemi olan bir ülkesidir. Orta
Doğu Suriyesiz olmaz. Öyle bir güzel söz vardır.
İşte
Suriyeyle ilişkileri her geçen gün daha da ileriye götürmek için, kabul
etmek ve ifade etmem gerekir ki AKP Hükûmetlerinin bu yönde yoğun gayreti
olmuştur. Suriye-Türkiye dostluğu adına bu dostluğa hizmet
eden hükûmet politikalarını yöneten değerli bakanlara ve
başta Sayın Başbakan olmak üzere Sayın
Cumhurbaşkanımıza çok teşekkür ediyorum. Gerçekten bu
dostluk önemli. Çünkü, söylediğim gibi, iki kardeş milletin iki dost
ülkesi ve dost kalmak mecburiyetinde olan iki ülke. Biz dost
kalmalıyız ki Orta Doğuda barış olsun, biz dost
kalmalıyız ki bu coğrafya güvenlik içerisinde olsun. Çıkarlarımız
da ortak.
Bakın,
biraz önce benim ilimin Milletvekili Sayın Kürşad Tüzmen
buradaydı. Dış ticaretten sorumlu Bakan olarak Türkiye-Suriye
arasındaki ekonomik ilişkilerin gelişmesine -ifade etmemiz
lazım, kendisi burada yok, olsa yine söylerdim- çok yoğun
katkısı olmuştur. Ona da bu dostluk adına teşekkür
ediyorum. 300-350 milyon dolar dolayında devam eden dış ticaret
hacmimiz imzalanan serbest ticaret anlaşmasıyla -ki, bu serbest
ticaret anlaşmasının imzalanmasında Sayın Kürşat
Tüzmenin emeği çoktur, gayreti çoktur- imzalanan bu serbest ticaret anlaşması
sonrasında Türkiye ile Suriye arasındaki dış ticaret hacmi
300 milyon dolardan 2 milyar dolara ulaşmıştır.
Yapılacak daha çok şeyler vardır. Bunlar da
yapıldığı takdirde bu hacim 5 milyar dolara kadar
ulaşır. Bu anlamda şu politikaları doğru buluyorum:
Muhalefet, Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz ülkemizin çıkarına,
milletimizin çıkarına olan her politikada destek vereceğimizi
her defasında, bu Meclisin açıldığı ilk günlerde ifade
ettik. Uzlaşmadan yana, hoşgörülü, diyaloğa açık, sorun
üreten değil sorunların çözümüne katkı veren, bu anlamda
gerekiyorsa cesaretlendiren, yönlendiren bir politikayı takip
edeceğimizi en üst düzeyde Sayın Genel Başkanımız
ifade etti. Bu anlamda diyorum ki Türkiye ile Suriye dost olmak, hatta bu
dostluğu ortak olmak noktasına taşımalıdır. Ben
Dostluk Grubu Başkanı olarak bunu Sayın Suriye yetkililerine de
söylüyorum. Halklarımız kardeş, ülkelerimiz dost olmak
mecburiyetinde ama bu dostluk yetmez. Biz ülkeler ve kişiler olarak ortak
da olmalıyız. Bir teklif getirdik, Sayın Nazım Ekren -Allah
ondan da razı olsun- teklifimizi ciddiye aldı, gayret gösterdi,
zannediyorum bir yola girdi iş: Hudut boylarında -kararname
hazırlandı zannediyorum- serbest ticaret merkezlerinin büyütülmesi. Ne
var yani, Halepin esnafı gelse Kilis Hudut Kapısında
malını satsa, Antepin esnafı malını oraya götürse,
halkımız gitse kaçakçılık yapacağına,
karşılıklı, serbestçe ticaretini yapsa, bu ticaretten hem
Halep esnafı hem de Gaziantep-Kilis-Şanlıurfa esnafı,
insanları, bu hudut boylarını bekleyen insanlarımız
faydalansa olmaz mı? Aklın yolu tek. Biz dostluğu
kalıcı kılabilmek, ülkeler arasındaki ilişkileri
dostluk çizgisinde devam ettirebilir, sürdürülebilir hâle getirebilmek için
halklarımızın ortak çıkarlarını artıracak,
maksimize edecek bir düzenleme yapmak mecburiyetindeyiz. Onun için diyorum ki:
Kardeşlik, eyvallah. Dostluk, hükûmetlerimizin kararıyla gerçekten
güzel gidiyor ama bunu ortaklığa da dönüştürmemiz lazım.
Bunu hem ülkemizi yöneten siyasi iktidarın sayın bakanlarına da
söylüyoruz -ciddiye aldıkları için de teşekkür ediyorum- Suriye
yöneticilerine de söylüyoruz.
Tabii,
bir problem, problem değil ama aşılması gereken bir husus
olarak söylüyorum: Suriyenin daha katetmesi gereken mesafeler var.
Bankacılık sistemi, Türkiye ile Suriye arasındaki iş
hacminin, yatırım hacminin
Bugün Suriyede Türk
firmalarının 250-300 milyon dolara yaklaşan, belki bir miktar
daha artan yatırımı var. Bu, kısa sürede çok büyük
rakamlara ulaşabilir. Suriyenin her ihtiyacını, bizim Türk
müteşebbisleri, iş adamları Suriyede imal ederek
karşılayabilirler. Suriyenin kaynaklarını Suriyede
işleyerek birlikte dünyaya ihraç edebiliriz. Bu mümkün.
Bir şey söyleyeyim:
Mesela Suriyenin çok ciddi fosfatı var, gübrenin ham maddesi. Bu
fosfatın büyük kısmını Türk firmaları işliyor ama
başka ülkelerin üzerinden satın alarak işliyor. Bunları
aşmamız lazım. Bunları söylüyoruz. Aşmanın yolu,
Suriyede bir Türk bankasının kurulmasıdır, bir ortak
Türk-Arap bankasının kurulmasıdır. Çünkü ticaret ve
yatırımı geliştirebilmenin yolu, banka olması
lazım, banka üzerinden para transferi olması lazım. Acı bir
örnek
Bunu bizi izliyorsa değerli Suriye yöneticilerine de arz etmek
açısından söylüyorum. Acı bir örnek: Şamdaki büyükelçimiz,
Halepteki Başkonsolosumuz ve personelimiz, maalesef,
maaşlarını almak için her ayın başında
İskenderuna, Hatayın İskenderun kazasına kurye
gönderiyorlar, maaşlarını Türkiyeden alıyorlar. Suriyede
bir Türk bankasının şubesi olsa bu problem aşılacak. O
sebeple bu kanun önemli. Çünkü inanınız Şama gittiğinizde
göreceksiniz, Halepe gittiğinizde göreceksiniz. İşte
burası Osmanlıdan kalma bir eserdir, bir saraydır diye hemen
farkına varırsınız.
İçişleri
Bakanını ziyaret ettik değerli milletvekilleri, dostluk grubu
olarak gittiğimizde. Sizin grubunuzdan Sayın Faruk Kocanın,
Sayın Fevzi Şanverdinin de katıldığı, Cumhuriyet
Halk Partisinden Aziz Beyin katıldığı bir heyet olarak
Suriyeye gittiğimizde İçişleri Bakanlığı bize
randevu verdi, ziyaret ettik. Bir Osmanlı sarayında oturuyor. Tabii
yıllar eskitmiş ve çatlamalar meydana gelmiş. Uluslararası
ihaleye çıkmışlar, bir Fransız firması
almış. Bakanın çok net ifadesi var, Burayı Türkler olmadan
Fransızlar da yapamaz. diyor. Çünkü o binanın
yapılışının projeleri Türkiyede, Türkiyenin
arşivlerinde. O projeler olmadan o binanın restorasyonunu yapabilmek
mümkün değil. Aynı şey Süleymaniye Külliyesi için de olmuş.
Süleymaniye Külliyesindeki çatlakları onarmak için bir Fransız
firması almış, ilk yaptığı iş minareleri
betonla doldurmuş. Gideninize anlatmışlardır, Süleymaniye
Camiinin iki minaresi var. İki minaresinin kaide kısmı
Sağlamlaştıracağız, binayı takviye
edeceğiz. diye betonla doldurulmuş. Onun da çözüm
olmadığını, yanlış olduğunu görmüşler
ve durdurmuşlar. Şimdi Türk firmaları yapıyor, bu protokol
gereği Türk firmaları yapıyor.
Burada hizmetlerini takdir ve
teşekkürle anmam gereken bir kuruluş da TİKA. TİKA
gerçekten -Türk coğrafyası diyelim- Türklerin geçmişte
yönettiği, atalarımızın hizmet ettiği ve bizden kalan
o eserleri onarmak için Balkanlarda, Orta Doğuda, Kafkasyada, Orta
Asyada çok ciddi gayretler ve hizmetler üretiyor. Ben bu hizmetlerin daha
geliştirilmesini, daha büyük ödenekler ayrılarak takviye edilmesini
Her defasında konuşuyoruz ama çok ciddi de hizmetler ürettiğini
görüyoruz. Huzurunuzda TİKA yöneticilerine de teşekkür etmemiz
gerekiyor.
Geçen hafta Vakıflar
Haftasıydı. Vakıflar Genel Müdürüne de söyledim. Bu eserlerin
tamamı vakıf eseri. Dolayısıyla Türkiye
dışında kalmış olmaları bir şey
değiştirmez. Bu vakıf eserlerine Türkiye Cumhuriyeti devleti,
Türk milleti adına Vakıflar Genel Müdürlüğünün de sahip
çıkması gerekiyor. Onlar da gereken gayreti gösteriyorlar. Onlara da
huzurunuzda teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri,
bu iş birliği protokolünün onaylanması, hukuk hâline getirilmesi
yapılan harcamaların hukuki gerekçesini, hukuki
dayanağını hazırlayacağı açısından
önemli.
Bu kanunu bugün
çıkarmış olmamız, sözümüzün başında da ifade
ettiğim gibi, yarın Sayın Cumhurbaşkanımızın
Suriyeyi ziyareti öncesinde-çünkü her defasında bunu soruyorlar- bir jest
olacaktır, güzel bir davranış olmuştur.
Katkılarınızdan dolayı çok teşekkür ediyorum. Bu
kanunun hayırlara vesile olmasını diliyor, hepinize saygılar
sunuyorum.
Teşekkür ederim.
(Alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Şandır.
Maddenin tümü üzerinde
başka söz yok.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, söz istiyorum.
BAŞKAN Tümü üzerinde,
şahsınız adına buyurunuz Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Kanunun tümü üzerinde mi, madde üzerinde mi?
BAŞKAN Tümü üzerinde
efendim, tasarının tümü üzerindeyiz.
Buyurunuz Sayın Genç.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tabii gündemin 2nci maddesindeki
kanun tasarısını atladık 8inci sıraya geldik. Bu bir
defa Parlamento çalışmalarına uymayan bir durum. Neymiş?
Abdullah Gül yarın Suriyeye gidecekmiş!
ALİ
KOYUNCU (Bursa) Cumhurbaşkanı
KAMER
GENÇ (Devamla) Senin Cumhurbaşkanın kardeşim, ben kabul
etmiyorum ya! Allah Allah!
ALİ
KOYUNCU (Bursa) Ayıp yahu! Nezaket içerisinde kalmanız lazım.
Türkiye Cumhuriyetini temsil eden bir insan.
KAMER
GENÇ (Devamla) Efendim Suriyeye gidecekmiş de, efendim bir jest
yapalım da buna bu kanunu çıkaralım.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, bu memlekette, insanlar inim inim açlık
altında, işsizlik altında inleyen bir memleketteyiz.
Bugün,
şu sırada, bakın, Meclis Başkanı belki yurt
dışındadır.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Yoo, burada efendim.
KAMER
GENÇ (Devamla) - Tayyip Erdoğan yurt dışındadır. Ondan
sonra bakanların büyük bir kısmı yurt
dışındadır. Bu devletin
Bakın, daha üçüncü ayına
gelmişsiniz, üçüncü ayına, bütçeniz -yıl başında
öngördüğünüz, bütçeyi çıkarırken- öngördüğünüz 10 katrilyon
liralık açığın 3 mislini vermiştir. Şimdi, böyle
hoyratça bir devlet yönetilmez. Bir devletin evvela tasarruf etmesi lazım.
Bu, sokakta aç gezen insanlar, işsiz gezen insanlar, iş bulmayan
insanlar neyle geçinecek?
AKP yedi
senedir iktidarda. Türkiye Cumhuriyeti devletini tavuğun tüylerini yolar
gibi yoldunuz. Bir yatırım var mı yahu? Allah rızası
için söyleyin, bir yatırım yaptık da bu memlekette işte
şu kadar adama iş bulduk
Yaptığınız bir şey
var mı? Türkiye Cumhuriyeti devletini bir tavuğa benzetirseniz,
tüylerini söktünüz, söktünüz, söktünüz, çırılçıplak bir deri kaldı,
şimdi deri sökülüyor.
BAYRAM
ÖZÇELİK (Burdur) Ayıp oluyor!
KAMER
GENÇ (Devamla) Efendim, hiç ayıp mayıp olmuyor.
Şimdi,
Türkiye Cumhuriyeti devleti
Yahu yöneticiler eğer sorumsuz olursa
değerli milletvekilleri
Yani Meclis Başkanı her gün yurt
dışında, Abdullah Gül yurt dışında, Tayyip
Erdoğan yurt dışında, milletvekilleri yurt
dışında, bakanlar yurt dışında. Böyle bir
şey olur mu yani yahu, böyle bir şey olur mu?
Ben
şimdi soruyorum: Beyler, bu Parlamento kurulduğundan bugüne kadar
Meclis Başkanı, Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan kaç defa yurt
dışına gittiler ve ne kazandırdılar bu memlekete?
Şimdi,
Azerilerle Ermeniler arasında arabuluculuk yaptılar, ne
kahramanlıklar yaptılar. Azeri milletvekilleri geldi buraya. Tayyip
Erdoğan ne dedi? Fitneciler geldi memleketimize. dedi. Şimdi de
gitti, efendim, Azerbaycanın o fitnecileri karşısında
gitti, boynunu eğdi.
Bakın,
bir devlet bu kadar yönetilmez, bir devletin haysiyetiyle onuruyla bu kadar
oynanılmaz. Bu Türkiye Cumhuriyeti devletini yönetme kabiliyetine bu
insanlar sahip değil. Türkiye Cumhuriyeti devleti
Şimdi ne
bulmuşlar? Bir Batı ülkelerine gidebiliyorlar mı? Çünkü davet
etmiyorlar kendilerini. Ondan sonra ne yapıyorlar? Bulabildikleri Arap
ülkelerine gidiyorlar. İşte, Katara, Suriyeye, İrana, ondan
sonra Lübnana, oraya gidiyorlar. Gitmelerinin bir de temel nedeni var: Biraz
da hediye var orada, yani biraz da hediye var. (CHP sıralarından
gülüşmeler) Şimdi, ben bunları çok iyi biliyorum. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Sayın milletvekilleri,
bence, bakın, bu memleket çok sıkıntıya gidiyor, bu
memleket sıkıntıya gidiyor. Şimdi, Abdullah Gül diyor ki:
Kürt konusunda çok iyi şeyler olacak. E ne olacaksa söyle kardeşim
ya! Ne olacaksa söyle, ben de bileyim ya! Ben parlamenterim ve o bölgenin
milletvekiliyim. Ne olacaksa söyle! Eğer hakikaten iyi bir şey
olacaksa biz de diyelim ki ya kardeşler, arkadaşlar, iyi şeyler
olacak da bu memlekette artık ne asker ölecek, ne polis ölecek, ne
dağa çıkan insanlar ölecek
Ya bu memleketi yönetmek için belli bir
bilgiye sahip olmak lazım, belli bir birikime sahip olmak lazım,
belli bir karaktere sahip olmak lazım. Efendim, işte, gidiyorsunuz,
ondan sonra, efendim, Suriye
Suriye, tamam, dostumuz bir ülke, komşumuz
bir ülke ama yıllarca çok sıkıntılarını da çektik
bunların. Şimdi, Suriyedeki eserleri, tamam, onaralım da hangi,
kaç lirayla onaracağız, kim bunları onaracak, kim bu parayı
verecek bunlara? Ben sizin İktidarınızı biliyorum. Sizin
İktidarınızda yine birkaç tane sizin adamlarınız
gidecek, ondan sonra orada ihaleyi alacak, Kamu İhale Kanununa tabi
olunacak, artırma eksilme, 2886 sayılı Kanuna tabi olmayacak,
yine yandaşlarınız şey edecek.
Ben geçen hafta
Viyanadaydım. Viyanada bir Türkü içeri almışlar biliyor
musunuz? Bir Türkü içeri almışlar. O Türkün evinde çok külliyetli
miktarda para bulunmuş, çok külliyetli miktarda para bulunmuş.
Şimdi miktarını söylemiyorum. Parayı götüren kim biliyor
musunuz? Türkiyede belediye seçimlerini kaybetme ihtimali olan bazı
anakent belediyeleri parayı TIRlarla taşımışlar
oraya, ondan sonra -bakın, işte, arayın şu anda-
Türkiyeden de 2 tane avukat gitmiş ve Viyanada da en meşhur
avukatı tutmuşlar, hâlâ içeride. O para gitti Türkiyeden. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
Şimdi, bakın,
AKPliler, sizin devri iktidarınızda denetim sistemi kalktı,
devlet iflas ettirildi. Devletin ihale sisteminde devletin kaynakları
çarçur edildi, talan edildi ama siz burada çıkıyorsunuz, efendim,
bizim söylediklerimizi kale almıyorsunuz. Şurada var mı bir
hükûmet ya? Böyle bir sorumsuz bir hükûmet olur mu? Nerede bu adamlar, nerede?
Bunları soruyorum ya. Biz burada, arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin üyeleri olarak burada bazı sorunları dile getiriyoruz.
Şu Bakanlar Kurulu sırasında Allah rızası için bir
bakan olmaz mı? Şimdi burada bir kişi oturmuş. Yani bir
kalp krizi geçirse veya bir tuvalet sıkıntısı çıkarsa
bu arkadaşımız, ne olacak? Haydi ishal olmuşsa,
sıkıntıya düşerse ne olacak? Yani, bakın
MEHMET DANİŞ
(Çanakkale) Temiz bir dile davet etmeniz lazım, gülmeniz değil.
Temiz bir dile davet etmeniz lazım!
TANSEL BARIŞ
(Kırklareli) Otur! Otur!
KAMER GENÇ (Devamla) Senin
aklın ermez buna. Senin aklın ermez buna.
MEHMET DANİŞ
(Çanakkale) Böyle bir konuşmaya müdahale etmeniz lazım!
TANSEL BARIŞ (Kırklareli)
Otur! Otur!
KAMER GENÇ (Devamla) Senin
aklın ermez buna.
MEHMET DANİŞ
(Çanakkale) Müdahale etmiyorsunuz, bir de gülüyorsunuz!
TANSEL BARIŞ
(Kırklareli) Otur! Otur!
KAMER GENÇ (Devamla) Evet,
şimdi
MEHMET DANİŞ
(Çanakkale) Böyle bir yönetim olmaz!
TANSEL BARIŞ
(Kırklareli) Otur! Otur!
MEHMET DANİŞ
(Çanakkale) Kim o? Kim o Otur! diyen?
KAMER GENÇ (Devamla)
Efendim, bakın, siz bu memleketi dürüst yönettiniz de biz çıktık
da size karşı mı çıktık.
MEHMET DANİŞ
(Çanakkale) Kim o?
TANSEL BARIŞ
(Kırklareli) Ne var? Niye bağırıyorsun?
BAŞKAN Sayın
milletvekili, biraz daha sakin olur musunuz. Herhâlde burada kürsünün
masuniyetini unutuyorsunuz. O da temiz bir dille konuşacaktır.
MEHMET DANİŞ
(Çanakkale) Kürsüye bak! Kürsüye bak!
KAMER GENÇ (Devamla)
Şimdi, Sayın Başkan, bazıları tabii, bakan olmak için
çok bana karşı söz möz attılar da şimdi işte geçerli
olmadı. Ondan sonra, maalesef
Neyse, yine size hizmet ediyorum işte.
Yahu şimdi vicdan sahibi
olan insan görür, şu memlekette şu hükûmet sıralarında,
burada, bu bakanların buraya gelmesi lazım, neredeler bunlar?
Efendim, iş burada, Türkiye
FAZLI ERDOĞAN
(Zonguldak) Başka işleri yok seni dinlemeye mi gelsinler?
KAMER GENÇ (Devamla) Beni
dinleyecek. Beni dinleyecek, ben parlamenterim, bu halk beni seçmiş. Beni
dinleyecek. Sen daha hükûmetin ne olduğunu bilmezsin. Yahu, şimdi
ben
Şimdi,
bakın, size diyorum ki Suriyede bir eser tamire gidecek, kaç lirayla
edilecek, nasıl yapılacak, kim alacak? Ben size diyorum, bakın,
Viyanada bugün bir Türk geçen haftadan beri içeride, büyük para Türkiyeden
götürmüş, açın bakın yahu, açın bakın. Bu sizi çok
perişan edecek. Bu sizi daha perişan edecek. Burada çok adamlar
Aslında birtakım insanlar da buna ortak. Şimdi bunları
söylüyoruz, bakın, sizin zamanınızda denetim denilen bir
şey kalmadı.
Türkiye
Cumhuriyeti devleti, bakın, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki bu
işte anlaşma, arasına girdiniz, Obama geldi, Obamaya yaranmak
için Biz Ermenistan kapısını açacağız. dediniz ama
Azerbaycan öyle bir tutuma girdi ki işte sizin büyükleriniz gitti,
ayağına gitti. Ayağına gitti büyükleriniz ve ondan sonra
da
Yani Türkiye Cumhuriyeti devleti bu duruma düşürülecek bir devlet mi?
Türkiye Cumhuriyeti devletinin Azerbaycanla geleneksel bir dostluğu var.
O devletin büyükleri ne diyorlardı? Biz iki devlet, bir milletiz
diyorlardı. Ee, ne ettiniz? Siz gittiniz Obama ile gizli pazarlıklar
yaptınız, ondan sonra bu yapılan gizli pazarlıkları
Aliyev Moskovaya gitti, Moskova bunlara bu pazarlıkları verdi, ondan
sonra Aliyev de size en ağır şekilde hakarete varan sözler
söyledi. Ondan sonra kadın milletvekilleri geldi buraya, sizin buradaki
Tayyip Erdoğan, Genel Başkanınız dedi Fitneciler bunlar.
Ondan sonra da peki o milletvekillerine fitneci diyen kişi nasıl
gidiyor da o Parlamentoda konuşuyor? Size sormak istiyorum.
Ayrıca
da değerli milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti devletinin o geleneksel
dış politikasını değiştirecek -ne sizin-
yöneticilerinizin kabiliyeti, bilgisi, kültürü buna müsait değil. Biz
diyoruz ki: Bizim yıllardan beri gelişmiş, yerleşmiş
bir dış politika geleneğimiz var. Bunları şey
edemezsiniz. Yani işte Abdullah Gül ilk defa Dışişleri
Bakanı olup Almanyaya gittiği zaman oradaki Alevi Kültür
Merkezindeki yöneticileri Cumhuriyet Bayramı resepsiyonlarından
kesmiş ama işte Kaplanları maplanları, oradaki elçilik
mensuplarını
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Genç, lütfen sözünüzü bitiriniz, süreniz doldu.
AVNİ
ERDEMİR (Amasya) Saçmalıyorsun!
KAMER
GENÇ (Devamla) Ben saçmalıyorsam gel sen de burada fikrini söyle. Burada
söylemek cesaretiniz yok. Ben şimdi
AVNİ
ERDEMİR (Amasya) Aklına geleni konuşuyorsun!
KAMER
GENÇ (Devamla) Ben sizin için bakın burada doğruları
söylüyorum ama siz, kardeşim, korkuyorsunuz, korkuyorsunuz. Sizin de
vicdanlarınız bu söylediklerimizi kabul etmiyor. Yani bir devlette,
Tayyip Erdoğan Başbakan olarak gidecek, 750 milyon doları
alacak, kendi damadının şirketine verecek, ondan sonra da burada
ben Başbakan olacağım. Böyle bir şey olur mu yahu?
Dünyanın hangi ülkesinde bir devletin iki bankasında 750 milyon dolar
alıp cebe konulacak. Böyle bir şey olur mu yahu? İhaleler ve
Geçmişi neydi, serveti neydi? Bunları araştıralım.
Denetimi kaldırdınız. Çıkın, buradan çok
şaşaalı sözlerle birbirinizi methedin.
Türkiye
çok kötü bir yola gidiyor. Türkiye'nin geleceği
karanlıklaşıyor. Bu, sizin İktidarınızın
tenkitsizliğinden dolayı kaynaklanıyor. O bakımdan, ben
sizden rica ediyorum, bu devleti bu kadar talan eden anlaşmalara yol
vermeyin. Bu memleket bizimdir. Gelecekte sokağa
çıkamazsınız.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Karar yeter sayısını istiyorum eğer
maddelere geçecekseniz.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Sayın Genç demin Meclis Başkanı
Sayın Köksal Toptanın yurt dışında olduğunu
söylediler, şimdi makamındadır. Bu konuyu düzeltiyorum.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Bugün değilse bile dün oradaydı.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Şahsım adına söz talep ediyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Şimdi şahsı adına Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ
konuşacaktır.
Buyurunuz
efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sözlerimin başında hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu yüce
çatının altında her gün çok değişik konuşmalar
çok değişik konular üzerinde yapılıyor. Tabii, bu da
milletimizin gözü önünde cereyan ediyor. Ben isterim, arzu ederim ki buradaki
her tür konuşmanın üslubu, edebi, adabı bu milletin değerlerine
uygun olsun, yaralayıcı olmasın, bu Meclisin
işlerliğiyle ilgili İç Tüzükün hükümlerine de uygun olsun.
Şimdi,
İç Tüzükümüzün 67nci maddesi gayet açık: Genel Kurulda kaba ve
yaralayıcı sözler söyleyen kimseyi Başkan derhal, temiz bir
dille konuşmaya, buna rağmen temiz bir dil kullanmamakta ısrar
ederse kürsüden ayrılmaya davet eder. Başkan, gerekli görürse, o
kimseyi o birleşimde salondan çıkartabilir.
Başkanlığa
gelen yazı ve önergelerde kaba ve yaralayıcı sözler varsa,
Başkan, gereken düzeltmelerin yapılması için, o yazı veya
önergeyi sahibine geri verir.
Şimdi,
bizim İç Tüzükümüz gayet açık, İç Tüzüke de gerek yok, bu
milletin ahlakı da gayet açık, değerleri de gayet açık. Bu
ahlaktan kendinde birtakım özellikler taşıyanların
konuşacağı üslup da tartışmasız ortada, yazmaya
da gerek yok, uymamız lazım ama gel gör ki bu kürsüde uyulmuyor, buna
riayet edilmiyor. O zaman, İç Tüzük, bu standardın
dışına çıkan, bu yapıyı paylaşmayan birisi
olursa Divan ne yapacak, Meclis ne yapacak, onu gelmiş koymuş buraya.
Ve burada Divana düşen, Başkanlığa düşen nedir? Böyle
bir davranışta bulunan kişiyi ikaz etmek, temiz bir dille
konuşmaya davet etmektir. Maalesef bugün değil sadece, bundan önceki
pek çok oturumda da aynı şeyler yapılıyor ama Meclis Başkanlık
Divanı bu maddeyi işletmiyor. Ben buradan bir kez daha
hatırlatmak istiyorum ve bu maddenin gereğinin
yapılmasının da Meclisin, Başkanlık
Divanının ve yöneten başkanın asli görevi olduğunu
düşünüyorum çünkü buradan bu millet bizi örnek alıyor, bu üslup
herkese yansıyacaktır. Ben bunu hatırlatıyorum ve umuyorum,
diliyorum ki bundan sonraki oturumlarda İç Tüzükümüzün bu hükmü
uygulanır, bu hükme gerek kalmadan bu milletin değerlerine uygun bir
konuşma üslubu buradan benimsenir.
Değerli
arkadaşlar, bu ülkeyi yönetenler bu ülkeyi içeride temsil ettiği gibi
dışarıda da temsil edebilirler. Türkiye, sadece bölgesinin
değil, dünyanın yıldız bir ülkesi; dünyanın pek çok
ülkesiyle ilişkiler kurabilir, uluslararası alanda, bölgesel alanda
dünyanın değişik sorunlarında söz sahibi olabilir. Bizim
Avrupa Birliğiyle ilgili bir projemiz var mı? Var. Bu projeyi bizim
anlatmamız gerekiyor mu? Gerekiyor. Dünyanın ülkelerine, etkili,
yetkili ve bu projenin içerisinde bulunan üye ülkelere anlatmamız
gerekiyor mu? Gerekiyor. Peki, ben soruyorum: Bugüne kadar Avrupaya hiç gitmedi.
dendi. Allah aşkına, Avrupanın hangi başkentine kaç defa
gidildi, müzakere tarihi alamazlar, Türkiye müzakereye başlayamazlar.
dendi. Şimdi, hatırlayın 17 Aralığı, o zaman
Avrupa Birliğiyle ilgili Türkiye'nin müzakere kararı alırken
Yes, yes diye -hatırlar mısınız?- Okey diye o
pankartları o Parlamentoda açtıran güç, irade, işte bu milleti
doğru temsil eden, dışarıda, içeride hakkını
hukukunu koruyan iradedir. O iradenin başındaki kişi
Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğandır. Bütün Türkiye
bununla gurur duydu, onur duydu. Biz bunu biliriz.
Öte
yandan, yine bakın, bugün Türkiye dünyanın 193 ülkesinin oy
kullandığı bir yerde 151 tanesinin oyunu alarak
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin geçici üyeliğine seçildi
mi? İşte bu diplomasi sayesinde seçildi, bu gayretlerle, bu çabalarla
seçildi. Şimdi Türkiye'nin ihracatı 2002de 35 milyar dolardı ve
bu 135 milyar dolara geldiyse böyle geldi. Yan gelip yatmakla olacak işler
değil bunlar. Yan gelip yatanların bu millete yapılacak
hizmetlerin nasıl yapıldığını bilme
şansı yok. Onun için bu millet iyi takdir ediyor, iyi takip ediyor.
Bu milletin onurunu, haysiyetini biz hem içeride koruduk hem
dışarıda koruduk. Bunun şahidi millettir, bunun şahidi,
yaşanan pek çok olay vardır. Hatırlarsanız, başka
ülkelerde olan olayların bir kısmı basına
yansıdı, bir kısmına sizler şahitsiniz, bizler
şahidiz, bu millet şahittir.
Öte yandan, yolsuzlukla
ilgili konular burada söyleniyor. Biz hep şunu söylüyoruz: Bu konular bu
kürsüde sadece konuşulmakla kalmasın. Bu memleketin denetim görevini
yapan kurumları var. Neler var: Bir, yargı denetimi vardır, suç
işleyenlerle ilgili işleyen mekanizmalar vardır. Ben diyorum ki:
Kimin elinde ne bilgi varsa, belge varsa bu ülkenin cumhuriyet başsavcıları,
savcıları görevinin başındadır, lütfen oraya götürüp
versinler, ondan sonra da buraya gelip desinler ki: Bakın, ben şu
yolsuzluk, şu hırsızlık, şu ahlaksızlık var,
bununla ilgili suç duyurusunda bulundum, şuraya şikâyet ettim,
araştırma yapılıyor. Dedikoduyla buraya gelip konuş,
nasıl olsa bir şey yok, ondan sonra gidiyor! Ben buradan tekrar davet
ediyorum: Lütfen, elinde belge olan, bilgi olan, götürsün cumhuriyet
savcılarına versin. Yine, talebi olanlar, Devlet Denetleme Kurulu
var, gitsinler oradan da talepte bulunsunlar. Bakanlıkların
teftişleri var, her kurumda var, oradan talepte bulunsunlar. İlgili
yerlere, her yere
Bu denetim yolu Meclisin içinde de var,
dışında da var, yargıda da var. Bu mekanizmaları
işletmek lazım, işletsinler. Biz bundan rahatsız
olmayız. Bizim alnımız ak, başımız dik ama bizim
rahatsız olduğumuz şey şu: Bu şerefli kürsüyü
iftiralara alet ederek bu kürsüyü alçaltmaya hiç kimsenin hakkı yoktur.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu kürsü milletin
kürsüsüdür. Bu milletin şanına layık bir üslup, bu milletin
şanına layık bir değerlendirmeyi burada yaparsak, bu
kürsüde biz de büyürüz, bu millet de bizi sever, sayar. Aksini yaparsak bu
millet bunun gereğini de yapar.
Ben tekrar bu yasanın
hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum ve umuyor,
diliyorum ki bundan sonra burada yapılan konuşmalarda
yaralayıcı olmamak
Eleştiri yapın, sınırsız
yapın, hiç itirazımız yok, biz demokratik sabrın sahibiyiz,
bugüne kadar hep gösterdik, gene gösteririz. Eleştiriye kapımız
açık ama bizi rahatsız eden şey, yaralayan şey,
iftiranın iftira olduğunu bile bile buradan hakikatmiş gibi dile
getirilmesidir.
Yanlışlar,
yalanlar, iftiralar tekrarlanmakla gerçek olamazlar, gerçek yerine de ikame
edilemezler diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Bozdağ.
KAMER GENÇ (Tunceli) Karar
yeter sayısı istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Arayacağım efendim.
Tasarının tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ
İLE SURİYE ARAP CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ
ARASINDA SÜLEYMANİYE
KÜLLİYESİNİN
KORUNMASI HAKKINDA İŞBİRLİĞİ PROTOKOLÜNÜN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 19 Nisan 2007
tarihinde İstanbulda imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye
Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Süleymaniye Külliyesinin
Korun-ması Hakkında İşbirliği Protokolünün onaylanması
uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Madde üzerinde
söz
HAKKI SUHA OKAY (Ankara)
Sayın Başkan, Onur Öymen Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına.
BAŞKAN Sayın
Öymen, buyurunuz, 1inci madde üzerine, Cumhuriyet Halk Partisi
adına.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, benim de kişisel söz talebim var.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Öymen.
CHP GRUBU ADINA ONUR ÖYMEN
(Bursa) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; öyle
anlaşılıyor ki Sayın Cumhurbaşkanımızın
Suriyeye yapacağı resmî ziyaretin öncesinde Türkiye Büyük Millet
Meclisinin iki ülke arasında önemli bir kültür anlaşması ile
ilgili, protokolle ilgili bir metni kabul etmesi uygun görülmüştür ve
böylelikle bu ziyaret sırasında Türkiye Büyük Millet Meclisinin de
Türk-Suriye ilişkilerine verdiği önemi, titizliği, dikkati
karşı tarafa göstermek istenmiştir. Biz bunu anlayışla
karşılıyoruz ve olumlu karşılıyoruz. Bu metin
geldiğinde Dışişleri Komisyonunda biz de olumlu görüş
bildirdik, biz de onaylıyoruz, biz bunu kabul ediyoruz.
Yalnız
şuna da dikkatinizi çekmek istiyorum, dikkatinizi şu noktaya çekmek
istiyorum: Sayın Cumhurbaşkanımız gittiğinde,
kuşkusuz, Suriye Cumhurbaşkanı, Suriye devlet adamları,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu dikkatinden, bu ilgisinden duydukları
memnuniyeti dile getireceklerdir, biz de bundan ayrıca memnun
olacağız. Ama bize Siz Büyük Millet Meclisinizde bu kanunu
geçirmeden hemen önce ne yapıyordunuz? Gene, Suriyeyi yakından
ilgilendiren bir başka kanunun müzakeresini yapmıyor muydunuz? O
kanunda ne diyordu? O kanunda diyordu ki: Türkiye-Suriye sınırındaki
mayınların temizlenip buranın işletme hakkının
kırk dört
yıllığına bir şirkete verilmesi öngörülüyordu,
öyle değil mi? Siz bunu yapmıyor muydunuz Meclisinizde? deseler siz
ne diyeceksiniz? Bu konu daha önce gündeme geldiğinde, daha önce ihaleler
verildiğinde -size dün de anlattık, yüce Meclise arz ettik- orada ne
dedik size? İhaleye katılan firmaların dosyaları var. Hangi
firmalar katılmış? Birçok firma İsraille ilgili, ya
doğrudan İsrail firması veya Türk-İsrail
ortaklığı. Şimdi, bunun,
Suriyeyi ne kadar rahatsız edebileceğini düşünebiliyor
musunuz? Bir an için düşünelim. Benzeri bir durum Suriye tarafında
oldu. Suriye de Türkiye sınırında 500 kilometre
uzunluğundaki bir arazinin mayından temizlenip tarıma
açılması işini ihaleye çıkardı ve o mayınların
temizlenip o toprakların kırk dört yıllığına
işletilmesi hakkını bir Kıbrıs Rum şirketine
verdi. Biz ne hissederiz Türkiyede veya bir Yunan şirketine verdi, biz
Türkiyede ne hissederiz veya bir Ermeni şirketine verdi; Türk-Suriye
sınırında bir Ermeni şirketinin, bir Rum şirketinin,
bir Yunan şirketinin elli yıllığına, yarım
yüzyıllığına işleyeceği bir alan; ne
hissedersiniz siz? Türk olarak ne hissedersiniz? İşte Suriyeliler de
bizim iki günden beri görüştüğümüz yasa tasarısını
inceledikleri zaman, hiç kuşkunuz olmasın, aynı şeyi
hissediyorlar. Sınıra sıfır... Sınıra
sıfır olan bir bölgeden bahsediyoruz ve sınıra
sıfır olan bir bölgedeki işletme hakkının Suriye için
çok özellik taşıyan bir ülkenin firmalarına verilmesinin Suriye
için ne anlama geleceğini lütfen düşününüz ve bu metni Meclis kabul
ettikten sonra tekrar o konuya dönüldüğünde lütfen bunu
hatırlayınız, bu bir.
İki:
Şimdi bu konu görüşülürken, değerli arkadaşlarım,
konuşan değerli hatipler bununla bağlantılı olarak
farklı konulara değindiler. Bir cümleyle söyleyeceğim, fazla
lafı uzatmak istemiyorum. Çok değerli Grup Başkan Vekilimiz,
Adalet ve Kalkınma Partisinden, devlet adamlarımızın yurt
dışı ziyaretlerinden bahsetti. Efendim, bu ziyaretlerde çok
başarılı işler yapıldığından bahsetti.
Özellikle Avrupa Parlamentosuna yapılan ziyaretten bahsetti. Orada
nasıl Türkiyeye Evet pankartları
kaldırıldığından bahsetti. O bakımdan, bu gibi
dış ziyaretlerin eleştirilmemesi gerektiğini söyledi. Son
derece haklıdır. Yani biz çağdaş bir dünyada yaşayan
bir ülke olarak devlet adamlarımız,
cumhurbaşkanlarımız, başbakanlarımız,
dışişleri bakanlarımız yabancı ülkeleri ziyaret
ediyorlar diye üzülür müyüz, memnun mu oluruz? Biz memnun oluruz. Yeter ki
olumlu sonuçlar alınsın, yeter ki Türkiyenin lehine sonuçlar
alınsın, değil mi?
Zannediyorum
ki bu konuda aramızda hiçbir ihtilaf yok ama çok değerli
arkadaşımızın bahsettiği Avrupa Birliği konusuyla
ilgili, müsaade ederseniz, bir iki cümle söyleyeyim. Evet, doğrudur;
birkaç sene önce müzakereler başlayacağı sırada, Avrupa
Parlamentosunda çeşitli dillerde, Türkiyenin üyeliğini destekleyen
pankartlar kaldırıldı. Hepimiz de çok sevindik, Demek ki
Avrupada artık Türkiyeye sıcak bakan bir iklim oluştu. dedik.
Peki, aynı Avrupada üç gün önce ne oldu? Fransa Cumhurbaşkanı
kalkıyor, diyor ki: Türkiyeyi hiçbir zaman Avrupa Birliğine
almayacağız. Niçin? O bir Asya ülkesidir. Almanya
Başbakanı Merkel çıkıyor, ne diyor: Efendim, Türkiyeyi
Avrupa Birliğine üye yapamayız, olsa olsa özel bir statü veririz.
Evet
Bizim arkadaşlarımız, bizim devlet adamlarımız
buna nasıl cevap veriyor? Sayın Grup Başkan Vekilinin
özlediği, son derece kibar ve terbiyeli bir üslupla diyor ki: Efendim,
acaba bazı ülkelerde vizyon eksikliği mi var? Yani bu kadar
kibarlığa da doğrusu tahammül etmek biraz zor ama dedikleri
budur. Sayın Başbakan çıkıyor, ne diyor: Efendim diyor,
işte bunu -seçimler var Avrupa Parlamentosu için- iç politika
mülahazasıyla yapıyorlar.
Değerli
arkadaşlarım, bize hakaret ediliyor, farkında
mısınız? Türk milletine hakaret ediliyor, farkında
mısınız? Ne demek Siz Avrupa ülkesi değilsiniz. Biz elli
yıldan beri neredeyiz? Avrupa Konseyi üyesi değil miyiz biz?
Yarım yüzyılı geçti, altmış yıldan beri Avrupa
Konseyi üyesiyiz. Niye o zaman demediniz bize Avrupalı değilsiniz,
burada işiniz yok, gidin Asyada bir konsey kurun. demediniz? Avrupa
ekonomik
ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay)
Asyalı olmak ayıp değil.
ONUR ÖYMEN (Devamla)
Asyalı olmak ayıp değil ama Avrupalı olan bir ülkeye Sen
Avrupalı değilsin. demek ayıp. Kıbrıs dünyanın
hangi haritasında Avrupa kıtasında gösteriliyor, bana söyler
misiniz? Kıbrıs düpedüz Asya kıtasında olan bir ülke. Peki,
o ülkeyi Avrupa Birliğine üye yaparken siz düşünmediniz mi? Bu Asya
kıtasında mıdır, Avrupa kıtasında
mıdır, düşünmediniz mi?
Değerli
arkadaşlarım, milletimizi inciten bu gibi demeçler olunca
aynıyla cevap vereceksiniz, derhâl cevap vereceksiniz, hakettikleri
üslupla cevap vereceksiniz. Size soruyorum: Atatürk döneminde bir yabancı
devlet adamı Türkiyeye bu dille hitap edebilir miydi? İsmet
Paşa devrinde hitap edebilir miydi? Demirel devrinde hitap edebilir miydi?
Ecevit devrinde hitap edebilir miydi? Nereye gidiyoruz? Ülkemize
karşı bu kadar incitici sözler söylenecek ve biz diyeceğiz ki:
Bu sadece bir vizyon eksikliğinden ibarettir.
OSMAN DEMİR (Tokat)
Vizyon eksikliği
ONUR ÖYMEN (Devamla) Biraz
hafif kaçmıyor mu tepkimiz? Siz böyle düşünmüyor musunuz? Biz bu
milletin temsilcileri olarak milletimizin haysiyetini inciten
ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay)
Davostaki
MEHMET EMİN TUTAN
(Bursa) Davosta aslanlar gibi
ONUR ÖYMEN (Devamla)
Davosta
Hiç açmayın Davosu.
MEHMET EMİN TUTAN
(Bursa) Aç, aç.
ONUR ÖYMEN (Devamla) - O
konudan bahsedersek sonra çok üzülürsünüz.
ALİ KOYUNCU (Bursa)
Siz rahatsız oldunuz mu, Davostan rahatsız oldunuz mu?
ONUR ÖYMEN (Devamla)
Davosu açarsak çok üzülürsünüz. İyisi mi biz Davosu açmayalım da
başka bir şeyi açalım.
Değerli
arkadaşlarım, bu Avrupayla ilgili
(AK PARTİ ve CHP
sıralarından gürültüler)
Müsaade edin. Lütfen
sükûnetle dinleyin arkadaşlarımız. Değerli
arkadaşım biraz önce terbiyeden bahsetti, nezaketten bahsetti.
Lütfedin, tahammül edin iki dakika daha, biraz nezaket gösterin. Lütfen
dinleyin bakalım muhalefet ne diyor.
Şimdi, bu
anlattığım, işin bir kısmı. İkinci
kısmı şu: Diyorsunuz ki: Avrupada bize itibar gösterdiler o
tarihte. Niçin? Çünkü bizi Avrupalı ülke, Avrupa Birliği
üyeliğine namzet bir ülke olarak kabul ettiler. Değerli
arkadaşlarım, bugün ne durumdayız biliyor musunuz?
Bırakınız Fransız, Alman devlet adamlarının
sözünü, Sayın Başbakanımızın çok övgüyle
bahsettiğiniz Davos toplantısını düzenleyen Davos
uluslararası forum örgütü birkaç gün önce iki rapor yayınladı,
biliyor musunuz siz onu? Bir tanesi yargı
bağımsızlığıyla ilgili. Türkiye dünya ülkeleri
arasında yargı bağımsızlığında 64üncü
sıradadır. 134 ülke arasında 64üncü sıradadır. diyor
Davos. İki: Basın özgürlüğünde, dikkat edin
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Dinleyin
arkadaşlarım, dinlemekten bir şey kaybetmezsiniz. Bir dakika daha
sabredin, dinlemekten bir şey kaybetmezsiniz.
Davos diyor ki: Basın
özgürlüğünde Türkiye 134 ülke arasında 106ncı
sıradadır. Düşünebiliyor musunuz? Bütün bunları niçin
söylüyorlar acaba? Freedom House, çok itibarlı Amerikan örgütü, diyor ki:
Türkiye dünya ülkeleri arasında basın özgürlüğünde 101inci
sıradadır. Türkiyenin geldiği nokta burası. Bu Türkiyeyi
biz Avrupa Birliğine sokacağız değerli arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
ONUR ÖYMEN (Devamla)
Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Herkesin kendine çekidüzen
vermesi lazım. Hangi makamda olursa olsun, siyasi makamda olanlar da
efendim, yargı görevi üstlenenler de savcılar da hâkimler de
Şu içinde
bulunduğumuz duruma bakınız değerli arkadaşlarım.
Avrupa Birliği -övündüğümüz- Parlamentosunun
yayınladığı rapora bakınız. Ergenekon
davasıyla ilgili çok ciddi iddialar var, çok ciddi eleştiriler var.
Usul kurallarını ihlal ediyorsunuz. diyorlar. Uluslararası
alanda Türkiyeyi de bağlayan usul kurallarını ihlal
ediyorsunuz. diyorlar. Avrupanın hangi ülkesinde 5 rektörü
gözaltına alıyorlar? Avrupanın hangi ülkesinde 29 tane gazeteci
hapistedir?
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Yargı bağımsız
ONUR ÖYMEN (Devamla) -
Değerli arkadaşlarım, son derece önemlidir bu konular. Biz
yargıya saygılıyız ancak biz
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Müsaade buyurun
Değerli
arkadaşlarım, rahatsız olmayın.
Sayın Başkan,
arkadaşları sükûnete davet edin.
Değerli
arkadaşlarım, burası milletin kürsüsü. Biz burada her şeyi
konuşuruz. Siz de çıkarsınız
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen
sözlerinizi tamamlayın Sayın Öymen.
ONUR ÖYMEN (Devamla)
Tamamlıyorum.
Biz burada her şeyi
konuşuruz, siz de cevap verirsiniz ama dinlemek zorundasınız. Bizim
mahkemeye, yargı bağımsızlığına
saygımız var. Sizin de var mı? Sizin de var mı?
HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Var.
MEHMET EMİN TUTAN
(Bursa) Var.
ONUR ÖYMEN (Devamla) O
zaman Sayın Başbakan nasıl oluyor da Bu davanın
savcısıyım. diyor. Nereden biliyor?
ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay)
Neden rahatsız oluyorsunuz?
ONUR ÖYMEN (Devamla) Diyor
ki: Birkaç güne kadar her şey bitecek. Nereden biliyorsunuz? Bu
davayı siyasallaştırdınız. Türkiyenin en seçkin, en
güzide insanları haklarında iddianame hazırlanmadan, aylarca
hapishanede yatıyor, haberiniz var mı? Siz Haberalın
biyografisini okudunuz mu?
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Dava hakkında konuşamazsın!
ONUR ÖYMEN (Devamla) Ben
burada her şeyi konuşurum. Benim burada ne
konuşacağımı siz tayin edemezsiniz. Benim bu Meclisin
kürsüsünde ne söyleyeceğimi siz kararlaştıramazsınız.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Yargıya müdahale edemezsin!
ONUR ÖYMEN (Devamla) Ben
burada yargıya müdahale etmiyorum.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Davayla ilgili konuşamazsın!
ONUR ÖYMEN (Devamla) Ben
burada yapılan usulsüzlüklere müdahale ediyorum. Usulsüzlüklerden
bahsediyorum.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Usulsüzlük olduğunu nereden biliyorsun, hâkim misin? Sen hâkim misin?
ONUR ÖYMEN (Devamla) Siz
hangi Avrupa ülkesinde bir yargılama sırasında bir insanı
bir iskemlenin üzerinde on iki saat
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Öymen, lütfen sözünüzü tamamlayınız. Sayın Öymen
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkan, 2 defa uzattınız, bu 3 oluyor.
ONUR ÖYMEN (Devamla) Biz
burada millet tarafından seçilmiş
BAŞKAN Sayın
Öymen
FATİH ÖZTÜRK (Samsun)
Sayın Başkan, kaçıncı uzatma!
BAŞKAN - Sayın
Öymen, lütfen Genel Kurulu selamlayıp bitiriniz.
ONUR ÖYMEN (Devamla)
insanlar olarak her şeyi konuşuruz, konuşmaya da devam
edeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)
AHMET YENİ (Samsun)
Ergenekonu savunmayın, savunmayın
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Öymen.
1inci
madde üzerinde şahsı adına Tunceli Milletvekili Kamer Genç.
Buyurunuz
Sayın Genç.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye
Cumhuriyeti ile Suriye Arap Hükûmeti arasında Süleymaniye Külliyesinin
korunmasına ilişkin anlaşmanın uygun bulunduğuna dair
kanun tasarısı üzerinde söz alınmış bulunuyorum.
Biraz
önce kavastan şey istedim, dedim ki: Ya bu tasarıyı getir, bir
bakalım. Getirmedi. Çünkü tasarı 8inci sırada. Yok
Şimdi, biz olmayan tasarı üzerinde konuşuyoruz. Çünkü bu
tasarıyla nasıl bir ihale yapılacak orada, nasıl bir
tamirat yapılacak, belli değil. Ama sizin işiniz, diyorsunuz ki:
Ya hiç biz okumayalım, görmeyelim. Ya işte el kaldıralım.
Türkiyenin faturası bulunursa o da satılabilir. Benim karakterim
buna müsait değil.
Bekir
Bey, daha sen çocukken ben siyasetle uğraştım. Bunu bilesin.
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Akıl yaşta değil, başta.
KAMER
GENÇ (Devamla) Bir dakika
Ben,
şimdi, çıkıp da burada
Bana şimdi burada benim
hakkımda bakın iftira atıyorsunuz diyor.
Arkadaşlar,
bakın, ben iftira atmıyorum. Ben, mesela İstanbul Belediyesi
AHMET
YENİ (Samsun) Gene başladı.
KAMER
GENÇ (Devamla) Tabii başlayacağım. Tabii
başlayacağım. O söyledi ya.
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Van) Konuyla ne alakası var? Konuya gel
KAMER
GENÇ (Devamla) - İstanbul Belediyesi 260 trilyon lira eğitim için
kime verdi? Zekeriya Karamana verdi. Zekeriya Karaman kim? Sizin
Başbakanın, yani Tayyip Beyin, onun oğluyla Tayyip Beyin
oğlu bacanak. Ben diyorum ki gelin bakalım, bu 262 trilyon lira
nereden harcadı? Diyorsunuz Savcılığa başvurun. Ben
burada konuşuyorum- Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsüdür burası-
ey savcılar, sizi göreve davet ediyorum diyorum; gidin, bu ihaleleri
kontrol edin diyorum. Şimdi diyorum ki, bakın, Viyanada şimdi
bir Türk içeride. Evinde çuvallarla euro yakalanmış. Ya, işte
söylüyorum size ya! Bu euroyu Türkiyeye getiren bazı ana kent belediye
başkanları belediye seçimlerini kaybedecekleri kuşkusuyla
paraları TIRlarla götürmüşler.
ABDÜLHADİ
KAHYA (Hatay) Binbir gece masalları!
KAMER
GENÇ (Devamla) Şimdi, diyorsun ki Bekir Bey: Efendim, 192 ülkenin
151inin Birleşmiş Milletler geçici üyeliğinde oyunu
aldık. 75 trilyon lira para harcadınız Bekir Bey, 75 trilyon.
Üç tane ülke adaydı. Birisi ekonomik yönden iflas etmişti. Siz
getirdiniz bu 75 trilyon parayı nereye harcadınız? Bu 75
trilyonu nereye harcadınız?
FATİH
ÖZTÜRK (Samsun) Kıskanıyorsun, kıskanıyorsun!
KAMER
GENÇ (Devamla) Yani bunlar çok övünülecek şeyler değil.
Arkadaşlar, ben, Türkiye Cumhuriyeti devletinin, uluslararası düzeyde
şanlı, şöhretli, karakterli, kişilikli, herkesin
karşısında selam durabileceği, bu 72 milyonun gücünü
benliğinde hissedeceği bir devlet olmasını istiyorum.
BAYRAM
ÖZÇELİK (Burdur) AK
PARTİyle.
KAMER
GENÇ (Devamla) Ama gel gör ki, sizin yöneticileriniz var ya, işte
Merkelle Sarkozy denilen o zavallı insanlar Türkiye Cumhuriyetini ben
muhatap kabul etmiyorum, onlar üçüncü sınıf vatandaşlar. diyor.
Peki siz ne dediniz? Yani Abdullah Gülle Tayyip Erdoğanın
ağzında Sarkozy ile Merkele Ulan oturun oturduğunuz yerde, siz
kimsiniz? dediniz mi? Dediniz mi? Demediniz. Çünkü hep susuyorsunuz.
HALİL
AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Dedi, dedi.
KAMER
GENÇ (Devamla) Gittiniz Azerbaycan
Azerbaycana saygı duyuyorum.
Gittiniz Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı
karşısında
AHMET
YENİ (Samsun) Ayakta alkışlandı Başbakan, ayakta.
KAMER
GENÇ (Devamla) Efendim, o insanların insanlığı.
Aslında, buraya, Türkiyeye davetli olduğu hâlde gelmedi,
adamlarını göndermedi, seni ayağına götürdü
AHMET
YENİ (Samsun) Niye rahatsız oluyorsunuz? Gurur duymanız
lazım, gurur. Rahatsız olma.
KAMER
GENÇ (Devamla) Ondan sonra sen onun dediği şeye girdin, onun
rayına girdin, ona saygılarını sundun.
AHMET
YENİ (Samsun) Ayakta alkışladılar.
KAMER
GENÇ (Devamla) Ee, şimdi birisi
gelse, benim karşımda el ayak öpse ben de derim: Ya, tamam
artık. Yani, el öpme seviyesine gelince bir insan ret mi edilir? Yani
kusura bakmayın. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
AHMET
YENİ (Samsun) Rahatsız olmayın, ayakta
alkışladılar.
KAMER
GENÇ (Devamla) Şimdi, bakın, uluslararası
anlaşmaları yapıyoruz. Bu uluslararası anlaşmaları
yaparken Türkiye'nin dış politikasını iyice
eleştirmemiz lazım.
Şimdi,
aslında Avrupa Birliği her kademede diyor ki: Biz Türkleri buraya
almıyoruz. Niye almadıkları belli. Bunların bir hesabı var. Kıbrısı
alacağız. diyorlar. Şimdi, Türkiye Cumhuriyeti devletinin o
şanlı, şöhretli yöneticileri var ya -siz daha piyasada yokken-
Kıbrısı, 21inci asırda gittiler, Avrupalılardan
bileğinin gücüyle aldılar. Şimdi adamlar onurlarına yediremiyorlar.
Ula, bu nasıl oldu da Türkiye Cumhuriyeti devleti geldi, bizi yendi, bu
Kıbrısı aldı? diyorlar. Şimdi bütün hesapları
Önce reddettiler biliyorsunuz, 97de reddettiler. Sonra, adamlar
akıllı Ya, biz bu Türkiyeyi niye reddediyoruz? Biz tamam geliyoruz,
sizi alıyoruz. dediler. Birinci şart ne? Kıbrıs.
Kıbrısı bize teslim edin, ondan sonra alacağız
Ondan sonrasında yok böyle bir şey.
Şimdi,
bakın, biz bu memlekette yaşıyoruz. Bakın, ben 80den beri
politikanın içindeyim.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
KAMER
GENÇ (Devamla) Her ne kadar Bekir Bey çıkıyor burada beni çok
çeşitli
Benim burada kullandığım kelimelerde eleştiri
sınırını aşan bir ifadem yok. Suistimaller var.
Diyorsunuz ki: Savcılara
Savcıları kardeşim
korkutmuşsunuz. Savcılar dava açmıyor.
ALİ
KOYUNCU (Bursa) Ayıp ya!
SAFFET
KAYA (Ardahan) Bari savcılara saygısızlık yapmayın,
ayıp!
KAMER
GENÇ (Devamla) İşte, diyorum ki savcılar dava açsa,
şimdi, Tayyip Erdoğanın o aldığı kredi
hakkında dava açacak. Yani bu görev suistimalidir. İhalelerde bin
tane ben size misal vereyim.
Yani,
istiyorsanız bir komisyon kuralım. Bu memlekette yapılan
ihaleleri, bu memlekette yapılan özelleştirmeleri, bu memlekette
yapılan vergi kaçakçılığını
En büyük vergi
kaçakçılığını, sizin bakanlık getiriyor, Merkez
Uzlaştırma Komisyonunda trilyonluk vergi asıllarını,
trilyonluk vergi cezalarını bir kalemde siliyor arkadaşlar! Size
rakam vereceğim, bundan sonraki konuşmamda vereceğim ne kadar
şey ettiğinizi. Yani siz
İhalelerde en büyük soygun var, en
büyük talan var ama ne yapalım ki beş dakikalık zaman içinde
bunları söyleyemeyiz.
Saygılar
sunuyorum efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum efendim.
BAŞKAN
Arayacağım efendim.
1inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar
yeter sayısı vardır, kabul edilmiştir.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, karar yeter sayısı yok, ben
saydım! (AK PARTİ sıralarından Var, var! sesleri)
BAŞKAN
2nci maddeyi okutuyorum:
Madde 2
Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Madde üzerinde söz yok.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Ben istiyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından
Geçti sesleri, gürültüler)
BAŞKAN Yürürlük
maddesi Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim,
olabilir. (AK PARTİ sıralarından Geçti, geçti sesleri)
BAŞKAN Söz yok.
demiştim Sayın Genç, sonra söylediniz, onun için
KAMER GENÇ (Tunceli)
Efendim, ben söz istiyorum Sayın Başkan. Yani siz Söz isteyen var
mı? dediniz mi, sordunuz mu Genel Kurula? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
REŞAT DOĞRU (Tokat)
Oylamaya geçtiniz Sayın Başkan.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ne
oylaması kardeşim!
BAŞKAN Daha önceden
söylüyorsunuz, biliyorsunuz, söz talebinizi Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Efendim, vermiyor musunuz söz?
BAŞKAN Vermiyorum
şu anda söz.
2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
Madde 3 Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
KAMER GENÇ (Tunceli) Söz istiyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN 3üncü madde
üzerinde şahsı adına Sayın Genç.
Buyurunuz efendim.
M. MÜCAHİT FINDIKLI
(Malatya) Sayın Başkan, madde üzerinde konuşsun.
MUSTAFA ÜNAL (Karabük)
Lütfen madde üzerinde konuş, fuzuli şeyler dinlemek yerinde değiliz
Kamer Bey.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ya,
şimdi, beş dakika konuşmamdan bile rahatsız oluyorsunuz.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler) Demek ki suçluluğun
telaşı içindesiniz. Yani
MUSTAFA ÜNAL (Karabük)
Saçmalık mı dinleyelim!
KAMER GENÇ (Devamla) Saçmalayan
sizsiniz, siz saçmalıyorsunuz.
Yani şurada madde
okunuyor, Meclis Başkanının Söz isteyen var mı? demesi,
sorması lazım. Ben bu kürsüyü yedi sene yönettim ve bu kürsüyü
yönetirken de bu Meclise ve Türkiye Cumhuriyeti devletine kişilik kazandırdım,
bu Meclisi tıkanan noktalarda açtım. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur)
Boş bunlar!
KAMER GENÇ (Devamla) Ya,
şimdi boş konuşmayın. Bakın, hiç laf atmanıza
gerek yok ve sizin amacınız beni konuşturmamak,
konuşmalarımı kesmek. Bununla bir yere varamazsınız.
BAŞKAN Sayın
Genç
KAMER GENÇ (Devamla)
Efendim, evvela onları susturun.
FATİH ÖZTÜRK (Samsun)
Sayın Başkan, konuya gelsin, konuya.
BAŞKAN Sayın
Genç, lütfen siz söyleyeceğinizi söyleyin, devam edin
konuşmanıza.
KAMER GENÇ (Devamla)
Efendim Bu anlaşmayı Bakanlar Kurulu yürütür. diyor.
AHMET YENİ (Samsun)
Yeni mi öğrendin!
KAMER GENÇ (Devamla) Ben de
bu Bakanlar Kurulunun Türkiyede yasayı yürütme gücüne sahip
olmadığını anlatacağım. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
HAYDAR KEMAL KURT (Isparta)
Ne dediğini bilmiyor Sayın Başkan!
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, dinleyiniz lütfen.
KAMER GENÇ (Devamla)
İşte Bakanlar Kurulu, var mı murada? Var mı
arkadaşlar? Bir tane Bakanlar Kurulu üyesi var mı burada? (CHP
sıralarından Yok sesleri)
Demek ki, efendim bakın
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Sayın milletvekilleri,
biz burada tiyatro oynatmıyoruz, biz burada Türkiye Büyük Millet Meclisi
adına görev yapıyoruz. Şimdi, bu millet de bizi duyuyor, bu
millet de görüyoruz bizi.
Ondan sonra, bakın
Şimdi, enerji ihaleleri geldiği zaman soru soruyoruz, diyoruz ki:
Yahu, bu doğal gazda şu kadar suistimal yaptınız.
İBRAHİM KAVAZ
(Erzurum) Maddeyle ilgili konuş
Maddeyi konuş
KAMER
GENÇ (Devamla) Yürütmeyle ilgili yahu!
Enerji
Bakanınız diyor ki: Efendim, ben bu doğal gazda
yapılanları anlatırsam tahkim heyetinde aleyhimize olur.
Vergi
kaçakçılarıyla ilgili soru soruyoruz, diyor ki Maliye Bakanı:
Efendim, bu vergi mahremiyetidir, söyleyemiyoruz.
Şimdi,
Tayyip Beyin aldığı o 750 milyon dolar var ya, diyorum ki: Kaç
lira teminat gösterdiniz, bunu yüzde kaç faizle aldınız? Bu banka
sırrıdır, söyleyemiyoruz. diyor.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, o sır, bu sır, bu sır
Peki, biz
nasıl bunları bulacağız? Yani onun için
AHMET
YENİ (Samsun) Doğru konuşursan
KAMER
GENÇ (Devamla) Yahu, bu sizin göreviniz.
Siz
şimdi burada 340 kişisiniz. Şurada iki senelik ömrünüz
kaldı. Bakın, size samimi söylüyorum, yarın halkın
karşısına çıkamazsınız çünkü Türkiyede çok ciddi
sıkıntılar var. Türkiyede maalesef vatandaş büyük bir
yoksulluk içinde.
Biraz
önce işte beyefendi burada dedi ki
Yahu, şimdi Türkiyede o kadar
masum insanlar içeriye alınıyor ki, o kadar masum insanlar
işkenceye maruz kalıyor ki
Türkiyenin en saygıdeğer
insanları.
Bugün
sizin liderlerinizi toplasanız bir Mehmet Haberal kadar bu memlekete bir
hizmeti var mı? Yok. Şimdi, Mehmet Haberal bilim sahasında,
teknoloji sahasında, sağlık konusunda dünyada lider olan bir
insan ama siz getirmişsiniz, sudan sebeplerle içeri
atmışsınız. Yani böyle bir şey olur mu? Profesörleri
içeriye
Bu anlaşmalar size
(AK PARTİ sıralarından
Savunma onları. sesleri, gürültüler)
Yani
anlaşmanın bir özelliği de şu: Anlaşmalar
uluslararası
Eğer bir ülkenin uluslararası düzeyde bir
saygınlığı yoksa, o ülkenin hiçbir değeri yok. Ben
istiyorum ki sizden, yani, işte, maalesef, sizin ilk devri
iktidarınızda Türkiyenin dış ülkelerde bir
saygınlığı kalmadı. Hani, Allah rızası için
deyin ki, Yahu, biz batıda şu başarıyı elde ettik, doğuda
şu başarıyı elde ettik.
FATİH
ÖZTÜRK (Samsun) Senin gözlerin görmez onu!
KAMER
GENÇ (Devamla) - Geldiniz, dedi ki
Tayyip Bey: Biz, Kıbrıs konusunda iki adım önde
olacağız. E nasıl iki adım önde olacaksın? Yani,
diyor ki: Kıbrısı getirip Rumlara vereceğiz. E ver
bakalım gücün yeterse, varsa gel ver!
Onun
için, bakın, sayın milletvekilleri, Türkiyede benim kendi ilimde çok
ciddi sıkıntılar var. Maalesef bürokratlar AKPnin bir
militanı gibi çalışıyorlar. Oraya giden hizmetler, giden
birkaç kuruş varsa işte sizin oradaki bürokratlarınız,
yandaşlarına ihale şartlarını askıya alarak
keyfîliklerle hep kendi ceplerine ve yandaş müteahhitlerin ceplerine
aktarıyorlar.
Şimdi,
böyle keyfî bir yönetimin olduğu bir yerde sizin devri
zamanınızda yahu Allah rızası için bir rapor geldi mi
buraya, bir denetim raporu geldi mi? Devlet Denetleme Kurulu işliyor mu,
hesap uzmanları inceleme yapıyor mu, maliye müfettişleri
inceleme yapıyor mu, Sayıştay denetim yapıyor mu? Ben,
Sayıştaya gittim dedim ki geçen sene ne kadar şey buldunuz? 1
katrilyon 800 trilyon lira, sırf belediyelerde suistimal buldum. dedi. E
ver o raporları dedim, Ben veremem. dedi, çünkü yakında
Sayıştay Başkanı seçimi yenilenecek, e size karşı
bir şey olursa tabii ki yenilemeyeceksiniz. Yani, Türkiyede maalesef
Türkiyenin kimyasını bozdunuz, dengesini bozdunuz
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen, sözünüzü
tamamlayınız Sayın Genç.
KAMER
GENÇ (Devamla) - Yani, Türkiyede
birlik-bütünlüğü de tehlikeye soktunuz. Şimdi, ortada hiç bir sebep
yokken, Tayyip Erdoğan gitti Diyarbakırda dedi ki: Kürt sorunu var,
ben halledeceğim. Nedir ya? Yani, bu Kürt sorununun ifade ettiği
anlamı ben öğrenmek istiyorum. Yani, bu Kürt sorunuyla kastedilen
anlam bağımsız bir Kürdistan mı kurmak, federasyon mu
kurmak, kültürel haklar mı? Bunları bilmek zorundayız sayın
milletvekilleri. Böyle, yani bu memleketi sıkıntıya sokan
birtakım insanların ağzıyla konuşulursa, Türkiye
işte, böyle
Sokakta o dökülen kanların sebebi budur.
Onun
için, burada sizin yöneticilerinize tavsiyem, bu memleketi yönetecek
kabiliyete, bilgiye, tarafsızlığa sahip değillerdir,
lütfen, burayı bıraksınlar. Türkiye büyük bir ülkedir.
Türkiyeyi kuranlar, Türkiye Cumhuriyeti devletini kuranlar kanla kurdular,
canlarını verdiler. Yani böyle her şey paraya, cebini doldurmaya
yönelik olarak yapılmıyor. Ben katlarına hangi bakanların
gittiğini, neler getirdiğini, hepsini biliyorum, zamanı gelince
bunları açıklayacağım.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.
3üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
3üncü
madde kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri
HAYDAR
KEMAL KURT (Isparta) Sayın Başkan, konuşmacının
konuşması sırasında Ben bu Meclise ve bu devlete
kişilik kazandırdım. şeklinde bir ifadesi oldu. Bu
Meclisin ve bu devletin, bu zatın kişilik kazandırmasına
ihtiyacı yoktur. Özür dilesin. Zabıtlar getirilirse görülür. Kürsüden
özür dilesin efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET
ERDOĞAN (Gaziantep) Doğru söylüyor.
FATİH
ÖZTÜRK (Samsun) Onun kişiliğine ihtiyacımız yok bizim.
BAŞKAN
Sayın Genç, sizin bu Meclise ve bu Genel Kurula kişilik
kazandırdığınız konusunda, devlete kişilik
kazandırdığınız konusundaki sözünüzü
KAMER
GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, ben burada yaptığım
konuşmalarımla ülkenin gerçeklerini dile getirdim. Sokakta
gördüğüm insanlar Kamer Bey, sizin bu şeyleri söylemenizle biz
Meclise saygı duyuyoruz. diyorlar. Bunda anormal bir şey var
mı? İsterseniz arkadaşlarla beraber sokağa
çıkalım, insanlar bunu
FATİH
ÖZTÜRK (Samsun) Yuhlarlar seni, yuhlarlar! Sen nereye gidiyorsun ya!
MEHMET
ERDOĞAN (Gaziantep) Bu millet çok şereflidir, Kamer Gençin
şahsiyet kazandırmasına ihtiyacı yoktur. Türk milleti çok
şereflidir.
HAYDAR
KEMAL KURT (Isparta) Efendim, tutanaklara geçti bu, özür dilesin. Sayın
Başkanım, bu Meclisin şahsiyeti sizin korumanız
altında.
BAŞKAN
Şahsiyet kazandırmışsa bizim yapacağımız
bir şey yok, olumsuz bir şey de yapmış değildir
ayrıca. Kendisi de bu konuda özür dileyip dilememekte serbesttir.
Şimdi,
tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama
için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Süleymaniye Külliyesinin Korunması
Hakkında İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açık oylama
sonucu:
Kullanılan
oy sayısı : 200
Kabul : 199
Ret : 1(x)
Böylece,
tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Sayın
milletvekilleri, çalışma süremizin sonuna geldiğimiz için, sözlü
soru önergeleri ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla
görüşmek için 20 Mayıs 2009 Çarşamba günü, alınan karar
gereğince saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.50