DÖNEM: 23 CİLT: 45 YASAMA YILI: 3
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
94üncü
Birleşim
27 Mayıs 2009 Çarşamba
(Bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II. - GELEN
KÂĞITLAR
III. - YOKLAMALAR
IV. - GEÇEN TUTANAK
HAKKINDA KONUŞMALAR
1.- Trabzon
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin geçen tutanak hakkında
konuşması
V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susamın, son ekonomik gelişmelere
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Bayburt
Milletvekili Ülkü Gökalp Güneyin, kalkınmada öncelikli yörelerde
teşvik uygulamalarına ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, 27 Mayıs 1960 askerî
darbesinin 49uncu yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, Bursa Şevket Yılmaz Devlet
Hastanesinde meydana gelen yangında ölen vatandaşlara ve hastanenin
eksikliklerine ilişkin açıklaması
2.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, Kırım Kongo Kanamalı
Ateşi ve kenelerden insanlara bulaşan viral hastalıkla
mücadeleye ilişkin açıklaması
3.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, son günlerde meydana gelen
hastane yangınları ve hastanelerin sorunlarına ilişkin
açıklaması
4.-
Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuşun, Bursadaki hastane
yangınında hayatını kaybeden sekiz
vatandaşımızla ilgili Sağlık Bakanının
açıklamasına ilişkin açıklaması
5.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, dünkü gündemde yer alan, İstanbul
Milletvekili Esfender Korkmazın, (2/406) esas numaralı Kanun
Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesinin
görüşülmemesine ve bugünkü gündemde yer almamasına ilişkin
açıklaması
6.-
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaşın, Bursada
yaşanan yangın olayına ve devletin sosyal hizmet sunduğu
bütün mekânların standartlara uygun inşa edilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
7.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, Başkanlık Divanının
tutumu hakkında açıklaması
VII.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Dünkü
gündemde yer alan, İstanbul Milletvekili Esfender Korkmazın, (2/406)
esas numaralı Kanun Teklifinin, İç Tüzükün 37nci maddesine göre
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesinin bugünkü
gündemde de yer alması gerektiği iddiasıyla Başkanın
tutumu hakkında
2.- AK PARTİ
Grubu önerisinin geçen birleşimde oylama aşamasına
gelindiği ve bu birleşimde oylanması gerekirken
oylanmadığı nedeniyle Başkanın tutumu hakkında
VIII.- ÖNERİLER
A.- Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- (10/140) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmesinin, Genel Kurulun, 27/5/2009 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin DTP Grubu önerisi
2.- (10/96) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun, 27/5/2009 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
3.- (10/178,
10/190 ile 10/237) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergelerinin görüşmelerinin, Genel Kurulun 27/05/2009 Çarşamba günkü
birleşiminde birlikte yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Mersin Milletvekili İsa
Gökün, şahsına sataşması nedeniyle konuşması
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Başbakanlığa yeni uçak
alımına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/7685)
2.- Kocaeli
Milletvekili Cevdet Selvinin, Başbakanlığa yeni uçak
alımına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/7753)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.00te açılarak dört oturum yaptı.
İstanbul
Milletvekili Bayram Ali Meral, Seçim Yasası ve Siyasi Partiler
Yasasına,
Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekici, Sosyal Güvenlik Kurumunun uygulamalarına,
Samsun
Milletvekili Fatih Öztürk, Necip Fazıl Kısakürekin
vefatının 26ncı yıl dönümüne,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Bursa
Milletvekili Necati Özensoy, Bursa Şevket Yılmaz Devlet Hastanesinde
meydana gelen yangın nedeniyle bir açıklamada bulundu.
Manisa
Milletvekili Şahin Mengü ve 22 milletvekilinin, Turgutlu-Çal
Dağında yapılacak nikel madenciliği faaliyetlerinin
çevreye etkilerinin (10/377),
Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 20 milletvekilinin, tütün sektöründeki
sorunların (10/378),
Mardin
Milletvekili Ahmet Türk ve 20 milletvekilinin, mevsimlik tarım
işçilerinin sorunlarının (10/379),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerini alacağı ve
ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Gündemin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmının 143üncü sırasında yer
alan (10/198) esas no.lu Meclis araştırması önergesinin
görüşmelerinin 26 Mayıs 2009 tarihinde yapılmasının
İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına
sunulmasına ilişkin MHP Grubu önerisi;
Gündemin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan (10/139, 10/155, 10/171, 10/172,
10/173, 10/181, 10/183, 10/197 ile 10/369) esas numaralı Meclis
araştırması önergelerinin görüşmelerinin, Genel Kurulun
26/5/2009 Salı günkü birleşiminde birlikte yapılmasına
ilişkin CHP Grubu önerisi;
Yapılan
görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan 324, 351, 357, 228, 353, 361, 316, 99, 121, 126,
131, 250, 260, 279, 294, 321, 375, 382 ve 265 sıra sayılı kanun
tasarı ve tekliflerinin, bu kısmın 5, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15,
16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25 ve 26ncı sıralarına,
Gelen Kâğıtlar listesinde yayınlanan ve bastırılarak
dağıtılan 385, 383 ve 384 sıra sayılı kanun
tasarılarının ise 48 saat geçmeden bu kısmın 6, 7 ve
8inci sıralarına alınmasına ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun, 26
Mayıs ve 2 Haziran 2009 Salı günlerindeki birleşimlerinde sözlü
sorular ve diğer denetim konularının görüşülmeyerek
gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmında yer alan işlerin görüşülmesine,
27 Mayıs ve 3 Haziran 2009 Çarşamba günlerindeki birleşimlerinde
ise sözlü soruların görüşülmemesine; 27 ve 28 Mayıs ile 3 ve 4
Haziran 2009 Çarşamba ve Perşembe günleri saat 14.00te
toplanmasına, 26 Mayıs 2009 Salı günkü birleşiminde 263
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar, 27 Mayıs 2009 Çarşamba günkü
birleşiminde 293 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar; 28
Mayıs 2009 Perşembe günkü birleşiminde ise 324 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar, 2, 3 ve 4 Haziran Salı, Çarşamba ve
Perşembe günkü birleşimlerinde ise saat 23.00'e kadar
çalışmalarını sürdürmesine, 293, 239, 126, 131, 321, 324,
383 ve 385 sıra sayılı kanun tasarılarının
İç Tüzükün 91inci maddesine göre Temel Kanun olarak görüşülmesi ve
bölümlerinin ekteki cetvellerdeki şekliyle olmasına, Radyo ve Televizyon
Üst Kurulunda boşalacak üç üyelik için seçimlerin 26 Mayıs 2009
Salı günkü birleşimde yapılmasına ilişkin AK
PARTİ Grubu önerisi, yapılan görüşmeler sırasında
Genel Kurulun çalışma süresi dolduğundan oylanamadı.
Sakarya
Milletvekili Münir Kutluata,
Afyonkarahisar
Milletvekili Abdülkadir Akcan,
Antalya
Milletvekili Mehmet Günal,
Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu,
İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahi,
Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, şahıslarına;
İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadol da partisine;
Sataşması
nedeniyle birer açıklamada bulundular.
27 Mayıs
2009 Çarşamba günü saat 15.00te toplanmak üzere, birleşime 19.00da
son verildi.
|
|
Meral
AKŞENER |
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
Fatoş
GÜRKAN |
|
Yaşar
TÜZÜN |
|
Adana |
|
Bilecik |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
|
Harun
TÜFEKCİ |
|
|
|
Konya |
|
|
|
Kâtip Üye |
|
No.: 107
II.-
GELEN KÂĞITLAR
27
Mayıs 2009 Çarşamba
Tezkereler
1.- Mardin
Milletvekili Emine Aynanın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/807) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.5.2009)
2.-
Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/808) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18.5.2009)
3.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Atanın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/809) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18.5.2009)
4.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yamanın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/810) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.5.2009)
5.- Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaşın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/811) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.5.2009)
6.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/812) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.5.2009)
27 Mayıs 2009 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Fatoş GÜRKAN (Adana), Yaşar
TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 94üncü Birleşimini açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine
basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde
elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan
teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen
üyelerin ise yoklama pusulalarını görevli personel
aracılığıyla üç dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan, İç Tüzükün 58inci
maddesi uyarınca söz istiyorum. Sebebi şu:
Dün yapılan
Genel Kurul görüşmeleri sırasında benim Plan ve Bütçe
Komisyonunda ilgili tasarının görüşülmesi sırasında
sarf ettiğim bazı cümleler olduğundan başka anlama gelecek
şekilde kullanılmıştır.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
Size üç dakika
süre veriyorum.
IV.- GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR
1.- Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin geçen
tutanak hakkında konuşması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle Sayın Başkana bana söz hakkı
verdiği için teşekkür ediyorum.
Türkiye Cumhuriyeti
ile Suriye devleti arasındaki kara sınırında bulunan
arazinin mayınlardan arındırılmasına ilişkin
olarak ihale usullerini düzenleyen tasarının dünkü görüşmeleri
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili
Sayın Mustafa Elitaş, benim Plan ve Bütçe Komisyonunda yine bu
tasarının görüşmeleri sırasında kullanmış
olduğum bazı cümleleri olduğundan daha başka anlamlara
gelecek şekilde kullanmıştır. Bu durumu açıklığa
kavuşturmak üzere söz aldım.
Bu
tasarının Hükûmetten gelen ilk şeklinde mayın temizleme
işi bu sınırdaki arazinin kırk dört yıl süre ile
mayın temizleme işini gerçekleştirecek olan firmaya ihale
edilmesi suretiyle yapılması planlanıyordu. Bu model, Cumhuriyet
Halk Partisi olarak bizim içimize sinen bir model olmadı, hiçbir zaman olmadı.
Bizim bu endişemizi Plan ve Bütçe Komisyonunda görev alan diğer
muhalefet partileri ve iktidar partisine mensup arkadaşlarımız
da paylaştılar. Daha sonra, görüşmelere ara verildi ve Hükûmet
bir ara modelle bizim karşımıza geldi. Bu ara modelde birinci
tercih olarak mayın temizleme işinin bedeli
karşılığı yapılması şeklinde bir yol
benimsendi. Eğer bu yol ile ihale gerçekleşmez ise mayın
temizleme işinin, bu arazinin kırk dört yıl süreyle mayın
temizleme işini gerçekleştiren firmaya kullanım
hakkının verilmesi suretiyle yapılması benimsendi.
Ben, bu ikili
yolun birinci yönteme göre, birinci modele göre daha ileri bir adım
olduğunu ifade ettim ancak hiçbir zaman bunun bir ideal model
olduğunu ifade etmedim. Bizim Cumhuriyet Halk Partisi olarak düşüncemiz,
bu arazinin bedeli karşılığı mayınlardan
temizlenmesidir. Herhangi bir şekilde arazinin kullanım
karşılığı gibi bir fikrin kafalarda olmaması
gerekir.
Esasen,
tasarıyla ilgili olarak bizim Plan ve Bütçe Komisyonundaki Cumhuriyet Halk
Partili üyeler olarak imzaladığımız karşı oy
yazısı dikkatli okunursa orada bu görüşümüzü çok açık ve
net bir şekilde ortaya koyduk. Kaldı ki Hükûmet, bu ikili model
çerçevesinde bile hâlâ kafasındaki modelin ikinci yol olduğunu ifade
etmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Üç
dakika doldu, bitirin lütfen.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Sayın Başbakan, yetkililer, aslında
ikincil yol olarak benimsenen yöntemin asıl yöntem olduğunu ifade
etmektedirler. Bunun doğru olmadığını gerek Plan Bütçe
Komisyonundaki görüşmelerde gerekse Genel Kuruldaki görüşmelerde
parti sözcülerimiz ifade etti. Bunu bir kez daha bilgilerinize sunuyorum.
Arazinin kullanımı karşılığı bu işin
ihale edilmesinin yanlış olduğunu dikkatlerinize sunuyorum.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Gündeme geçmeden, üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, son ekonomik gelişmeler hakkında söz
isteyen İzmir Milletvekili Sayın Mehmet Ali Susama aittir.
Buyurun
Sayın Susam. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susamın, son
ekonomik gelişmelere ilişkin gündem dışı
konuşması
MEHMET ALİ
SUSAM (İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; bugün, gündem dışı beş dakika söz
alarak, son ekonomik gelişmelerle ilgili olarak en azından bu Meclis
gündemine ekonominin içinde bulunduğu durumu ve bu gelişmeler
hakkında genel bir görüşme açılması için beş
dakikalık bir zamanı kullanmak istiyorum.
Meclisimiz, iki
buçuk haftadır mayınlı bölgenin temizlenmesiyle ilgili kanuna
ayırmış olduğu süreyi, maalesef, Türkiyenin çok ciddi
şekilde yaşadığı ekonomik problemlerin
görüşülmesine ayıramamaktadır.
Yerel seçimlerden
sonra oluşan yeni Kabinede de çeşitli bakanlar
değişmiş olmasına rağmen ve bu bakanların
değişikliğiyle birlikte Hükûmet, kendi ekonomik
politikasının da çok ciddi şekilde gözden geçirilmesini halktan
aldığı oylarla bir kez daha hissetmişken aslında bu
Parlamentonun gündemi, büyük oranda Türkiyedeki ekonomik gelişmeler ve bu
ekonomik gelişmelerin yarattığı işsizlik ve firmalar
bazında yaratılan çok ciddi ekonomik sorunlar olması gerekiyor.
Ancak, maalesef
şu anda da görüyorum ki milletvekili arkadaşlarım da sükûneti
sağlayıp ekonomiyle ilgili konularda bu konuyu dinleme konusunda çok
istekli değiller.
MEHMET NİL
HIDIR (Muğla) Dinliyoruz biz.
MEHMET ALİ
SUSAM (Devamla) Değerli arkadaşlarım, şu an Hükûmet,
artık teğet geçtiden vazgeçip bu ekonomik sıkıntıların
ülke gündemini çok ciddi şekilde etkilediğini, Başbakanın
ağzından olmasa da ekonomiden sorumlu bakanlardan dillendirme
noktasına gelmiştir. Evet, Türkiyeyi bu ekonomik kriz çok ciddi
şekilde etkilemiştir. Alındığı söylenen tedbirler
ve tutarı 54 milyar YTLyi tuttuğu söylenen tedbirler ise Türkiyede
piyasaları canlandırmaya ve ekonominin çok önemli güçleri olan
küçük-orta boy işletmeler, esnaf-sanatkâr ve tarım kesimini yeniden
ekonomide bu krizden en az etkilenir noktaya getirmeye yetmemiştir. 54
milyar YTL harcanan paradan büyük oranda sınırlı sayıdaki
işletme yararlanmıştır. Otomotive uygulanan ÖTV
indirimleri, mobilya ve dayanıklı tüketim mallarında uygulanan
ÖTV indirimleri piyasada yeterli hareketi sağlayamamış,
özellikle sadece büyük firmaların kendi ekonomik
çıkarlarını ve stoklarını eritmesine neden
olmuştur ama Türkiyede asıl yapılması gereken iş,
çarşıda, pazarda, sanayi sitelerinde, tarım alanındaki
küçük işletmelerin çekmiş oldukları sıkıntılara
destek sağlamaktır. Hükûmet buradan çıkıp söyleyebilir,
Ben, KOBİlere can suyu kredisi verdim, kredilerde şu boyutta
artırma yaptım. diyebilir ama sorun bu ekonomik politikada sadece
kredi vermek değildir, sorun krediyi ödeyebilecek ekonomik
canlandırmayı sağlamaktır; Ekonomik canlandırmayı
sağlamak için de Hükûmetin, ekonomi politikasının, küçük-orta
boy işletmelerin nasıl bu ekonomide geliştirilebileceğine
yönelik kafa yormasıdır. Maalesef, bu kafa yorma yoktur.
Yıllardır
söylediğimiz büyük işletmelerin haksız rekabeti konusunda
hipermarket yasasını bir türlü şu Parlamentoya getiremedik; ÖTV,
KDV indiriminde, otomotivde uygulanan uygulamaların esnafın,
sanatkârın, KOBİlerin üzerindeki yükleri indirmeyi
sağlayamadık, yanında çalıştırdıkları
işçilerin yükünü azaltmayı sağlayamadık; elektriğin
üzerindeki yükleri ve faizle birlikte oluşan giderleri bir türlü
indiremedik.
Bu
işsizliği önleyebilecek tek kurum ve kuruluş vardır: Küçük
işletmeler, KOBİler, esnaf ve sanatkârlar. Ekonominin yüzde 99,9unu
oluşturan bu işletmeler bugün ülkedeki işsizliği önleyen
baş unsurlardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın efendim.
MEHMET ALİ
SUSAM (Devamla) Bakınız, ülkemizde bir yıl içerisinde
işsizlik rakamları resmî olarak 3,4 milyona, gayriresmî olarak 6
milyonun üzerine çıktı. Büyük işletmelere
sağladığınız katkılarla onların işçi
çıkarmasını önleyemediniz ama küçük işletmeler hâlâ
direniyorlar, yanlarında birlikte çalıştıkları
işçileri sokağa bırakmıyorlar. Eğer Türkiyede sosyal
problemi, işsizliği önlemek istiyorsanız bugün
yapılması gereken iş, yeni ekonomik politikanızı
ayarlarken de KOBİlere yönelik teşvikleri arttırmaktan
geçecektir, esnafı, sanatkârı düşünmekten geçecektir.
Bu kısa
sürede, en azından, bu konuyu tekrar Hükûmetin gündemine getirmeye
çalıştım. Esnaf, sanatkâr ve KOBİler tamamen bir
yangın yerindedir. Bu yangını söndürmek herkesin görevidir,
işsizliği önlemek bu Parlamentonun görevidir.
Hepinize en içten
saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Susam.
Gündem
dışı ikinci söz, kalkınmada öncelikli yörelerde teşvik
uygulamaları hakkında söz isteyen Bayburt Milletvekili Sayın
Ülkü Gökalp Güneye aittir.
Buyurun
Sayın Güney.
2.- Bayburt Milletvekili Ülkü Gökalp Güneyin,
kalkınmada öncelikli yörelerde teşvik uygulamalarına
ilişkin gündem dışı konuşması
ÜLKÜ GÖKALP GÜNEY
(Bayburt) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, kalkınmada öncelikli yörelerle ilgili teşvik ve
uygulamalar hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bundan takriben
on iki yıl önce, 1998de 4325 sayılı Teşvik ve Uygulama
Kanunu çıkarılmıştı. Bu Kanunda amaç, kalkınmada
öncelikli yörelerle gelişmiş diğer bölgeler arasındaki farkı
gidermek, onların seviyesine yükseltmek, bu yörelerde istihdamı
artırmak ve yatırımları bu yörelere teşvik etmek idi,
taşımak idi. Bu Kanunla kalkınmada öncelikli yörelerde
yatırım yapacaklara teşvik amacıyla bazı avantajlar
tanınıyordu. Şöyle ki: Bu yörelerde yatırım
yapacaklara, hazine arazilerini tahsis etmek.
İki:
İşverenin sigorta primlerinin devlet tarafından ödenmesi.
Beş
yıllık vergi muafiyeti.
Elektrik
bedellerinin de yüzde 50ye kadar indirimli olarak alınması idi.
Bu Kanunu on iki
yıldan beri uyguluyoruz. Bu on iki yıl süre içerisinde bu Kanun 2
defa revize edildi. İşte, asgari işçi sayısı 10dan
30a çıkarıldı ve yine bu süre içerisinde çok önemli bir
değişiklik yapıldı. Kanun çıktığı zaman
bu teşvikten istifade eden il sayısı 11 idi, sonradan bu
sayı 36ya çıkarıldı.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sonra 49 oldu.
ÜLKÜ GÖKALP GÜNEY
(Devamla) - Bu yetmemiş gibi en son 49a çıkarıldı.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Hiçbir işe yaramadı.
ÜLKÜ GÖKALP GÜNEY
(Devamla) - 81 ilimizin üçte 2si hatta üçte 2sinden fazlası teşvikten
yararlanır hâle geldi. Böyle olunca ne oldu? Bir canlı misal vereyim:
Seçim bölgem Bayburtta organize sanayimizde yüz yirmi yedi parsel var
altyapısı hazırlanmış ve burada 5 müteşebbis
işe başladı. Bunlar 30-40 kişi
çalıştırıyorlar idi fakat diğer bölgeler yani
Bayburtla bu diğer sayacağım, şimdi bazı isimlerini
vereceğim yerler daha cazip geldiği için yatırımcılar
bize gelmez oldular.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Düzce dururken Bayburta gelirler mi!
ÜLKÜ GÖKALP GÜNEY
(Devamla) - Hatta şöyle bir şey oldu: Bu mevcut beş işletme
de kaçmak için şimdi fırsat kolluyor. Bayburtlu bir
işadamımız -tekstilci- Bayburtta bir tekstil atölyesi veya
küçük fabrika kurmak istedi, hesap kitap yaptı. Bir de baktı ki
Bartında da var. Bartın ile Bayburt arasındaki maliyeti -Ee
orası kış memleketi- mesafeyi vesaireyi hesap etti, geldi bize
dedi ki: Benim burada bu teşviki yapmam mümkün değildir. Ve şu
anda Bartında bu tekstil fabrikasını kurdu, 540 işçi
çalışıyor.
Şimdi, bu
misalleri çoğaltabiliriz. Burada bu mesele sadece benim meselem değil
arkadaşlar, güneydoğu, gelişmekte olan bütün illerin meselesi.
Ben bu konuyu birkaç defa daha dile getirdim fakat bugüne kadar
uygulanmadı, uygulanamadı, istenilen şekilde olmadı. O
zaman bize düşen, acaba ne öneriyorsunuz, ne yapılmalıdır?
Şimdi yeni bir kanunun mutlaka ve süratle hazırlanması
lazım ama bu kanun için işte böyle uzun vadeli gerekçe, işte
gelecek projeler filan değil.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÜLKÜ GÖKALP GÜNEY
(Devamla) Sayın Başkan, son cümlem...
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
ÜLKÜ GÖKALP GÜNEY
(Devamla) Kısa olarak şunu söyleyeyim: Bir, illere bakılacak.
İşte Tunceli, efendim Şırnak, işte Ardahan,
Gümüşhane, Bayburt vesaire vesaire. Bunların hesabı kitabı
yapılacak. Durumları ortada. Kademeli olarak -altını
çizerek söylüyorum- bu yapılacak. Bartında verdiğiniz
teşvikle Şırnakta verdiğiniz teşvik bir olamaz,
olmamalı; olduğu zaman Şırnakta kimse yatırım
yapmaz. Demek ki birincisi, kademeli olarak yapılacak iller arasında.
Tabii,
hükûmetlerimizin daha çok istediği: Sektörel bazda, proje bazında
yatırımlar yapalım, teşvik edelim. Buna
katılıyorum, bu olsun. Ona bir diyeceğim yok.
Bir de önemli bir
nokta, bunun süresi. Öyle iki yıl, beş yıl olmaz; en az otuz
sene, en az otuz sene bu müddetin uzatılması lazım.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, Hükûmetimizin ve sizin bu konuya hassasiyetle
yaklaşacağınızı biliyorum, umuyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÜLKÜ GÖKALP GÜNEY
(Devamla) Bu, sadece Bayburtun değil, ülkemizin önemli bir sorunu.
Bugün eğer bizim yörelerde göç bu noktaya gelmişse, bir vilayet 1
milletvekiline düşmüşse bunun suçlusu sadece o şehrin
insanları değil. Karınları doymuyor, iş yok, imkân
yok. Onun için geliyorlar.
Bunun için,
istirham ediyorum yetkililerden -Sayın Bakanımız burada yok,
olmasını dilerdim- bu konuda yeni bir kanun çıkarılarak
Ama özet, kısa, uygulanabilirliği olan bir kanun. On iki yıldan
beri bu, bu kadar revize edildi, uygulanamadı.
Ülkemize
hayırlı bir iş yapmış olacağınızı
umuyorum, diliyorum. Böyle bir kanun gelirse katkıda
bulunacağınıza da inanıyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Güney.
Gündem
dışı üçüncü söz, 27 Mayıs günü hakkında söz isteyen
Mersin Milletvekili Sayın Mehmet Şandıra aittir.
Buyurun
Sayın Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)
3.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın, 27
Mayıs 1960 askerî darbesinin 49uncu yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Değerli Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum, hayırlı
çalışmalar diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, öncelikle, bu mikrofonların açık olmasına, bu
kürsünün kullanılmasına, bu çatının açık olmasına
bugün teşekkür etmek lazım, şükretmek lazım, kıymetini
bilmek lazım. Bugün 27 Mayıs. 27 Mayıs, milletimizin
hayatında, devletimizin hayatında, bu Meclisin tarihinde çok önemli
bir gün. 27 Mayıs 1960ta sebepleri tartışılır bir
kararla demokrasiye dur diyenler öncelikle bu Meclisi kapattılar, bu
mikrofonları kapattılar. Onun için, bugün, her birimiz, her
milletvekili, tüm kurumlarımızla bu kürsünün kullanılır
olmasına, bu mikrofonların açık olmasına şükretmemiz
lazım, bunun kıymetini ve değerini herkesten daha çok bilmemiz
lazım.
27 Mayıs
1960 askerî darbesinden sonra -maalesef milletimiz açısından, ülkemiz
açısından asla savunulamayacak bir sonuç- 3 tane büyük devlet
adamı idam edilmiştir. Sebepleri tartışılır,
verilen mahkeme kararının meşruiyeti
tartışılır bir sonuçta, Başbakan Adnan Menderes,
Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye
Bakanı Hasan Polatkan maalesef idam edilmiştir. Demokrasimiz
açısından bir üzüntü kaynağı. Başka kelime kullanmak
istemiyorum ama sonuç itibarıyla bizi burada var eden, bizim burada
bulunuşumuzu temin eden demokrasiyi durduran ve sonucunu kanla kapatan bir
ihtilalin bugün 49uncu yıl dönümü. Bunu bugün konuşmak,
yaraları eşelemek, tazelemek veya bunun üzerinden siyaset yapmak
değil amacım ama bu kürsünün kıymetini yeniden hatırlamak,
bu mikrofonların kıymetini yeniden hatırlamak
açısından bir fırsat bildim ve 27 Mayısın 49uncu
yılında hayatını kaybedenlere rahmetler dilemek ve
demokrasinin gerekliliğini yeniden vurgulamak için söz aldım.
Değerli
milletvekilleri, gerçekten, 27 Mayıs İhtilalinin hazırlanma
sürecini de iyi irdelememiz lazım. Eğer bugünü anlamakta,
geleceği öngörmekte isabet kaydetmek istiyorsak geçmişi iyi bilmemiz
gerekiyor, bugünün geçmişteki izdüşümünü iyi sorgulamamız
gerekiyor. 27 Mayıs öncesinde yaşanan hadiseleri ben
hatırlarım. Biliyorum, içinizde bir çok insan da
hatırlıyor. Başlangıç noktası yine bu Meclis ve bu
kürsüydü. İktidar partisinin ve ana muhalefet partisinin uzlaşmaz
tavırları, kırıcı üslupları, kavgaları
netice itibarıyla başka mihrakları sokağa döktü ve sonuçta
şartlar olgunlaştı ve demokrasiye Dur. denildi.
Dolayısıyla bugün, benzemesini istemem, ama iktidar ile muhalefet
partileri arasında yaşanan bu gerginliğin hiçbir
faydasının olmadığını da ifade etmek istiyorum.
Biz millete karşı sorumluyuz, iktidarıyla muhalefetiyle. Bu
milletin beklentilerini, bu ülkenin sorunlarını çözmek için ortak
sorumluluklarımızın gereği birbirimizle diyalog içerisinde
ve uzlaşma içinde olmak mecburiyetindeyiz. Mayınlı arazilerin
temizlenmesiyle ilgili hazırlanan kanun tasarısının iktidar
partisi tarafından bu Meclise, sebepleri doğru anlatılmadan,
yeterince anlatılmadan dayatılmasını maalesef bir üzüntü
kaynağı olarak görüyorum ve bu yanlıştan dönülmesini
istiyorum.
27 Mayıs,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizim için de çok önemli. Çünkü biz 27
Mayıs 1980 tarihinde, bundan yirmi dokuz yıl önce çok değerli
bir devlet adamını, bir büyüğümüzü yine demokrasiye
sıkılan bir kurşun sonucunda kaybettik, rahmetli Gün Sazakı.
Onu rahmetle anıyorum, saygıyla anıyorum onu.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayınız.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) O, gerçekten milletini seven, ülkesini seven; dürüst,
namuslu bir devlet adamıydı. O, bir ağabeydi, o bir siyasetti, o
güzel bir insandı ama bir 27 Mayıs sabahı menfur eller, komünist
militanlar Gün Sazakı katlettiler. Ülkemiz kaybetti, milletimiz kaybetti.
Gün Sazaka sıkılan kurşun demokrasiye sıkılan
kurşundu, bu Meclise sıkılan kurşundu çünkü 27 Mayıs
1980i takip eden günler şartlar olgunlaştırıldı, yeni
bir askerî darbeyle yeniden karşılaştık.
Dolayısıyla, her devlet adamına sıkılan kurşun,
her siyaset adamına sıkılan kurşun, bu Meclise dönük bu
türlü hareketler, demokrasiyi ortadan kaldırmaya zemin hazırlamak
için yapılan hareketlerdir. Dolayısıyla, ben bugün hem 1960 27
Mayısında kaybettiğimiz devlet adamları için hem 27
Mayıs 1980de kaybettiğimiz Gün Sazak için
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Sayın Başkan
Meclisimiz
adına, kendi adıma, demokrasi adına saygılar sunuyor,
onlara rahmetler diliyorum ve demokrasinin değerini, bu kürsünün ve bu
mikrofonların değerini yeniden hatırlatarak uzlaşmayı
ve diyaloğu iktidar partisine hatırlatıyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Şandır.
Sayın Özer,
sisteme girmişsiniz
ABDULLAH ÖZER
(Bursa) Girdim.
Sayın
Başkanım, 60ıncı maddeye
BAŞKAN
Peki, bir dakikalık söz hakkı veriyorum.
Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Bursa Milletvekili Abdullah Özerin, Bursa Şevket
Yılmaz Devlet Hastanesinde meydana gelen yangında ölen
vatandaşlara ve hastanenin eksikliklerine ilişkin
açıklaması
ABDULLAH ÖZER
(Bursa) Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, biliyorsunuz dün Bursada önemli bir olay
yaşandı. Bütün Türkiye bunun üzüntüsüyle yaşamakta. Ben, ölen
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet diliyorum, ailelerine
başsağlığı diliyorum.
Ancak burada bir
iki konudan bahsetmeden geçemeyeceğim. Değerli
arkadaşlarım, bu hastane yapıldığında,
açıldığında burası akıllı bir hastane diye
lanse edilmişti. ISO 9001 ve 2000 belgelerini havi bir hastane olduğu
açıklanmıştı ama ne yazık ki yapılan tespitlerde
İnşaat Mühendisleri Odasının, Makine Mühendisleri
Odasının, Elektrik Mühendisleri Odasının ve Kimya
Mühendisleri Odasının birlikte bir ekip oluşturarak
yaptığı incelemenin neticesinde bu hastanenin önemli
eksikliklerinin olduğu
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Özkan, buyurun, bir dakika
2.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın,
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi ve kenelerden insanlara
bulaşan viral hastalıkla mücadeleye ilişkin açıklaması
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Ben de
kırım kongo kanamalı ateşi hakkında, kenelerden
insanlara bulaşan hastalık hakkında, viral hastalık
hakkında görüşmek istiyorum.
Bu konuda her gün
acı haberleri duyduğumuz zaman üzülüyorum. Ancak Sağlık
Bakanlığını ve Tarım Bakanlığını
duyarlılığa davet ediyorum. Bu konuda, viral bir hastalık
olduğu için Kırım Kongo Kanamalı Ateşi,
bakanlıkların çalışma yaptığını
duyuyoruz ama bu çalışmaya hız vermeleri, en kısa zamanda
immün bir serum veyahut da hiperimmün hastaları için hiperimmün bir serum
elde etmelerini, yeterli ödeneğin ayrılmasını talep
ediyorum. Bu konuda üniversitelerimiz, bilim adamlarımız
hazırdır. Ancak her gün bu hastalıktan ölen insanları
duydukça üzüntümüz bir kat daha artıyor.
Ölenlere rahmet
diliyoruz. Bu yazın kenelerle mücadelede ilaçla mücadele
yapılıyor, dezenfektanlarla çevre kirletiliyor. Bu konuda çevreyi
kirletme yerine aşının bir an önce ülkede üretilip halk
sağlığına sunulmasını talep ediyor,
saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN
Sayın Kaplan
Sayın
Kaplan, konu nedir?
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, 60la ilgili ben de
BAŞKAN Bir
dakika süre veriyorum.
Buyurun.
3.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, son
günlerde meydana gelen hastane yangınları ve hastanelerin
sorunlarına ilişkin açıklaması
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, ben de Bursa Devlet Hastanesindeki
yangınla ilgili -8 kişi yaşamını yitirdi-
başsağlığı dilemek için aramıştım çünkü
bugün İstanbul Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde de benzer bir
acı olay yaşandı. Şırnak Devlet Hastanesi gibi yeni
yapılan binalarda yer kayması nedeniyle binalarda
sıkıntılar var. Yoğun bakım ve acil servisler gibi
önemli konuların olduğu yerlerde özellikle elektrik
tesisatındaki durumlardan, yapı malzemelerinden kaynaklı
sorunlar var. Bu konularda önlem alınmasını da diliyoruz ve
sağlığa daha çok önem gösterilmesi gerektiğini
düşünüyoruz.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Durmuş
4.- Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuşun,
Bursadaki hastane yangınında hayatını kaybeden sekiz
vatandaşımızla ilgili Sağlık Bakanının
açıklamasına ilişkin açıklaması
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Sayın Başkanım, Bursada
hayatını kaybeden 8 vatandaşımız sağlık
nedeniyle hayatını kaybetmedi. Orada ihmaller,
yanlışlıklar, cehaletler sonucu hayatını kaybetti. En
üzücü olanı da Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanının, 2
kişinin zaten beyin ölümünün beklendiği, bebeğin altı
aylık olduğu, orada ihmal, kasıt, yeteneksizlik
olmadığı şeklindeki açıklamasıdır. Çünkü
teftiş kurulu görev yapacak, Bakan uçağıyla giden müfettiş
önceden Bakan tarafından uyarılıyor, Burada ihmal yok, kaza
yok, yanlış yok. diyor. Savcı görev yapacak, baskı
altına alınıyor. Bu bir faşizmdir. Bu dönem
Hitler
döneminde böyle bir şey olmadı, Mussolini döneminde böyle bir
şey olmadı. Hastanede ölenler için ölüm sebebini
araştıracak müfettişi baskı altına almak,
savcıyı baskı altına almak bu döneme has bir özelliktir.
Bunu kınıyorum, ayıplıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Vural
5.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, dünkü
gündemde yer alan, İstanbul Milletvekili Esfender Korkmazın, (2/406)
esas numaralı Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesinin görüşülmemesine ve bugünkü gündemde yer
almamasına ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkanım, ben,
Başkanlığın uygulama usulüyle ilgili bir tartışma
açmak istiyorum.
Sayın
Başkanım, bu, dünkü bize dağıtılan gündem ve
Başkanlığın Genel Kurula sunuşlarında Sayın
Esfender Korkmazın İç Tüzük 37nci maddeye göre doğrudan
gündeme alınma önergesi vardı. Bu önerge görüşülmedi.
Dolayısıyla bu önerge görüşülmeden Danışma Kurulu
kararlarına gidildi. Bu bakımdan, bu uygulamanın geriye
bırakılması, gerçekten hem doğrudan gündeme alma önergesini
hazırlayan Sayın Milletvekilimizin doğrudan gündeme alınma
imkânını ortadan kaldırmıştır. Bugünkü gündemde
de yer almıyor.
Şimdi, dün
gündeme özel olarak Başkanlık aldığına göre, aynı
gündemle devam etmesi gerekiyor. Bugün de bunun görüşülmesi gerekiyor.
Bunun açıklığa kavuşturulması gerekiyor. Bize dağıtılan
gündem bu.
BAŞKAN
Sayın Demirtaş
6.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin
Demirtaşın, Bursada yaşanan yangın olayına ve
devletin sosyal hizmet sunduğu bütün mekânların standartlara uygun
inşa edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, Bursada yaşanan olaya bir kez daha dikkat çekmek için söz
aldım. Öncelikle, orada yaşamını yitiren
vatandaşlarımıza bir kez daha rahmet diliyoruz,
yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Ancak bu
olay vesilesiyle şunun altını bir kez daha çizmek gerekir ki
Türkiyede bu tür acı olaylar, vahim olaylar yaşandıktan sonra,
maalesef ki birkaç gün sonra toplum olarak bu olayları unutuyoruz, bu tür
olaylar gündeme geldiği saatlerde, günlerde gündemimizde tutuyoruz ancak
bu tür acı olaylar bir daha yaşanmasın diye tedbir almakta ya gecikiyoruz
ya da ihmal ediyoruz.
Bundan sonra bu
tür olayların yaşanmaması için, aslında, Meclis olarak,
Türkiyedeki sadece hastanelerle ilgili değil, devletin sosyal hizmet
sunduğu bütün mekânların standartlara uygun bir şekilde
inşası, oradan hizmet alan yurttaşların can güvenliği
açısından, insanca hizmet alabilmeleri açısından daha fazla
neler yapılabilir, Meclis olarak bunlara sahip çıkmamız gerekir.
BAŞKAN
Birleşime on dakika ara veriyorum, bütün grup başkan vekillerini
kürsü arkasına bekliyorum.
Kapanma Saati: 15.41
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.06
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Fatoş GÜRKAN (Adana), Yaşar
TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 94üncü
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Sayın
milletvekilleri
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Sayın Başkanım, Sayın Esfender Korkmazın
37nci madde uyarınca gündeme alınmasına ilişkin talebi
dünkü Başkanlık Sunuşlarında olduğu hâlde bugünkü
Başkanlık Sunuşları arasında yer almıyor. Demin
BAŞKAN Ona
cevap vereceğim.
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Ama onunla ilgili usul hakkında bir tartışma açmak
istiyoruz ve bu konuda Cumhuriyet Halk Partisinin görüşünü ifade etmek
istiyoruz. Ondan sonra siz de tabii değerlendirmede bulunursunuz ama
Cumhuriyet Halk Partisinin görüşünü almanız lazım. 63e göre söz
talebinde bulunuyoruz.
ASIM AYKAN
(Trabzon) Meclisin böyle çalıştığını biz hiç
görmedik ya Sayın Başkanım!
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Niye canım, 63e göre söz isteme hakkı yok mu?
ASIM AYKAN (Trabzon)
Ben böyle bir Meclis çalışması görmedim ya, Allah Allah!
BAŞKAN
Şimdi, önce ben bir tutumumu söyleyeyim size, ondan sonra bakarız.
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Sayın Başkan, Başkanlığın görüşü
açıklandıktan sonra bu tartışmanın pratik yararı
olmaz ki.
OKTAY VURAL
(İzmir) Görüşünüzün oluşmasına katkı sağlamak
için
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Belki bizler açıklamalarımızda
Başkanlığın değerlendirmesini farklı noktaya
taşıyacağız. İzin verin önce
tartışalım, sonra kararınızı açıklayın.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkanlık kararına devam
etsin efendim.
MEHMET NİL
HIDIR (Muğla) Meclisin zamanını harcamak için
çalışıyor muhalefet.
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Efendim, 63üncü madde uyarınca söz talebimiz var.
MEHMET NİL
HIDIR (Muğla) Muhalefet iş yapmamak için çalışıyor
Sayın Başkanım.
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Sayın Başkanım, 63 açık,
Başkanlığın takdirinin ötesinde 63üncü madde çok
açık.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, İç Tüzükün 37nci maddesine göre
verilmiş doğrudan gündeme alınma önergeleri gündemin
Başkanlığın Genel Kurula Sunuşları bölümünde
salı günleri yer almaktadır. Bu usul, bugüne kadar
yerleşmiş bir teamüldür. Milletvekillerimiz de kendi
konumlarını bu teamül doğrultusunda ayarlamaktadırlar. Dün
görüşülmeyen, İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilen önerge
haftaya salı günü görüşülecektir.
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Görüşülme niyetinizi ifade ettiniz efendim ama izin verin, usul
tartışmasını açın. Çünkü bu, İç Tüzük
uyarınca Başkanlığın takdirinde değil. Biz
düşüncelerimizi ifade etmek istiyoruz.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Tutumunuzun yanlış olduğunu söylüyor.
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Şu anda bu karar da yeni bir 63
tartışmasını getiriyor efendim.
BAŞKAN
Efendim?
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Bu kararınız da bir 63üncü madde
tartışmasını getiriyor. Bu kararınız nedeniyle de
63üncü madde uyarınca söz talebimiz var efendim,
Başkanlığın tutumuyla ilgili, bu açıklamanızdan
dolayı.
BAŞKAN
Peki
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) İzin verir misiniz?
BAŞKAN
Evet
Siz, tutumum
hakkında lehte mi, aleyhte mi?
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Aleyhte tabii.
BAŞKAN
Buyurun.
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Sayın İsa Gök konuşacak.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkanım, bu arada müsaade ederseniz ben de
Burada gündemde bir hata var.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkanım, her istediğini
buradaki herkes konuşabilir mi?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bir dakika Beyefendi, ben bir milletvekiliyim. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Yahu, lehinize konuşacağım.
Sayın Başkan Vekili, senin lehine konuşacağım.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Burada herkes istediği gibi konuşabilir
mi?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, lehine konuşacağım.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Buyurun Sayın Gök
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yahu, lehine konuşacağım senin. Senin lehine
konuşacağım.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Tamam
KAMER GENÇ
(Tunceli) Şimdi, efendim, burada bakın
BAŞKAN
Sayın Gök konuşsun da sonra sizi dinleyeyim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bir dakika
Ama benimki de usulle ilgili bir şey.
Dün AKP Grubunun
önerisinin müzakeresi tamamlandı, Oylaması Yapılacak
İşler bölümünde yer alması lazım.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Doğru söylüyor.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Onun için bana göre
OSMAN
ERTUĞRUL (Aksaray) Süre geçiyor Sayın Başkan, süre geçiyor.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ondan sonra oylaması yapılacak
Yani müzakere
edilmiş
VII.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Dünkü gündemde yer alan, İstanbul Milletvekili
Esfender Korkmazın, (2/406) esas numaralı Kanun Teklifinin, İç
Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesinin bugünkü gündemde de yer alması gerektiği
iddiasıyla Başkanın tutumu hakkında
İSA GÖK
(Mersin) Efendim, süre
BAŞKAN
Sayın Gök, süreniz gidiyor, lütfen başlayın.
İSA GÖK
(Devamla) Efendim, süremi sıfırlar mısınız
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hayır sıfırlayamam, lütfen devam edin.
İSA GÖK
(Devamla) Ne demek sıfırlayamam!
BAŞKAN
Tamam
İSA GÖK
(Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın
Meclis Başkanımızın tutumu hakkında İç Tüzükün
63üncü maddesi gereği usul hakkında CHP Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Arkadaşlar,
Meclisin yönetimi İç Tüzük ile belirlenir. İç Tüzükün Genel Kurul
çalışmaları kısmı madde 49dan başlar. Gündem
49dur. Gündemin nasıl oluşacağı, nelerin
bulunacağı 49/ birinci fıkra, birinci bentte vardır, Başkanlığın
Genel Kurula Sunuşları baştadır.
Dün
Başkanlığın Genel Kurula Sunuşlarında
başlanılan yerde bizim için, CHP Grubu için ve Türkiye için son
derece önemli olan bir konu vardı, İstanbul Milletvekilimiz
Sayın Esfender Korkmazın 5464 sayılı Banka Kartları
ve Kredi Kartları Kanununa geçici bir madde eklenmesine ilişkin bir kanun
teklifi vardı, (2/406). İç Tüzükün 37nci maddesine göre
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önerge
Başkanlığın Genel Kurula Sunuşlarında var idi.
Bugün aldığımız Gündeme baktığımızda;
94üncü Birleşim, Başkanlığın Genel Kurula
Sunuşları kısmında Sayın Esfender Korkmazın bu
kanun teklifinin yer almadığını görüyoruz.
Sorun
aslında şu: Sorun, Meclisin hiç de demokratik olmayan, Türkiye
gündeminden uzaklaşıp ve ne yazık ki AKP Grubunun Meclisi bir
dernekvari yönetmeye çalışmasının geldiği son noktadır.
Doğrudan Danışma Kurulunu toplamayıp, Danışma
Kurulunun karar almasını engelleyip, grup önerisiyle Genel Kurula
gelip, milletvekillerini yalnızca el kaldırma-indirme makinesi olarak
görüp, hiçbirisiyle kanunu tartışmadan buradan kanun geçirme,
Başbakanın deyimiyle aslında, faşizan
mantığının uygulaması işte budur. Budur asıl
uygulama. Bu, son derece İç Tüzüke aykırı, demokrasiye
aykırı, Meclisin Türk milletine olan sorumluluklarını
yerine getirmesi noktasında son derece menfi sonuçları olacak bir uygulamadır.
Bu yanlıştır. Ve özellikle Başkanlık, İç
Tüzükten bağımsız olarak AKP Grubunun beyanları, İç
Tüzük yorumları üzerine kararlar almamalı. Başkanlık
İç Tüzükü hukukçu gözüyle yorumlamalıdır ve adil bir
şekilde bu Genel Kurulun yürümesini sağlamak zorundadır.
Dünkü
tartışmaların özü neydi arkadaşlar? Türkiye ile Suriye
sınırı arasındaki mayınlı arazilerin temizlenmesi
ama aslında bu değil, mayınlı arazilerin temizlenmesi
değil, ondan sonraki safha, yani oluşacak, elli yılı
aşkın süredir ekilmeyen, sürülmeyen, asla kullanılmayan,
ziraatçıların deyimiyle, altın değerindeki o
toprakların kim tarafından nasıl
kullandırılacağının çalışması
vardı ve ne hikmetse, Sayın Başbakanın verdiği
talimatla, bu Meclise verilen talimatla dün o kanun tasarısı geçirilmek
için AKP Grubu tarafından Danışma Kurulu oluşturulmayarak,
ortak karar çıkartılmayarak, Meclisin grup önerilerine dönüp, grup
önerisi üzerinden çalıştırılarak, bir şekilde kanunun
bu yanlış hâliyle geçmesini temin için AKP Grubunun Meclise tam bir
dayatması, despot bir yaklaşımıyla karşı
karşıya kaldık ama bu Meclis, grubumuz ve muhalefetteki
arkadaşlar dirençlerini gösterdiler. Sizleri demokratik şekilde
Mecliste çalışmaya, demokrasiye, İç Tüzüke, Anayasaya ve genel
anlamda vatana bağlılığa, vatan topraklarına
bağlılığa sevk için bir mücadele sergilendi. Bu mücadele
MEHMET
ERDOĞAN (Gaziantep) Ondan şüphen olmasın.
İSA GÖK
(Devamla) Ondan şüphemiz var. Öyle bir var ki arkadaşlar, Allah
aşkına
Peki, bana şunu söyleyin arkadaşlar: O kanunu
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Vatana ihanet ne demek?
İSA GÖK
(Devamla) Öyle mi? Hemen konuşalım.
Arkadaşlar,
o kanunu, toprakların kullanımı konusunda neden peki bir türlü
ayırmaya ilişmiyorsunuz?
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) İsa Bey, ağzından çıkanı kulağın
duyuyor mu?
İSA GÖK
(Devamla) Mayınlı arazilerin temizlenmesine evet, oy
birliğiyle evet, rahmetlilerimizi çıkartalım, 547 oyla evet.
Mayınlı arazi temizlensin, buna kimse hayır demiyor. Hayır
diyenler niçin diyorlar? Bu toprakları, Türkiye-Suriye
sınırı arasını bir uluslararası ihaleye,
uluslararası şirketlerin kullanımına yani dış
sermayeye alet etmeyin ve özellikle bu toprakları -Sayın Genel
Başkanımızın dün dediği gibi- ora köylüsünün
kullanımına sunun çünkü o topraklar ora köylüsünden istimlakle
alındı. Ora köylüsünden alındı, mayın döşendi.
Döşeyen kim? Türkiye Cumhuriyeti devleti. Nereye döşediğini en
iyi biz biliyoruz. Haritalar devlette var. Mayınlar biliyorsunuz haritayla
döşenir, koordinatları var. Bunu en iyi temizleyecek olan biziz,
bizim ordumuz.
Bakın
arkadaşlar, bugün Genel Başkan Yardımcımız sizlere,
tüm Türkiyeye bir şey açıkladı, dedi ki: Gürcistanın
mayınlı arazileri temizlenirken NAMSA tarafından, malum, NATOya
ikmal desteği verir. NAMSA, Gürcistandaki mayınlı arazilerin
temizlenmesinde ortak güç oluşturur. Bir tane üstyapı, bir kurum, bir
kuvvet yönetir. Bu mayınlı arazilerin temizlenmesi konsorsiyumunun
başına mayınlı arazilerin temizlenmesinde uzman bir ülkenin
heyeti konur ve o işi o heyet üstlenir, o heyet yönetir.
Arkadaşlar,
Gürcistandaki
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkanım, bunun sizin
davranışınızla ne alakası var?
İSA GÖK
(Devamla) Kendi milletvekilleriniz laf attı Sayın Grup Başkan
Vekili!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, sizin
davranışınızla ne alakası var bunun?
İSA GÖK
(Devamla) O zaman, sahip olunuz laf atmasınlar. O zaman, susturunuz laf
atmasınlar.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın konuşmacının, Sayın
Milletvekilinin beyan ettiği konu hakkında konuşması
gerekir.
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Sataştılar
İSA GÖK
(Devamla) Biz laf atana cevap vermesini gayet iyi biliriz.
Arkadaşlar
BAŞKAN
Sayın Gök
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, Sayın Milletvekilinin
İç Tüzük hakkında konuşması gerekir. Ve sizin tutumunuzu
eleştirmiyor. Ne alakası var bunun?
BAŞKAN
Sayın Gök, benim tutumumun aleyhinde konuşacaktınız.
İSA GÖK
(Devamla) Efendim, geliyorum. Hemen söyleyeyim Sayın Başkan.
Tutumunuz aleyhine söyleyeyim.
Burada hatip
konuşurken AKP Grubunun kadrolu, muvazzaf görevlileri sol tarafa oturup
mütemadiyen laf atıyorlar. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Konunun dışına çıkmamanız
gerekir.
İSA GÖK
(Devamla) - O zaman engelleyin bunları; madde 63.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) İç Tüzük elinizde, İç Tüzüke uygun
konuşun.
İSA GÖK
(Devamla) O zaman engelleyin. Söz atma var. O zaman engelleyin bunları,
atılmasın laf.
OKTAY VURAL
(İzmir) Muhalefeti susturamazlar.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Taciz ediyorlar.
İSA GÖK
(Devamla) - Arkadaşlar, Gürcistandaki mayın temizleme işinin
tepesinde Türkiye Cumhuriyeti vardı, Türk Silahlı Kuvvetleri
vardı. Yani NATO, bünyesi içerisinde dünyadaki en etkili güç olarak Türk
Silahlı Kuvvetlerini gördü, Gürcistandaki mayın temizleme
birliğinin başına Türkiyeyi koydu.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Azerbaycan
İSA GÖK
(Devamla) Pardon, Azerbaycan.
Türkiyeyi koydu
ama siz orada NATO adına temizlik yapan Silahlı Kuvvetlerimizi
Güneydoğudaki mayının temizlenmesinden uzak tutuyorsunuz.
ASIM AYKAN
(Trabzon) Yalan söylüyorsun. Öyle bir şey yok.
İSA GÖK
(Devamla) Bu nasıl bir mantık! Ve sonra diyorsunuz ki Ha
tutarız. Ee tutarsınız tabii ki! Siz öyle bir siyasi iradesiniz
ki istediğinizi yaparsınız, istediğinizi.
ASIM AYKAN
(Trabzon) Olur mu öyle şey? Doğru değil.
İSA GÖK
(Devamla) Arkadaşlar, uzak tuttuğunuz gibi, oradaki toprakları
da enteresan bir şekilde uluslararası ihaleye
çıkartacağınızı söylüyorsunuz. Uluslararası
ihaleden sonra Türk yargısı oraya müdahil olamaz, oraya giremez.
Uluslararası ihaleyle giren şirket orada
Diyorsunuz ki Petrol
Kanunu var, Maden Kanunu var, madenlerimize ellemeyecekler.
Arkadaşlar,
üstü kullanma hakkını verdiğiniz uluslararası şirket
varken orada petrol de bulsanız oraya giremezsiniz. Altta maden de
bulsanız oraya giremezsiniz, su da bulsanız giremezsiniz çünkü
oranın zilyetliğini, uluslararası anlaşmalar
öncülüğünde, kırk dört yıllığına terk
ediyorsunuz. Devletler arasındaki anlaşmalarda toprak terki yoktur.
Var, Çinle Japonya arasında Singapur vardı. Hatırlayın
bir, oradaki adaların değişimi konusunda kırk dokuz-elli
yıla yakın her iki ülke birbirini âdeta boğazlamaya kalktı.
Üç yıl önce o uluslararası anlaşmayla devredilen ülke
topraklarını geri kazandılar, bayram ettiler. Yani biz bu
bayramı elli yıl sonra yapacağız diye sevinecek miyiz?
Bunun artık bilincine varın. Bu mayınlı araziler konusunda
Türkiye'nin muhalefetinin farkına varın, Mecliste bugün bu kanunu
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İSA GÖK
(Devamla) Efendim, ek süre istiyorum.
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
İSA GÖK
(Devamla) Sağ olun Sayın Başkanım.
Bu hataların
farkına varın, Meclisi zorla, cebren, baskıyla, grup
kararlarıyla yönetmeye kalkmayın. İlla, bu kanunu geçireceğiz,
bu topraklarımızı amiyane tabirle- peşkeş
çekeceğiz diye Meclisi zorlamayınız, Meclisi germeyiniz,
Türkiyeyi germeyiniz. Bu herkesin hayrınadır, bu bizim size yine bir
ihtarımızdır.
Efendim,
saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Gök.
Başkanlığın
tutumunun lehinde, Yozgat Milletvekili Sayın Bekir Bozdağ. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Başkanlığın tutumunun doğru olduğunu ifade
ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bozdağ.
Başkanlığın
tutumunun aleyhinde konuşmak üzere Kayseri Milletvekili Sayın Mustafa
Elitaş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, ben de aleyhinde istiyorum.
BAŞKAN
Sayın Genç, doldu.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İç Tüzük
37nci madde açık ve İç Tüzükümüzde maalesef bazı açık
olmayan hükümlerden dolayı ve özellikle de Genel Kurulu oyalama stratejisi
izlendiği taktirde maalesef Türkiye Büyük Millet Meclisinin
çalışmasının engellenmesi hoş olmayan tablolar ortaya
çıkarıyor. Şu da gösteriyor ki bu Meclisin, özellikle bu İç
Tüzükle ilgili uzlaşmanın, anlaşmanın
olmadığı süreç içerisinde İç Tüzük maalesef Türkiye Büyük
Millet Meclisinin çalışmasına büyük bir engel ortaya
çıkarıyor.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) AKP kendine engel oluyor, kendine.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Geçenlerde bir arkadaşımızın
söylediği gibi, acil bir şekilde İç Tüzükün
değiştirilmesi gerekiyor. İç Tüzükün olmadığı
konumlarda teamül geçerli ama Sayın Başkan, bu teamülün olmasına
rağmen, yıllardır bu İç Tüzük uygulanırken teamül
olmasına rağmen, İç Tüzük 63e göre bunun
açılmasının, açılmasına imkân verilmesinin uygun
olmadığını düşünüyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Elitaş.
Başkanlığın
tutumunun lehinde konuşmak üzere Kahramanmaraş Milletvekili
Sayın Veysi Kaynak.
Buyurun
Sayın Kaynak. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; bu hususta Meclis Başkanımızın tutumu,
İç Tüzükümüzün 49uncu maddesine uygundur. Oylaması yapılacak
işler belli bir günde yapılabilir ve bu hususta Mecliste bir teamül
oluşmuştur. O yüzden Başkanın tutumu lehine söz aldım,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Kaynak.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Vural
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkanım, İç Tüzük 61e göre, üzerinde
söz almak için talepte bulundum. Lütfen, bu konuda İç Tüzük hükümleri
gereğince bu talebimin yerine getirilmesini arz ediyorum.
BAŞKAN
63e göre
OKTAY VURAL
(İzmir) 61inci maddeye göre efendim.
BAŞKAN
Hayır, usul tartışması açtık, lehte, aleyhte
ikişer kişiye verdik.
OKTAY VURAL
(İzmir) 61e göre, lehte, aleyhte ya da üzerinde konuşmayla ilgili Genel
Kurulun karar vermesi gerekiyor.
BAŞKAN
Orada ama Genel Kurul gerekli görürse
diyor.
OKTAY VURAL
(İzmir) Gerekli görürü, Genel Kurulun onayına sunun efendim.
BAŞKAN
Peki.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Neyi onaya sunacağız Sayın
Başkan?
ABDÜLHADİ
KAHYA (Hatay) Sen mi yönetiyorsun, Başkan mı?
III.- Y O K L A M A
(MHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
OKTAY VURAL
(İzmir) Toplantı yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN
Sayın Vuralın talebinin üzerinde oylama yapmadan evvel bir yoklama
talebi vardır.
Şimdi, bu
talebi yerine getireceğim.
Önce, yoklama
talebinde bulunan sayın üyelerin isimlerini okutup salonda bulunup
bulunmadıklarını tespit edeceğim. Yeterli sayıda
sayın üye salonda hazırsa elektronik cihazla yoklama
yapacağım.
Üyelerin
isimlerini okuyorum: Sayın Şandır, Sayın Vural, Sayın
Günal, Sayın Toskay, Sayın Korkmaz, Sayın Atılgan,
Sayın Akkuş, Sayın Nalcı, Sayın Uslu, Sayın
Homriş, Sayın Durmuş, Sayın Torlak, Sayın Asil,
Sayın Bal, Sayın Kutluata, Sayın Çelik, Sayın Enöz,
Sayın Taner, Sayın Çakmakoğlu, Sayın Paksoy.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum.
Adlarını
okuttuğum sayın üyelerin yoklama için elektronik cihaza girmemelerini
rica ediyorum.
Yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
VII.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
1.- Dünkü gündemde yer alan, İstanbul Milletvekili
Esfender Korkmazın, (2/406) esas numaralı Kanun Teklifinin, İç
Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesinin bugünkü gündemde de yer alması gerektiği
iddiasıyla Başkanın tutumu hakkında (Devam)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, konu üzerinde söz verilmesi hususunu
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir. Tutumumda bir değişiklik yoktur.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Demokratik Toplum
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım:
VIII.- ÖNERİLER
A.- Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- (10/140) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmesinin, Genel Kurulun,
27/5/2009 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin DTP Grubu önerisi
27/05/2009
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 27.05.2009 Çarşamba günü (Bugün) yaptığı
toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından, Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Selahattin
Demirtaş
Diyarbakır
Milletvekili
Grup
Başkanvekili
Öneri:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Ön Görüşmeler
Kısmının 87 nci sırasında yer alan 10/140 esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin görüşmesinin,
Genel Kurulun;
27.05.2009
Çarşamba günlü birleşiminde birlikte yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN
Sayın Demirtaş, önerinizin lehinde olmak üzere, buyurun.
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Değerli
arkadaşlar, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, bugün yapılan Danışma Kurulu
toplantısında gruplar arasında bir uzlaşma
gerçekleşmediği için, bizler de Demokratik Toplum Partisi olarak
kendi grup önerimizi Genel Kurulun takdirine sunmak istedik. Bu çerçevede
hazırladığımız grup önerisinde gündemin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan 87nci sıradaki (10/4) esas
sayılı bir araştırma önergemizin görüşülmesinin öne
çekilmesi talebidir.
Bu
araştırma önergesi, değerli arkadaşlar, özellikle kredi
kartı borçları ve bankalardaki bireysel kredi borçlarının
toplumda yaratmış olduğu sorunlar, sıkıntılar,
ekonomik krizle birlikte gerçekten de toplumun büyük bir kısmını
olumsuz etkileyen bir husus olması nedeniyle, Meclisin bu konularda önlem
alabilmesi, gerekli yasal düzenlemeleri yapabilmesi için bir Meclis
araştırma komisyonunun kurulması ihtiyacından hareketle bu
araştırma önergesi verilmişti. Ancak ne yazık ki uzun bir
süredir Meclis gündeminde bulunmasına rağmen bu araştırma
önergemiz bir türlü Meclisteki gündemin ön sıralarına
alınamamış. Şu anda 87nci sırada bekliyor olan,
aslında çok önemli, toplumun acil bir sorununu ihtiva eden bu önergenin
bir an önce görüşülmesi ve Meclisin bu konuda bir takdir yetkisi
kullanarak kredi kartı borçları ve bireysel kredi borçlarıyla
ilgili olarak ne tür yasal önlemler alabiliriz, Maliye Bakanlığı
bu konuda ne tür önlemler alabilir, bütün bunların belirlenebilmesi bizce
acil bir gündemdir. Ama maalesef Danışma Kurulunda bu önerilerimiz
dikkate alınmamış, dün olduğu gibi AKP Grubu sadece kendi
grup önerisinin kabulü konusunda Danışma Kuruluna bir öneri
getirmiştir.
Sizlerin de
yakından takip ettiği gibi, değerli arkadaşlar, bu AKP
Grubunun sunmuş olduğu önerinin kabul edilmesi hâlinde gerçekten de
Meclisin çalışma saatleri konusunda hem ciddi bir zorlanma
yaşanacak hem de Türkiye'nin aslında çok acil gündemi olmayan yasa
tasarıları ve teklifleri gündeme girmiş olacak. Bu nedenle biz
Danışma Kurulunda konsensüs sağlama gibi bir durumu
yaratamadık. Her dört grup da bugün kendi grup önerisiyle Meclis Genel
Kurulunun huzurunda oldular. En nihayetinde, Danışma
Kurullarının özelliği, o kurulda kolektif bir akılla, ortak
bir gündem etrafında Meclisin bütün gruplarının
buluşabilmesi ve oy birliğiyle Danışma Kurulu kararı
alabilmesi ve Meclis gündemini bu şekilde belirlemesi esası hâkimdir.
Ama maalesef -ki birçok konudaki istatistikler de bunu gösteriyor-
Danışma Kurulu kararı alınmış ve Meclis gündemi
ortak belirlenmiş olmasına rağmen bu haftaki Danışma
Kurulu gündemi önümüzdeki haziran ayının tamamını da
kapsayacak şekilde AKP Grubu tarafından belirlenmiş ve
diğer gruplara bunun kabulü konusunda, Danışma Kurulunda sadece
bunun kabulü konusunda bir ısrar yaşanmıştır. Bu da
Danışma Kurulu kararlarında ortaklaşmayı maalesef ki
zorlamıştır. Yani keşke AKP Grubu, bu, grup önerisi de
olsa, bunları hazırlamadan önce diğer grupların da
önerilerini alabilse, çalışma saatleriyle ilgili, gündemin
oluşturulmasıyla ilgili diğer grupların da önerilerini
alabilse ve bu şekilde Danışma Kuruluna gidebilseydik. Ama
maalesef her Danışma Kurulu öncesinde, bu şekilde grup önerisi
dayatmasıyla bunun bir Danışma Kurulu kararı hâline gelmesi
konusundaki bir ısrar nedeniyle Danışma Kurulu kararı
alınamamış.
Ancak bizim
önerimizde belirttiğimiz hususun da en azından AKP Grubu
tarafından dikkate alınması gerekir arkadaşlar. Yani kredi
borçlarıyla ilgili meseleye hâlen çözüm bulunabilmiş değil,
kredi kartları konusuna hâlen çözüm bulunabilmiş değil ve
eğer bu konular gündemin 87nci sırasında, 100üncü
sırasında bekleyecek ve hiçbir şekilde görüşülmeyecekse,
Meclisin denetim yapma hakkı ve denetim yapma sorumluluğu, yetkisi,
AKP Grubunun çoğunlunun bu ısrarı nedeniyle, kendi
tarzındaki grup kararı ısrarı nedeniyle hiçbir zaman
görüşülemeyecek, yani muhalefetin hiçbir önerisi hiçbir zaman gündeme
alınma şansını, fırsatını bulamayacak
demektir.
Bu vesileyle
aslında -Sayın Elitaş da ifade ettiler- İç Tüzükte
gerçekten ciddi düzenlemelere ihtiyaç var. Yani bu konuda bir uzlaşma
komisyonu da kuruldu. Alternatif bir İç Tüzük önerisi taslağı
hazırlandı ve bütün gruplara da bu iletildi. Gönül isterdi ki bu
İç Tüzük tartışmaları bütün gruplar tarafından
hızlı bir şekilde değerlendirilsin ve gerçekten de
muhalefetin de hakkının korunduğu, yeni, çağdaş,
demokratik bir İç Tüzük anlayışıyla,
katılımcılığı esas alan, hem Genel Kurulda hem
komisyonlarda hem Meclis dışında özellikle sivil toplum
örgütlerinin katılımını esas alan, dikkate alan bir İç
Tüzük tartışması kendi gündemimizde acil bir şekilde
oluşabilseydi. Ama bu İç Tüzükle, mevcut İç Tüzükle Genel
Kurul çalışmalarının sağlıklı bir
şekilde işleyebilmesinin tek şartı iktidar ve muhalefetin
ortaklaşabilmesidir, yani karşılıklı diyalogla gündemi
oluşturabilmesi, birbirinin hassasiyetlerini dikkate alan bir
yaklaşımla Danışma Kurulu kararlarını alabilmesi.
Bunun dışında gerçekten hiçbir yol yok. Özellikle 4 grubun
Mecliste bulunduğu ve 3 grubun da muhalefet ettiği bir Genel Kurul
çalışma sisteminde iktidarın muhalefetle -asgari düzeyde en
azından- diyalog sağlaması ve uzlaşma
arayışları içerisinde olması dışında
gerçekten bu İç Tüzükü işletmenin veya Genel Kurulu işletmenin
çok da mümkün olmadığını arkadaşlarımız
takdir ediyordur.
Bu nedenle, bu
gündem eğer belirlenemiyorsa buradaki sorunun,
sıkıntının veya bunun sorumlusunun muhalefet olarak
algılanması son derece yanlış olur. Burada uzlaşmaya
gelmeyen, uzlaşma konusunda herhangi bir adım atmayan AKP Grubunun
sorumluluğunun altını çizmek gerekir, bunu bir defa teslim etmek
gerekir arkadaşlar.
DTP Grubu olarak
bugün oluşacak gündem içerisinde Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmının 87nci sırasındaki araştırma
önergesinin ön görüşmelerinin en azından öne alınması,
bizim açımızdan ve şüphesiz ki toplumun tamamı, Türkiyenin
tamamı açısından da son derece hassas, önemli bir konudur.
Dışarıda
başka şeyler tartışılırken, toplumun, halkın
gündeminde başka şeyler varken Meclisin başka konuları
tartışıyor olması veya tartışacak olması,
gündemi bu şekilde belirlemesi elbette ki muhalefetin tepkisine yol açar.
Bu nedenle,
değerli arkadaşlar, biz, önergemiz oylamaya sunulmadan önce
değerli iktidar milletvekillerinin, iktidar grubuna mensup
milletvekillerinin bu hususları en azından bir kez daha
düşünmelerini, tartışmalarını arzu ediyoruz. Eğer
gerçekten Genel Kurul işletilmek isteniyorsa; ki, bütün milletvekilleri
eminim ki iktidarıyla muhalefetiyle Genel Kurulun sağlıklı
bir şekilde çalışması, üretmesi ve burada harcanan emeğin,
zamanın, toplumun yararına bir sonuç çıkarması için herkes
iyi niyetle burada bulunuyor ve gayret sarf ediyor; bunun için de asgari bir
ortaklaşma ve diyalogda biz ısrarcıyız. Eğer
Danışma Kurulları bu şekilde es geçilir ve sadece grup
önerileriyle önümüzdeki bir ayın bütün gündemi, bütün çalışma
saatleri bu şekilde belirlenirse, burada muhalefetin
bulunmasının hiçbir anlamı olmaz, iktidar tek başına
gündemi belirler, çalışma saatlerini belirler, Muhalefeti
tanımıyorum, muhalefeti saymıyorum, muhalefet yokmuş gibi
davranıyorum. sonucu çıkar. Niyeti bu olmasa bile, böyle bir
niyetten hareket ederek sayın grup başkan vekillerimiz bunu
yapmamış olsa bile sonuçta ortaya çıkan durum böyle bir
şeye tekabül eder ki
Gönül isterdi ki, bugüne kadar onlarca defa
yaptığımız gibi Danışma Kurulunda oy
birliğiyle önerileri Danışma Kurulu önerisi olarak
getirebilmiş olsaydık ama bu sağlanamadığı için
Aslında dün bunun sağlanmasını beklerdik,
gerçekleşmedi. Bugün her grubun kendi farklı, ayrı önerisi
vardı. Bizim önerimiz de dikkate alınmayınca biz de ayrı
bir grup önerisiyle bu hususu sizlerin gündemine, Genel Kurulun takdirlerine
sunmak istedik. Eğer, değerli arkadaşlar, bu grup önerileri
konusunda bir hassasiyet gösterir, muhalefetin önerilerini de dikkate alan bir
yaklaşım sergileyecek olurlarsa, elbette ki AKP Grubunun da önerileri
gündeme alınır, tartışılır. Şüphesiz onlar
arasında çok önemli kanunlar, yasa tasarıları var; bir an önce
Türkiyede ve özellikle Avrupa Birliği süreciyle ilgili olarak çıkarılması
gereken tasarılar var, bunların öne alınması önerileri var.
Bunları destekliyor olmakla birlikte, en nihayetinde Danışma
Kurulunda bu konsensüsün sağlanmamış olması ayrı bir
grup önerisiyle sizlerin huzurlarına çıkma, sizlerin desteğini
isteme gibi bir zorunluluğu getirmiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Devamla) Bu vesileyle, değerli arkadaşlar, umut
ediyorum ki, özellikle iktidar grubu bu gündem belirleme hususu konusunda biraz
daha diyaloğa açık, ortaklaşmayı esas alan, dayatma
dışında, gerçekten Hep birlikte Genel Kurulu nasıl
sağlıklı işletebiliriz? noktasında bir duruşla
gözden geçirir, gündemi bu şekilde belirler diye temenni ediyor, sizlerin
desteğini esirgemeyeceği dileğiyle hepinize sevgiler,
saygılar sunuyorum. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Demirtaş.
Demokratik Toplum
Partisi grup önerisinin aleyhinde konuşmak üzere, Şanlıurfa
Milletvekili Sayın Yahya Akman.
Buyurun
Sayın Akman. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
YAHYA AKMAN
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun bir an önce normal
çalışma düzenine geçmesi gerektiği kanaatindeyim. Elbette ki
muhalefetin de önerileri çok saygıdeğerdir ama bir uzlaşma temin
edilememiş, muhalefet de Meclisi çalıştırmama yönünde bir
girişimde bulunmuştur. Bu nedenle önerinin aleyhindeyim.
Saygıyla arz
ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Akman.
Demokratik Toplum
Partisi grup önerisinin lehinde konuşmak üzere Denizli Milletvekili
Sayın Emin Haluk Ayhan.
Buyurun
Sayın Ayhan. (MHP sıralarından alkışlar)
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Anayasamızın 98inci,
Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri
gereğince araştırma komisyonu kurulmasına ilişkin,
Meclis araştırması yapılmasının gündeme
alınmasına dair konu hakkında görüşlerimi arz etmek üzere
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Kredi kartı
ve kredi problemleri, giderek ülke gündeminde, olduğundan çok daha fazla,
çok yoğun bir şekilde yer almaya başlamıştır.
Bugün ülkede yaşamakta olduğumuz ekonomik kriz, toplumun bütün
katmanlarını, çok büyük bir şekilde etkilemeye devam etmektedir.
Kredi kartında, özellikle dar gelirli vatandaşlar
borçlarını ödeyemez hâle gelmişlerdir. Çiftçiler bile gübreyi,
ilacı, mazotu kredi kartıyla almaya
başlamışlardır. Vatandaşların evlerine kredi
kartı yüzenden hacizler gelmeye başlamıştır. Kredilerde
ise, zaten ulaşılamayan finansman, ülkenin içinde bulunduğu
ekonomik yapı nedeniyle iyice ulaşılamaz hâle gelmiştir.
Esnaf kredi alamamaktadır. Sanayici, ihracatçı finansman
sağlayamamaktadır. Çiftçiler zaten batmış vaziyettedir.
Bütün sektörlerde yaşanmakta olan finansman problemi çözülemediği
için ekonomik problemler tüm kesimleri kavurmaya, yakmaya
başlamıştır. Üretim azalmaktadır. Tüketim
azalmaktadır. İhracat azalmaktadır. Büyüme çift dijitli küçülmeye
doğru büyük bir hızla devam etmektedir. Kapanan iş yerleri,
işsiz kalan insanlar istihdam problemini de ülkemizin gündemine çok
yoğun bir şekilde oturtmuş bulunmaktadır. Fabrikası
kapanan kredisini, borcunu nasıl ödeyecek? Dükkânını kapatan, iş
yerini kapatan borcunu nasıl ödeyecek? İşsiz kalan insanlar
nasıl borcunu ödeyecek? Son bir yılda 1 milyondan fazla insan
işsiz kalmıştır. Bunlar borcunu nasıl ödeyecek?
Şimdi,
Denizli ilimizde, sanayinin iyi olduğu bir ilde bile 2008 yılı
Nisan ayından bu yıl Nisan ayına kadar 30 binden fazla insan
işini kaybetmiştir. Her birinin 4 kişilik aile olduğunu
varsaydığınızda 120 bin insan ekonomik krizden, AKPnin
yönettiği ekonomiden huzursuz hâle gelmiştir.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Büyükşehir belediyesi olacaksınız,
büyükşehir belediyesi!
EMİN HALUK
AYHAN (Devamla) Bakın, 500 bin nüfusu olan bir merkezde 120 bin
kişinin işsizlikten etkilenmesi, gelirinin azalması ne anlama
geliyor? Zaten problemli olan bir alanda o şehrin dörtte 1inin bu
işten doğrudan etkilenmesine neden oluyor. Bu, sadece işçiler için
böyledir. İhracat maalesef yüzde 30 azalıyor, elektrik tüketimi
azalıyor, şimdi enerji kullanımı azalıyor.
Dolayısıyla, ekonomik aktivite azalıyor, iş yerleri
kapanıyor, sıkıntılar giderek artmaya başlıyor.
Maalesef AKPnin uyguladığı ekonomi politikası, sadece
Denizlide değil bütün Türkiyede milletin başına bela
olmuştur. Konuştuğum bir işveren şunu söylemektedir:
Sayın Milletvekilim, benim iş yerime bankadan gelen telefonlar
nedeniyle ben işçilerime çalışmaya vakit
ayırtamıyorum. Onlar harap bir hâlde. Netice olarak bankadan gelen
telefonların tamamının işçilere ulaşmasını
engelleme gibi bir duruma gitmek zorunda kalacağım. Gerçekten
vatandaşın hâli perişandır; krediden perişandır,
kredi kartından perişandır.
Şimdi, AKP
Hükûmeti geldiğinden beri kredi kartıyla ilgili çeşitli
düzenlemeler yapılmasına rağmen, bu problem maalesef bitmiyor. O
zaman ya getirdiğimiz hukuki düzenlemeler bu problemin çözümüne
yardımcı olmuyor veya bitirdik zannettiğimiz kredi kartı
problemi tekrar artmaya devam ediyor. Bu neyi gösteriyor? AKPnin
uyguladığı ekonomik politikanın vatandaşları,
finans sektörünü ne hâle getirdiğini, sanayiyi ne hâle getirdiğini.
Şimdi,
problemin özünde ne var? Sanayici perişan, işçi perişan, çiftçi
perişan, işsiz perişan, işi olan perişan, herkes
perişan ama problemin özünde şu var: Biz, 2009 bütçesi, tasarı
burada görüşülürken, 2009 ekonomik hedeflerinin ve bütçe hedeflerinin
gerçekçi olmadığını, bunların ülkeyi
sıkıntıya sokacağını, bu problemlerin giderek
artmaya devam edeceğini söyledik. Dolayısıyla, neyi söyledik?
Hükûmetin sensörleri bozuk, problemleri algılamada
sıkıntısı var dedik. Şimdi 10 milyar YTL
dediğimiz bütçe açığı, Hükûmetin getirdiği,
yasalaştırdığı bütçe açığı, resmî
ağızlarda 48 milyar TL olarak ortaya çıktı. Yeni
düzenlemelerle bunun 70 milyar TLye kadar çıkacağını
görüyoruz. Peki, bu yanılma bu kadar olur mu? 10 milyar dediğiniz
bütçe açığı -daha birkaç ay önce- 70 milyara nasıl
çıkar? Daha burada dış ticaret rakamları görüşülürken
ihracat ve ithalatın dolar bazında yüzde 8, yüzde 6 civarlarında
artacağı söylenirken, makroekonomik hedeflerde Hükûmet
tarafından buna yer verilirken, burada ilgili Sayın Bakan, o zaman,
2009 yılında programda artacağı söylenmesine rağmen,
ne söyledi? Yüzde 25 ithalatın azalacağını, yüzde 17 civarında
ihracatın azalacağını söyledi. Bu sadece dış
ticarete mi yansıdı? Bu sadece dış ticarete
yansımadı. Bunun dışında yansıdığı
neler var? Bakın, biz dedik ki: Bu ithalat madem bu kadar düşecek,
ortaya koyduğunuz ithalattan alınan vergilerde de problemler var.
İthalattan alınan KDVnin yüzde ne kadar artacağını
söyledi AKP Hükûmeti? 22-23ler civarında. Peki, bugün eksiye giden
rakamlar var. Buradan neyi söylemek istiyorum, neyi ifade etmek istiyorum?
Gerçekten, ekonomik kriz
Bugün her ne kadar topluma birtakım
göstergelerle iyileşmeye doğru gidiliyor denmek isteniyorsa da
vatandaşın hâlinin hiç iyi olmadığını söylemek
istiyorum.
Geçenlerde Odalar
Borsalar Birliğinin Genel Kurulunda bütün işverenlere sordum,
kürsüden şunu söyledim, dedim ki: Hanginizin işletmesinin hedefleri
Hükûmetin yüzde 4 büyümesi ve dolar kuru hedefleriyle
çakışıyordu? Hiç kimse bunu yapmadı, düşünmedi ama ne
yaptı? Vatandaş şunu söyleyemiyor
Benim oraya ertesi gün vergi
kontrolü gelir diyor, benim oraya sigortacı gelir diyor, sesini
çıkaramıyor, pişman oluyorum diyor, tehdit alıyorum diyor.
Şimdi, zaten ekonomik problemler nedeniyle daralan, zor duruma düşen
sanayici, esnaf ne hâle geliyor? İyice
sıkıştırılmış hâle geliyor, panikliyor.
Bakın,
Denizlide sanayici de perişan oldu; olanı kapandı
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
EMİN HALUK
AYHAN (Devamla) -
olmayanı da başka illere taşıyalım
diye olmadık teşviki vermeye başladınız. Gerçekten
harap hâle geldi.
Şimdi,
burada özellikle ifade etmek istediğim bir şey var: Gerçekten
vatandaşlar perişan, yüzlerce, binlerce ev bir ilde
kiracısız duruyor. İnsanlar işsiz kaldığı
gün, bırakın kira ödemeyi, evine ekmek götürecek, yavrusuna süt
götürecek, yavrusuna kalem alacak parası yok. Aldığı zaten
asgari ücret, resmî kayıtlara göre çalışıyorsa;
çalışmıyorsa, zaten aldığı ücretin sadece ekmekle
karnını doyurması mümkün değil.
Şimdi,
şunu ifade etmek istiyorum: Bölük pörçük, torba yasa dediğimiz
birtakım yasalar geliyor, Hükûmet de bize bunları, ekonomi
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ayhan.
EMİN HALUK
AYHAN (Devamla) Saygılar sunuyor, teşekkür ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN -
Demokratik Toplum Partisi grup önerisi hakkında aleyhte konuşmak
üzere Kastamonu Milletvekili Sayın Musa Sıvacıoğlu.
Buyurun
Sayın Sıvacıoğlu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ
ADINA MUSA SIVACIOĞLU (Kastamonu) Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; Demokratik Toplum Partisi grup önerisinin
aleyhinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum.
Dün dört saate
yakın boş yere zaman harcadık, emek harcadık, para
harcandı. Meclisin bir dakikalık çalışma süresi milyarlarca
lirayla ifade ediliyor. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL
(İzmir) Meclis boş yere çalışmaz.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Angarya yasaktır.
OKTAY VURAL
(İzmir) Memleketin aleyhine kanun getiriyorsunuz.
MUSA
SIVACIOĞLU (Devamla) Bugün de aynı usul takip ediliyor. Ben
değerli grup başkan vekillerini bu konu üzerinde hassasiyetle
düşünmeye davet ediyorum.
Grup önerisinin
aleyhinde olduğumu belirtiyor, yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Sıvacıoğlu.
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Yoklama istiyoruz efendim.
BAŞKAN
Tamam.
Demokratik Toplum
Partisi grup önerisinin oylamasından önce bir yoklama talebi vardır.
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, ad okunmak suretiyle yapalım.
BAŞKAN -
Şimdi bu talebi yerine getireceğim ancak yoklama talebini işleme
koyabilmem için ayakta olup yoklama talep eden milletvekillerinin
sayısının 20 olup olmadığını tespit
edeceğim. İsimler tutanağa geçeceğinden ayaktaki her
sayın milletvekilinin de sırasıyla isimlerini söylemesini rica
ediyorum.
Sayın
Bozdağ, Sayın Anadol, Sayın Okay, Sayın Korkmaz, Sayın
Elitaş, Sayın Akıncı, Sayın Aslanoğlu, Sayın
Süner, Sayın Çöllü, Sayın Gök, Sayın Kaptan, Sayın Özkan
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Sayın Canikli
BAŞKAN -
Sayın Koçal, Sayın Ersin, Sayın Güner, Sayın Köktürk,
Sayın Paçarız, Sayın Arifağaoğlu
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Sayın Kaynak
BAŞKAN -
Sayın Kaynak, Sayın Tütüncü.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum.
Adlarını
okuttuğum sayın üyelerin yoklama için elektronik cihaza girmemelerini
rica ediyorum.
Yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A.- Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- (10/140) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmesinin, Genel Kurulun,
27/5/2009 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin DTP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN
Demokratik Toplum Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, daha girecekler vardı belki toplantıya.
Yoklama sayıldığı için değerli milletvekillerinin bu
süre içerisinde girmesiyle süreci tamamlamanız lazımdı.
BAŞKAN
Sayın Vural, bakın, bitti, bitti.
OKTAY VURAL
(İzmir) Bitmedi efendim, bir dakika yirmi beş saniye var.
BAŞKAN
Bitti, benim önümde bitti.
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, bakın, orada bir dakika yirmi beş saniye var.
BAŞKAN Çok
özür dilerim ama benim ekranımda doldu.
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, o zaman ekran düzeltilsin.
BAŞKAN O
zaman düzeltiriz.
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Sayın Başkan, bu grup önerisi için oy vermek isteyen
milletvekillerinin oy verme hakkını kısıtlamayın.
BAŞKAN
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup oylarınıza
sunacağım.
2.- (10/96) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun,
27/5/2009 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin MHP Grubu önerisi
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulunun, 27.05.2009 Çarşamba günü (Bugün) yaptığı
toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından, Grubumuzun TBMM Genel
Kurul Gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Ön Görüşmeler kısmının 52.
sırasında yer alan 10/96, esas nolu, Hayvancılık
Sektöründeki Sorunların Araştırılarak Alınması
Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Anayasanın 98. ve
İçtüzüğün 104 ve 105. Maddeleri Gereğince Meclis
Araştırması önergesi görüşmelerinin İçtüzüğün 19
uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Oktay
Vural
İzmir
MHP
Grup Başkan Vekili
BAŞKAN
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin lehinde konuşmak üzere Afyon
Milletvekili Sayın Abdülkadir Akcan. (MHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Akcan,
buyurun.
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bir evrak
beklediğim için kapıya kadar gitmiştim, bu gecikme nedeniyle
huzurlarınızda hepinizden özür diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, 16 Ocak 2008 tarihinde vermiş olduğumuz Türkiye
hayvancılık sektörünün içinde bulunduğu durumu değerlendirmek
ve yaşanan sorunlara, sorunları tespit etmek suretiyle çözüm
yolları bulmak amacıyla bir araştırma önergesi
vermiştik. Bu önerge, bugün, Meclis araştırma komisyonunun
kurulup kurulmaması hakkında görüşülüyor. Grubumuz adına
lehinde görüşlerimi ifade etmek üzere huzurlarınızdayım.
Değerli
milletvekilleri, tarım sektörünün iki önemli kolu var. Bunlardan bir
tanesi bitkisel üretim, birisi hayvansal üretim. Bitkisel üretim, doğrudan
insanlarımıza ham madde temin ederken, diğer taraftan da
hayvansal üretime ham madde temin eden bir üretim kolu, ancak hayvansal
üretimin doğrudan doğruya insanlarımıza,
insanlarımızın beslenmesi doğrultusunda ham madde üreten
bir faaliyet kolu olması nedeniyle üretimin devamlılığı
açısından sorunlarının tespit edilerek aşılması
gereken bir sektör. Diğer taraftan da insanlarımızın
sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenebilmesi için ihtiyaç duyulan
hayvansal kökenli proteinlerin sağlanması açısından sorunlarının
halledilerek sürdürülebilir bir üretim kolu hâlinde ayakta durması
gerekiyor.
Değerli
milletvekilleri, üretim ciddi anlamda düşmüştür Türk tarım
sektöründe hayvancılık kolunda. Bu üretimin düşüşlerinin
elbette ki iki temel nedeni var. Bunlardan bir tanesi arz-talep dengesinin
bozulması. Yani insanlarımızın hayvansal kökenli maddelere
olan ihtiyaçlarını karşılama arzusu her zaman var ama bunu
karşılayabilecek alım gücünün sağlanamamış
olması, insanlarımızın her geçen gün cebindeki paranın
bir önceki güne göre daha az hayvansal ürün alabilir duruma geliyor
olması, diğer taraftan, üretimin yapılmasında ana faktör
olan kârlılığın kaybedilmiş olmasıdır.
Değerli
milletvekilleri, şu anda bir önceki yıla göre Türkiye
hayvancılık sektöründe inanılmaz bir vazgeçiş vardır.
Bu vazgeçişin ana nedeni, Hükûmetin tarım politikasıdır.
İçinde yaşanan sıkıntıların ana nedeni budur. Ve
Hükûmet serbest piyasa ekonomisi anlayışı içinde bütün
sektörleri değerlendirirken dünya ülkeleri kendi tarımını
en inanılmaz boyutlarda desteklemektedir. Dünyanın hiçbir yerinde
tarım sektörü, desteklenmediği sürece ayakta kalabilme
şansına sahip değildir. Bu bakımdan, sık sık
Sayın Bakan buraya çıkar, gündem dışı konuşmalar
yapılırken ilgili milletvekili beş dakika konuşur ama Sayın
Bakanımız her vesile çıkar, yirmi dakika, tarıma verilen
destekleri anlatır. Tarım kesimine 5,8 katrilyon destek
verdiğini bütçe görüşmelerinde Sayın Tarım
Bakanımız ifade etmiştir. Oysa aynı tarım kesimine
yüklediğimiz mazottaki ÖTV yükü
Türk tarımında, Türkiyede
kullanılan mazotun toplam ÖTV, KDV, vergi gelirleri toplamı 15-16
katrilyon veya yeni Türk lirasıyla milyar TL iken, bunun üçte 1i
tarım sektöründe kullanıldığı için yaklaşık
5,2 milyar TL, ÖTV ve KDV olarak geri tahsil edilmekte, geriye 0,6 milyar TL
teşvik olarak çiftçinin cebine destek girmektedir. Bütün bunları
değerlendirdiğimiz zaman, çiftçinin cebine inen doğrudan
destekleme girdisi her geçen gün azalmakta. Bunun en tipik örneğini 2009
yılı bütçe görüşmelerinde yaşadık. AKPli milletvekili
arkadaşlarımız süt sığırı
yetiştiriciliğinin kaybedilme noktasında olduğunu gördüler,
bizim ikazlarımıza kulak verdiler ve tuttular, bir önergeyle 200
milyon TL mertebesinde ilave destek verelim. dediler. Tarım
Bakanlığı bütçe görüşmelerinde biz bunu yaşadık
ve bu önergeyi veren milletvekillerine teşekkür ettik. Ama gelin görün ki
iki gün sonra yapılan Maliye Bakanlığı bütçe
görüşmelerinde tarıma verilen desteklerin yüzde 10 mertebesinde
kısılması için -daha bütçe yılı girmeden, 2009
yılı girmeden- bütçe görüşmelerinde peşin peşin
kesinti gündeme geldi.
Dolayısıyla,
Hükûmetin destekleme konusunda kafası karışık, ne
yaptığını veya ne yapmak istediğini bilmemekte. Bu
yüzden, Türkiye hayvancılığı her geçen gün batağa
sürükleniyor. Keşke batağa sürüklense, yok oluyor demek
durumundayız. Niçin?
Değerli
milletvekilleri, hayvancılığın temelinde damızlık
yetiştiriciliği yatar. Sığırcılıkta süt
sığırcılığı esastır. Eğer biz süt
sığırı yetiştiriciliğini desteklemek istiyorsak
sütün para etmesini sağlamak zorundayız. Sütün para etmesini
sağlayamadığınız sürece o iş kârlı bir
üretim kolu olmaktan çıkar. Dünyada bunun bir göstergesi vardır:
Satılacak
Şimdi,
Türkiyedeki durum: Bir sene önce, 2008 yılının baharında
sütün 1 kilogramı 800 bin lira, yani 80 kuruş, şimdi 50
kuruşun altında değerli milletvekilleri. Her türlü girdiniz
artacak, yem fiyatlarınız düşmeyecek artacak, mazot girdiniz
artacak, personel şu veya bu şekilde zam alacak yetersiz de olsa -ki,
onu da eleştiriyoruz- işçi açısından yetersiz de olsa
fiyatlar artacak, girdilerin her kalemi artacak ama sizin ürününüz süt
yarı yarıya fiyat kaybedecek, değer kaybedecek. Ve şimdi
400 bin lira sütün kilosu.
Ben milletvekili
arkadaşlarımdan şunu istiyorum:
Hayvancılığın en önemli şehirlerinden bir tanesi
Afyon. AKPli Afyon milletvekili arkadaşlarımla diledikleri köylere,
diledikleri Ben memnunum hayatımdan. diyen köylere gidelim; oraya
beraber gidelim
OKTAY VURAL
(İzmir) Gidemezler, gidemezler.
ABDÜLKADİR
AKCAN (Devamla)
Erzuruma gidelim, Karsa gidelim.
Değerli
milletvekilleri, Türkiyede çok ciddi bir değer kaybı var hayvansal
ürünlerde. Düşünebiliyor musunuz, Türkiyede koyun sayısı yüzde
25 azalıyor. Arz darlığı nedeniyle, fiyatın
artmasını beklerken 8 liradan, 9 liradan karkas kuzu, koyun eti
satılıyor bu ülkede. Reklamlarda, televizyon reklamlarında
şu veya bu firmanın 8 liradan karkas et sattığını
hep beraber izliyoruz. Belki tüketici için doğru ama bunu üretenler
buradan para kazanamadığı sürece bu işi yapmaktan
vazgeçecekler ve bu işi terk edecekler. İşte bizi bekleyen esas
tehlike o.
Bakın,
1960lı yıllardan beri bu ülkeye dışarıdan
damızlık hayvan ithal ediyoruz. Niçin? Kendi
damızlıklarımızı üretemediğimiz için, yoksa,
hayvansal üretimi yapmak isteyen insanların sayısının arttığından
değil. 1980, Türkiyede sığır varlığı 16
milyon; 1989, Türkiyede sığır varlığı 11,5
milyon! Şimdi sayım yapıyoruz, 10-11milyon civarında. Bu
rakam, artan nüfus artışına rağmen, gittikçe
azalıyorsa hayvan yetiştiricilerimiz bu faaliyeti terk ediyor demektir.
Bizi çok ciddi anlamda
Karamsar tablo çizmek istemiyorum
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
ABDÜLKADİR
AKCAN (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
durumun
ciddiyetini ortaya koymak için söylüyorum. Bu nedenle,
hayvancılığın ister girdi kalemleri açısından
ister üretilen ürünlerin pazarda değer bulamaması
açısından, ister hayvansal ürünlerin bir kısmının
-altını çizerek, üstüne basarak söylüyorum- süt tozu gibi ürünlerin
ithalatının yanlışlığını ortaya koymak
bakımından ve sağlıklı bir hayvan yetiştiriciliğinin
altyapısının nasıl olması gerektiğini ortaya
koymak bakımından bir Meclis araştırması
yapılmasını şart olarak, elzem olarak görüyoruz Milliyetçi
Hareket Partisi Meclis Grubu olarak. Eğer bunu yaparsak elbette ki
kurulacak olan komisyonda yarıdan fazlası AK PARTİli
milletvekili arkadaşlarımızdan oluşacak. Ama aslolan,
kimlerden oluştuğu değil; bu sorunun temelinde yatan faktörlerin
ne olduğunu ortaya koymak, bu faktörlerin üzerine giderek, düzelterek
ülkemiz hayvancılığının kurtarılması, sağlıklı
bir zemine oturtulması şarttır düşüncesiyle bu
araştırma önergemizin desteklenmesini istiyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Akcan.
Milliyetçi
Hareket Partisi grup önerisinin aleyhinde konuşmak üzere Mersin
Milletvekili Sayın İsa Gök. (CHP sıralarından
alkışlar)
İSA GÖK
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi
Hareket Partisinin hayvancılık sektöründeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 ve İç Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri
gereğince istemiş olduğu Meclis araştırması
önergesinin aleyhinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum.
Arkadaşlar,
öncelikle sorgulanması gereken şey her sorunun temeline inmek.
Hayvancılık sektöründe ciddi bir sorun var. Türkiye şu anda et
ithal ediyor, et ithal ediyor, kabul ediyorum. Tümüyle sektör bitirildi. Ama
asıl sorun, AKPnin kamu hizmeti anlayışı. Asıl sorun,
AKPnin Türkiye kaynaklı sektörlere bakış açısı.
Asıl sorun, AKPnin devlet kaynaklarını hayvancılık
sektöründe olduğu gibi diğer sektörlerde aleyhe kullanması.
Asıl sorun bu. Bunu asıl MHPnin gündeme getirerek bunu
sorgulaması lazım. Sayın Mehmet Şandır, asıl bunu
konuşmanız lazım. Sayın Mehmet Şandır, bunlar
değil, buraya gelip yiğitçe, mertçe, AKPnin kamu hizmeti
anlayışını, devlet sektörünü ne hâle getirdiğini,
devleti ne hâle getirdiğini konuşun. Bundan önce bu gelmek gerekir,
önce bu. Yanlış yoldasınız, yanlış şeyleri
söylüyorsunuz.
Arkadaşlar,
Bursadaki yangın, aynı kamu hizmeti anlayışının
bitirilmesinden kaynaklanmakta. Bursadaki yangın
Ne?
Sağlıktaki taşeronlaşmanın, sağlıktaki
ticarileşmenin, hastaneleri para kazanma mekanizmaları olarak
görmenizin sonucu. Akıllı hastaneymiş! Gördük, insanlar öldü.
Sağlık sektörünü
Recep Bey Bakanlıkta bulunduğu müddetçe,
anlaşılan, olumlu tek bir işlemin yapılmayacağı
ortaya çıktı; hâlâ istifayı düşünmüyor, hâlâ Bakanlığı
bırakmayı düşünmüyor ama bu ülkede Kongo Kanamalı
hastalığından dolayı insanlar ölüyor. Arkadaşlar,
tekrar verem hortladı, verem bu ülkede. Mersin Üniversitesi Hastanesi,
altı yüz yataklı, buraya hâlâ bütçeden para aktarılmıyor,
üniversite hastanesi açılmıyor, özel kuruluşların önü
açılıyor. Haa ama tabii Cüneyt Zapsu var değerli
arkadaşınız, daha sonra sağlık sektörünü aynen oraya
zaten teslim edeceksiniz. Amerikan şirketleriyle paylaşarak,
Türkiyenin sağlık sektörünü de zaten bitiriyorsunuz, tam bitme
noktasına getireceksiniz. Devreye uluslararası sigorta
firmalarını sokacaksınız, işte, hayvancılık
sektörü, sağlık sektörü, aklınıza ne gelirse;
ulaşım, deniz yolları, hava, ne gelirse hepsini bitiriyorsunuz.
Eğitimi de bitiriyorsunuz. Devlet okulları bitti. İçinizde kendi
çocuklarınızı dahi -bakın, bu Meclisin vekillerisiniz- hangi
okula gönderiyorsunuz? Devlet okuluna değil, kolejlere gönderiyorsunuz.
Siz hükûmetsiniz. Eğitim sektörü, millî eğitim bu devletin olmazsa
olmazı değil midir? Ama orayla uğraşmıyorsunuz,
kolejlerin önünü açıyorsunuz, özel sektörün önünü açıyorsunuz, özel
sektörün.
İşte,
sizin kamu hizmeti anlayışınızda çok ciddi bir vatan
menfaatleri aleyhine bir yapılanma var. Öncelikle Türkiyenin, öncelikle
Meclisin bunu konuşması lazım. MHPnin de Meclis
araştırmasını bu noktada istemesi lazım. Ulusal
çıkarlar nedir, şirket çıkarları nedir, Türkiyenin
çıkarları nedir, uluslararası tekellerin çıkarları
nedir? Siz önce kendinizi, parti yapınızı Türkiyenin
çıkarları minvaline bir oturtun.
Aynı
düşünceden hareketle, bakın, hayvancılık sektöründeki
sorundan çok daha önemlisi gündemimizde arkadaşlar, güneydoğuda
Türkiye-Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin
kullanılması. Bu arazileri kullandırmamak için her şeyi
yapıyorsunuz. Kamu hizmeti anlayışınız sizin
yanlış. Sizde bir defa kamu kelimesi tanımını
bulamıyor. Sermaye
Anlıyorsunuz. Uluslararası şirketler
Anlıyorsunuz. Küreselleşme
Anlıyorsunuz. Ama demokrasiyi
bilmiyorsunuz. İnsan hakları sizin cenaha uğramıyor. O
kadar işkence gördü 1 Mayısta insanlar geçen yıl, hiçbir
şey yapmadınız. Emniyet müdürünüz baki, valiniz baki, hiçbir
şeyi sormuyorsunuz! İnsan Hakları Komisyonumuz ne yaptı
Allah aşkına, ne yaptı bugüne kadar? Bu kadar işkence
iddiası var, ne yaptı? Hayvancılık konusu konuşulacak
değil mi arkadaşlar, Güneydoğuda hayvancılık mı
kaldı sayenizde? Yedi yıllık politikalarınızla, göç
ettirmelerinizle, yok ettirmelerinizle, mezraları
boşaltmalarınızla hayvancılık kaldı mı?
Hayvancılık kalmadı ama et ithaline bayılıyorsunuz.
Niye? Orada da bir ihale var, orada da para var. Yapmayın, yapmayın.
Bakın,
Türkiye-Suriye sınırındaki mayınlı arazi, bu arazinin
tarıma açılması, bu arazinin oradaki insanlarca
kullanılması, oradaki insanların tarım sektörüne
yönlendirilmesi, hayvancılık sektörüne yönlendirilmesi
Bunlarda kamu
hizmeti anlayışı yok mu arkadaşlar, yok mu? Bu arazilerin
orada kolunu bacağını kaptırmış insanlara terki
ve hatta ve hatta bu insanlara terkini yaparken de toprak reformu gibi o
arazinin dağıtımı, oradaki topraksız, az topraklı
köylüye dağıtılmasını niye düşünmezsiniz? Niye
bunu yapmazsınız? Oradaki bu toprakların
Bakın
arkadaşlar, o mayınlı arazilerin ora insanınca
kullandırılmasının faydalarını izah
Artık
ne denecek, bilemiyorum. Feodalitenin çözülmesi Türkiyede en büyük sorunlardan
bir tanesidir arkadaşlar. Feodaliteden beslenen görüşler var. Başta
da kendi partiniz AKP. Bu feodaliteyi yok etmek için Güneydoğudaki
ağalık sistemini, şeyh sistemini yok etmek için bu
toprağı belli oranlar dâhilinde oradaki topraksız, maraba
denilen, çalıştırılan, köle olarak kullanılan, üç
kuruş paraya kullanılan bu insanlara dağıtmayı niye
düşünmezsiniz?
Bu
toprakların bu insanlarca kullanılması, oradaki feodal
yapının bozulmasında, ağa buyruğunun yok edilmesinde,
ağa egemenliğinin yok edilmesinde kullanılmasını niye
düşünmezsiniz?
Bu topraklar ki
altın değerinde, bu topraklar ki organik tarım için ideal
topraklar, niye düşünmezsiniz?
Türkiye
Petrolleri Anonim Ortaklığı, arkadaşlar, bundan dört
beş yıl kadar önce otopraklarda petrol olduğunu
açıkladı.
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Rize) Var zaten
İSA GÖK
(Devamla) Var zaten. diyorsunuz, ne kadar güzel, tebrik ediyorum sizi,
hakikaten tebrik ediyorum sizi. Var zaten
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Rize) Çalışıyor, çalışıyor.
İSA GÖK
(Devamla) Çalışıyor
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Rize) Faal, çalışıyor.
İSA GÖK (Devamla)
O zaman sizden benim bir istirhamım var: Demek o topraklarda petrol var,
biliyorsunuz bunu.
Arkadaşlar,
getirdiğiniz kanun tasarısında petrol çıkan yerlerin
ayrıştırılması, buraların
kullandırılmaması diye bir şey yok.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Var
Var
İSA GÖK
(Devamla) Orada yalnızca
Maddeyi iyi
okuyun üstat, maddeyi iyi okuyun.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Oku
İSA GÖK
(Devamla) Bakın, o gözlük -bir işlevi olacak gözlüğün- bu
yazıyı iyi okutacak bize. Gözlüğe iyi bakın. (CHP
sıralarından alkışlar) Gözlüğünüz var, sıra
sayı da var. Sıra sayınıza bakın, ne diyor orada?
Petrol Kanunu, Maden Kanunu ve diğer bu yer altı zenginliği
için kanuni hakları saklıdır.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Tamam. Ne diyecek?
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Rize) Yeter
İSA GÖK
(Devamla) Bu cümleyi iyi oku. Ha, yeter
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Ne istiyorsun?
İSA GÖK
(Devamla) Ya, ciddi burada bir sorun var arkadaşlar, ben izah
edemiyorum. Türkçe konuşuyorum ama izah edemiyorum.
Arkadaşlar,
bakın, bu maddedeki bu kanundaki haklar saklıdırdan
kasıt, oranın organik tarım yapacak olan -ama İsrailli ama
Amerikan- bir firmanın orada yalnızca organik tarım
yapması. Madeni çıkaramayacak, tamam; petrolü çıkaramayacak, tamam;
ama, sen oraya kalkıp da mühendisini alıp giremezsiniz. Sen o
toprağın, bana eğer girerim diyorsan, bu gözlüğü bulan
mucit çok şey kaçırmış.
Ağabey, iyi
oku şu kanunu, aç şu kanunu bir oku; giremezsin. Uluslararası
ihaleler tahkimle sorununu çözer. Senin bidayet mahkemelerin, senin yerel
yargın buraya işlemez. Senin buraya kolluğun dahi giremeyecek
yarın. Uluslararası ihaleyle sen toprağın kullanımını
terk ediyorsun. Altta petrol olduğu sabitlense dahi süre sonuna kadar
giremezsin. Sen bu adamın
Kıbrısta,
arkadaşlar
Bakın, Kıbrıs gibi bir yerin savaşı
oldu, kan döktük. Maraşta İngilizlerin kullanımındaki,
tapusundaki hangi otele girebildik? Giremedik, giremezsiniz. Askerle gitmenize rağmen
giremedik. Tel örgü çektik. O İngiliz malları duruyor orada.
Yıllardır duruyor.
Giremezsiniz. Bu
uluslararası bir ihaledir. Altındaki madene de
kavuşamayacaksınız. Maden hakları saklıdır demek,
orada petrolü siz de çıkaramayacaksınız, gelen de
çıkaramayacak demek. Kırk dört yıl sonra enerji
savaşlarında petrolün etkisinin kalacağını nereden
biliyorsunuz?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
İSA GÖK
(Devamla) Sağ olun Sayın Başkan.
Otomotiv sektörü
LPGye döndü. Petrolün dünyadaki rezervinin kalacak süresi kırk yıl,
elli yıl deniyor. Uranyum
Uranyum bitiyor. Şimdi başka bir
madene dönülüyor. Reaktörler
Nereden kestiriyorsunuz?
Bakın,
arkadaşlar, açığa konuşalım. Türkiyede bir hükûmet
grubu eğer ki bu kanun çıkacak diye kendini paralıyorsa,
Meclisle karşı karşıya geliyorsa, ülkeyle karşı
karşıya geliyorsa, sanıyorum bu kanunun arkasında
kesinlikle baş patron var. Size doğrudan talimat veren, size
doğrudan etki eden, şunu yapın diyen baş patron. Tayyip
Erdoğan değil, Amerika, Amerika
Amerika bir kanun
konusunda bu kadar net tavır koymasa AKP Grubuna, Başbakan ölümüne,
AKP Grubu ölümüne bu kanunu geçirtmek için mücadele etmez. İsrail kim?
Amerikanın yan çocuğu. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
Yapmayın arkadaşlar. Artık uyanalım, şu ülke
çıkarlarının ne olduğunun bilincine varalım.
Sayın Şandır, önce, gelin bunları konuşun, önce
bunları gündeme getirin. Oldu mu Sayın Şandır?
Efendim,
teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Gök.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, Sayın Hatip Mersin
Milletvekili
BAŞKAN
Evet.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Ben de Mersin Milletvekiliyim. İsmimi anarak
verdiğimiz önergenin doğru olmadığını
Aleyhinde
konuşmalar yaptı.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Sayın Başkan, bunlar danışıklı
dövüş, bunları geçelim lütfen. Siz de aynı oyuna gelmeyin
Sayın Başkan.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Hem şahsıma hem grubuma sataşma var. Söz
istiyorum.
BAŞKAN
Yok, sataşma yok. Sataşma yok.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sataşma yok Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sataşma yok. Ben dikkatle izledim.
AHMET DENİZ
BÖLÜKBAŞI (Ankara) Sayın Başkan, ara verelim.
KADİR URAL
(Mersin) Efendim, bütün gruba sataşma var.
MUSA
SIVACIOĞLU (Kastamonu) Paslaşma, paslaşma! (Gürültüler)
BAŞKAN
Emrederseniz.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Estağfurullah.
BAŞKAN
Hayır, hayır, size demiyorum Sayın Şandır. Herkes bir
fikir beyanında bulunuyor. Bakın, ben her şeyi anlıyorum.
Gayet güzel, tamam, itirazı
(AK PARTİ sıralarından Bravo!
sesi, alkışlar) Size de
Lütfen
Ama usule uygun gidelim.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, ama
(Gürültüler)
BAŞKAN Ben
şimdi Sayın Şandırla konuşuyorum. (Gürültüler)
Sayın
Şandırla konuşuyorum.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN
Duymuyorum, bağırıyor insanlar.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, arkadaşımız
Mersin Milletvekili, ben de Mersin Milletvekiliyim. Kürsüden beni ilzam edecek,
suçlayacak beyanlarda bulundu.
BAŞKAN
Suçlayacak beyanlarda bulunmadı ama ben size iki dakika veriyorum.
Buyurun.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Sataşma için iki dakika olmaz.
BAŞKAN
Buyurun. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Siz de şimdi bir başkasına sataşın,
siz de muhalefete sataşın. Danışıklı dövüş.
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın,
Mersin Milletvekili İsa Gökün, şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Yapmayız onu. Yapmayız onu. Onu yapmayız.
Yani süre kazanmak adına İç Tüzükün imkânlarını kullanmak
niyetiyle öyle bir yola gidilmesini ben de tasvip etmem.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Ama öyle yapılıyor. Dün de gördük, maalesef öyle.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) - Ama Sayın Mersin Milletvekili, Milliyetçi Hareket
Partisinin verdiği bu önergenin, AKP iktidarını suçlamayan,
gerçekçi bir önerge olmadığı iddiasıyla konuştu ve
benim ismimi andı. Ben Mersin Milletvekiliyim. Böyle olunca, burada bunun
doğru olmadığını, Milliyetçi Hareket Partisinin de,
AKPnin özellikle tarımdaki uygulamalarıyla ilgili önergeler
verdiğini, soru önergeleri verdiğini, araştırma komisyonu
kurulması için önergeler verdiğini başta Sayın Milletvekili
olmak üzere tüm Genel Kurul üyeleri bilmektedir. Bu konuda Milliyetçi Hareket
Partisi samimidir, ciddidir ve gerçekten hayvancılığın içinde
bulunduğu durumun araştırılarak tedbirlerin bu Genel Kurul
tarafından geliştirilmesi teklifleri için önerge vermiştir,
bunun gündeme alınmasını istemektedir. Maksadı budur.
Sayın İsa Göke bu anlamda sitem ediyorum doğrusu. Beni
seçmenlerime şikâyet etmeye hakkı yoktur.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Şandır.
Milliyetçi
Hareket Partisi grup önerisinin lehinde konuşmak üzere Adıyaman
Milletvekili Sayın Ahmet Aydın, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A.- Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- (10/96) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun,
27/5/2009 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin MHP Grubu önerisi (Devam)
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin lehinde söz almış
bulunuyorum. Öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, tabii uzun zamandır burada tartışıyoruz,
iki gündür maalesef tüm Türkiye bizi izliyor. Çok ciddi konular
konuşuyoruz ve burada süreyi oynamak adına, süreyi uzatmak adına
çok güzel paslaşmalar, sataşmalar yapılıyor. (MHP
sıralarından gürültüler)
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Sınırı korumak için.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Namusu koruyoruz, namusu!
AHMET AYDIN
(Devamla) Değerli arkadaşlar, öncelikle şu bilinmelidir ki, ne
AK PARTİ ne de AK PARTİli vekiller bugüne kadar hiçbir yerden emir
almadılar, bundan sonraki süreçte de hiç kimseden emir almazlar. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Alıyorsunuz, alıyorsunuz.
AHMET AYDIN
(Devamla) Bizi bu millet buraya getirdi, biz ancak bu milletin talepleri
doğrultusunda bugün burada çalışma yapmaya
çalışıyoruz ve sizler burayı engellemeye
çalışıyorsunuz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Ahmet, hayvancılığı konuş,
hayvancılığı!
AHMET AYDIN
(Devamla) Değerli arkadaşlar, bakın, Türkiye -Tarım
Bakanımız az önce ifade etti- hiçbir zaman
KADİR URAL
(Mersin) Millet bu toprakları İsraile ver diye mi seçti seni?
AHMET AYDIN
(Devamla) Şu an için et ithal eden bir ülke değiliz. Lütfen
doğruları konuşalım.
Bu arada da,
görüşülecek olan tasarıda da Petrol Kanunu ve Maden Kanunu hükümleri
saklıdır.
En az sizler
kadar vatansever olduğumuzu söylüyorum, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkanım, konuşmacı
önergenin lehinde söz aldı ama oyunun rengini belirtmedi.
Konuşmacının oyunun rengini belirtmesini ve oylamada
BAŞKAN
Buyurun, gelin, söyleyin.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Lehinde oy kullanacağım.
BAŞKAN
Şimdi belirtti.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Bunu oylamada görmemiz lazım!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Neyini göreceksin? Sana gösterecek değil ya!
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Oylama yapın efendim.
BAŞKAN
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin aleyhinde konuşmak üzere
Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan.
Buyurun
Sayın Kaplan. (DTP sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iki
gündür gerçekten Meclisin hiç alışık olmadığı,
iki yıldır alışık olmadığı bir görüntü
tablosu var ve Meclis grupları arasında Danışma Kurulunda
bir ortaklık da sağlanamadığı için her grup ayrı
önerilerle geldi. Tabii ki İç Tüzük haklarını kullanıyorlar
ama şu anlaşılmıştır ki eğer Mecliste
gruplar arasında bir uzlaşı ve diyalog olmazsa Meclis yasama
görevini yapamaz. Çok açık bir durum bu.
Yüzde 87ler
oranında temsil bulmuş bir Meclis 23üncü Dönem Meclisi. Dört grup
var. Bu dört grup, dört parti ve DSPyle beş parti ikinci bir seçim
geçirdi geldi. Şimdi, yüzde 47lerde oy alarak Mecliste temsiliyeti
bulunan AK PARTİ, bugün, 22 Temmuz seçimlerinden sonra yüzde 38 oy
oranı ile sandıktan çıktı. Şimdi, bu yüzde 38 oy
oranı, karşısındaki yüzde 62 oy oranına yani kendi
dışındaki büyük çoğunluğa, çoğunluğuna,
milletvekili çoğunluğuna dayanarak eğer dikte ettireceğini
düşünüyorsa, bu iki gün göstermiştir ki Meclis kilitlenir; bu İç
Tüzükle Meclis kilitlenir, Meclis çalışamaz ve bu kaybedilen
değerli zaman
Yüzlerce milletvekili burada, bakanlarımız
burada, halkın bizden beklentisi sanıyorum bu değil.
Ben sunulan
önergenin aleyhinde söz aldım çünkü bizim hayvancılık sorunlarını
konuşmadan önce sanıyorum insanlık sorunlarını
konuşmamız gerekiyor.
Türkiyenin çok
ciddi sorunları var ve bu çok ciddi sorunlar içinde elbette ki tarım
ve hayvancılıkla anılan bir ülke olarak bu alanda da
sorunlarımız var ama İç Tüzük gereği bunu sıralamaya
koyarsak hangisi doğru? Peki, soruyorum: Gerçekten, bugün Türkiyenin
birinci gündeminde ne olması gerekiyor? Çatışmalar
yaşanıyor, gençlerimiz ölüyor, askerlerimiz ölüyor, hâlâ, uçaklar,
operasyonlar ve her gün televizyon ekranına
çıktığımız zaman yirmi beş senedir süren
alışık olduğumuz tablolar var. Bu Meclisin birinci derecede
görevi bu konuyu ele alıp tartışmak olması gerekmiyor
muydu? Bu konuda önergeler verdik, hepsi sırasında bekliyor.
Küresel bir kriz
kasıp kavuruyor ortalığı. Bu konuda muhalefetin, hatta
iktidar partisinin de önergeleri var. Bu konuyu konuşmamız gerekmiyor
mu?
Yine, diğer
konularla ilgili, baktığımız zaman enerji
politikalarını
Ve bütün bunların hepsinin ötesinde sormak
istiyorum iktidar partisine ve bütün muhalefet gruplarına
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Bize sorma, oraya sor.
HASİP KAPLAN
(Devamla) 12 Eylül askerî darbesinin yaptığı, bu Meclisi
kapatan, partileri kapatan ve liderlerini Zincirbozana getiren Anayasayı
nasıl vicdanınıza sindirebiliyorsunuz, tahammül edebiliyorsunuz?
Bütün bunları konuşmamız gerekmiyor mu arkadaşlar? Biz bunu
uzlaşı ve diyalogla konuşamazsak bunları nasıl
çözeceğiz? Şunu gördük iki sene içinde: Gerçekten çok temel yasalarda,
çok ağır konularda el ele verdiğimiz zaman Meclis büyük bir
performansla yasaları çıkarabilmiştir.
Şimdi,
bugüne kadar bir haftalık önerilerle gelen iktidar partisi, ilginç bir
şekilde ilk kez bir aylık öneri paketiyle geldi. Biz bunu
başından beri savunuyorduk, bir aylık programlar olsun, Meclis
önünü görsün, hangi yasa ne zaman gelecek, herkes ona göre
konuşmalarını hazırlar, araştırmalarını
yapar, doğru olan budur, Meclisin bu konuda faydası,
katkısı daha çok olur diyorduk zaten. Ama diğer üç grup,
muhalefet göz ardı edilerek sırf iktidarın gündemine göre gündem
belirlenmez. İktidarlar eğer gündemlerine göre gündem belirlemeye
kalkarlarsa demokrasilerin bir çoğunluk diktası
olmadığını, bunun da hukuken
sınırlarının çizildiğini, çıkan yasaların da
Anayasa Mahkemesine gittiğini, zaten burada son iki senede görüşülen
birçok yasanın Anayasa Mahkemesinden döndüğünü biliyoruz.
Şimdi, bu
çerçeve içinde, mayınları konuşurken bulunmadığım
bir oturumda 3üncü madde görüşülmüştü ve o maddeyle ilgili bir önergem
vardı. Şöyle bir açtım baktım, evet mayınlar
temizlensin, hepimiz bu konuda hemfikiriz. Hatta, Suriye sınırı
değil, eğer Ottawa Sözleşmesi ise sözleşme yükümlülüğü
ise bütün sınırlar, Irak, İran, Ermenistan, Gürcistan bütün
sınırlar neden temizlenmesin? Ki Irak-İran savaşından
sonra mayın faciasını bilmek için Bahman Ghobadinin
Kaplumbağalar da Uçar filmini seyretmek yeterlidir. Hatta
mayını, mayının acılarını bilmek için
Mayın
mağdurları, kopan kolları, bacaklarıyla buraya geldiler,
Meclis gruplarına da katıldılar. Bırakın onu,
hepinizin gençlik yıllarına bir dönerseniz, Yılmaz Güneyin
Hudutların Kanununu mutlak surette seyretmişsinizdir
birçoğunuz. Hudutların Kanununda mayının acımasızlığı
anlatılırken biz
Evet, mayınlar temizlensin ama niye mayınları
temizledikten sonra orada yaşayan halka, toprağına el
konulmuş insanlara, tapusu belli olan insanlara vermiyoruz? Sonra da
kalanı tarım ve hayvancılık kooperatifleri kurarak,
tarımı destekleme teşvikinden GAPa bağlayarak, GAPın
bünyesindeki sulamayla birleştirerek hem tarımı hem
hayvancılığı kooperatif sisteminde sınır
bölgesinde yaşayan insanların, köylerin yararlanacağı bir
şekilde dizayn etmeyelim.
Bakın
arkadaşlar, 1 milyar dolar mayın temizleme maliyeti. Bugün, o
mayınları döşeyen bir istihkâm taburu komutanının
açıklaması vardı basında: Bana üç dört tane tabur verin.
Bu yaşımla -7. Kolordu İstihkâm Taburunda mayının
bütün haritası vardır- gider, bir sezonda sökeriz mayınları.
diyor. Türkiye Cumhuriyeti ordusu eğer mayınlarını
sökemeyecek durumda aciz ise NATOnun 1inci ordusu değildir.
Dünyanın 10uncu büyük ordusu içinde yer alamaz. Bir istihkâm
olayını halledemeyen bir ordunun onuruyla Meclisin oynama hakkı
yoktur. Yabancı şirketlere bu nedenle peşkeş etme
hakkı yoktur. Kırk dört yıllığına -beş
yıl da süre tanıyarak, Ottawa Sözleşmesi dikkate alınarak-
bunu, mülkü, toprağı yabancılara kendine set çeker gibi -600
kilometreyi aşkın,
Gelin, iktidar
partisi bu mayın tasarısını tekrardan bir geri çeksin,
tekrardan bütün gruplar konuşalım, ilgili kurumları tekrar
dinleyelim. Ben, Plan ve Bütçe Komisyonunda, ısrarla, üye olarak muhalefet
şerhimi koyduğum zaman, lütfen, Türk Silahlı Kuvvetlerini
çağırın, dinlemek istiyorum ve öğrenmek istiyorum, niye bu
kadar operasyon gücü olan bir ordu istihkâmı bu eski mayınları
sökemiyor, atamıyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Bu iyi bir görüntü değil. Hem sökememek iyi görüntü değil
hem yabancıya yaptırmak kötü görüntüdür hem de kırk dört
yıllığına bu vatan toprağını
yabancılara orada toprağın gerçek sahipleri varken vermek hiç de
doğru bir yaklaşım değil.
Gelin, bu teklifi
geri alın. Kapalı oturum yapalım. Kendi içimizde
konuşalım, tartışalım, ortak çözümü bulalım.
Demeyin 1 milyar dolar masraf lazım. Sadece işverenlerin primini
indirdik, 2009 bütçesinde 4,8 milyar dolar paramız gitti. Bakın, kaç
kalem daha sayabilirim. Batan bankalarda 100 milyar doları gitti
vatandaşın, bu hazineden vergileriyle ödendi. Bunun
hesabını bu şekilde yapmayalım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN
(Devamla) İnanın, AK PARTİyi de rahatlatacaktır bu,
hepimizi rahatlatacaktır. Gelin, bugün bunu çekelim ve tekrar birlikte
çalışma ortamını sağlayalım. Bu görüntü bize
yakışmıyor.
Teşekkür
ederim. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Milliyetçi
Hareket Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum
III.- Y O K L A M A
(MHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
OKTAY VURAL
(İzmir) Toplantı yeter sayısı istiyoruz.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan, aynı anda hepsi ayağa
kalkmadı, kalkmaları lazım.
BAŞKAN -
Sayın Vural, Sayın Günal, Sayın Şandır, Sayın
Akçay, Sayın Korkmaz, Sayın Yalçın, Sayın Torlak,
Sayın Kutluata, Sayın Uslu, Sayın Nalcı, Sayın Asil,
Sayın Özensoy, Sayın Taner, Sayın Paksoy, Sayın Çelik,
Sayın Enöz, Sayın Özdemir, Sayın Ayhan, Sayın Kaya,
Sayın Ural, Sayın Akcan, Sayın Serdaroğlu.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, biraz önce bir oylama
yaptınız. Burada üç dakika süre vermenize rağmen, bir dakika
otuz yedi saniye kala vardır dediniz. Milletvekillerinin bir yoklama
sırasında bulunma hakkını süreli bir konuda
kullandırmadınız. Dolayısıyla, bu uygulama doğru
olmamıştır. Yani şimdi üç dakika süre verdiniz.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan, şimdi uyun efendim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Toplantı yeter sayısı olabilir, bir
diyeceğim yok ama bir milletvekilinin
BAŞKAN
Tamam, özür diledim ben Genel Kuruldan.
OKTAY VURAL
(İzmir)
toplantıda bulunma hakkı uygulama ile ilgili yok
edilemez.
BAŞKAN -
Dolayısıyla, şimdi ona göre davranacağım.
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Hatta bir dakika da ek süre verin efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, ad okumak suretiyle yoklama yapın.
Bugüne kadar hiç ad okunmak suretiyle yoklama yapılmadı.
BAŞKAN
Okuyacağım Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) İç Tüzükte açık hüküm var. Burada millet hiç olmazsa
milletvekillerini tanır.
BAŞKAN
Milliyetçi Hareket Partisinin grup önerisinin
Demin milletvekillerini
saydık, tespit ettik.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Tamam efendim. (Gürültüler)
BAŞKAN
Yani şimdi bir dakika vereceğim yoklama için yani yapmayın!
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum. Adlarını okuttuğum sayın üyelerin
yoklama için elektronik cihaza girmemelerini rica ediyorum.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Kimler girmeyecek Sayın Başkan?
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu, bir muhalefet hakkını kullanırken
burada oturan kişilerin de insan olduğunu, hisleri olduğunu
unutmazsak herkese söylüyorum- iyi olur. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Sayın Başkan
BAŞKAN - Ben
kendimle ilgili konuştum Sayın Ağyüz. Siz de sürekli emir
kipiyle hitap ediyorsunuz bana, lütfen onu kesin. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A.- Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- (10/96) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun,
27/5/2009 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin MHP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN -
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
3.- (10/178, 10/190 ile 10/237) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergelerinin görüşmelerinin, Genel Kurulun
27/05/2009 Çarşamba günkü birleşiminde birlikte yapılmasına
ilişkin CHP Grubu önerisi
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulunun, 27.05.2009 Çarşamba günü (Bugün) yaptığı
toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından, Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Hakkı
Suha Okay
Ankara
Grup
Başkanvekili
Öneri:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
Kısmında yer alan 10/178, 10/190 ile 10/237 esas numaralı Meclis
Araştırma Önergelerinin görüşmelerinin, Genel Kurulun;
27.05.2009 Çarşamba günkü birleşiminde birlikte yapılması
önerilmiştir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkanım, ben usulle ilgili bir şey
söylemek istiyorum efendim.
Bakın,
İç Tüzükün 19uncu maddesi diyor ki: Uzlaşma olmaması hâlinde
-Danışma Kurulunda- Meclis Başkanı veya siyasî parti
grupları ayrı ayrı, istemlerini doğrudan doğruya Genel
Kurula sunabilirler.
Bu durumda
istemin oylanması ilk birleşimin gündemindeki Başkanlık
sunuşlarında yer alır ve Genel Kurulun oylamasına sunulur.
Şimdi, dün
AKPnin sunduğu grup önerisini biz burada kırk dakika müzakere ettik
efendim ve oylamaya geldi, oylama yapılmadı.
Şimdi, bu
tutumunuz hakkında 63üncü maddeye göre söz istiyorum efendim, çünkü
yanlış yapıyorsunuz.
ALİ KOYUNCU
(Bursa) Doğru söylüyorsun, doğru!
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Bırak canım, ne doğru ya! O da bir taktik! O
da bir taktik, uzatma taktiği!
Bir taktik de
buradan efendim, buyurun. Güya sureti haktan görünüp
KAMER GENÇ
(Tunceli) Kardeşim, doğrusunu size
İç Tüzük burada
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Bırak şimdi!
KAMER GENÇ (Tunceli)
Niye bırakayım? Sen evvela öğren de gel de sondan sonra
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Yeni bir taktik şimdi yani!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ne taktiği ya?
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Taktik tabii canım!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, ben bir şey söyledim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, Ali Rıza Öztürk
adına verdiğimizi almadınız, kabul etmediniz.
SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Kürsüye niye vuruyorsun?
Sayın
Başkan, Meclis kürsüsüne vuruyor.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Ne olur?
SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Vurulmaz!
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Şuraya vuruyorsun ya.
SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Vuramazsın! O vurduğun Meclis
Başkanının kürsüsü.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Hatırladın, sağ ol. Sonunda hatırladın
yani.
BAŞKAN
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.52
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.04
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Fatoş GÜRKAN (Adana), Yaşar
TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 94üncü
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun önerisi üzerinde, lehinde konuşmak üzere Ankara
Milletvekili Sayın Tekin Bingöl.
OKTAY VURAL
(İzmir) - Sayın Başkanım, daha önce arz etmiştim,
lehte ve aleyhte konuşan arkadaşları lütfen okursanız
BAŞKAN
Hemen okuyayım, özür dilerim
Özür dilerim Sayın Vural.
Lehinde
Sayın Tekin Bingöl, Sayın Ali Koçal; aleyhinde Sayın Nevzat
Korkmaz, Sayın Mustafa Elitaş.
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) Ben devrediyorum konuşmamı.
VI.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
7.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın,
Başkanlık Divanının tutumu hakkında
açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkanım, AKP Grubunun, yani
milletvekilinin getirdiği söz talepleri aynı anda olmadı. Bu
konuda sizin tutumunuzla ilgili biliyorsunuz Cumhuriyet Halk Partisi bir usul
tartışması açmıştı. Ben de bu usul
tartışmasında sizin uygulamanızın doğru
olduğuna ilişkin talepte bulunmuştum. Benim bu talebim,
maalesef, kâtip üyeler tarafından, aynı anda olmadığı
gerekçesiyle reddedildi.
Şimdi, bir
taraftan ben sizin uygulamanızın doğru olduğuna
ilişkin bir talepte bulunuyorum. Bu talebi sözlü ve yazılı
olarak iletmeme rağmen Aynı anda olmamıştır.
şeklinde reddediliyor. Diğer taraftan, daha sonra, diğer
grupların müracaatından sonra yapılan bir talebi aynı anda
yapılmış gibi işlem görüyor. Şimdi size soruyorum:
Sayın Başkan Vekilim, Sayın Başkanım, ben sizin
tutumunuz lehinde söz istedim, neden bana söz verilmedi? Takdir edersiniz ki
Milliyetçi Hareket Partili bir milletvekili olarak, siz bu oturumu yönetirken,
bu tutumun doğru olduğuna ilişkin ifadenin burada belirtilmesi
engellendi. Neden engellendi bilmiyorum, neden Aynı anda değil.
diye söylendi. Yani iki tane selam çakmakla, burada Doğru buluyoruz.
demekle bu tutumun doğru ya da yanlış olduğu ifade edilmiyor.
O bakımdan yani neden bu farklı uygulama yapıldı? Neden
şimdi böyle yapılmıyor? Bunu kâtip üyelerimizin izah etmelerinde
fayda var. Bu konuda Grup Başkan Vekili olarak tutumunuzun lehinde söz
istedim. Bu söz istemim yürürlüğe konmadı, hangi amaçla konmadı?
(AK PARTİ sıralarından İyi niyetle. sesleri)
BAŞKAN
Sayın Vural, kâtip üyeler aldığı için söz taleplerini bu
konuda bir bilgim yok ama bundan sonra son derece daha farklı bir dikkat
içinde olacağım.
OKTAY VURAL
(İzmir) Aynı işlem yapıldı Sayın Başkan.
Kâtip üyeler neden alıyorlar? Kâtip üyemiz aynı anda olmayan bir
işlemi neden aynı anda yapılmış gibi
değerlendiriyor? Bu ayırımcılık niye? Ben kendi
partimin mensubu Sayın Milletvekilinin yönettiği oturumda tutumunun
doğru olduğunu ifade edemeyecek miyim? AKPliler mi yapacak bunu?
Yapsalar gam yemem. Selam çakmakla, doğru buluyoruz demekle, sadece bir
vakit oynamak için, mayın şeyini geçirmek için söz hakkının
engellenmesi doğru olmamıştır.
Lehte
aldıkları konunun da maalesef lehinde mi aleyhinde mi olduğu
dahi belli olmamıştır.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grup
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkanım, bakın benim grubum yok diye
benim konuşmalarımı kale almıyorsunuz. (AK PARTİ
sıralarından gülüşmeler)
BAŞKAN
Yok, alıyorum Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bir dakika efendim.
Bakın, ben
baştan beri tutumunuzun hatalı olduğunu, İç Tüzükün
19uncu maddesine göre
Geçen
birleşimde AKPnin verdiği grup önerisi var. Bu grup önerisi burada
kırk dakika tartışıldı, lehte, atehte ikişer
kişiye söz verdiniz. Bu grup önerisi müzakeresi bitti oylamaya geldi.
Oylamaya gelince saat yediyi geçtiği için oylama yapmadınız.
Şimdi buraya kadar doğru.
MEHMET NİL
HIDIR (Muğla) Meclisin vaktini çalıyorlar, bu
konuşmaların hepsi amaçlı, sanal konuşmalar
Başkanım!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Şimdi, normalde böyle bir müzakeresi tamamlanan bir konunun,
gündemin oylanacak işler bölümüne girmesi ve ondan sonra da ilk onun
oylanması lazım ama bakın 19uncu madde de diyor ki:
Grupların önerileri ilk birleşimde oylanır. Bakın çok
açık, burada, açın okuyun.
Şimdi, siz
bunu kale almadınız, öteki grup önerilerini işleme koydunuz. Bu,
sizin İç Tüzüke aykırı hareketinizden dolayı İç
Tüzükün 63üncü maddesine göre hakkınızda usul
tartışması açılmasını istiyorum. Tutumunuz
İç Tüzüke aykırı çünkü 19uncu madde çok açık.
Peki, o kırk
dakikayı biz niye boşuna geçirdik Sayın Başkan? Dün
efendim, dün kırk dakikayı niye boşu boşuna
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Yeni bir taktikle bugünü de geçirelim!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Kırk dakika konuştuk, dün tartışıldı,
son aşamaya geldi, ondan sonra AKPnin grup önerisinin bugün
oylanması gerekirdi. O grup oylaması yapıldıktan sonra
gündem ona göre belirlenecekti, ona göre de dün zaten yapılması
gereken işler fiilen yapılmamış olacağından
gündem bugün de devam edecekti ama sizin yaptığınız İç
Tüzüke aykırı. Uygun görürseniz 60ıncı maddeye göre
tutumunuz hakkında söz istiyorum efendim.
BAŞKAN
Şimdi, dünkü Adalet ve Kalkınma Partisinin grup önerisinin
tamamına baktığınız zaman, salı gününü,
çarşamba gününü, perşembe gününü ve cuma gününü tanzim eden bir grup
önerisiydi.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, bu önemli değil. Önemli olan, dünkü grup önerisinin
müzakeresi tamamlanmıştı, oylama safhasına gelmişti.
Bakın, bir kanun maddesini müzakere ediyorsunuz, kanun maddesinin
müzakeresi bittikten sonra oylama safhası eğer tahakkuk etmiyorsa
ondan sonra gelecek ilk birleşimin Oylaması Yapılacak
İşler bölümünde yer alacak. E şimdi, biz dün kırk dakika
çalıştık onun üzerinde. Peki, ne yapacağız onu? Yani
evvela müzakeresini tamamlaması
BAŞKAN
Büyük oranda kadük kaldı.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, kadük kalmadı, hayır, oylama
yapılmadı. Kadük kalmadı. İsterseniz
Tutumunuz
hakkında söz istiyorum efendim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Oylayalım Sayın Başkan, Sayın
Genç doğru söylüyor, oylayalım bitsin.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, sizin tutumunuz hakkında aleyhte söz istiyorum
63üncü maddeye göre, İç Tüzükün.
BAŞKAN
Sayın Şandır, buyurun.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, İç Tüzükün 63üncü
maddesine göre, milletvekillerinin Divanın yönetme üslubuyla ilgili usul
hakkında tartışma isteme hakkı vardır İç Tüzük
63e göre ve bu talep tüm görüşmelerin önüne alınarak yerine getirilmelidir.
Sayın Milletvekilinin usul hakkındaki talebinin
Başkanlığınızca karşılanmasını
talep ediyorum. 63ü okursak bu çok açık bir hükümdür.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Ya, takdir hakkı yok, ne söylüyorsunuz orada Başkana?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Takdir hakkı yok.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Ne söylüyorsunuz orada Başkana ya? Hep yanlış!
Öyle şey olur mu ya!
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Bunlar talimatlı!
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Yani milletvekillerinin görüşü daha mı önemsiz?
KAMER GENÇ
(Tunceli) O zaman ara verin de ondan sonra tartışın, burada
olmaz.
CUMALİ
DURMUŞ (Kocaeli) Başkanım, ara verin.
BAŞKAN
Sayın Şandır, bir şey mi diyecektiniz?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, 63e göre
zatıalinizin takdir hakkı yok.
BAŞKAN
Evet, takdir hakkım olduğunu biliyorum.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Olduğunu değil, olmadığını.
Takdir hakkınız yok.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Sayın Şandır takdir hakkım olduğunu söyledi.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Hayır, olmadığını söyledim.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Yanlış anlaşıldı, yanlış!
BAŞKAN O
zaman yanlış anlamışım. Sıraları dövmeye
devam edin!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, takdir hakkınız var ama, takdir
hakkınızı
Yani siz de inanıyorsunuz ki
yaptığınız işlem hatalı. İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre Danışma Kurulunun ne işleme, grup önerilerinin ne
işleme tabi olacağı orada açık açık
belirtilmiştir. Uygun görürseniz 63üncü maddeye göre konuşayım
efendim. Fazla bir şey yok, arkadaşlar da belki öğrenmek
istiyorlar.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Sayın Anadol
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Sayın Başkanım, şunu arz ediyorum efendim:
63üncü madde açık, son fıkrasını okuyorum: Bu yolda bir istemde bulunulursa, onar
dakikadan fazla sürmemek şartıyla, lehte ve aleyhte en çok
ikişer kişiye söz verilir.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) İşin sonuna gelmeden önce talepte bulunmak
lazım.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Efendim, bulunuyoruz. (Gürültüler)
BAŞKAN
Sayın Anadol, sizi dinledim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN -
Sayın Elitaş
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkanım, İç Tüzükün
63üncü maddesine göre on dakikayı geçmemek üzere diyorsa, Sayın
Gençe iki dakika verin, meramını anlatsın. (CHP ve MHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın Genç, buyurun.
OKTAY VURAL
(İzmir)- Efendim, lehte söz istiyorum.
BAŞKAN
Tamam.
Sayın Genç,
tutumum aleyhinde söz aldı.
Buyurun
Sayın Genç.
VII.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
2.- AK PARTİ Grubu önerisinin geçen birleşimde
oylama aşamasına gelindiği ve bu birleşimde oylanması gerekirken
oylanmadığı nedeniyle Başkanın tutumu hakkında
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yıllarca bu Meclisi yöneten bir
arkadaşınız olarak, burada İç Tüzük hükümleri eksiksiz
olarak uygulandığı takdirde bu Meclisin çok rahat
çalışacağına inanıyorum.
Şimdi, dün
ne yapıldı? Bakın, dün, burada, AKP Grubunun bir önerisi geldi.
İşte, bu haftalık ve önümüzdeki haziran ayının
bazı günlerinin gündemi düzenlendi.
Arkadaşlar,
burası Meclis. Bu gündemi düzenleyen AKP Grubunun önerisi kırk dakika
tartışıldı; iş oylamaya geldi. Oylamanın
gecikmesinde sizin Grup Başkan Vekili Mustafa Beyin çok büyük hatası
oldu. Nasıl hatası oldu? Mustafa Bey, çıktı kürsüde
muhalefet partisinden Bütçe Plana katılan üyelerin aslında
düşüncelerinin farklı olduğunu, gerçek düşüncelerinin
raporda olan şekilde olmadığını, hatta Akif Beyin,
CHP Milletvekili arkadaşımızın bu kanun müzakere edilirken
daha başka bir görüş öne sürdüğünü, ama sizin grup olarak bu
Bütçe ve Plan Komisyonundaki üyeleri baskı altında tuttuğunuzu
ve onların oradaki görüşlerini sizin dikte ettirdiğinizi
söyledi.
Bu, Bütçe Plan
Komisyonunda görev yapan muhalefet partisi milletvekillerinin
şahıslarına açıkça bir sataşma idi. Eğer Mustafa
Bey bu sataşmayı yapmasaydı dünkü o grup öneriniz zamanında
oylanacaktı, bugün de bu kadar boşa gitmeyecekti.
Şimdi,
önemli olan, burada yapılması gereken, İç Tüzükün iyi
uygulanması lazım.
Şimdi,
evvela, grup başkan vekilleriniz bu işi yapamıyorlar. Bak,
samimi söylüyorum size, dostça söylüyorum. Çünkü grup başkan vekilleri,
iktidar partisinin grup başkan vekilleri sataşma yapmaz. İktidar
partisinin grup başkan vekilleri Meclisin çalışmasını
sabote etmez, mümkün olduğu kadar Meclisin süratli
çalışması için hatta konuşmaması lazım.
Bakın, biz
burada
Ben yedi sene Meclis Başkan Vekilliği yaptım burada,
orada da yedi tane grup vardı arkadaşlar, yedi tane grup vardı.
Her grubun ayrı ayrı söz hakları vardı. O zaman önergelerin
sınırları çok genişti. Her fıkra hakkında dört
önerge veriliyordu. Ama biz buna rağmen çok ciddi kanunlar
çıkarıyorduk. Niye çıkarıyorduk? Aklıselimimizle,
dirayetli yönetimimizle bunu çıkarıyorduk. Ama bakıyorum
şimdi, karşınızda iki tane, üç tane grup var, o grup
karşısında bile çıkaramıyorsunuz. Demek ki, bir hata
var burada. Bu hata İç Tüzükten kaynaklanmıyor. İç Tüzükü
zaten kendi lehinize en iyi şekilde yapmışsınız.
Şimdi, vergi
kanunlarını getirmişsiniz Temel kanun diyorsunuz. Vergi
kanununun temel kanunla ilgisi var mı arkadaşlar? Vergi kanununun üç
beş maddesini
Hem de vatandaşın canına, malına
dokunuyorsunuz. Yani vergi getiriyorsunuz, muafiyet getiriyorsunuz, istisna
getiriyorsunuz; bu getirilen muafiyet, istisna, yeni vergiler, vergi
nispetlerinin artırılması ve eksiltilmesi. Bunlar vatandaşın
ekonomik kaynağına, ekonomisine dokunan ciddi meselelerdir.
Bunların temel kanun olarak hiç müzakeresiz geçmesi mümkün müdür?
Yine Türk
vatandaşlığı kanunu getiriyorsunuz; peki, Türk
vatandaşlığı kanununda vatandaşlar için birtakım
mükellefiyetler getiriyorsunuz -bunlar, niye maddeler burada okunup da en
azından Türkiye Büyük Millet Meclisini dinleyen
vatandaşlarımız, çok bunu takip ediyorlar- burada bu maddeler,
yahu acaba bu Türk vatandaşlığı kanunu millete, ne getiriyor, vatandaşlara?
Bunların teker teker burada okunup tartışılması
gerekmiyor mu? Yok, efendim, temel kanun. Yahu, arkadaşlar, temel kanun
aslında o anlamda değil. Anayasa Mahkemesi daha önce bunu iptal etti
ama sonradan siz geçen dönemde getirdiniz bunu, temel kanunu getirdiniz. Tabii,
Anayasa Mahkemesi Başkanı da biraz sizinle çok yakın dostluk
ilişkileri içinde. Evvela dediniz ki: Nasıl olduysa öyle bir kanun
çıktı. Yani temel kanun. Siz kırk maddelik, elli maddelik bir
kanunu iki maddede geçirirseniz böyle bir temel kanun olur mu? Yani İç
Tüzükü bundan daha kısaltarak Meclis çalışmalarını
daha süratlendirmeniz mümkün değil.
Şimdi, yeni
iç Tüzükten bahsediliyor. Yeni İç Tüzükle neyi yapıyorsunuz?
Bağımsız, konuşmasın. Yahu, değerli
milletvekilleri, niye bağımsız, konuşmasın? Yani
eğer bağımsız
Bir tek, işte şimdi, bu dönem
biraz ben konuşuyorum, öteki arkadaşlarımız da
konuşuyor DSPli milletvekili arkadaşlarımız. Yani bu
konuşmanın sizi rahatsız etmemesi lazım. Gerekirse Türkiye
Büyük Millet Meclisinin çalışma saatlerini uzatalım. Biz buraya
niye geldik? Kanun çıkarmak için geldik. E, nasıl kanun
çıkaracağız? Bu memleketin ve milletin lehine kanun
çıkaracağız. E, siz nasıl kanun getiriyorsunuz?
İşte geçen gün getirdiniz, lüks yatlara gümrük vergisiz ithalat
hakkını getirdiniz. Lüks yatların ÖTVsini 9,5 milyar liradan
3,2 milyar liraya düşürdünüz. Yani getirdiğiniz yasalarda vergi
muafiyet
Ondan sonra bunlara ÖTV muafiyetini getirdiniz, KDV muafiyetini
getirdiniz. Yani sanki bu memleketin hiçbir acil işi yokmuş da bu
memlekette işsizlik yokmuş da lüks yatları olan, lüks
kotraları olan vatandaşlara Yahu, bunlar da getirsinler bu
yatlarını, kotralarını, denizlerde rahat
yaşasınlar. diye vergi muafiyetini getirdiniz ve yıllık
vergilerini indirdiniz. Bu bir defa vicdanın kabul etmeyeceği
şey.
Siz burada
ülkenin zaruri ihtiyaçları için, işsizliğe çare bulacak, devleti
ekonomik yönde güçlendirecek kanunları getirirseniz biz onları
destekleriz. Bu memleket hepimizin. Bu memlekette bu kürsülerden o kadar çok
insanlar geldi geçti ki
Hafızalarda, bu kürsüden gelip geçenlerin,
kimlerin hoş sedaları kaldı? Bu millete, bu memlekete
faydalı hizmetler yapanların sedaları kaldı. Yoksa,
işte, çeşitli güç odaklarının, işte ekonomik güçleri güçlendirmek
için, onlara yaranan kanunları buraya getiren arkadaşlarımız,
maalesef, hem tarih huzurunda hem de vatandaş huzurunda pek itibar sahibi
olmadılar.
Şimdi,
Başkanın tutumu şuradan yanlış: İç Tüzükün
19uncu maddesi diyor ki: Danışma Kurulu, Başkanın,
grupların daveti üzerine toplanır. Eğer uzlaşma olmazsa,
her grup kendi önerisini Genel Kurula getirir. Genel Kurul da -ilk
birleşimde diyor ama- Genel Kurulun ilk birleşimi
Dün ne idi?
İlk birleşim oydu ama dünkü olay o ilk birleşimde
bitmediğinden bugünkü ilk birleşime geldi. Yani açıkça İlk
birleşimin ilk sırasında olur. diyor.
Şimdi,
Sayın Başkan, bugün ben Başkanlık makamında
olsaydım, orada evvela, geçen birleşimde
tartışılmış, konuşulmuş, ondan sonra oylama
safhasına gelmiş bir konuyu, Türkiye Büyük Millet Meclisinde
tartışılmış, son, bütün müzakeresi bitmiş bir
konuyu siz görmemezlikten gelemezsiniz çünkü burası Meclis. Burada -Meclis
olduğu için- o kırk dakikada tartışılmış,
tartışması bitmiş olayı, İç Tüzükün 72nci maddesine
göre, efendim, daha, iyi bir sonuca varılmamıştır; ikinci
bir önerge vererek, yeniden müzakerenin -birer daha, aynı usulle-
uzatılması konusunda bir önerge verilip de Genel Kurul
tarafından kabul edilmediği takdirde, o konu gündemin Oylanacak
İşler bölümüne girecekti. Başkan, bugün de birleşimi
açtığı anda, oraya geçecekti. Öteki grup önerilerini de
işleme koymaması lazımdı çünkü evvela dün AKPnin
oylanmamış ama müzakeresi tamamlanmış önergesinde bugünkü
gündemi de hallediyordu ama o oylama sırasına gelmişti, onu oylayacaktı;
o oylandıktan sonra ancak bugünkü gündem ona göre belirlenecekti. Ha,
yarına gruplar başka bir öneri getirebilirlerdi. Aslında
uygulaması da böyle.
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Diyarbakır) AKP yeni önerge verince geri çekmiş
sayılır.
KAMER GENÇ
(Devamla) Çünkü ortada fiilî bir durum var. Bu fiilî durum nedir? Gündemi
belirleyen bir grubun müzakeresi bitmiş
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Genç, AKP öneri getirince diğer gruplar
da getirdi ve mesele düştü.
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, bakın, ben düşüncemi söylüyorum.
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Yeni öneri verilince eskisi geri
çekilmiş sayılır.
KAMER GENÇ
(Devamla) Ben bu işin olması gereken şeklini burada
söylüyorum. Ama o öyle yapılmadı, ondan sonra yeniden grup önerileri
geldi.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Kamer Bey, bugün yeniden getirdi AKP, yeniden
getirdi.
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, getiremez. Getiremez, bir grupta bir ciddiyet olur.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Ama onlar öyle istedi.
KAMER GENÇ
(Devamla) Dün getirdi, müzakere yapıldı, ondan sonra o müzakere
sonuçta
Yani bir tek oylaması kaldı. Oylaması
kaldığına göre onun bugün oylamasını yapmamız
lazım, onu biz bir tarafa itemeyiz. Bu Parlamento
çalışmalarının temel unsurlarıdır. Yani Biz onu
beğenmiyoruz. diyemezsiniz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum. Tamamlayın lütfen.
KAMER GENÇ
(Devamla) Dikkat ederseniz, İç Tüzükte bir kanun tasarı ve teklifi
Türkiye Büyük Millet Meclisinde müzakereye başlandıktan sonra o kanun
tasarı ve teklifini, onu, tasarıyı Hükûmet de geri çekemez, o
teklifi veren kişi de çekemez. Ancak onun geri çekilmesi Genel Kurulun
iznine bağlı. Ama AKP grup başkan vekilleri bugün pekâlâ
diyebilirlerdi ki: Efendim, biz, dün müzakeresi tamamlanmış ama
oylaması yapılmamış o teklifimizi geri alırız. O
bakımdan yani biz diyoruz ki: Her şey usulüne göre
yapılsın. Tabii, bu Parlamentoda bazı hatalar yapıla
yapıla bazı yöneticilerimiz bu Parlamento
çalışmasını herhâlde iyi kavrarlar. Mümkün olduğu
kadar burada hatasız iş yapalım diyorum sayın milletvekilleri.
Yani ben bu Meclisin çalışmasını istiyorum. Bu Meclis Türk
milletinin göz bebeğidir, bu göz bebeğimizi iyi korumamız
lazım, itibarını iyi korumamız lazım.
Saygılar
sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Genç.
Lehte
konuşmak üzere Samsun Milletvekili Sayın Haluk Koç. (CHP
sıralarından alkışlar)
HALUK KOÇ
(Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; açılan
usul tartışması çerçevesinde Sayın Başkanın
tutumunun lehinde söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, iki gündür, geçen haftaki süreci saymıyorum ama
son iki gündür bir siyasi inatlaşmanın ortasında gözüküyor
Parlamento. Ben, geçen dönemde beş yıl grup başkan
vekilliği görevi yaptım. Zaman zaman muhalefet partisinin -o zaman
ilk başta tek partiydik, daha sonra bir başka grup
oluşmuştu- ya da partilerinin bir uzlaşma zemini
olmadığında İç Tüzükün kendilerine verdiği
hakları kullanması kadar doğal bir girişim olamaz.
Öncelikle, AKPdeki arkadaşlarımın bu tutumu saygıyla
karşılamalarını istiyorum. Böyle de gerekiyor,
dünyanın bütün parlamentolarında da böyledir. Muhalefet partileri,
mevcut İç Tüzükü gerek konuşma süreleri gerek diğer
argümanları kullanarak, uzlaşma sağlayamadıkları
noktada haklılıklarını ifade etmek için bu zemini
kullanırlar. Burada bir terslik yok.
Değerli
arkadaşlarım, benim üzerinde durmak istediğim temel bir konu
var. Size dönük eleştirilerim olacak, belki de zaman zaman benim kendi
içimde de yaptığım öz eleştirileri sizlerin de yapması
için size bir davet çıkarmak istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiyede demokrasiyi biz henüz kurumlarıyla,
kurallarıyla tam oturtamadık. Bu, genel bir özeleştiri. Ama
baktığınız zaman en temel sıkıntımız,
iktidar penceresinden olaylara baktığımızda
çoğulculuk ile çoğunluk kavramlarını birbirine
karıştırmamız. Ben çoğunluğum, her dediğim
doğrudur. ya da Yürütme olarak yasama organının üzerinde her
söylediğim yasama organı tarafından yerine getirilir.
mantığıdır; hiçbir şekilde toplumsal
çoğulculuğun ne sesler çıkarttığını, ne
taleplerde bulunduğunu, hangi yanlışların altını
çizdiğini veya Şunlar da buna eklense daha doğru olur.
seslerini dikkate almamaktır. Bu, geçen dönemde iktidar partisi grubunun
çok sık yaptığı bir uygulamaydı. O zaman görev yapan
arkadaşlarım, 22nci Dönemde görevde olanlar çok iyi
anımsayacaklardır, burada çok çeşitli yasalarda dayatma
demeyeceğim -o kelimeyle ifade etmek istemiyorum- ama bu
uzlaşmazlık durumunu çok kere yaşadık. Bu Danışma
Kurulu
Siyasi parti grup önerilerini geçen dönem hemen hemen her gün getirmek
zorunda kaldı muhalefet, hatırlayacaksınız ve Parlamento
normal gündemine saat 18.00den sonra başlayabildi çoğu kez.
Değerli
arkadaşlarım, konu çok açık. Muhalefetin gerekçeleri,
inanın -bugüne kadar bu tartışmaya katılmadım ama
izledim- son derece gerçekçi ve hepinizin bire bir kendi vicdanıyla
baş başa kaldığında Evet, bu kavramlar doğru,
altını çizdikleri noktalar doğru, bu beni rahatsız ediyor.
diye içinizden geçireceğiniz kavramlar.
Değerli
arkadaşlarım, gerek Cumhuriyet Halk Partisi gerek Milliyetçi Hareket
Partisi gerekse Demokratik Toplum Partisi sözcüleri bu konudaki
görüşlerini dile getirdiler. Bunları tekrar etmiyorum ama bakın,
geçen dönem benzer arayışlar olduğunda -grup yönetim sorumlusu
olarak arkadaşlarımızla birlikte- Bakanlar Kurulunun
çıkarttığı bazı kararlar hakkında idari
yargıya başvurdu Cumhuriyet Halk Partisi. Lütfen bunu göz önüne
alın. Ben size tarihlerini vereyim, merak eden hukukçu
arkadaşlarım olur veya bu konuda kendi içindeki bu dayatmalara
karşı bir vicdan hesabı yapan arkadaşlarım varsa ne
olur bu yargı kararlarına baksınlar. Bakın,
Danıştay 13. Dairesi, Cumhuriyet Halk Partisinin müracaatı
üzerine 11 Mart 2009 gün ve 2843 sayılı Kararı ile o zaman
çıkartılan kararnamedeki ihale şartnamesinin yürütülmesinin
durdurulmasına karar vermiştir, İki işlemi bir arada
yapamazsınız. demiştir. Şimdi getirdiğiniz kanun
tasarısı, bu yönde Danıştayın vermiş olduğu
kararı hiç göz önüne almayan
Hani yargıya saygı vardı?
Hani yargı kararlarına uyacaktık? Uyması gereken kim en
başta? Kanun tasarısını buraya sunan Hükûmet kanadı.
Değerli
arkadaşlarım, bunun gerekçelerini okumuyorum ama tarih ve
sayısını verdim, bundan lütfen faydalanın.
Şimdi,
bakın, geçen dönem bir Sayın Genç de belirtti, diğer
arkadaşlarımız da belirtti- temel kanun karabastısı
yaşadı bu Meclis. Bunun çıkma nedenini de ben size söyleyeyim:
TESK Yasası görüşülüyordu, TESK Yasasında esnaf ve sanatkâr
odalarında yönetici olanların tekrar seçilmesine ilişkin bir hak
gaspı vardı. Bu konuda biz direndik, Tamam, anlaştık dendi.
Kanun tasarısına, biz sözcülerimizi geri çektik, geçici maddelere
gelindi, geçici madde 2de bir iktidar önergesiyle aynı şey tekrar
getirildi. Yani bir siyaseten uzlaşma zemininde bir siyasi
aldatılmışlık yaşadık ve bundan sonra bunun geri
çekilmemesi üzerine -sayın grup başkan vekili arkadaşım
orada gülümsüyor, hatırlayacaklar konuyu- Cumhuriyet Halk Partisinin
direnişi başladı. Her kanun tasarısında, her kanun
teklifinde, her maddede, yürürlük, yürütme dâhil, önerge hakları dâhil,
her türlü İç Tüzükün verdiği hakkı kullanmaya
başladık ve Parlamento üç ay, bir Hâkimler Savcılar Kanununu,
bir Sivil Havacılık Kanununu çıkartabildi.
Değerli
arkadaşlarım, sonra Bunu nasıl aşarız? O zaman
İç Tüzükte belirtilen temel yasa tanımlamasının tamamen
dışında, istediği her şeyi temel yasa tarifine
oturtturacak bir anlayışla bir İç Tüzük
değişikliği yapıldı. Torba yasaların yanında
bir de İç Tüzük sonucu bir başka garabetle karşı
karşıya kaldı Parlamento. Maddeler okunmadan,
tartışılmadan, ne olduğu anlaşılmadan, bir bölüm
hakkında on dakika muhalefet partisi söz alacak, iktidar partisi iki
dakikada bunun doğru olduğunu söyleyecek; iki önerge, onların da
çoğu iktidar partisi tarafından doldurulmuş oluyordu. Ee,
İkinci bölümde yer alan 11inci maddeyi kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir. 12nci maddeyi kabul edenler
Etmeyenler
Edilmiştir. Ne
kabul ediyoruz, hiç kimse bilmiyor.
Değerli
arkadaşlarım, Parlamentonun saygınlığına
karşı görevlerimiz var. Şimdi, bakın, doğru siyaset
bazen yanlışta ısrar etmemektir, bu önemli bir nokta. Bazen
belki de en önemlisi, yanlışlıkları, eksiklikleri
söyleyebilecek cesareti taşımaktır siyaset.
Ben, AKP
Grubundaki bu duyarlılığı gösterecek
arkadaşlarımı bir kere daha, bu yasayı geri çekerek
muhalefetin dile getirdiği noktalarda bir düzenleme
yapılmasını sizin kendi Hükûmetinize ve grup başkan
vekillerinize talep etmeniz gerektiğini düşünüyorum. Bu son derece
önemli bir nokta.
RECEP KORAL
(İstanbul) Siz yapıyor musunuz bunu? Muhalefetin
yanlışlarını söylüyor musunuz?
HALUK KOÇ
(Devamla) Biz iktidar olursak o süreci yaşarız Sayın Recep
Bey.
Dün burada
oturuyordu bugün yok ama mutlaka bu konuşmanın
tutanağını izleyecektir, hani basında Ebu Zerr olarak
tanımlamada bulunuluyor, Sayın Bülent Arınç, Başbakan
Yardımcısından, bu konuda, her türlü sıkıntıya
karşı ses yükselten kişi olarak kamuoyunda, basında yer
aldı, bu konuda bu ortak duyarlılıkları, muhalefetin yüksek
sesle dile getirdiği, sizin aynı duyarlılıkları
taşıdığınız ama bir siyasi parti görevi
içerisinde ses çıkartamadığınız bu
duyarlılıkları belki Sayın Arınçın dile
getirmesi bu yakıştırılan sıfatı hak etmekte ona
biraz daha paye kazandıracaktır.
Değerli
arkadaşlarım, kamuoyuna karşı son derece
sıkıntılı bir görüntüye giriyor Parlamento. Bakın,
burada grup önerileri üzerine koşuşturan milletvekilleri, çekilen
kuralar, bazen konunun dışında konuşmalar
Muhalefet
hakkını kullanıyor, tamam ama dışarıdan bakan
insan ne İç Tüzük bilir ne iktidarın tutumunu değerlendirebilir
ne muhalefetin görüntüsünü değerlendirebilir. Topyekûn bu Parlamentonun
saygınlığı insanlarımızın,
yurttaşlarımızın gözünde yara alır.
Değerli
arkadaşlarım, aklın yolu birdir. Evet, bu mayınlı
arazi temizlenmelidir, uluslararası anlaşmaya tarafız ama
temizlenmesi
İhale de neyle yapılacaksa yapılır, kim
yapacaksa yapar ama bunun karşılığında muhalefetin
itirazı olan noktalarda bir kere daha duyarlılık göstermenizi
sizlerden özellikle rica ediyorum. Sağduyulu bir arkadaşınızın
konuşması olarak bunu belleklerinizde, vicdanlarınızda
değerlendirin.
Saygılarımı
sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Koç.
Usul
tartışmasında aleyhte söz isteyen Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Veysi Kaynak. Buyurun Sayın Kaynak.
Buyurun
Sayın Kaynak.
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Gençin açtığı usul
tartışmasında aleyhte söz aldım.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Usul tartışmasını ben açmadım, Başkan
açtı.
VEYSİ KAYNAK
(Devamla) Dünden oylaması yetişmediği için bugün grubumuz yeni
bir öneri getirmiştir. Bu sebeple tutumunuzun aleyhindeyim.
Saygılar
sunarım. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar[!])
BAŞKAN
Usul tartışmasının lehinde söz isteyen İzmir
Milletvekili Sayın Oktay Vural. Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
OKTAY VURAL
(İzmir) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkanım, tabii, burada, biz, usul tartışmasının
lehinde, aleyhinde değil, sizin tutumunuzun lehinde ve aleyhinde olup
olmadığını tezekkür ediyoruz. Biraz önce AKPye mensup
Sayın Milletvekili Kamer Gençin usul tartışmasının
aleyhindeyiz. dedi.
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Sürçülisan oldu.
OKTAY VURAL
(Devamla) Biz, burada, Başkanın uygulamasının lehinde mi,
aleyhinde mi
Bu durumda, herhâlde, AKP Grubu, Başkanlığın
uygulamasının aleyhinde söz almış oldu. Ben doğru
bulmuyorum. O zaman Kamer Gençle aynı şeyi düşünüyorsunuz. Bu
durumda AKP Grubunun bu kendi önerilerinin bugün oylanmaması konusunda
itiraz etmesini anlamış değilim. Siz Oylanmalıydı,
yapılmalıydı, bitmeliydi. diyorsunuz, Kamer Gençin
iddiası bu, siz de bu iddianın doğru
olmadığını ifade ediyorsunuz. Dolayısıyla bu
konuda ciddi bir çelişki var. AKP Grubu, gerçekten, bu konuda nasıl
bir usul oluşması gerektiğini ifade etmesi gerekir.
Sayın
Başkanım, bence tutum doğru. Neden? Şimdi, AKP Grubunun
yaptığı öneri, salı gününü de içine alan, bir RTÜK seçimini
de dikkate alan bir öneri. Şimdi salı günkü çalışmayla
ilgili bu öneri kabul edilse ne anlam ifade edecek, RTÜK seçimini ne zaman
yapacağız, salı yapmamış olduğumuza göre çarşamba
günü mü yapacağız? Dolayısıyla bu konunun
açıkçası tamamlanmasının, bu birleşimde
yapılmasının mümkün olmadığını
düşünüyoruz, dolayısıyla öneri düşmüş olacaktır.
Yani bugün bu öneriler doğrultusunda bakıldığı zaman
yeni grup önerileriyle değerlendirme yapılacak.
Aslında
burada daha önce benim söz talebim olmuştu, sizin tutumunuzun, 37nci
maddeyle ilgili, tutumunuzun lehinde söz istememe rağmen bu söz
isteğimin Kâtip Üye tarafından dikkate alınmayıp, CHP grup
önerisi üzerinde söz almaları daha sonra olmasına rağmen
aynı anda getirildiğini ifade etmiştim, bunun doğru
olmadığını belirtmiştim. Daha sonra Kâtip Üyeyle
yaptığım görüşmede bir farklı anlayış geliştiğini
düşünüyorum. Sayın Elitaş önce vermiş, Sayın
Aydının verdikleri de daha sonra gelmişti. Öncelikle
aldıkları Sayın Elitaşın talebiydi.
Dolayısıyla bu talebi biz öncelikle gündeme getirdik,
diğerlerini dikkate almadık demişti. Eğer durum böyle ise o
zaman benim itirazımın pek geçerli bir tarafı yok. Ben sadece
eğer grup önerileri toptan değerlendirilmiş ve Sayın
Elitaşa söz istenmişse bunun doğru
olmadığını söylemiştim, Sayın Kâtip Üye
Sayın Elitaşın talebinin daha önceden geldiğini ifade
etmişti. Bu durumda bu söz taleplerinin aynı anda geldiğine
ilişkin iddia açıkçası tartışılır hâle geldi.
Bir diğer
konu açıkçası Danışma Kurulunun önerisi. Şimdi,
Değerli Milletvekili Sayın Kamer Gençin ifadesiyle oylamayı
bugün yapacağız. Şimdi, oylamayı bugün
yaptığımız zaman, bu durumda, bu oylamayla ilgili olarak
Meclis Genel Kurulu salı günkü toplantısını
yapamamış olacak. Bir Danışma Kurulu önerisi topyekûn
değerlendirilir, parçalı öneri olmaz ve bu öneri, açıkçası
AKP Grubunun önerisi topyekûn değerlendirileceği için, Başkanlığın
da bu öneriyi parçalama imkânı olmadığı için
oylamasını bugün yapmaması bence doğru olmuştur.
Şimdi,
aslında, biz neden bu duruma geldik? İlk defa oluyor. Gerçekten ilk
defa oluyor. Aslında, neden ilk defa oluyor? Değerli
arkadaşlarım, bu mayınlı arazilerin kiralanmasıyla
ilgili tüm kamuoyunda endişe var.
Bakın, Yeni
Şafakta ne diyor, Kanun geçerse faşistin önde gideni olur. diyor.
İşin gübresini çıkarmayın. söylüyor. Vakit One minute
yani. diyor. Bugün Başbakan altından kalkabilir mi? diyor. Bütün
bunlarla ilgili herkeste bir endişe var ise, değerli
arkadaşlarım, demek ki bir bilgilendirme noksanı var. Neden bu
dayatmayı ileri safhalara götürüyoruz?
Bakın,
Sayın Cumhurbaşkanı diyor ki: Kuşkusu olanlar,
şüphesi olanlar -ki olabilir, gayet tabiidir- o zaman onları da en
iyi şekilde yetkililer, başta Hükûmet olmak üzere
uzmanlarını göndererek açıklayacaklar.
Değerli
arkadaşlarım, Plan Bütçe Komisyonundaki değerli
arkadaşlarım, sorduğunuz sorulara bir cevap geldi mi?
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Burada alamadık ki!
OKTAY VURAL
(Devamla) Gelmedi. Burada alamadık. Yani Cumhurbaşkanı
Bilgilendirilsin diye söylüyor, bütün basın yayın
kuruluşları -hangi yelpazede olursa olsun- bu konuda
endişelerini belirtiyor. Ben inanıyorum ki siz de soruların bir
kısmının cevabını bulabilmiş değilsiniz ya
da size verilebilmiş değil. Bu durumda, gelin, bu konuda
grupların endişelerini giderecek, bütün medyanın, kamuoyunun
endişelerini giderecek yöntemi belirleyelim; bilgilendirme olsun, bu
endişeler kaldırılsın, hep beraber, birlikte, değerli
arkadaşlarım, bu konuyu çözüme kavuşturalım.
Ha, bu konuda ben
şöyle iddia ediyorum değerli arkadaşlarım: Gelin, buyurun,
AKPnin içerisinden, değerli arkadaşlarım, 3 kişi, 5
kişi, hiç bu konuda grup yönetimiyle ilişkili olmayan arkadaşlar
milletvekilleri olarak gelsinler, bu tasarı doğru mu değil mi,
hangi bilgilere ihtiyaç var, bu kararı vermek için.
Bakın
değerli arkadaşlarım, Başbakanlığın
hazırladığı bir mevzuat hazırlama yönetmeliğine
göre düzenleyici etki analizi yapılmadan tasarıların
gönderilmeyeceğini ifade ediyor. Bu tasarıda düzenleyici etki analizi
yok. Nereyi vereceksiniz, nereyi kiraya verecekseniz o bile belli değil,
çevreyi nasıl etkileyecek belli değil. Ottawa Sözleşmesine
göre, bu çevreyle ilgili, o toprağı etkilemeyle ilgili bütün
bilgilerin onaydan sonra yüz seksen gün içinde verilmesi lazım. Bu
bilgiler paylaşılmış değil. Sizden sadece ne
isteniyor? Şu kıymetli parmaklarınızı! Değerli
arkadaşlarım, milletvekillerinin sadece parmağı
kıymetli değil, beyni de kuvvetlidir. Yani sadece ona ihtiyaç yok.
(MHP ve CHP sıralarından alkışlar) Dolayısıyla,
gelin inandırın, kamuoyunun hepsini inandırın, değerli
milletvekillerimiz yüreğiyle, parmağıyla, başıyla buna
Evet der. Ama sadece parmakla olmuyor bu işler.
Bu konuda elbette
bu süreç içerisinde çeşitli yöntemleri kullandığımız
açık. Sayın Başkanım, biz İç Tüzükteki imkânları
kullanıyoruz, İç Tüzükün imkân verdiği hâlleri kullanıyoruz.
Siz de onu yapıyorsunuz. Bir torba yasayı ya da çorba yasayı
temel kanun olarak getiriyorsunuz. Bu İç Tüzük ihlali değil mi,
hakkın suistimali değil mi? Niye yapıyorsunuz böyle, ne
alakası var? Yeni bir gümrük kanunu yapmıyorsunuz, niye bununla
ilgili tasarıyı temel kanun olarak getiriyorsunuz? Gelir Vergisi
Kanunu ve çeşitli kanunlarda değişiklik yapacaksınız.
Bunun neresi temel yasa? Siz İç Tüzükü çoğunluk iradesiyle kendi
isteğiniz doğrultusunda kullanmak istiyorsunuz, biz de İç
Tüzükün verdiği imkânları değerlendirmek istiyoruz.
Yapılması
gereken ne? Değerli arkadaşlarım, evet, bu konuda kamuoyunun
ciddi bir şekilde hassasiyeti oluşmuştur. Hâkimiyet (egemenlik)
kayıtsız şartsız milletindir. diyor değerli
arkadaşlarım. Şimdi, eğer böyle ise, bu kadar hassasiyetin
oluştuğu, bu kadar direncin oluştuğu, Sayın
Cumhurbaşkanının da Bilgilendirme yapılması gerekir.
dediği bir konuda neden ısrar ediliyor, neden bunlar yapılmadan
bu tasarı dayatılıyor, bunun sebebini öğrenmeden burada
milletvekili olarak bu tasarının yürütme ve yürürlülüğünü
konuşturmanın Türkiye'nin lehine olduğunu düşünmüyoruz,
çünkü Sayın Cumhurbaşkanı da öyle söylüyor, Endişeler
giderilmeli, giderilsin. diyor. Sorular cevaplandırılsın. Bu
sorular cevaplandırılmadı. Ey sayın milletvekilleri, şimdi
siz, Maliye Bakanlığının acaba ne kadarlık
kilometrekarelik bir araziyi kiraya vereceğini biliyor musunuz?
Bilmiyorsunuz
Bilmiyorsunuz
Ceylanpınarı da ekledim. diyebilir.
MEHMET GÜNAL
(Antalya)
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Hayır, denilmez efendim, tasarı açık.
RECEP KORAL
(İstanbul) Bilemezsiniz ki, İhale Kanunu
OKTAY VURAL
(Devamla) - Yanındaki taşınmazları, hepsini isteyebilir.
Maliyetinin ne
olduğunu biliyor musunuz? Bilmiyorsunuz. Yani, nasıl
yaptığınız işin maliyetini bilmiyorsanız, o zaman
kiralamayı nasıl yapacaksınız, doğrusu anlaşılır
değildir. E, bu durumda The Economistin 23 Mayıs tarihli
şeyinin
Ne o? Sömürgecilik dönemidir
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
OKTAY VURAL
(Devamla) Başka ülkelerin tarım alanlarını kendi
gıda güvenliği için rezerv olarak kullanma ve kapma
savaşında özellikle Orta Doğu ülkelerinin yeni sömürgecilik
anlayışı çerçevesinde geliştirdikleri bir yöntemdir. E,
bunlara dikkat çekiyoruz.
Efendim, şu
alacakmış, İsrail alacakmış, bu alacakmış
Belki de Katardır, belki de Suudi Arabistan. Değil mi?
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Onlar da istiyor.
OKTAY VURAL
(Devamla) - Yani, bunun için, kendi topraklarımızın, kendi
insanlarımızın ihtiyacı için kullanılmasını
ve bizim işlememiz gerektiğini ifade ediyorum.
Sayın
Başkanın, bu bakımdan, bu tutumunun doğru olduğunu
düşünüyorum. Eğer bir gündem talebi varsa, o gündemin düzenlenmesiyle
ilgili hususlar eğer görüşüldüğü günü de kapsıyorsa ve bu
konuda süre de tamamlanmışsa artık müzakeresi tamamlanmıştır,
müzakeresi mümkün değildir. O bakımdan, Sayın Gençin usul
tartışması doğrultusunda, Başkanın tutumunun
yanlış olduğuna ilişkin usul tartışmasının
doğru olmadığını düşünüyorum, Başkanın
tutumunun doğru olduğunu düşünüyorum.
Saygılarımı
arz ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
AHMET TAN
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Tan
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Sayın Başkan, çalışma süresi bitti.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Tamam, hedefine ulaştın zaten.
AHMET TAN
(İstanbul) Sayın Başkanım, teşekkür ederim
verdiğiniz söz için.
Ben de,
müsaadenizle, üzerinde bir iki cümle söylemek istiyorum.
Bağımsızların adı geçti, belki o bakımdan da söz
hakkı doğduğunu söyleyebilirim. Ama tabii bu şaka.
Şimdi,
efendim, ben üç dönemdir milletvekiliyim, yirmi beş yıl da
yukarıda basın locasında oturdum. Fakat bugüne kadar ilk defa
-söylüyorum- görüşülmekte olan bir tasarı üzerinde bir
cumhurbaşkanının açıklama yapma ihtiyacı hissettiğini
gördüm. Biraz evvel Sayın Cumhurbaşkanından bir açıklama geldi,
Anadolu Ajansına resmen iletildi. Orada Sayın Cumhurbaşkanı
diyor ki: Mayınların temizlenmesi konusunda bilgilenilmesi gerekir.
-Tırnak içinde ifade ediyor- Kutuplaşma çıkarsa orada bir
şey yapılamaz. Şimdi, öyle anlaşılıyor ki burada
kutuplaşma çıktı. Kutuplaşma çıktığına
göre de burada yapılacak olan şey bu tasarının geri
çekilmesidir. Çünkü bir anlamda da Sayın Cumhurbaşkanının
bu açıklaması, görüşülmekte olan bir kanuna bu tür bir
müdahalesi, bir hatırlatması yahut da muhtırası kesinlikle
bunun sonunun vetoya gideceği biçiminde de düşünülebilir. O yüzden,
yol yakınken, kutuplaşma daha keskinleşmeden bu
tasarının çekilmesi yerinde olacaktır.
Bir başka
karine de: Sayın Başbakan, eğer bu tasarıya çok önem
verseydi, biliyoruz ki gelip oturacaktı Hükûmet sıralarında.
Oysaki iki dakika öncesine kadar Hükûmet sıraları da sabahtan beri
bomboştu.
Teşekkür
ederim, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre dünkü birleşimde işlem gören önerisi
sonuçlandırılamadan Genel Kurul kapanmıştır. Önerinin
bir kısmı dünkü çalışmaları düzenlemekte
olduğundan bugün için bu bölümler hükümsüz kalmıştır. Bugün
aynı parti grubu yeni bir öneri getirmiş olup bu öneri dünkü öneriyi
de kapsamaktadır. Şu anda da siyasi parti gruplarının
önerilerini gündemin Başkanlığın Genel Kurula
Sunuşları kısmında görüşüyoruz. Sayın Gençin önerisini
kabul etmiş olsak bile görüşmeleri biten işler gündemin
oylaması yapılacak işler kısmında yer alır. Biz
şu anda gündemin ilk bölümü olan Başkanlığın Genel
Kurula Sunuşlarında yer alan işleri görüşmekteyiz.
Sayın Genç, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup önerisinin
Sunuşlar kısmında oya
sunulması gerektiğini iddia etmektedir ki bu doğru
değildir. Öneri ancak Oylaması Yapılacak İşler
kısmında oya sunulabilinir. O bölüm de sunuşlardan ve seçimden
sonra gündemin dördüncü bölümünde yer almaktadır. Yani henüz bu konuya ilişkin
yapılmış bir uygulama yoktur. Yapılmamış bir uygulamanın
doğru veya yanlış olduğunu tartışmanın
yerinde olmadığını düşünüyorum. Tutumumda bir
değişiklik olmamıştır.
Kanun tasarı
ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 28 Mayıs 2009
Perşembe günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 18.53